YAKIN TARİHTEN BİRKAÇ MADDE TÜRKİYE'DE KAPITALİZM ÖNCESI İŞÇİYE YILDIRIM HIZIYLA BİR BAKIŞ BİR KARŞILAŞTIRMA ARPA BOYU: TÜRKİYE'DE BURJUVA DEVRİMİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "YAKIN TARİHTEN BİRKAÇ MADDE TÜRKİYE'DE KAPITALİZM ÖNCESI İŞÇİYE YILDIRIM HIZIYLA BİR BAKIŞ BİR KARŞILAŞTIRMA ARPA BOYU: TÜRKİYE'DE BURJUVA DEVRİMİ"

Transkript

1 YAKIN TARİHTEN BİRKAÇ MADDE TÜRKİYE'DE KAPITALİZM ÖNCESI İŞÇİYE YILDIRIM HIZIYLA BİR BAKIŞ BİR KARŞILAŞTIRMA ARPA BOYU: TÜRKİYE'DE BURJUVA DEVRİMİ BAŞLANGIÇLARI BİR DAMLA: MEŞRUTİYET BURJUVAZİSİ CUMHURİYET BURJUVAZİSİ VE BOLŞEVİZM TÜRKİYE'DE KAPİTALİZM ÖNCESİ İŞÇİYE YILDIRIM HIZIYLA BIR BAKIŞ Türkiye'de bezirgan ekonomi kapitalist ekonomiye geçemeden, Avrupa'nın üstün üretim ilişkilerine çarparak geriledi ve makineleşemedi. Osmanlılığın çöküş başlangıcını, klasik olarak, 17. yüzyıldan sonraya bırakmak adettir. Oysa gerçekte Osmanlı aydınının en parlak doğuş ve yükseliş anında, sönüş belirtileri de belirmiştir. III. Murat değil, hattâ Kanuni denilen Süleyman değil, ta Fatih döneminde, yani resmi tarihin kaydettiği zamandan bir buçuk yüzyıl önce, Bosna seferlerindeki uzun ve sonuçsuz savaşlarda ordunun daha fazla gidemem deyişiyle birlikte, daha çok bir fetihler devleti olan Osmanlılığın temelleri sallandı.17. yüzyılda artık ok yaydan çıkmış, Avrupa'da biriken ticaret + sarraf sermayesi, Doğu (Levant) ticaretinde dev adımları atmış bulunuyordu. 18. yüzyılın başlarında yalnız Frenk bezirganlığı 300 gemiyle, Osmanlı limanlarından yılda 11 milyonluk Doğu malları taşır oldu. Bu itibarla, Osmanlılık, Haçlı seferlerinden beri Avrupa'nın kuzey ve güney körfezlerinde püsküren ve zamanında oynadıkları ilerletici rollerinden sonra, İç Avrupa'nın can damarları üstüne yapışmış bir kene gibi asalaklaşan Venedik, Ceneviz vb. belde-cumhuriyetlerini bir temizleme işi, İç Avrupa'da türeyen sermayeye soluk aldırmak için yolları açan bir sel oldu. Hırvat devşirmesi Sokullu'nun Uzakdoğu ticaret yollarını kuzeyden ve güneyden Volga ve Süveyş kanallarını boş yere açmaya uğraşması, kellesiyle ödediği bir suç haline geldiği zaman, artık Hint yolu Osmanlılık için sonsuza dek kaybolmuş bir idealdi. işte "uzak dış ticaret"e sonuçta elveda diyen Osmanlı saltanatı, ondan sonra yeni bir toplumsal üretime uğrayamadan, kapitalistleşemeksizin, Tevfik Fikret'in pek hüzünlü bir söyleyişle plağa çekilen "Vatan"ındaki içine kurt düşmüş çınar ağacı gibi gittikçc koflaştı. İşçi unsuru, Osmanlı Türklerinin fetihler ve yayılma tekniği kadar eskidir. Daha Islanbul'un boğazı sıkılmaya başlarken, koyu bir işçi yığını sahnede görünüyor: Boğazkesen adını da alan Rumeli Hisarı'nda tam 4 ay 6 bin işçi çalıştı. Ondan sonra açılan yollar, çeşmeler, kurulan bentler, köprüler, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, bir sözcükle bezirgan ekonominin bütün kan ve can damarları, ne şeyhülislamın üfürüğü, ne yeniçeri ağasının palasıyla değil, işçi gücüyle yaratıldı. Hele egemen sınıfın heybetli kavukları - gibi adım başında bir, insanlara: Eğil! (Rükû)Diz çök! - Yüzükoyun kapaklan! (Secde) emrini veren kurşun kubbeli yüce camiler, çevrelerinde saltanatın dört bir yanından devşirilen birer işçi ordusu toplarlardı. Bir örnek: Nuruosmaniye Camii'nin yapımı için 4 binden fazla işçi tam sekiz yıl çalışır. Ve caminin her taşını kaldırmak için hammal kullanılır. Yalnız taş yontan "zımmî"ler, yani Yahudiler ilk zamanlar iken, sonra "günden güne arttıkça diğer işçi sınıflarından başka yalnız taşcı grubu 1350 askere ulaşmiş"tır. 1 Temel kazmada bin rençber, marangoz ve duvarcı kullanılır. Egemen sınıfın heybetini temsil eden ve saygıdeğer birer korkuluk gibi başların ve vicdanların üstünde daima ağırlığını hissettiren bu yüce anıtların yarattıkları iş faaliyeti, yerel kalmaktan çok uzaktır. Her büyük inşaat, ülkenin en uzak köşelerine kadar çeşitli bölgelerde başka başka faaliyetleri fışkırtır. Sözgelimi cami sütunları ta Bergama'ya kadar dal budak salar: "Sütunları yüklettirilip beş altı yüz askerden fazlaca kızakcılar ve işçiyle rençberler örgütü ve bütün memurlar girişimiyle" iş görülür. İlk-madde gibi işgücü de saltanatın neresinde bulunursa toplanır, getirilirdi. Örneğin, Nuruosmaniye için, Anadolu - Azerbaycan - Rodos - Sakız - İzmir - Midilli vb. den "kalfalar ve askerler" getirilir. "Her Arnavutluk ilinden istenilen taşçı ustaları, rençber

2 ve işçisi hazırlanır ve askerleri arttırılır." Ve işçi o kadar çoktur ki, üç yerden durmaksızın taş getirtildiği halde daima taş eksik gelirdi: "Ve işçinin ne derece çok olduğu bir makaleden böylece anlaşılır." "Her hafta yevmiye gelirleri sergisi 7500, bazen 8000, hattâ daha çok" kuruşu bulur! Türkiye'de "işçi yok" sözleriyle boş yere ter döken ve telaşlanan zengin türedilerin (zengin türedi "Halk İştirakiyun Fırkası"nın burjuvaziye verdiği isimdir) devekuşluğu ne derece katmerli olursa olsun, tarihin o susturulamayan sesi ve örtbas edilemeyen içyüzü, Hülaguvari yıkılıp yakılamayan sayfaları bize gösteriyor ki, değil işçi, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde yem borusuna döndürülen işçiye ilişkin bazı şeyler bile, Osmanlı imparatorluğu'nda, o zamanın işçi sınıfı tarafından dayatılarak kabul edilmiş bulunuyordu. Bunlardan ikisini söyleyelim: 1- Devlet kurumunda resmi işçi makamı; 2- İşçinin pratikte korunması... Resmi işçi makamı: O zamanın Mimar ağalığıydı. Örneğin 18. yüzyılın ortalarına doğru saraydan yazılan hükümler arasında şöyle kayıtlar görüyoruz: "Bend-i cedidin bina emininde mimar ağaya... sürüp gitmesi konusuna yardım ve işçisinin düzenlenmesine ve hazırlanmasına dikkat... ve bina kısımlarıyla araç-gereçlerin ve işçisinin sağlanmasında yardım durumu senden soruldugundan dolayı..." 2 İşçinin korunması: İşçiye saldıranlar, hattâ çağdaş burjuva bürokrasisine göre epeyce daha pratik bir demokrasi yoluyla cezalandırılıyor: "İşçiden birine rızası dışında dövüp küfrederek şikayet ettiklerinde dövülmüş ve incinmiş olanları bir yolla sevindirdikten sonra dövüp küfredenleri getirtip gözleri önünde bilfıil cezalarını çektirdiklerinden..." Kuşkusuz bu işçi bugünkü işçi değil, ortaçağ işçisidir. Çırak - kalfa - usta vb. hiyerarşisi ve işçi + patron bir arada farmasonluğa benzer ya da benzemez loncalarıyla Osmanlı işçisi, kapitalizmin serbest işgücünden çok, derebeyliğin kendi içinde bütünlüğü olan bir parçası sayılır. Ve eski işçinin geleneğini, bugün, yeni Türk işçisinden çok, Türk burjuvazisi yaşatmaya uğraşıyor: 1- Propagandada: Ortaçağ Türk işçisinin tartışma, münakaşa diyalektiği olan "Karagöz", bugün Halk Partisi'nin adı gibi, halk arasında demagoji savurmaktan başka bir şeye yaramıyor.. 2- Örgütte: Çağdaş ortaçağ ya da zorba gericilik demek olan faşizm zihniyeti, Türkiye'de de dernek yerine işçi örgütü adı altında... 3 loncalar kurmakla uğraşıyor. Zaman, dünyanın her yanında emekdaşları yoldaşa, yani eski işçiyi yeni işçiye dönüştürürken, Türkiye'de büsbütün kökten gitti: Tarihsel gelişim Türkiye'nin ortaçağ işçisini yok etmeye kastetti. 16. yüzyıldan beri başlayan Doğu ticareti, Avrupa mallarını Osmanlı ülkesine rakipsiz düşman orduları gibi saldırtınca, henüz basit dükkancık ya da tek tük el imalathaneleri derecesine kavuşmuş olan yerli sanayi, önce -karşısındaki yabancı sanayi el imalathanesi manzarasında kaldığı sürece- adım adım geriledi, sonra, (iki yüzyıllık bir karşı koymadan sonra), 18. yüzyılda, gövdesi makinalaşan ve tepesinden buhar fışkıran Avrupa sanayinin kesin saldırısı kapitülasyonlarla eli kolu bağlı olan yerli sanatlar cephesini apansızın yardı.19. yüzyıl Türkiye'de sanayi hayatının yıkılışı ve ölümü oldu. Sanayi ve ekonomik çökkünlük Osmanlılığın yapıcı faaliyetini durdurdu. Ortaçağ işçisi Türkiye'de genellikle çağdaş işçiye dönüştürülecek yerde, ya kırlara doğru giderek kayboldu, ya da şehirlerde duvarlara akın etmiş köy sınıfından kopmuşlarla birlikte satılık ayaktakımı halinde soysuzlaştı. Türkiye işçi sınıfının harekete geç gelmesine neden nedir? Buraya kadar söylediklerimizle birlikte iki neden var: 1- Nitelik olarak gecikme nedeni: Yukarıdan beri söylediğimiz etmenlerdir. Yani, yabancı malların saldırısı önünde yerli ev sanayinin bozgunu. Osmanlı İmparatorluğu bir derebeyi-bezirgan imparatorluğuydu. Fakat Osmanlılıktaki bezirgan ekonomisi, İngiltere ve Almanya'dakinden çok, Felemenk ve İspanya'daki bezirgan ekonomisi gibi gelişti. Yani Osmanlı ülkesi büyük üretim ve tüketim pazarları arasında bir geçiş köprüsü oldu. Şu halde Osmanlı bezirganlığı hemen ve

3 derinden derine kozmopolitleşti. O zaman sultan iradelerinde, Türk ya da müslüman bezirganlar kadar ve belki de onlardan çok müslüman olmayan ve yabancı bezirganların korunduğu görüldü. Bu yabancı ticareti koruyuş Osmanlılığın toplumsal bünyesine öyle bir damga vurdu ki, bu adeta lanet damgası oldu. Yani Türkiye'de bezirgan ilişkiler yabancı ve transit ticaret ilişkileri haline geçtiği zaman o kadar kökleşti ve egemen hale geldi ki, en sonunda ülkenin her türlü ekonomik ilişkilerini yuttu. En sonunda ticaret ilişkileri esneklik ve hareket yeteneğini kaybederek taşlaşmış, donmuş kalmış anıt gibi dikildi kaldı: kapitülasyonlar! Fakat bu anıt daha çok yabancı ülkeler, Avrupa ekonomisi için bir zafer anıtıydı; yerli ve sanayi üretimi için bir anıttan çok, Türkiye ekonomisinin başı ucuna dikilmiş bir mezar taşı oldu. İşte onun için, Avrupa'da koza halinde beliren ev ve el sanayi, uzak dış pazarlarla beslenerek kozasından çıkar, kanatlanır ve uçarken, Osmanlı ülkesinin öz bünyesi, deli ipek böcekleri gibi, aynı ilişkilerle soluğu tutuluncaya kadar başına çorap ördü durdu. Yeni bir metamorfoz geçiremeyince ölüme mahkûm oldu. Marx'ın London Economist'ten aldığı istatistiklere göre, yalnız İngiltere'nin Türk ülkesine yaptığı ihracat 19. yüzyılın ilk yarısının son on yılında iki buçuk katı artmıştır. İngiltere Türkiye'ye 1840'ta 1,4 milyon sterlinlik mal soktuğu halde, bu ithalat 1850 yılında 3, 7 milyon sterline çıkıyor. Bu ticaret Türkiye ev sanayinin köküne kibrit suyu döktüğü halde, hiç olmazsa Türk ticaret kapitalizmini bile yaratamıyordu; özellikle İstanbul ile Trabzon'da oturan Rum ve Ermeni tüccarlar İngiliz fabrikalarının Türkiye'deki acenteleri oluyordu. Onun için Marx yazıyor: "Bu iki önemli şehirde yerleşmiş olan Rum ve Ermeni (İki önemli şehir İstanbul ve Trabzon'dur.) tüccarları, ucuzluklarıyla Asya hareminin ev sanayini az zamanda ortaya çıkaran ve yok eden İngiliz malı ürünlerini büyük miktarlarda ithal ederler." 4 Tabi bir ülkede sanayi, ilerlemek şöyle dursun, yıkıma uğrarsa orada işçi sınıfı miktarca çoğalamaz. 2- Nicelik olarak ve manen gecikme nedeni: Müslüman ve Türk olmayan unsurların ekonomik alandaki üstünlükleri ne olursa olsun, Türkiye'de hıristiyan "aşağı kast" işlemi görüyordu. Değil işçi, serseri şehir ayak takımı bile eğer müslümansa, hıristiyana göre güya ayrıcalıklı bir egemen özellik taşırdı. Bu özellik, soyulan ve ezilen sınıftan olan Türklere tuhaf bir zihniyet ve psikoloji veriyor, adeta mahkûm sınıflığını unutturan bir afyon etkisi yapıyordu. Müslüman işçi kendisini hıristiyan işçi kardeşinden çok, müslüman ağa ve beylere yakın görecek kadar kamaşmış, bunalmış kalıyordu. Bu durum Türkiye'deki sınıf ilişkilerini bütün bütüne çorbaya çeviren ve sınıf mücadelesinin durulaşmasına ve bilinçlenmesine engel olan belli başlı etkenlerden sayılabilir. Türk işçisi, sınai gerilik yüzünden ekonomik olarak ne kadar gerideyse, siyasal olarak ve üst katlarında bu "müslüman ayrıcalığı" yüzünden yerinde saymaya mahkûm oluyordu. Marx 1853'te New York Tribune'de "Doğu Sorunu"na ilişkin yazdığı "Türkiye'de Milliyetler" makalesinde bunu şöyle anlatıyor: "Türkleri, Türkiye'nin egemen sınıfı otarak göstermek epeyce güçtür, çünkü orada, başka başka toplumsal sınıfların ilişkileri başka başka ırkların ilişkilerinden daha az bulanık değildir. (a.b.ç) Türk, durum ve şartlara ve yerine göre, işçi, ekinci, küçük çiftçi, tüccar, derebeyligin en aşağı ve en barbar aşamasında derebeyi toprak sahibi, memur ya da askerdir. Fakat bütün bu toplumsal durumlar içinde, Türk ayrıcalıklı dine ve ulusa mensuptur; silah taşıma hakkı yalnız onundur ve en yüksek mevkili hıristiyan, müslümanların en alçakgönüllüsüne rastladıgı zaman, geri durmaya ve yol vermeye zorunludur." 5 Demek afyonu, siyasal ayrıcalığın bir parmak balı içinde yutturulunca, nesnel koşulların gerilettiği işçi sınıfını ruhen tam felce uğratma konusundaki görevini hakkıyla yerine getiriyor. Ekonomik piçliği siyasal soysuzluğa kadar vardırablliyor: "Türk nüfusunun Avrupa'daki belli başlı gücü, Asya'da hep hazır bulunan önlemler bir yana bırakılırsa, İstanbul ile diğer birkaç büyük şehrin aşagı halkı tarafından temsil edilir. Bu aşagı halk, esas itibarıyla Türk kökenlidir ve hayatını özellikle

4 hıristiyan kapitalistler için işleyerek kazandığı halde, o sözüm yabana üstünlüğüne ve İslam ayrıcalığının ona, hiristiyanlara karşı yapma iznini verdiği her türlü aşırı ve abartılı hareketler için fıili ceza görmemezliğe dört elle sarılır. Her önemli hükümet darbesinde, bazı sömürgeleşmiş ilçeler dışında, Avrupa Türkiyesi nüfusunun büyük kitlesini oluşturan bu ayak takımını parayla satın almak ve yaltaklanmak yoluyla kazanmak gerektigini herkes bilir. Bu ayak takımına bakarak Roma İmparatorlugu'nun plebi bir uslu akıllılar ve kahramanlar topluluğu sayılabilir. Ve böyle bir ayak takımının egemenliğinden Kara Avrupamızı kurtarmanın mutlak zorunluluğu er geç kendini dayatacaktır." 6 İşçi sınıfının ilk ve en büyük gerçek idealisti koca Marx'ı korkutan bu "ayak takımı", kuşkusuz yeni işçi sınıfının değil, eski işçinin bile karikatürü olamaz. Bu tipin şehirlerde, başka sınıflar ad ve hesabına, bir bardak suya atılmış çamur gibi, kâh en küçük entrika rüzgârıyla ortalığı bulandırması, kâh birdenbire dibe çöküp tortu gibi uyuşuk ve pasif kalması, bundan 80 yıl önceki manzarasıyla Marx'ın gözüne çarpmıştı. Bütün Kara Avrupasında, proletarya egemen sınıfların bunalımını proletarya devrimine çevirmek için, sınıf kavgası için barikatlara çıkar, Paris'te geçici halk hükümetini kurarken, Türkiye'de "ayak takımı" hâlâ şu paşanın ya da bu softanın -Allah yolunda- oyuncağı olageliyordu. Bu durum Türkiye'de 1908 burjuva devrimine kadar elifı elifine sürdü. Burjuvazi Meşrutiyet Devrimini yaparken, bütün kapitalist devrimlerde olduğu gibi, tiersetayı, ayak takımını, baldırı çıplakları ve hattâ dağdaki eşkiyaları bile peşinden sürükledi. Fakat yine bütün burjuva devrimlerinde olduğu gibi, iktidarı ele geçirir geçirmez, şehir çalışkanlarını silahsızlandırmaya başladı. Yalnız, Meşrutiyet devrimi, tam bir kapitalist devrimi olamadı. İktidar şu üç güç arasında paylaşıldı: Yerli sermaye, derebeylik, yabancı sermaye... İşte burjuvazinin iktidardaki oyu böyle üçte bir gibi azınlıkta kaldıkça -Marx'ın dediği gibi "Asya'da hep hazır bulunan yedekler bir yana bırakılırsa"- "hayatını özellikle hıristiyan kapitalistler için çalışarak" kazanan ve "Avrupa Türkiyesi nüfusunun büyük kitlesini oluşturan bu ayak takımını parayla satın almak ve yaltaklamak, pehpehlemek gerektiğini" asla unutmadı. Ve kâh İttihat Terakki, kâh gericilik, bu şehir kalabalığını birbirleriyle yaptıkları düelloda duygusuz, bilinçsiz birer hançer gibi kullandı. Türk işçilerinin hayat ve sınıf mücadeleleri daima kendi yolundan sapıtmış, yabancı ve düşman sınıfların uğruna oldu.1908 devriminden önce de, o devrimden sonra da, Türk işçisi zalim sınıfların afyonuyla asıl hedefinden uzaklaştırıldı. Baskıcı derebeyi sisteminde de, meşrutiyetçi burjuva * rejiminde de bu böyle oldu. Acaba meşrutiyet devrimiyle Türkiye işçi tarihinde hiç mi bir şey değişmedi? Hayır, bir şey değişti. At gene o at, fakat ata binen değişti: Egemen sınıf başkalaştı. Ve kabul etmek gerekir ki, egemen sınıf bir kez dizginleri eline aldıktan sonra yönetilen sınıfı kendi amacı doğrultusunda sürecektir. İşte bu amaç Meşrutiyet devrimiyle birlikte değişmişti. Ve o zamana kadar henüz kendi amacını benimsememiş olan Türk işçisi elbet düşman sınıflardan ağır basanına sınıf mücadelesinde de dayanak olacaktı. Olan değişikliği bir sözcükle ifade etmek istersek, diyebiliriz ki, Türkiye'nin ayak takımı,1908'den önce karşı-devrim cephesindeydi, 1908' den sonra devrim cephesine geçti -kuşkusuz proletarya devriminin değil, başka burjuva devriminin, fakat ne de olsa devrimin cephesine geçti. 1908'den önce karşı-devrim cephesindeydi: Çünkü zorba Osmanlılıkta egemen sınıf, kodaman ve yabancı burjuvaziyle derebeylikti. Derebeylikle devrimci burjuva arasındaki mücadelede, ezen karşı-devrim müslüman ve ezilen devrimci hareket hıristiyan olduğundan -daima "Asya'da hazır bulunan yedekler bir yana"- müslüman ve ayrıcalıklı geçinen ayak takımı Türkler, devrimci hıristiyanlıktan çok karşı-devrimci müslümanlığı tutuyordu. 1908'den sonra devrim cephesine geçti: Çünkü iktidarı paylaşsa bile, en büyük hisseyi kendisine ayırmak zorunda olan burjuvazi derebeyliğe karşı ayaktakımı

5 arasında daha yeni yöntemlerle demagoji yapmada başarılı oldu. Onun için, örneğin hamallar arasında İttihat ve Terakki'nin güçlü propaganda ve örgüt faaliyeti hiç eksik olmadı. BİR KARŞILAŞTIRMA Buraya kadar, Türkiye'de işçi sınıfının geçirdiği aşamaları tarihsel gidişi içinde yıldınm hızıyla paldır küldür geçtik! Fazlasını bu terazi çekmez de ondan... Şimdi hatırlarda bir soru işareti, küpeli bir kulak gibi kıvrılıyor. "Hee, babo, dorgii! Dorgi ama..", Osmanlı İmparatorluğu'nun kopup ayrılan başka parçaları da var, özellikle Balkan devletleri. Onlarda işçi hareketi bugünkü Türkiye'ye oranla devrim dersleri yaşayacak derecede ileri bulunuyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun kala kala bütün kötü, geri yanları, bugünkü Türkiye'nin başına mı kalmış? Evet. Neden? Nedeni ortada. Osmanlı İmparatorluğu'na batıdan doğuya ve kuzeyden güneye doğru bakılırsa, iki zıt kutup görülür. Doğu ve güneye doğru Asya, batı ve kuzeye doğru Avrupa uzanır ve bu iki dünya Boğazların kıyısında dudak dudağa gelir. Balkan ülkelerinde işçi sınıfının daha çabuk uyanışı, örgütlenişi başlıca iki nedenden ileri gelir: 1- Ekonomik nedenler; 2- Salt toplumsal ve siyasal nedenler. 1- Ekonomik neden: Tarihin -kapitalizm tarihinin- akışı öyle geldi ki, en büyük hızını, bugün bizim için batı ve kuzey bölgesine düşen ülkelerde gerçekleştirdi. Bir sözcükle, Avrupa medeniyeti dediğimiz atılımı, çetin fakat ezip bezdirmeyen türlü mücadele zemini olan ılıman Avrupa iklimlerinde yaptı. Bu atılım sermaye birikişi ve kapitalist ilişkilerin egemenliği altında oldu. Kapitalist üretim biçimi, elbette tavla yangını gibi bir kere tutuştuğu yerden hemen dört mahalle öteye kıvılcım atamaz, önce en yakın komşulara dil uzatırdı. Ve öyle de yaptı. Çağdaş uygarlığın dili hortumdan beş beter, kilometreler, fersahlar ve ülkeler aşırı uzayan bir dildir. Kuzey denizlerinden bir uzandı mı, rahatlıkla Marmara sahillerini yalayabilir. Hattâ Boğaz'dan aşarak bütün Anadolu'yu Toroslarla çaprazlaşa yardıktan sonra, ta Bağdat'a ve Yemen diyarına kadar tad ve çıkar aramaya koşar. Neden söz ettiğimiz anlaşılıyor: demiryolundan! Demiryolu kapitalist gelişimin hem sonucu, hem nedenidir. Gerçekten ilk demiryolu Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa kısmında kuruldu. Marx: "Ve" diyordu, "Ostende'den, Havre'den, Namburg'dan Budapeşte'ye giden demiryolları, söz edildiği gibi, Belgrad'a ve İstanbul'a kadar uzatıldığı zaman, Batı uygarlığının ve Batı ticaretinin etkisi Avrupa'nın güneydoğusunda sürekli olacaktır." 7 Oldu. Marx'ın dediği on onbeş yıl içinde oldu. Hem öyle oldu ki, demiryolunun girdiği yere 5 ile 10 yıl geçmeden devrim girdi. Osmanlı saltanatında demiryolu, devrim yolu oldu. Türkiye'yi 1870'te, ünlü bir verip beş aldık diyen, Avusturya'da doğan, Brüksel'de büyüyen Baron Hirsch kalpazanından, ilk ve biricik üretime yatırılan ve 1854'ten beri başlayan skandalların, sonuncusu olmayan bir yenisiyle taçlanan Rumeli Demiryolları Borçlanması yaparken buluyoruz. 8 yıl sonra 1878'de, Bulgaristan'dan başka bütün Balkan uluslarının Osmanlı imparatorluğu ile aralarında kalan pamuk ipliğini kopardıklarını, ulusal devrimlerini başardıklarını görüyoruz. Bağdat Borçlanması (birinci tertip) yani Asya Türkiyesine demiryolunun girişi, Avrupa Türkiyesinden tam 33 yıl sonra 1903'te oluyor. 5 yıl sonra ne olduğunu söylemeye gerek var mı: Devrim oldu.1908'de: 1- Meşrutiyet devrimi; 2- Bulgaristan bağımsızlığı. Ne gerek, gözümüzü batıdan güneydoğuya çevirelim. Ne görüyoruz? Balkan devletlerinin yarımşar yüzyıllık bağımsızlıklarına karşılık, eski büyük uygarlık beşiklerinin Irak, Suriye, Mısır, Yemen vb. nin ulusal kurtuluş alanında henüz emeklediğini... İşçi hareketinin güneydoğudan çok kuzeybatıda oluşunda kapitslist ekonominin adım adım yer kazanmasının etkisi olduğunu -eğer bu kanıtı güç bir davaysa- bu manzaradan daha somut delil olur mu? 2- Toplumsal ve siyasal nedenler: Bugün kapitalist dünyada en yüksek teknik hangi ülkededir? Amerika'da. Neden? Çünkü kapitalist üretim orada en "saf" şekliyle başladı; çünkü Amerika'nın geleneksel ve tarihsel kötü mirasları yoktu,

6 tutucu bir geçmiş, ABD'nin üzerine, ancak ta Okyanus aşırı bir ülkeden, İngiltere'den etki etmek istemiş ve yapamamıştı... Bugün bütün dünyada, yeryüzünün altıda beşinin bunalımla kıvrandığı.bir zamanda, hiçbir dönemde hiçbir tarihin kaydetmediği hızlı bir tempoyla teknik ve gelişmede kanatlanan ülke hangisidir? Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği" Neden? Çünkü toplumun ekonomik mekanizması orada en engelsiz ve en pürüzsüz, israfsız hale gelmiştir. Çünkü Sovyetler Birliği'nin işçi ve köylüleri orada bütün geçmişi, Enternasyonal Marşı'nın dediği gibi, "silinmiş tahta" durumuna getirmiş olmamışa döndürmüştür; toplumun en ücra gözeneklerinde bile tutucu unsurlar ölüm zılgıtıyla kovalanıyor. Şu halde sonuç: Nerede geçmişin alakoyucu, tutucu mirasları kökünden inkâr edilirse ya da yok olursa, orada toplumsal gelişme o derece ilerler. Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan -bütün ülkeler değil, çünkü örneğin güneydoğudakiler hâlâ en karanlık geçmişi gevelemekte ve beslemektedirler- Balkan ulusları, toplumsal sınıf ilişkileri bakımından büyük bir yükü bir hamlede attı ve tarihe taptaze çıktı. Balkanlarda geçmiş müslüman Osmanlı İmparatorluğu, gelecek hıristiyan halk kitleleriydi. İmparatorluk havaya uçurulunca, ne tarih kaldı, ne gelenek... Yani elbet bu geniş ve olgun halk tabakalarının tarihi vardı. Fakat genellikle tarih denince akla gelen kavuklu ya da zırhlı derebeyi ve şövalyeler, bir daha yani, ortaçağ artıkları, derebeylik gelenekleri hemen bütün Balkan uluslarında hemen durumla olan bağlarını çözdüler ve gömüldüler. Neden? Çünkü: 1- Bütün egemen Türk unsurlar derebeylik temsilcisiydi: Kapitalist sınıflar Türkten başka ırklardan ve müslümanlıktan başka dindendi. "Şu Türkiye tüccarları kimlerdir? Elbette Türler değil. Türkler, daha ilkel göçebe halinde yaşadıkları zaman ticaretleri kervanları talan etmekten ibaret oldugu halde, biraz daha çagdaşlaşmış bulundukları bugün bu saatte *1, Türklerce ticaret demek, en keyfı ve en ağır vergiler almak demektir." Daha aşağıda "Avrupa'dan bütün Türkler kovulsun, ticaret bundan etkilenmeyecektir. Ya genel uygarlığın ilerlemesi? Avrupa Türkiyesinin bütün bölgelerinde onu yayan kimdir? Türkler degildir. Türkler, İstanbul ile iki ya da üç kır kazası ayrı sayılırsa, pek azlık ve dört bir yana serpilip dağılmışlardır." 8 "Diğer yandan Türkiye Slavları, özellikle beslemeye ve geçindirmeye zqrunlu oldukları askeri bir müslüman toprak sahipleri sınıfı tarafından kul gibi kullanılmalarından çok çekiyorlar, eziliyorlar. Bu askeri garnizon (a.b.ç.) bütün kamu, askeri, mülki ve adli görevleri yerine getirir." 9 2- Bütün kapitalist sınıflar ezilen sınıflardan Türk ve müslüman olmayanlardandı: Büyük toprak sahibi kalabilmek için adeta müslüman olmak şart gibiydi (Bosna Hersek'te asilzade Slavların müslümanlaşması gibi). Kapitalist faaliyeti, ticareti adeta bir aşağılık iş sayan *2, aşağı tabakaların bu gibi uğraşılarından güya tiksinen Osmanlı Türklerinden başkalarında görülebilirdi: "Büyük deniz limanlarında yerleşmiş olan Rumlar, Ermeniler, Slavlar ve Batılılar, bütün ticareti ellerinde tutarlar ve kendilerine karşı gösterdikleri kolaylıklardan dolayı Türk beylerinden ve paşalarından hoşlanmamakta en küçük bir hakları elbette yoktur... Bütün şehirlerde ve bütün ticaret yerlerinde, ülkeye fıili olarak her tür uygarlıgın gerçek dayanağı Yunan ve Slav burjuvazisidir." 10 Bu sınıf ilişkileri hangi sonuçları verebilirdi? Önce, ilk olarak yabancı egemenliğini temsil eden Osmanlı toprak sahipliğine ve despotluğuna karşı öldüresiye düşmanlık; ikinci olarak genellikle ülkenin gerçekliğinde bir "yabancı cisim" gibi kalan her türlü derebeylik ve toprak sahipliği sistemine karşı uzlaşmak istemeyen bir iğrenme... İşte bunu sezen Marx, özellikle Balkanların bir transit eksen olduğunu, Batı mallarını Doğu pazarlarına iletmekte çıkarı olan Balkanlıların, bunun tersini düşünen Çarlık Rusyası ile uyuşamayacağını kaydederken, yazıyor: "Kan kardeşliği ile din topluluğunun Ruslarla Güney Slavları arasında düğümlediği türlü bağlara karşın, bunların çıkarları, Güney Slavlarının kurtuluş gününden itibaren birbirlerinden uzaklaşacaklardır." 11

7 Ve yalnız Türk saltanatının değil, genellikle her türlü despot düzenin Güney Slavlarının karakterine karşıt olduğunu anlatıyor: "Fakat, derebeyi kurumlarıyla istenmediği her yerde, Rus hükümet sistemi, mülki makamlarla adliye hiyerarşisinin askeri görüşlere göre örgütlendiği, halkın bu makamların maaşlarını ödemekten başka bir hakkı olmadığı askeri bir işgalden başka nedir? Kim buna benzer bir sistemin Güney Slavlarının karakterine karşılık oldugunu düşünüyorsa, o kişi için 1804'ten beri olan Sırbistan tarihini baştan başa gözden geçirmekten başka yapacak şey yoktur. Sırp bağımsızlığının kurucusu Kara Yorgi, halk tarafından terk edildi ve bağımsızlığını yeniden kuran Miloş Obrenoviç, ülkeden kepazecesine kovuldu; her ikisi de despot Rus sistemini, satılıklık, yarı-askeri bürokrasi ve paşaca sömürü adına nesi var, nesi yoksa hepsini birden (ülkeye) sokmayı denemişti." 12 Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan bugünkü Balkan ülkelerinin tarihini gözden geçirirsek, bunların ulusal kurtuluşlarını başarmak için, önce ya yerli ya da yabancı büyük toprak sahiplerinin hakkından gelmeye zorunlu kaldıklarını anlarız. Sırplarla Bulgarlar Osmanlı asilzadelerini, Romanyalılarla Yunanlılar ise kendi Boyarlarıyla muteberanlarını tepeleyerek bağımsızlıklarını kurdular. Bir iki örnek verelim: Sırbistan: Ülkede iki ayrı sınıf vardı: 1- Muteberan, yani zadegân müslüman; 2- Halk: Şudmaye (domuz çobanı ya da domuz tüccarı)... Marx'ın söz ettiği Kara Yorgi ( ) küçük subaylıktan domuz tüccarlığına geçmiştir. Onun rakibi ve halefi Miloş Obrenoviç de gene bir domuz tüccarıydı. Daha 1839 yılında Sırbistan'da domuz çobanlarının iki partisi vardı: 1- Aşırılar: Rusya ile birleşme, mülkiyet, vergi vermeme yanlısı; 2- Tutucular: Batıyla birleşme, demiryolları, Batılı kurumları kurma yanlısı... Bulgaristan: Sınıflar: 1- Zadegân: Müslüman; 2- Halk: Slav köylü, papaz ve yabancı ülkede okumuş öğretmen... Din konusunda da temizlik gibi bir şey var: Bulgarlar önce Rum kilisesine bağlıydılar. 1859'larda Avusturya'nın katolikleri afyon yapmaya başladılar.1870'lerde Rusya'nın müdahalesiyle İstanbul'dan ayrı Ekzarh ve Bulgar kilisesi kuruldu. Sobranye:1879'dan itibaren genel oyla seçilir (yalnız dörtte birini prens atar). Romanya: 1831 yılında:1- Burjuvazi: Fransız şehirlerine benzeyen Bükreş ve Yaş gibi ticaret merkezleri; 2- Derebeylik: 400 ile 8000 hektar sahibi Boyarlardan oluşmuş; 3- Köylü: Çıplak işi yılda 12 günken, üç katına çıkar.1848'de Boyarlar Hospodar'dan anayasa isteyince, topu birden ülkeden dışarı kovulurlar.1864'te 400 bin köylüye hayvanına göre 15 yılda ödemek üzere toprak satılır. Din:1877'de 300 bin Boğdan Yahudisi yüzünden mezhep serbestisi ilân edildi.1885'te Rumen kilisesi patrikhaneden ayrılır.1893'te veliaht oğlunu ortodoks yapacağını vaat eder. Yunanistan: III. Selim'in koruyuculuğunda Tesalya'da ipek ve pamuk sanayi kurulur. Tahıl ve Yakındoğu ticaretini güden gemicilik ilerler. 1816'da 17 bin tayfalı 300 gemi işler 'te Avrupa savaşı bitince gemiciler işsiz kalır ve Osmanlı gemilerine ve kıyılarına akına başlar. Nüfus yine iki safa bölünür: 1- Mutereban: İngiliz yanlısı; 2- Halk: Rus yanlısı... Bu iki cephe arasında bir savaşı kopar 'te gene Mora muteberanıyla tüccar + yarı Rum köylü + yoksul gemicilerden oluşan Nevnikliler boğaz boğaza gelirler.1844'le birlikte anayasa verilir. Daha o tarihlerden başlayarak Yunanistan'da yüksek öğrenim görenler ve yoksullar çok, iş ve memurluk az (her iktidara geçen parti, başka partinin memurlarını görevden alır) olduğundan, ülkede şiddetle siyasal bir atmosfer doğar.1860 anayasası basın özgürlüğü vererek, büyük toprak sahipliğinin sultasını temsil eden Ayan Meclisi'ni fesheder. Yurtseverler: Avrupa'da tüccar, Türkiye'de doktor olan Rumlardır. Şu kısa örnekler bize özellikle şu dört noktayı vurgular: 1- Derebeylik sistemi: Yabancı olsun, yerli olsun, büyük toprak sahipliği (karşı devrim) ortadan kaldırıldıktan sonra ulusal bağımsızlık olur.

8 2- Derebeylik ideolojisi: olan din, kitlelerin afyonu ya tutucu olamayacak dereceye düşürülür, ya da ulusal harekete yardımcılaşır. 3- Rusya'nın (ters) diyalektik rolü: Sırbistan dini nasıl karşı-devrimci olduğu halde müslümanlığa karşı mücadelesinde derebeyliğe karşıt ve devrimci bir rol oynadıysa, Rusya da dünyanın o zamanki karşı-devrim kalesiyken, Balkanlarda hep devrimci ve aşırı zümreleri tuttu. 4- Demokrasi ve parlamentarizm: Bir kere yıkılan derebeylikten ortalık temizlenince, arkasından oldukça saf bir burjuva demokrasisi, burjuva üretim ilişkileri, ülkedeki sınıf mücadelesini de hemen geliştirdi. Bu kıssadan bize düşen hisse: 1) Bugünkü Türkiye proletaryasının sınıf mücadelesi Balkanlardaki kardeşlerininkinden daha az yaylımlıysa, bu onun ırksal ya da doğal noksanlarından değil, içinde yaşadığı toplumsal yapının geriliğinden ileri geliyor. 2) Türkiye'de ekonomik ve toplumsal gelişimin iç engeli geçmişin kötü mirası derebeylik artıklarıyla ülkenin kopuşamamış olmasıdır. Şu halde Leninizmin büyük parolası: Nerede varsa, orada derebeyi artıklarına karşı savaş açmak, yalnız genellikle devrimi değil, özellikle proletarya devrimini de hızlandırıcı etkenlerdendir. Genel sonuç: Soru: Eski Türkiye'de sınıf mücadelesi? Yanıt: Elbet vardı. Fakat egemen sınıf = egemen din konumunda kaldığından, burjuvaziyle derebeylik arasında olan mücadele, sınıf içerikli ve din görünümlü, şu halde müslüman - hıristiyan mücadelesi gibi akmak zorunda kalmıştı. Onun için 20. yüzyıla kadar süren hıristiyan - müslüman savaşı, gerçekte burjuva - derebeyi sınıf ilişkilerinin, devrimle gericiliğin kavgası oldu. Ve bütün 20. yüzyıldaki Türkiye tarihinin açıklamasında odak gidim noktası budur. ARPA BOYU: TÜRKİYE'DE BURJUVA DEVRİMİ BAŞLANGIÇLARI 19. yüzyıl, Kara Avrupasında burjuva devrimlerinin başarılması yüzyılıdır. Türkiye'de burjuvavari reformların başlangıcı da 19. yüzyılla başlar. Uzun Celaliler, Sarı Beyoğlu, Bulutkapanoğlu, Tahir Ömer ve Ebüzzehep olayları gibi saçaktan saçağa tutuşan iç savaşlardır. "Anadolu'nun altını üstüne getiren Kapusuz Levent"ler gibi iç dağılma belirtileri ve süreçleriyle yan yana dış saldırılar alıp yürüdü. 13 Dış saldırıları 18. yüzyılda Avusturya + Rusya birleşik cephesi güttü. Fakat 19. yüzyıl burjuva devrimleriyle birlikte Matternich Avusturyası, genellikle Avrupa ve özellikle Almanya - İtalya devrimlerini boğma kaygısına düşerek, Türkiye'de statükoya yandaş kesildi. Osmanlı ülkesiyle doğrudan doğruya ilgili olan iki karşıt kutup vardı: 1- Rusya: Karşı-devrimin uluslararası kalesi; 2- Fransa + İngiltere: Burjuva devriminin yurdu... Bu iki tim arasında Hindistan golünü yapmak için ikide bir fırlatılıp havalandırılan bir futbol topu vardı: Doğu sorunu! Yani Osmanlı İmparatorluğu "ölüm döşeğinde"; onu hemen parçalayalım mı, yoksa şimdilik dursun mu? Marx'ın geniş olarak açıkladığı gibi, Avrupa'da: "Devrim borasının bir an yatkınlaştıgı an ne olursa olsun, sonsuz Doğu sorununun yeniden ortaya çıkacağı elde bir ve mutlaka önceden kestirilebilir. Birinci Fransız devriminin fırtınaları yatkınlaştıktan sonra Napolyon ile Rusya Aleksandr'ı bütün Kara Avrupasını paylaşmak için Tilsitt barışından yararlandıkları zaman (1807) bu böyle oldu; Aleksandr bir anlık dinginlikten çıkarına baktı, dağınık durumdaki imparatorluktan kopup ayrılan unsurları tutmak için Türkiye'ye bir ordu soktu. Laibach ile Verone kongreleri Avrupa batısındaki devrim hareketlerini bastırır bastırmaz da, bu gene böyle oldu: Aleksandr'ın halefı Nikola, Türkiye'ye yine bir sille indirdi. Birkaç yıl daha sonra, Temmuz devrimi ve onunla birlikte kopan Lehistan'daki, İtalya'daki ve Belçika'daki ayaklanmalar bittigi zaman ve 1831 ile nasıl oluştuysa öyle Avrupa'nın, artık iç mücadelelerinden korkacak birşeyi kalmadığı zaman, Doğu sorununun büyük devletleri evrensel bir savaşa sürüklemesi için bir hiç gerekti. Ve işte, tüm hükümetlerin başında bulunan altı kulaç beberuhiler, Avrupa'yı bereket versin anarşi ve devrim tehlikelerinden kurtarmış olduklarıyla övündükleri sırada, o ezeli sorun, o daima canlı, daima taze güçlük, yeniden doğuyor: Türkiye'yi

9 ne yapacağız?" 14 Futbol topuna, golü şu ya da bu kaleye atma konusundaki düşüncesi ne kadar sorulursa, Osmanlı İmparatorluğu'nun da Doğu sorunu konusundaki düşüncesi de o kadar soruluyordu. Ve bu duruma "uluslararası denge" deniyordu. Bu acıklı pasiflik özellikle şu iki nedenden doğuyordu: 1- Türk imparatorluğu çöküyor, bütün derebeyliğin ağırlığını güçten çok büyük bir zaaftır; 2- Çöken toplumda harekete geçen güç Türk unsurundan başkalarıdır. Bu iki özellik el ele verince, artık iç siyaset, hattâ ülkenin öz gelişimine uyacak olan reform ve devrim hareketleri bile, kendilerine uygulama gücü olarak, çok kere, yabancı ordularını ya da siyasilerini buldu. Tanzimat ve Hatt-ı Hümayunlar, Türklerin istedikleri şeylerden çok, hıristiyanlara vermeye zorunlu oldukları şeylerden ibaret gibi kaldı. Ve "Türk" burjuvazisinin sesi, ancak tam 33 yıl boğuntuya getirilecek olan, kendi deyimiyle "ölü doğmuş" anayasa hengamesinde Kuran'ı usulüne göre okuyan kör bir hafızın ilahi sesi gibi, fakat hiç fodla yememiş gibi cılız, belli belirsiz olarak işitilebildi. Ve ciddi bir parti manzarası ancak Abdülhamit'in son yıllannda,1890'lardan sonra görülebildi. Kısa bir resmi geçit izlemek için, Türkiye'de burjuva devrimi başlangıçlarını da beş aşamaya bölelim ve görelim: I- Nizam-ı Cedid ve Ruscuk Yaranı: Eski Türkiye'de, Osmanlı İmparatorluğu'nda olan bitenlerin aynası İstanbul'du. İstanbul, Türk unsurunun yapabildiği bütün yenilik hareketlerinin ya doğrudan beşiği ya da amacı olmuştur. İstanbul'da yönlendirici rol sarayla ona bağlı olan erkan ve hocegândi; güç aracı da "Ocaklı" ismini alan, askerlikten çok işçilik ve esnaflıkla uğraşan yeniçeri + halk + deklaseler yığınıydı. Aralıksız Moskof + Nemçe savaşlarındaki bozgunlar, bir fetihler devleti olarak kurulan Osmanlılığı ta temelinden sarstıkça, sosyal reformlardan önce, her yeniliğe düşman bir güç haline gelmiş olan yeniçeri engeliyle uğraşmak gibi somut bir konu ortaya çıkarıyordu.onun için, bir yandan derebeyliği için için kemiren Lale Devri sefahati yükselirken, diğer yandan Napolyon ve Avrupa ordularında görülen örneklerden ibret almak, doğrudan doğruya savunma aracı olan orduyu düzenlemek gerekiyordu. Rusya'da bir çarın, Deli Petro'nun yaptığını Türkiye'de birkaç padişah, birer Deli Petro olamadıkları için boyunlarıyla ödemeye zorunlu oldu. Tersane ve askeri okullar, sanayi okulları açılmaya başladı. Bir Macar Kalvinisti olan ibrahim Müteferrika 18. yüzyılın ikinci yarısı başlarken Türkiye'de ilk resmi matbaayı kendi evinde açtı. İstanbul'un yüzlerce el yazıcısı, çevrelerine "avam"ı toplayarak patırtıya kalkınca, her basılacak kitap için fetva-i şerif çıkarılmaya başlandı.14 yıl sonra, Yalova'da Yahudilerden alınan "köhne kırpas"la ilk kâğıthanede, gayrimüslimlerin sattığı Aslan damga kâğıdından farksız kâğıt üretimine girişildi. Fakat 1741'e kadar basılan 280 kitaptan çoğu askeri konulara aitti. Bu hazırlık dönemi içinde, yine yeniçeri ocaklarından seçilen kişilerden "Nizam-ı Cedid" isimli Avrupai bir asker zümresi yetiştirilmeye kalkışıldı. Bu, toplumun derinliğinde olan büyük başkalaşımın gerektirdiği değişikliklerden en görünürde olanıydı. Nitekim III. Selim zamanında sekbanbaşılara ve ünlü defterdarlara yazdırılan "Nizam-ı Devlet Hakkında Mütalaat"lar, askeri bozgunlardan kapı açtıktan sonra, sorunun toplumsal ve ekonomik köklerini umulmadık bir gerçekçilikle ortaya koymaktan çekinmiyorlar. Örneğin gümrüklerin kesim yöntemiyle güme götürülmesine vuruyorlar. Alıp yürüyen sefahatin iç pazarı öldürerek dış pazarları beslediğini anlatıyor ve örneğin o zaman en çok dışarıya para götüren elmas, kürk, Hint kumaşı gibi malların Türkiye'ye sokturmamalı, Fransızlar ve kadınları gibi yalancı taş, yerli kürkler ve Halep, Şam, Bursa ve "binnefs İslambol" kumaşları kullanılmalıdır diyorlar. Cizye ve vergileri mültezimlerin insafına bırakmayı uygun görmüyorlar, özellikle reaya malına uyulması, yabancı unsurların zenginleşmesi gerektiği konusunda ısrar ediyorlar. Bir sözcükle, Türkiye'de sermayenin birikişi için, egemenliğine zemin hazırlamak için, ekonomik, toplumsal, siyasal ne gerekliyse her şeyi tavsiye ediyorlardı. Ve en acil gereksinim askeri güç olduğundan, tıpkı Petro'nun Poteşnoesi gibi bir Nizam-ı Cedid kurulmuştu. Ama karşı-devrim henüz daha güçlü örgütlenmişti. Özellikle İstanbul

10 kara gücün elindeydi. Sözgelimi bir Kabakçı Mustafa "Yeniçerilik davasında bir koyun aşığı" (Müverrih Asım Metrukatı) olan bostancılardan 18 kayık kadar adamla Büyükdere'ye çıkar, Tarabya'da 964, Unkapanı'nda 1500 kişiyi bulur. Kazan kaldıranlarla Atmeydanı'nda toplaşır da, bu anarşi karşısında, Levent Çiftliği ve Üsküdar ocaklarında "13 bin miktarı top ve savaş gereçleri ile tam silahlı Nizam-ı Cedid askerleri" uyuklar. Çünkü İstanbul halkı kıtlık ve hayat pahalılığından başka bir şey düşünecek halde değildir. O zamanki yenilik taraftarları, daha çok burjuva temsilcisi olan kalemiye yolu *3 mensuplarıyla örgütlenme gereğini hissettiler. Yoksa Napolyon da Tilsitt anlaşmasıyla Osmanlıyı taksim etmekte Rusya ile anlaşmıştı. Fakat yeni burjuvazi dayanacak bir silah gücü arıyordu. Çevresine göz gezdirdi. Koca imparatorlukta düşmana satılıklığından ve saflığından emin olunacak.yıpranmamış ve gerçek güç sahibi olarak tek bir adam görebildi: Rus generali Mikelson'u Tuna boylarında durduran, Sırbistan durumunu düzelten, İsmail kalesinin zaptına olanak ve güç veren, 17 yaşından beri "kırk ikinin orta çorbacı acemisi olmak üzere ocağa yazılmış", "yoldaş uğruna can verir", Rusçuk muhafız bölüğünden yeniçeri Hasan'ın oğlu Mustafa ya da "Bayraktar"... Bayraktar'ın burjuvaca tutulan yanı, yalnız büyük toprak sahipliğine özgü olan gücü ve saflığı değil, bir de bizzat bezirganlıkla ilişkisi: "Tarlalarında tarım yapılması ve hayvan ve koyun, inek alışverişi (Bir tür celeplik ve bezirganlığın ta kendisi...) ve çiftlik yönetimi gibi yasal çıkarlarıyla para kazanmasıydı." 17 Gerçekten o zamanki burjuvaziye yarayan ancak böyle yarı-feodal, yarı-asker, yarı-bezirgan bir demir eldi. Hemen Tuna seraskerliğine atandı ve yanına "Tuna yalısı satınalmacılığı"yla Rusçuklu Mehmed Emin Behiç Efendi gönderildi. Artık Bayraktar Mustafa Paşa postu değiştirmiş, "Alemdar Mustafa Paşa" olmuştu. Koltuğuna sokulan Behiç Efendi tilki bir burjuvaydı. Hocegân-ı Divan-ı Humayun'dan, Bayraktar'ın çocukluk arkadaşı, "kâğıt üretimi için varolan parasını yatırmış ve Ayazağa çevresinde Kemikli derede yaptığı kâğıt imalathanesini işletememiş"ti. Alemdar'ı yola getirmek güç olmadı. Sonradan "Rusçuk Yaranı" adıyla anılan ve 6 kişiden ibaret olan ilk gizli burjuva reformcu örgüt merkezi bu şekilde toplandı. Sadr-ı Ali Kethüdası Refık Efendi Sarayı ".. 18 larında kaldıkları zorba ve türedilerden kurtarma" diye dolaba koyacak. Reisülküttab Galip "mükaleme memuriyetiyle" *4 Avrupa'yı yoklayacak... Diğerleri (Mektupçu Tahsin) gibileri ordu ve devlet mekanizmasında çalışacaklar, görüşleri Alemdar lehine döndürecekler, vb... Dolap döndü. III. Selim'in methini işitince küplere binen Alemdar Mustafa: "Abe...! Söyleyin görelim o işi... Gidelim mi İstanbul'a ka...?" diye bağırır oldu. Sonunda 25 bin kişilik (Kırcalı) piyade ve sipahiyle Edirne'ye, oradan sadrazamı kafese koyarak ve yolda Kabakçı'nın kellesini getirterek Çırpıcı'dan İstanbul'a girildi. Rusçuk Cemiyeti'nin "düşünen ruhu" olan Ramiz Efendi daha Davutpaşa otlağındayken Sultan, Mustafa'nın yakalanmasını istedi. Fakat Alemdar henüz tam burjuva değildi. Puştluk yapamayacağını bildirdi. Sonuçta iki padişahın kellesi üstünde II. Mahmut'un saltanatı kuruldu. Ve Selim'i öldürenler için: "Ona kıyanları sağ mı bırakırım" diye tehdit savuran Alemdar'a, II. Mahmut -belki de burjuvaziye buzlu banyo etkisi yapan- şu emri verdi: "Paşa ben onları buldurup sana gönderirim. Sen şimdi askerlerini dağıt, silahlarını çıkar da Hırka-i Şerif dairesine gel?" Alemdar'ın şahsında reformcu burjuvazi ilk iş olarak: 1- Orduda merkeziyet, 2- Yönetimde merkeziyet sorunlarına girişti. Bunları başarmak için: 3- Bürokrasiyle kopuşmak; 4- Terör kullanmak gerekirdi. Fakat hele bu son iki önlem, bizzat Alemdar'ın dayandığı kapitalist ve tüccarları bile kendisinden yüz çevirtti. Alemdar'ın karşısında birdenbire şu muhalifler cephesi kuruldu: 1- Padişah ve Enderun: Nüfuz ister. II. Mahmut, Alemdar gelmese koyun gibi boğazlanıyordu. Fakat eteğini kaldırarak öptüğü için, canını kurtaran Alemdar'a can düşmanı kesildi. Hele merkeziyet için taşra reisleriyle "Sened-i İttifak" yapışı ve ferman isteyenlere "Abe padişahın fermanı helvacı kâğıdı mı ki böyle ortamalı edersiniz...?" deyişi, sultanı büsbütün korkutmuştu. Onun için Alemdar'ın amber

11 macununu -bir kaşık alıp bırakacağına- fıncanıyla birden yemesini asla affetmedi. 2- Ocaklı: Yeniçeri.. 16 yerine düzenli ordu geçirmek, Sekban-ı Cedid - Ocaklı aidatının "övünenlerden.. 16 lehine geri dönmesi" eğilimleri, "esnaf ve rençber sürüsünden ibaret" olan yeniçerileri çileden çıkarttı. 3- Bürokrasi + burjuvazi + Rusçuk Yaranı: Hoşgörü ister: a) Terör: "Siyaset için uzun uzadıya yargılamaı ve soruşturma gibi duruma başvurulmuyor, suçu ihbar edilen adamın hemen tanıklarla yüzleştirilerek suçunun hafifliğine ya da ağrlığına bakılmayarak hemen idam edil"iyordu. b) Kırtasiyecilik: "Oysa devlet memuırları ve Alemdar Paşa ile birlikte gelen yüce dostları.. 16 bu durumları gözönüne almayıp işlerin yürütülmesinde öteden beri yürürlükte olan yollardan ayrılıyorlardı." c) Soygun: Esame alım satımından kâra alışmış olan ocak eskileriyle sermaye sahibi olan mal sahipleri tüccarlar".. Korkan burjuvazi de ihanet etmişti. Alemdar bir barut mahzeninin üstünde oturuyordu. Bir gün bütün dost ve düşmanlarının ihaneti önünde mahzeni ateşledi ve evini karınca gibi saran yeniçerilerle birlikte havaya uçup gitti... II- Asakir-i Mansure-i Muhammediye: Türkiye'de reform girişimleri daha çok dış tembihlerle uyanmıştır dedik. Nitekim Rusçuk Cemiyeti faaliyeti Tilsitt anlaşması sıralarına rastlar. Derken Avrupa kendi derdine düşer.1820'lerde dinginlik bulunca yeniden Doğu sorununu parmaklar. Rum isyanı. Heteri Cemiyeti,1820'de Ypsilanti'nin Kutsal Taburu ile Odesa'dan Romanya'ya yürür. Yaş şehrinde bildiri Kalesi şehrinin zaptı. Mora isyanı... Yeniçerilik bir daha kofluğunu anlatır. Çare? Çarların yaptığı: Türk Osterliçleri yeniçerileri temizlemek! Yunan savaşı sırasında (1826'da) yeniçeriden "eşkinci" yapmak için her Orta'dan 150 kişi alındı. Yeniçeriler Fransız usulü eğitim "istemezük" deyince, kışlaları topa tutuldu ve eski ocakları yasak edildi. Bu yolla ilk düzenli ordu Asakir-i Mansure-i Muhammediye gibi saltanatlı bir adla ortaya çıku. Ordunun oluşumu ve içyüzü isminden daha karmakarışıktı. Ve besbelli oluyordu ki, yeni ordu, içsel bir gelişimden çok, bir dışalım malı görünümündeydi. Moltke'nin mektubunda yazdığı gibi: "Rus setresi, Fransız düzenleri, Belçika tüfekleri, Türk sarıkları, Macar eğerleri, İngiliz kılıçları; her ulustan eğitmenleriyle hayatlarının sonuna kadar hizmette kalan askerlerden oluşmuş bir ordu oluşturuldu." 19 Biliyoruz, Deli Petro, yalnız yeniçeriliği kaldırmakla kalmadı, "Sultan Mahmut-u Adlî" de görünüşte olsun Deli Petro kadar "akıl" gösterdi: Traş ve kostüm "devrim"lerine önem verdi. Giysiler Avrupalılaşacak, setre-pantolon giyilecekti. Elbisenin biçimi, kumaşı bile belliydi. 1837'de bıyıkların uzanluğu emirnamesi çıkarıldı. Sakal-ı Mahmutiye, iki parmak kesilecekti. Derebeyi kırtasiyeciliğe karşı da burjuva önlemi alındı. Divan yerine, her sorun ait olduğu daire başkanıyla konuşulacaktı. Amaç, maliye işlerini düzeltip devlet gelirlerini arttırmaktı. Ama adam bulunamıyordu. Çünkü o zamanda "okuma yazma bilen bir Türk kendisini alim sayıyor"du. 20 III- Tanzimat-ı Hayriye (1839): Türk sanayi burjuvazisi doğma emelinde. Eski kurt gayrı-türk, gayrı-müslim Osmanlı burjuvazileri bir şeyler istiyorlar. O zamana kadar Türkiye'de gümrük siyaseti salt eskiden beri yapılmış kapitülasyonlara göreydi. İki tür gümrük vardı: 1- Dış gümrük: Amediye, reftiye, mürûriye (ithalat, ihracat, transit); 2- Kara gümrükleri: bir yerden başka yere taşınan eşyadan şehir, kasaba ve geçitlerde alınan baç, ihtisabiye, kalemiye, ruhsatiye, kantariye... Kara gümrüklerinde, bir yerden bir yere taşınan eşyadan %8 ve biçimi değiştirilen eşyadan (yabancı ya da Osmanlı kökenli olsun) yine %8; sonra, ilk maddenin gümrüğü kısmen verildiyse %6, tamam gümrüklü ilk maddeden eşya yapılırsa %2 ile 4 resim alınırdı. Yabancı sermaye ve onun Osmanlı temsilcileri bu yükün altından kalkmak istiyor. Ne yapsın? En kolay yol, reform istesin... Rusçuk Cemiyeti zamanında bizzat burjuvazi derebeylikle el ele vermiş ve dışa karşı tutunmaya uğraşmıştı. Asakir-i Mansure-i Muhammediye ile birlikte yabancı mallarına, usturasından kumaşına kadar, geniş bir Osmanlı pazarı sağlanmış gibiydi. Ama bu

12 pazardan belki Osmanlı sermayesi.de yararlanmaya kalkışabilirdi. Bu binbir tür gümrük ve resimlerden yakayı sıyırmadıkça yabancı mallar ücra köşelere kadar sokulamayacaktı yılı fırsat yılıdır. Fransız sermaye uzmanlarının beslediği Mehmed Ali Paşa Mısrî 30 bin düzenli askerle Suriye ve Torosları aşarak Reşid Mehmed Paşa'yı Konya'da esir almıştı. Ruslar İstanbul'da muhafızlık yaparken padişah bir daha (birinci yenilgiden 6 yıl sonra) Suriye'ye inmek ister. Nizip yenilgisi. Mısır üzerine gönderilen donanmayı, komutanı düşmana teslim eder. Ve bunlara dayanamayan II. Mahmut 2 Haziran'da ölmüş, yerine 16 yaşında Mecid geçmiştir. Sadârette, Londra elçiliğindeyken Avrupa yasalarına aşık olan Reşit Paşa bulunuyor. Reşid Paşa toy padişahı da kandırır ve 3 Kasım'da Gülhane Hatt-ı Humayunu'nu, müneccimin saptadığı uğurlu saat ve dakikasında, yabancı başkanlarla elçiler huzurunda, 101 pâre top atılırken okur... Hattı-Hümayun da Hatt-ı Humayun ha.. Meğer 150 yıldır Kuran'ın hükümlerine ve Şeriat yasalarına tam olarak uyulmadığından "zaaf ve fakr" ortalığı sarmış, onun için "yeni düzenler" gerekli olmuş, "bu gerekli yasaların asıl maddeleri bile can güvenliği ve ırz, mal ve namus korunması ve verginin belirlenmesi ve gerekli askerlerin nasıl sağlanacağı ve ne kadar süreyle hizmette tutulacağı maddelerinden ibaret"miş. Madde 1- "Dünyada can ve ırz ve namustan önemli bir şey" yoktur. 2- "Mal güvenliği maddesinin yokluğu durumundaysa herkes ne devlet ve ne ulusuna ısınmayıp ve ne mülkün imarına bakmayıp devlet ve ulus gayreti ve yurt sevgisi" kalmaz (burada yurt ve ulus aşkının kökleri sinikce belli ediliyor). 3- Vergi: İltizam "bir ülkenin siyasal düzenini ve mali konularını bir adamın keyfine ve belki zorbalık ve kahrının pençesine teslim" eden "tahrip araçları"dır. "Bundan böyle her bireyin mal ve gücüne göre uygun bir vergi" belirlenecek. 4- Maliye: Devletin "karada ve denizde askeri masrafları vb. bile gerekli konularla sınırlanacak ve belirlenecek. 5- Asker: Sürekli ve keyfi değil, "dört ya da beş yıl süre istihdam dolayısıyla bile bir nöbetleşme yolu" konulacak. 6- "Rüşvet iğrenç şeyi" yasayla yasak edilecek... Bunlar işin yaldızı. Ama yaldız bile tutmuyor. Ülkede iki de parti vardı: 1- Reşit Paşa: İngiliz yanlısı; 2- İhtiyar Türkler (Rıza Paşa): Rus yanlısı... İç siyaset yok... Reformu bunlar nöbetleşe yapacak! Asker gene müslümanın ebedi sanatı olarak beş yıl nizamiye, yedi yıl redif oldu. Mülki yönetimde vali, defterdar, komutan diye yapılan sınıflandırma içişleri, maliye, dışişleri bakanlıklarına bağlandı. Fakat il meclisleri, yerli "muteberan", valileri kontrol edeyim derken bütün reformu durdurur. Maliye, gümrük ve vergi almak için "namuslu" adam bulunmadığı için tekrar mültezim "tarih araçları"na bırakılır. Eski tas eski hamam. Sosyal yapıda kıl kadar değiştirilen bir şey yok. Devamlı kalan etki salt şu yaldızlı sözcüklerin altında belli olmayan ekonomik değişikliklerde oldu. Gümrük tarifeleri, eskisi gibi azami tarife esası üzerinden değil de, yapılacak yeni ticaret anlaşmalarında her devletten ne kopartabilirsene döndü. Önce Fransa ile, fakat sonra hemen bütün devletlerle aynı koşullarda olmak üzere anlaşmalar yapıldı. Avrupa sermayesi sapına kadar başarılıydı:1- Kara gümrükleri: Avrupa mallarının transiti için yoktur; 2- Transitten: Yalnız % 3; 3- İthalattan: Karaya çıkınca %3, satılınca %2 resim alınacak; 4- Ya ihracat! Türkiye ürünleri, inanılmayacak derecede maskara bir gümrük engelleriyle kuşatılmıştı: Osmanlı ürünü iskele bölgesine girince %9, gemiye yüklenirken %3 ihracat resmi verilecekti. Yani Avrupa malları %3-5 ile girecek, Türkünki % l2 ile çıkacak! İşte Reşit Paşayı "büyük" yapan madde... Bütün bunlardan amaç, adı Osmanlı olan sınırlı yabancı banka da imparatorluğun tepesine dikilmişti. Daha sonraları topyekün ithalattan %5, ihracattan %12 resim alınmaya başlandı. Bu anlaşmalar sözde yedi yılda bir değişiklik ve uzatılmaya uygun. Fakat aradan üç yedi yıl geçmeden Avrupa bezirganının keyfıne toz kondurulamadı. IV Şubat Reformu Fermanı: Tanzimat-ı Hayriye'den beri 17 yıl geçti Avrupa devrim dalgası yatıştırıldı. Doğu sorunu günün sorunudur:

13 Daha 1844'te Çar Londra'ya gittiği zaman, ölen Türkiye'yi paylaşalım demiş de, Palmerston'u III. Napolyon + Sardunya ile birleşmeye mecbur etmişti.1848 dalgası aştıktan sonra, aynı Nikola aynı İngiltere'nin elçisi Sir Hamilton Seymour'a, Kışlık Sarayı'nda (9 Kasım 1853) şunu öneriyor: "Kucağımızda bir 'hasta adam', şekilde hasta bir adam var; gerekli önlemleri almadan önce bunu kaçırırsak çok yazık olur." Girit'le Mısır'ı İngiltere'ye verir. Kendisinin İstanbul'da gözü yoktur, salt Sırp, Eflak, Boğdan, Bulgar bağımsız prensliklerini -ele güne karşı perişan kalmasınlar diye- koruması altına alacak... Derken, Baltık Başkomutanı, Bahriye Nazırı, Finlandiya Genel Valisi "Prens Menşikov, Tuna imaretlerinde mola veren askerlerle gözü önünde karadan gemiye ve gemiden karaya çıkarma manevralarını yaptırdığı Sivastopol ordusunu gözden geçirdikten sonra, İstanbul'a haddinden çok aşkın ve taşkın bir ortaoyununa çıkar gibi bir giriş yaptı. Emrinde, Karadeniz Rus fılosu amirali, bir parti komutanı, birçok emir subayıyla elçilik yazmanı genç M. de Neselrod gibi oniki kişi bulunuyordu. Rus ve Rum halkı kendisine öyle bir kabul töreni yaptılar ki, onu Tsarigrad'a temizlik ve bağlılığını sunmaya gelmiş, ortodoks çarın ta kendisi sanmak olanaklıydı. Fuat Efendinin görevine son verilmesinden başka, Menşikov'un, sultandan Türkiye'de oturan bütün hıristiyanların korumacılığıyla birlikte Rum Patriğinin atanma hakkını da Rusya imparatoruna bırakmasını ısrarla istediği; Sultan'ın Fransa ve İngiltere'nin korumasına başvurduğu; Britanya işleriyle görevli Miralay Rose'un, İngiliz fılosunun hemen Adalar denizinde kendini göstermesini istemek için Wasp gemisini alelacele Malta ya gönderdiği; ve Rus gemilerinin Çanakkale yakınlarında Kilia'da 21 demir attığı haberi, Londra ve Paris'te heyecan ve duygulanmayı son aşamasına vardırdı. Paris'te çıkan Le Moniteur Fransız Taulon fılosunun Yunan sularına varma emrini aldıgını bildiriyor." 22 Fransa 1848'den beri ihmal ettiği Kamame kilisesini, üç yıl önce ortodokslardan almıştı. İşte bu olağanüstü elçilikle de Rusya Türkiye'nin "sonsuza dek" müttefıki olmasına karşılık, Türkiye'deki ortodoksların koruyuculuğunu istiyordu.1839'larda sahne kahramanı Reşit Paşaydı; şimdi Ali ve Fuat Paşalar aktörlükte. Yabancı güçlere dayanarak Çarın elçisine adeta gülünç bir oyun oynadılar. Rus ordusu Eflak ve Boğdan'ı işgal etti. Avusturya ve Prusya tarafsız kaldı. Fransız + İngiliz donanması Çanakkale'deyken Nakimov Batum'a Osman Paşaya erzak götüren Osmanlı donanmasını Sinop'ta yaktı. Fransız ve İngilizler Sivastopol'u kuşatıp tahrip ederken, gavurun Piemonte hükümetinden de 15 bin kişiyle kuşatma ordusu 130 bin kişiye çıkarıldı. 352 ğgün kuşatma, 3 savaş, 3 saldırıdan sonra İngilizler savaşa, Fransızlar barışa taraftar. 25 Şubat 1856 ünlü Paris Kongresi: Osmanlı ülkesinin tamamı + Tuna, Boğaz ve Karadeniz tarafsız + Eflak ve Boğdan özerkliği... Ve bunlardan başka da Türkiye'de reform istendi. Tekrara gerek yok. Reformu Türkiye'de isteyen bir Türk burjuvazisi var mı, yok mu? Henüz sesi duyulmuyor. Fakat Avrupa sermayesinin destekçisi olan Türk ve müslüman olmayan sermayedarlar reform istiyor. Zaten incelenirse görülür ki, "Islahat Fermanı" adını taşıyan şey baştan başa müslüman olmayan unsurların ekonomik ve sosyal serbesti ve ayrıcalıklarını bir daha tanımaktan ve genişletmekten ibarettir. Türk burjuvazisi, aslanların artıklarıyla geçinen tilkiler gibi, bu vesileyle kendisine düşecek olan kırıntılara bin hamd ve şükrederek Ali ve Fuat paşalarını göklere çıkarmakla meşguldür. Şubat 1856 Islahat Fermanı: "Mezhep farkı gözetmeksizin Osmanlı uyruğunun özgürlük ve yasal eşitliği" diyor. Fakat bu eşitlik elbette "burjuva eşitliği", yani lâftadır. Fakat bu kez bizzat burjuvazi için de lâfta: Madde 1- Din serbestliğini bütünler ve sonra; 2- Müslüman olmayan toplulukların ayrıcalık ve bağışıkları kalıcı + Yalnız armağan ve gelirler yerine "patriklere ve topluluk başlarına belirli gelir ayrılması", ruhbana maaşlar ("fakat hıristiyan rahiplerin taşınır ve taşınmaz mülklerine herhangi bir zarar olmayacaktır") + Ulusça olan işleri "ruhban ve sıradan halk beyninde seçilmiş üyeden oluşmuş bir meclis" görecek. 3- Zorla din değiştirmek

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ 1. Osmanlı İmparatorluğu nun Gerileme Devrindeki olaylar ve bu olayların sonuçları göz önüne alındığında, aşağıdaki ilişkilerden hangisi bu devir için geçerli

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SOSYAL BiLiMLER LiSESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 ic;indekiler I ÜNiTE: BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 1. BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 A. COGRAFYA KESiFLERi

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders XIX. YÜZYIL ISLAHATLARI VE SEBEPLERİ 1-İmparatorluğu çöküntüden kurtarmak 2-Avrupa Devletlerinin, Osmanlı nın içişlerine karışmalarını

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

A. Sırp İsyanları B. Yunan İsyanları

A. Sırp İsyanları B. Yunan İsyanları A. Sırp İsyanları B. Yunan İsyanları SIRP İSYANLARI Osmanlı İmparatorluğu na 15. yüzyılın ortalarında katılan Sırbistan da, İmparatorluğun diğer yerlerinde olduğu gibi, âdil bir yönetim kurulmuştu. Sırp

Detaylı

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz. İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR NotCopy Yayınlarının izni dahilinde paylaşılmıştır Başarılar dileriz 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz. 2- Dil,

Detaylı

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:1 Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2 Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3 Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:4 1982 Anayasası na Göre Devletin Temel Nitelikleri

Detaylı

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL OSMANLI DA 18. YÜZYIL GERİLEME DÖNEMİ DİR. Yaklaşık 100 yıl sürmüştür. 18. Yüzyıldaki Islahatların Genel Özellikleri -İlk kez Avrupa daki

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017 İktisat Tarihi I 5/6 Ocak 2017 I. Dünya Savaşı öncesinde merkezi devletin yıllık vergi gelirleri, imparatorluk ölçeğindeki toplam üretim ve gelirin % 11 ini aşıyordu İlk dış borçlar 1840 lı yıllarda Galata

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

II. MAHMUT (1808-1839) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

II. MAHMUT (1808-1839) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ II. MAHMUT (1808-1839) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ Halk arasında gâvur padişah ve püsküllü bela olarak adlandırılan padişah II.

Detaylı

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi DURAKLAMA DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU XVII.YÜZYILDA OSMANLI- AVUSTRYA VE OSMANLI- İRAN İLİŞKİLERİ a-avusturya ile İlişkiler

Detaylı

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi YÜKSELME DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 II.Selim (1566-1574) Tahta Geçme Yaşı: 42.3 Saltanat Süresi:8.3 Saltanat Sonundaki Yaşı:50.7

Detaylı

Dr. Hikmet Kıvılcımlı Yol.2 Yakın Tarihten Birkaç Madde

Dr. Hikmet Kıvılcımlı Yol.2 Yakın Tarihten Birkaç Madde Dr. Hikmet Kıvılcımlı Yol.2 Yakın Tarihten Birkaç Madde Yay nlar Yol.2 Yakın Tarihten Birkaç Madde Dr. Hikmet Kıvılcımlı Yay nlar Dijital Yayınlar İndir - Oku - Okut - Çoğalt - Dağıt Bu kitap ilk defa:

Detaylı

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR İKİNCİ WİLHELM İN DEĞİŞEN RUSYA POLİTİKASI 1890 Bismarck ın görevden alınması Rusya nıngüvence Antlaşması nın yenilenmesi talebinin reddedilmesi 1892 Rusya nın Fransa ile gizli

Detaylı

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiyenin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ V GİRİŞ 1 A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 BİRİNCİ BÖLÜM: AVRUPA SİYASAL TARİHİ 1 2 I.

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH 1870-1914 Beta Yayın No : 3472 Politika Dizisi : 08 1. Bası - Ocak 2017 - İstanbul (Beta A.Ş.) ISBN 978-605 - 333-801 - 7 Copyright Bu kitabın bu basısının Türkiye

Detaylı

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

En İyisi İçin. Cevap 1: II. Meşrutiyet Dönemi Ne x t Le v e l Ka r i y e r 300ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Tar i h Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders Dr. İsmail BAYTAK HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları Hristiyanlarca kutsal sayılan Hz. İsa nın doğum yeri Kudüs ve dolayları, VII. yüzyıldan beri Müslümanlar ın elinde

Detaylı

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE Fevzi Karamw;o TARIH 10 FEN LisESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 i

Detaylı

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ SOSYAL BÝLGÝLER - DÝN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ 1 [ 9 ] A kitapçýðý soru numarasý B kitapçýðý soru numarasý 1[9] Anadolu uygarlýklarýndan Ýyonyalýlar denizcilik ve deniz ticaretiyle uðraþmýþlardýr.

Detaylı

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I Prof. Dr. Coşkun ÇAKIR Ders saati: Salı, 09.00 10.30 Perşembe, 09.00 10.30 Ders Asistanı: Mustafa Batman Ofis saati: Salı, 11.00-12.00 Perşembe, 11.00 12.00 Ders Tanımı

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH CEVAP 1: (TOPLAM 2 PUAN) Savaş 2450-50=2400 yılının başında sona ermiştir. (İşlem 1 puan) Çünkü miladi takvimde, MÖ tarihleri milat takviminin başlangıcına yaklaştıkça

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH SORU 1: MÖ 2450 yılında başlayan ve 50 yıl süren bir savaş kaç yılında sona ermiştir? İşlemi nasıl yaptığınızı gösteriniz ve gerekçesini belirtiniz. (2 PUAN) SORU 2: Uygurlar

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR?

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR? OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR? TRABLUSGARP BUGÜN HANGİ ÜLKEDİR? LİBYA İTALYA HARİTA DA OSMANLI DEVLETİNİ VE İTALYA TOPRAKLARINI GÖSTERİNİZ? Nurdan Gül Kökten İTAL YANIN TRABLUSGARP

Detaylı

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Fetih 1453 gösterime girdi. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Faruk Aksoy'un yaptığı, başrollerinde Devrim Evin, İbrahim Çelikkol ve Dilek Serbest'in yer aldığı İstanbul'un Fethi ni konu alan Türk film 17

Detaylı

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, COĞRAFİ KEŞİFLER 1)YENİ ÇAĞ AVRUPASI AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, Türklerden Müslüman

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI KONU ÖZETİ Bu başlık altında, ünitenin en can alıcı bilgileri, kazanım sırasına göre en alt başlıklara ayrılarak hap bilgi niteliğinde konu özeti olarak

Detaylı

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU Ocak-Haziran İhracat taşımalarımızın %49 u (~297.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %35 i (~208.000) Avrupa Ülkelerine, %16 sı ise (~100.000)

Detaylı

KANUNLAŞTIRMA KANUNLAŞTIRMA. Kanunlaş'rma: Toplumda mevcut kuralların yazılı haline ge@rilmesidir. Kanunlaş'rma hareketleri:

KANUNLAŞTIRMA KANUNLAŞTIRMA. Kanunlaş'rma: Toplumda mevcut kuralların yazılı haline ge@rilmesidir. Kanunlaş'rma hareketleri: Kanunlaş'rma: Toplumda mevcut kuralların yazılı haline ge@rilmesidir. KanunlaşDrma iki anlamda kullanılır: a) Genel anlamda kanunlaş'rma (Taknin): Kanun halinde kural koyma yani mevcut kuralın yazılı hukuk

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

Edirne Tarihi - Edirne nin Yaşadığı İşgaller. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Tarihi - Edirne nin Yaşadığı İşgaller. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Tarihi - Edirne nin Yaşadığı İşgaller Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Edirne nin Yaşadığı İşgaller - Dört İşgal Dönemi........ 4 0.2 İlk Rus İşgal

Detaylı

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK 2 Takdim Planı Modernleşme Süreci Açısından Devlet Devlet-Toplum İlişkileri Açısından Devlet Teşkilatlanma

Detaylı

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Siyaset, Toplum, Ekonomi. Neslihan Erkan

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Siyaset, Toplum, Ekonomi. Neslihan Erkan İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Siyaset, Toplum, Ekonomi Neslihan Erkan Meşrutiyetin İlk Seçimi Seçimin başlıca iki partisi: İttihat veterakki & Ahrar Fırkası İki dereceli seçim İttihat ve Terakki nin seçim zaferi

Detaylı

3. 18.yy da Grek ve Dakya projesi ile Osmanlıyı paylaşmayı planlayan Avrupalı iki devlet aşağıdakilerden hangisidir? I. Rusya. II.

3. 18.yy da Grek ve Dakya projesi ile Osmanlıyı paylaşmayı planlayan Avrupalı iki devlet aşağıdakilerden hangisidir? I. Rusya. II. www.burakelgit.com.tr I. Rusya II. Fransa III. Avusturya 1. Osmanlı Devleti Gerileme döneminde yukarıdaki devletlerden hangileriyle mücadele etmiştir? A) Yalnız II B) I,II ve III C) II ve III D) I ve III

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( XVII/17.YÜZYIL) ÖNEMLİ GELİŞMELERİ

OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( XVII/17.YÜZYIL) ÖNEMLİ GELİŞMELERİ OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( XVII/17.YÜZYIL) ÖNEMLİ GELİŞMELERİ SOKULLU MEHMET PAŞA'NIN ÖLÜMÜYLE DÖNEM BAŞLAMIŞTIR VE KARLOFÇA ANLAŞMASINA KADAR DEVAM ETMİŞTİR. DURAKLAMANIN NEDENLERİ YENİÇERİ OCAĞINDA

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3 ÜNİTE:1 Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2 Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3 Millî Güvenlik Konseyi Rejimi, 1982 Anayasası nın Yapılışı ve Başlıca Özellikleri

Detaylı

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'de 1990'lı yıllardaki duvar yazıları, İslamcılığın yükseldiği döneme yönelik yakın bir tanıklık niteliğinde. 10.07.2017 / 18:00 Doksanlı

Detaylı

İktisat Tarihi

İktisat Tarihi İktisat Tarihi 7.5.18 SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS Savaş 10 milyon askerin ölümüne, 20 milyonunun yaralanmasına neden oldu. Ekonomik açıdan uzun dönemde fizik yıkımdan daha zararlı olan normal ekonomik

Detaylı

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: Bu formun ç kt s n al p ço altarak ö rencilerinizin ücretsiz Morpa Kampüs yarıyıl tatili üyeli inden yararlanmalar n sa layabilirsiniz.! ISBN NUMARASI: 65482464 ISBN NUMARASI: 65482464! ISBN NUMARASI:

Detaylı

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 15,5 Milyar Dolar İle Tüm Zamanların En Yüksek Kasım Ayı İhracatı Kasım ayı ihracat verilerine göre kasımda ihracat geçen yılın aynı dönemine

Detaylı

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Ders Notu OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 8/9 Aralık 2016 Kredi, Finans ve Servetler İslam dinindeki faiz yasağının kredi ilişkilerinin gelişmesini önlediği sık sık öne sürülür. Osmanlı kredi ve finans kurumları 17. yüzyılın sonlarına

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME TÜRK İDARE TARİHİ SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME TÜRK İDARE TARİHİ SORULAR SORULAR 1- Devletin maddi gücünün anlaşılması için insan ve hayvan sayımının yapıldığı son toy ne zaman toplanırdı? A) İlkbahar B) Yaz C) Sonbahar D) Kış E) Mayıs ayı ortası 2- Devşirme sistemi ve I. Murad

Detaylı

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi OCAK-HAZİRAN 2018 İHRACAT VERİLERİ

Detaylı

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XV KISALTMALAR...XXIII TABLOLAR LİSTESİ... XXV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Vatandaşlığın

Detaylı

A- askeri Alanda : B- Hükümet ve Yönetim Alanında : II.MAHMUT DÖNEMİ ( )

A- askeri Alanda : B- Hükümet ve Yönetim Alanında : II.MAHMUT DÖNEMİ ( ) II.MAHMUT DÖNEMİ ( 1808-1839 ) A- askeri Alanda : Alemdar Mustafa Paşa tarafından " Sekban-ı Cedit" adında askeri ocak kuruldu.ancak yeniçerilerin isyanı sonucu bu askeri ocak kaldırıldı. Yeniçerilerden

Detaylı

TESALYA (YUNANİSTAN) SAVAŞI PULLARI (21-4-1898)

TESALYA (YUNANİSTAN) SAVAŞI PULLARI (21-4-1898) TESALYA (YUNANİSTAN) SAVAŞI PULLARI (21-4-1898) 1897 Türk-Yunan Savaşı (TESELYA SAVAŞI) Teselya savaşları nın aslı Girit adası olayları ile başlamıştır, 1894 Haziran'ında Rumlar Halepa Sözleşmesi'nin uygulanmasını

Detaylı

OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM

OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM 17.02.2017 Sen Piyer Meydanı DÜNYANIN EN ZOR ŞEYLERİNDEN BİRİ, HERKESİN DÜŞÜNMEDEN SÖYLEDİĞİNİ DÜŞÜNEREK SÖYLEMEKTİR. Emil Chartier Sen Piyer Meydanı Reform,kelime

Detaylı

Napolyon un kendisini imparator ilan etmesi diğer Avrupa devletlerini kaygılandırdı (1804).İngiltere ve Rusya nın da dahil olduğu devletler Fransa ya

Napolyon un kendisini imparator ilan etmesi diğer Avrupa devletlerini kaygılandırdı (1804).İngiltere ve Rusya nın da dahil olduğu devletler Fransa ya Napolyon un kendisini imparator ilan etmesi diğer Avrupa devletlerini kaygılandırdı (1804).İngiltere ve Rusya nın da dahil olduğu devletler Fransa ya karşı ittifak oluşturdular. Osmanlı Devleti ise Napolyon

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni T.C. ĠNKILAP TARĠHĠ VE ATATÜRKÇÜLÜK AÇIK UÇLU DENEME SINAVI (I. Dünya Savaşı ndan Erzurum Kongresi ne kadar) sosyalciniz.wordpress.com 1. Gelişen sanayimiz için hem bir hammadde kaynağı hem de uygun bir

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü

Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü Önce gelen: V. Murat 30 Mayıs 1876 31 Ağustos 1876 Osmanlı Hanedanı ve Hilafet II. Abdülhamit 31 Ağustos

Detaylı

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1) BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, 1914-1918 (1) Topyekûn Savaş Çağı ve İlk Büyük Küresel Çatışma Mehmet Beşikçi I. Dünya Savaşı nın modern çağın ilk-en büyük felaketi olarak tasviri Savaşa katılan toplam 30 ülkeden

Detaylı

İktisat Tarihi I. 15/16 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 15/16 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 15/16 Aralık 2016 16. yüzyılda Osmanlı da para kullanımında büyük bir artış gerçekleşmiştir. Madeni sikkelere dayanan para sistemlerinde tağşiş işlemlerinin değişik amaçları olabiliyordu.

Detaylı

I.Dьnya Savaюэ nda, savaюэn uzamasэna ve Эngilizlerin Orta Doрu projelerinin aksamasэna sebep olan cephe aюaрэdakilerden hangisidir?

I.Dьnya Savaюэ nda, savaюэn uzamasэna ve Эngilizlerin Orta Doрu projelerinin aksamasэna sebep olan cephe aюaрэdakilerden hangisidir? 1 ) Siyaset ve yцnetim bilimleri aзэsэndan her toplum yцnetenler ve yцnetilenler olarak tasnife tabi tutulabilir. Buna gцre Osmanlэ Devletinde yцnetenler sэnэfэna ne ad verilirdi? Askerо Molla Reaya Mьderris

Detaylı

Devrim Öncesinde Yemen

Devrim Öncesinde Yemen Yemen Devrimi Devrim Öncesinde Yemen Kuzey de Zeydiliğe mensup Husiler hiçbir zaman Yemen içinde entegre olamaması Yemen bütünlüğü için ciddi bir sorun olmuştur. Buna ilaveten 2009 yılında El-Kaide örgütünün

Detaylı

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği verilere göre; Türk araçlarının geçen yılın Aralık ayında 111.953 adet

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Hadrianopolis ten Edrine ye : Bizans Dönemi.......... 4 0.2 Hadrianopolis Önce Edrine

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ DERS NOTLARI VE ŞİFRE TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ EMEVİLER Muaviye tarafından Şam da kurulan ve yaklaşık

Detaylı

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: DOĞUBAYAZIT M. M. FAHRETTİN PAŞA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIFLAR SEÇMELİ TARİH DERSİ 1. DÖNEM 2. ORTAK SINAV SORULARI A GRUBU ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: SORULAR

Detaylı

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ   Youtube Kanalı: tariheglencesi YÜKSELME DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Youtube Kanalı: tariheglencesi 02.03.2018 Youtube kanalıma abone olarak destek verebilirsiniz. ARİF ÖZBEYLİ Tahta Geçme Yaşı: 33.3 Saltanat

Detaylı

İktisat Tarihi I. 29/30 Aralık 2016

İktisat Tarihi I. 29/30 Aralık 2016 İktisat Tarihi I 29/30 Aralık 2016 19. Yüzyılda Osmanlı İktisadi Dünya Görüşünün Klasik Prensiplerindeki Değişmeler Osmanlı Devleti nin klasik dönemde iktisadi hayata olan müdahalelerinin temelinde faktör

Detaylı

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

İKİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ İÇİNDEKİLER

İKİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER B İ R İ N C İ C İ L T Kitap Hakkında 1 Başlarken 5 CENGİZ HAN MEDENİYETE YENİ YOLLAR AÇMIŞTIR 1. Cengiz Han ın Birlik Fikrinden Başka Sermayesi Yoktu 23 2. Birlik, Beraberlik ve Çabuk Öğrenme

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER 9TOPLUMSAL ETKİNLİKLER 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER 11111 260 01 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 11111 262 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz ANMA PROGRAMI 1. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 4 2. Çeşitli Yönleriyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 (Yrd. Doç. Dr. Levent KALYON) 1. Resimlerle Atatürk 15 2. Kendi sesiyle Atatürk 18 2 Beni görmek

Detaylı

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkan Yarımadasın da en eski halklarından olan İllirya kökenli bir halk olarak kabul edilen Arnavutlar,

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

I. Dünya savaşı ve nedenleri

I. Dünya savaşı ve nedenleri On5yirmi5.com I. Dünya savaşı ve nedenleri I. Dünya savaşı ve nedenleri nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 8/11/2017) NEDENLERİ ** Sanayi inkılabı sonucunda devletler arasında

Detaylı