Türkiye Kalkınma Bankası Yayını

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Türkiye Kalkınma Bankası Yayını"

Transkript

1 TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. Türkiye Kalkınma Bankası Yayını TEMMUZ EYLÜL 2008 Sayı : 49 Adına Sahibi Abdullah ÇELİK Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Yazı İşleri Sorumlusu Ertan İNAN Eğitim ve Halkla İlişkiler Müdürü BASINDA KALKINMA. 2 BANKAMIZ ISO ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİNE GEÇİYOR. 7 EMNİYET CAMLARI SEKTÖRÜ. 8 Yayın Kurulu Necdet ŞAHİNKÜÇÜK Satı BALCI İbrahim SEVİN Burhanettin TOSUN Mehmet Ali TOPRAKOĞLU TÜRKİYE DE SOSYO EKONOMİK FAKTÖRLERİN İLLER ARASI YAKINSAMA ÜZERİNE ETKİLERİ. 13 BELGE TANIMLAMADA YENİ VE ETKİN YÖNTEM : SECURITY HOLOGRAM-UNIGRAM-LATENTOGRAM 23 KATI ATIKLARIN ÇİMENTO FIRINLARINDA BERTARAF EDİLMESİ VE/VEYA YAKIT OLARAK KULLANILMASI. 29 ORGANİK TARIM VE TÜRKİYE. 33 TÜRKİYE EKONOMİSİNDE CARİ İŞLEMLER AÇIĞI. 40 MİCROSOFT VİSİO 2003 UYGULAMA KLAVUZU. 50 Yazışma Adresi BEYİN JİMNASTİĞİ. 56 Necatibey Cad. No: Bakanlıklar ANKARA dergi@kalkinma.com.tr Dergide yayınlanan bütün yazılar Kaynak gösterilerek iktibas edilebilir. Bu dergi ücretsizdir. Dergimizde yayınlanan yazılardaki bilgi ve görüşlerin sorumluluğu yazarlara aittir. e-dergi OLARAK YAYINLANMAKTADIR.

2 BASINDA Kalkınma İSLAM KALKINMA BANKASI'NDAN YENİ KAYNAK BULDUK, KREDİ VERMEK İÇİN MÜŞTERİ BEKLİYORUZ Dünyanın önde gelen finans kuruluşlarının Türkiye'ye ilgisi artıyor. İslam Kalkınma Bankası, Türk firmalarına, "Yeter ki siz talep edin, krediniz hazır." çağrısı yaptı. Bankanın Başkanı Ahmed Muhammed Ali ile görüşen Türkiye Kalkınma Bankası Genel Müdürü Abdullah Çelik, kredi konusunda açık çek aldıklarını söyledi. Küçük ve Orta Boy İşletmelere (KOBİ) kullandırılmak üzere geçen ay 40 milyon dolarlık kredinin onayını aldıklarını bildiren Çelik, bu krediyi vermek için müşteri beklediklerini kaydetti. Sayfa 2

3 İslam Kalkınma Bankası'nın bu miktarın kullandırılmasının ardından uygun şartlarda yeni kredi vereceğini ifade eden Çelik, banka kredilerinin kendi aracılıklarıyla KO- Bİ'lere kullandırıldığına dikkat çekti. Çelik, "Hiçbir sektör ayrımı yapmıyoruz. Tüm imalat sanayi temsilcilerine ödemesiz ve uygun vade seçenekleri ile uygun şartlarda kredi veriyoruz. Gelin kredi talep edin. Çünkü İslam Kalkınma Bankası Türkiye'de iş yapmak istiyor. Bu fırsatı iyi değerlendirin." çağrısı yaptı. İslam Kalkınma Bankası'ndan geçen ay temin edilen ve Türkiye Kalkınma Bankası aracılığı ile kullandırılacak olan kredinin ilk dilimi 40 milyon dolar. Ayrıca Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası gibi kuruluşlardan da KOBİ'lere kredi kullandırdıklarını aktaran Türkiye Kalkınma Bankası Genel Müdürü Çelik, bu süreçte Türk firmalarına kefil olduklarını söyledi. Kullandırdıkları kredilerin şartlarının piyasa şartlarına göre daha uygun olduğunu belirten Çelik, "İşletmelerimiz bizden kredi talep ettikçe biz de bu kuruluşlardan finansman sağlayacağız. 2-3 yılı ödemesiz 10 yıl vadeli kredi seçeneklerimiz var. Bu da piyasa şartlarına göre çok uygun." diye konuştu. Son birkaç yılda yapılan atılımların ardından dünyada ne kadar kaynak varsa Türkiye Kalkınma Bankası olarak KOBİ'lerin hizmetine sunmak için uğraştıklarını vurgulayan Çelik, firmalara 'kârlı işleri tercih edin' tavsiyesinde bulundu. Hidroelektrik santral, rüzgâr santrali, jeotermal enerji, topraksız sera ve turizm gibi alanların kazançlı yatırımlar olduğuna dikkat çeken Çelik, "Tercih edilen sektörler kârlı olmayınca işler sıkıntılı gidiyor. Teminatlar büyüyor. Rekabet yoğun alanlarda risk büyük. İnşaat bunların başında geliyor." uyarısında bulundu. Krediden 500 bin dolarlık projeler yararlanabilecek Türkiye Kalkınma Bankası aracılığı ile kullandırılan İslam Kalkınma Bankası kredilerinin vadesi projeden projeye değişiyor. Ödemesiz dönem 3 yılı, toplam vade de 10 yılı geçmiyor. Kalkınma Bankası, bu finansmanı kredi tutarı olarak minimum 500 bin dolar ile maksimum 10 milyon dolar arasındaki projeler için kullandırıyor. Finansman modeli olarak ise leasing, taksitli satış ve istisna tercih edilebiliyor. Fiyatlama kredinin süresine göre değişmesine rağmen '6 aylık LIBOR+ uygun puan' seçeneği uygulanıyor. Kredinin geçerlilik süresi 3 yıl. Kullanılmayan bölüm ise iptal edilebiliyor. Kredi kullandırımları bir yıl içinde başlamaz ise İslam Kalkınma Bankası tarafından kredi hattının iptali söz konusu olabiliyor. *2 Eylül 2008 tarihli Zaman Gazetesi Ercan BAYSAL haberi. Sayfa 3

4 BASINDA Kalkınma KALKINMA BANKASI NDAN ÜÇ DEV SEKTÖRE DAVET.. Türkiye Kalkınma Bankası (TKB), enerji, turizm ve otomotiv sektörü başta olmak üzere yatırımcıları uygun koşullarda krediye davet ediyor. Dünyada para yok ama bizde çok" diyen TKB Genel Müdürü Abdullah Çelik. Bankanın Hazine ile aynı koşullarda borçlandığına dikkat çekerek, yatırımcıların bu fırsatı değerlendirmelerini istiyor. Banka; Doğu ve Güneydoğu'nun kalkınması için ilk etapta 20 milyon Euro kaynak sağlıyor. Dünyada likidite sorununun yaşandığı ve dolayısıyla kredi maliyetlerinin arttığı bir dönemde Türkiye Kalkınma Bankası (TKB), yatırımcıyı uygun koşullarda kredi vermeye davet ediyor. Banka, enerji, turizm ve otomotiv sektörlerine öncelik verirken; kredi vadeleri 10 yıla kadar uzanıyor. TKB, ticari banka olmadığı için kar maksimizasyonu kaygısı taşımıyor. Kalkınmada anahtar rol oynamayı hedefleyen banka yönetimi, kümelenme modelli yatırımları içerecek proje kredileri hazırlıklarını sürdürüyor. İki yıl önce yeniden yapılanma çalışmasına başlayan ve bu çalışmasında sona gelinen TKB, Türkiye'de gerçek anlamda kalkınma ve yatırım bankacılığına soyunuyor. Bankayı kısaca 'kalkınma' adıyla markalaştırmayı hedefleyen yönetim, "Kalkınma dendiğinde akla biz gelmeliyiz" diyor yılında 200 milyon YTL seviyesinde olan kredi hacmi, 2008 yılının ilk yarısında 542 milyona ulaşırken; kredi değerlendirme süresi ise 145 günden 60 güne kadar geriledi. Toptancı - perakendeci sinerjisi TKB, yeni dönemde küçük işletmeleri ayağına getirmek yerine, ticari bankalar aracılığıyla onların ayağına gidiyor. Apeks adı verilen bankacılık uygulamasının ilk örneği Ankara OSTİM ve İvedik Organize Sanayi Bölgeleri'nde yapılıyor. Toptancı konumundaki TKB, perakendeci olarak Garanti Bankası'nı seçmiş durumda. Bu iki bölgede Garanti Bankası, TKB'nin faiz ve vade koşullarından kredi dağıtırken; riski kendisi üstleniyor. Son verilere göre Apeks bankacılık yoluyla 150'den fazla şirkete 12,5 milyon YTL'yi aşan kredi kullandırıldı. Sayfa 4

5 Benzer uygulama Doğu ve Güneydoğu'daki KOBİ'ler için de yapılıyor. Yine Garanti Bankası aracılığıyla, Fransız Kalkınma Ajansı'ndan sağlanan kaynakla 20 milyon Euro kredi kullandırılacak TKB toptancı, Garanti perakendeci TKB Genel Müdürü Abdullah Çelik, " Apeks bankacılıkta bizi toptancı Garanti yi perakendeci olarak düşünebilirsiniz. Onlar bizim dağılım kanalımız. Biz fonları toptan sağlayıp, az bir karla satıyoruz" diyor. Apeks bankacılığını önümüzdeki dönemde yeni projeler ve yeni aracılarla yaygınlaştırmak istediklerini vurgulayan Çelik, daha zor bölgelerde geri dönüş riskinin aracı bankayla paylaşılabileceğini, ancak ilk uygulamada buna gerek duyulmadığını anlatıyor. Kalkınma bankacılığının yanı sıra yatırım bankacılığına da soyunan TKB, yurtiçi yatırımcıları, parasını yatıracak yer arayan yurtdışı yatırımcılarla buluşturmayı hedefliyor. Seküritizasyon, bilanço dışı işlem, garantiler gibi bankacılığın gerektirdiği her türlü işi yapma iddiasındaki banka yönetimi, bunlardan bazılarını hemen yaparken; bazıları için de hazırlıklara başladıklarını vurguluyor. İstanbul a taşınma yok Yatırım bankacılığı için güçlü bir Hazine birimi gerektiğinin farkında olan yönetim, İstanbul'da personel sayısını artırmayı planlıyor. "Gündemimizde İstanbul'a taşınmak yok ama orada güçlü olacağız, İstanbul'da olmayan bir banka güçlü değildir" diyen Çelik, dış ilişkiler ve kredi biriminin de güçlendirileceğini vurguluyor. TKB, Küçük Girişimci Kredi Programı'nda (Selp-II) da aktif olarak rol oynuyor. Belirlenen 49 ilde finansmana erişim kısıtları bulunan ancak gelişme/büyüme potansiyeline sahip KOBİ'ler, bu finansmandan yararlanabilecekler. Halen yönetimi KfW tarafından yapılan 82,7 milyon Euro'luk fonun yönetimi, yakın zamanda TKB'ye devredilecek. FİZBL HER TÜRLÜ PROJEYE KEFİL OLACAĞIZ TKB Genel Müdürü Abdullah Çelik Bankanın çalışmalarına ilişkin sorularımızı şöyle yanıtladı. Ekonomist: Kamuoyuna çok yansımasa da bankada ciddi bir değişim yaşanıyor. Neler oluyor TKB'de? Abdullah Çelik: Bankayı, Kalkınma' adıyla markalaştırmaya çalışıyoruz. kalkinma.com.tr adresini de aldık. Artık internet sitemize bu adresten ulaşılacak. İstanbul a taşınma gündemimizde yok ama haftada birkaç gün İstanbul da olacağım. Yeniden yapılanırken aslında ne yapmaya çalışıyorsunuz? Çelik: Kalkınma bankacılığını zaten yapıyorduk, bundan sonra daha çok yatırım bankacılığı yapacağız. Fizıbl projelere çok uygun koşullarda kaynak aktaracağız. Örneğin enerji yatırımlarında geri dönüş süresi 3 4 yıl. Seküritizasyon bankacılığı için hazırlıklarımız sürüyor. Bu bankanın potansiyeli büyük ve biz maksimuma ulaşmayı hedefliyoruz. Uzun vadeli ve uygun maliyetli kaynaklar bulup, dağıtacağız. Türkiye de bu anlamda bir boşluk var ve biz bunu gördük; doldurmaya da talibiz. Örneğin mortgage kanunu çıktı Sayfa 5

6 ama uygulayıcısı kim? Konut kredisi vermek mortgage değil. Bu kredilerin alınıp satılması lazım. Bunlar: birileri alacak satacak, yurtiçi yurtdışında menkul kıymet çıkaracak. Dünyada likidite azalırken ve maliyetler artmışken siz kaynağı nasıl temin ediyorsunuz? Çelik: Evet uluslararası finans piyasasında para kısıtlı ve pahalandı. Ama bizde var ve uygun. Bunu çoğu kimse bilmiyor. Kaynaklarımızın sınırı yok. İnanın yok. Uluslararası kalkınma ve yatırım bankalarından kullandırdıkça kaynak alıyoruz. Ve koşulları da çok uygun. Ne kadar uygun? Çelik: Hazine ile aynı koşullarda, başka bir ifadeyle; hiçbir ticari bankanın alamayacağı koşullarda kaynak sağlıyoruz yurtdışından. İşte bizim güçlü yönümüz bu; devletiz. Bu yönümüzü kullanarak iş hacmimizi artırmak istiyoruz. Uygun koşullardaki bu kaynağı; makul koşullara da yatırımcılarımıza dağıtmak istiyoruz. Ticari banka olmadığımız için kâr maksimizasyonu peşinde değiliz. Faaliyetlerimizi sürdürebilecek kadar, küçük bir kâr marjıyla kaynak satıyoruz. Kalkınma bankacılığının tam zamanı su anda. Ticari bankaların maliyetleri arttı. Ama biz devlet gücünden dolayı hala uygun maliyetle kaynak bulabiliyoruz. Bunu şirketlerin bilmesinde yarar var. Dağıtılacak ne kadar kaynağınız var? Çelik: Miktar vermek zor ama bu kullandırdıkça artan bir kaynak. Şöyle ki: bize bir dilim veriliyor. Kullandırdıkça puanınız ve dolayısıyla bir sonraki diliminizin miktarı artıyor. Özellikle enerji kredilerinde, turizmde iyi kaynaklarımız var. Vademiz 10 yıla kadar çıkıyor. Burada önemli olan proje üretmek. Şirket bize geliyor, kaynak istiyor. Biz parayı nerede kullanacağını soruyoruz; aynı şekilde yurtdışı bankalar da bize soruyor. Yeter ki biz makul mantıklı bir projeyle çıkalım ortaya. Örneğin, şimdi söylemek istemediğim bir ilde otomotiv yan sanayi kümelenmesi projesi için uygun koşullarda kaynak dağıtacağız. Bunun gibi çok sayıda proje odaklı kaynak yaratma çalışmamız var. Yatırım bankacılığında büyümekten bahsediyorsunuz ama dünyanın ağzı yanmadı mı? Çelik: Evet, uluslararası arenada çok büyük dayak yedi. Gecen yıl 1 trilyon dolar olan seküritizasyon pazarı, bu yıl 100 milyar dolar. Korkunç bir şey bu. Ama Türkiye'de bu enstrümanlar henüz kullanılmadı. Daha sıfır noktasındayız. Ticari bankaların seküritizasyonu 10 milyar dolar seviyesinde. Türkiye gibi bir ülke bu kadar mı yapmalı? İmkan var ve artacak. Türkiye nin en fazla 3-4 yıl içinde yatırım yapılabilir olacağını düşünüyorum. Korkunç bir potansiyel! var. Burada her şeyi seküritize edebilirsiniz. Biz bankayı buna hazırlıyoruz. Kalkınma deyince akla biz geleceğiz, dediniz. Bunu nasıl yapacaksınız? Çelik: Türkiye'de tasarruflar sınırlı ve ciddi bir cari açık sorunu var. Türkiye'nin yurt dışı kaynak kullanması gerekiyor ve bunu biz getireceğiz. Nasıl getireceğiz? Proje üreterek. Makul mantıklı, fizıbl her türlü projeye kefil olacağız. Proje üreterek bankayı büyüteceğiz. *24 Ağustos 2008 tarihli Ekonomist Dergisi Aysel ALP haberi. Sayfa 6

7 BANKAMIZ ISO ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİNE GEÇİYOR. Türkiye Kalkınma Bankası, kredi talep projelerini teknik, ekonomik ve malî açıdan değerlendirmektedir. Bu değerlendirmelerin yanı sıra 1980 li yıllardan bu yana değerlendirilen projelerin çevre etkisi de değerlendirme kriterleri içinde yer almış ve her geçen gün gelişen çevre duyarlılığına paralel şekilde değerlendirmelerde ağırlığı artan, kredi sürecini belirleyebilen bir kriter hâlini almıştır. Kalkınmanın sürdürülebilirlik ayağının vazgeçilmez unsuru olan çevresel etkilerin değerlendirilmesi, proje finansmanında Sürdürülebilir Kalkınma yaklaşımını benimseyen bankamızın, kendi faaliyetlerinde de çevresel etkileri dikkate alması ve Çevre Yönetim Sistemini bünyesine kazandırması ihtiyacını doğurmuştur. Bu amaçla ISO Çevre Yönetim Siteminin kurulması, sistemin başarılı şekilde uygulanarak belgelendirilmesi ve sürekli iyileştirilerek geliştirilmesi amacıyla Türk Standard ları Enstitüsü ile yapılan görüşmeler sonucu Çevre Yönetim Sisteminin kurulmasına yönelik proje bankamız bünyesinde başlatılmıştır. Ekim 2008 ayı içinde TSE ve TKB arasında sözleşmeye bağlanması beklenen anlaşmadan ortalama bir yıl sonra ISO Çevre Yönetim Sisteminin belgelendirilmesi ve uygulamaya konması hedeflenmektedir. ISO Çevre Yönetim Sisteminin kurulması ile ; Teknolojik İzleme ve Araştırma Müdürlüğü Bankamız faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerin en aza indirgenmesi, Banka faaliyetleriyle ilgili çevre standartlarının belirlenmesi, Çevresel amaç ve hedeflerin tanımlanması ve sürekli gözetilmesi, Çevre korumaya yönelik yatırımların desteklenmesi, Sürdürülebilir kalkınma çabalarının desteklenmesinde bankanın sağlayabileceği katkıların artırılması, Finansal kararlarda çevresel risklerin belirlenmesi ve göz önünde bulundurulması, Gerek çalışanların gerekse kamuoyunun çevresel hassasiyetler konusunda sürekli bilgilendirilmesi, Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, hedeflenmektedir. Sayfa 7

8 Dr. Mehmet TAMİRCİ Kredi Pazarlama Müdürü Dilşad KOŞAR Kd. Uzman EMNİYET CAMLARI SEKTÖRÜ * Cam endüstrisi; inşaat, otomotiv, meşrubat, gıda, beyaz eşya, mobilya, eczacılık, elektrik elektronik vb. birçok sektöre girdi veren önemli bir sanayidir. Kesintisiz üretim yapma zorunluluğu olan cam sanayinde, daha önceleri yerli hammaddelerden yararlanmanın sağladığı karşılaştırmalı üstünlükler kullanılabilmekte iken küreselleşme nedeniyle giderek dünyanın küçülen bir pazar durumuna gelmesi ve kalitenin daha çok ön plana çıkması, üretimde yüksek kaliteyi sağlayacak şekilde kaliteli hammadde kullanımını gerektirmektedir. Türk cam sanayi, gerek ülke imalat sanayi ölçeğinde gerekse dünya cam sanayi esas alındığında gelişmiş bir sanayi dalıdır. Türkiye nin dünya cam üretiminden aldığı pay %1,5 civarındadır. Avrupa üretiminin ise %5 ini gerçekleştirmektedir. Cam üretiminin sermaye yoğun ve yüksek kapasite gerektiren yapısından dolayı sektöre çok sayıda firma girememektedir. Sektörde, son yıllarda kartelleşme eğilimi de görülmektedir. Dünya cam üretiminin %33 ünü Avrupa, %33 ünü Asya ve %29 unu ise Amerika Kıtası ülkeleri gerçekleştirmektedir. Bu üretimin %70 i, 10 büyük şirket tarafından karşılanmaktadır. Dünyadaki en büyük 25 firmadan 7 si ABD de, 5 tanesi Japonya da, 4 tanesi Fransa - da, 3 tanesi İngiltere de, birer tanesi Almanya, İsveç, Belçika, İtalya, Endonezya ve Türkiye - de bulunmaktadır. Şişecam Grubu, dünyadaki büyük firmalar listesinde 10. sıradadır. Topluluk, cam ev eşyası üretiminde dünyada üçüncü, Avrupa da ikinci büyük üretici durumundadır. Temperli camdan yapılmış bir sera Türkiye de cam üretimine, 1935 yılında Paşabahçe Fabrikasının kurulması ile başlanmıştır. 72 yıllık bir geçmişe sahip olan Türk cam sanayi bu sürede gelişmesini ve büyümesini sürdürmüştür. Bugün ülkemizde cam ürünleri üretimi en ileri teknolojilerle gerçekleştirilmektedir. * STANDARD Ekonomik ve Teknik Dergi, Kasım 2007 sayısında yayınlanmıştır. Sayfa 8

9 Sektördeki büyük kuruluşlar T. Şişe ve Cam Fab. A. Ş., Konya Cam, İzocam ve İzotoprak tır. T. Şişe ve Cam Fab. A. Ş. düz cam, işlenmiş camlar, cam ev eşyası, cam ambalaj ve cam elyaf üretim tesislerine sahiptir ve topluluk sektörde monopol konumundadır. Konya Cam ve Güral Cam, cam ev eşyası; Marmara Cam, cam ambalaj; İzocam, cam ve taş yünü; İzotoprak ise cam yünü üretmektedir. Bu firmalar dışında çok sayıda küçük ve orta ölçekli firma, işlenmiş cam alanında faaliyette bulunmaktadır. Sektörde her çeşit ürünün üretimi için modern teknoloji, büyük ölçek ve sermaye yoğunluğu gerekmektedir. Sektör, bu yapısı nedeniyle önemli ölçüde finansmana ihtiyaç duymaktadır. Türk cam sanayinde özellikle 1980 li yıllarda bir yoğunluk olmuş, yeni yatırımlara ihtiyaç duyulduğundan sektör yeniden yapılanma sürecine girmiştir li yılların ortalarından sonra sektörde gerçekleştirilen teknolojik dönüşüm, üretim kapasitesine de önemli ölçüde yansımıştır. Camın işlenmesi ile elde edilen ürünler düz cam, buzlu cam, emniyet camları, çift cam, ayna, cam ambalaj, cam ev eşyası, cam çubuk, cam elyafı ve cam yünü olarak gruplandırılmaktadır. Emniyet camları, imalat şekline göre temperli ve lamine camlar olarak ikiye ayrılır. Temperleme işlemi, camların yumuşama noktasına yakın bir dereceye kadar ısıtılıp hızla soğutulması ile cam yüzeylerine mukavemet kazandırılması işlemidir. Temperlenmiş camlar, ısıl işleme (ısıtma ve ani soğutma) tabi tutularak düz veya bombeli olarak şekillendirilmektedir. Isıl işlemsiz camlara göre yaklaşık 5-6 kat daha dayanıklı olan Otomobil camı temperli camlar, kırıldığı zaman zar büyüklüğünde, küçük kütleli ve keskin köşeleri olmayan parçalara ayrılarak yaralanma riskini azalttığından güvenlik camı olarak kullanılmaktadır. Otomotiv, inşaat ve beyaz eşya sektörlerince talep edilmektedir. Lamine camlar, iki cam arasına yerleştirilen plastik ara tabakanın (genellikle polivinil butiral (PVB) kullanılmaktadır) ısıtılarak basınç altında tatbik edilmesiyle elde edilir. Düz ve bombeli olarak inşaat ve otomotiv sektörlerinde kullanılır. DPT tarafından hazırlanan Taş ve Toprağa Dayalı Ürünler Sanayi Özel İhtisas Komisyon Raporu nda (2001) emniyet camlarının 1995 yılı kurulu kapasitesi m 2 olarak belirtilmektedir yılında hiç yatırım yapılmayan sektörde yıllarında yatırıma yönelik yoğun teşvik belgesi düzenlenmiş, bu yıldan sonra 2002 yılına kadar verilen teşvik sayısında azalma olmuştur. Söz konusu yıldan sonra kapasite artırmaya yönelik teşvik düzenlemesi en fazla 2007 yılında görülmüştür. Sektör kurulu kapasitesinin 2007 yılında yeni yatırımlarla birlikte m 2 ye ulaşması beklenmektedir. Sayfa 9

10 1995 yılında m 2 olan emniyet camı üretim miktarı yaklaşık 4,5 kat artarak 2006 yılında m 2 ye yükselmiştir yılında sektör kapasite kullanım oranı %68 iken 1997 yılında %94 e yükselmiştir. Bunun temel nedeni, söz konusu yıllarda üretimde yaklaşık %40 lık bir artış olurken kapasitede herhangi bir artışın olmamasıdır. Kapasite kullanım oranlarındaki dalgalanma, sektörün otomotiv, inşaat, beyaz eşya vb. sektörlerindeki gelişmelere tamamen bağlı olmasından kaynaklanmaktadır yılında ise sektör kapasite kullanım oranı %85 tir. Emniyet camı üretiminde toplam sekiz büyük ölçekli firma bulunmaktadır. Oto camı sektöründe en büyük pazar payı Trakya Oto Cam A.Ş. ye aittir. Trakya Oto Cam ın en büyük avantajı, büyük ölçekli kapasitesi sayesinde otomobil fabrikalarının taleplerini karşılayabilmesidir. Emniyet camının kırılmış hali Oto camı üreticileri, ürettikleri ürünleri iki ayrı piyasada satmaktadır. Bunlardan birincisi Sanayi Pazarı - dır. Bu pazarda firmalar, otomobil fabrikaları ile önceden anlaşarak ürettikleri camları doğrudan otomobil fabrikalarına montaja göndermektedir. Diğer pazar ise Oto Yenileme Pazarı dır. Genelde oto camlarının kırılması sonucu ortaya çıkan talebi karşılamak amacına yönelik olan bu pazarda firmalar, standartlara uygun olarak ürettikleri camları bayileri aracılığıyla satmaktadırlar. Sektördeki büyük ölçekli firmalardan bir kısmı anlaşmalı olduğu oto üreticilerinin araçlarına ait camları üretip montaja göndermekte, yani sanayi pazarına yönelik çalışmaktadır. Bir kısmı ise ana sanayi ve yenileme pazarına yönelik çalışmaktadır. Bazı firmalar ise doğrudan yenileme pazarına yönelik üretimde bulunmaktadır. Sektörde büyük firmalar dışında Adana, Kayseri, Bursa ve İstanbul da, standartlara uygun olmayan şekilde üretimde bulunan firmalar faaliyet göstermekte olup bu firmalar, toplam pazarın %10 unu oluşturmaktadır yılında Türkiye Kalkınma Bankası A. Ş. Kredi Değerlendirme Müdürlüğü nde emniyet camlarına yönelik olarak yapmış olduğumuz bir çalışmada, emniyet camı üretiminde kullanılan girdilerin toplam maliyet içindeki payları aşağıdaki gibi bulunmuştur. 1 m 2 Emniyet Camı Üretiminde Kullanılan Girdilerin Toplam Maliyet İçindeki Dağılımı Girdiler Toplam Maliyet İçindeki Payı (%) Hammadde (düz cam, fire dahil) 37 Yardımcı malzemeler (polivinil, boya,kimyasal, ambalaj vb.) 14 Elektrik 8 İşçilik 21 Genel üretim gideri 12 İşletme malzemesi (elmas uç, testere ucu vb.) 8 Toplam 100 Sayfa 10

11 Emniyet camları dış ticaretinde ithalatın, ihracat karşısında çok önemli miktarlarda olmadığı görülmektedir. Ancak yılları arasında ithalatın ortalama artış hızı, ihracatın artış hızından fazla olmuştur. İthalatın ortalama artış hızı %25 iken ihracat ortalama %10 oranında artış göstermiştir. Artış hızı ithalatın artış hızından düşük olmasına rağmen Türkiye, ihraç pazarları sürekli gelişen bir ülkedir yılında 50 kadar ülkeye ihracat yapılırken 2006 da bu rakam yaklaşık 180 ülkeye kadar yükselmiştir. Önemli alıcılar arasında İngiltere, Romanya, Slovenya, İtalya, Almanya, ABD, İsveç ve Hollanda bulunmaktadır. İhraç edilen ürünler arasında emniyet camları, cam ev eşyası ve cam liflerinden sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Ürün Gruplarına Göre Cam Ürünler İhracatı (1000 Dolar) Toplam Cam İhracatı Ürün Grubu İçindeki Payı (%) Cam ev eşyası Düz cam Cam ambalaj Cam lifleri (cam yünü dahil) Emniyet camları Diğerleri Toplam yılında cam ürünleri ihracatı 630,3 milyon dolardır. Ürün grupları bazında bakıldığında, toplam ihracat içinde %14 lük pay ile emniyet camları ikinci sırada gelmektedir. Emniyet camları ihracatı İngiltere, Romanya, Slovenya, İtalya, Almanya, ABD, Slovak Cumhuriyeti, İsveç ve Hollanda ya yapılmıştır. Dünya emniyet camları ihracatında en önemli üç ülke, Belçika (%12), İtalya (%11) ve Almanya dır (%10). Türkiye 16. sırada olup, toplam içindeki payı %1 dir. Ülkeler 2004 Belçika 719 İtalya 671 Almanya 600 ABD 592 Fransa 416 Meksika 291 Çin 268 Çek Cum. 217 İspanya 215 İspanya yılı cam ürünler ithalatı ise milyon dolardır. Emniyet camları, % 10 luk pay ile toplam cam ürünleri ithalatı içinde son sırada yer almaktadır. Türkiye 76 Dünya Toplamı Dünya Emniyet Camları İhracatı (1000 Dolar) Sayfa 11

12 Ürün Gruplarına Göre Cam Ürünler İthalatı (1000 Dolar) Ürün Grubu Toplam Cam İthalatı Cam ev eşyası Düz cam Cam ambalaj Cam lifleri Emniyet camları Diğerleri Toplam Emniyet camları ağırlıklı olarak Fransa, Almanya, İspanya, İngiltere, Finlandiya, İsrail, İtalya, Japonya, Belçika ve Güney Kore den ithal edilmiştir. Dünya Emniyet Camları İthalatı (1000 Dolar) Dünya emniyet camları ithalatındaki en önemli üç ülke, ABD (%13), Almanya(%12) ve Fransa dır (%12). Türkiye 51 milyon dolarlık ithalatına karşılık, 92 milyon dolarlık ihracatı ile net ihracatçı durumundadır yılında AB ile Gümrük Birliği Anlaşmasının imzalanmasından sonra, AB ülkelerinden yapılan tüm sanayi ürünleri ithalatında olduğu gibi cam ürünlerinde de sıfır gümrük vergisi, üçüncü ülkelere ise Ortak Gümrük Vergisi (OGT) uygulanmaktadır. Bu kapsamda, yerli cam sanayi için en büyük tehdidi üçüncü ülkeler oluşturmaktadır. Ülkeler 2004 ABD 788 Almanya 705 Fransa 663 İngiltere 474 Kanada 416 Belçika 411 İspanya 258 İtalya 203 Avusturya 145 İsveç 130 Türkiye 51 Dünya Toplamı Özellikle Orta ve Doğu Avrupa ile Uzakdoğu ülkeleri, sahip oldukları büyük kapasiteler ve adil pazar koşullarını bozucu uygulamaları ile sorun yaratmaktadırlar. Cam ürünlerini dampingli fiyatlarla ihraç etmelerinin yanı sıra, bir de OGT uygulaması çerçevesinde koruma oranlarının aşağıya çekilmesi ile Türk cam sanayini tehdit edecek konumdadırlar. Bu nedenle zaman zaman, bu ülkeler menşeli cam ürünler ithalatında soruşturma açılmakta ve ithalatın gözetime tabi tutulmasına karar verilmektedir. Bu kapsamda ithalatta kota uygulamaları da gündeme gelmektedir. İnşaat, otomotiv, gıda, beyaz eşya, mobilya, eczacılık, elektrik elektronik gibi gelişime açık sektörlerde girdi olarak kullanılan emniyet camlarına olan talebin hijyen, güvenlik gibi faktörlerin insan yaşamındaki önemine paralel olarak artacağı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla emniyet camları üretimi, yeni yatırımlar açısından desteklenmesi gereken sektörler arasında yer almalıdır. Yararlanılan Kaynaklar: DPT, Taş ve Toprağa Dayalı Ürünler Sanayi Özel İhtisas Komisyon Raporu, İGEME, Cam Sanayi, 2006 İGEME, Dış Ticaret İstatistikleri. Firma görüşmeleri. Türkiye Kalkınma Bankası A. Ş. tarafından sektöre yönelik olarak hazırlanan proje değerlendirme raporları (muhtelif). Sayfa 12

13 Kemal Buğra YAMANOĞLU - Uzman Yard. Kredi Değerlendirme II Müdürlüğü TÜRKİYE DE SOSYO-EKONOMİK FAKTÖRLERİN İLLER ARASI YAKINSAMA ÜZERİNE ETKİLERİ İktisadi ve sosyal yönleri ile bir bütün olan kalkınmanın, iktisadi yönleri gelir artırıcı, sosyal yönleri ise sosyo-kültürel değişim ile ilgilidir. Dinamik bir yapıya sahip olan kalkınma sürecine yön veren iktisadi ve sosyal faktörlerin ülke içinde farklı yoğunluklarda dağılımı, bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarının nedeni olarak ortaya çıkmaktadır. Gelişmişlik farkları, ülkeler arasında gelişmiş, gelişmekte olan ve azgelişmiş gibi tanımlamalarla ifade edilmektedir. Ancak bu fark yalnızca ülkeler arasında olmamakta, aynı ülkenin farklı bölümlerinde de gözlenebilmektedir. Aynı ülke içinde yer alan bölgelerin farklı hızda büyümesi, farklı ekonomik yapıların doğmasına yol açmakta; bölgesel düzeyde farklı ekonomik yapılar da, gelişme süreci içinde ülke ekonomisinin bütünleşmesini engelleyerek, onun parçalı bir yapıya sahip olmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte gelişme sürecine yön veren ekonomik ve sosyal faktörlerin ülke genelinde farklı yoğunluklarda dağılımı, bölgelerarası gelişmişlik farklarını; yani bölgesel dengesizlik olgusunu karşımıza çıkarmaktadır. Bölgelerarası sosyo-ekonomik gelişmişlik farklılıkları, tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de görülmektedir. Genel olarak, ülkenin batısında yer alan Marmara, Ege, İç Anadolu ve Akdeniz bölgeleri nispeten gelişmiş olarak tanımlanırken Doğu Anadolu, Karadeniz in dağlık bölgeleri, Güneydoğu Anadolu nun bazı yöreleri gelir, istihdam ve genel olarak refah bakımından Türkiye ortalamasının oldukça altında kalmaktadır. Büyümenin sürdürülebilir olması araştırmaları yoğunlaştırmıştır. Bu çalışmalar genellikle; ekonomik birlik içindeki ülkeler veya bölgeler, bir ülke içindeki bölgeler veya iller arasındaki kişi başına gelir farklılıklarını ve gelir farklılıklarına etki eden sosyoekonomik faktörleri belirlemeye yönelik gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma ile sosyoekonomik faktörlerin Türkiye de büyüme üzerine etkisi incelenerek, söz konusu faktörlerin büyümenin yatay bir şekilde gerçekleşmesine katkı yaratıp yaratmadığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Büyümenin bir ülke içinde dağılımının nasıl gerçekleştiği de oldukça önemlidir. Büyüme bölgelerarası gelir dengesizliklerini azaltarak gerçekleşiyorsa yakınsama, gelir dengesizliğini artırarak gerçekleşiyorsa uzaksama söz konusudur. Bölgesel dengesizliklerin ülkenin ekonomik ve sosyal bütünleşmesini önlemesi ve kalkınmayı engellemesi nedeniyle, bölgesel dengesizliklerin kapatılmasında etken rol oynayan sosyoekonomik faktörleri araştırmak gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Gerek dünyada gerekse Türkiye de bölgelerarası dengesizlik sorununun giderek daha büyük bir sorun teşkil etmeye başlaması ve bu dengesizliğin ortaya çıkardığı sorunların ülke ekonomisine olumsuz yansımalarının artarak devam etmesi bu konudaki çalışmaları hızlandırmıştır. Sayfa 13

14 Çalışmada, ülkemizde iller arasında ölçülebilir ve birbirleriyle göreli olarak karşılaştırılabilir sosyo-ekonomik göstergeler yardımıyla yakınsamanın varlığı araştırılmıştır. Analizde kullanılan değişkenler; belli bir dönem içindeki gelişmeleri değil, belirli bir yıldaki mevcut durumu yansıtmaktadır. Dolayısıyla, yapılan analiz , , dönemleri için yatay-kesit niteliğindedir. Ülke idari bölünüşünde son yıllarda çok sayıda mekânsal değişiklik yapılmıştır yıllının başlarında 67 olan il sayısı, 2000 yılına gelindiğinde 81 ile çıkmıştır. Yeni kurulan illerle birlikte, mevcut il sınırlarında da değişiklikler olmuştur. Dolayısıyla, illerde zaman içerisinde meydana gelen gelişmeler ile değişikliklerin izlenmesini sağlayan ve gelişme dinamiğini yansıtan değişkenlerin, seri olarak elde edilmesi olanağı ortadan kalkmış bulunmaktadır. Bu sorunun üstesinden gelmek amacıyla yeni il verileri ayrıldıkları illerin verilerine dâhil edilmiş ve ülkemizde şu an 81 il mevcut olduğu halde araştırma 67 il bazında gerçekleştirilmiştir. Analizin dönemiyle sınırlanması ve yatay-kesit yönteminin kullanılmasında veri temininde karşılaşılan güçlükler oldukça etkili olmuştur. Mutlak yakınsama analizinde, DPT den il bazında temin edilen, 1987 yılına göre hesaplanmış kişi başına düşen reel gayrisafi mili hâsıla verileri kullanılmıştır. Literatürde, birçok çalışmanın sergilediği genel kabul, fert başına düşen milli gelirin tek başına yeterli bir gösterge olmadığını ortaya koymaktadır. Bu göstergeyle birlikte, kalkınma sürecinden etkilenebilecek ve bu süreci etkileyecek diğer ekonomik ve sosyal göstergelerin de dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir. Bu bağlamda, iller arasındaki yakınsamaya katkıda bulunabilecek çeşitli sosyo-ekonomik faktörler belirlenerek 67 il bazında koşullu yakınsama analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kullanılan demografik göstergelerin tümü 1990 Genel Nüfus Sayımı (GNS) sonuçları esas alınarak, Türkiye İstatistik Kurumu ndan (TÜİK) temin edilmiştir. 67 il için demografik göstergeleri oluşturan değişkenler; şehirleşme oranı, doğurganlık oranı, yıllık ortalama nüfus artış oranı ve net göç oranı olarak belirlenmiştir. İstihdam göstergelerini oluşturan değişkenler, 1990 yılı itibariyle illerde; tarım, sanayi, ticaret işkolunda çalışanların ve işverenlerin, toplam istihdam içindeki yüzde paylarını, işgücüne katılma oranını ve işsizlik oranını ifade etmektedir. Çalışmada kullanılan istihdam değişkenleri, 1990 yılı GNS sonuçlarından alınmıştır. Eğitim göstergesi olarak okur-yazar nüfus oranının sosyo-kültürel gelişmişlik düzeyini yansıtabileceği düşünülmüştür. Okuryazarlık oranları 1990 yılı GNS sonuçlarından elde edilmiştir. Ekonomik göstergeler adı altında toplanan değişkenler, bankacılık işlemleri ile ilgili olarak iller itibariyle olmak üzere fert başına düşen banka mevduatı ve kredileri; kişi başına düşen kamu yatırım harcamaları ve yatırım teşvik tutarı; kişi başına düşen belediye giderleri; kişi başına düşen genel bütçe gelirleri ile iller itibariyle kişi başına düşen tarım, hizmetler, sanayi sektörlerinin katma değerleri; kişi başına düşen ithalat ve ihracat değerleri olarak belirlenmiştir. Altyapı göstergesi olarak ise, illerde asfalt yol uzunluğu(metre/km2) değişkeni kullanılmıştır. Bu değişken değerleri 1990 ve 1995 yılları itibariyle TÜİK ten elde edilmiştir. Sayfa 14

15 MODEL Neo-klasik Büyüme Modeli, göreli yoksul ülke ya da bölgelerin daha hızlı büyüyeceklerini ve zamanla bu iki grubun kişi başına gelir düzeylerinin birbirine yakınsayacağını öngörmektedir. Literatürde yakınsama hipotezi olarak bilinen bu hipotezin test edilmesi β için -yakınsama ve σ -yakınsama olmak üzere iki temel ölçüt geliştirilmiştir. Analizimizde kullanılacak olan -yakınsama, ekonomilerin kişi başına gelirlerinin büyüme β oranları ile başlangıç yılına ait kişi başına gelir düzeyleri arasındaki ilişkinin araştırılmasına dayanmakta ve mutlak yakınsama ve koşullu yakınsama olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İller arasında yakınsama hızını hesaplamak amacıyla aşağıdaki denklem tahmin edilmiştir (Barro ve Sala-i Martin, 1995; 388): βt ( ) ( ) 1 T Log y y = a 1 e T Log( y ) + u Burada, T a x 1 e β = + T Log( y ) ve x, durağan durum gelir düzeyinin büyüme hızını vermektedir. T zaman aralığını, y (1), t yılında kişi başına düşen gelir mik- i, t T β tarını, ise başlangıç yılı gelir düzeylerini ifade etmektedir., yakınsama hızını gösteren katsayıdır. Bu katsayının pozitif olması yakınsamayı, negatif olması ise ıraksamayı göstermektedir. Her iki durumda da tahmin edilen katsayı istatistiksel olarak anlamlı olmalıdır. i, t i, t T i, t T i, t u i 0, T ( ), 0 ve T zaman aralığında ortalama hata terimini ifade etmektedir. E( u i, t ) = 0 Aynı zamanda hata terimiyle ilgili aşağıdaki özellikler geçerlidir:, 2 2 E( u ) = σ ui, t. Denklem Doğrusal Olmayan En Küçük Kareler Yöntemiyle tahmin edilerek yakınsama katsayısı direkt olarak elde edilmiştir. β (1) nolu denklem ile elde edilen katsayısı mutlak yakınsamayı göstermektedir. Ancak, mutlak yakınsama, iller arasındaki yapısal farklılıkları dikkate almamaktadır. Bu yapısal farklılıkların da dikkate alındığı yakınsama ölçüsü koşullu yakınsamadır. Dolayısıyla iller arasındaki yapısal farklılıkları kontrol altına almak ve bu yapısal farklılıkların yakınsama katsayısı üzerindeki etkilerini inceleyebilmek amacıyla sosyo-ekonomik faktörler modele eklenerek tahmin edilecektir. Koşullu yakınsama analizi aşağıdaki denklem yardımıyla gerçekleştirilmiştir: βt ( ) α ( ) 1T Log y y = 1 e T Log ( y ) + λ Log ( X ) + u Bu denklemde,, bir ilin denge büyüme oranını etkileyebilecek sosyo-ekonomik faktörlerin başlangıç yılı değerlerini ifade etmektedir. y i, t i, t i, t T i, t T j i, t T i, t X i, t T (2) Sayfa 15

16 SONUÇ ve DEĞERLENDİRME Doğrusal Olmayan En Küçük Kareler Yöntemiyle hesaplanan mutlak ve koşullu yakınsama analizi , ve dönemleri için gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar, ve dönemi için mutlak ve koşullu yakınsamanın varlığını işaret etmektedir. Buna karşın, döneminde iller arasında yakınsama veya ıraksama söz konusu olmamıştır. Mutlak yakınsama analizi sonuçlarına göre, Türkiye de iller arasında ve döneminde sırasıyla yıllık yaklaşık %0.7 ve %1.8 oranında yakınsama gerçekleşmiştir. İller arasındaki yapısal farklılıkları kontrol etmek amacıyla modele eklenen sosyo-ekonomik faktörlerden nüfus artış hızı, net göç oranı, işsizlik oranı, sanayi işkolunda çalışanların toplam istihdama oranı, kişi başına düşen ithalat, ihracat, hizmetler sektörü katma değeri, kamu yatırım harcamaları, genel bütçe gelirleri ve hekim başına düşen nüfus ve dönemlerinde gerçekleşen koşullu yakınsamanın belirleyicileri olmuştur. Ülke geneline bakıldığında, dönemindeki ortalama yıllık büyüme hızı % 2.5 iken hızlı nüfus artışına bağlı olarak kişi başına büyüme hızı %0.6 oranında gerçekleşmiştir. İl bazında gerçekleştirdiğimiz analizde de ve dönemlerinde nüfus artış hızı değişkeni modelde istatistiksel açıdan anlamlı sonuçlar göstermiş ve katsayının işareti negatif olarak gerçekleşmiştir. Katsayının işaretinin negatif olması nüfus artış hızının iller arası yakınsama ile negatif bir ilişkide olduğu, diğer bir deyişle yakınsama hızını azalttığı söylenebilir. Dengesizlikleri azaltma doğrultusunda hükümet, yalnızca iktisadi rasyonellere değil, aynı zamanda toplumsal rasyonellere de yön verme ihtiyacı duymalıdır. Türkiye, oldukça genç nüfusa sahip bir ülkedir. Dolayısıyla, hızlı nüfus artış oranları nedeniyle yakın gelecekte çalışabilir nüfusun toplam nüfusa oranında önemli bir artış gerçekleşecektir. Bu doğrultuda, çalışabilir nüfus artışını çalışan haline getirmek amacıyla yeni istihdam olanakları yaratılmalıdır. Nüfus artışının orta ve uzun dönemde iktisadi büyüme üzerine olası olumlu etkileri, beşeri sermayeye yapılacak yatırımlarla yakından ilişkilidir. Dolayısıyla, eğitim harcamalarının reel düzeyi arttırılarak büyük potansiyel olan genç nüfusun bilgi ve beceri düzeyi yükseltilmeli ve verimli bir şekilde kullanılmalıdır. Göreli olarak gelişmiş ve gelişmekte olan iller, ekonomik ve sosyal açıdan sağladıkları imkan ve kolaylıklar bakımından yoğun şekilde göç çekmektedir. Bu özelliğe sahip illerde görülen hızlı nüfus artışı, kentsel nüfusta artış meydana getirerek nüfus yoğunluğunu da yükseltmektedir. Neoklasik teoriye göre işgücü, azgelişmiş bölgelerden gelişmiş bölgelere kayarak, kişi başına gelirin net iç göç alan bölgelerde zamanla azalıp, net iç göç veren bölgelerde ise zamanla artmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla göç nedeniyle bölgeler arası yakınsama hızlandıran bir etki yaratacaktır. Önemli bir demografik değişken olan göç, 1950 li yılların başından bu yana ekonomik, sosyal ve politik açıdan ülkemizin temel sorunu olmaktadır. Türkiye de nüfus hareketlerine göre, örneğin 1975 yılında toplam nüfus içinde kent nüfusunun payı %41.8 iken, bu oran 1985 yılında %53 e, 2000 yılında ise % 69 a kadar çıktığı bilinmektedir. Bu nüfus hareketlerinde kırsal alanlardan kentlere göçün Sayfa 16

17 katkısı %50 nin üzerindedir. Çeşitli çalışmalarda 1950 lerin başından 1960 ların sonuna kadar ülkemizde gözlemlenen iç göçün nedeni kırsal yörelerin iticiliği ile açıklanırken, 1960 lı yılların sonu, 1970 li yıllar ve 1980 lerin başına kadar olan iç göç süreci kentlerin çekiciliği ile açıklanmaktadır li ve 1990 lı yıllarda ise göç olgusunun iletici nedenlerden kaynaklandığı belirtilmektedir döneminde ise gerçekleşen iç göçün sebebinin ağırlıklı olarak iller ve bölgeler arası kişi başına gelir farklılıklarına dayandığını düşünülmektedir. İl bazında gerçekleştirdiğimiz çalışmada, net göç oranı dönemi için istatistiksel bakımdan anlamlı sonuçlar vermektedir. Değişkenin katsayısının pozitif işaretli olması net göç oranının yakınsamaya olumlu katkısının göstergesidir. Ekonomiler arası göç, sermayenin artan getirisi nedeniyle yakınsamaya pozitif katkıda bulunmaktadır. Azgelişmiş bölgelerde, doğurganlık hızı yüksektir. Bu nedenle, doğurganlık hızı gelişmişlik düzeyi ile ters orantılı bir bağlantıya sahip bulunmaktadır. Analizimizde doğurganlık hızı değişkeni, ve dönemlerinde koşullu modelin açıklama gücü üzerinde herhangi bir etki yaratmamaktadır ve dönemlerinde değişkenin işareti negatif fakat istatistiksel olarak anlamsızdır. Nüfus artış hızı ve doğurganlık oranının yüksek düzeyde korelasyonlu olmasının modelde çoklu bağlantı sorununa yol açtığı düşünülerek sadece doğurganlık hızının yer aldığı model tahmin edilmiş ve her iki dönem içinde değişken oldukça anlamlı sonuçlar vermiştir. Diğer bir deyişle, doğurganlık oranı ile yakınsama arasında negatif ve kuvvetli bir ilişki görülmüştür. Doğurganlık oranındaki artış ekonomideki yatırımların belli bir bölümünün kişi başına düşen sermaye miktarını arttırmak yerine, yeni işçilere sermaye sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca, döneminde, diğer bir demografik değişken olan şehirleşme oranının iktisadi büyüme üzerinde olumlu etkide bulunması beklenirken, bu değişkenin modele eklenmesi yakınsama üzerine herhangi bir etki yaratmamakta ve katsayı istatistiksel olarak anlamsız çıkmaktadır. İstihdamın sektörel dağılımı, illerin temel ekonomik faaliyetlerinin yapısını göstermesi bakımından önemli bir göstergedir. Sosyo-ekonomik gelişmeyle birlikte, toplam istihdam içinde, tarım sektörünün payı nisbi olarak gerilerken, sanayi ve hizmetler sektörlerinin payı artmaktadır. Bu anlamda, sanayileşme sosyo-ekonomik gelişme ya da kalkınmanın temel dinamiğini oluşturmakta ve doğal olarak iller arasındaki gelişmişlik farklarını azaltıcı etki yaratmaktadır dönemi koşullu modelimizden elde edilen sonuç, toplam istihdam içinde sanayi sektörü payının yakınsama üzerinde olumlu sonuçlar yarattığını göstermektedir. Bunun yanında, aynı dönem için toplam istihdam içinde tarım ve ticaret sektör payları koşullu modelde istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar vermemektedir. Bu bağlamda, azgelişmiş illerde yöresel potansiyeli değerlendirebilecek yeni sanayi dalları oluşturulması ve eğitim politikasının sanayi sektöründe ihtiyaç duyulacak yeni işgücünü karşılayacak biçimde şekillendirilmesi gerektiği söylenebilir. Diğer istihdam Sayfa 17

18 değişkenlerinden, işverenlerin toplam istihdam içindeki payının ve işgücüne katılım oranının artması ise, iş hacminin genişlemesi ve iktisadi faaliyetlere katılımın yaygınlığı anlamına gelmektedir. Ancak, analizimizde her iki değişkeninde modelde istatistiksel anlamlılığa sahip olmadığı, diğer bir deyişle iller arasında koşullu yakınsamaya katkı sağlamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Özellikle geri kalmış illerde, işveren üzerindeki vergisel yüklerin kaldırılması ve enerji maliyetlerinin azaltılması yoluyla yatırım maliyetlerinin düşürülmesi sağlanmalıdır. Bu şekilde, yatırımlar özendirilerek işverenlerin toplam istihdam içindeki payları ve dolayısıyla işgücüne katılım oranı artırılabilecektir. Bazı ampirik çalışmalarda kadın işgücü değişkeninin yakınsama üzerinde anlamlı sonuçlar gösterdiği düşünülürse işgücüne katılım oranının, özellikle kadın işgücünün payının yükseltilmesi vasıtasıyla artırılması sağlanabilir. Böylece, bu değişkenlerin iller arası gelir farklarının kapatılmasında pozitif bir katkı yaratması sağlanabilecektir. Türkiye, uzun süredir yüksek oranlı işsizlik yaşamaktadır dönemi işsizlik ortalaması yaklaşık %7.7 dolayında gerçekleşmiştir. Söz konusu dönemde İstihdamda görülen artışa rağmen ortaya çıkan yüksek işsizliğin belli bir oranının temel nedeninin tarım kesiminde yaşanan dönüşüm olduğu düşünülmektedir yılı verilerine göre, tarım sektörü %17, hizmet sektörü %26, sanayi sektörü %56 oranında hasıladan pay alırken 2001 yılına gelindiğinde tarım sektörü %13, hizmetler sektörü %28 ve sanayi sektörü %58 oranında pay almaktadır. Yani tarım kesiminin hasılaya katkısı göreli olarak zamanla azalmaktadır. Tarım sektörünün hasılaya katkısı giderek azalmasıyla bu sektörde istihdam edilen nüfus işsiz kategorisine girmektedir. Dolayısıyla, bu kesimden açığa çıkan işgücü söz konusu olmaktadır yılında tarımsal istihdamın toplam istihdama oranı %47 iken 2001 yılına gelindiğinde bu oran %38 düzeyine gerilemiştir. Analizimizde, işsizlik oranının modele eklenmesi, döneminde modelin açıklayıcılık gücünü arttırmakta ve değişkenin katsayısı istatistiksel açıdan anlamlılık göstermektedir. Görülmektedir ki, işsizlik oranı iller arasındaki gelişmişlik farkını açıklayan önemli bir göstergedir. Yakınsama analizinde bölgeler arasındaki yapısal farklılıkları kontrol etmek amacıyla kişi başına düşen tarım, hizmet ve sanayi sektörlerinin katma değerlerini temsil eden değişkenler kullanılmıştır. Analizimizde, kişi başına düşen hizmet sektörü katma değeri hem döneminde hem de döneminde yakınsama hızına katkıda bulunmaktadır. Söz konusu dönemlerde hizmet sektöründeki göreli artış, iller arasındaki sosyo-ekonomik gelişmeye olumlu katkı yaratarak gelir farklılıklarının azalmasında önemli rol oynamıştır. Bu bağlamda, işsizlik düzeyinin belli bir oranda azaltılması için ekonomideki yapısal dönüşüme bağlı olarak ortaya çıkan atıl işgücünün diğer sektörlerde istihdam edilmesini sağlayacak eğitim politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Ekonomik ve sosyal gelişmişlik düzeyi ile toplumu oluşturan fertlerin genel eğitim seviyesi arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Nitekim, kişinin bilgi ve becerilerinin artırılması ile sosyal yaşama katılımın gereği olarak kabul edilen, okur-yazarlık oranı değişkeni, illerin genel eğitim düzeyini göstermesi açısından önem taşımaktadır. Koşullu yakınsama analizimizde okur-yazar oranı, modelin açıklama gücüne herhangi bir katkıda bulunmamış ve katsayılar istatistiksel açıdan anlamlı sonuçlar vermemiştir. Kıt kaynakların etkin Sayfa 18

19 kullanımında beşeri sermayenin önemli rol oynaması insan kaynakları ve eğitim politikalarına bağlı olduğundan, ekonomik ve teknolojik gelişime uygun olarak teknik insan gücünün yetiştirilmesi ve eğitime ayrılan kaynakların arttırılması sağlanmalıdır. Böylece, söz konusu değişken, iller arasındaki sosyo-ekonomik gelişmişlik farklarının azaltılmasına katkı sağlayabilecektir. Bebek ölüm oranı ise, illerdeki sağlık hizmetlerinin yaygınlığı, eğitim ve kültür düzeyinin yüksekliği, ekonomik olanakların artması gibi çeşitli sosyo-ekonomik unsurlarla yakından ilgilidir. Bebek ölüm oranı değişkeni, sosyo-ekonomik gelişmeyle beraber azaldığından gelişmeyle negatif yönde bir ilişkiye sahiptir. Ancak, döneminde bu değişkenin modele katılması koşullu yakınsama üzerinde herhangi bir katkı sağlamamaktadır. Eğitimli işgücü olarak da nitelendirilebilen sağlık personelinin gelişmiş iller yönündeki tercihi, illerin sosyo-ekonomik gelişme düzeyiyle doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda, dönemi için sağlık göstergesi olarak kullanılan hekim başına düşen kişi sayısı anlamlı sonuçlar vermektedir. Yapılan çalışmalar, iktisadi büyüme ile finansal yapının yakın ilişkide olduklarını ve bu iki değişken arasında çift yönlü nedenselliğin bulunduğunu belirtmektedir. Gelişmiş ekonomilerde bankalar, ekonomik işlemler sırasında gelirin kullanılması ve saklanması ile borçlandırılmalarda yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Ticari ve sınai faaliyetlerin finansmanı için bankalar tarafından kullandırılan krediler, yatırım potansiyeli ve tasarrufların yatırıma dönüşme eğilimiyle doğrudan ilişkilidir. Banka mevduatı ise, büyük ölçüde, gelir düzeyi, tasarruf eğilimi ve sermaye birikimine bağlı olarak değişmektedir. Bankacılık işlemleri ile ilgili olarak; tasarruf hacmi, kullandırılan kredi düzeyi ve hizmetlerin yaygınlığı gibi unsurlar, gelişmişlik göstergeleri olarak ele alınmaktadır. Diğer bir deyişle, para yaratma özelliğine sahip bankacılık sistemi, hasılanın büyümesini sağlaması dolayısıyla gelişmişlik farklarının azaltılmasında önemli bir görev üslenmektedir. Analizimizde, bu göstergeleri oluşturan; fert başına düşen banka mevduatı ve fert başına düşen banka kredisi değişkenleri her üç dönem için yakınsama modelinin açıklayıcılık gücüne katkıda bulunmamakta ve katsayılar istatistiksel açıdan anlamlı sonuçlar vermemektedir. Özellikle, geri kalmış illerde mali sistemin yeterince gelişmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu illerde banka ve banka dışı finansal sistemin ve araçlarının geliştirilmesi ve mali sistemin güçlendirilmesinin yerinde olacaktır. Büyük ölçüde altyapıya yönelik yatırımları kapsayan, kamu yatırım harcamaları ve mahalli idareler tarafından yapılan harcamalar da, sosyo-ekonomik gelişmeyi hızlandıran unsurlar arasındadır. Analizimizde, bu değişkenlerden kişi başına düşen kamu yatırım harcamaları değişkeninin her iki dönem içinde iller arası gelişmişlik farklarının kapatılmasında önemli bir etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte, kişi başına düşen belediye giderleri söz konusu iki dönemde de yakınsamaya katkıda bulunmamaktadır. Kişisel gelir düzeyini yansıtan fert başına düşen bütçe gelirleri, gelişmişlik düzeyinin bir göstergesi olarak modele katılarak döneminde anlamlı sonuçlar elde edilmiş bunun yanında döneminde yakınsama modelinin açıklayıcılık gücünü Sayfa 19

20 arttırıcı bir etki göstermemiştir. Bu olgu, döneminde geri kalmış iller lehine bir kaynak transferi olduğunun göstergesi olarak kabul edilebilir. Fert başına düşen teşvik belgeli yatırım tutarı değişkeni, özel sektörün kalkınma faaliyetlerine katkısı, girişimcilik potansiyeli ve yatırım dinamizmini göstermektedir. Bu değişken dönemi için modele eklenmiş ancak yakınsama üzerinde etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Bu sonuçtan hareketle teşvik politikasının etkin yönetilmediği, parasal ve vergisel teşviklerin yeniden yapılandırılması yerinde olacaktır. Aynı zamanda, tasarlanacak teşvik sisteminin önemli bir unsurunun ise kontrol mekanizması olması gerekmektedir. Serbest dış ticaretin ülkelere ticaret kazancı sağlaması dolayısıyla ülkenin gelirini ve buna paralel olarak refah düzeyini yükselteceği düşünülerek kişi başına ithalat ve kişi başına ihracat değişkenleri analize dahil edilmiştir. Söz konusu iki değişken döneminde modele olumlu katkı yaparak iller arasındaki yakınsama hızının artmasına yardımcı olmaktadır. Altyapı göstergeleri, nüfusun çağdaş hizmet ve olanaklardan yararlanma düzeyi kadar, sektörlerin gelişmesi için de önem taşımaktadır. Altyapı göstergesi olarak kullanılan illerin asfalt yol uzunluğu(metre/km2) değişkeni, her iki dönem için anlamlı sonuç vermemektedir. Geri kalmış illerimizde kamunun ulaştırmaya yönelik harcamalarının yetersiz olduğu ve bu tür harcamalara daha fazla ağırlık verilmesinin gerekmektedir. Son olarak Avrupa Birliği nde, yakınsama konusuna ilginin entegrasyon genişledikçe ve derinleştikçe arttığı görülmektedir. Birlik içinde, AB ye üye ülkeler arasındaki gelir farklılıklarını azaltmak kadar üye ülkeler içindeki gelişme farklılıklarının azaltmak öncelikli politika uygulama alanlarından biridir. Dolayısıyla, bir Avrupa Birliği ülkesi olmak isteyen Türkiye nin birincil amacı bölgelerarası gelir farklılıklarını azaltmak amacıyla kalkınma sürecine yön verecek politikaları acilen yürürlüğe koymak olmalıdır. EK1 ŞEKİLLER Şekil Dönemi Serpilme Diyagramı Şekil Dönemi Serpilme Diyagram Ortalama Büyüme Hızı 8,00 6,00 4,00 2,00 0,00-2,00-4,00-6, Ortalama Büyüme Hızı 6,00 4,00 2,00 0,00-2,00-4,00-6, Yılı Kişi Başı LogGSYİH 1995 Yılı Kişi Başına LogGSYİH Şekil Dönemi Serpilme Diyagramı Ortalama Büyüme Hızı 6,00 4,00 2,00 0,00-2,00-4,00 Sayfa Yılı Kişi Başına LogGSYİH

21 EK2 TABLOLAR Tablo 1. Temel Denklem ( ) Tablo 2. Temel Denklem( ) Sabit ( ) Sabit ( ) β ( ) β ( ) 2 R R Tablo 3. Temel Denklem( ) Sabit ** ( ) β 2 R ** ) Tablo 4. Koşullu Yakınsama Denk. ( ) Sabit * ( ) β * ( ) Nüfus Artış Oranı * Tablo 5. Koşullu Yakınsama Denk. ( ) Sabit * ( ) β * ( ) Nüfus Artış Oranı * Sanayi İşkolunda Çalışanların Toplam İstihdama Oranı ( ) ** ( ) İşsizlik Oranı * Kişi Başına Düşen Hizmetler Sektörü Katma Değeri Kişi Başına Düşen Kamu Yatırım Harcamaları 2 R ( ) ** ( ) ( ) Net Göç Oranı * Kişi Başına Düşen İthalat ( ) * ( ) Kişi Başına İhracat * ** Kişi Başına Düşen Hizmetler Sektörü ( ) Katma Değeri Kişi Başına Düşen Kamu Yatırım Harcamaları Kişi Başına Düşen Genel Bütçe Gelirleri Hekim Başına Düşen Nüfus 2 R ( ) ** ( ) * ( ) * ( ) ** ( ) Sayfa 21

22 Parantez içindeki sayılar standart hataları ifade etmektedir. *,%1 seviyesinde anlamlıdır. **,%5 seviyesinde anlamlıdır. ***,%10 seviyesinde anlamlıdır KAYNAKÇA BARRO, Robert J. (1991), Economic Growth in a Cross-Section of Countries, Quarterly Journal of Economics, Vol.106, No.2, Mayıs: BARRO, Robert J. (1993), Macroeconomics. New York: Willey. BARRO, Robert J. (1998), Determinants of Economic Growth: Across Country Emprical Study. Cambridge: Mıt Press. BARRO, Robert J. ve X. SALA-I MARTIN(1991), Convergence Across States and Regions, Brooking Papers on Economic Activity, No.1: BARRO, Robert J. ve X. SALA-I MARTIN(1992b), Convergence, Journal of Political Economy, Vol.100, No.2, Nisan: BARRO, Robert J. ve X. SALA-I MARTIN(1995), Economic Growth. London: McGraw-Hill. DİNÇER, Bülent, M. ÖZASLAN ve T. KAYASOĞLU(2003), İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması. No: 2671:250, Mayıs. DİNÇER, B., M. ÖZASLAN ve E. SATILMIŞ(1996), İllerin Sosto-Ekonomik Gelişmişlik Araştırması. DPT, Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü, No:2466, Ankara. YAMANOĞLU, K. Buğra (2008), Türkiye de Sosyo-Ekonomik Faktörlerin İller Arası Yakınsama Üzerine Etkileri, İstatistikçiler Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2008, Ankara. Sayfa 22

23 A.Cem AYDOĞAN - Kd.Avukat Hukuk Müşavirliği BELGE TANIMLAMADA YENİ VE ETKİN YÖNTEM SECURITY HOLGRAM-UNIGRAM-LATENTOGRAM ATB-LIT firmasının bulup geliştirdiği bir koruma yöntemi olan, belgeler ve ürünler üzerinde Latentogram ve Unigramlar halinde bu tür gizli görüntülerin bir uygulamasını sağlamaktadır.. Bu görüntüler her kullanıcıya sağlanacak olan bir otomatik tanıtıcı vasıtası ile görülebilirler. Firma farklı tiplerdeki ticari markaların korunmasını sağlamaktadır (gıda ve içecek ürünleri, motor yedek parçaları, ilaçlar, CD, DVD, piyango biletleri, vb.). Bu görüntüler ayrıca yüksek güvenlikli belgeler, boş formlar, vergi damgaları, sürücü ehliyeti gibi alanlarda sürdürülebilir koruma sağlama amaçlı olarak kullanılabilir. Bu teknoloji BASİT, GÜVENLİ ve ETKİNDİR. Bu teknolojiyi kullanan şirketlere haksız rekabete ve sahtecilere karşı etkin bir biçimde mücadele etmede satışlarını ve gelirlerini arttırmasında, Şirket çıkarları ve tüzel geleneklerine uygun yeni promosyon kampanyaları düzenlemesine ve müşterilerine düşük kaliteli ürünlerden korunmasına yardımcı olacaktır. Bu korumayı kullanan şirketler Unigram ve Latentogram Mimarisi 1. pazardaki kaliteli ürünlerini korumasını 2. bilinçli tüketimi özendirmesini 3) müşterilerinin çıkarlarını korumasını 4) alıcılara Latentogram ve Unigram güvenilirliği sağlamasını 20 µ ürünlerinin ulusal ve küresel olarak tanıtımını sağlayacaktır 5 µ 1-3 µ 3 µ 10 ila 165 mm PET / Temel Latant (gizli) Görüntülü Tabaka Yansıtıcı Tabaka (Folyo, Boya, Hologram) Yapışkan Tabaka µ Sayfa 23

24 Latentogram yansıtıcı tabaka üzerine uygulanan polarize (kutuplaştırılmış) gizli bir görüntüdür. Latentogram, üzerinde görünür ve gizli görüntülerin bulunabileceği çeşitli şekil ve ebatlardaki kendinden yapışkanlı etiketler olarak hazırlanabilir. Latentogram metin, grafik bilgi veya gizli numaralama içerebilir. Etiketler, korunan paketlerin yeniden kullanılmasını imkansız hale getiren perforasyon (delme) ve kurcalanmayı açığa çıkartan etkilere sahiptirler. Latentogram ayrıca 4 ila 10 mikron kalınlığında laminat filmi ve sıcak damga folyosu olarak hazırlanabilir. Latentogramların blister ilaç folyosu üretiminde, tekstil alanında ve kimlik kartlarının üretiminde kullanılması üreticilere telif haklarını koruma olanağı sağlayacağı gibi sahte ürünlerin de önüne geçecektir. Yansıtıcı tabaka olarak hologram kullanılması özel bir güvenlik ürünü olan Unigram ın oluşmasını sağlar. Unigramlar; hologramların görsel cazibesini ve ürünlerin orijinalliğinin onaylanmasını kolaylaştıran gizli görüntülerin benzersiz özelliklerini birleştirir. KORUYUCU TABAKA İLE TANIMLAMA ŞEFFAF PVC LAMİNAT GİZLİ GÖRÜNTÜLÜ LAMİNAT GÖRÜLÜR GÖRÜNTÜLÜ PVC PLASTİK IMAGE 2002 senesinden bu yana Unigramlar Beyaz Rusya Cumhuriyetinde bulunan GoznakFirması / Beyaz Rusya Hükümeti tarafından yüksek güvenlikli belgelerin, boş formların ve vergi etiketlerinin korunmasında kullanılmaktadır. Bu ürünlerin kullanımı, malların açıklamasına bağlı olarak devlet bütçesine katkıyı 2 ila 10 misli arttırmış, sahte belge sayısını ciddi biçimde azaltmış ve devlet kuruluşlarının etkinliğini arttırmıştır. Alkollü içecek ve gıda üreticileri tarafından Latentogram kullanımı ürünlerin satış hacmini arttırmıştır sahte mal miktarını azaltmıştır ve reklam kampanyalarına yenilik getirmiştir. Latentogram ve Unigram kullanımı sırasında hiçbir sahte ürün vakasına rastlanılmamış olması özellikle dikkat çekici ve kayda değerdir! Orijinallik Tanıtıcısı, gizli görüntünün görünmesini sağlayan ve ana elemanı polaroid film olan basit bir cihazdır. Sayfa 24

25 Tanıtıcı plastik veya karton kart olarak üretilebilir. Belge veya paket üzerine uygulanmış güvenlik elemanının orijinalliğinin doğrulanması için tanıtıcıyı bu eleman üzerine getirmek ve gizli görüntüyü görmek yeterli olacaktır. Bu tanıtıcının uygulanması son derece basittir ve herhangi bakım gerektirmez. Tanıtıcı üzerine firmanın logosunun ve tanıtım bilgilerinin yerleştirilmesi cihazın reklam kampanyalarında bir araç olarak kullanılması için yeterlidir. Tanıtıcı, uygun fiyatı sayesinde, pek çok müşteriye sağlanabilir. Bu sayede en bağımsız ve son derece güvenilir bir denetleyici ordusu yaratılabilir. Uygulanan ileri teknoloji ve bu güvenlik ürünlerinin dünya üzerinde sadece tek bir fabrikada üretiliyor olması son derece yüksek bir belge ve ürün koruması sağlar. Latentogram ve Unigram teknolojisi, matbaa ve yayıncılık şirketleri tarafından kullanılan standart ekipmanlar için uyarlanmıştır. Bu sayede milyarlarca adet koruma altındaki belge üretilmesi mümkün olmaktadır. Bu teknoloji sürekli olarak geliştirilmektedir. Hali hazırda, gizli görüntülerin hem görsel olarak hem de uzmanlar tarafından denetlenmesini mümkün kılan yeni güvenlik seviyeleri geliştirilmektedir. Firma tarafından tam kapsamlı Latentogram ve Unigram işaretlemesi olanakları sunulmaktadır: Kendinden yapışkanlı etiketler Şeritler Laminatlar Sıcak Damgalama Kendinde Yapışkanlı Etiketler Ürünlerin işaretlenmesinde en kolay yöntem kendinden yapışkanlı etiketlerin kullanılmasıdır. Bunlar her tipte ürünün işaretlenmesi için kullanılabilirler. Kendinden yapışkanlı, kendi kendini imha eden etiketler paketlemede mühür olarak kullanılmak için idealdirler. Bu etiketler markanızı sahteciliğe ve yetkisiz müdahalelere karşı en etkin biçimde korurlar. Sayfa 25

26 Koruyucu Şeritler Devlet fabrikalarının ve diğer önde gelen fabrikaların çıkarlarının korunması için vergi ve kontrol işaretleri sıklıkla kullanılmaktadır. Firma tarafından bunların çok sayıda şerit ile, sıcak damgalama kullanılarak, işaretlenmesi olanağını sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra koruyucu şeritler sıcak içecek üreticileri tarafından kullanılan termokapların üzerine de yerleştirilebilirler. Laminatlar Laminatlar ürün veya belge üzerine yerleştirilen saydam veya yarı saydam folyolardır. Laminatlar üzerine yerleştirildikleri ürünün görünümünü değiştirmezler ve ek koruma sağlarlar. Firma tarafından, ilaç paketi ve termokap üreticileri için alüminyum laminasyon folyosu geliştirilmiştir. Sıcak Mühürleme Sıcak mühürleme farklı etiketlerde kullanılan yaygın bir yöntemdir. Bu yöntem değişken işaret formlarına sahip olan etiketlerin ve paketleme - promosyon malzemelerinin yüklü miktarlarda ve göreceli düşük maliyetlerle damgalanmasına olanak tanır. Sayfa 26

27 Uygulama Alanları şu şekilde sıralanabilir: Marka ve mülkiyet haklarının korunması Yasadışı ithalata karşı koruma Malların satışının kontrolü Promosyon kampanyalarının ve piyangoların uygulanması Markaların ve Mülkiyet Haklarının Korunması Avrupalı uzmanlara göre satılan ve satın alınan her şey taklit edilmektedir. Sahtecilik markanın saygınlığını zedelemekle kalmayıp, üreticilerin ve dağıtımcıların ciddi mali kayıplara uğramalarına ve hatta iflaslarına yol açabilmektedir. Sahte mallar satan sahteciler çok daha az maliyete ve düşük yakalanma risklerine karşın çok büyük kazançlar elde etmektedirler ve orijinal ürünlerin tanıtımına yatırım yapan yasal üreticilerin yaptıkları tanıtımdan faydalanmaktadırlar. 1 kilo korsan CD 1 kilo kenevirden daha fazla kazanç sağlamaktadır. Sunulan teknolojinin amacı markaları her tür taklitten korumaktır. Bu alanda faaliyet gösteren müşterilerimiz arasında Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna nın en önde gelen firmaları bulunmaktadır. Yasadışı İthalata Karşı Koruma Kazanç kaybına neden olan bir diğer faktör ise gri ithalattır. Bu konu özellikle alkollü içecek ve cep telefonu üreticilerini ilgilendirmektedir. Önerdiğimiz Latentogram; resmi ithalatçının sahtecilikten korunmasını satışlarda artış dağıtımcının haklarının korunmasını mali kayıpların önlenmesini sağlayacaktır. İşbirliği yaptığımız firmalar, dükkanlarında satılan ürünlerin resmi ithalatçılara gelir sağladığından artık mutlak biçimde emindirler. Sayfa 27

28 Malların Satışının Kontrolü Latentogram kullanarak ürünlerinizin üretim ve / veya satış hacimlerini etkin bir biçimde kontrol edebilirsiniz. Özel araçlara ve teknolojilere sahip olmayan ürünlerin üretim ve satış miktarlarının kesin olarak tanımlanması son derece güçtür. Promosyon Kampanyalarının ve Piyangoların Uygulanması Müşteriler için yeni ve etkileyici nitelikte olan Latentogramlar promosyon kampanyaları ve piyangolar düzenlemek için mükemmel araçlardır. ATB Firmasının dünyada ilk defa bu teknoloji ile ürettiği 2006 Akıllı Etiket Zirvesi Amerika Fuarında tanıtılan ve patenti kendisinde olan ürünlerle ticari markalarının korunmasını, marka reklamını, idari kontrolü ve ürün kalitesini ciddiye alan Ülkelerin, müşterilerin ve firmaların menfaatine yönelik olarak işbirliği yapmaktadır ve diğer ülkelerle de yapmaya hazırdır.özellikle sahte ürünler ve gölge piyasalara karşı yürütülen savaşta önemli sonuçların elde edilmesi amacı ile istikrarlı, karşılıklı, etkin, uzun süreli çalışmalar yapmaktadır. Belarus ve Hindistan hükümetleri ile yapılan paraların ve kıymetli evrakların korunmasını örnek verebiliriz.yine Bourjois Garnier ve L Oreal gibi tanınmış firmalar distribitörlerini sahte ürünlerden korumak için birlikte çalıştığımız firmalardan birkaçını oluşturmaktadır. Son yıllarda ülkemizde de artış gösteren taklit ve sahte ürünlerle piyasada ciddi bir tehlike ile haksız kazançlar oluşturmaktadır. Her gün yüzlerce nüfus cüzdanı, pasaport, sürücü ehliyeti ve araç ruhsatları kullanılarak yapılan ve özel ve tüzel şahısların milyonlarca liraya varan zarara uğratan sahtecilik işlemlerine karşı adli kurumlara ve emniyet teşkilatlarına başvuru yapıldığı belirtilmektedir. Ülkemizde de Kamu kurumları ve firmalar tarafından sahte ürünlerle mücadelede yapılan harcamalar ciddi boyutlara ulaşmıştır. Kamu kurumları nezdinde son teknolojik ürünler ve verilerle çok ciddi çalışmalar yapılmakta yeni mücadele yöntemleri belirlenmektedir. Maliye Bakanlığı tarafından vergi ve harçlandırma işlemlerinde kullanılmak üzere kurumca belirlenen özellikler taşıyan hologramlar kullanılmaktadır. Bu hologramların maliyeti milyonlarca doları bulmaktadır.sahte içki konusunda ülkemizde sonu ölümlere varan birçok vaka yaşanmış ancak henüz tam bir koruma yöntemi belirlenememiştir. TAPDK, Tütün ve Alkol piyasası Düzenleme Kurumu tarafından da çalışmalar devam etmektedir. Tekstil ürünleri, temizlik ve bakım ürünleri lüks tüketim eşyaları, cep telefonları nüfus cüzdanı, pasaport, sahte araç ruhsatları, ehliyet,lisans belgeleri diplomalar,sertifikalar,teknolojik ürün ve aparatları sanat eserleri kitap ve cd. Bandrolleri kısacası her türlü ürünün sahtesi yapılmakta veya yapılmaya çalışılmaktadır. SAHTECİLİKLE MÜCADELE SÜREKLİ BİR SAVAŞTIR VE Sayfa 28 BU SAVAŞTA YENİLİK EN ÖNEMLİ SİLAHTIR

29 T.Yıldız GÜVEN KATI ATIKLARIN Kd.Uzman (Kimya Yük.Müh.) Teknoloji İzleme ve Araştırma Müdürlüğü ÇİMENTO FIRINLARINDA BERTARAF EDİLMESİ VE/VEYA YAKIT OLARAK KULLANILMASI GİRİŞ Türkiye de Çimento üretiminde yakıt olarak ithal taş kömürü, petrolkoku ve yerli kömür kullanılmakta, enerji maliyetleri toplam maliyetin %35 45 ini temsil etmekte ve bilinen en iyi teknolojiler ile yakıt giderleri en fazla %2 oranında düşürülebilmektedir. Çimento sektöründe ikincil yakıt olarak kullanılmış lastik, atık yağlar, plastikler, kâğıt atıkları, solventler, kimyasallar, arıtma ve boya çamurları, ahşap parçaları, hayvan yemi ve kemik unu; kabuk, çekirdek, kompost, prina, shale oil, odun talaşı ve tozu kullanılmaktadır. Çimento sanayi çevre için zararlı atıkların yok edilmesinde önemli bir yardımcıdır. Kullanılan atıkların başlıcaları atık lastikler ve atık yağlardır. Çimento fırınlarındaki yanma olayının gerçekleştiği sinter bölgesinde C olan sıcaklık, her türlü tehlikeli atığın yok edilebileceği C alt sınır değerinin çok üzerindedir. Atık lastiklerle ilgili olarak: Avrupa da, özellikle Almanya da 25 yılı aşkın süredir atık lastikler çimento fırınlarında yakılmaktadır.. Lastik, boyutlarından dolayı yalnızca ön ısıtıcıdan beslenebilir. Kalorifik değeri yaklaşık 7900 kcal/kg dir. Kauçuk oranı yaklaşık %45, Zn oranı yaklaşık %2, kükürt oranı yaklaşık 1% dir. Dış ortamda yakmak zordur, kendi kendine yanmaz. AB de 2006 yılından beri gömülerek bertaraf edilmesi yasaklanmıştır. Atık Lastik Yakmanın Yararları: Sayfa 29

30 Homojendir, farklı lastik tiplerini yakmak mümkündür. Taşıma ve depolama için özel koşullar gerekmez. İşçi sağlığı-güvenliği için risk oluşturmaz. Enerji geri kazanımı ile birlikte hammadde kazanımı da mümkündür. Klinker kalitesine olumsuz etkisi olmaz. Refrakter ömrüne olumsuz etkisi olmaz. Anzast oluşumuna olumsuz etkisi olmaz. Emisyonlar üzerinde negatif etkisi yoktur. Dahası, NOx emisyonları üzerinde azaltıcı etkisi vardır. Oldukça ekonomiktir. Atık yağlar toprağa ve suya atılmamalıdır. Bulunduğu ortamı kirletir, ortamda yaşayan canlılara zarar verir, ekotoksik özelliğe sahiptir. Küçük fırınlarda yakılmaması gerekir. Çünkü atık yağın içindeki ağır metal ve klor bileşimleri atık hava ile birlikte atmosfere salınarak havayı kirletir ve insan sağlığına zarar verir.1 litre benzin, 800 bin litre içme suyunu kullanılamaz hale getirirken 1 litre yağ, 1 milyon litre suyu kullanılamaz, 5 milyon litre suyu içilemez duruma getirir. Bu özelliklerinden ve içerdiği zararlı maddelerden dolayı atık yağlar, Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği nde tehlikeli atık olarak tanımlanmakta olup Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği ve Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ne göre işlem görmektedir. AB ÜLKELERİNDE ALTERNATİF YAKIT VE HAMMADDE KULLANIMI 2002 yılı itibariyle AB nin 35 Çimento Fabrikasında Kullanılan Atık Miktarı Atık Kullanım Oranı Benelux France ton ton EU % 12 Avusturya % 29 Belçika % 30 Switzerland ton Germany ton Danimarka % 4 Finlandiya % 3 Italy Spain Others Toplam ton ton ton ton Fransa % 27 Almanya % 30 İrlanda % 0 Hollanda % 72 Polonya % 1 Portekiz % 1 İsviçre % 31 İngiltere % 6 Sayfa 30

31 ALTERNATİF YAKIT HAZIRLAMA SİSTEMLERİ Atık maddeler klinker fırınlarında geniş boyutlar (atık odun vb.), yüksek rutubet (susuz arıtma çamuru, kâğıt çamuru vb.), heterojenlik (kontamine atıklar), pnömatik sistemle taşınmasının veya pompalamanın imkânsızlığı (balçık), paketli halde tedarik (atık variller vb.) veya bunların kombinasyonu (ham evsel atık) gibi bazı nedenlerden dolayı doğrudan yakılamayabilirler. Bu durumda atıkların kurutma, parçalama, eleme, karıştırma gibi işlemlere tabi tutulması gerekir. Alternatif her yakıt türü için, ek ekipman gereksinimi vardır. İngiltere de yapılan bir proje çalışmasında; lastik, kâğıt ve plastik, katı belediye atıkları, kanalizasyon çamuru ve hayvansal atıkların yakıt olarak kullanımına ilişkin mevcut en iyi tekniklerin (best available techniqs) analiz, depolama, ön işlemden geçirme, yanma kontrolleri, azaltma teknikleri ve emisyon izleme bakımından artık belirlenmiş olduğu anlatılmaktadır. Atık yakma tesisi projelendirilirken; kullanılan yakıtlar ve yakıt içindeki küçük bileşenlerin kompozisyonu bakımından her fırının diğerlerinden farklı olduğu unutulmamalıdır. O nedenle de, konvansiyonel yakıtları bırakıp yeni yakıtlara geçerken prosesteki kirletici dengesini bozmamak için atık yakıtların analitik bileşiminin fırın bazında değerlendirilmesi gerekir. EMİSYON KONTROLÜ Çimento fabrikalarında emisyon sürekli izlenmektedir. Çimentonun klor içeriği % 1'le sınırlıdır ve alternatif yakıtın bu özelliği etkilememesi gerekir. Atı k yak ıt kullanı mı na baş landı ktan bu fabrikalar ın bazıları na ek izleme cihazları kurulmuş tur. Örneğin; Alman yönetmelikleri, atı k yakı t kullan ımı na geçildikten sonra izleme yapı lması nı zaten öngörmekte olduğu CO ve O2 e,s02, NOx ve Hg izlemesini de eklemiştir. AB' nde katı atık yakan tüm çimento fabrikalarına uygulanmak üzere çıkarılan 2000/76/EC sayılı Atıkların Yakılması Direktifinde çimento fırınları için emisyon sınır değerleri belirlenmiş ve mevcut fabrikaların uyumlaştırılması için 28 Aralık 2005 son tarih olarak verilmiştir. Buna göre, emisyon limitlerinin yeterli kontrolünün sağlanabilmesi için NOx, SO2, toz ve uçucu organik karbonların devamlı olarak, HCl ve NH3 ın sıklıkla, ağır metaller ve dioxin/furanın en azından senede bir ölçülmesi gerekmektedir. MALİYET Atık üretenler için çimento sanayi bir atık bertaraf yolu olarak görülmüştür. Ürettikleri atıkların çimento şirketleri tarafından kullanılmaması halinde, alternatif bertaraf yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir. Atıkların çimento fabrikalarına gönderilme maliyetinin diğer yöntemlerin kullanılmasından daha düşük olması halinde üreticiler, atıklarını alternatif yakıt olarak çimento fırınlarında kullanılmak üzere çimento fabrikalarına göndermeyi tercih etmektedir. TÜRKİYE DE DURUM NEDİR? Bugün itibariyle Türkiye de çimento tesisleri, atık yakma konusunda çok istekli değillerdir. Çünkü; Her türlü atık para karşılığı satılmaktadır. Sayfa 31

32 Çimento üretiminde katkı maddelerinin kullanımıyla, harcanan enerji ton klinker başına 900 kcal den kcal e düşmektedir. Ancak, 27 çeşit katkılı çimento standardı bulunmasına rağmen, katkılı çimentolar Türkiye de az üretilmektedir. Üretim artış, katkılı çimento fiyatlarını düşürmek suretiyle talebi artırarak sağlanabilir. Türkiye de atık yakma ile ilgili yaptırım da teşvik de yoktur. Halbuki Avrupa da atık yakan fabrikaya para ödenmektedir. Türkiye de CO2 emisyonu 1990 a göre % 75 artış göstermiştir. Kyoto protokolü imzalanırsa CO2 emisyonunu azaltıcı projelerle para alınabilecektir. Lastik yakma: AB de lastik kalınlığı 3 mm nin altına düşünce atık olarak yakmaya gitmektedir. Halbuki Türkiye de eski lastikler lastik kaplama, rejenerasyon gibi usullerle tekrar kullanılmaktadır. Türkiye için en rasyonel çözüm, TÇMB nin öncülüğünde veya kendi aralarında anlaşarak Çimento Fabrikalarının ortak bir Atık Hazırlama Tesisi kurmasıdır. Bu konuda çalışacak proje grubu, Avrupa ve ABD de örnek tesisler görebilir, Danışmanlar istihdam edebilir. Ancak, yatırımın maliyeti, TÇMB nin teknik personelinin yeterli olmayışı, Fabrikalar arası rekabet gibi nedenlerle bugün için bu çözüm mümkün görülmemektedir. Bütün bu nedenlerle, atık yakma lisansı alan tesislerin sayısı 20 e yaklaşmasına rağmen ülkemizde çimento tesislerinde atık yakıt kullanım oranı % 1 civarındadır ve kullananlar da rekabet nedeniyle açıklanmamaktadır. Sadece Akçansa nın İstanbul ve Çanakkale Tesislerinde atık yaktığı bilinmektedir. İLGİLİ MEVZUAT 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu ( ) 2872 Sayılı Çevre Kanunu ( ) Endüstriyel Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ( ) Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ( ) Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği ( ) İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik ( ): Açılma Ruhsatını Kapsar; İşletme belgesi, Yangın önlemleri, Sorumlu Müdür Sözleşmesi, Sağlık Personeli Sözleşmesi, Emisyon İzni, Deşarj İzni Olması gerekir. ÇED Yönetmeliği ( ) Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği (2005) Atıkların Ek Yakıt Olarak Kullanılması Yönetmeliği ( ):Atık yağlar, solventler, kullanılmış lastikler, boya çamurları, PVC içeren plastik atıkları kapsar. Çevre Denetimi Yönetmeliği ( ) II. Çevre Deklarasyonu ve Atık Kullanımına Yönelik İşbirliği Protokolü ( ) Atık Ambalaj Yönetmeliği ( ) Çevresel Gürültünün Değerlendirmesi ve Yönetimi Yönetmeliği ( ) Ömrünü Tamamlamış Lastiklerin Kontrolü Yönetmeliği ( ) Sayfa 32

33 ORGANİK TARIM VE TÜRKİYE Prof. Dr. Ruhsar YANMAZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü İnsanlar 1950 li yıllardan itibaren tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş yapmışlardır. Kalkınmanın sadece endüstriyi geliştirmekten geçtiğine inanılması ile hızla verimli tarım toprakları endüstri alanları için kullanılmış, tarımın verimsiz topraklara kaydırılması ile verimlilik düşmüştür. Sanayileşme ile birlikte kırsal alanlardan kente göçün hızlanması sonucu, düşük olan tarımsal ürünlerin verimliliğini artırmak amacıyla 1960 lı yıllardan itibaren Yeşil Devrim yani tarımsal üretimde yapay kimyasal gübreler kullanılmaya başlanması gündeme gelmiştir. Yeşil devrim in hedefi başlangıçta insan ve hayvan beslenmesinde olduğu gibi bitkiye istediği kadar besin maddesinin verilmesini sağlayarak verim ve kaliteyi artırmak olmuştur. Ancak üreticinin artan gübre miktarları ile verimin de arttığını keşfetmesi sonucu, gübreler dengesizce kullanılmaya başlanmıştır. Bitkideki hızlı büyüme ve gelişme, gübre dozlarının ayarlanamaması sonucu topraktaki fiziksel ve kimyasal yapı bozulmuş bu da bitki sağlığının bozulmasına neden olmuştur. Bitkiyi hastalık ve zararlılardan korumak amacıyla kültürel önlemlerin bir kenara bırakılarak umudun yapay kimyasal ilâçlardan beklenmesi sonucu bitkilerde hastalık ve zararlılarda ilâçların etkili maddelerine karşı dayanıklılık oluşmuştur. Yapılan ıslah çalışmaları ile dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi olanaksız hale gelince mikroorganizmaların genetik yapılarını değiştirme yoluyla dayanıklılık sağlama yoluna gidilmiştir. Bitkisel üretimdeki verim ve kalite artışı, bitkisel ürünlerle beslenen hayvan yetiştiriciliğinde de verim ve kalite artışına neden olmuştur. Bu arada beslenmede kullanılan yemlerin yapısındaki bozulma, hayvanların kapalı ortamlarda ve koloniler halinde dar ortamlarda yaşamaya zorlanması sonucu sağlık problemleri artış göstermiştir. Hızlı gelişmeyi sağlamak amacıyla kullanılan hormonlar ve ilâçlar da hayvanlarda insanlara da geçebilen bazı hastalıkların ortaya çıkışına neden olmuştur. İnsanlar 2000 li yıllara yaklaşırken, hızlı yaşam temposu içinde hazır veya çabuk hazırlanabilen gıdaları tüketme yoluna gitmesi ile beslenme bozukluklarına bağlı hastalıkların ve bu hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin artması sonucu, tükettikleri gıdaları irdelemeye başlamışlardır. Bu arada bozulan doğa dengeleri sonucu ortaya çıkan hava, su ve toprak kirliliği insanların, hayvanların ve bitkilerin yaşamını tehdit eder boyuta gelmiştir. Bu durumda insanoğlu artık doğayla dost olarak yaşaması gerektiğine karar vermiş, gelecek nesillere devredilecek çevrenin korunması gerektiğini fark etmiştir. Üretimde kullanılan kimyasal gübre ile verim ve kalite artmış, ancak bitkilerin ve hayvanların sağlıklı gelişmesi için gerekli olan toprak işleme, sulama, ilâç kullanımı ve mekanizasyonda aşırıya kaçıldığı için verim giderek düşmeye başlamıştır. Bunun yanında toprakların tek tip ürün yetiştirilmesi sonucu tek yanlı ve sürekli sömürülmesi verim düşüklüğü yanında ürün kalitesinin ve özellikle sağlık değerinin düşmesine neden olmuştur. Toprakların verimliliğini kaybetmesinde sadece tarım etkili olmamıştır. Tarımın gerektiği gibi yapılamamasının yanında endüstrileşme sonucu yenilenemeyen enerji kaynaklarının aşırı tüketimi, çıkan atıkların çevreye yayılması da tarım topraklarının kirlenmesinde etkili olmuştur. Sayfa 33

34 1980 li yıllara gelindiğinde gerek tarım ve gerekse endüstride kullanılan yöntemlerin sürdürülebilir olması gerektiği gündeme gelmiş ve bilim adamları sürdürülebilir, yani toplumun sosyal yapısı ile uyumlu, kalkınmaya katkı yapan ve çevreyle dost üretim tekniklere yönelmişlerdir. Günümüzde sürdürülebilir tarım sistemi olarak 2 sistemden söz edilebilmektedir. Bunlar: İyi tarım uygulamaları Organik tarımdır. İyi tarım uygulamaları denilen sistemde üretimde yapay kimyasalların bitki ve hayvan yetiştiriciliğinde gerektiği kadar verilmesi ve sağlıklı bitki, havyan ve insan yaşantısı için kültürel önlemlerin alınması ön plâna çıkarılmaktadır. Organik Tarımın Özellikleri Organik tarım toprak verimliliğini sürdürülebilir bir şekilde korumayı hedefleyen, bitki ve hayvan yetiştiriciliğinde organik kökenli girdi kullanımını esas alan (gübre, ilâç, büyümeyi düzenleyici vb), yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasını ön plâna çıkaran, üreticiden tüketiciye kadar olan zincirin her aşamasının kontrollü olduğu ve kontrolün belgesi olarak sertifikalandırmayı esas alan bir yetiştiricilik sistemidir. Neden Organik Tarımla Yetiştiricilik Yapmalıyız? 1. Organik ürünler üretimde organik kökenli girdilerin kullanılması nedeniyle, ilâç, antibiyotik, hormon vb. kimyasal madde kalıntısı taşıma riski taşımazlar. Bu nedenle doğal bir tada sahiptir. Tat, koku ve bileşimlerindeki maddelerinin bozulmaması nedeniyle daha sağlıklı ve lezzetli ürünlerdir. 2. Organik ürünlerin yetiştiriciliği sırasında çevrenin ve toprak verimliliğinin korunması esas alınır. Üretimde yapay yani sentetik ve geri dönüşümü olmayan kaynakların kullanılmasına izin verilmez. Bu da hem üretimde çalışan hem de üretilen ürünleri tüketen kişilerin sağlıklı olmasına katkıda bulunur. 3. Organik ürünleri tüketmekle sağlıklı ürünler tüketilmesinden ve üretilen ürünlerin doğaya zarar vermeyen yöntemler olduğunu ve üretimin kontrol altında olduğunu bilmekten kaynaklanan bir huzur ve mutluluk duyulur. Sayfa 34

35 4. Organik üretim günümüzde kaybolmakta olan bitki ve hayvan çeşitliliğinin korunmasını esas aldığından kaybolan biyoçeşitliliğin artışına katkıda bulunur. 5. Organik tarımda toprağın, suyun ve doğal kaynakların aşırı tüketimine izin verilmediği, toprak, bitki, hayvan ve insan arasındaki atık dönüşümünün esas alınması nedeniyle yetiştiricilikte daha az girdi, kullanılır. Bu da hem ekonomiye katkı yapar hem de çevre kirliliğini engelleyici etkide bulunur. 6. Organik tarım toprak kaybını engellemeyi esas alır. Bu nedenle erozyonu koruyucu etkisi vardır. Organik tarımın yasakları Organik tarımla yetiştiricilikte genetik yapısı değiştirilmiş materyal (GDO), yapay gübre, yapay kimyasallar, büyümeyi düzenleyicilerin kullanılmasına izin verilmez. Hedef toprak verimliliğini koruyacak önlemlerin alınmasıdır. Organik Tarımın girdileri Organik tarımla yetiştiricilikte hayvan ve bitki atıkları hem gübre hem de enerji kaynağı olarak kullanılır. İzinli olmak koşulu ile doğal yollarla üretilmiş, yavaş çözünen organik ve inorganik gübreler ile doğal olarak üretilmiş tarımsal ilâç kullanımına izin verilir. Organik ürünlerle ilgili yanlış bildiklerimiz Organik ürünler ve organik tarımla ilgili olarak yanlış bilgilendirme sonucu bazı hatalı yaklaşımlar görülmektedir. Bunları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: Organik ürün yetiştiriciliği gübre ve ilaç kullanılmayan bir yetiştiricilik şekli değildir. Her organik gübre ve ilâç verilerek yetiştirilmiş ürün organik demek değildir. Organik tarım modern tekniklerin kullanıldığı bir yetiştiricilik sistemidir. Organik ürünlerde de albeni önemlidir. Sadece birkaç organik ürün tüketmekle organik beslendiğimizi söyleyemeyiz. Organik yaşam felsefesini öğrenmeliyiz. Sayfa 35 Organik tarım felsefesi nedir? Organik yaşam felsefesi doğadaki yaşam düzenine uygun olarak paylaşma esasına dayanır. Doğada da her canlı için yaşamını sürdürebilecek yaşam koşulları ayrı ayrıdır. Yani bir canlının hoşlandığından diğeri hoşlanmaz. Birinin yediğini diğeri yemez. Böylece paylaşarak bir arada yaşamlarını sürdürürler. Bu yapı kavrandığında insanların da aynı şekilde canlılara zarar vermeden daha sağlıklı yaşanabileceği öğrenilmiş olur. Organik tarım da tamamen bu dengeleri koruyarak yaşamayı hedefler. Dolayısıyla organik tarım felsefesini benimseyen insanlar yararlı olabilecek her şeyin paylaşılması gerektiğine inanırlar. Çevreye karşı çok saygılıdırlar, aşırı tüketimden kaçınırlar, tüketemediklerini atmayıp, yararlı şeyler haline çevirip olmayanlara verirler.

36 İnsan ne kadar organik olarak beslense, organik malzemeden yapılmış ürünler kullansa da beyin olarak neşesini, üzüntüsünü, mutluluğunu başkaları ile paylaşmadıkça, aklından faydayı geçirmedikçe organik yaşamın içinde tam olarak yer aldığı söylenemez. Bu felsefe benimsendiğinde zamanla yaşamın daha huzurlu hale geldiği, kötülüklerin yok olduğu ve yaşamın güzelliğinin farkına varılabildiği görülecektir. Dünya da Organik Tarım Dünya daki organik üretime ayrılmış alanlar 2006 yılı verilerine göre 31.5 milyon ha dır. Doğal toplama alanları da katıldığında 51,2 milyon ha ın üzerinde bir alanda organik tarım kurallarına uygun üretim yapılmaktadır. Bugün 130 ülkede organik tarım yapılmaktadır. Organik tarıma geçiş yapan ülkelerin 90 ı gelişmekte olan ülkeler, diğerleri ise gelişmiş ülkelerdir. Buradan gelişmiş ülkelerin sağlıklı gıda üretiminin gelişmemiş ülkelerden sağlandığını söyleyebiliriz. Organik tarıma ayrılan alanların özellikle 2000 li yıllardan sonra yükselişe geçtiği görülmektedir. Dünya da en fazla organik tarım alanına sahip ülkeler Avusturalya (12 milyon ha), Çin (3 milyon ha), Arjantin (2,8 milyon ha) ve İtalya (1 milyon ha) dır. ABD, Brezilya, Almanya, Uruguay; İspanya ve İngiltere de bu ülkeleri bin ha lık alanlarla izlemektedir. Buna göre 10 ülke Dünya daki toplam organik alanın % 76 sına sahiptir. Avusturya, İsviçre, İtalya ve Finlandiya da organik üretimin tarımsal üretimdeki payı % 7 den fazladır. ABD, Arjantin, İtalya, Kanada ve Polonya yılında üretim alanını ha civarında artıran ülkeler arasında yer almaktadır. Dünya daki organik tarım pazarı 30 milyar dolar civarındadır. Amerika kıtası ve bu kıtada ABD en büyük Pazar payına sahiptir (13,7 milyar dolar), Bunu 13,7 milyar dolarla Avrupa kıtası izlemektedir. Avrupa da en büyük pazarlar Almanya, Fransa, İtalya, ve İngiltere dir. ABD, Japonya da önemli Pazar konumundaki ülkelerdir. Buna karşılık Avusturalya ve Yeni Zelanda da giderek büyüme kaydeden pazarlardır. Türkiye, Çin, Hindistan ihracatçı konumundadırlar. Gelişmiş ülkelerdeki organik ürün yetiştiriciliğinde üretimin kontrolü ulusal sertifikasyon kuruluşları aracılığı ile yapılırken, gelişmekte olan ülkelerde ihracatçı ülkenin sertifikasyon kuruluşu aracılığı ile yapılmaktadır. Yine gelişmiş ülkelerde organik ürün tüketenler organik ürünleri sağlıklı olmaları, çevreye saygılı ürünler olmaları açısından tercih edilmektedir. Sayfa 36

37 Türkiye de Organik Tarım Organik tarım Türkiye de de diğer gelişmekte olan ülkelerdeki gibi aslında hep var olan ancak organik olduğunun farkında olunmamış bir tarım sistemidir. Ne zamanki Avrupa ülkelerinden organik ürün talep edilmiş, o zaman organik ürünlerin farkına varılmıştır. Dolayısıyla ilk gündeme gelişi li yıllarda olmuştur. İlk ciddi girişim 1992 yılında ETO (Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği) nun E.Ü.Z.F. Bahçe Bitkileri Bölümü nün girişimiyle kurulmasıdır yılında yurt dışına gönderilecek ürünlerle ilgili yönetmelik çıkarılmış, 2002 yılında Organik tarımın esasları ve uygulanması yönetmeliği çıkarılmıştır. Türkiye 2002 yılında AB ye organik ürün ihraç eden 3. ülkeler listesine dahil edilmiş ve 2005 yılında da AB kurallarına uygun bir Organik Tarım Kanunu çıkarılmıştır. Türkiye de 2004 yılında 174 adet sertifikalı ürün, adet üretici bulunmaktadır. Organik ürünler için ayrılan alan doğadan toplama alanları da dahil olmak üzere ha dır. Organik olarak üretim alanı ha dır. Ülkemizin organik ürün üretimi de t civarındadır yılında ise sertifikalı ürün sayısı 204 e, üretici sayısı e üretim miktarı da t na çıkmıştır. Üretim alanında ise azalma görülürken ( ha), doğal alanlar dahil toplamda artış ( ha) olmuştur. Bu da doğal alanlardan toplamanın artış gösterdiğini göstermektedir. Ülkemizdeki üretim alanlarının % 0.1 i organik tarıma ayrılmıştır ( Hayvansal üretimdeki gelişme biraz yavaş görünse de gelecekte artış beklenmektedir. Yumurta üretiminde artış görülmektedir (2004 de adet, 2006 da adet). Ülkemizdeki organik üretim yapılan alan Ege Bölgesi nde bulunmakta, bunu Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesi izlemektedir. Üretici sayısı yönünden ise sıralama Ege Bölgesi, Karadeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi şeklindedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde alan fazla olmasına rağmen üretici sayısı yönünden son sırada yer almaktadır. Türkiye de organik üretim sözleşmeli tarım modeline uygun olarak yapılmakta, üretim çoğunlukla yurt dışı odaklı olduğu için, üretimin kontrolünde ihraç yapılacak ülkenin standartları dikkate alınmakta ve ihracatçı kuruluşun istediği kontrol kuruluşu aracılığı ile yapılmaktadır. Organik ürün üretiminde saklama ömürlerinin fazlalığı nedeniyle işlenmiş ürünlere talep daha fazla olmaktadır. Dolayısıyla kuru ve kurutulmuş meyve ve bakliyat ile meyve suyu, reçel, bitki çayları ile baharat bitkilerinin daha fazla üretimde yer aldığı görülmektedir. Türkiye nin organik ürün ihracatı 1998 yılında 8,6 t iken, 2004 yılında 19,2 t a çıkmış, ancak 2006 yılında 10,4 t na düşmüştür Buna karşılık elde edilen gelir de 1998 yılında 19,4 milyon dolarken, 2006 yılında 28,2 milyon dolara çıkmıştır ( Ülkemizden en fazla kurutulmuş meyve ve sebze ihracatı yapılmakta, bununla birlikte, taze meyve ve sebzeye de talep olmaktadır. Türkiye den Dünya nın değişi yerlerindeki ülkeye organik ürün ihracatı yapılabilmektedir. Şu anda şanslı ürünler olarak kuru, kurutulmuş, dondurulmuş meyve sebze, baharat bitkileri, baklagiller, pamuk elyafı, işlenmiş Sayfa 37

38 ürünler görünmektedir. Bu ürünlerin ortak noktası, dayanıklı ve raf ömrü uzun ürünler olmalarıdır. Organik ürün pazarında yer alan ülkeler arasında ilerisi için Türkiye nin süt, bal, sebzeler, baklagiller, baharat ve tıbbi bitkiler, kuru meyveler, fındık, buğday, susam, işlenmiş sebze yönünden şansı bulunmaktadır. Dış pazarlara satılan organik ürünlerin fiyatları da 1-15 dolar arasında değişiklik göstermekte, çam fıstığı, ceviz, Antep fıstığı, biber en yüksek fiyatla satılan ürünler arasında yer almaktadır. İhracat değerlerimizin yıllar içindeki değişimi, bize organik tarım pazarında uzun süreli bir yer edinebilmemiz için üretimde istikrarlı olunmasını, kuru ve kabuklu meyvelerdeki avantaj korunması gerektiğini, işlenmiş ürünlere yönelinmesi gerektiğini, ihracatçı ülkelerin üretici ülkeler olduğunun unutulmaması gerektiğini, AB ülkelerine yakınlık faktörünün değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Türkiye nin organik ürün dış pazarında söz sahibi olabilmesi için sürekli pazar araştırması yapılmalı, etkili pazarlama ağının kurulması, ürün işleme tekniklerinin geliştirilmesi ve yerli girdi sağlama yolları araştırılmalıdır. Türkiye nin Organik Üretimdeki Güçlü ve Zayıf Yönleri Ülkemiz diğer ülkelerle karşılaştırıldığında organik tarım açısından önemli avantajlara sahiptir. Bu avantajları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür. Ekolojik zenginlik Üretimde teknolojinin tam yerleşmemiş olması Kimyasal kullanımının sınırlı olması Kırsal kesimde yaşayan halk Dış pazarlara yakınlık Bu avantajların iyi kullanılabilmesi için eksik yönlerimizin de belirlenerek gerekli önlemlerin alınması yoluna gidilmelidir. Türkiye nin organik üretimdeki zayıf yönlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: Organik tarım konusundaki bilgi yetersizliği Üretimin dış pazarı hedef alması Ülkesel standartların oluşturulamaması Kayıt sisteminin yetersizliği Organizasyonluk Türkiye de Organik tarıma yapılan destekler Organik tarım ülkemiz için gelişmekte olan bir sektör olduğundan desteğe muhtaçtır. Üreticiler organik tarıma eğilimli olsalar da sertifikasyon ücretleri ve pazarlama aşamasında sıkıntılar yaşadıklarından üretim süreklilik gösterememe riskine sahiptir. Destekler, üretim, sertifikasyon ücretlerine ve pazarlama aşamasında yapılabilir. Ülkemizde çoğunlukla üretime destek yapma modeli benimsenmiştir. Bu amaçla en fazla 5 yıl vadeli üretici kredisi verilmektedir. Ayrıca 1,5 yıl vadeli işletme kredisi alma şansı vardır. Sayfa 38

39 Bunun yanında organik tarım yapacak üreticilere diğer kredilerde % 60 indirim uygulanmaktadır. Bu şekilde yılları arasında 1584 girişimciye YTL destek yapılmıştır yılında doğrudan gelir desteği olarak verilen destek miktarı da 3 YTL/da dan 5 YTL/da a çıkarılmıştır. Doğrudan gelir desteğinden 2005 yılında 1042 üretici ( YTL) ve 2006:yılında da 1536 üretici ( YTL) yararlanmıştır. Organik üretim yapan üretici nereye kadar desteklenmelidir? Organik tarımla uğraşan üretici ve işletmeciler devlet desteğinden yararlanmalıdır. Ancak devletin geri ödemeleri kontrol etmesi gereklidir. Aksi durumda üretici ürününü satamadığında organik tarımdan vazgeçebilecektir. Devletin verdiği doğrudan üretim desteğinin arazi sahiplerine değil, gerçekten tarlada veya işletmede üretimin içinde bulunan kişilere verilmesi gereklidir. Çoğunlukla, arazi sahipleri arazilerini kiraladıkları için destek üreticiye ulaşmamakta ve arazi sahipleri zenginleşirken üretici fakirleşmektedir. Türkiye nin Organik tarımdaki 2012 hedefi Organik tarımın ülkemizde gelişmesi için devletin bazı hedefleri bulunmaktadır yılı için bugün 30 milyon dolar civarında olan ihracatımızın 1 milyar dolara çıkarılması, iç tüketimin 100 milyon dolara çıkarılması hedeflenmektedir. Tarım Bakanlığı tarafından hazırlanan raporda hedefler aşağıdaki başlıklarda toplanmıştır. Tanıtım ve pazarlama: Organik ürünleri tanıtmak ve pazar alanını genişletmek amacıyla katma değeri yüksek ürünlere yönelme, ulusal ve uluslar arası fuarlara katılım, ekoturizme önem verilmesi ve büyük mağaza zincirlerinin organik ürün taleplerinin artırılması plânlanmaktadır. Üretim-Arge: Bir sektörün gelişmesi üzerinde araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yapılmasını gerektirir. Bu nedenle üretimi geliştirmeye katkıda bulunacak, yöresel ürünler ve yerli çeşitlerin korunmasını sağlayacak, yerli girdi kullanımı ve üretimini geliştirecek araştırmalara gerek duyulmaktadır. Ayrıca ürün borsalarının geliştirilmesi konusunda da araştırma çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Veri ve envanter toplama: Ülkemizin en önemli problemlerinden birini özellikle tarım sektöründe sağlıklı verilerin bulunmaması oluşturmaktadır. Organik tarım kayıtlı bir üretim sistemi olduğu için üretim, ihracat, ithalat ve tüketim rakamlarını toplamanın daha kolay olacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle bu verilerin tek kaynakta toplanmasını sağlayacak mevzuat değişikliklerinin yapılması gereklidir. Politika ve destekler: Organik tarım pazarı sürekli gelişme ve değişim gösterme eğiliminde olan bir sektördür. Bu nedenle kısa ve uzun süreli politikaların belirlenmesi ve desteklemelerin de buna göre yapılması gereklidir. Bu amaçla TİGEM işletmelerinin organik tarım yapılması koşulu ile özel kuruluş ve kişilere açılması, yenilenebilir enerji kaynakları bulma ve istihdam yaratma, iç pazarı destekleme, ekolojik bölgeleri belirleme konularında politika oluşturulması hedefler arasındadır. YARARLANILAN KAYNAKLAR Anonim www. tarim gov.tr Sayfa 39

40 TÜRKİYE EKONOMİSİNDE CARİ İŞLEMLER AÇIĞI 1. Giriş Sayfa 40 B.Ali EŞİYOK - Kd.Uzman Ekonomik ve Sosyal Araştırma Müdürlüğü Türkiye ekonomisinde 1994 ve 2001 yıllarında yaşanan iki büyük krizin ödemeler bilançosundan kaynaklanması ve cari işlemler dengesinin son yıllarda giderek bozulması benzer krizlerin tekrarlanma olasılığına dair beklentileri güçlendirmektedir yılında 1.5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen cari açık, 2003 yılında 8 milyar dolara, 2004 yılında 15.6 milyar dolara, 2005 yılında 22.7 milyar dolara ve 2006 yılında ise 31.4 milyar dolara ulaşarak Türkiye tarihinin en yüksek cari açık değerleri meydana gelmiştir. Başka bir ifadeyle, döneminde cari açığın % 1993 gibi rekor bir oranda arttığı, 2004 yılından itibaren cari açık/gsmh oranının, 2001 kriz öncesi yılda gerçekleşen %4.9 oranının da üzerinde bir platoya yerleştiği izlenmektedir. Ekonomi yazınında cari açığın ulusal gelirin %5 ni geçmesi durumunda (Freund, 2005: ) önemli bir finansal kırılganlık göstergesi olarak yorumlanabileceği, Şili ve Meksika da 1980 li yılların başında, Meksika ve Arjantin de 1990 lı yılların ortalarında ve Yeni Sanayileşen G. Doğu Asya ülkelerinde 1990 lı yılların sonunda görülen finansal krizlere büyük cari açıkların eşlik etmesi, cari açık olgusunun öncellikle izlenmesi gereken parametrelerden biri olarak değerlendirilmesine neden olmuştur. 2.Cari İşlemler Dengesi Cari açık kavramı en genel anlamda dış kaynak transferini tanımlamakta ve yabancı tasarruf kullanımı anlamına gelmektedir. Ödemeler dengesinde cari işlemler dengesi şu kalemlerden oluşmaktadır: (Mal İhracatı-Mal İthalatı)+ (Hizmet Gelirleri-Hizmet Giderleri)+ (Diğer Gelirler-Diğer Giderler)+/- Cari Transferler. Ödemeler dengesinde cari açığın oluşmasına etki eden iki kaynak transferinden birisi yurt dışına yapılan faktör ödemeleri (esas olarak dış borç faiz ödemeleri) diğeri ise mal ve hizmet ticaret açığıdır. Ülkemizde faiz ödemelerinden kaynaklanan açık ticaret açığından düşük iken, kimi ülkelerde (örneğin L. Amerika ülkelerinde) faiz ödemelerinden kaynaklanan açık ticaret açığının üzerinde seyretmektedir. Türkiye ekonomisine ilişkin cari işlemler dengesi ve bileşenlerinin gelişimini gösteren tablo 1 verileri incelendiğinde, cari işlemler hesabının ana unsurunun dış ticaret kalemi olduğu görülmektedir. Türkiye nin cari hesap yapısında turizm, bavul ticareti, faiz gelir ve giderleri ve işçi dövizleri ise diğer önemli kalemleri oluşturmaktadır. Türkiye de bavul ticaretinin ve işçi dövizlerinin gelir-gider farkı pozitif bakiye verirken, cari işlemler hesabının en büyük kalemini oluşturan dış ticaret dengesinin neti ise genel olarak eksi bakiye vermektedir. Ancak döviz kurunun uygun olduğu yıllarda dış ticaret açığı fazla büyümemekte, cari hesap dengeye yakın oluşmaktadır. 1996, 1997 ve 2002 yılları bu özellikleri taşımaktadır. 1993, 2000, 2003, 2004, 2005 ve 2006 yılları ise reel kurun değerli olduğu, bu nedenle cari işlem açıklarının büyüdüğü yıllardır. Türkiye ekonomisinde cari işlemler dengesinin diğer bir özelliği de kriz yıllarında ve/veya ekonominin durgunluğa sürüklendiği yıllarda fazla vermesi ve özellikle ara mallarında dışa bağımlılığın yüksek olması nedeniyle de normal yıllarda açıkla karşılaşmasıdır.

41 Türkiye, hizmet ticaretinde fazla vererek, mal ticaretindeki açığın, dolayısıyla cari açığın daha fazla büyümesini engelleyebilmektedir. Ancak, hizmet ticaretinin bu işlevini 1990 lı yıllarda giderek kaybetmeye başladığı, hizmet ticaretine ilişkin ihracat ve ithalat artış hızlarından (veya hizmet ticaretine ilişkin ihracatın ithalatı karşılama oranlarından) anlaşılmaktadır döneminde hizmet ihracatı yıllık ortalama %28.1 oranında artarken, hizmet ithalatı %21.5 oranında artmıştır. Oysa döneminde hizmet ihracatının yıllık ortalama %9.9, hizmet ithalatının ise %10.4 oranında arttığı saptanmaktadır. Tablo 1: Cari İşlemler Dengesi ve Bileşenleri (Milyar Dolar) CAB Xm Mm TBm Xs Ms TBS TBm,s Xi Mi TBi TBm,s,i CT Sayfa 41

42 Kaynak ve Notlar: TCMB. 1. sütun cari işlemler dengesini (CAB); 2. sütun mal ihracatını (Xm); 3. sütun mal ithalatını (Mm); 4. sütun mal dış ticaretinin dengesini (TBm); 5. sütun hizmet ihracatını (Xs); 6. sütun hizmet ithalatını (Ms); 7. sütun hizmetlerde dış ticaret dengesini (TBs); 8. sütun mal ve hizmet dış ticaret dengesini (TBm,s); 9. sütun yatırım gelirlerini (Xi); 10. sütun yatırım giderlerini (Mi); 11. sütun dış ticaret yatırım dengesini (TBi); 12. sütun mal, hizmet, yatırım dış ticaret dengesini (TBm, s, i) ve 13. sütun ise cari transferleri (CT) göstermektedir. Yuvarlamalar nedeniyle CAB değerleri tam tutmayabilir. Cari işlemler dengesinin unsurlarından biri olan yatırım dış ticaret dengesi de tıpkı mal dış ticaret dengesi gibi açık vermekte, 2006 yılında 6.6 milyar dolar gibi yüksek bir düzeye çıktığı izlenmektedir. Yatırım dış ticaret dengesinin giderek açık vermesinin nedeni ise dış borç faiz ödemelerinde meydana gelen artıştan kaynaklanmaktadır yılında 1.1 milyar dolar olan dış borç yıllık faiz ödemelerinin, 1994 yılından sonra 4.2 milyar dolara, 2000 li yıllarda ise hızla artarak 2006 yılında 11.1 milyar dolar gibi yüksek bir değere ulaştığı görülmektedir yılı itibariyle dış ticaret yatırım açığının cari açığa katkısı (6.6 milyar dolar ile) %20 civarında tespit edilmektedir. Türkiye 1983 yılından itibaren faiz gelirleri de elde etmeye başlamıştır. Kredili mal ve hizmet satışları sonucu ödemeler bilânçosuna faiz girişi kaydedilmiş, böylelikle dış ticaret yatırım açığının daha da büyümesi engellenebilmiştir. Diğer yandan cari transferlerinin 2003 yılından itibaren önemli ölçüde aşınmaya başladığı (işçi dövizlerindeki azalış nedeniyle), 1998 yılında 5.5 milyar dolar olan cari transfer değerinin, 2006 yılında 1.7 milyar dolara kadar düştüğü görülmektedir yılından itibaren yurt dışındaki işçilerin Türkiye de yaptığı harcamalar artık işçi dövizi girişi olarak değil, turizm geliri olarak tanımlanmaktadır. Transfer gelirlerinde gözlenen düşüşte bu tanım değişikliğinin de etkisini belirtmek gerekir. 3.Büyüme ve Cari İşlemler Dengesi Türkiye ekonomisinde ulusal gelirin büyüme hızı cari işlemler dengesini yakından etkilemektedir. Büyüme hızının cari işlemler dengesini etkilemesi büyük ölçüde ara malı ithalatından kaynaklanmaktadır. Sabit yatırımların tempolu arttığı yıllarda ise yatırım malı ithalatındaki artış yolu ile cari işlemler dengesine etkide bulunmaktadır. Başka bir deyişle, ekonominin hızlı büyüdüğü yıllarda ithalat da hızla büyümekte, bu gelişmede cari işlemler açığının yükselmesi ile sonuçlanmaktadır. Türkiye ekonomisinde 1980 li yılların sonlarına kadar geleneksel olarak gözlenen bu ilişkinin, üretimin ithalata bağımlılığının artması nedeniyle, 1990 lı yıllardan itibaren önemli ölçüde farklılaştığı, 1980 li yıllardaki aynı büyüme hızlarına ulaşmak için 1990 lı ve 2000 li yıllarda giderek daha fazla ithalata gereksinim duyulduğu, bunun da daha yüksek cari açıklarla sonuçlandığı saptanmaktadır. Cari açık ile büyüme arasında gözlenen diğer temel bir olgu ise ekonominin krizde olduğu ya da büyüme hızının düştüğü yıllarda cari açığın fazla ile sonuçlanmasıdır: 1994, 1998/1999 ve 2001 kriz yılları cari açığın fazlaya döndüğü ya da açığın son derece düşük gerçekleştiği yıllardır. Sayfa 42

43 Tablo 2 nin birinci ve ikinci sütunlarında gösterilen GSMH nın yıllık büyüme hızları ve cari işlemler dengesi (CAB)/GSMH değerleri incelendiğinde, 1990 lı yıllarda CAB/GSMH oranının 2000 li yıllar ile kıyaslandığında oldukça mütevazı kaldığı, 2000 yılından itibaren benzer büyüme hızlarının giderek artan ölçüde cari açığa neden olduğu saptanmaktadır. Örneğin, döneminin en yüksek büyüme hızının gerçekleştiği 1987 yılında cari açık ulusal gelirin %0.9 u düzeyinde gerçekleşirken, 2004 yılında gerçekleşen ve 1987 büyüme hızı ile neredeyse eşit bulunan %9.9 luk büyüme hızının ulusal gelirin %5.2 si kadar açığa neden olduğu anlaşılmaktadır. Tablo 2: Büyüme, Cari İşlemeler Dengesinin Ulusal Gelir İçerisindeki Payı ve İthalat Artış Oranı (%) Büyüme CAB/GSMH İthalat Artış Oranı Sayfa 43 Kaynak: TCMB ve DPT. Son iki sütün kendi hesaplamamız.

44 Sermaye hareketlerinin tam liberalizasyonunun gündeme geldiği 1989 sonrası dönem ile 1970 li ve izleyen yıllardaki büyüme sürecinde meydana gelen farklılığa işaret etmek gerekir: 1989 dönemi öncesi yıllarda talep genişlemesi (büyüme) cari açıklara neden olurken, cari açıklar sermaye girişleri ile karşılanmakta idi. Oysa 32 Sayılı Karardan sonraki yıllarda büyüme süreci başta olmak üzere, birçok temel makro ekonomik parametre büyüklükleri doğrudan doğruya sermaye giriş/çıkışlarına bağımlı duruma gelerek, sermaye girişleri, büyüme ve cari açık sırasını izlemeye başlamıştır. Başka bir deyişle, ekonomideki büyüme ve birikim süreçleri büyük ölçüde dış sermaye hareketlerinin yönüne bağlı olmaya başlamıştır. Türkiye ihracatının 2000 li yıllarla birlikte nasıl giderek ithalata bağımlı hale geldiği, Türkiye nin önemli ihracatçı sektörlerine ilişkin ithalat değerlerini gösteren tablo 3 değerleri izlenerek de görülebilir. Tablo 3 :Önemli İhracatçı Sektörlere İlişkin İthalat Değerleri (2005) (İhracata Göre Sıralı) (Birim: Bin dolar ve yüzde) Sektör Adı X Xi/ΣX (%) (%) (%) Motorlu Kara Taşıtları, Traktör,Bisiklet, Motosiklet ve Diğer , ,0 90, Örme Giyim Eşyası ve Aksesuarları , ,2 2607, Elektrikli Makine ve Cihazlar, Aksam Ve Parçaları , ,3 55, Nükleer Reaktörler, Kazan; Makine ve Cihazlar, Aletler,Par , ,0 32, Demir ve Çelik , ,1 52, Örülmemiş Giyim Eşyası ve Aksesuarları , ,4 1121, Demir veya Çelikten Eşya , ,0 230, Mineral Yakıtlar, Mineral Yağlar ve Müstahsalları, Mumlar , ,2 12, Yenilen Meyveler, Kabuklu Yemişler, Turunçgil ve Kavun K , ,1 1620, Mensucattan Mamul Diğer Eşya, Kullanılmış Eşya,Paçavralar , ,1 3028, Plastik ve Plastikten Mamul Eşya , ,0 29, İnciler, Kıymetli Taş Ve Metal Mamulleri, Madeni Paralar , ,6 31, Sebze, Meyve, Bitki Parçaları, Sert Kabuklu Yemiş Konser , ,0 2730, Gemiler, Suda Yüzen Taşıt Ve Araçlar , ,0 107, Pamuk , ,8 56, Tuz, Kükürt, Toprak ve Taşlar, Alçılar ve Çimento , ,2 423, Kauçuk ve Kauçuktan Eşya , ,0 83, Tablo Toplamı(1) , ,1 65, Tüm Sektörler Toplamı (2) , ,0 62, M Mi/ΣM X/M X-M Kaynak ve Notlar: TUİK den hareketle kendi hesaplamamız. Birinci sütun önemli ihracatçı sektörlerin ihracat değerlerini; ikinci sütun önemli ihracatçı sektörlerin toplam ihracat içerisindeki paylarını; üçüncü sütun önemli ihracatçı sektörlerin ithalat değerlerini; dördüncü sütun ithalatçı sektörlerin toplam ithalat içerisindeki paylarını; beşinci sütun ihracatın ithalatı karşılama oranını ve son sütun da her bir sektöre ilişkin dış ticaret dengesini göstermektedir. Türkiye nin ihracatında ilk sıralarda yer alan sektörlere ilişkin ihracat (X), ithalat (M), dış ticaret dengesi (X-M) ve ihracatın ithalatı karşılama (X/M) oranları incelendiğinde, önemli ihracatçı sektörlerin aynı zamanda önemli ölçüde ithalatçı sektörler (dışa bağımlı) oldukları görülmektedir. Örneğin, 2005 yılında ihracat sıralamasında ilk sırada bulunan motorlu kara Sayfa 44

45 taşıtları, traktör, bisiklet, motosiklet sektörünün 9.6 milyar dolar olan ihracatına karşılık, 10.6 milyar dolar civarında ithalat yaptığı görülmektedir. Başka bir ifadeyle, anılan sektörde ihracatın ithalatı karşılama oranı %90 olarak gerçekleşmiş olup, bu bulgu ihracatın üzerinde bir ithalatın yapıldığını göstermektedir. Sektörde gerçekleşen yüksek ithalat hacmi, söz konusu sektörde ithal girdi gereksiniminin yüksek olduğunu (otomotiv yan sanayi veya yedek parça vb.) ve aynı zamanda yerli üretimin (yerli otomobillerin) lüks ithal otomobillerle rekabet edemediğini göstermektedir. Sektörün dış ticaret dengesinin 2005 yılında bir milyar dolar civarında açık verdiği, ulusal ekonomiye net anlamda döviz kazandıramadığı, cari işlemler dengesi üzerinde bu en temel ihracatçı sektörün olumsuz etkide bulunduğu saptanmaktadır. Türkiye nin dış ticaret ve cari işlemler dengesine katkıda bulunan temel sektörlerin örme giyim eşyası ve aksesuarları ile örülmemiş giyim eşyası ve aksesuarları gibi Türkiye - nin geleneksel emek yoğun sektörleri olduğu anlaşılmaktadır yılı verilerine göre örme giyim eşyası sektöründe, 6.5 milyar dolar düzeyinde yapılan iharaca karşılık, 252 milyon dolar civarında ithalat yapıldığı görülmektedir. Örülmemiş giyim eşyasında ise 4,9 milyar dolar ihracata karşın 433 milyon dolar ithalatın yapıldığı, söz konusu sektörlerin cari açığın daha fazla büyümesini engelledikleri görülmektedir yılı itibariyle önemli ihracatçı sektörlerin toplam ihracat değeri 55.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşirken, ithalat değeri 84.2 milyar dolar gibi yüksek bir değere ulaşmıştır.. Başka bir deyişle, önemli ihracatçı sektörlerde ihracatın ithalatı karşımla oranı % 65.8 oranında tespit edilirken, dış ticaret dengesi 28.8 milyar dolar açık vermiştir. Bu bulgular da göstermektedir ki, önemli ihracatçı sektörlerin aynı zamanda önemli ölçüde ithalata bağlı bir yapı sergiledikleri, bunun da Türkiye nin ihracat yapısının ve büyümesinin giderek ithalata bağımlı hale geldiğini, bunun sonucunda büyüme-cari açık bağıntısının 2000 li yıllarda önemli ölçüde bozulduğunu ortaya koymaktadır. 4.Cari Açığın Finansmanı Bu alt bölümde cari açığın finansmanında meydana gelen gelişmelerin incelenmesi hedeflenmektedir. Bilindiği gibi bir ekonomide cari açık üç biçimde finanse edilebilmektedir. Bunlar; yabancı banka, hükümet veya uluslararası kuruluşlardan (Dünya Bankası ve IMF) borç alarak; doğrudan yabancı yatırım veya portföy yatırımı olarak gerçekleşen sermaye girişleri yolu ile ve döviz rezervlerini kullanarak gerçekleştirilmektedir. Herhangi bir t dönemindeki cari dengenin sermaye ve finansal hesaplar (KAt) ile finanse edilemeyen kısmı rezerv değişmeleriyle (ΔRt) karşılanmaktadır: CA t + KAt Cari açığın doğrudan yabancı sermaye girişleri ve orta/ uzun vadeli kredilerle finanse edilmesi kısa vadeli spekülatif sermaye girişlerine dayalı olarak finanse edilmesine göre daha tercih edilebilir bir seçenektir. Ancak 1990 lı yıllarda finansal serbestliğe geçilmesi ile birlikte, cari açığın finansmanı sıcak para niteliğinde kısa vadeli sermaye girişlerine dayandırılmış, bunun sonucunda ekonominin kırılganlığı artarak, büyük boyutlu sermaye çıkışlarının yaşandığı yıllarda ekonomi sıklıkla yaşanan krizlerle (1994, 1998/99 ve 2001 krizleri) karşı karşıya kalmıştır. Bu bağlamda ödemeler dengesinin finans hesabı ndaki sermaye hareketlerinin incelenmesi cari açığın finansmanının değerlendirilmesi açısından gereklidir. = ΔRt. Sayfa 45

46 Tablo 4: Cari Açığın Finansmanı ve Seçilmiş Parametrelerin Gelişimi (Milyon Dolar) Cari İşlemler Hesabı -9,821 3,392-1,524-8,036-15,604-22,824-31,316 Finans Hesabı 9,584-14,557 1,194 7,192 17,752 43,682 44,677 Yurtdışında Doğrudan Yatırım , Yurtiçinde Doğrudan Yatırım 982 3,352 1,137 1,752 2,883 9, Yerleşiklerin Yurt Dışında Portföy Yat ,096-1,386-1,388-1, Yabancıların Türkiye'de Portföy Yat. 1,615-3,727 1,503 3,851 9,411 14, Diğer Yatırımlar Dengesi 8,450-12, ,474 7,705 21, Yabancıların Pörtf.Yat+Net Hata ve Noksan -1,145-5,486 1,621 8,792 11,605 17,012 8,666 Finans Dengesi+Net Hata/Noksan 6,824-16,316 1,312 12,133 19,946 46,024 41,941 Net Hata ve Noksan -2,760-1, ,941 2,194 2, Rezerv Hareketleri 2,997 12, ,097-4,342-23,200-10,625 Toplam Dış Borç Stoku 118, , , , , , Kısa Vadeli Dış Borç Stoku 28,301 16,403 16,424 23,013 32,569 38,247 43,322 Kısa Vadeli Dış Borç Stoku/MB Brüt Döviz Rez.(%) Merkez Bankası Brüt Döviz Rezervleri 25,097 18,892 27,006 33,724 36,006 48,320 58,332 Cari Açık/GSMH(%) Cari Açık/MB'sı Brüt Rezervleri(%) Kaynak: TCMB verilerinden hareketle tarafımızdan oluşturuldu. Net hata ve noksan kalemi yurt içi yerleşiklerce gerçekleştirilen kayıt altına alınamamış sermaye işlemleri olarak kabul edilmektedir. Bu yaklaşım benimsenerek, giren sermaye; Finans dengesi+net hata ve noksan olarak Tablo 4 de gösterilmiştir. Tablo incelendiğinde giriş yaptığı düşünülen toplam sermayenin (sermaye ve finans hesabı+net hata ve noksan kalemi) cari açığın yol açtığı finansman ihtiyacından fazla olduğu hesaplanmaktadır. Buna göre döneminde cari işlemler hesabı toplam olarak milyon dolar açık verirken, net sermaye girişi milyon dolar ile bu değerin çok üzerinde gerçekleşmiştir. Başka bir deyişle, Merkez Bankası cari işlemler açığının çok üzerinde gerçekleşen sermaye girişi sonucunda, milyon dolarını resmi rezerv birikimine ayırmıştır. Oransal olarak ifade edilmek istenirse, dönemi kümülatif değerlerine göre giren sermayenin %76.6 sı cari açığın finansmanında kullanılırken ( milyon dolar), %23.4 nün ( milyon dolarının ) ise rezerv birikimine tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Hiç kuşkusuz bu olgu Türkiye ekonomisinin nasıl bir spekülatif atakla karşı karşıya kaldığının bir göstergesi olarak da düşünülebilir. Ekonomik büyümenin gereksiniminden fazla spekülatif gaye ile giriş yapan sermaye, kısa vadeli kâr beklentileri bitince ve/veya bir kriz algısı ile birlikte hızla ülkeyi terk etmekte, bu da cari açığın finansmanında önemli bir risk oluşturmaktadır. Yıllar itibariyle giren sermayenin cari açığın finansmanına ve rezerv birikimine göre kullanış biçimi incelendiğinde; 2005 yılında milyon dolar düzeyinde gerçekleşen sermaye girişinin %49,6 sı ( milyon dolar) cari açığın finansmanında kullanılırken, % 50,4 nün (23,200 milyon dolarının) rezerv birikimine ayrıldığı anlaşılmaktadır yılında ise giren sermayenin %74.7 sinin ( milyon dolar) cari açığın finansmanında kullanıldığı, % 25,3 nün ( milyon dolarının) ise rezerv birikimine tahsis edildiği saptanmaktadır. Finans hesabının alt kalemleri incelendiğinde, finansal sermaye girişlerinin önemli bir bölümünü yabancıların Türkiye de menkul kıymet alımlarının oluşturduğu görülmektedir döneminde yabancıların birikimli olarak 38,7 milyar dolar menkul kıymet alımı gerçekleştirdikleri saptanmaktadır. Cari açığın finansmanına özellikle 2005 ve 2006 yıllarında, borç yaratmayan, doğrudan dış yatırımlarının önemli katkı yaptığı, 2006 yılında 31,3 milyar Sayfa 46

47 dolar olarak gerçekleşen cari açığın %63 nün doğrudan dış yatırımlar yolu ile finanse edildiği anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bu gelişme olumlu bir adım olarak görülmelidir. Ancak son yıllarda artan doğrudan dış yatırım girişlerinin klasik anlamda doğrudan yatırımları ifade etmediği, ekonominin sabit sermaye stokunun genişlemesine bir katkı yapmadığı da belirtilmelidir. Başka bir ifadeyle, doğrudan yabancı yatırımlar, özelleştirmeler yolu ile mevcut kaynakların el değiştirilmesi ile sınırlı gözükmektedir. Diğer yandan doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin kâr transferlerinin gündeme geleceği önümüzdeki yıllarda, kaynak akışı bu kez ters yönden işleyeceğinden, doğrudan dış yatırımların cari işlemler dengesi üzerinde yarattığı olumsuz etkiler de göz önüne alınmalıdır. Ödemeler dengesinde finans hesabının altında değerlendirilen diğer yatırımlar dengesi büyüklüğü değerlerinde son yıllarda önemli artışların yaşandığı, buna karşın 2001 krizinde diğer yatırımlar dengesinin -12,9 milyar dolar düzeyinde negatif bakiye verdiği gözlenmektedir. Kuşkusuz bunun en temel nedeni, söz konusu dönemde bankalar üzerinde herhangi bir denetimin olmaması nedeniyle bankaların yüksek düzeye varan açık pozisyon ile çalışmaları etkili olmuştur. Bankacılık sistemi devalüasyon beklentilerinin yoğunlaştığı yıllarda, açık pozisyon miktarında döviz talep ederek sistemin krize girmesinde önemli rol oynamıştır. Diğer yatırımlar kaleminin normal yıllarda önemli ölçüde yükselmesinin nedeni ise son yıllarda bankalar yanında reel kesimin de TL nin değerlenmesinin sağladığı avantaj nedeniyle dış piyasalarda önemli düzeylere varan borçlanmaya giderek, bunları özelleştirme ve devlet iç borçlanma senet alımında kullanmalarından kaynaklanmaktadır dönemine ilişkin dış borç stoku- cari açık ilişkisi incelendiğinde, dönem boyunca cari açığın birikimli toplamının 86 milyar dolar düzeyine ulaştığı, dış borç stokundaki artışın ise 88 milyar dolarla cari açık düzeyinde gerçekleştiği görülmektedir. Başka bir deyişle, bir dolarlık cari açığın 1.03 dolarlık dış borç artışına karşılık geldiği saptanmaktadır. Oysa, cari açık-dış borç stoku artışının arasında önemli ölçüde bozulduğu, dönem boyunca dış borç stoku artışının 61.2 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği, cari açık toplamının ise 13 milyar dolar olduğu göz önüne alınırsa, bu dönemde bir dolarlık cari açığa 4.7 dolarlık dış borç artışının eşlik ettiği saptanmıştır döneminde dış borç-büyüme (cari açığın finansmanı için gerekli miktar) ilişkisinin önemli ölçüde koptuğu, söz konusu dönemde bankalar ve şirketlerin ülke dışına kayıtlı veya kayıtsız sermaye çıkarmaları ve sermaye hareketlerinin liberalizasyonunun ekonomide yarattığı kırılganlıkları önlemek için Merkez Bankası nın aşırı rezerv biriktirmek zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan spekülatif nitelikli sermaye girişleri sonucunda ekonomide kırılganlıklar artmakta, kısa vadeli borç stokunun Merkez Bankası brüt rezervlerine oranı yükselirken, 2000 yılı hariç, döneminde kısa vadeli borç stokunun üzerinde rezerv biriktirildiği (aşırı rezerv) görülmektedir. Merkez Bankası sermaye hareketlerinin yaratacağı olası krizleri engellemek ve döviz satışları ile piyasayı dövizle fonlayarak döviz fiyatındaki sert yükselişleri önlemek amacıyla rezerv biriktirmekte, bu da ekonomiye ek bir maliyet getirmektedir. Tablo 4 de gösterilen kısa vadeli dış borç stoku/mb brüt döviz rezervleri incelendiğinde, söz konusu oranın 2001 krizi öncesinde kritik eşik olan %100 ü aştığı,2003 ve 2004 yıllarında göreli bir düşüşten sonra tekrar yüksek bir platoya yerleşerek ekonomideki kırılganlığın devam ettiğini göstermektedir. Ekonomide kırılganlığın önemli ölçüde Sayfa 47

48 arttığı cari açık/merkez Bankası brüt döviz rezervleri ve cari açık/gsmh oranları incelenerek de görülebilir. Cari açık/ Merkez Bankası brüt rezervleri oranının, 2002 yılından itibaren hızla bozulmaya başladığı, 2002 yılında %5.6 olan söz konusu oranın, 2006 yılında % 53.7 gibi oldukça yüksek bir orana çıktığı saptanmaktadır. Aynı dönemde cari açığın ulusal gelir içerisindeki payının da %0,8 den %7,8 e yükseldiği göz önüne alınırsa, ekonomideki kırılganlığın artarak devam ettiği anlaşılmaktadır. 4.1.Cari Açığın Finansmanında Doğrudan Yabancı Yatırımlar Cari açığın finansmanı açısından daha temel ve sağlıklı bir kaynak olarak görülmesi gereken doğrudan yabancı yatırımların cari açığın finansmanına katkısı nasıl gelişmiştir? Bu sorunun yanıtı için Tablo 5 in son sütun değerleri incelenebilir. Buna göre 2002 yılında %40,5 olan doğrudan net yabancı yatırım/cari açık oranının, 2003 ve 2004 yıllarında göreli bir düşüşten sonra, 2005 ve 2006 yıllarında sırasıyla %35,9 ve %50,3 gibi yüksek oranlara çıktığı anlaşılmaktadır. Başka bir ifadeyle, son yıllarda ulusal değerlerin özelleştirilmesi sürecinde gözlenen artışlar sonucu (yabancılaştırılması) ile birlikte önemli değerlere ulaşan doğrudan dış yatırım girişlerinin, cari açığın önemli bir bölümünü finanse ettiği anlaşılmaktadır. Ancak, özelleştirilecek varlıkların tükenmesi ile birlikte doğrudan dış yatırım girişlerinin aynı tempoyla devam edeceğine dair önemli soru işaretleri bulunmaktadır. Bunlardan en temel olanı direkt dış yatırımların başta üretken sektörler olmak üzere ticarete konu olan sektörlere yönelik yeni sabit yatırımlara gitmemesinde gözlenmektedir. Klasik anlamda direk dış yatırım bağlamında değerlendirilecek olan bu tür yatırımların yapılmıyor olması esas olarak yabancı yatırımların Türkiye yi pazar ve kâr açısından (özelleştirilen kârlı kuruluşlarda bu tür risklerin olmadığı göz önüne alınırsa) hâlâ riskli gördüklerini de göstermektedir. Tablo 5: Cari Açığın Doğrudan Net Yabancı Yatırımlarla Finansmanı (Birim:Milyon Dolar) Giriş Çıkış Net Cari Açık Doğrudan Net Yabancı Y./Cari Açık(%) , , , , , , Kaynak: TCMB verilerinden hareketle kendi hesaplamamız. 4.2.Doğrudan Yabancı Yatırımların Sektörel Dağılımı Bilindiği üzere doğrudan dış yatırımlar borç yaratmayan sermaye girişleri niteliği taşıdığından, önceki satırlarda da belirtildiği üzere, cari açığın finansmanında daha sağlıklı bir finansman biçimi olarak görülebilir. Ancak, doğrudan dış yatırımların uzun erimde cari açık üzerinde beklenen pozitif etkilerinin gerçekleşmesi için doğrudan yabancı yatırımların ekonominin üretken sektörlerinde yoğunlaşması gerekmektedir. Başka bir deyişle, giren sermayenin ekonominin sabit sermaye stokunun genişlemesine katkı yapacak nitelikte yatırımlar olması gerekmektedir. Bu bağlamda doğrudan dış yatırımların ana sektörler itibariyle gelişimini gösteren tablo 6 bulguları incelendiğinde, ekonominin sabit sermaye stokunun genişlemesinde en temel role sahip imalat sanayi sabit yatırımlarına yönelik doğrudan dış yatırımların son derece cılız kaldığı, doğrudan dış yatırımların ağırlıklı olarak hizmet sektörüne yöneldiği izlenmektedir. Sayfa 48

49 Tablo 6: Doğrudan Yabancı Sermaye Girişlerinin Ana Sektörler İtibariyle Dağılımı (%) 2002 Dağılım(%) 2003 Dağılım(%) 2004 Dağılım(%) 2005 Dağılım(%) 2006 Dağılım(%) Tarım Madencilik İmalat Sanayi ,395 8 Hizmetler , , Diğer Toplam , , , Kaynak: DPT Doğrudan dış yatırımların alt sektörler bağlamında daha ayrıntılı dağılımını gösteren tablo 7 bulguları incelendiğinde ise doğrudan dış yatırımların iki alt sektörde yoğunlaştığı izlenmektedir. Bunlar; mali aracı kurumun faaliyetleri ve ulaştırma, haberleşme ve depolama alt sektörleridir yılı itibariyle bu iki sektörün doğrudan yabancı yatırımlardan aldıkları toplam pay % 76,2 gibi yüksek bir orana çıkmıştır. Başka bir deyişle, doğrudan dış yatırımların mali sektör (banka ve şirket satın almaları) ve telekomünikasyon gibi ticarete konu olmayan (dolaysıyla döviz kazancı sağlamayan) hizmet sektörlerinde yoğunlaştıkları, ekonominin sabit sermaye stokunun genişlemesine katkı yapacak olan sektörlerin başında gelen imalat sanayine ilgi göstermedikleri anlaşılmaktadır. Üretken olmayan sektörlere yönelik doğrudan dış yatırımlar, başlangıçta cari açığa olumlu katkı yapsa da, önümüzdeki yıllarda gerçekleşecek kâr transferleri ile birlikte cari açığı artırma yönünde etkisi de söz konusu olabilecektir. Tablo 7 : Doğrudan Yabancı Yatırımların Alt Sektörlere Göre Dağılımı Kaynak: TCMB verilerinden hareketle oranlar tarafımızdan eklendi. 5.Sonuç Ülkemizin son yıllarda yaşadığı en temel makro-ekonomik sorunların başında gelen cari açık sorununu kapatmaya yönelik önlemlerin zaman geçirilmeden alınması gerekmektedir. Bu bağlamada alınması gereken önlemleri temel başlıklar altında kısaca özetlemek mümkündür: Dış ticaret açığı yolu ile cari açığın artmasına neden olan Dahilde İşleme Rejimi gözden geçirilmelidir. Ara mallarında ithalata bağımlılığı azaltacak önlemler zaman geçirilmeden alınmalıdır. Öncelikle, yüksek oranda dışa bağımlı ara mallarında yurt içi üretimi özendirecek önlemler zaman geçirilmeden alınmalıdır. Orta ve uzun dönemde ihracatın profili ileri teknoloji içeren ürünlere kaydırılmalıdır. Bu bağlamda üretim yapısını dönüştürecek bir kalkınma stratejisi hazırlanıp uygulanmalıdır. Kaynakça % % 2004 % % % Tarım, Balıkçılık, Avcılık Balıkçılık Madencilik ve Taşocakçılığı Elektrik, Gaz ve Su İnşaat G. Menkul Kiralama ve İş Faaliyetleri İmalat Sanayi Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama F Mali Aracı Kurumun Faaliyetleri Toptan ve Perakende Ticaret Freund, Caroline (2005), Current Account Adjustment in Industrial Countries, Journal of International Monetary and Finance, 24, Oteller ve Lokantalar Eğitim Hizmetleri Sağlık İşleri ve Sosyal Hizmetler Diğer Toplumsal ve Kişisel Faaliyetler Toplam Sayfa 49

50 MİCROSOFT VİSİO 2003 UYGULAMA KILAVUZU Fehmi Dinçer Genel Müdürlük Müşaviri MS VİSİO 2003 Programı, kavramları, görsel bir sunuya dönüştürmeye yardım eden bir çizim ve diyagramlar programıdır. Visio, önceden tanımlanmış (hazır kalıplar şeklinde - stencils) şekiller, semboller, artalanlar ve kenarlıklar sağlayan bir programdır. Visio, profesyonel bir iletişim aracı yaratmak için diyagramımıza ögeleri sürükle - bırak (drag and drop) mantığıyla çalışan bir programdır. Öncelikle Visio 2003 programını açalım. Bu programda da Microsoft un diğer programlarında olduğu gibi Menü çubuğu, standart araç çubuğu ve formatlama çubuğu bulunur. 1. Ekranımızın sol kenarında formatlama çubuğunun altında Shapes (şekiller) Penceresi (Shapes Window) görünür. Şekillerin altında Şekil Kalıpları başlıkları (Stencil Title Bar) görünür. Bunlar Arrow Shapes (ok şekiller), Background (artalan), Basic Flowchart Shapes (temel akım şeması şekilleri), Brainstorming (beyin fırtınası), örgüt şeması, ev planları, elektrik - makine mühendisliği, veri tabanı, ağ vs. dir. Bunların herbirinin içinde şablon şekiller bulunur. Daha değişik Şekil Şablonları için Help de Shapes Gallery den de faydalanabiliriz. 2. Ekranımızın ortasında ise boş diyagram çalışma kâğıdı (workspace) bulunan Çizim Penceresi (Diagram Window) bulunur (milimetrik kâğıt). 3. Ekranımızın sağ kenarında ise Görev Bölmesi nin (Task Pane) içinde bazı yardım fonksiyonları (Getting Srtarted, Diagram Gallery ) vardır. Genellikle diyagram çalışma kâğıdı alanını genişletmek için bu pencereyi kapatır, gerekli olduğunda da açarız. Bunu yapmak için standart araç çubuğunda Getting Started ı seçerek açarız. Getting Started dan çıkmak için ise X tıklarız. YENİ BİR DİYAGRAM OLUŞTURMA 1. Shapes (şekiller) butonunda Category altında Business Process altında Basic Flowchart Shapes ın içindeki şekil şablonlarından birisini seçelim ve bu şekli çalışma kâğıdımıza sürükleyelim. 2. Standart araç çubuğunda Connector Tool (bağlantı - bağlayıcı aracı) ı tıklayalım. Bağlantı aracı işlemlerimizi yaptığımız esnada seçili olarak görünecek ve iptal edilinceye kadar aktif kalacaktır. 3. İlk seçtiğimiz şekil çalışma sayfamızda seçili iken, ikinci bir şekli çalışma kâğıdımıza sürükleyelim. Şekiller, bağlantı aracı (connector tool) açık olduğu zaman otomatik olarak bağlanacaktır. Sayfa 50

51 4.Akış şemasındaki bütün aşamaları içeren şekilleri girinceye kadar şekilleri eklemeye devam edelim. 5.Şekiller, yeniden şekillendirilebilir veya taşınabilir olmasına rağmen bağlantılar değişmeden kalacaktır. ŞEKİLLERİ BAĞLAMA ( CONNECTİNG SHAPES ) Visio da iki tip bağlantı vardır. Şekilden şekile bağlantı: İki şekil arasındaki en yakın iki noktalardan bağlanır (büyük kırmızı kare şeklinde görünür.). 1.Bağlayacağımız şekilleri (her ikisini) seçelim. Bağlantımız oluşur. 2.Menüden Shape > Connect Shapes i seçelim. Bir noktadan diğer noktaya bağlantı: Belirli bağlantı noktalarında şekilleri bağlar (koyu kırmızı bitiş noktaları şeklinde görünür). 1.Standart araç çubuğunda Connector Tool butonunu tıklayalım. 2.Bağlamak istediğimiz ilk şeklin bağlantı noktası üzerinde Connector Tool ile pozisyonunu belirleyelim. 3. İkinci şeklin bağlantı noktasına ulaşıncaya kadar (dikey bağlantı çizgisi görününceye kadar) sürükleyelim ve fare butonunu bırakalım. Böylece bağlantımız oluşur. BAĞLAYICIYI (CONNECTOR ) DEĞİŞTİRMEK Bağlantı kurulmuş olan iki şekil arasındaki bağlayıcıda (connector) fareyi sağ tıklayınca kısa yol menüsü açılır. Burada istediğimiz değişiklikleri yaparız. BİR DİYAGRAMA METİN EKLEMEK VE FORMATLAMAK 1. Metin girilecek bir şekli çift tıklayalım. Burada diğer MS Word veya Power Point de olduğu gibi bir metin kutusu oluşturmaya ihtiyacımız yoktur. Visio bunu otomatik yaptığı gibi şekillerin dışında da metin kutularını oluşturma olanağı sağlar. 2.Visio da metin yazımı için için varsayılan format Arial 8 font udur. Formatlamanın en etkin yolu, metnin hepsini girmektir. Visio, metni girince şekillerin hepsini formatlar. Bunu yapmak için seçtiğimiz şekillerden birisini tıklayalım. Shift tuşunu basılı tutarken formatlamayı düşündüğümüz diğer şekilleri tıklayalım. 3. Metin seçili iken standart araç çubuğundan kullanmayı istediğimiz font, style ve size ı seçelim. Sayfa 51

52 FORMATLANMIŞ BİR DİYAGRAMA ŞEKİLLER EKLEMEK Diyagramımıza bir aşama eklemeyi unutursak, Visio bize oldukça kolay bir çözüm yolu sağlar. Ekleyeceğimiz yeni şekli seçer, diyagrama sürükler ve şekli eklemek istediğimiz yerde bağlayıcının (connector) üzerinde dururuz. Bu durduğumuz aşamada makas ikonu göründüğü zaman şekli bırakırız (tipik sürükle - bırak mantığı). Daha sonra bu şeklin içine metnimizi yazar ve diyagramımıza yeni şekli eşleştirerek formatlarız. BİR ARTALAN (BACKGROUND) OLUŞTURMA Visio, diyagramımıza ekleyeceğimiz çeşitli standart artalanlar (background) sağlar. Ekranımızın sol kenarındaki menüden (Shapes) Background ı tıklayalım. Visio nun çizim sayfamızın altına bir sekme eklediğine dikkat çekelim. Bu sekme, Page 1 olarak etiketlenmiştir. İkinci sekme ise VBackground olarak etiketlenmiştir. Burada çoğunlukla Page 1 sekmesinde çalışacağız. Aşağıda bulunan sekmelerden hangisini seçersek, o sayfaya içerik ekleyerek veya çıkartarak düzeltme yapacağız anlamına gelir. RENK DÜZENİNİ DEĞİŞTİRMEK Diyagramımıza renk eklemenin en etkin yolu şekillerimizi, artalanımızın ve metnimizin hepsini birden değiştirerek renk düzeni işlevselliğini kullanmaktır. 1. Çalışma sayfamızı sağ tıklayalım ve Renk Düzeni ni (Color Scheme) seçelim. 2. Color Scheme ekranı açılınca, bu ekranda Scheme i seçeriz, Apply ve OK ye basarız. Farklı renk tercihlerini önizledikten ve istediğimiz rengi seçtikten sonra Apply ve OK ye basarız. 3. Bazen bir yada iki şeklin rengini etkileyici olması için değiştirmek isteyebiliriz. Bunu yapmak için rengini değiştirmek istediğimiz şekli seçeriz, sonra formatlama araç çubuğundaki boyama aracını (Paint Bicket Tool) tıklarız. İstediğimiz rengi seçtiğimizde, sadece rengini değiştirmek istediğimiz şeklin renginin değiştiğini görürüz. HİPERLİNK EKLEME 1.Ekranımızın sol kenarındaki Borders and Titles sekmesini seçelim. 2.Hiperlink ikonlarından birisini seçip, diyagramımıza sürükleyelim ve hiperlinkin görünmesini istediğimiz yerdeki şeklin içindeki yere bırakalım. 3. Visio da hiperlink ekranı açılacaktır. Bu ekranda Adres: kutusuna eklemek istediğimiz linkin adresini (URL) yazalım. (Örnek: BlogNo=46940 ) ve OK ye tıklayalım. Sayfa 52

53 VİSİO ÇİZİMLERİ İLE NE YAPABİLİRİZ? Visio çizimleri, MS Word ve Power Point gibi diğer programlara eklenebilir. 1. Visio araç çubuğundan Edit > Copy Drawing i seçelim. 2. Power Point sunumu yada Word belgemizi açalım ve Visio çizimimizi eklemek istediğimiz yerde imleç ile pozisyonumuzu belirleyelim. 3. Edit > Paste ı seçelim. 4. Çizimimizi değiştirmek için Word yada Power Point sunumunda iken şeklimizin üzerinde çift tıklayalım. Bu durumda Visio, düzeltmek istediğimiz yerin içinde yani Word yada Power Point in içinde açılacaktır. Burada Visio programına gitmeden gerekli düzeltmeleri yaparız.(copy / Paste vs.) ŞEKİLLERİ ARAMA (Search for Shapes) Visio da değişik şekil şablonları ve bunların değişik türleri vardır. Bunları bulmak için ekranımızın sol kenarındaki Shapes in altında Search for Shapes: kutusunda bulmak istediğimiz şekillerin adını yazalım (Örnek: Security, Web vs.) ve Search butonuna basınca Security şablonları gelir. Buradan istediğimiz şekil şablonlarını seçeriz. BİR ŞEKLİ TAŞIMAK Taşımak istediğimiz şekli tıklayalım şeklin üstünde fare butonunu basılı tutarak diyagramdaki yeni yerleştireceğimiz yere sürükleyelim ve işlem bittiği zaman fare butonunu serbest bırakalım. ŞEKİLLERİ KATMANLAŞTIRMA ( LAYERİNG SHAPES ) Visio da diyagrama eklediğimiz ilk şekil (nesne) varsayılan olarak sayfanın en alt katmanı olarak atanır. Eklediğimiz ikinci şekil bir üst düzey katmanı olarak atanır. Eklediğimiz son şekil ise en üst katman olarak görünür. Visio da 4 katmanlaştırma komutu vardır. 1. Bring to Front (Öne getirme): Seçilen şekli sayfanın en üst katmanı olarak gösterir. Bütün diğer şekiller, seçilen şeklin arkasında görünür. 2. Send to Back (Arkaya gönderme): Seçilen şekli sayfanın en alt katmanı olarak gösterir. Bütün diğer şekiller, seçilen şeklin önünde görünür. 3. Bring Forward (İleri getirme) : Seçilen şekli bir katman üste getirir. 4. Send Backward (Geriye götürme) : Seçilen şekli bir katman alta götürür. Sayfa 53

54 Diyagramımızda üstüste katmanlaştırılmış 3 daireden oluşan bir şeklimiz olsun. Diyagramımızdaki bu üç daireden en alttakini seçelim. Menü çubuğunda Shape > Order > Bring to Front u seçince en alttaki şeklin en üst katmana geldiğini görürüz. Benzer şekilde en üst katmanda bulunan şekli seçelim. Menü çubuğundan Shape > Order > Send Backward ı seçince en üstteki şeklin bir katman alta geçtiğini görürüz. Yukarıda bahsettiğimiz diğer seçenekleri kullanarak kullanarak şekillerin katmanlarını değiştirebiliriz. ŞEKİLLERİ HİZALAMA (ALİGNİNG SHAPES) 1. Hizalamak istediğimiz şekilleri seçelim. 2. Menü çubuğundan Shape > Align Shapes i seçince Align Shapes ekranı açılır. Burada hizalama seçeneğini (vertical yâda horizontal alignment seçeneklerinden istediğimizi) seçip, OK yi tıklayınca şekilerimizin hizalandırma işlemi tamamlanmış olur. ŞEKİLLERİ DAĞITMA (DİSTRİBUTİNG SHAPES) 1. Dağıtmak istediğimiz şekilleri seçelim. 2. Menü çubuğundan Shape > Distribute Shapes i seçince Distribute Shapes ekranı açılır. Burada dağıtma seçeneğini (vertical yada horizontal disributing seçeneklerinden istediğimizi) seçip, OK yi tıklayınca şekilerimizin dağıtma işlemi tamamlanmış olur. ŞEKİLLERİ GRUPLANDIRMA Gruplandırma işlemide yukarıda bahsettiğimiz gibi benzer şekilde yapılır. Gruplandırmak istenilen şekiller seçilir ve menü çubuğunda Shape > Grouping Shapes > Group tıklanarak yapılır. ŞEKİLLERİ DÖNDERMEK (ROTATE) / ÇEVİRMEK (FLİP) Döndürmek yada çevrilmek istenen şekiller seçilir. Menüden Shapes > Rotate yada Flip i seçilerek yapılır. ORGANİZASYON ŞEMASI YAPMAK Menü çubuğunda File > New > Organizasyon Chart tılayalım. Organization Chart ın içinde Executive şeklini çizim sayfamıza sürükleyelim ve burada ilgili yöneticinin ad ve unvanını yazalım. İkinci aşama olarak Manager şeklini Executive şeklinin üzerine sürükleyince Manager şekli Executive şeklinin altına yerleşir. Burada da ilgili yöneticinin isim ve ünvanını yazalım. Benzer şekilde diğer Manager şekillerini yerleştirdiğimizde bu şekiller Executive Sayfa 54

55 şeklinin altına yatay olarak yerleşir. (Visio da yatay horizontal - yerleşme varsayılan özelliktir. Bunu dikey vertical - veya yan yana (side by side) şeklinde de yapabiliriz.). Üçüncü aşamada bir Position şeklini Manager şeklini üzerine sürükleyelince, Position şekli, Manager şeklinin altına yerleşir. Dördüncü olarak Visio nun bir özelliğini daha kullanalım. Multiple Shapes şeklini Manager şekillerinden birisinin üzerine sürükleyelim. Burada Add Multiple Shapes ekranında Number of Shapes alanına 5 sayısını girelim ve OK yi tıklayalım. Böylece organizasyon şemamız hazırlanmış olur. Burada bir hatırlatma yapalım. Visio da organizasyon şeması yaparken altkademe şekiller varsayılan olarak yatay (horizontal) olarak kendiliğinden düzenli bir şekilde yerleşirler. Ancak bunları Organization Chart menüsünde Arrange Subordinates ekranını açarak yeniden düzenleyerek dikey (vertical), yan yana (side by side) yapabiliriz. ORGANİZASYON ŞEMASINA BAŞLIK EKLEMEK Organization Chart Shapes şekillerinden Title şeklini hazırladığımız organizasyon şemasının enüstüne sürükleyelim ve içine kurum ismini yazalım. ORGANİZASYON ŞEMA SİHİRBAZINI KULLANARAK ÖRGÜT ŞEMASI YAPMAK File > New > Organization Chart > Organization Chart Wizard ı tıklayınca Organization Chart Wizard ekranı açılır. Burada İnformation that s already in a file or database i (Bir Excel dosyasında kurumumuzun yönetici ve personelinin adlarının, ünvanlarının ve bağlı oldukları yöneticilerin - reports to - yazılı olduğu bir tablomuz olsun.) seçelim ve Next e tıklayalım. İkinci aşamada Browse ı tıklayarak Excel dosyamızın yerini bulup Next e basalım. Üçüncü aşamada isimleri bulalım ve Next e tıklayalım. Dördüncü aşamadaki ekranda Data file columns: ın altında Reports to yu Displayed fields: da Name i seçip, Add butonuna ve Next e tıklayalım. Beşinci aşamada Data file columns ın altında Reports to yu seçelim. Eğer Custom Properties özelliğini kullanmak istiyorsak, bulunmasını istediğimiz alanları (örneğin Name) seçelim. Son aşamada I want the wizard to automatically break my organization chart across pages i işaretleyelim ve Finish i tıklayalım. Böylece Visio da Organizasyon Şema Sihirbazı yardımıyla şemamızı hazırlamış oluruz. Sayfa 55

56 BEYİN JİMLASTİĞİ CEVAPLAR BİR SONRAKİ SAYIDA Hangi Harf Soru işaretinin yerine hangi harf gelecek? S, S, D, S, G, H, A,? sayısı, iki ya da daha fazla ardışık pozitif sayının toplamı olarak kaç değişik biçimde elde edilebilir? Örnek; Aynı soru 15 sayısı için sorulsaydı... Yanıtınız 3 olacaktı. 7+8= = = , 2, 25, 50, 75 ve 100 sayılarını birer kez kullanarak 383 sayısını elde ediniz. Kullanabileceğiniz işlemler yalnız toplama, çıkarma, çarpma ve bölme işlemleridir. Sayfa 56

CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ 2006. T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ 2006. T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi CAM SANAYİİ Hazırlayan Birsen YILMAZ 2006 T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi TÜRKİYE'DE ÜRETİM Cam sanayii, inşaat, otomotiv, meşrubat, gıda, beyaz eşya, mobilya,

Detaylı

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri plastik sanayi 2014 Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Türk ekonomisi 2014 yılının başında hızlı artırılan faiz oranlarıyla

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Ağustos 2017 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 TEMMUZ İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Yılın İlk 7 Ayında

Detaylı

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI NIN GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİK VE YOKSULLUK SORUNUNA YAKLAŞIMI (SEKİZİNCİ

Detaylı

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $) 4.2. HİZMETLER 1. Hizmetler sektörünün ekonomideki ağırlığı bir refah kriteri olarak değerlendirilmektedir (1). (2) tarafından bildirildiği üzere, sanayileşmeyle birlikte, ulaştırma hizmetleri ve belirli

Detaylı

Cam Sektörü 2013 Yılı Değerlendirmesi

Cam Sektörü 2013 Yılı Değerlendirmesi Cam Sektörü 2013 Yılı Değerlendirmesi Temmuz 2014 1 Milyar $ I. Cam Sektörü Hakkında 80 yıllık bir geçmişe sahip olan Türk Cam Sanayii, bugün camın ana gruplarını oluşturan düzcam (işlenmiş camlar dahil),

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Kasım 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. ENERJİ VE ENERJİ ETKİNLİĞİ YATIRIMLARINA SAĞLANAN KREDİLER

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. ENERJİ VE ENERJİ ETKİNLİĞİ YATIRIMLARINA SAĞLANAN KREDİLER TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. ENERJİ VE ENERJİ ETKİNLİĞİ YATIRIMLARINA SAĞLANAN KREDİLER BANKAMIZ HAKKINDA Türkiye Kalkınma Bankası (TKB), 1975 yılında DESİYAB (Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası A.Ş.

Detaylı

5.1. Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri [2011/101]

5.1. Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri [2011/101] 5.1. Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri [2011/101] KARAR ADI NO E 2011/101 Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri ĠLGĠLĠ DĠĞER KARARLA R T...... 2005/201 Ulusal Bilim ve Teknoloji Sisteminin

Detaylı

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA Nurel KILIÇ Türk boya sektörü; Avrupa nın altıncı büyük boya üreticisi konumundadır. Türkiye de 50 yılı aşkın bir geçmişi olan boya sektörümüz, AB entegrasyon

Detaylı

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 13 Ağustos Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcuna ilişkin yılı ikinci çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Detaylı

Lojistik. Lojistik Sektörü

Lojistik. Lojistik Sektörü Lojistik Sektörü Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 014 1 Ulaştırma ve depolama faaliyetlerinin entegre lojistik hizmeti olarak organize edilmesi ihtiyacı, imalat sanayi

Detaylı

Technology. and. Machine

Technology. and. Machine Technology and Machine Cezayir Teknoloji İthal Etmek İSTİYOR Kuzey Afrika nın en geniş yüzölçümüne, 35 milyona yakın nüfusa ve büyük petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip olan Cezayir, ekonomik veriler

Detaylı

T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara 08.01.2013

T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara 08.01.2013 T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara 08.01.2013 Konu : 390319000000 GTİP no lu GPPS ve HIPS ithalatına % 3 oranında gümrük vergisi uygulanmasının kaldırılma talebi Sayın Bakanlığınızın,

Detaylı

SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU

SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU İçindekiler DÜNYA ÜRETİMİ... 3 DÜNYA TİCARETİ... 4 TÜRKİYE DE İLAÇ ve ECZACILIK ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ... 5 Türkiye de Sağlık Harcamaları... 5 TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET... 6 İhracat... 7 İthalat...

Detaylı

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos 2013 1

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos 2013 1 SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv Otomotiv İç Satışlarda Hızlı Artış Temmuz Ayında Devam Ediyor. Beyaz Eşya Beyaz Eşya İç Satışlarda Artış Temmuz Ayında Hızlandı. İnşaat Reel Konut Fiyat Endeksinde

Detaylı

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. KOBİ LERE VE GİRİŞİMCİLERE SAĞLANAN DESTEK VE KREDİLER

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. KOBİ LERE VE GİRİŞİMCİLERE SAĞLANAN DESTEK VE KREDİLER TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. KOBİ LERE VE GİRİŞİMCİLERE SAĞLANAN DESTEK VE KREDİLER BANKAMIZ HAKKINDA Türkiye Kalkınma Bankası, 1975 yılında DESİYAB (Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası A.Ş. ) adı altında

Detaylı

Tarımsal Gelir Politikası/Amaç

Tarımsal Gelir Politikası/Amaç Tarımsal Gelir Politikası/Amaç Belli bir yaşam standardı sağlayacak düzeye eriştirmek, Sektörler arasında kişi başına gelir farklılığı azaltmak Sektörde gelir dağılımını bireyler ve bölgeler arasında denge

Detaylı

YATIRIMLAR Yatırımların Sektörel Dağılımı a) Mevcut Durum

YATIRIMLAR Yatırımların Sektörel Dağılımı a) Mevcut Durum 1.2.2. YATIRIMLAR 1.2.2.1. Yatırımların Sektörel Dağılımı a) Mevcut Durum Kamu kesimi sabit sermaye yatırımlarının 2018 yılında reel olarak yüzde 1,4 oranında artması beklenmektedir. Bu dönemde, kamu kesimi

Detaylı

TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ

TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ Türkiye de perakende sektörü, 300 milyar dolara ulaşan büyüklüğü, 365 bin mağaza sayısı ve 2009-2013 yılları arasında yıllık bileşik %7 büyüme ile öne çıkan sektörler

Detaylı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ 2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ TEPAV EPRI Dış Politika Etütleri AB Çalışma Grubu 9 Kasım 2005 Ankara Zeynep Songülen

Detaylı

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ a. Sektörün Dünya Ekonomisi ve AB Ülkelerindeki Durumu Dünya mobilya üretimi 2010 yılında yaklaşık 376 milyar dolar olurken, 200 milyar dolar olan bölümü üretim

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Ekim 2016 2 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2016 EYLÜL İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Yılın İlk 9 Ayında %2,6

Detaylı

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012 DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012 1 1. Giriş Bölgesel kalkınma veya bölgesel gelişmeler son yıllarda hepimizin üstünde tartıştığı bir

Detaylı

II. MALİ SEKTÖRÜN GENEL YAPISI

II. MALİ SEKTÖRÜN GENEL YAPISI II. MALİ SEKTÖRÜN GENEL YAPISI Türk mali sektörü 27 yılının ilk altı ayında büyümesini sürdürmüştür. Bu dönemde bankacılık sektörüne yabancı yatırımcı ilgisi de devam etmiştir. Grafik II.1. Mali Sektörün

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi Mayıs 2017 2 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 NİSAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

Detaylı

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI 2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI Ege Bölgesi Sanayi Odası nın 1982 den beri sürdürmekte olduğu Ege Bölgesi nin 100 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışması, bölgemiz sanayiinin içinde bulunduğu duruma,

Detaylı

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Bankacılık sektörü 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Şubat 2012 İçerik Bankacılık sektörünü etkileyen gelişmeler ve yansımalar 2012 yılına ilişkin beklentiler Gündemdeki başlıca konular 2

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( ) ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME (2014-2016) I- Dünya Ekonomisine İlişkin Öngörüler Orta Vadeli Program ın (OVP) global makroekonomik çerçevesi oluşturulurken, 2014-2016 döneminde; küresel büyümenin

Detaylı

Ayakkabı Sektör Profili

Ayakkabı Sektör Profili Ayakkabı Sektör Profili Elif UĞUR Ayakkabı, çok eski çağlarda insanların zorlu coğrafya ve iklim koşullarında ayaklarını muhafaza etmek ve zarar görmelerini engellemek amacıyla kullanılırken günümüzde

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat - 2010

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat - 2010 EKONOMİK GELİŞMELER Şubat - 2010 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR - ŞUBAT 2010 İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)...2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE İŞGÜCÜ

Detaylı

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde GÖSTERGELER PROJEKSİYON SANAYİ ÜRETİMİ: Sanayi üretimi Ağustos ayında yıllık bazda artarken, aylık bazda ise geriledi. TÜİK in sanayi üretim endeksi sonuçlarına göre takvim etkisinden arındırılmış endeks,

Detaylı

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri ÜLKE Dünya Seramik Kaplama Malzemeleri Üretiminde İlk 1 Ülke 29 21 211 212 212 Dünya /212 Üretiminden Aldığı Pay Değişim (%) (%) 1 ÇİN

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi Haziran 2017 2 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 MAYIS İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

Detaylı

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. Ülkelerin Büyüme Oranı 5. Ülkelerin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi

Detaylı

FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME

FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME Niyazi ÖZPEHRİZ FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME 1. Giriş Finansal sistemin işleyişi, ekonomik büyüme üzerinde önemli etkilere sahip olabilmektedir. İyi işleyen bankacılık sistemi ve menkul

Detaylı

MAHALLİ İDARELER FİNANSMANI MAYIS 2008

MAHALLİ İDARELER FİNANSMANI MAYIS 2008 MAHALLİ İDARELER FİNANSMANI MAYIS 2008 MAHALLİ İDARELERİN FİNANSMANI İÇERİK 1. BORÇLANMA NEDENİ 2. BORÇLANMA ÇEŞİTLERİ VE KAYNAKLARI 3. KREDİ HACMİ VE VAKIFBANK UYGULAMASI 4. YURT DIŞI FARKLI UYGULAMALAR

Detaylı

GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ

GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Fethi SAYGIN Mart 2014 Kaynak :DESTATIS (Alman İstatistik Enstitüsü) GENEL DEĞERLENDİRME Ekonomi piyasalarındaki durgunluk ve sorunlara rağmen,

Detaylı

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter 2013 yılı, dünya ekonomisi için finansal krizin etkilerinin para politikaları açısından

Detaylı

Şirketin kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği evreler ve yurtdışı ve yurtiçinde gerçekleştirilen yatırımlar

Şirketin kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği evreler ve yurtdışı ve yurtiçinde gerçekleştirilen yatırımlar Esen Bulca, Trakya Cam Pazarlama Müdürü Şirketin kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği evreler ve yurtdışı ve yurtiçinde gerçekleştirilen yatırımlar Şişecam Grubu bünyesinde düzcam üretim ve pazarlama faaliyetleri,

Detaylı

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde 1 16-31 Temmuz 2012 SAYI: 41 MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu İşsizlikte Belirgin Düşüş 2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Detaylı

İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI

İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI 1 İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI 4 EKİM 2013 2004-1 2004-4 2005-3 2006-2 2007-1 2007-4 2008-3 2009-2 2010-1 2010-4 2011-3 2012-2 2013-1 TÜRKİYE DE GSYH İTHALAT İLİŞKİSİ

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Aralık 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL 24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL UNCTAD Dünya Yatırım Raporu Türkiye Lansmanı Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü «UNCTAD» ın Uluslararası Doğrudan Yatırımlara ilişkin olarak hazırladığı Dünya Yatırım

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM 2013 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 2,8 oranında büyüyen ABD ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 3,6 oranında büyümüştür. ABD de 6 Aralık 2013 te

Detaylı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 YILI DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılı Ocak-Mart döneminde, Türkiye deri ve deri ürünleri ihracatı % 13,7 artışla 247,8 milyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde

Detaylı

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI İzak Atiyas Sabancı Üniversitesi ve Rekabet Forumu Ozan Bakış Rekabet Forumu 29 Kasım 2011 Büyüme performansı 2000 li yıllar,

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014 ORTA VADELİ PROGRAM (2015-201) 8 Ekim 2014 DÜNYA EKONOMİSİ 2 2005 2006 200 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 T 2015 T Küresel Büyüme (%) Küresel büyüme oranı kriz öncesi seviyelerin altında seyretmektedir.

Detaylı

TÜRKİYE DIŞ TİCARETİNDEN İZMİR İN ALDIĞI PAYIN ANALİZİ

TÜRKİYE DIŞ TİCARETİNDEN İZMİR İN ALDIĞI PAYIN ANALİZİ 2013 ARALIK EKONOMİ TÜRKİYE DIŞ TİCARETİNDEN İZMİR İN ALDIĞI PAYIN ANALİZİ Erdem ALPTEKİN Giriş İzmir, 8.500 yıllık tarihsel geçmişe sahip, birçok medeniyetin birlikte hoşgörüyle yaşadığı, oldukça zengin

Detaylı

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 15 Haziran Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcuna ilişkin yılı verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından

Detaylı

KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI. Bosad Genel Sekreterliği

KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI. Bosad Genel Sekreterliği KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI Bosad Genel Sekreterliği SEKTÖR ANALİZİ Otomotiv OEM boyaları dünyanın en büyük boya segmentlerinden biridir. Otomotiv OEM boyaları, 2011 yılında toplam küresel boya

Detaylı

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ M A R M A R A Ü N İ V E R S İ T E S İ İ K T İ S A T F A K Ü L T E S İ A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ DÜNYA FAİZ ORANLARI EURO/DOLAR PARİTESİ TÜRKİYE EKONOMİSİ NDE BÜYÜME ÖDEMELER DENGESİ DIŞ TİCARET ENFLASYON

Detaylı

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I KÜRESEL KRİZ SONRASI TÜRKİYE EKONOMİSİNDE İKTİSAT POLİTİKALARI Prof. Dr. Adem ahin TOBB-ETÜ Öğretim Üyesi 14 Mayıs 2010, İSTANBUL KRİZLER 2008 2001 İç Kaynaklı Finansal Derinliği Olan Olumlu Makro Ekonomik

Detaylı

Temel Ekonomik Göstergeler. İzmir

Temel Ekonomik Göstergeler. İzmir Temel Ekonomik Göstergeler İzmir 2015 İzmir... İzmir çok yönlü üretim olanakları, zengin doğal kaynakları ve nitelikli yaşam kalitesini bir arada sunabilmesiyle hem Türkiye hem de dünya ölçeğinde öne çıkan

Detaylı

İSTATİSTİKLERİ MEHMET ÖZÇELİK

İSTATİSTİKLERİ MEHMET ÖZÇELİK GİRİŞ TÜRKİYE DE İNTERNET KULLANIMI ve E-TİCARET Günümüz teknoloji çağında 2000 li yılların başından itibaren, özellikle bilişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, bilgi toplumunun oluşmasına büyük katkı

Detaylı

Berlin Ekonomi Müşavirliği Verilerle Türkiye-Almanya Ekonomik İlişkiler Notu VERİLERLE TÜRKİYE-ALMANYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ BİLGİ NOTU

Berlin Ekonomi Müşavirliği Verilerle Türkiye-Almanya Ekonomik İlişkiler Notu VERİLERLE TÜRKİYE-ALMANYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ BİLGİ NOTU VERİLERLE TÜRKİYE-ALMANYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ BİLGİ NOTU Berlin Ekonomi Müşavirliği Temmuz 2011 1 İÇİNDEKİLER Yönetici Özeti...3 1. Almanya dan Türkiye ye Doğrudan Yatırım Hareketleri...4 2. Türkiye den

Detaylı

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 2014

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 2014 Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 2014 Sektöre Bakış Tekstil ve hazır giyim sektörleri, GSYH içinde sırasıyla %4 ve %3 paya sahiptir. Her iki sektör

Detaylı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme: Yatırım ve Tasarrufun Fonksiyonu Büyüme : Büyümenin Temel Unsuru : Üretimin Temel Faktörleri : Üretimin Diğer

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2012 EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2012 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR ŞUBAT 2012 İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)

Detaylı

BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ

BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ OCAK - MART 216 8 NİSAN 216 İstatistik Genel Müdürlüğü Reel Sektör Verileri Müdürlüğü İÇİNDEKİLER Sayfa ANKET SONUÇLARININ GENEL DEĞERLENDİRMESİ i TABLOLAR Tablo 1 İşletmelere

Detaylı

HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015

HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015 HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015 YÖNETİCİ ÖZETİ Uludağ İhracatçı Birlikleri nin kayıtlarına göre, Bursa dan Hollanda ya ihracat yapan 361 firma bulunmaktadır. 30.06.2015 tarihi itibariyle Ekonomi Bakanlığı

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72 i Bu sayıda; Haziran İşgücü ve İstihdam gelişmeleri; Ocak-Ağustos Bütçe verileri değerlendirilmiştir. i 1 Gerçek işsizlikte ciddi artış

Detaylı

TÜRKİYE. PLASTİK AMBALAJ SEKTÖRÜ 2010 YILI DEĞERLENDİRMESİ ve 2011 YILI BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci Genel Müdür

TÜRKİYE. PLASTİK AMBALAJ SEKTÖRÜ 2010 YILI DEĞERLENDİRMESİ ve 2011 YILI BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci Genel Müdür TÜRKİYE PLASTİK AMBALAJ SEKTÖRÜ 21 YILI DEĞERLENDİRMESİ ve 211 YILI BEKLENTİLERİ Barbaros Demirci Genel Müdür Firma Sayısı : Plastik ambalaj sektöründe 1152 firma mevcut olup, firmaların % 86 sı 1 şehirde

Detaylı

EKONOMİK GÖSTERGELER

EKONOMİK GÖSTERGELER EKONOMİK GÖSTERGELER 1. özel SEKTÖRÜN YURTDIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİLER 2. HANE HALKI İŞGÜCÜ İSTATİSTİKLERİ 3. KISA VADELİ DIŞ BORÇLARIN GELİŞİMİ 4. SANAYİ ÜRETİM ENDEKSİ Dr. Adem KORKMAZ 1. ÖZEL SEKTÖRÜN

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Eylül 2016 2 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2016 AĞUSTOS İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Yılın İlk 8 Ayında

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım EKONOMİK GELİŞMELER Kasım - 2009 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)...2 İSTİHDAM... 2 İSTİHDAMIN YAPISI... 2 İŞSİZLİK... 2 İŞGÜCÜNE

Detaylı

www.kuzka.gov.tr 1.1. Mali Yapı ve Finans 1.1.1. Banka Şube Sayısı TR82 Bölgesi Kastamonu Çankırı Sinop

www.kuzka.gov.tr 1.1. Mali Yapı ve Finans 1.1.1. Banka Şube Sayısı TR82 Bölgesi Kastamonu Çankırı Sinop 1.1. Mali Yapı ve Finans Ekonomik olarak tanımlanmış sınırlarda sermayenin yaygınlığı ve verimliliği genellikle mali ve finansal göstergelerle ölçülür. Bölgedeki bankaların durumu şube sayılarıyla, sermayenin

Detaylı

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ Hazırlayan ve Derleyen: Zehra N.ÖZBİLGİN Ar-Ge Şube Müdürlüğü Kasım 2012 DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİNDE ÜRETİM VE TÜKETİM yılında 9.546 milyon

Detaylı

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü Tıp sürekli ilerliyor sözündeki aslan payı bize göre; Tıbbi Malzeme Alt Sektörüne ait. Nitekim; tıbbi malzemeden yoksun sağlık sektörünün eli

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012 EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

BAKANLAR KURULU SUNUMU

BAKANLAR KURULU SUNUMU BAKANLAR KURULU SUNUMU Murat Çetinkaya Başkan 12 Aralık 2016 Ankara Sunum Planı Küresel Gelişmeler İktisadi Faaliyet Dış Denge Parasal ve Finansal Koşullar Enflasyon 2 Genel Değerlendirme Yılın üçüncü

Detaylı

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ? TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ? Dr. Fatih Macit, Süleyman Şah Üniversitesi Öğretim Üyesi, HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu Üyesi Giriş Türk Konseyi nin temelleri 3 Ekim 2009 da imzalanan Nahçivan

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2014 MART AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU İİTKİİB GENEL SEKRETERLİİĞİİ AR & GE VE MEVZUAT ŞUBESİİ Niisan 2014 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 MART İHRACAT PERFORMANSI

Detaylı

Dünya Bankası KOBİ & İhracat Finansmanı Aracılık Kredileri. Alper Oguz Finansal Sektor Uzmani Dunya Bankasi Ankara Ofisi

Dünya Bankası KOBİ & İhracat Finansmanı Aracılık Kredileri. Alper Oguz Finansal Sektor Uzmani Dunya Bankasi Ankara Ofisi Dünya Bankası KOBİ & İhracat Finansmanı Aracılık Kredileri Alper Oguz Finansal Sektor Uzmani Dunya Bankasi Ankara Ofisi Dünya Bankası Grubu Kuruluşları Dunya Bankası Grubu Uluslararası Imar ve Kalkınma

Detaylı

HABER BÜLTENİ xx Sayı 19

HABER BÜLTENİ xx Sayı 19 HABER BÜLTENİ xx.11.2015 Sayı 19 Konya Sanayi Odası (KSO) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğinde gerçekleştirilen Konya İmalat Sanayi Güven Endeksi Anketi, Türkiye nin yerel

Detaylı

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi 2015 YILI

Detaylı

TARSUS TİCARET BORSASI

TARSUS TİCARET BORSASI TARSUS TİCARET BORSASI Ülkemizde yetiştirilen tarımsal ürünlerden, tarımsal üretimin bir kısmı doğrudan tüketilirken, bir kısmı sanayide hammadde olarak işlenerek değişik gıdalara dönüştürülmektedir. Tarımsal

Detaylı

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman 516 1. SEKTÖRÜN TANIMI Büro, muhasebe ve bilgi işlem makineleri imalatı ISIC Revize 3 ve NACE Revize 1 sınıflandırmasına

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim EKONOMİK GELİŞMELER Ekim - 2010 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR - EKİM 2010 İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)... 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE İŞGÜCÜ

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım EKONOMİK GELİŞMELER Kasım - 2010 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR - KASIM 2010 İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)... 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE İŞGÜCÜ

Detaylı

İstatistikçiler Dergisi

İstatistikçiler Dergisi www.istatistikciler.org İstatistikçiler Dergisi 1 (2008) 33-49 İstatistikçiler Dergisi TÜRKİYE DE SOSYO-EKONOMİK FAKTÖRLERİN İLLER ARASI YAKINSAMA ÜZERİNE ETKİLERİ Kemal Buğra YAMANOĞLU Türkiye Kalkınma

Detaylı

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 14 Temmuz Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcuna ilişkin yılı Mayıs verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından

Detaylı

Hüsnü Özyeğin; YİSAD da konuştu Türk yöneticiler her yerde başarılı

Hüsnü Özyeğin; YİSAD da konuştu Türk yöneticiler her yerde başarılı Hüsnü Özyeğin; YİSAD da konuştu Türk yöneticiler her yerde başarılı Türkiye nin topal ayağı eğitimdir diyen Özyeğin, düşük eğitim düzeyi ile ekonominin gelişmesini mucize olarak yorumladı. Cari açığın

Detaylı

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler AB inin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Sayfa No Nüfus (Bin Kişi) 1 Nüfus Artış Hızı (%) 2 Cari Fiyatlarla GSYİH (Milyar $) 3 Kişi Başına GSYİH ($) 4 Satınalma Gücü Paritesine Göre Kişi Başına GSYİH

Detaylı

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI Gizem ERİM Araştırma Raporu Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü KONYA Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü Ağustos, 2017 1 İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ... 3 2. DIŞ

Detaylı

TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU / 9 Ay PAGEV

TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU / 9 Ay PAGEV TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2016 / 9 Ay PAGEV YÖNETİCİ ÖZETİ Türkiye, plastik işleme makineleri ve aksam ve parçaları talebinin yıllar itibariyle değişmekle beraber yaklaşık

Detaylı

KALKINMA HABERLERİ 30 EYLÜL 2010 ZAMAN KOBİ'LERE 100 MİLYON DOLARLIK DESTEK DenizBank, Garanti Bankası ve Türkiye Kalkınma Bankası, KOBİ'lerin orta ve uzun vadeli finansmana erişim imkanlarını artırmak

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM ABD Merkez Bankası FED, 18 Aralık tarihinde tahvil alım programında azaltıma giderek toplam tahvil alım miktarını 85 milyar dolardan 75 milyar

Detaylı

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi OCAK-HAZİRAN 2018 İHRACAT VERİLERİ

Detaylı

TR42 DOĞU MARMARA BÖLGESİ 2011 YILI OCAK-ŞUBAT-MART AYLARI EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU

TR42 DOĞU MARMARA BÖLGESİ 2011 YILI OCAK-ŞUBAT-MART AYLARI EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU TR42 DOĞU MARMARA BÖLGESİ 2011 YILI OCAK-ŞUBAT-MART AYLARI EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU T.C. DOĞU MARMARA KALKINMA AJANSI NİSAN, 2011 BÖLÜM 1: DOĞU MARMARA TR42 BÖLGESİ NE GENEL BAKIŞ BÖLÜM 2: ULUSAL GÖSTERGELER

Detaylı

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği Dış Ticaret Politikası Temel İki Politika Korumacılık / İthal İkameciliği Genel olarak yurt dışından ithal edilen nihai tüketim mallarının yurt içinde üretilmesini; böylece dışa bağımlılığın azaltılmasını

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2010 OCAK - MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2010 OCAK - MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2010 OCAK - MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatı İlk Üç Ayda 14,2 Arttı yılının Ocak-Mart döneminde Türkiye den 4

Detaylı

KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU

KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU Şekil 1 Kırşehir Sanayi Rekabetçilik Eksenleri İş Yapma Düzeyi Yenilikçilik potansiyeli Girişimcilik Düzeyi Teşviklerden yararlanma

Detaylı

PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU

PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2016 Ağustos PAGEV YÖNETİCİ ÖZETİ Türkiye, plastik işleme makineleri ve aksam ve parçaları talebinin yıllar itibariyle değişmekle beraber yaklaşık

Detaylı

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor AYLIK RAPOR Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor İlk dört ayda enflasyon MB nin sene sonu hedefine yaklaştı. İhracatta düşüş sürüyor. EKONOMİK VE SEKTÖREL GELİŞMELER Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine

Detaylı

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri plastik sanayi 2014 TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖR DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Türkiye

Detaylı

BAŞKA YERDE SINIFLANDIRILMAMIŞ ELEKTRİKLİ MAKİNE VE CİHAZLARIN İMALATI Hazırlayan Birgül OĞUZOĞLU Kıdemli Uzman 540 1. SEKTÖRÜN TANIMI Başka yerde sınıflandırılmamış elektrikli makine ve cihazların imalatı

Detaylı

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006 UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006 ULUSLARARASI YATIRIMCILAR DERNEĞİ 16.10.200.2006 İSTANBUL DÜNYADA DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR (milyar $) 1600 1400 1396 1200 1092 1000 800 693 826 716 710 916 600 400 331

Detaylı