DİNİ DEĞERLERİN ÇALIŞMA HAYATINDAKİ YERİ: SANAYİ İŞÇİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (ÇORUM ÖRNEĞİ)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DİNİ DEĞERLERİN ÇALIŞMA HAYATINDAKİ YERİ: SANAYİ İŞÇİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (ÇORUM ÖRNEĞİ)"

Transkript

1 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN SOSYOLOJİSİ) ANABİLİM DALI DİNİ DEĞERLERİN ÇALIŞMA HAYATINDAKİ YERİ: SANAYİ İŞÇİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (ÇORUM ÖRNEĞİ) Doktora Tezi Sefer YAVUZ Ankara-2008

2 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN SOSYOLOJİSİ) ANABİLİM DALI DİNİ DEĞERLERİN ÇALIŞMA HAYATINDAKİ YERİ: SANAYİ İŞÇİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (ÇORUM ÖRNEĞİ) Doktora Tezi Sefer YAVUZ Tez Danışmanı Prof. Dr. Niyazi AKYÜZ Ankara-2008

3 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN SOSYOLOJİSİ) ANABİLİM DALI DİNİ DEĞERLERİN ÇALIŞMA HAYATINDAKİ YERİ: SANAYİ İŞÇİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (ÇORUM ÖRNEĞİ) Doktora Tezi Tez Danışmanı Prof. Dr. Niyazi AKYÜZ Tez Jürisi Üyeleri Adı ve Soyadı Prof. Dr. Hasan ONAT Prof. Dr. Niyazi AKYÜZ Prof. Dr. Recai DOĞAN Prof. Dr. A. Hikmet EROĞLU Prof. Dr. Kamil ÇAKIN İmzası Tez Sınavı Tarihi :

4 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Bu belge ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim.( / /200 ) Tezi Hazırlayan Öğrencinin Adı ve Soyadı Sefer YAVUZ İmzası

5 ÖNSÖZ Din en önemli toplumsal kurumlardan biridir. Geçmişten günümüze sosyal ve siyasi örgütlenmelerin ortaya çıkışından, toplumsal ilişkilere, kültür ve medeniyetlerin doğuşu veya yok olmasından, ekonomik faaliyetlere, adet, gelenek ve göreneklerden, kültürel yapıya, ülkeler arası ilişkilerden bireysel davranışlara kadar hayatın her safhasında az veya çok- dinî etkiyi gözlemlemek mümkündür. İnsan en sıradan eylemini bile belli bir anlam çerçevesi gözeterek gerçekleştirir. Din, insanın önemli anlam çerçevelerinden birini teşkil eder. Dinlerin ortaya koyduğu inanç ve uygulamalar, inançlılarını muhatap alarak yaptığı telkinler bireysel düzlemde belli bir tavır, dünya görüşü ve tutum oluşmasına sebep olmakta, böylece din, bireyin birbirinden farklı pek çok olay ve olgu karşısında nasıl davranacağını hatta nasıl düşüneceğini telkin ederek davranışlarını yönlendirmektedir. Giriş ve iki bölümden oluşan bu araştırma bir örneklemden yola çıkarak dinin çalışma tutumları üzerindeki etkisini incelemeyi hedefler. Girişte araştırmanın konusu, amacı, önemi, kapsam ve sınırlılıkları ile hipotezler üzerinde durulmuştur. Birinci Bölüm de Değerler ve Tutumlarla ilgli genel bilgiler verilmiş, İkinci Bölüm de Dinî- Kültürel Değerler ve Çalışma Tutumu ele alındıktan sonra araştırmanın uygulama kısmına geçilmiştir. Bu kısımda elde edilen veriler doğrultusunda Örneklemin Olgusal Özellikleri, Örneklemin Dinî Yönelimine Etki Eden Faktörler, Örneklemin Çalışma Tutumuna Etki Eden Faktörler incelendikten sonra, Örneklemin Dinî Yönelimi ile Çalışma Tutumları Arasındaki İlişkiyle ilgili veriler analiz edilmiştir. Sonuç bölümünde araştırmanın hipotezleri doğrultusunda ulaşılan sonuçlara yer verilmiştir. Araştırma boyunca yardımlarını esirgemeyen, tenkit, tavsiye ve katkılarıyla araştırmayı yönlendiren danışman hocam Prof. Dr. Niyazi Akyüz e teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca gerek teorik kısımdaki katkı ve değerlendirmeleri gerek uygulama kısmı ile ilgili yardımlarından dolayı değerli hocam Prof. Dr. Fazlı Arabacı ya; araştırmanın uygulama kısmı ile ilgili olarak örneklemin tespiti ve anketin uygulanması sürecinde samimi ve değerli katkılarından dolayı Doç. Dr. Mevlüt Uyanık ve Öğr. Gör. Ali Ilıca ya; yine araştırmaya olan ilgi ve yardımlarından dolayı Çorumlu sanayici ve iş adamlarına teşekkür ederim. Sefer YAVUZ Çorum-2008

6 KISALTMALAR A.B.D: Amerika Birleşik Devletleri a.g.e. : Adı geçen eser A. Ü.S. B. E : Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü A.Ü : Ankara Üniversitesi A.Ü. İ. F.Y : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları Ank. : Ankara Bkz. : Bakınız C : Cilt Çev. : Çeviren D.E.D : Değerler Eğitimi Dergisi D.E.Ü.İ.İ.B.F.D. : Dokuz Eylül Üniv. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dergisi D.P.T. : Devlet Planlama Teşkilatı Der. : Derleyen E : Erkek Ed. : Editör İFAV. : İlahiyat Fakültesi Vakfı İ.S.A.V. : İslami İlimler Araştırma Vakfı İst. : İstanbul K : Kadın M.E.G.S.B. Y : Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları M.Ü.İ.F.V : Marmara Üniversitesi İlahiyat Vakfı N : Sayı No: Numara O.M.Ü.İ.F.D. : Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi s. : Sayfa Sd : Standart Sapma Üni.: Üniversite X : Ortalama Puanı Vd. : Ve Diğerleri Vol: Cilt Yay. : Yayınları

7 III İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... I KISALTMALAR... II TABLOLAR LİSTESİ... VI GİRİŞ ARAŞTIRMANIN KONUSU ve PROBLEMİ ARAŞTIRMANIN AMACI ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ KAPSAM ve SINIRLILIKLAR VARSAYIMLAR ve HİPOTEZLER ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ Araştırmanın Modeli Araştırmanın Evreni Araştırmanın Örneklemi Veri Toplama Teknikleri Veri Toplama Aracının Hazırlanması Veri Toplama Aracının Geçerliği ve Güvenirliği Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Verilerin Analizi BİRİNCİ BÖLÜM DEĞERLER VE TUTUMLAR 1. DEĞER KAVRAMI Kavramın Neliği Değer Kavramına İlişkin Görüşler Değerler ve Normlar Değerlerin Toplumsal Bağlamı DEĞER ve BİREY Davranışın Arka Planı: Değer-Davranış İlişkisi Din-Değer İlişkisi ve Dinî Değerler Dinî Değerlerin Kaynağı İnanç ve Dinî İnanç Dinî İnanç-Davranış İlişkisi... 37

8 IV 3. TUTUM KAVRAMI Kavramın Neliği Tutum Kavramın İnançlar ve Eğilimlerle İlişkisi Tutum Öğeleri Tutum Öğeleri Arasındaki Tutarlılık Güçlü/Kalıplaşmış Tutumlar Davranış-Tutum İlişkisi İKİNCİ BÖLÜM DİNİ-KÜLTÜREL DEĞERLER VE ÇALIŞMA TUTUMU 1. İNSANIN DEĞER DÜNYASINI OLUŞTURMADA DİN ÇALIŞMA TUTUMU VE DİN Batıda Çalışma Tutumu ve Dinin Rolü Çalışma Tutumu ve Max Weber Türk Toplumunda Çalışma Tutumu ve Dinin Rolü ÇALIŞMA TUTUMU TİPOLOJİLERİ İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu UYGULAMALI ARAŞTIRMANIN BULGULARI ÖRNEKLEM GURUBUNUN OLGUSAL ÖZELLLİKLERİ SANAYİ İŞÇİLERİNİN DİNİ YÖNELİMİNE ETKİ EDEN FAKTÖRLER Cinsiyete Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar İşteki Statüye Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar SANAYİ İŞÇİLERİNİN ÇALIŞMA TUTUMUNA ETKİ EDEN FAKTÖRLER Cinsiyet Ve Çalışma Tutumu Yaş Grupları Ve Çalışma Tutumu Doğum Yeri Ve Çalışma Tutumu Eğitim Durumu Ve Çalışma Tutumu Medeni Durum Ve Çalışma Tutumu Oturduğu Yer Ve Çalışma Tutumu Çalıştığı Sektör Ve Çalışma Tutumu İşteki Statü Ve Çalışma Tutumu Çalışma Süresi Ve Çalışma Tutumu Önceki Meslek Ve Çalışma Tutumu Baba Mesleği Ve Çalışma Tutumu

9 V DİNİ YÖNELİM ve ÇALIŞMA TUTUMU Dinî Yönelime Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Mistik Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Mistik Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Mistik Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Dinî Yönelime Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumu Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumu Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumu Dinî Yönelime Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu SONUÇLAR Dinî Yönelime Etki Eden Faktörlerle İlgili Ulaşılan Sonuçlar Çalışma Tutumuna Etki Eden Faktörlerle İlgili Ulaşılan Sonuçlar Din ve Çalışma Tutumu Arasındaki İlişki İle İlgili Ulaşılan Sonuçlar ÖZET SUMMARY KAYNAKÇA EKLER

10 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1. Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Ölçeğinin Faktör Ve Madde Analizi Sonuçları Tablo 2: Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Ölçeğinin Faktör Ve Madde Analizi Sonuçları Tablo 3: İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Ölçeğinin Faktör Ve Madde Analizi Sonuçları Tablo 4: Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Faktör Ve Madde Analizi Sonuçları Tablo 5: Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Faktör Ve Madde Analizi Sonuçları Tablo 6: Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Faktör Ve Madde Analizi Sonuçları Tablo 7. Örneklem Gurubunun Cinsiyet Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 8. Örneklem Gurubunun Yaş Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 9. Örneklem Gurubunun Doğum Yeri Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 10. Örneklem Gurubunun Eğitim Durumu Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 11. Örneklem Gurubunun Medeni Durum Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 12. Örneklem Gurubunun Oturduğu Yer Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 13. Örneklem Gurubunun Çalıştığı Sektör Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 14. Örneklem Gurubunun Yaptığı İş Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 15. Örneklem Gurubunun Çalışma Süresi Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 16. Örneklem Gurubunun Önceki Meslek Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 17. Örneklem Gurubunun Baba Mesleği Değişkenine Göre Dağılımı Tablo 18. Cinsiyete Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların T-Testi Sonuçları Tablo 19. Cinsiyete Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların T-Testi Sonuçları 97 Tablo 20. Cinsiyete Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların T-Testi Sonuçları Tablo 21. Cinsiyete Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların T-Testi Sonuçları Tablo 22. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 23. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 24. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 25. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 26. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 27. Sanayi İşçilerinin Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 28. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 29. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 30. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 31. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 32. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 33. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları

11 Tablo 34. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 35. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 36. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 37. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 38. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 39. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 40. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 41. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 42. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 43. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 44. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 45. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 46. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 47. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 48. Medeni Durumuna Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 49. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 50. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 51. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 52. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 53. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 54. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 55. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 56. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 57. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 58. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 59. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 60. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 61. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları VII

12 VIII Tablo 62. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 63. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 64. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 65. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 66. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 67. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 68. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 69. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 70. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 71. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 72. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 73. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 74. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 75. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 76. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 77. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 78. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 79. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 80. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 81. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 82. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 83. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 84.Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 85. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 86. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 87. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 88. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 89. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları

13 Tablo 90. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 91. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 92. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 93. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 94. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 95. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 96. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 97. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 98. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 99. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 100. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Tablo 101. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 102. Cinsiyete Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu T-Testi Sonuçları 142 Tablo 103. Cinsiyete Göre Golay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu T-Testi Sonuçları Tablo 104. Cinsiyete Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu T-Testi Sonuçları Tablo 105. Yaş Gruplarına Göre Mistik Yönelimli Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 106. Yaş Gruplarına Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 107. Yaş Gruplarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunun Betimsel İstatistikleri Tablo 108. Yaş Gruplarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 109. Yaş Gurplarına Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 110. Yaş Gruplarına Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 111. Doğum Yerine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 112. Doğum Yerine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 113. Doğum Yerine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 114. Doğum Yerine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 115. Doğum Yerine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 116. Doğum Yerine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 117. Eğitim Durumuna Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri IX

14 Tablo 118. Eğitim Durumuna Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 119. Eğitim Durumuna Göre Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 120. Eğitim Durumuna Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 121. Eğitim Durumuna Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 122. Eğitim Durumuna Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 123. Medeni Duruma Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 124. Medeni Duruma Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 125. Medeni Duruma Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 126. Medeni Duruma Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 127. Medeni Duruma Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 128. Medeni Duruma Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 129. Oturduğu Yere Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 130. Oturduğu Yere Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 131. Oturduğu Yere Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 132. Oturduğu Yere Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 133. Oturduğu Yere Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 134. Oturduğu Yere Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 135. Çalıştığı Sektöre Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 136. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Mistik Yöneliml-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 137. Çalıştığı Sektöre Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 138. Çalıştığı Sektöre Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 139. Çalıştığı Sektöre Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 140. Çalıştığı Sektöre Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 141. İşteki Statüsüne Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 142. İşteki Statüsüne Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 143. İşteki Statüsüne Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri X

15 Tablo 144. İşteki Statüsüne Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 145. İşteki Statüsüne Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 146. İşteki Statüsüne Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 147. Çalışma Süresine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 148. Çalışma Süresine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 149. Çalışma Süresine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 150. Çalışma Süresine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 151. Çalışma Süresine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 152. Çalışma Süresine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 153. Önceki Mesleğine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 154. Önceki Mesleğine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 155. Önceki Mesleğine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 156. Önceki Mesleğine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 157. Önceki Mesleğine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 158. Önceki Mesleğine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 159. Baba Mesleğine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 160. Baba Mesleğine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 161. Baba Mesleğine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 162. Baba Mesleğine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 163. Baba Mesleğine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Tablo 164. Baba Mesleğine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Tablo 165. Dinî Yönelimleri İle Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 166,167,168. Sanayi İşçilerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Dinî Yönelime Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 169. Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 170,171,172. Sanayi İşçilerinin Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 173. Sanayi İşçilerinin Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları XI

16 Tablo 174, 175 Ve 176. Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 177. Sanayi İşçilerinin Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 178, 179 Ve 180. Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 181. Dinî Yönelim Tutumları İle Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 182,183,184. Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunun Dinî Yönelime Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 185. Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 186,187 Ve 188. Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 189. Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 190,191 Ve 192. Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 193. Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo Ve 197. Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 198. Dinî Yönelim Tutumları İle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 199, 200 Ve 201. Dinî Yönelimle İlgili Tutumlarına Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 202. Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 203,204 Ve 205. Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 206. Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 207,208 Ve 209. Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 210. Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Tablo 211, 212 Ve 213. Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları XII

17 GİRİŞ 1. ARAŞTIRMANIN KONUSU ve PROBLEMİ Bu çalışmanın konusu dinî-kültürel bir takım değerlerin çalışma tutumları üzerindeki etkisini incelemektir. Her insan bir toplum içerisinde değerler dünyası tarafından çevrelenmiş olarak doğar ve kendine özgü bir değerler hiyerarşisi oluşturarak yaşamını devam ettirir. 1 Değerlerin kendine özgü yapısı vardır. Bir bilgi fiilinde önemli olan düşünmek olduğu halde, bir değerde önemli olan inanmaktır. Bununla birlikte hiçbir değer yalnız inanca dayanmaz. Değerde düşünmek inanmakla tamamlanır. 2 Bir değerin kabul görüşü ve benimsenmesi genellikle zihinsel aşamalardan geçmiş mantıklı bir hareket sonucu oluşmaz. Değerler, kaynağını insanın bio-psişik varlık yapısında bulurlar. Buradaki benimseme daha çok anlık ve doğrudan meydana gelen bir usa vurma ve sezgi karışımıdır. Bu karışımda duygusallık büyük rol oynar. Duygu hali, bireyde değeri dolduran ve anlamlandıran boyuttur. Değer bu duygusal yönüyle şahısların ve grupların hareketlerini yönlendirmede önemli bir rol oynar. 3 Değerlerin kaynakları arasında din önemli bir yere sahiptir. Çünkü din, ferdin, kendisine bütün varlığı ile katıldığı bir olgudur. 4 Bazı dinler -İslam dininde olduğu gibi- bütün değerler sistemine kaynaklık eder. 5 İslam, dinsel kurallara bağlanmış bir hayat içerisinde topluma ve gündelik hayatın akışına ilişkin ayrıntılar konusunda son derece etkin, kişisel veya ailevi olanla sınırlı olmaksızın, toplumsal davranışları da kapsayan geniş bir alanda kapsamlı ve ayrıntılı kurallara işlerlik kazandırmıştır. 6 Öyle ki, giyim kuşamdan cinsel göreneklere, ekonomik konulardan bilim ve sanata, doğumdan ölüm olayına kadar birçok konuda İslam ın kapsayıcı ve emredici normatif düzenlemelerinden söz etmek mümkündür. 7 1 Hilmi Ziya Ülken, Felsefeye Giriş (2. Kitap), Ankara, 1958, s Hilmi Ziya Ülken, Sosyoloji, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1943, s Francis Fukuyama, Güven, Sosyal Erdemler ve Refahın Yaratılması, (Çev.; Ahmet Buğdaycı), İş Bankası Yay., İst., 1998, s Hans Freyer, Din Sosyolojisi, Çev: Turgut Kalpsüz, A.Ü. İ. F.Y., Ankara 1964, s Sami Şener, Sosyal Değişme ve Dinî Hayata Etkisi, İ.S.A.V. Yay., İst., 1991, s Necdet Subaşı, "Türk(iye) Dindarlığı: Yeni Tipolojiler, İslamiyat, V, Sayı 4, 2002, s Subaşı, a.g.m, s

18 2 2. ARAŞTIRMANIN AMACI Dinî-kültürel değerler iki şekilde davranışı yönlendirir. Birincisi Tevrat taki on emir ya da Kur an daki emir ve yasaklarda olduğu gibi dinin davranış hakkında sahip olduğu doğrudan ve somut değerlendirmeleri, telkinleri vasıtasıyla; bu etki daha çok dinlerin somut kuralları, emir ve yasakları çerçevesinde gerçekleşen bir tesirdir ve daha çok dinle başka bir ifadeyle objektif dinle 8 ilgilidir. Farklı kültür ve dinlere sahip ülkelerde bazı ekonomik malların bugün dahi tabu sayılması, örneğin, Hindistan da ineklerin kutsal kabul edilmesi, Müslüman ülkelerde domuz etinin haram olması gibi. 9 İkincisi, geliştirdiği özgün bir bakış açısı, zihniyet/tutum vasıtasıyla. 10 Bir dinin gelenekleri, değerleri ve talepleri bireyin ahlakî eylemlerine yoğun, kesin duygularla katkıda bulunabilir, sadece mesleğini değil, bütün yaşam tarzını etkileyebilir. 11 Çünkü din bireyin toplumsal hayatına yön veren bir zihniyeti ihtiva eder. Bu zihniyet çoğu zaman dinî olmayan meselelere karşı bile bireyin belirli tavırlar almasına neden olur. 12 Böylece bireysel düzlemde toplumun her bir üyesine, çeşitli olaylar, olgular ve etkiler karşısında hangi davranışları sergileyeceklerini, nasıl düşüneceklerini telkin ederek belli bir tutum takınmalarını salık verir. 13 Her iki şekilde de din bir takım değerler oluşturarak davranışa etki etmektedir. Bu çalışmanın amacı, başta dinî inanç ve ilkeler olmak üzere toplumumuza özgü kültür unsurlarını şekillendirdiğini varsaydığımız bir takım dinî-kültürel değerlerin, özellikle sanayi işçilerinin çalışma ve üretme ile ilgili tutum ve davranışlarında etkili olup-olmadığı; oluyorsa ne oranda etkili olduğunu ortaya koymaktır. 8 Dinî tutumlar, ilişkiler, törenler, kurumlar vs den meydana gelen oluşumlara 'objektif din' ; dinin aşkın varlıkla ilişkilendirilen yanının birey tarafından benimsenip kabullenilmesi ardından da yaşanması/uygulanması sonucu ortaya çıkan duygular, düşünceler ve tavırlara ise subjektif din denir. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Hökelekli, Din Psikolojisi, s. 64, Ünver Günay, Din Sosyolojisi, İnsan Yay., İst., 1998, s. 208 vd. 9 Mustafa Erkal, İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (3. Baskı), Kuşak Ofset, İst., 1992, s Mustafa Erkal, İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (3. Baskı), Kuşak Ofset, İst., 1992, s Sarah Forbes Orwig, Business Ethics and the Protestant Spirit: How Norman Vincent Peale Shaped the Religious Values of American Business Leaders, Journal of Business Ethics 38, Kluwer Academic Publishers, Netherland, 2002, pp Freyer, a.g.e, s Dursun, a.g.e, s. 46.

19 3 3. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ Günümüzde ülkeler üretime tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok önem vermektedir. Çünkü ülkelerin siyasi açıdan güçlü ve ekonomik açıdan gelişmiş kabul edilmeleri başta teknolojik ürünler olmak üzere dünya ekonomisine kendi ürettikleri sanayi ürünleri ile yaptıkları katkı ile ölçülmektedir. Dolayısıyla kendi sanayisi ile dünyanın güncel teknolojisini üretebilen bir ülke hem güçlü hem de zengindir çünkü ekonomik zenginlik bilimsel zenginliği ve gelişmiş bir uygarlığı da beraberinde getirmektedir. Bu anlayış toplumları başta sanayi sektörü olmak üzere çalışma hayatının bütün alanlarında her zaman daha az emek ve enerjiyle daha kaliteli ve fazla üretim yapmanın yollarını aramaya itmiştir. Bu çabaların bir ayağı da endüstrinin temel unsurlarından biri kabul edilen işgücü yani işçiler üzerinde yapılan çalışmalardan oluşmaktadır. Ülkemiz sanayi sektöründen bir kesit -Çorum sanayisi- alarak yaptığımız bu çalışma toplumumuza özgü bir takım dinî-kültürel değerlerin bireylerin çalışma ile ilgili tutumlarına ne yönde ve ne kadar katkı yaptığını ortaya koyması; söz konusu dinî-kültürel değerlerin birbirinden farklı çalışma tutumlarının oluşmasında nasıl ve ne yönde etkili olduğu ile ilgili veriler sunması, ayrıca daha verimli bir çalışma hayatının nasıl olması gerektiği konusunda bir açılım getirerek konuyla ilgili kuramsal tartışmalara katkı sağlaması bakımından önemlidir. sınırlıdır. 4. KAPSAM ve SINIRLILIKLAR Araştırma gerçekleştirildiği evren ve o evreni temsil ettiği varsayılan örneklemle Araştırma günümüzde Çorum ili sanayi sektöründe çalışan işçilerinin davranış ve tutumlarında etkili olan dinî-kültürel değerlerin incelenmesiyle sınırlıdır. Ulaşılan sonuçlar örneklemin temsil ettiği Çorum Organize Sanayi ile sınırlıdır. Araştırma, katılımcıların başta anket formunda yer alan maddelere verdikleri yanıtlar olmak üzere, araştırmacının katılımcı gözlem ve görüşme sonucundaki değerlendirmeleriyle ve bunların temsil gücüyle sınırlıdır. Araştırma belli bir zaman diliminde gerçekleştirilmiştir. Örneklemin konuyla ilgili tavır ve tutumları zamanla değişebileceğinden araştırma uygulandığı zamanla sınırlıdır.

20 4 5. VARSAYIMLAR ve HİPOTEZLER Araştırmada kuram ve uygulama bütünlüğü sağlama açısından aşağıdaki varsayımlar hareket noktası kabul edilmiştir; Din kültürün içinden kolaylıkla ayırt edilemeyen inanç esasları, gelenekleri, değerleri, talepleri ve yasaklarıyla bütün bireyleri etkiler. Din, fertlerde oluşturduğu zihniyet yoluyla bütün kültür alanlarına nüfuz ederek kültürel sistemi etkiler. Dinî-kültürel kaynaklı bir takım değerler hayatın diğer alanlarında olduğu gibi çalışma hayatında da tutum ve davranışlara etki eder. Dinin bu etkisi toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi sanayi işçileri üzerinde de gözlenebilir. Araştırma örneklemi evreni temsil edecek niteliktedir. Araştırmanın metot ve teknikleri araştırma problemini çözecek ve amacını gerçekleştirecek yeterliliktedir. Araştırmada aşağıdaki hipotezler test edilecektir; Evrenimizi temsil eden örneklemin dinî yönelimleri farklılaşmaktadır. Evrenimizi temsil eden örneklemin çalışma tutumları farklılaşmaktadır. Evrenimizi temsil eden örneklemin dinî yönelimlerine göre çalışma tutumları farklılaşmaktadır. Buna göre araştırmanın alt hipotezleri şunlardır; -Cinsiyet, yaş, doğum yeri, eğitim durumu, medeni durum, oturduğu yer, çalıştığı sektör, ne olarak çalıştığı, çalışma süresi, önceki meslek ve baba mesleği değişkenlerine göre dinî yönelim farklılaşmaktadır. Cinsiyet, yaş, doğum yeri, eğitim durumu, medeni durum, oturduğu yer, çalıştığı sektör, ne olarak çalıştığı, çalışma süresi, önceki meslek ve baba mesleği değişkenlerine göre çalışma tutumu farklılaşmaktadır. -Dinî yönelimin inanç boyutuna göre Çalışma Tutumları farklılaşmaktadır. -Dinî yönelimin uygulama boyutuna göre Çalışma Tutumları farklılaşmaktadır. -Dinî yönelimin duygu boyutuna göre Çalışma Tutumları farklılaşmaktadır. 6. ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ Metot konusundaki tartışmalar Sosyolojinin bir bilim dalı olarak ortaya çıktığı dönemlerden beri devam etmektedir. Din Sosyolojisi için ise durum daha farklıdır. Din sosyolojisinin metodundan değil daha çok farklı metot ve tekniklerinden söz etmek

21 5 gerekir. 14 Bu durumun din sosyolojisi konularının oldukça geniş ve karmaşık olması ile sosyolojinin değişik yöntem yaklaşımlarından kaynaklandığı söylenebilir. 15 Ancak bilimsel bir araştırmanın bilimsel bir takım sonuçlara ulaşması için bir yönteme dayanması gerektiği unutulmamalıdır. 16 Eğer bir araştırmada nelerin nasıl yapıldığının anlatıldığı yöntem kısmı yoksa veya var fakat anlatılanları izleyerek bilimsel denetim yapmaya yetecek yeterlilik ve açıklıkta değilse başka bir ifadeyle okuyucular araştırmanın yöntemini açıkça inceleyemiyorlarsa, bilimsel denetim yapamıyorlar demektir. Dolayısıyla böyle bir durum haklı olarak araştırmanın sonuçlarına kuşkuyla yaklaşma nedenidir. 17 Bu çalışmada betimleme metodu kullanılmıştır. Bir sosyal araştırmada sosyal olay ve olguların olduğu gibi, değiştirilmeden ortaya konması betimleme metodu ile yapılır. Betimleme metoduyla gerçekleştirilen uygulamalı (ampirik) sosyal araştırmalarda bir taraftan veriler toplanarak mevcut özellikler kaydedilirken diğer taraftan olayların daha önceki olay ve şartlarla ilişkisi dikkate alınarak durumlar arası etkileşim de açıklanmaya çalışılır. Verilerin analizi ve açıklanması suretiyle yorumlama, değerlendirme ve yeni durumlara uygulanacak şekilde genellemelere varma gibi işlemlere de yer verilir Araştırmanın Modeli Model bir araştırma evreni içinde yer alan öğelerin aralarındaki ilişkileri anlamak, daha ileri çözümlemeler yapmak veya neden sonuç ilişkilerini yakalamak amacıyla oluşturulan teorik, matematiksel veya kavramsal nitelikli ilişkiler yumağıdır. 19 Başka bir ifadeyle bir araştırmada konu seçimi ve araştırmanın hipotezlerinin belirlenmesinden sonra verilerin toplanması ve değerlendirilmesine kadar izlenen yoldur. 20 Dolayısıyla model, bilinen ya da daha iyi bilinen bir fenomen 14 Konuyla ilgili yeni bir yaklaşım denemesi için bakınız; Fazlı Arabacı, Türk Din Sosyolojisi; İmkân ve Sorunlar, Platin Yay., Ank., Günay, Din Sosyolojisi, s Ayrıntılı bilgi için bakınız; Muzaffer Sencer, Toplum Bilimlerinde Yöntem, İst., 1989, s Hüseyin Başaran, Araştırmalarda Likert Yanılgıları, Zeki Aslantürk, Araştırma Metot Ve Teknikleri(4.Baskı), M.Ü.İ.F.V. Yay., İst., 1999, s Demir ve Acar, a.g.e., s Orhan Türkdoğan, Bilimsel Araştırma Metodolojisi, Timaş Yay., İst., 2000, s. 190.

22 6 ve açıklanacak bir şey arasındaki benzerlikleri gösteren bir benzeşimden hareket ederek açıklama yapmaya yardım eder. 21 Araştırma teorik ve uygulama olmak üzere iki ana bölümden oluşmuştur. Teorik kısımdaki değerlendirme ve açıklamalar için dökümentasyon modeli tercih edilmiştir. Bu yolla elde edilen bilgiler sistematize edilerek değerlendirilmeler yapılmıştır. Uygulama kısmında ise, tarama (betimleme) modeli uygulanmıştır. Sanayi işçilerinin dinî yönelimlerinin çalışma tutumları üzerindeki etkisini ele alan ve bir saha araştırması şeklinde yürütülmüş olan bu araştırma, sosyoloji ve din sosyolojisinin yanı sıra sosyal psikolojik metot ve teknikleri de uygulayarak konuyu daha geniş ve kapsamlı bir yaklaşımla ele almayı hedeflediğinden sosyal psikolojide ve özellikle son zamanlarda din sosyolojisinde sıkça başvurulan tekniklerin başında gelen anket tekniğinden yararlanılmıştır. Anketle elde edilen veriler istatistiksel analiz tekniklerinin yardımıyla araştırmanın hipotezlerini test etmek için kullanılmıştır. Araştırmanın en önemli kısmını oluşturan uygulama kısmında karşılaştırmalı türden ilişkisel tarama modeli uygulanmıştır. Anketin yanısıra katılımcı gözlem ve görüşme tekniklerinden de yararlanılmıştır Araştırmanın Evreni Araştırmanın evreni Çorum daki çeşitli sanayi kuruluşlarında çalışan bütün işçilerdir. Çorum un araştırma evreni olarak seçilmesinin en önemli nedeni kentin hızlı bir sanayileşme içinde olmasıdır. Çorum un bir sanayi kentine dönüşmeye başlaması ülkemizin gelişmekte olan diğer ülkelerde olduğu gibi özellikle 1950'li yıllardan itibaren teknolojik gelişme sürecine girmesi, haberleşme ve ulaşım imkânlarıyla paralel olarak tarımsal üretimde yeni teknolojilerin kullanılmaya başlamasına kadar geriye götürülebilse de, 1957 yılında üretime başlayan çimento fabrikasının ardından yetmişli yıllara kadar önemli bir gelişme olmadığından endüstriyel gelişmeyi arasında yapılan yatırımlarla seksenli yıllarda toprak sanayinin 22 ilde lokomotif 21 Routledge ve Kegan Paul, A New Dictionary of Sociology(Edited by G. Duncan Mitchell), London and Henley, London, s Çorum sanayisinin lokomotifi olan kiremit-tuğla sektöründe faaliyet gösteren fabrika sayısı 75 civarındadır. Bu sektör özellikle sunmuş olduğu istihdam olanağı sayesinde bölgenin itici gücü durumundadır. Sektörün başlangıcı 1950 yıllarına kadar gider ve tamamen yerel kaynaklara dayanır. Toprak ve iklimsel şartlar sektörü

23 7 sektör konumuna gelmesiyle başlatmak daha doğrudur. 23 Bu yıllardan itibaren pek çok kentimiz hızlı bir sanayileşme ve şehirleşmeye maruz kalmıştır. Günümüzde Çorum yer aldığı coğrafi bölgede sanayisi ile öne çıkan önemli bir Anadolu kenti konumundadır. Çorum'da lokomotif sektör olarak kabul edilen toprak sanayi dışında un, irmik, bulgur, makarna, sıvı yağ, küp şeker, yem, yumurta, kağıt, ambalaj, şırınga, fermuar, oto radyatörü-egzosu-kaloriferi, yazıcı şeritleri, mobilya, parke, emaye döküm, çivi, bakır ve çinko levha, bakır boru ve hortum, gömlek, iplik, dokuma, çuval, strafor, kemik unu, tıbbi ampul, seramik, mermer, karo, sıhhi tesisat, ayakkabı, çorap sektörlerinde de faaliyet gösteren işletmeler mevcuttur. Ayrıca bu sektörlerin makine, kalıp ve döküm ihtiyaçlarını karşılayan işletmeler mevcuttur. Hızlı sanayileşmenin yanı sıra kentte nüfus, şehirleşme, toplumsal ilişkiler, günlük yaşam, özel günler ve törenler, kültür-sanat gibi pek çok alanda geleneksel toplum özellikleri devam ettirilmektedir. Dolayısıyla bireylerin davranış ve tutumlarında dinî-kültürel değerlerin daha belirgin etkilerine rastlayacağımızı tahmin etmekteyiz. Diğer taraftan Çorum a yapılan sanayi yatırımlarının hemen hemen hepsi yerli sermaye tarafından gerçekleştirilmiştir ve gerçekleştirilmektedir. Bu durum yerli müteşebbisleri bu şehre yatırım yapmaya iten bazı nedenlerin olduğunu akla getirmektedir. Bu nedenlerin maddi nedenlerden daha çok manevi nedenler olduğu kanaatindeyiz. daima avantajlı kılmıştır li yılların ortalarında Toplu Konut İdaresi tarafından başlatılan konut yapımları, sektörün hızla büyümesine, yeni yatırımların yapılmasına ve kapasitelerin en üst düzeyde kullanılmasına yol açmıştır yılında yaşanan Rusya krizi ve son 10 yıl içindeki iç ve dış ekonomik olumsuzluklar ile yeni krizler ilin sanayileşmesini adeta durma noktasına getirmiştir. Sanayinin yeni yatırımlarla gelişmesini 1998 yılında yürürlüğe giren 4325 sayılı yasa -haksız rekabetin oluşmasına sebebiyet verdiği için- sekteye uğratmıştır. Talebin azalması, devletin teşvik politikası; Toplu Konut İdaresi'nin artık konut üretimini teşvik etmemesi, arz fazlalığına neden olmuş ve gerileme sürecine girilmiştir 'lerin ortasında toprak sanayiinde ülke genelinde bir doygunluğa ulaşılmasıyla, ilde gıda (özellikle un-irmik) sektörüne yoğun yatırımlar yapılmaya başlanmıştır. Böylece ikinci önemli sektör olarak gıda sanayi gelişmiş ve 1930'lu yıllarda kurulmuş olan un değirmenlerinin yerini yüksek kapasiteli modern un fabrikaları almıştır. Yine seksenli yıllarda bu iki sektörün ihtiyaçlarını karşılamak amaçlı fabrika makine ve ekipmanları sektörü gelişmeye başlanmış ve son yıllarda klasik sanayi dallarında yatırım yapma alışkanlığının terk edilerek yatırım yelpazesinin genişletilmesiyle Organize sanayi bölgesinde 46 adet, Küçük sanayi sitesinde 101, diğerlerinde de 142 adet olmak üzere 289 sanayi işletmesi faaliyet gösterir hale gelmiştir. Bugün başta kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere, Türk Cumhuriyetlerine, İtalya, Romanya gibi ülkelere ihracat yapılmaktadır.

24 Araştırmanın Örneklemi Yaş, fiziksel yeterlilik ve toplumsal statü bakımlarından çalışma faaliyetini en iyi temsil ettikleri düşünüldüğünden araştırmanın örneklemi sanayi işçileri kabul edilmiştir. Araştırmada örneklem belirlerken kota yöntemi tercih edilmiştir. Bu yöntemde kota içerisine girecek deneklerin seçimi iki aşamada gerçekleşir. Birinci aşamada incelenecek olan grubun minyatür bir modeli oluşturulur. İkinci aşamada ise her kategorideki katılımcıların sayısı (kotası) kararlaştırılır. Model, kişilere, ailelere, mesleklere, ikamet yerine, bölgeye göre oluşturulabilir. Burada önemli olan her kategorideki oranın evrenin tamamındaki orantısal dağılıma mümkün olduğu kadar yakın olmasıdır. 24 Araştırmada işçi sayısı bakımından en büyük sektörler dikkate alınarak bu dağılıma göre örneklem modeli oluşturulmuştur. Bunlar toprak sanayi içerisinde değerlendireceğimiz vitriye seramik/banyo gereçleri sanayi, tekstil sanayi, makine sanayi ve un sanayidir. Anket uyguladığımız işçi sayısı 404 dür. Sektörlere göre işçi dağılımı ve anket formu dağılımı aşağıdaki gibi olmuştur. Vitriye seramik ve banyo gereçleri ile tuğla kiremit sanayinin içinde bulunduğu Toprak Sanayi işçi sayısı yaklaşık 4148 kişi (%44,2); anket uyguladığımız kişi sayısı 177(%44,25). İplik sanayi ve hazır giyim sanayinin de içinde bulunduğu Tekstil Sanayi işçi sayısı 2829 kişi (%30,3); anket uyguladığımız kişi sayısı 121(%30,25). Oto yedek parça (özellikle oto radyatör) ve döküm sanayinin içinde bulunduğu makine sanayi işçi sayısı 1394 (%15); anket uyguladığımız işçi sayısı 61(%15,09). Kağıt ve Kağıt ürünleri Sanayi işçi sayısı 572 (% 6,1); anket uyguladığımız işçi sayısı 24(%6). Un fabrikalarından oluşan Un Sanayi işçi sayısı 411 (%4,4); anket uyguladığımız işçi sayısı 17(%4,2) dir. 24 Duverger, a.g.e, s

25 Veri Toplama Teknikleri Teknik, araştırmacının konuyla ilgili bir tahlil işlemine başlamadan önce verileri/bilgileri toplamak ve bir düzene sokmak için kullandığı özel yoldur. 25 Bu araştırmada kullanılan veri toplama tekniklerinin başında anket gelmektedir. Anket din sosyolojisi, sosyal psikoloji ve din psikolojisinde sıkça başvurulan bir veri toplama tekniğidir. Anket tekniğinde her hangi bir konu üzerinde planlı bir şekilde hazırlanmış ifadelerle sorular yönelterek, o konudaki eğilimleri öğrenmek amaçlanır. 26 Araştırmada, anket verileri görüşme ve katılımcı gözlemle desteklenmiştir. Anket tekniği ile elde edilen verilerin güvenirliğini arttırmanın bir yolu da örneklemle bir taraftan karşılıklı görüşmeler yapmak bir taraftan da onları doğal çalışma ortamlarında gözlemlemektir. Anket tekniğini tercih etmemizin bazı nedenleri vardır; birincisi, bu tekniğin sosyal bilimlerdeki araştırmalarda laboratuar niteliğinde olup, kolay ve maddi olanakları fazla zorlamadan doğrudan doğruya bilgi elde etmeye elverişli bir teknik olmasıdır. Böylece mümkün olduğunca fazla gurup üzerinde araştırma yapabilme imkânı doğduğundan seçilen örneklemin evreni temsil niteliği de artmaktadır. İkincisi, soru formunda isim-soyadı, nerede çalıştığı vb gibi kişilerin kimliğini belirleyici herhangi bir bilgi talep edilmediği hatta ısrarla bu konularda açıklama yapılmaması istendiği için bireylerin sorulara verecekleri cevaplarda gerçek fikirlerini yansıtma olasılığının yüksek olmasıdır. Üçüncüsü, soruların yazılı olarak sunulması örneklem grubuna düşünerek cevaplama fırsatı vermektedir. Anket tekniğini tercih etmemizin dördüncü nedeni de araştırmada ölçek çalışmasına yer verecek olmamızdır. Çeşitli tutum ölçme teknikleri vardır ve bunların çoğunluğunda tercih edilen veri toplama tekniklerinin başında anket gelmektedir. Bunlardan bazıları Thurstone un Eşit Görünen Aralıklar Tekniği, Guttman ın Birikimli Ölçekleme Tekniği, Bogardus un Sosyal Mesafe Ölçeği ve Likert in Toplamalı Sıralama ölçeğidir. Araştırmada Likert in Toplamalı Sıralama ölçeğini kullanarak dinî yönelim ve çalışma tutumu ölçeği geliştirmeye çalışılmıştır. 25 Goode ve Hatt, a.g.e, s Veysel Uysal, Dinî Tutum Davranış ve Şahsiyet Özellikleri, İFAV Yay., İst., 1996, s. 33.

26 10 Anketin yanı sıra görüşme tekniğinden de yararlanılmıştır. Görüşme, çoğunlukla yüz yüze yapıldığından görüşülen kişiyle iyi bir iletişim kurulduğunda, deneğe anlamadığı yerleri sorma ve araştırmacıya da anlaşılmayan yerleri açıklama imkânı vermesi gibi sebeplerle sosyolojik araştırmalarda çok sık başvurulan bir tekniktir. Toplumsal hayatta karşılaşılan dinî nitelikli tutum ve davranışların, fertlerin değişik konulardaki görüş, tutum ve davranışlarının ve bunların sebeplerinin öğrenilmesinde görüşme en geçerli teknik olarak görülmektedir Veri Toplama Aracının Hazırlanması Toplum hayatıyla ilgili bilgi, tutum ve değerlendirmelerimiz genellikle birbirinden farklı üç biçim ve muhtevaya sahiptir; birincisi değersel bilgi; sosyal/kültürel kurallara, tutum ve değerlere göre olan, gerekenin (ideal kültürün) bilgisidir. Örneğin yaramaz kız çocuklarının dövülmesi ile ilgili değersel bilgiye ulaşmak isteyen araştırmacı, örnekleme yaramaz kız çocuğu dövülmeli mi? şeklinde bir soru yöneltebilir. Bu sorunun olumlu yanıtı dövülmeli ; olumsuz yanıtı ise dövülmemeli olacaktır. İkincisi, davranışsal bilgi; gerçek uygulama, ilişki ve davranışların nasıl olduğu hakkında bir gözlemcinin nesnel (objektif) bilgisi ya da gerçek kültürün gözlemlere belge ve kanıtlara dayalı bilgisidir. Davranışsal bilgiye ulaşmak için aynı soru siz yaramazlık yapan öz kızınızı döver misiniz? şeklinde sorulur. Bu tür bir sorunun yanıtı ise olumlu, döverim ; olumsuz, dövmem olacaktır. Üçüncüsü, tutumsal bilgi; gerçek uygulama ve davranışların neler ya da nasıl olduğu üzerinde grup ve bireylerin toplu ya da kişisel bilgisidir. Tutumsal bilgiyi hedefleyen bir araştırmacı aynı soruyu size göre yaramaz kız çocukları dövülür mü? şeklinde sormalıdır. Bu tür bir sorunun ise olumlu yanıtı, dövülür; olumsuz, yanıtı dövülmez olacaktır. 28 Dolayısıyla bir tutum ölçeğindeki bütün tutum maddeleri, olgusal durumların değil, arzu edilenlerin ya da edilmeyenlerin ifadesi olmalıdır. Çünkü olgusal durumları gösteren ifadelere, davranışları birbirinden tamamen farklı olan bireyler aynı cevabı verebilirler Niyazi Karasar, Bilimsel Araştırma Yöntemi, Ankara 1982, s Bozkurt Güvenç, İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi, İst., 1994, s Ezel Tavşancıl, Tutumların Ölçülmesi ve SPSS ile Veri Analizi, Nobel Yay., Ank., 2002, s

27 11 Bu çalışmada iki ana değişken ele alınmıştır. Bunlardan birisi çalışma tutumu, diğeri ise dinî yönelim değişkenlerdir. Sanayi işçilerinin çalışmaya yönelik tutumlarını ölçmek üzere çalışma tutumu ölçeği ve dine yönelik tutumları ölçmek üzere inanç boyutu, uygulama boyutu ve duygu boyutundan oluşan dinî yönelim ölçeği 30 kullanılacaktır. Dolayısıyla dinî yönelim ve çalışma tutumu olmak üzere iki farklı tutumsal bilgiye ulaşmayı hedeflediğimiz anket formunda bağımsız değişkenler hariç bütün maddeler tutumsal bilgiyi hedefler şekilde ifadelendirilmiştir. Dinî yönelim ve çalışma tutumlarının katılımcılardaki yoğunluk derecesini tespit etmeye yönelik ölçek maddelerinin yanıtlarında dereceleme yapmamız gerekiyordu. 31 Buna göre araştırmamızda dinî yönelim ile ilgili değişkenler; negatif tavır (katılmıyorum ve kesinlikle katılmıyorum), pozitif tavır (katılıyorum ve tamamen katılıyorum) ve ilgisizlik (kararsızım) olarak üç kategoride ele alınmıştır. Çalışma tutumu ile ilgili değişkenler ise, iş yönelimli-çileci, mistik yönelimli-teslimiyetçi ve kolay kazanç yönelimli-hazcı çalışma tutumları olmak üzere üç boyutta incelenmiştir. Anket formunun hazırlanmasında, önce bilimsel araştırma teknikleri ile ilgili eserlerden, daha sonra sanayileşme, işçi kültürü, değerler, din ve dinî yönelim, tutumlar, sosyal psikoloji ve din sosyolojisiyle ilgili çeşitli çalışmalardan, saha araştırmalarından yararlanılmış, bu alandaki uzmanların görüşlerine başvurulmuştur. Konunun, fertlerin çalışma, kazanma, harcama, üretim, tüketim, zenginlik, fakirlik, yatırım anlayışları ve dinî yönelimle ilgili olması, ayrıca örneklemin farklı eğitim seviyesinden bireyler içermesi anket sorularının hazırlanmasında çok dikkatli davranmamızı gerektirmiştir. Anket maddeleri, mümkün olduğu kadar sade, açık ve kısa ifadelere indirgenmiş, zaman zaman konuyu ifade eden yerleşmiş ifadeler, vecize ve deyişlerden yararlanılmıştır. Maddeler seçilirken araştırmanın hedeflediği konu dışına taşmadan, araştırmada yer alan hipotezlerle ilişkili, araştırılmak istenen 30 Bireyin bir dinî, herhangi bir derecede benimseme veya benimsememe şeklinde yapmış olduğu değerlendirmenin ifadesi olan psikolojik yönelimine dinî yönelim denir. Geleneksel olarak psikologlar yönelimlerin yapısını düşünce, davranış ve duygu olmak üzere üç boyutta incelemektedirler. Bu yapı dinî yönelim için de geçerlidir. Bir kişinin Tanrı ya inancı ve bu inançtan kaynaklanan inanç ve kabulleri, dinî yönelimin düşünce boyutu ; inancı gereği yaptığı her türlü davranış, mesela namaz kılması, kiliseye gitmesi gibi ameli hususlar dinî yönelimin davranış boyutu ; inanç ve amelleriyle ilgili psikolojik hali, Tanrı dan başarı, korunma, cennet beklentisi veya bela, cezalandırılma ve cehennem endişesi, dinî yönelimin duygusal boyutu ile ilgilidir. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Ahmet Onay, Dinî Yönelim Ölçeği, İslamiyat, V (2002), Sayı: 4, s Ayrıntılı bilgi için bakınız; Âmiran Kurtkan Bilgiseven, Genel Sosyoloji(5. Baskı), Filiz Kitabevi, İst., 1995, s. 24.

28 12 konunun/sorunun tam ve eksiksiz yansıtılmasını sağlayan, yalın ve anlaşılır ifadeler kullanılmış, tepki yaratabileceği, ürkütücü veya kaçamak yanıtlara yol açabileceği tahmin edilen ifadelerden kaçınılmıştır. Bu durumda olan fakat anket formunda yer alması gereken ifadeler ise tekrar düzenlenerek forma yerleştirilmiştir. Aynı tutumu ölçmek için seçilmiş, aynı yöndeki ifadeler herhangi bir yönlendirmeye sebep olmaması için rasgele dağıtılmıştır. Soru sayısının fazlalığından kaynaklanabilecek bir takım sakıncaları ortadan kaldırmak amacıyla madde sayısı mümkün olduğunda az tutulmaya çalışılmış, ancak bunu yaparken sorunun anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmek amacıyla aynı tutuma yönelik birden fazla madde kullanmaktan kaçınılmamıştır. Maddeler belirlendikten sonra anket formu, araştırma evreninden 61 kişiye uygulanmıştır. Ön araştırma niteliğindeki bu işlem 88 soruyla yapılmıştır. Bu ön uygulamadan sonra formdan 11 soru çıkartılmış ve bazı sorular da yeniden düzenlenerek forma yerleştirilmiştir. Bu işlem sonunda, birinci bölümde örneklemin olgusal özelliklerini tespit etmeye yönelik 11; ikinci bölümde ise 18 adet dindarlık ve 54 adet çalışma kanaat ve tutumuna yönelik olmak üzere iki bölüm ve toplam 83 maddeden meydana gelen anket formu son şeklini almıştır Veri Toplama Aracının Geçerliği ve Güvenirliği Ölçek geliştirmede en önemli aşamalardan biri geçerlik ve güvenirlik çalışmalarıdır. Zira, ancak geçerli ve güvenilir bir ölçek kullanılarak toplanan verilerle doğru çıkarımlar yapılabilir. Geçerlik ve güvenirliği test edilemeyen veriler analiz için risklidir. 32 Geçerlilik, bir test veya ölçeğin ölçülmek istenen şeyi ölçme derecesidir. Bir veri toplama aracının geçerliliğini tespit etmek için çeşitli geçerlilik testleri geliştirilmiştir. Bunlardan biri de yapı geçerliliğidir. Yapı geçerliliği ölçeğin hangi kavram veya özellikleri ölçtüğünün belirlenmesini inceler. 33 Araştırmada kullandığımız çalışma tutumu ölçeği ve dinî yönelim ölçeğinin yapı geçerliği faktör analizi ile incelenmiştir. Faktör analizi veri toplama aracının alt 32 Ahmet Onay, Dindarlık Ölçme Çalışmaları, İslami Araştırmalar Dergisi, C 14, Sayı: 3-4, ( ) s Remzi Altunışık, Recai Coşkun, Serkan Bayraktaroğlu, Engin Yıldırım, Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri(3. Baskı), Sakarya Kitapevi, Sakarya, 2004, s

29 13 ölçeklerden oluşup oluşmadığı, 34 oluşuyorsa ilgili alt ölçeklerin her birinin aynı yapıyı ölçüp ölçmediğini 35 test etmek için yapılan bir analizdir. Faktör analizi birbiriyle ilişkisi yüksek olan, aynı yapıyı ölçen maddeleri tek bir gurupta toplamanın yanı sıra bir ölçekte farklı yapıları ölçen maddeleri ve bu yapıların neler olduğunu; 36 başka bir ifadeyle, ölçeğin, katılımcıların verdikleri tepkiler arasındaki farkı ayırt edip edemediğini, yani teorik varsayım ile kişilerin tepkilerinin örtüşüp örtüşmediğini 37 ortaya çıkaran matematiksel bir analiz tekniğidir. Anket formunda yer alan çalışma tutumu ölçeği maddelerine uygulanan faktör analizinde toplam yük değeri 1.0 ve üzeri olan on altı faktör tespit edilmiş ancak bu faktörlerden üçünün yoğun olduğu görülmüştür. Böylece toplam 54 maddeden meydana gelen çalışma tutumu ölçeğimizin üç faktörden oluşması kararlaştırılmıştır. Tekrar faktör analizi yapılarak faktör yük değeri.30 un altında olan maddeler envanterden çıkarılmıştır. Ancak İnsan zenginleştikçe daha mütevazi bir yaşam sürmelidir (.26) ve Çalışma bir erdemdir (.23) maddeleri güvenirlik katsayısının düşmesine sebep oldukları için envanterde kalmaları tercih edilmiştir. Envanterden çılarılan maddeler şunlardır; 22 maddeden oluşan Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu ölçeğindeki birikimlerimi arsa ya da altın alarak değerlendiririm, çalışmada amaç geçimini sağlayacak kadar para kazanmaktır, fazla mal-mülk insanı dinden uzaklaştırır, geçim derdiyle hep rızk peşinde koşmamalıdır, zenginlik kişi ile Allah arasında engeldir maddeleri; 17 maddeden oluşan Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumu ölçeğinde yer alan çalışma, para kazanmak için yapılan bir zorunluluktur maddesi ve yine 17 maddeden oluşan İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu ölçeğindeki kişi aldığı eğitime göre kendine is seçmelidir, kişi hem zengin hem de dindar bir hayat sürebilir, başarının reçetesi çok çalışmaktır, arkadaş olacağım kimselerin dürüst olmasını isterim maddeleridir. Böylece Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu ölçeğinin 17; Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ölçeğinin 16 ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu ölçeğinin 12 maddeden oluşması kararlaştırılmıştır. 34 Onay, Dindarlık Ölçme Çalışmaları, s Akyüz, İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Din Anlayışı, s Hakkı Karaşahin, Gördes ve Çevresinde Dinî Hayat, Yayınlanmamış Doktora Tezi, A. Ü.S. B. E., 2006, s Onay, Dindarlık Ölçme Çalışmaları, s. 445.

30 14 İkinci olarak anket formunda yer alan dinî yönelim ölçeği sorularına faktör analizi uygulanmış, faktör analizi sonucunda dinî yönelimin inanç, uygulama ve duygudan oluşan üç boyutunu ölçmek için seçilen sorular ayrı ayrı analiz edilmiş, analiz sonucunda.30 ve daha az faktör yük değerine sahip hiçbir madde tespit edilmemiştir. Böylece dinî yönelim ölçeğinin inanç boyutunun 5; uygulama boyutunun 6 ve duygu boyutunun 6 olmak üzere üç maddeden oluşmasına karar verilmiştir. Yapı geçerliliğinden sonra çalışma tutumu ölçeği ve dinî yönelim ölçeğinin güvenirlik çalışmalarına geçilmiştir. Güvenirlik bir testin veya bir ölçeğin ölçmek istediği şeyi tutarlı ve istikrarlı bir biçimde ölçme derecesidir, başarılı bir test veya ölçek benzer şartlarda tekrar uygulandığında benzer sonuçlar vermelidir. 38 Geçerlilik ve güvenirlilik arasında yakın bir bağ vardır. Eğer ölçek mükemmel bir geçerliliğe sahipse, mükemmel bir güvenirliğe de sahiptir. Eğer ölçek güvenilir değilse mükemmel bir geçerliğe de sahip olamaz, çünkü ölçülen değerler tesadüfî hata terimini de içermektedir. Kısacası güvenilir olmama geçerliliği de riske sokmaktadır. Ancak bir ölçeğin güvenilir olması geçerliğin sağlandığı anlamına gelmeyebilir. Geçerlilik için güvenirlik bir gerek şarttır, ancak yeterli değildir. 39 Araştırmada kullanacağımız ölçeklerin iç tutarlılığının bir göstergesi olarak güvenirlik katsayısı (Cronbach Alpha) hesaplanmıştır Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma tutumunu betimlemek üzere geliştirilen ölçeğin faktör ve madde analizi sonuçları Tablo 1 de verilmiştir. Buna göre ölçek 17 maddeden meydana gelmektedir. Ölçek maddelerinin bir biriyle ilişkisini ve aynı yapıyı ölçüp ölçmediğini gösteren birinci faktör yük değerleri.70 ve.36 arasında değişmektedir. Bu değerler ölçek maddelerinin yeterli düzeyde ilişkili ve aynı yapıyı ölçen maddelerden oluştuğunu göstermektedir. Yine ölçekte yer alan maddelerin ayırt etme gücünü ortaya koyan madde toplam korelasyonu değerleri.61 ile.30 arasında değişmektedir. Bu değerler ölçek maddelerinin yeterli düzeyde ayırt etme gücüne 38 Altunışık, Coşkun, Bayraktaroğlu, Yıldırım, Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri, s Altunışık, Coşkun, Bayraktaroğlu, Yıldırım, a.g.e, s. 117.

31 15 sahip olduğunu göstermektedir. Ölçeğin Cronbach Alpha katsayısı.85 ve faktörün tek başına açıkladığı varyans miktarı ise %32 dir. Tablo 1. Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Ölçeğinin Faktör ve Madde Analizi Sonuçları Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Ölçek Maddeleri Birinci Faktör Yük Değeri Zenginliği veren Allah tır Fazla kazanç Allah yolunda harcanmalıdır Para Allah yolunda harcandıkça daha da artar Her şey kaderde yazıldığı gibi gerçekleşir Kişi maddi sıkıntılardan kurtulmak için Allah'a dua etmelidir İnsanin kaderinde zengin olmak varsa olur Mübarek şahısların hayır-duasını alan maddi sıkıntı çekmez Allah nasip ederse kişi iyi bir is bulabilir Maddi basari için en iyi şey Allah'a güvenmektir Allah herkesin rızkını verir Kişi Allah'a yakin olabileceği bir is seçmelidir Dinine sarılana Allah mal-mülk verecektir İnsan zengin de olsa çalışmaya devam etmelidir Çalışan için yaptığı is değil helal olması önemlidir Hakkıyla çalışarak zengin olmak isterim Allah "yürü ya kulum" demeden kimse zengin olamaz Arkadaş olacağım kimselerin dindar olması önemlidir Açıklanan Varyans: % 32 Cronbach Alpha:.85 KMO :.88 Barlett: Madde Toplam Korelasyonu Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma tutumu ölçeğinin faktör ve madde analizi sonuçları Tablo 2 de verilmiştir. Buna göre ölçek 16 maddeden oluşmaktadır. Maddelerin birinci faktör yük değerleri.66 ile.38 arasında değişmektedir. Madde toplam korelasyonları ise.54 ile.33 aralığındadır. Faktörün tek başına açıkladığı varyans oranı %29; Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı.83 olarak tespit edilmiştir. Birinci faktör yük değerleri ölçek maddelerinin birbiriyle yeterli düzeyde ilişki içinde olduklarını gösterirken, madde toplam korelasyon değerleri de ölçek maddelerinin

32 16 ayırt etme gücünü göstermektedir. Bu değerlere göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma tutumu ölçeğinin yeterli düzeyde bir geçerlik ve güvenirliğe sahip olduğu söylenebilir. Tablo 2: Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Ölçeğinin Faktör ve Madde Analizi Sonuçları Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Ölçek Soruları İnsan ne kadar zenginleşirse o kadar lüks yaşamalıdır Birinci Faktör Yük Değeri İnsan zengin olunca çalışmasına gerek kalmaz Çok param olsa günümü gün ederdim Az çalışarak çok kazanç getiren isleri tercih ederim En iyi zengin olma yolu yüklü bir mirasa konmaktır Çalışan için yaptığı is değil aldığı para önemlidir Kişi itibar kazandıran is ve meslek seçmelidir Paranın kendisi önemlidir. nereden geldiği değil Fakirliğin tek çözümü paradır İsinde yükselmek kişinin kurnaz ligine bağlıdır Basarîli kimse çalışmadan para kazanabilen kimsedir Arkadaş olacağım kimsenin zengin olmasını isterim Çalışmada amaç çok para kazanmaktır En iyi zengin olma yolu piyango çıkmasıdır Birey maaşa göre is seçmelidir Birikimlerimi bankada değerlendirmede sakınca görmem Açıklanan Varyans: %29 Cronbach Alpha:.83 KMO :.85 Barlett: Madde Toplam Korelasyonu İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Tablo 3, İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Ölçeğinin faktör ve madde analizi sonuçlarını içermektedir. Tabloda yer alan 12 adet ölçek maddesinin birinci faktör yük değerleri.64 ile.30; madde toplam korelasyon değerleri ise.50 ile.23 arasında değişmektedir. Faktörün açıkladığı varyans oranı % 26; Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı ise.72 dir. Bu değerlere bakarak ölçek maddelerinin kendi aralarında iç tutarlılık ve ayırt etme güçlerinin yeterli olduğu ve ölçeğin yapı geçerliğine sahip olduğu ifade edilebilir.

33 17 Tablo 3: İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Ölçeğinin Faktör ve Madde Analizi Sonuçları İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Ölçek Maddeleri Birinci Faktör Yük Değeri Kişi isinde plan ve programlara uymalıdır Başarının reçetesi kurallara uygun çalışmaktır Fakirliğin çözümü çok çalışmaktır Arkadaşlarımın çalışkan olmasını isterim Hayır yapmak isteyen yeni işyerleri açmalıdır Dinî konularda imamlardan yardim istenmelidir Kimse zengin de olsa orta yollu bir yaşamı tercih etmelidir Maddi başarı için çalışkan olmak şarttır Bir çalışan her zaman isini en iyi yapmakla yükümlüdür Fakirliğin çözümü yeni işyerleri açmaktır İnsan zenginleştikçe daha mütevazi bir yasam sürmelidir Çalışmak bir erdemdir Açıklanan Varyans: %26 Cronbach Alpha:.72 KMO :.76 Barlett:.000 Madde Toplam Korelasyonu Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Tablo 4 te Dinî Yönelimin İnanç Boyutuna Yönelik Tutum ölçeğinin faktör ve madde analizi sonuçları verilmiştir. Buna göre tabloda yer alan 5 adet maddenin birbiriyle ilişkisini ve aynı yapıyı ölçüp ölçmediğini gösteren birinci faktör yük değerleri.78 ile.59 arasında; diğer taraftan maddelerin ayırt etme gücünü gösteren madde toplam korelasyon değerleri ise.60 ile.37 arasında değişmektedir. Faktörün açıkladığı varyans %50; Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı ise.71 dir. Bu değerlere bakarak ölçeğin yeterli derecede geçerlik ve güvenirlik taşıdığı rahatlıkla söylenebilir.

34 18 Tablo 4: Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Faktör ve Madde Analizi Sonuçları Dinî Yönelimin İnanç Boyutuna Yönelik Tutumun Ölçek Maddeleri Birinci Faktör Yük Değeri Peygamberlere inanırım Kur anın haber verdiği herşey doğrudur Allah vardır Meleklere inanırım Cennet ve Cehennem vardır Açıklanan Varyans: %50 Cronbach Alpha:.71 KMO :.76 Barlett:.000 Madde Toplam Korelasyonu Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Tablo 5 te de görüldüğü gibi Dinî Yönelimin Uygulama Boyutuna Yönelik Tutum Ölçeği 6 maddeden oluşmaktadır. Bu maddelerin birinci faktör yük değerleri.68 ile.57 arasında; madde toplam korelasyon değerleri ise.49 ile.36 arasında değişmektedir. Faktörün tek başına açıkladığı varyans %42; Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı ise.71 dir. Bu değerlere göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutuna Yönelik Tutum Ölçeği geçerli ve güvenilir bir ölçme aracıdır. Tablo 5: Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Faktör ve Madde Analizi Sonuçları Dinî Yönelimin Uygulama Boyutuna Yönelik Tutumun Ölçek Maddeleri Birinci Faktör Yük Değeri Hata işlediğim zaman Allah tan af dilerim Haramlardan sakınırım İbadetlerimi yaparım Dinin yasak ettiği şeyleri yapmam Dua ederim Dinî inanç gereklidir Açıklanan Varyans: %42 Cronbach Alpha:.71 KMO :.77 Barlett:.000 Madde Toplam Korelasyonu Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Dinî Yönelim Ölçeğinin Duygu Boyutuna Yönelik Tutum Ölçeğinin Faktör ve Madde Analizi Sonuçları Tablo 6 da verilmiştir. Buna göre ölçek 6 maddeden oluşmaktadır. Ölçek maddelerinin birinci faktör yük değerleri.77 ile.62 arasında; madde toplam korelasyon değerleri ise.63 ilse.48 arasında değişmektedir. Yine

35 19 faktörün açıkladığı varyans %53 ve Coronbach Alpha güvenirlik katsayısı ise.81 olarak tespit edilmiştir. Dolayısıyla Dinî Yönelimin Duygu Boyutuna Yönelik Tutum Ölçeğinin güvenirlik ve geçerlik kriterlerini fazlasıyla yerine getirdiği görülmektedir. Tablo 6: Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutum Ölçeğinin Faktör ve Madde Analizi Sonuçları Dinî Yönelimin Duygu Boyutuna Yönelik Tutumun Ölçek Maddeleri Birinci Faktör Yük Değeri İbadetlerimi yapınca daha huzurlu hissederim Kur an dinlerken heyecanlanırım Kandil gecelerinde manevi duygularım artar Ramazan da manevi duygularım artar Dinî kuralları yerine getirme zorunluluğu hissederim Mevlit okunurken içime huzur dolar Açıklanan Varyans: %53 Cronbach Alpha:.81 KMO :.85 Barlett: Verilerin Analizi Madde Toplam Korelasyonu Bu araştırma çalışma tutumu/tutumları ile dinî yönelim arasındaki ilişkiyi inceleyen bir durum saptama çalışmasıdır. Araştırmanın birinci bölümünde konuyla ilgili teorik çerçevenin bir bölümünü oluşturan değerler ve tutumlarla ilgili kavramsal açıklamalar ve kuramsal yaklaşımlar ele alınmıştır. İkinci bölüm dinî yönelim ve çalışma tutumu ile ilgili kavramsal açıklamalar ve kuramsal yaklaşımlarla birlikte araştırmanın uygulama kısmınında da ele alındığı bölümdür. İnanç, uygulama ve duygu boyutlarından oluşan Dinî Yönelim Tutumları ile ile Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumundan oluşan Çalışma Tutumları ele alınmıştır. Anket tekniği ile elde edilen verilerin analizinde SPSS istatistiksel paket programı kullanılmıştır. Bu analizlerden yüzde ve frekans dağılımı, aritmetik ortalama, t-testi, varyans analizi (Anova), Lsd Post-hoc çoklu karşılaştırma testi, korelasyon ve regresyon testlerinden yararlanılmıştır. Örneklem grubunun dinî yönelim ve çalışma tutumu ile cinsiyet değişkeni arasındaki analizler için t-testi; dinî yönelim ve çalışma tutumu ile yaş grupları, doğum yeri, eğitim durumu, eğitim durumu, oturduğu yer, çalıştığı sektör, işteki statü, çalışma süresi, önceki meslek ve baba mesleği değişkenleri ile ilgili analizlerde tek boyutlu varyans analizi (Anova) ve LSD Post-Hoc çoklu karşılaştırma

36 20 tekniği kullanılmıştır. Bunlardan başka dinî yönelim ile çalışma tutumları arasındaki karşılaştırmalar için Korelasyon ve Regresyon testlerinden yararlanılmıştır. Son olarak anket ve görüşme yoluyla elde edilen veriler teorik çerçeveyle uyumlu bir şekilde sistematize edilerek karşılaştırmalar yapılmıştır.

37 BİRİNCİ BÖLÜM DEĞERLER VE TUTUMLAR 1. DEĞER KAVRAMI 1.1. Kavramın Neliği Değer, insanî varlık alanına özgü bir kavramdır. 40 Değerleri meydana getiren, onları benimseyip yaşayan ve yaşatan insandır. 41 Değerler bir taraftan gerçekleşebilmek için insana muhtaç 42 iken diğer taraftan insanın varlık şartları arasında önemli bir yere sahiptir. Öyle ki, felsefi antropolojide bilme, yapıp-etme, tavır koyma, inanma, ideleştirme vb. niteliklerin yanı sıra bir değerler dünyasına sahip olma da insanın varlık şartları arasında kabul edilir. 43 İnsan, değeri varlıklarla kurduğu ilişkiler neticesinde meydana getirir. Varolanlar hakkında edindiği bilgileri kullanırken elde ettiği sonuçlar, onu değerler kazanmaya götürür. 44 İnsan çevresinde bulunan nesnelere veya cereyan eden olaylara tepki gösterdiğinde, onlar üzerinde birtakım değerlendirmeler de de bulunur, başka bir ifadeyle onlar hakkında değer yargıları da üretir. 45 Bu noktada değer, bir ölçüt olarak, olanla olması gereken ayırımını içerir ve her zaman olumlu ya da olumsuz bir şey olarak görünür. 46 Değerin bu niteliği onu benimseyen insanın tavır takınmasını; yani bir şeyden yana veya bir şeye karşı olmasını gerektirir. Bu şey, çevresinde olup-biten bir şey olabileceği gibi karşılaştığı ya da içinde bulunduğu bir durumda karşısına çıkan bir şey de olabilir. 47 Böylece değer, belli duyguları, arzuları, ilgileri, amaçları, ihtiyaç ve eylemleri olan öznenin, olguya yüklediği bir nitelik, bir tavır şeklinde ortaya çıkar. Ancak değer, zihnin kuramsal bir tavır ya da yöneliminden çok, hem pratik bir tavır veya yöneliminin ifadesi hem de, öznenin ilgili nesnenin amacı ve eylemleriyle olan ilişkisini 40 Enver Uysal, Değerler Üzerine Bazı Düşünceler ve Bir Erdem Tasnifi Denemesi: İnsanî Erdemler-İslamî Erdemler, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 1, Bursa, 2003, s Süleyman Hayri Bolay, Aşkın Değerler Buhranı, Değerler ve Eğitimi Uluslararası Sempozyumu(26-28 Kasım 2004, İstanbul), Ed.; Recep Kaymakcan, Seyfi Kenan, Hayati Hökelekli, Şeyma Arslan, Mahmut Zengin, Dem Yay., İst., 2007, s Ülken, Bilgi ve Değer, s Emine Küçükkalp, Gençlik Din ve Değerler Psikolojisi(Ed.; Hayati Hökelekli), Dem Yay., İst., 2006, s Bolay, Aşkın Değerler Buhranı, s Ahmet Arslan, Felsefeye Giriş, Vadi Yay., Ank., 1994, s Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, Ekin Yay., Ank., 1996, s Takıyettin Mengüşoğlu, Felsefi Anthropologi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fak. Yay., İst., 1971, s. 130.

38 22 ifade etmek üzere, ona, diğer niteliklerine ek olarak, sonradan eklediği bir niteliktir. 48 Örneğin bir kimse doğru olmaya çalışıyorsa, bu, doğruluğu bir değer olarak görmesindendir, zira doğruluğu bir değer olarak algılamak, onu doğru olmaya zorlar. Başka bir ifadeyle doğru olma çabasındaki temel etken, doğruluğun onda bir değer olmasıdır. 49 Bu açıdan değerin nesne ve olayların, insanca önemini belirleyen nitelik 50 olarak tarif edildiğini görüyoruz. Değerleri insanın ilgileri, ilgi objeleri, ilgilerinin cinsi, miktarı yoğunluğu açısından da izah etmek mümkündür. Bu durumda değerler hoşlanma ve tercih ile ilişkilendirilir. Çünkü bir şeye duyulan ilgi, bireyin söz konusu şeyden hoşlandığı ya da hoşlanmadığı: veya ona ihtiyaç duymak, onu tercih etmek gibi eğilimler ve psikolojik haller içinde olduğunun göstergesidir. Dolayısıyla eğer bir şey, birey için ilgi konusu oluyorsa, onun için bir değer taşıyor demektir. Değere inanan insan onun müeyyidesinden etkilenir. Bu etki, kişinin davranışlarına tesir eder. 51 Bu nedenle değerlendirmek ve değer kavramı hem ontoloji, hem epistemoloji hem de pratik tecrübelerle doğrudan bağlantılı görülmüştür. Ontolojik açıdan değerler varlık için zaman-mekan çerçevesinde ve ilişkiler ağında bir paradigma sunar. Çünkü hakikat hakkındaki ifadeler veya daha özel olarak hükümler değerlere dayanır. Değerli kılmanın veya değer hükümleriyle donatmanın doğası, sınırları, süreçleri ve gayesi dolayısıyla hakikatin algılanışına tâbidir. 52 Diğer taraftan değerlerin epistemoloji ile de bağlantısı vardır. Çünkü bireyin veya toplumun düşünce ve idrak çerçeveleri değerlerden uzak şekilde değerlendirilemez; zira idrak, düşünce ve tasavvurlar değerlendirme süreçleriyle bir sonuca ulaşır. Bilgi ölçerken, değerler değerlendirir. Dolayısıyla değerler hem bilginin kaynaklarını, hem de sınırlarını çizmede açık/kapalı olarak daima devrededir. 53 Üçüncü olarak, değerlerin pratik olan ile ilişkisi vazgeçilemez özelliğidir. Tezahürlere verilen doğru, gerçek, arzulanan, 48 Cevizci, a.g.e, s Uysal, Değerler Üzerine Bazı Düşünceler ve Bir Erdem Tasnifi Denemesi: İnsanî Erdemler-İslamî Erdemler, s Orhan Hançelioğlu, Felsefe Sözlüğü(9. Basım), Remzi Kitabevi, İst., 1994, s Bolay, Aşkın Değerler Buhranı, s Şevket Yavuz, Değerlerin Şeceresi, Doğası, Sınırı Ve Devamlılığı: Değerlerin Dinî Ve Sosyal Karakteri Ve Sürekliliği, Değerler ve Eğitimi Uluslararası Sempozyumu(26-28 Kasım 2004, İstanbul), Ed.; Recep Kaymakcan, Seyfi Kenan, Hayati Hökelekli, Şeyma Arslan, Mahmut Zengin, Dem Yay., İst., 2007, s Yavuz, Değerlerin Şeceresi, Doğası, Sınırı ve Devamlılığı: Değerlerin Dinî Ve Sosyal Karakteri Ve Sürekliliği, s. 107.

39 23 iyi gibi değer hükümleri pratik tecrübelerle bağlantılı olarak ortaya çıkar. 54 Yine değerin konusu olan, olması gereken, bilimin ve bilginin doğrudan konusu olan olmuş olan dan farklıdır. Bu yönüyle de değer kavramı, teoriden çok amelî/pratik bir karakter taşır, eyleme yöneliktir Değer Kavramına İlişkin Görüşler Değer kavramınının ilk ve en geniş şekliyle ele alındığı bilimsel disiplin, felsefedir. Felsefede ele alınan değerler daha çok felsefeyle birlikte teoloji ve ahlakın da inceleme alanına giren mutlak değerlerdir. 56 Ayrıca değer kavramı, değerlerin yapısı değerlerin öznelliği ya da nesnelliği gibi konular ahlak felsefesinin önemli problemlerindendir. 57 Bu bağlamda farklı felsefi doktrinler konuya kendi bakış açılarından yaklaşarak birbirinden farklı açıklamalar getirmiştir. Sözgelimi, idealistler; evreni sonsuz ve evrensel kavramları ile tanımlamış ve buna paralel olarak değerleri de, değişmeyen ve bütün insanlara uygulanabilir ilkeler olarak anlamışlardır. Realistler, insanların teorilerini doğal, fiziki ve sosyal yasalara göre geliştirebileceklerini, doğa yasalarının evrensel ve sonsuz olması nedeniyle de değerlerin bunlar üzerine oturtulması gerektiğini savunmuşlardır. Pragmatistler de, tersine, değerlerin zamana, yere ve durumlara bağlı, dolayısıyla göreceli olduğunu iddia ederler. Çünkü onlara göre evren sürekli değişmektedir; buna bağlı olarak değerler de değişmek zorundadır. O halde, insanların kişisel ve sosyal gelişimine katkı yapan şeyler değerli, onların gelişimini engelleyen ve deneyimlerini sınırlayan şeyler ise değersizdir. Varoluşçular ise değerle ilgili olarak bireye ve onun seçimine vurgu yapar, insanların kendi özgür tercihleriyle değerler oluşturmaları gerektiğini ileri sürerler. 58 Öte yandan, bir şeyin en yüksek sayıda insan için, en yüksek mutluluğa katkıda bulunduğu sürece değerli olduğunu savunan yararcı değer anlayışı; iyilik, güzellik, doğruluk gibi değerlerin, insandan bağımsız olarak var olduğunu, kişiden kişiye, kültürden kültüre değişmeyen nesnel gerçekliklere karşılık geldiğini savunan nesnelci değer anlayışı; iyilik, doğruluk ve güzellik gibi değerlerin nesnel bir gerçeklikleri 54 A.g.e., s Bolay, a.g.e., s Ertan Özensel, Sosyolojik Bir Olgu Olarak Değer, Değerler Eğitimi Dergisi, 1(3), , s Uysal, Değerler Üzerine Bazı Düşünceler ve Bir Erdem Tasnifi Denemesi: İnsanî Erdemler-İslamî Erdemler, s Sadegül Akbaba Altun, Eğitim Yönetimi ve Değerler, D.E.D., 1(1), s

40 24 bulunmadığını, kişisel duygulardan, tavır ve gerçeklik yorumlarından başka hiçbir şey olmadığını dile getiren öznelci değer anlayışı ve değerlerin bir kültürden diğerine farklılık gösterdiğini, değerlerin kişinin çevresi, kültürü ve mizacı tarafından belirlenen kişisel ve toplumsal tercihlere göreli olduğunu öne süren göreci değer anlayışı 59 gibi çeşitli anlayışlardan bahsetmek mümkündür. Değerlerin bireysel açıdan ele alındığı alanların başında psikoloji ve sosyal psikoloji gelir. Smith e göre, ne zaman değerler ve değerlendirme söz konusu olsa, gerçekte, ilkede ve geriye bakışta karşılaştığımız, nesneleri seçmek ve tercih etmek durumundaki bireyler anlaşılır. 60 Bu anlamda kullanıldığında değerler, psikologların davranıştaki düzenlilikleri ayrımsamalarına ve anlamalarına yarayan kavramsal araçlardır. Bu kavramlaştırma içinde değerler, tutumlara yakın bir anlam taşır. Bu durum değer kavramının aşırı sıklıkla kullanılmasına ve bu konuda bir karmaşa oluşmasına da yol açmıştır. Bu nedenle bu iki sözcük bazı sosyal psikoloji veya kişilik kuramlarında birbirleri yerine kullanılmış gibi görünmektedir. Aslında bu noktada ortaya çıkan karmaşanın sebebi değerler ve tutumlar arasındaki yakın ilişkidir. Bu konuda önde gelen başlıca iki görüş vardır. Bu görüşlerden birincisi değerlerden yola çıkarak tutumlara ulaşmaya çalışan görüştür. Bu görüşe göre değerler daha geniş, daha genel ve hiyerarşik olarak daha fazla önem taşıyan tutumlar olarak tanımlanır ve yine bu görüşe göre, bir kimsenin genel değer hiyerarşisini ve kendi değerleriyle belli bir durum arasındaki işlevsel ilişkiyi nasıl algıladığı bilinirse, o kimsenin, o ya da benzeri durumlar karşısındaki tutumu yordanabilir. Ayrıca algılanan işlevsellikteki bir değişimin, tutumlarda buna uygun bir değişmeyi beraberinde getirmesi beklenir. Böylece, tutumlar temel değerlere hizmet etmek, o değerlere ulaşmak için işlevsel olma durumundadır. 61 İkinci görüş ise, değerleri, tutumların bir parçası olarak kabul eder. Bu kavramlaştırma içinde bir duruma karşı takınılan herhangi bir tutum, bu durumun olumlu ya da olumsuz işlevsel ilişki içinde olduğu tüm değer veya amaçların itici güçlerinin bir bileşkesi olarak tanımlanır. 62 Yani bireyin bir olay/durum ya da bir konu hakkındaki değerleri ve bu değerlerin söz konusu olay/durum ya da konu hakkındaki olumlu- 59 Cevizci, a.g.e., s Çiğdem Kağıtçıbaşı, Çocuğun Değeri, Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Yay., İst., 1980, s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s. 21.

41 25 olumsuz etki şiddeti, bir anlamda önem derecesi bilinirse bireyin o konudaki tutumu tahmin edilebilir. Bundan dolayı bazı sosyal bilimciler değerlerin; kültür, toplum ve kişilikle ilgili çalışmalarda temel bağımlı değişken, tutum ve davranış çalışmalarında ise temel bağımsız değişken olması gerektiğini ileri sürmüştür. 63 Değer kavramını ilk defa kullandığı kabul edilen Znaniecki 64, onu nesnelerin pekleştirici etkisi olarak tanımlamıştır. 65 Bu tanımlamayla Znaniecki nin değerler ve nesneler arasında bir ilişkinin varlığından bahsettiği açıktır. Theodorson ise, özel eylemleri ve amaçları yargılamada temel ölçü sağlayan ve bir grubun üyelerinin güçlü duygusal bağlarıyla oluşmuş soyut, genelleştirilmiş davranış prensipleri şeklinde tanımlamıştır. Bu tanımlamaya göre değer, belirli bir durumu bir diğerine tercih etme eğilimi olarak anlaşılmaktadır. 66 Diğer taraftan Rokeach, değerleri bir tür inanç olarak görür. Ona göre üç tip inanç vardır. Bunlardan birincisi; tanımlayıcı ya da varoluşçu inançlardır. Bunlar doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir inançlardır. İkinci tip inançlar; değerlendirici inançlardır, bunlar takdire bağlıdırlar. Bireyler nesneleri ya da olayları iyi veya kötü şeklinde tanımlarken bu inançlara dayanırlar. Üçüncüsü ise örf ve adetlerle yasamımıza yerleşmiş olan inançlardır. Bu tür inançlar, bireyin, davranış ya da amaçlarının arzu edilir ya da edilmez olduğuna karar vermesinde etkili olan inançlardır. Rokeach a göre değerler bu üçüncü tip inançlardandır. 67 Böylece Rokeach, değeri özel bir davranış biçimine ya da zıtlık içindeki bir duruma karşı bireysel veya toplumsal tercihleri gösteren inanç 68 olarak tanımlar. Bu şekilde değerleri, bireylerin ideal davranış tarzları veya yaşam amaçları hakkındaki inançlar ve davranışa farklı şekillerde rehberlik eden çok yönlü standartlar olarak gören Rokeach onları iki grupta ele alımıştır; amaçsal değerler ve araçsal değerler. Amaçsal değerler yaşamın temel amaçları; araçsal değerler ise bu amaçlara ulaşmak 63 Ayrıntılı bilgi için bakınız; Nuri Bilgin, Sosyal Psikolojide Yöntem ve Pratik Çalışmalar, Sistem Yay., İst., 1995, s Bilgin, a.g.e., s 83. Florian Witold Znaniecki( ), Polonya asıllı A.B.D. li sosyolog. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Ana Britannica, Ana Yay., İst., 1990, s Kğıtçıbaşı, Çocuğun Değeri, s Ali Rıza Erdem, Üniversite Kültüründe Önemli Bir Unsur: Değerler, D.E.D., 1 (4), s Salim Atay, Türk Yönetici Adaylannin, Siyasal ve Dinî Tercihleri ile Yaşam Değerleri Arasindaki İlişki, D.E.D., 7 (3), s M., Rokeach, The Nature of Human Values, The Free Pres, New York, 1973, s. 5.

42 26 için başvurulan davranış tarzları ile ilgilidir. Her birey, önem hiyerarşisi içinde düzenlenmiş, kendi değer sistemini oluşturan amaçsal ve araçsal değerlere sahiptir. 69 Bu durumda değer, bireysel ya da toplumsal olarak birbirine zıt ya da farklı bir davranış biçimi veya yaşam amacına karşı tercih edilen, ideal davranış tarzları veya yaşam amaçları hakkındaki inançlar olmaktadır. Değer sistemi ise, göreceli bir önem boyutu üzerinde, tercih edilen davranış tarzları veya yaşam amaçları ile ilgili inançların kalıcı bir organizasyonudur. Bu anlayışa göre herkes, değer sistemini oluşturan bir değerler hiyerarşisine sahiptir. Bu sistem ya da hiyerarşik yapı, değerlere atfettiğimiz göreceli önem tarafından belirlenmektedir. 70 Hilmi Ziya Ülken değeri, süje ile obje arasında aşkın bir orandan doğan beşeri bir eser olarak tarif eder. Ona göre her değer bir değerlendirmedir ve her değer aşkındır, çünkü her değer değerlendirmede süjenin içinde bulunduğu varlık türünün üstünde ve dışındadır ve değerlendirme, bilmede olduğu gibi bilenle bilinenin aynılaştırılması şeklinde değil; bizde eksik olan ve bilinmeyen bir şeye bilinen nitelikler aracı ile nüfuz etmekden doğar. 71 Değerlendirme sadece sübjektif bir eylem olarak ele alınamaz. 72 O, süje tarafından konulduğu için sübjektif, ama aynı zamanda aşkın objeye ait olması bakımından objektiftir. Bundan dolayı hem subjektif hem objektif; ya da hem ferdi hem toplumsaldır. 73 Her değer tümelleşme yetkinliğindedir. Çünkü bildirilebilme, yayılabilme özelliği vardır. Bunun sebebi her değerin bilen bir süje tarafından tespit edilmiş keşfedilmiş veya konulmuş olmasıdır. 74 Görüldüğü gibi değer tanımlamalarındaki ortak yönler, değerin bir inanç durumu olması, ait olunmak istenilen veya kabul gören bir hâl olması, belirli durumları almaya yönelik olması, olayların ve insanların davranış seçimine veya gelişimine rehberlik etmesidir. 75 Yine değerlerin bazen yaşam biçimleri arasındaki tercihler bazen de insanın dünyadaki yeriyle ilgili temel hipotezler biçiminde kavramlaştırılması; kimi zaman 69 Nermin Uyguç, Cinsiyet, Bireysel Değerler ve Meslek Seçimi, D.E.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt: 18, Sayı: 1, Yıl: 2003, s Nuri Bilgin, a.g.e.,s Bilgin, a.g.e., s Ülken, Bilgi ve Değer, s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s Atay, Türk Yönetici Adaylannin, Siyasal ve Dinî Tercihleri ile Yaşam Değerleri Arasindaki İlişki, s

43 27 kişinin kendini değerlendirmesi, seçim yapması ve kendini bir şeye adaması şeklinde kullanılması, kimi zaman da ethos 76, zeitgeist 77, weltanschauung 78 gibi sözcüklerle ifade edilen bir çeşit ortak dünya görüşüne gönderme yapmak için kullanılması söz konusudur Değerler ve Normlar Değerler bireysel olduğu kadar sosyal sisteme de mal edilmektedir. Bu bağlamda birey temelinde, tutumlar, tercihler ve inançlar çerçevesinde ele alınırken, toplum temelinde ise toplumsal normlar ve kurallar çerçevesinde ele alınmaktadır. 80 Öyle ki, bireylerin yaşayışlarında paylaştıkları, tekrarladıkları, başkalarının da gerçekleştirmesini bekledikleri bazı toplumsal davranış kalıpları vardır. Bireyler onları ne kadar fazla benimser ve tekrarlarsa bu kalıplar o kadar yaygınlık kazanır ve nesilden nesile aktarılır. Zamanla bireyler bu davranış kalıplarını o kadar benimser ki, onlardan vazgeçemez bir hale gelir. 81 Böylece değerlerin belirli bir zaman ve mekânda dışlaşması, şekillenmesi normlarla olur denebilir. Başka bir ifadeyle normlar değerlerin sosyal hayatta somutlaşmış biçimleridir. Bu duruma göre dayandığı referans açısından aşkın ve araçsal olan, gerçekleştiği alan yönünden beşerî, sosyo-kültürel olan normlar, belirli şartlar içinde toplum üyelerinin neleri yapıp yapamayacaklarını gösteren kurallar olmaktadır. 82 Grup hayatının en başta varlığı ve daha sonra da devam etmesi grup üyeleri arasında bulunan söz konusu değerler üzerinde asgari bir anlaşma sağlanmasına bağlıdır. Çünkü değerler arasındaki asgari anlaşma, grubun kurulmasını ve devamını sağlayan seçimli davranış ve haberleşmenin temelini oluşturur. 83 Sosyal bilimciler bireyler düzeyindeki çatışma ve farklılıklara karşın toplumsal düzenin nasıl sürebildiğini açıklamak için toplumsal norm ve toplumsal değer kavramlarını kullanmışlardır. İleri sürülen çeşitli açıklamalar aynı zamanda birey ile toplum ikilemini aşma ve ikisi arasındaki ilişkiyi saptamaya da yöneliktir. 17. ve 18. yüzyıllarda bu sorun bireyi ön 76 İngilizce bir kelimedir. Ruh, değerler sistemi, değer ve inançlar sistemi, dünya görüşü anlamlarına gelmektedir. 77 Almanca bir kelimedir. Zamanın ruhu, belli bir tarih periyodunun ruhu gibi anlamlara gelmektedir. 78 Almanca bir kelimedir. Dünya görüşü anlamına gelmektedir. 79 Kağıtçıbaşı, Çocuğun Değeri, s Kağıtçıbaşı, Çocuğun Değeri, s Akyüz, İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Din Anlayışı, s Arabacı, Türk Din Sosyolojisi: İmkân ve Sorunlar, s Mustafa Aydın, Kurumlar Sosyolojisi, (2. Baskı), Vadi Yay., Ank., 2000, s

44 28 plana çıkaran sosyal kontrat kavramı ile açıklanırken 19. yüzyıl sosyologlarının eserlerinde toplumun bireyi şekillendirmesi şeklinde ele alınmıştır. Toplumun öncelendiği bu görüşte, toplumsal normların bireyin dışında ve üstünde bir varlığı olduğu ve bireyi zorlayıcı bir niteliğe sahip olduğu öne sürülmüştür Değerlerin Toplumsal Bağlamı Bireysel değerler sosyal ortamda gelişir. Bu bakımdan sosyal sistemin ya da kültürün ürünüdür. 85 Toplumdan topluma değişebildiği gibi, aynı toplumda zamandan zamana ve bölgeden bölgeye de değişir. 86 Değerden bağımsız bir kültür düşünülemeyeceği gibi, kültürden bağımsız değerlerden de bahsedilemez. Kültür, dil, alışkanlıklar, hayat tarzları, dinî inançlar, dünya görüşü, zihniyet ve değerler ile her türlü insani ve doğal ilişkileri kapsayan veya bu ilişkilerden ortaya çıkan sosyolojik bir bütün 87 ; hayatın biçimlenişi 88 ve davranışın değerlendirilmesinde ortak bir yöntem 89 olarak özetlenirse; bu bağlamda değerler de kısaca kültür öğeleri üzerine kurulu kültürel bilgiler olarak tanımlanabilir. 90 Bu kültürel bilgiler, bazı inanışlar içerdiği gibi bu inanışlar dolayısıyla bazı aşkınlıklar da barındırır. Aynı zamanda değerler, bir taraftan farklı kaynak ve içeriklere sahipken, diğer taraftan toplumun bütün alanlarıyla ilgilidir. 91 Örneğin toplumsal yapıyı oluşturan ekonomi, siyaset, aile, hukuk, eğitim, din gibi kurumların kendine ait değerleri vardır. Ancak bu kurumların işleyişinin birbirinden 84 Kağıtçıbaşı, Çocuğun Değeri, s Uyguç, Cinsiyet, Bireysel Değerler ve Meslek Seçimi, s Stereotipler, dogmatizm ve değer yönelimi konularını elen alan ve 2746 öğrenci üzerinde yürütülen bir ölçek çalışmasında, düşük, orta ve üst sosyal sınıfa mensup ailelerin tutum ve değerleri arasında farklılıklar saptanmıştır Protestan, Roman Katolikleri ve Yahudiler arasında; Amerikan, Hint, Kanadalı ve Çinli öğrenciler arasında; yine özel okullar, halk okulları ve kilise kolejlerinde öğrenim gören, farklı ekonomik ve gelir seviyesindeki öğrenciler ile yetiştirme yurdunda yetişmiş öğrenciler ile yetiştirme yurduna verilmemiş olanlar arasında da değer farklılıklarına rastlanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Irvin J. Lehmann, Some Socio-Cultural Differences in Attitudes and Values, Journal of Educational Sociology, Vol. 36, No. 1 (Sep., 1962), s Celaleddin Çelik, Değişim Sürecinde Merkez-Çevre İlişkileri ve Çevresel Dinî Yönelimler, İslamiyat, V, Sayı 4, 2002, s Nevzat Kösoğlu, Milli Kültür ve Kimlik, Ötüken Yay., İst., 1992, s Jaap J. Boonstra, Adith Cheosakul, Ping Ping Fu, Hiro Higashide, Jon P. Howell, Jeff Kennedy, Paul Koopman, Marie-Francoise Lacassagne, Selda Pasa, Tai-Kuang Peng, Leonel Prieto, Ekkirala S. Srinivas, Jasmine Tata, Gary Yukl, The Impact of Societal Cultural Values and Individual Social Beliefs on the Perceived Effectiveness of Managerial Influence Strategies: A Meso Approach, Journal of International Business Studies, Volume: 35, Issue: 4, 2004, s S., Gudmunsdottir, Values in Pedagogical Content Knowledge, Journal of Teacher Education, 41 (3), 1991, s Mustafa Aydın, Gençliğin Değer Algısı: Konya Örneği, D.E.D., 1 (3), s

45 29 bağımsız düşünülemeyeceği gibi değerlerinin de birbirinden bağımsız olması düşünülemez. 92 Birey, doğumundan ölümüne kadar ebeveynlerinin, arkadaşlarının, önemli gördüğü ve sevdiği kişilerin, yaşamındaki önemli değişikliklerin, tecrübelerin, yasaların, gelenek ve göreneklerin, dinin, eğitimin ve medyanın etkisiyle değerleri öğrenir. 93 Bu süreçte zihninin ve kendisinin, bir parçası olan, kültür ve toplum içerisinde üretilmiş ve sürekliliğe sahip değerler tarafından etkilenmeye son derece meyillidir. 94 Çocukluk döneminde, kurallar hakkında yeterli ve anlaşılır açıklamalardan yoksun bırakılırsa, kişisel değerleri, az çok bilinçsiz ve rasgele cezalayıcı süper egonun bir parçası halinde gelişir. Buna karşılık neyin, niçin doğru ya da yanlış olduğu anlatılmış, böyle açıklamalardan yoksun bırakılmamışsa, çocuğun kişisel değerleri, düşünen ve bağımsız benliğinin bir parçası halinde gelişir. Böylece sosyal ortamda gelişen değerler sosyalleşme süreciyle kişisel değerler haline dönüşmüş 95, başka bir ifadeyle bireyin değer sistemleri sosyalleşme süreci ile gelişerek kültürel ve sosyal asimilasyon yoluyla onun bilişsel ve zihinsel yapısının bir parçası haline gelmiş olur. 96 Bu açıdan değerler, kültürlerin ayakta kalması için çok önemlidir. 97 Bir toplumda değerlerin ifade edildiği ve simgelendiği temel mekanizmalar kişinin sahip olduğu toplumsal rollerdir. Bireyler toplumsal statüleri gereği sahip oldukları rolün gerektirdiği davranış örüntülerini, yine sahip oldukları değerler sayesinde en çok önemli olandan en az önemli olana doğru sıralarlar. Örneğin, bir lise öğrencisinin öğrenci rolünün gerektirdiği davranışlara ilişkin beklentilerinin hepsi aynı düzeyde değildir. Onun için derslere devam edip sınıfını geçmek bir sosyal aktiviteye katılmaktan daha değerli olabileceği gibi, tam tersi ya da bir başka şey de daha değerli olabilir. 98 Hangi toplumsal rolün daha önemli olduğunu belirleyen o konudaki toplumsal değerlerin 92 Özensel, Sosyolojik Bir Olgu Olarak Değer, s Uyguç, Cinsiyet, Bireysel Değerler ve Meslek Seçimi, s Joseph J. Spengler, Sociological Value Theory, Economic Analyses and Economic Policy, The American Economic Review, Vol. 43, No. 2, Papers and Proceedings of the Sixty-fifth Annual Meeting of the American Economic Association.(May, 1953), s Kağıtçıbaşı, Çocuğun Değeri, s Uyguç, Cinsiyet, Bireysel Değerler ve Meslek Seçimi, s Spengler, Sociological Value Theory, Economic Analyses and Economic Policy, s Özensel, a.g.e., s. 228.

46 30 kendileridir. 99 Böylece toplumların bireylere yüklediği statüler ve statülerin de bireylere yüklediği değerlerin takipçisi yine toplumun kendisi olmaktadır. Örneğin, bir din adamının, sahip olduğu toplumsal rol gereği üstlendiği dinî görevlerin önüne ekonomik rol vb. başka roller geçerse, başat rol olan dinî görevlerin yeterince benimsenmemesi sonucu o kişinin statüsü toplum tarafından tartışılır duruma gelecek; hatta statüyü paylaşan bireylerin çoğunluğu aynı öncelemeyi yaparsa toplumun o statüye sahip bireylere yönelik değerlendirmelerinin yönü değişerek o statünün toplum gözünde değerinin düşmesine de yol açabilecektir. İşte buradaki değerlendirmenin yönünü de değerler belirler. 100 Diğer taraftan bazen bir değer tipinin peşine takılarak gerçekleştirilen eylemler başka problemlere de sebep olabilir. Örneğin, başarı değerlerinin peşinden gitmekle iyiliksever değerlerinin peşinden gitmek çatışabilir: bu durumda kişisel başarı arayışları iyiliksever davranışlara tercih edilebilir. 101 Bu çatışma, bireylerin toplumsal rollerini yerine getirirken sürekli karşılaştıkları bir durumdur. 102 Dolayısıyla birçok toplumsal sorunun temelinde değer çatışmasının yattığını gözlemlemek şaşırtıcı değildir. Değer çatışması en basit şekliyle elindeki parasını dondurmaya mı, yoksa şekere mi vermesi gerektiğini kararlaştıran/kararlaştıramayan bir çocuğun içinde bulunduğu durumdan; bireysel, etnik, ulusal ve uluslararası problemlere varana kadar pek çok soruna sebep olabilmektedir. 103 Bireyin toplumsal değerleri kazanması ve aynı zamanda onları yaşaması süreci hayatı boyunca devam eder ve değerler bireye hayatı boyunca kılavuzluk ederler. 104 Bu süreçte değerler, sosyal yönü ve görüntüsü içinde, kişilerin özel hayatlarındaki eğilimlerinden sosyal hayatta oluşturdukları imajlara kadar somutlaşan zihniyetlerini, süreklilik içinde ve mevcut değişkenlere de bağlı olarak, zaman ve mekân çerçevesinde günlük hayata yansıtan bir ayna durumundadır A.g.e., s Joseph J. Spengler, Sociological Value Theory, Economic Analyses and Economic Policy, s A.g.e., s Shalom H. Schwartz &Sipke Huismans, Value Priorities and Religiosity in Four Western Religious, Social Psychology Quarterly, 1995, Vol. 58, no. 2, s Özensel, a.g.e., s Mustafa Aydın, Kurumlar Sosyolojisi, s Gudmunsdottir, Values in Pedagogical Content Knowledge, s Veysel Uysal, Yetişkinlerde Dindarlık ve Değerler: Dinî Hayat, Değer Tercihleri ve Kadına Bakış Eğilimleri Değerler ve Eğitimi Uluslararası Sempozyumu(26-28 Kasım 2004, İstanbul), Ed.; Recep Kaymakcan, Seyfi Kenan, Hayati Hökelekli, Şeyma Arslan, Mahmut Zengin, Dem Yay., İst., 2007, s. 216.

47 31 Toplumdaki bireylerin değerleri korumasına veya göz ardı etmesine paralel olarak değerler ya zamanla kaybolur ya da bir sonraki nesle aktarılarak yıllarca devam ettirilir. Değerlerin yıllarca devam etmesi ve kalıcı olması, en başta onların bireyler tarafından içselleştirilmesine ve toplumda genel kabul görmesine bağlıdır DEĞER ve BİREY 2.1. Davranışın Arka Planı: Değer-Davranış İlişkisi İnsan davranışı genel olarak insan bilimlerinin veya sosyal bilimlerin konusunu oluşturur. Bu bağlamda tarih, sosyoloji, psikoloji, antropoloji gibi bilimler çeşitli görüntüleri altında esas itibariyle insan davranışını inceler. 107 Sosyal bilimleri oluşturan çeşitli bilim dallarının değerlerin işlevi konusunda farklı anlayışlara sahip olmasının temelinde muhtemelen konunun bazen bireysel, bazen toplumsal ve bazen de kültürel açıdan ele alınması yatmaktadır. Bu farklı ele alışlar dolayısıyla değerlerin, bir yandan bireysel tutumları ve bilişsel süreçleri etkilediği, bir yandan da kültür örüntülerini yansıttığı kabul edilmiş hatta bu nedenle değerlerin incelenmesinde Psikoloji, Sosyoloji ve Antropoloji de geliştirilen teoriler, birbirleriyle büyük ölçüde çakışma içinde görülmüştür. 108 Sosyal bilimciler, değerler ve değer yönelimlerinin sadece onların ortaya çıkmasını sağlayacak sürekli motifler ve yeterli intizamı sergileyen türden sözlü tezahürlerden ve davranış tezahürlerinden çıkarım yaparak bilinebileceğini kabul etmişlerdir. 109 Değerlerin insan davranışlarını açıklamada temel bir öneme sahip kabul edilmesinin 110 ve sosyal bilimcilerin ilgi alanına girmesinin 111 sebebi değer-davranış arasında var olduğu kabul edilen bu işlevsel ilişkidir. 112 Diğer taraftan bu işlevsel ilişki değerin bir takım varoluşsal unsurlarına da işaret eder. Çünkü değer eylem olmadan tasarlanamaz. Bilakis, değer hem eylemi gerçekleştirende, hem eylemle gerçekleşende, hem de eylemin gerçekleştiği ortamda 106 Gudmunsdottir, a.g.e. s Arslan, Felsefeye Giriş, s Kağıtçıbaşı, Çocuğun Değeri, s Spengler, Sociological Value Theory, Economic Analyses and Economic Policy, s Atay, Türk Yönetici Adaylarının, Siyasal Ve Dinî Tercihleri İle Yaşam Değerleri Arasindaki İlişki, s Goode ve Hatt, Sosyal Bilimlerde Araştırma Metodları, s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s. 21.

48 32 meydana çıkmaktadır. 113 Şöyle ki; değer, değer verme eylemini gerçekleştirende ortaya çıkar; çünkü nesnenin, ona atfedilen dışında kendinde bir değeri yoktur. Burada değer onu meydana getiren, kişi den bağımsız olarak ele alınamaz. Bir değer atfedici varolduğu için değer vardır. Adalet, dostluk ve dürüstlük gibi değerler, bu değerleri kendinde taşıyan, kendinde gerçekleştiren adil, dost ve dürüst kişi ler sayesinde varolur. Değer eylem neticesinde, gerçekleşende ortaya çıkar; öyle ki, eylem, değerli olanın içindedir, kendisindedir, değere ilişkindir. Değer, eylemin kararlar, sallantılar, seçmeler, girişimler ve çabalarla birlikte bir özeti, bir tortusu durumundadır. Yargılarımız da eylemin değerine ilişkindir. Kısacası, değer eylemle ortaya çıkmakta ve eylemin sonucunda, eylem hakkında ya da sonuç hakkında bir değer yargısı belirtmektedir; X iyidir şeklindeki değer yargısı, X tasvip edilendir veya X i yapmalısın anlamına; X kötüdür ise X tasvip edilmeyendir veya X i yapmamalısın anlamına gelir. 114 Böylece bireyin değer yönelimleri, amaçlarını ve bu amaçları gerçekleştirmek için tercih ettiği belirli ekonomik, siyasi veya teknolojik araçları koşullandırarak 115 eylemi şekillendirir ve ona yön verir. 116 Eylemin belirli bir amaca yönelik olması ve anlam içermesi onun değer yüklü olduğunu ve kültürel içeriğe sahip olduğunu gösterir. 117 Bu anlamda değer, hemen hemen hayatının her safhasında bir seçim yapmakla karşı karşıya kalan bireyin gerektiğinde bazı normları, standartları, tercih kriterlerini yerine getirmeyi üstlendiği yönelim safhasına gönderme yapar. Ne zaman birey çeşitli araç objeler arasında bir seçim yapmakta zorlansa, ne zaman çeşitli amaç objeler arasında bir seçim yapmakta zorlansa, ne zaman hoşnutluk kazanacağı gerekli tavrı seçmeye zorlansa ya da gerekli bir tavırdan ne kadar tatmin olacağı konusunda zorlansa ne olursa olsun bir seçim yapmaya zorlandığında- değer yönelimleri seçimlerinde ona kılavuzluk edecek bazı ölçüler yükler. 118 Dolayısıyla bir şey hakkında yargıda bulunur, bir anlamda karar 113 Hakan Poyraz, Değerlerin Kuruluşu Ve Yapısı, Değerler ve Eğitimi Uluslararası Sempozyumu(26-28 Kasım 2004, İstanbul), Ed.; Recep Kaymakcan, Seyfi Kenan, Hayati Hökelekli, Şeyma Arslan, Mahmut Zengin, Dem Yay., İst., 2007, s Poyraz, a.g.e., s Spengler, Sociological Value Theory, Economic Analyses and Economic Policy, s Erol Güngör, Değerler Psikolojisi Üzerine Araştırmalar, Ötüken Yay., İst. 1998, s Arabacı, Türk Din Sosyolojisi: İmkân ve Sorunlar, s Spengler, Sociological Value Theory, Economic Analyses and Economic Policy, s. 343.

49 33 verir/tercihte bulunurken değerlerin adeta birer filtre gibi fonksiyon icra ettiği söylenebilir. Bireyin, günlük yaşantısında farkında olarak ya da olmayarak değerler vasıtasıyla değerlendirmeler yapması neredeyse kaçınılmaz bir durumdur. 119 Bu değerlendirme süreci sonunda birey geliştirdiği değerlere göre seçenekler arasında karşılaştırma yaparak tercihte bulunur. Karşılaştırma ve seçim sürecinde değerler arasında var olan hiyerarşik sıralama etkisini gösterir ve değerlendirme genel olarak hiyerarşinin en üstünde yer alan değer ya da değer kümesine göre şekillenir. Örneğin, iktisadi davranışın arkasında iktisadi değerlerin bulunduğu kabul edilir. 120 İktisadi değerleri baskın olan kişilerde kendileri için yararlı ve pratik olana daha çok önem verme eğilimi ağır basar. Buna bağlı olarak tutum ve davranışları kendilerine neyin ne kazandıracağı üzerine kuruludur. Kendilerini teminat altına alma arzusuyla rahat ve konforlu bir hayatı tercih ederler vs. 121 Yine dinî davranışın arkasında dinî-geleneksel değerlerin mevcudiyetine inanılır. Dinî ve/veya geleneksel değerlere öncelik veren dindar insan tiplemesi ise evreni bir bütün olarak kavramayı ve kendisini de o bütünlüğe bağlamayı isteyen bir zihni yapıya sahiptir. Bu zihni yapının şekillenmesinde dinî inançlar, dinî duygu, dinî tecrübelerin önemli bir işlevi vardır. Bu tip insanların bir kısmı mistik hayatı benimseyebilir veya en azından zihinsel ve duygusal olarak gündelik hayattan uzaklaşarak yüce bir yaratıcı ile duygusal ve zihinsel bir buluşma sağlayacak tecrübeleri arayıp durabilirler. 122 Ancak her nekadar değerler arasında öne çıkan ve diğerlerinden baskın olan bir değer ya da değer kümesinden bahsetmek mümkünse de değer-davranış arasındaki ilişkide herhangi bir davranış sahasının tek bir değer sahasına göre belirlendiği söylenemez. Örneğin bir kimse hürriyete çok değer verdiği bir dönemde otoritaryanizme de aynı şekilde değer veremez. Yine hürriyete verdiği değerle birlikte sanata da değer vermesi kaçınılmaz görünmektedir. İnsanın sadece bir değer sahası içindeki tavırları değil, çeşitli değer sahalarındaki tavırları da birbiriyle tutarlılık göstermelidir. Bireyin çatışma yaşamaması için çeşitli değer sahaları arasında bir uyum/ahenk bulunması gereği 119 Akbaba Altun, Eğitim Yönetimi ve Değerler, s Güngör, a.g.e., s Yapıcı, Zengin, İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Değer Tercih Sıralamaları Üzerine Psikolojik bir Araştırma: Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Örneği, s Yapıcı, Zengin, a.g.e. s

50 34 de göz önüne alındığında belli bir davranışın birden fazla değer sahası ile uyumlu bir ilişki içinde olduğunu kabul etmek gerekir. 123 Hatta onlar arasında yüksek seviyede bir uyumun olması, ortaya çıkacak uyuşmazlıkların giderilmesi için zorunludur. Diğer taraftan uzlaşmaz gibi görünen bir takım değerlerin bazı kimselerde bir arada bulunması insan zihninin bütünlüğü ve dinamik yapısı göz önüne alındığında iki farklı değerin o şahsın zihninde özel bir yorumla bağdaştırılmasıyla açıklanabilir. 124 Değer dünyasını oluşturan değerler arasında var olduğu kabul edilen hiyerarşik sıra statik bir yapı arz etmez. Her değerin davranışı bir belirleyicilik derecesi vardır. Bu, bireyden bireye değişebildiği gibi aynı bireyde zamandan zamana da değişebilir. Değişim çok çeşitli faktörlerin etkisiyle ortaya çıktığından dindar bir aile içerisinde yetiştiği halde dinî değerlere önem vermeyen ya da estetik kaygıları ön planda tutan bir ortamda büyüdüğü halde buna pek fazla değer vermeyen bireylere rastlamak doğaldır. Ayrıca kişinin hayatının belli bir döneminde belirli değerler ön plana çıkabildiği gibi zamanla bu değerlerin yerini başka değerler de alabilmektedir. Kuşkusuz değişen şartlar, imkânlar, sosyo-kültürel ve ekonomik hayatta meydana gelen gelişme ve değişmeler, bireysel ve sosyal açıdan yaşanan buhranlar, krizler, kitle iletişim araçlarının etkileri, propagandalar, farklı yaş dönemlerinde yaşanan farklı tecrübeler, her bireyin kendine has kişilik özellikleri, dünya görüşü, din anlayışı, geleceğe yönelik beklentileri, korkuları, kaygıları, aldığı eğitimin içeriği vs. pek çok faktör kişinin hem şahsiyetinin hem de buna bağlı olarak tutumlarının ve değerlerinin değişimine zemin hazırlamaktadır Din-Değer İlişkisi ve Dinî Değerler Filozoflar, sosyologlar ve siyasi kuramcılar din ve değerler arasındaki ilişkiyi çeşitli açılardan analiz etmişlerdir. Mesela, Marx ın dine kitlelerin afyonu, sosyal değişme motivasyonunun altını kazan bir araç olarak bakması, bununla dindar insanların güç ve özgürlük değerlerinin karşıtı ile itaat ve boyun eğme değerlerine meyilli olmalarını ima etmesi; yine Durkheim in din ve intihar analizi ile Protestanlar ın otonomi ve özgürlüğe öncelik vermeye daha yatkın iken, Katoliklerin gelenekler ve toplumsal bağlar gibi değerlere saygı göstermeye Protestanlardan daha yatkın olduklarını belirtmesi 123 Güngör, a.g.e,. s A.g.e., s Yapıcı, Zengin, Sosyal Psikolojide Yöntem ve Pratik Çalışmalar, s

51 35 ve Weber in, Kalvinist Protestanlığın, servet, başarı, hırs, kendine düşkünlük ve zevk için harcama yapmaya direnmeye vurgu yaparak inananları etkilediğini böylece Batı Avrupa daki sanayileşmeyi ve dolayısıyla da ekonomik gelişmeyi desteklemiş olduğunu ifade etmesi bunlardan bazılarıdır. 126 Kuramcıların bazı değerlerle din arasında bağ kurulmasına bakışları farklı olmakla birlikte, hemen hemen tamamı dinlerin sosyalleşme vasıtasıyla taraftarlarının değer sistemlerini etkilediği konusunda hemfikirdir. 127 Sosyalleşmenin kültürle olan yakın ilgisi ve kültürü biçimlendiren temel faktörün inanç sistemi olduğu düşünüldüğünde, kültürlerin oluşmasında dinlerin rolünün ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak bir toplumun inanç yapısı tümüyle dinî inançlardan ibaret değildir yahut saf dinî inançlardan ibaret değildir. Dinî inançların yanı sıra geleneksel birikimden gelen motifler, izler, bakış açıları, değerler ve unsurlar da vardır. Teorik açıdan, bunlar dinî inançlarla uyuşmuş olarak varlıklarını sürdürürler. 128 Din ve değerler sisteminin sosyal hayattaki derin ve bütünleştirici etkisi hemen her zaman görülür. Sosyal yapının dinsellikle bütünleştiği en önemli alanlardan biri, değerler dünyasıdır. Çünkü dünya görüşü olarak değerler, hayata düzen verir, onu simgeleştirir ve ona anlam kategorileri sağlar. 129 En hâkim değerler ferdi aşan değerlerdir, bizim üzerimizde en çok etkisi olanlar da bunlardır. 130 Bunların başında toplumun çok farklı kesimleri tarafından benimsenmiş olan dinî değerler gelir. Dinî değerlerin bu önemli etkisinin sebebi hem önemli bir kültür unsuru olması hem de insanın anlam arayışına cevap verebilmesidir. Herhangi bir değer dinî değer olabilir. 131 Çünkü din ile değerler çeşitli açılardan birbirleriyle ilişki içerisindedir: mesela; toplumsal değerler şu ya da bu şekilde dinden 126 Schwartz & Huismans, Value Priorities and Religiosity in Four Western Religious, s Aynı derecede anlamlı bir başka konu da, değer önceliklerinin inandıkları dinî itiraf etmede ve bazen belli bir din seçiminde onların bireysel kararlarını etkileyebildiğidir, çükü dinler değer taşıyan amaçları elde etmede şaşırtıcı engeller veya fırsatlar sağlar. Belki de bu yüzden din çoğunlukla bizzat kendisi bir değer olarak görülmüş, aynı zamanda diğer değerlerle uğraşmada insanları cesaretlendiren bir yaşam tarzı olarak algılanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Schwartz & Huismans, a.g.e., s Kösoğlu, Milli Kültür ve Kimlik, s. 95, Uysal, Yetişkinlerde Dindarlık ve Değerler: Dinî Hayat, Değer Tercihleri ve Kadına Bakış Eğilimleri, s Güngör, Değerler Psikolojisi Üzerine Araştırmalar, s George Albert Coe., Religious Value, The Journal of Philosophy Psychology and Scientific Methods, Vol 5, No: 10, May 1908.

52 36 beslenir. 132 Teorik açıdan bakıldığında değerin, bilme ve inanma gibi iki yönü vardır, üstelik bir bilgi fiilinde önemli olan düşünmek olduğu halde bir değerde önemli olan inanmaktır. İşte değerdeki bu inanma ekseni değerleri dine bağlar. Bununla birlikte hiçbir değer yalnız inanca dayanmaz. Hem inanç hem de bilgi birlikte değeri oluşturur. Çünkü değerde düşünmek inanmakla tamamlanır. 133 Bundan dolayı ister doğrudan ister dolaylı bir şekilde olsun, din bizzat değerlerin yaratılmasını, beslenmesini, muhafazasını ve sonraki nesillere aktarılmasını temin etmektedir Dinî Değerlerin Kaynağı İnanç ve Dinî İnanç İnançlar, bireyin psikolojik yönünün derin ve ayrılmaz parçasıdır. Bir inanç, ferdin dünyasının bir yönüne ait algı ve bilgilerin devamlı bir organizasyonudur. Bir şeyin ifade ettiği manalar bütünüdür, ferdin eşya hakkındaki bilgisinin toplamıdır. Bir algı veya bilgi bizatihi bir organizasyon olduğu gibi, inanç da bir organizasyonlar organizasyonudur. Dolayısıyla, tamamlanmış ve yapılanmıştır. Algıların ve algıların maruz kaldığı reorganizasyonların, böyle re-organizasyonların yarattığı bilginin bir mahsulüdür. 135 İnanç zihnin bir sonucu kabullenmesi durumudur ve kuşkunun tamamıyla tersidir. İnançta bir sonucu kabullenme söz konusu olduğundan kesinlik vardır. Bireylerin kendi iç dünyaları ile ilgili algıların ve tanımların meydana getirdiği sürekli duygulardır. İnançlar, bilgi, kanaat ve dinî duyguları kapsayan psikolojik bir olgudur ve çoğu zaman bireylerin ilkelerinin kaynağı haline gelirler. 136 İnançlar bireyin psikolojik dünyasına bir yapı ve devamlılık kazandırır. 137 Dolayısıyla gerçeğin bireysel algılarını temsil ederler. 138 İnançlar, doğruluğunun araştırılabilmesi açısından üç şekilde ortaya çıkar: Bilgi halindeki inanç, bireyin doğruluğunun araştırılmasını mümkün gördüğü inançtır. İman 132 Yapıcı, Zengin, İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Değer Tercih Sıralamaları Üzerine Psikolojik bir Araştırma: Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Örneği, s Ülken, a.g.e., s Yapıcı, Zengin, a.g.e., s David Krech, Rchard S. Crutchfild, Sosyal Psikoloji, (Çev:, Erol Güngör), Ötüken Yay., İst., 1999, s Özer Ozankaya, Toplum Bilimlerine Giriş(5.Baskı), S Yayınları, Ank., 1984, s Mustafa Arslan, Kültürel Bağlamda Din, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, IV(3004), Sayı: 1, s Jaap J. Boonstra, Adith Cheosakul, Ping Ping Fu, Hiro Higashide, Jon P. Howell, Jeff Kennedy, Paul Koopman, Marie-Francoise Lacassagne, Selda Pasa, Tai-Kuang Peng, Leonel Prieto, Ekkirala S. Srinivas, Jasmine Tata, Gary Yukl, The Impact of Societal Cultural Values and Individual Social Beliefs on the Perceived Effectiveness of Managerial Influence Strategies: A Meso Approachs, s. 248.

53 37 halindeki inanç, birey için yanlışlanma imkânı olmayan inançtır. Kanaat halindeki inançlar ise doğruluğu ne ispat ne de reddedilebilen inançlardır. 139 Bireyin belli inanç ve davranışları devamlılık gösterir biçimde standartlaşıp örgütlendiğinde kurumlaşırlar. İnanç burada karşımıza, bireysel olandan toplumsallaşıp kurumlaşarak gelen bir toplumsal kurum olarak çıkar. 140 Bu toplumsal kurum dindir Dinî İnanç-Davranış İlişkisi Doğrulanamayacağı bilinen veya doğrulanmamış fakat doğrulanabilir önemelere iradi bir rızayla inanmayı içeren dinî inanç, insanın, kendisi ve bütün kâinat üzerindeki hâkimiyetini kabul ettiği duyular üstü, yüce, kudret ve kuvvet sahibi bir varlık ve bu varlıkla insan arsındaki ilişkileri düzenleyen bir takım esaslarla ilgili inançlar şeklinde tanımlanabilir. 141 Genellikle insanların inanmaya ruhen yetenekli, yatkın ve elverişli oldukları kabul edilir. Uyur (latent) haldeki bu yatkınlık, bireyin çocukluk döneminde ruhunda bulunan sınır tanımayan bir arayışla, dinî inancı kabule yönelir. Genel çizgileri itibariyle güvenme temeli üzerine kurulu bu süreçte, baş aktör, inancı bir ihtiyaç olarak ortaya çıkaran daha temel insani ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçların en önemlilerinden biri insanın güçsüzlüğünü ve çaresizliğini giderme ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç onu güvenlik arayışına yönelten en temel varoluşsal sorundur. Başta güvenlik arayışı olmak üzere bu arayışlar ve ihtiyaçların giderilmesi sürecinde insanlar bir inanca ve çoğunlukla da bir dinî inanca ulaşırlar. Çünkü şüphesiz güvenin en üst sınırı asıl güveni veren varlığa dayanma ve bağlanmadır. Dinî inanç da bu iddiayla, çok güçlü bir güven kaynağı olarak bireyin karşısına çıkar ve ihtiyaç duyduğu güvende olmayı sağlar. Ancak bazı sosyal bilimcilere göre, pek çok psikolog ve ilahiyatçının ihtiyaç olarak ortaya koyduğu din ve tanrı inancına yönelme arzusu, her ne kadar yaşandığı esnada bir ihtiyaç gibi algılansa da, genel anlamda ihtiyaçların tabii karakterine sahip değildir. Ancak ne şekilde algılanır yahut oluşursa oluşsun, matematiksel ya da nedensel gözüken böyle bir sürecin, her insan için tek tip bir işleyişe sahip olduğu söylenememekle birlikte, dinî inançların iyice yerleştiğinde 139 Akyüz, İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Din Anlayışı, s Arslan, Kültürel Bağlamda Din, s M. Doğan Karacoşkun, Dinî İnanç-Dinî Davranış İlişkisine Sosyo-Psikolojik Yaklaşımlar, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, IV(2004), Sayı: 2, s

54 38 davranışları organize etiğine şüphe yoktur. 142 Aksi halde bir Müslüman ve bir Yahudi nin dinî ibadetler, evlenme, ölüm, hatta yemek yeme gibi sıradan pek çok eylemde dahi birbirine benzer davranışlar sergilemesi; ya da aynı inancı paylaşan kimselerin bu eylemlerinde önemli farklılıklara sahip olması gerekirdi. 143 Davranış terimi, tanımı oldukça zor terimlerden biridir. 144 Davranışı bireysel açıdan ele alarak inceleyen disiplin psikolojidir. Davranış, genel olarak hareket etme biçimi, ya da tepki gösterme, davranma biçimi anlamlarına gelir. Psikolojide davranış, bir taraftan bireyin kendi içinde yaşadığı psişik durumları bir taraftan da bunların dış dünyaya yansımalarını ifade eder. Böylece terimin anlamı daha genişlemekte ve bir organizmanın uyaranlar karşısında gösterdiği tepkilerin tümü tanıma dâhil edilmektedir. 145 Bu tepkilerin bir kısmı gözlenebilir davranışlardan oluşurken bir kısmı da gözlenemeyen ancak ölçülebilen tepkilerden oluşmaktadır. Gözlenemeyen ama öçülebilien tepkileri incelemek için söz konusu tepkinin nicel hale getirilmesi gerekir. Bu ise doğrudan ya da dolaylı olarak ölçülebilmesi ile mümkün olur. Davranışlar genel olarak üç gruba ayrılarak ele alınır. Bilişsel davranışlar, duygusal davranışlar ve psikomotor davranışlar. 146 Bilişsel davranışlar bireyin zihnindeki bir takım bilgilere gönderme yapar. Bu davranışları gözle görülebilir hale getirmenin yolu soru sormaktır. Söz gelimi Fatih in İstanbul u 1453 yılında fethettiğini bilmek bir bilişsel davranıştır. Diğer taraftan duygusal davranışlar duygularla ilgilidir. Örneğin; çikolotalı dondurmayı sevmek, herhangi bir futbol takımına taraftar olmak vb. davranışlar bu sınıflamaya girer. Duygusal davranışlar da bilişsel davrnışlarda olduğu gibi soru sorarak veya kişiyi o duygunun açığa çıkacağı bir ortamda gözlemleyerek gözle görülür ve ölçülebilir hale getirilir. Psikomotor davranışlar ise insanın bedensel hareketlerini ifade eder. Bu davranışlar bedensel hareketlerle ifade edildiği için kolayca gözlenebilir ve ölçülebilir. Sıradan bir davranışta bu üçü çoğunlukla bir arada bulunur Karacoşkun, a.g.e., s Leonard H. Chusmir&Chiristine S. Koberg, Religion and Attitudes Toward Work: A New Look At an Old Question, Journal of Organizational Behavior, Vol 9,1988, s Hasan Bacanlı, Eğitim Psikolojisi, Alkım Yay., İst., (tarihsiz), s Ayrıntılı bilgi için bakınız; Karacoşkun, a.g.e., s Bacanlı, a.g.e., s A.g.e., s. 13.

55 39 İnsanlar sadece hareket etmezler, bilinçli bir şekilde davranırlar. Dolayısıyla insanın davranışı sosyal bağlamı içinde davranışın anlamının kavranması ile ortaya çıkar. İnsanın gerektiği gibi anlaşılması da buna bağlıdır. 148 Bu bakımdan bir davranışın, gelişigüzel yığılmış ve zamanı geldiğinde kontrolsüz bir biçimde ortaya çıkan şekilsiz, belirsiz ve anlamsız bir enerji patlaması olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Davranışın yön ve muhtevası, kendisi ve çevresi başta olmak üzere bireyin sayısız alanla ilgili algıları vasıtasıyla bir şekil ve biçim kazanır. 149 Bunlar biyolojk ve psikolojik etkenler, fiziki ve sosyal çevre, kültür, din, fizyolojik farklılıklar, zekâ farklılıkları, kabiliyetler, istek, arzu, ihtiyaç, korku, heyecan, sevgi, tecrübeler, beklentiler, değer anlayışları, kanun ve yasalar, örf ve adetler, inançlar gibi çok geniş bir alanı kapsar. 150 Bütün bu bilgi ve algıların bireyde belli bir anda organize oluş tarzı ise hükümleri meydana getirir. 151 Hükümler objeleri kategorilere ayırma sürecidir, inanç ve tutumların sevk ve idare edici etkilerini yansıtırlar. Bu yüzden bireyin anlık hükümlerini ele almak, inanç ve tutumların incelenmesinde iyi bir teknik olarak kabul edilmektedir. 152 Hükmü, objeleri belli kategoriler içinde vasıflandırma süreci olarak tarif edersek, algılarımızı ve dolayısıyla hükümlerimizi belirleyen unsur sadece hükmün konusu olan uyarıcılar değil, bizi etkileyen bütün uyarıcılardır. Dolayısıyla, temel bir işleve sahip olduklarından, bireyin hükümlerinin oluşmasında ve şekillenmesinde inançlarla hükümler arasında sıkı bir bağlantı olduğu neticesi ortaya çıkar. Şu halde, ferdin bir şey hakkındaki inançları veya bir şeye karşı tutumu, başka etkenlerle birlikte o şey için çeşitli hal ve şartlarda verdiği hükümlere geniş çapta etki etmekte 153 hükümler de bu etkiye paralel olarak insan davranışını yönlendirmekte ve şekillendirmektedir. Sonuç olarak dolaylı da olsa inançlar insan davranışını yönlendiren önemli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkar. Bu noktada başka bir sorunun daha cevaplandırılması gerekmektedir; hangi inançlar hükümlerimizi ne kadar etkiler? Bütün inançlar aynı etkiye sahip midir? Bir 148 Roger Trigg, Sosyal Bilimleri Anlamak, (Çev.; Beyza Sümer-Filiz Ülgüt), Babil Yay., İst., 2005, s Krech ve Crutchfield, Sosyal Psikoloji, s Dinî-sosyal eylemin dayandığı temeller hakkında daha ayrıntılı bilgi için bakınız: Fazlı Arabacı, Türk Din Sosyolojisi: İmkân ve Sorunlar, s Krech, Crutchfild, a.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s

56 40 kimsenin sahip olduğu bütün inançlar günlük davranışta aynı önemi taşımazlar, dolayısıyla aynı etkiyi göstermezler. Bu durumun, söz konusu inançların kuvvetli veya zayıf olmasıyla çok yakından bir ilgisi yoktur. Örneğin, iki kere ikinin dört ettiğine dair inancı ele alalım. Bir insanın iki kere ikinin dört ettiğine dair inancı kesin ve kuvvetlidir, fakat sosyal davranışların pek çoğu düşünüldüğünde bu inancın fazla bir değeri yoktur, çünkü sosyal davranışa gözle görülür bir etkisi yoktur. Oysa diğer taraftan bazı inançlar birey için daha fazla önem taşır, birey bunların daha çok farkındadır. Bu inançlar onun düşüncesine daha kolaylıkla etki eder ve davranışı yönlendirir. Dışa vurulma bakımından böyle inançların en önemli ve en fonksiyonel olanlarından birçoğu diğer inançlardan daha alt seviyede olabilir. Bunlar ferdin bilinçaltında o kadar derin bir şekilde temellenmiş ve o kadar uzun bir zamandan beri yerleşmiştir ki, bireyin dünyasının temel unsurları haline gelmişlerdir. Kendilerinden her zaman bahsedilmez, buna gerek de yoktur, böyle olduğu halde yine de insanın hemen hemen bütün düşüncesinde ve hareketlerinde önemli bir etkiye sahiptirler. 154 Bu tür inançların içerisinde en etkili olanları kaynağını dinden alan ya da din tarafından anlamı pekiştirilmiş inançlardır. Örneğin; helal-haram, doğruluk-dürüstlük, çalmak-çalmamak v.b. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi içerisinde aşkın bir yön taşıyan en önemli bilgi sistemi dindir. Büyük dinlere bakıldığında bu aşkın yön çok açık bir şekilde görülebilmektedir. Örneğin; cennet-cehennem fikri, müminlerin emir ve yasaklara uymaları karşılığında, onlara maddi zenginlikten öte vicdan ve ruh huzurunun kazandırılacağı; yine sadakanın önemi üzerinde durulurken, sadakayı alan fakir kimsenin ekonomik refahından çok, onu verenin kazanacağı vicdan ve ruh huzuruna vurgu yapılması 155, gibi bu dünyadan başka bir dünya ile ilişkili olarak bireye fiilinin karşılığını vaad eden söylemlerin hepsi böyledir. Yine mesela neslin devamı ya da soyun sürdürülmesi içgüdüsel, başka bir açıdan da ailesel bir işlevdir, ama din bunu değer boyutunda teşvik ederek bu konuda bir inanç oluşturabilir, böylece bireylerin inançlarını ve dolayısıyla da aile kurumunu etkiler, aynı şekilde öğrenmeyi manevi bir görev sayarak eğitime aşkın bir yön kazandırır ve eğitimi etkileyebilir, çalışmayı ibadet sayarak ekonomik faaliyetleri teşvik edebilir vb A.g.e., s Vural Fuat Savaş, İktisatın Tarihi, (3. Baskı), Siyasal Kitabevi, Ank., 1999, s Mustafa Aydın, Kurumlar Sosyolojisi, s. 112.

57 41 Dolayısıyla din, en azından bir niyet ve eğilim unsuru olarak ekonomik bir takım faaliyetlerden, eğitim-öğretim faaliyetlerine hatta bazen en dünyevî bir davranışta dahi, mesela yemek yerken, davranışa etki ederek bireyin dışa yansıyan tepkilerini değiştirebilir. 157 İnanç ve dolayısıyla da dinin, bir niyet ve eğilim unsuru olarak davranışa yaptığı etki, davranışın gerçekleşmesinde yer alan güdülenme süreciyle de ilişkilidir. Yapılan güdülenme tanımlarının ortak noktası; güdülenmenin bireyi belirli amaçlar doğrultusunda harekete geçirerek enerjisinin bir kısmını bu amaçların gerçekleşmesini sağlamaya sevk eden bir süreç olduğudur. Güdülenme bireyin seçim ve kararlarını buna bağlı olarak da davranışlarını etkileyebilen güçlerin ölçüsünü değiştiren; ihtiyaçların, gerilimlerin veya beklentilerin yer aldığı bir olgu olduğundan, insan davranışlarının belirlendiği, etkilendiği ve açıklandığı davranışsal bir yönetim sürecini ifade etmektedir. 158 Harekete geçirici anlamından dolayı bu kavram istek, amaç, eğilim, davranış, çıkar, seçme, tercih, irade, hırs, korku, özlem, beklenti, arzu, başarı, moral, tatmin, vb. gibi bir dizi kavramı kapsar. Bu süreçte etkili olan bu ve benzeri kavramlar içerisinde dinî inançlar da vardır. İnanç da diğer kavramlar gibi bu sürece katılarak güdülenme ye tesir eder. Böylece bireyin sahip olduğu birçok inanç, güdülenme sürecinde davranışa etki etmektedir. 159 Örneğin çalışan bir insanın sahip olduğu inancın yüceltilmesi veya inancının gereklerini yerine getirmesi için gerekli şartları oluşturmak güdülenmeyi sağlayarak kişinin işinden duyduğu hoşnutluğu arttıracaktır. Böylece işinde tüm yeteneklerini kullanmasına yol açarak göstereceği çaba ve başarıyı artırabilecektir. 160 Güdülenme ile birlikte ele alınabilecek ve inançların etkili olduğu bir başka kavram da moral dir. İnancın tatmin edilmesi veya edilmemesi ya da inanca saygı duyulması veya hakaret edilmesi gibi birçok durum moralle ilişkilendirilebilir. Moral, genel olarak bir insanı veya topluluğu saran hava, iyi veya kötü ruh hali olarak tanımlanmaktadır. Bu yönüyle heyecansal bir kavram niteliği taşıyan moralin belli bir mantığı ve belli bir faktörü olduğunu söylemek zordur. Çünkü moral her insanda kişilik özellikleri başta 157 Freyer, Din Sosyolojisi, s Feyzullah Eroğlu, Davranış Bilimleri, Beta Yay., İst., 1998, s Eroğlu, a.g.e., s A.g.e., s. 250.

58 42 olmak üzere çok çeşitli faktörlerin sonucunda oluşan bir durumdur. 161 Moral düzeyinin de çalışma üzerinde bir takım etkileri vardır. Ancak bu etkiler bireyin faaliyetine her zaman olumlu veya olumsuz yönde tesir etmez. 162 Çünkü moral ile çalışma arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Hatta bazen zayıf bir ters ilişki bile olabilmektedir. 163 Bütün bunlara rağmen çalışanların moral düzeylerinin üretim üzerinde, dolaylı veya dolaysız olumsuz etkileri olduğu genel kabul görmüş bir düşüncedir. Özellikle insan gücüne ve becerisine dayanan faaliyetlerde moralin verimliliğe etkisi daha fazla olmaktadır TUTUM KAVRAMI 3.1. Kavramın Neliği Değer-davranış ilişkisi dikkatleri tutum kavramına çekmektekdir. Değerlerle bireyin davranışları arasındaki ilişki tek yönlü ve basit bir ilişki olarak değerlendirilemez, aksine değerlerin sosyal hayatta gerçekleşmesi karmaşık bir süreçtir. 165 Sosyal gurupların ve bunlardan oluşan bir toplumun değerleri toplumun ve grup üyelerinin ortak malıdır. Bunlar ferdin tutumlarının organizasyonu ve gelişmesinde rol oynar. Toplum üyelerinin ortak bir tutuma sahip olmaları ve tutumların merkeziliği ise inançların ve değerlerin tutumu belli merkezler etrafında toplamasıdır. Bu nedenle bir grubun veya gruplardan oluşan toplumun değer yargılarını; inanç ve tutumlarını bilmek, o grubu ve üyelerinin zihniyet ve davranışlarını tanımaya yardım eder. Tutumlar bir yönüyle yani ferdi olmaları bakımından sosyal psikolojinin konusuna girerken; bir sosyal grubun objelere ait eğilimini meydana getirmesi bakımından sosyolojinin ilgi alanına girer. Çünkü böylece sosyal grubun ve makro düzeyde toplumun tutumlarından söz etmek imkânı doğar. 166 Tutumun sosyoloji için önemi de buradan kaynaklanmaktadır. Tutumlar ve davranışlar arasındaki ilişkileri ele alan pek çok araştırmacıya rastlanır. 167 Bu araştırmacıların önde gelenlerinden olan Gordon Allport a göre tutumlar 161 A.g.e., s Erol Eren, Yönetim Psikolojisi, (4. Baskı), Beta Yay., İst., 1993, s Ayrıntılı bilgi için bakınız; Leonard H. Chusmir&Chiristine S. Koberg, Religion and Attitudes Toward Work: A New Look At an Old Question, s Eren, a.g.e., s Aydın, Gençliğin Değer Algısı: Konya Örneği, s Zeki Aslantürk-Tayfun Amman, Sosyoloji, M.Ü.İ.F.V.Yay., İst., 1996, s Martin Fishbein and Icek Ajzen, Belief, Attitude, Intention and Behavior, Addison-Wesley Publishing Company, Inc. Philippines, 1975, s. VI.

59 43 sosyal psikolojideki en belirgin ve vazgeçilmez kavramların başında gelir, deneysel ve teorik literatürde daha sıklıkla karşılaşılan başka bir kavram yoktur. 168 Günümüzde çok sayıda araştırma, sayısız kitap ve makale yayınlanmasına rağmen, tutumun ne olduğu konusunda, nasıl şekillendiği ve değiştiği konusunda ve davranışı etkileme ve belirlemede nasıl bir rol oynadığı konusunda nispeten az bir uzlaşma olduğunu belirtmek gerekir. 169 Dolayısıyla geleneksel tutum tanımlarının çoğu az da olsa farklı bir kavramlaştırma içine girerek tutumun farklı bir yönünü vurgular. 170 Tutumun tanımı ve işlevindeki bu belirsizlik kısmen onun açıklayıcı bir kavram olarak kullanılmasından kaynaklanır. Çünkü tutumlara stereotipleri, önyargıya ve ırkçılığa gönderme yapan farklı davranışları; verimlilik, işe gelmeme, iş hacmi, iş tatmini gibi konuları, kanaatler ve oy eğilimleri, oy kullanma ve diğer politik aktivite araştırmaları ile tüketici bakış açılarını açıklama amaçlı, ürünlere, marka bağlılığına, ürün özelliklerine ve marka imajlarına karşı eğilimleri incelerken vs. pek çok şekilde başvurulabilmektedir. Tutumlar bütün bu alanlarda cazibe, bağlanma durumları, hoşlanma/hoşlanmama, davranışsal eğilimler ve kişiler arası davranış değişikliklerini açıklamada kullanılır. 171 İngilizcede attitude kelimesi ile ifade edilen tutum kelimesi aslında Latince aptitudo kelimesinden gelmekte 172 ve harekete hazır anlamı taşımaktadır. 173 Dilimizde bu kelimenin karşılığı olarak tutum, tavır, vaziyet alış 174 kelimeleri kullanılır. Her ne kadar tutumun tanımlanması konusunda bir belirsizlik 175 ve karmaşa olsa da birçok tanım denemesinde yer alan üç özellik tutumun tanımlanması girişimindeki ortak kabulleri yansıtma açısından önemlidir. Bunlar tutumun öğrenildiği fikri, eylemi hazırladığı fikri ve böyle eylemlerin tutarlı ya da tutarsız olacabileceği fikridir Fishbein and Ajzen, a.g.e., s. V. 169 A.g.e., s. V. 170 Tavşancıl, Tutumları Ölçülmesi ve SPSS İle Veri Analizi, s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s Uysal, Dinî Tutum Davranış ve Şahsiyet Özellikleri, s Tavşancıl, a.g.e., s Uysal, a.g.e., s Cavit Ünal, Genel Tutumların ve Değerlerin Psikolojisi, A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Yay., Ank., 1982, s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s. 6.

60 44 Tutum tanımlarından bazıları şöyledir; örneğin, Chave tutumu, duyguların, arzuların, korkuların, inançların, önyargıların ve çeşitli tecrübeler sebebiyle bir kimseyi engelleyen ya da hazırlayan başka eğilimlerin karışmış hali olarak 177, Thurstone, psikolojik bir objeye yönelen olumlu veya olumsuz bir yoğunluk sıralaması ve derecelemesi, 178 veya etkileyici ve değerlendirmeci bir eğilim olarak olarak; 179 Allport, yaşantı ve deneyimler sonucu oluşan, ilgili olduğu bütün obje ve durumlara karşı bireyin davranışları üzerinde yönlendirici ya da dinamik bir etkileme gücüne sahip duygusal ve zihinsel hazırlık durumu olarak; Doob, bireyin içinde yaşadığı toplumda önemli olduğu düşünülen örtülü ve güdüleyici bir tepki 180 olarak; Krech ve Crutchfield, bireyin dünyasının bazı açılarıyla ilgili motivosyonel, duygusal, idraki ve kognitif süreçlerin sürekli organizasyonu olarak; Sarnoff, bir sınıf nesne için olumlu ya da olumsuz bir tepki olarak;; 181 Katz, bireyin sahip olduğu değerler dizgesine bağlı olarak bir simgeyi, bir nesneyi, bir kişiyi veya dünyayı iyi ya da kötü, yararlı yada zararlı yönleriyle algıladığı bir ön düşünce biçimi olarak; Smith, bireye atfedilen ve onun psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli biçimde oluşturan bir eğilim olarak; Rokeach, bireyi belli tercihlere yönelten, belli nesne ya da durumla ilgili inançların oldukça kalıcı biçimde örgütlenmiş hali olarak; 182 Aydın, belli nesne, olay ya da kişilerle ilişkili davranışsal eğilimler içeren bilgiler, inançlar ve kanaatler bütünü olarak; 183 Uysal, belli uyaranlara karşı belli bir tarzda tepkide bulunma yatkınlığı 184 olarak; Fishbein ve Ajzen, bir amacı gözetmekle birlikte uygun ya da uygun olmayan sürekli bir tepki için öğrenilen eğilim 185 olarak tanımlamaktadır. Tavşancıl pek çok tanımdan yola çıkarak tutumlarla ilgili bazı özellikler sralamaktadır; buna göre; tutumlar doğuştan gelmez, toplumsallaşma sürecinde bizzat yaşanarak, kültürel ortamda öğrenilir, geçici değildirler, belli bir süre devamlılık gösterirler, öğrenme süreci içinde derece derece 177 A.g.e., s Tavşancıl, a.g.e., s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s Tavşancıl, a.g.e., s. 65, Fishbein and Ajzen, a.g.e., s Tavşancıl, a.g.e., s. 67, Aydın, Gençliğin Değer Algısı: Konya Örneği, s Uysal, a.g.e. s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s. 6.

61 45 öğrenildiklerinden bireyin çevresini anlamasına yardımcı olurlar, birey ve obje arasındaki ilişkide düzenlilik ve yanlılık sağlarlar, tepki değil, tepkide bulunma eğilimidirler, olumlu veya olumsuz davranışlara yol açarlar Tutum Kavramın İnançlar ve Eğilimlerle İlişkisi Tutumlar davranışın gerisinde uyur halde bulunup, davranışa hem kılavuzluk etme hem de onu etkileme, dolayısıyla yerleştikleri kimselerde ilgili davranışın sergilenmesi ya da sergilenmemesine sebep olma 187 bakımdan kişinin kendisi ve bazı eylemleri arasındaki ilişkiyi kapsayan öznel olasılık boyutuna, yani bazı davranışları sergilemesindeki öznel olasılığa gönderme yapar. 188 Bu bakımdan tutum ferdidir yani tek bir ferde aittir. Ancak kişilerin tutumları ölçüldüğünde grup tutumundan söz edilebilir. 189 Bu subjektif özelliğinden dolayı, fertten ferde değişme niteliği taşır. Bu anlamda tutum, bireyin objektif bir durumu kendi bakış açısından görüp belirli bir hissiyata ve sevk haline maruz kalarak kendi davranış kuvvesini fiile geçirme tarzı olduğundan aynı tutum objesine karşı farklı tutumlar ve bu tutumlardan doğan farklı davranışlar söz konusu olabilir. Mesela bir din, hem ona inananların, hem de inanmayanların ilgisini çeker ancak bu ilgiler birbirinden farklı tutumlardan kaynaklanmaktadır. 190 Tutumların açıklanmasında sıkça rastlanan terimlerden birisi eğilim dir. Eğilimler dört farklı unsur içerir: davranış, davranışın yöneltildiği hedef nesne, davranışın gerçekleştirildiği durum ve davranışın gerçekleştirildiği zaman. Bu unsurların her biri farklı bir belirlilik boyutu taşır. En belirli seviyede, kişi belli bir durumdaki, belli bir zamandaki belli bir nesne ile ilgili belli bir eylemi gerçekleştirmeye meyleder. En genel seviyede ise, herhangi bir hedef, durum veya zamana gönderme yapmaksızın herhangi bir davranışa eğilimden bahsedilir. 191 Bu durumda eğilimleri davranışa uygun, ona en yakın zamanda gelen öncüller olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Ancak bir kimsenin, davranışı gerçekleştirmeden hemen önceki eğilimini ölçmek mümkün ya da pratik görünmemektedir. Bundan dolayı ölçülen ya da ölçüldüğü varsayılan eğilimin, 186 Tavşancıl, a.g.e., s Ayrıca bakınız; Ünal, a.g.e., s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s A.g.e., s Aslantürk- Amman, Sosyoloji, s Bilgiseven, Genel Sosyoloji, s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s. 292.

62 46 kişinin davranışı gerçekleştirme zamanındaki eğilimini temsil etmeme ihtimali gözden uzak tutulmamalıdır. Gerçek eğilimi bulmak için eğilimde değişime sebep olması muhtemel, arada geçen olaylar (ortam engeli) da hesaba katılmalıdır. Örneğin, üç ay sonra araba satın almaya niyet eden bir kimsenin bu konudaki eğilimini, finansal durumundaki herhangi bir değişiklik, arabanın fiyatı ya da başka bir neden etkileyebilecektir. 192 Bir kimsenin davranışını anlamak onun eğilimini bilmekten daha fazlasını gerektirir. Eğer amaç davranışsal tahmin ise, en basit ve muhtemelen en etkili yol kişinin eğilimini ölçmeye uygun bir ölçek geliştirmektir, eğer amaç davranışı anlamaksa, kişinin eğilimlerini belirleyen faktörler tespit edilmelidir. 193 Eğilimler tutumların öncülleri konumundadır ve bir kimsenin eğilimleri o kimsenin bazı inançlarının bir işlevi olarak karşımıza çıkar. 194 İnançlar çeşitli nesneler, eylemler ve olaylar hakkında olabilir ve bireyin yaşamı boyunca geçirdiği tecrübelere 195, kendi düşünsel dünyasında oluşturduğu, evrenin bir yönü ile ilgili algılardan ve tanımlardan oluşan sürekli duygulara, beş duyu organının yardımı ile yaptığı gözlemlere, akıl yürütme becerisi ile analiz ve sentez yapabilmesini sağlayan zekâ düzeyine; din, ahlak, sanat ve sevgi gibi soyut alanlardaki duygulanmalara; gelenek, görenek ve toplumsal normlara, oturmuş değer yargılarına vb. dayanır. 196 İnançlar doğrudan oluşabileceği gibi bir çıkarsama süreci sonunda da oluşabilir. Doğrudan gözlenebilir olaylar hakkındaki inançlar betimsel inançlar ; doğrudan gözlemin ötesine geçen inançlar ise çıkarımsal (istidlali) inançlar olarak isimlendirilmektedir. 197 İnançlar bir süreklilik ve kesinlik taşıdığından duygusal tesirler meydana getirir. 198 Doğrudan gözlemle ulaşılan/betimleyici inançlar ile onun ötesine geçen çıkarımsal inançlar arasındaki ayrımın bir dereceye kadar keyfi olduğunu belirtmeye gerek yoktur. Bir nesnenin doğrudan gözlemde ortaya çıkan çoğu niteliği doğrudan algılanamaz. Örneğin, dönmek, bozulmak, şişmanlık, mutluluk ve karanlık gibi nitelikler bizzat 192 A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s Alparslan Usal, Zeynep Kuşluvan, Davranış Bilimleri (3. Baskı), Barış Yay., İzmir, 2000, s Fishbein and Icek, a.g.e., s Usal, Kuşluvan, Davranış Bilimleri, s. 148.

63 47 sonradan elde edilen niteliklerdir. Yine obez etiketi, bir insan ya da hayvanın belli fiziksel yönleriyle ilgilidir. obezite nesnenin belli karakteristiklerinden gözlem yoluyla çıkarsanan bir nitelik olarak görülebilir. Önce bu nitelikler ya da kavramlar öğrenilecektir, bununla birlikte, kişi ayrı bir uyarıcı kümesi algılamak yerine doğrudan kavramı ya da niteliği algılamaya meyleder. Böylece ağaçları, köpekleri, yuvarlaklığı, şişmanlığı vs. algılar ve bu nitelikler ve kavramları betimleyici inançla doğrudan ilişkilendirir. Dolayısıyla inançları betimleyiciden ya da diğer ifadeyle doğrudan gözlenen inançlardan çıkarımsal inançlara doğru devam eden bir süreç içinde görmek mümkündür. 199 Eğilimlerle arasındaki bu ilişki nedeniyle inançlar önemli bir tutum belirleyicisi olarak kabul edilir. 200 Birey çoğu zaman bir nesne hakkında hem olumlu hem de olumsuz inançlar taşır. 201 Tutum oluşturmada aynı nesne olay ya da olgu hakkında var olan bu çok sayıda inancın tamamı etkili değildir. 202 Her hangi bir zamanda, bir kimse, bir nesne, eylem ya da olay hakkında sahip olunan sınırlı sayıdaki inanç, tutum oluşmasında öncelikli belirleyiciler olarak işlev görür. 203 Kişiden kişiye önemli inançların sayısı değiştiği için bireysel tutumu belirleyen inançların tam olarak ölçülmesi imkânsız ise de, önem derecesine göre ilk sıradaki birkaç inancın tutumun temel belirleyicileri olduğu kabul edilmektedir. 204 Toplumdaki genel eğilimler dışında inanç unsurunun kişi üzerindeki boyutları bireysel, dolayısıyla kişiye özgü olduğundan, kurallara uygun ya da karşı davranışlarla gözlemlenebilen bu çok güçlü etmenin tutumlar üzerinde etkinliğinin boyutlarını ölçmek zorlu bir uğraş gerektirir. 205 Diğer taraftan inançların tutumların arkasında onları şekillendiren önemli unsurlardan birisi olduğunu söylemek tutumlarla inançların özdeş olduğu anlamına gelmemelidir. Çünkü bir tutum bireyin dünyasının bir yönüne ait motivasyonel, heyecan yüklü, idraki süreçlerin ve öğrenme süreçlerinin devamlı bir organizasyonudur. Tutumlar inançların içinde değerlendirilebilmekte ancak bütün inançların tutumların birer parçası 199 Fishbein and Ajzen, a.g.e., s Aydın, a.g.e., s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s Usal, Kuşluvan, a.g.e., s. 129.

64 48 olduğu kabul edilmemektedir. İnançlar motivasyon bakımından nispeten zayıftır. 206 Oysa bir tutum ya lehte ya da aleyhtedir. 207 Tutumlar, inançlar gibi zayıf olmadıklarından sıradan kanaatlerden daha sürekli olup 208 aynı zamanda, güç ve şiddet derecesi bakımından da çoğu inançlardan daha ileridedir. 209 Örneğin, piyasaya yeni bir ürün tanıtıldığını varsayalım. Kişinin bu ürünle ilgili bilgisi sadece uykuya yardımcı bir içecek olduğu ile sınırlı olsun. Bu kimsenin uykuya yardımcı içecekler hakkında tarafsız bir inanca/değerlendirmeye sahip olduğunu farz edersek, söz konusu ürüne karşı tarafsız bir tutuma sahip olmasını bekleriz. Bu şahsın bir reklâm kampanyası vasıtasıyla ürünün sindirim için yararlı olduğunu öğrendiğini farz edelim. Sindirime iyi gelen şeyler olumlu değerlendirildiği için onun bu ürüne karşı tutumu olumlu yönde değişecektir. Bununla birlikte, bu yeni inancın olumlu bir tutumun oluşmasına yol açması zorunlu değildir. Diğer taraftan ürünün sindirime iyi geldiği inancı çeşitli çıkarımsal inançların oluşmasına da yol açacaktır. Örneğin, kişi ürünün yaşlı insanlar için faydalı bir ilaç olduğunu çıkarsayabilir. 210 Her inanç ilgili olduğu nesneyi bazı niteliklerle ilişkilendirir. 211 Örneğin, Rusya totaliter bir devlettir inancı Rusya nesnesini totaliter devlet niteliğine bağlar. Burada Rusya nesne; totaliter ise niteliktir. İnancın nesnesi bir insan, bir insan grubu, bir kurum, bir davranış, bir politika, bir olay, vb., olabilir ve nitelik de herhangi bir nesne, özellik, sıfat, vasıf, hususiyet, ürün veya olay olabilir. 212 Kişinin nesneye karşı tutumu bu niteliklerle yaptığı değerlendirmelerin bir sonucudur. Böylece kişi bir nesne hakkında inançlar meydana getirdiğinde, eşzamanlı olarak o nesneye karşı genel bir olumluluk ya da olumsuzluk hissi sunan tutum da elde etmiş olur Krech, Crutchfild, a.g.e., s A.g.e., s Aydın, a.g.e., s Krech, a.g.e., s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s A.g.e., s. 216, A.g.e., s A.g.e., s. 216.

65 Tutum Öğeleri Bir tutumun meydana getirdiği sadece bir davranış eğilimi ya da sadece bir duygu değil, düşünce-duygu-davranış bütünleşmesidir. 214 Dolayısıyla tutumların bilişsel (kognitif), duygusal ve davranışsal olmak üzere üç öğesi, başka bir ifadeyle alt bileşkesi olduğu kabul edilmektedir. 215 Bilgi ögesi bir kimsenin tutuma konu teşkil eden nesne ile yani tutum objesiyle ilgili bilgileri, inançları 216, fikirleri ve düşüncelerini ifade eder. 217 Örneğin, doğum kontrolü, kadınların çalışması, nükleer enerjinin kullanılması, kız çocuklarının okutulması vs. ile ilgili olarak kişinin sahip olduğu bilgileri fikirleri ve düşünceleri kapsar. 218 Bu bilgiler ve inançlar, tutum objesine karşı lehte veya aleyhte, arzu edilen veya edilmeyen, iyi veya kötü gibi vasıflar izafe edilmesini sağlar. 219 Duygu ögesi, tutum objesine karşı gösterilen duygusal tepkilerle ilgilidir. 220 Bireyde tutum objesiyle ilgili ortaya çıkan hoşlanıp hoşlanmama, sevip sevmeme 221 ya da heyecanlanıp heyecanlanmama gibi duygusal durumları ifade eder. Kalp çarpıntısının artması, terleme, sözlü tepkiler tutumun duygu ögesi ile ilgili 222 bireyde meydana gelen fizyolojik değişikliklerdir. Bu öge, tutuma devamlılık, iticilik veya yönlendiricilik vasfı kazandırır Çiğdem Kağıtçıbaşı, İnsan ve İnsanlar (9. Baskı), Evrim Yay., İst., 1996, s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s. 86. Ayrıca ögeleri bakımından tutumlar ve ahlak arasında benzerlik kuran görüşler de mevcuttur. Örneğin bunlardan birine göre, ahlak genel anlamda uyulması gereken birtakım kurallar bütünü olarak değerlendirildiğinde, her şeyden önce bu kuralların neler olduğunun ya da başka bir ifadeyle neyin iyi, neyin kötü olduğunun bilinmesi gerekir. Bu, ahlakî davranışın bilgi boyutunu oluşturur. Çünkü bilmeden bir davranışa koyulamayacağımız gibi iyi olarak görmeden de bir davranış sergilemeyiz. İşte neyin iyi neyin kötü olduğuna dair bilgiyi ahlakın bilgi boyutu ya da ahlak anlayışı olarak adlandırmak mümkündür. İdeal anlamda düşünüldüğünde, bir kimsenin ahlak anlayışı ile onda gözlemlediğimiz davranışlar arasında bir uyum ya da paralellik beklenir. Ahlakın ikinci boyutunu ise davranış oluşturur. Ahlakî davranışın üçüncü boyutu ise duygudur. Birine iyilik yapma, yardım etme gibi iyi bir davranışta bulunduğumuz zaman ondan bir haz alır, zevk duyarız. Hoşumuza gitmeyen, kötü bir davranışta bulunduğumuzda da pişmanlık duyar, üzülürüz. İyi davranıştan sonra bu hazzı, kötü davranıştan sonra da bu pişmanlık ve üzüntüyü yaşamak, aslında ahlak adına kişide olumlu bir özelliktir. Ahlakın bu üç boyutu arasında bir uyum aranır. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Enver Uysal, Değerler Üzerine Bazı Düşünceler ve Bir Erdem Tasnifi Denemesi: İnsanî Erdemler-İslamî Erdemler, s Uysal, Dinî Tutum Davranış ve Şahsiyet Özellikleri, s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s Sibel Arkonaç, Psikoloji Zihin Süreçleri Bilimi, Alfa Yay., İst., 1993, s Uysal, a.g.e., s Arkonaç, a.g.e., s. 420, Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Uysal, a.g.e., s Aslantürk-Amman, a.g.e., s Uysal, a.g.e., s. 29.

66 50 Davranış ögesi tutum objesine karşı gösterilen tüm davranışları yani tutumun bireyi yönlendirmesiyle açığa çıkan 224 hareket etme eğilimini 225, gözlenebilen açık davranışı 226 ifade eder. Yapılan bazı araştırmalar az veya çok birbiri ile uyum halinde bulunan bu üç öğenin 227 bireylerde üç yaş gibi çok küçük yaşlarda ortaya çıkmaya başladığını göstermiştir. 228 Bu öğelerden her biri, yine tutumun kendisinde olduğu gibi yol açtığı bazı gözlenebilen ve ölçülebilen tepkilerden yola çıkarak varsayılır. 229 Yerleşmiş ve güçlü tutumlarda bu üç öğe de tam olarak bulunurken zayıf tutumlarda özellikle davranışsal öğe diğerlerine oranla daha zayıf olabilmektedir. 230 Bir tutumu oluşturan tutum öğelerinden her biri ayrı ayrı karmaşık bir yapı sergiler. Çünkü düşünce öğesi düşünsel, duygu öğesi duygusal ve davranış öğesi de davranışsal süreçlerden geçerek oluşur ve kişinin doğumu ile algılamaya başladığı sayısız uyarıcının karakter özellikleri ışığında bıraktığı izlenimlere, o kişiye özgü sentezlere ve yorumlara dayanır. 231 Bu yüzden duygu, düşünce ve davranış boyutundan oluşan tutum öğelerinin yalın olabilecekleri gibi karmaşık da olabileceklerine dikkat çekilmektedir. Örneğin tanıdık bir kimseye karşı duyulan genel ve kendi içinde farklılaşmamış bir hoşlanma duygusu, bu konudaki tutumun yalın duygusal öğesini ifade eder. Diğer taraftan bir yakın arkadaşa duyulan sevgi, hürmet, şefkat, bağlılık ve arkadaşlık duygularının tümü çok daha karmaşık bir duygusal öğe meydana getirir Tutum Öğeleri Arasındaki Tutarlılık Birey ruhsal yapısı itibariyle duygu-düşünce-davranış arasında tutarsızlıktan çok tutarlılığa eğilimlidir. Bir başkasını sevmesi, ona iyi özellikler yüklemesi ve onun hakkında söylenen kötü sözlere direnç göstermesi, onun hakkındaki olumsuz değer yüklemelere inanmamaya daha meyilli olması bundandır. Davranışlarla tutumlar arasında 224 Arkonaç, a.g.e., s. 420, Kağıtçıbaşı, İnsan ve İnsanlar, s. 86., Uysal, Dinî Tutum Davranış ve Şahsiyet Özellikleri, s Tavşancıl, a.g.e., s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s Arkonaç, a.g.e., s Söz konusu araştırma için bakınız; Kağıtçıbaşı, İnsan ve İnsanlar, s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Arkonaç, a.g.e., s. 420, Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Usal, Kuşluvan, a.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s. 90.

67 51 genellikle tutarlılık söz konusudur. Ancak, nadiren de olsa tutum ile davranış arasında tutarsızlıklar ortaya çıkabilir. Bu durum ortamsal etkenlerle açıklanması gereken bir durumdur ve doğal olan, gerçek hayatta genellikle gözlenen tutum-davranış tutarlılığıdır. Bu gözleme dayanarak uzun yıllar birçok kuramcı ve araştırıcı, insan davranışının temelinde tutarlı olma gereksiniminin bulunduğunu varsaymıştır. 233 İnsanın, duygu, düşünce ve davranışları arasında bir uyum ve denge olması, her şeyden önce olumlu kişilik gelişimi ve benlik açısından da gereklidir. Kendi iç dünyasında tutarsızlıklar ve çatışmalar yaşayan bir kimse, bireysel ve toplumsal yaşamında uyumlu ve barışık olamaz. Örneğin; sahip olduğu inançla çelişen davranışlar içerisinde olan bireylerin iç dünyalarında çatışma ve problemler ortaya çıkar. Bu uyumsuzluk, kişiyi rahatsız ederek ciddi problemler doğurabilir. 234 Bireylerin tutumları genellikle tutarlı olma eğilimi göstermekle beraber bu tutarlılık tutumların var olması için şart değildir. Tutum ögeleri arasındaki tutarlılık, istikrar kazanmış ve güçlü tutumlarda tam olarak görülebilir. 235 Ancak unutulmamalıdır ki tutarlılığın derecesi somut olaylara göre değişebildiğinden tekrar tekrar ölçmeyi gerektiren bir sorundur. 236 Tutarlılık kuramına göre tutumları oluşturan üç öge arasındaki ilişkinin yönü bir tutumun kendi içerisindeki tutarlılık ya da tutarsızlığı gösterir. 237 Buna göre bir tutumdan söz edebilmek için, yapıları oldukça karmaşık olan tutum öğelerinin, çelişki oluşturmayacak biçimde uyumlu, aynı yönde gelişmiş olmaları gerekmektedir. 238 Şekil 1: Tutum Öğeleri Arasında Tutarlılık Duygu Düşünce Davranış = Tutarlılık Duygu Düşünce Davranış = Tutarlılık Kaynak: Alparslan Usal, Zeynep Kuşluvan, Davranış Bilimleri (3. Baskı), Barış Yay., İzmir, 2000, s A.g.e., s Karacoşkun, Dinî İnanç-Dinî Davranış İlişkisine Sosyo-Psikolojik Yaklaşımlar, s Uysal, Dinî Tutum Davranış ve Şahsiyet Özellikleri, s Kağıtçıbaşı, a.g.e. s A.g.e., s. 86, Usal, Kuşluvan, a.g.e., s. 131.

68 52 Bazı tutumlarda ögelerin tutarlılığı belirgin olduğu halde bazılarında belirgin olmayabilir, tutarsızlık söz konusu olabilir. 239 Bir tutumun bilişsel öğesi (düşünce) ve duygusal öğesi (duygu) aynı yönde iken davranışsal öğesi (davranış) başka yönde ortaya çıkıyorsa, yani düşünceleri ve duyguları uyumlu iken bu iki öğeyi davranış ile de ortaya koyamıyor, tamamlayamıyorsa, hareketleri ve davranışları ters yönde ortaya çıkıyorsa kişinin o konudaki tutumunda tutarlılıktan söz edilemez. Düşünce öğesi belli bir yönde iken duygu ve davranış öğeleri başka yönde ortaya çıkıyorsa, tutum yine tutarsız demektir. 240 Şekil 2: Davranış Öğesinden Kaynaklanan Tutarsızlık Düşünce Duygu Davranış = Tutarsızlık Kaynak: Alparslan Usal, Zeynep Kuşluvan, Davranış Bilimleri (3. Baskı), Barış Yay., İzmir, 2000, s 131. Örneğin, düşünce olarak bir siyasi partiyi benimseyen ve duyguları ile de o partiyi destekleyen bir kimse seçimlerde oyunu başka bir partiyi desteklemek için kullanırsa bu konudaki tutumu tutarsızdır. Ya da diş ağrısı ile karşı karşıya olan bir kişi, diş hekimine gitmesi gerektiğini bildiği halde (düşünce öğesi) dişçiden korktuğu (duygu öğesi) için diş hekimine gitmezse (davranış öğesi) bu konuda tutarsızdır. Çünkü bilişsel öğe (dişi ağrıyınca dişçiye gitmesi gerektiği) belli bir yönde iken duygusal (dişçiden korkmak) ve davranışsal öge (dişçiye gitmek) farklı bir yönde gerçekleşmiştir. 241 Şekil 3: Düşünce Öğesinden Kaynaklanan Tutarsızlık Düşünce Duygu Davranış = Tutarsızlık Kaynak: Alparslan Usal, Zeynep Kuşluvan, Davranış Bilimleri (3. Baskı), Barış Yay., İzmir, 2000, s 131. Aynı biçimde, düşünce ve davranış öğelerinin yönü aynı iken duygu öğesinin farklı yönde gerçekleşmesi de bir tutarsızlık göstergesidir. Örneğin, bir kimse, geçim zorlukları içindeki yaşantısında eşinin de çalışması gerektiğini düşündüğü (bilişsel öge) için eşinin çalışmasına izin veriyor (davranış öğesi); fakat eşinin, diğer erkeklerle birlikte 239 Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Usal, Kuşluvan, a.g.e., s. 130, A.g.e., s. 131.

69 53 çalışmasından dolayı onu kıskanıyor (duygu öğesi) ise, burada da bilişsel öğe ve davranışsal öğe aynı yönde ancak duygusal öğe farklı yönde geliştiğinden bu kimsenin eşinin çalışması ile ilgili tutumununda tutarsız olduğu kabul edilir. 242 Şekil 4: Duygu Öğesinden Kaynaklanan Tutarsızlık Düşünce Duygu Davranış = Tutarsızlık Kaynak: Alparslan Usal, Zeynep Kuşluvan, Davranış Bilimleri (3. Baskı), Barış Yay., İzmir, 2000, s 131. Tutum için tutarsızlık yani bir tutumun öğelerinin uyuşmazlığı, tutumda bazı değişmelere sebep olabilecek bir yerleşmemişliğin göstergesidir. Böyle bir tutum kendi içinde dengesiz bir tutumdur. 243 Tutarlılık kuramına göre böyle hallerde, eğer kişi yaptığı davranış için geçerli (zorlayıcı) bir dış neden bulamazsa bu uyuşmazlıktan kurtulmak için bir iç neden arayarak tutumunu davranışı doğrultusunda değiştirecektir. Bir dış neden bulursa, tutum değişimi gerekmeyecektir. 244 Dolayısıyla, bireysel düzlemde, herhangi bir konudaki tutarsızlığın uzun süre devam etme olasılığı azdır. Birey bu üç ögeden sapma göstereni diğer iki öğe doğrultusunda bir biçimde değiştirir. Araştırmalarda bireylerin tutum konusunda uzun süre tutarsız kalamadıkları gözlemlenmiştir. Kişi, öğeler arasında tek yönlülüğü sağlayamasa bile, yani tutum öğelerini aynı yönde değiştiremese bile, zihninde söz konusu tutarsızlığı ortadan kaldıracak bir açıklama geliştirir. Örneğin; X partisine eğilimli olan bir kimse, eğer Y partisine oy veriyorsa onun bu davranışını açıklayabilecek bir gerekçe bulması gerekir. Söz gelimi, X partisinin iktidara gelme olasılığının düşük olması, ülkedeki toplumsal tabanın bu açıdan olgunlaşmamış olması, ya da bu partinin programını beğenmemek gibi. Yine, ağrıyan dişini tedavi için diş hekimine gitmesi gerektiğini bilen ancak dişçiden korktuğu için gitmeyen dolayısıyla bu konuda tutarsız bir tutuma sahip olan kimse, ya korkusunu yenerek dişçiye gider, Bu durumda davranış öğesini değiştirerek tutarlılığı sağlamış olur, ya diş hekimine görünmesinin kendisine bir yarar sağlamayacağını kabul eder, ya da diş hekiminin çok meşgul olduğunu veya diş hekimine gitmek için zamanı olmadığını öne sürerek, bu konuda sahip olduğu tutarsızlığa bir açıklama getirir. Eşini çok kıskanmasına rağmen 242 A.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s A.g.e., s. 162.

70 54 çalışmasının gerekliliğini kabul eden ve eşine, izin veren, yani duygusal sapmaya, başka bir ifadeyle duygusal öğeden kaynaklanan bir tutarsızlığa düşen örnekte ise, kişi, tutarlılığı sağlamak için ya eşinden ayrılacaktır ya da eşine güvenmeyi öğrenecektir... Çünkü çoğunlukla görüldüğü gibi şiddetli geçimsizlik ile noktalanması beklenebilecek bir tutarsızlığı sürdürmesi ve bu durum yüzünden ailede yarattığı gerginliğe ve huzursuzluğa uzun süre katlanması beklenemez. 245 Güçlü tutumlarda tutarsızlığın hem birey hem de toplumsal yaşam bakımından daha önemli sonuçları olduğundan, tutarsızlığı açıklayacak daha güçlü gerekçeler gerekmekte, zayıf tutumlarda ise, küçük gerekçeler bile yeterli olabilmekte, hatta bazen kişi tutarsızlığı gidermeye yetecek kadar onu önemsemeyebilmektedir Güçlü/Kalıplaşmış Tutumlar Tutumun/tutumların tutarlılığı ya da tutarsızlığının ele alınması söz konusu tutumun/tutumların gücünün/etki şiddetinin önemini gündeme getirmektedir. Bir tutumun gücü bilgi, duygu ve davranış boyutlarının toplamı olarak kabul edilirse, ögeleri arasındaki tutarlılık ne kadar fazlaysa tutumun o kadar güçlü, tutarlılık ne kadar azsa tutumun o kadar güçsüz olduğu sonucuna varılır. 247 Güçlü tutum, kişinin o konuya verdiği önemin de göstergesidir, yani, tutumunun tutarlılığı kişinin o tutum objesine verdiği önem ile doğru orantılıdır. 248 Tutumların gücü, özellikle duygusal bileşkenin gücü, tutum ölçme çabalarının ve tutum araştırmalarının en çok üstünde durduğu konudur. 249 Bu durum duygusal ögenin çoğu zaman tutumla bir ve aynı olarak değerlendirilmesinden kaynaklanır. Öyle ki tutum ölçekleri çoğunlukla bu öğenin gücünü ölçmeye yönelmiş araştırma teknikleri olarak nitelenebilir. 250 Her tutumun bir gücü vardır ve bu güç, kişiye özgü niteliklerden kaynaklanır. Tutumun şiddeti, durağanlığı başka bir ifadeyle kolay değişmezliği, inançlarla pekişmesi, duygulardan etkilenmesi, mantıklı bir tabana oturması vs. onun sürekliliği ve tutarlılığı 245 Usal, Kuşluvan, a.g.e., s Usal, Kuşluvan, a.g.e., s , Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s. 86, 91, Usal, Kuşluvan, a.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s. 86, 91, A.g.e., s. 89.

71 55 anlamına gelir. Buna göre, güçlü bir tutumda her üç tutum ögesinin de güçlü olması gerekir. Tutum ögelerinden birinin zayıflığı, o tutumun güçlü bir tutuma göre daha az güçlü bir tutum olduğu anlamına gelmektedir. 251 Tutumların en güçlü ve durağan tipi kalıplaşmış tutumlardır. Kalıplaşmış tutumlarda tutum öğelerinin her üçünde de görülen tek yönlülük, başka bir ifadeyle tutarlılık temel koşuldur ve zaten tutum gücünü de buradan almaktadır, kalıplaşmış özelliğini veren de hiç kuşkusuz bu yapılarıdır. 252 Kalıplaşmış tutumlar küçük yaşlarda gelişmeye başlar. Çok uzun bir zaman süreci içinde oluşurlar. Kısa sürede oluşmuş bir kalıplaşmış tutumdan söz etmek olanaksızdır. Tutum kavramında da vurgulandığı gibi, aslında genelde bütün tutumlarda uzun bir oluşum süreci söz konusudur. Kalıplaşmış tutum ya da herhangi bir tutumun kalıplaşması ise daha uzun sürede gerçekleşir. Bu gelişmede politik, tarihsel, ekonomik, kültürel çeşitli etkenler rol oynayabilir. 253 Dinî tutumlarda bu kategoride değerlendirilebilir. Çocukluk döneminde başlayan bu süreç sosyalleşme ya da başka faktörler tarafından herhangi bir değişime maruz kalmadıkça bireyin ergenlik ya da olgunluk dönemlerine kadar devam eder. 254 Kalıplaşmış tutumlar bir bakıma bireyin tutum objesi hakkında sahip olduğu bilgilerin özetidir. Birey için gerçeği tanımlama ve bilgi eksikliğini giderme işlevi görürler. 255 Söylentilere, dedikodulara, hipotezlere, önyargılara, bilgi yetersizliğine, yanlış bilgiye ve bu nedenle de kaçınılmaz olarak 256 duygusallığa dayanırlar. 257 Kalıplaşmış tutumlarda çoğu zaman akılcı yönden ziyade duygusal yön ağır basar. 258 Bu, bireyin tutum objesi hakkında, nesnel, akılcı ve yeteri kadar bilgi edinememesinin bir sonucudur. Kişilerin cinsel yaklaşımlarında, eğitimle ilgili tutumlarında, iş yaşamlarında, aile ilişkileri ile ilgili tutumlarında, kısaca ekonomik, toplumsal, siyasal ve psikolojik yapılarının her köşesinde kalıplaşmış tutumların etkisini görmek mümkündür Usal, Kuşluvan, a.g.e., s A.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s. 113, Usal, Kuşluvan, a.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Usal, Kuşluvan, a.g.e., s A.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s. 113 Usal Kuşluvan, a.g.e., s Usal, Kuşluvan, a.g.e., s. 147.

72 56 Kalıplaşmış tutumlar gerek diğer tutumlara oranla gerekse diğer bilgi elde etme yollarına oranla daha statik ve durağan bir yapı arz ederler, başka bir ifadeyle bunlar değişmeye nispeten daha kapalı tutumlardır. 260 Örneğin, Japonlar hakkında pek az şey bilen bir kimsenin çeşitli yerlerden edindiği bilgilerle onların çalışkan ve nazik bir millet olduğu yönünde bir kalıp-tutum geliştirdiğini; yine çok az tanıdığı Latin Amerikalılar hakkında tembel, eğlenceye düşkün, kaba ve gürültücü şeklinde bir kalıp-tutum geliştirdiğini varsayalım. Kuşkusuz bu kalıplaşmış tutumlar, o kimsenin bir Japon la ya da bir Brezilyalıyla karşılaştığında onlar hakkındaki beklentilerine hatta onlara karşı davranışlarına yön vereceği gibi o zamana kadar değişmeden bireyi yönlendirecektir. İşte kalıplaşmış tutumlar, kişi için, her yeni tutum objesi ile ilgili olarak baştan yeni bir öğrenme sürecinden geçme yerine ona bazı hazır eğilim ve beklentileri kullanma olanağı sağlayarak onun işini kolaylaştırır ve davranışlarına düzen ve tutarlık kazandırır. Bireyin bir tutum objesi hakkındaki bilgisi ne kadar azsa o konuda başka kaynaklardan gelen fikirleri kabul etme eğilimi de o oranda artar. Yani bilişsel öğe bakımından eksikleri olan tutumlar, çeşitli propaganda ve duygusal etkilere son derece açıktır. Statik bir yapıya sahip kalıplaşmış tutumların değişmesinde ancak onu geçersiz kılacak gerçek bilgi - özellikle kişisel tecrübe ile elde edilen bilgi- etkin bir faktör olabilmektedir. 261 Kalıplaşmış tutumları, alışkanlığın ve koşullanmanın bir sonraki aşaması olarak görmek de mümkündür. Ancak kalıplaşmış tutumların alışkanlık ve koşullanmadan ayrılan yanı, alışkanlığın ve koşullanmanın genellikle tutum öğelerinin(duygu, düşünce ve davranış) bir ve/veya iki öğesi ile sınırlı olarak kalmasına karşın, kalıplaşmış tutumlarda her üç öğenin de güçlü bir dayanışma ve tek yönlülük içerisinde olmasıdır. 262 Örneğin sigara içme alışkanlığını ele alalım. Böyle bir alışkanlığı olan birey sigara içmesinin sağlığına zarar verdiğini bilmektedir (bilişsel öğe), ancak sigara içmeye karşı haz kaynaklı bir ihtiyaç ve istek hissi ile (duygusal öğe) hareket ederek içmeye devam eder (davranışsal öğe). Burada görüldüğü gibi sigara içme alışkanlığında bilişsel öğe farklı bir yönde buna karşın duygusal ve davranışsal öğe farklı bir yönde gerçekleşmektedir. Oysa aynı bireyin politik görüşü incelendiğinde muhtemelen bilişsel, 260 A.g.e., s. 142, Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Usal, Kuşluvan, a.g.e. s. 141.

73 57 duygusal ve davranışsal öğelerin güçlü bir şekilde aynı yönde kenetlendiği bir kalıptutum görmek zor olmayacaktır Davranış-Tutum İlişkisi Bir grup, kurum ya da sosyal bir konuya karşı tutum oluşturmak gerek bireysel ve gerek toplumsal bakımdan önemli bir şeydir. Çünkü bireyin herhangi bir konuda tutuma sahip olması artık o tutum objesine karşı nötr olmadığı, olumlu ya da olumsuz bir hazır tepkiye sahip olduğu, belli bir beklentiyi, standardı ya da amacı barındırdığı anlamlarına gelir. 264 Genel varsayım, bir kimsenin bazı objelere karşı ne kadar olumlu bir tutum içerisinde olursa o objeye karşı o kadar çok olumlu davranışlar sergilemeye meyilli olacağı (ve ne kadar olumsuz bir tutuma sahip olursa o kadar olumsuz davranış sergilemeye meyilli olacağı) şeklindedir. 265 Bu durumdaki birey, farklı davranışsal yollarla ifade edilebilmesi mümkün olan nesneye karşı davranışında belli bir olumsuzluk ya da olumluluk derecesine eğilimlidir. 266 Bu şekilde yerleşen sürekli kanaatler bir anlamda ferdin davranışlarını yönlendirme etkisine sahip ruhsal bir hazırlık durumunu ifade eder. 267 Tutumların bireyde meydana getirdiği, düşünce, duygu ve davranışların bir düzen içinde oluşmasını sağlayan eğilimler 268 doğrudan tespit edilemez ancak kişinin gözlenebilen davranışlarından dolaylı olarak çıkarsanabilir. Davranışlardan yola çıkarak eğilimlerin tespit edilmesi, başka bir ifadeyle bireyin gerçekleştirmeye meylettiği davranışı/davranışları gerçekleştirmesi gerektiği 269, çoğunlukla tutumların inançlarla ortak olarak, temel psikolojik süreçler ile davranış arasında aracı unsurlar halinde bulunmasına 270 ve bireyin çoğu sosyal davranışı iradi gerçekleştirmesi nedeniyle eğilimlerin beklenmedik olaylar dışında 271 ilgili oldukları konu, kurum, nesne ya da bir 263 A.g.e., s Muzaffer Şerif ve Carolyn W. Şerif, Sosyal Psikolojiye Giriş II, (Çev:, Mustafa Atakay, AysunYavuz), Sosyal Yayınları, İst., 1996, s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s A.g.e., s Aydın, a.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s Krech, Crutchfild, a.g.e., s Fishbein and Ajzen, a.g.e., s. 15.

74 58 değer hakkında karakteristik ve tutarlı bir davranış/tepki tarzı belirleyecekleri 272 varsayımına dayandırılır. Her insanın sayısız tutumu vardır. Bütün tutumlar birey için fonksiyonel bir fayda sağlamanın yanısıra ne her birinin eşit öneme sahip olduğu, ne de kişinin değişen arzu ve ihtiyaçlarına karşı eşit cevap kabiliyeti taşıdığı söylenebilir. 273 Bunlardan sadece en önemlileri davranışa yön verecektir. Daha önemli olanlar, diğer tutumları etkilemede merkezi konuma sahip, başka bir ifadeyle etki derecesi itibariyle en üstte yer alan tutumlardır. Kişinin birçok konudaki tutumunu belirleyen, etkileyen bu odak tutuma bazı sosyal bilimciler Etkin Tutum adını vermişlerdir. Etkin tutum diğer bütün tutumları etkileyerek onları kendine benzetebilir. Böylece, kişinin etkin tutumu ile diğer bir ya da birçok tutumu arasında bir paralellik oluşur. Etkin tutum kişinin hayata bakış açısı olarak da algılanabilir. 274 Dolayısıyla bir tutumun diğerleriyle ilişkileri bakımından konuya yaklaşıldığında bazı tutumların diğerleriyle sıkı sıkıya bağlı oldukları halde bazılarının diğerlerinden kopuk adeta tek başlarına bulunabildikleri görülmektedir. Örneğin A şahsı da B şahsı da dindardırlar, ancak A nın dinle ilgili olumlu tutumu diğer birçok tutumu ile yakından ilişkili olabilir. Bu durumda A için din, merkezi bir konuma sahiptir bu durumda onun çeşitli konulardaki tutumlarının çerçevesini din hakkındaki tutumu belirler. 275 Diğer taraftan C şahsının merkezi tutumu para kazanmak üzerine kurulu olabilir. Bu durumda C, yaşamın tüm unsurlarını para-merkezli değerlendirmeye başlar. 276 Bazı kimselerde etkin tutum çok belirgin olmamakla birlikte bazılarında bir tutumun merkezileşmesi çok belirgin bir hal alır ve o kimsenin başka çoğu tutumunu etkisi altına alarak genel hayat görüşüne ve birçok davranışına yön verir Şerif, Şerif, a.g.e., s Krech, Crutchfild, a.g.e., s Usal, Kuşluvan, a.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s Usal, Kuşluvan, a.g.e., s Kağıtçıbaşı, a.g.e., s. 91.

75 İKİNCİ BÖLÜM DİNİ-KÜLTÜREL DEĞERLER VE ÇALIŞMA TUTUMU 1. İNSANIN DEĞER DÜNYASINI OLUŞTURMADA DİN İnsanın bir manevi dünyası vardır. Bu dünya onun manevi iç hayatı, ruhu ile alakalı ve onun semeresi olan olguları ihtiva eder. Bütün manevi tezahürler, kurumlar, oluşumlar, tarihi ve içtimai bir realite olarak bu iç tecrübenin verimidir ve toplumun onu bilmesi, yaşaması ve kurumlaştırmasıyla objektifleşmiştir. Belli bir kültüre ulaşarak tarihte yer alan bütün milletlerin manevi dünyaları bir dinî inançla şekillenmiştir. Din olgusu insanın kendi öz varlığı hakkındaki şuur ile birlikte ortaya çıkar ve bu şuur ile birlikte gelişir. Kendine göre bir dünya kuran insanın karşılaştığı ilk temel soru budur. Bu temel soru, aynı zamanda insanı kendi çevresinde bulunan şeyler üzerinde düşünmekle kalmayıp kendi varlığını aşan düşüncelere yükselmeye zorlayan ilk metafizik olgudur. Bir dinî benimsemiş insan, Yüce Varlıkla içten bir münasebet kurmuş, onun sevgisine ulaşmış ve ona açılmıştır. Bu, dinin psikolojik 278 yönünü gösterir. Böylece bireye mahsus duygu, düşünce, mantık, idrak, kişilik ve davranış temeli üzerine oturan din, artık topluma ve kültüre doğru yayılarak bir yapı kazanır. Aynı dine mensup fertlerin bile birbirinden farklı din algılarının olması bu yüzdendir. 279 Sosyal bir muhitte doğan ve bu sosyo-kültürel çevre içinde varlığını sürdüren insan, başlangıçta çevresinin yazıp-çizeceği bomboş bir sayfa gibi görünse de, önce aile, sonra okul ve içine doğduğu kültür tarafından bilinci ve kişiliği şekillenmeye başlar. Doğası gereği, pür pasif ve edilgen bir varlık olmadığından toplumun, kültürün ve çevrenin etkisi ne denli yoğun olursa olsun yine de kendi küçük dünyasında olup bitenler onun için öncelik taşır ve bu nedenle yapıp etmeleri, kişiliği, davranışları düzenli ve anlamlıdır. 280 Bu açıdan bakıldığında din (ya da iman) ile kişilik arasında karşılıklı bir ilişkinin varlığı müşahede edilmektedir. Temelde iman, bütün kişiliği kapsayıcı bir özelliğe sahiptir. Yerleşmiş bir iman, kişiliği meydana getiren her şeyi kuşatabilen tek ruhi 278 Günay Tümer, Çeşitli Yönleriyle Din, s İbrahim Gürses, Gençlik Din ve Değerler Psikolojisi (Ed.; Hayati Hökelekli), Dem Yay., İst., 2006, s Gürses, a.g.e., s. 84.

76 60 faktördür. Çünkü din, dünya ve toplumla ilişki içinde kendini gösteren bütün psikolojik hayatı üzerine alır ve her bakımdan kişiliğe nüfuz eder. Ferdin geçmiş hayatı içindeki en sürekli en derin duygusal bağları ele geçirir. Bu nedenle mümin, tutum ve davranışının bütün görüntülerini birleştirmeye ve bir yapıya kavuşturmaya yönelir. Böylece din, kişiliğin yapısına yön veren temel tutumu etkiler ve belirler. Benimsenmiş dinî inançların ferdin kişilik yapısında bir bütünleşme meydana getirmesi, aynı şekilde, kuvvetli ve sağlam kişilik yapısına sahip kimselerin de güçlü inançlara sahip olmasının sebebi budur. 281 Öte yandan, insan hangi toplumda bulunursa bulunsun kendini benzer bağlılığa çağıran bir çevre içinde bulacağından, dinî hayat yalnız insanın iç dünyasında kalmayıp aynı zamanda tarihi ve içtimai bir gerçeklik içinde topluluk ile ilgili gelenek ve törenlerde de kendini gösterir. 282 Birey eğitimden kültürden, toplumdan ve kendi psikolojik şartlarından etkilenerek oluşmuş bir kişilik olarak din ile ilişkiye girer. 283 Böylece din hem günlük yaşantımızı çeşitli şekillerde etkileyerek bir hayat tarzı kazandırır, hem de kişisel ve toplumsal davranışlarımızın oluşmasında önemli bir rol oynar. 284 Bu bakımdan her şeyden önce din uygulamadır, hayattır, gerçekleştirmedir. Temelde gerçekleştirmenin ilkesidir. Çünkü hemen hemen bütün dinler insan üzerinde deruni ve özle ilgili bir tesirde bulunma arzusundadır. Sadece dış hareketleri, alışkanlıkları, ahlak ve adetleri tesir altında bulundurmak istemez; varlığın kendisini duygularını, düşüncelerini, arzularını ve iradesini de hükmü altında bulundurmak ister. 285 Mensuplarında oluşturduğu bilinç düzeyi sayesinde onların tutum ve davranışlarını etkileyerek, sosyal hayatı yönlendirir. Böylece, bir yandan bireysel ve sosyal eylemlerin meşruluğunu sorgularken, diğer yandan bu tür eylemler için bir itici güç oluşturur. 286 Öte yandan toplumun temel değerleri ve kuralları da imanın hayatla karşılaşmasından doğar. İnanan bir insanın bütün hayat faaliyetleri, bu güdülenmenin 281 A.g.e., s Günay Tümer, a.g.e., s Gürses, a.g.e., s Davut Dursun, Din Bürokrasisi, s Emile Boutroux, Çağdaş Felsefede İlim ve Din, (Çev.; Hasan Katipoğlu), M.E.G.S.B. Yay., Ankara, 1998, s Tevhit Ayengin, Çalışmanın Dinî Temelleri: Kalvinizm ve İslam Örneği, İslami Araştırmalar, C 18, Sayı: 4, 2005, s

77 61 ona kazandırdığı bakış açılarına, anlayış, kavrayış ve duyuş biçimlerine ve ondan aldığı ölçülere göre şekillenir. Toplum aynı hayat şartları içinde, aynı ölçülerde gerçekleştirdiği eylemleri, olayları, ilişkileri aynı bakış açılarından görüp değerlendirir ve bu değerlere göre hayatını düzenler. 287 Sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel koşulların olgunlaştırdığı ve tarihsel süreçte önemli dönüşümlerle karşımıza çıkan modern toplumsal yapıda, din kurumunun işlevleri oldukça daraltılmış görünse de 288 bir çok ülkeyi kapsayan ve hali hazırdaki durumu restmetmesi bakımından önemli ampirik bilgiler sunan Dünya Değerler Araştırması verilerine göre günümüzde dünyada genel olarak dinin çok ya da oldukça önemli kabul edilme oranı %70 dir ÇALIŞMA TUTUMU VE DİN 2.1. Batıda Çalışma Tutumu ve Dinin Rolü On beşinci yüzyıla kadar dünya üretim anlayışında temel çalışma grubu aileydi, insanlar çoğunlukla evlerinde çalışırlardı. Dolayısıyla çalışma grupları küçüktü ve işbölümü yoktu. Çalışma ve iş Tanrı ya ve topluma bir hizmet olarak görülmekteydi. Tek mesleki örgüt, toplumdaki bütün esnaf ve sanatkârları bünyesinde bulunduran zanaat loncalarıydı. 290 Rönesans ve Reform hareketleriyle birlikte Batıda çalışma ya bakış yeni bir anlam ve boyut kazanmaya başlamıştır. Reformasyon sürecinde bu anlayışın oluşumunda etkili olan isimlerin başında şüphesiz Luther ve Calvin gelir. Bu düşünürler çalışmayı daha çok teolojik düzlemde ele alarak ahlakî ve dinî arka planını irdelemişlerdir. 291 Başka bir ifadeyle Reformasyon dönemi dünyevi faaliyetlere müsbet dinî-ahlakî anlamların yüklendiği bir dönem olmuştur. 292 Örneğin, Luther e göre çalışma, insanın Tanrı rızasını kazanması için bir vesiledir ve kişinin bir meslek 287 Kösoğlu, a.g.e., s Erkan Perşembe, Dinde Sembolün Fonksiyonu ve İslam da Sembolik Değerlerin Bugünü, O.M.Ü.İ.F.D., Sayı: 10, Samsun, 1998, , s Kadir Canatan, Modern Dünyada Dinin Güncel Değeri Üzerine Sosyolojik Bir Yaklaşım, Din ve Toplum, Cilt I, Sayı: 3, Ankara, 2008, s. 29. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Mahtmut Arslan, Max Weber in Protestan Çalışma Ahlakı Tezi ve Diğer Dinlerle Karşılaştırılması, Teorik ve Pratik Yönleriyle Ahlak, Editörler: Recep Kaymakcan, Mevlüt Uyanık, Dem Yay., İst., 2007, s Ayengin, a.g.e., s Hüsnü Ezber Bodur, Modern Kapitalizmin Doğmasında Dinî Rolü; Kapitalizmin Ruhu ile Protestan Ahlakı Arasındaki İlişki, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fak. Dergisi, Sayı: 9, Erzurum, 1990, s

78 62 içerisinde çalışmasıyla gerçekleşir. Meslek, yaşamın amacı ve sınırsız çalışma alanı demektir. Calvin de onu destekleyerek çalışmanın Allah ın emri olduğuna, yeryüzünde Tanrı nın hâkimiyetinin ancak insanın çalışması ve alın teriyle gerçekleşeceğine inanır. Bir insanın çalışması, buna bağlı olarak mesleğinde başarılı olması ve sahip olduğu zenginlik, onun yaptığı işin Tanrı tarafından beğenildiğinin işareti ya da onun Allah ın sevgili kulu olduğunun da bir işareti olarak görülmüştür. 293 Yine bazı Püriten yazarlara göre insanlara kıyamet günü inançla ilgili sorular değil, çalışıp çalışmadıkları ile ilgili sorular sorulacaktır. Bu yüzden insanın zevkine hizmet eden israf ve gösterişe yönelik her türlü harcamaya ahlakî olarak kuşkuyla bakılmıştır. İnsan sadece Tanrının şanıyla ona lütfedilen malların mutemedidir. Kendisine emanet edilen her kuruşun hesabını vermek zorundadır. Bir kısmını, Tanrının şanı için kullanacağı yerde kendi zevki için kullanması tehlikeli sonuçlara sebep olabilir. İnsan Tanrının yeryüzündeki irade ve buyruğunun aktif bir aleti konumunda görüldüğünden kendisine emanet edilen mülke karşı bir ödev duygusuyla yaklaşmalıdır. Bu nedenle mülk arttıkça Tanrının şanı için mülkü kaybolmadan tutma ve durmadan çalışarak çoğaltma yükümlülüğü de artar. 294 Mal ve mülkünü çoğaltma fikri tek amacın zenginleşmek olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır. Burada zengin olma düşüncesi çalışmanın ana hedefi değildir. Bu sebeple gösteriş, bedeni zevkleri tatmin ve lüks tüketim onaylanmaz. 295 Ancak dünyevi asketik Protestanlık mülk sahibi olmanın verdiği tabii zevke var gücüyle karşı çıkmak ve tüketimi özellikle lüks tüketimi sınırlamakla birlikte mal-mülk kazancını psikolojik olarak geleneksel ahlakın yasaklarından da kurtarmıştır. Mal-mülke karşı geliştirilen bu tavır aslında mülk sahibinin küçük düşürülmesi değil, mülkün gerekli ve pratik amaçlara dönük olarak kullanılmasıdır, fertlerin ve toplumun yaşama amacı olarak Tanrı tarafından istenen rasyonel ve faydacı kullanım tasvip edilmektedir. 296 İnsan ancak böyle bir çalışma ile hayatını devam ettirdiği müddetçe Tanrı katındaki yerinin neresi olduğunun ipuçlarını elde edebilir. 297 Başka bir ifadeyle fiil ve hareketlerine Tanrının emrettiği biçimi vermekle ilahi takdirin kendini seçilmiş 293 Ayengin, a.g.e., s Bodur, a.g.e., s Ayengin, a.g.e., s Bodur, a.g.e., s Ayengin, a.g.e., s

79 63 olmaktan başka bir sıfata layık görmemiş olacağını düşünebilir. Çünkü hiç kimsenin seçilmiş mi ya da lanetlenmiş mi olduğunu bilmeye ve değiştirmeye gücü yetmez. O halde birey, kendi durumunun seçilmiş mi ya da iflah olmaz bir günahkâr olarak mı takdir edilmiş olduğu hususunda zihnen herhangi bir spekülasyona girmeksizin Allah ın emirlerini yerine getirmeye çalışmalıdır. Dolayısıyla Tanrı katında seçkin ve sevgili kul olma, ne dalgın bir inziva halinde içe kapanmakla ne de feodal savruk bir yaşam sürdürerek döküp saçmakla, gününü gün etmekle değil, çağrıldığına inandığı iş (meslek) te gösterişsiz, disiplinli, hakkını vererek çalışmak ve Tanrının şanını 298 yüceltmekle mümkün olabilecektir. 299 Çalışma anlayışının temelinde yatan bu kader fikri, John Calvin in muhalifleriyle giriştiği doktriner münakaşalar çerçevesinde geliştirilmiştir. Calvin e göre Tanrı insanlar için var olmamış insanlar Tanrının isteği ile var olmuşlardır. Onun egemen buyruğuna dünyevi adalet ölçülerini uygulamak hadde tecavüzün ve inanç eksikliğinin bir delili olmaktadır. Buyruğu, ancak bizim de pay almamızı uygun gördüğü zaman anlaşılabilir ve bilinebilir. Tek bildiğimiz, insanların bir kısmının kurtulacağı diğerlerinin lanetlenmiş olarak kalacağıdır. 300 Calvinci kader doktrininde yer alan bireyin Tanrı katındaki yerini bilemeyeceği ve kaderin değişmez bir yazgı olduğu fikri nedeniyle kişi, değişmez kaderinin nasıl olduğunu bilmek ve Tanrı katındaki yerini öğrenmek için bazı ipuçları yakalamaya çalışır. Böylece Calvinizm deki bu kader inancı hayatın tümünü kontrol altına alır. Takdir tamamen Tanrı ya aittir. Seçilmiş kul olmanın ölçüsü emredileni yapmak olunca kuldan istenilenin ne olduğu sorusuna verilecek cevap hazırdır. Bir meslek Tanrının şanını yüceltmek için öngörülen prensiplerden birisi de cinsi asketizmdir. Püritenizmdeki cinsi asketizm anlayışı manastır anlayışından temel prensip bakımından farklılık arz eder. Püriten evlilik anlayışının etkisi manastıra göre daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Cinsel ilişkiye sadece evlilik hayatında yalnız Tanrının şanını yüceltmek için Tanrı tarafından istenen bir araç olarak üretken ol ve çoğal emrine binaen izin verilir. mesleğinde var gücünle çalış reçetesi ahlakî değersizlik duygusu ve dinî şüphelere karşı kullanıldığı gibi cinsel tahriklere karşı da verilir. İnsanı iffetsiz zevklere saptırmaması şartıyla evliliğe hoşgörü ile bakılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Bodur, a.g.e., s Bodur, a.g.e., s A.g.e., s Calvinizm e göre Tanrı katında makbul olan tek yaşama biçimi, dünyevi hayatın manastır hücresinde zahitlik içinde geçirilmesiyle değil, yalnız ve yalnız kişiye dünyadaki konumu vasıtasıyla yüklenen vazifelerin ifasıyla mümkündür. İşte bu onun mesleği olmaktadır. Meslek kavramında yeni olan yani Reformasyonun ürünü olarak görülen husus, dünyadaki rutin faaliyetlerin dinî bir önem kazanmasıdır. Kendine güveni elde etmek için en uygun araç olarak yoğun meslek uğraşısı telkin edilmiştir. Sadece bu yoğun dünyevi etkinlik dinî şüpheleri uzaklaştırıp kutsanmışlık güvencesi verebilir. Böylece fertler elit çevrenin niteliklerine sahip olmaları gerektiğine ve seçilmişliğin işaretini elde edeceklerine inanmaya başlamışlardır. Artık birey iktisadi faaliyette bulunmak için ilahi çağrıya sahiptir. Mademki herkes Tanrı nın yeryüzündeki aletidir, o halde Tanrı Krallığını dünyada kurma yolunda ekonomik vasıtalarla aktif bir şekilde çalışmalıdır. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Bodur, a.g.e., s

80 64 içerisinde disiplinli, sürekli ve sistematik çalışmak, zamanı olabildiğince verimli kullanmak, çalışma hayatının moral kurallarına uygun davranmak, savurganlıktan ve gösterişten uzak durmak. 302 Çalışmada süreklilik esastır, çünkü düzenli ve metodik çalışmaya ara vermek veya meslekte başarısız olmak seçilmiş kul olma özelliğini ortadan kaldırır. Bu sebeple Calvinist işinde kendini sürekli yenileyeceği bir hayat tarzı içerisinde olmak zorundadır. Calvinizm deki kader anlayışı ezelden seçilmiş kul olmanın nesnel ölçütünü disiplinli bir iş anlayışında sürekli çalışmakla bağdaştırırken, burada bir yandan geleneksel günah ve bağışlanma anlayışına karşı çıkılmakta, diğer yandan, belki de bunun doğal uzantısı olarak kurtuluşun yegâne yolunun bireyin kendi hayat tarzı olduğuna vurgu yapılmaktadır. Kişi ancak kendi yaptıklarıyla kurtuluşuna dair işaretler yakalayabilmektedir. Böylece sıradan bir insanın ahlakî eylemi düzensizlikten ve sistemsizlikten kurtulmakta ve bütün yaşam biçimini içeren bir metoda ulaşmış olmaktadır. 303 Çalışma nın da içinde içinde bulunduğu pek çok konuda ortaya çıkan bu değişim ve yeni anlayışlar çeşitli eserlerde sayileşme öncesi ve sanayileşme sonrası ya da kapitalizm öncesi ve kapitalizm sonrası (kapitalist/pre-kapitalist) şeklinde iki farklı dönem ve bu dönemleri temsilen iki farklı insan tipolojisi şeklinde ele alınmıştır. Bir birinin karşıtı olan bu iki insan tipolojisinin çalışmanın da için de olduğu pek çok konuda ve en başta da eşyaya bakışında bazı farklılıklar göze çarpmaktadır; 304 bunlar iş, çalışma, zamana verilen değer, zenginlik, üretim, tatil, boş zaman, planlama, hesap tutma, tüketim gibi konular ve yoğunluklu olarak iktisadi eylemlere ilişkin benimsedikleri zıt tutumlar olarak özetlenebilir. Bu iki farklı insan tipi ve dolayısıyla da iki farklı tutum la simgelenen durum ile bunların altında yatan sebepler pek çok araştırmacıya ve araştırmaya konu teşkil etmiştir. Bunlardan birisi ve belki en meşhuru da değer yönelimlerinin ekonomik davranış ve onunla yakından ilgili davranışlar üzerine etkisini ele aldığı tarihsel araştırmasında, dinî ahlak unsurlarının da içinde 302 Ayengin, a.g.e., s A.g.e., s Şükrü Nişancı, Osmanlı İktisat Zihniyeti, Okumuş Adam Yay., İst., 2002, s. 45.

81 65 bulunduğu insan davranışı üzerinde etkide bulunan faktörleri araştıran Max Weber in çalışmalarıdır Çalışma Tutumu ve Max Weber Sanayi devrimiyle birlikte Batı da genel olarak tarım ekonomilerinden sanayi ekonomisine geçiş gerçekleşmiş, dünya tarihinde iz bırakan dönüm noktalarından biri olan bu büyük değişimin bir parçası olarak kırsal nüfusun iş bulmak için kentsel alana göç edişindeki sürekli artış köklü bir demografik değişim meydana getirmişti. Bu kadarla da kalmamış üretimde makine teknolojisinin kullanılması Sanayi Devriminin hızla yayılmasını netice vermiş, örgütlenmiş imalat işletmeleri yeni sosyal koşulların içinde yeniden tanımlanmış, işçileri evlerinden alıp üretimi maksimize etmek için yönetimsel ilkeler tesis eden, sanayinin temel taşları olan fabrikalar ortaya çıkmıştır. 306 Böylece, ev ve iş birbirinden ayrılmış, özellikle çalışma hayatında ilişkiler formelleşmiş, rasyonel esaslara göre düzenlenmiş bürokratik kural ve düzenlemelerden 307 oluşan bir işletme kültürü 308 hâkim olmuştur. Çeşitli örgütlenmeler ortaya çıkmış, bu örgütlenmelerde mümkün olduğunca mekanik bir anlayış çerçevesinde işleyen düzen egemen kılınmaya çalışılmıştır. 309 Diğer taraftan hızlı sanayileşme ve onun getirdiği rekabet, çalışma sürecinde hesaplanabilirlik, verimlilik ve denetimin gelişmesi ile karakterize edilen rasyonel stratejilerin gittikçe artmasını gerektirmiş, bu gelişmeler beraberinde çalışma sürecine bir başka unsurun, rasyonalizasyonun anahtar sembollerinden birisi olan saatin de katılmasını netice vermiştir. Bazı iş tarihçilerinin belirttiği gibi, çalışma sürecine saatin girmesiyle işçiler bir anlamda saatin zulmü nü tecrübe etmiştir. Çünkü geçmişte, çalışma programları ve çalışma hızı doğadan ve geleneklerden etkilenirken, çalışmanın ne zaman ve 305 Spengler, Sociological Value Theory, Economic Analyses and Economic Policy, s Peter Kivisto, Key İdeas İn Sociology, Pine Forge Press, California, 1998, s Bozkurt, Püritanizmden Hedonizme Yeni Çalışma Etiği, s İşletme kültürü esas itibariyle bir sosyal sistemdir. Bir toplum birlikte yaşayan, eylemde bulunan fertler gurubudur. Bu gruplar içinde fertlerin çeşitli tutum ve davranışları karşılıklı uymalar yolu ile gelişir. Sosyal sistemler ise, bir toplumda fertlerin örgütlenmiş tutum ve davranışlarıyla ilgili karşılıklı düzenlenmiş ideal biçimlerdir. Kısacası bir toplum, fertlerin örgütlenmesi olduğu halde, bir soysal sistem fikirlerin örgütlenmesidir denebilir. Bu nedenle sosyal sistemler temelini bizzat toplumsal gerçeklerden alan bir takım soyut tipleştirmeler, modellerdir. Soyut modeller olmakla birlikte, sosyal sistem bir aile, hastane, okul, futbol takımı, fabrika, işyeri gibi somut bir yapıya da sahip olabilir. Çünkü bu oluşumlarda temel kavram insanlar arası ilişkiler düzenine dayanır. Her sosyal sistem bu nedenle rol, statü, norm ve değerler örgütlenmesini temsil eder Ayrıntılı bilgi için bakınız: Orhan Türkdoğan, İşçi Kültürünün Yükselişi, Timaş Yay., İst., 1998, s Bozkurt, a.g.e., s. 27.

82 66 nasıllığı geleneklerin temel alındığı pek çok tatil, hava şartları veya iklim tarafından belirlenirken, saatin hâkim olduğu yeni endüstriyel düzen bir çalışma rutinizasyonu icbar edecektir. 310 Reformasyonla başlayarak Sanayi Devrimiyle devam eden ekonomik, toplumsal ve kültürel değişmeler pek çok düşünür ve bilim adamı gibi Max Weber in de dikkatini çekmiştir. Weber in önderlik ettiği sosyoloji okulunun kültürün, özellikle topluma hâkim hayat felsefesinin, değer ölçülerinin ve düşünme tarzının önemine vurgu yapan bir yaklaşım içine girdiği gözlenir. 311 Kökleri Dilthey e kadar uzanan bu yaklaşım, tarihsel bilginin eleştirisi ve göreceliği, bütün değerlerin tarihsel nitelikli olması, oluşun mutlak kabul edilmesi, gerçeğin göreceli olması ve insan felsefesine dayanmaktaydı. 312 Özetle kapitalist toplumun neden başka bir yerde değil de, Batı da ortaya çıktığı sorusundan yola çıkan 313 Weber e göre bir din, toplumda ona inananları bir arada tutma işlevinden başka bir takım rollere de sahiptir. Bu rollerden birisi de ona inananların çevreleriyle ve kendileriyle ilgili tutum ve davranışlarını düzenlemesi ve şekillendirmesidir. 314 Weber, dinî öğretilerin yaşam üzerindeki etkisini incelemede resmî öğretilerle onun bu dünyada veya ahirette ödüllendirdiği gerçek davranışları ayırmıştır; ahlakî ve dinî el kitaplarında yer alan teorik ve resmî öğretilerden ziyade kaynağını dinî inanç ve pratiklerden alan psikolojik motivasyonlarla ilgilenmiştir. 315 Bu amaçla, Weber dünyanın dört büyük dinini ele alarak iddiasını ispat etmeye çalışır. Bu dinler; Hristiyanlık, Yahudilik, İslam 316 ve Budizm dir Ayrıntılı bilgi için bakınız.; Peter Kivisto, a.g.e., s Orhan Tuna, Sabri Ülgener ve İki Eseri, İ.Ü.İ.F.M., (İstanbul 1987), Prof. Dr. Sabri F. Ülgener e Armağan, C. 43, s Kadir Koçdemir, "İlmiyle Alim İrfanıyla Arif Ülgener", Türkiye Günlüğü (Yaz 1998), Sayı: 51, s İlkay Sunar, Düşün ve Toplum, Doruk Yay., Ank., 1999, s Y. Ziya Özcan, İslam Ekonomik Gelişmeye Engel midir?, İslami Araştırmalar, C. 8, Sayı: 2, (Ankara 1995), s Bodur, a.g.e., s Weber e göre İslam, kadınlar, lüks ve mülkiyet gibi konularda tamamen hazcı (hedonist) bir ruhu kabul eder, akılcı ve formel hukuk, özerk şehirler, şehirli sınıf ve politik istikrar İslam da yoktur, genel olarak prebendel feodalizm ve patrimonyal bürokrasi hakim olduğundan kapitalizmin ön koşulları bu ülkelerde oluşma fırsatı bulamamıştır konuyla ilgili olarak bakınız; Bryan S. Turner, Max Weber ve İslam (Çev. Yasin Aktay), Vadi Yay., Ankara 1997., s Max Weber, Sosyoloji Yazıları, (Hz. H.H.Gerth-C. Wrights Mills), Çev. Taha Parla, İstanbul 1998, s. 340.

83 67 Weber, özetle Kapitalizmin 318 ruhunun Protestan ahlakı olduğunu dile getirdiği bu çalışmaları 1900 lerin başında gerçekleştirmiştir. 319 Max Weber le başlayan bu açıklama biçimi ondan sonraki dönemlerde de pek çok araştırmacı tarafından paylaşılmıştır. Dolayısıyla sonraki dönemlerde Batı da Weberci geleneği takip eden pek çok araştırma yapıldığını görüyoruz. Bunların başında 1950 lerde gerçekleştirilen Robert Metron ve N. Bellah ın çalışmaları gelir. 320 Weber in çalışmalarından yola çıkarak Çözülme Devri Osmanlı Türk Toplumunu konu alan ve daha ayrıntılı analizler içeren benzer bir çalışma da yakın tarihimizde Sabri F. Ülgener tarafından yapılmıştır Weber e göre, kapitalizm, amacı mümkün olduğu kadar fazla kâr yapmak olan, işin ve üretimin akılcı örgütlenmesini sağlayabilmiş işletmelerin varlığıyla tanımlanır. Bu tanımı diğerlerinden ve az da olsa Marx ın tanımından ayıran ise Weber in akılcı örgütlenmeyi kapitalizmde değişmeyen tek nitelik olarak belirlemesidir. Dolayısıyla Weber e göre tek bir kapitalizm yoktur, kapitalizmler vardır. Yani kapitalist toplum aynı tipteki başka toplumlarda aynen bulunmayan bazı özellikler gösterir. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Raymond Aron, Sosyolojik Düşüncenin Evreleri, Bilgi Yay., Ank., 1994, s. 370., Sabri F. Ülgener, Dünü ve Bugünü İle Zihniyet ve Din- İslâm Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahalkı, Der Yay., İstanbul, 1981, s. 40., Sabri Ülgener, Darlık Buhranları ve İslam İktisat Zihniyeti, Ankara, 1984, s. 107., Veysel Bozkurt, a.g.e., s. 27. Max Weber General Economic History başta olmak üzere bazı son dönem çalışmalarında iki tip kapitalizmden bahseder. Bunlardan birisi tarihte varlığı Babylon a kadar uzanan Antik Kapitalizm(Ancient Capitalism), diğeri ise Rasyonel Kapitalizm(Rational Capitalism)dir. Ayrıntılı bilgi için bakınız; C.G. Alario, The State And Capitalism: A Theoretical Reassessment (Basılmamış doktora tezi), The Catholic University Of America, UMI Microform , Washington, DC., 1999, s 77., Kadir Canatan, Kapitalizm, Protestanlık ve İslam, Bilgi ve Hikmet, Sayı: 2 (İstanbul 1993), s Türkdoğan, İşçi Kültürünün Yükselişi, s Bellah, XX. yüzyılın başlarında sanayi kapitalizmi açısından başarılı bir gelişme gösteren Japonya yı ve Japon dinini ele aldığı Tokugawa Religion(1957) adlı çalışmada Weber in Protestan Ahlakına paralellik arz ettiğini düşündüğü sanayileşme öncesi süreçte etkili olan Japon dinî ahlakını tespit etmeyi amaçlar. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Elizabeth K. Nottigham, Din Sosyolojisi Araştırmaları (Çev.; Mehmet Ali Kirman), Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, IV(2204), Sayı: 3, s Motivasyon da dahil çeşitli iş tutumları ile ilgili olarak McClelland(1961), Simon and Primavera(1972) nın çalışmaları; iş tatmini ile ilgili Vecchio(1980) nun çalışmaları ve örgütsel ilişkilerle ilgili Herzberg(1984), Hrebiniak ve Alutto(1972) nun çalışmaları da konuyu göreceli olarak açıklamaktadır. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Leonard H. Chusmir&Chiristine S. Koberg, Religion and Attitudes Toward Work: A New Look At an Old Question, Journal of Organizational Behavior, Vol 9,1988, Metron ve Bellah dan yaklaşık yarım asır sonra Huntington(1996), Landes(1999) ve Inglehart ve Baker(2000) gibi bazı araştırmacılar da ekonomik gelişme açıklamalarının ulusal kültürü de içine alması gerektiğini öne sürmüşlerdir. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Robert J. Barro&Rachel M. McCleary, Religion And Economic Growth Across Countries, American Sociological Review, Vol. 68, No. 5 (Oct., 2003), s Ayrıca bu literatür içersinde değerlendirilebilecek ve gelecekteki ekonomik gelişme oranını öngören bazı araştırmaların, genel bir sonuç olarak ekonomik performansın başarılı açıklamalarının, siyasi ve sosyal etkileri kuşatmak için ekonomik değişkenlerin sınırlı ölçümlerin ötesine geçmesi gerektiğini ortaya koyduğunu da unutmamak gerekir. Bu konudaki empirik veriler devlet politikalarının yanı sıra halkın yerleşmiş geleneklerinin de gelişme üzerinde önemli etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Robert J. Barro&Rachel M. McCleary, a.g.e., s Ülgener, metodolojik olarak Max Weber in ampirik tezinden yararlanmış, bunun yanı sıra kaçınılmaz olarak Onun kavramlarından da etkilenmiştir. Çalışmalarında Türk Toplumunda dinin ve dinin toplumla en fazla etkileşime giren görünümü olan tasavvufun, oluşturduğu popüler kültür vasıtasıyla insan zihniyetini nasıl etkilediği ve bunun diğer toplumsal kurumlara özellikle de ekonomiye etkisi üzerinde durmuştur. Bunun için dinin, teorik kısmından ziyade toplumda yaşanan boyutuna dikkat çekmiş, tasavvufi motiflerle şekillenmiş çeşitli edebi, siyasi, ekonomik vb. vecize ve deyişleri, divan şiirini, bazı dinî kavramları tahlil etmiştir. Cevabını bulmaya çalıştığı temel soru; özetle XV. yüzyıldan itibaren Batı toplumlarında teknolojik yeniliklerle birlikte iktisadi kalkınma gerçekleştirilir iken, doğu toplumlarında benzer yönde gelişmelere niçin rastlanamadığı

84 68 Weberci açıklama biçimine göre insan kültürel bağlam dışında bir hiçtir, Marx ın deyimiyle, bir yokluktur. Doğa bile kültürel bir doğadır. İçinde yaşadığı kültürel sisteme başkaldıran, doğaya, döndüğünü sanan kişi temelde bir anlam sisteminden diğerine geçmektedir. 322 Kültürel çevre ile gelişme arasındaki ilişkiler üzerine odaklı bu yaklaşım, o zamana kadar süregelen, ekonominin her kültürel çevrede aynı şekilde işlediği ve geliştiği varsayımından oldukça farklıdır. 323 Ekonomistler dinî veya bir başka kültür unsurunu ekonomik gelişmenin belirleyicisi olarak nadiren kabul etseler de 324,Weber çalışmalarında Protestanlık ve Kapitalizm arasında bağ kurarken Protestanların daha çok çalıştıklarını, daha fazla biriktirdiklerini ve diğer dinî gruplara nazaran ekonomik bakımından daha iyi olduklarını ileri sürmüş, bunun sebebinin ise bazı Protestan fikir ve inançlarda aranması gerektiğini belirtmiştir. Öyle ki, ona göre çalışmaya karşı pozitif tutumu, öz disiplini, nefsinden feragat etmeyi ve başarıyı teşvik eden birçok Protestan fikir ve inanç vardır. 325 Weber e göre Asetik Protestanlık da yukarıda ifade edilen nitelikler doğrultusunda toplumun ilgili tutumlarını şekillendirmiş ve sonuç olarak da başta ekonomik gelişme olmak üzere bilimsel ve teknolojik gelişmeye zemin hazırlamıştır. 326 olmuştur. Ülgener, bu durumu zihniyet tahlilleri yaparak açıklar. Çünkü Ona göre ekonomik geri kalmışlığın sebeplerini ortaya çıkarmanın en tutarlı yolu Osmanlı toplumunun genel karakteristiklerini belirleyen ve davranışların arka planında onları yönlendiren zihniyet dünyasını incelemekten geçmektedir. Bu bağlamda Sabri Ülgener, ekonomik eylem karşısında daha çok din anlayışından kaynaklandığını ileri sürdüğü iki farklı insan tipolojisi üzerinde durur. İki farklı zihniyeti yansıtan bu yaklaşım, kanaatimizce günümüz Türk toplumunun iktisadi davranışlarını temellendirme konusunda da dikkate değer tespitler içermektedir. Bunlardan birincisi Max Weber in 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa da ortaya çıkan ekonomik gelişmenin merkezine yerleştirdiği insan tipolojisiyle de uyuşan riyazî(asketik) insan, Protestan batılı veya kapitalist insandır. Diğeri ise, daha çok aynı tarihlerde Osmanlı Toplumunun büyük bir kısmını temsil eden zahid(mistik) insan tipolojisi, kısaca Müslüman Osmanlı-Türk veya pre-kapitalist insandır ve ikisi arasında tam bir tezat vardır. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Sefer Yavuz, Sabri Ülgener de Din-İktisat Ahlakı İlişkisi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, A.Ü.S.B.E., Ankara, Sunar, Düşün ve Toplum, s Tuna, Sabri Ülgener ve İki Eseri, s Barro& McCleary, Religion And Economic Growth Across Countries, s Chusmir& Koberg, a.g.e., s Ayrıntılı bilgi için bakınız; Max Weber, Protestan Ahlakı Ve Kapitalizmin Ruhu, (2. Baskı),(Çev., Zeynep Gürata), Ayraç Yay., Ankara, 1999., Joseph J. Spengler, Sociological Value Theory, Economic Analyses and Economic Policy, The American Ekonomic Review, Vol. 43, No. 2, Papers and Proceedings of the Sixty-fifth Annual Meeting of the American Economic Association.(May, 1953), pp ,347., Ünver Günay, Modern Sanayi Toplumlarında Din I, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kayseri,, 1986, s , Emre Kongar, Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği, (6. Basım), Remzi Kitabevi, İst., 1995, s. 303., Ünver Günay, Max Weber in Din Sosyolojisindeki Yeri ve Önemi, E.Ü.İ.F.D., Sayı: 4, (Kayseri 1988, s. 1., Max Weber, Sosyoloji Yazıları, (Hz. H.H.Gerth-C. Wrights Mills), Çev. Taha Parla,, İstanbul 1998, s. 339., Raymond Aron, Sosyolojik Düşüncenin Evreleri, Bilgi Yay., Ank., 1994, s 372., Bryan S. Turner, Max Weber ve İslam (Çev. Yasin Aktay), Ankara 1997, s. 43., Alexander Rüstow, Sombart ın Kapitalizm Telakkisi ve Tarihçi Mektebin İlmi Hedefleri (Çev. S. F. Ülgener), İ. Ü. İktisat Fak. Mecmuası, C. 3, Sayı: 3-4 (İstanbul 1942), s. 81.,

85 69 Protestanlığın içinde barındırdığına inandığı bu kapitalist ruh Weber e göre, gelenekçilik olarak isimlendirdiği diğer ekonomik faaliyet tipinin karşıtını oluşturmaktadır. Bu, yüksek çalışma disiplini, maksimum rasyonellik ile teknolojikekonomik bağlamda vasıtaları amaçlarla ilişkilendirmek suretiyle iş i yönlendirmeyi amaçlayan anti-gelenekçi bir ruhtur. 327 Bu ruha göre çalışma, amacı ve sınırları belirli olmayan bir eylem değildir. Weber in de belirttiği gibi Protestan ahlakına göre çalışma bir meslek ve belirli bir disiplin içerisinde gerçekleşen bir eylem olmak zorundadır. Çünkü bir mesleğin yararı ve buna uygun olarak Tanrı nın hoşuna giderliği, ilk önce ahlak kurallarına göre ve daha sonra bütün için üretilen malların önemine göre ölçülür. Buna ilave olarak verimlilik tamamlayıcı bir unsur olarak ortaya çıkar. 328 Oysa Kapitalizm öncesi toplumlarda kazanma rasyonel, metodik olarak icra edilen bir faaliyet değildir. Sonunda tattıracağı tüketim ve gösterişle başkalarına tahakküm etme, belli davranış ve seçime zorlayarak üstünlük kurma duygusunu tatmin aracıdır. 329 Diğer taraftan Protestan ahlakına göre çalışma kutsaldır ve kutsal olan, sonuçları değil, çalışmanın bizzat kendisidir. Bu nedenle, zengin olma, gösterişte bulunma, bedensel zevkleri tatmin etme veya lüks tüketimi gerçekleştirme amacıyla yapılan çalışmalar onaylanmaz. Çalışma Tanrı nın şanını yüceltmeye yönelik bir eylem olduğundan boşa harcanan her an bu yüceltme eyleminden çalınmış bir zaman ve bu tür bir eylem Tanrı ya karşı bir başkaldırı olarak değerlendirilmektedir. Kendi içerisinde bir Max Weber, Toplumsal ve Ekonomik Örgütlenme Kuramı (Çev. Özer Ozankaya), Ankara 1995., Y. Ziya Özcan, İslam Ekonomik Gelişmeye Engel midir?, İslami Araştırmalar, C. 8, Sayı: 2, (Ankara 1995), s. 2., Mustafa Aydın, Dinin Dünyevileşmesi Sorunu ve Protestanlık, Bilgi ve Hikmet (Bahar 1993), s. 45., Şerif Mardin, Türk Modernleşmesi, 4. baskı, İstanbul 1995, s , Tevfik Ertüzün, Ülgener in İktisadi Kalkınma Yaklaşımı, İ.Ü.İ.F.M, (İstanbul, 1987),C. 43, Sayı: 1-4,, s. 21., Orhan Tuna, Sabri Ülgener ve İki Eseri, İ.Ü.İ.F.M., (İstanbul 1987), Prof. Dr. Sabri F. Ülgener e Armağan, C. 43, s. 1-2., Münir Koştaş, Max Weber de Din ve Zihniyet, Felsefe Dünyası, Sayı: 10, 1993, s. 33., Orhan Türkdoğan, Max Weber, Günümüzde ve Türkiye de Weberci Görüşler, İst., 1985, s. 104., Ralph Schroder, Max Weber ve Kültür Sosyolojisi, (Çev.; Mehmet Küçük), Bilim ve Sanat Yay., Ank., 1992, s. 32., Sabri Ülgener, Dünü ve Bugünü İle Zihniyet ve Din-İslâm Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahlakı, Der Yay., İstanbul, 1981., Mustafa Erkal, İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (3. Baskı), Kuşak Ofset, İst., 1992, s. 42., Max Weber, Protestan Ahlakı Ve Kapitalizmin Ruhu, (2. Baskı),(Çev., Zeynep Gürata), Ayraç Yay., Ankara, 1999, s. 156 ve diğerleri 327 Ezber Bodur, a.g.e., s Ayengin, a.g.e., s Bodur, a.g.e., s

86 70 ödüllendirmeyi de barındıran bu anlayış kişilerin dış etken olmadan kendilerini kontrol etmelerini ve yönlendirmelerini de kuşatmaktadır Türk Toplumunda Çalışma Tutumu ve Dinin Rolü Toplumlar kendilerine özgü zihinsel-kavramsal haritalara sahiptir. Bu haritalarla dünyayı algılamada kullandıkları toplum haritalarını diğer bir ifadeyle kültürlerini oluştururlar. 331 Kültürü şekillendiren en büyük unsurların başında din gelir. Türkler yaklaşık olarak miladi 950 tarihinden başlayarak, birbirinden oldukça farklı koşul ve coğrafyalarda İslam ı kabul etmişlerdir. Zaman içinde İslam, pek çok Türk topluluğunda kabul görmüş, Türklerin büyük çoğunluğunun adeta mili dinî haline gelmiş, sadece inanılan, gerekleri elden geldiğince yerine getirilen bir inanç sisteminden öte bir hayat tarzına ve kültüre dönüşmüştür. 332 İslam, bir hayat tarzı ve kültür oluşturmada birçok dinden farklı etkilere sahip olmuştur. Çünkü o tüm hayatı kuşatan, pek çok alanla ilgili düzenlemeler barındırır. Bu açıdan bakıldığında İslam dininin toplum hayatına etki ettiği kanallardan birinin soyut hukuk kuralları olduğu müşahede edilir. Bu etki hükümler koyma ve onları kabul ederek uygulama şeklinde gerçekleştiğinden daha doğrudan bir etki olarak nitelendirilebilir. Kaynak olarak sırasıyla Kur an, Sünnet, İcma ı ve Kıyas ı kabul eden Fıkıh toplumsal hayatın her alanıyla ilgili etkili hükümler ortaya koymuştur. 333 Örneğin, kuyunun içine pis bir hayvan düşünce kaç kova su çıkarmakla temizlenmiş olacağı, nelerin yenilip nelerin yenilmeyeceği, nelerin giyilip nelerin giyilmeyeceği, burun silmek için mendil kullanmak, hatırlamak için parmağa iplik bağlamak, mühür kullanmaktan devlet işlerine 334 ; cinsel göreneklerden, ekonomik konulara, bilim ve sanatan, doğumdan ölüm olayına kadar birçok konuda Fıkıh ın kapsayıcı ve emredici 330 Ayengin, a.g.e., s Ayrıntılı bilgi için bakınız Arabacı, a.g.e., s Ahmet Yaşar Ocak, Günümüz Türkiyesi nde İslami Düşüncenin Bir Tahlil Denemesi ve Tarih Perspektivi, Dünden Bugüne İslam Dünyasında Zihniyet Değişiklikleri ve Çağdaşlaşma Problemleri Sempozyumu, (16-17 Haziran 1990, Bursa), Ensar Vakfı Bursa Bölge Başlanlığı Yay., Bursa, 1990, s Ayrıca Türklerin İslamiyeti kabul etmesi ve eski Türk inançları ile kaynaşarak kültürel bir sentez oluşturması ile ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız: Turgut Akpınar, Türk Tarihinde İslamiyet, İletişim Yay.,(2. Baskı), İst., Muzaffer Sencer, Dinin Türk Toplumuna Etkileri, Sarmal Yay., İst., 1999, s Turgut Akpınar, a.g.e., s

87 71 normatif düzenlemelerinden söz etmek mümkündür. 335 Bu konudaki örnekler çoğaltılabilir. Dolayısıyla İslam dininin bir takım kurallardan oluşan ve Fıkıh eliyle gerçekleştirilen kuşatıcı etkisini göz ardı etmek mümkün değildir. Diğer taraftan İslam dininin toplum üzerinde en fazla etki bıraktığı bir başka kanal da tasavvuf olmuştur. Tasavvuf özellikle Osmanlı döneminde Türk Toplumunun hal ve tavrını, çevresine ve evrene bakış açısını, yaşama tarzını vs. yoğurup şekillendirebilecek kadar güç kazanmıştır. 336 Bireylerin zihinlerine o kadar nüfuz etmiştir ki,...altlı-üstlü toplum katlarına, onların inanç ve davranışlarına, dünyaya ve dünya malına bakış açısına, gelecek kaygısızlığına vs. bakarak geriye doğru adım adım izlense sonunda tasavvufun kullandığı basit ve külfetsiz ifade ve temsillere ulaşılabilir. 337 Tasavvufun Osmanlı toplum hayatında bu kadar etkili olmasının nedenlerinin başında şüphesiz onun yukarıdan inme soyut kurallardan ziyade, sade, gösterişsiz, kolay anlaşılır, sindirilebilir hikâye ve örneklerlerle bezenmiş olması gelir. 338 Bu yönüyle tasavvufun her kesimde etkili olmakla birlikte en çok da toplumun alt kesiminde kabul göreceği aşikârdır. Öncelikle göze çarpan ve daha yoğun seyreden bir yönüyle tasavvuf, bir tevekkül ve teslimiyet felsefesine kaynaklık ederek kaderci bir insan tipi oluşturmuş; toplumun üst tabakalarına doğru tırmandıkça ise kendini geçim kaygısının üstünde gören, bir nüfuz ve tahakküm kesimi meydana getirmiştir. 339 Bu yönüyle o, güçlü ve mutlak kaza-kader inancı bireyin irade ve arzusuna ihtiyaç bırakmayacağından çalışma faaliyetini baltalayan, değerini azaltan bir unsur olmuştur. 340 Kaderciliğin yanı sıra; gerekli tüm tedbiri aldıktan sonra gerisini Tanrı ya bırakarak güven ve cesaretle sonucu beklemek demek iken, daha sonra tembelliğin ve ataletin meşrulaştırıldığı bir kılıf haline dönüşen tevekkül anlayışı da bir teslimiyet ve telaşsızlığı beraberinde getirecektir Subaşı, Türk(iye) Dindarlığı: Yeni Tipolojiler, s Sabri Ülgener, Dünü ve Bugünü İle Zihniyet ve Din-İslâm Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahlakı, Der Yay., İstanbul, 1981., s Ülgener, a.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s Sabri Ülgener, İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, Der Yay., İstanbul., s Ülgener, Dünü ve Bugünü İle Zihniyet ve Din-İslâm Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahalkı, s. 109.

88 72 Böylece tasavvuf bir taraftan feodal sistemden kaynaklanan tahakkümü desteklemiş, pekiştirmiş ve onun daha da güçlenmesini sağlamış 342 diğer taraftan bireyleri yaşamını devam ettirmesi ve çalışma faaliyeti arasında doğru orantılı bir ilişki olduğu fikrinden uzaklaştırarak; rızkın bireyin gücü üstünde akıl-sır ermez bir kuvvete inhisar ettirilmesine sebep olmuştur. Rızkın talep edilmesine gerek kalmadan sahibini arayıp bulacağı, hatta sahibini arayıp bulma noktasında kendilerine göre bir canlılık veya dinamizme sahip olduklarına bile hükmedilebilmiştir. Bu inanışın ziraat faaliyetlerine yansıması, ibtidai teknik şartlar altında her şeyi toprağın bereketinden ve gökyüzünün rahmetinden bekleyen geniş bir çiftçi tabakasının doğmasına, ticarete yansıması ise müşteriyi cezbetme yolunda hiçbir faaliyette bulunmayan, rekabet duygusundan yoksun ve rızkını kapısı eşiğinde bekleyen bir esnaf tabakasının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. 343 Tasavvufi merkezler konumundaki tekke ve zaviyeler zamanla birer cömert ve rahat yaşama merkezlerine dönüşmüş, bir takım kavramların içerikleri değiştirilerek, manaları yüzeyselleştirilmiştir. 344 Buralardaki bireylerin bir otorite (şeyh) güdümüne girmesi, giderek varlığını tek renkli bir bütün içerisinde eritmesi, bu bütüne ya da onu temsil eden üstün irade (şeyh veya pîr)ye gözü kapalı bir şekilde teslim olması, sorgulamaksızın tam bir teslimiyet içerisinde kendi eylemlerini asgari düzeye indirmesini gerektirmiş, bu yeni tutumun zihin ve bilinç tarafına yansıması ise eşyaya kuru bir mantıkla yaklaşma yerine, içten, derinlemesine, sezgi ağırlıklı bir yaklaşımı ve teşebbüs gücünün asgari düzeye indirilmesini netice vermiştir. 345 Diğer taraftan el işçiliği ve ziraat faaliyetleri, genellikle ani ve hızlı değişimlerin mümkün olmadığı, iflas ve kaybetme tehlikesinden uzak, kararlı ve sebatlı kazanç yolları olarak görüldüğü için daha fazla övülmüş ve kabul görmüş, ticaret ise aksine ani değişmelere açık dolayısıyla güvenilir olmadığı için kötülenmiştir. 346 Bu anlayış hem servetini topraktan kazanan ve yine onu saklayacağı en güvenli yer olarak da toprağı 342 A.g.e., s Ülgener, İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, s Ülgener, Dünü ve Bugünü İle Zihniyet ve Din-İslâm Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahlakı, s A.g.e., s Ülgener, İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, s. 80.

89 73 gören dolayısıyla toprağa çok fazla önem veren bir zengin tipi oluşturmuştur. 347 Böylece sermaye yatırım yoluyla tekrar topluma dönmek ve toplum refahına katkı sağlamak yerine toprağa gömülerek pasifize edilmiştir. Dinî değerlerle örülü bir hayatın huzur ve sükûnundan nasibini alamama kaygısı, çalışma faaliyetinin günün belli saatlerine hasredilmesine sebep olmuş, dolayısıyla işe ne kadar geç gidilir ve işten ne kadar erken dönülürse birey için o kadar hayırlı olacağı düşünülmüştür. 348 Bu düşüncenin bir uzantısı da günü-birlik yaşamak şeklinde ortaya çıkmıştır. Başta ibadetler olmak üzere, faydalı meşguliyetlerden uzak kalmamak için, sadece içinde yaşanılan anın ihtiyaçlarını karşılayacak kadar çalışmak tavsiye edilmiş, 349 bir ihtiyacı karşılamak için değil de, kâr amacıyla yapılan çalışma hiçbir zaman asil ve necip sayılmamıştır. 350 Geleceği düşünerek çalışmak ve zaman harcamak faydalı meşguliyetler in hakkını çalmak olarak görülmüştür. 351 Ziraat ve zenaat da dâhil ürün ve üretim süreci le ilgili de aynı çizgide bir takım anlayışlar gelişmiştir. Örneğin, üretim zamanı ile ürünün kalitesi arasında, başka bir ifadeyle kalite ile üretime ayrılan süre arasında doğru orantılı bir ilişki kurulmuş, halk dilinde iyi iş altı ayda çıkar vecizesinde ifadesini bulan bu özellik, esnafın iş ve hayat düsturu haline gelmiştir. 352 Yine üreten ile ürün arasında organik bir bağ kurulmuş, ürüne kendine has bir renk, özellikle de kendi ustalığını yansıtacak bir nitelik katma düşüncesi yaygınlık kazanmış, üretimde sayı ve miktardan çok nitelik ve kalite öne çıkmıştır. 353 Buraya kadar özetlemeye çalıştığımız tasavvufun Osmanlı Toplumunda ve dolaylı da olsa günümüz Türk Toplumunda bıraktığı etkinin bir yönüdür. Bu baskın etkiye nazaran daha zayıf ve sınırlı da olsa, çalışmayı ibadet gibi gören, dinî ibadetler ve çalışma arasında dengeci bir yaklaşım sergileyen, ne dinden ne de dünyadan vazgeçemeyen diğer bir tasavvufi anlayış ise Melamiler olmuştur. Melamilik buraya 347 A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s. 202.

90 74 kadar anlatılan tasavvufi anlayışa ve tasavvufi oluşumlara bir tepki olarak yine Tasavvuf içerisinden filizlenerek gelişen akımın genel adıdır. 354 Başlangıçta fertlere mahsus özel bir düşünce ve yaşam tarzı olan Melamilik zamanla şekilci tarikatlar ve tasavvufi oluşumları protesto amaçlı ortaya çıkan tepkisel bir akıma dönüşmüştür. Osmanlı dönemine gelindiğinde Melamilik te de diğer tasavvufi tarikatlarde var olan şeyh silsilesine benzer bir hiyerarşinin var olduğu, ayrıca sözlü olarak yapılan zikre itibar etmemekle beraber; kalben de olsa bir zikrin esas olduğu anlayışı yaygınlaşmıştır. Ancak Melamilik bu benzerliklere rağmen Allah ın bazı isimleriyle zikir yapmak, riyazet, mücahede, evrad ve özel kıyafetler gibi bazı noktalarda diğer tarikatlardan ayrılmaktaydı. 355 Dinî konularla ilgili görüş ve uygulamaları bir yana bir Melami için çalışma ve helal kazanç her zaman ibadet derecesinde bir kutsallığa sahip olmuştur. Bunun yanı sıra ibadet ve kazanç arasında dengeli davranılması da çok önemlidir. Birey hiçbir zaman boş durmamalı kazanç elde etmek için gerekli girişimlerde bulunmakla birlikte iyi bir kul olmayı da ihmal etmemelidir. Bu anlayışta ibadet ve kazanç sağlama her ikisi de metot açısından aynı kurala bağlıdır. Kazanç hem dünyevi bir kazanım hem de uhrevi bir kazanım ve ödül olarak algılanır. Kazançsız dünyevi çalışma, karşılığında sevap olmayan bir ibadete benzetilir. İş ve çalışma; az da olsa bir dünya ilgisine göz yummanın yanı sıra, yepyeni bir bakış açısını da beraberinde getirmiştir. Bu da iş ve çalışmanın bir vazife bilinci ile ele alınıp neredeyse ibadet derecesine yüceltilmiş olmasıdır. 356 Melamiler dünya malının kendilerinde bir ilgi ve hatta bir tutkuya dönüşmemesi için çabalamakla birlikte dünyayı terk etme yollarından çile ve zühd gibi yollara asla 354 Melamiliğin ilk ortaya çıkışı tasavvufun ortaya çıkışıyla aynı zamanlara rastlar. Buna göre ilk devre Melamiliği H. III. asırda Nişabur da ortaya çıkmış olan Melamiyye-i Kadime; orta devre Melamiliği H. IX. asırda Bolu Sancağının Göynük kazası, merkez ilçesinde ortaya çıkan Melamiyye-i Bayramiyye ve son devre Melamiliği ise H. XIII. asrın sonlarına doğru Üsküp te doğan Seyyid Muhammed Nuru l-arabi ye mensup olanların oluşturduğu Melamiliktir. Ayrıca bunlar dışında Melamiye-i Hamzaviye ve Melamiye-i Kassariye den de bahsedilmektedir. Melamilik, Osmanlı-Türk topraklarında 1920 lere doğru yavaş yavaş sönüp ortadan kalkmıştır. Ayrıntılı bili için bakınız; Hucviri, Hakikat Bilgisi (Çev. Süleyman Uludağ), Dergah Yay., İstanbul 1982, Abdülbaki Gölpınarlı, Melamilik ve Melamiler, Gri Yay., İstanbul, 1992, s. 3., Ahmet Kırkkılıç, Başlangıçtan Günümüze Tasavvuf, Timaş Yay., İstanbul, 1996, s. 300., A. Güner Sayar, Bir İktisatçının Entelektüel Portresi, Eren Yay., İst., 1998, s. 330, vd. 355 Osman Türer, Melamet Düşüncesinin Orjinal Özelliği ve Bu Düşüncede Zamanla Meydana Gelen Değişmeler, İslami Araştırmalar, C. 2, Sayı: 7, (Mayıs 1998), s Ülgener, Dünü ve Bugünü İle Zihniyet ve Din-İslâm Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahalkı, s

91 75 başvurmamışlardır. Onlar için, el-kâsibu habibullah yani, 'kazanan Allah ın sevgili kuludur' prensibi esastır. 357 Dolayısıyla günlük yaşam her gün akşama kadar halkın beğendiği işte, sabaha kadar da Hakk ın beğendiği işte çalışmak olarak algılanır. 358 Osmanlı Toplumu nun dinî-kültürel bir takım kodlardan hareketle çalışma, üretim, ürün, zaman, zenginlik, fakirlik gibi konulara bakışını vermeye çalıştığımız, aynı zamanda günümüz Türk Toplumunun yönelimleri hakkında ip uçları vereceğine de inandığımız bu değerlerndirmelerden sonra, buraya kadar anlattıklarımızı kapsamakla birlikte post-modern veya post-endüstriyel zamanlarda ortaya çıkan ve bu dönem insanının bir takım özelliklerini de hesaba katarak araştırmamızın uygulama kısmını oluşturduğumuz bazı çalışma tutumu tipolojileri üzerinde duracağız. 3. ÇALIŞMA TUTUMU TİPOLOJİLERİ Sanayi devriminden sonra dünya üzerinde fabrikaların çoğalması ve yayılması, ürünlerin çeşitlenmesi, daha fazla kâr için, daha az üretim girdisiyle, daha az zamanda daha kaliteli, daha fazla ve daha ucuz ürün elde etme arayışlarını gündeme getiren ve günümüzde de devam eden bir süreci başlatmıştır. Bu arayışlar dikkatleri doğal olarak üretim girdilerine yöneltecektir. Üretimin en etkili girdisi ise üretim sürecine iş gücü olarak katılan ve üretimi bizzat etkileyen insandır. İnsan; hem inanan, hisseden, duyan, akıl ve iradesiyle hareket edebilen, düşünen ve düşüncelerini uygulayabilen bir varlık 359, hem de dış dünyaya ait şeyleri edinme, benimseme ve yaşama azmi ile dolu bir yaratılışa sahiptir. 360 İnsan ardı arkası kesilmeyen çeşitli hayat durumlarının, münasebetlerin, olayların, kurguların içinde bulunur ve yaşayabilmek için onlarla hesaplaşmak, onların içinden sıyrılıp çıkmak zorundadır. Bu da insanın aktif olmasını, yapıp eden bir varlık olmasını gerektirir. 361 İnsanın yapıp etmesi yani davranışı dış dünyaya yansımakta ve dolayısıyla gözlenebilmektedir. Ancak davranışın arkasında onu harekete geçiren ve yönlendiren ve gözlemlenebilen boyutunun ötesinde, insan 357 A.g.e., s Ülgener, bu konuyla ilgili olarak Nur 24/37 ayetine atıf yapmaktadır. Söz konusu ayetin meali şöyledir: Kendilerini ne ticaretin, ne de alış verişin Allah ı anmaktan, namaz kılmaktan alıkoyamadığı erkekler (onlar) yüreklerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar. 359 H. Emin Sert, Kur an da İnsan Tipleri ve Davranışları, Bilge Yay., İst., 2004, s Ayengin, a.g.e., s Mengüşoğlu, Felsefi Anthropologi, s. 105.

92 76 bilincinin daha derinlerinde yatan bazı unsurlar da vardır. 362 Çünkü aktif ve yapıp-eden bir varlık olan insan aynı zamanda gerçekleştirilmesi gereken eylemlerini düzenleyen, onları önemine göre sıraya koyan bir değer duygusuna da sahiptir. 363 Bu yüzden başkalarına karşı tepki ve davranışları, bir hadiseyi ele alış tarzları, yaptıkları tercihler, hoşlandıkları veya hoşlanmadıkları konular bakımından insanlarda çok çeşitli ve zengin ferdi farklılıklar görülebilir. 364 Din, bireysel ve sosyal hayatın çeşitli yönleriyle ilgili çözüm yollarını ve insanları ilgilendiren konu ve problemlere karşı tutum ve davranış kalıplarını içerir. Sosyal hayatın ayrılmaz bir parçası olan ekonomik ilişkiler de her insanın bir şekilde ilgili olduğu ve kaçınması mümkün olmayan eylem alanlarındandır. 365 Çünkü insan, hayatının devamı için pek çok şeye ihtiyaç duyar. Bu zorunlu ihtiyaçların zaman içerisinde şekli ve öncelik sırası değişebilse de zorunlulukları hiçbir zaman ortadan kalkmamaktadır. Bundan dolayı çalışmak, üretmek ve tüketmek insanlığın ortak eylemlerindendir. Çalışmak bir başka açıdan da toplumsal var oluşu mümkün kılan bir gelişmişlik düzeyini yakalamaya yönelik olarak insanın içinde olması gereken dinî ve toplumsal bir zorunluluktur. 366 Dolayısıyla çalışma, insan olmanın varlık-temeline ait olması nedeniyle özel bir eylemdir. İnsanın, hayatın bütün alanlarında meydana getirdiği veya getirmiş olduğu başarılar her sahada uğraştığı veya uğraşmış olduğu her şey, onun çalışan bir varlık olmasına dayanır. 367 Şu halde insan için hem dinî inanç ve dinî hayatın hem de ekonomik ilişkilerin kaçınılmazlığı, bu iki gerçeklik arasındaki ilişkinin önemini ortaya koymaktadır. Şüphesiz bu iki gerçeklik ve ikisi arasındaki ilişki çeşitli yönlerden ele alınabilir. Ancak bu araştırmada daha çok dinî-kültürel değerlerin çalışma tutumu üzerindeki etkisi incelenecektir. Tutum, bireyin bir olay, olgu, obje vs. ile ilgili olarak düşünce, duygu ve davranışlarının yönünü, bir bakıma bireyin söz konusu tutum objesi ile ilgili eğilimini anlatır. Çalışma tutumu da bireyin çalışma olgusu hakkında sahip olduğu duygu, 362 Sert, Kur an da İnsan Tipleri ve Davranışları, s Mengüşoğlu, a.g.e., s Uysal, a.g.e., s Ayengin, a.g.e., s A.g.e., s Mengüşoğlu, a.g.e., s. 204.

93 77 düşünce ve davranışlardan oluşan bütünü anlatır. 368 Araştırmamızda ele aldığımız biçimiyle çalışma tutumu kavramıyla kastedilen, katılımcıların çalışma tutum ölçeğinde yer alan ve çalışma hayatının çeşitli veçhelerini ilgilendiren konularla ilgili sorulara başka bir ifadeyle ölçek maddelerine verdikleri tepkilerin bütünüdür. Bunun nicel göstergesi aldıkları tutum puanı olacaktır. Burada herhangi bir iş alanı, meslek, sektör ya da işyeri ayrımı yapmaksızın bireyin çalışmayla ilgili tutumu/tutumları konu edilerek üç farklı çalışma tutumu üzerinde durulacaktır. Bunlardan birisi iş yönelimliçileci çalışma tutumu diğeri mistik yönelimli-teslimiyetçi çalışma tutumu ve sonuncusu da özellikle postmodernizm ve küreselleşme gibi günümüz toplumlarının önemli değişme faktörleri arasında yer alan unsurların etkisiyle ortaya çıkan kolay kazanç yönelimli-hazcı çalışma tutumu dur İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu İş yönelimli-çileci çalışma tutumu Max Weber in 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa da ortaya çıkan ekonomik gelişmenin merkezine yerleştirdiği asetik insan tipolojisiyle benzerlikler içeren ancak bununla birlikte önemli farklılıklara da sahip bir tipolojidir. Asetik anlayışta çalışmaya büyük önem verilir. Adeta çalışma yüceltilerek bir ibadet konumuna yükseltilir. 369 Çünkü bir insan işinde ne kadar iyi olursa gerek toplumun gerek tanrının gözünde de o kadar iyi olur. Çalışmada disiplin önemlidir, disiplinli çalışma bireyin hayattaki mutluluk kaynağı olarak görülür hatta bu anlayışa göre insanı çalışmak kadar mutlu eden başka bir şey yoktur. Böyle olunca doğal olarak çalışma insanın sadece ihtiyaçlarını temin için gerçekleştirdiği bir eylem değil, aynı zamanda mutluluk ve iç huzurunu sağlamak için de başvuracağı bir faaliyet olmakta ve bireyin maddi sıkıntı vb. nedenlerle ihtiyacı olmasa bile çalışması tavsiye edilmektedir. 370 Çalışma ile mutluluk ve huzur arasında kurulan ilişki gibi sıkı çalışma ile karakter zayıflığı arasında da bir ilişki kurulur. Bu bağlamda çalışma, özellikle disiplinli ve çok çalışma karakteri güçlendiren bir unsur olarak görülmüş bunun tersinin ise karakter 368 Uysal, a.g.e., s Bozkurt, Püritanizmden Hedonizme Yeni Çalışma Etiği, s. 5, Bozkurt, a.g.e., s

94 78 zayıflığının bir göstergesi olduğu kabul edilmiştir. Dolayısıyla tembel insanlar zayıf karakterli; çalışkan insanlar ise güçlü karakterli insanlardır. Bu insanlar aynı zamanda sorumluluk almak konusunda bir isteklilik içerisindedirler. Bu anlamda asetik insan sorumluluğa ve çalışmaya kendisini adamış kişidir. Çalışma aynı zamanda başarının tek kaynağı olarak görülür. Tembellikten uzaklaşma ve sıkı çalışmanın başarıyı getireceğine inanılırken başarısız insanların tembel oldukları düşünülür. 371 İş yönelimli-çileci çalışma tutumunun çalışma faaliyetine bakışı oldukça özgündür. Çalışmaya asetik anlayışta olduğu gibi ibadet derecesinde bir kutsallık atfedildiğini söylemek tartışmaya açık bir konu olmakla birlikte, çalışma faaliyeti salt, kendi başına değerlendirilmemekte daha çok çalışmanın sonuçları açısından konuya yaklaşılmaktadır. Bu yaklaşım çalışma faaliyeti ile iç içe değerlendirilen hatta çalışma deyince akla gelen başka bir anlayışı helal kazanç anlayışını ortaya çıkarmıştır. İş yönelimli-çileci çalışma tutumu helal kazanç kaynağı olan çalışma ya ibadet derecesinde bir kutsallık atfeder. Helal kazancın birçok kriteri arasında en önemlisi işini hakkıyla yapmak şeklinde özetlenebilir. işini hakkıyla yapmak deyimi iş yönelimli-çileci çalışma tutumunun anahtar deyimi olarak görülebilir. İş yönelimli-çileci çalışma tutumu da asetik anlayışta olduğu gibi planlı, programlı ve disiplinli çalışma taraftarıdır. Çünkü hem etkin ve verimli bir çalışma hem de onun getireceği başarının ancak kurallar dâhilinde yapılan disiplinli bir çalışma ile elde edilebileceğine inanılır. Dinî açıdan bireyin Tanrının ve diğer insanların hakkını gasp etmeden işini hakkıyla yapmasının dolayısıyla helal kazanç elde etmesinin tek yolu da disiplinli bir çalışma ile gerçekleştirilebilir. İş yönelimli-çileci çalışma tutumuna göre bir insanın kurallara uygun ve disiplinli çalışarak işini hakkıyla yapması saygınlığı da beraberinde getirecektir. Bundan dolayı iş yönelimli-çileci çalışma tutumunda çalışkan bireyler saygıya layık görülürler. Diğer taraftan çalışmadan boş boş vakit harcayan kimselere karşı aynı saygının duyulduğunu söylemek mümkün değildir. İş yönelimli-çileci çalışma tutumunda dünyevi çalışma ile ibadetler arasında bir denge göze çarpar. Buna göre hiçbir zaman boş durmayan kazanç elde etmek için gerekli girişimlerde bulunan birey aynı zamanda iyi bir kul olmayı da ihmal 371 A.g.e., s

95 79 etmemelidir. Dolayısıyla bu dünyayı önceleyerek ahireti göz ardı etmek ya da ahireti önceleyerek bu dünyadan uzaklaşmak kabul edilemez. Bu anlayışta ibadet ve kazanç sağlama her ikisi de metot açısından aynı kurala bağlıdır. Kazanç hem dünyevi bir kazanım hem de uhrevi bir kazanım ve ödül olarak algılanır. Din-dünya dengesi açısından bakılırsa iş ve çalışmanın; az da olsa bir dünya ilgisine göz yummanın yanı sıra, yepyeni bir bakış açısını da beraberinde getirdiği görülür. Bu da iş ve çalışmanın bir vazife bilinci ile ele alınıp neredeyse ibadet derecesine yüceltilmiş olmasıdır. Asetik anlayışta bireylerin işlem alanı dünya içerisidir; birey Tanrı nın aleti olarak kabul edilir. Konfüçyanizm, Budizm, Hinduizm, Hıristiyanlık ve İslam ilk etapta dünyayı öne çıkarırlar. Bu anlamda hemen hepsinde sağlık, refah, huzur, uzun ömür gibi olgular sık sık işlenir. Öbür dünya bireyin bu dünyadaki tavrına göre oluşmaktadır. Sözgelimi; Hıristiyanlıkta, özellikle de Püritenlerde kişinin bu dünyada bir iş adamı olarak kendini kanıtlamış olmasının verdiği ilahi huzur ve güven halinin asetik bir mezhep kabul edilen Protestanlığın kutsal değerleri arasında bulunduğu ve psikolojik bakımdan temel amaç olduğu bildirilmektedir. Dolayısıyla asetizmde dünyadan kaçış yok hatta Tanrı adına dünyayı düzenleme, ehlileştirme, güzelleştirme ve imar vardır. 372 Bundan dolayı asetik, bir taraftan dünyaya sahip çıkarken diğer taraftan da orada vahşi ve zalim ne varsa, dünyevi bir iş le uğraşarak onları ehlileştirmeye çalışmalıdır. 373 Bunları yaparken aynı zamanda arzularını bastırmalı ve kendini kontrol etmelidir. Yaşama zevkini bırakıp çileci (asetik) var oluşu tek kabul edilebilir yaşam biçimi olarak seçmelidir. 374 İş yönelimli-çileci çalışma tutumu insanlara yönelik her türlü çalışma ve gayretin ahirette ödüllendirileceğini kabul eder. Mistik yönelimli-teslimiyetçi çalışma tutumunda olduğu gibi nihai olarak ahireti hedef almakla birlikte, ahiret için çalışmayı, yatırımı, bilinçli tüketmeyi, bu dünyada her türlü iş ve faliyeti, tercih eder. Mistik yönelimli-teslimiyetçi çalışma tutumunda olduğu gibi bu dünyayı ilgilendiren her türlü eylemi minimize ederek hayatını devam ettirmeyi, başka bir ifadeyle dünyadan mümkün olduğunca kaçmayı kabul etmez. 372 Aydın, a.g.e., s Weber, Sosyoloji Yazıları, s Bozkurt, a.g.e., s. 5.

96 80 Bu din-dünya dengesinin bir uzantısı olarak maddi olan ne varsa hepsini toptan ret ve inkâr etmek yerine, varlığın maddi boyutuna tepkisiz kalmakla birlikte, onu Tanrıdan uzaklaştıracak veya bu sonucu doğuracak her türlü maddi ve manevi olgular olumsuzlanmalıdır. Diğer bir deyişle doğru kabul edilen tutum, maddi olan her şeye düşmanlık beslemek ve onu reddetmek değil; Tanrı ya ulaşmaya mani her türlü ilgiye karşı olumsuz bir tutum içinde olmaktır. Sözgelimi; bizzat zenginliğin kendisine değil, Tanrı ya ulaşmaya engel olduğu için, zenginliğe duyulan ilgiye karşı bir ret ve inkâr söz konusudur. 375 İş yönelimli-çileci çalışma tutumundaki benzer anlayış dünya ilgisinin masiva olarak kabul edilmesi şeklinde anlaşılırken; mistik yönelimliteslimiyetçi çalışma tutumunda belki yine aynı sebepten ancak net bir çözümle maddi olan her şeye karşı bir ret ve inkâr söz konusudur. Dolayısıyla iş yönelimli-çileci çalışma tutumu sahipleri dünyayı görmezlikten gelinecek bir fena âlemi değil, tam tersine varlığı içinde kötülükleri hırs ve ihtiras taşkınlığı barındıran ancak disiplinli bir nefis terbiyesi ile göğüslenip alt edilebilecek bir hasım kuvvet 376 olarak gördüklerinden Ülgener in ifadesiyle bütün iyi yanları ve kötü yanları ile bütün olumsuzluklarıyla bireyin nefis terbiyesi gibi özel çabaları vasıtasıyla alt edebileceği hasım bir kuvvet, 377 kurtuluşa ermek için bir çilehane 378 olarak kabul ederler. Asetik anlayışta da kurtuluş, ister pozitif ister negatif olsun her zaman dünyaya karşı bir eylem ve mücadelede içinde olmaktır. Bundan dolayı her zaman doğru ve iyi işlerle meşgul olma çabası göstermekle birlikte, dünyaya ait her türlü iş ve eylem iyi yanları ve kötü yanlarıyla, günahları ve sevaplarıyla; doğru ve yanlışlarıyla, olumlu yanları ve olumsuzluklarıyla göğüslenmelidir. Bu görüşü benimseyenlere göre bireyde bulunan güç ve kudret, Tanrı nın mutlak kudretinden bir parça ya da onun bir tür yansımasıdır. Bireye düşen görev ise bu anlamlı gücü köreltecek her türlü eylemden uzak kalarak onu gizlememek; aksine açığa vurmak ve başta ibadetler olmak üzere Tanrı nın hoşnut kalacağı her türlü iyi işlerde bedeni yormaktır. 379 Böylece mistik tipolojide bulunan dünyaya karşı yoğun ilgisizlik ve dünyadan kaçış, riyazette yerini 375 Ülgener, İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, s Ayengin, a.g.e., s Ülgener, a.g.e., s Bozkurt, a.g.e., s Ülgener, a.g.e., s

97 81 içinde yaşadığı dünyaya karşı bire bir karşılıklı bir mücadele hatta hesaplaşmaya ve mümkün olduğu kadar dünyayı şekillendirmeye bırakır. Bu bakış açısında, bireyin yaratılıştan getirdiği bir takım ham ve kaba tutum ve davranış kodlarını törpülemek; onları değiştirmek hatta yeniden oluşturmak ve yeni şekillere sokmak vardır. 380 Bu aktif asetizmdir. Diğer taraftan asetizmin mistisizme benzer yorumları da mümkündür. Eğer birey sadece kendi benliğindeki zalimliği yenmek veya yok etmekle uğraşırsa; dünyanın düzeniyle ilgili hiçbir faaliyette bulunamaz. Dolayısıyla bu yaklaşım, muhtevası itibariyle mistisizmle büyük oranda benzerlik gösteren bir asetizm yorumundan başka bir şey değildir. Böylelikle aktif asetizm, tefekkür adı altında mistisizmde olduğu gibi dünyadan kaçışa neden olabilir. 381 Sonuç olarak asetizm, nefse şu veya bu yönde düzenli bir fiil ve hareketi yüklemek bakımından, pozitif bir tutum olarak kabul edilmektedir. 382 Bunun gibi iş yönelimli-çileci çalışma tutumu ile mistik yönelimli-teslimiyetçi çalışma tutumu arasında dünyaya karşı olmada bir birliktelik görülür. Ancak iş yönelimli-çileci çalışma tutumu bu amacı gerçekleştimek için dünyanın içinde ve mücadele halinde bir hayatı salık verirken, mistik yönelimli-teslimiyetçi çalışma tutumu daha çok dünya ötesi, bu dünyadan başka bir dünya ile ilgilidir ve adeta dünyadan kaçmak ister. İş yönelimli-çileci çalışma tutumunda işini hakkıyla yapamama dolayısıyla helal kazançtan uzaklaşma ve onun getireceği dinî sorumluluklar iş ve çalışma faaliyetinde plan ve programın yanısıra zamana verilen değeri de ön plana çıkarmış, iş saatlerine uymayı ve iş süresince yükümlülüklerini tam anlamıyla yerine getirmek için elinden geleni yapmayı teşvik etmiştir. Asetik anlayıştaki planlı, programlı ve disiplinli çalışmaya yapılan vurgu üretim ve tüketim anlayışının da paralel bir istikamette seyredeceğinin işaretidir. Öyle ki, asetik kültür mümkün olduğunca çok üretip az tüketmeyi telkin eder, tam tersi olan hedonist yaşam biçimine ve gösteriş tüketimine karşı çıkar A.g.e., s Aydın, a.g.e., s Ülgener, a.g.e., s Bozkurt, a.g.e., s. 5.

98 82 İş yönelimli-çileci çalışma tutumu da üretim-tüketim dengesiyle ilgili olarak ne mistik yönelimli-çileci çalışma tutumunda olduğu gibi tüketeceğin kadar üret ; ne de kolay kazanç yönelimli-hazcı çalışma tutumundaki gibi ne kadar üretirsen o kadar tüket hatta daha fazlasını tüket anlayışından uzak, ne kadar üretirsen üret ama ihtiyacın kadar tüket anlayışını benimser. Bundan dolayı kişinin ne kadar zenginleşirse zenginleşsin orta halli, mütevazi bir yaşam sürmesi gerektiğine inanılır. Bu şekilde çalışma ile dolu mütevazı bir hayat tasavvuru, tatil ve boş zaman anlayışını da aynı doğrultuda yorumlayarak ihtiyaç olmadığı halde yapılan tatil ile geçirilen boş zamanı israf ve tembellik olarak değerlendirmiş ve tasvip etmemiştir Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Mistik yönelimli-teslimiyetçi çalışma tutumunun merkezinde mistik insan tipolojisi vardır. Mistisizm veya yoğun dindarlık ile ekonomik faaliyet karşılıklı olarak birbiriyle uyuşmaz eğilimleri ifade ediyor görünür. Çünkü dinî bağlılığın çoğunlukla dünyevi faaliyetlerin reddedilmesini getirdiği; diğer taraftan yoğun iktisadi faaliyetlerin de dinî kayıtsızlık eğilimini desteklediği gözlenmiştir. 384 Mistisizm bütün büyük dinlerde, dinin şekilci, kuru ve kuralcı yönlerinin fazla hassas dinî yapıdaki insanların din ve Tanrı anlayışını ve duygularını tatminde yetersiz kalması sebebiyle zamanla oluşup gelişen bir akımdır. İslamda bu anlamda oluşmuş dinî akımın genel adı tasavvuftur. 385 Tasavvufi hayat başka bir ifadeyle seyr-u süluk için uygulanan usullerin başında fakr, riyazet ve zühd; yani dervişin dünyaya bakışı, derviş-dünya münasebetleri, dervişin, insan-dünya-allah üçlüsündeki durumu gelir. 386 Hiçbir İslami ilim, tasavvufi metot kadar insanımızı kavrayamamış, onu yönlendirememiş, onu can alıcı noktadan yakalayamamış, daha yaygın bir ifade ile zihniyetine hâkim olamamıştır. Dolayısıyla zihniyet tahlilimizi merak edenlerin bilmeleri gereken ilk kaynaklardan biri de tasavvuftur Bodur, a.g.e., s Akpınar, Türk Tarihinde İslamiyet, s Mustafa Kara, Tasavufi Düşüncede İnsan-Dünya Münasebetleri ve Zihniyetimiz Dünden Bugüne İslam Dünyasında Zihniyet Değişiklikleri ve Çağdaşlaşma Problemleri Sempozyumu, (16-17 Haziran 1990, Bursa), Ensar Vakfı Bursa Bölge Başlanlığı Yay., Bursa, 1990, s Kara, a.g.e., s. 160.

99 83 Tasavvuf ehline göre insanın dünya sevgisi ve masiva ile iç içe olan, başka şeyleri seven kalbini Allah ı sevebilecek duruma getirmesi için onu temizlemesi, gerekir. Çünkü Allah insanda iki kalp yaratmamıştır. Bu durumda yapılacak şey dünya ile ilişkileri en aza indirmektir. Bu yöntem kişiye bir şuur kazandırmaya, asıl olanla tali olanı göstermeye yöneliktir. Şunu da belirtmek gerekir hiçbir sufi hayat boyu dünya işleri ile ilgilenmemeyi tavsiye etmemiştir. 388 Ancak fakr, zühd, riyazet ve teslimiyet gibi esaslar zamanla özünü kaybederek iskelet haline gelmişlerdir. 389 Özellikle Tasavvuf, cezbe ve telkin yolunda kabiliyeti yeterli olan herkese kapılarını açtıktan sonra çok rağbet görmüş, ancak bu rağbetin bir sonucu olarak tabana yayıldıkça kontemplatif-mistik bir havaya bürünerek ölçü eksikliğine uğramış; giyim kuşam yönüyle görünüşte bir taklide ve tüketime yatkın bir yaşama felsefesiyle de içte bir bozulmaya sebep olmuştur. 390 Zihniyetinin derinliklerinde tasavvufun aslından uzaklaşmış çeşitli anlayışlarının yer aldığı, mistik yönelimli-teslimiyetçi olarak isimlendirdiğimiz bu tpolojinin genel karakteristiği ilgisizlik, sindirilmiş alçak gönüllülük, en aza indirilmiş eylem, dünyada varla yok arası bir yer alış, kendini dünyaya ve dünyadaki eylemine karşı sınamak şeklinde özetlenebilir. 391 Bu ve benzeri birçok bakımdan asetik ve mistik insan arasında köklü bir karşıtlık göze çarpar. Mistik, düşünce/tefekkür yoluyla kutsal varlıktan bir parça olmak ister. Amacı bir oluş halidir, eylem değil; asetizmde olduğu gibi birey ilahi gücün aleti değil, kabı dır. Dolayısıyla mistiğe göre bu dünyada sergilenen eylem, öbür dünyaya ait iman halini tehlikeye düşürür. 392 Bu çerçevede şekillenen dünyaya karşı mistik tavır, genel çizgileriyle, dünyayı maddi varlığıyla bir bütün olarak, toptan ret ve inkâr eder. Çünkü ona göre kurtuluş, maddenin ve maddi varlığın dışında ve ötesindedir. Mistik için ailevi ilişkilerden servet, para ve mülkiyet edinmeye, yakın ve uzak çevreden, politik ve ekonomik her türlü çıkar ve ihtiraslara kadar, özetle, Tanrı dışındaki her şey, masiva dır. Masiva 388 A.g.e., s A.g.e., s Sabri Ülgener, Dünü ve Bugünü İle Zihniyet ve Din-İslâm Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahalkı, s Sabri Ülgener, Zihniyet Aydınlar ve İzmler, s Weber, Sosyoloji Yazıları, s. 415.

100 84 ifadesi bir taraftan küçümseme, önemsiz görme, diğer taraftan da kurtuluşun karşıtı ve kurtuluş için bir engel veya ayak bağı anlamlarını yansıtır. Dünyayı ve içindekileri bu şekilde gören mistiğin, dünya ile yüz yüze mücadeleyi tamamen gereksiz görüp bu doğrultuda dünyadan mutlak bir kaçış içerisinde ve içine kapanık, tabir caizse kendi kabuğuna çekilmiş biri gibi yaşaması şaşırtıcı değildir. 393 Asetik de dünyaya karşıdır ancak dünyaya karşı bir kaçış içerisinde değil, aksine mücadeleyi benimsemiştir. Mistik ise bir asetik gibi dünyaya karşı olmakla birlikte ondan farklı olarak dünyadan kaçış içerisindedir. 394 Bir taraftan dünyadan kaçış halini benimseyen mistik diğer taraftan dünya içerisinde yaşama zorunluluğunun da bilincindedir. 395 Bu nedenle yegâne kurtuluş ve selamet yolu olarak kabul ettiği pasif teslimiyeti gerçekleştirmek için, dünyayı iyilikleri ve kötülükleriyle olduğu gibi kabul eder. Diğer taraftan her şeyin üstünde yetkin bir güç ve kudret sahibi olduğu için Tanrının, her eyleminin yerinde ve doğru, aynı zamanda yapılabileceğin en iyisi olduğu konusunda hiç şüphe duymaz. 396 Böyle olunca iş bulmadan çalışma, maddi başarı, zenginlik gibi konulara, evlilikten hastalıklara hemen hemen her türlü konuda tam bir kaderci ve teslimiyetçi yaklaşım sergiler. Geçinmek ve kazanç için ekstra bir faaliyette bulunmaz; çünkü Allah ın herkesin rızkını vereceğine inanır; her şeyin kadere göre gerçekleşeceğini kabul ettiğinden kendi hayatını şekillendirmek için çok fazla bir gayret ve çaba göstermeyi gereksiz görür; maddi-manevi her türlü sıkıntı ve probleminde başvurduğu önemli çözüm yolu duadır, Bu anlamda kendince değerli gördüğü kimselerin dularına da büyük önem verir. Kendisi ve kendi gibilerin irade ve eylemlerinin bir değeri olmadığını kabul ettiği için olsa gerek mistik, hiçbir şekilde olayları ve olguları sorgulama yoluna gitmez. Çünkü, ona göre kulun yapması gereken veya yapabileceği en iyi şey, içe dönük bir huzur ve murakabe halinde, olup biteni -müdahale etmeden- sadece seyretmektir. 397 Selametin yolu fiil ve hareketten değil, Hak la bir olmanın huzur ve güveninden geçer. Önemli olan fiil ve aksiyon değil, onu tamamıyla gereksiz kılacak bir huzura sahip 393 Ülgener, İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, s Ayengin, a.g.e., s Aydın, a.g.e., s Ülgener, İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, s Ülgener, a.g.e., s

101 85 olmaktadır. Dünya ile mücadeleyi bile lüzumsuz sayan bu içe kapanma tam ve mutlak olarak dünyadan kaçıştır. 398 Mistik insanın genel karakteristiği olan ilgisizlik, kazanç ve zenginlik konusunda da etkisini gösterir. Ona göre zenginliğin kaynağı Allahtır, insan ne kadar çalışırsa çalışsın eğer Allah zengin olmasını istemezse kişi zengin olamaz. Dolayısıyla zenginlik için çalışmanın yanısıra asıl önemli olan dinine sıkı sıkı sarılıp her türlü iş ve ticarette Tanrı nın memnuniyetini gözetmektir. Zenginlik ve fakirlik diğer pek çok şeyde olduğu gibi kişinin çabalarının ötesinde mutlak kudret sahibi Tanrının iradesine bağlıdır. Aynı şekilde kazanç, mal-mülk Allah yolunda harcandıkça daha da artar. Bol ve konforlu bir yaşam amacıyla çalışıp çırpınmaktan, acele etmekten ve telaştan da hoşlanmaz, izleyeceği yolu belirlemede gelenek ve göreneklere bağlı, dışarıya kapalı, Ülgener in deyimiyle, işinde ve hesabında götürü bir insan karakteri çizer. Çünkü götürü hesap mistiğe göre ahlakî bakımdan kanaatkârlığın ve tok gönüllülüğün bir işaretidir. Tam tersi olan ince hesaplar yapan, kılı kırk yaran bir insan tiplemesi ahlakî açıdan hiçbir zaman ideal insanın özellikleri arasında görülmemiş, aksine hesap ve sayı işlerini Ülgener in ifadesiyle hafif tarafından alıvermek en doğru tavır olarak itibar görmüştür Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu İş ve çalışmayı merkeze alan ve dengeci bir yaklaşım sergileyen iş yönelimliçileci çalışma tutumu ile bir takım dinî anlayışları merkeze alarak mistik davranışlar sergileyen mistik yönelimli-teslimiyetçi çalışma tutumundan farklı olarak, özellikle post-modern veya post-endüstriyel toplumlarda ortaya çıkan ve bu dönem insanının bir takım özelliklerini taşıyan bir başka tipolojiden daha bahsedilebilir. Bu da daha çok para ve dünya merkezli düşünen, hedonist 400 özelliklerin ağırlık kazandığı kolay kazanç-yönelimli-hazcı çalışma tutumudur. Bu tipolojide insan güdülerinin yeri büyüktür. İnsanoğlu canlı varlıklar arasında, doğadan kopan ilk birimdir. Sahip olduğu akıl ve hayal gücü sayesinde, yalnızlığının ve 398 Ayengin, a.g.e., s Ülgener, İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, s. 204, Hedonist; kendini tatmin için haz ve duygulara hitap eden zevki benimseyen kimse Ayrıntılı bilgi için bakınz; Shalom H. Schwartz &Sipke Huismans, Value Priorities and Religiosity in Four Western Religious, Social Psychology Quarterly, 1995, Vol. 58, no. 2, s

102 86 ayrı kalmasının; acizliğinin ve cahilliğinin; şans eseri olarak doğduğunun ve öleceğinin farkında olan bir varlıktır. 401 Dünyaya geldiği zamanlarda tecrübe edebileceği tek gerçeklik kendi vücudu, psikolojik ihtiyaçları, sıcaklık ve şefkat gereksinimidir. Henüz ben i sen den ayrı olarak anlayamadığı gibi dünya ile birlik/birleşik olma, fakat bireysellik ve gerçeklik duygusunun farkına varmadan önceki bir birleşik olma, durumu içindedir. Dışarıdaki dünya, gerçekçi ve nesnel bir kimse veya bir şey gibi değil, sadece onun ihtiyaçlarını tatmin etmeye yarayan sıcaklık veya yiyecek gibi şeyler için vardır. Bu yönelim Freud tarafından birincil narsisizm olarak isimlendirilmiştir. 402 Normal gelişmede, bu narsisizm durumu birey dış dünyadaki gerçekliğin farkına vardıkça yavaşça zayıflar ve sen den farklılaşarak ben duygusu gelişme gösterir. Bu değişim ilk olarak algı/idrak duyusu seviyesinde oluşur. 403 Birincil narsisizm, insanoğlunun doğal psikolojik ve zihni gelişimine uygun normal bir fenomendir. Fakat narsisizm (Freud a göre ikincil narsizim ) birey eğer çocukluk döneminde sevgi kapasitesini geliştirmede başarısız olursa veya onu tekrar kaybederse yaşamın daha sonraki evrelerinde de görülür. Narsistik tavır içerisindeki bir insan için sadece bir gerçeklik vardır, o da sahip olduğu düşünce süreci, duyguları ve ihtiyaçlarıdır. 404 İnsanın psikolojik ve güdüsel dünyası kaynaklı bu durum çağdaş tüketim toplumu içerisinde kendine daha fazla yer bulur bir hal alır. 405 Sanayi toplumlarının ortaya çıkmasıyla birlikte etkisi daha fazla hissedilmeye başlayan teknolojik gelişmeler daha sonraki dönemlerde birçok alanda olduğu gibi işletmelerde de bilgisayar kullanımının gittikçe yaygınlaşmasını sonuç vermiştir. 406 Bu yeni teknolojiler nitelikli elemanları zorunlu kılmış, nitelikli elemanlar da yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmuştur. 407 Öyle ki, 1970 lerin ikinci yarısından itibaren büyük bir gelişme gösteren bilgi teknolojileri ve 401 Erich Fromm, The Sane Society, Routledge&Kegan Paul Ltd, London, 1963, s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s Öğrencilerin değerlere verdikleri önem ile cinsiyet ve fakülte farklılıklarını ortaya çıkarmayı amaçlayan bir araştırmada, hedonist değerlere verilen önem derecesinde gelir düzeyinin etkili olduğu ve gelir düzeyi yüksek öğrencilerin bu değerlere diğerlerinden daha fazla öncelik verdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bakınız; Uyguç, Cinsiyet, Bireysel Değerler ve Meslek Seçimi, s Bozkurt, a.g.e., s Numan Kurtulmuş, Sanayi Ötesi Dönüşüm (2. Baskı), İz Yay, İst., 2001, s. 111.

103 87 mikro teknolojilerin öncülük ettiği süreç içerisinde endüstri ilişkileri de insan-üretim ilişkileri ve güç dengeleri açısından önemli yapısal ve niteliksel değişimlere uğramıştır. Endüstri ilişkileri sisteminde kurumların önemi azalıp birey yeniden önem kazanmıştır. 408 Teknolojik gelişmeler hızlı gelişmesini devam ettirerek, hayatın her alanında olduğu gibi iş gücüne en fazla ihtiyaç duyulan endüstriyel üretim faaliyetlerinde de etkisini hissettirmiş ve sanayinin giderek daha fazla bilgisayar alt yapısını kullanmasını sonuç vermiştir. Teknoloji ve iletişim gelişmesi, endüstriyel mal üretiminin yerine, entelektüel sermayenin geçerek kültürel değişimleri hızlandırmasını sonuç vermiştir. Bireyin çevresinde olup biten bu hızlı değişim bir taraftan kaçınılmaz olarak maddi kültür unsurlarında bir değişmeyi beraberinde getirirken diğer taraftan da post-modern insanın zihin yapısında, hayata, eşyaya, çalışmaya, paraya, tüketime, üretime vs. bakışında önemli değişimlere neden olmuştur. 409 Bu kültürel dönüşüm en başta narsist ve hazcı bir ahlak anlayışını ön plana çıkaran anlık tatmin arayışlarının güdülemesiyle bireylerde toplumsal bağları ve sorumluluk duygusunu zayıflatmıştır. Her şeyi kendi bireysel yararı açısından değerlendiren, kendi benliğine tutkun (narsist) ve bencil bir kişilik tipi ortaya çıkmıştır. Mutlak doğru ve mutlak yanlış diye bir şeyin varlığını reddeden bu bireyler için her yol mubahtır. Arzularında sınır yoktur, suçluluk duygusu duymazlar, her şeye açıktırlar. 410 Bu insan tipolojisinin post-endüstriyel dönüşüm sürecinden önce modern/endüstriyel dönemde sahip olduğu toplumun her alanında varlığını hissettiren rasyonelleşme/rasyonelleştirme, bu dünya için arzularını denetim altına alma ve çok çalışma gibi püriten değerler de, işlevselliklerini kaybetmeye başlamış, hedonist/narsist özelliklere sahip yeni bir çalışma etiği ortaya çıkmıştır. İnsanın doğasında mevcut olan akıl ve yaratıcılık gibi yetenekler, geçmişten farklı olarak, post-endüstriyel çağın ihtiyaçlarına göre yeniden yorumlanmıştır. Önceki dönemin aksine vurgu artık akla değil, yaratıcılığa, çok çalışmaya değil boş zaman etkinliklerine yapılmaya başlanmıştır. 411 Bu anlayışta birey az çalışarak çok kazanç elde edebileceği iş ve mesleklere yönelmiştir. Kazanç öncelikli olmakla birlikte prestij ve itibar da kazandıran 408 Kurtulmuş, a.g.e., s Bozkurt, a.g.e., s Naci Kula, Gençlik Din ve Değerler Psikolojisi(Ed.; Hayati Hökelekli), Dem Yay., İst., 2006, s Bozkurt, a.g.e., s,

104 88 iş ve meslekleri tercih eder. Para ve kazanç amaç değil aslında araçtır, çünkü çalışma sadece para kazanmak ve yaşamak için daha da önemlisi lüks yaşamak için yapılan bir zorunluluk olarak görülür. Yeteri kadar zenginliğe ulaşılınca bu zorunluluk ortadan kalkacağından çalışmasına da gerek kalmayacaktır. Hedonist insanda, yarın kaygısı yoktur, iyi yaşamayı tercih eder, yarını için bir yatırım kaygısı taşımadığından kazancını iyi yaşama isteğini karşılamak amacıyla hesapsızca tüketir. Bu sebepten tipolojinin önemli karakteristiklerinden biri de aşırı tüketimdir, 412 insan nekadar zenginlesirse o kadar lüks yaşamalı alayışıdır. Sadece yarınla ilgilenmeyi ve bu konuda planlar yapmayı değil; aynı zamanda geçmişle ilgilenmeyi de anlamsız bulur. İyi yaşamayı tercih ettiğinden hayatın keyfini çıkarmayı ve yarın kaygısı taşımadığından dolayı da içinde bulunduğu anı yaşamayı benimser. Gelecekle ilgili herhangi bir şeyin bugünün keyfini kaçırmasını anlamsız bulur. Hayatı içinden geldiği gibi yaşama fikri, aşkın normlar konusundaki esnek ve rahat tutumu, anı yaşama anlayışı, hedonist yaşam tarzının cinsellik anlayışını da bu doğrultuda şekillendirmiştir. Hedonist insanın arzularında sınır yoktur, suçluluk duymazlar, cinsel konularda son derece esnektirler. 413 Aşkın normlar, geleneksel bağlılık ve sadakatler, topluluk kuralları gibi konularda daha rahat, esnek ve özgür olmayı isteyen post modern insan, duygularını ön plana çıkartır, kendin ol tutumunu 414 benimser. Aşkın normlar konusundaki esneklik ve belirsizlik onu bir taraftan geçmişin büyük idealleri olan bireylerinden ayırırken diğer taraftan içinden geldiği gibi yaşamaya yöneltir. 415 Ona göre idealist olmak eski moda bir kavramdır. 416 Bu anlayışın günlük hayata yansıması siyasetle ilgilenmemektir. Daha çok bireysel, aktif bir insandır, kendi kişisel yolunu izler, gerçek arayışı ve iddiasında bulunmaz. 417 Aşırı bireycilik insani değerleri eksik, davranışları için insani bir rehberi olmayan buna karşılık her şeye hâkim olduğuna dair özerklik ve kontrolü, denetim ve değer için abartı iddiaları olan bir benlik yapısına 418 sahiptir. Ona göre 412 A.g.e., s A.g.e., s. 134,150, A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s Kula, a.g.e., s. 23.

105 89 mutlak doğru ya da mutlak yanlış diye bir şey olmadığı gibi bunlarla ilgilenmek de gereksizdir. 419 Sürekli, kalıcı planlar yerine geçici olanı tercih eder, daima kendi yaşamıyla ilgilidir ve tek bir referans noktasında sahip değildir. 420 Daima kendi yaşamıyla ilgili olmak ve kendini düşünmek; insanların kendileri dışındakileri umursamadıkları giderek artan bir biçimde kendi çıkarlarını her türlü toplumsal çıkarın önüne koydukları bir anlayışı doğurmuştur. 421 Sanayi toplumlarında üretim ekonominin can damarı, üretim mallarına sahip olmak ise zenginliğin göstergesiyken, sanayi ötesi toplumlara geçiş sürecinde üretim sektörü yerine hizmetler sektörü gelişmekte ve böylece bilgi, boş zamanların değerlendirilmesi ve eğlence alanlarına yönelik yeni hizmetler en önemli ekonomik sektörler olma yolunda ilerlemektedir. İletişim teknolojilerinden finans (bankacılık ve sigortacılık) sektörüne ve turizm alanına kadar hizmetler sektöründeki gelişmeler dünya ekonomisinin yeni can damarları haline gelmiştir. Sanayi ötesi ekonomilerde ise sanayi toplumlarındaki fiziki mal üretiminin yerini alan bu yeni sektörler dünya ekonomisinin küresel değişim sürecinde elle tutulmaz ekonomileri olarak tanımlanmakta ve yeni kârlı sektörler olarak büyük bir gelişme potansiyeli taşımaktadır. 422 Boş zaman olgusuna daha fazla vurgu yaparak çalışmayı ikinci hatta üçüncü sıraya atan hedonist anlayış, buna paralel olarak başarıyı çalışmayla değil; emek sarf etmeksizin aniden zengin veya meşhur olmayı sağlayan kişisel ilişkiler ve şans faktörüyle açıklamaya meyillidir. 423 Bundan dolayı başarı, çalışarak para kazanmak değil çalışmadan para kazanmak veya az çalışarak çok para kazanmaktır. Dolayısıyla başarılı kimse çalışmadan para kazanabilen kimsedir. Bu tipolojide işinde ve mesleğinde kurnazlıkla ya da emek sarfetmeksizin bir takım statü ve makamlar elde etmek itibar ve saygı hatta övünç kaynağı iken; çok çalışmak ise bir küçümsenme, itibar görmeme sebebidir. Dolayısıyla bir hedoniste göre hayatta kişisel ilişkiler ve şans, başarı için çalışmaktan daha önemlidir. Bu anlayış, daha çok çalışanın değil, daha çok çalanın başarılı/zengin olacağı şeklinde somutlaşmış, çok çalışmak değil, kolay 419 Bozkurt, a.g.e., s A.g.e., s Bozkurt, a.g.e., s Kurtulmuş, a.g.e., s Bozkurt, a.g.e., s. 111.

106 90 yoldan para kazanmak daha iyi bir davranış kabul edilmiştir. Örneğin çalışmaksızın maaş almak, yüklü bir mirasa konmak ya da şans oyunlarında büyük ikramiyeyi tutturmak gibi. Tamamen para ve ücrete odaklı bu anlayış çalışma hayatında her şeyi paraya göre planlamayı beraberinde getirerek, iyi bir ücreti iyi bir kariyere tercih etme eğilimini doğurmuş, 424 Böylece hedonist için yaptığı iş değil, o iş sonucu aldığı ücret önemli hale gelmiştir. Kolay para odaklı bu anlayış hem iş ve meslek tercihinde hem de sahip olduğu işte daha iyi bir konuma yükselmek, daha fazla maaş almak, daha fazla kâr elde etmek gibi konularda bireyi yönlendirmiştir. Paraya verilen değer, paranın harcanması ile ilgili tipik bir kültür oluşmasını da beraberinde getirecek ve artık nasıl harcamalı, nasıl eğlenmeli tarzındaki anlayışlar ön plana çıkacaktır. 425 Modern bireyin ideal tip i olan püriten, yerini karşıtı olan, arzularını öne çıkaran hedonist tüketiciye bırakmaktadır. 426 Püriten kültürün öğrettiği çilecilik, çalışkanlık, basiret ve tutumluluğun aksi istikamette, anlık tatmin arayışlarının ön plana çıkmasıyla şimdi yaşa sonra öde felsefesi güçlenmiştir. Dış dünyada başarılı da olsa bir hedonistin genellikle kendi içinde sürekli bir boşluk hâkimdir ve bu boşluğu doldurmanın en iyi yolarından birinin de tüketim olduğu anlayışı aşırı tüketimi körüklemektedir. 427 Sınır tanımayan bu tüketim anlayışı hedonistin zamanı algılama, ona değer verme ve onu kullanmasında da ortaya çıkar. Daha çok tatil ve boş zamana yapılan vurguyla dışarıya yansıyan zaman tüketimi bu yeni hedonist/narsist çalışma etiğinin en önemli özelliklerinden birini oluşturmaktadır. Özellikle post-endüstriyel dönüşüm sürecini yaşayan ülkelerde, daha fazla boş zaman taleplerinin ön plana çıkmaya başlaması bunun tipik bir örneğidir A.g.e, a.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s A.g.e., s. 104.

107 91 4. UYGULAMALI ARAŞTIRMANIN BULGULARI 4.1. ÖRNEKLEM GURUBUNUN OLGUSAL ÖZELLLİKLERİ 2007 nüfus sayımına göre Çorum İl merkezinin nüfusu ü erkek, i kadın olmak üzere (iki yüz iki bin üç yüz 22)dir. 429 Çorum SSK il Müdürlüğü nden aldığımız verilere göre ise Ağustos 2007 itibariyle Çorum ili sınırları içerisinde Müdürlüğe kayıtlı sigortalı işçi sayısı (otuz yedi bin dokuz yüz yirmi sekiz)dir. Araştırma evreni Çorum da çeşitli fabrikalarda çalışan işçilerden oluşmaktadır. Evreni temsil etmek üzere toplam 404 katılımcı üzerinde uyguladığımız anket verilerine göre örneklemin cinsiyet, yaş, doğum yeri, eğitim durumu, medeni durum, oturduğu yer, çalıştığı sektör, yaptığı iş, çalışma süresi, önceki meslek ve baba mesleği değişkenlerine göre dağılımları aşağıda verilmiştir. Tablo 7. Örneklem Gurubunun Cinsiyet Değişkenine Göre Dağılımı N % Erkek ,4 Bayan 62 15,4 Toplam ,8 Cevapsız 1,2 Toplam ,0 Araştırma örnekleminde yer alan bireylerin cinsiyet değişkenine göre dağılımına bakıldığında %84,4 ünün erkek; % 15, 4 ünün bayan oluğu ve katılımcılardan %0,2 sinin cinsiyet sorusunu cevapsız bıraktığı anlaşılmaktadır. Erkeklerin oranının kadınlardan fazla olmasının sebebi araştırma evrenimizdeki sektörlerin dağılımıdır. Araştırma evrenimizi oluşturan başta toprak (tuğla-kiremit, seramik) sanayi olmak üzere makine sanayi ve un sanayiinde çalışan işçilerin çoğunluğunu erkekler oluşturmaktadır format=html&envid=adnksenv,

108 92 Tablo 8. Örneklem Gurubunun Yaş Değişkenine Göre Dağılımı N % , , , ,5 Toplam ,0 Cevapsız 12 3,0 Toplam ,0 Örneklemin yaş değişkenine göre dağılımını veren Tablo 8 de görüldüğü gibi örneklemimi oluşturan katılımcıların %55 i yaş arasında; %28,7 si yaş arasındaki işçilerdir. Yine %11,9 u ve %1,5 i de yaş arasındadır. Bu tabloya bakıldığında örneklemimizin yarıdan fazlasını yaş gibi çok genç işçilerin oluşturduğu dikkat çekmektedir. Bu durumun iki sebebi vardır. Birincisi örneklemimize seçtiğimiz sektörlerden toprak, makine ve un sanayinin hem fiziki yeterlilik hem de efor bakımından belli yeterlilikleri gerektirmesi; ikincisi ise tekstil sanayi içinde değerlendirdiğimiz gömlek fabrikasında çalışan işçilerin daha çok belli bir yaşın altındaki genç bayanlardan oluşmasıdır. Tablo 9. Örneklem Gurubunun Doğum Yeri Değişkenine Göre Dağılımı N % İl merkezi ,4 İlçe 87 21,5 Köy 72 17,9 Toplam ,8 Cevapsız 9 2,2 Toplam ,0 Örneklem gurubunun doğum yeri değişkenine göre dağılımını veren yukarıdaki tabloya baktığımızda örneklemi oluşturan katılımcıların %58,4 ünün şehir merkezinde doğduğunu görüyoruz. Bunun dışında %21,5 i ilçe; %17,9 u da köy doğumludur. Bu soruyu cevapsız bırakan katılımcıların oranı ise %2,2 dir. Doğum yeri ilçe (%21,5) ve doğum yeri köy (%17,9) olan katılımcıların toplamı örneklemimizin %39,4 lük dilimini oluşturmaktadır. Bunların iş amacıyla şehir merkezine göç etmiş olduğunu varsayarsak evrenimizde hala iş amacıyla şehir merkezine yapılan göçün oldukça yüksek olduğunu söylemek mümkündür.

109 93 Tablo 10. Örneklem Gurubunun Eğitim Durumu Değişkenine Göre Dağılımı N % İlkokul 98 24,3 Ortaokul ,7 Lise ,2 Üniversite 64 15,8 Toplam ,0 Cevapsız 4 1,0 Toplam ,0 Tablo 10 da örneklemin eğitim durumu değişkenine göre dağılımı görülmektedir. Buna göre örneklemi oluşturan bireylerin %24,3 ü ilkokul mezunudur. Katılımcı gözlem ve yaptığımız görüşmelara dayanarak ilkokul mezunu kesimin daha çok toprak sanayi içinde değerlendirdiğimiz tuğla-kiremit fabrikalarında yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Örneklem içinde %29,7 lik bir orana sahip ortaokul mezunlarının ise yine bir kısmının tuğla-kiremit fabrikalarında bir kısmının ise diğer sektörlerde çalıştığını düşünüyoruz. %29,2 lik bir orana sahip lise mezunları ise daha çok makine ve tekstil sanayiinde çalışmaktadır. Bunlardan başka işletmelerde daha çok büro hizmetleri ve yöneticilik gibi işleri üstlenen ve gördüğimiz kadarıyla çoğunlukla işletme sahibinin yakın akrabası ya da çocuklarından oluşan üniversite mezunlarının oranı %15,8 dir. Tablo 11. Örneklem Gurubunun Medeni Durum Değişkenine Göre Dağılımı N % Evli ,4 Bekar ,1 Boşanmış 4 1,0 Toplam ,5 Cevapsız 6 1,5 Toplam ,0 Örneklemi oluşturan bireylerin medeni durum değişkenine göre dağılımına göz attığımızda Tablo 11 de görüldüğü gibi %60, 4 ünün evli; %37,1 inin bekâr ve % 1 inin de boşanmış olduğu görülmektedir. Tablo 8 de yer alan bulgulara göre örneklemin %55 inin 18-30, %28,7 sinin yaş gibi ülkemiz şartlarında evlilik yaşını ifadede eden bir dönemi yansıttığı düşünülürse Tablo 11 de verilen medeni durumla ilgili verilerin çok da şaşırtıcı olmayacağı aşikârdır. Diğer taraftan boşanma oranının çok düşük olması tipik bir geleneksel toplum özelliği olarak değerlendirilebilir.

110 94 Tablo 12. Örneklem Gurubunun Oturduğu Yer Değişkenine Göre Dağılımı N % İl merkezi ,4 İlçe 4 1,0 Köy 27 6,6 Toplam ,0 Cevapsız 16 4,0 Toplam ,0 Örneklemin oturduğu yer değişkenine göre dağılımına bakıldığında %88,4 ünün şehir merkezinde oturduğu görülmektedir. Bu durumun temel sebebi uygulama alanı olarak seçilen işletmelerin şehir merkezinde bulunmasıdır. Çok az da olsa ilçe ve köylerde oturup kent merkezinde çalışan işçiler de vardır. Bunların örneklem içindeki oranı ise %1 ilçe; %6,6 köyde oturanlar olmak üzere toplam %7,6 dır. Şehir merkezinde oturmayan ancank şehir merkezinde çalışan bu kesimin yakın köy ve ilçelerde oturduklarını, çoğunlukla bekâr olduklarını ve her gün iş için şehir merkezine gelip-gittiklerini tahmin ediyoruz. Yine bu soruyu örneklemin %4 ünün cevapsız bıraktığı görülmektedir. Tablo 13. Örneklem Gurubunun Çalıştığı Sektör Değişkenine Göre Dağılımı N % Toprak Sanayi ,3 Tekstil Sanayi ,5 Makine Sanayi 70 17,3 Kağıt Sanayi 25 6,2 Un Sanayi 19 4,7 Toplam ,0 Araştırmaya katılan deneklerin çalıştıkları sektöre göre dağılımına bakıldığında %42,3 ünün tuğla-kiremit ve banyo gereçleri ile seramikten oluşan toprak sanayiinde çalıştıkları; %29,5 inin iplik dokuma ve gömlek fabrikasının da içinde bulunduğu tekstil sanayiinde çalıştıkları; %17,3 ünün döküm, makine ekipman ve oto radyatör imalatından oluşan makine sanayiinde çalıştıkları; %6,2 sinin atık kağıt dönüşümü ve kağıt üretimi fabrikasından oluşan kağıt sektöründe çalıştıkları ve %4,7 sinin de un sanayiinde çalıştıkları görülmektedir. Un sanayinin Çorum da önde gelen sektörlerden biri olmasına rağmen örneklemimizde en az temsil edilen sektör olması bu işletmelerin bünyesinde çok az işçi barındırmasından kaynaklanmaktadır. Bu işletmeler genelde yüksek seviyede otomasyonla üretim yapan dolayısıyla çok az işgücüne ihtiyaç duyulan işletmelerdir. Diğer taraftan örneklemimizde temsil edilen sektörler arasında en yüksek

111 95 işçi sayısına toprak sanayinin sahip olması bu sektör içerisinde değerlendirdiğimiz tuğla-kiremit ve diğer yapı ürünlerinin üretildiği işletmelerin iş gücüne daha çok ihtiyaç duymasından kaynaklanmaktadır. Tablo 14. Örneklem Gurubunun Yaptığı İş Değişkenine Göre Dağılımı N % İşçi ,6 Kalfa 47 11,6 Ustabaşı 13 3,2 Yönetici 44 10,9 Toplam ,3 Cevapsız 31 7,7 Toplam ,0 Örneklemi oluşturan bireylerin yaptıkları iş değişkenine göre dağılımını gösteren Tablo 14 e göz attığımızda katılımcılardan %66,6 sının işçi olarak; %11, 6 sının kalfa olarak; %3,2 sinin ustabaşı olarak; %10,9 unun ise yönetici olarak çalıştığı görülmektedir. Yine bu soruyu katılımcılardan %7,7 si yanıtsız bırakmıştır. Tablo 15. Örneklem Gurubunun Çalışma Süresi Değişkenine Göre Dağılımı N % 0-5 Yıl , Yıl 69 17, Yıl 27 6, Yıl 12 3,0 21+ Yıl 14 3,5 Toplam ,6 Cevapsız 54 13,4 Toplam ,0 Tablo 15, katılımcıların çalışma süresine göre dağılımını göstermektedir. Buna göre örneklemi oluşturan sanayi işçilerinin %56,3 ünün yani örneklemin yarıdan fazlasının 0-5 yıl arasında bir çalışma süresine sahip olduğu görülmektedir. Yaş değişkeni dağılımını gösteren Tablo 8 de de görüldüğü gibi katılımcıların %88,7 sinin yaş arası kimselerden hatta %55 inin yaş arasındaki gençlerden meydana geldiği göz önünde bulundurulursa bu durumun pek de şaşırtıcı olmadığı anlaşılır. Örnekleme katılan deneklerden 6-10 yıl arasında çalışma süresine sahip olanların oranı %17,1; yıl çalışma süresine sahip olanların oranı % 6,7; yıl arasında çalışma süresine sahip olanların oranı %3; 21 ve daha fazla yıldan beri çalışanların oranı ise %3,5 dir. Bu soruya katılımcıların %13,4 ü cevap vermemiştir.

112 96 Tablo 16. Örneklem Gurubunun Önceki Meslek Değişkenine Göre Dağılımı N % Çiftçi 43 10,6 İşçi ,4 Esnaf 24 5,9 Memur 4 1,0 Başka ,0 Toplam ,9 Cevapsız 65 16,1 Toplam ,0 Tablo 16 örneklemin önceki meslek değişkenine göre dağılımını göstermektedir. Buna göre katılımcılardan %10,6 sının önceki mesleği çiftçilik; %40,4 ünün önceki mesleği işçilik; %5,9 unun önceki mesleği esnaflık; %1 inin önceki mesleği memurlukdur. Bu soruda yanıtlar arasından başka seçeneğini işaretleyenlerin oranı %26 ve soruyu cevapsız bırakanların oranı da %16,1 dir. Örneklem içinde soruyu yanıtlayanlar arasında en büyük orana sahip olanlar önceki mesleği işçi(%40,4) olanlardır. Tablo 17. Örneklem Gurubunun Baba Mesleği Değişkenine Göre Dağılımı N % Çiftçi ,5 İşçi ,7 Esnaf 60 14,9 Memur 49 12,1 Başka 47 11,6 Toplam ,8 Cevapsız 21 5,2 Toplam ,0 Baba mesleği değişkenine göre dağılımı gösteren yukarıdaki Tablo 17 ye bakıldığında örnekleme katılan işçilerin %27,5 inin baba mesleğinin çiftçilik; %28,7 sinin baba mesleğinin ise işçilik olduğu görülmektedir. Bu iki meslek gurubunun örneklem içerisinde temsil ettiği kesim %56,2 dir. Dolayısıyla örneklemi oluşturan katılımcıların yarıdan fazlasının çitçi ve işçi ailelerden geldikleri görülmektedir. Bunlardan başka örneklem içerisinde baba mesleği esnaflık olanların oranı %14,9; memur olanların oranı %12,1; bunlar dışında çeşitli mesleklere mensup olanların oranı ise % 11,6 dır. Bu soruyu katılımcıların %5,2 si cevapsız bırakmıştır SANAYİ İŞÇİLERİNİN DİNİ YÖNELİMİNE ETKİ EDEN FAKTÖRLER Bu kısımda sanayi işçilerinin dinî yönelim, dinî yönelimin inanç, uygulama ve duygu boyutları ile iglili tutumlarının cinsiyet, yaş grupları, eğitim durumu, doğum

113 97 yeri, medeni durum, oturduğu yer, çalıştığı sektör, işteki statü, çalışma süresi, önceki meslek ve baba mesleği değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenecektir Cinsiyete Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Örneklemin cinsiyet değişkenine göre dinî yönelimle ilgili tutumlarının t-testi sonuçları Tablo 18 de verilmiştir. Tablo 18. Cinsiyete Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların t-testi Sonuçları Cinsiyet N X S Sd t p Erkek 315,02, ,31,19 Bayan 51 -,17 1,17 Tablo 18 deki verilere göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumlarının cinsiyete göre anlamlı bir şekilde farklılaştığı söylenemez (p >.05). Bu sonuçlara göre cinsiyet değişkeninin dinî yönelimle ilgili tutumları etkileyen bir faktör olarak değerlendirilemeyeceği ortaya çıkmaktadır Cinsiyete Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlar Örneklemin cinsiyet değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının t-testi sonuçları Tablo 19 da verilmiştir. Tablo 19. Cinsiyete Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların t-testi Sonuçları Cinsiyet N X S Sd t p Erkek 330,01,99 389,697,48 Bayan 61 -,08 1,01 Tablo 19 da verilen, t-testi sonuçlarına göre örneklemin inançla ilgili tutumlarında cinsiyete göre anlamlı bir farklılaşmaya rastlanmamıştır (p >.05). Buna göre cinsiyetin sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. 430 Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız; Ünver Günay, Erzurum ve Çevre Köylerinde Dini Hayat, İstanbul, 1999, s , M. Emin Köktaş, Türkiye de Dini Hayat, İstanbul, 1993, s. 78, 83, 84, 88, Erdoğan Fırat, Üniversite Öğrencilerinde Allah İnancı ve Din Duygusu, (Doktora Tezi), A. Ü.S. B. E, Ankara, 1977, s , Mehmet Bayyiğit, Üniversite Gençliğinin Dini İnanç Tutum ve Davranışları Üzerine Bir Araştırma, (Doktora Tezi), Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa, 1989, s. 80, Hakkı Karaşahin, Gördes ve Çevresinde Dinî Hayat, (Doktora Tezi), A. Ü.S. B. E., Ankara, 2006, s ve diğerleri.

114 Cinsiyete Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlar Tablo 20. Cinsiyete Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların t-testi Sonuçları Cinsiyet N X S Sd t p Erkek 330,03, ,46,14 Bayan 59 -,17 1,17 Tablo 20 deki t-testi sonuçlarına göre sanayi işçilerinin sahip oldukları dinî yönelimin ugyulama boyutu ile cinsiyet değişkeni arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma yoktur (p >.05). Bu sonuçlar cinsiyet değişkeninin dinî yönelimin uygulama boyutuyla ilgili tutumlara etki eden bir faktör olarak değerlendirilemeyeceğini göstermektedir Cinsiyete Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlar Tablo 21. Cinsiyete Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların t-testi Sonuçları Cinsiyet N X S Sd t p Erkek 327,02, ,38,16 Bayan 54 -,17 1,18 Sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutuyla ilgili tutumları ile cinsiyet değişkeni arasında bir farklılaşma olup olmadığını gösteren Tablo 21 deki verilere göre örneklemin dinî yönelimin duygu boyutuyla ilgili tutumları ile cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılaşma yoktur (p>,05). Başka bir deyişle cinsiyet değişkeninin sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgil tutumları üzerinde etkisi yoktur Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Sanayi işçilerinin 18-30, 31-40, ve gibi gruplardan oluşan yaş gruplarına göre dinî yönelile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 22 de verilmiştir. Tablo 22. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Yaş Grupları N X S ,0673 1, ,1256, ,1438, ,2714,6679 Toplam 360,0220,9682 Örneklemimizin dinî yönelimle ilgili tutumlarında yaş gruplarına göre bir farklılaşma vardır. Buna göre yaş arası katılımcıların dinî yönelim puan ortalamaları -,0673; yaş grubundakilerin puan ortalaması,1256; yaş grubundakilerin puan ortalaması,1438 ve yaş grubundaki sanayi işçilerinin puan

115 99 ortalaması ise,2714 dür. En yüksek dinî yönelim tutumu puan ortalamasına sahip olanlar yaş arasındaki katılımcılar en düşük dinî yönelim tutumu puan ortalamasına sahip olanlar ise yaş arasındaki işçilerdir. Buna göre yaş grubundan yaş grubuna doğru yaş ilerledikçe örneklemin dinî yönelim puanlarının da arttığı görülmektedir. Tablo 22 deki bulgulara göre örneklemin yaş değişkenine göre dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 23. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 3, ,267 1,355,256 Gruplariçi 332, ,935 Toplam 336, Ancak her ne kadar Tablo 22 deki verilere göre betimsel olarak dinî yönelim tutumlarının farklılaştığını söylemek mümkün ise de Tablo 23 ten de anlalışacağı gibi örneklemin yaş gruplarına göre dinî yönelimle ilgili tutumları istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmamaktadır [F (3-356)=1,355, P>.05]. Bu sonuçlara göre yaş değişkeni dinî yönelimle iglili tutumlara etki eden bir faktör olarak değerlendirilemez. Tutumlar Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Sanayi işçilerinin yaş gruplarına göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 24 te verilmişmiştir. Tablo 24. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Yaş Grupları N X S ,0353 1, ,1272, ,0376, ,2045,4816 Toplam 382,0250,9743 Örneklemimizin yaş gruplarına göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının ortalama puanlarına bakıldığında yaş grubunun -,0353; yaş grubunun,1272; yaş grubunun,0376 ve yaş grubundakilerin ise,2045 puana sahip oldukları görülmektedir. Tablo 24 teki verilere göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili en düşük tutum puanı yaş arasındaki katılımcılara yine en yüksek tutum puanı ise yaş grubundaki katılımcılara aittir yaş grubu hariç yaş

116 100 ilerledikçe dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutum puanlarının da arttığı görülmektedir. Buna göre yaş gruplarına göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarda betimsel olarak bir farklılaşma vardır. Tablo 25. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 2,163 3,721,758,518 Gruplariçi 359, ,951 Toplam 361, Tablo 25 te verilen yaş gruplarına göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumların varyans analizi (anova) sonuçlarına bakıldığında örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile iglili tutumlarının yaş gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı görülmektedir [F(3-378)=,758, p>,05]. Buna göre yaş değişkeninin sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarına etki eden bir faktör olmadığı söylenebilir. Tutumlar Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Sanayi işçilerinin yaş gruplarına göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 26 da verilmiştir. Tablo 26. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Yaş Grupları N X S ,0511 1, ,0922, ,1208, ,1622 1,1113 Toplam 380,0164,9814 Tablo 26 ya göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin yaş gruplarına göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutum puanlarının ortalamaları; yaş grubu -,0511; yaş grubu,0922; yaş grubu,1208 ve yaş grubu,1622 dir. Tabloda da görüldüğü gibi en düşük tutum puanına sahip olan yaş grubu yaş ve en yüksek tutum puanın sahip olan yaş grubu ise yaş arasındaki katılımcılardır. Dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili ortalama tutum puanları yaşla doğru orantılı olarak artmaktadır. Bu verilere göre örneklemin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutum puanları ile yaş grupları arasında betimsel olarak bir farklılaşma olduğu söylenebilir.

117 101 Tablo 27. Sanayi İşçilerinin Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 2,269 3, ,504 Gruplariçi 362, ,965 Toplam 365, Tablo 26 daki verilerin istatistiksel olarak da anlamlı olup olmadığını görmek için tablo 27 ye göz attığımızda sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının yaş gruplarına göre anlamlı bir şekilde farklılaştığını söylemek mümkün görünmemektedir [F( 3-376)=,756), p>,05]. Dolayısıyla Tablo 27 deki bulgulardan da anlaşılacağı gibi yaş değişkeni sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarına etki eden bir fatkör olarak değerlendirilemez. Tutumlar Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Örneklemin yaş grupları değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 28 de verilmiştir. Tablo 28. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Yaş Grupları N X S ,0700 1, ,1035, ,1631, ,3307,4016 Toplam 375,0156,9852 Tablo 28 deki bulgulara göre yaş grubundaki katılımcıların dinî yönelimin duygu boyutu tutum puan ortalamaları -,0700; yaş grubundakilerin dinî yönelimin duygu boyutu tutum puan ortalamaları,1035; yaş grubundakilerin dinî yönelimin duygu boyutu tutum puan ortalamaları,1631 ve yaş grubundakilerin dinî yönelimin duygu boyutu tutum puan ortalamaları,3307 dir. Bu verilere göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puanlarının yaşla doğru orantılı olarak arttığı, dolayısıyla en düşük tutum düzeyine sahip olanların yaş grubundakiler diğer taraftan en yüksek tutum düzeyine sahip olanların ise yaş grubundaki katılımcılar olduğu söylenebilir. Sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları ile yaş grupları arasında betimsel olarak bir farklılaşmanın olduğu anlaşılmaktadır.

118 102 Tablo 29. Yaş Gruplarına Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 3, ,327 1,371,251 Gruplariçi 359, ,968 Toplam 363, Tablo 29 daki bulgulara bakıldığında ise sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görülmektedir. Öyleyse örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile iglili tutumlarının yaş gruplarına göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı [F (3-371)= 1,371, p>,05] ya da yaş değişkeninin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlara etki eden bir faktör olarak değerlendirilemeyeceği söylenebilir Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Sanayi işçilerinin il merkezi, ilçe ve köy seçeneklerinden oluşan doğum yeri değişkenine göre inanç, uygulama ve duygu boyutundan oluşan dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 30 da verilmiştir. Tablo 30. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Doğum Yeri N X S İl Merkezi 210,0341,0341 İlçe 79 -,0851 1,3544 Köy 69,0273,8070 Toplam 358,0065 1,0024 Tablo 30 daki verilere göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin doğum yeri değişkenine göre dinî yönelim puanlarının ortalaması şu şekildedir: il merkezinde doğanlar,0341; ilçede doğanlar -,0851 ve köyde doğanlar,0273. Buna göre en yüksek dinî yönelim puanına köy doğumlular sahipken, onların hemen arkasından il merkezinde doğan katılımcılar (,0341) ve son olarak da ilçede doğan katılımcılar (, -,0851) gelmektedir. Bu durumda sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumlarının doğum yeri değişkenine göre betimsel olarak farklılık taşıdığını söyleyebiliriz. Tablo 31. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası,853 2,472,423,655 Gruplariçi 357, ,008 Toplam 358, Tablo 31 e baktığımızda ise sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumlarının doğum yeri değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı

119 103 görülmektedir [F (2-355)=,423, p >,05]. Dolayısıyla Tablo 31 deki bulgulara göre doğum yeri sanayi işçilerinin dinî yönelimle iglili tutumlarına etki eden bir faktör olarak değerlendirilemez Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlar Sanayi işçilerinin doğum yeri değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 32 de verilmiştir. Tablo 32. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Doğum Yeri N X S İl Merkezi 225 -,0043,9011 İlçe 86 -,0565 1,3933 Köy 72,0857,7524 Toplam 383,0008 1,0077 Tablo 32 de görüldüğü gibi örneklemimizi oluşturan katılımcılardan il merkezinde doğmuş olanların dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları -,0043; ilçede doğmuş olanların inanç tutum puanı ortalamaları -,0565 ve köyde doğmuş olanların inanç tutum puanı ortalamaları ise,0857 dir. Buna göre doğum yerine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili en düşük tutum düzeyine (X= -,0565) ilçede doğanlar, en yüksek tutum düzeyine ise (X=,0857) köyde doğanlar sahiptir. Öyleyse sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının doğum yeri değişkenine göre betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 33. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası,808 2,404,396,673 Gruplariçi 387, ,019 Toplam 387, Doğum yeri değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumların varyans analizi (Anova) sonuçlarını gösteren Tablo 33 teki verilere baktığımızda örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları ve doğum yeri değişkeni arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşmanın olmadığını görmekteyiz [ F (2-380)=,396, p>,673]. Buna göre doğum yeri sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarına etki eden bir faktör değildir.

120 104 Tutumlar Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin doğum yeri değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 34 te verilmiştir. Tablo 34. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Doğum Yeri N X S İl Merkezi 229,0027,9582 İlçe 81,0148 1,2446 Köy 71,0257,8296 Toplam 381,0095 1,0019 Tablo 34 teki bulgulara göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutum düzeylerinin yaş değişkenine göre dağılımı şu şekildedir; il merkezinde doğan katılımcıların dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları,0027; ilçe merkezinde doğan katılımcıların uygulama boyutu tutum puan ortalamaları,0148 ve köyde doğan katılımcıların uygulama boyutu tutum puan ortalamaları ise,0257 dir. Buna göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili en yüksek tutum puanına köyde doğanlar sahipken en düşük uygulama boyutu tutum puanına il merkezinde doğan katılımcılar sahiptir. İl merkezinden köye doğru gidildikçe dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutum düzeylerinde artış görülmektedir. Bu bulgulara göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının doğum yeri değişkenine göre betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 35. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası,032 2,016,016,984 Gruplariçi 381, ,009 Toplam 381, Örneklemimizin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının doğum yeri değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşıp farklılaşmadığını görmek için Tablo 35 te verilen varyans analizi (Anova) sonuçlarına baktığımızda örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutum düzeylerinin cinsiyet değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığını söyleyebiliriz [F(2-378)=,016, p>,05]. Bu sonuçlara göre doğum yeri

121 105 değişkeni dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlar üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilemez. Tutumlar Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Katılımcıların doğum yeri değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 36 da verilmiştir. Tablo 36. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Doğum Yeri N X S İl Merkezi 221,0379,9858 İlçe 82 -,0887 1,1256 Köy 70,0109,8801 Toplam 373,0050,9984 Tablo 36 daki bulgulara göre sanayi işçilerinin doğum yerine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalamalarına baktığımızda doğum yeri il merkezi olanların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puanlarının,0379 olduğu; doğum yeri ilçe olanların duygu boyutu ile ilgili tutum puanlarının -,0887 ve doğum yeri köy olanların duygu boyutu ile ilgili tutum puanlarının ise,0109 olduğu görülmektedir. Dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili en yüksek tutum düzeyine sahip olanlar il merkezinde doğmuş olanlar; en düşük tutum düzeyine sahip olanlar ise ilçede doğmuş olanlardır. Bu verilere göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının doğum yerine göre betimsel olarak farlılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Tablo 37. Doğum Yerine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası,963 2,482,482,618 Gruplariçi 369, ,000 Toplam 370, Tablo 36 daki verilerden sonra Tablo 37 de verilen varyans analizi (Anova) sonuçlarına baktığımızda örneklemimizi oluşturan katılımcıların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının doğum yeri değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığını söylemek mümkün görünmemektedir [(F (2-370)=,482, p>,05]. Dolayısıyla sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının doğum yerinden etkilenmediği söylenebilir.

122 Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Sanayi işçilerinin ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite seçeneklerinden oluşan eğitim durumu değişkenine göre dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 38 de verilmiştir. Tablo 38. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Eğitim Durumu N X S İlkokul 93,1287,7567 Ortaokul 105 -,2476 1,3591 Lise 107,1526,7628 Üniversite 59 -,0613,9104 Toplam 364 -,0036 1,0031 Tablo 38 de görüldüğü gibi sanayi işçilerinin eğitim durumuna göre dinî yönelimle ilgili tutumları betimsel olarak farklılaşmaktadır. Gruplar arası ortalama puanlara baktığımızda ilkokul mezunlarının puan ortalaması,1287; ortaokul mezunlarının -,2476; lise mezunlarının,1526 ve üniversite mezunlarının -,0036 dır. Bu bulgulara göre örneklemin eğitim durumuna göre en düşük puan ortalamasına (-,0613) sahip grubu ortaokul mezunları; en yüksek puan ortalamasına (,1526) sahip grubu ise Lise mezunlarıdır. Tablo 39. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 10, ,564 3,619, , Gruplariçi 354, ,985 Toplam 365, *1= ilkokul- 2=ortaokul, 3=lise Tablo 38 ve 39 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin eğitim durumu değişkenine göre dinî yönelimle ilgili tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığı görülmektedir [F( 3-269)= 3.619, p<,05]. Tablo 38 e göre eğitim durumu katılımcıların dinî yönelimle ilgili tutumlarına etki eden bir faktördür. Yapılan çoklu karşılaştırmaya göre ilkokul mezunlarının (,1287) ortaokul mezunlarına (-,2476) ve lise mezunlarının (,1526) ortaokul mezunlarına göre dinî yönelimle ilgili daha olumlu tutum düzeyine sahip oldukları görülmektedir. 2-3*

123 Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlar Örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının eğitim durumu değişkenine göre betimsel istatistikleri Tablo 40 ta verilmiştir. Tablo 40. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Eğitim Durumu N X S İlkokul 96,0311,7669 Ortaokul 116 -,3007 1,4323 Lise 112,2095,6358 Üniversite 64,1065,7705 Toplam 388 -,0041 1,0043 Tablo 40 ta görüldüğü gibi sanayi işçilerinin eğitim durumuna göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutum puan ortalamalarının dağılımı şu şekildedir; ilkokul mezunu olanlar,0311; ortaokul mezunu olanlar -,3007; lise mezunu olanlar,2095 ve üniversite mezunu olanlar,1065. Dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili en olumlu tutum düzeyine ( X=,2095) sahip olan grup lise mezunları, en olumsuz tutum düzeyine ( X= -,3007) sahip olan grup ise ortaokul mezunlarıdır. Yukarıdaki bulgulara göre örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının eğitim durumuna göre betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir. Tablo 41. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 16, ,409 5,552, , Gruplariçi 374, ,974 Toplam 390, *1= İlkokul, 2= Ortaokul 3=Lise, 4= Üniversite Tablo 40 ve Tablo 41 birlikte değerlendirildiğinde örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu tutum puan ortalamalarının eğitim durumu değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığı görülmektedir [F (3-384)=5,552, p<,01)]. Bu durumda eğitim durumunun sanayi işçilerinin dinî yöneliminin inanç boyutu ile ilgili tutumlarını etkileyen bir faktör olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan çoklu karşılaştırmada ortaokul mezunlarının (-,3007) dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili hem ilkokul mezunlarına (,0311), hem lise mezunlarına (,2095) hem de üniversite mezunlarına (,1065) göre daha olumsuz bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. 2-3, 2-4*

124 Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlar Sanayi işçilerinin eğitim durumu değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 42 de verilmiştir. Tablo 42. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Eğitim Durumu N X S İlkokul 97,1710,7867 Ortaokul 113 -,1972 1,3171 Lise 116,0849,8511 Üniversite 61 -,0956,8377 Toplam 387 -,0043 1,0023 Tablo 42 de de görüldüğü gibi örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları, ilkokul mezunları,1710; ortaokul mezunları -,1972; lise mezunları,0849 ve üniversite mezunları -,956 dır. En yüksek tutum puan ortalamasına sahip kesim ilkokul mezunları (X=,1710), en düşük puan ortalamasına sahip olanlar ise ortaokul mezunlarıdır (X= -,1972). Bu verilere göre örneklemin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının eğitim durumu değişkenine göre betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 43. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 8, ,875 2,904, , Gruplariçi 379, ,990 Toplam 387, *1= İlkokul, 2= Ortaokul 3=Lise, 4= Üniversite Tablo 43 te verilen eğitim durumu değişkenine göre dinî yönelimin ugyulama boyutu ile iglili tutumların varyans analizi (Anova) sonuçlarına bakıldığında ise sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu tutum paunları ile eğitim durumu değişkeni arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşmanın olduğu görülmektedir [F (3;383)= 2, 904, p<,05] Bu, eğitimin sanayi işçilerinin dinî yöneliminin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarını etkileyen bir faktör olarak kabul edilebileceğinin göstergesidir. Yapılan çoklu karşılaştırmaya göre ilkokul mezunu olanlar (X=,1710) ile lise mezunu olanların (X=,0849) dinî yönelimin uygulama boyutu ile iglili tutum düzeylerinin orta okul mezunu olanlara (X= -,1972) göre daha olumlu olduğu ortaya 2-3*

125 109 çıkmıştır. Dolayısıyla ilkokul ve lise mezunlarının ortaokul mezunlarına göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili davranışları sergilemede daha duyarlı olmaları beklenir. Tutumlar Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin eğitim durumu değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 44 te verilmiştir. Tablo 44. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Eğitim Durumu N X S İlkokul 96,1552,8520 Ortaokul 108 -,1948 1,1679 Lise 112,1040,9256 Üniversite 62 -,1094 1,0069 Toplam 378 -,0034 1,0043 Tablo 44 teki bulgulara göre katılımcılardan ilkokul mezunu olanların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları,1552; ortaokul mezunu olanların -,1948; lise mezunu olanların,1040 ve üniversite mezunu olanların ise -,1094 tür. Tabloda görüldüğü gibi dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili en yüksek tutum puanı ortalamasına ilkokul mezunları sahipken en düşük tutum puanı ortalamasına ise ortaokul mezunları sahiptir. Buna göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının eğitim durumu değişkenine göre betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 45. Eğitim Durumuna Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 8, ,788 2,804, , Gruplariçi 371, ,994 Toplam 380, *1= İlkokul, 2= Ortaokul 3=Lise, 4= Üniversite Tablo 45 te örneklemin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının eğitim durumu değişkenine göre varyans analizi (Anova) sonuçları verilmiştir. Tablo daki bulgulara bakıldığında sanayi işçilerinin eğitim durumlarına göre dinî yönelimin duygu boyutu ile iglili tutumlarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşmanın olduğu görülmektedir [F 3-374)= 2,804, p >,05]. Buna göre eğitimin sanayi işçilerinin dinî 2-3*

126 110 yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarını etkileyen bir faktör olduğu anlaşılmaktadır. Tablo 44 ve Tablo 45 birlikte değerlendirildiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden eğitim durumu ortaokul mezunu olanların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puanı ortalaması (X= -,1948) hem ilkokul mezunu olanların tutum puanı ortalamasından (X=,1552) hem de lise mezunu olanların tutum puanı ortalamasından (X=,1040) daha düşük düzeyde olduğu ortaya çıkmıştır. Bu bulgular, ortaokul mezunu sanayi işçilerinin hem ilkokul mezunu hem de lise mezunu olanlara göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili daha olumsuz bir tutum düzeyine sahip olduklarını göstermektedir Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Sanayi işçilerinin evli, bekâr ve boşanmış seçeneklerinden oluşan medeni durum değişkenine göre inanç, ugyulama ve duygu boyutunun birlikte ele alındığı dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 46 da verilmiştir. Tablo 46. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Medeni Durum N X S Evli 228,1253,9018 Bekar 130 -,2569 1,1359 Boşanmış 3,6818,0485 Toplam 361 -,0077 1,0064 Tablo 46 ya bakıldığında katılımcılardan evli olanların dinî yönelimle ilgili,1253; bekar olanların -,2569 ve boşanmış olanların ise,6818 ortalama puana sahip oldukları görülmektedir. Bu bulgulara göre sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili en yüksek tutum düzeyine sahip olan kesimi boşanmış olanlar, en düşük tutum düzeyine sahip olanlar ise bekâr olanlardır. Dolayısıyla tabloya göre bekâr olanların hem evli olanlardan hem de boşanmış olanlardan dinî yönelimle ilgili daha olumsuz bir tutuma sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Tablo 46 ya göre örneklemin dinî yönelimle ilgili tutumlarının medeni durum değişkenine göre betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir. Tablo 47. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler ortalaması F p LSD Gruplararası 13, ,770 6,903, * Gruplariçi 351, ,981 Toplam 364,

127 111 Katılımcıların medeni durum değişkenine göre dinî yönelimle ilgili tutumlarındaki betimsel farklılaşmayı gösteren Tablo 46 dan sonra örneklemin aynı değişkenlere göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşıp farklılaşmadığını görmek üzere Tablo 47 ye baktığımızda sanayi işçilerinin medeni durumlarına göre dinî yönelimle ilgili tutumlarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma bulunduğunu söyleyebiliriz [F (2-358)= 6,903), p <,01]. Bu aynı zamanda medeni durum değişkeninin dinî yönelimle ilgili tutumları etkileyen bir faktör olduğunu da göstermektedir. Yapılan çoklu karşılaştırmaya göre katılımcılardan evli olanların (X=, 1253) bekâr olanlara (X= -,2569) göre dinî yönelimle ilgili daha olumlu tutum düzeyine sahip oldukları, başka bir ifadeyle bekâr olan katılımcıların dinî yönelimlerinin evli olanlara göre daha zayıf olduğu ortaya çıkmıştır. Öyleyse evliliğin dinî yönelimle ilgili tutumları olumlu yönde etkileyen bir faktör olduğunu söyleyebiliriz. Tutumlar Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Örneklemin medeni durum değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 48 de verilmiştir. Tablo 48. Medeni Durumuna Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Medeni Durum N X S Evli 238,1150,9510 Bekar 144 -,2127 1,0763 Boşanmış 4,2931,2160 Toplam 386 -,0053 1,0067 Tablo 48 deki bulgulara göre sanayi işçilerinin medeni duruma göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarına göz attığımızda evli olan katılımcıların dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması,1150; bekar olanların tutum puan ortalaması -,2127ve boşanmış olanların tutum puan ortalaması,2931 dir. En yüksek tutum puanına (,2931), boşanmış olan sanayi işçilerinin en düşük tutum puanına (-,2127) ise bekâr olan sanayi işçilerinin sahip olduğu görülmektedir. Dolayısıyla tablodaki verilere göre örneklemin medeni durum değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel olarak farlılık gösterdiği söylenebilir.

128 112 Tablo 49. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 10, ,000 5,037, * Gruplariçi 380, ,993 Toplam 390, *1= Evli, 2= Bekar, 3= Boşanmış Tablo 48 ve Tablo 49 birlikte değerlendirildiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının medeni durum değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığı ortaya çıkmıştır [F(2-383)= 5,037, p <,01]. Dolayısıyla medeni durumun dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları etkileyen bir faktör olduğu anlaşışmaktadır. Yapılan çoklu karşılaştırmada katılımcılardan evli olanların (X=,1150) bekar olanlara (X= -, 2127) göre dinî yönelimin inanç boyutu ile igili daha olumlu tutum düzeyine sahip oldukları görülmüştür. Bu verilere göre evliliğin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlar üzerinde olumlu etki yaptığı söylenebilir. Tutumlar Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Sanayi işçilerinini medeni durumlarına göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 50 de veilmiştir. Tablo 50. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Medeni Durum N X S Evli 238,1024,9345 Bekar 142 -,2024,1,0965 Boşanmış 4,3864,5832 Toplam 384 -,0073 -,0073 Tablo 50 incelendiğinde sanayi işçilerinin medeni durum değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu tutum puan ortalamalarının şu şekilde dağıldığı görülmektedir; evli olanlar,1024; bekar olanlar -,2024 ve boşanmış olanlar,3864. Buna göre katılımcılardan dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili en yüksek tutum puanına (,3864) boşanmış olanlar; en düşük tutum puanına (-,2024) ise bekar olanlar sahiptir. Bu bulgulara göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları ile medeni durum değişkeni arasına betimsel olarak bir farklılaşmanın olduğu söylenebilir.

129 113 Tablo 51. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 8, ,447 4,448, * Gruplariçi 377, ,991 Toplam 386, *1= Evli, 2= Bekar, 3= Boşanmış Örneklemin medeni duruma göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili varyans analizi (Anova) sonuçlarının verildiği Tablo 51 e bakıldığında, örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin medeni durum değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile iglili tutumlarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşmanın olduğu görülmektedir [F(2-381)= 4,448, p<,05]. Bu sonuç medeni durumun örneklemin dinî yönelimin uygulam boyutu ile ilgili tutumlarını etkileyen bir faktör olduğunu göstermektedir. Tablo 50 ve Tablo 51 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin evli olanlarının (X=,1024) dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının bekâr olanların (X= -,2024) ugyulama boyutu ile ilgli tutumlarına göre daha olumlu bir düzeye sahip olduğu görülmektedir. Başka bir ifadeyle bekâr katılımcılar evli olanlara göre uygulama boyutu ile daha zayıf bir tutuma sahiptirler. Bu da evliliğin dinî yönelimin uygulama boyutu ile igili tutum ve dolayısıyla da davranışlara olumlu bir etki yaptığını göstermektedir. Tutumlar Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Örneklemin medeni durumuna göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 52 de verilmiştir. Tablo 52. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Medeni Durum N X S Evli 237,1390,8559 Bekar 136 -,2764 1,1866 Boşanmış 3,7408,0000 Toplam 376 -,0064 1,0061 Tablo 52 deki verilere göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin medeni durum değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalamalarına bakıldığında evli olanların,1390; bekar olanların -,2764 ve boşanmış olanların ise,4708 puana sahip oldukları görülmektedir. Dinî yönelimin duygu boyutu

130 114 ile ilgili en yüksek puan ortalamasına (,7408) boşanmış olan katılımcılar sahip iken en düşük puan ortalamasına (-,2764) bekar olan katılımcılar sahiptir. Bu bulgulara göre örneklemin medeni durum değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 53. Medeni Duruma Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 16, ,304 8,532, * Gruplariçi 363, ,973 Toplam 379, *1= Evli, 2= Bekar, 3= Boşanmış Tablo 52 ve Tablo 53 teki bugular birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının medeni durum değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığı ortaya çıkmaktadır [ F(2-373) = 8,532, p< 01]. Dolayısıyla bu bulgulara göre medeni durum dinî yönelimin duygu boyutunu etkileyen bir faktördür. Yapılan çoklu karşılaştırmada örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden evli olduklarını beyan edenlerin (X=,1390) bekar olduklarını beyan eden katılımcılara (X= -,2764) göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının farklılaştığı, başka bir ifadeyle evli katılımcıların bekar katılımcılara göre daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Öyleyse evlilik kurumunun dinî yönelimin duygu boyutu ile iligli tutumlar üzerinde olumlu bir etkiye sebep olduğu söylenebilir Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Örneklemin il merkezi, ilçe ve köy seçeneklerinden oluşan oturduğu yer değişkenine göre inanç, uygulama ve duygu boyutundan oluşan dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 54 te verilmiştir. Tablo 54. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Oturduğu Yer N X S İl Merkezi 326,0411,9985 İlçe 4 -,7913,1974 Köy 23 -,4312 1,0764 Toplam 353,0009 1,0071 Tablo 54 te yer alan betimsel analiz sonuçlarına göre katılımcıların dinî yönelimle ilgili tutumlarının oturduğu yer değişkenine göre dağılımı şu şekildedir; il merkezinde oturanlar,0411; ilçede oturanlar -,7913 ve köyde oturan katılımcılar -

131 115,4312. Bu bulgulara göre örneklemin dinî yönelimle ilgili en yüksek puan ortalamasına (X=,0411) sahip grubu il merkezinde oturanlar ve en düşük puan ortalamasına (X= -,7913) sahip grubu ise ilçede oturanlardır. Bu verilerden de anlaşılacağı gibi sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumları oturduğu yer değişkenine göre betimsel olarak farklılaşmaktadır. Tablo 55. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 7, ,667 3,670, * Gruplariçi 349, ,999 Toplam 357, *1= İl Merkezi, 2= İlçe, 3= Köy Örneklemin dinî yönelimle ilgili tutumlarının oturduğu yer değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşıp farklılaşmadığını görmek üzere Tablo 55 teki verileri incelediğimizde sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumlarının oturduğu yer değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığı anlaşılmaktadır [F ( 2-350)= 3,670, p<,05]. Bu, katılımcıların oturduğu yerin dinî yönelimi etkileyen bir faktör olduğunu göstermektedir. Tablo 54 ve Tablo 55 birlikte değerlendirildiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden il merkezinde oturanların inanç, ugyulama ve duygu boyutlarından oluşan dinî yönelimle ilgli tutumlarının (X=, 0411) köyde oturan katılımcıların dinî yönelimle ilgili tutumlarına (X= -,4312) göre daha olumlu olduğu görülmektedir. Dolayısıyla araştırmamıza göre il merkezinde oturmanın dinî yönelim üzerinde olumlu bir etkisi vardır. Tutumlar Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Örneklemin oturduğu yer değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 56 da verilmiştir. Tablo 56. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Oturduğu Yer N X S İl Merkezi 345,0216 1,0075 İlçe 4 -,1089,7600 Köy 27 -,3165 1,0558 Toplam 376 -,0040 1,0103 Tablo 56 da görüldüğü gibi sanayi işçilerinin oturduğu yer değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları farklılaşmaktadır. İl merkezinde oturanlar

132 116,0216 puan ortalamasına, ilçede oturanlar -,1089 puan ortalamasına ve köyde oturanlar ise -,3165 puan ortalamasına sahiptir. Bu bulgulara göre il merkezinden köye doğru gidildikçe katılımcıların dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutum puanlarında düşüş görülmektedir. Öyleyse örneklemin oturduğu yer değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile iglili tutumlarında betimsel bir farklılaşma olduğu söylenebilir. Tablo 57. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 2, ,454 1,427,241 Gruplariçi 379, ,019 Toplam 382, Örneklemin oturduğu yer değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının varyans analizi (Anova) sonuçlarını gösteren Tablo 57 incelendiğinde bu iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma olmadığı görülmektedir [F(2-373)=1,427, p>,05]. Bu sonuçlar katılımcıların oturduğu yerin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlar üzerinden herhangi bir etkisinin olmadığını gösterir. Tutumlar Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının oturduğu yer değişkenine göre betimsel analiz sonuçları Tablo 58 de verilmiştir. Tablo 58. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Oturduğu Yer N X S İl Merkezi 347,0423,9946 İlçe 4 -,4056 1,4056 Köy 25 -,3444,9756 Toplam 376,0026 1,0081 Tablo 58 deki bulgular incelendiğinde katılımcıların dinî yönelimin uygulama boyutu ile iglili tutumlarının oturduğu yer değişkenine göre betimsel olarak farklılık gösterdiği anlaşılır. Tabloya göre il merkezinde oturanların dinî yönelimin uygulama boyutu ile igili tutum puan ortalaması,0423; ilçede oturanların dinî yönelim puan ortalaması -,4056 ve köyde oturanların dinî yönelim puan ortalaması ise -,3444 tür. Görüldüğü gibi en yüksek tutum puan ortalamasına sahip katılımcılar şehir merkezinde

133 117 ikamet edenler, en düşük tutum puan ortalamasına sahip katılımcılar ise ilçede ikamet edenlerdir. Tablo 59. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 10, ,038 5,064, * Gruplariçi 371, ,995 Toplam 381, *1= İl Merkezi, 2= İlçe, 3= Köy Tablo 58 ve Tablo 59 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin oturduğu yer değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığı ortaya çıkmaktadır [F(2-373)= 5,06, p<,01]. Buna göre ikamet yerinin dinî yönelmin uygulam ile ilgili tutumlar üzerinde etkisi olduğu söyelenbilir. Yapılan çoklu karşılaştırmada örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden il merkezinde oturanların dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili turumlarının (X=,0423) ilçede oturanların dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarına (X= -,4056) göre daha olumlu olduğu anlaşılmıştır. Buna göre il merkezinde ikamet etmek dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları olumlu etkilemektedir. Buna göre il merkezinde oturan katılımcıların ilçede oturan katılımcılara göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili davranışlarda daha duyarlı olmaları beklenir. Tutumlar Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tablo 60 ta örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin oturduğu yer değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri verilmiştir. Buna göre il merkezinde oturan katılımcıların,0425; ilçede oturan katılımcıların -,6452 ve köyde oturan katılımcıların ise -,5120 puan ortalamasına sahip oldukları görülmektedir.

134 118 Tablo 60. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Oturduğu Yer N X S İl Merkezi 337,0425,9714 İlçe 4 -,6452,9889 Köy 25 -,5120 1,2961 Toplam 366 -,0028 1,0056 Tablo 60 taki bulgulara göre sanayi işçilerinin dinin yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının oturduğu yer değişkenine göre betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir. Tablo 61. Oturduğu Yere Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F P LSD Gruplararası 8, ,415 4,447, * Gruplariçi 360, ,993 Toplam 369, *1= İl Merkezi, 2= İlçe, 3= Köy Örneklemin betimsel istatistiklerinin yer aldığı Tablo 60 ve varyans analizi sonuçlarının yer aldığı Tablo 61 birlikte incelendiğinde betimsel olarak farlılık gösteren bulguların istatistiksel olarak da anlamlı bir şekilde farklılaştığı ortaya çıkmaktadır [F(2-363)= 4,447, p<,05]. Buna göre örneklemin ikamet ettiği yerin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları etkileyen bir faktör olduğu anlaşılmaktdır. Yapılan gruplar arası karşılaştırmaya göre örneklemi oluşturan sanayi işçilerinin il merkezinde oturanların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının (X=,0425) ilçede oturan katılımcıların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarına (X= -,5120) göre daha olumlu olduğu ortaya çıkmıştır. Bu verilere göre il merkezinde ikamet etmek dinî yönelimin duygu boyutu ile iglili olarak daha olumlu bir etkiye sahiptir Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Örneklemi oluşturan sanayi işçilerinin toprak, tekstil, makine, kağıt ve un seçeneklerinde oluşan çalıştığı sektöre göre inanç, uygulama ve duygu boyutundan meydana gelen dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 62 de verilmiştir.

135 119 Tablo 62. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Çalıştığı Sektör N X S Toprak(Tuğla-Kiremit, Seramik) 158 -,1296 1,1470 Tekstil(iplik, dokuma, gömlek) 103 -,0193 1,0616 Makine 65,3676,4179 Kağıt 22,0867,5263 Un 19 -,1752,9203 Toplam 367,0000 1,0000 Tablo 62 de de görüldüğü gibi örneklemin dinî yönelimle ilgili tutum puan ortalamalarının sektörlere göre dağılımı şu şekildedir: toprak sanayiinde çalışan katılımcılar -,1296; teskstil sanayiinde çalışan katılımcılar -,0193; makine sanayiinde çalışan katılımcılar,3676; kağıt sanayiinde çalışan katılımcılar,0867 ve un sanayiinde çalışan katılımcılar -,1752. Bu verilere göre en yüksek puan ortalamasına sahip olan katılımcılar,3676 puanla makine sanayiinde çalışanlar en düşük puan ortalamasına sahip olanlar ise -,1752 puan ortalamasıyla un sanayiinde çalışan katılımcılardır. Bu bulgulara göre sanayi işçilerinin çalıştıkları sektörlere göre dinî yönelimle ilgili tutumlarında betimsel olarak bir farklılaşma olduğu söylenebilir. Tablo 63. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 12, ,057 3,128, , Gruplariçi 353, ,977 Toplam 366, *1= Toprak(Tuğla-kiremit ve seramik), 2= Tekstil(iplik, dokuma, gömlek), 3= Makine, 4=Kağıt, 5= Un Sanayi işçilerinin çalıştıkları sektöre göre dinî yönelimle ilgili tutumlarının istatisiksel olarak anlamlı bir şekilde farkılaşıp farklışmadığını gösteren varyans analizi sonuçlarının yer aldığı Tablo 63 e göre örneklemin çalıştıkları sektör ve dinî yönelim tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma olduğu anlaşılmaktadır [ F (4-362)= 3,128, p<,05 ]. Bu da deneğin çalıştığı sektörün dinî yönelimini etkileyen bir faktör olarak kabul edilebileceğini gösterir. Yapılan gruplararası çoklu karşılaştırmada örneklemi oluşturan işçilerden makine sanayiinde çalışanların (X= -,3676) hem toprak (tuğla-kiremit, seramik) sanayiinde çalışanlara (X= -,1296), hem tekstil sanayiinde çalışanlara (X= -,0193) hem de un sanayiinde çalışanlara (X= -,1752) göre dinî yönelimle ilgli daha olumlu tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. 3-2, 3-5*

136 120 Tutumlar Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının çalıştığı sektör değişkenine göre betimsel istatistikleri Tablo 64 te verilmiştir. Tablo 64. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri ÇalıştığıSektör N X S Toprak(Tuğla-Kiremit, Seramik) 167 -,1277 1,2117 Tekstil(iplik, dokuma, gömlek) 114 -,0529 1,0067 Makine 67,3310,2103 Kağıt 25,1883,3817 Un 19,0257,9137 Toplam,0000 1,0000 Buna göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin çalıştıkları sektöre göre dinî yönelimle ilgili tutum puan ortalamaları şu şekildedir: toprak sanayiinde çalışanlar -,1217; tekstil sanayiinde çalışanlar -,0529; makine sanayiinde çalışanlar,3310; kağıt sanayiinde çalışanlar,1883 ve un sanayiinde çalışanlar,0257. En yüksek tutum puan ortalamasına sahip olan işçi grubu makine sanayiinde çalışan işçiler,3310; en düşük tutum puan ortalamasına sahip olan işçi grubu ise,-1277 puan ile toprak sanayiinde çalışan işçilerdir. Tablo 64 teki verilere göre örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile iglili tutumlarının çalıştığı sektöre göre betimsel olarak farklılık göstermektedir. Tablo 65. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 11, ,821 2,876, , Gruplariçi 379, ,981 Toplam 391, *1= Toprak(Tuğla-kiremit ve seramik), 2= Tekstil(iplik, dokuma, gömlek), 3= Makine, 4=Kağıt, 5= Un Tablo 64 ve Tablo 65 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin çalıştıkları sektör değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutuyla ilgili tutumlarındaki betimsel farklılaşmanın istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma olduğu görülmektedir [ F (4-387)= 2,876, p<,05]. Bu bulgu deneğin çalıştığı sektörün dinî yöneimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarına etki eden bir faktör olarak değerlendirilebileceğinin göstergesidir. Gruplar arasında yapılan çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre örneklemi oluşturan işçilerden makine sanayiinde çalışanların (X= -,3310) hem toprak sanayiinde çalışan işçilerden (X= -,1277) hem de tekstil sanayiinde çalışan işçilerden (X= -,0529) 3-2*

137 121 daha olumlu tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Öyleyse makine sanayiinde çalışan işçilerin toprak sanayi ile tekstil sanayiinde çalışanlara göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili daha duyarlı oldukları söylenebilir Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlar Örneklemin çalıştığı sektör değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile iglili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 66 da verilmiştir. Tablo 66. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri ÇalıştığıSektör N X S Toprak(Tuğla-Kiremit, Seramik) 167 -,1023 1,1016 Tekstil(iplik, dokuma, gömlek) 111 -,0238 1,0832 Makine 69,3673,5059 Kağıt 24 -,0854,7207 Un 19 -,1873,9753 Toplam 390,0000 1,0000 Tablo 66 daki verilere göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının çalıştıları sektöre göre betimsel istatistikleri şu şekildedir: toprak sanayiinde çalışan katılımcılar -,1023; tekstil sanayiinde çalışan katılımcılar -,0238; makine sanayiinde çalışan katılımcılar,3673; kağıt sanayiinde çalışan katılımcılar -,0854 ve un sanayiinde çalışan katılımcılar -,1873. Dinî yönelimin ugyulama boyutu ile ilgili en yüksek tutum puan ortalamasına sahip olan işçi grubu makine sanayiinde çalışan işçiler ve en düşük tutum puan ortalamasına sahip işçi grubu da tekstil sanayiinde çalışan işçi grubudur. Bu bulgulara göre sanayi işçilerinin çalıştıkları sektör değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile iglili tutumlarının betimsel olarak farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır. Tablo 67. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 11, ,991 3,054, , Gruplariçi 377, ,979 Toplam 389, *1= Toprak(Tuğla-kiremit ve seramik), 2= Tekstil(iplik, dokuma, gömlek), 3= Makine, 4=Kağıt, 5= Un Örneklemin çalıştıkları sektöre göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile iglili tutumlarının betimsel istatistiklerini veren Tablo 66 ve aynı değişkenlere göre 3-2, 3-5*

138 122 örneklemin varyans analizi sonuçlarını veren Tablo 67 birlikte değerlendirildiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin çalıştıkları sektöre göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığı ortaya çıkmaktadır [F(4-385)= 3,054, p<,05]. Başka bir ifadeyle katılımcıların çalıştıkları sektör dinî yönelimlerinin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarına etki eden bir faktördür. Gruplar arasında yapılan çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre örneklemi oluşturan sanayi işçilerinden makine sanayiinde çalışanların (X=,3673) hem toprak sanayiinde çalışanlara (X= -,1023) göre hem de tekstil sanayiinde çalışanlara(x= -,0238) göre daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları anlaşılmaktadır. Dolayısıyla sanayi işçilerinden makine sanayiinde çalışanların hem toprak hem de tekstil sanayiinde çalışanlara göre dinî yönelimin uygulama boyutunun gerektirdiği davranışları yerine getirmede daha hassas oldukları varyasılır. Tutumlar Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Sanayi işçilerinin çalıştığı sektör değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 68 de verilmiştir. Tablo 68. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri ÇalıştığıSektör N X S Toprak(Tuğla-Kiremit, Seramik) 162 -,1300 1,0789 Tekstil(iplik, dokuma, gömlek) 109 -,0080 1,0942 Makine 69,3343,6196 Kağıt 23,1368,6215 Un 19 -,2250,9944 Toplam 382,0000 1,0000 Tablo 68 deki veriler incelendiğinde örneklemin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutuamlarının çalıştıklarlı sektöre göre dağılımları şöyledir: toprak sanayiinde çalışan işçiler -,1300; tekstil sanayiinde çalışan işçiler -,0080; makine sanayiinde çalışan işçiler,3343; kağıt sanayiinde çalışan işçiler,1368 ve un sanayiinde çalışan işçiler -,2250. Tabloda görüldüğü gibi dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili en yüksek tutum puan ortalamasına (,3343) makine sanayiinde çalışanlar en düşük pauan ortalamasına (-,2250) ise un sanayiinde çalışanlar sahiptir. Buna göre sanayi işçilerinin

139 123 çalıştıkları sektör değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarda betimsel olarak farklılık gösterdikleri ortaya çıkmaktadır. Tablo 69. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 11, ,964 3,027, , Gruplariçi 369, ,979 Toplam 381, *1= Toprak(Tuğla-kiremit ve seramik), 2= Tekstil(iplik, dokuma, gömlek), 3= Makine, 4=Kağıt, 5= Un Tablo 68 ve Tablo 69 birlikte incelendiğinde çalıştıkları sektöre göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları betimsel olarak farklılık gösteren sanayi işçilerinin aynı değişkenlere göre istatistiksel olarak da anlamlı bir farlılaşma içinde oldukları anlaşılmaktadır [F(4-377)= 3,027, p<,05]. Dolayısıyla bu sonuçlara göre sanayi işçilerinin çalıştıkları sektörün dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarını etkileyen bir faktör olduğunu söyleyebiliriz. Gruplar arası çoklu karşılaştırma sonuçlarına bakıldığında sanayi işçilerinde makine sanayiinde çalışanların (X= 3343) hem tekstil sanayiinde çalışanlara (X= -,0080) hem de un sanayiinde çalışanlara (X= -,2250) göre dinî yönelimin duygu boyutu ile iglili daha olumlu tutum düzeyine sahip oldukları görülmektedir. Bu verilerden yola çıkarak sanayi işçilerinden makine sanayiinde çalışan kesimin hem tekstil sanayiinde çalışanlara göre hem de un sanayiinde çalışanlara göre dinin heyecan, huzur, sevgi ve nefret gibi duygusal bir takım davranışlar gerektiren boyutları ile ilgili olarak daha fazla duyarlı oldukları söylenebilir İşteki Statüye Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin işçi, kalfa, ustabaşı ve yönetici seçeneklerinde oluşan işteki statülerine göre inanç, uygulama ve duygu boyutlarını içeren dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 70 de verilmiştir. Buna göre örneklemin işteki statülerine başka bir ifadeyle yaptıkları işe göre dinî yönelimle ilgili tutum puan ortalamaları şu şekildedir: işçi olarak çalışanlar,1108; kalfa olarak çalışanlar -,6336; ustabaşı olarak çalışanlar,0942 ve yönetici olarak çalışanlar -,1019 dur. 3-2, 3-5*

140 124 Tablo 70. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri İşteki Statü N X S İşçi 246,1108,9591 Kalfa 43 -,6336 1,2347 Ustabaşı 12,0942,8172 Yönetici 40 -,1019,9680 Toplam 341 -,0085 1,0205 Tablo 70 teki bulgulara göre işteki statüsüne dinî yönelimle ilgili en yüksek tutum puan ortalamsına sahip olan grup (,1108) işçi olarak çalışanlar; en düşük tutum puanına sahip grup ise (-,1019) yönetici olarak çalışanlardır. Bu verilere göre örneklemin işteki statülerine göre dinî yönelimle ilgili tutumlarında betimsel olarak farklılık gösterdikleri anlaşılmaktadır. Tablo 71. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 20, ,929 7,005, , Gruplariçi 333, ,989 Toplam 354, *1= işçi, 2= Kalfa, 3= Ustabaşı, 4= Yönetici Tablo 70 ve Tablo 71 birlikte değerlendirildiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumlarının işteki statülerine göre istatistiksel olarak da anlamlı bir farklılaşma gösterdiği ortaya çıkmaktadır [F (3-337)= 7,005, p <,01]. Yani katılımcıların çalıştıkları işteki statüleri dinî yönelimle ilgili tutumlarını etkileyen bir faktördür. Bu farklılaşmanın hangi gruplar arasında olduğunu anlamak amacıyla yapılan gruplararası çoklu karşılaştırmaya göre katılımcılardan işteki statüsü işçi olanların (X=,1108) kalfa olanlara (X= -,6336) göre yine ustabaşı olanların (X=,0942) kalfa olanlara ve son olarak da yönetici olanların (X= -,1019) kalfa olanlara göre dinî yönelimle ilgili daha olumlu tutum düzeyine sahip oldukları anlaşılmaktadır. Bu sonuçlara göre örneklemi oluşturan çalışanlardan işçi, ustabaşı ve yöneticilerin kalfa olarak çalışanlara göre dinî yönelimle ilgili daha olumlu davranışlar sergilemeleri beklenir İşteki Statüye Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlar Sanayi işçilerinin işteki statüsüne göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 72 de verilmiştir. 3-2, 4-2*

141 125 Tablo 72. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri İşteki Statü N X S İşçi 261,0768,9497 Kalfa 46 -,5633 1,3208 Ustabaşı 13 -,0187 1,0250 Yönetici 42,1152,8203 Toplam 362 -,0035 1,0123 Tablo 72 deki bulgular incelendiğinde sanayi işçilerinin işteki statüsüne göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistiklerinin şu şekilde olduğu görülür: işçi olarak çalışanların tutum puan ortalamaları,0768; kalfa olarak çalışanların tutum puan ortalamaları -,5633; ustabaşı olarak çalışanların tutum puan ortalamaları -,0187; yönetici olarak çalışanların tutum puan ortalamaları,1152. Tabloda görüldüğü gibi örneklemin işteki statüye göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili en yüksek tutum puanına sahip olan grubu (,1152) yöneticiler; en düşük tutum puanına sahip grubu (-, 5633) ise kalfalardır. Tablo 72 ye göre örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının işteki statüye göre betimsel olarak farklılaştığı anlaşılmaktadır. Tablo 73. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 16, ,572 5,647, Gruplariçi 353, ,987 Toplam 369, *1= işçi, 2= Kalfa, 3= Ustabaşı, 4= Yönetici Tablo 71 ve Tablo 72 birlikte değerlendirildiğinde örneklemi oluşturan sanayi işçilerinin işteki statülerine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının istatistiksel olrak anlamlı bir farklılaşma gösterdiği ortaya çıkmaktadır [F (3-358)= 5,647, p<,01]. Bu sonuçlara göre katılımcıların işteki statülerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarını etkilediği anlaşılmaktadır. Yapılan çoklu karşılaştırmada örneklemi oluşturan sanayi işçilerinden işçi olarak çalışanlar (X= 0768) ile yönetici olarak çalışanların (X=,1152) kalfa olarak çalışanlara (X= -,5633) göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla organize sanayide çalışanlar arasında yürüttüğümüz bu araştırma bulgularına göre işçi olarak çalışanlar ile yönetici olarak çalışanların kalfa olarak 4-2*

142 126 çalışanlara göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili daha duyarlı davranış düzeyine sahip oldukları söylenebilir. Tutumlar İşteki Statüye Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Örneklemin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının işteki statülere göre betimsel istatistikleri Tablo 74 te verilmiştir. Tablodaki bulgulara göre işçi olarak çalışan katılımcıların dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması,1410; kalfa olarak çalışan katılımcıların tutum puan ortalaması -,5728; ustabaşı olarak çalışanların tutum puan ortalaması -,0314 ve yönetici olarak çalışanların tutum puan ortalaması -,2127 dir. Tablo 74. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri İşteki Statü N X S İşçi 261,1410,9191 Kalfa 45 -,5728 1,3744 Ustabaşı 13 -,0314,9305 Yönetici 43 -,2127,9651 Toplam 362,0041 1,0180 Tablo 74 teki bulgulara göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili en yüksek tutum puan ortalamasına sahip olan çalışan grubu işçiler (,1410) en düşük tutum puan ortalamasına sahip olan çalışan grubu (-,5728) ise kalfa olarak çalışanlardır. Tablodaki verilerden de anlaşılacağı gibi örneklemin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları ile işteki statüleri arasında betimsel olarak bir farklılaşma vardır. Tablo 75. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 21, ,304 7,423, , Gruplariçi 352, ,984 Toplam 374, *1= işçi, 2= Kalfa, 3= Ustabaşı, 4= Yönetici Tablo 74 ve Tablo 75 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin işteki statü değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığı görülmektedir [F (3-358)= 7,423, p<,01]. Bu sonuçlar katılımcıların işteki statülerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumların incelenmesinde etkileyici bir faktör olarak değerlendirilebileceğini gösterir. 1-4*

143 127 İstatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşmanın tespit edildiği yukarıdaki verilerle gruplararası çoklu karşılaştırma yapıldığında örneklemimizi oluşturan toprak, tekstil, makine, kağıt ve un sanayiinde işçi olarak çalışanların (X=,1410) hem kalfa olarak çalışanlar (X= -,5728) hem de yönetici olarak çalışanlara (X= -,2127) göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları anlaşılmaktadır. Bu sonuçlara göre işçilerin, kalfa ve yöneticilere göre başta ibadetler olmak üzere dinin uygulama kısmıyla ilgili bir takım davranışları yerine getirmede daha duyarlı olmaları beklenir İşteki Statüye Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlar Sanayi işçilerinin işteki statüsüne göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 76 da verilmiştir. Buna göre katılımcılardan işçi statüsünde çalışanların tutum puan ortalamaları,1169; kalfa statüsünde çalışanların tutum puan ortalamaları -,5716; ustabaşı statüsünde çalışanların tutum puan ortalamaları -,0210 ve yönetici statüsünde çalışanların tutum puan ortalamaları -,1829 dur. Bu bulgulardan da anlaşılacağı gibi örneklemin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili en yüksek tutum puan ortalamasına sahip grubu (,1169) işçi olarak çalışanlar en düşük tutum puan ortalamasına sahip grubu (-,5716) kalfa olarak çalışanlardır. Tablo 76. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri İşteki Statü N X S İşçi 255,1169,9333 Kalfa 45 -,5716 1,2645 Ustabaşı 12 -,0210,8527 Yönetici 42 -,1829 1,0631 Toplam 354 -,0108 1,0176 Tablo 76 daki verilere göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin işteki statülerine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir.

144 128 Tablo 77. İşteki Statüsüne Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 19, ,522 6,598, * Gruplariçi 345, ,989 Toplam 365, *1= işçi, 2= Kalfa, 3= Ustabaşı, 4= Yönetici Tablo 76 daki verilerle Tablo 77 deki veriler birlikte değerlendirildiğinde örneklemin aynı zamanda istatistiksel olarak da anlamlı bir farklılaşma gösterdiği anlaşılır [F(3-350)=6,598, p <,01]. Bu sonuçlar katılımcıların işteki statülerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlar üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilebileceğinin göstergesidir. Farklılaşmanın hangi gruplar arasında olduğunu görmek amacıyla yapılan gruplararası çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre sanayi işçilerinden işçi statüsünde çalışanların (X=,1169) kalfa olarak çalışanlara (X= -,5716) göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlara göre işçi olarak çalışanların kalfa olarak çalışanlara göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili davranışlarda daha hassas olmaları beklenir Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Örneklemin 0-5 yıl, 6-10 yıl, yı, yıl ve 21 ve daha fazla yıl seçeneklerinden oluşan çalışma süresi değişkenine göre inanç, uygulama ve duygu boyutlarından oluşan dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 78 de verilmiştir. Tablo 78. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Çalışma Süresi N X S ,1125 1, ,2102, ,3629, ,1910, ,2913 1,4275 Toplam 320 -,0072 1,0290 Tablo 78 e göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin anketin uygulandığı tarih olan Ocak-Mart 2007 itibariyle bulundukları iş yerinde ne zamandan beri çalıştıklarına göre inanç, uygulama ve duygu boyutlarından oluşan dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri şu şekildedir: çalışma süresi 0-5 yıl arasında olanlar -,1125; çalışma süresi 6-10 yıl olanlar,2102; çalışma süresi yıl olanlar,3629;

145 129 çalışma süresi yıl olanlar,1910 ve çalışma süresi 21 yıl ve daha fazla olanlar -,2913 tür. En yüksek dinî yönelim tutumu puan ortalamasına (,3629) sahip grup anketin uygulandığı tarihte bulundukları işte yıldan beri çalışan katılımcılar, en düşük tutum puan ortalamasına (-,2913) sahip olan grup ise anketin uygulandığı tarihte bulundukları işte 21 ve daha fazla yıldan beri çalışmakta olan katılımcılardır. Bu bulgulara göre örneklemin dinî yönelimle ilgili tutumlarının çalışma sürelerine göre betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir. Tablo 79. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelim ile İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 10, ,543 2,444, , Gruplariçi 327, ,040 Toplam 337, *1= 0-5 yıl, 2= 6-10 yıl, 3= yıl, 4= yıl, 5= 21 ve daha fazla yıl Tablo 78 deki veriler göz önüne alınarak Tablo 79 incelendiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin çalıştıkları süre değişkenine göre dinî yönelimle ilgili tutumları arasında istatistiksel olarak da anlamlı bir farklılaşma olduğu görülmektedir [F(4-315)= 2,444, p<,05]. Buna göre çalışma süresini dinî yönelimle ilgili tutumları etkileyen bir faktör olarak değerlendirebiliriz. Farklılaşmanın hangi gruplar arasında olduğunu görmek amacıyla gerçekleştirilen gruplararası çoklu karşılaştırmada sanayi işçilerinden 6-10 yıl arasında çalışan katılımcıların (X=,2102) 0-5 yıl arasında çalışan katılımcılara (X= -,1125) ve yıl arasında çalışan katılımcıların (X=,3629) de yine 0-5 yıl arasında çalışan katılımcılara (X= -,1125) göre daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları anlaşılmıştır. Bu durumda sanayi işçilerinden 6-10 yıldan beri çalışanlar ile yıldan beri çalışanların 0-5 yıldan beri çalışanlara göre inanç, uygulama ve duygu boyutlarından oluşan dinî yönelimle ilgili davranışlar konusunda daha duyarlı olmaları beklenir. Tutumlar Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tablo 80, örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin çalışma sürelerine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarında aldıkları ortalama tutum puanlarını göstermektedir. 3-1*

146 130 Tablo 80. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Çalışma Süresi N X S ,1016 1, ,2440, ,4011, ,2571, ,5046 1,4555 Toplam 340, ,0189 Tablo 80 deki bulgulara göre örneklemin çalıştıkları süre değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutum puan ortalamalarının dağılımı şu şekildedir: çalışma süresini 0-5 yıl arasında tanımlayanların tutum puan ortalamaları -,1016; 6-10 yıl arasında tanımlayanlar,2440; yıl olarak tanımlayanlar,4011; yıl olarak tanımlayanlar,2571 ve çalışma süresini 21 yıl ve daha fazla yıl olarak tanımlayanlar ise -,2913 tür. Bu verilere göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili en yüksek tutum puan ortalamasına (,4011) sahip olan grup anketin uygulandığı tarihte bulundukları işte yıldan beri çalışan katılımcılar, en düşük tutum puan ortalamasına (-,5046) sahip olan grup ise anketin uygulandığı tarihte bulundukları işte 21 ve daha fazla yıldan beri çalışmakta olan katılımcılardır. Tablodaki ortalama puan dağılımlarından da anlaşılacağı gibi sanayi işçilerinin çalışma süresi değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları betimsel olarak farklılaşmaktadır. Tablo 81. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 14, ,653 3,628, , Gruplariçi 337, ,007 Toplam 351, *1= 0-5 yıl, 2= 6-10 yıl, 3= yıl, 4= yıl, 5= 21 yıl ve üstü Tablo 80 ve Tablo 81 birlikte değerlendirildiğinde örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının çalışma süresi değişkenine göre istatistiksel olarak da anlamı bir farklılaşma gösterdiği anlaşılmaktadır [F (4-335)= 3,628, p<,01]. Bu sonuçlara göre çalışma süresinin dinî yönelimin inançla ilgili tutumlarını etkileyen bir faktör olarak değerlendiriebileceği görülmtektedir. Farklılaşmanın hangi gruplar arasında olduğunu görmek amacıyla yapılan gruplararası çoklu karşılaştırmaya göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden 3-1, 2-5, 3-5, 4-5*

147 131 anketin uygulandığı tarih itibariyle çalışma sürelerini 6-10 yıl olarak tanımlayanlar (X=,2440) ile çalışma sürelerini yıl arasında tanımlayanlar (X=,4011) çalışma sürelerini 0-5 yıl olarak tanımlayanlara (X= -,1016) göre; çalışma süresini 6-10 yıl olarak tanımlayanlar yıl olarak tanımlayanlar (X=,4011) ve yıl olarak tanımlayanlar (X=,2571) da çalışma sürelerini 21 ve daha fazla yıl olarak tanımlayanlara (X= -,5046) göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili daha olumlu bir tutum düzeyine sahiptirler. Tutumlar Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Örneklemin çalışma süresi değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumların betimsel istatistikleri Tablo 82 de verilmiştir. Tablodaki verilere göre sanayi işçilerinden 0-5 yıl arasında çalışma süresine sahip olanların dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları -,0621; 6-10 yıl arasında olanların uygulama boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları,1199; yıl arasında olanların puan ortalamaları,3248; yıl arasında olanların puan ortalamaları,0826 ve 21 ve daha fazla yıl arasında olanların uygulama boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları -,2822 dir. Tablo 82. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Çalışma Süresi N X S ,0621 1, ,1199, ,3248, ,0826, ,2822 1,3365 Toplam 338,0009 1,0298 Tablo 82 deki verilere göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili en yüksek tutum puan ortalamasına sahip olan grup (,3248) yıl arasında çalışma süresine sahip olan sanayi işçilerinin oluşturduğu grup; en düşü puan ortalamasına sahip olan grup (-,2822) ise 21 ve daha fazla yıl çalışma süresine sahip olan gruptur. Bu bulgulara göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile iligli tutumlarının çalışma sürelerine göre betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir.

148 132 Tablo 83. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 5, ,463 1,386,239 Gruplariçi 351, ,056 Toplam 357, Örneklemin çalışma süresine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarında sahip olduğu betimsel farklılaşmanın istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma nitelikleri taşıyıp taşımadığını görmek için yapılan varyans analizi sonuçlarına göre çalışma süresi ve dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlar arasında örneklemimizin istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma taşımadığı anlaşılmıştır [F(4-333)= 1,463, p>,05]. Bu sonuçtan çalışma süresinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları etkileyen bir faktör olmadığı anlaşılmaktadır. Tutumlar Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Sanayi işçilerinin çalışma süresi değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 84 te verilmiştir. Tablo 84.Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Çalışma Süresi N X S ,1152 1, ,1787, ,1997, ,1983, ,2003 1,1851 Toplam 331 -,0220 1,0180 Tablo 84 teki bulgular incelendiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının çalışma süresi değişkenine göre betimsel dağılımlarının şu şekilde olduğu görülmektedir: çalışma süresine göre 0-5 yıl grubuna giren katılımcıların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması -,1152; 6-10 yıl grubuna giren katılımcıların duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması,1787; yıl grubuna giren katılımcıların duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması,1997; yıl grubuna giren katılımcıların duygu boyutu puan ortalaması,1983 ve 21 ile daha fazla yıl grubuna giren katılımcıların duygu boyutu puan ortalaması -,2003.

149 133 Buna göre en yüksek duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalamasına sahip grup (,1997) anketin uygulandığı tarih itibariyle yıldan beri çalışmakta olan katılımcılar; en düşük puan ortalamasına sahip olan grup (-,2003) ise 21 ve daha fazla yıldan beri çalışmakta olan katılımcılardır. Tablo 84 deki bulgulara göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının çalışma sürelerine göre betimsel olarak farlılaştığı söylenebilir. Tablo 85. Çalışma Süresine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 6, ,717 1,670,157 Gruplariçi 335, ,028 Toplam 342, Örneklemin çalışma süresine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının varyans analizi sonuçlarının yer aldığı Tablo 85 incelendiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin çalışma süresi değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma olmadığı görülmektedir [F(4-326)=1,670, p >,05]. Bu bulgular aynı zamanda çalışma süresinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlar üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilemeyeceğinin de bir göstergesidir Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Örneklemin çiftçi, işçi, esnaf, memur ve başka seçeneklerinden oluşan önceki meslek değişkenine göre inanç, uygulama ve duygu boyutundan oluşan dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 86 da verilmiştir. Tablo 86. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelim ile İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Önceki Meslek N X S Çiftçi 40 -,0069,8870 İşçi 150,1240,7698 Esnaf 24,1717,5637 Memur 3,5685,1580 Başka 97 -,1639 1,3788 Toplam 314,0262 1,0036 Tablo 86 daki verilere göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumlarının ortalama puanları şu şekildedir: önceki mesleği çiftçi olan katılımcılar -,0069; önceki mesleği işçi olanlar,1240; önceki mesleği esnaf olanlar,1717; önceki mesleği memur olanlar,5685 ve bu meslek gruplarının dışında kalan katılımcıların puan ortalmalası ise -,1639 dur.

150 134 Buna göre meslek grupları ile ilgili soruda başka seçeneğini işaretleyen katılımcıları göz önüne almazsak örneklemin dinî yönelimle ilgili en yüksek ortalama puana sahip meslek grubu (,0069) önceki mesleği çiftçi olanlar en yüksek tutum puan ortalamasına sahip meslek grubu (,5685) da önceki mesleği memur olanlardır. Tablo 86 ya göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerini dinî yönelimle ilgili tutumlarının önceki meslek değişkenine göre betimsel olarak farklılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Tablo 87. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 6, ,595 1,596,175 Gruplariçi 308, ,000 Toplam 315, Araştırmamızda önceki meslek değişkeni dinî yönelimle ilgili tutumları etkileyici bir faktör olarak görülemez çünkü Tablo 86 ve Tablo 87 birlikte değerlendirildiğinde örneklemin önceki meslek değişkenine göre dinî yönelimle ilgili tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı anlaşılmaktadır. [F(4;309)= 1,596, p>,05]. Tutumlar Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin önceki meslek değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 88 de verilmiştir. Buna göre önceki mesleği çiftçi olan katılımcılar -,0396; önceki mesleği işçi olan katılımcılar,7826; önceki mesleği esnaf olan katılımcılar,3483; önceki mesleği memur olanlar,1693 ve başka seçeneğini işaretleyen katılımcılar -,0463 inanç boyutu ile ilgili tutum puan ortalamasına sahiptir. Tablo 88. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Önceki Meslek N X S Çiftçi 42 -,0396,8326 İşçi 157,7826,7826 Esnaf 24,3483,1446 Memur 4,1693,4636 Başka 101 -,0463 1,3476 Toplam 328,0420,9740

151 135 Örneklemin -başka seçeneği hariç- önceki meslek değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili en yüksek tutum düzeyine (,7826) sahip olan grubu işçiler; en düşük tutum düzeyine (-,0396) sahip olan grubu ise çiftçilerdir. Tablo 88 deki bulgulara göre katılımcıların önceki meslek değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 89. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması Gruplararası 3,516 4,879,926,449 Gruplariçi 306, ,950 Toplam 310, Örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının önceki meslek değişkenine göre farlılaştığı gösteren Tablo 88 le örneklemin aynı değişkenlere göre varyans analizi sonuçlarının yer aldığı Tablo 89 birlikte değerlendirildiğinde örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının önceki meslek değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği anlaşılmaktadır [F(4-323)=,926, p>,05]. Bu bulgu önceki mesleğin katılımcıların dinî yönelmin inanç boyutu ile ilgili tutumları üzerinde etkili olan bir faktör olarak değerlendirilemeyeceğini gösterir. Tutumlar Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Sanayi işçilerinin önceki meslek değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 90 da verilmiştir. Tablo 90. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Önceki Meslek N X S Çiftçi 42,0663,8648 İşçi 158,1517,8372 Esnaf 24,1958,6869 Memur 4,088,8430 Başka 100 -,1931 1,2501 Toplam 328,0376,9837 Tablo 90 daki verilere göre önceki mesleği çiftçi olan katılımcılar,0663 tutum puan ortalamasına; önceki mesleği işçi olan katılımcılar,1517 tutum puan ortalamasına; önceki mesleği esnaf olan katılımcılar,1958 puan ortalamasına ve önceki F p

152 136 mesleği memur olan katılımcılar,088 puan ortalamasına sahiptir. Bu meslek gruplarının dışında kalan katılımcıların ortalama paunları ise -,1931 dir. Çiftçi, işçi, esnaf, memur mesleklerinden başka bir mesleğe sahip olan katılımcılar dışarıda bırakıldığında örneklem içerisinde önceki mesleği esnaf olan katılımcıların en yüksek uygulama boyutu tutum puan ortalamasına (,1958); önceki mesleği çiftçi olan katılımcıların ise en düşük uygulama boyutu tutum puan ortalamasına sahip olduğu görülmektedir. Tablo 90 daki bulgulara göre örneklmemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının önceki meslek değişkenine göre betimsel olarak farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır. Tablo 91. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 8, ,005 2,100,081 Gruplariçi 308, ,955 Toplam 316, Örneklemin önceki meslek değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının varyans analizi sonuçlarını veren Tablo 91 incelendiğinde katılımcıların dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının önceki meslek değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma göstermediği anlaşılmaktadır [F(4-323)= 2,100, p>,05]. Bu sonuçlara göre önceki meslek katılımcıların dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilemez. Tutumlar Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Örneklemin önceki meslek değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 92 de verilmiştir. Tablo 92. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Önceki Meslek N X S Çiftçi 42,0010 1,0325 İşçi 156,1600,7937 Esnaf 24,0110,8318 Memur 3,6493,1585 Başka 100 -,1628 1,2443 Toplam 325,0336,9909

153 137 Tablo 92 ye göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının önceki meslek değişkenine göre dağılımı şu şekildedir: önceki mesleği çiftçi olanların duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları,0010; önceki mesleği işçi olanların duygu boyutu tutum puan ortalamaları,1600; önceki mesleği esnaf olanların tutum puan ortalamaları,0110; önceki mesleği memur olanları tutum puan ortalamaları,6493 ve bu meslek gruplarının dışında kalanların tutum puan ortalamaları -, 1628 dir. Buna göre başka seçeneği hariç- dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili en yüksek tutum puan ortalamasına (,6493) sahip olan grup önceki mesleği memur olanlar; en düşük tutum puan ortalamasına (,0010) sahip olan grup önceki mesleği çiftçi olan katılımcıların oluşturduğu gruptur. Tablo 92 ye göre örneklemin önceki meslek değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel olarak farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır. Tablo 93. Önceki Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 7, ,887 1,944,103 Gruplariçi 310, ,971 Toplam 318, Örneklemin istatistiksel olarak da anlamı bir farlılaşmaya sahip olup olmadığını gösteren Tablo 93 incelendiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin önceki meslek değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı ortaya çıkmıştır [F(4-320)=1,994, p>,05]. Bu sonuçlara göre katılımcıların önceki mesleklerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendilemeyeceği anlaşılır Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimle İlgili Tutumlar Tablo 94 sanayi işçilerinin çiftçi, işçi, esnaf ve memur meslek grupları ile başka seçeneğinden oluşan baba mesleği değişkenine göre inanç, uygulama ve duygu boyutlarını içeren dinî yönelimle ilgili tutumlarının betimsel istatistiklerini vermektedir.

154 138 Tablo 94. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelim ile İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Baba Mesleği N X S Çiftçi 102,0093,8362 İşçi 106,2094,5948 Esnaf 57 -,0750,9428 Memur 42 -,1027 1,0022 Başka 42 -,2664 1,8574 Toplam 349,0096 1,0008 Tablo 94 deki verilere göre örneklemin dinî yönelimle ilgili tutumlarının baba mesleği değişkenine göre betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir. Çünkü ankete katılan katılımcılardan baba mesleği çiftçi olanların dinî yönelimle ilgili tutum puan ortalaması,0093; işçi olanların dinî yönelimle ilgili tutum puan ortalaması,2094; esnaf olanların dinî yönelimle ilgili tutum puan ortalaması -,0750; memur olanların dinî yönelimle ilgili tutum puan ortalaması -,1027 dir. Baba mesleğini bu meslek gruplarının dışında tanımlayanların tutum puan ortalaması ise -,2664 tür. Dolayısıyla sanayi işçilerinden baba mesleği işçi olanlar dinî yönelimle ilgili en yüksek tutum puan ortalamasına (,2094); baba mesleği memur olanlar ise dinî yönelimle ilgili en düşük tutum puan ortalamasına (-,1027) sahiptir. Tablo 95. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelim İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 8, ,093 2,116,078 Gruplariçi 340, ,989 Toplam 348, Tablo 94 ve Tablo 95 birlikte değerlendirildiğinde örneklemin baba mesleği değişkenine göre dinî yönelimle iglili tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığını söylemek mümkün değildir [F (4-344)=2,116, p >,05]. Dolayısıyla baba mesleğinin dinî yönelimle ilgili tutumlar üzerinde etkisi olmadığı anlaşılmaktadır. Tutumlar Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Örneklemin baba mesleği değişkenine göre dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 96 da verilmiştir. Tablodaki bulgulara göre sanayi işçilerinden baba mesleği çiftçi olan katılımcıların dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları -,0054; işçi olan katılımcıların dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları,1836;

155 139 esnaf olanların dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutum puan ortalamarı -,0313; mrmur olanların dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutum puan ortalamaları,0616; ve bu meslek gruplarının dışında kalaların oluşturduğu grubun dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının puan ortalamaları,0145 dir. Tablo 96. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Baba Mesleği N X S Çiftçi 109 -,0054,8560 İşçi 112,1836,5741 Esnaf 58 -,0313,8342 Memur 46,0616,8990 Başka 47 -,3316 1,9004 Toplam 372,0145,9945 Tabloda da görüldüğü gibi baba mesleği değişkenine göre inanç boyutu ile ilgili en yüksek tutum puan ortalamasına (, 18,36) sahip grup baba mesleği işçi olan katılımcıların oluşturduğu grup ve en düşük tutum puan ortalamasına sahip grup da - başka seçeneği göz önüne alınmazsa- baba mesleği esnaf olan katılımcıların oluşturduğu gruptur. Tablo 96 ya göre göre örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının baba mesleği değişkenine göre betimsel olarak farklılaştığı görülmektedir. Tablo 97. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 9, ,275 2,333,055 Gruplariçi 357, ,975 Toplam 367, Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının baba mesleği değişkenine göre varyans analizi sonuçlarının yer aldığı Tablo 97 deki bulgulara göre örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının baba mesleği değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı ortaya çıkmıştır [F (4-367)= 2,275, p >,05]. Bu nedenle baba mesleği değişkeni dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlara etki eden bir faktör olarak değerlendirilemez.

156 140 Tutumlar Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Örneklemin baba mesleği değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 98 de verilmiştir. Tablo 98. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Baba Mesleği N X S Çiftçi 109,0476,8113 İşçi 112,1909,7975 Esnaf 58 -,0201,9902 Memur 46 -,1956 1,0832 Başka 45 -,2627 1,5813 Toplam 370,0123 1,0008 Tablo 98 deki verilere göre örneklemin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının baba mesleği değişkenine göre dağılımına baktığımızda baba mesleği çiftçi olan katılımcıların oluşturduğu grubun uygulama boyutu tutum puan ortalaması,0476; işçi olan katılımcıların oluşturduğu grubun uygulama boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması,1909; baba mesleği esnaf olan katılımcıların oluşturduğu grubun uygulama boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması -,0201; baba mesleği memur olan katılımcıların oluşturduğu grubun uygulama boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması -,1956 ve babası bu meslek gruplarının dışında bir mesleğe sahip olanların oluşturduğu grubun uygulama boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması -,2627 dir. Bu bulgulara göre sanayi işçilerinden başka seçeneği hariç- dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili en yüksek tutum puan ortalamasına sahip olalar (, 1909) baba mesleği işçi olanlar; en düşük tutum puan ortalamasına sahip olanlar (-,1956) ise baba mesleği memur olanlardır. Tablo 98 deki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin baba mesleği değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel olarak farlılık gösterdiği anlaşılmaktadır. Tablo 99. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 9, ,291 2,320,057 Gruplariçi 360, ,988 Toplam 369,

157 141 Örneklemin baba mesleği değişkenine göre dinî yönelimin uygulama boyutu ile iligli tutumları her ne kadar betimsel olarak farlılık gösterse de, Tablo 98 ve Tablo 99 birlikte değerlendirildiğinde katılımcıların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının baba mesleği değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği ortaya çıkmaktadır [F (4-365)= 2,291, p>,05]. Bundan dolayı baba mesleği değişkeni dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlar üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilemez. Tutumlar Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Sanayi işçilerinin baba mesleği değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 100 de verilmiştir. Tablodaki verilere göre örneklemden baba mesleği çiftçi olanların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması,0222; baba mesleği işçi olanların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması,1990; baba mesleği esnaf olanların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması -,1773; baba mesleği memur olanların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması -,0411 ve baba mesleği bu meslek gruplarının dışında bir meslek olan katılımcıların oluşturduğu grubun dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puan ortalaması ise -,1343 tür. Tablo 100. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Betimsel İstatistikleri Baba Mesleği N X S Çiftçi 104,0222,9001 İşçi 111,1990,7136 Esnaf 59 -,1773 1,0828 Memur 47 -,0411,9770 Başka 43 -,1343 1,4969 Toplam 364,0171,9855 Tablo 100 de görüldüğü gibi sanayi işçilerinden dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutum puanları en yüksek (,19910) olanlar baba mesleği işçi olanlar ve en düşük olanlar (-,1773) ise baba mesleği esnaf olan katılımcılardır. Tablo 100 deki bulgulara göre örneklemin baba mesleği değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının betimsel olarak farlılılaştığı ortaya çıkmıştır.

158 142 Tablo 101. Baba Mesleğine Göre Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumların Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 7, ,763 1,832,122 Gruplariçi 345, ,962 Toplam 352, Örneklemin baba mesleği değişkenine göre dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının istatistiksel olarak da anlamlı bir farklılık taşıyıp taşımadığını görmek amacıyla yapılan ve Tablo 101 de verilen varyans analizi sonuçlarına göre katılımcıların dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarının baba mesleği değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma göstermediği anlaşılmıştır [F (4-359)= 1,763, p >,05]. Bu sonuçlara göre baba mesleği değişkeni dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlar üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilemez SANAYİ İŞÇİLERİNİN ÇALIŞMA TUTUMUNA ETKİ EDEN FAKTÖRLER Bu bölümde sanayi işçilerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarından oluşan çalışma tutumlarına etki eden faktörler olarak cinsiyet, yaş grupları, eğitim durumu, doğum yeri, medeni durum, oturduğu yer, çalıştığı sektör, işteki statü, çalışma süresi, önceki meslek ve baba mesleği değişkenleri ele alınacakatır Cinsiyet Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altında örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin cinsiyet (ekek-bayan) değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları incelenecektir Cinsiyete Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları Örneklemin cinsiyete göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının t-testi sonuçları Tablo 102 de verilmiştir. Tablo 102. Cinsiyete Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu t-testi Sonuçları Cinsiyet N X S Sd t p Erkek 305,06, ,09,002 Bayan 53 -,38 1,23 Tablo 102 de de görüldüğü gibi örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir

159 143 farklılık göstermektedir [t(356)= 3,09, p<,01]. Tablo 102 ye göre cinsiyet değişkeni Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumuna etki eden bir faktördür. Erkeklerin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamaları,06; bayanların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamaları -,38 dir. Buna göre örneklemi oluşturan sanayi işçilerinden erkeklerin bayanlara göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutum düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Tutumları Cinsiyete Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin cinsiyet değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının t-testi sonuçları Tablo 103 te verilmiştir. Tablo 103. Cinsiyete Göre Golay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu t-testi Sonuçları Cinsiyet N X S Sd t p Erkek 298,03, ,81,071 Bayan 46 -,24 1,00 Tablo 103 te görüldüğü gibi sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği söylenemez (p >,05). Yani cinsiyet değişkenin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu üzerinde bir etkisi yoktur Cinsiyete Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Tablo 104 te örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin cinsiyete göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının t-testi sonuçları yer almaktadır. Tablodaki bulgular incelendiğinde örneklemin cinsiyet değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının anlamlı bir farklılaşma gösterdiği anlaşılır [t(355) = 3,49, p <,01]. Bu sonuçlara göre cinsiyet değişkeni İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumuna etki eden bir faktör olarak kabul edilebilir. Tablo 104. Cinsiyete Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu t-testi Sonuçları Cinsiyet N X S Sd t p Erkek 307,07, ,49,001 Bayan 50 -,45 1,19 Tablo 104 teki verilere göre erkek katılımcıların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,07; bayan katılımcıların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu

160 144 puan ortalaması -,45 tir. Bu verilere göre erkek katılımcıların bayan katılımcılara göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu ile ilgili olarak daha yüksek bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmaktadır Yaş Grupları Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altında örneklemin grupları 18-30, 31-40, ve seçeneklerinden oluşan yaş gruplarına göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları incelenecektir. Tutumları Yaş Gruplarına Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Örneklemin yaş gruplarına göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 105 te verilmiştir. Tablo 105. Yaş Gruplarına Göre Mistik Yönelimli Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Yaş Grupları N X S ,0025, ,0122, ,0573 1, ,3432,6235 Toplam 352,0096,9924 Tablo 105 de de görüldüğü gibi örneklemin yaş gruplarına göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması dağılımı şu şekildedir: yaş arasındaki katılımcılar,0025; yaş arasındaki katılımcılar -,0122; yaş arasındaki katılımcılar,0573 ve yaş arasınaki katılımcılar,3432 puan ortalamasına sahiptir. Tablodaki verilere göre sanayi işçilerinin Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutum puanlarının yaş grubu hariç- yaş ilerledikçe arttığı görülmektedir. En yüksek tutum puanına(,3432) sahip yaş grubu yaş arasındaki katılımcıların oluşturduğu grup en düşük puan ortalamasına(-,0122) sahip yaş grubu ise yaş arasındaki katılımcıların oluşturduğu gruptur. Tablo 105 teki verilere göre örneklemin yaş değişkenine göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir.

161 145 Tablo 106. Yaş Gruplarına Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası,715 3,238,240,868 Gruplariçi 345, ,991 Toplam 345, Tablo 105 ve Tablo 106 birlikte değerlendirildiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin yaş gruplarına göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma olmadığı görülmektedir [F( 3;348)=,240, p>,05]. Bu sonuçlara göre yaş grupları Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilemez. Tutumları Yaş Gruplarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Örneklemin yaş gruplarına göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunun betimsel istatistikleri Tablo 107 de verilmiştir. Tablo 107. Yaş Gruplarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunun Betimsel İstatistikleri Yaş Grupları N X S ,0627, ,0384 1, ,1667, ,4317,97,41 Toplam 339 -,0040 1,0029 Örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamalarının yer aldığı Tablo 107 incelendiğinde en yüksek tutum puan ortalamasına (,0627) sahip olan yaş grubunun yaş grubu; en düşük tutum puan ortalamasına (-,4317) sahip grubun ise yaş arasındaki katılımcıların oluşturduğu grup olduğu görülür yaş arasındaki katılımcılardan oluşan grubun Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması -,384; yaş arasındaki katılımcılardan oluşan grubun Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması ise -, 1667 dir. Yaş ilerledikçe Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutum düzeyi düşmektedir. Bu verilere göre örneklemin yaş değişkeniyle Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumları arasında ters orantılı bir ilişki olduğu söylenebilir. Tablo 107 deki bulgulara göre örneklemin yaş grupları değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır.

162 146 Tablo 108. Yaş Gruplarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F P Gruplararası 2,912 3,971,964,410 Gruplariçi 337, ,006 Toplam 340, Örneklemin yaş grupları ile Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları arasında betimsel bir farklılaşma olmakla birlikte, varyans analizi sonuçlarını veren Tablo 108 incelendiğinde bu farklılaşmanın istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma olmadığı ortaya çıkmaktadır [ F (3-335)=,971, p>,05]. Dolayısıyla yaş değişkeni Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunu etkileyen bir faktör değildir Yaş Gruplarına Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin yaş gruplarına göre İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumlarının betismel istatistikleri Tablo 109 da verilmiştir. Tablodaki bulgulara göre yaş grubundaki katılımcıların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması -,1026; yaş arasındakilerin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,1725; yaş arasındaki katılımcıların tutum puan ortalaması,1315 ve yaş arasındaki katılımcıların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması da -,3250 dir. Tablo 109. Yaş Gurplarına Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Yaş Grupları N X S ,1026 1, ,1724, ,1315, ,3250,6561 Toplam 352,0064,9995 Yaş gruplarına göre en yüksek İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,1724) sahip olan grup yaş arasındaki sanayi işçilerinin oluşturduğu grup; en düşük puan ortalamasına (-,3250) sahip grup yaş arasındaki katılımcıların oluşturduğu gruptur. Tablo 109 daki bulgulara göre örneklemin yaş gruplarına göre İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir.

163 147 Tablo 110. Yaş Gruplarına Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi(Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 6, ,206 2,231,084 Gruplariçi 344, ,989 Toplam 350, Katılımcıların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının yaş değişkenine göre varyans analizi sonuçlarının yer aldığı Tablo 110 incelendiğinde örneklemin yaş değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı ortaya çıkmıştır [F (3-348)= 2,231, p >,05]. Yani Tablo 110 daki verilere göre yaş değişkeni İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilemez Doğum Yeri Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altında sanayi işçilerinin il merkezi, ilçe ve köy seçeneklerinden oluşan doğum yeri değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları incelenecektir. Tutumları Doğum Yerine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Örneklemin doğum yeri değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 111 de verilmiştir. Tablo 111. Doğum Yerine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Oturduğu Yer N X S İl Merkezi 211,0106,9438 İlçe 74 -,0692 1,2675 Köy 65,0807,8367 Toplam 350,0067 1,0013 Tablo 111 deki verilere bakıldığında örneklemin doğum yeri değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamaları şu şekildedir: il merkezinde doğanlar,0106; ilçede doğanlar -,0692 ve köyde doğan katılımcılar,0897. Görüldüğü gibi en yüksek tutum puan ortalamasına (,0807) sahip olan grup köyde doğan katılımcıların oluşturduğu grup ve en düşük puan ortalamasına (-,0692) sahip grup ilçede doğan katılımcıların oluşturduğu gruptur.

164 148 Tablo 111 deki verilete göre sanayi işçilerinin doğdukları yere göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı anlaşılmaktadır. Tablo 112. Doğum Yerine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası,787 2,393,391,677 Gruplariçi 349, ,006 Toplam 149, Tablo 111 ve Tablo 112 deki bulgular birlikte değerlendirildiğinde örneklemin doğum yeri değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı görülmektedir [F (2-347)=,391, p >,05]. Başka bir ifadeyle doğum yeri sanayi işçilerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olan bir faktör değildir. Tutumları Doğum Yerine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Sanayi işçilerinin doğum yeri değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 113 te verilmiştir. Tablo 113 teki verilerin dağılımı şu şekildedir: doğum yeri il merkezi olan katılımcıların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamaları,0264; doğum yeri ilçe olan katılımcıların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması -,0539; doğum yeri köy olan katılımcıların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması -,0015 tir. Tablo 113. Doğum Yerine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Oturduğu Yer N X S İl Merkezi 206,0264,9772 İlçe 2 -,0539,9606 Köy 60 -,0015 1,1639 Toplam 338,0043 1,0068 En yüsek Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasına (, 0264) sahip olan grup il merkezinde doğan katılımcıların oluşturduğu grup ve en düşük puan ortalamasına ( -,0539) sahip grup da ilçede doğan katılımcıların oluşturduğu gruptur.

165 149 Tablo 113 e göre sanayi işçilerinin doğum yeri değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları betimsel olarak farklılaşmaktadır. Tablo 114. Doğum Yerine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası,347 2,174,170,843 Gruplariçi 341, ,019 Toplam 341, Örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının doğum yeri değişkenine göre varyans analizi sonuçlarını veren Tablo 114 incelendiğinde katılımcıların doğum yerlerine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma olmadığı ortaya çıkmıştır [F (2-335)=,170, p >,05]. Bu sonuçlara göre doğum yerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olmadığı anlaşılmaktadır Doğum Yerine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Tablo 115 örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin doğum yeri değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini içermektedir. Tablodaki bulgulara göre örneklemin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması dağılımları şu şekildedir: il merkezinde doğan katılımcıların oluşturduğu grup -,0328; ilçede doğan katılımcıların oluşturduğu grup -,0344 ve köyde doğan katılımcıların oluşturduğu grup,1101. Buna göre en yüksek İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,1101) sahip olanlar köyde doğan katılımcılar; en düşük İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına (-,0344) sahip olanlar ise ilçede doğan katılımcılardır. Tablo 115. Doğum Yerine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Oturduğu Yer N X S İl Merkezi 205 -,0328 1,0053 İlçe 80 -,0344 1,0285 Köy 65,1101,9850 Toplam 350 -,0066 1,0056 Tablo 115 e göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin doğum yeri değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları betimsel olarak farklılık göstermektedir.

166 150 Tablo 116. Doğum Yerine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 1,090 2,545,537,585 Gruplariçi 351, ,014 Toplam 352, Örneklemin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları doğum yerine göre betimsel olarak dağılımını gösteren Tablo 115 ve varyans analizi sonuçlarını gösteren Tablo 116 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin doğum yeri değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı ortaya çıkmaktadır [F(2-347)=,537, p>,05]. Başka bir deyişle doğum yeri değişkeni İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilemez Eğitim Durumu Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altında örneklemin ilkokul, ortaokul, lise, ve üniversite mezunu seçeneklerinde oluşan eğitim durumu değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumları ele alınacaktır. Tutumları Eğitim Durumuna Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tablo 117 örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin eğitim durumlarına göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini vermektedir. Tablo 117. Eğitim Durumuna Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Eğitim Durumu N X S İlkokul 90,3407,6478 Ortaokul 103,0472 1,0014 Lise 104,0669,7907 Üniversite 58 -,7040 1,3928 Toplam 355,0046 1,0007 Tablo 117 deki bulgulara göre örneklemin eğitim durumuna göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının puan ortalamaları şu şekildedir: ilkokul mezunları,3407; ortaokul mezunları,047; lise mezunları,0669; üniversite mezunları -,7040. Bu verilere göre örneklemin eğitim durumuna göre en yüksek Mistik Yönelimli-

167 151 Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması (,6478)na ilkokul mezunları en düşük Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamasına (-,7040) ise üniversite mezunları sahiptir. Bu bulgulara göre örneklemin eğitim durumu değişkenine göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumları arasında betimsel farklılaşma vardır. Tablo 118. Eğitim Durumuna Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 39, ,296 14,833, , Gruplariçi 314,63 351,896 Toplam 354, *1= İlkokul, 2= Ortaokul 3=Lise, 4= Üniversite Tablo 117 ve Tablo 118 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin eğitim durumu değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığı anlaşılmaktadır [F (3-351)= 14,833, p<,01]. Yani örneklemin eğitim durumları Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarına etki eden bir faktör olarak değerlendirilebilir. Farklılaşmanın hangi gruplar arasında olduğunu görmek amacıyla yapılan gruplar arası çoklu karşılaştırmada örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden ilkokul mezunu olanların (X=,3447) ortaokul mezunları (X=,0472), lise mezunları (X=,0669) ve üniversite mezunları(x= -,7040)na göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının daha olumlu düzeyde olduğu; yine ortaokul mezunları (X=,0472) ve lise mezunları (X=,0669)nın üniversite mezunlarına göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının daha olumlu bir düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi eğitim seviyesi yükseldikçe Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu düzeylerinde düşüş sözkonusudur. Başka bir ifadeyle eğitimle Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Tutumları Eğitim Durumuna Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin eğitim durumu değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 119 da verilmiştir. 1-3, 1-4, 2-4, 3-4*

168 152 Tablo 119. Eğitim Durumuna Göre Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Eğitim Durumu N X S İlkokul 79,3139 1,0331 Ortaokul 101,2584,9962 Lise 105 -,2339,9346 Üniversite 56 -,4431,8162 Toplam 341,0044 1,0018 Tablo 119 daki verilere göre sanayi işçilerinden eğitim durumu ilkokul mezunu olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması,3139; ortaokul mezunu olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması,2584; lise mezunu olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu -,2339; üniversite mezunu olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması -,4431 dir. Eğitim durumu değişkenine göre en yüksek Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puanına (,3139) sahip grup ilkokul mezunu olan katılımcılar iken en düşük Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puanına (-,4431) sahip grup üniversite mezunlarıdır. Tablo 119 a göre örneklemin eğitim durumu değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 120. Eğitim Durumuna Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 21, ,423 11,330, , Gruplariçi 310, ,920 Toplam 341, *1= İlkokul, 2= Ortaokul 3=Lise, 4= Üniversite Tablo 119 ve Tablo 120 birlikte değerlendirildiğinde örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları ile eğitim durumları arasında istatistiksel olarak da anlamlı bir farklılaşma olduğu görülmektedir [F(3-337)= 11,330, p <,01]. Bu sonuçlara göre eğitim durumunun Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumuna etki eden bir faktör olduğu anlaşılmaktadır. Gruplararası çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre ilkokul mezunlarının(x=,3139) ortaokul mezunlarına (X=,2584) göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ile ilgili olarak daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları; ortaokul mezunlarının (X=,2584) da hem lise mezunlarına (X= -,2339) göre hem de üniversite mezunlarına 1-4, 2-3, 2-4*

169 153 (X= -,4431) göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ile ilgili olarak daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Bireylerin eğitim durumları göz önüne alınarak yapılan karşılaştırmada ilkokuldan üniversiteye doğru eğitim düzeyi yükseldikçe Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumunu benimseme oranı düşmekte ; eğitim durumu düştükçe Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunu benimseme durumu da artmaktadır Eğitim Durumuna Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Tablo 121, katılımcıların eğitim durumu değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini içermektedir. Tablodaki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden ilkokul mezunu olanların İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,1679; ortaokul mezunu olanların İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması -,1299; lise mezunu olanların İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,0487 ve üniversite mezunu olanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması da -,1479 dur. Tablo 121. Eğitim Durumuna Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Eğitim Durumu N X S İlkokul 87,1679,8983 Ortaokul 98 -,1299 1,0462 Lise 110,0487 1,0792 Üniversite 59 -,1479,8886 Toplam 354 -,0041 1,0014 Tablo 121 deki verilere göre örneklemi oluşturan sanayi işçilerinden İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutum puan ortalaması en yüksek (,1679) olanlar ilkokul mezunları, en düşük olanlar ise (-,1479) üniversite mezunlarıdır. Tablo 121 de verilere göre örneklemin eğitim durumuna göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları betimsel olarak farklılaşmaktadır. Tablo 122. Eğitim Durumuna Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 5, ,885 1,894,130 Gruplariçi 348, ,995 Toplam 354, Tablo 121 ve 122 birlikte ele alındığında örneklemi oluşturan sanayi işçilerinin eğitim durumu değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma içinde olmadıkları görülmektedir [F(3-50)= 1,894, p >

170 154,05]. Başka bir deyişle eğitim durumunun İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olmadığı ortya çıkmaktadır Medeni Durum Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altıda örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin evli, bekar, ve boşanmış seçeneklerini içeren medeni durum değişkenine göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları incelenecektir. Tutumları Medeni Duruma Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Örneklemin medeni durum değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 123 te verilmiştir. Tablo 123. Medeni Duruma Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Medeni Durum N X S Evli 220,0636,9822 Bekar 128 -,1270 1,0472 Boşanmış 4,1130,6555 Toplam 352 -,0051 1,0054 Tablo 123 teki verilere göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları medeni durum değişkenine göre betimsel olarak farklılık göstermektedir. Evli olan katılımcıların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması,0636; bekar olan katılımcıları Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması -,1270 ve boşanmış olan katılımcıların Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması,1130 dur. Tablodaki verilere göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu ile ilgili en yüksek tutum puanı ortalamasına (,1130) sahip olanlar boşanmış olan katılımcılar; en düşük puan ortalamasına (-,1270) sahip olanlar ise bekâr katılımcılardır. Boşanmış katılımcıların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları evli katılımcılara göre ve boşanmış katılımcılarla evli katılımcıların Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamaları hiç evlenmemiş katılımcılara göre daha yüksektir.

171 155 Tablo 123 teki verilere göre örneklemin medeni durum değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 124. Medeni Duruma Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 2, ,499 1,486,228 Gruplariçi 351, ,008 Toplam 354, Tablo 123 ve Tablo 124 birlikte değerlendirildiğinde örneklemin betimsel olarak farklılaşan medeni durum değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı anlaşılmakadır [F(2-349)= 1,486, p >,05]. Bu da medeni durumun Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olmadığının göstergesidir. Tutumları Medeni Duruma Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Örneklemin medeni durum değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 125 te verilmiştir. Tablodaki bulgulara göre sanayi örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden evli olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması -,0697; bekar olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması,1299 ve boşanmış olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması,5176 dır. Tablo 125. Medeni Duruma Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Medeni Durum N X S Evli 215 -,0697,9804 Bekar 122,1299 1,0207 Boşanmış 3,5176 1,3984 Toplam 340,0070 1,0008 Medeni durum değişkenine göre en yüksek Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutum düzeyine (,5176) sahip olan grubu boşanmış olanlar, en düşük tutum düzeyine (-,0697) sahip olan grubu ise evli olanlardır. Tablo 125 teki verilere göre örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının medeni durumlarına göre betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir.

172 156 Tablo 126. Medeni Duruma Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 3, ,946 1,954,143 Gruplariçi 335, ,966 Toplam 339, Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin medeni durum değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının varyans analizi sonuçlarını veren Tablo 126 yı incelediğimizde örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının medeni durum değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklışmadığı ortaya çıkmaktadır [F (2-337)= 1,954, p >,05]. Bu sonuçlara göre medeni durum değişkeni Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunu etkileyen bir faktör olarak ele alınamaz Medeni Duruma Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Tablo 127 sanayi işçilerinin medeni durum değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini içermektedir. Tablo 127. Medeni Duruma Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Medeni Durum N X S Evli 227,1519,9445 Bekar 123 -,2874 1,048 Boşanmış 2 1,1538,0808 Toplam 352,0040 1,0012 Tablo 127 deki bulgulara göre örneklemi oluşturanlar içerisinden evli olanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,1519; bekar olanların İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması -,2874 ve boşanmış olanların İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,0808 dir. Buna göre medeni durum değişkenine göre en yüksek İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutum puan ortalamasına (1,1538) sahip olanlar boşamış olan katılımcılar, en düşük tutum puan ortalamasına (-,2874) sahip olanlar ise bekâr olan katılımcılardır. Tablo 127 de verilere göre sanayi işçilerinin medeni durum değişikenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir.

173 157 Tablo 128. Medeni Duruma Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 18, ,031 9,442, , Gruplariçi 333, ,956 Toplam 351, *1= Evli, 2= Bekar, 3= Boşanmış Tablo 127 ve Tablo 128 birlikte ele alındığında örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının medeni durumlarına göre istatistiksel olarak da anlamlı bir şekilde farklılaştığı ortaya çıkmaktadır [F (2-349)= 9,442, p<,01]. Yani işçilerin medeni durumları İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarını üzerinde etkileyen bir faktör olarak incelenebilir. Tablo 128 de verilen gruplararası çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre örneklemi oluşturan sanayi işçilerinden evli olanlar (X=,1519) ile boşanmış olanların (X= 1,1538) bekâr olanlara (X= -,2874) göre daha olumlu düzeyde İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumuna sahip oldukları anlaşılmaktadır. Bütün bu bulgulara göre devam eden ya da sonlanmış eviliğin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu üzerinde olumlu bir etkisi olduğu söylenebilir. Ayrıca evli ya da evlilik tecrübesi yaşamış (boşanmış) olan sanayi işçilerinin hiç evlenmemiş (bekâr) sanayi işçilerine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumunun gerektirdiği davranışlarını daha fazla sergilemeleri beklenir Oturduğu Yer Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altında örneklemin il merkezi, ilçe ve köy seçeneklerinde oluşan oturduğu yer değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları incelenecektir. Tutumları Oturduğu Yere Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tablo 129 da örneklemin oturduğu yer değişkenine göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri verilmiştir. 3-2*

174 158 Tablo 129. Oturduğu Yere Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Oturduğu Yer N X S İl Merkezi 318 -,0053 1,0377 İlçe 4,1005,6359 Köy 23 -,0353,6301 Toplam 345 -,0061 1,0107 Tablo 129 daki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin oturduğu yer değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamalarının dağılımı şu şekildedir: il merkezinde oturanlar -,0053; ilçede oturanlar,1005 ve köyde oturanlar,6301. Buna göre en yüksek tutum puanına (,1005) sahip olanlar ilçede oturan katılımcılar, en düşük tutum puanına (,0353) sahip katılımcılar ise köyde oturan katılımcılardır. Tablo 129 daki bulgulara göre örneklemin oturduğu yer değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 130. Oturduğu Yere Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası,065 2,033,032,969 Gruplariçi 351, ,027 Toplam 351, Tablo 129 ve Tablo 130 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin oturduğu yer değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma olmadığı anlaşılmaktadır [F (2-342)=,032, p >,969]. Bu sonuçlara göre katılımcıların oturdukları yerin Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olmadığı anlaşılmıştır. Tutumları Oturduğu Yere Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tablo 131 örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumlarının oturduğu yer değişkenine göre betimsel istatistiklerini içermektedir.

175 159 Tablo 131. Oturduğu Yere Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Oturduğu Yer N X S İl Merkezi 305 -,0060,9783 İlçe 4 -,2691 1,0606 Köy 24,3989 1,0986 Toplam 333,0199,9910 Tablo 132 incelendiğinde sanayi işçilerinden il merkezinde doğanların -,0060 Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasına; ilçede oturanların -,2691 tutum puan ortalamasına ve köyde oturanların da,3989 tutum puan ortalamasına sahip olduğu görülmtekdir. Buna göre en yüksek Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,3989) sahip olanlar köyde oturan katılımcılar, en düşük puan ortalamasına (-,2691) sahip katılımcılar ise ilçede oturan katılımcılardır. Tablo 132 deki bulgulara göre örneklemin oturduğu yer değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları arasında betimsel bir farklılaşma olduğu söylenebilir. Tablo 132. Oturduğu Yere Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 3, ,994 2,043,131 Gruplariçi 322, ,976 Toplam 326, Örneklemin oturduğu yer değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının varyans analizi sonuçlarını veren Tablo 132 deki bugulara göre sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının oturduğu yere göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık taşımadığı ortaya çıkmıştır [F(2-330)= 2,043, p>,05]. Başka bir deyişle oturduğu yer değişkeni Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilemez Oturduğu Yere Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Tablo 133 sanayi işçilerinin oturduğu yer değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini içermektedir. Tabloda görüldüğü üzere örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden il merkezinden doğanların İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamaları,0293; ilçede doğanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamaları -,0005 ve köyde oturanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamaları da -,4688 dir.

176 160 Tablo 133. Oturduğu Yere Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Oturduğu Yer N X S İl Merkezi 320,0293 1,0138 İlçe 4 -,0005,6610 Köy 21 -,4688,9045 Toplam 345 -,0013 1,0093 En yüksek tutum puanı ortalamasına (-,0005) sahip olan katılımcılar ilçede oturanlar; en düşük tutum puanı ortalamasına (-,4688) sahip katılımcılar ise köyde oturan katılımcılardır. Tablo 133 teki bulgulara göre örneklemin oturduğu yer değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir. Tablo 134. Oturduğu Yere Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 4, ,446 2,421,090 Gruplariçi 345, ,010 Toplam 350, Ancak Tablo 133 ve Tablo 134 teki veriler birlikte değerlendirildiğinde örneklemin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının oturduğu yer değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma göstermediği anlaşılmaktadır [F (2-342)= 2,421, p>,05]. Buna göre sanayi işçilerinin oturdukları yerin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumların üzerinde etkisi olmadığı ortya çıkmaktadır Çalıştığı Sektör Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altında sanayi işçilerinin toprak, tekstil, makine, kağıt ve un sanayi seçeneklerinden oluşan çalıştıkları sektör değişkenine göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları incelenecektir. Tutumları Çalıştığı Sektöre Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Örneklemin çalıştıkları sektör değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 135 te verilmiştir.

177 161 Tablo 135. Çalıştığı Sektöre Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri ÇalıştığıSektör N X S Toprak(Tuğla-Kiremit, Seramik) 147 -,2379 1,2315 Tekstil(iplik, dokuma, gömlek) 101,0359,8595 Makine 69,3577,6551 Kağıt 22,1793,5456 Un 19,1428,6607 Toplam 358,0000 1,0000 Tablo 135 teki bulgular incelendiğinde öeneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden tuğla-kiremit ve seramik sanayilerinin birlikte ele alındığı toprak sanayinde çalışanların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması -,2379; iplik, dokuma ve gömlek fabrikalarının birlikte ele alındığı tekstil sanayinde çalışanların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması,0359; makine sanayinde çalışan işçilerin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması,3577; kağıt sanayinde çalışanların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması,1793 ve un sanayinde çalışan işilerin de Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması,1428 dir. En yüksek Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,3577) sahip olanlar makine sanayinde çalışan katılımcılar; en düşük Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamasına (-,2379) sahip olan katılımcılar de toprak sanayinde çalışan katılımcılardır. Tablo 135 teki verilere göre örneklemin çalıştığı sektör değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir. Tablo 136. Çalıştığı Sektöre Göre Dinî Mistik Yöneliml-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 18, ,595 4,790, , Gruplariçi 338, ,959 Toplam 357, *1= Toprak(Tuğla-kiremit ve seramik), 2= Tekstil(iplik, dokuma, gömlek), 3= Makine, 4=Kağıt, 5= Un Tablo 135 ve Tablo 136 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin çalıştırkları sektör değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır [F (4-353)= 4,790, p <,01]. Başka bir deyişle katılımcıların çalıştıkları sektör Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olan bir faktördür. 3-1, 3-2*

178 162 Hangi gruplar arasında anlamlı bir farklılaşma olduğunu görmek amacıyla yapılan gruplararası çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden tekstil sanayinde çalışanların (X=,0359) toprak sanayinde çalışanlara (X=,-2379) göre ve makine sanayinde çalışanların (X=,3577) da hem toprak sanayinde çalışanlara (X= -,2379) hem de tekstil sanayinde çalışanlara (X=,0359) göre daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmaktadır. Buna göre tekstil sanayinde çalışan işçilerin toprak sanayinde çalışanlara göre ve makine sanayin de çalışan işçilerin de hem toprak hem de tektstil sanayinde çalışan işçilere göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumunun gerektirdiği davranışları daha fazla sergilemeleri beklenir. Tutumları Çalıştığı Sektöre Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Örneklemin çalıştıkları sektör değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 137 de verilmiştir. Tablo 137. Çalıştığı Sektöre Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri ÇalıştığıSektör N X S Toprak(Tuğla-Kiremit, Seramik) 152,0766,9503 Tekstil(iplik, dokuma, gömlek) 95 -,0367 1,0427 Makine 60,0191 1,0215 Kağıt 19 -,1034 1,0925 Un 18 -,4085 1,0035 Toplam 344,0000 1,0000 Tablo 137 deki verilere göre sanayi işçilerinin çalıştığı sektöre göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamalarının dağılımı şu şekildedir: toprak sanayinde çalışan katılımcıların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması,0766; tekstil sektöründe çalışan katılımcıların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması -0367; makine sanayiinde çalışan sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması,0191; kağıt sanayiinde çalışan sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması -,1034 ve un sanayiinde çalışan sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması -,4085 tir. Bu bulgulara göre örneklemin çalıştığı sektöre göre en yüksek Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,0766) sahip olan grubu toprak sanayinde

179 163 çalışan katılımcıların oluşturduğu grup; en düşük puan ortalamasına ( -,4085) sahip grubu ise un sanayinde çalışan katılımcıların oluşturduğu gruptur. Tablo 137 deki verilere göre örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının çalıştığı sektör değişkenine göre betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir. Tablo 138. Çalıştığı Sektöre Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 4, ,063 1,064,374 Gruplariçi 338, ,999 Toplam 343, Tablo 137 ve Tablo 138 birlikte değerlendirildiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin çalıştıkları sektöre göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları her nekadar betimsel olarak farklılaşsa da istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığını söylemek mümkün değildir [F(4-339)= 1,064, p >,05]. Bu sonuçlara göre katılımcıların çalıştıkları sektörün Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olduğu söylenemez Çalıştığı Sektöre Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Tablo 139 örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin çalıştıkları sektöre göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel istatistiklerini içermektedir. Tablodaki verilere göre sanayi işçilerinden toprak sanayinde çalışanların İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması -,1514; tekstil sanayinde çalışanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması -,0620; makine sanayinde çalışanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,3418; kağıt sanayinde çalışanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,3814; un sanayinde çalışanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması ise -,0397 dir. Tablo 139. Çalıştığı Sektöre Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri ÇalıştığıSektör N X S Toprak(Tuğla-Kiremit, Seramik) 155 -,1514,9825 Tekstil(iplik, dokuma, gömlek) 98 -,0620 1,1622 Makine 63,3418,8355 Kağıt 23,3814,6832 Un 19 -,0397,7104 Toplam 358,0000 1,0000

180 164 Çalıştıkları sektör değişkenine göre en yüksek İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,3814) sahip olan grup kağıt sanayinde çalışan katılımcıların oluşturduğu grup; en düşük İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına (-,1514) sahip olan grup ise toprak sanayinde çalışan katılımcıların oluşturduğu gruptur. Tablo 139 daki bulgulara göre sanayi işçilerinin çalıştıkları sektöre göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 140. Çalıştığı Sektöre Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 14, ,667 3,781, , Gruplariçi 342, ,970 Toplam 357, *1= Toprak(Tuğla-kiremit ve seramik), 2= Tekstil(iplik, dokuma, gömlek), 3= Makine, 4=Kağıt, 5= Un Tablo 139 ve Tablo 140 birlikte değerlendirildiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin çalıştıkları sektör değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak da anlamlı bir şekilde farklılaştığı anlaşılmaktadır [F (4-353)= 3,781, p <,01]. Bu sonuçlara göre katılımcıları çalıştıkları sektörün İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Farklılaşmanın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek için yapılan gruplararası çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre örneklemden makine sanayinde çalışan katılımcıların (X=,3418) toprak sanayinde çalışan katılımcılar (X= -,1514) ve tekstil sanayinde çalışan katılımcılara (X= -,0620) göre; kağıt sanayinde çalışan katılımcıların (X=,3814) de yine toprak sanayinde çalışan katılımcılara (X= -,1514) göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu ile ilgili olarak daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Bu durumda makine sanayinde çalışan işçilerin toprak sanayinde çalışanlar ve tekstil sanayinde çalışan işilere göre; kağıt sanayinde çalışan işçilerin de toprak sanayinde çalışan işçilere göre daha fazla İş Yönelimli-Çileci Çalışma davranışları sergileyecekleri varsayılır İşteki Statü Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altında örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin işteki statüleri (işçi, 3-2, 4-1* kalfa, ustabaşı, yönetici)ne göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu,

181 165 Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları incelenecektir İşteki Statüye Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları Sanayi işçilerinin anketin uygulandığı tarih ititbariyle çalıştıkları işteki statülerine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 141 de verilmiştir. Tablo 141. İşteki Statüsüne Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri İşteki Statü N X S İşçi 244,1812,8230 Kalfa 41 -,2087,9123 Ustabaşı 11 -,1164,7382 Yönetici 41 -,8188 1,5224 Toplam 337,0024,9962 Tablo 141 deki veriler incelendiğinde sanayi işçilerinden çalıştıkları işte işçi statüsünde olanların,1812; kalfa statüsünde olanları -,2087; ustabaşı statüsünde olanların -,1164 ve yönetici statüsünde olanların da -,8188 puan ortalamasına sahip oldukları görülmektedir. Bu bulgulara göre örneklemin işteki statü değişkenine göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması en yüksek (,1812) olanlar işçi olarak çalışanlar en düşük (,-8188) olanlar ise yöneticilerdir. Tablo 141 deki bulgulara göre sanayi işçilerinin işteki statü değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarını betimsel olarak farklılılaştığı söylenebilir. Tablo 142. İşteki Statüsüne Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 37, ,481 14,038, , Gruplariçi 296, ,889 Toplam 333, *1= işçi, 2= Kalfa, 3= Ustabaşı, 4= Yönetici Tablo 141 ve Tablo 142 birlikte ele alındığında örneklemin Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarını işteki statülerine göre istatistiksel olarak da anlamlı bir farklılaşma gösterdiği anlaşılmaktadır [(3-333)= 14,038, p <,01]. Yani 1-4, 2-4, 3-4*

182 166 katılımcıların işteki statüsü Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumuna etki eden bir faktör olarak değerlendirilebilir. Gruplararası çoklu karşılaştırmaya göre örneklemi oluşturan sanayi işçilerinden çalıştıkları işte işçi statüsünde olanların (X=,1812) kalfa (X= -,2087) ve ustabaşı (X= -,1164) olanlara göre; işteki statüsü kalfa olanlar(x=,2087) ile ustabaşı(x= -,1164) olanların da yönetici (X= -,8188) olanlara göre daha olumlu bir Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Bu durumda örneklemdeki işçilerin kalfa ve ustabaşılara göre kalfa ile ustabaşıların da yöneticilere göre daha fazla Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu davranışlarını sergilemeleri beklenir. Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumuna en yakın olanlar işçiler iken en uzak olan ise yöneticilerdir. Tutumları İşteki Statüye Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tablo 143 sanayi işçilerinin işteki statüsüne göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini içermektedir. Tablo 143. İşteki Statüsüne Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri İşteki Statü N X S İşçi 226,0122 1,0093 Kalfa 42,4740,9858 Ustabaşı 12 -,4213,4898 Yönetici 40 -,4344,7705 Toplam 320,0007,9921 Tablo 143 teki bulgulara göre sanayi işçilerinden işteki statüsü işçi olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamaları,0122; kalfa olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması,4740; ustabaşı olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması -,4213 ve yönetici olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması -,4344 dür. En yüksek Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,4740) sahip olanlar kalfa olarak çalışanlar ike en düşük Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasına sahip olanlar da işteki statüsü yönetici olan katılımcılardır.

183 167 Tablo 143 teki verilere göre örneklemi oluşturan sanayi işçilerinin işteki statü değişkenine Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamaları betimsel olarak farklılaşmaktadır. Tablo 144. İşteki Statüsüne Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 19, ,384 6,842, , Gruplariçi 294, ,933 Toplam 314, *1= işçi, 2= Kalfa, 3= Ustabaşı, 4= Yönetici Örneklmemin işteki statü değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının varyans analizi sonuçlarını veren Tablo 144 incelendiğide sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları ile işteki statülerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma olduğu anlaşılmaktadır [F (3-316)= 6,842, p <,01]. Diğer bir deyişle katılımcıları işteki statüleri Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilebilir. İşçi olarak çalışan katılımcıların (X=,0122) yönetici olarak çalışanlara (X= -,4344) göre; kalfa olarak çalışan katılımcıların (X=,4740) ise hem işçi olarak çalışan katılımcılara (X=,0122), hem ustabaşı olarak çalıaşan katılımcılara (X= -,4213) ve hem de yöneticilere (X= -,4344) göre daha olumlu tutum düzeyine sahip oldukları gruplar arasında yapılan çoklu karşılaştırmada görülmektedir. Bu durumda işçilerin yöneticiler ve kalafalara göre; kalfaların da hem işçilere hem ustabaşılara hem de yöneticilere göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu davranışlarını daha fazla sergilemeleri varsayılır İşteki Statüye Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Sanayi işçilerinin işteki statülerine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 145 te verilmiştir. Buna göre sanayi işçilerinden işçi olarak çalışanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,0872; kalfa olarak çalışanların puan ortalaması -,5288; ustabaşı olarak çalışanların puan ortalaması,1210 ve yönetici olarak çalışanların da puan ortalaması da,0059 dur. 2-1, 2-3, 2-4,*

184 168 Tablo 145. İşteki Statüsüne Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri İşteki Statü N X S İşçi 242,0872 1,0543 Kalfa 41 -,5288,8717 Ustabaşı 13,1210,6480 Yönetici 41,0059,8446 Toplam 337,0037 1,0138 En yüksek İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,1210) sahip olan grup ustabaşı olarak çalışanlar ve en düşük İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,-5288) sahip grup ise kalfa olarak çalışan katılımcılardır. Tablodaki verilere göre sanayi işçilerinin işteki statü değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı görülmektedir. Tablo 146. İşteki Statüsüne Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 13, ,499 4,514, , Gruplariçi 331, ,997 Toplam 345, *1= işçi, 2= Kalfa, 3= Ustabaşı, 4= Yönetici Tablo 145 ve Tablo 146 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin işteki statü değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak da anlamlı bir şekilde farklılaştığı anlaşılmaktadır [F(3-333)= 4,514, p <,01]. Yani katılımcıların işteki statüsü İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarını etkilemektedir. Farklılaşmanın hangi gruplar arasında olduğunu görmek amacıyla yapılan gruplar arası çoklu karşılaştırmada sanayi işçilerinden kalfa olarak çalışan katılımcıların (X= -,5288) hem işçi olarak çalışan katılımcılara (X=,0872), hem ustabaşı olarak çalışan katılımcılara (X=,1210) hem de yönetici olarak çalışan katılımcılara (X=,0059) göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu düzeylerinin daha düşük olduğu; başka bir ifadeyle daha olumsuz bir tutum düzeyine sahip oldukları anlaşılmaktadır. Bu bulgulara göre sanayi işçilerinden kalfa olarak çalışanların işçi, ustabaşı ve yönetici olarak çalışanlara göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu davranışlarını daha fazla sergilemeleri gerektiğini varsayabiliriz Çalışma Süresi Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altında araştırmanın örneklemini oluşturan sanayi işçilerinin 0-5 yıl, 6-10 yıl, yıl, yıl, 21 ve daha fazla yıl seçeneklerinden oluşan çalışma süresi değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç 3-2, 4-2*

185 169 Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları incelenecektir Çalışma Süresine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları Örneklemin çalışma süresi değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 147 de verilmiştir. Tablo 147. Çalışma Süresine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Çalışma Süresi N X S ,1261, ,2127, ,3805, ,0566, ,5169 1,9543 Toplam 310 -,0312,9905 Tablo 147 deki bulgulara göre sanayi işçilerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının çalışma süresine göre betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Anketin uygulandığı tarih itibariyle bulundukları işte 0-5 yıl arasında çalışanların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması -1261; 6-10 yıl arasında çalışanların,2127; yıl arasında çalışanların,3805; yıl arasına çalışanların -,0566; 21 yıl ve daha fazla yıldan beri çalışanların Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması da -,5169 dur. En yüksek Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,3805) sahip olan grup çalışma süresi yıl arasında olanların oluşturduğu gurp iken en düşük (-,5169) olan grup ise çalışma süresi 21 ve daha fazla yıl olanların oluşturduğu gruptur. Tablo 147 deki bulgulara göre sanayi işçilerinin çalışma sürelerine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 148. Çalışma Süresine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F P LSD Gruplararası 12, ,088 3,238, , Gruplariçi 190, ,954 Toplam 303, *1= 0-5 yıl, 2= 6-10 yıl, 3= yıl, 4= yıl, 5= 21 ve üstü yıl Tablo 147 ve Tablo 148 birlikte değerlendirildiğinde örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin çalışma süresi değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi 2-5, 3-1, 3-5*

186 170 Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığı anlaşılmaktadır [F( 4-305)=3,238, p<,05]. Bu sonuçlara göre çalışma süresi işçilerin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilebilir. Tablo 148 de de görüldüğü gibi sanayi işçilerinden 6-10 yıl arasında çalışma süresine sahip olan katılımcıların (X=,2127) 0-5 yıl arasında çalışma süresine sahip olan katılımcılar (X= -,1261) ve 21 ve daha fazla yıl çalışma süresine sahip olan katılımcılara (X= -,5169) göre yine yıl arasında çalışma süresine sahip olan katılımcıların (X=,3805) de 0-5 yıl arasında çalışma süresine sahip olan katılımcılar (X= -,1261) ve 21 ve daha fazla yıl arasınsa çalışma süresine sahip olan katılımcılara (X= -,5169) göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının daha olumlu düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda örneklemi oluşturan sanayi işçilerinden anketin uygulandığı tarihi itibariyle 6 ile 15 yıldan beri çalışma hayatının içinde olanların hem 0-5 yıldan beri hem de 21 ve daha fazla yıldan beri çalışma hayatının içinde olan katılımcılara göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu davranışlarını sergilemeye daha meyilli oldukları söylenebilir Çalışma Süresine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları Tablo 149 sanayi işçilerinin çalışma süresi değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini vermektedir. Tablodaki bulgular incelendiğinde sanayi işçilerinden 0-5 yıl arasında çalışma süresine sahip olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması,0527; 6-10 yıl arasında çalışma süresine sahip olanların -,1042; yıl arasında çalışma süresine sahip olanların -,2909; yıl arasında çalışma süresine sahip olanların -,6353 ve 21 ve daha fazla yıl çalışma süresine sahip olanların da,2755 dir.

187 171 Tablo 149. Çalışma Süresine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Çalışma Süresi N X S ,0527, ,1042 1, ,2909 1, ,6353, ,2755 1,0387 Toplam ,9818 Tabloda da görüldüğü gibi örneklem içerisinde en yüksek Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,2755) sahip olanlar 21 ve daha fazla yıldan beri çalışmakta olanlar; en düşük puan ortalamasına sahip olanlar ise (-,6353) yıldan beri çalışmakta olan katılımcılardır. 21 ve daha fazla yıldan beri çalışan katılımcılar göz ardı edildiğinde çalışma süresi arttıkça Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasının da arttığı görülmektedir. Çalışma süresi 20 yıla kadar olan katılımcılar arasında çalışma süresi ve Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu arasında ters orantılı bir ilişki görülmektedir. Tablo 149 daki verilere göre sanayi işçilerinin çalışma süresi değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı anlaşılmaktadır. Tablo 150 sanayi işçilerinin çalışma süresine göre Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumlarının varyans analizi sonuçlarını vermektedir. Tablo 150. Çalışma Süresine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 7, ,978 2,081,083 Gruplariçi 282, ,950 Toplam 190, Tablo 149 ve Tablo 150 birlikte değerlendirildiğinde örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının çalışma süresine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı ortaya çıkmıştır [F(4-297)= 2,081, p>,05]. Bu veriler çalışma süresinin örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olmadığını göstermektedir Çalışma Süresine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Tablo 151 örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin çalışma süresi değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini içermektedir.

188 172 Tablo 151. Çalışma Süresine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Çalışma Süresi N X S ,2344 1, ,3431, ,0049, ,2164, ,2657,9299 Toplam 313 -,0573 1,0046 Tablo 151 deki verilere göre 0-5 yıl arasında çalışma süresin sahip olan katılımcıların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması -,2344; 6-10 yıl arasında çalışma süresine sahip olan katılımcılar,3491; yıl arasında çalışma süresine sahip olan katılımcılar,0049; yıl arasında çalışma süresine sahip olan katılımcılar,2164; 21 ve daha fazla yıl çalışma süresine sahip olan katılımcılar ise,2657 dir. En düşük İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına (-,2344) sahip olan grup 0-5 yıl arasında çalışma süresine sahip olan katılımcıların oluşturduğu grup ve en yüksek puan ortalamasına (,3431) sahip olanların oluşturduğu grup 6-10 yıl arasında çalışma süresine sahip olan katılımcıların oluşturduğu gruptur yıl çalışma süresinden sonra katılımcıların çalıma süresi arttıkça İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puanlarının da arttığı görülmektedir. Tablo 151 deki bulgulara göre sanayi işçilerinin çalışma sürsine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılık gösterdiği söylenebilir. Tablo 152. Çalışma Süresine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 18, ,715 4,905, * Gruplariçi 296, ,961 Toplam 314, *1= 0-5 yıl, 2= 6-10 yıl, 3= yıl, 4= yıl, 5= 21 ve üstü yıl Betimsel farklılaşmanın yanısıra örneklemin çalışma süresi ve İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumları arasında istatistiksel olarak da anlamlı bir farklılaşma olup olmadığını görmek amacıyla iki değişken arasındaki varyans analizi sonuçlarını veren Tablo 152 ye bakıldığında, sanayi işçilerinden oluşan örneklemin çalışma süreleri ile İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları arasında istatistiksel olarak da anlamlı bir farklılaşmanın olduğu görülmüştür [F (4-308)= 4,905, p <,01]. Bu aynı zamanda çalışma süresi değişkeninin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumuna etki eden bir faktör olduğunun da göstergesidir.

189 173 Gruplararası çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre sanayi işçilerinden sadece 0-5 yıldan beri çalışanlarla 6-10 yıldan beri çalışanlar arasında bir farklılaşma olduğu görülmektedir. Buna göre 0-5 yıldan beri çalışan katılımcıların (X= -,2344) 6-10 yıldan beri çalışan katılımcılara (X=,3431) göre daha olumlu bir İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumuna sahip oldukları anlaşılmaktadır. 0-5 yıl çalışma süresine sahip olan işçilerin 6-10 yıl arasında çalışma süresine sahip olan işçilere göre daha fazla İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu özellikleri göstermeleri beklenir Önceki Meslek Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altında örneklemin anketin uygulandığı tarih itibariyle çalıştıkları işten önceki meslekleri(çiftçi, işçi, esnaf, memur, başka)ne göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları incelenecektir. Tutumları Önceki Mesleğe Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tablo 153 sanayi işçilerinin önceki meslek değişkenine göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini vermektedir. Tablo 153. Önceki Mesleğine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Önceki Meslek N X S Çiftçi 40,2203,5898 İşçi 149,2570,7439 Esnaf 20,2228,5193 Memur 4 -,3281,6434 Başka 94 -,3424 1,2266 Toplam 307,0588,9305 Tabalo153 teki verilere göre sanayi işçilerinden önceki mesleği çiftçi olanların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması,2203; önceki mesleği işçi olan katılımcıların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması,2570; önceki mesleği esnaf olan katılımcıların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması,2228; önceki mesleği memur olanların Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması -,3281 ve bu soruya başka yanıtını verenlerin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması da -,3424 tür. Buna göre en yüksek Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutum puanına

190 174 (,2570) sahip olan katılımcılar önceki mesleği işçi olan katılımcılar, en düşük Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puanına sahip olan katılımcılar de önceki mesleklerini işçi, çiftçi, esnaf ve memur mesleklerinin dışında bir meslek olarak belirten katılımcılardır. Tablo 153 teki bulgulara göre sanayi işçilerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının önceki meslek değişkenine göre betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 154. Önceki Mesleğine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 23, ,793 7,236, , Gruplariçi 241, ,801 Toplam 264, *1= Çiftçi, 2= İşçi, 3= Esnaf, 4= Memur, 5= Başka Tablo 153 ve Tablo 154 birlikte değerlendirildiğinde örneklemi oluşturan sanayi işçilerinin önceki meslek değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak da anlamlı bir şekilde farklılaştığı anlaşılmaktadır [ F(4-302)= 7,236, p <,01 ]. Başka bir deyişle önceki meslek değişkeninin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olduğu görülmektedir. Gruplar arası çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden önceki mesleklerini işçi, çiftçi, esnaf ve memur mesleklerinin dışında bir meslek olarak belirtenlerin (X= -,3424) hem çiftçi olarak belirten katılımcılara (X=,2203) hem işçi olarak belirten katılımcılara (X=,2570) hem de önceki mesleğini esnaf olarak belirten katılımcılara (X=,2228) göre daha olumsuz bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmaktadır. Tutumları Önceki Mesleğe Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tablo 155 önceki meslek değişkenine göre örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini içermektedir. Tablodaki bulgulara göre sanayi işçilerinin önceki mesleklerine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamaları şu şekildedir: önceki mesleği çiftçi olanların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması,4504; işçi olanların,0695; önceki mesleği esnaf olanların -,2859; önceki mesleği memur olanların da -,4677 dir. 5-2, 5-3*

191 175 Bu soruda başka seçeneğini işaretleyenlerin oluşturduğu grubun Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması da -,1847 dir. Tablo 155. Önceki Mesleğine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Önceki Meslek N X S Çiftçi 38,4504 1,0244 İşçi 139,0695,9643 Esnaf 20 -,2859,8591 Memur 3 -,4677 1,1189 Başka 91 -,1847,9341 Toplam 291,0097,9755 En yüksek Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,4504) sahip olanlar önceki mesleği çiftçi olanlar en düşük Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,4677) sahip olan katılımcılar de önceki mesleği memur olanlardır. Tablo 155 teki bulgulara göre sanayi işçilerinin önceki meslek değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 156. Önceki Mesleğine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 13, ,438 3,750, , Gruplariçi 262, ,914 Toplam 275, *1= Çiftçi, 2= İşçi, 3= Esnaf, 4= Memur, 5= Başka Tablo 155 ve Tablo 156 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin önceki meslek değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak da anlamlı bir şekilde farklılaştığı anlaşılmaktadır [F(4-286)= 3,750, p<, 01]. Bu sonuçlara göre önceki meslek değişkeni Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olan bir faktör olarak değerlendirilebilir. Farklılaşmanın hangi gruplar arasında olduğunu görmek amacıyla yapılan gruplararası çoklu karşılaştırmaya göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden önceki mesleği çiftçi (X= ;4504) olanların hem önceki mesleği esnaf olan katılımcılara (X= -;2859) hem çiftçi olan katılımcılara çiftçi, işçi, esnaf ve memur seçeneklerinin dışında kalan katılımcılara (X= -;1847) göre daha olumlu tutum düzeyin sahip oldukları; yine işçi (X=,0695) olan katılımcıların de çiftçi, işçi, esnaf ve memur 1-3, 1-5, 2-5*

192 176 seçeneklerinin dışında kalan katılımcılara (X= -;1847) göre daha olumlu tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Buna göre önceki mesleği çiftçi olanların önceki mesleği işçi, esnaf yada çiftçi, olanlar ile işçi, esnaf ve memur mesleklerinden başka bir meslek olanlara göre daha fazla Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu davranışları sergilemesi beklenir. Yine önceki mesleği esnaf olanların da önceki mesleği çiftçi, işçi, esnaf ve memur mesleklerinin dışında bir meslek olanlara göre daha daha fazla Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu davranışları sergilemesi beklenir Önceki Mesleğe Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Örneklemin öncekim meslek değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 157 de verilmiştir. Tablo 157. Önceki Mesleğine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Önceki Meslek N X,1115 S Çiftçi 38,1088,9362 İşçi 148,1115,9246 Esnaf 22 -,0519,8027 Memur 3,0667,3942 Başka 96 -,1589 1,1932 Toplam 307,0144 1,0097 Tablo 157 deki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden önceki mesleği çiftçi olanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,1088; önceki mesleği işçi olanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,1115; önceki mesleği esnaf olanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması -,0519; önceki mesleği memur olanların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması,0667 ve öncekim mesleği bu mesleklerin dışında bir meslek olan katılımcıların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması da -,1589 dur. Buna göre en yüksek İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına (, 1115) sahip katılımcılar önceki mesleği işçi olan katılımcılar en düşük İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına (,-1589) sahip katılımcılar ise çiftçi, işçi, esnaf ve memur mesleklerinin dışında kalan katılımcılardır. Tablo 157 deki verilere göre örneklemin önceki meslek değişkenine göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları arasında betimsel olarak bir farklılaşma olduğu söylenebilir.

193 177 Tablo 158. Önceki Mesleğine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F P Gruplararası 4, ,182 1,162,328 Gruplariçi 307, ,017 Toplam 311, Tablo 157 ve Tablo 158 birlikte değerlendirildiğinde sanayi işçilerinin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının önceki mesleklerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılık göstermediği ortaya çıkmaktadır [F (4-302)= 1,162, p >,05]. Bu sonuçlara göre örneklemin önceki meslekleri İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarına etki eden bir faktör olarak değerlendirilemez Baba Mesleği Ve Çalışma Tutumu Bu başlık altında sanayi işçilerinin çiftçi, işçi, esnaf, memur ve başka seçeneklerinde oluşan baba mesleği değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumları incelenecektir. Tutumları Baba Mesleğine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin baba mesleği değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 159 da verilmiştir. Baba mesleği çiftçi olan katılımcıların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması,1655; baba mesleği işçi olan katılımcıların tutum puan ortalaması,1984; baba mesleği esnaf olanların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması -,2132; baba mesleği memur olanların Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması -,2467 ve bu meslek dallarının dışında kalanların Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalaması ise -,2562 dir.

194 178 Tablo 159. Baba Mesleğine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Baba Mesleği N X S Çiftçi 97,1655,7443 İşçi 107,1984,7719 Esnaf 51 -,2132 1,0289 Memur 44 -,2467 1,1187 Başka 43 -,2562 1,5905 Toplam 342,0132 1,0043 En yüksek Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamasına sahip grup sanayi işçilerinden baba mesleği işçi olanların oluşturduğu grup ve en düşük Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puan ortalamasına sahip grup başka seçeneği göz ardı edilirse- baba mesleği memur olanların oluşturduğu gruptur. Tablo 159 daki bulgulara göre sanayi işçilerinin baba mesleği değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 160. Baba Mesleğine Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p LSD Gruplararası 14, ,658 3,743, , Gruplariçi 329, ,977 Toplam 343, *1= Çiftçi, 2= İşçi, 3= Esnaf, 4= Memur, 5= Başka Değişkenlerin istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma içinde olup olmadıklarını görmek amacıyla Tablo 159 ve Tablo 160 birlikte değerlendirildiğinde örneklemin baba mesleği değişkenine göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak da anlamlı bir farklılaşma gösterdiği anlaşılır [F(4-337)= 3,743, p<,01]. Buna göre baba mesleği sanayi işçilerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarına etki eden bir faktördür. Gruplararası çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinden baba mesleği çiftçi olanların (X=,1655) baba mesleği esnaf (X= -,2132) veya memur (X= -,2467) olan katılımcılar ile başka seçeneğini işaretleyen katılımcılara (X= -,2562) göre; yine baba mesleği işçi (X=,1984) olan katılımcıların de baba mesleği esnaf (X= -,2132) veya memuar (X= -,2467) olan katılımcılar ile başka seçeneğini işaretleyen katılımcılara (X= -,2562) göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi 1-4, 1-5, 2-3, 2-4, 2-5*

195 179 Çalışma Tutumu ile ilgili olarak daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla baba mesleği çiftçi ve işçi olan katılımcıların baba mesleği bunlar dışında kalan katılımcılara göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu davranışlarını göstermeye daha yatkın olmaları beklenir. Tutumları Baba Mesleğine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tablo 161 örneklemin baba mesleği değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel istatistiklerini içermektedir. Tablo 161. Baba Mesleğine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Baba Mesleği N X S Çiftçi 91,0816 1,0236 İşçi 99 -,0317,8735 Esnaf 54,0516,9771 Memur 43 -,0773 1,0277 Başka 39 -,0617 1,1330 Toplam 326,0041,9830 Tablo 161 deki verilere göre sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamalarının baba mesleği değişkenine göre dağılımı şu şekildedir: baba mesleği çiftçi olan katılımcıların Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalaması,0816; işçi olan katılımcıların puan ortalaması -,0317; esnaf olan katılımcıların puan ortalaması,0516; memur olan katılımcıların puan ortalaması -,0773 ve başka seçeneğini işaretleyen katılımcıların puan ortalaması da -,0617 dir. Buna göre en yüksek Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu puan ortalamasına sahip grup baba mesleği çiftçi olanların oluşturduğu grup; en düşük olanların oluşturduğu grup ise baba mesleği memur olanların oluşturduğu gruptur. Tablo 161 deki bulgulara göre sanayi işçilerinin baba mesleği değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir. Tablo 162. Baba Mesleğine Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 1,251 4,313,321,864 Gruplariçi 312, ,975 Toplam 314,

196 180 Örneklemin baba mesleği değişkenine göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak anlamış bir şekilde farklılaşıp farklışmadığını gösteten varyans analizi sonuçlarının yer aldığı Tablo 162 ye göre örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının baba mesleği değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı görülmektedir [F(4-321)=,321, p >,05]. Bu sonuçlara göre baba mesleğinin örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olmadığı ortaya çıkar Baba Mesleğine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları Örneklemin baba mesleği değişkenine göre İş Yönelmli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel istatistikleri Tablo 163 te verilmiştir. Buna göre sanayi işçilerinden baba mesleğinin çiftçi olduğunu belirtenlerin İş Yönelmli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamaları,1193; işçi olduğunu belirtenlerin İş Yönelmli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamaları,0379; esnaf olduğunu belirtenlerin İş Yönelmli- Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması -,1891; memur olduğunu belirtenlerin İş Yönelmli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması -,0968 ve başka seçeneğini işaretleyen katılımcıların İş Yönelmli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalaması ise,0912 dir. Tablo 163. Baba Mesleğine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Betimsel İstatistikleri Baba Mesleği N X S Çiftçi 97,1193,9263 İşçi 102,0379,9176 Esnaf 52 -,1891 1,0492 Memur 46 -,0968 1,0350 Başka 42,0912 1,2116 Toplam 339,0147,9971 Örneklem arasında en yüksek İş Yönelmli-Çileci Çalışma Tutumu puan ortalamasına(,1193) sahip olanlar baba mesleği çiftçi olanlar en düşük puan ortalamasına(-,1891) sahip olanlar baba mesleği esnaf olanlardır. Tablo 163 teki bulgulara göre sanayi işçilerinin baba mesleği değişkenine göre İş Yönelmli-Çileci Çalışma Tutumlarının betimsel olarak farklılaştığı söylenebilir.

197 181 Tablo 164. Baba Mesleğine Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Varyans Analizi (Anova) Sonuçları Varyansın Kaynağı Kareler Toplamı Sd Kareler Ortalaması F p Gruplararası 4, ,024 1,030,392 Gruplariçi 331, ,994 Toplam 336, Tablo 164 incelendiğinde örneklemin baba mesleği değişkenine göre İş Yönelmli-Çileci Çalışma Tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılaştığını söylemek mümkün değildir [F(4-334)= 1,030, p >,05]. Başka bir ifadeyle baba mesleği İş Yönelmli-Çileci Çalışma Tutumuna etki eden bir faktör olarak değerlendirilemez DİNİ YÖNELİM ve ÇALIŞMA TUTUMU Bu başlık altında örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin inanç, uygulama ve duygu boyutundan oluşan dinî yönelimle ilgili tutumları ile Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu, Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumundan oluşan çalışma tutumları arasındaki ilişki incelenecektir Dinî Yönelime Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Örneklemin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları ile inanç, uygulama ve duygu boyutunu içeren dinî yönelim ile ilgili tutumlarının korelasyon analizi sonuçları Tablo 165 te verilmiştir. Korelasyon analizi iki değişken arasındaki ilişkinin veya bağımlılığın şiddeti ile değişkenler arasındaki ilişkinin doğrusal olup olmadığını gösterir 431 Tablo 165. Dinî Yönelimleri ile Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Dinî Yönelim r,692 p,000 Sayı 340 Tablo 165 teki bulgulara göre örneklemin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları ve dinî yönelimle ilgili tutumları arasında yüksek düzeyde pozitif bir ilişki 431 Altunışık, Coşkun, Bayraktaroğlu, Engin Yıldırım, Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri, s 197.

198 182 vardır. Dinî yönelim puanı arttıkça Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puanı da artmaktadır (R =,692, p<,01). Dinî yönelimle Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu arasındaki ilişkinin Regresyon analizi sonuçları aşağıdaki tablolarda verilmiştir. Tablo 166,167,168. Sanayi İşçilerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Dinî Yönelime Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 166. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,692(a),479,478, a Predictors: (Constant), Diniyonelim Tablo 166 daki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumlarının Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumuna ait varyansı %48 oranında açıkladığı, başka bir ifadeyle Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumunun %48 oranında dinî yönelimle ilgili tutuma bağlı olduğu ya da %48 oranında ona göre şekillendiği ortaya çıkmıştır. Bu durumda dinî yönelimin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumunu önemli oranda etkilediği söylenebilir. Tablo 167. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 167, , ,367,000(a) Residual 181, ,537 Total 348, a Predictors: (Constant), Diniyonelim b Dependent Variable: Mistik yönelimli Tablo 167 deki bulgulara göre dinî yönelim ve Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu arasındaki ilişki p<,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkidir. Dolayısıyla dinî yönelim Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumuna anlamlı bir katkı yaptığı ortaya çıkmaktadır. Tablo 168. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant),006,040,145,885 Diniyonelim,684,039,692 17,646,000 a Dependent Variable: Mistik Yönelimli Tablo 168 deki bulgulara göre örneklemin dinî yönelim tutumundaki her 1 birim artış Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puanında 0,68 birim artışa neden t Sig.

199 183 olmaktadır(mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu= 0,006+0,684 Dinî Yönelim). [R=0,692, R²=0,479, F=311,367; p<,01] Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Mistik Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile iglili tutumları ve Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının korelasyon analizi sonuçları Tablo 169 de verilmiştir. Tablo 169. Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Dinî Yönelim/İnanç r,547 p,000 Sayı 353 Tabloda görüldüğü gibi sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları ve Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları arasında yüksek düzeyde doğrusal bir ilişki vardır. Bu bulgular sanayi işçilerinin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının arttıkça Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının da arttığını göstermektedir (R= 0,547, p<,01). Tablo 170,171,172. Sanayi İşçilerinin Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 170. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,547(a),299,297, a Predictors: (Constant), İnanc Tablo 170 teki bulgulara göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarını %55 oranında açıkladığı, başka bir ifadeyle Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının % 55 oranında dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarla şekillendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda sanayi işçilerinin inanç boyutu ile ilgili tutumlarının Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının önemli bir yordayıcısı olduğu söylenebilir.

200 184 Tablo 171. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 105, , ,556,000(a) a Predictors: (Constant), İnanc Residual 248, ,709 Total 354, b Dependent Variable: Mistik Yönelimli Tablo 171 deki verilere göre örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları ve Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmaktadır (p <,01). Tablo 172. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant) -,021,045 -,460,646 inanc,546,045,547 12,229,000 a Dependent Variable: Mistik Yönelimli Tablo 172 deki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarındaki her 1 birim artışın Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarında 0,546 puan artışa sebep olduğu görülmektedir (Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu= -0,021+0,546 dinî yönelim/inanç). [R= 0,547, R²=0,299, F=149,556; p <,01] Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Mistik Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Tablo 169 sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları ve Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının korelasyon analizi sonuçlarını içermektedir. Tablo 173. Sanayi İşçilerinin Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Dinî Yönelim/ Uygulama r,605 p,000 Sayı 352 Tablodaki verilere göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları ile Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları arasında yüksek düzeyde olumlu bir ilişki vardır (R=.605, p<,01). t Sig.

201 185 Tablo 174, 175 ve 176. Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 174. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,605(a),366,364, a Predictors: (Constant), Uygulama Tablo 174 teki bulgulara göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarını %60 oranında açıklamaktadır. Başka bir ifadeyle sanayi işçilerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları %60 oranında dinî yönelimin uygulama boyutu tarafından şekillendirilmektedir. Bu sonuçlara göre dinî yönelimin uygulama boyutunun Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının önemli bir yordayıcısı olduğu anlaşılmaktadır. Tablo 175. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 129, , ,141,000(a) Residual 223, ,640 Total 353, a Predictors: (Constant), Uygulama b Dependent Variable: Mistik Mönelimli Tablo 175 teki bulgulara göre örneklemin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları ve Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumların arasındaki ilişkinin p<,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu ortya çıkmaktadır. Tablo 176. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant) -,009,043 -,203,839 uygulama,607,043,605 14,218,000 a Dependent Variable: Mistik Yönelimli Tablo 176 incelendiğinde sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarındaki her 1 birim artışın Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarına 0,607 birim yansıdığı, başka bir ifadeyle uygulama boyutu ile ilgili tutum puanındaki her 1 birim artışın Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puanında 0,607 puan artışa sebep olduğu söylenebilir (Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu = -0,009+0,607 Dinî yönelim/uygulama). [R= 0,605, R²= 366, F= 202,141, p<, 01] t Sig.

202 Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Mistik Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Örneklemin dinî yönelimin duygu boyutu ve ilgili tutumları ile Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumları arasındaki korelasyon analizi sonuçları Tablo 177 de verilmiştir. Tablo 177. Sanayi İşçilerinin Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu Dinî Yönelim/ Duygu r,647 p,000 Sayı 350 Tablo 177 de görüldüğü gibi örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları ve Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları arasında yüksek düzeyde doğrusal bir ilişki vardır (R=,647, p<,01). Tablo 178, 179 ve 180. Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 178. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,647(a),419,417, a Predictors: (Constant), Duygu Tablo 178 deki bulgulara göre örneklemi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumlarını %65 oranında açıklamaktadır. Başka bir deyişle Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumları %65 oranında dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlar tarafından şekillendirilmektedir. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere dinî yönelimin duygu boyutu Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumunun önemli bir yordayıcısıdır. Tablo 179. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 148, , ,123,000(a) Residual 205, ,591 Total 354, a Predictors: (Constant), Duygu b Dependent Variable: Mistik Yönelimli

203 187 Tablo 179 daki verilere göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları ve Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamı bir ilişkidir (p<,01). Tablo 180. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant),002,041,056,955 duygu,640,040,647 15,847,000 a Dependent Variable: Mistik Yönelimli Tablo 180 incelendiğinde örneklemin dinî yönelimin duygu boyutu ilgili tutumlarındaki her 1 birim artışın Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumları ile ilgili 0,64 birim artışa sebep olduğu görülmektedir (Mistik Yönelimli Teslimiyetçi Çalışma Tutumu= 0,002+0,640 dinî yönelim/duygu). [R= 0,647, R²= 0,419, F= 251,123, p<,01]. Tutumu Dinî Yönelime Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tablo 181 sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları ile inanç, uygulama ve duygu boyutundan oluşan dinî yönelim tutumları arasındaki korelasyon analizi sonuçlarının içermektedir. Tablo 181. Dinî Yönelim Tutumları ile Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Dinî Yönelim r -,154 p,006 Sayı 321 Tablo 181 deki verilere göre örneklemin inanç, uygulama ve duygu boyutlarından oluşan dinî yönelim ile Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları arasında güçlü ve ters (negatif) bir ilişki olduğu görülmektedir (R= -,154, p<,01). Tablo 182,183,184. Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunun Dinî Yönelime Göre Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 182. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,154(a),024,021 1, a Predictors: (Constant), Diniyonelim t Sig.

204 188 Tablo 182 deki bulgulara göre sanayi işçilerinin dinî yönelimlerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarını %15 oranında açıkladığı, başka bir ifadeyle Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının %15 oranında dinî yönelim tarafından şekillendirildiği anlaşılmaktadır. Tablo 183. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 7, ,820 7,714,006(a) a Predictors: (Constant), Diniyonelim Residual 323, ,014 Total 331, b Dependent Variable: Kolay Kazanç Yönelimli Tablo 183 deki verilere göre sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumları ile Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkdir (p<,01). Tablo 184. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant),013,056,236,813 diniyonelim -,153,055 -,154-2,777,006 a Dependent Variable: Kolay Kazanç Yönelimli Tablo 184 deki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumlarında her 1 birim artışın Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarında -0,15 birim artışa sebep olduğu görülmektedir. Bu ilişkiye göre örneklemin dinî yönelimindeki artış Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarında azalmaya neden olmaktadır. (Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu= 0,013+(-0,15) dinî yönelim). [R= 0,154, R²= 0,024, F= 7,714, p<,01] Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları ve Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları arasındaki korelasyon analizi sonuçları Tablo 185 de verilmilştir. Tablodaki bulgulara göre örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları ile dinî yönelimin inanç boyutu arasında güçlü ve negatif bir ilişki olduğu ortaya çıkmaktadır (R= -,220, p<, 01). t Sig.

205 189 Tablo 185. Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Dinî Yönelim/İnanç r -,220 p,000 Sayı 336 Tablo 186,187 ve 188. Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 186. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,220(a),049,046, a Predictors: (Constant), İnanc Tablo 186 daki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarını %22 oranında açıklamakatadır. Başka bir ifadeyle sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları %22 oranında dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlar tarafından şekillendirilmektedir. Tablo 187. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 16, ,468 17,027,000(a) a Predictors: (Constant), İnanc Residual 323, ,967 Total 339, b Dependent Variable: Kolay Kazanç Yönelimli Tablo 187 de de görüldüğü gibi örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları ve Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkidir (p<,01). Tablo 188. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant) -,003,054 -,053,958 inanc -,213,052 -,220-4,126,000 a Dependent Variable: kolay kazanç yönelimli Tablo 188 incelendiğinde bulgular ışığında örneklemin dinin yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarındaki her 1 birim artışın Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarında -0,21 birim artışa sebep olduğu sebep olduğu anlaşılmaktadır. İlişkinin yönü dikkate alınırsa örneklemin inanç boyutu ile ilgili tutumları ve Kolay t Sig.

206 190 Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları arasında ters orantılı bir ilişki olduğu; biri artarken diğerinin azaldığı görülmektedir (Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu= -0,003+(-0,213)dinî yönelim/inanç). [R= 0,220, R²= 0,049, F= 17,027, p<,01] Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Tablo 189 sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları ile korelasyon analizi sonuçlarını vermektedir. Tablo 189. Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Dinî Yönelim/ Uygulama r -,093 p,087 Sayı 338 Tablo 189 teki verilere göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ve Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları arasında ters yönlü güçlü bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir ifadeyle sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları arttıkça Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının az da olsa azalmaktadır. Tablo 190,191 ve 192. Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 190. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,093(a),009,006 1, a Predictors: (Constant), Uygulama Tablo 190 a göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının %09 oranında dinî yönelimin uygulama boyutu ile açıklanabileceği başka bir ifadeyle dinî yönelimin uygulama boyutunun %9 oranında örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarını şekillendirdiği anlaşılmaktadır.

207 191 Tablo 191. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 2, ,965 2,951,087(a) a Predictors: (Constant), Uygulama Residual 337, ,005 Total 340, b Dependent Variable: Kolay Kazanç Yönelimli Örneklemin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları ve Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olup olmadığını görmek amacıyla Tablo 191 e baktığımızda örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları ve uygulama boyutu ile ilgili tutumlar arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı görülmektedir(p>, 05). Tablo 192. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant) -,003,055 -,050,960 uygulama -,092,053 -,093-1,718,087 a Dependent Variable: Kolay Kazanç Yönelimli Tablo 192 ye göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlardaki her 1 birim artışın Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları üzerinde -0,09 oranında artışa sebep olduğu ortaya çıkmıştır. İlişkinin yönü dikkate alınırsa uygulama boyutunun Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu üzerinde ters yönde önemli bir etki yaptığı anlaşılır. [R= 0,093, R²= 0,009, F= 2,951, p>,05] Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Tablo 193 sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları ve Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının korelasyon analizi sonuçlarını içermektedir. t Sig.

208 192 Tablo 193. Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu Dinî Yönelim/Duygu r -,071 p,197 Sayı 333 Tablo 194 deki bulgulara göre örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları ve dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları arasında ters yönlü ve güçlü bir ilişki vardır. Örneklemin duygu boyutu ile ilgili tutumları arttıkça Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının azaldığı söylenebilir. Tablo ve 197. Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 195. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,071(a),005,002 1, a Predictors: (Constant), Duygu Tablo 195 e göre örneklemin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarının %7 oranında dinî yönelimin duygu boyutu ile açıklanabileceğini; başka bir ifadeyle dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumların %7 oranında Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarını şekillendirdiği söylenebilir. Tablo 196. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 1, ,690 1,672,197(a) a Predictors: (Constant), Duygu Residual 334, ,011 Total 336, b Dependent Variable: Kolay Kazanç Yönelimli Tablo 196 daki bulgulara göre sanayi işçilerinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları ve dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadığı görülmektedir. Tablo 197. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta t Sig. 1 (Constant),018,055,319,750 duygu -,070,054 -,071-1,293,197 a Dependent Variable: Kolay Kazanç Yönelimli

209 193 Tablo 197 ye göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarındaki bir birim artışın Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumların -0,07 birim artışa sebep olduğu söylenebilir (Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu= 0,018+(-0,07)dinî yönelim/duygu). [R= 0,071, R²= 0,005, F=1,672, p>,05] Dinî Yönelime Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Tablo 198 örneklemin inanç uygulama ve duygu boyutundan oluşan dinî yönelim ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları arasındak korelasyon analizi sonuçlarını vermektedir. Tablo 198. Dinî Yönelim Tutumları İle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Dinî Yönelim r,476 p,000 Sayı 337 Tablo 198 deki bulgulara göre örneklemin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları ile inanç, uygulama ve duygu boyutundan oluşan dinî yönelimle ilgili tutumları arasında yüksek düzeyde doğrusal bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır (R= 0,476). Buna göre örneklemin dinî yönelimle ilgili tutumlarının arttıkça İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının da arttığını söyleyebiliriz. Tablo 199, 200 ve 201. Dinî Yönelimle İlgili Tutumlarına Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 199. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,476(a),226,224, a Predictors: (Constant), Diniyonelim Tablo 199 daki veriler sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumlarının %48 oranında İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarını etkilediği; başka bir ifadeyle örneklemin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının %48 oranında dinî yönelimleri ile açıklanabileceğini göstermektedir.

210 194 Tablo 200. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 77, ,175 98,004,000(a) Residual 263, ,787 Total 340, a Predictors: (Constant), Diniyonelim b Dependent Variable: İş Yönelimli Tablo 200 den sanayi işçilerinin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları ile dinî yönelimle ilgili tutumları arasındaki ilişkinin p <,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Tablo 201. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant) -,001,048 -,027,979 diniyonelim,476,048,476 9,900,000 a Dependent Variable: İş Yönelimli Tablo 201 den de anlaşılacağı üzere sanayi işçilerinin inanç, uygulama ve duygu boyutlarını içeren dinî yönelimle ilgili tutumlarındaki her 1 birim artışın İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumlarında 0,47 birim artışa sebep olmaktadır(iş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutum= -0,001+0,476 dinî yönelim). [R= 0,476, R²= 0,226, F= 98,004, p<,01] Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Tablo 202 de örneklemin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının korelasyon analizi sonuçları verilmiştir. t Sig. Tablo 202. Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Dinî Yönelim/İnanç r,5410 p,000 Sayı 353 Tablo 202 de de görüldüğü gibi sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları ile İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları arasında aynı yönde(pozitif) ve güçlü bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Yani dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlar arttıkça İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarında da bir artış görülmektedir (R= 0,54).

211 195 Tablo 203,204 ve 205. Dinî Yönelimin İnanç Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 203. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,410(a),168,166, a Predictors: (Constant), İnanc Tablo 203 deki bulgulara göre örneklemi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarını %41 oranında etkilemektedir. Başka bir ifadeyle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları %41 oranında dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlar tarafından şekillendirilmektedir. Tablo 204. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 59, ,064 70,930,000(a) a Predictors: (Constant), İnanc Residual 292, ,833 Total 351, b Dependent Variable: İş Yönelimli Tablo 204 de de görülebileceği örneklemin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları ile dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumları arasındaki ilişki p<,01 düzeyinde istatistiksel olarak da anlamlı bir ilişkidir. Tablo 205. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant) -,008,049 -,170,865 inanc,407,048,410 8,422,000 a Dependent Variable: İş Yönelimli Tablo 205 deki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlarındaki her 1 birim artışın İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarına 0,41 birim artışa sebep olduğu ortaya çıkmaktadır (İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumu= -0,008+0,407dini yönelim/inanç). [R= 0,410, R²= 0,168, F= 70,930, p<,01]. t Sig.

212 Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Tablo 206. sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının korelasyon analizi sonuçlarını içermektedir. Tablo 206. Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Dinî Yönelim/Uygulama r,362 p,000 Sayı 351 Tablo 206 daki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları arasında doğrusal ve güçlü bir ilşişki vardır (R= 0,36). Buna göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumları arttıkça İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumlarının da arttığını söylemek mümkündür. Tablo 207,208 ve 209. Dinî Yönelimin Uygulama Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 207. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,362(a),131,128, a Predictors: (Constant), Uygulama Tablo 207 deki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarının İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarını %36 oranında etkilediği; başka bir ifadeyle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının %36 oranında dinî yönelimin boyutu ile ilgili tutumlar tarafından şekillendirildiği söylenebilir. Tablo 208. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 46, ,071 52,552,000(a) Residual 305, ,877 Total 352, a Predictors: (Constant), Uygulama b Dependent Variable: İş Yönelimli

213 197 Tablo 208 de görüldüğü gibi örneklemin dinî yönelimin boyutu ile ilgili tutumları ile İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları arasındaki ilişki p<,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkidir. Tablo 204. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant) -,002,050 -,041,967 uygulama,360,050,362 7,249,000 a Dependent Variable: İş Yönelimli Tablo 209 a göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin uygulama boyutu ile ilgili tutumlarındaki her 1 birim artışın İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarında 0,36 birim artışa sebep olduğu anlaşılmaktadır(iş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu= - 0,002+0,360dini yönelim/uygulama). [R= 0,362, R²= 0,131, F= 52,552, p<,01] Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlara Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Örneklemin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları ve İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumlarının korelasyon analizi sonuçları Tablo 210 da verilmiştir. Tablo 210. Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Korelasyon Analizi Sonuçları İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu Dinî Yönelim/Duygu r,465 p,000 Sayı 348 Tablo 210 daki bulgulara örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları arasında yüksek düzeyde ve aynı yönde (pozitif) bir ilişki vardır (R= 0,46). Tablo 211, 212 ve 213. Dinî Yönelimin Duygu Boyutu İle İlgili Tutumlarına Göre İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları Tablo 211. Model Summary Model R R Square Adjusted R Square Std. Error of the Estimate 1,465(a),216,214, a Predictors: (Constant), Duygu Tablo 211 de de görüldüğü gibi örneklemin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumların İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarını %46 oranında şekillendirdiği; t Sig.

214 198 başka bir ifadeyle İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarının %46 oranında dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarla açıklanabileceği anlaşılmaktadır. Tablo 212. ANOVA(b) Model Sum of Squares df Mean Square F Sig. 1 Regression 76, ,059 95,596,000(a) a Predictors: (Constant), Duygu Residual 275, ,796 Total 351, b Dependent Variable: İş Yönelimli Tablo 212 deki bulgulara göre örneklemimizi oluşturan sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumları ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumları arasındaki ilişkinin p<,01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu ortya çıkmaktadır. Tablo 213. Coefficients(a) Unstandardized Coefficients Standardized Coefficients Model B Std. Error Beta 1 (Constant) -,001,048 -,024,981 duygu,471,048,465 9,777,000 a Dependent Variable: İş Yönelimli Tablo 213 deki bulgulara göre sanayi işçilerinin dinî yönelimin duygu boyutu ile ilgili tutumlarındaki her 1 birim artışın İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarında 0,47 oranında artışa sebep olduğu görülmektedir (İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu= - 0,001+0,471dini yönelim/duygu). [R= 0,465, R²= 0,216, F= 95,596, p<,01]. t Sig.

215 SONUÇLAR 1.Dinî Yönelime Etki Eden Faktörlerle İlgili Ulaşılan Sonuçlar Örneklemin dinî yönelim ile ilgili tutumlarının cinsiyet (bkz., Tablo 18, 19, 20,21), yaş (bkz., Tablo 22,23,24,25,26,27,28,29 ), doğum yeri (bkz., Tablo 30,31,32,33,34,35,36,37), baba mesleği (bkz., Tablo 94,95,96,97,98,99,10,101) değişkenlerine göre farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. İlkokul mezunlarının ortaokul ve lise mezunlarına göre dinî yönelimle ilgili daha olumlu bir tutum içerisinde oldukları görülmüştür (bkz., Tablo 38,39,40,41,42,43,44,45). Bu da örneklemimizde eğitim ve dini yönelim arasında ters orantılı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Evli katılımcılar bekar katılımcılara göre dinî yönelim, dinî yönelimin inanç, uygulama ve duygu boyutuyla ilgili daha olumlu bir tutum düzeyine sahiptir (bkz., Tablo 46,47,48,49,50,51,52,53). Evlilik dini yönelimin üç boyutunu da olumlu etkilemektedir. İl merkezinde oturanların köyde oturanlara göre dinî yönelimle ilgili daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları görülmektedir (bkz., Tablo 54,55,56,57,58,59,60,61). Dini yönelimin il merkezinde oturan denekler arasında daha yüksek olması araştırma evrenimizin ülke geneline göre daha geleneksel bir toplumsal yapıya sahip olması ve örneklem olarak seçtiğimiz işçilerin çoğunlukla kırsal kesimden şehre göç eden kimselerden oluşmasıyla açıklanabilir. Sektörlere göre bir değerlendirme yapıldığında makine sanayinde çalışanların toprak, tekstil ve un sanayinde çalışanlara göre dinî yönelimle ilgili daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları görülmektedir (bkz., Tablo 62,63,64,65,66,67,68,69). Bu duruma makine sanayinde çalışan işçilerin toprak ve tekstil sanayinde çalışanlara göre daha düşük bir yaş ortalamasına sahip olmasının sebep olduğu kanaatindeyiz. Çalışanların işteki statülerine göre de dini yönelimle ilgili tutumlarında farklılaşma tespit edilmiştir (bkz., Tablo 70,71,72,73,74,75,76,77) yıl ile yıl arasında çalışan katılımcıların 0-5 yıl arasında çalışan katılımcılara göre dinî yönelimle ilgili daha olumlu bir tutum düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır (bkz., Tablo 78,79,80,81,82,83,84,85). Katılımlı gözlem ve görüşme sonucu edindiğimiz izlenimi de göz önüne aldığımız da buna hem yaş hem de yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan bir durum olarak evliliğin etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Son olarak katılımcıların dini yönelim puanlarının önceki mesleklerine göre de farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır (bkz., Tablo 86,87,88,89,90,91,92,93).

216 200 2.Çalışma Tutumuna Etki Eden Faktörlerle İlgili Ulaşılan Sonuçlar Erkeklerin bayanlara göre hem Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu düzeylerinin (kz., Tablo 102), hem de İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu düzeylerinin daha yüksek olduğu (bkz., Tablo 104); diğer taraftan cinsiyet değişkeninin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu üzerinde bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir (bkz., Tablo 103).Yaş değişkeninin (bkz., Tablo 105,106), (bkz., Tablo 107,108), (bkz., Tablo 109,110) ve doğum yeri değişkeninin (bkz., Tablo 111,112), (bkz., Tablo 113,114), (bkz., Tablo 115,116) çalışma tutumları üzerinde bir etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bulgulara göre eğitim seviyesi yükseldikçe Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu düzeylerinde düşüş sözkonusudur. Başka bir ifadeyle eğitimle Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu arasında ters yönlü bir ilişki vardır (bkz., Tablo 117,118), eğitim durumuyla birlikte deneklerin dünyaya ve olaylara bakışında meydana gelen zihniyet değişimi, çalışma ile ilgili tutum ve davranışlarına da yansımaktadır. Eğitim durumu ve Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu arasında ters orantılı bir ilişki olduğu anlaşılmıştır. Eğitimin olumlu etkisi bu değişkenler arasında da görülmekte ve eğitimle birlikte kolay, çalışmaksızın ve kısa sürede çok para kazanma ya da zenginleşme düşüncesi, yerini çalışarak, hakkıyla kazanma düşüncesine bırakmaktadır. Dolayısıyla eğitim düzeyi düştükçe Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunu benimseme oranı artmakta; eğitim düzeyi yükseldikçe Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunu benimseme oranı düşmektedir (bkz., Tablo 119, 120). Eğitim durumunun İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (bkz., Tablo 121,122). Medeni durumunun Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu (bkz., Tablo 123,124) ile Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olmadığı (bkz., Tablo 125,126), ancak İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumunu etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Öyle ki, evlilik ve aile ile birlikte daha fazla hissedilmeye başlayan sorumluluk duygusu ani değişimlerden uzak, sadece kendini ve yaşadığı anı değil aile fertlerini ve onların geleceğini de düşünen bir zihniyetin oluşmasına neden olmaktadır. Bu da sonlanmış da olsa eviliğin İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumu üzerinde olumlu etki oluşturduğu anlamına gelmektedir (bkz., Tablo 127,128). İkamet yerinin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu (bkz., Tablo 129,130), Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu (bkz., Tablo 131,132) ve İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu üzerinde etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır

217 201 (bkz., Tablo 133,134). Bulgulara göre makine sanayinde çalışan işçilerin hem toprak hem de tektstil sanayinde çalışan işçilere göre daha yüksek düzeyde Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumuna sahip oldukları (bkz., Tablo 135,136) ortaya çıkmaktadır. Yine makine sanayinde çalışan işçilerin toprak ve tekstil sanayinde çalışanlara göre; kağıt sanayinde çalışan işçilerin de toprak sanayinde çalışan işçilere göre daha yüksek bir İş Yönelimli-Çileci Çalışma tutumu düzeyine sahip oldukları (bkz., Tablo 139,140) anlaşılmıştır. Ancak çalıştıkları sektörün Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (bkz., Tablo 137,138). Makine sanayinde çalışanların hem İş Yönelimli-Çileci Çalışma tutum puanlarının hem de Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma tutumu puanlarının yüksek olması bunun yanı sıra Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma tutumu puanlarının ise düşük olması bu sektör çalışanlarının dini yönelim puanlarının yüksek olmasıyla da örtüşmektedir. İşçilerin kalfa ve ustabaşılara göre kalfa ile ustabaşıların da yöneticilere göre daha yüksek Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumuna sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumuna en yakın olanlar işçiler iken en uzak olan ise yöneticilerdir. İşteki statü yükseldikçe Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumundan uzaklaşma ve daha somut bir yaklaşım benimseme söz konusudur (bkz., Tablo 141,142). Bu bulgular eğitimle ilgili bulgularla da örtüşmektedir. Buna paralel olarak işçilerin diğer çalışanlara göre daha yüksek düzeyde Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumuna sahip oldukları anlaşılmıştır (bkz., Tablo 143,144). En yüksek İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu düzeyine sahip olanlar ise kalfa olarak çalışanlardır (bkz., Tablo 145,146). En yüksek Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutum düzeyine sahip olanlar 6 ile 15 yıldan beri çalışma hayatının içinde olanlar (bkz., Tablo 147,148) iken en yüksek İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu düzeyine sahip olanlar 0-5 yıldan beri çalışan işçileridir (bkz., Tablo 151,152). Çalışma süresinin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumları üzerinde etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (bkz., Tablo 149,150). İşçi, çiftçi, esnaf ve memur mesleklerinin dışında kalanların bu meslek sahiplerine göre daha olumsuz bir Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu düzeyine sahip oldukları (bkz., Tablo 153,154); yine önceki mesleği çiftçi olanların diğerlerine göre daha yüksek bir Kolay Kazanç Yönelimli- Hazcı Çalışma Tutumu düzeyine sahip oldukları ortaya çıkmıştır (bkz., Tablo 155,156). Önceki meslek değişkeninin İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumu üzerinde etkisi

218 202 olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (bkz., Tablo 157,158). Baba mesleği çiftçi ve işçi olan katılımcıların baba mesleği bunlar dışında kalan katılımcılara göre Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumu düzeylerinin daha yüksek olduğu anlaşılırken (bkz., Tablo 159,160); bu değişkenin Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu (bkz., Tablo 161,162) ile İş Yönelmli-Çileci Çalışma Tutumuna bir etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (bkz., Tablo 163,164). 3.Din ve Çalışma Tutumu Arasındaki İlişki İle İlgili Ulaşılan Sonuçlar Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumunun %48 oranında dinî yönelimle ilgili tutumlara göre şekillendiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu aynı zamanda dinî yönelim tutumundaki her 1 birim artışın Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu puanında 0,68 birim artışa neden olduğu anlamına gelmektedir. Dini yönelimin boyutları göz önüne alındığında Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumunu inanç boyutunun %55, uygulama boyutunun %61 ve duyguboyutunun %65 oranında açıkladığı, başka bir deyişle Mistik Yönelimli- Teslimiyetçi Çalışma Tutumunun bu oranlarda dini yönelimin ilgili boyutları tarafından şekillendirildiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla inanç, uygulama ve duygu boyutlarının Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumuna önemli katkılar yaptığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu bulgulara göre dinin, örneklemimizi oluşturan bireylerin Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumunu benimseme ve şekillendirmede son derece etkili olduğu anlaşılmaktadır. Dinî yönelimin %-15 oranında Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunu şekillendirdiği ortaya çıkmıştır. Bu, dinî yönelim tutumundaki her 1 birim artışın Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarında -0,15 birim artışa sebep olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla örneklemin dinî yönelimindeki artış Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumlarında azalmaya neden olmaktadır. Buna göre dinî yönelim Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu üzerinde ters yönde önemli bir etki yapmaktadır. Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumunun %-22 oranında dini yönelimin inanç ve %-09 oranında uygulama boyutu tarafından şekillendirildiği, başka bir ifadeyle dini yönelimin inanç ve uygulama boyutlarının Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu üzerinde ters yönde önemli bir etkiye sebep olduğu; bunun yanında Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu ile duygu boyutu arasındaki ilişkinin

219 203 istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir. Bu bulgulardan da anlaşılacağı üzere dinin özellikle inanç ve uygulama boyutlarının Kolay Kazanç Yönelimli-Hazcı Çalışma Tutumu üzerinde olumsuz bir etki yaptığı, dolayısıyla dinin öncelikle inanç ve daha sonra uygulama boyutlarının bireyleri kolay kazanma ve haz odaklı bir çalışma faaliyetinden uzaklaştırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Dinî yönelimle ilgili tutumların %48 oranında İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarını etkilediği; dinî yönelimle ilgili tutumlardaki her 1 birim artışın İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumlarında 0,47 birim artışa sebep olduğu ortaya çıkmıştır. Dinî yönelimin inanç boyutu ile ilgili tutumlar arttıkça İş Yönelimli-Çileci Çalışma Tutumlarında da bir artış görülmektedir. Dinî yönelimin inanç boyutunun %41 oranında; uygulama boyutunun %36 oranında ve duygu boyutunun da %46 oranında İş Yönelimli Çileci Çalışma Tutumlarını şekillendirdiği ortaya çıkmıştır. Bu bulgulara göre dini yönelim Mistik Yönelimli-Teslimiyetçi Çalışma Tutumu kadar olmasa da İş Yönelimli- Çileci Çalışma Tutumlarını da önemli ölçüde etkilemektedir.

220 ÖZET YAVUZ, Sefer, Dinî Değerlerin Çalışma Hayatındaki Yeri: Sanayi İşçileri Üzerine Bir Araştırma(Çorum Örneği), Doktora, Danışman: Prof. Dr. Niyazi AKYÜZ, 233 s. Sanayi işçilerinin dinî yönelimle ilgili tutumlarının çalışma ile ilgili tutumlarına etki edip etmediği, ediyorsa ne kadar etki ettiğini ortaya çıkarmayı amaçlayan bu araştırma giriş, birinci bölüm, ikinci bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde araştırmanın konusu, amacı, önemi, kapsam ve sınırları, sayıtlılar, hipotezler ve araştırmanın metodolojisi ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir. Birinci bölümde araştırmanın temel kavramları olan değerler ve tutumlar hakkında kavramsal ve kuramsal açıklamalar yapılmıştır. İkinci bölümde ilk olarak dinî kültürel değerler ve çalışma tutumu hakkında teorik açıklamalar yapılmış, daha sonra araştırmanın uygulama kısmına geçilerek örneklemin olgusal özellikleri, örneklemin dinî yönelimine etki eden faktörler, örneklemin çalışma tutumuna etki eden faktörler ve dinî yönelim ile çalışma tutumu arasındaki ilişki ile ilgili veriler ve analizlere yer verilmiştir. Sonuç bölümünde ise istatistiksel analizler sonucunda dinî yönelime etki eden faktörler, çalışma tutumuna etki eden faktörler ile ilgili ulaşılan sonuçlara yer verilmiştir.

221 SUMMARY YAVUZ, Sefer, Roles of Religious Values in Working Life: A Research on Industrial Workers(Example of Çorum City), Doctorate Thesis, Advisor: Prof. Dr. Niyazi AKYÜZ, 233 p. This study has focused on religious tendencies and working attitudes of industrial workers. Our goal of this study is to find out the tendency of industiral workers effect on their working attitudes. This dissertation has consist of Introduction, First Section, Second Section and Conclusion. The Introduction contains information about the subjet, purpose, important, scope and outline, assumption, hypothesis and the methodology of the study. The Fisrt Chapter contains explanations and definitions are basic terms of the study values and attitudes. In the Second Chapter we have firstly explain about of the religious-cultural values. Then in the ampirik section of the study we have examine factual properties of the sampling, the factors that effect on the religious tendencies of the sampling, the factors that effect on the working attitudes of the sampling and the relation between the religious tendecies and the working attitudes. In the Conclusion we have explain outcomes what are achieved with statistical analyses about the factors that effect on the religious tendencies of the sampling, the factors that effect on the working attitudes of the sampling.

222 KAYNAKÇA AKPINAR, Turgut,Türk Tarihinde İslamiyet, İletişim Yay.,(2. Baskı), İst., AKYÜZ, Niyazi, Gecekondularda Dinî Hayat ve Kentlileşme, Gündüz Yay., Ank., ALARİO, C.G. The State And Capitalism: A Theoretical Reassessment (Basılmamış doktora tezi), The Catholic University Of America, UMI Microform , Washington, DC., 1999, s 77., Kadir Canatan, Kapitalizm, Protestanlık ve İslam, Bilgi ve Hikmet, Sayı: 2 (İstanbul 1993). ALPAR, İ. ve Yener, S., Gecekondu Araştırması, D.P.T. Sosyal Planlama Başkanlığı, Ankara ALTUN, Sadegül Akbaba, Eğitim Yönetimi ve Değerler, D.E.D., 1(1). ALTUNIŞIK, Remzi, Coşkun, Recai, Bayraktaroğlu, Serkan, Yıldırım, Engin, Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri(3. Baskı), Sakarya Kitapevi, Sakarya, ANA BRİTANNİCA, Ana Yay., İst., 1990, s 605. ARABACI, Fazlı, Türk Din Sosyolojisi: İmkan ve Sorunlar, Platin Yay., Ank., ARGYLE, Michael ve Hallahmi, Benjamin Beit, The Social Psychology of Religion, London (Çev; Ali Kuşat, Mehmet Korkmaz, İsmail Güllü), Erciyes Üni., Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 16, Yıl: 2004/1. ARKONAÇ, Sibel, Psikoloji Zihin Süreçleri Bilimi, Alfa Yay., İst., ARON, Raymond, Sosyolojik Düşüncenin Evreleri, Bilgi Yay., Ank., ARSLAN, Ahmet, Felsefeye Giriş, Vadi Yay., Ank., ARSLAN, Araştırma Dergisi, IV(3004), Sayı: 1. Mustafa, Kültürel Bağlamda Din, Dinbilimleri Akademik ARSLAN, Mustafa, Türk Popüler Dindarlığı, Dem Yay., İst., ARSLAN, Mahmut, Max Weber in Protestan Çalışma Ahlakı Tezi ve Diğer Dinlerle Karşılaştırılması, Teorik ve Pratik Yönleriyle Ahlak, Editörler: Recep Kaymakcan, Mevlüt Uyanık, Dem Yay., İst., İst., ASLANTÜRK, Zeki Amman, Tayfun, Sosyoloji, M.Ü.İ.F.V.Yay., İst., ASLANTÜRK, Zeki, Araştırma Metot Ve Teknikleri(4.Baskı), M.Ü.İ.F.V. Yay.,

223 207 ATAY, Salim, Türk Yönetici Adaylarının, Siyasal ve Dinî Tercihleri ile Yaşam Değerleri Arasındaki İlişki, Değerler Eğitimi Dergisi, Cilt 7, Sayı: 3. AYDIN, Mustafa, Dinin Dünyevileşmesi Sorunu ve Protestanlık, Bilgi ve Hikmet (Bahar 1993). AYDIN, Mustafa, Kurumlar Sosyolojisi, (2. Baskı), Vadi Yay., Ank., AYENGİN, Tevhit, Çalışmanın Dinî Temelleri: Kalvinizm ve İslam Örneği, İslami Araştırmalar, C 18, Sayı: 4, BACANLI, Hasan Eğitim Psikolojisi, Alkım Yay., İst., (tarihsiz). BARRO, Robert J. & McCleary, Rachel M., Religion And Economic Growth Across Countries, American Sociological Review, Vol. 68, No. 5 (Oct., 2003). BAŞARAN, İbrahim E., Yönetimde İnsan İilişkileri, Gül Yayınevi, Ankara, BERGER, P. L., Dinin Sosyal Gerçekliği, (Çev.: A. Coşkun), İnsan Yay., İst., BERKES, Niyazi, Batıcılık, Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler, (2. Baskı), Kaynak Yay., İst., BİLGİN, N., Sosyal Psikolojide Yöntem ve Pratik Çalışmalar, Sistem Yayıncılık, İstanbul, BİLGİN, Nuri, Sosyal Psikolojide Yöntem ve Pratik Çalışmalar, Sistem Yay., İst., BİLGİSEVEN, Âmiran Kurtkan, Genel Sosyoloji(5. Baskı), Filiz Kitabevi, İst., BODUR, Hüsnü Ezber, Modern Kapitalizmin Doğmasında Dinî Rolü; Kapitalizmin Ruhu ile Protestan Ahlakı Arasındaki İlişki, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fak. Dergisi, Sayı: 9, Erzurum, BOLAY, Süleyman Hayri, Aşkın Değerler Buhranı, Değerler ve Eğitimi Uluslararası Sempozyumu(26-28 Kasım 2004, İstanbul), Ed.; Recep Kaymakcan, Seyfi Kenan, Hayati Hökelekli, Şeyma Arslan, Mahmut Zengin, Dem Yay., İst., BOONSTRA, Jaap J., Adith Cheosakul, Ping Ping Fu, Hiro Higashide, Jon P. Howell, Jeff Kennedy, Paul Koopman, Marie-Francoise Lacassagne, Selda Pasa, Tai- Kuang Peng, Leonel Prieto, Ekkirala S. Srinivas, Jasmine Tata, Gary Yukl, The Impact

224 208 of Societal Cultural Values and Individual Social Beliefs on the Perceived Effectiveness of Managerial Influence Strategies: A Meso Approach, Journal of International Business Studies, Volume: 35, Issue: 4, BOUTROUX, Emile, Çağdaş Felsefede İlim ve Din, (Çev.; Hasan Katipoğlu), M.E.G.S.B. Yay., Ankara, BOZKURT, Veysel, Püritanizmden Hedonizme Yeni Çalışma Etiği, AlestaYay. (1. baskı), Bursa, CEVİZCİ, Ahmet, Felsefe Sözlüğü, Ekin Yay., Ank., CHUSMİR, Leonard H. & Koberg, Chiristine S., Religion and Attitudes Toward Work: A New Look At an Old Question, Journal of Organizational Behavior, Vol 9,1988, ÇELİK, Celaleddin. Değişim Sürecinde Merkez-Çevre İlişkileri ve Çevresel Dinî Yönelimler, İslamiyat, V, Sayı 4, DEMİR, Ömer ve Acar, Mustafa, Sosyal Bilimler Sözlüğü, Vadi Yay., Ank., DİKEÇLİGİL, Beylü, Araştırma Metodolojisi Yaşama Tarzları, AAK Yay., Ank DOĞAN, İsmail, Sosyoloji, Pegem A Yay., Ankara, DÖNMEZER, Sulhi, Toplumbilim, Beta Yay., İst., DURSUN, Davut, Din Bürokrasisi, İşaret Yay., İst., DURSUN,Davut, Osmanlı Devletinde Siyaset ve Din, İşaret Yay., (2. Baskı), İst., DUVERGER, M., Sosyal Bilimlere Giriş(Çev.; Ünsal Oskay),(4.Baskı), Bilgi Yay, Ank., ELLİS, R. K., & Hall, M. L. W. (1994). Systems and values: An approach for practical organizational intervention. Paper presented at The International Society for the Systems Sciences (ISSS), Asilomar, CA. ERDEM, Ali Rıza, Üniversite Kültüründe Önemli bir Unsur: Değerler, D.E.Dergisi, Cilt. 1, Sayı: 4. EREN, Erol, Yönetim Psikolojisi(4. Baskı), Beta Yay., İst., 1993, s 316. kullanan; Feyzullah Eroğlu, Davranış Bilimleri, Beta Yay., İst., 1998.

225 209 ERKAL, Mustafa, İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (3. Baskı), Kuşak Ofset, İst., EROĞLU, Feyzullah, Davranış Bilimleri, Beta Yay., İst., ERTÜZÜN, Tevfik Ülgener in İktisadi Kalkınma Yaklaşımı, İ.Ü.İ.F.M, (İstanbul, 1987),C. 43, Sayı: 1-4. FİSHBEİN, Martin and Ajzen, Icek, Belief, Attitude, Intention and Behavior Addison-Wesley Publishing Company, Inc. Philippines, FREYER, H., Din Sosyolojisi, Çev: Turgut Kalpsüz, A.Ü. İlahiyat F.Y., Ankara FROMM, Erich, The Sane Society, Routledge&Kegan Paul Ltd, London, 1963, pp. 30. FUKUYAMA, Francis, Güven, Sosyal Erdemler ve Refahın Yaratılması, (Çev.; Ahmet BUĞDAYCI), İş Bankası Yay., İst., GEORGE, Albert Coe., Religious Value, The Journal of Philosophy Psychology and Scientific Methods, Vol 5, No: 10, May GOODE, William J. ve Hatt, Paul K., Sosyal Bilimlerde Araştırma Metodları(Çev.; Ruşen Y. Keleş), Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Yay., Ank., GUDMUNSDOTTİR, S., Values in pedagogical content knowledge. Journal of Teacher Education, 1991 GÜNAY, Ünver, Din Sosyolojisi, İnsan Yay., İst., GÜNAY, Ünver, Modern Sanayi Toplumlarında Din I, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kayseri, GÜNAY, Ünver, Max Weber in Din Sosyolojisindeki Yeri ve Önemi, E.Ü.İ.F.D., Sayı: 4, Kayseri GÜNGÖR, Erol, Değerler Psikolojisi Üzerine Araştırmalar, Ötüken Yay., İst GÜRSES, İbrahim, Gençlik Din ve Değerler Psikolojisi(Ed.; Prof. Dr. Hayati Hökelekli), Dem Yay., İst., GÜVENÇ, Bozkurt, İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi, İst., HANÇERLİOĞLU, Orhan, Felsefe Sözlüğü(9. Basım), Remzi Kitabevi, İst., 1994.

226 210 HANİOĞLU, Şükrü, Max Weber ve İslami Kalvenistler, İslami Araştırmalar, C 18, Sayı: 4, HÖKELEKLİ, Hayati, Din Psikolojisi, T.D.V. Yay., Ankara, 1998, s 64, Ünver Günay, Din Sosyolojisi, İnsan Yay., İst., HUCVİRİ, Hakikat Bilgisi (Çev. Süleyman Uludağ), Dergah Yay., İstanbul 1982, Abdülbaki Gölpınarlı, Melamilik ve Melamiler, Gri Yay., İstanbul, KAĞITÇIBAŞI, Çiğdem, Çocuğun Değeri, Boğaziçi Ün. İdari Bilimler Fak., Yay., İst., KAĞITÇIBAŞI, Çiğdem, İnsan ve İnsanlar, (9. Baskı), Evrim Yay., İst., 1996, s 85. KARA, Mustafa, Tasavufi Düşüncede İnsan-Dünya Münasebetleri ve Zihniyetimiz Dünden Bugüne İslam Dünyasında Zihniyet Değişiklikleri ve Çağdaşlaşma Problemleri Sempozyumu, (16-17 Haziran 1990, Bursa), Ensar Vakfı Bursa Bölge Başlanlığı Yay., Bursa, KARACOŞKUN, M. Doğan, Dinî İnanç-Dinî Davranış İlişkisine Sosyo- Psikolojik Yaklaşımlar, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, IV(2004), Sayı: 2. KARASAR, Niyazi, Bilimsel Araştırma Yöntemi, Ankara, KARAŞAHİN, Hakkı, Gördes ve Çevresinde Dinî Hayat, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ank. Üni. Sosyal Bilimler Enst., KEHRER, Günter, Din Sosyolojisi, (Çev., Semahat Yüksel) Kubbealtı Neşriyat, İst., KIRKKILIÇ, Ahmet, Başlangıçtan Günümüze Tasavvuf, Timaş Yay., İstanbul, 1996, s 300., KİVİSTO, Peter, Key Ideas In Sociology,. KOÇDEMİR, Kadir, "İlmiyle Alim İrfanıyla Arif Ülgener", Türkiye Günlüğü (Yaz 1998), Sayı: 51. KONGAR, Emre, İmparatorluktan Günümüze Türkiye nin Toplumsal Yapısı, Cilt: 1-2, (8. Sayı), Remzi Kitabevi, İst., KOŞTAŞ, Münir, Max Weber de Din ve Zihniyet, Felsefe Dünyası, Sayı: 10, 1993.

227 211 KOZAK, İ.Erol, İbn Haldun a Göre İnsan Toplum İktisat, Pınar Yay., İst., KÖSOĞLU, Nevzat, Milli Kültür ve Kimlik, Ötüken Yay., İst., KRECH, David, Crutchfild, Rchard S., Sosyal Psikoloji, (Çev:, Erol Güngör), Ötüken Yay., İst., KULA, Naci, Gençlik Din ve Değerler Psikolojisi(Ed.; Prof. Dr. Hayati Hökelekli), Dem Yay., İst., KURTULMUŞ, Numan, Sanayi Ötesi Dönüşüm(2. Baskı), İz Yay, İst., KÜÇÜKKALP, Emine, Gençlik Din ve Değerler Psikolojisi(Ed.; Prof. Dr. Hayati Hökelekli), Dem Yay., İst., LEHMANN, Irvin J., Some Socio-Cultural Differences in Attitudes and Values,Journal of Educational Sociology, Vol. 36, No. 1. MARDİN, Şerif, Türk Modernleşmesi, 4. baskı, İstanbul, MENGÜŞOĞLU, Takıyettin, Felsefi Anthropologi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fak. Yay., İst., MENGÜŞOĞLU, Takiyettin, Felsefeye Giriş, Remzi Kitabevi, İstanbul, NEF, Jonh, Sanayileşmenin Kültür Temelleri, Kalem Yay.,(Çev.; Erol Güngör), İst., NİŞANCI, Şükrü, Osmanlı İktisat Zihniyeti, Okumuş Adam Yay., İst., NOTTİGHAM, Elizabeth K., Din Sosyolojisi Araştırmaları(Çev.; Mehmet Ali Kirman), Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Cilg IV, Sayı: 3. OCAK, Ahmet Yaşar, Günümüz Türkiyesi nde İslami Düşüncenin Bir Tahlil Denemesi ve Tarih Perspektivi, Dünden Bugüne İslam Dünyasında Zihniyet Değişiklikleri ve Çağdaşlaşma Problemleri Sempozyumu, (16-17 Haziran 1990, Bursa), Ensar Vakfı Bursa Bölge Başlanlığı Yay., Bursa, ONAY, Ahmet, Dindarlık Ölçme Çalışmaları, İslami Araştırmalar Dergisi, c 14, Sayı: 3-4. ONAY, Ahmet, Dinî Yönelim Ölçeği, İslamiyat, V (2002), Sayı: 4. ORWİG, Sarah Forbes, Business Ethics and the Protestant Spirit: How Norman Vincent Peale Shaped the Religious Values of American Business

228 212 Leaders, Journal of Business Ethics 38, Kluwer Academic Publishers, Netherland, OZANKAYA, Özer, Temel Toplumbilimleri Terimler Sözlüğü, Cem Yay., İst., ÖZENSEL, Ertan, Sosyolojik Bir Olgu Olarak Değer, Değerler Eğitimi Dergisi, 1(3), PERŞEMBE, Erkan, Dinde Sembolün Fonksiyonu ve İslam da Sembolik Değerlerin Bugünü, O.M.Ü.İ.F.D., Sayı: 10, Samsun, PİEPER, Annemarie, Etiğe Giriş, (Çev.; Veysel Atayman-Gönül Sezer), Ayrıntı Yay., İst., POYRAZ, Hakan, Değerlerin Kuruluşu Ve Yapısı, Değerler ve Eğitimi Uluslararası Sempozyumu(26-28 Kasım 2004, İstanbul), Ed.; Recep Kaymakcan, Seyfi Kenan, Hayati Hökelekli, Şeyma Arslan, Mahmut Zengin, Dem Yay., İst., ROKEACH, M., The Nature of Human Values, The Free Pres, New York, ROUTLEDGE ve Kegan Paul, A New Dictionary of Sociology(Edited by G. Duncan Mitchell), London and Henley, London. RUNCIMAN, Walter G., Sosyolojinin Yapısal Özellikleri(Çev.; Uğur Dolgun),.Sosyo-Ekonomik Perspektif, Derleyen; Uğur Dolgun, Asa Yay., Bursa, RÜSTOW, Alexander, Sombart ın Kapitalizm Telakkisi ve Tarihçi Mektebin İlmi Hedefleri (Çev. S. F. Ülgener), İ. Ü. İktisat Fak. Mecmuası, C. 3, Sayı: 3-4 (İstanbul 1942). SAVAŞ, Vural Fuat, İktisatın Tarihi, (3. Baskı), Siyasal Kitabevi, Ank., SAYAR, A. Güner, Bir İktisatçının Entelektüel Portresi, Eren Yay., İst., SCHRODER, Ralph, Max Weber ve Kültür Sosyolojisi, (Çev.; Mehmet Küçük), Bilim ve Sanat Yay., Ank., SCHWARTZ, Shalom H. & Huismans, Sipke, Value Priorities and Religiosity in Four Western Religious, Social Psychology Quarterly, 1995, Vol. 58, No: 2. SENCER, Muzaffer, Dinin Türk Toplumuna Etkileri, Sarmal Yay., İst., SENCER, Muzaffer, Toplum Bilimlerinde Yöntem, İst., SENCER, Muzaffer, Türkiye de Sınıfsal Yapı ve Siyasal Davranışlar, May Yay., İst., 1974.

229 213 SERT, H. Emin, Kur an da İnsan Tipleri ve Davranışları, Bilge Yay., İst., 2004 SPENGLER, Joseph J., Sociological Value Theory, Economic Analyses and Economic Policy, The American Ekonomik Review, Vol. 43, No. 2, Papers and Proceedings of the Sixty-fifth Annual Meeting of the American Ekonomik Association.(May, 1953). SUBAŞI, Necdet, Türk(iye) Dindarlığı: Yeni Tipolojiler, İslamiyat, V, Sayı 4, SUNAR, İlkay, Düşün ve Toplum, Doruk Yay., Ank., ŞENER, Sami, Sosyal Değişme ve Dinî Hayata Etkisi, İ.S.A.V. Yay., İst., ŞERİF, Muzaffer ve Şerif, Carolyn W., Sosyal Psikolojiye Giriş II, (Çev:, Mustafa Atakay, AysunYavuz), Sosyal Yayınları, İst., TAPLAMACIOĞLU, Mehmet, Din Sosyolojisi, A.Ü.İ.F.Yay., Ank., TAVŞANCIL, Ezel, Tutumları Ölçülmesi ve SPSS İle Veri Analizi, Nobel Yay., Ank., TAYLOR, Richard, İman(Çev.; Aliye Çınar), Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, IV(2004), Sayı: 1. TUNA, Orhan, Sabri Ülgener ve İki Eseri, İ.Ü.İ.F.M., (İstanbul 1987), Prof. Dr. Sabri F. Ülgener e Armağan, C. 43. TURNER, Bryan S., Max Weber ve İslam (Çev. Yasin Aktay), Vadi Yay., Ankara TÜMER, Günay, Çeşitli Yönleriyle Din, A.Ü.İ.F.D., C XXVIII, Ank., TÜRER, Osman, Melamet Düşüncesinin Orjinal Özelliği ve Bu Düşüncede Zamanla Meydana Gelen Değişmeler, İslami Araştırmalar, C. 2, Sayı: 7, (Mayıs 1998). TÜRKDOĞAN, Orhan, Max Weber, Günümüzde ve Türkiye de Weberci Görüşler, İst., TÜRKDOĞAN, Orhan, İşçi Kültürünün Yükselişi, Timaş Yay., İst., UÇAR, Ramazan, Alevilik-Bektaşilik, Aziz Andaç Yay., Ank., USAL, Alparslan ve Kuşluvan, Zeynep, Davranış Bilimleri (3. Baskı), Barış Yay., İzmir, 2000.

230 214 UYGUÇ, Nermin, Cinsiyet, Bireysel Değerler ve Meslek Seçimi, D.E.Ü.İ.İ.B.F.Dergisi, Cilt: 18 Sayı:1, Yıl: UYSAL, Enver, Değerler Üzerine Bazı Düşünceler ve Bir Erdem Tasnifi Denemesi: İnsanî Erdemler-İslamî Erdemler, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 1, Bursa, UYSAL, Veysel, Yetişkinlerde Dindarlık ve Değerler: Dinî Hayat, Değer Tercihleri ve Kadına Bakış Eğilimleri Değerler ve Eğitimi Uluslararası Sempozyumu(26-28 Kasım 2004, İstanbul), Ed.; Recep Kaymakcan, Seyfi Kenan, Hayati Hökelekli, Şeyma Arslan, Mahmut Zengin, Dem Yay., İst., UYSAL, Veysel, Dinî Tutum Davranış ve Şahsiyet Özellikleri, İFAV Yay., İst., ÜLGENER, Sabri, Darlık Buhranları ve İslam İktisat Zihniyeti, Ankara, ÜLGENER, Sabri, Dünü ve Bugünü İle Zihniyet ve Din-İslâm Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahlakı, Der Yay., İstanbul, ÜLGENER, Sabri, İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, Der Yay., İstanbul. ÜLGENER, Sabri, Zihniyet Aydınlar ve İzmler, Mayaş Yay., Ank., ÜLKEN, H. Ziya, Felsefeye Giriş (2. Kitap), Ankara, ÜLKEN, H. Ziya, Sosyoloji, Remzi Kitabevi, İstanbul, ÜLKEN, Hilmi Ziya, Bilgi ve Değer, Kürsü Yay., Ank., (tarihsiz). ÜNAL, Cavit, Genel Tutumların ve Değerlerin Psikolojisi, A.Ü. Dil ve Tarih- Coğrafya Fak. Yay., Ank., WACH, Joachim, Din Sosyolojisine Giriş, Çev: Battal İnandı, A.Ü. İlahiyat F.,Y. No:81, Ankara WALLACE, Ruth A. ve Wolf, Alison, Çağdaş Sosyoloji Kuramları(Çev.; Leyla Elburuz, M. Rami Ayas, İzmir, WEBER, Max, Sosyoloji Yazıları, (Haz. H.H.Gerth-C. Wrights Mills), Çev. Taha Parla, İletişim Yayınları, İstanbul,1998, s WEBER, Max, Protestan Ahlakı Ve Kapitalizmin Ruhu, (2. Baskı),(Çev., Zeynep Gürata), Ayraç Yay., Ankara, 1999.,

231 215 WEBER, Max, Toplumsal ve Ekonomik Örgütlenme Kuramı (Çev. Özer Ozankaya), Ankara ÖZCAN, Y. Ziya İslam Ekonomik Gelişmeye Engel midir?, İslami Araştırmalar, C. 8, Sayı: 2, Ankara, YAPICI, Asım ve Zengin, Zeki Salih İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Değer Tercih Sıralamaları Üzerine Psikolojik bir Araştırma: Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Örneği, D.E.D., Cilt 1, Sayı: 4. YAVUZ, Sefer, Sabri Ülgener de Din-İktsat Ahlakı İlişkisi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, A.Ü.S.B.E., Ankara, YAVUZ, Şevket, Değerlerin Şeceresi, Doğası, Sınırı Ve Devamlılığı: Değerlerin Dinî Ve Sosyal Karakteri Ve Sürekliliği, Değerler ve Eğitimi Uluslararası Sempozyumu(26-28 Kasım 2004, İstanbul), Ed.; Recep Kaymakcan, Seyfi Kenan, Hayati Hökelekli, Şeyma Arslan, Mahmut Zengin, Dem Yay., İst., 2007.

232 EKLER EK. I: ANKET FORMU

233 217

SANAYİ İŞÇİLERİNİN DİNİ YÖNELİMLERİ VE ÇALIŞMA TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ - ÇORUM ÖRNEĞİ

SANAYİ İŞÇİLERİNİN DİNİ YÖNELİMLERİ VE ÇALIŞMA TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ - ÇORUM ÖRNEĞİ , ss. 51-75. SANAYİ İŞÇİLERİNİN DİNİ YÖNELİMLERİ VE ÇALIŞMA TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ - ÇORUM ÖRNEĞİ Sefer YAVUZ * Özet Sanayi İşçilerinin Dini Yönelimleri ve Çalışma Tutumları Arasındaki İlişki - Çorum

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yöntem Dr. Seher Yalçın 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın 1 YÖNTEM Araştırmanın Modeli Evren ve Örneklem Veriler ve Toplanması Verilerin Çözümü ve Yorumu 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın

Detaylı

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİM BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİM BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİM BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI BİLİMSEL HAZIRLIK GÜZ YARIYILI DERSLERİ EGB501 Program Geliştirmeye Giriş

Detaylı

İÇİNDEKİLER. JURİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI..i TEŞEKKÜR. ii ÖZET...iii ABSTRACT...v İÇİNDEKİLER...vii. TABLOLAR LİSTESİ...viii BÖLÜM I...

İÇİNDEKİLER. JURİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI..i TEŞEKKÜR. ii ÖZET...iii ABSTRACT...v İÇİNDEKİLER...vii. TABLOLAR LİSTESİ...viii BÖLÜM I... İÇİNDEKİLER JURİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI..i TEŞEKKÜR. ii ÖZET...iii ABSTRACT...v İÇİNDEKİLER...vii TABLOLAR LİSTESİ.....viii BÖLÜM I...1 GİRİŞ...1 1.1.Problem Durumu...1 1.2.Problem Cümlesi...3 1.3.Alt

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : SAHA ARAŞTIRMA METOD VE TEKNİKLERİ Ders No : 0020090021 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

TR 83 BÖLGESİ İÇERİSİNDE TEMEL GÖSTERGELER İTİBARİYLE ÇORUM İLİNİN YERİ

TR 83 BÖLGESİ İÇERİSİNDE TEMEL GÖSTERGELER İTİBARİYLE ÇORUM İLİNİN YERİ TR 83 BÖLGESİ İÇERİSİNDE TEMEL GÖSTERGELER İTİBARİYLE ÇORUM İLİNİN YERİ Çorum İli sahip olduğu güçlü imalat sanayi ile bulunduğu bölgeye hakim bir şehirdir. Çorum İli imalat sanayinde; kiremit-tuğlu, un

Detaylı

Editörler Prof.Dr. Ahmet Onay / Prof.Dr. Nazmi Avcı DİN SOSYOLOJİSİ

Editörler Prof.Dr. Ahmet Onay / Prof.Dr. Nazmi Avcı DİN SOSYOLOJİSİ Editörler Prof.Dr. Ahmet Onay / Prof.Dr. Nazmi Avcı DİN SOSYOLOJİSİ Yazarlar Prof.Dr. Ahmet Onay Doç.Dr. Fahri Çaki Doç.Dr. İbrahim Mazman Yrd.Doç.Dr. Ali Babahan Yrd.Doç.Dr. Arif Olgun Közleme Yrd.Doç.Dr.

Detaylı

GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE: İŞLETME KULUÇKASI KAVRAMI 1.1. İŞLETME KULUÇKALARININ TANIMI... 24

GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE: İŞLETME KULUÇKASI KAVRAMI 1.1. İŞLETME KULUÇKALARININ TANIMI... 24 iv İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR... İ ÖZET... İİ ABSTRACT... İİİ İÇİNDEKİLER... İV KISALTMALAR DİZİNİ... X ŞEKİLLER DİZİNİ... Xİ ÇİZELGELER DİZİNİ... Xİİİ GİRİŞ GİRİŞ... 1 ÇALIŞMANIN AMACI... 12 ÇALIŞMANIN

Detaylı

1. BETİMSEL ARAŞTIRMALAR

1. BETİMSEL ARAŞTIRMALAR ARAŞTIRMA MODELLERİ 1. BETİMSEL ARAŞTIRMALAR A. BETİMLEME (KAMUOYU) ARAŞTIRMALARI Bir survey yöntemi olan betimleme yöntemi, grupla ilgili, genişliğine bir çalışmadır. Bu tür araştırmalar, çok sayıda

Detaylı

T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU MART, 2017 MUĞLA T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ.... ANABİLİM DALI.... BİLİM

Detaylı

DİNİ YÖNELİM ÖLÇEĞİ VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI: SANAYİ İŞÇİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

DİNİ YÖNELİM ÖLÇEĞİ VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI: SANAYİ İŞÇİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Sefer YAVUZ (*) DİNİ YÖNELİM ÖLÇEĞİ VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI: SANAYİ İŞÇİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA abstract Religious attitudes scale and validity reliability analysis: a study on the industrial workers.

Detaylı

İLKÖĞRETİM ve LİSELERDE DİNDARLIK ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR ARAŞTIRMA (DİYARBAKIR ÖRNEĞİ)

İLKÖĞRETİM ve LİSELERDE DİNDARLIK ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR ARAŞTIRMA (DİYARBAKIR ÖRNEĞİ) İLKÖĞRETİM ve LİSELERDE DİNDARLIK ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR ARAŞTIRMA (DİYARBAKIR ÖRNEĞİ) DEĞERLER EĞİTİMİ MERKEZİ YAYINLARI Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Değerler Eğitimi Merkezi Yayınlarına

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM YENİLİK / YENİLİKÇİLİK: KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM YENİLİK / YENİLİKÇİLİK: KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE iv İÇİNDEKİLER ÖZET... ii ABSTRACT... iii İÇİNDEKİLER... iv ŞEKİLLER DİZİNİ... ix ÇİZELGELER DİZİNİ... x KISALTMALAR DİZİNİ... xii GİRİŞ GİRİŞ... 1 Çalışmanın Amacı... 6 Çalışmanın Önemi... 6 Çalışmanın

Detaylı

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI ORTAÖĞRETĠM DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ ÖĞRETĠM PROGRAMLARINDA ÖĞRENCĠ KAZANIMLARININ GERÇEKLEġME DÜZEYLERĠ

Detaylı

BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI

BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...... V BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI... 1 1.1. GERÇEĞİ ARAMA YOLLARI..... 1 1.1.1.Deneyim..... 2 1.1.2. Mantık... 2 1.1.3. Bilimsel Araştırma... 3 1.1.4. Yansıtma... 4 1.2. BİLGİ EDİNME

Detaylı

Editörler Prof.Dr.Mustafa Talas & Doç.Dr. Bülent Şen EKONOMİ SOSYOLOJİSİ

Editörler Prof.Dr.Mustafa Talas & Doç.Dr. Bülent Şen EKONOMİ SOSYOLOJİSİ Editörler Prof.Dr.Mustafa Talas & Doç.Dr. Bülent Şen EKONOMİ SOSYOLOJİSİ Yazarlar Prof.Dr. Mustafa Talas Doç.Dr. Bülent Şen Doç.Dr. Cengiz Yanıklar Doç.Dr. Gülay Ercins Doç.Dr. Özgür Sarı Yrd.Doç.Dr. Aylin

Detaylı

Hazırlayan. Ramazan ANĞAY. Bilimsel Araştırmanın Sınıflandırılması

Hazırlayan. Ramazan ANĞAY. Bilimsel Araştırmanın Sınıflandırılması Hazırlayan Ramazan ANĞAY Bilimsel Araştırmanın Sınıflandırılması 1.YAKLAŞIM TARZINA GÖRE ARAŞTIRMALAR 1.1. N2tel Araştırmalar Ölçümlerin ve gözlemlerin kolaylık ve kesinlik taşımadığı, konusu insan davranışları

Detaylı

1: YÖNETİM-YERİNDEN YÖNETİME İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE...1

1: YÖNETİM-YERİNDEN YÖNETİME İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE...1 bölüm 1: YÖNETİM-YERİNDEN YÖNETİME İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE...1 1. Kavramsal Çerçeve: Yönetim-Yerinden Yönetim...2 1.1. Yönetim Kavramı...2 1.2. Yerinden Yönetim...4 2. Yerel Yönetimlerin Önemi ve Varlık

Detaylı

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : 00004003 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

T.C. Ankara Üniversitesi. Elmadağ Meslek Yüksek Okulu. Bilgisayar Programcılığı Programı

T.C. Ankara Üniversitesi. Elmadağ Meslek Yüksek Okulu. Bilgisayar Programcılığı Programı T.C. Ankara Üniversitesi Elmadağ Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Programcılığı Programı Ankara Üniversitesi Elmadağ Meslek Yüksek Okulu Öğrencileri Neden Facebook, Twitter Tarzı Sosyal Paylaşım Sitelerine

Detaylı

ÇALIŞMA TUTUMU ÖLÇEĞİ VE GEÇERLİK-GÜVENİRLİK ANALİZLERİ

ÇALIŞMA TUTUMU ÖLÇEĞİ VE GEÇERLİK-GÜVENİRLİK ANALİZLERİ , ss. 117-127. ÇALIŞMA TUTUMU ÖLÇEĞİ VE GEÇERLİK-GÜVENİRLİK ANALİZLERİ Sefer YAVUZ ** Özet Çalışma Tutumu Ölçeği ve Geçerlik-Güvenirlik Analizleri Çalışma üzerine yapılan araştırmaların çoğu çalışma ve

Detaylı

İçindekiler. 1 Giriş 2. 3 Psikoloji Araştırmalarında Etik Meseleler Bilimsel Yöntem 27. KISIM I Genel Meseleler 1

İçindekiler. 1 Giriş 2. 3 Psikoloji Araştırmalarında Etik Meseleler Bilimsel Yöntem 27. KISIM I Genel Meseleler 1 Ön Söz xiii KISIM I Genel Meseleler 1 1 Giriş 2 PSİKOLOJİ BİLİMİ 3 BİLİMİN BAĞLAMI 6 Tarihsel Bağlam 6 Sosyal ve Kültürel Bağlam 9 Ahlakî Bağlam 13 BİR ARAŞTIRMACI GİBİ DÜŞÜNMEK 14 Medyada Yayımlanan Araştırma

Detaylı

İŞ GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜ

İŞ GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜ Dr. Salih DURSUN İŞ GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜ KAVRAM MODELLER UYGULAMA Beta Yay n No : 2668 İşletme - Ekonomi : 558 1. Baskı Mart 2012 - İSTANBUL ISBN 978-605 - 377-692 - 5 Copyright Bu kitab n bu bas s n n Türkiye

Detaylı

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik Nitel Araştırmada Geçerlik ve Bilimsel araştırmanın en önemli ölçütlerinden biri olarak kabul edilen geçerlik ve güvenirlik araştırmalarda en yaygın olarak kullanılan iki en önemli ölçüttür. Araştırmalarda

Detaylı

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders Kodları AKTS

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders Kodları AKTS Ders T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı Tablo 1. ve Kredi Sayıları I. Yarıyıl Ders EPO501 Eğitimde Program Geliştirme 3 0 3 8

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : UYGULAMALI SAHA ARAŞTIRMALARI Ders No : 0020090028 Teorik : 2 Pratik : 2 Kredi : 4 ECTS : 6 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU 2014 ÖNSÖZ Eğitim Bilimleri Enstitüsü 13/11/2010 tarih ve 27758 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2010/1053 Sayılı

Detaylı

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme... İÇİNDEKİLER Ön söz... xiii Amaç... xiii Okuyucu Kitle... xiv Kitabı Tanıyalım... xiv Yazım Özellikleri... xv Teşekkür... xvi İnternet Kaynakları... xvi Çevirenin Sunuşu... xvii Yazar Hakkında... xix Çeviren

Detaylı

I. DÖNEM SEÇMELİ DERSLER Kodu Dersin adı Teorik saat

I. DÖNEM SEÇMELİ DERSLER Kodu Dersin adı Teorik saat SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SPOR YÖNETİCİLİĞİ ANABİLİM DALI DOKTORA BİLİMSEL HAZIRLIK PROGRAMI ZORUNLU DERSLER adı Teorik Pratik Kredi 1. Dönem SYÖ 501 Spor Tesisleri Planlaması ve İşletmeciliği 3 0 3 SYÖ

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim iii TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Güngör EBCİM tarafından hazırlanan Ortaokulların Temizlik İhtiyaçlarının

Detaylı

Bilgisayar ve İnternet Tutumunun E-Belediyecilik Güvenliği Algısına Etkilerinin İncelenmesi

Bilgisayar ve İnternet Tutumunun E-Belediyecilik Güvenliği Algısına Etkilerinin İncelenmesi Bilgisayar ve İnternet Tutumunun E-Belediyecilik Güvenliği Algısına Etkilerinin İncelenmesi Tuna USLU Gedik Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Programı Özel Gebze Doğa Hastanesi Sağlık Hizmetleri A.Ş.

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi III TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Taşkın Osman YILDIZ tarafından hazırlanan Lise Öğrencilerinin

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

MALİYE ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

MALİYE ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS MALİYE ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ 1. Yıl - GÜZ DÖNEMİ Doktora Uzmanlık Alanı MLY898 3 3 + 0 6 Bilimsel araştırmarda ve yayınlama süreçlerinde etik ilkeler. Tez yazım kuralları,

Detaylı

I. YARIYIL Psikolojiye Giriş Fizyolojik Psikoloji Türkçe I: Yazılı Anlatım Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I Yabancı Dil I Bilgisayar I

I. YARIYIL Psikolojiye Giriş Fizyolojik Psikoloji Türkçe I: Yazılı Anlatım Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I Yabancı Dil I Bilgisayar I I. YARIYIL Psikolojiye Giriş Psikolojinin tanımı, psikoloji tarihi, psikolojinin alanları (sosyal psikoloji, klinik psikoloji, eğitim psikolojisi vs.), psikoloji kuramları (davranışcı kuramlar, bilişsel

Detaylı

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı Tablo 1. ve Kredi Sayıları I. Yarıyıl Ders EPO535 Eğitimde Araştırma Yöntemleri

Detaylı

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ -

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ - T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ - Necla YILMAZ Yüksek Lisans Tezi Çorum

Detaylı

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989.

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989. Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, Temmuz-Aralık 2002 KİTAP TANITIMI Yrd. Doç. Dr. Hasan KAYIKLIK Çukurova Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological

Detaylı

Teknik Eğitim Fakültesi Öğretim Elemanlarının, Eğitim Programların Niteliğine İlişkin Görüşlerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi

Teknik Eğitim Fakültesi Öğretim Elemanlarının, Eğitim Programların Niteliğine İlişkin Görüşlerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi XIII. Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı, 6-9 Temmuz 2004 İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Malatya Teknik Eğitim Fakültesi Öğretim Elemanlarının, Eğitim Programların Niteliğine İlişkin Görüşlerinin

Detaylı

İDARENİN TAKDİR YETKİSİ VE YARGISAL DENETİMİ

İDARENİN TAKDİR YETKİSİ VE YARGISAL DENETİMİ Doç. Dr. Cemil KAYA İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi İDARENİN TAKDİR YETKİSİ VE YARGISAL DENETİMİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...ix KISALTMALAR...

Detaylı

YERELYÖNETİM TARKANOKTAY

YERELYÖNETİM TARKANOKTAY YERELYÖNETİM REFORMUSONRASINDA İLÖZELİDARELERİ Dünyadayaşananküreseleşme,sanayitoplumundanbilgitoplumuna geçiş,şehirleşmeninartışı,ekonomikvesosyaldeğişimleryönetim paradigmalarınıveyapılarınıdaetkilemektedir.çevrefaktörlerinde

Detaylı

Soyolojik Soru Sorma ve Cevaplama

Soyolojik Soru Sorma ve Cevaplama Soyolojik Soru Sorma ve Cevaplama Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 3. Ders Bilgi Türleri Thomson ve Hickey e göre beş tür bilgi mevcuttur: 1. Sınama yanılma yoluyla elde edilen deneyim (experience). bilgiyi

Detaylı

Kurumsal Şeffaflık, Firma Değeri Ve Firma Performansları İlişkisi Bist İncelemesi

Kurumsal Şeffaflık, Firma Değeri Ve Firma Performansları İlişkisi Bist İncelemesi T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Finans Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Özeti Kurumsal Şeffaflık, Firma Değeri Ve Firma Performansları İlişkisi Bist İncelemesi Prof.

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 3. BÖLÜM BİLİM OLARAK EĞİTİMİN TEMELLERİ 3.1. Psikoloji Sosyoloji Felsefe...51

İÇİNDEKİLER. 3. BÖLÜM BİLİM OLARAK EĞİTİMİN TEMELLERİ 3.1. Psikoloji Sosyoloji Felsefe...51 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 1. BÖLÜM EĞİTİM BİLİMLERİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 1.1. Eğitim...11 1.1.1. Birey...12 1.1.2. Davranış...15 1.1.3. Yaşantı...16 1.1.4. İstendik...17 1.1.5. Değişme...17 1.1.6. Süreç...17

Detaylı

Araştırma Yöntem ve Teknikleri

Araştırma Yöntem ve Teknikleri Araştırma Yöntem ve Teknikleri Araştırmada Yöntem ve Teknik Bilimsel Araştırmada Kullanılan Teknikler Veri Türleri Verilerin araştırmacının aradığı nitelikte olabilmesi, önemli ölçüde elde edildiği yöntem

Detaylı

Tez ve Eser Projesi Hazırlama Esaslarında kullanılan kısaltmalar aşağıdaki anlamları ifade eder:

Tez ve Eser Projesi Hazırlama Esaslarında kullanılan kısaltmalar aşağıdaki anlamları ifade eder: 1. AMAÇ VE KAPSAM T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEZ VE ESER PROJESİ HAZIRLAMA ESASLARI Bu Tez ve Eser Projesi Hazırlama Esasları nın amacı, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü

Detaylı

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM, Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : MANTIK Ders No : 0070040047 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi Ön

Detaylı

Türkiye Sosyoekonomik Statü Endeksi Geliştirme Projesi. Proje Yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sunar İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü

Türkiye Sosyoekonomik Statü Endeksi Geliştirme Projesi. Proje Yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sunar İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Türkiye Sosyoekonomik Statü Endeksi Geliştirme Projesi Proje Yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sunar İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Projenin Konusu, Amacı ve Anahtar Kelimeler Projemizin Konusu: Türkiye

Detaylı

Maliyet Muhasebesi I (147) A11-A Pazartesi İşletme İktisat Uluslararası İlişkiler

Maliyet Muhasebesi I (147) A11-A Pazartesi İşletme İktisat Uluslararası İlişkiler 25.01.2016 Pazartesi 09:00 Betimsel İstatistik (202) D20- Çok Değişkenli İstatiksel Analiz A2-A4 İstatistik I D13-D14 Güncel Sosyal Politikaları Gelişmeleri A1 Yöneylem Araştırması I (140) A7- A8 Envanter

Detaylı

İŞLETME N.Ö. Ders Adı

İŞLETME N.Ö. Ders Adı İŞLETME N.Ö. DONEMNO : 1 GENEL İŞLETME I 0020050001 3 0 5 FİNANSAL MUHASEBE I 0020050002 3 0 5 İŞLETME MATEMATİĞİ I 0020050003 3 0 5 İKTİSADA GİRİŞ I 0020050004 3 0 5 ŞEHİR VE MEDENİYET 0020050005 2 0

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE. 1 Dersin Adı: Din Sosyolojisi. 2 Dersin Kodu: SSY Dersin Türü: Zorunlu. 4 Dersin Seviyesi: Lisans

DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE. 1 Dersin Adı: Din Sosyolojisi. 2 Dersin Kodu: SSY Dersin Türü: Zorunlu. 4 Dersin Seviyesi: Lisans DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE 1 Dersin Adı: Din Sosyolojisi 2 Dersin Kodu: SSY 4012 3 Dersin Türü: Zorunlu 4 Dersin Seviyesi: Lisans 5 Dersin Verildiği Yıl: 4 6 Dersin Verildiği Yarıyıl: Bahar/VIII.yarıyıl

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I. Öğr. Gör. Sadi YILMAZ Prof. Dr. Ruhi SARPKAYA. iii

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I. Öğr. Gör. Sadi YILMAZ Prof. Dr. Ruhi SARPKAYA. iii İÇİNDEKİLER BÖLÜM I Öğr. Gör. Sadi YILMAZ Prof. Dr. Ruhi SARPKAYA ÖNSÖZ... xiii EĞİTİMİN TEMEL KAVRAMLARI....1 GİRİŞ...2 EĞİTİM... 3 EĞİTİM OLGUSUNUN TARİHSEL EVRİMİ... 4 İlkel Toplumlarda Eğitim... 5

Detaylı

GEDİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

GEDİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI GEDİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL PSI 501 İleri İstatistik Zorunlu 3 0 3 8 Seçmeli Seçmeli 3 0 3 8 II. YARIYIL Seçmeli Seçmeli 3 0 3 8 Seçmeli Seçmeli 3 0 3 8 III. YARIYIL

Detaylı

MEKANIN SOSYOLOJİSİ. Derse kabul koşulları. (Ön Koşul, Bağlantı Koşul)

MEKANIN SOSYOLOJİSİ. Derse kabul koşulları. (Ön Koşul, Bağlantı Koşul) Bölüm SOSYOLOJİ Dersin Kodu SOSY4207 Dersin Adı MEKANIN SOSYOLOJİSİ Kredi AKTS Türü (Seçmeli - Zorunlu) Derse kabul koşulları (Ön Koşul, Bağlantı Koşul) Öğretim dili 3 6 Seçmeli YOK TÜRKÇE Dersin işleniş

Detaylı

İSTANBUL TEKNİK ÜNIVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PAZAR İÇİN YENİ MAMUL GELİŞTİRME PAZARLAMA KARMASININ OPTİMUMLAŞTIRILMASI YÜKSEK LİSANS TEZİ

İSTANBUL TEKNİK ÜNIVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PAZAR İÇİN YENİ MAMUL GELİŞTİRME PAZARLAMA KARMASININ OPTİMUMLAŞTIRILMASI YÜKSEK LİSANS TEZİ İSTANBUL TEKNİK ÜNIVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PAZAR İÇİN YENİ MAMUL GELİŞTİRME ve PAZARLAMA KARMASININ OPTİMUMLAŞTIRILMASI YÜKSEK LİSANS TEZİ Endüstri Müh. Mustafa ÇORUH Ana Bilim Dalı Programı

Detaylı

Paydaşlarına Göre İMAM-HATİP ORTAOKULLARINDA DİN EĞİTİMİ

Paydaşlarına Göre İMAM-HATİP ORTAOKULLARINDA DİN EĞİTİMİ Paydaşlarına Göre İMAM-HATİP ORTAOKULLARINDA DİN EĞİTİMİ Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Ensar Neşriyat a Aittir. ISBN : 978-605-4036-86-8 Kitabın Adı: Paydaşlarına Göre İMAM-HATİP ORTAOKULLARINDA

Detaylı

T.C. UFUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA VE YÜKSEK LİSANS TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KLAVUZU VE TEZ ÖNERİ FORMU ANKARA

T.C. UFUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA VE YÜKSEK LİSANS TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KLAVUZU VE TEZ ÖNERİ FORMU ANKARA T.C. UFUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA VE YÜKSEK LİSANS TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KLAVUZU VE TEZ ÖNERİ FORMU ANKARA Ocak-2018 1 1. AMAÇ VE KAPSAM Bu Tez Önerisi Hazırlama kılavuzunun amacı,

Detaylı

ETIK RESEARCH ETİK

ETIK RESEARCH ETİK 04.06.2015 ETIK RESEARCH 24.06.2015 ETİK ETİK ARAŞTIRMA Etik ilkelerinden ödün vermeden müşterilerine yüksek standartlarda, kaliteli hizmet vermek adına 1997 yılında kurulan Etik Araştırma, birlikte üreterek,

Detaylı

BİLGİ EKONOMİSİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR: BİLGİ YÖNETİŞİMİ ve ÜNİVERSİTE EKONOMİSİ 1

BİLGİ EKONOMİSİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR: BİLGİ YÖNETİŞİMİ ve ÜNİVERSİTE EKONOMİSİ 1 BİLGİ EKONOMİSİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR: BİLGİ YÖNETİŞİMİ ve ÜNİVERSİTE EKONOMİSİ 1 Yard. Doç. Dr. İsmail SEKİ ÇANAKKALE 2013 1 Çalışma yazarın Bilgi Yönetişimi Bağlamında Üniversitelerin Ekonomideki Rolü

Detaylı

KPSS LİSANS DA UYGULANAN TESTLERİN KAPSAMLARI

KPSS LİSANS DA UYGULANAN TESTLERİN KAPSAMLARI 2012 - LİSANS DA UYGULANAN TESTLERİN KAPSAMLARI Genel Yetenek 1) Türkçe %50 2) Matematik %50 a) Sözcük bilgisi %5 a) Sayılarla işlem yapma %10 b) Dil bilgisi %10 b) Matematiksel ilişkilerden yararlanma

Detaylı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programları Bilimsel Araştırma Yöntemleri I Dr. M. Volkan TÜRKER 7 Bilimsel Araştırma Süreci* 1. Gözlem Araştırma alanının belirlenmesi 2. Ön Bilgi

Detaylı

ÇOCUK, GENÇ, AİLE PSİKOLOJİSİ VE DİN

ÇOCUK, GENÇ, AİLE PSİKOLOJİSİ VE DİN ÇOCUK, GENÇ, AİLE PSİKOLOJİSİ VE DİN DEĞERLER EĞİTİMİ MERKEZİ YAYINLARI 55 Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Değerler Eğitimi Merkezi Yayınlarına aittir. ISBN: 978-605-4036-15-8 Sertifika No:

Detaylı

Okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın Doğuşu 8 Okul Psikolojik Danışmanlığının Genişlemesi 14 Yirmi Birinci Yüzyıl 19

Okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın Doğuşu 8 Okul Psikolojik Danışmanlığının Genişlemesi 14 Yirmi Birinci Yüzyıl 19 İçindekiler 1 Okul Psikolojik Danışmanlığı Mesleği 1 Bir Meslek Olarak Psikolojik Danışmanlık 2 Tarihsel Geçmiş 3 Kimlik 5 Okul Psikolojik Danışmanlığının Gelişimi 6 Okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : SOSYALLEŞME VE İLETİŞİM (SEÇMELİ) Ders No : 0070040181 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Önsöz... TABLOLAR LİSTESİ... viii ŞEKİLLER LİSTESİ... ix KISALTMALAR LİSTESİ... x GİRİŞ... 1 BÖLÜM 1: EĞİTİM VE GELİŞTİRME KAVRAMI...

İÇİNDEKİLER. Önsöz... TABLOLAR LİSTESİ... viii ŞEKİLLER LİSTESİ... ix KISALTMALAR LİSTESİ... x GİRİŞ... 1 BÖLÜM 1: EĞİTİM VE GELİŞTİRME KAVRAMI... İÇİNDEKİLER Önsöz... iii TABLOLAR LİSTESİ... viii ŞEKİLLER LİSTESİ... ix KISALTMALAR LİSTESİ... x GİRİŞ... 1 BÖLÜM 1: EĞİTİM VE GELİŞTİRME KAVRAMI... 7 1.1. İnsan Kaynağı Eğitimi... 9 1.1.1. Eğitimin Amaçları...

Detaylı

Temel ve Uygulamalı Araştırmalar için Araştırma Süreci

Temel ve Uygulamalı Araştırmalar için Araştırma Süreci BÖLÜM 8 ÖRNEKLEME Temel ve Uygulamalı Araştırmalar için Araştırma Süreci 1.Gözlem Genel araştırma alanı 3.Sorunun Belirlenmesi Sorun taslağının hazırlanması 4.Kuramsal Çatı Değişkenlerin açıkça saptanması

Detaylı

Yard. Doç. Dr. Mine Afacan Fındıklı. İş Değerleri ve Çalışma Hayatına Yansımaları

Yard. Doç. Dr. Mine Afacan Fındıklı. İş Değerleri ve Çalışma Hayatına Yansımaları Yard. Doç. Dr. Mine Afacan Fındıklı İş Değerleri ve Çalışma Hayatına Yansımaları İstanbul - 2013 Yayın No : 2918 İşletme-Ekonomi Dizisi : 590 1. Baskı Haziran 2013 İSTANBUL ISBN 978-605 - 377-943 - 8 Copyright

Detaylı

ÜNİTE:1. İktisadi Düşünceler Tarihine Giriş ÜNİTE:2. Modern İktisadi Düşüncenin Doğuşu: Mertantilizm ve Fizyokrasi ÜNİTE:3. Klasik Okul ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. İktisadi Düşünceler Tarihine Giriş ÜNİTE:2. Modern İktisadi Düşüncenin Doğuşu: Mertantilizm ve Fizyokrasi ÜNİTE:3. Klasik Okul ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 İktisadi Düşünceler Tarihine Giriş ÜNİTE:2 Modern İktisadi Düşüncenin Doğuşu: Mertantilizm ve Fizyokrasi ÜNİTE:3 Klasik Okul ÜNİTE:4 Sosyalist Düşüncenin Doğuşu ve Marksizm ÜNİTE:5 Marjinalizm

Detaylı

Yaşam Değerleri Envanterinin Faktör Yapısı ve Güvenirliği. Prof. Dr. Hasan BACANLI Doç. Dr. Feride BACANLI

Yaşam Değerleri Envanterinin Faktör Yapısı ve Güvenirliği. Prof. Dr. Hasan BACANLI Doç. Dr. Feride BACANLI Yaşam Değerleri Envanterinin Faktör Yapısı ve Güvenirliği Prof. Dr. Hasan BACANLI Doç. Dr. Feride BACANLI Rokeach İnsanların sahip oldukları değerler uzun zamandır psikolog ve sosyologların ilgisini çekmiştir.

Detaylı

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ Yazar: Dr.Adem Sağır Yayınevi: Nobel Yer/yıl: Ankara/2012 Sayfa Sayısı: 272 Göç insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Bütün dönemler

Detaylı

BOR İlçesi Mevcut Siyasi Durum Tespit Araştırması 24 ŞUBAT 2014

BOR İlçesi Mevcut Siyasi Durum Tespit Araştırması 24 ŞUBAT 2014 BOR İlçesi Mevcut Siyasi Durum Tespit Araştırması 24 ŞUBAT 2014 BOR İlçesi Mevcut Siyasi Durum Tespit Araştırması - 2014 1 1.1. ARAŞTIRMANIN ADI BOR İlçesi Mevcut Siyasi Durum Tespit Araştırması 1. 2.

Detaylı

Veri Toplama Teknikleri

Veri Toplama Teknikleri A. Gözlem Yoluyla Veri Toplama Teknikleri B. Soruşturma Yoluyla Nicel Veri Toplama Teknikleri Yazılı Soruşturma Tekniği Anket, Başarı Testi Yapılandırılmış Gözlem Önceden hazırlanmış göstergeler ve semboller

Detaylı

Hacıların Gözüyle TÜRKİYE NİN HAC ORGANİZASYONU

Hacıların Gözüyle TÜRKİYE NİN HAC ORGANİZASYONU Hacıların Gözüyle TÜRKİYE NİN HAC ORGANİZASYONU DEĞERLER EĞİTİMİ MERKEZİ YAYINLARI 48 Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Değerler Eğitimi Merkezi Yayınlarına Aittir. ISBN : 978-605-0077-00-1

Detaylı

PSİKOLOJİK YILDIRMANIN ÖNCÜLLERİ VE SONUÇLARI: HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ. Hacettepe Üniversitesi Psikometri Araştırma ve Uygulama Merkezi HÜPAM

PSİKOLOJİK YILDIRMANIN ÖNCÜLLERİ VE SONUÇLARI: HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ. Hacettepe Üniversitesi Psikometri Araştırma ve Uygulama Merkezi HÜPAM PSİKOLOJİK YILDIRMANIN ÖNCÜLLERİ VE SONUÇLARI: HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ Hacettepe Üniversitesi Psikometri Araştırma ve Uygulama Merkezi HÜPAM PROJENİN AMACI Bu projenin temel amacı Hacettepe Üniversitesi

Detaylı

GÜNÜMÜZ TÜRKİYE SİNDE DİN-TOPLUM İLİŞKİLERİ SEMPOZYUMU VE DİN SOSYOLOJİSİ ANABİLİM DALI V. KOORDİNASYON TOPLANTISI

GÜNÜMÜZ TÜRKİYE SİNDE DİN-TOPLUM İLİŞKİLERİ SEMPOZYUMU VE DİN SOSYOLOJİSİ ANABİLİM DALI V. KOORDİNASYON TOPLANTISI bilimname XVI, 2009/1, 207-211 GÜNÜMÜZ TÜRKİYE SİNDE DİN-TOPLUM İLİŞKİLERİ SEMPOZYUMU VE DİN SOSYOLOJİSİ ANABİLİM DALI V. KOORDİNASYON TOPLANTISI İsmail GÜLLÜ Arş. Gör., Erciyes Ü. İlahiyat F. igullu@erciyes.edu.tr

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR

İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER BÖLÜM I Doç. Dr. Hüseyin Yolcu BİLİMSEL ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR Giriş -------------------------------------------------------------------------------------------- 3 Bilim ve Bilimsel

Detaylı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı Mikroekonomik Analiz I IKT751 1 3 + 0 8 Piyasa, Bütçe, Tercihler, Fayda, Tercih,

Detaylı

Uluslararası Öğrencilerin Ülke ve Üniversite Seçimlerini Etkileyen Faktörler

Uluslararası Öğrencilerin Ülke ve Üniversite Seçimlerini Etkileyen Faktörler Uluslararası Öğrencilerin Ülke ve Üniversite Seçimlerini Etkileyen Faktörler İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ Yüksek Öğretim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Eğitim Fakültesi 2 Giriş Dünyadaki hızlı

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ GENEL AÇIKLAMALAR...1

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ GENEL AÇIKLAMALAR...1 İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ GENEL AÇIKLAMALAR...1 KISIM 1 PERSONEL YÖNETİMİNDEN YETKİNLİĞE DAYALI İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNE GEÇİŞ SÜRECİ VE KAVRAMSAL AÇIKLAMALAR...3 I. İNSAN

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 GİRİŞ SOSYOLOJİ VE DİN SOSYOLOJİSİ Din Sosyolojisinin Konusu...11 Zeki Arslantürk Sosyolojik Din Tanımları...37 Kemaleddin Taş Din ve Toplum İlişkileri...43 Dini Tecrübenin İfade

Detaylı

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ Yrd. Doç. Dr. Tahsin Gökhan TELATAR Sinop Üniversitesi SYO İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü 28.03.2017 Uluslararası

Detaylı

BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ

BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ 359 BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ Osman ÇİMEN, Gazi Üniversitesi, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara, osman.cimen@gmail.com Gonca ÇİMEN, Milli

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yöntem Dr. Seher Yalçın 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın 1 YÖNTEM Araştırmanın Modeli Evren ve Örneklem Veriler ve Toplanması Verilerin Çözümü ve Yorumu 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın

Detaylı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

T.C. HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU

T.C. HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU T.C. HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU ŞANLIURFA-2013 1 ÖRNEK: T. C. HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ.. ANABİLİM DALI...

Detaylı

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN SOSYOLOJİSİ) ANABİLİM DALI

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN SOSYOLOJİSİ) ANABİLİM DALI T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN SOSYOLOJİSİ) ANABİLİM DALI SOSYAL DEĞİŞME SÜRECİNDE DİN VE KADININ TOPLUMSAL KONUMU (KASTAMONU ÖRNEĞİ) YÜKSEK LİSANS TEZİ

Detaylı

Dr. GÜL ÜSTÜN Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN HUKUKİ BOYUTU

Dr. GÜL ÜSTÜN Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN HUKUKİ BOYUTU Dr. GÜL ÜSTÜN Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN HUKUKİ BOYUTU İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER... ix KISALTMALAR...xv GİRİŞ... 1

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş Araştırmalar, bilimsellik, amaç, tek ya da sürekli olup olmaması özelliklerine göre çeşitli gruplara ayrılabilir. Araştırma konusunun niteliğine göre bilimsel ve uygulamalı

Detaylı

ÖĞRETMENLER, ÖĞRETMEN ADAYLARI VE ÖĞRETMEN YETERLĠKLERĠ

ÖĞRETMENLER, ÖĞRETMEN ADAYLARI VE ÖĞRETMEN YETERLĠKLERĠ ÖĞRETMENLER, ÖĞRETMEN ADAYLARI VE ÖĞRETMEN YETERLĠKLERĠ Yrd. Doç. Dr. Sevinç MERT UYANGÖR ArĢ. Gör. Mevhibe KOBAK Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi OFMAE-Matematik Eğitimi Özet: Bu çalışmada

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : TÜRK KÜLTÜRÜNDE HADİS (SEÇMELİ) Ders No : 0070040192 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2 Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3 Sosyal Biliş ÜNİTE:4 Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 1 Tutum ve Tutum Değişimi ÜNİTE:6 Kişilerarası Çekicilik ve Yakın İlişkiler

Detaylı

Pazar Bölümlendirmesi

Pazar Bölümlendirmesi Pazar Bölümlendirmesi Umut Al H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü umutal@hacettepe.edu.tr Pazar Bölümlendirmesi Bir kurumun ürün ve hizmetlerine talep gösteren bireylerin oranı ile kurumun ürün ve hizmetleriyle

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v. ŞEKİLLER LİSTESİ... xxi. ÇİZELGELER LİSTESİ... xxiii BİRİNCİ KESİM BİLİMSEL İRADE VE ARAŞTIRMA EĞİTİMİNE TOPLU BAKIŞ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v. ŞEKİLLER LİSTESİ... xxi. ÇİZELGELER LİSTESİ... xxiii BİRİNCİ KESİM BİLİMSEL İRADE VE ARAŞTIRMA EĞİTİMİNE TOPLU BAKIŞ İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v ŞEKİLLER LİSTESİ... xxi ÇİZELGELER LİSTESİ... xxiii BİRİNCİ KESİM BİLİMSEL İRADE VE ARAŞTIRMA EĞİTİMİNE TOPLU BAKIŞ BÖLÜM 1. BİLİMSEL İRADE ALGI ÇERÇEVESİ... 3 BİLGİNİN KAYNAĞI:

Detaylı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KL- 007 YÜKSEK LİSANS TEZ / PROJE ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KL- 007 YÜKSEK LİSANS TEZ / PROJE ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KL- 007 YÜKSEK LİSANS TEZ / PROJE ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU Haziran, 2015 1 Tez/Proje önerisi KTO Karatay Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünce kabul

Detaylı

BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ RUHSAL SAĞLIK DURUMUNUN BELİRLENMESI VE İŞ DOYUMU İLE İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ

BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ RUHSAL SAĞLIK DURUMUNUN BELİRLENMESI VE İŞ DOYUMU İLE İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ RUHSAL SAĞLIK DURUMUNUN BELİRLENMESI VE İŞ DOYUMU İLE İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ Ercan AYDOĞDU Akdeniz Üniversitesi Hastanesi İşyeri Sağlık Birimi

Detaylı

BÖLÜM 5 DENEYSEL TASARIMLAR

BÖLÜM 5 DENEYSEL TASARIMLAR BÖLÜM 5 DENEYSEL TASARIMLAR Temel ve Uygulamalı Araştırmalar için Araştırma Süreci 1.Gözlem Genel araştırma alanı 3.Sorunun Belirlenmesi Sorun taslağının hazırlanması 4.Kuramsal Çatı Değişkenlerin açıkça

Detaylı

İKİNCİ YIL ÜÇÜNCÜ YIL

İKİNCİ YIL ÜÇÜNCÜ YIL ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ BÖLÜMÜ LİSANS DERS PROGRAMI (II.Öğretim) 101 İktisada Giriş I 2 0 2 4 102 İktisada Giriş II 2 0 2 4 103 Genel Muhasebe I 2 0 2 4 104 Genel Muhasebe II 2 0 2 4 105

Detaylı

Maliye Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Maliye Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri Maliye Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri MLY733 1 3 + 0 6 Araştırma yöntemlerindeki farklı anlayışları, yaygın olarak kullanılan

Detaylı