BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİ 1. BUĞDAYGİLLERİN ÖNEMİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİ 1. BUĞDAYGİLLERİN ÖNEMİ"

Transkript

1 BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİ 1. BUĞDAYGİLLERİN ÖNEMİ Tüm bitkiler içerisinde buğdaygiller, insan için en önemli bitki gruplarından birisidir. Tüm ekmek hammaddelerimizin ve gıdalarımızın sağlandığı mısır, buğday, yulaf, çavdar - çeltik, arpa ve şeker kamışı buğdaygiller sınıfına girer (Chase,1948). Buğdaygiller tüm dünyaya yayılmıştır ve birey sayısı bakımından da tüm bitkilerden fazladır. Yayılma alanları (likenler ve algler hariç) kutup bölgeleri ve dağların tepeleri ile sınırlıdır. Buğdaygiller monokotiledon bitkiler olup (sınıf_liliopsida Çiçekli bitkiler) Poaceae familyası içindedirler, ayrıca Gramineae olarak da bilinirler. Bu familya içerisinde, yaklaşık cins ve arasında tür bulunmaktadır. Buğdaygiller, dünyada yem-hayvan sisteminin temelini oluşturmaktadırlar. Çünkü hayvanlar tarafından tüketilmekte ve faydalı ürünlere dönüştürülmektedir. Tüketim denilince, buğdaygilin direkt olarak otlatılması ile veya yeşil materyalin makine ile biçilmesi veya silaj yada kuru ot olarak hasat edilmesi anlaşılmaktadır. Optimum miktarda ve kalitede yem eldesi için ne zaman ve nasıl hasat yapılacağını bilirken yem bitkisi varlığının sürdürülebilirliğini garanti etmek için, için buğdaygilin büyüme ve yeniden büyüme mekanizmasının anlaşılması gerektirir. Otlak alanları dünyadaki vejetasyon örtüsünün yaklaşık %20 sini oluşturmaktadır. Çim alanları ve yemlik buğdaygilerde dahil, bu familya insanoğlunun ekonomik faaliyetleri kapsamındaki tüm bitki familyaları içinde en önemli olanıdır. Başta dünya üzerinde ana beslenme kaynaklarını içerir, bu grupta yer alan bambuda Asya da yapı materyali olarak yaygın olarak kullanılmaktadır. Kültürü ve Kullanım Alanları İnsanoğlunun gıda üretimi için üretilen buğdaygil tohumlarına tahıllar diyoruz. Tahıllar, insanoğlunun gıda enerjisinin en belli başlı kaynağını oluştururken, proteinin ise belki de en başta gelen kaynağıdır. Güney ve Doğu Asya da çeltik, Orta ve Güney Amerika da mısır Avrupa, Kuzey Asya ve Amerika da buğday ve arpa en önemli tahıllardır. Şeker kamışı şeker üretiminin temel kaynağıdır. Buğdaygiller hayvan özellikle koyun ve sığırları beslemek için yetiştirilmektedir. Evcil hayvanlar için yem kaynağı olarak kullanımı 10,000 yıl öncesine kadar gitmektedir. Buğdaygiller, ayrıca yapı malzemesi olarak kullanılır. Bambular ve Arundo donax türlerinin kereste gibi kullanılan sağlam sapları vardır. Buğdaygil lifleri, M.Ö kadar 1

2 eski tarihlerden beri kağıt yapımında kullanılmaktadır. Ayrıca, biyoyakıt (Panicum virgatum) üretmek için kullanılabilir. 2. BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİNİN TAKSONOMİSİ Buğdaygil yem bitkileri Gramineae familyasında yer almaktadır. Günümüzde bu familya Poaceae adı da verilmektedir. Bu familya cins ve civarında türü kapsamaktadır. Buğdaygiller familyası başlıca iki alt familyaya ayrılır. Bunlar; Festucoideae Panicoideae Alt familyalarıdır. Bunlardan Festucoideae alt familyasına bağlı 10, Panicoideae alt familyasına bağlı 4 oymak bulunmaktadır. 3. BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİNİN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ Buğdaygil yem bitkilerinin vejetatif ve generatif özellikleri bir birinden oldukça farklıdır. Bu bitkilerin genel morfolojik özellikleri aşağıdaki gibi özetlenebilir BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİNİN VEJETATİF ÖZELLİKLERİ Kök Buğdaygiller tipik olarak saçak köklü bitkilerdir. Tohumun çimlenmesi ile birlikte çim kökleri meydana gelir. Kardeşlenme devresinden sonra toprak altında kalan boğumlardan esas kökler oluşur. Bitkinin bu döneminden sonra esas kökler görev yaparlar. Mısır, sorgum gibi bazı bitkilerde, toprak üstündeki boğumlardan destek kökler de çıkabilir. Destek kökler bitkilerin yatmaya dayanımını arttırırlar. Kurak şartlara adapte olmuş buğdaygil türleri daha kuvvetli bir kök sistemi meydana getirirler. Otlak ayrığı, kır ayrığı gibi kıraca dayanıklı bitkilerin kökleri ekimden 2-3 yıl sonra toprağın cm derinlerine kadar inerler. Kıraca dayanamayan ancak sulu şartlarda yetiştirilme olanağı bulunan bitkilerin kökleri daha yüzlek gelişir. Kökleri çok derinlere kadar inebilen türlerde bile, köklerin önemli bir bölümü toprağın üst 0-20 cm'lik katmanında bulunurlar Sap Bambu kamışları dışında, dünyada bulunan buğdaygiller familyasına bağlı bitkiler otsu yapıdadırlar. Özellikle, buğdaygil yem bitkileri olgunlaştıkları zaman sertleşmelerine karşılık, hiçbir zaman odunumsu bir yapı göstermezler. 2

3 Buğdaygil yem bitkilerinde sap, boğum (nodi) ve boğum aralarından (internodi) oluşmuştur (Şekil 3.1). Gövdenin enine kesiti yuvarlak veya yuvarlağa yakındır. Boğumların içi süngerimsi bir doku ile dolu olduğu halde, boğum araları genellikle boştur. Ancak, Paniceae ve Andropogoneae oymağına dahil bazı bitkilerde boğum araları dolu olabilir. Morfolojik karakterler yönünden buğdaygillere çok benzeyen çayır sazı (Carex) ve hasır sazı (Juncus) türlerinde boğum bulunmaz. Sap tamamen süngerimsi bir doku ile doludur. Ayrıca, gövdenin enine kesiti çayır sazlarında üçgen şeklinde, hasır sazlarında ise yuvarlaktır. Bu karakterler buğdaygiller ile sazların ayrılmasında önemli rol oynarlar. Sazların genellikle taban suyunun yüksek olduğu, nemli topraklarda yetişmesi de bu bitkilerin tanınmasında önemli bir karakterdir. Çayır kelpkuyruğu ve yüksek çayıryulafı gibi bazı buğdaygil yem bitkilerinde toprak altında kalan boğumlar besin maddeleri toplayarak yumru halini almışlardır. Buğdaygil yem bitkilerinin fide veya vejetatif devresinde, bitki boyu çok kısadır. Bu devrede boğum araları açılmamış, boğumlar çok kısa aralıklarla bağlanmışlardır. Kısa sapın ucunda bulunan büyütken meristem doku toprak yüzeyine yakın bir yerdedir ve yaprak kınları tarafından gizlenir. Bu devrede otlatma veya biçme büyütken dokuyu zedelemez. Sapa kalkma devresinde boğum araları açılmaya başlar. Bu uzama sonunda meristem doku sap ucuna kadar ulaşır ve burada çiçekleri oluşturur. Buğdaygiller, bitkinin meydana getirdiği sap büyüklüğü bakımından da büyük farklılık gösterir. Ömürsüz yumak (Festuca octoflora) bitkisinde gövdenin kalınlığı 1-2 mm, uzunluğu birkaç cm olduğu halde, dev bambularda gövde çapı 35 cm veya daha fazla, yüksekliği ise, 35 m kadar olabilmektedir. Ancak, buğdaygil yem bitkilerinde ve özellikle yurdumuzda yetiştirilen bitkilerde sap büyüklüğü bakımından bu kadar büyük değişim görülmez. Genellikle, çok iyi şartlarda bile boyu 2 m yi aşan buğdaygil bitkilerine rastlanmaz. Bu yönden buğdaygil bitkilerini, kısa, orta ve uzun olarak sınıflandırmak mümkündür. Genel olarak bitki boyu 60 cm ye kadar olan bitkiler kısa boylu olarak tanımlanır. Boyu cm arasında olan bitkiler orta boylu olarak ve boyu 120 cm nin üzerinde olan bitkiler ise uzun boylu olarak tanınır. Bazı buğdaygil türlerinde biçimden veya otlamadan sonra oluşan yeni sürgünler cm kadar boylanabilir. Bu boylanma sırasında büyütken doku sap uçlarında yükselir. Yeni bir biçim veya otlatmada bu büyütken dokular kaybolur. Ancak, büyütken dokunun zarar görmesi ile birlikte sülük ve köksaplar yatay olarak gelişerek bitkinin yayılmasını sağlar. Buğdaygillerde çeşitli dallanma şekilleri sonucunda üç sap tipi görülür (ŞekiI3.1). 3

4 a) Yumak:Gövde, toprağa yakın boğumlarından çok sayıda kardeşlenerek yumak oluşturur. Bir yumakta arasında sap bulunabilir. Yumak oluşturan bitkilere, Domuz ayrığı (D. glomerata), Koyun yumağı (F. ovina), İngiliz çimi (L. perenne) ve Yüksek otlak ayrığı (A. Elengatum) örnek olarak verilebilir. 4

5 b) Rizom (Kök-sap): Ana gövdeden çıkan sürgünler toprak altında ilerleyerek gelişir. Sürgün üzerindeki boğumlardan kök ve saplar gelişerek yeni fideler gelişebilir. Rizomlar toprak altında bulunduğu için güneş ışınlarından yoksun olmaları nedeniyle genellikle, beyaz veya kahverengi renkli olurlar. Rizom oluşturan buğdaygil bitkilerinden bazıları, Kılçıksız brom(b. inermis), Tarla ayrığı (A.repens) ve Geliç (S. halepense) dir. c) Stolon: Ana gövdenin alt boğumlarından çıkan sürgünlerin toprak üzerinde uzamasıyla meydana gelir. Sürgünlerin üzerinde bulunan boğumların toprağa dokunduğu yerde aşağıya doğru kök, yukarıya doğru gövde meydana gelir. Stolonlu bitkilere örnek olarak, Köpek dişi (C. dactylon), Rodos otu (C. gayana) ve Manda otu (B. dactyloides) 5

6 verilebilir Yaprak Buğdaygil yem bitkilerinde gövde boğumlarından sapsız olarak çıkan yapraklar, yaprak kını ve yaprak ayası olmak üzere iki esas kısımdan oluşmaktadır. Bunun yanında yaprak ayası 6

7 ve yaprak kının birleştiği yerde kulakçık ve yakacık adı verilen iki küçük organcık bulunmaktadır. a) Yaprak Kını: Yaprak kını, buğdaygillerde yaprağın gövdeyi sardığı boru şeklindeki yapıdır. Genellikle, boğum arasının büyük bir kısmını sararak aya ile birleşir. Kın, yaprak ayasından daha açık bir renge sahip olup, bazı bitkilerde üzeri tüylerle kaplıdır. Yaprak kını, genellikle yeşil renkte olup fotosentez yapmakta, ayrıca yaprak ayasında yapılacak ve yapılmış olan besin maddelerinin taşınmasında rol oynamaktadır. b)yaprak Ayası: Yaprak ayası, kulakçık ve yakacığın bulunduğu aya tabanından itibaren uzayan kısımdır. Yaprak ayası ince, uzun ve paralel damarlıdır. Yaprak ayası bitkinin temel fotosentez ve transprasyon organıdır. Ayrı boğumdan çıkan iki yaprak bir geniş açı oluşturacak şekilde dizilirler. Yaprak ayasının üç temel şekli bulunur. 1) Sivri yaprak ayası: Yaprak tabanından itibaren enine daralarak ve ince bir uç oluşturacak şekilde gelişmektedir. 2) Mızrak yaprak ayası: En geniş kısmı yaprağın ortası olup, bu noktadan hem uca hem de tabana doğru daralmaktadır. 3) Şeritsi yaprak ayası: Hemen hemen tüm yaprak boyunca eşit genişlikte olup, birden bire kısa bir uçla sonlanmaktadır. c)yakacık: Yaprak ayasının, sapa ulaştığı yerde sapla yaprak ayası arasında, yaprak kınının üst uzantısı şeklinde zarımsı bir yapıdır. Sapla yaprak kını arasına su damlalarının, böceklerin ve sporların girmesini önler. Genellikle birkaç milimetre uzunlukta ve yaprak ayası tabanı genişliğinde olan yakacığın gelişmesi cins, tür ve çeşitlere göre değişir. Yakacık türlerin teşhisinde önemli rol oynamaktadır. Yakacığı bulunmayan buğdaygil bitkileri bulunduğu gibi, yakacığa sahip olan türlerin ayrımında yakacık şekilleri (sivri uçlu, yuvarlak veya küt uçlu, kenarları aşınmış, kirpikli, çentikli, v.b. gibi) önemli rol oynar. d)kulakçıklar: Yaprak ayasının kınla birleştiği yerde olan ve sapı iki yandan kerpeten ağzı gibi saran bir çift küçük organcıktır. Yaprak ayasının tutunmasına ve yaprak kınının sapı iyice sarmasına yardımcı olur, kınla sap arasına su birikmesini önler. Kulakçıklarda yakacık gibi bulunup bulunmamasına, büyüklük ve tüylülük durumuna göre buğdaygil yem bitkilerinin ayrımında önemli rol oynar. 7

8 3.2. BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİNİN GENERATİF ÖZELLİKLERİ: Buğdaygil bitkilerinde en küçük generatif organ çiçektir. Çiçeklerin bir eksen etrafında dizilmesiyle başakçık ve başakçıkların kendi aralarında çeşitli şekillerde birleşmesiyle başak ve salkımlar oluşur Çiçek Buğdaygil yem bitkilerinde çiçek; dişi organ, erkek organlar, alt iç kavuz ve üst iç kavuz (kapçık) olmak üzere dört kısımdan oluşmaktadır. a) Dişi organ: Dişi organ; yumurtalık (ovaryum), dişicik borusu (stil) ve dişicik tepesinden (stigma) oluşmuştur. Yumurtalık tek yumurta hücresi ihtiva eder. Yumurta hücresinin döllenmesiyle tohum meydana gelir. Yumurtalık genellikle tüysüzdür. Ancak, bazı brom türlerinde olduğu gibi tüylerle kaplı olabilir. Dişicik borusu, dişicik tepesi ile yumurtalığı birbirine bağlayan ince uzun bir organdır. Dişicik borusu, polen çekirdeğinin yumurtalığa ulaştırılmasında rol oynar. Dişicik tepesi, genellikle 2 parçalıdır. Üzeri uzun veya kısa tüylerle kaplıdır. Yumurtalık ile iç kavuzlar arasında iki adet pulcuk bulunmaktadır. Pulcuklar, çiçeklenme sırasında su alarak şişer ve çiçek kavuzlarının açmasını sağlar. b) Erkek organ: Erkek organ, başçık (anter) ve sapçıktan (flament) ibarettir. Anterler, iki gözlü teka adı verilen çiçek tozu keselerinden meydana gelmiştir. Sapçıklar, anterleri çiçeğin dış kısmında bağlayan iplik şeklindeki organlardır. Buğdaygillerde erkek organ sayısı bazı bitkilerde değişiklik göstermekle birlikte genellikle 3 adettir. Birçok Vulpia türlerinde erkek organ sayısı 1, Koku otlarında 2, bazı Oryza türlerinde 6 adettir. Birçok buğdaygil yem bitkisinde erkek ve dişi organ aynı çiçekte bulunur. Bu tür çiçeklere normal çiçekler, bu bitkilere de hermafrodit bitki adı verilir. Buna karşılık, bazı bitkilerde erkek ve dişi organ aynı bitkide fakat farklı çiçeklerde bulunur. Bu tip bitkilere tek evcikli bitkiler denir. Mısır, bu bitkilere örnek olarak gösterilebilir. c) Alt iç kavuz: İç kavuz, çiçekte bulunan erkek ve dişi organları koruyan kavuzların alt taraftan bağlanmış olanıdır. İç kavuz, kayık şeklinde erkek ve dişi organı içine alacak şekilde gelişmiştir. Üzerinde bitki tür ve çeşitleri için sabit sayıda damar bulunur. Bazı buğdaygil yem bitkilerinde iç kavuz üzerindeki orta damar iyi gelişerek bir omurga meydana getirmiştir. Buna karşılık, bazı türlerde orta damar fazla gelişmediği için iç kavuz yuvarlak bir şekilde görülür. İç kavuzun bitki teşhisi yönünden en önemli kısımlarından birisi de kılçıktır. Buğdaygil yem bitkilerinin bir kısmında kılçık bulunmaz veya iç kavuz hafifçe sivrilerek mikronat uç 8

9 meydana getirebilir. Buna karşılık, birçok buğdaygil yem bitkisi çeşitli özelliklere sahip kılçık meydana getirebilir. d) Üst iç kavuz (Kapçık): Çiçeği saran kavuzlardan iç kavuza nazaran biraz yukardan bağlanmış olanına kapçık adı verilir. Genellikle dar, paralel damarlı, iç kavuzla aynı boyda veya biraz daha kısadır. Damar sayısı genellikle 2, nadiren 1-3 tür Başakçık Başakçık, çiçeklerin başakçık ekseni üzerine karşılıklı olarak dizilmeleriyle meydana gelir. Diğer bir deyişle başakçık; iki dış kavuz arasında kalan çiçek topluluğudur. Çiçekler, başakçık ekseni üzerindeki boğumlara karşılıklı olarak dizilmiştir. Boğum aralarının çok kısa olması nedeniyle, çiçekler üst üste gelecek şekilde dizilmiş olarak görülür. 9

10 Başakçığın en altında, içerisinde bulunan çiçekleri tamamen örtecek şekilde gelişmiş dış kavuzlar (gluma) bulunur. Bu kavuzların altta bulunanına alt dış kavuz (Gluma inferior), üstte olanına üst dış kavuz (Gluma süperior) adı verilir. Dış kavuzlar, başakçıklar yeşilken çiçekleri tamamen gizlediği halde, çiçeklenme özellikle olgunlaşma zamanında iyice açılarak dışarıya çıkmasına olanak sağlar Başakçık Toplulukları Başakçıkların, başak eksenine saplı veya sapsız olarak bağlanmaları, başak ekseni üzerinde farklı şekillerde dizilmeleri sonucu başak, salkım ve bunların değişik şekilleri meydana gelir. a) Başak (Spica): Başakçıklar başak ekseni üzerine sapsız olarak, doğrudan doğruya bağlanmıştır. Başak; başakçıların başak eksenine tek taraflı ve çift taraflı bağlanmasına göre ikiye ayrılır. a.1. Tek Taraflı Başak: Başakçıklar, başak eksenine tek taraftan bağlanmışlardır. Buğdaygil yem bitkilerinde iki tip tek taraflı başak görülmektedir. 1) Kaz Ayağı Başak: Birden fazla tek taraflı başağın bir noktada birleşmesi sonucu meydana gelmiştir. Köpek Dişi (Cynodon dactylon) ve Rodos otu (Chloris gayana) bu başak tipine örnek olarak verilebilir. 2) Başaklı Salkım: İki veya daha fazla tek taraflı başağın başak sapına farklı noktalardan bağlanmasıyla meydana gelmiştir. Örnek olarak, Bataklık otu (Beckmania erucaeformus) ve Adi Yalancı Darı gibi bitkiler verilebilir. a.2. Çift Taraflı Başak: Başakçıklar, başak eksenine her iki taraftan da bağlanmıştır. Çift taraflı başak tipinde iki farklı başak şekli bulunmaktadır. 1) Sık Başak: Başakçıklar, başak ekseni üzerinde sık bir şekilde dizilmişlerdir. Örnek olarak, Arpa (Hordeum sp.) ve Rus Elmi (Elymus junceus) verilebilir. 2) Seyrek Başak: Başakçıklar, başak ekseni üzerine seyrek olarak dizilmişlerdir. Seyrek başak tipine örnek olarak, İngiliz Çimi (Lolium perenne) ve Ayrık türleri (Agropyron sp.) verilebilir. b) Salkım (Panicula):Başakçıklar, başak eksene uzun sapçıklarla bağlanmıştır. Başakçıkların bağlanış durumuna göre üç çeşit salkım vardır. b.1. Basit Salkım: Başakçık sapları dallanmamıştır. Her sapın ucunda bir başakçık bulunmaktadır. Örnek olarak Yalancı Brom gösterilebilir. b.2. Bileşik Salkım: Başakçık sapları 2-4 arasında dallanmıştır. Kılçıksız Brom (Bromus inermis) ve Domuz ayrığı (Dactylis glomerata) bu salkım tipine örnek olarak verilebilir. 10

11 b.3. Karışık Salkım: Başakçık sapları dörtten fazla dallanmıştır. Örnek olarak Ak Tavus Otu (Agrostis alba ), Sorgum (Sorghum bicolor) ve Yulaf (Avena sativa) verilebilir. c) Başağımsı Salkım: Başakçıklar kısa sapçıklarla başak eksenine bağlanmışlardır. Her bir başakçık sapı ucunda bir adet bir başakçık yer alır. örnek olarak, Çayır Kelp Kuyruğu (Phleum pretense)ve Çayır Tilki Kuyruğu (Alopecurus pratensis) gösterilebilir. d) Başağımsı Bileşik salkım: Başakçık sapları birbirine eşit olarak iki veya daha fazla dallanmıştır. İtalyan Darısı (Seteria italica ) bu tipe en iyi örnektir Buğdaygil Yem Bitkilerinde Tohum Buğdaygil yem bitkilerinde tohum karyopsis yapısındadır yani tohum ve iç kavuzlar birleşik durumda bulunmaktadır. Tohum esas olarak, kabuk, besidoku (endosperm) ve embriyo kısımlarından meydana gelmiştir. Kabuk: Endosperm ve embriyoyu saran, tohumun en dış tabakasıdır. Tohum kabuğu, meyve kabuğu ve hialin katlarından oluşmuştur. Besidoku (Endosperm): Tohumun en büyük kısmını oluşturmaktadır. Yedek besin maddelerinin depo edildiği kısımdır.özellikle karbonhidratlar bakımından zengindir. Embriyo: Tohumda, uygun koşullar altında yeni bitki oluşturan ve soyun devamlılığını sağlayan kısımdır. Danenin hasattan önce başakçık eksenine yakın olan alt ucunun alt kısmında bulunur. Embriyo, kökçük (radicula), tomurcuk (plumula) ve kalkancık (scutellum) kısımlarından meydana gelmiştir. Bazı buğdaygil tohumlarının üzerinde tüy, diş, kılçık ve kanat gibi organlar bulunabilir. Özellikle yabani bitkilerin çoğunda tohumların rüzgarla taşınmasını veya bazı canlılara takılarak uzak bölgelere taşınmasını bu organlar sağlar. Buğdaygil yem bitkilerinde tohum büyüklük yününden çok farklıdır. Ak tavus otu (Agrotis alba) ve Çayır kelp kuyruğu (Pheleum pratense) gibi bazı buğdaygil tohumlarının büyüklüğü 1-2 mm yi geçmediği halde, Yüksek otlak ayrığı (Agropyron elengatum), Mavi ayrık (Agropyron intermedium ) gibi bazı bitkilerde tohum büyüklüğü mm olabilir BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİNİN TARIMSAL ÖZELLİKLERİ VE YARARLARI Buğdaygil Yem Bitkilerinin Tarımsal Özellikleri a) Nadiren tek tür olarak yetiştirilirler. Genel olarak azotlu gübrelemeye fazlaca ihtiyaç duyarlar. 11

12 b) Yapılarında selüloz oranı yüksek olduğu için baklagillerle karışık olarak ekimi tercih edilir. c) Çok değişik özellikteki topraklara adapte olabilecek türler mevcuttur. Çoğu türler ph arasında olan topraklarda yetişirler. d) Tohumları genellikle çok küçük olduğu için yüzlek ekilmeleri gerekir. Bu nedenle çok iyi bir tohum yatağı hazırlanması gerekir. e) Tohumları çimlenme güçlerini çabuk yitirirler. Bu nedenle ekimlerinde taze tohumluk kullanılmalıdır. f) Tohumlarında sert kabukluluk (dormansi) yoktur. g) Tohumlarının safiyeti genel olarak düşüktür. h) Tohumlukta yabancı türlerin tohumları bulunabilir ve ayırımları güçtür. i) Islah çalışmaları yeni olduğundan ıslah çeşitleri belli türlerle sınırlıdır Buğdaygil Yem Bitkilerinin Yararları: a) Hayvanlara bol miktarda, karbonhidratça zengin yeşil ot, kuru ot, silo yemi ve dane yemi sağlarlar. Buğdaygil yem bitkileri içerisinde, otlatmaya son derece dayanıklı, mera ve otlakların en önemli bitkileri olan İngiliz çimi, domuz ayrığı, otlak ayrığı, koyun yumağı gibi pek çok tür yer almaktadır. Bunun yanında zengin yeşil aksama sahip mısır, sorgum, sudanotu gibi türler silaj yapımında kullanılan bitkilerdir. Ayrıca kuru ot amacıyla yetiştirilebilecek İtalyan çimi, kılçıksız brom, rodos otu gibi türler kuru ot ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynarlar. b) Baklagil yem bitkileriyle birlikte yetiştirilerek karbonhidrat ve protein içeriği yönünden daha dengeli bir kaba yem üretilmesini sağlarlar. c) Toprak verimliliğinde önemli rol oynarlar. Sık bir çim tabakası oluşturarak erozyonu önlerler. Aynı zamanda toprağın su tutma kapasitesini arttırırlar. Zengin toprak altı ve toprak üstü aksamları toprağa karıştırıldığında, toprağın organik madde içeriğini artırırlar. Dolayısıyla toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini düzeltirler. d) Yeşil alan bitkisi olarak geniş bir şekilde kullanılmaktadırlar. Park ve bahçelerin bitki örtüsüyle kaplanmasında, spor alanlarının çimlendirilmesinde büyük önem taşımaktadırlar. Bu amaçla en fazla ak tavusotu ( Agrostis alba), İngiliz çimi (Lolium perenne), çayır yumağı (Festuca pratensis), çayır salkımotu (Poa pratensis) kullanılmaktadır. e) Buğdaygil yem bitkileri geniş toprak koşullarına adapte olmuşlardır. Diğer kültür bitkilerinin yetiştirilemediği, belirli dönemlerde su altında kalan taban arazilerde, tuzlu, asitli 12

13 ve hatta alkali topraklarda yetişebilen buğdaygil yem bitkisi türleri bulunmaktadır. Örneğin, Avrupa bataklık otu, yumrulu yem kanyaşı 4-5 ay su altında kalan alanlarda, koyun yumağı ve kırmızı yumak asitli topraklarda, köpek dişi ayrığı ve rodos otu tuzlu topraklarda başarılı şekilde yetiştirilebilmektedirler. 4. TARIMSAL AÇIDAN ÖNEMLİ BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİ Bu bölümde genel olarak çok fazla sayıda bitki türünü barındıran buğdaygil yem bitkileri içerisinde yer alan önemli yem bitkisi türlerinin tarımsal açıdan önemleri, morfolojik özellikleri, yararlanma şekilleri, yetiştiricilikleri üzerinde durulacaktır Çim (Lolium sp.) Türleri Çayır mera ve yem bitkileri kültürü içinde planlı üretimi ilk ele alınan cins çimlerdir. 17. yy dan itibaren değer kazanan çimler, gübre kullanımı ve mera yönetim tekniklerinin gelişmesi sonucu oldukça yaygınlaşmıştır. Orijinlerini Akdeniz Havzası ve Kuzey Avrupa dan almaktadırlar. Önemli türleri şunlardır; - İngiliz çimi (Lolium perenne) - İtalyan çimi (Lolium multiflorum) - Sert çim (Lolium rigidum) - Delice (Lolium temulentum) İngiliz Çimi (Lolium perenne L.) İlk defa İngiltere de kültüre alındığı için İngiliz çimi olarak adlandırılmıştır. Çok yıllık çim olarak da bilinmektedir. Orta Avrupa ülkelerinin doğal bitkisi olmakla birlikte, birçok ülkenin doğal vejetasyonunda rastlanmaktadır. İngiliz çimi kısa ömürlü çok yıllık, yumak teşkil ederek gelişen bir yem bitkisidir. Nemli ve düzenli yağış alan bölgelerde yeşil veya kuru ot üretimi, silo yemi ve mera bitkisi olarak yoğun olarak kullanılır. Kolay tesis olması, biçimden sonra hızlı gelişmesi, ot kalitesinin yüksekliği gibi nedenlerle nemli bölgelerin en önemli yem bitkilerinden birisidir İngiliz çiminin bitkisel özellikleri İngiliz çimi çok yıllık bir bitki olup, çok fazla kardeşlenerek yumak oluşturmakta ve cm boylanabilmektedir. Uygun koşullarda bitki boyu 90 cm ye kadar çıkabilir. Sap dik veya yarı yatık olarak gelişmekte olup, dip kısımları kırmızımtraktır. Çok fazla kardeş oluşturduğu için yoğun bir yumak yapısı meydana getirir. Yaprakları parlak koyu renkte, 13

14 sivri uçludur. Yaprak kını, yassılaşmış, bazen silindir biçiminde, açık yeşil renkli olup, dip kısmı kırmızımtraktır. Yakacık, mm uzunlukta, ince zar gibi ve ucu dişlidir. Kulakçık ince zar biçiminde, mm uzunluktadır. Bitki fazla derine inmeyen saçak kök sistemine sahiptir. Başakçık topluluğu, seyrek başak tipindedir. Bir başakçıkta 8-12 adet çiçek bulunur. Tohumun 1000 tane ağırlığı 2g civarındadır İngiliz çiminin iklim ve toprak istekleri İngiliz çimi serin iklim bitkisidir. Soğuğa dayanımı iyidir ancak kurağa dayanıklı değildir. Bu nedenle yağışın yeterli olmadığı bölgelerde sulanması gerekir. Yüksek sıcaklık ve kuraklık bitkilerin gelişimini engeller. Yaz aylarının kurak ve sıcak geçtiği bölgelerde çimler yaz dönemini uyku halinde geçiririler. Kışları ılıman geçen bölgelerde kış boyunca gelişmelerine devam ederler. Toprak istekleri yönünden oldukça kanaatkar bir bitkidir. Yüzlekten derine, kumludan zayıf drenajlı killiye kadar değişen toprak özelliklerine adapte olabilir. Bununla birlikte yağışı yeterli ve düzenli olan ve iyi gübrelenen hafif topraklarda iyi yetişirler. Özellikle toprağın azotça zengin olması verimi arttırdığı gibi, elde edilen otun kalitesini de arttırır. Toprak asitliğine dayanımı iyidir, ancak tuzluluğa dayanımı zayıftır İngiliz çiminin yetiştiriciliği Tohumları oldukça küçük olduğu için özenli bir tohum yatağı hazırlanması gereklidir. Bu nedenle çim ekilecek alanlar derince sürüldükten sonra değişik aletlerce iyice ufalanmalıdır. Fide döneminde aşırı soğuklardan fideler zarar görebildiği için ilkbahar ekimleri tercih edilmelidir. Kışların ılıman geçtiği kıyı bölgelerde sonbahar ekimleri tercih edilmelidir. Kıyı bölgelerde sonbaharda ekilen çimler kış boyunca gelişerek ilkbaharda çok iyi bir bitki örtüsü oluşturabilir. İngiliz çimi genellikle mera tesisinde kullanıldığı için serpme olarak ekilebilmektedir, ancak son yıllarda geliştirilen özel ekim makineleriyle karışım olarak sıraya ekim yapılmaktadır. Saf ekimler tahıl mibzeriyle rahatlıkla yapılabilir. Ot üretimi amacıyla ekim cm sıra arası mesafe ile yapılmalıdır. Ekimde 2-3 kg tohumluk kullanılmaktadır. Ekim derinliği cm arasında olmalıdır. Ağır killi topraklarda yüzlek, hafif kumlu topraklarda daha derine ekim yapılmalıdır. Ekim tavlı toprağa yapılmadıysa ekimden hemen sonra yağmurlama ile sulama yapılmalıdır. Yağmurlama imkanı yoksa ekim mutlak surette tavlı toprağa yapılmalıdır. 14

15 Çim tohumları genellikle hızlı bir şekilde çimlenir ve gelişirler. Ekimden sonra en önemli bakım işlemlerinden birisi yabancı ot kontrolüdür. Saf çim ekimlerinde geniş yapraklı yabancı otlarla herbisitler aracılığıyla rahatlıkla mücadele edilebilir. Ancak baklagillerle karışık olarak yapılan ekimlerde yabancı ot kontrolü daha güçtür. Bu nedenle karışım ekilecek tarlaların ekimden önce yabancı otlardan iyice temizlenmesi gerekir. Düzenli yağış alan veya sulanabilen alanlarda azotlu gübreleme ot verimini ve ham protein oranını önemli ölçüde arttırır. Buğdaygil yem bitkileri içerisinde azotlu gübrelemeye en iyi cevap veren türler arasında çimler gelir. Suyun kısıtlı olmadığı koşullarda İngiliz çimine kg/da/n yeterli olmaktadır. Azotlu gübrelerin mevsim içerisinde 3-4 defada verilmesi tavsiye edilmektedir. Baklagillerle yapılan karışımlarda fazla azotlu gübreleme baklagillerin oranını azaltacağı için yapılacak gübrelemede karışım oranını koruyacak şekilde gübre dozunun ayarlanması gerekir. İngiliz çimi mera tesislerinde genellikle diğer bazı baklagil ve buğdaygil yem bitkileriyle karışım halinde ekilmektedir. Bu amaçla en fazla kamışsı yumak, domuz ayrığı, ak üçgül, gazal boynuzu kullanılmaktadır İngiliz çiminde yararlanma ve yetiştirilme amaçları a) Ot üretimi İngiliz çimi kaliteli ot üretimi için çok uygun bitkilerdir. Büyümenin erken dönemlerinde sindirilme oranları % 80 lere ulaşır. Daha geç develerde bu oran % 65 civarındadır. Azotlu gübreleme yapılan ve baklagillerle birlikte yetiştirilen çimlerde protein oranı hemen hemen tüm hayvanların protein ihtiyacını karşılayacak düzeydedir. Başaklanma devresinde biçilen İngiliz çiminden kaliteli bir ot alınır. Genel olarak bitkiler cm boylandığında ot için biçilebilir. Anız yüksekliği 5 cm kadar olmalıdır. Yıl içerisinde alınan biçim sayısı iklim durumu, toprak yapısı ve azot gübrelemesine bağlı olarak değişir. Alınacak kuru ot miktarı yağışı mm olan bölgelerde kg/da kadardır. Ancak sulama ile verim kg/da kadar yükselebilir. b) Mera bitkisi olarak kullanımı İngiliz çimi uzun ömürlü bir bitki olmadığı için ancak kısa süreli meralarda kullanılır. En iyi adapte olduğu koşullarda bile kılçıksız brom, domuz ayrığı ve kamışsı yumak gibi diğer buğdaygil yem bitkilerinden daha önce vejetasyondan kaybolur. Lezzetli bir ot üretmesi, ileri dönemlerde lezzetliliğini koruması, otlatıldıktan sonra hızla gelişmesi ve sindirilebilirliğinin yüksek olması nedeniyle kısa süreli geçici meralarda yoğun olarak tercih 15

16 edilmektedir. İngiliz çimi meraları cm boylandığında otlatılmaya başlanır ve 5 cm kadar anız bırakılır. Normal olarak otlatmadan sonra meranın 2 hafta dinlendirilmesi önerilir. c)tohum üretimi İngiliz çiminin yeşil alan tesisinde yoğun olarak kullanılması, bu alanlarda kg/da gibi yüksek ekim oranı ile ekilmesi nedeniyle tohumluk üretimi çok fazladır. Bazı ülkelerde İngiliz çimi tohumluğu üretimi bir endüstri halini almıştır. Tohumluk üretimi amacıyla cm aralıklı sıralara ekim yapılmalıdır. Yabancı ot durumuna göre gerekiyorsa sıra araları çapalanmalıdır. Ekimde 1-2 kg/da tohumluk kullanılır. Çim tohumu üretiminde yatma büyük bir sorundur. Başaklanmadan sonra özellikle bol yağışlı bölgelerde ve verimli topraklarda bitkiler kolayca yatar. Yatan bitkilerde tozlanma ve döllenme büyük ölçüde aksar. Işık almayan alt kardeşlerde % 40 a varan oranda ölümler görülür. Tohum üretimi amacıyla 8-12 kg/da N uygulanması yeterli olmaktadır. 12 kg/da ın üzerindeki N uygulamaları tohum verimini arttırmadığı gibi, yatmaya neden olur. Normal şartlarda kg/da arasında tohum verimi almak mümkündür. İyi yetiştirme şartlarında bile tohum verimi yıllar boyunca azalır. Bu azalma düzenli bir azotlu gübreleme ile azaltılabilse de yaşlanan İngiliz çimi tarlalarından iyi bir tohum ürünü alınamaz. Genellikle 5-7 yıl tohum ürünü alınan bir tarlanın sürülmesi daha uygundur İtalyan Çimi (Lolium multiflorum Lam.) Orijinini Güney Avrupa, Kuzey Afrika ve Anadolu dan alan İtalyan çimi ilk defa İtalya da kültüre alınmıştır. Bugün dünyanın tüm ılıman bölgelerinde az veya çok İtalyan çiminin tarımı yapılmaktadır. Yeşil ot, kuru ot ve silaj olarak değerlendirilmek amacıyla yetiştirilmektedir. Bölgemizde ve benzeri iklime sahip bölgelerde kışlık ara ürün olarak yetiştirilmektedir İtalyan çiminin bitkisel özellikleri İtalyan çimi tek yıllık, bazen iki yıllık bir bitkidir. Bol miktarda kardeşlenerek yumak oluşturmaktadır. Gövde dik olarak gelişmekte ve cm kadar boylanabilmektedir. Gövdenin fazla boylanması kuru ot üretimine elverişliliğini arttırmaktadır. Sapın dip kısımları sarımsı renktedir. Yaprak zenginliği çeşit ve orijine göre değişir. Yapraklar koyu yeşil renkli ve parlak görünümlüdür. Yakacık kısa, yuvarlak ve saydamdır. Kulakçık iyi gelişmiş, uzun ve gövdeyi sarar durumdadır. Yaprak kını açıktır. Başakçık topluluğu seyrek başak biçimindedir. Bir başakçıkta İngiliz çimine göre daha fazla çiçek bulunmaktadır. Ayrıca 16

17 İngiliz çiminden farklı olarak iç kavuz kılçıklıdır. İngiliz çiminden daha zengin bir saçak köke sahiptir İtalyan çiminin iklim ve toprak istekleri Ilıman iklimlere adapte olan İtalyan çimi soğuk ve donlara karşı duyarlıdır. Uzun süreli soğuklarda bitki ölmektedir. Kurağa dayanıklı değildir. Yağışlı iklimi sevmektedir. Sulu koşullarda verimi yüksektir. Ancak uzun süreli su baskınlarından büyük zarar görür, özellikle fide döneminde 24 saatlik su göllenmeleri bile fidelerin çoğunun ölmesine sebebiyet verebilir. Verimli iyi drenajlı topraklarda iyi sonuç verir İtalyan çiminin yetiştiriciliği Tohumları küçük olduğu için tohum yatağının iyi hazırlanması gerekir. Tohumlar yeterli nemi bulduğunda hızla çimlenip gelişmektedir. Ekim elle serpme olarak veya normal tahıl mibzeriyle yapılabilir. Dekara 3-4 kg tohumluk kullanılmaktadır. İtalyan çimi genellikle baklagil yem bitkileriyle karışım olarak yetiştirilmektedir. Karışımlardan genellikle daha yüksek verim ve daha kaliteli ve daha dengeli bir kaba yem elde edilmektedir. İtalyan çimi ile karışımlarda en iyi uyum gösteren baklagil türü İskenderiye üçgülüdür. Ayrıca adi fiğ, kırmızı üçgül gibi türlerde karışımlarda kullanılabilmektedir. İtalyan çimi çiçeklenme dönemi başlangıcında biçildiğinde çabuk kuruyan ve hayvanlar tarafından istekle yenen değerli bir ürün vermektedir. Biçimin daha fazla geciktirilmesi durumunda ürünün silaj yapılarak değerlendirilmesi daha uygundur. İtalyan çiminden normal yetiştirme koşullarında kg/da yeşil ot, kg/da kuru ot verimi alınabilmektedir. İtalyan çiminden yıl içerisinde birden fazla sayıda biçim almak mümkündür. İklim koşullarının uygun olduğu bölgelerde biçim sayısı 5-6 ya kadar çıkabilmektedir. Kısa ömürlü olması nedeniyle mera tesisinde kullanımı kısıtlıdır. Anacak hızlı tesis olması nedeniyle geçici meraların tesisinde kullanılabilmektedir. Mera olarak tesis edildiğinde cm boylandığında otlatılmaya başlanmakta, 5-7 cm anız kalana kadar otlatılmaktadır. Tohum üretimi için ekim cm aralıklı sıralara yapılmaktadır. Üniform bir gelişme için sapa kalkma döneminden gün sonra bir biçim yapılmalıdır. Erken gelişen saplar elemine edildiği gibi, daha fazla kardeş elde edilmekte, dolayısıyla birim alandan daha fazla başak ve daha fazla tohum elde edilebilmektedir. Tohum için hasat sarı olum dönemindeyken yapılmalıdır. Ortalama olarak kg civarında tohum verimi alınabilmektedir. 17

18 4.2. Brom (Bromus sp.) Türleri Brom cinsi yumak oymağı ndan olup yaklaşık 100 türü kapsamaktadır. Bunların çoğu Orta Avrupa dan Çin ve Moğolistan a kadar varan çok geniş bir alanda doğal olarak bulunur. Tür zenginliğine karşılık birkaç brom türü tarımsal açıdan önemlidir. Bu türler içerisinde kılçıksız brom (Bromus inermis Leyys.) en yaygın olarak yetiştirilen yem bitkisidir. Dik brom (Bromus eractus ), dağ bromu (Bromus marginatus), tarla bromu (Bromus arvensis) diğer brom türlerine örnek olarak verilebilir Kılçıksız Brom (Bromus inermis Leyys.) Brom türleri içerisinde en tanınmış olanı ve en fazla tarımı yapılanı kılçıksız bromdur. Avrupa nın batısından Asya nın doğusuna kadar serin bölge meralarında yaygın olarak yetişen kılçıksız brom, yurdumuzda taban meralarda kullanılabilecek en değerli yem bitkilerinden birisidir. Kılçıksız bromun ot verimi yüksek ve elde edilen otun kalitesi de yüksektir. Yonca, ak üçgül ve gazal boynuzuyla iyi karışımlar verir. Uzun rizomları ve kurağa dayanıklı olması nedeniyle erozyon kontrolünde önemli bir bitkidir Kılçıksız bromun bitkisel özellikleri Kılçıksız brom uzun ömürlü çok yıllık rizomlu bir yem bitkisidir. Bitki rizomlarıyla yoğun bir çim oluşturmaktadır. Gövde dik gelişmekte olup cm kadar boylanabilmektedir. Yaprakça zengin bir bitkidir. Yapraklar genellikle tüysüz ve yeşil renklidir mm genişlikte ve cm uzunluktadır. Yaprak kını kapalı olup, kulakçık bulunmaz. Başakçık topluluğu basit salkım tipinde olup, başakçıklar oldukça büyük ve altıdan fazla çiçek içermektedir tane ağırlığı 3-4 g arasındadır Kılçıksız bromun iklim ve toprak istekleri Kılçıksız brom bir serin iklim bitkisidir. Bununla birlikte çoğu sıcak iklimlere de adapte olmuştur. Kurağa ve yüksek sıcaklıklara dayanabilmektedir. Soğuğa dayanımı da oldukça iyidir. Kumlu-tınlı topraklardan ağır killi topraklara kadar her toprakta yetişebilir. Orta derecede asit ve alkali topraklarda yetişebilir. Tuzluluğa toleransı yoktur. Kılçıksız brom gübrelemeye çok iyi tepki vermektedir. Özellikle potasyumu çok kullanmaktadır Kılçıksız bromun yetiştiriciliği Kılçıksız brom yetiştirilecek tarlanın ince, keseksiz ve düzgün bir şekilde hazırlanması gerekir. Tohumların ince ve hafif olması nedeniyle ekimin yüzlek yapılması ve ekimden sonra 18

19 da merdane ile bastırılması gerekir. Ekim derinliği 1-2 cm dir. Ekimi bölgenin iklim koşullarına göre ilkbaharda veya sonbaharda yapılabilir. Dekara 3-5 kg tohum atılmalıdır. Ekimde sıra arası mesafe cm arasında olmalıdır. Kılçıksız brom azotlu gübreye iyi tepki veren bir bitkidir. Azotlu gübrenin ot verimi ve kalitesini arttırdığı bilinmektedir. Kılçıksız brom daha çok baklagillerle karışık olarak otlatma amacıyla ve biçenek olarak ekilebilmektedir. Kurak bölgelerde daha çok yonca ile nemli bölgelerde ise adi gazal boynuzu veya ak üçgülle karışım olarak yetiştirilebilmektedir. Ancak, yağışlı yıllarda veya sulu koşullarda azotlu gübrelerin etkisi daha iyi ortaya çıkarken, kurak koşularda gübrenin etkinliği azalır. Tohum üretiminde sıra arası mutlaka geniş tutulmalıdır. Tohum üretiminde sıra arası cm arasında olmalıdır. Fosforlu ve potasyumlu gübreleme tohum verimini arttırmaktadır. Azotlu gübrelemede belli bir noktaya kadar tohum veriminde olumlu etkiye sahiptir, ancak aşırı azotlu gübreleme yatmaya sebebiyet verdiği için azot uygulamasında dikkatli olunmalıdır. Aynı tarladan 2-4 yıl tohum alınabilir. Hasat taneler tam olum dönemindeyken yapılmalıdır. Normal koşularda kg tohum alınmaktadır Kılçıksız bromun yararlanma ve yetiştirilme amaçları a) Ot üretimi Kılçıksız brom gerek kıraç gerekse sulu koşullarda ot üretimi amacı ile yapılan karışımların önemli bir bitkisidir. Ancak biçimden sonra gelişmesinin yavaşlaması ve ot veriminin erken ilkbaharda fazla buna karşılık geç ilkbahar ve yaz döneminde az olması en önemli dezavantajıdır. Bu yüzden kılçıksız bromda ilk biçim ota alındıktan sonra ikinci büyüme genel olarak otlatılarak değerlendirilir. Kıraç bölgelerde ilkbaharda ekilen kılçıksız brom tarlasından ilk yıl ot ürünü alınamaz. Sonbahar ekimlerinde bitkiler daha iyi gelişeceğinden bir biçim alınabilir. Sulanan alanlarda ise bitkiler hızlı bir şekilde geliştiği için ilk yıl ot ürünü alınabilir. Kılçıksız bromda ot için en iyi biçim zamanı salkımların tamamının çıktığı devredir. Bu devreden sonra kılçıksız bromun protein oranı hızla azalmaktadır. Ot verimi; bölgeye, iklim durumuna, özellikle yıllık yağışın miktarına ve toprak verimliliğine bağlı olarak değişir. Kurak bölgelerde her yıl bir biçim alınır. Bu biçimde alınan kuru ot verimi kg/da arasında değişir. Sulanabilen veya düzenli yağış alan bölgelerde kg/da arasındadır. Sulu koşullarda yılda 2-3 biçim alınabilir. İlk biçimde en yüksek ot verimi elde edilirken biçim sırası ilerledikçe ot verimi azalır. 19

20 Dar sıra aralığıyla yapılan ekimlerde, ekimden birkaç yıl sonra çim fakirliği veya keçeleşme nedeniyle verim düşüklüğü görülür. Bunun sebebi bitkinin rizomlarla sürekli gelişerek sıra aralarının tamamen kapatması sonucu birim alanda normalin üzerinde bitki meydana getirmesidir. Bu problem kıraç bölgelerde sıra araları geniş tutularak azaltılabilir. Ayrıca sıra arasında çıkan bitkilerin mekanik olarak öldürülmesi de etkin bir yoldur. Kılçıksız brom ot amacıyla saf olarak ekilebileceği gibi bölgelere göre bazı baklagiller örneğin yonca, çayır üçgülü, korunga ile karışım olarak da ekilebilir. Genellikle karışımların verimi saf kılçıksız bromdan daha yüksektir. Ayrıca karışımdaki baklagiller otun besleme değerini arttırırlar. b) Mera bitkisi olarak kullanılması Kılçıksız brom lezzetli bir bitkidir. Özellikle erken dönemlerinde hayvanlar tarafından sevilerek otlanırlar. Birçok araştırma, kılçıksız bromun vejatatif, sapa kalkma ve çiçeklenme dönemlerinde çok iyi otlandığını ortaya koymuştur. Ayrıca bitkiler kuvvetli rizomlarıyla yayıldıkları için otlatmaya oldukça dayanıklıdırlar. Bu nedenlerle kılçıksız brom iyi bir mera bitkisi olarak tanınır. c) Tohum üretimi Kılçıksız bromda tohum üretimi biraz zor, normal şartlarda verim ise oldukça düşüktür. Kıraç koşullarda geniş sıra aralıkları ile ekilen kılçıksız bromdan 5-30 kg/da arasında tohum verimi alınabilir. Verim gübresiz şartlarda ikinci yıldan itibaren hızla azalır. Tohum üretiminde 5-10 kg/da azotlu gübre yeterli bulunmuştur. Yaşlanmış tohum tarlalarında azot dozunun arttırılması faydalı olacaktır. Sulanabilen yörelerde tohum verimi oldukça yüksektir. Bu alanlarda tohum verimi ortalama kg/da dır. Verim bazı bölgelerde kg/da a kadar çıkabilmektedir. Hasat tohumların iyice olgunlaştığı devrede biçerdöverle yapılabilir. Bu devrede bitki sapları ve alt yapraklar yeşil olduğu için biçerdöver tablasının başakların hemen altından biçim yapacak şekilde yükseltilmelidir Domuz ayrığı (Dactyilis sp.) Türleri Domuz ayrığı cinsine bağlı bazı türler Akdeniz çevresi ve Avrupa ülkelerinde doğal olarak yetişir. Bunların çoğunun tarımsal açıdan bir önemi yoktur. Bu cins içerisinde sadece Dactylis glomerata yem bitkisi olarak önem taşımaktadır. 20

21 Domuz Ayrığı (Dactylis glomerata L.) Orijinini Orta ve Batı Avrupa dan alan domuz ayrığı Anadolu nun hemen her tarafında görülmektedir. Soğuğa dayanımının zayıflığına karşın, kurağa dayanıklılığı, ılıman ve yağışlı yerlerde bol verim vermesi, biçimden sonra hızlı gelişmesi nedeniyle yaygın olarak tarımı yapılan bir bitkidir. Günümüzde mera tesisi amacıyla Avrupa, ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda da geniş çapta kullanılmaktadır. Tarla tarımı içersinde kaba yem üretimi amacıyla geliştirilmiş domuz ayrığı çeşitleri de bulunmaktadır. Gölgeye dayanıklı olması nedeniyle ağaçların altına da ekilebilmektedir Domuz ayrığının bitkisel özellikleri Domuz ayrığı uzun ömürlü çok yıllık yumak oluşturan bir buğdaygil yem bitkisidir. Gövde dik veya yarı yatık olarak gelişmekte ve cm arasında boylanabilmektedir. Gövde tabanda yassıdır. Yaprak kını yarı açık ve yassıdır. Kulakçık yoktur. Domuz ayrığı yaprakça zengin bir bitkidir ve yapraklar bitkinin dip kısmında toplanmıştır. Çiçek durumu salkımdır. Yumağı oluşturan sapların yarıya yakını salkım oluşturur. Bir salkımda arası başakçık bulunmaktadır. Tohum oldukça küçük olup 1000 tane ağırlığı 1 g kadardır Domuz ayrığının iklim ve toprak istekleri Domuz ayrığı serin iklim bitkisidir ve iklim istekleri yönünden oldukça kanaatkardır. Soğuk koşullarda yetişebildiği gibi, Akdeniz iklimi gibi ılıman iklim kuşağında da başarılı şekilde yetişebilir. Ancak çok aşırı soğuklardan zarar gördüğü için verimi bu koşullarda oldukça azalmaktadır. Yağış isteği fazla olmayıp, kıraç meralarda yetişmesiyle dikkati çekmektedir. Toprak istekleri bakımından kılçıksız broma göre daha seçicidir. Yüzlek ve verimsiz topraklarda verimi oldukça azalmaktadır. Yaş veya göllenen topraklarda da başarılı değildir. Toprak tuzluluğuna dayanıklı değildir. Bitkinin gölgeye karşı toleransı ise çok yüksektir Domuz ayrığının yetiştiriciliği Domuz ayrığında iyi bir çıkış için, iyice ufalanmış ve yabancı otlardan temizlenmiş bir tohum yatağı hazırlanmalıdır. Ekim ilkbahar veya sonbaharda yapılabilir. Kışları sert geçen bölgelerde ilkbaharda ekimi tercih edilmektedir. Yumak oluşturduğu için düzenli bir ekim, mümkünse mibzerle sıraya ekim tercih edilmelidir. Bununla birlikte meraların yapay 21

22 tohumlanmasında serpme olarak ekilmektedir. Ekimde 2-3 kg tohumluk kullanılması yeterli olmaktadır. İyi hazırlanmış bir toprağa mibzerle yapılan ekimlerde tohumluk miktarı 1 kg a kadar inebilmektedir. Ekim derinliği 1-2 cm dir. Domuz ayrığı ot üretimi veya silaj için çoğunlukla bir baklagil ile karışım olarak yetiştirilir. Ancak seçilen baklagilin olgunlaşma dönemi bakımından domuz ayrığı ile uyum göstermesi gerekir. Domuz ayrığı, yonca, çayır üçgülü ve ak üçgülle karışım olarak yetiştirilebilir. Bölgemizin kıraç eğimli tarım alanlarında otlak veya biçenek olarak ve verimi son derece azalmış meraların yenilenmesinde başarılı bir şekilde kullanılabilmektedir. Domuz ayrığı ekimden sonra fazla bir bakım istememektedir. Ancak, bahar yağmurlarıyla birlikte uygulanacak bir miktar azotlu gübre gelişmeyi hızlandırmakta ve erken otlatma imkânı sağlamaktadır. Ancak, fazla azotun bitkinin kışa dayanımını azaltması nedeniyle kış öncesinde uygulanacak azot miktarı ayarlanırken dikkatli olunmalıdır. Genel olarak erken ilkbaharda ve her biçimden sonra 5-10 kg/da azot uygulaması yeterli olmaktadır. Domuz ayrığı erken dönemde hayvanlar tarafından sevilerek yenen bir mera yemi ve kuru ot vermektedir. Hasadın gecikmesiyle saplar kartlaşmakta ve besleme değeri hızla düşmektedir. Bu nedenle bitkiler cm boyuna ulaştığı zaman otlatılması veya biçilmesi uygundur Domuz ayrığının yararlanma ve yetiştirilme amaçları a) Ot üretimi Domuz ayrığı ılıman iklim kuşağında yetişen en verimli serim mevsim buğdaygil yem bitkilerinden birisidir. Kaliteli bir ot üretimi için bitkiler salkım çıkartma döneminde biçilmelidirler. Bu devrede biçilen bitkiler, uygun koşullarda ikinci biçime gelirler. Tek biçim alınan yerlerde biçim biraz daha geciktirilebilir. Ancak domuz ayrığında ot kalitesi çabuk düştüğü için kaliteli bir ot üretimi için salkımların görüldüğü devrede biçilmesi daha uygundur. Otun besleme değeri oldukça yüksektir. Ham protein oranı ve kuru maddenin sindirilme oranı yönünden birçok buğdaygil yem bitkisinden üstündür. Domuz ayrığından yıllık yağışı mm olan civarında olan bölgelerde kg/da kuru ot alınabilir. Yıllık yağış 600 mm ye ulaştığı yerlerde kuru ot veriminin 1 ton/da a ulaştığı görülmüştür. Daha bol yağış alan veya sulanabilen alanlarda kuru ot verimi 1500kg/da a ulaşabilir. 22

23 b) Mera bitkisi olarak kullanılması Domuz ayrığı hızlı büyümesi ve kardeşlenmesi nedeniyle çok iyi bir ilkbahar merası oluşturur. Lezzetliliği konusunda bazı belirsizlikler vardır. Özellikle çabuk kabalaşması bir sorundur. Vejetatif devrede iyi otlanmasına karşılık ileri devrede lezzetliliğini kaybeder. Domuz ayrığı birçok serin mevsim buğdaygilinden daha erken otlatma olgunluğuna gelir. Bitkiler bu devrede ağır şekilde otlatılmalıdır. Hafif otlatılan bitkiler hızlı şekilde kabalaşır ve lezzetlilikleri azalır. Ancak aşırı ağır otlatmada domuz ayrığı meralarında seyrekleşmeye sebebiyet verdiği için, otlatmanın iyi düzenlenmesi özel bir önem taşır. Erken ilkbaharda hızlı gelişmesi nedeniyle karışıma girdiği baklagilleri kolayca bastırabilir. Yapılan araştırmalar rekabet gücünün oldukça yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Erken ilkbaharda domuz ayrığı biraz ağır otlatılarak diğer türlerin gelişimine fırsat tanınmalıdır. Domuz ayrığı ile ak üçgül karışımları otlatma amaçlı iyi karışımlar oluşturabilmektedir. Ancak, karışımlarda ak üçgül oranı oldukça azalmakta ve daha sonra tesis saf domuz ayrığı tarlasına dönüşmektedir. Bu nedenle daha uzun süreli karışımlar amaçlanıyorsa ak üçgül yerine yonca tercih edilmelidir. Kışları sert geçen bölgelerde domuz ayrığı büyük zarar gördüğü için verimi oldukça azalır. Bu bölgelerde domuz ayrığı kullanılmamalıdır. c) Tohum üretimi Yabancı döllenen bir bitkidir. Salkımlanma devresinden sonra yağış almayan ve güneşli bölgeler tohum üretimi için uygundur. Ekim yılında çoğunlukla tohum ürünü alınmaz. Verim ikinci yılda başlar. Azotlu gübreleme tohum üretiminde önemlidir. Sonbahar azot uygulamalarının birim alanda salkım sayısını arttırdığı, ilkbahar azot uygulamalarının ise salkım iriliğini etkilediği bulunmuştur. Bu nedenle azotun ikiye bölünerek geç sonbahar ve erken ilkbaharda verilmesi tohum verimini ve kalitesini arttırır. Tohum olgunlaşma döneminde, bitkiler henüz yeşil olduğu için hasat güç olabilir. Ancak, yüksekliği ayarlanarak direk biçerdöver ile hasadı yapılabilir. Dekara tohum verimi kg arasında değişir Yumak (Festuca sp.) Türleri Dünyanın ılıman ve serin bölgelerine yayılmış 100 kadar yumak (Festca sp.) türü bulunmaktadır. Özellikle Batı Avrupa ve Akdeniz çevresi yumak türlerinin doğal yayılma alanlarıdır. Morfolojik, sitolojik ve tarımsal özellikleri yönünden büyük farklılıklar görülmektedir. Tek yıllık yumak türleri genellikle yabancı ot niteliği taşımasına karşılık, çok 23

24 yıllık türler genellikler değerli yem bitkisi özelliği taşıyan bitkilerdir. Yumak türleri içerisinde tarımsal açıdan en önemlileri, kamışsı yumak (Festuca arundinacea Schreb.), çayır yumağı (Festuca pratensis Huds.= F. elatior L.), koyun yumağı (Festuca ovina L.) ve kırmızı yumak (Festuca ruba L.) tır Kamışsı Yumak (Festuca arundinacea Schreb.) Yüksek çayır yulafı olarak da bilinen kamışsı yumak, Avrupa ve Asya nın yerel bitkisidir. Nemli ve taban arazilerde yoğun olarak bulunur. Geniş uyum yeteneğine sahip olan kamışsı yumak buğdaygil yem bitkileri içerisindeki en verimli türlerden birisidir. Otlatmaya ve biçime oldukça dayanıklıdır. Derin kökleri ile kurağa oldukça dayanıklı olduğundan iyi bir toprak tutucu ve erozyon önleyici olarak değerlendirilir Kamışsı yumağın bitkisel özellikleri Kamışsı yumak uzun ömürlü, çok yılık derin köklü bir serin mevsim buğdaygil yem bitkisidir. Bitki derin kökleri ile toprağa sıkı şekilde tutulur. Bitkiler cm kadar boylanabilen, dik gelişen gövdeler oluştururlar. Habutus şekli yumaktır. Sapları sert ve kabadır. Yaprak ayası sert, geniş ve koyu yeşil renkli, kenarları keskin ve ucu sivridir. Yakacık kısa, kulakçıklar ise iyi gelişmiştir. Çiçek durumu karışık salkımdır. Her bir başakçıkta 5-10 arasında çiçek bulunur tane ağırlığı 2 g kadardır Kamışsı yumağın iklim ve toprak istekleri Kamışsı yumak serin iklim bitkisi olup nemli bölgelere adapte olmuştur. Bununla birlikte çok değişik iklim koşullarına adapte olabilmektedir. Serin iklim bitkileri içerisinde adaptasyonu en geniş olanlardan birisidir. Derin köklü olması nedeniyle kurak koşullarda da yetişebilmektedir. Kamışsı yumak çok gelişmiş kök sistemi sayesinde değişik toprak koşullarında yetişebilir. Özellikle verimli, nemli, orta ağır yapıdaki topraklarda çok iyi gelişir. Killi ve yüzlek topraklarda fazla verimli değildir. Zayıf drenaja, yüksek taban suyuna ve su göllenmesine karşı dayanıklıdır. ph sı 4-10 arasında olan her toprakta yetişebilir. Tuzluluğa ve alkaliliğe karşıda toleranslıdır. 24

25 Kamışsı yumağın yetiştiriciliği İyi hazırlanmış bir toprak ve tohum yatağı başarılı bir yetiştiriciliğinin ilk adımıdır. Ekim genellikle sonbaharda yapılır. Saf ekimde 3-4 kg/da tohumluk kullanılmaktadır. İyi hazırlanmış bir toprağa mibzerle yapılan ekimlerde tohumluk miktarı kg a kadar düşürülebilir. Ekimde tohumun 2-3 cm den daha derine düşmemesine özen gösterilmelidir. Kamışsı yumakta sıra aeası mesafe, düzenli yağış alan ve sulanabilen alanlarda cm, kıraç alanlarda ise cm arasında olmalıdır. Ekim normal tahıl mibzeriyle yapılabilir. Kamışsı yumak uzun boylu, baskın bir tür olması nedeniyle karışımlarda katılma payı düşük tutulmaktadır. Ekimde 5 kg/da azot, 5-15 kg/da arasında P 2 O 5 verilir. İkinci yıldan itibaren dekara 5-20 kg arasında azot uygulanmalıdır. Tohum üretimi için yapılan ekimlerde sıra arası suluda cm, kıraçta cm tutulmalıdır. Tohum üretiminde azotlu gübreleme önemlidir. Tohum üretim tarlalarında kg/da azot uygulanması tavsiye edilir. Bu azotun yarısı geç sonbaharda yarısı erken ilkbaharda uygulanır Kamışsı yumağın yararlanma ve yetiştirilme amaçları a) Ot üretimi Kamışsı yumağın ot üretimi için iyi bir bitki olduğu kabul edilir. Büyümesinin büyük bir kısmını ilkbaharda gerçekleştirir. Yaz sıcakları ile birlikte büyümesi yavaşlar, sonbaharla birlikte tekrar büyümeye başlar. Kamışsı yumak vejetatif dönemde besleyici ve kaliteli bir ot üretirken, gelişme dönemi boyunca selüloz oranı artarken protein oranı düşer, saplar kalınlaşır, yapraklar kartlaşır. Bu nedenle ot üretimi için başakların görülmeye başladığı dönemde biçim yapılması uygundur. Daha kaliteli bir ot elde edebilmek için biraz verim kaybı göze alınıp daha erken biçim yapılabilir. Bitki biçimden sonra hızlı bir şekilde gelişme özelliğine sahiptir. Seyrek biçimler iri ve kaba yapılı bir yumak oluşumuna neden olurken, sık biçimler kardeşlenmeyi ve sıklaşmayı beraberinde getirir. Yüksek ve kaliteli bir ot üretimi için 5 cm anız bırakacak şekilde yılda 2-3 kez biçilmelidir. Kıraç koşullarda kuru ot verimi dekara kg kadardır. Sulanabilen koşullarda 2-4 kez biçilen kamışsı yumakta kuru ot verimi 2 tona kadar ulaşabilir. Ortalama verim ise kg/da kadardır. b) Mera bitkisi olarak kullanılması Kamışsı yumak ot üretiminden çok, mera bitkisi olarak yetiştirilir. Kuvvetli gelişmesi, geniş uyum yeteneği, sonbaharda iyi gelişmesi gibi değerli özelliklerine karşılık, yem kalitesi 25

26 kamışsı yumak tarımındaki en önemli sorundur. Kamışsı yumak protein ve mineral maddelerce birçok yem bitkisine göre üstündür. Ancak, kamışsı yumak merasında otlayan hayvanlarda canlı ağırlık artışı düşüktür. Bu durum bitkinin lezzetinin biraz düşük olması nedeniyle hayvanlar tarafından nispeten az tüketilmesinden kaynaklanmaktadır. Özellikle ilkbahar sonu ve yaz döneminde lezzetliliği oldukça azalmaktadır. Kamışsı yumağın bu özelliğinden dolayı ıslahçılar verimi arttırmaktan çok bitkinin lezzetini arttırma yönünde çalışmalar yapmaktadır. Kamışsı yumak hızlı gelişerek kısa zamanda kabalaşır. Bu nedenle kamışsı yumak merası biraz ağır şekilde, 5-10 cm anız kalacak şekilde otlatılmalıdır. Ayrıca, yenilmeyen bitkilerin biçilerek uzaklaştırılması, iyi gübreleme ve uygun baklagilerle karışım kabalaşma ve yem kalitesi açısından tavsiye edilen diğer önlemlerdir. Kıraçta 5 kg/da azot önerilirken, sulanabilen koşullarda bu miktar kg/da a kadar yükseltilmelidir. Otlatmak amacıyla kamışsı yumak baklagillerle karışım halinde yetiştirilir. Yonca, ak üçgül ve melez üçgül bu amaçla tavsiye edilebilecek baklagil yem bitkileridir. Baklagiller meranın besleme değerini arttırdığı gibi, kamışsı yumaktan kaynaklanabilecek rahatsızlıkların azaltılmasını da sağlarlar. Ancak, kamışsı yumağın çok kuvvetli gelişen baskın bir bitki olması nedeniyle karışımda baklagilerin oranının korunması güçtür. Bu nedenle otlatmanın bu oranı koruyacak şekilde düzenlenmesi önemlidir. Kamışsı yumak meralarında otlayan hayvanların verim performanslarının çok değişken olmasının yanında, nemli ve yaş topraklarda kurulan kamışsı yumak meralarında otlayan hayvanlarda bazı rahatsızlıklar görülür. Bu rahatsızlığa önceden Epichloe typhina (Pers.Tul), daha sonra Acremonium coenophialum Morgan Jones & Gams. Latince isimleri ile tanımlanan bir mantarın neden olduğu bulunmuştur. Bu mantar tohum aracılığı ile bulaşır, çimlenme ile birlikte mantar hücreler arası boşluklarda gelişir. Vejetatif devrede kın içinde gelişen mantar, generatif devrede hızla büyüyerek çiçeklere kadar ulaşır ve tohum içerisine yerleşir. İnfekte olan bu tohumların çimlenmesiyle hayat döngüsü yeniden başlar. Bulaşık bitkiler ile beslenen hayvanlarda mikotoksinler nedeniyle ayak çekmesi, sığır nekrosisi ve yumak zehirlenmesi olarak adlandırılan 3 farklı beslenme bozukluğu görülür. Ayak çekmesi sonbahar ve kış aylarında fazla azotla gübrelenmiş kamışsı yumak meralarında otlayan hayvanlarda problem oluşturur. Başlangıçta hayvanlarda bir acı görülür, hareketler yavaşlar ve yem tüketimi azalır. Hayvanlar zayıflarken kuyruk, kulak ve ayaklarında nekrozlar ve kangrenler görülür, ileri devrede kuyruk ve tırnaklar düşer. 26

27 Sığır nekrosisi, aşırı azot verilen saf kamışsı yumak meralarında otlayan sığırlarda görülen bir hastalıktır. Hayvanlarda sindirim bozuklukları, böbrek rahatsızlıkları ve şişme gibi olaylar meydana gelir. Kamışsı yumak merasında yıl boyunca görülebilen yumak zehirlenmesinde, hayvanlarda kaba kıl gelişimi, hızlı nefes alma, vücut sıcaklığında artışlar, süt verimi ve canlı ağırlık artışında azalma meydana gelir. Öldürücü bir hastalık değildir. Ancak önemli verim kayıplarına sebep olur. İlk iki rahatsızlığın nedeni tam olarak bilinmemekte ancak bunlara mantar toksinlerinin neden olduğu sanılmaktadır. Yumak zehirlenmesi ise mantarla bulaşık bitkilerde başta ergovaline olmak üzere ergopeptin alkoloidlerinin birikimi nedeniyle oluşmaktadır. Bu gün ABD de kamışsı yumak tarlalarının % 90 ının bu mantarla bulaşık olduğu ve yumak zehirlenmesinin bu ülkeye yılda 600 milyon $ zarar verdiği tahmin edilmektedir. c) Tohum üretimi Kamışsı yumakta tohumluk üretimi kolay ve verim yüksektir. Ot üretimi için ekilen tarlalardan tohum üretimi yapılabilir. Tohum olgunlaştıktan sonra biçerdöverle doğrudan hasat yapılabilir. Tohum dökme sorun olduğu için hasat zamanının ayarlanmasına dikkat edilmelidir. Ortalama olarak kg/da tohum verimi alınır. İyi tarlalarda verim 100 kg/da a kadar çıkabilir. Tohum hasadından sonra anızlar iyice temizlenirse bitkiler yeniden büyümeye başlar. Yeni büyüme otlatma amacıyla kullanılabilir. d) Yeşil alan bitkisi olarak kullanılması Kamışsı yumak çok soğuk olmayan bölgelerde yeşil alan bitkisi olarak kullanılmaktadır. Son yıllarda küçük yapraklı, yavaş gelişen çeşitlerin ıslah edilmesiyle birlikte, çim bitkisi olarak önemi artmıştır. Basılma ve çiğnenmeye karşı dayanıklılığı, kolay tesis olması ve yaz sıcaklarında yeşilliğini koruması nedeniyle özellikle spor alanlarındaki karışımlarda yer almaktadır. Toprak tutucu özelliğiyle özelikle yamaç alanların yeşillendirilmesinde önemli bir yer alır Çayır Yumağı (Festuca pratensis Huds.= F. elatior L.) Avrupa ve ılıman Asya nın doğal bitkisidir. Adapte olduğu bölgelerin nemli alanlarında kurulacak otlak karışımlarında kullanılmaktadır. Çok yıllık, cm boylanan, yumak formunda ve derin köklü bir buğdaygil yem bitkisidir. Yaprak ayası düz, kenerları çentikli ve uç kısımları kısa tüylerle kaplıdır. Yaprak kını kenarları üst üste gelecek şekilde açık ve dip 27

28 kısımları kırmızımsıdır. Çiçek durumu salkım olup her başakçık 5 veya daha fazla çiçek kapsar tane ağırlığı 2 g kadardır. İklim istekleri yönünden kanaatkar olmakla birlikte, nemli ve serin iklimleri tercih etmektedir. Soğuğa oldukça dayanıklı olup, kurağa ve su baskınlarına karşı duyarlıdır. Besin elementlerince zengin, nemli toprakları sevmekte, kumlu topraklarda yetişememektedir. Orta derecede asit ve nötr topraklardan hoşlanmaktadır. Çayır yumağı, yapay otlak ve çayırların kurulmasında geniş çapta kullanılmaktadır. Ekim için tohum yatağının ince furda yapıda ve besin maddelerince zengin olması gerekir. Ekim genellikle serpme olarak ve sonbaharda yapılır. Dekara 4-5 kg tohum atılmaktadır. Ekim derinliği cm dir. Saf olarak yetiştirmeye uygun olmakla birlikte, nemli alanlara adapte olmuş çayır üçgülü, adi gazal boynuzu gibi baklagil ve çayır kelp kuyruğu gibi buğdaygillerle karışım olarak yetiştirilebilir. Çiftlik hayvanları tarafından istekle yenen çayır yumağı, iyi bir otlak bitkisidir. Yem verimi ve kalitesi oldukça yüksektir. Uzun ömürlü olduğu için uzun süreli veya daimi otlakların kurulması için uygundur. Ekim nöbeti içerisinde kısa süreli otlakların kurulması için uygun değildir. Tarladan temizlenmesi zor olmaktadır. Tohum üretimi tohum dökme sorunu olduğu için zordur. Tohumlar sarı olum dönemine ulaştığı zaman hasat yapılmalıdır. Tohum üretimi için ilk biçimin kullanılması daha uygundur. Tohum verimi dekara kg civarındadır Koyun Yumağı (Festuca ovina L.) Orta Anadolu meralarının dominant türü olan koyun yumağı Avrupa ve Asya nın bitki yetişebilen tüm alanlarına yayılmıştır. Koyun meralarının en önemli türü olmakla birlikte hayvanlar tarafından pek istekle otlanmamaktadır. Kuru ot üretimine elverişli değildir. Koyun yumağı soğuğa ve kurağa oldukça dayanıklı, uzun ömürlü çok yıllık bir bitkidir. Gövde dik olarak gelişmekte ve cm boylanabilmektedir. Çok fazla kardeşlendiği için yoğun bir yumak oluşturur. Yapraklar mavimsi-gri renkte ve sivri uçludur. Çiçek durumu salkım olup, her başakçık 4-5 çieçek taşımaktadır tane ağırlığı 0.7 g kadardır. Bitki soğuğa ve kurağa oldukça dayanıklıdır. Toprak asitliğine de dayadıklı olup, tuzluluğa toleransı yoktur. Koyun yumağı, fazla lezzetli olmadığı için koyunlar ve sığırlar tarafından çok tercih edilmemektedir. Bu nedenle diğer yem bitkilerinin yetişemediği, kıraç alanlarda mera tesisine uygundur. 28

29 Kırmızı Yumak (Festuca rubra L.) Yumak türleri içerisinde sürünücü habütusa sahip formları içermesiyle dikkati çekmektedir. Avrupa ve Asya nın doğal bitkisidir. Kırmızı yumak, bitkisel özellikleri itibariyle koyun yumağına benzer. Ancak daha koyu yeşil rengi ve sürünücü gövdesiyle ondan ayrılır. Bitkiler kısa ve ince rizomlar oluşturmaktadır tane ağırlığı g arasındadır. Nemli ve serin iklimleri tercih eder. Bununla birlikte kurağa oldukça dayanıklıdır. Derin, kumlu-tınlı ve iyi drene edilmiş killi topraklarda iyi yetişir. Toprak tuzluluğuna toleranslı değildir. Kırmızı yumağın sürünücü tipleri yeşil alan tesisinde özellikle tenis alanları, park ve bahçelerde yoğun olarak kullanılmaktadır. Ayrıca kurak alanlardaki mera karışımlarına alınmaktadır. Otu fazla lezzetli değildir. Koyun yumağından daha verimli ve hazmolabilirliği daha yüksektir Salkımotu (Poa sp.) Türleri Salkımotu (Poa sp. L.) cinsi Buğdaygiller familyasının Yumak Oymağı (Festuceae) içerisinde yer almaktadır. Salkımotu, dünyanın hemen hemen her tarafında, özellikle ılıman ve soğuk bölgelerde ve hatta tropik bölgelerin yüksek dağ kesimlerine yayılmış yaklaşık 500 türü kapsamaktadır. Adı eski Yunanca da çimen (Poa) anlamına gelmekte ve bu nedenle Buğdaygiller çoğu kez Gramineae Familyası yerine Poaceae Familyası olarak adlandırılmaktadır. Salkımotu cinsi içerisinde yer alan ve çok iyi bir çim örtüsü oluşturan birçok tür, değerli birer yembitkisi özelliğinde olmasına rağmen, genellikle tarımsal olarak bir değer taşımazlar. Salkımotu cinsinin başlıca türleri; Poa pratensis L (Çayır Salkımotu), Poa compressa L. (Yassı Salkımotu), Poa trivialis L. (Adi Salkımotu), Poa palustris L. (Bataklık Salkımotu), Poa annua L. (Biryılık Salkımotu), Poa nemoralis L. (Orman Salkımotu), Poa bulbosa L. (Yumrulu Salkımotu), Poa alpina L. (Yayla salkımotu) dır. Salkımotu cinsi içerisinde tarımsal ve ekonomik anlamda en önemlisi çayır salkımotudur Çayır Salkımotu (Poa pratensis L.) Çayır salkımotu nemli ve taban meralarda sıklıkla rastlanan değerli bir doğal mera bitkisidir. Koyun, sığır ve atlar için değerli bir yem kaynağı olup, mera vejetasyonu içerisinde azalıcılar grubunda yer almaktadır. Çayır salkımotu birkaç türle oluşturulan karışımlarda 29

30 yer aldığında oldukça uzun sürede (2-3 yıl) tesis olabilmesine rağmen, otlatmaya oldukça dayanıklı olması ve tesis oldukatan sonra yıl yaşaması nedeniyle sürekli meraların önemli bir üyesidir. Amerika da önemli bir mera bitkisi durumundadır ve uzun süreli yapay meraların tesisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde ise doğal meraların değerli bir yembitkisi olmasının dışında, yembitkisi olarak bir üretimi söz konusu değildir. Çayır salkımotu, tüm dünyada ve ülkemizde sık bir çim örtüsü oluşturması, biçime dayanıklılığı, yapraklarının parlak renkli ve ince olması nedeniyle daha çok yeşil alan bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Özellikle çiğnenmeye olan dayanıklılığı nedeniyle spor alanlarının (futbol, golf ve çim kayağı alanları gibi) oluşturulmasında en sık tercih edilen bitkilerden birisi durumundadır. Çayır salkımotu aynı zamanda sık bir çim örtüsü oluşturması nedeniyle iyi bir toprak koruma bitkisidir, çayır salkımotunun asidik olmayan topraklarda erozyon kontrolü amacıyla kullanılabileceğini belirtmektedirler. Çayır salkımotu yüksek polyploidi düzeylerinin gözlendiği apomiktik bir tür olması nedeniyle son yıllarda apomixis ve polyploidi araştırmaları için örnek bir çalışma materyali olarak dikkati çekmiştir. Ancak, bir populasyon içerisinde % 0 ile 100 arasıda değişen oranlarda apomiktik bireylere rastlanması, 2n = arasında değişen yüksek polyploidi düzeylerinin görülmesi yeni çeşitlerin geliştirilmesi noktasında daha fazla enerji harcanmasını gerektirmektedir Çayır salkımotunun bitkisel özellikleri Çayır salkımotu, uzun ömürlü rizom oluşturan bir serin mevsim bitkisidir. Bitki toprağın ilk 8-10 cm sinde yoğunlaşmış, fazla derinlere inmeyen zengin bir saçak kök yapısına sahiptir. Rizomlar üzerindeki boğumlarda da kökler gelişir ve böylece sıkı bir çim örtüsü meydana gelir. Bitkide gövde dik olarak gelişmekte ve cm boylanabilmektedir. Sap aşağıdaki boğumlarda hafif dirseklidir. Rizomlarda bulunan boğumlardan çıkan dallar yumak oluşturmakta ve vejetasyon üzerineki boşlukları kapatmaktadır. Yapraklar koyu yeşil renkli olup yaprak ayası V kesitli ve uç kısmı kayık şeklindedir. Yaprak ayası cm boyunda ve 3-5 mm genişliğindedir. Çiçek durumu karışık salkımdır. Salkımlar cm boyunda tipik piramit şeklinde yanlara doğru açılmıştır. Başakçıklar 2-6 çiçekli olup, kılçıksızdır. Tohumlar oldukça küçüktür. Daneler iç kavuz tarafından sıkıca sarılmıştır dane ağırlığı g kadardır Çayır salkımotunun iklim ve toprak istekleri 30

31 Nemli ve serin bölgelere iyi adapte olan bitki, iyi drene olan, tınlı ve killi-tınlı organik maddece zengin, ph ı 5 ile 8 arasında değişen hafif asidik veya hafif alkali topraklarda iyi yetişmektedir. Bitki kök sisteminin fazla derine gitmemesi nedeniyle sıcağa ve kurağa fazla dayanıklı değildir Çayır salkımotunun yetiştiriciliği Buğdaygil yembitkileri içerisinde en küçük tohumlulardan birisi olan çayır salkımotu başarılı bir çıkış için iyi hazırlanmış bir tohum yatağına ihtiyaç duyar. Başarılı bir fide gelişimi için tohumun toprakla çok iyi temas etmesi şarttır. Bu nedenle ekimden sonra üzerinden silindir geçirilerek toprak iyice bastırılmalıdır. Ekim ılıman bölgelerde sonbaharda yapılırken, soğuk bölgelerde ilkbaharda ekilmektedir. Sıraya ekimde kg/da, serpme ekimde kg/da tohumluk kulanılmaktadır. Ekim derinliği 2-3 cm olmalı, tohumun çok küçük olması nedeniyle daha derin ekimlerden kaçınılmalıdır. Bitki yavaş tesis olduğu için ilk yıl yabancı otlarla iyi mücadele edilmelidir. Baklagil oranının %30 un üzerinde olduğu karışık çayır salkımotu meralarında azotlu gübre uygulamasına gerek yoktur. Saf olarak yetiştirilen çayır salkımotuna ise erken ilkbaharda bitki gelişimi başlamadan önce 2,5-3 kg/da saf azot uygulanmalıdır. Bitki fosfor uygulamasına da çok iyi tepki göstermektedir. Bitkiden genellikle otlatılarak yararlanılmaktadır. Bitkinin cm boya ulaştığı dönemde otlatılmaya başlanması uygundur. Bu dönemde kuru otundaki ham protein içeriği % 15-16, NDF içeriği % 48-50, ADF içeriği % civarındadır. Tohum üretimi amacıyla cm sıra aralığında, g/da tohumluk kullanılarak yetiştiriciliği yapılmaktadır. Dekara kg tohum üretilebilmektedir Ayrık (Agropyron sp.) Türleri Ayrık cinsi çoğu, çok yıllık ve serin iklim bitkisi olan yaklaşık 150 türü kapsamaktadır. Bu türlerim 2/3 ü Avrupa ve Asya kökenlidir. Dünya nın kurak ve yarı kurak alanlarında önemli bir yem bitkisi durumunda olan ayrık türleri step meraların en önemli türlerinin başında gelmektedir. Ayrık cinsi, çok sayıda türü kapsamsına rağmen birkaç tür tarımsal açıdan önem taşımaktadır. Otlak ayrığı (Agropyron cristatum (L) Gaertn.), yüksek otlak ayrığı (Agropyron elongatum (Host.) Beauv.), mavi ayrık (Agropyron intermedium (Host.) Beauv.) ve tarla ayrığı (Agropyron repens (L.) Beauv.) tarımsal açıdan en önemli ayrık türleridir Otlak Ayrığı (Agropyron cristatum (L) Gaertn.) 31

32 Arpa oymağından, kıraç ve kurak meraların, steplerin yıl verimli olarak yaşayabilen bir buğdaygil yem bitkisi olan otlak ayrığı, yaprakça zengin, lezzetli ve üstün nitelikli bir bitkidir Otlak ayrığının bitkisel özellikleri Otlak ayrığı, uzun ömürlü çok yıllık bir bitkidir. Oldukça kuvvetli bir kök sistemine sahip olan bitki, çok fazla kardeşlenerek sık bir yumak oluşturmaktadır. Bitki boyu cm arasında değişmektedir. Saplar ince ve dip kısımda dirseklidir. Yaprak ayası hafif tüylü ve ucu sivridir. Yaprak kını, sapı açık olarak sarmaktadır. Çiçek durumu başak tipinde olup başakçıklar başak eksenine yaklaşık dik açık ile bağlanmışlardır. Aşağıda bulunan başakçıklar daha fazla sayıda çiçek içermesi nedeniyle başak alt kısımda daha geniş görünürken, başak ucuna doğru daralmaktadır. Bin tane ağırlığı 2-3 g civarındadır Otlak ayrığının iklim ve toprak istekleri Doğal meralarımızda sıkça rastlanan bitki, rakımı m arasında olan yerlere iyi adapte olabilir. Özellikle kurağa ve soğuğa dayanımıyla iyi tanınan bir bitkidir. Yıllık yağışı mm olan bölgelerde yetişebilmektedir. Soğuğa karşı çok dayanıklı olan bitki bu özelliği sayesinde Kuzey Kutbuna yakın bölgelere kadar yayılmıştır. Bu güne kadar hiçbir bölgede soğuk zararına rastlanmamıştır. Toprak istekleri bakımından oldukça kanaatkar olan bitki, kumlu ve killi de dahil hemen her türlü toprakta yetişebilir. Ancak, bitki su göllenmesine karşı duyarlı olup su göllenen bölgelerde yetiştirilirken dikkatli olunmalıdır Otlak ayrığının yetiştiriciliği İyi bir yetiştiricilik için iyi bir tohum yatağı hazırlanması faydalıdır. Ancak, birçok yembitkisine göre tohum yatağı hazırlığı daha az önemlidir. Otlak ayrığı fideleri serin dönemlerde iyi gelişmektedir. Bu nedenle ekim erken ilkbaharda veya sonbaharda yapılabilir. Ancak, sonbahar ekimleri genellikle daha başarılı sonuçlar verir. Ekimde kg/da tohumluk kullanılmaktadır. Ekim derinliği cm dir. Ekimden sonra toprak bastırılmalıdır. Otlatma amacı ile kurulan otlak ayrığı meralarında sıra arası cm, sulu koşullarda cm olmalıdır. Tohum üretimi amacıyla ekimlerde sıra arası mesafe cm olmalıdır. Ancak, bu alanlarda sıra aralarında çıkacak olan yabancı otlar problem olabilir. Özellikle 32

33 ekimden sonraki ilk dönemde fide gelişimi yavaş olduğu için yabancı otlarla iyi mücadele edilmelidir Otlak ayrığının yararlanma ve yetiştirilme amaçları a) Ot üretimi Otlak ayrığı kurak ve yarı kurak bölgeler için iyi bir kuru ot bitkisi olarak kabul edilir. Özellikle türün uzun boylu çeşitleri kuru ot üretimi için daha uygundur. Ortalama kuru ot verimi kg/da arasında değişmektedir. İyi bir verim ve kalite için başaklanma başlangıcıyla çiçeklenme dönemi arasında biçilmelidir. Bu dönemden sonra bitki hızla kartlaşmakta ve kalitesini kaybetmektedir. Genellikle bu dönemde biçilen otun protein oranı %10 un üzerindedir. Saf olarak yetiştirilen ve gübreleme yapılmayan otlak ayrığı tarlalarında 3-4 yıl sonra verim hızla düşmeye başlar. Azotlu gübreleme bu şekilde yaşlanmış tarlalarda ot verimini hızlı bir şekilde arttırır. Genellikle otlak ayrığı tarlasına 5-10 kg/da azot uygulanması yeterlidir. Ot üretimi amacıyla baklagillerler karışık olarak yetiştirilmesi, ot verimini ve otun besleme değerinin artmasını sağlar. Bu amaçla en çok kullanılan bitki yoncadır. Ayrıca otlak ayrığı+ yonca tarlalarında verim düşüşü daha az görülmekte, tarlalar uzun yıllar ot üretimi amacıyla kullanılmaktadır. b) Mera bitkisi olarak kullanılması Otlak ayrığı ot üretiminden çok mera bitkisi olarak kullanılmaktadır. İlkbaharda çoğu yem bitkisinden daha erken büyümeye başlar. Bu erken ve hızlı büyüme özelliği otlak ayrığını kurak bölgeler için ideal bir mera bitkisi yapmıştır. Bitkilerin erken döneminde protein oranı % arasında değişmektedir. Hayvanlar erken devrede otlak ayrığını severek otlamaktadırlar. Bu devrede elde edilen otun sindirilme oranı da oldukça yüksektir. Otlak ayrığı biraz ağırca otlatılabilir. Kanada da yapılan çalışmalarda yıllık üretimin %70 inin hayvanlara otlatılabileceği, bu şekildeki bir otlatmanın bitki örtüsüne daimi bir zarar vermeyeceği saptanmıştır. Otlatma amacıyla kurulan meralarda otlak ayrığı yonca ile karışım olarak yetiştirilebilir. Ancak bu alanlarda şişmeyi önlemek için yonca oranının düşük tutulması gerekmektedir. 33

34 Otlak ayrığı meralarında erken ilkbahar otlatmasının sığırlarla, sonraki orlatmaların koyunlarla yapılması otun daha etkin değerlendirilmesini sağlamaktadır. c) Tohum üretimi Tohum üretimi amacıyla cm sıra arası mesafeye ekim yapılabilir. Tohum üretimi amacıyla g/da tohum kullanmak yeterlidir. Özellikle taban kışullarda 5-10 kg/da azot uygulanması tohum verimini önemli derecede arttırmaktadır. Tohum dökme problemi olduğu için tohumlar iyice sertleşmeden hasat yapılmalıdır. Olgunlaşma döneminde saplarından tutularak bir yere vurulan başaklardan birkaç tohum dökülüyorsa hasada başlanmalıdır. Otlak ayrığından kg/da tohum alınabilir Yüksek Otlak Ayrığı (Agropyron elongatum (Host) Beauv.) Ayrık cinsi içerisinde en iri yapılı olan türdür. Orijinini Anadolu ve Güney Avrupadan almıştır. Orta ve Doğu Anadolu Bölgelerinin tuzlu taban alanlarında dikkati çekmektedir. Yüksek otlak ayrığı mera bitkisi olmasının yanında toprak ıslahı amacılyla da kullanılabilmektedir Yüksek otlak ayrığının bitkisel özellikleri Yüksek otlak ayrığı, uzun ömürlü çok yıllık, yumak oluşturan bir buğdaygil bitkisidir. Gövde dik olarak gelişmekte, cm boylanabilmektedir. Yapraklar mavimsi yeşil renkte olup, kaba yapılı ve sivri uçludur. Çiçek durumu seyrek başak tipindedir. Tohumlar iri olup 1000 tane ağırlığı 5-7 g dır Yüksek otlak ayrığının iklim ve toprak istekleri Yüksek otlak ayrığının en önemli özelliği tuzluluğa çok dayanıklı olmasıdır. Özellikle yaş alanlarda, tuzluluğa çok iyi daynır. Aynı zamanda, kurağa ve soğuğda oldukça dayanıklıdır. Anadolu nun mm yağış alan yörelerinde yetişebilmektedir Yüksek otlak ayrığının yetiştiriciliği Tohumları iri ve fideleri kuvvetli geliştiği çok özenli bir tohum yatağı istemez. Fideler soğuğa dayanıklı olduğu için ekim sonbaharda yapılmaktadır. Tohumu büyük olmasına rağmen bitki iri habütuslu olduğu için fazla tohumluk kullanılmasına gerek yoktur. Genellikle dekara1.5-2 kg tohumluk kullanılması yeterlidir. Otlatma veya kuru ot amacıyla yapılacak ekimlerde ekimin sık yapılması daha iyi olmaktadır. Bitkiler arası mesafe arttıkça bitkilerde kabalaşma artmaktadır. Ekim derinliği 2-3 cm olmalıdır. Ekim normal tahıl mibzeriyle 34

35 yapılabilmektedir. Genellikle rekabet gücü yüksek bir bitki olması nedeniyle yabancı otlar çok fazla problem yaratmamaktadır. Rekabet gücünün yüksek olması yabancı ot mücadelesi açısından bir avantaj sağlarken, karışım olarak yetiştirilmesini kısıtlamaktadır. Yüksek otlak ayrığı başaklar henüz yaprak kını içerisindeyken otlatılmalı veya kuru ot amacıyla biçilmelidir. Bu şekilde bitkiler fazla kabalaşmadan değerlendirilebilir. Otunun lezzetliliğinin düşük olması nedeniyle meralarda ancak hayvanların tercih ettiği daha lezzetli türler yoksa hayvanlar tarafından otlanır. Ot verimi oldukça yüksek olup uygun koşullarda 2 tona kadar kuru ot verimi almak mümkündür. Bitki yoğun bir yeşil aksam oluşturduğu için, çiçeklenme döneminde biçilerek iyi bir sijaj materyali oluşturur. Tohum üretimi kolaydır. Tohumlar tam olgunlaştığı dönemde hasat edilmelidir. Hasat normal tahıl biçerdöveriyle yapılabilir. Tohum verimi dekara 100 kg civarındadır Mavi Ayrık (Agropyron intermedium (Host) Beauv.) Mavi ayrık, rizom oluşturarak gelişen çok yıllık bir buğdaygil yembitkisidir. Rizomlarıyla sıkı bir çim örtüsü oluşturur. Ekonomik ömrü 5-6 yıldır. Gövde cm boylanabilir ve dik olarak gelişir. Yaprak mavimsi yeşil renktedir. Çiçek topluluğu seyrek başak tipindedir. Bitki soğuğa ve kurağa dayanıklı olup, toprak istekleri açısından diğer ayrık türlerine göre daha seçicidir. Besin elementlerince zengin iyi drenajlı kumlu-tınlı ve killi-tınlı toprakları tercih eder. Ekim işlemleri diğer ayrık türlerinde olduğu gibidir. Otu bol yapraklıdır. Hem otlatma hem de kuru ot elde etmek amacıyla yetiştirilebilir. Kuru ot amacıyla hasat en geç çiçeklenme başlangıcında yapılmalıdır. Otlatma ve biçenek tesisi yanında yeşil alan kurulmasında ve erozyon kontrolü amacıyla da kullanılabilmektedir Mısır (Zea mays L.) Aslında bir sıcak iklim tahılı olan mısır, bazı değerlendirme amaçları yönünden yem bitkisi olarak nitelendirilir. Mısırın anavatanı Amerika dır. Çok fazla çeşide sahip olması nedeniyle çok geniş bir alanda tarımı yapılmaktadır. Taneleri insan ve hayvan yiyeceği olarak veya endüstri ham maddesi olarak kullanılan mısır son 30 yıl içerisinde silaj yemi veya yeşil yem üretimi amacıyla da geniş alanlarda ekilmektedir. Birim alandan çok fazla yeşil aksam üretmesi, silaj yapımına uygunluğu, silajının besleme değerinin ve lezzetliliğinin yüksekliği gibi nedenlerle mısır en önemli silaj bitkilerinden birisi haline gelmiştir. 35

36 Yurdumuzda esas olarak tane üretimi için yetiştirilen mısırın silaj bitkisi olarak kullanımı giderek artmaktadır. Tüm bölgelerimizde, mısır silaj üretiminde en çok kullanılan bitki durumundadır Mısırın bitkisel özellikleri Mısır tek yıllık, çeşitlere göre cm boylanabilen bir bitkidir. Sap tek olarak gelişmekte, bazı yerel veya çok koçanlı çeşitler dipten kardeşlenebilmektedir. Sapın toprağa yakın toprak üstü boğumlarından destek kökler çıkarak bitkinin yatmaya karşı dayanıklılığını arttırmaktadır. Sap oldukça kalın olup, içi öz ile doludur. Sapın ucuda erkek organları taşıyan tepe püskülü, 5. veya 6. boğumlarda ise dişi organları taşıyan koçan yer almaktadır. Daneler oldukça iri olup 1000 dane ağırlığı g arasında değişir Mısırın iklim ve toprak istekleri Mısır esas olarak bir sıcak iklim bitkisidir. Ortalama sıcaklığın o C olduğu yerlerde iyi gelişir. Sıcaklığın o C nin altına düşmesi gelişmesini aksatır. Mısır kuraklığa dayanıksız bir bitkidir. Son yıllarda sıcaklık isteği daha düşük olan erkenci çeşitler geliştirilmiştir. Ancak, bu çeşitlerin kitle üretimi fazla olmadığı için yem üretimine uygun değildir. Yağışın düzenli olduğu bölgelerde veya sulama imkanı olan yerlerde iyi verim verir. Mısır, toprak yönünden seçici bir bitkidir. İyi bir mısır toprağı besin maddelerince zengin, drenajı uygun olmalıdır. Bu özellikleri taşıyan tınlı ve tınlı-killi topraklarda mısır çok iyi gelişir. Toprak tuzluluğuna toleransı yoktur Mısırın yetiştiriciliği Mısır, ana ürün ve ikinci ürün olarak yetiştirilebilmektedir. Bu nedenle toprak işleme ve ekim işlemlerinde bir takım farklılıklar görülebilir. Ana ürün olarak ekilecek tarlalar sonbaharda derince sürüldükten sonra, ilkbaharda diskaro veya tırmık çekilerek toprak iyice ufalanır ve en son tapan çekilerek tarla ekime hazır hale getirilir. İkinci ürün olarak mısır ekimi yapılacak tarlalarda, ana ürünün hasadından sonra toprak nemli (tavda) ise doğrudan, yoksa sulandıktan sonra pullukla sürülür. Diskaro veya tırmık, ardından tapan çekilerek ekim yatağı hazırlanır. Mısır tohumları 10 o C nin altındaki sıcaklıklarda çok yavaş çimlenmektedir o C nin altındaki sıcaklıklarda mısır fideleri hastalıklara çok dayanıksızdır. Bu nedenle ana ürün mısır ekiminde kural olarak, toprak sıcaklığı en az o C ye ulaştığı zaman ekime başlanmalıdır. Genellikle bu sıcaklığa Akdeniz Bölgesinde Nisan başında, diğer kıyı 36

37 bölgelerimizde Nisan ın ikinci yarısında, Orta Anadolu ve geçit bölgelerimizde Mayıs ayı içerisinde ulaşılır. İkinci ürün olarak ekilecek mısırda ise ana ürün hasatından sonra vakit kaybedilmeden toprak hazırlığı ve ekim yapılmalıdır. Dekara atılacak tohumluk miktarı yetiştirme amacına bağlı olarak farklılık gösterir. Dane üretimi amacıyla yapılan ekimlerde dekarda arasında bitki olacak şekilde ekim yapmak uygunken, silaj amacıyla yapılan ekimlerde bitki sayısı biraz daha arttırılarak, dekarda bitki olacak şekilde ekim yapılması uygundur. Ekim mibzerle sıraya yapılmalıdır. Ekim derinliği 5-7 cm dir. Mısır, topraktan fazla miktarda besin maddesi kaldıran bir bitki olduğu için gübre isteği yüksektir. Dekara kg azot, kg fosfor verilmesi uygundur. Fosforun tamamı ekimle birlikte uygulanırken azot ikiye bölünerek verilmelidir. Azotun ikinci yarısı bitkiler cm boya ulaştığı zaman verilmelidir. Mısır ilk gelişme döneminde yabancı otlara karşı hassastır. Bu nedenle ilk gelişme döneminde yabancı ot durumuna göre 2-3 kez sıra araları yüzlek olarak çapalanmalıdır. Sulama mısır verimini etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. İyi bir verim için mısırın düzenli bir şekilde sulanması gerekir. Mısırın suya en hassas olduğu devre, tepe püskülü çıkartmadan bir hafta öncesiyle çiçeklenme süresi arasındaki dönemdir. Genellikle ikli ve toprak şartlarına bağlı olarak 3-5 arasında sulama yapılması gerekmektedir. Son yıllarda özellikle dane üretimine uygun, değişik olgunlaşma gruplarına dahil çok sayıda çeşit geliştirilmiştir. Ancak bu ürünler arasında sadece silaj üretimi için geliştirilen çeşitler çok az sayıdadır. Bu nedenle, silaj üretiminde en iyi yol yüksek tane verimine sahip aynı zamanda kitle üretimi yüksek çeşitlerin tercih edilmesidir. Yapılan araştırmalarda, toplam hasıl verimini %50 sinin, besleme değerinin %70 inin koçandan sağlandığı bulunmuştur. Bu nedenle iri ve bol koçanlı çeşitler silaja daha uygundur. Mısırda dane üretiminde hasat, daneler iyice olgunlaşıp sertleştiği dönemde yapılmalıdır. Dane üretiminde hasat biçerdöverle yapılır. Silaj için genellikle süt olumla hamur olum dönemi arasında hasat edilmesi önerilmektedir Mısırın yararlanma ve yetiştirilme amaçları a) Silaj üretimi Mısır çok iyi bir silaj bitkisidir. Koçan ve saplarında bol miktarda fermente olabilir karbonhidrat vardır. Fermentasyon düzenli olarak sürer ve siloda ph kolayca düzeyine iner. Mısırın silaj için genellikle süt olumla hamur olum dönemi arasında hasat edilmesi 37

38 önerilmektedir. Eğer mısır erken hasat edilirse, siloda sızıntı kayıpları artar, fermentasyon düzenli şekilde devam etmez. Silaj mısır üretiminde biçim, doğrama ve yükleme işlemleri silaj makineleri ile mekanize olarak yapılır. Silaj için hasatta haşpa adı verilen mısırı hem biçip hem de parçalayan (kıyan) makineler yoğun olarak kullanılmaktadır. Mısırda yeşil ot (hasıl) verimi çeşitlere, bölgeye ve yetiştirme koşullarına göre değişir. Normal şartlarda verim, 5-6 ton/da civarındadır. Son yıllarda geliştirilen verimli çeşitlerde 10 ton/da a kadar hasıl verimi almak mümkündür. Mısır silajı hayvanlar tarafından sevilerek yenir. Hemen her türlü hayvanın beslenmesinde kullanılabilir. Ancak sığır beslemesine daha uygundur. b) Yeşil Ot Üretimi Silajlık mısır bazen biçilip doğrandıktan sonra yeşil olarak hayvanlara verilebilir. Birim alandan çok fazla yem üretilmesi nedeniyle yaz aylarında hayvanların yeşil yem ihtiyacı büyük ölçüde bu şekilde karşılanabilir. Özellikle sığırlar tarafından sevilerek yenen mısır hasılı protein ve bazı minerallerce fakir olmasına karşın karotince zengindir. c) Dane Üretimi Dane olarak üretilen mısırın %70 gibi önemli bir kısmı hayvan besleme amacıyla kullanılmaktadır. Geriye kalan %20 lik kısım ise insan gıdası olarak ve % 5 lik kısım ise endüstri hammaddesi olarak kullanılmaktadır. Özellikle dane mısır hayvanların kesif yem rasyonlarının hazırlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Genellikle dane amacıyla yetiştirilen mısırın hasatı biçerdöverle yapılır. Bu amaçla hasat danelerin iyice olgunlaşıp sertleştiği dönemde yapılmalıdır. Mısırın dane verimi ana ürün koşullarında kg/da, ikinci ürün koşullarında ise kg/da arasında değişmektedir Sorgum (Sorghum bicolor L. Moench) Sorgumlar yaklaşık yıldan beri tarımı yapılan bitkilerdir. Anavatanı Afrika olan sorgumlar, buradan dünyaya yayılmışlardır. Sorgumların sınıflandırması oldukça değişiktir. Başlangıçta sorgumlar 31 tür ve 712 alttür ve varyeteye ayrılmıştır. Daha sonra tarımı yapılan tüm sorgumlar Sorghum bicolor L. Moench türü altında toplanmıştır. Bu tür yetiştirme amaçlarına göre dört ana grup altında toplanmıştır. Bunlar; 38

39 Tane sorgumlar: Önceki yıllarda Sorghum vulgare Pers. türü içerisinde değerlendirilen tane sorgumlar, esas olarak tohum üretimi, bazı çeşitleride ot veya silo yemi üretimi amacıyla yetiştirilebilmektedirler. Genellikle bir biçim veren, sapları kalın ve lezzetsiz olan çeşitlerdir. Tohumları oldukça iri olan tene sorgumlar bir çok ülkede insan gıdası olarak kullanılır. Şeker sorgumları: Gövdelerinde tatlı bir özsu ihtivaederler. Şeker sorgumları kuru veya yeşil ot ve silo yemi üretimine uygun bitkilerdir. Özellikle yeşil durumda hayvanlar için oldukça lezzetlidirler. Ayrıca gövdelerinin sıkılması ile elde edilen öz suyundan şeker ve şurup elde edilir. Taneleri acı ve lezzetsizdir. Yem sorgumları: Uzun boylu, fazla kardeşlenen ve fazla yapraklı sorgum çeşitleri yem üretimi amacıyla yetiştirilirler. Yem sorgumlarının ot verimi yüksek dane verimleri ise düşüktür. Sapların içerisinde fermente olabilir şeker oranı oldukça yüksektir. Süpürge sorgumları: Afrika dan kökenlerini almışlardır. Yüzyıllarca süpürge üretimi için kullanılan bu sorgumlar, son yıllarda önemlerini kaybetmişlerdir. Sorgum tanesi Meksika, Güney Amerika, Afrika ve Uzak Doğu ülkelerinde insan gıdası olarak büyük önem taşır. Ancak, ABD başta olmak üzere birçok ülkede sorgum taneleri hayvan besleme amacıyla kullanılır. Kısa boylu tane tipi sorgumlar dane üretimi amacıyla yetiştirilirler. Dane ürünü kırılarak, ezilerek veya öğütülerek yem rasyonlarına katılır. Sorgum tanesi mısıra göre daha fazla protein içerir, ancak metabolik enerji bakımından mısıra göre daha fakirdir. Sorgum taneleri büyük baştan, kanatlı hayvanlara kadar hemen her türlü hayvanın beslenmesinde kullanılabilir. Örneğin süt ineği rasyonlarında mısır yerine %16-32 oranında sorgum tanesinin kullanılması yem tüketimini değiştirmeden süt verimi ve kalitesini olumlu yönde etkiler. Hindi yetiştiriciliğinde beyaz et ve yağ istendiğinde sorgum tanesi çok kullanılır. Broiler yetiştiriciliğinde de beyaz yağ isteniyorsa sorgum tanesi ideal bir yemdir. Aksi halde mısır ve sorgum taneleri rasyonda 50:50 oranında kullanılmalı veya yeme yonca unu katılmalıdır. Genel olarak sorgum tanelerindeki phonolik bir bileşik olan taninin besleme değerini düşürdüğü kabul edilir. Tanin oranı çeşitlere göre % arasında değişir. Beyaz taneli çeşitlerin tanin oranı düşük koyu taneli çeşitlerin tanin oranı ise daha yüksektir. Taninli tohumlar acı ve lezzetsizdir. Taninli çeşitler genel olarak kuş zararına dayanıklı olarak kabul edilir. Ancak, bu çeşitlerin besleme değeri daha düşüktür. Uzun boylu silaj tipi çeşitler, süt olum döneminde hasat edilerek, silaj yapılmakta veya gelişiminin daha erken devrelerinde yeşil ot kuru ot veya otlatma amacıyla kullanılmaktadır Sorgumun bitkisel özellikleri 39

40 Sorgum dış görünüş itibariyle mısıra benzemektedir. Tek yıllık bir bitki olan sorgum, kuvvetli bir kök sistemine sahiptir. Sapın toprağa yakın boğumlarından destek kökler çıkmakta ve bitkinin yatmaya karşı dayanıklılığını arttırmaktadır. Sap kalınlığı 4-5 cm ye kadar çıkabilir. Bitki boyu çeşitlere göre büyük farklılıklar gösterir. Dane tipi çeşitlerde bitki boyu makinalı hasada uygun olması amacıyla oldukça kısaltılmış, cm ye kadar indirilmiştir. Silaj tipi ve yeşil ot amacıyla yetiştirilen çeşitlerde ise 2.5 ile 8 m arasında değişmektedir. Gövde mısıra oranla daha fazla kardeşlenmektedir. Dane tipi çeşitlerde kardeşlenme istenmemektedir. Yapraklar mısır yaprağına benzemekle birlikte, daha dardır. Bitkinin tüm yüzeyi mumsu bir tabakayla kaplıdır. Mum tabakası bitkinin kuraklığa dayanıklılığını arttırmaktadır. Başakçık topluluğu karışık salkım tipindedir. Salkım formu çeşitlere ve gruplara göre farklılık gösterir. Bazı çeşitlerde sıkılmış gibi kompakt bir yapı görülürken, bazılarında dağınık bir yapı sergiler. Dane sarıdan kırmızıya kadar değişen renklerde olabilmektedir tane ağırlığı çeşitlere göre g arasında değişir Sorgumun iklim ve toprak istekleri Tropik kökenli bir bitki olmasına rağmen çok geniş bir çeşit zenginliğine sahip olması nedeniyle çok değişik iklimlerde yetişebilmektedir. Sıcaklık isteği mısırdan daha fazladır. Optimum gelişim için ortalama sıcaklığın o C olması gerekir. Su isteği fazla olmamakla birlikte sulu koşullarda başarılı bir şekilde yetişebilir. Kuraklığa çok dayanıklıdır. Suyun kısıtlı olduğu koşullarda büyümesini yavaşlatır veya uyku haline geçer. Yağışların başlamasıyla veya yeterli suyu bulduğu zaman yeniden büyümeye başlar. Bu nedenle kıraç alanlarda tane üretimi için en uygun bitkidir. Toprak istekleri yönünden biraz seçicidir. İyi drenajlı, kolay ısınan toprakları tercih etmektedir. Yetiştirileceği toprağın besin maddelerince zengin olması gerekir. Tuzluluk ve asitliğe orta derecede dayanıklıdır Sorgumun yetiştiriciliği Sorgum, ana ürün veya ikinci ürün olarak yetiştirilmektedir. Toprak hazırlığı da yetiştirme şekline göre farklılık arz eder. Ancak genel olarak mısır ekiminde izlenen yol izlenir. Tohumları mısıra göre daha küçük olduğu ve çimlenmeden sonraki 4 hafta boyunca gelişimi yavaş oldığu için ekim yatağı muhakkak şekilde yabancı otlardan temizlenmiş olmalıdır. Ekim, toprak sıcaklığının 10 o C yi geçtiği, çıkışı daha da garantilemek adına o C yi bulduğu zaman yapılmalıdır. Pratik olarak ana ürün yetiştiricilikte mısır ekiminden bir hafta sonra ekiminin yapılması uygundur. İkinci ürün tarımında ise ana ürünün hasadından 40

41 sonra vakit kaybedilmeden en erken zamanda ekilmelidir. Ekim, en geç Temmuz ortasında tamamlanmalıdır. Geç ekimlerde erkenci çeşit kullanmak yeterli ve kaliteli ürün almanın temel şartıdır. Genellikle ekimde kg/da tohumluk kullanmak yeterlidir. Yabancı ot kontrolünü makinayla yapabilmek için sıra arası mesafenin cm arasında tutulması uygundur. Ekimden sonra yapılması gereken bakım işlemleri, çapalama, üst gübreleme ve sulamadır. Fideler henüz cm yüksekliğe ulaştığında sıra araları çapalanarak yabancı otlar yok edilir. Yağış ve sulama koşullarına bağlı olarak bitkiler 50 cm yüksekliğe ulaştığında üst gübre olarak azot verilir ve ardından sulama yapılır. Eğer sulu koşullarda yetiştiricilik yapılıyorsa bitkiler susuzluk belirtisi gösterdikçe sulama yapılır. Bir yılda ana ürün olarak ekilen erkenci ve orta erkenci sorgum çeşitlerinden 2 defa dane ve 2-4 defa ot ürünü almak mümkündür. Biçimden sonra azotlu gübre uygulanması yeniden gelişmeyi hızlandırmakta ve daha sık yararlanmaya imkan sağlamaktadır. Sorgum, topraktan çok miktarda besin maddesi kaldıran bir bitkidir. Özellikle azot ihtiyaçları çok yüksektir. Fosfor çok önemli değildir. Fosforca fakir topraklarda dekara 5-10 kg fosfor uygulanmalıdır. Sulanbilen yerlerde, ekimle birlikte 5-6 kg/da azot taban gübresi olarak, bitkiler 50 cm yüksekliğe geldiği zaman yine aynı miktarda azot üst gübre olarak uygulanmalıdır. Ayrıca her biçimden sonra 4 kg/da azot amonyum nitrat olarak uygulanmalıdır. Silaj üretimi için hasat, süt olum döneminden bir hafta sonra hasat edilmektedir. Hasatta haşpa adı verilen biçer parçalayıcılar kullanılmaktadır. Haşpanın arkasına takılan römorkta biçilen kıyılmış durumdaki bitki materyali toplanmakta ve buradan silaj çukurlarına götürülerek silaj yapılmaktadır. Dane ürünü için hasat danelerin sertleşip nem oranının %20 ye düştüğü dönemde yapılmalıdır. Hasat edilen tohumlar nem oranları % e düşene kadar kurutulur ve depolanır. Sorgumdan ana üründe dane sorgumdan kg/da dane verimi, silaj sorgumdan ton/da yeşil ot verimi elde edilebilir. İkinci ürün koşullarında ise kg/da dane ve 6-10 ton/da yeşil ot verimi alınabilir Sorgumun yararlanma ve yetiştirilme amaçları a) Silaj üretimi Sorgum otu silolamaya çok uygundur. Sorgum silajında kaliteyi etkileyen en önemli faktör yem içerisindeki tane oranıdır. İyi bir sorgum silajında en az %25 dane olmalıdır. Tane oranı düşük sorgumlarda başarılı olabilmek için ek karbonhidrat kaynağına ihtiyaç duyulur. Genel olarak sorgum silajının sindirileme oranı ve besleme değerimısır silajından daha 41

42 düşüktür. Tanin ve prüsik asit (hidrosiyanik asit) varlığı ve hayvanların gönüllü tüketim azlığı, selüloz oranının yüksekliği besleme değerinin düşüklüğünün temel nedenidir. Sorgum silajının mısırdan daha az lezzetli ve besleme değerinin düşük olması nedeniyle mısır ve sorgumu birlikte yetiştirip, birlikte silolamaktadırlar. b) Mera bitkisi olarak kullanımı Yem sorgumları genellikle silaj amacıyla kullanılmakla birlikte, son zamanlarda geliştirilen çok kardeşlenen ve yeniden gelişme oranı yüksek olan çeşitler otlatma amacıyla da kullanılabilmektedir. Bitkiler cm boylandığı zaman hayvanlar salınarak otlatılmaktadır. Anca bu şekilde faydalanma sırasında çiğnenme nedeniyle yem kaybı fazla olur. Bu nedenle bu alanların biçilerek yeşil ot olarak hayvanlara yedirilmesi daha uygundur. Ancak otlatmadaki en büyük sorun bitkilerin genç dönemlerinde bünyelerinde yüksek miktarda hidrosiyanik asit bulundurmasıdır. Bitkiler cm yüksekliğe kadar yüksek miktarda HCN içerir. Bu nedenle otlatmanın bu dönemi geçmiş bitkiler üzerinde yapılması gerekir. Aksi takdirde hayvanların zehirlenmesi söz konusudur. Bu amaçla, bitkilerin münavebeli olarak otlatılması faydalı olacaktır. Ekili alan üçe bölünerek hayvanlar her bölümde birer hafta otlatılırsa en iyi şekilde faydalanılmış olur. c) Ot Üretimi Sorgumlar serin mevsim buğdaygillerinin dormant olduğu yaz döneminde üretim yaparlar. Bu nedenle sorgumlar yaz dönemi için ideal bir bitki olarak kabul edilir. Son yıllarda büyük baş hayvanların yeşil yem ihtiyacı büyük oranda sorgumdan karşılanmaktadır. Bazı yem sorgumu çeşitleri hayvanlar için lezzetli, sulu bir yeşil ot üretir. Öz suyu şekerli olan çeşitlerin lezzetliliği daha yüksektir. Genel olarak sorgum ekimden 8-10 hafta sonra biçim olgunluğuna gelir. Genellikle kıyı bölgelerde 3-4, iç bölgelerde ise 2-3 biçim almak mümkündür. İkinci ürün şartlarında ise 1-3 biçim almak mümkündür. Sulu koşullarda genellikle biçim başına 2-3 ton/da yeşil ot alınabilir. Ot üretimi için salkımların görülmeye başladığı devrede biçim yapılır. Biçimlerde en az cm anız bırakılmalıdır. d) Tohum üretimi Dane ürünü için hasat danelerin sertleşip nem oranının %20 ye düştüğü dönemde yapılmalıdır. Hasat edilen tohumlar nem oranları % e düşene kadar kurutulur ve 42

43 depolanır. Sorgumdan ana üründe dane sorgumdan kg/da, ikinci ürün koşullarında ise kg/da dane ürünü alınabilir. Yem sorgumlarının tohum üretimi için farklı bir yetiştirme tekniği uygulanmaz. Tohum verimi sulanan kıyı bölgelerde kg/da civarındadır. İç bölgelerde ise tohum verimi kg/da a kadar düşer. KURU OT HAZIRLAMA Çayırlardan ve tarlalardan biçilen ot hemen hayvanlara yedirilmez. Bunlar dayanıklı hale getirilerek uzun süre saklanır ve kış aylarında, mer alarda yeterli yem bulunmadığı zaman hayvanlara yedirilir. Biçilen yemin dayanıklı hale getirilmesi ya otun kurutulması ya da silolama ile gerçekleştirilir. Ot Kurutma: Biçilen yeşil otun büyük bir kısmı kurutmak sureti ile dayanıklı bir hale getirilmektedir. Bu işlemin esası, yeşil materyalin minimum düzeyde kayıpla kuru ota dönüştürülmesidir. Yeni biçilen çayır otundaki su oranı, bitki türlerine ve biçme çağına bağlı olarak değişmekle birlikte, %70-90 arasında değişmektedir. Bünyesinde bu oranda su bulunduran yemi uzun süre muhafaza etmek imkansızdır ve uzun süre muhafaza için su oranının düşürülmesi gereklidir. Kurutma sonunda su oranı genellikle %20-25 in altına düşürülür. Otun kurutulması, havanın kurutma etkisi ile su alması esasına dayanır. İçi su ile doymuş olan yeşil ot ile onu saran doymamış hava arasındaki buharlaşma seviye farkı ne kadar büyük olursa, bitki hücreleri o kadar fazla dışarıya verirler. Bu işlem sırasında dikkat edilecek husus, bitki besin maddeleri kaybının en düşük seviyede tutulmasıdır. Biçilen otun en iyi kurutma zamanı, sıcaklığın yüksek ve nispi nemin düşük olduğu öğleden sonradır. KURUTMA YÖNTEMLERİ Kuru ot elde etmede doğal kurutma ve yapay kurutma olmak üzere iki temel yöntem bulunmaktadır. A)Doğal Kurutma: Doğal kurutma yöntemi yerde kurutma, namluda kurutma ve sehpada kurutma olmak üzere üç şekilde yapılabilmektedir. 1)Yerde Kurutma: Kurak bölgelerde biçilen yemin birkaç gün gibi kısa bir sürede biçildiği yerde kurumaya bırakılmasıdır. Özellikle kurutma döneminde yağış almayan bölgelerde veya çok az yağış alan bölgelerde çok yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. 43

44 Ancak, bitkiler kuruyuncaya kadar sürekli besin maddesi kaybına uğramaktadır. Bu sebeple, kurutma işleminin en kısa sürede tamamlanması gerekir. Kurumayı hızlandırmak için, kalın bir tabaka halinde yığılmış olan otlar, kurumanın iyi olduğu öğleden sonra çevrilerek havalandırılmalı ve otun her yanının sıcak hava ile temesı sağlanmalıdır. Geceleri veya nemin yüksek olduğu devrelerde ise, otların küçük yığınlar veya namlular haline getirilmesi gereklidir. Ot yerde kurutulurken yağışlar başlar, toprak ve bitkiler ıslanırsa ve havanın nemi çok yükselirse kuruyan yemde çürüme ve küflenme görülebilir. Bu gibi durumlarda otun sık sık çevrilip havalandırılması gereklidir. Doğal kurutma yönteminin ekonomik avantajları olmasına rağmen, bu yöntem tamamen iklim koşullarına bağlıdır. Hava sıcaklığının 15 o C nin altına düşmesi ve hava neminin de %60 ın üzerine çıkması bu yöntemin uygulanma şansını azaltır. 2)Namluda Kurutma: Yaprak ve sapların aynı derecede kurutulmaları, kuruma sırasında besin maddeleri kaybının minimuma indirilmesi yüksek kalitede kuru ot elde edilebilmesi için, biçilen bitkilerin belli bir süre soldurulduktan sonra, namlu haline getirilerek bir sürede burada kurutulmasıdır. Bitkilerin, henüz yeşilken namlu haline getirilmesi yaprak kayıplarını önlemekte, buna bağlı olarak da elde edilen kuru otun kalitesi artmaktadır. Namluda kurutma ile daha yüksek besin değerine sahip yem elde edildiği gibi, bitkinin kendine has yeşil renkleri ve kendilerine özgü kokuları muhafaza edilmektedir. Namlu haline getirilen bitkilerin daha kısa sürede kurumalarını sağlamak için, ot iyice kuruyana kadar namluların birkaç defa çevrilmesi faydalı olur. 3) Sehpada Kurutma: Yağışlı ve nemli iklim bölgelerinde, yerde kurutma yönteminin uygulanması, besin maddeleri kaybını arttırdığı gibi, çoğu zaman uygulama imkanı da bulunamaz. Bu bölgelerde biçilen yemin özel sehpalarda, topraktan teması kesilerek, yağışlardan zarar görmeden kurutulması yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemin bazı avantajları şunlardır; 1) Biçim ve kurutma işlemleri için havanın düzelmesi beklenmez. 2) Ürün fazla çiğnenmemekte, alt-üst etme zorunluluğu olmadığı için ufalanma ve kırıntı kaybı minimumdur. 3) Yağmurdan zarar görme, küflenme ve çürüme ihtimali çok azdır. 4) Yaprak kaybı olmamaktadır. 5) Elde edilen kuru otun kızışma ihtimali çok azdır. 6) Kuruyan otun nakil işlemleri daha kolaydır. 44

45 Sehpada kurutma yönteminin en önemli dezavantajı, maliyetin daha yüksek olmasıdır. Ancak, sağladığı avantajlar bu dezavantajı ortadan kaldırmaktadır. Ot kurutmada kullanılan sehpaların değişik tipleri mevcuttur. a) Biçim yapılır yapılmaz otun üzerine konulduğu sehpalar. Örneğin; Algauer tipi, İsveç tipi, Schneider tipi b) Biçilen ürün yerde bir süre pörsütüldükten sonra, otun üzerine konulduğu sehpalar. Örneğin; Üniversal tip, portatif çatı tipi, ot çatısı tipi B) Yapay Kurutma: Yapay olarak kurutmanın esası, yeşil otun yapay bir hava akımına tabi tutularak kurutulmasından ibarettir. Yapay kurutmanın iki tipi mevcuttur. 1)Basit Yapay Kurutma Yöntemi: Bu yöntemde ambar veya kapalı bir yere alınan yeşil ot materyalinin arasından hava akımı geçirerek su kapsamı düşürülür. Bu yöntemin uygulanması sırasında materyalin gevşek olarak yığılması gerektiği gibi, daha önceden belli bir dereceye kadar pörsütülmesi gerekir. Bu yöntemde hava akımı vantilatörlerle sağlanır. Hava akımının kesilmesi veya yetersiz olması, küflenme ve çürümelere yol açmaktadır. Sıcak hava uygulandığı taktirde kurutma işlemi daha kısa bir sürede tamamlanabilmektedir. 2) Tam Yapay Kurutma Yöntemi:bu yöntem yapay olarak bir sıcaklık ve hava akımının sağlanarak kurutma işleminin kısa bir sürede tamamlanmasını kapsamaktadır. Bu yöntem, en az besin maddesi kaybıyla, çevre koşullarına minimum derecede bağlı kalarak ve güvenli bir şekilde kurutulmasını sağlar. Bu yöntemle elde edilen kuru ot diğer yöntemlerle elde edilen kuru ota nazaran daha kalitelidir. KURUTMA DERECESİ Biçilen yeşil otun kızışmadan, çürümeden ve küflenmeden muhafaza edilmesi için su oranının % ye kadar düşürülmesi gerekir. Su kapsamının bu düzeyin altına düşürülmesi de sakıncalı olabilir. Aşırı derecede kurutulmuş yeşil ot hem fiziksel özelliklerini hem de besleme değerini büyük ölçüde kaybeder. Bu nedenle, biçilen otun yeteri kadar kuruyup kurumadığına karar vermek oldukça önemlidir. Pratik olarak, basit deneylerle otun yeteri kadar kuruyup kurumadığı anlaşılabilir. Bunun için bir demet kuru ot alınır ve elde çamaşır sıkar gibi burularak kıvrılır. Bitki sapları bu burulmaya karşı bir direnç gösteriyor, kolayca kopmuyor, elastiki bir durumda bulunuyor ve tek tük kopan sapların kırılma yerleri yaş bir durum gösteriyorsa yeteri kadar kurumadığı anlaşılır. Yeteri kadar kurumuş olan ot, bu şekilde kıvrılınca elastiki değil, gevşek bir yapı 45

46 gösterir. Sapların çoğu burulmaya dayanamayarak kopar ve kopma yerleri yaş bir durum göstermez. KURUTMA SIRASINDA MEYDANA GELEN BESİN MADDESİ KAYIPLARI: Biçilen otu, besin maddesi kaybı meydana gelmeksizin kurutmak mümkün değildir. Kurutmanın değişik dönemlerinde önemli miktarlarda besin maddesi kaybı meydana gelebilir. Bu kayıplar, uygulanan kurutma sistemine, hava şartlarına ve kurutma süresinin uzunluğuna bağlı olarak değişir. Kurutma sırasında meydana gelen besin maddesi kayıpları şunlardır. 1) Solunum ile besin maddesi kaybı: Bitkiler, biçilir biçilmez ölmezler. Bitkiler, canlılıklarını tamamen kaybedene kadar solunum faaliyeti devam eder. Solunum ile meydana gelen besin maddeleri kaybı %5-15 arasındadır. 2) Fermantasyon ile besin maddesi kaybı: kurumakta olan bitkilerdeki solunum fermentleri karbonhidratları oksitleyerek suya ve karbondioksite ayırır. Bu sırada meydana gelen ferment faaliyetleri vitaminlerde dahil olmak üzere bir miktar besin maddesi kaybı meydana getirir. Bu şekilde meydana gelen besin maddesi kaybı %10-15 arasındadır. 3) Mikroorganizma faaliyetleriyle meydana gelen besin maddeleri kaybı: otun kuruma veya depolanması sırasında bir çok bakteri ve mantar otun üzerinde hızla çoğalır. Çoğalan bakteri ve mantarlar, küflenme ve çürümeye sebep olarak, önemli miktarda besin maddesi kaybına neden olurlar. 4) Yaprak dökülmesiyle besin maddesi kaybı : Otun kurutulması sırasında yapılan çevirme ve gevşetme işlemleri sırasında, bitkide en yüksek besleme değerine sahip kısım olan yaprakların dökülmesi ile besin maddeleri kaybı meydana gelir. Özellikle, aşırı derecede kuruyan bitkilerde yaprak kaybı daha fazla olmaktadır. 5) Elverişsiz hava nedeniyle besin maddesi kaybı: Havanın yağışlı, kapalı ve nemli olması elde edilecek kuru otun kalitesini olumsuz yönde etkiler. Elverişsiz hava koşulları kurutma süresini uzattığı için, solunum ve fermantasyonsebebiyle ortaya çıkan besin maddeleri kaybı artar. KURU OT TİPLERİ : Biçilip kurutulan çayır otları ve yembitkileri, farklı şekillerde saklanabilmektedir. Kuru ot, çok gevşek, hacimli ve kabarık bir yapıya sahip olması nedeniyle büyük kapalı alanlara yani depolara ihtiyaç gösterir. Kuru otun kolayca depoya nakledilmesi ve depolanması için hacminin küçültülmesi gerekir. Bu sebeple, kuru otun hacmini küçültmek, özgül ağırlığını arttırmak ve taşınmasını kolaylaştırmak için çeşitli yöntemler kullanılarak, değişik formlarda kuru ot elde edilebilmektedir. 46

47 1) Gevşek kuru ot: Kurutulmuş çayır otu veya yembitkilerinin her hangi bir işleme tabi tutulmadan oldukları gibi yığılmaları şeklinde saklanan kuru ottur. Gevşek kuru ot ambarlarda depo edildiği zaman önemli problemlerle karşılaşılmaz. Ancak, ambarın iyi bir şekilde havalandırılması ve nemli olmaması gerekir. Depolama, açık havada yapılacaksa yağmur ve sel sularından zarar görmeyecek yüksek yerler seçilmelidir. Bu amaçla bazı işletmelerde beton dökülerek hafifçe yükseltilmiş ve nemden korunmuş depo yerleri yapılır. Bu devamlı depo yerlerinin üzeri bir sundurma ile kapatıldığı zaman gevşek kuru ot yağmur, kar ve güneş zararından korunmuş olur. Kuru otun açık havada depolanmasında en önemli husus, otun hacmini ve yüzeyini küçültmektir. Bunun için kuru ot genellikle tabanı dikdörtgen veya yuvarlak şekilli muntazam yığınlar haline getirilir. Rüzgarlı bölgelerde, sopalarla desteklenmiş teller yığın üzerinden geçirilerek rüzgar zararı engellenebilir. 2) Balyalı kuru ot: balya makinelerinde dikdörtgen prizma veya silindir şekiline getirilerek bir dereceye kadar sıkıştırılmış kuru ot tipidir. Yerde veye sehpada kurutulan otun da büyük kısmı balya haline getirilerek saklanmaktadır. Balyalama işlemi otun nem düzeyi %25 in altına düştükten sonra yapılmaktadır balyalama, otun yoğunluğu arttırılarak, ota geometrik bir şekil vermekte, taşınması ve depolanması kolaylaşmaktadır. Balyalamada farklı tipte balyalama makineleri kullanılmaktadır. bu makineleri şu şekilde sınıflandırabiliriz. 1) Kullanılma durumuna göre a)sabit tip b)çekilir tip 2) Bağlama malzemesine göre a)ip bağlamalı b)tel bağlamalı 3)Balya formuna göre a)dikdörtgen prizmatik balya yapan makineler b)silindirik balya yapan makineler 3) Güç kaynağına göre a)el ile çalıştırılan b)yardımcı motordan hareket alan makineler c)traktörün kuyruk milinden hareket alan makineler 47

48 Günümüzde traktör kuyruk milinden hareket alan, çekilir tip, dikdörtgen prizmatik veya silindirik formlu balya yapan makinelerin kullanımı çok yaygındır. Balyalar, çeşitli büyüklüklerde ve sıklık derecelerinde yapılabilmektedirler. Pratikte en çok kullanılan balya büyüklükleri şu şekilde sıralana bilir. 1) Gevşek Balyalar: Ot kurutma devresi, yağışlı geçen bölgelerde biçilen ottaki nem %40 a indiği zaman 8-10 kg ağırlıkta ve kg/m 3 yoğunlukta yapılan ve bir süre balya halinde kurutulduktan sonra depolanan balyalardır. 2) Orta Sıklıktaki Balyalar: Biçilen otun nemi %25 e düştüğü zaman kg ağırlıkta ve kg/m 3 yoğunlukta yapılan balyalardır. Yapılan bu balyaların tekrar kurutulmasına gerek yoktur. 3) Sıkı Balyalar:: Biçilen ot iyice kuruyup nem oranı %18 in altına düştükten sonra kg ağırlıkta ve kg/m 3 yoğunlukta yapılan büyük balyalardır. Balyalar birkaç gün tarla veya çayırda kaldıktan sonra depo edilecekleri yere götürülür. Balyaların daha uzun süre tarla veya çayırda kalması, balyaların aşırı derecede kurumasına ve balyaların altında kalan bitkilerin büüymesine sebep olması nedeniyle sakıncalıdır. 3)Küplenmiş kuru ot:tarladan veya çayırdan biçildikten sonra iyice kuurtulup namlu haline getirilen ve nem oranı %12 ye kadar düşürülmüş olan otların namludan alınıp, özel küpleme makinelerinde biraz ısıtıldıktan sonra ve 3.5 cm teorik uzunlukta kıyıldıktan sonra 3cm en ve 3-8 cm uzunlukta küp veya dikdörtgen prizma şekilinde sıkıştırılması ile elde edilen kuru ottur. 4)Peletlenmiş kuru ot: Öğütülmüş kuru ot, peletleme makinelerinde tekrar öğütülmeleri sırasında % oranında hayvansal veya bitkisel yağ katılarak sıkıştırılıp cm çapında ve cm uzunluğunda parçalar haline getirilmiş olan yem türüdür. Bu şekilde sıkıştırılmış yemin hacmi oldukça küçülür ve özgül ağırlığı artar. 5)Yem unu: Yüksek sıcaklıkta kısa sürede kurutulan yemin mm göz açıklığı olan eleklerden geçecek bir şekilde öğütülmesi ile elde edilmiş yem maddesidir. Genellikle, yonca ve bunun gibi yüksek besleme değerine sahip bazı baklagil bitkileri bu şekilde kurutulup, un haline getirilerek yem haline getirilir. KURU OT YIĞINININ ÖLÇÜLMESİ: 48

49 Gerek ticari açıdan gerekse, işletmenin kuru ot ihtiyacının planlanması açısından yığın halinde veya ambarda bulunan kuru otun ağırlığının hesaplanması tartımından daha pratik bir yöntem olmaktadır. Balyalı yığınlarda, hacim ve ağırlık hesaplanması çok kolay olmaktadır. Öncelikle seçilen 10 balya tartılıp 1 adet balyanın ortalama ağırlığı bulunmaktadır. Tüm balya sayısı hesaplanarak toplam ağırlık çok yaklaşık olarak bulunmaktadır. Dökme yığınlarda ise, önce yığın hacminin bulunması ve yoğunluk ile çarpılması sonucu yığın ağırlığı hesaplanmaktadır. Yığın ağırlığının hesaplanmasında yığının uzunluğu, genişliği, çevre ve kuşak uzunluğunun saptanması gerekmektedir. Hostermann tarafından geliştirilen formüllere göre, değişik formdaki yığınların hacimleri aşağıdaki gibi hesaplanmaktadır. 1)Tabanı dikdörtgen olan yığınlar: Bu yığınlar, yüksekliğine ve tepesinin düz veya yuvarlak oluşuna göre üçe ayrılır. a) Alçak ve tepesi yuvarlak yığının hacmi: (0.52xK xg) GxU b) Yüksek ve tepesi yuvarlak yığının hacmi: (0.52xK xg) GxU) c) Kesiti kare ve üstü düz yığının hacmi: (0.56xK xg) GxU) 2)Tabanı daire ve üstü yuvarlak olan yığınların hacmi: (0.04xK-0.012xÇ)Ç 2 Bu formülde; K=Kuşak: Yığının bir tarafında yerde bulunan bir nokta ile, yığın üzerinden geçen ve yığının diğer tarafındaki yerde bulunan nokta arasında bulunan mesafedir. G= Genişlik: Yığının dikdörtgen olan tabanının genişliğidir. U= Uzunluk:Yığının dikdörtgen olan tabanının uzunluğudur. Ç=Çevre: Yığının toprakla temas eden tabanının çevresini ifade eder. Yığınların hacmi hesaplandıktan sonra bunların ağırlığı, otun yoğunluğundan faydalanılarak hesaplanmaktadır. Yoğunluk otun sıkışma durumuna göre belirlenmektedir. Kuru otun sıkışma durumunu etkileyen çeşitli faktörler söz konusu olmaktadır. Bu faktörlerden en önemlileri ; kuru otun yığılmasından tartım anına kadar geçen süre ile kapsadığı nemdir. Fazla nemli bir kuru ot, az nemli bir kuru ota nazaran yığımda daha az oturmakta ve sıkışmaktadır. Kuru otun botanik kompozisyonu da yoğunluğu etkilemektedir. Yığın halindeki kuru otun yoğunluğunun çeşitli faktörlere bağlı olarak değişmesi, ağırlık hesabında güçlüklere sebep olmakta ve yanlışlıklara yol açmaktadır. Ancak, ortalama bir sıkışma göz önünde tutularak hesaplama yapılabilmektedir. Bu konuda aşağıda verilen tablo yararlı olabilir. 49

50 Kuru otun türü Yığın yapıldıktan sonra geçen zaman gün 90 günden fazla Adi Yonca Kuru Otu 1 ton=13.09 m 3 1 ton=12.69 m 3 Çayır Kelp Kuy. Ve 1 ton= m 3 1 ton=16.88 m 3 Karışımı Doğal Çayır Kuru Otu 1 ton=16.20 m 3 1 ton=12.15 m 3 KURU OTUN KALİTESİ: Bir yemin kalitesi, ihtiva ettiği besin maddeleri miktarı, sindirilebilme derecesi ve lezzetlilik gibi özellikler yönünden değerinin ifadesidir. Hayvan beslemede kuru otun rolü hayvanlara enerji sağlamaktır. Bu enerji ise, yemdeki kuru madde ve kuru madde içerisindeki enerji miktarına bağlıdır. Buna bağlı olarak, kuru otun kalitesini etkileyen faktörler, kuru ottaki kuru madde miktarını, kuru otu hayvanların severek yeme derecelerini ve yemden aldıkları enerji miktarını etkileyen faktörlerdir.bu faktörleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. 1) Biçme Zamanı: Biçme zamanı geciktikçe ve bitkiler daha olgun dönemlerde biçildikçe elde edilen kuru otun değeri azalmaktadır. 2) Biçim Sayısı: Kuru otun birinci biçimden veya ikinci ve üçüncü biçimden elde edilmiş olması kaliteyi etkilemektedir. Buğdaygil ve baklagil yembitkilerinde en fazla kuru madde, en yüksek besleme değeri ve yüksek derecede sindirilebilen ot birinci biçimlerden elde edilmektedir. Çevre şartlarının elverişli olmadığı, yaz aylarında yapılan ikinci biçimde elde edilen otun, hem kuru madde oranında hem de sindirilebilirliğinde önemli derecede düşüş görülmektedir. 3) Yaprak Oranı: yapraklar bir kuru otun en değerli kısımlarıdır. Hayvanlar, yeşil otta olduğu gibiyaprakları yiyip sapları bırakmak isterler. Yaprakların besleme değerinin de yüksek olduğu bilindiğine göre bol yapraklı otların besleme değerinin yüksek olması da doğaldır. Bir çok çalışmada sapların sindirilme oranı %47-55 arasında iken, yapraklardaki sindirilme oranı arasındadır. 4) Zarar görme Derecesi: Genellikle, kurutma, taşıma ve depolama sırasında elverişsiz hava şartları ile karşı karşıya kalan otların kalitesi düşer bu otlar, orijinal renklerini, kokularını ve bir miktar besin maddelerini kaybederler. bu da kuru otun kalitesinin düşmesi demektir. Otun tarlada aşrı kuruması, fazla yağışlar ve çiğ ile depolama sırasındaki aşırı nem de kuru otun kalitesini düşürür. 50

51 5) Otun Fiziksel Formu: Kuru ot bilindiği gibi gevşek kuru ot, balyalanmış kuru ot, küplenmiş, peletlenmiş kuru ot ve yem unu şekilinde hayvanlara yedirilmektedir.bu farklı kuru ot formlarında otun sindirilebilirliğinde farklılık olmamasına rağmen, hayvanların ottaki enerjiden yararlanabilmeleri farklılık göstermektedir. Reid (1975), aynı kaynaktan alınmış kıyılmış kuru otta bulunan enerjiden yararlanma derecsinin %36, peletlenmiş yemde ise %45 olduğunu belirtmektedir. 6) Bitki Tür ve Varyeteleri: Kuru otun kalitesi bitki tür ve varyetesine bağlı olarak değişmektedir. Baklagil yembitkilerinin buğdaygil yembitkilerinden daha kaliteli bir yem verdiği bilinmektedir. Bunun yanında, aynı familyadan bitki türleri arasında bile ot kalitesi yönünden büyük farklılıklar vardır. Buğdaygil yembitkilerinden İngiliz Çimi ve Çayır Kelp Kuyruğu her yönden kaliteli kuru ot verdiği halde, Mavi Ayrık bu kadar kaliteli kuru ot vermez. Genellikle geç olgunlaşan çeşit ve varyeteler, erken gelişenlerden daha kaliteli yem verirler. Geç gelişen bitkilerde sindirilirlik oranı daha yüksek olduğu gibi, serbest yenme şartlarında hayvanlar tarafından daha fazla tercih edilirler. YEM BİTKİLERİNDE KARIŞIM OLUŞTURMA PRENSİPLERİ EKİLECEK BİTKİ TÜRLERİNİNM SEÇİMİ Bölgenin ekolojik koşullarına en uygun bitki türlerinin saptanması ve bunların kullanılması başarının en önemli faktörlerinden birisidir. Bir karışım yem bitkileri tesisinde kullanılacak bitki türleri seçilirken göz önünde bulundurulacak hususları Vallentine (1971) e göre şu şekilde sıralayabiliriz. 1. Kuraklığa dayanma 2. Soğuğa dayanma 3. Tuza dayanma 4. Toprak tekstürüne uyma 5. Yüksek taban suyuna ve yüksek yağışa dayanma 6. Yetişme kolaylığı 7. Kolayca yayılma 8. Ömürlülük uzunlığu 9. Sıcağa dayanma 10. Gölgeye dayanma 51

52 11. Gübrelerden yararlanma kabiliyeti Ekilecek türlerin saptanmasında, o bölgedeki doğal bitki örtüsü de bir fikir verebilir. Doğal vejetasyonda miktarı az da olsa yetişebilen bitki türleri, o bölgede başarılı bir şekilde yetiştirilebilir. Bunun yanında, doğal vejetasyon içerisinde bulunmayan bazı bitki türleri de başarılı bir şekilde yetiştirilebilir. Ancak bölgenin yabancısı olan türlerin yetiştirilip yetiştirilemeyeceğini belirlemek için, daha önce yapılmış oan daptasyon araştırmalarını incelemek faydalı olacaktır. KARIŞIM YETİŞTİRMENİN AVANTAJLARI Saf buğdaygil ve baklagil ekimlerinde karışık ekimlere göre daha az tesis, amenajman ve kullanım kuralı vardır ve çoğunlukla tercih edilirler. Bununla birlikte, aşağıdaki nedenler yembitkilerini karışım halinde yetiştirmeyi gerekmektedir. 1. Baklagiller karışım için yeterli azotu fikse ederler, protein oranı ve diğer kalite kriterlerini arttırırlar. 2. Bir kez tesis edildikten sonra çok yıllık buğdaygil ve baklagil karışımları yabancı otları biyolojik olarak kontrol etmektedir. 3. Buğdaygil baklagil karışımları saf ekimlere göre, erozyona karşı daha iyi toprak koruması sağlamaktadır. 4. Karışımlarn, bakalagillere göre şişmeye neden olması çok düşük bir olasılıktır ve karışımlar çoğu kez daha verimlidir. 5. Yeşil yem periyodu, karışımdaki uzun süre yeşil kalan bitki türleri ile uzar. 6. Karışımların ürettiği yem, çeşitli besin maddelerini için tek yönlü beslenmeyi önler. 7. Elverişsiz hava şartları, karışımdaki bitki türlerini değişik derecelerde etkileyeceği için, bu yüzden görülecek zarar minimuma indirilmiş olur. 8. Karışımlar, toprağı daha iyi şekilde ve daha hızlı olarak kaplayabilir. 9. Karışımdaki bitki türlerinin kök sistemleri değişik derinliklere kadar indiği için, toprak profilinin her tabakasından faydalanılmış olur. Bütün bu üstünlüklerine rağmen karışımdaki tür sayısı arttıkça ekim güçlükleri de ortaya çıkmaktadır. Her şeyden önce farklı büyüklüklere sahip tohumların mibzerle ekimi güçleşmektedir. Ayrıca çok sayıda türden oluşan karışımı başarılı bir şekilde yetiştirmek ve otlatmak da oldukça güçtür. Bu konuda yağışlı bölgelerde çok fazla sıkıntı çekilmezken kurak ve yarı kurak bölgelerde karışıma katılacak tür sayısı çok fazla olmamalıdır. 52

53 Daha çok kurak ve yarı kurak bölgelerde tercih edilen ve az sayıda bitki türünden oluşan karışımlara basit karışımlar, yağışlı bölgelerin çok türden oluşan karışımlarına çoklu karışımlar adı verilir. KARIŞIM OLUŞTURMANIN PRENSİPLERİ Karışımlar oluşturulurken şu hususlara dikkat edilmelidir. 1. Karışıma alınacak bitki türleri, bölgenin iklim ve toprak şartlarına iyice adapte oldukları anlaşılmış olan tür ve varyeteler arasından seçilmelidir. 2. Her karışımda en az bir buğdaygil yembitkisi ile bir baklagil yembitkisi bulunmalıdır. 3. Seçilecek türler kurulacak yem bitkisi tesisinden yararlanma gayesine uygun olmalıdır. Sadece otlatma düşünülüyorsa, otlatmaya dayanıklı türler üzerinde durulmalı ve hatta otlayacak hayvan türünün en iyi şekilde değerlendirebileceği bitki türleri seçilmelidir. 4. Türlerin lezzetlilik değerleri birbirine yakın olmalıdır. Aksi taktirde, lezzetli türler otlatmadan aşırı zarar görmekte, lezzetsiz türler bir süre sonra dominant hale geçmektedir. 5. Karışımdaki türler birbirleri ile rekabet edebilmelidir. Aksi halde türler arasında ortaya çıkan şiddetli rekabet sonucu, karışımdaki değerli türler gittikçe azalmakta, daha az değerli türler dominant duruma geçebilmektedir. 6. Karışımlarda hayvanlarda şişmeye neden olan baklagillerin oranı 1/3 ün üzerine çıkmamalıdır. 7. Türlerin ömür uzunlukları birbirine yakın olmalıdır. Aksi halde, kısa ömürlü türler bir süre sonra yok olur ve çayır veya mer ada sadece bir veya birkaç tür kalır. KARIŞIMLARIN HAZIRLANMASI Karışımın hangi bitki türlerinden oluşacağı veya karışıma hangi bitki türlerinin alınacağı kararlaştırıldıktan sonra yapılacak ilk iş bu bitkilerin karışımda hangi oranda yer alınacağının saptanmasıdır. Tosun ve Altın (1981), bu hususta iki yöntemin uygulanabileceğini bildirmişlerdir. a)klasik Yöntem: Karışıma alınacak bitki türlerinin karışımda ne oranda bulunması arzu ediliyorsa, bu yüzde olarak saptanır. Türlerin karışımda bulunması arzu edilen oranları saptandıktan sonra türlerin yalın ekim şartlarında dekara ekilecek tohumluk miktarı bu 53

54 yüzdelerle çarpılarak, her türden bir dekar için ne kadar tohumun gerekli olduğu hesaplanır. Tablo 1: Klasik yönteme göre bir karışımın hazırlanması Bitki Türü Oranı (%) Yalın Ekimde Tohum Miktarı (kg/da) Karışıma Alınacak Tohum Miktarı (kg/da) Kılçıksız brom Adi yonca Mavi ayrık Kamışsı yumak TOPLAM b)rekabet İndeksi Yöntemi: Bu yöntemde karışıma girecek bitki türlerinin yalın ekimdeki tohum miktarları, karışımdaki diğer bitki türlerinin rekabet gücü dikkate alınarak düzeltilir. Bitki türlerini karışıma alırken ve aldıktan sonra oranlarını saptarken, bu türlerin rekabet güçlerinin dikkate alınması, karışımın ideal kompozisyonunu uzun süre devam ettirmesi bakımından son derece yararlıdır. Tosun ve Altın (1981), yembitkileri rekabet güçlerinin +3 ile 3 arasında gruplandırmışlardır. Bu gruplar rekabet gücü yüksek olandan, düşük olana doğru şu şekilde sıralanmıştır. 1. Tamamen boğan bitkiler (+3) 2. Çok boğan bitkiler (+2) 3. Az boğan bitkiler ( +1) 4.Boğmayan bitkiler ( 0 ) 5. Az boğulan bitkiler (-1 ) 6. Çok boğulan bitkiler (-2 ) 7. Tamamen Boğulan bitkiler (-3 ) Pratikte son 3 grubun rekabet gücü yönünden bir önemi olmadığı için ilk dört gruba yukarıdan aşağıya doğru 4,3,2 ve 1 gibi değerler verilerek bitkilerin rekabet indeksleri oluşturulur. Bir tür, rekabet gücü kendisinden yüksek olan bir türle ekilecekse tohumluk 54

55 miktarı azaltılır, aksi durumda arttırılır. Bu azaltıp çoğaltmalar her rekabet indeksi için %25 olmaktadır. Tablo 2: Rekabet indeksi yöntemine göre karışımların hazırlanması Bitki türü Rekabet İndeksi Ekimdeki Oranı (%) Yalın Ekimdeki Tohum Miktarı (kg/da) Düzeltilmi ş Tohum Miktarı (kg/da) Karışıma Girecek Tohum Miktarı (kg/da) Kılçıksız brom Adi yonca Mavi ayrık Kamışsı yumak TOPLAM YEM BİTKİLERİNDE KALİTE, KALİTEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER VE KALİTENİN BELİRLENMESİ GİRİŞ Hayvansal üretimde en önemli girdilerden birisini yem giderleri oluşturmaktadır. Günümüzde hayvan besleme rasyonlar halinde hazırlanmış kesif yemlere bağımlı hale gelmeye başlamıştır. Ancak ekonomik ve karlı bir hayvansal üretim yapmak için çiftlik hayvanlarının günlük diyetleri içerisine yeterli miktar ve kalitede kaba yemin sokulması kaçınılmazdır. Ruminant hayvanların beslenmesinde kaba yemlerin kullanımı, hem hayvanın sindirim fizyolojisi açısından hem de maliyet ekonomisi açısından bir zorunluluktur. Hayvan beslemede kullanılabilecek kaba yemin farklı kaynaklardan sağlanması mümkündür. Bu kaynakları, çayır-meralar, tarla tarımı içerisinde yetiştirilen yem bitkileri, sap saman artıkları ve gıda sanayi yan ürünleri oluşturmaktadır. Ancak, gerçek manada kaliteli kaba yem olarak nitelendirilebilecek yemin geniş miktar ve kalitede sağlanabileceği esas kaynağı çayır meralar ve yem bitkileri ekim alanlarından temin edilecek yem bitkileri oluşturmaktadır. 55

56 Yem bitkilerini evcil hayvanların yeşil ot, kuru ot, tane yem, yumru yem, silo yemi vs.ihtiyacını karşılamak amacıyla tarla topraklarında yetiştirilen veya çayır-meralarda doğal olarak yetişen bitkiler olarak basitçe tanımlamak mümkündür. Ancak, bu tanım yem bitkilerinin niteliğini, üstlendiği görevi ve yem bitkilerinin asıl kullanıcısı olan hayvanlarla ilişkisini tam anlamıyla yansıtmaz. Bu nedenle yem bitkilerini çiftlik hayvanlarının yaşamlarını sürdürebilmeleri ve istenen ürünleri verebilmeleri için bünyelerine almak zorunda oldukları besin maddelerini bünyelerinde bulunduran ve hayvansal ürüne zararı olmayan doğada kendiliğinden yetişen veya kültürü yapılarak yetiştirilen bitkiler olarak tanımlamak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Yetiştirilen yem bitkisinin toplam kütlesel verimi yanında, hayvana yedirildiğinde, hayvansal ürüne dönüştürülme oranı ve hayvanın beslenme ihtiyaçlarına cevap verebilme yeteneği yem bitkisinin kalitesi nin bir ifadesi olabilir. Bu bağlamda, yem bitkilerinin tüketilebilirlik durumu, tüketilen miktarın sindirilebilirlik durumu ve içerdiği besin maddelerinin oran ve miktarı yemin hayvansal ürüne dönüştürülme potansiyelini belirleyen ve yem bitkisinin kalitesini oluşturan öğelerdir. Yem bitkilerinin kalitesinin etkileyen ve bir kısmı üretici tarafından değiştirilebilen veya etkilenen birçok faktörün etkisi altındadır. Bu nedenle yem bitkileri yetiştiriciliğinde birim alanda üretilen yemin miktarı kadar kalitesinin de korunması için çaba harcanmalı ve yem bitkisinin verimi ile kalitesini optimize edecek şekilde üretim planlanmalıdır. HAYVAN BESLEME AÇISINDAN BİTKİ YAPISI Yem bitkilerinin kalitesinin ortaya konması ve kalitenin belirlenmesi açısından bitki hücresinin kompozisyonu temel belirleyicidir. Bu bağlamda yem bitkilerinden elde edilen otun kuru maddesinde yer alan maddeler iki ana grupta toplanabilir. Bunlardan ilki sindirilme oranı yüksek olan protein, şeker, nişasta, organik asitler ve yağ gibi hücre içi (yapısal olmayan hücre bileşenler) bileşenlerdir. İkinci grupta ise selüloz, hemiselüloz ve lignin gibi hücre duvarı (yapısal hücre bileşenleri) bileşenleri yer alır; ki bunların bazıları hayvan tarafından kısmen sindirilebilirken bazıları hiç sindirilemezler. 56

57 Hayvan besleme açısından yem bitkisi hücresini oluşturan hücre duvarı bileşenlerinin hücre içerisindeki payı yemin sindirilebilirliği ve hayvanın yemi tüketebilme potansiyelini belirleyicisi olması nedeniyle yem bitkisinin kalitesinin farklı şekillerde ifade edilmesine olanak veren önemli bir kriterdir. YEM BİTKİLERİNDE KALİTEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Yem bitkilerinde kalite, bitkiye bağlı özelliklerinden ve bitkiye bağlı olmayan özelliklerden (kültürel uygulamalar, yetiştirme teknikleri ve çevre koşulları) kaynaklanabilen birçok faktörün etkisi altındadır. Bu özelliklerin bir kısmı üretici tarafından etkilenemezken bir kısmı (kültürel uygulamalar ve yetiştirme teknikleri) üretici tarafından etkilenebilir. Yem bitkilerinde kalite üzerinde etki başlıca faktörler şunlardır; Bitkiye bağlı özellikler Kullanılan yem bitkisinin türü Türün Baklagil veya buğdaygil olması: Genellikle baklagil yem bitkileri buğdaygillere göre daha kaliteli yem üretirler. Bunun sebebi, baklagillerin genellikle daha az lif (fiber) içeriğine sahip olması ve hayvanlar tarafından tüketilme potansiyellerinin daha yüksek olması ile ilişkilidir. Baklagil ve buğdaygil yem bitkilerinin kalite değerlerine ilişkin bir örnek Şekil 1.1 de verilmiştir. Şekil 1.1. Karışım Olarak Yetiştirilmiş Yonca ve Çayır Kelp Kuyruğunun Kalite Faktörleri (Kaynak: Collins, 1988) 57

58 Türün serin iklim veya sıcak iklim bitkisi olması ve ömür uzunluğu: Yem bitkisi türünün sıcak iklim veya serin iklim orijinli olması yem kalitesi üzerinde etkiye sahip olan bir faktördür. Genel olarak serin iklim buğdaygil yem bitkileri sıcak iklim buğdaygillerine oranla daha kaliteli yem üretirler. Serin iklim buğdaygillerinin sindirilebilirliği sıcak iklim buğdaygillerine göre yaklaşık % 9 daha yüksektir. Aslında sıcak iklim bitkileri güneş ışığından daha iyi yararlanırlar ve fotosentez etkinlikleri daha yüksektir. Ancak iki grup arasındaki kalite farklılığına esas olarak yaprakların morfolojik yapısındaki farklılık sebep olur. Serin iklim bitkilerinin yapraklarının sıcak iklim bitkilerinin yapraklarına oranla lignifikasyonunun daha az olması ve sindirilebilir doku içeriğinin daha fazla olması nedeniyle daha kaliteli yem üretirler (Şekil 1.2). Şekil 1.2. Yem bitkisinin kalitesi üzerine iklim isteğinin ve ömür uzunluğunun etkisi 58

59 Lezzetlilik: Hayvanlar bitkinin tadına, kokusuna ve dokusunun yapısına bağlı olarak birini diğerine tercih edebilir. Bu yönlü bir tercihi lezzetlilik olarak nitelendirebiliriz. Yem bitkisinin lezzetliliği; bitki dokusunun yapısına, yaprak oranına, gübrelemeye, nem içeriğine, yabancı ot, hastalık ve böcek zararına ve tat oluşumunda etkili şeker, tuz ve ekşilik oluşturan bileşenlerin varlığına bağlı olarak değişir. 59

60 Sindirilebilirlik: Yem bitkilerinin sindirilebilirliği yemin hayvanın sindirim sisteminden geçiş süresine ve yemin sindirilemez bileşenleri içerme oranına bağlı olarak farklılık gösterir. Genellikle gelişiminin erken dönemindeki ve fazla miktarda yaprak içerek bitkilerin sindirilebilirliği daha yüksektir. Erken vejetatif dönemdeki bol yapraklı bitkilerde sindirilebilirlik % civarındayken, aynı bitkinin olgunluk dönemindeki sindirilebilirliği % 50 nin altına düşebilmektedir. Besin içeriği: Yem bitkisinin kalitesinden bahsedilirken dikkate alınması gereken konulardan biriside hayvanın ihtiyaç duyduğu besinlerin ne kadarını karşılayabildiğidir. Yem bitkilerinin hayvanın ihtiyacı olan besin grupların belli bir oranda ihtiva etmesi gerekir. Genel olarak baklagil yem bitkileri proteince zengin bir yem üretirken, buğdaygil yem bitkilerinin karbonhidratça zengin yem ürettiği bilinmektedir. Hasattaki olgunluk dönemine bağlı olarak baklagiller % protein içerirken, buğdaygillerde bu oran % 8-15 arasında değişir. Genellikle çoğu yem bitkisi potasyum, kalsiyum ve iz elementlerce çoğu kesif yeme göre daha zengin bir yem üretirken, yem bitkilerinin fosfor içeriği hayvanın ihtiyacını karşılayacak düzeyde değildir. Yem bitkilerinden elde edilen yem yağda çözülebilir vitaminlerce (A,D,E,K) çoğu kesif yeme göre daha zengindir. Anti- Kalite Faktörleri: Yem bitkisinin bünyesinde bulunabilen ve hayvanda performans azalması, hastalanma ve zaman zaman ölümlere sebebiyet verebilen farklı bileşiklerdir. Taninler, nitratlar, alkoloidler, siyanoglikozitler, estrojenler ve küf toksinleri bu bileşikler arasında ilk akla gelebilecek olanlardır. Bu bileşenlerin bitkideki varlığı ve bulunma düzeyi bitki türüne, mevsime, çevre koşullarına bağlı olarak değişir. Yüksek kaliteli yem bitkileri anti-kalite faktörlerini hayvan performansını ve sağlığını olumsuz yönde etkileyecek düzeyde içermemelidir. Bitki Gelişme Dönemi: Bitkinin hasat zamanında içinde bulunduğu gelişme dönemi yem bitkisinin kalitesini belirleyen en önemli faktörlerden birisidir. Yem bitkilerinde kalite gelişme dönemi olgunluğa doğru ilerledikçe azalır. Örneğin serin iklim buğdaygillerinde ilkbaharda bitki gelişiminin yeniden başladığı ilk 2-3 hafta boyunca kuru madde sindirilebilirlik oranı % 80 in üzerindeyken, bu dönemden sonra bitki gelişiminin ilerlemesiyle birlikte, sindirilebilirlik % 50 nin altına düşene kadar günlük % ½ - 1/3 bir azalma seyri izler. Şekil 2. Yem bitkisinin kalitesi üzerine gelişme döneminin etkisi 60

61 Hasat zamanındaki gelişme dönemi yemin hayvan tarafından tüketilebilir miktarını da etkileyen bir faktördür. Bitki olgunlaştıkça ve lif oranı arttıkça, yem bitkisinin hayvan tarafından tüketilebilirliği de ciddi derecede azalır. Yem bitkilerinde kalite ile gelişme dönemi arasındaki ilişkiye ait örnekler Şekil 2 ile Tablo 1ve Tablo 2 de görülmektedir. Tablo 1. Serin mevsim buğdaygillerinde kuru ot tüketimi ve sindirilebilirliği üzerine gelişme döneminin etkisi Günlük Kuru Ot Kuru Ot Biçim Tüketimi Sindirilebilirliği Zamanı Gelişme Dönemi (%vücut ağırlığı/gün) (%) 3-4 Haziran Vejetatif Haziran Karınlanma başlangıcı Haziran Karınlanma sonu Haziran Başaklanma başlangıcı Temmuz Çiçeklenme Temmuz Çiçeklenme Temmuz Çiçeklenme Temmuz Çiçeklenme sonu Kaynak: Stone ve ark.,

62 Tablo 2. Yonca ve Tarla Ayrığında gelişme dönemi ile bazı kalite kriterlerindeki değişim Kuru Gelişme Dönemi Ham Protein (%) ADF (%) NDF (%) Sindirilebilir Kuru Madde (%) Madde Tüketimi (% vücut ağılığı) Tomur. ortası Yonca % 10 Çiçekl % 80 Çiçekl Tarla Bşkl. öncesi Ayrığı Başaklanma Tozlaşma Kaynak: Schroeder, Yem bitkilerinde gelişme döneminin ilerlemesine bağlı olarak kalitenin azaldığı yukarıdaki örneklerde rahatlıkla görülebilmektedir. Ancak yem bitkilerinde dikkat edilmesi gereken ve muhakkak göz önünde bulundurulması gereken konulardan birisi de gelişme döneminin ilerlemesine bağlı olarak kalite azalırken birim alandan elde edilen kuru madde miktarı artmaktadır. Dolayısıyla bitkinin erken döneminde bitkiden elde edilen otun kalitesi oldukça yüksektir, ama aynı zamanda toplam kuru madde verimi çok düşüktür. Yem bitkilerinde kalite ve verimin gelişme döneminin ilerlemesine bağlı olarak değişimi Şekil 3.1, Şekil 3.2 ve Şekil 3.3 de verilmiştir. 62

63 Ayrıca, birim alandan üretilen maksimum sindirilebilir kuru madde miktarına, maksimum toplam kuru madde miktarından daha erken ulaşılır (Şekil 4). Maksimum sindirilebilir kuru madde verimine karınlanma dönemi sonu ile erken başaklanma dönemi arasında ulaşılırken, baklagillerde maksimum sindirilebilir kuru madde verimine çiçeklenme başlangıcında ulaşılır. Optimum gelişme döneminden sonra hasat için gecikilen her bir gün, bu yem bitkisiyle beslenen süt sığırlarının potansiyel süt verimlerini azalacaktır. Bu nedenle hasat zamanının belirlenmesi hem kalite hem de verim açısından önemli bir unsurdur. Şekil 4. Gelişme dönemine bağlı olarak toplam ve sindirilebilir kuru madde miktarındaki değişim Yaprak sap oranı: Yem bitkilerinde yaprağın sapa oranın azalması yem bitkilerinde kalitenin düşmesine neden olan en önemli etmenlerden birisidir. Yapraklar sapa göre daha kaliteli yem üretirler ve olgunlaşma ilerledikçe bitkide yaprağın sap karşısındaki oranı azalma eğilimindedir. Aynı zamanda hasat sonrası kurutma işlemi sırasında meydana gelen yaprak dökülmeleri sonucunda da ot kalitesinde azalma meydana gelmektedir. Yaprak ve sapların kalite açısından farklılıkları Tablo 3 de görülmektedir. 63

64 Tablo 3. Yonca ve Çayır kelp kuyruğunda sap ve yaprağa ait bazı kalite değerleri Ham Bitki Kısmı Tüm Bitkideki Payı (%) Protein (%) NDF (%) ADF (%) Üst yaprak a Yonca Alt yaprak Üst sap a Alt sap Çayır Kelp Yaprak Kuyruğu Sap a Üst yaprak ve sap her sapının en üstteki beş boğum arasından alınmıştır. Kaynak: Collins,

65 Bitkiye bağlı olmayan özellikler Sıcaklık: Sıcak iklimlere adapte olmuş yem bitkileri genel olarak daha soğuk iklimlerde yetiştirilen yem bitkilerine oranla daha düşük kalitede yem üretirler. Aynı zamanda bir tür sıcak bir iklimde yetiştirildiği zaman, soğuk iklimde yetiştirilmesine oranla daha düşük kalitede yem üretme eğilimindedir. Örneğin; İtalyan çimi ile yapılan bir çalışmada, bitki 10 ile 15 o C sıcaklıkta yetiştirildiğinde bitkideki yaprak oranı % 59 olurken, sıcaklık 20 ile 25 o C a çıktığında yaprak oranı sadece % 36 olmuştur ve buna bağlı olarak da elde edilen otun kalitesi düşmüştür. Kalite üzerine gün içerisindeki hasat zamanının etkisi: Bitkiler gün ışığı aldıkları süre boyunca çözülebilir karbonhidratları biriktirirler ve gece boyunca bunları kullanırlar. Yonca üzerinde yapılan çalışmalar, yağışı düşük bölgelerde akşamüzeri yapılan biçimlerden sabah yapılan biçimlere göre daha kaliteli yem elde edildiğini ortaya koymuştur. Özellikle serin ve güneşli günlerde öğleden sonra yapılan biçimlerin avantajı daha belirgindir. Bununla birlikte yağışı fazla olan bölgelerde gece otun kuruması için uygun koşullar ve süre olmaması nedeniyle günün sonunda yapılan biçimler uygun olmayabilir. Gübreleme: Özellikle buğdaygil yem bitkilerine azot (N) verilmesi verimi önemli derecede arttırmakta ve aynı zamanda azotlu gübreleme yem bitkisinin protein içeriğini de arttırmaktadır. Protein oranında meydana gelen artışa bağlı olarak hücre duvarı bileşenlerinin kuru madde içerisindeki payı azalmaktadır. Esas olarak verimde artışa neden olan fosfor (P), potasyum (K) ve diğer besin elementleri, gelişme hızlı olduğu zaman yem bitkisinin kalitesinde hafif düşüşe neden olurlar. Bazı potasyum(k) gibi elementlerin aşırı düzeyde bulunması magnezyum gibi diğer bazı elementlerin varlığını azaltır. Gübrelemenin bazı kalite özelliklerine etkisi Şekil 5.1 de verilmiştir. 65

66 Karışım olarak yetiştirme: Genel olarak baklagil-buğdaygil karışımlardan elde edilen yemin hap protein içeriği saf olarak yetiştirilen buğdaygillerden daha yüksek olurken, karışımlardan elde edilen yemin lif oranı da saf buğdaygillere göre daha yüksektir. Baklagillerin buğdaygillerle karışım olarak yetiştirilmesi toplam sindirilebilir besin maddesi miktarını (Şekil 6.1) ve oransal (göreceli) yem değeri ni(şekil 6.2) olumlu yönde etkilemektedir. Sonuç olarak buğdaygillerin kalitesinin yükseltilmesi adına baklagillerle karşım olarak yetiştirilmesi yaygın olarak başvurulan bir yöntemdir. 66

67 67

68 Hasat ve depolama koşulları: Biçilen otun tarlada kurutulması sırasında yaprakların dökülmesi, bitki solunumu ve yağmur nedeniyle, özellikle baklagillerde, önemli kalite kayıpları meydana gelebilir. Kurutma sırasında otun üzerine yağan yağmurun etkileri Şekil 7.1 de verilmiştir. Ayrıca kurutma sonrasında, kuru otun depolanma koşulları da yem kalitesi üzerinde etkili bir faktördür. Otun tarla üzerinde açık olarak veya kapalı yerlerde saklanması otun kalitesi ve kuru madde kayıplarını önemli derecede etkiler (Şekil 7.2). Şekil 7.1. Yonca ve çayır üçgülünde kurutma sırasında yağmurun bazı kalite kriterlerine etkisi Şekil 7.2. Saklama koşullarının kuru madde kayıpları ve beslenme bozuklukları üzerine etkisi 68

69 YEM BİTKİLERİNDE KALİTENİN SAPTANMASI Pratikte her zaman mümkün olmamakla birlikte yem bitkilerinin kalitesini ölçmenin en uygun yolu hayvanlara yedirildikten sonra alınan verim değerleridir. Yem kalitesi genellikle yemin fiziksel, kimyasal ve biyolojik değerleri ölçülerek belirlenir. Yemin yukarıda belirtilen özelliklerinin ölçümünde uygulanabilirliğin kolaylığına göre duyusal, kimyasal ve biyolojik analiz yöntemleri bulunmaktadır. 1) Duyusal analiz: Duyusal analiz yöntemi yem bitkilerinin kalitesinin belirlenmesi için başvurulan en basit ve en hızlı yöntem olmakla birlikte, yemin besin maddesi içeriği ve bileşimi hakkında güvenli ve ayrıntılı bilgi vermez. Bu analiz yönteminde yem bitkisinin veya yem bitkisinden elde edilen otun rengi, yapısı, olgunluk dönemi, bulaşım kaynaklarının (yabancı ot, yabancı madde, küf ve diğer hastalık etmenleri) varlığı gibi duyusal olarak belirlenebilecek kalite faktörlerinin değerlendirilmesi ile gerçekleştirilir. Olgunluk: Otun olgunluk hasat zamanındaki olgunluk dönemi yem bitkisinin kalitesini belirleyen en önemli faktördür. Olgunlukla ilişkili olarak bitkideki başak ve çiçek oranı, bunların tohum tutma durumu, saplardaki ligninleşme ve buna bağlı olarak sertleşme durumu yem bitkisinin kalitesini etkiler. Olgunluk ilerledikçe kalite düşer. Yapraklılık: Bitkideki yaprak oranı kalite açısından en önemli faktörlerden birisi durumundadır. Bitkide yaprak oranı arttıkça kalite artar. Bitkideki yaprak oranı, bitki türü, hasattaki gelişme dönemi ve otun kurutulması, taşınması ve depolanması sırasında meydana gelen kayıplar tardından etkilenir. Yapı (Tekstür): Yapı (tekstür) esas olarak bir gözlemdir. Genellikle erken biçim, bol yaprak ve balyalama sırasındaki uygun nem düzeyi yumuşak ve hayvanlar tarafından sevilerek yenen bir yem elde edilmesini sağlar. Çok aşırı kuru, sert ve sap oranı çok yüksek otlar hayvanların ağzında yaralanmalara sebep olabilir. Renk: Renk tek başına yem bitkisinin kalitesinin belirlenmesi için yeterli bir indikatör değildir. Ancak, ilk bakışta otun hasat ve depolama koşulları hakkında bir bilgi verebilir. Açık yeşil renk hızlı ve iyi kurumuş ve iyi koşullarda korunarak depolanmış otu işaret eder. Bulaşım kaynakları: Özellikle kötü depolama koşullarında artan nem düzeyinden kaynaklanan küf oluşumu yemin kalitesini oldukça düşürürken, bu özellikteki otun hayvanlar tarafından tüketilmesi sağlıklarına da zarar verebilir. Yem bitkisinin içerisinde bulunan yabancı ot miktarı ve özellikle zehirli ve dikenli yabancı otların bulunması elde 69

70 edilen otun kalitesini ve değerini önemli derecede azaltır. Yine taş, çakıl, toz gibi maddeler de yem bitkisinin kalitesini olumsuz etkileyen bulaşım kaynaklarıdır. Biyolojik analiz: Yem bitkilerinin kalitesinin belirlenmesinde en güvenilir yöntem olmakla birlikte, daha fazla zaman alması, özel yetişmiş eleman ve pahalı laboratuar alet ve ekipmanlarına ilave olarak canlı hayvana ihtiyaç duyulması nedeniyle çok fazla kullanılan bir yöntem değildir. Bu analizler İn Vitro (cam veya test tüpünde) veya İn Vivo (hayvanda) koşullarda yürütülebilir. İn Vitro: İn vitro yembitkisi kalite analizleri temel olarak iki adımda yapılır. İlk adımda rumendeki sindirimi taklit etmek amacıyla, yem bitkisi örnekleri donor bir hayvandan alınan rumen sıvısı içerisinde belli bir süre ve hayvan rumenine yakın koşullarda inkübe edilir. İkinci aşamada ince bağırsaktaki sindirimi taklit etmek amacıyla belirli enzim solüsyonları içerisinde sindirime devam edilerek yem bitkisinin kalitesi belirlenmeye çalışılır. İn Vivo: Bu yöntem canlı bir hayvanın rumenine yem bitkisi örneklerini içeren küçük naylon poşetlerin yerleştirilmesini içeren bir prosedürdür. Bu hayvanın rumenine açılan bir dış kapak (fistül) aracılığıyla yapılır. Kimyasal (laboratuar) analizler: Yem bitkilerinin besin maddesi içerikleri ve sindirilebilirlikleri hakkında doğru bilgiler verirken, zaman alıcı analizleri ve pahalı laboratuar aletlerini de gerektirir. Yem bitkilerinin kalite besin maddesi içeriklerinin belirlenmesinde geleneksel kimyasal analizler (yaş kimyasal analizler) ve near infrared reflectance spectroscopy (NIRS) metodu olmak üzere temel iki yöntem kullanılmaktadır. Geleneksel kimyasal analizler: Yem bitkilerinin ana kimyasal bileşenlerini belirlemek için farklı kimyasallarla yapılan kurutma ve yakma prosedürlerini içerir. Bu prosedürler kimyasal ve biyokimyasal temellere dayanır. Bu analizlerle yem bitkilerinin ham protein, NDF, ADF ve mineral içerikleri tespit edilebilir. Near İnfrared Reflectance Spectroscopy (NIRS): NIRS yem bitkilerinin ve dane ürünlerin besin değerlerini analiz etmek için geliştirilmiş, hızlı ve düşük maliyetli (kimyasal gerektirmez) bilgisayar tabanlı bir yöntemdir. Near infrared ışığı kullanan NIRS yöntemi, yem bitkilerinin protein, lif, enerji ve mineral içeriğinin belirlenmesi için klasik kimyasal analizlerin yerine kullanılabilir. Ancak bu yöntemin kullanılabilmesi için her bir yem örneği için kimyasal analiz sonucu saptanmış yeterli sayıda örnekle belirlenmiş kalibrasyon değerine ihtiyaç vardır. 70

71 Laboratuar Analiz Sonuçları İle Kalitenin İfadesi Kimyasal analizler sonucu elde edilen değerler yem bitkileri arasındaki kalite farklılığını rakamsal olarak ortaya koymaya yarayan metotlardır. Bu amaçla en sık kullanılan değerler ham protein oranı, NDF ve ADF değerleridir. Ham Protein hayvanlarda dokuların büyümesi gelişmesi ve onarımı için hayat boyu devamlı olarak hayvana sağlanması gerektiği gibi et, süt, yumurta, tüy ve yapağı oluşumu içinde hayvana verilmesi gerekir. Ayrıca hayvanın tükettiği yemdeki protein rumen flofasındaki mikroorganizmalar tarafından kullanılarak sindirim faaliyeti gerçekleştirilir. Genellikle protein oranı yüksek olan yem bitkileri kaliteli olarak nitelendirilebilir. Bununla birlikte hayvan için bu kadar önemli olmasına rağmen, yem bitkisinin kalitesinin ifadesi noktasında ham protein içeriği tek başına yeterli olmayabilir. Örneğin sıcak ve nemli iklimlerde azotlu gübreleme ile yem bitkisinin ham protein içeriği artarken aynı zamanda sindirilebilirlik ve yemin tüketim miktarı üzerinde direk etkiye sahip olan NDF ve ADF oranları da artabilir. Bu nedenle yem bitkisinin kalitesi değerlendirilirken bu gibi durumlarda dikkate alınmalıdır. Gelişen teknoloji ile birlikte NIRS teknolojisi ve özellikle NDF ve ADF analizlerini oldukça hızlandıran, kısa sürede çok sayıda örneğin analizinin yapılmasına imkan veren tekniklerin ve cihazların (ANKOM fiber analyser ile filter bag tekniği) geliştirilmesiyle birlikte NDF ve ADF değerleri kullanılarak yem bitkilerinin kalitesinin belirlenmesi ve yemin kalitesini ifade etmede bu değerlerin hem araştırıcılar kullanımı hem de özellikle Amerika da kuru ot alıcı ve satıcıları tarafından otun fiyatının belirlenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. 71

72 NDF (Neutral Detergent Fiber) bitkideki toplam yapısal karbonhidratların (selüloz, hemiselüloz ve lignin) miktarının ölçümüdür. Yem içerisindeki NDF sindirimi yavaşlattığı için hayvanın fiziksel olarak tokluk hissetmesine ve hayvanın tükettiği yem miktarının düşmesine sebep olur. NDF değeri kullanılarak hayvanın canlı ağırlığının yüzdesi olarak yemi tüketebileceği miktar hesaplanabilmektedir. ADF (Acid Detergent Fiber) ise bitki bünyesinde çok az sindirilebilen yapısal karbonhidratların (selüloz ve lignin) miktarının ölçülmesidir. ADF sindirilebilirlikle ters ilişkilidir ve bu nedenle sindirilebilir kuru madde miktarı ve yem bitkisinin enerji içeriğinin hesaplanmasında kullanılır. Bu değerlerin kullanılabilirliği ve belirlenebilirliğindeki hızın artmasıyla birlikte bu değerlerin birkaçının birlikte kullanılması ile yem bitkilerinin kalitesinin ifadesinde kullanılabilecek bazı kalite indeksleri geliştirilmiştir. Bunlar, besin değeri indeksi, sindirilebilir enerji alımı, nispi (göreceli) yem değeri ve nispi (göreceli) yem kalite indeksidir. Bu indekslerden Nispi Yem Değeri (NYD) yem kalitesini değerlendirmede ve yemin pazarlanmasında Amerika da oldukça yaygın şekilde kullanılan bir indekstir. Seminerin bu bölümünde bu indeks kısaca açıklanacaktır. Bu indekste tam çiçeklenme dönemindeki yonca kuru otunun % 41 ADF ve % 53 NDF içeriği baz alınarak bu otun NYD 100 olarak kabul edilmekte ve üretilen yem bitkisinin nispi yem değeri hesaplandığında 100 ün altında veya üstünde değere sahip olmasına göre değerlendirilmekte ve fiyatlandırmada bu değer dikkate alınmaktadır. NYD nin hesaplanmasında önce ADF değeri üzerinden Sindirilebilir Kuru Madde Miktarı (SKM) ve NDF değeri üzerinden de hayvan canlı ağırlığının yüzdesi olarak 72

73 Kuru Madde Tüketimi (KMT) hesaplanarak aşağıdaki formül kullanılarak NYD hesaplanmaktadır. Belirlenen NYD ne ve diğer bazı kalite kriterleri dikkate alınarak, kuru ot Tablo 4 de verilmiştir Tablo 4. Bazı kalite kriterlerine göre otun derecelendirilmesi Kuru Madde Ham Sindirilebilir Tüketimi Protein ADF NDF Kuru Madde (% vücut Derece (%) (%) (%) (%) ağılığı) NYD Mükemmel >19 <31 <40 >65 >3.0 > <8 >45 >65 <53 <1.8 <75 Kaynak: Schroeder, ABD Wisconsin eyaletinde yapılan araştırmalarda, süt sığırcılığı işletmelerinin NYD nin 100 puanın üzerindeki her bir puanlık artışı için ton başına ortalama 0.90 $ ekstra ödeme yaptığı belirlenmiştir. Yem bitkisinin kalitesi ile fiyat arasındaki ilişki Şekil 8 de görülmektedir. 73

74 Şekil 8. Yem kalitesi ile fiyat ilişkisi Kaynak: Ball ve ark.,2001. YEM BİTKİSİ KALİTESİNİN HAYVANSAL ÜRETİME ETKİSİ Yukarıda da belirtildiği gibi, üreticiler kaliteli kuru ot için daha yüksek fiyatlar ödemeyi göze almaktadır. Üretici ödediği yüksek bedelin karşılığını daha yüksek ve kaliteli hayvansal ürün ve sağlıklı hayvan olarak alacağını bilmektedir. ABD ve hayvancılığı gelişmiş diğer ülkelerde bu bilincin gelişmesi nedeniyle kuru ot pazarı oluşmuş ve yukarıda belirtilen kalite ölçütleri dikkate alınarak otun fiyatlandırılması yapılmaktadır. Yem kalitesi ile hayvansal üretim arasındaki ilişki Şekil 9.1 ve Şekil 9.2 de verilmiştir. Şekil 9.1. Farklı yem bitkileri ile beslenen et sığırlarında günlük canlı ağırlık artışı 74

75 Şekil 9.2. Düşük ve yüksek kaliteli yonca kuru otunun 2 ton/da dan elde edilen süt miktarları SONUÇ Ülkemizde henüz hak ettiği önem ve ilgiyi göremeyen yem bitkilerinde, üretim miktarının arttırılması yanında üretilen yem bitkilerinin niteliğinin de ne kadar önemli olduğu bu seminerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda ülkemizdeki çiftlik hayvanı varlığının beslenme ihtiyaçlarının büyük oranda yem bitkileri aracılığı ile en düşük maliyetle sağlanabileceği açıktır. Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi yem bitkilerinin toplam kütlesel üretim miktarı ile birlikte, üretilen yemin hayvanın ihtiyaçlarını karşılayacak ve ürünlerinde ve sağlığında olumlu etkiler yapacak kalitede olması birim alandan elde edilecek kazancın artmasını da sağlayacaktır. 75

TARLA BİTKİLERİ. Prof.Dr.Hayrettin EKİZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü 2017

TARLA BİTKİLERİ. Prof.Dr.Hayrettin EKİZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü 2017 TARLA BİTKİLERİ Prof.Dr.Hayrettin EKİZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü 2017 5. KONU Buğdaygil Yembitkileri BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİ Buğdaygil yem bitkilerinin genel özellikleri

Detaylı

Kullandığımız çim tohumu karışımlarında yer alan türler ve özellikleri:

Kullandığımız çim tohumu karışımlarında yer alan türler ve özellikleri: Kullandığımız çim tohumu karışımlarında yer alan türler ve özellikleri: Karışımlarda kullandığımız türlerin karakteristik özellikleri ve avantajları kısaca burada açıklanmıştır. Karışımlarımız Genel olarak:

Detaylı

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir? Macar Fiği Neden Önemlidir? Macar fiği, son yıllarda ülkemizde ekimi yaygınlaşan beyazımsı-sarı çiçekli bir fiğ türüdür (Resim 1). Bitkinin önemli olmasını sağlayan özellikler; yerli fiğe nazaran soğuklara

Detaylı

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Önemli Fiğ Türleri Dünya üzerinde serin ve ılıman eklim kuşağına yayılmış çok sayıda fiğ türü vardır.

Detaylı

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Korunga Önemli Bir Bitkidir Korunga, sulamanın yapılamadığı kıraç alanlarda, verimsiz ve taşlık topraklarda yetiştirilecek

Detaylı

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ Yulafın Kökeni Yulafın vatanını Decandolle Doğu Avrupa ve Tataristan; Hausknecht ise orta Avrupa olduğunu iddia etmektedir. Meşhur tasnifçi Kornicke ise Güney Avrupa ve Doğu Asya

Detaylı

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.)

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.) Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.) 1 Önemi, Kökeni ve Tarihçesi 1850 li yılara kadar dünya şeker üretiminin tamamı şeker kamışından elde edilmekteydi. Günümüzde ise (2010 yılı istatistiklerine

Detaylı

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi.

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi. Korunga Tarımı Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi. Osman Dilekçi - Ziraat Mühendisi Teknik İşler Şube Müdürü 0248

Detaylı

MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER)

MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER) MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER) MALVACEAE Otsu, çalımsı veya ağaç şeklinde gelişen bitkilerdir. Soğuk bölgeler hariç dünyanın her tarafında bulunurlar. Yaprakları basit, geniş ve parçalıdır. Meyve kuru kapsüldür

Detaylı

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN İncirin iklim İstekleri İncir bir yarı tropik iklim meyvesidir. Dünyanın ılıman iklime sahip bir çok yerinde yetişebilmektedir. İncir

Detaylı

YEM BİTKİSİ TOHUMLARI. www.kazaktarim.com.tr 444 5 909

YEM BİTKİSİ TOHUMLARI. www.kazaktarim.com.tr 444 5 909 YEM BİTKİSİ TOHUMLARI www.kazaktarim.com.tr 444 5 909 Yem Bitkileri 2 İtalyan Çimi Lolium italicum=lolium multiflorum Tek yıllık bazen yüksek rakımlarda iki yıllık, yoğun yumak oluşturan bir buğdaygil

Detaylı

Tanımlar. Bölüm Çayırlar

Tanımlar. Bölüm Çayırlar Çayır-Mer a Ders Notları Bölüm 1 1 1.1. Çayırlar Bölüm 1 Tanımlar Genel olarak düz ve taban suyu yakın olan alanlarda oluşmuş, gür gelişen, sık ve uzun boylu bitkilerden meydana gelen alanlardır. Toprak

Detaylı

Tohum yatağının hazırlanması:

Tohum yatağının hazırlanması: Toprak isteği: Yem bezelyesi tüm baklagillerde olduğu gibi, özellikle yeterli kireç bulunan ve PH değeri 6,5-7 olan toprakları sever. PH değeri 6-8 aralığında olan topraklarda da ekimi yapılabilir. Bu

Detaylı

BAHRİ DAĞDAŞ ULUSLARARASI TARIMSAL ARAŞTIRMA ENST. ALDANE TRAKYA TARIMSAL ARAŞTIRMA ENST./EDİRNE

BAHRİ DAĞDAŞ ULUSLARARASI TARIMSAL ARAŞTIRMA ENST. ALDANE TRAKYA TARIMSAL ARAŞTIRMA ENST./EDİRNE AHMETAĞA Başak Özelliği: Beyaz, Kılçıklı Bitki Boyu (cm) : 80-100 Yatmaya Dayanıklılık: Dayanıklı Dane Rengi: Kırmızı Dane Verimi (kg/da): 400 900 Gelişme Tabiatı: Alternatif (Kışlık Yazlık) Kurağa Dayanıklılık:

Detaylı

BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica)

BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica) BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica) SİSTEMATİKTEKİ YERİ Takım: Brassicales Familya: Brassicaceae Cins: Brassica Tür: B. oleracea var. italica SAĞLIK VE BESLENME YÖNÜNDEN Brokkoli, A ve C vitamini,

Detaylı

Buğday ve Arpa Gübrelemesi

Buğday ve Arpa Gübrelemesi Buğday ve Arpa Gübrelemesi Ülkemizde en geniş üretim alanı bulunan buğday ve arpa çok farklı toprak tiplerinde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Toprak ph isteği bakımından hafif asitten kuvvetli alkalin

Detaylı

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLERDE TANE

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLERDE TANE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLERDE TANE Yemeklik tane baklagillerde tane, meyvenin içinde olup, göbek bağı ile bağlıdır. Bitkiye gelen tüm besin maddeleri bu bağ ile taneye taşınır. Taneler; renk, büyüklük ve

Detaylı

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ HAZIRLAYAN YALÇIN YILMAZ ZİRAAT MÜHENDİSİ UZMAN TARIM DANIŞMANI Ülkemizde buğday yaklaşık 9.5 milyon hektar alanda ekilmekte, üretimde yıldan yıla değişmekle birlikte 20 milyon ton

Detaylı

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme Çayır-Mer a Ders Notları Bölüm 8 65 Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme 8.1 Gübreleme Çayır-Mer alarda bulunan bitkilerin vejetatif aksamlarından yararlanılması ve biçme/otlatmadan sonra tekrar

Detaylı

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir ŞEKER PANCARI Kullanım Yerleri İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir Orijini Şeker pancarının yabanisi olarak Beta maritima gösterilmektedir.

Detaylı

TARLA BİTKİLERİ MERKEZ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ TESCİL YILI:

TARLA BİTKİLERİ MERKEZ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ TESCİL YILI: COLFIORITO Başakları orta uzunlukta, kılçıklı ve beyaz 1000 tane ağırlığı 19.1-36.5 gr arasındadır. Yatmaya dayanımı iyidir. Kahverengi pas ve sarı pasa orta hassastır. DEMİR 2000 Sağlam saplı ve uzun

Detaylı

Çayır-Mer a Ekolojisi

Çayır-Mer a Ekolojisi Çayır-Mer a Ders Notları Bölüm 4 19 Bölüm 4 Çayır-Mer a Ekolojisi 4.1. Bitki Ekolojisine Etkili Olan Etmenler 1) İklim faktörleri 2) Toprak ve toprak altı faktörler 3) Topografik faktörler 4) Biyotik faktörler

Detaylı

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN AHUDUDU Ahududu, üzümsü meyveler grubundandır. Ahududu, yurdumuzda son birkaç yıldır ticari amaçla yetiştirilmektedir. Taze tüketildikleri

Detaylı

DİĞER FAMİYLALARDAN YEM BİTKİLERİ

DİĞER FAMİYLALARDAN YEM BİTKİLERİ DİĞER FAMİYLALARDAN YEM BİTKİLERİ 1. Yemlik Pancar (Beta vulgaris L. var. rapacea Koch.) Önemi ve Yararlanma Alanları Ülkemizde uzun yıllardan beri yetiştiriciliği yapılan yemlik pancar özellikle süt sığırcılığı

Detaylı

Sinirotugiller. Plantaginaceae

Sinirotugiller. Plantaginaceae Sinirotugiller Plantaginaceae PLANTAGİNACEAE (Sinirotugiller) Otsu veya bodur çalımsı bitkilerdir. Yapraklar basit ve genellikle tabanda rozet formundadır. Çiçekler silindirik başak oluştururlar. Meyve

Detaylı

TARIM SİSTEMLERİ 3. Nemli Tarım

TARIM SİSTEMLERİ 3. Nemli Tarım NEMLİ TARIM TARIM SİSTEMLERİ 3 Nemli Tarım Nemli Tarım Yağan yağışlarla gelen su, evaporasyon ve transpirasyonla harcanan sudan fazla olur ise böyle yerlere nemli bölgeler denir. Bu bölgelerde uygulanan

Detaylı

PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA

PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA LİF BİTKİLERİ PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA Ön bitki pamuk ise toprak işlemesine çubuk kesme ile başlanır. Sap kesiminden sonra toprak pullukla 20-30 cm derinden sürülür. Kışa doğru tarlanın otlanması

Detaylı

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME Ülkemizin Ege - Akdeniz ve Batı Karadeniz sahil kesimleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm diğer tarım alanlarında yetiştiriciliği yapılan şeker pancarında verim

Detaylı

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ:

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ: SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ: Soğan insan beslenmesinde özel yeri olan bir sebzedir. Taze veya kuru olarak tüketildiği gibi son yıllarda kurutma sanayisinde işlenerek bazı yiyeceklerin hazırlanmasında da

Detaylı

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri Yavuz-1 CEVİZ (KR-2) Ceviz yetişen tüm bölgelerde yetişir. Özellikle geç donların görüldüğü yerlerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. Verimsiz bir çeşittir. Nisbi Periyodisite görülür. Meyvesi oval şekilli

Detaylı

Antepfıstığında Gübreleme

Antepfıstığında Gübreleme Antepfıstığında Gübreleme Tam verime çok geç yatan (8-10 yıl) antepfıstığı uzun ömürlü bir meyve ağacıdır. Hiçbir meyve ağacının yetiştirilemediği kıraç, taşlık ve kayalık arazilerde bile yetişebilmektedir.

Detaylı

Yem Bitkilerinin Kraliçesi Yonca, bütün dünyada ve ülkemizde en fazla ekilen yem bitkilerinden birisidir. Farklı iklim ve toprak şartlarında

Yem Bitkilerinin Kraliçesi Yonca, bütün dünyada ve ülkemizde en fazla ekilen yem bitkilerinden birisidir. Farklı iklim ve toprak şartlarında Yem Bitkilerinin Kraliçesi Yonca, bütün dünyada ve ülkemizde en fazla ekilen yem bitkilerinden birisidir. Farklı iklim ve toprak şartlarında yetişebilmektedir. Sulanan arazilerde bir mevsimde birden fazla

Detaylı

Yerfıstığında Gübreleme

Yerfıstığında Gübreleme Yerfıstığında Gübreleme Ülkemizin birçok yöresinde ve özellikle Çukurova Bölgesi nde geniş çapta yetiştiriciliği yapılan yerfıstığı, yapısında ortalama %50 yağ ve %25-30 oranında protein içeren, insan

Detaylı

BÖRÜLCE YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Black Strong Ürünlerinin Börülce YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Besin maddelerince zengin toprakları sever. Organik madde oranı

BÖRÜLCE YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Black Strong Ürünlerinin Börülce YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Besin maddelerince zengin toprakları sever. Organik madde oranı BÖRÜLCE YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Black Strong Ürünlerinin Börülce YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Besin maddelerince zengin toprakları sever. Organik madde oranı toprak analizi sonucunda 0-2 arasında ise ekim öncesinde

Detaylı

BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı:

BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı: BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı: Toprak işlemenin sebebi, tohumların uygun çimlenme ve çıkış ortamını hazırlamak; su kaybını en aza indiren, toprağın yapısını en az bozan, erozyonu önemli

Detaylı

Acurun anavatanı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak Anadolu, İran, Afganistan ve Güney Batı Asya anavatanı olarak kabul edilmektedir.

Acurun anavatanı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak Anadolu, İran, Afganistan ve Güney Batı Asya anavatanı olarak kabul edilmektedir. ACUR YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ 1.Black Strong Ürünlerinin Acur YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Acur organik maddece zengin topraklarda çok iyi yetişir. Organik madde oranı toprak analizi sonucunda 0-2 arasında ise

Detaylı

GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları

GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları GİRİŞ Sulamanın amacı kültür bitkilerinin ihtiyacı olan suyun, normal yağışlarla karşılanmadığı hallerde insan eliyle toprağa verilmesidir. Tarımsal

Detaylı

Çayın Bitkisel Özellikleri

Çayın Bitkisel Özellikleri Çayın Bitkisel Özellikleri Bir asırlık bir ömre sahip bulunan çay bitkisi doğada büyümeye bırakıldığında zaman bir ağaç görünümünü alır. Görünüş itibarı ile dağınık bir görünüm arz eden bitki yapısı tek

Detaylı

AYÇİÇEĞİ TARIMI TOPRAK İSTEKLERİ Ayçiçeği yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma

AYÇİÇEĞİ TARIMI TOPRAK İSTEKLERİ Ayçiçeği yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma AYÇİÇEĞİ TARIMI TOPRAK İSTEKLERİ Ayçiçeği yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma kapasitesi iyi topraklarda verim daha yüksek olmaktadır.

Detaylı

Buğdaygil Yem Bitkileri

Buğdaygil Yem Bitkileri Buğdaygil Yem Bitkileri Çevre ve Ekonomi gibi, özünde birbirine zıt kavramlar arasında denge kurmaya çalışanların işinin çok zor olduğu dikkate alındığında, özellikle biz tarımcıların ne denli yoğun bir

Detaylı

BEZELYE (Pisum sativum) 2n=14. Bezelye

BEZELYE (Pisum sativum) 2n=14. Bezelye BEZELYE (Pisum sativum) 2n=14 Bezelye KÖKENİ, TARİHÇESİ ve YAYILMA ALANI Kökeni Bezelye nin kökeni olarak I. derecede Doğu Akdeniz, İran, Kafkasya, Afganistan ve Tibet e kadar uzanan bölgeler olduğu belirtilmiş;

Detaylı

EROZYON İNDİKATÖRLERİ

EROZYON İNDİKATÖRLERİ EROZYON İNDİKATÖRLERİ Toprağın korunmasında büyük güvence bitki örtüsüdür ve onun sürekli bir örtü oluşturmasıdır. Burada sözü edilen bitki örtüsü doğal bitki örtüsüdür (orman ve mera). Bitki örtüsünün

Detaylı

Tescil Edilen Çeşitlerin Uygulamaya Aktarılması Bilgi ve İletişim Formu

Tescil Edilen Çeşitlerin Uygulamaya Aktarılması Bilgi ve İletişim Formu Tescil Edilen Çeşitlerin Uygulamaya Aktarılması Bilgi ve İletişim Formu Tescil edilen çeşidin ait olduğu tür: Fagopyrum esculentum Moench (Yaygın Kara Buğday) Çeşidin tescil edilen adı: GÜNEŞ Tescil yılı:

Detaylı

Ürün Kataloğu

Ürün Kataloğu Ürün Kataloğu 2017-2018 www.kilercioglutarim.com Hakkımızda Kilercioğlu Tarım ve Tohumculuk, 2013 yılında, İzmir de faaliyetine başlamıştır. Sahip olduğu bilgi ve tecrübeyi siz değerli müşterileri ile

Detaylı

AYÇİÇEĞİ (Helianthus

AYÇİÇEĞİ (Helianthus AYÇİÇEĞİ (Helianthus annuus L.) Bitkisel Özellikleri Ayçiçeği; gündöndü, günebakan ve şemsiamer gibi isimlerle de anılan bir yağ bitkisidir. Kuzey Amerika nın; Meksika ve Peru nun doğal bitkisi olup 16.

Detaylı

Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü

Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ÜREME ORGANI ÇİÇEK ÇİÇEKLER BİTKİLERİN EŞEYLİ ÜREME ORGANIDIR. ÇİÇEĞİN KISIMLARI taç yaprak TAM ÇİÇEĞİN ŞEKLİ başçık sapçık dişicik

Detaylı

Bitkilerde Eşeyli Üreme

Bitkilerde Eşeyli Üreme Bitkilerde Eşeyli Üreme İki farklı cinsiyete ait üreme hücrelerinin birleşmesiyle yeni canlılar oluşmasına eşeyli üreme denir. Oluşan yeni canlı, ana canlılardan farklı kalıtsal özelliklere sahiptir. Bitkiler

Detaylı

Ekmeklik Buğdayda Başak

Ekmeklik Buğdayda Başak Ekmeklik Buğdayda Başak Ekmeklik Buğdayda Başak Ekmeklik Buğdayda Başak Ekmeklik Buğdayda Başak SARIPAS SARIPAS SARIPAS Çavdar ve Bezelye Ekili Tarla Buğday tarlası Yulafta Salkım Serin İklim

Detaylı

Taksonomi. Familya: Compositea Tür : Cichorium endive Çeşit : Cichorium intybus (witloof)

Taksonomi. Familya: Compositea Tür : Cichorium endive Çeşit : Cichorium intybus (witloof) Taksonomi Familya: Compositea Tür : Cichorium endive Çeşit : Cichorium intybus (witloof) Anavatanı Hindistan Türkmenistan Baykal Gölü Çevresi Sibirya D.Akdeniz Türkiye Ülkemizde Şikori Akdeniz Böglesinde

Detaylı

BİTKİ TANIMA I. P E P 1 0 1 _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) Yrd. Doç. Dr.

BİTKİ TANIMA I. P E P 1 0 1 _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) Yrd. Doç. Dr. 1 BİTKİ TANIMA I Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR P E P 1 0 1 _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) C r y p t o m e r i a j a p o n i c a ( K a d i f

Detaylı

Çayır-Mer a Bitkilerinde Büyüme ve Gelişme

Çayır-Mer a Bitkilerinde Büyüme ve Gelişme Çayır-Mer a Ders Notları Bölüm 3 1 Bölüm 3 Çayır-Mer a Bitkilerinde Büyüme ve Gelişme 3.1. Bitki Gelişimi 3.1.1. Normal Bitki Gelişimi Toprağa düşen tohum uygun koşulları bulduğunda çimlenir. Sürgün (ilk

Detaylı

Gemlik Zeytini. Gemlik

Gemlik Zeytini. Gemlik Gemlik Meyve ve çekirdekleri orta irilikte olup % 29.9 oranında yağ içerir. Siyah sofralık olarak değerlendirilir. Meyveleri yağ bakımından zengin olduğundan sofralık kalite dışındaki taneler yağlık kolarak

Detaylı

kalkerli-kumlu, besin maddelerince zengin, PH sı 6-8

kalkerli-kumlu, besin maddelerince zengin, PH sı 6-8 Ayvalık(Edremit Zeytini) Yağı altın sarısı renginde, meyve kokusu içeren, aromatik, kimyasal ve duyusal özellikleri bakımından birinci sırada yer alır. Son yıllarda meyve eti renginin pembeye döndüğü dönemde

Detaylı

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME Ülkemizin birçok bölgesinde yetiştiriciliği yapılan çilek bitkisi üzümsü meyveler grubunda olup meyvesi en kısa sürede olgunlaşmaktadır. İnsan beslenmesi ve sağlığı bakımından

Detaylı

AYVANIN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

AYVANIN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN AYVANIN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN Ayvanın İklim İstekleri Ayva bir ılıman iklim meyve türüdür. Kışın yapraklarını dökerek dinlenmeye girer. Ilıman deniz ikliminden hoşlanır.

Detaylı

Yazarı : Doç.Dr.Rüştü HATİPOĞLU Yrd.Doç.Dr.Ersin CAN Ar.Gör.Nafiz ÇELİKTAŞ

Yazarı : Doç.Dr.Rüştü HATİPOĞLU Yrd.Doç.Dr.Ersin CAN Ar.Gör.Nafiz ÇELİKTAŞ Kitap Adı : Çayır-Mer a ve Yem Bitkileri Kültürü Yazarı : Doç.Dr.Rüştü HATİPOĞLU Yrd.Doç.Dr.Ersin CAN Ar.Gör.Nafiz ÇELİKTAŞ Baskı Yılı : 1998 Sayfa Sayısı : 164 Kitabın satışı yapılmamaktadır. Çayır-Mer

Detaylı

Bölüm 9 ÇAYIR-MER A ISLAHI

Bölüm 9 ÇAYIR-MER A ISLAHI Çayır-Mer a Ders Notları Bölüm 9 73 9.1. Kapsam Bölüm 9 ÇAYIR-MER A ISLAHI Çayır-mer a ıslahı, yem kaynaklarını ıslah etmek veya bu yemi otlayan hayvanların yararlanmalarını kolaylaştırmak için, çayır-mer

Detaylı

RULO ÇİM ÜRETİMİ DR TOHUMCULUK 2013

RULO ÇİM ÜRETİMİ DR TOHUMCULUK 2013 RULO ÇİM ÜRETİMİ DR TOHUMCULUK 2013 TOPRAK İyi drenajlı, Kumlu ve hafif killi, Ayrık türleri,tarla sarmaşığı,darıcan gibi yabani otlardan ari olmalı. İyi kaliteli yer altı suyu veya yakınında akarsu bulunmalı.

Detaylı

PLANTAGİNACEAE (Sinirotugiller)

PLANTAGİNACEAE (Sinirotugiller) PLANTAGİNACEAE (Sinirotugiller) Otsu veya bodur çalımsı bitkilerdir. Yapraklar basit ve genellikle tabanda rozet formundadır. Ancak bazen karşılıklı veya alternatif olabilirler. Çiçekler silindirik başak

Detaylı

TARLA BĐTKĐLERĐ DERSĐ (Yem Bitkileri Kısmı) Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi (9-14. Haftalar)

TARLA BĐTKĐLERĐ DERSĐ (Yem Bitkileri Kısmı) Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi (9-14. Haftalar) TARLA BĐTKĐLERĐ DERSĐ (Yem Bitkileri Kısmı) 2008-2009 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi (9-14. Haftalar) YEM BĐTKĐLERĐ Tanımı Yem bitkileri farklı biçimlerde tanımlanabilmektedir. Geniş bir tanımlamayla

Detaylı

BİTKİ TANIMA 2. Dr. Sergun DAYAN

BİTKİ TANIMA 2. Dr. Sergun DAYAN BİTKİ TANIMA 2 Dr. Sergun DAYAN MONOCOTYLEDONAE FAM: GRAMİNEAE Buğdaygiller (Poaceae), tohum kabuğu, meyve kabuğu ile bitişiktir. sapları boğumlu ve ekseriya içi boştur. başakçıklar,

Detaylı

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarımsal Ormancılık Uygulamaları ve Potansiyeli Bölgenin Genel Özellikleri: Bölge geniş ovalar ve alçak platolardan

Detaylı

Orijin: Asya ve Avrupa (Mısır, Yunan ve Roma medeniyetleri döneminden beri biliniyor. Yabani form: Lactuca serriola x L.

Orijin: Asya ve Avrupa (Mısır, Yunan ve Roma medeniyetleri döneminden beri biliniyor. Yabani form: Lactuca serriola x L. SALATA- MARUL Asteraceae (=Compositae) Familyası Lactuca sativa (Salata- marul) Chichorium endivia (Yaprak çikori) Chichorium intybus (Başlı Çikori) Cynara scolymus (Enginar) Helianthus tuberosus (Yer

Detaylı

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI YEMLİK PANCAR (HAYVAN PANCARI)

Detaylı

BÖRÜLCE (Vigna sinensis) 2n=22

BÖRÜLCE (Vigna sinensis) 2n=22 BÖRÜLCE (Vigna sinensis) 2n=22 Kökeni, Tarihçesi ve Yayılma Alanı Filogenetik özellikler dikkate alınarak börülce nin kökeni olarak İran ve Hindistan arasındaki bölge gösterilmiş olmasına karşın; Vavilov

Detaylı

BAKLAGİLLER Familya: Leguminosae Alt familya: Cins: Tür: Cins: Tür: Cins: Tür: Cins: Tür:

BAKLAGİLLER Familya: Leguminosae Alt familya: Cins: Tür: Cins: Tür: Cins: Tür: Cins: Tür: BAKLAGİLLER Familya: Leguminosae Alt familya: Papilianaceae Cins: Phaseolus Tür: Phaseolus vulgaris Phaseolus vulgaris var. nanus (Bodur fasulye) İri Phaseolus vulgaris var. comminus (Sırık fasulye) tohumlu

Detaylı

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi Kaplan 86 Cevizi Dik, yayvan bir taç gelişmesi gösterir. 5 yaşındaki bir ağacın ortalama verimi 4-5 kg'dır. Meyve salkımı 2-3'lü olur. Meyveler elips şeklinde olup, kabuktan kolay ayrılır. Taze ceviz olarak

Detaylı

12. BÖLÜM: TOPRAK EROZYONU ve KORUNMA

12. BÖLÜM: TOPRAK EROZYONU ve KORUNMA 12. BÖLÜM: TOPRAK EROZYONU ve KORUNMA TOPRAK EROZYONU Toprakların bulunduğu yada oluştuğu yerden çeşitli doğa kuvvetlerinin (rüzgar, su, buz, yerçekimi) etkisi ile taşınmasıdır. Doğal koşullarda oluşan

Detaylı

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:1 ANKARA NIN ASPİR BİTKİSİ PROFİLİ

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:1 ANKARA NIN ASPİR BİTKİSİ PROFİLİ ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:1 ANKARA NIN ASPİR BİTKİSİ PROFİLİ Hazırlayan Handan KAVAKOĞLU (ATB AR-GE, Gıda Yüksek Mühendisi) Yasemin OKUR (ATB AR-GE, Kimya Mühendisi)

Detaylı

: Menşe Adı : Kale Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı Başvuru Sahibinin Adresi : Hükümet Konağı Kale/DENİZLİ Ürünün Adı

: Menşe Adı : Kale Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı Başvuru Sahibinin Adresi : Hükümet Konağı Kale/DENİZLİ Ürünün Adı Koruma Tarihi : 18.12.2008 Başvuru No : C2008/049 Coğrafi İşaretin Türü Başvuru Sahibi : Menşe Adı : Kale Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı Başvuru Sahibinin Adresi : Hükümet Konağı

Detaylı

GENUS: ABİES (GÖKNARLAR)

GENUS: ABİES (GÖKNARLAR) Bitki tanıma I 1 GENUS: ABİES (GÖKNARLAR) Yaklaşık 35-40 türü bulunur. Ülkemizde doğal olarak 4 türü yetişir. Herdem yeşildir. Dallar gövdeye çevrel dizilir. Kabuk gençlerde düzgün yaşlılarda çatlaklıdır.

Detaylı

SÜT SIĞIRCILIĞI ve YONCA

SÜT SIĞIRCILIĞI ve YONCA SÜT SIĞIRCILIĞI ve YONCA Birlikle el ele, hayvancılıkta daha ileriye... Mehmet Ak - Ziraat Mühendisi Sorumlu Müdür 0248 233 91 41 www.burdurdsyb.org /BurdurDSYB Yoncayı Neden Yetiştirmeliyiz? SÜT SIĞIRCILIĞI

Detaylı

TANIMI VE ÖNEMİ Susam dik büyüyen tek yılık bir bitkidir. Boyu ( cm) ye kadar uzayabilir. Gövdeler uzunlamasına oluklu (karıklıdır) ve sık tüylü

TANIMI VE ÖNEMİ Susam dik büyüyen tek yılık bir bitkidir. Boyu ( cm) ye kadar uzayabilir. Gövdeler uzunlamasına oluklu (karıklıdır) ve sık tüylü SUSAM HASADI TANIMI VE ÖNEMİ Susam dik büyüyen tek yılık bir bitkidir. Boyu (30-125 cm) ye kadar uzayabilir. Gövdeler uzunlamasına oluklu (karıklıdır) ve sık tüylüdür. Ülkemizde tarımı yapılan yağ bitkileri

Detaylı

BROKOLĠ YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Gübreleme Organik madde oranı toprak analizi sonucunda 0-2 arasında ise ekim öncesinde dekara 1,5 lt gelecek şekilde Hum Elit

BROKOLĠ YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Gübreleme Organik madde oranı toprak analizi sonucunda 0-2 arasında ise ekim öncesinde dekara 1,5 lt gelecek şekilde Hum Elit BROKOLĠ YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Gübreleme Organik madde oranı toprak analizi sonucunda 0-2 arasında ise ekim öncesinde dekara 1,5 lt gelecek şekilde Hum Elit -18, 2-4 arasında ise 40 lt su ile Hum Elit 15 uygulaması

Detaylı

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME Ülkemizin birçok yerinde acı-tatlı taze biber, dolmalık, kurutmalık ve sanayi tipi (salçalık) biber yetiştiriciliği yapılmaktadır. Çeşitlere göre değişmekle birlikte

Detaylı

ÇİM TESİSİ. Çim Konusunda sormak istediğiniz soruları veya adresine mail atarak sorabilirsiniz.

ÇİM TESİSİ. Çim Konusunda sormak istediğiniz soruları veya adresine mail atarak sorabilirsiniz. ÇİM TESİSİ Çim Konusunda sormak istediğiniz soruları cey@izmirtarim.gov.tr veya serhatmerdan@gmail.com adresine mail atarak sorabilirsiniz. *Yararlanılan Kaynaklar: UZUN G. 1989 Peyzaj Mimarlığında Çim

Detaylı

Yem Bitkileri, Çayır ve Mera. Prof.Dr. Cengiz Sancak Ankara-2015

Yem Bitkileri, Çayır ve Mera. Prof.Dr. Cengiz Sancak Ankara-2015 Yem Bitkileri, Çayır ve Mera Prof.Dr. Cengiz Sancak Ankara-2015 Yem bitkileri nedir? Evcil hayvanların yeşil ot, kuru ot, tane yem, yumru yem, silo yemi vs. ihtiyacını karşılamak amacıyla tarla topraklarında

Detaylı

2. Endüstri Bitkileri: 2.1. Yağ Bitkileri 2.2. Lif Bitkileri 2.3. Nişasta ve Şeker Bitkileri 2.4. Tütün, İlaç ve Baharat Bitkileri

2. Endüstri Bitkileri: 2.1. Yağ Bitkileri 2.2. Lif Bitkileri 2.3. Nişasta ve Şeker Bitkileri 2.4. Tütün, İlaç ve Baharat Bitkileri T A R L A B İ T K İ L E R İ 4 Grupta incelenir: 1. Tahıllar ve Yemeklik Tane Baklagiller: 1.1. Serin İklim Tahılları (Buğday, Arpa, Yulaf, Çavdar, Tritikale) 1.2. Sıcak İklim Tahılları (Mısır, Çeltik,

Detaylı

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI Doç.Dr. Soner KAZAZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06110-Ankara skazaz@ankara.edu.tr KASIMPATI (KRZANTEM) YETİŞTİRİCİLİĞİ-1

Detaylı

BİTKİ TANIMA VE DEĞERLENDİRME IV DERSİ ÇİM ALANLARDA BAKIM İŞLEMLERİ

BİTKİ TANIMA VE DEĞERLENDİRME IV DERSİ ÇİM ALANLARDA BAKIM İŞLEMLERİ BİTKİ TANIMA VE DEĞERLENDİRME IV DERSİ ÇİM ALANLARDA BAKIM İŞLEMLERİ Çim alanlar tesisi güç ve masraflı olduğundan tür seçiminden uygulanmasına kadar son derece titiz davranılmalıdır. Bu alanların sürekliliğinin

Detaylı

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar. 1- Canlının tanımını yapınız. Organizmaya sahip varlıklara canlı denir. 2-Bilim adamları canlıları niçin sınıflandırmıştır? Canlıların çeşitliliği, incelenmesini zorlaştırır. Bu sebeple bilim adamları

Detaylı

TOHUM ÜRETİMİ ve EKOLOJİ Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü. Tarl

TOHUM ÜRETİMİ ve EKOLOJİ Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü. Tarl TOHUM ÜRETİMİ ve EKOLOJİ Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Tarl Tohum Üretim Açısından Bitkilerin büyüme ve tohum üretimi yalnızca kendi genetik yapısında değildir. Aynı

Detaylı

Juglans (Cevizler), Pterocarya (Yalancı cevizler), Carya (Amerikan cevizleri)

Juglans (Cevizler), Pterocarya (Yalancı cevizler), Carya (Amerikan cevizleri) JUGLANDACEAE 6-7 cinsle temsil edilen bir familyadır. Odunları ve meyveleri bakımından değerlidir. Kışın yaprağını döken, çoğunlukla ağaç, bazıları da çalı formundadırlar. Yaprakları tüysü (bileşik) yapraklıdır.

Detaylı

Modern (Bodur) ve Geleneksel Meyve Yetiştiriciliği. 04 Şubat 2014 İzmir

Modern (Bodur) ve Geleneksel Meyve Yetiştiriciliği. 04 Şubat 2014 İzmir Modern (Bodur) ve Geleneksel Meyve Yetiştiriciliği 04 Şubat 2014 İzmir Ajanda Geleneksel Meyve Yetiştiriciliği (GMY) Modern Meyve Yetiştiriciliği (MMY) GMY ve MMY Farkları GMY Nasıl MMY Çevrilir 2 Geleneksel

Detaylı

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI Doç.Dr. Soner KAZAZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06110-Ankara skazaz@ankara.edu.tr GERBERA YETİŞTİRİCİLİĞİ-1 Anavatanı

Detaylı

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

Türkiye'de Toprakların Kullanımı On5yirmi5.com Türkiye'de Toprakların Kullanımı Türkiye de arazi kullanımı dağılışı nasıldır? Yayın Tarihi : 14 Kasım 2012 Çarşamba (oluşturma : 12/13/2018) Ülkemiz topraklarının kullanım amacına göre dağılımı

Detaylı

BETULACEAE. Alnus cinsleri vardır.

BETULACEAE. Alnus cinsleri vardır. BETULACEAE Jeolojik devirlerde daha fazla sayıda cins ve türlere sahip olan bu familyanın, bugün 6 cins ve bu cinslerin kışın yaprağını döken 100 kadar türü, Kuzey Yarımkürenin ılıman ve serin bölgelerinde

Detaylı

CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne

CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne almaçlı dizilmiştir. Tomurcuklar çok pullu, sapsız, sürgüne

Detaylı

MEYVE AĞAÇLARINDA GÖZLER MEYVE AĞAÇLARINDA DALLAR

MEYVE AĞAÇLARINDA GÖZLER MEYVE AĞAÇLARINDA DALLAR MEYVE AĞAÇLARINDA GÖZLER Gözler, etrafı tüy ve pullarla çevrilerek dış etkilerden korunmuş büyüme noktalarıdır. Bunlar, meyve ağaçlarında dal, yaprak ve çiçekleri oluştururlar. Genellikle şekilleri ve

Detaylı

B) Toprak İsteği Yoncanın en iyi yetiştiği topraklar; tınlı, kumlu-tınlı, kumu çok fazla

B) Toprak İsteği Yoncanın en iyi yetiştiği topraklar; tınlı, kumlu-tınlı, kumu çok fazla Yonca Tarımı Yurdumuzda adi yonca veya kısaca yonca olarak tanınan bu bitki, dünyada en çok yetiştirilen yem bitkisidir. Yem bitkilerinin kraliçesi olarak adlandırılan yonca, tarımı yapılan hemen tüm yem

Detaylı

FARKLI İKLİM KOŞULLARINDA ÇİM ALANLARINDA ÖNERİLEN KARIŞIMLAR

FARKLI İKLİM KOŞULLARINDA ÇİM ALANLARINDA ÖNERİLEN KARIŞIMLAR BİTKİ TANIMA VE DEĞERLENDİRME IV DERSİ FARKLI İKLİM KOŞULLARINDA ÇİM ALANLARINDA ÖNERİLEN KARIŞIMLAR Çim bitkilerini; familyaları, tekstürleri, iklimsel istekleri gibi farklı kriterlere göre sınıflandırmak

Detaylı

ŞEFTALİNİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

ŞEFTALİNİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN ŞEFTALİNİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN Şeftali bir ılıman iklim meyve türüdür. Kış mevsiminde dinlenmeye girer ve yapraklarını döker. Dünya üzerinde kış mevsiminde hava

Detaylı

Elma kış dinlenmesine ihtiyaç duyan meyve türü olup, soğuklama gereksinimi diğer meyvelere göre uzundur.

Elma kış dinlenmesine ihtiyaç duyan meyve türü olup, soğuklama gereksinimi diğer meyvelere göre uzundur. Elma Tarihçe İklim İstekleri Elma ılıman, özellikle soğuk ılıman iklim bitkisidir. Akdeniz Bölgesinde 800 m. den yukarı yerlerde yetişir. Yüksek ışık yoğunluğu elmada çok iyi renk oluşumunu sağlar. Elma

Detaylı

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA 5.4. Tarımsal Ormancılıkta Kullanılabilecek Bazı Önemli Yem Bitkileri ve Özellikleri Serin mevsim yem bitkileri: Baklagiller: Trifolium (üçgüller),

Detaylı

YONCA YETİŞTİRİCİLİĞİ:

YONCA YETİŞTİRİCİLİĞİ: YONCA YETİŞTİRİCİLİĞİ: Yem bitkilerinin kraliçesi olarak adlandırılan yonca, tarımı yapılan yem bitkilerinin hemen hepsinden daha yüksek bir yem değerine sahiptir. Son yıllarda kuru ot olarak değerlendirilmesi

Detaylı

AÇIK TARLADA PATLICAN YETİŞTİRİCİLİĞİ

AÇIK TARLADA PATLICAN YETİŞTİRİCİLİĞİ AÇIK TARLADA PATLICAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ: Patlıcan her türlü yemeği kolayca pişirilen, garnitür ve salata olarak değerlendirilen bir sebzedir. Bunun dışında reçeli ve turşusu da yapılabilir. 100 gr

Detaylı

ÇAYIR VE MERA YÖNETİMİ. Prof.Dr.Hayrettin EKİZ 2017

ÇAYIR VE MERA YÖNETİMİ. Prof.Dr.Hayrettin EKİZ 2017 ÇAYIR VE MERA YÖNETİMİ Prof.Dr.Hayrettin EKİZ 2017 6. KONU - Aşırı otlamanın belirtileri, - Yurdumuzda otlatma kapasitesi sorunu ve çözüm yolları, - Otlatma mevsiminin tanımlanması, - Kritik periyotlar

Detaylı

zeytinist

zeytinist 1 T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK 0 505 772 44 46 kivrak@gmail.com www.mucahitkivrak.com.tr 2 3 4 Potasyum:

Detaylı

Ilıman iklim kuşağında Dinlenme

Ilıman iklim kuşağında Dinlenme Ilıman iklim kuşağında Dinlenme - Meristem dokuları düşük sıcaklık ve gün uzunluğunun azalması ile uyarılarak tomurcuklar dinlenmeye girer. - Yaprak dökümü olur. Bitki soğuğa ve dona karşı dayanım geliştirir.

Detaylı

KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ

KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ 1. Tritikalenin Önemi : Dr. Sami SÜZER Yetiştirme Tekniği Bölüm Başkanı Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü suzersami@yahoo.com Tritikale

Detaylı