T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI"

Transkript

1 T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ANKARA ETNOGRAFYA MÜZESİNDE BULUNAN MEZAR TAŞLARINDAKİ SÜSLEMELER YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Lülüfer KÜÇÜKAHMET ANKARA-2009

2 T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ANKARA ETNOGRAFYA MÜZESİNDE BULUNAN MEZAR TAŞLARINDAKİ SÜSLEMELER YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Lülüfer KÜÇÜKAHMET Danışman Doç. Dr. Vildan ÇETİNTAŞ ANKARA-2009

3 Lülüfer KÜÇÜKAHMET in Ankara Etnografya Müzesinde Bulunan Mezar Taşlarındaki Süslemeler Başlıklı tezi..tarihinde, jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir. Adı Soyadı İmza Üye: (Danışman) Doç.Dr. Vildan ÇETİNTAŞ.. Üye: Prof. Fatma ÖZCAN... Üye: Doç.Dr. Canan DELİDUMAN GENCE...

4 ÖNSÖZ Mezar taşları, sadece taş sahiplerinin kimlikleri hakkında bilgi vermez tarih ve sanat alanında da tanıklık ederek geçmişle geleceğimiz arasında köprüler oluşturur. Mezar taşlarının süsleme özellikleri bizlere o taşın hangi döneme ait olduğunu ve o dönemin sanatsal beğenilerini gözler önüne serer. Araştırmada Ankara Etnografya Müzesinde Anadolu da Selçuklu Döneminden itibaren geçmişimizin tanıkları olan bu mezar taşlarından farklı tarih ve türdeki örnekleri bezeme özellikleri açısından incelenmiştir. Çalışmamız sırasında bu konuda yazılmış fazla kaynağa rastlanmamıştır. İşin içine girdikçe bu konunun buram buram geçmiş kokan çok zevkli ayrı bir dünya olduğu anlaşılmıştır. Bu bağlamda öz kültürümüzü bize daha iyi anlatacak başka bir konu olduğunu düşünmüyorum. O yüzden mezar taşlarına verilen önemin daha da artmasını diliyorum. Araştırmada bilgi ve emeğini esirgemeyen her zaman vakit ayıran Sayın Hocam Doç. Dr. Vildan ÇETİNTAŞ a sonsuz şükran ve minnetlerimi sunarım. Yine müzedeki çalışmalarımda destek olan müze müdürü Sayın Mehmet Yücel KUMANDAŞ a teşekkürlerimi sunarım. Lülüfer KÜÇÜKAHMET

5 ÖZET ANKARA ETNOGRAFYA MÜZESİNDE BULUNAN MEZAR TAŞLARI Küçükahmet, Lülüfer Yüksek Lisans, Geleneksel Türk El Sanatları Bilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Vildan ÇETİNTAŞ Nisan 2009 Bu tez çalışmasında Selçuklu, Osmanlı ve Karakoyunlu Dönemlerine ait olan Ankara Etnografya Müzesinde bulunan 21 adet mezar taşı örneği form, süsleme, dönem özellikleri bakımından incelenmiştir. Öncelikle literatür taraması yapılarak söz konusu taşlarla ilgili yazılan kaynaklar araştırılmıştır. Kavramsal çerçevede bu dağınık olan bilgiler toplanmış birbiriyle karşılaştırılmış ve hepsi bu tezde birleştirilmiştir. Taşların kitabelerinde tarih olanlar, okutularak tarih tablosu hazırlanmış ve kendi dönemleri içerisinde değerlendirilmiştir. Ankara Etnografya Müzesinde yer alan mezar taşlarının süsleme özellikleri açısından da dönemlerinin güzel örneklerinden olduğu görülmüştür. Tezimizin asıl amacı olan Müze bünyesinde bulunan taşların fotoğraf, ölçüm ve çizim yoluyla belgelenmesi yapılmış süsleme tekniği, form ve kompozisyon özellikleri belirlenmiştir. Taşlarda kullanılan, bezeme, öğeleri tablolar halinde verilmiş, bunun dışında taşların günümüzdeki durumlarının da tespitleri yapılmıştır. Günümüze kadar geçen sürede taşlarda deformeler olduğu bunların da bazılarının açık hava şartlarından bazılarının da insan hatası ile oluştuğu gözlenmiştir.

6 ABSTRACT TOMB STONES IN THE ETNOGRAPHY MUSEUM OF ANKARA Küçükahmet, Lülüfer M.A., Traditional Turkish Hand Crafts Dept. Advisor: Asst. Prof. Vildan ÇETİNTAŞ April 2009 In this study, 21 tomb stones, in the museum of Etnography, Ankara, pertaining to Karakoyunlu, Seljukian and Ottoman periods were examined in terms of form, elaboration and features of the period. First of all, literature of these stones was investigated. This scattered information has been meticulously gathered, compared and contrasted, then synthesized in this study. Stones with dates on were translated and categorized accordingly and evaluated in harmony with their period features. It is also seen that stones, in the museum of Etnography, Ankara, were the forecoming examples of elaboration techniques of their own period. The main aim of our thesis - documentation of the form, elaboration specifications and composition features - were achieved through photographing, measurements and drawings. The examples of elaboration of the stones were given in tables in addition to determining the current conditions. Deformations occurred up to-day were observed to appear some due to weather conditions and some due to human factors.

7 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER I BÖLÜM I 1 GİRİŞ Problem Cümlesi Araştırmanın Amacı Alt Problemler Araştırmanın Önemi Sayıltılar Sınırlılıklar Tanımlar 32 BÖLÜM II 2 YÖNTEM Araştırmanın Modeli Evren ve Örneklem Veri Toplama Tekniği Verilerin Analizi BÖLÜM III 3.BULGULAR VE YORUMLAR Bulgular ve Yorumlar Tablolar BÖLÜM IV 4 SONUÇ VE ÖNERİLER Sonuç..89 Öneriler...91 KAYNAKÇA.92-93

8 1 BÖLÜM I 1.GİRİŞ Sanat, belli bir uygarlığın veya toplumun anlayış ve beğeni ölçülerine uygun olarak tasarlanmış anlatımdır. El Sanatları; insanoğlu var olduğundan beri tabiat şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek ve korunmak amacı ile ilk örneklerini vermiştir. Daha sonra gelişerek çevre şartlarına göre değişimler gösteren el sanatları, ortaya çıktığı toplumun duygularını, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini yansıtır hale gelerek "geleneksel" vasfı kazanmıştır. Çeşitli medeniyetler ve kültürlerin gelişme, geçiş yeri olan Anadolu da el sanatlarının çok eski bir geçmişi olduğu bilinmektedir. Burada pek çok sanatta, zevkin, renk anlayışının geçmişe olan bağlılığının örnekleri görülür. El Sanatlarının yapımı her ne kadar ekonomik ve iklim şartlarına bağlanırsa da Anadolu da el sanatları gelenek görenekleriyle geçmişe olan bağlılıkları ortaya koyar. El sanatlarının bir dalı olan taş süsleme, İslam mimarisinin bezeyici ana öğelerindendir. Anadolu daki mimari yapıları muhteşem oymalarla süsleyen bu sanat dalı kültür kaynaşmasının önemli bir bölümüdür. Değişik tekniklerle taşı yontarak üzerine istenilen biçimleri göstermeye dayanan taş işlemeciliği, Türk lerin önemli el sanatı alanlarından biridir. Taş işlemeciliğinin ilk örnekleri ise mezar kültü ile ilgili olup mezar taşı olarak dikilen en eski taş bloklar üzerinde oyma işlerine rastlanmaktadır ( Çetintaş, 2006, 202). Ölünün gömülü olduğu yeri göstermek üzere oraya dikilen taşlara mezar taşı denir. Tarih ve sanat bakımından önemli birer belge olan bu taşlara şahide denir. Mezarlar, üstüne dikilen taşların kütleleri ve şekilleri itibariyle daha çok taş oyma sanatını gösteren eserler olduğu gibi, süslemeleri açısından da süsleme sanatlarına giren ve tarihi bakımdan büyük değeri olan kaynaklardır (Arseven, 1973, 453).

9 2 Kuran da açık ve kesin bir hüküm bulunmamakla birlikte İslamiyet te süslü ve dikkat çekici mezarlar yapılması hoş görülmemiştir. Zamanla, İslamiyet in yayıldığı bölgelerdeki tarihi mirasın ve İslamiyet i kabul eden kavimlerin eski mezar geleneklerinin etkisi ile değişik tipte mezarların yapılmasına başlanmıştır. Anadolu, mezar tiplerinin çeşitliliği, ölçüleri ve tezyinatı bakımından İslam dünyasında özel bir yer işgal eder ( Karamağaralı, 1992, s.1). MEZAR KÜLTÜ VE TÜRKLERDE MEZAR GELENEĞİ Mezar terimi ve Anlamı Mezar; Metin Sözen Sanat Terimleri Sözlüğünde içine ölü gömülen çukur olarak tanımlanır. Arapça ziyaret edilen yer anlamında olan mezar kelimesi Türkçe ekle türetilmiş yer adıdır. Yine Arapçada ölünün gömüldüğü yer anlamındaki kabir kelimesi de aynı anlamda kullanılmıştır. Hunlarda da mezar için konuşulması ve girilmesi yasak olan yer veya bir şey demek manasında korıg, koru ve kurgan denilmiş, Hunlardan sonra Göktürklerde de kurgan olarak (B. Ögel, 1991, s.304) ifade edilmiştir. Kurganın aynı zamanda yerleşim yerlerine isim olarak verildiği de görülmektedir. B. Ögel (1991, s.54) Koruk ifadesi, Cengiz Han ve torunları zamanında sadece han mezarlarının bulunduğu yer anlamında kullanılıyordu. demektedir. İslam öncesi dönemde Türklerde oldukça eski bir gelenek olarak mezarın baş ve ayak taşına şahide veya hece taşı denilmektedir. Kitabeli şahide adı verilen baş taşı ile mezarın bittiği yeri gösteren ayak taşı, tam bir mezarı gösterir. Ayak taşı olmayıp, sadece şahidesi bulunan mezar taşı ise, klasik Osmanlı döneminde makam olarak adlandırılır ve orada herhangi bir kişinin gömülü olmadığı veya şüphe söz konusu olduğu anlamına gelir. Çok sayıda şehidin topluca gömüldüğü veya ortak bir kitabenin dikildiği mezarlığa şehitlik- meşhed, başka yerde gömülü olan şahıs için dikilen ve üzerinde Fatiha yazılı tek taştan ibaret yere

10 3 de nazargah denilir. Bir aileye mensup fertlerin çevresi herhangi bir duvarla ayrılmış özel bölüme de aile sofrası adı verilmiştir. İslamiyet ten Önce Türklerde Ölü Gömme Gelenekleri Hunlar Öncesi Türk Topluluklarında Ölü Gömme Geleneği ve Mezar Kültü Eski Şamanist Türklerin ve diğer orta Asya uluslarının defin törenleri hakkında verilen ilk bilgilere Çin kaynaklarında rastlanır (Kocasavaş, 2002, s.65). Orta Asya da yapılan arkeolojik buluntular, Milattan Önceki üç binli yıllarda dahi cesetlerin gömülme geleneğinin olduğunu göstermektedir. Milattan Önce iki bin yılında Andoronovo uygarlığında, ceset yakma olayının bir kısım bölgelerde ortaya çıktığı sanılmaktadır. Yakma olayı, M.Ö ve 700 yıları arasında Karasuk döneminde, Minusinsk havzasında (Kırgızların sonradan yaşayacağı Yenisey vadisi) yeniden ortaya çıkmakta, MÖ. 700 ve 300 yılları arasında Tagar kültüründe öncelikli bir yer teşkil ettiği görülmektedir (Roux, 1998, s.218). Yine bu dönemlerde Altay bölgesinde İskit ve devamında Hun kurganlarında cesedi gömme olayında, mumyalama işleminin de uygulandığı yapılan kazılardan anlaşılmaktadır. Defin merasimi ve ölüye saygı, ilk çağ toplumlarından günümüze kadar pek çok toplumda büyük önem göstermektedir. Özellikle Türkler arasında ölüye duyulan saygı, yaşamın vazgeçilmezleri arasında yer almış, hatta ona saygısızlık tek başına savaş nedeni sayılabilmiştir (Memiş, 2005, s.51). Yine Özbekistan da ve Orta Asya nın hemen tüm Türk bölgelerinde ölüye hakaret edilmez ve mezarlara çok büyük hürmet gösterilir. İşte bu durum, kökü derinlerde olan bir geleneğin günümüze yansımasından başka bir şey değildir. Ata ruhlarının kutsal sayılması ve atalara duyulan derin saygı, İslamiyet öncesi ve sonrası Türklerde büyük ve görkemli bir defin anlayışının gelişmesine neden olmuştur. Bu yüzden de mezarlıkların, dolayısı ile ölülerin, rahatsız edilmemeleri için mezarlar, daima sarp ve yüksek yerlere yapılmış, buralar kutsal alan olarak kabul edilmiştir. Hatta bazen mezar ve içindekinin kutsanmasından dolayı, (tıpkı Attila nın defin

11 4 merasiminde olduğu gibi) nehir yatağı değiştirilip, mezar bizzat nehir yatağı içine hazırlanarak mezarın yeri saklı tutulmuştur. Türk Tarihi ve medeniyeti açısından büyük önem arz eden ölü gömme âdeti ve mezarlık geleneği nin ilk örnekleri, hiç şüphesiz Orta Asya nın değişik bölgelerinde ama yoğunlukla Altay Dağları eteklerinde bulunan çok sayıda kurganda karşımıza çıkmaktadır. Araştırmacılardan Kisilev, Gavrilova ve Clauson, bu kurganları Oğuzların atası olarak kabul ettikleri Wu-Huan lara mal etmektedirler. (Esin 1978,s.15) Diğer pek çok araştırmacı tarafından Hunlara veya ataları olarak kabul edilen İskit-Sakalara mal edilen bu kurganlardan Pazırık, Berel, Noin-Ula, Issık göl çevresi, Esik kurganı ve Yenisey çevresinde çıkan buluntular, Türk Tarihi ve medeniyeti için çok önemli bilgiler vermiştir. Bilhassa Türk Mezar Üslubu ve defin geleneği hakkında verdiği bilgi ve buluntular, sanat değerleri çok yüksek olan bu malzemelerin tamamen göçebe bir kültüre ait olamayacağı ve yüksek bir medeniyetin bilinçli yansımaları olarak kabul edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır (Diyarbekirli, 1972, s.5). Gerçekten de Orta Asya da Ivılga nın Selenga Nehri ne aktığı yer olan Ulan Ude de birçok evlerle, büyük ve etrafı surlarla çevrili iskân izlerinin bulunması ve bu evlerin döşemeleri altında sıcak hava ve ısıtma için duman yollarının bulunması, Hunlar ın yerleşik ve gelişmiş bir atlı bozkır medeniyetine sahip olduklarını göstermektedir (Aslanapa, 1984, s.5). Hunlar da Ölü Gömme Geleneği ve Mezar Kültü Kendilerinden sonra tarih sahnesinde yer alacak Göktürklerin aksine Hunlar tek tanrılı dine inanıyorlardı. N. Diyarbekirli nin Hun Sanatı kitabında verdiği bilgilerden Hunların tek tanrılı Gök dinine sahip olduğu ayrıca aralarında güneş, ay, yer su ve atalar kültürünün kuvvetle yaşadığını, kuvvetli bir başbuğ etrafında toplanan bu topluluklar konfederasyonunda en önemli başrahibin yine başbuğ olduğu, ona göğün oğlu manasını taşıyan Tengri Kut da denildiğini öğreniyoruz (Diyarbekirli, 1972, s.62).

12 5 Rasonyi, Eski Türklerde ölüm hâlinde ruhun kuş şekline girerek uçup gittiğine inanıldığını, eski metinlerdeki sonkur oldu şahin oldu sözünün de bunu ifade ettiğini belirtir. Kocasavaş (2002, s.65) Bu törenleri; Eski Türkler defin merasimi için yaprak dökümünü veya ağaçların yapraklanması zamanını beklerler, büyüklerin mezarı üstüne toprak yığarak kurgan (tepe) yapar biçiminde ifade etmektedir. Çin sınırlarından Macaristan'a kadar bozkır yolu boyunca bu kurganlar sıralanır. Çin kaynaklarından elde edilen bilgilere bakarak, eski Türklerin defin törenleriyle ilgili usûl ve âdetleri şöylece sıralayabiliriz. A-Ölü için yapılan yas merasimi yoğ B- Ölüyü gömmek C- Ölüyü yakmak D- Birden fazla ölü gömmek E- Cesetleri mumyalamak tahnit etmek F- Eşyaları ve yiyecekleriyle birlikte gömmek G- Mezarların bir köşesine at gömmek H- Alpın mezarının yanına kendi heykelini sin ve balbalını dikmek. İ- Ölüyü tabuta koyup ağaca asmak (Karamürsel, 2002, s.76). E.Esin, Eski Türklerde cenaze merasimine (yoğ) Çinlilerin kubbeli otağ altındaki tabut adını verdiklerini, çünkü Türk geleneğinde ölen kimsenin cesedinin, kubbeli otağ altına konarak otağın etrafında at koşturulduğunu belirtir. Otağın kapısına gelinince matem tutanlar yüzlerini ve kulaklarını bıçaklarlar. Matem işareti olarak saç kesilir, tütsü kullanılır, tütsülü matem meşalesi (yuğ yıpar) yakılırdı ifadelerini kullanmıştır. A.İnan da, Eski Türklerde ölüm ve gömme adetleriyle ilgili olarak şu bilgileri aktarır: Eski Şamanist Türklerin ve diğer Orta Asya uluslarının defin törenleri hakkında verilen ilk haberlere Çin kaynaklarında rastlanır. Çin kaynaklarında Hunların defin törenine dair verilen haber, İsa dan önce III. yy.a aittir. Bu habere

13 6 göre Hunlar ölülerini tabut içine korlardı. Bu tabut iki katlı olup iç ve dış tabutlardı. Bu tabutları altın ve gümüş işlemeli kumaş ve kürklerle örerlerdi. Ağaçlar dikilmiş mezarlıkları ve matem elbiseleri yoktu. Ölü ile beraber öldürülenler yüz, hatta yüzden fazla olurdu (Kocasavaş, 2002, s.65). Hunlarda ölü gömmek ilkbahar ve sonbaharda yapılırdı. Bu gelenek Göktürklerde sekizinci yüzyıla kadar devam etmiştir. Hunlarda ölü gömme merasimlerinin ancak belirli zamanlarda yapılmasının sebebi büyük Kurgan yapılarını inşa etmenin çok emek ve geniş zaman isteyen uğraş olmasıydı. İlkbahar ve sonbaharı beklemek bir bakıma zaman kazanma oluyor ve bundan istifade edilerek Kurgan inşası mümkün olabiliyordu. Bazı ölülerini mezara gömülünceye kadar cesedinin muhafaza olması için tahnit (mumyalama) ediyorlardı. Mumyalama işi sadece tanınmış asil kişiler için yapılıyordu. Mumyalanan cesetlerin kafatasları arkadan delinmiş ve beyinleri boşaltılmış, boşalan kafatasına kokulu otlar, kozalak ve toprak doldurulmuştur. Mumyalanan cesetlerin iç organları da boşaltılmış ve ağaç kökleri, kokulu otlar, toprakla doldurulmuştur. Vücudun çeşitli kısımlarında özellikle ellerde, ayaklarda, kaba etlerde derin yarıklar dikkati çekmekte ve bu yarıklardan çürümeyi önlemek için vücuda ilaç verildiği anlaşılmaktadır (Diyarbekirli, 1972, s.65). Mumyalama sırasında iç uzuvlarının boşaltılmasının nedeni, kötülüklerin insan içine toplanması fikrinden doğmaktaydı. Çıkarılan bu iç uzuvların yerine insanın ölümden sonraki hayatında bedeninin gücünü sağlayacak doğadan toplanmış şifalı otlar, kokular konulurdu. Ayrıca ölenin bedenine dışardan kötü ruhların girmesini önlemek amacıyla mumyalanmış bezler, lifler sarılırdı. İslamiyet in kabulü ile mumyalama işi, bu geleneğin devamı olarak Anadolu da Selçuklularda ve Beylikler Devri nde görülmüştür (Karamürsel, 2002, s.77 78). (Diyarbekirli ye (1972, s.64) göre ölü gömme adetlerine ait en önemli verilerden biri, Altaylardaki Pazırık cesetlerinin başlarının doğuya konması yüzlerinin ise daima batıya bakar şekilde yerleştirilmesidir. Bunun sebepleri

14 7 araştırılınca Hunların inançları ile ilgili birtakım gerçekler ortaya çıkar, Altaylarda yaşayan bu en eski Türk topluluklarının inançlarına göre, ölümden sonraki hayat, batıda tekrar yaşanacaktı. Güneşin her gün batıdan batışı, onlarda böyle bir inancın ortaya çıkış sebeplerini hazırlamış olabilir Hun cenazelerinde tabut süslenir, hizmetkârlar ve odalıklar arkadan gelirlerdi. Bunları da gençler takip ederdi. Bu merasimlerde güreşlere yer verilmesi, çeşitli şekilde yorumlanacak ilginç bir adetti. Bazen tören sırasında bu hizmetkâr ve odalıklardan biri kurban edilirdi (Karamürsel, 2002, s.77). Altaylarda bazı Hun Kurganlarında erkek cesetlerinin yanında kadınlar da gömülmüştür. Bu asil kişinin odalığının ya da hizmetkârının öbür dünyada kendisine hizmet etsin diye gömüldüğünü göstermektedir (Diyarbekirli, 1972, s.65). Kısa bir süre sonra esir yerine at, koyun, deve kesilerek ziyafet verme şekliyle bu gelenek sürdürülmüştür. Hunlarda matem ayini yedi defa yapılırdı. Bu yedi rakamına verilen özel değerin, İslamiyet ten çok önce ve eski zamanlardan beri devam ettiğini gösterir. Öbür dünyanın hayatın devamı olduğu düşüncesiyle ölüye ait eşyalar: Elbiseler, silahlar, kaplar vs. yiyecekler kurganın içine yerleştirilirdi. Ayrıca Türkler aş vermeği önemli bir vazife saymışlardır. İlk çağlarda aş doğrudan ölüye verilir, yani mezarına konulurdu. Manevi kültür geliştikten sonra bu tören sevabını ölüye bağışlamak üzere fakirlere yemek helva (tatlı) vermek şeklini almıştır (Karamürsel, 2002, s ). İnan, (1972, s.178) Oğuzların törenlerini; Oğuzlarda biri ölürse ev gibi büyük çukur hazırlarlar. Ölüye ceket giydirirler, kuşağını kuşandırırlar, yayını yanına korlar. Bütün mal ve eşyasını bu eve/çukura doldurup ölüyü buraya oturturlar. Sonra çukurun üzerine topraktan kubbe gibi bir döşeme yaparlardı biçiminde aktarmıştır. Türk topluluklarında görülen ölünün elbiseleri ve şahsi eşyalarıyla gömülme âdetinin, Anadolu da hala yaşadığının görülmesi, Türk sanatı ve medeniyetinin köklülüğü ve sürekliliğinin bir ispatıdır. Ölüye elbise giydirme geleneği, Anadolu da

15 8 Tahtacı Türkmenlerinde yakın zamana kadar devam eden bir gelenekti. Ayrıca definden sonra Tahtacıların mezarlıkta saatlerce kalmaları, orada yemek yemeleri, kahve pişirip ikram etmeleri, hatta yatak götürüp orada yatmaları yaşayan bir gelenek olarak günümüze kadar gelmiştir (Y.Z.Yörükan, 2002, s ). Karamağaralı, (1992, s.25) eski Türk geleneklerinin günümüzde de sürdürüldüğünü Yine günümüzde Kayseri nin Sarıoğlan Kasabası, Kale Köyü nde ve Kazdağı Türkmenlerinde mezara halı serilip üzerine de yatak sarılarak cenazenin bu yatağın üzerine yatırılması, Hun kurganlarındaki ölü gömme ve mezar geleneğinin Anadolu daki devamının canlı birer şahididir. Sözleri ile kanıtlamaktadır. Hun ve Göktürk kurganlarında atlarla ilgili genel olarak şu adetlere rastlıyoruz: Atların ölüyle birlikte gömülmesi, atların genellikle aygır cinsinden olması, kuyruk yele ve topuklarının kesik olması, ayrıca kuyruklarını kesmek yerine bağlamak, örmek adetleri görülmektedir. Yine, hangi boydan geldiğini tanımlayan işaret in lerin atların kulaklarını kesmek suretiyle belirtilmesi. Pazırık höyüğünde on atın nişanlarının farklı olması on şahsa ait değil, on kavime ait olduğunu gösterir. Bu yas adetleri son devirlere kadar sürekliliğini sürdürmüştür. Diyarbekirli, (1972, s.75) bu geleneği XIX. yüzyılın ortalarına kadar İç Asya da birçok Türk boyları arasında bilhassa Kazaklarda bu âdete rastlanılır. Zengin bir Kazak ın öldüğünün yedinci gününde halkın toplandığı muhteşem bir ziyafet verilirdi. Ziyafetten sonra ölenin atının üzerine ters çevrilmiş eyer konur ve bunun da üzerine ölenin elbiseleri ve başlığı yerleştirilirdi. Bu şekilde binek atı, ölenin arabasına bağlanırdı. Dokunaklı şarkılar söylenerek atın kuyruğu ile yelesi kesilir ve bundan sonra da bu ata kimse binmez ona artık dul ismi verilirdi. Yüzyıllar boyunca atın kuyruğunu yas işareti olarak kesen Türk toplulukları arasında özellikle Kazaklarda bu âdete tullamak yani dul yapmak denir. Bazı Kırgız toplulukları arasında da ölen şahsın atının kuyruğunu kesip, mezarın üzerine diktikleri bir sırığa bağlarlar sözleri ile aktarmaktadır.

16 9 Yine Hunlara ait kurganlardan elde ettiğimiz bilgiye göre Türklerde atın olduğu gibi koyunun da önemli bir yeri vardır. Koyun Türklerce M.Ö yıllarından itibaren bilinmektedir. Dağ koyunu ve koç, yer tanrısına sunulan bir hayvan olması dolayısıyla sık sık kurban edilirdi. Eski Türkler kendilerini dünyanın ruhlarına karşı korumak için bol miktarda koç ve dağ koyunu kurban ettikleri gibi, birçok eşyalarına da muska, nazarlık, tılsım anlayışında koçboynuzları çizmiş veya heykellerini yapmışlardır (Diyarbekirli, 1972, s.92,93). Bu heykellerin görülmeye başlaması Yenisey bölgesinde Karasug kültürü ile başlar. Buradan çeşitli Türk kültür bölgelerine yayılan bu motif daha sonraları Göktürk Kağan damgası haline gelmiştir (Çay, 1990, s.17). Orta Asya da Hun ve Göktürklerin egemenlikleri devirlerinde, daha ilkel olan bazı boylar içinde ölülerini tabuta koyup, ağaca asmak vardı. Bu boylar arasında Türklerden Dubo-Tuba lar vardı. Bu âdet Yakutlarda 18. yüzyıla kadar süregelmiştir (Karamürsel, 2002, s.79). Göktürkler de Ölü Gömme Geleneği ve Mezar Kültü Asya Hun İmparatorluğu ndan sonra VI. yy.da büyük Türk devletini kuran Gök Türk sülalesi Şamanist boyların yetiştirdiği boy idi. Bu sülale devlet idaresinde milli yazı ve milli dil kullanacak derecede gelişmiş bir milleti temsil ediyordu. Gelişmiş kültür seviyelerine rağmen VI-VIII. y.y. Göktürklerinde Altaylı Şamanist Türklerde görülen ilkel putların bulunduğunu Çin kaynaklarından öğreniyoruz. Bu kaynaklara göre Göktürkler tanrılarının suretlerini keçeden yaparlar ve deriden yapılmış torbalar içinde saklarlardı. Bu suretleri içyağı ile yağlarlar ve sırık üzerine dizerlerdi. Yılın dört mevsiminde bu putlara kurban sunarlardı. İnan a göre (1976, s ); Ancak Göktürk yazıtlarında, Şamanist oldukları yazılmış olmakla beraber ilkel Şamanizm deki kötü ruhlardan, keçeden yapılı putlardan ve bunlara benzer ilkel Şamanist unsurlardan kesinlikle bahsedilmiyor. Bu kitabelerde bahsedilen Şamanizm unsurları Gök tanrı, yer-su, umay (çocukları ve hayvan yavrularını koruyan merhametli dişi ruh) ve defin törenlerinden ibarettir.

17 10 Göktürkler, ataları Hunlardan almış oldukları geleneği, daha da zenginleştirerek yaşatmışlardır. Hunlarda olduğu gibi ölülerin yılın belirli zamanlarında gömülme geleneği Göktürklerde de devam etmiştir. Çin kaynaklarının bildirdiğine göre Göktürk topluluklarında ilkbaharda ölenler otların ve yaprakların sarardığı sonbahar mevsiminde, kışın ölenler ise bitkilerin yeşillendiği, çiçeklerin açtığı ilkbaharda toprağa verilirdi. Bazen cesetleri yakılır kalanları gömülürdü. Ölümden sonra cesedin yakılması âdetinin, kötülüklerden temizlenme amacı ile yapıldığı sanılmaktadır. Göktürklerde bir süre sonra terk edilen bu âdetin uzantıları 10. yy. da Kırgızlarda görülmektedir (Karamürsel, 2002, s.77). B.Ögel, Göktürklerde Zerdüşt adetlerinden bahseder. Zerdüşt dininin bir mezhebine göre, bir insan ölünce, ölünün etleri kemiklerinden sıyrılır ve kemikler ayrı bir kaba konarak gömülürdü. İlim dilinde bu kaba ossuarium denir. A.İnan, bu konuyu manas destanıyla şu şekilde anlatmaktadır; Ölüm yatağında olan Han Köketey, halkına vasiyetlerini şöyle anlatıyor: Halkım, ilim! Gözlerim yumulduğu zaman vücudumu kımızla yıkayınız, (etimi) keskin kılıçla sıyırınız, zırhımı giydiriniz Bana hizmette kusur etmeyiniz (Kocasavaş, 2002, s.69-73). E.Esin, Göktürklerde hükümdarın at üstünde, kendine ait eşya ve altın, gümüş kürk gibi değerli hediyelerle birlikte yakıldığını, ilkbahar ve sonbaharda küllerinin gömüldüğünü, bir tapınak yapılarak veya bengütaş (ebedi taş) denen bir kaya üzerine ölenin kendisi ve savaşlarının tasvir edildiğini, ağıt yazıldığını belirtir. B.Ögel, Göktürklerin genellikle mezar üzerine bir ev yaptıklarını ve evin duvarlarına ölünün resimlerini çizdiklerini belirtir. Göktürk kitabelerinde de Çin kağanının saraya ait ressam ve oymacılarının getirildiği ve onlara ayrı bir ev (bark) yaptırıldığı, bu evin içinin dışının bezendiği kaydedilmektedir. Ayrıca mezar yerinin kutsal sayıldığı, mezar yeri için genellikle yüksek bir tepe veya dağ seçildiği ve bu yerin saygısızlığa uğramaması için saklı tutulduğu bilinmektedir (Kocasavaş, 2002, s.68 69).

18 11 Karamürsel in (2002, s.77) aktarımlarına göre; Yoğ töreni Hunlardan sonra da her devirde Türk boylarında görülmektedir. Göktürklerde yoğ töreninin çok görkemli yapıldığını Orhun Yazıtlarından öğreniyoruz. Burada Kültegin (Köl-tigin) için yapılan yas töreninden bahsedilmektedir. Verilen bilgiye göre ölünün bulunduğu çadır (kubbeli otağ) etrafında koyun, sığır, at kurban ederler. Ata binip çadır etrafında yedi defa dönerlerdi. Ağlarlar yüzlerini sembolik olarak bıçakla keserler, bazen de ölünün atını eşyasını yakarlardı. Kağanların hükümdar mezarları üstüne bir evcik halinde türbeler inşa ederler, bazen de duvarlarına cenk resimleri yaparlardı. Çin kaynaklarında, Kültigin in ölümünde bütün ülkelerden temsilcilerin geldiği ve Kubbeli otağ altındaki tabut önünde saygı duruşunda durdukları bildirilmektedir Yoğ merasiminde abartılmış yas gösterileri ve yüzlerini kesmek gibi adetlerin bugün hala Şii Azeri Türklerinin Kerbelâ Vakıa sı dolayısıyla, Muharrem günlerinde yapılmakta olan matem gösterileri arasındaki büyük benzerlik göze çarpmaktadır. Yine Karamürsel, (2002, s.77) Göktürklerde yaygın bir âdet gereğince, ölen Alp- Kahramanın mezarı başına, kendi heykelini sin ve öldürdüğü düşmanları simgeleyen kabaca yontulmuş taşları balbalını dikerlerdi. Bu mezar heykelleri 8. yy.dan 14. yy.a kadar sürekliliğini devam ettirmiş olup, Moğolistan Tuva, Güney Altay, Çin Türkistan ı, Kazakistan ve Ukrayna da rastlanılmıştır. 8. yy.dan itibaren Göktürklerle görülen ve Kül tigin Külliyesi nin (732) tören yolu üzerinde yüzlercesine rastlanan sinler, Eski Türk boylarının etnojen ve sosyal yapılarını kültür ve geleneklerini aydınlatmak bakımından ayrıca önemlidir. Yüzleri, yönlere göre duruşları, kuşanımları kemer, çanta, mendil, toka, küpeler, ellerinde tuttukları kuş, kadeh gibi sembolik objeler, Türk kültür tarihinde birçok bilgiye kaynak olmuştur. Yüzleri daima doğuya bakan bu mezar heykellerinde yüzlerin birbirine benzememesi, kaynaklardaki ölenin portresinin yapıldığına dair bilgileri doğrulamaktadır demektedir. Balballar, Göktürk Alplerinin savaşta öldürdükleri düşman sayısı kadar mezara konulmuş ve doğu-batı yönünde dizili, kabaca yontulmuş taşlardır. Ebedi

19 12 hayata inanan Türkler, öldürdükleri düşmanın kendilerine öbür dünyada hizmet edecekleri inancı içindeydiler. Balballar bu düşmanların ruhunu temsil ediyordu. Balbalların sayısı bazen bir, bazen de yüzlerce olabiliyordu. Ancak, sayıları yüzleri bulan balbalların diğer Alpler tarafından ölen Alpe bir hizmetkâr hediyesi olduğu düşünülebilir (Karamürsel, 2002, s.77). Orhun bölgesindeki Kül tegin in cesareti 900 balballa yâd edilmektedir (Keneş, 2002, s.126). A. İnan a göre balballara Şamanistlerce kurban kesmek gibi dini saygı gösterildiği bilinmektedir. Bu dönemde yapılan balbalların bir elinde kılıç bir elinde de kadeh vardır (Baykara, 1992, s.127). Le Bazin, Sin yapmakta usta bir sanat okulunun Göktürk Kağanlık merkezinde geliştiğini kaydetmektedir. Bazı sinlerde, bunları yapan sanatkârın adına rastlanılmıştır (Kocasavaş, 2002, s.69). Uygurlarda Ölü Gömme Geleneği ve Mezar Kültü Göktürk hâkimiyetine son veren Uygurlar, Ötüken merkez olmak üzere bir devlet kurarlar. ( ). Kırgızlar tarafından Ötüken den uzaklaştırıldıkları 840 yılına kadar, bilhassa, Doğu Türkistan, Ötüken, Köğmen Dağları ve Altaylara hâkim olurlar. 840 tan 13.y.y. sonlarına kadar da Kan-çu ve Tarım Havzası dediğimiz Turfan bölgesinde varlıklarını sürdürmüşlerdir (Kafesoğlu, 1988, s ). Uygurların tamamen yerleşik düzene geçmeleri ve Budizm ile mani dinine girmiş olmaları onları, eski mezar defin geleneğinden fazla uzaklaştırmamıştır. Mezar üzerine veya yanına taş dikme geleneği Uygurlarda da devam etmiş, ayrıca ellerinde kadeh tutan balbal heykellerine de bengütaş diyerek bu geleneği devam ettirmişlerdir. Mezar taşları üzerinde görülen bazı işaretler ölenin kimliğini belirleyen aile ve soy damgalarıdır. Orta Asya Uygur duvar resimlerinden birinde bir insan vücudunun üzerinde böyle damgalar görülür (Karamağaralı, 1992, s.20).

20 13 Uygur sanatını, dolayısıyla mezar taşlarını etkileyen en önemli olaylardan biri de IX. yy.dan sonra Budizm çok yayılmış hatta Maniheizmi geri bırakmış, bunun yanında Nasturilik ve başlangıçta pek az olarak İslamlık da kendini göstermiştir. Hoça yakınlarındaki kubbeli mezar anıtlarını incelediğimizde Kubbe İran dan gelmiş olabilir, fakat bu zamanlarda İran da mezar yapısı yoktur. Zerdüşt dininde ölülerin gömülmesi düşünülmeyeceğinden, mezar fikri doğmamıştır. Uygur-Budist mimarisinde mezar anıtı olarak gelişen stupalar, çadırın mimariye dönüştürülmüş biçiminden başka bir şey değildir. Aslanapa ya göre (1993, s. 21) Uygurlar bu kuleli mezar yapılarıyla ilk türbeleri meydana getirmişlerdir. Uygurlar ölülerini üç ya da yedi gün saklarlar. Bu süre içinde lamaları çağırıp dua okuturlar. İhtiyar ve lamaların cesetlerini yakarlar, bu en makbul defin şeklidir. Toprağa gömme ikinci derecede bir defin şekli sayılır. Defin törenine katılanlara ziyafet vermek üzere koyunlar kesilir. Yas tutma süreci üç yıldır (Kocasavaş, 2002, s.70). İslamî Dönem Türklerde Ölü Gömme Geleneği ve Mezar Kültü Karahanlılar, yılları arasında Orta Asya ve günümüz Doğu Türkistan toprakları üzerinde hüküm sürmüş Türk devletidir. Devlet, 840 yılında Uygur Devleti'nin, Kırgızlar tarafından yıkılmasıyla Bilge Kül Kadir Han tarafından kurulmuştur. İslamiyet'i topluca kabul eden ilk Türk devletidir (Türk Tarihi 1991,s. 167) Türklerin kendi istekleri ile İslamiyet i kabul edip, bu yeni din içinde tamamıyla orijinal, büyük bir sanat geliştirmeleri hareketi Asya da kurulan Müslüman Türk devletleri ile başlamış, bunların birincisi olan Karahanlılar zamanında, sağlam temeller atılmıştır (Aslanapa, 2006, s.15) Türkler samimi Müslümanlardı. Ancak, onların Müslüman olmaları çok eski bazı geleneklerini yaşatmalarına engel olmamıştır. Bir başka deyişle kendilerine ait

21 14 mezar geleneklerine İslam ın mezar geleneğini aykırı bulmamışlardır. Özelliklede İslamiyet ile mezar taşı veya mezar arasında, temel özelliklerin dışında, (sade kefen ve Mekke ye yönelik defin dışında) esaslı bir ayrılık görmemişlerdir (Baykara, 1992, s.128). Aynı konuda Karamürsel de ( 2002 s. 76) Türklerin İslamiyet i kabulünden sonra da İslamiyet ten önce oluşan usûl ve adetlere bazı yerlerde kısmen değişiklik olmakla beraber sürdürüldüğü görülmektedir. sözleriyle Türklerin çok eski geleneklerini devam ettirdiklerini ileri sürmektedir. Bu gelenekler bazen malzeme değişimi ya da form tekrarı biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Türklerin, İslamiyet i kitleler halinde kabulünden sonra özellikle Müslüman Türk devletlerinin ilki sayılan Karahanlılar döneminde, çadır formu taş veya tuğla malzemeyle kümbet biçimine dönüşmüş, balbal taşları da abidevî mezar anıtları biçiminde şekillenmeye başlamıştır. Bu abidevî mezar taşları figürlü ve figürsüz- yazı karakterli olarak gelişimini sürdürmüştür. Figürlü mezar taşlarından başka, bir de koyun-koç ve at biçimli mezar taşları, İslam öncesi Orta Asya geleneği olarak, İslam sonrası da hemen hemen bütün Müslüman Türkler arasında yaşamaya devam etmiştir. Balbalların veya taş heykellerin üsluplaşmış değişik bir biçimi de, özellikle Doğu Anadolu da soyutlaşmış insan biçimli mezar taşları olarak karşımıza çıkmaktadır (Berkli, 2006, s.108). Karahanlılar döneminde İslamî çerçeve ile eski geleneğin uyumlu biçimde örnekleri kümbetlerde görülür. Özellikle Karahanlılar zamanında hızla gelişip yayılan bu mezar anıtlarının, çadırın mimariye dönüşmüş formu olduğu konusunda araştırmacılar hem fikirdirler. Hatta kümbetlerdeki mumyalık kısmı ile ibadet ve ziyaret için düzenlenen üst kısmın oluşmasının, İslam öncesi mezar anlayışı ile İslamî dönem dini inancın, mezar kültürüne yansıyan güzel bir sentezi olduğu fikri de dikkate alınmalıdır ( Önkal, 1996, s.5, 54).

22 15 Karahanlılar döneminden kalan en eski eserlerden Arap Ata Türbesi, Zerefşan vadisi yakınında Tim dedir. 978 tarihli Dört duvar üzerine tek kubbeden ibaret yapıda cephenin belirtilmesi fikri kuvvetle ortaya çıkmaktadır. Yan yana sıralanan üç nişle portal cephesinin tuğladan zengin geometrik süslemeleri, büyük kısmı silinmiş kitabe kuşağı ile bu türbe Karahanlıların daha sonraki türbelerindeki parlak gelişimin öncüsü olmuştur. Bu dönemin bir başka yapısı olan Karahanlıların büyük hükümdarlarından Nasr bin Ali (1012) türbesinde ise geometrik süslemeler yanında tromplarda stilize bitki motiflerinin kullanımı ilk defa ortaya çıkmıştır (Aslanapa, 2006, s.19). Karahanlılarda gelişip yayılan bu türbe geleneği, daha sonra Gazneli ve Büyük Selçuklu Devletleri zamanında varlığını geliştirerek devam etmiştir. Gazneliler türbe yapımı bakımından Karahanlılara göre sönük kalmıştır. Ancak bazı türbelerde renkli kalem işi kullanılmıştır ve yazıların zemini çok renkli olarak yapılmıştır (Aslanapa, 2006, s.23). Gazneliler tarafından inşa edilmiş türbelerin en ilginç örneklerinden biri, de kule mezar olduğu öne sürülen, 51 m. yükseklikteki Künbed-i Kâbus tur (Daş, 2007, s.13). Gazneliler kule mezar denilen türbelerden başka sanduka biçiminde mezar anıtları da yapmışlardır. Bu sandukalar, Anadolu da Ahlât ta gördüğümüz tipte mezar anıtlarıdır. Önemli kişilere ait olanları mermerden yapılmıştır. (Örneğin, Sebug Tegin in Sandukası üzerinde kitabe şeridi bulunmaktadır.) Sanduka üzerindeki yazıtlar genelde tabut örtülerini taklit eder (Örneğin Baba Hatun Türbesi.11. yy. dörtgen, kubbelidir. Yonca tromplarıyla Arap Ata yı hatırlatır.) ( kutuphane, ). Türbe mimarisi Karahanlı ve Gaznelilerden sonra Büyük Selçuklularda gelişimini sürdürmüştür. Büyük Selçukluların ilk yıllarından Tuğrul Bey zamanından iki mezar anıtı kalmıştır. İkisi de 1056 yılında yapılmıştır. Bunlardan Kümbeti Ali Türbesi taştan yapılmıştır (Aslanapa, 1984, s.60, 69 80). Büyük Selçuklu dönemi türbelerinde, inşa malzemesi genellikle tuğladır. Ancak temellerde ve mumyalık

23 16 katında daha dayanıklı bir malzeme olan taşın tercih edildiği dikkati çekmektedir. Kare prizma, sekizgen prizma ve silindirik gövdeli türbeler en sık rastlananlardır. Büyük Selçuklu türbelerinde XI. yy. da çift kubbeli türbe yapısı ortaya çıkmıştır. Türbelerin üzerini örten yarım küre şekilli kubbe, dıştan bir külah veya tepesi sivri bir kubbeyle gizlenmiştir. Kubbeye geçişler genellikle tromplarla sağlanmış, silindirik gövdeli türbelerde ise geçiş unsuruna gerek duyulmamıştır. Büyük Selçuklu dönemi türbelerinin cephelerinde daha çok çeşitli şekillerde dizilen sırlı veya sırsız tuğlalarla oluşturulmuş bezemeler görülmektedir. Çini ve çini mozaik süslemeler pek yaygın değildir. Alçı süslemelere ise daha çok, kubbe ve duvarların iç yüzeyinde, mihrapta ve kubbeye geçiş unsurları üzerinde rastlanmaktadır. Tuğla bezemelerde geometrik, alçı bezemelerde ise bitkisel unsurlar ile yazılar ana motifleri oluşturmaktadır (Daş, 2007, s.14). Bazı türbelerin içi kalem işi ile süslenmektedir. Duvarlarda ise renkli süslemeler vardır. Büyük Selçuklu döneminde türbeler sürekli gelişim göstermiş olup hiç biri birinci kümbete benzemeyen tuğla süslemeleri ayrı bir zenginlik ve değişikliktedir. Bu türbeler Türk süsleme sanatının bir hazinesi olup, süslemeleri Anadolu da gerek taş mimaride, gerek çinilerde Osmanlı sanatının son devirlerine kadar değerlendirilmiştir (Aslanapa, 1984, s.69 80). Koç Koyun Heykelleri Orta Asya da Türk boyları arasında görülen koç koyun heykel geleneği özellikle Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmenleri ile birlikte Doğu Anadolu da mezar taşı olarak kullanılmış ve günümüze kadarda bu gelenek gelmiştir (Yaşa, 1992, s.89). Karakoyunlular adını taşıdıkları koyuna özel bir önem vermişler ve mezar taşı olarak Erkekler için koç kadınlar için koyun heykeli kullanmışlardır (Sümer, 1992, s.17). Bugün Anadolu Tunceli Bölgesinde özellikle kırsal kesimde bu tür mezar yapma geleneği sürmektedir.

24 17 Anadolu dışında, Azerbaycan ve Nahçıvan bölgesinde de bu heykeller bulunmaktadır. Bu bölgelerde mezar üstü anıtların büyük bir kısmını çeşitli taşlardan hazırlanmış koç ve koyun heykelleri oluşturmaktadır. Ancak günümüzde define avcıları tarafından heykellerin içinde define olduğu inanışıyla tahrip edilmiştir. Bunların dışında bir kısmı da Ermeniler tarafından çalınarak Ermenistan a götürülmüştür. Bu gün ancak Aşağı Aza köyünde üç adet heykel kalmıştır ( Seferli, 2002, s.227,231) Türkler İslamiyet ten önceki koyun ve koçla ilgili geleneklerini, inanışlarını İslamiyet sonrasında da sürdürmüşler ve bu üslubu hayatlarında pek çok şeyde kullanmışlardır. Örneğin giyim kuşam, süs eşyaları, savaş aletleri, at koşumları ev eşyaları, müzik aletleri, mimari, mezar taşları. damgalar, bengü taşlar gibi. Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi Ölü Gömme Gelenekleri Anadolu da eski Türklerin ölü gömme geleneklerinden bir başkası da mumyalamadır. İslamiyet in kabulü ile mumyalama işi, bu geleneğin devamı olarak Anadolu da Selçuklularda ve Beylikler Devri nde de küçük değişikliklerle görülmüştür. Selçuklu Sultanı Melikşah zamanında ( ) Kemah ve Erzincan bölgesinin fethine emir olarak verilen Mengücek Bey e ait sanduka 1926 yılında açılmış ve sanduka içinde mumya sağlam olarak bulunmuştur. Fevkalade güzel yapılmış tabutlar içinde olan bu mumyaları tanımlayan Evliya Çelebi Seyahatnamesi nde, cesetlerin elbiseleriyle tabutların içinde olduğu nakledilmiştir (Karamürsel, 2002, s.77 78). İlk çağlardaki ölü gömme törenlerinde aş doğrudan ölüye verilir yani mezarına konulur veya dökülürdü. Manevi kültür geliştikten sonra bu tören, sevabı ölünün ruhuna bağışlamak üzere fakirlere yemek, helva vermek şeklini almıştır. Bu adet doğulu Müslüman Türklerde atau ve tögüm- döküm terimleriyle ifade edilmiştir (İnan, 1976, s.153).

25 18 Karamürsel (2002, s.78), İslamiyet in kabulünden önce ve sonra yemek verilmesi usulü uygulanmışsa da tatlı vermek âdetinin, İslamiyet in kabulünden önce mevcut olduğuna dair bir kayda rastlanmamaktadır. Bunu İslamiyet in normal bir ölümü yas sebebi olarak görmemesine bağlanabilir sözleri ile ifade etmiştir. Nitekim ölümün yas tutma sebebi olarak görülmediği İbn-i Battuta nın ifadelerinden anlaşılmaktadır. Dünya seyahatinin Anadolu kısmında Eğridir Sultanı Ebû İshak Beğ in konuğu olduğu sırada sultanın çocuklarından biri vefat etmesi üzerine Türklerin Mısır ve Şam halkının yaptığı gibi abartılı şekilde feryat etmediği, cenaze defnolduktan sonra Sultan ve öğrencileri üç gün süreyle sabah namazının ardından kabristanı ziyaret ettiği aktarılmaktadır ( Battuta, 2003, s.207). Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi Türbeleri Anadolu da ilk örneklerini Selçuklular döneminde gördüğümüz mezar anıtlarının kökeni konusunda kesin bir fikir öne sürmek oldukça güçtür. Silindirik veya çokgen gövdeli, konik veya piramidal külahlı ilk türbe örneklerinin kökeni ile ilgili olarak çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bu görüşlerin en yaygını ve kabul göreni, türbelerin, Orta Asya daki göçebe Türklerin çadır formundan geliştiğini öne süren görüştür. Büyük Selçuklu Devleti zamanında Anadolu nun fethinde görevlendirilen Oğuz Türkleri ile Anıt mezar geleneği de Anadolu ya taşınmıştır ve burada zengin örnekler vermiştir. Anadolu Selçuklularında ve Beylikler Döneminde inşa edilmiş türbeler üç ana bölümden oluşmaktadır. 1- İçinde cesedin bulunduğu mezarı barındıran mumyalık, (hepsinde bulunmaz) Büyük Selçuklular döneminde İran da ortaya çıkan mumyalık katı uygulaması Osmanlı öncesi döneme tarihlenen türbelerin vazgeçilmez unsurlarından biridir.

26 19 Mumyalıklar Beylikler döneminden itibaren yavaş yavaş ortadan kalkmıştır ( Daş, 2007, s.18 23). 2- Lahit veya sandukaların bulunduğu mescit katı 3- Örtü (puşide) Selçuklu ve Beylikler Dönemi türbeleri, genellikle gövde formlarına göre gruplandırılmaktadır. Bunları şu başlıklar altında toplamak mümkün görünmektedir. 1- Kübik Gövdeli Türbeler 2- Poligonal Gövdeli Türbeler a- Sekiz kenarlılar b- On kenarlılar c- Oniki kenarlılar 3- Silindirik Gövdeli Türbeler 4- Eyvan Tipi Türbeler 5- Eyvanla Kümbetin Birleşmesinden Oluşmuş Türbeler 6- Bir Medrese veya Caminin Bünyesinde Yer Alan Türbeler 7- Dikdörtgen Planlı Türbeler 8- Baldaken Kuruluşlu Türbeler Bu türbe çeşitlerinden sekizgen prizma gövdeli türbeler XII. yüzyıldan XIV. yüzyıl sonlarına kadar uzanan zaman diliminde, Anadolu da inşa edilmiş türbeler içinde en kalabalık grubu oluşturur. Kare prizma gövdeli türbeler ikinci grubu oluşturur. Sayıları çok fazla olmayan silindirik gövdeli türbelere daha çok Ahlat ve çevresinde, Eyvan tipi türbelere ise Konya ve çevresinde rastlanmaktadır. Anadolu Selçukluları dönemi türbelerinde yapıya estetik görünüm vermek amacıyla oturtmalığın köşeleri pahlanmıştır. Türbe girişleri sadedir, mihraplar genellikle süslemesiz sade bir niş şeklindedir ( Daş, 2007, s.18 23).

27 20 Anadolu Selçuklu Dönemi Mezar Taşları Üzerine türbe yapılmasına gerek görülmeyen ve açık şekilde mezarlıklarda bulunan Selçuklu devri mezarları üzerine, ceset toprağa verildikten sonra, biçim ve boyları farklı, yazı ve motiflerle süslenen birer mezar taşı konmuştur. Selçuklu devri mezar taşları genel olarak iki tipte yapılmıştır. 1- Sanduka-lahit şeklinde mezar taşları 2- Dikey biçimde baş ve ayak taşları 1- Boyları ve şekilleri birbirinden farklı sanduka biçimindeki mezar taşları, doğudan batıya doğru yatay olarak mezarlar üzerine yerleştirilmiştir. Bu şekil taşlar çoğu zaman baştan ayağa doğru incelmekte, üzerine yazı ve motifler işlenmektedir. Mermerden veya Gödene taşından yapılan bu taşlar bazen kademeli prizma, bazen de yarım silindir şekillerinde tek taştan oyulmuştur. 2- Dikey biçimde baş ve ayak taşları çeşitli boy ve enlerde çeşitli taşlardan yontularak mezarın baş ve ayakucuna ayrı ayrı dikey şekilde dikilmişlerdir. Bu taşlardan baş taşında kitabe ile birlikte alınlık denilen üst bölgede ve kitabenin altında, sadece alınlıkta, kitabenin etrafında çepeçevre süslemelere rastlamaktayız. Ayak taşında ise süsleme mevcuttur kitabeye pek rastlanmamıştır. Mezar taşlarında bazen ayak taşı bulunmadığı gibi, çoğu zaman her iki yüzeyi de kitabelidir. Bu taşlar Selçuklularla birlikte çeşitli örnekler vererek zamanımıza kadar gelmiş ve devrin taş işçiliği, en seçkin bir şekilde bu taşlar üzerinde yaşamıştır (Önder, 1970, s.6). Selçuklu Türklerinin Orta Asya dan Anadolu ya getirdikleri sanatkârlar, bu yeni ülkeyi mimari eserlerle süslemişlerdir. Umumi mezarlıktaki mezar taşlarının da süslü ve ölünün şanına yakışır olmasına özen göstermişlerdir.

28 21 Selçuklu devri taş işçiliğinde daha çok geometrik ve bitkisel motifler kullanılmıştır. Sülüs ve nesih yazısı bu dönemde gelişmiştir. Selçuklu taş işçiliğinde motif ve yazı süslemesinin yanında, insan ve hayvan figürüne de önem verilmiştir. Selçuklu devri mezar taşlarındaki süsleme daha çok rumî motif ve kıvrımlar olarak görülmektedir. Rumî motifler, daha çok kitabe çevresinde ve dikey mezar taşlarının alınlıklarında kullanılmıştır. Bu motif sanduka mezar taşlarının baş ve yan taraflarında yazı istiflerini çevirdiği gibi, bazen de gövdenin bütün yüzeyini kaplamaktadır. Selçuklu devri mezar taşlarından sanduka şeklinde olanların bazısı üstten rumi motiflerle süslenmiş, alt kenar kaideleri zencerekle çevrilmiştir. Zencerekler Selçuklu süslemesinde çoğu zaman rumi motiflerin etrafını da çevirmektedir. Dikey ve çoğu zaman mermerden işlenen bazı Selçuklu devri mezar taşları yanlarında burmalı süs sütunları taşımaktadır. Bazı Selçuklu mezar taşlarında kandil motiflerine de rastlanmaktadır. Üç bağla mihrap kemerine asılmış kandil şeklinde resmedilen bu motifler, Selçuklu ve Osmanlı devri mihrap ve halılarında, klasik ve geleneksel süsleme olarak kullanılagelmiştir (Önder, 1970, s.7 8). Osmanlı Dönemi Türbeleri Erken dönem Osmanlı türbeleri, mimari ve süsleme unsurları bakımından Selçuklu dönemi türbelerinden oldukça farklı özelliklere sahiptir. Orta çağı kapatıp yeniçağı açan İstanbul un fethi ile birlikte, mimaride de yeni zevk ve anlayışların ortaya çıktığı görülmektedir (Daş, 2007, s ). Erken Osmanlı döneminde medrese ya da camiyle organik ilişkisi olan türbe yok denecek kadar azdır. Türbe duvarlarının dış yüzeyleri, genellikle kesme taşlarla kaplanmıştır. Bazılarında ise taş ve tuğla bir arada kullanılmıştır. Selçuklu dönemi

29 22 türbelerinde rağbet gören mumyalıklar erken dönem Osmanlı türbelerinde pek rağbet görmemiştir. Türbelerin gövde formları Selçuklu dönemindeki gibi çeşitlilik göstermez. Bu dönem türbeleri, kare prizma gövdeliler, dikdörtgen prizma gövdeliler, çokgen prizma gövdeliler ve baldaken kuruluşlar olmak üzere dört ana grupta toplanabilmektedir. Beylikler döneminde, Anadolu-Türk mimari süslemesinde görülen sadeleşme, erken dönem Osmanlı türbelerinde de hissedilmektedir. Bu dönemde inşa edilmiş türbelerde, birkaç istisna dışında yoğun süslemeye rastlanmaz. Süslemeler genellikle, dış cephelerde taş ve/veya tuğlayla yapılmış basit süsleme şeritlerinden ibarettir. Anadolu Selçuklu ve Beylikler Döneminde taş süslemede önemli bir yere sahip olan figürlü süslemenin, erken Osmanlı dönemine ait örneklerde yer almaması dikkat çekicidir. Ancak, erken Osmanlı sanatında geometrik desen Selçuklularda olduğu gibi önem kazanır (Görür, 2002, s.51). Osmanlı Dönemi Mezar Taşları Sanduka şeklinde yapılmış mezar taşları Selçuklulardan sonra, Anadolu beylikleri ve Osmanlı devrinde XV. ve XVI. yüzyıllara kadar bazı ufak değişikliklerle ve azalarak devam etmiştir. Bu devirde daha çok XVI. yüzyıldan itibaren bazı mezarlarda dikey biçimdeki baş ve ayak taşları yatay bir taşın iki başına geçmek suretiyle, üçtaştan yapılmış sanduka şekilleri görülmüştür. Son yüzyıllara kadar kullanılan bu mezar taşlarındaki yatay taşların ortaları çiçek dikmeye mahsus bir delikle oyulmuş veya bu delik toprakla temas ettirilmeyerek kuşların biriken yağmur sularını içebilmeleri için bir tas haline getirilmiştir. Bazılarına da, baş ve ayak taşları, ayrı taşlarla yanlardan bağlanarak bir sanduka şekli verilmiştir. Bu şekil mezar taşları bugün dahi yapılmaktadır (Önder, 1970, s.7 10).

30 23 Osmanlılarda heykel yaygın değildir; hele çehrenin işlenmesi söz konusu değildir. Oysa bir önceki dönemde, Beylikler ve Selçuklu (ve onların beyliklerinde) doğrudan çehre de çok iyi işlenmekte ve bilinmektedir (Baykara, 1992, s.128). Osmanlı devrine ulaşan Türk sanatının geçirdiği değişiklikleri mezar taşı süslemelerinde izlemek mümkündür. Osmanlı devri mezar taşlarını Selçuklu ve Beylikler devri mezar taşlarından ayıran sanat özellikleri çeşitlidir. Osmanlı mezar taşı ilk bakışta bir insanı andırmasıyla kendisini belli eder. Gerçi bu taşlarda ayaklar ve eller çok belirgin değildir. Ancak boyun ve özellikle başın silueti çok açık olarak görülmektedir. Osmanlı döneminde özellikle XVI. yüzyıldan itibaren mezar taşlarına işlenen başlıklar dikkati çekmektedir. Burada başlık yani ser-puş en ayrıntılı olarak işlenen ve adeta mezar taşına damgasını vuran unsurdur. Çünkü Osmanlı döneminde başlık insanın hem maddi hem de sosyal konumu ile büyük bir benzerlik göstermektedir. Bu nedenle; mezar taşlarında ölünün kimliğini belirten kitabeleri okumadan dahi, bu serpuşlarla mensup olduğu sınıf ve mevkii anlamak mümkün olmaktadır. Mezar taşında, erkek ve kadın oluşu da görmek mümkündür. Böyle olunca taşa verilen önem ve özen bir bakıma mezar taşına verilen önem ile benzerlik gösterir (Baykara, 1992, s.128) (Önder, 1970, s.7 10). Osmanlı döneminde insan siluetli mezar taşlarından başka, düz cepheli taşlarda vardır. Belki bir başka geleneğin etkisiyle, bunlarda başlık belli olmaz. Fakat bu taşlarda ayrı bir kabartma, bu defa cami ve etrafındaki yapıların kabartmaları, bir başka gerçeğin yankısı olarak bulunmaktadır. Burada insanı değil, buna karşılık yaşadığı veya yaşamış olduğuna inanılmış çevreyi taşların üzerinde görmekteyiz. Belki de bu gerçek, eski dönemin bir başka gerçeğinin uzantısı kabul edilebilir (Baykara, 1992, s.128). Osmanlı devri mezar taşlarının çeşitli şekilleri arasında, bir de silindir şekilde yontulmuş sütun-taşlar vardır. Bazen yalnız baş tarafa, bazen de iki taş halinde baş ve ayakucuna dikey dikilen bu çeşit mezar taşlarının başlıkları da ayrıca işlenmiş olup, bazılarında kavuk veya fes vardır. Daha çok mermerden işlenmiş sütun şeklindeki

31 24 mezar taşlarının farklı çeşitlerine Konya mezarlıklarında rastlanmaktadır. Osmanlı devri mezar taşları arasında sütun şeklinde olanların başlıklarından bazıları, dilimli kubbe biçiminde dekoratif kubbe olarak işlenmiştir (Önder, 1970, s.7 10). Yine bazı mezar taşları üzerinde üsluplaşmış servi ve hurma motifleri görülmektedir. Çoğu zaman ayaktaşlarında, taş boyunca işlenen servi motifinin sivri ucu rüzgârdan eğilmiş olarak resmedildiği gibi, içi de bazen çiçeklerle doldurulmaktadır. Yapraklı hurma dalı motifi de mezar taşlarında kullanılmıştır. Bu motif, cennet nimeti olarak, mistik bir ifade taşıdığı için, İslami devir süsleme eserlerinde sık sık kullanılmıştır (Önder, 1970, s.7 10). Bu süslemelerden başka bazı mezar taşları üzerinde görülen sembolik işaretler, çoğu zaman meslekle ilgili sayılmaktadır. Mesela kılıç motifi, ölünün asker, divit resmi ise kâtip olduğuna delildir. Ayrıca mezar taşları üzerinde, Anadolu da yerleşmiş Oğuz boylarına ait damgalar görülür. Bu damgalar milli bir gelenek halinde devam etmiş ve kavmin kendisine mahsus damgası, kabileye mensup ölünün mezar taşına işlenmiştir (Önder, 1970, s.7 10). Hatta bir salgın hastalık sırasında ölümde işaretlenmiştir. Buna benzer birçok ayrıntıyı buradan bulmak ve öğrenmek mümkündür (Baykara, 1992, s.128). Osmanlı devrinde kadın mezar başlıkları, başörtüsünü ve bunun üzerindeki çiçekleri temsil eden dallı ve çiçekli işlemelerle süslenmiştir. XVIII. ve XIX. yüzyıllardan itibaren bazı kadın başlıklarında, gotik üslubunda çengeller üzerinde çok köşeli yıldız şeklinde gül bezekler (rozaslar) görülmektedir. Gotik üslubunun Osmanlı sanatındaki izleri diyebileceğimiz bu süsleme, son yüzyıllara kadar mezar taşlarında kullanılmıştır (Önder, 1970, s.7 10). XVIII. yüzyıldan sonra Türkiye ye giren Barok üslubu, XIX. yüzyılda Rokoko ile birleşmiş, Türk mimarisinde derin izler bırakmış, mezar taşlarına kadar girmiştir. Erkek mezar taşlarına nispeten daha çok süslü yapılan ve emek verilen kadın mezar taşları, Barok ve Rokoko ile işlenmiştir (Önder, 1970, s.7 10).

32 25 XX. yy. başlarına kadar, İstanbul başta olmak üzere, Osmanlı ülkesinde son derece dikkati çeken bir mezar taşı geleneği yaygın bulunmaktaydı. Bize önceleri bir anlam ifade etmeyen mezar taşları şimdilerde gerçek bir kültürün yankısı olarak görülmektedir. Çünkü ülkenin dört bir yanında, Osmanlı mezar taşı, başka ülke ve yörelerde görülmeyen zenginliğe sahip bulunmaktadır (Baykara, 1992, s.128). Türk mezar taşları günümüzde, sade, süslemeden uzak, ya da hiçbir milli kültür temeline dayanmayan kitsch olarak tanımlayabileceğimiz süslemelerin kullanıldığı, ölüm ölümdür başka anlamı yoktur diyen bir anlam taşımaktadır. Osmanlılarda Ölü Gömme Gelenekleri Türklerin İslamiyet i kabulünden sonrada eski geleneklerini kısmen de olsa sürdürdüklerini görüyoruz. Hunlar, bazı ölülerini mezara gömülünceye kadar cesedinin muhafaza olması için tahnit (mumyalama) ediyorlardı. Mumyalama işi sadece tanınmış asil kişiler için yapılıyordu. Osmanlı döneminde mumyalama olmasa da, zorunlu durumlarda tahnit işlemleri yapılıyordu. Kosava Meydan Savaşı nda şehit olan I.Murat ( ) ile Zigetvar Kalesi nin alınışından birkaç saat önce ölen, Kanuni Sultan Süleyman ın ( ) iç uzuvları, bulundukları civara defnedilmiş ve boşalan iç uzuvları güzel kokulu ot ve buhurlarla tahnit edilmiştir (Karamürsel, 2002, s.77 78). İslamiyet tin kabulünden önce olan, ölen kahramanın atı ile birlikte gömülmesi geleneği, gömmek yerine atını boğazlayıp, aşını vermek suretiyle sürdürülmüştür. Atların cenaze törenlerindeki yerleri, eski şaman adetlere uygun olarak Osmanlılarda devam etmiştir. IV. Murat ın cenaze töreninde üç atının (onun binip harbe gittiği), tersine eyerlenip, tabutu önünde götürüldüğünü Naima Tarihinden öğreniyoruz. Görüldüğü gibi, İslamiyet i kabul etmiş Türk toplulukları arasında hala en eski inançların kuvvetle yaşadığını ve mezara giderken bile onları en sevgili atlarının takip ettiğini öğrenmekteyiz ( Karamürsel, 2002, s.78).

33 26 İnceleme konusu olan mezar taşlarının bulunduğu Ankara Etnografya Müzesi hakkında genel bilgiler: Etnografyanın Tanımı Etnografya (budun betimi, kavmiyat), kavimleri karşılaştırarak inceleyen, kültür oluşumlarını araştıran toplum bilimi. Yunanca ethnos (ἔθνος), yani "insanlar" ile graphein (γράφειν) "yazım" kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. İnsanın toplumsal varlığını niteliksel ve niceliksel olarak inceler. Bu incelemeleri alan çalışmasına göre gerçekleştirir. Bütünlükçü bir yöntem tercih eder. Bu yönteme göre insan-toplum ilişkisi birbirinden ayrı öğeler olarak anlaşılamaz (www. vikipedi Tarih: Saat: 13.30). Ankara Etnografya Müzesi Etnografya Ankara nın Namazgâh adı ile anılan semtinde, Müslüman mezarlığı olan tepede kurulmuştur. Anılan tepe Vakıflar Genel Müdürlüğünce 15 Kasım 1925 tarihli Bakanlar Kurulu kararı gereğince, Milli Eğitim Bakanlığı'na müze yapılmak üzere bağışlanmıştır. Halk Müzesi'nin kurulmasına hazırlık yapılmak üzere, 1924 te İstanbul da Prof. Celal Esad (Arseven) başkanlığında, daha sonra 1925 yılında İstanbul Müzeler

34 27 Müdürü Halil Ethem (Erdem) başkanlığında, eser toplamak ve satın almak üzere özel bir komisyon kurulmuştur. Satın alınan 1250 adet eser, 1927 yılında inşası tamamlanan müzede teşhir edilmiştir. Müze Müdürlüğü'ne de Hamit Zübeyr Koşay atanmıştır. 15 Nisan 1928 yılında müzeyi ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) müze hakkında bilgi aldıktan sonra, Afgan Kralı Amanullah Han ın Türkiye yi ziyaretleri nedeniyle, müzenin açılmasına emir buyurmuşlardır. Müze da halka açılmış ve 1938 Kasım ayında Müzenin iç avlusu, geçici kabir olarak ayrılıncaya kadar açık kalmıştır. Atatürk'ün naaşı 1953'de Anıtkabir'e nakline değin burada kalmıştır. Bu kısım halen Atatürk ün anısına hürmeten sembolik bir kabir şeklinde korunmaktadır, üzerinde beyaz mermere yazılmış şu kitabe bulunmaktadır. Burası 'de sonsuzluğa ulaşan Atatürk ün den e kadar yattığı yerdir. 15 yıl süreyle Etnografya Müzesi Anıtkabir görevini görmüştür. Devlet başkanlarının, elçilerin, yabancı heyetlerin ve halkın ziyaret yeri olmuştur. Bu süre içinde müzede çalışmalar sürdürülmüş tarihinde Uluslararası Müzeler Haftası nedeniyle gerekli değişiklikler yapılarak, tekrar halkın ziyaretine açılmıştır. Binanın mimarı Arif Hikmet (Koyunoğlu) Cumhuriyetin ilk dönem mimarlarının en değerlilerindendir Bina dikdörtgen planlı olup, tek kubbelidir. Yapının taş duvarları küfeki taşı ile kaplanmıştır. Alınlık kısmı mermer olup üzerleri oyma süslüdür. Binaya 28 basamaklı bir merdivenle çıkılır. 4 sütunlu, üçlü bir giriş sistemi vardır. Kapıdan girilince kubbe altı holüne ve buradan da iç avlu denilen sütunlu kısma geçilir. Buranın ortasına mermer bir havuz yapılmış, çatı kısmı açık bırakılmıştır. Daha sonra bu iç avlu Atatürk'e geçici kabir olarak ayrıldığında, havuz bahçeye

35 28 nakledilerek, çatısı kapatılmıştır. İç avlunun etrafında simetrik olarak büyüklü küçüklü salonlar yer almaktadır. İdare kısmı müzeye bitişik olup iki katlıdır. Etnografya Müzesi, Türk Sanatının Selçuklu Devrinden zamanımıza kadar devam eden örneklerinin sergilendiği bir müzedir. Anadolu nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya örnekleri, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları çeşitli keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları eski geleneksel Türk sanatının birer temsilcileridir. Türklere özgü teknik malzeme ve desenlerle kendi içinde halı dokuma merkezlerinden Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Lâdik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait halı ve kilim koleksiyonu vardır. Anadolu Maden sanatının güzel örnekleri arasında XV. Yüzyıldan kalma Memlük kazanları, Osmanlı şerbet kazanları, güğüm leğen, sini, kahve tepsisi, sahanlar, taslar, mum makasları vb. çeşitli madeni eserler vardır. Osmanlı Devri yayları, okları, çakmaklı tabancalar, tüfekler kılıç ve yatağanlar, Türk çini porselenleri ve Kütahya porselenleri, tasavvuf ve tarikat ile ilgili eşyalar, Türk yazı sanatının güzel örneklerinden levhalar bulunmaktadır. Türk ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden, Selçuklu Sultanı III. Keyhüsrev'in tahtı (XIII. y.y.), Ahi Şerafettin Sandukası (XIV. y.y.), Nevşehir Ürgüp ün Damsa Köyü Taşhur Paşa Camii mihrabı (XII. y.y.), Siirt Ulu Camii Mimberi (XII. y.y.) Merzifon Çelebi Sultan Medresesi Kapısı (XV. y.y.) müzemizin önemli eserlerindendir. VII. Dönem T.B.M.M. üyesi Besim Atalay ın müzeye armağan ettiği koleksiyonu çeşitli devirlere ait Türk sanat tarihlerini içermektedir. Müzede özellikle Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihi ile ilgili eserleri içeren bir ihtisas kütüphanesi bulunmaktadır (www. kültür ve turizm bakanlığı, tarih:

36 saat:10.55). Mezar Taşı Süslemesinde Kullanılan Bezeme Öğeleri; a ) Geometrik süsleme (Zincir, halat, düğüm, mukarnas, örgü, yıldız v.b) b ) Bitkisel süsleme 1.Rumi, palmet, lotus, gibi stilize 2.Çiçek ağaç meyve çeşitleri, dallar, gibi natüralist c ) Figürlü süsleme (İnsan, hayvan, mitolojik yaratıklar v.b) d ) Yazı ( Kufi, sülüs, nesih vb. ) e ) Nesne ( Kolye, kurdele, fes, tabak, vazo, silah, hançer, kandil v.b Mezar Taşlarının Sınıflandırılması Mezar taşları ölünün siyasi ve sosyal mertebesine göre çeşitli şekillerde olurlar, bu taşlar şu şekilde sınıflandırılabilir. 1.Yazısız adi mezar taşları 2. Yazısız muntazam mezar taşları 3. Yazılı düz mezar taşları 4. Musanna mezar taşları 5. Lahitler 6. Taş ve tahta sandukalar (Arseven, 1973, 453) Türk Mezar Taşları, İslamiyet Öncesi ve İslamiyet sonrası olarak iki ana kolda incelenebilir. Araştırma konusu olarak belirlenen mezar taşları; Ankara Etnografya Müzesinde yer alan İslamiyet sonrası Karakoyunlu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 21 adet örnekten oluşmaktadır.

37 30 Bu mezar taşlarının ikisi Erzurum dan gelmiş kireç taşı koyun heykelidir. Birisinin bedeni belinden kırılmıştır ve ağzının bir tarafı da kırılmış olup onarılmıştır. 1.1 Problem Cümlesi Ankara Etnografya Müzesi nde bulunan mezar taşlarının süsleme özellikleri üzerine bir araştırma. 1.2 Araştırmanın Amacı Ankara Etnografya Müzesi nde bulunan İslamiyet sonrası mezar taşlarının üzerindeki taş süslemeleri tespit etmek, süsleme yapım tekniklerini belirlemek, desen ve kompozisyon özelliklerini ölçüm, çizim ve fotoğraflarla belgeleyerek ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır. 1.3 Alt Problemler 1. Ankara Etnografya Müzesi nde bulunan mezar taşları ölçüm, çizim ve fotoğraf yolu ile belgelenmiş midir? 2. Ankara Etnografya Müzesi nde bulunan mezar taşları yeterince korunabilmekte midir? 3- Ankara Etnografya Müzesi nde bulunan mezar taşları deforme olmadan günümüze kadar gelebilmiş midir? 4- Ankara Etnografya Müzesi nde bulunan mezar taşları üzerindeki taş oymalar Türk Taş Oyma Sanatı na desen ve kompozisyon özellikleri açısından nasıl örnekler teşkil etmektedir?

38 31 5- Ankara Etnografya Müzesi nde bulunan mezar taşları yapıldıkları dönemlerin süsleme özelliklerini taşımakta mıdır? 1.4 Araştırmanın Önemi El sanatlarının bir dalı olan taş süsleme İslam mimarisinin bezeyici ana öğelerindendir. Yaptığımız ön araştırmada Ankara Etnografya Müzesi nde bulunan mezar taşlarından, çeşitli yayınlarda söz edilmekle birlikte bu taşların sadece süsleme ve kompozisyon özelliklerinin belirlenmesine ve belgelenmesine yönelik bir çalışma yapılmadığı görülmektedir. Bu nedenle çalışma Ankara Etnografya Müzesi nde bulunan mezar taşlarının üzerindeki taş süslemeleri tespit etmek, süsleme yapım tekniklerini belirlemek, desen ve kompozisyon özelliklerini ölçüm çizim ve fotoğraf yolu ile belgelemek açısından önemlidir. 1.5 Sayıltılar a. Araştırmayı tamamlayabilmek için zaman ve kaynaklar yeterlidir. b. Veri toplama araçları ve mezar taşlarında bulunan taş kabartmalar araştırmayı sonuca ulaştıracak niteliktedir. c. Araştırmada belirlenen örneklem evreni temsil edecek niteliktedir. 1.6 Sınırlılıklar Araştırma Ankara Etnografya Müzesi nde yer alan İslamiyet sonrası Karakoyunlu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 21 adet mezar taşında bulunan süslemelerle sınırlandırılmıştır. 1.7 Tanımlar Bezeme: Süsleme

39 32 Bitkisel Süsleme: İslamlığın ilk yıllarından itibaren dini ve sivil mimarilerde rastlanmaktadır. Türk İslam bitkisel süslemelerinde en çok kullanılanlar, asma yaprakları, sarmaşıklar, rumi, palmet, palmiye dalları, kenger ve kıvrık dallardır. Gül, karanfil, lale, narçiçeği, sümbül gibi üsluplaştırılmış çiçekler ve serviler de kullanılmıştır (Yetkin, 1956, s.13). Figür: Resim ve heykel sanatlarında betimlenmiş, doğada rastlanan ya da düşsel her tür varlık ve nesnenin genel adı (Sözen, 1986, s.84). Form: Şekil, biçim (Akar, Keskiner, 1978, ). Geometrik Süsleme: Dairenin poligonlara, üçgenlere ve başka geometrik şekillere bölünerek iç içe girmesinden birbirini tamamlayacak şekilde düzenlenmesiyle meydana gelmektedir. Kırık ve düz çizgiler, yıldız, çokgen ve öteki formların birleşmesiyle çok çeşitli kompozisyonlar oluşabilmektedir (Mülayım, 1982 ). Hatai: Türk Süsleme sanatının başlıca desenleri arasında en önemli türleri arasında olup çoğu kez çiçeğin kökeni belli olmayacak derecede stilize edilmiş hali (Akar, Keskiner, 1978). Kompozisyon: Motiflerin bir bütün içinde düzenli olarak bir araya getirilmesi, terkip (Akar, Keskiner, 1978). Kümbet: Gömme bölümü, gövde (ziyaret) bölümü ve kubbesinin üstünde külahı bulunan mezar anıtları için kullanılan sanat tarihi deyimi (farsça=kubbe). Lahit: Mezarların üzerine tabut şeklinde konan taşlara denir. Lotus: Sanat tarihinde görülen en eski stilize edilmiş bitkisel motif. Eski Mısır Sanatının karakteristik motifi.

40 33 Mezar: Ölünün toprakta açılan çukura gömüldüğü yere mezar denir. Mezar Taşı: Ölünün gömülü olduğu yeri göstermek üzere oraya dikilen taşlara mezar taşı denir (Arseven, 1978,). Motif: Bir tablonun, bir figürün yahut tezyini resmin esasını teşkil eden şekil ve unsur (Akar, Keskiner, 1978). Mukarnas: Yan yana üst üste yerleşen prizmatik öğelerin dışa doğru derece derece taşarak, genellikle simetrik bir düzen içinde dizildiği üç boyutlu bir mimari bezeme öğesi ve strüktür. Yalnız İslam ülkelerinde uygulanan mukarnasın örneklerine sütun başlıklarında, taç kapılarda, geçiş öğelerinde şerefelerde kornişlerde ve nişlerde rastlanır (Sözen, 1986, s.167). Niş: Kendisinden geniş bir mekâna açılan ve duvar içine oyulmuş, genellikle, üstü kemer ya da mukarnas ile örtülü girinti ya da hücre (Sözen, 1986, s.173). Palmet: Türk süsleme sanatında erken dönemlerden itibaren görülen stilize edilmiş bitkisel süsleme. Portal: Taçkapı (Sözen, 1986, s.193). Rölyef: Kabartama, kil, alçı, taş gibi işlenebilir malzemelerin yüzeyinde, alçaklı, yüksekli şekiller meydana getirme. Rumi: Hayvanların kanat, bacak ve desenlerinin stilize edilmiş şekillerinden oluşan ve kökleri Orta Asya ya dayanan çok yaygın bir süsleme elemanı (Akar, Keskiner, 1978).

41 34 Sanduka: Bazı üstü kapalı türbelerde mezarın üstüne konulan tabut görünümünde taş veya tahtadan yapılmış, üzeri süslenen kapaktır (Arseven, 1978). Serpuşlar: Ölenin mesleğini tayin etmek için taşın bir kısmının yontulması ya da kitabeli taşın üzerinde açılan deliğe yerleştirilmesiyle oluşturulan kısımdır (Arseven, 1978). Stilize: Herhangi bir nesnenin kendine has görüntüsünü bozmadan başka biçimde gösterilmesidir. Bu düzende biçimler bazen sadeleşir bazen de eklemelerle zenginleşir. Sütun: Kare, çokgen ya da daire planlı taştan ya da mermerden yapılmış düşey taşıyıcı öğe. Genellikle yekpare olur (Sözen, 1986, s.223). Taş: Yapılarda ve anıtlarda kullanılan en eski yapı gerecidir. Yüzeyde ve çevrede çeşitli şekillerde ve bol bulunan taş, yapı malzemesi olarak insanlığın başvurduğu en eski ve en önemli bir elemandır. Teknik: Bir sanat, bir bilim, bir meslek dalında kullanılan metotların tüm davranış hali. Metot, yol, yöntem. Tonoz: Örgü teknikleri kullanılarak inşa edilmiş, eğrisel yüzey ya da yüzeylerden oluşan mimari örtü öğesi (Sözen, 1986, s.238). Tromp: Kare planlı bir mekânın üzerine kubbenin oturtulabilmesini sağlayan bir geçiş öğesi (Sözen, 1986, s.240). Literatür Özetleri Beyhan Karamağralı, Ahlat Mezar Taşları adlı kitabının giriş kısmında Orta Anadolu, Batı Anadolu, Doğu Anadolu mezar taşlarını incelemiş, süsleme

42 35 özelliklerini anlatmıştır. Bu süsleme ve figürlerin eski Türklerle olan bağlantısından bahsetmiştir. Ayrıca sütun şeklindeki mezar taşları ve koç koyun at şeklindeki mezar taşlarını incelemiş, bu taşların üzerindeki süslemelerden, figürlerden bahsetmiş ve fotoğraflarla belgelemiştir. Kitabın ikinci kısmında Ahlat ın tarihçesini, mezarlıklarını, mezar taşlarını ve sanatkarlarını anlatmıştır. Buradaki mezar taşlarını diğer bölgelerdeki taşların özellikleri ile karşılaştırmıştır. Ertan Daş ın Erken Dönem Osmanlı Türbeleri adlı kitabında türbelerin Osmanlı dönemine kadar geçirdiği evreler, yapılış şekillerine göre türbe çeşitleri ve Erken dönem Osmanlı türbeleri tablolar hazırlanarak sayısal verilerle ayrıntılı olarak incelenmiştir. Recep Yaşa, Bitlis te Türk İskânı adlı kitabında Bitlis teki mezar yapıları, türbeleri, mezar taşlarında bulunan damgalar, koç koyun heykelleri hakkında bilgi vermiştir. Gönül Öney, Beylikler Devri Sanatı XIV.- XV. yüzyıl isimli kitabında türbeleri plan ve görünüş özelliklerine göre sınıflandırıp bu türbelere örnekler vermiştir. Oktay Aslanapa, Anadolu da İlk Türk Mimarisi adlı kitabında türbelerin başlangıcı ve gelişiminden bahsetmiş, XII. Ve XIII. yüzyıl türbelerinden örnekler vermiştir. Abdülhaluk M. Çay, Türk Milli Kültüründe Hayvan Motifleri adlı kitabında, koç ve koyunla ilgili inançlar, hayvan üslubu, bu motiflerin tarihi derinliği, Türk iktisadi, sosyal hayatında koç ve koyunun yeri hakkında geniş bilgiler vermiştir.

43 36 Mehmet Önder Türk Etnografya Dergisindeki makalesinde, Konya da bulunan mezar taşlarının şekil ve süslemelerini Selçuklu ve Osmanlı dönemi olarak incelemiştir. Alım Karamürsel, Türklerde Mezar Geleneği adlı makalesinde, Türklerin İslamiyet i kabulünden önce ölü gömme törenleri ile ilgili usul ve adetleri anlatmıştır. Yıldız Kocasavaş, Eski Türklerde Yas ve Ölü Gömme Adetleri adlı makalesinde, Türklerin İslami dönem öncesi ölü gömme adetlerini çeşitli yazarlardan alıntı yaparak anlatmıştır. Tuncer Baykara, Asya Türk Kültürünün Bir Uzantısı Olarak Mezar Taşı adlı makalesinde, balbalları dönemlerine göre gruplamıştır. Ayrıca Osmanlı dönemi mezar taşı özelliklerinden bahsetmiştir.

44 37 BÖLÜM II 2.YÖNTEM Bu bölümde araştırma modeli, evren ve örneklemi veri toplama tekniği, verilerin analizi yer almaktadır. 2.1 Araştırmanın Modeli Bu çalışma bir alan araştırması olup, veri toplama açısından betimleme tekniği kullanılmıştır. Çalışmada Ankara Etnografya Müzesi nde yer alan mezar taşları araştırma konusu olarak belirlenmiştir. Ankara Etnografya Müzesi nde yer alan mezar taşlarındaki taş süslemeleri tespit etmek, süsleme ve yapım tekniklerini belirlemek, desen ve kompozisyon özelliklerini çizim ve fotoğraflarla belgeleyerek ortaya koymak için Ankara Etnografya Müzesine gidilmiştir. Müzede gerekli araştırmalar yapılmış, mezar taşları incelenmiş, taş süslemeler tespit edilmiş, fotoğrafları çekilmiş, süslemelerin bire bir ölçüleri alınarak çizimleri yapılmıştır. Müzede kaynak taraması yapılmış, problemde kaynaklardan taranan bilgiler taranarak gösterilmiştir. Taş süsleme ve rölyef sanatıyla ilgili bilgi verilmiştir. Mezar taşları üzerindeki taş oymaların desen ve kompozisyon özelliklerinin neler olduğu, hangi tekniklerin kullanıldığı, taş oymaların Türk Taş Oyma Sanatı na nasıl bir örnek teşkil ettiği ve bu taş oymaların günümüzdeki durumu hakkında bilgiler verilmiştir. 2.2 Evren ve Örneklem Araştırmanın evreni Ankara Etnografya Müzesi nde yer alan mezar taşları olarak belirlenmiştir.

45 38 Araştırmanın örneklemini ise İslamiyet sonrası dönemlere ait 21 adet süslemeli mezar taşı oluşturmaktadır. 2.3 Veri Toplama Tekniği Öncelikle Ankara Etnografya Müzesi nde bulunan envanter kayıtları incelenmiştir, Başta Milli Kütüphane olmak üzere Üniversite ve özel kütüphanelerde literatür taraması yapılmış değişik yayınlar, kaynaklar, taş oyma bezeme ile ilgili geçmişte yapılmış olan çalışmalar araştırılmıştır. Taş süslemelerin fotoğrafları çekilmiş, süslemelerin birebir ölçüleri alınmış ve çizimleri yapılarak taş süslemeleri belgelemek için gerekli veriler toplanmıştır. 2.4 Verilerin Analizi Ankara Etnografya Müzesi nde yer alan mezar taşlarında bulunan Taş Oyma Sanatıyla ve mezar taşlarıyla ilgili literatür araştırması yapılarak kaynaklardan elde edilen bulgular açıklanarak bilgisayar ortamında Microsoft Office Word programı kullanılarak rapor edilmiştir. Ankara Etnografya Müzesi nde yer alan mezar taşlarındaki taş süslemelerin yapım ve süsleme teknikleri, desen ve kompozisyon özellikleri hazırlanan bilgi fişlerine işlenmiştir. Tüm bilgi fişleri verileri sonucunda elde edilen bilgiler ışığında bezeme öğesi, boyut, teknik ve dönem, döküm tabloları oluşturulmuştur. Bezeme döküm tablosunda, ele alınan taş süsleme örneklerinde hangi bezemelerin kullanıldığı, örneklerde bitkisel, geometrik, sembolik, soyut bezeme motiflerinin hangilerinin bulunduğu değerlendirilerek sonuç kısmında verilmiştir. Form döküm tablosunda taşlar formlarına göre sınıflandırılmıştır. Tarih döküm tablosunda tarihsel sıralama yapılmıştır. Sonuç kısmında dönemlerine göre değerlendirilmiştir.

46 39 BÖLÜM III BULGULAR VE YORUMLAR Müzede Bulunan Mezar Taşları Bilgi Formu Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 1 Fotoğraf No: 1 Çizim No: 1 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Sağlam Durumda Tarihi: 1402

47 40 Kime Ait Olduğu: Yakup oğlu Muhammet Kitabesi: Yakup oğlu Muhammed sekiz yüz beş senesi sefer ayında vefat etmiştir. Türü: Baş Taşı Formu: Üstte Ovalleşmiş Dikdörtgen Boyutları: En: 10 cm. Genişlik: 28,5cm. Yükseklik: 42 cm. Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Hicri 805 (Miladi 1402) yılından kalma bir taştır. Yakup oğlu Muhammed e aittir. Osmanlı dönemi taşıdır. Amasya dan müzeye gelmiştir. Taşın arkasında dairevi bir çizgi üzerinde üçgen şeklinde noktacıklar işlenmiştir. Ortasında sadece sülüs yazı vardır. Kenarları tepeden orta kısma kadar yarım daire şeklinde süslenmiştir. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Yazılı bezeme Süslemede Kompozisyon: Taş dikdörtgen formlu olup yukarı doğru ovalleşerek birleşmiştir. Taş ortadan iki bölüme ayrılmıştır. Üst kısmın kenarları yarım daire çerçeve ile çevrelenmiş, alttaki kısım ise dikdörtgen çerçeve içine alınmıştır. İki kısımda da yazılar vardır. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili yayına rastlanmamıştır.

48 41 Mezar Taşının Ön Yüzü Mezar taşının Arka Yüzü

49 42 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 2 Fotoğraf No: 2 Çizim No: 2 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Sağlam Durumda Tarihi: Tarih yok Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor Kitabesi: Yok Türü: Bilinemiyor Formu: Yukarı doğru sivrilen dikdörtgen Boyutları: En: 8 cm. Genişlik:33 cm. Yükseklik:55cm. Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Taş Tokat tan gelmiştir. Taşın bir yüzü düz olup diğer yüzünde, yarım hilal şeklinde dallar ve ortasında geyik resmine benzeyen bir resim işlenmiş ise de resmin baş tarafı aşınmıştır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Bitkisel ve figürlü süsleme bir arada kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Taş dikdörtgen formda olup yukarı doğru yarım daireler şeklinde daralarak birleşmektedir. Taşın bir yüzü düz olup diğer yüzünde ise orta taraf yuvarlak olup içerisinde yarım hilale benzeyen dallar ve geyik figürüne benzeyen resim işlenmiştir. Geyik, daha çok Asya daki çok tanrılı inançlarla ve tasavvufla ilişkili bir figürdür. Yol gösterici özelliğinden dolayı kutsal bir hayvan olarak kabul edilmektedir. İnsandan daha hızlı ve güçlü oluşu nedeniyle büyülü güçleri üzerinde toplamasına yol açmıştır. Geyik güçlü ve yırtıcı bir hayvan olmadığı için, insanların daha çok manevi dünyasında yer almıştır. Bu nedenle de geyik figürü,

50 43 din adamlarının özelliklede dervişlerin kutsal hayvanı olarak önem kazanmıştır (Görür; 2002, s.58). İkonografik olarak hayvan başlarının bitki dallarının ucunda yer almasına, 11. yy.dan itibaren Büyük Selçukluların dağılmış oldukları bölgelerde rastlanmakta ve kökü Gazneliler vasıtasıyla Hunlara kadar uzanmaktadır. Bitkisel zemin üzerine işlenen çeşitli hayvan figürlerinin en erken tarihli örneklerinden biri, Gazneliler dönemine ait mermer kapı kanadında (11. yy.) görmekteyiz. (Görür, 2002, s.59) Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili yayına rastlanmamıştır.

51 44 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 3 Fotoğraf No: 3 Çizim No: 3 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Sağlam Durumda Tarihi: 1313 Kime Ait Olduğu: Belli Değil Kitabesi: Taşın üzerinde 713 senesinin ramazan ayının 14. Çarşamba gününde vefat etmiştir. yazılıdır. Türü: Ayak Taşı Formu: Dikey Taş

52 45 Boyutları: En:19 cm Genişlik:36 cm Yükseklik:49 cm. Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Hicri 713 miladi 1313 yılından kalmadır. Selçuklu dönemine aittir. Taş Amasya dan gelmiştir. Taş mezarın ayak taşı olduğundan kime ait olduğu anlaşılamamıştır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Yazılı ve bitkisel süsleme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Taş dikdörtgen formda olup üst iki köşe yontulmuştur. Taşın ortası dikdörtgen şekilde oyulmuş ve yukarı doğru birleşerek beşgen şekil oluşmuştur. Oyuğun üst kısmında kıvrık dallar işlenmiş olup alt kısmı sülüs yazıyla yazılmıştır. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili yayına rastlanmamıştır.

53 46 Ön Yüzü Arka Yüzü

54 47 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 4 Fotoğraf No: 4 Çizim No: 4 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Üst tarafında küçük bir çatlak var. Tarihi: 1421 Kime Ait Olduğu: Yusuf kızı Hatice Hatun a aittir. Kitabesi: Taşın üzerinde Allah ım rahmetine muhtaç merhume ve mağfure vefat etmiştir. yazılıdır. Taşın mihraplı yüzündeki işlemenin ortasında yuvarlak ve helezon şeklinde çizgili kabartmanın etrafında dairevi olarak Hatice Hatun Binti Yusuf yani Yusuf Kızı Hatice Hatun yazılıdır. Türü: Baş taşı Formu: Dikdörtgen şeklinde olup yukarı doğru yarım dairelerle ovallik verilerek birleşmiştir. Boyutları: En:6 cm Genişlik:34 cm Yükseklik:56 cm. Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Envanter kayıtlarında tarihiyle ilgili bilgi yoktur, ancak süslemesinin yoğunluğundan ve motif özelliklerinden dolayı Selçuklu dönemi taşına benzemektedir. Yusuf kızı Hatice Hatun a aittir. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Figürlü, geometrik, bitkisel, nesneli ve yazılı bezeme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Taş dikdörtgen formda olup yukarı doğru yarım daireler şeklinde daralarak birleşmektedir. Taşın iki yüzü de yoğun süslemelerle doludur. Ön yüzünün ortası yazılı olup kenarları bitkisel motiflerle süslenmiştir. Üst kısmında ise

55 48 kanatlarını açmış çift başlı bir horoz figürü bulunmaktadır. Taşın arka yüzünde mihrap şeklinde mukarnaslı işlemenin kenarlarında daire ve helezon rozet biçiminde kabartmalar işlenmiştir. Taşla İlgili Yayınlar: Bu taşla ilgili Beyhan Karamağaralı, Ahlat Mezar Taşları adlı kitabında taşın üzerinde çift başlı kanatları açılmış bir horoz figürü olduğunu yazmıştır. Çift başlı horoz motifinin erken örneğini I. Pazırık kurganında görmekteyiz. Orta Asya Türklerinin Şaman merasimlerinde dört mevsimde kesilen dört kurbandan biri horozdur. Bu adet bugün Aleviler arasında devam etmektedir. Hacı Bektaşi Veli nin üzerine binerek keramet gösterdiği horoz, tarikat inançlarına göre kutsal sayılır. Gönül Öney, VIII. Vakıflar Dergisindeki makalesinde bu taşla ilgili şunları yazmıştır. Taşın tepesinde dilimli sivri kemerin altında yaygın kanatlarıyla bir çift başlı kartal yerleştirilmiştir. Altında dikdörtgen çerçeve içinde kitabe görülür. Etrafı yarım palmet yapraklı bir sarmaşıkla çevrilmiştir. Kitabede sekiz yüz yirmi beş senesinin sefer ayında yazılıdır. Taşın arka yüzünde kuşlu Tokat ve Sivas mezar taşlarında olduğu gibi içi kitabeli stalâktit niş ve her iki tarafında çeşitli yedişer adet rozet vardır. Kitabede Allah rahmet eylesin yazılıdır.

56 49 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 5 Fotoğraf No: 5 Çizim No: 5 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Sol üst köşesi kırıktır. Tarihi: 1412 Kime Ait Olduğu: Belli Değil Kitabesi: Türü: Baş Taşı

57 50 Formu: Dikey Taş Boyutları: En:21 cm. Genişlik:33 cm. Yükseklik:70 cm. Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Hicri 518 miladi 1412 yılından kalmadır. Osmanlı dönemine aittir. Taş Tokat tan müzeye gelmiştir. Taşın üst sol köşesi kırılmıştır. Süslemesi olmayıp sadece 4 satır yazı vardır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Yazılı bezeme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Taş dikdörtgen formda olup ortasının üst kısmı yarım daire şeklinde alt kısmı ise dikdörtgen şeklinde oyulmuştur. Taş üzerinde sadece dört satır sülüs yazılı bezeme kullanılmıştır. Taşla İlgili Yayınlar: Bu taşla ilgili herhangi bir yayına rastlanmamıştır.

58 51 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 10 Fotoğraf No: 6 Çizim No: 6 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Taşın üst kısmı kırık durumdadır ve kenarlarında çatlaklar vardır. Tarihi: 1435 (Sayın Hüsnü ÖZER tarafından okunmuştur.) Kime Ait Olduğu: Hoca Bedrüddin Kitabesi: Kitabede hicri Sekiz yüz otuz dokuz senesi Şaban ayının ikinci günü Kamer olan şeyhimiz geçici dünyadan ebedi hayata göçtü yazılıdır. Türü: Baş Taşı

59 52 Formu: Sütun Taş Boyutları: Çap:68 cm. Yükseklik:138 cm. Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Konya nın Ilgın Kasabası ndan gelmiştir. Taş sütun şeklindedir. Üst tarafı kırıktır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Bitkisel ve yazılı bezeme Süslemede Kompozisyon: Taş sütun şeklinde olup dört tarafı mihrap şeklinde süslemeli ve mihrapların alt kısmı da yazılıdır. Gövdenin orta kısmında, dört tarafında dikdörtgen halinde, üst taraftan mihraplı şekilde stilize çiçek motifleri işlenmiştir. Alt tarafında ikişer sıra sülüs yazı vardır. Taşın dört tarafı bu şekildedir. Bu dört işlemenin aralarında uzunlamasına mihrap şeklinde desen vardır. Taşla İlgili Yayınlar: Karamağaralı kitabında, bu taşın ve 12 numaradaki taşın normal ölçülerden büyük olduğunu yazmıştır. Anadolu nun muhtelif bölgelerinde XV. asrın başında geniş bir kullanım sahası bulan bu tip taşlar, XX. asra kadar bazı değişikliklerle devam etmiştir. Bu tip taşlar fallus tipi olarak adlandırılır. Fallus tipi mezar taşlarına daha çok Hz. Ali ye sevgi ve saygı duyan tarikat mensuplarının mezarlıklarında rastlamaktayız. Bu taşlar Türklerin Anadolu öncesi dini ve sihri hayatları ile ilgilidir. Kökü Orta Asya ve Hindistan a dayanır. Hint dinlerinde linga adı verilen fallus, şifa verici, döllendirici, yaratıcı güçleri içinde bulundurur.

60 53 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 11 Fotoğraf No: 7 Çizim No: 7 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Sağlam Durumda Tarihi: 1455 (Sayın Hüsnü ÖZER tarafından okunmuştur.) Kime Ait Olduğu: Kitabesi: Türü: Lahit Formu: Üst kısmı konik şekilli lahit Boyutları: En: 25 cm Genişlik:230 cm Yükseklik: 48 cm

61 54 Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Konya nın Ilgın Kasaba sından müzeler müdürlüğünün ve 756 sayılı tezkeresi ile gelmiştir. Has mermerden yapılmış tam ve sağlam bir lahittir. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Bitkisel ve yazılı bezeme Süslemede Kompozisyon: Taş lahit şeklindedir ve oldukça uzundur. Alt kısmı dikdörtgen şeklinde olup üst kısmı konik şekildedir. Üst sivri yeri boydan boya biraz aşınmıştır. Alt taraf düz kısmı çevreleme rumi çiçek ve dallarla süslenmiştir. Üst konik kısmında ise çift oyma hat arasında kabartma ve girift sülüs yazıları vardır. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili yayına rastlanmamıştır.

62 55 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 12 Fotoğraf No: 8 Çizim No: 8 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Üst kısmı kırık. Tarihi: Bilinemiyor Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor Kitabesi: Vefat eden sultana ömrün bir kul tizrek geçer. Kim ki cihanın hemişe budur adeti yazılıdır. Türü: Baş Taşı

63 56 Formu: Sütun Taş Boyutları: Çap:60 cm. Yükseklik:126 cm. Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Taşın tarihi ve geldiği yer belli değildir. Üst kısmı kırılmıştır. Üzerinde üç satır yazı vardır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Yazılı bezeme Süslemede Kompozisyon: Taş sütun şeklindedir ve üst kısmı kırık olduğu için ilk satırdaki yazının yarısı eksiktir. Taşın üst kısmı yatay şekilde üç dikdörtgen şeklinde ayrılmış ve her birinin içinde sülüs yazılar vardır. Yazıdan başka süslemesi bulunmamaktadır. 10 numaradaki taşla benzerlik göstermektedir. Taşla İlgili Yayınlar: Karamağaralı kitabında, bu taşın ve 10 numaradaki taşın normal ölçülerden büyük olduğunu yazmıştır.

64 57 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 13 Fotoğraf No: 9 Çizim No: 9 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Ağzının sol alt tarafında kırık vardır. Tarihi: Bilinemiyor. Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor.

65 58 Kitabesi: Yok Türü: Baş Taşı Formu: Koyun Heykeli Boyutları: Yükseklik:50 cm. Arka:33 cm Beden:88 cm. Kafa:30 cm Malzemesi: Kireç Taşı Genel Tanım: Envanter kayıtlarında tarihi ve nereden geldiği ile ilgili bilgi yoktur. Koyun heykeli ayakta durur vaziyettedir. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Heykel Tekniği Seçilen Süsleme Konusu: Figürlü bezemedir. Süslemede Kompozisyon: Sade koyun heykeli şeklinde bir taştır. Boynuzları helezon şeklinde kıvrılmış iri başlı yuvarlak çehreli olup genel karakteristik özellik taşımaktadır. Büyükçe olan kuyruğu arka bacaklarına yapışıktır. Ağzının sol alt tarafında kırık vardır. Üzerinde herhangi bir süsleme yoktur. Anadolu daki koç koyun mezar taşlarının XIII. yy. dan itibaren Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmenlerinin hakim oldukları sahada görünmeleri bu tip mezar taşlarının Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmenlerine ait bir gelenek olduğu kanaatini uyandırmaktadır. Doğu Anadolu da bulunan taşlar oturur veya ayakta durur vaziyettedir. Doğu Anadolu da özellikle Tunceli Dersim bölgesinde yoğunluktadır. Batı Anadolu nun birkaç yerinde bulunan bu mezar taşlarının varlığı Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmenlerinden bazı aşiret ve oymakların bu bölgelere göç ve yerleşmeleri ile açıklanabilir. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili yayına rastlanmamıştır.

66 59 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 14 Fotoğraf No: 10 Çizim No: 10 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Beden belinden kırılmıştır ve ağzının bir tarafı da kırılmış olup onarılmıştır. Tarihi: Bilinemiyor. Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor.

67 60 Kitabesi: Yok. Türü: Baş Taşı Formu: Koyun Heykeli Boyutları: Yükseklik:48 cm. Arka:30 cm Beden:90 cm. Kafa:26 cm. Malzemesi: Kireç Taşı Genel Tanım: Erzincan Milli Eğitim Müdürlüğünün tarih ve 714 sayılı yazısı ile gelmiştir. Heykel ayakta durur vaziyettedir. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Heykel Tekniği Seçilen Süsleme Konusu: Figürlü bezeme Süslemede Kompozisyon: Sade koyun heykeli şeklinde bir taştır. Boynuzları helezon şeklinde kıvrılmıştır. Küçükbaşlı ince ve uzun yüzlü olup özel bir karakter sergilemektedir. Beden belinden kırılmıştır ve ağzının bir tarafı da kırılmış olup onarılmıştır. Üzerinde herhangi bir süslemesi olmayıp, sade bir taştır. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili yayına rastlanmamıştır.

68 61

69 62 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 15 Fotoğraf No: 11 Çizim No: 11 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Lahitin kenarlarında küçük kırıklar bulunmaktadır ve süvari heykelinin başı aşınmış durumdadır. Tarihi: 1474 (Sayın Hüsnü ÖZER tarafından okunmuştur.) Kime Ait Olduğu: Balı Çelebi bin Yakup Ağa Kitabesi: Türü: Lahit Formu: Baş ve ayak tarafı bedenden yüksek, üst kısmı koniktir. Boyutları: En:31 cm. Genişlik:155 cm. Yükseklik: 65 cm.

70 63 Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Hicri 878 miladi 1474 yılından kalmadır. Osmanlı dönemine aittir. Tokat tan gelmiştir. Balı Çelebi bin Yakup Ağa ya aittir. Tam ve sağlam bir lahittir. Baş ve ayak tarafı bedenden yüksektir. Lahitin üst kısmı koniktir. Ayak kısmında kuyruğu bağlanmış at üzerinde sağ elinde dairevi bir şey tutan süvari resmi yapılmıştır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Figürlü, yazılı, geometrik süsleme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Taş lahit şeklindedir. Baş ve ayak kısmı bedenden büyüktür. Lahitin üst kısmı konik şekildedir. Lahitin baş ve gövde kısmı sülüs yazı ile yazılmıştır. Konik kısmında ikişer tane yatay mihraplı süsleme vardır. Süslemenin ortası sülüs yazıyla yazılmıştır. Ayak kısmında kuyruğu bağlanmış at üzerinde sağ elinde dairevi bir şey tutan süvari resmi yapılmıştır. Süvarinin başı aşınmıştır. Resmin yanında sanatçı kitabesi bulunmaktadır. Türkler şaman kültürden itibaren ata özel önem vermişlerdir. Ölen kişileri atlarıyla birlikte gömmüşler, atını boğazlayıp aşını vermişlerdir. Ölümden sonra kubbeli otağ etrafında atı dolandırmışlar, ölen kişinin atının kuyruğunu, yelesini kesmişlerdir. Atla kurulu birçok gelenek yaşatmışlardır. İslamiyet ten sonrada bu geleneklerinden vazgeçemeyerek devam ettirmişlerdir. Bu taştaki at figürünün de kuyruğu düğümlüdür. Şaman geleneklerine göre bu bağ ölümü simgelemektedir. Taşla İlgili Yayınlar: Bu taşla ilgili Beyhan Karamağaralı, Ahlat Mezar Taşları adlı kitabında taşın tarihini hicri 878 miladi 1474 olarak vermiştir. Ancak müzedeki envanter kayıtlarında tarih Hicri 973 miladi 1565 olarak verilmiştir. Fakat kitabeyi okuttuğumuzda Hicri 878 Miladi 1474 yılı doğrudur. Bu sanduka yekpare mermerden baş ve ayak kısımları şahideli olarak yapılmıştır. Ayak şahidesinin dış yüzünde bir süvari figürü ile sanatçı kitabesi bulunmaktadır. Figür konturları oyulmak suretiyle belirtilmiştir. Sandukanın adına yapıldığı şahsı temsil ettiğine şüphe olmayan süvari hiçbir silah taşımamaktadır. Elinde tuttuğu yuvarlak cismin ne olduğu kesinlikle tayin edilememekle birlikte, tarikat şeyh ve dedelerinin kullandıkları bir şifa aynası olması muhtemeldir. Bunun dışında sandukanın adına

71 64 yapıldığı şahsın kitabede Çelebi olarak anılması da onun bir tarikat büyüğü olduğunu düşündürmektedir.

72 Envanter No: 16 65

73 66 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 16 Fotoğraf No: 12 Çizim No: 12 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Sağlam durumda Tarihi: 1368 Kime Ait Olduğu: Hüseyin kızı Ayişe Hatun Kitabesi: Türü: Lahit Formu: Yukarıdan birer basamak inen dikdörtgen formundadır. Boyutları: En:39 cm. Genişlik:96 cm. Yükseklik:46 cm. Malzemesi: Mermer

74 67 Genel Tanım: Bu taş hicri 770 miladi 1368 yılından kalmadır. Envanter kayıtlarında Mukaddem Camiinden geldiği yazmaktadır. Fakat camiinin yeri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Araştırmalarıma göre Mukaddem Camii Ankara nın Samanpazarı semtinde bulunmaktadır. Ankara 1354 yılında Selçuklulardan Osmanlıların hâkimiyetine geçmiştir. Bu taş da Osmanlı hâkimiyetinden 12 sene sonra yapılmıştır. Erken Dönem Osmanlı taşıdır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Geometrik, yazılı, nesneli bezeme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Taş lahit şeklindedir. Baş ve ayakucunda süslemeleri vardır. Yan tarafları yazılıdır. Taşın üstünden merdiven şeklinde üç basmak inmektedir. Üçüncü basamak kenarları çevreleyen iç içe geçmiş zigzag şeklindedir. Zigzagların iç kısmında sülüs yazı vardır. Taşın bir ucunda mihrabın altında, ortası çiçekli üç bağla mihraba bağlanan kandil motifi vardır. Kandilin iki kenarına şamdan motifi yapılmıştır. Taşın diğer ucu da mihrabın ortası üçgenlerle oluşturulmuş altıgen motiflerle süslenmiştir. Beyhan Karamağralı, Ahlat Mezar Taşları adlı kitabında mezar taşlarında bulunan kandil ve şamdan motifleriyle ilgili şu bilgileri vermiştir. Kandilin ölünün yolunu aydınlatıcı bir anlamı vardır. Pek çok mezar taşında karşımıza çıkar. Şamdan ise ışık verici mumun yanı sıra, ondan daha önemli olarak hayat ağacını tasvir eder. Böylece ölenin ruhunun başka bir âleme yükselmesi sağlanır. Şamdan ve kandiller eski Türk geleneklerinin İslamiyet ten sonrada sürdürüldüğünü göstermektedir. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili yayına rastlanmamıştır.

75 68 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde

76 69 Envanter No: 17 Fotoğraf No: 13 Çizim No: 13 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Kırık iki parça şeklindedir. Tarihi: 1531 Kime Ait Olduğu: Şehit İskender Bey Kitabesi: Türü: Sütun Taş Formu: Aşağı kısmı kalın, üst kısmı daha ince sekizgen sütun taş Boyutları: Alt genişlik 32 Üst her bir yüz:12 cm. Yükseklik:157 cm. Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Envanter kayıtlarında geldiği yer ilgili bilgi yoktur. Taş kırık durumda olup iki parça halindedir. Taş alttan itibaren 60 cm. yukarıdan kırılmış ve 6 tane demir çubukla tutturulmuştur. Fakat başarılı olunamamıştır hala kırık durumdadır. Beden iki yerinden çatlaktır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Geometrik, bitkisel, yazılı süsleme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Taş sütun şeklinde olup, taşın alt kısmı geniş dört köşelidir. Alt kısmında süsleme bulunmamaktadır. Üst sekizgen kısmı ise alt kısımdan dar ve sekiz köşelidir. Sekiz köşeli kısmın alt tarafında ve üst tarafında hatai motifler vardır. Ayrıca alt kısımda hatailerin yanlarında geometrik motifler vardır. Taşın sekiz yüzü de sülüs yazı ile yazılıdır. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili yayına rastlanmamıştır.

77 70 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 18 Fotoğraf No: 14 Çizim No: 14 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Beden kırılarak ikiye ayrılmış durumdadır.

78 71 Tarihi: 1356 Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor. Kitabesi: Kitabede Rahmeti geniş bol olan Allah ım bu türbenin sahibine mağfiret eyle. Sıdıklarla velilerle hacret yazılıdır. Türü: Lahit Formu: Alt taraf dikdörtgen şekilde olup, üst tarafa doğru basamak basamak konikleşen lahittir. Boyutları: En:30 cm. Genişlik:118 cm. Yükseklik:48 cm. Malzemesi: Kaba kumlu mermer Genel Tanım: Hicri 758 miladi 1356 yılına aittir. Geldiği yer belli değildir. Fazla süslemesi yoktur. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Geometrik süsleme ve yazılı süsleme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Taş lahit şeklinde olup alt kısmını çevreleyen yazılı süsleme vardır. Kenarı çevreleyen örgü süslemenin altında sülüs yazılar vardır. Oldukça aşınmıştır. Taş yukarıdan aşağıya doğru kırılmış ve ikiye ayrılmış durumdadır. Birçok yerinde kırıklar ve çatlaklar vardır. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili yayına rastlanmamıştır.

79 72 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 19 Fotoğraf No: 15 Çizim No: 15 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009

80 73 Bugünkü Durumu: Tepe kısımları aşınmıştır. Tarihi: Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor. Kitabesi: Her nefis ölümü tadacaktır. Kabir her insanın evidir ve her insan oraya girecektir yazılıdır. Türü: Sütun Taş Formu: Alt kısmı kare olup, üst kısmı sekiz kenarlı sütun şeklinde bir taştır. Boyutları: Boy: 130 cm. Üst Genişlik:20 cm. Taban Genişlik:20 cm. Malzemesi: Kaliteli mermer Genel Tanım: Taşın geldiği yer belli değildir. Süslemeleri çok muntazamdır. Büyük bir ustalıkla işlenmiştir. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Bitkisel, yazılı, nesneli bezeme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Alt kısmı kalın ve dört köşe olup her yüzünde rumi süslemeler vardır. Beden kısmı sekiz köşeli olup yalnız iki yüzünde yazı vardır. Taşın dört yüzüne iki ucu mihraplı simetrik çiçek motifleri işlenmiştir. Karşılıklı iki yüzünde de ortasında altı yapraklı çiçek motifi olan iki ipin birleşip tek ipe bağlandığı altında püskül olan kandil motifi işlenmiştir. Tepe kısmı kalınca ve dört köşe olup her yüzünde yazılar vardır. Bu kısım aşınmıştır. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili yayına rastlanmamıştır.

81 74 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Müzede depoda bulunmaktadır. Envanter No: 22 Fotoğraf No: 16 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Yok İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Sağlam Durumda Tarihi: 1449 (Sayın, Hüsnü ÖZER tarafından okunmuştur.) Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor. Kitabesi: Türü: Sütun Taş Formu: Boyutları: En: 16 cm. Yükseklik: 80 cm. Malzemesi: Mermer

82 75 Genel Tanım: Hicri 853 miladi 1449 yılına aittir. Osmanlı dönemine aittir. Mukaddem camii karşısında bulunan medresedeki lahde ait olup baş tarafın şahidesidir. Müzede teşhirde olmayıp depoda saklanmaktadır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Yazılı bezeme Süslemede Kompozisyon: Taşın her yüzü yazılı bezeme ile süslenmiştir. Tepe kısmı dört köşe olup her yüzünde yazılar vardır. Beden kısmı sekiz yüzlüdür ve her yüzünde yazılar vardır. Başka süslemesi bulunmamaktadır. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili herhangi bir yayına rastlanmamıştır.

83 76 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Müzede depoda bulunmaktadır. Envanter No: 23 Fotoğraf No: 17 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Yok İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Alt tarafta bir köşesi çatlaktır. Tarihi: Yok Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor Kitabesi: Yok Türü: Sütun Taş Formu: Alt kısmı sekizgen sütun olup üst kısmında serpuş vardır. Boyutları: En: 22 cm Yükseklik: 68cm

84 77 Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Tarihi ve geldiği yer hakkında bilgi yoktur. Ancak Tepesindeki serpuş Osmanlı dönemine ait olduğunu göstermektedir. Üzerinde herhangi bir yazı yoktur. Tabanı dört köşeli olup altında 3,5 cm. uzunluğunda demir çubuk vardır. Tabanın bir köşesi çatlaktır. Bu taşta müzede teşhirde olmayıp depoda saklanmaktadır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma. Seçilen Süsleme Konusu: Bitkisel ve nesneli bezeme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Sade bitkisel motiflerin tekrarıyla ve serpuşla süslenmiştir. Beden sekiz köşeli olup her yüzünde mihrap vari ve ortasında yuvarlak madalyon çiçek şeklinde süslemeler vardır. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili herhangi bir yayına rastlanmamıştır.

85 78 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Müzede depoda saklanmaktadır. Envanter No: 24 Fotoğraf No: 18 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Yok İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Sağlam Durumda Tarihi: Bilinemiyor. Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor. Kitabesi: Yok Türü: Sütun Taş

86 79 Formu: Sekiz köşeli sütun taş Boyutları: En: 14 cm. Yükseklik: 60 cm. Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Tarihi ve geldiği yer hakkında bilgi yoktur. Sütun şeklinde bir taştır. Bu taş cins, şekil ve motifler bakımından 23 numaralı taşla alakalı olup birinin ayak diğerinin baş taşı olması muhtemeldir. Bu taşta müzede teşhirde olmayıp depoda saklanmaktadır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Geometrik ve bitkisel bezeme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Sade süsleme öğelerinin tekrarlanmasıyla basit şekilde süslenmiştir. Her yüzünün orta kısmında mihrabın içinde yuvarlak madalyon çiçek şeklinde süslemeler vardır. Taşın üst kısmının her yüzünde ise hatai motifler vardır. Taşla İlgili Yayınlar: Bu taşla ilgili herhangi bir yayına rastlanmamıştır.

87 80 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 26 Fotoğraf No: 19 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Yok İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Üst sağ taraf kırık durumdadır. Tarihi: Bilinemiyor. Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor. Kitabesi: Yok Türü: Baş ya da ayak taşı Formu: Figürlü Taş Boyutları: En:26 cm. Genişlik:50 cm. Yükseklik:36 cm.

88 81 Malzemesi: Adi kaya taşı Genel Tanım: Malzeme: Tarihi ve geldiği yer hakkında bilgi yoktur. Gayri muntazam ve etrafı pürüzlüdür. Düz olan bir yüzünde derince işlenmiş çift başlı kartal motifi vardır. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Figürlü bezeme Süslemede Kompozisyon: Taş üzerine kabaca çift başlı kartal figürü yapılmıştır. Üzerinde derince işlenmiş çift başlı kartal motifi vardır. Ancak kartalın başının biri aşınmış olduğundan belli olmamaktadır. Kanatları ve ayakları çok belirgindir. Çift başlı kartal motifi Selçuklu armasıdır. Çift başlı kartal, Orta Asya ile ilişkili bir motif olmakla birlikte, tek ve çift başlı olarak değişik çevrelerde ortaya çıkar. Koruyucu ruh ve güç simgesi olarak görülür. Güç simgesi olma özelliği, çift başlı kartalın Artuklu ve Selçuklu sultanlarının simgesi olarak kullanılmasına yol açmıştır.(görür,2002 s.58) Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili herhangi bir yayına rastlanmamıştır.

89 82

90 83 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 40 Fotoğraf No: 20 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Kenarındaki kırık dışında sağlam durumda Tarihi: Bilinmiyor. Kime Ait Olduğu: Bilinemiyor. Kitabesi: Türü: Baş ya da ayak taşı Formu: Dikdörtgen formludur. Boyutları: En:22 cm. Genişlik:54 cm. Yükseklik:43 cm. Malzemesi: Mermer Genel Tanım: Tarihi ve geldiği yer hakkında bilgi yoktur. İlk fotoğraftaki çekim müzede bahçe düzenlemesi yapılmadan önce yani Kasım 2007 de çekilmiştir. İkinci fotoğraf ise 2009 Ocak ayında çekilmiştir. Bu taşın bir kenarının kırıldığı fark edilmiştir. Taşta Uygulanan Süsleme Tekniği: Kabartma Seçilen Süsleme Konusu: Yazılı bezeme kullanılmıştır. Süslemede Kompozisyon: Taş dikdörtgen formlu olup üzerinde sadece yazılı süsleme bulunmaktadır. Herhangi bir süslemesi yoktur. Taşla İlgili Yayınlar: Taşla ilgili herhangi bir yayına rastlanmamıştır.

91 84 Adı: Mezar Taşı Yeri: Ankara Etnografya Müzesi Mezar Taşının Konumu: Bahçede Teşhirde Envanter No: 41 Fotoğraf No: 21 İnceleme Tarihi: Birinci İnceleme: Kasım 2007 İkinci İnceleme: Ocak 2009 Bugünkü Durumu: Taş aşınmış ve kenarlarında küçük kırıklar oluşmuştur. Tarihi: 1409 Kime Ait Olduğu: Çelebi Sultan Kitabesi: Türü: Baş Taşı Formu: Dikdörtgen formlu olup, Yukarı doğru ovalleşerek birleşmiştir.

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS SELÇUKLU MİMARİSİ Selçuklular Orta Asya dan Anadolu ve Ön Asya ya yolculuklarında Afganistan, İran, Irak, Suriye topraklarındaki kültürlerden ve mimari yapılardan etkilenmiş, İslam dinini kabul ederek

Detaylı

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT 6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT Bozkırlının nazarında sabit olan şeyin faydası yoktur. O, her an harekete hazır olmalı, kolayca yer değiş-tirebilmelidir. Bu yüzden eski Türkler

Detaylı

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz. Karahanlılar Dönemine ait Kalyan Minaresi (Buhara) Selçuklular Döneminden kalma bir seramik tabak Selçuklulara ait "Varka ve Gülşah adlı minyatür Türkiye Selçuklu halısı, XIII. yüzyıl İlk dönemlere Türk

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ İran üzerinden geçerek Batı Anadolu'ya yerleşen Türk boyların dan bir bölümü 13. yüzyıl sonlarında

Detaylı

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ ARİF ÖZBEYLİ TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Anav Kültürü (MÖ 4000-MÖ 1000) Anav, günümüzde Aşkabat ın güneydoğusunda bir yerleşim

Detaylı

Ahşap İşçiliğinin 700 Yıllık Şaheseri: Eşrefoğlu Camii [Beyşehir/KONYA]

Ahşap İşçiliğinin 700 Yıllık Şaheseri: Eşrefoğlu Camii [Beyşehir/KONYA] Orta Asya'daki ağaç direkli ahşap camilerin Anadolu'daki örnekleri Selçuklu'nun ahşap ustalıkları ile 13.yy dan günümüze ulaşmıştır. Ayakta kalan örnekleri Afyon ve Sivrihisar Ulu Camileri, Ankara Arslanhane

Detaylı

ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ

ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ Ulu Cami Medresesi, kuzey-batı köşesine sokulmuş olan Küçük Mescit ve onun bitişiğindeki muhdes bir yapı sebebiyle düzgün bir plân şeması ve âbidevi bir görünüş arz etmez. Bununla beraber

Detaylı

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ) Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ) Oniki Havariler Kilisesi olarak da bilinen Kümbet Camii, Kars Kalesi nin güneye bakan yamacında bulunmaktadır. Üzerinde yapım tarihini veren

Detaylı

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları PERVARİ İLÇESİ Siirt deki Kültür Varlıkları 185 3.6. PERVARİ İLÇESİ 3.6.1. PALAMUT KÖYÜ UMURLU MEZRASI HANI Han Umurlu Mezrasının hemen dışındadır. Yapı üzerinde kim tarafından ve ne zaman yaptırıldığını

Detaylı

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Üç Şerefeli Camii Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Üç Şerefeli Cami......................... 4 0.1.1 Osmanlı Mimarisinde Çığır Açan İlklerin Buluştuğu Cami............................

Detaylı

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Ankara da SELÇUKLU MİRASI Arslanhane Camii (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Çizim: Yük. Mim. Mehmet Emin Yılmaz 11. yüzyıldan başlayarak Anadolu ya yerleşmeye başlayan Türkler, doğuda Ermeni ve Gürcü yapıları,

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ. Selçuklu Dönemi Yapıları ile Bahçe ve Peyzaj Sanatı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ. Selçuklu Dönemi Yapıları ile Bahçe ve Peyzaj Sanatı ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ Selçuklu Dönemi Yapıları ile Bahçe ve Peyzaj Sanatı Selçuklu Dönemi (1071-1308) Oğuzların devamı olan XI. yüzyılın yarısında kurulan, merkezi Konya olan Selçuklular

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 ŞAMANİZM Şamanizmin tanımında bilim adamlarının farklı görüşlere sahip olduğu görülmektedir. Kimi bilim adamı şamanizmi bir din olarak kabul etse de, kimisi bir kült olarak kabul

Detaylı

KİTAP TANITIMI / BOOK REVIEW. Şakir Çakmak, Erken Dönem Osmanlı Mimarisinde Taçkapılar (I ), Ankara 200 ı.

KİTAP TANITIMI / BOOK REVIEW. Şakir Çakmak, Erken Dönem Osmanlı Mimarisinde Taçkapılar (I ), Ankara 200 ı. KİTAP TANITIMI / BOOK REVIEW Şakir Çakmak, Erken Dönem Osmanlı Mimarisinde Taçkapılar (I 300-1500), Ankara 200 ı. Savaş YILDIRIM. Son yıllardaki Anadolu Türk Mimarisine yönelik araştırmalara bakıldığında

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ ANADOLU SELÇUKLU CAMİİLERİ Konya Alâeddin Camii - 1155-1219 Niğde Alâeddin Camii 1223 Malatya Ulu Camii 1224

Detaylı

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER Sanat Tarihi Dergisi Sayı/Number:XIII/1 Nisan/April2004, 169-180 İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER Kadriye Figen VARDAR Osmanlı Devleti XVIII. yüzyıldan

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları KURTALAN İLÇESİ Siirt deki Kültür Varlıkları 163 3.5. KURTALAN İLÇESİ 3.5.1. ERZEN ŞEHRİ VE KALESİ Son yapılan araştırmalara kadar tam olarak yeri tespit edilemeyen Erzen şehri, Siirt İli Kurtalan İlçesi

Detaylı

ANADOLU SELÇUKLU MİMARİSİ

ANADOLU SELÇUKLU MİMARİSİ ANADOLU SELÇUKLU MİMARİSİ İlk bölümde Orta Asya mimarisinin bazı unsurlarının Anadolu yu etkilediğinden söz etmiştik. Bu etkileşim İran üzerinden Erzurum-Sivas hattından Anadolu nun batısına doğru yayılır.

Detaylı

Cumhuriyet Dönemi nde ;

Cumhuriyet Dönemi nde ; O Orta Asya Türklerinin bahçe düzenlemeleri hakkındaki bilgilerimiz oldukça kısıtlıdır. Bunun en büyük nedeni belki de Türklerin mekan olusturmada toprak, kerpic gibi cabuk dağılan malzeme kullanmalarının

Detaylı

- 61 - Muhteşem Pullu

- 61 - Muhteşem Pullu Asaf Bey Çıkmazı Kabaltısı Sancak Mahallesindedir. Örtüsü sivri tonozludur. Sivri kemerle güneye ve ahşap-beton sundurmalı sivri kemerle kuzeye açılır. Üzerinde kesme ve moloz taşlardan yapılmış bir ev

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER Fatımiler Hz. Muhammed in kızı Fatma nın soyundan geldiklerine inanılan dini bir hanedanlıktır.tarihsel olarak Fatımiler İspanya Emevileri ile Bağdat taki

Detaylı

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt Önsöz Medeniyet; bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Türk medeniyeti dünyanın en eski medeniyetlerinden biridir. Dünyanın

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

Genel Hatlarıyla Hindistan daki Türk Sanatı

Genel Hatlarıyla Hindistan daki Türk Sanatı Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Genel Hatlarıyla Hindistan daki Türk Sanatı Kemal Esmek, 019 2014, MANİSA Hindistan a gelen Türkler, Hint mimarisine ilgi göstermeseler de, eski tapınakların

Detaylı

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy kpss soru bankası tamamı çözümlü tarih serkan aksoy ÖN SÖZ Bu kitap, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) Genel Kültür Testinde önemli bir yeri olan Tarih bölümündeki 30 soruyu uygun bir süre zarfında ve

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 15.10.2018 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 22.10.2018 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 05.11.2018 Yaprak çizimleri,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 12 Ekim 2015 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 19 Ekim 2015 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 26 Ekim 2015 Yaprak çizimleri,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 10.10.2016 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 17.10.2016 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 24.10.2016 Yaprak çizimleri,

Detaylı

TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 09.10.2017 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 16.10.2017 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 23.10.2017 Yaprak çizimleri,

Detaylı

ERKEN OSMANLI SANATI. (Başlangıcından Fatih Dönemi Sonuna Kadar) Yıldız Demiriz

ERKEN OSMANLI SANATI. (Başlangıcından Fatih Dönemi Sonuna Kadar) Yıldız Demiriz ERKEN OSMANLI SANATI (Başlangıcından Fatih Dönemi Sonuna Kadar) Yıldız Demiriz Osmanlı mimarisinin erken döneminden günümüze gelen yapıların çoğu dini mimariye bağlıdır. Dönem üsluplarını ve plan gelişmesini

Detaylı

TÜRK MİMARLIK TARİHİ

TÜRK MİMARLIK TARİHİ düzen ve anlam düzen ve anlam Bartolomeu Velho,1568 düzen ve anlam düzen ve anlam düzen ve anlam düzen ve anlam düzen ve anlam düzen ve anlam ideal olanı bulmak ideal olanı bulmak Bu dünya benim tasarımımdır.

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 1 632-1258 HALİFELER DÖNEMİ (632-661) Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, her biri İslam ın yayılması için çalışmıştır. Hz. Muhammed in 632 deki vefatından sonra Arap

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF (A) GÜZ DÖNEMİ 13 Ekim 2014 9.30-12.30 13.30-16.00 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 20 Ekim 2014 9.30-12.30 13.30-16.00 Hatai çizimleri,

Detaylı

BAYKAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

BAYKAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları BAYKAN İLÇESİ Siirt deki Kültür Varlıkları 75 3.3. BAYKAN İLÇESİ 3.3.1. VEYSEL KARANÎ TÜRBESİ Baykan ilçesine bağlı Ziyâret beldesindeki Veysel Karanî Câmii ve Türbesi nin ne zaman ve kimler tarafında

Detaylı

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ SELANİK AYASOFYA CAMİSİ BAKİ SARI SAKAL SELANİK AYASOFYA CAMİSİ Aya Sofya (Azize Sofya) tapınağı Selanik in merkezinde, Ayasofya ve Ermou sokaklarının kesiştiği noktadadır. Kutsal İsa ya, Tanrının gerçek

Detaylı

3. AHMET ÇEŞMESİ (İSTANBUL - SULTANAHMET MEYDANI)

3. AHMET ÇEŞMESİ (İSTANBUL - SULTANAHMET MEYDANI) 3. AHMET ÇEŞMESİ (İSTANBUL - SULTANAHMET MEYDANI) İstanbul da Bâb-ı Hümâyun ile Ayasofya arasında XVIII. yüzyıla ait büyük meydan çeşmesi ve sebil. Osmanlı dönemi Türk sanatının çeşme mimarisinde meydana

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI SASANİLER (226-651) Sasaniler daha sonra Emevi ve Abbasi Devletlerinin hüküm sürdüğü bölgenin doğudaki (çoğunlukla Irak) bölümüne hükmetmiştir.

Detaylı

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir. Atatürk Müzesi Müze binası, eski Adana nın merkezi olan tarihi Tepebağ da, 19. yüzyılda yapılmış geleneksel Adana evlerindendir. İki katlı, cumbalı, kırma çatılı, kâgir bir yapıdır. Bu özellikleri nedeniyle

Detaylı

İ. ÇEŞMELİ, İskitler, Hunlar ve Göktürkler de Din ve Sanat. İstanbul Cinius Yayınları, 131 sayfa (27 resim ile birlikte). ISBN:

İ. ÇEŞMELİ, İskitler, Hunlar ve Göktürkler de Din ve Sanat. İstanbul Cinius Yayınları, 131 sayfa (27 resim ile birlikte). ISBN: www.libridergi.org Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations Volume III (2017) İ. ÇEŞMELİ, İskitler, Hunlar ve Göktürkler de Din ve Sanat. İstanbul 2016.

Detaylı

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN GÖRSEL SANATLAR Mehmet KURTBOĞAN TÜRK SÜSLEME SANATLARI??? NELERDİR? Türk süsleme sanatları a) Tezhip b) Hat c) Ebru ç) Çini d) Minyatür e) Cam bezeme (Vitray) f) Bakırcılık g) Cilt sanatı h)halı sanatı

Detaylı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Antik Yerleşimler......................... 4 0.2 Roma - Bizans Dönemi Kalıntıları...............

Detaylı

Haçlı Seferlerinin hızının azaldığı 13. yüzyılın ilk yarısı Anadolu Selçukluları için bir yayılma ve yerleşme dönemi olmuşken, İlhanlı vesayeti

Haçlı Seferlerinin hızının azaldığı 13. yüzyılın ilk yarısı Anadolu Selçukluları için bir yayılma ve yerleşme dönemi olmuşken, İlhanlı vesayeti Selçuklular, 1100 KAPALI MEDRESELER Haçlı Seferlerinin hızının azaldığı 13. yüzyılın ilk yarısı Anadolu Selçukluları için bir yayılma ve yerleşme dönemi olmuşken, İlhanlı vesayeti altında geçen ikinci

Detaylı

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ İçindekiler 1 İçindekiler ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ 1.1. Seramiğin Tanımı... 1.2. Çininin Tanımı... 1.3.

Detaylı

III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ

III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ a. Türk Göçleri ve Sonuçları Göçlerin Nedenleri İklim koşullarının değişmesine bağlı olarak meydana gelen kuraklık, artan

Detaylı

Abd-i Kethüda (Cücük) Camisi

Abd-i Kethüda (Cücük) Camisi Eski Mağara Camisi'ne Yeni Mağara Camisi'nin batı duvarının yanından gidilerek ulaşılmaktadır. Tamamen terk edilmiş olan yapının içinin ve cephesi her geçen gün daha fazla tahrip olduğu görülmektedir.

Detaylı

Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Medeniyeti 2011 Takvimi

Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Medeniyeti 2011 Takvimi Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Medeniyeti Takvimi Minber: Yükseklik manasına gelmektedir. İlk defa Hz. Peygamber in ayakta yorulmaması ve dayanması için Mescid i Saadet te hurma ağacından bir direk konmuş

Detaylı

Tarihi ve bugünü ile. Her an Harran

Tarihi ve bugünü ile. Her an Harran Tarihi ve bugünü ile Her an Harran Güneydoğu haritası (Urfa, Harran) İbrahim Ur dan Kenan Ülkesine giderken Harran dan geçti mi? Yakup Harran da Yakup un kuyusunun fotoğrafı Yakup un kuyusu (?) Ay Tanrısı

Detaylı

Eski Türklerde Ölü Yakma. Geleneği

Eski Türklerde Ölü Yakma. Geleneği Eski Türklerde Ölü Yakma Geleneği Toplumlarda ölü gömme adetleri tarih boyunca dine endeksli olarak yapılagelmiştir. Eski Türk topluluklarında da bu defin işlemleri yaşanılan coğrafyaya, bağlı olunan inanç

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

Nihat Sami Banar!ı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, s. 89-93'ten özetlenmiştir.

Nihat Sami Banar!ı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, s. 89-93'ten özetlenmiştir. Uygur Devleti Ders Anlatım Videosu UYGUR DEVLETİ (744 840 ) Uygurlar, Asya Hun Devleti ne bağlı olarak Orhun ve Selenga nehirleri kıyılarında yaşamışlardır. II. Kök Türk Devleti'nin son zamanlarında Basmiller

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

2» Sergi. SELÇUKLU SANATI9ndaıı. örnekler. YAPI ve KREDİ BANKASI. MALAZGİRT ZAFERİ'nin. yıldönümünde. Kültür ve Sanat Hizmetlerinden : 900.

2» Sergi. SELÇUKLU SANATI9ndaıı. örnekler. YAPI ve KREDİ BANKASI. MALAZGİRT ZAFERİ'nin. yıldönümünde. Kültür ve Sanat Hizmetlerinden : 900. YAPI ve KREDİ BANKASI Kültür ve Sanat Hizmetlerinden : 2» Sergi MALAZGİRT ZAFERİ'nin 900. yıldönümünde SELÇUKLU SANATI9ndaıı örnekler 26 Ağustos Perşembe 2 Ekim Cumartesi 1971 26 Ağustos 1071 Malazgirt

Detaylı

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

İktisat Tarihi II. 2. Hafta İktisat Tarihi II 2. Hafta İKİNCİ DEVRİMİN BAŞLANGICI İkinci bir devrim kendine yeterli küçücük köyleri kalabalık kentler durumuna getirmiştir. Bu dönemde halk yerleşiktir. Köyün kendisi toprak elverdikçe

Detaylı

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin

Detaylı

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN*

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN* Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN* * Gnkur.ATASE D.Bşk.lığı Türk kültüründe bayrak, tarih boyunca hükümdarlığın ve hâkimiyetin sembolü olarak kabul edilmiştir. Bayrak dikmek bir yeri mülkiyet sahasına

Detaylı

SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ

SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ BAKİ SARISAKAL SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ (İSHAK PAŞA CAMİSİ) Selanik Alaca İmaret Camisi Alaca İmaret Camisi Selanik şehir merkezinin kuzey bölümünde bulunmaktadır. Aziz Dimitris

Detaylı

Roma mimarisinin kendine

Roma mimarisinin kendine Roma Bahçe Sanatı Daha sonraları Roma İmparatorluğunun en fazla geliştiği yıllarda, Romalı generallerin harpler sonucu dünyanın dört köşesine Roma mimarisinin taşınmasına sebep olmuştur. Roma mimarisinin

Detaylı

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Yrd. Doç. Dr. Yiğit H. Erbil, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı

Detaylı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır. İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım

Detaylı

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ MEHMET BİLDİRİCİ Balkusan köyü Ermenek- Karaman yolu üzerinde Ermenek ten yaklaşık 25 km uzaklıkta ormanlar içinde bir köy. 25 Ağustos 2011 günü benim ricam üzerine Ali Aktürk

Detaylı

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN TÜRBESİ

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN TÜRBESİ KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN TÜRBESİ İstanbul, Süleymaniye de, Süleymaniye Külliyesi içinde, güney yönünde, caminin mihrap duvarı arkasındaki hazire alanı içinde yer alan Kanunî Sultan Süleyman Türbesi, Mimar

Detaylı

-- \ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ ROMANYA-KÖSTENCE 03-07 EYLÜL 2008.

-- \ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ ROMANYA-KÖSTENCE 03-07 EYLÜL 2008. -- \ ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ROMANYA-KÖSTENCE 03-07 EYLÜL 2008 HAZlRLAYAN İRFAN ÜNVER NASRATTINOGLU ANKARA. 2009 TÜRK CİLT SANATININ

Detaylı

TİLLO İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

TİLLO İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları TİLLO İLÇESİ Siirt deki Kültür Varlıkları 43 3.2. TİLLO İLÇESİ 3.2.1. İBRAHİM HAKKI (İSMAİL FAKİRULLAH) TÜRBESİ Tillo merkezde İsmail Fakirullah mezarlığının içerisindedir. Üzerinde kim tarafından ve ne

Detaylı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......

Detaylı

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Yrd. Doç. Dr.

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri.  Yrd. Doç. Dr. Türk Eğitim Tarihi 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU www.agurbetoglu.com agurbetoglu@yahoo.com 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri

Detaylı

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar. ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar. ( 1102 1409 ) Diyarbakır, Harput, Mardin Diyarbakır Artuklu Sarayı İlk Artuklu Medresesi İlgazi tarafundan Halep te yaptırıldı. Silvan (Meyyafarkin)

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 BİRİNCİ BÖLÜM İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EĞİTİM 1.1. HUNLARDA EĞİTİM...19 1.2. GÖKTÜRKLERDE EĞİTİM...23 1.2.1. Eğitim Amaçlı Göktürk Belgeleri: Anıtlar...24 1.3. UYGURLARDA

Detaylı

Ahlat Arkeoloji Kazı. Çini Örnekleri ve EL SANATLARI KATALOĞU

Ahlat Arkeoloji Kazı. Çini Örnekleri ve EL SANATLARI KATALOĞU Ahlat Arkeoloji Kazı Çini Örnekleri ve EL SANATLARI KATALOĞU Ahlat Arkeoloji Kazı Çini Örnekleri AHLAT ARKEOLOJİ KAZI ÇİNİ ÖRNEKLERİ AHLAT ARKEOLOJİ KAZI ÇİNİ ÖRNEKLERİ AHLAT ARKEOLOJİ KAZI ÇİNİ ÖRNEKLERİ

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI İÇİNDEKİLER Yunan Uygarlığı Hakkında Genel Bilgi Yunan Dönemi Kentleri Yunan Dönemi Şehir Yapısı Yunan Dönemi

Detaylı

CAMÝÝ VE MESCÝTLER. Nevþehirli Damat Ýbrahim Paþa Camisi (Kurþunlu Cami) (Merkez)

CAMÝÝ VE MESCÝTLER. Nevþehirli Damat Ýbrahim Paþa Camisi (Kurþunlu Cami) (Merkez) CAMÝÝ VE MESCÝTLER Ekleyen kapadokya Pazartesi, 12 Mayýs 2008 Son Güncelleme Pazar, 24 Aðustos 2008 Nevþehirli Damat Ýbrahim Paþa Camisi (Kurþunlu Cami) (Merkez) Nevþehir il merkezinde bulunan Damat Ýbrahim

Detaylı

Rönesans Heykel Sanatı

Rönesans Heykel Sanatı Rönesans Heykel Sanatı Ortaçağda heykel mimariye bağımlıdır. Fakat Rönesans döneminde, heykel mimariden bağımsız eserler olarak karşımıza çıkar. Heykeller meydanlarda, saraylarda ve köşklerde sergilenmeye

Detaylı

Sinan ve Türbe. Mimarisi. Prof. Dr. Suphi Saatçi Sinan ve Türbe Mimarisi PROF. DR. SUPHI SAATÇİ FOTOĞRAFLAR: ALI İHSAN GÜLCÜ

Sinan ve Türbe. Mimarisi. Prof. Dr. Suphi Saatçi Sinan ve Türbe Mimarisi PROF. DR. SUPHI SAATÇİ FOTOĞRAFLAR: ALI İHSAN GÜLCÜ Prof. Dr. Suphi Saatçi Sinan ve Türbe Mimarisi Sinan ve Türbe PROF. DR. SUPHI SAATÇİ FOTOĞRAFLAR: ALI İHSAN GÜLCÜ Mimarisi 66 ANADOLU TÜRBELERI Anadolu türbe mimarisinin kökleri, Orta Asya daki mezar anıtlarının

Detaylı

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. MISIR BAHÇELERİ En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. pramitler Mısırlıların kralarına yaptıkları

Detaylı

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti HALFETİ İLÇEMİZ Halfeti Şanlıurfa merkez ilçesine 112 km mesafede olan ilçenin yüzölçümü 646 km² dir. İlçe; 3 belediye, 1 bucak, 36 köy ve 23 mezradan oluşmaktadır. Batısında Gaziantep iline bağlı Araban,

Detaylı

Türk Eğitim Tarihi. 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Dr.

Türk Eğitim Tarihi. 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri.   Dr. Türk Eğitim Tarihi 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri Dr. Ali GURBETOĞLU www.agurbetoglu.com agurbetoglu@hotmail.com 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri İslam

Detaylı

Adres: Atatürk Mah. 75.Yıl Kültür Merkezi ERZİNCAN Tlf: 0446 214 80 21 ERZİNCAN KEMALİYE OCAK KÖYÜ ÖZEL MÜZESİ

Adres: Atatürk Mah. 75.Yıl Kültür Merkezi ERZİNCAN Tlf: 0446 214 80 21 ERZİNCAN KEMALİYE OCAK KÖYÜ ÖZEL MÜZESİ ERZİNCAN MÜZESİ 75.Yıl Kültür Merkezi kompleksi içerisinde Müze bölümleri de yer almaktadır. Açık hava müzesi, teşhir salonu, depolar ve idari odaların fiziki inşaatı tamamlanmış olup, hizmete hazır durumdadır.

Detaylı

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur.

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur. Bilim Tarihi I Ders Notları ESKİÇAĞ DA BİLİM ANADOLU MEDENİYETLERİ Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur. Hititler Anadolu da kurulan

Detaylı

ULU CAMİ BATTALGAZİ - MALATYA

ULU CAMİ BATTALGAZİ - MALATYA ULU CAMİ BATTALGAZİ - MALATYA Ulu Cami / Malatya - Battalgazi YAPIM TARİHİ: İlk yapı muhtemelen I. Alaaddin Keykubat döneminde (1224 civarı ) yapılmıştır. Daha sonraları

Detaylı

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM URARTU UYGARLIĞI Gülsevilcansel YILDIRIM 120213060 Urartular MÖ birinci yüzyılın başında, Van Gölü ve çevresinde önemli bir devlet Kuran ve günümüze kadar buradaki uygarlıkları etkilemiş bir kavimdir.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI KASIM EKİM 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı TARİH VE TARİH YAZICILIĞI

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Eğitim Tarihi Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İslam Öncesi Türklerde Eğitimin Temel Özellikleri 2 Yaşam biçimi eğitimi etkiler mi? Çocuklar ve gençlerin

Detaylı

1- Kurnazlık: Oyunun stratejisini planlamak ve oyun kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmek.

1- Kurnazlık: Oyunun stratejisini planlamak ve oyun kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmek. Mangala Türk zeka ve strateji oyunu ile ilgili tarihi araştırmalar oyunun Sakalar, Hunlar ve Göktürkler döneminde oynandığını göstermektedir. Günümüzde pek çok Türk halkında unutulan bu oyun, konargöçer

Detaylı

YAHYA SOFÎ NİN İSTANBUL FATİH CAMİİ PENCERE ALINLIKLARINDAKİ FATİHA SÛRESİ

YAHYA SOFÎ NİN İSTANBUL FATİH CAMİİ PENCERE ALINLIKLARINDAKİ FATİHA SÛRESİ YAHYA SOFÎ NİN İSTANBUL FATİH CAMİİ PENCERE ALINLIKLARINDAKİ FATİHA SÛRESİ Bilal SEZER Özet: Bu çalışmada, İstanbul Fatih Camii'nin dış yüzeyinde bulunan taşa mahkûk celi sülüs yazıların yazı ve istif

Detaylı

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU 24-26 NİSAN 2006 ALANYA T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın No : 3082

Detaylı

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU Fakültemiz lisans programında açılan MĐM 376 Anadolu Uygarlıkları Teknik Seçmeli Dersi kapsamında yapılması planlanan Đstanbul

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

Th. Bossert, B. Alkım ve H. Çambel tarafından yapılan yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir.

Th. Bossert, B. Alkım ve H. Çambel tarafından yapılan yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir. KARATEPE Çambel, H., 1948, Karatepe. An Archaeological Introduction, Oriens I. pp.147-162 Çambel, H., 1949, Karatepe., Belleten XIII/49. s.21-34. Bossert, Th., Alkım, U.B., Çambel, H., 1950, Karatepe Kazıları

Detaylı

PROF. DR. İLKER ÖZDEMİR YRD. DOÇ. DR. OSMAN AYTEKİN

PROF. DR. İLKER ÖZDEMİR YRD. DOÇ. DR. OSMAN AYTEKİN İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ DERSİ PROF. DR. İLKER ÖZDEMİR YRD. DOÇ. DR. OSMAN AYTEKİN Yapı mühendisliğinin amacı, yapıları belirli bir seviyesinde, yeterli bir rijitliğe sahip bir şekilde ve en ekonomik

Detaylı

Siirt'te Örf ve Adetler

Siirt'te Örf ve Adetler Siirt'te Örf ve Adetler Siirt'te diğer folklor grupları gibi örf ve adetlerde ke NİŞAN Küçük muhitlerde görülen erken evlenme adeti Siirt'te de görülür FLÖRT YOK Siirt'te nişanlıların nişandan evvel birbirlerini

Detaylı

(KÖK)TÜRK HARFLĐ YAZITLARIMIZ VE EPĐGRAFĐK BELGELEME

(KÖK)TÜRK HARFLĐ YAZITLARIMIZ VE EPĐGRAFĐK BELGELEME (KÖK)TÜRK HARFLĐ YAZITLARIMIZ VE EPĐGRAFĐK BELGELEME Dr. Cengiz Alyılmaz, (Kök)türk Harfli Yazıtların Đzinde, KaraM Yayıncılık, Ankara 2007, XVI+192 s. Murat ŞENGÜL Đnsanlar bir milyon yıldan beri doğup

Detaylı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı SURUÇ İLÇEMİZ Suruç Meydanı Şanlıurfa merkez ilçesine 43 km uzaklıkta olan ilçenin 2011 nüfus sayımına göre toplam nüfusu 100.912 kişidir. İlçe batısında Birecik, doğusunda Akçakale, kuzeyinde Bozova İlçesi,

Detaylı

ERUH İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

ERUH İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları ERUH İLÇESİ Siirt deki Kültür Varlıkları 115 3.4. ERUH İLÇESİ 3.4.1. EMİR NASREDDİN KÜLLİYESİ Eruh a bağlı Kavaközü Köyü nde, vadi içindedir. Külliyeyi oluşturan yapıların hiç birisinin üzerinde kim tarafından

Detaylı

İlkçağ mimarisinde, öz'llikle Mezopotamya

İlkçağ mimarisinde, öz'llikle Mezopotamya Modülasyondan Restorasyonlarda Yararlanma 'a 9- Doç. Dr. Orhan Cezmi TUNCER İlkçağ mimarisinde, öz'llikle Mezopotamya ve Mısırda gördüğümüz ve daha sonra Antik Grekte tam bir matematiksel kurala eriştirilecek

Detaylı

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI İlk Özbekistan-Türkiye uluslararası arkeolojik çalışmalar

Detaylı