Hakan SOYDAŞ Yüksek Lisans Tezi Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Prof. Dr. Mükremin YAMAN 2014 Her Hakkı Saklıdır

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Hakan SOYDAŞ Yüksek Lisans Tezi Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Prof. Dr. Mükremin YAMAN 2014 Her Hakkı Saklıdır"

Transkript

1 ERIC EMMANUEL SCHMITT İN NUH UN ÇOCUKLARI (L ENFANT DE NOE) ADLI HİKÂYESİNE GÖSTERGEBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM Hakan SOYDAŞ Yüksek Lisans Tezi Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Prof. Dr. Mükremin YAMAN 2014 Her Hakkı Saklıdır

2 T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FRANSIZ DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI Hakan SOYDAŞ ERIC EMMANUEL SCHMITT İN NUH UN ÇOCUKLARI (L ENFANT DE NOE) ADLI HİKÂYESİNE GÖSTERGEBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM YÜKSEK LİSANS TEZİ TEZ YÖNETİCİSİ Prof. Dr. Mükremin YAMAN ERZURUM

3

4

5 I İÇİNDEKİLER ÖZET... II ABSTRACT... III ÖNSÖZ... IV GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM GÖSTERGEBİLİM İKİNCİ BÖLÜM ANLATININ YAPISAL ÇÖZÜMLEMESİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ERIC EMMANUEL SCHMITT İN NUH UN ÇOCUKLARI (L ENFANT DE NOE) ADLI HİKÂYESİNE GÖSTERGEBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM 3.1. YÜZEYSEL DÜZEY Anlatı Düzeyi Anlatının Genel Düzenlenişi Kesitler Söylem Düzeyi İzleksel Roller DERİN DÜZEY Mantıksal-Anlamsal Düzey SONUÇ KAYNAKÇA ÖZGEÇMİŞ... 75

6 II ÖZET YÜKSEK LİSANS TEZİ ERIC EMMANUEL SCHMITT İN NUH UN ÇOCUKLARI (L ENFANT DE NOE) ADLI HİKÂYESİNE GÖSTERGEBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM Hakan SOYDAŞ Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mükremin YAMAN 2014, Sayfa: 81 Jüri: Prof. Dr. Mükremin YAMAN (Danışman) Doç. Dr. Yavuz KIZILÇİM Yrd. Doç. Dr. Kamil CİVELEK Bu çalışmada Fransız Yazınının önemli bir öykü yazarı olan Eric Emmanuel Schimitt in Nuh un Çocukları adlı hikâyesi, göstergebilimsel çözümleme yöntemiyle ele alınmıştır. A.J. Greimas ın öncülüğünü yaptığı ve Roland Barthes kurumsallaşması yönündeki çabaları sonucunda çağdaş eleştiri yöntemleri arasında yer bulan göstergebilimsel çözümleme yöntemi bir dizge olarak ele aldığı dilin, gösterilen yönüyle ilgilenmektedir. Metne öncelikle derin ve yüzeysel planlarda yaklaşmış ve sonrasında ise metinde saklı kalan anlam gün ışığına çıkarılmaya çalışılmıştır. Metin içerisindeki anlatı kişilerinin birer eyleyen olarak anlatıdaki rolleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Göstergebilimsel çözümleme yöntemine konu edilen yapıt, Nuh un Çocukları, Fransız hikâyeciliğinin önemli isimlerinden Eric Emmanuel Schimitt e aittir. Sahip olduğu onlarca yazın ödülü ile kendini kanıtlamış olan yazar, ilgili eseriyle Nazi zulmüne maruz kalan insanlığın bir kesitini sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Eric Emmanuel Schmitt, Hikâye, Dilbilim, Göstergebilim

7 III ABSTRACT MASTER S THESIS A SEMIOLOGICAL APPROACH TO ERIC EMMANUEL SCHMITT S L ENFANT DE NOE SHORT STORY Hakan SOYDAŞ Advisor: Prof. Dr. Mükremin YAMAN 2014, Page: 81 Jury: Prof. Dr. Mükremin YAMAN (Advisor) Associate Prof. Dr. Yavuz KIZILÇİM Assistant Prof. Dr. Kamil CİVELEK In this study Eric Emmanuel Schmitt s short story L enfant de Noe who is one of the most important contemporary French writers, is subjected to the semiological approach Semiological analysis method as a contemporary critical method was established in the leadership of A.J.Greimas and promoted by Roland Barthes, handle the langue as a system and attends to the signified aspect. First of all, the text was examined by the profound and superficial surface. Thereafter the ulterior meaning of the text was brought to the light. It was tried to determine the roles of the actans in the narration as a personage. The work that is subjected to the semiological analysis method, L enfant de Noe belongs to Eric Emmanuel Schmitt who is one of the most important French authors. The French author, who is proved himself with literary awards, presents a short sequence of the Nazi ferocity. Key words: Eric Emmanuel Schmitt, Short Story, Linguistic, Semiology

8 IV ÖNSÖZ Gösterge kuramı üzerine dilbilimsel araştırmalar Amerika da Charles S. Peirce, Avrupa da ise Ferdinan de Saussure ile başlar ve 1960 lı yıllardan günümüze dek büyük ilerlemeler kaydeder. Göstergebilim terimi Ferdinand de Saussure ün Genel Dilbilim Dersleri adlı eserinde karşımıza çıkar. Dilbilim araştırmalarına yepyeni yaklaşımlar kazandıran Saussure, dilbilimi geleneksel dilbilgisi çalışmalarından özerk bir kimliğe kavuşturmaya çabalamıştır. Rus biçimci Vladimir Proppe ise söylemin işleyişini tanıtlamayı erek edinen çalışmaları sayesinde Rus masallarında değişen tek şeyin kişiler olduğunu tespit etmiş, anlatılarda değişenin yalnızca eylemler olduğunu; anlatı kişilerinin işlevlerinin ise değişmediğini savlamıştır. Algirdas Julien Greimas, La Sémantique Structurale adlı eserinde bir metnin iç işleyiş biçimlerini ve göstergeler sistemindeki anlamsal birimlerin iç işleyişlerini serimler. Saussure den farklı olarak dil in gösterilen yönüyle ilgilenmiştir. Roland Barthes ın çalışmaları ile kuramsallaşan göstergebilim bir anlamlama ve iletişim dizgesi olarak birbirinden faklı alanlarda uygulana gelmektedir. Bu çalışmada ise göstergebilimin tarihçesi, çözümleme yöntemleri ve bir çözümleme örneği sunmak amaçlanmıştır. Bu tez çalışması boyunca bilimsel yaklaşımlarından ve öngörülerinden yararlandığım hocam Prof.Dr. Mükremin YAMAN a sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Aynı zamanda Yrd. Doç. Dr. Kamil CİVELEK ve mesai arkadaşım Arş. Gör. Esma SÖNMEZ ÖZ e tez çalışmam süresince göstermiş oldukları hoşgörü ve katkılarından ötürü sonsuz teşekkür ederim.

9 1 GİRİŞ Yapısal Dilbilimin kurucusu Ferdinand de Saussure dili bir dizge olarak adlandırır. Saussure ün dizge terimi ise sonraki takipçileri tarafından yapı kavramı ile karşılanacaktır. A.J.Greimas yapı kavramına gerçek anlamını kazandırmıştır. A.J. Greimas için önemli olan anlamlamadır ve anlamlama süreci için ise yapı kavramı, temel hareket noktasıdır. Çözümleme düzeyinde terimler arasındaki ilişkiler kavranarak ve birbirlerine bağlanarak farklılıklar tespit edilir. Bu tez çalışmasının ilk bölümünde, göstergebilim hareket noktası olarak Saussure ve yapısal dilbilim, Rus biçimciler ve göstergebilimin tarihi üzerine art süremli bir okuma takip edilecektir. İkinci bölümde, göstergebilimsel yöntem üzerinde durulacaktır. Tez çalışmamızın son bölümünde ise Eric Emmanuel Schmitt in Nuh un Çocukları adlı yapıtı göstergebilimsel yöntemle incelenecektir.

10 2 BİRİNCİ BÖLÜM GÖSTERGEBİLİM Dilbilimin kökenleri insanlık düşünce tarihi kadar gerilere dayandırılabilecek olsa da başlı başına bilimsel bir disiplin kimliğine ancak 20. yüzyılda erişmiştir. Ferdinand Saussure ün öğrencileri tarafından derlenen ve yayınlanan Genel Dilbilim Dersleri 1 modern dilbilimin mihenk taşı olmuştur. Saussure öncesi dilbilim genel hatlarıyla antik yunan felsefesinin gölgesinde kalan geleneksel dilbilgisi, 19. yüzyılın karşılaştırmalı dilbilgisi ve yine 20. yüzyıl yapısal dilbilimi olarak üç farklı evrede ele alınabilir. 2 Dilbilim çağdaş kimliğine kavuşmadan çok daha önce felsefe, teoloji, retorik, dilbilgisi ve betikbilim gibi farklı sahaların etkisi altında dilin bilimi olarak ele alınmıştır M.Ö 5. yüzyılda antik çağ felsefesinin konusu olan dil, öncelikle artsüremli ve toplumsal devinime karşı dillerin saflığını ve doğallığını koruma kaygısıyla ele alınmıştır. Bu kaygı klasik yunan felsefesini, dili ele alırken mitsel ve dinsel çerçevenin dışında mantıksal bir çerçeve yaratımına yönlendirmiştir. Bu çaba gerçekçi ve hitabet sanatı temelli bir çerçeveyi doğurmuştur. İlk yaklaşım dil ve gerçekliği eklemeyi, ikincisi ise dili çözümlenebilecek ve dizgeleştirebilecek bir olgu olarak ele almayı erek edinmiştir. Yunan dil felsefesinin özünü doğal/uzlaşma karşıtlığı oluşturmuştur. Doğalcılara göre insan dilindeki sözcükler anlamlarını doğuştan kazanmıştır. Bu bakımdan, sözcüklerle bunların gösterdikleri nesneler ve kavramlar arasında doğuştan gelen bir bağ vardır. Uzlaşmacılara göre ise, sözcükler anlamlarını insanlar arasındaki karşılıklı anlaşmadan, bir uzlaşmadan sonra kazanmıştır. 3 İskenderiye Okulu ile birlikte ise dil betikbilimsel bir çerçevede ele alınmaya başlanmıştır. İskenderiyeliler benimsedikleri kuralcı ya da örneksemeci görüş bu bilginlerin tüm çalışmalarına yön vermiştir. Dilbilgisi alanında Trakyalı Dionysios (M.Ö ), daha önce yapılan çalışmaları uzun süre örnek alınacak bir bütünlüğe 1 Ferdinand de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri, (Çev. Berke Vardar), Multilingual Yabancı Dil Yay., İstanbul John Lyons, Kuramsal Dilbilime Giriş, (Çev. Ahmet Kocaman), Türk Dil Kurumu Yay., Ankara Ayşe Eziler Kıran-Zeynel Kıran, Dilbilime Giriş, Seçkin Yay., Ankara 2006, s 29.

11 3 kavuşturmuş ve sekiz sözcük türü ayırt etmiştir: Ad, eylem, bağlaç, adıl, belirteç, ilgeç, ortaç, ve tanımlık. Dionysios un Tekhne Grammatike si Batı dünyasının ilk düzenli ve eksiksiz betimlemesi olarak görülür. 4 Önemli yazınsal betikleri ele alan İskenderiye Okulu sonrasında ise Hristiyanlığın ortaya çıkışı ile dilsel çalışmalar teolojik bir alanda sürdürülmüştür. Ahitleri okuma çalışmaları dönemin geçerli dil çalışmalarıdır. XVII. yüzyılda, Port-Royal den A.Arnauld ile C. Lancelot Grammaire générale et raisonnée ( Genel ve Açıklamalı Dilbilgisi) 5 adlı yapıtlarında, insan anlığının evrensel yasalarından kalkarak dildeki kuralları doğrulamaya, dil olgularının nedenlerini genel mantık yasalarına indirgemeye, dile mantıksal bir görünüm vermeye çalışmışlardır. 18. yüzyılın sonu ve 19 yüzyılın başlangıcı dilbilimin kendi varlığını bağımsız olarak elde ettiği dönüm noktasıdır. Geleneksel yaklaşımlar çerçevesinde dil olgusu çeşitli biçimlerde ele alınırken, XVIII. yüzyıl sonlarına doğru karşılaştırmalı betikbilimin doğuşu ve Sanskritçenin bulunuşuyla yeni bir dönem başlar. Sanskritçe, sonradan Hint-Avrupa dilleri diye adlandırılacak diller arasında benzerlikler saptanmasını, özellikle eski Yunancayla Latincenin o güne değin aydınlatılamamış olan ilişkilerinin belirlenmesini sağlar 6. Dillerin karşılaştırılmasında karşımıza çıkan bilim insanları ise Danois R. Rask ( ) ve F. Bapp dır ( ) 7, Alman dilbilimcisi Franz Bopp, Hint-Avrupa dillerinin eylem çekimleri dizgesi üstüne yazdığı Hint Avrupa Dil Köklerinin Kafkas Kolları Üzerine (Über die kaukasischen Glieder des indo-europäischen Sprachstammes, 1816) adlı yapıtta bazı sözcük biçimlerinden yola çıkarak, Sanskritçe, eski Yunanca ve Latince ile İngilizce, Almanca, İspanyolca, Rusça, Fransızca, vb. modern Avrupa dilleri arasında ortak bir köken saptayan genetik ilişkileri belirtmesini sağladı. Bu yapıtın başlıca amacı, diller arasındaki benzerlikleri, rastlantısal olmayan ve genetik bir akrabalığa dayanan düzenli bir görünüm sunan sesbilgisel ya da biçimbilgisel ilişkileri incelemektir. 8. Böylece, dil akrabalığı kavramından kaynaklanan geniş kapsamlı, dizgeli ve düzenli araştırmalar başlar. Dillerin birbirine benzeyen ve benzemeyen yanları ortaya konulur, özellikle dilbilgisel 4 Berke Vardar, Dilbilimin Temel Kavram ve İlkeleri, Multilingual Yay., Ankara 2001, s A.Arnauld et C.Lancelot, Grammaire générale et raisonnée, Libraires de S.A.I, Paris Vardar, s Özcan Başkan, Lenguistik Metodu, Multilngual Yay., İstanbl 2003, s Z. Kıran, A. Kıran, s.33.

12 4 yapılara yönelik karşılaştırmalarla akrabalık ilişkileri saptanır. A. Schleicher ( ) yapılan çalışmaları dizgeleştirir, bunları bir kurallar bütününe indirger: Compendium der vergleichenden Grammatik der indo-germanischen Sprachen ( Hint- Germen Dillerinin Karşılaştırmalı Kısa Dilbilgisi (1861). Giderek doğa bilimlerinin, o dönemde geçerli sayılan evrimciliğin ilkelerini benimseyen karşılaştırmacılar, dilleri de doğan, büyüyen, yaşlanan ve ölen birer canlı varlık ya da örgenlik olarak görmeye başlarlar. 9 Dil toplumsal bir olgudan çok sesbilgisel kurallara, bir evrimin zorunluluğuna boyun eğen bir doğa varlığıdır. Nitekim 1865 yılında, A. Schlericher Darvinci Kuram ve Dilin Bilimi adlı anlamlı bir başlık taşıyan bir yapıt yayınlar. 19. yüzyılla birlikte, dilbilimde olgucu bakış açısının yerleşmeye başladığını gözlemlemekteyiz. Evrim kavramı yeni olmasa da 19. yüzyıl düşüncesine egemen olan düşüncelerden biriydi. Romantik akımın kökleşik geleneğe tepkisinde coşkuyla sarıldığı bir düşünceydi. Darwin in Türlerin Kökeni adlı yapıtının yayınlanmasıyla ve amaç ya da tasarım kavramı yerine doğal seçim ilkesinin konulmasıyla, evrimsel bitkibilime yalnızca doğal bilimlerin yaygın mekanist 10 ya da olgucu 11 bakış açısı getirilmiş olmuyordu; evrim teorisi bilimsel bir temelde değerlendirilmeye başlanıyordu. (Bitkibilimde olgucu bakış açısının görünürdeki başarısı, bütün toplum bilimlerinde evrim yasaları arayışını hızlandırmış olmasıdır.) Kesinlemeli bilimlerin sağlam olgucu ilkeleri diye düşünülen ilkelere dayanarak bir değişim kuramı kurma çabalarında genç dilbilgisi uzmanları dönemlerinin toplum bilimcileriyle aynı çizgiye gelmiş oluyorlardı. Çağdaş dilbilim artık olgucu bilim kavramına bağlı değildir; dillerin evrimiyle önemli ölçüde ilgilenmez. 19. yüzyıl karşılaştırmalı dilbilgisi ( genel dilbilimin bir dalı olarak) açıklayıcı bir bilimdir. Dillerin değiştiğine ve farklı dillerin değişik ölçülerde birbirleriyle ilişkili olduklarına dair gerçeği açıklamaya çalışır. Dillerin geçirdikleri değişiklikler ve diller arasındaki çeşitli ölçülerdeki ilişkiler, yeni kanıtların bulunması ve kanıtlara bakmada ya da onları dizgeleştirmede yeni bir yöntemin benimsenmesi sonucu yeniden ele 9 Vardar, s Tinsel ya da fiziksel bütün görüngülerin maddesel yasalarla açıklanabileceğini, bozuluşun hep fiziksel değişimlere bakarak açıklığa kavuşturulabileceğini öne süren felsefe okulu (bkz. Abdulbaki Güçlü, Erkan Uzun, Serkan Uzun, Ümit Hüsrev Yolsal, Felsefe Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yay., Ankara 2003, s.445). 11 Her türlü bilgi araştırmasının kayıtsız koşulsuz olgulara ya da gerçeklere dayandırılması gerektiğini savunan; bilgi edinme sürecinde yalnızca olgular dünyasını, onun temelini oluşturan deneye açık yasaları esas alan felsefe anlayışı (bkz. Abdulbaki Güçlü, Erkan Uzun, Serkan Uzun, Ümit Hüsrev Yolsal, Felsefe Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yay., Ankara 2003, s.1061).

13 5 alınması gereken öteki bilimsel varsayımlar açısından açıklanabilir. Hint-Avrupa varsayımları bu iki nedenle sürekli değiştirilmiştir. Evrim terimini bugün 19. Yüzyıl bilginlerini; kurum ve örnekseme gibi terimleri biraz değişik bir biçimde anlayabiliyoruz; bizden öncekilerden daha açık bir biçimde, dil değişiminin salt süremin bir işkevi olmadığını, toplum ve coğrafya koşullarının da bir işlevi olduğunu algılayabiliyoruz ve dillerin kimi koşullarda, zaman içinde ayrıldıkları gibi birleştiklerini kabul ediyoruz. 19. yüzyılın dillerin evrimiyle ilgilenmesinin ilk ve en önemli sonuçlarından birisi, geçmişin yazılı metinlerinde ve yazıtlarındaki sözcük ve söz öbeklerinin biçimlerindeki gelişmenin, bunun karşılığı olan konuşma dilinde (ses yasaları açısından) kanıtlanmış ya da kanıtlanmamış değişikliklere dayanarak açıklanabileceğinin anlaşılmasıydı. Karşılaştırmayı benimseyen ilk filologlar, yazılı dilin konuşma dilinden bir anlamda önce geldiği biçimindeki klasik görüşü devralmışlardı ve ses değişimini, sözcüğün bileşeni olan harflerdeki değişiklikler açısından betimlemeyi sürdürdüler. Ancak çok geçmeden, ses değişiminin dizgesel biçimde herhangi bir açıklamasının harflerin konuşma dilindeki seslerin salt simgeleri oldukları ilkesini kuramsal ve uygulayıcı yönünden kabul etmesi gerektiği anlaşıldı yüzyıl karşılaştırmalı dil çalışmaları, özellikle ses değişmeleri alanında başarılı sonuçlar elde etmişse de dil olgularını tek tek incelemekle yetinmiş, bu nedenle dilin genel özelliklerine geçememişti. Dilin en ince noktalarına dek inmeye çalışan, ancak ayrıntıların içinde boğulup kalan 19. yüzyıl dilbilimine tepki olarak 20. yüzyıl dilbilimi, dil konusundaki ayrıntılardan sıyrılarak dilin temel sorunlarına eğilmeye başlamıştır. Sonuç olarak, dilin ne olduğu, kullanıldığı toplumdaki yeri ve dili inceleme yöntemleri gibi konular açıklığa kavuşmuş, böylece karşılaştırmalı çalışmalardan genel dilbilim adı verilecek çağdaş bir dil bilimine geçilmiştir. Günümüz dilbiliminde dil, bir dizi sözcük olarak sayılmaktan çıkmış; ancak yine sözcüklerden, yani göstergelerden kurulu belli bir düzen, belli bir dizge gösteren bir işleyiş biçimi olarak kabul edilmiştir. F. De Saussure ün dil bir dizgedir sözüyle özetlenecek olan bu yeni akım, 20. Yüzyılın ilk yarısında gelişerek yapısal dilbilim adını almıştır. Yapısal dilbilimin en belirgin özelliği dili bir yapı, bir dizge olarak ele almasıdır. 12 John Lyons, Kuramsal Dilbilime Giriş, (Çev. Ahmet Kocaman), Türk Dil Kurumu Yay., Ankara 1983, s. 41

14 6 Dilbilim incelemeleri, gerçek anlamdaki gelişmesini F. De Saussure e borçludur. F. De Saussure ün dil konusundaki düşünceleri çağdaş dilbiliminin kaynağını oluşturur. Saussure yöntemsel bir devrim yaratmış, 20. yüzyıl dilbilimine izleyeceği yöntemi göstermiştir. Önce dilbilimde filizlenerek yavaş yavaş bütün insan bilimlerini etkisi altına alan yapısalcılığın kaynağında Saussure kuramı yer aldığı söylenebilir. Yapısal dilbilimin önemli akımlarından biri olan Amerikan yapısalcılığı için bu yargı geçerli değilse de birçok açıdan bu akım da Saussure düşüncesiyle çelişmez. Avrupa da Cenevre Okulu dışında Prag Dilbilim Çevresi ( N. Trubetskoy, R. Jakobson, N. Karsevki, vd.) ile Kopenhag Okulu ( L. Hjelmslev, V. Bröndal, vd.) nun başlıca esin kaynakları arasında Saussure ön sırada yer alır. G. Guillaume, L. Tesnière, A. Martinet gibi büyük kuramcılarla bunların izleyicileri birçok yönden Saussure çizgisine bağlı kalmışlardır. Günümüzde büyük bir canlılık gösteren Paris Göstergebilim Okulunun kuramcısı A. J. Greimas ın görüşlerinin derin katmanlarında yine Cenevreli bilginin etkisi saptanabilir. Saussure dil incelemelerinde öznel yargılardan olabildiğince sakınmaya ve dil incelemelerinde tarafsız bir bakış açısı getirmeye çalışmıştır. 19. yüzyıl çalışmaları dil olgularını tek tek inceleyerek dilin genel özelliklerini ele almamıştır. 20. yüzyıl modern dilbilimi önceki yüzyıla ilişkin dil çalışmalarına karşıt olarak dilin genel yasalarını keşfetmeye koyulmuştur. Sözcüklerin köken bilimsel ve tarihi seyir içinde değişimlerini ele almakla yetinen dil çalışmaları yerine, dili yine sözcüklerden kurulu bir dizge olarak gören bir anlayış yerleşmeye başlamıştır. Dili incelerken, dilbilimci, olayları nesnel bir biçimde, hiçbir şeyi dışlamadan ve taraf tutmadan çözümler; bunu yaparken dizgeli bir biçimde tanımlanabilen yöntemler kullanır. 13 Gerek sözlü dilin yazılı dilden önce gelişi gerekse modern dilbilimin, bir dilsel topluluktaki tüm değişkeleri ele alması nedeniyle, dilbilimsel araştırmaların öncelikli konusu dildir. Dilin biliminden dilbilime geçiş İsveçli bilim adamı Ferdinand de Saussure ile doğrudan ilişkilidir. Dilin çok yönlülüğünün farkına varılmış dil bir iletişim dizgesi olarak ele alınmıştır. Helenistik gelenekten bu yana felsefe ve ruhbilim tarafından ilgi ile karşılanan dil, tartışmaların spekülatif bir nesnesi olma niteliğini yitirerek bir göstergeler dizgesi 13 Z. Kıran, A. Kıran, s

15 7 olarak evrensel dil kodlarının çözümüne konu edilmeye başlanmıştır. Dilbilim, geleneksel dilbilgisinin yaptığı gibi, kurallar üretmek yerine, dilsel olguların gözlemlenmesinden yola çıkarak, dil dizgesinin eş süremli boyutta işleyişini inceler 14 Dilbilimin temel konusu sözlü dil dir. Yapısal dilbilim bu saptamasını sözlü dilin yazılı dilden daha önce olması ve yazı dizgelerinin sözlü dil birimleri üzerine kurulmuş olmasına dayandırır. Kimi zaman konuşmanın yazmadan daha eski olduğunun kanıtlanamayacağı söylenir, ama bu yalnızca kanıt terimine, tarihsel olgularda istediğimizden daha büyük bir yük yüklenirse doğru olabilir. Yazı aslında bir dilin sözcük ve tümcelerini olağan biçimde, gerçekleştirildikleri tözden biçim tözüne dönüştürmenin bir yoludur. 15 der J. Lyons. Dilbilimin görevi farklı dilsel toplumlardaki kullanımını betimlemek, tarihsel gelişimlerini incelemektir. Dilbilim, bilinen tüm dillerdeki ortak evrensel bir dizgeyi bulmayı erek edinmektedir. Dilbilim ulaşabildiği tüm dilleri tarihsel gelişimleri ışığında betimlemeyi erek edinir. Dili bir göstergeler dizgesi olarak kabul eder ve bütün dillerde süreklilik arz eden evrensel kodları bularak kendi sınırları dâhilinde kendi kendisini tanımlar. İlk defa 18. yüzyılda J.Harris, dilin bir eklemli sesler ya da göstergeler dizgesi olduğunu belirtmişti. Ferdinand de Saussure ün özgünlüğü bu betimsel dizge terimini işlevsel bir terime dönüştürmesi olmuştur. Bir dizgede tek başına alınan öğelerin bir önemi yoktur, ancak dizgenin diğer öğeleriyle karşılıklı ilişkiler ve bağıntılar içinde bir anlam kazanırlar. Önemli olan öğeler değil öğeleri birbirine birleştiren ilişkiler ve bağıntılardır. Dizge içerisindeki öğelerin ilişkisel farklılıkları, ayırıcı değerleri ifade ettikleri ölçüde belirgindirler. Bu bağlamda dil bir karşıtlıklar, bir bağıntılar ve bu bağıntıların birbirine bağımlı olduğu bir dizgedir. Dizgenin bir bütün olarak değeri her zaman tek tek öğelerin değerinden daha fazladır. Bu nedenle de yapısal dilbilim her zaman için öğelerden çok öğelerin ilişki halinde oldukları dizgelerle ilgilenmektedir. Dilin bu dizgesel niteliği dilin iletişimdeki etkinliğini de açıklamaktadır. Ferdinand de Saussure, Dil mekanizması tamamen özdeşliklere ve bunların doğal karşıtlığı olan ayrılıklara dayanır diyerek ekler: Dilde yalnız ayrılıklar 14 Z. Kıran, A. Kıran, s Lyons, s

16 8 vardır 16. Bu da, bir dil birimini ayırmak için iki öğe arasında ya da aynı şey olan bir öğe ile öteki öğeler bütünü arasında bir bağıntı kurmak gerektiği anlamına gelir. Saussure e göre Dildeki bir öğe değerini, öbür öğelerin tümüyle kurduğu karşıtlıktan alır. 17 Kendi başına bir disiplin olma yolunda ciddi çalışmalara konu edilen dilbilim, Kıta Avrupa sı için aynı zamanda farklı bilimsel yaklaşımlarca da ele alınmıştır. Bu eklektik ama özgün çalışmalar dilbilime ve dilbilimcilere farklı bakış açıları sağlamıştır. 21. yüzyıl Avrupa dilbilimi tümüyle F. de Saussure den kaynaklanır. A. Meillet, G. Guillaume, E. Benveniste gibi, belirli bir akıma sıkı sıkıya bağlı kalmamış birkaç dilbilimci dışında, Avrupa dilbiliminde büyük eğilim göze çarpar: Prag Okulu, Kopenhag Okulu yılında dilbilimci Mathesius un girişimiyle kurulan Prag dilbilim çevresi S. Karcevski, N.S. Troubetskoy ve R. Jakobson un katılmasıyla etki alanını genişletmiştir. E. Benveniste ve A. Martinet gibi dilbilimciler de Çevrenin çalışma ve yayınlarına katkıda bulunmuşlardır. Okulun esin kaynağı R. Jakobson un dil üzerine çalışmaları olmuştur. Prag Okulu, Saussure ün Dilde ayrılıklardan başka bir şey yoktur sözünden etkilenmiştir 19. Dildeki sesleri bir dizi karşıtlıklar ve ayrılıklar halinde gösterilebilir. Bu ayrılıkları yaratan sesler kelimeleri birbirinden ayırt eden bir ayırma görevinde bulunur. Bu nedenle Prag Okulu bütün çalışmaları dildeki birliklerin, kelime anlamlarını ayırt etmedeki görevleri üstüne toplamış bulunmaktadır. Nikolai Trubetzkoy bu görevselcilik anlayışını fonetik anlamda uygulamıştır. Böylelikle fonoloji terimi ortaya çıkmıştır. Fonolojinin temelindeki birliğe ise görevsel ses birliği anlamına gelen fonem denmektedir. Bu yeni görüş XX. yüzyılın ilk yarısında fonem teorisi adıyla tanınmıştır. Prag Okulu, dili işlevsel bir dizge olarak düşünmekte ve dilbilimcinin dile yöntemsel yaklaşımını eşsüremli sezgisel olmasını savlamaktadır. Dil üzerine yapılan eşsüremli çalışmaların yanı sıra artsüremli olması gerektiğini de öne sürmektedir. Örneğin André Martinet in Economie des changements phonétiques: traité de phonologie diachronique adlı yapıtı artsüremli bir incelemedir: devimsel eşsürem 16 Saussure, s Saussure, s Z. Kıran, A. Kıran, s Özcan Başkan, Lenguistik Metodu, Multilingual Yay., İstanbul 2003.

17 9 kavramını getirir, sesbilim dizgesinin belli bir evresindeki durumdan kaynaklanan dış nedensellik arasındaki ayrımı belirler. 20 Danimarka daki genel dilbilgisi çalışmalarından esinlenen Z. Bröndal, L. Hjelmslev ve H.S. Uldall, 1931 yılında yeni bir dil kuramı geliştirmek amacıyla Kopenhag Dilbilim Okulunu kurmuşlardır. Glosematikçi 21 olarak bilinen Kopenhag Okulu ise, Saussure ün Dil, işaretlerden kurulu bir dizgedir ve Dil, bir töz değil bir biçemdir saptamaları Glosematikçilerin hareket noktası olmuştur. Glosematikçiler Saussure ün gösteren ve gösterilen terimlerinin yerine düşünüm ve anlatım terimlerini kullanmıştır. Louis Trolle Hjelmslev dili bir matematik dizgesi olarak görür. Bu görüşe göre dil tözlerden değil bunların meydana getirdiği biçimlerden kurulu bir kapalı düzen olarak savlanmaktadır. Dil dizgesi, simgesel mantık veya matematikteki gibi soyut bir düzendir. Bu yüzden gerçeklerin üzerinde ve kişisel eğilimlerin dışındadır. Matematiğin nesnelliğine özenen Glosematikçi yaklaşım aynı şekilde soyut dil örgüsü yaratarak bütün dillerin yapısını aydınlatacak bir genel biçim elde etmeye çalışmaktadır. Bir çeşit dil matematiği olarak bütün dillerin üzerinde bir değere sahip olmaya çalışmaktadır. Çağdaş anlamda dilbilim çalışmaları Amerika da insan bilimciler, yani etnologlar tarafından başlatılmıştır. Latince ethnos (ırk veya kavim) ve logia (teori veya bilim) sözcüklerinden oluşan etnoloji ise eski toplumların yanı sıra çağdaş toplumların gündelik yaşamı ve kültürünü karşılaştırmalı olarak inceleme konusu yapan bilim dalıdır. 22 Amerika da F. de Saussure den bağımsız olarak, güçlü bir dilbilim okulu gelişmiştir. Kıran ların aktardığı şekilde, bu okulun ilkeleri F. de Saussure ünkine çok yakın olduğundan, çoğunlukla Amerikan Yapısalcılığı olarak adlandırılır. Amerikan yapısalcılığının Avrupa dilbilimine göre özgünlüğü doğrudan doğruya uygulamaya yönelmesidir; bu tutumda, konuşanların sayısının giderek azaldığı Kuzey Amerika Kızılderili dillerinin yok olmadan önce incelenmesinden kaynaklanır. Amerikan 20 Tahsin Yücel, Yapısalcılık, Can Sanat Yay., İstanbul 2005, s Dillerin biçimsel yapısını incelemek üzere bir tür dil cebiri tasarlayan dilbilim kuramı (bkz. Berke Vardar, Dilbilim Terimleri Sözlüğü,, Multilingual Yay., İstanbul 2002.) 22 Kudret Emiroğlu-Suavi Aydın, Antropoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yay., Ankara 2009, s.285.

18 10 dilbilimciler, tıpkı F. de Saussure gibi, konuşma diline öncelik vermişler; eşsüremli ve yalnızca betimleyici bakış açısını benimsemişlerdir. 23 Modern dilbilim çalışmaları Amerika da antropologlar öncülüğünde gerçekleşmiştir. Avrupalı dilbilimciler ellerindeki yazılı metinler üzerine çalışmalarını yürütmüşlerdir. Amerikalı dilbilimciler ise ellerinde yazılı metinler bulunmayan yerli dilleri üzerine eğilmişlerdir. Bu dil çalışmaları kabilelerin yaşayış biçimlerini de içeren antropolojik çalışmaların bir parçası olmuşlardır. Ele alınan dillerin tarihi devinimini tespit etmek mümkün olmadığından çalışmalar dilin güncel durumuna yönelmiş ve ilgili dilleri tanıtmakla sınırlandırılmıştır. Saussure ün Dilin tek amacı, kendi içinde ve kendisi için incelenmesidir. 24 sözünden etkilendiği anlaşılan Bloomfield, dil çalışmalarını diğer tüm disiplinlerden bağımsız, kendi içinde değerlendirmeye çalışmıştır. 20. yüzyılın dile karşı tutumunu serimleyen yapısalcı yaklaşım Saussure den itibaren kıta Avrupa sında ve daha sonra Rusya ve Amerika da farklı bağlamlarda ele alınmıştır. Saussure öncesi 19. yüzyıl dil çalışmaları, yazınsal yapıtları bir çeşit kelime yığını olarak görmekte; karşılaştırmalı ve artsüremli okumalarla bir dil bilimi ve ya dil felsefesi geliştirmeye çalışmışlardır. Dil için yürütülen olgucu öncüller eşliğindeki çalışmalar Saussure le birlikte bir sistematiğe kavuşmuştur. Saussure dili bir töz yığını değil biçimler dizgesi olarak yorumlamıştır. Saussure ün öncülüğünü yaptığı modern dilbilimi ve temel ilkelerini anlayabilmek için Saussure ün özgün yaklaşımını üzerine bina ettiği ikili karşıtlıkları da anlamak gerekmektedir: Dil/Söz, dilyetisinin bireysel ve toplumsal görünümlerini çözümlemeye ilişkin aşılmaz bir töz oluşturması nedeniyle bilimsel çalışmalarda düzenli bir birlik olan dil ele alınmaktadır. Saussure e göre dil, insanlar arsında toplumsal bir sözleşmeden, bir uzlaşmalar bütününden doğan toplumsal bir kurumdur. Dil, dil göstergelerinin işleyişini belirleyen kuralları olan bir göstergeler dizgesi olarak iletişimi sağlar. Söz ise, bir göstergeler bütünü olan dilin bireysel edimidir. 23 Z. Kıran, A. Kıran, s Saussure, s. 97.

19 11 Edinç/Edim, bireylerin dilsel bilgisini oluşturan, sonsuz sayıda tümce üretip anlamayı sağlayan düzeneğe ya da kurallar dizgesine edinç denilmekte, bu kuralların somut söz eyleminde büründüğü biçime edim adı verilmektedir. Dilde edilgenlik ve belleksel olgunun yanı sıra toplum ağır basarken edinçte yaratıcılık, üreticilik ve ereksel konuşucu egemendir. Dil bir göstergeler dizgesidir, edinç ise bir kurallar düzeneğidir. Biri ürenken diğeri üretim sürecidir. 25 Artzamanlılık ve Eşzamanlılık, Saussure dil/söz karşıtlığını tanıtladıktan sonra dilbilimin hangi bakış açısıyla incelenmesi gerektiğini belirtmek için artzamanlılık/eşzamanlılık ikili karşıtlığını ortaya koymuştur. Saussure e göre dil iki ayrı yöntemle incelenebilir: artzamanlılık ve eşzamanlılık. Dil kurallarıyla oturmuş bir dizge olmakla birlikte sürekli bir evrimin de parçasıdır. Eşzamanlılık yöntemini, dilin mevcut zaman dilimi içerisinde ya da belirlenmiş bir tarihi aralıktaki incelenmesi olarak tanımlarken; artzamanlı yöntemi ise dilin parçası olduğu evrimsel sürecin izlenimi, olarak tanımlamıştır. Saussure çalışmalarında eşzamanlı yönteme öncelik tanımıştır. Onun için önemli olan toplumun yaşadığı zamandaki dil dizgesidir. Anlam ve Değer, anlam ilişkisiyle birbirine bağlanan bu iki öğeyi anlamak için Saussure şu benzetmeyi yapmıştır: Bir yaprak kağıt alalım, bu kağıdı kesersem hem yüzünü (gösteren) hem tersini (gösterilen) kesmiş olurum. Üst üste gelen bir su katmanıyla bir hava katmanını ele alalım: Suyun yüzündeki dalgalar (gösteren) hava katmanının (gösterilen) çeşitli basınçlarını gösterir. Bu görünümler, anlatım (gösteren) ile içerik (gösterilen) arasındaki eşzamanlı ve sıkı ilişkiyi kolaylıkla anlamamızı sağlar. 26 Kıran a göre : Gerek dilbilim gerek göstergebilim insan zekâsının işleyişini ve olaylara değişik açılardan bakılabileceğini gösterebilmesi açısından bilimsel düşüncenin çok önemli iki evresini oluşturur. 27 Kıran, İnsanların bir topluluk yaşamı içinde birbirleriyle anlaşmak amacıyla yarattıkları ve kullandıkları doğal diller (sözgelimi Türkçe, Fransızca, İngilizce, Çince vb.), çeşitli jestler (el-kol-baş hareketleri), sağır-dilsiz alfabesi, trafik işaretleri, bazı meslek gruplarında kullanılan flamalar (sözgelimi denizcilerin flamaları), reklam 25 Vardar, s Z. Kıran, A. Kıran, s Z. Kıran, A. Kıran, s. 137.

20 12 afişleri, moda, mimarlık düzenlemeleri, edebiyat, resim, müzik vb. çeşitli birimlerden oluşan birer dizgedir. Değişik gereçlerin kullanılmasıyla (ses,yazı,görüntü,hareket, vb.) gerçekleşme aşamasına gelen bu dizgeler belli kurallarla işleyen birer anlamlı bütündür. Bu anlamlı bütünlerin birimleri de gösterge diye adlandırılmaktadır 28 demektedir. Gösterge dizgelerinin işleyişini bilimsel bir yöntemle inceleyen yönteme ise göstergebilim denilmektedir. Gösterge kavramı eskiçağdan günümüze farklı bağlamlarda ve disiplinlerin bakış açılarıyla yorumlana gelmiştir. Türkçede göstergebilim olarak karşıladığımız semiyotik sözcüğü Yunancadaki semeiotike teriminden, semiyoloji sözcüğü ise Yunanca semeinon (gösterge) ve logia ( kuram ; söz anlamındaki logos tan) sözcüklerinin birleşiminden doğmuştur. Gösterge anlamına gelen Yunanca semeinon, uygulayım ve felsefi bir terim olarak İÖ 5. Yüzyılda Yunanlı hekim Hippokrates ve Yunanlı felsefeci Parmenides tarafından daha çok kanıt, belirti, semptom anlamına gelen Yunanca tekmerion ile eşanlamlı olarak kullanılmıştır. Diğer bir göstergeler öğretisi ise Stoacılarla 29 birlikte mantık ve dil alanındaki tartışmalarda (İÖ 3. yüzyıl) ortaya çıkmıştır. Stoacılar gösteren (semainon) ile gösterilen (semainomenon) arasındaki karşıtlıktan söz etmişlerdir. Yunanlı hekim Galenos ise hastalık belirtilerinin incelenmesi anlamında semeiotike terimini kullanmıştır. Gösterge bir uyarıcıdır-yani duyusal bir tözdür-. Uyandırdığı belleksel imge kafamızda başka bir uyarıcının imgesine bağlanır. Göstergenin işlevi, bir iletişim doğrultusunda bu ikinci imgeyi canlandırmaktır ve 18. Yüzyıllarda genel bir dil ve anlam kuramı tasarlayan Locke, Leibniz, Diderot, Condillac, Lambert gibi felsefeciler gösterge kavramıyla ilgilenmişlerdir. John Locke dört kitaptan oluşan An Essay Concerning Human Understanding (İnsan Anlığı Üstüne bir Deneme, 1960) adlı yapıtında göstergeler öğretisi anlamında semeiotike terimini kullanmış göstergebilime, bilimler arasında ayrı bir yer vermiştir. Johne Locke a göre göstergeler öğretisinin amacı da, zihnin şeyler anlamak(kavramak) ya da bilgilerini başkalarına anlatmak için kullandığı göstergelerin niteliğini incelemektir. 28 Z. Kıran, A. Kıran, s Usun egemenliğini, doğaya uygun yaşamayı ruhun duygular karşısında sarsılmazlığını ve duyumsamazlığı, bir yandan da dünya yurttaşlığı ülküsünü savunan felsefe akımı (bkz. Abdulbaki Güçlü, Erkan Uzun, Serkan Uzun, Ümit Hüsrev Yolsal, Felsefe Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yay., Ankara 2003, s.1061). 30 Pierre Guiraud, Göstergebilim, (Çev. Prof.Dr. Mehmet Yalçın), İmge Yay., Ankara 1994, s. 39.

21 13 Fransız matematikçi Jean Henri Lambert ise Locke den etkilenmiş iki ciltten oluşan Neues Organon (Yeni Organon, 1764) adlı yapıtının Semiyotik (genel dilbilgisi dersi) adlı bölümünde, daha çok görsel göstergeler üzerinde durmuş ve düşüncelerin nesnelerin adlandırılmasıyla, belirtilmesiyle ilgili bir öğreti geliştirmiştir. Göstergeler öğretisi anlamındaki semiyotik terimi böylelikle 19. Yüzyılın başlarında yeniden gündeme gelmiştir. Polonyalı Joseph Marie Hoene-Wronski Philosophie du Language (Dil felsefesi, 1879) adlı yapıtında, göstergeleri varoluş ve üretiliş kategorilerine göre ayırmıştır. Bu sınıflandırmadan sonra ise semeiotikenin konusunu göstergelerin yetkinliği olduğunu tanıtlamaya çalışmıştır. Çek felsefecisi Bernard Bolzano dört ciltlik Wissenschaftslehre (Bilim Öğretisi, 1837) göstergebilime geniş yer ayırmış ve bu bilim dalını göstergeler öğretisi olarak tanımlamıştır. Alman felsefecisi Edmund Husserl in 1970 de yayımlanan Zur Logik der Zeichen (Semiotik) ( Göstergelerin mantığı Üstüne (Göstergebilim) incelemesi ve Logische Untersuchungen i (Mantıksal İncelemeler, ) göstergebilimle ilgili genel gözlemler içermektedir lerden sonra, yapısalcılığa ilişkin tartışmalarda bir değişiklik yaşanmıştır. Büyük oranda yapısal dilbilim ilkelerinden kaynaklanan yeni bir disiplin, göstergebilim yaklaşımları tartışılmaya başlanmıştır. Her iki yaklaşımdaki birbirine yakın ve ortak öğeler yapısalcılık ve göstergebilim ikilisinin çoğu zaman özdeş değerlendirilmesine yol açmıştır. Bununla birlikte yapısalcı düşüncenin 1960 lardan bu yana göstergebilim alanında büyük bir atılım gerçekleştirdiği görülmektedir. André Helbo nun öncülüğünde M.Arrivé, J.-CL. Coquet, S. Marcus; T:A: Sebeok, C.Segre, B.Vardar, vb. g,b, birçok uzmanın katkılarıyla hazırlanan Le Champ sémiologique, bu birikimin kanıtıdır.( ) Eşsüremli bir biçimde gerçekleşen bu hızlı gelişim, sonuç olarak göstergebilim tartışmalarını kesinliklere ulaştıramamakla birlikte karşımıza farklı göstergebilim yaklaşımları çıkarmaktadır. Göstergebilimin kaynakları konusunda dahi bir fikir birliği yoktur. Georges Mounin le Luis J. Prieto gibi kimileri göstergebilimi ilk tasarlayan kişinin Saussure olduğunu söylerler. Diğer taraftan başkaları ise Charles Sanders 31 Z. Kıran, A. Kıran, s

22 14 Peirce in bu konuda Saussure den çok önce geldiğini kesinler. Dolaylı bir biçimde olmakla birlikte göstergebilimin önemli bir kuramsal çehresi de Rus biçimciliğidir. 32 Saussure, çift soyutlamaya giderek inceleme konusunu kendisi oluşturur: Öncelikle dil/söz karşıtlığında Sözcelem olgusunu, sonra da tüm ilgisini yoğunlaştırdığı gösteren/gösterilen karşıtlığında da göndergeyi dışlar. 33 Dil, kavramları belirten bir göstergeler dizgesidir. Onun için de, yazıyla, sağır-dilsiz alfabesiyle, kutsal nitelikli simgesel törenlerle, bir toplumda incelik belirtisi sayılan davranış biçimleriyle, askerlerin bildirişim belirtkeleriyle, vb., karşılaştırılabilir. Yalnız, dil bu dizgelerin en önemlisidir. Demek ki, göstergelerin toplum içindeki yaşamını inceleyecek bir bilim tasarlanabilir: Toplumsal ruhbilime, bunun sonucu olarak da genel ruhbilime bağlanacak bir bilim. Göstergebilim diye adlandıracağız biz bu bilimi. Göstergebilim, göstergelerin öz niteliğini, hangi yasalara bağlı olduğunu öğretecek bize 34 demektedir. Amerikalı mantıkçı Charles Sanders Peirce in göstergebilimin öncülüğünde Saussure den önce geldiği tartışmasız bir kesinliğe ulaşmıştır artık. Roman Jakobson a göre, Peirce in katkısıyla karşılaştırıldığında Ferdinand de Saussure ün göstergebilimsel çalışmalara katkısı daha alçakgönüllü ve sınırlıdır. Charles Morris göstergebilimsel çalışma alanında Saussure ün Avrupalı dilbilimciler tarafından daha çok ön plana çıkarılmasını yadırgamakla birlikte Peirce in göstergebilim incelemelerini dengi bulunmayan bir düşünsel itki kaynağı olarak değerlendirmektedir. 35 Peirce göstergeler üzerine genel bir kuram tasarlamıştır: Genel anlamında mantık, göstergebilim yerine kullanılan bir başka sözcüktür yalnızca. Yani göstergelerin hemen hemen gerekli ve biçimsel öğretisi. Sanırım bunu kanıtladım. Bu öğretiyi hemen hemen gerekli ve biçimsel diye tanımlarken, şunu göz önünde tuttum: Kimi göstergelerin niteliklerini elden geldiğince gözlemleriz. Edindiğimiz yararlı gözlemlerden yola çıkarak da, büyük ölçüde gerekli yargılara varırız. Bunu yaparken izlediğimiz yola Soyutlama denmesini doğru bulmuyorum. Vardığımız yargılar, bilimsel anlağın kullandığı göstergelerin hangi niteliklerde olabileceğine ilişkindir. (Philosophical writings of Peirce Peirce in felsefe yazıları) Yücel, s Z. Kıran, A. Kıran, s Saussure, s Yücel, s Guiraud, s.98.

23 15 Charles Peirce in ve mantıkçı Rudolf Carnap ın ( ) etkisi altında kalan Charles Morris ( ) Foundations of the Theory of Signs ( Göstergeler Kuramının temelleri ) (1938) ve Signs, Language and Behaviour ( Göstergeler, Dil ve Davranış ) (1946) adlı yapıtlarında bir gösterge kuramı oluşturmaya çalışmıştır. Tasarlamış olduğu gösterge kuramını mantık temelli üç bölüme ayırmıştır: Sözdizim (sentaks): gösterge ilişkilerini inceler; göstergelerin, birleşik göstergelerin (bildirilerin) nasıl bir araya geldiklerini inceleler; hazırlar; Anlambilim (semantik): gösterge ile gösterilen arasındaki ilişkiyi inceler; Edimbilim (pragmatik): göstergeler ve kullanıcıları arasındaki ilişkiyi inceler; Charles Morris aynı zamanda da üç tür göstergebilim tasarlamıştır: Salt (katışıksız) göstergebilim: göstergelerden söz etmeyi sağlayacak bir üst dil Betimleyici göstergebilim: belirlenmiş göstergeleri inceler; Uygulamalı göstergebilim: göstergeler bilgisini değişik amaçlarda kullanır. 37 Charles Morris in, Peirce in taraflı tutumu bir Amerikancılık bağnazlığı olarak değerlendirilmekle beraber, Peirce in göstergelerin kendisinden çok algılanmasına ve değerlendirilmesine verdiği önem, doğa bilimlerini ve insan bilimlerini aynı potada değerlendirmek kaydıyla bu bilim dalının sınırlarını genişletmekten çok bulanıklaştırılması da Peirce in eleştirilere maruz kalmasına neden olmuştur. 38 Ch. S. Peirce e göre doğru düşünmek için sadece iyi bir dilin zorunlu olduğunu kabul etmek yanlıştır; çünkü iyi bir dil düşüncenin özüdür. Bu saptama şöyle açıklanablir: Düşüncenin tek olanağı dildir. Dili düşünceyi aktarmak için gerekli, hemde çok gerekli bir araç olarak görmek yetersizdir. Dilin olmadığı yerde, düşünce de söz konusu değildir. Dil, bilincimizin gerçeklik kazanmasının, bütün bilinç olgularımızın biçime kavuşarak, dışımızdaki başka bir özneye aktarılmasının tek güvencesidir. Kısacası, dil, bütün iç olgularımızın iletilmesine yarayan araç değil, bu olguların iletilmesidir. Dil yoksa bilinç de yoktur. (..) Dil, tüm bir insanlık kültürünün biriktirildiği bir araç değil, kültürün kendisidir, çünkü hiçbir düşünce dile dönüşmeden var olamaz. Dil, insanlığın kendini gerçekleştirdiği en önemli gösterge dizgesidir. 37 Mehmet Rifat, Göstergebilimin ABC si, Say Yay., İstanbul 2009, s Yücel, s. 112.

24 16 Peirce, göstergebilim kurmanı dilbilimle değil ancak mantıkla özdeşleştirmiştir. Saussure ün ikili karşıtlık üzerine kurulu gösterge kabulünün aksine kendi gösterge tanımını üçlü karşıtlık üzerine kurmuştur. Peirce e göre üç tip gösterge vardır: görsel göstergeler, belirti ve simge. Görsel gösterge, bir resim (gösteren) ve resimdeki insan (gösterilen) örneğinde olduğu gibi gösteren ile gösterilenin çok yakın benzerlik ilişkisi taşımaktadır. Ona göre görsel göstergenin iki temel özelliği vardır. Birincisi, görsel gösterge temsil ettiği nesneye benzer; ikinci ise görsel gösterge nesnesi olmasa da gösteren olma özelliğine sahiptir. Belirti, göstergenin gösterilenle bir neden-sonuç ilişkisi kurduğu unsurlardır. Belirtinin de iki temel özelliği vardır. Birincisi, görsel göstergede olduğu gibi, nesneye benzerlik ilişkisiyle değil de, gerçekten bu nesneye göndermede bulunur. İkincisi ise belirtilerin bitişiklik yoluyla gerçekleşen birleşime bağlı oluşlarıdır. Peirce simgeyi, nesne ile gösterge arasındaki nedensizlik ilişkisi ve zamanla simgenin kendisini bir gösterge yapan özelliğini kaybetmesiyle iki temel özellik üzerine kurmuştur. Saussure göstergenin toplumsal işlevine vurguda bulunurken; Peirce, göstergenin mantıksal işlevini vurgulamaktadır. Bu nedenledir ki Saussure ün takipçisi Avrupalıların çalışmaları için semiyoloji; Amerikalıların çalışmaları için ise semiyotik terimi kullanılmaktadır. 39 Peirce göstergebiliminin mantık kökenli olmasına karşın Avrupa da göstergebilim öncelikle dilbilim kökenlidir. Uzun yıllar göstergebilim diye bir bilim dalı tanımlanmamıştır. Dilbilimcilerin diller konusunda belirlediği birçok ilke özgül olarak dilleri değil, insan iletişimine dayalı her türlü dizgeyi kapsamıştır. Araştırmacılar çalışma alanlarını sınırlayabilmek için, geleneksel olarak dil diye adlandırılan izgeleri öteki izgelerden hangi özelliklerin ayırdığını belirlemeye yönelmek durumunda kalmışlardır. Bunu yaparken de göstergebilimsel tiplemenin temelini atmışlardır. Belçikalı Eric Buyssens in Les langages et le discours 40 (Diller ve söylem) adlı kitabı Saussure ün öngörüsünün gerçekleşmeye başladığı görebileceğimiz ilk yapıtlardır. André Martinet in Saussure ün takipçisi olarak dilbilime sadık kalmakla birlikte onun dilbilime getirdiği birçok kavramı göstergebilime taşımıştır. 39 Z. Kıran, A. Kıran, s Eric Buyssens, Les langages et le discours, Collection Lebegue, Bruxelle 1943.

25 17 Göstergebilimi bildirişimle sınırlandırmış ve göstergesel edim adını verdiği bildirişim olgusunun gerçekleşim biçimlerini incelemekle yetinmiştir. Eric Buyssens in takipçilerinden olan Luis J. Prieto kaleme aldığı bir çalışmasında iki ayrı göstergebilimden ve iki ayrı göstergebilimciden bahseder. Bir yanda E. Buyssens in bildirişim göstergebilimi ve diğer yanda Roland Barthes ın anlayım göstergebilimi. Yalnız yine de üzerinde durduğu tek göstergebilimci Buyssens tir. 41 E.Buyssens, G.Mounin ve L.Prieto nun temsil ettiği akım iletişim göstergebilim olarak adlandırılmıştır. Bu akım dilin dışındaki dil-dışı gösterge dizgelerindeki gösteren ve gösterilen ilişkileri üzerinde durmuştur. Basit ya da karmaşık bir belirtke, amaçlı bir göstergedir; yani konuşucu tarafından iletişim amacıyla üretilmiştir ve alıcı tarafından alımlanması arzu edilen bir göstergedir. L. Prieto, karmaşık belirtkeleri bilgi veren belirtkeler ve emir içeren belirtkeler olarak ikiye ayırmıştır. İletişim göstergebilimi, Sözcelem olgusuna açılarak Saussure ün dil/söz karşıtlığını da genişletmektedir. En iyi sonuçları yazı ve trafik işaretleri alanında elde edilebilecek olan iletişim göstergebilim; tiyatro gibi alanlarda araştırmacıyı çıkmaza sokabilir. Göstergebilimsel yorum iletişim dizgesi çerçevesini aşar ve başka bir şeye, iletişim ilkesinin ötesine göndermede bulunur. 42 XX. yüzyılın büyük eleştirmen ve kuramcılarından biri olan Roland Barthes ın Communications dergisinde Eléments de sémiologie 43 (Göstergebilimin ilkeleri) başlığıyla yayınlanan yazısı büyük ölçüde dönemin yönelimlerini paylaşan bir tanımlar toplamını geçmemekle beraber Système de la mode 44 (Moda dizgesi, 1977) yazarın göstergebilimsel çözümleme tanımına en uygun yapıtıdır. Roland Barthes ın göstergebilimi kaleme aldığı Eléments de la sémiologie nin yine de Buyssens in Les Langages et le Discours undan çok daha ileride olduğu kabul edilmektedir Yücel, s Z. Kıran, A. Kıran, s Roland Barthes, Le degré zéro de l écriture: Suivi de eléments de sémiologie, Edition Gothier, Paris Roland Barthes, Système de la mode, Edition Seul, Paris Yücel, s.119.

26 18 Roland Barthes 1950 lerden 1970 lere uzanan süreçte göstergebilimi kendi deyişiyle bir serüven olarak yaşamış ve değişik dönemlerde değişik doğrultular izlemiştir. 46 Roland Barthes göstergebilimin konusunun anlam olduğunu kesinlemiş; tüm gösterge dizgelerinin birer anlamlama dizgesi oluşturduğunu savlamıştır. Bu nedenledir ki, Roland Barthes dilbilimi göstergebilimin bir kolu olarak düşünmüş olan Saussure ün görüşünün aksine göstergebilim ilkelerini dilbilimin yörüngesine oturtarak dilbilimde bulduğumuz dil/söz, izge/bildiri, gösterilen/gösteren, dizim/dizi, düzanlam/yananlam gibi karşıtlıkları göstergebilimin de belli başlı çözümleyim araçları olarak değerlendirmiştir. 47 Barthes a göre, nesneler, imgeler ya da davranışlar bir ileti, bir anlam ve çoğunlukla dilsel bir iletiyle doğrulanır. Barthes dizgeli bir biçimde yapısal dilbilimin temel kavramlarından yola çıkarak bu kavramları anlam üretebilen tüm öteki dizgelere yaymak istemiştir. Yazarın bakış açısı iletişimin dar tanımının dayattığı sınırları aşar. Ona göre, bir gösterge, iletişimde bulunmanın çok ötesindedir. Gösterge bağlamına göre, düz anlamın ötesinde çok zengin yan anlamlara sahiptir. 48 Olgunluk dönemi çalışması olan Système de la mode adlı yapıtında da görüleceği üzere gösteren/gösterilen, düzanlam/yananlam karşıtlıklarının kısırdöngüsünden kurtulamamıştır. Barthes ın çözümlemelerinin başlıca zayıflıkları Hjelmslev in sağladığı kazanımları yeterince değerlendirmemiş olmasından kaynaklandığı varsayılmaktadır. Bu nedenledir ki, hep Greimas ın gerisinde kalmış ve ara açılınca da yönünü değiştirmiştir. 49 Danimarkalı Louis Hjelmslev, Saussure ün göstergebilim tasarısını kuramsal özelliklerle donatmıştır. Kopenhag Dilbilim Çevresi nin kurucuları arasında yer alan Hjelmslev Saussure ü kendisi için öncü kabul etmiş ve bir dil cebiri geliştirmiştir. Dilin bir oluş, bir süreç olduğunu temel ilke olarak benimsemiş; göstergebilimin amacının çözümleyici ve betimleyici bir dizge kurmak olduğunu savlamıştır. Omrink sprogteoriens grundlaeggelse (Dil Kuramının Temel İlkeleri) adlı Danca yapıtında mantıksal biçimselleştirmeye dayalı bir göstergebilim kuramının temelini atmıştır. Hjelmslev e göre göstergebilim konu dili olmayan bir üst dildir ve diğer bilimlerde 46 Rifat, s Z. Kıran, A. Kıran, s Z. Kıran, A. Kıran, s Yücel, s. 119.

27 19 göstergebilimin inceleme alanına girmektedir. Bu duruda bir üstgöstergebilim söz konusudur. Saussure ün gösteren/gösterilen karşıtlığı yerine biçim/töz karşıtlığını yeniden düzenlemiştir. Bu düzenlemeyi temel alarak ses düzlemini anlatım, anlam düzlemini de içerik olarak adlandırmıştır. Bununla birlikte her iki düzlemdeki birimlerin biçimi ve tözünü birbirinden ayırt etmektedir. Böylelikle Anlatımın tözü ve anlatımın biçimi; içeriğin tözü ve içeriğin biçimi olmak üzere iki düzlem ve dört bölüm saptanmış olur. Hjelmslev in geliştirdiği bir diğer kavramlar ikilisi de: düzanlam ve yananlamdır. Herhangi bir birim, ilk anlamının (düzanlam) dışında, bağlama ve ilişkilere göre başka ve yeni anlamlar (yananlam) da içermektedir. 50 Bir diğer yaklaşım ise yılları arasında Leningrad ve Moskova da sürdürülmüş olan biçimciliktir. Moskova Dilbilim Çevresi ve Şiirsel Dil Araştırmaları Derneği çerçevesinde sürdürülen çalışmalar alaya alınmak için Rus Biçimciliği olarak adlandırılmıştır. Süremsel ve uzamsal koşullar göz önüne alındığında, bu toplulukla Saussure arasında dolaysız bir bağıntıdan bahsetmek oldukça güçtür. Çalışmaları dil olgularından çok yazın olgusu üzerinde yoğunlaştırmışlardır. Rus biçimcileri de Saussure gibi doğrudan doğruya nesnenin kendisini eşsüremlilik düzleminde ele almak istemişler yazın yapıtını dış etkenlerle açıklamayı yadsımışlar yapısalcı yöntemin kapalı metin ifadesiyle anlamlandırdığı ölçüde özgül nitelikleriyle açıklamaya önem vermişlerdir. Yazın yapıtının işlevsel yasalarını belirlemeye çalışmışlardır. Chklowski, B. Tomachevski, V. Propp anlatı olgusu üzerinde durmuşlardır. Chlowski, anlatısal biçimlerin ana örnekçelerini ortaya çıkarmaya çalışırken yaratım edimini de, yapıtın kendisini de gölgelemekten başka sonuç vermeyecek olan her türlü gizemi yadsıyarak sanatı bir yordam biçiminde ele almak ve üretim olgusunu uygulayımsal terimlerle betimlemeye yönelmiştir. Propp ise, ünlü yapıtı Masalların Biçimbilimi yle anlatı kurgusuna yönelik çalışmalarda, neredeyse devrimsel bir atılımın başlatıcısı olmuştur. B. Eikhenbaum, J. Tynianov ve M. Bakhtin daha çok biçem sorunu üzerinde durmuşlardır. J. Tynianov işlev kavramına önemli bir ayrım getirerek bunların türlerini ve düzeylerini belirlemeye çalışır; biçimlerle işlevlerin birer dizge oluşturduğunu, her 50 Rifat, s

28 20 dizgenin gerçeğin bağdaşık bir yönünü yansıttığını, bu yönlerin de birbirleriyle bağıntılı olduğunu söylemiş ve içkin yazın incelemesine tarihsel boyutun da katılmasını sağlayan bir yöntem geliştirmiştir. Bakhtin ise anlatıda çok-seslilik (söz alanların ve görülerin çokluğu) kavramından yola çıkarak hem yapıtı, hem de içinde yer aldığı çağı ve kültürünü kucaklayabilecek sonuçlara ulaşmaya çalışır. A. Brik ve Tomachevski koşuk ve düzyazıda dizimsel yapıları yine A. Brik ve R. Jakobson ses yapılarını inceleyerek ilginç sonuçlara varmışlardır. Özellikle, R. Jakobson un Çek dizesi üzerine çalışması büyük önem taşımaktadır. 51 R. Jakobson hem Rus biçimcileri arasında yer almış; hem Prag Dilbilim Çevresinin kurulmasına katkıda bulunmuştur. Avrupa da ve ABD de dilbilim, göstergebilimin ve yazınbilimin gelişmesini uzun yıllar etkilemiştir. Claude Lévi- Strauss ile birlikte Baudelaire in Les Chats ( Kediler ) 52 adlı şiiri üstüne 1962 de yayımladığı dilbilimsel ve biçimsel incelemesi ile hem yazınbilim hem de göstergebilim için öncü bir çalışma olmuştur. Aynı zamanda, Uluslararası Göstergebilim Derneği nin Milano daki 1. Kongresinin (1974) açılışında sunduğu rapor, göstergebilimin doğuşunu, gelişmesini ve o günkü sınırlarını belirlemesi açısından önemlidir. Bu rapor Coup d oeil sur le développement de la sémiotique 53 (Göstergebilimin Gelişmesine Bir Bakış) (1975) adıyla yayımlanmıştır. Jakobson un değişik dillerde yayımladığı yazıları Selected Writings (Seçme Yazılar) ( ) adıyla yedi ciltte bir araya getirilmiştir. 54 Saussure ün düşüncesinin temel öğeleri olan dizge ve işlev kavramları şu ya da bu biçimde, sürekli olarak Rus biçimcilerin araştırmalarında karşımıza çıkmaktadır. Rus biçimcileri işlevlerden yola çıkarak dizgeye ulaşmaya çalışmışlardır. Biçimcilik, devrimsel tutumu, belirli yeğlemeleri ve Masalların biçimbilimi olmak üzere, kimi ürünlerinin değeri ölçülmez esinleyiciliğiyle göstergebilimin gelişiminde neredeyse Saussure ünküne yakın bir destek sağlamışlardır. 55 Günümüzde Rus biçimcileri, Propp ve Lévi-Strauss, şu ikilemin sınırlarını belirgin kılmayı öğrettiler bize: Anlatı, ya olayların sıradan ve anlamsız bir biçimde 51 Yücel, s Charles Baudelaire, Oeuvres Complètes, Edition Robert Laffont, Paris Roman Jakobson, Coup d oeil sur le développement de la sémiotique, Humanities Press, Indiana Rifat, s Yücel, s. 124.

1. 1. GÖSTERGEBİLİMİN TANIMI

1. 1. GÖSTERGEBİLİMİN TANIMI GÖSTERGEBİLİM Baahhaarr Deerrvvi işşcceemaal looğğl luu 1. 1. GÖSTERGEBİLİMİN TANIMI Göstergebilim (semiotics, semiology) 1, en genel ve en bilinen tanımıyla göstergeleri ve gösterge dizgelerini inceleyen

Detaylı

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Yapısalcı Halkbilimi Kuram ve Yöntemleri DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 KONULAR Yapısalcı Halkbilimi Kuram ve Yöntemleri A) Kahraman biyografisinin yapısal çözümleme modelleri

Detaylı

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri 1. Yıl Ders Planı 1. Yarıyıl Türkçe Öğretiminde Çağdaş Yaklaşımlar ETO701 1 2 + 1 7 Türkçe öğretiminde geleneksel uygulamalardan

Detaylı

DİL VE İLETİŞİM. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

DİL VE İLETİŞİM. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY DİL VE İLETİŞİM Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY DİL VE İLETİŞİM Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY PAPATYA YAYINCILIK EĞİTİM Bilgisayar Sis. San. ve Tic. A.Ş. Ankara Caddesi, Prof. Fahreddin Kerim Gökay Vakfı İşhanı Girişi,

Detaylı

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri 1. Yıl Ders Planı Türkiye Türkçesi ETO703 1 2 + 1 8 Türk dilinin kaynağı, gelişimi; Türkiye Türkçesinin diğer dil ve lehçelerle

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DİLBİLİM BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİĞİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DİLBİLİM BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİĞİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DİLBİLİM BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİĞİ Kod Dersin Adı Yıl/Yarıyıl Dersin İçeriği DBB119 Dilbilime Giriş I. Yıl I. Yarıyıl DBB121 Dilbilgisi Kavramları

Detaylı

Sunum İçeriği: I. Dilbilim Hk. II. Bölüm Hk.

Sunum İçeriği: I. Dilbilim Hk. II. Bölüm Hk. Sunum-1: Sunum İçeriği: I. Dilbilim Hk. II. Bölüm Hk. I. Dilbilim Hakkında Dilbilim (linguistics) nedir? İletişimin en yaygın ve en temel aracı olan insan dilinin sistematik yapısını; fizyolojik, psikolojik,

Detaylı

Ahmet Güneş Cumhuriyet University, mertgunes2003@gmail.com, Sivas-Turkey. http://dx.doi.org/10.12739/nwsa.2013.8.4.4c0172 GÖSTERGEBİLİM TARİHİ

Ahmet Güneş Cumhuriyet University, mertgunes2003@gmail.com, Sivas-Turkey. http://dx.doi.org/10.12739/nwsa.2013.8.4.4c0172 GÖSTERGEBİLİM TARİHİ ISSN: 1306-3111/1308-7320 Status : Review (Compilation) NWSA-Humanities Received: May 2013 NWSAID: 2013.8.4.4C0172 Accepted: October 2013 E-Journal of New World Sciences Academy Ahmet Güneş Cumhuriyet

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER TÜRK DİLİ ÜZERİNE BİRKAÇ NOT Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Doç. Dr. S. EKER 1 Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir Dilin millî ve zengin olması millî

Detaylı

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Dil Nedir? ÜNİTE:2 Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3 Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4 Ses Bilgisi ÜNİTE:5 1 Yapı Bilgisi: Biçim Bilgisi ve Söz Dizimi ÜNİTE:6 Türkçenin Söz Varlığı

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 ÖNSÖZ DİL NEDİR? / İsmet EMRE 1.Dil Nedir?... 1 2.Dilin Özellikleri.... 4 3.Günlük Dil ile Edebî Dil Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar... 5 3.1. Benzerlikler... 5 3.2. Farklılıklar...

Detaylı

Anlambilim ve Edimbilim. Giriş Konuları

Anlambilim ve Edimbilim. Giriş Konuları Anlambilim ve Edimbilim Giriş Konuları İletişim Anlamın en «anlamlı» olduğu yer iletişim Basit bir iletişim modeli kanal (mesaj) gönderen kodlama gönderilen sinyal gürültü artıklık alınan sinyal kod açma

Detaylı

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş Çoğuldizge Kuramı Ünal Yoldaş* Giriş Kuram, çeviribilimin en temel unsurlarındandır. Dünyada çeviribilim üzerine çalışan birçok insan mutlak suretle ortaya konulan temel çeviribilim kuramlarından faydalanmakta,

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

UNI-101 Üniversite Yaşamına Giriş Dersi İNGİLİZ DİLBİLİMİ BÖLÜMÜ

UNI-101 Üniversite Yaşamına Giriş Dersi İNGİLİZ DİLBİLİMİ BÖLÜMÜ UNI-101 Üniversite Yaşamına Giriş Dersi İNGİLİZ DİLBİLİMİ BÖLÜMÜ Sunum-1: Prof. Dr. S. Nalan Büyükkantarcıoğlu 2018-2019 Eğt.- Öğr. Yılı Sunum İçeriği: I. Dilbilim Hk. II. Bölüm Hk. I. Dilbilim Hakkında

Detaylı

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DOKTORA PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DOKTORA PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DOKTORA PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI GÜZ DÖNEMİ DERSLERİ Kodu Dersin Adı Statüsü T P K AKTS TAE 700 Özel Konular Z 5 0 0 30 TAE 701 Kültür Kuramları ve Türkiyat Araştırmaları

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları

Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Söylem Çözümlemesi ETI205 Güz 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

DERS BİLGİLERİ Ders Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Dersin Yardımcıları Dersin Amacı

DERS BİLGİLERİ Ders Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Dersin Yardımcıları Dersin Amacı DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS TÜRK DİLİ 2 TKL 202 4 2 + 0 2 2 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Zorunlu Dersin Koordinatörü Dersi Verenler

Detaylı

METİN BİLGİSİ. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

METİN BİLGİSİ. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY METİN BİLGİSİ Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY METİN BİLGİSİ Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY PAPATYA YAYINCILIK EĞİTİM Bilgisayar Sis. San. ve Tic. A.Ş. Ankara Caddesi, Prof. Fahreddin Kerim Gökay Vakfı İşhanı Girişi,

Detaylı

Tasarım ve İletişim (MMR 512) Ders Detayları

Tasarım ve İletişim (MMR 512) Ders Detayları Tasarım ve İletişim (MMR 512) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Tasarım ve İletişim MMR 512 Her İkisi 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 4.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-2: İslâm Ortaçağı

Detaylı

GÖSTERGEBİLİM VE SİNEMA İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR DENEME

GÖSTERGEBİLİM VE SİNEMA İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR DENEME İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl: 11 Sayı: 21 Bahar 2012 / 1 s.527-538 GÖSTERGEBİLİM VE SİNEMA İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR DENEME Âlâ SİVAS 66 ÖZET Eski Yunanca da işaret, gösterge anlamına

Detaylı

TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI

TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI GÜZ YARIYILI DERSLERİ Dersin Kodu Dersin Adı T U K Dersin Türü TEA 500* Seminer 020 Zorunlu TEA 501

Detaylı

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK 3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 04 22 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

Fen - Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Programı

Fen - Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Programı 1 / 7 22.0.2018 1:6 Fen - Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Programı 2017/2018 Ders Listesi 1. YARIYIL Atatürk İlkeleri ve İnkılap 99000 AIT127 Tarihi I Ders Türkçe 2 0 0 2 2 2 990100TDB12Türk

Detaylı

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES (1899-1986) ARJANTİNLİ ŞAİR, DENEME VE KISA ÖYKÜ YAZARIDIR. 20. YÜZYILIN EN ETKİLİ

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

Hegel, Tüze Felsefesi, 1821 HAK KAVRAMI Giriş

Hegel, Tüze Felsefesi, 1821 HAK KAVRAMI Giriş 1www.ideayayınevi.com HAK KAVRAMI Giriş 1 Felsefi Tüze Bilimi Hak İdeasını, eş deyişle Hak Kavramını ve bunun Edimselleşmesini konu alır. Felsefe İdealar ile ilgilenir ve buna göre genellikle salt kavramlar

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı BİÇİM BİLGİSİ (Kök, Ek ve

Detaylı

Arnavutça (DİL-2) Boşnakça (DİL-2)

Arnavutça (DİL-2) Boşnakça (DİL-2) Arnavutça () Programın amacı, Arnavut dili, kültürü, tarihi ve edebiyatını tanıyan bu alanda çalışma yapacak nitelikte bireyler yetiştirmektir Metinlerinden yola çıkarak Arnavut dilinde metin okur ve yazar,

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

Ekolojik Tasarımlar ve Sanat

Ekolojik Tasarımlar ve Sanat Ekolojik Tasarımlar ve Sanat Çevre, çok geniş kapsama sahip olan bir kavram olduğu için, tek bir tanım yerine bu konuda yapılmış araştırmalarda kullanılan çeşitli tanımları bulunmaktadır. Çevre: İnsanın

Detaylı

Özge Can (Ed.), Dilbilim Kuramları, İki Düzlem Beş Kuram, İstanbul, 2018, İthaki Yayınları, 382 sayfa ISBN: Erkan HİRİK *

Özge Can (Ed.), Dilbilim Kuramları, İki Düzlem Beş Kuram, İstanbul, 2018, İthaki Yayınları, 382 sayfa ISBN: Erkan HİRİK * Karadeniz Araştırmaları XV/59 - Güz 2018 - s.306-311 Makale gönderim tarihi: 05.09.2018 Yayına kabul tarihi: 05.09.2018 Özge Can (Ed.), Dilbilim Kuramları, İki Düzlem Beş Kuram, İstanbul, 2018, İthaki

Detaylı

GÖSTERGEBiLiMiN ABC'si

GÖSTERGEBiLiMiN ABC'si GÖSTERGEBiLiMiN ABC'si Mehmet Rifat (d. İstanbul, 1949) Göstergebilim, eleştiri kuramları, yorumbilim, edebiyat eleştirisi, Fransız edebiyatı, dilbilim, çeviri kuramı, masal incelemesi alanlarında çalışıyor.

Detaylı

T.C. HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü

T.C. HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü GENEL BĐLGĐLER T.C. HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Mütercim-Tercümanlık Anabilim Dalı Đngilizce Mütercim-Tercümanlık Bilim Dalı YÜKSEK LĐSANS PROGRAMI Mütercim-Tercümanlık Bölümü, Edebiyat

Detaylı

TÜRK DİLİ 1. Ayşe Serpil BAYTAŞ

TÜRK DİLİ 1. Ayşe Serpil BAYTAŞ TÜRK DİLİ 1 Ayşe Serpil BAYTAŞ Kelime anlamı olarak dil, İnsanların, düşüncelerini ve duygularını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma dır (TDK 1998 I:586). Dil, duygu ve düşüncelerimizi

Detaylı

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA Sayı : 10476336-100-E.531 29/01/2019 Konu : Ders İçerikleri-Çağdaş Türk Lehçerleri ve Edebiyatları Bölümü İLGİLİ MAKAMA Bu belge 5070 Elektronik İmza Kanununa uygun olarak imzalanmış olup, Fakültemiz Çağdaş

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 6. SINIF TÜRKÇE İ KURS I VE LERİ AY 1 Biçim Bilgisi Biçim Bilgisi Biçim Bilgisi 4 5 Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim anlam) Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim anlam) Kök ve eki kavrar.

Detaylı

ISSN : 1308-7320 mertgunes2003@gmail.com 2010 www.newwsa.com Sivas-Turkey ÇAĞDAŞ BİR ÇÖZÜMLEME YÖNTEMİ: GÖSTERGEBİLİM

ISSN : 1308-7320 mertgunes2003@gmail.com 2010 www.newwsa.com Sivas-Turkey ÇAĞDAŞ BİR ÇÖZÜMLEME YÖNTEMİ: GÖSTERGEBİLİM ISSN:1306-3111 e-journal of New World Sciences Academy 2012, Volume: 7, Number: 2, Article Number: 4C0132 NWSA-HUMANITIES Received: February 2012 Accepted: April 2012 Ahmet Güneş Series : 4C Cumhuriyet

Detaylı

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz: METİN ÇÖZÜMLEME METİN NEDİR? Bir olayın, bir duygunun bir düşüncenin yazıya dökülmüş haldir. Metin öncelikle yazı demektir. Metin kavramı aynı zamanda organik bir bütünlük demektir Metin kavramı öncelikle

Detaylı

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme

Detaylı

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ BATI DİLLLERİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ BATI DİLLLERİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ BATI DİLLLERİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ Ders Planı - AKTS Kredileri T: Teorik (saat/hafta) U: Uygulama (saat/hafta) AKTS: Avrupa Kredi Transfer Sistemi 1. Yarıyıl

Detaylı

Bilim ve Bilimsel Araştırma

Bilim ve Bilimsel Araştırma Bilim ve Bilimsel Araştırma Bilim nedir? Scire / Scientia Olaylar ve nesneleri kavramak, tanımak ve sınıflandırmak üzere çözümleyen, olgular arasındaki nesnellik ilişkilerini kuran, bu ilişkileri deney

Detaylı

Etkinlik Listesi BÖLÜM II İLİŞKİLENDİRME AŞAMASI 67

Etkinlik Listesi BÖLÜM II İLİŞKİLENDİRME AŞAMASI 67 İçindekiler Etkinlik Listesi Önsöz XII XIV BÖLÜM I GİRİŞ 1 1. Danışmanlık ve yardım nedir? 3 Bölüm sonuçları 3 Danışmanlık, psikoterapi ve yardım 4 Danışmanlık nedir? 9 Yaşam becerileri danışmanlığı yaklaşımı

Detaylı

Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları

Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Dilbilim ve Çeviri ETI105 Güz 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

DERS PROFİLİ. Diplomasi Tarih I POLS 205 Güz

DERS PROFİLİ. Diplomasi Tarih I POLS 205 Güz DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Diplomasi Tarih I POLS 205 Güz 3 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin Amaçları

Detaylı

DİL ÜRETİMİ ve BEYİN

DİL ÜRETİMİ ve BEYİN DİL ÜRETİMİ ve BEYİN Prof. Dr. İclâl Ergenç Ankara Üniversitesi DTCF Dilbilim Bölümü Beyin Lobları ve Dil Sistemi 1. Alın Lobu (Frontal Lobe) Üstbilişsel Yorumlama-Algılama Süreci Konuşmanın motor kontrolü

Detaylı

2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI Tanım

2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI Tanım 2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI 2.1. Tanım Regresyon analizi, bir değişkenin başka bir veya daha fazla değişkene olan bağımlılığını inceler. Amaç, bağımlı değişkenin kitle ortalamasını, açıklayıcı

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

İÇİNDEKİLER 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ...

İÇİNDEKİLER 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ... 1 1.1. Bir İleti Kodu Olarak Dil... 1 1.1.1. Dilin Bireysel ve Toplumsal Yönü / Uzlaşımsal Niteliği... 4 1.1.2. Dilin Yapısal Yönü / Dizge Olma

Detaylı

Fransızca-Türkçe Çeviri I (ETI471) Ders Detayları

Fransızca-Türkçe Çeviri I (ETI471) Ders Detayları Fransızca-Türkçe Çeviri I (ETI471) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Fransızca-Türkçe Çeviri I ETI471 Güz 3 0 0 3 4 Ön Koşul Ders(ler)i Fransızca-Türkçe

Detaylı

Yahut İLETİŞİMİN TEMEL ELEMENTLERİ

Yahut İLETİŞİMİN TEMEL ELEMENTLERİ BİLDİRİŞİM Yahut İLETİŞİMİN TEMEL ELEMENTLERİ 1 Hazırlayan: Rıza FİLİZOK Dil, bir bildirişim (COMMUNIQUER) aracıdır, düşüncemizin içeriğini karşımızdakine iletir. Bildirişim, araçsız gerçekleşmez. (Sezgilerimiz

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Erken Dönem Halkbilimi Kuram ve Yöntemleri DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 KONULAR Mitolojik Teori Mitlerin Meteorolojik Gelişimi Teorisi Güneş Mitolojist Okul ve Güneş

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Genel Kamu Hukuku I Law 151 1 2+0 2 2 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Türkçe Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Lisans Zorunlu

Detaylı

İSTANBUL DA MİMARİNİN SEMİYOTİK SÖYLEMİ: B3 EVİ ÖRNEĞİ

İSTANBUL DA MİMARİNİN SEMİYOTİK SÖYLEMİ: B3 EVİ ÖRNEĞİ T.C. İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER ANABİLİM DALI HALKLA İLİŞKİLER YÜKSEK LİSANS PROGRAMI İSTANBUL DA MİMARİNİN SEMİYOTİK SÖYLEMİ: B3 EVİ ÖRNEĞİ Yüksek Lisans

Detaylı

SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA

SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA Bilimin amacı: olguları tanımlamak, olgular arasında nedensellik ilişkileri kurmak, bu ilişkileri genelleyip yasalar biçimine dönüştürmek. Bu amaçları gerçekleştirmek

Detaylı

Fen Edebiyat Fakültesi Mütercim Tercümanlýk (Ýngilizce)

Fen Edebiyat Fakültesi Mütercim Tercümanlýk (Ýngilizce) Fen Edebiyat Fakültesi Mütercim Tercümanlýk (Ýngilizce) ETI 105 - Dilbilime Giriþ DERS TANITIM BÝLGÝLERÝ Dersin Adý Kodu Yarýyýl Teori (saat/hafta) Uygulama/Laboratuar (saat/hafta) Yerel Kredi AKTS Dilbilime

Detaylı

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 27 Ekim 2017 İktisat Tarihi Biliminin Doğuşu 18. yüzyıla gelene değin özellikle sosyal bilimler felsefeden bağımsız olarak ayrı birer bilim disiplini olarak özerklik kazanamamışlardı Tarih

Detaylı

Türk Dili I (TURK 101) Ders Detayları

Türk Dili I (TURK 101) Ders Detayları Türk Dili I (TURK 101) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Türk Dili I TURK 101 Güz 2 0 0 2 2 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü Dersin

Detaylı

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme... İÇİNDEKİLER Ön söz... xiii Amaç... xiii Okuyucu Kitle... xiv Kitabı Tanıyalım... xiv Yazım Özellikleri... xv Teşekkür... xvi İnternet Kaynakları... xvi Çevirenin Sunuşu... xvii Yazar Hakkında... xix Çeviren

Detaylı

BİR METİN ANALİZİ MODELİ

BİR METİN ANALİZİ MODELİ BİR METİN ANALİZİ MODELİ Rıza FİLİZOK Gösterge bilimine göre anlam, metindeki unsurlar arasındaki farklardan doğar. Metinde yer alan unsurlar bir farklılık sistemi oluşturur ve metin, anlamını bu farklardan

Detaylı

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

AŞKIN BULMACA BAROK KENT AŞKIN BULMACA 18.yy'da Aydınlanma filozoflarıyla tariflenen modernlik, nesnel bilimi, evrensel ahlak ve yasayı, oluşturduğu strüktür çerçevesinde geliştirme sürecinden oluşur. Bu adım aynı zamanda, tüm

Detaylı

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı SOSYAL BİLİMLERDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ TDE729 1 3 + 0 6 Sosyal bilimlerle ilişkili

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ OKUMA KÜLTÜRÜ (5 EYLÜL - 21 EKİM) - Konuşmacının sözünü kesmeden sabır ve saygıyla dinler. - Başkalarını rahatsız etmeden dinler/izler. - Dinleme/izleme yöntem ve tekniklerini

Detaylı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 2+0 2 3 Ön Koşul Dersler Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Seçmeli Dersin Koordinatörleri Dersi Veren Dersin Yardımcıları Dersin

Detaylı

ROLAND BARTHES VE CHARLES SANDERS YAKLAŞIMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

ROLAND BARTHES VE CHARLES SANDERS YAKLAŞIMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI İstanbul Aydın Üniversitesi Dergisi 34, (2017) (25-36) ROLAND BARTHES VE CHARLES SANDERS PEIRCE IN GÖSTERGEBILIMSEL Esra KARAMAN İstanbul Aydın Üniversitesi ÖZ Anlam evrenini çözümlemeyi amaçlayan göstergebilim

Detaylı

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi Eğitim Tarihi Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi Türk ve Batı Eğitiminin Tarihi Temelleri a-antik Doğu Medeniyetlerinde Eğitim (Mısır, Çin, Hint) b-antik Batıda Eğitim (Yunan, Roma)

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 1.1.216 Diploma Program Adı : SOSYOLOJİ, LİSANS PROGRAMI, (AÇIKÖĞRETİM) Akademik Yıl : 21-216 Yarıyıl

Detaylı

UKÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ PROGRAM ÇIKTILARI

UKÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ PROGRAM ÇIKTILARI TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ PROGRAM ÇIKTILARI Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Program Çıktılarını, FEDEK Program Çıktılarını esas alarak iç ve dış paydaş görüşlerine göre güncellemektedir. FEDEK ÇIKTILARI

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı HİKÂYE Edebiyat

Detaylı

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV 2+0 2 3 Ön Koşul Dersler Yok Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Seçmeli Dersin Koordinatörleri Dersi Veren Dersin Yardımcıları

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN 4. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN (28 Ekim 2013-13 Aralık 2013) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında 28 Ekim 2013-13 Aralık 2013 tarihleri arasında işlediğimiz

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal Test 5 1. İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan araştıran felsefi disipline ne denir?

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı FİİLLER (Anlam-Kip-Kişi- Anlam

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ AY HAFTA 016-017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE DERS SAATİ KONU ADI 1 FİİLİMSİLER SÖZCÜKTE ANLAM KAZANIMLAR Fiilimsiyle, fiil ve isim soylu kelimeler arasındaki farkları kavrar.

Detaylı

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ İÇERİK Müzikoloji nedir? Müzik tarihinin Müzikoloji içindeki yeri Müzik tarihinin temel kavramları Etimoloji (Müzik kelimesinin kökeni) Kültürel evrim

Detaylı

Dil olgusu :DEĞİŞMEYENLER Dil dışı olgu : DEĞİŞENLER ARABA. Aynı değişimi soyut olarak şöyle formülleştirebiliriz:

Dil olgusu :DEĞİŞMEYENLER Dil dışı olgu : DEĞİŞENLER ARABA. Aynı değişimi soyut olarak şöyle formülleştirebiliriz: A N L A M D E Ğ İ Ş M E L E R İ Bu yazıda yeni şeyler bulacağınızı düşünüyoruz! Prof. Dr. Rıza Filizok Anlam bilimci G. Stern, kelimelerdeki anlam değişmelerini sebeplerine ve görevlerine göre şöyle snıflandırır:

Detaylı

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; TASARIM ve ESTETİK ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; Plato( İ.Ö. 427-347) her alanda kusursuzu arayan düşünce biçimi içersinde nesnel olan mutlak güzeli aramıştır. Buna karşın, Aristoteles in (İ.Ö.

Detaylı

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu Prof. Dr. Bülent Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü E-posta : byilmaz@hacettepe.edu.tr

Detaylı

GÖSTERGEBİLİMİN SERÜVENİ *

GÖSTERGEBİLİMİN SERÜVENİ * Cilt:3 Sayı:6 Aralık 2016 s. 379-398 ARAŞTIRMA GÖSTERGEBİLİMİN SERÜVENİ * Mehmet Fatih ÜNAL ** Öz Dil felsefesi, yirminci yüzyılda felsefenin de sınırlarını aşan en gözde çalışma alanlarından biri haline

Detaylı

Giorgio Graffi, Söz Diziminin 200 Yılı: Eleştirel Bir İnceleme. (15 Mart 2010) Dr.Mustafa Altun

Giorgio Graffi, Söz Diziminin 200 Yılı: Eleştirel Bir İnceleme. (15 Mart 2010) Dr.Mustafa Altun Giorgio Graffi, Söz Diziminin 200 Yılı: Eleştirel Bir İnceleme (15 Mart 2010) Dr.Mustafa Altun Batı'da söz diziminin son 200 yıl içinde nasıl bir seyir izlediğini anlamak açısından dikkate değer bir kitabı

Detaylı

Fransızca-Türkçe Çeviri II (ETI472) Ders Detayları

Fransızca-Türkçe Çeviri II (ETI472) Ders Detayları Fransızca-Türkçe Çeviri II (ETI472) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Fransızca-Türkçe Çeviri II ETI472 Bahar 3 0 0 3 4 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...7

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...7 İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...7 1. GİRİŞ 1.1. Filmin Ögeleri...11 1.2. Göstergebilim Açısından Filmin Ögeleri...14 1.3. Sinema Filminin Farklı Boyutları...15 1.4. Film Çevirisi Yöntemleri...21 1.4.1. Dillerarası

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2 Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3 Sosyal Biliş ÜNİTE:4 Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 1 Tutum ve Tutum Değişimi ÜNİTE:6 Kişilerarası Çekicilik ve Yakın İlişkiler

Detaylı

KARġILAġTIRMALI EĞĠTĠM

KARġILAġTIRMALI EĞĠTĠM KARġILAġTIRMALI EĞĠTĠM Toplumlarda var olan eğitim sorunlarını ve bu sorunları doğuran nedenleri, diğer toplumlarda benzer faktörlere değinerek saptayan, yorumlayan bir inceleme ve araştırma alanıdır.

Detaylı

DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER

DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER TRE 111 223000000000111 Çevirmenler İçin Türkçe 3 0 3 Bu dersin amacı, geleceğin çevirmenlerinin Türkçe yi doğru ve arı kullanımına katkı sağlamaktır. Türkçe nin yapısal

Detaylı

ZfWT Vol 10, No. 2 (2018) 281-

ZfWT Vol 10, No. 2 (2018) 281- YAYIN DEĞERLENDİRME: ASLAN, C. (2017). Örnek Eğitim Durumlarıyla Türkçe-Türk Dili ve Edebiyatı Öğretimi. Ankara: Anı Yayıncılık. Book Reviews: ASLAN, C. (2017). Örnek Eğitim Durumlarıyla Türkçe-Türk Dili

Detaylı

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma 3. Aile 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 5. Psikolojiye Giriş 1 6. Duyum ve Algı 7. Güdüler ve Duygular

Detaylı

1.0. GİRİŞ. Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan bir araçtır, kültürler arasında bir köprüdür.

1.0. GİRİŞ. Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan bir araçtır, kültürler arasında bir köprüdür. 1 1.0. GİRİŞ I Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan bir araçtır, kültürler arasında bir köprüdür. Dil, bir topluluk içinde doğal olarak gelişen, zaman içinde değişen, çift eklemli 1 göstergeler dizgesidir

Detaylı

Bussman, Hadumod (1983). Lexikon der Sprachwissenschaft. Stuttgart.

Bussman, Hadumod (1983). Lexikon der Sprachwissenschaft. Stuttgart. 1 Dilbilim: Kendisine insan dilini bütün yönleriyle araştırmayı, onun tasvirini ve açıklanmasını, iç ilişkilerini, işlevini, toplumdaki yerini konu edinen bilim dalı. Türkçede batı dillerindeki linguistics

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1 2

Detaylı

IMT15001 İNGİLİZCE OKUMA-YAZMA Z IMT15002 İNGİLİZCE DİNLEME-KONUŞMA Z IMT15003 İNGİLİZCE DİLBİLGİSİ Z

IMT15001 İNGİLİZCE OKUMA-YAZMA Z IMT15002 İNGİLİZCE DİNLEME-KONUŞMA Z IMT15003 İNGİLİZCE DİLBİLGİSİ Z I.ve II. YARI KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ MÜTERCİM-TERCÜMANLIK (İNGİLİZCE) BÖLÜMÜ ÖRGÜN ÖĞRETİM DERS PLANI (2016-2017 eğitim-öğretim yılından itibaren geçerlidir.) HAZIRLIK SINIFI LIK

Detaylı

SOSYAL HİZMET YÖNETİMİ DERSİ İLETİŞİM DOÇ.DR.EDA PURUTÇUOĞLU

SOSYAL HİZMET YÖNETİMİ DERSİ İLETİŞİM DOÇ.DR.EDA PURUTÇUOĞLU SOSYAL HİZMET YÖNETİMİ DERSİ İLETİŞİM DOÇ.DR.EDA PURUTÇUOĞLU İLETİŞİM İnsan sosyal bir varlıktır ve yaşamını sürdürebilmesi için çevresiyle sürekli iletişim kurma ihtiyacı içerisindedir. İnsanın biyolojik

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III Bölüm I Çocuk Edebiyatı ve Gelişimle İlgili Temel Kavramlar 15 Fiziksel (Bedensel)Gelişim 20 İlk Çocukluk Döneminde(2-6)Fiziksel Gelişim 21 6-12 Yaş Arası Fiziksel Gelişim 23 12-18

Detaylı