VKlıl MALCLİYKTİN İLMİ. M U M -, TETKİKİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "VKlıl MALCLİYKTİN İLMİ. M U M -, TETKİKİ"

Transkript

1 CKZAt HKSUUYKTI TAMAMEN VEI A KISMEN KALDIRAN AKLİ MALtLtVET M- ni Dr. MM Sennoj İ K İ N C İ B Ö L Ü M ^ VKlıl MALCLİYKTİN İLMİ. M U M -, TETKİKİ 29 Akli maluliyetin ilmi cepheden incelenmesi, kaideler», bunun nevilerinn yani, ne olduğunu, ilmen mâna ve medlulünün neden ibareı bulunduğunu mütalâaaya badi olursa da, ilmî bakımdan yapılacak inceu meyi, bu noktaya inhisar ettirmekle iktifa eylemek muvafık olmayıp, bir fen ve ihtisas işi sayılması dolayıslyle, mevcudiyet veya adem. mevcudiyetinin tesbiti de fen ve ihtisas adamları tarafından yapılmadı istenilen akli maluliyet mevzuunda bilirkişilere matuf tetkikler de bu holümde ele alınmak lazım gelir; diğer taraftan, akıl hastası suçlulara latbik edilecek tedbirlerle bu tedbirlerin uygulanacağı müesseseler nihayet irsen intikal eden akıl haslalıklarile mücadele konuları da. -ayrı ayn «paragraf»lar altında aym bölümde incelenmek iktiza eder; tetkiklerimizin giriş kısmında da lebarüz ettirmeğe çalıştığımı/ gibi, bu bölümün, hususile birinci 'paragrai ına mev7u ittihaz eylediği miz «aklî malûliyel nevileri ne müteallik izahlarda dahi, hadiseye heı» ve daima «hukukî zaviyeden ve mcsubyei çerçevesi içinde bakmak reabeder; biz de bu metodu esas ittihaz ederek akıl hastalıklarının çeşitli şekillerini, Türk Ceza Kanununun umumî bir mesuliyetsizlik prensibi vazeden 46 ncı maddesile, mahdut mesuliyet esasma bağlanmış olan >1 nci maddesi zaviyesinden rüyete çalıştık. 1 - AKLİ MALÜLtYETÎN NEVİLERİ ncı maddemizdeki -aklî maluliyet' tâbiri, idrak yokluğu şuursuzluk, hareket ve fiillerini tevcih ve sevketme iktidarsızlığı, hunlaı dan tevellüt edecek neticeleri önceden görmemeği ifade eder.

2 fcig CEZAİ MESULİYETİ TAMAMEN KALUHİAN AKLİ MALULİYET Cinnet, fedmiyet, ilâh... gibi tâbirler akıl hastalıkları bakımından dar bir manâ taşıdıkları için failin şuurunu veya harekât serbestisini ^elbedeoek derecedeki her çeşit akıl hastalıkları ve fakat sadece bu derecede olanları içine almakta olması itibarile aklî maluliyet tâbiri, yerinde bir tâbirdir. Türk Ceza Kanununun 46 ncı maddesi 2275 sayılı kanunla tadilinden önceki şeklinde ' aklî maluliyet» yerine çok şümullü ve tehlikeli alabilecek surette cruhî zaaf* tâbirini kullanmıştı; sözü geçen kanunun 46 ncı maddeye müteâllik esbabı mucibe lâyihasına göre, «maddenin aslında 11: ruhi tâbiri mevcut olmayıp, akıl malûliyeti-infirrnite mentalo ıstılahı kullanılmıştır 1011, İkisi arasında mahiyetleri itibarile menfaati âmrnı aleyhine büyük farklar mevcut olduğu ve zâfı ruhî tâbirinin tatbikatta pek çok tereddüt ve suistimallere yol açtığı, nazarı dikkatte alınarak bu tâbir yerine akıl maluliyeti ıstılahı konmak suretije madde düzeltilmiştir/ Demek oluyor ki muaddel 46 ncı maddenin mesuliyetsizlik için esa> aldığı cakti maluliyet* tâbiri içinde ruhi zaaf. bunun gibi «başka tesirlerle iradenin sarsıntıya uğraması- vazıyetleri, ve, hususile iihtitaslar* yer alamaz; bu sonuncular, bir kimsenin ehliyetine halel iras etmeksizin. f;arar vermek ve frenlemek vetirelerini nisbcten zaafa uğratan haller suretinde manzur olmakta, ps'ş.atri ilmi de, bunların, kaideten, akı! hastalığı şekillerine ithal etmemektedir; bu itibarla, çok şiddetli kıkanç Lık ve aşk» intikam, karısını zina ederken yakalamaktan mütevellit aşın hiddet ve tehevvür, hakaretten doğan şiddetli elem ve izdirap nu maddedeki akıl maluliyeti tâbirine giremeyeceği gibi, bu maluliyetin ehemmiyetli derecede azaldığı ahvali derpiş eyleyen 47 nci maddeye de ithal edilemez 11 '. Olsa olsa. hu haller, m ü tek âsi f bir hadde u1aşmı> 109) Mehaz kanunun JH87 tarihti projelinde *W Ucıl nnktiam vt-yıı muruzi luıfayy 'i tabiri vardı; müzakere Mirasında, akil nokaanı la birinin müphem olduftu ve kal'lyet İfade etmediği, bunun jflbl. akıl yokluftunu deill. (ıkıl 7/ıyıNıfcını du ihtiva eyledlil UcrL sürülerek, yerine <mrirmn - maluliyet- tabiri ikamt* edil >-.'ı Mojno. s k- tercüme. No. 1SS, lluj Buna mukabil ihtirasların bir ı mehazı 1889 llalyu Cem Kanunu bl h Türk Ceza Kanununun da kabul etme m 1ı oldufiu vt takat Fransız ı ' Kanununun >< ı maddecinde derplı rdllml* olan «mukavemet edilemeyen kuvvet Torcc İrretlıUble» mefhumuna kolaylıkla sokulabilir; bu münaseottıe söyleyelim kı mehaz kanunun tatbikaiirds, ttalyon mahkemeleri, «3 ncı maddedeki *akll maluliyet» ifhirint. rmukavemet edilemeyen kuvvet» mefhumunu da ihtiva rdrcek seklldr

3 rnılunmak kaydile. nazarı itibara alınmak, o zaman da meselâ Türk Ceza Kanununun 51, 59, nd maddeleri bakımından mülâhaza olunmak iktiza eder 1 ". Bununla beraber ihtiraslar, mukavemeti büsbütün imkânsız bırakacak bir derecede * marazı > aynı zamanda devamlı- bir hale ınkilut* tylemiş olursa, mesuliyetin kalkmasını intaç eyleyebilir 11 -, 31 Akliyeciler, akıl hastalıklarım muhtelit bakımlardan, muhtelit şekillerde tasnife tâbi tutmuşlardır. Bazıları, akıl hastalıklarının heyeti umumi y esinin, akıl, karakter, duygu gibi uç mühim noktada tam veya kısmi bir teşevvüş husule getiren ı encéphale hastalıklar olmasından hareketle -folie des actes -, «folie des pensées:, ifolle des sentiments* tefrikini esas almakta, diğer bazıları, daha tıbbi bir tasnifle akıl hastalık larını, bunların sebeplerini gözönünde bulundurarak bir ayırmaya tâbi tutmaktadırlar 11. Cezacıların, bu mevzuda, üzerinde birleşmiş oldukları bir tasnii mevcut değildir: her müellif, akliyeciler tarafından yapılmış olan çeşitli tasniflerden birini esas almak suretîle, bu tasnifte* yer alan akıl hastalıklarını teker teker mütalâa ve bunların mesuliyet bakımından tesirini tayin ey temektedir. Bizce, akıl hastalıklarım, zeka, irade hastalıkları ve, yakın ve komşu aziyetler husule getiren patolojik leşevvüsier olmak üzere üç esasa icra etmek mümkündür", Ancak, söyleyelim ki, bilhassa zeka hastalıklarile irade hastalıkları arasındaki fark vazıh ve açık değildir. Bazı ahvaldi- Kunları tefrik hemen hemen imkansızdır. L^nialetTTK'yl müntelzlm hükümle! vcimiılvr ve rakal İtalyan Yargıtayı. böyle hlr rihartrn ' nüsürı.»-npel -dmustur. Manzinl, a. K. e-, T*a. S3H. XII ı Yargıtay Otu Ocnel Kurulunun, * tarih r* İJ'M sayılı blı kurarında aiuclunun İradeni Üzerine müessir Ur pevginln levlld i'ttlftl İhtiras saika «ile sevenini reddeden apvgjljvini Olduıme I : f el İn m lehine aaalur ı hır *ı-fc*p olarak takdir ve imbik edltmesl, mahkemenin takdir hakkına taallûk» edebim ifade eylemek auretlle, şiddetli bir a*k ve setinin Ukdlrl hailhetlel bir sebep nlamk ezayı tenkisi- esas nlublleeeglnl İltizam eylemin bulunmaktadır. Rjımnn metni k*an. ıvmnf Ktaeoftlu Hatlyell. Türk Ceza Kanunu. 194K İstanbul, sf ) Tabir Taner. s. t, e hirinel tahı. uf. 347; Majno. a. e. e- No. 187 mı Muhtf-'Ur tasnifler kin: Garraud. a. g. e» ND. asu. IH» Bu tasnifte. Frantır rezard^nndan Donnedieu de Yatım'tfun mulh»^ ı> duk; müellltin, * fi. eserinin SB'J ve müt, numnrnlnnnn bak. Huk FnV Mw *

4 J Zeka hastalıkları s 32 «Zekâ - intelligence, söz veya yazı ile başkalarının bize tanıma malûmatı, haricî âlemin intibaatım vuzuh ve suhuletle temessül etmek meleke ve kabiliyetine tâbir olunur* 11 *. Bu melekenin duçar olduğu hastalık viladî olabileceği gibi, çocukluktan itibaren tezahür etmek suretile zekânın zayıflamasına da taallûk HMfite 1) Zekâ hastalıklarının, fedmiyel - idiotie, crétinisme, belâna* - ün beciti té gibi muhtelif dereceleri vardır Fedmiyet bir kimsede akli melekelerin tekâmül ve tekemmülünün tam olarak meydana gelmemiş bulunmasıdır. Crétinisme, aklî haletin çok iptidaî bir halde olmasıdır; bazı mıntıkalarda hunun fazla oluşu fizik veya iklime müteâllik tesirlere atfedilmektedir. Belâhat ise, akli melekelerin tekemmül ve inkişafının duraklamasıdır; buna mukabil, beiâhatte, hafıza gibi bazı melekeler çok büyük bir inkişafa mazhar olduğu halde, bizatihi hastalık garip bir muhakeme ve muvazene yokluğu ile tezahür eder. Fedmiyet ve belâhate müptelâ kimseler, aym zamanda «aşağı deje nereler* denilen kategori içinde yer alırlar; bunlar, içtimai hayatları bakımından» extra - social» 1er, ^associai > 1er, «anti social?--1er olmak üzere bir taksime tâbi tutulurlar 11 *, - Extra - social 1er, fedmiyete vahim bir şekilde müptelâ olanlarla, -crétin» 1er ve en vahim noksanlıklarla multasıf dejenerelerden müteşekkildir. «Imbécile > 1er, «débile? 1er ve zayıf akıllılardan müteşekkil ^anti social- 1er, en mükemmel mücrimler, sosyetenin muhasımları, bir şevki tabi! ile sürüklenen kötülük yapıcı mahlûklardır. «Ant! - social ' dejenerelerin en tehlikeli ve tahlili en güç kategori sini *fou - moral» 1er vücude getirir: bunlar ahlâkî bozuklukla mücehhez olup. ahlâkî mutaların idrakinden mahrum, bunun gibi, ahlâkî mefhumların iktisabına gayrı salih insanlar gurubunu ihtiva ederler. Bir eczacıya 115f Ma-Uıur Osman Uzman. Akıl llostalıklnn. istanbul rı_ si, S. 116} vni.il.-i M.ii'fci. Cours ÜF droit crtminrt rt dr iclence ponucnilarc. N im 1 tabı. Paris 193ü, No.* HH

5 göre, fou - moral yeni İtalyan Ceza Kanununun 'temayülü, Lombroso'- nun ^doğuşta - suçlu- sudur 1 ". 1I7> Donnedleu ılı- vnbrei, s. R e. ikinci Ubı. No. 343; bununla beraber, işaret edelim kj, 1930 IÜ.. Ceza Kanunununda İfadesini bulan «uçlu sınıflarından. üzerinden çok ı'ıi L. ve münakaıalan davet eden «temayüll suçlu» sınıfının, -fuu - mrıni \e Lzımbrnso'nun «doğunla - *üclü> su ile alakası bulunmadığım kabul edenler tir vardır. Yeni İtalya Ceza Kanununun 108 İnci maddecine gör? 'bir kimse ne mükarrii, o luyadl. ne de profnyonel suçlu olmaksızın bu kanunun İkinci kitabının 12 mı babının birinci faılınd.ı lesblt edilmemi» olsa bile, bir şahsın huyat veya damı lam&mlyctlnc kartı kaıdl bir suc iller, bu sucun mshlyeu. 133 Uncb maddenin ikine* fıkrasında mezkûr hal ve ı artların lıulmamllc, o kimsede, sebebi, suçlunun hassaten Kütü karakteri olan suca karsı mahsus bir temayülünden neşet rderse, uu kim**- r-mayüjl «uçlu addolunura. Yukarı ki madde 1le evsafı muayyen LemuyülL «uçlunun dıjjtuslu suçlu "imfınn Ithul olunmasını reddeden Hoeeo. palslatrl İlminin her İki sınıfı JI: ve vazıh bir seklide ayırdıiını beyan, ve, temayüll suçluda, yerinde bir zeka rormal bir İrade olduğunu, onda mevcut bulunmayan seyln Iclimul ve ahlakl duyfn-> olduğunu söylemekledir. Dununla heraber, Hoeco. aynı kanunun, kabul citlftl sudu ınıflarındnn luyadl «uçlu İle temayüll suçlu arasındaki farkı tebarüz ettirirken lüysdl suçluda ahlaki hislerin yoklusunu hartı-t. temayüll suçlu da ise dahili sebep lere bahamaktadır, t. nun bir taranan lemayüll suçlunun dofcuılu suçlu ıdmadıftını soylemet), = taraftan, onda nhl&kl hlihln yoklusunu dahili sebeplei' batla»ası. bize, telifi flüç bjr tetad flibi Bürünmektedir. Temayüll suçlu,.fou-moıal» mıdır, meselesine gelince: Koeeo>a flöre, bazılan temayülün İradeyi nsnfi, şuuru muzmahil kılan mukadder vı- eayrı kabili mukavemrr bir sevk ve Ura olduüunu ıridiu etmekledirler. Halbuki, lemayull sutluda anlamak ve istemek kabiliyeti vardır, rakal bu bir amoruldlr; bunun pil», İcmayÜJl suçlunun uca k.n-ı temayülü, akil bir malûllyet ve bozukluktan detll fenalığa karıı mütımayii olan bünyesinden ıçeltr. Yeni italya Kanununun vazetmiş bulunduûu hükümlerle, tecziye bakımından tahaısül elmlt bulunan fiili vaziyete fföre. lemnyüll «uçluyu. meunde, daha İyi '"bani* et tiritti mir. veçhile, rezal meıullyet*izli*ini kabul ettıftimiz -fou - moral -ıddctmefte imkan yoktur. Filhakika, süzü «ecen kanunun 10» inel maddeıtnin sun fıkrasına süre, sucn temayülün men(ei H B» ve HO uncu maddelerle lesbll odilmı* TJITI ve kısmi akil hastalıkları ise. IOR Inı-ı madde hükmü tathlk olunma/ BU, nazari bakımdan, kendisinde.maki his olmadıkı söylenen temayüll stiçij ile <fou-moralti leirik etmenin pek gftç, bazın hemen hemen mümkün oiıımnj aeosı kanarılindcyl*.

6 Tefrik edegeldiğimiz bu hastaların şuur veya harekât serbestisinden mahrum olmaları hasebile, cezaî mesuliyet sizliklerinden şüphe edilemez. Zaten, mevzuubahis kimseler, «anti - soeial-'lerle bu gurupun bilhassa fou-morau i bir tarafa bırakılacak olursa, beden! kudretsizlikleri tlolayısile, ceza kanunlarınca tecziye edilmiş fiilleri işlemek ellerinden gelmez; bu itibarladır ki. bu kategori içinde mesuliyet bakımından, bunun gibi nasıl bir muameleye tâbi tutulacağı noktasından asıl üzerindi' durulan ve hakkında mütehalif fikirler serdedilen ^fou - moral* dir. Filhakika, mesele, ceza siyasetinin en önemli meselelerinden birini teşkil etmektedir. Bir taraftan cfolic - morale* in mevcudiyetini tesbitte, ve h tatbikatta - fou - morali leri mesul suçlulardan açık ve vazıh bir şekilde tefrikti' uğranılan güçlük, diğer taraftan, bunları beraat ettirmekten tevellüd eden mahzurlar ve kendilerinin alelade akıl hastaları müessesesinde göz altı edilmelerinin kifayetsizliği, bunun gibi, *fou - moral- karşısında, cezanın önleyici kıymetini muhafaza etmesi ve çünkü failin, cezanın tesirlerini yakından görmeğe ve anlamağa müstait oluşu, bazı ce* acı lan bunların mesuliyetsizliğini red etmeğe, ve, haklarında, uzun müddetli cezalar hükme dil meyi istemeğe sevketmiştir. Pozitivistlere göre, *fou - moral" bir doğuşta suçlu olduğundan mesele yoktur: doğuşta suçlu sınıfına girenler hakkında tatbiki muktazi muamele ve tedbirlerin, «fou - moral e de tatbiki icabeder. Bizce, efou- moral* deki delilik kabul edildikçe, ve bunu teshil mümkün oldukça, 46 ncı maddemiz muktezasınca, kendisinde şuur veya harekât serbestisi olamayacağından, ve, yaptığından başka lürlü de hareket edemiyecefinden, mesuliyetsizliği cihetine gitmek icabeder. Sırf adalet noktainazarından meseleyi bu şekilde bir hal tarzına bağlamak lâzım gelmekle beraber, -fou-moral- i hassaten tehlikeli ulusu, kötülük yapmağa pek müsait bulunuşu, iyiliğe karşı hiç bir bağ Ue merbut bulunmayışı, nihayet sosyetenin yüksek menfaatlerinin korunması lüzumu karşısında, hakkında emniyet tedbiri tatbik edilmesi, başka bir ifade ile. «fou- moral* muvacehesinde içtimai müdafaanın «emniyet tedbirleri? ile icra edilmesi muvafık olur düşüncesindeyiz. Diğer taraftan, fou - moral* ler İçin akıl hastası suçlulara mahsus müesseseler meydanjı getirilmesinin, bunları, alelade akıl hastaları müesseselerinde barındırmaktan neşet edecek kifayetsizliği belaraf edeceği kanaat i ndeylz n \ Lift; Prina. Ozu Hukukunun f«u - moral» i<-ı bakımındım. * ıuuvrı r» merhumu yrrlne, devolr> mefhmunu tkame etmem larım pelrtlfnnl Bfıytemektedlr: * rolle morale» hnkkınd». Prina. Selence I^nnle el rtmll pnaltlf. Paris, lhftü L No. ini ve mili

7 2) üekâ zayıflaması, ekseriya tekâmül! bir hastalığın neticesidir. Bunun calibi dikkat seklini, umumî felç - paralysie générale yahuı cramolissemenı rèrehrale cronique de görmek mümkündür. Filhakika, başlangıçla, sadece hafıza zaafı, seciye garabetleri le tezahür eden bu hastalıkta, aklı melekelere müteallik marazı bir halin mevcudiyetin ı lesbit etmek güçtür. Hastalık umumiyet itibarile üç devre arzcder : Başlangıç devresi, «période d'état', nihai devre. Aklî melekelerin tedricî harabisini müeddi olan ikinci devre ile, bu melekelerin tam harabisini müeddi ve, erken bunama - a t eh işe babı - démence précoce'a badi olan üçüncü devrede, hasta, suç işlemesi mümkün olmayan bir haldedir. Bu itibarla hâkimleri, mütehassısları asıl alâkadar ütmesi lâzım gelen birinci devredir. Aylar ve yıllarca imüdat edebilecek bu başlangıç devresinde, oiraz evvel de söylendiği gibi, hafıza kuvvetin* 1 müteallik teşevvüşlerle, seciye garabetleri, mizaçta, şahsiyette tagayyürler en mütenevvi şekiller altında tezahür eder : gayn müstamel kelimelerin imlâlarında hatalar, yazıda bazı harfleri, hece ve kelimeleri unutma: dikkatte, düşüncede liyakatsizlik husebile muhakemede bozukluk: haıı: harekette tebeddülat. İşte bütün bunlar, sonunda, şevki tabi iteri, tahrikleri idare etmek bakımından iradenin kudretsizliğini intaç ve paralitiği evvelki hal ve hayatına, gidişine mugayir ve muhalif suçlar- ikaına sevkeder : atölyelerde güpe gündü/, hırsızlıklar, dolandırıcılık, emniyeti suistimal, sahtekârlık, kundakçılık, serserilik.. Bu fiilleri İşleyen paraliiik, gizli tutmağı, saklamağı da düşünme/, n. geniş bir ölçüde, «tou - morau i hatırlatır 11 ", Paralitikler gibi ^persécuté délirant - paranoïa perséculona- lar da ngıçta hastalığın teşhisindeki güçlük hasebi le, ceza hukuku bakımından ehemmiyet arzederler. Bunların suç işlemeleri halinde mesuliyet- 4izhkleri cihetine gidilecek midir? 3) Buna müaşbih bir mesuliyet meselesi, fasılalı einner - fnliintermittente ve «folle spécialisée^ de mevzuubahs olur. Fasılalı cinnette hastalık değişik müddetli fasılalarla getir, manyaklarla melankolikler bu gurupa girerler hastalığın muntazam fasılalarla ırr-lmesl halinde «folie circulaire mevcuttur. cfolie spécialisée dt hastalık, failin muhakemesinde, akıl ve düşüncesinde tamamile yerleşmiş yanlış bir fikre taallûk eder. Bu hastatıja musap olan kimse, bir düşmanın kendisi hakkında kin ve garn-* bestemek- Uö> Vidal ti Mııiinol,». g. e Nıı 1Ü5. Nul i.

8 g22 ' MESULİYETİ TAMAM EN KALDlftAN AKLÎ MALÜUYET te olduğuna İnanan kimsedir ; bu sabit fikir onu» bazan adam öldürme fiilleri ikama sevkeder : bu keyfiyete ekseriya * hallucination, lan - illusion» lar refakat eyler. Bir -persécuté déliranu ın, bunun gibi fasılalı cinnete müptelâ biı kimsenin, hezeyan içinde iken suç işlemesi, diğer taraftan bir «fou spécialisé* nin, doğrudan doğruya ve belli şekilde sabit fikrine bağlı ciirmü ika sırasında, mesuliyet bakımından mesele bir güçlük arzetmez : şuur veya harekât serbestisinin, mevzuubahis anlarda t a mam ile münselip bulunması şartile 46 ncı maddemiz bakımından bunların mesuliyetsizlik teri cihetine gidileceğinde şüphe yoktur. Bütün güçlük, bir taraftan persécuté-délirant la fasılalı cinnete müptelâ kimsenin, sahıv halinde, yani hezeyan içinde bulunmadığı zamanda ; diğer taraftan, =fou spécialisé» nin sabit fikri ile hiç bir münasebet ve alâkası yokmuş gibi görünen bir suç istemesi halinde, mesuliyetsizliği cihetine gidilip gidilmeyeceğin - <ledir. Bu nokta üzerinde muhtelif fikirler serdedilmiştir. Bazıları failin fiili işlediği andaki durumunu nazan itibara alarak, onun sahıv halindr bulunduğu zaman ika ettiği fiilden dolayı mesul edilmesi lâzım geldiğe fikrini müdafaa ederler ; diğer bazıları İse, sahıv hallerinde hastalığın hiç bir tesir husule getirmiyeceğini kabul etmenin imkânsız olduğunu ve bunların esasen anormal kimseler bulunduğu mütaleasını serdederek, eezaî mesuliyete tâbi tutulamayacağını, bununla beraber, kendilerinin serbest bırakılmalarının da doğru olmayıp, cezai mesuliyeti olan suçlular sibi hapishanelere değil ve fakat mahsus müesseselere gönderilmelerinin iktiza edeceğini beyan ederler. Suçu İşlediği zamanda şuurunun veya harekâtının serbestisini selbe décela surette akil maluliyetin mevcudiyetini arayan 46 ncı maddemize Öre. sözü geçen hastaların tam mesuliyetsizliği cihetine gitmeğe imkân yoktur. Hattâ mevcul hastalığın, sahıv hallerlnce, şuur vey* harekât serbestisine tesir icra eylemediğini tesbit mümkün olursa tam, veyahut mevcut hastalığın şuur veya harekât serbestisini ehemmiyetli derecede azalttığını tâyin imkân altına girerse, 47 nci maddeye göre, muhaffef mesuliyetleri cihetine gitmek lâzım gelir. Kanunumuzda mevcut hükümlerle bu kabil hastalar muvacehesinde varılması iktiza eden bu netice ekseriya tehlikeli ve yine ekser ahvalde ı> n âdildir, çünkü aklî melekelerin herhangi birinde husule gelmiş olan bir lagayyürün, insan beynindeki diğer melekelerin heyeti umumiyesinc sirayet etmeden sadece biri üzerinde mahallileşmesi ihtimali pek azdır Diğer taraftan, sahıv halinde bulunan bir ^persécuté délirant» ın veya fasılalı cinnete müptelâ bir kimsenin evvelce vâki hezeyanının hiç bir

9 NACI SENSOY surette tesiri olamıyacağı, bunun gibi bir «fou spécialisé-- nin islediği iiil, sabit iikrile belli ve aşikâr bir ilgi arzctmese de, bu ilginin akıl hastasının düşüncesinde mevcut olup olmadığı, işlenen fiil İle sabii fikir arasında, deli mantığı bakımından bir merbutiyet bulunup bulunmadığı her zaman kestirilemez. Zikrettiğimiz bu sebeplerin ehemmiyetine mebni, anormal telâkki edilmesi lâzım gelen bu nevi suçluların gayrı mahdut bir müddet için veyahut, hiç olmazsa, kendilerinde mevcut hastalığın tamamile ortadan kalktığının fennen teshilinin imkân dahiline girdiği zamana kadar, mahsus müesseselerde enterne edilmeleri doğru olur kanaatindeyiz. II İrade hastalıkları : 33 - «irade malûmat ve ihtisasatımızın benliğimizde hasıl ettiği karara denir* 1 -". Bu da. zeka gibi dimağ kışrında mevcut bir çok melekelerden biridir. İrade hastası, suç işlemeyi tevlit edebilecek (.obsession tara, tahammül mümkün olmayan ilcalara itaat eden kimsedir. Evvelce de söylendiği gibi, zekâ h ast alıkları le irade hastalıklarım vazıh bir şekilde tefrik daima mümkün olamamakla beraber, irade hastalığı, ekseriya idrakte, muhakemede tesirini gösterir. Bu ikinci kadegoriye giren hastalarda - pyromane. cleptomane*. onomotomane>, «arithmomancv larda 1-1 olduğu gibi -. bir ihtisaslaşma dahi görülür. Bizim, irade hastalıklarında, esas itibarile kendilerine İçarei etmek istediklerimiz, ^hystheric, «neurasthénie. * psycasthénie dir ıjnı Mazhar Oıman l'ıman. g. r. T, 1211 Bunlara husuıl v«ya kıaml mani. ımanonunlr», dvnjr: bazı manurr dr umumi olur, epoiymanie>. kısmi bir maniye müpthfc ninn kim** ve meaelü bir Irptomnnc.»cbppalr. illkuıür çalar: öyle Irtr r duı ki. haala buna kain ilurmnk icln jıavagır, ııkıntıhır ercim, fokai İnin* katlanama? hir hal*- jrrllr, n# olurun olfun der, yapar*. Maıhar Oaman Urm;ın. t. B, af. 10P. Bu mevzuda üzerinde clurutmaaı lâzım çelen mealle, manlılm* yabanı bjr NM Uleycn klmaentn ve munela bir «prnymani'* ın ndnm oldurmem halinde, mcaul olui: olmayatafadır, Mrwleyl yukarıda «tou - ^ A M H ye mütedair verdimml* Irahlarn it'iîlnmiık Hırım celir knnnnllndeylr

10 CEZA t MESULİYETİ TAMAMEN KALDIRAN AKLI MALULİYET Zekâ hastalıkları gibi, bunlar dahi, aşağıda tafsil edeceğimi/ şekiller tahtında, 46 ncı maddemizin aklı maluliyet tâbiri içinde yer alan hastalıklardır '- J. 1 ) İst eri : İsteri, cümlei asabiyede, irade teşevvüşü husule getiren bir muvazene noksanlığıdır. Buna müptelâ kimseler, ekser ahvalde, ihtirası katil, atölye, büyük mağazalarda, sergilerde hırsızlık ; iftira gibi fiiller ika pd erler. Umumiyet itibarile, isteri, bir mesuliyetsizlik sebebi değildir ; buna musap kimseler, hareketlerine, fiillerine hâkim olan kimselerdir. Ancak, basit «nervesisme^ den bizatihi deliliğe yayılan bu marazı hal muhtelif derecelere tefrik edilmek suretile tetkik olunmak lâzım gelir : Huy acaiplikleri. tuhaflıklarile tezahür eden ve basil *nervesisme> i husule getiren birinci derecede, şuur veya harekât serbestisi bakımından hiç bir değişiklik olmadığından, mesuliyet tamdır. İsterinin ikinci derecesinde bulunanlar, iftira, icat, lasnilerle kendilerinden bahsettirmek ihtiyacını duyarlar ; bu derecede dahi şuur veya harekât serbestisi tam olarak mevcut bulunduğundan mesuliyet te tamdır. Yalnız burada, hususîle hâkimler tarafından dikkat edilmesi lâzım gelen nokta, üçüncü şahısları izrar edebilecek yalanlara, tasnilere kendilerini kaptırmamalarıdır. İsterinin üçüncü derecesinde, cümlei asabiye teşevvüşü dolayısile irade tazyiki olduğundan, buna musap kimsede muvazenesizlik görülür ; ^uur veya harekât serbestisinin ehemmiyetli derecede muhtel bulunduğu hu devrede 47 nci maddenin muhaffef mesuliyeti mevzuubahistlr. Nihayet, <fohe hystériques denilen dördüncü derecede, hastalık, bugün bilinen fizyolojik ve patolojik alâmetlerle tezahür eder : "Ovarien* izdi raplar, hazım ve teneffüs yolları ^spasme* lan, ilâh... isterinin bu İZZj hıialalıhjnuı mülı-ulllk İlmi hakikatlerin yun! *uhur ctmchl n L*I bil hu i coturıhır, Fransız Kunununun ti*l üncü maddesindeki ıinnet - d4mancc tabirini». «liftü İrada hıibl jılıklurının ilbnl edllemryccefr. bunun ' " 1 ' f 1 " '»' <>4 ı «ıjp. mukuvpmri nlerneiı-n kuvvei* notlectlndf bkr rlnnyel Vty*> > ünhu inlemlu uliıti kimsenin mehullyotslillbini beyan eden ikinci kıirasınu dn «okulmamnin. JÜrlfyrudnnara kabul ı riijmediieini çünkü & % ünell maddenin Hüzll neren 'ıkiiivıı,ıi.ıi-.ı mukavemet edilemeyen kuvvet* İn, «harlel* olman lacım eldi t-kbbbı.:.ı- mı ı'ıı,,.ı ıılumluftumr bey un rlmektertlr; I n,r..- de Vnbrrn. i. a- ikimi inbı, af, 02..

11 dördüncü dereceye varmış olması, şuur veya harekat serbestisini t&m<ımile oertaraf ettiğinden bu durumdu bulunan fou-hysleriquet 46 neı maddemize göre gayrı mesuldür. 2) Küra*teni w phika*tenl : Nörasteni. isteri gibi, bir muvazenesizlik değil, fevkalâle yorgunluk neticesi, şahsiyette görülen asabi bir arızadır : nörasi enikte enerji, gayrette mukavemet noksanlığı vardır. irade zaafına mahal vermesi itibarile, nörasteni buna müptelâ şahsr ı tirrni fiiller ikaına sevkcdeblllr. Ancak, nörastenik ılcalar. isterik ve saravi Ucalardan daha az âni, daha az şiddetli, daha a? şuursuzlukla muttasıl, daha az ha&za kuvvetinin gaip olmasını- - mueddi bulun- tuğundan, keyfiyet, şuur veya harekât serbestisini ehemmiyetli dereeeov selbeytediği takdirde, hâdiseyi Türk Ceza Kanununun 4? nci maddesine göre mütalâa etmek iktiza eder Maamafih, nörastenik Ucalar, istisnai bazı ahvalde, marazi ve tahammül mümkün olmayan bir netice şuur veya harekât serbestisini büsbütün refeyleyen bir mahiyeı iklisab ederse. Tam mesuliyetsizliğin kabul edileceğinde şüphe yoktur. Psikasteni. nörasteni ye benzer bir levhayı marazi yed ir Fakai hastalıkta galip olan cismant izdiraplar yerine, sıkıntı ve herseyden korkudur. Nörastenik. hayalın mezahimi ile çarpışmağa kendisinde a/ çok kudret hisseder. Halbuki psikasteniyi sıkıntı ve korku felce uğrat ıı Havf. iptidaları müphem iken. gittikçe tebellür eder... psikasteni bir nevi nhsesaion cinnet idir t:i. Cezaî mesuliyet bakımından, nörasteni için söylediklerimi/., psikasteni için de variddir. III Patolojik teşevvüşler ; 34 Bu zümre İçinde mevzuubahs edeceğimiz haller, sar'a tabii uyurgezerlik, jpnotizm, uyanıklıkta vaki telkinler... den ibarettir. 1) X'«r\ı - 'Epilepsie-, «malcumitiah, -malcaduc-, morbus Sacer i simleri le de Ötedenberi bilinen bu haslalık. larihen pek eskidir. l3si Vldal al Muımıl. «. «. fc, Nu. lt5/e UMj Maırhoı (Uman U/mım,. ft. *» "* :ı -

12 GRftl MESULİYETİ TAMAMEN KALDIRAN AKLİ MALULİYET Biyolojinin terakkileri, son yılların ruh ve sinir hekimlerinden müteşekkil kongrelerinde mühim tetkik ve münakaşalar neticesi, sar'a, şimdiki tababetin en iyi bildiği hastalıklardan biri olmuştur. csar'a, arzettiği araz itibarile, daha ziyade sahaya ve kışra aiı görünmektedir, sar'a, vakit vakit, nöbet tarzında hastanın iradesinden müstakil, şuurun kapanmasile beraber, hareki, hissi, havası tagayyürlerle bilhassa ihtilâçlar gösteren bir hastalıktır... Akıl hastalıkları içinde sar'alı kadar nefsine ve etrafındakilere zarar vermesi muhtemel hiç bir hastalık yoktur. Beş dakika evvel aile ocağında yürekten sevgi ve ezgi içinde yaşayan sar'alı, umulmayan, ve beklenilmeyen bir dakikada çildinr, en sevdiği vücutlara kıyar, yarım saat sonra, her şeyden habersiz, elinin kanına bakarak acı acı ağlamağa başlar. İki dakika evvelki ranavar, cidden acınacak bir kuzu halini alır... Onun içindir ki, sar'alı. bilâkaydüşart askerliğe alınmaz ; sar'alılann eline silâh verip onları.lskerlikte kullanmak, tedbirsizliğin, gafletin en büyüğüdür... Zararsızdır diye, matbah işlerinde kutlanılmış kaç tane sar'alı ateşe düşerek yanmış, her gün elinde uslu uslu sebze soyduğu bıçağı, bir gün, hiç bir sebep olmaksızın arkadaşının karnına batırmış, et kıyılan bir balta ile rast gel diği bir zabit veya neferi öldürmüştür»*-* 1. Bu hastalığın pek mütenevvi şekillerinden 1 -' kat'ınazar, unun en hazin şekli nöbetler, ihtilâçla gelenidlı (büyük d er t-grand mal). Hastalığın bu nevi ihtilâçlarla tezahür ettiği bir anda, suç işleyen sar "alının, I6ncı maddeye istinad etmek suretlle, mesuliyetsizliği cihetine gitmek gayrı kabili İtirazdır Bu ihtilâçlar içinde, sar'alıda hafıza gibi şuur da ram tagayyüp etmiş bulunmaktadır. Haricî buhranlar, nöbet ve İhtilâçlarla kolayca anlaşılabilen belli sar'a yanında, haricî alâmetler taşımayan, asabı ihtilâçlar arzetmeyen gizli ve «epilepsi e larvée, psychique ve (küçük dert-petit mal) denilen sar'a vardır ki, bu, şuurun gaybubeti, ruhî bir sersemlikle, baş dönmesile tezahür eder ve bunların seyri esnasında hasta mütenevvi suçlar işler Bu nevi hastalığa müptelâ bir kimsenin, ruh! sar'a nöbeti esnasında lirdik kızını ve zevcesini öldürüp, nöbetten sonra yaptıklarını duyunca, aylarca ağlayıp daha sonra teverrüm edip Öldüğü görülmüştür'- :. 125) Maztıar Onman Uzman. 9. K O., af. S&4 - T*«. VJftt Muzhnr Oamurt r/m.m a.. e., uf. SUS W mllt. <rr nar anın muimri'vl killeri. 127* M»7hiır Oamnn Uzman. a. g, af. SR7.

13 Bu maluliyette, suç işlemek mizacının esasını gören Lombroso, doğuşta suçluda, atavizmin neticesi olarak, ilk vahşi şevki tabi İlerin mevcudiyetini teşhis ettikten sonra, bu sonuncuyu, *fou-moral, le olduğu gibi, sar'alı suçlu İle de karıştırmıştır 121. Bu mevzuda sar'avi ilcaatın gayrı kabili tahammül olması halinde, tam mesuliyetsizlik cihetine gidileceğinde şüphe yoksa da, şuur ve hafızanın büsbütün ortadan kalkmasını müeddi olmadığı len adamlarınca lesbit «dilen gizli sar'a, ve. sar anın diğer mütenevvi şekillerinde, vaziyete göre. I7nci maddemizin muhaffef mesuliyeti mevzuuhahs olmak lazım gelmektedir. 2) Uyurgezerlik : A) Tabii uyurgezerlik: Meseleyi ele almazdan önce, bir kaç kelime ile, insan hayatının tabii nir ihtiyacı olan uyku üzerinde durmak istiyoruz. Uyku, uyanıklık esnasında cari vazifelerin, bunun devamı müddetince talikidir. Bununla beraber, uyku sırasında dlmaği hayat faaliyete devam eder; meselâ uyuyan insan rüya görür; ancak, insan uykuda iken iradesini idare ve bunu islediği şekilde şevke muktedir olamaz. Uyanıklıkta, tam bir hürriyet ve serbestiye sahip olduğu halde, uyuyan insan ruhu, hiç bir hareketini, hiç hir şeyi arzu ve kast ettiği, istediği şekilde sevkedemez ı: \ Böyle olunca, bir kimsenin uyku esnasında İka etmi* olduğu bir suçtan dolayı mesuliyeti cihetine gidilebilir mi? Evvelâ şu noktaya işaret edelim ki, bazı hallerde, bizatihi uyku bir suç teşkil eder: kendisine kanunen uyanık bulunması mükellefiyeti lahmif 'dunan hir kimsenin ve meselâ nöbet tutmakta olan bir erin, bu vazifeyi ifa sırasında uyuması. Askeri Ceza Kanununun 144 üncü maddesinde mezkûr, ihmal ve tekâsülü intaç edeceğinden, tecziye olunmak lâzım ücltr. Bunun gibi. kendisine kanunen ifası tahmil olunan bir işin icrası ^ırasında uyuyan kimselerin de, fikrimizce, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesine göre tecziyesi iktiza eder' 12S> GarruuM. a. a. e. N*n, MD 124lı G*rraud. a. k. No. 3SH MH Franam Kara w Denli Anktri Ona Kanunları U M ananında U>U>UJI anken rahatı aarahaten iveztyr ılmulerdir. Rö*U gcrffn Kanunların. 123, Kt Hnrü maddeleri; Franaı? 0*a Kanununun «7 ncl maddrn d* hu hakımdan mevcudu*

14 CEZAİ MESULİYETİ TAMAMEN KALPIHAN AKLI MALULİYET Mevzuubahs ettiğimiz bu vaziyetler dışında, bir kimsenin uyku Mrcsında bir suç işlemesi halinde, cezaen mesul olmaması lâzım gelir. Ancak, bu mesuliyetsizlik, sayın hocam Tahir Taner'in ifudr. ettiği gibi. kanunumuzun akıl hastalıklarından bahseden 46 ve 47 inci maddelerini' istinad etmez, belki kasdın mevcudiyeti lüzumunu gösteren 45 inci maddeye dayanır. Ancak, ilâve edelim ki, kast olmadığı halde mücerret bir taksirin bulunması sebebile cezalandırılmış olan suçlarda, eğer uyuyan kimseye, dikkatsizlik, tedbirsizlik ve saire gibi bir kusur isnadı mümkün ise bu noktadan cezalandırılabilir 1 Bu itibarla, arabasını sevk ve idare ederken uyuyup bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebebiyet veren arabacının, bunun gibi, küçük çocuğu ile birlikte yatan ve fakat uyanık halde iken lüzumlu tedbirleri almamış olan, binnetice uyku esnasında çocuğun boğulmasına sebebiyet veren bir annenin, dikkatsizlik, ledbirsizlik dolayısiyle, tecziyeleri cihetine gitmek lâzım gelir. Tabii uyurgezerhk-seyrifilmenam-sommanbujisme'e gelince, bu normal insanlarda uyanıklık halinde iken faaliyette olan hayat fonksiyonlarının, uyku esnasında faaliyette bulunması halidir. Ceza Kanunumuzun akli maluliyet tâbirine ithali lâzım gelen bu hastalığa müptelâ kimse, uyuduğu zaman başkasının telkini tesirile olmaksızın, bir çok adelî hareketler yapar, ve mesela yer, içer, konuşur, rüyayı hareket haline getirmek suretile, onu fiilen tatbik eder. Kendiliğinden, tabii bir şekilde vaki uyurgezerlik hakinde bulunan hir kimsenin, o anda ika ettiği fiillerden dolayı, hiç bîr surette mesuliyeti cihetine gidilmez. Çünkü o anda uyurgezerde irade, temyiz ve muhakeme kudreti yok t ur 1 Fakat keyfiyet her zaman böyle telâkki edilmemiştir. Fransız eczacısı (îarraud, adli tıbbın bir çok mesailinde, birer otorite olmuş Fodere ve Hoffenbauer'in, uyurgezerlerin mesuliyetini kabul eylediklerini söylemekledir. Bu relâkki tarzına sahip olanlarca, uyurgezerler, uyanık iken suçu düşünmemiş, kasdeylememiş olsalardı uyku esnasında bunu işlemezlerdi. Tarihi bir kıymeti haiz bulunan bu fikir kabul edilmemiş ve uyurgezerlerin mesul edilemiyeceği muhakkak bulunmuştur 1. Hattâ bu mevzu üzerinde yazı yazan bütün müellifler bu kanaat tarzını, en âkil kimselerin dahi düşebileceği hatalar misali olarak vermişlerdir 1. 13lı Tahir Taner. a. g. Ulrlncl ı af. HAZ. 1S31 [..nıı TIMT,. g> birinci tabı. ar. 3ft_> isa» Tahlr Taner, a. R. birimi tabı, af. 3.VJ. 134) t;urrtıwi, a. u- r- No. afla, noi 1».

15 UyurgezerItrin mesuliyetsizliği meselesi, mahkemelerce de uzun bir /amandır kabul edilmiş bulunmaktadır. Keyfiyet, 1274 tarihli Kanunu muzun tatbikatında «seyri f ilmen amin fennen tayini iktiza edeceğini» mübeyyin temyiz kararlarile dp müeyyeddir* 1 *. Yalnız,tabii uyurgezerlikte mevzuubahs edilmedi lâzım gelen bir nnkta vardır : Uyurgezerlerin, kendi halini ve bu halin başkası İrin zarar iras edecek neticeler husule getirebileceğini bilmesine rağmen, lüzumlu tedbirleri almamış olması, ve meselâ yatağının yanında dolu bir tabanca bulundurması ve uyku içinde İken bir adam Öldürmesi halinde, mevcut taksin hasebile, mesuliyeti cihetine gidlecek midir? Ekser müellifler, failin uyku halinde ika ettiği fiil, itan unun cezalandırmak için mücerrel taksiri kâfi gördüğü fiillerden İse ve bu keyfiyet lesbil olunabitirse, kendisinin tecziye edilebilmeli lâzım geleceği ka n aa ti nded i rler 1 Bu telâkki kabul edildiği takdirde, tabii uyurgezerin cezalandırılması onun. tam mesuliyetsizliği ve akıl hastası oluşu ile nasıl telif edilecektir? B) Sun i uyurgezerlik : Sun i uyurgezerlik - Hypnotisme, muhtelit usullerle ve sun i hareketlerle bir kimsenin uyutulmasıdır> '. Bazıları bunu, büyük ipnotizm. küçük ipnotizm diye bir tefrike tâbi tutarlar. Küçük ipnotizmde sadece 'khhargieı, uyuşukluk, göz kapaklarında ağırlık husule gelir; faka' hunda uyutulan, muayyen bir ölçüde, uyutanın icra etmek istediği tesirlere karşı koyabilir 11 '. Büyük ipnotizmde ise, biribirinden mücerret veyahut mü tevali üç hal vardır : cataleptique hau, ^léthargique hal. somnamhulique haj>. Birinci halde, uyutulan zahiri bir yorgunluk duymaksızın, hissizlik ve hareketsizliğe duçar olur. İkinci halde, failin göz kapaklarında husule gelen ağırlığı, akü hissizlikle müterafık uyku takip eder. Nihayet üçüncü halde, failin beyni üzerinde husule gelen hir tazyik onu mutlak bir oto matizme sokar. Bu sonuncu halde bulunan failin mümeyyiz vasfı, uyandığı zaman, uyutulduğu devrede iken gelip geçmiş olanları unutması, bunları. Berki» Kurukov, t. SE. *. maddi' 41 altındaki harsrlaı. İM» LÎJUIK Profil, U- rrimr İl la pelıuv 9t< 373; Prim. K. r o., il 2M, Dotınedlrü dr Vabm. i, f, İkinci tanı. No. S4fl: Oiirraud. g r. M»»W. İSTI Tahlr Tanrr * t hlrlncı tnhı *f M 138ı ilarraud. H. K. V SO ıw.

16 630 CEZAİ MESULİYETİ TAMAMEN KALDIRAN AKLİ MALULİYET ancak yeniden uykuya girdiği zaman hatırlayabilmesîdir. Başka bir ifad*- ile «bu halde bulunan kimsenin biribirindcn adetâ ayrı ve müstakil iki hayatı vardır : biri uyuduğu zamana, diğeri de uyanık bulunduğu zamana ait olan bu iki hayatın biribirile rabıtası yoktur* 1 " 1. Umumî hatları itibarile mahiyetine işaret ettiğimiz ipnotizm, bir çok bakımlardan, üzerinde ihtilâf edilmiş bir mevzudur. Onun nasıl bir hal olduğu» herkes üzerinde husule getirilip getirilemiyeceği ipnotizmdekı telkinin rolü, sun'î olarak uyutulan bir kimsenin vaki telkin üzerine ika ettiği bir suçtan dolayı mesul olup olmadığı belli başlı ihtilâf noktala ruı teşkil etmekte, ve, muhtelif mekteplere göre bu noktaların izah tarzı değişmektedir. a) Salpetriere mektebinin telâkkileri : Salpetriere ^Paris* mektebine göre İpnotizm hakiki bir patalojik haldir; bu, en mükemmel ve hakiki şekille isteriklerde husule getirilebilen bir tnevrose* ve uyutulabilen herkes bir «nevropather dir. İpnotizmde telkinin tesiri vardır, fakat ipnotik hadiselerin sebebi sadece telkin değildir. 13Fİ1 Tırtır Taner, n. fi. İkinci lubı. ai. 358; bu muıuı be1\. l laurel «Hİellm ki. İsterinin m.ıhsua bir telklk tekh olarak, veynhul. daha dufiru nlr tavsif Ilı-, lomnamhtlllzmc benzolilerek, mev/uubfths edilen ve şahsiyetin Ikilenmetl - dedoublcment di 1 la ppmrjtıahlt* üntibtr conscience - existence nalroloplqu*- slmullanew ilenilen bir hm mevcuttur. Bu. aynı saham, mütevull nlarnk blrjblrlnden lamrımllr müatukll ve farkh. aralarında hiç bir şuur. hafıza rabıtası bulunmaksızın İki şahsiyet arzetnu bunlardan birine «-birinci hal> difterine de dlcinrl hala denilmektedir. Krnrjialmre İki s una İyot bulunan kimselerin hakiki Ur akıl ha*tası olarak kabul dilmesi ı.ı/ım i'ciır filhakika bir vücutla İki gahalypı mevrui olur, İki»ahsiyei yaaar, düşünür, İcra eder ve bu suretle İki hat bulunursıı. bu hallerden birindi- İken. dlfter halde ika PtHJU auclrırdan kendili naııt mesul edilebilir t Hnaku bir irade ile aahalyelln ikileşmesinde, la^ayyur eimlv bir hnhza. üiyn lııbll bir nuur. mesulbıi fikri İle telifi mümkün olmayan ruhi bir otnmntlarm mevrut niunrn, blnnrllrc fall ne ynptıfrnı. ne gibi tedbirsizlik, ihmal ve Uacyyüp lefcnde hulunduftunu bık meyim*-. r\-za kanunlarının sue olarak vasıflandırdık illilerin hesabı krnrtulmlen nasj] nnrulabilir T Dir eczacının da dedlit gibi, en İyisi tabiiyetin İkileşmek! humulıftına müplel.* in11 kimseleri, sue, imlemeleri halinde, mahsus vikaye müesseselerinde entem< etmektir, Loutı Tronl. s. c e., af. 375; Vldal M Magnet, fi. e., No. IS*: OşUTaVd.a K. c No. m.

17 Sun'i olarak uyutulan bir kimsenin işlediği bir suçtan dolayı mesul lup olmadığına gelince : uyutulan kimse kendine telkin edilen şeyi, onu arzu ettiği nisbette icra eder; o, yapılması istenilen hareketin kıymetini, rterecei vahametini ölçer ve mukavemet etmek mi, yoksa hu hareketi icra eylemek mi lazım geldiği hususunu kendisi takdir eder: binaenaleyh böyle kimselerde, şuur veya harekât serbestisinin ortadan kalkmış olması lamamile farzidir; böyle olunca bunların cezai mesuliyeti tamdır. b) Nancy mektebinin telâkkileri : Bu mektebin telâkkilerine tamam ile zıd esaslar vazeylemi^ bulunan ve Bernheim ve Liégeois tarafından temsil edilen Nancy mektebine göre ise, İpnotizm. patolojik bir hal değil fiziyolojik bir vakıa, bir «névrose değil, bir uykudur; bundan başka, ipnotizm, yalnızca * nevropat he.» 1ar ve ekseriya İsteriklerde değil, tam sıhhatli kimselerde de husule getirilebilir Paris mektebinin, ipnotik hadiselerin yegâne sebebi olarak telkini kabul etmemesine bedel. Nancy mektebince hütün ipnotik hadiseler telkinlrhusule gelir. Sözü geçen telâkkiye göre, sun's olarak uyutulan kimseler, başlan üiçta uyutanın telkinlerine mukavemet etseler bile, bu telkinlerin müteaddit defalar ve ısrarla yapılması, bunları uyutanın tesirlerine kaptırır ve böylece, kendilerine arzu edilen fiiller ika ettirilir. Böyle olunca bir iten ibaret olan uyululanın cezai mesuliyeti yoktur, bu mesuliyeı tana racıdlr, c) Mutavassıi mektebin telâkkileri : Mutavassıt bir mektebe göre, telkinin şâmil bir tesiri olduğunu söylemek mübalâğalı olur. Umumiyet itibariyle, sun'i şekilde uyululanlaı telkin edilen şeylere hakiki bir mukavemet gösterirler; fakat müiefe>sihler, mütereddiler, suç islemeğe müsait olan kimselerde, telkin edilen şeylere mukavemet, tahammülü imkânsız bir mahiyet arzeder; bu itibarla, hu sonuncuların mesul olmamalrı lüztm gelir. Görülüyorkl, hukuki olmaktan ziyade, fenni, tıbbi olan bu meselede fen adamları, mütehassıslar dahi ihtilaf halindedirler; sun'i olarak uyutu lan bir kimsede şuur veya harekât serbestisi ortadan kalkar mı, kalkma.' mı, blnnetice sözü geçen kimse uyku esnasında, kendine yapılan telkinleri mukavemet eder mi, etmez mi suallerine verilebilecek cevaplar, kabul edilecek nazariyeye göre değişecektir. Biz, bu muhtelif sistemlerden hangisinin doğru ve müsbet olman lâzım geldiği hususunu fen adamlarına, mütehassıslara bırakarak, uyu-

18 fi$2 CEZAİ MESULİYETİ TAMAMEN KALDIRAN AKLI MALÛLİYET ianla uyutulanın cezaî mesuliyellerini. yukarıda esaslarım izah etliğimiz Telâkkilere göre ayrı ayrı mütalâa ve daha önce, ceza hukuku bakımından ıpnotizme laalûku olan bir meseleye temas edeceğiz : Müteaddit usullerin tatbikile, tıbba yabancı kimseler tarafından yapılan ipnotizmin, hususile salon eğlencelerinde halka yapılan temsillerde suiistimalinin, isteri illetini adetâ ihzar etmek gibi sıhhat, ve, izalesi mümkün olmayacak ahlâk ve bünye bozukluklarına sebebiyet verebiiece.m bunun gibi, gayrı fennî surette ve müteaddit defalar ipnotizm yapılması neticesi, uyutulan kimselerde, akli teşevvüşler husule gelmesi ve bunların zamanla marazı uyurgezer olmaları tehlikesini gören bazı memleketler kanun vazıları. pek doğru olarak, bunun yapılmasını tecziye etmişlerdir. Memleketimiz gibi diğer bir çok memleketlerde bu keyfiyet fecrim olunmamış ve cezalandırılmamıştır. Meselenin cezaî mesuliyet bakımından mütalâasına gelince : sun î olarak uyutulan bir kimse karşısında iki ihtimal derpiş etmek lâzımdır. Birincisi, sun'i olarak uyutulan kimsenin, bizzat suçun kurbanı olması halidir. Filhakika, sözü gecen hale konulmak suretile, bir çok kimseler üzerinde izalei bikir, ırza tecavüz gibi fiiller ika olunduğu vâkldir. Eğer, uyutulanın vâki telkinlere mukavemet ettiği kabul edilirse, tecavüzü yapanı, kanunda bu fiiller için yazılı cezalarla tecziye etmek, yapılacak telkinlere mukavemet olunamıyacağının kabulü halinde de. failleri cebir ve şiddet kullanmış gibi cezalandırmak lâzım gelir. İkincisi, suni olarak uyutulanın suçun faili olması halidir. Bu ihtimal içinde de iki vaziyet derpiş etmek iktiza eder ; ya uyutan uyutulana suçu, uyku içinde ve fakat uyandığı zaman İcra etmek üzere telkin eder f vadeli telkin - post hypnotique), veyahut, uyutan, uyutulana, suçu, uykunun devamı esnasında ika etmesini telkin eyler (intra-hypnotique telkin) Bu iki halden, bilhassa birincisinde, uyutulan kimse, suç teşkil eden fiili uyanıklık halinde işliyeceğinden ve kendisinde, uyuduğu zamana ait hiç bir hafıza münasebeti olmıyacağından vaziyet pek nazik ve tehlikeli addedilmek icabeder. Bununla beraber, müellifler gerek birinci ve gerekse İkinci hale uiüllüku olan vaziyetlere, tatbikatta hiç tesadüf olunmadığına ve, bunların ancak lâbaratuvar tecrübelerinin mavzuu bulunduğunu söylemektedirler 111. Memleketimizde de, uyku veya uyanıklık halinde iken, uyku esnasında yapılan telkinler neticesi suç islemiş kimseler bulunmadığı zımnındayız. HOı Lmıl* Prönl. ı. R. mt, 34*; Uurmurl. *. «. ı-.. Nn. ftt4

19 Böyle olunca, bu hallere bağli mesuliyet meselesini muhtelir nazariyelerin esaslarını göıönünde bulundurarak farazi bir vekilde mütalâa etmek lâzım gelir. Yukarıda mezkûr nazariye lerden hangisi kabul edilirse edilsin, uzerinde tereddüt edilmemesi muktazi bir hal vardır ki, o da, herhangi - r suçu ika etmek için İpnotize edilmeyi kendisi arzu ve talep etmiş ve hu hale girdikten sonra, veyahut, uyku halinde iken vaki telkinler neticesi, uyandıktan sonra suçu işlemiş ise, kendisini böyle bir maksat ve gaye ile hillhtiyar sarhoş olan kimseye teşbih etmek ve onun gibi mesuliyeti cihetine gitmek lâzım gelir. Böyle bir halde, eğer uyutan, suça maddi olarak iştirak etmez ve sadece teşvik ile veya talimat ve tarifat vermekle iktifa ederse, Türk Ceza Kanununun 65 inci maddesi bakımından feri fail. uyutulan da 64 üncü maddenin birinci fıkrası bakımından asli fail olmak lâzım gelir; uyutulanla uyutan, fiili beraber işlerlerse, 64 üncü maddeye uöre asli fail olmaları iktiza eder. Uyutulan, fenni bir lüzum ve zaruıet, bunun gibi, hiç bir cürmi kasd olmaksızın uyumağa razı olur ve kendi ihıiyarile girmiş olduğu bu halde bir suç İşlerse, Paris mektebi telâkkisi kabul edildiği takdirde, işlenen Miçun hesabını kendisinden ienbeder. asll H uyutandan da fer't fail olarak sormak Bu mevzua, Nancy mektebi zaviyesinden bakılacak olursa, sözü geçen mektep telâkkisinde, uyutulan ancak bir âlet olabileceğinden, suç faili, uyutan olmak lâzım gelir. Hâdise karşısında, mutavassıt mektep telâkkisi, uyuıulanın sıhhatli bir kimse olması halinde Paris; bilâkis, uyuıulanın bir mütelessih, mütereddi, suç işlemeğe müsait bir kimse olması halinde de Nancy mektebinin, relâkkisile ayniyet arzetmek lâzım gelir. Bir kimse, arzusu, cürmi kasdi olmaksızın, cebir ve şiddetle veya habersizce uyutulur ve böylece bir suç ika etmiş olursa, yine muhtelii mekteplere göre biribfrinden tamam ile ayn mesuliyet esaslarına bağlanılır: Ljyııtulanın, istemiş olmadıkça suçu ika etmeyeceği düşüncesini kabul miş olan Paris mektebine göre, mesul olacağında şüphe yoktur. Ancak, hu mektebe göre, uyuıulanın uyutan muvacehesinde mesuliyetinin derecesi nedir? O bir fer'l fail midir, yoksa asli bir fail midir 1 Bizce, sözü "eren mektebin mesuliyet sistemi icinide, uyutanın manevi asli fail. uyutulanın fer'i fail olması iktiza eder. Bu mevzu üzerinde, Nancy mektebine göre, uyutanın bir âletinden iarksız olan uyuyanı, mesul etmeğe imkân yoktur, bütün mesuliyet yutanındır. llıtk Kak MH 41

20 CEZAİ MESTJLIVETI TAMAMEN KALDIRAN AKLI MALULİYET Bundan evvelki vaziyette olduğu gibi, mutavussıt mektep, uyuıulanın mütereddi, mütefessih, suçu işlemeğe müsait bir kimse olması halinde Nancy; aksi halde Paris mektebi zaviyesinden hadiseyi rüyet edecektir. Görülüyor ki, bütün bu mütenevvi hallerde muhtelif mekteplerin telâkkileri esas alınırsa, biribirinden farklı mesuliyet esaslarına gidilmektedir. Evvelce de söylediğimiz gibi, ipnotizmin şuur veya harekât serbestisi noktainazarından tevlit ettiğinin ne olduğunu bilmek sırf fenni ve tıbbî bir meseledir. Böyle olunca, sun'i uyurgezerliğe müteallik hadisatın zuhuru hallerinde, tıbbın muktezasınca amel etmek ve bu suretle mesuliyetin olup olmadığına bağlanmak Tazım gelir. W Uyanıklıkta vaki telkinler : İpnotİzm dışında, uyanıklık halinde vaki telkin ikiye tefrik edilir : ferdi telkin, kollektif telkin. Ferdî telkinin de muhtelif şekilleri vardır : kendi kendine telkin - auto-suggestion; ihtiyari telkin - suggestion volontaire; gayrı ihtiyari telkin - suggestion involontaire. Bu muhtelif telkinlerden bizi doğrudan doğruya alâkadar etmesi lâzım gelen»kendi kendine telkin* olmakla beraber, telkinin diğer nevilerine de kısaca işaret etmek muvafık olur. Gayrı ihtiyari telkin, ehemmiyeti olmayan bir kelime veya hiç bir gayeye matuf bulunmayarak yazılmış herhangi bir kitap veya makalenin veyahut taklit edilmeyi intaç edecek şekilde vaki romantik bir intiharın, zayıf bünyeler üzerine tesir icra etmesini tazammun eden telkindir. Bu şekilde vaki telkin faillerinin mesuliyeti cihetine gidilemiyeceği gibi, sözü geçen telkinlere hedef olanların da mesuliyetlerinin ortadan kaldırılmasına, veya, bu mesuliyetin azaltılması cihetine gidilemez 111. İhtiyari telkine gelince; bu, herhangi bir kimsenin, bir diğerini suc ikama sevketmesini tazammun eden telkindir. -Suça iştirak e taallûku cihet ile. ihtiyari telkin halinde, mesuliyetin iştirak, noktai nazarından incelenmesi lâzım gelir, Kollektif telkin, ^suçun sirayeti- ve «kollektif suç ı hadiselerine sebebiyet veren ve Tarde'ın taklit ve sirayet kanunlarına uygun olarak husule gelen telkindir. Fikirler, bunun gibi işlenen suçların müsait bir muhit üzerinde tesit Vra etmesinden mütevelli! -suçun sirayeti-, bilhassa, intiharlar ve katil HI I rîürrnuü.». «. Nrt, 334

21 i) olay isiyle tetkik edilmiş bir mevzudur. Psikolojik bakımdan alaka bah* filan bu hal, mesuliyet nokta! nazarmdan tesirsizdir 1 **. İkincisi, yani «kollektif suç» failler arasında, hiç bir anlaşma bulunmaması halinde, binnetice d şt ırak s dışında, ve meselâ bir nümayişte, bu iıümayişi yapanlardan bazılarının, kütle içinde vaki telkinler, tahrikler neticesi, şahıslara ve mallara tecavüz suretilc mütenevvi suçlar işlemeleri halidir. Böyle bir kütle»zaman uzadıkça ve sayı çoğaldıkça artan bir ruhi leheyyüç - fermentation psicologique* in, Tarde'ın fadesilc kütle telkini - suggestion follesque'inin tesiri altındadır 1 ". Kütle halinde ika edilen suçlarda»faillerin her biri yalnız kendi fiil ve hareketlerinden mesul olmak iktiza eder. Ancak, suçların işlenmesinde... ruhi teheyyücün telkinler ile sair âmillerin irade üzerindeki tesirleri İnkâr cdilemiyeceğindcn, tahrik edenler ve ele basılarla, tahrik edilenleri ayırmak ve birinciler hakkında şiddetli davranılmasına mukabil, İkinciler hakkında daha mülâyim ve müsaadekâr bulunularak, keyfiyeti hafifletiri bir sebep saymak çok muvafık olur» 1 **. «Kendi kendine telkin - autosuggestion* na gelince, bu, insanın bütün benliğini kaplayan ve onu suç işlemeğe sevketmekle nihayetlenen sabit bir fikirdir. Kendi kendine telkin, harici hiç bir sebep olmaksızın, bir nevi kâbustan, gece * hallucination? u, lobsessinn^ dan tevellüd eder. Buna. aynı zamanda, isteriye, tabii uyurgezerlik ve. ruhi sar aya musap olar kimselerde de tesadüf olunur. Bu keyfiyet, bazı cürmî Üiller ika etmenin sebebi olabileceği gibi. aynı hal 'kendi kendini itham - auto-accusation" etmenin veyahut tamamile hayali olan suç ihbarlarının da sebebi olabilir 11 *. 143> IM'MI.I fc. K j No. :«ı 143) Bu mevzuda etraflı malûma! kin Tabir Taner, t, g. blrınn Ubı, ıf. 305 H41 Tahlr Taner.. blrlnrl»abı. *r. BOS-SÛT, hususlle BOT jıllındakj 1 numurulı nnl; aynı monatla Carruud, a. E. e. NÜ Enkl umumlarda ba*ı kimselerin kendi kemlilerini M hum ellikleri itemonnnıuntc» dûvalon. auto-aucırevtlrın hallerlle doludur. Miıelliritr, kendi kendim ıkın bakımından muasır bir ttv* olarak mularım La Konelere İr -Kouty davalını zikretmekledir; hûdlse»udur : Saumur Süvari mektebi kumandanının km tiiraftndur. âlcl bir İhbar Üzerine Selnr Mahkemeni bahfte mevzu kimseyi l/alri bikre 1e*ebblı*- n dolayı u ır hnpne mahkûm elmlı, mahkûm eeznııını lamamlle çektikten UMU UUL bir aulfl-ftujtgpstum'a İtaat rden bir Itierlk olıluftu anlaıılmuı. ıadelmuhakem< tu İle mülazımın masumiyeti meydan:, rıkarılmiflır Garraud, No. 3S4. tfmbi el Magnol, R. e,. N"o. ltî/(

22 636 i'ezal MESULİYETİ TAMAMEN KALDIUAN AKLI MALGLİYET Burada bütün mesele, içten, dahilden gelen kuvvetin mesuliyet i azaltan veya onu büsbütün kaldıran maraz? bir halin neticesi olup almadığıdır. Eğer, kendi kendine telkin, herhangi bir akıl hastalığı gibi şuur veya harekâtın serbestisini selbeden tamamile marazı bir hal ise ve bu keyfiyet tıbben tesblt olunursa, 4 ncı maddenin tatbiki suretfle buna müptelâ kimsenin tam mesuliyetsizliği cihetine gitmek; yok, sözü geçen serbestiyi ehemmiyetli derecede selbediyorsa. Al nci maddenin muhaffef mesuliyetini mevzuubahs etmek icabeder. 35 Akli maluliyetin nevileri baslığı alımda tetkik edegeldiğimiz müteaddit mevzularla, sözü geçen maluliyetin bütün çeşitleri üzerinde durmuş okluğumuzu iddia edemeyiz; biz, bunlardan sadece belli başlıları üzerinde bizatihi mesuliyeti esas almak suretile durmağa çalıştık. Taba beti ruhiye ve akliyenin kabul etmiş olduğu ve şuur veya harekât serbestisini selbedebilecek daha bir çok akıl hastalıkları olabilir; işaret ettiğimiz veçhile, muhtelit sistem içinde yer alan Türk Ceza Kanununun 46 ncı maddesinde kullanılmış olan «akli maluliyet tâbiri ile onun iki psikolojik unsuru, bunları da içine alabilecek genişlik ve mahiyettedir. 2 AKIL HASTALIKLARI VE BİLİRKİŞİ 36 Suç işlemiş bir kimsede herhangi bir akıl hastalığının bulunup bulunmadığını anlamak için mütehassıslara, hususile akliyecilere mm.i caat lüzum ve zarureti bir çok memleketlerin tatbikatında ötedenberi kabul edilmiş fiili bir keyfiyettir. Meselenin tamamile bir fen ve ihtisas işi oluşu bu lüzum ve zaruretin en kuvvetli mucip sebebini teşkil etmektedir; bu mevzudadır ki, bilirkişi tetkikleri büyük bir ehemmiyet almakta ve bazı meselelerin derpiş ve mütalâasını İktiza ettirmektedir : I Bilirkişiye inlime** t ta mecburiyet meselesi : Bulunup bulunmadığının teshili keyfiyetinin bir fen ve ihtiras olduğu muhakkak olan aklî malûliyet mevzuunda, hâkimin bir bilirkişiye müracaatı mecburi olmalıdır; zira failin, kendisini akıl hastası göstermek için, türlü hile ve desiselere başvurabilip mütehassıs olmayan hâkimi aldatabilmesl imkân dahilinde bulunduğu gibi, fiili işlediği sırada, şuur veya harekâtının serbestisini selbedecek surette akil maluliyete müptela bir kimseyi, hâkimin, normal telâkki edebilmesi de mümkündür: bu iti-

23 barla, bir dâvada, maznunun aklî durumu mevzuunda tereddüt hasıl olduğu veya müdafaa sadededinde buna matuf bir iddia şevket t İği takdirde hâkim işi bilirkişiye havale eylemelidir; zaten, sayın hocam Tahiı Taner'in de belirttiği veçhile, hangi hallerde ehlihibreye müracaat mecburiyeti olduğunu Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu sarih bir suretti 1 söylememiş ve bunu prensip olarak hâkimin takdirine bırakmış 11 ' olmakla heıaber, sözü geçen kanun, bazı hususlarda, ve meselâ mevzu um uzu müteallik olmak üzere, maznunun şuurunun tetkikinden bâhis 74 üncu maddesinin sevk tarzından, mecburiyet sistemini kabul etmiş olduğu neticesine varılabilmek lâzımdır. Nitekim tatbikatla da böyle hareket edilmekte, hususi le Yargılayın müesses ıçtlhadları failin şuurunun mütehassıslara tetkik ettirilmesi iktiza eyleyeceği surelinde manzur olmaktadır 1 *>. Bu münasebetle kaydedelim kı, bazı memleketler mevzuatı, ezcümle yeni İsviçre Ceza Kanunu 13 üncü maddesinde failin, sağır, dilsiz veya saralı olduğu şüphesinin mevcudiyeti hallerinde, hâkimin, ehlihibreye müracaatı mecburiyetini sarahaten vazetmek yoluna da girmişlerdir. Kanunlarda, fen ve ihtisasa taallûku rîhetile. sadece muayyen bir nkıl hastalığı için değil, ayrı bir bilgiye ihtiyaç gösteren akıl hastalıklarının bütün nevileri için, mütehassıslara müracaat suretıle, onların mütalaa ve kararlarını almak hususunda hâkimlere mecburiyet tahmil eden sarih hükümler konmasını tabii ve yerinde buluruz. II Bilirkişinin iri kiklrrini icra sureti : Suç Işiemlş akıl hastasının, bu haletini letkık ettirmek için. kendıftttrin havale edilmesi muktazi mütehassısı, fen adamını ve bunların adedini hâkim yerine göre sorgu veya hüküm hâkimi serbestçe tayin edecektir. Bizde, tatbikatta, bu mevzuda müracaat edilen merci, cok defa tıbbı adlî veya emrazı akliye ve asabiye müesseseleridir Kendisine akli haletinin tetkiki havale edilen ehlihibre, bu tetkiklerinin neticesini tesbit edecektir. Ancak, ehlihibre hu tetkiklerini yapabilmek için, maznunun göz altına alınmasına lüzum gösterebilir: böyle bir lüzum karşısında. Ceza Muhakemeleri Kanunumuzun 74 üncu maddesine göre maznunun Cumhuriyet Müddeiumumisi ve müdafii HTl Tfllllr ı afu Q:ÎJI Muhlikemt'leri Usulü lıunbul 194\»Î.»I. >!»! mbnad». MuaUfji R*ılı Bclcruny. Hukuk Vf Or«Usulü MuluHn-mrilmt»' FMlIlcr, tfllnnbul 1*MO, nt. «ve mtir Um mı knrnrlnr için ft^ftiırtnkı mır M takınır.

24 538 CEZAt MESULİYETİ TAMAMEN KALDIRAN AKLI MALCLlYET dinlendikten sonra resmî bir müessesede gözaltına alınmasına, hazırlık veya ilk tahkikat sırasında sorgu hâkimi ve dâvaya duruşma sırasında mahkeme tarafından karar verilebilir. Maznunun müdaiii yoksa, muzaheret zımmında resen kendisine bir müdafi tayin edilebilir. Maznun bu baptaki kararname aleyhine acele itiraz yoluna müracaat edebilir. Bu itiraz kararın icrasını tehir eder. Resmi müessesede göz altında alıkoyma müddeti altı haftayı geçemeze Ehlihibre maznunun akli haletini, lüzum gördüğü ahvalde göz altına alma suret Ue, tetkik ettikten sonra bir rapor tanzim edecektir. Bilirkişi hu tetkiklerini yaparken ve husus ile raporunu tanzim etmezden önce. arzu ettihi ahvalde şahitleri dinleyebileceği gibi, lüzum görürse maznunun dosyasını kısmen veya tamamen tetkik etmesine de müsaade olunur (C. M. U. K., m. 73). Hazırlık ve ilk tahkikat sırasında, bilirkişinin tanzim edeceği rapor yazılı olmak lâzımdır. Her ne kadar, son tahkikat safhasında, ehli hibre rru'talâatını şifahen söylerse de, önce mütalâasını yazılı olarak veren ehlihibrenin duruşmaya çağırılarak bu mütalâasının şifahen de söylettirilmesi her vakit şart ve lâzım değildir. Bu hususta halin lüzum ve icaplarına göre hareket olunur; müddeiumumi, maznun, mahkeme reisi, mahkemenin kendisi, eğer çağırırsa duruşmaya gelirler. Kanunumuzun 249 uncu maddesi muayeneyi havi tabip veya ehlihibre raporlarının okunabileceğini ve hu raporlar üzerine istizaha lüzum görülürse, imza edenlerin yazılı veya şifahi olarak fennî mütalâalarının alınabileceğini ve eğer mütalâalar bir heyet tarafından verilmiş ise, mahkemenin duruşma sırasında heyetin mütalâasını beyan etmek vazifesini azasından hirisine vermesini o heyete teklif edebileceğini tasrih etmiştir. Fakai mahkeme isterse, o heyeti teşkil edenlerin hepsini çağırabilir; olabilir ki mubayin mütalaalar söylemişlerdir, bu halde şifahen ayrı ayrı dinlenmeleri dâva için faydalı sayılabiliri 1 '". III Bilirkişi raporunun ihtiva edeceği noktalar : Bilirkişi tarafından aklî haletin tetkikine mütedair rapor umumiyet itibarile üç esaslı noktayı ihtiva etmek lâzım gelir : 1) Ehlihibre her şeyden önce, raporunda, akli hâleti üzerinde şüphelenilen kimsenin bir akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise bunun hangi neviden bulunduğunu gösterecektir. Demek oluyor kl, rapo- 14i» Tahir Tncrr, a u. Usul, KÎ- 210.

25 runun bu kısmında ehlihibre, koymuş bulunduğu teşhisin neden ibaret olduğunu ifade edecektir. Bilirkişinin bu tesbit için lüzum gördüğü ahvalde maznunun dosya* sini tetkik edebileceğine, şahitleri dinleyebileceğine ve yine zaruret gördüğü ahvalde kendisini müşahede altına alabileceğine işaret etmiştik, 2) Raporunun ikinci kısmında, ehlihibre, koymuş nluuğu teşhise! maznunun mesul, yarı mesul, gayn mesul olup olmadığını gösterecek vo meselâ gayrı mesul addettiği suçlunun, «cürmü ika ettiği zaman mecnun olduğundan tıbben gayrı mesul bulunduğunu ''" beyan edecektir. Akıl hastalığının olup olmadığının teşhisi kendisine havale edilen mütehassısın bu teşhise göre, o kimsenin mesuliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda söz söylemesi, üzerinde ihtilâf edilmiş bir noktadır. Tababeti akliye ve asabiye mütehassıslarının iştirakile 1907 dc toplanan Cenevre Kongresinde mesele hararetli münakaşalar sebebiyet vermiş ve kongrede birihlrine zıt İki noktal nazar vaz ve müdafaa edilmiştir : Gilbert Ballet'nln temsil ve müdafaa ettiği birinci noktai nazara pöre, bir akıl hastası bakımından doktorun rolü sadece hastalığı teşhit ve tavsif etmektir; teşhis edilen bu hastalığın mesuliyetsizliği tevlit edip etmeyeceği, tababetle ilgisi olmayan felsefi bir meseledir 1 ". Montpelier üniversitesi profesörlerinden Dr. Grassetnin adı geçen kongrede temsil ve müdafaa ettiği aksi noktai nazara göre, failin, fizyo lojik mesuliyetini takdir eden tabibin rolü bir bütün teşkil eder; ayni zamanda bu failin mesul, yarı mesul, gayrı mesul olup olmadığını da.mcak tabibin beyan etmesi iktiza eyler lm, Cenevre Kongresi bu iki noktai nazardan birincisinin kabulü husufunda bir temenni ihzar etmiştir 1 \ Fakal Grasset nin iltizam ettiği noktai nazar sonraları, maruf tatbikatçılardan Dr. Toulousse ve Dr. Dupouy taraflarından tekemmül ettirilmiş 11 Dr. Balthazar, «Société générale des prisons- a verdiği bir raporda 1, failin aklî haletini tetkik 130ı Mftîhnr Oimun UtMU. g. *f. *<Q7 İ51> Gilbert Ballrtnitı koncrr-m- tvoml rmpntutı mdni loin, Kevur Pimiı-n- 1i..Ire, L90S, ir. ÜS* 153) Groaatt. '. m M Konerrnln bu Temennisini h av i mı-tın İçin, GnusH. a. *: t* II. ls4ı Dnnnrtleu ıl<- Vobrrs. *, w ikinri inbi. Nn. M ÜS) Raprırun mı-tnl İrin, Hıvur rvnltrnuhrr, if. 1W

26 t'ezal MESULİYETİ TAMAMEN KALDİIIAN AKLI MALULİYET «'den tabibin, aynı zamanda onu mesuliyetini de takdir etmesi lâzım geldiği hususunu teyid eylemiştir. Akli haleti bir mütehassıs tarafından tetkik olunan kimsede tabibin sadece hastalığı teşhis ile, mesuliyet noktai nazarından hiç bir fıkır dermeyan etmemesi maksadı teminde gayrı kafidir kanaatindeyiz. Tabi > tarafından teşhis olunan akıl hastalığının şuur veya harekât serbestisini tamamen mi, yoksa ehemmiyetli bir derecede mi selbetmiş olduğunu bilmek İhtisası dışında bulunan bir hâkim ekser ahvalde kanaatini binncnetice kararını iptina ettireceği mütehassısın sadece hastalığın olduğuna mütedair mütalâalarından ne şekilde ve ne yolda istifade edecektir? İşi bu mevzuda sadece tabibe bırakmak istemeyen bazı eczacılar, mütehassıslarla hâkimlerin birlikte çalışmalarının temini temennisini izhar ile, Hukuk Fakülteleri tedrisatında, akıl hastalığı ve nnun muhtelif nevileri hakkında mecburi dersler ihdasını istemektedirler' 1. Bu suretle hangi hallerde tabiplere müracaat lâzım geldiğinin daha iyi bilineceği, hâkimlerin, mütehassıslar tarafından verilen raporların muhtevasına daha mükemmel bir şekilde nüfuz imkânını elde ederek, mesuliyetin tayin ve takdiri hususunda daha mücehhez bulunabilecekleri söylenmektedir. Bir eczacıya göre, tabiplerle hâkimlerin birlikte çalışmalarının teshili daiyesinde. Paris, Toulouse, Montpelier, Lyon, Roma, Bruxelles. Levin H Madrit, Buenes - Ayres, Montevideo Üniversitelerinde bu yola gidilmiştir' Z) Nihayet, ehlihibrenin tanzim edeceği raporda tetkik ettiği, müşahede altında bulundurup gayrı mesul olduğuna kani olduğu maznunun nefsine ve ahara zarar ikaı melhuz bulunduğu nelicesine varırsa, kendisinin bir bimarhanede bulundurulması lüzumuna da işaret edecektir. Mütehassıslar tarafından tanzim olunan bu yoldaki raporların hâkimin kanaatini husule getirebilmek bakımından haiz olduğu ehemmiyete binaen, çok vazıh, açık, muknî olması icabelmektedir, IV Raporun mılhte\:e*ı ile hâkimin bağlı olup olmadığı : Akli hâletinin, şuurunun tetkiki bir ehlihibreye havale olunan maznun hakkında verilen raporun muhtevası İle hâkim bağlı mıdır? Başka bir ifade ile hâkim, vereceği kararı bilirkişinin serdetmi^ hulunıluğu mütalâata mı iptina ettirecektir? l.tlil ı - m* Pmnl. s, g.e.. af, ı kınrı üv Vribn-*. «. g. İkinci lııtıı Nn.ttffll

27 Bazı dokturlar, hâkimin, bilirkişi tetkikleri ve mutalâalari \U bağlı olmasını talep etmişler, hattâ Paris Cezai Antropoloji Kongresinde, Pughöse, adli tabip tarafından verilen rapora kazı ye ı muhkemenln haiz bulunduğu kuvvet ve kudretin bahşol un masına mütemayil bir teklifte bulunmuştur. Bu teklif, hâkimin, sandalyasından inerek, yerini tabibe terketmesini tazammun eylediği ileri sürülerek, kabul edilmemiştir 0 **. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuz, hâkimin delilleri takdirde serbesl olduğu kaidesini vazeylemesine rağmen. 286 ncı maddesile, sarahaten, ehlivukufun rey ve mütalâalarının hâkimi takyit edemeyeceğini beyana lüzum görmüştür. Vicdani delil ve kanaat sistemini kabul etmiş oulunan Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunumuz, ehlihibre raporlarının hâkimi takyit etmeyeceği hususunda ayrıca bir kayıt ihtiva etmemekle beraber 254 uncu maddesinde «mahkeme irad edilen delilleri duruşmadan ve lahkikaiıan edineceği kanaate göre takdir eder; hükmünü sevkederek. büıüıı delillerin takdirinde hâkime tam bir serbesti vermiştir. Bu izahlardan anlaşılacağı veçhile, hâkim, bilirkişi tarafından aklî maluliyete müptelâ bir kimse İçin tanzim olunan raporun muhtevası ile bağlı olmayıp, bundaki ikna kuvvetini serbestçe iakdlredeeekve.hu mevzuda, şahsi bir kanaate sahip bulunacaktır. Ceza usulünde, delillerin hâkim tarafından serbestçe takdiri prensi pinl kabul etmiş bulunan bütün kanunların. Yargıcın bilirkişi raporu ile hağlı olamayacağını kabul eylemeleri esasını tabii addetmek lâzımdır ancak, kaydedelim ki, ehlihibre raporunda, akli maluliyetin, şuur veya harekât serbestisini tamamen veya kısmen selhetıiği veyahut. İm serbestiye bir günâ tesir icra eylemediği tasrih edilse hile. keyfiyetin sırf bir hukukî mesele olmak dolayısile - tayin ve takdiri hâkime ait bulan mak ve bu itibarla raporun mesuliyetin bulunup hulunmadığınn matuf muhtevası ile bağlı olmamakla beraber, fikrimizce. sözü geçen hâkim, raporun sırf fen ve ihtisasa taallûk etmesi bakımından - tıbbi muhtevası ile, yani aklî malûliyetin mevcut olduğunu tesbit eden kısmı ile mukayyed olması lâzımdır 11 ". Aksi takdirde, failin, aklı hâlettni bir fen adamına tetkik ettirilmesi mecburiyetinin, hukuki mesnedi kalmaz; yargıç raporun sırf tıbbî ve ihtisasa taallûk eden cihetine kanaat getirmediği takdirde, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunumuz, kendisini yeniden hır itti uıui* p ı.»r. ası IMI Akıl kunaal Jçln, Mnntlnl. K Nü. 3JTÎ; bu mllcuir. HMM *kıl non t alilinin bulunup buiunftiadiftınu. «ahit muçuhtdi'bl vc MU M İ M d* k.ınnni. ;ı ı.rrt -n Oktfnrlf-rflr ki Mm f<*rvlc '<" ım

28 42 CEZAİ MESULİYETİ TAMAMEN KALDIRAN AKLI MALÜLİYET rapor ianzimi için aynı ehlihibreye olduğu gibi, yeniden tayin edeceği başka bir ehlihibreye müracaatta da tamamile serbest bırakmaktadır ıc.m.u.k m. 76). Diğer taraftan, yargıç yeni bilirkişinin raporuna da kanaat getirmezse, veyahut raporlar arasında mubayenet olduğu neticesine varırsa, işi, 19.Nisan.1926 tarih ve 813 sayılı Tıbbı Adlî Müessesesi Kanununun 5 inci maddesine müsteniden son hal ve tetkik mercii olan Adli Tıp Meclisine havale eylemekte muhayyerdir. İlâve edelim ki, bizde, tatbikat da arzedegeldiğimiz şekilde tecelli eylemekte, hâkimlerimiz, akıl hastalığına müteallik işlerde, hükümlerini, daima akliyecilerin rapoklarına iptina ettirmekte, Temyiz Mahkememiz de, mahkemelerim izce bu yolda verilmeyen kararların daima nakşı cihetine gitmektedir 1. 3 AKİL HASTASI SUÇLULARA TATBİK EDİLECEK TEDBİRLERLE, BUNLARIN UYGULANACAĞI MÜESSESELER 37 Fiili işlediği anda akıl hastalığına müptelâ bir şahsın mesuliyetsizliğine karar verildikten sonra, bu hastalığa yakalanmış olmağa tefemi eden neticelerden biri de onun serbest bırakılmasıdır. Bu netice, akıl hastasının hiç bir cezaî müeyyideye mevzu teşkil edemeyeceği telâkkisinden neşet etmektedir. Keyfiyet böyle olmakla beraber, ceza kanunlarınca tecrim ve tecziye olunmuş bir fiili işleyen akıl hastasının serbest bırakılması, hem sosyetenin menfaatleri, hem de kendi menfaatleri bakımından mahzurlu, bunun tabii bir neticesi olarak, umumî bir tehlike yaratmış olan akıl hastası: mevzuunda bazı tedbirler alınması zaruri görülmüştür. : " Yargılayın İm munuiliıkl içuhüllurı kin : liirlnu Î-Y/JI Dııiı-eıinin 13.IK.IÎK7 tarih ve 4S14: 3.VIII.1R29 tırlh vr ŞLIJUMİ tarih ve TU ıııyilı. 14_XL1B4*I ı -I.ÎI w 3661/3011 > 11 E kararlarına: Tatlıu-U CMUI Daiminin 17.IU.lS4r> iı M İ0287/231S layılı kararına bakınız: Cemal Kû*eoftlu. IİJiılycll Türk Cev* Kanunu, Bf. bil vr mül ; im münuıırbetle ııüy teyelim kl p muiu.fi 1274 tarihli Cem Kanunumuzun tatbikatında üa konun bir lltnll)ll j*< Oıhmll etmemin pimtffcll iktaber betuhbl. ieyrlfllmenfim Rlbl tıkıl haıinlıklnrı ve bunların nı-vllerinln fennen lenhltl mukinzl oldufcunu gutleren Temyl* kururlarımla n, aktl hûlemn hekim İcrce takılır edllomiyeeiftl ve bu onuncuların, kururlarını, fenni mlllalünlu irtlnaıt. «ı. ı. l i n k i n -. - ;! nkıl takdirde hukmiln dalmu nakil ıı plrillrllftl m,ıkınılır; Serki* Karakor. * altındaki kururlar.

29 Böyle bir tedbir alınırken, akıl hastasının ika etmiş bulunduğu suçun ağırlık veya hafifliği mevzuubahs olmamak, başka bir ifade ile, alınacak tedbirin nevini suçun ağırlık veya hafifliğine göre tayin etmemek ve bu noktada tamamile sübjektif hareket eylemek lâzım gelir; nitekim, bu mevzuda Türk Ceza Kanununun henüz 11 yaşım bitirmemiş küçüklerin işlediği suçlarda, fiilin ağırlığına bakmak suretile. ihtiyari tedbirlere tevessül edilmesini emrettiği halde, 46ncı maddesile akıl hastası karşıcında, tamamile sübjektif olarak hareket etmiştir Bu düşünce, hafif bir suç işlemiş olan akıl hastasının ileride daha ağır bir suç işlemeyeceğinin temin olunamamasından neşet eylemektedir. Sosyetenin, bunun gibi akıl hastasının, kendi menfaati bakımından alınması muktezi tedbirin ve yapılması lâzım pelen muamelenin ne olduğunu kanunumuz tayin etmiştir. Ancak, buna işaret etmezden önce, akıl hastaları hakkında tedbirler almak selâhiyetile, bu tedhirlerin hitamında aklî maluliyete uğramış kimselerin serbest bırakılması, selâhiyetinin hangi makama ait olacağını, bunun gibi, suç işlemiş akıl hastasının, hakkındaki tedbirin tatbiki sadedinde nasıl bir müesseseye konulacağı hususunda birli tevakkuf edelim ; I Tedbirleri alaeak ve akıl hastalarım srrbrm bırakarak makam ' rta mevrut sistemler : Akıl hastaları hakkında tedbirler almak ve yine bu tedbirlerin hitamında bunları serbest bırakmak selâhiyetinin hangi makama ait bulunduğu mevzuunda mukayeseli hukuk en mütenevvi hal şekilleri arzetmektedir; bununla beraber, muhtelif memleketler mevzuatım, bu bakımdan, üç sistemde toplamak mümkündür' 11. 1) İdari sistem t Bazı memleketler mevzuatı, akıl haslaurı hakkında trdhirler almak selâhiyetile, bunların serbest bırakılmaları yetkisini doğrudan doğruya idorî makamlara bırakmışlardır. Fransa, Almanya, Macaristan, isveç bu sistem içinde yer alırlar. Meselâ Fransa'da 30.Haziran.1838 tarihli kanun, akıl hastası hakkında tedbir almak selâhiyetini, vilâyetlerde valilere vermiş, hunun gihı sıhhatini yeniden iktisap eden akıl hastalarının konulduğu müesseselerden nkanlması selâhiyetile yine aynı makamı teçhiz *J4ınlt^İ^*,I,. 10lı Bu nnklu Icin, ı.înımiıd. t. r.. No. SİT, noi 11. İfiSı Sailattlrnn-IRSK knnununurı İS M mlucnkln mnddrh'iı

30 544 CEZAI MESULIYETI TAMAMEN KALDIKAN AKLI MALULIYET Demek oluyor ki, bu sistemde, akıl hastasının mesuliyetsizliğine mahkemece karar verildiği andan itibaren adli makamların yetkisi sona ermiş bulunmaktadır. Kaydedelim ki, bu sistem Fransız müellifleri taralından tenkil edilip, idari tedbir yerine bir emniyet tedbirinin ikamesi iktiza eyleyeceği iltizam olunmaktadır; bu suretle, kaza! bir merci tarafından karar verilip bir teminat tesis olunacağı, akıl hastası suçluların kendilerine mahsus müesseselere konulmalarının saklanacağı, hastanın vakitsiz olarak serbest hırakılmasile âmme bakımından mevcut tehlikenin önüne geçilmiş utacağı ileri sürülmektedir 1 '. 2) Adlî sistem : İngiltere, 9.HVsan.l930 tarihli İçtimai Müdafaa Kanunu ile Belçika, Rusya, ispanya, -930 tarihli kanunu ile İtalya, 1932 tarihi* kanunu ile poionya. isviçre gibi ekser memleketler akıl hastalan hakkında tedbirler almak selâhiyetile. bunların serbest bırakılması yetkisini münhasıran adlî. kazaî makama bırakmışlardır. ;î> Muhtelit sistem : Nihayet Danimarka, Hollanda gibi diğer bazı memleketler, akıl hastaları hakkında tedbir almak selâhiyetıni adli makamlara, bunların serbest bırakılmaları yetkisini de idari makamlara bırakmışlardır. Mehazı 1889 ttalya Ceza Kanunu gibi, Türk Ceza Kanuna da mevrut sistemlerden ikincisinde, yani, adli sistemde yer alır 1 * 1. Fikrimizce bahse mevzu bu adlî sistem ötekilerden üstündür. Evvela tedbirin kazaî hir makam tarafından alınması âmmeye, gayrı mesul de olsa, suçu tesbit edilen bir kimse hakkında alınması muktazi tedbirlerin ittihaz edilmiş olduğu hissini vermek bakımından faydalıdır. Bunun gbi. içi idari makama hırakmak suretile, husule gelebilecek her türlü gecikmeden letinapda fayda olduğu gibi, hâkimin, hükmetmet üzere bulunduğu bir meseleyi yeni masraflar ihtiyar ederek başka bir makama tetkik ettirmekten sakınmakla da fayda vardır. Nihayet bir kimseyi, gayrı mahdut hir müddet için hürriyetinden mahrum etmenin bahse mevzu olduğu her yerde adli bir kararın lüzumu «ayrı kabili inkardır. ItiAı Donnc'dleu ılı 1 VabrpK. w. e. ücunril Nn ı Ccıa Kanununun M>vMll Mer'tyelv Vnrın* Miltt-iılllk kurunun 1.1 (ınru minidenim* linkini/. -

31 Diğer taraftan, akıl hastalarının serbest bırakılmalarının da kazai makam tarafından em red II mest, hem, hakkında tedbirin tatbik edildiği kimse, hem de sosyete bakımından teminatlıdır. Şöyle ki, tedbirin icab ettirdiği müddetin kötü kullanılarak uzatılmasının önüne geçilmek sure- ite bir taraftan ferdi hürriyet temin edilmiş olur, diğer taraftan kendilinde şuur bozukluğu varmış gibi cali hareketler yaparak bunda muvaffak olmuş ağır fiiller faillerinin çok çabuk tahliye edilmeleri ve serbest bırakılmaları, ekser ahvalde, önlemek su ret ile de sosyetenin menfaati teminat altına alınmış, olur II Tedbirlerin uykulaııa^-uğ 1 möes»*rseler - Suç islemig akı] hastasının, hakkındaki tedbirin tatbiki sadedinde nasıl bir müesseseye konacağı hususunda da, muhtelif memleketlerde başka başka usuller ihdas olunmuştur; meselâ Fransa'da, suç imlemiş akıl hastası, hakkındaki tedbirin tatbiki mevzuunda, alelade akıl hastalarının bulunduğu mahal ve müesseselere gönderilir. İngiltere, Birleşik Amerika, İtalya gibi diğer memleketlerde akıl hastası suçlular, alelade akıl hastalarının bulunduğu müesselerden inmamile ayrı, mahsus müesseselere göndcrilirler. Nihayet, diğer bazı memleketlerde, akli maluliyete müptelâ suçlular, ya alelade akıl hastalarının bulunduğu müesseselerde veya, ıslâhı mües seselerde, hapishanelerde meydana getirilmiş mahsus kısımlara, şubelere gönderilirler. 9. Nisan tarihli Belçika Icıimai Müdalaa Kanunu vazetmiş bulunduğu hükümlerle bu üçüncü sistemde yer alır; bu kanuna göre. akıl hastası suçlular ıslah müesseseleri veya hapishaneler yanında mahusus bir şekilde vücude getirilmiş kısımlara konulurlar 1 " 6. Bunun gibi, yeni İsviçre Ceza Kanunu da. tehlikeli akıl hastalarına mahsus müesseselerin ve alelade akıl hastaları müesseselerinde, mahsus kısımların meydana getirilmesi hususunda İsviçre Federasyonuna selâhiyet veren 389 uncu maddesile, bu sonuncu sistemde yer atmaktadır. Bununla hrraber, İsviçre'de, bu nevi müesseseler, ameli İmkânsızlıklar dolayıslyie, henüz meydana getirilmiş değildir ". 105> Bu konunun akıl.- luclulttra nıuttullik hükümlerinin gun-l bh h«hni için. Vldnl et Mafnot. s t No ITS - bu deki nol* htkınil IflSı P. ı.n.t»f. Sft nol *: mü>ihhn yeni Nvlcrr Otn Konununun

32 OM CEZAİ MESULİYETİ TAMAMEN KALDİ KAN AKLİ -MALÛLÜ ET Memleketimize gelince : bizde, akıl hastası suçlular, alelade akıl hastalarının bulunduğu Bakırköy Emrazı Akliye Müessesesine gönderilmekle beraber, orada, diğer hastalardan tecrit edilerek, müşterek bir Mahçc İçinde ve etrafı 7-8 metre irtifaında duvarla muhat bir dam altındı*,ki servisten müteşekkil olan ve doğrudan doğruya Savcılığa bağlı bulunan «Adli Pavyon» a konulmaktadır i pavyonun 35 yataklı olan birinci kısmında *Toxicomane* iar; 160 yataklı olan İkinci kısmında da hastalığın nevi ve şiddeti gözönünde bulundurulmaksızın- - diğer iu hastası suçlular bulunmaktadır. İşaret edelim ki, suç işlemiş akıl hastalarının, faraza, Fransa'du yapıldığı gibi, alelade akıl hastalarının bulunduğu müesseselere gönderilmelerinin pek yerinde olmadığı, bu İtibarla t suç işlemiş akıl hastaları için başkaca bir ihtimam gösterilmesi zarureti karşısında, bunlar için mahsus müesseseler vücude getirilmesi, bunun mümkün olmadığı ahvalde, >ılelâde akıl hastaları müesseselerinde veya ıslâh merkezlerinde mahsus kısımlar ve şubeler İhdas olunması suretile maksadın temini yoluna gidilmesi lâzım geldiği kanaatindeyiz. Akıl hastası suçlularla alelade akıl hastalarını bir arada bulundurmanın psikolojik bir mahzuru da vardır: t» da, suçlu olan ve olmayan hastaları bir arada barındıran müesseselere, hastalarını koymak isteyen kimselerin itibarsızlık göstermeleri ve bunlar bakımından kötü hislerle tecehhüz etmeleridir, III Kanunumuza ı;ö< akıl _ ı. Mtçlulam uygulanacak tedbirler : Türk Ceza Kanununun -16 ncı maddesine göre, mahkemece, mesuliyetsizliğine karar verilen akıl hastasının serbest bırakılmasının tehlikeli nlduğu takdir edilirse, mahkeme, suçlu hakkında kanuni muamele yapılıncaya kadar, muhafaza altında bulundurmak üzere, ait olduğu makama teslim edilmesini emreder. 46 ncı maddede zikredilen hu makam. Mer'iye* Kanununun 13 üncü maddesine göre zabıtadır. Bahse mevzu 13 üncü maddeye göre, ceza mahkemesinden verilen bu volda bir karar üzerine, bu mahkeme nezdindeki savcı, bulunduğu mahal Hukuk Mahkemesi reisine müracaatla akıl hastası suçlunun tımarhaneye nhıl hnitnloiı hakkındaki hükümlerim- N huıuilli' huninr ıı - İlik tedbirler mevzuundaki l7nhlonnh Imkımr,

33 nakline karar vermesini talep ve reis de bu yolda karar verir.»hukuk reisi, mecnunun bihâhara tahakkuk edecek fenni lüzumuna mebni serbesıisini iadeye veya daimî surette tımarhanede... kalmasına karar vereceği gibi. talep olunduğu ve müesseseslnce mahzur gösterilmediği takdirde iaşe ve muhafazasını taahhüt edecek olan ailesi nezdine teslimine dahi karar verebilir. Taahhüdü mukfezasında kusur ve ihmalinden dolayı, mecnunun bir fiili memnu işlemesine mahal veren kimse hakkında, Ceza Kanununun 60 inci maddesi hükmü tatbik olunur. Bu maddede yazdı muamele, ceza mahkemesi karan üzerine mecnunun muvakkaten zabıtaya 'eslim olunmasından itibaren, nihayet üç gün zarfında ikmal edilir. Bu hükümlerden anlaşıldığına göre, mesuliyetsizliğine karar verilen akıl hastası suçlunun, tımarhaneye konulması hususi önlemeden mütevellit bir emniyet tedbirinden başka bir şey olmayıp, alınmasına saik sebeplerin ortadan kal km a sile, daima istirdadı mümkün ve kabildir. Buna işaretle iktifa edip 46 ve 13 üncü maddeler bakımından bazı noktalar üzerinde durmak muvafık olur. 1} 46ncı maddedeki mahkeme* tâbirilc hangi mahkemenin kastedildiği ve. hususile, hazırlık ve ilk tahkikat safhalarında ne suretle muamele olunacağı mahalli hâkim teemmüldür. Mehaz kanunun mukabil 46ncı maddesinde mahkeme yerine denildiği için, bu kanun bakımından mesele yoktur : İlk tahkikatta, sorgu hâkimi sanığın suçu işlediği zaman şuurunu veya harekâtının serbestini selbedecek surette akıl hastalığına müptelâ olduğunu ve, serbesı bırakılmasında tehlike bulunduğunu anlamayacak olursa, icabeden müesseseye kapatılması için karar ittihaz edecek, maznunu idari mercilere teslim eyleyecektir 1. Halbuki, kanunumuz bu hususta mehazdan ayrılarak, sarahaten «mahkeme' tâbirini kullanmış olduğundan, bizde sorgu hâkimine böyle bir selâhiyet tanımağa imkân yoktur. Böyle olunca, meseleyi tafsile tâbi tutmak ve muhtelif tahkikat safhalarını ayrı ayrı gözden geçirmek lâzımdır : önce basiti elden çıkaralım : son tahkikatta mesele yoktur; ise bakan mahkeme.sanığın suçu işlediği zaman 46 ncı maddede ifade edilen şekilde akıl hastası olduğunu görürse, beraat hükmü ile birlikte, kendisinin müesseseye kapatılması için selâhiyet t ar mercie tevdiini de emredecektiı Su halde bu, vaziyelte, emir. esas dâvaya bakan mahkeme tarafından ita olunacaktır. 1G7ı Matizini, f K. e.. Su.

34 Fakat İlk tahkikat safhasında ne yapılacaktır? Tatbikatta sanığın, işin esasına bakacak mahkemeye sevkedilmesi ve oraca emir verilmesi lâzım geldiğinin dolayısiyle iltizam edildiği Yargıtayın bir kararından 11^ anlaşılmakta ise de, biz aynı şekilde düşünmemekteyiz : üstadımız Tahir Taner'in ötedenberi belirttikleri gibi normal selâhiyetli mahkeme herhalde Asliye Mahkemesidir; çünkü, kanun, diğer esas mahkemelerinin vazifelerini tesbit ettiği halde, asliye mahkemesinin vazifesini tebarüz ettirmemiş, sadece diğer mahkemelerin vazifesi dahiline girmeyen ceza dâvalarının Asliye mahkemesinde niyet olunacağını beyan eylemiştir. İmdi, Türk Ceza Kanunun 53 üncü maddesinde olduğu gibi yalnız mahkeme reisi* tâbirinin kullanılıp da, bunun hangi mahkemenin reisi olduğu ayrıca bildirilmeyen yerlerde, sözü geçen tâbir, asliye mahkemesi reis veya hâkimine mahmul olmak iktiza eder; o halde 46ncı maddede sözü geçen mahkeme de asliye mahkemesi olmak lâzım gelir. Esasen ilk tahkikatta sanığın suru işlediği zaman akıl hastası olduğunu tesbit eyleyen sorgu hâkimi, men'i muhakeme kararı verecek ve hu karar da asliye reis veya hâkiminin lasdîkile tekemmül edecektir ic. M. U. K., m. 121 f. 2). Binaenaleyh, asliye reis veya hâkimi men'imuhakeme kararını tasdik ederken asliye mahkemesi sıfatile de, sanığın müesseseye konulması için muktazi muamele yapılmak üzere, selâhiyettar mercie teslimini emredecektir. Yine, sayın hocamın belirttikleri gibi, hazırlık tahkikatında da bu suretle amel olunmak iktiza eder. Şu hale göre, savcı ademi takip kararım verdikten sonra asliye mahkemesine müracaat etmeli, bu mahkeme dt sanığın serbest bırakılmasını tehlikeli bulduğu ahvalde gereken muamelenin İfası için yefctkili idarî mercie teslimini emretmolidir'* 1 '. İlâve edelim ki, gerek hazırlık gerekse ilk tahkikat safhalarında İşın mahkemeye şevki maznun hakkında yapılacak muamelenin ifasını lüzumsuz yere uzatmaktan haşka bir netice de veremez. Bu itibarla, mehazda olduğu gibi kanunumuzda da ^mahkeme? yerine hâkim denmesinin ve hu suretle sorgu hâkimine sözü geçen kararı vermek selâhiyetinin tanınmasının muvafık olacağı düşüncesindeyiz. 2) Ceza Kanununun mer'iyet mevkiine v anına dair olan kanunun 13 üncü maddesine göre, hukuk mahkemesince, akıl hastasının, * talep olunduğu ve müessesesine e mahzur gösterilmediği takdirde iaşe ve muha- 168) Tahir Taner, *. R. V.. *ı. 375; Yargıtay Birinci Celu Dairesinin 14,XMGli> lurin Vi» 3661/3011 ıııyilı kararı: Cemal in B.K.C., at, flfa 169> Tahir Toner. *. a, v.. *f. ats VP bu ifthlfe «Itmılnkl 1 No. lu nnt.

35 (azasını taahhüt edecek olan ailesi nczdtne teslimine karar verilip de delinin kendisine tevdi olunduğu kimse taahhüdü muktezasında kusur ve ihmalinden dolayı mecnunun bir fiili memnu işlemesine mahal verirse, hakkında «Ceza Kanununun 60 ıncı maddesi hükmü tathik olunur i 1 " mük). 4 - İRSEN İNTİKAL EDEN AKIL HASTALlKLARİLE MÜCADELE 38 Cezalar ve kriminoloji mütehassısları, ötedenberi, suç sebep ve salklerini «ferdi' ve «sosyal- olmak üzere iki guruba tefrik suretilp mütalaa etmektedirler; sosyal sebepler içinde, dış muhitten gelen pek mütenevvi saiklerin yer almasına mukabil, ferdi sebepler, ifadesini, hassaten irsiyette bulmakta, ve suçluların sosyal sebeplerden gayrı, ana habatarile büyük anne ve babalarından tevarüs ettikleri çeşitli anomalilerin kurbanı oldukları da söylenmektedir; hususile çocuk suçluluğu meselesile mahusus bir şekilde meşgul olan psişiatri âlimlerile. muhetlif Avrupa memleketlerinde çocuk suçluluğu hakkında yapılan istatistiklerin suçlu çocukların % 79, bazen % 80. hattâ *, 87 sinin kâh vilâdl kâh 1GP mük) Akıl hantalını mevzuunda. l>*ıı Kanununun İkim i kitabının Iklnrı mbının S inci fajbndaki hükümleri dr hatırlamak laıım geldliklnt- lıane-t ertelim 'Delillerin muhafazasında mm I kabahatleri- ariıtıı la*»yan bu rafla adrr muhafanul allında bulunan de - bırakmak yahut muhafızı nkluftu deliler kurtulup kaçlıkları zaman derhal alt nlduftu daireye malûmıt vermeyen kim». 2S liraya kadar hafif para cezama mahkûm edilir (m. 360), Yargılayın bir karanm* cöre. muhafazaları altında bulunnn bir delinin karmasına ihmallrrlle sebebiyet verenlrr, zabıta memurlun oldukları r.,ı, 56i) mrı maddedeki kabahat deftiı lazlteyl İhmal nucu tetckkul eder ve İdari mercilerce lüzumu muhakeme kararı verumekılzln Evdi hakkında taklb.it İcra olunamaz. (Yargıtay İkimi Ceza Daiminin,\tV.194n tarih ve 2017/28S3»ayılı karon : Cemal KoıeoAlu,». ft. e af, 63ı Fail bir tımarhane muddrü veya tababet menlrıl* mennuplanndan MM! ı«kdlrde S«t> ınu maddede yazılı ce*aya mrılek tat»analın taull İcran ceznjı dahi ita ve edilir im. SSSi Kundan ha»k«alt olduftu 'daireye derhal malumat vermekalzln «i 1cabedeı> mezuniyeti almakaıiın akıl honlalıftına muptelft oltfuftunu blldlftl bir klmıeyl muhn faza irin kabul* eden veya böyle bir klmıeyı kendi babına bırakan taht» da cezalan dirilir. Keza fail hlr tımarhane müdürü veya tababet me*lefti mensuplarından hin «Idufttı takdirde meslek ve Kan*t m lailtl İ M cezai» da İlâve olunur im. SSt. M3> Bak. nüt Hac. «

36 CV,ZM MEST W YET) TAMAMEN KALDİl AN AKLİ MALULİYET irsiyetin kurbanı olarak aklen ve ruhen anormal oldukları 17 " teyit eyledikleri İfade olunmaktadır,. Daha önceleri de, bilhassa pozitivlst mekteplerce, ana baba veyj -- 11* mevcut ruhi veya bedenî gayrı tabiilik ve ve arızaların ileri nesillerde suç işlemeğe sebebiyet verdiği, suçluların, dedelerinin ve daha eski cedlerinin akıl hastası, sar'alı oldukları ileri sürülerek, suç, mühim bir kısmı itlbarile veraset yolu ile geçen hastalığın ieri nesillerde tezahürü olarak İfade olunmuş, bu iddiayı isbat ve teyit sadedinde mütenevvi misaller verilmiştir. Lombroso, üzerinde tetkikler yaptığı 104 suçludan Tünde irsen intikal eden çeşitli akıl hastalıkları olduğunu tesbit ettiğini 171, aynı şekilde araştırmalar yapmış bulunan Rentada 232 suçludan 17 sinin babasının isterik, 16 sının babasının sar'alı, 20 sinin babasının tneuropathea, 35 inin babasının deli. 10 unun babasının umumî felce müptelâ, olduğunu iddia eylemiştir 1 ' 8. Diğer taraftan, irsiyetle alâkası olmayan vilâdi akıl hastalıklannda olduğu gibi, irsen intikal eden akli maluliyet ile suçluluk arasında yakın bir münasebetin mevcudiyetine işaret edildikten sonra, akıl hastalan adedinin de, pek çok memleketlerde hergün biraz daha tezayüd eylediği beyan olunmakta, Fransa'da, akıl hastalarının, 1909 dan 1929 a kadar yanı 20 sene içinde den a, Norveç'te 2679 dan 6546 ya, Birleşik Amerika'da den e fırladığı söylenmekte, bu tezayüd karsrsında yarının cemiyetinin ne olacağı hususunda endişeler izhar edilmektedir 1 ' 3. Arzedegeld iğimiz bu telâkkiler karşısında denebilir ki, hiç bir alâkam olmadığı halde, çok kere vilâdî vasıfların irsi vasıflarla karıştırılmış olması, suç işlemek mevzuunda olduğu gibi, akıl hastaları adedinin tezayüdünde de veraset unsuruna affolunan ehemmiyetin sahasını hayli genişletmiş bulunmaktadır; binaenaleyh verasetin suçluluk üzerindeki tesirleri gibi, akıl hastalarının adedini fazlalaştırdıgını tetkike matuf nazarî veya istatistikl malûmat karşısında çok ihtiyatlı olmak ve herhalde irsiyetin rolünü tahdit etmek lâzım gelir. Ancak, bu ifademiz, irsiyetin, çeşitli bakımlardan icra edebileceği tesirlerin mevcudiyetini red ve cerhi tazammun etmez; şüphesiz, çeşitli şekilleri içinde sar'a veya delilik gibi bir takım irsi bozukluklarla malûl ve bu itibarla suç işlemej?'- 17tn Frftnçolac Llévnl», Ln <) llnqm-m:<' JuvcnJlı-, turr ul prnfl1ıı?*lı\ Pnıı* Wtí: Jı-nn Frrtı\ <tı*jlllk p vcvlrcn M. V. Eralp, tıt. IB46; Sİ Lombroso, Lt» *-r\mv, fanine* <-t Remitir*. Parlu. uf ı Lombrw», ı. K. É*»r. ı>

37 çok müsait bir zeminde bulunan kimseler vardır; iste bunlar bakımından, arzettiği güçlüklere rağmen, irsiyet unsuru ile mücadele ve kötü neticelerini bertaraf zımmında iki esasa irca suretjle mütalâası mümkün hazı tedbirler düşünlümüştür, I Kısırlaştırmn : İrsen İntikal eden akıl hastalıklar ile mücadele zımnında, verasetin esirlerini azaltmak suretile, müstakbele m uz af olarak, ırkı ıslâh 9e gelecek nesilleri vikayeye matuf tedbirlerin başında kısırlaştırma gelir. Kısırlaştırma, bir kimsenin zürriyetsîz kılınmasıiı istihdaf eden bir ameliyedir. Bu gayeye gerek Castration* veya c Emasculation gerek vasectomies gerekse i salpingectomies ile varılmaktadır^' Kanunlarında yer vermek suretile, bazı Devletler bu tedbirlerin tatbikatına dahi geçmiş bulunmaktadırlar, önce 9.Mart.l887 tarihli bir kanunla Amerika Birleşik Devletlerinden Indiana kısırlaştırmanın kimlere ve hangi şartlar dahilinde tatbik olunabileceğini tesbit etmiş, daha sonra, bu mevzuda, yine Birleşik Amerika Devletlerinden bir çoklarj. 174) ıcultdcllun» vrya rmasrulûlioiı* İmdim ı'lmoftl. yani hu>> Herin ı ıkunlmumı cvaacrinmın-. meniyi nakleden kanalların. S ıimnu^l'ımie* de ruhini tüplerinin keıllmeftlm- nru-luf ameliyelerdir. Mevzuun kadın veya erkek olusuna numaran,vıuvclomic*.salprn er n mir» lureulc yapılan ı r n! m,* usulundv, ameliyeye msru/ bulundurulun tahtın Tenaılll hücrelerinin parlüneı hurivlerb- münnaelıenı- bulunma KI imkanının *>rtjn1iirı kaldınlmafrile İktifa >ılunmaktaüır TenflJUİ r UÜdelı r 1 in. ı.! un ül mnk*l r kimi l.ı-l LI n,. umell> eninin, insanın mutl.ı ve ruhi bakımdan, mhhutın;. hlr bir cunu halel M V P r i p mukabil, -CanIruUnn veya «emaaculaliana surellle yapılan kııırlu lırm«ı amellyctl. yalnız <. -uk >apm«h kabiliyetini kaldırmakla kalmıyarak. buna maruf bulundurulun - ıh 11 maddi ve ruhl ahvalini dı lam«mllf» deil»urmrki»-djr Dİ 1 taraftan, teamül guddelerim *ii'kunulmakaıxın > apıjan kıaırinılırmu amhiytiinln, «inal munmebri tr bulunma*^ im bir halel Ira» elmemeıılne mukabil. 'Cmlration* vry* ^maıruiautm» uretlk >apılun kmrla»ljrmh, timi munnıehellı- nulunabklme. imkanım tıuibiltün nrtadaf kaldırmaktadır: bu İtibarladır kı birimi MtttfM daha tlyadı- müstakbel ne* İl lr*ı iinutalıkhırırrın kurunmain mam i ıfu lmpp ' " ulamk. mulihum ı-dılm^kıikinr-ı.mih İiM mr ine ırso leeavüı. 1* ı»f suçları Hiytt haline MI IM m kimneiere hem bh rem. basan İi bir "KUM ' îedbın»larak tatbiki tavsiye»1un maktadır: Rıtnl Talkın, KısırUshrm" Ailniei IVraisI KOT.»»yi M. Julea C*rl<-ı. -.«.e., «f. 21ft

38 653 rc2al MKSULIVtTl TAMAMEN KALDıRAN AKLI MALULIYET îndianayı lakip ettikleri gibi 11-. Columbia, Meksika'nın Vera Cruz lievleti, 1929 tarihti kanunu ile Danimarka, 1928 tarihli bir kanunla İsviçre'nin Vaud kantonu, 1933 tarihli kanunu ile de Almanya aynı yola girmişlerdir; aneak bu memleketlerin kanunlarının tatbik suretlerinde hayli tenevvü ve değişiklikler vardır T ' ; mesela Danimarka kanunu kısır laşurmayı İhtiyarî olarak kabul etmiş bulunmaktadır'^; buna mukabil, irsen malûl nesillerin türemesini men hakkındaki 1933 tarihli Alman kanunu birinci maddesinde ^ırsi hastalıklardan birisi ile malûl olan bir kimsenin, füruuna da irsi zararlar verecek clsmani veya manevi ağıı izdiraplar çektireceği tababet İlminin tecrübelerile kat'i surette sahil bulunursa, cerrahi bir müdahale İle bu kimsenin zürriyetsiz kılınacağını emretmek suretile kısırlaştırmayı mecburî kılmıştır 17 ". 173) İndlana'dan başka, Amerika Birleşik Devletle rinden ConneeUeul. Cuntamla, Washington, 1911 de New York. Iowa. Nevada; 1913 < Kanaati, Michigan Dakota, Wisconsin; liilt de Nebraska, New HumpluT, Orcgun, Dukut; 1919 da A la W ma, Carolin; 1923 de Delaware, Noniann; 1924 de Vtrglnle; 1925 de Iduko, Mnlm Minnesota. Ulah; 1928 de MIsMslpİ; 1029 ra Arizona; 1931 de Oklahoma: Wermom > - lı teı,] kısırlaştırmayı kabul etmişlerdir, bu 27 Devletten New York. Nevnd;. u'ibl bazılun, bilahare kısırlaştırmağa mtllealllk kanunları Usa eylemişlerdir. 176) Mukayeseli Hukukta kısırlaştırmağa müteallik kanunlar hakkım),> «'traflı maliımal almak İvin Verveark, Lai loll rie sterilisation eutrenlque. Revue ft l>rnk Pinal et de Crimtnologie sr. Ttil ve mill Danimarka kanununa göre, kisirjuatirmji ameliyesinin lulblkt lein 21 >a<ın Ikmul cdllml«olmasi, ayrıca alakull,iahsin lalebl Ikllru eder. 17K> Alman kanunu, irsen İntikal eden hastalıkları hirer birer saymak KJVtw tesblt de etmiştir; Fıtrt helahul. şizofreni (atehi muaccel> /lrklilarerr> leinnell manya* inhitatı. İrsi n&r'n, irsi raks illeti, irsi korluk, irsi saftırlık. vahitti ve irsi bedeni imzalar, lllyadl vahim alkolizm, irsun Inllknl ı-den hastalıklardır. Kmırlaılırma ameliyesinin terası için daha <«tıbbi bir lelklk yapılmasını amir bulunan Alman Kanununun metinde mteü ecen maddesi. -Uluha da tadıt «dllerek tıbbi tetkikteki meeburlyet orladnn kuldinlmi-i ve bu husufla karar alm.ı keyfiyeti İdari mere ilerin takdirine Tura kılmıştır. Bunu mukabil, isviçre'nin Vau-i Mantonu tararından kobut edilmiş olan I92H tarihli kanun, sulslimallerl bertoj zımnında cok dahu teminatlı ve ihlivaikjn esaslar \njretm1sllr: sü*u iiecen kanuna ÜOTV bir kimseye kj»ıma*lırmu ameliyesinin tatbik edilebilmesi İrin. bu kimsenin TıtllUn tıbbi İhtimam ve tedbirlere raftmen gayrı kabili Mfa bir akıl hastalığına veya,ık11 zâta mtlptcld olması, bu hastalıaın İrsen intikal edchlleıvk hail alıklardan bulunman, ameliyeye, layln edeceftl İki hekimin tetkik ve mülnlftası (İrerine Surasınro müıadr "ulun ma sı Iklla eder Jules Carle«, s, (T e,, ir 2!fl. ftıhbai

39 Arzetmekie olduğu ehemmiyet dol ay isiyle kısırlaştırma Beynelmilel Kongrelere de aksetmiştir; bu cümleden olmak üzere, mesele 1935 Berlin Ceza Kongresinde çok hararet li münakaşalara mevzu teşkil eylemiş ve bazı kayıtlar altında olmak san ile bu ameliyenin tatbiki tavsiye olunabileceği ekseriyetle kabul edilmiştir 11 *. II Evlenme memnulvetl : Kısırlaştırma ve hadım etme gibi tedbirleri Kabul eımemiş olan memleketlerden pek çokları da, irsi hastalıkların sirayetine engel olmak ve müstakbel nesli korumak mevzuunda, bazı hastalıkların mevcudiyeti halinde, sadece evlenme memnuiyeti vazetmekle ikiifa eylemişlerdir 1 Gerçekten bu memleketlerde, evlenecek kimseler - her memleket kanunlarında tayin olunmuş- hastalıklardan birine nusap olmadıklarını mübeyyin bir tabip raporu ibraz etmedikçe, selâhiyettar memur akdi icra etmez; Amerika Birleşik Devletlerinin pek çokları, İsveç. Norveç;. Çekoslovakya... gibi Devletler bu yolda yürümektedir tm. 171lı Tuhtr Taner, v inlim i lubı. sı. M alımdaki 2 Nu. Iı nul. Kısırlaştırma ve unun mütenevvi ivklllerib-. İni «eklilerden bin olun badın* r ime mevzuunda. Alman di ı- / AMhuı lîutt, ttnlyan delegesi Slllvto-Lnnttl- 1 IngllİK delegesi Nonvuod, Fîunsitf dıderesl C ı±;rh l'iiiıl-boneour tararından HM" Berlin Üevnelmllel Cer.ı» ı -inr verilen rapurlnr. ürerindi- munakata yapılan nnktalarla, Knngrealn almı* njdujtu klltlftt hakkında mufa*aa m&tûmat ivin bu - nh r bulunmu* ulan General Itıfal Taskın'ın Adalet Dergisindeki so/ü arçt-n OOfc dikkate defter makalesine ve kongrv zabıtlarına bakını* : Arles du Onnan-ft!! Cilt 1. d. X» ve müt- İflOl İşaret edelim kk kısırlaştırma ve nudım etnv uılbırhılnı kabul <--Un>* dan memleketler mevzuatında, bu tedbirlerle muu*r«rık olarak veya daha ffm ıvlenmı- memnulyemne de yer verilmiştir: meseli» Almanya'dj. mel imli- aü-eu geven larlhll Iraen malul netlilerin türemesini men hakkındaki kanundan iki sem -M de, -evlilikte saflık kanunu» ıstnr ulunarak, nişanlılardım birinin, tllftvıknuı veya njruftunun sıhhatini ehemmiyetli sureti*- haleldar edebuı-rek ve slrnyei rtılikesl mevıui bir hasisti ûn müptela olması veyuhul «la. irsen malûl nesillerin türemesini men hakkındaki kanun dalnninav ninnnlılardan birinde irat bir maraz mâmmm halinde, evlenmek menedltmisllı - 193ft de neşredilmiş alan yeni evlilik kanunu bu memnulyell ISlı teyit eylemiştir Atıdrvn» B, Sehwarlx, s. r e.,»i. m İril İlletlerin sirayetine mani olmak ve ^elreek ne*u korumak mevzuunu. tnı yolda ytlrilmektr ıdnn memleketlerde, haklarındı evlenme memnulyell va7ntut»an kimselerin, ı»vlenm» hnrlei elnsl muknrenetle bulunmalarına mani nlunamıyarnûı

40 ı'kzai MESULİYETİ TAMAMEN KALDIRAN AKLÎ MALt'Ll YET 39 Türkiye'de ailenin sıhhatini temin ve malûl nesillerin üremesini önlemek sadedinde sadece evlenme memnuiyeti vazetmekle iktifa i Devletler meyanında yer alır; hu mevzuda kısırlaştırmayı kabul i tmemiş olan memleketimizde» sözü geçen fiilin icrasının tecrim dahi edilmiş olduğunu beyan edelim: gerçekten Türk Ceza Kanununun 71 inci maddesine göre, «rıza ve muvafakatile bir erkek veya kadın üzerinde bazı fiiller yaparak onların çocuk yapmak kabiliyetini yokeden ve bu suretle rıza göstererek kendi üzerinde böyle bir iiil ve hareketi yaptıran kimse* cezalandırıldığı gibi, *çocuk yapmağa mâni fiil ve hareketlerin işlenmesini teşvik eden veya bu fiil ve hareketlerin işlenmesi için propaganda yapan kimse" de tecziye olunmuştur. İrkın tümlüğü ve sağlığı hakımından vazedilmiş olmakla beraber, bizde, bu hüküm muvacehesinde ırsî bir hastalığa müptelâ olan kimse, bunu çocuklarına sirayet ettirmeme mevzuunda, zürriyetsiz kılınmağa rıza gösterip kısırlaştırmanın türlü şekillerinden biri ile çocuk yapmak kabiliyetini yok ettirirse, hem kendisi, hem de fiili icra eden cezalandırılacaktır. Ailenin sıhhatini korumak ve malûl nesillerin üremesine mâni -imak için evlenme memnuiyeti koyan memleketimiz mevzuatına gelince: Medeni Kanununun 89 uncu maddesinin 2 ncî bendine göre «akıl hastalıklarından birine müptelâ olan kimse asla evlenemezr; 24.IV.1930 tarih ve 1593 sayılı Umumî Hıfzıssıhha Kanunu ve 21. IX tarihli evlenmeden evvel yapılacak tablb muayenesi hakkındaki Nizamname. Medeni Kanunu, bu mevzuda, itmam etmektedir. Sözü geçen Umumî Hıfzıssıhha Kanununun 122 nci maddesine göre evlenecek olan kimseler, önce kendilerini resmî bir labibe muayene ettirmek mecburiyetindedirler: aynı kanunun 123 üncü maddesine göre, akli hastalıklara, frengi ve sairey> müptelâ olanlar sirayet tehlikesinin kalmadığı hakkında tabip raporu ihraz etmedikçe evlenemezler. Ehemmiyetle kaydedelim ki, evlenecek kimselerin resmî bir tabibe muayenesini vazeden hükümler, bizde, tatbikatta işin ciddiycthe kabili telif olamayacak şekil ve surette kanuni br formalitenin icrasından sayılmakta, Hükümet tabiplerine havale edilmiş olan bu keyfiyet çok kere, evlenecek olanların sözü geçen tabipler huzurunda, mücerrel isbatı vücut etmelerinden ibaret addolunmaktadır. mahzuru hatim Eelrblllme de. aynı mahzur. kısırla Alırına tedbirlerini kabul cimin olan memlekeher bakımından da varildir; çünkü ınl haılnlıklarla malûl klmıelerlrı kendileri IMUII ve hnklnrındn ameliye lera ntunünraya kadar flnül mukorenel tı- tmlunabllmelrrlnr manl *»1mnk imkanın? deneeck dereecde Rüetür.

41 Cezai mesuliyeti tamamen veya kısmen ref -den aklî maluliyet' müteallik tetkiklerimizden bir netice çıkarmak lâzım gelirse, denebilir ki. kanunumuzun, Cezai mesuliyet mevzuunda takip eylediği sistem, klâsik nazariye bakımından doğru ve yerinde telâkki edilirce de, içtimaî men fa at i hakki İp vikaye eyleyecek mahiyette değildir. Fikrimizce, akıl hastalığına musap kimseler mevzuunda, adalet hissini inckmiyecek bir surette ve cemiyeti müdafaa etmek - idile. Türk Ceza Kanununa iki müessesenin ithali i ca bey İçmektedir. Bunlardan biri hususile 47 nci maddenin şümulü dairesine giren mahdut mesuliyet* li kirmser hakkında emniyet tedbirlerinin kabul ve tatbikidir; filhakika, bu kategoride yer alan kimseler normal zannedildikleri, ve. hasta oldukları bilinmediği için sosyete bakımından, tam akıl hastafrına nisbetle, çok daha büyük bir tehlike arzetmektedırler; binaenaleyh, bu sonuncular hakkında muhaffef bir ceza uygulamak yanlı* ve yersiz olduğu gibi, esasta hasta olduklarından, bunların, tedavileri de ikliza eylemektedir; bu tedaviyi ise, hasseten zecri ve tenkili bir rejimin ı ari olduğu ceza evince yapabilmek mümkün değildir. Bu sebepler dolayısiîc. kısmî akıl hastalığına müptelâ olanlar hakkında - isviçre Ceza Kanununun da aksim- olarak - ceza tertip ve tayinim- mahal almadığı ve doğrudan doğruya emniyet tedbirlerinin tatbiki gerektiği düşüncesindeyiz. Cezaî mevzuatımızca, kabulünü İltizam eylediğimiz ikinci yenilik suç işlemiş akıl hastaları hakkında, uygulanarak emniyeı tedbirlerinin suçlu akıl hastalarına mahusus müesseselerde iniaz ve İcrasından İbarettir; bu müesseseler, tam ve yan akıl hastalarına ^-f- l..-.ı- şekilde ayrı nlmalı, her birinde mahsus bir rejim takip ve tatbik edilmelidir Suçlu kıl hastalarının, böyle olmayan akıl hastalarile bir araya konulma.sı uhtehf bakımlardan mahzurludur: ailesi içinde akıl hastası hulunan kimselerin, hastalarını bu müesseselere yatırmaktan çekinmeleri psikolojik mahzurundan başka, mesele, bilhassa suçlu akıl hastalanndakt ve hususile kısmî akıl hastalanndaki kötü temayüllerin diğer ha> lalara da sirayeti, bu sonuncuların da. müesseseden, cemiyet için tehlike arz edebilecek birer şahıs olarak ayrılmaları mevzuunda ehemmiyel ktisap etmektedir Bu vaziyete göre, bahse mevzu suçluların, bir taraftan akliyeciler marifetile tedavi olunması, diğer taraftan, haklarında, fıtrî, hususik kısbî kötü lemayüllerini İzaleye matuf tedbirlere başvurulması, akli

42 CEZAİ MESULİYETİ TAMAMEN KALDI KAN AKLI MALÜLlYtT burumlarından! teşevvüşlerin İzalesine olduğu kadar, kendilerinde, ihtilas sahibi kimseler tarafından, iyi hislerin uyanma&ma gayret edilmesi, hastanın, cemiyet için hiç bir tehlike arzetmiyeceğine kanaat getirilmedikçe de, müessesede alıkonulması lâzım çimektedir. Bu düşünce tarzımızdan anlaşılacağı veçhile - cezalar bakımından tasvip etmemekte olduğumun «müddetsiz hüküm sistemi r n\ tam veya kısmî akıl hastası suçlulara uygulanacak emniyet tedbirleri mevzuunda hem de mutlak olarak iltizam eylemekteyiz. N'ad Şenim) B İ B L İ Y O G R A F Y A A. H. Schwan, Alle Hukuku. CIU 1. lureüme eilen : HUlenl Davran, Utanbll), UM2. A. Hamrm. DelrrmlnlKme el res no nun bitlik, Purin IHBK. A. Ldvy, LJI JliTlllBülion et İn : ı des dem - - nu uolnt de vuır u^nlque et ı ul Inj. (Itevue de droit p#nnl el de rrjmlnologb ı. A. Samlm Gfkuptt& Medeni Hukuk. Cilt Tl, Kımm ılı Istanbul r I A. Sjtm'm rütnenmıy. Medeni Hukuk, Cilt 1 ıllukuk hnkkmdn umumi m4kltttat - rvt*lanc\r - f*ahiin hukuku). İstanbul, lftfj;. All>ı- Kırn TamıL Ruh hnalnlıklarind.-ın İleri «i'ien lüriimlrr u/erlnde bir btlitf intlk, istanbul M Bahn Kantar, Cm Muhakemeleri Usultl. Iklnel k 1 ın; Muhakeme IbuılU, ihtnnbul 19A& Baba Kani4ir, Q»a MuhjıkemHeri UKUIÜ. fllnnel kltan. İkim I bum. Umumi llükümlı-r. Iılanbul 19Ş1 Bahn Kanlar, < " Hukuku Kikmı* «dun rıumıılao Bernard Hurt. Dı-llllfcln pılkotojbtl. tercüme eden: l- IM, Jüdin,:, ı ]. Cuurtney -ı iııkenn>. EimulMe du droit rrlminel anglnl*. Trndult ppf Adlim f'aullan, Parin mi. Dnllemaßm', Pnthnlijßte ile İn volmw, bı vdunlı- ılım" *e* rupimrlii nver İn rvinonünblllt^ ı-,-.,ı.. p >TIR. Del (îiudlee Punquale. Dlrllbı ı«. ItJilyiın Ce*n Hukuku tuiftlku).mimi, çnı i. T. Ciarçon. Lv dlıdl ptntl, ıtrisinin; evıdutmn. elut nrluel, Paris Birimi»Kinci, üçümü kırımları mllnlcreken tercüme edenler; 5ulh n- MM -. ' u 1 Şen*»> Iıtftnlıul. H. F. M., ptttf 3, -I 11*44; Sayı 1. 3, 3 ve 4. İM)! 4 Unetl w S inel kmrnbm tercüme eden: Nml Şeniuy ıtnlnnbul Tl. F. M> Sayı 9, 3. l!hfi s. S, JiHTJ.

43 T, Aile Hukuku, tercilme «-den : Tahlr Çftfta. Iılanhul 19*3 Esat Araebük. Medeni Hukuk, İstanbul 193* Fahredriın Kerim Gukay. Ruh haftalıkları ıpviehlatrlel fi Inri otun. istanbul 10%) Fnruk Eıt-m, Adalet psikolojisi bakımınrinn heyeeanlar ve Ihtlrnulnr fanknr» Hukuk K. Bl M. IM.,.-, 1045, OH II, «ayı 4). Faruk KUTJ. Akıl maluliyeti (Adaiı-ı Dergin. UHfc. Haya 13ı, Ferrlnl. Dlrlthı penaıv romano. '.:<<.. n ısa Françnisc Llevols. La dcürkiunnre juvtnüe, eure vi prophyla\k-. Paris 1446 iıarmud. Trnlte M.. rniı»-- el pratlnuı> Mu droiı ptfn»l francals, etli 1, a ilnrtl Uta, ı\uls f'ım Lmıdon. ı - tfrandh pro Paris 19H9. GraaieL Demin fou* el demi resptmıuıbu-s, V nei ubı. Paro iw*, tirasset. La respun sabi İlle den rrlmlne]», Pann Dnnıudleu de Vnhres. TralK* de rriminel vi dr ieeinijıiı.ın Ml.- ntpdrfe-, 3 üncü tabı. Parla H. Dflnnedleu de VabreK, TrallO U-menlnire de dndl «rlmlrıh el de L^clıluta.n perinle eompnrtse, 'J nel tabı, Paris 1943 IUfit Veldei. Medeni Hukuk dereleri Sj*h*m Hukuku. Rirlml kınım: Hakiki ^.ıbiftlar. İstanbul Jean Frete, Delilik, türküye çeviren: H. Vehbi Krala. Isiur.bul 19;. JuLen CarleH. Pnddirnes d"h< r Parth İB45. Kenan Sennl. Kriminulitı.* ve psikn/lur. İstanbul serlrlyaiı. Sn. t Oeak 194* l/ımhnıvn, Le ı-rjme. enuses el remodes, PJINS l?kt7 ı ı uı- Prm.l, U erimr et la peıne. Mnjm>. Ütflâ Kanunu serhl. A dit İP 1 Bakanlığı tı*rrumesl. Cilt I. İstanbul!'*;" Maudtley. Lz rrtme et la rolie. Panı lftt4. Mnurire (iarenn ve E. Garçon, Ojde pcmal mnlıt. Paris 19»» Martlar Osman Uzman. Akıl hastalıkları, istanbul Mt Maîîhnr Osmım l'imen. Yüksek deienrnder. Pniverslie Konferansları, istanbul MItkıiviteh H Les dillnqunnts demi İmi* < Itevui' di- - rlminoiııaı. et de la pdn-e '<'rhnh)ur, C. I sayı 1. uf. 18 ve mut.). Mustafa Betcesay. Hukuk ve OSM usulü muhakememi* deliller, İM.mbul JHJM Nael Sennoy. Ceza hukuku hakımından nkıl hastalımı «ULmbul R, F, M. 194^ HUjil 2-3). Narl Seniny. ICakl devirler ve mltlmda yatın eeral mesuliyet u^-rinr tesiri 'lntonbul, M V. M sayı 21. \urullah Kuntnr. istanbul Hukuk Fakültesi Ifm; - 1IM7 takrirler: ibeni.: ne-t-- lllm<-mistlr^.

44 CESAİ MESULİYETİ TAMAMEN KALDıRAN AKLÎ MALULIYET Omı-r N.ıvuhl Bilmen. Hukuku jslamı- ve IstılthAtı fıkhıye kamusu. Cilt ti Vkuhnt :-1 11 nesredllmemlstlrl, P. ı CommenUlre du endi- penaj sul*se 4 PaMle generale. NeuehMel-Pan* J94n, Prfnı. Seleme penalt- el droll posltlr, Paris Renr Allendy, Le erime et les perverıtons ınauth-liv» Crapoulllnl ntımı'-rn IbMAL Paris Mal Rıfat Taşkın. Kıatrlastırm» iadalcl Dergisi. 1987, aayı Sabrı şnklr Ani uy. Hukuk tarihinde islam hukuku, Ankara I94t>. inleluc* LİhdlvtduallıaLlnn de tu nelne, 3 üncü lobi. Paris SrhJappolı Domenleo. Dirilin penale eanonlco. İtalyan <-esa hukuku anslklupı-- fiını. cm t. -Sulhl Uonmezei Celal hurumlulugun esası bakımından klasik leoıi ve l>u Utırlnln karşılamışı Kirazlar 'istanbul Hukuk Fakültesi M«'rmuaıı. 1IM5, Cilt 11 sayı 3-4P. Tahlr Taner, Qtn hukuku ve Türk ma kanunu H-Thf, -J nel tabı, İstanbul 194T» Tahlı Taner. Cera hukuku ve TUrk etzn kanunu serhl, t İni l tabı, İstanbul v- Tabir Taner. Ceza muhakemeleri usulü. Islanbu] i'm" Tardleu. Etüde mrdleo-mgnlc sur la fulle. Paris 1KHO. Theodore Mrımmsen. 1^- dmlt prnat mmaln, iradult df ralb-tnıınd par J. Huiıuesnel. CIİI 1. Paris İ907 r Thonlasen. Elud»-* sur l'hlıtolre du droll ı rlmjnel des peuples anriens. dit Mİ. PaHl Verveuek, Les lols de sterkllsatinn eugenlque * Revue ıh- droll uennl el de ı EH ı.. ı ı. 1935). Vİdo) ı'l Mncmd, Coufs de dmll rrlmlnrl et de selence p*'nllentlalre. H Inel bal», Pnftt' 193S. VIncen/n Mantini, Tmltiiin dl penale UalUınn. ToTİhO 193«'

AKLI MALULİYETİN İLMÎ CEPHEDEN TETKİKİ

AKLI MALULİYETİN İLMÎ CEPHEDEN TETKİKİ AKLI MALULİYETİN İLMÎ CEPHEDEN TETKİKİ Dr. Naci ŞENSOY İstanbul üniversitesi Ceza Hukuku ve Ceza Usul Hukuku Doçenti 1. Cezacıları, ruhiyat bilginleriyle akıl hastalıkları mütehassıslarını hayli düşündürmüş

Detaylı

V Ön Söz Birinci fasıl: İşletme İktisadının Esasları 3 A. İşletme ve işletme iktisadının mahiyeti 3 I. İşletmenin mâna ve tarifi 3 II. İşletme iktisadı ilminin mahiyeti 8 III. İşletme iktisadı ilminin

Detaylı

Tahrik suretiyle madunun yaptığı suçlar hakkındaki cezaların nasıl indirileceği 1

Tahrik suretiyle madunun yaptığı suçlar hakkındaki cezaların nasıl indirileceği 1 Tahrik suretiyle madunun yaptığı suçlar hakkındaki cezaların nasıl indirileceği 1 Madde 92-1. Bir âmir veya mafevk, askerî nizamlara ve askerlik kaidelerine mugayir muamelede bulunmak, yahut makam ve mevkiinin

Detaylı

İçindekiler GENEL PRENSİPLER. Birinci B ö l ü m : HUKUK NİZAMI :

İçindekiler GENEL PRENSİPLER. Birinci B ö l ü m : HUKUK NİZAMI : İçindekiler B Î R İ N C İ K İ T A P GENEL PRENSİPLER Birinci B ö l ü m : HUKUK NİZAMI : 1. Hukuk ne demektir? Sah. 1 2. Hukuk bir ilim midir?» 1 3. Hukuk nizamı ve hukuk mekanizması» 3 4. Beşerî cemiyetler»

Detaylı

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME Bu sözleşme, ILO'nun temel haklara ilişkin 8 sözleşmesinden biridir. ILO Kabul Tarihi: 18 Haziran 1949 Kanun Tarih

Detaylı

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME 34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME Aynı konudaki 96 sayılı sözleşmenin onaylanması sonucu yürürlükten kalkmıştır ILO Kabul Tarihi: 8 Haziran 1933 Kanun Tarih ve

Detaylı

AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ 1941

AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ 1941 AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ 1941 AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİNİN İZAHI TATBİK TARZINA DAİR UMUMİ HÜKÜMLER 1 Türkiye Cumhuriyeti dahilindeki Barolar vilâyet itibarile üç sınıfa ayrılmıştır. A. Birinci sınıfa dahil

Detaylı

Zonguldak ve Kilimli kömürlerinin Devlet Demiryolları lokomotiflerinde yapılan mukayeseli tecrübeleri

Zonguldak ve Kilimli kömürlerinin Devlet Demiryolları lokomotiflerinde yapılan mukayeseli tecrübeleri Zonguldak ve Kilimli kömürlerinin Devlet Demiryolları lokomotiflerinde yapılan mukayeseli tecrübeleri Kilimli kömürlerinin Devlet Demiryolları lokomotiflerinde kullanılmasında zuhur eden tereddüdün izalesi

Detaylı

TÜRK CEZA HUKUKUNDA AKIL HASTALIĞI

TÜRK CEZA HUKUKUNDA AKIL HASTALIĞI Dr. Öğretim Üyesi Sinan BAYINDIR Pîrî Reis Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi TÜRK CEZA HUKUKUNDA AKIL HASTALIĞI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...

Detaylı

BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ Genel Kurul tarafından kabulü; Karar Tarihi : 24.02.1992 Karar No. : 15-5 Kuruluş Madde 1 Bursa

Detaylı

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN 6405 TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN Kanun Numarası : 3002 Kabul Tarihi : 8/5/1984

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÎLE FEDERAL ALMANYA CUMHURİYETİ ARASINDA 16 ŞU BAT 1952 TARİHÎNDE ANKARA'DA AKDEDİLMİŞ OLAN TİCARET ANLAŞMASINA EK PROTOKOL

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÎLE FEDERAL ALMANYA CUMHURİYETİ ARASINDA 16 ŞU BAT 1952 TARİHÎNDE ANKARA'DA AKDEDİLMİŞ OLAN TİCARET ANLAŞMASINA EK PROTOKOL -. '. ' J ı 156 16 Şubat 1952 tarihli Türkiye Batı - Almanya Ticaret ve ödeme Anlaşmalarına Ek 21 Aralık 1954 tarihli Protokollerle Ekleri Mektupların Tasdikine dair Kanun (Resmî Gazete ile ilâm.- 2.II.

Detaylı

KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN

KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN 3287 KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 7478 Kabul Tarihi : 9/5/1960 Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 16/5/1960 Sayı : 10506 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 41 Sayfa : 1019 Kanunun

Detaylı

1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu nun Yürürlükte Olan Hükümleri

1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu nun Yürürlükte Olan Hükümleri 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu nun Yürürlükte Olan Hükümleri (Yasa No.1412 - Kabul tarihi: 04.04.1929 - Yayın tarihi: RG 20 Nisan 1929, No.1172) 7. 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu

Detaylı

HER NEVİ MADEN OCAKLARINDA YERALTI İŞLERİNDE KADINLARIN ÇALIŞTIRILMAMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

HER NEVİ MADEN OCAKLARINDA YERALTI İŞLERİNDE KADINLARIN ÇALIŞTIRILMAMASI HAKKINDA SÖZLEŞME HER NEVİ MADEN OCAKLARINDA YERALTI İŞLERİNDE KADINLARIN ÇALIŞTIRILMAMASI HAKKINDA SÖZLEŞME ILO Kabul Tarihi: 4 Haziran 1935 Kanun Tarih ve Sayısı: 9 Haziran 1937 / 3229 Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı:

Detaylı

B.M.M. Yüksek Reisliğine

B.M.M. Yüksek Reisliğine SıraNQ 139 Askerî hastanelerde bulunan hasta bakıcıları ile hemşirelere bir nefer tayını verilmesi hakkında m numaralı kanun lâyihası ve Millî Müdafaa ve Bütçe encümenleri mazbataları T.C. Başvekâlet Muamelat

Detaylı

TÜRK CEZA KANUNU GENEL FİHRİST BİRİNCİ KİTAP ESASLAR

TÜRK CEZA KANUNU GENEL FİHRİST BİRİNCİ KİTAP ESASLAR TÜRK CEZA KANUNU GENEL FİHRİST İtap BİRİNCİ KİTAP ESASLAR 1. Ceza Kanununun Tatbiki 1-10 2. Cezalar 11-30 3. Ceza Mahkûmiyetlerinin Neticeleri ve Tarzı İcraları 31-43 4. Cezaya Ehliyet ve Bunu Kaldıran

Detaylı

BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime. 1 inci Fasıl BİRİNCİ BAB

BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime. 1 inci Fasıl BİRİNCİ BAB İ Ç İ N D E K İ L E R Lügatler 5 Ön söz, 7 BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime Feraiz lstıhları.... - 9 Velânın mânası, kısımları, hukukî mahiyyeti 11-13 Hesap Istıhlaları 15 BİRİNCİ BAB İrsin Rüknü 17 Terike

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO İnfaz ve Güvenlik Hizmetleri Programı Genel Hukuk-1 Dersleri Kamu Hukuku Alt Dalları (Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Hukuku) ve Bu Dallar ile İlgili Temel

Detaylı

4.1. Tabii (Doğal) Aydınlatma oaydınlatma mümkün mertebe doğal olarak, güneş ışığı ile yapılması esastır. Bu sebeple İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu na göre işyeri taban yüzeyinin en az 1/10 u oranında

Detaylı

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR.

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR. DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR. (1) Ana babanın parasal durumları iyi olsa bile, ilerde birgün yardıma muhtaç olmayacaklarını önceden kestirmek olanaksız bulunmasına

Detaylı

(Prof. Dr. Nurullah Kunter, Ceza Muhakeme*; İstanbul 1961, 704».) J»mf. Dr. N'ncl $ENJM»Y

(Prof. Dr. Nurullah Kunter, Ceza Muhakeme*; İstanbul 1961, 704».) J»mf. Dr. N'ncl $ENJM»Y ESER TAHLİLİ (Prof. Dr. Nurullah Kunter, Ceza Muhakeme*; İstanbul 1961, 704».) Hukuku, J»mf. Dr. N'ncl $ENJM»Y 1 Türk Ceza Usul Hukuku literatüründe ötedenberi müracaat ve ihticac edilen ve biri merhum

Detaylı

SİRKÜLER. Vergi Usul Kanunu'na "Teminat uygulaması" başlıklı 153/A Maddesi Eklenmiştir.

SİRKÜLER. Vergi Usul Kanunu'na Teminat uygulaması başlıklı 153/A Maddesi Eklenmiştir. Sayı : 2013/41 28/03/2013 Konu : Münhasıran Sahte Belge Düzenlemek Üzere Mükellefiyet Tesis Ettirenlere İlişkin Teminat Uygulaması SİRKÜLER Vergi Usul Kanunu'na "Teminat uygulaması" başlıklı 153/A Maddesi

Detaylı

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ *TABLODA YER ALAN İLK İTİRAZ SÜRESİ VE CEVAP SÜRESİ BİLGİLERİ 6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU NA GÖRE DÜZENLENMİŞTİR. Asliye Hukuk Asliye Ticaret

Detaylı

TERÖRİZMİN BASTIRILMASINA (SUPPRESSION) DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİ 1

TERÖRİZMİN BASTIRILMASINA (SUPPRESSION) DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİ 1 TERÖRİZMİN BASTIRILMASINA (SUPPRESSION) DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİ 1 Bu Sözleşmeyi imzalayan Avrupa Konseyi üyesi Devletler, Avrupa Konseyi amacının, üyeleri arasında daha sıkı bir birliği gerçekleştirmek

Detaylı

Revizyon hedefleri ve mevzuları

Revizyon hedefleri ve mevzuları İÇİNDEKİLER giriş A. Revizyon, kontrol ve teftiş mefhumları arasındaki farklar... 1' B. Türkiyede işletmelerin revizyonu meselesinin hukuki esasları. 4 I. Kuş bakışı, 4 II. Türk Ticaret Kanununun murakıplara

Detaylı

EVLAT EDİNENİN ÖLÜMÜ HALİNDE VELAYET HAKKININ ASIL ANA BABAYA AVDET EDİP ETMİYECEĞİ

EVLAT EDİNENİN ÖLÜMÜ HALİNDE VELAYET HAKKININ ASIL ANA BABAYA AVDET EDİP ETMİYECEĞİ EVLAT EDİNENİN ÖLÜMÜ HALİNDE VELAYET HAKKININ ASIL ANA BABAYA AVDET EDİP ETMİYECEĞİ Temyiz Mahkemesi Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumî Heyeti E. No: 17, K. No: 24 Proi. Dr. Osman Fazıl BERKİ Temyiz Mahkemesi

Detaylı

626 Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında imzalanan Kültür Anlaşmasının tasdiki hakkında Kanun

626 Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında imzalanan Kültür Anlaşmasının tasdiki hakkında Kanun 626 Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında imzalanan Kültür Anlaşmasının tasdiki hakkında Kanun (Resmî Gazete ile ilâm : 14. V. 1958 - Sayı: 9906) No. Kabııl tarihi 7115 7. V. 1958

Detaylı

ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ T.C. ANKARA BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ BELEDİYE MECLİSİ Karar No: 81 23.02.2004 - K A R A R - ASKI Genel Müdürlüğünün 1. Hukuk Müşavirliğinin

Detaylı

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ *TABLODA YER ALAN İLK İTİRAZ VE CEVAP BİLGİLERİ 6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU NA GÖRE DÜZENLENMİŞTİR. ASLİYE HUKUK ASLİYE TİCARET SULH HUKUK

Detaylı

İçindekiler KIYMETLİ EVRAK. Yirmi Dördüncü Bölüm ESASLAR :

İçindekiler KIYMETLİ EVRAK. Yirmi Dördüncü Bölüm ESASLAR : İçindekiler D Ö R D Ü N C Ü K İ T A P KIYMETLİ EVRAK Yirmi Dördüncü Bölüm ESASLAR : Sahife 301. Şekil serbestisi prensipi 1 :i02. Vazıı kanunca istenilen şekil 1 303. Akitte mahfuz kalan şekil 2 304. Fikir

Detaylı

Sayı : [02] /556/ /01/2013

Sayı : [02] /556/ /01/2013 T.C. ADALET BAKANLIĞI Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Sayı : 49453461-045.02[02]-504-2013/556/2392 29/01/2013 Konu : Yakalanan araçların teslimi... CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA 1 / 5 İlgi : 04/01/2013 tarihli

Detaylı

TERÖRİZMİN ÖNLENMESİNE DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİ

TERÖRİZMİN ÖNLENMESİNE DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİ 385 Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi TERÖRİZMİN ÖNLENMESİNE DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİ 27 Ocak 1977 tarihinde Strasbourg da imzalandı ve 11. Madde ye uygun olarak 4 Ağustos 1978 tarihinde yürürlüğe

Detaylı

DEMANS. ÿ Bu bir Demans (bunama hastalığı) olabilir mi? ÿ Demans tam olarak nedir? ÿ Alzheimer tipi Demans nasıl cerayan eder?

DEMANS. ÿ Bu bir Demans (bunama hastalığı) olabilir mi? ÿ Demans tam olarak nedir? ÿ Alzheimer tipi Demans nasıl cerayan eder? Sağlık Dairesi Bilgilendiriyor. ÿ Bu bir Demans (bunama hastalığı) olabilir mi? ÿ Demans tam olarak nedir? ÿ Alzheimer tipi Demans nasıl cerayan eder? ÿ Demans nasıl tedavi edilebilir? ÿ Ne gibi önlem

Detaylı

80 NOLU SÖZLEŞME. Bu tekliflerin, bir milletlerarası Sözleşme şeklini alması lazım geldiği mütalaasında bulunarak;

80 NOLU SÖZLEŞME. Bu tekliflerin, bir milletlerarası Sözleşme şeklini alması lazım geldiği mütalaasında bulunarak; 80 NOLU SÖZLEŞME MİLLETLERARASI ÇALIŞMA TEŞKİLATININ 1946 YILINDA MONTREAL DE AKDETTİĞİ 29 UNCU TOPLANTISINDA KABUL EDİLEN SON MADDELERİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA SÖZLEŞME ILO Kabul Tarihi: 19 Eylül 1946

Detaylı

96 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARI HAKKINDA SÖZLEŞME (1949 TADİLİ) ILO Kabul Tarihi: 8 Haziran 1949

96 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARI HAKKINDA SÖZLEŞME (1949 TADİLİ) ILO Kabul Tarihi: 8 Haziran 1949 96 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARI HAKKINDA SÖZLEŞME (1949 TADİLİ) ILO Kabul Tarihi: 8 Haziran 1949 Kanun Tarih ve Sayısı (*) : 8.8.1951 / 5835 Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 14.8.1951 /

Detaylı

Anonim Şirket ve Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluk Durumları

Anonim Şirket ve Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluk Durumları Anonim Şirket ve Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluk Durumları Fethi Aygün Eskişehir V.D. Bşk. I. Giriş Türk Ticaret Kanunu'nun 269. maddesine göre bir unvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara

Detaylı

- 354 İstatistik umum müdürlüğü teşkilâtı hakkında kanun

- 354 İstatistik umum müdürlüğü teşkilâtı hakkında kanun - 354 İstatistik umum müdürlüğü teşkilâtı hakkında kanun (Resmî Gazele ile neşir ve ilâm : 24/V/9S3 - Sayı : 2409) No. Kabul tarihi 23 - V -933 BÎRİNCİ MADDE İstatistik umum müdürlüğü; umum müdürlük, müşavirlik,

Detaylı

1116 numaralı mektep pansiyonları kanunu lâyihası ve Ma arif ve Bütçe Encümenleri mazbataları

1116 numaralı mektep pansiyonları kanunu lâyihası ve Ma arif ve Bütçe Encümenleri mazbataları Sıra ^ 46 1116 numaralı mektep pansiyonları kanunu lâyihası ve Ma arif ve Bütçe Encümenleri mazbataları T. C. Başvekâlet 11 - VI - 1931 Muamelât Müdürlüğü Sayı: 6/1650 B. M. M. Yüksek Reisliğine Mektep

Detaylı

GİDER VERGİLERİ KANUNU 1, 2

GİDER VERGİLERİ KANUNU 1, 2 GİDER VERGİLERİ KANUNU 1, 2 Kanun Numarası : 6802 Kabul Tarihi : 13/7/1956 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 23/7/1956 Sayı: 9362 Yayımlandığı Düstur : Tertip: 3 Cilt: 37 Sayfa: 1982 BİRİNCİ KISIM Madde

Detaylı

Madde 1 - Köylerin içme ve kullanma suyu ihtiyacı, DSİ Umum Müdürlüğü tarafından temin ve tedarik olunur.

Madde 1 - Köylerin içme ve kullanma suyu ihtiyacı, DSİ Umum Müdürlüğü tarafından temin ve tedarik olunur. KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN Kanun Numarası: 7478 Kanun Kabul Tarihi: 09/05/1960 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 16/05/1960 Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 10506 KANUNUN ŞÜMULÜ Madde 1 - Köylerin

Detaylı

U M U M Î F İ H R İ S T

U M U M Î F İ H R İ S T UMUMÎ FİHRİST I CEZALARIN İNFAZINDA DİKKATE ALINACAK HUSUSLAR Ceza 5 Asli ceza, feri ceza, mütemmim ceza 5 Cezaların nev'i ve şiddeti 5 Müddetlerin hesabı (j Mevkuiiyetin ceza mahkûmiyetinden mahsubu (i

Detaylı

KRONİK 1957 YILI MEVZUATI [*]

KRONİK 1957 YILI MEVZUATI [*] KRONİK! 1957 yılı mevzuatı; II. Mahkeme içtihatları; m. Eser tahlil ve tenkitleri. 1 1957 YILI MEVZUATI [*] (l/vti/1957 31/XII/1957) A) Kanunlar; B) T.B.M.M. kararları; C) Tefsirler; D) Nizamnameler; E)

Detaylı

HiLMi A. MALiK. ANKARA i. Amerika Kolombiya Darülfünunu Fen Terbiye Şubesi Mezunu

HiLMi A. MALiK. ANKARA i. Amerika Kolombiya Darülfünunu Fen Terbiye Şubesi Mezunu HiLMi A. MALiK Amerika Kolombiya Darülfünunu Fen Terbiye Şubesi Mezunu C i Suçlu çocuk istatistiğinden, cürmün Irsi olup olmadığından; suçluların mücrimlerden tef!"ikinden; evde ve aifede ahenksızlikten;

Detaylı

Kanun No: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu. Kabul Tarihi: R.G. Tarihi: R.G. No:

Kanun No: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu. Kabul Tarihi: R.G. Tarihi: R.G. No: Kanun No: 1086 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Kabul Tarihi: 18.06.1927 R.G. Tarihi: 02.07.1927 R.G. No: 622-623 DÖRDÜNCÜ FASIL: İki taraf vekilleri Madde 63 - Sarahaten mezuniyet verilmemişse vekil sulh

Detaylı

TÜRK TİCARET KANUNUNUN 1259 UNCU MADDESİNİN ANAYASAMIZ KARŞISINDAKİ DURUMU

TÜRK TİCARET KANUNUNUN 1259 UNCU MADDESİNİN ANAYASAMIZ KARŞISINDAKİ DURUMU TÜRK TİCARET KANUNUNUN 1259 UNCU MADDESİNİN ANAYASAMIZ KARŞISINDAKİ DURUMU Yazan : Prof. Dr. A. Selçuk ÖZÇELÎK Bu yazımızda Türk Ticaret Kanununun 1259 uncu maddesine atfen aynı kanunun 1235 inci maddesinin

Detaylı

ADALET DERGİSİ SAYI 23 Ernest E.Hirsch: İsviçre Hukukunun Yeni Türk Ticaret Kanununa Tesiri 3-11 Tercüme Eden: Şevket Müftigil Behçet T.

ADALET DERGİSİ SAYI 23 Ernest E.Hirsch: İsviçre Hukukunun Yeni Türk Ticaret Kanununa Tesiri 3-11 Tercüme Eden: Şevket Müftigil Behçet T. ADALET DERGİSİ SAYI 23 SAYFA Ernest E.Hirsch: İsviçre Hukukunun Yeni Türk Ticaret Kanununa Tesiri 3-11 Tercüme Eden: Şevket Müftigil Behçet T.Kamay: Adli Tababetin tarih ve tekamülü 12-28 Kemal Galip Balkar:

Detaylı

(Resmî Gazete ile ilânı : 28. V. 1949 - Sayı: 7218) Kabul tarihi 5394 < 24. V. 1949

(Resmî Gazete ile ilânı : 28. V. 1949 - Sayı: 7218) Kabul tarihi 5394 < 24. V. 1949 698, ^ New - York'ta Lake Success'te imzalanan (Kadın ve Çocuk Ticaretinin kaldırılması) ve (Müstehcen neşriyatın tedavül ve ticaretinin kaldırılması) hakkındaki Protokollerin onanmasına dair Kanun (Resmî

Detaylı

GÖRÜŞ BİLDİRME FORMU

GÖRÜŞ BİLDİRME FORMU Konusu: İlgili Mevzuat: Bakanlık İl Müdürlükleri ile Eğitim Merkezi Müdürlüklerinde düzenlenen çiftçi eğitim kurslarında teknik ve sağlık hizmetleri sınıfındaki personelden öğretici/uzman öğretici veya

Detaylı

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve Meskenlerin Haiz Olacakları Sağlık Şartlarına Ait Talimatta bu şartlarla ilgili hususlar belirtilmiştir.

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve Meskenlerin Haiz Olacakları Sağlık Şartlarına Ait Talimatta bu şartlarla ilgili hususlar belirtilmiştir. Meskenler ve Umuma Mahsus Binalar Sağlığı Hakkında Genelge Tarihi:01.05.2000 Sayısı:5844-2000/33 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü SAYI : B100TSH0100005-5844 KONU : Meskenler

Detaylı

adli psikiyatride epilepsi

adli psikiyatride epilepsi adli psikiyatride epilepsi Mustafa Sercan AİBÜ İzzet Baysal Tıp Fakültesi Psikiyatri AD TPD Adli Psikiyatri Bilimsel Çalışma Birimi suç hukukun suç saydığı eylem, ya da eylemsizlik (ihmal vb.) 04 Haziran

Detaylı

TÜRKİYE HÜKÜMETİ İLE MİLLETLER ARASI ÇALIŞMA TEŞKİLATI

TÜRKİYE HÜKÜMETİ İLE MİLLETLER ARASI ÇALIŞMA TEŞKİLATI TÜRKİYE HÜKÜMETİ İLE MİLLETLER ARASI ÇALIŞMA TEŞKİLATI ARASINDA TÜRKİYEDE BİR ÇALIŞMA ENSTİTÜSÜ KURULMASINA MÜTEALLİK 13 SAYILI EK ANLAŞMA Milletlerarası Çalışma Teşkilatı (Badema Teşkilatı diye anılacaktır.)

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XVII GİRİŞ...1

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XVII GİRİŞ...1 İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XVII GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM GENEL AÇIKLAMALAR, KAVRAM, TARİHİ GELİŞİM, LEH VE ALEYHTEKİ GÖRÜŞLER, HUKUKİ NİTELİĞİ, BENZER KAVRAMLARDAN

Detaylı

YUNANİSTAN DA 1952 ANAYASA TADİLÂTI VE ÂMME MEMURLARININ AZLONI LMAZLIK TEMİNATLARI

YUNANİSTAN DA 1952 ANAYASA TADİLÂTI VE ÂMME MEMURLARININ AZLONI LMAZLIK TEMİNATLARI YUNANİSTAN DA 1952 ANAYASA TADİLÂTI VE ÂMME MEMURLARININ AZLONI LMAZLIK TEMİNATLARI Prof. Georges M. Papahadjis Yunan Anayasasının 1952 deki tadilâtında, yeniden tam bir şekilde Devlet memurlarının azlonulmazlığının

Detaylı

SOSYAL HAYATI DÜZENLEYEN KURALLAR. Objektif Ahlak Kuralları. Günah Sevap

SOSYAL HAYATI DÜZENLEYEN KURALLAR. Objektif Ahlak Kuralları. Günah Sevap k ı l ş a d Vatan p a t i K Butik acı H r e p l A GENEL KÜLTÜR SOSYAL HAYATI DÜZENLEYEN KURALLAR GENEL HUKUK BİLGİSİ Hukuk Ahlak Din Görgü Subjektif Ahlak Objektif Ahlak Dünyevi Kurallar Uhrevi Kurallar

Detaylı

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi 02.11.2011 tarihli ve 28103 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname

Detaylı

Sözleşme ye belli başka hususların da ilave edilmesinin arzuya şayan olduğunu düşünerek,

Sözleşme ye belli başka hususların da ilave edilmesinin arzuya şayan olduğunu düşünerek, SUÇLULARIN İADESİNE DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİNE EK İKİNCİ PROTOKOL Bu Protokol u imzalamış bulunan Avrupa Konseyi ne üye Devletler, 13 Aralık 1977 tarihinde Paris te imzaya açılmış bulunan Suçluların İadesi

Detaylı

Birinci Bölüm : İşletme faaliyetlerinin muhtelif safhmları 1

Birinci Bölüm : İşletme faaliyetlerinin muhtelif safhmları 1 İ Ç İ N D E K İ L E R Sakile Birinci Bölüm : İşletme faaliyetlerinin muhtelif safhmları 1 A UMUMÎ MÜLÂHAZALAR 1 B - İŞLETME FAALİYETLERİNDE TEDARİK SAFHASI 2 I Uumumî mülâhazalar 2 II Tedarik faaliyetlerinin

Detaylı

İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ DERSİ

İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ DERSİ KTÜ Harita Mühendisliği Bölümü İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ DERSİ DERS NO#5 KONU: - İşveren sorumlulukları ve Adli süreç - Cezai Sorumluluklar ve Hükümler - Hukuki sorumluluklar ve Sonuçları Yrd. Doç.Dr.

Detaylı

İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM CEZA HUKUKU. 1. Kavram

İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM CEZA HUKUKU. 1. Kavram İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM CEZA HUKUKU 1. Kavram I. TANIM, TERİM 2 1. Tanım 2 2. Terim 3 3. Ceza Hukukunun Meşruluğunun Temeli 3 II. CEZA HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER 5 1. Hukuk Devleti İlkesi 5 2. İnsan Haysiyetinin

Detaylı

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU 1 MEVZUAT KRONİĞİ Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU 1) Avukatlık mesleği ile ilgili suçlar 1136 sayılı Avukatlık kanununda bir takım suçlar da yer almıştır. a) Yetkisi olmayanların avukatlık yapması suçu Levhada

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Sayı : 11395140-105[VUK1-19974]-107246 18.04.2017 Konu : İletişim, etkili yöneticilik vb. konularda

Detaylı

Haklara Tecavüz Halinde Hukuki Ve Cezai Prosedür

Haklara Tecavüz Halinde Hukuki Ve Cezai Prosedür Haklara Tecavüz Halinde Hukuki Ve Cezai Prosedür Fikir ve Sanat Eserleri Kanunumuz, eser sahibinin manevi ve mali haklarına karşı tecavüzlerde, Hukuk Davaları ve Ceza Davaları olmak üzere temel olarak

Detaylı

YURTDIŞINDA MUKİM KURUMLARIN TÜRKİYE DEKİ TAŞINMAZ SATIŞLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

YURTDIŞINDA MUKİM KURUMLARIN TÜRKİYE DEKİ TAŞINMAZ SATIŞLARININ VERGİLENDİRİLMESİ YURTDIŞINDA MUKİM KURUMLARIN TÜRKİYE DEKİ TAŞINMAZ SATIŞLARININ VERGİLENDİRİLMESİ Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi Ağustos 2013 Sayısında Yayınlanmıştır 1. Giriş Yurtdışında mukim (kanuni ve iş merkezlerinden

Detaylı

14 Türk mevzuatında ticari senetler Bibliyografya... 1 Ehemmiveti... IV. POLİÇE (Genel olarak) ' 65

14 Türk mevzuatında ticari senetler Bibliyografya... 1 Ehemmiveti... IV. POLİÇE (Genel olarak) ' 65 1 İÇİNDEKİLER Sayfa I. KIYMETLİ EVRAK... 3-27 1 Hak ve senet...... 3 2 a) Alacak senetlerinde /... 4 3 b) Emtia senetlerinde... 6 4 c) Ortaklıkla ilgili senetlerde

Detaylı

CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNUNUN TEMYİZE İLİŞKİN HÜKÜMLERİ

CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNUNUN TEMYİZE İLİŞKİN HÜKÜMLERİ CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNUNUN TEMYİZE İLİŞKİN HÜKÜMLERİ (2005.5320 Numaralı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca Adli Yargı Bölge Adliye Mahkemelerinin Resmi Gazete de ilan edilecek göreve başlama tarihinden

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Sayı : 62030549-120[23-2012/1183]-56888 12.05.2016 Konu : Dar mükellef kurumdan elde

Detaylı

Basında Sorumluluk Rejimi. Medya Ve İletişim Ön Lisans Programı İLETİŞİM HUKUKU. Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU

Basında Sorumluluk Rejimi. Medya Ve İletişim Ön Lisans Programı İLETİŞİM HUKUKU. Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU Basında Sorumluluk Rejimi Ünite 8 Medya Ve İletişim Ön Lisans Programı İLETİŞİM HUKUKU Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU 1 Ünite 8 BASINDA SORUMLULUK REJİMİ Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU İçindekiler 8.1.

Detaylı

Sirküler 2013/16 Sahte Ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenleyenler, Kullananlar Ve Bunlara İştirak

Sirküler 2013/16 Sahte Ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenleyenler, Kullananlar Ve Bunlara İştirak Sirküler 2013/16 Sahte Ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenleyenler, Kullananlar Ve Bunlara İştirak Edenler İçin Getirilen İlave Yaptırımlar Sirkülerin Konusu Bu Sirkülerimizde, 11 Nisan 2013

Detaylı

Bilgilendirilmiş Onam Alımı ve Hukuki Anlamı

Bilgilendirilmiş Onam Alımı ve Hukuki Anlamı Bilgilendirilmiş Onam Alımı ve Hukuki Anlamı Dr. Osman Celbiş Adli Tıp Profesörü, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Şekil Değiştiren Hekimlik Sanatı İnsanlık tarihi ile başlayan süreç içerisinde belli kurallar

Detaylı

Ticaret Tabi Maddeler ve Bu Maddelerin

Ticaret Tabi Maddeler ve Bu Maddelerin Ticaret Tabi Maddeler ve Bu Maddelerin veya Tescili Yönetmelik 8.1.2005 25694 SAYILI GAZETE BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Amaç Madde 1 Bu hangi maddelerin ticaret ve zorunlu en az tespitine ve borsaya

Detaylı

TTK, Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunu, Yasası

TTK, Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunu, Yasası TTK, Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun (5136 sayılı, numaralı, nol TTK, Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunu, Yasası 5136 sayılı,

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı : 11395140-019.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı : 11395140-019. Özelge: SMS yolu ile banka hesabına yatan üyelik bedelleri karşılığında aylık fatura düzenleyip düzenleyemeyeceği ile yabancı ülke internet sitelerinin üyelere kullandırılması durumunda elde edilecek gelirin

Detaylı

532 R. Ş. Suvla. R. Ş. Suvla

532 R. Ş. Suvla. R. Ş. Suvla RENÉ GONNARD, Lyon Üniversitesi Profesörlerinden: Muhtasar Para Ekonomisi, (tercüme: Dr. Refii-Şükrü Suvla). Üniversite Kitabevi neşriyatından, İstanbul 1939. «Muhtasar Para Ekonomisi» Profesör René Gonnard'm

Detaylı

Yok edilecek evrak hakkında kanun lâyihası ve Dahiliye Encümeni mazbatası (1/288)

Yok edilecek evrak hakkında kanun lâyihası ve Dahiliye Encümeni mazbatası (1/288) Devre " X ÎÇtima: 2 S. SAYISI : 57 Yok edilecek evrak hakkında kanun lâyihası ve Dahiliye Encümeni mazbatası (1/288) T, C. Başvekâlet 18.V. 1955 Kanunlar ve Kararlar Tetkik Dairesi tiayı: 71 146/1753 Türkiye

Detaylı

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DA BELİRLENEN İLKELER

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DA BELİRLENEN İLKELER İnfaz hukukunun temel ilkeleri, İnfaz hukukunun diğer hukuk dalları ile ilişkisi, Uluslararası hukukta infaz hukuku, İnfaz sistemleri, Ülkemizde bulunan ceza infaz kurumları İNFAZA İLİŞKİN EVRENSEL İLKELER

Detaylı

S İ R K Ü L E R : 2 0 1 3 / 2 8

S İ R K Ü L E R : 2 0 1 3 / 2 8 24.06.2013 S İ R K Ü L E R : 2 0 1 3 / 2 8 Yeni Reeskont Oranları ve Vadeli Çeklere Reeskont Uygulanması 1. 21.06.2013 tarihinden İtibaren Vergisel İşlemlere İlişkin Reeskont Oranları %13,75 ten %11 e

Detaylı

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU 2243 İŞ MAHKEMELERİ KANUNU Kanun Numarası : 5521 Kabul Tarihi : 30/1/1950 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 4/2/1950 Sayı : 7424 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 31 Sayfa : 753 Madde 1 İş Kanununa

Detaylı

AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ 1947

AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ 1947 AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ 1947 AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİNİN UYGULANMA ŞEKLİNE DAİR GENEL HÜKÜMLER 1 Türkiye Cumhuriyeti dahilindeki barolar il itibariyle üç sınıfa ayrılmıştır. A. Birinci sınıfa dahil baro

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM... 1 Genel Hükümler... 1 Amaç... 1 Kapsam... 1 Dayanak... 1 Tanımı... 1 İKİNCİ BÖLÜM...

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM... 1 Genel Hükümler... 1 Amaç... 1 Kapsam... 1 Dayanak... 1 Tanımı... 1 İKİNCİ BÖLÜM... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM... 1 Genel Hükümler... 1 Amaç... 1 Kapsam... 1 Dayanak... 1 Tanımı... 1 İKİNCİ BÖLÜM... 2 Fen Adamlarının Gruplandırılması... 2 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM... 4 Fen Adamlarının Yetki ve... 4

Detaylı

TÜRK CEZA KANUNU İLGİLİ MADDELERİ KANUN NO: 5237. Taksir. (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde. cezalandırılır.

TÜRK CEZA KANUNU İLGİLİ MADDELERİ KANUN NO: 5237. Taksir. (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde. cezalandırılır. TÜRK CEZA KANUNU İLGİLİ MADDELERİ KANUN NO: 5237 Taksir Madde 22- cezalandırılır. (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde (2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla,

Detaylı

VERGİ USUL KANUNU NA EKLENEN 153/A MADDESİ İLE GETİRİLEN TEMİNAT UYGULAMASI

VERGİ USUL KANUNU NA EKLENEN 153/A MADDESİ İLE GETİRİLEN TEMİNAT UYGULAMASI VERGİ USUL KANUNU NA EKLENEN 153/A MADDESİ İLE GETİRİLEN TEMİNAT UYGULAMASI İbrahim ERCAN * 1- GİRİŞ Bilindiği üzere, 6455 sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik

Detaylı

YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME

YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME Tüzel Kişilik MADDE 4 Vakıflar, özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir. Yeni vakıfların kuruluşu, mal varlığı, şube ve temsilcilikleri

Detaylı

"ARAŞTIEMA" DA İŞBİRLİĞİ (*)

ARAŞTIEMA DA İŞBİRLİĞİ (*) 433 "ARAŞTIEMA" DA İŞBİRLİĞİ (*) Fuat İ. KARAVAZICI Endüstrinin gelişme hızı, uzun vadede, ilim ve teknolojide elde edilen ilerlemelerin endüstride muntazam bir şekilde tatbik edilmesine bağlı ise de istihsalde

Detaylı

Gümüşane mebusu Hasan Fehmi Beyin gümrük tarife kanununun 28 inci maddesinin değiştirilmesi hakkında 2/25 numaralı kanun teklifi

Gümüşane mebusu Hasan Fehmi Beyin gümrük tarife kanununun 28 inci maddesinin değiştirilmesi hakkında 2/25 numaralı kanun teklifi SıraNo 52 Gümüşane mebusu Hasan Fehmi Beyin gümrük tarife kanununun 28 inci maddesinin değiştirilmesi hakkında 2 25 numaralı kanun teklifile gümrük tarifesi kanununun 28 inci maddesinin tadili hakkında

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

MUHTEREM VEKİLLER, MUHTEREM MİSAFİRLER, AZİZ VE SEVGİLİ ARKADAŞLAR.

MUHTEREM VEKİLLER, MUHTEREM MİSAFİRLER, AZİZ VE SEVGİLİ ARKADAŞLAR. MUHTEREM VEKİLLER, MUHTEREM MİSAFİRLER, AZİZ VE SEVGİLİ ARKADAŞLAR. 6 Eylül günü, her sene tatilin biterek adli faaliyetin başlaması günüdür. Başka memleketlerde olduğu gibi bu başlangıç gününde böyle

Detaylı

İŞ KAZALARINDA DOĞAN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUKLAR

İŞ KAZALARINDA DOĞAN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUKLAR İŞ KAZALARINDA DOĞAN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUKLAR 1 İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KURALLARINA UYMAYAN İŞVERENLERİN KARŞILAŞABİLECEKLERİ YAPTIRIMLAR A- İŞ KAZASI MEYDANA GELMEDEN: (İş güvenliği kurallarını

Detaylı

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara Harf üzerine ÎÇDEM A Numara Adliyenin manevi şahsiyetini tahkir... 613 G Ağır Tehdit 750 Aleniyet deyim - kavram ve unsuru... 615 Anarşistlik - kavram ve suçu 516 Anayasa Nizamı 558 aa Anayasa Nizamını

Detaylı

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ 1 GENEL OLARAK Bakanlığımız ana hizmet birimlerinin birinci sırasında yer alan Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü, 4353 sayılı Kanun ve 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Devlet

Detaylı

İŞ KAZALARINDA TEKNİK BİLİRKİŞİLİK. Prof. Dr. Talat CANBOLAT Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

İŞ KAZALARINDA TEKNİK BİLİRKİŞİLİK. Prof. Dr. Talat CANBOLAT Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İŞ KAZALARINDA TEKNİK BİLİRKİŞİLİK Prof. Dr. Talat CANBOLAT Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi T.Canbolat - Teknik Bilirkişilik 07.12.2017 1 SGK İstatistik YIL İŞ KAZASI M.H. ÖLÜM 2014 221.366 494 1.626

Detaylı

VERGİ DAVALARINDA İDARE LEHİNE HÜKMEDİLEN KARŞI VEKALET ÜCRETİNİN TAHSİLİNDE ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN BELİRLENMESİ 1

VERGİ DAVALARINDA İDARE LEHİNE HÜKMEDİLEN KARŞI VEKALET ÜCRETİNİN TAHSİLİNDE ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN BELİRLENMESİ 1 VERGİ DAVALARINDA İDARE LEHİNE HÜKMEDİLEN KARŞI VEKALET ÜCRETİNİN TAHSİLİNDE ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN BELİRLENMESİ 1 Av. Hüseyin KARAKOÇ ÖZET Vergi Davaları idare lehine sonuçlandığı zaman davacı aleyhine

Detaylı

03.05.2013 Sirküler, 2013/15. Sayın MeslektaĢımız; KONU: Vadeli Çekler de reeskonta tabi tutulabilir.

03.05.2013 Sirküler, 2013/15. Sayın MeslektaĢımız; KONU: Vadeli Çekler de reeskonta tabi tutulabilir. Sayın MeslektaĢımız; 03.05.2013 Sirküler, 2013/15 KONU: Vadeli Çekler de reeskonta tabi tutulabilir. Gelir İdaresi Başkanlığı nın 30 Nisan 2013 tarih ve 64 numaralı Vergi Usul Kanunu Sirküleri nde, ileri

Detaylı

T.C. TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HATA, USULSÜZLÜK VE YOLSUZLUKLARIN BİLDİRİLMESİNE DAİR YÖNERGE

T.C. TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HATA, USULSÜZLÜK VE YOLSUZLUKLARIN BİLDİRİLMESİNE DAİR YÖNERGE T.C. TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HATA, USULSÜZLÜK VE YOLSUZLUKLARIN BİLDİRİLMESİNE DAİR YÖNERGE Amaç ve kapsam Madde 1- (1) Bu Yönergenin amacı; Türkiye İş Kurumu merkez ve taşra teşkilatına 1/11/1984

Detaylı

İDARENİN HAKSIZ FİİL DOLAYISİYLE MESULİYETİ KONUSUNDA FRANSIZ KAMU HUKUKUNDAKİ GELİŞMELER

İDARENİN HAKSIZ FİİL DOLAYISİYLE MESULİYETİ KONUSUNDA FRANSIZ KAMU HUKUKUNDAKİ GELİŞMELER İDARENİN HAKSIZ FİİL DOLAYISİYLE MESULİYETİ KONUSUNDA FRANSIZ KAMU HUKUKUNDAKİ GELİŞMELER Yazan : A. L. G. Dutheillet de LEMOTHE Çeviren : Prof. S. DERBİL Haksız fiilden dolayı Devletin mesuliyeti, birçok

Detaylı

Tekâsül dolayısiyle esliha ve harp malzemesinden bir şeyin hasara uğramasına sebep olanlar 1

Tekâsül dolayısiyle esliha ve harp malzemesinden bir şeyin hasara uğramasına sebep olanlar 1 Tekâsül dolayısiyle esliha ve harp malzemesinden bir şeyin hasara uğramasına sebep olanlar 1 Madde 137 - Vazife veya hizmette tekâsül dolayısiyle bir gemi veya tayyarenin veya esliha ve harp malzemesinden

Detaylı

DİŞHEKİMLERİ ODASI BAŞKANLIĞI NA,

DİŞHEKİMLERİ ODASI BAŞKANLIĞI NA, GENELGE Sayı : 001-1.2663 Tarih : 07.12.2018 Konu : 3224 Sayılı Türk Dişhekimleri Birliği Yasasında Yapılan Değişiklik DİŞHEKİMLERİ ODASI BAŞKANLIĞI NA, İlgi: 05.12.2018 tarih ve 001-1.2648 sayılı genelgemiz.

Detaylı

Çek Kanunu neleri getiriyor? Gönderen : abana - 21/03/2010 15:39

Çek Kanunu neleri getiriyor? Gönderen : abana - 21/03/2010 15:39 Çek Kanunu neleri getiriyor? Gönderen : abana - 21/03/2010 15:39 Çek Kanunu'nun hangi yenilikleri getirdiðini biliyormuyuz 1- KANUNUN AMAÇ VE KAPSAM Çek kanununun amaç ve kapsamý 1. maddesinde Bu Kanunun

Detaylı

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di -gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di ne: Sen gü neş li so kak lar da do laşı yor sun, is

Detaylı