SAÇ BAKIMINDA KULLANILAN FİTOKOZMETİKLERDE YER ALAN BİTKİLER. Pınar BENGİDAL YÜKSEK LİSANS TEZİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SAÇ BAKIMINDA KULLANILAN FİTOKOZMETİKLERDE YER ALAN BİTKİLER. Pınar BENGİDAL YÜKSEK LİSANS TEZİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI"

Transkript

1

2 SAÇ BAKIMINDA KULLANILAN FİTOKOZMETİKLERDE YER ALAN BİTKİLER Pınar BENGİDAL YÜKSEK LİSANS TEZİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEMMUZ 2015

3

4

5 iv SAÇ BAKIMINDA KULLANILAN FİTOKOZMETİKLERDE YER ALAN BİTKİLER (Yüksek Lisans Tezi) Pınar BENGİDAL GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Temmuz 2015 ÖZET Tüm dünyada kimyasal kökenli olanlardan daha çok bitkisel kaynaklı olanların tercih edildiği saç bakımında kullanılan pek çok fitokozmetik vardır. Özellikle polifenol içerikleri bakımından zengin olan birçok bitkisel ekstre saç dökülmesine karşı kullanılan fitokozmetiklerin bileşimini oluşturmaktadır. Proantosiyanidinlerin saç foliküllerini stimüle ettiği ve bu yüzden androgenetik alopesi tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir. Ülkemizin her yerinde yaygın olarak yetiştirilen Vitis vinifera L. fitokozmetik preparatların üretiminde kullanılan üzüm çekirdeği ekstreleri açısından önemlidir. Bu çalışmada, Akyurt ile A.O.Ç. şarap fabrikalarından ve Kırıkkale, Koçubaba Köy ünde bulunan bir çiftçiden temin edilmiş 7 üzüm çekirdeği örneğinde kurutmada kayıp ve bütün kül miktar tayini yapılmıştır. Üzüm çekirdeği numunelerinden hazırlanan metanollü ekstrelerin proantosiyanidin miktarı vanilin-hidroklorik asit (HCl) metodu ile spektrofotometrik olarak analiz edilmiştir. Bu çalışma sonucunda, üzüm çekirdeği ekstrelerindeki proantosiyanidin içeriği (+)-kateşin hidrat'a eşdeğer olarak hesaplanmış olup, 857,88±0, ,57±0,23 mg/g arasında değişmiştir. Ayrıca, ülkemizde bileşiminde başlıca proantosiyanidinlerin bulunduğu üzüm çekirdeklerinin, saç dökülmesine karşı kullanılan fitokozmetik ürünler için potansiyel kaynak olabileceği sonucuna varılmıştır. Bilim Kodu : Anahtar Kelimeler : Vitis vinifera L., üzüm tohum ekstresi, proantosiyanidinler, vanilin- HCl metodu Sayfa Adedi : 87 Danışman : Prof. Dr. Nurgün KÜÇÜKBOYACI

6 v THE PLANTS USING FOR HAIR CARE IN THE PHYTOCOSMETICS (M. Sc. Thesis) Pınar BENGİDAL GAZİ UNIVERSITY INSTITUTE OF HEALTH SCIENCES July 2015 ABSTRACT There are many phytocosmetics which can be prefered more obtaining from herbal resources than chemical origin, for hair care in all over the world. Several extracts of plant, especially be rich in polyphenol contents, consist of phytocosmetics against hair loss. It is known that proanthocyanidins stimulate the hair follicules, and therefore can be used in the treatment of androgenetic alopecia. Vitis vinifera L., which were commonly grown everywhere in our country, are important in terms of grape seed extracts using production of phytocosmetic preparations. In this study, seven grape seed samples obtained from wine factories in Akyurt and A.O.Ç. as well as the farmer in Koçubaba village of Kırıkkale were subjected to drying losses and total ash contents. Methanolic extracts prepared from the grape seed samples were analyzed quantity of proanthocyanidin using spectrophotometry with a vanilin-hydrochloric acid (HCl) assay. As a result, it was revealed that proanthocyanidin content, which were calculated as (+)-cathecin hydrate equivalents, ranged from 857,88±0,75 to 1134,57±0,23 mg/g in the grape seed extracts. In addition, it was concluded that grape seeds, whose content mainly consist of proanthocyanidins, can be as potential sources for using phytocosmetics against hair loss in our country. Science Code : Key Words : Vitis vinifera L., grape seed extract, proanthocyanidins, vanillin-hcl assay Page Number : 87 Supervisor : Prof. Dr. Nurgün KÜÇÜKBOYACI

7 vi TEŞEKKÜR Bu tezi gerçekleştirirken, çalışmalarımın yürütülmesine olanak sağlayan, değerli zamanının ve bilgi birikimini paylaşarak her konuda beni aydınlatan, sevgili hocam ve Tez Danışman ım Sayın Prof. Dr. Nurgün KÜÇÜKBOYACI ya, laboratuvar çalışmalarımda yardım ve desteklerini esirgemeyen, ileride çok başarılı olacağına inandığım Arş. Gör. Ecz. Fatma AYAZ a, Analitik Kimya Anabilim Dalı'nın imkanlarından faydalanarak spektrofotometrik analizlerin yapılmasına olanak sağlayan Sayın Prof. Dr. Uğur TAMER'e ve çalışmalarım sırasında yardımlarını esirgemeyen Ecz. Esin KASAP ve Arş. Gör. Ecz. Hüma YILMAZ'a, Farmakognozi Anabilim Dalı ndaki hepsi birbirinden değerli tüm Öğretim üye ve yardımcılarına, ayrıca manevi destekleriyle beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan sevgili kızım İlayda BENGİDAL a ve sevgili eşim Dr. Süalp BENGİDAL a teşekkür ve minnetlerimi sunarım.

8 vii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET... ABSTRACT... TEŞEKKÜR... İÇİNDEKİLER... ÇİZELGELERİN LİSTESİ... ŞEKİLLERİN LİSTESİ... RESİMLERİN LİSTESİ... SİMGELER VE KISALTMALAR... iv v vi vii iv v vi vii 1. GİRİŞ ve AMAÇ GENEL BİLGİLER Botanik Kısım Vitaceae familyası Vitis L. cinsi Vitis vinifera L Vitis sylvestris Gmelin Kimyasal Kısım Fenolik bileşikler Organik asitler Azotlu bileşikler Terpenik bileşikler Lipitler Ozlar Uçucu bileşikler Vitaminler... 11

9 viii Sayfa Mineraller Enzimler Pektik maddeler Mumlar Su Vitis vinifera Yaprak, Meyve ve Tohum Ekstreleri Vitis vinifera'nın saç üzerine etkileri Vitis vinifera nın Diğer Biyolojik Etkileri Vitis vinifera nın antioksidan etkileri Vitis vinifera'nın hepatoprotektif etkileri Vitis vinifera'nın kanser üzerine etkileri Vitis vinifera'nın metabolik sendrom üzerine etkileri Vitis vinifera'nın santral sinir sistemi üzerine etkileri Vitis vinifera nın kardiyovasküler sistem üzerine etkileri Vitis vinifera nın cilt üzerine etkileri Vitis vinifera nın göz üzerine etkileri Vitis vinifera nın antimikrobiyal etkileri SAÇ VE SAÇ KAYBININ NEDENLERİ Saçlar ve Vücut Kılları Saçın kimyasal yapısı Saçın dönemleri Saç kaybı ve nedenleri Saç Bakımı Normal sağlıklı saçın bakımı ve temizliği Saç bakım ve temizlik ürünleri (Saç kozmetikleri) Saç kozmetiklerinin kullanım amaçları ve etkileri... 44

10 ix Sayfa 3.3. Saç Bakımında Kullanılan Bitkisel Ürünler Saç Bakımında Kullanılan Bitkisel Ürünlerde Yer Alan Diğer Bazı Bitkiler Matricaria chamomilla L. (Asteraceae) Urtica dioica L. (Urticaceae) Camellia sinensis (L.) Kuntze (Thea sinensis L.) (Theaceae) Melaleuca alternifolia Cheel (Myrtaceae) Salvia officinalis L. (Lamiaceae) Rosmarinus officinalis L. (Lamiaceae) Lawsonia inermis L. (Lythraceae) GEREÇ VE YÖNTEM Materyal Yöntemler Kurutmada kayıp tayini Bütün kül miktar tayini Spektrofotometrik yöntemle total proantosiyanidin miktar tayini BULGULAR Kurutmada Kayıp Tayini Bütün Kül Miktar Tayini Spektrofotometrik yöntemle total proantosiyanidin miktar tayini SONUÇ VE ÖNERİLER KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ... 87

11 iv ÇİZELGELERİN LİSTESİ Çizelge Sayfa Çizelge 3.1. Şampuan sürfaktanlar (deterjanları) Çizelge 3.2. Şampuan çeşitleri Çizelge 3.3. Saç kondisyonerleri Çizelge 4.1. Materyal olarak kullanılan üzüm çekirdekleri ve temin edildiği yerler Çizelge 4.2. Kalibrasyon Eğrisinin Hazırlanmasında Kullanılan (+)-Kateşin Hidrat Konsantrasyonları ve Absorbans değerleri Çizelge 5.1. Üzüm çekirdeği örneklerinin kurutmada kayıp miktarları (%) Çizelge 5.2. Üzüm çekirdeği numunelerinin bütün kül miktarları (%) Çizelge 5.3. Üzüm çekirdeği ekstrelerinde total proantosiyanidin miktarları... 68

12 v ŞEKİLLERİN LİSTESİ Şekil Sayfa Şekil 3.1. Bir kıl folikülünün kesiti Şekil 4.1. Kateşin hidrat Kalibrasyon Grafiği... 65

13 vi RESİMLERİN LİSTESİ Resim Sayfa Resim 2.1. Vitis vinifera L. genel görünüş... 7 Resim 2.2. Vitis vinifera L. meyveleri... 7 Resim 2.3. Vitis sylvestris Gmelin meyveleri... 8 Resim 3.1. Matricaria chamomilla L Resim 3.2. Urtica dioica L Resim 3.3. Camellia sinensis (L.) Kuntze Resim 3.4. Melaleuca alternifolia Cheel Resim 3.5. Salvia officinalis L Resim 3.6. Rosmarinus officinalis L Resim 3.7. Lawsonia inermis L Resim 4.1. Materyal olarak kullanılan şarap fabrikalarından ve köylüden temin edilen posa ve temizlenen üzüm çekirdekleri Resim 4.2. Kurutmada kayıp tayini için hazırlanan örnekler Resim 4.3. Bütün kül miktar tayini için hazırlanan örnekler Resim 4.4. Spektrofotometre cihaz Resim 4.5. Vanilin-HCl metodu uygulanmış numune çözeltileri Resim 4.6. Vanilin-HCl metodu uygulanmış standart çözeltiler... 64

14 vii SİMGELER VE KISALTMALAR Bu çalışmada kullanılmış bazı simgeler ve kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda alfabetik sıra ile sunulmuştur. Simgeler Açıklamalar Al Ca F K Mg Mn Alüminyum Kalsiyum Flor Potasyum Magnezyum Mangan (Manganez) Kısaltmalar Açıklamalar ABD AGA BPH DHT DNA DPPH FDA GC-MS GMP HDL HPLC LDL OTC PABA ph Amerika Birleşik Devletleri Androgenetik alopesi Benign prostat hiperplazisi Dihidrotestosteron Deoksiribonükleik asit Difenilpikrilhidrazil Food drug administration (ABD Besin ve İlaç İdaresi) Gas chromatography-mass Spectrometry (gaz kromotografisi-kütle spektrometresi) Good manufacturing practices (iyi üretim uygulamaları) High density lipoprotein (yüksek dansiteli lipoprotein) High-performance liquid chromatography (Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi) Low density lipoprotein (düşük dansiteli lipoprotein) Over the counter (reçetesiz) Para amino benzoik asit Power of hydrogen (hidrojen gücü)

15 viii Kısaltmalar Açıklamalar PVP SLE UV UVA UVB Polivinilpirolidon Sistemik lupus eritematozus Ultraviyole Ultraviyole A Ultraviyole B

16 1 1. GİRİŞ ve AMAÇ Saçların tarihsel süreç içerisinde evrimi incelendiğinde özgürlüğü, sağlığı ve kişinin güzelliğini gösteren bir simge olarak insanlık tarihinde önemli bir yere sahip olduğu ve günümüzde halen önemini koruduğu görülmektedir [1]. Yapılan araştırmalarda ilk saç kozmetik uygulamalarının eski Mısır dönemine kadar uzandığı görülmüştür. Tarih sayfalarına bakıldığında saçların çamurla sarılması ve kına ile renklendirilmesi ilk uygulamalar arasında sayılabilir. Daha sonraları eski Yunan ve Roma döneminde de saçın güzelleştirilmesi ve saçlı deri hastalıkları için sayısız pomad ve tonik kullanıldığı bilinmektedir. Gal savaşlarından zaferle Roma ya dönen Sezar ın ülkeye getirdiği sarışın Gal li kadınlara özenen esmer Roma lı kadınların peruk kullanımı yanında, kayın ağacı kerestesinden ve doğal keçi yağından üretilen pomadlarla saçlarının rengini açtıkları tarih notlarında yer almaktadır [2]. Saç vücudumuzun en önemli ve doğal aynı zamanda da korunması en zor aksesuarlarından birisidir. Bu yüzden saçla ilgili bütün uygulamalar öncelikle ona zarar vermemeli, ayrıca sağlıklı yapısını koruyup ileri yıllarda dahi seyrelmemiş ve canlı, parlak görünümde olabilmesini sağlamalıdır [3]. Saç sağlığını korumak için beslenme kadar saça uygulanan kozmetiklerde aynı derecede önem taşır. Günümüzde saç bakımında, bilimsel verilere dayanan ve etkisi kanıtlanmış bitkilerle iyi üretim uygulamalarına (GMP) uygun olarak hazırlanmış, çoğunlukla çiçek ve meyve ekstrelerini içeren fitokozmetikler kimyasal kozmetiklere oranla daha fazla tercih edilmektedir. Bu amaçla kullanılan ekstrelerin sayısı giderek artmakta olup, etkilerine göre sınıflandırılmaktadır [4]. Avrupa Konseyi Kozmetik Ürünler Uzmanlar Kurulu mevcut verilerine göre kozmetik preparatlarda kullanılan bitkiler 3 grup (Grup 1-3) altında toplanmış olup, grup 3 (kategori A) güvenle kullanılabilecek bitkisel ürünlerin yer aldığı gruptur. Kozmetik preparatlarda kullanılan bitkisel ürünlerin genel nitelikleri ve güvenli kullanımları göz önüne alındığında, 3. grupta yer alan Aloe vera, Aloe ferox, Anthemis nobilis, Matricaria chamomilla, Cucumis sativus, Fucus vesiculosus, Urtica dioica, Camellia sinensis, Salvia officinalis, Rosmarinus officinalis, Lawsonia inermis, Hedera helix, Melaleuca alternifolia, Vitis vinifera, Calendula officinalis, Centella asiatica ve Hamamelis virginia bitkilerinin saç için hazırlanan kozmetik preparatlarda yaygın olarak kullanıldıkları görülmektedir [4,5].

17 2 Avrupa Konseyi Kozmetik Ürünler Uzmanlar Kurulu tarafından güvenle kullanılabilecek bitkiler (grup 3) arasında yer alan Vitis vinifera L.'nın başlıca tohum ekstresi günümüzde saç için kullanılan bir çok fitokozmetik ürün içerisinde yer almaktadır [4,5]. V. vinifera'nın başlıca tohum ekstresi olmak üzere yaprak ve meyve ekstreleri ile tohumlarından sıkma yoluyla elde edilen tohum yağı farklı kozmetik amaçlarla yaygın olarak kullanılmaktadır. V. vinifera ülkemizde birçok bölgede değişik formları ile kültürü yapılan "asma" adıyla bilinen tırmanıcı bir bitki olup, meyveleri "üzüm" adıyla gıda olarak tüketilmektedir [6,7]. Dünya üzerinde meyveleri gerek gıda gerekse şarap üretiminde kullanıldığı için geniş alanlarda kültürü yapılan bir bitkidir [8,9,10]. Farklılık göstermekle birlikte bitkinin değişik kısımları başlıca flavonoitler, flavan-3-ol türevleri (prosiyanidinler gibi), antosiyaninler, fenolik asitler ve stilbenler gibi fenolik bileşikler bakımından zengin olup, bunun yanında organik asitler, mineraller, pektik maddeler, uçucu bileşikler, azotlu maddeler, çeşitli enzim ve vitaminler, su ve şekerleri taşımaktadır [11-14]. Tohumların bileşiminde yer alan polifenollerin % 90'nını proantosiyanidinler oluşturmaktadır [15]. Yapılan çalışmalar proantosiyanidinler bakımından zengin V. vinifera tohum ekstrelerinin saçı sadece çeşitli ürünlerin (saç boyası, UV ışınları, çeşitli saç ürünleri vb.) oksidasyon zararlarından korumakla kalmayıp, saçı telojen fazdan anajen faza geçirerek saç dökülmesini geciktirdiği, aynı zamanda saç foliküllerini prolifere ederek yeni saç çıkması için saç foliküllerini uyardığı gösterilmiştir [16-18]. Saç üzerine bu etkileri nedeniyle V. vinifera tohum ekstresinin, genetik geçişli ve toplumda kadın ve erkeği etkileyebilen yaş artışıyla görülme sıklığı artan ve halen minoksidil (Minoksil ) etken maddesinin kullanımı sürdürüldüğü müddetçe tedavi edilebilen, minoksidil kullanımı kesildikten bir müddet sonra tekrar dökülmelerin gözlemlendiği (AGA) tedavisi için minoksidil gibi yan etki oluşturmaması sebebiyle önemli bir potansiyel tedavi şekli olabileceği gösterilmiştir [17,19]. Üzüm çekirdeğinde bulunan prosiyanidinlerin saç folikül hücrelerinde büyümeyi arttırıcı etkiye sahip olmaları nedeniyle, üzüm çekirdeği esktresi ve yağı şampuan, saç bakım kremi, antiaging saç bakım kremi ve saç yağları gibi kozmetik ürünlerde yer almaktadır [4,5,16,17,20]. Prosiyanidinler bu etkileri yanında antioksidan [21], antienflamatuvar [22,23], antimutajenik [24], antitümör [25-27], antifungal [28], antiülser [29], antihipertansif [30,31], kapiller koruyucu [32] ve enzim inhibisyonu [27,33] gibi değişik biyolojik aktivitelere de sahiptir.

18 3 Ülkemizde, üzüm çekirdekleri şarap fabrikalarında şarap üretiminin ardından arta kalan cibre (posa) kısmında kullanılmadan atılmaktadır. Ayrıca ülkemizde geniş alanda kültürü yapılan üzümden üreticinin pekmez, pestil, şarap vb. gibi ürünler elde etmesi neticesinde de üzüm çekirdekleri kalan posa içerisinde atılmaktadır. Bu çalışmada, çeşitli organ ve sistem hastalıkları üzerine faydalı etkileri bulunan, yanı sıra saç üzerine de faydalı olduğu bilimsel olarak gösterilmiş, proantosiyanidin oligomerleri bakımından zengin üzüm çekirdeklerinin üretime katılması bakımından bir ön değerlendirme yapılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, çalışmada A.O.Ç. Şarap Fabrikası ve Akyurt Kavaklıdere Şarap Fabrikasından şarap yapımı sırasında arta kalan cibreler (posa) ile Kırıkkale'ye bağlı Koçubaba köyündeki bir çiftçinin ailesel olarak pekmez üretimi sırasında elde ettiği cibrelerinden temizlenerek elde edilen üzüm çekirdekleri; ayrıca organik ürünler satan bir marketten satın alınan paketlenmiş kara üzüm çekirdekleri materyal olarak kullanılmıştır. Çalışmamızda, çeşitli kaynaklardan temin ettiğimiz üzüm çekirdekleri üzerinde total kül ve nem miktar tayinleri yapılmış, ayrıca total prosiyanidin miktarları spektrofotometrik olarak ölçülmüştür. Böylece, fitokozmetikler içerisinde gün geçtikçe önemi ve kullanımı artan, geleneksel üzüm üreticisi olan ülkemizde çöpe giden üzüm çekirdeklerinin saç fitokozmetikleri içerisinde kullanılıp kullanılamayacağı değerlendirilmiştir.

19 4

20 5 2. GENEL BİLGİLER Bu bölümde saç bakımında kullanılan fitokozmetiklerde sıklıkla yer alan bitkilerden birisi olan Vitis vinifera L.'ya ait teorik bilgiler botanik özellikleri, kimyasal bileşikleri, bitkiden hazırlanan meyve ve tohum ekstreleri, bitkinin biyolojik etkileri ile saçın yapısı ve saç bakımı olmak üzere beş ana başlık altında toplanmıştır. Botanik kısmında bitkinin ait olduğu familya ve cinse ait bilgiler ile bitkinin morfolojik özellikleri açıklanmıştır. Kimyasal kısımda bitki üzerinde yapılan fitokimyasal çalışmalar ve bitkinin kimyasal bileşenleri sınıflandırılarak verilmiştir. Üçüncü başlık altında bitkiden hazırlanan meyve ve tohum ekstreleri hakkında bilgiler yer almaktadır. Bitkinin biyolojik etkileri ana başlığı altında öncelikle tohum ekstresinin saç üzerine etkileri ve ardından diğer sistemler üzerine etkileri alt başlıklar halinde açıklanmıştır. Son kısımda ise saçın yapısı ve saç bakımı hakkında genel bilgiler verilerek, saç bakımında kullanılan fitokozmetiklerde yer alan başlıca diğer bitkiler alt başlıklar halinde incelenmiştir Botanik Kısım Vitaceae familyası Genellikle sülüklerle tırmanan çalılar, nadiren dik çalı veya ağaçlardır. Yapraklar alternan dizilişli, basit veya derin palmat loplu ve stipulalıdır. Çiçekler küçük, yaprakların karşısında, spika, rasemus, panikula ve simoz durumda, hermafrodit veya tek eşeylidir. Kaliks ve korolla 4-5 parçalı, petaller bazı türlerde tepede birleşiktir. Stamenler 4-5. Pistil 1, ovaryum üst durumlu, 2 lokuluslu ve karpellidir. Meyve bakkadır [6,7,34,35]. Tropik ve subtropiklerde yayılış gösteren bu familya, ülkemizde 2 cins ve 3 tür ile doğal yayılış göstermektedir [6].

21 Vitis L. cinsi Sülüklü tırmanıcı çalılardır. Yaprakları basit ve palmat lopludur. Çiçekler yaprakların karşısında panikula durumunda, tek eşeyli veya hermafrodittir. Kaliks ve korolla 5 parçalıdır. Genellikle Kuzey ılıman bölgelerde, nadiren Orta Amerika ve Tropikal Asya da yaklaşık 50 kadar tür ile yayılış gösterir [6,34]. Vitis cinsinin ülkemizde V. sylvestris Gmelin (V. vinifera L. subsp. sylvestris (Gmelin) ve V. vinifera L. (syn. V. vinifera L. var. sativa DC.) olmak üzere 2 türü yetişmektedir [6]. Türkiye'de yetişen Vitis L. cinsi için tayin anahtarı [6] 1. Dioik, çiçekler tek eşeyli; meyve ekşi, 5-7 mm; tohumlar genellikle 3 tane küremsi, tohumun kalan boyunun 1/4'ü uzunluğunda bir burun ile sonlanmış...1. sylvestris 2. Çiçekler hermafrodit; meyve tatlı, genellikle daha büyük; tohumlar genellikle (0-)2 tane, ovat, tohumun kalan boyunun 1/2'ü uzunluğunda bir burun ile sonlanmış...2. vinifera Vitis vinifera L. V. vinifera L. (syn. V. vinifera L. var. sativa DC.) memleketimizin birçok bölgesinde değişik formları ile kültürü yapılan "asma" adıyla bilinen, sülükleri yardımıyla tırmanan odunlu bir bitkidir (Resim 2.1). Yaprakları palmat 5 loplu ve tabanı kordat. Çiçekler hermafrodit, diğer türe göre daha büyük (6-22 mm). Petaller bir külah şeklinde tepede birleşiktir ve erkenden çiçekten düşer. Meyveleri "üzüm" adıyla gıda olarak kullanılan glikoz bakımından zengin pulpalı bir bakkadır, yeşil, sarı, kırmızı veya siyahımsı mor renklidir (Resim 2.2). Tohum genellikle yok veya az sayıda (2 tane), ovat, tohumun kalan boyunun 1/2'ü uzunluğunda bir burun ile sonlanmıştır [6,7,34,35].

22 7 Resim 2.1. Vitis vinifera L. genel görünüş [36] Resim 2.2. Vitis vinifera L. meyveleri [37]

23 8 Vitis vinifera L.'nın sistematikteki yeri [6]: Bölüm: Spermatophyta Alt bölüm: Angiospermae Sınıf: Dicotyledoneae Altsınıf: Dialypetalae Takım: Rhamnales Familya: Vitaceae Cins: Vitis L. Tür: Vitis vinifera L Vitis sylvestris Gmelin V. sylvestris Gmelin (V. vinifera L. subsp. sylvestris (Gmelin)) kuzey, batı ve güney Anadolu da yaprak döken ormanlarda, su kenarlarında doğal yayılış gösteren iki evcikli bir bitkidir (Resim 2.3). Uzun, dioik, yapraklara zıt yönde sülükleri ile tırmanan odunlu bir bitkidir. Yaprakları düşücü, palmat loplara sahip, erkek ferdin yaprakları dişiye göre daha derin loplu, yaprak tabanı kordat, kenarları iri dişli, sıklıkla yaprakların altı gençken tomentoz. Çiçekler tek eşeyli. Meyveleri ekşi, 5-7 mm, olgunlaştığında siyahımsı-mor renktedir [6,34]. Resim 2.3. Vitis sylvestris Gmelin meyveleri [38]

24 Kimyasal Kısım V. vinifera'nın kimyasal bileşenleri bitkinin değişik kısımlarına göre farklılık göstermektedir [11]. Genel olarak üzüm meyvelerinin bileşiminde fenolik bileşikler, organik asitler, mineraller, pektik maddeler, uçucu bileşikler, azotlu maddeler, enzimler, vitaminler, su ve şekerler bulunmaktadır [11-14]. Üzüm, yüksek şeker içeriğinden dolayı, kalori değeri yüksek bir besin maddesidir. Ayrıca, mineral maddelerden kalsiyum, potasyum, sodyum ve demir yönünden zengin olduğu gibi, bazı vitaminler (A, B1, B2, niasin ve C vitamini) yönünden de önemli bir kaynak olarak kabul edilmektedir [8]. Üzümün bileşimi üzerine başta üzüm çeşidi olmak üzere toprak ve iklim koşulları, uygulanan teknik ve kültürel işlemler ile özellikle olgunluk derecesi vb. faktörler etkilidir [9] Fenolik bileşikler V. vinifera'da en yaygın bulunan fenolik bileşikler; flavonoitler (kersetin, kersitrin, kemferol ve mirisetin), flavan-3-ol ler [kateşin, epikateşin gibi proantosiyanidinler (kondanse tanenler, prosiyanidinler) ve hidrolize olabilen tanenler gibi isimlerle de bilinirler] ve antosiyanin (siyanidin ve peonidin 3-O-glikozitleri) türevi bileşiklerdir. Bunun yanında fenolik asitler (sinnamik ve benzoik asit türevleri) ve stilbenler (transresveratrol) bulunmaktadır [12,14,39]. Hidrolize tanenler fenolik asitlerle şekerlerin kompleks esterleri (başlıca gallik asit ve dehidrohekzahidroksidifenik asit'in glukoz esterleri) olup, üzümün kabukları, gövdesi ve çekirdeklerinde bulunur [39]. Üzüm çekirdeğinde bulunan polifenollerin yüzde 90 nını proantosiyanidinler oluşmaktadır [15]. Üzüm yapraklarının rengi sonbaharda kırmızıya dönüşür, bu durum yüksek antosiyanin konsantrasyonu ile ilişkilidir. Meyveler olgunlaştığında antosiyanin oranı maksimuma ulaşır, bazı kültürlerde kuru ağırlığın % 0,3'ünü antosiyaninlerin oluşturduğu bildirilmiştir. Başlıca antosiyanin bileşikleri siyanidin-3-o-glikozit ve peonidin-3-o-glikozit'tir [39]. Bunun yanında, delfinidin, petunidin ve malvidin'in 3-O-glikozitlerinin bulunduğu bildirilmiştir [11].

25 10 Başlıca flavonol aglikonu olan kersetin, bunun yanında glikozit yapısında kersitrin, kemferol ve mirisetin gibi flavonol glikozitleri bulunmaktadır [11]. V. vinifera'da bulunan karakteristik bir fitoaleksin stilben yapısında bir bileşik olan transresvetarol'dür [39]. Üzümde en yaygın bulunan fenolik asitler sinnamik asit türevleri (kumarik, kafeik, ferulik, klorojenik ve neoklorojenik asit) ve benzoik asit türevi (p-hidroksibenzoik, protokatejik, vanilik ve gallik asit) bileşiklerdir [12]. Üzümde bulunan fenolik bileşikler, meyvenin etli pulpasından daha çok çekirdek, kabuk, yaprak ve sap kısmında bulunmaktadır. Üzümdeki çekirdek, kabuk, etli kısım ve yaprakta bulunan total fenolik bileşiklerin konsantrasyonu sırasıyla 2178,8; 374,6; 23,8 ve 351,6 mg/g olarak bulunmuştur [40] Organik asitler V. vinifera meyvelerinde organik asit olarak başlıca (% 70-90) tartarik ve malik asit olmak üzere, daha az miktarda sitrik ve okzalik asit bulunmaktadır [9,11]. Yapraklarında tartarik, malik, okzalik, fumarik, süksinik, sitrik ve gliserik asit bulunmaktadır [11] Azotlu bileşikler Azotlu maddeler amonyum katyonları, organik bileşikler, aminoasitler, peptidler ve proteinler halinde bulunur. Üzümde yaygın olan aminoasitlerden glutamik asit, arginin, treonin ve prolin önemlidir ve üzümdeki aminoasitlerin % 85 ini oluştururlar [9,13] Terpenik bileşikler Bitkinin kök ve yapraklarında eser miktarda terpenik bileşikler; 16β-hidroksioleanolik asit ve türevleri, α-amirenol, β-amirenol, tarakserol, taraksasterol, sikloartenol, 24- metilsikloartenol, oleanolik ve ursolik asit olarak belirlenmiştir [11] Lipitler V. vinifera'nın çekirdeğinde yetişme sürecine ve bitki özelliklerine bağlı olarak arasında değişen miktarda sabit yağ bulunmaktadır. Üzüm çekirdeğinde bulunan sabit yağ,

26 11 yağ asitleri (linoleik asit, oleik asit, linolenik asit, palmitik asit, stearik asit), steroller ve tokoferolleri içermektedir [41-45]. Ülkemizde yetişen V. vinifera Emir (beyaz üzüm) ve Boğazkere (kırmızı üzüm) kültürlerinin çekirdeklerinden yağları elde edilerek kimyasal özellikleri saptanmıştır. Bu yağların mukayeseli olarak GC-MS analizi yapılarak yağ asiti bileşimleri belirlenmiş ve örneklerde linoleik (% 61,1-64,9), oleik (% 14,1-32,6), palmitik (% 2,7-8,1) ve stearik asit (% 1,8-3,5) varlığı tespit edilmiştir [41] Ozlar Üzüm, yüksek şeker içeriğine sahip ve bundan dolayı kalori değeri yüksek bir besin maddesidir. V. vinifera çeşitlerinde bulunan şekerler, başlıca glukoz ve fruktoz olup, toplam karbonhidrat miktarının genel olarak % 99 unu oluşturmaktadır [9] Uçucu bileşikler Üzüm çeşidinin kendine özgü aromasını veren çeşitli kimyasal yapılardaki uçucu bileşikler, üzüm tanelerinde olgunlaşmanın son aşamalarında meydana gelmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, üzümdeki uçucu bileşiklerin büyük bir kısmının üzümün kabuğunda toplandığını göstermektedir [13]. Üzümdeki uçucu bileşenlerin başlıcaları esterler, terpenik bileşikler (başlıca monoterpenler), aromatik alkoller, karbonil bileşikleri ve azotlu bileşiklerdir [10]. Üzüm meyvesinin perikarpında ise başlıca geraniol, linalool, α- terpinol, nerol, sitronellol ve linalool oksit bulunmaktadır [11,46] Vitaminler Üzüm meyvelerinde çeşitli vitaminler bulunmaktadır. Diğer meyvelerle karşılaştırıldığında üzüm inositol ve tiamin (B1) miktarı en yüksektir. Bunun yanında, pantotenik asit (B5), niasin, pridoksin (B6), biotin, folik asit ve az miktarda da riboflavin (B2) içermektedir [9] Mineraller Üzümlerde bulunan mineraller topraktan alınır ve meyveye taşınır. Üzüm meyvelerinde bulunan başlıca mineraller potasyum, kalsiyum, fosfor, sodyum, demir ve magnezyumdur [13].

27 Enzimler Üzümde en fazla polifenoloksidazlara rastlanır. Diğer enzimler fenolaz, fosfataz, pektaz, proteaz ve sakkaraz dır. Üzümdeki enzimlere mayalar veya küf mantarları tarafından salgılanan ekzojen enzimlerde eklenebilir [11] Pektik maddeler Bitkilerin depo maddelerinin bileşiminde bulunan pektik maddeler, koruyucu ve destek dokularında yer alırlar [13] Mumlar Üzüm meyvelerinin kabuğu mum tabakası ile kaplıdır. Mum tabakasının temel bileşeni olan % oleanolik asit yanında, çeşitli alkoller, serbest yağ asitleri, mum esterleri ve aldehitleri ile hidrokarbonlardır [11] Su Üzüm meyvelerinin su miktarı üzüm çeşidine bağlı olmakla birlikte, genel olarak % arasında değişmektedir. Kurumaya başlamış olgun üzümlerde su oranı % 50 lere kadar düşmektedir [9] Vitis vinifera Yaprak, Meyve ve Tohum Ekstreleri V. vinifera'nın meyve, tohum ve yapraklarından hazırlanan ekstreler ile tohumlarından sıkma ile elde edilen tohum yağı kozmetik amaçlarla yaygın olarak farklı farmasötik formülasyonlar içerisinde yer almaktadır. Bu esktreler ve tohum yağının içerdiği başlıca bileşenler [11-14,41,45] ve kozmetik kullanımları [4,16,17,20,47-49] aşağıda verilmiştir. Bileşim: Yapraklar: - Flavonlar: Kersitrin, kersetin, kemferol, rutin, izokersitrin ve luteolin

28 13 - Antosiyaninler: Kateşinler; kateşin, epikateşin, gallokateşin, epikateşin-3-o-gallat - Elajitanenler: Brevilagin-1, vitilagin ve izovitilagin - Organik asitler: Tartarik, malik, oksalik, fumarik, süksinik, sitrik ve gliserik asitler - Esterler: Sinnamik asit ve tartarik asit esterleri - Vitaminler: C, PP, B ve folik asit - Karotenoitler - Uçucu bileşenler - Proteinler - Mineral tuzlar Meyve: - Flavonlar: kersetin ve kersitrin ile kersetin-, kemferol- ve mirsetin-3-monoglikozit, astilbin, engeletin. - Prosiyanidinler: kateşin, epikateşin, gallokateşin, epikateşingallat, prosiyanidin B1, B2, B3, B4, B5, B6, B7 ve B8 - Antosiyaninler: Delfinidin, petunidin, malvidin, siyanidin, peonidin-3-monoglikozit - α-hidroksiasitler: Tartarik, sitrik ve malik asit - Esterler: Sinnamik ve tartarik asit - Aldehitler: Vanilin, protokateşik, sinnamik ve koniferil aldehitler - Vitaminler: C, B, PP vitamini - Karoten - Ozlar: Fruktoz, glukoz - Polisakkaritler: Galaktoz, mannoz, arabinoz, ramnoz, galakturonik asit - Proteinler, Uçucu bileşenler, Mum ve Pektin Tohum (çekirdek): - Prosiyanidinler: Prosiyanidin B1, B2, B3, B4, B5, B6, B7, B8 - Proteinler: Arginin, sistin, lösin, valin, fenilalanin - Trigliseritler: Palmitik, sterarik, oleik ve linoleik - Sabunlaşmayan kısım: Fitosteroller, β-sitosterol

29 14 - Fosfolipitler: Fosfotidilserin, fosfotidilinositol, lesitin, sefalin, serebrozit, fofosfatidik asit - E vitamini Kozmetikte kullanılışları: Yaprak ekstresi: Tonik, astrenjan, tazeleyici ve antiaging amaçlarla losyonlar, kremler, jeller, antiaging ürünler ve saç ürünlerine % 15 oranında katılmaktadır. Meyve ekstresi: Antosiyaninlerinden dolayı boyayıcı, cilt koruyucu ve nemlendirici amaçlarla kozmetik ürünlerde yer almaktadır. Tohum ekstresi ve tohum (çekirdek) yağı: Tohum ekstresi emoliyan, cilt koruyucu ve antiaging ürünlerde yer almaktadır. Tohum yağı antioksidan özelliği nedeniyle antiaging kozmetik ürünlerde, ayrıca aromaterapide hafif olması ve ciltten kolay emilmesi nedeniyle taşıyıcı yağ olarak kullanılmaktadır. Üzüm çekirdeğinde bulunan prosiyanidinlerin saç folikül hücrelerinde büyümeyi arttırıcı etkiye sahip olmaları nedeniyle, üzüm çekirdeği esktresi ve yağı şampuan, saç bakım kremi, antiaging saç bakım kremi ve saç yağları gibi kozmetik ürünlerde bulunmaktadır Vitis vinifera'nın saç üzerine etkileri V. vinifera tohum ekstresi prosiyanidinler bakımından zengindir. Prosiyanidinler bitkilerde doğal olarak bulunan kateşin oligomerleridir ve birçok bitkide yaygın olarak bulunurlar. Örn. üzüm çekirdeği [17,50], elma [51] ve arpa [52] gibi. Prosiyanidinler antioksidan [21], antienflamatuvar [22,23], antimutajenik [24], antitümör [24,26,27], antifungal [28], antiülser [29], antihipertansif [30,31], kapiller koruyucu [32,53] ve enzim inhibisyonu [27,33] gibi birçok fizyolojik etkiye sahiptir. Ayrıca saç üzerine de önemli etkileri bulunmakta ve bu etkileri nedeniye de son zamanlarda birçok saç kozmetiğinin bileşiminde prosiyanidin ihtiva eden bitki ekstreleri yer almaktadır. Prosiyanidinlerin saç foliküllerini uyayararak, saç folikül hücrelerinin proliferasyonunu arttırıcı bir etkiye sahip oldukları gösterilmiştir [17].

30 15 Kozmetik işlemler sırasında, en basitinden rutin saç temizliği için şampuan kullandığımızda dahi saçta birtakım değişiklikler oluşmaktadır, ancak bu değişiklikler şampuanlama aralarında normale dönmektedir. Oluşan bu değişiklikler saçta birikerek, bir süre sonra saçın normal haline geri dönmesini engeller ve saç kaybına yol açabilir. Saç kaybındaki artış oksidan ürünlerin kullanılmasıyla da artmaktadır. Oksidan ürünlerin etki mekanizmaları için birçok olasılık vardır. En önemlisi sülfidril grubunun inaktivasyonu ile keratin molekülünde disülfit köprüsünün oluşumunun engellenmesidir. Keratin biyosentezindeki anormallikler saç kaybının artışını başlatır. Matriks hücrelerindeki enzim inhibisyonunun yeni saç oluşumunu engelleyebileceği de düşünülmektedir. Oksidasyon reaksiyonlarında ayrıca saçın yağ yapısı da bozulmaktadır. İnsanlarda lokal olarak linoleik asit uygulandığında, doza bağlı olarak kısmen hızla saç çıkması gözlemlenmiştir [54]. Prosiyanidinlerin saç üzerine etkileri çeşitli çalışmalarla gösterilmiştir. Saçın kimyasal yapısında keratin, su, lipitler, pigment ve bazı eser elementler bulunmaktadır. Keratinin yapısal olarak büyük kısmını sistin aminoasiti oluşturmaktadır. Sistin saçın fiziksel ve kimyasal stabilitesinden sorumludur [55]. Prosiyanidin oligomerleri saçtaki keratine kuvvetlice bağlanarak saçta oluşan oksidatif hasarı inhibe etmektedir. Prosiyanidin oligomerleri saçın zarar görmesine karşı saçı koruma potansiyeline sahiptir. Bu konuda yapılan bir çalışmada, saç rengini açma, kalıcı boya uygulama, perma ve perma uygulanmış saçın düzleştirilmesi gibi etkenlerle saçta oksidatif hasar oluşturulmuş ve prosiyanidinlerin etkileri oksidan ürünlere prosiyanidin oligomerleri eklenerek incelenmiştir. Çalışmada, prosiyanidin oligomerlerinin saçın keratin yapısına sıkıca bağlandığı transmisyon elektron mikroskobu, floresan boya ve elektroforez gibi yöntemlerle gösterilmiş ve sonuçta saçta oluşan oksidatif hasarın azaldığı bildirilmiştir. Prosiyanidin oligomerleri uygulanmış saçta oksidan ürünlerin zararları, yani disülfit bağlarının kırılması saçtaki sistin miktarlarıyla kontrol edilmektedir. Çünkü saçın kendisini onarmasındaki ana kriter saçtaki sistin miktarı ile ilgilidir. Bu da prosyanidin oligomerlerinin zarar görmüş saçın kendini toparlamasında aday ürün olabileceğini göstermektedir [20]. Yapılan bir çalışmada, üzüm çekirdeği ekstresindeki proantosiyanidinlerin in vitro olarak kıl folikül hücrelerini büyümeye karşı uyardığı; in vivo testlerde ise kıl siklusunu belirgin bir şekilde telojen fazdan anajen faza dönüştürdüğü bildirilmiş ve androgenetik alopesi (AGA) tedavisinde üzüm çekirdek ekstresindeki proantosiyanidinlerin aktif madde olarak

31 16 uygulanabileceği önerilmiştir [17]. Üzüm çekirdeğinde oligomerik yapıdaki proantosyanidinlerin saç folikülünü doğrudan uyardığı [17], elma suyunda yapılan çalışmada ise proantosiyanidinlerden flavan 3-ol ün saç büyümesi için en aktif proantosiyanidin olduğu gösterilmiştir [56]. Anajen faza geçiş için proantosiyanidinler arasında fark olmadığı ve çeşitli çalışmalarla prosiyanidin oligomerlerinin kullanımı ile ilgili klinik testlerin geliştirilmekte olduğu bildirilmiştir. Bunlardan birisi prosiyanidinlerin protein kinaz C inhibisyon aktivitesi ile saç büyümesi üzerine olan etkisi [17,57], diğeri ise prosiyanidin B2 nin topikal kullanımının AGA için uygun olduğunun gösterilmesidir [17,48,51]. Prosyanidin oligomerleri seçici ve yoğun bir şekilde saç epitelyum hücrelerini çoğaltmakta ve anajen folikülleri arttırmaktadır. Üzüm çekirdeğinden elde edilen prosiyanidinlerin saç folikül hücrelerinde büyümeyi arttırıcı etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Araştırmacılar proantosiyanidinlerin saç folikül hücrelerindeki döngüyü olumlu yönde etkilediğini, hücrelerin saçta büyümenin olmadığı dinlenme (telojen) fazından, saç büyümesinin olduğu ve saç yenilenmesinin arttığı büyüme (anajen) fazına geçmelerini sağlayarak etki gösterdiklerini tespit etmişler ve herhangi bir yan etkinin bulunmadığını bildirmişlerdir. Bu çalışmalar prosyanidin oligomerlerinin saç bakımı ve saç hasarlarında kullanılabileceğini göstermektedir [16-18,20,47,48,50]. Saç dökülmesine karşı dermatoloji kliniklerinde reçete edilen ve topikal olarak kullanılan minoksidil in (Minoxil, Rogan ) etkisi hormonal bir etki olmayıp, foliküler epitelyum hücreleri üzerinedir [58,59]. Minoksidil'in telojen fazı oldukça kısalttığı gösterilmiştir [60,61]. Minoksidil ilk olarak KVS hastalıklar için vazodilatatör olarak kullanılmıştır, yan etki olarak tüylenme yapmasının belirlenmesinden sonra FDA tarafından erkek kelliğinin tedavisinde kullanılması onaylanmıştır. Minoksidil'in in vitro olarak saç folikül hücrelerinin büyümesini uyardığı ve in vivo olarak ta saç siklusunu değiştirdiği bilinmektedir. Minoksidil potasyum kanallarını açarak saç şaftında epitel hücrelerinin farklılaşmasını ve çoğalmasını arttırarak etki etmektedir [62,63]. Minoksidil'in saç üzerine etkileri prosyanidinler için de mümkündür. Üzüm çekirdeğindeki proantosiyanidinler saç folikülünde aynı minoksidil gibi etki ederek androgenetik alopesi için kullanılabilirler [18]. 5α-redüktaz enzim inhibisyonu ile saç büyümesi ve saç folikül aktivitesi arasında ilişki vardır [19]. 5α-redüktaz enzimi mikrozomal bir enzim olup steroidal bileşiklerden testosteron, progesteron ve kortikosteron un azalmasından sorumludur. 5α-redüktaz enzimi insanlarda testosteron u daha potent bir androjen olan dihidrotestosteron a (DHT)

32 17 dönüştürüp, normal erkek gelişiminde testosteron un azaltılmasını sağlamaktadır. Ancak prostat kanseri, benign prostat hiperplazisi (BPH), AGA, hirsutizm, akne gibi androjen ilişkili hastalıklarda DHT un yüksek bulunması söz konusudur. 5α-redüktaz enzimi inhibe edilerek bu tip hastalıkların tedavisi mümkün olabilmektedir [63,64]. AGA da da saç folikülündeki 5α-redüktaz enzimi inhibe edilerek tedavi sağlanmaktadır. Androgenetik alopesi saç kayıplarının en yaygın şekillerindendir ve birçok kadın ve erkekte görülür. AGA androjen bağımlı ve genetik geçişlidir. Genellikle AGA'lı kişilerin saç foliküllerinde 5α-redüktaz enzim aktivitesi artmakla birlikte, çok az bir kısmında enzim aktivasyonu normal bulunmuştur [65]. Bu kişilerde dihidrotestesteron aktivitesinin artmasına bağlı olarak saç minyatürleşmesi görülmektedir [66]. 5α-redüktaz enzimini inhibe ederek saç çıkmasını sağlayan bitki ekstrelerinin etki mekanizmaları gözden geçirildiğinde, bitki ekstrelerinin saç folikülünde aynı 5α-redüktaz inhibitörleri gibi davrandıkları gözlemlenmiştir [67,24,68,69]. 5α-redüktaz enzim inhibitörleri, alopesi tedavisinde kafa derisindeki androjenik reseptörlere antagonist etki göstererek ya da saç büyümesinden sorumlu folikül hücrelerini uyararak etki etmektedir. Üzüm çekirdeğinde proantosyanidin oligomerleri [17], elma da prosyanidin B2 [51], arpa da prosyanidin B3 [52], Saw palmetto da liposterolik ekstre ve β-sitosterol [67], zerdeçal da hekzan ekstresi [24], biberiye de yaprak ekstresi [70], yeşil çay da bulunan epigallokateşin-3-gallat [71], Carthamus tinctorius un etanollü ekstresi [19] ve karabiber de ana bir alkaloit olan piperin [67] 5α-redüktaz enzimini inhibe ederek saç çıkması üzerine etkili bulunmuş ve bu aktif kısımlarıyla saç folikülünde AGA tedavisinde kullanılabilme özelliğine sahip olarak değerlendirilmiştir Vitis vinifera nın Diğer Biyolojik Etkileri Vitis vinifera nın antioksidan etkileri Meyve ve sebzelerde değişik oranlarda fitokimyasallar bulunmaktadır. Günlük düzenli meyve ve sebze tüketilmesinin içerdiği fitokimyasallar sayesinde kanser gelişim riskini azalttığı ve özellikle beslenmeyle doğal yoldan alınanların takviye olarak alınanlardan daha etkili olduğu saptanmıştır [72,73]. V. vinifera nın çekirdeği, kabuğuna kıyasla çok daha fazla oranda monomerik, oligomerik ve polimerik flavanollar içermektedir. Flavanol miktarı üzümün yetiştiği bölgeye ve iklime

33 18 göre değişmekte olup, şaraba dönüşüm sırasında da etkili olarak kalabilmektedir [74]. V. vinifera içeriğindeki flavanoit türevi bileşikleri sayesinde hücrelerde DNA hasarını önlemekte ve bu sayede güçlü antioksidan özellik gösterip birçok kanser türüne karşı korunmada etkili olmaktadır [25,74]. V. vinifera çekirdeğinde çoğu prosiyanidin şeklinde olan polifenoller vardır. Prosiyanidinlerin antioksidan, antienflamatuvar ve yara iyileşmesini kolaylaştıcı etkileri bulunmaktadır. V. vinifera polifenolleri, çekirdeğin yanı sıra meyve kabuğunda da mevcuttur. Güçlü antioksidan etkisi birçok çalışmada kanıtlanan V. vinifera polifenollerinin antioksidan etkisini süperoksit, peroksil ile hidroksil radikallerini süpürme ve lipit peroksidasyonunu önleme yoluyla gösterdiği bulunmuştur [74]. V. vinifera dan ekstre edilebilen fenolik bileşiklerin % 10 veya daha azı posasından, % i çekirdeğinden, % i ise kabuğundan elde edilmiştir. V. vinifera nın antioksidan özelliğinin fenolik bileşenlerden kaynaklandığını ve elde edilen fenolik bileşiklerin % gibi en çok çekirdek kısmında bulunduğunu gözönüne alırsak bitkinin çekirdeğinin "antioksidan" gücü ve önemi daha iyi anlaşılmaktadır [72]. V. vinifera tohumlarından etanol:su (70:30), aseton:su (70:30), metanol ve su ile hazırlanan ekstreler fenolik bileşikleri ve in vitro antioksidan aktiviteleri bakımından radikal süpürücü ve peroksidasyon inhibe edici aktivite yöntemleri kullanılarak incelenmiştir. Bu çalışma sonucunda aseton:su (70:30) ile hazırlanan ekstre en yüksek fenolik bileşime ve antioksidan kapasiteye sahip bulunmuştur. Buna karşın sulu ekstre en düşük fenolik bileşim ve antioksidan kapasitede bulunmuştur [75]. V. vinifera yapraklarından hazırlanan sulu ekstrenin farklı polaritede solvanlar ile elde edilmiş kloroform, etilasetat, n-butanol ve kalan su fraksiyonları, 2,2-difenil-2- pikrilhidrazil (DPPH) radikal süpürücü, metal bağlayıcı ve süperoksit radikal temizleyici etkileri ve total fenol bileşimleri bakımından incelenmiştir. Çalışma sonunda, demir bağlama aktivitesi dışında en yüksek antioksidan aktiviteyi etilasetat fraksiyonunun gösterdiği; demir bağlama aktivitesinde ise en güçlü aktiviteyi kloroform fraksiyonunun gösterdiği bildirilmiştir. Fraksiyonların antioksidan aktiviteleri ile total fenol bileşimleri arasında pozitif bir ilişki saptandığı rapor edilmiştir. Bu çalışmada antioksidan aktivite sonuçları ile üzüm yaprağının halk ilacı olarak kullanımının desteklendiği belirtilmiştir [76].

34 Vitis vinifera'nın hepatoprotektif etkileri V. vinifera L. yapraklarından hazırlanan etanollü ekstrenin ve bu ekstreden elde edilen kloroform, etil asetat, butanol ve kalan su fraksiyonlarının sıçanlar üzerindekii karbontetraklorür nedenli hepatotoksisite üzerine etkileri incelenmiştir. Karaciğer üzerine hasar plazma ve karaciğer dokularında çeşitli biyokimyasal parametrelerin ölçülmesi ile değerlendirilmiştir. Etanollü ekstre 125 mg/kg dozda, butanol fraksiyonu ise 83 mg/kg dozda belirgin antioksidan ve hepatoprotektif aktiviteye sahip bulunmuştur [77]. Yapılan in vivo çalışmalarda, üzüm tohumu ekstresinin sıçanların karaciğerinde metotreksat ve radyasyon nedenli karaciğer toksisitesi üzerine olası koruyucu etkileri incelenmiştir. Sıçanlarda oluşan oksidatif stres üzerine kontrol grubu ile kıyasladıklarında olumlu etkileri olduğu gözlenmiştir [78,79]. V. vinifera ekstresinin karaciğerde prekanseröz odakların gelişmesini önleyerek karaciğer üzerinde koruyucu etki gösterdiği bildirilmiştir [80]. V. vinifera bitkisinin bileşiminde bulunan dihidromirsenol ve geranil format maddelerinin hepatoprotektif etkisi sıçanlarda karbon tetraklorür ile oluşturulmuş akut karaciğer hasarı modeli ile incelenmiştir. 9 çalışma grubunun, 7 günün sonunda vücut ağırlık değişimleri, serum alanin aminotransferaz ve asparat aminotransferaz seviyeleri ile karaciğerdeki histopatolojik değişiklikler karşılaştırılmıştır. Çalışma sonunda karbon tetraklorürün etkisi ile artan dejenerasyon ve apoptotik hücre sayısının; dihidromirsenol ile anlamlı bir şekilde azaldığı, bunun yanında geranil format'ın düşük dozları ile kısmen azalma görülüp yüksek dozunda azalma olmadığı bildirilmiştir. Buna ilave olarak, alanin aminotransferaz ve asparat aminotransferaz seviyelerindeki değişiklikler de bu bulgular ile uyumluluk göstermiştir. Sonuç olarak, dihidromirsenol'ün hepatoprotektif etkiye sahip olduğu, geranil format'ın ise düşük dozlarda kısmen hepatoprotektif etkisinin olduğu ancak yüksek dozlarda hepatoprotektif etkisinin olmadığı saptanmıştır [81] Vitis vinifera'nın kanser üzerine etkileri kadın ve erkek üzerinde yapılan 20 yıl süren epidemiyolojik bir araştırma sonucunda, flavonoit tüketimi ile kanser gelişimi arasında ters bir orantı olduğu anlaşılmış,

35 20 flavonoit tüketimi arttığı zaman akciğer kanseri başta olmak üzere çoğu kanser türünün görülme riskinin azaldığı tespit edilmiştir [82]. V. vinifera nın kanseri önleyici etkilerinin yapısında bulunan fenolik bileşiklerden kaynaklandığı şeklindedir [83]. Son yıllarda yapılan bir çalışmada, V. vinifera'da bulunan kersetinin kemoterapi etkinliğini arttırarak akciğer kanserinin tedavisinde başarıyı desteklediği bildirilmiştir [84]. Ayrıca kersetinin programlı hücre ölüm mekanizmasını uyararak yemek borusu kanserine yol açan hücre çoğalmasını durdurduğu belirlenmiştir. Kersetinin yemek borusunun hem adeno kanser hem de yassı hücreli kanser türlerine karşı etkili olduğu tespit edilmiştir [85,86]. Ayrıca düzenli olarak günlük kersetin tüketiminin mide kanseri riskini azalttığı bildirilmiştir [26]. Yapılan in vivo bir çalışmada, V. vinifera nın kabuğunda daha fazla olup çekirdeğinde de bulunan polifenolik bileşen resveratrolün özefajit ve metaplaziyi azaltarak yemek borusu kanserine karşı koruyucu etki gösterdiği belirlenmiştir [87]. Yine yapılan bir çalışmada, resveratrolün akciğer kanserine karşı etkili olduğu tespit edilmiştir [88]. Ayrıca resveratrolün midede gastrit, ülser ve kanser oluşumunda rolü bulunan Helicobacter pylori'nin gelişimini engellediği tespit edilmiştir [29]. Yapılan bir diğer çalışmada ise kanserli farelerde resveratrolün lezyon gelişimini engellediği ve deride tümör oluşumunu azalttığı saptanmıştır [89]. Diğer bir çalışmada, V. vinifera çekirdeğinin kalın bağırsak kanseri tedavisinde faydalı olabileceği belirtilmiştir [90]. Yapılan diğer bir çalışmada elma, portakal, üzüm gibi değişik meyve sularının kalın bağırsak kanseri gelişiminde rol oynayan fenol sülfotransferaz aktivitesi üzerine etkileri incelenmiş ve aralarında kanser oluşumu üzerine en güçlü önleyici özelliğe sahip olanın üzüm suyu olduğu tespit edilmiştir [91]. Hücre kültürü çalışmalarında V. vinifera çekirdeğinde bulunan prosyanidinlerin kolorektal kanser hücrelerinin gelişmesini ve çoğalmasını engellediği tespit edilmiştir [92]. Yapılan araştırmalarda, V. vinifera nın meme kanseri gelişiminde önemli rol oynayan östrojen sentezini engelleyip kanser hücrelerinin büyümesini baskıladığı gösterilmiştir. V. vinifera aromataz enzimini inhibe ederek östrojen sentezini bloke etmekte, böylece meme kanserinin gelişmesi için gerekli olan büyüme faktörlerinin oluşmasını engellemektedir [27,33]. Diğer bir çalışmada, V. vinifera çekirdeğinin yine aromataz enzimini bloke edip hormon bağımlı meme kanserlerinin önlenmesinde ve tedavisinde faydalı olduğunu göstermişlerdir [93].

36 21 V. vinifera ekstresi reseptörler yoluyla vasküler endoteliyal büyüme faktörünü inhibe ederek de meme kanseriyle mücadele etmektedir. Meme kanseri oluşumunda çevresel karsinojenlerin genlerle etkileşimi önemli rol oynamaktadır [94]. Yapılan çalışmalarda, V. vinifera çekirdeğinde bulunan proantosiyanidinlerin sitokrom P450 enziminin gen ekspresyonunu önleyerek karsinojen maddelerin etkisini azalttığı, böylece hücresel düzeyde kanser oluşumunu engellediği bildirilmiştir. Ayrıca bitkide bulunan resveratrol'ün kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilacı olan Taxol ün (paclitaxel) ve radyoterapinin etkinliğini arttırdığı da tespit edilmiştir [22]. V. vinifera çekirdeğinde bulunan flavonoitlerin hücre çoğalmasını ve vasküler endoteliyal büyüme faktörünü inhibe ederek yumurtalık kanserinden korunmada önemli rol oynadığı bildirilmiştir [23]. Yapılan diğer bir çalışmada, V. vinifera çekirdeğinde bulunan oligomerik proantosiyanidinlerin tümör dokusunda hücre çoğalmasını engelleyerek ve programlı hücre ölüm mekanizmasını tetikleyerek prostat kanserine karşı etkili olduğu gösterilmiştir [95]. Hücre kültürü araştırmalarında ise androjen bağımlı prostat kanserinde V. vinifera da bulunan prosiyanidinlerin faydalı olduğu tespit edilmiştir [96]. Yapılan araştırmalarla siyah üzümün, lösemi ve lenf kanserinin tedavisinde etkili olduğu belirlenmiştir. Üzüm çekirdeği ekstresinin programlı hücre ölüm sürecini yöneten JNK adlı proteini etkinleştirerek kanser hücrelerini yok etttiği tespit edilmiştir. JNK proteininin güçlü bir biçimde etkinleştirilmesi hücre döngüsünü yöneten Cip1/P21 proteininin devreye girmesini sağlamaktadır. Ayrıca araştırmada, V. vinifera çekirdek ekstresinin kanserli hücreleri apoptoza zorlarken, sağlıklı hücrelere zarar vermediği de tespit edilmiştir [97]. Japon bilim adamlarının yaptıkları bir çalışmada, resveratrolün miyeloid lösemide etkili olduğu gösterilmiştir [98] Vitis vinifera'nın metabolik sendrom üzerine etkileri Yapılan araştırmalarda kateşin, kersetin, antosiyanin ve resveratrol gibi üzümün yapısında bulunan biyoaktif bileşenlerin, pankreasta beta hücre kaybını önleyerek ve beta hücrelerinin fonksiyonlarını iyileştirerek tip 2 diyabet hastalığında yüksek seyreden kan şekeri düzeylerinin düşmesine katkıda bulunduğu belirlenmiştir [99,100]. V. vinifera da bulunan prosiyanidinler, insüline hassas hücrelerde insülin benzeri etkiyle kan şekerini düşürmektedir [101]. V. vinifera çekirdeği vücutta insülinin etkinliğini artırarak

37 22 hipergliseminin kontrolüne yardımcı olmaktadır [102,21]. Resveratrol ise şeker hastalığında ortaya çıkan çok su içme, çok yemek yeme gibi klinik belirtilerin düzelmesine yardımcı olmaktadır [103]. V. vinifera yapraklarından hazırlanan sulu ekstre, diyabetik sıçanlarda akut ve subakut yöntemle (15 gün) 2 farklı doz kullanılarak (250 ve 500 mg/kg) hipoglisemik ve antihiperglisemik etkisi bakımından incelenmiştir. Sulu ekstre sırasıyla etil asetat ve n- butanol ile alt fraksiyonlara ayrılarak kalan sulu faz ile birlikte bu üç fraksiyon, üç farklı dozda (25, 80 ve 375 mg/kg), normal, glukoz hiperglisemili ve streptozotosin nedenli diyabetik sıçanlarda denenmiştir. Sıçanların kan şekeri düzeyi glukoz oksidaz metoduna göre ölçülmüştür. Tolbutamid (100 mg/kg) referans olarak kullanılmıştır. Ayrıca test örneklerinin antioksidan aktiviteleri, sıçanların karaciğer, böbrek ve kalp dokuları üzerinde malondialdehit ve glutatyon seviyeleri ölçülerek incelenmiştir. Sonuçlar, kontrol grubu ile kıyaslandığında etil asetat fraksiyonu, polifenolik bileşiklerce zengin olması nedeniyle antioksidan ve antihiperglisemik aktivite bakımından tolbutamite eşdeğer güçte bulunmuştur [104]. V. vinifera çekirdeğinde bulunan proantosyanidinlerin yangıyı iyileştirdiği, kan şekerini düşürdüğü, böylece kalp damar hastalık riskini azalttığı tespit edilmiştir [105,107]. Yapılan araştırmalarda V. vinifera nın içeriğindeki polifenollerin, metabolik sendrom belirtilerinin önlenmesinde ve tedavisinde faydalı olduğu gösterilmiştir [ ] Vitis vinifera'nın santral sinir sistemi üzerine etkileri Araştırmalar polifenolik bileşiklerin beyin ve sinir sistemi sağlığı üzerinde koruyucu etkileri olduğunu göstermektedir [72]. Üzüm çekirdeğinde bulunan prosiyanidinler periferik sinirleri koruyarak diyabetik nöropati gelişmesini önlemektedir [109]. Resveratrolün, asetilkolinesteraz aktivitesindeki artışı engelleyerek diyabette hafıza kayıplarını önlediği bildirilmiştir [110]. V. vinifera çekirdek ekstresinin Alzheimer hastalığına karşı önleyici etkisi de çalışılmıştır. Ekstrenin gerbil hippokampüsünde nöroprotektif etkisi incelenmiş, sonuçlar geçici ön beyin iskemisinden sonra ortaya çıkan DNA hasarını inhibe ederek iskemik nöronal hasara karşı koruyucu etkisi olduğunu göstermiştir [111].

38 23 V. vinifera çekirdek ekstresinin günde 50 mg/kg dozda, yaşlı farelerde santral sinir sisteminde serbest radikal bağımlı lipit peroksidasyonu görülmesini azalttığı, yeni doğan farelerde ise hipoksik iskemik beyin hasarı riskini azalttığı gösterilmiştir [112,113]. Yine deney hayvanlarına 30 gün boyunca 100 mg/kg/gün dozunda verilen V. vinifera çekirdek ekstresinin, omurilikte ve beynin diğer bölgelerinde yaşa bağlı oksidatif DNA hasarını önlediği belirlenmiştir [114]. Yaşlı farelere V. vinifera çekirdek ekstresi 100 mg/kg/gün dozda bir ay süreyle verildiğinde zihinsel kapasitenin arttığı, serbest radikal üretiminin ise azaldığı gösterilmiştir. Üzüm çekirdeğinin bu olumlu etkilerinin santral sinir sistemindeki antioksidan savunma mekanizmalarını güçlendirmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir [115]. 9 hafta süreyle 75 mg/kg dozda verilen prosiyanidinler, fare beyninde lipit peroksidasyonu ve protein oksidasyonunu azaltmakta ve kolinerjik sistemde asetil kolinesteraz aktivitesini önleyerek asetilkolin derişimini arttırmakta ve böylece yaşlı farelerde hafıza üzerinde olumlu etkiler sağlamaktadır [116] Vitis vinifera nın kardiyovasküler sistem üzerine etkileri Yapılan araştırmalarda V. vinifera da bulunan polifenollerin trombositlerin kümeleşmesini engelleyerek kanın vizkozitesini azalttığı gösterilmiştir [117,118]. Ayrıca düşük dansiteli lipoprotein (LDL) kolesterolün oksidasyonunu azaltarak HDL/LDL oranını yükselttiği, yangı ve oksidatif stresi azalttığı, damar endotel yapısını destekleyerek damarların gevşemesine yardımcı olduğu, yükselen kan basıncı düzeylerini düşürdüğü, kanlanmayı artırarak kalp ve böbrek yetmezliklerinden koruduğu tespit edilmiştir [30,31]. Menopoza giren kadınlarda kalp damar sağlığı üzerindeki koruyucu etkileri nedeniyle düzenli olarak üzüm çekirdeği ve kırmızı üzüm suyu tüketmeleri yüksek yaşam kalitesi açısından önemli bulunmuştur [72] Vitis vinifera nın cilt üzerine etkileri V. vinifera içerisinde bulunan kalsiyum saç, tırnak ve cildin sağlamlığını arttırmaktadır. V. vinifera çekirdek esktresi bağ dokusunda bulunan kollajeni güçlendirerek cildin daha sıkı ve elastik yapıda olmasını sağlayarak cildin sarkmasını önler. V. vinifera çekirdek ekstresinde bulunan prosiyanidinlerin ciltte damar koruyucu ve dolaşım destekleyici etkileri bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda V. vinifera çekirdek ekstresinin yara üzerine

39 24 uygulandığı zaman yara iyileşmesinde gerekli bir protein olan vasküler endoteliyal büyüme faktörünün etkisini artırıp yara iyileşmesini hızlandırdığı saptanmıştır [119]. V. vinifera çekirdek ekstresinde bulunan polifenollerin epidermal lipid peroksidasyonunu inhibe ederek cildi foto yaşlanmaya karşı korudukları gösterilmiştir [120]. Prosiyanidinlerin in vitro metotlar kullanılarak özellikle kollajen, elastin ve hiyalüronik asiti parçalayan enzimleri inhibe ettiği ve bu yolla kollajen, elastin, hyalüronik asit gibi yapıları parçalanmaya karşı koruduğu gösterilmiştir. Bu durum prosiyanidinlerin cilt kırışıklığına karşı geliştirilen kremlerde kullanımlarını açıklamaktadır [121] Vitis vinifera nın göz üzerine etkileri Son yıllarda yapılan klinik çalışmalarla hem göz içi basıncı hem de nöroproteksiyon üzerine olumlu etkilerinden dolayı V. vinifera çekirdek ekstresi, resveratrol, Ginkgo biloba ekstreleri, omega-3, yeşil çay, çikolata, ginseng gibi birçok doğal ürün yanında tedavide kullanılmaya başlanmıştır [122]. V. vinifera antioksidan özelliğiyle, retinanın oksidatif hasarını önleyerek yaşa bağlı makula dejenerasyonunun gelişimini engellemektedir [123] Vitis vinifera nın antimikrobiyal etkileri V. vinifera yapraklarından hazırlanan sulu ekstrenin farklı polaritede solvanlar ile elde edilmiş fraksiyonları (kloroform, etilasetat, n-butanol ve kalan su fraksiyonları), antibakteriyal, antifungal ve antiviral aktiviteleri bakımından incelenmiştir. Bu çalışma sonucunda tüm fraksiyonların Gram-pozitif bakterilere (Staphylacoccus aureus ve Enterococcus faecalis) karşı Gram-negatif bakterilere (Escherichia coli ve Pseudomonas aeruginosa) göre daha belirgin etki gösterdiği bildirilmiştir. Ayrıca, tüm fraksiyonların Candida albicans ve Candida parapsilosis'e karşı eşit antifungal aktivite gösterdiği rapor edilmiştir. Antiviral aktivite bakımından ise kloroform fraksiyonunun, Herpes simplex virüs tip-1 ve Parainfluenza virüslerine (PIV) karşı anlamlı bir aktivitesinin olduğu gösterilmiştir. Ayrıca bu çalışmada antiviral aktivite sonuçları ile üzüm yaprağının halk ilacı olarak kullanımının desteklendiği belirtilmiştir [76].

40 25 3. SAÇ VE SAÇ KAYBININ NEDENLERİ 3.1. Saçlar ve Vücut Kılları Vücut kılları avuç ve ayaktabanı dışında tüm vücuda yayılmış epitelyal foliküller içinde büyüyen keratinöz fibrillerdir. Terminal kıllar ve vellus kılları olmak üzere iki ana tip kıl vardır. Terminal kıllar kısmen kalın, pigmente ve uzundur; kafa derisi, kaş, aksilla, genital bölge ve erkek gövdesinde yaygın olarak bulunurlar. Vellus kılları daha ince, kısa ve pigmentsizdir. Bu yüzden derinin üzerinde farkedilmeleri güçtür [124]. Kıl follikül ve şaft olmak üzere iki ana bölümden oluşur. Kozmetik uygulamalarının çoğunluğu sadece kıl şaftını etkilemektedir. Kıl şaftı, parlak olmasına rağmen aslında cansız bir yapıdır. Saç dıştan içe doğru, kütikül, korteks ve medulla tabakalarından oluşur. Kütikül birbiri içine geçmiş olan keratin pulcuklarından oluşmuştur ve bir bariyer işlevi görerek altındaki korteksi korur. Kütikul hasarsızsa ışığın yansımasına izin veren ve kıl şaftları arasındaki sürtünmeyi azaltan düz bir yüzeye sahiptir. Saç kozmetikleri medulla tabakasına geçememektedir. Korteks kıl şaftının büyük bir bölümünü oluşturur ve saçın elastikiyetini sağlar. Saç fibrili birbirine paralel olarak longitudinal yerleşmiş kortikal hücrelerden oluşur. Kortikal hücreler, amorf bir sülfür-protein matriksine sahip olup keratin filamentlerinden oluşur. Bir asidik keratin polipeptit ile bir bazik keratin polipeptidin birleşmesi protofilamentleri birçok protofilamentin birleşmeside keratin filamentlerini oluşturur [ ]. Şekil 3.1. Bir kıl folikülünün kesiti [124].

41 Saçın kimyasal yapısı Saçın % i keratinden oluşmuştur. Keratin 18 aminoasitli ve kükürtten zengin bir protein olup esas olarak kortekste bulunur. Keratin, renksiz ve sistin açısından çok zengin bir protein kompleksidir. Sistin, iki komşu keratin polipeptit zincirini, disülfit köprülerini oluşturarak birbirine bağlar. Disülfit çapraz bağları, keratin fibrilinin fiziksel ve kimyasal stabilitesini sağlayan en önemli bağlardır. Van der Waals, hidrojen ve tuz köprüleri gibi daha zayıf köprüler de polipeptit zincirlerini bağlarlar. Bu daha zayıf bağlar, pozitif ve negatif yüklü grupların birbirlerini çekmesiyle oluşmaktadır. Bu bağlar, sadece saçın ıslatılmasıyla bile kolayca kırılabilir. Saçın diğer bileşenleri su, lipidler pigment ve eser elementlerdir. Keratin moleküllerinin içerdiği disülfit bağları saça güç ve rijidite sağlar. Keratinin izoelektrik noktası olan PH 4-6 civarında saç en yüksek mekanik dayanıklılığa sahiptir [127,124]. Saçtaki aminoasitler esas olarak, sistin, serin, treonin, arginin, tirozin, triptofan ve fenilalaninden oluşur [128]. Saçın rengi en çok sisteik asit seviyesiyle ilgilidir. Keratinin saç hücresini tedavi edici özelliği vardır. Ayrıca keratin mitokondrilerde bulunan fosfokeratin havuzunun restorasyonunu da sağlar [129]. Saça rengini korteksteki melanin verir. Melanin, kıl bulbusunda bulunan melanositlerden oluşur. Bir kişinin saçında melanin tiplerinden (eumelanin ve feomelanin) biri veya ikisi bir arada bulunabilir [2] Saçın dönemleri Her bir kıl folikülünün kendi gelişme siklusu vardır ve bu siklus diğer foliküllerden bağımsızdır. İnsanda saçların gelişim evreleri basitçe anajen, katajen ve telojen olmak üzere 3 evreye ayrılır. Kıl folikülü hızlı büyüme (anajen), apoptozise götüren regresyon (katajen) ve relatif durgun dönem olan dinlenme (telojen) evrelerinden oluşan döngüsel değişimler gösterir. Ortalama olarak anajen faz yıllar, telojen faz aylar katajen faz ise günler sürer. Foliküllerin yaşamları boyunca bu siklus tekrarlanır ve normal kıl siklusu bütün saçların ortalama 3-5 yılda bir tamamen değişmesiyle sonuçlanır [130]. Herhangi bir zamanda kafa derisindeki kılların % i anajen, % si telojen, % 1 kadarı da katajen dönemdedir. Kafa derisinde anajen dönem 5-6 yıl kadar uzun olabilmektedir. Kılların uzunluğu vücut bölgesine ve bireyin genetik yapısına bağlıdır.

42 27 Herhangi bir vücut bölgesinde kılın uzayabilme sınırı anajen dönemin süresi ile orantılıdır. Mevsimsel değişmeler göstermekle birlikte her gün 50 ile 150 arasında saç teli dökülür ve normal koşullarda vücut bunu kompanze etmektedir. Siklusunu tamamlamış saç teli telojen fazda saçlı deriden ayrılır. Telojen fazda günde ortalama 100 saç teli kaybı tamamen normal kabul edilirken, anajen fazda bu miktardaki saç kaybı hemen her zaman patolojiktir. Anajen effluvium ya da anajen saç kaybı büyüme fazındaki saçların kaybı olarak özetlenebilir ve sıklıkla toksik saç kaybı olarak da anılmaktadır. Anajen evre kıl folikülündeki matriks hücrelerinin yüksek mitotik aktivite gösterdiği evredir. Matriks hücreleri her 24 saatte bir bölünerek medulla, korteks, kutikül ve iç kök kılıfından oluşan kılı oluştururlar. Saçların uzama hızı ayda ortalama 1,2-1,5 cm iken vücudun diğer bölgelerindeki kıllar ayda 0,15-0,6 cm gibi daha düşük hızlarda uzar [130] Saç kaybı ve nedenleri Saç kaybında kaybın folliküler mi yoksa follikül üstünden mi olduğunun saptanması önemlidir. Çünkü folikül üstü kayıplarda sorunun çözümü daha kolaydır [131]. Malnütrisyon, tıbbi tedaviler, hastalıklar, fiziksel veya psikolojik stres ve biyolojik faktörler çeşitli mekanizmalarla saçın büyüme ve gelişmesinde olumsuz etkilere yol açabilir. Saçlarda kısmi ya da yaygın dökülmeler veya saç folikülü ya da saç şaftının yapısında bozulmalar ortaya çıkabilir Diğer hastalıklarda olduğu gibi saç hastalıkları da primer ya da sekonder bir fonksiyon bozukluğu olarak ve endojen veya ekzojen nedenlere bağlı olarak gelişebilir [132]. Kalıcı saç kaybının üç aşaması vardır. 1. Kalın saç tellerindeki büyüme fazının kısalması ile daha fazla saçın daha sık dökülmesi 2. Kısa ince saç tellerinin aralıklı üretilmesiyle saçda minyatürizasyonun oluşması 3. Uyuyan foliküller veya geri dönüşümsüz foliküler atrofi ile saç üretiminin seyrek olması ya da sıklıkla kaybolması [133]. Kadın ve erkekte saç kaybı farklı şekillerde oluşur. Saç kaybı genetik yapıya ve hormonal duruma bağlı olarak saç folikülünün o kişideki biyo cevabına bağlı olarak ortaya çıkar [133].

43 28 Normal saç büyümesi, değişik sistemik sebeplere bağlı olarak bozulabilir. Bu bozukluklar akut ya da kronik olarak başlayabilir. Şiddetli bir stres normal, aktif bir saç folikülünü istirahat fazına geçirebilir. Enzimatik kofaktörlerdeki bir eksiklik, saç üretimini engelleyebilir. Hormonal ya da vasküler bozukluklar foliküler mikro çevreyi değiştirerek saç büyümesinde geçici bozulmalara yol açabilir. Bu örneklerde olduğu gibi pek çok sistemik neden değişik mekanizmalarla saç kaybına neden olabilir [132]. Saç kaybı pek çok sistemik hastalığın bir göstergesi olarak da ortaya çıkabilir ve genel olarak altı grupta incelenir [132]: 1. Anajen effluvium (Anajen saç dökülmesi) 2. Telojen effluvium (Telojen saç dökülmesi) 3. Saç folikülünün yıkımı 4. Saç folikülü minyatürleşmesi 5. Saç şaftı defektleri 6. Saç rengi değişiklikleri Anajen effluvium (Anajen saç dökülmesi) Anajen evre kıl folikülünün büyüme evresidir. Anajen effluvium, kıl folikülündeki matriks hücrelerinin ani ve yoğun etkilenmesi sonucu ortaya çıkan kıl kaybıdır. Anajen saç dökülmeleri "toksik alopesi" olarak da adlandırılmaktadır. Çünkü anajen effluviumun en sık rastlanan sebebi malign hastalıkların tedavisinde kullanılan kemoterapötik ajanlar (antimetabolitler, alkilleyici ajanlar ve mitoz inhibitörleri) ve radyoterapidir. Kemoterapatik ilaçlarla meydana gelen saç dökülmesi sıklıkla kemoterapötik ilaçların ilk dozundan 7-14 gün sonra başlar [130,132]. Hücre siklusunun ya da saça ait bir komponentin üretim sürecinin aksaması, kıl şaftının oluşumunun durmasına veya bozulmasına sebep olur. Bundan dolayi anajen effluviumda saç dökülmekten çok saçlı deri düzeyinden kırılır. Genelde saç kaybı etkene maruziyetten 1-2 hafta sonra başlar 1-2 ay içerisinde maksimum düzeye ulaşır. Bilinmesi gereken en önemli nokta bu saç kaybının genellikle geçici olması ve etken madde vücuttan uzaklaşınca tam düzelme görülmesidir [130,132].

44 29 Anajen fazın süresi vücut bölgesine göre değişir. Saçlı deride bu süre 2-6 yıldır. Saçlı deride katajen faz birkaç gün sürerken telojen faz ortalama 100 gündür. Erişkin bir insanda saç büyümesi asenkrondur. Her bir kıl folikülü siklusun farklı evrelerindedir. Genelde saçların %85 i anajen evrededir. Yoğun ve akut stres de anajen dökülmeye neden olabilir. Sitotoksik ajanlar ve talyum gibi bazı ilaçlar yüksek dozda verildiğinde anajen dökülme yaparken düşük dozda telojen dökülme yapabilirler [130,132]. Radyasyon, kemoterapötikler, kolşisin, levodopa, bizmut, talyum, civa ve arsenik gibi ağır metaller anajen effluviumu tetikleyebilen etkenlerdir [130,132]. Bunun yanında, tinea kapitis, alopesi areata ve androgenetik alopesi gibi saçlı deri hastalıkları da anajen effluviuma neden olabilir. Tinea kapitis Genellikle Microsporum ve Trichophyton tipi dermatofitlere bağlı olarak gelişen bir saçlı deri fungal enfeksiyonudur. Çoğunlukla prepubertal çağda gözlenir. Tanı, klinik görünüm ve mikolojik inceleme ile kolayca konulabilir [130]. Alopesi areata Etiyolojisi tam olarak bilinmez ama otoimmun olduğu düşünülmektedir. Oluşan otoantikorlar özellikle aktif anajen foliküllerle etkileşirler. Diğer otoimmun hastalıklarla birlikteliği nispeten sıktır ve ailesel yatkınlık vardır. Para şeklinde diye tarif edilen sirküler paternde dökülme tipiktir. En sık yaş arası olmak üzere herhangi bir yaşta görülebilir. Kendiliğinden iyileşme gözlenebileceği gibi tedavi sonrası nüksler de sıktır. Diffüz olduğu durumlarda anajen effluviumla karışabilir [130]. Androgenetik alopesi Bir anajen alopesidir. Tutulan bölgelerdeki kıllarda minyatürizasyon ile karakterizedir. Minyatürize foliküller kısa anajen faza sahiptirler. Dihidrotestesteron genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde anajen faz süresini kısaltır. Anajen fazda kısalma ile kıllar kısa, küçük, soluk vellus kıllarına dönüşürler (minyatürizasyon). Yapılan biyopside terminal kılların vellüs tipi kıllara oranının 4/1'den daha az olduğu görülür. Androgenetik alopesi kadın ve erkeklerde farklı klinik paternlerde olur [130].

45 30 Anajen saç dökülmesinin etkili bir tedavisi yoktur. Toksik etki folikülde genellikle kalıcı hasar yapmadığı için, genellikle tam düzelme görülmektedir [130,132]. Telojen effluvium (Telojen saç dökülmesi) Telojen saç dökülmesi yaygın saç kaybına yol açan nedenlerden biridir. Telojen saç kaybının nedenini anlamak için iyi bir anamnez almak ve beslenme, enfeksiyon, endokrin ve otoimmün nedenlerin dışlanması için biyokimyasal araştırmalar yapmak gerekir. Saç dökülmesi şiddetli veya uzun sürerse daha ileri araştırmalar yapılmalıdır. Kronik yaygın telojen saç kaybı bulunan olgularda daha fazla saç kaybını önlemek için androgenetik alopesinin erken tanısı önemlidir [132,134]. Ruhsal veya fiziksel streslere karşı gelişen bir reaksiyon olarak değerlendirilen telojen saç dökülmesine en sık ilaçlar, tiroid hastalığı ve doğum neden olur. Bununla birlikte olguların çoğunda sebep saptanamayabilir. Saçlı deride normal kıl döngüsü her 3-5 yılda bir tekrarlanır. Anajen evrenin süresi telojen evredeki foliküllerin sayısını belirler. Çeşitli yöntemlerle yapılan saçlı deri trikogramlarında saçların % ının anajen, % 1 inin katajen ve % 13 ününde telojen evrede olduğu saptanır. Telojen evre yaklaşık 3 ay sürer, trikogramda saptanan telojen kıl sayısına göre insanlar her gün için yaklaşık arası kıl kaybederler [132,134]. Telojen saç dökülmesine yol açan nedenler [134]: - Endokrin - Hipo veya hipertirodi - Doğum sonrası - Peri veya postmenapozal evre - Besinsel - Biotin eksikliği - Kalori açığı - Esansiyel yağ asidi eksikliği - Demir eksikliği - Protein açığı - Çinko eksikliği

46 31 - İlaçlar - ACE inhibitörleri - Antikoagülanlar - Antimikotik ajanlar (doz bağımlı) - Benzimidazoller - Betablokerler - İnterferon - Lityum - Oral kontraseptifler - Retinoidler - Valproik asit - Vitamin A fazlalığı - Fiziksel stresler - Anemi - Yüksek ateş - Cerrahi girişim - Sistemik hastalıklar - Ciddi enfeksiyonlar - Psikolojik stresler - Yenidoğanın fizyolojik saç dökülmesi - Androgenetik alopesinin ilk evreleri Saç folikülünün yıkımı Bazı hastalıklar saç folikülünün tamamen ve kalıcı olarak yıkımına neden olarak saç dökülmesine yol açarlar. Sonuçta skatrisyel alopesi denilen, klinik olarak saç folikül ağızlarının tıkanması ve histolojik olarak da saçların yerini fibröz dokunun alması ile karakterize bir tablo gelişir. Enflamasyon doğrudan saç folikülünü etkileyerek ya da saç folikülünün etrafını çepeçevre sarıp folikülü merkezde sıkıştırarak skatrisyel alopesiye yol açabilir. Sistemik lupus eritematozus (SLE) de görülen saç dökülmeleri anajen, telojen ve saç folikül yıkımı şeklindedir [132]. Sarkoidoz'un grantilamatöz infiltrasyonunda olduğu gibi bazı sistemik hastalıklarda saç folikülü sıkışarak yıkıma uğrar. Foliküler epitelyum genişleyen infiltrasyon ile sıkışma,

47 32 kan akımında bozulma ve infiltrattaki hücrelerden salınan sitokinler gibi nedenler ile kalıcı olarak yıkıma uğrar. Bu durum primer sistemik amiloidozda sakal bölgesinde görülen lezyonlardan da sorumlu tutulmuştur. Sklerodermada da zaman zaman skatrisyel alopesi lezyonlarına rastlanabilir. Histolojik olarak dermis ve subkutan yağ doku yoğun ve sklerotik kollajen bandları ile yer değiştirir. Burada da sarkoidoza benzer mekanizma ile folikül epitelyumu hasara uğrar Lupus vulgaris, lepra, üçüncü dönem sifilis gibi enfeksiyon hastalıkları da saçlı deriyi tuttuklarında skatrisyel alopesiye yol açarlar. Özellikle kaşların kaybı lepra hastalığı için karakteristiktir [132]. İç organ kanserlerinin yaklaşık % 10 u deriye metastaz yapar. Başta meme kanseri olmak üzere bazı kanser türleri saçlı deri metastazı yaparak saç kaybına yol açabilir (alopesi neoplastika). Alopesi neoplastikanın patogenezi tam olarak bilinmemekle birlikte, tümörün fiziksel kompresyonu, reaktif fibrozis, tümörden salgılanan kimyasal mediyatörler, reaktif inflamasyon veya bu faktörlerden birkaçı aynı anda sorumlu olabilmektedir [132]. Diyabette görülen nekrobiyozis lipoidika diabetikorum da saçlı deride folikül yıkımı ile seyreden saç kaybına yol açar [132]. Saç folikülü minyatürleşmesi Kalıtsal ya da yaygın kellik, androjenlere karşı cevap olarak saçların minyatürleşmesi ile meydana gelen saç dökülmesidir. Bu minyatürleşmenin olması için iki faktör gereklidir. Bunlar dolaşan androjenlerin yeterli miktarda olması ve uygun genetik programlı saç folikülleridir. Puberteden önce kastre edilen erkeklerde kellik gelişmez. Genetik olarak duyarlı bireylerde, androjen sensitif saç foliküllerinde anagen faz progresif olarak kısalarak saç şaftının küçülmesine yol açar. Daha kısa süren anajen faz aralıklarından dolayı, androgenetik alopesi başlangıç dönemlerinde telojen effluviuma benzer. Klasik telojen dökülmeden farklı olarak saç dökülmesi frontal ve taç bölgeleriyle sınırlıdır. Sonuçta, bütün saç folikülü atrofiye olarak neredeyse velüs kıl diyebileceğimiz küçüklükte mikroskobik saç şaftı üretilmeye başlar. Bunun sonucu da yaygın ve kalıtsal kelliktir. Klinik olarak saç kitlesinin kaybı, saçlı derinin taç bölgesinin yaygın incelmesi ile karakterizedir. Kadınlarda bu dökülme zor fark edilir ve klinikte karşımıza saç incelmesi şikayeti ile çıkar [3,59,132].

48 33 Kalıtsal saç dökülmesi olan çoğu kadında dolaşan androjen miktarları normaldir. Kadınlarda dökülme daha ileri yaşlarda başlar ve daha yavaş ilerler. Ancak androjen düzeylerinde artmanın olduğu durumlarda dökülme hızlı ve progresif olur [59,132]. Androgenetik alopesi minyatürizasyonla giden saç kaybının tek nedeni değildir. Uzun süren alopesi areata da saç foliküllerinin çoğunda atrofiye yol açabilir [132]. Saç şaftı defektleri Çok sayıda sistemik hastalık saç şaftının striktürel yapısında değişikliğe neden olabilir. Bunlar organlarla beraber saçlarıda etkileyen konjenital metabolizma bozukluklarıdır. Bazı durumlarda, saç şaftının çapı ve şeklinde değişiklik olur ve bu da saçın özyapısında değişikliğe yol açar. Bazı durumlarda ise saç aşırı şekilde frajil ve kolay dökülebilir hale gelir. Kıl şaftı hastalıkları lokal veya yaygın olabilir [132]. Protein-enerji malnütrisyonu, esansiyel yağ asidi eksiklikleri, biyotin veya biyotinidaz eksikliği ve çinko eksikliği durumlarında saçlar genelde ilk etkilenen dokular olup; zayıf, kırılgan ve kolay dökülür hale gelir [132]. Saç rengi değişiklikleri Saçın rengi, eumelanin ve feomelanin oranına, melanin granüllerinin sayı, şekil ve hacmine ve bunların saç şaftındaki dağılımına bağlıdır. Bu faktörlerin her birinin çok sayıda genler tarafından etkilenmesi, insanlarda saç renginin farklı olmasına yol açar. Kızıl saçlı ve çilli Keltler tama yakın oranda feomelanine sahipken, Asyalılar ve siyahlar yüksek miktarda eumelaninine, beyazlar (sarışın, esmer ve kahverengi saçlı) ise her iki melaninin farklı miktarlarına sahiptirler. Saçın rengi esas olarak konjenital faktörlere bağlı olmakla birlikte, endojen ve ekzojen nedenlerde saç değişikliklerine yol açabilir [132].

49 Saç Bakımı Normal sağlıklı saçın bakımı ve temizliği Saç bakımı insanın ruhsal durumu hakkında da bilgi verir. Bakımlı ve temiz saçlar özgüveni artırmanın yanı sıra çevredeki insanlar tarafından olumlu algılanmayı sağlayan bir faktördür [127]. Normal saçın bakımı için ön koşul protein ve vitamin gereksinimini karşılayan düzenli bir beslenme ve genel sağlık kurallarına uygun yaşam tarzıdır. Sigara kullanımının genel sağlığa zararının yanı sıra saç sağlığına olan zararları da yadsınamaz. Yoğun sigara dumanlı ortamda bulunmakla sigara kullanmayan bireylerde bile saçtaki keratin zararlı maddeleri absorbe ederek kirlenmektedir [127]. Saç temizliği için keratin yapısını bozmayacak sıcaklıkta su kullanılmalıdır. Keratinin tuz ve disülfit bağlarına zarar verecek yüksek dereceli asitler veya alkaliler kıl şaftını zayıflatır. Bu nedenle temizlik için deri ph sı ile uyumlu şampuanlar seçilmelidir. Şampuanlama süresi bir iki dakikayı geçmemelidir. Sert ovuşturmalar ve ard arda birçok kez sabun veya şampuan uygulanması keratini yıpratarak kopma ve kırılmalara neden olur. Yıkama işlemi esnasında keratin su alarak şişer ve kırılganlığı artar. Kurutma işlemi esnasında aşırı sıcak veya kuru hava ile ani kurutma ve germe işlemi saç şaftını harap eder ve saçların uç kısımlarında kırıklar oluşur. Ilık hava ve yumuşak kurulamalar daha uygundur. Uzun, dalgalı veya kıvırcık saçlarda veya boya nedeni ile sertleşmiş saçlarda saç kremi uygulamaları saç yüzeyinde kayganlık sağlayarak tarama veya fırçalama esnasındaki kırılmaları azaltır [3,127]. Sağlıklı saç yumuşak ve parlak olup etrafını sıkıca saran kütikül pulları nedeni ile kolay şekil alır. Aşırı fırçalama, aşırı sıcak ve soğuk suyla yıkamak, deterjan içeriği fazla şampuanlar kullanmak, fön makineleri ile uzun süreli kurutmak, perma işlemi, saç boyamaları ve renk açmaları, deniz suyu, güneş ışınları ve havuz sularındaki klor saç kütikülünde hasara yol açan işlemlerdir. Saç kendi haline bırakılırsa bu hasar yavaş yavaş artar ve saç dökülür. Ardından saçın doğal döngüsüyle yerine tekrar yeni saç gelir [3,127].

50 35 Tarama ve fırçalama saç sağlığı için çok dikkatli şekilde yapılmalıdır. Acele ve zorlayıcı saç tarama özellikle karışmış saçları düzeltmek daha çok saçta dökülmeye yol açar. Bu şekilde taramayla oluşan travma sonucu prematür telojen kıllar kopar ve fırça üzerinde birikirler. Benzer şekilde kişinin saç stilini sürekli aynı şekilde koruması zamanla traksiyonel alopesi gelişmesine yol açarak kalıcı saç dökülmesine neden olur. Saç kurutma makineleri ile 30 cm'den daha yakın yüksek ısılarda yapılan kurutmalarda saç tellerinde kırılmalara yol açarak saç dökülmelerine yol açabilir. Permalar, renk açıcılar ve düzelticiler saç tellerinde kalıcı değişikliklere yol açarlar. Uzun süre saçta bekletme, yüksek konsantrasyonlarda kullanma veya ısıtıcılarla uygulanması durumunda kıllarda kırılmalar meydana gelebilir [3,127]. Kozmetik saç bakım ürünleri doğru şekilde kullanıldıkları zaman çok nadir olarak saç dökülmesine yol açarlar. Kontakt dermatitler telojen saç dökülmesiyle sonuçlanmasına rağmen, kozmetik ürünlerden kaynaklanan ciddi dermatit oldukça az görülür. Saç dökülmesi ve kırılmaları büyük olasılıkla kozmetik ürünlerin uygun şekilde kullanılmamaları, dikkatsiz kullanım, aşırı saç bakımı uygulanması veya şekillendirilmesine bağlı olarak gelişir [2] Saç bakım ve temizlik ürünleri (Saç kozmetikleri) Normal koşullarda saçlar yaşa, ırka, cinsiyete ve kişisel özelliklere bağlı olarak sürekli yenilenen bir yapı olmakla beraber, foliküle boşalan sebum salgısı ve dış ortamdan gelen çeşitli fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkilerle kirlenmektedir. Normal koşullarda düzenli aralıklarla saçın temizlenmesi gereklidir [124,127]. Saç kozmetiklerinin kullanımı ile saçın normalde biraz hasar görmesi kaçınılmazdır. Ancak, düzenli saç bakımı ile kozmetik ürünlerin akıllıca kullanılması bu hasarın azaltılmasına ve saçın sağlıklı durumda kalmasına yardımcı olmaktadır. Bu korumada en sık kullanılan ürünler şampuanlar ve kremlerdir [2,3]. Saç kozmetikleri saç ve saçlı deriyi etkileyerek, temizleme, koruma, güzelleştirme amaçlarıyla kullanılan preparatlardır. Örneğin, şampuanlar, saçtan sebumu ve kiri uzaklaştırıp temizlik sağlarken, kondisyonerler hacim ve parlaklık vererek saçı güzelleştirir. Medikal şampuanların ise temizleme dışında, yağlanma, kepek ve

51 36 enflamasyonu azaltma gibi görevleri vardır. Saç şekillendiriciler, saç boyaları ve kalıcı perma ürünleri gibi ürünler ise saçın estetik bir görünüme sahip olması için uygulanırlar [2,3,125]. Saç kozmetikleri saçta kütikül ve korteks hücrelerini etkileyerek saçın yapısını değiştirebilen ürünlerdir [2,125]. Saç kozmetikleri genel olarak dört ana başlıkta incelenebilir [2,125]: 1. Bakım ve temizlik ürünleri: Şampuanlar, saç kremleri (kondisyonerler) 2. Geçici veya kalıcı şekillendiriciler: Sprey, köpük, jöle, perma ve düzleştirici losyonlar 3. Geçici veya kalıcı renk değiştiriciler: Saç boyaları, renk açıcılar 4. İyileştirici ürünler: Yağlanma, kepek, dökülme, yaşlanma karşıtı ürünler, güneş koruyucuları. Şampuanlar Saç bakım ürünleri arasında en çok kullanılanlardır. Günümüzde şampuanlardan beklenen etki sadece saç temizliği ile sınırlı değildir. Şampuanlardan saça yumuşaklık, hacim ve parlaklık verme, kolay taranabilme ve şekil alabilme, dökülmeyi, kepek, yağlanma veya kuruluğu önleme, hatta saçlı deri hastalıklarının tedavisi gibi özellikleri taşıması beklenmektedir. Şampuanlar saçlı derideki yağ ve ter bezleri salgılarını, deri döküntülerini, saça uygulanan sprey, köpük, jöle gibi kozmetik artıkları ve çevresel kiri saçtan uzaklaştırmak için tasarlanmıştır lu yıllarda Hindistan cevizi yağı elde edilip, kalıp sabuna göre çok daha iyi köpürüp durulanabilen sıvı sabun üretilince temizleme için bar sabunların yerine kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde bar sabunların kullanımı önerilmemektedir. Bar sabunları, kuvvetli temizleyici özelliklerine rağmen sert su ile birleştiğinde saçtan ve deriden uzaklaştırılması zor ve erimeyen kalsiyum-magnezyum tuzlarının saçta yerleşmesine neden olarak saçı matlaştırıp sertleştirmektedirler. Yeni şampuanlarda sabunun yerini deterjanlar (sürfaktanlar) almıştır. Günümüzde şampuanların içinde çeşitli sürfaktanlar, vitamin ve pro-vitaminler, protein deriveleri, silikonlar, bitki ekstreleri ve diğer çeşitli ek içerikler bulunmaktadır. Şampuanlarda kullanılan sürfaktanlar syndet (sentetik deterjanlar) adıyla anılırlar ve 12 karbon atomlu yağ asidi zincirleri içerirler. Suyun sertliği ne olursa olsun iyi köpürüp kolayca durulanırlar. Şampuanlar

52 37 lipofilik uçları ile yağı ve kiri çözündürürken, hidrofilik uçları ile suda kolay çözünüp kirlerle birlikte kolayca atılırlar. Sürfaktanlar, anyonik, katyonik, amfoterik ve non-iyonik gibi polar gruplarının yüküne göre sınıflandırılır (Çizelge 3.1) [3,124,126]. Günümüzde şampuanlar, saç tiplerine ve ihtiyacına göre (normal, permalı, boyalı veya yıpranmış gibi) farklı düzeylerde temizleme ve düzenleme sağlamak amacıyla birden fazla (genellikle 2-4 arasında) sürfaktan karışımı içerirler. Şampuan formülasyonlarındaki sanat, hem saçlı deriyi temizleyecek hem de saçı güzelleştirecek olan doğru sürfaktan karışımını seçebilmektir. Sürfaktanlara ek olarak tüm şampuan formülasyonları bazı özel eklentiler dışında temelde benzer ek içeriklere sahiptir. Bunlar köpük arttırıcılar (sanılanın aksine iyi temizleme ile iyi köpürme arasında doğru orantı yoktur), kondisyonerler [hidrolize hayvan proteinleri, gliserin, dimetikon, simetikon, PVP, propilen glikol, stearalkonium klorid], viskozite arttırıcı ve opaklaştırıcılar (iyi temizleme ile doğru orantılı değildir), uzaklaştırıcılar ( sequestrant : Mg ve Ca tuzlarının kıl şaftına depozisyonunu önler), prezervatifler (formaldehit, paraben, metil kloroizotiazolinon-mikrobiyal ve fungal kontaminasyonun önlenmesine yönelik), ph düzenleyiciler (örneğin, alkali ph yı dengeleyerek kıl şaftının şişmesini önleyen glikolik asitler), parfüm, renklendirici, özel eklentiler (örneğin; pantenol - vit B5, kıl şaftından girerek korteksin nem içeriğini arttırır, çay ağacı yağı, amino asitler-tekrarlayan yıkamalar sonucu oluşan protein yıkımını azaltır) ve başta antiseboreik, antipsoriatik nitelikte olmak üzere diğer tedavici edici ekler şeklinde sıralanabilir. Şampuanlar farklı saç tiplerine ve kullanım amaçlarına yönelik olarak sınıflandırılabilirler (Çizelge 3.2) [3,124,126]. Şampuanlara karşı istenmeyen reaksiyon gelişimi nadirdir. Kısa sürede durulanıp deriden uzaklaştırıldığı için allerjik veya irritan kontakt dermatit gelişmesi için yeterli süre geçmez. En sık rastlanan yan etki göz ve burun mukozasında yanma ve batmadır. İyi formüle edilmiş hafif şampuanların saç matriks hücrelerindeki mitozu etkilemediği gibi, yıpranmış saçı onarabildiğine dair de çok sayıda kanıt vardır. Bu nedenle, düzenli şampuan ve kondisyoner kullanımı önerilmektedir. Gerek günlük saç bakımı ve güzelliği, gerekse saç hastalıklarının tedavisine yönelik doğru şampuanın seçilebilmesi önemlidir [124,126].

53 38 Çizelge 3.1. Şampuan sürfaktanlar (deterjanları) [2] Sürfaktan tipi Kimyasal içerik Özellikleri Anyonik (primer sürfaktan olarak en çok kullanılanlar) Katyonik Non-iyonik (diğer tüm sürfaktanlarla uyumludur) Amfoterik Doğal Lauril sülfatlar, lauretti sülfatlar, sarkozinler, sülfosüksinatlar, olefin sülfonatlar Uzun zincirli amino esterler Sadece non-iyoniklerle kombine edilirler Alkil poliglukozitler, polioksietilen yağ alkolleri, polioksietilen sorbitol esterler (Tweenler), alkanolamidler Betain, sülfain, alkil imidazolin, amfoasetatlar Sarsaparilla, soap wort, soap bark, ivy, agave* İyi köpürür Derin temizleyici İrritan Saçı sertleştirebildiklerinden tek başına kullanılmazlar Zayıf temizleyici Az köpürür Yumuşaklık ve kolay taranabilirlik sağlar Hafif temizleyici İyi düzenleyici İyi köpürme İrritan değil Anti-statik etki Gözleri yakmaz Nazik temizleme Kolay taranabilirlik sağlar Bebe şampuanları Zayıf temizleyici Çok iyi köpürme Genellikle diğer sürfaktanlarla kombine edilebilir. * Sarsaparilla: Smilax ornata; soap wort: Saponaria officinalis; soap bark: Quillaja saponaria; ivy: Hedera helix; agave: Agave americana

54 39 Çizelge 3.2. Şampuan çeşitleri [2] Şampuan Tipi Görevi Özel içerik Normal saç Yağlı saç Kuru saç Düzenleyici Tıbbi Bebe Everyday Profesyonel 2 si 1 arada şampuan İyi temizleyici Hafif düzenleyici Hiç kimyasal işlem görmemiş ve orta derecede sebum üreten saçlara yönelik Sebumu ortadan kaldıran güçlü temizleyici Düzenleyici (kondisyoner) etkisi az Her gün kullanılırsa saçı kurutabilir Hafif temizleyici Çok iyi düzenleyici Hergün yıkamaya uygun Statik elektriği azaltır, ince saça şekil vermeyi kolaylaştırır Sık işlem (boya, açma, perma, düzleştirme) görmüş saça yönelik Aşırı yıkama, tarama ve ısıtılmış saç şekillendiricilerin kullanımına bağlı yıpranmış saça yönelik Parlaklığı artıran ve statik elektriği azaltan ek maddeler içerir Kıl şaftına girebilen ve yüzey defektlerini geçici olarak doldurabilen, kırık uçları onarabilen hidrolize hayvan proteinleri Kepek, seboreik dermatit ve psöriazis gibi spesifik durumların tedavisine yönelik keratolitik, anti-poliferatif ve antiinflamatuar etki En hafif temizleyici Konjonktivayı uyuşturarak göz yakmaz Hafif temizleyici Sık kullanıma uygun Kondisyoner içeriği çok az veya yok Saç boyama gibi kimyasal işlemlerden sonra kıl şaftındaki şişmeyi ve poroziteyi azaltır Kalıcı saç boyası sonrasında kıl şaftının alkali özelliğini nötralize eder Hafif temizleme İyi düzenleyici Kuru-yıpranmış saçlara yönelik Boya veya perma işleminden önce kullanılırsa işlemlerin kalitesini bozabilir Sodyum lauril sülfat Sodyum lauril sülfat veya sülfosüksinatlar gibi çözücü sürfaktanlar Sodyum laureth sülfat gibi daha hafif sürfaktanlar Zayıf sürfaktanlar Katran, salisilik asit, sülfür, selenyum sülfit, ketakanazol, çinko pritiyon Betain gibi amfoterik sürfaktanlar Laureth sülfat gibi hafif sürfaktanlar Katyonik asidik sürfaktanlar Amfoterik benzeri zayıf sürfaktanlar Silikon, dimetikon gibi kondisyonerlerce zengin

55 40 Saç kremleri (kondisyonerleri) Bu ürünlere olan ihtiyaç, deterjan içeriği yüksek şampuanların uygulanmasıyla saçtaki sebumun aşırı yok edilmesi sonucunda saçların mat, kuru ve zor taranır hale gelmesi nedeniyle doğmuştur. Ayrıca aşırı fırçalama, güneş ışınları, sık fön uygulama, perma, boya ve renk açma işlemleri sonucu oluşan kütikül hasarı nedeniyle sert, zor taranan ve kırılgan hale gelen saçların onarılması için de gereklidirler. Bu onarımı, kıl şaftı üzerine bazı maddelerin birikimini sağlayarak gerçekleştirirler. Şampuanların aksine kondisyonerler esasen katyonik sistemlerdir. Genellikle su içinde yağ emülsiyonu şeklinde ve pozitif (katyonik) yüklüdürler. Böylece saçın hasarlı, negatif yüklü alanlarına yerleşebilmektedirler. Sonuç olarak, kıl şaftındaki negatif yükü azaltıp statik elektrik oluşumunu engelleyerek saçın uçuşmasını önler; poroziteyi ve protein yıkımını azaltarak saça hacim verir, kolay taranabilirliği sağlar; kıl şaftının refraktif indeksini değiştirerek ve kütikül pulcuklarını düzleştirerek parlaklığı arttırır; ayrıca içerdikleri UV filtreleri sayesinde saçı ve rengini korurlar. Şampuandan hemen sonra uygulanıp durulanan tipleri dışında, haftada bir veya iki kere şampuandan sonra uygulanıp birkaç saat saçta bırakılıp durulanan ve daha hasarlı saçlara yönelik olan krem formülasyonları da bulunmaktadır (Çizelge 3.3). Taşınabilir serum veya sprey tarzındaki kondisyonerler de yine yıpranmış saçlar için quick fix tarzında kullanılabilirler [2,3,126]. Saçın kolay taranabilirliğini ve parlaklığını sağlamaya yönelik ilk kullanılan maddeler sirke ve limondur. Sirke ve limon sabun ve şampuanların yüksek ph değerlerini kendi düşük ph ları ile nötralize edip dengeleyerek şaft üzerinde arta kalan sabunsal film tabakasının uzaklaştırılmasını sağlayarak etkilerini göstermiştir Bal mumu, parafin ve huş ağacından elde edilen balsam da diğer etkili maddeler arasında sayılmaktadır. Bunlar saçın kütikül tabakasını kaplayarak saç tellerinin statik uçuşmasını engellerler [2,126]. Günümüzde kondisyonerler üç ana grupta sınıflandırılır: Katyonik deterjanlı kondisyonerler: Pozitif yükü sayesinde saç uçuşmasını azaltır; kütikülün şafta yapışıklığını arttırarak parlaklık ve canlılık verir. Sık perma veya boya uygulanan saçlarda önerilir. Uygulama sırasında gözler korunmalıdır. Çok miktarda

56 41 kullanıldığında saçı fazlaca düzleştirip yumuşatabilirler. Günümüzde yerlerini silikon ve dimetikon almıştır [2,3,126]. Film oluşturan kondisyonerler: Şaft üzerinde ince bir film tabaka oluşturarak saçın taranabilirliğini arttırır ve uçuşmayı önlerler. Kıl şaftı defektlerini kapatıp saç yüzeyini düzgünleştirir, hacim ve parlaklık verirler [2,3,126]. Protein içerikli kondisyonerler: Gerçek anlamda kıl şaftı içine girebilen ajanlardır. Hidrolize proteinlerin içindeki aminoasitler hasarlı saçtaki keratine bağlanarak kütikül çatlaklarını ve kırık uçları onarırlar. Bu ürünler şampuandan hemen sonra durulanarak veya ısı uygulamasıyla birlikte dakika arasında saçta tutularak uygulanabilir. Isı, kütikül pulcuklarının açılıp proteinin kortekse girmesini kolaylaştırır [2,3,126]. Çizelge 3.3. Saç kondisyonerleri [3] Tip Kullanım şekli Endikasyon İnstant Anlık Leave-in Durulanmayan Deep Derin Genellikle losyon şeklinde Şampuandan sonra uygulanıp, 1-5 dak süreyle bekletilir Durulanır Havluyla kurulanmış saça uygulanır Saçta kalır Kıvırcık saç Saçı nemlendirir Genellikle krem ve yağ şeklinde dk kadar bekletilir Isı ile etkinliği artırılabilir Durulanır Hafif yıpranmış saç Sık yıkanan saçlar Boya, perma gibi kimyasal işleme maruz kalmış saçlar Islak saçın taranmasını kolaylaştırır Kuru ve hasarlı saç Kolay taranabilirlik ve şekil verilebilirlik sağlar Düz ve ince saçı olanlarda fazla yumuşama yapabilir Kimyasal işlemler sonucu hasarlı saç Çok kuru saç Kıvırcık saç Geçici veya kalıcı şekillendiriciler Geçici şekil vericiler İnce telli saçlara hacim katmak, sertleştirmek, parlaklık vermek, saç şeklini korumak, saça yeni şekiller vermek ve şampuanlamalar arasında şekil verilebilirliği arttırmak amacıyla kullanılan bu ürünler losyon, jöle, köpük, sprey, pomat ve briyantin şeklinde sıralanabilir [2,126,128].

57 42 Losyonlar hafif ıslak veya kuru saça, fön veya kıvırma işlemlerinden önce hacim vermek amacıyla kullanılırlar [2,126,128]. Jöleler daha yoğun kıvamlıdır ve daha fazla miktarda polimer ve hidrolize hayvan proteini içerirler [2,126,128]. Spreyler kuru saçlara uygulanır, saça verilen şekli korumak içindir. Köpük saç şekillendirici olarak kullanılırlar. Aerasol kabı içinde şekil verici konsantre ve itici gazdan oluşur. Kullanımdan önce elde çalkalanmalıdır. Pomat ve Briyantin ise jel şeklinde veya hafif katı olabilir. Saçı şekillendirmenin yanında saça parlaklıkta verirler. Kalıcı şekil vericiler Bu grupta perma ve düzleştirici losyonlar sayılabilir [2,126,128]. Geçici veya kalıcı renk değiştiriciler Saç boyaları Saçın rengini değiştirmek ve saça istenilen rengi vermek amacıyla kullanılırlar. Doğal (bitkisel), metalik ve sentetik olmak üzere üç ana gruba ayrılabilirler. Sentetik saç boyaları en çok kullanılan boyalar olup geçici, yarı kalıcı ve kalıcı boyalar olarak sınıflandırılır. Yıkama ile saçtan çıkabilen boyalar geçici boyalardır. Kalıcı boyalar ise yıkama sonrasında saçtan çıkmazlar [2,126,128]. Doğal (bitkisel) saç boyaları: Lawsonia inermis adlı bitkiden elde edilen kına (henna) Kleopatra döneminden beri kahverengi saça kırmızı tonlamalar vermek için kullanılmaktadır. Tamamen doğal olduğundan karsinojenik potansiyeli yoktur ve perma işlemide yapılabilir. Sarı renk veren papatya da bu grup içinde sayılabilir [2,126,128].

58 43 İyileştirici ürünler Yaşlanma karşıtı ürünler ve güneş koruyucular Saç yaşlanması kıl şaftının yıpranması, melanosit fonksiyonunda ve kıl üretiminde azalma ile karakterizedir. Saçlı deri intrensek ve ekstrensek yaşlanmaya maruz kalmaktadır. İntrensek yaşlanma genetik özelliklere bağlı olup, prototip olarak saçta erken ailesel grileşme ve androgenetik alopesiyi kapsar. UV radyasyonu ve hava kirliliği ekstrensek faktörler arasında yer alır. Deneysel çalışmalar saç yaşlanmasında oksidatif stresin de rolü olduğunu desteklemektedir. Güneş koruyucuları ve antioksidanlar, topikal yaşlanma karşıtı ürünler olarak sayılabilir. Yaşlanan saçtaki en önemli göstergeler kuruluk, incelme ve şaft hasarıdır. Bu sorunlar başlıca katyonik polimerler, hidrolize proteinler ve dimetikon gibi silikonları içeren kondisyonerlerin ve kondisyonerli şampuanların kullanımı ile çözümlenebilir. Son yıllarda hasarlı saç ile normal saçın farklı aminoasit profillerine sahip olduğunun bulunmasıyla birlikte yeni formülasyonların üretim çalışmaları sürmektedir [2,126,128]. Kıl şaftının yapısal bozukluğunun en sık nedenleri arasında aşırı güneş maruziyeti sayılabilir. Ultraviyole maruziyeti saçta kuruluk, elastikiyet kaybı, kırılganlık, renk ve parlaklık kaybına sebep olmaktadır. UVB saçta protein yıkımından sorumlu iken, UVA ise pigment oksidasyonundan sorumludur. Saç içindeki fotosensitif aminoasitlerin ve sülfürün fotokimyasal degradasyonu sonucunda oluşan serbest radikaller disülfit bağlarında hasar oluşturarak keratin yıkımına neden olmaktadır. Melanin fotooksidasyonu sonucunda ise kahverengi saçta kırmızımsı, sarı saçta ise istenmeyen sarı renk tonları oluşabilmektedir. Ultraviyole, boyalı saçta da istenmeyen renk değişikliklerine yol açmakla birlikte, saç boyalarının fotohasara karşı koruduğu gösterilmiştir. Deneysel çalışmalarda, şampuanların içine kondisyoner olarak katılan UV emici sinnamidpropil trimonium klorid in de saç için uygun bir fotokoruyucu olduğu bildirilmiştir. Saç için ideal bir koruyucu sürfaktanlara karşı dayanıklı olmalı, parlaklığı bozmamalı ve yapışkan bir görünüm oluşturmamalıdır. Saça afinitesi yüksek olan PABA buna iyi bir örnektir [2,126,128]. C ve E vitamini gibi antioksidanların ise saçlı deriyi değil de şampuanların içindeki yağları oksidasyondan koruduğu gösterilmiştir. Yeşil çay polifenolleri, selenyum, bakır, melatonin

59 44 içeren ve geleneksel Çin tıbbından köken alan topikal preparatlar, son dönemde ilgi çeken yaşlanma karşıtı ürünler arasında yer almaktadır [2] Saç kozmetiklerinin kullanım amaçları ve etkileri 24/3/2005 tarih 5324 sayılı kozmetik kanununa göre kozmetikler Vücudun epiderma, saç ve kıllar, tırnaklar, dudaklar, dış genital organlar gibi dış yüzeyleriyle dişlere ve ağız mukozasına uygulanmak üzere hazırlanan ve amacı ya da yan amacı bu kısımları temizlemek, korumak, iyi durumda muhafaza etmek, koku vermek, görünümünü değiştirmek ve vücut kokularını gidermek olan madde ve/veya ürünlerdir olarak tanımlanmaktadır [4,49,125,135]. Kozmesötikler ve kullanım amaçları Klasik kozmetik ürünlere kıyasla günümüzün modern kozmetik ürünleri kozmesötik olarak tanımladığımız yeni aktif maddeleri içermektedir. Kozmesötikler ilaç ile kozmetik arasında yeni bir grup bileşikler olarak belirtilmiştir [125,135]. İlaç Kozmesötik Kozmetik Yasal bir tanımları olmamakla birlikte; Kozmesötikler: Gösterdikleri fizyolojik etki ile istenilen kozmetik sonuca ulaşan, deri ve deriye bağlı oluşumların yapı ve fonksiyonlarını olumlu yönde etkileyen madde ve ürünlerdir olarak tanımlanmıştır [125,135]. Kozmesötik maddeleri içeren ürünlerin aşağıdaki özellikleri taşıması gerektiği belirtilmiştir [125]: İnsan vücuduna haricen uygulanmak üzere bilimsel olarak tasarlanan ve hazırlanan ürünler olmalıdırlar. Yararlı ve istenilen etkiye sahip ürünler olmalıdırlar. Estetik özelliklere sahip olmalıdırlar. Kimyasal, fiziksel, farmasötik ve tıbbi standartlara uygun olmalıdırlar. Kozmesötikler, henüz FDA da dahil olmak üzere hiçbir zeminde yasal olarak yer almamaktadır. Amerika da kozmesötik, Avrupa da ise dermo-kozmetik olarak

60 45 adlandırılan bu maddeler tanımlanmaya başladığı 90 lı yıllarda; AHA lar, vitaminler, seramidler, güneş filtreleri gibi az sayıda ürünü kapsamakla birlikte; bugün kozmesötik olarak tanımlanan pek çok bileşik bulunmaktadır. Hatta antidandruf ürünler, deodorantlar, depilatuvarlar ve saç dökülmesine karşı uygulanan bileşikler gibi birçok kozmetik amaçlı ürün ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde OTC (reçetesiz satılan ilaç) kategorisinde yer almaktadır [125,135,136]. Belli başlı kozmesötik maddeler şöyledir [125]: Doğal nemlendiriciler Protein yapılı bileşikler Retinoidler Hidroksi asitler Seramidler Enzimler Peptitler Biofaktörler ve bioteknoloji ürünleri Vitaminler Antioksidanlar Bitkisel ekstreler Güneş filtreleri Retinoidler: Lipit peroksidasyonunu inhibe ederken, α-tokoferol seviyesini artırırlar, keratin ve transglutaminaz aktivasyonunu sağlarlar [125]. Seramidler: Saç preparatlarında saçı koruyucu ve onarıcı olarak yer alırlar. Seramid içeren şampuanlarla yıkanan saçta seramid saç tellerine penetre olur ve deterjan nedeniyle matlaşan saçları tekrar eski canlı haline kavuştururlar [125]. En önemli kozmesötik biofaktörler: Ençok bitkisel kaynaklı protein hidrolizatları olarak buğday, pirinç, soya ve badem kullanılmaktadır [3,125]. Vitaminler: Uygun oranlarda ve doğru şekilde kullanıldığı zaman saç, tırnak ve deri üzerinde vitaminlerin koruyucu, düzeltici ve yenileyici özellikleri laboratuar ve klinik testler ile kanıtlanmıştır. Kozmetik açıdan önemli vitaminler: Vitamin A, pantenol

61 46 (provitamin B5), vitamin C (askorbik asit) ve esterleri, vitamin E (α-tokoferol) esterleri ve türevleridir [137,138]. Vitamin C nin kozmetik ürünlerde nitrozamin oluşumunu da engellediği gösterilmiştir [139]. Vitamin E ise saç bakım preparatlarında α-tokoferol nikotinat şeklinde saç dökülmelerine karşı kullanılmaktadır [40]. Pantenol (provitamin B5) kompleks grup vitaminlerden olup pantotenik asidin biyolojik olarak aktif olan alkol analoğudur. Saç ve deri bakım preparatlarında yaygın olarak kullanılmaktadır [41]. Deri ve saç üzerinde nemlendirici olarak etki eder. Saç üzerine osmotik etki ile penetre olur ve saça yaklaşık %10 kadar hacim kazandırır. Temizleyici maddesi uygun olmayan şampuanların etkilerini düzeltir. Renk açıcı ve perma preparatlarının kullanılması ile oluşan hasarlı saçları onarır [125]. Genel olarak kozmetik ürünler deri ve eklerini temizlemek ve güzelleştirmek amacıyla kullanılırken, kozmesötikler için hedef, fizyolojik süreçlere etki ederek fonksiyonları değiştirmektedir. Kozmesötikler tanım olarak halen ilaç statüsünde kabul edilmemeleri nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri nde FDA dahil birçok ülkede kontrol, test ya da onaya gerek olmadan üstüne içeriğinin yazılması koşuluyla üretilir ve reçetesiz satılabilirler. Sadece Almanya da bitkisel ürünlerle ilgilenen Alman E Komisyonu bitkiler üzerinde yapılmış olan çalışmaları inceleyerek kanıt seviyesine göre güvenlik ve etkinlik profillerini değerlendirmektedir [125,136] Saç Bakımında Kullanılan Bitkisel Ürünler Bitkilerden elde edilen ürünlerin oral ve/veya topikal kullanımının son sene içerisinde belirgin olarak artmasına karşın, bitkisel ürünlerin saç bakımında kullanılmaları günümüzde halen bilimsel çalışma gerektiren bir alandır. Bitkilerden elde edilmiş olan ürünlerin etkinliği kadar güvenilir olmalarına, etki mekanizmalarının aydınlatılmasına, formülasyondaki stabilitelerine, formülasyon türlerine ve teknolojilerine ait çalışmalara, toksik etki, yan etki, çapraz reaksiyonlar gibi güvenlik profillerinin belirlenmesine ihtiyaç vardır [136].

62 47 Avrupa Konseyi Kozmetik Ürünler Uzmanlar Kurulu mevcut verilere göre kozmetik preparatlarda kullanılan bitkileri 3 grupta toplamıştır: Grup 1 = Kategori C: Bu grupta bulunan bitkisel ürünlerin kozmetik preparatlarda yer alması önerilmemektedir. Grup 2 = Kategori B: Yeterli bilgi bulunmaması nedeni ile karar verilemeyen bitkisel ürünler bu grupta yer alır. Grup 3 = Kategori A: Güvenle kullanılabilecek bitkisel ürünler bu grupta yer almaktadırlar [4,5]. Avrupa Konseyi Kozmetik Ürünler Uzmanlar Kurulu yayınları esas alınarak kozmetik preparatlarda kullanılan bitkisel ürünlerin genel nitelikleri ve güvenli kullanımları incelendiğinde, güvenle kullanılabilecek bitki sınıflarından 3. grupta yer alan Aloe vera, Aloe ferox, Anthemis nobilis, Matricaria chamomilla, Cucumis sativus, Fucus vesiculosus, Urtica dioica, Camellia sinensis, Salvia officinalis, Rosmarinus officinalis, Lawsonia inermis, Hedera helix, Melaleuca alternifolia, Vitis vinifera, Calendula officinalis, Centella asiatica ve Hamamelis virginia bitkilerinin bileşenlerinin saç için kozmetik preparatlarda yaygın şekilde kullanıldıkları görülmektedir [4]. Avrupa Konseyi nin 43 üyesinden 18 i özel bir anlaşma ile sağlık alanında hukuki eşgüdüm sağlamak üzere kurullar oluşturmuşlardır. Bunlardan birisi de kozmetik ürünler uzmanlar kuruludur. Bu kurulda Türkiye bulunmamaktadır. Bu Kurul kozmetik preparatlarda yer alan bitkileri tespit ederek 300 bitkiden oluşan bir liste hazırlamıştır [4,5]. Her gün artan sayıda bitkisel bazlı kozmetik ürün tüketiciye sunulmaktadır. Bitkilerin ya da bitkisel ürünlerin kozmetik preparatlarda kullanılışı uzun bir geçmişe sahiptir ve kullanıcılarda istenmeyen etki nispeten az görülmektedir [4,5]. Kozmetik Ürün: İnsan vücudunun harici kısımlarına (cilt, saç, tırnaklar, dudaklar, diş ve ağız mukozası) uygulanan temizleme, koruma, görünümünü değiştirme, koku verme ya da istenmeyen vücut kokularını iyileştirme amacına yönelik madde ya da preparatlardır [4,49,125].

63 48 Doğal Bileşen: Bir kozmetik formülasyonda kullanılan doğal kökenli madde, madde karışımı veya preparatlardır [4,5]. Fonksiyonel Bileşen: Kozmetik üründeki istenen kozmetik etkiyi sağlayan bileşik ya da karışımdır [4,5]. Bitkisel Preparatlar: Ham bitkisel materyalden endüstriyel işlemlerle elde edilirler ve Farmakope esaslarına göre sınıflandırılırlar. Bitkilerden saf olarak izole edilen bileşikler yanında, uçucu yağlar, sabit yağlar, ekstreler, reçineler, katranlar, tentürler ve distillenmiş aromatik sular kozmetik preparatlarda bulunmaktadır. Ekstreler bitkisel drogların uygun bir çözücü ile ekstre edilmesinin ardından çözücünün vakum altında belirli bir sıcaklıkta yoğunlaştırılmasıyla elde edilirler. Kozmetik kullanım için en uygun çözücüler su, sulu alkol ve propilen glikol dür. Günümüzde daha çok kurutulmuş toz ekstreler ve bazen de yumuşak ekstreler tercih edilmektedir. Bu ekstrelerde konsantrasyon Ekstre/Drog (E/D) olarak gösterilmektedir. Son zamanlarda daha çok etken maddesi fonksiyonel bileşik olan standardize edilmiş ekstreler hazırlanmaktadır [4,5]. Kozmetik Preparatlarda kullanılacak bir ekstre şu bilgileri taşımalıdır [4]: Bitkinin latince adı Ekstrenin fiziksel özelliği Ekstraksiyonda kullanılan çözücü Varsa saflaştırma işlemleri Konsantrasyon (E / D) ya da standardizasyon Bitki ve bitki ekstreleri, kozmetik alanında, saç ve cilt bakım ürünü olarak kullanılan birçok preparatta yer alırlar. Bitkilerin kozmetik alanında özel amaçlar için topikal kullanımlarına ait şu örnekler verilebilir: cildi nemlendirici, güneş yanığına karşı cildi koruyucu, kuru ve yağlı ciltler için cildin yağ dengesini düzenleyici, traş sonrası cildi rahatlatıcı, cildi bronzlaştırıcı, cilt ve saçı temizleyici, antioksidan etki sağlayıcı, kuru ve yağlı saçlar için saçın yağ dengesini sağlayıcı, saça parlaklık verici, saç kırılmalarını önleyici, saçta kepek oluşumunu engelleyici ve tırnak güçlendirici gibi [142].

64 Saç Bakımında Kullanılan Bitkisel Ürünlerde Yer Alan Diğer Bazı Bitkiler Matricaria chamomilla L. (Asteraceae) Türkçe adı: Mayıs papatyası İngilizce adı: Chamomile Mayıs papatyası çiçek başlarından elde edilen ekstreleri yanında, çiçek başları ve gövdelerinden distilasyon ile elde edilen uçucu yağı (% 0,3-1 oranında) şekilde kullanılır. Bileşim: Flavonoitler, kumarinler, polisakkaritler, karotenoitler, yağ asitleri, fenolik asitler, fitosteroller, B1 ve C vitaminleri ile reçine bulunmaktadır. Preparat: Çiçek başlarından elde edilen ekstreler şeklindedir. Bu ekstreler çiçek başlarının % 70 alkolle ekstraksiyonu ve vakumda kurutma veya propilen glikol ile perkolasyon ve vakumda (E/D=2/1 oranında) yoğunlaştırma şeklinde ya da bitkisel bir yağ ile hazırlanan ekstre olan yağlı tentür şeklinde ( E/D=2/1) hazırlanıp kullanılmaktadır. Etken madde glikolik ekstre ve yağlı ekstrede en fazla % 10, kurutulmuş sulu alkollü ekstrede ise en fazla % 5 oranında bulunmalıdır. Kozmetikte kullanılışı: Rahatlatıcı, kaşıntı giderici, canlılık verici, temizleyici, saç rengini açıcı olarak, duş ve banyo preparatlarında, saç rengini açıcı ürünlerde, fitokozmetiklerde, hassas cilt ve mukozalar için hazırlanan losyon ve kremlerde bulunmaktadır. Diğer etkileri: Granülasyon arttırıcı, antiirritan, antiseptik etkileri de vardır [3,5,143].

65 50 Resim 3.1. Matricaria chamomilla L. [144] Urtica dioica L. (Urticaceae) Türkçe adı: Isırgan İngilizce adı: Nettle Isırgan topraküstü kısımlarından elde edilen ekstreleri şeklinde kullanılmaktadır. Bileşim: Müsilaj, fitosteroller, tanen, vitaminler (B2, C, K1 ve A vitamini, pantotenik asit, folik asit), karotenoitler, proteinler, aminoasitler, aminler, uçucu yağ, şekerler, mumlar, klorofil, formik asit, asetik asit, yağ asitleri, mineral ve tuzlar bulunmaktadır. Preparat: Topraküstü kısımlarından elde edilen ekstreleri şeklinde kullanılmaktadır. Bunlar ya vakumda kurutulmuş sulu ekstre şeklinde ya da propilen glikolle perkole edilip vakumda yoğunlaştırılmış glikolik ekstre (E/D = 2/1) şeklindedir. Kozmetikte kullanılışı: Saç bakımında, kepeğe karşı, tonik ve boya (klorofil etkisinden faydalanılıp) olarak kullanılır. Saç ve saç derisi ürünlerinde % 10 a kadar ilave edilebilir. Diğer etkileri: Stimulan, kan dindirici, astrenjan etki olarak sayılabilir [4,5,143].

66 Resim 3.2. Urtica dioica L. [145] 51

67 Camellia sinensis (L.) Kuntze (Thea sinensis L.) (Theaceae) Türkçe adı: Çay İngilizce adı: Tea Yeşil çay ekstresi olarak kullanılır. Bileşim: Kafein (% 1-5), teofillin, polifenoller (% 5-27), kateşinler, prosiyanidinler, fenolik asitler, triterpenik saponinler, flavonoitler, tanenler, mineral tuzlar (% 4-7 F, Al, K, Mn), vitaminler (C, B1, B2 ve B3), yağ asitleri, fitosteroller, proteinler, polisakkaritler ve pektinler vardır. Preparat: Yapraklardan elde edilen ekstreleri kulanılmaktadır. Bu ekstreler ya püskürtülerek kurutulmuş sulu ekstre ya da hekzanlı ekstre şeklindedir. Kozmetikte kullanılışı: Kuru ve yıpranmış saç ve saç derisi için şampuan ve bakım ürünleri, tırnak sertleştiriciler, göz çevresi bakımı, el kremleri, kuru ve yaşlanmakta olan ciltlerde tonik, astrenjan, koruyucu, yumuşatıcı ve nemlendirici olarak kullanılır [4,5, 49,71]. Resim 3.3. Camellia sinensis (L.) Kuntze [146]

68 Melaleuca alternifolia Cheel (Myrtaceae) Türkçe adı: Çay ağacı İngilizce adı: Tea tree Preparat: Yaprak ve dallardan distilasyonla elde edilen uçucu yağı % 1-2 oranında kullanılır. Bileşim: Terpinen-4-ol (% 30), ökaliptol (% 15) ve diğer terpenik bileşiklerden oluşur. Kozmetikte kullanılışı: Tonik, deodorant, temizleyici, koku verici, dişeti ve mukoza için diş macunu ve ağız yıkama sularına % 0,5 oranında; çatlamış cilt, el ve tırnak preparatları ile deodorantlara % 2 oranında; banyo preparatları, şampuan ve özel deterjanlara ise % 3 oranında ilave edilmektedir. Diğer Etkileri: Antiseptik (bakteri ve mantarlara karşı), antiakne, stimulan, hiperemik, analjezik (ağrıyan kaslara karşı krem ve losyonlarda) olarak kullanılır [4,5,49]. Resim 3.4. Melaleuca alternifolia Cheel [147]

69 Salvia officinalis L. (Lamiaceae) Türkçe adı: Tıbbi adaçayı İngilizce adı: Sage Tıbbi adaçayı yaprak ekstresi ve uçucu yağı şeklinde kullanılır. Bileşim: Yaprak ekstresinde uçucu yağ, flavonoitler, fenolik asitler, tanenler, diterpenler, triterpenler (% 4,5), fitosteroller, vitaminler (B1, C ve P vitamini), östrojenik bileşikler, şekerler ve reçine bulunmaktadır. Uçucu yağ ise başlıca terpenik hidrokarbonlar, alkoller, ketonlar, asitler, esterler, fenoller, epoksit (ökaliptol) içerir. Preparat: Yaprak ekstresi şeklindedir. Bu ekstreler sulu-alkollü kuru ekstre (E/D=1/5 oranında), sulu ekstre (sıvı halde E/D=1/4) ya da glikolik ekstre (sıvı halde E/D= 2/1) şeklinde olup perkolasyon ile hazırlanırlar. Uçucu yağ % 1-2 oranında su buharı distilasyonu ile elde edilir. Kozmetikte kullanılışı: Yaprak esktresi tonik, deodorant, temizleyici, canlandırıcı, antiperspirant ve kepeğe karşı hazırlanan temizleyici saç losyonlarında, diş macunu, yağlı cilt preparatlarında yer alır. Deodorant ve antiperspirantlarda; sıvı ekstrelerde % 5 ve kuru ekstrelerde % 1; şampuan, duş ve banyo preparatlarında ise % 10 kadar ilave edilebilir. Uçucu yağ tonik, deodorant, temizleyici, canlandırıcı, antiperspirant ve kepeğe karşı hazırlanan yağlı cilt ve saç preparatları, diş macunu ve gargaralar ile deodorant ve antiperspirantlarda % 0,5 oranında; canlandırıcı ve temizleyici banyo, şampuan ve duş preparatlarında ise % 2,5 oranında kullanılır. Diğer etkileri: Antiseptik, stimulan, antioksidan, hiperemik etkiler sayılabilir [4,5,16].

70 55 Resim 3.5. Salvia officinalis L. [148] Rosmarinus officinalis L. (Lamiaceae) Türkçe adı: Biberiye İngilizce adı: Rosemary Biberiye yaprak ve çiçekli dal uçlarından elde edilen ekstreler ve uçucu yağı şeklinde kullanılır. Bileşim: Uçucu yağ, flavonoitler, triterpenler (% 2-4 ursolik asit), fenolik asitler (% 3,5 rosmarinik asit), tanen, saponin ve diterpenlerden oluşur. Uçucu yağın bileşiminde monoterpenler (kafur, ökaliptol, borneol), seskiterpenler ve safrol bulunmaktadır. Preparat: Yaprak ve çiçeklerinden elde edilen ekstreler şeklindedir. Bu ekstreler propilen glikol ile perkolasyon ve vakumda yoğunlaştırma sonucu elde edilen ekstreler şeklinde hazırlanmaktadır. Yaprak ve çiçekli dal uçlarından elde edilen uçucu yağ ise (% 0,2-2 oranında olacak şekilde hazırlanmalı) distilasyon ya da hekzan ile ekstraksiyon sonucu elde edilebilir.

71 56 Kozmetikte kullanılışı: Yaprak ve çiçeklerinden elde edilen ekstreler tonik, deodorant, temizleyici, canlandırıcı olarak şampuan, saç losyonu, duş ve banyo preparatları, diş macunu ve yağlı cilt ürünlerine en fazla % 5 oranında ilave edilir. Uçucu yağ tonik, deodorant, temizleyici, koku verici olarak saç losyonları, diş macunlarına; yağlı cilt için % 3, stimulan şampuanlara % 5 oranında; stimulan temizleyiciler, banyo ve duş ürünlerine ise % 30 oranında katılmaktadır. Küvet dolusu için en fazla 10 g uçucu yağ kullanılmalıdır. Diğer etkileri: Antiseptik, stimulan, analjezik, antioksidan, koku verici olarak sayılabilir [4,5,49,70,143]. Resim 3.6. Rosmarinus officinalis L. [149]

72 Lawsonia inermis L. (Lythraceae) Türkçe adı: Kına İngilizce adı: Henna Yaprak ekstreleri halinde kullanılmaktadır. Bileşim: % 1 oranında naftokinonlar, tanenler, flavanoitler, triterpenler, lipitler, kumarinler ve % 2-3 oranında ise reçine içermektedir. Preparat: Kına yapraklarından elde edilen ekstre şeklindedir. Bu ekstreler propilen glikol ile ekstraksiyon ve vakumda yoğunlaştırma sonucu elde edilir. Kozmetikte kullanılışı: Boyama, temizleme ve kepeğe karşı saç bakım ürünlerinde kullanılmaktadır. Diğer etkileri: Astrenjan, antienflamatuvar, antifungal ve antibakteriyel etkiler sayılabilir [4,5,16]. Resim 3.7. Lawsonia inermis L. [150]

73 58

74 59 4. GEREÇ VE YÖNTEM 4.1. Materyal Çalışmada materyal olarak kullanılan üzüm çekirdekleri; A.O.Ç. Şarap Fabrikası ve Akyurt Kavaklıdere Şarap Fabrikasının şarap yapımı sırasında arta kalan cibreleri (posa) ile Kırıkkale'ye bağlı Koçubaba köyündeki çiftçinin ailesel pekmez üretimi sırasında ortaya çıkan cibrelerinden elde edilmiştir (Resim 4.1). Ayrıca organik ürünler satan bir marketten, Rasayana Organik yaşam ürünleri markalı, paketlenmiş kara üzüm çekirdeği satın alınmıştır. Cibreler güneşe serilip çekirdeklerinin posasından ayrılması sağlanmıştır. Daha sonra açığa çıkan çekirdekler ayıklanmış, yıkanmış, kurutulmuş ve tazeliklerini korumaları amacıyla ayrı ayrı vakumlu kaplarda derin dondurucuda saklanmışlardır. Üzüm çekirdeği numunelerinin temin edildiği yerler, üzüm çeşitleri ve temin edildikleri yıla ait bilgiler Çizelge 4.1. de verilmiştir. Çizelge 4.1. Materyal olarak kullanılan üzüm çekirdekleri ve temin edildiği yerler Tohumun Örnek Üzüm çeşidi elde edildiği No yıl Temin edildiği yer 1 Cabernet Sauvignon 2012 AOÇ şarap fabrikası 2 Shiraz 2012 AOÇ şarap fabrikası 3 Kalecik Karası 2013 Akyurt Kavaklıdere şarap fabrikası 4 Narince Beyaz Tokat 2013 Akyurt Kavaklıdere şarap fabrikası 5 Kara üzüm çekirdeği 2014 Rasayana Organik Ürünler 6 Hasandede 2013 Kırıkkale Koçubaba köyünden bir çiftçi 7 Kara üzüm 2013 Kırıkkale Koçubaba köyünden bir çiftçi

75 60 Cabernet Sauvignon (Örnek 1) Kalecik karası (Örnek 3) Narince (Örnek 4) Kırıkkale Koçubaba Köyü Karaüzümü (Örnek 7) Resim 4.1. Materyal olarak kullanılan şarap fabrikalarından ve köylüden temin edilen posa ve temizlenen üzüm çekirdekleri 4.2. Yöntemler Kurutmada kayıp tayini 1,00 g toz edilmiş üzüm çekirdeği örnekleri sabit tartıma getirilmiş tartım kaplarına konarak etüvde 105 C de 2 saat kurutulmuştur (Resim 4.2). İşlem bitince desikatöre alınarak oda sıcaklığına getirilmiş ve kurutma ile oluşan fark tartılarak hesaplanmıştır. Her örnek için üç paralel deney yapılmıştır [151].

76 61 Resim 4.2. Kurutmada kayıp tayini için hazırlanan örnekler Bütün kül miktar tayini Bir porselen kroze 30 dakika kor hale gelinceye kadar kızdırılmış, desikatöre alınarak soğutulmuş ve tartılmıştır. 1,00 g toz edilmiş drog sabit tartıma getirilmiş krozeye konmuş, C de 1 saat kurutulmuş ve sabit tartıma kadar fırında 600 C±25 C ye kadar yakılmıştır. İşlem boyunca herhangi bir zamanda alev oluşmamasına dikkat edilmiştir. Her bir yakmadan sonra kroze desikatörde soğumaya bırakılmıştır (Resim 4.3). Sabit ağırlığa geldikten sonra tartım alınarak yakma ile oluşan fark tartılarak hesaplanmıştır. Her örnek için üç paralel deney yapılmıştır (151). Resim 4.3. Bütün kül miktar tayini için hazırlanan örnekler Spektrofotometrik yöntemle total proantosiyanidin miktar tayini Proantosiyanidin miktar tayini için genellikle vanilin-hcl, butanol-hcl ve Folin- Ciocalteau gibi kolorimetrik yöntemler kullanılmaktadır [ ]. Folin-Ciocalteau

77 62 yöntemi fenolik hidroksil gruplarının indirgenmesine dayanan bir yöntem olup, spesifik bir yöntem değildir, bu nedenle bütün fenolik bileşiklerin tayininde kullanılmaktadır [153]. Vanilin-HCl metodu ise flavanol ve dihidrokalkon yapısındaki bileşikler için spesifiktir. Bu bileşikler yapılarında 2,3 pozisyonunda tek bağ bulundurur ve B halkasında serbest meta hidroksi grupları taşırlar [152]. Vanilin-HCl metodu duyarlı, spesifik ve uygulanışı basit olan bir yöntem olması nedeniyle tercih edilmektedir. Vanilin-HCl metodunda flavan-3-ol, prosiyanidin oligomerleri, üzüm çekirdeği polifenolleri ve yeşil çay polifenolleri asit varlığında vanilin ile reaksiyona girerek parlak kırmızı renkli bir bileşik oluştururken; flavon, flavonol, izoflavon, flavanol ve izoflavon glikozitleri, fenolik asit ve gallotanenler vanilin ile reaksiyona girmez. Vanilin-HCl metodu, vanilin yapısının asit ortamda protonlanması ve bunun sonucunda oluşan karbokatyon ile flavonoit halkasının 6. veya 8. konumunun reaksiyona girmesi ile parlak kırmızı renkli bileşik meydana gelmesi esasına dayanmaktadır [152,155,157]. Deneysel çalışmalarımız sırasında üzüm çekirdeği ekstrelerinde bulunan total proantosiyanidin miktar tayini vanilin-hcl metodu kullanılarak yapılmıştır [157]. Vanilin-HCl yöntemi Kimyasallar Spektrofotometrik analizde analitik saflıkta metanol (Sigma-Aldrich Chemical Co.), hidroklorik asit (Merck) ve vanilin (Boehringer Mannheim) kullanılmıştır. (+)-Kateşin hidrat (Sigma-Aldrich Chemical Co.) standart olarak kullanılmıştır. Spektrofotometre Cihazı Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı Laboratuvarında bulunan Spektrofotometre (Spectronic Genesys 2PC) kullanılmıştır (Resim 4.4).

78 63 Resim 4.4. Spektrofotometre cihaz Ekstrelerinin Hazırlanması Toz edilmiş üzüm çekirdeklerinden 2 şer g tartılarak 2 defa 20 ml metanol ile oda sıcaklığında çalkalayıcıda ekstre edilmiştir. Filtre edilen ekstreler vakum altında evaporatörde kuruluğa kadar yoğunlaştırılmıştır. Ekstre verimleri Tablo 5.3. te verilmiştir. Vanilin-HCl Tayin Yöntemi Numune çözeltilerinin/standart çözeltilerin her birinden 1 ml alınarak cam tüplere konulmuş, her birine 2,5 ml % 1 lik vanilin'in metanol içindeki çözeltisinden ve 2,5 ml 9 mol/l derişiminde metanol içindeki HCl çözeltisinden eklenmiştir. 30 dakika oda sıcaklığında bekletildikten sonra oluşan kırmızı renkli çözeltinin absorbansı 500 nm de ölçülmüştür. Ölçümler numune ve standart çözeltileri için 3 kez tekrarlanarak yapılmış ve ortalamaları alınmıştır. Ekstrelerin içerdiği total proantosiyanidin miktarları (+)-kateşin hidrat'a eşdeğer (KHE mg/g) olarak hesaplanmıştır.

79 64 Numune Çözeltilerinin Hazırlanması Her bir kuru ekstreden 10 mg tartılıp 10 ml metanolde çözülerek 1 mg/ml derişimde stok numune çözeltileri hazırlanmıştır. Her bir örnek için 0,5 mg/ml derişimdeki numune çözeltilerine vanilin-hcl metodu uygulanmıştır (Resim 4.5). Resim 4.5. Vanilin-HCl metodu uygulanmış numune çözeltileri Standart Çözeltilerin Hazırlanması Standart olarak (+)-kateşin hidrat kullanılmıştır. Kalibrasyon denklemi elde etmek için 2 mg/ml derişimde standart stok çözeltisi hazırlanmıştır. Stok çözeltisinden hazırlanan 50, 100, 150, 300, 500, 750 μg/ml derişimlerdeki standart çözeltilere vanilin-hcl metodu uygulanmıştır (Resim 4.6). Resim 4.6. Vanilin-HCl metodu uygulanmış standart çözeltiler Kalibrasyon Eğrisinin Hazırlanması Hazırlanan standart çözeltilerin her birine vanilin-hcl metodu uygulanarak oluşan kırmızı renkli çözeltilerin absorbansları 500 nm de spektrofotometrede ölçülmüştür. Standart

80 65 çözeltilerin her birinden üç paralel çalışılarak elde edilen absorbans değerleri Çizelge 4.2. de verilmiştir. Standart çözeltilerin (+)-kateşin hidrat konsantrasyonuna karşı absorbans değerlerinin grafiğe geçirilmesi ile kalibrasyon grafiği elde edilmiştir (Şekil 4.1.) Çizelge 4.2. Kalibrasyon Eğrisinin Hazırlanmasında Kullanılan (+)-Kateşin Hidrat Konsantrasyonları ve Absorbans değerleri Konsantrasyon (µg/ml) 1. ölçüm 2. ölçüm 3. ölçüm Ortalama±SS 50 0,044 0,048 0,049 0,047±0, ,191 0,183 0,199 0,191±0, ,227 0,234 0,238 0,233±0, ,452 0,466 0,46 0,459±0, ,929 0,939 0,926 0,931±0, ,231 1,167 1,205 1,201±0,032 Şekil 4.1. Kateşin hidrat Kalibrasyon Grafiği (+)-Kateşin hidrat konsantrasyonuna karşı absorbans eğrisi aşağıdaki denklemle tanımlanmaktadır: y = 0,0017 x 0,0072 (r 2 = 0,9850)

81 66

82 67 5. BULGULAR 5.1. Kurutmada Kayıp Tayini Kurutma sırasında meydana gelen kayıplar yüzde a/a olarak ifade edilen kütlesel kayıplardır. Avrupa Farmakopesi ne göre; çalışma materyalimizi oluşturan 7 farklı üzüm çekirdeğinden toz edilerek 1,00'er g tartılmış ve etüvde 105 C de 2 saat kurutulmuştur. Her örnek için üç paralel deney yapılmış ve sonuçların ortalaması alınmıştır (Çizelge 5.1). Çizelge 5.1. Üzüm çekirdeği örneklerinin kurutmada kayıp miktarları (%) Numune No Üzüm çeşidi Kurutmada kayıp* (%) 1 Cabernet Sauvignon 7,20±0,09 2 Shiraz 6,78±0,09 3 Kalecik Karası 8,08±0,08 4 Narince Beyaz Tokat 8,11±0,09 5 Kara üzüm çekirdeği 6,50±0,07 6 Hasandede 7,56±0,04 7 Kara üzüm 9,30±0,08 *Ortalama±Standart Sapma 5.2. Bütün Kül Miktar Tayini Üzüm çekirdeği Avrupa Farmakopesi'ne kayıtlı bir drog olmadığından bütün kül ile ilgili limit değeri bulunmamaktadır. Temin edilen numuneler 3 paralel çalışılmış ve bunların ortalaması alınarak bütün kül miktarları hesaplanmıştır (Çizelge 5.2). Çizelge 5.2. Üzüm çekirdeği numunelerinin bütün kül miktarları (%) Numune No Üzüm çeşidi Bütün kül* (%) 1 Cabernet Sauvignon 2,78±0,06 2 Shiraz 3,22±0,05 3 Kalecik Karası 2,35±0,02 4 Narince Beyaz Tokat 3,09±0,01 5 Kara üzüm çekirdeği 2,99±0,09 6 Hasandede 2,59±0,03 7 Kara üzüm 3,31±0,01 *Ortalama±Standart Sapma

83 Spektrofotometrik yöntemle total proantosiyanidin miktar tayini Üzüm çekirdeği örneklerinden hazırlanan metanollü ekstrelerde spektrofotometrik olarak vanilin-hcl yöntemi ile total proantosiyanidin miktarları belirlenmiştir. Taze hazırlanan standart çözeltiler kullanılarak oluşturulan kalibrasyon denklemi üzerinden numune çözeltilerindeki total prosiyanidin miktarı (+)-kateşin hidrat'a eşdeğer (KHE mg/g) olarak hesaplanmıştır. Numune çözeltilerinin her birisi için üç paralel deney yapılarak, üzüm çekirdeği ekstrelerinde bulunan total proantosiyanidin miktarı ortalama değerler olarak verilmiştir (Çizelge 5.3). Çizelge 5.3. Üzüm çekirdeği ekstrelerinde total proantosiyanidin miktarları Numune Tohum (g) Ekstre verimi (%) Total Proantosiyanidin Miktarı* (mg KHE prosiyanidin/g ekstre ) 1 2,40 12, ,19±0,18 2 2,61 12, ,21±0,88 3 2,21 17, ,21±0,25 4 2,57 19,39 966,14± ,23 17,29 983,76±0,48 6 2,35 18, ,57±0,23 7 2,20 19,16 857,88±0,75 *Ortalama±Standart Sapma

84 69 6. SONUÇ VE ÖNERİLER Günümüzde saç bakımında kullanılan kozmetik ürünlerin sayısı her geçen gün artmakta, etkisi kanıtlanmış çoğunlukla çiçek ve meyve ekstrelerini içeren fitokozmetikler kimyasal kozmetiklere kıyasla daha fazla tercih edilmektedir. Saç için kullanılan birçok fitokozmetik ürün içerisinde çeşitli bitkilerden hazırlanan ekstreler bulunmaktadır. Kozmetik amaçla kullanılan ekstrelerin sayısı giderek artmakta olup, bu preparatlarda kullanılan bitkiler Avrupa Konseyi Kozmetik Ürünler Uzmanlar Kurulu'na göre 3 grup altında toplanmaktadır. 3. grupta yer alan Vitis vinifera L. saç için hazırlanan kozmetik preparatlarda sıklıkla yer alan bir bitkidir [4,5]. Ülkemizin değişik bölgelerinde yaygın olarak kültürü yapılan V. vinifera bitkisinin başlıca tohum ekstresi olmak üzere, yaprak ve meyve ekstreleri fitokozmetik ürünler içerisinde kullanılmaktadır [4]. V. vinifera L. memleketimizin birçok bölgesinde değişik formları ile yaygın olarak kültürü yapılan, "asma" adıyla bilinen, sülükleri yardımıyla tırmanan odunlu bir bitkidir [6,7]. Yüksek oranda şeker içeren, mineral maddeler bakımından zengin (kalsiyum, potasyum, sodyum ve demir) ve bazı vitaminler (A, B1, B2, niasin ve C vitamini) yönünden de önemli bir kaynak olarak meyveleri "üzüm" adıyla gıda olarak tüketilmektedir [8]. V. vinifera çekirdeğinde yüksek miktarda büyük çoğunluğu proantosiyanidin şeklinde olan polifenoller bulunmaktadır [12,14,39]. Proantosiyanidinler bitkilerde doğal olarak bulunan kateşin (flavan-3-ol) oligomerleridir ve bu bileşikler pek çok fitokozmetikte yer alan bitkisel ekstrelerin bileşiminde bulunmaktadır. Proantosiyanidinlerin saç foliküllerini uyararak, saç folikül hücrelerinin proliferasyonunu arttırıcı ve ayrıca 5α-redüktaz enzimini inhibe edici etkiye sahip olmalarından dolayı androgenetik alopesi tedavisinde kullanılabilecekleri bilinmektedir [17,51]. Bu etkileri nedeniyle de son zamanlarda birçok saç kozmetiğinin bileşiminde proantosiyanidin ihtiva eden bitki ekstreleri yer almaktadır [4]. Proantosiyanidinlerin ayrıca antioksidan, antiinflamatuvar, antimutojenik, antitümöral, antifungal, antiülser, antihipertansif, kapiller damarları koruyucu ve çeşitli enzimler üzerinde inhibe edici aktiviteleri tespit edilmiştir [24,25,29,30,76). Bu çalışmada, şarap fabrikalarında şarap yapımı sırasında arta kalan cibreler (posa) ve Kırıkkale'ye bağlı Koçubaba köyündeki bir çiftçinin ailesel olarak pekmez üretimi sırasında elde ettiği cibrelerden temizleyerek elde ettiğimiz üzüm çekirdekleri ile organik

85 70 ürünler satan bir marketten satın aldığımız paketlenmiş kara üzüm çekirdeklerinde total kül ve nem miktar tayinleri yapılmış, ayrıca total prosiyanidin miktarları spektrofotometrik olarak hesaplanmıştır. İncelediğimiz 7 üzüm çekirdeği örneğinin kurutmada kayıp miktarları % 6,50 - % 9,30 arasında değişmektedir. En düşük oranda nem içeren (% 6,50) numunenin kara üzüm cinsi 5 numaralı Rasayana marka paketli ürün olduğu tespit edilmiştir. İncelenen tüm üzüm çekirdeği numunelerinin bütün kül miktarları birbirine oldukça yakın değerlerde (% 2,35 - % 3,31) bulunmuştur. En yüksek bütün kül miktarı Koçubaba Köyü nde yetiştirilen kara üzüm cinsi 7 numaralı numunede, en düşük bütün kül miktarı ise Akyurt Kavaklıdere şarap fabrikasından temin edilen Kalecik karası cinsi 3 numaralı örnekte tespit edilmiştir. Üzüm çekirdeği Avrupa Farmakopesi'ne kayıtlı olmadığından nem ve kül miktarı ile ilgili limit değerleri bulunmamaktadır. Pekić ve diğerlerinin (1998) yaptığı bir çalışmada, tohum örneklerini kurutmak için geçirilen gün sayısına göre % nem miktarları bildirilmiştir. Buna göre, tohum örneklerini kurutmak için geçirilen süre 1 gün olduğunda % 19,2, 2 gün olduğunda % 11,8, 3 gün olduğunda % 7,5 ve 4 gün olduğunda ise % 6,1 nem içerdiği bildirilmiştir [158]. Çalışma materyallerimiz içerisinde en düşük oranda nem içeren örnek olarak belirlediğimiz 5 nolu örnek (% 6,50) paketlenmiş ve üzerinde son kullanma tarihi bulunan organik ürünler satan bir marketten temin edilmiş örnektir. Çalışmamızda, üzüm çekirdeği numuneleri toz edilerek metanol ile ekstreleri hazırlanmış ve bu esktrelerde bulunan total proantosiyanidin miktarı (mg KHE/g ekstre) spektrofotometrik bir yöntem olan vanilin-hcl yöntemi ile tayin edilmiştir. Analiz sonucunda, numunelerde proantosiyanidin miktarları 857, ,57 mg KHE/g ekstre olarak hesaplanmıştır. Numuneler içerisinde en yüksek miktarda (1134,57 mg KHE/g ekstre) proantosiyanidin içeren örneğin Koçubaba köyünden temin edilen Hasandede cinsi 6 numaralı numune olduğu, en düşük miktarın ise (857,88 mg KHE/g ekstre) yine bu lokaliteden elde edilen kara üzüm cinsi 7 numaralı numune olduğu belirlenmiştir. Proantosiyanidinlerin bitkisel materyallerden ekstraksiyonu sırasında etanol, metanol, aseton ve bu solvanların su ile değişik oranlarda karışımlarının kullanıldığı görülmektedir [ ]. Bugüne kadar üzüm çekirdeklerinde bulunan proantosiyanidin miktarlarının Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi (HPLC) ve spektrofotometrik yöntemlerle yapıldığı görülmektedir [157,158,163,164]. Pekić ve diğerlerinin yaptığı bir çalışmada, üzüm çekirdeklerinden sulu etil asetat ve aseton:su (2:3) ile hazırlanan ekstrelerde, HPLC

86 71 ve spektrofotometrik yöntemler kullanılarak proantosiyanidin miktarları ölçülmüştür. % 90 etil asetat ile en yüksek verimde ekstre elde edilmiş olup, vanilin-hcl metodu kullanılarak yapılan spektrofotometrik miktar tayininde ise nem oranı farklılığına göre proantosiyanidin miktarı 4,980-5,226 g/kg çekirdek aralığında bulunmuştur. Çekirdeklerde nem oranı arttıkça proantosiyanidin miktarının da arttığı bildirilmiştir. HPLC ile yapılan analizde, proantosiyanidin miktarı % 90 etil asetat ile hazırlanan ekstrede 5,18 g/kg çekirdek, aseton:su (2:3) ile hazırlanan ekstrede ise 2,67 g/kg çekirdek olarak hesaplanmıştır [158]. Bizim çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçlara göre, nem oranı ve proantosiyanidin miktarları arasında bir korelasyon saptanmamıştır. Yapılan diğer bir çalışmada, üzüm çekirdeklerinden etil asetat ve etanol kullanılarak hazırlanan ekstrelerde vanilin-hcl metodu uygulanarak flavan-3-ol miktarları 3,70-11,5 g/kg çekirdek arasında bulunmuştur. Flavan-3-ol (ağırlık/ağırlık ekstre) miktarı etil asetat ile % 89,0-91,5 oranında elde edilirken, etanol ile % 72,5-73,9 oranında belirlenmiştir [163]. Diğer çalışmada ise ticari olarak satın alınan üzüm çekirdeği ekstreleri, üzüm çekirdeği yağı ve bu tip ürünleri içeren bazı gıda numunelerini kıyaslamak için vanilin-hcl metodu ile proantosiyanidin miktarları incelenmiştir. Buna göre üzüm çekirdeği ekstrelerinde total flavan-3-ol miktarı % 47,3-111,8 mg/g ekstre olarak tespit edilmiştir. Çekirdek yağı numunesinde proantosiyanidin tespit edilmezken; gıdalarda ise 0, ,6 mg/g arasında proantosiyanidin içeriği bildirilmiştir [157]. Bu çalışma ile proantosiyanidin oligomerleri bakımından zengin, farmakolojik birçok etkisi ile çeşitli organ ve sistem hastalıkları üzerine faydalı etkileri bulunan, bunun yanında son yıllarda saç üzerine olumlu etkileri nedeniyle saç için kullanılan fitokozmetik ürünler içerisinde yer alan ve üzüm üreticisi olan ülkemizde pekçok alanda kullanılmadan atılan üzüm çekirdeklerinin üretime katılması bakımından bir ön değerlendirme yapılmıştır. Ülkemizde yetiştirilen ve bulgularımız sonucunda yüksek proantosiyanidin miktarına sahip bulunan üzüm çekirdeklerinin, saç dökülmesine karşı kullanılan fitokozmetik ürünlerde değerlendirilebileceği öngörülmüştür. Böylece, fitokozmetikler içerisinde gün geçtikçe önemi ve kullanımı artan, proantosiyandinler açısından zengin ve çöpe giden üzüm çekirdeklerinin kullanılması ile ülke ekonomisine katkıda bulunulabileceği düşünülmüştür.

87 72

88 73 KAYNAKLAR 1. Köşlü, A. ve Kumbasar, E. (2004). Tarih boyunca saçın sosyal, kültürel ve estetik açıdan anlamı. Türkiye Klinikleri Kozmetoloji, 5, Erkılınç, C. ve Taşkapan, O. (2012). Saç kozmetikleri. Türkiye Klinikleri Journal of Cosmetic Dermatology Special Topics, 5(1), Eken, A. (2004). Saç dökülmesi nedenleri, temizlik ve bakımı. Türkiye Klinikleri Journal of Cosmetology, 5, Kurucu, S. ve Demirel, M. (2006). Kozmetik preparatlarda kullanılan bitkiler ve formülasyon özellikleri. Türkiye Klinikleri Journal of Internal Medical Sciences, 2(17), Patri, F. and Silano, V. (2002). Plants in Cosmetics: plants and plant preparations used as ingredients for cosmetic products. Volume I. Council of Europe Publishing Davis, P. H. (1985). Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Volume 1-9. Edinburgh Universty Press Edinburgh Baytop, A. (1996). Farmasötik Botanik ders kitabı.(1). İstanbul Üniversitesi Basımevi, Çelik, H., Ağaoğlu, Y. S., Fidan, Y., Marasalı, B. ve Söylemezoğlu, G. (1998). Genel Bağcılık. Ankara: Sunfidan A.Ş. Mesleki kitaplar serisi I. 9. Yavaş, I. ve Fidan, Y. (1986, Ekim). Üzümün insan beslenmesindeki değeri. Gıda sanayiinin sorunları ve serbest bölgenin gıda sanayine beklenen etkisi sempozyumunda sunuldu, Adana. 10. Cabaroğlu, T. (2003). Üzümlerde aroma maddeleri ve şarapçılık açısından önemi. Gıda Dergisi, 28(6), Bombardelli, E. and Morazzonni, P. (1995). Vitis vinifera L. Fitoterapia, 66(4), Shi, J., Yu, J., Pohorly, J. E. and Kakuda, Y. (2003). Polyphenolics in grape seeds- Biochemistry and functionality. Journal of Medicinal Food, 6(4), Jackson, R. S. (2003). Grapes in: Encyclopedia of Food Sciences and Nutrition Ed: Trugo L, Finglas P.M. Academic Press, Wiel, A. and Golde, P. H. M. (2001). Blessing of grape. European Journal of Internal Medicine, 12(6), Jayaprakasha, G. K., Singh, R. P. and Sakariah, K. K. (2001). Antioxidant activity of grape seed extracts on peroxidation models in vitro. Food Chemistry, 73(2),

89 Aburjai, T. and Natsheh, F. (2003). Plants used in cosmetics. Phytotherapy Research, 17, Takahashi, T., Kamiya, T. and Yokoo, Y. (1998). Proanthocyanidins from grape seeds promote proliferation of mouse hair follicle cells in vitro and convert hair cycle in vivo. Acta Dermato- Venereologica, (78), Takahashi, T., Kamiya, T., Hasegawa, A. and Yokoo, Y. (1999). Procyanidin oligomers selectively and intensively promote proliferation of Mouse hair epithelial cells in vitro and activate hair follicle growth in vivo. The Journal of Investigative Dermatology, 112, Kumar, N., Rungseevijitprapa, W., Narkkhong, N., Suttajit, M. and Chaiyasut, C. (2012). 5α reductase inhibition and hair growth promotion of some Thai plants traditionally used for hair treatment. Journal of Ethnopharmacology, 139, Kim, M. (2011). Effect of procyandin oligomers on oxidative hair damage. Skin Research and Technology, 17, Preuss, H. G., Bagchi, D. and Bagchi, M. (2002). Protective effects of a novel niacin-bound chromium complex and a grape seed proanthocyanidin extract on advancing age and various aspects of syndrome X. Annals of the New York Academy of Sciences, 957, Song, X., Siriwardhana, N., Rathore, K., Lin, D. and Wang, H. C. R. (2010). Grape seed proanthociyanidin supression of breast cell carcinogenesis induced by chronic exposure to combined 4-(methylnitrosamino)-1-(3-pyridyl)-1-butanone and benzo(a)pyrene. Molecular Carcinogenesis, 49(5), Luo, H., Jiang, B. H., King, S. M. and Chen, Y. C. (2008). Inhibition of cell growth and VEGF expression in ovarian cancer cells by flavonoids. Nutrition and Cancer, 60(6), Pumthong, G., Asawanonda, P., Varothai, S., Jariyasethavong, V., Triwongwaranat, D., Suthipinittharm, P., Ingkaninan, K., Leelapornpisit, P. and Waranuch, N. (2012). Curcuma aeruginosa, a novel botanically derived 5α-reductase inhibitor in the treatment of male-pattern baldness: a multicenter, randomized, double-blind, placebo-controlled study. Journal of Dermatological Treatment, 23, Craig, W. J. (1997). Phytochemicals: guardians of our health. Journal of the American Dietetic Association, 97(10), Ekström, A. M., Serafini, M., Nyren, O., Wolk, A., Bosetti, C. and Bellocco, R. (2011). Dietary quercetin intake and risk of gastric cancer: results from a populationbased study in Sweden. Annals of Oncology, 22(2), Singletary, K. W., Stansbury, M. J., Giusti, M., Van Bremen, R. B., Wallig, M. and Rimando, A. (2003). Inhibition of rat mammary tumorigenesis by concord grape juice constituents. Journal of Agricultural and Food Chemistry, 51(25),

90 Agarwal, U., Pande, P. S., Patki, P. S. and Mitra, S. K. (2009). Evalution of clinical efficacy and safety of Anti-dandruff hair cream in the treatment of Dandruff. The Antiseptic, 106(1), Mahady, G. B. and Pendland, S. L. (2000). Resveratrol inhibits the growth of Helicobacter pylori in vitro. The American Journal of Gastroenterology, 95(7), Zern, T. L., Wood, R. J., Grene, C., West, K. L., Liu, Y., Agarwal, D., Shachter, N. S. and Fernandez, M. L. (2005). Grape polyphenols exert a cardioprotective effect in pre-and postmenopausal women by lowering plasma lipids and reducing oxidative stres. The Journal of Nutrition, 135(8), Huntley, A. L. (2007). Grape flavonoids and menopausel health. The British Menopause Society, 13(4), Facino, R. M., Carini, M., Aldini, G., Bombardelli, E., Morazzoni, P. and Morelli, R. (1994). Free radicals scavenging action anti-enzyme activities of procyanidines from Vitis vinifera: a mechanism for their capillary protective action. Arzneimittel- Forschung Drug Research, 44, Jung, K. J., Walling, M. A. and Singletary, K. W. (2006). Purple grape juice inhibits 7,12-dimetylbenzenz[a]anthracene (DMBA)-induced rat mammary tumorigenesis and in vivo DMBA-DNA adduct formation. Cancer Letters, 233(2), Türk, A., Gökler, İ., Seçmen, Ö., Türe, C. ve Böcük, H. (2010). Bitki Sistematiği ders kitabı. (1). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Basımevi, Tanker, N., Koyuncu, M. ve Coşkun, M. (2007). Farmasötik Botanik ders kitabı.(3). Ankara Üniversitesi Basımevi, Plants for a future, Vitis vinifera - L. Son Erişim Tarihi: TeresalaLoba, (2013). Vinifera Son Erişim Tarihi: Ramos, M. M. (2007). Vinifera Son Erişim Tarihi: Bruneton, J. (1999). Pharmacognosy Phytochemistry Medicanal Plants. (2). Lavosier, Paris, France. 40. Xia, E. Q., Deng, G. F., Guo, Y. J. and Li, H. B. (2010). Biological activities of polyphenols from grapes. International Journal of Molecular Science, 11(2),

91 Eryılmaz, E., Küsmenoğlu, Ş. ve Erdemoğlu, N.(2004, Ekim). Vitis vinifera L. cv. Emir ve cv. Boğazkere meyveleri üzerinde farmakognozik araştırmalar. XV. Bihat Bildiri Kitabı: 141(4), Antalya. 42. Kang, H. C., Seon, H. L. and Jong, B. K. (2001). Quantification and physicochemical properties of grape seed lipids. Journal of the Korean Society of Agricultural Chemistry and Biotechnology, 44, Xueli, C. and Ito, Y. (2003). Supercritical fluid extraction of grape seed oil and subsequent seperation of free fatty acids by high-speed counter-current chromatography. Journal of Chromatography A, 1021(1-2), Hwang, I. K., Yoo, K. Y., Kim, D. K., Jeong, Y. K., Kim, J. D., Shin, H. K., Lim, S. S., Yoo, I. D., Kang, T. C., Kim, D. W., Moon, W. K. and Won, M. H.(2004). Neuroprotective effects of grape seed extract on neuronal injury by inhibiting DNA damage in the gerbil hipocampus after transient forebrain ischemia. Life Sciences, 75 (16), Yoo, M. A., Chung, H. K. and Kang, M. H. (2004). Evaluation of physicochemical properties in different cultivar grape seed waste. Food Science Biotechnology, 13, Luan, F., Mosandl, A., Münch, A. and Wüst, M. (2005). Metabolism of geraniol in grape berry mesocarp of Vitis vinifera L. cv. scheurebe: demonstration of stereoselective reduction, E/Z-isomerization, oxidation and glycosylation. Phytochemistry, 66(3), Jain, R., Jain, N., Singh, N., Gnanachandran, A. and Gokulan, P. (2011). Development and evaluation of polyherbal ointment for hair growth activity. International Journal of Pharmacy and Pharmaceutical Science, 3(2), Takahashi, T., Kamimura, A., Yokoo, Y., Honda, S. and Watanabe, Y. (2001). The first clinical trial of topical application of procyanidin B-2 to investigate its potential as a hair growing agent. Phytotherapy Research, 15, Konuklugil, B. ve Aydın E. (2012). Kozmetiklerde kullanılan antiaging bitki ekstreleri. (1.). Ankara: Edunet, Zinc, W. (1996). Pycnogenol and skincare. Drug and Cosmetic Industry, 158(1), Kamimura, A., Takahashi, T. and Watanabe, Y. (2000). Investigation of topical application of procyanidin B-2 from apple to identify its potential use as a hair growing agent. Phytomedicine, 7(6), Kamimura, A. and Takahashi, T. (2002). Procyanidin B-3, isolated from barley and identified as a hair-growth stimulant, has the potential to counteract inhibitory regulation by TGF-β1. Experimental Dermatology, 11(6), Masquelier, J. (1991). Historical note on OPC. Martillac, France, 1991.

92 Thiele, F. (1975). Chemical aspects of hair loss and its cosmetological significance. British Journal of Dermatology, 92, Bolduc, C. and Shapiro, J. (2001). Hair care products: waving, straightening, conditioning and coloring. Clinics in Dermatology, 19(4), Porter, L. J. (1994). Flavans and proanthocyanidins; in Harborne JB(ed): The Flavonoids: Advances in Research since London, Chapman and Hall, Takahashi, T., Kamimura, A., Shirai, A. and Yokoo, Y. (2000). Several selective protein kinase C inhibitors including procyanidins promote hair growth. Skin Pharmacology and Applied Skin Physiology,13(3-4), Kulick, M. I. (1988). Topical Minoxidil: Its use in treatment of male pattern baldness. Annals of Plastic Surgery, 21(3), Olsen, E. A. ( 1989). Treatment of androgenetic alopecia with topical minoxidil. Research Staff Physieist, 35, Uno, H., Cappas, A. and Schlagel, C. (1985). Cyclic Dynamics of hair follicles and the effect of minoxidil on the bald scalp of stumptailed macaques. American Journal of Dermatopathology, 7(3), Price, V. H. and Menefee, E. (1990). Quantitative Estimation of hair growth I. Androgenetic alopecia in women: Effect of minoxidil. Journal of İnvastigative Dermatology, 95, Abramowicz, M. (1998). Propecia and rogain extra strength for alopecia. The Medical Letter, 40, McGuire, J. S., Hollis, V. W. and Tomkins, G. M. (1960). Some characteristics of the microsomal steroid reductases (5α) of rat liver. The Journal of Biological Chemistry, 235(11), Bruchovsky, N. and Wilson, J. D. (1968). The conversion of testesterone 5- αandrostan-17-β-ol-3-one by rat prostate in vivo and in vitro. The Journal of Biological Chemistry, 243, Sawaya, M. E. (1998). Novel agents for the treatment of alopecia. Seminars in Cutaneous Medicine and Surgery, 17(4), WB Saunders. 66. Sinclair, R. D. ( 2004). Male androgenetic alopecia. Journal of Men s Health and Gender, 1(4), Prager, N., Bickett, K., French, N. and Marcovicit G. (2002). Arandomized, doubleblind, placebo-controlled trial to determine the effectiveness of botanically derived inhibitors of 5AR in the treatment of androgenetic alopecia. The Journal of Alternative and Complementary Medicine, 8(2), Hirata, N., Tokunaga, M., Naruto, S., Linuma, M. and Matsuda H.(2007). Testosteron 5 α-reductase inhibitory active constituents of Piper nigrum leaf. Biological and Pharmaceutical Bulletin, 30(12),

93 Jain, R. and Eknamkul, W. (2014). Potential targets in the discovery of new hair growth promoters for androgenic alopecia. Chulalongkorn University, Faculty of Pharmaceutical Sciences, Pharmacognasy and Pharmaceutical Botany,18(7), Murata, K., Noguchi, K., Kondo, M., Onishi, M., Watanabe, N., Okamura, K. and Matsuda, H. (2013). Promotion Hair Growth by Rosmarinus officinalis Leaf extract. Phytotherapy Research, 27(2), Kwon, O., Han, J., Yoo, H., Chung, J., Cho, K., Eun, H. and Kim, K. (2007). Human hair growth enhancement in vitro by green tea epigallocatechin-3-gallate (EGCG). Phytomedicine, 14(7-8), Çetin, A. (2010). Üzüm iyileştirir, güzelleştirir. (1). Istanbul: Hayykitap, Özata, M. (2014). Hayat kurtaran vitamin ve mineraller. (1). İstanbul: Hayykitap, Yılmaz, İ. (2010). Antioksidan içeren bazı gıdalar ve oksidatif stres. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 17(2), Li, H., Wang, X., Li, P., Li, Y. and Wang, H. (2008). Comparative study of antioxidant activity of grape (Vitis vinifera) seed powder assessed by different methods. Journal of Food and Drug Analysis, 16, Deliorman Orhan, D., Orhan, N., Özçelik, B. ve Ergun, F. (2009). Biological activities of Vitis vinifera leaves. Turkish Journal of Biology, 33(4), Deliorman Orhan, D., Orhan, N., Ergun, E. ve Ergun, F. (2007). Hepatoprotective Effect of Vitis vinifera leaves on carbon tetrachloride-ınduced acute liver damage in rats. Journal of Ethnopharmacology, 112, Cetin, A., Kaynar, L., Koçyiğit, I., Hacıoğlu, S., Saraymen, R., Öztürk, A., Orhan, O. ve Sağdıç, O. (2008). The effect of grape seed extract on radiation-induced oxidative stres in the rat liver. Turkish Journal of Gastroenterology, 19(2), Cetin, A., Kaynar, L., Koçyiğit, I., Hacıoğlu, S., Saraymen, R., Öztürk, A., Sari, I. ve Sağdıç, O. (2008). Role of grape seed extract on Methotrexate induced oxidative stres in rat liver. The American Journal of Chinese Medicine, 36(5), Kweon, S., Kim, Y. and Choi, H. (2003). Grape extracts suppress the formation of preneoplastic foci and activity of fatty acid synthase in rat liver. Experimental and Molecular Medicine, 35(5), Bayram, İ., Erten, R., Bayram, Y., Bulut, G. ve Özbek, H. (2011). The hepatoprotective effects of dihydromyrcenol and geranyl formate in an experimental model of acute hepatic injury induced by the use of carbon tetrachloride. The Turkish Journal of Gastroenterology, 22, Knekt, P., Jarvinen, R., Seppanen, R., Heliövaara, M., Teppo, L., Pukkala, E. and Aromaa, A. (1997). Dietary flavonoids and the risk of lung cancer and other malignant neoplasm. American Journal of Epidemiology,146(3),

94 Ramchandani, A., Karibasappa, G. S. and Pakhale, S. S. (2008). Antitumorpromoting effects of polyphenolic extracts from seedless and seeded Indian grapes. Journal of Environmental Pathology, Toxicology and Oncology, 27(4), Caltagirona, S., Raneletti, F. O., Rinelli, A., Maggiano, N., Colasante, A., Musiani, P., Aiello, F. B. and Piantelli, M. (1997). Interaction with type II estrogen binding sites and antiproliferative activity of tamoxifen and quercetin in human non-smallcell lung cancer. American Journal of Respiratory Cell and Molecular Biollogy, 17(1), Zhang, Q., Zhao, X. H. and Wang, Z. J. (2008). Flavones and flavonols exert cytotoxic effects on a human oesophageal adenocarcinoma cell line (OE33) by causing G2/M arrest and inducing apoptosis. Food and Chemical Toxicology, 46(6), Zhang, Q., Zhao, X. H. and Wang, Z. J. (2009). Cytotoxicity of flavones and flavonols to a human esophageal squamous cell carcinoma cell line (KYSE-510) by induction of G2/M arrest and apoptosis. Toxicology In vitro, 23(5), Woodall, C. E., Li, Y., Liu, Q. H., Wo, J. and Martin, R. C. G. (2009). Chemoprevention of metaplasia initation and carcinogenic progression to esophageal adenocarsinoma by resveratrol supplementation. Anti-Cancer Drugs, 20(6), Chen, Z., Jin, K., Gao, I., Lou, G., Jin, Y., Yu, Y. and Lou, Y. (2010). Antitumor effects of bakuchiol, an analogue of resveratrol, on human lung adenocarcinoma A549 cell line. European Journal of Pharmacology, 643(2-3), Carbo, N., Costelli, P., Baccino, F. M., Soriano, F. J. L. and Argiles, J. M. (1999). Resveratrol, a natural product present in wine, decreases tumour growth in a rat tumour model. Biochemical and Biophysical Research Communications, 254(3), Dinicola, S., Cucina, A., Pasqualato, A., Proietti, S., D Anselmi, F., Pasqua, G., Santamaria, A. R., Coluccia, P., Lagana, A., Antonacci, D., Giuliani, A. and Bizzarri, M. (2010). Apoptosis-inducing factor and caspase-dependent apopitotic pathways triggered by different grape seed extracts on human colon cancer cell line Caco-2. British Journal of Nutrition, 104(6), Tamura, H. and Matsui, M. (2000). Inhibitory effects of gren tea and grape juice on the phenol sulfotransferase activity of Mouse intestines and human colon carcinoma cell line. Biological and Pharmaceutical Bulletin, 23(6), Hsu, C. P., Lin, Y. H., Chou, C. C., Zhou, S. P., Hsu, Y. C., Liu, C. L., Ku, F. M. and Chung, Y. C. (2009). Mechanisms of grape seed procyanidin-induced apoptosis in colorectal carcinoma cells. Anticancer Research, 29(1), Kijima, I., Phung. S., Hur, G., Kwok, S. L. and Chen, S. (2006). Grape seed extract is an aromatase inhibitor and a supressor of aromatase expression. Cancer Research, 66(11),

95 Wen, W., Lu, J., Zhang, K. and Chen, S. (2008). Grape seed extract inhibits angiogenesis via supression of the vascular endothelial growth factor receptor signaling pathway. Cancer Prevention Research, 1(7), Neuwirt, H., Arias, M. C., Puhr, M., Hobisch, A. and Culig, Z. (2008). Oligomeric proanthocyanidin complex (OPC) exert anti-proliferative and pro-apoptotic effects on prostate cancer cells. The Prostate, 68(15), Chou, S. C., Kaur, M., Thompson, J. A., Agarwal, R. and Agarwal, C. (2010). Influence of gallate esterification on the activity of procyanidin B2 in androgendependent human prostate carcinoma LNCaP cells. Pharmaceutical Research, 27(4), Gao, N., Budhraja, A., Cheng, S., Yao, H., Zhang, Z. and Shi, X. (2009). Induction of apooptosis in human leukemia cells by grape seed extract occurs via activation of c-jun NH2-terminal kinase. Clinical Cancer Research,15(1), Asou, H., Koshizuka, K., Kyo, T., Takata, N., Kamada, N. and Koeffler, H. P. (2002). Resveratrol, a natural product derived from grapes, is a new inducer of differantiation in human myleoid leukemias. International Journal of Hematology, 75(5), Zunino, S. J. (2009). Type 2 diabetes and glycemic response to grapes or grape products. The Journal of Nutrition, 139(9), 1794S-8000S Hwang, I. K., Kim, D. W., Park, J. H., Lim, S. S., Yoo, K. Y., Kwon, D. Y., Kim, D. W., Moon, W. K. and Won, M. H. (2009). Effects of grape seed extract and its ethylacetate/ethanol fraction on blood glucose levels in a model of type 2 diabetes. Phytotherapy Research, 23(8), Pinent, M., Blay, M., Blade, M. C., Salvado, M. J., Arola, L. and Ardevol, A. (2004). Grape seed-derived procyanidins have an antihyperglycemic effect in streptozotocininduced diabetic rats and insulinomimetic activity in insulin sensitive cell lines. Endocrinology, 145(11), Preuss, H. G., Montamarry, S., Echard, B., Scheckenbach, R. and Bagchi, D.(2001). Long-term effects of chromium, grape seed extract, and zinc on various metabolic parameters of rats. Molecular and Cellular Biochemistry, 223(1-2), Chi, T. C., Chen W. P., Chi, T. L., Kuo, T. F., Lee, S. S., Cheng, J. T. and Su, M. J. (2007). Phosphatidylinositol-3-kinase is involved in the antihyperglycemic effect induced by resveratrol in streptozotocin-induced diabetic rats. Life Science, 80(18), Orhan, N., Aslan, M., Deliorman Orhan, D., Ergun, F. ve Yeşilada, E. (2006). In vivo assesment of antidiabetic and antioxidant activities of grapevine leaves (Vitis vinifera) in diabetic rats. Journal of Ethnopharmacology, 108(2), Kar, P., Laight, D., Rooprai, H. K., Shaw, K. M. and Cummings, M. (2009). Effects of grape seed extract in Type 2 diabetic subjects at high cardıovascular risk: a double blind randomized placebo controlled trial examining metabolic markers, vascular

96 81 tone, inflammation, oxidative stres and insulin sensitivity. Diabetic Medicine, 26(5), Cheng, M., Gao, H. Q., Xu, L., Li, B. Y., Zhang, H. and Li, X. H. (2007). Cardioprotective effects of grape seed proanthocyanidins extracts in streptozotocin induced diabetic rats. Journal of Cardiovascular Pharmacology, 50(5), Sutra, T., Oiry, C., Milhau, J. A., Youl, E., Magous, R., Tessedre, P. L., Cristol, J. P. and Cros, G. (2008). Preventive effects of nutritional doses of polyphenolic molecules on cardiac fibrosis associated with metabolic syndrom: involvement of osteopontin and oxidative stres. Journal of Agricultural and Food Chemistry, 56(24), Hashemi, M., Kelishadi, R., Hashemipour, M., Zakerameli, A., Khavarian, N., Ghatreshsamani, S. and Poursafa, P. (2010). Acute and long-term effects of grape and pomegranate juice consumption on vascular reactivity in pediatric metabolic syndrom. Cardiology in the Young, 20(1), Cui, X. P., Li, B. Y., Gao, H. Q., Wei, N., Wang, W. L. and Lu, M. (2008). Effects of grape seed proanthocyanidin extracts on pheripheral nerves in streptozotocin-induced diabetic rats. Journal of Nutritional Science and Vitaminology, 54(4), Schmatz, R., Mazzanti, C. M., Spanevello, R., Stefanello, N., Gutierres, J., Correa, M., Rosa, M. M., Rubin, M. A., Schetinger, M. R. C. and Morsch, V. M. (2009). Resveratrol prevents memory deficits and the increase in acetylcholinesterase activity in streptozotocin-induced diabetic rats. European Journal of Pharmacology, 610(1-3), Orhan, İ. (2008). Fenolik fitofarmasötikler ve antiaging. Türkiye Klinikleri Journal of Internal Medical Sciences, 28, Feng, Y., Liu, Y. M., Fratkins, J. D. and LeBlanc, M. H. (2005). Grape seed extract suppresses lipid peroxidation and reduces hypoxic ischemic brain injury in neonatal rats. Brain Research Bullletin, 66(2), Feng, Y., Liu, Y. M., Leblanc, M. H., Bhatt, A. J. and Rhodes, P. G. (2007). Grape seed extract given three hours after injury suppresses lipid peroxidation and reduces hypoxic-ischemic brain injury in neonatal rats. Pediatric Research, 61, Balu, M., Sangeetha, P., Murali, G. and Panneerselvam, C. (2006). Modulatory role of grape seed extract on age-related oxidative DNA damage in central nervous system of rats. Brain Research Bullletin, 68(6), Balu, M., Sangeetha, P., Murali, G. and Panneerselvam, C. (2005). Age-related oxidative protein damages in central nervous system of rats: modulatory role of grape seed extract. International Journal of Developmental Neuroscience, 23(6), Devi, A., Jolitha, A. B. and Ishii, N. (2006). Grape seed proanthocyanidin extract (GSPE) and antioxidant defense in the brain of adult rats. Medical Science Monitor, 12(4), BR

97 Olas, B., Wachowicz, B., Saluk, J., Jusczak, J. and Zielinski, T. (2002). Effect of resveratrol, a natural polyphenolic compound, on platelet activation induced by endotoxin or thrombin. Thrombosıs Research, 107(3-4), Keevil, J. G., Osman, H. E., Reed, J. D. and Folts, J. D. (2000). Grape juice, but not orange juice or grapefruit juice, inhibits human platelet aggregation. The Journal of Nutrition,130(1), Khanna, S., Venojarvi, M., Roy, S., Sharma, N., Trikha, P., Bagchi, D., Bagchi, M. and Sen, C. (2002). Dermal wound healing properties of redox-active grape seed proanthocyanidins. Free Radical Biology and Medicine, 33(8), Türsen, Ü. (2006). Deri yaşlanmasının topikal ajanlarla önlenmesi. Dermatose, 5(4), Tırnaksız, F. (2005). Antioksidanların cilt bakım ürünlerinde kullanımı. Mised, 13-14, (26-37) Doğanay, S. ve Çankaya, C. (2010). Glokom ilaçlarının gelişimi ve ilaç tedavi prensipleri. Glokom Katarakt dergisi, 5(4), Yazar, Z. ve Zırığ, H. (2010). Kuru tip yaşa bağlı makula dejeneresansı tedavisi. Retina-Vitreus dergisi, 18(4), Türkoğlu, M. ve Pekmezci, E. (2006). Kozmetolojiye giriş. (2). İstanbul: Karakter Color Matbaa, Tarımcı, N. (2006). Kozmetik ürün formülasyonlarında yeni alternatifler: Kozmesötik maddeler. Türkiye Klinikleri Journal of Internal Medical Sciences, 2(17), Güven, K. C. (2008). Kozmetik formüller. (1). Istanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, Ukşal, Ü. (2004). Normal saçın yapısı ve bakımı. Türkiye Klinikleri Kozmetoloji, 5, Yazan, Y. (Editör). (2010). Kozmetik Bilimi. Istanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, Heywood, D., Vrettou, C., Wood, J., Hill, J., Casey, S. and Cornwell, P. (2004). Investigating the relationship between the hair fiber proteome and hair quality. Internal Journal of Cosmetic Science, 26, Göksügür, N. ve Kılıç, B.(2006). Anajen saç dökülmeleri. Türkiye Klinikleri Journal of Internal Medical Sciences, 2(31), Gummer, C. (2002). Cosmetics and hair loss. Clinical and Experimental Dermatology, 27, Kulaç, M. ve Karaca, Ş. (2006). Sistemik hastalıklar ve saç. Türkiye Klinikleri Journal of Internal Medical Sciences, 2 (31),

98 Netse, D. (2006). Female patients complaining about hair loss: documentation of defective scalp hair dynamics with contrast-enhanced phototrichogram. Skin Research and Technology, 12, Özdemir, M. (2006). Telojen saç dökülmesi. Türkiye Klinikleri Journal of Internal Medical Sciences, 2(31), Çomoğlu, T. (2012). Kozmetikler. Marmara Pharmaceutical Journal, 16, Karabudak, Ö. ve Yıldız, H. (2012). Kozmesötikler: Bitkiler ve bitkisel ekstreler. Türkiye Klinikleri Journal of Cosmotic Dermatology Special Topics, 5(1), Nada, A. H., Zaghloul, A. A., Hedaya, M. A. and Khattab, I. S. (2012). Stability of vıtamın E and vıtamın E acetate containing cosmetic preparatıons. Journal of Global Pharma Technology, 4(03), Idson, B.(1993). Vitamins and the skin. Cosmetics and Toiletries, 108(12), Traikovich, S. S. (1999). Use of topical ascorbic acid end its effects on photodamaged skin topography. JAMA Otolaryngology - Head and Neck Surgery, 125(10), Djerassi, D., Machlin, L. J. and Nocka, C. (1986). Vitamin E. Biochemical function and its role in cosmetics. Drug and Cosmetic Industry, 138(1), Idson, B. (1992). Dry skin moisturizing and emolliency. Cosmetics and Toiletries, 107(7), D Amelio, F. S. (1999). Botanicals: A phytocosmetic desk reference. CRC Press Web site at Son Erişim Tarihi: Monographs European Scientific Cooperative on Phytotherapy (ESCOP). United Kingdom: ESCOP (2003) Matricaria chamomilla (false chamomile): Laura Aprill Son Erişim Tarihi: The Poison Garden website, Urtica dioica, stinging nettle, Son Erişim Tarihi: Wikipedia, Camellia sinensis, Son Erişim Tarihi: Macoveiciuc, A. (2014). Tea Tree Oil as Natural Acne Remedy, Son Erişim Tarihi: Wikimedia Commons, File:Salvia officinalis 01 by Line1.JPG, Son Erişim Tarihi:

99 Wikimedia Commons, File:Starr Rosmarinus officinalis.jpg, Son Erişim Tarihi: Lawsonia inermis, [Henna, Mignonette Tree], DSC00243 (10), Son Erişim Tarihi: European Pharmacopoeia. (2012). 7 th Edition, Council of Europe, Strasbourg Sun, B., Ricardo-da-Silva, J. M. and Spranger, I. (1998). Critical factors of vanillin assay for catechins and proanthocyanidins. Journal of Agricultural and Food Chemistry, 46, Singleton, V. L. and Rossi, J. A., Jr. (1965). Colorimetry of totol phenolics with phosphomolybdic-phosphotungstic acid reagent. American Journal of Enology and Viticulture, 16, Porter, L. J., Hrstich, L. N. and Chan, B. G. (1986). The conversion of proanthocyanidins and prodelphenidins to cyanidins and delphenidins. Phytochemistry, 25, Sarkar, S. K. and Howarth, R. E. (1976). Specificity of the vanillin test for flavanols. Journal of Agricultural Food Chemistry, 24, Goldstein, J. L. and Swain, T. (1963). Changes in tannins in ripening fruits. Phytochemistry, 2, Nakamura, Y., Tsuji, S. and Tonogai Y. (2003). Analysis of proanthocyanidins in grape seed extracts, health food and grape oils. Journal of Health Science, 49(1), Pekić, B., Kovač, V., Alonso, E. and Revilla, E. (1998). Study of the extraction of proanthocyanidins from grape seeds. Food Chemistry, 61(1/2), Dumon, M. C. (1990). Recherches analytiques sur les picno-génols. These pour le Doctorat d'etat des Sciences pharmaceutique. Université de Bordeaux II Gupta, R. K. and Haslam, E. (1981). Plant procyanidins. Part 7. Prodelfinidins from Pinus silvestris. Journal of the Chemical Society Perkin Transactions, 1, Romeyer, F. (1984). Les composes phenoliques du raisin, Vitis vinifera: evolution au cours de la maturation et consequen- ces technologiques. These de 3 eme cycle. Universite des Sciences et Techniques du Languedoc Stafford, H. A. and Cheng, T. Y. (1980). The procyanidins of Douglas fir sedlings, callus and cell suspension cultures derived from cotyledons. Phytochemistry, 19, Mandic, A. I., Đilas, S. M., Ćetković, G. S., Ćanadanović-Brunet, J. M. and Tumbas, V. T. (2008). Polyphenolic composition and antioxidant activities of grape seed extract. International Journal of Food Properties, 11,

100 164. Peng, Z., Hayasaka, Y., Iland, P. G., Sefton, M., Høj, P. and Waters, E. J. (2001). Quantitative analysis of polymeric procyanidins (tannins) from grape (Vitis vinifera) seeds by reverse phase high-performance liquid chromatography. Journal of Agricultural and Food Chemistry, 49,

101 86

102 87 ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Soyadı, adı : Bengidal Pınar Uyruğu : T.C. Doğum tarihi ve yeri : /Ankara Medeni hali : Evli Telefon : E-posta : pinar.bengidal@gazi.edu.tr Eğitim Derecesi Okul/Program Mezuniyet yılı Yüksek Lisans Gazi Ü./Eczacılık Fak/Fitoterapi Prog. devam ediyor Lisans Ankara Üniversitesi/Tıp Fakültesi 1985 Orta ve Lise Bahçelievler Deneme Lisesi 1978 İş Deneyimi, yıl Çalıştığı yer Görev Özel Arı Koleji (Part-time) Okul, İşyeri Hekimi 1990-Halen Karayolları Akköprü Atölye Müd Kurum, İşyeri Hekimi Ankara Mamak Belediyesi Belediye Hekimi Bursa Zübeyde Hanım Doğumevi Aile Planlaması Hekimi Yabancı dili İngilizce

103 GAZİ GELECEKTİR...

FENOLİK MADDELER (Resveratrol)

FENOLİK MADDELER (Resveratrol) FENOLİK MADDELER (Resveratrol) Fenolik madde nedir? Fenolik bileşikler ve daha yaygın olarak kullanılan ismi ile polifenoller benzen halkası içeren maddelerdir. Fenollerin en basit bileşikleri bir adet

Detaylı

ALFA LİPOİK ASİT (ALA)

ALFA LİPOİK ASİT (ALA) ALFA LİPOİK ASİT (ALA) Bitki ve hayvan dokularında doğal olarak bulunan ditiyol türevi bir bileşiktir. Endojen olarak mitokondride oktanoik asitten sentezlenir. ALA mitokondrideki enerji üretiminden sorumlu

Detaylı

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR ANTİOKSİDANLAR Aktif oksijen türevleri (ROS) normal metabolizma sırasında vücudumuzun ürettiği yan ürünlerdir. Ancak bazı dış kaynaklardan da serbest

Detaylı

Öküzgözü Üzümlerinin ve Bu Üzümlerden Elde Edilen Şarapların Antosiyanin ve Genel Bileşimleri Üzerine Yöre Etkilerinin Saptanması

Öküzgözü Üzümlerinin ve Bu Üzümlerden Elde Edilen Şarapların Antosiyanin ve Genel Bileşimleri Üzerine Yöre Etkilerinin Saptanması Öküzgözü Üzümlerinin ve Bu Üzümlerden Elde Edilen Şarapların Antosiyanin ve Genel Bileşimleri Üzerine Yöre Etkilerinin Saptanması Haşim Kelebek a, Ahmet Canbaş b, Serkan SELLİ b, Turgut Cabaroğlu b a Adana

Detaylı

ÜZÜM TANESİNİN GELİŞİMİ VE YAPISI

ÜZÜM TANESİNİN GELİŞİMİ VE YAPISI ÜZÜM TANESİNİN GELİŞİMİ VE YAPISI Tane sapı Sap çukuru Tane Ekzokarp Mezokarp Endokarp Çekirdek Üzüm tanesinin büyüme dönemleri, renk ve kimyasal değişime göre incelenebilir. Üzüm tanesindeki yeşil rengin

Detaylı

Nar yaprak, meyve, kabuk ve kök gibi pek çok kısmı tedavi amacıyla kullanılan bir ağaçtır. Ayrıca son yıllarda nar çekirdek yağı da kullanılmaktadır.

Nar yaprak, meyve, kabuk ve kök gibi pek çok kısmı tedavi amacıyla kullanılan bir ağaçtır. Ayrıca son yıllarda nar çekirdek yağı da kullanılmaktadır. NAR (Punica granatum, Pomegranate) Nar yaprak, meyve, kabuk ve kök gibi pek çok kısmı tedavi amacıyla kullanılan bir ağaçtır. Ayrıca son yıllarda nar çekirdek yağı da kullanılmaktadır. Nar Çekirdek yağı;

Detaylı

ÜZÜMÜN BİLEŞİMİ ve İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNE ETKİLERİ

ÜZÜMÜN BİLEŞİMİ ve İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNE ETKİLERİ ÜZÜMÜN BİLEŞİMİ ve İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNE ETKİLERİ ÖZET Prof. Dr. Turgut CABAROĞLU, Araş. Gör. Murat YILMAZTEKİN Çukurova Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Ülkemizde en çok tüketilen meyve olan üzüm,

Detaylı

Optimal Beslenmede Meyve Suyu Tüketiminin Yeri ve Önemi: Yeni Yaklaşımlar ve Yeni Görüşler Paneli 30 Mayıs 2012

Optimal Beslenmede Meyve Suyu Tüketiminin Yeri ve Önemi: Yeni Yaklaşımlar ve Yeni Görüşler Paneli 30 Mayıs 2012 Gamze Toydemir ve Prof. Dr. Dilek BOYACIOĞLU Optimal Beslenmede Meyve Suyu Tüketiminin Yeri ve Önemi: Yeni Yaklaşımlar ve Yeni Görüşler Paneli 30 Mayıs 2012 Familya: Rosaceae; Cins: Prunus Vişne kalitesinde

Detaylı

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ Prof. Dr. Metin ATAMER Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Aralık 2006 ANKARA Sütün Tanımı ve Genel Nitelikleri Süt; dişi memeli hayvanların, doğumundan

Detaylı

GIDA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ANALİZ VE ENDÜSTRİYEL HİZMETLER DÖNER SERMAYE LİSTESİ

GIDA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ANALİZ VE ENDÜSTRİYEL HİZMETLER DÖNER SERMAYE LİSTESİ T.C. ADANA BİLİM VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE DOĞA BİLİMLERİ FAKÜLTESİ GIDA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ANALİZ VE ENDÜSTRİYEL HİZMETLER DÖNER SERMAYE LİSTESİ 2014 DENEY VEYA HİZMET ADI FİYAT (TL) 1000

Detaylı

DİSTİLEX NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ

DİSTİLEX NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ DİSTİLEX NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ Distilex tesislerinde; bitki ve meyve özütleri uygun yöntem ve ileri teknoloji ile elde edilerek gıda, ilaç, kozmetik, kimya, insan sağlığında gıda takviye ürünleri, hayvan

Detaylı

Panax ginseng kök ekstresi (Ginseng)

Panax ginseng kök ekstresi (Ginseng) Panax ginseng kök ekstresi (Ginseng) Çin, Japonya ve Kore de doğal olarak yetişmekte olan kökü şekil olarak insana benzeyen çok yıllık otsu bir bitkidir. Kimyasal içeriğinde dammaran yapısında triterpen

Detaylı

Sıcak ve Soğuk İşleme Yöntemleriyle Domates Salçası Üretiminin Fenolik Bileşikler, Antioksidan Kapasite ve Bazı Kalite Parametreleri Üzerine Etkileri

Sıcak ve Soğuk İşleme Yöntemleriyle Domates Salçası Üretiminin Fenolik Bileşikler, Antioksidan Kapasite ve Bazı Kalite Parametreleri Üzerine Etkileri ADANA BİLİM VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ Sıcak ve Soğuk İşleme Yöntemleriyle Domates Salçası Üretiminin Fenolik Bileşikler, Antioksidan Kapasite ve Bazı Kalite Parametreleri Üzerine Etkileri Burçak Uçar,

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. ELMANIN FAYDALARI Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. Elmanın Sağlığa Faydaları Elma A, E, B6, C, K vitamin kaynağıdır, bunun yanında yüksek miktarda potasyum ve çeşitli mineralleri içeren su içerir.

Detaylı

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da bir yıllık sürede, bebeğin en önemli gıdasını anne sütü

Detaylı

IĞDIR ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA LABORATUVARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ANALİZ FİYAT LİSTESİ AAS ANALİZ ÜCRETLERİ

IĞDIR ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA LABORATUVARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ANALİZ FİYAT LİSTESİ AAS ANALİZ ÜCRETLERİ IĞDIR ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA LABORATUVARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ANALİZ FİYAT LİSTESİ AAS ANALİZ ÜCRETLERİ ANALİZ Ücret Iğdır Üniversitesi Personel Kurumları Bakır Analizi 70 TL 28 TL 56 TL Altın

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Detaylı

SĠYAH VE YEġĠL ÇAYLARDAN HAZIRLANAN JELLERĠN ANTĠOKSĠDAN KAPASĠTELERĠNĠN BELĠRLENMESĠ

SĠYAH VE YEġĠL ÇAYLARDAN HAZIRLANAN JELLERĠN ANTĠOKSĠDAN KAPASĠTELERĠNĠN BELĠRLENMESĠ SĠYAH VE YEġĠL ÇAYLARDAN HAZIRLANAN JELLERĠN ANTĠOKSĠDAN KAPASĠTELERĠNĠN BELĠRLENMESĠ GülĢah Gedik A. M. Yılmaz, G. Biçim, A. S. Yalçın Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji A.D.

Detaylı

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır. Alfalino Omega 3 nedir? Omega 3 yağ asitleri vücut için gerekli olan ama vücudun üretemediği yağ asitleridir. Besinlerle alınamadığı durumlarda gıda takviyeleri ile alınmaları gerekmektedir. Temel Omega-3

Detaylı

FENOLİK BİLEŞİKLER 4

FENOLİK BİLEŞİKLER 4 ÇALIŞMANIN AMACI Bu çalışmada Giresun/Şebinkarahisar yöresinde üretilen dut ve karadut pekmezlerinde insan sağlığı açısından gerekli olan toplam fenolik içeriği ile olumsuz işleme, taşıma ve depolama koşullarından

Detaylı

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER İnsan vücudunun yaklaşık %4-5 i minareldir.bununda yarıya yakını Ca, ¼ ü fosfordur. Mg, Na, Cl, S diğer makro minerallerdir. Bunların dışında kalanlar

Detaylı

Zayıflama Amaçlı Kullanılan Bitkisel Çaylar

Zayıflama Amaçlı Kullanılan Bitkisel Çaylar Zayıflama Amaçlı Kullanılan Bitkisel Çaylar Neden Çay? İlaçların yan etkileri Maliyetin yüksek oluşu İlaç için reçete gerekliliği/bitkisel çaya erişim kolaylığı Bitkilerin güvenli olduğuna dair inanç Son

Detaylı

SÜT VE ÜRÜNLERİ ANALİZLERİ

SÜT VE ÜRÜNLERİ ANALİZLERİ Süt Nedir? SÜT VE ÜRÜNLERİ ANALİZLERİ Gıda Mühendisi Tülay DURAN Türk standartları çiğ süt standardına göre: Süt; inek, koyun, keçi ve mandaların meme bezlerinden salgılanan, kendine özgü tat ve kıvamda

Detaylı

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA ESER ELEMENTLER İnsan vücudunda en yüksek oranda bulunan element oksijendir. İkincisi ise karbondur. İnsan vücudunun kütlesinin %99 u sadece 6 elementten meydana gelir. Bunlar:

Detaylı

GIDA ve TARIM KİMYASI LABORATUVARI TEST VE ANALİZLERİ - 2015

GIDA ve TARIM KİMYASI LABORATUVARI TEST VE ANALİZLERİ - 2015 BİTKİSEL VE HAYVANSAL YAĞ ANALİZLERİ GT 1 KIRILMA İNDİSİ TS 4960 EN ISO 6320 50 GT 2 ÖZGÜL AĞIRLIK (YOĞUNLUK) TS 4959 40 GT 3 İYOT SAYISI (Katı ve Sıvı Yağlarda) EN ISO 3961 60 GT 4 İYOT SAYISI (Ekstre

Detaylı

Abidin Tatlı ile Pazar Resitali

Abidin Tatlı ile Pazar Resitali Abidin Tatlı ile Pazar Resitali ZEYTİNYAĞININ BİLEŞENLERİ HAFIZALARINIZI TAZALEMEYE NE DERSİNİZ Researcher Writer Degustation, Instructor And Degustator ZEYTİNYAĞI Zeytinyağı, zeytin (Olea europeae L.)

Detaylı

PÜSKÜRTEREK KURUTMA YÖNTEMİ İLE BALIN BİYOAKTİF BİLEŞENLERİNİN KORUNARAK TOZ HALİNE GETİRİLME İMKANLARININ ARAŞTIRILMASI

PÜSKÜRTEREK KURUTMA YÖNTEMİ İLE BALIN BİYOAKTİF BİLEŞENLERİNİN KORUNARAK TOZ HALİNE GETİRİLME İMKANLARININ ARAŞTIRILMASI PÜSKÜRTEREK KURUTMA YÖNTEMİ İLE BALIN BİYOAKTİF BİLEŞENLERİNİN KORUNARAK TOZ HALİNE GETİRİLME İMKANLARININ ARAŞTIRILMASI Ceren MUTLU *, Mustafa ERBAŞ T.C. Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda

Detaylı

Zeytin ve Zeytinyağının Besin Değerleri

Zeytin ve Zeytinyağının Besin Değerleri Zeytin ve Zeytinyağının Besin Değerleri Zeytin meyveleri sofralık ve yağlık olmak üzere iki şekilde değerlendirilir. Siyah Zeytinde Yağ içeriği ve Enerji miktarı yüksek, Yeşil zeytinde A vitamini, Demir,

Detaylı

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI SAĞLIK BİLİMLERİ ENSİTÜSÜ İ Yüksek Lisans Programı SZR 101 Bilimsel Araştırma Yöntemleri Ders (T+ U) 2+2 3 6 AD SZR 103 Akılcı İlaç Kullanımı 2+0

Detaylı

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de

Detaylı

ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ

ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ PROGRAM KOORDİNATÖRÜ Prof. Dr. İhsan ÇALIŞ, icalis@neu.edu.tr ECZACILIK FAKÜLTESİ YÜKSEK LİSANS DERSLERİ EFG 600 Uzmanlık Alanı Dersi Z 4 0 4 EFG 601 Farmakognozi Semineri Z 0 2 0 EFG 602 Doğal Bileşik

Detaylı

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel LİPOPROTEİNLER LİPOPROTEİNLER Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı olarak çözündüklerinden, taşınmaları için stabilize edilmeleri gerekir. Lipoproteinler; komplekslerdir. kanda lipidleri taşıyan

Detaylı

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık ÖZEL FORMÜLASYON DAHA İYİ Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA İÇİN AGRALYX

Detaylı

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. 1 BESLENME BİLİMİ 2 Yaşamımız süresince yaklaşık 60 ton besin tüketiyoruz. Besinler sağlığımız ve canlılığımızın devamını sağlar. Sağlıklı bir

Detaylı

GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Mikroorganizmaların gıdalarla gelişmesi; Gıdanın karekteristik özelliğine, Gıdada bulunan m.o lara ve bunlar arası etkileşime, Çevre koşullarına bağlı

Detaylı

PROJENİN OLUŞTURULMA GEREKÇELERİ

PROJENİN OLUŞTURULMA GEREKÇELERİ Zeytin Yapraklarından elde edilen standart ekstreler kullanılarak Fonksiyonel Gıda, Gıda Bütünleyici Ürün Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürün geliştirilmesi DESTEKLEYENLER PROJENİN AMACI Bu projede, zeytin

Detaylı

.. YILI SAĞLIKLI BESLENME KURS PLANI MODÜL SÜRESİ. sahibi olmak * Beslenme Bilimi * Beslenme Biliminin Kapsamı 16 SAAT.

.. YILI SAĞLIKLI BESLENME KURS PLANI MODÜL SÜRESİ. sahibi olmak * Beslenme Bilimi * Beslenme Biliminin Kapsamı 16 SAAT. .... YILI KURS PLANI KURS MERKEZİNİN ADI ALAN ADI KURSUN ADI KURSUN SÜRESİ AY HAFTA GÜNLER DERS SAATİ KONULAR. AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ 18 SAAT MODÜL VE YETERLİLİK MODÜL SÜRESİ TOPLAM SÜRE BAŞLAMA TARİHİ

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI I. YARIYILI T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2016-2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI B 601 Temel Biyokimya I Zorunlu 3 0 3 4 B

Detaylı

* Yapılarında C, H, O bulunur. Bazılarında C, H, O dan başka N, P, S bulunur.

* Yapılarında C, H, O bulunur. Bazılarında C, H, O dan başka N, P, S bulunur. Lipitler ortak özellikleri su ile karışmamak olan organik maddelerdir ve kimyasal olarak yağ asitlerinin bir alkolle esterleşmesinden oluşur. 1.1. Lipitlerin Yapısı ve Ortak Özellikleri * Yapılarında C,

Detaylı

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ)

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ) T.C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3

Detaylı

Arı sütünün besinsel içeriği aşağıdaki tabloda yer almaktadır

Arı sütünün besinsel içeriği aşağıdaki tabloda yer almaktadır Arı Sütü Arı sütü koyu kıvamda jelatinöz vasıfta olup beyaz-sarı renktedir. Arı sütü için uluslararası üretim standartları bulunmayıp Brezilya, Bulgaristan, Japonya ve İsviçre de uygulanan ulusal standartlar

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları Süreyya ÖZCAN Besin Öğeleri Canlının yaşamını devam ettirmesi için gerekli olan kimyasal element veya bileşiklerdir. Hücrelerin

Detaylı

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir.

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir. Hidrolize engel olmak veya hidroliz hızını yavaşlatmak için alınabilecek önlemler nelerdir? 1-pH ayarlanabilir. 2-Çözücü tipi değiştirilebilir. 3-Kompleks oluşturulabilir. 4-Yüzey aktif maddeler ilave

Detaylı

SAÇ DÖKÜLMELERİ. Yrd.Doç.Dr. Nazlı Dizen Namdar. DPÜ Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilimdalı

SAÇ DÖKÜLMELERİ. Yrd.Doç.Dr. Nazlı Dizen Namdar. DPÜ Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilimdalı SAÇ DÖKÜLMELERİ Yrd.Doç.Dr. Nazlı Dizen Namdar DPÜ Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilimdalı SAÇ DÖKÜLMELERİ İnsanlık tarihi boyunca saç büyük öneme sahipti. Saç insanın doğal güzelliğinin

Detaylı

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK Beslenme İle İlgili Temel Kavramlar Beslenme: İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması, Yaşam kalitesini artırması için

Detaylı

Bitkide Fosfor. Aktif alım açısından bitki tür ve çeşitleri arasında farklılıklar vardır

Bitkide Fosfor. Aktif alım açısından bitki tür ve çeşitleri arasında farklılıklar vardır Fosfor alımı ve taşınımı Kök hücreleri ve > Bitkide Fosfor ksilem özsuyunun P kapsamı > toprak çözeltisinin P kapsamı (100-1000 kat) P alımı aktif alım şeklinde gerçekleşir Aktif alım açısından bitki tür

Detaylı

1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.-

1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.- 1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.- Biyokimya sözcüğü biyolojik kimya (=yaşam kimyası) teriminin kısaltılmış şeklidir. Daha eskilerde, fizyolojik kimya terimi kullanılmıştır. Gerçekten de Biyokimya

Detaylı

Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları. Süreyya ÖZCAN

Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları. Süreyya ÖZCAN Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları Süreyya ÖZCAN Besin Öğeleri Canlının yaşamını devam ettirmesi için gerekli olan kimyasal element veya bileşiklerdir. Hücrelerin

Detaylı

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü FONKSİYONEL GIDA ÜRÜNLERİ GELİŞTİRME Bitkisel Gıdalardan En İyi Şekilde Faydalanma Dünya nüfusunun büyük kısmı bitkilerden elde edilen gıdaları temel gıda maddesi

Detaylı

Bitkilerin yapısında bulunan organik asitlerin çoğu ya serbest ya da tuzları veya esterleri şeklinde bulunur. Organik asitlere, yapılarında karboksil

Bitkilerin yapısında bulunan organik asitlerin çoğu ya serbest ya da tuzları veya esterleri şeklinde bulunur. Organik asitlere, yapılarında karboksil ORGANİK ASİTLER Bitkilerin yapısında bulunan organik asitlerin çoğu ya serbest ya da tuzları veya esterleri şeklinde bulunur. Organik asitlere, yapılarında karboksil (COOH) grubu bulunması nedeniyle karboksilli

Detaylı

ECF301 BİYOKİMYA LABORATUVARI

ECF301 BİYOKİMYA LABORATUVARI ECF301 BİYOKİMYA LABORATUVARI Öğrencileri biyokimyasal analiz yöntemleri hakkında bilgilendirmek ve temel biyokimyasal analiz tekniklerinin uygulanışı ile ilgili laboratuvar becerisi kazandırmak. Bu derste,

Detaylı

Kenevir Yağı İçeren SPAKARE

Kenevir Yağı İçeren SPAKARE Kenevir Yağı İçeren SPAKARE Kenevir Yağı İçeren SPAKARE Kenevir, benzersiz, olağanüstü bir bitkidir. Geleneksel olarak kenevir, yelkenli gemi halatlarının imalatında kullanılır. Yakın geçmişte moda tasarımcıları,

Detaylı

Farmakoloji IV (2 0 2)

Farmakoloji IV (2 0 2) Farmakoloji IV (2 0 2) 1 Kardiyovasküler sistem fizyolojisi, hastalıkları ve tedavide kullanılan ilaçlar 2 Konjektif kalp yetmezliği ve tedavisinde kullanılan ilaçlar 3 Aritmi ve tedavisinde kullanılan

Detaylı

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Yaşlı Bakım-Ebelik 2. Ders YB 205 Beslenme İkeleri 2015 Uzm. Dyt. Emine Ömerağa emine.omeraga@neu.edu.tr BESLENME Dünya Sağlık Örgütü (WHO-DSÖ)

Detaylı

Çoklu doymamış yağ asitleri

Çoklu doymamış yağ asitleri Karotenoitler Flavonoitler Mineraller Çoklu doymamış yağ asitleri Nutrasötikler Vitaminler Bitkiler Probiyotik Prebiyotik Sağlıklı bir diyetin % 30 u yağlardan oluşmalıdır. Esansiyel yağlar ve doymamış

Detaylı

Hippophae rhamnoides L. (Yalancı İğde): Potansiyel Bir Nutrasötik Kaynağı

Hippophae rhamnoides L. (Yalancı İğde): Potansiyel Bir Nutrasötik Kaynağı Gıda ve Halk Sağlığı p-issn: 2162-9412 E-ISSN: 2162-8440 2012; 2 (3): 69-72 DOI: 10.5923/j.fph.20120203.02 Hippophae rhamnoides L. (Yalancı İğde): Potansiyel Bir Nutrasötik Kaynağı Efterpi Christaki Beslenme

Detaylı

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine

Detaylı

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI SAĞLIK BİLİMLERİ ENSİTÜSÜ İ Yüksek Lisans Programı SZR 101 Bilimsel Araştırma Ders (T+ U) 2+2 3 6 AD SZR 103 Akılcı İlaç Kullanımı 2+0 2 5 Enstitünün Belirlediği

Detaylı

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM 1) Aşağıdaki hormonlardan hangisi uterusun büyümesinde doğrudan etkilidir? A) LH B) Androjen C) Östrojen Progesteron D) FUH Büyüme hormonu E) Prolaktin - Testosteron 2)

Detaylı

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H 2.Radyoaktif izotoplar biyologları için önemlidir? Aşağıda radyoakif maddelerin kullanıldığı alanlar sıralanmıştır.bunlarla

Detaylı

İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar

İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar Aysun Manisalıgil, Ayşegül Yurt Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Medikal Fizik Anabilim Dalı Hücre ve Moleküller

Detaylı

ENDÜSTRIDE VE CANLILARDA ENERJI. Canlılarda Enerji

ENDÜSTRIDE VE CANLILARDA ENERJI. Canlılarda Enerji ENDÜSTRIDE VE CANLILARDA ENERJI Canlılarda Enerji Besinlerin Enerjiye Dönüşümü İnsanların gün boyunca hareketlerinin devamını, hastalanınca iyileşmelerini, fizyolojik ve psikolojik tepkilerinin devamlılığını

Detaylı

Arı Ürünlerinin Antioksidan Özellikleri ve Biyoyararlılığı

Arı Ürünlerinin Antioksidan Özellikleri ve Biyoyararlılığı BAL VE DİĞER ARI ÜRÜNLERİ İLE SAĞLIKLI YAŞAM PLATFORMU 5 Temmuz 2012 İstanbul Arı Ürünlerinin Antioksidan Özellikleri ve Biyoyararlılığı Prof.Dr. Dilek BOYACIOĞLU İTÜ Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Bal

Detaylı

Kök Salgıları. Fotosentezde kullanılan karbonun ortalama % ı köklere ulaşır ve bunun büyük bir kısmı kök salgıları şeklinde rizosfere verilir.

Kök Salgıları. Fotosentezde kullanılan karbonun ortalama % ı köklere ulaşır ve bunun büyük bir kısmı kök salgıları şeklinde rizosfere verilir. Kök Salgıları Fotosentezde kullanılan karbonun ortalama % 30-60 ı köklere ulaşır ve bunun büyük bir kısmı kök salgıları şeklinde rizosfere verilir. Mekanik zararlanma, havasızlık, kuraklık ve besin maddesi

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR KALINTI SORUNU? Hayvansal kökenli gıdalarda, hayvan hastalıklarının sağaltımı,

Detaylı

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR KALINTI SORUNU? Hayvansal kökenli gıdalarda, hayvan hastalıklarının sağaltımı,

Detaylı

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1 Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1 Hazırladığımız bu yazıda; organik bileşikler ve organik bileşiklerin yapısını, canlılarda bulunan organik bileşikleri ve bunların görevlerini, kullanım alanlarını, canlılar

Detaylı

BAZI MEYVE VE SEBZELERDE C VİTAMİNİ TAYİNİ

BAZI MEYVE VE SEBZELERDE C VİTAMİNİ TAYİNİ Tübitak Eğitimde Bilim Danışmanlığı Projesi Kayseri deki Fen ve Teknoloji Öğretmenleri Bilim Danışmanlığı ve Eğitimi Yönünden Destekleme Çalıştayı 14-20 Haziran 2008 BAZI MEYVE VE SEBZELERDE C VİTAMİNİ

Detaylı

Gıdalar ve Güzellik Ananas Armut Avokado Balık Balkabağı Biber Böğürtlen Brezilya fıstığı Çilek Elma

Gıdalar ve Güzellik Ananas Armut Avokado Balık Balkabağı Biber Böğürtlen Brezilya fıstığı Çilek Elma Gıdalar ve Güzellik Besinlerin dengeli bir şekilde tüketilmesi cildin sağlıklı bir görünüme sahip olmasını sağlar. Aşağıda cilt sağlığına katkıları olan besinler ve içerdikleri vitaminler ile mineraller

Detaylı

Lourdes. Serbest Radikallerle Savaşan SAĞLIK ve GENÇLİK DOLU SU

Lourdes. Serbest Radikallerle Savaşan SAĞLIK ve GENÇLİK DOLU SU Lourdes Serbest Radikallerle Savaşan SAĞLIK ve GENÇLİK DOLU SU Serbest Radikaller Yaşlanma sürecinin en önemli unsurlarından biri serbest radikallerin hücrelerimiz ve DNA mıza verdiği zararlardır. Serbest

Detaylı

Toksisiteye Etki Eden Faktörler

Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksik etki (toksisite) Tüm ksenobiyotiklerin biyolojik sistemlerde oluşturdukları zararlı etki. 2 Kimyasal Madde ile İlgili Faktörler Bir kimyasal maddenin metabolizmasında

Detaylı

Stabilize Keten Tohumu Katkısının Tarhananın Besinsel Özelliklerindeki Değişime Etkisinin Araştırılması

Stabilize Keten Tohumu Katkısının Tarhananın Besinsel Özelliklerindeki Değişime Etkisinin Araştırılması Stabilize Keten Tohumu Katkısının Tarhananın Besinsel Özelliklerindeki Değişime Etkisinin Araştırılması Necati Barış Tuncel, Ayşen Uygur, Yonca KARAGÜL YÜCEER ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK

Detaylı

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ Büyüme ve gelişmeyi sağlar. Özellikle çocuk ve adölesanlarda protein, kalsiyum ve fosfor alımı nedeniyle; kemiklerin ve dişlerin gelişiminde Önemlidir.

Detaylı

BESİN MADDELERİNİN KSİLEM VE FLOEMDE UZUN MESAFE

BESİN MADDELERİNİN KSİLEM VE FLOEMDE UZUN MESAFE BESİN MADDELERİNİN KSİLEM VE FLOEMDE UZUN MESAFE TAŞINIMI Su, mineral elementler ve küçük molekül ağırlıklı organik bileşiklerin bitkilerde uzun mesafe taşınımları ksilem ve floemde gerçekleşir. Ksilemde

Detaylı

Farmasötik Toksikoloji

Farmasötik Toksikoloji Farmasötik Toksikoloji 2014 2015 2.Not Doç.Dr. Gül ÖZHAN Absorbsiyon Kan hücreleri Dağılım Dokularda depolanma Eliminasyon Kimyasal Serum proteinleri Kan veya plazma Etki bölgesi Metabolizma Eliminasyon

Detaylı

KULLANIM KILAVUZUNDA BULUNACAK BİLGİLER

KULLANIM KILAVUZUNDA BULUNACAK BİLGİLER İsim: Centrum Silver Birim formülü Bir film tablet içeriği : % ÖGD** Vitaminler Lutein 1000 mcg * A Vitamini 800 mcg 100 (% 50 Beta Karoten) B1 Vitamini 1.65 mg 150 B2 Vitamini 2.1 mg 150 Niasinamid 24

Detaylı

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ Büyüme ve gelişmeyi sağlar. Özellikle çocuk ve adölesanlarda protein,

Detaylı

Genel Kimya II (2 0 4)

Genel Kimya II (2 0 4) Genel Kimya II (2 0 4) 1 Kimyasal Kinetik 2 Kimyasal Dengenin İlkeleri I 3 Kimyasal Dengenin İlkeleri II 4 Asitler ve Bazlar I 5 Asitler Bazlar II 6 Sulu Çözelti Reaksiyonları ve İyon Dengeleri I 7 Sulu

Detaylı

HUBUBAT TEKNOLOJİSİ 26.02.2013. Buğday danesinin kimyasal yapısı: Buğday danesinde bulunan su miktarı,

HUBUBAT TEKNOLOJİSİ 26.02.2013. Buğday danesinin kimyasal yapısı: Buğday danesinde bulunan su miktarı, HUBUBAT TEKNOLOJİSİ Buğday danesinin kimyasal yapısı: 1. Karbonhidratlar (Mono, oligo ve polisakkaritler) 2. Kompleks karbonhidratlar (Pentozanlar, Hemiselüloz, Selüloz) 3. Azotlu maddeler (Proteinler

Detaylı

Zeytinin Sağlık Bileşenleri Zeytinyağının içeriğinin büyük bir kısmı (>%95) yağ asitleri ile esterleşmiş halde bulunan triaçilgliserol ve küçük

Zeytinin Sağlık Bileşenleri Zeytinyağının içeriğinin büyük bir kısmı (>%95) yağ asitleri ile esterleşmiş halde bulunan triaçilgliserol ve küçük Zeytinin Sağlık Bileşenleri Zeytinyağının içeriğinin büyük bir kısmı (>%95) yağ asitleri ile esterleşmiş halde bulunan triaçilgliserol ve küçük miktarlarda da 230 dan fazla minör bileşenlerden (tokoferoller,

Detaylı

İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm HİJYEN ve SANİTASYON İkinci Bölüm GIDA HİJYENİ, TANIMI ve ÖNEMİ Üçüncü Bölüm PERSONEL HİJYENİ

İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm HİJYEN ve SANİTASYON İkinci Bölüm GIDA HİJYENİ, TANIMI ve ÖNEMİ Üçüncü Bölüm PERSONEL HİJYENİ İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm HİJYEN ve SANİTASYON Hijyenin Tanımı ve Önemi... 1 Sanitasyon Tanımı ve Önemi... 1 Kişisel Hijyen... 2 Toplu Beslenme Sistemlerinde (TBS) Hijyenin Önemi... 3 Toplu Beslenme Sistemlerinde

Detaylı

CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne

CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne almaçlı dizilmiştir. Tomurcuklar çok pullu, sapsız, sürgüne

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta verimi Kabuk kalitesi Civciv kalitesi Döllülük Çıkım oranı Karaciğer sağlığı Bağırsak sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA

Detaylı

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368 21. Aşağıdakilerden hangisinin fizyolojik ph'de tamponlama etkisi vardır? A) CH3COC- / CH3COOH (pka = 4.76) B) HPO24- / H2PO-4 (pka = 6.86) C) NH3/NH+4(pKa =9.25) D) H2PO-4 / H3PO4 (pka =2.14) E) PO34-/

Detaylı

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

gereksinimi kadar sağlamasıdır. Yeterli beslenme, vücudun yaşamı ve çalışmasını sürdürebilesi için gerekli olan enerjinin sağlanması anlamına gelir. Dengeli beslenme ise, alınan enerjinin yanında bütün besin öğelerini gereksinimi kadar

Detaylı

M. (arpa şekeri) +su S (çay şekeri) + su L.. (süt şekeri)+ su

M. (arpa şekeri) +su S (çay şekeri) + su L.. (süt şekeri)+ su KARBONHİDRATLAR Karbonhidratlar yapılarında.. (C),.. (H) ve. (O) atomu bulunduran organik bileşiklerdir. Karbonhidratların formülü ( ) ile gösterilir. Nükleik asitlerin, ATP nin, hücre, bitkilerde yapısına

Detaylı

Pazardan Sofraya:Pazarlama ve Tüketim Beslenmede Balığın Yeri ve Önemi

Pazardan Sofraya:Pazarlama ve Tüketim Beslenmede Balığın Yeri ve Önemi Pazardan Sofraya:Pazarlama ve Tüketim Beslenmede Balığın Yeri ve Önemi Prof. Dr. Yasemen YANAR Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölüm Başkanı Tarih boyunca medeniyetler

Detaylı

ECH 208 KOZMETİK ÜRÜNLER. 2.Hafta Ders Notları Deri ve Bakımı

ECH 208 KOZMETİK ÜRÜNLER. 2.Hafta Ders Notları Deri ve Bakımı ECH 208 KOZMETİK ÜRÜNLER 2.Hafta Ders Notları Deri ve Bakımı 1 Deri en geniş ve en ağır organ (9 kg) tüm vücut ağırlığının ~ % 16 sını kaplar ve alanı yetişkinlerde ~ 1.8 m²- 2 m 2, bebeklerde ~ 0.25 m²dir

Detaylı

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU Arı Zehiri - Tanım Arı zehiri, bal arıları tarafından öncelikle memelilere ve diğer iri omurgalılara karşı

Detaylı

YETERLİ DENGELİ BESLENME

YETERLİ DENGELİ BESLENME YETERLİ DENGELİ BESLENME Yeterli ve dengeli beslenme için günlük ihtiyaç duyulan ENERJİ ve BESİN ÖGELERİ besinlerle vücuda alınır. BESİNLER Besinler içerdikleri besin ögelerine göre 5 TEMEL BESİN GRUBU

Detaylı

Renk Maddeleri. Meyve ve sebzelerde bulunan başlıca renk maddeleri: klorofil, antosiyanin, karotenoidler, betalaindir.

Renk Maddeleri. Meyve ve sebzelerde bulunan başlıca renk maddeleri: klorofil, antosiyanin, karotenoidler, betalaindir. Renk Maddeleri Meyve ve sebzelerde bulunan başlıca renk maddeleri: klorofil, antosiyanin, karotenoidler, betalaindir. Klorofiller Klorofil, yüksek bitkilerde fotosentezin gerçekleştiği yeşil renkli pigmenti

Detaylı

2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI

2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI 2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI 1. BÖLÜM 1. I. Adaptasyon II. Mutasyon III. Kalıtsal varyasyon Bir populasyondaki bireyler, yukarıdakilerden hangilerini "doğal seçilim ile kazanır? D) I veii E)

Detaylı

İ Ç İ NDEKİ LER. Çevre Mühendisliği ve Bilimi İçin Kimyanın Temel Kavramları 1. Fiziksel Kimya ile İlgili Temel Kavramlar 52.

İ Ç İ NDEKİ LER. Çevre Mühendisliği ve Bilimi İçin Kimyanın Temel Kavramları 1. Fiziksel Kimya ile İlgili Temel Kavramlar 52. İ Ç İ NDEKİ LER Ön Söz xiii K I S I M 1 Çevre Mühendisliği ve Bilimi İçin Kimyanın Temel Kavramları 1 BÖLÜM 1 Giriş 3 1.1 Su 4 1.2 Atık Sular ve Su Kirliliği Kontrolü 5 1.3 Endüstriyel ve Tehlikeli Atıklar

Detaylı

PEYNİR ALTI SUYU VE YOĞURT SUYUNDA Zn Ve TOPLAM ANTİOKSİDAN KAPASİTESİ TAYİNİ DANIŞMANLAR. 29 Haziran-08 Temmuz MALATYA

PEYNİR ALTI SUYU VE YOĞURT SUYUNDA Zn Ve TOPLAM ANTİOKSİDAN KAPASİTESİ TAYİNİ DANIŞMANLAR. 29 Haziran-08 Temmuz MALATYA TÜBİTAK -BİDEB Kimya Lisans Öğrencileri Kimyagerlik, Kimya Öğretmenliği, Kimya Mühendisliği- Biyomühendislik Araştırma Projesi Eğitimi Çalıştayı KİMYA-3 (ÇALIŞTAY 2012) PEYNİR ALTI SUYU VE YOĞURT SUYUNDA

Detaylı

ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ/İSTASYONLARI MÜDÜRLÜKLERİ DÖNER SERMAYE İŞLETMELERİ 2014 YILI BİRİM FİYAT LİSTESİ. 1 ph 14,00. 2 Elektriksel İletkenlik 14,00

ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ/İSTASYONLARI MÜDÜRLÜKLERİ DÖNER SERMAYE İŞLETMELERİ 2014 YILI BİRİM FİYAT LİSTESİ. 1 ph 14,00. 2 Elektriksel İletkenlik 14,00 ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ/İSTASYONLARI MÜDÜRLÜKLERİ DÖNER SERMAYE İŞLETMELERİ 2014 YILI BİRİM FİYAT LİSTESİ Sıra No: SULAMA SUYU ANALİZLERİ: 2014 FİYATI 1 ph 14,00 2 Elektriksel İletkenlik 14,00 3 Sodyum (Na)

Detaylı

T.C. IĞDIR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Araştırma Laboratuvarı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü IĞDIR ÜNİVERSİTESİ

T.C. IĞDIR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Araştırma Laboratuvarı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü IĞDIR ÜNİVERSİTESİ IĞDIR ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA LABORATUVARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ANALİZ FİYAT LİSTESİ Atomik Absorbsiyon Spektroskopisi (AAS) Cihaz İle Analizi Yapılan Elementler: Bakır, Altın, Krom, Kobalt, Platin,

Detaylı

Meyve sularının enerji ve besin ögeleri yönünden değerlendirilmesi. Pof. Dr. Filiz Açkurt Dünya Meyve Suyu Günü 30 Mayıs 2012 İstanbul

Meyve sularının enerji ve besin ögeleri yönünden değerlendirilmesi. Pof. Dr. Filiz Açkurt Dünya Meyve Suyu Günü 30 Mayıs 2012 İstanbul Meyve sularının enerji ve besin ögeleri yönünden değerlendirilmesi Pof. Dr. Filiz Açkurt Dünya Meyve Suyu Günü 30 Mayıs 2012 İstanbul Sağlıklı beslenme-sağlıklı yaşam Günümüzde sağlıklı yaşam için sağlıklı

Detaylı