GLİOBLASTOMA MULTİFORMEDE TEK BAŞINA RADYOTERAPİ İLE EŞZAMANLI TEMOZOLOMİD VE RADYOTERAPİ UYGULAMASININ KARŞILAŞTIRILMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "GLİOBLASTOMA MULTİFORMEDE TEK BAŞINA RADYOTERAPİ İLE EŞZAMANLI TEMOZOLOMİD VE RADYOTERAPİ UYGULAMASININ KARŞILAŞTIRILMASI"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ DR. OKTAY İNCEKARA GLİOBLASTOMA MULTİFORMEDE TEK BAŞINA RADYOTERAPİ İLE EŞZAMANLI TEMOZOLOMİD VE RADYOTERAPİ UYGULAMASININ KARŞILAŞTIRILMASI Dr. BEGÜM ESEN ÖKTEN UZMANLIK TEZİ İSTANBUL 2007

2 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ DR. OKTAY İNCEKARA GLİOBLASTOMA MULTİFORMEDE TEK BAŞINA RADYOTERAPİ İLE EŞZAMANLI TEMOZOLOMİD VE RADYOTERAPİ UYGULAMASININ KARŞILAŞTIRILMASI Dr. BEGÜM ESEN ÖKTEN UZMANLIK TEZİ İSTANBUL

3 İÇİNDEKİLER Sayfa TEŞEKKÜR 4 ABSTRACT 5 ÖZET 6 1. GİRİŞ ve AMAÇ 7 2. GENEL BİLGİLER 9 3.TEDAVİ 14 4.TEMOZOLOMİD GEREÇ VE YÖNTEM 28 6.BULGULAR 32 7.TARTIŞMA 53 8.KAYNAKLAR 58 3

4 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimim süresince ve bu tezin hazırlanması sırasında, engin tecrübe ve desteğini benden esirgemeyen, yalnızca bu kısa dönemde değil, her zaman rehberim olacak Radyasyon Onkolojisi Klinik Şefimiz Sayın Dr.Oktay İncekara ya minnet ve şükranlarımı sunarım. Klinik çalışmalarımızda bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım, Radyasyon Onkolojisi Klinik Şef Yardımcılarımız Dr.Öznur Aksakal a ve Dr.H.Orhan Kızılkaya ya; Tezimin değerlendirilmesindeki katkıları ve desteği için, başasistanımız Dr.Didem Karaçetin e; Asistanlık eğitimim boyunca birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum tüm uzmanlarıma, asistan arkadaşlarıma, klinik çalışanlarına; Sonsuz hak ve emekleri asla ödenmeyecek olan canım annem ve babam a, kardeşim Dr.Bennur Esen Güllü ye; Tezime olan katkılarından dolayı Op.Dr.Ahmet Ümit Güllü ye; Her zaman yanımda olup bir an olsun desteğini esirgemeyen sevgili eşim Op.Dr. Murat Ökten e ve canım oğlum Eren e; Teşekkür etmekten büyük mutluluk duyarım. Dr.Begüm Esen Ökten Aralık

5 ABSTRACT In this study, we aimed to investigate the affectivity and safety of exclusively radiotherapy and combination therapy of radiotherapy with medical therapy with temozolamid in patients with new diagnosed for glioblastome multiforme in our clinic, Radiation Oncology Department of Sisli Etfal Training and Research Hospital, between January 2004 and December After the pathological research completed, patients with Glioblastome Multiforme who are new diagnosed and suitable with the protocol (n=40) divided into two groups in terms of therapy. Combination therapy group (n=20) included the patients who treated with local and fractioned radiotherapy (2 Gy x 5 days/a week throughout 6 weeks, total dose: 60 Gy) and concomitant medical therapy with oral temozolomid by 6 weeks (75 mg/m²/day) following temozolamide monotherapy (200mg/m²day- in every 28 days through out 6 sickles). And the other group of patients (n=20) treated with just local cranial radiotherapy (60Gy, 30 fraction). Co-60 teletherapy units used in all patients radiotherapy. Median time till the progression over the study (PSS), 13 months and 5 months in combined group and exclusively radiotherapy group, respectively (P<0.0001) andmedian survey (GSS) were 19 and 11.5 months in combined group and exclusively radiotherapy group, respectively (p=0.0264). Important prognostic factors such as age (<50) total resection and gender were efficient in terms of PSS and GSS but these were not statically significant. 5

6 ÖZET Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği ne Ocak 2004-Aralık 2006 tarihleri arasında başvuran, yeni tanı almış glioblastoma multiforme hastalarının tedavisinde tek başına radyoterapi ile karşılaştırmalı olarak radyoterapi ile birlikte ve ardışık olarak uygulanan temozolomid in etkinlik ve güvenirliliğini değerlendiren bir çalışma yürüttük. Patolojik olarak doğrulanmış, protokole uygun özelliklere sahip, yeni glioblastoma multiforme teşhisi almış 40 hastanın 20 si lokal fraksiyone radyoterapi (60 Gy toplam doz: 2 Gy x 5 gün/hafta, 6 hafta boyunca) ile konkomitan olarak oral yoldan uygulanan temozolomid i (75 mg/m 2 /gün x 7 gün/hafta, 6 hafta boyunca 42 gün, maximum 49 gün) takiben temozolomid monoterapisi (200 mg/m 2 /gün x 5 gün, altı siklus boyunca her 28 günde bir) almıştır. Diğer 20 hasta tek başına 30 fraksiyonda 60 Gy lokal kranial radyoterapi almıştır. Bütün bu hastaların tedavisinde Co-60 teleterapi ünitesi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda progresyona kadar geçen medyan süre (PSS), kombine tedavi grubunda 13 ay ve tek başına radyoterapi grubunda 5 ay idi (P<0.0001). Medyan genel sağkalım süresi (GSS), kombine kolda 19 ay, tek başına radyoterapi gurubunda ise 11.5 ay idi (p=0.0264). Önemli prognostik faktörlerden, yaş (<50 yaş) ve rezeksiyon (total rezeksiyon) ve cinsiyet için hem PSS, hem de GSS bakımından istatistiksel olarak anlamlı olmayan yarar gösterilmiştir. Sonuç olarak radyoterapi ile kombine temozolomid (konkomitan ve ardışık), yeni tanı almış glioblastoma multiforme hastalarında tek başına radyoterapiye kıyasla daha etkili görünmektedir. Kombinasyon tedavisi iyi tolere edilmiştir. 6

7 1.GİRİŞ VE AMAÇ Primer beyin tümörleri, tüm malign hastalıkların yaklaşık %2 sini oluşturur. Erişkinlerde, en sık rastlanan histolojik tipler grade 3 anaplastik astrositoma (AA) ve grade 4 glioblastoma multiforme (GBM) dir (1,2). Malign gliomaların standart tedavisi, uygun olduğunda cerrahi rezeksiyon yoluyla sitoredüksiyonu takiben, adjuvan kemoterapi ile birlikte ya da tek başına radyoterapidir (3,4). Bu multidisipliner yaklaşıma rağmen, GBM hastalarının prognozu kötüdür. Medyan sağkalım oranları 9 ile 12 ay arasında ve 2 yıllık sağkalım oranları sadece %8 ile %12 arasındadır (5,6). Nitrozüreler malign beyin tümörlerinin tedavisinde kullanılan başlıca kemoterapötik ajanlardır; ancak sınırlı antitümör aktiviteye sahiptirler (6,7). Amerika Birleşik Devletleri nde sıklıkla kullanılmakla birlikte, tek ajan karmustin (BCNU), lomustin ya da prokarbazin, lomustin ve vinkristin kombinasyon rejimi ile adjuvan kemoterapinin faydası kesin bir şekilde gösterilmemiştir. Yayınlanan verilerin bir meta-analizi, özellikle AA da adjuvan kemoterapi ile olası fayda gösterilmiştir (8). Ancak İngiliz Tıbbi Araştırma Konseyi tarafından yürütülen büyük bir randomize çalışmada, adjuvan kombinasyon rejimi olarak prokarbazin, lomustin ve vinkristin kemoterapisi AA ya da GBM hastalarında faydalı olmamış, medyan sağkalım yalnızca 10 ay bulunmuştur (9). Bu ve başka klinik çalışmalarda kemoterapötik etkinlik bulunmaması, kısmen bu ajanların kan-beyin bariyerini yeterli derecede geçememesine bağlıdır. Temozolomid yeni bir oral, ikinci kuşak alkilizan ajandır ve malign gliomalarda etkinliği gösterilmiştir. Temozolomid in biyoyararlanımı %100 e yakındır, kan-beyin bariyerini kolayca geçer ve plazmadaki konsantrasyonlarının yaklaşık olarak %40 ı kadarı 7

8 merkezi sinir sistemine (MSS) ulaşır (10). Temozolomid rekürren ve yeni tanı almış malign glioma tedavisinde etkilidir (11,12). Temozolomid e karşı dirence, kısmen O6-alkilguanin DNA alkiltransferaz (AGT) aracılık eder. Metilguanin-DNA metiltransferaz olarak da bilinen bu tamir enziminin, in vitro temozolomid sitotoksisitesinin önemli bir belirleyicisi olduğu keşfedilmiştir. Temozolomid e sürekli maruz kalma durumu bu enzimin tükenmesi ile sonuçlanmıştır (12). Dolayısıyla sürekli temozolomid uygulama şeması araştırılmıştır ve 6 7 hafta boyunca günde 75 mg/m 2 doz güvenli görünmektedir (13). Temozolomid ve radyoterapinin eşzamanlı uygulaması in vitro ve in vivo şartlarda incelenmiştir. İn vitro çalışmalar, glioma hücrelerinin temozolomid ve radyoterapi ile tedavisinin, aditif veya sinerjistik etkisi olabileceğini göstermiştir. Stupp ve ark. nın yürüttüğü bir faz II çalışmada (8) yeni tanı almış glioblastoma multiforme hastalarında konkomitan radyoterapide sürekli günlük temozolomid i takiben adjuvan temozolomid in iyi tolere edildiği ve sağkalımı iyileştirdiği gösterilmiştir. Avrupa Kanser Araştırma ve Tedavi Grubu (EORTC) tarafından yakın zamanda tamamlanan bir faz III çalışma, bu verileri doğrulamıştır (14). Bu kanıtlar ışığında, yeni tanı almış GBM hastalarında tek başına radyoterapiye karşı, radyoterapi ile konkomitan ve ardışık olarak uygulanan temozolomid in etkinliğini ve güvenliliğini karşılaştırmak üzere bu çalışmayı başlattık. 8

9 2.GENEL BİLGİLER MSS tümörleri, yeni tanı konulan tüm kanserlerin %2 sini, çocukluk çağı kanserlerinin ise %20 sini oluşturur. Primer beyin tümörleri; glial dokudan, nöronlardan, meninkslerden, damarlardan veya endokrin hücrelerden kaynaklanabilirler. Primer beyin tümörleri için en sık kullanılan sınıflandırma sistemi 2000 yılında yeniden gözden geçirilerek düzenlemeler yapılan Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) sınıflandırmasıdır. WHO sınıflamasına göre gliomlar, destekleyici glial dokudan köken alan nöroepitelyal tümörler olup astrositomlar, oligodendrogliomlar, ependimomlar, kaynağı belirsiz glial tümörler ve mikst gliomlar olarak sınıflandırılırlar (15). WHO santral sinir sistemi tümörleri histolojik sınıflandırması: A.NÖROEPİTELYAL DOKU TÜMÖRLERİ 1. Astrositik tümörler a. Diffüz astrositoma b. Anaplastik astrositoma c. Glioblastoma multiforme d. Pilositik astrositoma e. Pleomorfik ksantroastrositom f. Subependimal dev hücreli astrositom 2. Oligodendroglial tümörler a. Oligodendrogliom b. Anaplastik oligodendrogliom 3. Mixed gliomalar 9

10 a. Oligoastrositom b. Anaplastik oligoastrositom 4. Ependimal tümörler a. Ependimoma b. Anaplastik ependimoma c. Miksopapiller ependimoma d. subependimoma 5. Koroid plexus tümörleri 6. Nöronal ve mixt nöroglial tümörler 7. Nöroblastik tümörler 8. Pineal parenkimal tümörler 9. Embriyonal tümörler B.MENİNGEAL TÜMÖRLER C.PERİFERİK SİNİR TÜMÖRLERİ 1. Schwannoma 2. Nörofibrom 3. Perinörom 4. Malign periferik sinir kılıfı tümörleri (MPSNT) D.LENFOMALAR VE HEMOPOETİK TÜMÖRLER E.GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER F.SELLAR BÖLGE TÜMÖRLERİ Astrositomlar tüm glial tümörlerin %80-85 ini oluştururlar (16). Astrositomlar histopatolojik görünümlerine göre dört dereceye (grade) ayrılmaktadır (1). Grade arttıkça gerek atipi, damarlanma, mitoz özellikleri ile karakterize büyüme potansiyeli, gerekse prognoz bakımından giderek kötüleşme söz konusudur. Grade 1 astrositomlar iyi farklılaşmış 10

11 gliomlardır ve bu terim pilositik astrositomlar, subependimal dev hücreli astrositomlar, pleomorfik ksantoastrositomlar için kullanılır. Grade 2 astrositomlar diffüz astrositomlar olarak da adlandırılırlar. AA lar grade 3 düzeyindeki astrositik tümörler olup Malign astrositom veya yüksek grade lı astrositom olarak da bilinirler. GBM grade 4 astrositom olup, en malign astrositik tümördür (15,1). Tüm primer beyin tümörlerinin yaklaşık olarak % 38 ini AA ve GBM oluşturur. GBM erişkinlerde görülen en sık beyin tümörü olup, tüm intrakranial tümörlerin %12-15 ini ve tüm astrositik tümörlerin %50-60 ını oluşturur (17,18,15). Her yaşta görülebilir, ancak olgular en sık yaş arasındadır. Çoçukluk yaşlarında görülmeleri nadirdir. Erkek/kadın oranı 1.5/1 civarındadır. GBM primer olarak gelişebilmekle birlikte, daha düşük evre glial tümörlerden de progresyon ile gelişebilmektedir. Bu iki tip GBM, primer ve sekonder olarak anılmaktadır. Primer GBM daha yaşlılarda ve daha kısa klinik tablo şikayetlerle karşımıza çıkarken, sekonder GBM, daha gençlerde ve genellikle aylar veya yıllar süren klinik şikayetler ile kliniklere başvurur. GBM genellikle herhangi bir ailevi yatkınlık ya da tanımlanabilir bir çevresel etken olmaksızın sporadik olarak ortaya çıkarlar. Son zamanda yapılan çalışmalarda ortaya atılan hipotezlere göre düşük grade astrositomlardan basamak basamak GBM ye ilerleyiş kromozom 10 ve 17 de yerleşim gösteren supresör genlerin kademeli kayıplarından ileri gelmektedir. Bu kayıplar tümör büyümesini ve heterojenitesini artıran dominant onkojenlerin aktivasyonuna yol açmaktadır. Gliomalı hastalarda kromozom 10 ve 17 de kayıplar sıklıkla saptanmaktadır. Yine son zamanlarda primer ve sekonder GBM de genetik profiller de farklılık göstermektedir. Primer GBM de PTEN mutasyon veya delesyonları saptanırken sekonder GBM de ise sıklıkla p53 mutasyonları gözlenmektedir. Tüm bu bulgular glial tümörlerde bir genetik köken olduğunu göstermektedir. 11

12 GBM serebral hemisferlerde yerleşim gösteren infiltran tümördür (19,20). En sık olarak frontal, oksipital ve parietal lob sınırlarında yerleşir. Genellikle dağınık yerleşim gösterme özellikleri ve derin yerleşimleri nedenleri ile birden fazla fonksiyonel beyin bölgesini işgal ederler ki bu da cerrahilerini zorlaştıran ana etkenlerdendir. Serebral hemisferler dışında da yerleşim gösterebilirler. Örneğin beyin sapı glial tümörlerinin de, hemen hemen yarısı yüksek malignite özellikleri gösterirler. Ayrıca GBM nin yaklaşık %10 u derin yerleşimli olmayıp, beyaz-gri cevher sınırında yerleşerek serebral metastazları taklit edebilirler (2,21,22). Histopatolojik incelemelerde, hücreden zengin stromada, neoplastik hücrelerin belirgin derecede pleomorfizm gösterdiği ve anaplazik indifferansiye özellikler taşıdıkları izlenir. GBM de gözlenen vasküler proliferasyon ve multiple nekroz alanları tipik olup diğer astrositomlarda genellikle görülmez (23). Primer yayılım beyaz cevher traktlarının oluşturduğu yollar aracılığıyla ile olmaktadır (24,25). Gri cevher tutulumu daha az belirgindir. Klinikte, yer kaplayıcı kitleye özgü fokal nörolojik bulgular, konvülsiyonlar ya da nonfokal ensefalopati gibi belirtilerle ortaya çıkarlar. Fokal nörolojik defektler, nöronların sıkışması, ödem ve lokal perfüzyon değişikliklerinden kaynaklanır. Konvülsiyonlar, fokal yada yaygın olabilir. Konvülsiyon aktivitesi, hemisferin ak maddesinin derinliklerindeki bir lezyondan çok serebral korteksi sıkıştıran bir gliomanın ilk belirtisi olabilir. Nonfokal nörolojik değişiklikler genellikle kafa içi basıncı artışını ya da beyinin geniş bölgelerinin tutulmuş olduğuna işaret eder. Belirtilerden bazıları bulantı ve kusma, kişilik değişiklikleri, kognitif işlev bozukluğu, görsel bozukluklar, motor işlev bozukluğu, depresyon ya da başağrılarıdır. Beyinde duyu siniri ucu olmadığından, baş ağrılarının meninksler ya da intrakranial damarlardaki iritasyon ya da kaymayı veya BOS basıncındaki yaygın bir artışı yansıttığı düşünülmektedir. Malign gliomalar değişken radyografik görünüme sahiptirler. Bilgisayarlı tomografide (BT) hipodens veya izodens görülürler. Kontrast tutulumu değişkendir. Santralde nekroz 12

13 alanını gösteren hipodens bir alan ve etrafında tümör bölgesini gösteren kalın kontrast tutan hiperdens alan gözlenir. Etrafında geniş bir ödem alanı ile çevrilidir. Manyetik rezonans (MR) incelemede ise T1 ağırlıklı kesitlerde karakteristik olarak düşük sinyal intensitesi, T2 ağırlıklı kesitlerde ise yüksek sinyal intensitesi gözlenir. Kalsifikasyon, eğer düşük grad bir astrositer tümörden gelişmemişse beklenmedik bir bulgudur. Tümör dokusu derin ak maddededir. Ak madde yolaklarını kullanarak infiltrasyon yapmaya ve sıklıkla korpus kallozumu kullanarak karşı hemisfere yayılım göstermeye yatkınlık gösterir. Uniform veya halkasal tarzda kontrast tutulumu saptanır. GBM nin %10 u, AA nın ise %20-30 kadarında kontrast tutulumu gözlenmeyebilir.erişkin bir insanda, hemisferik ak maddede tek bir halkasal kontrast tutan lezyon aksi ispatlanıncaya kadar malign astrositer bir tümör olarak ele alınmalıdır. GBM ve AA olgularında genellikle tümörün kendi çapı kadar da ödem bulunur. GBM de hemoraji gözlenebilir. Cerrahi sonrası gelişen rekürrenslerde kontrast tutan lezyonun radyasyon nekrozundan ayrılması sorunu sık karşılaşılan bir sorundur. MR ve BT bu ayırımda yetersiz kalabilir. Bu durumda MR spektroskopi, bu ayırımın yapılmasında kolin seviyesinin radyoterapi sonrası artması dolayısı ile kullanılabilir. MSS nin primer tümörlerinde prognozu etkileyen en önemli faktör tümörün histolojik evresidir. Yüksek evreli gliomaların başlıca histolojik özellikleri olan mitoz aktivitesinde artış ve endotel proliferasyonu prognoz açısından olumsuz özelliklerdir. Yaş, sağkalımı bağımsız olarak etkiler. Genç hastalarda medyan sağkalım oranları daha uzundur. Laboratuvar araştırmaları genç hastalardaki tümörlerde radyasyon yada kemoterapi sonucunda hücresel sitotoksitenin artmış olduğunu göstermiştir; buda yaşın ilerlemesiyle tümörlerin tedaviye daha fazla direnç kazandığını düşündürür. Karnofsky performans statüsü iyi olan hastalarda da sağkalım, performans statüsünün düşük olduğu hastalardakine kıyasla daha uzundur. Bunlarla birlikte tümör lokalizasyonu, tümör çapı, semptom süresi, semptom 13

14 tipi, cerrahinin genişliği, postoperatif tümör volümü, adjuvant radyoterapi ve/veya kemoterapi eklenmesi diğer önemli prognostik faktörlerdir. 3.TEDAVİ GBM de belirlenen optimal tedavi modalitesi; mümkün olan en geniş cerrahi rezeksiyon sonrasında uygulanan adjuvant radyoterapi ve seçilmiş olgularda kemoterapi eklenmesi şeklindedir (17) Cerrahi Bennett ve Godlee tarafından 1884 de yapılan ilk başarılı beyin tümörü tedavisinden bu yana malign astrositomaların tedavisinde cerrahi yöntemler halen ana tedavi modalitesidir. Amaç, beynin yapısal ve fonksiyonel bütünlüğüne mümkün olduğu kadar sağlayarak, mümkün olan en fazla beyin tümörü kitlesinin uzaklaştırılmasıdır. Sterotaktik kraniotomi, intraoperatif elektrofizyolojik haritalama, intraoperatif MR, son yıllarda özellikle sesli beyin bölgelerinde tümör sınırlarının belirlenmesinde giderek daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Rezeksiyon her yönde ödemli ak madde izleninceye kadar devam edilmelidir. Cerrahi sonrası morbidite ve mortalite oranlarında modern anestezi, mikroşirurjikal tekniklerin gelişimi, pre ve postoperatif steroid kullanımı ile belirgin azalma saptanmıştır. Morbidite oranı %5-10, otuz günlük mortalite ise %2-3 civarındadır. 3.2.Radyoterapi Yüksek grade li intrakranial astrositomalarda tümör olabildiğince total olarak çıkartılsa da geride kalabilen neoplastik hücreler, normal beyin dokusunda bir odak oluşturarak yeniden çoğalırlar. Bu kalıntı hücrelerin çoğalmasını engellemek ya da kısmi rezeksiyonda geride kalan tümörü ortadan kaldırabilmek amacı ile başka bir tedavi metoduna ihtiyaç duyulur ki, bu da radyoterapidir (4). Radyoterapi, lokalizasyon nedeni ile veya 14

15 operasyon riski gibi tümörün opere edilemediği vakalarda, tümöre yönelik primer tedavi yöntemi olarak kullanıldığı gibi; tümörün kısmen çıkarıldığı subtotal rezeksiyonlu olgularda da, adjuvant tedavi olarak uygulanmaktadır (26). Operasyon sonrası büyük tümör kalıntısı olan ya da biyopsi sonrası ışınlanan olgularda radyoterapiye cevap alındığında, palyatif etki sağlanarak, nörolojik bozukluk ve yaşam kalitesinde düzelme elde edilebilmektedir. Bu palyatif etki dışında radyoterapinin en önemli etkisi, sağkalım üzerine olanıdır. Yapılan randomize çalışmalar, cerrahi sonrası uygulanacak radyoterapinin, yine cerrahi sonrası uygulanan kemoterapi ya da yalnızca cerrahiye göre sağkalım üzerine çok daha etkili olduğunu göstermektedir (4,3). Çoğu yüksek grade li beyin tümörlerinin gross tümör kitlesinden uzakta mikroskopik uzanımları olması nedeniyle eskiden tüm beyin ışınlaması (TBI) standart postoperatif tedavi olarak kabul edilmekteydi. Ancak nörolojik görüntüleme tekniklerindeki ilerlemelere paralel olarak, bu tarz radyoterapiye ihtiyaç sorgulanmıştır. Yapılan klinik ve otopsi çalışmaları sonucunda rekürrenslerin % 80 inden fazlasının gross tümörün 2 cm uzağından geçen alan içerisinde geliştiği gösterilmiştir (27-30). Aynı zamanda TBI sı sonrasında uzun sağkalım gösteren hastalarda radyoterapiye bağlı gelişen morbidite kısmı beyin ışınlaması (KBI) uygulananlara kıyasla belirgindir. Edwin ve ark nın (31) yüksek dereceli tümörlerde tedavi volümünün belirlenmesine yönelik literatür incelemesinde, radyoterapi için klinik hedef volümün, MR kullanılacaksa T2 ağırlıklı kesitlerde hiper intens alana göre; BT kullanılacaksa kontrast tutan bölgenin etrafındaki hipodens periferik bölgeye göre tanımlanmasının uygun olduğunu rapor etmişlerdir. Buna göre klinik hedef volüm yukarıda tanımlanan sınırlara 2-3 cm ilave ederek belirlenmektedir Gy den sonra küçültülen alan ile ilave doz uygulanacak olan hastalarda, kontrast tutan primer tümöre 1 cm sınır verilerek yapılmasının uygun olduğu belirtilmiştir. 15

16 Şekil3.1. Sağ parietal yerleşimli GBM nın MRI görüntülemesi. A) CTV-1, Tümör ve çevresindeki ödemi 2 cm marjla içerir. B) CTV-2, Boost tedavisinde tümörü 1-2 cm marjla içerir. C,D) PTV, CTV-1 ve CTV-2 yi 1 cm marjla içerir. 16

17 Beyinin normal doku toleransı ve yüksek dozlarda görülen radyo-nekroz, tedaviyi sınırlayan en önemli faktördür. Günlük doz, toplam tümör dozu veya ışınlanan hacim arttıkça risk artmaktadır. Normal doku toleransı ise toplam tedavi süresinden çok, fraksiyon sayısı ile ilişkilidir ve günlük 2 Gy lik fraksiyonasyonda; normal beyin doku toleransı Gy arasındadır. Günlük Gy lik fraksiyonlar ile haftada 5 gün Gy lik total tümör dozu, optimal doz olarak kabul edilebilir. Yara iyileşmesini tamamlamış olgularda, postoperatif 2-4 hafta sonra radyoterapiye başlanabilir. Tedavi Kobalt-60 veya lineer akseleratör lerle, X- ışınları kullanılarak yapılmaktadır. GBM radyoterapisinde bugünkü yaklaşım, günde tek fraksiyon ile 6 haftada toplam 60 Gy lik dozu radyolojik görüntülemede kontrast tutan volüme eklenen 2-3 cm lik bir alandan tümör yatağına verilmesi şeklindedir (4). Bazı merkezlerde başlangıçtan itibaren KBI yerine Gy TBI yapılıp tümör yatağına Gy lik ek doz verilerek toplam 60 Gy e ulaşılmaktadır. 3.3.KEMOTERAPİ Kan beyin bariyeri, beyin tümörlerinin kemoterapisinde önemli bir sorun oluşturur. Kan beyin bariyeri yüksek evreli gliomalarda değişmiş olsa da, tümörün hücresel bölümlerinde kan beyin bariyeri normal işlev görüyor olabilir. Yüksek evreli gliomalarda iyi aktiviteye sahip ve sık kullanılan ajanlardan bazıları prokarbazin, nitrozüreler ve vinkristindir. Etkili diğer ajanlar hidroksiüre, siklofosfamide platin anolagları, 6-tioguanin ve 5 fluorourasildir. Adjuvant olarak genellikle prokarbazin yada karmustin (BCNU) monoterapisi yada PCV (prokarbazin, CCNU, Vinkristin) ile kombinasyon tedavisi uygulanır. Bazı hastalarda kurtarma rejimleri olarak prokarbazin, siklofasfamide ilaveten vinkristin, TDPCFUHU (6tioguanin, dibromodulsitol, prokarbazin, CCNU, 5florourasil, hidroksiüre) uygulanmıştır. 17

18 Bu ajanlardan karmustin (BCNU) kan beyin bariyerini geçer ve bu malignitelerde tek ajan olarak kullanılmıştır. Ancak BCNU, doz sınırlayıcı kemik iliği baskılanması, akciğer fibrozu, nefrotoksisiteye neden olur. Tek ajanlı BCNU tedavisi yanıt oranları, histolojiye bağlı olarak %29 ile %64 arasında değişir; progresyona kadar gecen süre 5 ayın biraz üstündedir. İnoperabl MSS gliomaları olan hastalarda lomustin, prokarbazin ve vinkristin kullanıldığında yanıt oranları %45 ile %65 arasında, progresyona kadar geçen süre 3-6 aydır. Tedaviye yanıt histolojik tiplere göre değerlendirildiğinde, AA,GBM den daha iyi yanıt verir. Yüksek gradeli beyin tümörlerinde kemoradyoterapinin önemini değerlendiren 16 randomize çalışmanın dahil edildiği bir meta-analizde kemoradyoterapi ile, tek başına radyoterapiye göre %10 luk medyan sağkalım artışı (9.4 aya karşı 12 ay) saptanmıştır (8) yılında yayınlanan 3004 hastayı içeren 12 randomize çalışmanın dahil edildiği bir meta analizde yüksek grade li beyin tümörlerinde postoperatif radyoterapiye eklenen kemoterapinin azda olsa istatiksel olarak sağkalım avantajı gösterdiği saptanmıştır. Oral alkilleyici ajan olan temozolomid, tekrarlayan gliomaların tedavisinde tek ajan olarak kullanıldığında antitümör aktivite göstermiştir. İn vitro klinik öncesi çalışmalarda fraksiyone radyoterapi ile eş zamanlı temozolomid in uygulanması sitotoksik etkilerin artmasına sebep olmuştur. Bu durum, temozolomid ve radyoterapinin eş zamanlı aralıksız kullanımı için gerekçe oluşturmuştur. Sonuç olarak sistemik toksitesi ve aktivitesi bilinen ve kan beyin bariyerinden kolayca geçebilecek bir ajanın kullanıma sunulmasının, yüksek evreli glioma bulunan hastalarda terapatik üstünlük sağlayacağı açıktır. 18

19 4.TEMOZOLOMİD 4.1.Farmakodinamik Özellikler Temozolomid in moleküler etki mekanizması, anti-neoplazik aktivitesi ve kendisine karşı gelişen tümör direncinin biyokimyasal mekanizmaları kapsamlı olarak incelenmiştir. Bir ön-ilaç olan temozolomid ikinci jenerasyon tek-fonksiyonlu bir alkilleyici ajandır. İlk kez 1984 te Stevens ve arkadaşları tarafından, bir modifiye imidazotetrazinonlar serisi içinde sentezlenmiştir. Bu bileşik sınıfını tanımlayan özellik, yan yana bağlı üç nitrojen atomu içeren bir tetrazinon halka sistemiyle birleşen bir imidazol halkasıdır. Kimyasal olarak dakarbazin ile bağıntılıdır ve deney evresinde biranti-kanser ilaç olan mitozolomidin 3-metil türevidir (32). Temozolomid in kristal yapısının çözülmüş olması (33) DNA ile reaksiyonunun anlamlı bir yapı-işlev moleküler modelinin çıkarılmasına izin vermiştir (34). Simülasyonun başlangıç noktası üç guanin kalıntısının yakınındaki B-DNA nın büyük oyuğunda yer alan sağlam temozolomid molekülüdür. Hesaplanan enerji minimizasyonları, temozolomidin önilaç formundan aktif bir metildiazonyum katyonuna dönüşmesine neden olan ve öngörülebilir reaksiyonlarla iyi bir korelasyon içindedir. Üç guanin dizisi N7 metilasyonu için optimal sterik ve elektronik (bazik) mikroortam sağladığından, bu model temozolomid halkasının açılma (ve buna bağlı olarak sitotoksik aktivite) oranının DNA sekansına özgü olabileceğini öngörmektedir. Ancak, aynı araştırıcıların daha yeni bulguları, ph nın, tetrazinon halkasındaki açılma oranını ve böylece temozolomid in kimyasal açıdan aktif bir türe dönüşmesini belirleyen tek faktör olduğunu düşündürmektedir (35). Duyarlı DNA nükleotidlerinin yalnız metildiazonyum iyonuyla karşılaştığı ve temozolomidle yalnız zayıf (o da varsa) non-kovalan etkileşimler meydana geldiği ileri sürülmektedir. Guaninler gerçekte, oluşturulan toplam DNA-ürününün yalnızca %5 ni oluşturmakla birlikte (36) sitotoksisite, sonuç olarak, genomik DNA da O6 pozisyonunda bulunan guaninlerin metilasyonuna bağlıdır (37,38). Gerçekten de, yüksek düzeylerde DNA onarım 19

20 enzimi O6-alkilguanin-DNA alkiltransferaz (AGT) eksprese eden hücre dizileri ve ksenograftlar, temozolomid temasına karşı direnç gösterirler (37-39). AGT tarafından onarılamayan mutagenik lezyonlar, yanlış-eşleşme onarım (MMR) enzimleri tarafından tanınırlar ve bu enzimler, yavru DNA ipliğindeki timin bazını eksize ederek, O6- metilguanin:timin baz çiftleri arasındaki yanlış eşleşmeyi onarırlar. Bununla birlikte O6- metilguanin lezyonu dokunulmadan bırakılırsa, timin her defasında yeniden yanlış eşleşir. MMR proteinlerinin girişimleri başarısız olur ve aralıksız enzimatik sikluslar, sonunda yavru DNA ipliğinde kopmalara ve kalıcı kırılmalara yol açar. Hücre, bunun sonucunda, apopitoza uğramadan önce G2/M evre geçişinde durdurulur (40,41). Bu nedenle diğer alkilleyici ajanlar gibi temozolomid de, geniş bir hücre topluluğu aktif olarak bölünme durumundaysa, daha büyük bir anti-tümör etki gösterebilir. 20

21 Şekil 4.1.Temozolomid Molekülü ve Etki Mekanizması Gerek in vivo gerekse in vitro klinik öncesi çalışmalarda, temozolomid in çok çeşitli tümör tiplerine karşı etkili olduğu gösterilmiştir. Özellikle ilgi çeken bir yönü, malign glioma ya da malign melanoma hastalarındaki klinik etkinliği ve sağlığa ilişkin yaşam kalitesini (HRQOL) artırma yetisidir. 21

22 Temozolomid'e karşı dirençten, 3 temel DNA onarım mekanizması sorumludur; intraselüler O6-alkilguanin-DNA alkiltransferaz (AGT) düzeyinde artış; yanlış-eşleşme onarım (MMR) süreçlerinin yoksunluğu ve poli (ADP)-riboz polimeraz yolunun aktivasyonudur. AGT enzim aktivitesi, hücre savunmasının en önemli mekanizmasını temsil eder. AGT ın içyapısındaki bir sistin kalıntısı, O6-guanin in metil lezyonuyla (metildiazonyum katyonu tarafından oluşturulan) geri-dönüşümsüz bir kovalent bağ yapar; bu reaksiyon, enzim inaktivasyonu pahasına, lezyona neden olan bir-karbonlu birimi DNA bazından uzaklaştıran bir reaksiyondur. Temozolomid in sitotoksisitesi, O6-metilguanin oluşum hızı ile onarım hızı arasındaki dengeye bağlıdır. Denge noktasını, hücre içi temozolomid konsantrasyonları ve AGT düzeyleri belirler. Böylelikle, düşük AGT düzeylerine sahip hücrelerin çoğu temozolomide karşı duyarlı, yüksek AGT düzeylerinin bulunduğu hücreler ise tedaviye sıklıkla refrakterdir. İkinci direnç mekanizması MMR proteinlerini ilgilendirmektedir. Defektif bir MMR nin, temozolomid ile indüklenen apopitoza karşı direnç sağladığı gösterilmiştir. Üçüncü direnç mekanizmasında, nükleotid eksizyonuyla onarım yolu yer alır (42). Temozolomid indüksiyonu ile oluşan N7-metilguanin ve N3-metiladenin ürünleri, eksizyonla onarım proteini olan poli (ADP)-riboz polimeraz (PADPRP) yokluğunda, DNA zincir oluşumunun sonlanmasına neden olurlar. Temozolomid in PADPRP (43) yolunu aktive ettiği gösterilmiştir ve ADPRP inhibitörleri de temozolomid sitotoksisitesini potansiyalize eder (44,45). Bununla birlikte N7-metilguanin ve O3-metiladenin lezyonlarının sitotoksisiteleri bilinmemekte ve eksizyonla onarım yolunun, AGT ve MMR yollarından daha az önem taşıdığı kabul edilmektedir (36). Özet olarak, temozolomide karşı primer direnç, yüksek AGT düzeyleri ile doğrudan bağıntılıdır; ama AGT yoksunluğu olan hücrelerde, MMR proteinlerinin düşük düzeylerde olması ya da hiç bulunmaması, direncin ortaya çıkmasında önem kazanır. Gerçekten de, bazı 22

23 temozolomid araştırmalarında, tedaviye hangi hastaların olumlu yanıt verebileceğini önceden haber verebilecek biyomoleküler belirteçlerin tanımlanmasına çalışılmıştır (12,46,47). 4.2.Farmakokinetik Özellikler Temozolomid in biyoyararlanımı % 100 e yakındır ve kan beyin bariyerini kolayca geçerek, plazmada gözlenenin yaklaşık % 40 ı düzeylerinde MSS konsantrasyonuna ulaşır (10,48). Bu durum esas olarak ajanın asitler karşında stabil olması ve lipofilik özelliğine bağlıdır. Plazma yarı ömrü yaklaşık 1.8 saattir. Eliminasyon esas olarak böbreklerde gerçekleşir. Oral uygulamayı takiben dozun ortalama % 5-10 u 24 saat içinde idrarla değişmeden ve geriye kalanı ise 5- aminoimidazol-4- karboksamid veya tayin edilemeyen polar metabolitler şeklinde atılır Glioblastoma Multiforme Tedavisinde Temozolomid Kullanımı Refrakter Glioblastoma Multiforme de Temozolomid Evre 3 ve 4 hastalarda nüks hemen hemen evrenseldir. Hastaların %60-%90 ında rekürren tümörler, lokal olarak orijinal tümörün 2cm uzaklığı içerisinde ortaya çıkarlar. Reküren glioma için standart bir tedavi bulunmamaktadır. Bazı hastalarda ikinci bir cerrahi girişim uygulanır, ama çoğunluğu kemoterapi ile tedavi edilir. Kemoterapiye alınan yanıtlar kalıcı değildir ve nüks etmiş hastalığın tedavisi esas olarak palyatiftir. Yüksek evreli glioma bulunan hastalarda yapılan klinik araştırmalarda temozolomid bu tümörlere karşı etkinlik göstermiş hastaların nörolojik fonksiyonlarını olumlu yönde etkilemiş ve yaşam kalitesini değiştirmemiş ya da iyileştirmiştir. Temozolomid ile yapılan bir faz 2 çalışmada; AA, GBM deki etkinliği değerlendirilmiştir. Çalışmaya dahil edilen hastalarda ilk tedavinin ardından progresyon bulunan hastalık mevcuttu. Çalışma sonunda hastalığın progresyonuna kadar gecen medyan süre 4.2 ile 7 ay arasında ve medyan sağkalım sürelesi 5.8 ile 13.6 ay arasındaydı. Altı ayda progresyonsuz sağkalım oranı %20 nin üzerinde ve 12 aydan sonra progresyonsuz sağkalımın %34.7 olduğu 23

24 bildirilmiştir. %11-47 arasında değişen objektif yanıt oranına bakılırsa yüksek evreli gliomalarda temozolomidin etkinliği ölçülebilir düzeydedir. GBM li hastalarda ilk nüks sonrasında temozolomid ve prokarbazini karşılaştırmak üzere uluslararası 21 merkezde açık tasarımlı bir faz III araştırması yürütülmüştür. Temozolomid grubunda, 28 günde bir 200 mg /m2 /gün yada 150mg/m2 /gün başlangıç dozuyla, 5 gün boyunca günde bir kez oral uygulama yapıldı. Prokarbazin kolundaki hastalara ise 56 günde bir 28 gün boyunca 150 mg/m2/gün dozunda uygulama yapıldı. Tedaviye kabul edilemeyecek toksite ya da hastalık progresyonu gösterilene dek, 2 yıla kadar devam edildi. Kaplan meier analizinde prokarbazine kıyasla temozolomid için anlamlı düzeyde uzun 6 aylık progresyonsuz sağkalım gösterildi (%21 e karşı %8). Medyan progresyonsuz sağkalım ve 6 aylık genel sağkalım temozolomid grubunda prokarbazin grubuna kıyasla anlamlı düzeyde daha iyiydi. Multivaryant analizi ile incelenen prognoz faktörlerinden, yalnız hastanın yaşı ve KPS nin progresyonsuz sağkalım ya da genel sağkalım üzerine etkisi vardı. Temozolomid grubunda (%15), prokarbazin grubundan (%21) daha az sayıda hastada ciddi ya da yaşamı tehdit edici advers olay bildirildi Radyoterapi ile Eş Zamanlı Temozolomid Uygulamı Temozolomid in radyasyon ile kombinasyonunun gerekçesi, aditif ve sinerjistik aktivite gösteren preklinik verilere dayanmaktadır. Temozolomid ile eşzamanlı radyasyon, düşük AGT ekspresyonuna sahip U373MG glioblastoma hücre dizisine karşı aditif sitotoksisite göstermiştir, buna karşılık yüksek düzeyde AGT ekspresyonu olan bir kolorektal hücresi dizisinde bu etki tespit edilmemiştir (49). Van Rijn ve ark. (50) iki glioma hücresi dizisinde uzun süreli temozolomid uygulamasını takiben tek doz ve fraksiyone radyasyon uygulamasını araştırmıştır. U251 hücre dizisinde sitotoksisitede herhangi bir artış gösterilememiştir, ancak temozolomid ve fraksiyone radyasyona uzun süreli olarak maruz kalmak D384 hücre dizisinde sitotoksisiteyi artırmıştır. 24

25 Temozolomidin glioma hücrelerinde G2-M arrestini indüklediği, böylece hücre siklusunu radyosensitif fazda senkronize ettiği gösterilmiştir (51). Glioma hücrelerinde temozolomid ile sağlanan radyasyon etkisi artışı yeni tanı konulmuş glioblastoma multiforme li hastalar için kemoradyoterapi kullanımının tüm kriterlerini karşılamaktadır (52): temozolomid, radyoterapi alanı dışındaki mikroskopik hastalığı yok etmektedir; temozolomid radyasyonun etkilerini artırmaktadır; her iki tedavi modalitesi de farklı toksisite profillerine sahiptir; temozolomid düşük AGT düzeylerine sahip glioma hücrelerine selektif olarak etki göstermektedir (53) Diğer İlerlemiş Kanserlerde Temozolomid in Yeri Temozolomid ile ilgili klinik araştırmaların büyük çoğunluğu, malign glioma ve metastatik malign melanoma (54) üzerine yoğunlaşmıştır. Temozolomid küçük ve karşılaştırmasız araştırmalarda, ilerlemiş yumuşak doku sarkoması (55), non-hodgkin lenfoma (56), hormon refrakter prostat kanseri (57), pankreas kanseri (58), ilerlemiş nazofaringeal karsinoma (59) ve beyin metastazları (60) dahil, klinik olarak çok çeşitli kanserlerde araştırılmıştır. En geniş araştırma, yalnızca 31 hastadan oluşmaktadır (55). Bu çalışmalarda temozolomid uygulanan hastalar, genellikle ağır bir prognoza sahiptiler; bu durum, düşük objektif yanıt oranını açıklamaktadır. Bu hastalıklarda temozolomid için bir karar verilmezden önce, daha fazla veriye gerek vardır. Radyasyonla eş zamanlı düşük doz temozolomid gibi uzatmalı doz rejimleri ve daha yoğun doz rejimleri de (7 gün süreyle mg/kg/gün ve sonrasında 7 gün ara) klinik olarak test edilmiştir (61,62) Tolerabilite Çoğu klinik araştırmada, temozolomid toksisitesiyle ilişkili yan etkiler, WHO ya da Ulusal Kanser Enstitüsü Ortak Toksisite Kriterleri ne (OTK/CTC) göre derecelendirilmiştir. Temozolomid tedavisi ile birlikte en sık görülen yan etkiler, sitotoksik etki mekanizmasından kaynaklanan bu ilaç sınıfına özgü yan etkilerdir. 25

26 Hematolojik Yan Etkiler Hafif ile orta derecede kemik iliği baskılanması (nötropeni ve trombositopeni), temozolomid in primer doz sınırlayıcı yan etkisidir (63,64). Ortak Toksisite Kriterleri grad 1 miyelosupresyon tipik olarak ilk temozolomid dozundan sonraki 21. ila 28. günlerde görülür ve planlanan ilk uygulamada dozun azaltılmasıyla kontrol altına alınabilir. Körlemesiz bir faz 3 çalışmada (65), 151 hastaya, 24 ü azaltılmış 20 dozda (150 mg/m2/gün) olmak üzere toplam 581 siklus temozolomid (200 mg/m2/gün) uygulanmıştır. Trombositopeni, lökopeni, ve anemi, hastaların sırasıyla % 9, % 2, ve % 8 inde ortaya çıkmıştır. Bir popülasyon çalışmasında, hasta demografik özellikleri ile temozolomid temasının bir fonksiyonu olarak, ilk tedavi siklusundaki bütünsel hematolojik toksisite (WHO grade 3 ya da 4) insidansı hesaplanmıştır. Nötropeni ve trombositopeni, sırasıyla % 7.4 (270 hastadan 20 si) ve % 5.3 (284 hastadan 15 i) olarak bulunmuştur (64). Daha yüksek temozolomid dozları alan yaşlı kadın hastalarda, miyelosupresyon gelişme olasılığı daha fazla bulunmuştur. Daha önceden kemoterapi ve/veya radyoterapi uygulanan hastalar, tedavi naiv hastalarla karşılaştırıldığında, temozolomid temasına bağlı yan etkilerin insidans ve şiddetinde bir artış olup olmadığı tartışma konusudur (66,67). Faz 1 ve 2 çalışmalarında, önceki tedavileri ve kabul edilebilir hematolojik parametreleri tanımlamak için farklı tanımlar kullanılmıştır. Dhodapkar ve ark. (66), maksimum tolere edilen dozajın önceden nitrozüre tedavisine maruz kalmış olan hastalarda 5 gün süreyle 150 mg/m2/gün ken, önceden maruz kalmamış hastalarda 5 gün süreyle 250 mg/m2/gün olduğunu göstermişlerdir. Bununla birlikte Hammond ve ark. (67), önceden tedavi alınıp alınmamış olmasından bağımsız olarak maksimum tolere edilen dozajın 5 gün süreyle 150 mg/m2/gün olduğunu göstermişlerdir. Temozolomid in hematolojik yan etkileri, ilaç daha yoğun bir doz programı içerisinde reçetelendiğinde artış göstermiştir (47). Yirmi dört saatlik bir periyodda 750 mg/m2 (önceden kemoterapi uygulanmışsa) ya da 1000 mg/m2 (önceden kemoterapi uygulanmamışsa) dozunda uygulanan temozolomid belirgin 26

27 miyelosupresyona neden olmuştur. Bir faz 1 doz belirleme araştırmasında (n=24), 6 ya da 7 haftalık bir dönem içinde toplam 37 kür olacak şekilde hergün verilen temozolomid in hematolojik toksisitesi değerlendirilmiştir (68). 50 ile 75 mg/m2/gün lük doz aralığında, OTK grad 0 ile 2 arasında lökopeni ve trombositopeni gözlenmiştir. 100 ve 85 mg/m2/gün lük doz düzeylerinde, sırasıyla dört hastanın birinde ve yedi hastanın birinde, grad 4 lökopeni ve trombositopeni oluşmuştur. Hematolojik toksisiteler, 75 mg/m2/gün lük azaltılmış doz düzeyinde temozolomid uygulanan 10 hastada grad 2 yi geçmemiştir Hematolojik Olmayan Yan Etkiler Klinik çalışmalarda standard temozolomid dozlarıyla en sık görülen hematolojik olmayan yan etkiler hafif ila orta şiddette bulantı ve kusmadır; bunların ikisi de profilaktik ve/veya terapötik antiemetik tedaviyle hafifletilebilir (69). Bu semptomlar, 5 günlük programda yalnızca 1. gün ortaya çıkmıştır (63). Hematolojik olmayan yan etkilerin advers, rekürran glioma ya da ilerlemiş metastatik malign melanoma hastalarında sıklık ve şiddet açısından benzer olduğu bulunmuştur. Temozolomid in tolerabilitesi, prokarbazin ve dakarbazininkine benzer nitelikte bulunmuştur (70,47). Rekürran glioma ve malign melanoma hastalarında en sık rastlanan hematolojik olmayan yan etkiler (tüm gradeler), bulantı % 42 (%52); kusma %34 (%35); baş ağrısı %13 (%22); bitkinlik %20 (%30), ve konstipasyon %17 (%29) olmuştur (70,10). Beklendiği gibi yorgunluk sıklığı rekürran gliomalı hastalarda melanomalı hastalara kıyasla daha fazla olmuştur. Değerlendirilebildiği durumlarda alopesi hafif olmuştur (OTK grad 0 ile 1) (63). Ellibir hastanın 2 si (64) ile 110 hastanın 6 sında (10) deri döküntüleri gözlenmiştir. 27

28 5. GEREÇ VE YÖNTEM 5.1.Amaç Birincil çalışma sonlanım noktaları, kranial radyoterapi ile eşzamanlı temozolomid ve altı siklus adjuvant temozolomid ile tedavi edilen glioblastoma multiforme hastalarında progresyonsuz sağkalım ve genel sağkalımdı. İkincil sonlanım noktası, tedavi ile ilişkili toksisitenin belgelenmesiydi Hastalar Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği nde Ocak 2004 ve Aralık 2006 tarihleri arasında temozolomid in radyoterapiye katkısını araştıran bir çalışma yürütülmüştür. Protokole uygun olarak tedaviye alınan 40 hastanın sonuçları Eylül 2007 tarihinde değerlendirmeye alınmıştır. Uygunluk gereklilikleri arasında hastaların 18 yaşında ve Dünya Sağlık Örgütü sınıflandırmasına göre histolojik olarak doğrulanmış GBM tanısı almış olmaları yer alıyordu. Diğer uygunluk kriterleri Karnofsky Performans Skorunun (KPS) 80 olması, yeterli kemik iliği rezervinin bulunması (hemoglobin 10 g/dl, mutlak nötrofil sayısı 1.500/µL ve trombosit sayısı /µL), böbrek fonksiyonunun normal olması (serum kreatinin düzeyi < 1,5 mg/dl) ve karaciğer fonksiyonunun normal olması (bilirubin laboratuvar normalinin üst limitinin < 1,5 katı, AST laboratuvar normalinin üst limitinin < 2,5 katı ve alkalen fosfataz laboratuvar normalinin üst limitinin < 2 katı) idi. Malign olmayan sistemik hastalık ya da akut enfeksiyon nedeniyle tıbbi durumu kötü olan hastalar çalışmaya uygun kabul edilmedi. 28

29 Karnofsky Performans Skoru: 100. Normal, şikayeti yok, hastalığın belirtisi yok. 90. Normal, çok hafif belirti ve bulgular var. 80. Eforla işlerini yapabilir, bazı belirti ve bulgular var. 70. Kendine bakabiliyor, aktif çalışamıyor. 60. İhtiyaçlarının çoğunu yerine getirebiliyor, bazen yardım ihtiyacı oluyor. 50. Yardımcıya ve sık sık tıbbi bakıma ihtiyaç duyuluyor. 40. Düşkün,özel yardımcıya ve tıbbi bakıma ihtiyaç duyuluyor. 30. Genel durumu çok kötü, hastane bakımı şart. 20. Aktif destekleyici tedavi gerekli. 10. Koma. 0. Eksitus Çalışma Tasarımı ve Tedavi Çalışmaya alınmaya uygun olan hastalar, ya tek başına radyoterapi ya da kranial radyoterapi ve temozolomid (konkomitan ve ardışık) almak üzere randomize edildi. Tüm hastalara toplam 60 Gy elde etmek üzere haftada beş gün her fraksiyonda 2 Gy lokal alana radyoterapi uygulandı. Tedavi sırasında yeterli hareketsizlik ve tekrarlanabilirliği sağlamak üzere hastalarda termoplastik immobilizasyon maskeleri kullanıldı. Hem başlangıç hem de idamede tedavi hacimleri preoperatif BT ve/veya MR taramalarına dayandırıldı. Tedavi hacmi BT ve/veya MR taramasından hesaplanan kontrast artırıcı tümör hacmine 2 veya 2,5 cm lik marj eklenerek belirlendi. Tüm hastalarda tedavisinde Co 60 teleterapi ünitesi kullanıldı. Kombinasyon tedavisi grubuna randomize edilen hastalar, radyoterapi ile birlikte radyoterapi uygulamasından 1 saat önce ve radyoterapi yapılmayan günlerde sabahları temozolomid (haftada 7 gün 75 mg/m 2, maximum 49 gün) aldı. Radyoterapiden dört hafta sonra, hastalara altı siklus adjuvan temozolomid verildi (her 28 günlük siklusta 5 günlük

30 mg/m 2 temozolomid) (şekil5.1). Profilaktik antiemetikler rutin olarak kullanıldı. Tedavi başlangıcından itibaren parenteral olarak başlanan anti-ödem tedavi, radyoterapi sonrasında 1-2 ay içinde doz azaltılarak kesilmiştir. Antiepileptik tedaviye kesintisiz devam edilmiştir. TMZ 200 mg/m 2 /gün x 5 gün 28 günde bir TMZ 75 mg/m 2 /gün x7 gün 6-7 hafta 1. kür 2.kür 6.kür hafta Lokal RT ( 30 x 2 Gy, 60 Gy) Tümör volümü 2-3 cm marj ile Şekil 5.1. Tedavi şeması: TMZ, temozolomide; RT, radyoterapi 5.4. Gözlem ve İzlem Hastalar radyoterapi sırasında toksisite açısından haftada bir değerlendirildi. Hemogram, tedavi sırasında haftalık olarak ve kan biyokimyası aylık bazda yapıldı. Adjuvant temozolomid siklusları sırasında, nörolojik muayene, hemogram, kan biyokimyası ve toksisite değerlendirmeleri her temozolomid siklusunda ve tek başına radyoterapi grubunda her takip vizitinde (her 3 ayda bir) yapıldı. İlk adjuvant tedavi siklusundan önce ve daha sonra 3 ayda bir kontrastlı veya kontrastsız BT veya MR taramaları yapıldı. Hastalık progresyonu, radyolojik (MR veya BT de kontrast artırıcı tümörün en geniş 30

31 dikey çapında %25 veya daha fazla artış ya da yeni bir tümör), nörolojik ya da klinik olarak tanımlandı. Daha sonra yanıtlar dört kategoride toplandı. 1) Tam yanıt: En az bir ay arayla çekilen ardışık beyin görüntüleme incelemelerinde tümörün tümüyle kaybolması, kortikosteroid almıyor ve nörolojik olarak stabil ya da düzelmiş. 2) Kısmi yanıt: En az bir ay arayla çekilen ardışık beyin görüntüleme incelemelerinde tümörün boyutlarında en az % 50 lik azalma, kortikosteroid dozu sabit ya da azalmış ve nörolojik stabil ya da düzelmiş. 3) Stabil hastalık: Tam ya da kısmi yanıt olmayan, ilerleyici hastalık olmayan durumların tümü. 4) İlerleyici hastalık: Tümörün boyutlarında en az % 25 lik artış ya da çekilen beyin görüntüleme incelemelerinde herhangi bir yeni tümör ya da nörolojik olarak kötüleşme var ve kortikosteroid dozu sabit ya da artmış. Toksik etkiler, Ulusal Kanser Enstitüsü Genel Toksisite Kriterleri 2.versiyonuna göre derecelendirilmiştir. 1. derece, hafif advers etkileri belirtirken, 2. derece orta advers etkileri, 3.derece ciddi advers etkileri ve 4.derece ise hayatı tehdit eden advers etkileri belirtir İstatistiksel Analiz Başlıca hedefler, Kaplan-Meier ürün sınırı yöntemi kullanarak progresyona kadar geçen süre (PSS) ve genel sağkalım (GSS) ı değerlendirmekti.gss, radyoterapinin başlangıç tarihinden ölüm ya da son vizit tarihine kadar hesaplandı. PSS, radyoterapinin başlangıç tarihinden tümör progresyonuna ya da herhangi başka bir nedenle çalışmadan ayrılma tarihi arasındaki aralıktı. Grup içinde GSS ve PSS nin karşılaştırılmasında log-rank testi kullanıldı, %95 CL hesaplandı. Hasta özelliklerini karşılaştırırken X 2 test (Cinsiyet, Yaş, Cerrahi tipi ) ve t test kullanılmıştır (teşhisten tedaviye kadar geçen süre). 31

32 6.BULGULAR Ocak 2004 ile Aralık 2006 arasında, 40 hasta bu çalışmaya randomize edildi. 20 hasta radyoterapi ile temozolomid aldı, 20 hasta ise yalnız radyoterapi aldı. İki tedavi grubu arasında demografik ve başlangıç özellikleri arasında önemli bir fark yoktu. Radyoterapi grubunda olguların 10 u (%50) erkek, 10 u (%50) kadındı. Radyoterapi ile beraber temozolomid alan grupta olguların 9 u (%45) erkek, 11 i (%55) kadındı. Radyoterapi grubunda en genç olgu 19, en yaşlı olgu 73yaşında; ortalama yaş (± standart sapma) ± 14.01, medyan yaş 51.5 ± 6 olarak bulunmuştur. Radyoterapi ile temozolomid alan grupta ise en genç olgu 25, en yaşlı olgu 72 yaşında; ortalama yaş (± standart sapma) ± 13.52, medyan yaş 52.5 ± 4.38 olarak bulunmuştur. Radyoterapi grubunda 8 (%40 ) hastada total eksizyon, 8 ( %40) hastada subtotal eksizyon uygulanmış, 4 (%20)hastada sadece biyopsi yapılmıştır. Radyoterapi ile temozolomid alan grupta ise 14 (%70) hastada total eksizyon, 3 (%15) hastada subtotal eksizyon, 3 (%15) hastada ise sadece biyopsi yapılmıştır. Tanıdan tedavi başlangıcına kadar geçen medyan süre radyoterapi ile temozolomid alan grupta 8.30 gün ve tek başına radyoterapi alan grupta ise gün olarak hesaplanmıştır. Ortalama radyoterapi süresi radyoterapi ile temozolomid alan grupta 42,1 gün ve tek başına radyoterapi grubunda 42,2 gün idi (P = 0.91). Tedavi öncesinde tüm hastaların KPS değerleri 80 olarak değerlendirildi. 32

33 Tablo6.1. Hastaların Özellikleri Özellikler RT RT + TEM P Cinsiyet Erkek ,75 Kadın Yaş Ortalama ± SEM ± ± ,3429 Medyan ± CI 51.5 ± ± 4.38 Cerrahi Tipi Total 8 14 Subtotal 8 3 0,13 BX 4 3 Yaş > Teşhisten tedaviye kadar geçen süre Ortalama ,04 %95 CI

34 Tablo Hastaların semptom dağılımları Semptom RT+TMZ (n=20) RT (n=20) Baş ağrısı Epilepsi 2 2 Unutkanlık 1 3 Konuşma bozukluğu 6 6 Bulantı-kusma 4 6 Bilinç kaybı 1 0 Denge bozukluğu 5 5 Güç kaybı 3 8 Radyoterapi grubundaki tüm hastalar total 60 Gy radyoterapiyi, radyoterapiye eşlik eden temozolomid grubundaki tüm hastalar radyoterapi ile temozolomid tedavisini planlandığı gibi almışlardır. Kombine koldaki 19 hastaya adjuvant temozolomid siklusu uygulandı. Hastalardan 1 ine hastalık progresyonu nedeniyle radyoterapi sonrası adjuvant temozolomid verilemedi, 3 hasta progresyon nedeniyle 6 kür adjuvant temozolomid tedavisini tamamlayamadı, 1 hastada da toksik etkiler nedeniyle adjuvant temozolomid tedavisi 4.kürde sonlandırıldı. Toplam 15 hasta planlandığı şekilde altı tedavi siklusunu tamamladı Tedavi Toksisitesi Çalışmaya uygun olan 40 hastanın tümü toksisite açısından değerlendirildi. Temozolomid + radyoterapi kombinasyonu (konkomitan ve ardışık) iyi tolere edildi. Başlıca yan etki miyelosüpresyon oldu. Konkomitan radyoterapi + temozolomid fazında, 3 hastada grade 3 ve 4 lökopeni ve 3 hastada grade 3 ve 4 trombositopeni, 1 hastada grade 2 anemi oluştu. Adjuvant temozolomid tedavisi sırasında, 1 hastada grade 3 trombositopeni, 1 hastada ise grade 2 anemi, 1 hastada grade 2 lökopeni saptandı. 34

35 Tablo Temozolomid ile tedavi gören hastalardaki hemotolojik toksik etkiler Eşlik eden Adjuvan Tüm Çalışma Temozolomid Temozolomid Dönemi Boyunca* Toksik Etkiler Tedavisi Tedavisi (N=20) (N=20) (N=15) Hasta sayısı (yüzde) Lökopeni Trombositopeni Anemi Herhangi biri Non hematolojik toksisite hafifti. Kombine tedavi grubunda, 3 hastada tedavi ile ilişkili döküntü, 2 hastada konstipasyon ve 1 hastada artralji görüldü. Geç dönem nörolojik yan etkilere rastlanmadı. Radyoterapi grubunda hematolojik yan etkiye rastlanmadı. Hematolojik olmayan yan etki olarak, 20 hastada grade 1 akut cilt reaksiyonu, 3 hastada grade 1 bulantı kusma, 4 hastada halsizlik gözlenmiştir Hastalığın Progresyonundan Sonraki Tedavi Progrese olan, radyoterapi grubundan 1 hastaya, radyoterapi ile temozolomid alan gruptan da 2 hastaya ikinci bir cerrahi uygulanmıştır. Radyoterapi grubundan 3 hasta ve radyoterapi ile temozolomid alan gruptan da 5 hasta kurtarma kemoterapisi almıştır. 35

36 6.3. Hasta Popülasyonunda Sağkalım Sonuçları Kliniğimizde yürütülen bu çalışma, veri analiz aşamasında Eylül 2007 tarihinde değerlendirmeye alındığında, radyoterapi grubundaki 20 hastadan 19 u (%95) eksitus olmuş olup, 1 (%5 ) hasta halen hayatta ve bu 1 hastada da progresyon bulunmaktaydı. Radyoterapi ile temozolomid alan grupta ise 20 hastadan 16 sı (%80) eksitus olmuş olup, 4 (%20) hasta halen hayatta bu 4 hastanın 2 sinde progresyon bulunmaktaydı, diğer 2 hasta stasyoner hastalıklıydı. Medyan PSS, radyoterapi ile temozolomid alan grupta 13 ay ve tek başına radyoterapi grubunda 5 ay idi ( HR ; %95 CL ). Log-rank testi iki grup arasında önemli bir PSS farklılığı gösterdi (P < ). Medyan GSS, radyoterapi ile temozolomid alan grupta 9 ay ve tek başına radyoterapi grubunda 11,5 ay idi (HR ; %95CL ). Log-rank testi iki grup arasında sağkalım açısından önemli bir farklılık gösterdi (P= ). 36

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi) Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi (Nöro-Onkolojik Cerrahi) BR.HLİ.018 Sinir sisteminin (Beyin, omurilik ve sinirlerin) tümörleri, sinir dokusunda bulunan çeşitli hücrelerden kaynaklanan ya

Detaylı

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ Dinç Süren 1, Mustafa Yıldırım 2, Vildan Kaya 3, Ruksan Elal 1, Ömer Tarık Selçuk 4, Üstün Osma 4, Mustafa Yıldız 5, Cem

Detaylı

Evre III KHDAK nde Radyoterapi

Evre III KHDAK nde Radyoterapi Evre III KHDAK nde Radyoterapi Dr. Deniz Yalman Ege Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi A.D. 20. UKK, 2013, Antalya Evre III Alt Grupları IIIA 0 : N2 tutulumu yok (T3N1, T4N0-1) IIIA 1 : Rezeksiyon spesimeninde

Detaylı

YÜKSEK DERECELİ GLİAL TÜMÖR TEDAVİSİNDE GÜNCEL YAKLAŞIM. Dr. Melek Nur Yavuz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

YÜKSEK DERECELİ GLİAL TÜMÖR TEDAVİSİNDE GÜNCEL YAKLAŞIM. Dr. Melek Nur Yavuz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD YÜKSEK DERECELİ GLİAL TÜMÖR TEDAVİSİNDE GÜNCEL YAKLAŞIM Dr. Melek Nur Yavuz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD Yüksek Dereceli Glial Tümör SSS tümörlerinin %8-12 Anaplastik astrositom

Detaylı

Yinelemiş Yüksek Dereceli Beyin Tümörlerine Yaklaşım. Dr. Yıldız Yükselen GÜNEY Ankara Onkoloji E.A.H Radyasyon Onkolojisi Kliniği

Yinelemiş Yüksek Dereceli Beyin Tümörlerine Yaklaşım. Dr. Yıldız Yükselen GÜNEY Ankara Onkoloji E.A.H Radyasyon Onkolojisi Kliniği Yinelemiş Yüksek Dereceli Beyin Tümörlerine Yaklaşım Dr. Yıldız Yükselen GÜNEY Ankara Onkoloji E.A.H Radyasyon Onkolojisi Kliniği Modern radyoterapi teknikleri ile ikinci seri ışınlama yinelemiş YDG larda

Detaylı

Multiple Myelom Radyoterapi Uygulamaları. Prof.Dr. Serra KAMER

Multiple Myelom Radyoterapi Uygulamaları. Prof.Dr. Serra KAMER Multiple Myelom Radyoterapi Uygulamaları Prof.Dr. Serra KAMER Cevap Aranan Sorular Kemik Lezyonlarında Palyatif Radyoterapi Plazmositom tedavisinde küratif radyoterapi Kim ne zaman- tedavi sıralaması?

Detaylı

Mide Tümörleri Sempozyumu

Mide Tümörleri Sempozyumu Mide Tümörleri Sempozyumu Lokal İleri Hastalıkta Neoadjuvan Radyoterapi ve İORT Prof. Dr. Ahmet KİZİR İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü 17 Aralık 2004 İstanbul Neoadjuvan Radyoterapi Amaç : Lokal ileri hastalıkla

Detaylı

GLİAL TÜMÖRLERDE POSTOP GÖRÜNTÜLEME

GLİAL TÜMÖRLERDE POSTOP GÖRÜNTÜLEME GLİAL TÜMÖRLERDE POSTOP GÖRÜNTÜLEME Prof.Dr. Cem Çallı Chief of Neuroradiology Section, Ege University Medical Faculty, Dept of Radiology Izmir, TURKEY Ac ca sella met Germinom GLİAL TÜMÖRLERDE POSTOP

Detaylı

T.C SAĞLIK BAKANLIĞI DR. LÜTFİ KIRDAR KARTAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ KLİNİĞİ DR.ALPASLAN MAYADAĞLI

T.C SAĞLIK BAKANLIĞI DR. LÜTFİ KIRDAR KARTAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ KLİNİĞİ DR.ALPASLAN MAYADAĞLI T.C SAĞLIK BAKANLIĞI DR. LÜTFİ KIRDAR KARTAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ KLİNİĞİ DR.ALPASLAN MAYADAĞLI GLİOBLASTOME MULTİFORMEDE KONKOMİTAN TEMAZOLAMİDLE HİPOFRAKSİYONE RADYOTERAPİ

Detaylı

LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE

LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE NEOADJUVAN KıSA DÖNEM VE UZUN DÖNEM KEMORADYOTERAPI SONRASı HAYAT KALITESI DEĞERLENDIRILMESI SORUMLU ARAŞTIRMACI: Prof.Dr.ESRA SAĞLAM YARDIMCI ARAŞTIRMACI: Dr. ŞÜKRAN ŞENYÜREK

Detaylı

Quantec Özefagus kanseri Mide kanseri Hepatobilier ve pankreas kanseri Kolorektal kanser

Quantec Özefagus kanseri Mide kanseri Hepatobilier ve pankreas kanseri Kolorektal kanser Quantec Özefagus kanseri Mide kanseri Hepatobilier ve pankreas kanseri Kolorektal kanser Radyasyon tolerans dozu aşılmışsa Organ fonksiyonu bozulmuşsa EK TEDAVİ SAKINCALI İlk RT dozu İlk RT volümü Tedaviler

Detaylı

MGMT PROMOTER METİLASYONU OLAN GLİOBLASTOMALI OLGULARDA CpG 1, 2, 3 ve 4 METİLASYONUNUN TEDAVİ CEVABINA ETKİSİ

MGMT PROMOTER METİLASYONU OLAN GLİOBLASTOMALI OLGULARDA CpG 1, 2, 3 ve 4 METİLASYONUNUN TEDAVİ CEVABINA ETKİSİ MGMT PROMOTER METİLASYONU OLAN GLİOBLASTOMALI OLGULARDA CpG 1, 2, 3 ve 4 METİLASYONUNUN TEDAVİ CEVABINA ETKİSİ Dicle Aslan, Oğuz O YıldY ldız, Hilal Akalın, Yagut Akberova, Özlem Canöz, Munis Dündar, D

Detaylı

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız

Detaylı

Beyin tümörü, beyni oluşturan üç bölgeden birinden -beyin, beyincik ve beyin sapıkaynaklanabilir.

Beyin tümörü, beyni oluşturan üç bölgeden birinden -beyin, beyincik ve beyin sapıkaynaklanabilir. BEYİN TÜMÖRÜ BEYİN TÜMÖRÜ NEDİR? Beyin tümörü beyinde anormal hücrelerin çoğalması sonucu gelişen bir kitledir. Bazı beyin tümörleri iyi huylu (örneğin meningiom), bazıları ise kötü huylu kitlelerdir.

Detaylı

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ Cem Sezer 1, Mustafa Yıldırım 2, Mustafa Yıldız 2, Arsenal Sezgin Alikanoğlu 1,Utku Dönem Dilli 1, Sevil Göktaş 1, Nurullah Bülbüller

Detaylı

Doç. Dr. Fadime Akman

Doç. Dr. Fadime Akman RADYOTERAPİNİN TÜMÖR ÜZERİNE ETKİSİ Dr. Fadime Akman DEÜTF Radyasyon Onkolojisi AD 2005 TÜMÖR HÜCRELERİ NELER YAPIYOR? Prolifere olan steril Veya farklılaşmış Dinlenme veya G0 ÖLÜ Radyasyonun etki mekanizmaları

Detaylı

Rekürren/Metastatik Baş Boyun Kanserleri Tedavisinde Son Gelişmeler

Rekürren/Metastatik Baş Boyun Kanserleri Tedavisinde Son Gelişmeler Rekürren/Metastatik Baş Boyun Kanserleri Tedavisinde Son Gelişmeler Dr. Mustafa Özdoğan Medstar Antalya Hastanesi Tıbbi Onkoloji 60 yaşında, erkek, inşaat işçisi, VAKA 60 paket/yıl sigara öyküsü, İlk başvuru:

Detaylı

Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları

Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları Doğu Asya Cerrahi D2 sonrası oral floropirimidin bazlı adjuvan tedavi Avrupa Perioperatif kemoterapi (neoadjuvan ve adjuvan) Amerika Adjuvan kemoradyoterapi Surg Oncol

Detaylı

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU Ezgi Işıl Turhan 1, Nesrin Uğraş 1, Ömer Yerci 1, Seçil Ak 2, Berrin Tunca 2, Ersin Öztürk

Detaylı

İKİNCİL KANSERLER. Dr Aziz Yazar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Tıbbi Onkoloji BD. 23 Mart 2014, Antalya

İKİNCİL KANSERLER. Dr Aziz Yazar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Tıbbi Onkoloji BD. 23 Mart 2014, Antalya İKİNCİL KANSERLER Dr Aziz Yazar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Tıbbi Onkoloji BD. 23 Mart 2014, Antalya Tanım Kanser tedavisi almış veya kanser öyküsü olan bir hastada histopatolojik

Detaylı

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine

Detaylı

Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Ders Planı İnsidans ve mortalite Hormona duyarlı metastatik prostat ca Hormona

Detaylı

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi 1 Öğrenme hedefleri Metastazların genel özellikleri Görüntüleme Teknikleri Tedavi sonrası metastaz takibi Ayırıcı tanı 2 Metastatik Hastalık Total

Detaylı

GEBELİK VE MEME KANSERİ

GEBELİK VE MEME KANSERİ GEBELİK VE MEME KANSERİ Doç. Dr. Ramazan YILDIZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı, 27 Kasım 2014, Ankara Gebelikte Kanser Gebelikte kanser insidansı % 0.07-0.1 arasında Gebelik

Detaylı

OLGU SUNUMU. Dr. Ömer Fatih ÖLMEZ Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilimdalı

OLGU SUNUMU. Dr. Ömer Fatih ÖLMEZ Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilimdalı OLGU SUNUMU Dr. Ömer Fatih ÖLMEZ Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilimdalı Vaka Takdimi HY 56 yaş, erkek, maden mühendisi Şikayet: Kemik ağrısı ve kilo kaybı Hikaye: 1 aydır ağrı kesicilere

Detaylı

Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve

Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Nöroşirürji Kliniği Başkent Üniversitesi

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir. ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ETACİD % 0,05 Nazal Sprey 2. BİLEŞİM Etkin madde: Mometazon furoat 50 mikrogram/püskürtme 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ETACİD erişkinler, adolesanlar ve 6-11 yaş arasındaki çocuklarda

Detaylı

Osteosarkom Tedavisinde Neoadjuvan Tedavi. Dr. Bülent Yalçın 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, Mart 2014 Susesi Otel, Antalya

Osteosarkom Tedavisinde Neoadjuvan Tedavi. Dr. Bülent Yalçın 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, Mart 2014 Susesi Otel, Antalya Osteosarkom Tedavisinde Neoadjuvan Tedavi Dr. Bülent Yalçın 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, 19-23 Mart 2014 Susesi Otel, Antalya Osteosarkoma-1 Nadir tümörler (2-3/100.000), Çalışma yapmak zor (çok merkezli,

Detaylı

BAŞ BOYUN KANSERLERİNDE ADAPTİF RADYOTERAPİ. Medikal Fizik Uzmanı Yonca YAHŞİ

BAŞ BOYUN KANSERLERİNDE ADAPTİF RADYOTERAPİ. Medikal Fizik Uzmanı Yonca YAHŞİ BAŞ BOYUN KANSERLERİNDE ADAPTİF RADYOTERAPİ Medikal Fizik Uzmanı Yonca YAHŞİ GİRİŞ Baş boyun tümörleri için radyoterapi alan hastanın anatomisi tedavi süresince anlamlı olarak değişir. Tümörün büyümesi

Detaylı

Rejin Kebudi, Samuray Tuncer, Omer Gorgun, F. Betul Cakır, Sema Bay Büyükkapu, Inci Ayan, Gönül Peksayar, Fulya Yaman Ağaoğlu, Emin Darendeliler

Rejin Kebudi, Samuray Tuncer, Omer Gorgun, F. Betul Cakır, Sema Bay Büyükkapu, Inci Ayan, Gönül Peksayar, Fulya Yaman Ağaoğlu, Emin Darendeliler Rejin Kebudi, Samuray Tuncer, Omer Gorgun, F. Betul Cakır, Sema Bay Büyükkapu, Inci Ayan, Gönül Peksayar, Fulya Yaman Ağaoğlu, Emin Darendeliler İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi & Onkoloji

Detaylı

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Dr.Levent Alpay Süreyyapaşa Egitim vearaştırma Hastanesi Mart

Detaylı

Santral sinir sistemi ve baş-boyun tümörlerinde radyoloji. Dr Ayşenur CİLA Hacettepe Üniversitesi

Santral sinir sistemi ve baş-boyun tümörlerinde radyoloji. Dr Ayşenur CİLA Hacettepe Üniversitesi Santral sinir sistemi ve baş-boyun tümörlerinde radyoloji Dr Ayşenur CİLA Hacettepe Üniversitesi Görüntülemede amaç Tümör / Tümör dışı ayırımını yapmak Tümör evreleme Postop rezidü-tümör yatağı değişiklikleri

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

YUMUŞAK DOKU SARKOMLARINDA KONVANSİYONEL KEMOTERAPİ VE YENİ TEDAVİLER. Dr. Elif Güler

YUMUŞAK DOKU SARKOMLARINDA KONVANSİYONEL KEMOTERAPİ VE YENİ TEDAVİLER. Dr. Elif Güler YUMUŞAK DOKU SARKOMLARINDA KONVANSİYONEL KEMOTERAPİ VE YENİ TEDAVİLER Dr. Elif Güler Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Onkoloji Bölümü Mezenkimal hücrelerden kaynaklanır Her yerde olabilir

Detaylı

Cerrahi Dışı Tedaviler

Cerrahi Dışı Tedaviler KÖTÜ HUYLU YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ Cerrahi Dışı Tedaviler Dr.Selami ÇAKMAK GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi 50 den fazla yumuşak doku sarkomu tipi Kaynaklandığı doku, Klinik gidişat, Görülme yaşı, Agresifliği,

Detaylı

KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI

KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI AHMET ŞİYAR EKİNCİ1, UMUT DEMİRCİ 1, BERNA ÖKSÜZOĞLU1, AYŞEGÜL ÖZTÜRK2, ONUR EŞBAH1, TAHSİN ÖZATLI1, ÖZNUR BAL1, AYŞE DEMİRCİ1,

Detaylı

METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG)

METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG) METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG) Metastatik tümörler en sık görülen beyin tümörleridir. Her geçen yıl çok daha fazla sayıda

Detaylı

Dr. Zeynep Özsaran. E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD

Dr. Zeynep Özsaran. E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD Dr. Zeynep Özsaran E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD Son cümle: Geçmiş yıllarda yapılan randomize çalışmalarda endometrium kanserinde RT nin rolü tanımlanmıştı Ancak eksternal RT nin yeri yüksek risk faktörlü

Detaylı

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal ileri evre akciğer kanserli olgularda cerrahi tedavi, akciğer rezeksiyonu ile birlikte invaze olduğu organ ve dokuların rezeksiyonunu

Detaylı

İNVAZİF MESANE KANSERİNDE ORGAN KORUYUCU TEDAVİLER METASTATİK MESANE KANSERİNİN TEDAVİSİ

İNVAZİF MESANE KANSERİNDE ORGAN KORUYUCU TEDAVİLER METASTATİK MESANE KANSERİNİN TEDAVİSİ İNVAZİF MESANE KANSERİNDE ORGAN KORUYUCU TEDAVİLER METASTATİK MESANE KANSERİNİN TEDAVİSİ Dr.Cavit Can Eskişehir Osmangazi Ün. Tıp Fak. Üroloji AD Organ Koruyucu Tedaviler Transüretral rezeksiyon Parsiyel

Detaylı

ERKEN TEK DOZ İNTRAVEZİKAL İNSTİLASYON

ERKEN TEK DOZ İNTRAVEZİKAL İNSTİLASYON ERKEN TEK DOZ İNTRAVEZİKAL İNSTİLASYON TAM DEĞERİNİ BİLİYOR MUYUZ? Doç. Dr. Mustafa KAPLAN Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı-Edirne m 2 Erken tek doz intravezikal instilasyonun amacı

Detaylı

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Dr. ALĠ MURAT SEDEF Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Dr. ALĠ MURAT SEDEF Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu BAġKENT ÜNĠVERSĠTESĠ MEDĠKAL ONKOLOJĠ

Detaylı

GLĠOBLASTOMA MULTĠFORME DE KONKOMĠTANT VE ADJUVANT TEMOZOLOMĠD ĠN PROGNOZ VE SAĞKALIMA ETKĠSĠ

GLĠOBLASTOMA MULTĠFORME DE KONKOMĠTANT VE ADJUVANT TEMOZOLOMĠD ĠN PROGNOZ VE SAĞKALIMA ETKĠSĠ T.C. ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ BEYĠN VE SĠNĠR CERRAHĠSĠ ANABĠLĠMBĠLĠM DALI GLĠOBLASTOMA MULTĠFORME DE KONKOMĠTANT VE ADJUVANT TEMOZOLOMĠD ĠN PROGNOZ VE SAĞKALIMA ETKĠSĠ Dr. Can SEZER UZMANLIK

Detaylı

Geniş cerrahi rezeksiyonlara rağmen lokal ileri evrede GS %40-90 LRNüks ve buna bağlı olarak %80 ölüm 20.

Geniş cerrahi rezeksiyonlara rağmen lokal ileri evrede GS %40-90 LRNüks ve buna bağlı olarak %80 ölüm 20. Geniş cerrahi rezeksiyonlara rağmen lokal ileri evrede GS %8-34@5-yıl %40-90 LRNüks ve buna bağlı olarak %80 ölüm 4-yıllık takip NEJM,2001 Medyan 10-yıllık takip sonuçları KRT lokal bölgesel nüksü azaltarak

Detaylı

Vaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım. Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D.

Vaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım. Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D. Vaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D. S A, 32 yaşında, Öğretmen, Trabzon Şikayeti: Karın ağrısı Hikayesi: 6 yıl

Detaylı

Vaka Sunumu Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri

Vaka Sunumu Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri Vaka Sunumu Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Akciğer Kanserinde İnsidans

Detaylı

SEMİNOM-DIŞI TESTİS TÜMÖRLERİNİN TEDAVİSİNDE RADYOTERAPİ. Doç. Dr. Mert Saynak

SEMİNOM-DIŞI TESTİS TÜMÖRLERİNİN TEDAVİSİNDE RADYOTERAPİ. Doç. Dr. Mert Saynak SEMİNOM-DIŞI TESTİS TÜMÖRLERİNİN TEDAVİSİNDE RADYOTERAPİ Doç. Dr. Mert Saynak Clinical Radiation Oncology, Third Edition OLGU 30 yaşında bir hentbol oyuncusu, Migren tanısı var Son maçı esnasında

Detaylı

Glial tümör olguları Hipotalamik pilositik astrositom

Glial tümör olguları Hipotalamik pilositik astrositom Glial tümör olguları Hipotalamik pilositik astrositom Doç. Dr. G. Burça Aydın Hacettepe Üniversitesi burcaaydin@yahoo.com burca@hacettepe.edu.tr Haziran 2005 1y, K Kusma, bilinç kaybı, kasılma BT ve MRG

Detaylı

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU Op.Dr.Hakan YETİMALAR Doç.Dr.İncim BEZİRCİOĞLU Dr. Gonca Gül GÜLBAŞ TANRISEVER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştıma Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

Vaka Sunumu. Uz Dr Alper Ata Mersin Devlet Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü 23 Şubat 2013

Vaka Sunumu. Uz Dr Alper Ata Mersin Devlet Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü 23 Şubat 2013 Uz Dr Alper Ata Mersin Devlet Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü 23 Şubat 2013 İ.K. 40 Y, Erkek, seyyar satıcı, Mersin Şikayeti; (2007) sağ ayak üst yüzeyinde düzensiz sınırlı, koyu renkli, yeni gelişen cilt

Detaylı

Küçük Hücreli Akciğer Kanserlerinde Radyoterapi. Dr. Meltem Serin

Küçük Hücreli Akciğer Kanserlerinde Radyoterapi. Dr. Meltem Serin Küçük Hücreli Akciğer Kanserlerinde Radyoterapi Dr. Meltem Serin Sınırlı hastalıkta radyoterapi Yaygın hastalıkta radyoterapi Sınırlı hastalıkta radyoterapi Torakal radyoterapide tartışmalı konular Proflaktik

Detaylı

Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi. Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013

Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi. Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013 Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013 RT nin yeri varmı? RT endike ise doz ve volüm? Hangi teknik? Kurtarma tedavisinde RT?

Detaylı

HODGKIN DIŞI LENFOMA

HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA NEDİR? Hodgkin dışı lenfoma (HDL) veya Non-Hodgkin lenfoma (NHL), vücudun savunma sistemini sağlayan lenf bezlerinden kaynaklanan kötü huylu bir hastalıktır. Lenf

Detaylı

Onkolojide Sık Kullanılan Terimler. Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013

Onkolojide Sık Kullanılan Terimler. Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013 Onkolojide Sık Kullanılan Terimler Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013 Kanser Hücrelerin aşırı kontrolsüz üretiminin, bu üretime uygun hücre kaybıyla dengelenemediği, giderek artan hücre kütlelerinin birikimi..

Detaylı

EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM

EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM Dr. Ahmet BİLİCİ İstanbul Medipol Üniversitesi, Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji B.D. 16.12.2018 Giriş Testis tümörlerinin %30 unu oluşturur %70 i erken evre olarak tanı

Detaylı

BEYIN METASTAZLARINDA RADYOCERRAHI. Dr. Faruk Zorlu Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anablim Dalı

BEYIN METASTAZLARINDA RADYOCERRAHI. Dr. Faruk Zorlu Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anablim Dalı BEYIN METASTAZLARINDA RADYOCERRAHI Dr. Faruk Zorlu Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anablim Dalı EVET Beyin metastazları en sık görülen intrakranial tümördür ( Primer beyin tümörlerinin

Detaylı

PROF.DR. KADİR BAYKAL GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ

PROF.DR. KADİR BAYKAL GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ PROF.DR. KADİR BAYKAL GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ Lokalize prostat Ca: 1-radikal prostatektomi 2- radyoterapi RP sonrası rezidü PSA olmaması gerekir. PSA nın total olarak ortadan kaldırılmasından

Detaylı

TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU 13-14 HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile)

TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU 13-14 HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile) TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU 13-14 HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile) 1. Gün 1. Oturum: Meme kanserine giriş, Patoloji ve Alt

Detaylı

MESANE KORUYUCU YAKLAŞIM. Dr. Deniz Yalman Ege Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi A.D.

MESANE KORUYUCU YAKLAŞIM. Dr. Deniz Yalman Ege Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi A.D. MESANE KORUYUCU YAKLAŞIM Dr. Deniz Yalman Ege Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi A.D. Kanser tedavisinde multidisipliner organ koruyucu yaklaşım: Meme kanseri Anal kanal kanseri Larinks kanseri Prostat kanseri

Detaylı

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ Klinik ve patolojik özellikler Neslihan KURTULMUŞ,, Mete DÜREN, D Serdar GİRAY, G Ümit İNCE, Önder PEKER, Özlem AYDIN, M.Cengiz

Detaylı

XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ

XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ İnteraktif Olgu Sunumu KEMİK TÜMÖRLERİ . 17 yaşında bayan hasta. 2.5 yıldır sol bacakda yürürken ağrı Enfeksiyon ve dolaşım bozukluğu tedavisi uygulanmış. Son 6 aydır ağrı

Detaylı

İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar

İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar Aysun Manisalıgil, Ayşegül Yurt Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Medikal Fizik Anabilim Dalı Hücre ve Moleküller

Detaylı

ONKOLOJİ ECZACILIĞINA DOKTOR BAKIŞI

ONKOLOJİ ECZACILIĞINA DOKTOR BAKIŞI ONKOLOJİ ECZACILIĞINA DOKTOR BAKIŞI Dr. Evren Özdemir Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Ankara 05.04.2014 Akılcı İlaç Kullanımı İçin Sorumluluk Sahibi Taraflar Hekim Eczacı Hemşire Diğer sağlık personeli

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Dr Dilşen Çolak Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Kliniği

Dr Dilşen Çolak Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Kliniği Dr Dilşen Çolak Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Kliniği HER-2 (+) hastalık Meme Güncelleme Kursu, Prof Yeşim Eralp Dahil edilme kriterleri HER 2 3+ yada FISH + Tm

Detaylı

ONKOLOJİDE İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ ORGAN YETMEZLİKLERİNDE ETKİLEŞİM

ONKOLOJİDE İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ ORGAN YETMEZLİKLERİNDE ETKİLEŞİM ONKOLOJİDE İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ ORGAN YETMEZLİKLERİNDE ETKİLEŞİM İlaç etkileşiminde rolü olan organlar Böbrek Karaciğer Akciğer GİS Kalp Organ fonksiyonlarının değerlendirilmesi Böbrek (üre, kreatinin, GFR)

Detaylı

5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi

5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Bilimsel Program - 20 Mart 2014, Perşembe UĞUR DERMAN SALONU SEÇİLMİŞ VAKA SUNUMLARI - Peritoneal Kanserlerde HIPEC in Yeri HIPEC Nasıl Yapılır? Kolon Kanseri Mezotelyoma KONFERANS - Onkolojide Nereden

Detaylı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Aydın Aytekin Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Rafiye Çiftçiler Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları

Detaylı

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu 29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize

Detaylı

Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu. Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara

Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu. Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara Olgu sunumu 49 y kadın hasta, Bir dış merkeze 2 aydır devam eden öksürük,

Detaylı

Rastgele (Stokas7k) kanser modeli - Tümör içindeki her hücre yeni bir kanseri başla5r

Rastgele (Stokas7k) kanser modeli - Tümör içindeki her hücre yeni bir kanseri başla5r Kanser Kök Hücre Kanser Modelleri Rastgele (Stokas7k) kanser modeli - Tümör içindeki her hücre yeni bir kanseri başla5r Kök hücre (Hiyerarşi) modeli - Tümör içindeki bazı hücreler yeni bir kanseri başla5r

Detaylı

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır. HODGKIN LENFOMA HODGKIN LENFOMA NEDİR? Hodgkin lenfoma, lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Lenf sisteminde genç lenf hücreleri (Hodgkin ve Reed- Sternberg hücreleri) çoğalır ve vücuttaki lenf

Detaylı

ULUSAL KONGRESİ. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği. 15-18 Ekim 2015. Liberty Hotels Lykia - Ölüdeniz / Fethiye - Muğla AMAÇ

ULUSAL KONGRESİ. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği. 15-18 Ekim 2015. Liberty Hotels Lykia - Ölüdeniz / Fethiye - Muğla AMAÇ KÖPEK MEME TÜMÖRLERİNDE TEDAVİ SEÇENEKLERİ AMAÇ Yaşam kalitesini ve süresini uzatmak Nüks veya yeni tümör oluşumlarını engellemek Yrd.Doç.Dr. Nilgün GÜLTİKEN Metastaz oluşumunu engellemek Tümör dokusunda

Detaylı

PANKREAS KANSERLERİNDE

PANKREAS KANSERLERİNDE PANKREAS KANSERLERİNDE NDE ADJUVAN TEDAVİ GEREKLİDİR 10. ULUSAL RADYASYON ONKOLOJİSİ KONGRESİ 19-23 Nisan 2012 Zafer Koçak Trakya Üniversitesi Tıp T p Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Sunum

Detaylı

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni Dr. Koray TOPGÜL Medical Park Samsun Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü/ SAMSUN 35 yaşında erkek hasta, İlk kez 2007

Detaylı

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi HİPERKALSEMİ Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi Tanım: Hiperkalsemi serum kalsiyum düzeyinin normalden (9-11 mg/dl) yüksek olduğunda meydana gelen

Detaylı

İnoperabl Evre III ve Evre IV Malign Melanomda İmmünoterapi TOG Malin Melanom ve Deri kanserleri grubu. Prof Dr Melek Köksal Erkişi

İnoperabl Evre III ve Evre IV Malign Melanomda İmmünoterapi TOG Malin Melanom ve Deri kanserleri grubu. Prof Dr Melek Köksal Erkişi İnoperabl Evre III ve Evre IV Malign Melanomda İmmünoterapi TOG Malin Melanom ve Deri kanserleri grubu Prof Dr Melek Köksal Erkişi Amaçlar KT ile kemosensitif tümör kitlesi ufaltılmış hastalara immünoterapi

Detaylı

PLATİNLERİN İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ. Prof. Dr. Gülten Tekuzman Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Medikal Onkoloji Bölümü

PLATİNLERİN İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ. Prof. Dr. Gülten Tekuzman Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Medikal Onkoloji Bölümü PLATİNLERİN İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ Prof. Dr. Gülten Tekuzman Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Medikal Onkoloji Bölümü Sisplatin-DNA adduktları a. Monofonksiyonel olarak guanine bağlanmış sisplatin

Detaylı

BCC DE GÜNCEL Prof. Dr. Kamer GÜNDÜZ

BCC DE GÜNCEL Prof. Dr. Kamer GÜNDÜZ BCC DE GÜNCEL Prof. Dr. Kamer GÜNDÜZ Celal Bayar Üniversitesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı-MANİSA Bazal Hücreli Kanser (BCC) 1827 - Arthur Jacob En sık rastlanan deri kanseri (%70-80) Açık

Detaylı

Dr. Metin ÖZKAN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji BD Kayseri. 5. TTOK-2014 Antalya

Dr. Metin ÖZKAN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji BD Kayseri. 5. TTOK-2014 Antalya Dr. Metin ÖZKAN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji BD Kayseri 5. TTOK-2014 Antalya Neoadjuvan Kemoterapi (KT) nin Rasyoneli Adjuvan tedavi olarak KT (5-FU veya Gemsitabin) veya KRT hastalıksız

Detaylı

DİFÜZ GLİAL TÜMÖRLER

DİFÜZ GLİAL TÜMÖRLER DİFÜZ GLİAL TÜMÖRLER DSÖ 2016 da erişkin glial tümörler açısından sizce en önemli değişiklik ne olmuştur? Curr Opin Oncol 2016 Nov;28(6):494-501. Diffuz astrositik ve oligodentroglial tümörler aynı grup

Detaylı

SERVİKS KANSERİNDE RADYOTERAPİ

SERVİKS KANSERİNDE RADYOTERAPİ SERVİKS KANSERİNDE RADYOTERAPİ Prof. Dr. Sait Okkan İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Adana, 2004 Erken Evre Serviks Kanseri Tedavi Seçenekleri * Cerrahi * Radyoterapi *

Detaylı

Kemik tümörleri. Dr Canfeza Sezgin EÜTF Tıbbi Onkoloji BD

Kemik tümörleri. Dr Canfeza Sezgin EÜTF Tıbbi Onkoloji BD Kemik tümörleri Dr Canfeza Sezgin EÜTF Tıbbi Onkoloji BD OSTEOSARKOM TEDAVİSİNDE KEMOTERAPİ Sarkomlu çocukların 5 yıllık sağkalım sonuçlarında zamanla belirgin iyileşme elde edilmiştir From: Arndt C and

Detaylı

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Tıkanma Sarılığı Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Normal serum bilirubin düzeyi 0.5-1.3 mg/dl olup, 2.5 mg/dl'yi geçerse bilirubinin dokuları boyamasıyla klinik olarak sarılık ortaya çıkar. Sarılığa yol

Detaylı

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR?

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR? LENFOMA NEDİR? Lenfoma, diğer grup onkolojik hastalıklar içinde yaşamın uzatılması ve daha kaliteli yaşam sağlanması ve hastaların kurtarılmaları açısından daha fazla başarı elde edilmiş bir hastalıktır.

Detaylı

METASTATİK MESANE CA DA TEDAVİ SIRALAMASI

METASTATİK MESANE CA DA TEDAVİ SIRALAMASI METASTATİK MESANE CA DA TEDAVİ SIRALAMASI Dr. Mustafa Erman Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Antalya, Mart 2014 Mesane ca ve kemoterapi Kombinasyon tedavileriyle ~%50-60 yanıt oranı ve %20-30 tam

Detaylı

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi PLAVİX FİLM TABLET 75 mg KISA ÜRÜN BİLGİSİ 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli Farmakogenetik CYP2C19

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

Malignite ve Transplantasyon. Doç. Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

Malignite ve Transplantasyon. Doç. Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Malignite ve Transplantasyon Doç. Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Sunum Planı -Pretransplant malignitesi olan alıcı -Pretransplant malignitesi olan donör -Posttransplant de

Detaylı

Cerrahi: Hangi Hastalara Prof. Dr. Sertaç İşlekel

Cerrahi: Hangi Hastalara Prof. Dr. Sertaç İşlekel Cerrahi: Hangi Hastalara Prof. Dr. Sertaç İşlekel İzmir Üniversitesi Nöroşirürji Ana Bilim Dalı İntrakranial Metastazların Önemi Beyin metastazı 100.000 de 14 (1/3 tek) Kanser hastalarının %15-25 inde

Detaylı

Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım. Adjuvan Kemoterapi. Prof. Dr. N. Faruk AYKAN İstanbul 2004

Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım. Adjuvan Kemoterapi. Prof. Dr. N. Faruk AYKAN İstanbul 2004 Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım Adjuvan Kemoterapi Prof. Dr. N. Faruk AYKAN İstanbul 2004 Rudolph Carl Virchow 13/10/1821-5/9/1902 Adjuvan Tedaviye İhtiyacı Olan Mide Kanserleri D1 veya D2, ama mutlaka

Detaylı

Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Sunum Planı Prostat Kanseri İnsidans ve Mortalite Hormon Duyarlı Metastatik Prostat

Detaylı

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli.

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. Mik AD ATEŞ EtkiliART seçenekleriilehiv hastalarında yıllar içinde nedeni

Detaylı

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi Nöroendokrin tümörlerde 2004 WHO sınıflaması Tümör Tipi Tipik Karsinoid Atipik Karsinoid Büyük Hücreli nöroendokrin

Detaylı

OVER KAYNAKLI MALİGN MİKST MÜLLERİAN TÜMÖRLERDE TEDAVİ YAKLAŞIMI. Mustafa ÖZGÜROĞLU Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı

OVER KAYNAKLI MALİGN MİKST MÜLLERİAN TÜMÖRLERDE TEDAVİ YAKLAŞIMI. Mustafa ÖZGÜROĞLU Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı OVER KAYNAKLI MALİGN MİKST MÜLLERİAN TÜMÖRLERDE TEDAVİ YAKLAŞIMI Mustafa ÖZGÜROĞLU Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Malign mikst müllerian tümör Diğer isimleri Malign mikst mezodermal

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı)

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı) Sevgili Arkadaşlarım, CANTAB için en önemli çalışmamız CHARM Çalışmasıdır.. Eğitimlerde söylediğim gibi adınız-soyadınız gibi çalışmayı bilmeniz ve doğru yorumlayarak kullanmanız son derece önemlidir.

Detaylı

Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi

Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi Erman Alçı, Özer Makay, Adnan Şimşir*, Yeşim Ertan**, Ayşegül Aktaş, Timur Köse***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız Ege Üniversitesi Hastanesi, Genel

Detaylı

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi Dr. Handan Onur XXI. Düzen Klinik Laboratuvar Günleri, Ankara, 23 Ekim 2011 MEME KANSERİ Meme Kanseri Sıklıkla meme başına

Detaylı

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı Görüntüleme Birimi Meme Kanserinde Tanı Yöntemleri 1. Fizik muayene 2. Serolojik Testler 3. Görüntüleme 4. Biyopsi Patolojik

Detaylı