Ruhsal hastalýklarýn doðru þekilde tanýnmasý

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Ruhsal hastalýklarýn doðru þekilde tanýnmasý"

Transkript

1 Depresyon ve Anksiyete Uz. Dr. Þeref GÜLSEREN* Ruhsal hastalýklarýn doðru þekilde tanýnmasý hastalarýn tedavi ve izlemi açýsýndan oldukça önemlidir. Anksiyete bozukluklarý ve depresyonun birlikte görülmesi bu duruma örnek oluþturur: Depresyon sýrasýnda anksiyete belirtilerinin olmasý altta yatan depresyonun tanýnmasýný güçleþtirerek etkili tedavinin uygulanmasýna engel olabilir (Clayton 1991). Depresyon ve anksiyete toplumda ve birinci basamak uygulamalarýnda en sýk olarak karþýlaþýlan ruhsal sorunlardýr. Yakýn zamana kadar bu hastalýklar "depresyon" ve anksiyete bozukluklarý ise "nevroz" adý altýnda anýlmýþtýr. Standart tanýsal sýnýflandýrma sistemleri geliþtikçe farklý birçok anksiyete ve depresif bozukluk türleri tanýmlanmýþ ve aralarýnda ayýrým yapýlabilmesi mümkün olmuþtur. Bu deðiþiklikler psikiyatri alanýnda yapýlan biyolojik, klinik ve epidemiyolojik çalýþmalarla gerçekleþmiþtir (Kasper ve Pezawas 1999). Birinci basamaða baþvuran anksiyete ve depresif bozukluklu hastalarda somatik belirtiler genellikle taný konmasýný güçleþtirmektedir. Hastanýn baþvurusuna neden olan somatik yakýnmalarýn anksiyete ya da depresyonla baðlantýsý kurulmadýðýnda gereksiz birçok tanýsal iþleme ve tedavide baþarýsýzlýða zemin hazýrlanmýþ olur (Baughman 1994). Depresyon ve anksiyete arasýndaki iliþki uzun süredir * Atatürk Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Psikiyatri Kliniði, ÝZMÝR tartýþýlmaktadýr. Belirtilerin örtüþmesi nedeni ile taný, araþtýrma ve tedavi konusunda güçlüklerle karþýlaþýlmýþtýr. Anksiyete ve depresyonun birlikte görüldüðü durumlarda baþarýlý tedavi için en önemli unsur eþtanýlý durumlarýn erkenden saptanmasýdýr (Gorman 1996). Anksiyete ve depresyon iliþkisi üzerine kuramsal açýklamalar Anksiyete ve depresyon konusunda yapýlan betimleyici, uzunlamasýna, genetik, biyolojik ve tedaviye yanýt çalýþmalarýndan elde edilen bulgularla ikisi arasýndaki iliþki konusunda çeþitli açýklayýcý modeller ileri sürülmüþtür. (1) Klasik görüþe göre anksiyete ve depresyon bir spektrum içinde yer alan, birbirinden az ya da çok farklý ve bazen birlikte olan sendromlardýr, (2) depresyon ve anksiyete belirtileri, temelde ortak bir nedene baðlý olan farklý dýþavurumlardýr, (3) birisi diðerinin ortaya çýkýþýný kolaylaþtýrabilir, (4) anksiyete ve depresyonu ölçen araçlar aslýnda ortak birçok belirti içerdiklerinden ortaya çýkan sonuç artefakt etkisidir (Frances ve ark. 1992, Rouillon 1999, Seligman ve Ollendick 1998). Anksiyete ve depresyon tanýsý alan hastalar, bu hastalýklara ait belirtileri gösterebilir, belirtiler sendrom düzeyinde görülebilir ya da anksiyete ya da depresif bozukluk tanýsý alabilir (Boulenger ve Lavallee 1993). Angst (1997), eþik üstü düzeydeki anksiyete (A) ve depresyonla (D) eþik altý sendromlar (a,d) arasýnda birtakým kombinasyonlarýn bulunabileceði (Ad, ad, ad gibi), bu ayýrýmýn hastalýk süresi, 5

2 GÜLSEREN Þ. görülme sýklýðý, yol açtýðý bozulma ve belirti sayýsý gibi deðiþkenlerle yapýlabileceðini ileri sürmüþtür. Anksiyete ve depresif sendromlarýn ortak psikopatolojik bir sürecin farklý dýþavurumlarý olup olmadýðý halen bilinmemektedir. Güncel sýnýflandýrmada ayrýlmaya çalýþýlan bu sendromlarýn "genel nevrotik sendrom" baþlýðý altýnda birleþtirilmesi önerilmiþtir. Bu yaklaþýmda anksiyete, depresyon ve miks anksiyete-depresyon (MAD), farklý kesitlerde özgül kiþilik özellikleri açýsýndan birbiri ile iliþkili görülür ve çeþitli türdeki yaþam olaylarýna karþý "deðiþik düzeylerde aþýrý tepki verme" olarak kabul edilir (Boulenger ve Lavallee 1993). Anksiyete ve depresyonda tedaviye nonspesifik yanýt elde edilmesi, nozolojik açýdan bazý sorularýn ortaya atýlmasýna yol açmýþtýr: (1) Yaygýn anksiyete bozukluðu (YAB) ile major depresif bozukluk (MDB) ayný hastalýðýn farklý dýþa vurumlarý mýdýr, (2) farklý taný kategorileri midir, (3) benzer alt tipleri olan heterojen sendromlar mýdýr? YAB ile MDB arasýnda belirgin bir örtüþme vardýr. Hastalar her ikisinde de aþýrý endiþelenme, motor gerginlik (ya da ajitasyon), insomni, çabuk yorulma ve konsantrasyon azalmasýndan yakýnabilirler. YAB'nin baþka bir hastalýkla (genellikle anksiyete, depresyon ya da kiþilik bozukluklarý) yaþam boyu birlikte görülme sýklýðý %45 ile %91'dir. Diðer yandan diðer anksiyete ve depresif bozukluklarýndan daha erken yaþta baþlar. Bu bulgulara göre YAB'nin tanýsal güvenilirliði diðer anksiyete ve depresif bozukluk türlerine göre düþük olduðundan ayrý bir taný kategorisi olmaktan çok depresyon ya da panik bozukluðun prodromal biçimi olarak ileri sürülmüþtür (Brawman-Mintzer ve Lydiard 1996). YAB ile MDB'nin ortak genetik yatkýnlýk gösterdikleri ve sýrasý ile "tehlike" ve "kayýp" temalý yaþam olaylarý ile bu hastalýklarýn ortaya çýkabileceði belirtilmiþtir. Diðer yandan iki hastalýðýn birbirinden farklý olduðunu ileri süren "farklýlýk kuramý"ný destekleyen bulgular da bildirilmiþtir. Tanýsal güvenilirliðinin düþük olmasýna karþýn DSM-IV'e de yansýtýldýðý gibi YAB tanýsal geçerliliði olan bir hastalýktýr, iki hastalýðýn baþlangýç yaþý, klinik gidiþi, belirti daðýlýmý açýsýndan farklýlýklar vardýr. Ýki hastalýk Hamilton Anksiyete ve Depresyon ölçekleri ile önemli ölçüde ayrýþmaktadýr. Her ne kadar YAB belirli bir oranda eþ taný bulundursa da %38 oranýnda tek baþýna görülebilmektedir (Casacalenda ve Boulenger 1998). Bir baþka olasýlýk "heterojenite kuramý"dýr. MDB ve YAB heterojen tanýsal kategorilerdir. Bu hastalýklarýn nörobiyolojik yönden "saf" ve "saf olmayan" heterojen alt tipleri vardýr (Casacalenda ve Boulenger 1998). Bir diðer görüþ "üç parçalý (tripartite)" modeldir. Bu modele göre "genel distres" açýsýndan iki bozukluk örtüþmekte, ancak faktör analizi çalýþmalarýndan elde edilen sonuçlara göre herbir sendroma özgü faktörlerin varlýðý ile de ayrýþmaktadýr. Bu 3 parça genel distres, fizyolojik uyarýlma (anksiyeteye özgü) ve anhedonidir (depresyona özgü) (Clark ve Watson 1991, Laurent ve Ettelson 2002). Casacalenda ve Boulenger'e (1998) göre üç parçalý kuram, heterojenite kuramýnýn yeniden uyarlanmýþ halidir. Coryell (1990) ise aile, ikiz, epidemiyolojik ve izlemde tanýnýn sürekliliði gibi konularda yapýlan çalýþmalara göre anksiyete ve depresyonun temel olarak birbirinden farklý durumlar olduðunu belirtmiþ ve depresyon sýrasýnda ortaya çýkan anksiyete bozukluðunun "ikincil" olarak adlandýrýlmasýný önermiþtir. Anksiyete ve depresyon arasýndaki iliþki konusunda son olasýlýk, önceki kuramlardan farklýdýr. Ölçüm için kullanýlan ölçeklerde örtüþen belirtilerin olmasý nedeni ile anksiyete ve depresyon arasýndaki iliþki konusunda varýlan sonuçlarýn bir artefakt olduðu kabul edilir. Depresyon ve anksiyeteyi dikotomi içinde gören klasik yaklaþýmýn son dönemde deðiþtiði görülmektedir. Bu deðiþime yol açan bazý geliþmeler olmuþtur. Bunlardan ilki, YAB ile depresyonun oldukça sýk biçimde birlikte görülmesi, ikincisi eþik altý anksiyete ve depresyon sendromlarýnýn tanýmlanmasý ve son olarak da miks anksiyete-depresyon tedavisinde yararlý olduðu anlaþýlan 5-HT 1A parsiyel agonistlerinin bulunmasýdýr (Stahl 1997). Son dönemde depresyonun anksiyete ile iliþkili yeni bir alt tipi olduðu ileri sürülmüþtür ve bu "anksiyete/agresyonun eþlik ettiði depresyon" olarak adlandýrýlmýþtýr. Bu depresyon türünde postsinaptik 5- HT 1A agonistleri ile birlikte CRH ya/ya da kortizol antagonistlerinin biyolojik yönden özgül tedavi seçenekleri olduðu belirtilmiþtir (Van Praag 2001). Çeþitli sýnýflandýrma sistemleri ve tanýsal ölçütler, tanýlarýn geçerliliðini artýrmakla birlikte bu sorun bütünüyle ortadan kaldýrýlabilmiþ deðildir. Epidemiyolojik yaklaþým, bu sorunun çözümüne farklý bir bakýþ açýsý getirebilmektedir. Benzer desen ve sýnýflandýrma sistemi ile ve yapýlandýrýlmýþ görüþmeler kullanýlarak yapýlan çeþitli alan çalýþmalarýndan elde edilen bulgular anksiyete ve depresyonun ayný 6

3 DEPRESYON VE ANKSÝYETE kiþide sýk olarak birlikte bulunduðunu göstermiþtir. Epidemiyolojik araþtýrmalardan elde edilen bulgularla anksiyete ve depresyon arasýndaki eþhastalanmayý incelerken genetik ve psikososyal etmenlerin üzerinde durulmasý gerektiði (Lepine 1994), risk belirlemek amacý ile de aile genogramlarýnýn yararlý olabileceði bildirilmiþtir (Rogers 1994). Anksiyete ve depresyon arasýndaki iliþki üzerine ortaya atýlan kuramlarda çeþitli çýkarýmlara varýlmakla birlikte, iliþkinin doðasý hakkýndaki soruya yeterli bir yanýt bulunamamýþtýr. DSM-IV'de yeni bir kategori olarak ortaya atýlmýþ olan MAD üzerinde yapýlacak çalýþmalarla belki de anksiyete ve depresyon arasýndaki iliþki konusunda açýklayýcý bilgilere ulaþýlabilecektir (Casacalenda ve Boulenger 1998). Depresyon ve anksiyete bozukluklarýnda birincil/ikincil ya da eþtaný tartýþmasý Birincil depresyon, (1) bu kez hastalanýncaya kadar ruhsal yönden saðlýklý olan, (2) geriye dönük olarak depresyon geçirmiþ olduðu anlaþýlan ya da (3) yine geriye dönük olarak bir depresif bozukluk tanýsý alacak düzeye varmamýþ ruhsal belirtiler saptanan hastalarda düþünülecek bir durumdur. Depresyon, önceden var olan depresyon dýþýnda bir ruhsal ya da bedensel hastalýðýn ardýndan ortaya çýktýðýnda "ikincil" olarak adlandýrýlýr. Özetle, ikincil depresyon hastalýk ya da sendromlarýn zaman içinde sýralý olarak ortaya çýkýþýný ifade eder. Ancak, her zaman hastalýklarýn ortaya çýkýþ zamanýný ve sýrasýný doðru bir þekilde belirlemek mümkün olmayabilir. Birincil anksiyete bozukluðu olan hastalarýn %33-75'inde ikincil depresyon, birincil olarak panik bozukluðu olan hastalarýn ise %45'inde major depresyon olduðu bildirilmiþtir. Bu bulgular, iki hastalýðýn birarada bulunmasýnýn þansa baðlý olma olasýlýðýndan oldukça fazladýr (Winokur 1990). Birincil/ikincil ayýrýmýnda hangisinin daha önceden baþladýðýnýn belirlenmesi güç olmakla birlikte, genellikle anksiyete daha önce baþlar ve kronik anksiyete depresyona yol açabilir (Schatzberg ve ark. 1990). Ýki psikiyatrik hastalýðýn otonom biçimde ortaya çýktýðý durumda birincil/ikincil ayýrýmýna bir alternatif olarak "eþ hastalanma" kavramý önerilmiþtir. Örneðin, major depresyonu olan bir hastada panik bozukluðun olmasý durumunda eþ hastalanmadan söz edilir. Hastalýðýn gidiþi ve tedavisi açýsýndan eþ hastalanma yerine birincil/ikincil ayýrýmýnýn daha uygun ve yararlý olacaðý ileri sürülmüþtür (Winokur 1990). Epidemiyoloji Anksiyete bozukluðu ve depresyonu olan hastalarda eþtaný görülme sýklýðý konusunda yapýlan bir çalýþmada, duygudurum kliniklerinde anksiyete, anksiyete kliniklerinde duygudurum bozukluðu görülme oranýnýn yakýn olduðu ve oranlarýn %11-78 arasýnda deðiþtiði bildirilmiþtir (Tucker ve ark. 1994). Major depresif bozuklukta eþ hastalanma en sýk olarak anksiyete bozukluklarý ile olmaktadýr ve yaþam boyu görülme oraný %50-60'týr (Kaufman ve Charney 2000). Anksiyete ve depresyonun yaþam boyu görülme sýklýklarý sýrasý ile %15 ve %8 olarak bildirilmektedir. Her iki bozuklukta da yüksek oranda yineleme riski ve kronikleþme eðilimi söz konusudur. Depresif bozukluðu olan hastalarda anksiyetenin bulunmasý özkýyýmý öngörücü olarak önem taþýr, ayrýca tedavi seçiminde de önemlidir (Keller ve Hanks 1995). Anksiyete ve depresyon çeþitli biçimlerde birlikte görülebilmektedir. En sýk birlikte görülen biçimi distimi ile yaygýn anksiyete bozukluðunun bir arada olmasýdýr. Epidemiyolojik çalýþmalarda önce anksiyete bozukluðunun baþladýðý, daha sonra depresyonun geliþtiði bildirilmiþtir (Guelfi 1993). Diðer yandan hatýrlama güçlükleri nedeni ile hastalardan elde edilen bilgiye göre hangi hastalýðýn önce baþladýðýna iliþkin bilgilerin güvenilir olmayabileceði bildirilmiþtir (Moras ve Barlow 1992). Ayrýca panik bozukluk ile depresyonun sýra ile yer deðiþtirdiði yeni bir bozukluktan söz edilmiþtir. Ohayon ve arkadaþlarý (2000), böyle bir grubun toplumda %14 oranýnda bulunduðunu bildirmiþlerdir. Depresyon ve anksiyetenin bir baþka önemli özelliði, tedavi görme oranlarýnýn oldukça düþük olmasýdýr. Toplumda anksiyete bozukluklarýnýn görülme oraný %9.3, depresyon görülme oraný ise %6.9'dur. Ýki bozukluðun birarada görülme oraný ise %3'tür. Her iki gruptaki hastalarýn yalnýzca 1/3'ü ruhsal yönden tedavi görürken, 2/3'üne taný konmamýþ durumdadýr. Sonradan yapýlan deðerlendirmede aslýnda anksiyete bozukluðu tanýsý alan hastalarýn %12'sinin ilk deðerlendirmecilerden farklý bir biçimde yakýn bir dönemde depresyon tanýsý almýþ olduklarý bildirilmiþtir. Depresyon ya da anksiyete bozukluðu tanýsý konanlar son bir yýl içinde psikiyatri dýþý bir klinisyen tarafýndan ortalama olarak 12 kez deðerlendirilmektedir. Bu nedenle bu hastalarýn saðlýk harcamalarý yüksek düzeylerdedir ve ruhsal hastalýklarýna yönelik tedavi görmemektedirler. Bu hastalarýn yalnýz %13'ü antidep- 7

4 GÜLSEREN Þ. resanla, %9'u da anksiyolitik ile tedavi edilmektedir (Ohayon ve ark. 2000). Depresyon, sosyoekonomik durumu düþük olanlarda daha sýk olarak görülmektedir. Daha önce sosyoekonomik durumu iyi iken giderek kötüleþenlerde depresyon daha fazla oranda geliþmektedir. Anksiyete için bulgular bu kadar belirgin deðildir (Murphy ve ark. 1991). Etyopatogenez Nörobiyoloji Reseptörler ve nörotransmitterler Depresyon ve anksiyete bozukluklarýnda norepinefrin (NE) ve serotonin (5-HT) ile ilgili düzensizlikler olduðu bilinmektedir. Bulgular serotonin aktivasyonunun yeterli düzeyde olmamasý, norepinefrin için ise aþýrý aktivasyon olduðunu göstermektedir. Bu tür düzensizlikler depresyon ve anksiyete belirtilerinin oluþmasýna yol açarlar. Beynin çeþitli bölgelerinde NE ve 5-HT'nin düzenlenmesi anlaþýldýkça bu iki hastalýkla ilgili özgül belirtiler konusunda daha fazla bilgi saðlanacaktýr (Ressler ve Nemeroff 2000). Nikotinik asetilkolin reseptörleri, anksiyete ve depresyonla ilgili yolaklarýn iþlevine katýlýrlar. Nikotin belirli durumlarda anksiyolitik ve antidepresan etki gösterirken, kronik kullanýmýnda anksiyete, býrakýlmasý durumunda da depresif belirtiler oluþturur (Picciotto ve ark. 2002). Serotonin (5-HT) Serotonerjik nöronlarýn beyinde baþlýca bulunduklarý bölge raphe nükleusu olarak adlandýrýlýr. Bu bölgeden kortekse giden yollar duygudurumun, limbik bölgeye giden yollar anksiyetenin, bazal gangliyonlara giden yollar ise obsesyonlarýn düzenlenmesinde rol oynarlar. Depresyon ve anksiyetenin patogenezinde serotonerjik iþlevsellikte çeþitli sorunlar olduðu saptanmýþtýr. Serotonin yetersizliði sonucu olarak depresyon, anksiyete, panik, fobiler, obsesyonlar, kompulsiyonlarýn ortaya çýktýðý kabul edilmektedir. Anksiyete ve depresyon için ön plana çýkan serotonerjik reseptörler ise 5-HT 1A, 5-HT 1C ve 5-HT 2 'dir (Baldwin ve Rudge 1995, Lesch 1991, Stahl 2000). Serotoninin baðlanma bölgesi ile ilgili iþlevsel polimorfizm ve bu polimorfizm ile bazý ruhsal hastalýklar arasýnda baðlantý olduðu belirtilmiþtir. Serotoninin anksiyete ve depresyon için önemli bir nörotransmitter olmasý bu polimorfizmin önemli olduðunu düþündürmektedir (Weizman ve Weizman 2000). Anksiyete ve agresyonun tetiklediði ve aslýnda "5-HT ile iliþkili depresyon" olarak adlandýrýlan bir depresyon alt tipinden sözedilmiþtir. Depresyonun bu alt tipinde serotonerjik sistemle ilgili bir bozukluk, bir yatkýnlýk fenomeni olarak görülmekte ve bu durum remisyon döneminde de sürmektedir (van Praag 1998, Braconnier ve Jeanneau 1997). Norepinefrin (NE) NE nöronlar beyinde temel olarak lokus seruleus (LC) bölgesinde yer almaktadýr. Bu bölgenin iþlevlerinin bozulmasý sonucu biliþsel bozukluklara ek olarak depresyon, anksiyete gibi duygulaným belirtileri ortaya çýkmaktadýr. Diðer yandan LC'de bulunan NE nöronlar ile raphe nükleusu ve kortekste yer alan 5- HT nöronlarý arasýndaki etkileþimler sonucu NE, 5-HT salýnýmýnýn üzerinde hem arttýrýcý hem de azaltýcý bir rol oynar. NE, raphe nükleusundaki 5-HT nöronlarý üzerinde salýnýmý arttýrýcý, korteksteki 5-HT nöronlarý için inhibe edici role sahiptir. Bu özellikler depresyon ve anksiyete arasýndaki iliþkinin anlaþýlmasý ve ilaç tedavilerinin düzenlenmesinde önem kazanmaktadýr (Stahl 2000). Kortikosteroid reseptörleri ve Kortikotropin Salýným Faktörü (Corticotropin Releasing Factor-CRF) Anksiyete ve depresyon gibi stresle iliþkili hastalýklar arasýndaki baðlantýnýn araþtýrýlmasýnda CRF ve iliþkili diðer bileþenlerin üzerinde özellikle durulmaktadýr. Bu sýnýfta iki yeni nöropeptid bulunmuþtur: Urokortin II ve urokortin III. Bu iki nöropeptid CRF reseptörlerinin seçici agonistleridir ve anksiyetenin azaltýlmasýnda etkilidirler. Sonuç olarak CRF, urokortinler ve reseptörler, stres yanýtýnýn gerek akut gerekse iyileþme evrelerinde iþlev görürler (Reul ve Holsboer 2002). Hayvan deneylerinde glukokortikoid ve mineralokortikoid reseptörler, stresle iliþkili olduðu düþünülen anksiyete ve depresyon için bir model oluþturmada önemli bilgiler saðlamýþtýr (Gass ve ark. 2001). Kortikosteroid reseptör iþlevleri depresif ve depresyona yatkýn saðlýklý birçok kiþide bozulmuþtur. Bunun sonucu olarak beynin birçok bölgesinde CRH salýnýmý artar ve depresif belirtiler ortaya çýkar. Diðer yandan CRH1 reseptörü, CRH'nin anksiyete oluþturucu etkilerini kontrol etmektedir. Bu nedenlerle CRH1 reseptör antagonistleri her iki durumun tedavisinde kullanýlabilecek seçeneklerdir (Holsboer 1999). CRF, depresif hastalarda hipotalamus ve hipotalamus 8

5 DEPRESYON VE ANKSÝYETE dýþý bölgelerden aþýrý ölçüde salýnýr. HPA ekseni hiperaktivitesi ve BOS'ta CRF düzeyinde yükselme olur. CRF'deki bu artýþa baðlý olarak depresyonun bazý davranýþsal belirtileri ortaya çýkar. Depresyonda görülenin tersine anksiyete ile ilgili olarak CRF konusunda bir bulgu saptanmamýþtýr. Ancak, deneysel çalýþmalar CRF'nin bazý anksiyete bozukluklarýnda rolü olabileceðini destekler niteliktedir. CRF'nin anksiyete bozukluklarýndaki etkisi olasýlýkla NE sistem üzerinden olmaktadýr (Arborelius ve ark. 1999). CRF konusunda elde edilen bir baþka bulgu depresyon ve anksiyetenin bazý türlerinde CRF'nin aþýrý derecede salýnabileceði ve "her iki bozukluðun ortak nedeni olan bir substrat" olarak etiyolojide rol oynayabileceðidir (Gulley ve Nemeroff 1993). Gerek anksiyete gerekse depresyonda BOS'ta yüksek konsantrasyonda CRF bulunduðu, ancak HPA eksenindeki diðer peptidlerin iki bozuklukta farklý þekilde salýným gösterdikleri bildirilmiþtir. Anksiyetede hipokortizolemi, dekzametazon uygulamasýndan sonra süpersupresyon ve glukokortikoid reseptörlerin sayýsýnda artma görülürken; depresyonda hiperkortizolemi, dekzametazon uygulamasýndan sonra supresyon olmamasý ve glukokortikoid reseptörlerin sayýsýnda azalma görülür. Bu farklýlýðý açýklamak için nöroendokrin süreklilik (neuroendocrin continuum) modeli ileri sürülmüþtür. Hipokampal bölgedekine benzer þekilde hipofiz, limbik ve kortikal CRF reseptörlerinin genel olarak duyarsýzlaþmasý, yineleyici türdeki stres verici olaylarýn etkisi ile hipokampal hasar oluþmasý ve bunun sonucu hipokampal inhibisyonun kaybolmasýna ikincil olabilir (Boyer 2000). Hayvan deneylerinde CRF'nin lokus seruleusa infüzyonu ile depresif yanýt oluþturmadýðý, anksiyeteye yol açtýðý; LC'deki nöronlarýn ateþlenmesinin anksiyeteyi azalttýðý saptanmýþtýr (Weiss ve ark. 1994). Genetik Bazý anksiyete bozukluðu türleri ve depresyonun, ayný genetik yatkýnlýða sahip bireylerde çevresel etkenlerin katkýsý ile farklý dýþavurumlarla ortaya çýktýðý belirtilmiþtir (Paul 1988). Benzer þekilde ikizler üzerinde yapýlan çalýþmada anksiyete ve depresyon oluþmasýnda çevresel etkenlerin rolünün genetik etkenlerden daha belirgin olduðu ileri sürülmüþtür (Kendler ve ark. 1987). Son dönemde yapýlan araþtýrmalarda, depresyon ve anksiyetenin genetik ve nörobiyolojik özellikler açýsýndan benzerlikler gösterdiði saptanmýþtýr (Gorman 1996). Cohen ve Biederman (1988), anksiyete ve depresyon belirtilerinin ayný hastada sýklýkla birlikte görüldüðünü ve bu iki durumun tek bir genomdan kaynaklandýðýný belirtmiþlerdir. Yapýlan ikiz çalýþmalarýnda miks major depresyon-anksiyete bozukluðu ile saf major depresyon arasýnda etiyolojik bir iliþki olduðu, bu iki grupla saf anksiyete bozukluðu arasýnda bir iliþki bulunmadýðý bildirilmiþtir. Miks depresyon-anksiyete bozukluðu, saf major depresyona göre genetik etmenlerden daha çok etkilenmektedir (Torgersen 1990). Belirtiler Depresyon ve anksiyetenin birlikte olmasý belirtiler açýsýndan bazý özellikler gösterir. Major depresif bozukluðu olan hastalarda, yaþam boyu anksiyete bozukluðu öyküsünün olmasý depresyonun þiddetinden baðýmsýz bir þekilde özkýyým düþüncelerinin daha fazla ve þiddetli olarak görülmesine yol açar (Schaffer ve ark. 2000). Uyku bozukluklarý depresyon ve anksiyetede oldukça sýk görülür, ayný þekilde uykusuzluðu olan kiþilerde de depresyon ve anksiyeteye rastlanýr. Ancak uykusuzluk ile hastalýk arasýnda sebep-sonuç iliþkisi konusu yeterince açýklýða kavuþmamýþtýr (Soldatos 1994). Anksiyete ve depresyonun birlikte görüldüðü hastalarda uyku bölünmeleri %55, yalnýzca depresyonu olanlarda %40 ve yalnýzca anksiyete bozukluðu olanlarda %31 oranýnda görülür. Sabah erken uyanma birlikte iki tanýsý bulunan hastalarda %46, depresyonda %34 ve anksiyetesi olanlarda %27 oranýnda görülür. Uykunun baþlamasý ile ilgili zorluk için bildirilen oranlar sýrasýyla %51, %41 ve %23'tür (Ohayon ve ark. 2000). Öfke ataklarý olan depresif hastalar oldukça anksiyözdür ve bu hastalarda kaçýngan, baðýmlý, sýnýr, narsisistik ve antisosyal kiþilik bozukluklarý öfke ataklarý olmayan depresif hastalardan daha fazla oranda görülür (Fava ve Rosenbaum 1998). Major depresyona eþlik eden anksiyete belirtileri daha sonra yeni depresif epizodlarýn geliþmesini kolaylaþtýrmaktadýr. Obsesyonlar ve kompulsiyonlar daha sonra yeni depresif epizodlarýn ortaya çýkýþý; önceden panik atak bulunmasý ise depresyonun daha þiddetli ve kronik olmasý ile iliþkilidir (Coryell ve ark. 1992). Depresyonu olan hastalarýn yaklaþýk %85'inde anksiyete belirtileri vardýr. Benzer þekilde anksiyete bozukluklarýnda %90 oranýnda depresif belirtiler görülür (Gorman 1996). Depresyon ve anksiyete ile 9

6 GÜLSEREN Þ. ilgili bir baþka önemli konu, tedaviye yanýt alýndýktan sonra 18 ay içinde hastalarýn yaklaþýk %20-30'unun yeniden hastalanmasý konusudur. Depresyonu yineleyen bu hastalarýn bir kýsmýnda depresif duygudurum azaldýðý halde anksiyete (özellikle yaygýn anksiyete), endiþe, insomni ve somatik belirtiler sürmektedir (Stahl 2000). Depresyon ve anksiyete belirtileri, kültürler arasýnda farklýlýklar gösterebilmektedir (Ballenger ve ark. 2001). Kültüre özgü belirtiler, hastanýn içinde bulunduðu durumun anlaþýlmasýný güçleþtirebilmekte, yanlýþ taný konabilmektedir. Batýlý olmayan ülkelerde hastalarýn sýkýntýlarýný somatize etmeye yatkýn olduklarý görüþü, son zamanlarda deðiþmiþtir ve somatizasyonun her kültürde var olduðu ileri sürülmüþtür. Somatik belirtiler birçok kültürde ruhsal sýkýntýnýn ifade edilmesini de saðladýðýndan klinisyen tarafýndan yanlýþ yorumlandýðýnda birçok gereksiz tanýsal incelemeye ve yanlýþ tedaviye neden olabilir (Kirmayer 2001). Birinci basamakta hekimin hastada anksiyete ve depresyonu saptayabilmesi kullanýlan ölçütlere önemli ölçüde baðlýdýr. Bu hastalarýn somatizasyon belirtileri ile baþvurmasý anksiyete ve depresyonun tanýnmasýný güçleþtiren bir baþka etkendir. Ancak, somatizasyonla baþvuran hastalarda hipokondriyak türde endiþeler ve týbbi yönden açýklanamayan belitilerin bulunmasý anksiyete ve depresyonun saptanmasýný kolaylaþtýrmaktadýr (Kirmayer ve ark. 1993). Depresyon ve anksiyete çeþitli þekillerde kombine olabilirler. Bu kombinasyonlar Þekil 1 de gösterilmiþtir. Belirtiler ya da bozukluklardan oluþan bir spektrum sözkonusudur. Bu spektrumda bir uçta depresyonun olmadýðý saf anksiyeteden baþlayarak arada anksiyete ve depresyonun çeþitli þekillerdeki karýþýmý ve öbür uçta da anksiyetenin olmadýðý saf depresyon yer alýr (Stahl 2000). Anksiyete ve depresyonda doðru taný konmasý, gerek etkili tedavide gerekse uzun dönem izlemde önemlidir. Ýki bozukluk birlikte sýk olarak görülebildiðinden hastanýn öndegelen duygulanýmýnýn belirlenmesi, uyku örüntüsü, psikomotor belirtiler, baþlangýç yaþý, aile öyküsü, madde kullaným öyküsü, egzersize yanýt, psikososyal baðlantý düzeyi gibi bilgilerin elde edilmesi doðru taný konmasýna yardýmcý olur (Clayton 1991, Cloninger 1990). Yaygýn Anksiyete Bozukluðu YAB, sýnýflandýrma ve araþtýrma çalýþmalarý için ilginç özellikler taþýr. Birinci basamak hekimleri, araþtýrma Stahl (2000) Sendrom kombinasyonlarý YAB Eþikaltý anksiyete YAB MAD Anksiyöz distimi Þekil 1. Sendrom kombinasyonlarý. MDB MDB Distimi MAD: Miks Anksiyete Depresyon MDD: Major Depresif Bozukluk YAB: Yaygýn Anksiyete Bozukluðu taný ölçütlerini karþýlasýn ya da karþýlamasýn anksiyete ve/ya da depresyon belirtilerini, psikiyatri uzmanlarý ise daha çok major depresif bozukluk ya da anksiyete bozukluðu alt tiplerini tedavi etme eðilimindedir. YAB, son dönemde üzerinde çok durulan bir hastalýktýr. Genellikle tam olarak düzelmemiþ anksiyete ve depresif bozukluk tablosuna karþýlýk gelir. Bu nedenle görüþme sýrasýnda YAB düþünülen ancak major depresif bozukluk ya da herhangi bir anksiyete bozukluðu alt tipi taný ölçütlerinin karþýlanmadýðý bir durumda hastanýn tüm öyküsünün alýnmasý önem taþýr, çünkü kronik anksiyete genellikle stabil gidiþli bir durum deðildir. Diðer yandan MDB için 2 yýl sonundaki düzelme oraný %80 iken, YAB için 10

7 DEPRESYON VE ANKSÝYETE bu oran yalnýzca %20'dir. YAB, genellikle dalgalanmalar göstererek kronik bir gidiþ gösterir. Ayrýca uzun süren YAB panik bozukluk, major depresif bozukluk habercisidir (Stahl 2000). Eþik altý MAD Miks Anksiyete Depresyon (MAD) Araþtýrmalar gerek anksiyete gerekse depresyon belirtileri eþik altý düzeyde olan ve önemli ölçüde iþlevsel bozulmaya yol açan farklý bir hastalýk grubunun olduðunu göstermiþ ve MAD DSM-IV için yeni bir taný kategorisi olarak önerilmiþtir. MAD'nin kendine özgü özellikleri, anksiyete ve duygudurum bozukluklarý konusunda açýklayýcý modeller oluþturulmasý için önemli ipuçlarý saðlamaktadýr. MAD ile ilgili bilgilerden yola çýkarak anksiyete ve depresyonun, temel özelliði negatif duygulaným olan ortak bir yatkýnlýðý yansýttýðý ileri sürülmüþtür (Barlow ve Campbell 2000). MAD ile ilgili epidemiyolojik veriler henüz yeterli düzeyde olmamakla birlikte sýklýðýnýn toplumda %1-10, birinci basamakta ise %50 olduðu bildirilmiþtir (Kaplan ve Sadock 1998). Miks anksiyete-depresyon daha çok birinci basamak uygulamalarýnda karþýlaþýlan bir durumdur. Bu kategori, heterojen hasta gruplarý için bir tanýsal "çöp sepeti" haline geleceði ve MAD'nin uyum bozukluðu ile önemli ölçüde örtüþtüðü konularýnda eleþtirilmiþ, eðer yeni bir taný grubuna gereksinim duyuluyorsa MAD yerine "minör depresyon"un yeterli olacaðý ileri sürülmüþtür (Liebowitz 1993). Birinci basamakta MAD dýþýnda sýk karþýlaþýlan diðer durumlar kronik depresyon ve YAB'dir. Bu tanýlar DSM-IV'den önceki sýnýflandýrmalarda psikiyatrik deðerlendirme sýrasýnda taný konmasýnda yeterli yardým saðlamadýðý iddiasý ile birinci basamak çalýþanlarý tarafýndan eleþtirilmiþtir. Bu nedenle MAD, YAB ve kronik depresyon konusunda birinci basamakta yürütülecek alan çalýþmalara gereksinim vardýr (Liebowitz ve ark. 1990). Miks anksiyete-depresyon belirtileri olan hastalarda anksiyete ve depresyonun þiddeti daha fazladýr (Katon ve Roy-Byrne (1991). Stabil olmayan bu psikolojik durum, stres altýnda dekompanse olarak YAB ve MDB gibi daha aðýr ruhsal bozukluklara (Þekil 2) dönüþebilir (Stahl 2000). Tedavi/Ele Alma Eþ hastalanma, hasta ve klinisyen açýsýndan farklý anlamlar taþýr. Hasta günlük yaþantýsýnýn bozulmasýndan söz ederken, klinisyen için hastanýn belirtilerinin daha þiddetli olmasý, hastalýðýn erken yaþta Stres YAB YAB MAD MDB MDB Þekil 2. Eþik altý miks anksiyete depresyon-stres iliþkisi. baþlamýþ olmasý ve genellikle süre uzun olduðundan hastalýðýn ele alýnmasýnýn giderek daha da zorlaþmasý önemlidir (Dunner 2001). Depresyonda remisyona ulaþmak amacý ile ilaç tedavisi planlanýrken eþ hastalanma üzerinde önemle durulmalýdýr. Örneðin birlikte bulunan anksiyete bozukluðuna depresyonu olan hastalarda daha önce de belirtildiði gibi oldukça sýk rastlanýr. Anksiyetenin eþlik ettiði depresyonun tedavisinde baþvurulacak stratejiler depresyonu olan hastalarýn tedavisine oldukça benzer, ancak antidepresan ilaçlar yalnýzca depresyonu olan hastalara göre birlikte anksiyete bozukluðu olan hastalarda daha yüksek dozlarda önerilir. Bu hastalarda kullanýlan antidepresanýn, her iki hastalýðýn belirtilerini yatýþtýrmasý gerekir (Kelsey 2002). Depresyon ve anksiyetede eþ hastalanma oranýnýn yüksek olmasý, baþlangýçta bir antidepresanla bir anksiyolitik ilacýn kombine edilmesini gündeme getirmiþtir. Diðer yandan 1960'lý yýllarda depresyon antidepresanlarla anksiyete ise anksiyolitiklerle tedavi edilirken, eðilim giderek deðiþmiþ ve günümüzde anksiyete ve depresyonun birlikte bulunduðu durumlarda artýk antidepresanlar tedavi seçeneði olarak ilk sýrayý almýþtýr (Stahl 2000). Seçici serotonin geri alým inhibitörleri, trisiklik antidepresanlar ve monoaminoksidaz inhibitörleri depresyon ve anksiyetenin birlikte olduðu durumlarda etkili bulunmuþtur (Gorman 1996). Antidepresan kullanýmý eþ hastalanma grubunda %14, depresyonda %18 ve anksiyete bozukluðu grubunda %4'tür. En sýk olarak kullanýlan antidepresanlar fluoksetin, amitriptilin ve sertralindir. 11

8 GÜLSEREN Þ. Anksiyolitik kullaným oranlarý gruplar için sýrasýyla %10, %4 ve %2'dir. En sýk olarak kullanýlan anksiyolitikler lorazepam ve diazepamdýr (Ohayon ve ark. 2000). Eþ hastalanma ve MAD için venlafaksinin etkili olduðu bildirilmiþtir (Kaufman ve Charney 2000, Gorman ve Papp 2000). Venlafaksine ek olarak, baþlangýçta bir anksiyolitik olarak kullanýlan buspiron, anksiyete bozukluklarýna ek olarak major depresif bozukluk tedavisinde de kullanýlmaktadýr (Stahl 2000). Angst J (1997) Depression and anxiety: Implications for nosology, course, and treatment. J Clin Psychiatry, 58(Suppl 8):3-5. Arborelius L, Owens MJ, Plotsky PM ve ark. (1999) The role of corticotropin releasing factor in depression and anxiety disorders. J Endocrinol, 160:1-12. Baldwin D, Rudge S (1995) The role of serotonin in depression and anxiety. Int Clin Psychopharmacol, 9(Suppl 4): Ballenger JC, Lecrubier Y, Nutt DJ ve ark. (2001) Consensus statement on transcultural issues and depression and anxiety from the International Consensus Group on Depression and Anxiety. J Clin Psychiatry, 62(Suppl 8): Barlow DH, Campbell LA (2000) Mixed anxiety-depression and its implications for models of mood and anxiety disorders. Compr Psychiatry, 41: Baughman OL (1994) Rapid diagnosis and treatment of anxiety and depression in primary care: the somatizing patient. J Fam Pract, 39: Boulenger JP, Lavallee YJ (1993) Mixed anxiety and depression: diagnostic issues. J Clin Psychiatry, 54(Suppl):3-8. Boyer P (2000) Do anxiety and depression have a common pathophysiological mechanism? Acta Psychiatr Scand Suppl, (Suppl 406): Braconnier A, Jeanneau A (1997) Anxiety, agression, agitation and depression: Psychopathological aspects. Encephale, 23: Brawman-Mintzer O, Lydiard RB (1996) Generalized anxiety disorder: Issues in epidemiology. J Clin Psychiatry, 57(Suppl 7):3-8. Casacalenda N, Boulenger JP (1998) Pharmacologic treatments effective in both generalized anxiety disorder and major depressive disorder. Can J Psychiatry, 43: Clark LA, Watson D (1991) Tripartite model of anxiety and depression: Psychometric evidence and taxonomic implications. J Abnorm Psychol, 100: Clayton PJ (1991) The comorbidity factor: Establishing the primary diagnosis in patients with mixed symptoms of anxiety and depression. J Clin Psychiatry, 52: Cloninger CR (1990) Comorbidity of anxiety and depression. J Clin Psychopharmacol, 10(Suppl 3): Cohen LS, Biederman J (1988) Further evidence for an association between affective disorders and anxiety disorders: Review and case reports. J Clin Psychiatry, 49: Coryell W (1990) Anxiety secondary to depression. Psychiatr Clin North Am, 13: KAYNAKLAR Coryell W, Endicott J, Winokur G (1992) Anxiety symptoms as epiphenomena of primary major depression: Outcome and familial psychopathology. Am J Psychiatry, 149: Dunner DL (2001) Management of anxiety disorders: The added challenge of comobidity. Depress Anxiety, 13: Fava M, Rosenbaum JF (1998) Anger attacks in depression. Depress Anxiety, 8(Suppl 1): Frances A, Manning D, Marin D ve ark. (1992) Relationship of anxiety and depression. Psychopharmacology, 106(Suppl): Gass P, Reichardt HM, Strekalova T ve ark. (2001) Mice with targeted mutations of glucocorticoid and mineralocorticoid receptors: Models for depression and anxiety? Physiol Behav, 73: Gorman JM (1996) Comorbid depression and anxiety spectrum disorders. Depress Anxiety, 4: Gorman JM, Papp LA (2000) Efficacy of venlafaxine in mixed depression-anxiety. Depress Anxiety, 12(Suppl 1): Guelfi JD (1993) Comorbidity of anxiety-depression and its treatment. Encephale, 2: Gulley LR, Nemeroff CN (1993) The neurobiological basis of mixed depression-anxiety states. J Clin Psychiatry, 54(Suppl 1): Holsboer F (1999) The rationale for corticotropin-releasing hormone receptor (CRH-R) antagonists to treat depression and anxiety. J Psychiatr Res, 33: Kaplan HI, Sadock BJ (1998) Synopsis of Psychiatry, Giza, Egypt, Mass Publishing Co, s.588. Kasper S, Pezawas L (1999) Depression and anxiety. Wien Med Wochenschr, 149: Katon W, Roy-Byrne PP (1991) Mixed anxiety and depression. J Abnorm Psychol, 100: Kaufman J, Charney D (2000) Comorbidity of mood and anxiety disorders. Depress Anxiety, 12(Suppl 1): Keller MB, Hanks DL (1995) Anxiety sysmptom relief in depression treatment outcomes. J Clin Psychiatry, 56(Suppl 6): Kelsey JE (2002) Treatment strategies in achieving remission in major depressive disorder. Acta Psychiatr Scand, 106:18-25 Kendler KS, Heath AC, Martin NG, Eaves LJ (1987) Symptoms of anxiety and symptoms of depression. Arch Gen Psychiatry, 44: Kirmayer LJ (2001) Cultural variations in the clinical presen- 12

9 DEPRESYON VE ANKSÝYETE tation of depression and anxiety: implicatioons for diagnosis and treatment. J Clin Psychiatry, 62(Suppl 13): Kirmayer LJ, Robbins JM, Dworkind M ve ark. (1993) Somatization and the recognition of depression and anxiety in primary care. Am J Psychiatry, 150: Laurent J, Ettelson R (2002) An examination of the tripartite model of anxiety and depression and its application to youth. Clin Child Fam Psychol Rev, 4: Lepine JP (1994) Comorbidity of anxiety and depression: Epidemiologic perspectives. Encephale, 4: Lesch KP (1991) 5-HT 1A receptor responsivity in anxiety disorders and depression. Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry, 15: Liebowitz MR (1993) Mixed anxiety and depression: Should it be included in DSM-IV? J Clin Psychiatry, 54(Suppl):4-7. Liebowitz MR, Hollander E, Schneier F ve ark. (1990) Anxiety and depression: Discrete diagnostic entities? J Clin Psychopharmacol, 10(Suppl 3): Moras K, Barlow D (1992) Definitions of secondary depression: Effects ofn comorbidity and outcome in anxiety disorders. Psychopharmacol Bull, 28: Murphy JM, Olivier DC, Monson RR (1991) Depression and anxiety in relation to social status. Arch Gen Psychiatry, 48: Ohayon MM, Shapiro CM, Kennedy SH (2000) Differentiating DSM-IV anxiety and depressive disorders in the general population: comorbidity and treatment consequences. Can J Psychiatry, 45: Paul SM (1988) Anxiety and depression: A common neurobiological substrate? J Clin Psychiatry, 49(Suppl 1): Picciotto MR, Brunzel DH, Caldarone BJ (2002) Effect of nicotine and nicotinic receptors on anxiety and depression. Neuroreport, 13: Ressler KJ, Nemeroff CB (2000) Role of serotonergic and noradrenergic systems in the pathophysiology of depression and anxiety. Depress Anxiety, (Suppl 1):2-19. Reul JM, Holsboer F (2002) Corticotropin-releasing factor receptors 1 and 2 in anxiety and depression. Curr Opin Pharmacol, 2: Rogers JC (1994) Can physicians use family genogram information to identify patients at risk of anxiety and depression? Arch Fam Med, 3: Rouillon F (1999) Anxiety and depression: a treatment need. Eur Neuropsychopharmacol, 9(Suppl 3): Schaffer A, Levitt AJ, Bagby RM ve ark. (2000) Suicidal ideation in major depression: sex differences and impact of comorbid anxiety. Can J Psychiatry, 45: Schatzberg AF, Samson JA, Rothschild AJ ve ark. (1990) Depression secondary to anxiety: findings from the McLean Hospital Depression Research Facility. Psychiatr Clin North Am, 13: Seligman LD, Ollendick TH (1998) Comorbidity of anxiety and depression in children and adolescents: an integrative review. Clin Child Fam Psychol Rev, 1: Soldatos Cr (1994) Insomnia in relation to depression and anxiety: Epidemiologic considerations. J Psychosom Res, 38(Suppl 1):3-8. Stahl SM (1997) Mixed depression and anxiety: serotonin 1A receptors as a common pharmacologic link. J Clin Psychiatry, 58(Suppl 8): Stahl SM (2000) Essential Psychopharmacology, 2. Baský, New York, Cambridge University Press, s.300. Torgersen S (1990) Comorbidity of major depression and anxiety disorders in twin pairs. Am J Psychiatry, 147: Tucker P, Beckham E, Scarborough A (1994) Psychiatric specialty clinics: do they weed out comorbid depression and anxiety? J Ment Health Adm, 21: Van Praag HM (1998) Anxiety and increased agression as pacemakers of depression. Acta Psychiatr Scand, 393(Suppl): Van Praag HM (2001) Anxiety/agression driven depression. A paradigm of functionalization and verticalization of psychiatric diagnosis. Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry, 25: Weiss JM, Stout JC, Aaron MF ve ark. (1994) Depression and anxiety: role of the locus coeruleus and corticotropin-releasing factor. Brain Res Bull, 35: Weizman A, Weizman R (2000) Serotonin transporter polymorphism and response to SSRIs in major depression and relevance to anxiety disorders and substance abuse. Pharmacogenomics, 1: Winokur G (1990) The concept of secondary depression and its relationship to comobidity. Psychiatr Clin North Am, 13:

Anksiyete ve depresyon sözcükleri hem genel

Anksiyete ve depresyon sözcükleri hem genel Mikst Anksiyete Depresyon ve Eþtanýlý Durumlar Prof. Dr. Hüray FÝDANER*, Prof. Dr. Tunç ALKIN* Anksiyete ve depresyon sözcükleri hem genel týpta hem de psikiyatri ve klinik psikoloji alanýndaki çalýþmalarda

Detaylı

Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri

Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri Hakan Türkçapar Doç. Dr., SSK Ankara Eðitim Hastanesi Psikiyatri Kliniði, Ankara Anksiyete bozukluklarýyla depresyonun belirtileri arasýnda belirgin

Detaylı

Karma Anksiyete ve Depresyon Bozukluðu

Karma Anksiyete ve Depresyon Bozukluðu Karma Anksiyete ve Depresyon Bozukluðu Yrd. Doç. Dr. Burhanettin KAYA*, Prof. Dr. Süheyla ÜNAL* Özet Son yýllarda yapýlan araþtýrmalar anksiyete ve depresyonun birlikteliðine ve taný örtüþmelerine dikkatleri

Detaylı

Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi

Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi ARAÞTIRMA Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi Recep Tütüncü 1, Sibel Örsel 2, M.Haluk Özbay 2 1 Uz.Dr., 2 Doç.Dr., Dýþkapý Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Psikiyatri

Detaylı

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M. DEPRESYON-ANKSİYETE BOZUKLUKLARI İLE ALKOL BAĞIMLILIĞI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M. ÖZET Alkol bağımlılığı ve diğer psikiyatrik

Detaylı

Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar. Doç Dr Selim Tümkaya

Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar. Doç Dr Selim Tümkaya Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar Doç Dr Selim Tümkaya ANKSİYETE BOZUKLUKLARI Anksiyete bozukluklarının yaşam boyu prevalansı yaklaşık %29 dur. Kessler ve ark 2005 Uzunlamasına çalışmalar

Detaylı

Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluðu Tedavisinde Kullanýmý

Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluðu Tedavisinde Kullanýmý Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluðu Tedavisinde Kullanýmý Aslýhan Sayýn 1 1 Uz.Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Ankara GÝRÝÞ Sosyal anksiyete bozukluðunun (SAB) tedavisi,

Detaylı

Aile Hekimliðinde Genogram

Aile Hekimliðinde Genogram Aile Hekimliðinde Genogram Prof. Dr. Ýsmail Hamdi KARA, Düzce Üniversitesi Týp Fakültesi Aile Hekimliði AD, Düzce Aile Hekimliði Dersleri - 02.06.2010 15:30 1 I. Tanýmlar Hastalarý yalnýz bir birey olarak

Detaylı

Nöroloji servisine yatan hastalarda yüksek oranda psikiyatrik hastalıklar görülür. Prevalans %39-64 arasındadır.

Nöroloji servisine yatan hastalarda yüksek oranda psikiyatrik hastalıklar görülür. Prevalans %39-64 arasındadır. 1 2 + Nöroloji servisine yatan hastalarda yüksek oranda psikiyatrik hastalıklar görülür. Prevalans %39-64 arasındadır. + + Üçüncü basamak nöroloji yataklı servisinde psikiyatrik görüşme ile tespit edilen

Detaylı

Anksiyete duyarlýlýðý yüksek kiþiler anksiyetedeki

Anksiyete duyarlýlýðý yüksek kiþiler anksiyetedeki Panik ve Depresyon: Etiyoloji, Taný ve Eþtaný Sorunlarý Doç. Dr. Levent SEVÝNÇOK*, Dr. Aybars AKOÐLU* Anksiyete duyarlýlýðý yüksek kiþiler anksiyetedeki fiziksel duyumlarýn çok kötü sonuçlarý olabileceðini

Detaylı

Anksiyetenin aþýrý ve kiþiyi felç eden formunun bir

Anksiyetenin aþýrý ve kiþiyi felç eden formunun bir Panik Bozukluðu Prof. Dr. Raþit TÜKEL* Anksiyetenin aþýrý ve kiþiyi felç eden formunun bir hastalýk olarak tanýnmasý, diðer birçok psikiyatrik bozukluða göre daha geç dönemlere rastlamaktadýr. Eski çaðlara

Detaylı

Somatizasyon iyi tanýmlanmýþ bir taný sýnýfý ya da

Somatizasyon iyi tanýmlanmýþ bir taný sýnýfý ya da Depresyon ve Somatizasyon Uz. Dr. Sermin KESEBÝR* SOMATÝZASYON Somatizasyon iyi tanýmlanmýþ bir taný sýnýfý ya da bozukluk deðil, geniþ kapsamlý bir klinik görüngüdür. Buna baðlý olarak somatizasyonu bulunan

Detaylı

1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ

1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ 1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ Burhanettin Kaya 1, Mine Kaya 2 1 Doç.Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, 2 Uz.Dr., Ankara Halk Saðlýðý Müdürlüðü,

Detaylı

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD. Obezitede Anksiyete Bozuklukları ve Depresyon Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD. Açıklama 2008 2010 Araştırmacı: Sanofi Danışman: Teva, BMS Konuşmacı: Lundbeck Obezite giderek artan bir toplum sağlığı

Detaylı

Yineleyici ve Tek Dönem Major Depresif Bozukluðu Olan Hastalarýn Kiþilik ve Affektif Mizaç Özellikleri

Yineleyici ve Tek Dönem Major Depresif Bozukluðu Olan Hastalarýn Kiþilik ve Affektif Mizaç Özellikleri ARAÞTIRMA Yineleyici ve Tek Dönem Major Depresif Bozukluðu Olan Hastalarýn Kiþilik ve Affektif Mizaç Özellikleri Selçuk Aslan 1, Esra Yancar Demir 2 1 Doç.Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri

Detaylı

Ağrı ve psikiyatrik yaklaşım. Prof.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Ağrı ve psikiyatrik yaklaşım. Prof.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Ağrı ve psikiyatrik yaklaşım Prof.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Ağrı Hoş olmayan bir uyaran Duygusal Algısal Bilişsel ve davranışsal Biyopsikososyal

Detaylı

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A² EK 17-A RÝA ÝÇÝN DEÐERLENDÝRME KONTROL LÝSTESÝ ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ Hizmet verenin sorularý: Hizmet alana aþaðýdaki sorularý sorun: Hizmet veren için kurallar: Eðer yanýtlar evet sütununda ise aþaðýdaki

Detaylı

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks Sosyal Anksiyete Bozukluðu: Taný, Epidemiyoloji, Etiyoloji, Klinik ve Ayýrýcý Taný Doç. Dr. Nesrin DÝLBAZ* Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks ve Gelder tarafýndan tanýmlanmasýna karþýn ayrý

Detaylı

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon ARAÞTIRMA Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon Gülten Karadeniz 1, Serdar Tarhan 2, Emre Yanýkkerem 3, Özden Dedeli 3, Erkan Kahraman 4 1 Yrd.Doç.Dr., 3

Detaylı

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme Doç. Dr. Levent KÜEY* Özet Depresyon psikiyatrik bozukluklar arasýnda en sýk karþýlaþýlan hastalýklardan biridir. Depresif hastalarýn önemli bir

Detaylı

Anksiyöz depresyon: Bir depresyon alt grubu mu?

Anksiyöz depresyon: Bir depresyon alt grubu mu? Aydın ve Tamam 177 Anksiyöz depresyon: Bir depresyon alt grubu mu? Hüner AYDIN, 1 Lut TAMAM 2 ÖZET Araştırmalar anksiyetenin klinik depresyonda en belirgin belirti olduğunu ve depresyonun başarılı sağaltımı

Detaylı

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya Þizofrenide Prodromal Belirtiler Prof. Dr. Ýsmet KIRPINAR* Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya da yazýlarýn çoðu; þizofreninin heterojen bir sendrom olduðunu, bu hastalýk için hiçbir patognomonik

Detaylı

Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik verilerin tedaviye direnç açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý

Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik verilerin tedaviye direnç açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý Týp Araþtýrmalarý Dergisi 23: 1 (3): 15-2 ARAÞTIRMA Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik verilerin tedaviye direnç açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý Remzi Kutaniþ, Ömer A. Özer, Buket T. Eryonucu Yüzüncü

Detaylı

Sosyal fobi, insanlarýn hem sosyal hem de iþ

Sosyal fobi, insanlarýn hem sosyal hem de iþ Sosyal Anksiyete Bozukluðunun Farmakolojik Tedavisi Dr. Ali ÖZGEN*, Prof. Dr. Sunar BÝRSÖZ* Sosyal fobi, insanlarýn hem sosyal hem de iþ ortamýnda toplumla iliþkide bulunma yeteneklerini direkt etkileyen

Detaylı

Major depresif bozukluk tam olarak iyileþebildiði

Major depresif bozukluk tam olarak iyileþebildiði Depresyonun Seyri Uz. Dr. Figen Çulha ATEÞCÝ* Major depresif bozukluk tam olarak iyileþebildiði gibi, sýklýkla yineleme ve bazen de kronik gidiþ gösteren bir hastalýktýr. Baþlangýç yaþý genellikle 20'li

Detaylı

Sýnýrda Kiþilik Bozukluðu Aslýnda Bir Bipolar Spektrum Bozukluðu mudur?

Sýnýrda Kiþilik Bozukluðu Aslýnda Bir Bipolar Spektrum Bozukluðu mudur? DERLEME Sýnýrda Kiþilik Bozukluðu Aslýnda Bir Bipolar Spektrum Bozukluðu mudur? Manolya Çalýþýr 1 1 Psk., Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü, Ankara ÖZET Sýnýrda (borderline) kiþilik bozukluðunun

Detaylı

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi 1 Özet Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi Mehmet Ali MALAS, Osman SULAK, Bahadýr ÜNGÖR, Esra ÇETÝN, Soner ALBAY Süleyman Demirel

Detaylı

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Tanýsý Alan Çocuklarýn Ebeveynlerinde Kiþilik Bozukluklarý

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Tanýsý Alan Çocuklarýn Ebeveynlerinde Kiþilik Bozukluklarý ARAÞTIRMA Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Tanýsý Alan Çocuklarýn Ebeveynlerinde Kiþilik Bozukluklarý Oya Güçlü 1, Murat Erkýran 1 1 Uz. Dr., Bakýrköy Ruh Saðlýðý ve Sinir Hastalýklarý Eðitim ve

Detaylı

Bir psikiyatri kliniði yataklý birimi hastalarýnda. birlikteliði: Retrospektif bir çalýþma

Bir psikiyatri kliniði yataklý birimi hastalarýnda. birlikteliði: Retrospektif bir çalýþma ARAÞTIRMA Bir psikiyatri kliniði yataklý birimi hastalarýnda psikotik bozukluk ve madde kullaným bozukluðu birlikteliði: Retrospektif bir çalýþma Comorbidity of psychotic disorder and substance use disorder

Detaylı

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi Dr. Berker Duman Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri AD, Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi BD Ankara Üniversitesi Beyin Araştırmaları

Detaylı

Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi

Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi Dr. Sema Ýlhan Akalýn* Dr. Can Cimili**, Dr. Esma Kuzhan*** Giriþ: Depresyon birinci basamakta en yaygýn görülen ruh saðlýðý sorunudur, çok azýnýn ikinci

Detaylı

Kadýnlarda yaþam boyu depresyon görülme sýklýðý

Kadýnlarda yaþam boyu depresyon görülme sýklýðý Kadýnlarda Üreme Olaylarý ile Depresyon Ýliþkisi Yrd. Doç. Dr. Fisun AKDENÝZ*, Uz. Dr. Ali Saffet GÖNÜL* Kadýnlarda yaþam boyu depresyon görülme sýklýðý erkeklerin yaklaþýk 1.7 ile 2.7 katýdýr (Kessler

Detaylı

Sosyal Fobinin Diðer Psikiyatrik Hastalýklarla Birlikteliði

Sosyal Fobinin Diðer Psikiyatrik Hastalýklarla Birlikteliði Sosyal Fobinin Diðer Psikiyatrik Hastalýklarla Birlikteliði Metin TURAN*, Ali S ÇÝLLÝ**, Rüstem AÞKIN***, Hasan HERKEN # *, Nazmiye KAYA***, Rahim KUCUR # ** ÖZET Bu çalýþmada psikiyatri polikliniðine

Detaylı

Özgül Serotonin Geri Alým Engelleyicilerine Baðlý Kesilme Sendromlarý

Özgül Serotonin Geri Alým Engelleyicilerine Baðlý Kesilme Sendromlarý Özgül Serotonin Geri Alým Engelleyicilerine Baðlý Kesilme Sendromlarý Lut TAMAM* ÖZET Selektif serotonin geri alým inhibitörleri (SSRI) depresyon baþta olmak üzere, anksiyete bozukluklarý, obsesif kompulsif

Detaylı

Depresif Bozukluklarda Risk Etkenleri

Depresif Bozukluklarda Risk Etkenleri Depresif Bozukluklarda Risk Etkenleri Süheyla ÜNAL*, Levent KÜEY**, Cengiz GÜLEÇ***, Mehmet BEKAROÐLU***, Yunus Emre EVLÝCE****, Selçuk KIRLI***** ÖZET * Prof. Dr., Ýnönü Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri

Detaylı

Sosyal Fobi. Özet. Taný ve Sýnýflandýrma

Sosyal Fobi. Özet. Taný ve Sýnýflandýrma Sosyal Fobi Doç. Dr. Nesrin DÝLBAZ* Özet Sosyal fobi kiþinin baþkalarýnca deðerlendirilmesi mümkün olan birden çok ortamdan sürekli korkma ve bu ortamlarda olabildiðince kaçýnma davranýþlarý gösterme hali;

Detaylı

Psikiyatrik literatürde 1800'lerden beri görünmekte

Psikiyatrik literatürde 1800'lerden beri görünmekte Distimi Prof. Dr. Olcay YAZICI* 1. KAVRAMIN ORTAYA ÇIKIÞI VE TARÝHÇESÝ Psikiyatrik literatürde 1800'lerden beri görünmekte olan distimi sözcüðü, Yunanca'da 'kötü-mizaçlý' anlamýna gelmektedir. Mizaç (humour),

Detaylı

Açıklama 2008 2009. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Açıklama 2008 2009. Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK Açıklama 2008 2009 Araştırmacı: YOK Danışman: YOK Konuşmacı: YOK SİLAHLI ÇATIŞMA İLE İLİŞKİLİ TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞUNDA DİĞER BİYOLOJİK TEDAVİ SEÇENEKLERİ Dr. Cemil ÇELİK Sunumun hedefleri Silahlı

Detaylı

Yatan hastalarýn anksiyete ve depresyon düzeyleri ve iliþkili faktörlerin incelenmesi

Yatan hastalarýn anksiyete ve depresyon düzeyleri ve iliþkili faktörlerin incelenmesi ARAÞTIRMA 1 Yatan hastalarýn anksiyete ve depresyon düzeyleri ve iliþkili faktörlerin incelenmesi Fahriye Oflaz, Huriye Varol GATA Hemþirelik Yüksek Okulu 06010 Etlik-Ankara Özet Amaç: Bu çalýþmanýn amacý

Detaylı

Depresif Duygudurumdan Major Depresyona Klinik Spektrum

Depresif Duygudurumdan Major Depresyona Klinik Spektrum DERLEME Depresif Duygudurumdan Major Depresyona Klinik Spektrum From Depressive Symptamotology to Major Depression: Clinical Spectrum Aslý Akýn Aslan 1, Burcu Akýn Sarý 2, Aslý Kuruoðlu 3 1 Uz.Dr., Batman

Detaylı

Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar. Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci

Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar. Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci Sunum Özeti Neden Ebeveynlerde Psikiyatrik Hastalıklar? Madde Bağımlılığı olan Hastaların Ebeveynlerinde

Detaylı

HIV Enfeksiyonu ve AIDS'in Psikiyatrik Yönleri

HIV Enfeksiyonu ve AIDS'in Psikiyatrik Yönleri HIV Enfeksiyonu ve AIDS'in Psikiyatrik Yönleri Can CÝMÝLLÝ*, Burak BAYKARA** ÖZET HIV enfeksiyonu ve AIDS'in psikiyatrik yönlerini konu edinen bu yazýda HIV bulaþma riskini arttýran psikiyatrik bozukluklar,

Detaylı

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Lohusalık döneminde ruhsal hastalıklar: risk etkenleri ve klinik gidiş Doç.Dr. Leyla Gülseren 25 Eylül 2013 49. Ulusal

Detaylı

Dünyada ortalama yaþam süresinde beklenen

Dünyada ortalama yaþam süresinde beklenen Yaþlýlýk Çaðý Depresyonlarý Yrd. Doç. Dr. Kamil Nahit ÖZMENLER* Dünyada ortalama yaþam süresinde beklenen artýþ ile birlikte yaþlý nüfus sayýsýnda da artýþ olmuþ, 1950'lerde ortalama yaþam süresi 36 yýl

Detaylı

Ýntiharýn Nörobiyolojisi #

Ýntiharýn Nörobiyolojisi # Ýntiharýn Nörobiyolojisi # Prof. Dr. Nevzat YÜKSEL* GÝRÝÞ Genel toplumda intihar sýklýðý yýllýk yüzbinde 10-20 kadardýr. Deðiþik ülkelerde bu oranlar yüzbinde 10 ile 40 arasýnda deðiþmektedir. Ýntihar

Detaylı

Sosyal Anksiyete Bozukluðunda Baþlangýç Yaþýnýn Klinik Gidiþ Üzerine Etkisi

Sosyal Anksiyete Bozukluðunda Baþlangýç Yaþýnýn Klinik Gidiþ Üzerine Etkisi ARAÞTIRMA Sosyal Anksiyete Bozukluðunda Baþlangýç Yaþýnýn Klinik Gidiþ Üzerine Etkisi The Impact of the Age at the Onset of Social Anxiety Disorder on the Clinical Course Ahmet Koyuncu 1, Zerrin Binbay

Detaylı

Bedensel hastalýðý olanlarda depresyon morbidite

Bedensel hastalýðý olanlarda depresyon morbidite Bedensel Hastalýklarda Depresyon Uz. Dr. Özen ÖNEN SERTÖZ*, Prof. Dr. Hayriye ELBÝ METE* Bedensel hastalýðý olanlarda depresyon morbidite ve mortaliteyi etkileyen önemli bir klinik sendromdur (Cassem 1991,

Detaylı

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ* İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri 25 TÜRKİYE DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Sempozyum Dizisi No:62 Mart 2008 S:25-30 PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Detaylı

PANİK BOZUKLUĞUNDA ALT TİPLER KLİNİK YANSIMALARI. Dr. Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

PANİK BOZUKLUĞUNDA ALT TİPLER KLİNİK YANSIMALARI. Dr. Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD. PANİK BOZUKLUĞUNDA ALT TİPLER KLİNİK YANSIMALARI Dr. Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD. Panik Bozukluğu Panik atağı Beklenti anksiyetesi Agorafobi Çarpıntı Terleme Titreme Nefes darlığı Soluğun kesilmesi

Detaylı

Kalple Ýliþkili Olmayan Göðüs Aðrýsý Olan Hastalarda Psikiyatrik Eþtaný

Kalple Ýliþkili Olmayan Göðüs Aðrýsý Olan Hastalarda Psikiyatrik Eþtaný ARAÞTIRMA Kalple Ýliþkili Olmayan Göðüs Aðrýsý Olan Hastalarda Psikiyatrik Eþtaný Medine Yazýcý Güleç 1, Çiçek Hocaoðlu 2, Ýsmet Durmuþ 3 1 Uz.Dr., Erenköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi, Ýstanbul,

Detaylı

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125:168 78. Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125:168 78. Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL. Dr Ali Bozkurt Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125:168 78. Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL. The bereavement of the widowed. Dis Nerv Syst 1971;32:597

Detaylı

Depresyonda taný ve ayýrýcý taný sorununu ele. Depresyonda Taný ve Ayýrýcý Taný. Özet. Bunun yanýsýra aþaðýdaki belirtilerden en az 5 i bulunmalýdýr.

Depresyonda taný ve ayýrýcý taný sorununu ele. Depresyonda Taný ve Ayýrýcý Taný. Özet. Bunun yanýsýra aþaðýdaki belirtilerden en az 5 i bulunmalýdýr. Depresyonda Taný ve Ayýrýcý Taný Prof. Dr. Nevzat YÜKSEL* Özet Depresyonun ayýrýcý tanýsýnda iyi bir klinik öykü alýnmasý önemlidir. Bu öykünün týbbi ve psikiyatrik yönü üzerinde ayrý ayrý durulmalýdýr.

Detaylı

Psikiyatrik bozukluklarýn sýnýflandýrýldýðý kitaba. Somatizasyon Bozukluðu. Özet

Psikiyatrik bozukluklarýn sýnýflandýrýldýðý kitaba. Somatizasyon Bozukluðu. Özet Somatizasyon Bozukluðu Yrd. Doç. Dr. Levent SEVÝNÇOK* Özet Somatizasyon genel týpta ve konsültasyon-liyazon psikiyatrisinde sýk karþýlaþýlan karmaþýk bir sorundur. Somatizasyon belirtileri ile baþvurulara

Detaylı

Sosyal Kaygý Bozukluðu ile Panik Bozukluðu Olgularýnýn Demografik ve Bazý Klinik Özellikler Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

Sosyal Kaygý Bozukluðu ile Panik Bozukluðu Olgularýnýn Demografik ve Bazý Klinik Özellikler Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý Sosyal Kaygý Bozukluðu ile Panik Bozukluðu Olgularýnýn Demografik ve Bazý Klinik Özellikler Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý Hatice GÜZ*, Nesrin DÝLBAZ** ÖZET Bu çalýþmada sosyal kaygý ve panik bozukluðu olan

Detaylı

Tedavi Arayýþýnda Olan Eroin Baðýmlýlarýnda I. Eksen Psikiyatrik Komorbidite: Sosyodemografik ve Madde Kullaným Özellikleri Ýle Ýliþkisi

Tedavi Arayýþýnda Olan Eroin Baðýmlýlarýnda I. Eksen Psikiyatrik Komorbidite: Sosyodemografik ve Madde Kullaným Özellikleri Ýle Ýliþkisi Tedavi Arayýþýnda Olan Eroin Baðýmlýlarýnda I. Eksen Psikiyatrik Komorbidite: Sosyodemografik ve Madde Kullaným Özellikleri Ýle Ýliþkisi E. Cüneyt EVREN*, Fatma Oya ER*, Murat ERKIRAN*, Duran ÇAKMAK**

Detaylı

DEPRESYON VE ANKSİYETE:

DEPRESYON VE ANKSİYETE: DEPRESYON VE ANKSİYETE: NE KADAR BENZER? NE KADAR FARKLI? Ulusal Psikiyatri Kongresi 2013, İzmir Dr. Koray Başar Hacettepe ÜTF Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: Roche Danışman:

Detaylı

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor Türkiye'nin insanlarý, mevcut saðlýk düzeyini hak etmiyor. Saðlýk hizmetleri için ayrýlan kaynaklarýn yetersizliði, kamunun önemli oranda saðlýk

Detaylı

Þizofreni özellikle düþünce, algý ve duygulaným

Þizofreni özellikle düþünce, algý ve duygulaným Çocukluk ve Ergenlik Döneminde Þizofreni: Klinik Özellikler Doç. Dr. Selahattin ÞENOL* Þizofreni özellikle düþünce, algý ve duygulaným alanlarýnda bozulmayla seyreden ciddi bir ruhsal hastalýktýr. Ýlk

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindekipayı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 Akılcı İlaç Kullanımı;

Detaylı

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar Emine Çölgeçen 1, Ali İrfan Gül 2, Kemal Özyurt 3, Murat Borlu 4 1 Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dermatoloji Ana Bilim

Detaylı

Obsesif Kompulsif Kiþilik Bozukluðu Olan ve Olmayan Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarýnda Klinik Özelliklerin Karþýlaþtýrýlmasý

Obsesif Kompulsif Kiþilik Bozukluðu Olan ve Olmayan Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarýnda Klinik Özelliklerin Karþýlaþtýrýlmasý Obsesif Kompulsif Kiþilik Bozukluðu Olan ve Olmayan Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarýnda Klinik Özelliklerin Karþýlaþtýrýlmasý Nuray TÜRKSOY*, Raþit TÜKEL**, Özay ÖZDEMÝR*** ÖZET Bu çalýþmada, obsesif

Detaylı

Eþtaný (komorbidite), iki ya da daha fazla. Depresif Bozukluklarda Eþtaný (Komorbidite) Özet

Eþtaný (komorbidite), iki ya da daha fazla. Depresif Bozukluklarda Eþtaný (Komorbidite) Özet Depresif Bozukluklarda Eþtaný (Komorbidite) Prof. Dr. Olcay YAZICI* Özet Diðer psikiyatrik bozukluklarda olduðu gibi depresif bozukluklarda da sýklýkla tabloya baþka organik ya da psikiyatrik hastalýklarýn

Detaylı

Kahta Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniðinde Yatan Hastalarýn Sosyodemografik ve Klinik Özellikleri

Kahta Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniðinde Yatan Hastalarýn Sosyodemografik ve Klinik Özellikleri ARAÞTIRMA Kahta Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniðinde Yatan Hastalarýn Sosyodemografik ve Klinik Özellikleri Sociodemographic and Clinical Characteristics of Patients in The Kahta State Hospital Psychiatry

Detaylı

Majör Depresyon ve Anksiyete Bozukluðunun Birlikte Görüldüðü Durumlarýn Klinik Özellikleri: Karþýlaþtýrmalý Bir Çalýþma *

Majör Depresyon ve Anksiyete Bozukluðunun Birlikte Görüldüðü Durumlarýn Klinik Özellikleri: Karþýlaþtýrmalý Bir Çalýþma * ARAÞTIRMA Majör Depresyon ve Anksiyete Bozukluðunun Birlikte Görüldüðü Durumlarýn Klinik Özellikleri: Karþýlaþtýrmalý Bir Çalýþma * Clinical Features of Patients with both Major Depression and Anxiety

Detaylı

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi, 5 Prof. Dr. Semih KESKÝL Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi, yaþlýlarýn acil hastalýklarý diye bir durum yoktur. Bizimde burada söz konusu edeceðimiz yaþlýlar arasýndaki acil týbbi durumlardýr.

Detaylı

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme - 1 8 Konuþmayý Yazýya Dökme El yazýnýn yerini alacak bir aygýt düþü XIX. yüzyýlý boyunca çok kiþiyi meþgul etmiþtir. Deðiþik tasarým örnekleri görülmekle beraber, daktilo dediðimiz aygýtýn satýlabilir

Detaylı

Somatoform Bozukluklarýn Ýlaçla Tedavisi

Somatoform Bozukluklarýn Ýlaçla Tedavisi Somatoform Bozukluklarýn Ýlaçla Tedavisi Hülya Eltutan ÖNCÜLOÐLU*, Nevzat YÜKSEL** ÖZET Bu çalýþmada somatoform bozukluklarýn tedavisi gözden geçirilmiþtir. Diðer tedavi yöntemlerinden kýsmen bahsedilse

Detaylı

Anksiyete Belirtilerinin Eşlik Ettiği Majör Depresif Bozukluğun Tanı ve Sağaltımındaki Güçlükler

Anksiyete Belirtilerinin Eşlik Ettiği Majör Depresif Bozukluğun Tanı ve Sağaltımındaki Güçlükler Türk Psikiyatri Dergisi 2006; 17(2):139-146 Anksiyete Belirtilerinin Eşlik Ettiği Majör Depresif Bozukluğun Tanı ve Sağaltımındaki Güçlükler Dr. Cengiz AKKAYA 1 ÖZET Majör depresif bozukluk (MDB) sık görülen

Detaylı

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu Neden Grip Aşısı Yaptırmalıyız? Grip her yýl görülür ve günlük yaþamý etkiler Her yýl trafik kazalarýndan daha fazla insan grip nedeniyle ölmektedir. Özellikle çocuklar,

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

Major Depresyon Tanýsý Alan Hastalarda Somatik Belirtilerin Yoðunluðunun Ýntihar Düþüncesi, Davranýþý ve Niyetine Etkisi

Major Depresyon Tanýsý Alan Hastalarda Somatik Belirtilerin Yoðunluðunun Ýntihar Düþüncesi, Davranýþý ve Niyetine Etkisi ARAÞTIRMA Major Depresyon Tanýsý Alan Hastalarda Somatik Belirtilerin Yoðunluðunun Ýntihar Düþüncesi, Davranýþý ve Niyetine Etkisi Ozan Pazvantoðlu 1, Tuncer Okay 2, Nesrin Dilbaz 3, Cem Þengül 1, Göksel

Detaylı

Çeþitli organ ve sistemleri tutan týbbi hastalýklarýn

Çeþitli organ ve sistemleri tutan týbbi hastalýklarýn Týbbi Durumlar ve Depresyon Doç. Dr. Nalan Kalkan OÐUZHANOÐLU* Çeþitli organ ve sistemleri tutan týbbi hastalýklarýn seyri sýrasýnda gerek belirti gerek sendrom düzeyinde görülen en yaygýn bozukluk depresyondur.

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 DSÖ tahminlerine

Detaylı

Depresyon ve Depresyona Ýkincil Anksiyete Bozukluklarýnýn Klinik ve DST Yanýtlarý Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

Depresyon ve Depresyona Ýkincil Anksiyete Bozukluklarýnýn Klinik ve DST Yanýtlarý Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý Depresyon ve Depresyona Ýkincil Anksiyete Bozukluklarýnýn Klinik ve DST Yanýtlarý Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý Armaðan Y. SAMANCI*, Murat ERKIRAN**, Hacer ÞAHÝN**, Nigar UÇARER**, Hüsnü ERKMEN* ÖZET * Doç.

Detaylı

Agomelatin: Yeni Antidepresan İlaç ve Yeni Bulgular

Agomelatin: Yeni Antidepresan İlaç ve Yeni Bulgular Reviews / Derlemeler DOI: 10.5455/jmood.20120924064532 Agomelatin: Yeni Antidepresan İlaç ve Yeni Bulgular Fisun Akdeniz 1 ÖZET: Agomelatin: Yeni antidepresan ilaç ve yeni bulgular Agomelatin melatoninerjik

Detaylı

Ayaktan Psikiyatri Hastalarında Yaygın Anksiyete Bozukluğunun Yaygınlığı ve Ek Tanılar

Ayaktan Psikiyatri Hastalarında Yaygın Anksiyete Bozukluğunun Yaygınlığı ve Ek Tanılar Türk Psikiyatri Dergisi 2006; 17(4):276-285 Ayaktan Psikiyatri Hastalarında Yaygın Anksiyete Bozukluğunun Yaygınlığı ve Ek Tanılar Dr. Murat ÖZCAN 1, Dr. Faruk UĞUZ 2, Dr. Ali Savaş ÇİLLİ 3 ÖZET Amaç:

Detaylı

Aurasýz migren ile epizodik gerilim tipi baþaðrýsý: Psikiyatrik morbidite ve ayýrt edici diðer özelliklerin araþtýrýlmasý

Aurasýz migren ile epizodik gerilim tipi baþaðrýsý: Psikiyatrik morbidite ve ayýrt edici diðer özelliklerin araþtýrýlmasý Týp Araþtýrmalarý Dergisi 2005: 3 (1): 22-26 ARAÞTIRMA Aurasýz migren ile epizodik gerilim tipi baþaðrýsý: Psikiyatrik morbidite ve ayýrt edici diðer özelliklerin araþtýrýlmasý Melek Zeynep Saygýn 1, Esat

Detaylı

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu (DEHB)

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu (DEHB) Bipolar Bozukluk ve Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Arasýndaki Ýliþki Yrd. Doç. Dr. Cengiz TUÐLU* Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu (DEHB) ilk olarak çocukluk çaðýnda kendini gösteren ve

Detaylı

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur. Ayşe Devrim Başterzi Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur. Epidemiyoloji ve eğitim mi? Eğitim ve epidemiyoloji mi?

Detaylı

Sosyal Fobi Hastalarýnda Aleksitimi, Umutsuzluk ve Depresyon: Kontrollü Bir Çalýþma

Sosyal Fobi Hastalarýnda Aleksitimi, Umutsuzluk ve Depresyon: Kontrollü Bir Çalýþma Sosyal Fobi Hastalarýnda Aleksitimi, Umutsuzluk ve Depresyon: Kontrollü Bir Çalýþma Mustafa SOLMAZ*, Kemal SAYAR*, Ö. Akil ÖZER*, Mücahit ÖZTÜRK*, Burçin ACAR** ÖZET Bu çalýþmada panik bozukluðu ve posttravmatik

Detaylı

Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları

Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi tıp Fakültesi Psikiyatri AD 43000 yetişkin MKB olanları %17.7 sinde herhangi bir

Detaylı

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum ÇEVRE VE TOPLUM 11. Bölüm DOÐAL AFETLER VE TOPLUM Konular DOÐAL AFETLER Dünya mýzda Neler Oluyor? Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum Volkanlar

Detaylı

Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir

Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir Fibromiyalji hasta görüntüleri Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir Aðrýyý görüntüleme ve patolojisini tanýmlamada baþarýlý yöntemdir. Aðrý kaynaðýnýn vücudun neresinde olduðunu gösterebilir.

Detaylı

Motor kademeleri ile otomasyon seviyeleri arasýnda akýllý baðlantý Akýllý Baðlantý Siemens tarafýndan geliþtirilen SIMOCODE-DP iþlemcilerin prozeslerinin hatasýz çalýþmasýný saðlamak için gerekli tüm temel

Detaylı

Ýnsanlýk tarihi kadar eski olan depresif bozukluðun. Depresyon Etiyolojisi. Özet

Ýnsanlýk tarihi kadar eski olan depresif bozukluðun. Depresyon Etiyolojisi. Özet Depresyon Etiyolojisi Yard. Doç. Dr. Beyazýt YEMEZ*, Doç. Dr. Köksal ALPTEKÝN* Özet Toplumda en yaygýn rastlanan ruhsal bozukluklardan biri olan depresyonun önemli bir bölümünün pratisyen hekimlerce görülmesi

Detaylı

Cinsel Ýþlev Bozukluklarýnda Ýlk Basamak Deðerlendirme ve Ayýrýcý Taný

Cinsel Ýþlev Bozukluklarýnda Ýlk Basamak Deðerlendirme ve Ayýrýcý Taný Cinsel Ýþlev Bozukluklarýnda Ýlk Basamak Deðerlendirme ve Ayýrýcý Taný Uz. Dr. Cem ÝNCESU* Özet Sýk görülmelerine karþýn cinsel iþlev bozukluklarý hekimler tarafýndan çok az bilinen bir alaný oluþturmaktadýr.

Detaylı

Obsesif-Kompulsif Bozukluk

Obsesif-Kompulsif Bozukluk Obsesif-Kompulsif Bozukluk Doç. Dr. Erhan BAYRAKTAR* Özet Moleküler nörobiyoloji ve görüntüleme yöntemleri aracýlýðý ile iþlevsel anatomi alanlarýndaki geliþmelere koþut olarak obsesif kompulsif bozukluða

Detaylı

Kronik depresyon (distimi) tanýmý güvenilir çalýþmalara

Kronik depresyon (distimi) tanýmý güvenilir çalýþmalara Kronik Depresyon (Distimi) Doç. Dr. Rüstem AÞKIN* Kronik depresyon (distimi) tanýmý güvenilir çalýþmalara imkan vermeyecek ölçüde farklý anlamlarda ve en çok nörotik depresyon için kullanýlýr (Invernizzi

Detaylı

Mirtazapinin Major Depresyonda Etki Baþlangýcý ve Güvenilirliði: Olgu Serisi

Mirtazapinin Major Depresyonda Etki Baþlangýcý ve Güvenilirliði: Olgu Serisi OLGU SERÝSÝ Mirtazapinin Major Depresyonda Etki Baþlangýcý ve Güvenilirliði: Olgu Serisi Feryal Çam Çelikel 1, Birgül Elbozan Cumurcu 1, Ýlker Etikan 2 1 Yrd.Doç.Dr., Gaziosmanpaþa Üniversitesi Týp Fakültesi,

Detaylı

Alkol çok eski zamanlardan beri (M.Ö. 2000) var. Alkol Kullaným Bozukluklarý. Özet

Alkol çok eski zamanlardan beri (M.Ö. 2000) var. Alkol Kullaným Bozukluklarý. Özet Alkol Kullaným Bozukluklarý Uz. Dr. Ayhan KALYONCU*, Uz. Dr. Hasan MIRSAL* Özet Alkol kullaným bozukluklarý hem yetiþkinleri hem de gençleri etkileyen oldukça ciddi ve önemli bir saðlýk sorunudur. Alkolle

Detaylı

Depresyonun biyolojisi ile ilgili çalýþmalarýn

Depresyonun biyolojisi ile ilgili çalýþmalarýn HPA (hipotalamik-pituiter [hipofiz]-adrenal) Ekseni Doç. Dr. M. Hakan TÜRKÇAPAR* Depresyonun biyolojisi ile ilgili çalýþmalarýn önemli bir kýsmý depresyon ve endokrin sistem arasýndaki iliþkileri saptamaya

Detaylı

Bir týbbi durumun ayýrýcý tanýsýnýn iyi yapýlabilmesi,

Bir týbbi durumun ayýrýcý tanýsýnýn iyi yapýlabilmesi, Þizofrenide Ayýrýcý Taný Doç. Dr. Can CÝMÝLLÝ* Bir týbbi durumun ayýrýcý tanýsýnýn iyi yapýlabilmesi, taný ölçütlerinin iyi belirlenmiþ olmasýna baðlýdýr. Oysa bu yazýnýn konusu olan þizofreninin ne olduðuna

Detaylı

Son yýllarda teknolojinin ve yaþam kalitesinin

Son yýllarda teknolojinin ve yaþam kalitesinin Yaþlýlýk Çaðý Depresyonlarý Yrd. Doç. Dr. Lut TAMAM*, Dr. Seva ÖNER* Son yýllarda teknolojinin ve yaþam kalitesinin geliþimine koþut olarak ortalama insan ömrü uzamaktadýr. Bunun sonucunda yaþlý olarak

Detaylı

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ Kriz Dergisi 2(1): 235-240 EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ Erol ÖZMEN, M.Murat DEMET, İlkin İÇELLİ, Gürsel

Detaylı

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER Kistik Fibrozisli Çocuk ve Ergenlerde Psikopatoloji ve Tedavi Uyumu White T, Miller J, Smith GL ve ark. (2008) Adherence and psychopathology in children and adolescents with cystic

Detaylı

Klinik ve Subklinik Hipotiroidide Psikiyatrik Belirti Düzeyi ve Psikiyatrik Belirtilerin Tiroid Hormon Düzeyleri Ýle Ýliþkisi

Klinik ve Subklinik Hipotiroidide Psikiyatrik Belirti Düzeyi ve Psikiyatrik Belirtilerin Tiroid Hormon Düzeyleri Ýle Ýliþkisi ARAÞTIRMA Klinik ve Subklinik Hipotiroidide Psikiyatrik Belirti Düzeyi ve Psikiyatrik Belirtilerin Tiroid Hormon Düzeyleri Ýle Ýliþkisi Ýbrahim Eren 1, Erkan Cüre 2, Ýkbal Çivi Ýnanlý 3, Ali Kutlucan 2,

Detaylı

Depresyon alt tiplemesinde en çok kabul edilen

Depresyon alt tiplemesinde en çok kabul edilen Melankolili Depresyon Doç. Dr. M. Hakan TÜRKÇAPAR* Depresyon alt tiplemesinde en çok kabul edilen ayrým depresyonun melankolik (endojen) ve melankolik olmayan olarak ikiye ayrýlmasýdýr (Zimmerman ve ark.

Detaylı

Cinsel Mitler ve Cinsel Ýþlev Bozukluklarý

Cinsel Mitler ve Cinsel Ýþlev Bozukluklarý Cinsel Mitler ve Cinsel Ýþlev Bozukluklarý Doç. Dr. H. Ercan ÖZMEN* Özet Cinsel iþlev bozukluklarý biliþsel-davranýþcý terapistler tarafýndan, öðrenilmiþ uyumsuz (maladaptif) davranýþlar olarak nitelendirilir.

Detaylı

ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Açıklama 2008 2010 Araştırmacı: Lilly Konuşmacı: Lundbeck Sunum

Detaylı

Panik Bozukluðu ve Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarýnýn Yeme Tutumlarý Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

Panik Bozukluðu ve Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarýnýn Yeme Tutumlarý Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý ARAÞTIRMA Panik Bozukluðu ve Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarýnýn Yeme Tutumlarý Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý Gül Özsoylar 1, Aslýhan Sayýn 2, Selçuk Candansayar 3 1 Uz.Dr., Tekirdað Devlet Hastanesi,

Detaylı