Kara Mehmet in Cemali (ERDOĞMUŞ)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Kara Mehmet in Cemali (ERDOĞMUŞ)"

Transkript

1 Kara Mehmet in Cemali (ERDOĞMUŞ) yaşında iken okulu bıraktım, de Kara Cemil in (ÇAKIR) yanında balıkçılığa başladım. Kara Cemil in metrelik, 220 lik volvo motoru olan Çakırlar adlı teknesi vardı. Balıkçılığa başladığım ilk yıl palamut gırgırcılığı yaptık. Ancak o yıl işler iyi gitmeyince, Kara Cemil gırgır ağlarını sattı, ertesi yıl trolcülüğe döndük. Trolcülük bölgemizde geçmişi yeni olan bir avcılık yöntemi idi. Kıyıya çekilerek kullanılan manyat veya barabatın daha geliştirilmiş ve derinlerde kullanılan biçimiydi. Trolcülük çocukluk yıllarımdan itibaren yaygınlaşmaya başladı. Küçük balıkçılık faaliyetleri her yerde yapılabilirken, trol avcılığının üç milden daha yakın mesafede yasak olması, o güne kadar bilinmeyen bir uygulamaydı yılında çıkan 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu öncesinde uygulamada olan 1882 tarihli Zabıta-i Saydiye Nizamnamesinin 29 uncu maddesinde Boğaziçi dâhil olmak üzere, Marmara Denizi nin Çanakkale Boğazı haricine kadar gerek sahillerinde ve gerek körfez ve limanları dâhilinde ve açıklarda vapur ve yelkenli sandallar ile sürtme suretiyle balık avcılığı yasaktır ve bu yasak boğazlar haricindeki serbest denizlerde Osmanlı kıyılarına en fazla üç mil açığına kadar geçerlidir hükmü yer almaktaydı. Bu hüküm ve birçok düzenleme aynı şekilde Su Ürünleri Kanununda yer almıştır. 84

2 Zabıta-i Saydiye Nizamnamesinde sürtme suretiyle balık avcılığı ifadesinin, trol avcılığının başlaması ile bu avcılığı kapsayıp kapsamadığına ilişkin belirsizliğin giderilmesi amacıyla 29 Mayıs 1948 tarihli Resmi Gazete de Maliye Bakanlığınca aşağıdaki ilan yayımlanmıştır: Ekonomi Bakanlığınca, Teşkilât Kanununa ait tüzüğün 78 inci maddesi gereğince (Trol) adiyle anılan balık avlamağa mahsus ağın sürütme nevinden bulunduğu ve bunlar hakkında cari ahkamın uygulanması lâzım geldiği takarrür ettirilmiş ve keyfiyet 6/10/1947 tarihli ve 7/1988 sayılı yazı ile bildirilmiş olduğundan, bu ağlarla Boğaziçi dâhil olmak üzere Marmara Denizinin Akdeniz Boğazı haricine kadar gerek sahillerinde ve gerek körfez ve limanları dâhilinde ve açıklarda ve boğazlar haricindeki sahillerimizin üç mil açığına kadar olan mahal ve mıntıkalarında balık ve su mahsulleri avcılığının Zabıta-i Saydiye Nizamnamesi gereğince yasak bulunduğu ve bu yasağa aykırı hareket edenler hakkında bu nizamnamenin 29 ncu maddesinin uygulanacağı ilgililerce malûm olmak üzere ilân olunur. O dönemde beraber çalıştıklarımdan Atay (KOÇ), Kara Seyin (ERDOĞMUŞ), Tokalak (Durmuş SEMİZ) rahmetli oldular. Bir tek Fahrettin abi (AK) sağ. Fahrettin abiye beraber çalıştığımız dönemde sürekli takılır, onu kızdırırdık. Fahrettin abi işini ciddiye alır, teknede boş durmaz, gece gündüz ağ dokur, ağ tamir ederdi. Bu işleri yaparken canı bir şeyler çektiğinde yemek üzere çerez ya da meyve alır, onları bavulunda saklardı. Hakkı (ÇAKIR) ile ondan bu yiyeceklerden isterdik. Baştan verdiyse de, bizim istememizin sonu gelmediği için, sizde alın, canınız isteyince yersiniz, ben gece gündüz ağ yapıyorum, kendime göre alıyorum deyip, vermemeye başlamıştı. Ancak biz onun yiyeceklerini sakladığı yeri bildiğimizden, onun bavulunu açar, oradan alır, hem yer hem de onu kızdırırdık. Fahrettin abiyi kızdırmak için yaptığımız şakalar yiyeceklerini almamızla kalmaz, her zaman onu kızdıracak bir şeyler bulurduk. Bir seferinde onun sürekli giydiği bir yeleği vardı, bu yeleğini ona belli etmeden 85

3 denize attık. Sonraki günlerde yeleğini arıyor, bulamıyor, ancak bizim de kızdıracağımızı bildiğinden yeleğini kaybettiğini söyleyemiyordu. Bir gün trol torbasını alıp, güverteye döktüğümüzde Fahrettin abinin yeleği torbadan çıktı. O da yeleği aldı, ben de bunu ne zamandır arıyordum, demek denize düşmüş. Helal para ile almışım ki, döndü bana geri geldi demişti. Bu tesadüfe o kadar şaşırmıştık ki, bizim yaptığımız belli olmasın diye, onun yanında gülmemek için kendimizi zor tutmuştuk. Trolcülük Trolcülük yaparken Yakakent merkez olmak üzere, Sinop- Samsun arasındaki bölgede çalışırdık. Kullandığımız trol ağlarında, torba göz açıklığı 36 mm idi. Sezon açıldığında sahilde barbunya, açıklarda mezgit olurdu. Hangi balık iyi para ederse, onun avcılığına giderdik. O zaman iri mezgit çoktu, ince mezgit sahillerde olurdu. Açığa çıktıkça mezgit irileşirdi. Ada başında palamut gibi iri mezgitler tutardık. İnce olduğu için denize mezgit döktüğümüzü hiç hatırlamıyorum. Mezgit avlamaya gittiğimizde kısa sürede yeterli miktarda mezgit avlayıp, dönerdik. Avladığımız mezgit miktarı, piyasanın talebine ve fiyatlara bağlı olarak 300, 400, 1000 kasa olurdu. Toplu kepezinde, ırmağa doğru kalkan ve köpek balığı için palet ağ kullanırdık. Burada gramlık kaya balıkları da olurdu. Barbunyanın içinden kalkan ve köpek balığı da çıkardı. O zamanlar köpek balığı sadece yağı için alınırdı. Avladığımız balıkları Yakakent ten çıkardığımızda, bir kısmını lokantalar ve Yakakent in manavları alır, geri kalanını Samsun daki komisyoncumuza gönderirdik. Balıklarımızı tek çemberli kasalara korduk. Kara Cemil de çalıştığım dönemde mezgidi, çok aldığı için çift çemberli kasalara korduk. Barbunyayı ise tek çemberli kasalara korduk. Barbunya karayel estiğinde açığa çıkar, poyraz estiğinde deniz soğuğu olur, yalıya iner. Mezgit de benzer davranışı gösterir. Eğer barbunya yalıya inmişse, Toplu kepezliğinde toplu olarak barbunyaya rastlanır. Irmağın barajlar yapıldıktan sonra dupduru akması, suyunda yem 86

4 olmaması balıkçılık açısından kötü oldu. Limana Sahil Güvenlik Botunun gelmesi nedeniyle Yakakent Toplu arasında troller kaçak olarak çalışamadığından, bu alanda barbunya bollaştı. Eskiden bu bölgede çalışılınca, balık avcılığın yasak olduğu Gerze tarafa kaçardı. Şimdilerde eskiye göre kıyaslama yapılırsa, kırlangıç balığı yok, kalkan nadir, kötek, kofana mersin yok, tirsi bol. Eskiden hamsi yalıya inince avlanırdı, şimdi yalıya inemiyor milde hamsiyi buluyorlar. Bu nedenle de hamsi hiçbir yerde uzun süre kalmadan çekip gidiyor. Rusya da avcılık 1970 li yılların sonlarına doğru Rusya ya avcılığa gidilmeye başlanmıştı. O zaman oralarda 12 milin dışındaki bölgede avcılık serbestti, şimdiki gibi yasak yoktu sezonunda Samsun da Şen Ağam teknesinde çalıştım, Rusya ya avcılığa gittik. Kara Seyin, Muhsin abi (ÇAKIR) beraberdik. Şen Ağam 27 metrelik ağaç bir kayıktı, 220 lik volvo motoru vardı. Rusya da avcılık yapılan bölgeye saatte gidilirdi. Bu nedenle giden tekneler sabah orada olacak şekilde, gündüz saat 9-10 gibi yola çıkardı. Bu gidişlerde mazot ve kumanya fazlalığı dışında ekstra bir hazırlık yapılmazdı. O zaman teknelerde satalayt olmadığından pusula ile gidilirdi. Sinop tan yola çıkıldığında rota yıldız 10 olurken, Yakakent ten çıkıldığında yıldız 5, Samsun dan çıkıldığında ise direk yıldız olurdu. Şen Ağam teknesi diğer teknelere göre daha donanımlıydı. Teknede harita bulunur ve kaptan haritadan anlardı. Bizim çalıştığımız bölge Kerç in oralardı. Kerç in batısında dökmelik vardı; uçaklar, çeşitli batıklar bulunurdu. Doğusunda, Anapa tarafında ise kepezlik vardı. Bu nedenle avlandığımız alan, daha temiz ve uygun olan Kerç in ağzıydı. Avlanılacak alana varıldığında, 4-5 gün palet ağ ile çalışırdık. Ağları bir buçuk saat kadar çekerdik. Gece kalkan balığı girmezdi, bu nedenle gece çalışmaya ara verir, demir atıp yatardık. Sabah demiri alır, tekrar çalışmaya başlardık. Çalıştığımız sular kulaç 87

5 arasıydı. Bu süre içinde 3 ton, 4 ton, 7 ton kalkan avlanırdı. Kalkanın arasında bir-iki ton da morina çıkardı. Harita- Kerç Boğazı Girişi O civarda on-onbeş tane bizim gibi gelmiş tekne olurdu. Rus sahil güvenliği 12 mil dışında olduğumuz için bir şey demezdi. Hava çalışılamayacak kadar sert olduğunda sahile demirlemeye inildiği olurdu. Rusya da iken karayel havasına denk gelinirse, yeterince avlanılmışsa, denizin viyasına gidilerek Türkiye ye dönülürdü. Balıkları Samsun a boşaltır, bir gün kalır, kumanyamızı tamamlar tekrar giderdik. Rotamızda sorun olmazdı. Sadece bir kez dönüşte Samsun yerine Yakakent önlerine gelmiştik. Sanırım pusulaya bakanlardan biri şaşırdığı için bu hata olmuştu. Şen Ağam teknesi ile o sezon 4-5 sefer Rusya ya avcılığa gittik. Sonraki yıl tekrar Kara Cemil in kayığına döndüm. Kara Cemil rahatsızlanıp teknesini satana kadar trolcülük yaptım. Çalıştığım o süre içinde Kara Cemil beni dümen tutmaya alıştırdı, son dönemlerinde kaptanlık yapmaya başlamıştım. Kara Cemil çok tecrübeli bir reisti; havaya, denize bakarak, nerenin balık yapacağını çok iyi bilirdi. 88

6 Yakakent te avlanıyorum Kara Cemilin teknesini satması ve Haşim abinin (İNAN) teknesinde çalışan abimin (Yaşar ERDOĞMUŞ) işi bırakması üzerine, sezonunda abimin yerine Haşim abinin teknesinde çalışmaya başladım. Haşim abinin Hasan Reis-1 teknesi metrelik bir tekneydi, kendi denize gelmezdi. Kaptanlık yapacak uygun belgem olmamasına karşın, bana kaptanlığını yaptırdı. Bunun için ayrıca kendi payından bir pay verirdi. 6-7 yıl bu şekilde çalıştım. Kaptanlık yaptığım o dönemde Samsun- Sinop arasına bakan tek bot vardı. Bizleri çok sıkıştırmazdı. Botun geldiğini şimdiki gibi telsiz ya da telefon olmadığı için, önceden öğrenmek mümkün değildi. Gece gündüz gelebilirdi. Teknelerin çoğunda radar yoktu. Ama botta olduğu için bizi bulurdu. Bot kontrole geldiğinde çalışanların ve teknenin belgelerine bakardı. O zaman cezaları mahkemeler verdiğinden, yasak bölgede avlandığımızı görürse mahkemeye verirdi. Tuttuğumuz balıklara küçüktü, büyüktü diye pek bakmazlardı. Köpek balığı Kerevitaş tarafından alınmaya başlanınca, tekneler denizde köpek balığı aramaya başladı. İnce burnunda, Sarıkum da 10 ton, 20 ton, 30 ton köpek balığı avlanabiliyordu. Çok miktarda köpek balığı avlanabilmesi nedeniyle, bu işten iyi para kazanılıyordu. Haşim abinin o küçük teknesi ile bir ağda 12 ton köpek balığı aldığımı bilirim. Bu kadar balığın olduğu ağı kayığa almak mümkün olmadığından, suyun hizasına kadar vinçle ağı çeker, sonra torbayı yararak içine girer, köpek balıklarını kuyruğundan tutup güverteye atardım. Gemiciler de bu balıkları güvertede baş tarafa iki taraflı düzgün bir şekilde istiflerdi. Yılbaşından sonra hava soğuduğunda köpek balığı daha çok çıkardı. Köpek balığı olan suyu tahminen bulurduk. 7-8 tekne ağ ata ata giderdi. Birinde balık kaldı mı, bütün kayıklar o civara gelirdi. Köpek balıkları sürü halinde dolaşır, su yüzüne hiç çıkmaz, hep dipte olurdu. Haşim abinin teknesinden ayrılınca Dereli Hüseyin in teknesine geçtim yılı olacak, ırmak ağzında çalışıyoruz. Çok randımanlı balık alamıyoruz. Denizde hamsi gördüm. Hüseyinlerin orta su ağı olduğunu biliyorum, daha önce orta su ağı ile kefal falan avlamışlar, 89

7 kefal azalınca da orta su ağını kullanmayı bırakmışlardı. Hüseyin e, biz bu hamsileri sizdeki orta su ağı ile alamaz mıyız?, diye sordum. O da alırız dedi. Fabrikalar hamsi alıyor, biz 10 ton tutsak, o bize yeter dedim. Hüseyin değil 10 ton, 50 ton bile alırız dedi. O zaman dolaşıp duracağımıza, garantili işe bakalım dedim, bu önerime Hüseyin in de aklı yattı. Ertesi gün Hüseyinlerin diğer kayıkla beraber ortasu ağını attık, yarım saat filan çektik, tamam yeter, kayıkları batırırız deyip ağ çekmeyi durdurdular. Ağı bastık, ama öyle dolmuş ki, alamıyoruz. Bunun üzerine ağı bölüp, almaya başladık. O gün ton hamsiyle limana geldik. Sürsan a Kadir abi (AKSOY) bakıyor, onu çağırdık geldi. Teknedeki balıkları gördü, bunu böyle alamayız, boşaltmanız lazım dedi. Bunun üzerine biz o hamsileri kovalarla boşaltıp, fabrikaya göndermek üzere kamyona yükledik. Ancak her gün bu şekilde boşaltmakla bu iş olmayacaktı. Bunun üzerine fabrikaya, bize fish pomp ayarlayın dedik, ayarladılar. Sonraki günlerde balıkları fish pomp ile boşalttık. Daha sonraki günlerde hamsi bitince, çaça avlamaya başladık. Çaça tüketimi ve pazarı olmadığı için önceleri bilinmezdi. Ortasu ile avcılığı başlayıp, fabrikalar almaya başlayınca önemi arttı. Çaçayı ilk avladığımız zaman ile bugün arasında bir azalma yok. Çaça denizin ortasında, denizin yüzünde duran bir balık. Bununla ilgili şöyle bir anım var. Rusya giderken makine su kesti, stop etti. Tıpayı söktük, çaça dolmuş, stop etmesi bu yüzdenmiş. Denizin yüzü yanıyordu, her taraf çaçaydı. Çaça Rusya nın, Ukrayna nın geçmişte en fazla tuttuğu balık, oradan kaçıyor, bize havalar soğuyunca geliyor. Rusya tarafında yıllardır tutulduğu için balık sahile inmiyor, açıkta oluyor ve bu yüzden az miktarda tutabiliyorlar. Nasıl bizim sahillerimize av baskısı yüzünden kalkan balığı gelmiyorsa, çaça da oradaki av baskısı nedeni ile sahile inmiyor. Çaça karşıda sürekli olarak yıl boyu tutuluyor, burada bizim tuttuğumuz birkaç ay. Bize hamsi ile birlikte soğukta geliyor. İleriki yıllarda bizde de ürküp, sahile inmeyebilir. 90

8 Rusya ya bir, iki Dereli Hüseyin den ayrılınca Kıyakların kayığına geçtim. Kıyak Kardeşler teknesi 27 metrelik, 500 beygirlik Volvo motoru olan sacdan yapılmış bir kayıktı yılında sürekli Rusya ya gitmeye başladık lerde Rusya karasularını 24 mile çıkardı. Buna rağmen biz millerde kaçak çalışıyorduk. Rusya da avcılık cazip olduğundan, gitmek isteyen çoktu. Biz sürekli gittiğimiz için, bizimle beraber gitmek isterlerdi. O nedenle herkes bizi takip ediyordu yılında Yakakent ten on üç kayık, düğün alayı gibi Rusya ya gitmek üzere yola çıktık. Rusya diyorsak da, bu eskiden kalma bir dil alışkanlığı idi. Sovyetlerin dağılması sonrası, çalıştığımız bölgeler Ukrayna nın sınırları içinde kalmıştı. Bu kayıklardan hatırladıklarım Can Kardeşler (Yaşar KOCABAŞ), Deniz Kuşu (Zafer KOCABAŞ), Rıfat Reis (Ali BATUR), Kıyak-1 (Durmuş DEMİR), Kılıçlar (Ömer KILIÇ), Dereli-1 (Hüseyin DERELİ), Dereliler (Murat DERELİ). Teknede benimle beraber, Süleyman AK, Celal ŞEN, Adem GÜL, yağlama yıkamacı Köksal (ŞAHİN), Kara Seyin in Ali (ERDOĞMUŞ) olmak üzere, hepsi genç sayılacak altı kişiydik. Avlanacağımız alana geldiğimizde bizden daha önce oraya gelmiş olan Kılıçlar teknesinin 8-9 milden açığa doğru çıktığını gördüm. Telsizde arıza olduğundan, haberleşip, ne yaptığını öğrenemeyeceğimden, herhalde açıktan kıyıya doğru ağ atacaklar diye düşündüm. Sonra Alayın Salih (GÜNTEKİN) yakına geldi, aşağıdan bot geliyor dedi. Bunu duyunca motora yol verdim. Bütün tekneler bottan kaçmaya başlamıştı. Bot kendine daha yakın görerek bizim tekneye doğru yöneldi. Kaçmayayım diye de önümüze mermi atıyordu. Ben hiç aldırış etmeden, Türkiye istikametinde kaçmaya devam ettim. Bot beni 3-4 saat kovaladı, sonunda kaçamayacak hale geldim. Bot bordoma yaklaştığında, bottaki askerler çay bardağına benzeyen yanıcı maddeleri tekneye atmaya başladı. Attıkları şeyden kamaranın, kapının boyası yanmaya başladı. Bu durum ortaya çıkıp, daha fazla kaçamayacağımı da anlayınca, daha kötü bir şey olmasın diye makineyi boş yaptım. Boş yapınca bot beni geçip, önüme dönerek yolumu kesti. Boşa aldığım tekne hızı ile gidip önümüzü kesen bota çarptığında, altı asker teknemize atladı. Beni aşağıya 91

9 kamaraya indirdiler. Hepimizi yere yatırdılar. Askerler silahı başıma dayadı, gemicileri göstererek Rusça bir şeyler söylüyor, ama ne olduğunu anlamıyorum. Meğer bunları öldürecek misin, niye güvenliklerini tehlikeye atıyorsun diyormuş, bunu sonradan tercümandan öğrendim. Bot teknede asker bırakarak, geri döndü. Biz teknedeki askerlerin nezaretinde çekileceğimiz limana gideceğiz. Asker gideceğimiz yer için, Kerç diyor. Ben işaretle tamam diyorum. Makineyi çalıştırmak için üste kamaraya çıkmak lazım, ancak buna izin vermiyorlar. Askerler aşağıdan çalıştır, kol ile çalıştır diye işaret ediyorlar. Maşine, makine diyor, yukarı kamarayı işaret ediyorum, fakat anlamıyorlar. Daha sonra motorun yukarıdaki kamaradan çalışacağına kanaat getirmiş olacaklar ki, üst kamaraya üç askerle beraber çıktım. Motoru çalıştırmak için ispirale yol verdim, bu seferde marşa yaklaştırmıyor, beni engelliyorlar, bir şey yapacağımdan korkuyorlar. Elimi güç bela marş düğmesine uzatıp, makineyi çalıştırınca, ne yapacağımı anlayıp, beni bıraktılar. Sanırım motorun marş ile çalışacağını bilmiyorlar, eski motorlar gibi kolla çevrilerek çalışacak sanıyorlardı. Kerç neresi bilmiyorum, su üstü radarını açtım, radar kara göstermiyor. Hafiften lodos var, viyasına gidiyoruz. Askerlere işaretle karışık, Kerç neresi? diyorum, onlar da tarif edemiyor. İki saat falan gidince radar karayı 48 mil yazdı. Askerler ellerindeki telsizle konuşmaya çalışıyorlar, ancak telsiz çekmiyor. Askerlere radarı gösterip, ne tarafa ne kadar gideceğimizi öğrenmeye çalışıyorum, ancak bir türlü anlaşamıyoruz. Işığı açıp kapatarak, gideceğimiz yere vardığımızda havanın kararıp kararmayacağını öğrenmeye çalıştım. Bu sorumu anlayıp, evet anlamında onayladılar. Akşam hava kararırken bir boğaza girdik. Boğazın ilerisinde ağaçlık gibi bir yer görünüyor. Yaklaşınca baktık ki, bunlar orada demirlemiş 150 kadar gemiymiş. Askerler ışıkların olduğu bir yeri işaret etti, oraya doğru gittik. Fonda deyince demir atacağımızı anladım. Dip radarı açık olmadığı için, derinliğin ne kadar olduğunu bilmediğimden, tahminen 30 kulaç halat verin, demiri sermeden atın 92

10 diye gemicilere talimat verdim. Demir denize atılırken, zincirler şakırdayınca, askerler bu sesin ne olduğunu anlamadığından, korkudan yere yattı. Süleyman (AK) demir durdu dedi. Nasıl olur, takıldı mı, diye düşünürken, dip radarını açtım. Meğer orası sığ bir yermiş, dört kulaç su varmış. Gece orada demirde yattık. Teknedeki askerler sabahleyin resim çizerek, bir balıkçı teknesinin daha yakalandığını, onu bekleyeceğimizi anlatmaya çalıştılar. O tekneyi Paşa Reisin ağaç tekne diye tahmin ettim. Bahsettikleri tekne gelince, tahmin ettiğim gibi o teknenin Paşa Reis olduğunu gördük. Limana gideceğiz diye işaret ettiler, önümüzde ve arkamızda birer bot olmak üzere yola çıktık. Gemilerin kenardaki sığlıklara oturmaması için işaretledikleri gemi yolunu izleyerek, iki saat sonunda limana vardık. Zorunlu konukluk Bizi ve diğer kayığı limana bağladılar. Limanda televizyoncular, gazeteciler bir sürü insan var. Samsun sigarası tiryakiliğim olduğundan, her denize çıkışımda mutlak suretle yeterli miktarda Samsun sigarası alırdım. Bu sefere çıkarken de yirmi paket Samsun sigarası almıştım. Teknede sigaralarımı koyduğum yere baktım, sigaralarım yoktu. Radarın üzerinde teyp vardı, o da yoktu. Askerlerin onları çaldığını anladım. Ben bu durumu görünce zıvanadan çıktım; biz buraya soyulmaya mı geldik, ben Samsun sigarasını nereden bulacağım? diyerek bağırmaya başladım. Ortalık ana baba günü iken, bağırmaya başlamam üzerine, teknede kimse kalmadı. Tercüman olarak getirdikleri, Ali adında orada okuyan bir çocuk geldi, abi üzülme buluruz diyerek beni yatıştırdı. Bizim kayıkta iki tane yaşlı adam balıkları ölçüyordu. Dışarıda yaşlı bir adam dikkatimi çekti. Paltosu, şapkasıyla aynı rahmetli Çerkez in Hasan (BATI). Baktım öbür kayıktaki çocuklarla Türkçe konuşuyor. Amca sen buraya gelsene dedim. Geleyim oğlum dedi. Adamın kim olduğunu bilmiyorum, ama Çerkez in Hasan a benzettiğim için içim ısındı. Ara sıra gel, sana balık vereyim, konuşalım, tercümanımız ol dedim. O da gelirim oğlum dedi. Ona balık 93

11 vermek için arkamı döndüğümde, balık ölçen iki adamın arkamda hazır olda durduğunu gördüm. Bunu görünce, Emce bu adamlar askerler, komutanları geliyor, albay geliyor böyle hazır olda durmuyorlar. Selam verip, sigara içmeye devam ediyorlar. Niye sana böyle saygı gösteriyorlar diye sordum. Bir şey demedi, ama yetkili biri olduğuna dair içime kuşku düştü. Tekrardan Balık vereyim, dediğimde, yok istemiyorum dedi. Balık ölçen adamlara bir daha döndüm, baktım oturmuşlar. Meğer ben dönünce adamlara oturmaları yönünde işaret etmiş. Ben yarın uğrarım oğlum, bir şey istiyor musun? dedi. Yok emce, Allah razı olsun. Gel konuşalım, sohbet edelim. Türkiye den kim gelecek belli değil, tercüman vardı, bağırdım, kaçtı gitti dedim. O gidiş gitti. Sonraki günlerde sakallı bir adam gelmeye başladı, diğer insanların davranışlarından, onun da yetkili olduğu anlaşılıyordu. İlk gördüğüm adam Ukrayna nın Balıkçılık Genel Müdürü Bayramoviç miş, sonraki gördüğüm sakallı adam ise yardımcısıymış. Bunu çok sonraları öğrenebilmiştim. Nerede benim emicem? Ali iki gün geldi, bize tercümanlık etti. Daha sonraki günlerde, Nadie adlı bayan bir tercüman geldi. Kadın tercüman geldiğinde ona buraya bir emice gelmişti, tüm adamlar, askerler hazır ola geçmişti, bana onu bulun dedim. O adam kimdi, diye soruyor, ama ben sadece tarif edebiliyorum. Tarifimden de anlayamıyorlar. Sonradan gelen sakallı adamı kim diye sorduğum da, onun Balıkçılık Genel Müdürü Yardımcısı olduğunu söylediler. Mahkemeye çıkarmak için adliye binasına götürdüler. Önce diğer kaptanı mahkemeye çıkardılar. Ben koridorda sıramın gelmesini bekliyorum. Benimle olan askerlerin başında limanda bizimle birlikte olan Etnot diye bir yüzbaşı var, çok iyi bir adam. Benim çok sigara içtiğimi biliyor. Askerlere beni işaret ederek, dışarı çıkarın, sigara içsin gibi bir şeyler söyledi. Bunu işaretlerden ve Rusça sigara anlamındaki gorit lafından anlıyorum. Bunun üzerine askerler beni dışarı çıkardı, sigara içtim geldim. Koridordaki bankta ayak ayak üzerine atmış bekliyorum. Mahkeme kapısından düzgün giyimli, genç sayılabilecek bir kadın çıktı. Onu görünce üst üste atılı ayağım, 94

12 ister istemez aşağıya düştü. Mahkeme kapısının sırasındaki başka bir kapıdan içeri girdi, ancak benim hareketimi gördü. Ben yine ayak ayak üzerine atarak oturmaya devam ettim. Az sonra o kadın girdiği kapıdan çıktı, benim ayağım yine ister istemez yana düştü. Hareketimi yine gördü ve tebessüm etti. Sonra mahkeme kapısından içeri girdi. 10 dakika kadar sonra diğer kaptan çıktı, mahkeme salonuna beni aldılar. İçeri girdiğimde Balıkçılık Genel Müdürü Yardımcısı sakallı adam ile yanında 5-6 kişiyi gördüm. Yanlarında epeyce bir dosya vardı. Koridorda gördüğüm kadınsa kürsüde oturuyordu. Ben tercümanın yanına oturdum. Kürsüdeki kadının kim olduğunu sorduğumda, Hakim olduğunu söyledi. Tercüman dışarıda bir şey mi oldu diye sordu. Niçin soruyorsun dedim. Sana bakıp, gülümsüyor dedi. Biz bunları konuşurken, Genel Müdür Yardımcısı, konuşması hiç bitmeyecek gibi mahkemeye bir şeyler anlatıyor. Ben tercümana sakallı adam elindeki dosyanın hepsini okuyacak mı? diye sordum. Tercüman O sizinle olan olayı, ne kadar masraf yaptıklarını anlatıyor. Altı bin dolar masrafları varmış dedi. Tercümana, hâkime söyle, elindekilerin hepsini okumasın, parayı verdiğimizi kabul etsin dedim. Tercüman bunu söylemek için işaret edince, Hâkim Genel Müdür Yardımcısının konuşmasını durdurup, tercümanı çağırdı. 10 dakika kadar konuştular. Sonra tercüman yanıma geldi. Hâkim benim ne istediğimi soruyormuş. Genel Müdür Yardımcısını çıkarsın, konuşalım, istedikleri parayı veririz dedim. Bunun üzerine Hâkim onları salondan dışarı çıkardı. Salonda tercümanla beraber üçümüz kaldık. Hâkim tercüman aracılığı ile ayağımı onu gördüğümde niye indirdiğimi sordu. Ben bu Türkiye de makama, kuruma, saygının işaretidir. İçeriden biri çıkıyor, belli ki, o kurumu temsil eden, görevli biri. İster istemez bu hareketi yaparız diye söyledim. Bu cevabımdan hoşnut kaldığını yüz ifadesinden anladım. Tercüman aracılığı ile ne istediğimi sordu. Perşembe gününe kadar müsaade etsin, mahkemeye devam etmeyelim diye talebimi ilettim. Bu teklifimi kabul edip, ne isterse, ihtiyacı varsa söylesin, bunlar ne kadar iyi, saygılı insanlar demiş. 95

13 Bu olaydan bir ay kadar sonra Genel Müdür Yardımcısı, sakallı adam tekneye geldi. Benden tercüman aracılığı ile 48 bin dolar para istiyor. Bu para ile gemicileri uçakla Türkiye ye gönderecekmiş. Ben niye o kadar para vereyim. Telefon edeyim, bir tekne gelsin, onunla gönderirim, daha ucuza mal olur dedim. Balık müdürünün yardımcısı bu önerimi kabul etti. Telefon ihtiyacımı bizim işleri takip eden denizcilikle ilgili acenteden görüyordum. Bizden sorumlu olan yüzbaşı her iki teknedeki on bir gemiciyi limandan dışarı çıkarmıyordu. Ancak ben her gün bizim işleri takip eden denizcilikle ilgili acenteye gidebiliyor, gidince de telefonla görüşme yapabiliyordum. Mal sahipleri hanıma da telefon numarasını vermişlerdi, bazen orada iken o da arıyor, onunla da görüşebiliyordum. Balık müdürünün yardımcısının önerimi kabul etmesi üzerine acenteden mal sahiplerine telefon ederek bilgi verdim. Onlar altı bin dolara Samsun dan Topaloğlu teknesi ile anlaşmışlar, onu gönderdiler. Tekne gelince yüzbaşı gemiciler rıhtıma çıkmasın, rütbeliler gelir, beni zor durumda bırakma diye benden ricada bulundu. Ben de bunu arkadaşlara ilettim. Gidecek olan gemicilerin çantaları, bavulları dört gümrükçü tarafından aranmaya başladı. Ancak o kadar yavaş arıyorlar ki, küçücük bir çantayı bile dört kişi yarım saat karıştırıp duruyor. Baktım bu şekilde bu işin biteceği yok. Yüzbaşının yanına tercümanla gidip, bu durumu söyledim. O da gidip gümrükçülere bir şeyler söyledi. Bunun üzerine çanta aramayı sonlandırdılar. Sonra yüzbaşı tekrar gelip, gelen gemideki kumanyayı benim tekneye, gemicilerin çantalarını da gelen gemiye aktarmak üzere iki adamı görevlendirmemi istedi. Görevlendirdiğim gemiciler kısa sürede bu işleri tamamladı. Gemicileri gelen tekne ile gönderdim. Diğer geminin, Paşa Reis kaptanı Cihan ile ben kaldım. Kumanya olarak özellikle tiryakisi olduğum Samsun sigarası ile çay, şeker, tüp, sebze, yeşillik, meyve, çeşitli yiyecekler gibi ihtiyaç duyacağım ve istediğim her şey bol bol geldi. Gelen kumanyanın bir 96

14 kısmını oradaki askerlere dağıttım. Ekmeği orada bir ekmek fabrikasından aldığımdan, kumanyanın içinde ekmek yoktu. Bir süre sonra Balıkçılık Genel Müdürünün beni yalnız olarak görmek istediğini haber verdiler. Ben Balıkçılık Genel Müdürü deyince, sakallı adamı anladım. O adamla görüşmem diye karşı çıktım. O zaman o değil, onun üstü Bayromoviç istiyor dediler. Ben de bu kimmiş, buraya hiç geldi mi diye sorduysam da, bir yanıt alamadım. Sonra bir gün tercümanla beraber Balıkçılık Genel Müdürünü görmeye gittik. Onun olduğu binaya geldik, karşısında polis karakolu vardı. Ziyaret edeceğimiz makam odasının önüne geldik. Tercüman sen yalnız gireceksin, ben girmeyeceğim dedi. Ben olur mu, nasıl konuşabileceğim, dedim. Bana bir şey sorma, seni yalnız istiyor, diyerek benimle girmeyeceğini yineledi. Kapıyı açıp, beni içeri sokunca, geri çıktı, ben içeride yalnız kaldım. Girdiğim oda dayalı döşeli güzel bir odaydı. Odanın camından yol görünüyordu. Ancak içeride kimse yoktu. Ben kimse yok mu, ben kimle görüşeceğim diye seslendim. Filmlerdeki gibi, makam koltuğu dönünce benim daha önce limanda gördüğüm emice ortaya çıktı. Emice deyip, gidip ona sarıldım. Sen neredesin, hani gelecektin, hiç gelmedin, seni aradım ama bulamadım dedim. Otur bakalım dedi. Ne yersin, ne içersin söyle bakalım dedi. Ben yok bir şey istemiyorum, seni gördüm ya bana yeter dedim. Oğlum ben Balıkçılık Genel Müdürüyüm dedi. Ben o zaman yaşadım dedim. Oğlum ben Genel Müdür olduğum için gelemedim. Senin cezanı da ben keseceğim, ipini de ben çekeceğim dedi. Emce ipim çekilecekse, sen çek dedim. Başladı gülmeye. 2-3 saat süren görüşmemiz süresince, tembih etmiş olacak ki, kimse odaya girmedi. Niye geldiğimizi, ne yaptığımızı, bu cezanın altından nasıl kalkacağımı sordu. Ben seni buldum ya ne ceza vereceksen ver diyorum. Bana telefonunu kullandırarak, evle konuşmama izin verdi. Görüşmemiz bitip çıkarken, kesilen para cezasını ödemeden gidemezsin, bu kısmı artık benden çıktı dedi. İki kayığın kesilen cezası 166 bin dolardı. Emice dedim, patronlar eğer sac kayığı bırakırsanız, bu parayı hemen verirler, başka türlü vermezler dedim. 97

15 O da, Cemali bu iş benden çıktı, kayık için bir şey yapamam dedi. Ben de o zaman ben gidemem, burada kalırım. Tekneyi almazlarsa, beni de almazlar, ben onların ne akrabasıyım, ne ortağıyım, sadece bir çalışanıyım. Benim için o parayı vermezler, beni burada damızlık bırakırsın dedim. Bana bir oğlu olduğunu, onu göndereceğini, ona motoru çalıştırmayı, kullanmayı öğretmemi istedi. Ben de olur dedim. Ancak bu konuşmadan, bizim tekneyi kendilerinin alacağı sonucunu çıkardım. Oğlu bir ay kadar sürekli yanıma gelerek tekne kullanmayı öğrendi. Bayromoviç o gün görüşmenin sonunda ayrıca, sana haber vereceğim tarihte patronlarını çağır, gelsinler, burada toplantı yapalım, konuşalım demişti. Bana haber verdiği tarihte patronları çağırdım. Patronları temsilen Erkan geldi, toplantıya girdik. Toplantı yapılan salonda rütbeli askerler de vardı. Erkan, Cemali ye tekneyi verin, onu bırakın ben de parayı hemen yatırayım. Yoksa bu parayı vermeyiz diye teklifte bulundu. Onlar da bunun olamayacağını söylediler. Erkan da o zaman başka bir teklifi olmadığını söyleyip, kapıdan çıkmaya yöneldi. Bunun üzerine ben ona bağırıp çağırmaya, Erkan ile ağız kavgasına başladım. Bu Erkan ile daha önce aramızda kararlaştırdığımız bir oyundu. Bunun üzerine Bayromoviç söz aldı, kayığı satmayacağını, beni sınır dışı yaptıracağını söyledi. Görüşme bu şekilde sona erdi. Nisan ayının sonun doğru beni sınır dışı yapıp, Türkiye ye giden bir yük gemisiyle Ereğli ye gönderdiler. Sonuçta orada 4.5 ay kaldım ve o kadar uğraşmamıza karşın motoru alamadan, orada bırakıp geldim. Yeniden Ukrayna Daha sonra bir Ukrayna bir firması ile yapılan anlaşma kapsamında, dört tekne kiralık olarak Ukrayna ya gittik. Anlaşmaya göre onların adına, sahip oldukları kalkan kotasına göre balık tutup, tuttuğumuz balığa göre para kazanacağız. Anlaşma böyle olmasına karşın, yapılan iş tutulan balığı denizde aktarma yapıp, Türkiye ye göndermekti. 98

16 Çalıştığımız yer Samsun dan 45 saatlik mesafede, İstanbul un hizasında, Yılan adasının karşısıydı. Limandan gümrüklü çıkıp, gümrüklü giriş yapılabiliyordu. Her tekne kotasına göre çalışabiliyor, avlanılan balıkları gümrüklü olarak ve belirlenen yerlerden çıkarılabiliyordu. Denize çıkarken pasaportumuzu verdiğimizde, gümrük bize kart veriyordu. Limana dönüldüğünde, bir aydan önce tekrar denize çıkılamıyordu. Bu nedenle bir çıktığımızda gün denizde kalıyorduk. Dışarı gelip, tekrar denize çıkacağımız süre içinde kullanmak üzere bir ev kiralanmış, orada kalıyorduk. Kaldığımız yer Herson iline bağlı Sikotoski ilçesiydi. İlçenin dışına çıkmamız yasaktı. 4 yıl kadar bu şekilde Ukrayna da çalıştım. Rusya ya en son geçen yıl (2009) ağ kurmaya gittim. Dönüşte sahil güvenlik botuna denk geldim. Nerden geliyorsun, Rusya dan mı geliyorsun dedi. Çatalzeytin den geliyorum dediysem de 1500 lira ceza yedim. Rusya da denize kurduğum 200 ağ gitti, Ruslar çekmişler. 30 yıldır oraya giderim, denizde hiç şamandıra görmezdim. Şimdi gittik her yer şamandıra. Bizim kurduğumuz ağları bulup alıyor, onlarla kendileri balıkçılık yapıyorlar. Ağlarımızın yeri, şamandırasız olarak kurup, satalaytla işaretlediğimizden belli olmaz. Ruslar bunu bildikleri için, teknelerinin arkasından denize demir kanca artıp, kurduğumuz ağları buluyor, çekip alıyorlar. 99

17 Karşının balığı ırmak başına geliyordu. Bunu, solungaçlarının oraya takılan 2-3cm çapında markası bulunan balıklardan anlıyorduk. Şimdi ise artık gelmiyor, o balıklar bu tarafa geçmiyor. Buradaki balıklar av baskısından kaçıyor. Kerçe 20 kayık gönderelim, on gün sonra oranın balığı, ırmağa başına gelir. Balığın bittiğine inanmıyorum, tekneler çoğaldı, balık teknelerden kaçıyor. Tekneler çoğunlukla sac, hava koşularından çok etkilenmiyor. Cihazlar büyüdü, gelişmiş radarları var, balığın kaçma şansı yok. Karşıya buradan kayık gittiğinde, oradan ırmak başına balık geliyor. Burayı yasaklayıncaya kadar Rusya yı açsınlar, balıklar buraya gelsin. Sonra burayı kapatsınlar. 100

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

İÇİNDEKİLER FARE İLE KIZI 5 YUMURTALAR 9 DÜNYANIN EN AĞIR ŞEYİ 13 DEĞİRMEN 23 GÜNEŞ İLE AY 29 YILAN 35 ÇINGIRAK 43 YENGEÇ İLE YILAN 47

İÇİNDEKİLER FARE İLE KIZI 5 YUMURTALAR 9 DÜNYANIN EN AĞIR ŞEYİ 13 DEĞİRMEN 23 GÜNEŞ İLE AY 29 YILAN 35 ÇINGIRAK 43 YENGEÇ İLE YILAN 47 İÇİNDEKİLER FARE İLE KIZI 5 YUMURTALAR 9 DÜNYANIN EN AĞIR ŞEYİ 13 DEĞİRMEN 23 GÜNEŞ İLE AY 29 YILAN 35 ÇINGIRAK 43 YENGEÇ İLE YILAN 47 KUYUDAKİ TİLKİ 49 TİLKİ ON YAŞINDA, YAVRUSU ON BİR 51 KURT, TİLKİ

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına 23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına Bodrum da 3 yıl önce kaptanlığa başlayan Gül Yavuz, 23 yıl yazılım sektöründe çalıştıktan sonra nasıl yat kaptanı olduğunu ve denizlerde kadın kaptan olmanın

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

BOGAZ DA 30 BALIK TÜRÜ YOK OLMAK ÜZERE

BOGAZ DA 30 BALIK TÜRÜ YOK OLMAK ÜZERE BOGAZ DA 30 BALIK TÜRÜ YOK OLMAK ÜZERE Portal : www.denizhaber.com.tr İçeriği : Denizcilik/Yelken Tarih : 09.02.2015 Adres : http://www.denizhaber.com.tr/bogazda-30-balik-turu-yok-olmak-uzere-haber-60283.htm

Detaylı

HAMSİ AVCILIĞI ve BAKANLIK UYGULAMALARI. Vahdettin KÜRÜM

HAMSİ AVCILIĞI ve BAKANLIK UYGULAMALARI. Vahdettin KÜRÜM HAMSİ AVCILIĞI ve BAKANLIK UYGULAMALARI Vahdettin KÜRÜM Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Ankara. Su Ürünleri Hizmetleri Dairesi Başkanı Giriş Karadeniz de avlanan balıklar

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) ESAS N0:2009/191 03.08.2012 TUTANAK 27.07.2012 tarihli oturumda saat 19.27 sıralarında Mahkeme Başkanı tarafından duruşmanın

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

Lütfilerin Aydin'in Ruşen (YETMİŞBİR)

Lütfilerin Aydin'in Ruşen (YETMİŞBİR) Lütfilerin Aydin'in Ruşen (YETMİŞBİR) 1960 doğumluyum. Balıkçılık, Lütfi dedem ve onun öncesi kuşaklardan itibaren aile mesleği olarak yapılır. Dedemler Sürmene den göç ettiklerinde, balıkçığa burada devam

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir. arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün

O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir. arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün 2. İLK YOLCULUĞUM 1 2. İLK YOLCULUĞUM O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün Londra'ya gitmek üzereydi. Arkadaşım kendisiyle

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Yazan: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Ne varmış, ne çokmuş, gece karanlık, güneş yokmuş. Her kasabada kabadayı insanlar varmış.

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ NEŞELİ MATEMATİK ÖYKÜLERİ 1 BİLGİÇ İLE SAYGIÇ Bilgiç kurbağa ile Saygıç fare iyi arkadaşlardı. Neredeyse her gün göl kenarında buluşup sohbet ederlerdi. Bazen de çevredeki nesneleri sayarlar, hesap yaparlardı.

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu? AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

Violet Otieno Catherine Groenewald Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 4

Violet Otieno Catherine Groenewald Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 4 Büyükanne ile Tatil Violet Otieno Catherine Groenewald Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 4 Odongo ve Apiyo babalarıyla birlikte şehirde yaşıyorlardı. Onlar,tatili dört gözle bekliyorlardı. Sadece okul

Detaylı

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM EDATLAR Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: 1-GİBİ Cümleye benzerlik, eşitlik,

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim AMİN Çok iyi giyimli bir iş adamı Vatikan'a gelir papayla görüşmek istediğini söyler. Kendisini bir Kardinal'e götürürler. Adam ısrar eder. - Sizinle değil, doğrudan Papa ile ve yalnız görüşmek istiyorum.

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

Hey Tekstil den direnen kadınlar soruyor: İşçiler burada, Aynur Bektaş nerede?

Hey Tekstil den direnen kadınlar soruyor: İşçiler burada, Aynur Bektaş nerede? Hey Tekstil den direnen kadınlar soruyor: İşçiler burada, Aynur Bektaş nerede? Evli misiniz? Gülcan: Bekarım Çiğdem: Evliyim Hey Tekstil de kaç saat çalışıyordunuz? İş sonrasında neler yapıyorsunuz? G:

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

yaşam boyu bağlanırsanız.

yaşam boyu bağlanırsanız. Size nasıl tarif etsem ki... İlk görüşte âşık olmak gibi bir duygu. " İşte bu benim aradığım kadın," dersiniz ya, işte öyle bir şey. Önce teknenize âşık olacaksınız sonra satın alacaksınız. Eğer sevmeden,

Detaylı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI?

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI? SINIRLARIMIZ EKİM 2016-İLKOKUL SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI? Yumuşak sınırlar karmaşık mesajlar iletir, sert sınırlar kural ve beklentilerimizle ilgili net sinyaller gönderir. Günümüzde ebeveynlerin

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan Karganın Rengi Siyah! Siyah mı? Evet Emre, siyah. Kara değil mi? Ha kara, ha siyah Cenk, bence kara ile siyah arasında fark var. Arkadaşım Cenk le hâlâ aynı şeyi, kargaların rengini tartışıyoruz. Galiba

Detaylı

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler. MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Çok çok eski zamanlarda, var varken, yok yokken ahmak bir kurt, kapana yakalanmış. Kapana yakalanan

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Beyazız. Bir rengin tarafı değiliz. Elimizden geldiğince iyilik

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve zarfların anlamlarını çeşitli yönden etkileyen sözcüklere zarf denir. Ör. Büyük lokma ye: büyük konuşma. Ör.

Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve zarfların anlamlarını çeşitli yönden etkileyen sözcüklere zarf denir. Ör. Büyük lokma ye: büyük konuşma. Ör. Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve zarfların anlamlarını çeşitli yönden etkileyen sözcüklere zarf denir. Eylem ve eylemsilerin anlamalarını durum yönünden tamamlayan zarflardır. Eylem ya da eylemsiye

Detaylı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır. İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika

Detaylı

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor? ALAY ETME Amaç : Başkalarına saygı duymayı öğrenme.alay etme ile baş edebilme becerisini kazandırma Düzey : 1. sınıf ve üstü Materyal: Uygulama 1 için:yazı tahtası, kağıt, kalem, Uygulama 2 : Kuklalar,oyuncak

Detaylı

Ali VAROL'un Blog Sitesi

Ali VAROL'un Blog Sitesi Ali VAROL'un Blog Sitesi Ali Varol, farklı alanlara ilgi duyan, becerileri ve çalışkanlığıyla kendine daima yeni uğraşılar edinen farklı bir kişilik. Onun uğraşı alanlarından biri de arıcılık. Bu yazıda

Detaylı

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. Sorular her ay panolara asılacak ve hafta sonuna kadar panolarda kalacak. Öğrenciler çizgisiz A5 kâğıdına önce

Detaylı

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. 1. Bölüm Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. Tim ayağa kalktı. İpi çekti. Grk ayağa kalktı, JFK Uluslararası Havaalanı

Detaylı

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman: Hafta Sonu Ev Çalışması BALON Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını izleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl

Detaylı

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil 1 Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez Senaryo: Sadık Şendil Müzik: Kemani Sebuh Efendi- Kürdilihicazkar Longa Filmin

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.)

ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.) ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.) 31 Ağustos - 1 Eylül 2011 Faaliyete katılanlar Nezihe Cantimur-Seyhan Çolak Kamp Orman Girişi Hava durumu İlk gün sisli, ertesi gün açık Malzeme 1 adet 60m yarım ip,

Detaylı

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ . CİN. ALİ'NİN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

Kalbinize İyi Bakmak. Kalp Damar Hastalıklarından Korunmada Etkili Yöntemler Fikret Mert Acar SMMMO Bodrum

Kalbinize İyi Bakmak. Kalp Damar Hastalıklarından Korunmada Etkili Yöntemler Fikret Mert Acar SMMMO Bodrum Kalbinize İyi Bakmak Kalp Damar Hastalıklarından Korunmada Etkili Yöntemler Fikret Mert Acar SMMMO Bodrum Modern insanı temsilen muhasebeciler Tekerlekli sandalye ile ofiste ne kadar çok dolaştığının bir

Detaylı

HİTİTLİ PATTİYA İLE PALLİLİ

HİTİTLİ PATTİYA İLE PALLİLİ Gürol Sözen HİTİTLİ PATTİYA İLE PALLİLİ illüstrasyon: Gözde Bitir S. DESTANLAR VE MASALLAR Tarihsel Öykü Gürol Sözen HİTİTLİ PATTİYA İLE PALLİLİ illüstrasyon: Gözde Bitir S. Bir Anadolu Masalı... Yayın

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar Samed Behrengi Püsküllü Deve Çeviren: Songül Bakar Samed BEHRENGİ Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, 1939 da Tebriz de doğdu. Öğretmen okullarında öğrenim gördükten sonra Tebriz Üniversitesi İngiliz

Detaylı

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ TÜRK-İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ 25-27 Mayıs 2012 Nova, İbis Hotel - İstanbul Oturumlar Panel

Detaylı

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum. PEPE NİN HİKAYESİ Pepe, herkesin olmak isteyeceği türden bir insandı. Her zaman neşeli olup, her zaman, söyleyeceği pozitif bir şey vardı. Birisi istediğinde hemen gidiyor, daima : Daha iyisi olamaz! diye

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

&[1Ô A w - ' ,,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ .... CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

DEAŞ ın en küçük esirleri

DEAŞ ın en küçük esirleri DEAŞ ın en küçük esirleri Suriye deki iç savaşla birlikte Türkiye den de çok sayıda kişi yanlarına küçük çocuklarını alarak DEAŞ terör örgütüne katıldı. Çocukları kendilerinden koparılan anne-babalar şimdi

Detaylı

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki Bildiğiniz üzere Deutsche bank'ın arzı ile varantlar İMKB'de işlem görmeye başladı. Bu konuda çok soru gelmiş. Basit bir şekilde ne olduğunu açıklamak da bize farz oldu. Fakat hemen şunu belirteyim ki;

Detaylı

Bodrum-Datça Feribot Seferleri Başladı

Bodrum-Datça Feribot Seferleri Başladı Bodrum-Datça Feribot Seferleri Başladı Yasal düzenlemeler tamamlanmadığı için bir süredir aksayan Bodrum ile Datça arasındaki Feribot seferleri karşılıklı olarak başladı. Muğla Büyükşehir Belediyesi, Bodrum-Datça

Detaylı

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları... TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları... Hatta Tarsuslular. Dünyanın öbür ucundan gelen Japonlar,Koreliler,Almanlar

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Beterin Beteri Var Mehmet işten çıkarılır. Eve gelip durumu bildirince, hanımı içeri almaz. Gidecek yeri olmadığından Şeyhin dergahına gider. Bu sırada şeyh talebeleriyle sohbet etmektedir. Bu arada börek

Detaylı

Anzarot Muzaffer (ŞEN)

Anzarot Muzaffer (ŞEN) Anzarot Muzaffer (ŞEN) 1934 yılında doğdum. Balıkçılık çocukluğumdan itibaren hayatımım bir parçası olageldi. Babam ve amcam yörenin belli başlı balıkçıları arasındaydı. Beni ve kardeşim Sırrı yı küçük

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU

BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU Formun Amacı: Bu form çocuğun sağlık durumu, psikomotor gelişimi, özbakım gelişimi, sosyal duygusal gelişimi ve davranışsal özelliklerine ilişkin bireysel gereksinimleri

Detaylı

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201 4/28/11 12:14 PM Page 201 PARALEL OTURUM I SORULAR VE CEVAPLAR 5 soru-cevap:layout 1 201 5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 202 202 5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 203 IX. türkiye

Detaylı

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... Gereksiz yere kaygılanmayın! Kendinizi rahat hissederseniz sınavda panik yaşamazsınız. Sınav için daima olumlu düşünün. Sınavı ölüm kalım savaşına dönüştürmeyin. Sınav sadece

Detaylı

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir.

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir. 1934 -. Akhisar dan Akın - Hakkı Babayı Anlatıyor- : Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir. Hakkı Baba 18

Detaylı

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca

Detaylı

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, DEŞŞET ORMANI, YARATIKKÖY Anneciğim ve Babacığım, Mektubunuzda sevgili bebeğinizin nasıl olduğunu sormuşsunuz, hımm? Ben gayet iyiyim, sormadığınız için

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

Öykülerin sıralaması, söyleşi yapılan tarihlere göre oluşmuştur.

Öykülerin sıralaması, söyleşi yapılan tarihlere göre oluşmuştur. YAYINLAYAN YAKAKENT BELEDİYESİ Tel: 0 362 611 21 04 www.yakakent.bel.tr BASIM Pozitif Matbaa Ankara Tel: 0312 397 00 31 pozitif@pozitifmatbaa.com 1000 Adet Basılmıştır. Temmuz 2012 Öykülerin sıralaması,

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı