SAYFA 2 S AH. Hindistan, Kore, Sudan a kadar dünyanın birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkesinde kadın müzesine ihtiyaç duyulmuştur.

Transkript

1 1960'lı yıllarda Almanya'ya işçi olarak giden ve bu ülkeye yerleşenlerin Alman vatandaşı çocukları ve torunları da son yıllarda artan "tersine göç"le Türkiye'ye çalışmaya geliyor TOKİ'nin amacından saptığını ileri süren MHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Taşer, seçilmesi halinde toplu konut projesi başlatacağını belirterek, "Herkesin evi olacak. Kira devri tarihe karışacak" şeklinde konuştu Taşer, yılları arasında İzmir de ihtiyaç duyulacak konut sayısı 283 bin olacak. Şuan İzmir de yaşayan vatandaşın yüzde 40 ı kirada. İzmir en riskli deprem kuşağında olmasına rağmen konutların yüzde 60 ı riskli. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) dar gelirli vatandaşlarımız için toplu konut üretmek yerine amacından saparak lüks konutlar yapmaya başladığı için İzmir deki bu açık büyüyor. Üç-beş yıl sonra çoluk çocuğunuzun oturacağı evlerin kirası anormal boyutlara varacak. Biz, iş başına geldiğimizde dar gelirli vatandaşlarımıza 15 bin toplu konut yapacağımıza söz veriyoruz" dedi. devamı 6 da 21 Ocak 2014 Salı Doğal Güzelliği ile her yıl on binlerce turist çeken Ege nin İncisi Çeşme de kurulmak istenen RES ler ile ilgili olarak SONDAKİKA Gazetesinin elde ettiği bulgular, işin iç yüzünü ortaya çıkarıyor. Rüzgar Enerji Santrali kurmak isteyen ABK Şirketinin, doğa katliamının yanı sıra; yasaları çiğnediği, prosedürleri es geçtiği, izinsiz özel mülkiyete girdiği, SSK sız işçilerle çalıştığı ortaya çıktı. EPDK nın yetkisiz kararı ise buna eklenince, ortalık iyice karıştı ÖZEL HABER YAVUZ ATALAY Kesinleşmiş bir planın olmamasına ve EPDK nın plan kesinleşmeden karar verme yetkisinin olmamasına rağmen; EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu), arazilerin kamulaştırılması için ön karar alarak; bu kararı, bakanlar kuruluna taşıyarak, karar olarak çıkarmıştır. EPDK nın plansız alanda işlem yapamayacağını belirten yetkililer, böyle bir durumun yaşanması karşısında şaşkınlıklarını gizleyemedi. Öte yandan Urla nın Demircili, Yağcılar ve Kuşçular köyleri arasında yapılacak olan rüzgar enerji santrali protesto edildi. YADEM Çevre Derneği nin önderliğinde gerçekleştirilen eyleme çok sayıda kişi ve sivil toplum kuruluşu destek verdi. İzmir Milletvekili Musa Çam ve Urla Belediye Başkanı M. Selçuk Karaosmanoğlu nun da katıldığı eylem köy meydanından santralin yapılacağı alanına sloganlar ve pankartlar eşliğinde yapılan yürüyüşle sona erdi.

2 SAYFA 2 S AH Aralarında Atatük ün fotoğraflarının da bulunduğu tarihi albüm için patronlara seslenen İlim Kültür ve Edebiyat Derneği Başkanı Aslan, Albüm oluşturmak için sivil toplum örgütleriyle görüştüm ancak olumlu bir yanıt alamadım. İş dünyasını bekliyorum dedi 21 Ocak 2014 Salı Konak Belediyesi, butik müze zincirine bir yenisini daha ekliyor. Türkiye nin ilk Kadın Müzesi ni perşembe günü açacaklarını söyleyen Başkan Tartan, "Anadolu kadınının unutulan geçmişini, gücünü tüm dünyaya hatırlatmak için böyle bir müze açıyoruz. Kadın-erkek ayrımcılığı bitsin istiyoruz" diye konuştu Konak Belediyesi muhteşem bir organizasyonla İzmir in 5. butik müzesi Türkiye nin ilk Kadın Müzesi ni 23 Ocak saat de açıyor. Konak Belediyesi nin butik müzeler zincirinin 5. halkası olan Kadın Müzesi 23 Ocak saat de açılıyor. İzmirlileri butik müzecilik kavramıyla tanıştıran Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan; Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi, İzmir Mask Müzesi, İzmir Neşe ve Karikatür Müzesi ile Radyo ve Demokrasi Müzesi nin ardından Kadın Müzesi ni turizme ve kente kazandırıyor. Muhteşem bir organizasyonla açılışı yapılacak olan müzenin kuruluş amacı ise; Anadolu kadınının unutulan geçmişini, gücünü tüm dünyaya hatırlatmak, Anadolu kadınının yaratıcılığını ortaya çıkarmak, kendine güvenini desteklemek ve kendi geçmişine ait anıların canlandığı özel bir mekan yaratmak. MÜZEDE NELER VAR? Geçici sergi salonu, video art, geçmişten günümüze kadınlar, antik dönemde Anadolu'- da kadınlar, öncü kadınlar, koleksiyon e- serler, protesto ve kadınlar, enstelasyon odası, atölye, arşiv, depo, kütüphane ve yönetici odası olmak üzere müzede toplam 13 oda bulunuyor. Müzenin her odası farklı konseptlerde hazırlandı. Müzenin girişinde ziyaretçileri ilk olarak Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ün Nebile Hanım ile Viyana Başkatibi Tahsin Bey'in 1929 yılında Ankara Palas'ta yapılan düğünlerinde Mustafa Kemal Atatürk ün, manevi kızı Nebile Hanım ile dans ettiği fotoğraf karşılıyor. Merdiven çıkışında ise ilk tiyatro sanatçısı Afife Jale, ilk gravür sanatçısı Aliye Berger, ilk kadın siyasi parti lideri Behice Boran, ilk milletvekillerinden Benal Arıman, ilk kadın hemşire Esma D- eniz, olimpiyatlarda yarışan ilk kadın sporcu Üner Teoman, dünyadaki ilk kadın petrol mühendisi Halide Ural Türktan, dünyadaki ilk kadın askeri pilot Sabiha Gökçen, dünyanın ilk kadın yargıtay üyesi Melahat Ruacan gibi ilklere imza atan 50 kadınımızın adı ve yer alıyor. Tarihte yer alan Siyanürlü Altın'a Hayır, Cumartesi Anneleri, Kürtaj hakkımızdır, bedenimiz bizimdir, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü gibi kadın protestoları, yürüyüşleri de hikayeleriyle birlikte müzede yer alıyor. Muazzez İlmiye Çığ, Afet İnan'ın kızı Ari İnan, Ayşen Gruda, Nurhan Damcıoğlu, Gürdal Mumcu, Zuhal Yorgancıoğlu gibi iz bırakan kadınlar da özel eşyalarını bağışlayarak müzeye katkıda bulundular. DEĞERİNİ HATIRLATMAK Nesne merkezli müzecilik anlayışından ziyade insan merkezli müzecilik anlayışının en önemli örneklerinden biri olan kadın müzesinde amaçlarının kadınlara ait özel bir mekan yaratmak olduğunu söyleyen Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, Bu mekanda hedeflenen, kadını içinde yaşadığı toplumdan soyutlayıp bir kadın erkek ayrımcılığı yaratmak değil, kadının yaratıcılığını ve üretkenliğini ortaya çıkaracak orijinal eserlerin ve görsel işitsel malzemelerin bir araya getirilmesiyle toplum ile olan bağlarını güçlendirmek ve unutulan geçmişini bir müze ile fark edilir kılmaktır dedi. Tartan müzenin misyonunu da şöyle özetledi: İzmir Kadın Müzesi nin misyonu: Anadolu kadınının unutulan geçmişini, gücünü tüm dünyaya hatırlatmak, Anadolu kadınının yaratıcılığını ortaya çıkarmak, kendine güvenini desteklemek, kendi geçmişine ait özel bir mekan yaratmak. Çünkü Hitit, Yunan ve Roma nın Ana Tanrıça sından; Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve özellikle de Cumhuriyet kadınına kadar Anadolu kadını, uzun tarihi boyunca her zaman kendi seçtiği yolda yürüyen öncü kadın olmuştur. Anadolu Kadını hakkında ne biliyoruz? Ana Tanrıça Nasıl ve Neden Ortaya Çıktı? Ne oldu da kadının konumu değişti? Ortaçağ da Anadolu kadını nasıl yaşardı? Kurtuluş Savaşı nda uzun süre cephelerde savaşan kadınlarımız kimlerdi? Osmanlı Hanımı kimdi ve nasıl yaşardı? Cumhuriyet in ilk ressamının, ilk fotoğrafçısının, ilk şarkıcısının, ilk tiyatrocusunun adlarını ve yaşamlarını biliyor muyuz? Bütün bu sorulara cevap bulabilecek, Anadolu kadınının gerçek değerini tekrar hatırlatmak için yola çıktık. Anadolu kadınlarının hikayelerini anlatıyor ve sizleri de bu hikayeleri dinlemeye çağırıyoruz. 70 ÜLKEDE KADIN MÜZESİ VAR Kişisel anmalar için oluşturulmuş anı müzelerinden kadın sanat müzelerine; ulusal ve bölgesel kadın tarihi müzelerinden kentin kadın tarihini ele alan müzelere ve feminist kadın müzelerine değin dünyada çeşitli konularda 70 in üzerinde kadın müzesi bulunmaktadır. Bu müzeler çoğunlukla birkaç kadının kişisel çabaları ile kendilerinin varlıklarını hatırlatmak, kanıtlamak için oluşturdukları müzelerdir. Hepsi bir ihtiyacın sonucu ortaya çıkmıştır. Almanya, ABD, İngiltere, İtalya, Çin, Avusturya, Kanada, Avustralya dan İran, Senegal, Hindistan, Kore, Sudan a kadar dünyanın birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkesinde kadın müzesine ihtiyaç duyulmuştur. MÜZE, MERKEZİ BASMANE DE Kadın Müzesi İzmir in en eski yerleşim bölgelerinden Basmane de Akıncılar Mahallesi 1298 sokak No: adresinde yer alıyor. 486 metrekare olan yapı; bodrum katı, zemin, ara kat ve 1. kattan oluşuyor. Yapının dökme demir malzemeden ana giriş kapısı gibi ahşap kepenkleri de orijinal. Yapının tavanındaki k- abartma figürlü göbek süslemesi alt katta varlığını sürdürememiş ancak orijinaline uygun olarak yeniden yapıldı. Üst kattaki orijinal süsleme ise varlığını korumakta. (HABER MERKEZİ) Yıl: 3. Sayı: Ocak 2014 Salı

3 21 7 Şubat Ocak Salı Perşembe İzmir'in Karabağlar ilçesinde, 27 Ağustos 2012'de parkta oynarken nereden geldiği belli olmayan bir mermiyle hayatını kaybeden Umut Ceylan'ın davasına devam edildi. Duruşmada, olaydaki sır perdesini aydınlatması beklenen tanıklar dinlendi Umut Ceylan ın babası ve annesi Tüpraş'ın, Rekabet Kurumu tarafından kesilen 412 milyon TL'lik cezaya i- tiraz edeceği bildirildi. Açıklamada, "Tüpraş için aşırı fiyatlama iddiasıyla ceza verilmesi, ulusal ve uluslararası mevzuata ve hatta Rekabet Kurumu nun içtihat haline gelmiş kendi kararlarına da aykırıdır. Söz konusu idari para cezası ile ilgili tarafımızca tüm yasal haklarımızın kullanılacağı hususunu basın ve kamuoyunun bilgisine sunuyoruz." denildi Tüpraş Kurumsal İletişim Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, Rekabet Kurumu tarafından yürütülen soruşturma sonucunda Tüpraş a 412 milyon TL ceza verilmesi yönünde oy çokluğu ile verilen kararın, 17 O- cak 2014 tarihinde kurumun internet sitesinde açıklandığı hatırlatıldı. Açıklamada, gerekçeli kararın Tüpraş'a ulaşmadığı belirtilerek, "Henüz gerekçeli karar tarafımıza ulaşmadığından söz konusu iddia ve kararın ayrıntıları ile açık yasal dayanakları bilinmemekle birlikte, açıklamada, Tüpraş ın fiyatlandırma ve sözleşmelere ilişkin uygulamaları yoluyla hakim durumunu kötüye kullandığı, bu suretle 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun un 6 ncı maddesini ihlal ettiği iddia edilmiştir. Verilen kısa karardan anlaşıldığı üzere, incelemede 5 yıllık bir dönem ele alınmış ve söz konusu idari para cezası 11 Ekim Ocak 2009 tarihleri arasındaki 2 ay 20 günlük dönemde aşırı fiyatlama yapıldığı iddiasıyla verilmiştir. Hatırlatmak isteriz ki bu dönem 2008 de patlak veren global ekonomik ve finansal krizin başladığı ve en yoğun olarak yaşandığı tarih aralığı olup, gerek ham petrol fiyatı gerek dolar paritesinin tarihte en hızlı değiştiği dönemlerden biri olmuştur." ifadelerine yer verildi. Açıklamada, ülkenin menfaatini her koşulda şirket menfaatlerinin önünde tutan şirketin, bahse konu olan dönemde aşırı fiyatlama yaptığı iddiasının gerçeği yansıtmadığı dile getirildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Söz konusu dönemin öncesinde ve sonrasında, şirketimiz, petrol piyasasındaki fiyatlandırma yöntemini belirleyen Bakanlar Kurulu kararına paralel bir fiyatlandırma yapmış; ilgili dönemde de bölgemizdeki diğer ülkelerin rafinerilerine paralel, hatta daha hızlı bir şekilde fiyat indirimlerini gerçekleştirmiştir. Bu dönemde yaklaşık 850 milyon TL zarar eden Tüpraş, ülkemizin akaryakıt temin güvenliğini ön planda tutmayı sürdürürken, ülkemizin akaryakıt ikmalini tüm zararına karşın devam ettirmiştir. Tüpraş, 2006 yılında Koç Topluluğu bünyesine katıldığı günden itibaren yatırımlarına hız kesmeden devam etmiştir. Devreye alınması ile cari açığa yaklaşık 1 milyar dolar pozitif katkı sağlaması öngörülen ve ayrıca Tüpraş rafinerisini dünyanın en gelişmiş rafinerilerinden biri haline getirecek olan 'Fuel Oil Dönüşüm Projesi'nin tamamlanmasının ardından 2015 yılı itibarıyla şirketimiz 5,5 milyar ABD Doları tutarındaki yatırımı da hayata geçirmiş olacaktır. Bu vesileyle şirketimizin, ülkemizin akaryakıt ihtiyacını en üst kalitede ve güven ile sağlamayı sürdürürken, geçmişte olduğu gibi bugün de g- elecekte de tüm mevzuat ve düzenlemeleri e- sas alarak üzerine düşen yükümlülükleri yerine getireceğini, her koşulda üretimini sürdürürken yatırım yapmaya da devam edeceğini bir kez daha vurgulamak isteriz." Rekabet Hukuku ve Rekabet Kurulu nun bugüne kadar zarar edilen dönemler için aşırı fiyat iddiasında bulunduğunun görülmediği vurgulanan açıklamada, "Hâl böyleyken, tüm yukarıdaki hususlar dikkate alındığında fiyatlarını rakip rafinerilerden daha hızlı indiren ve Ekim-Aralık 2008 döneminde 850 milyon TL zarar ortada iken faaliyetlerini ülkemiz menfaatine istikrarla sürdüren Tüpraş için aşırı fiyatlama iddiasıyla ceza verilmesi ulusal ve uluslararası mevzuata ve hatta Rekabet Kurumu nun içtihat haline gelmiş kendi kararlarına da aykırıdır. Söz konusu idari para cezası ile ilgili tarafımızca tüm yasal haklarımızın kullanılacağı hususunu basın ve kamuoyunun bilgisine sunuyoruz." görüşlerine yer verildi. (CİHAN)

4 SAYFA 4 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>4 KONOM 21 Ocak 2014 Salı AB'deki 28 ülkeden çok daha iyi haldeyiz Türkiye'nin örnek alındığını söyleyen Bakan Zeybekci, "Ekonomimiz o kadar güçlü ki, Allah razı olsun Başbakanımızdan ve bu güne kadar emeği geçenlerden. Avrupa Birliği'ndeki 28 ülkenin devlet borçları anlamında 25'inden daha iyiyiz" diye konuştu Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye'nin ekonomisinin çok güçlü olduğunu vurgulayarak, "Birileri ne kadar gayret ederse etsin bu ülkede asla ve asla ekonomik kriz çıkmayacak ve çıkamaz. Bu ülkede siyasi istikrar sonuna kadar devam edecek, çakalların duası asla geçmeyecek" dedi. AK Parti Denizli İl Başkanlığı Danışma Kurulu Toplantısı'na katılan Zeybekci, partisinin ilçe belediye başkan adayları konusunda kısa süre içerisinde karara varacağını, hizmet yolculuğunda aday olanlara teşekkür ettiklerini söyledi. AK Parti'nin Türkiye'ye yaptığı hizmetlere değinen Zeybekci, ülkeyi boydan boya duble yollarla ördüklerini, hava limanlarının, barajların, okulların, üniversitelerin, hastanelerin her yerde halkın hizmetinde olduğunu söyledi. AK Parti iktidarı öncesinde Türkiye'nin durumunun genç nesillere anlatılması gerektiğini belirten Zeybekçi, "Dünyada her şey süt limanken Türkiye'ye özel kriz yaşandığını, birbirine anayasa atanların yüzünden bu memlekette gecelik yüzde 7 bin faiz yaşandığını, yıllık yüzde 150'lik faizler, yüzde enflasyon görüldüğünü anlatmalıyız" dedi. İMF'nin 1 milyar dolarlık kredi açmak için, Türkiye'den devlet bankalarını satmalarını veya kapatmalarını istediğini kaydeden Zeybekci, şöyle konuştu: "Vakıflar Bankası için '850 milyon dolar daha sermeye ilave ederseniz alırız' dediler. Halk Bankası ile Ziraat Bankasına kimse dönüp bakmıyordu, kapatın deniyordu. Sonra 3 Kasım seçimleri oldu. O 'kapatılması lazım memleketin başına beladır' denilen ve yaklaşık 40 katrilyon görev zararı olan bankalardan Vakıflar Bankası, 2003, 2004 ve 2005 yıllarında dünyanın en hızlı büyüyen bankası haline geldi sonu itibarıyla, 40 katrilyon zararı olan bu bankalar devlete ve Hazine'ye tam 40 milyar kar aktardı, gelir aktardı. Onlar ne hale getirdi, biz ne hale getirdik. Çünkü bu milletin malını canından aziz bilen evlatları var." Türkiye'nin 2013 Mayıs ayında İMF'ye borcunu ödediğini, ardından borç veren ülke konumuna geldiğini, faizlerin yüzde 4,6'ya düştüğünü, üçüncü köprü, üçüncü havaalanı, ikinci tüp geçit gibi hayal projelerin üretilmeye başladığını belirten Zeybekci, bununla birlikte Gezi olaylarının başlatıldığını ama bu oyunların bozulduğunu söyledi. Bir partilinin "Aslanların olduğu yere çakallar giremez" sözüne, "Bizim aslanlığımızdan şüphemiz yok da çakallar kendini aslan zannediyor" karşılığını veren Zeybekci, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Esintiler, rüzgarlar, yalçın kayalıktan ne koparırsa, bunlar da bize aynı etkiyi yapacaktır. Ekonomimiz o kadar güçlü ki, Allah razı olsun Başbakanımızdan ve bu güne kadar emeği geçenlerden. Avrupa Birliği'ndeki 28 ülkenin devlet borçları anlamında 25'inden daha iyiyiz. Birileri ne kadar gayret ederse etsin bu ülkede asla ve asla ekonomik kriz çıkmayacak ve çıkamaz. Bu ülkede siyasi istikrar sonuna kadar devam edecek, çakalların duası asla geçmeyecek. Bir söz vardır, 'köpekler istedi diye atlar ölmez' diye. Böyle bu işler olmaz, asla da olmayacak. Biz AK Parti olarak bu ülkenin şemsiyesiyiz, direğiyiz. Bu toz duman kalkacak, bu hengame bitecek, kardeş eliyle birilerinin bir şey yapma istekleri kursaklarında kalacak. Biz hep beraber kardeşlerimizle kucaklaşacağız." Zeybekci, toplantıdan önce, Denizli Belediyesi önündeki Delikliçınar Meydanında "Kömürcüoğlu U- luslararası Taş Heykel Kolonisi Sergisi"nin açılışını gerçekleştirdi ve sergiyi gezdi. Başka güçlere biat etmemizi beklemeyin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Hiç kimse bizim başka güçlere biat etmemizi, başka güçlerin önünde eğilmemizi, bırakın eğilmeyi başka güçlerin önünde düğmemizi iliklememizi dahi düşünmesin" dedi. AK Parti Aydın İl Başkanlığınca Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen belediye başkan adayları tanıtım toplantısına katılan Zeybekci, konuşmasında, Türkiye'nin çağı yakalayıp ilerlemesinin, birilerini rahatsız ettiğini söyledi. Türkiye'nin ilerlemesini durdurmak isteyenlere milletin gerekli dersi her seferinde verdiğini vurgulayan Zeybekci, şöyle konuştu: "AK Parti iktidarıyla Türkiye, çok büyük mesafeler aldı. Türkiye, çağı yakaladı hatta bazı şeylerde geçti. Türkiye'nin üzerinde oynanan oyunlar ve planlar çok büyüktür. Millet, bunlara ders vere vere bıktı. Ama en son ders, inşallah geliyor. 30 Mart ve ondan sonra yazın, bir daha ders verecek. İnşallah 2015 yılı haziran ayında millet bir ders daha verecek. Bıkmadan, usanmadan, millet bunlara anlatacak. İnşallah anlayacaklar. Biz Başbakanımızın dediği gibi millet i- radesinden başka hiçbir güç tanımayız ve tanımayacağız. Hiç kimse bizim başka güçlere biat etmemizi, başka güçlerin önünde eğilmemizi, bırakın eğilmeyi başka güçlerin önünde düğmemizi iliklememizi dahi düşünmesin. Biz sadece ve sadece milletin önünde düğmemizi ilikleriz." - "Geleceğin Türkiye'sine hep beraber yürüyeceğiz" Zeybekci, geçen yılın mayıs ayında Türkiye'nin tarihindeki en düşük faizi yakalamasının yanı sıra büyük ihaleleri gerçekleştirdiğini, IMF'ye borcunun son taksitini ödediğini hatırlatarak, ilerlemenin durdurulması için çeşitli planların devreye sokulduğunu i- fade etti. Gezi Parkı odaklı eylemler ile Türkiye'nin önünü kesemeyen güçlerin, daha sonra 17 Aralık'ta başka bir oyunu sahneye koyduklarını dile getiren Zeybekci, bunun da başarılı olamadığını, Türkiye'de kardeşliğin yeniden tesis edilmesi gerektiğini söyledi. Zeybekci, şöyle devam etti: "Türkiye'de milletin adamları işin başında, yedirmezler öyle kimseye... Başbakanımızın dediği gibi avuçlarını yalarlar. Siz değerli kardeşlerimden ben özellikle şunu istirham ediyorum. Biz bu milletin evlatlarıyız. Şu anda bize düşen, kardeşliğimizi güçlendirmek. Biz şemsiyeyiz, bu ülkenin yüzde 50 oyunu alan, altında toplanılan çatıyız. Şu anda biraz böyle gönül kırıklığı yaşayan kardeşlerimizle inşallah kucaklaşacağız. Geleceğin Türkiye'sine, geleceğin Aydın'ına hep beraber yürüyeceğiz." AK Parti Aydın Milletvekilleri Ali Gültekin Kılınç, Mehmet Erdem ve Semiha Öyüş'ün yanı sıra çok sayıda partilinin katıldığı programda, Aydın Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Savaş ve 17 ilçe belediye başkan adayının tanıtımı gerçekleştirildi. 2023'te 500 milyar dolar ihracatı aşarız Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "28 Şubat'ta Türkiye'nin dengeleri ile öyle bir oynandı ki, öyle bir darmadağın edildi ki, 28 Şubat'tan sonra meydana çıkan siyasi iradeyle biz krizini yaşadık" dedi. Zeybekci, Denizli Valisi Abdülkadir Demir'in Colossae Termal Otel'de onuruna verdiği yemekte işadamları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. "Milletin iradesiyle bu ülkeye hizmet etmek için geçerli olan tek bir yol var, o da siyaseten bu ülkeye hizmet etmek" diyen Zeybekci, şöyle konuştu: "Onun dışında hiçbir yol ve yöntem mubah değildir, helal de değildir. Tabii ki ülkeyi idare etmek devleti idare etmek anlamında söylüyorum. Tabii o- nun dışında sivil toplum kuruluşları ve diğer bütün alanlarda insanlara hizmet edebilirsiniz. Bunların her birine saygı duyulması gereken şeylerdir. Ama devleti yöneterek ülkeye ve millete hizmet etmek istiyorsanız bunun tek bir yöntemi vardır, milletin iradesi için yola çıkıp milletin iradesine talip olarak ülkeye hizmet etmekten geçer, başka hiçbir şey yoktur. Benim size tavsiyem, önerim ve isteğim şudur ki, ne pahasına olursa olsun siyasetten uzak olmayın. Partiniz, siyasi görüşünüz ne olursa olsun. Siz olmazsanız, o olmazsa, bu olmazsa, ben olmazsam, şair Nazım Hikmet'in dediği gibi 'Sen yanmazsan, ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa' Birilerimiz yanacak ki, ortalık aydınlanacak, memleket aydınlanacak, hizmet olacak." IMF ile olan maceraların, kredi dilimlerinin unutmadığını, IMF Türkiye Masası Şefi Türkiye'ye geldiği zaman devamlı basının baş köşelerinde yer bulduğunu, sadece başbakanla görüştüğünü, bakanlarla lütfederse görüştüğünü dile getiren Zeybekci, verdiği emirlerin bakanlar kurulunda onaylanması ile kredi dilimlerinin serbest bırakıldığını, bu kredi dilimlerinden en ağırı olan ve toplam rakamı bir miyar dolar olan bir tanesinin şartının "Tür kiye'nin bütün kamu bankalarından kurtulması" olduğunu, dönemin ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısının bunu imzaladığını, çok kısa zamanda 353 banka şubesinin kapatıldığını, 2002'de iktidara geldiklerinde bunu kabul etmediklerini, üç ay içinde kamu bankalarının toparlandığını, altı ay içinde şartların çok daha başka hale geldiğini kaydetti. Türkiye'nin nereden nereye geldiğini anlatan Zeybekci, "Türkiye, bu süreçte yıllarında dünya krizi yaşandı krizleri bize ait bir krizdi. Türkiye'de kendi içimizde çıkardığımız bir krizdi. Dünyada her şey süt limandı, herkes işini gücünü yaparken, kalkınma hızları tavan yaparken biz anayasa kitapçığı vesilesiyle bir kriz çıkardık krizine anayasa krizi demek yanlış olur krizi 28 Şubat kriziydi. 28 Şubat'ta Türkiye'nin dengeleri ile öyle bir oynandı ki, öyle bir darmadağın edildi ki, 28 Şubat'tan sonra meydana çıkan siyasi i- radeyle biz krizini yaşadık" diye konuştu. Türkiye'de bugün inanılmaz bir siyasi ve ekonomik istikrar olduğunu ifade eden Zeybekci, şöyle devam etti: "Maliyeti olabilecek tek bir şey vardır, bu da faiz oranlarının artmasıdır. Şu anda yapılan baskı da odur. Devamlı söylüyorlar, Türkiye'den döviz çıkışı çok hızlı gidiyor, bu paralar çıkmasın, onun için faizi artıralım. Türkiye'nin bunu karşılayabilecek imkanı ve kaynağı vardır, kimsenin merak etmesine gerek yoktur. Çıkmak isteyen herkes Türkiye'den çıkabilir, endişe edecek hiçbir şeyimiz de yoktur. Diğer söylenen ise tamam, kamu maliyesinden ve kamu borçlanma ihtiyacı konusunda son derece sağlamız ama özel sektör. Özel sektöre hiçbir şey olmaz. Bizim bankacılık sistemimizde sermaye yeterlilik oranına baktığımız zaman Avrupa Birliği'ne üye 28 ülkenin 23'ünden de iyiyiz. Onun için siz gönlünüzü ferah tutun, Türkiye çok iyi olacak. Bunlar doğum sancısıdır, bu doğun sancısından sonra demokrasimiz için çok güzel doğumlara gebedir, hukuk sistemimiz anlamında çok güzel doğumlara gebedir. Devlet yapımımızın tekrar rehabilitasyonu anlamında son derece güzel şeyler olacaktır. Önümüzdeki haftadan itibaren de rahatlama yavaş yavaş ülkemizin tamamında kendini gösterecektir." Birkaç yıl içerisinde hizmet ihracatını ve bu alanlarla ilgili yıllık ciroyu 150 milyar dolarlara doğru çok hızlı bir şekilde çıkaracaklarını anlatan Zeybekci, "Bunun üzerinde çalışmalara başladık, güzel sonuçlara ulaşacağız. İşte biz böyle olursak, yani sürdürülebilir şekilde hammadde ve enerji ile ilgili ülkemizin geleceğini garanti altına alıp, tüketim alışkanlıklarımızı belirler ve tüketim mallarına eğer hakim olursak, işte o zaman biz 2023'te 500 milyar dolar ihracatı aşarız. İşte o zaman biz 25 bin dolar kişi başı milli geliri ve çok kolay bir şekilde 2 trilyon dolarlık gayri safi yurtiçi hasılayı yakalarız" diye konuştu. (AA) Kurlardaki istikrar siyaset ibresine bağlı Doların 2 ve Euro'nun 3 lirayı aşmasıyla ortaya çıkan kurlardaki hızlı yükseliş karşısında ekonomistler, Türk lirasının kaderini siyasetin ibresine bağlı görüyor. Gelecek tahminlerini iki seçenek üzerinde kurgulayan ekonomistler, Ya siyaset durulur, dolar 1,92 TL'ye dönmese bile yeni dengelerde istikrar kazanır ya da bu kaos sürer gider, hepimiz kaybederiz. görüşünde birleşiyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, Garanti ve Yapı Kredi bankalarının eski Genel Müdürü Halit Soydan, son dönemlerdeki kurların hızlı artışını değerlendirdi. Üniversitede düzenlenen bir etkinlikte yaptığı açıklamada Soydan, Aralık 2013 başlarında, Mayıs 2013'te Gezi ve ABD Merkez Bankası'nın (FED) sıkı paraya ilk adım hazırlığı ile zıplayan dolar durulmuştu. Kristal kürede istikrar görünüyordu. A- ma Anadolu Yarımadası'na iki yıldırım birden düştü. Önce FED 10 milyar dolar fren kararını resmen duyurdu. Ardından, 17 Aralık 2013 ağır suçlamaları geldi. Ortalık tam karıştı. Ve yabancı para aldı başını gitti. dedi. Bugünlerde Türiye nin önünde iki olasılık olduğuna dikkat çeken Halit Soydan, siyasetin durulması durumunda doların 1,92 lira seviyesine dönmese bile, yeni dengelerde istikrar kazanacağını kaydetti. İlk olasılığın Türkiye'nin kazancı olacağını ifade eden Soydan, İkinci olasılık olarak da bu kaos sürer gider. Kaybeden, hepimiz oluruz. diye konuştu. Parası olanların bugünlerde Keşke yabancı para alsaydım üzüntüsünde olduğunu belirten Halit Soydan, şunları söyledi: Bunu düşünenler, haklıdır ama altının da fırladığı dönemler oldu. Borsanın da inanılmaz paralar kazandırdığı günler yaşadık. Bu zıplamaları önceden gören kâhin henüz çıkmadı. Kendi ulusal Merkez Bankası'nın başkanına inanan, kendi ulusal parasına güvenen tasarruf sahibi de o gün için haklıydı. Parası olan, haklı olarak kendisini enflasyona karşı korumak ister. Ticaret yapmıyorsa, finansal yatırım araçlarından birine yatırım yapar. Altın alır, yabancı para alır, menkul kıymet; hisse senesi, borç senedi alır veya parasını bankaya y- atırır. Tasarruf büyüyecekse, emlak her zaman ciddi bir seçenektir. Yumurtaların tümünü aynı sepete koymama birinci ilkedir. Gerisi, gelecek tahminidir. (HABER MERKEZİ) Hazine'yi İstanbul doldurdu İstanbul, Hazine'ye sağladığı katkı ile 2013 yılında da devletin yüzünü güldürdü. Maliye Bakanlığı verilerinden yapılan hesaplamaya göre, devlet geçen yıl 389 milyar 440 milyon 772 bin liralık gelir elde etti yılında bütçe gelirlerinin yüzde 7,84'lük bölümü Merkez Saymanlığı kanalıyla Hazine'ye aktarıldı. Merkez Saymanlığı hariç, 2013 yılı bütçe gelirlerinin dağılımında ilk sırada 152 milyar 64 milyon 616 bin lira ile İstanbul y- er aldı. 81 ilde toplanan gelirlerin yüzde 39,05'i İstanbul'dan geldi. Başkent Ankara, 54 milyar 524 milyon 332 bin liralık gelir ile yüzde 14'lük paya sahip olurken, başkenti 41 milyar 443 milyon 276 bin liralık gelir ve yüzde 10,64'lük oran ile Kocaeli izledi. İzmir, 37 milyar 463 milyon 626 bin liralık gelir ve yüzde 9,62'lik oran ile Kocaeli'nin arkasından dördüncü sırada yer aldı. - Devlete yük olmayan il sayısı 12 Verilere göre devlet, geçen yıl sadece 12 ilde yaptığı harcamanın üzerinde gelir elde edebildi. Bu illerin başında yer alan İstanbul, kendisine yapılan 17 milyar 545 milyon 320 bin liralık harcamaya 152 milyar 64 milyon 616 bin lira gelirle karşılık verdi. Böylece devletin İstanbul'a yaptığı her 1 liralık harcama, yaklaşık 8,66 lira olarak geri döndü. İstanbul'un dışındaki kendi kendine yeten iller Ankara, Antalya, Bursa, Hatay, Mersin, İzmir, Kocaeli, Muğla, Tekirdağ, Zonguldak ve Kırıkkale olarak sıralandı. Kocaeli, TÜPRAŞ sayesinde devletin yaptığı harcamanın oransal olarak karşılığını en fazla aldığı il olarak belirlendi. Geçen yıl Kocaeli'ne yapılan toplam harcama 3 milyar 540 milyon 172 bin lira olurken, bu ilden sağlanan gelir 41 milyar 443 milyon 276 bin lira olarak hesaplandı. Bu şekilde Kocaeli, devletin her 1 liralık harcamasına karşılık devlete yaklaşık 11,7 lira kazandırdı yılında Ankara'ya 34 milyar 685 milyon 615 bin lira harcama yapıldı. Ankara'dan 54 milyar 524 milyon 332 bin lira gelir elde edildi. Ankara'ya yapılan her 1 liraya karşılık devlet yaklaşık 1,57 lira gelir elde etti. Reel getiri yüksek illerden İzmir'de 37 milyar 463 milyon 626 bin lira, Bursa'da 7 milyar 361 milyon 94 bin lira, Mersin'den 6 milyar 882 milyon 247 bin lira, Antalya'dan ise 5 milyar 462 milyon 859 bin lira kazanç sağlandı. - 4 ilden büyük getiri Bu arada İstanbul, Ankara, Kocaeli ve İzmir, 2013 yılında bütçeye toplam 285 milyar 495 milyon 850 bin lira katkı sağladı. Böylece geçen yıl 81 ilden toplanan kaynağın yaklaşık yüzde 73,3'ünü bu 4 il sağlamış oldu. - En çok açık veren iller Verilere göre 2013'de bütçesi en fazla açık veren illerin başında Hakkari yer aldı. Geçen sene devlet bütçesinden Hakkari'ye 1 milyar 323 milyon 450 bin lira verildi. Buna karşılık Hakkari'den elde edilen gelir 46 milyon 859 bin lirada kaldı. Mardin'e yapılan harcama 1 milyar 842 milyon 440 bin lira olurken, bu ilden elde edilen kazanç da 242 milyon 797 bin lira oldu. Van, Batman, Iğdır, Niğde, Osmaniye ve Düzce'nin de devlete yaptığı katkı, devletin verdiğinden çok az olan diğer iller olarak sıralandı. (AA)

5 SAYFA 5 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>5 EKONOMİ Ocak Şubat Salı Perşembe ÖTV'deki artış, otomotiv İHRACATINI ARTIRACAK TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Dudaroğlu, "2014'te sektörümüzün ihracat rakamının 21,5 milyar dolar seviyesinde olması öngörülmektedir ancak özellikle ÖTV artışıyla yaşanabilecek olumsuzlukları en aza indirmek için firmalarımızın ihracata yönelmesi söz konusu olacaktır. Bu da öngörülen rakamların üzerinde ihracatın gerçekleşmesini sağlayabilecektir" dedi Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Dudaroğlu, bu yıl otomotiv sektöründe 21,5 milyar dolar seviyesinde ihracat öngörüldüğünü belirterek, "Özellikle ÖTV artışıyla yaşanabilecek olumsuzlukları en aza indirmek için firmalarımızın ihracata yönelmesi söz konusu olacaktır. Bu da öngörülen rakamların üzerinde ihracatın gerçekleşmesini sağlayabilecektir" dedi Dudaroğlu, yaptığı açıklamada, geçen yıl Türkiye'de olduğu gibi dünyada da ekonomik zorluklar yaşandığını kaydederek, sektörün rakamlar bazında beklenenden çok farklı bir yıl geçirmediğini söyledi. Geçen yıl 1 milyon 126 bin araç üretildiğini anımsatan Dudaroğlu, Türkiye'nin dünya üretiminde 15'inci, AB üretiminde ise 5'inci olduğunu aktardı. Dudaroğlu, iç pazarda otomotiv sektörünün ağır ticari araç pazarıyla 893 bin adet seviyesini gördüğünü ifade ederek, "Bu yıl da son 8 yıldır olduğu gibi yüzümüzü güldüren en önemli konu, ihracat şampiyonluğumuzdu. Geçen yılı bir önceki yıla göre 11,8'lik artış sağlayarak 21 milyar 305 milyon dolar ihracatla tamamladık. Ülke ihracatındaki payımız ise yüzde 14 seviyesinde gerçekleşti. Buna rağmen, ne yazık ki 24 milyar 730 milyon dolarla rekor kırdığımız 2008 değerlerinin altında seyir izledik" şeklinde konuştu ihracat hedeflerine ulaşmak için sektörün önünün serbest ticaret anlaşmalarıyla açılması gerektiğine dikkati çeken Dudaroğlu, son dönemdeki ÖTV artışının sektörü etkilediğini vurguladı. - "Sadece üretim yeterli değil" Dudaroğlu, pazarın talep yapısını olumsuz etkileyen istikrarsız vergi değişikliklerinin talebi daraltan olumsuz gelişme olduğunu savundu. Dudaroğlu, şunları anlattı: "İç pazardaki büyümeden ithalat yerine yerli üretimin faydalanabilmesini sağlamak için yerli araç kullanımının desteklendiği bir hükümet ve yerel yönetim politikasının uygulanması gerekmektedir. Baskı altında tutulan iç pazara yeni yabancı yatırımların gelmesini bekleyemeyiz. Biz her ortamda, sadece üretim yapmanın yeterli olmadığını dile getirmeye devam ediyoruz. Rekabetçiliğimizi artırmamız, dışa açılmamız ve mutlaka Ar-Ge'ye yaptığımız yatırımları artırmamız gerekiyor. 2014'te sektörümüzün ihracat rakamının 21,5 milyar dolar seviyesinde olması öngörülmektedir ancak özellikle ÖTV artışıyla yaşanabilecek olumsuzlukları en aza indirmek için firmalarımızın ihracata yönelmesi söz konusu olacaktır. Bu da öngörülen rakamların üzerinde ihracatın gerçekleşmesini sağlayabilecektir." - "Amacımız, Ar-Ge ile yapılan başarılı çalışmaları ihraç etmek" Dudaroğlu, TAYSAD olarak yurt içi ve dışında üniversite ve enstitülerle işbirliği yaptıklarını anlatarak, "Amacımız, sektörün marka değerini öne çıkararak tedarikçiler arasından küresel markaların çıkmasına ve otomotiv tedarik sanayisinin marka değeri, katma değeri, rekabet gücü yüksek, öncü sektör olmasına destek olmaktadır" diye konuştu. Son yıllardaki adımlarla Ar-Ge merkezlerinde önemli gelişmeler yaşandığına değinen Dudaroğlu, Türkiye'deki 147 Ar-Ge merkezinin 47'sinin TAYSAD üyelerinden oluştuğunu aktardı. Dudaroğlu, şöyle devam etti: "Bu merkezlerimizin yetkinliklerinin artırılmasıyla bir süre sonra, dışarıya hizmet satar hale dönüşmesini arzu ediyoruz. Amacımız, üniversite-sanayi işbirliğiyle topyekun Ar-Ge seferberliği başlatmak ve başarılı çalışmaları ihraç etmektir. Özellikle, Ar-Ge merkezlerinin çalışan sayısının eşdeğer 30 kişiye düşürülmesiyle sunulan desteklerin daha ulaşılabilir hale gelmesi söz konusu olacaktır. Böylece, ölçek olarak küçük ama gelişime açık firmalarımızın yetkinliklerinin artması, uluslararası boyutta ilerlemesi kolaylaşacaktır. Öte yandan firmalarımızın gelecekte Ar-Ge yi, bugün yaygın şekilde kullandıkları süreç geliştirmekten ziyade, ürün geliştirmek ve bir sonraki adımda katma değeri yüksek ürünlerin araştırılmasına yönelmek o- larak ele alması da önem arz etmektedir." Kurlardaki dalgalanmanın maliyet artışlarına neden olduğuna işaret eden Dudaroğlu, "Kur artışlarının enflasyonu da artıcı etkisiyle işçilik ücretlerinin de etkilenmesi söz konusu olacaktır. Tedarik sanayicileri olarak dengeli ve enflasyonla uyumlu kur beklentisi içerisindeyiz" i- fadesini kullandı. (AA) Türkiye'nin elektrikli ilk yerli otomobili, 2017'de satılmaya başlayacak! E skişehir'deki Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nde kurulan bir firma, 15 farklı üniversiteden 30'dan fazla akademisyenle birlikte yürüttüğü çalışmayla Türkiye'nin elektrikli ilk yerli otomobilini 2017 yılında piyasaya sürmeyi hedefliyor. BEGLER AŞ Yönetim Kurulu Üyesi ve Ar-Ge Projeleri Sorumlusu Melih Yıldız yaptığı açıklamada, bir elektronik firmasında çalışırken iki yıl önce Eskişehir'de önemli bir o- tomotiv firmasıyla iş birliği yapmaya karar verdiklerini belirterek, bu sırada TÜBİTAK tarafından elektrikli otomobil çağrısının yapıldığını kaydetti. Bunun üzerine 2013 yılının mayıs ayında firmalarını kurduklarını ifade eden Yıldız, şöyle konuştu: "O günden bu yana yeni otomobil fikrinin oluşturulması üzerine çaba sarf ediyoruz. TÜBİTAK çağrısına iki farklı ürünle hazırlık yaptık. Spor bir model ve aile tipi modelle... Üniversitelerdeki akademisyenlerin desteğiyle üç farklı ilde bir pazar araştırması yaptık. Türk insanının, otomobilden ne beklediğini araştırdık. Bundan sonra bir fizibilite çalışmasına giriştik. Fizibilite doğrultusunda çok a- maçlı bir otomobilin yapımı için çalışmalara başladık. Bu çalışmada 15 farklı üniversiteden 30'dan fazla akademisyenle çalışıyoruz. Bataryasından motoruna, aydınlatma sisteminden iç döşemesine kadar birlikte çalıştığımız 11 farklı iş ortağımız var. Bu otomobili hem Esk- işehir'in hem de Türkiye'nin bir markası olarak Uluslararası pazara sunmayı hedefledik. Bu araç Türkiye'nin otomobilidir. Araçta çok yenilikçi teknolojiler kullanıyoruz. Aracımızı yenilikçi teknik özelliklerle kurguluyoruz. Aracımız iyi bir menzile sahip. Otomobil tam şarjla 160 kilometre yol kat edebiliyor. Batarya kapasitemiz ve menzil ile ilgili geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. Akademisyenlerimiz ile gerçekleştirilen çalışmalar sayesinde araç ağırlığında devrim niteliğinde çözümleri pazara sunacağız." - "Kaderimiz, Devrim'den farklı olacak" Yıldız, üretim kolaylığı anlamında yenilikçi teknikler kullandıklarını ve aracın üst yapısının tamamen kompozit malzemeden olduğunu vurguladı. Amaçlarının tamamen yerli bir otomobil yapmak olduğuna değinen Yıldız, şunları söyledi: "Amacımız tamamen yerli bir otomobil yapmak. Ancak hammaddelerden dolayı yüzde 100'ü sağlayamıyoruz. Otomobilimizde yerlilik oranımız yüzde 88'in üzerindedir. Ülkemizde batarya hammaddesi lityum üretimimiz yok. Bunu yurtdışından alıyoruz. Bataryanın üretimini yerli olarak geliştireceğiz. Bazı elektronik devre elemanları gibi yurtdışından almak dışında alternatifi olmayan bileşenler var. Bu aracın üzerindeki tasarımın ve ana bileşenlerin tamamı yerli olacak. Burada en çok önem verdiğimiz şeylerden birisi, kazandığımız bilginin, şirketimiz ve markamız pratikleri olarak kazanılmasıdır. Bundan yıllar sonra da yeni bir otomobili müşteriye sunduğumuzda 'BEGLER yapmış yine' denmesini istiyoruz. Aracın kompozit tasarımı ve tüm sayısal analizleri tamamen yerli ve iş ortaklarımız tarafından yapılıyor. Aracın tüm elektrik donanımı tamamen yerli tasarım. Aracın motoru, tamamen özgün olacak. Tüm yürür aksamı, burada tasarladık. Sanayiakademi işbirliğini sağlıyoruz. Eskişehir'in akademik alt yapısının zengin olması bizi rahatlatıyor. Aracın klima dahil tüm konfor aksamları yerli. Klima konusunda dünyada çok az firmanın gizli gizli çalıştığı bir konuda yatırım planımız var. BEGLER'in çizgilerinden Devrim otomobilinden çok fazla çizim kullandık. Biz de Eskişehirli'yiz biz de olabildiğince tümü yerli ilk seri üretim elektrikli otomobil olmaya adayız. İnşallah kaderimiz Devrim'den farklı olacak. " Yıldız, şirketin ana ortakların biri olan Eskişehir'deki otomotiv firmasının üretim alt yapısının ön seri üretim aşamasında kullanılacağını dile getirerek, "Aracın karayollarına çıkabilmesi için gereken tip onay sertifikasına sahip olması gerekiyor. Bu belgeyi aldıktan sonra seri üretim için ayrı bir yatırım düşünüyoruz. Yatırımı da Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'nde yapacağız" dedi. - "Modelimiz kendi pazarını yaratacak" Yıldız, aile tipi, spor model ve şehir içi kullanımlar için daha küçük bir model çalışmalarının olduğunu bildirdi. Dünyadaki otomobil oyuncularının hitap ettiği klasmanların farklı olduğuna dikkati çeken Yıldız, şöyle devam etti: "Bu alandaki mevcut otomobil üreticileri, üretim hatlarını sürdürmek istiyor. Bu yeni elektrik otomobil, adeta bir devrim niteliğinde. Bunun için gerekli yatırımlar Avrupa'da yapılıyor. Büyük firmaların bu teknoloji içselleştirmeye yönelik çalışmaları var. Onların bizim geldiğimiz noktaya gelebilmesi için zamana ihtiyacı olacak. Biz bu süre içerisinde modelimizi halkımıza sevdirebilirsek büyük firmalarla yarışacağız. Konfor özellikleri bakımından bizim modelimiz çok zengin. Kendi pazarını yaratacak bir modelimizi var. Aracımızın 20 bin üretimine kadar maliyeti bin lira civarında olacak. 20 binden sonraki üretimlerde yarı yarıya fiyat düşmesi söz konusu. Otomobili, bir Türk markası olarak tasarlıyoruz. Ulusal kaynaklarla geliştirdiğimiz ürünümüzü uluslararası pazara çıkartacağız. Ancak bunun yolu kendi ülkemizin insanına otomobilimizi sevdirmekten geçiyor. Otomobilimiz, 2017 yılının başından y- ollarda görünmeye başlayacak. Ancak daha küçük modelimiz erken yola çıkacak." Yıldız, firmanın adının belirlenmesi aşamasında çok konuşmalarının olduğunu belirterek, daha sonra ortaklarında birinin arkadaşının "Bu kadar çok bey, bir araya gelmiş bu kadar beyin oluşturduğu firmanın adı BE- GLER olabilir" demesi üzerine bu isme sahip olduklarını sözlerine ekledi. (AA Memur artık sadece karnını doyurabiliyor Türkiye Kamu-Sen, "Memurların zorunlu harcamalarda önemli ve vazgeçilmez olarak gördükleri kira, gıda ve eğitim için giyinme, ev eşyası ve iletişim harcamalarını kıstıkları sonucuna u- laşıldı" dedi Türkiye Kamu-Sen'in araştırmasında, memurların yüzde 34,4'ünün aylık harcamasının 3 bin liranın üzerinde olduğu buna karşın yüzde 69,2'sinin evine aylık 3 bin liranın altında kazanç girdiği sonucuna u- laşıldı.türkiye Kamu-Sen Ar-Ge merkezinin 81 ilde farklı kurum ve kuruluşlarda görev yapan 6 bin 606 memurla görüşerek yaptığı "Memurların Borçlanma ve Borç Yapıları" anketinin sonuçları açıklandı. Memurlara, gelir durumları, giderleri, harcama kalemleri ve tutarları ile borç miktarları, borçlanma nedenleri, borçlarının vadesi ve borcun ödenmesine ilişkin sorun yaşayıp yaşamadıklarına dair sorular yöneltildi. Araştırmada, kamu görevlilerinin yüzde 97'sinin her ay düzenli olarak borç ödediği görüldü. Buna göre düzenli borcu olmayan memurların oranı ise yalnızca yüzde 3 olarak belirlenirken, yüzde 34,4'ünün aylık harcaması 3 bin liranın üzerindeyken yüzde 69,2'sinin evine aylık 3 bin liranın altında kazanç girdiği sonucuna ulaşıldı. Araştırmada, memurlara hane halkı toplam gelir miktarına ilişkin yöneltilen soruya verilen cevaplardan, kamu görevlilerinin yüzde 13,3'ünün aylık toplam gelirinin bin 750 ile 2 bin lira, yüzde 17,1'inin 2 bin ile 2 bin 250 lira, yüzde 10,6'sının ise 2 bin 750 ile 3 bin lira arasında olduğu ortaya çıktı. Buna göre, memurların yüzde 69,2'sinin aylık 3 bin liranın altında bir gelire sahip olduğu, memur ailesinin yalnızca yüzde 30,8'inin eline aylık 3 bin liranın üzerinde kazanç geçtiği görüldü. Kamu görevlilerinin zorunlu harcama kalemleri içinde en fazla payı kira ve konut giderlerinin teşkil ettiği, ardından gıda ve eğitim harcamalarının ailenin toplam giderleri içinde önemli bir paya sahip olduğu görüldü. Buna göre, araştırmaya katılan memurların yüzde 43,2'si en çok harcamayı konut, yüzde 32'si gıda, yüzde 12,6'sı ise eğitim için gerçekleştirdiğini belirtti. Memurların aile bütçesinden en az payı giyinme harcamalarına ayırdıkları, ardından da ev eşyası, iletişim ve sosyal yaşam harcamalarının geldiği ortaya çıktı. Buna göre, memurların zorunlu harcamalarda önemli ve vazgeçilmez olarak gördükleri kira, gıda ve eğitim için giyinme, ev eşyası ve iletişim harcamalarını kıstıkları sonucuna ulaşıldı. Ankete katılan kamu görevlilerinin yüzde 21,1'i uzun vadeli borçlarını sadece kredi kartı üzerinden yaparken, yüzde 45,4'ünün ise yalnızca banka kredisine sürekli borç ödediği ortaya çıktı. Şahsi borç alan memurların oranı yüzde 1,9, yalnızca senet karşılığı borcu olanların oranı ise yüzde 0,4 olarak belirlendi. Araştırmaya göre, son 3 yılda borçlarını ödeyememe sorunuyla karşı karşıya kalanların yüzde 45,2'sinin herhangi bir yaptırımla karşılaşmadan önce sorunu çözdüğü görüldü. Buna karşın, borçlarını ödeyemeyen memurlardan 54,8'i çeşitli yaptırımlarla karşılaştılar. Söz konusu kamu görevlilerinin yüzde 35,8'i taksitlerini aksattığı için cezai faiz ödediğini ifade ederken yüzde 7,2'si banka hesabına bloke konulduğunu, yüzde 5,7'si yasal yaptırımla karşılaştığını, yüzde 6'sı ise hakkında haciz işlemi uygulandığını belirtti. (AA) TSE Avrupa'ya açılıyor TSE Başkanı Şentürk, "Avrupa'dan 5 firma helal gıda belgesi almak için TSE'ye başvurdu. Diyanet İşleri Başkanlığıyla Avrupa'da da Şubat, Mart gibi ilk helal belgelerini vermeye başlayacağız" dedi Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Başkanı Hulusi Şentürk, Avrupa'dan 5 firmanın helal gıda belgesi almak için TSE'ye başvurduğunu belirterek, "Avrupa'ya da açılacağız. Diyanet İşleri Başkanlığıyla Avrupa'da da helal belgesi vermeye başlayacağız" dedi. Şentürk, yaptığı açıklamada, Helal Gıda Uygunluk Belgesini 2011 yılından itibaren vermeye başladıklarını belirterek, bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığının kendilerine çok büyük destek olduklarını söyledi. Helal gıdanın "İslami kurallara göre gıda olarak tüketilmesinde sakınca bulunmayan ürünler" o- larak tanımlandığını ifade eden Şentürk, belge verme işlemlerinde işin teknik yönüyle T- SE'nin, fıkhi yönüyle de Diyanet uzmanlarının ilgilendiğini anlattı. Bugüne kadar 224 helal belgesi verdiklerini ifade eden Şentürk, "Bize daha çok gıda üreticileri başvuruyor. Belge alan firmaların tamamına yakını büyük işletmeler, ihracatçı işletmeler. Bir ürünü Avrupa'ya satarken nasıl Avrupa standartlarını gözetiyorsak, İslam ülkelerine satarken de İslam dünyasının talep ettiği belgeleri vermemiz gerekiyor" diye konuştu. (AA)

6 17 21 ubat Ocak Per Salı embe MHP Belediye Başkan Adayı Alim Işık, partililerle bir araya geldi. Işık, bir restoranda gerçekleştirilen etkinlikt yaptığı konuşmada, öncelikle seçimin kazanılacağına inanılmasının gerektiğini belirterek, MHP'nin seçimi kazanmak içini çalışacağını kaydetti. Bayraklının çalışkan aday adayı Murat Öncel seçim çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Bu hafta yine iki önemli kahve toplantısı ve esnaf ziyaretleri ile Bayraklı halkıyla buluşan Öncel in gündeminde siyasi örgüte saygı konusu vardı. MHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Taşer, İzmir de hemşehrilerimiz için büyük bir proje başlatacağız. Kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme çevirenlere inat ikinci büyük toplu konut projesini başlatacağız. Hem ev hem huzur vereceğiz şeklinde konuştu. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Konak İlçe Teşkilatı nın Gültepe Toros Meydanı nda düzenlediği açık hava toplantısına katılan MHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Taşer, yaptığı konuşmada Toplu Konut İdaresi nin amacından saptığını vurgulayarak yılları arasında İzmir de ihtiyaç duyulacak konut sayısı 283 bin olacak. Şuan İzmir de yaşayan vatandaşın yüzde 40 ı kirada. İzmir en riskli deprem kuşağında olmasına rağmen konutların yüzde 60 ı riskli. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) dar gelirli vatandaşlarımız için toplu konut üretmek yerine amacından saparak lüks konutlar yapmaya başladığı için İzmir deki bu açık büyüyor. Üç-beş yıl sonra çoluk çocuğunuzun oturacağı evlerin kirası anormal boyutlara varacak. Biz, iş başına geldiğimizde dar gelirli vatandaşlarımıza 15 bin toplu konut yapacağımıza söz veriyoruz. İzmir de hemşehrilerimiz için büyük bir proje başlatacağız. Kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme çevirenlere inat ikinci büyük toplu konut projesini başlatacağız. İzmirliler bankalara mecbur olmadan ev sahibi olacak. Bunu nasıl yapacaksınız diye soranlar da 12 yıllık bürokratlık hayatımızda yaptıklarımıza; İzmir e EVKA projesi ile kazandırdığımız 11 bin 500 konut, 11.7 kilometrelik metro, Büyük Kanal projesi, bataklıktan dönüştürdüğümüz İnciraltı rekreasyon alanına baksınlar. Biz, İzmir i aldığımızda İzmirli 3,5 saat su alıyordu. Tahtalı Barajı nı yaptık İzmirli 24 saat su alır hale geldi. Belediyecilik bir vizyon ve sevda meselesidir, İzmir sevdasıyla sizlere çok büyük hizmetler yapacağız ifadelerini kullandı. Konuşmasında AKP ve CHP li rakiplerini de eleştiren Taşer, atamayla gelip İzmir Marşıyla İstanbul a geri dönecek olan Binali Yıldırım yerel seçim sürecinde genel siyasetten bahsetmeyelim diyor ama vaat ettikleri 35 projeden 30 u zaten devletin projesidir. Aziz Kocaoğlu ise belediye şirketleri ve ESHOT un zararları ile genel yönetim ve personel giderleri düşüldükten sonra İzmir e yatırım yapacak bütçesi kalmayan bir yönetici olarak İzmir i çağdışı kalmışlıktan kurtaramayacak. Ben her fırsatta İzmir e hizmet vermeyen, üvey evlat muamelesi yapanlara sesleniyorum; gelin bir televizyon kanalında konuşalım, tartışalım. Vatandaşın da katılabileceği canlı yayında İzmir i konuşalım ama yanaşmıyorlar şeklinde konuştu. Birisi sabık bakan, diğer hali hazırda belediye başkanı, biri hükümetin kaynaklarını, diğeri belediyenin kaynaklarını kullanıyor. Ben ise Şoför Rıza nın oğluyum ve Allah a güvenip gayret ipine tutunmuş bir hemşerinizim diyen Milliyetçi Hareket Partisi İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Taşer Urlalılarla bir araya geldi. Partisinin Urla ilçe teşkilatının düzenlediği Urla sevdalıları adlı kahvaltılı programa katılan MHP Büyükşehir belediye Başkan Adayı Murat Taşer rakiplerini eleştiri yağmuruna tuttu. AKP ve adayı Binali Yıldırım için, Talimatla gelip İzmir den Milletvekili adayı oldu. Aslında İzmir umurunda değil. Şimdi de yine talimatla Büyükşehir belediye başkan adayı seçilmek için uğraşıyor. Ama herkes biliyor ki tam 4 ay İstanbul Büyükşehir Adayı olabilmek için kulis yaptı. Talimat burası olunca şimdi geldi, seçim yarışına girdi. İzmir le işi bittiği gün de burada beş dakika bile durmayacak, burayı terk edecektir. İzmir umurunda değil, İzmir e bir sevdayla bağlı değil. Bizim atamız da çocuğumuz da burada mezar taşlarımız da doğum umutlarımızda burada İzmir denilen asil ve güzel şehirde. İzmirlilik tartışması ona hiç yakışmıyor dedi. Konuşmasında CHP adayı Aziz Kocaoğlu nu da eleştiren Murat Taşer, İl özel idareler kapatılınca izmirin malları o- ratada kaldı, İzmir e sahip çıkması gereken Sayın Kocaoğlu AKP den dolayısıyla Sayın Binali Yıldırımdan bu malları bir türlü isteyemiyor. Danışıklı dövüş mü diyelim yoksa yaptıkları kavgaya kayıkçı kavgası mı? Biri vereyim demiyor, öteki alalım demiyor. Sizin kastınız İzmir e ve İzmirliye bunu anladık. Bari kayıkçı kavgasına tutuşmayın İki aday da şimdi program yapıp geziyor. Birisi sabık bir bakan diğeri hali hazırda belediye başkanı, biri hükümetin kaynaklarını, diğeri belediyenin kaynaklarını kullanıyor. Ben ise İzmirli Şoför Rıza nın oğluyum ve Allah a güvenip gayret ipine tutunmuş bir hemşerinizim. İzmir e geçmişte yaptığım hizmetleri İzmir sevdamla kuvvetlendirerek daha da artırmak istiyorum. Sizlere hizmet ederek Allah ın rızasını kazanmak istiyorum. Projelerimizi yakında tüm İzmir e duyuracağız, sizden bizimle bu sevda yolunda zaferde buluşmanızı istiyorum diyerek sözlerini tamamladı. Farklı partilerden 75 kişiye rozet takılan toplantıya, MHP urla belediye başkan adayı hasan Hüseyin Akgül, CHP Urla Belediye Başkan ada adayı Feraye S. Çokgürses, D- SP belediye Başkan adayı Berkan Yılgör ve çok sayıda STK temsilcisi karıldı. Parti kararına rağmen Gül'ün cumhurbaşkanlığına destek verdiğini hatırlatan DYP eski milletvekil Kandoğan, "Doğru bildiğimden vazgeçmem. Bugün parlamentoda olsaydım HSYK teklifine de karşı çıkardım. Vekillerin halk için karar vermisi lazım" diye konuştu

7 SAYFA 7 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>7 SİYASET Ocak Şubat Salı Perşembe >>> ŞİRKET; HEM YASALARI ÇİĞNEDİ HEM DE SSK SIZ İŞÇİLERLE ÖZEL MÜLKİYETE GİRDİ <<< RES men işgal ettiler Doğal Güzelliği ile her yıl on binlerce turist çeken Ege nin İncisi Çeşme de kurulmak istenen RES ler ile ilgili olarak SONDAKİKA Gazetesinin elde ettiği bulgular, işin iç yüzünü ortaya çıkarıyor. Rüzgar Enerji Santrali kurmak isteyen ABK Şirketinin, doğa katliamının yanı sıra; yasaları çiğnediği, prosedürleri es geçtiği, izinsiz özel mülkiyete girdiği, SSK sız işçilerle çalıştığı ortaya çıktı. EPDK nın yetkisiz kararı ise buna eklenince, ortalık karıştı. Doğa katliamında 2. perde Çeşme de; yasalara aykırı hareket edilmesine rağmen ısrarla kurulmak istenen Rüzgâr Enerji Santralinde, her geçen gün ortaya çıkan ayrıntılar tüyleri ürpertiyor. SONDAKİKA Gazetesinin Pazar gününki yayımında manşetten gördüğü haberin ikinci perdesi akıllara durgunluk verecek cinsten. ABK Çeşme RES Elektrik Enerji Üretim A.Ş. nin; Türkiye nin en gözde yerlerinden olan ve doğal güzelliği ile tek başına her yıl on binlerce turisti çeken Çeşme Körfezine; yasaları çiğnemekle beraber belgelerinin neredeyse tümü eksik olmasına rağmen Rüzgâr Enerji Santrali kurmak istemesi Ege Bölgesini ayağa kaldırdı. Bununla da yetinmeyen ABK Çeşme RES Elektrik Enerji Üretim A.Ş.; belgelerin birçoğu eksik olmasına ve arazilerin henüz kamulaştırılmamasına rağmen, özel mülkiyete girdiler ve santrali kurma çalışması başlattılar. ABK ŞİRKETİ, YASALARI ÇİĞNEDİ ABK Şirketinin ısrarla ve belgelerinin birçoğu eksik olmasına rağmen, santral kurmak istediği Çeşme Bölgesinin tamamı 1. ve 2. derece Doğal Sit Alanı içerisinde yer almaktadır. Yasaların özellikle koruduğu Çeşme Bölgesi ayrıca 1. ve 2. derece korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı, konumundadır. Bu yasayı hiçe sayan ABK Şirketi, bakanlıktan izin almadan doğal sit alanına girip kazı yaptı, ağaçları katletti, yasaları yok saydı. Öte yandan; 2863 sayılı Yasa'nın 3.maddesinde; tabiat varlığı, sit alanı ve koruma alanı olarak tespit ve tescili yapılan alanlar; ÇED Yönetmeliğinin EK.5.maddesi (c) bendinde sözü edilen Duyarlı Yöreler olarak tanımlanmış olmasına rağmen, şirketin ÇED Raporu almamış olması akıllara durgunluk verdi. ABK Şirketinin doğaya zarar vermesinin dışında, yasa hükümlerine de aykırı hareket ettiği ortaya çıktı sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesinde; kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde, idare'nin, asliye hukuk mahkemesine yerin Hazine adına tescili için dava açacağı, Mahkeme nin, idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün sonrası için belirlediği duruşma gününü, dava dilekçesi ve idare tarafından verilen belgelerin birer örneği de ekleyerek taşınmaz malın malikine meşruhatlı davetiye ile tebliğ edeceği, Mahkemece malike doğrudan çıkarılacak meşruhatlı davetiyede veya adresi bilinmeyenlere ilan yolu ile tebligat yapılacağı, Bu tebligatta; kamulaştırılacak taşınmaz malın tapuda kayıtlı bulunduğu yer, mevkii, pafta, ada, parsel numarası, vasfı, yüzölçümü, Malik veya maliklerin ad ve soyadları, Kamulaştırmayı yapan idarenin adı, 14 üncü maddede öngörülen süre içerisinde, tebligat veya ilan tarihinden itibaren kamulaştırma işlemine idari yargıda iptal veya adli yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açabilecekleri yazılı olması gerekmektedir. Bu madde hükümlerine göre, esas olan 10. Maddeye göre kamulaştırma işlemlerinin sonuçlanmış olması gerekir. Bundan sonra parsel Hazine adına tescil olur. Sonra hazine özel parseli işi yapacak firmaya teslim eder. Ancak bu duruma gelindikten sonra firma araziye girebilir. Şu ana kadar bunların hiç biri yapılmamış durumdadır. Bir dava açıldığına dair özel parsel sahiplerine yapılmış bir tebligat bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Hazine adına tescil de olmadığı için izinsiz girilen parsellerin Hazine tarafından ABK firmasına teslimi de gerçekleşmemiştir. Bu nedenle, Resmi kurumlardan alınmış bir izinden de bahsedilemiyor. Öte yandan, aynı Yasa'nın 27. maddesinde "acele Kamulaştırma " konusu düzenlenmiştir. Madde hükmü uyarınca, acele kamulaştırma yapılabilmesi için 3 halden birinin mevcut olması gerekmektedir. Bunlar, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacı, aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak haller ve özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlar olarak Yasa koyucu tarafından belirlenmiştir. Bunlardan hiçbiri bugün için mevcut değildir. Yurt savunması durumu mevcut değildir. Özel kanunda belirtilen bir olağan üstü durum yoktur. ABK firmasının tarihinde üretim lisansı aldığı dikkate alındığında 2013 yılına kadar 5 yıl geçtiğine göre acelelikten de bahsetmek mümkün değildir. Zaten, acelelik halinden de bahsedilmemektedir. Ayrıca, acele kamulaştırmaya ilişkin 27. Maddede, 10. Maddeye göre yapılacak davetiyeden sonra el koyma yapılacağı belirlenmiş olup henüz 10. Maddede belirtildiği şekilde bir tebligat da yapılmamıştır. Yasalar, esasen, bazı parseller için alınmış olan acele kamulaştırma kararlarına karşı ilk derece mahkemesi olarak davaya bakacak olan Danıştay a keşif ve bilirkişi incelemesi ve yürütmenin durdurulması talepli davalar açılmış olup henüz yürütmenin durdurulması talepleri dahi görüşülmemiş ve kamulaştırma işlemi bu yönden de henüz kesinleşmemiş durumda olduğu da dikkate alınmalıdır, diyor. YAVUZ ATALAY ŞİRKET; PROSEDÜRLE- Rİ ES GEÇTİ Yapılacak olan bu tür yatırımlarda; yasaların ve usullerin belirlediği işlemlerin birçoğunu ABK Çeşme RES Elektrik Enerji Üretim A.Ş. nin yapmamış olması pes dedirtti. Yasaların ve usullerin belirttiği üzere şirketin, öncelikle; kurmak istediği santralin etkilerinin doğal ortama ne olacağı hususunda araştırma yapması gerektiğini belirten ÇSYP Dönem Sözcüsü Fatma Esen Kabadayı; akabinde, ABK nın bölgenin Türkiye için öneminin değerlendirmesini yapması gerektiğini ifade etti. Bunları yok sayan ABK Şirketi, ilk düğmeyi yanlış ilikleyince, diğer düğmeleri de yanlış iliklemiş oldu. Şirketin atmadığı ancak atması gerektiği adımları en baştan itibaren bir bir sıralayan Kabadayı, şöyle devam etti: Kurulması planlanan rüzgâr enerji santrallerinin (RES) bu doğal ortama etkilerinin ne olacağı konusunda yapılmış bir bilimsel araştırma olmalıdır. Çevredeki yerleşim ve turizm alanlarının ülke ve bölge için öneminin değerlendirilmesi yapılmalıdır. Bu önemli detayları şirketin yetkililerince Valilik, Çevre İl Müdürlüğü, Anıtlar kurulu, Tapu, Kadastro, Belediye, Kaymakamlık, Jandarma komutanlığı, mal müdürlüğü gibi birimlerden ölçüm yapmaya başlamadan görüş sorulmalı ve sonrasında harekete geçilmelidir. Bunlar olmadan ölçüme başlanamaz ifadelerini kullanan ÇSYP Dönem Sözcüsü; Ölçümün raporların düzenli meteorolojiye bildirmek ve sonuca göre (sonuç, rüzgârın verimliliği kesinleşirse) bölgenin plansız olması nedeniyle planı yapması gereken birime müracaat edip( çevre bakanlığı) durumu bildirmelidir. Ayrıca, Çevre Bakanlığının, yukarıdaki yazılı birimlerden 1/5000 lik ve 1/1000 lik plan yapabilinmesi için görüş sorulması gerekmektedir. Görüşün arkasından içinde özel mülkiyet varsa (ki var) kişilere tebligatla ulaşıp itirazı var mı, diye sormalıdır. Bölgenin yarım ada olması ve komşu yabancı ülkelere açık olması nedeniyle askeri görüş ve görüş mesafelerinin de güvenlik açısından rapora bağlanmalıdır. Tüm bunlar tamamlandıktan sonra planların yapılması, ilan edilmesi ve KESİNLEŞMESİ GEREKMEKTEDİR dedi. EPDK ya en son gidilmesi gerektiğini ifade eden Çeşme Sürdürülebilir Yaşam Platformu Dönem Sözcüsü Fatma Esen Kabadayı; EPDK istenilen üretim lisansına göre CED raporu talep etmeli. ( burada bilerek düşük mgv istenilip sayıyı fazla tutmuşlar aslında bu da usulsüz bir durum) EPDK projeyi isteyip Enerji bakanlığına ulaştırmalı. Tüm olumlu raporlarla kamulaştırma talebinde bulunulmalıdır. Talebin değerlendiren EPDK önce kamulaştırma kararı alınabilir diye tek imzalı karar alıp kurula yollamalıdır. Kurulda aynı görüşe evet derse bir kurul kararıyla daha kamulşatırma kararı çıkarılmalıdır. Özel mülkte olanların sahiplerini davet etmeli anlaşılamazsa aslıye hukukta dava açılmalıdır. Dava bitiminde mahkeme eğere yerin kişiden alınıp mal müdürlüğü adına tesciline karar verirse Tapuda işlem yapılıp yeri resmi olarak vatandaştan teslim alıp lisanı çıkmış firmaya resmi teslim etmelidir. Bunun öncesinde alanda hiç bir işlem yapılamaz. Bunların ne yazık ki hiçbiri yapılmamıştır. EPDK, PLANSIZ ALANDA İŞLEM YAPTI Şirketin yasa dışı adımlarına EPDK ( Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) nun yanlış adımları da eklenince ortalık iyice karıştı. Tüm aşamalarda olumlu raporlar neticesinde ilerleme kaydedildikten sonra yapılması ve sonrasında ilan edilip kesinleşmesi gereken planlama; şirketin, ÖZEL HABER olumlu raporları temin edememesinden ötürü gerçekleştirilemedi. Kesinleşmiş bir planın olmamasına ve EPDK nın plan kesinleşmeden karar verme yetkisinin olmamasına rağmen; EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu), arazilerin kamulaştırılması için ön karar alarak; bu kararı, bakanlar kuruluna taşıyarak, karar olarak çıkarmıştır. EPDK nın plansız alanda işlem yapamayacağını belirten yetkililer, böyle bir durumun yaşanması karşısında şaşkınlıklarını gizleyemedi. ŞİRKET; SSK SIZ İŞÇİLER- LE, İZİNSİZ, ÖZEL MÜLKİYETE GİRDİ Ege nin gözdesi olan Çeşme de kurulmak istenen santralde, yaşanan anormallikler bunlarla da sınırlı kalmadı. ABK Şirketinin, kamulaştırma olmadan izinsiz olarak özel mülkiyete girip kazı yaptırdığı taşeron firma ile anlaşması olmadığı ve çalışan işçilerin SSK sız olduğu ortaya çıktı. SSK sız işçilerle, sit alanı ve özel mülkiyete izinsiz giren, kazı yapıp ağaçları katleden şirket sahibi Barış Kocagöz ün; taşeron firmaları çalıştırdığı bölgeyi işaret ederek, santral kurmak için ilk adımı attık ve kazı çalışmalarına başladık, şeklindeki ifadeleri; şirketin, bütün foyasını ortaya çıkardı. Şirket hakkında bir çok şikâyet var. Sondakika Gazetesi, şirkete ilişkin; SSK sız işçi çalıştırdığına ve bir çok hususa dair yapılmış şikâyetlerden bir bölümü ile ilgili özel bilgileri almayı başardı. ABK Çeşme RES Elektrik Enerji Üretim A.Ş., önce belediyeye şikayet edildi daha sonra SSK ya. Sondakika gazetesi bu iki şikayetin dosya numaralarından birini Belediye dilekçe tarihi 17/01/2014 kayıt numarası 649 olarak elde ederken, diğerini; SGK ılıca dilekçe tarihi 17/01/2014 kayıt numarası ilgilisi ;Zeynep Hanım olarak elde etmeyi başardı.

8 SAYFA 8 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESi >>8 GÜNCEL Şubat Ocak Perşembe Salı SONDAKiKA GAZETESi >>9 GÜNCEL Şubat Ocak Salı Perşembe Kadir ÇETİNKAYA Kentsel dönüşümün rantını hiz-med@hotmail.com ALMANYA Şu sıra ise elim kaleme gitmiyor, ülke koşulları maalesef tüketiyor hepimizi, bunları hiç hakketmiyoruz demeye dilim varmıyor, çünkü hakkediyoruz ki gerçekleşiyor. Çocukluğum Almanya da geçti, büyüklerimiz işe, biz de okula giderdik, her şeyden çok zevk alırdık gurbette olmamıza rağmen. Sistem çocukları spora yönlendirir, daha ilk okulda yüzme kursları, futbol ve tüm sporların eğitimi, TV lerde kesinlikle ölüm, kalım, kaza, felaket haberleri olmazdı. Vatan özlemi dışında günlerimiz müthiş geçerdi, hiç karamsarlığa düşmezdik, kimsenin telefonu dinlenmez, yabancı ülkede yaşamamıza rağmen bir gün gelip bizi götürürler mi diye düşünmezdik. Hatta fazladan haklarımız vardı, ailelerimize anlatılmıştı, bize kötü davranırlarsa, bizi kaybedebileceklerini, her türlü sağlık güvencemiz, gerçekten 3 dakikada gelen ambulans, ücretsiz sağlık hizmeti, yılda en az iki kere sınıf ile ücretsiz gidilen okul gezileri, hatta cebimize harçlık bile verirdi Alman hükümeti bu gezilerde. Siyasi olarak yıllarca SPD, CDU-CSU, FDP ve Yeşiller çıkardı karşımıza, onlar hiç bir zaman aralarında kavga etmez, kim gelirse gelsin, özellikle ülkenin dış politikası hiç bir zaman değişmezdi. Ülkede bahar ve yaz aylarında gölgede sıcaklık 25 dereceye çıktığında hemen tatil edilirdi okullar ve doğru açık havuzlara akın ederdik, sokaklarda imbis lerde yediğimiz patates kızartmaları hala aklımda. Sürekli orada da tatil vardı, ancak tatiller bizdeki gibi uzun değil, dönemlere ayrılmıştı, Noel, Paskalya, Cadılar bayramı, kurtuluş günleri, hem de süper geçmiştir çocukluğumda. Alman Milli Takımı çıktığı müsabakaların yüzde 80 ini kazanınca doğal olarak Almanya yı da tutardık, özellikle Bayern München takımını, Beckenbauer, Müller, Meir, niceleri hayranlık duyduğumuz oyunculardı, hiç şike diye bir şey duymadım Almanya da. Hiç bir dönem bir gazetecinin, siyasinin, askeri yetkilinin tutuklandığını, muhalif bir kişiye suikast yapıldığına tanık olmadım Almanya da yaşarken ve günümüze kadar, sadece bir Baader Mainhof çetesi olayı vardı, tüm mensupları hapiste öldü, bunu hatırlarım. Tabii ki yıllar sonra dazlaklar çıktı sahneye, vatandaşlarımızı katlettiler, ama sayısı, bizim ülkemizde bir birimizi öldürmemizle karşılaştırırsak binde bir bile değil. Gel de özleme Almanya yı, bugün imkanım olsa bir dakika durmam bu maalesef çirkinleştirilmiş ülkede. ÖYLE İNSANLAR VARKİ DIŞI İMRENDİRECEK KADAR HOŞ İÇİ İSE İĞRENDİRECEK KADAR BOŞ saygılarımla 1 yılda 60 bin soru çözüyorlar İzmir de sekiz yıldır faaliyet gösteren FEM Özel, dokuz kişilik dersliklerde verdiği eğitime ek olarak yılda 150 saat özel ders veriyor. Dershanelerin kişilik sınıflarda verdiği eğitimi 9 kişilik dersliklerde sürdüren FEM Özel, iki yıldır da Randevulu Ek Ders Ofis Katılım Sistemi (REDOKS) ile haftada 6, yılda 150 saati aşkın süre öğrenciye özel ders veriyor. FEM Özel, ayrıca Ödev Kontrol Sistemi(ÖKS) ile öğrencilerin başarılarını artırıyor. Yılda ortalama 60 bin soru çözen öğrenciler, aynı zamanda 800 ü aşkın yaprak test çözüyor. Öğrencileri 19 kitaptan oluşan, konu anlatımlı 'Simetrik Eğitim Seti' ile sınavlara hazırlayan FEM Özel, ayrıca bireysel takip kapsamında Ödev Kontrol Sistemi(ÖKS) ile öğrencilerin başarılarını artırmayı hedefliyor. ÖKS kapsamında 15 günde bir öğrenci ve velisi ile görüşen eğitim koçu, öğrencinin anlayamadığı konulara yoğunlaşarak boşluk oluşmasına fırsat vermiyor. "REDOKS VE ÖKS İLE HAZIRLIYORUZ" FEM Özel in gerçekten özel olduğunu, bu bilinçle öğrencileri geleceğe hazırladıklarını belirten FEM Özel Müdürü Arif Kurtgözü, bu kapsamda öğrenmeyi kolaylaştıracak her türlü eğitim materyalinden faydalandıklarını söyledi. Bunların başında akıllı tahta sistemi ile öğrencinin birebir konuları görsel efektler eşliğinde irdeleyebildiğini aktaran Kurtgözü, bunun yanında RE- DOKS ve ÖKS nin de öğrencilerin gelişimine önemli katkı sağladığını ifade etti. Öğrencinin REDOKS ile istediği günde, istediği öğretmenden özel ders alabildiğini belirten Kurtgözü, bu sayede öğrencinin okulda veya terste anlayamadığı bir konuyu birebir öğrenme imkanı bulduğunu söyledi. Bir diğer yeniliğin ise ÖKS olduğuna dikkat çeken Fem Özel Müdürü Arif Kurtgözü, ÖKS ile de öğrencinin derslerini zamanında çalışıp çalışmadığı, doğru anlayıp anlamadığının izlendiğini kaydetti. "YILDA 710 SAAT DERS VERİYORUZ" Dershanelerin yılda saat eğitim vermesine karşın FEM Özel olarak 9 kişilik sınıflarda 710 saat ders verdiklerinin altını çizen Kurtgözü, İnternet ortamında randevu alan öğrenci, sorularını birebir sorabiliyor. Derste anlayamadığı konuları tekrar dinleme imkânı bulabiliyor. Hafta içinde istediği konudan 40 dakikalık altı özel ders alabiliyor. Bu da yılda 150 saate karşılık geliyor. Piyasada bir saatlik özel dersin ücreti lira arasında. Bütün branşlardan özel ders almanın maliyeti 20 bin lirayı geçiyor. Biz bu ihtiyacı daha uygun bir ücretle karşılamakla beraber özel derste yapılamayacak birçok şeyi de yapıyoruz. Türkiye geneli sınavlarla yarış havası oluşturuyoruz. Sınav sistemi, ders çalışma teknikleri, motivasyon seminerleri veriyoruz, Bunun dışında Z-Kitap (Zenginleştirilmiş Kitap) dediğimiz ders animasyonlarıyla dolu dijital yayınımız var." şeklinde konuştu. FEM Özel i tercih eden öğrencilerin eğitim kalitesinden memnun kalacağını ve birçok yenilikle tanışacaklarını ifade eden Kurtgözü, erken kayıt döneminin şubat ayında tamamlanacağını kaydetti. Kurtgözü, Bildiğiniz gibi bizim dersliklerimiz 9 kişilik gruplardan oluşuyor. İstesek de 10. öğrenciyi alamıyoruz. Bu sebeple kontenjanlarımız sınırlı. Çünkü geçen yıldan alt sınıflarda okuyan öğrencilerimiz var ve bu sene de kayıtlarını yenileyerek bir üst sınıflara geçtiler. Bu sebeple kontenjanımız yaklaşık 150 kişi." diye belirtti. (CİHAN) sadece vatandaşa yedireceğiz! Kentsel dönüşüm rantının birilerine değil halka gideceğini söyleyen Kocaoğlu, isim vermeden Yıldırım'ı da eleştirdi. Kendisinin yerli Yıldırım'ın ithal aday olduğunu söyleyen Kocaoğlu, "Ben seçime 3-5 gün kala İzmir'e yerleşmiş biri değilim" dedi MÜCAHİT DALKARA B ayraklı da konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentin gelişmesinden doğan rantı bölge insanına verecek bir dönüşüm politikası izlediklerini söyledi. Kent gündemine taşınan ithal aday söylemlerine de değinen Başkan Kocaoğlu, Ben İzmirliyim. 45 yıldır İzmir deyim. Burada iki çocuk büyüttüm, ticaret yaptım. Bütün dostlarım, herşeyim burada diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Bayraklı Belediyesi tarafından yapılan Murat Çobanoğlu Parkı ile Osmangazi Mahallesi Parkı nın açılışını gerçekleştirdi. Vatandaşlar tarafından yoğun sevgi gösterileri ile karşılanan Başkan Kocaoğlu, törende yaptığı konuşmada, İzmir Büyükşehir Belediyesi nin kentsel dönüşüm prensiplerini anlattı. Kentsel dönüşüm yapılacak bölgede vatandaşları komşusundan, çarşısından ayırmak istemediklerini belirten ODTÜ, NATO ya aday üyelik başvurusu yapan Moldovalı yetkililere siber güvenlik eğitimi düzenledi. NATO Yeni Güvenlik Sorunları Dairesi Stretejiler ve Projeler Başdanışmanı Gaul, "Türkiye, önemli bir rol üstleniyor. Bu rolü takdir ediyoruz" dedi ODTÜ, NATO ya üyelik başvurusu yapan Moldovalı üst düzey güvenlik çalışanları ile sistem yöneticilerine NATO'nun yürüttüğü Barış ve Güvenlik İçin Bilim Programı" kapsamında, "siber güvenlik" kursu verdi. ODTÜ Enf Enstitüsünde kursu yakından izleyen NATO Yeni Güvenlik Sorunları Dairesi Stratejiler ve Projeler Başdanışmanı Michael F. Gaul, siber savunmanın NATO'nun gündemindeki önde gelen konular arasında bulunduğunu ifade etti. NATO'- nun Lisbon ve Chicago toplantılarında da siber savunmanın derinlemesine incelendiğini, konunun NATO'nun strateji konseptinin bir parçası olduğunu dile getiren Gaul, şöyle devam etti: "NATO, öncelikle kendi ağlarını korumaya ve kendi ağlarını saldırılara karşı güçlendirmeye odaklanıyor. Ek olarak, müşterek güvenlik konsepti başlığı altında Moldova gibi ortak olduğumuz ülkelerle de işbirliği içerisindeyiz. Çünkü siber güvenlik küresel bir konu ve küresel tehditler içeriyor, bu sebeple ortaklarımızın da ağlarını güçlendirmesi anlamlı. Özellikle bazı ortak ülkelerin ağları bizim ağlarımıza operasyonal ve görev temelli bağlı durumdalar." Gaul, daha önce Afganistan, Karadağ ve Makedonya'dan gelen uzmanlara düzenlenen eğitimin, Moldovalı uzmanlara verildiğini belirterek, "Burada eğitim hakkında çok iyi izlenim aldık. Birleşik Devletler, Kanada, Birleşik Krallık'tan ve ortak ülkelerden konu hakkında özel Başkan Kocaoğlu, İkinci amacımız, kenti bozmadan, fazla yoğunluk vermeden ama bina maliyetinin haricindeki ekonomik değeri olduğu gibi kuruşuna dokunmadan orada yaşayan insanlarımıza vermektir. Yüzde 100 ünü vermektir. Bu iki ilke ile hareket ediyoruz. Her türlü çalışmamızı yapıp, engellemelere de Bayraklı Belediye Başkanımızla birlikte göğsümüzü siper ederek kent dönüşümünü gerçekleştireceğiz. İzmir i bu asrın değil gelecek asrın kent dönüşümüne kavuşturacağız. 60 senede yokluk içerisinde kurulan bu kenti, 60 sene sonra bir daha problem olmayacak şekilde yolundan otoparkına, ibadethanelerden kent ormanlarına, büyük parklara dönüştürecek şekilde planlamamızı yapıyoruz diye konuştu. Kent dönüşümüne en çok ihtiyacı olan bölgelerin başında Bayraklı nın geldiğini hatırlatan Başkan Kocaoğlu konuşmasına şöyle devam etti: Biz Başkanımızla birlikte kent dönüşümü ile ilgili mükemmel bir çalışma yaptık. Bayraklılı hemşehrilerimizin önüne ODTÜ'den Nato'ya siber güvenlik dersi koyduk. Yerel seçim sürecinde anlaşmalar bir sıkıntıya girdi. Bu doğal. Seçimin verdiği atmosferle herkes kendine göre biz şöyle, biz böyle yapacağız diye Bayraklı sakinlerinin kafasını karıştırıyor. Seçimden hemen sonra bu çalışmalarımıza yoğun bir şekilde hız vereceğiz. Vermek zorundayız. Hem denize hem Manisa ya bağlandı Bayraklı nın geçen beş yıllık sürede önemli sorunlarını çözdüklerini belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Bayraklı nın tepesinde Ekrem Akurgal Rekreasyon Alanı nı açtık. Burada Kent Koleji ni kurduk. Meslek eğitimi yapıyoruz. Gençlerimiz spor yapıyor. Yıllardır konuşulan Yüzbaşı İbrahim Hakkı Caddesi ni açtık. Şimdi bu caddeyi bir yandan Altınyol a yani sahile diğer yandan da Bornova Belediye Başkanımızla birlikte 57. Topçu Tugayı na, yani Manisa Yolu na bağlıyoruz. Böylelikle trafik daha da rahatlayacak. diye konuştu. Kent Koleji geliyor Düz lise mezunlarını meslek sahibi yapacak Kent Koleji nin de açılacağı müjdesini veren Başkan Kocaoğlu, Şuanda geçici olarak Ekrem Akurgal Rekreasyon Alanı nda kurulan Kent Koleji nin ihalesini yaptık. Eski DGM binasında projemizi hayata geçiriyoruz. Burada meslek sahibi olmayan düz lise mezunu gençlerimizin turizm, hizmet sektöründe, sanayide değerlendirilmesini sağlayacağız. Özel sektörle birlikte onlara pratik de yaptırarak sektörde ihtiyaç olan elemanı yetiştirip, nitelikli eleman haline getirip iş bulma olanağını sağlayacağız dedi. İzmirliyim.. Başkan Kocaoğlu, İzmir in gündemine taşınan ithal aday söylemlerine de değindi. İktidar partisi adayının Aziz Kocaoğlu da İzmirli değil göndermesine yanıt veren Başkan Kocaoğlu, Ben İzmir e 1968 senesinde geldim. 45 yıldır İzmir deyim. Ben hiçbir zaman İzmir doğumluyum demedim ama İzmirliyim. Burada iki çocuk büyüttüm, ticaret yaptım. 45 yıldır bütün dostlarım, herşeyim burada. Ben İzmirliyim diye konuştu. Karabağ, dolar değil doğa yeşilcisiyiz Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, Osmangazi Mahallesi nde hizmete aldıkları parka efsane başkan İhsan Alyanak ın ismini vermek istediklerini söyledi. Yeşil alanlarını AVM yapmayı düşünen zihniyetin çocukları olmadığını belirten Karabağ, Göreve geldiğimizden günden beri 30 tane park yaptık. Büyükşehir Belediyemiz 90 bin metrekarenin üstünde Ekrem Akurgal Rekreasyon Alanı nı ve Yüzbaşı İbrahim Hakkı Caddesi nde yüzbinlerce mektrekare yeşil alan yaptı. Yine Soğukkuyu Mahallesi ne yeşil alanlar yaptı. Büyükşehir Belediyemizle birlikte yeşil alan miktarlarını artıracağız. Biz yeşilciyiz. Biz dolar değil doğa yeşilcisiyiz diye konuştu. deneyimleri olan Gürcistan'dan uzmanlar tarafından hazırlanmış mükemmel bir ders programına sahip olduğunu düşünüyorum. Aldığımız geri bildirimler de oldukça olumlu. Bu sebeple burada olma şansına sahip olmaktan memnunum" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin NATO'nun "Barış ve Güvenlik İçin Bilim" programı kapsamındaki bu eğitimleri organize ederek önemli bir rol üstlendiğine işaret eden Gaul, "Bu rolü takdir ediyoruz. Bugün burada olmaktan ve eğitimin kalitesini görmekten mutluyum" diye konuştu. -ODTÜ'de 18 yıllık bilgi birikimi ODTÜ Enformatik Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nazife Baykal da ODTÜ'deki siber güvenlik eğitimlerinin daha önce Afganistan, Makedonya ve Karadağ dan katılan sistem yöneticilerine yönelik düzenlendiğini ifade etti. Bu yılki eğitimlere ise Moldovalı siber güvenlik uzmanları ve sistem yöneticilerinin katıldığını bildiren Baykal, eğitimlerin NATO nun önemli projeleri arasında yer alan "Barış ve Güvenlik İçin Bilim" programı kapsamında yürütüldüğünü söyledi. Türkiye de bu program kapsamındaki desteklerle siber güvenlik gibi önemli bir alanda eğitim olanağı yaratıldığına işaret eden Baykal, siber güvenlikteki 18 yıllık bilgi birikimleriyle NATO'ya üye olmaya aday ülkelerin Siber Olaylara Müdahale Ekipleri'nin eğitildiğini belirtti. ODTÜ'nün bu eğitimlerle NATO'ya kendini kanıtladığını bildiren Baykal, "NATO bu eğitimleri başka bir yerde de verebilirdi. Ama bu eğitimler için Türkiye seçiliyor. Dört ülkede kritik hükümet alanlarında çalışan kişileri eğittik ve bu eğitimi vermekten de gurur duyuyoruz" dedi. -Savaşlar siber dünyada Baykal, savaşların siber dünyada sürdürüldüğünü, kişilerin, kurumların ve devletlerin şahsi ve gizli bilgilerinin izinsiz olarak internet üzerinden dağıtıldığını ve bilgisayar vandalizminin yaygınlaştığını, bilgisayarların robot ağlarına dönüştürüldüğünü, zombileştirildiğini ifade ederek, bu nedenle siber güvenlik eğitimlerinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Türkiye nin Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı'nın yayımlanmasıyla ulusal düzeyde sorumluluk ve yetkilerin tanımlandığına işaret eden Baykal, Siber Olaylara Müdahale Merkezinin kurulmasıyla da konunun üst düzeyde ele alındığını kaydetti. ODTÜ'nün bu alandaki çalışmalara katkı sağlamak için yüksek lisans ve doktora eğitimlerine devam ettiğini anlatan Baykal, "Siber güvenlik alanında, uluslararası işbirliklerinin büyük önemi var. Çünkü sorun, tüm dünyayı ilgilendiriyor. Bu bağlamda, bu kursun önemli bir işlev yüklendiğine inanıyorum. Bu yıl dördüncüsünü düzenlediğimiz bu eğitim etkinliği, aynı zamanda Enstitümüzün, siber güvenlik alanında rüştünü ispat ettiğinin de bir göstergesi. Enstitü olarak, bundan gurur duyuyoruz" diye konuştu. (AA) O dereler artık korku salmayacak İZSU, aşırı yağışlarda bölge halkına endişeli anlar yaşatan Urla nın Tabaklar Bozyaka derelerini ıslah etti. Çalışmalar kapsamında korkuluk yapılarak güvenli hale getirilen derelerdeki taşkınlar da önlenmiş oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, yağışlı havalarda sıkıntı yaratan derelerde ıslah programını sürdürüyor. Çalışmalar kapsamında dere tabanları betonlanıyor, yan duvarları yükseltilerek korkuluk takılıyor. Böylelikle dereler, yayalar ve araçlar için de güvenli hale getirilmiş oluyor. İZSU son olarak Urla nın Tabaklar Deresi ile yine aynı ilçenin Denizli Mahallesi nden geçen Bozyaka Deresi ni ıslah etti. Bozyaka Deresi ve yan kollarında da gerçekleştirilen toplam 2 kilometrelik çalışmaları kapsamında ayrıca, yaklaşık 1.5 kilometre uzunluğunda kanalizasyon hattı döşendi. 1 milyon 317 bin liraya mal olan çalışmalar çerçevesinde dere kenarlarına korkuluk da yapıldı. İZSU, Urla Tabaklar Deresi nin sahil kısmından kaynağına doğru 760 metre, kaynağından itibaren de 770 metre olmak üzere toplam 1530 metrelik bölümünde ıslah çalışması gerçekleştirmiş oldu. Dere tabanı betonlanarak dere kenarlarına taş duvar yapıldı. Tabaklar Deresi ıslahı için de yaklaşık 1 milyon liralık yatırım yapıldı. İki derenin ıslah edilmesiyle birlikte yağışlarda yaşanan taşkınlar sona ererken, dereler düzenli ve güvenilir hale getirildi. (HABER MERKEZİ) Türk akademisyenlerin rekorunu kıran çıkmadı DPÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Karaca, "Pinpon topunu 2,5 metre yükseklikteki hedefe, 0,20 salisede fırlatarak birinci olduğumuz NASA'nın proje yarışmasında, üç yıldır rekorumuzu kıran olmadı" şeklinde konuştu Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Eğitim Fakültesi Fen Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yunus Karaca, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) proje yarışmasında, pinpon topunu 2,5 metre yükseklikteki hedefe, 0,20 salisede fırlatıp rekor kırarak birinci oldukları, bu rekoru üç yıldır kıran çıkmadığını söyledi. Karaca, yaptığı açıklamada, NASA tarafından 1998 yılından beri her yıl Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) düzenlenen ''Hedefe Tek Atış'' proje yarışmasına birçok ülkenin davet edildiğini bildirdi. Geçen yılki konseptin, golf topunun 1,5 metrelik mesafedeki hedefin içine en hızlı gönderen cihaz üzerine olduğunu anlatan Karaca, şöyle konuştu: "Her yıl farklı bir nesneyi fırlatma yarışması yapılıyor. Golf, pinpon ve benzeri nesneler oluyor. Her yarışmacıya tek bir şans verilip, bu görevi en kısa sürede başaran ekip yarışmayı kazanıyor. Bu yıl da golf topuyla bu yarışma düzenlendi. DPÜ'den 3 öğrenci ve 3 öğretim üyesinden oluşan bir ekip kurduk. Ekibimize 'DUM-TECH' ismini verdik. Bu konseptin standartları için arkadaşlarımızla 2,5 ay kadar çalıştık. Ekibimizle yaptığımız prototipte, 1,5 metre mesafedeki yatay bir düzlem üzerinde bulunan hedefe, en kısa sürede fırlatma işini gerçekleştirecek cihazı ürettik." - "Zafer"le zamana karşı yarıştılar "Zafer" adını verdikleri cihazla yüzlerce yarışmacının katıldığı California'daki elemelerde finale kaldıklarını belirten Karaca, "Finale kalan 33 cihaz arasına girdik. Geçen yılki yarışmada 'Zafer' adlı cihazımızla final kalıp, 'fırlatma teknolojileri' dalında geliştirdiğimiz projeyle zorlu bir mücadele sonunda üçüncülük kupasını kazandık. Bizim takımımız, bu yıl üçüncü olurken, birinci ve ikinciler ABD'den çıktı. Bu yarışmanın en büyük özelliği, saliselere karşı yarışmamızdı" ifadesini kullandı. Karaca, 2010'daki yarışmada ise Türk akademisyenler olarak büyük başarı elde ettiklerini kaydeden Karaca, "Serbest kategoride bu yarışmaya katılmıştık. NASA'nın bu yarışmayı mühendisler için beyin fırtınası potansiyellerinin canlı tutulması amacıyla düzenlediği ve 1998'den bu yana her yıl yapılan yarışmada, itme hızı ve teknolojisi geliştiriliyor. Pinpon topunu 2,5 metre yükseklikteki hedefe, 0,20 salisede fırlatarak birinci olduğumuz NASA'nın proje yarışmasında, üç yıldır rekorumuzu kıran olmadı" diye konuştu. Karaca, benzer birçok projelerinin olduğunu sözlerine ekledi. (AA) İkizine ikinci kez umut oldu Afyonkarahisar'da yaşayan 7 yaşındaki lösemi hastası Gülşen Süğlün, tedavisi nedeniyle 1.5 yıldır ayrı yaşadığı ikizinden alınacak iliğin ikinci kez kendine nakliyle hayata tutunmaya hazırlanıyor Afyonkarahisar'da yaşayan 7 yaşındaki lösemi hastası Gülşen Süğlün, tedavisi nedeniyle 1.5 yıldır ayrı yaşadığı ikizinden alınacak iliğin, kendisine ikinci kez nakliyle hayata tutunmaya hazırlanıyor. Mehmet ve Fadime Süğlün çiftinin, dünyaya gelen ikizlerinden Gülşen, 5.5 yaşında lösemi hastalığına yakalandı. Afyon Kocatepe Üniversitesi Hastanesinde tedavisine başlanan ardından Ankara'daki hastaneye sevk edilen Gülşen'e, 1 yıllık tedavinin ardından ikizi Hüseyin'den alınan ilik nakledildi. Hastalığı bir ay sonra tekrarlayan Gülşen, ikizinden alınacak iliğin ikinci kez nakli için 6 aylık sürenin geçmesini bekliyor. Baba Mehmet Süğlün, yaptığı açıklamada, kızına lösemi teşhisinin Afyon Kocatepe Üniversitesi Hastanesinde konulduğunu söyledi. Daha sonra kızının tedavisinin Ankara'da devam ettiğini anlatan Süğlün, şöyle konuştu: "Kızımın tedavisi Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde devam ediyor. İkizi Hüseyin ile ilikleri yüzde 96 uyduğu için nakil yapıldı. Ancak nakil gerçekleştirildikten bir ay sonra çocuğumun hastalığı nüksetti. Şimdi yeniden tedaviye başlandı. Doktorlar, bize Türkiye'de ilk kez böyle bir durumla karşılaştıklarını söyledi. İkinci kez ilik nakli için ilk nakilden en az 6 ay süre geçmesi gerekiyormuş, onu bekliyoruz. Çocuğumun tahlilleri, İsviçre'ye kadar gönderildi. Milyarda bir gerçekleşen olay, benim çocuğumda görüldü." Süğlün, ailece yaşadıkları zorluklardan bahsederek, "Çocuklarım perişan oldu. İkizlerim dışında Yağmur adında bir kızım daha var. Yağmur köyde kayınvalidemin yanında, Gülşen eşimle Ankara'da hastanede, Hüseyin de benimle kalıyor. Özel sektörde çalışıyordum. Sık sık izin alıp, Ankara'ya gidip geldiğim için işten çıkarıldım. Şu anda işsizim. Eşim, bana 'iş bul, sigorta bizim için önemli' diyor. İş başvurusu yaptığım zaman durumumu anlatıyorum ama hala iş bulamadım. Tek isteğim, çocuğumun iyileşmesi ve tedavisinin devam ettirmek için sigortalı bir işe girmek" dedi. - "Kardeşim, iyi ol da gel" İkizlerin birbirini özlediklerini ve sadece telefonla görüşebildiklerini dile getiren Süğlün, şöyle devam etti: "İkizler bugüne kadar hiç ayrılmamışlardı. Bu yaşa kadar birlikte zaman geçirdiler, birlikte büyüdüler. Şimdi birbirlerini arıyorlar. Gizli gizli ağlıyorlar. Ben ne kadar baba şefkati göstersem de anne kadar olmuyor. Oğlum Hüseyin, eşim ikizinin yanında kaldığı için 'Anne seni çok özledim' diye rüyasında sayıklıyor. 1.5 yıldır anne şefkatinden mahrum kaldı. Çocuklarım, telefonda konuşurken Gülşen, 'ben iyi olmayacağım' diyor. Hüseyin, 'iyi olacaksın' diyor. Telefonda sürekli görüşüyorlar. Hüseyin, okuma yazma öğrendikten sonra ilk olarak 'Anne seni çok seviyorum. Kardeşim iyi, ol da gel. Yine bahçede bisikletimize binelim, birlikte oynayalım' diye yazmıştı. Şimdi Ankara'da kızımın tedavi gördüğü hastaneye arada bir Hüseyin'i de götürüyorum ama içeriye giremiyoruz. Dışarıdan camlardan görüşüyoruz. Camdan ilgi gösteriyoruz." (AA)

9 SAYFA 10 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Susurluk günlerine doğru gidiyoruz 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrası bürokraside süren tasfiye ve kıyımlar hız kesmeden sürüyor. İlk etapta Emniyet Teşkilatı hallaç pamuğu gibi dağıtıldı. Bugün itibariyle 3 binden fazla polis görevden alındı. Mersin'deki gibi bakanın talimatını yerine getiren polisler bile kıyıma uğruyor. Her ne kadar İçişleri Bakanı Efkan Ala, yaşananları 'rutin' olarak tanımlasa da 'aklıselim hiç kimse' yaşadıklarımızı öyle görmüyor. Daha önce bu köşede emniyetin şalter indirdiğini, PKK masasının boşaldığını, istihbaratın çalışamaz hale getirildiğini, kaçakçılık ve mali şube gibi birimlerin lağvedildiğini yazmış ve bu durumun Türkiye için büyük riskler barındırdığını anlatmıştım. Susurluk öncesine dönüyoruz Bu aşamada gelin biraz hafızaları tazeleyelim. TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu ve Kutlu Savaş'ın Susurluk Raporları'na bir göz atalım. Her iki raporun tespit ve öneriler bölümü bahsettiğim riske ışık tutacak ayrıntılar taşıyor. Hatırlanacağı gibi, Susurluk süreci; terör ve mafya örgütlerinin birbirleriyle olan ilişkileri, devlet görevlilerinin bu örgütlerle mücadelede kullandıkları kanun dışı yöntemler ve kurdukları gayrimeşru ilişkilerle ülkede tam anlamıyla kaos ortamının hakim olduğu bir dönemdi. Terör ve mafya örgütleri ülkeyi kaosa sürükleyen suçları rahatlıkla işlerken, adli soruşturma birimleri önlem almada yetersiz kalıyordu. TBMM ve Kutlu Savaş raporları bu süreçten çıkış için adli soruşturma birimlerinin güçlendirilmesini önermişti. Aslı Aydıntaşbaş MİLLİYET GAZETESİ Büyükelçiler ne yapsın? Malum, Başbakan Erdoğan geçen hafta Türkiye nin yurtdışında görev yapan büyükelçilerine ödev verdi: Gidin tüm dünyaya cemaati şikâyet edin, yolsuzluk soruşturmalarının darbe girişimi olduğunu anlatın: Son dönemde 17 Aralık rüşvet kılıfı adı altında hükümete yönelik bir darbe girişimidir. Hiç kuşkusuz bu bir darbedir. 17 Aralık tan beri o malum örgüt ve medya uzantıları ülkenin ekonomisine darbe vurmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Türkiye nin demokrasi yürüyüşünü engellemek istiyorlar. Bu hainlikten başka bir şey değil. Biz burada nasıl oyunu bozduysak, dışarıda da siz bozacaksınız. Bunları anlatacaksınız. Ne gerekiyorsa adımlarını atacaksınız. (...) Size büyük görev düşüyor. Muhataplarınıza doğruları anlatmanız, bunun bir yolsuzluk operasyonu değil, bir darbe girişimi olduğunu anlatmanız gerekmektedir. ABD de aktifler Zavallı büyükelçiler, ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar... Eskiden Gidin Ermeni terörünü, PKK terörünü anlatın diye talimatlar vardı. Ve tabii askeri vesayet dönemlerinde de Gülen hareketi irticai tehdit sayıldığı için yurtdışı temsilcilikler de cemaatle sıkı fıkı olmaktan çekinirlerdi. Ama ilk kez Gidin onları anlatın diye direk bir talimat var. Üstelik çok değil daha daha birkaç yıl önce Dışişleri nin dış birimlerine Gülen hareketinin STK ve okullarına yardımcı olunması yönünde talimat gitmişti. Unutmayın, bu global bir hareket. Kamboçya dan Teksas a dünyanın her yerinde Gülen okulları var. Hizmet hareketinin kendi iddiası, sayının 1200 civarı olduğunu yolunda. Dışişleri jargonunda bu okullara Türk okulları deniyor. Son yıllarda Dışişleri mensuplarının kendi çocuklarının bu okullara göndermesi önündeki geçmiş yasak da kaldırıldı, hatta elçilerden okullara kol kanat germesi istenmişti. Şimdi kuşkusuz bu karar geri çekilecek. En büyük sıkıntı, Afrika, Balkanlar ve ABD de yaşanacak. Anlatayım... ABD de Gülen grubuna bağlı STK lar, özellikle de TUSKON, son yıllarda Türkiye nin gayri resmi lobi ajansı gibi hizmet vermekteydi. Sadece Washington da Gülen grubuna yakın 3 think-tank ve STK var. Hükümetin teşvikiyle, Brookings gibi kurumlarda Türkiye çalışmalarına bağışla destek veriyorlar. Gülen hareketi Washington da o kadar aktif ki, artık Amerikan dış politika çevrelerinde onlar için İngilizce bir terim bile var: Gulenist. Örneğin TUSKON, Kongre de Türkiye nin istediği ya da istemediği tasarılarla ilgili lobi faaliyeti yürütüyordu. Gülen STK ları, Dışişleri yle koordineli olarak bazı Kongre üyeleri ya da yardımcılarına Türkiye gezileri düzenliyordu. Muhafazakar tahmine göre, milletvekilinin ofisiyle bağlantıları var. Şimdi ne olacak? Keza Brüksel de aynı. Bakanların ağzından bizzat bazı faaliyet ve lobi çalışmalarını TUSKON a devrettiklerin duymuşluğum var. Şimdi ne olacak? Bizim elçiler gidip, daha düne kadar kendi rezidanslarında verdikleri resepsiyonlarda boy gösteren cemaat mensuplarını Batılılara Sakın onlarla konuşmayın. Onlar meğerse darbe yapıyormuş diye kötülemek zorunda mı kalacak? Peki ya Afrika? Türkiye nin Afrika açılımı, Gülen hareketiyle koordineli, biraz da onların önünü açmak için dizayn edilmişti. Birçok tırı vırı Afrika ülkesinde elçilik açmamızın nedeni, oradaki Türk okullarını da desteklemek ve bu sayece Ak Parti-cemaat ortaklığıyla zaptedilemez emperyal hayallerimizi bir nebze de olsa tatmin etmekti. Bazı u- fak ülkelerde, okullar elçiliklere, elçilikler okullara destek oluyor. Okullardan desteğimizi çekeceksek, Afrika yı kolonileştirme hülyalarımız ne olacak! Balkanlarda ve bazı Asya ülkelerinde, Gülen okulları o ülkedeki siyasi elitin çocuklarını okutuyor. Şimdi mesela elçilerimiz o ülkenin bakanına gidip, Oğlunuzu hemen o okuldan çekin. Onlar meğerse Haşhaşin miş falan mı demek durumunda kalacak? Bir de, Türkçede kulağa nasıl geliyor bilemiyorum ama Gezi den bu yana iktidar dünyasında devreye sokulan darbe söylemi, İngilizceye çevrildiğinde Batılılara, saçma geliyor. Dili değiştirmek... Aman içerideki propagandistlerin dinmeyen alkışları sizi belagat sarhoşu yapmasın. Ben bir dost olarak söylüyorum: hükümetin paralel devlet dediği olguyla mücadele ederken kullandığı dil ve argümanlar, Batılıların gözünde ha bire Siyonist Yapı dan söz eden Ahmedinejad ın çılgın üslubunu andırıyor. Dünyaya kendinizi anlatmanız, gittikçe zorlaşıyor. Gezi ye darbe girişimi demiş olmak, yolsuzluklara karşı meşru bir zemin yakalayamamış olmak, bütün bunları yaparken de araya ABD elçisinden OTPOR ve Lufthansa ya kadar her türlü komplo teorisini katmış olmak, dünya kamuoyunda iktidarın elini çok zayıflatıyor. Özetle, Başbakan ın konuşmalarının İngilizce tercümesi, Başbakan ın yapmak istediklerine desteği imkânsız hale getiriyor. Maalesef dünya o konuşmaları algılamıyor; kıs kıs gülüyor. İşte tüm bunlardan dolayı iktidara daha sofistike bir dil ve strateji belirlemeleri yolunda naçizane bir tavsiyem var. Başbakan ın salı günü Brüksel e giderken yapabileceği en iyi manevra, metin yazarlarının tümünü Ankara da bırakıp, yine o sevmediği monşerlerin tavsiyelerine kulak asmak olur... Dünyadan kopmak istemiyorsak, her şeyden önce, bu dili değiştirmek lazım SONDAKiKA GAZETESİ >>10 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ 2beı bl e4sraae2tbce1u 3aPe2tbke2amO 0u7 r u Bu kapsamda mafya tipi suçlar DGM kapsamına alındı Sayılı Yasa ile çıkar amaçlı örgütlere karşı kolluğa geniş yetkiler tanındı. Bir yandan da emniyetin KOM (Kaçakçılık-Organize) birilerine yatırım yapıldı. 'Temiz personel' uygulaması kapsamında yönetmelik değişikliği yapılarak KOM branşına giriş özel şartlara bağlandı. Ertuğrul ÖZKÖK HÜRRİYET GAZETESİ O geceyi hiç unutmayacağım. Adem Yavuz ARSLAN BUGÜN GAZETESİ O gece hepimiz oradaydık 2004 yılı Aralık ı 17 ye bağlayan uzun gecenin sabahına doğru... Ben ve eşim Tansu Brüksel den gelen karar üzerine ayağa fırlayıp birbirimize sarılıyoruz. Avrupa Birliği, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini başlatma kararı almış. Gülümsün ün sevinç çığlıklarını işitiyoruz. Türkiye nin 150 yıllık Batı yürüyüşü, sonunda aydınlık bir yola giriyor. * * * O sırada telefonumuz çalıyor. Arayan kayınvalidem Perihan O- ral.. Ḃaba tarafından CHP li bir aile... Eşi Hüdai Oral, 5 dönem CHP milletvekilliği yapmış. Türkiye nin ilk Enerji Bakanı. Anayasa Komisyonu Başkanlığı, Meclis Başkanvekilliği yapmış. Kayınpederi Hulusi Oral, Çanakkale de savaşmış. Kurtuluş Savaşı na katılmış, tek parti döneminin CHP Denizli il başkanı. Milletvekilliği de yapmış. İşte böyle bir ailenin kızı Perihan Oral... Sevinçten ağlıyor... Kendisi için değil, bizler ve torunları için ağlıyor. Ve benden şunu istiyor: Bu insanlara kızıyordum ama lütfen Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül e benim adıma, Türkiye adına teşekkür et... * * * Erdoğan ve Gül Ankara da büyük coşkuyla karşılanıyorlar. Başbakan havaalanında hayatının en sıcak konuşmalarından birini yapıyor: Geleceğimiz aydınlık olsun, her şey Türkiye için. Aydınlık yarınların çağdaş Türkiye si için çıktığımız yolculukta müzakere tarihini aldık diyor. AB üyeliği için 1963 yılından itibaren mücadele eden bütün liderlere samimi ve sıcak bir mesaj gönderiyor: - Bunların hepsinde de birçok siyasi liderin emeği oldu. 59 uncu hükümetin başbakanı olarak hepsine milletim, hükümetim adına teşekkür ediyorum. - Bundan sonra ülkemizde demokrasi daha farklı bir şekilde güç bulacaktır diyor. - Hak ve özgürlükler daha yoğun bir şekilde uygulama alanı bulacaktır diyor. - Türkiye, modern, çağdaş ülkeler arasındaki yerini zaten almaya başlamıştır ve alacaktır diyor. CHP ye teşekkür ediyor ve bir şey daha söylüyor: - Sivil toplum örgütlerine, Türkiye basınına, dün gece ve öncesinde yaşadığımız tabloda onların da bizimle yaşadığı heyecan nedeniyle şahsım ve hükümetin adına teşekkür ediyorum... Sözlerini şöyle bitiriyor: Artık içine kapalı bir Türkiye yok. Dünyayla bütünleşen bir Türkiye var... Biz evde birbirimize sarılıyoruz. Türkiye sımsıkı birbirine sarılıyor. Cumhuriyet in Biz kaynaşmış, bütünleşmiş bir milletiz ideali belki de tarihimizde ilk defa hakikat oluyor. * * * Teknik altyapısı güçlendirildi. Organize suçları analiz için TADOC kurulurken, personel uluslararası eğiteme yollandı. Mafyatik yapılara karşı KOM ve istihbarat işbirliği artırıldı sonrası atılan adımlar sayesinde sadece birkaç yıl içinde Türkiye'de tüm mafyatik örgütler ve suç yapıları çökertildi. Uyuşturucu baronları bir bir cezaevine yollandı sonrası ÖYM'ler ile İstihbarat/KOM işbirliği yasa dışı oluşumlara darbe üstüne darbe vurdu. Özetle, TBMM ve Kutlu Savaş raporlarında önerilen tavsiyelere uyuldu ve ciddi bir başarı elde edildi. 15 yıllık birikim dağıtıldı Fakat Ergenekon sürecinde birtakım çevrelerin, mahkemelerdeki bazı uygulamalar üzerinden başlattığı kampanya sonuç verdi ve ÖYM'ler kaldırıldı, KOM ve istihbarat hedefe kondu. 2010'a geldiğimizde Emniyet İstihbaratı açık hedef oldu. 2 yıl sonra da yapılan operasyonla adeta lağvedildi. Teşkilatın birikimi, hafızası birkaç ayda silindi. 17 Aralık'taki yolsuzluk operasyonunu hükümetin kendine yönelik darbe girişimi olarak algılaması/algılatması sonrasında ise mafyatik örgütlerle mücadele için eğitilmiş ve hatırı sayılır bir birikime ulaşmış KOM dağıtıldı. 15 yıllık birikim bir hafta içerisinde yok edildi. Öyle ki 3000'e yakın KOM uzmanı yerlerinden edildi. Bugünlerde polis tam bir kaos yaşıyor. Sabah işe giden akşama nerede olacağını bile bilmiyor. Özetle, Susurluk sürecinden Türkiye'yi çıkartan yargı, polis istihbarat ve KOM bir ay içinde etkisiz hale getirildi. Yapısı ve konumlanışı sebebiyle mafyatik örgütlerle mücadelede katkısı olmayan MİT ise son birkaç yıldır 'tamamen başka gündemler'in peşinde. Susurluk günlerinde dönemin iktidarı süreci okuyamamış, gerekli tedbirleri alamamıştı. Bu hatanın iktidarına mal olduğu da herkesin malumu. Bugünün siyasileri de süreci okumakta hata yapıyor. Yolsuzluk dosyalarını kapatmak için hata üstüne hata yapılıyor. Yanılmayı çok isterim ama bu kararlar ülkeyi tekrardan Susurluk atmosferine doğru götürür. Son bir not; kendi köyümüzde gözden uzakta yaşamıyoruz. Siz ülkenizden geçen silahlara, savaşçılara gerekli tedbirleri almazsanız başka ülkelerin istihbarat örgütleri dosyayı siyasilerinizin önüne kor. Nitekim bunun örnekleri yaşandı. O yüzden yolsuzlukları unutturmak için ürettiğiniz 'paralel yalanlara' sarılmak yerine gerçekleri görün. 'İçeriği belli olmayan malzeme' için 'ek bütçe' gibi girişimler muhalefetin dilinde Sonra arkası geliyor. Yine aynı coşku... Aynı heyecan, aynı umut, aynı birleşmiş Türkiye... Ve Cumhuriyet in 81 inci yıldönümünde, 29 Ekim 2004 günü önümüze harika bir fotoğraf düşüyor. Masanın başında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül oturuyor. Roma nın görkemli Campidoglia Sarayı nın büyük salonunda tarihi bir gün yaşanıyor. Türkiye, AB ye üye 25 ülke ve 3 a- day ülke ile birlikte Avrupa Anayasası Nihai Senedi ni imzalıyor. Öyle bir anayasa ki, insanlara din değiştirme özgürlüğünü de en açık i- fade ile tanıyor... Bir başka 17 Aralık, başka bir Türkiye ye uyanıyoruz ARADAN 9 yıl geçiyor ve bir başka 17 Aralık gününe geliyoruz. 17 Aralık AK Partili 3 bakanın oğlu ve bir bakanı hakkında yolsuzluk iddiaları patlıyor... Bir 17 Aralık gecesi demokrasi ve çağdaşlık yolunda yürüme andı içmiş ülkenin 9 yıl sonra ne hale getirildiği bütün dünyanın gözü önüne apaçık seriliyor. O 9 yılda neler olmuş, neler bitmemiş... Neler değişmiş? -Avrupa Anayasası nı imzalayan Türkiye, kendi sivil anayasasını yapamamış. -Çağdaş bir demokrasi diye yola çıkmış, otoriter ve baskıcı bir ara rejime dönüşmüş. -Batı ya doğru giderken, Ortadoğu nun kanlı sokaklarında kaybolmuş, kaybettirilmiş. -Avrupa şartlarını imzalayıp hukuk devleti olma sözü vermişken, bir anda özel yetkili mahkemelerin yarattığı engizisyona girmiş, Silivri de bir 21 inci yüzyıl Gulag ı kurulmuş. -Temiz bir Türkiye ideali ile yürümeye başlamış, en yukarıya kadar tırmanan bir yolsuzluk batağına saplanmış... -Herkesi kucaklayan, geçmişi ile barışık, geçmişine teşekkür etmeyi erdem sayan o çağdaş şahsiyet gitmiş, miladı kendisiyle başlatan, kendi dışında herkesi inkâr eden, dışlayan, horlayan, aşağılayan, herkese yukarıdan bakan bir nefret ve öfke seli, her gün televizyonlardan evlerimize fışkırıyor. -Çağdaşlık gömleği çıkarılmış, yeniden Milli Görüş gömleği giyilmiş. -İleri demokrasi nutukları atılırken, yargısını da iktidara bağlamaya hazırlanan bir dikta rejimine dayanmış. Bir o fotoğrafa bakın bir de buna ve söyleyin, değer miydi PEKİ kim değişmiş, kim değiştirmiş? 17 Aralık 2004 gecesi arkasında duran ve teşekkür ettiği millet mi, o gece ona övgüler düzen ABD, Avrupa, dünya mı... Yoksa kendisi mi... Yukarıdaki fotoğraflar kimin değiştiğini açıkça gösteriyor... Geriye, tarihin de soracağı şu trajik soru kalıyor: Değer miydi... Adına kibir denilen ve kötü şöhreti şu fani dünyada kalacak, h- esabı öteki dünyaya bırakılacak günahı bile bile işlemeye değer miydi... Hadi sizin sevdiğiniz o kefen ve birkaç metreküp mezar hendesesiyle sorayım... Kendi çevreniz dahil, bunca insanı kırmaya, dökmeye, aşağılamaya, hor görmeye... Üzerlerine polisinizi, yargınızı, Maliyenizi, istihbaratçınızı, telekulağınızı, eskisini bertaraf edip de yenisini kurduğunuz şu en derin devletinizi göndermeye, hayatlarını karartmaya... Değer miydi... İşte iki 17 Aralık... Biri Öteki İki şahsiyet... İki fotoğraf. O gün, Beraber yürüdük biz bu y- ollarda şarkısını, milli marş yapacak kadar omuz omuzaydık, kol kolaydık... Şimdi halimize bakın. Paramparça bir ulus, Ortadoğu da yüzü gözü patlatılmış, itibarı iki paralık edilmiş bir devlet, bütün dünyada kötü bir Ortadoğu diktatörlüğü olarak görülen feci bir mostra... Bir şu fotoğraflara bakın, bir de aynaya... Sonra kendi kendinize sorun... Bunca kırmaya, dökmeye... Değer miydi Ali BAYRAMOĞLU YENİŞAFAK GAZETESİ HSYK sadece bugünün meselesi değil 12 Eylül Anayasa'sından bu yana HSYK ya da yargının bağımsızlığı meselesi hiç bir zaman siyasetin gündeminden düşmedi referandumunda da ana mesele, yargının yapısı ve bağımsızlığıydı. Referandum sonrası yargıya ilişkin tartışma devam ederken, TESEV 2012 sonbaharında H- SYK üzerine bir yuvarlak masa toplantısı yapmıştı. Toplantıya Ahmet İnsel ve Mithat Sancar akademisyen sıfatıyla, Yücel Sayman İstanbul Barosu eski başkanı olarak katılmışlardı. YARSAV ve Demokrat Yargı'dan birer temsilci ile HSYK'nın kuvvetli ismi 1. Daire Başkanı İ- brahim Okur katılımcılar arasındaydı. Toplantıyı ben yönetmiştim. Toplantının tutanakları ve sonuç raporu daha sonra TESEV tarafından yayınlandı. TESEV'in toplantıyı yapma nedenlerinde birisi HSYK üzerine yapılan yoğun tartışmalar, yargısiyaset ilişkisinin aldığı biçimdi. Toplantının sonuç raporuna 2002 sonrasına ilişkin şu satırları yazmışım: "Yargı açısından ikili bir durum ya da işlevden söz etmek mümkündür. Bir yandan yargı kendi çapı ve çerçevesini aşan bir yoğunlukla siyasi sorunların siyasi nitelikli hakemi haline dönüşmüştür. Diğer yandan bu davaların yürütülebilmesi için özel yetkili mahkemeler ve özel yetkili savcılık düzenlemesiyle yargıya verilen o- lağandışı yetkiler, yargı kurumunu ve aktörlerini kendi başına bir güç merkezi haline dönüştürmüştür. Güç olmanın anlamı açıktır: Yargı-siyaset ilişkisi yer, mahkeme ve döneme bağlı olarak kimi zaman değişim kimi zamansa değişime direnç yönünde hukuk ve kanunun sınırlarını zorlayan bir şekilde ilerlemiş, en azından kamuoyunda bunun böyle olduğuna dair güçlü bir kanaat oluşmuştur. Bu çerçevede, savcıların ve hakimlerin "kim" olduğu, özel yetkili mahkemelerin ve savcılıkların "nasıl çalıştığı", hukuki sınırlarını aşıp aşmadığı önemli tartışma konuları haline gelmiştir. Özellikle 2010 yılına kadar olan ilk dönemde, yüksek yargı ve HSYK'nın eski siyasi seçkinlerden oluşan yapısı siyasi iktidar tarafından değişim sürecinin önündeki en büyük engel o- larak tanımlanmıştır. HSYK'nın adli süreçlere ve aktörlere yönelik pek çok girişimi ve hazırladığı terfi ve tayin kararnameleri, 2010 öncesinde bu kurum ve siyasi iktidar arasında tüm ülkeyi kuşatan ciddi gerginliklere yol açacaktır. Nitekim 2010 anayasa değişiklikleri, hükümet açısından özellikle HSYK ve yüksek yargının yapısının değiştirilmesi ve burada oluşan direncin kırılması amacını taşımıştır. AK Parti iktidarı değişim önündeki yargı engelini aşmak ve yüksek yargı üzerindeki "vesayeti kaldırmak" iddiasıyla ve temel olarak bu iddiayı merkez alan bir çerçevede hazırladığı bir metinle, anayasal bir değişikliğe gitmiş ve bu değişikliği referanduma götürmüştür. Anayasa değişikliği ve onu takip e- den uyum yasaları, HSYK'nın yapısında önemli değişikliklere yol açmış, diğer yüksek mahkemelerde olduğu gibi bu kurulun üyelerinin de yargıç ve savcılar bünyesinde yapılan bir seçimle belirlenmesi kuralı benimsenmiştir. Referandum süreci ve kurul seçimleri, ülkedeki güçler dengesine ve kutuplaşmalara paralel o- larak, yargı içinde farklı eğilimlerin dernekler üzerinden ya da enformel bir çerçevede siyasi o- larak örgütlendiği bir iklimde yaşanmıştır. H- SYK'nın doğrudan hakimlerin ve savcıların oylarıyla belirlenmesi YARSAV, Demokrat Yargı ve hükümet ekseni olarak tanımlanan üç grubu ön plana çıkarmış, bu grupların hazırladığı listeler yarışmış ve sonuçta Adalet Bakanlığı listesi kazanmıştır. Bu sonuç bir kesim tarafından demokratik ve doğal bir normalleşme ve geçiş olarak tanımlanırken, başta YARSAV ve Demokrat Yargı olmak üzere diğer bazı gruplar tarafından, iktidarın seçimleri etkileyerek HSYK'ya el koyması, özellikle Fethullah Gülen cemaatinin başta HSYK olmak üzere yüksek yargıda denetimi ele geçirmesi olarak yorumlanmıştır. Başka bir deyişle, siyasallaşma tartışması değişmemiş, tartışmada taraflar yer değiştirmiştir..." Bugün benzer bir tartışmanın başka bir aşamasındayız. Mesele sadece yürütmenin yargıya müdahalesi sorunu değil, aynı zamanda yargının sınırları ve yapısı sorunudur. Çatışma bir yana, ilkeler açısından bunu unutmamakta fayda var

10 SAYFA 11 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 GÜNCEL7 21 Şubat Ocak Perşembe Salı Fedakar baba kızı için gözünü vermek istiyor! Bursa da, doğuştan görme engelli 15 yaşındaki Ayşe Acar, dünyayı bir kez olsun görmek istiyor. Şimdiye kadar 3 kez ameliyat olan Acar ın gözleri açılmadı. Kızının durumuna üzülen baba Mustafa Acar, Kızım televizyon dinlerken baba ben bunları görebilecek miyim? diye soruyor. Benim yüreğim buna dayanmıyor. Kızımın görebilmesi için bir gözümü vermeye hazırım. Yeter ki tedavi olsun. diyor. İşsiz olan baba Acar, Ayşe nin yanı sıra dilsiz olarak dünyaya gelen oğlu Diyar ve engelli kız kardeşine bakmaya çalışıyor. Yaklaşık 9 ay önce Van dan Bursa ya göç eden Mustafa Acar, 2 engelli çocuğu ve engelli kız kardeşinin yanı sıra 8 çocuğuna bakmaya çalışıyor. Acar ın, 15 yaşına gelen Ayşe, doğuştan görmüyor. 5 yaşındaki oğlu Diyar, doğuştan konuşamıyor. 28 yaşındaki kız kardeşi Cemile ise kas hastalığı ile mücadele ediyor ve konuşamıyor. BİR AY ÖNCE EVLERİ YANDI Engelli çocukların hayata tutunması için mücadele veren acılı bir de yangın faciası atlattı. Bir ay önce evlerinde çıkan yangında bütün eşyaları kül oldu. Yere serdikleri birkaç kilim ve minderler üzerinde oturan aile, 475 TL kira ödüyor. Sigortalı işte çalışamayan baba ise bütün zamanını engelli çocuklarına ayırarak tedavileri için uğraşıyor. Baba Mustafa Acar, Ayşe yi doğduktan sonra gözleri görebilsin diye doktora götürdüğünü ancak doktorun merhem vererek eve gönderdiğini söyledi. Kızının gözü açılmayınca bu kez Ankara ya sevk edildiklerini anlatan Acar, valiliğin yardımı ile Ankara ya gittiklerini, kızının 2 ameliyat geçirdiğini ancak gözlerinin hiç açılmadığını kaydetti. Kızının tedavi edilmesini isteyen acılı baba, Devletimizden, iyi insanlardan yardım istiyorum. Bana değil çocuklarıma yardımcı olsunlar. Benim için hiçbir şey önemli değil. Bu 3 çocuk için. Kızımın gözleri, kız kardeşim 18 senedir yanımda, çocuklarım engelli, öyle zorluk çekiyorum ki anlatamam. diye konuştu. BİR GÖZÜMÜ KIZIMA VERECEĞİM, YETER Kİ DÜNYAYI GÖRSÜN Ameliyat olması halinde kızının bir gözünün açılabileceğini ifade eden Acar, duygulu gözlerle şunları ifade etti: Bir gözümü kızıma veririm yeter ki dünyayı görsün, insanları görsün. Oturduğumuzda, televizyon seyrettiğimizde baba ben ne zaman göreceğim diyor. Hadi gel dayan. Kim bu konuşmaya dayanabilirse buyursun. Ben dayanamıyorum. Televizyonda sesleri duyunca bana ben bunları ne zaman göreceğim, bana bir yardımcı ol diyor. Ben yardımcı olamıyorum. Ben Allah a d- ua ediyorum. Devletimiz yardımcı olsun, ben sadece gözünün açılmasını istiyorum. Ayşe Acar ise televizyondan dinleyerek ezberlediği şarkıları 5 sene önce hapse giren ağabeyi Amir Acar için söylüyor. Gözlerinin açılmasını isteyen Ayşe, şöyle konuştu: Ben de dünyayı görmek istiyorum. Çocuklar oynuyor içim yanıyor, ben de oynamak istiyorum. Televizyon kadınlar erkekler konuşuyor, göremiyorum, babama sormaya utanıyorum. Zorluk çekiyorum, babama gözüm iyileşsin diyorum, babam üzülüyor. Onu zor duruma sokmak istemiyorum. Gözlerim ağırınca söylemek istemiyorum, babam bizim için çok çekti, daha fazla çekmesini istemiyorum. "BABAMIN GÖZÜNÜ KABUL EDEMEM Babasının gözünü kabul edemeyeceğini belirten Ayşe, Babam verse de babamın gözünü istemiyorum. Görmesem de istemiyorum. Gözüm iyileşecekse kendisi iyileşsin, babamın gözünü istemiyorum, hayır. Kim yardımcı olursa Allah razı olsun. Yeter ki gözüm iyileşsin. Babamın gözünü istemiyorum ama gözüm iyileşsin. Ben de herkes gibi insanlar gibi okula gitmek istiyorum. Şuan okuma yazmayı hiç bilmiyorum. Şarkıları televizyondan dinleyip ezberliyorum. Şarkıları çok seviyorum. Gözlerim açılsa, okusam öğretmen olmak isterim. şeklinde konuştu. (CİHAN) Kızının başarısı diğer engelli çocuklar için umut oldu Afyonkarahisar'da down sendromlu çocuğunu topluma kazandırmak için spora yönlendiren anne, kızının farklı branşlarda derece alması üzerine engelli diğer çocuklarında hayata tutunması için s- por ve halk oyunları ekibi oluşturdu Afyonkarahisar'da down sendromlu çocuğunu topluma kazandırmak için spora yönlendiren anne, kızının farklı branşlarda derece alması üzerine engelli diğer çocuklarında hayata tutunması için spor ve halk oyunları ekibi oluşturdu. Afyonkarahisar Özel Sporcular S- por Kulübü Başkanı Hanife Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, k- endi kızının da down sendromlu o- larak dünyaya geldiğini, kızını topluma kazandırmak için çok fazla çaba sarf ettiğini söyledi. "Kızım Münevvere, Down Sendromlular Dünya Atletizm Şampiyonası'nda gülle atmada, dünya üçüncüsü oldu. Ardından Down Sendromlular Atletizm Avrupa Şampiyonası'nda, gülle atma kategorisinde Avrupa'nın en iyi sporcusu seçildi" diyen Yılmaz, kızından yola çıkarak diğer zihinsel engelli çocukları da topluma kazandırmak için çeşitli faaliyetler yaptıklarını ve son olarak kulüp bünyesinde çeşitli branşlarda takımlar ve halk oyunları ekibi kurduklarını ifade etti. Afyonkarahisar Özel Sporcular S- por Kulübü'nü 2012 yılı aralık ayında faaliyete geçirdiklerini anlatan Yılmaz, şöyle konuştu: "Kulübü kurmadaki en büyük amacım bütün çocuklarımızın sosyalleşmesi, çocuklarımızın kendi ayakları üzerinde durabilmeleri ve topluma tutunmalarını sağlamak. Kızım Münevvere'den sonra diğer Münevvereleri'nde ayakta durmalarını sağlamaktı. Kulübü kurduktan sonra atletizm, masa tenisi, jimnastik, basketbol gibi dallarda takımlar ve bir de halk oyunu ekibi oluşturduk. Takımlarımızda mental, down sendromlu ve otistik çocuklarımız var. Bu çocuklarımız bir başarı sağladıklarında sevinçlerini görmelisiniz. Gözlerinin içi parlıyor. 'Ben de bir şey yaptım' diyorlar." Halk oyunları ekibinin yaklaşık 2 aydır çalıştığını belirten Yılmaz, çok güzel bir başarının sağlandığını, ailelerin de çocuklarının başarısından dolayı çok mutlu olduklarını kaydetti. İlk gösterisini geçtiğimiz günlerde bir derneğin açılışında gerçekleştiren halk oyunları ekibindeki çocukların özgüvenlerinin arttığını dile getiren Yılmaz, "Geçen gün bir derneği açılışında çocuklarımız bir gösteri sergilediler. Açılışta kızım Münevvere orada tepsi tuttu. AK Parti Afyonkarahisar Milletvekilimiz Halil Ürün ve Belediye Başkanımız Burhanettin Çoban'da ilgi gösterdi. Çocuklar o kadar mutlu oldular ki gözlerindeki ışıltı görülmeye değerdi" diye konuştu. Yılmaz, şu anda kulüpte 25 öğrenci bulunduğunu, ayrı ayrı branşlarda spor çalışmalarının devam ettiğini sözlerine ekledi. Down sendromlu Münevvere Yılmaz da arkadaşlarıyla çalışmaların devam ettiğini, arkadaşlarını çok sevdiğini söyledi. (AA) Yöresel ürünler dünya pazarına açılacak Soldan sağa 1. Büyüyüp yetişmek Aydınlık, ışık, parıltı, ziya... Bir spor dalında erişilmiş derecelerin en üstünü Gözlemevinde bulunan, saatler içinde en doğru giden ve öbür saatlerin ayarlanmasında kullanılan saat... Slav dilleri alanında yaşayan etnik grup Ön ödeme... Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü Irmak, dere, çay, küçük akarsu (halk ağzı)... Karakter... Kuzey Avrupa da yaşayan, geniş dallı boynuzları olan, iri bir tür geyik... Tellür elementinin simgesi Ayakların yürürken çıkardığı ses... İşaret... Kalıtımsal Bir şeyin veya bir kimsenin namına, hesabına, yerine... Eğreti, ödünç (eski)... Tren, troleybüs, tramvay vb. elektrikle işleyen taşıtlarda telden elektrik akımı almaya yarayan, yukarıya doğru uzanmış demir yay Küçük çocuk yürümeye başlamak (halk ağzı) Teknik resme veya modele uygun her çeşit parçayı freze tezgâhında yapabilen işçi... Dizem Sancımak işi... Şaşma ve korku bildiren bir söz (halk ağzı) Betimlemeci... Yüz kısım kauçuğun otuz iki kısım kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik madde Ortoklaz... Alanı geniş İşe yaramayan (kimse)(argo)... Alakalanmak işi Başını dik tutup herkese yüksekten bakan kimse... Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına, bir iş yapmasına neden olan fiziksel enerji Koma durumuna gelmiş... Takışmak işi... Yukarıdan aşağıya 1. İşletilen paranın faiz katılmamış bütünü... Fotoğraf belgeliği Nicelik bakımından miktar, ölçü, fiyat, zaman anlamlarıyla soru bildiren bir söz... Temiz, münezzeh Bir yapı bütünü içinde yükseklik ve biçim bakımından göze çarpan, önemli bölüm... Aşırı Su kabağından yapılmış veya ağaçtan oyulmuş maşrapa (halk ağzı)... Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış, cilve, eda... Tahıl tanelerinin damıtılmasıyla elde edilen alkollü içki Uzak... İadesi olmayan... Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet Açma, açılış, küşat... Güneybatı Kafkasya'nın Türkiye sınırına yakın bölgesinde yaşayan bir halk, Acara... Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra Atardamar... İkinci olma durumu Türk alfabesinin on dördüncü harfinin adı, okunuşu... Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü... Din uğruna yapılan savaş Ters, zıt, karşıt, olumsuz, menfi... Ara bulucu... Sözleşme (eski) Bir kişiliği canlandıran oyuncunun söylemesi ve yapması gereken hareketlerin genel adı... Acı, üzüntü, dert, keder... Mal, ticaret malı Irak halkından veya bu halkın soyundan olan kimse... Araba konulan yer, garaj Ne zaman ki, -diği zaman (eski)... Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel Bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazırlanmış arpa... Stronsiyum elementinin simgesi... Tanınma işi Çok sert, çok katı Geniş ipekli şerit... Kesinlikle... Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Aydın Koordinatörü Erhan Çiftçi, "Aydın'ın yerel ürünleri hibe desteği ile dünya pazarına açılacak" dedi İncirden zeytine, kabak tatlısından paşa böreğine kadar Aydın'ın çok sayıda yöresel ürününün Avrupa Birliği (AB) hibe desteği ile dünya pazarına sunulabilmesi için çalışma başlatıldı. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Aydın Koordinatörü Erhan Çiftçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yöresel ürünlere hibe desteği sağlayabilmek adına Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılan çalışmaların sonuç verdiğini, AB'nin 12. başvuru çağrı ilanında yerel ürünlerin de kapsam dahiline alındığını söyledi. Aydın'da kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile görüşmeleri sonucunda tespit ettikleri 100'e yakın yöresel üründen 20'sinin, hibe desteği verilecek ürünler listesinde yer aldığını belirten Çiftçi, şunları kaydetti: "AB Komisyonu tarafından, kestane, incir, zeytin, zeytinyağı, bal kabağı, tahin, tahin helvası, çilek, şeftali, narenciye, nar, cin mısırı, çam fıstığı, külnar, kabak tatlısı, yuvalama, paşa böreği, prina yağı, kuru prina, prina tozu ve suyu için hibe desteği verilmesi kabul edildi. Bu ürünlere yönelik kurulması düşünülen tesislerin temelinin atılmasından, makine ve ekipmanının teminine, soğuk hava depolarının kurumundan, tabela ve panolarına kadar her aşaması, karşılıksız hibe desteği kapsamı içerisinde bulunuyor." bin avroya kadar hibe desteği Proje başvurularının 10 Şubat 2014 ile 10 Mart 2014 tarihleri arasında kabul edileceğine işaret eden Çiftçi, girişimcilere yüzde 50 karşılıksız hibe desteği sağlanacağını bildirdi. Çiftçi şu bilgileri verdi: "Girişimcilere yöresel ürünlerle ilgili kurmayı planladıkları tesisin niteliğine göre 10 bin avrodan 400 bin avroya kadar yatırımlarında yüzde 50 karşılıksız hibe desteği sunulacak. Ayrıca buna ilave olarak gelir vergisi, kurumlar vergisi, Gümrük Birliği vergisi gibi vergilerden de muafiyet söz konusu olacak. Böylekilke destek miktarı yüzde 50'nin de üzerine çıkacak." - Yatırımcılara davet Hibe desteği ile yöresel ürünlerin dünya pazarına sunulması sürecinde çok önemli bir fırsat oluşturulduğunu dile getiren Çiftçi, girişimcileri bu imkandan yararlanmaya davet etti. Koordinatörlük olarak bugüne kadar 9-10 ve 11. çağrı dönemlerinde Aydın'a 45 milyon liranın üzerinde yatırım kazandırdıklarını ve bunun yaklaşık 22 milyon liralık bölümünün hibe desteği olarak verildiğini bildiren Çiftçi, "Bu kazanımların 12. çağrı döneminde, yerel ürünlerin dünya pazarına açılması noktasında da sağlanmasını istiyoruz. Bu nedenle yatırımcıları vakit kaybetmeden kurumumuzu ziyaret edip düşüncelerini bizlerle paylaşmaya davet ediyoruz" diye konuştu. (AA) > > Dünkü bulmacanın cevap anahtarı

11 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Şubat Ocak Perşembe Salı Sağlık hizmetinde uzmanlık eğitiminin kalitesini garanti etmek için yeni kriterler belirleyen Sağlık Bakanlığı, uzman hekim yetiştirmek için ilgili kurumdaki eğitim kadrosundan, tıbbi donanıma, hekim tecrübesinden, eğitimin standartlarına kadar birçok faktörü zorunlu hale getiriyor "Eksik tamamlanmadan uzmanlık alınamayacak" Kültür ve Turizm Bakanlığı, çevreyi korumaya yönelik projelere desteğini yükseltti. Bakanlık, çevreyi korumaya yönelik politikalara geçen yıl 240 milyon 253 bin 853 lira ödenek aktardı. AA muhabirinin Bakanlık yetkililerinden edindiği bilgiye göre, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in talimatıyla çevreci uygulamalara verilen destek yüzde 32 arttırıldı. Ödeneğin 193 milyon 804 bin lirası altyapı ve planlamaya, 46 milyon 449 bin 853 lirası ise Eylül 2013'te yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararı kapsamında çevreci konaklama tesislerine enerji desteği için kullanıldı. Bakanlığın, Türkiye genelindeki yardımlarının 188 milyon 500 bin lirasını ise turizm amaçlı altyapı uygulamaları oluşturdu. Çevreyi korumaya yönelik uygulamalara 163 milyon 525 bin, kış turizm merkezlerindeki çalışmalara 20 milyon 575 bin, termal turizm merkezlerinin uygulamalarına ise 4 milyon 400 bin lira ö- -Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center denek gönderildi. Ayrıca, kültür ve turizm korumagelişim bölgeleri ile turizm merkezlerindeki fiziksel planlamalar, jeolojik etüt, altyapı ÇED ve ETÜT projeleri yapımına ise Bakanlık bütçesinden 5 milyon 304 bin lira aktarıldı. Böylece altyapı ve planlamaya ayrılan toplam ödenek miktarı 193 milyon 804 bin liraya ulaştı. Sürdürülebilir turizm için çevreyi koruma ilkesiyle turizm bölgelerinin teknik altyapılarının oluşturulmasını veya mevcutların iyileştirilmesini amaçlayan Bakanlığın maddi yardımları Akdeniz- Ege Turizm Altyapı Kıyı Yönetimi (ATAK) Projesi, Turizm Bölge Alan ve Merkezleri ile Turizm Potansiyeli Arz Eden Yörelerde Altyapı Uygulamaları Projesi, Turizm Amaçlı Altyapı Uygulamaları (GAP- DAP), Doğu Karadeniz Turizm Master Planı Uygulamaları, Hizmet Yapıları ve Alımları Projesi kapsamında veriliyor. (AA) Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 21 Şubat Ocak Salı Perşembe Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Akdur, ''Normal, sağlam kişilerin grip aşısı yaptırmasının hiçbir anlamı yoktur. Grip aşısını yüksek risk grupları dışındaki gruplara uygulamak ve önermek yanlıştır. Bu bir umut sömürüsüdür'' diye konuştu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, yüksek risk grubunda olmayan, normal, sağlam kişilerin grip aşısı yaptırmasının hiçbir anlamı olmadığını savunarak, ''Grip aşısını yüksek risk grupları dışındaki gruplara uygulamak ve önermek yanlıştır. Bu bir umut sömürüsüdür'' dedi. Akdur, yaptığı açıklamada, dünyada her yıl 500 milyon ile bir milyar arasında değişen sayıda kişinin grip geçirdiğini belirtirken, ancak grip ölümleri diye bilinen ölümlerin çoğunun nedeninin doğrudan gribe bağlı olmadığını ifade etti. Gribe yakalanmadan önce kişilerde zaten var olan şeker, kronik kalp, böbrek, akciğer hastalığı ile kanser, AIDS ya da bağışıklık yetersizliği gibi bir takım sağlık sorunlarının ölümlere neden olduğuna işaret eden Akdur, ''Bu ölümlerde grip yalnızca bir bahane. Doğrudan gripten ölenlerin sayısı ise bunların yanında çok az'' dedi. Söz konusu hastalıklara sahip olan yüksek risk gruplarının, 65 yaş ve üzerindekilerin, uzun süreli aspirin tedavisi alan 6 ay-18 yaş arası çocukların, bağışıklık yetmezliği olanların, yüksek riskli gebeliği olanların ve sağlık çalışanlarının grip aşısı yaptırmalarının önerildiğini hatırlatan Akdur, '' Bunların dışındaki hiç kimsenin grip aşısı yaptırmasına gerek yoktur. Aşının koruyuculuğu çok düşüktür'' görüşünü savundu. -''Aşının koruyuculuğu sıfır bile olabilir''- Gribe enflüanzaya A ve B virüslerinin neden olduğuna ve A virüslerinin alt tiplerinin sürekli antijenik değişikliklere uğrayarak, yeni tipler ürettiğine dikkati çeken Akdur, şunları kaydetti: ''Aşı yaptıran insanların gribe yakalanma olasılığı aşı yaptırmayanlardan çok fazla düşük değildir. Grip aşısı ile elde edilen bağışıklık, aşı olan kişileri onlar ve hatta yüzlerce grip virüsünden en fazla üçüne karşı koruyabilir; o da bir evvelki sene salgın yapan virüslerin değişime uğramaması ve aynı kalması koşulu ile... Eğer bunlar değişirse bunlara karşı bile korumaz, yani aşının koruyuculuğu sıfır bile olabilir. Bundan ötürü de normal/sağlam kişilerin grip aşısı yaptırmasının hiçbir anlamı yoktur. Yalnızca yüksek risk gruplarının yani gribe yakalanması halinde ölme riski çok yüksek olanların aşı yaptırması yerinde olur. Burada da aşı şayet içinde bulunan üç tipe karşı koruma sağlar ise hiç yoktan iyidir düşüncesi yatmaktadır. Yoksa aşının bu tiplerle oluşacak olan gribe karşı tamamen korunduğu anlamı çıkarılamaz. Bu özelliklerinden ötürü grip aşılarını yüksek risk grupları dışındaki gruplara uygulamak ve önermek yanlıştır. Bu bir umut sömürüsüdür. Ayrıca kitlesel uygulamalarda getirdiği sağlık sakıncaları, yararından çok daha fazladır.'' Grip döneminde vitamin ve benzeri ilaç ve bitkiler kullanımına da değinen Akdur, ''Normal beslenen insanlara hastayken bile ilave ya da ilaç şeklinde vitamin önerilmez. Bunların gripte ek bir yararı yoktur. Yatarak dinlenme, bol sıvı alımı, ağrı kesici ve ateş düşürücüler, öksürük kesiciler gibi ilaçlar ile yakınmaların/şikayetlerin tedavisi önerilir. Ağır vakalarda ve yüksek risk grubunda gelişmeler ve komplikasyonlar yakından takip edilmeli ve uygun şekilde tedavi edilmelidir'' şeklinde konuştu. -''Bulaşma basit yöntemlerle önlenebilir'' Gribin, daha çok hastalığa yakalanmış kişinin hapşırma, öksürme ve konuşma sırasında havaya saçtığı salgıların veya bunların bulaştığı tozların solunması ile bulaştığına işaret eden Akdur, doğrudan salgılar ile kirlenmiş el veya eşya ile bulaşmanın da önemli olduğunu söyledi. Hastalığın bulaşması ve yayılmasının basit yöntemlerle önlenebileceğini belirten Akdur, şu tavsiyelerde bulundu: ''Gripte bulaşma z- incirini kırmanın en kestirme yolu hastaların ve hatta kendini iyi hissetmeyenlerin sokağa çıkmamasıdır. Özellikle çocukların okula/kreşe gönderilmemesi ve arkadaşları ile oynamak için sokağa çıkarılmaması çok önemlidir. Grip olanların sokağa çıkmayarak evde dinlenmesi hem hastalığın diğer kişilere bulaşmasını önler hem de daha çabuk iyileşmesine neden olur. Öğretmenler, hasta öğrenci gördüğünde onun sınıfta kalmasına izin vermemeli, idareciler hasta çalışana izin vererek derhal evine göndermelidir. Grip salgınlarını kırmada diğer etkili bir yol bez maske kullanmaktır. Bez maske hem hastanın etrafa virüs yaymasını hem de sağlam kişilerin hastalardan virüs solumasını engeller. Öksürük ve hapşırık sırasında ağzın kağıt mendile iyice kapatılması ve ellerin sık sık yıkanması son derece önemli olan diğer bir korunma yöntemidir. Bunların hepsinden daha da önemlisi, insanlar hasta iken kimse ile tokalaşmamalı ve sarılıp öpüşmemelidir.'' (AA) Gripten büyük oranda koruyan aşı olmadığı gibi herhangi bir ilaç da olmadığını iddia eden Akdur, az sayıda da olsa antiviral denilen ve virüslere etkili olan bazı ilaçların yerinde ve zamanında kullanılması durumunda gripte çok sınırlı bir fayda elde edildiğini söyledi. Akdur, gereksiz yere antiviral kullanılmasının virüslerin bu ilaçlara karşı direnç kazanarak gerçek ihtiyaç ortaya çıktığında işe yaramamalarına neden olduğunu, antibiyotiklerin de işlevsiz geldiğini söyledi. Karaciğer nakli sonrası hayata bağlanan 27 yaşındaki Seval Demirel'in ölüm ve sakatlık riskine rağmen doğurma kararı aldığı Duru bebek 1 yaşına girdi. Seval Demirel: "Kullandığım ilaçlardan dolayı kızım rahatsız doğabilirdi, benim için de yeniden nakil söz konusu olabilirdi ama böyle bir güzellik için her türlü riski kaldırabilirdik" şeklinde konuştu

13 21 Ocak,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, 2014 Salı Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ı ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 3 tır ile ilgili hükümetin büyük bir yanlışlık yaptığını belirterek, "Ne zamandan beri Türkiye Cumhuruyeti hükümeti, Suriye'nin içişlerine doğrudan müdahale edip, silah desteği vermeye başladı?"dedi Ekonomik ve siyasi istikrarın önemine değinen Başbakan Yardımcısı Babacan, "Bilseler ki Hükümet işin başında, kontrol hükümette, Türkiye'nin sistemi bir bütün halinde gayet iyi çalışıyor, o zaman ekonomi açısından hiçbir problem yok. O zaman bizim yapmamız gereken en kısa zamanda bunu göstermek" dedi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Fiyatlar, değerler düştü ama Türkiye'nin geleceğine olan güven rakamlar da gösteriyor ki yerinde duruyor. Tabii ki gerekli tedbirlerimizi alacağız. Merkez Bankamız, Hazine, bütün ekonomik birimler o günün gereği neyse mutlaka yapacak" dedi. Babacan, Kanal 7'de yayınlanan Başkent Kulisi programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Son dönemdeki gelişmelere ilişkin "dış mihrak" değerlendirmelerinin dayanağının sorulması üzerine Babacan, Mayıs 2013'e kadarki Türkiye'nin resmine bakıldığında, dünyada büyük ses getiren mega projeleri açıklayan, IMF'ye borcunu bitiren, ekonomik göstergeleri çok iyi bir noktaya gelmiş, demokrasi ve ekonomisiyle örnek bir ülkenin görüldüğünü söyledi. Türkiye'de bazı çevrelerin bundan rahatsız olduklarını ve bazı çevrelerin, "varsın Türkiye kaybetsin, bunlardan kurtulalım" anlayışıyla hareket ettiğini dile getiren Babacan, dışarıda ise bazı ülke ya da bunların içindeki bazı yapıların Türkiye'nin başarısından, etkinliğinden, küresel aktör gibi hareket etmesinden rahatsız olduğunu belirtti.türkiye'nin savunduğu bazı değerlerin uluslararası alanda bazı çevrelerin çıkarlarını zedelediğini, Türkiye'nin "demokrasi" dedikçe titreyen ülkeler bulunduğunu ifade eden Babacan, böyle dönemlerde içeride ve dışarıda hedefi olan grupların ittifakının mümkün olabildiğini söyledi. Babacan, bunun son 17 Aralık süreciyle sınırlı olmadığını, buna karşılık dış politikada sorunları azaltmaya, içeride 76 milyon vatandaşı kucaklamaya çalıştıklarını vurguladı. Babacan, "Parti ve hükümet o- larak bir kimliğimiz var. Bu kimlik içeride, dışarıda tescil edilmiş bir kimlik. Bu, muhafazakar ama ayın zamanda dini konularda, etik konularda özel bir hassasiyeti, duyarlılığı olan bir kimlik. Böylesine bir kimlikle yolsuzluğun yan yana anılması, buna izin vermemiz mümkün değil" diye konuştu.başbakan Yardımcısı Babacan, "El- Kaide ile ilişkisi olan bir hükümet" algısına ilişkin soru üzerine, her alanda ilkelerle hareket ettiklerini söyledi. Suriye'deki muhalefetin organize olması, tek çatı altında örgütlenmesi konusunda katkıları olduğunu dile getiren Babacan, buna karşın yönetim boşluğunun olduğu pek çok ülkede olduğu gibi Suriye'de de El-Kaide gibi örgütlerin zemin bulmaya başladığını ifade etti. Babacan, şunları kaydetti: "Muhalefetle olan bu yakın çalışmamız, maalesef bu işi yüzeysel bilenlere 'Türkiye Suriye'deki terör örgütlerine destek veriyor' gibi çok yanlış bir şekilde algılandı. Muhaliflere sadece Türkiye değil, Batı da başka ülkeler de destek veriyor. Bizim Suriye'yle 900 kilometrenin üzerinde sınırımız var. Suriye ile komşuluk ve kardeşlik ilişkimiz çok çok özel. Suriye halkıyla olan bu gönül bağımız, oradaki terör örgütlerine destek verdiğimiz anlamına kesinlikle gelmez. Biz adı geçen terör örgütleriyle alakalı uluslararası terörle mücadele kapsamında aktif bir şekilde çalışıyoruz. İçeride ve dışarıda Türkiye hakkında olumsuz propaganda yapan çevreler var. İçeride yolsuzlukla, dışarıda terör örgütlerine destekle olabilecek ne kadar olumsuz sıfat varsa iktidar partisine bunu yakıştırmaya çalışıyorlar. Bunların hiç birisi kalıcı olmaz. Eğer kendinizden eminseniz, doğru olanı yapıyorsanız bunlara hiç takılmamak lazım. Başbakanımız da bu iddiaları en kesin ifadelerle reddetti. Kuşatılmış, çaresizlik gibi bir durum yok çok şükür. Hedef olarak seçilmiş durumda olsak da tüm bunları aşacak irade ve güce sahibiz."son birkaç haftadır yapılan tüm analiz ve kamuoyu yoklamalarının halkın sağduyulu olduğunu gösterdiğini belirten Babacan, "Halkımıza sorulduğunda kimi anketlere göre yarısı, kimi anketlere göre 3'te 2'si bunun bir komplo olduğunu söylüyor. Vatandaş durumu gayet iyi anlamış. Yeter ki biz dosdoğru olalım ve doğruları bütün samimiyetimizle halkımızla paylaşalım. Halkımızın desteği bizimle olduktan sonra, biz kendimizden emin olduktan sonra korkulacak hiç bir şey yok. Türkiye bunların hepsini rahatlıkla aşar" dedi.ali Babacan, 2014'ün nasıl bir yıl olacağına yönelik soruyu yanıtlarken, pratikte aldıkları tedbirlerle, yaptıkları ve yapacakları yasal düzenlemelerle hızlı bir şekilde gelişmeleri kontrol altına alacakları söyledi. Ekonomi, piyasalar, yatırımcılar açısından bir risk algısı varsa bunun "Hükümetin kontrolü elinden kaçırma kaygısına" dayandığını ifade eden Babacan, şöyle konuştu: "Bilseler ki Hükümet işin başında, kontrol Hükümette, Türkiye'nin sistemi bir bütün halinde gayet iyi çalışıyor, o zaman ekonomi açısından hiçbir problem yok. O zaman bizim yapmamız gereken en kısa zamanda bunu göstermek. Biz işimizin başındayız ama zaten öyle varsa bu dönemde oluşan yanlış bir algı, böyle bir şey yok. Yapılan atakların periyodu artık oldukça uzadı, etkisi azaldı, tedbirlerimiz gayet iyi, işe yaramaya başladı. Hem İçişleri Bakanımız, hem Adalet Bakanımız, bizler de onlara destek veriyoruz, birlikte çalışıyoruz. Başbakanımızın güçlü iradesiyle orada duruşu bu problemleri hızlı bir şekilde gündemden çıkaracaktır. Bunlar gündemden çıktıktan sonra zaten ekonomiyle ilgili endişe etmemek lazım." Başbakan Yardımcısı Babacan, 17 Aralık operasyonu sonrasında yabancı sermaye hareketleriyle ilgili de şu bilgileri verdi: "Bütün bu süreçte borsada ilk 2 haftada 300 milyon dolarlık bir çıkış olmuş nette. O günden bugüne kadar 180 milyon dolarlık da bir giriş olmuş hisse senedi piyasasında. 5 haftanın toplamında sadece 120 milyon dolarlık nette çıkışımız var. Konuştuğumuz rakam düşmüş değerlerle 224 milyar dolar. Yani binde 1'in yarı gibi bir rakam. Alan-satan var ama nette Türkiye'den çıkış hemen hemen yok. Fiyatlar, değerler düştü ama Türkiye'nin geleceğine olan güven rakamlar da gösteriyor ki yerinde duruyor. Tabii ki gerekli tedbirlerimizi alacağız. Merkez Bankamız, Hazine, bütün ekonomik birimler o günün gereği neyse mutlaka yapacak. Hassas ve dikkat edilmesi gereken bir dönem ama ehil kadrolarımız var, hepsinden önemlisi güçlü bir siyasi irademiz var. Biz bu istikrarı tuğla tuğla inşa ettik 11 yıllık bir dönemde. Bunun da kıymetini çok iyi bilen bir iktidarız. Halkımızın desteği ve sevgisiyle bu istikrar oluştu. Bunun elimizde alınmasına mümkün değil izin vermeyiz."başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Koskoca devlet, 16. büyük ekonomi, bir savcı, bir hakim ve bir grup polisin kendi hedeflerine, kendi iç gündemlerine dönük, iktidar partisini ve hükümeti hedefleyen bir hareket içine girdiğinde bu seyredilemez. Kimse de kusura bakmayacak bu konuda. Gereğinin mutlaka yapılması lazım" dedi. Babacan, Kanal 7'de yayınlanan Başkent Kulisi programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Partilerine kurulduğu gün "AK" Parti dediklerini vurgulayan Babacan, "Temiz, lekesiz, pırıl pırıl anlamlarına gelen bu kelime aynı zamanda bizim varlık sebebimizdir. Siyasi hayatta ortaya çıkışımızda 2001 dönemine kadar Türkiye'nin yaşadıklarına aynı zamanda bir isyandır. AK Parti dönemi, temiz siyasetin olduğu, mücadelede en ufak tavizin verilmediği bir dönem olacaktır. Dolayısıyla varlık sebebimizin olduğu bir konuda bir müsamaha, bir tolerans söz konusu olamaz" diye konuştu. Yolsuzluklar konusunda ne gerekiyorsa yapılacağını, yargı sürecinin başladığını vurgulayan Babacan, "Bu süreçte kim hesap verecekse yargı karşısına çıkar. Başbakanımızın bu konuda çok ağır ifadeleri oldu. Bu çok iddialı bir duruştur. Kendinden emin olmayan hiç kimse böyle ifadeler kullanmaz" ifadelerini kullandı.yüzlerce belediyeye sahip olduklarını, çok büyük bir teşkilatları bulunduğunu, 25 bakanlığı yönettiklerini anlatan Babacan, "Buralarda çalışan herkesin, 3 milyon devlet memurunun yüzde 100 hatasız olduğu gibi bir iddiaya girmek doğru olmaz. Dünyanın en büyük 16. ekonomisinde kötü niyetli olanlar, kasıtlı ya da kasıtsız hataya düşenler olabilir. Burada tavizsiz bir duruş önemlidir. 'Varsa hatası olan mutlaka hesabını verir' diyebilmek önemlidir. Bu konudaki toleransın sıfır olacağını da kabul etmek gerekir" dedi. Mali suçlarla mücadele konusundaki çalışmalara ilişkin de bilgiler veren Babacan, şunları kaydetti: "Mali suçlarla mücadelede 11 yılda yolsuzluk, sahtecilik ve ekonomik suçlarla ilgili 91 bin 687 operasyon yapılmış. Kaçakçılıkta aynı dönemde 113 bin 545 operasyon yapılmış ve 214 bin 615 kişi yakalanmış. Organize suçlarla mücadelede 2 bin 234 operasyonda 30 bin 570 kişi yakalanmış. Narkotikte ise 123 bin operasyon yapılmış 259 bin kişi yakalanmış. Bu da sürekli olarak mali suçların üzerine nasıl gidildiğinin en önemli göstergesi. Bizim dönemimizde k- endimiz görevlendirdiğimiz arkadaşlarla ilgili suç duyurusunda bulunmuşuzdur. Somut bir problem varsa anında üzerine gidilir, bu konuda hiç endişeniz olmasın. Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün şeffaflık endeksine göre 2002'de Türkiye en kötü üçte birlik gruptayken, 2012'de en iyi üçte birlik gruba girmiştir. Bu tabii ki yeterli değil. Daha da çalışmamız daha da yükselmemiz gerekiyor." Son dönemde Avrupa'dan gelen eleştirilerin anımsatılması üzerine Babacan, bu eleştirilerin daha çok yargı ile ilgili yapılan HSYK düzenlemesi etrafında döndüğünü söyledi. Devlet içerisindeki ortaya çıkan yapılanmanın, yargı için oluşturulan bağımsızlık sahasını biraz kendi amaç ve hedeflerine doğru kullanmaya başladığını i- fade eden Babacan, yargının bağımsız çalışması gerektiğini ama bu bağımsızlığın, yargının kendi içinde mini bağımsız devlet anlamına gelmediğini belirtti. Bağımsız bir yargının, kanunlar ve anayasa çerçevesinde aynı zamanda tarafsız olması gerektiğini vurgulayan Babacan, "Bağımsızlık alanını kendi gündemi ve kendi hedefleri doğrultusunda taraflı kullanmaya başladığında birilerinin bir şey yapması lazım. Devlet içinde ayrı bir yapılanma, bu maalesef emniyet ve yargı tarafında da var, başka diğer kuruluşlarda da var" dedi.cemaatlerin toplumsal yapının bir gerçeği olduğunu dile getiren Babacan, bu yapının en önemli gereğinin yardımlaşma, dayanışma ve iyi insan yetiştirme olduğunu söyledi. Türkiye içinde ve dışındaki okullarda, hem pozitif bilimleri iyi öğretme gayreti hem de buradaki çocukların sıhhatli bir İslam anlayışıyla yetişmesi gayretleri olduğunu anlatan Babacan, şöyle konuştu: "Dünyada özellikle 11 Eylül olayları sonrasında İslam ve terör kelimesi bir arada anılmaya başlandı. Aşırıcılık, radikallik ciddi bir tehdit olarak algılanmaya başlandı. Böyle bir ortamda, pozitif bilimlerin sağlıklı bir din anlayışıyla bir arada öğretilmesi, günlük yaşantısına da bu terbiyeyi yansıtan bir gençliğin yetişmesi toplumsal yapımızı sağla bir unsurdur. Bunun içindir ki yıllardır bu tür çalışmalara destek verdik. 'Bu sistemden geçen insanlar iyi yetişmiştir, yönü bellidir ve sosyal ilişki ağı sebebiyle de yanlışın içine düşmezler' düşüncesiyle hareket ettik. (AA)

14 SAYFA 15 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR Şubat Ocak Salı Perşembe Kulüpler Birliği toplantısında şike kavgası Sercan Yıldırım ve Volkan Şen Bursaspor'da Bursaspor Başkanı Erkan Körüstan, Bursaspor'un şampiyonluğunda büyük pay sahibi olan Volkan Şen ve Sercan Yıldırım'ın yeniden Bursaspor'a döneceğini söyledi. Körüstan, Özlüce Tesisleri'nde antrenman sahasında gazetecilerin sorularını cevapladı. Transferler hakkında bilgi veren Başkan Körüstan, Sercan Yıldırım ve Volkan Şen müjdesini verdi. "VOLKAN ŞEN BONSERVİSİ İLE SERCAN KİRALIK" Volkan Şen'in Bursa'ya geldiğini ve görüştüklerini ifade eden Başkan Körüstan, şunları dile getirdi: "Volkan Şen bugün geldi Bursa'da KONAK ATATÜRK SAĞLIK MESLEK LİSESİ ONARIM İZMİR ÖZEL İDARESİ YAPI İŞLERİ VE İMAR DAİRE BAŞKANLIĞI KONAK ATATÜRK SAĞLIK MESLEK LİSESİ ONARIM yapım işi 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır. İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : 1588 Sokak No:21 Çınarlı KONAK/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : yatiriminsaat@izmirozelidare.gov.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi : 2- İhale konusu yapım işinin a) Niteliği,türü ve miktarı : 1 adet onarım Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b)yapılacağı yer : Konak/İZMİR c) İşe başlama tarihi : Sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 5 gün içinde yer teslimi yapılarak işe başlanacaktır. ç) İşin süresi : Yer tesliminden itibaren 45 (Kırkbeş) takvim günüdür. 3- İhalenin a)yapılacağı yer : İzmir İl Özel İdaresi Yapı İşleri ve İmar Daire Başkanlığı (1588 : Sok.No:21 Çınarlı- İZMİR) b)tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da Esnaf ve Sanatkarlar Odası veya ilgili Meslek Odası Belgesi Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da esnaf ve sanatkar odasından veya ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren İmza Beyannamesi veya İmza Sirküleri Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazetesi veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve idari şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu işte idarenin onayı ile alt yüklenici çalıştırılabilir. Ancak işin tamamı alt yüklenicilere yaptırılamaz Tüzel kişi tarafından iş deneyimi göstermek üzere sunulan belgenin, tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait olması halinde, ticaret ve sanayi odası/ticaret odası bünyesinde bulunan ticaret sicil memurlukları veya yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir tarafından ilk ilan tarihinden sonra düzenlenen ve dü zenlendiği tarihten geriye doğru son bir yıldır kesintisiz olarak bu şartın korunduğunu gösteren belge Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler; İş deneyim belgeleri: Son on beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ve teklif edilen bedelin % 70 oranından az olmamak üzere ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler ve benzer işlere denk sayılacak mühendislik ve mimarlık bölümleri: Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler: Yapım İşlerinde Benzer İş Grupları Tebliğindeki BIII Grubu işler veya ihale konusu işi de içeren iş deneyim belgeleri benzer iş olarak kabul edilecektir Benzer işe denk sayılacak mühendislik veya mimarlık bölümleri: İnşaat Mühendisliği veya Mimarlıktır. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 50 TRY (Türk Lirası)karşılığı İzmir İl Özel İdaresi Yapı İşleri ve İmar Daire Başkanlığı (1588 Sok.No:21 Çınarlı-İZMİR)(İhale dokümanı, doküman bedeli İzmir Vakıflar Bankası İzmir Şubesi İl Özel İdaresi TR IBAN nolu hesabına yatırıldıktan sonra İdarenin adresinden satın alınabilir) adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar İzmir İl Özel İdaresi Yapı İşleri ve İmar Daire Başkanlığı (1588 Sok,No:21 Çı narlı-izmir) adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, anahtar teslimi götürü bedel üzerinden verecektir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle anahtar teslimi götürü bedel sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat verecekler dir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 120 (Yüzyirmi) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. 13. Diğer hususlar: İhalede Uygulanacak Sınır Değer Katsayısı (N) : 1,0 Resmi İlanlar: de oturup anlaşmaya çalışacağız. Trabzonspor ile de pek bir şey kalmadı aramızda. Ufak tefek pürüzler var onları da gidereceğiz. Sercan Yıldırım ile ilgili Galatasaray'la da anlaştık gibi. Bu futbolcular Bursaspor'un yetiştirdiği, şampiyonlukta katkısı olmuş futbolcular. Onları Bursaspor'da görmek hem bizi mutlu edecek, hem Bursaspor taraftarlarını da mutlu edecektir. Kendileri de Bursaspor'a dönmekten büyük mutluluk duyacaklardır. Bugün bir de Manisaspor'lu Bekir Yılmaz'ın transferi söz konusu. İkinci Başkanımız Rıdvan Şen şuan Manisa'dalar, büyük bir ihtimalle o transferde bugün sonuçlanır. Bekir Ozan Has ismi geçiyor ama o şuanda Gaziantepspor'un futbolcusu, onunla ilgili bir gelişme yok. Volkan'ı bonservisi ile alıyoruz, Sercan'ı opsiyonlu veya kiralık olacak. Onun anlaşmasını daha bitirmedik, bu akşamüzeri biter." Başkan Körüstan, transfer sezonu bitene karar başka transferler de olabileceğini sözlerine ekledi. (CİHAN) Sondakika 21/1 Basın:680 Türk futbolunun adil yönetilmediğini iddia eden Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu nu, Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören'e tepki gösterdi. Kulüpler yasa tasarısı ve e-bilet uygulaması için Ankara da bir araya gelen Külüpler Birliği Vakfı toplantısına şike gündemi damga vurdu. TFF Başkanı Yıldırım Demirören ile Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan ın da katıldığı toplantıya Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu nun yapmış olduğu açıklamalar gündeme oturdu. Yargıtay ın son kararı üzerine gereğinin yapılmasını isteyen Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ile TFF Başkanı Demirören arasında, söz düellosu yaşandı. Sözlü tartışmanın ardından toplantıyı terk eden Hacıosmanoğlu, çıkışta basın mensuplarına açıklamada bulundu. Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, her hangi bir tartışma çıkmadığını vurgularken ''Kulüpler Birliği toplatışında Türk futbolunun sorunlarını konuşuyoruz. Kulüpler yasası ve e-bilet konusu görüşülüyor. Bu konularda tabi olduğumuzu gerek eski bakanımıza gerekse genel müdürümüze söylemiştik. Bizde Türk futbolunun belli temellere oturmasını istiyoruz. Bütün getirilen kanunlara Trabzonspor olarak destekliyoruz zaten. Bu toplantıya Spor Genel Müdürümü ve TFF Başkanı Yıldırım Demirören de katılıyor. Futbolla ilgili bugüne kadar birçok yasalar çıktığını ifade ettik. Ama bunları uygulayacak adaletli bir sistem olması lazım. Eşit davranan Resmi İlanlar: de kurumlar lazım bize. Türk futbolunda şuan eşit ve adil kararlar alınmıyor. Bu önemli sorunları kulüplerin balkanlarının çözmesi gerektiğini daha önceki toplantılarda ifade etmiştim. İlhan Cavcav tüm başkanları aradığını söyledi ancak ne yazık ki Anadolu Kulüpleri dışında başkan düzeyinde katılım olmuyor. Bende bundan sonra katılmayacağım bizimde başkan yardımcılarımız toplantılara katılacak.'' dedi. Daha önceki toplantılarda bu konuları dile getirdiğinde Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz ın kendisinin bu işlerin içerisinde olmadığını ve zan altında kaldığın söylediğini vurgulayan Hacıosmanoğlu, Bizde kendisini eskiden beri tanıyoruz. Maç satan ailesini satar ifadesini kullanmıştı. Bu toplantıda da bunda rahatsız olduğunu ve Yargıtay da yargılandığını söyledi. Federasyon başkanı da bunun üzerine 'Bizde yeni delil olmadan yeniden yargılama yapamayız' dedi. Kendisi de 'Benim elimde deliller var ben size vereceğim' dedi. Her halde bizi kastetti. Bende ona 'Bügün belgeleri ivedilikle federasyona vermeni istiyorum' dedim. Bizimde her hangi bir problemi varsa cezamızı çekmeye hazırız. Bekleyeceğiz ve göreceğiz. Türk futbolunun adaletli temellere oturtulmasını ve yasaları uygulayacak adaletli insanlar istiyoruz. şeklinde konuştu. CCAHNNH 2014 YILI KİT KARŞILIĞI NÜKLEİK ASİT SAPTAMA CİHAZI ALIMI KAMU HASTANE BİRLİĞİ (GÜNEY) SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU 2014 YILI KİT KARŞILIĞI NÜKLEİK ASİT SAPTAMA CİHAZI ALIMI alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : POLİGON MAHALLESİ 123/11 SOKAK NO: GÜZELYALI KARABAĞ LAR/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : guney.genelsekreterlik@gmail.com ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 1 KISIM 5 KALEM Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartna meden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : İ.K.Ç.Ü. ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ c) Teslim tarihi : SÖZ LEŞMENİN İMZALANMASINA MÜTEAKİP, SİPARİŞ VERİLMESİNDEN İTİBA REN 10 GÜN İÇİNDE İŞE BAŞLANIR TARİHİNDE İŞ BİTER. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : KAMU HASTANELER BİRLİĞİ GÜNEY GENEL SEKRETERLİĞİ İHALE SALO NU POLİGON M. 123/11 S. NO:6 KARABAĞLAR/İZMİR b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Ürünlerin piyasaya arzına ilişkin belgeler: İSTEKLİLER TEKLİFLERİNİ HÜAP ÜZERİNDE BULUNAN KİK İHALE YAZILIM PROGRAMINDA HAZIRLAYARAK CD ORTAMINDA DOSYALARINDA BULUNDURACAKLAR DIR. EKSİKLİĞİ HALİNDE TEKLİF DEĞERLENDİRME DIŞI BIRAKILACAKTIR. Teklif edilen ürünler Tıbbi Cihaz Yönetmeliği kapsamında, 1- İsteklilerin teklif ettikleri ürünlere ait Sağlık Bakanlığı İlaç Ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankasına kaydı bulunacak tır. 2- Teklif edilen ürünlere ait; ürün barkod numarası ve firma tanımlayıcı veya bayi ise yetkili bayi barkod numarasını içeren TİTUBB çıktısı sunulması zorunludur. -Ürünlere ait TİTUBB numaraları teklif mektubunda belirtilecektir. Teklif edilen ürünler Tıbbi Cihaz Yönetmeliği kapsamında değil ise; 1- Teklif edilen ürünlere ait; ürünlerin kapsam dışı olduğuna dair üretici beyanı 2- Kapsam dışı ürüniü teklif veren imalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belgeler 3- Kapsam dışı ürünü teklif veren yetkili satıcı ise ; yetkili satıcı olduğunu gösteren belgeler, 4- Kapsam dışı bulunan ürünler için CE uygunluk beyanı/belgesi sunulacaktır Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamala rı içeren doküman: 1- Teklif edilen cihazın; idarece hazırlanan teknik şartname maddelerine sırasına göre tek tek cevap veren, cihaz ve kitlerin marka, model ve menşeinin belirtildiği, teknik şartnameye uygunluk belgesi verilecektir.teknik şartnamede istenilen özellikleri sağlamayan teklifler değerlendirilmeyecektir. 2- Teklif edilen cihaz ve kitlerin ihale dokümanında belirtilen şartlara uygunluğunu teyit etmek amacıyla ayrıntılı teknik bilgilerinin yer aldığı broşür, katalog, kullanım kılavuzu gibi teknik doküman sunulacaktır. 3- Tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında; teklif edilen kit ile çalışılacak cihazların belirtilen şartlara uygunluğunu teyit etmek amacıyla ihale komisyonu gerek gördüğünde firma tarafından demonstrasyonun (tanıtım) yapılabile ceği ve nasıl yapılacağı ile ilgili belge sunulacaktır. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhale yerli ve yabancı tüm isteklilere açıktır. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 50 TRY (Türk Lirası) karşılığı 4 NOLU DSS YE DOKÜMAN BE DELİ YATIRILARAK KAMU HASTANELER BİRLİĞİ GÜNEY GENEL SEKRTERLİĞİ SATIN ALMA BİRİMİ POLİ GON M. 123/11 S. NO:6 KARABAĞLAR/İZMİR adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar POLİGON M. 123/11 S. NO:6 KARABAĞLAR/İZMİR adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulu nan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat verecekler dir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (DOKSAN) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Sondakika 21/1 Basın:581

15 Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Uygulaması kapsamında 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı sınav sonuçları açıklandı. Öğrenciler ve veliler, sınav sonuçlarını adresinde yer alan e-okul Veli Bilgilendirme sayfasından görebilecek. Milli Eğitim Bakanlığı ndan yapılan açıklamada, Birinci Dönem Ortak Sınavların Kasım 2013 ve mazeretinden dolayı söz konusu sınavlara katılamayan öğrenciler için ise Aralık 2013 tarihlerinde yurt içi ve yurt dışı sınav merkezlerinde gerçekleştirildiği belirtildi. (CİHAN) 21 Ocak 2014 Salı 1960'lı yıllarda Almanya'ya işçi olarak giden ve bu ülkeye yerleşenlerin Alman vatandaşı çocukları ve torunları, son yıllarda artan "tersine göç"le Türkiye'ye çalışmaya geliyor. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Almanya Masası Koordinatörü Demiryürek, "Oraya göç edenlerin çocukları çalışmak için Türkiye'ye geliyor ama arada ciddi fark var. Gelenlerin çoğu yüksek tahsilli gençler, gidenlere baktığımızda babaları, dedeleri, daha çok ağır sanayi sektöründe çalışmışlar" dedi "İki ülke de bu durumdan faydalanıyor" KARABAĞLAR GERGİNLİĞİ AK PARTİ NİN BELİRLENEN 16 İLÇE ADAYI Türkiye son yılların en kurak kışını yaşıyor. Ülkedeki bir çok kış turizm merkezinde kar sıkıntısı yaşanıyor. Erzurum Palandöken'deki oteller, sahip oldukları amatör ve profesyonel 21 pistte suni karlandırma ile yerli ve yabancı turistler ile kayak severlere hizmet sunuyor PİSTLER KARLI