KOLESİSTEKTOMİ SONRASI HASTALARDA ALKALEN REFLÜ GASTRİT GELİŞİMİ VE TEDAVİSİNDE URSODEOKSİKOLİK ASİTİN EKİNLİĞİ. (Klinik Prospektif Çalışma)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KOLESİSTEKTOMİ SONRASI HASTALARDA ALKALEN REFLÜ GASTRİT GELİŞİMİ VE TEDAVİSİNDE URSODEOKSİKOLİK ASİTİN EKİNLİĞİ. (Klinik Prospektif Çalışma)"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 3. GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ ŞEF: PROF.DR.MEHMET MİHMANLI KOLESİSTEKTOMİ SONRASI HASTALARDA ALKALEN REFLÜ GASTRİT GELİŞİMİ VE TEDAVİSİNDE URSODEOKSİKOLİK ASİTİN EKİNLİĞİ (Klinik Prospektif Çalışma) UZMANLIK TEZİ DR. SEMET KALENDER İSTANBUL, 2005

2 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE TARİHÇE.. 3 GENEL BİLGİLER. 5 ALKAKEN REFLÜ GASTRİTİ.. 5 URSODEOKSİKOLİK ASİT (UDKA) 16 MATERYAL VE METOT. 21 BULGULAR TARTIŞMA. 31 SONUÇ 35 KAYNAKLAR 36 TEŞEKKÜR 2

3 Genel Cerrahi ihtisasım süresince bilgi ve tecrübelerini aktararak eğitimime katkıda bulunan Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Genel Cerrahi Kliniği Şefi Prof. Dr. Mehmet Mihmanlı ve yetişmemde büyük emekleri geçen tüm uzmanlarım ve asistan arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca tez çalışmalarım sırasında bana yardım ve desteklerinden dolayı başasistanımız Op.Dr. Uygar Demir ve katkılarından dolayı da Op.Dr. Halil Coşkun a teşekkür ederim. İlkokuldan başlayarak, tıp ve ihtisas dönemim de dahil olmak üzere tüm eğitimim boyunca her türlü iyi ve kötü anlarımda yanımda olan ve desteklerini hep arkamda hissettiğim babam, annem ve kardeşlerime; ayrıca eşime teşekkür ederim. GİRİŞ VE TARİHÇE 3

4 Safra taşı hastalığı tüm dünyada sık görülen bir durumdur. ABD de erişkinlerin %15-20 sinde safra taşı saptanmıştır. Tüm dünya insanlarının %620 sinde safra taşı oluşumu söz konusudur. Kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha fazla görülür (1). Günümüzde hepatobiliyer sistem hastalıklarının tedavisinde önde gelen ilaçlardan birisi olan Ursodeoksikolik asit in (UDKA) tarihi antik Çinlilere dayanmaktadır. Yüzyıllar önce antik Çin de hepatobiliyer hastalıklarda yetişkin ayıların kurutulmuş safralarından elde edilen bir toz olan Yutan ın kullanıldığı bilinmektedir de Hammertsen, kutup ayısının safrasından daha önce bilinmeyen bir safra asidini rapor etmiş ve Ursocholeinic asit olarak adlandırılmıştır (2) de Shoda, steroid bileşiklerin kimyasal yapıları anlaşıldıktan sonra ilk kez Çin Siyah Ayısı nda UDKA nın kimyasal yapısını tanımlamıştır. Shoda bu safra asidini ilk defa bir ayıdan elde edildiği için Latince ayı anlamına gelen Ursus kelimesinden esinlenerek Ursodeoksikolik asit olarak adlandırılmıştır da Iwasaki nin UDKA nın kimyasal yapısını çözümlemesi, bu molekülün kimyasal çalışmalarda kullanılabilmesine olanak sağlamıştır (3) de Stefaniwsky ve arkadaşlarının alkalen reflüsü olan hastalarda yaptıkları çalışmada, UDKA tedavisi 1 ay süre ile verilmiş ve semptomların anlamlı ölçüde azaltmıştır (4). Pazzi ve arkadaşlarının alkalen reflüsü olan hastalarda yaptığı çalışmada ise UDKA verilmiş, semptom skorunda ve endoskopik görüntüde belirgin düzelme kaydedilmiş, histolojik ilerleme olmamıştır (5). 4

5 Yapılan bir çok çalışma UDKA nın karaciğer hastalıklarında etkili olduğu gösterilmiştir. Henüz etki mekanizması kesinlik kazanmamış olsa da kolestatik karaciğer hastalıklarının tedavisinde kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. GENEL BİLGİLER ALKALEN REFLÜ GASTRİT 5

6 Duodenumdaki safra, pankreas ve ince barsak sekresyonlarının mideye geri gelmesi (reflü) sonucu mide mukozasında oluşan zedelenmeye Alkalen Reflü Gastrit denilmektedir.genelde mide içerisinde bu sekresyonlar gözükmez (Resim 1-2). Bu alkalen içeriğin daha geriye özofagusa kadar reflüsü ile alkalen reflü özofajit de gelişebilir. Duodenum içeriğinin mideye geri kaçışındaki en önemli etken pilor fonksiyonunlarının bozulmasıdır (5). 6

7 Resim 1: Endoskopik olarak normal mide görünümü 7

8 Resim 2: Endoskopik olarak normal mide görünümü Duodeno Gastrik Reflü (DGR); Alkalen içerikli duodenum sıvısının mideye geri reflüsü sonucu alkalen reflü gastrit oluşur. Duodeno Gastro Özofajiyal Reflü (DGÖR); Alkalen içerikli duodenum sıvısının mideye ve oradan da özofagusa geri reflüsü sonucu alkalen reflü gastrit ve alkalen reflü özofajit oluşur. Yapılan araştırmalarda; mide ve özofagusa geri kaçan duodenum sıvısında safranın varlığı; midede intestinal metaplazi gelişmesine, özofagusta ise özofagus kanser gelişmesinin gelişmesine yol açmaktadır.( 6), (Resim 3) 8

9 Resim 3: Safra reflüsü mide Safra kesesi ameliyatı olan kişilerde yapılan araştırmalar sonucuda; özofagus kanseri gelişme riskinin orta derece de arttığı gösterilmiştir. Bu araştırma muhtemelen safra içerikli duodenum sıvısının özofagusa kadar reflüsüne bağlı olduğu sanılmaktadır (7). 9

10 ETİYOLOJİ Alkalen reflü gastrit ve özofajit gelişiminde etyopatogenezi açıklamak için bir çok değişik teoriler ileri sürülmüştür. Etyolojide geçirilmiş operasyonlar önemli rol oynar. Safra kesesi operasyonları mide operasyonları (gastrektomi, vagotomi+piloroplasti, vagotomi+gastrojejunostomi), cerrahi veya endoskopik sfinkterektomiler (pilor sfinkter operasyonları veya balon dilatasyonları, papilla vateri düzeyinde cerrahi veya endoskopik sfinkterektomiler) den sonra sıklıkla alkalen reflü gelişir (8-11). Operasyon geçirmemiş kişilerde de alkalen reflü gastrit ve özofajit gelişebilir. Bunların; mide duodenum motilite kusurlarına veya uzun süre devam eden bulantı ve kusmalara bağlı olarak gelişebileceği düşünülmektedir. Mideye safra reflüsü; mide ameliyatlarından sonra % oranında, safra kesesi ameliyatlarından sonra % oranında görülmektedir.(12-14) Bu kadar yüksek oranda safra reflüsü görülmekle birlikte, her safra reflüsü mide ve özofagus mukozasında hasar meydana getirmeyebilir. Bazı olgulara da mukoza hasarı gelişmesi için safra ve safra asitleri yanında başka faktörlerin (HCL asit, Pepsin vb) de varlığı gerekmektedir. Mide amelitlarından sonra değişik komplikasyonlar (postgastrektomi sendromları) gelişmektedir. Bunlar içinde % 25 oranda Dumping Sendromu ilk sırayı alır. Alkalen reflü gastrit ise % 5-15 oranı ile ikinci sırada yer alır (15). Konvansiyonel veya laparoskopik yolla yapılan safra kesesi operasyonlarından sonra safra kesesinin depo fonksiyonu ortadan kalkar 10

11 Karaciğerden salınan safra sürekli ve kontrolsüz bir biçimde duodenuma akar. Bu akış gerek yemek sırasında gerek açlık sırasında sürekli olmaktadır. Zaman zaman safralı duodenum sıvısı mideye geri kaçar. Reflü olan bu safralı sıvı, özellikle açlık dönemlerinde korumasız mide mukozasına ulaşır. Toksik safra asitleri; kolik asit, kenodeksikolik asit, litokolik asit ve deoksikolik asit mide mukozasına etki ederek ciddi harslar oluştururlar (16-18). Genel olarak safra kesesi taşı prevalansını ortalama % 15 civarında kabul edersek; ABD de 25 milyon, Almanya da 13 milyon, Türkiye de 10 milyon kişide safra kesesi taşı bulunduğu varsayılmalıdır. ABD de yılda yaklaşık , Almanya da ise yılda yaklaşık kolesistektomi yapılmaktadır. Türkiye de kesin veri olmamakla birlikte yılda civarında kolesistektomi yapıldığı sanılmaktadır. PATOGENEZ Mide ameliyatlarından, safra kesesi ameliyatlarından sonra veya mide ve duodenum motilite kusurları sonucunda safralı barsak içeriğinin mideye geri gelmesi en önemli basmaktır. Mide boşalımı (mide klirensi) yeterli değilse, mide içine geri gelmiş olan sarflı içeriğin boşalması da gecikir. Bu da safranın uzun süre midede kalmasına ve burada zararlı etki oluşturmasına yol açar. Safra tuzları deterjan etkileri ile mide ve özofagus mukozasında hasar oluşur. Mideye geri kaçan (reflü olan) duodenum içeriğinde bulunan safra ve pankreas sekresyonları, midedeki hidroklorik asit ve pepsin ile karışır, bu şekilde mide ve özofagus mukozasında hasra oluşur. 11

12 Bu etkileşimin süre gitmesi; dispepsi, postkolesistektomi sendromu, gastrit,ülser, özofajit gibi komplikasyonların gelişmesine yol açar(19). Safra asitlerinin mukoza hücrelerinde oluşturduğu hasar iki mekanizma ile meydana gelir; 1. Safra asitleri deterjan etkileri ile mukoza hücrelerinin zarlarını eriterek hasar oluşturur. 2. Safra asitleri lipofilik özellikleri sayesinde mukozada geçip, hücre içinde birikirler, zar yapısını ve hücresel fonksiyonları bozarlar. KLİNİK Asemptomatik olgular; Safra reflüsü bulunan her olguda klinik bulgular gelişmez. Safra reflüsü bulunan ancak histolojik bozukluk oluşmayan ve semptom gelişmeyen olgular bu gruba girerler. Bu vakalar endoskopik veya diğer yöntemlerle safra reflüsü saptanabilir, ancak alkalen reflü gastrit semptomları bulunmaz. Semptomatik olgular; semptomlar hafif ve belirsiz düzeyden, çok şiddetli ve hatta ciddi komplikasyonlar oluşturan seviyelerde olabilir. Hafif olgularda dispeptik yakınmalar ön plandadır. Bu vakalar çoğu kez dispepsi, postkolesistektomi sendromu vb. olarak adlandırılır. Duodeno-gastro-özofajiyal Reflüsü bulunan vakalara da tipik reflü özofajit semptomları gelişir. Bu semptomlar asidik GÖRH benzer özelliktedir.sadece anamnez, muayene ve laboratuar bulguları ile ayrım yapmak güçtür. 12

13 Klasik tablo geliştiğinde; epigastrium ağrısı, yanma, bulantı, kusma, hazımsızlık ve iştahsızlık gibi semptomlarla karakterize olmakla birlikte bazı hastalarda anemi ve kilo kaybı da görülebilir (10,17,20). Ağrı ve/veya yanma hissi süreklidir. Yemekten sonra artış gösterir, antiasid alımı ile geçmez. Semptomlar sübjektif olduklarından dolayı iyi bir anamnez ile birlikte değerlendirseler bile kesin tanı için yetersiz olmaktadırlar. Bundan dolayı hepatobiliyer sintigrafi, üst gastrointestinal endoskopi ve endoskopik biyopsi gibi objektif yöntemler kullanılmaktadır ( 21). Yemeklerden sonra artan bulantı hissi ve safralı kusmaları olabilir. Kusma ile hastanın bulantı hissi, ağrı ve yanması geçmez. Bu belirtiler sürdükçe hasta yeteri beslenmez, genel durumu bozulur ve zayıflama ortaya çıkar. Semptomatik hastalarda alkalen reflünün asemptomatik hastalara oranla daha fazla olduğu saptanmıştır (22). MUAYENE BULGULARI Alkalen reflü gastrit olgularının muayenesinde çoğu kez önemli bir bulgu saptanamaz. Ameliyat geçirmiş vakalarda operasyon izleri görülebilir. Ciddi vakaların muayenesinde epigastrium bölgesinde hassasiyet saptanır. Zayıflanmanın varlığı önemli bir bulgudur. ALKALEN REFLÜ GASTRİTTE TANI YÖNTEMLERİ Alkalen reflü gastritin tanısı için birçok yöntem geliştirilmiştir. Bu testlerden hiçbiri tek başına tanı koyduracak kadar yeterli bilgi vermemektedir. Alkalen reflü gastrit tanısında altın ölçüt yoktur, birkaç bulgunun birbirini 13

14 desteklemesi ile tanıya varılabilir. Tanı yöntemleri aşağıdaki özelliklerine göre değerlendirilmelidir; 1. Anamnez: Tanıya varmada en önemli kısmı oluşturur. Hastanın geçirilmiş ameliyatları ve yakınmaları bize ışık tutar. Alkalen reflü olasılığının düşünülmesi, bunun muayene bulguları ile desteklenmesi önemlidir. 2. Radyolojik incelemeler: Çok fazla önemi yoktur. Üst GİS radyolojik incelemesi sadece geçirilmiş mide ameliyatının tipini, mide boşalmasını gösterebilir. Bunun dışında fazla bir faydası yoktur. 3. Sintigrafik incelemeler: Duodeno gastrik reflünün varlığını gösterir (23-28). Bu yöntemle aynı zamanda mide klirensi de ölçülebilir. Sintigrafik incelemenin avantajı noninvaziv bir yöntem olmasıdır. bir Dezavantajları ise; a) semikantitatif yöntemdir b) düşük doz radyasyon içerir c) pahalı bir yöntemdir. 4. Mide ve özofagus aspirasyon sıvısında safra asidi ve tripsin ölçümü: Bir nazogastrik tüp aracılığı ile mideden ve özofagustan alınan aspirasyon sıvısında safra asitleri ve tripsin ölçülebilir. Yapılması kolay ve ucuzdur. Endoskopiye oranla daha düşük düzeyde daha invaziv bir testtir. Yöntemin dezavantajları; a) safra asitleri ve tripsin ölçümünde deneyimli eleman gerekir, b) test süresi kısadır, bu kısa sürede safra ve pankreas sıvısının reflüsü saptanmayabilir. 14

15 5. Bilitec ve 24 h ph metri: Nazogastrik yolla mideye ve özofagus alt ucuna yerleştirilen bilirubin veya ph ölçer proplar aracılığı ile 24 saaatlik ölçümler yapılıp değerlendirilir. 24 saat ph takibi gastro özofajiyal reflü (GÖR) hastalığının tanısında kullanılan testtir. Özofagusta ph ın 4 veya daha aşağılara düşmesi asidik reflünün tipik göstergesidir. Alkalen reflü gastrit tanısında spesifik bir yöntem değildir. PH 7 veya üzerinde olması alkalen reflü gastriti kanıtlamaz. Bilitec ile bilirubin izlemi yapılması tıpkı 24 saat ph metri ölçümüne benzer yolla yapılır. Bu test ile özofagus ve mideye gelen safralı sekresyonlardaki bilirubin düzeyi spektrofotometre ile ölçülür. Ölçümde elde edilen bilirubin değerleri, aynı ortamdaki safra asit konsantrasyoları ile iyi bir korelasyon gösterir; a) bu test için hastalara modifiye diyet uygulanması gerekir, b) bu test asidik ortamda alkalen reflü gastriti %30 daha az gösterir. 6. Alkali perfüzyon testi: Alkalen reflü özofajit düşünülen vakalarda bir nazogastrik sonda aracılığı ile özofagusa (veya mideye) dilüe NaOH verilerek kişide ağrı veya benzeri semptomların oluşup oluşmadığı izlenir. Aynı deney serum fizyolojik verilerek de çift kör kontrol edilir. 7. Gastroskopi ve biyopsi: Gastroskopik incelemede; mide veya özofagusta hemorajik, kolay zedelenebilir bir mukozada yeşilimtırak renkte mide sıvısı safra reflüsü olduğunu gösterir 15

16 (20,29,30). Endoskopi sırasında mide ve özofagustaki lezyonlar tanınır ve diğer hastalıklarla ayrıcı tanılar yapılabilir (20-22,2931). Biyopsiler alınarak mukoza hasarı, mukozada bilirubin pigmenti vb araştırılır. AYIRICI TANI 1. Gastroözofajiyal reflü 2. Özofagus ve mide kanseri 3. Peptik ülser hastalığı 4. Safra taşları 5. Kronik afferent loop sendromu ALKALEN REFLÜ GASTRİT TEDAVİSİ Tıbbi Tedavi 1.Mide mukoza rezistansını artıran ilaçlar a.h2 reseptör blokerleri ve proton pompa inhibitörleri b.prostoglandin c.sukralfat 2.Safra asitlerini bağlayıcı ilaçlar a.al içeren antiasitler b.kolestiramin 3.Mide klirensini artıran ilaçlar a.metoklopramid/domperidon 16

17 b.sisaprid 4.Reflü olan materyalin yapısını değiştiren ilaçlar a.antibiyotikler b.ursodeoksikolik Asit (UDKA) UDKA ; Alkalen reflü gastrit tedavisinde UDKA ile olumlu sonuçlar alınmaktadır. UDKA in sitoprotektif özelliği iki şekilde açıklanabilir. UDKA polar özelliği sayesinde hücre zarını stabilize etmekte ve sitotoksik miçellerin saldırılarına karşı korumaktadır. Öte yandan UDKA toksik safra asidlerinin çevresini sararak atoksik miçellerin oluşmasına yol açar. Bu atoksik miçeller hücre zarına zarar veremez(4,32,33). Cerrahi tedavi; tıbbi tedaviden yanıt alınamayan olgularda cerrahi tedavi düşünülmelidir. Cerrahi tedavinin amacı pankreas ve safra sekresyonlarının mideden uzağa götürmektir. Cerrahi tedavi seçenekleri: a) Roux-en-Y anastomoz ve b) Henley isoperistaltik, jejunal interpozisyondur. 17

18 URSODEOKSİKOLİK ASİT (UDKA) UDKA insanda kenodeoksikolik asitin (KDKA) bakteriyel oksidasyonu sonucu oluşan 7-ketolitokolik asitten karaciğerde sentezlenen bir safra asididir. Kimyasal formülü 1) Kendinden 3 alfa, 7 beta-dihidroksi-5 beta- cholan-24-oic asittir. (Şekil daha hidrofobik olan KDKA dan bir hidroksil grubunun ekvatoryal yerleşimiyle farklılık gösterir. Bu fark UDKA nın daha hidrofilik ve polaritesi yüksek bir molekül olmasını sağlayarak miçel oluşturma potansiyelini azaltır ve toksitesini en aza indirger (34). KDKA, kolik asit ve deoksikolik asit hidrofobik ve dolayısı ile daha toksik ve endojen safra asitleridir. Şekil 1. Ursodeoksikolik asit ve kenodeoksikolik asidin kimyasal yapısı Normal insanda safra asitlerinin ancak % 0,1-5 ini oluşturan UDKA, tedaviyle, doza ve verilme süresine bağlı olarak % e ulaşır (34). 18

19 Oral yolla alındıktan sonra UDKA nın % ı barsaktan pasif diffüzyonla yavaşça emilir. Emilimin % 80 i ince barsaktan, % 20 si kolonda olur. Yemeklerle alındığında ilacın emilimi artar; aktif kömür, alüminyum içeren antasitler, kolestiramin, kollestipolle birlikte alındığında, luminal bağlanmaya bağlı olarak, emilimi azalır. İleri derecede kolestazda da UDKA nın emilmi ve biyoyararlanımı azalır (3). Anne kanında bulunan UDKA nın plasentayı aşabildiği gösterilmiştir. Emilim sonrası UDKA, portal dolaşıma girer ve hepatosilerin sinüzoidal kenarındaki özelleşmiş safra asidi taşıyıcısı moleküller vasıtası ile hepatosite alınarak burada konjuge edilir. Taurinle ve esas olarak glisinle konjuge olan UDKA, kanaliküller kenarındaki taşıyıcı proteinler aracılığıla kanalikül lümenine salınır (3). UDKA konjugatlar, ileumdan aktif transport, jejunumdan kolaylaştırılmış diffüzyon yoluyla yeniden emilerek enterohepetik dolaşıma girer. Glisin ve taurin konjugatlarının kolestatik hastalıktaki etkinlikleri benzerdir. UDKA, karaciğerde % 70 e varan oranda ilk geçiş eliminasyonuna uğrar, sonuçta sistemik dolaşımda çok az bulunur. % u serum proteinlerine bağlı haldedir. Oral alımda 1-3 saat safra pik yapar ve kronik kullanımda safrada ulaştığı konsantrasyon artar. Ayrıca ilaç geceleri alındığında da safranın daha konsantre hale gelmesine paralel olarak etkinliği artar (34). Günde 8-10 mg/kg verildiğinde bu oran % 55 e çıkar ve bundan sonra daha yüksek dozlarda bile, kenodeoksikolik aside epimerize olduğu için artış göstermez (3). 19

20 İnsanda UDKA nın yarı ömrü 3,5-5,8 gün, esas eliminasyon yolu feçestir. Kolonda absorbe olmayan UDKA, mikrobiyal enzimlerle litokolik aside dönüştürülerek feçesle atılır. UDKA yla tedavi edilen hastalarda, UDKA nın idrar yoluyla itrahında da ilacı kullanmayanlara göre artış olmakta, kolestazlı hastalarda bu yol daha da önem kazanmaktadır. UDKA ETKİ MEKANİZMASI UDKA safra asitleri arasındaki kolesterol fraksiyonunu % azaltır. Ancak bu etkisini KDKA nın aksine HMGCoA redüktaz enzimini suprese edip kolesterol sentezini baskılayarak değil, intestinal kolesterol emilimini henüz bilinmeyen mekanizmalarla azaltarak yapar. Ayrıca UDKA sağlıklı bireylerde, hiperlipidemilerde ve kolestazlı olgularda kolesterolden safra asiti sentezlenmesini artırır. Bu sayede safranın kolesterol doygunluk oranı azalır. UDKA nın kan yağlarına etkisi ise tartışmalıdır. LDL ve HDL yi değiştirmediğini öne süren yayınların yanı sıra, 2 yıllık tedaviyle VLDL, LDL ve trigliseritleri azıttığını öne süren yayınlar da vardır (3). UDKA karaciğerdeki etkilerini birbirleriyle ilişkili yollarla gösterir. UDKA nın etki mekanizmaları Primer Etkileri 20

21 Endojen, doğal, toksik safra tuzlarının enterohepatik dolaşımını bozar. (Safra tuzlarının ileal emilimini yarışmalı olarak inhibe eder) Primer Sonuçlar Hepatik ekskretuar fonksiyonlarda düzelme Hücresel düzeyde, safra asitlerine bağlı sitoliz ve apoptozisden koruyucu etki Safra asitlerine bağlı membran hasarından koruyucu Safra asitlerine bağlı peroksidasyondan koruyucu antioksidan etki İmmünomodülatuar etki Sekonder Sonuçlar Kolestazda azalma Karaciğer fonksiyonlarında ve morfolojisinde düzelme UDKA NIN KLİNIKTE KULLANIMI 1. Primer biler siroz 2. Primer sklerozan kolanjt 3. Gebeliğin intrahepatik kolestazı 4. Kolelitiazis 5. Nonalkolik steatohepatit 21

22 6. Akut viral hepatit 7. Kronik hepatitler 8. Alkolik karaciğer hastalığı 9. Siroz 10. İlaca bağlı kolestaz 11. Hepatik graft versus host hastalığı 12.Kistik fibrozis 13.Progresif familyal intrahepatik kolestazis ( Byler hastalığı) 14.Total paranteral nutrisyona bağlı kolestazis 15.Kolon kanseri ve diğer kanser çalışmaları MATERYAL VE METOD Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Cerrahi Kliniği nde Ocak 2002-Ocak 2005 tarihleri arası kolesistektomi ameliyatı olan ve dispeptik yakınmaları ile kliniğimize yeniden başvuran 25 hasta çalışmaya alındı. Tüm hastalara çalışma hakkında bilgi verildi ve onayları alındı. Kabul etmeyen hastalar çalışma dışı bırakıldı. 22

23 Bu hastalara kolesistektomi ameliyatını takiben en az 3 ay geçtikten sonra endoskopi yapıldı. Doudenogastrik reflü olup olmadığına bakıldı ve mide antrum mukozasından biyopsi alındı. Hastaların tümüne, ursodeoksikolik asit (Ursofalk, Ali Raif İlaç Sanayi, Türkiye) 10mg/kg/gün olarak, gece yatarken tek doz olarak, 1 ay süre ile verildi. Hastalara bir aylık ursodeoksikolik asit kullanımı sonrası, ikinci endoskopi yapıldı ve mide antrum mukozasından tekrar biyopsi alındı. Hastaların tedavi öncesi ve sonrası semptomları, endoskopik bulguları ve patolojik bulguları karşılaştırıldı. Semptomlar olarak dispeptik şikayetlerin ( epigastrik ağrı, şişkinlik, bulantı, safralı kusma) varlığı sorgulandı. Endoskopik bulgu olarak doudenogastrik reflü sonucu mide de safra olup olmadığına bakıldı. Histopatolojik bulgu olarak helicobacter pylori, intestinal metaplazi, kronik inflamasyon, glandüler atrofi, nörofil aktivasyonu araştırıldı. (35) İstatistiksel analiz: verilerin değerlendirilmesinde SPSS for windows 10.0 istatistik paket programı kullanıldı. Karşılaştırmalarda McNemar ve Wilcoxon rak test kullanıldı. p<0.05 düzeyi anlamlı kabul edildi. 23

24 BULGULAR Çalışmamızda değerlendirmeye alınan 25 olguların yaşları arasındaydı, yaş ortalaması 49,56 ydı. Olguların 2 si erkek, 23 i kadındı Yirmibeş hastada tedavi öncesi epigastrik ağrı, bulantı, kusma, şişkinlik gibi semptomları mevcuttu. Tedavi sonrasında bu hastalardan 23 tanesinin 24

25 semptomları düzeldi; fakat 2 hastada semptomlar devam etti (Tablo 1) Semptomlar istatistiksel olarak anlamlı derecede azalmıştır (p<0.001). Tablo 1: Tedavi öncesi ve sonrası semtomların dağılımı SEMPTOM ÖNC E Var Topla m SONRA Var p Toplam 23(%96) 2(%4) 25(%100,0) 23(%96) 2(%4) 25(%100,0) 0,000*** ***p<0,001 Hastalar endoskopide saptanan safra miktarına göre; safra saptanmayanlar, yada mide de safra sekresyonu görülenler (az/çok) olmak üzere iki gruba ayrıldı. (Tablo 2).Tedavi sonrasında endoskopik bulgu pozitifliği istatistiksel olarak anlamlı derecede azalmıştır (p<0.001). 25

26 Tablo 2 :Hastaların endoskopide saptanan safra miktarına göre dağılımı SONRA Endoskopik bulgu (safra reflüsü) ÖN Az CE Çok Toplam n ( %) 4 (%18,5) 1 (%3,7) 6 (%22,2) 11 (%44,4) Az n (%) 1 ( %7,4) 4(%14,8) 6(%22,2) 11(%44,4) Çok 2(%7,4) 1(%3,7) 3(%11,1) p Toplam 5(%25,9) 7(%25,9) 13(%48,1) 25(%100,0) 0,049* *p<0.05 Grafik 1: Hastaların endoskopide saptanan safra miktarına göre dağılımı Az 1 Çok 0 Az Çok tedavi sonrası Tedavi sonrasında histopatolojik kronik enfeksiyon pozitifliğinde anlamlı değişme saptanmadı (Tablo 3) (p>0.05). 26

27 Tablo 3: Tedavi öncesi ve tedavi sonrası kronik iflamasyon pozitiflik dağılımı Kronik 1(%3,7) iflamasyon Ö N C E Toplam 1(%3,7) 2(%7,4) SONRA (++) (+) (+++) 1(%3,7) 1(%3,7) 3(%11,1) 2(%7,4) 9(%40,7) 1(%3,7) 2(%7,4) 4(%14,8) 6(%22,2) 16(%66,7) 1(%3,7) p Toplam 2(%7,4) 4(%14,8) 13(%55,6) 6(%22,2) 25(%100,0) 0,424 Grafik 2: Tedavi öncesi ve tedavi sonrası kronik iflamasyon pozitiflik dağılımı (+) (++) (+++) tedavi sonrası Tedavi sonrasında histopatolojik nötrofil aktivasyon pozitifliğinde anlamlı değişme saptanmadı ( Tablo 4) (p>0.05). Tablo 4 : Tedavi öncesi ve sonrası nötrofil aktivasyonu pozitiflik dağılımı. 27

28 Nötrofil aktivasyon ÖN CE Toplam SONRA (++) (+++) 1(%3,7) 2(%7,4) 2(%7,4) 1(%3,7) 1(%3,7) 2(%7,4) 4(%14,8) (+) 3(%11,1) 5(%22,2) 3(%14,8) 1(%3,7) 6(%22,2) 12(%51,9) 4(%14,8) 3(%11,1) p Toplam 8(%29,6) 11(%44,4) 5(%22,2) 1(%3,7) 25(%100,0) 1,000 Grafik 3: Tedavi öncesi ve sonrası nötrofil aktivasyonu pozitiflik dağılımı (+) (++) (+++) tedavi sonrası Tedavi sonrasında histopatolojik glandüler atrofi pozitifliğinde anlamlı değişme saptanmadı (Tablo 5) (p>0.05). Tablo 5 : Tedavi öncesi ve sonrası glandüler atrofi pozitiflik dağılımı 28

29 Glandüler atrofi ÖN + CE ++ Toplam SONRA 21(585,2) + 2(%7,4) ++ 1(%3,7) 1(%3,7) 22(%88,9) p Toplam 24(%96,3) 1(%3,7) 2(%7,4) 1(%3,7) 25(%100,0) 0,682 Grafik 4 : Tedavi öncesi ve sonrası glandüler atrofi pozitiflik dağılımı (+) (++) tedavi sonrası Tedavi sonrasında histopatolojik intestinal metaplazi pozitifliğinde anlamlı değişme saptanmadır (Tablo 6 ) (p>0,05). Tablo 6 : Tedavi öncesi ve sonrası Intestinal metaplazi pozitiflik dağılımı 29

30 Intestinal metaplazi Ö + N ++ C E +++ Topla m 21(% 85,2) 1(%3,7) SONRA (%85,2) 1(%3,7) 2(%7,4) 1(%3,7) 1(%3,7) 1(%3,7) 1(%3,7) 22(% 88,9) p Toplam 1(%3,7) 2(%7,4) 0(%0) 25(%100,0) 0,511 Grafik 5: Tedavi öncesi ve sonrası Intestinal metaplazi pozitiflik dağılımı (+) (++) tedavi sonrası Tedavi sonrasında histopatolojik helicobacter pylori pozitifliğinde anlamlı değişme saptanmadır (Tablo 7 )(p>0.05). Tablo 7 : Tedavi öncesi ve sonrası helicobacter pylori pozitiflik dağılımı 30

31 H.pylori ÖN CE Toplam 1(%3,7) 1(%3,7) (+) 1(%3,7) 3(%11,1) 5(%22,2) 2(%7,4) 11(%44,4) SONRA (++) Toplam 1(%3,7) 3(%11,1) 1(%3,7) 8(%29,6) 3(%11,1) 3(%11,1) 11(%44,4) 3(%14,8) 5(%22,2) 9(%37,0) 4(%14,8) 25(%100,0) p (+++) 0,383 Grafik 6 : Tedavi öncesi ve sonrası helicobakter pylori pozitiflik dağılımı (+) (++) (+++) tedavi öncesi Tedavi sonrasında endoskopik bulgu skoru anlamlı derecede azalmıştır. ( tablo 2,8 grafik 1) (p<0.05) 31

32 Tedavi sonrasında kronik enfeksiyon, nörofil aktivasyon, glandüler atrofi, intestinal metaplazi, H.Pylori skorunda anlamlı değişme saptanmadı ( tablo 3-8, grafik 2-7) (p>0.05). Tablo 8: Tedavi öncesi ve sonrası, endoskopik ve patolojik bulgu pozitiflik skorlarının dağılımı Endoskopik bulgu Kr. Infeksiyon Nötrofil aktivasyon Glandüler atrofi Intestinal metaplazi H.plori ÖNCE ORTALAM SS A 1,22 0,85 1,93 0,83 SONRA ORTALAMA SS 0,67 1,67 0,68 0,68 0,010* 0,134 1,00 0,83 1,15 0,91 0,645 0,03 0,19 0,15 0,46 0,257 0,26 0,71 0,26 0,81 1,000 1,85 0,82 1,63 0,79 0,275 Grafik 7: Tedavi öcesi ve sonrası, endoskopik ve patolojik bulgu pozitiflik skorlarının dağılımı 2 1,5 1 ÖNCE 0,5 SONRA 0 Endoskopik bulgu Kr. Infeksiyon Nötrofil aktivasyon Glandüler atrofi Intestinal metaplazi H.plori 32

33 TARTIŞMA Kolesistektomi sonrasında hastalarda antasitlere cevap vermeyen epigastrik veya sağ hipokondrial ağrı, bulantı ve safralı kusma gibi bilier dispeptik şikayetler %50 den daha fazla oranda devam ettiği ve bu şikayetlerin % oranında görülen doudenogastrik safra reflüsüne bağlı olduğu bildirilmektedir ( 12,14,16). Kalima ve arkadaşları endoskopik çalışmalarında safra reflüsünü kolesistektomiyi takipen daha sık bulmuşlardır (36). Yaptığımız prospektif çalışma sonucunda kolesistektomi sonrası endoskopisinde %74 oranında safra refüsü olduğunu gördük. Ancak yakın zamandaki yayınlar duedenogastrik reflünün insanda normal bir olay olduğunu göstermektedir (37,38). Dolayısıyla anormal reflü, miktarı ile ilgili sorundur. Duodenal içeriğin midede bir patoloji oluşturabilmesi midenin boşalma yeteneğine, mide ph ına gastrointestinal hormonlara ve midenin mukoza bariyerine bağlıdır (10, 13,15,20). Kolesistektomi sonrası safra kesesinin depolayıcı fonksiyonun ortadan kalkması sonucu sürekli ve kontrolsüz olarak safra, duodenuma salınır ve retrograd olarak korumasız gastrik mukozaya ulaşarak safra gastriti patogenezinde önemli rol oynar ( 16-18). Endoskopide hemorajik, kolay zedelenebilir mide duvarı ve yeşilimtırak renkte mide sıvısı safra reflüsü olduğunu gösterir (20,28,29). Endoskopik araştırma sırasında alınan biyopsinin histopatoljik tetkiki sendromu objektif olarak teyit eder (20,21,29). 33

34 Alkalen reflünün gastrite sebep olabileceği, fakat oluşan gastritin her zaman semptomatik olmadığı deneysel olarak gösterilmiştir. Semptomlar reflü olan safranın miktarıyla orantılı bulunmamıştır. Ayrıca hiçbir semptomu olmayan kişilerde de gastrit bulunabilir (39). Alkalen reflü gastritinde semptomlar tanı değeri tartışmalarına karşın tek başlarına değerlendirilmemelidir. Alkalen reflü gastritli hastaların % 94 ün genellikle erken postprandial devrede oluşan az miktardaki kusmalardan yakınırlar ve bunların 2/3 ü safravidir ( 20). Spesifik bir semptom olmayan safralı kusma gastrik boşalım tıkanıklığı, getirici urve obstrüksiyonu, alt özofagus sfinkter yetmezliği ve anastomoz ülseri durumlarında da görülebilir (40). Akut kolesistit atakları sırasında da safra reflüsü olduğu gösterilmiştir (27). Çalışmamızda kolesistektomi ameliyatı sonrası tüm hastalarımızda epigastrik ağrı, bulantı, kusma, hazımsızlık gibi bilier dispeptik semptomlar mevcuttu. Duedenogastrik reflü peptik ülser hastalığı ile sıklıkla ilişkili görülen antral gastritin önemli bir patogenetik faktörü olarak düşünülmektedir (41,42) Midedeki safra asitlerinin gastrik mukozaya zararlı olduğu ve kronik gastrite neden olduğu gösterilmiştir (43,44). Niemela doudenogastrik reflünün mide gövde gastriti ile ilişkili olduğunu bildirmiştir (45). Fakat Hyvarinen ve arkadaşları ise kronik gastrit ve kolesistektomize hastalar arasında ilişki bulamamışlardır (46). Watt ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada gastroduodenal hastalığı olmayan kişiler de gastrit bulunabileceğinden söz etmektedirler (39). Danilov ve arkadaşlarının yapmış olduğu diğer bir çalışmada ise gastroduodenal hastalığı olmayan kişilerin alkalen reflü saptamışlar (47). PH 34

35 seviyeleri kolesistektomize hastalarda alkaliye kaymaktadır. Bu durumda Brown ve arkadaşlarının kolesistektomi duodenumda alkalen reflüyü artırmaktadır tezini güçlendirmektedir (48) Çalışmamızda hastaların tamamında dispeptik şikayet mevcuttu, 20 hastada (%74) safra reflüsü olduğu, 23 hastada (%92,2) histopatolojik olarak kronik iflamasyon olduğu görüldü. UDKA, normalde insanda buluna safra havuzunun % 0,1-5 ini oluşturan hepatositoprotektif, membran stabilizan ve immunmodülatör etkileri de bulunan endojen tersiyer doğal bir safra asididir (34,49,50,51,52,53). Bektaş ve arkadaşları bilier sistemin akalkülöz, kronik, dispeptik ağrılı semptomlarla birlikte olan hastalıklarında da UDKA in etkin olduğu bildiriliştir (53). Stefaniwsky ve ark. ile Pazzi ve ark. nın yapmış olduğu çalışmalarda kolesistektomi sonrasında antasitlere cevap vermeyen epigastrik ağrı veya sağ hipokondrial ağrı, bulantı ve safralı kusma gibi bilier dispeptik yakınmaların UDKA ile tedavisine yan etki görülmeksizin anlamlı olarak cevap verdiğini bildirmişlerdir. (4,5). Klinik prospektif çalışmamızda ise kolesistektomize hastaların antrum mukozasından alınan biyopsilerde histopatolojik olarak kronik inflamasyon, glandüler atrofi, nörofil aktivasyonu, intestinal metaplazi, ve helicobacter pylori varlığı karşılaştırıldı (35). UDKA kullanımı sonrasında hastaların tekrar değerlendirilmesinde yüksek oranda (%96) semptomların gerilediği; yapılan endoskopide de %55 safra reflüsü olduğu görüldü ve endoskopi sonrasında saptanan safra reflüsü miktarı tedavi sonrasında anlamlı olarak azaldığı saptandı. Çalışmamızda UDKA kullanım sonrası hem klinik, hem endoskopik bulgu olarak 35

36 hastaların fayda gördüğü; fakat histopatolojik olarak gastritte anlamlı düzelme olmadığı saptandı. Anlamlı düzelme olmamasını gastrite yönelik spesifik tedavinin eş zamanlı olarak verilmemesine bağlı olduğunu düşünmekteyiz. SONUÇ 36

37 Kolesistektomi sonrası hastalarda şikayetler görülmekte ve yüksek oranda bilier dispeptik bu semptomların safra reflüsüne bağlı olduğu saptandığından, bu hastalara ameliyattan sonra rutin endoskopi yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Çalışmamızda UDKA in safra reflüsünü azalttığı ve buna bağlı olarak da bilier dispeptik şikayetlerin azalmasında etkili olduğu görülmüştür. Kolesistektomi sonrasında yakınması olan ve endoskopide safra reflüsü tespit edilen hastalarda UDKA in rutin olarak kullanılması gerektiği kanısına varıldı. UDKA, hastaların semptomlarını ve safra reflüsünü azaltmakta, ancak patolojik olarak gastritin iyileşmesinde anlamlı yarar meydana getirmemektedir. Bu sebepten dolayı UDKA nın proton pompa inhibitörü ile eş zamanlı kullanıldığı prospektif çalışma yapılabilir. KAYNAKLAR 37

38 1. Göksoy E, Kapan M. Safra taşları ve tedavi endikasyonları. In: Göksoy E, ed: Aktüel Gastroenteroloji ve Hepatoloji-I. Cilt.. 2. edisyon İstanbul: Bilimsel medikal yayıncılık 2003; s Bachrach WH, Hofmann AF. UDCA in the treatment of cholesterol cholelithiasis. Part I. Dig Dis Sci 1982;27: Lazaridis KN, Gores GJ, Lindor KD. Ursodeoxycholic acid 'mechanisms of action and clinical use in hepatobiliary disorders'. J Hepatol 2001; 35: Stefaniwsky A B, Tint G S, Speck J ve ark. Ursodeoxycholic asid treatment of bile reflux gastritis. Gastroenterology. 1985;89: Pazzi P, Scalia S, Stabellini G ve ark. Bile reflux gastritis in patients without prior gastric surgery:therapeutic effects of ursodeoxycholic asid. Current Therapeutic Research. 1989;45: Dixon MF, bilier reflux gastritis and Barrett s oesophagus further evidence of a role for doudenogastrooesophageal reflux Gut 2001; 49: Freedman J, Ye W, Naslund E, Lagergren J Asspciation between cholecystectomy and adenocarsinona of the esophagus Gastroenterology 2001 ; 121: Mackie C, Hulks G, Cuschieri A.Enterogastric reflux and gastric clearance of reflux in normal subjects and in patiens with and without bile vomiting peptic ulser surgery. Ann Surg 1986; 204:

39 9. Meyer JH. Reflections on reflux gastritis.gastroenterology ; 77: Drapanas T, Bethed M. Reflux gastritis following gastric surgery. Ann Surg ;179: Malagelada JR, Phillips SF, Shorter RG, Higgins JA, Magrina C, van Heerden JA, Adson MA Postoperative reflux gastritis: pathophysiology and long-term outcome after Roux-en-Y diversion.ann Intern Med. 1985;103: Kellosalo J,Alavaıkko M. Laitinen S: Effect of biliary tract procedures on duodenogastric reflux and the gastric mucosa. Scand J Gastroenterol, 1991 ; 26: Aydın S. Akın ML. Karakaya M. ve ark. Alkalen reflu gastrit ve tanı proplemleri. Çağdaş Cerrahi Dergisi 1997;11: Warshaw AL. Bile gastritis without prior gastric surgery: contributing role of cholecystectomy.am J Surg ;137: Boren CH, Way LW. Alkaline reflux gastritis: a reevaluation. Am J Surg ;140: Scarpa PJ, Cappell MS, Chen WY, Liao WC. Treatment with ursodeoxycholic acid of biler reflux gastritis after cholecystektomy. J. Clin. Gastroenterol ;13: Nath MJ, Warshaw AL. Alkaline reflux gastritis and esophagitis. Annu. Rev. Med. 1984; 35:

40 18. Stefaniwsky AB Tint Gs. Speck J. Ursodeoxycholic acid treatment of bile reflux gastritis.gastroenterology Nov;89(5): Castell DO, Richter JE. Ubdated guidelines for the diagnosis and treetment of gastroesophageal reflux disease. The practice parameters committe of the American Collage of Gastroenterology Am J Gastroenterol 1999 ; 96: Ritchie WF. Alkaline reflux gastritis: a critical reappraisal. Gut ; 25: Başaran Y, Canoruç F: Safra gastritisi olgularında semptomlar, gastrik analiz, endoskopik ve histolojik bulguların değerlendirilmesi. VI. Türk Gastroenteroloji Kongresi Kitabı. İzmir:Uyucan Basımevi 1985: s Robles- campos R, Lujan- Momoean JA, Parrilla- Paricio P Role of Helicobacter pylori infection and duodenogastric reflux in the pathogenesis of alkaline reflux gastritis after gastric operations.surg Gynecol Obstet ;176: Vassilakis JS, Xynos E, Zoras OJ. Surgical treatment of the enterogastric reflux syndrome: preoperative and postoperative estimation by 99mTc-HIDA scintigraphy.am Surg ;58: Aydın R, Kölan N, Alparslan F. Alkalen reflü gastritin hepatobilier sintigrafi ile değerlendirilmesi. Ulusal Cerrahi Dergisi 1985; 4: Alexander-Williams J. Duodenogastric reflux after gastric operations. Br J Surg. 1981;68:

41 26. Pauwels S, Teels M, Piret L. Clinical evaluation of Tc-99m-diethylIDA in hepatobiliary disorders.j Nucl Med ;19: Elgazzar AH, Fernandez-Ulloa M, Ryan JR. Scintigraphic evaluation of duodenogastric reflux: significance in the diagnosis of acute cholecystitis. Am J Physiol Imaging. 1992;7: Houghton PW, Mortensen NJ, Thomas WE. Intragastric bile acids and scintigraphy in the assessment of duodenogastric reflux.br J Surg.1986 ; 73: Coppinger WR, Job H, DeLauro JE, Westerbuhr LM, McGlone FB, Phillips RG. Surgical treatment of reflux gastritis and esophagitis.arch Surg.1973 ;106: Whitehead R, Truelove SG, Gear MWL. The histological diagnosis of chronic gastritis in fibreoptic gastroscope biopsy specimens.j Clin Pathol ;25: Civello IM, Anastasio G, Ippoliti M, Salvatori M, De Giovanni L. Diagnostic and therapeutic update on primary duodenogastric reflux Minerva Chir ;48: Guldutuna S, Leuschner U, Fischer H, Kurtz W, Hubner K, Hellstern A, Gatzen M, Leuschner M Güldutuna S. Ursodeoxycholic asid in primary biliary cirhosis; results of a controlled double blind trial Gastroenterology, 1989; 97:

42 33. Güldutuna S Kurtz W, Leuschner U. The effect of ph and amount of antacids on bile acid binding in a guasi-naturl reflux milieu Gastroenterology, 1991; 29: Ursofalk; Cholesterol Gallstones, Dyspeptic Complaints, Cholestatic Liver Diseases, Dr. Falk Pharma, Germany;July Dixon FM, Genta RM, Yardlcy JH, Correa P. Classification and grading of Gastritis. The Am J Surg Pathol. 1996; 20: Kalima T, Sjoberg J.bile reflux after cholecystectomy.scand j gastroenterol suppl. 1981;67: Rees WD, Go VL, MalageladaSimultaneous measurement of antroduodenal motility, gastric emptying, and duodenogastric reflux in man.gut ;20: Keane FB, Dimagno EP, Malagelada JR. Duodenogastric reflux in humans: its relationship to fasting antroduodenal motility and gastric, pancreatic, and biliary secretion.gastroenterology ;81: Watt PCH, Sloan JM, Spencer A, et al: Histology of the postoperative stomach before and after diversion of bile.br Med J (Clin Res Ed) Nov 12;287: Griffiths JMT. The featurs and cause of bile vomiting folowing gastric surgery. Br J Surg 1974; 61: Du Plessis DJ. Pathogenesis of gastric ulceration. Lanset 1965;1:

43 42. Schrager J, Spink R, Mitra S. The antrum in patients with duodenal and gastric ulsers. 1967;6: Davenport HW.Destruction of the gastric mucosal barrier by detergents and urea.gastroenterology ;54: Lawson HH. Effect Of Duodenal Contents On The Gastrıc Mucosa Under Experımental Condıtıons.Lancet. 1964: 29;: Niemela S. Duodenogastric reflux in patients with upper abdominal complaints or gastric ulcer with particular reference to reflux-associated gastritis.scand J Gastroenterol Suppl. 1985;115: Hyvarinen H, Sipponen P, Kekki M.Chronic gastritis in cholecystectomized patients.scand J Gastroenterol. 1987;22: Danilov AS, Reshetnikov OV, Kurilovich SA: The characterisitcs of duodenogastric reflux in peptic ulcer and chronic gastritis. Ter Arkh 1994;66 : Brouwn WA, Walton G, Cheadle WG, Larson GM. The alkaline shift in gastric ph after cholecystectomy. Am J surg 1989; 157: Poupon R, Poupon RE.Ursodeoxycholic acid therapy of chronic cholestatic conditions in adults and children. Pharmacol Ther. 1995;66: Rodrigues C, Steer C. Mitocandrial membrane perturbations in cholestasis. J Hepatol. 2000;32:

44 51. Stiehl A, Bent C, Saver P. Mechanism of hepatoprotective action of bile salts in liver disease.gastroenterol Clin North Am Mar;28: Poupon RE, Bonnand AM, Chretien Y, Poupon R.Ten-year survival in ursodeoxycholic acid-treated patients with primary biliary cirrhosis. The UDCA-PBC Study Group.Hepatology ;29: Bektaş A, Beyler AR. Nonalkolik steatohepatitte Ursodeksikolik asit tedavisi. Ank Üni Tıp Fak Mecmuası 1998; 51:

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Kronik Pankreatit Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Tanım Pankreasın endokrin ve ekzokrin yapılarının hasarı, fibröz doku gelişimi ile karakterize inflamatuvar bir olay Olay histolojik

Detaylı

Çocukluk çağı özofajitleri: Eozinofilik Özofajit...? Reflü Özofajit...?

Çocukluk çağı özofajitleri: Eozinofilik Özofajit...? Reflü Özofajit...? Çocukluk çağı özofajitleri: Eozinofilik Özofajit...? Reflü Özofajit...? Yasemin Yuyucu Karabulut 1, Berna Savaş 2, Arzu Ensari 2, Aydan Kansu 3 1 Çankırı Devlet Hastanesi Patoloji 2 Ankara Üniversitesi

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

Pilor Koruyucu Olmayan Peptik Ulser

Pilor Koruyucu Olmayan Peptik Ulser Pilor Koruyucu Olmayan Peptik Ulser Ameliyatlarının Alkalen Reflü Gastrit Yönünden Değerlendirilmesi Dr. Hüseyin Altun (1), Dr. Hasan Bektaş (2), Dr. Binnur Karagöz (3), Dr. Turhan Aksoy (4) ÖZET Peptik

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem III - 5. Ders Kurulu. Gastrointestinal Sistem. Eğitim Programı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem III - 5. Ders Kurulu. Gastrointestinal Sistem. Eğitim Programı ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2017-2018 Dönem III - 5. Ders Kurulu Gastrointestinal Sistem Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü Dönem Koordinatörü Koordinatör Yardımcısı : Doç.Dr.Erkan

Detaylı

Ursodeoksikolik asit düşük miktarlarda insan safrasında mevcuttur.

Ursodeoksikolik asit düşük miktarlarda insan safrasında mevcuttur. Ursofalk Süspansiyon FORMÜLÜ: Her 5 ml Ursofalk süspansiyon 250mg ursodeoksikolik asit içerir. Ayrıca koruyucu olarak benzoik asit, tatlandırıcı olarak gliserol, ksilitol ve sodyum siklamat, koku maddesi

Detaylı

Yeliz Çağan Appak¹, Hörü Gazi², Semin Ayhan³, Beyhan Cengiz Özyurt⁴, Semra Kurutepe², Erhun Kasırga ⁵

Yeliz Çağan Appak¹, Hörü Gazi², Semin Ayhan³, Beyhan Cengiz Özyurt⁴, Semra Kurutepe², Erhun Kasırga ⁵ Helicobacter pylori enfeksiyonlu çocuklarda klaritromisin direncinin ve 23s rrna gen nokta mutasyonlarının parafin bloklarda polimeraz zincir reaksiyonu yöntemi ile belirlenmesi Yeliz Çağan Appak¹, Hörü

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI Prof. Dr. Aydan Kansu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı 7 y, ~ 1 yıldır karın ağrısı Göbek çevresinde Haftada

Detaylı

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 GİRİŞ Demir ilaçları anemi tedavisinde (özellikle gebelerde ve çocuklarda) En sık 6 yaş altı çocuklarda

Detaylı

TÜM MİDE BİYOPSİLERİNE RUTİN OLARAK GIEMSA VE ALCIAN BLUE UYGULAMALI MIYIZ?

TÜM MİDE BİYOPSİLERİNE RUTİN OLARAK GIEMSA VE ALCIAN BLUE UYGULAMALI MIYIZ? TÜM MİDE BİYOPSİLERİNE RUTİN OLARAK GIEMSA VE ALCIAN BLUE UYGULAMALI MIYIZ? PROF. DR. SÜLEN SARIOĞLU¹, DR. EVREN UZUN¹, DOÇ. DR. MEHTAT ÜNLܹ, PROF. DR. HÜLYA ELLİDOKUZ² DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIBBİ

Detaylı

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları [Çocuklarda Akılcı İlaç Kullanımı] Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları Ayşın Bakkaloğlu Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Nefroloji Ünitesi İlaç Metabolizması Esas organ

Detaylı

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi Uzm. Dr. Sinem AKKAYA IŞIK Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi AIDS CMV; nadir ölümcül İlk vaka 1983 Etkili ART sıklık azalmakta, tedavi şansı

Detaylı

Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Reaktivasyonu Ayrımı. Dr. Şafak Kaya SBÜ Gazi Yaşargil SUAM Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Reaktivasyonu Ayrımı. Dr. Şafak Kaya SBÜ Gazi Yaşargil SUAM Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Reaktivasyonu Ayrımı Dr. Şafak Kaya SBÜ Gazi Yaşargil SUAM Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji HBV Neden Önemli? Dünyada yaklaşık 400 milyon kişi HBV ile

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Probiyotik suşları Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı İnsan ve bakteri ilişkisi İnsan vücudundaki bakterilerin yüzey alanı = 400 m 2 (Tenis kortu kadar) İnsandaki gen

Detaylı

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN FARMAKOKİNETİK Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN 2 İlaç Vücuda giriş Oral Deri İnhalasyon Absorbsiyon ve Doku ve organlara Dağılım Toksisite İtrah Depolanma Metabolizma 3 4 İlaçların etkili olabilmesi için, uygulandıkları

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOMÜ 2016-2017 Eğitim Yılı Dönem III 5. Ders Kurulu Gastrointenstinal Sistem Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü Dönem Koordinatörü Koordinatör Yardımcısı Ders kurulu başkanı Başkan Yardımcısı :Prof.Dr.Hakkı

Detaylı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı 1 Ameliyat Yapılmadan İlgilendiği Konular: Sıvı ve Elektrolit tedavisi Şok Yanık tedavisi 2 Travma Hastaları Kesici karın travmaları: Karın bölgesini içine alan kurşunlanma,

Detaylı

2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru yanıt hayır olabilir mi?

2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru yanıt hayır olabilir mi? ÇOCUKLARDA İLAÇ KULLANIMINDA FARMAKOKİNETİK VE FARMAKODİNAMİK FARKLILIKLAR 17.12.2004 ANKARA Prof.Dr. Aydın Erenmemişoğlu ÇOCUKLARDA İLAÇ KULLANIMINDA FARMAKOKİNETİK VE 2x2=4 her koşulda doğru mudur? doğru

Detaylı

Dahiliye Konsültasyonu için Altın Öneriler: En Sık Görülen On Olgu Örneği Asıl Deniz alt Güney başlık Duman stilini düzenlemek için tıklatın Marmara

Dahiliye Konsültasyonu için Altın Öneriler: En Sık Görülen On Olgu Örneği Asıl Deniz alt Güney başlık Duman stilini düzenlemek için tıklatın Marmara Dahiliye Konsültasyonu için Altın Öneriler: En Sık Görülen On Olgu Örneği Asıl Deniz alt Güney başlık Duman stilini düzenlemek için tıklatın Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Olgu 1 28 yaşında erkek Ortopedi

Detaylı

APRAZOL 30 mg Mikropellet Kapsül

APRAZOL 30 mg Mikropellet Kapsül APRAZOL 30 mg Mikropellet Kapsül FORMÜLÜ: Her kapsülde mide asidine dayanıklı enterik kaplı mikropelletler halinde; Lansoprazol 30 mg Boyar madde olarak: Kinolin sarısı (E 104), İndigokarmin (E 132), Titandioksit

Detaylı

DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU GASTROENTEROLOJİ ÇALIŞTAYI 14 EKİM 2017/ ANKARA

DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU GASTROENTEROLOJİ ÇALIŞTAYI 14 EKİM 2017/ ANKARA DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU GASTROENTEROLOJİ ÇALIŞTAYI KAPSAMLI PROGRAM 09.00-09.10 Dr. Yahya Laleli Açılış konuşması AMAÇ KAPSAM ÇALIŞTAYDAN ALINMASI BEKLENENLER Katılımcılara, gastrointestinal (GE) sistem

Detaylı

DEÜ TIP FAKÜLTESĐ 2010-2011 EĞĐTĐM YILI DÖNEM 1/3. BLOK/UYGULAMA 9 UYGULAMA REHBERĐ

DEÜ TIP FAKÜLTESĐ 2010-2011 EĞĐTĐM YILI DÖNEM 1/3. BLOK/UYGULAMA 9 UYGULAMA REHBERĐ DEÜ TIP FAKÜLTESĐ 2010-2011 EĞĐTĐM YILI DÖNEM 1/3. BLOK/UYGULAMA 9 UYGULAMA REHBERĐ Uygulamanın Adı: Sindirim Biyokimyası: Safra tuzlarının lipid sindirimindeki rolü. Uygulamanın Sorumlusu: Doç. Dr. Halil

Detaylı

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 10.03.2009

Detaylı

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Tıkanma Sarılığı Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Normal serum bilirubin düzeyi 0.5-1.3 mg/dl olup, 2.5 mg/dl'yi geçerse bilirubinin dokuları boyamasıyla klinik olarak sarılık ortaya çıkar. Sarılığa yol

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

SAFRA KESESİ HASTALIKLARI

SAFRA KESESİ HASTALIKLARI SAFRA KESESİ HASTALIKLARI Oktay Eray EPİDEMİYOLOJİ Sıklıkla safra kesesi ve kanalındaki tıkanıklıklara bağlıdır. Safra kesesi taşları oldukça yaygın ve çoğu semptomsuzdur. Yılda %2 si, 10 yılda %15 i semptomatik

Detaylı

Diyaliz Hastalarında Dispepsi, GIS Problemler. Dr. Başol Canbakan

Diyaliz Hastalarında Dispepsi, GIS Problemler. Dr. Başol Canbakan Diyaliz Hastalarında Dispepsi, GIS Problemler Dr. Başol Canbakan Giriş ve Tanımlar Dispeptik semptomların değerlendirilmesi Dispepsinin yaşam kalitesi ve beslenme üzerine etkisi Helicobacter pylori ve

Detaylı

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ A C I B A D E M Ü N İ V E R S İ T E S İ T I P F A K Ü L T E S İ İ Ç H A S T A L I K L A R I A N A B İ L İ M D A L I A C I B A D E M A D A N A H A S T A N E

Detaylı

Hepatit Hastalığı Gebelikten Etkilenir mi?

Hepatit Hastalığı Gebelikten Etkilenir mi? GEBELİKTE HEPATİT Gebelik ve hepatit Gebelik ve hepatit iki ayrı durumu anlatır. Birincisi gebelik sırasında ortaya çıkan akut hepatit tablosu, ikincisi ise kronik hepatit hastasının gebe kalmasıdır. Her

Detaylı

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI Akut tonsillofarenjit veya çocukluk çağında daha sık karşılaşılan klinik tablosu ile tonsillit, farinks ve tonsil dokusunun inflamasyonudur ve doktora başvuruların

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı.

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı. GİRİŞ Süt rengi Şilus un peritoneal kaviyete ekstravazasyonudur. Oldukça nadir görülen bir durumdur. Asit sıvısındaki trigliserid seviyesi 110 mg/dl nin üzerindedir. Lenfatik sistemin devamlılığında sorun

Detaylı

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay ANEMİYE YAKLAŞIM Dr Sim Kutlay KBH da Demir Eksikliği Nedenleri Gıda ile yetersiz demir alımı Üremiye bağlı anoreksi,düşük proteinli (özellikle hayvansal) diyetler Artmış demir kullanımı Eritropoez stimule

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ III. Doç.Dr. Senem Güner

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ III. Doç.Dr. Senem Güner SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ III Doç.Dr. Senem Güner MİDE Mide gıdaların depolandıgı, karıstırıldıgı ve sindirildigi organdır. Özefagustan gelen gıdalar midye altözefageal giristen girerler ve pilor pompası

Detaylı

%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı

%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı %20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı kaşıntılar (kc, bb, troid) Pemfigoid gestasyones Gebeliğin

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

GEBELİK KOLESTAZI. Prof. Dr. Filiz Yanık Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Perinatoloji Bilim Dalı

GEBELİK KOLESTAZI. Prof. Dr. Filiz Yanık Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Perinatoloji Bilim Dalı Prof. Dr. Filiz Yanık Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Perinatoloji Bilim Dalı Gebeliğin ileri haftalarında Cilt döküntüsü olmaksızın kaşıntı** Sarılık (%14-25)

Detaylı

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit NEFRİT Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Genel Bilgiler Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron

Detaylı

PEPTİK ÜLSER. Uzm. Hem. Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim ve Gelişim Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: Haziran 2014

PEPTİK ÜLSER. Uzm. Hem. Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim ve Gelişim Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: Haziran 2014 PEPTİK ÜLSER Uzm. Hem. Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim ve Gelişim Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: Haziran 2014 İçerik Planı Peptik Ülser Nedir? Kimlerde Görülür? Nasıl Oluşur? Helicobakter Pylori

Detaylı

lanması Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı

lanması Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı Nonalkolik karaciğer yağlanmas lanması Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Cerrahpaşa a Tıp T p Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı 9-10 yarıyıl l 2006-2007 2007 eğitim e yılıy Tanımlamalar Karaciğer yağlanması

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

Dr. Mustafa Hasbahçeci

Dr. Mustafa Hasbahçeci Dr. Mustafa Hasbahçeci Kaynaklar Tokyo Guidelines for acute cholangitis-2007 *Background: Tokyo Guidelines for the management of acute cholangitis and cholecystitis. J Hepatobiliary Pancreat Surg. 2007;14(1):1-10.

Detaylı

METABOLİZMA VE BOŞALTIM SİSTEMİ DERS KURULU DERS KURULU -IV

METABOLİZMA VE BOŞALTIM SİSTEMİ DERS KURULU DERS KURULU -IV T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II 2016-2017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI METABOLİZMA VE BOŞALTIM SİSTEMİ DERS KURULU DERS KURULU -IV 09 OCAK 2017 24 ŞUBAT 2017 (5 HAFTA) DERSLER

Detaylı

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. 1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. Bunlar; absorbsiyon, dağılım; metabolizma (biotransformasyon) ve eliminasyondur. 2. Farmakodinamik faz:

Detaylı

Akut Apandisit Tanısal Yaklaşımlar

Akut Apandisit Tanısal Yaklaşımlar Apandisit; Akut Apandisit Tanısal Yaklaşımlar Dr. Selcan ENVER DİNÇ ACİL TIP ABD. 09.03.2010 Acil servise başvuran karın ağrılı hastalarda en sık konulan tanılardan bir tanesidir. Apandektomi dünya genelinde

Detaylı

Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım

Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım Dr. Sıtkı Sarper SAĞLAM DR.SITKI SARPER SAĞLAM - KEAH ACİL TIP KLİNİK SUNUMU 04.10.2011 1 Netter in Yeri: DR.SITKI SARPER SAĞLAM - KEAH ACİL TIP KLİNİK SUNUMU

Detaylı

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl Karaciğer ve safra yolu hastalıklar klarında laboratuvar bulguları Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 5.Yarıyıl 2006-2007 2007 eğitim e yılıy Karaciğer ve safra yolu hastalıklarında

Detaylı

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

Kurşun ile Zehirlenmeler

Kurşun ile Zehirlenmeler Kurşun ile Zehirlenmeler Dr. Müge Tecder-Ünal Başkent Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı Klinik Toksikoloji Kursu, Nisan 2010, İzmir 15 aylık kız çocuk Şikayet: saçma yutma Öykü: 14.03.2010

Detaylı

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim

Detaylı

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM III GASTROENTESTİNAL SİSTEM ( IV. Kurul ) 03 ARALIK OCAK 2019

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM III GASTROENTESTİNAL SİSTEM ( IV. Kurul ) 03 ARALIK OCAK 2019 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM III GASTROENTESTİNAL SİSTEM ( IV. Kurul ) 03 ARALIK 018 04 OCAK 019 Rektör : Prof. Dr. Mustafa ALİŞARLI Dekan : Prof. Dr. Ahmet URAL Dekan Yardımcısı

Detaylı

Adalet Elçin Yıldız, Sinan Genç, Berna Uçan, Suat Fitoz. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı, Ankara

Adalet Elçin Yıldız, Sinan Genç, Berna Uçan, Suat Fitoz. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı, Ankara Adalet Elçin Yıldız, Sinan Genç, Berna Uçan, Suat Fitoz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı, Ankara Klinik Öykü: 4.5 yaşında erkek çocuk, kusma ve karın ağrısı atakları ile

Detaylı

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr.Fikri İçli

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr.Fikri İçli TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ Prof.Dr.Fikri İçli ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİNDE 1990 YILINDA GÖRÜLEN KANSERLERİN DAĞILIMI (PATOLOJİ KAYITLARI) Erkek 1898

Detaylı

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı

Detaylı

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde

Detaylı

Doç. Dr. Halil Coşkun. Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu

Doç. Dr. Halil Coşkun. Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu Doç. Dr. Halil Coşkun Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu GİRİŞ 2010 verilerine göre dünyada erişkinlerde (20-79 yaş) diabet prevalansı %6,4 (285 milyon). 2030 da bu oranın %7,7 ye (439 milyon) yükseleceği öngörülüyor.

Detaylı

SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a. Pre-Operatif Hastaların Genel Değerlendirilmesi Yrd.Doç.Dr.

SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a. Pre-Operatif Hastaların Genel Değerlendirilmesi Yrd.Doç.Dr. 1. H A F T A TARİH 06.02.2017 07.02.2017 08.02.2017 09.02.2017 10.02.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.M.Nur KEBAPÇI GÖRH Pre-Operatif

Detaylı

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması Tuncay Güçlü S.B. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Bölümü 16-18 Ekim 2014, Malatya GİRİŞ Kronik

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

KARIN AĞRISI. Akut Karın Ağrısı: Acil Hekiminin İlk Yapması Gerekenler. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji

KARIN AĞRISI. Akut Karın Ağrısı: Acil Hekiminin İlk Yapması Gerekenler. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji : Acil Hekiminin İlk Yapması Gerekenler KARIN AĞRISI Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Tıp Fak. Gastroenteroloji BD İlk değerlendirmeyi takiben muhtemel tanı(ları)nız neler? Hangi gerekçelerle bu tanı(ları) düşündünüz?

Detaylı

Radyasyon Koliti Oluşturulmuş Sıçanlarda Ghrelinin Barsak Anastomozu Üzerine Etkisi Dr. Ebubekir Gündeş

Radyasyon Koliti Oluşturulmuş Sıçanlarda Ghrelinin Barsak Anastomozu Üzerine Etkisi Dr. Ebubekir Gündeş Radyasyon Koliti Oluşturulmuş Sıçanlarda Ghrelinin Barsak Anastomozu Üzerine Etkisi Dr. Ebubekir Gündeş Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi Kliniği Giriş

Detaylı

Metabolik Cerrahinin Diyabet Tedavisinde Yeri

Metabolik Cerrahinin Diyabet Tedavisinde Yeri Metabolik Cerrahinin Diyabet Tedavisinde Yeri Dr. Erman ÇAKAL Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği Bariyatrik

Detaylı

Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var

Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var KARACİĞER NEDEN ÖNEMLİ 1.Karaciğer olmadan insan yaşayamaz! 2.Vücudumuzun laboratuardır. 500 civarında görevi var! 3.Hasarlanmışsa kendini yenileyebilir! 4.Vücudun

Detaylı

Diyabetin bir komplikasyonu : Yağlı karaciğer hastalığı. Prof. Dr. Kürşad Ünlühızarcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı

Diyabetin bir komplikasyonu : Yağlı karaciğer hastalığı. Prof. Dr. Kürşad Ünlühızarcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Diyabetin bir komplikasyonu : Yağlı karaciğer hastalığı Prof. Dr. Kürşad Ünlühızarcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Yağlı karaciğer Karaciğer ağırlığının %5 i veya hepatositlerin

Detaylı

06 Şubat Nisan SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a

06 Şubat Nisan SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a TARİH 06.02.2017 07.02.2017 08.02.2017 09.02.2017 10.02.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.Aysen AKALIN GÖRH Pre-Operatif Hastaların Genel

Detaylı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne

Detaylı

Duodenal Ulserli Hastalarda Omeprazolün Amoksisilin veya Klaritromisin İle. (HP) Eradikasyonu Üzerine Etkileri*

Duodenal Ulserli Hastalarda Omeprazolün Amoksisilin veya Klaritromisin İle. (HP) Eradikasyonu Üzerine Etkileri* Istanbul Tıp Dergisi 1998; 2: 27-31 Duodenal Ulserli Hastalarda Omeprazolün Amoksisilin veya Klaritromisin İle Kombinasyonlarının Helicobacter Pylori (HP) Eradikasyonu Üzerine Etkileri* Dr. Mutlu NİYAZİOÖLU

Detaylı

Akut Hepatit C Tedavisi. Dr. Dilara İnan Akdeniz ÜTF, İnfeksiyon Hastalıkları ve Kl. Mikr AD, Antalya

Akut Hepatit C Tedavisi. Dr. Dilara İnan Akdeniz ÜTF, İnfeksiyon Hastalıkları ve Kl. Mikr AD, Antalya Akut Hepatit C Tedavisi Dr. Dilara İnan Akdeniz ÜTF, İnfeksiyon Hastalıkları ve Kl. Mikr AD, Antalya HCV DSÖ verilerine göre tüm dünya nüfusunun %3 ü (yaklaşık 170 milyon kişi) HCV ile infekte. İnsidans;

Detaylı

İLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

İLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İDEAL FARMAKOLOJİK TEDAVİ * Etkilerin spesifik olması * Aynı düzeyde öngörülebilir

Detaylı

NONALKOLİK STEATOHEPATITTE URSODEOKSİKOLİK ASİT TEDAVİSİ

NONALKOLİK STEATOHEPATITTE URSODEOKSİKOLİK ASİT TEDAVİSİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ MECMUASI Cilt 51, Sayı 4, 1998 197-201 NONALKOLİK STEATOHEPATITTE URSODEOKSİKOLİK ASİT TEDAVİSİ Ahmet Bektaş* Ali Reşit Beyler* ÖZET Nonalkolik steatohepatit (NASH), serum

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI

İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI Olgu 1: Yaşlı mide kanserli olgu OLGU 1: 77 yaşında, erkek hasta, 2 yıl önce antrum lokalizasyonunda mide kanseri tanısıyla opere edildi subtotal gastrektomi- D1 lenfadenektomi

Detaylı

AMİLAZ (SERUM) Klinik Laboratuvar Testleri

AMİLAZ (SERUM) Klinik Laboratuvar Testleri AMİLAZ (SERUM) Kullanım amacı: Klinik uygulamada, pankreas dokusu ve tükürük bezleri ile ilişkili her türlü zedelenme olasılığının değerlendirilmesi amacıyla ihtiyaç duyulur. Akut ve kronik pankreatitler

Detaylı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV

Detaylı

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit Aktivasyonunun Ayrımı Neden AHB ve KHB-A karışır? Neden AHB ve KHB-A

Detaylı

17 Nisan Haziran SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a

17 Nisan Haziran SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a TARİH 17.04.2017 18.04.2017 19.04.2017 20.04.2017 21.04.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.F.Belgin EFE Akut Pankreatit Pre-Operatif Hastaların

Detaylı

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar Dr. Dilek Çolak 10 y, erkek hasta Olgu 1 Sistinozis Böbrek transplantasyonu Canlı akraba verici HLA 2 antijen uyumsuz 2 Olgu 1 Transplantasyon öncesi viral

Detaylı

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr Akut Karın Ağrısı Emin Ünüvar İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı eminu@istanbul.edu.tr 28.07. Acil ve Yoğun Bakım Kongresi 1 AKUT Karın ağrısı Çocuklarda karın ağrısı

Detaylı

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen

Detaylı

Sayın Meslektaşlarımız,

Sayın Meslektaşlarımız, 1 Sayın Meslektaşlarımız, Hepato Bilio Pankreatoloji Derneği tarafından 27 Nisan 01 Mayıs 2016 tarihleri arasında Antalya Gloria Hotel de düzenlenecek olan 13.Ulusal Hepato Gastroenteroloji Kongresi &

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 0 Şubat 09 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

Safra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler. Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği 21.04.2013

Safra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler. Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği 21.04.2013 Safra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği 21.04.2013 Kısa Kitaplar, Sunumlar.. Almanların yemek kitabı Amerikalıların tarihi Onkologların

Detaylı

parametrelerin çok yönlü analizi; literatür ile güncelleme

parametrelerin çok yönlü analizi; literatür ile güncelleme ARAŞTIRMA Genel Tıp Dergisi Tekirdağ bölgesinde Helicobacter pylori prevalansı ve patolojik parametrelerin çok yönlü analizi; literatür ile güncelleme Rafet Mete 1, Mustafa Oran 2, Hayati Güneş 3, Oğuzhan

Detaylı

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM III GASTROİNTESTİNAL SİSTEM DERS KURULU

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM III GASTROİNTESTİNAL SİSTEM DERS KURULU YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM III 2018-2018 GASTROİNTESTİNAL SİSTEM DERS KURULU 24 Aralık 2018-18 Ocak 2019 Sınav: 18 Ocak 2019 Saat: 09.30 KURUL DERSLERİ TEORİK PRATİK TOPLAM 18 2*2

Detaylı

Midemizdeki davetsiz konuk: Helicobacter pylori. Dost mu, düşman mı?

Midemizdeki davetsiz konuk: Helicobacter pylori. Dost mu, düşman mı? Midemizdeki davetsiz konuk: Helicobacter pylori. Dost mu, düşman mı? Bilindiği gibi her gün yediğimiz besinlerin yolculuğu ağzımızdan başlar. Lokmaların çiğnenerek yutulmasından sonra yemek borusu aracılığıyla

Detaylı

Neden MGB Tercih Ediyorum? DR. HALİL COŞKUN İSTANBUL

Neden MGB Tercih Ediyorum? DR. HALİL COŞKUN İSTANBUL Neden MGB Tercih Ediyorum? DR. HALİL COŞKUN İSTANBUL İdeal Bariatrik Cerrahi Kriterleri Ne Olmalıdır? 1. Düşük komplikasyon riski olmalı 2. Etkili kilo kaybı olmalı 3. Teknik olarak kolay uygulanabilmeli

Detaylı

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır. GİRİŞ: Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır. Foliküler adenomlar iyi sınırlı tek lezyon şeklinde olup, genellikle adenomu normal tiroid dokusundan ayıran kapsülleri vardır. Sıklıkla

Detaylı

Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 2006-2007 Eğitim yılı

Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 2006-2007 Eğitim yılı ASİT Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 2006-2007 Eğitim yılı Ders programı Asitin tanımı Fizik muayene bulguları Asit miktarının ifadesi Asit yapan nedenler Asitli hastada ayırıcı tanı

Detaylı

Çeşitli nedenlerle oluşabilen karaciğer fibrozisi hemen daima geri dönüşümsüzdür.

Çeşitli nedenlerle oluşabilen karaciğer fibrozisi hemen daima geri dönüşümsüzdür. SİROZ Çeşitli nedenlerle oluşabilen karaciğer fibrozisi hemen daima geri dönüşümsüzdür. İlerleyici ilerleyici karaciğer hastalıkları sonuçta siroz ile sonuçlanan progresif fibrozise neden olur. Safra kanalikülü

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 03 Eylül 08 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 3- FARMASÖTİK FORM Süspansiyon Beyazımsı opak renkte, homojen görünüşlü, aromatik kokulu (nane-çikolata) süspansiyon

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 3- FARMASÖTİK FORM Süspansiyon Beyazımsı opak renkte, homojen görünüşlü, aromatik kokulu (nane-çikolata) süspansiyon KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1- BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MAGCAR FORTE SÜSPANSİYON, 100 ml 2- KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMİ Beher 10 ml süspansiyon, 1200 mg Kalsiyum karbonat, 140 mg Magnesyum karbonat ve 300 mg

Detaylı

Eğer bu kapakçık sistemi yetersizlik gösterirse mide içeriği yemek borusuna kaçar bu duruma gastro ezofageal reflü hastalığı denir.

Eğer bu kapakçık sistemi yetersizlik gösterirse mide içeriği yemek borusuna kaçar bu duruma gastro ezofageal reflü hastalığı denir. GASTRÖZOFAGEAL REFLÜREFLÜ NEDİR; Aslında reflü genel manada bir organ içinde olması gereken sıvı içeriğinin başka bir bölgeye geçmesine verilen isimdir.örneğin Mesane içerindeki idrarın yukarı idrar yollarına

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 5 Nisan 09 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

GİS KANAMALARI. Prof.Dr.Tayfun KARAHASANOĞLU

GİS KANAMALARI. Prof.Dr.Tayfun KARAHASANOĞLU GİS KANAMALARI Prof.Dr.Tayfun KARAHASANOĞLU Ekim 2006 ÜST GİS KANAMASI GİS kanamalarının % 80 i Treitz ligamanının proksimali ETYOLOJİ Peptik ülser hastalığı Varisler Mallory-Weiss Eroziv gastrit Tümörler

Detaylı

DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI

DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ A.D. BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ 2013-2014 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI

Detaylı

AKUT VİRAL HEPATİT TEDAVİSİNDE ORAL ANTİVİRALLERİN YERİ DOÇ.DR.MUSTAFA KEMAL ÇELEN DİCLE ÜNİVERSİTESİ SAPANCA

AKUT VİRAL HEPATİT TEDAVİSİNDE ORAL ANTİVİRALLERİN YERİ DOÇ.DR.MUSTAFA KEMAL ÇELEN DİCLE ÜNİVERSİTESİ SAPANCA AKUT VİRAL HEPATİT TEDAVİSİNDE ORAL ANTİVİRALLERİN YERİ DOÇ.DR.MUSTAFA KEMAL ÇELEN DİCLE ÜNİVERSİTESİ SAPANCA 07.09.2013 Viral Hepatitler Tarihsel Bakış İnfeksiyoz (Fekal oral bulaşan) A E Enterik yolla

Detaylı

EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA

EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA 1. vaka S.P ERKEK 1982 DOĞUMLU YUTMA GÜÇLÜĞÜ ŞİKAYETİ MEVCUT DIŞ MERKEZDE YAPILAN ÖGD SONUCU SQUAMOZ HÜCRELİ CA TANISI ALMIŞ TEKRARLANAN

Detaylı

Giriş. Yaşlılarda Karın Ağrısı. Genel Bilgiler. Genel Bilgiler. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü

Giriş. Yaşlılarda Karın Ağrısı. Genel Bilgiler. Genel Bilgiler. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü Giriş Yaşlılarda Karın Ağrısı Dr. Mutlu Kartal Şubat 2010 ABD de 2000 yılında 600 binden fazla yaşlı karın ağrısı başvurusu var 2030 yılında toplumun %20 si yaşlı olacak!!! 25 milyondan fazla acil servis

Detaylı