GÖZ KAPAĞI VE ÇEVRESİ BAZAL HÜCRELİ KARSİNOMLARINDA CERRAHİ TEDAVİ YÖNTEMLERİMİZ VE SONUÇLARIMIZ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "GÖZ KAPAĞI VE ÇEVRESİ BAZAL HÜCRELİ KARSİNOMLARINDA CERRAHİ TEDAVİ YÖNTEMLERİMİZ VE SONUÇLARIMIZ"

Transkript

1 T.C SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARI KLİNİĞİ Şef: Doç. Dr. Feyza Önder GÖZ KAPAĞI VE ÇEVRESİ BAZAL HÜCRELİ KARSİNOMLARINDA CERRAHİ TEDAVİ YÖNTEMLERİMİZ VE SONUÇLARIMIZ UZMANLIK TEZİ Dr. Ertuğrul Tan YASSA İstanbul 2004

2 Göz hastalıkları konusundaki bilgi ve görgümü borçlu olduğum sayın hocam Doç. Dr. Feyza ÖNDER başta olmak üzere, klinik şef yardımcımız Doç. Dr. Sadık Şencan, tüm baş asistanlarımız ve birlikte çalıştığım tüm asistan arkadaşlarıma teşekkür ederim. Dr. Ertuğrul Tan YASSA

3 İÇİNDEKİLER Sayfa No GİRİŞ ve AMAÇ... 1 GENEL BİLGİLER... 2 GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA ÖZET KAYNAKLAR... 44

4

5 GİRİŞ VE AMAÇ Anatomisi, işlevi ve kişinin görünümündeki yeri ile oldukça karmaşık bir yapıya sahip olan göz kapağında deri ve eklerine ait tüm selim ve habis kitleler görülebilmektedir. Tüm bu selim ve habis kitlelerin % ını bazal hücreli karsinom (BHK) oluşturmaktadır (1). Tüm habis tümörlerin ise %80-90 nını BHK oluşturur (1-3). Bazal hücreli karsinoma nadiren metastaz yapar fakat ihmal edilmiş olgularda yaygın doku yıkımı ile seyreder. Baş boyun çevresinde yerleşen BHK lar merkezi sinir sistemini işgal ederek yaşamı tehdit edebilir (4). Bu olgularda tedavi ancak ekzantarasyon ve radikal ameliyatlarla mümkündür. Yapılan girişimlere rağmen tümör ilerleyebilmektedir (4). Erken tanı ve uygun tedavi hastanın prognozunu önemli düzeyde etkilemektedir. Göz kapağı çevresi bazal hücreli karsinomlarının başarılı tedavisi için: Klinik olarak tespit edilen kitle tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Tüm hastalıklı dokunun uzaklaştırıldığı patoloji incelemesiyle ortaya konmalıdır. Göz kapağının işlevsel bütünlüğü korunmalı veya tedavi ile yeniden kazandırılmalıdır. Kabul edilebilir göz çevresi dış görünümü korunmalı veya hastaya yeniden kazandırılmalıdır. Çalışmamızın amacı klinik olarak göz kapağı ve çevresi bazal hücreli karsinomu tespit edilen olgularımızda kitlenin çıkartılması için uyguladığımız total eksizyonel biyopsi ve basit veya karmaşık yeniden yapılandırma yöntemlerinin etkinliğini ve komplikasyonlarını araştırmaktır. 1

6 GENEL BİLGİLER 1. GÖZ KAPAĞININ CERRAHİ ANATOMİSİ DERİ VE DERİALTI DOKUSU Üst göz kapağı derisi alt kapağa kıyasla incedir ve deri altı dokusu içermez. Yaşlanma ile birlikte, çoğu zaman tam kat deri parçası alınmasına izin verecek kadar fazlalık oluşur. Üst göz kapağında üst göz kapağı kıvrımı kapak kenarından ortalama 10 mm yukarıda bulunur ve doku kanadı oluşturmak için yapılacak üst göz kapağı insizyonlarında tercih edilmelidir. Alt göz kapağı derisinde ise çoğu zaman dikey bir fazlalık bulunmaz. Ektropionu önlemek için alt göz kapağında yapılacak kitle çıkarımları olabildiğince dikey yapılmalıdır (5). Resim 1: g:levator kası, h: levator apenevrozu, i: müller kası, j: süperior süspensör (Whitnall) ligamanı (5) 2

7 ORBİKÜLARİS KASI Orbikülaris kasının orbiküler ve tarsal olmak üzere iki kısmı vardır (5). Orbital kısım orbita kenarını sarar ve gözlerin kapatılmasından sorumludur. Palpebral kısım tarsın önünde pretarsal ve septumun önünde preseptal olarak adlandırılır. Pretarsal kısım dış kantal ligamandan başlar iç kantal tendonun yüzeyel ve derin parçalarında son bulur. Kas kasıldığında göz kapakları kapanır ve punktum lakrimalis içe göz yaşı göletine doğru yer değiştirir. Preseptal kısımın yüzeyel parçası iç kantal ligamanda, derin parçası lakrimal kesenin dış duvarında son bulur. Kas kasıldığında lakrimal kese içerisinde emici basınç oluşur. Kas gevşediğinde göz yaşı nazolakrimal yola geçer. Kas kesildiği zaman kasılır ve kesi kenarlarını ayırır. Onarıma karar vermeden eksiğin iki kenarı birbirine yaklaştırılarak eksiğin boyutu değerlendirilmelidir. Resim 2: a:pretarsal kısım, b:preseptal kısım, c: orbital kısım (5) ORBİTAL SEPTUM Orbita kenarına sıkıca kapak retraktörlerine gevşek biçimde bağlanmış sert fibröz dokudur. Göz kapaklarını orbitadan ayırır. Operasyon sırasında traksiyon uygulandığında gergin olarak hissedilir. Bu hareket kısıtlılığı ameliyat esnasında orbital septum ile apenevroz dokusunu ayırabilmemizi sağlar. Herhangi bir yeniden yapılandırma işleminde kapakları tamamen serbestleştirmek için veya pitozis cerrahisinde kapak retraktörlerini açığa çıkarmak için septum kesisi şarttır (5). 3

8 APENEVROZ ÖNÜ YAĞ YASTIKÇIKLARI Orbital septumun hemen arkasında ve kapak retraktörlerinin önünde yeralır. Üst kapakta iç yan ve merkezde olmak üzere iki yağ yastıkçığı bulunur. Lakrimal bez bunların dış yanındadır. Alt kapakta büyük merkezi ve küçük dış yan yağ yastıkçıkğı bulunur. Kan damarları yağ yastıkçıklarının çevresindeki fibröz septaların içinde seyreder. Yağ yastıkçıklarını çekmek bu septaların yırtılmasına ve orbita içine kanamaya yol açar. Bu kanamalar körlüğe neden olabilir. ÜST KAPAK RETRAKTÖRLERİ Levator kası sfenoidin küçük kanadından çıkar ve apenevroz dokusuna ve müller kasına ayrılıncaya kadar 40 mm uzanır. 3. Kafa çiftinin üst dalı tarafından sinirlendirilir. Apenevroz dokusu levator kasından çıkar ve orbikülaris kası ile birlikte cilt çizgisini oluşturur. Whitnall ligamanı altında iç yana ve dış yana uzanarak kantal tendonlara ulaşır, levator boynuzlarını oluşturur. Müller kası levator kasından çıkar 1 mm lik tendon ile tarsın üst ucunda sonlanan çizgisiz kastır. Önünde apenevroz, arkasında konjonktiva yer alır. Denervasyonu Horner sendromunda görülen pitozis ile ilişkilidir. Üst göz kapağı levator kası tarafından kaldırılır ve yüksekliği müller kasının etkinliği ile de değişir. Levator kası önden Whitnall ligamanı tarafından desteklenir. Whitnall ligamanı lakrimal bezin kapsülünden trokleaya uzanır. Frontalis kası da üst kapağın hareketini destekler. ALT KAPAK RETRAKTÖRLERİ Alt kapak retraktörleri, göz küresinin aşağı bakışı esnasında alt kapağın aşağı hareketinden sorumludur. Alt rektus kılıfından çıkıp Lockwood ligamanıyla karışarak 4

9 alt kapağın tarsal plağına uzanan fibroz doku bandıdır. Beraberinde İnferiyor tarsal kas uzanır (5). FORNİKSLERİN ASICI ELEMANLARI Üst kapakta, üst rektus ile levator kasının ortak kılıflarından uzanan fibroz doku üst asıcı ligamanı oluşturur. Alt kapakta kapak retraktörlerinden uzanan bir asıcı ligaman vardır (5). TARSAL PLAK Tarsal plaklar yoğun fibröz dokudan oluşur (5). Göz kapağının iskeletini oluşturarak kapak kenarı kalımlılığını sağlarlar. 4 mm genişliğindeki tars dokusu kapak kenarı kalımlılığı için yeterlidir. Üst kapakta tars genişliği mm genişliğinde olduğu için greft veya flep olarak kullanılabilir. Alt kapakta tars genişliği 3-4 mm olduğundan greft ya da flep olarak kullanımı uygun değildir. Tarsal plakların içinde kapak kenarında gri çizginin hemen gerisine açılan meibomian bezleri yeralır. İÇ KANTAL TENDON Pretarsal ve preseptal kasların iç açıdaki yapışma noktasıdır (5). Yüzeyel kısmı ön lakrimal kristaya, derin kısmı arka lakrimal kristaya tutunur. Arka bacak sağlamsa, ön bacağın kesilmesi kapakta konum bozukluğuna yol açmaz. Arka kısmın tespiti yeniden yapılandırmada önemlidir. DIŞ KANTAL TENDON Dışta pretarsal kasların çıkış noktasıdır. Lateral orbita kenarının 2 mm gerisinde yer alan whitnall çıkıntısına tutunur. Herhangi bir onarım işleminde, yeniden yapılandırılan kapak bölümünü göz küresine yaslı tutmak için dış kantal tendonu orbita dış kenarı iç yüzüne tespit etmek önemlidir. VASKÜLER YAPI Kapaklar internal ve eksternal karotis arterleri arasındaki anastamozdan kaynağını alan palpebral arterlerden kaynağını alan zengin bir kan dolaşımına 5

10 sahiptir. Bu sayede yara iyileşmesi çabuk olmakta ve enfeksiyonlar nadir görülmektedir. Üst kapakta iki palpebral ark vardır: Birincisi tars üzerinde, diğeri müller kasının alt kısmını üzerinde yer alır. Alt kapakta palpebral arterler kapak kenarından 2-4 mm aşağıda yer alır (5). İNERVASYON VE ANESTEZİ Göz kapaklarının inervasyonu 5, kafa çiftinin oftalmik ve maksiller bölümlerinden, başlıca supraorbital ve infraorbital sinirlerden sağlanır. Supra orbital sinir supra orbital çentik hissedilerek hemen altından orbita septumuda geçilerek verilecek 1-2 cc lokal anestezi ile bloke edilir. İnfraorbital sinir, orbita alt kenarının 5 mm altında yaklaşık orta hatta yer alır ve bu bölgeye verilecek 1-2 cc anestetik ile bloke edilir. Bu bloklar yalnızca derin cerrahi işlemler uygulanacağı zaman infiltrasyon anestezisine ek olarak uygulanır. Lokal infiltrasyon anestezisi deri ve konjonktivanın hemen altına verilerek sinir uçları duyarsızlaştırılır. İğne derin dokulara kanama olasılığını azaltmak amacıyla ilerletilmez (5). 2. BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM EPİDEMİYOLOJİ ABD de her yıl ortalama yeni bazal hücreli karsinom olgusu bildirilmektedir, Bunların %5-9 u kapaklarda gelişmektedir (2). Melanom dışındaki deri kanserlerinin %80 BHK dir (1,2). Tüm perioküler bölge kitlelerinin %42.7 si, habis kitlelerin %90 ından fazlasını BHK ler oluşturur, klinik ve patolojik olarak diğer habis deri kitleleri gibi değişken klinik görünümler izlenir(6). Genellikle yaşları arasında görülür, en sık görüldüğü yaş ise 60 dır. Günalp ve arkadaşları 1100 olgudan oluşan serilerinde BHK nın en sık yaşları arasında izlendiğini bildirmişlerdir (1). BHK lar çocuk ve gençlerde de görülebilmektedir. Genç yaşlarda BHK saptanan bu olgularda çoğunlukla deri kanserlerine kalıtsal yatkınlık saptanmaktadır(7,8). 6

11 BHK ya çoğunlukla açık tenlilerde, meslek olarak denizci ve çiftçilerde ve son yılda aşırı güneş banyosu yapmış olanlarda rastlanır. Erkeklerde daha sık izlense de bu eğilim giderek azalmaktadır. Lezyonların çoğunluğu alt göz kapağı ve iç kantüsde gelişmektedir. Bu hastaların % 60 ında yüzde diğer bir BHK daha bulunmaktadır (9). HİSTOGENEZİS Bazal hücreli karsinomun kaynağı tam olarak bilinmemektedir. Pilar, sebase, apokrin ve skuamöz elementlerin kitle içinde yer alması kök hücre kaynaklı olabileceğini düşündürür. Skuamöz hücreli karsinomun (SHK) aksine BHK öncü oluşumlardan gelişmez. Solar keratozun varlığı skuamöz hücreli karsinomun gelişmesi için zorunlu iken, BHK de böyle bir durum söz konusu olmaz (10). RİSK ETMENLERİ Çevresel ve kalıtsal etmenler BHK gelişiminde önemli katkı yaparlar. En önemli etmen açık renk deri ve uzun süre güneşe maruz kalmaktır (11). Koyu renk derili insanlarda albino siyahların dışında çok nadir görülür (12). Morötesi ışığı: Morötesi ışığının BHK oluşumundaki payı gözlemlere dayanmaktadır. 1. BHK güneş gören deri bölgelerinde görülür. 2. Açık havada çalışanlarda daha sık izlenir. 3. Açık tenli insanlarda daha sık görülür. 4. Albinizim ve kseroderma pigmentozum gibi mor ötesi ışığa duyarlılıkla seyreden hastalıklarda çok sık BHK görülür. 5. Ekvatordan uzaklaşıldıkça BHK görülme sıklığı azalır. 6. Deneysel olarak morötesi ışığa maruz bırakılan hayvanlarda BHK izlenmiştir (2). Özellikle nm dalga boyunda ışıyan UV-B ışınımı eritem ve güneşe bağlı yanıklardan sorumludur. UV-B ye uzun süre maruz kalmak yaşlanma ve mutajenik değişimlere neden olur. UV-C daha kısa dalga boyunda olup ozon katmanı tarafından tutulur. Son yıllarda ozon tabakasının incelmesi ile UV-C ışınlarına bağlı hasarlarda gündeme gelmiştir. 7

12 Morötesi ışığının deri üzerindeki etkisi araştırılmaktadır. DNA incinmesi ve onarımının bozulması üzerinde durulmaktadır. Skuamöz hücreli karsinomlarda morötesi ışığının etkisi BHK ya göre daha belirgindir, ayrıca BHK oluşumunu tek başına UV ışınlarının etkilerine bağlamak olası değildir (2). Örneğin BHK ların önemli bir bölümü görece daha az güneş gören bölgelerde izlenir, buna karşın çok ışın alan el sırtı ve ön kolda BHK oranı düşük kalmaktadır. Bağışıklık İşlev kusuru: Lenfoma, lösemi, böbrek nakli, AIDS olgularında deri kanseri gelişme olasılığının fazla olduğu gözlenmiştir (1,2). UV-B ışınının yerel ve sistemik bağışıklık üzerine etkisi araştırılmaktadır. Odaksal Travma: Dermal yaralarda çoğunlukla yassı hücreli karsinom gelişir. Bununla birlikte BHK ların % 0.5 inin dermal skarlardan gelişebileceği bildirilmiştir (2). Özellikle termal yanıklar BHK gelişiminde rol oynarlar. Yanıktan sonra BHK gelişimi yıllar sürebilir (2-75 yıl). Çiçek, suçiçeği, saç nakil bölgeleri, deri tüberkülozu izlerinde BHK gelişebilir. İonize ışın: Özellikle baş ve boyun kanser tedavisinden sonra ışın alanında BHK gelişebilir (13). Arada geçen süre ortalama 20 yıldır. Oluşan kanserlerin 1/3 ü YHK ve 2/3 ü BHK olarak belirlenmiştir (1). Diğer etkenler: Blefarit, konjonktivit dermatit gibi süreğen inflamasyonlar. Süreğen irritasyonlar: katran, trivalan arsenik, fowler solüsyonu gibi kimyasal irritanlar BHK oluşumunda hazırlayıcı etmenler olarak düşünülür (1,2). İLİŞKİLİ OLAN CİLT HASTALIKLARI 8

13 Jadassohn un sebase nevüsü: Jadassohn un sebase nevüsü baş veya yüzde gelişebilen cilt hastalığıdır. Bu doğmalık hastalık tek bir lezyon olarak başlar ve yaşam boyu değişikliğe uğrar. Gelişimi infantil, adölesan ve erişkin evreler olarak incelenir. Erişkin dönem lezyonlarının % 5 inde BHK gelişir (14). Çoğunlukla yavaş bir seyir gösterir. Diğer ilişkili hastalıklar: Sturge-Weber sendromu, dermatofibromalar, rhinofima, Pinkus un fibroepitelyoması gibi hastalıklarda BHK izlenebilmektedir (1,2). KALITSAL ÖNCÜLLER Bazı kalıtsal hastalıklarda BHK erken yaşlarda ve sık olarak izlenmektedir. Nevoid Bazal Hücre Sendromu: Bazal hücreli karsinomlar, iskelet anomalileri, çenede odontojenik kistler, taban ve avuç içlerinde keratinize çukurlar, oküler ve orbital anomaliler ile kendini gösterir. Otozomal baskın tip geçiş izlenir. Gorlin sendromu adıyla da bilinir. Oluşumların oluşumlar çoğunluğu güneş gören deri bölgelerinde gelişir (15). Tümoral adölesan yaşlardan sonra saldırganlaşarak önemli morbidite ve mortaliteye neden olur. Uygulanan tedavilere rağmen 3. on yaşa kadar yaşam beklentisi vardır (16). Kseroderma Pigmentozum: DNA onarımının bozulmasının ortaya çıktığı otozomal çekinik kalıtsal hastalıktır (17). Yaşamın ilk 20 yılında çoklu deri ve konjonktiva tümörleri görülür. Başlangıç belirtileri deri pigment bozuklukları, çoklu lekeler, çiller ve aktinik keratozlardır (18). Zamanla güneş gören deri bölgelerinde YHK, BHK ve melanomlar görülür. Bu hastalıkta BHK en sık görülen tümördür ve saldırgan seyir gösterir. Olgular çoğunlukla 25 yaştan önce infeksiyon ve metastaz nedeniyle kaybedilir. Albinizim: 9

14 Melanin sentezinin kalıtsal hastalığıdır. Çoğunluğu otozomal baskın tip geçiş gösteren 10 un üzerinde okülokutane albinizim tipi belirlenmiştir. Melaninden yoksun deri solar ışınlardan kolaylıkla zarar görür. Albino çocukların derisinde düşük düzey güneş ışığında bile solar keratoz, buruşma, lekeler oluşur. Melaninin koruyucu etkisinden yoksun albinolarda deri tümörlerinin gelişme riski yüksektir (1,2). Bazeks Sendromu: Bazeks sendromu uzuvlardaki kıl foliküllerinin ağızlarının genişçe açık olmasıyla kendini gösteren otozomal baskın geçişli hastalıktır. Yaşamın ilk 20 yılında yüzde görülen çoklu BHK larla karakterizedir (2). BİYOLOJİK DAVRANIŞ BHK ların baskın çoğunluğu yavaş fakat amansızca ilerler. Tedavi edilmediği durumlarda çevre dokulara yayılarak yıkıma neden olur. 35 yaşından gençlerde saldırgan büyüme çarpıcıdır, bu olgularda nüks oranı da yüksektir (19). Tümörde spontan ve lokal gerileme BHK nın bir diğer belirtisidir. Bu bölgelerde lenfosit infiltratlı fibroz skarlar olarak kendini gösterir ve eksize tümörlerin %14 ünde histolojik olarak saptanır. BHK en az dirençli bölgelerde doku yayılımını yapar, bu nedenle kemik kıkırdak ve kas yıkımı ancak geç dönemlerde oluşur (2). Gelişmiş tümörler yağ dokusunda septalar boyunca ilerler. Sağlam tars tümöre geçit vermez, direnç nedeniyle yayılım yanlara kayar. Lenfatik yayılım doğal histolojik bulgudur ancak çok ender olarak bölgesel metastazla sonuçlanır. Orbita boyunca ve periosta yayılım kemik tutulum ve yıkımı olmaksızın gelişebilir (2). Periferik sinirleri izleyerek komşu doku tutulumu bulguları vermeksizin derin dokulara yayılabilir (20). Baş ve boyun tümörlerinde merkezi sinir sistemine yayılım, kranyal sinirler boyunca orbital fissür ve foraminalar aracılığı ile oluşur (20). Sinir çevresi tutulumu belirsiz olabileceği gibi, ağrı uyuşma ve motor felçlerle kendini gösterebilir. BHK nın göz içine yayılımı nadirdir. Genellikle orbita tutulumu olan olgularda görülür. Skleral emiserler veya eski bir skardan geçiş yapabilir (2). Nüks eden BHK lar birincil kitlelere göre daha saldırgan gidiş gösterirler. BHK da ölüm çoğunlukla kafa içine yayılım sonucudur. Metaztaz çok nadiren izlenir. En sıklıkla 10

15 bölgesel lenf düğümleri, akciğerler, kemik, karaciğer, dalak, adrenal bezlere metastaz görülür. KLİNİK BHK lar çoğunlukla alt kapak ve iç kantüsde gelişirler, üst kapak yerleşimi görece az olup dış kantüsde enderdir (1-3). Tümör genelikle kendini kitle oluşumu şeklinde gösterir. Oluşumun öyküsü aylar yıllar öncesine dayanır. Klinikte BHK lara %40 oranında yanış tanı konur (1,21). Nodüler-Ülseratif-Kistik: Nodüler-ülseratif tip en sık görülür, olguların %75 i bu gruptadır (1). Nodülün yüzeyi ülsere olabilir. Üzerinde sınırlarını aşan ve yüzeyel epitelin altında görülen telenjiektatik damarlar bulunan, dermisten fazla derine inmeyen subepidermal nodüldür. Küçük papül biçiminde başlar büyüyerek kubbe görünümünü kazanır. Küçük parlak kepekli bir nodül olarak da başlayabilir. Palpasyonla sert, infekte olmadıkça ağrısız oluşumlardır. Ancak zaman zaman kitle üzerinde kanama izlenebilir. Küçük inci tanesi gibi nodüller çevreye yayılırken orta kesimde ülserasyon izlenir. Kitle büyüdükçe merkezde göbeklenme, erozyon veya ülserasyon sonucu keskin, inci benzeri yuvarlak kenarlı, ortası ülserli oluşum adeta volkanik kratere benzer ve nodülo ülseratif oluşum gelişir. Buna rodent ülser adı verilir. Kraterde hemoraji, kurut, pigmentasyon görülebilir. Ülserin merkezi genellikle nekrotik materyel ve serosanjinoz akıntıyla örtülüdür. Derinin rengi BHK nın pigment oranını belirleyecektir. Bundan bağımsız olarak bazı BHK lar belirgin pigment içerikleri ile deri nevüs ya da habis melanomları ile karıştırılabilir. Histopatolojide nodüler ve nodüloülseratif indiferansiye görünümlerin yanında adenoid, adenomatoid, sebase, ekrin, apokrin, granüler, bazosebase, bazoskuamöz gibi tipler ayırt edilebilir (1). Bazoskuamöz tip saldırgan gidişlidir, metaztazlar izlenebilir. Morfeaform (Sklerozan) BHK : 11

16 Tüm BHK ların %15 ini oluşturan morfeaform BHK, yaygın bir biçimde bütünlüğünü koruyan epidermis altında büyür (1). Hafif kabarık beyaz-pembe, sarıesmer renkli sınırları belirsiz sert fibröz bir plak şeklindedir. Ülserasyon, yuvarlanmış kenarlar, kabuklanma yoktur. Teleenjiektazi belirgindir. Bazı morfeaform oluşumlarda bölgesel kabuklanma, papül, nodül oluşumları tümör yüzeyine dağılmış olarak izlenebilir. Bu görünüm blefariti anımsatabilir. Tümör dermis hatta subkutise yayılabilir. Bu tür oluşumların orbita ve sinüs yayılımları da görülebilir. Bu nitelikleriyle tümörün klinikte görülebilir sınırları dışında da mevcut olması tedavilerini çok güçleştirir. Oluşumun ileri evrelerinde merkezde ülserasyon gelişebilir. Skatrisyel tümör yüzeyel olarak yayılırken, bir noktada skatrizasyon diğer yerde ülserasyon olur ve deri atrofik kalır. Yüzeyel yayılan BHK: Genellikle gövdede oluşmakla beraber ender olarak kapaklarda da gelişebilir, yüzeyel yassı oluşumlar genellikle eritemli, kepekli, belirgin sınırları olmayan incimsi lekelerdir. Dermis içine yayılmış tümör kümeleri şeklindedirler ve üzerlerindeki epidermis atrofiktir. Klinik olarak çok yavaş büyürler. Yayılma ve ülserasyon eğilimleri çok azdır. Bu oluşumlar psöriatik plak ya da derinin Bowen hastalığı ile karıştırılırlar. AYIRICI TANI 1. Nodüler BHK ve Trikoepitelyoma: Trikoepitelyoma derinin selim adneksiyal tümörüdür ve genellikle yüzde çoklu lezyonlar halinde görülür. Nadiren soliter papül ya da nodül olarak ortaya çıkabilirler. Sert, kubbesel, telenjiektatik olarak izlenirler. Nadiren ülserasyon görülebilir. Histolojik olarak BHK ye çok benzerler. Saç yapıları, mitozun olmaması, boynuz kistleri ve az miktardaki inflamatuar birikim ayırıcı tanıda yardımcıdır (2). 2. Morfeaform BHK ve Desmoplastik Trikoepitelyoma: Desmoplastik trikoepitelyoma, trikoepitelyomanın nadir bir çeşididir. Yüzde 3-8 mm lik soliter lezyon ile kendini belli eder. Dezmoplastik trikoepitelyoma tanısı morfeaform BHK tanısı alan her çocukta düşünülmelidir (7). Desmoplastik trikoepitelyomanın kenarları kalkık, ortası basıktır ve bu görünümüyle BHK den çok granüloma anülareye benzer. Histolojik görüntüsü morfeaform BHK ile çok benzerdir. 12

17 Saç yapıları ve boynuz kistler ve stromada müsinin çok az olması ayırıcı tanıya yardım eder. 3. Morfeaform BHK ve Metaztatik Karsinoma: Metaztatik meme kanseri deride soliter veya çoklu nodüller ile kendini gösterir. Morfeaform BHK den histolojik özellikleri ile ayrılır. 4. BHK ve Sebase karsinoma : Perioküler sebase karsinoma Meibomian bezleri, Zeis bezleri, karünkülün pilosebase bezlerinden köken alır. Klinik görünümü çok farklı olabilir ve BHK ile karışır (2). Histolojik özellikleri de BHK ye benzemektedir. Lipid boyaları ile boyanma (22), konjonktiva epiteline fajetoid yayılım, kaynağın tars, karünkül veya Zeis bezinden geldiğinin belirlenmesi tanıda yardımcıdır. 5. BHK ve Skuamöz Karsinoma: Göz kapağının SHK sı BHK dan klinik olarak ayrılamayabilir (2). Ayırıcı tanı patoloji ile konur. 6. Ülseronodüler BHK ve Keratoakantoma: Keratoakantoma hızlı büyüyen, yerel epitel hiperplazisidir. Krater biçimindeki lezyon ülsere BHK ile karışabilir. Genellikle yüzeyleri az damarlıdır ve BHK ye göre çok hızlı büyürler. Histolojik olarak keratoakantoma kendini büyük eozinofilik hücreleri ile belli eder (2). TEDAVİ Göz kapağı BHK sinin tedavisinde çok değişik yaklaşımlar vardır. Yapılan araştırmalar karşılaştırmalı olarak tümörün boyutları, anatomik yeri, izlem sürelerini kapsamadığı için sonuç çıkartmak güçtür. Çalışmaların çoğu %90 ın üzerinde başarı bildirmektedir. Nüksler 3-8 yıl içinde ortaya çıkabildiğinden çalışmaların izlem süreleri en az bu rakamları bulmalıdır. 13

18 Cerrahi tedavi alınan tümörün histolojik olarak denetlenebildiği tek yöntemdir. Diğer yöntemler alan tedavisidir ve tümörün sınırları gözlem ve palpasyonla belirlenebilir. Tedaviyi uygulayan hekimin deneyimi, kliniğin imkanları ve hastanın tıbbi durumu göz önünde bulundurularak aşağıda tartışacağımız yöntemlere karar verilebilir. 1. Cerrahi tedavi: Cerrahi eksizyonun başarısı cerrahi sınırların tümörden tamamen arınmasına bağlıdır. Cerrahi mikroskopik denetimle yapılmadığında olguların yarısına yetersiz eksizyon yapıldığını bu olguların ancak ¼ ünün nüks ettiği bildirilmiştir. Gooding ve arkadaşları yetersiz eksizyon yapılan olguların 1/3 ünün nüks ettiğini öne sürmüşlerdir. Bunun anlamı, hastanın geride kalan tümör hücreleri ile cerrahi travmanın uyardığı bağışıklık cevabı yardımıyla mücadele edebildiği şeklindedir. Diğer bir bakışla, yetersiz izlem süreleri de benzer sonuçları verebilir. Perioküler BHK lerin subklinik yayılımları cerrahi sınırların belirlenmesinde hayati önem taşır. Wolf ve arkadaşları 2 cm den küçük BHK de tümör çevresinden 4mm sağlıklı doku çıkarılmasıyla %98 oranında başarı saptamışlardır (23). Cerrahi tedavinin en önemli sorunu maliyetidir. Ayrıca cerrahi tedavinin başarısını arttırmaktaki etkinliği kabul gören dondurulmuş kesit ve Mohs mikroskopik denetimli cerrahisi gibi uygulamalarla bu maliyet daha da artmaktadır. Mohs Mikrografik Cerrahi: Mohs mikrografik cerrahisi tümör çıkarımında en güvenilir yöntem olarak düşünülür (25,26). Tümör kat kat çıkarılır ve dikkatle haritalanır. Kitlenin tüm parçaları tespit edilir ve denetlenir. Yöntemin uygulamasında değişik yaklaşımlar varsa da en sık tercih edilen, taze doku yöntemidir (25). Diğer tedavi yaklaşımları ile karşılaştırıldığında hem birincil hem nüks tümörlerde en düşük tekrarlama oranına sahiptir. 14

19 Mohs un göz kapağında 1700 olguluk serisinde ortalama %99 başarı bildirmiştir (27). Nüks tümörlü olgularda başarıda belirgin azalma vardır %92. Başarısızlığı etkileyen en önemli etken kitlenin büyüklüğü olarak tespit edilmiştir, 3 cm den büyük kitlelerde %20 nüks izlenmiştir (27). Dış kantal bölge kitlelerinde de yüksek nüks oranı belirlenmiştir (27)., Mohs mikrografik cerrahisi ile uzun dönemde başarılı sonuçlara rağmen 3 cm den büyük kitlelerde ve nüks olgularda halen başarısız sonuçlar alına bilmektedir. Diğer yandan yöntemin genel başarısı, zorluğu ve maliyetine rağmen, uygulanmasını haklı kılmaktadır (2). Özetle Mohs mikrografik yöntemi nüks olasılığı yüksek birincil kitlelerde, morfeaform BHK de ve nüks kitlelerin tedavisinde uygulanması uygun olan bir yaklaşımdır (2). Dondurulmuş Kesit Denetimli Cerrahi : Mohs cerrahisine benzer biçimde % 95 in üzerinde başarılı sonuçlar verir. Cerrahi sırasında alınan doku kesitleri incelenir. Tümörden yoksun cerrahi sınırlar tespit edilince yeniden yapılandırma ile ameliyat sonlandırılır. (24) Tam Eksizyon Cerrahisi: Kitlenin klinik olarak belirlenen sınırlarından 3 mm fazla doku alınarak gerçekleştirilen cerrahidir. Ardından çıkarılan kitle patolojik denetime gönderilir. LAZER CERRAHİSİ Karbon dioksit lazer in kızılötesi ışını ile yapılan cerrahi, geleneksel yöntemle yapılan cerrahiye göre birçok teorik kazanım sunar. Kızıl ötesi ışın hücre içi sıvıyı buharlaştırarak dokuyu buharlaştırır. Doku yıkımı ısı koagülasyonunun mikron uzağından kitleyi çevreler, ince katmanlar halinde kansız eksizyon ile kitle evrelendirilebilir. Bu lazerle tümörlü doku bölgesinin bütünlüğü korunur. Antikoagülan kullanan yada kalp pili taşıyan hastalarda elektro koter gereksinimini ortadan 15

20 kaldırarak katkı sağlar. Lenfatik dolaşımı da kapattığından teorik olarak lenfatik yayılımı engellediği düşünülür (2). KRİYOCERRAHİ Alan tedavisidir. Sıvı azotla, ısı denetimiyle püskürtme ya da öncü ile temas yöntemleri ile kitlenin sınırlarının dışına taşmak koşulu ile yapılır. Çift dondurma çözülme yöntemi ile C derecede uygulama tümöro için öldürücü dozdur. Buzlanma etkisinin kitlenin 3-4 mm dışına taşması gereklidir. Genellikle 1cm den küçük ve iç kantüsü tutmayan kitlelere uygulanması uygundur. Sınırları belirsiz ve 10 mm den büyük kitlelerde başarı düşüktür. Forniksi tutan, periosta yapışık, soğuğa dayanıksızlık, koyu pigmentli cilt, sınırları belirsiz kitle, 10 mm den büyük, sklerozan ve çok odaklı tümörlerde önerilmemelidir. Başarı 5 yıllık izlemlerde %90 ın üzerindedir. Entropion, ektropion, kapakta çentiklenme, hipertrofik iz, epitel hiperplazisi, pigment kaybı görülebilen yan etkilerdir (28). IŞIN TEDAVİSİ Işın tedavisi bir alan tedavisidir. Cerrahi tedaviler geliştikçe yeri azalmıştır. Özellikle yoğun medikal sorunları olan, yaşlı, düşkün kimselere, ya da cerrahi tedavisi mümkün olmayan kitlelerin tedavisinde önerilmektedir. Işın tedavisinde sınırlar belirlenemediğinden morfea tümör, nüks oluşumlar, üst kapağın ortasını tutan oluşumlar, kemiğe yayılmış kitleler, iç kantüs tümörlerinde önerilmemektedir. Ayrıca olgu uzun süre tedavi edildiği merkeze bağımlıdır. Nüks oranı % 5-30 arasındadır. Bazı serilerde cerrahi sonuca benzer biçimde 5 yıllık izlem sonucunda % başarı bildirilmiştir. Morfea tipi kitlelerin ışına dirençli olabileceği bildirilmiştir. Göz korunarak her seansta cgy olmak üzere toplam cgy dozda uygulanır. Sağlıklı derinin 1-10 mm si ışın alanı içine girer. Işının yan etkileri arasında kirpik kaybı, kanal tıkanıklığı, epifora, deri telenjiektazisi, deri atrofisi, deri nekrozu, ışın dermatiti, konjonktiva keratinizasyonu, kuru göz, kornea ülseri, kornea delinmesi, entropion, ektropion, katarakt, pigment değişimleri sayılabilir. Skirröz tip kanserlerle ışına bağlı fibrozisi ayırt etmek güçtür. Nüks durumunda tedavi güçleşir (29). 16

21 KÜRETAJ VE ELEKTRODESİKASYON Gözden uzak kitlelerin tedavisinde en çok yararlanılan yöntemdir (30). Alan tedavisi olması, tedavi sonrası oluşan izler kapak çevresinde uygulanmasını sınırlar. FOTODİNAMİK TEDAVİ Hematoporfirin gibi ışığa duyarlılık kazandıran bir etkin madde yerel veya sistemik olarak verilerek tümör hücrelerinde yeterli düzeylerde birikimi sağlanır. Etken tümörde biriktikten sonra ışığa duyarlı madde bir ışık kaynağı örneğin dye-lazer ile uyarılarak tümör sınırının 2 cm çevresine kadar hücre nekrozu sağlanır (16). Sağlıklı derinin yıkımını en aza indirmek için neoplastik epitelde ışığa duyarlılık sağlayan etken maddenin seçici birikimine bağlı bir yöntemdir. Yerel uygulamada emilim sorun olabilir. Sistemik uygulamada hastada genel ışık duyarlılığı gelişebilir. Özellikle bazal hücreli nevüs sendromu gibi yaygın yüzeyel BHK larda yararlı olabilir. KEMOTERAPİ Genellikle ileri yaygın cerrahinin uygulanamayacağı kitlelere uygulanır. Cerrahi gereksinimini ortadan kaldırabilir ya da cerrahiye yardımcı olabilir (31-32). Tek başına cis-platin veya doksorubisin ile birlikte uygulandığında yararlı etkileri bildirilmiştir(31). Yerel pomad olarak 5-florourasil ve bleomisin gibi ajanların başarılı oldukları bildirilmişse de kesin kanıt yoktur (33). Sistemik kemoterapinin genel yan etkileri dışında papil ödemi, kortikal körlük, optik atrofi, retina pigment değişimleri gibi yan etkileri bildirilmiştir (34). RETİNOİDLER Entretinate ve izotretinoin in BHK de kullanımı ile ilgili çalışmalar değişken sonuçlar vermektedir. Özellikle bazal hücreli nevüs sendromunda yararlanılmıştır. Tümör kısmen geriler. Ciddi yan etkileri kullanımını sınırlar. Tedavinin sona ermesiyle kısmen gerilemiş kitle tekrarlar. Bu nedenle retinoidler tümörün tedavisinden çok önlenmesinde denenmiştir. Ancak başarılı sonuç vermemiştir (35). İNTERFERON 17

22 Lezyon içi enjeksiyonlarla tümörün yok edildiği ve rezidüel kitlenin kalmadığı çalışmalarla ortaya konmuştur fakat bu yöntemin etkinliğinin belirlenmesi için önce daha çok çalışılmasına ihtiyaç vardır (2). TEDAVİYE GENEL BAKIŞ BHK hastalarının yönetimi hastanın klinik durumuna göre düzenlenmelidir. Bir tedavi yaklaşımının her durumda diğerlerinden üstün olduğunu söylemek olası değildir. Uygun tedavi hastanın yaşına, beklenen ömrüne; kitlenin yeri, büyüklüğü ve büyüme biçimine göre seçilmelidir (36). BHK lerin büyük çoğunluğu, yavaş büyür ve son dönemde ya da ömür beklentisi kısa olan olgularda görüldüğünde tedavi gerekmeyebilir. Bu gibi olgularda sellülit, keratit gibi bulgular ortaya çıkmışsa ya da kitle çok büyükse basit önlemler alınabilir. BHK tanısında yanılmalar olabileceğinden şüpheli olgularda tedavi düzenlenirken biopsiden yararlanmalıdır. Biopsiye ya da eksizyona karar vermek cerrahın deneyimine kalmıştır. 10 mm den daha küçük nodüler tip BHK da tüm eksizyonel biopsi ve 3 mm sağlam doku ile çıkarım kabul edilebilir bir yaklaşımdır (2). Kitlenin sınırları işaretlenmelidir ve patolog denetleyeceği sınırlardan haberdar olmalıdır. Küçük kitlelerde bu olanaksız olabilir. Sonuç morfeaform ya da yüzeyel yayılan tip gelirse yeniden kitle çıkarımı ve dondurulmuş kesit yöntemi ile denetim uygundur (1,2). Sınırları belirli olmayan ya da iç kantal bölgeyi tutan kitlelerde alan tedavilerinden kaçınılmalıdır (1,2). GÖZ KAPAĞI VE ÇEVRESİ YENİDEN YAPILANDIRILMASI Göz küresi bütünlüğünün korunması ve görme işlevinin sürdürülmesinde göz kapakları önemli rol oynar. Yeniden yapılandırmada amaç işlevsel ve görsel bütünlüğü sağlamaktır. Defektin boyu, yerleşimi, biçimi, ilişkili olduğu anatomik yapılar ve bunların işlevleri yöntemin seçilmesinde başlıca belirleyici etkenlerdir. Yaşlılarda kapak daha gevşek olduğundan daha geniş defektlerin birincil onarımına olanak verir. Radyasyon görmüş göz kapaklarının onarımı daha güç olup daha az 18

23 oranda birincil onarıma olanak verir. Kapak yeniden yapılandırmalarında işlevsel yetersizlik sonucunda korneal ülser veya çift görme gibi oküler komplikasyonlar gelişebilir. Göz kapağı yeniden yapılandırmasında dört genel ilke vardır (37). 1. Göz kapağı ön ve arka kat olmak üzere iki parçadan meydana gelir. Ön kat kas ve deri ihtiva eder. Yeterli bir yeniden yapılandırmayla her iki kat da yerine konmalıdır. 2. Bir kat serbest greft olarak yerine konmuşsa diğer kat damarlanması iyi olan bir flep olmalıdır. 3. Ön kat olan deri ve kas dokusu greft veya flep olur. Ön lamel derisi renk ve yapı bakımından kapağa uyması gerektiğinden diğer göz kapağından, retro auriküler veya supraklaviküler bölgeden alınması uygundur. 4. Arka kat ise tars ve konjonktivanın pediküllü veya ilerletme flebi, nazal septal greft, serbest tarsokonjonktival greftler veya oral kondromukozal greftler ile oluşturulur. ÜST KAPAK REKONSTRÜKSÜYONU 1. Kapağın %25 ve daha azını tutan kapak defektleri: Yara kenarlarının iyi karşı karşıya getirilmesi durumunda doku iyileşmesi daha hızlı olur, enfeksiyon nadirdir. Birincil kapama: 8 mm altında ya da kapağın % 25 inden azını tutan defektlerde uygulanır. Eksik beşgen şekle dönüştürülür. Ardından kapak kenarı sütüre edilir (37,38). Birincil onarımdan sonra en sık karşılaşılan komplikasyonlar kapak kenarında çentiklenme ve bölgesel trikiazis oluşumudur. Yerel trikiyazis krioterapi ya da koterizasyon ile giderilebilir. Ayrıca sikatrisyel ektropion, konjonktival fibrotik skar, kornea alt yarıda lokalize keratit görülebilir. 2. Kapağın % sini tutan defektler: Lateral kantolizis: 16 mm ye kadar olan üst kapak defektleri lateral kantolizis ile kapatılabilir. Lateral kantotomi yapıldıktan sonra dış kantal ligamanın üst bacağı orbital kenara yakın kesilir. Bu işlem üst kapağın 5-6 mm uzamasını sağlar (37,38). 19

24 Medial Kantotomi ve Kantolizis: Üst ve alt kapağın yarısına kadar olan defektlerin giderilmesinde uygulanabilecek bir alternatiftir. Diğer yöntemlerle birlikte uygulanabilir. Yöntemin sakıncası kanalikülün kesilerek epiforaya neden olunmasıdır (39). 3. Kapağın % ini tutan defektler: Tenzel semisirküler rotasyon flebi: Bu yöntem iç ve dış yanda en az 2 mm tars parçasının kaldığı kapak defektlerinde uygundur. Bu yöntemde kaş dış kenarını geçmeyen yarım ay şeklinde flep oluşturulur. Hangi kapak onarılacaksa yarım ay şeklindeki flebin açıklığı o yöne bakmalıdır. Üst yarısı orbital kenara yakın kesilerek lateral kantolizis yapılır. Daha sonra flep iç yana ilerletilir, tars ve deri kapatılır. Normal kapak biçiminin kaybolması, kapak kenarında çentiklenme, dış yan kantal açıda semblefaron, kirpik yokluğu, pitozis gibi komplikasyonlar olabilir (22,37,38). Tarsal rotasyonel flepler: Üst kapağın 2/3 üne kadarını kaplayan defektlerde kalan tarsokonjonktival dokudan flap çevrilerek arka kat oluşturulabilir (40). 4. Kapağın % 75 ve daha fazlasını tutan defektler: Cutler beard yöntemi: Temel ilke olarak iki aşamada alt kapaktan deri, adele ve konjonktiva olmak üzere tam kat flep kullanılır. Alt kapak kenarından 5 mm aşağıdan üst kapaktaki eksik genişliğine uygun olarak horizontal insizyon yapılır. İnsizyonun iki ucundan aşağı doğru tam kat mm lik vertikal insizyon yapılarak flep hazırlanır. Flep alt kapakta 5 mm bırakılan kapak kenarının altından yukarı doğru kaydırılıp defekt bölgesine üç kat halinde sütüre edilir. Konjonktiva 6/0 vikril ile üst kapak konjonktivasına, Üst kapak levator apenevrozu alt kapak flebinin retraktörlerine 6/0 vikril ile, deri 6/0 ipek ya da vikril ile sütüre edilir. Alt kapakta ilerletme flebinin kanatları açıkta kaldığından ameliyat sonrası dönemde kapak ayrılıncaya kadar topikal antibiyotikli pansuman enfeksiyon gelişimini önlemek açısından önemlidir hafta sonra flep kesilerek üst kapak kenarı oluşturulur. Bu süre sonunda lenfatikler yeniden oluşumunu tamamlamış ve alt kapak gerginliği yeterli uzamayı sağlamıştır. Üst kapaktaki konjonktiva ciltten daha fazla olamayacak şekilde flep kesilir. Fazla kalan konjonktiva entropionu engellemek için kapak kenarında kıvrılarak cilde sütüre edilir. Bu yöntemin iki olumsuz yönü vardır. Birincisi göz uzun süre kapalı kalmakta, ikincisi oluşturulan kapak kenarı kirpikten yoksundur. 20

25 Alt kapakta ektropion, kapakta şekil bozukluğu, üst ve alt kapakta skar sonucu retraksiyon diğer komplikasyonlar arasındadır (22,37,38). Mc Cord yöntemi: Cutler-Beard yönteminin modifikasyonudur. Bu yöntemde ilerletilen flepte tarsal doku bulunmadığı için deri kas katı ile konjonktiva arasına kulak kıkırdağı veya verici sklerası yerleştirilir. İlerletme flebi hazırlanırken tars yerinde bırakılır. İlerletme flebindeki konjonktiva ayrılır ve eksik bölgesindeki konjonktivaya sütüre edilir. Bunun üzerine skleral greft veya kulak kıkırdağı üstte levator apenevrozuna yanda tarsal kenarlara sütüre edilir. Cutler-Beard yönteminde olduğu gibi 8-12 hafta sonra kapak kenarı ayrılır ve repoze edilir (37). Ters değiştirilmiş Hughes yöntemi: Alt kapaktan alınan tarsokonjonktival flap üst kapaktaki defekt yerine taşınır, ön lamel ise serbest deri grefti ile oluşturulur (41). Tek basamaklı yeniden yapılandırma: Bu yöntemde karşı taraf üst kapaktan alınan tarso konjonktival flep üzerine ön lamel oluşturulması için lokal miyokutanöz flep çevrilir (42,43). Alt Kapak Yeniden Yapılandırması 1. Kapağın % 25 ve daha azını tutan defektler: Birincil kapatma uygulanır. Defekt pentagonal şekle getirilir ve kapak kenarı birleştirilir. Uygun olmayan karşı karşıya getirme kapakta çentiklenme, entropion meydana getirebilir (37,38). 2. Kapağın %25-50 sini tutan defektler: Lateral kantotomi yapılabilir. Alt kapakta komplikasyonlar görülebilir (37,38). 3. Kapağın %50-75 ini Tutan Eksikler: 21 gevşeklik, ektropion gibi

26 Tenzel semisirküler flep: Burada flep eğriliği aşağıya doğru olmalıdır. Alt kapakta düşüklük, retraksiyon, ektropion ve semblefaron görülen komplikasyonlardır (22). Fotoğraf 1 : alt kapak dış kenarda bazal hücreli karsinom bulunan olgu 22

27 Fotoğraf 2: Fotoğraf 1 deki olgunun tenzel semisirküler flebi uygulandıktan sonraki görünümü. 4. Kapağın %75 ve Daha Fazlasını Tutan Dfektler: Hughes tarsokonjonktival greft, kompoze greft, Mustarde yanak rotasyonel flebi, Beyer- Bahtrik serbest tarsal defekt, veya Hewes-Beard tarsokonjonktival flep uygulanır. Hughes tarsokonjonktival greft: En önemli sakıncası iki aşamalı girişimi gerektirmesi ve ikinci aşamaya kadar gözün haftalarca kapalı kalmasıdır. Aynı taraf üst göz kapağından alt kapağa tarsokonjonktival flep ilerletilir. Deri eksiği ise serbest greft ya da yanaktan getirilecek ilerletme flebi ile kapatılır. İki aşamalı olan bu cerrahi de iki kapağın ayrılması için 2-3 ay beklemek gerekir. Üst kapak ta distorsiyon, kısalma, entropion, ektropion, trikiazis, keratit, kornea irritasyonu, çentiklenme gibi komplikasyonlar görülebilir (2,37,38). Kompoze greftler: Aynı gözün diğer kapağından ya da karşı gözün üst kapağından alınan ön ve arka lameli içeren bileşik serbest greftlerdir. Diğer kapağın dörtte biri genişliğinden alınan bileşik greft sonrası oluşan eksikler birincil olarak kapatılır. Kompoze greftler için en fazla genişlik 8 mm olarak belirlenmiştir (37,44). Heterolog kartilaj ile arka kat yeniden yapılandırılması: Steinkogler tarafından işlenmiş bovin kartilajın başarıyla uygulanabileceği bildirilmiştir. Yöntem arka kat oluşturulması için yapılacak girişimlerin süresini kısaltabilir. Yöntemin tama yakın genişlikteki kapak onarımlarında uygulanabileceği aktarılmıştır (45). İÇ KANTÜS DEFEKTLER Bu bölgedeki tümörler yeniden yapılandırma yöntemlerindeki farklılık ve nüks oranlarının yüksek oluşu nedeniyle ayrı bir önem taşır. Kozmetik ve işlevsel açıdan önemli göz yaşı kesesi, punktum, kanalikül, kantal ligaman gibi yapılar bu bölgede bulunur. Birinci amaç kitlenin tümüyle çıkarımıdır. Periost tutulumu varsa komşu kemik disseke edilmeli ve patoloji tarafından denetlenmelidir. Karünkül tutulumu aşırı diseksiyon gerektirir. Konjonktiva eksiği semblefaron oluşumunu önlemek için yerine konmalıdır. Spontan granülasyon (Laissez-Faire yöntemi): Üst ve alt kapağı içermeyen buruna yakın eksiklerde tercih edilebilir. Cerrahi süresi kısadır. Lezyon nüks açısından izlenebilir ve sonrasında yeniden yapılandırma düşünülebilir. Antibiyotikli pomad ve kapama ile 2-3 haftada iyileşme gözlenir (46). 23

28 Tam kat deri grefti: Defektin altında yumuşak doku olduğunda greftin tutma olasılığı fazla, Kemik, yağ dokusu ya da daha önce radyasyon uygulanan bölgelerde uygulandığı zaman tutma olasılığı zayıftır. Verici deri kulak arkası bölge veya supraklaviküler bölgeden elde edilebilir. Kozmetik sonuç oldukça iyidir (38,47). Fotoğraf 3: iç kantal bölgede bazal hücreli karsinom izlenen olgunun ameliyat öncesi görünümü 24

29 Fotoğraf 4: Fotoğraf 3 deki hastanın serbest greft uygulamasından sonra görünümü. İlerletme flebi: Çevredeki cilt cilt altı dokusu avive edilerek bu bölgeye ilerletilir. İlerletilen parça iç kantal bölgeye sıkıca sütüre edilmeli ve iç kantal çukurluk oluşturulmalıdır. Rotasyonel flepler: V-Y glabellar rotasyonel greft: Alın orta hattında ters V biçiminde yapılan insizyonun ardından kaldırılan flep iç kantal bölgede ve üst kapağın iç tarafındaki eksiklerin onarımında kullanılabilir (38, 48). 25

30 Fotoğraf 5: Alt kapak ve iç kantal bölgeyi tutan kitle (olgu 18) Fotoğraf 6: Alt kapak ve iç kantal bölgeyi tutan geniş defekt (olgu 18) 26

31 Fotoğraf 7: V-Y glabellar flep uygulandıktan sonra hastanın görünümü (olgu 18) DIŞ KANTÜS DEFEKTLERİ Dış kantal bölge yeniden yapılandırmasında amaç keskin dış kantal açı elde etmek, kapakların üzerindeki gerginliği azaltmak, palpebral fissürün azami uzunluğunu korumaktır. Dış kantal defektlerde en önemli konu yeni kantüsün orbital kenara yeniden tutturulması ile kapak kalımlılığının sağlanmasıdır. Geniş defektlerde kaydırma flepleri ya da serbest greftlerle ön kat oluşturulabilir. Arka kat periost flebi ya da kıkırdak greftlerle desteklenebilir. ARKA KAT YENİDEN YAPILANDIRMASI Alt kapakta kapağın yarısından fazlasını tutan defektler, üst kapakta kapağın 1/3 ünden büyük defektlerde arka kat yeniden yapılandırması gereklidir (37). Arka kat serbest greft olarak lezyonun bulunmadığı üst kapak, oral kondromukozal doku veya nazal septumdan elde edilebilir. 27

32 GEREÇ VE YÖNTEM Tez çalışması kapsamında İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniğine Şubat 2001-Haziran 2004 tarihleri arasında başvuran 19 hasta değerlendirilmiştir. Göz kapağı ve/veya çevresi bazal hücreli karsinomu ön tanısı ile cerrahi uygulanan 19 hasta kitlenin yerleşimi, büyüklüğü, klinik özellikleri, histopatolojik tanı, cerrahi yöntem, ameliyat esnası ve ameliyat sonrası komplikasyonlar açısından incelendi. Olgulara göz kapağı kitlesi açısından daha önce herhangi bir tedavi uygulanmamıştı. Tüm olgulara ameliyattan önce tam oftalmolojik muayene yapıldı. Klinik tanı ile bazal hücreli karsinom tanısı alan lezyonlar çevrelerindeki en az 3 mm lik sağlıklı görünümlü doku ile birlikte eksize edildiler. 28

33 Tüm olgularda eksizyon materyali % 10 formaldehit içerisinde tespit edildi. Patoloji labaratuarında tanı yönünden araştırıldı, çıkarılan dokunun sınırları tümör varlığı açısından araştırıldı. Son iki olgumuzda yeniden yapılandırma öncesinde dondurulmuş kesit yöntemi ile cerrahi sınırlar denetlendi. Bu olgularda kitle kurutma kağıdı üzerinde patoloji labaratuarına asistan doktor tarafından götürüldü ve sonucun gelmesinin ardından ameliyata devam edildi. Kitle çıkarımı sonrası oluşan eksikler 4 bölgeye ayrıldı: 1. Üst kapak, 2. Alt kapak, 3. İç kantüs, 4. Dış kantüs. Olgulara uygulanan yeniden yapılandırma işlemleri üç grupta incelendi: 1. Birincil kapama, 2. Flep ile onarım, 3. Greft ile onarım. Kitlenin çıkarımından sonra kapakta oluşan eksik greft ya da flep uygulanması gibi karmaşık bir işleme başvurmadan yara dudaklarının birincil olarak biraraya getirilip sütüre edildiği olgular birincil kapatma grubuna dahil edildi. Oluşan eksiğin birincil onarıma izin vermeyecek kadar geniş olduğu olgularda flep ya da greft ile onarım uygulandı. Ameliyat öncesinde kitle ile birlikte çıkarılacak 3 mm sağlıklı doku işaretlendi. Lokal anestezi için %2 lik lidokain (1/ luk adrenalin ile birlikte) infiltrasyonnu yapıldı. Cerrahi sahanın dezenfeksiyonunda polyvinypyrolidone iod % 10 solüsyon kullanıldı hastanın vucudunun tamamı sadece yüz açıkta kalacak şekilde steril örtü ile örtüldü. Hastalara premedikasyon olarak diazepam 10 mg intramüsküler olarak ameliyattan 30 dakika önce uygulandı. Cerrahi sırasında tek kutuplu ve çift kutuplu koter cihazlarından yararlanıldı. Serbest deri greftleri için verici olarak kulak kepçesi arka yüzü derisi, aynı ya da diğer göz üst kapağı ve bir olguda inguinal bölge verici olarak tercih edildi. Eksiğin steril kağıt kullanılarak kalıbı çıkarıldı ve bu kalıptan daha geniş olmak üzere tam kalınlıkta greft hazırlandı. Deri % 2 lik lidokain (1/ adrenalin içeren) ile infiltre edildikten sonra sınırları çizilmiş alan 15 numara bistüri ile insize edildi. Greft yatağından keskin disseksiyon ile ayrıldı ve bu işlem sırasında mümkün olduğunca subkutan doku bırakılmamasına çalışıldı. Oluşan eksik 4/0 prolen ya da ipek sütürlerle kapatılırken greft fizyolojik serum içerisinde saklandı. Greft defektin üzerine yerleştirilirken uçları uzun bırakılan 6/0 vikril ya da ipek sütürlerden yaralanıldı. Drenaj sağlamak için greftin üzerine küçük insizyonlar yapıldı. Greftin üzerine 29

34 antibiyotikli pomad emdirilmiş gaz konuldu ve uzun bırakılmış sütür uçları ile tespit edildi. Sütürler olgunun durumuna göre 5-10 günde alındı. Doğrudan kapak kenarında veya yakın komşuluğunda yeniden yapılandırma uygulanan olgularda ektropion oluşumundan kaçınmak için ameliyat sonrası dönemde frost sütürü uygulandı. Sütür materyeli olarak kapak ve çevresi deri dokusu için 6/0 ipek veya 6/0 vikril; tars için 6/0 vikril; kapak kenarı için 6/0 ipek veya 6/0 vikril; kantal tendonlar için 4/0 prolen kullanıldı. Deri sütürleri postoperatif 5-7 günlerde, kapak kenarı sütürleri postoperatif 10. Günde alındı. Asemptomatik olan ya da cerrahi işlemden sonra herhangi bir girişim uygulanmadan kendiliğinden düzelen komplikasyonlar minör, semptomatik olan ve/ veya tedavisi için cerrahi girişim gerektiren komplikasyonlar major olarak sınıflandırıldı. Hastalar ameliyattan sonra 1. gün, 1. hafta, 1 ay, 3. ay, 6. ay ve 1. yılda muayene edildi. Sonrasında her 6 ayda bir defa muayeneye çağrıldılar. Muayeneye gelemeyen hastaların son durumunu öğrenmek amacıyla telefon ile görüşüldü. 30

35 BULGULAR Tez çalışması kapsamında değerlendirdiğimiz 19 olgunun 14 ü kadın (%73), 5 i erkek (%27) idi. Olguların yaşları 42 ile 86 arasında değişmekteydi ve ortalama 62.8 olarak tespit edildi. Lezyon oluşumu teşhisten ortalama 3 yıl öncesine dayanıyordu ve 3 ay ile 16 yıl arasında değişiyordu. Çizelge: Olguların yaş ve cinse göre dağılımı Cins Kadın Erkek Yaşlar ve Üzeri 5 2 Lezyonların 11 i alt kapakta (% 57), 7 si iç kantüste (%36), 1 i üst kapakta (% 7) yerleşmişti. Olgularımızda dış kantüsde lezyona rastlanmadı (Grafik 1). Lezyonların Yerleşime Göre Dağılımı İç Kantüs Alt Kapak Üst Kapak Grafik 1: Lezyonların Yerleşimi 31

36 Alt kapaktaki defektlerin 1 sı (%9) kapağın 1/3 üne kadarını, 3 i (%27) kapağın 2/3 üne kadarını, 7 si (%63) kapağın 2/3 ünden fazla kısmını tutuyordu (Grafik 2) Alt kapağın 1/3' üne kadarını tutan defektler Alt kapağın 2/3' üne kadarını tutan defektler Alt kapağın 2/3'ünden fazlasını tutan defektler 1 Grafik 2: Alt Kapaktaki defektlerin genişliklerine göre dağılımı 1 (%9) olguda birincil onarım, flep ile onarım ve greft ile onarım 9 ar olguda uygulandı (Tablo 1). Tablo 1: Uygulanan yeniden yapılandırma biçimlerinin yerleşime göre dağılımı Flap Greft Birincil onarım Alt Kapak İç Kantüs 2 5 Üst kapak 1 Serbest cilt grefti 4 olguda kulak arkası bölgesinden, 4 olguda aynı veya diğer göz üst kapaktan, 1 olguda kasık bölgesinden alındı (Tablo 2). Tablo 2: Serbest cilt greftlerinin elde edildiği ve uygulandığı bölgeler. Kulak Arkası Alt kapak İç kantal bölge Üst kapak Üst kapak 3 4 Kasık

37 Arka kat yeniden yapılandırılmasında 5 olguda tarsokonjonktival greftlerden; nazal septum, oral kondromukozal doku ve tarsokonjonktival flepten 1 er olguda yararlanıldı (Tablo 3). Tablo 3 : Arka kat yeniden yapılandırılırken yararlanılan dokular Tarsokonjonktival greft Nazal septum Oral kondromukozal doku Tarsokonjonktival flap Tablo 4: Tüm olgularımızın klinik özellikleri Olgu Cins Yaş 1E 2K 3K 4K 5E 6E 7K 8E 9K 10 K 11 K Yerleşim Süresi 59 Alt kapak 75 İç kantüs 83 Alt kapak 70 Alt kapak 70 İç kantüs 64 Alt kapak 70 İç kantüs 60 İç kantüs 62 İç kantüs 70 Alt kapak 68 Alt kapak Boyut mm Cerrahi İzlem Komplikasyon 4,5 yıl 10*14 Tenzel 14 Minör 3 ay 4*5 Rotasyon flebi 13 Major 1,5 yıl 10*4 Ön ve arka kat greftleri 13 Major 3 yıl 6*10 Tenzel, arka kat grefti 24 Minör 1 yıl 10*10 Cilt grefti 22 Minör 5,5 yıl 15*15 Ön ve arka kat greftleri 19 Majör 2 yıl 12*6 Cilt grefti 30 Minör 1,5 yıl 13*16 Cilt grefti 26 Minör 1,5 yıl 1*1 Cilt grefti 28-1 yıl 9*12 Ön ve arka kat greftleri 24 Major 2 yıl 10*6 Tenzel, arka kat grefti 31 Major 33

38 12 K 12 K 14 K 15 K 16 K 17 E 18 K 19 K 40 Alt kapak 43 Alt kapak 47 Alt kapak 69 Üst kapak 44 Alt kapak 74 Alt kapak 60 İç kantüs 58 İç kantüs 1 yıl 4*4 Birincil onarım 19-5,5 yıl 11* yıl 10*10 Rotasyon flebi ve arka kat greti Tenzel, arka kat grefti 16 yıl 6*10 Cilt grefti 33 Minör 6 ay 9*6 Tenzel 4 Minör 1,5 yıl 12*4 4 Minör 2 yıl 30*25 Rotasyon flebi, arka kat grefti V-Y rotasyon flebi 6 yıl 27*16 Cilt grefti, tarsokonjonktival flap 8-39 Minör 5 Minör Kısaltmalar: E: Erkek, K: Kadın,Süresi: Kitlenin hastalık tanısı konmadan ne kadar zaman önce ortaya çıktığını belirtir. Not: İzlem süresi ay olarak ifade edilmiştir. 11 olguda (%57) minör, 5 olguda (%26) major komplikasyon görüldü. Rezidü kitle 1 olguda (%5) izlendi ve tekrar çıkarım ile tedavi edildi. Major komplikasyonların 4 ü alt kapak, 1 i iç kantal bölgedeki kitlelerin tedavisinden sonra görüldü (Tablo 5). Major komplikasyon izlenen alt kapak kitlelerinin boyu tüm olgularda 10 mm ve üzerindeydi. 2 olguda verici bölgede piyojenik granülom gelişti ve eksizyon ile tedavi edildi. 3. Olgumuzda izlenen korneal erozyonun tüm tedavilere direnç göstermesi nedeniyle son çare olarak tarsorafi uygulandı. Greft nekrozu gelişen olguda ikinci yeniden yapılandırma sonrası tatminkar sonuç elde edildi. İki olgumuzda cilt greftlerinde gelişen kısmi kat nekroz kendiliğinden geriledi ve minör komplikasyon olarak değerlendirildi. İç kantal bölgede rotasyon flebi ile tedavi edilen olgumuzda gelişen punktal ektropion alt kapak iç kısmına cilt grefti uygulanarak düzeltildi. Tablo 5: Olgularda izlenen komplikasyonlar ve uygulanan tedaviler Olgu Cerrahi 1 Tenzel 2 Rotasyon flebi 3 Ön ve arka kat greftleri 4 Tenzel, arka kat grefti 5 Cilt grefti Komplikasyon Pitozis Punktal ektropion Korneal erozyon Sütür reaksiyonu Ektropion, epifora 34 Komplikasyon Komplikasyonun tedavisi Minör Major Cilt grefti ile tashih Major Tarsorafi Minör Minör -

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği

Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği Deri Tümörleri DSÖ(2006) sınıflaması Yassı Hücreli Karsinom Bazal Hücreli Karsinom Bazoskuamoz Karsinom Melanositik Dermal Nevus Melanom DSÖ DERİ TÜMÖRLERİ SINIFLAMASI

Detaylı

Deri Kanserleri Erken Tanı ve Korunma

Deri Kanserleri Erken Tanı ve Korunma 4. Ankara Aile Hekimliği Kongresi 08-09 Ekim 2016, Ankara Deri Kanserleri Erken Tanı ve Korunma Prof. Dr. Gonca Elçin Hacettepe Üniveristesi Deri ve Zührevi Hastalıklar AD. Sunum Planı BCC ve SCC Melanom

Detaylı

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR?

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR? MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR? Dr. Nebil BAL Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Adana Arş ve Uyg Mrk 1 Malign Melanoma Deri Mukozal 2 Malign Melanoma Biyopsi

Detaylı

Kalıcı Yara Kapatma Yöntemleri KALICI YARA KAPATMA YÖNTEMLERİ : 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği

Kalıcı Yara Kapatma Yöntemleri KALICI YARA KAPATMA YÖNTEMLERİ : 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği Kalıcı Yara Kapatma Yöntemleri 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 5.Hafta (13-17 / 10 / 2014) 1.KALICI YARA KAPATMA YÖNTEMLERİ 2.)YARA KAPATMADA GEÇİCİ ÖRTÜLER 3.)DESTEK SAĞLAYAN YÖNTEMLER Slayt No: 7

Detaylı

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ Dr. Fulya YAYLACIOĞLU TUNCAY Doç. Dr. Onur KONUK GÜTF GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI İÇERİK NAZOLAKRİMAL SİSTEM -ANATOMİSİ -EMBRİYOLOJİSİ

Detaylı

6 Pratik Dermatoloji Notları

6 Pratik Dermatoloji Notları AİLE HEKİMLERİ İÇİN 6 Pratik Dermatoloji Notları En Sık Görülen Dermatolojik Hastalıklar İçindekiler Siğil Skuamöz Hücreli Karsinom Bazal Hücreli Karsinom Melanom Lipom Nörofibromatözis 2 Siğil 3 Siğil

Detaylı

SUTURASYON UMKE.

SUTURASYON UMKE. SUTURASYON UMKE Katlarına uygun olarak kapatılmalı. * Acil serviste kapatılan yaralarda genellikle 3 tabaka vardır. Fasia, ciltaltı doku ve cilt. * Kat kat kapatma: Scalp, parmak, el,ayak, tırnak, burun

Detaylı

PRC 29 H 2 PRC 7002 MAKALE SAATİ

PRC 29 H 2 PRC 7002 MAKALE SAATİ PRC 29 PLASTİK REKONSTRÜKTİF VE ESTETİK CERRAHİ Dr. İbrahim VARGEL / 1 Dr. Tarık ÇAVUŞOĞLU/2 Dr. İlker YAZICI /3 KOD DERS ADI ÖÜ T P KREDİ AKTS PRC 7001 ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ TEZ DANIŞMANLIĞI Danışman

Detaylı

GÖZ KAPAĞI HASTALIKLARI. Yrd.Doç.Dr.Şeyhmus ARI Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

GÖZ KAPAĞI HASTALIKLARI. Yrd.Doç.Dr.Şeyhmus ARI Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı GÖZ KAPAĞI HASTALIKLARI Yrd.Doç.Dr.Şeyhmus ARI Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Göz kapakları anatomik olarak yedi tabakada incelenir Deri ve deri altı dokular: Göz kapağı

Detaylı

GÖZ KAPAĞI HASTALIKLARI

GÖZ KAPAĞI HASTALIKLARI GÖZ KAPAĞI HASTALIKLARI ANATOMİ: Göz kapakları anatomik olarak yedi tabakada incelenir. Deri ve deri altı dokular: Göz kapağı derisi vücudun en ince derisidir, deri altı yağ dokusu barındırmaz. Orbikülaris

Detaylı

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi) Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi (Nöro-Onkolojik Cerrahi) BR.HLİ.018 Sinir sisteminin (Beyin, omurilik ve sinirlerin) tümörleri, sinir dokusunda bulunan çeşitli hücrelerden kaynaklanan ya

Detaylı

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi 1 Öğrenme hedefleri Metastazların genel özellikleri Görüntüleme Teknikleri Tedavi sonrası metastaz takibi Ayırıcı tanı 2 Metastatik Hastalık Total

Detaylı

Vaka Sunumu. Uz Dr Alper Ata Mersin Devlet Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü 23 Şubat 2013

Vaka Sunumu. Uz Dr Alper Ata Mersin Devlet Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü 23 Şubat 2013 Uz Dr Alper Ata Mersin Devlet Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü 23 Şubat 2013 İ.K. 40 Y, Erkek, seyyar satıcı, Mersin Şikayeti; (2007) sağ ayak üst yüzeyinde düzensiz sınırlı, koyu renkli, yeni gelişen cilt

Detaylı

SB. Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi I. Göz Kliniği Şef: Prof.Dr.Ömer Kamil Doğan GÖZ KAPAKLARININ PRİMER MALİGN TÜMÖRLERİ

SB. Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi I. Göz Kliniği Şef: Prof.Dr.Ömer Kamil Doğan GÖZ KAPAKLARININ PRİMER MALİGN TÜMÖRLERİ SB. Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi I. Göz Kliniği Şef: Prof.Dr.Ömer Kamil Doğan GÖZ KAPAKLARININ PRİMER MALİGN TÜMÖRLERİ UZMANLIK TEZİ Dr.Arzu Taşkıran Çömez İstanbul, 2006 1 - İÇİNDEKİLER

Detaylı

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU Op.Dr.Hakan YETİMALAR Doç.Dr.İncim BEZİRCİOĞLU Dr. Gonca Gül GÜLBAŞ TANRISEVER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştıma Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

ULUSAL KONGRESİ. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği. 15-18 Ekim 2015. Liberty Hotels Lykia - Ölüdeniz / Fethiye - Muğla AMAÇ

ULUSAL KONGRESİ. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği. 15-18 Ekim 2015. Liberty Hotels Lykia - Ölüdeniz / Fethiye - Muğla AMAÇ KÖPEK MEME TÜMÖRLERİNDE TEDAVİ SEÇENEKLERİ AMAÇ Yaşam kalitesini ve süresini uzatmak Nüks veya yeni tümör oluşumlarını engellemek Yrd.Doç.Dr. Nilgün GÜLTİKEN Metastaz oluşumunu engellemek Tümör dokusunda

Detaylı

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır. HODGKIN LENFOMA HODGKIN LENFOMA NEDİR? Hodgkin lenfoma, lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Lenf sisteminde genç lenf hücreleri (Hodgkin ve Reed- Sternberg hücreleri) çoğalır ve vücuttaki lenf

Detaylı

MEME KANSERİ. Öğr.Gör.Dr.Aylin ERDİM M.Ü. SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI

MEME KANSERİ. Öğr.Gör.Dr.Aylin ERDİM M.Ü. SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI MEME KANSERİ Öğr.Gör.Dr.Aylin ERDİM M.Ü. SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI KANSER Cancer İngilizce yengeç YENGEÇ düşmanını kıstırdıktan sonra sıkıca tutuyor, yavaş

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

TEDAVİSİ. Dr. Oğuz ÇETİNKALE. İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı

TEDAVİSİ. Dr. Oğuz ÇETİNKALE. İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı DERİ TÜMÖRLERİ VE TEDAVİSİ Dr. Oğuz ÇETİNKALE İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı epidermis Bazal hücre tabakası dermis deri altı yağ tabakası

Detaylı

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI. Dr Alparslan ŞAHİN

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI. Dr Alparslan ŞAHİN DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu Periferik retina dejenerasyonları Retina periferinde ora serrataya

Detaylı

Şaşılık cerrahisi onam formu

Şaşılık cerrahisi onam formu Göz kaymasının düzeltilmesi hasta açısından isteğe bağlı yapılan bir cerrahi o lup zorunlu değildir. Şaşı doğan bebeklerde en iyi düzeltme zamanı 6 ay ile 18 ay arasındadır. Erken yapılan cerrahi iki gözün

Detaylı

HODGKIN DIŞI LENFOMA

HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA NEDİR? Hodgkin dışı lenfoma (HDL) veya Non-Hodgkin lenfoma (NHL), vücudun savunma sistemini sağlayan lenf bezlerinden kaynaklanan kötü huylu bir hastalıktır. Lenf

Detaylı

Deri Tümörleri. Doç. Dr. Burak KAYA. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi A.D.

Deri Tümörleri. Doç. Dr. Burak KAYA. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi A.D. Deri Tümörleri Doç. Dr. Burak KAYA Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi A.D. Deri tümörleri Benign deri tümörleri Malign deri tümörleri Melanom olmayan deri tümörleri

Detaylı

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği Dr. A. Nimet Karadayı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Kliniği MEME TÜMÖRLERİNDE PATOLOJİ RAPORLARINDA STANDARDİZASYON Amaç, hasta

Detaylı

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız

Detaylı

Pediatrik Göz Tümörleri Prof. Dr. Halit Pazarlı

Pediatrik Göz Tümörleri Prof. Dr. Halit Pazarlı İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Herkes İçin Çocuk Kanserlerinde Tanı Sempozyum Dizisi No: 49 Mayıs 2006; s.49-54 Pediatrik Göz Tümörleri Prof. Dr. Halit Pazarlı Pediatrik

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel Radyolüsent GörüntG ntü Veren Odontojenik TümörlerT Dr.Zuhal Tuğsel Ameloblastoma Odontojenik epitelden kökenli yavaş büyüyen, iyi huylu bir tümördür. Herhangi bir yaşta görülür, literatürde sözü edilen

Detaylı

Tarih : 01.03.2015 Sayı : 006 BASIN BÜLTENİ. Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. NİLGÜN ȘENTÜRK

Tarih : 01.03.2015 Sayı : 006 BASIN BÜLTENİ. Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. NİLGÜN ȘENTÜRK Tarih : 01.03.2015 Sayı : 006 BASIN BÜLTENİ Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. NİLGÜN ȘENTÜRK Benleriniz Kabusunuz Olmasın Vücudunuzdaki benleriniz büyüyor, kașınıyor veya kanıyorsa

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu Periferik retina dejenerasyonları Retina periferinde ora serrataya

Detaylı

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Op. Dr. Savaş Baba, Doç. Dr. Barış Saylam,Op. Dr. Hüseyin Çelik, Op. Dr. Özgür Akgül,Op. Dr. Sabri Özden, Ass. Dr. Deniz Tikici, Ass. Dr.

Detaylı

Doç. Dr. Fadime Akman

Doç. Dr. Fadime Akman RADYOTERAPİNİN TÜMÖR ÜZERİNE ETKİSİ Dr. Fadime Akman DEÜTF Radyasyon Onkolojisi AD 2005 TÜMÖR HÜCRELERİ NELER YAPIYOR? Prolifere olan steril Veya farklılaşmış Dinlenme veya G0 ÖLÜ Radyasyonun etki mekanizmaları

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

Mide Tümörleri Sempozyumu

Mide Tümörleri Sempozyumu Mide Tümörleri Sempozyumu Lokal İleri Hastalıkta Neoadjuvan Radyoterapi ve İORT Prof. Dr. Ahmet KİZİR İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü 17 Aralık 2004 İstanbul Neoadjuvan Radyoterapi Amaç : Lokal ileri hastalıkla

Detaylı

5 Pratik Dermatoloji Notları

5 Pratik Dermatoloji Notları AİLE HEKİMLERİ İÇİN 5 Pratik Dermatoloji Notları En Sık Görülen Dermatolojik Hastalıklar İçindekiler Vitiligo Eritema Multiforme Ürtiker Uyuz Tahta Kurusu / Pire Isırığı Kaposi Sarkomu 2 Vitiligo 3 Vitiligo

Detaylı

MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ

MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ Prof. Dr. Şahsine Tolunay Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 17.10.2015 OLGU 43 yaşında kadın 2 çocuğu var Sol memede ağrı ve kitle yakınması mevcut

Detaylı

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı

Detaylı

XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ

XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ İnteraktif Olgu Sunumu KEMİK TÜMÖRLERİ . 17 yaşında bayan hasta. 2.5 yıldır sol bacakda yürürken ağrı Enfeksiyon ve dolaşım bozukluğu tedavisi uygulanmış. Son 6 aydır ağrı

Detaylı

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir? Suçiçeği Nedir? Su çiçeği varisella zoster adı verilen bir virüs tarafından meydana getirilen ateşli bir enfeksiyon hastalığıdır. Varisella zoster virüsü havada 1-2 saat canlı kalan ve çok hızlı çoğalan

Detaylı

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR?

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR? LENFOMA NEDİR? Lenfoma, diğer grup onkolojik hastalıklar içinde yaşamın uzatılması ve daha kaliteli yaşam sağlanması ve hastaların kurtarılmaları açısından daha fazla başarı elde edilmiş bir hastalıktır.

Detaylı

Kırık, Çıkık ve Burkulmalar

Kırık, Çıkık ve Burkulmalar Kemik bütünlüğünün bozulmasına kırık denir. Kırıklar darbe sonucu veya kendiliğinden oluşur. Kapalı ve açık kırık çeşitleri vardır. Kapalı Kırık: Kemik bütünlüğü bozuktur, ancak deri sağlamdır. Açık Kırık:

Detaylı

KEMİK VE DİŞ ETİ SORUNLARI İÇİN EN GÜVENİLİR VE EN ETKİLİ ÇÖZÜM

KEMİK VE DİŞ ETİ SORUNLARI İÇİN EN GÜVENİLİR VE EN ETKİLİ ÇÖZÜM DOKU YENİLENMESİNDE OTOLOG ÇÖZÜM TÜRKİYEDE TEK DENTAL PRP KİTİ KEMİK VE DİŞ ETİ SORUNLARI İÇİN EN GÜVENİLİR VE EN ETKİLİ ÇÖZÜM YENİLENMEK KENDİ İÇİMİZDE ONARICI DOKU YENİLENMESİNİ HIZLANDIRAN YENİLİKÇİ

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Soliter Pulmoner Nodül Tanım: Genel bir tanımı olmasa da 3 cm den küçük, akciğer parankimi ile çevrili, beraberinde herhangi patolojinin eşlik

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR Akciğer kanseri olmak her şeyin sonu değildir. Bu hastalığı yenmek için mutlaka azimli, inançlı ve sabırlı olmanız

Detaylı

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji 1 2 Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği

Detaylı

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği İnsidental kanser Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği Tanım Preoperatif tanı yöntemleriyle saptanamayan, ancak benign hastalıklar nedeniyle

Detaylı

4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI

4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI 4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI (Grup 1) Amaç: Cerrahinin genel prensipleri ile ilgili temel bilgilerin verilmesi ve çeşitli cerrahi hastalıkların özeliklerinin, uygulamalı olarak cerrahi hastaya

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur.

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur. Polipler küçük ve çoğu zaman iyi huylu küçük tümoral oluşumlardır. Vücutta rahim ağzı, rahimin içi (endometrium), ses telleri ve barsaklar gibi pekçok değişik bölgede görülebilir. Endometrial polip rahimin

Detaylı

Melanoma, SHK, BHK. Prof. Dr. Seher Bostancı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı

Melanoma, SHK, BHK. Prof. Dr. Seher Bostancı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Melanoma, SHK, BHK Prof. Dr. Seher Bostancı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı MELANOMA Melanoma melanositlerden köken alan malign tümördür. Primer tümör çoğunlukla deridedir,

Detaylı

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ Sİ DERNEĞİ ANALKANS ER TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHĠSĠ DERNEĞĠ ANAL KANSER NEDİR? Vücudumuzdaki normal hücrelerin çoğalması sırasındaki kontrol mekanizmalarının değişmesi (genetik

Detaylı

KOLON VE İNCE BAĞIRSAĞIN NONTÜMÖRAL REZEKSİYON MATERYALLERİNDE TANIYA YAKLAŞIM. Dr. Armağan GÜNAL GATA Tıbbi Patoloji AD - Ankara

KOLON VE İNCE BAĞIRSAĞIN NONTÜMÖRAL REZEKSİYON MATERYALLERİNDE TANIYA YAKLAŞIM. Dr. Armağan GÜNAL GATA Tıbbi Patoloji AD - Ankara KOLON VE İNCE BAĞIRSAĞIN NONTÜMÖRAL REZEKSİYON MATERYALLERİNDE TANIYA YAKLAŞIM Dr. Armağan GÜNAL GATA Tıbbi Patoloji AD - Ankara Konuşmanın başlığı üzerine GİS patolojisinde Kolon ve ince bağırsağın Nontümöral

Detaylı

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine

Detaylı

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 Tiroid bezi boyun ön tarafında yerleşmiş olup, nefes, yemek borusu ve ana damarlarla yakın komşuluk gösterir. Kelebek şeklinde olup

Detaylı

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Dr.Levent Alpay Süreyyapaşa Egitim vearaştırma Hastanesi Mart

Detaylı

TPOG İSKİP Merkez Çalışma Kodu: Hasta TC Kimlik No Hasta İsim, Soyadı. Gönüllü Bilgilendirilmiş Onam Formu. Sayın Anne Babalar,

TPOG İSKİP Merkez Çalışma Kodu: Hasta TC Kimlik No Hasta İsim, Soyadı. Gönüllü Bilgilendirilmiş Onam Formu. Sayın Anne Babalar, TPOG İSKİP 2011 Gönüllü Bilgilendirilmiş Onam Formu Sayın Anne Babalar, Bu bir klinik araştırma çalışmasıdır. Klinik araştırmalar sadece bu çalışmaya katılmayı seçen hastaların dahil edildiği protokollerdir.

Detaylı

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni Dr. Koray TOPGÜL Medical Park Samsun Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü/ SAMSUN 35 yaşında erkek hasta, İlk kez 2007

Detaylı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Aydın Aytekin Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Rafiye Çiftçiler Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları

Detaylı

Deri Layşmanyazisi. Prof. Dr. Mehmet HARMAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı

Deri Layşmanyazisi. Prof. Dr. Mehmet HARMAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Deri Layşmanyazisi Prof. Dr. Mehmet HARMAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Amaç Hastalığın tanısını koyabilmek Uygun tedaviyi yapabilmek Koruyucu yöntemleri sayabilmek İçerik

Detaylı

SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU. Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011

SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU. Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011 SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011 OLGU 9 Y, K Sağ humerus proksimali 2 yıl önce kırık Doğal iyileşmeye bırakılmış

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.

Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1. Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.5-2 m 2 ) Deri esas olarak iki tabakadan olu ur Üst deri (Epidermis)

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/5 TANISAL VE GİRİŞİMSEL DİZ ARTROSKOPİSİ AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat Yöntem: Eklem içerisini gözlemek için, 0.5 cm'lik kesi deliklerinden artroskopinin

Detaylı

ELİN YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ

ELİN YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ ELİN YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ Çoğunlukla selim karakterde olan bu tümörlerin sadece % 1-2 si habistir. Sinovial kistler, tendon kılıfının dev hücreli tümörü, lipom, enkondrom sık görülen selim oluşumlardır.

Detaylı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser Nedir? Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk

Detaylı

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta M. Bülent ERTUĞRUL, M. Özlem SAYLAK-ERSOY, Çetin TURAN, Barçın ÖZTÜRK, Serhan SAKARYA Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi, İnfeksiyon

Detaylı

Beyin tümörü, beyni oluşturan üç bölgeden birinden -beyin, beyincik ve beyin sapıkaynaklanabilir.

Beyin tümörü, beyni oluşturan üç bölgeden birinden -beyin, beyincik ve beyin sapıkaynaklanabilir. BEYİN TÜMÖRÜ BEYİN TÜMÖRÜ NEDİR? Beyin tümörü beyinde anormal hücrelerin çoğalması sonucu gelişen bir kitledir. Bazı beyin tümörleri iyi huylu (örneğin meningiom), bazıları ise kötü huylu kitlelerdir.

Detaylı

Nonreküren Nervus Laryngeus Inferior. Dr. Emin S. Gürleyik

Nonreküren Nervus Laryngeus Inferior. Dr. Emin S. Gürleyik 1 Nonreküren Nervus Laryngeus Inferior Dr. Emin S. Gürleyik Nervus laryngeus inferior (NLI, rekürens) tiroit cerrahisinin en önemli yapısıdır. Bunun nedeni, bu sinirin yaralanmasının tiroidektomi komplikasyonları

Detaylı

Rektovaginal fistül perianal fistül kategorisinde ele alınan bir hastalıktır ve barsak içeriğinin vagenden gelmesi ile karakterizedir.

Rektovaginal fistül perianal fistül kategorisinde ele alınan bir hastalıktır ve barsak içeriğinin vagenden gelmesi ile karakterizedir. REKTOVAGİNAL FİSTÜL Rektovaginal fistül perianal fistül kategorisinde ele alınan bir hastalıktır ve barsak içeriğinin vagenden gelmesi ile karakterizedir. KLİNİK-TANI: Vagenden gaz ve gaita gelmesi en

Detaylı

GÖZ BAKIMI PROTOKOLÜ REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

GÖZ BAKIMI PROTOKOLÜ REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No REVİZYON DURUMU Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No Hazırlayan: Onaylayan: Onaylayan: Hemşirelik Protokolleri Adem Aköl Sinan Özyavaş Hazırlama Komitesi Kalite Konseyi Başkanı Kalite Koordinatörü 1/5

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı 1 Ameliyat Yapılmadan İlgilendiği Konular: Sıvı ve Elektrolit tedavisi Şok Yanık tedavisi 2 Travma Hastaları Kesici karın travmaları: Karın bölgesini içine alan kurşunlanma,

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR?

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR? KEMOTERAPİ NEDİR? Kanser hücrelerini tahrip eden kanser ilaçları kullanılarak yapılan tedaviye kemoterapi denir. Bu tedavilerde kullanılan ilaçlara antikanser ilaçlar da denir. Kanserin türüne göre kemoterapinin

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

Basınç Nedir? Uluslararası Katılımlı Palyatif Bakım ve Hospis Kongresi Mart 2018 ġiģli-ġstanbul

Basınç Nedir? Uluslararası Katılımlı Palyatif Bakım ve Hospis Kongresi Mart 2018 ġiģli-ġstanbul Basınç Yarası Bakımı Yrd. Doç. Dr. Ġbrahim AYDOĞDU BVÜ Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD Uluslararası Katılımlı Palyatif Bakım ve Hospis Kongresi 09-11 Mart 2018 ġiģli-ġstanbul Basınç Nedir? Ağırlık bir

Detaylı

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ ANEURYSM (ANEVRİZMA) Arteriyel sistemindeki lokalize bir bölgeye kan birikmesi sonucu şişmesine Anevrizma denir Gerçek Anevrizma : Anevrizma kesesinde Arteriyel duvarların üç katmanını kapsayan Anevrizma

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

Yüz Felci (Fasiyal Palsi)

Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci Ne Demektir: Yüz hareketlerini (dudak, yanak, kaş,göz çevresi) yapmamızı yüz siniri (fasial sinir) aracılığı ile sağlarız. Beyinden gelen hareket emirlerini yüz siniri,

Detaylı

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Ani ölümün önemli bir nedenidir Sıklığı yaşla birlikte artar 50 yaş altında nadir rastlanır E>K Aile

Detaylı

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu 29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize

Detaylı

BAŞ BOYUN KANSELERİ. Uyarıcı işaretlerin bilinmesi:

BAŞ BOYUN KANSELERİ. Uyarıcı işaretlerin bilinmesi: BAŞ BOYUN KANSELERİ Uyarıcı işaretlerin bilinmesi: Bir yılda 55000 Amerikalıda baş ve boyun bölgesinde kanser tesbit edildiğini, bunların 13000 ünün öldüğünü ve yine bunların önlenebileceğini biliyor muydunuz?

Detaylı

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir SİSTEMATİK DEĞERLENDİRME Yorumlama dıştan içe veya içten dışa doğru yapılmalı TORAKS DUVARI Kostalar Sternum Klavikula Torasik vertebralar

Detaylı

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İŞ HİJYENİ-4 PROF. DR. SARPER ERDOĞAN İş Hijyeni-4 Işınlar İyonizan olmayan ışınlar İyonizan ışınlar Eşik değerler 1 Işınlar

Detaylı

Prognostik Öngörü. Tedavi Stratejisi Belirleme. Klinik Çalışma Dizaynı

Prognostik Öngörü. Tedavi Stratejisi Belirleme. Klinik Çalışma Dizaynı Prognostik Öngörü Tedavi Stratejisi Belirleme Klinik Çalışma Dizaynı Prognostik faktörlerin idantifikasyonu ve analizi Primer tumor; BRESLOW Tumor kalınlığı Mitoz oranı Ulserasyon CLARK seviyesi Anatomik

Detaylı

MEME KANSERİ Erken tanı konulduğunda şifa şansı son derece yüksek bir kanser türüdür.

MEME KANSERİ Erken tanı konulduğunda şifa şansı son derece yüksek bir kanser türüdür. MEME KANSERİ { Erken tanı konulduğunda şifa şansı son derece yüksek bir kanser türüdür. Meme Kanserinde Erken Tanı İçin Ne Yapılmalı? 20 yaşından sonra tüm kadınlar ayda bir kez memenin yumuşak olduğu

Detaylı

ORBİTA ORBİTA KİTLELERİ 1- LAKRİMAL BEZ KİTLELERİ: - Lenfoid prolefilasyonlar - Epitel kökenli iyi ya da kötü huylu tümörler

ORBİTA ORBİTA KİTLELERİ 1- LAKRİMAL BEZ KİTLELERİ: - Lenfoid prolefilasyonlar - Epitel kökenli iyi ya da kötü huylu tümörler ORBİTA ORBİTA ANATOMİSİ Orbita bulbus okuli, ekstraoküler kaslar, optik siniri içeren yağ ve bağ dokusundan zengin kavitedir.sık rastlanan orbita hastalıkları, tanı ve tedavi yöntemlerinden kısaca bahsedecek

Detaylı

Kalp Kapak Hastalıkları

Kalp Kapak Hastalıkları BR.HLİ.085 içerisinde kanın bulunduğu dört odacık vardır. Bunlardan ikisi sağ, ikisi ise sol kalp yarımında bulunur. Kalbe gelen kan önce sağ atriuma gelir ve kalbin sağ kulakcığı ve sağ karıncığı arasında

Detaylı

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde Artroskopi nedir? Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde çeşitli tedavileri uyguladıkları bir cerrahi prosedürdür. Artroskopi sözcüğü latince arthro (eklem)

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/4 ESTETİK GÖZ KAPAĞI BLEFAROPLASTİ AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat..... Yöntem: Blefaroplasti, altta yer alan yağ dokusu ile beraber üst ve alt göz kapağının

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM YILI DÖNEM IV PLASTİK, REKONSTRÜKTİF ve ESTETİK CERRAHİ STAJ EĞİTİM PROGRAMI

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM YILI DÖNEM IV PLASTİK, REKONSTRÜKTİF ve ESTETİK CERRAHİ STAJ EĞİTİM PROGRAMI 2017-2018 EĞİTİM YILI DÖNEM IV PLASTİK, REKONSTRÜKTİF ve ESTETİK CERRAHİ STAJ EĞİTİM PROGRAMI Eğitim Baş koordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr.

Detaylı