FUKUYAMA NIN TARİHİN SONU TEZİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "FUKUYAMA NIN TARİHİN SONU TEZİ"

Transkript

1 Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 21, Aralık 2015, s FUKUYAMA NIN TARİHİN SONU TEZİ Özet Bülent TURAN 1 Bu makalede, Francis Fukuyama nın liberalizmin soğuk savaş sonrası zaferinin tarihin sonu olduğuna ilişkin ilanı ve bu ilana dayanak oluşturan tarih kuramı içsel gerilimleri ve ontolojik karakteri üzerinden ele alınmıştır. Fukuyama nın tarihin sonu tezi, liberalizmin Marksizme karşı elde ettiği tarihsel zaferi kalıcı bir zafer olarak sunmakta, böylece tarihsel olaylar sonrasında reel sosyalist rejimlerin mevcut olduğu ülkelerde gerekse batıda büyük bir güç kaybeden Marksizme öldürücü darbeler vurarak düşman ideolojinin moralsiz temsilcilerinin teslim alınmasını hedeflemektedir. Aynı zamanda dünyanın geri kalan bölümünün sermayenin sosyal evrenine eklemlenmesini içeren yeni dünya düzeni, küreselleşme gibi emperyal projelerin entelektüel temellerinin ve moral altyapısının oluşturulmasına yönelik bir işleve sahiptir. Bu yanıyla Fukuyama nın tezi, tarih kuramlarının egemenler için araçsallığının önemli bir örneğini oluşturmakta, kapitalist gerçekliği çarpıtıp küresel saldırganlığa verdiği destekle önemli bir ideolojik işlev taşımaktadır. Anahtar Kelimeler: Thymos, tarihin sonu, son insan, kabul görme mücadelesi, modern doğa bilimi FUKUYAMA'S the END of HISTORY THESIS Abstract This paper focuses on Francis Fukuyama s declaration about liberalism s victory after cold war being the end of history and history teory which is based on this declaration over its inner tensions and ontological character. Fukuyama s The End of History thesis submits liberalism s historical victory against Marxism as a permanent victory and in this way aims to eliminate dispirited representatives of enemy ideology by striking lethal hits to Marxism that loses a great power after historical events. Also it has a function that related to constituted intellectual foundations and moral infacture of imperial projects which described as New World Order, globalisation and involved including to social universe of capital. In this respect the thesis of Fukuyama constitutes a an important example of history 1 Ankara Üniversitesi, Siyaset Bilimi Doktora öğrencisi, turanbu@gmail.com

2 Bülent Turan 486 theories instrumentalism for dominant groups. And it has an important ideological function by reason of supporting global aggression. Keywords: Thymos, the end of history, last man, struggle for recognition, modern nature science I.GİRİŞ 1989 yılı yazında, ABD nin önemli muhafazakar yayın organlarından The National İnterest te Tarihin Sonu mu? başlıklı bir makale yayınladı. Francis Fukuyama tarafından yazılan makalede, SSCB ve Doğu Avrupa da yaşanan gelişmelerin Marksizmin sonu olduğu, liberal demokrasinin monarşi ile faşizmin ardından komünizmi de yenilgiye uğrattığı ve meşruluğuna ilişkin dünya çapında dikkate değer bir mutabakatın oluştuğu öne sürülüyordu. Makalenin asıl tezi ise liberal demokrasinin insanlığın ideolojik evriminin son noktası ve nihai siyasal yönetim biçimi olduğu ve Soğuk Savaşın sona ermesinin aynı zamanda tarihin sonu olduğudur. Tarihin sonu, tüm dünyanın liberal demokrasiye geçtiği ve maddi dünyada zafer kazandığı anlamına gelmemekte, sadece evrensel iddiaya sahip alternatif ideolojilerin ortadan kalktığı anlamını taşımaktadır. Liberal ideolojinin zaferi, ayrıca liberal demokrasinin ileride tüm dünyaya yayılacağını ifade etmektedir (Fukuyama, 1989), çünkü maddi dünyadaki tüm gelişmeler ve tüm tarihin kökleri öncelikle bilinç alanında kendini göstermektedir 2 (Fukuyama, 1989). Makale, esas olarak büyük bir güç kaybeden Marksizm e öldürücü darbeler vurmayı hedeflemekte, sosyalizmin yıkılmaya yüz tuttuğuna ilişkin ampirik veriler ve insanlığın sorunlarına çözüm getirmediğine ilişkin argümanlar içermekle kalmamakta, aynı zamanda Marksizm le teorik hesaplaşma içerisine de girmektedir. Bu hesaplaşma, aynı zamanda Hegel i Marx tan, diyalektiği maddecilikten kurtarmayı ve onu Marx ın müjdecisi konumundan çıkararak, liberal demokrasinin temel teorik referanslarından biri haline getirmeyi hedeflemektedir. Fukuyama nın makalesi, yayınlanmasından sonra kamuoyunda büyük bir ilgi görmüş ve yoğun bir tartışma yaratmış, makalenin başlığı Washington düşünce kuruluşlarında, medyada ve akademik çevrelerde giderek yaygınlaşan bir slogan olarak kullanılmaya başlanmıştır (Kimball, 1992: 1). Kısa erimli tarihsel süreç, Fukuyama nın iddialarını doğrulayacak biçimde ilerlemiş, makalenin yayınlanmasından üç ay sonra Berlin duvarı yıkılmış, bir iki yıllık süreçte Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa rejimleri yıkılmaya başlamıştır. Üç yıl sonra Fukuyama, 1992 de, yaşanan gelişmelerden de güç alarak evrensel bir tarih kuramını içeren ve tezini bu kuramın bir ürünü olarak sunan Tarihin Sonu ve Son İnsan adlı kitabını yayınlamıştır 3. Bu çalışmanın konusu, Fukuyama nın Tarihin Sonu ve Son İnsan adlı kitabında savunduğu evrensel tarih tezinin ve tarihin sonuna ilişkin tespitinin kuramsal boyutlarının ve ontolojik karakterinin araştırılmasıdır. İmkan tanıdığı muazzam meta birikimi sürecine muazzam gelir uçurumları, yoksulluk ve kriz dolayımında üretim ve tüketim araçlarının yok edilmesi gibi olumsuzlukların eşlik ettiği; bir yandan üreticilerin biyolojik varlığını ve 2 Bu nedenle makalede tarihin sonu ve liberal demokrasinin zaferi ile dünyanın bundan böyle kargaşadan, politik mücadeleden yada çetin sosyal problemlerden azade olduğu kastedilmemektedir. Liberalizmin zaferi esas olarak idealar alanında ortaya çıkmış ve henüz gerçek dünyada tamamlanmamıştır (Kimball, 1992: 2). 3 Makalenin yayınlanmasının hemen ardından reel sosyalist rejimlerin çöküşü sonrasında tezin yeniden formüle edildiği kitapta, makalede bir emniyet mandalı olarak kullanılmış olan soru işareti başlıktan çıkarılmıştır (Elliott, 2010: 36). Ancak, aşağıda görüleceği gibi başlıktan kaldırılan soru işareti kitabın son bölümünde okuyucunun karşısına yeniden çıkmaktadır.

3 487 Fukuyama nın Tarihin Sonu Tezi bütünlüğünü tehdit eden öte yandan insanlığın ahlaki değerlerini aşındıran üretim ve tüketim ilişkilerini ihtiva eden; kaynakların üretim ve dağılımına ilişkin karar verme sürecinden geniş kitlelerin dışlandığı ve vaat ettiği öz yönetim biçiminin içerdiği sınıfsal eşitsizlikler sonucunda aşınarak görüngüleştiği; tarihin daha önce tanıklık ettirmediği korkunç bir güçle düşmanının büyük kentlerini bir günde halkı ile birlikte yok edebilmesine yol açan paylaşım savaşlarının oluşmasına neden olarak modern dünyayı bu savaşların korkunç anısı ve böyle bir kötülüğün geri döneceği korkusu ile baş başa bırakan kapitalist sistemin 4, tarihin kendisine doğru ilerlediği mutlak bir sistem olarak gösterilmesinin muazzam bir vulger lik gerektirdiği düşüncesi ile bu vulger liğin ortaya konulması, söz konusu kuramın incelenmesinin ana saikini oluşturmuştur. Tarih kuramlarının egemen sınıflar tarafından nasıl araçsallaştırıldığını ve işlevselliğini, rakiplerini yıkmayı başarabilmesi ve yıkıcı sonuçlar içeren üretici güçlerindeki dinamizmin dışında hemen hemen hiçbir içsel pozitiflik içermeyen bir sisteme yönelik olarak ABD li bir bürokratın güzellemesi üzerinden görmek, konu seçiminin önemli bir saikini oluşturmuştur. Çalışmada önce, tarihin sonu tezinin ortaya atıldığı tarihsel ortam ve Fukuyama nın tezinin referansları, ardından Fukuyama nın tezinin unsurları ele alınacak, ikinci bölümde evrensel tarih kuramı incelendikten sonra, son bölümde tarihin sonu ve liberal demokrasinin tarihin sorunlarına ilişkin getirdiği yanıt üzerinde durulacaktır. II.Tarihsel Ortam ve Kuramsal Referanslar II.1. Tarihsel Ortam Tarihin sonu mu makalesi, modern tarihin son derece kritik dönemeçlerinden birinin aşılmasının, 20. Yüzyılın ikinci yarısına damgasını vuran soğuk savaş sürecinin sona erişinin belirdiği bir süreçte, doğu bloğunun yıkılışının arifesinde yayınlandı lere ulaşıldığında bloklar arası teknolojik gelişme yarışının sonuçları görülmeye başlanmış, kapitalist bloğun üretici güçleri geliştirme kapasitesinin reel sosyalizmi geride bıraktığı ortaya çıkmış, bu ülkelerde yaşanan meşruiyet krizi, sosyal ve ekonomik reformları tetiklemiştir yazına gelindiğinde, 1978 yılında doğunun ikinci büyük ülkesi Çin de başlayan piyasacı reformlar önemli bir yol almış, 1985 yılında bu kez SSCB de Gorbaçov tarafından başlatılan siyasal reformlar krize girmiş, Doğu Avrupa da da çözülüş süreci epey bir yol almıştır. İşte Fukuyama nın tezi, böyle bir ortamın, wind of change in reel sosyalizmin kurumlarını muazzam bir hızla yıktığı bir tarihsel sürecin ürünüydü. Reel sosyalizmin çöküşü ve soğuk savaşın sona ermesi, kapitalizmin yayılma alanının dışında kalan gezegenin yarısının onun iktidar alanına açılması, yani küresel bir iktidar alanının doğuşu anlamına geliyordu. Aynı zamanda ve daha önemlisi sosyalizmin potansiyel bir etki alanı içerisinde olan batı için, bu tehdidin de nükleer savaş tehdidiyle birlikte ortadan kalktığına işaret ediyordu. Dünya savaşları, faşizm, reel sosyalist dünyanın varlığı, nükleer savaş ve ekonomik krizinin batıda yarattığı, aydınları teslim alan karamsarlık ve güvensizliğin maddi temellerinin ortadan kalkışı, onları doğuran 20. yüzyılın tarih sahnesinden çekilişine eşlik ediyordu. Tarihin sonu, soğuk savaşın zaferi ve yeni dünya düzeninin ilanını içeren siyasal emperyal projenin entelektüel temellerinin oluşturulması, kapitalist nüfus alanı içinde onun 4 Makalenin yazıldığı dönemden geriye doğru elli yıllık süreçte insanlığın en önemli korkularından birini ikinci dünya savaşında ABD nin Japonya ya karşı uyguladığı ve iki kenti yok eden nükleer silahların kullanımını içeren savaşların ABD ile SSCB arasında ortaya çıkması, Hiroşima ve Nagasaki nin trajedisinin dünyanın başka bölgelerinde çok daha ağır biçimde, belki de dünyayı yok edecek düzeyde ortaya çıkması olmuştur.

4 Bülent Turan 488 moral altyapısının oluşturulması, ekonomik krizin etkisiyle derinleşen 20. yüzyıl karamsarlığının yıkılması ve büyük bir güç kaybına uğrayan düşman ideoloji nin moralsiz temsilcilerinin teslim alınmasını hedefliyordu. II.2. Kuramsal Referanslar Fukuyama, evrensel tarih teorisi ve tarihin sonu tezini düşünce tarihinin birçok filozofunun kuramsal sistemlerinin belirli bileşenlerinin sentezi ile kurar. Hegel ve onun Kojeve ci yorumunun temelleri üzerine kurulu model, Hobbes, Locke gibi Anglosakson liberalizminin temsilcilerinin yanında Lewis, Platon, hatta modern toplumun büyük eleştiricileri Marx ve Nietsche nin kuramları üzerinde yükselir. Platon un psikoloji kuramını Hegelci bir tarzda geliştirdikten sonra, Hegel ve Kojeve den tarihin diyalektik olarak bir amaca doğru ilerlediği görüşünü alır ve bu mekanizmanın liberal demokrasiye yol açacağını gösterir. Marx ın üretici güçlerin gelişimine yönelik tarih yaklaşımını, kuramının ana unsuru olan sınıf mücadelesinden soyutlayarak teknik bir boyuta indirger ve tarihin hareketinin modern dönemde ortaya çıkan ikinci mekanizması (modern doğa bilimi mekanizması) olarak tanımlar. Nietzche nin eşitsiz kabul görmeyi kutsayan ve bu temelde modern toplumu eleştiren insan doğası yaklaşımını benimseyerek, kapitalizmin insan doğasına ters olmadığını gösterir. Yani, Platon un kuramının anti demokratik nitelikli bir projeye işaret eden, Marx ın kuramının kapitalizmi aşan sosyalist projeye işaret eden, Nietzche nin kuramının ise modern topluma karşı nihilist savaşa işaret eden bileşenlerini alarak etkileyici bir kompozisyonla liberal demokrasinin hizmetine sokar. Ancak, kitabın sonuna doğru Nietzche ci hayaletler modeli saracak ve Nietzche ile Kojeve arasındaki pat durumuyla kitap, soru işaretleri ve kuşkularla son bulacaktır. II.3. Evrensel Tarih Düşüncesi ve Tarihin Sonları Bilgi biçimleri, yaşanılan tarihsel, toplumsal ortamın ürünleridirler, ancak; pasif öğeler olmayıp ortaya çıktığı ortama etki ederler, onu dönüştürürler. Toplumlar eşitsiz güç ilişkileri içeriyor olmaları nedeniyle bu bilgi biçimleri açık bir ideolojik hedef, çıkar içermeseler bile toplumsal güç dengelerine etki ederler ve onu yeniden düzenlerler. Dolayısıyla güç ilişkileri açısından nötr olmayan bilgi biçimlerinin belirleyici öğesi, toplumsal güç ilişkilerine yaptıkları etkilerin yönüdür ve her bilgi biçimi, nesnel olarak belirli bir güç odağını/toplumsal grubu çıkarlarını yansıtması dolayımında temsil eder. Bu nedenlerledir ki her bilgi biçimi belirli toplumsal güç odakları yada sınıflarca sunulur ya da desteklenir. Tarih kuramları/felsefeleri de bilginin bahsedilen niteliklerini yansıtır, hatta onun belki de en yoğun olduğu biçimlerinden birini oluşturur. Evrensel tarih ve teleolojik tarih yaklaşımı, tarihin belli bir mantık ve amaç doğrultusunda, belli bir hedefe doğru ilerlediği düşüncesini içerir. Eğer tarih yazımı, toplumsaltarihsel olarak belirlenen bir olgu, bugünün ve geleceğin belirli bir çıkar doğrultuda belirlenmesine ilişkin disipline edici bir güç ise o zaman evrensel tarih anlayışının tüm toplumların ürünleri olmadığını ve tarihsel süreçlere bağlı olarak değişkenlik içereceğini söyleyebiliriz. Batı düşüncesinin beşiği olan Antik Yunan da bu tarz bir tarih yazımına rastlamayız. Modern düşüncenin önemli bir kaynağı olan Antik Yunan, tarihsel bilgi birikiminin yetersizliği, köklü tarihsel ve derin dönüşümlerin yaşanmaması ve toplumsal değişimin bilginin üreticileri açısından olumlu bir süreç olarak algılanmaması nedeniyle güçlü bir tarih düşüncesi mirası oluşturmamıştır. Antik Yunan da tarihin süreçlerini doğanın süreçlerine benzeten döngüsel bir

5 489 Fukuyama nın Tarihin Sonu Tezi anlayış (Carr, 1996: 130) mevcuttur. Antik Yunan ın en büyük filozofları olan Platon ve Aristoteles e göre değişim bir ilerleme süreci değil, bozulma, kötülüğün ilerlemesidir. Zaman düşmanca ve çürütücüdür (Carr, 1996: 131). Filozoflar, değişim sürecine uygun bir bugün ve gelecek tasavvur etmediklerinden toplum kuramlarını tarih teorileri ile beslememişler, değişime karşıt, geleneklerine ve aristokratik değerlere uygun bir toplumu savunmuşlardır. İnsanlığı evrensel tarih düşüncesi ile tanıştıran Yahudi ve Hristiyan dinleri olup, tarihsel düşüncenin asıl güçlü bir şekilde ortaya çıkışı, Batı Avrupa da üretim süreci ile birlikte tüm yaşam biçim ve pratiklerinde ortaya çıkan büyük dönüşüm süreci ile olmuştur. Modern doğa biliminin ortaya çıkması ve çarpıcı dönüşüm süreci onu mümkün, dönüşüm karşıtlarının (eski egemen sınıflar) dirençlerinin kırılması için değişimin kutsallaşması ihtiyacı ise onu gerekli kılmıştır. Böylece, bir zamanlar, düşmanca ve çürütücü olan zaman, şimdi dost ve yaratıcı hale gelmiştir (Carr, 1996: 131). Burjuvazinin ve burjuva üretim tarzının yükseliş dönemlerinde bütün feodal bağları ve ayrıcalıkları ortadan kaldırmıştır. Değişim süreci bu dönemde egemen sınıfların zararına ve geniş toplum kesimlerinin çıkarına özgürleştirici bir süreç olup, değişimi feodalizmin sabitdonmuş ilişkilerine karşı, sonsuz ve zorunlu bir ilerleme ve özgürleşme süreci olarak sunan burjuva tarih bilimi ve sosyal bilimleri devrimci bir güce dönüşmüştür. Bu dönemde, aydınlanma düşüncesiyle birlikte tarih, merkezinde insanın ve aklının olduğu, fiziksel ve toplumsal doğasının zorunlu sonucu (Burry den aktaran Türkay,1995: 91) olan evrensel, zorunlu, sürekli ve sonsuz bir ilerleme süreci olarak tanımlanmıştır (Türkay, 1995). Bu anlayışa göre insan bilgisinin büyüme ve gelişmesinin hiçbir zaman bir sınırı olmayacaktır (Fukuyama,1992: 87). İlk etapta toplumu, boyunduruk altına alan tüm kurumlardan özgür kılan modernleşme süreci, burjuva üretim ilişkilerinin olgunlaşması ile birlikte toplumun belirli bir hiyerarşi içinde disiplin altına alınmasına yol açmıştır (Ercan, 1995: 314-5). Burjuvazi için artık değişim, toplumsal/politik değişim, bilinçsel özgürleşim değil, salt teknik gelişme ve büyüme süresi yani daha fazla kardır, toplumsal değişim, artık mülksüzleşenlerin, kapitalizmin kurbanların söylemine dönüşür. Artık; burjuva tarih anlayışında değişime yapılan vurgu dönüşmeye başlar. İlerleme süreci, zorunlu bir süreçtir, ancak sonlu bir süreçtir, tarih modern toplum aşamasına ulaşarak sona ermiştir. Böylece, devrimin hizmetindeki tarih, statükonun hizmetine girmiştir. Kral çıplak diye bağıran çocuk büyümüş ve yeni kralın terzisi olmuştur. Tarihin sonu fikrini en sistemli ve açık biçimde ortaya koyan filozof, Hegel olmuştur. Hegel e göre, tarih, aklın ve özgürlüğün daha üst basamaklarına doğru yükselmesi olup, insanın kendisi hakkındaki mutlak bilincine erişmesiyle ilerleme mantıksal sonucuna, tarih sonuna ulaşır. (Fukuyama, 1992: 95). Tarihin sonu fikrini ele alan bir başka filozof Hegel in izinden giden Kojeve olmuştur. Kojeve ye göre, evrensel ve homojen özgürlük-eşitlik ilkeleri insanın ideolojik evriminin nihai noktası olup, tarih 1806 da Jena savaşı sonucunda sona ermiştir, bu tarihten sonra ortaya çıkan savaşlar taşranın eşitlenmesi olup komünizm, liberalizmle aynı tarihi aşamadadır (Fukuyama, 1992: 99). Tarihin sonu düşüncesi, tarihsellik ve diyalektik yaklaşımını Hegel den teslim alan Marx la birlikte değişimin hizmetine sokulmuştur. Marx a göre tarih, üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çelişkidir ve verili üretim ilişkilerinin gelişen üretici güçlerin gelişimi önünde engel oluşturması yeni üretim ilişkilerinin ve toplumsal yapının doğmasına yol açar (Marx, 1993: 23). Tarihin temel çelişkileri proleteryanın zaferinin ardından sınıfsız topluma

6 Bülent Turan 490 geçilmesi ile sona erecek ve böylece insan toplumunun tarih öncesi sona erecektir (Marx, 1993: 24). III. Evrensel Tarih Kuramı Fukuyama ya göre tarih, bütün insanların deneyimlerini kapsayan eşsiz ve bağlantılı bir evrim sürecidir (Fukuyama, 1992: 10) ancak; tarih kuramı bu bütün deneyimleri ele almaz, çünkü tarih, geçmişin bütün olaylarının basit bir kataloğu değil, önemli olayları önemsizden ayırdığımız istençli bir soyutlama sürecidir ( Fukuyama, 1992: 180). Bu soyutlama eylemi, gelişmeyi belli bir yönde zorlayan ve şimdiki zamanda geçmişin anısını canlı tutan, değişmeyen yada bütüncül bir mekanizma veya bir dizi tarihsel ilke yi (Fukuyama, 1992: 104) gerekli kılar. Bu mekanizma veya ilkeler, amaca yönelik bağlantılı gidişi sağlar. Çünkü tarihsel değişim, belli bir amacın gerçekleştirilmesine yönelik ilerleme sürecidir. Fukuyama, evrensel tarih yaklaşım geliştirirken büyük oranda Hegel e ve onun Kojove ci yorumuna yaslanır. Hegel den devraldığı bir başka unsur, tarihin diyalektik geliştiği, yani çelişkiler tarafından ilerletildiği düşüncesidir. Çelişki, mevcut bir sistemin çerçevesi içinde çözülemeyecek olan, sistemin çökmesine yol açacak problemlerdir. İç çelişkilere sahip toplumsal sistemler zamanla istikrarsızlaşır ve yerlerini daha başarılı toplum sistemlerine bırakır, en sonunda iç çelişkilere sahip olmayan toplumsal sistemler ortaya çıkar ve tarih sona erer (Fukuyama, 1992: ). III. 1. İnsan Doğası Tarihin yönünü, amacını ve sonuna ulaşılıp ulaşılmadığını anlayabilmek için Fukuyama ya göre insan doğasının esas ve esas olmayan özelliklerinin hiyerarşisinin tespit edilmesi gerekir. Bunun için tarihin dışına çıkıp, tarih ötesine başvurmak gerekir ki (Fukuyama, 1992: 178,179) günceliğin, ölçüt ve beklentilerin tiranlığından kurtaracak ( Fukuyama, 1992: 179) yaklaşım budur. Bu yaklaşımı geliştirmek üzere Platon a başvurur, Platon da yol açılarak ruhu üç bölüme ayırır; arzu, akıl ve thymos. Ardından bu yapının içini daha çok Hegel den yararlanarak doldurmaya çalışır. Arzu, insanın kendi dışındaki şeyleri istemesine yol açar ve akıl ona bunları elde etmenin yolunu gösterir. Ancak; arzu etmek, insanın hayvani yanını oluşturur. Oysa insan, aynı zamanda kendi değerinin veya kendisinin değerli bulduğu insanların, nesnelerin yada ilkelerin kabul görmesine/tanınmasına da ihtiyaç duyar. Kendisine belli bir değer biçme ve bu değerin kabul edilmesini talep etme yeteneği, kendine saygı olarak adlandırılır. Kendine saygı yeteneği ruhun thymos olarak adlandırılan bölümünden kaynaklanır. İnsanın hayvani yanına karşın insani yanını oluşturan thymos, bir tür doğuştan var olan adalet duygusudur (Fukuyama, 1992: 16, 210, 211, 218). İnsanlar değerlerinin kabul görülmesini talep ederler ve onu elde edemediklerinde savaşır yada isyan ederler (Halliday, 1992: 93). Fukuyama ya göre modern liberal insanın başat yönleri akıl ve arzudur, ancak, bu thymos ile kabul görmenin/tanınmanın günlük yaşamda oynadığı rolü anlamanızı engeller, çoğu kez arzunun bağlaşığı olarak ortaya çıkar ve arzuyla karıştırılır (Fukuyama, 1992: 224). Buna örnek olarak ücret mücadelesini verir, ücret mücadelesi, arzunun tatminine yönelik olarak değil, ücretin dolayısıyla değerin eksik belirlenmesi nedeniyle kırılan onurun tadil edilmesine yöneliktir (Fukuyama, 1992: ). Ekonomik motiflerin thymotik bileşenlerini kavrayamamak, politikayı ya da tarihsel dönüşümü yanlış yorumlamaya yol açar. Tarihsel dönüşüm süreçleri ve devrimlerin nedeni yoksulluk ve yoksunluk olarak görülse de Fransız

7 491 Fukuyama nın Tarihin Sonu Tezi devriminde olduğu gibi bunun tam tersinin doğru doğrudur. Fransa devriminden önceki otuz yılda muazzam büyüme gözlenmiş, köylülerin ve orta sınıfın durumu, kıtanın diğer yerlerine göre çok daha iyi durumdadır (Fukuyama, 1992: 224). Kabul görmenin siyasal aktivitelerde önemli bir faktör olduğu yadsınamaz bir gerçektir, özellikle maddi haklar için verilen mücadelenin aslında başka bir bağlamda onur mücadelesi olarak ele alınması çok önemlidir. Ancak, thymos, sosyal bir yapı olup, bir sosyal bağlam içerisinde bir anlam kazanmakta, dönemden döneme, toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Zira, bir toplumda tolere edilebilen bir kabul görme düzeyi başka bir toplumda yada başka bir dönemde katlanılamaz olabilmektedir (Halliday, 1993). III. 2. Kabul Görme Mücadelesi Fukuyama tarihin amaca yönelik ve bağlantılı gelişmesini sağlayan ve ruhun söz konusu iki yanından kaynaklanan iki mekanizma olduğunu belirtir. Bunlar; modern doğa bilimi (arzu mekanizması) ve kabul görme mücadelesidir. Fukuyama ya göre, insanlık tarihinin motoru/ana itici gücü kabul görme/tanınma mücadelesidir (Fukuyama, 1992: 176). Kabul görme mücadelesi Hegel in sisteminin unsurlarındandır ve Kojeve onu tarihin sonu düşüncesi ile birlikte Hegel den alarak tarih tezinin merkezine koyar (Fukuyama, 1992: 186). Tarihin amacı, köle ve efendinin kabul görme ihtiyacının karşılanmasının bir yolunun aranması olarak görülebilir. Kabul görme mücadelesi ilk insanın öteki insanlarla karşılaşması ile başlar ve bu karşılaşma her iki tarafın da rakibini kabul etmesi için hayatını koyduğu, ölümüne bir mücadeleye yol açar. Bu ilk mücadelede taraflardan birinin ölmektense köle olarak yaşamı tercih etmesi ile efendi-köle ilişkisi doğar, efendi başka bir insan tarafından kabul edildiği için belirli bir tatmine ulaşır (Fukuyama, 1992: 189). Oysa tatmin yetersizdir, çünkü köle, ölüm korkusuyla doğal belirlemenin tutsağı, korkak ve zavallı bir hayvan olarak kalmıştır. Efendi ise insanlığı tamamlanmamış bir hayvan tarafından kabul görmektedir (Fukuyama, 1992: 241). Köle ölüm korkusu ile yitirdiği insanlığı, çalışma ve çalışma ahlakıyla kazanır. Çalışma sürecinde doğayı dönüştürmeyi, alet yapımını, teknolojiyi keşfeder; hem doğayı, hem de kendi doğasını değiştirmeyi öğrenir (Fukuyama, 1992: 242). Çalışma özgür olmayan uşağa özgürlük fikri verir ve gerçeklikle bilinç arası uçurum özgür toplum tasavvurunu doğurur. İşte tarihin ilerlemesini açıklayan şey, Fukuyama ya göre uşağın çalışma sürecidir. Tarih efendinin aylak hoşnutsuzluğuyla değil, uşağın aralıksız kabul görme arzusu peşinden koşması ile ilerler. Kölenin eşit ve özgür bir topluma ilişkin tasavvuru, yaşamlarını tehlikeye atarak efendiye karşı gerçekleştirdikleri kanlı kavgayla gerçekliğe dönüşür ve köle, kendi saygınlığını kabul ettirir. Kanlı mücadelenin bahsedilen sonu Fransız devrimidir. Bu devrimin ortaya çıkardığı ve Napoleon tarafından tüm Avrupa ya yayılacak olan liberal devlet, köleleri kendi efendileri yapar (Fukuyama, 1992: 249). Böylece, efendi insan olmayanlar tarafından kabul görmekten kurtulur ve uşaklar insan olarak görülmeye başlar. Efendi-köle karşıtlığının yerini efendinin özgürlüğü, kölenin çalışmasından oluşan sentez alır (Fukuyama, 1992: 362). Fukuyama modernleşme sürecini başat kabul görme biçimleri olarak megalotimia dan isothymia ya (eşit kabul görme) geçiş olarak tanımlar. Ona göre, megalothymia efendinin kendini öteki insanlardan üstün görme arzusu olup, modern dönemde de varlığını farklı şekillerde sürdürecektir (Fukuyama, 1992: 229).

8 Bülent Turan 492 III. 3. Arzu Mekanizması ve Modern Doğa Bilimi: Modern liberal projenin bir başka niteliği Fukuyama ya göre ruhun arzu eden mantıklı yanının thymotik yan üzerindeki zaferidir (Fukuyama, 1992: 233). Bunu mümkün kılan ve arzuyu tarihsel bir mekanizmaya çeviren şey de aslında kölenin çalışma sürecidir. Köle, modernliğin erken dönemlerinde modern doğa bilimini keşfeder (Fukuyama, 1992: 242). Bu süreçte ruhun arzu eden yanı serbest kalır ve arzunun akıl ile ittifakı sonsuz birikimi mümkün kılar (Fukuyama, 1992: 254), kar hırsını bütün zincirlerden boşaltarak modern ekonomi dünyasını oluşturur. İnsanın bütünsel çabaları içerisinde yalnızca modern doğa bilimi (teknik bilgi) birikimli ve amaca yöneliktir (Fukuyama, 1992: 104). Modern doğa bilimlerinin yükselmesiyle bilimsel bilgi ile tarihsel süreç arası ilişkide niteliksel sıçrama oluşmuş, onun sürekli ve ilerici gelişmesi sonraki tarihi gelişmeyi açıklayan amaca yönelik bir mekanizma oluşturmuştur (Fukuyama, 1992: 105). Teknik bilginin birikimsel ilerlemesi Fukuyama ya göre, iki nedenle evrensel bir tarih yaratmış ve bütün toplumlarda aynı etkiyi doğurmuştur. Bunlardan birincisi askeri gerekliliklerdir. Uluslararası sistemde savaş tehdidinin damgasını vurması, ülkeleri bağımsızlıklarını korumak için askeri güçlerini arttırmaya zorlar, bunun yolu ise savunmada kullanılmak üzere teknolojinin sürekli geliştirilmesi ve bunu mümkün kılmak üzere toplumun yeniden yapılandırılmasıdır. Ayrıca merkezi hükümetin yerel unsurların gücünün kırılması, askeri gücü, bu da merkezi ordunun kurulması ve beslenmesini gerektirdiği için teknolojik gelişmeyi zorunlu kılar (Fukuyama, 1992: ; Fukuyama, 2002a:173; Fukuyama, 2002b: 253). Teknik bilginin birikimsel ilerleyişinin tarihe bir yön vermesine yol açan ikinci unsur, ekonomik gelişme; insan istek ve ihtiyaçlarını karşılamak üzere doğanın sürekli ve ilerleyen bir şekilde fethedilmesi olarak tanımlanmıştır (Fukuyama, 1992: 109). Sanayileşme üretim sürecinde tekniğin kullanımının yanında belirli toplumsal örgütlenme ve işbölümüne yol açar, bu da eski sosyal ağların çökmesine yol açarak tüm toplumlarda belirli ortak toplumsal dönüşümleri doğurur (Fukuyama, 1992: ). Fukuyama ya göre, insanlar kendilerini teknik bilginin birikimli ilerlemesinin pençesinden kurtaramazlar. İnsanlar kendine yeterli toplumlarda mutlulardır, ancak bir kez tüketim toplumunu gördükten sonra, doğaya dönüş bireysel düzeyde mümkün olsa bile, toplumsal olarak mutsuzluğa yol açar. Savaş, ekolojik çöküş durumunda teknik bilginin ürünleri, hatta kendisi de yok olabilir, ancak onu mümkün kılan yöntem var olduğu sürece teknik bilgi yeniden ilerleyecektir. Dolayısıyla teknik bilginin birikimsel ilerlemesi engellenemediği için tarihin amaca yönelik gidişi de ilkesel olarak geri çevrilemez (Fukuyama, 1992: ). Fukuyama, modern doğa biliminin ilerlemesini ruhun arzu eden yanına bağlar: Modern doğa biliminin mantığı, teknik bilginin birikimli ilerlemesi, bağımsız bir kuvvet olmayıp, ihtiyaçların karşılayabilme amacıyla doğayı fethetmek için bilimden yararlanan insanların faaliyeti üzerine yükselir (Fukuyama, 1992: 171), teknik bilginin ilerlemesi insan arzusunun bir ürünüdür.

9 493 Fukuyama nın Tarihin Sonu Tezi III Yüzyıl: Tarihin Çıkmazla Sonuçlanan Yan Yolları Fransız Devrimi ve onun ilkelerinin tüm Avrupa ya yayılması ile Amerikan Devrimi Hegel e ve Kojeve ye göre tarihin sonudur. Ancak Fukuyama ya göre, bu dönem insanlığın olgunluk çağı olmakla birlikte tarihin sonu değildir. Bunun nedeni, 20. yüzyılda alternatif ideolojilerin dünyanın büyük bölümünü peşinden sürüklemiş olmasıdır. Tarihin sonunun ilanı için rakip toplumsal örgütlenmelerin gerçekçi olmadığının pratik olarak görülmesi gerekecektir. Bu süreçte ise tarihin bahsedilen mekanizmaları, Batı Avrupa nın bazı ülkelerinde ve öteki dünya da çalışmaya ve liberal demokrasiyi insanlığa göstermeye devam edecektir. Fukuyama, kitabının 2.kısmında arzu mekanizmasını, 3. kısmında ise kabul görme mücadelesine yol açan thymotik mekanizmayı tanımladıktan sonra 2, 3 ve 4. kısımların büyük bölümünde bu mekanizmalar aracılığıyla otoriter rejimler ile totaliter rejimlerin ortaya çıkışını, bu rejimlerin krize girmelerini ve liberal demokrasinin 20. yüzyıl sonundaki zaferini açıklamaya çalışır. Fukuyama otoriter rejimlerin doğuşu ve krizi ile totaliter rejimler in krizine evrensel tarih yaklaşımı içerisinde açıklama getirmektedir. Ancak; totaliter rejimler in ortaya çıkışını açıklayamaz. Totaliter rejimler, toplumsal örgütlenmenin gerçek seçeneklerinden çok, tarihin çıkmazla sonuçlanan yan yollardır (Fukuyama, 1992: 166). SSCB ve Çin ile birlikte Asya ile Afrika nın çok sayıdaki küçük diktatörlüklerinin tamamı gelişmiş dünyanın dışında sanayileşmenin ilk aşamalarında bulunan ülkelerde ortaya çıkmıştır. Bu nedenle ABD nin soğuk savaş kurmaylarından Rostow dan yola çıkarak, bu rejimleri geçiş hastalıkları, özgül politik ve toplumsal koşullar nedeniyle sosyo-ekonomik gelişmenin belli aşamalarında bulunan ülkelerde ortaya çıkmış, patolojik vakalar olarak tanımlar (Fukuyama, 1992: 167). Ancak gelişmiş sanayi ülkesinde ortaya çıkan Nazi rejimi için önce bu şekilde bir açıklama dahi getirmez ve nasıl dinazorların aniden yok olmuş olması evrim teorisinin değerini azaltmazsa, tarih sürecinin büyük ve açıklanamaz görünen kesintilere sahip olduğunu kabul etmek de, onun gücünden ve kurallılığından bir şey kaybettirmez (Fukuyama, 1992: 167) diyerek, tarihin bunu açıklayamayacağını belirtmiş olur. Ancak ardından bu kez nasyonal sosyalizmi de geçiş hastalığının aşırı da olsa bir başka biçimi, modernliğin zorunlu olmayan bir yan ürünü olarak tanımlar (Fukuyama, 1992: 169). Fukuyama, otoritarizmin krizini kabul görme mücadelesi ile açıklarken, totalitarizmin krizinde arzu mekanizmasına biraz daha öncelik verir gibidir. Modern doğa bilimi mekanizması evrenselleşerek, tüm dünyayı aynı yola kapitalist seçeneğe çekmiş, buna karşı koyanlar ise bir iki kuşak direnebilmiştir 5 (Fukuyama, 1992: 165). Kapitalizm, teknoloji geliştirme ve kullanmada planlı ekonomi sisteminden çok daha verimli olup ağır sanayiye oranla enformasyon, teknik bilgi ve hizmetlerin belirleyici olduğu sanayi sonrası toplum aşamasının hızla değişen taleplerine cevap verebilen tek seçenektir (Fukuyama, 1992: 127). Merkezi planlı ekonomiler, ağır sanayi dallarında başarılı olmakla birlikte; sanayi sonrası aşamada iflas etmiştir (Fukuyama, 1992: 128). Reel sosyalist ülkeler, özgür düşünme, iletişim ve yeniliklerin özendirilmesini sağlayamadığı için teknolojik gelişmede geride kalmıştır. İflasın bir başka sebebi ise planlamanın fiyat mekanizmasının tersine teknik olanakları ne olursa olsun modern ekonominin karmaşıklıkları ile başa çıkamamasıdır (Fukuyama, 1992: 130). 5 Fukuyama, öte yandan çelişik biçimde tarihin başka Hitler yada Pol Pot lar üretmesinin garanti olmadığını belirtmektedir (Kimball, 1992:8).

10 Bülent Turan 494 Reel sosyalizmin krizinin bir başka nedeni kabul görmenin tatminkâr olmamasıdır. Reel sosyalist ülkeler, yurttaşlarını baskıyla ve modern tüketim araçları vaadiyle gündelik yaşamın her anına nüfus eden sadakat gösterilerine zorunlu olarak katılmak gibi ahlaki ödünler sunmak zorunda bırakarak alçaltmıştır. Normal bir yaşam sürmenin, batı için son derece mütevazi, hatta yetersiz sayılabilecek tüketim araçlarına ve bedensel güvenliğe ulaşmanın yolu, özdeğerin rejime teslim edilmesidir (Fukuyama, 1992: 215). Bu ülkelerdeki reform taleplerinin, isyanların, rejimin yıkılışına hiçbir tepki verilmemesinin başlıca itici gücünü planlamanın sanayi sonrası toplumun gerekliliklerini sağlayamaması olarak tanımlasa da yurttaşların bunu demokratik haklar ve katılım için de istediklerini belirtir (Fukuyama, 1992: 224). Bütün bu tespitlerin ışığında Fukuyama reel sosyalist rejimleri kendilerini özgürlük ve eşitlik ideallerine adamış olmalarına rağmen, büyük insan yığınlarının onurunu tanımayan köleci toplumların modern varyantları olan toplumlar olarak tanımlar. Özgürlük zararına doğal eşitsizlikleri gidermeye çalışan aşırı bir eşitlikçiliğe yönelmiş, bunun için teröre başvurarak temel haklara el koymuş, ancak; sosyal eşitsizliğin farklı bir biçimini de üretmiş ülkeler olarak görmektedir (Fukuyama, 1992: ). Fukuyama ya göre, modern doğa bilimi mekanizmasının yönü liberal demokrasilere doğru değil, piyasa yönelimli otoriterizme doğrudur (Fukuyama, 1992: 161). Demokrasi, farklı çıkar gruplarının taleplerini dikkate alarak ekonominin mantığının gelişmesini olumsuz etkileyebilir (Fukuyama, 1992: 162). Bu nedenlerle, modern doğa biliminin mantığı otoriter rejimlerin krizini ve gelişmiş ülkelerde geçmişte görülen demokratik istikrarsızlıkları (devrim sonrası Fransa gibi) tam olarak açıklayamaz. Ona göre demokrasi kabul görme mücadelesinin bir ürünüdür, ancak; ekonomik mantığı demokrasiye giden yolda bir takım dinamikleri açığa çıkarır (Fukuyama, 1992: 146). Fukuyama buradaki açıklamasında otoriter rejimlere ve modernleştirici dış müdahalelere bir çeşit meşrutiyet sağlayarak onları liberal demokrasi öncesinde tarihsel bir aşama olarak tanımlar. Ancak; bu aşama, tarihsel nedenlerle ABD, İngiltere gibi bazı ülkelerin yaşamadığı aşamalardır. Demokrasi, feodal toplumdan kalma eşitsiz sosyal ilişkilerin ya da etnik çatışmaların olduğu modernleşmenin ilk aşamalarında (Fukuyama, 1992: ) ya da yine büyük oranda böyle bir gelişme aşamasında ortaya çıkan kapitalizm karşıtı güçlerin yükseliş dönemlerinde (Fukuyama, 1992: 48) işlevsel değildir. Ona göre; hem kapitalist büyümeye, hem de zaman içinde istikrarlı demokrasinin oluşmasına izin veren eşitlikçi yapıların de facto varlığını ve rejim karşıtlarının bastırılmasını, bir dikta rejimi yaratılabilir. Japonya da ABD işgalini, Peru da döneminde yönetimde olan sol eğilimli subayların toprak reformu, eğitimin yaygınlaştırılması ve diğer modernleştirici reformları uygulamaya koymasını (Fukuyama, 1992: 156) ve Uruguay da maoist gerilalara karşı savaşan cuntayı (Fukuyama, 1992: 47) bu tespitin örnekleri olarak ortaya koyar. Fukuyama modern doğu bilimi mekanizmasının demokrasi ile gerilimli ilişkisinin olması nedeniyle, kabul görme arzusunun denkleme konulması gerektirdiğini belirtir. Sanayileşmenin belli bir aşamaya ulaşması refah düzeyi ve eğitim düzeyinin yükselmesine yol açarak belli bir kabul görme arzusunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu maddi olmayan içgüdü, İspanya, Portekiz, Güney Kore, Tayvan ve Çin deki insanların yalnızca piyasa ekonomisine geçilmesi talebiyle yetinmeyip aynı zamanda seçimle işbaşına gelen hükümetler talep etmesinin de nedenini açıklamaktadır (Fukuyama, 1992: 256). Sonuç olarak, tarihin iki ana motorundan kabul görme mücadelesi tarihi liberal demokrasiye ilerletirken arzu mekanizması kapitalizme

11 495 Fukuyama nın Tarihin Sonu Tezi yöneltmektedir. Bu nedenle Fukuyama nın tarih tezi, liberal demokrasi ile kapitalist refahı çarpıcı bir son düğümle birbirine bağlayan özgün bir sentez niteliği taşımakta olup bu teze göre soğuk savaş sonrası liberalizmin zaferi iki dinamiğin kesişmesinin ürünüdür 6 (Anderson, 2003: 451, 466). IV. Tarihin Sonu ve Son İnsan Fukuyama ya göre tarihin sonu, bütün dünyada aynı toplumsal-politik sistemin uygulamada olması değil, ideolojik mücadelenin sona ermesi, evrensel geçerlilik iddiasında birden fazla ideolojinin ve meşrutiyeti ilkesine sahip birden fazla sisteminin yer almaması durumudur (Fukuyama, 1992: 23; Fukuyama, 1989). Liberalizm, özgürlüğü en fazla destekleyen toplumsal politik sistem olarak uzun vadede tüm dünyaya hükmedecek, diğer politik sistemlerden farklı olarak yerini daha iyi yada daha yüksek sistemlere bırakmayacaktır, zira o insan yönetiminin nihai formudur (Kimball, 1992: 2). Zaferi ilan edilen liberal demokrasi uygulamaları değil, liberal demokrasi fikridir 7 : Eğer insan toplumları yüzyıllar içinde tek bir politik örgütlenme biçimine, liberal demokrasiye yöneliyor ya da bu biçimde odaklanıyorsa, eğer hiçbir yerde liberal demokrasi karşısında yaşam gücüne sahip başka seçenekler görünmüyorsa ve eğer liberal demokrasilerin yurttaşları yaşamlarından genel olarak hoşnutsa, o zaman diyaloğun nihai bir sonuca vardığını söyleyebiliriz (Fukuyama, 1989). Fukuyama, Hegek ve Kojeve nin aksine, tarihin sonuna Amerikan ve Fransız Devrimleri ile ulaşılmadığını düşünür. Bu devrimlerden sonra evrensel geçerlilik iddiasında başka ideolojiler varlığını sürdürmüş, alternatif ideolojilerin sonu 1940 larda da faşizmin askeri güçle yok edilmesinin ardından, 1980 lerde Marksist ideolojinin tarih sahnesinden çekilişi anlamına gelecek olan Çin ve SSCB reformları ile olmuştur. 20. yüzyılda liberal demokrasinin alternatiflerinin tarih sahnesinden çekilişlerinin, tarihsel olarak geçici bir durum olmadığının ve gelecekte yeni alternatif ideolojilerin ortaya çıkmayacağının dolayısıyla tarihin sonuna gelindiğinin ispatlanması için liberalizmin iç çelişkilere sahip olmadığının gösterilmesini gerektirdiğini belirten Fukuyama, kitabın son bölümünü bu konuya ayırır. Fukuyama, liberalizme yönelik aynı konuda, fakat farklı yöndeki iki eleştiriyle liberalizmin çelişkilerinin varlığını tartışır. Bunlar, sol düşünceden kaynaklanan eşit kabul görmenin liberalizm tarafından tam karşılanamayacağı görüşü ve sağ düşünceden kaynaklanan eşit olmayanlara eşit davranılmasına yol açan eşit kabul görmenin hedeflenmesinin yanlışlığıdır (Fukuyama, 1992: 350). IV.1. Modern Eşitsizlikler: Gerekli ve Giderilemez Kötülükler Daha önce liberal demokrasinin eşit kabul görme sağlayarak, kabul görme arzusunu tatmin ettiği söylenmiş olmasına rağmen yazar, burada şaşırtıcı biçimde liberalizm çerçevesinde bu sorunun aslında çözümsüz olduğunu belirtmiştir 8 (Fukuyama, 1992: 350). Fukuyamanın bu itirafı, onun tezini ve özellikle tarihin ana çelişkisi olarak tanımladığı kabul görme sorununa liberal demokrasinin yeterli tatmini sağladığına ilişkin ısrarını önemli biçimde geçersiz hale 6 Elliott, bu iki mekanizmayı liberal ekonomi ile siyaset arasındaki kayıp halkayı tamamlayan araçlar olarak tanımlamaktadır (Elliott, 2010: 43). 7 Tarihin sonu kusursuz bir sistemin gelişi değil, bu sistemin alternatiflerinin yok oluşudur (Elliott, 2010: 54). 8 Bu ifade sorunun çözümsüz olmadığı, ancak liberalizmin çözme yeteneğinin olmadığının ima edildiği izlenimi yaratmaktadır (Mc Carney, 1993: 50).

12 Bülent Turan 496 getirmektedir 9 (Milliband, 1992: 109). Bununla birlikte, kapitalistleşme sürecinin feodal ayrıcalıklar gibi birçok geleneksel engeli kaldırılarak, muazzam bir eşitlenme yarattığını, ayrıca değişik ülkelerdeki farklı düzeyde yeniden dağıtım politikalarının günümüzde bu eşitlenmeyi daha fazla arttırdığını belirterek (Fukuyama, 1992: 351) başarısızlıklara rağmen liberal demokrasinin önemli bir yol kat ettiğini vurgular. Günümüzde var olan eşitsizlikleri, doğal eşitsizlikler ile kapitalist tercihlerden kaynaklanan gerekli ve giderilemez eşitlikler ve kültürel kökenli eşitsizlikler olarak kategorize eder (Fukuyama, 1992: 352). Doğal eşitsizlikler, doğal yetenek ve özelliklerin eşitsiz dağılımıdır (Fukuyama, 1992: 350). Kapitalist tercihten kaynaklanan eşitsizlikler ise sermayenin sektörler, bölge ve ülkeler arasında eşitsiz dağılımı ve akışkanlığı, mesleklerin farklı saygınlık düzeyleri taşıması ve yoksulluktur (Fukuyama, 1992: ). Gelişmiş kapitalist ülkelerde yoksulluğun artık bir doğal ihtiyaçlar sorunu olmaktan çıkıp, bir kabul görme sorununa dönüştüğünü belirtir. Burada ihtiyaçların tarihsel olarak belirlendiği gerçeğini görmezden gelerek tüketim düzeylerindeki uçurumları salt saygınlık meselesine indirger (Fukuyama, 1992: 353). Ayrıca evsizlik sorununu dahi doğal ihtiyaçların giderilememesi bağlamında ele almaz. Onların sorunları, özgüvensizlik ve eğitim olanaklarından yoksunluk nedeniyle iş piyasasında rakiplerine göre başarısızlığa mahkum olmaları ile yoksulluklarından utanmaları ve saygı duyulmamalarıdır (Fukuyama, 1992: ). Fukuyama nın saydığı bir başka eşitsizlik biçimi ise farklı etnik ve dinsel grupların kültürel nedenlerle modern yaşama ayak uydurmamaları ve bunun sonucu olarak rekabet sürecine son derece donanımsız olarak girmeleri, dolayısıyla modern ekonominin nimetlerinden yararlanamamalarıdır. ABD de siyahların durumu böyledir, siyah bir çocuğun kaderi daha okul yaşına ulaşmadan mühürlenmiştir. Siyahların yaşadıkları olumsuzluklar tamamen kendi kültürlerinden kaynaklanmaktadır (Fukuyama, 1992: ). Fukuyama, mülk sahipliğini doğal bir yetenek olarak tanımlar (Fukuyama, 1992: 350), dolayısıyla sınıf farklılıkları bu bağlama sokmuş olur. Ancak; buradan kaynaklanan eşitsizliklere değinmez, sadece sınıf içi ve çoğunlukla saygınlıkla ilgili sorunlara değinir. Örneğin; çöpçülerle doktorlar arası farklılıklar, yoksulların iş piyasasında karşılaştığı adaletsizlikler ve sermayenin hareketinin iş kolları, bölge ve ülkeler arasında farklı iş ve ücret düzeylerine yol açması gibi. Gerçi, sınıfsız topluma ulaşıldığını belirtir, ama burada bu kavramı Marksist anlamda değil, minumum çalışma ile tüketim araçlarına en üst düzeyde erişim imkanı anlamında kullanır (Fukuyama, 1992: 352), dolayısıyla eşitsizliklerin ana kaynağı olan mülkiyet ilişkileri tartışmanın dışında bırakılır. Bunun nedeni, aslında sosyalizmin yaşadığı kriz ve solun sınıf mücadelesini gündemden çıkarmış olmasıdır. Dolayısıyla sınıfsal eşitsizlikler yoksa, mevcut eşitsizlikler gerçek anlamda eşitsizliğin son kalıntıları (Fukuyama, 1992: 357) olarak tanımlanabilir. Sınıfsal eşitsizliğin gerçeklik olarak ortadan kalkmasından çok, liberal ideolojinin büyük bir güç kazanması sonucunda gündemden düşmesi nedeniyle, Fukuyama nın 9 Anderson, Fukuyama nın modelinde tarihin sonunun kusursuz bir sistemin ortaya çıkması değil bu sisteme alternatif oluşturabilecek daha iyi sistemlerin ortadan kalkması anlamına geldiğini, bu nedenle Hegel den farklı olarak onun sisteminin pratik sorunlar yada gerilimler karşısında zayıflamadığını, tarihin sonu yargısını kuşkulu hale getirmediğini belirtir (2003: 457). Bununla birlikte, yine de yukarıda belirtildiği gibi liberal demokrasinin kabul görme sorununu tatmine ulaştırdığı yargısı açısından çelişkiler mevcuttur. Zira yine Anderson un belirttiği gibi, liberal kapitalizmin insan türünü tanımlayan tarihin sorunlarının çözeceğine ilişkin net bir cevabın verilmemesi, tarihin liberal kapitalizme karşı çalışmaya devam etme olasılığının mevcut olduğu anlamına gelmektedir (Anderson, 2003: 467).

13 497 Fukuyama nın Tarihin Sonu Tezi gündemine de Amerikan orta sınıflarının mücadele ettikleri son kalıntılar kız çocuklarının berbere oğlanlardan daha fazla para ödemeleri, homoseksüellerin izci gruplarına önderlik edebilmesi (Fukuyama, 1992: 357) gibi sorunlar girer. IV.2. Son İnsan Fukuyama, eşitsizlik probleminin gerçek tablosunu ortaya koymamakla, suçun önemli bir bölümünü liberalizm dışı faktörlere atmakla birlikte, bu problemin çözülemediğini kabul eder, ancak; yine de sosyalizmin krizi nedeniyle bu sorunun politik sonuçlar doğuramayacağı beklentisiyle eşitsizlik eleştirisini tali bulur, asıl problemin eşitsiz insanlara eşit kabul görmeden kaynaklandığını belirtir. Nietzsche ye göre hakiki özgürlük ve yaratıcılık, megalothymia nın, ötekilerden fazla kabul ve saygı görme arzusunu gerektirir, evrensellik kabul görmenin kalitesini düşürür. İnsanlar ötekiler gibi olmak isteselerdi, sınırlarını aşamazlardı. Megalothymia sadece fetih ve emperyalizmin değil, aynı zamanda büyük senfoniler, tablolar, romanlar vs. tüm anlamlı şeylerin ön koşuludur (Fukuyama, 1992: 367). Oysa, Nietzshe ye göre, modern insan, thymotik yandan yoksun olup, arzu ve akıldan ibaret olan son insan dır (Fukuyama, 1992: 364). Fukuyama ya göre, liberal demokrasi bütün insanları hoşnut edemez, bunun nedeni eşitsizlik değil, sol eleştiride belirttiğinin aksine özgürlük ve eşitliktir. Eşitlik, daha fazla kabul görme talep eden insanların hoşnutsuzluğuna yol açar. Hiçbir sistem, tüm insanların hoşnutluğunu sağlayamaz, liberal demokrasi ise mümkün olan en az sayıda insanın hoşnutsuzluğuna yol açar diyerek bunun bir çelişki olmayacağını söylemeye çalışır; ardından hoşnutsuz olanlar her zaman tarihi yeniden başlatmak isteyecekler (Fukuyama, 1992: 399) diyerek liberal demokrasinin kabul görme arzusunu tam olarak çözemeyeceğini itiraf etmiş olur 10. Öyleyse liberal demokrasinin sağladığı eşitlik düzeyi, hem tam bir eşitlik olmadığı için, hem de ötekilerden daha fazla kabul görme isteyenler açısından sorunludur. Öte yandan kitabın bir başka yerinde megalothymia nın yaşamdan silinmemiş olduğunu, sadece görünüş biçimlerinin değişmiş olduğunu belirtir: yabancı toprakların fethinin yerini, AIDS yada holografi tekniğinin fethi almıştır (Fukuyama, 1992: 385). Liberal demokrasilerde topluluğu çatlatacak olan fazla enerjinin boşalması için toprak hattı işlevi gören megalothymia supapları vardır (Fukuyama, 1992: 329). Bunlar; rekabet nedeniyle büyük riskleri taşıyan ekonomik girişimcilik, dış politika, dağcılık ve araba yarışı gibi ölümcül risk yaşatan sporlar ve milliyetçi duygular için önemli bir alan yaratan uluslar arası spor müsabakalarıdır (Fukuyama, 1992: ). Ancak; bir başka yerde karamsar yön baskın çıkar ve düzmece savaşlar ve simgesel zaferler in ne zamana kadar tatmin sağlayacağının belirsiz olduğunu ve salt saygınlık uğruna kanlı mücadelenin başlayabileceğini yani son insanın ilk insana dönüşebileceğini söyler (Fukuyama, 1992: 393). Ayrıca, liberal demokrasilerin liberal ilkelerin sağlıklı bir topluluk yaşamı için gerekli olan liberalizm öncesi değerler üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olduğunu ve 10 Fukuyama nın kitabın son bölümünde tarihin yeniden başlayabileceğine ilişkin fikri, Kimball tarafından hem Hegel in tarih felsefesi ile hem de Fukuyama nın modeli açısından tutarsız bulunur. Nostalji, can sıkıntısı yada şeytan tarafından tarihin yeniden başlatılması akılcı tarih felsefesi açısından tutarsız bulunur. Can sıkıntısının tanrının dünyadaki yürüyüşüne engel olacağı fikri, nostaljinin tarihin zorunluluklarına karşı durması rasyonel olarak açıklanabilir görünmemektedir. Oysa Fukuyama nın Hegel den aldığı sistemin temel unsurlarından birini gerçek olan rasyonel, rasyonel olanın ise gerçek olduğuna ilişkin önerme oluşturmaktadır (Kimball, 1992: 9).

14 Bülent Turan 498 bu yıkımın liberal toplumların yaşam gücünü olumsuz etkilediğini belirtir. Topluluk yaşamının çökmesi, thyomik yanın köreldiği bencil insanların (Fukuyama, 1992: ), Lewis in belkemiksiz insanlar (Fukuyama, 1992: 236) ve insanın insanlıktan çıkmış hayvanlığı (McCarney, 1993: 42), Nietsche nin son insan, Fukuyama nın ise homosapiens türünden hayvanlar (Fukuyama, 1992: 376) dediği yaratıklara dönüşme olasılığını doğurur. Bu olasılık ise salt saygınlık uğruna kanlı mücadeleler içine giren ilk insanın ortaya çıkmasına yol açabilecektir (Fukuyama, 1992: 392). Sonuç olarak; Fukuyama, liberal demokrasinin kabul görme arzusunu tatmin edemeyeceğine ilişkin iki eleştiriye de ikirciklikli cevap vermiş, dahası ikinci eleştiri için başat olan yaklaşım eleştirinin haklı olduğunu kabul etmek olmuştur. Bunun anlamı, liberalizmin insanlığın temel sorunlarını çözme anlamında çelişkisiz olmaması ve anlamsız bir kanlı kavgayla çökecek kadar güçsüz olmasıdır. Dolayısıyla liberal demokrasi Fukuyama nın evrensel tarih modeli açısından tarihin son yönetim biçimi olamaz. Ancak, bu model onun tarihsel rakiplerine oranla bu sorunu çözmede daha başarılı olduğunu söylemektedir. Dolayısıyla, ideolojilerin sonunun da geldiği söylenemez. Fukuyama, makalede liberalizmi Hegel in mutlak ideasının benzeri bir şekilde tanımlar. Yani, sadece bugün alternatif ideolojilerin olmayacağı anlamında değil, gelecekte de olmayacağı anlamında, yani tarihsel anlamda değil, mutlak anlamda bir sondur. Ancak, kitabın 75, 76, ve 82. sayfalarında ideolojilerin sonu, bugün liberal demokrasiden farklı bir dünyanın tasavvur edilememesi anlamında kullanılır. Oysa bu bundan elli yıl sonra da böyle olmayacağı anlamına gelmeyecektir. Marksizm in yeniden bir çekim merkezi olması mümkün olabileceği gibi, gelecekte evrensellik iddiası taşıyan başka ideoloji çıkabilir. Sonuç olarak; Fukuyama nın modeli liberalizmin insanlığın sorunlarının çözülebilmesi ve mutlak idea anlamında bir son olduğu sonucunu çıkarmaz, sadece tarihsel olarak sorunları en iyi çözüm ile alternatifi olmayan bir ideoloji ve yönetim biçimi olarak tarihsel bir zafer ilan edebilir. Kitabın son sayfalarından liberalizmin tarihin sonu değil de, evrensel tarih sürecinin ve bu sürecin taşıyıcıları olan modern doğa bilimi mekanizması ile kabul görme mücadelesinin üzerinden yükselen tarihsel bir zafer kazandığı sonucu çıkar. Öyle ki, gelecek belirsiz ve eğerlerle doludur, bu onun makaledeki ve kitabın önceki bölümlerindeki yorumlarla çelişkili gözükür ve açık ifade yerini olasılıklara bırakır; eğer zaman ilerledikçe farklı kültür ve tarihlere sahip artan sayıda toplum aynı uzun erimli gelişme modelini izlerse, eğer en gelişmiş toplumların devlet kurumları yakınlaşmaya devam ederse ve eğer insanlığın ekonomik gelişme sonucu artan tekdüzeleşmesi sürerse (1992: 404), eğer gelişmeler son birkaç on yılda olduğu gibi devam ederse (1992: 403), Kojeve. sonunda mantıklı her gözlemcinin aslında hep yalnızca tek bir yolculuk ve tek bir hedef olmuş olduğunu kabul etmek zorunda kalacağı kadar çok arabanın kente ulaşacağı görüşündedir (ancak) bütün arabaların aynı yönde hareket ettiğini henüz kesin olarak bilmiyoruz. Ve arabaların çoğunun sonuçta aynı kente ulaşması durumu ile ilgili olarak, bu yeni çevrenin arabalardaki insanların çoğunun sürgit hoşuna gidip gitmeyeceğini de kesin olarak bilebilecek durumda değiliz. Belki de bir süre sonra gözlerini daha uzun, yeni bir yola dikeceklerdir ( 1992: 405).

15 499 Fukuyama nın Tarihin Sonu Tezi V. Sonuç: Tarihin Sonu mu? Fukuyama ya göre tarih, insanlığın, insan ruhunun arzu ve thymotik yanlarının tatmini olan amacına doğru hareketidir. Bu hareket, tatmin düzeyinin sürekli arttığı bir ilerleme sürecidir. Bu yolda daha fazla tatmin sağlayan farklı duraklar olarak tanımlanabilecek, farklı toplumsal ve politik sistemler yer alır. Yolun sonunda ise yeterli tatmin sağlayan ve bu anlamda çelişkisiz olan toplumsal-politik örgütlenme vardır ve insanlığın bir bütün olarak, bu son durağa ulaşmasından önce ise bu çelişkisiz toplumsal-politik örgütlenmenin, insan bilincinde oluşması söz konusudur ki, bu son durak kaçınılmaz bir son durak olur. Fukuyama ya göre, insanlığın bu hareketini doğuran ve yönünü belirleyen mekanizmalar, thmosun tatminine yönelik kabul görme mücadelesi ve arzunun tatminine yönelik modern doğa bilimidir. Bu iki mekanizmasının insanlığı götürdüğü son durak, demokratik kapitalizmdir. İnsanlığın temel çelişkilerden yoksun bir örgütlenme olarak demokratik kapitalizme (liberal demokrasi+piyasa ekonomisi) evrensellik iddiasındaki güçlü bir iktidar perspektifine sahip alternatif bir ideolojinin olmaması, farklı bir dünya tasavvur edemememiz nedeniyle son durağın kaynağı olarak liberalizm mutlak ideadır. Kitabın ilk bölümlerinde ve makalede yer alan bu perspektif, kitabın son bölümünde yer alan demokratik kapitalizm tahlili ile sarsılır. Demokratik kapitalizmin eşitsizlik sorununa çözüm getiremeyeceği kabul edilir. Gerçi, bunun kapitalizmin kendisinden kaynaklanmadığı belirtilir, ancak; bu kendi tarih modeli açısından anlamlı bir mazeret olmaz. Demokratik kapitalizmin asıl sorunları ise eşit olmayanlara eşit kabul görme sunması, kapitalizm öncesi değerleri yıkarak atomizasyona yol açması, insanı yüce duygularından sıyırması ve sırf arzuları peşinde koşan homo sapiens türünden bir hayvana çevirmesi, ayrıca; eşitsiz kabul görme talep eden efendi ruhlu insanların anlamsız bir kanlı savaşla insanlığı tarihin başına götürmesi olasılığını doğurmasıdır. Son bölümde gelgitlerle yer alan bu vurgu, aslında son derecede ikirciklidir, ancak; kitabın ana tezinin sarsılmasına yetmektedir. Kitaptan aslında ikinci bir tarih tezi daha olduğu söylenebilir. Fukuyama, kitabın bazı yerlerinde, tarihin sonunu sadece günümüzde demokratik kapitalizmden farklı bir dünyanın tahayyül edilememesi anlamında kullanır (Fukuyama, 1992: 75, 76, 82) ve demokratik kapitalizm, çelişkisiz değil öteki tarihsel alternatiflerine göre daha iyi olandır (Fukuyama, 1992: 403). Bu modele göre; tarih, demokratik kapitalizme doğru ilerlemiş, insanın en büyük tatmini bu sistemde yaşanmış olup, günümüzde bu düzene alternatif olarak sunabildiğimiz herhangi bir rejim yer almamaktadır, kapitalizm rakiplerini yenmeyi başarmış, alternatifsiz kalmıştır. Bu yorum aslında sadece öteki tarih tezi ile çelişkili değildir, aslında bir tarihin sonu tezi olarak kabul edilemez. Zira ideolojilerin sonu ampirik bir tespite dayanır, mutlak bir son değil, tarihsel bir durumdur 11. Bu tespit, liberalizmin rakipsizliğinin yakın gelecekte böyle olmayacağını bile garanti edemez, gelecekte evrensellik ideası taşıyan başka ideolojilerin çıkmamasının da garantisi yoktur. Sonuç olarak; çalışmadan liberalizmin insanlığın sorunların çözülebilmesi ve mutlak idea anlamında bir son olduğu sonucu açık bir biçimde ortaya çıkmaz, sadece tarihsel olarak sorunları en iyi çözüm ve güncel alternatifi olmayan bir ideoloji/yönetim biçimi olarak tarihsel bir zafer ilan edebilir. Birinci tez, tutarsızdır, ikinci tez ise tarihin sonuna işaret etmediği için tarihin sonu tezi olarak ele alınamaz. Kitabın son iki sayfası tarihin sonunun değil kapitalizmin güncel zaferinin ilanıdır, gelecek belirsizliktir. 11 Fukuyama nın bu tespitine zaman zaman demokratik kapitalizmin yarattığı bu deneyimlenen en yüksek tatmin düzeyini olabilecek en yüksek düzeyi olarak tanımlayarak kitabın geneli ile daha tutarlı biçimde formüle etse de yine ana vurgunun bir tutarsızlığa yol açtığını söylemek mümkün görünmektedir.

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 14. Hafta Ders Notları - 18/12/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen Karl Heinrich MARX 1818-1883 Eserleri Kutsal Aile (1845) Felsefenin Sefaleti (1847) Komünist Manifesto (1848) Fransa'da Sınıf Kavgaları (1850) Ekonominin Eleştirisi (1859) Kapital (Das Kapital-1867-1894).

Detaylı

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2 İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2 PLANLAMAYI GEREKTİREN UNSURLAR Sosyalist model-kurumsal tercihler Piyasa başarısızlığı Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma sorunları 2

Detaylı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Genel Kamu Hukuku I Law 151 1 2+0 2 2 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Türkçe Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Lisans Zorunlu

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 2. Hafta Ders Notları - 25/09/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Devrimci Marksizm Yayın Kurulu Uzun vadede bu felâket konusunda suçun nasýl daðýtýlacaðý çok þeyi belirleyecektir. Ýþte bu, önemli bir entelektüel

Detaylı

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'de 1990'lı yıllardaki duvar yazıları, İslamcılığın yükseldiği döneme yönelik yakın bir tanıklık niteliğinde. 10.07.2017 / 18:00 Doksanlı

Detaylı

Cem Somel in Türkiye de Küreselleşmeye Tepkiler

Cem Somel in Türkiye de Küreselleşmeye Tepkiler Praksis 7 Sayfa:57-62 Cem Somel in Yaz s Üzerine K sa Bir Not Mehmet Türkay Cem Somel in Türkiye de Küreselleşmeye Tepkiler Üzerine yazısında küreselleşme karşıtlarını kategorize ederken liberal sol a

Detaylı

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri İLTB 601 İletişim Çalışmalarında Anahtar Kavramlar Derste iletişim çalışmalarına

Detaylı

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? Dünyada mal ve hizmet hareketlerinin uluslararası dolaşımına ve üretimin uluslararasılaşmasına imkan veren düzenlemeler (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası

Detaylı

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2 Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3 Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4 Zygmunt Bauman: Modernlik ve Postmodernlik ÜNİTE:5 Tüketim Toplumu, Simülasyon

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ekonomik düzen nedir? Ekonomik düzen, toplumların çeşitli gereksinimlerini karşılamak üzere yaptıkları

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Uluslararası İlişkiler Tarihi II PSIR 112 3 3 + 0 3 5

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Uluslararası İlişkiler Tarihi II PSIR 112 3 3 + 0 3 5 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Uluslararası İlişkiler Tarihi II PSIR 2 3 3 + 0 3 5 Ön Koşul Dersleri PSIR Dersin Dili İngilizce Dersin Seviyesi Lisans Dersin Türü Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

A Framework for an Emancipatory Social Science

A Framework for an Emancipatory Social Science Lecture 1 A Framework for an Emancipatory Social Science Erik Olin Wright University of Wisconsin - Madison November, 2007 Çerçeveeve I. Ö Özgürleştirici Sosyal Bilim nedir? II. Üç Vazife III. Sosyalizm'in

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 3. Hafta Ders Notları - 02/10/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi (CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi Dersin Materyali Swingewood, Alan (2010), Sosyolojik Düşüncenin Kısa Tarihi, (çev. Akınhay, O.), İstanbul: Agora Kitaplığı

Detaylı

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar Sosyoloji Konular ve Sorunlar Ontoloji (Varlık) Felsefe Aksiyoloji (Değer) Epistemoloji (Bilgi) 2 Felsefe Aksiyoloji (Değer) Etik Estetik Hukuk Felsefesi 3 Bilim (Olgular) Deney Gözlem Felsefe Düşünme

Detaylı

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ I.SINIF I.YARIYIL FL 101 FELSEFEYE GİRİŞ I Etik, varlık, insan, sanat, bilgi ve değer gibi felsefenin başlıca alanlarının incelenmesi

Detaylı

29 Eylül 2010 Çarşamba (Canlı) DÜŞÜNCE KERVANI NDA FAŞİZM ÜZERİNE TARTIŞMALAR. CUMARTESİ SU TV. SAAT: (Tekrar)

29 Eylül 2010 Çarşamba (Canlı) DÜŞÜNCE KERVANI NDA FAŞİZM ÜZERİNE TARTIŞMALAR. CUMARTESİ SU TV. SAAT: (Tekrar) 29 Eylül 2010 Çarşamba (Canlı) DÜŞÜNCE KERVANI NDA FAŞİZM ÜZERİNE TARTIŞMALAR CUMARTESİ SU TV. SAAT: 23.00 (Tekrar) Faşizm, burjuvazinin en kanlı yönetim biçimlerinden birisi olarak sosyal yaşama damgasını

Detaylı

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...v GİRİŞ... 1 Birinci Bölüm Antik Demokrasi I. ANTİK DEMOKRASİNİN

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 1.1.216 Diploma Program Adı : SOSYOLOJİ, LİSANS PROGRAMI, (AÇIKÖĞRETİM) Akademik Yıl : 21-216 Yarıyıl

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Detaylı

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3 ÜNİTE:1 Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2 Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3 Millî Güvenlik Konseyi Rejimi, 1982 Anayasası nın Yapılışı ve Başlıca Özellikleri

Detaylı

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma 3. Aile 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 5. Psikolojiye Giriş 1 6. Duyum ve Algı 7. Güdüler ve Duygular

Detaylı

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U)

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U) KISA

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

1. Hafta: Giriş ve İletişim, Teknoloji ve Toplum İlişkisine Dair Temel Yaklaşımlar

1. Hafta: Giriş ve İletişim, Teknoloji ve Toplum İlişkisine Dair Temel Yaklaşımlar İletişim Teknolojileri ve Toplum Dersin Adı İletişim Teknolojileri ve Toplum Düzeyi Lisans Öğretim Elemanı Doçent Dr. Funda Başaran Özdemir Dersin Amaçları Teknolojik gelişmenin getirdiği, başta internet

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Uygarlık Tarihi HIST 201 Güz 3 0 0 3 4 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü

Detaylı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ VİZYON BELGESİ (TASLAK) Türkiye 2053 Stratejik Lokomotif Sektörler MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ Millet Hafızası ve Devlet Aklının bize bıraktığı miras ve tarihî misyon, İstanbul un Fethinin

Detaylı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı Mikroekonomik Analiz I IKT751 1 3 + 0 8 Piyasa, Bütçe, Tercihler, Fayda, Tercih,

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI SİYASAL DÜŞÜNCELER TARİHİ YARD. DOÇ. DR. MUSTAFA GÖRKEM DOĞAN 7. ERKEN MODEN DÖNEMDE SİYASAL DÜŞÜNCE 7 ERKEN MODEN DÖNEMDE

Detaylı

1: İNSAN VE TOPLUM...

1: İNSAN VE TOPLUM... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: İNSAN VE TOPLUM... 1 1.1. BİREYİN TOPLUMSAL HAYATI... 1 1.2. KÜLTÜR... 3 1.2.1. Gerçek Kültür ve İdeal Kültür... 5 1.2.2. Yüksek Kültür ve Yaygın Kültür... 5 1.2.3. Alt Kültür ve Karşıt

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 1. Hafta Ders Notları - 18/09/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Editörler Doç.Dr. Gülay Ercins & Yrd.Doç.Dr. Melih Çoban TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Yazarlar Doç.Dr. Ahmet Talimciler Doç.Dr. Gülay Ercins Doç.Dr. Nihat Yılmaz Doç.Dr. Oğuzhan Başıbüyük Yrd.Doç.Dr. Aylin

Detaylı

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ Yazarlar Prof.Dr.Önder Kutlu Doç.Dr. Betül Karagöz Doç.Dr. Fazıl Yozgat Doç.Dr. Mustafa Talas Yrd.Doç.Dr. Bülent Kara Yrd.Doç.Dr.

Detaylı

Perinçek'in KDHC'deki tarihi konuşması

Perinçek'in KDHC'deki tarihi konuşması Perinçek'in KDHC'deki tarihi konuşması Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'ni ziyaret eden ilk Türk siyasi lider olan Perinçek, onurlarına verilen yemek sırasında bir konuşma gerçekleştirdi. ABD'nin savaş

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 6. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI, KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 6. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI, KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY EKİM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI OLAYLAR KİMLERİ NASIL ETKİLİYOR OLAYLAR KİMLERİ NASIL ETKİLİYOR OLGU VE GÖRÜŞÜ AYIRT EDİYORUM OLGU VE GÖRÜŞÜ AYIRT EDİYORUM ÇÖZÜM BULUYORUZ ÇÖZÜM BULUYORUZ 07-08 EĞİTİM

Detaylı

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ Felsefe neyi öğretir? Düşünme söz konusu olduğunda felsefe ne düşünmemiz gerektiğini değil, nasıl düşünmemiz gerektiğini öğretir. Mutluluk

Detaylı

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Uygulama Laboratuar Kredi AKTS Saati Saati Saati Uluslararası Ekonomi Politik IR502 Seçmeli 3 0 0 3 7.5 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM

ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM Prof. Dr. Ali ERGUR Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Türk Toraks Derneği XVII. Kış Okulu Antalya 14.02.2018 ZANAATLA

Detaylı

GENEL BAŞKANIN MESAJI

GENEL BAŞKANIN MESAJI GENEL BAŞKANIN MESAJI Küresel ekonomik kriz, ekonomiyi kalıcı olarak küresel dünyanın birinci önceliği haline getirdi. İkibinli yılların ilk dönemine yıkıcı bir savaş olan ABD nin Irak işgali damgasını

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Brezilya: Ülkeler arası gelir grubu sınıflandırmasına göre yüksek orta gelir grubunda yer almaktadır. 1960 ve 1970 lerdeki korumacı

Detaylı

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU STRATEJİK VİZYON BELGESİ ( TASLAK ) 6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU İslam Ülkelerinde Çok Boyutlu Güvenlik İnşası ( 06-08 Mart 2015, Serena Hotel - İslamabad ) Güvenlik kavramı durağan değildir.

Detaylı

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK 2 Takdim Planı Modernleşme Süreci Açısından Devlet Devlet-Toplum İlişkileri Açısından Devlet Teşkilatlanma

Detaylı

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Bu ders kapsamında Eğitim Bilimleri ve Öğretmen Yetiştirme Alanında kullanılan nicel ve nitel araştırma

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

Giriş. evre, çalkantılı bir dönem, ağır bir kriz dönemidir. Gerçekten de siyasal düşünceler tarihine

Giriş. evre, çalkantılı bir dönem, ağır bir kriz dönemidir. Gerçekten de siyasal düşünceler tarihine Giriş Cumhuriyete Devreden Düşünce Mirası: Tanzimat ve Meşrutiyet in Birikimi başlıklı bu çalışma, Cumhuriyet Türkiyesi nde siyasal düşünce hayatına etki eden düşünce akımlarını inceleyen kapsamlı bir

Detaylı

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Geçtiğimiz ay Suriye de Irak Şam İslam Devleti ve diğer muhalif güçler arasında yaşanan çatışmaya ilişkin, Suriye Devrimci Sol

Detaylı

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK * Jared Diamond, Tüfek, Mikrop ve Çelik, Çeviri: Ülker İnce, Tübitak Yayınları, Ankara 2006, 17. Baskı, 662 sayfa. ISBN 975.403.271.8 Geleneksel gelişme teorisi özellikle İkinci

Detaylı

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030 VİZYON BELGESİ(TASLAK) ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030 (03-05 Aralık 2015, İstanbul) BÖLÜM 1 Nükleer Güç Programı (NGP) Geliştirilmesinde Önemli Ulusal Politika Adımları Temel

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 6. Hafta Ders Notları - 23/10/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

SOSYAL HİZMETLERİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI. Doç.Dr.Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü

SOSYAL HİZMETLERİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI. Doç.Dr.Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü SOSYAL HİZMETLERİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI Doç.Dr.Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü SOSYAL HİZMETLER, insanların iyilik halinin geliştirilmesinde;

Detaylı

İÇİNDEKİLER KAPİTALİST ÜRETİM TARZI 41 I TEKEL-ÖNCESİ KAPİTALİZM 42

İÇİNDEKİLER KAPİTALİST ÜRETİM TARZI 41 I TEKEL-ÖNCESİ KAPİTALİZM 42 İÇİNDEKİLER 15 Ekonomi Politiğin Konusu 16 Toplum Yaşamının Temeli Olan Maddi Malların Üretimi 17 Üretici Güçler ve Üretim İlişkileri 23 Toplumun Gelişmesinin Ekonomik Yasaları 26 Ekonomi Politiğin Tanımı

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü, 24 Kasım 2011 Perşembe günü Üniversitemiz Merkez Kampüsü Hünkar Salonu nda, hem Üniversitemizin

Detaylı

Ekonomi II. 24.Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Kalkınma. Doç.Dr.Tufan BAL

Ekonomi II. 24.Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Kalkınma. Doç.Dr.Tufan BAL Ekonomi II 24.Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Kalkınma Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 24.Ekonomik Büyüme ve Kalkınma

Detaylı

INTL 101 / SİYASET BİLİMİNE GİRİŞ

INTL 101 / SİYASET BİLİMİNE GİRİŞ INTL 101 / SİYASET BİLİMİNE GİRİŞ Siyaset, siyasal sistemler ve siyaset bilimine ait temel kurum ve kavramlar; öğrencilerin farklı siyasal sistemlerin işleyişlerini anlamalarına yönelik olarak siyaset

Detaylı

ÜNİTE:1. Siyaset ve Siyaset Bilimi ÜNİTE:2. Siyasetin Dili: Kavramlar, Kurumlar ÜNİTE:3. Bir Örgütlü İktidar Olarak Devlet ve Siyasal Sistemler

ÜNİTE:1. Siyaset ve Siyaset Bilimi ÜNİTE:2. Siyasetin Dili: Kavramlar, Kurumlar ÜNİTE:3. Bir Örgütlü İktidar Olarak Devlet ve Siyasal Sistemler ÜNİTE:1 Siyaset ve Siyaset Bilimi ÜNİTE:2 Siyasetin Dili: Kavramlar, Kurumlar ÜNİTE:3 Bir Örgütlü İktidar Olarak Devlet ve Siyasal Sistemler ÜNİTE:4 Siyaset ve Birey: Siyasal Katılma ÜNİTE:5 1 Çağdaş Yönetim

Detaylı

Kitap Eleştirisi Üretken Emek, Üretken Olmayan Emek ve İşçi Sınıfı:Poulantzas Kitabı 1 Üzerine Düşünceler

Kitap Eleştirisi Üretken Emek, Üretken Olmayan Emek ve İşçi Sınıfı:Poulantzas Kitabı 1 Üzerine Düşünceler Kitap Eleştirisi: Üretken Emek, Üretken Olmayan Emek ve İşçi Sınıfı: Poulantzas Kitabı Üzerine Düşünceler 67 Kitap Eleştirisi Üretken Emek, Üretken Olmayan Emek ve İşçi Sınıfı:Poulantzas Kitabı 1 Üzerine

Detaylı

VİZYON BELGESİ (TASLAK)

VİZYON BELGESİ (TASLAK) VİZYON BELGESİ (TASLAK) VİZYON BELGESİ İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI 2016 Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları ( 02-04 Kasım 2016, İstanbul ) Bilindiği üzere ulus-devlet modern bir kavramdır

Detaylı

Türkiye de Gazetecilik Mesleği

Türkiye de Gazetecilik Mesleği ÖN SÖZ Gazetecilik, siyasal gelişmelere bağlı olarak özgürlük ve sorumluluklar bakımından mesleki bir sorunla karşı karşıyadır. Türkiye de gazetecilik alanında, hem bu işi yapanlar açısından hem de görev

Detaylı

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

AŞKIN BULMACA BAROK KENT AŞKIN BULMACA 18.yy'da Aydınlanma filozoflarıyla tariflenen modernlik, nesnel bilimi, evrensel ahlak ve yasayı, oluşturduğu strüktür çerçevesinde geliştirme sürecinden oluşur. Bu adım aynı zamanda, tüm

Detaylı

Siyasi Tarih (UI504) Ders Detayları

Siyasi Tarih (UI504) Ders Detayları Siyasi Tarih (UI504) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Siyasi Tarih UI504 Güz 3 0 0 3 7.5 Ön Koşul Ders(ler)i - Dersin Dili Dersin Türü Dersin

Detaylı

İNSAN HAKLARı. Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri. Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010

İNSAN HAKLARı. Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri. Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010 İNSAN HAKLARı Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010 İnsan hakları düşüncesi tamamlanmamış bir düşüncedir İnsan

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE iii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ..i İÇİNDEKİLER.iii KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1. DEMOKRASİ TEORİSİNİN KAVRAMSAL ÇÖZÜMLENMESİ VE TARİHSEL GELİŞİMİ...9

Detaylı

ÜNİVERS ALIST TARİH. Prof. Dr. Karam Khella. Tarihin Yeniden Keşfi. Avrupa Merkezci Tarihsel Bilincin Yıkımı. Çeviren: İsmail KAYGUSUZ.

ÜNİVERS ALIST TARİH. Prof. Dr. Karam Khella. Tarihin Yeniden Keşfi. Avrupa Merkezci Tarihsel Bilincin Yıkımı. Çeviren: İsmail KAYGUSUZ. SUB Hamburg A/612838 Prof. Dr. Karam Khella Tarihin Yeniden Keşfi ÜNİVERS ALIST TARİH Avrupa Merkezci Tarihsel Bilincin Yıkımı Çeviren: İsmail KAYGUSUZ İÇİNDEKİLER SUNUŞ ; r.r. 10 YAZARIN TÜRKÇE BASIMA

Detaylı

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,

Detaylı

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri Bilgi toplumunda aktif nüfus içinde tarım ve sanayinin payı azalmakta, hizmetler sektörünün payı artmakta ve bilgili, nitelikli insana gereksinim duyulmaktadır. 16.12.2015

Detaylı

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Medya Ekonomisi Kavram ve Gelişimi Ünite 1 Medya ve İletişim Önlisans Programı MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU 1 Ünite 1 MEDYA EKONOMİSİ KAVRAM VE GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

ÇAĞDAŞ SİYASET DÜŞÜNCESİ (SBK204)

ÇAĞDAŞ SİYASET DÜŞÜNCESİ (SBK204) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü ÇAĞDAŞ SİYASET DÜŞÜNCESİ (SBK204) 2. Hafta Ders Notları 13-14/02/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem

Detaylı

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER... XIII KISALTMALAR... XIX TABLO LİSTESİ... XXI

Detaylı

TÜRKİYE NİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE DEMOKRASİYE AYKIRI BİR DURUM VAR MI?

TÜRKİYE NİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE DEMOKRASİYE AYKIRI BİR DURUM VAR MI? TÜRKİYE NİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE DEMOKRASİYE AYKIRI BİR DURUM VAR MI? DR. Nayef Bin NAHAR Katar Üniversitesi Yüksek Öğretim ve Bilimsel Araştırmalar Faktültesi Dekanı www.wa3efoundation.net Bu makale;

Detaylı

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME Doç. Dr. Ýlker BELEK Akdeniz Üniversitesi Týp Fakültesi Halk Saðlýðý Anabilim Dalý Öðretim Üyesi SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME Burjuva Sýnýf Saldýrýsýnýn Tepe Noktasý Yukarýda tanýmlanan saðlýk sistemi yapýsý

Detaylı

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik

Detaylı

Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları

Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Çağdaş Siyaset Kuramları KAM 401 Güz 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i - Dersin

Detaylı

ASYA-PASİFİK MUCİZESİNİN SIRRI

ASYA-PASİFİK MUCİZESİNİN SIRRI ASYA-PASİFİK MUCİZESİNİN SIRRI Prof.Dr.Coşkun Can Aktan Kaplanları çok çevik ve hızlı koşan hayvanlar olarak tanırız. Ancak neden Asya kaplanları Afrika kaplanlarından daha hızlı koşmaktadır? Hiç düşündünüz

Detaylı

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur. Fabrika Sistemi Üretimde işbölümünün ortaya çıkması sonucunda, üretim parçalara ayrılmış, üretim sürecinin farklı aşamalarında farklı zanaatkarların (işçilerin) yer almaları, üretimde aletlerin yerine

Detaylı

Kamu hukuku paradigmasında birey ÜÇÜNCÜ KUŞAK HAKLAR

Kamu hukuku paradigmasında birey ÜÇÜNCÜ KUŞAK HAKLAR Kamu hukuku paradigmasında birey ÜÇÜNCÜ KUŞAK HAKLAR Üçüncü Kuşak Haklar İkinci Dünya Savaşı sonrasında üçüncü dünya ülkelerinin taleplerine de duyarlılık gösteren haklar, çoğu zaman BM Genel Kurulu kararları

Detaylı

9. Hafta YENİ SAĞ. 9. Hafta

9. Hafta YENİ SAĞ. 9. Hafta YENİ SAĞ İDEOLOJİLER III Yrd. Doç. Dr. A. Sait SÖNMEZ 1970 li yıllardaki bazı gelişmeler (bretton woods sabit kur sisteminin çökmesi, petrol krizleri vb) sonucunda iktisatçı Keynes tarafından geliştirilen

Detaylı

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Uygarlık Tarihi HIST 201 Güz 3 0 0 3 4 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü

Detaylı

Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları

Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Uygulama Laboratuar Kredi AKTS Saati Saati Saati Uluslararası Siyasi İktisat IR211 Güz 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Yok

Detaylı

Yard. Doç. Dr. Sezgin Seymen ÇEBİ. Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi. SOSYAL ADALET Tarihsel ve Kuramsal Bir Bakış

Yard. Doç. Dr. Sezgin Seymen ÇEBİ. Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi. SOSYAL ADALET Tarihsel ve Kuramsal Bir Bakış Yard. Doç. Dr. Sezgin Seymen ÇEBİ Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi SOSYAL ADALET Tarihsel ve Kuramsal Bir Bakış İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX GİRİŞ...15 Birinci Bölüm Antik

Detaylı

AYIRAN SINIRLAR OLMADAN AVRUPA İÇİN PAYLAŞILAN TARİHLER

AYIRAN SINIRLAR OLMADAN AVRUPA İÇİN PAYLAŞILAN TARİHLER AYIRAN SINIRLAR OLMADAN AVRUPA İÇİN PAYLAŞILAN TARİHLER 33Sanayi Devriminin etkisi 33Eğitimin gelişimi 33Sanat tarihinde yansıtıldığı haliyle insan hakları 3 3 Avrupa ve dünya BİR GEZGİN Tarih öğretimi

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-4

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-4 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-4 Öğretmenlik Meslek Etiği İlkeleri-1 Öğretmenlik mesleğinin ulusal ve uluslararası alanda belirlenmiş etik ilkeleri şu başlıklar altında toplanılabilir (Aydın; 2003, 60)

Detaylı

İKTİSAD VE EKONOMİ TERİMLERİNİN FARKI

İKTİSAD VE EKONOMİ TERİMLERİNİN FARKI İKTİSAD VE EKONOMİ TERİMLERİNİN FARKI İktisat Ve Ekonomi Kelimelerinin Kökenlerine Bir Bakalım. İktisat Kelimesi Aslında Arapça Bir Kelime Olup Kasd Kökünden Gelmektedir.1 Kasd İse Hedefe Yönelme, Doğru

Detaylı