TEHLİKEDEKİ. Dünyadaki. Ütopik çevreci olamayız

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TEHLİKEDEKİ. Dünyadaki. Ütopik çevreci olamayız"

Transkript

1 BÖLGESEL ÇEVRE MERKEZİ DERGİSİ ÜÇ AYDA BİR YAYIMLANIR Yıl 1 Sayı 1 OCAK YTL yeşil UFUKLAR TEHLİKEDEKİ Dünyadaki bölgesel istikrar çevresel güvenliğe bağlı Narew Nehri'nin yeniden doğuşu Menderesli akış hem insanlara hem de doğaya daha uygun. Sayfa 20 Ütopik çevreci olamayız Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Hasan Sarıkaya ile STK'lar ile ilişkileri ve REC den beklentileri üzerine görüştük. Sayfa 17 Arnavutluk eski araçlara karşı sıkı önlemler alıyor. Yasa tasarısı, çevreyi kirleten, motoru iki zamanlı Sosyalist dönem araçlarını hedefliyor. Sayfa 29

2 Türkiye nin çevresi şimdi REC lendi Bölgesel Çevre Merkezi (REC) 15 yıllık deneyimi ile şimdi Türkiye deki çevre paydaşlarının da çözüm ortağı... REC in 16. ülke ofisi Mayıs 2004 tarihinde Ankara da resmen çalışmaya başladı... Kapasite Geliştirmede Uzman REC Türkiye nin Kapasite Geliştirme Programı çerçevesinde eğitimleri Kasım 2004 de başladı. REC Türkiye, çevre alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarını, devlet kurumlarını ve yerel idareleri hem kurumsal kapasitelerini geliştirecek, hem de AB Uyum süreci çerçevesindeki çalışmalarında destekleyecek eğitim programlarına davet ediyor. Hibe Yönetiminde Güvenilir REC Türkiye Hibe Programı, çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında, özellikle yerel düzeyde aktif olarak faaliyet gösteren, tabanda örgütlü sivil toplum kuruluşlarına (STK), kurumsallaşma çabalarında ve/veya küçük ölçekli proje geliştirme faaliyetlerinde ve yerel yönetimler ve ulusal STK ların uzun vadeli projelerine mali destek sağlıyor. Bilgiye Ulaşmada Öncü REC Türkiye Çevresel Bilgi Programı bünyesinde çevresel bilgiye ulaşımı sağlamak ve Türkiye deki çevresel paydaşların bilgi yönetimi kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı olmak için çalışmalar yapılıyor. Program, bilgiye erişimi kolaylaştırarak, çevresel paydaşların karar verme sürecine katılımlarını desteklemeyi hedefliyor. Özel Sektöre Kılavuz Özellikle yeni proje fırsatlarının geliştirilmesini amaçlayan bu program alanı, REC Türkiye nin iş geliştirme birimi olarak faaliyet gösteriyor. Programın genel amacı, REC Türkiye nin hizmetlerinin iş dünyası başta olmak üzere tüm çevresel paydaşlara ulaşımını sağlayarak, yeni finansman kaynaklarına erişimi kolaylaştırmak. Ceyhun Atuf Kansu Cad. No:102, Balgat, Ankara-Türkiye Tel: (90 312) Faks: (90 312) E-posta: Web sitesi:

3 yeşil UFUKLAR İÇİNDEKİLER Yıl 1 Sayı 1 I Ocak 2005 I ISSN: Yeşil Ufuklar Orta ve Doğu Avrupa için Bölgesel Çevre Merkezi (REC) nin üç ayda bir yayımlanan ve özgün adı Green Horizon olan dergisinin Türkiye uyarlamasıdır. Yeşil Ufuklar, Green Horizon dergisinde yer alan haber ve makalelerin yanı sıra Türkiye den haber ve makalelere de yer vermektedir. Yeşil Ufuklar REC in karar alma süreçlerine katılımı destekleme, bölgesel paydaşlar arasında işbirliğini teşvik etme gibi amaçlarına hizmet eder. Yeşil Ufuklar Orta ve Doğu Avrupa da çevre ve sürdürülebilir kalkınma alanında önemli konulara ve gerçek öykülere yer vermektedir. Dergi, iş dünyası, uluslaralarası organizasyonlar, hükümetler, yerel yönetimler, sivi toplum kuruluşları, akademik kurumlar ve basın için yararlı bir kaynaktır. Yeşil Ufuklar da yer alan fikir ve görüşler Bölgesel Çevre Merkezi nin görüşlerini yansıtmaz. Yeşil Ufuklar elektronik olarak adresinden incelenebilir. Yeşil Ufuklar Yayın Sahibi: REC Türkiye adına Dr. Sibel Sezer Eralp DERGİ EKİBİ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Yeşim A. Çağlayan Editör: Nafiz Güder Çeviri: Özge Gezerler Düzelti: Mine Eroğlu Tasarım Uygulama: Fatma Cankara - İris İletişim Çözümleri Renk Ayrımı: Merkez Repro Baskı: Elma Teknik Basım Matbaacılık KATKIDA BULUNANLAR: Doç. Dr. Nesrin Algan Güzin Arar Deniz Gümüşel Bilge Kahramanyol Kerem Okumuş Dr. Nilüfer Oral Ayrıca... Gabor Heves Wojtek Kosc Mira Mileva Robert Nemeskeri Jerome Simpson Daniela Tuchel Kristina Vilimaite Ruslan Zhechkov GÖRSELLER: BirdLife International Atilla Boltresz Laszlo Falvay Marianne Gjorv Greenpeace Greenaccord Heidelbergcement Marta Kaczynska Hadley Kincade Michal Kosc Klinkmar MTI PressPhoto BTA Reuters Green Horizon MAGAZINE TEAM Editor: Pavel Antonov Assistant Editor: Greg Spencer Design: Sylvia Magyar Production: Patricia Barna Proofreader: Steven Graning Administrative officer: Emese Gal Webmaster: Vadim Ostapenko Advertising coordinator: Alex Gregorio EDITORIAL BOARD Sustainable development: Janos Zlinszky Information and research: Jerome Simpson Funds and investments: Jennifer McGuinn Public participation: Magdolna Toth Nagy REC Executive Director: Marta Szigeti Bonifert Environmental policy: Oreola Ivanova Business and corporate responsibility: Robert Nemeskeri Environmental law: Stephen Stec Bu proje Avrupa Komisyonu tarafından desteklenmektedir. K A PA K KO N U S U 10 Tehlikedeki güvenlik Çevre tahribatı ile doğal kaynak kıtlığı, ekonomik sorunlar, yetersiz yönetimler ve toplumlar arasındaki gerginliklerin de etkisiyle ulusal güvenlik sorununa dönüşebiliyor. 14 Kirlilikten ulusal güvenliğe Çevre politikalarında yeni bir olgu olan güvenlik sorunsalı, zengin doğal kaynaklara sahip Türkiye nin geleceği açısından giderek önem kazanıyor. 16 Yokoluşun kıyısındaki deniz Karadeniz in bir enerji koridoru haline gelmesi ve petrol kirlilği, hepimizin ortak sorunu. M E R C E K 17 Ütopik çevreci olamayız Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Sarıkaya ile editörümüz Nafiz Güder ve REC Çevresel Bilgi Programı Yöneticisi Yeşim Çağlayan görüştü. 18 Hem temiz hem ekonomik Hollanda'nın başkanlık döneminde, Avrupa Komisyonu, eko-verimli girişimler için iş dünyasından yararlandı. 20 Bir nehrin yeniden doğuşu Narew'in eski haline döndürülmesi, geçmişteki çevre katliamlarını telafi etmek için örnek oluşturabilir. REC BÜLTENİ 22 Çevre yönetimi ve AB sürecinde yeni bir soluk 1990 dan beri 15 ülkede çalışan, çevre yönetimi ve AB sürecinde uzman olan REC in Türkiye Ofisi Mayıs 2004 de Ankara da açıldı. REC Türkiye Direktörü Sibel Sezer ile editörümüz Nafiz Güder görüştü. 23 Kiev den uzanan taşlı yol Avrupa nın Çevresi sürecine doğuyu da katmayı hedefleyen 2003 planları. 20 MICHAL KOSC KAPAK KONUSU Çevresel güvensizlik Bir milletin güvenliği, temiz su ve hava, ekilebilir toprak ve diğer temel ihtiyaçların yeterli bir şekilde temin edilmesine bağlıdır. Farklı insanların ortak kaynakları, işbirliğini ve karşılıklı saygıyı paylaşmaları sınır-ötesi istikrar için gerekli bir bileşimdir. KAPAK FOTOĞRAFI Laszlo Falvay DİĞER BÖLÜMLER Forum 4 Türkiye den haberler 6 Dış haberler 7 EEA Haberleri 9 REC Haberleri 24 Biyoçeşitlilik 27 Bilişim Teknolojileri 28 Yasal Boyut 29 Kitaplık 30 İLETİŞİM Editör editor@rec.org.tr Abone işlemleri info@rec.org.tr Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye Ceyhun Atuf Kansu Cad. No:102 Balgat Ankara Türkiye Tel: (90-312) Faks: (90-312) Web: OCAK 2005 yeşil UFUKLAR

4 FORUM editörlerden Yeşil Ufuklar a doğru Yeşil Ufuklar, çevre yönetimi, doğanın ve doğal kaynakların korunması, sürdürülebilir kalkınma konularında çalışmak üzere 2004 yılında Türkiye de de kurulan REC in, bu sahalarda çalışan, çevre politikalarında söz sahibi olan ve çevre sorunlarıyla ilgilenen herkese yönelik olarak hazırladığı yeni bir süreli yayın. Yeşil Ufuklar ı, REC merkez ofisinin tüm Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki paydaşlar için hazırlanan Green Horizon dergisi ile aynı kurumsal kimlik ve yayın ilkeleri çerçevesinde, ve benzer bir içerikle sizlere ulaştıracağız. REC merkezi ve REC Türkiye tarafından birlikte hazırlanan Yeşil Ufuklar ın, AB ile bütünleşme yolundaki ülkemiz için geniş bir perspektif sunacağını düşünüyoruz. İlk sayımızda kapak konusu olarak, çevre sorunları ve doğal kaynaklar üzerindeki rekabet ile, bunların ulusal güvenlik sorunu haline gelmesi arasındaki ilişkiye odaklanan çevresel güvenlik konusunu ele alıyoruz. REC merkezi nin hazırladığı bir makale ve L. Brown söyleşisinin yanı sıra, Ankara Üniversitesi SBF, Kentleşme ve Çevre Sorunları Anabilim Dalı ndan Doç. Dr. Nesrin Algan, ülkemizin çevresel güvenlik sorunlarını irdeliyor. Bilgi Üniversitesi Deniz Hukuku Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Nilüfer Oral ise, Karadeniz deki petrol taşımacılığı özelinde çevresel güvenlik konusuna odaklanıyor. REC Türkiye nin önemli paydaşlarından Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Hasan Sarıkaya ile söyleşimizde, bakanlığın politikalarını öğrenirken, REC Türkiye Direktörü Dr. Sibel Sezer Eralp ile söyleşimizde de, REC in Türkiye deki misyonu, programları ve çalışma sistemi hakkında bilgi edinebilirsiniz. REC Türkiye nin önemli misyonlarından biri, AB sürecinde, çevre politikaları ve çevre yönetimi uyumuna katkıda bulunmak olduğu için, Yeşil Ufuklar ın Haberler sayfalarında, Türkiye den çevre haberlerinin yanı sıra, AB den haberleri de bulacaksınız. Yine REC Bülteni bölümümüzde, REC Türkiye nin yanı sıra, diğer REC ofislerinin çalışmalarına yer vereceğiz. Mercek bölümümüzde, hem AB hem de Türkiye deki çevre politikaları ve doğa koruma çalışmalarına ilişkin ayrıntılı bilgilere yer vereceğiz. Son sayfalarımızda yer alan Yeşil Bakış bölümümüzde, uzman gözünden hazırlanan yazılar, çevre yönetimi konusunda bilgi altyapısı sağlamayı amaçlıyor. Forum bölümünü ise, çevre konusundaki düşünsel tartışmalara ayırdık, hem Türkiye de çevre yönetimi hem de REC Türkiye nin çalışmalarına ilişkin görüşlerinizi bizimle paylaşmanızı bekliyoruz. Yeşil Ufuklar, sitesinde elektronik formatta da bulunabilecek. Ayrıca REC Türkiye nin haftalık elektronik haber bültenleri ve diğer yayınları için info@rec.org.tr adresinden bizimle bağlantı kurabilirsiniz. Yeşil Ufuklar ı beğeneceğinizi umuyoruz. yeşil UFUKLAR OCAK Nafiz Güder KRİTİK HAFTA: Her günü önemli Dünyayı serinleten yedi gün Eğer 2004 yılında çevreyi en çok etkileyen haftayı seçmem gerekseydi, 1-7 Kasım haftası diğer seçeneklerin arasından kolayca sıyrılırdı. O Pazartesi günü bilim adamları, insan faaliyetleri nedeniyle oluşan sera gazlarının artması sonucunda kuzey buzulunun hızla ısındığını ortaya koyan Kuzey Kutbu İklimsel Etki Değerlendirmesi ni açıkladı. Değerlendirme, acil önlem alınmadığı taktirde Kuzey Kutbu ndaki deniz buzulunun en azından yarısının, Grönland Buzul Katmanı nın da önemli bir bölümünün bu yüzyılın sonuna kadar eriyeceğine, bunun da deniz suyu seviyesinin bütün dünyada yükselmesine ve küresel ısınmanın artmasına neden olacağına dair çok güçlü kanıtlar sunuyordu. Ertesi gün, yani Salı günü, George W. Bush un Beyaz Saray daki yeni dönemi başlıyordu. Bush yönetimi iklim değişikliği felaketinin sinyallerini veren bilimsel öngörülerin farkındaydı elbet, çünkü 2004 yılında manşetlere çıkan bir Pentagon raporunda, küresel ısınmanın, bilimsel bir tartışma konusu olmaktan öte, ABD için bir ulusal güvenlik sorunu olarak ele alınması tavsiye ediliyordu. Bundan bir gün sonra, en gerçekçi çevrecilerden biri olan, Yeryüzü Politikası Enstitüsü nün Başkanı Lester Brown, İtalya da düzenlenen "Yeşil uyum" (Greenaaccord) Konferansı nda, doğal kaynakların bütün dünyada tükeniyor olmasının, Amerika yı - ve doğaldır ki diğer ülkeleri de- terörizmin yapabileceğinden çok daha ciddi derecede tehdit ettiği konusunda bizleri uyarıyordu. Cuma günü, Küresel Ayakizi Ağı nın (Global Footprint Network - GFN) Başkanı Mathis Wackernagel, Yaşayan Gezegen Raporu 2004 ü sundu. Çalışma, nüfusu bir milyonun üzerinde olan bütün ülkelerin hektar ölçeğinde ekolojik ayak izlerini ölçüyordu. Görünüşe göre, 2001 yılı itibariyle insanlığın ekolojik ayak izi, küresel biyolojik kapasiteyi yüzde 21 oranında aşmıştı bile. Küresel kapasitenin aşılması 1988 de başlamıştı ve o günden beri de artarak sürüyor. Bu da, şu anda dünyanın doğal zenginliklerini, kendilerini yeniden üretmelerine fırsat vermeyecek kadar hızla tükettiğimiz anlamına geliyor. Paylaşılan doğal kaynaklar konusundaki çevresel güvenlik kaygıları, Orta ve Doğu Avrupa ya yabancı değil. Su rezervlerinin azalması, biyolojik çeşitlilik kaybı, hava kirliliği, balıkçılık, Tuna ve Tisza gibi uluslararası nehirlerdeki olumsuz etkiler nedeniyle son 20 yıl içinde çatışma ve gerilimlere tanık olduk. Çevre konusundaki anlaşmazlıkların giderilmesi için, REC gibi kuruluşlar tarafından yeni politika ve düzenlemeler geliştirildi, bir çok proje hayata geçirildi de Bosna konusunda yapılan Szentendre anlaşması gibi örneklerde ise, barışçı bir diyalog, işbirliği ve güven oluşturma konusunda çevrenin ortak payda olduğu görüldü. Savaş sonrasının önemli girişimlerinden biri olan Bölgesel Çevre Rekonstrüksiyon Programı, yeniden yapılanma kapsamında çevreye odaklanıyordu. Çevre ve Güvenlik Girişimi de, çevre ve güvenlik sorunlarını ele alan bir başka uluslararası çaba oldu. Son Yaşayan Gezegen Raporu na göre Orta ve Doğu Avrupa henüz biyolojik kapasitesini aşmamış durumda. Ancak sayılara tek tek bakıldığında, bölgedeki ülkelerin çoğunun eşiği geçtiği ve kaynaklarını en müsrif kullanan ülkelerin Çek Cumhuriyeti ile Polonya olduğu görülüyor. Bölge ortalamasını olumlu yönde etkileyen ülke ise Rusya ve sahip olduğu muazzam bâkir kaynaklar. Aslında, kasım ın ilk haftasını mutlu sonla bitiren de Rusya oldu. 6 Kasım Cumartesi günü Başkan Putin, Kyoto Protokolü nü imzaladı ve böylece küresel iklim sözleşmesinin önümüzdeki yılın başlarında yürürlüğe girmesinin kapısını açtı. Bu mutlu sonun, sürdürülebilir ve daha güvenli bir küresel çevre konusunda işbirliğine giden yolun parlak başlangıcı olmasını diliyoruz. Pavel P Antonov LASZLO FALVAY

5 FORUM yuvarlak masa Gerçeklere karşı masallar Yeşil eylemciler, medyanın çamuruna bulaşırken, dürüst imajlarını korumak zorunda. Yeşil Ufuklar ın ilk sayısında, bir süre önce Budapeşte de, sağlık ve medya konulu bir toplantıda yapılan sunumlardan ikisine yer veriyoruz. GERÇEK ARAYICISI: Apfel e göre, Halkla İlişkiler şirketi gibi çalışan STK'lar güvenilirliklerini yitirecek. FRANKLIN APFEL Bilim adamı ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) medya danışmanı Gerçekler. İnsanların peşinde koştuğu şey bu işte. Ancak gerçekleri öğrenmek pek de kolay değil. Hiçbirimiz sütten çıkmış ak kaşık olmadığımız için sonunda öyle bir noktaya gelirsiniz ki, bazı şeylerin doğru olduğuna inanmak zorunda kalırsınız, tıpkı Tanrı ya olan inanç gibi. Örneğin Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) konusu, ilginç bir konudur. Bu konuyu İngiltere de ilk kez Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) gündeme getirdiği sanılır ama aslında öyle değil! Bu konu sanayiye uzanır ve öylesine çirkindir ki ona bulaşmak istemezsiniz bile. Monsanto hayatımızı patentliyor: Bu tohumları bizden tekrar satın almadıkça bir daha kullanamazsınız; tohumlarınızın asıl sahibi biziz. Rüzgâr tohumlarınızı komşu tarlaya sürüklese de biz paramızı alırız. Sorunun özünü oluşturan bu açgözlülük ve bu her şeye sahip olma tutkusu öyle çirkin ki. GDO konusunda inandırıcı olmak istiyorlarsa bunu farklı biçimde ifade etmeleri gerekir. Medyanın, sanayicilerin malzemelerini kullanmak istemediği gerçeğini sanayiciler bir türlü hazmedemiyor. Belki kimileri daha inandırıcı, ama hikâyeler neredeyse aynı: HADLEY KINCADE Haydi iktidarsızlıkla ilgili bir hikâye uyduralım da biraz Viagra satalım. Biraz depresyondan söz edelim de, Prozac işine girelim. Açgözlülük ile satış, ve de gerçekler arasındaki sınır nerede peki? Sanayiciler, insanların artık kuşkucu olduğu, böyle davranmakta da haklı olduğu gerçeğini kabullenmek zorunda. Bazı raporlar, en güvenilir kuruluşların sivil örgütler olduğunu söylüyor. Oysa ben Greenpeace in tasarlayıp sahnelediği olayları izlemek istemiyorum. Sanayi sektörüne bakın ve onları örnek alın, görüşüne de katılmıyorum. Sivil örgütler böyle devam ederse, sonunda inandırıcılıklarını yitirir. Bilim adamları da sütten çıkmış ak kaşık değil. Beyinlerimizde bir tahribat var. Toplumla nasıl konuşacağımızı bilmiyoruz, hatta farklı disiplinlerdeki bilim adamlarıyla bile yeterince konuşamıyoruz. Kendi kabuğumuza kapanma eğilimindeyiz. Çoğumuz için bu bir açmaz! Ben, Yeşil Ufuklar ın gerçekleri sunma potansiyeli taşıdığı görüşüne bütünüyle katılıyorum. Amacı da bu olmalı zaten. Hem etik, hem de kanıtlara dayanıyor. Gelin kuşkucu olalım. Bilime gereksinmemiz var, sanayiye gereksinmemiz var, savunuculuğa gereksinmemiz var, siyasî güce gereksinmemiz var, ama hiçbirimiz sütten çıkmış ak kaşık değiliz. Bu çamura bir biçimde bulaşmak zorundasınız. Derginize başarılar diliyorum. Reklam alarak kendinizi tehlikeye atmış oluyorsunuz; ancak şeffaf da olun. Reklamverenlerinizi, sorumluluklarını yerine getirmeye çağırın. Çevre açısından gerçekten güvenilirler mi, değiller mi? Yeri geldiğinde de reklamverenleri eleştirin. Toplumun gözünde, gerçekleri ortaya çıkarma özelliğinizle tanınmak zorundasınız. Bizim aradığımız da işte bu. MIKLOS SUKOSD Geleceğimizi Koruyalım Projesi medya danışmanı, Macaristan Sivil örgütler için altı temel iletişim yöntemi bulunur. Yalnız beyin gücü anlamında değil, gerçek profesyonellik anlamında da çok az sayıda STK, bu iletişim yöntemlerinin tamamını uygulama ve sonuçlandırma yeterliliğine sahiptir. Bunlardan ilki gündemi belirlemektir. Buna en iyi örnek, renkli ve çarpıcı eylemler yapan Greenpeace dir. Aslında bu eylemleri kendi stüdyolarında bire bir prova eder, bazen kendi kameraları ile kaydeder, daha sonra da bu kayıtları medyaya sunarlar. İkinci yöntem basın duyuruları ve konunun bütün ayrıntılarını içeren malzemelerdir. Uzun ve sıkıcı makalelerin, uzman görüşlerinin ve bilimsel raporların hedef kitleye iletilmesi çok zordur. İçleri bir sürü dipnotla, bilimsel veriyle, karşıt bilimsel modellerle ve farklı araştırmacıların bulgularıyla doludur. STK'lar- dan farklı olarak, büyük ilaç ve eczacılık şirketleri, halkla ilişkiler şirketlerine para ödeyip medyaya yönelik etkinlikler, bilimsel konferanslar düzenleyebilir ve hatta göstermelik STK'lar bile kurabilir. Üçüncü yöntem görüşlerdir. Topluma mal olmuş kişiler, aydınlar, STK'ları destekleyen veya onlara yakınlık duyanlar, sorunların kökenlerini ve seçenekleri akılcı bir uslûpla analiz edebilir. İnsanların ilgisini çeken öyküler dördüncü sırada gelir. Korunmaya muhtaç bir çocuk görüntüsü, çocuk sorunları konusunda, ciltlik bilimsel analizin anlatabileceğinden daha fazlasını anlatabilir. En azından medyanın beklediği budur. Beşinci yöntem, on-line araçlar ve İnternet siteleridir. Değişik mecraları bir arada kullanmak, günümüzün STK'ları açısından oldukça önemlidir. Ben elektronik ortamda iletişimin, sivil örgüt iletişiminin ulaştığı en ileri nokta olduğuna inanıyorum. Son olarak da, STK'lar medyanın aracılığı olmadan üyeleriyle doğrudan iletişim kurabilir. Sivil örgütlerin, iş çevrelerinin birbiriyle nasıl iletişim kurduğuna bakmaları da son derece akıllıca olur. İş dünyasının kullandığı halkla ilişkiler yöntemleri, politika benimsetme modeli olarak kullanılabilir. STK'lar, piyasa yöntemlerini yaratıcı ve yenilikçi bir biçimde uyarlayarak iletişim stratejilerini daha etkili hale getirebilir. Orta ve Doğu Avrupa medyasında çevre ve sağlık konusuna verilen önemi irdeleyen bu tartışmalar, haziran ayında Budapeşte de düzenlenen Bakanlık Düzeyinde 4. Çevre ve Sağlık Konferansı nda, Green Horizon dergisinin tanıtımı sırasında yapıldı. Konferans, REC, Bellagio Sürdürülebilir Kalkınma Forumu ve Reuters Vakfı tarafından düzenlenmişti. Parasal destek, Dünya Sağlık İletişimi Birliği, İtalyan Tröst Vakfı ve Dünya Sağlık Örgütü - Avrupa Şubesi tarafından sağlandı. KURALINA GÖRE OYNAYIN: Sukosd, STK'ların Greenpeace i örnek alıp basınla profesyonel ilişkiler kurmaları gerektiğine inanıyor. HADLEY KINCADE 5 OCAK 2005 yeşil UFUKLAR

6 HABERLER türkiye İ K L İ M Ankara da iklim değişikliği Ankara İklim Değişikliği Konferansı 1-3 Eylül 2004 tarihlerinde Çevre ve Orman Bakanlığı ile BM Kalkınma Programı nın (UNDP) ev sahipliğinde düzenlendi. Türkiye nin 24 Mayıs 2004 te BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ne 189. taraf olarak katılması nedeniyle düzenlenen bu ilk ve geniş katılımlı konferansta, ulusal ve uluslararası kuruluşların temsilcileri tarafından, karar vericilere, kamu kuruluşları, özel sektör, araştırma kurumları ve STK lar gibi kilit paydaşlara, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi tanıtıldı ve Türkiye nin taraf olduktan sonraki yükümlülükleri ve fırsatları tartışıldı. Konferans, aralarında REC in de bulunduğu pek çok uluslararası kuruluş, Türk ve yabancı kuruluşlar, bilim kurumları, Sivil Toplum Kuruluşları, özel şirketler, sendikalar ve özel sektör birliklerinin yanı sıra iki yayın kuruluşunun desteği ile gerçekleşti. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe açılış konuşmasında, açlıktan ölen insan sayısının yüzyılın sonunda ağır bir tablo ile insanlığın karşısına geleceğini, belirterek, tablo bu kadar ağır, karanlık, endişe verici ise dünyanın temiz enerjiye yönelmesi gerekir, dedi. UNDP Daimi Temsilcisi Jakob Simonsen de konuşmasında, iklim değişikliğinin en vahim sonuçlarından birinin yoksulluk olduğunu vurguladı. Konferans destekçilerinden olan REC, programda üç sunuşla yer aldı. REC Genel Sekreteri Marta Szigetti Bonifert, Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Ortaklığı (REEEP) ve Akdeniz Yenilenebilir Enerji Girişimi (MEDREP) hakkında bilgi verirken, Zsussza Ivanyi, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin ulusal bildirim ve sera gazı envanterlerini hazırlama sürecinde kapasite geliştirme ihtiyaçlarının analizini sundu. REC Türkiye Direktörü Dr. Sibel Sezer Eralp de sunuşunda, sürdürülebilir kalkınma yolunda ortaklık girişimlerinin rolü ve önemine değindi. Üç gün süren ve üst düzey karar vericilerin süreci sahiplenmesi açısından önemli bir adım olan konferansta, 12 bildirili oturum, 2 atölye çalışması, sponsor ve destekçilerin yer aldığı bir sergi düzenlendi. Oturumlara, çeşitli disiplinlerden 16 yabancı ve 32 Türk konuşmacı ile 750 den fazla izleyici katıldı. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi nin Türkçe metni, Sözleşme Sekreteryası tarafından yayımlanan Yeni Başlayanlar için İklim Değişikliği ve İklime Özen Göstermek başlıklı 3 adet Türkçe yayın da ilk kez burada dağıtıldı. YUNUS ARIKAN T A R I M Canavar Balon un başarılı gezisi Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ın (GDO) oluşturduğu tehdit ve riskler konusunda toplumu bilgilendirmek ve GDO ya Hayır İmza Kampanyası na destek sağlamak amacıyla, hormonlu bir domatesi simgeleyen Canavar Balon Friends of the Earth Dünya Dostları desteğiyle 100 ü aşkın sivil toplum kuruluşunun üyesi olduğu GDO ya Hayır Platformu tarafından Türkiye ye getirildi. İstanbul dan 1 Ekim de yola çıkan ve Bursa, İzmir, Muğla, Adana, Diyarbakır ve Samsun dahil olmak üzere 16 şehri dolaşan balon, GDO ya karşı 100 bin imza toplanmasını sağladı. 3 Kasım tarihinde turu sona eren Canavar Balon sadece GDO tehlikesine dikkat çekmekle kalmadı, acil önlemler alınması konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı nı da harekete geçirdi. 2 Kasım tarihindeki Meclis görüşmelerinde Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü, bakanlığının resmi görüşü olarak, ithal ürünlerde kontrol ve denetimler yapılacağını, ithal edilen ya da üretilen bebek maması ve çocuk besinlerinde GDO lu hammadde ya da bileşenlerin kullanılmayacağını, ithal edilen ürün ve gıdalarda ithalat öncesinde ithalatçı ülkenin yetkili otoritesinden beyan ve taahhütname isteneceğini, mısırdan elde edilen glikoz ve früktoz, mısırözü ve soya yağı ile benzeri ürünlerin ithalatında ihracatçı ülke garantisi ve ithalatçı firma taahhüdü isteneceğini, gıda ve yem amaçlı ithalat sırasında Avrupa Birliği limitlerinin baz alınacağını, sertifikalı tohumluk ithalatında GDO limitinin sıfır olacağını ve tohumlukların transgenik çeşitlere ait olmadıkları konusunda ihracatçı ülke garantisi ve ithalatçı firma taahhüdü isteneceğini belirtti. Y A S A M A İki yeni yönetmelik yürürlüğe girdi Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Çevre Kanunu na dayanarak hazırlanan iki yönetmelik, 30 Temmuz 2004 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlandı. Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren yürürlükte. Yönetmelik, cam, metal, plastik, kâğıt ve karton satış ambalajları ile dış ve nakliye ambalajlarının tamamını kapsıyor, bu ambalajları piyasaya süren kurumlara ve ambalaj üreticilerine çeşitli sorumluluklar getiriyor. Bir diğer yönetmelik ise, her türlü pil ve akümülatör ürünün etiketlenmesi, işaretlenmesi, atıklardan ayrı olarak toplanması ve alınacak önlemler gibi konulardaki sorumlulukları düzenlemek üzere hazırlanmış ve 31 Ağustos 2004 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanmış olan, Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği. Yönetmeliğin ana amacı, pil ve akümülatörlerin, üretimden başlayarak tüm aşamalarda, çevre ve insan sağlığına uygun süreçlerden geçmesini sağlamaktır. FRIENDS OF THE EARTH yeşil UFUKLAR OCAK

7 HABERLER AB'den Güncel Haberler E N E R J İ Enerji savurganlığı Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), AB nin, yeni üye ülkelerin enerji tasarruf hedeflerini yeterince ciddiye almadığı görüşünde. Eski isminin baş harfleri WWF ile tanınan koruma örgütü özellikle, Avrupa Komisyonu nun, üye devletlerin, toplam ulusal enerji verimliliklerini yıllık yüzde 1 artırmalarını yeterli görmesini eleştiriyor. Orta ve Doğu Avrupa dan yeni katılan sekiz devletin bu oranı rahatlıkla aşabileceğini iddia eden WWF, 25 üyenin hepsi için en az yüzde 2 lik bir hedef konulması çağrısında bulundu. WWF nin eylül ayında açıklanan raporunda, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovenya ve Slovakya daki enerji tüketimleri ele alındı. Raporda, bu ülkelerin gayri safi hasılanın (GSH) her bir birimini üretmek için, genişleme öncesi üye olan 15 ülkeye kıyasla, ortalama iki kat daha fazla enerji tükettiği belirtildi. GSH başına enerji tüketimi AB-15 e kıyasla beş kat fazla olan Slovakya, bu konuda en düşük performansa sahip ülke. Turizm sayesinde enerji tüketimi düşük bir ekonomi geliştiren Slovenya ise, eski AB üyeleri kadar olmasa da, bu konuda en başarılı ülke. WWF e göre, genişleme öncesi müzakerelerde, piyasanın liberalleştirilmesi ve enerji üretiminin artırılması konuları o kadar vurgulandı ki, yeni üyelerden biri, enerji verimliliğini teşvik eden bir ulusal yasa tasarısını, üyeliğe engel olabilir kaygısıyla gündemden çıkarttı. İ K L İ M Kuzey Kutbu erirken, Rusya Kyoto yu hayata geçiriyor Meclis onayının ardından Başkan Vladimir Putin 6 kasımda, Rusya nın Kyoto Pro-tokolü nü onayladığını beyan eden yasa tasarısını imzaladı. Küresel iklim sözleşmesi 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girdi yılında dünyadaki sera gazlarının yüzde 55'inden fazlasının sanayileşmiş ülkeler tarafından salındığı saptanmıştı. Halen toplam yayınımın yüzde 17'sine neden olan Rusya'nın imzası ile birlikte, sözleşmenin yürürlüğe girmesi için en az 55 sanayileşmiş ülke koşulu da yerine getirilmiş oluyor da karbon dioksit emisyonlarının yüzde 36 sının kaynağı tek başına ABD idi. AB liderleri ve Japonya, Rusya nın kararını takdirle karşıladı. Japon Çevre Bakanı Yuriko Koike, ABD, Avustralya ve diğer ülkelerin protokolü onaylamaları için girişimlerini sürdürme sözü verdi. Sözleşmeye göre Rusya, kullanmadığı emisyon kredilerini, sınırlarını aşmış ülkelere satabilecek. Sözleşme yürürlüğe girdiğinde, Sanayileşmiş ülkeler, 2012 ye kadar altı temel sera gazının toplam emisyonlarını 1990 daki seviyenin yüzde 5.2 altına düşürmek zorunda kalacak. Moskova nın bu kararı, bilim adamlarının, Kuzey Kutup Buzulu nun hızla erimekte olduğunu açıklamasından iki gün önce verildi. İzlanda nın başkenti Reykjavik te açıklanan Kuzey Kutbu İklim Etki Değerlendirmesi ne göre, kuzey kutup noktası daha önce sanılandan çok daha hızlı, dünyanın diğer yerlerine göre iki kat hızla ısınıyor. 300 bilim adamının oluşturduğu uluslararası bir ekip tarafından bölgede gerçekleştirilen, daha önce benzeri yürütülmemiş dört yıllık bilimsel çalışmaya göre, insan etkinlikleri sonucunda artan sera gazlarının, kutbu daha da ısıttığı sanılıyor. Değerlendirme, sekiz Kuzey Kutbu ülkesi ve altı yerli halkın kuruluşlarından oluşan, bakanlık düzeyinde hükümetlerarası bir organ olan Kuzey Kutbu Komitesi ve 18 ulusal bilim akademisince atanan bir grup olan Uluslararası Kuzey Kutbu Bilim Komitesi tarafından yürütüldü. Kuzey Kutbu ndaki deniz buzulunun Grönland daki Buzul Tabakası nın önemli bir bölümüyle birlikte bu yüzyılın sonuna kadar eriyeceği tahmin ediliyor. Yeni üyelerin balayı bitti Avrupa Komisyonu nun üst düzey bir yetkilisi Environmental Daily haber servisine, AB nin 10 yeni üyesinin, eksikliklerinden dolayı, çevre düzenlemelerinin uyumu konusunda epey güçlük çekeceğini bildirdi. Avrupa Komisyonu Çevre Genel Müdürlüğü, Yasal Uygulama ve Yaptırım Birimi Başkanı George Kremlis, Mayıs 2004 te yeni üye olan devletlere ek süre verildiğini belirtti. Kremlis, yeni üyelerin uyum sürecinde yetersiz olduğunu, Avrupa Komisyonu nun 2005 ten itibaren ihlâl takibatına başlayacağını da sözlerine ekledi. Yeni üyelerin, 200 den fazlası ana yönerge olmak üzere, AB nin 561 kısımlık çevre müktesebatının tamamını uyarlaması gerekiyordu. Bu sürecin zorluğunun farkında olan Kremlis, temel altyapıyı iyileştirme maliyetinin tahminen milyar Avro olduğunu, buna karşılık AB nin ancak 3.5 milyar Avro luk kaynak sağladığını, en zor sektörlerin ise, atıklar, su, doğa koruması, hava ve ÇED olduğunu belirtti. Ayrılık tohumları Eylül ayında, böcek ilacına dayanıklı bir mısır türüne ait 17 çeşit tohumun, Avrupa ortak tohum kataloğuna eklenmesine karşı Avrupa genelindeki protestolara, Polonya daki Yeşiller de katıldı. 60 çiftlikten oluşan ve genetiği değiştirilmiş ürün tarımından vazgeçtiğini resmen açıklayan Uluslararası Polonya Kırsal Koruma Birliği, dönüm noktası niteliğindeki bu karara karşı mücadeleye başladı. Birlik, yayımladığı bildiride, genetiği değiştirilmiş tohumların şimdiye dek ortak kataloğa alınmadığını anımsatarak, kararın, genetiği değiştirilmiş ürünlerin Avrupa da yaygın biçimde üretilmesinin yolunu açacağını belirtti. Söz konusu tohumlar, Monsanto kimya şirketinin genetik mühendislikle ürettiği bir mısır türünün bütün çeşitlerini içeriyor. Karşıt gruplar ise, bunların diğer mısır türleriyle çapraz döllenerek Avrupa daki bütün ürünleri bozmasından endişe duyuyor. Yıllardır bütün Avrupa ülkelerine, GDO ları dışlamaları yönünde baskı yapan Uluslararası Dünya Dostları Derneği (FoE) de Polonyalılar a destek oldu. Dernek, Avrupa Bölgeler Meclisi ile eylül ayında, geleneksel tarım ürünlerini genetik değişikliklere karşı korumak amacıyla ortak bir kampanya başlattı. Kampanya, Avrupa da GDO dan arınmış alan ve bölgelerin yasal boyutta tanınması için olduğu kadar, geleneksel ve geni farklılaşmış tarım ürünlerinin bir arada bulunmasına olanak tanıyacak yasal bir çerçeve oluşturulması için de baskı oluşturacak. Karbon-takas planları onaylandı Environmental Daily haber servisine göre Avrupa Komisyonu, AB karbondioksit yayınımı takas programı kapsamında sekiz ulusal tahsisat planını (NAP) daha onayladı. Bu da, 16 ülkedeki sanayi sektörünün, programın öngörülen başlama tarihi olan ocak ayında takasa başlayabileceği anlamına geliyor. Kalan dokuz plandan kaç tanesinin zamanında hazır olacağı ise henüz bilinmiyor. Komisyon ekim ayında, Belçika, Estonya, Letonya, Lüksemburg, Portekiz ve Slovakya nın planını koşulsuz onayladı. Bu ülkeler, döneminde programa katılan şirketlere tahsis edilecek yayınımın sınır değerlerini düşürme konusunda anlaştı. Fransa ve Finlandiya ya da koşullu onay verildi. Fransa nın yayınım artış öngörüsünün abartılı olduğunu düşünen Komisyon, Fransa nın tahsisatı 4.5 milyar ton daha azaltmasını istiyor. Komisyon un Finlandiya dan talebi ise daha kolay: Helsinki den, programı Baltık Denizi adalarında bulunan dört tesisi kapsayacak biçimde genişletmesi isteniyor. NAP konusunda hâlâ onay bekleyen dokuz ülke, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Yunanistan, Malta, Litvanya, İtalya, Polonya, İspanya ve Kıbrıs Rum Kesimi. Yunanistan henüz bir plan sunmuş değil. Komisyon a göre, koşullu ya da koşulsuzşimdiye dek onaylanan planlar, yayınım sınırındaki 12 bin tesisten 7,200 tanesini kapsıyor. İzin verilen sınırlar ise 3.8 milyar ton karbon dioksite ulaşıyor 7 OCAK 2005 yeşil UFUKLAR

8 HABERLER orta ve doğu avrupa dünya M A D E N C İ L İ K Altın yine karardı B İ Y O L O J İ K Ç E Ş İ T L İ L İ K BirdLife'dan acı ötüş Bir koruma grubu olan BirdLife, AB Life çevre fonu programını değiştirme yönündeki Avrupa Komisyonu planına karşı çıkıyor. Avrupa Komisyonu, yıllık 240 milyon Avro olan fonu 320 milyon Avro ya çıkarmayı, ancak fon kapsamındaki Yaşam Doğa unsurunu iptal etmeyi planlıyor. Environmental Daily haber servisinin bildirdiğine göre, BirdLife, Avrupa Komisyonu nun Life Plus olarak isimlendirdiği planların, Avrupa da tehlike altında bulunan pek çok kuş türünün, diğer fauna, flora ve habitatların maruz kaldığı riskleri artıracağını savundu. AB politikasından sorumlu Clairie Papazoglou, AB nin, bir yandan doğa korumasını en B İ Y O L O J İ K Ç E Ş İ T L İ L İ K önemli öncelik olarak görmeyi sürdürürken, bu başarılı programı bitirmeyi planlamasını aklımız almıyor, dedi. Komisyon a göre, Avrupa daki önemli türlerin yaşam ortamlarının korunmasını hedefleyen bir girişim olan Natura 2000 ağı, Life ın sağlayabileceğinden daha fazla fona gereksinme duyuyor. Avrupa Komisyonu, ağın yıllık 6.1 milyar Avro olan bütçesinin, yine bu amaca yönelik olan, AB yapısal ve kırsal kalkınma fonları tarafından karşılanmasının daha doğru olacağı görüşünde. Life ın sağladığı fonlar ise, koruma altındaki bölgelerin izlenmesi benzeri koruma çalışmaları için bundan sonra da kullanılabilir. Akbabalar artık dolanmıyor Avrasya da tehdit altındaki Kızıl Akbaba, yerli olmayan yaban domuzları yüzünden Hırvatistan kıyısındaki önemli bir sığınağını terk ediyor. Kanatları 3 metreye ulaşan bu dev leş yiyiciden yaklaşık 70 çift, Cres Adası nın korunan bir bölgesinde kuluçkaya yatıyor. Ancak 1986 yılında av turizmini geliştirmek üzere dışarıdan bölgeye getirilen yaban domuzları, akbabaların temel besin kaynağı olan koyunları yiyor. Cresli çobanlarla ortak yaşam ilişkisi kurmuş olan Kızıl Akbaba nın ölü koyunların leşleriyle beslenmesi, çobanları leşleri gömme derdinden kurtarıyordu. Akbabaları acilen koruma amacıyla kurulmuş olan Hırvat STK sı Eco Center a göre, avcılar yaban domuzlarının nüfusunu kontrol altına almayı başaramadı. Domuzların yayılımını önlemek için çekilen çitler de yıkılınca yaklaşık bin yaban domuzu adada serbestçe dolaşmaya başladı. Eco Center ın başkanı olan kuşbilimci Goran Susic, köylülerin koyunlarını, insandan hiç korkmayan bu yaban domuzlarına karşı korumakta büyük zorluk çektiğini söylüyor. Susic e göre, bölge belediyesi bu sorunu çözmek için hiç bir şey yapmamış. Bölgedeki geleneksel hayvancılığın ve eşsiz biyolojik çeşitliliğin zarar görmemesi, özellikle de adadaki Kızıl Akbabalar ın yok olmaması için harekete geçilmesi gerekiyor. BIRDLIFE/SIMON STIRRUP Geçen sonbaharda, Romanya nın kuzeyindeki Cisla Nehri ne hasarlı bir borudan ağır metaller sızınca, altın madenciliği Romanya da çevre konusunda yeni bir tartışmanın odağı oldu. Reuters in haberine göre, Baia Borsa madenindeki kaza sonrasında, 60 km uzaktaki beş Ukrayna kasabasına su verilmesi durduruldu. Bölge çevre kurumundan bir yetkilinin Reuters e verdiği bilgiye göre, Baia Borsa altın madenindeki hasarlı bir borunun kırılması sonucunda Cisla Nehri ne, içinde çinko, kurşun ve bakır içeren bir tortu sızdırmaya başlamıştı. Cisla, Viseu Nehri nin bir kolu, Viseu ise, önce Ukrayna ya ardından Macaristan a uzanan Tisza nehriyle birleşiyor. Sızıntı eylül ayının ilk haftası meydana geldi. Çevre koruma yetkilileri Reuters a, hızlı müdahale ettiklerini ve 80 m 3 kirli suyu nehirden çektiklerini bildirdi. Yetkililer hiç ölü balığa rastlamadıklarını da belirtti. Ukrayna da ise yetkililer, balık tutmamaları ve üç günlük içme sularını depolamaları konusunda halkı uyardı. Altın madenciliği ezelden beri Romanya doğasını tehdit ediyor deki Baia Mare sızıntısında, bir dinlendirme havuzunun siyanür içeren atıkları Tisza ve Tuna nehirlerine karışmış, binlerce balığın ölümüne neden olmuştu. Siyanür arıtma teknolojilerinin güvenilirliği konusundaki kaygılar, gerçekleştiği taktirde Avrupa nın en büyük açık madeni olacak Rosia Montano altın madeni projesine karşı yapılan protestoları da alevlendirdi. S Ü R D Ü R Ü L E B İ L İ R U L A Ş I M Bisikletçiler yollara düşüyor Geçen sonbaharda, Romanya daki gönüllü kuruluşların ortak çalışması sonucunda, ülkenin güneydoğusunda doğal güzelliklerle dolu Banat bölgesinde, içinde 1000'den fazla bisiklet yolu bulunan bir ağ oluşturuldu. Bir yıl süren projede, ormanların içinden, dağ ve tepelerden geçen 22 farklı yol belirlendi. Hem karayolu, hem de arazide sürüşe olanak tanıyan bu karma yol ağı, doğal haliyle korunan bir kaç alanın yanı sıra, bölgedeki bütün turistik güzelliklere de uzanıyor. Proje kapsamında, katılımcı gruplardan gelen tamamı gönüllü ekipler, özel olarak tasarlanan 252 adet yönlendirme levhası yerleştirdi. Projeye, Timisoara Genç Doğa Dostları Derneği ile Resita Düşünce Derneği nin katkılarıyla Resita Bisiklet Atılım Derneği öncülük etti, Miercurea Ciuc Çevre Dayanışma Vakfı ise 2,300 Dolarlık bir kaynak sağladı. Projeyle ilgili Romence broşürler asbikeattack@yahoo. com e-posta adresinden istenebilir veya com/tpn-rynf/prezentare.htm adresinden indirilebilir. Resita Bisiklet Atılım Derneği nden Catalin Gavrila, broşürlerin İngilizcesi ni de yayımlamak için kaynak aradıklarını söyledi. Bisiklet yolu girişimi, kıta ölçeğindeki 6 numaralı Eurovelo güzergâhına bağlanacak ulusal bisiklet ağını kurmayı amaçlayan program kapsamında gelişti. Projenin ana amacı, sürdürülebilir ve çevre dostu alternatif ulaşım yöntemlerine ilişkin Avrupa daki düzenlemeleri hayata geçirmekti. yeşil UFUKLAR OCAK

9 AVRUPA ÇEVRE AJANSI HABERLERİ Biyo-yakıtlara talep çevreye zarar verebilir Tarım ürünleri ve benzeri biyo kütlelerden elde edilen sıvı yakıtlar, ulaşım sektörü için yararlı olsa da, çevre ve enerji açısından sanıldığı kadar yararlı değil. Avrupa Çevre Ajansı (EEA), biyo kütlelerin elektrik üretiminde daha verimli olacağına, AB nin biyo kütlelerden elde edilen biyo yakıtları teşvik etmesinin, toprak, canlı çeşitliliği ve tarımı olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekiyor. EEA açıklamasında, kullanılan yönteme göre, enerji üretimi ve tarım kaynaklı CO 2 emisyonlarının artmasının yanı sıra, biyo yakıt elde etmede kullanılan türlerin üretimine ağırlık verilmesi, tarımsal biyoçeşitliliği de etkileyebilir. Bu yan etkiler, sağlanacak çevresel yararlarla birlikte değerlendirmeye katılmalıdır, deniliyor. Benzin yerine kullanılan en yaygın biyo yakıtlar, buğday ve şeker pancarı gibi nişastalı bitkilerden elde edilen biyo etanol ile, kolza tohumu, ayçiçeği ve soya gibi yağlı bitkilerden üretilen biyo dizeldir de biyo yakıtların kara taşımacılığındaki payı yüzde 0.4 kadardı. AB ülkeleri 2010 yılına kadar, benzin ve dizelin yüzde 5.75 i yerine biyo yakıtları kullanmayı hedefliyor. Oysa tarım bitkilerinin ve biyo kütlelerin, elektrik üretmek için yakılması yerine ulaşım amaçlı yakıta dönüştürülmesi, işlemlerde harcanan enerji nedeniyle fazla tasarruf sağlamıyor, üstelik CO 2 emisyonlarındaki azalma da çok az. EEA ya göre, çevreci açıdan bakılırsa, başka enerji türlerinin elde edilebileceği bitkiler yerine, yakıt üretilecek bitkilerin yetiştirilmesi teşvik edilmemeli. Tarım alanlarının bu amaçla kullanılması, AB nin 2010 yılında, yenilenebilir enerji türlerinin toplam enerji tüketimindeki payını yüzde 12 ye, elektrik üretimindeki payını da yüzde 21 e çıkarma doğrultusunda koyduğu hedefleri yakalamasını zorlaştıracaktır. 3.0 L otomobiller (VW Lupo/ Audi A2) Melez oto (Honda Insight) Melez oto (Toyota Prius) Orta boy Diesel oto Orta boy benzinli oto Büyük Diesel oto Büyük benzinli oto Dört çeker taşıtlar Almanya Fransa İtalya Çek Cumhuriyeti Danimarka Avusturya İspanya İsveç Polonya Daha verimli taşıtlar teknik açıdan olanaklı CO 2 emisyonu g/km Biyo yakıt üretimi AB 25'de hâlâ sınırlı Biyo dizel Biyo etanol Emisyon teknolojisi kağıt üstünde daha etkili Avrupa Çevre Ajansı nın (EEA) yeni raporuna ve ekindeki bilgilere göre, artan motorlu araç trafiğinin çevre üzerindeki etkisini azaltmanın en iyi yolu taşıt artışını azaltmak. Bildiride, trafik hacmindeki artışa rağmen teknolojik gelişmelerin, karayolu ulaşımının neden olduğu hava kirliliğinde azalma sağladığı belirtiliyor, ancak kentlerdeki hava kirliliği sorununun çözülmesi için daha fazlasına gerek duyulduğu da ekleniyor. Ulaşımdan kaynaklanan hava kirliliği bütün Avrupa da hâlâ her yıl on binlerce erken ölüme neden oluyor. Günümüzde yeni araçlara uygulanan testler, otomobillerin gerçek seyir ortamını yansıtmadığı için, emisyon değerleri de gerçek değerlerin altında tahmin ediliyor. Politikacılar için "On Temel Ulaşım ve Çevre Konusu" başlıklı rapora göre bu saptama, kentlerdeki hava kalitesinin, neden araç üreticilerinin test verileri kadar hızlı iyileşmediğini de açıklayabilir. Test yöntemlerindeki bu açıklar nedeniyle, Avrupa motorlu araç sanayii, döneminde üretilen otomobillerin CO 2 emisyonlarını ¼ oranında azaltma taahhüdünü yerine getirecek gibi görünürken, iklimlendirme cihazları ve araç-içi diğer donanımların yol açtığı sera gazı emisyonlarının test kapsamı dışında tutulması, alınan mesafenin yarısına yakınının işlevsiz kaldığı anlamına da geliyor. Otomobil sanayii bu hedefi tutturacak olsa bile, ulaşımdan kaynaklanan toplam CO 2 emisyonunun 1990 ilâ 2010 arasında yüzde 25 oranında artacağı tahmin ediliyor; hedef tutturulamazsa artış yüzde 35 olacak. CO 2 konusunda şimdiye dek kaydedilen gelişmenin yüzde 15 i, benzinli araçlara göre daha az yakıt tüketen dizel motorlu araçların pazar payının artmasıyla oldu. Ancak raporda, daha fazla güç elde etmek için dizel motorlarda uygulanan çip-ayarlama işlemi, yakıt tüketimini ve kirletici gaz emisyonunu artırdığı için endişe verici olarak nitelendi. Güncel tahminlere göre, yeni kuşak dizel araçların yaklaşık yarısında oynama yapılmakta ve bu tür değişiklikler otomobillerin emisyonlarında, özellikle de zararlı partiküllerde, üç kata kadar varan bir artışa neden olmaktadır. EEA Genel Müdürü Jacqueline McGlade, Hollanda nın AB dönem başkanlığı tarafından sürdürülebilir taşımacılık konusunda ekim ayında Amsterdam da düzenlenen bir konferansta, Öncelikle, araçların gerçek hayatta da emisyon standardlarını tutturması sağlanmalıdır, dedi. Sürdürülebilirliğe ulaşmak Hollanda Çevre Değerlendirme Ajansı nın (Netherlands Environmental Assessment Agency) hazırladığı "Çözümlenmemiş Çevre Sorunları" başlıklı raporda varılan temel sonuca göre, AB çevre politikası, insanlar ve ekosistemlerin sağlığı açısından yararlı olduğu açıkça görülen ekonomik yatırımları hızlandırmakla birlikte, iklim değişimi, biyo çeşitlilik kaybı ve kentlerdeki hava kirliliği başta olmak üzere, hâlen çözüm bekleyen önemli sorunlar bulunuyor. Yeni Avrupa Komisyonu nu ve Avrupa Parlamentosu nu bilgilendirmek amacıyla Hollanda nın AB başkanlığı sırasında hazırlattırılan rapora, adresinden ulaşılabilir. 9 OCAK 2005 yeşil UFUKLAR

10 KAPAK KONUSU çevre ve güvenlik Çevre tahribatı ile doğal kaynak kıtlığı, ekonomik sorunlar, yetersiz yönetimler ve toplumlar arasındaki gerginliklerin de etkisiyle ulusal güvenlik sorununa dönüşebiliyor. TEHLİKEDEKİ Pavel Antonov Robert Nemeskeri yeşil UFUKLAR OCAK

11 çevre ve güvenlik KAPAK KONUSU YABANCI GÖZLEMCİ: Bir NATO askeri, bölgedeki etnik Arnavutlar ile gerilimin tırmandığı 2001 sonbaharında, Makedonya daki Tetovo kasabasını gözlüyor. Güneydoğu Avrupa daki toprak ve doğal kaynak varlığı, son on yıldaki kanlı sürtüşmelerin nedeniydi. REUTERS/OLEG POPOV Daniela Tuchel ATILLA BOLTRESZ Bundan tam 20 yıl önce, 1984 yılının 3 Aralık gece yarısını biraz geçe, dünyadaki en trajik sınaî kazalardan birinde, binlerce insan hayatını yitirmişti. Union Carbide böcek ilacı fabrikasının bir vanasından sızan zehirli metil izosiyanat gazı, Orta Hindistan daki Bhopal şehrinin binlerce sakinini öldürdü. İnsan hayatına ve sağlığına inen bu büyük darbe, çevre kazalarının insan güvenliğine ne denli büyük bir tehdit oluşturduğunu gözler önüne seriyordu. Günümüzde ise, çevre ile güvenlik arasındaki ilişki çok daha geniş bir perspektiften yorumlanıyor. Kaynak yetersizliği ve doğa tahribatı sonucunda ortaya çıkabilecek çatışmalar, bir hayalet gibi üzerimizde dolanıyor. Buna karşılık, yakın geçmişte Balkanlar da görüldüğü gibi, paylaşılan bir çevreye verilen zararın doğurduğu ortak kaygılar, anlaşmazlıkların çözümünü ve barışı hızlandıran bir etken de olabiliyor. Hükümetler ve uluslararası kuruluşlar, uluslararası anlaşmalar yardımıyla çevresel riskleri azaltmanın yollarını arıyor. Bu tür anlaşmalar, paylaşılan çevresel kaynaklar konusunda ortak sorumluluk ve hakları tanımladığı gibi, çevresel tehditler konusunda bilgi erişimini ve bilgi paylaşımını sağlayarak sınır ötesi ortak çalışmalara olanak tanıyor. Çevre konusundaki kaygıların, ekonomi, maliye, savunma, içişleri ve dışişleri gibi yönetsel konularla eşit ağırlıklı olarak iç içe geçmesi, ulusal güvenliğin, yaşamımızın can damarı olan çevresel sistemleri doğru bir biçimde yönetmemize bağlı olduğu gerçeğinin daha iyi kavranmasını sağlamıştır. Ancak yöneticilerin güvenlik tanımı hâlâ yeterince net değil. Güvenliğin tanımlarından biri, tehlike ya da korkudan uzak olma, veya güvende olma hissi dir. Çevre, makro-ekonomik bir unsurdur, ortak bir varlıktır, yaşamın sürdürülebilmesi açısından en önemli hazinedir. Çevrenin durumu, herhangi bir türün, toplumun ya da ulusun varlığı açısından belirleyici olduğu için, güvenlik açısından da yaşamsal bir önem taşır tarihli "Geleceğin Durumu" (State of the Future) kitabının yazarları Jerome C. Glenn ve Theodore J. Gordon a göre, çevre güvenliği iki temel kavramı içine alabilir: a) Hem insan yaşamının destekleyicisi olması açısından hem de salt taşıdığı öz değerler için, çevreye verilen tahribatın giderilmesi; b) Çevrenin, kasıtlı saldırılardan ve kötü kullanımlardan korunarak tahribatının engellenmesi. Birleşmiş Milletler Üniversitesi nin Milenyum Projesi tarafından basılan kitaba göre, yalnızca bir kaç ülke, düşünce ve eylemi birleştiren resmi bir çevresel güvenlik tanımına sahip. M acaristan ın uluslararası müzakerecisi Tibor Farago nun çevre ve güvenlik konusundaki yorumu, uluslararası barış sürecinin temel hedefleriyle paralellik gösteriyor: Nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların azaltılması ve bütünüyle ortadan kaldırılması. Farago ya göre günümüzün çevre ve güvenlik süreci aynı alfabeyi izliyor: A nükleer güç santralleri ve atık güvenliği, B biyo-güvenlik ve genetik kirlenmeden doğan tehlikelerin giderilmesi, ve C kimyasal kirlenmenin önlenmesi. REC in baş hukuk danışmanı olan Stephen Stec, REC in bakış açısını: Biz, çevresel güvenlik yerine çevre ve güvenlik demeyi tercih ediyoruz, çünkü bu ilişkinin iki boyutu var. Birincisi, toprak, su ve petrol gibi doğal kaynaklar ile diğer çevresel değerlerin ülkeler arasında gerginlik ve çatışmalara neden olması. İkincisi ise, mevcut bir anlaşmazlık süreci içinde çevrenin, iki düşman tarafın işbirliği yapmak istediği bir konu haline gelmesi, giderek diğer alanlarda da anlaşma ve işbirliği için bir başlangıç noktası olmasıdır biçiminde özetliyor. Merkezi New York ta bulunan BM Çevre Programı nın (UNEP) direktörü Adnan Amin, günümüzün bazı temel kaygılarını ayrıntılarıyla açıklıyor: Kaynak tahribatı ile insan arasında bir bağlantı var. Kaynaklar üzerindeki rekabet anlaşmazlıklara yol açabilir diyor Amin. Örneğin, örgün tarım yapılması sonucu toprak tahribatı oluşabilir. İnsanlar tarım yapabilmek için daha iyi koşullar arayışıyla farklı yerlere taşınmaya başlarlar, bu da çatışma için büyük bir potansiyel barındırabilir; dünyanın bazı yerlerinde bu etnik çatışmaları da besleyebilir. Amin e göre çatışmayı tetikleyebilecek bir diğer çevre sorunu da su kirliliği. 11 OCAK 2005 yeşil UFUKLAR

12 KAPAK KONUSU çevre ve güvenlik Sağlıksız içme suyu kaynakları nedeniyle insanlar hastalanıyor, bu da hükümetin harekete geçmediğine dair şikâyetlere neden oluyor; bu durum, doruk noktasına ulaştığında, şiddeti tetikleyip bir bölgenin istikrarını bozabilir. Bir çok ülkede ulusal güvenliğin temeli ve potansiyel çatışmanın ana kaynağı, yiyecek üretimi ve dolayısıyla yaşam için bir önkoşul olan suya erişimdir. Bu olgu binlerce yıl öncesine dayanan sulama GAZ MASKESİ REUTERS/RAJ PATIDAR Şehir sakinleri uykudaydı. Gözlerini, burunlarını ve ağızlarını yakan gazın etkisiyle karanlıkta çığlık çığlığa uyandılar. Öğürmeye ve öksürmeye başladıklarında ağızlarından kan dolu köpükler geldi. Herkes panik içinde kaçıyordu, kimisi ezildi, kimisi çırpına çırpına öldü. Koşarak kaçışırken sidik torbalarını ve bağırsaklarını kontrol edemiyorlardı. Hiçbir alarm işitilmedi, tesisin güvenlik sistemlerinden hiçbiri çalışmıyordu. Bir kaç saat içinde sokaklar binlerce cesetle dolmuştu, 1984 te Hindistan ın Bhopal şehrindeki Union Carbide tesisinde yaşanan zehirli gaz patlamasını betimleyen satırlardan yalnızca birkaçı. Fotoğrafta, Bhopal deki gaz faciasının kurbanları, yine Bhopal de 27 Eylül 2004 tarihinde, facia davasının görüldüğü sırada düzenledikleri bir gösteride, Union Carbide ı sonradan satın alan Dow Kimya Şirketi aleyhine sloganlar atarken görülüyor. Kurbanlar, şirketin kovuşturulmasını ve şirket aleyhine açılan ceza davasının Merkezî Soruşturma Bürosu nun tavsiyesi ile sicile işlenmesini talep ediyor. Pankart yazısı: Dow cezalandırılmalı toplumlarının mücadele vermeye ya da gelişip serpilmeye devam eden Nil den Japonya ya kadar çok iyi anlaşılmıştır ların başında Balkanlar ın çokkültürlü bölgesinde yaşanan askeri çatışmanın miraslarından biri de, geri dönen çok sayıdaki mülteci nedeniyle ekosistem üzerinde artan baskıdır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği nden elde edilen 2000 yılı verilerine göre, mülteci olarak kabul edilen 4 milyona yakın insan, eski Yugoslavya daki savaş sonrasında asıl yurtlarına döndü. Bu durum, bölgedeki doğal sistemler üzerindeki baskıyı artırdı. Bunun yanı sıra, BM Çevre Programı istatistiklerine göre, Bosna-Hersek teki ormanlık alanın yaklaşık yüzde 20 sine, kara mayınları yüzünden girilememektedir. Arnavutluk ve Makedonya daki kamplarda bulunan mültecilerin yakacak odun gereksinmesi orman tahribatına neden olmaktadır. Anlaşmazlıkların önlenmesi ve çözümünde çevrenin üstlendiği rolün en net göstergesi herhalde, 1990 lardaki savaşın ardından iki rakip toplum arasındaki ilk ve en üst düzeydeki hükümetlerarası organ olan, Bosna-Hersek Çevresel Yönetim Komitesi dir. Haziran 1998 de REC in Szentendre deki merkezinde imzalanan Mutabakat Metni, Dayton dan sonra Bosna daki bu iki rakip arasında imzalanan en geniş kapsamlı anlaşma olmuştur de Sırp Cumhuriyeti nin kentleşme, altyapı planlaması, bayındırlık ve çevre bakanlığını yürütmüş olan merhum Jovo Basic şöyle diyordu: Ezelden beri komşuyduk. Aynı havayı soluyor, çoğunlukla aynı sudan içiyor, aynı toprağa basıyor ve aynı hedefleri paylaşıyoruz, öyleyse birbirimize güvenmemiz gerekiyor. Hükümetim adına, Federasyon, Avrupa ve dünya ile işbirliği yapmaya kararlı olduğumuzu övünerek söyleyebilirim. REC İcra Direktörü Marta Szigeti Bonifert e göre, etkili bir sınıraşan yönetim modelinin gelişmesi desteklenerek ve anlaşmazlık durumlarında iletişim sağlanarak, Orta ve Doğu Avrupa bölgesinde çevre ile güvenlik ilişkisi güçlendirilebilir. Devletler ve toplumlar tarafından paylaşılan belli doğal kaynakların akılcı kullanımı ve potansiyel risklerin azaltılması konusunda sınıraşan işbirliği, bölgede huzurun sağlanması ve güvenlik açısından önemli bir araçtır. Neretva Nehir deltası, Shkoder Gölü ve Batı Stara Planina (Batı Balkan Dağ Silsilesi), paydaşların ülke sınırları ötesinde birlikte çalıştığı bölgeler arasındadır. REC, paylaşılan doğal kaynakların, merkezî ve yerel yönetimler, sivil toplum, bilim adamları ve uzmanlar tarafından birlikte yönetilmesi amacıyla, kapasite ve kararlılığı geliştirmek ve bu konuda bilinci artırmak için çalışmaktadır. REC, Sava ve Tisza nehirleri, ya da Karpat Dağları gibi, paylaşılan doğal kaynakların birlikte yönetilmesine yönelik uluslararası anlaşmaların yapılması ve uygulanması konusunda aktif rol oynamıştır. Bonifert, REC in ayrıca, diyalog ve eşgüdümlü çalışma doğrultusunda yasal ve kurumsal yapıları desteklediğini de ekliyor. REC, yeni araçlar yardımıyla sürdürülebilir kalkınmadaki PRESS PHOTO BTA SAVAŞ YARALARI: 1999 baharında, yanan bir petrol rafineri tankındaki patlama, Belgrat ın 16 kilometre kuzeyindeki Pancevo da gökyüzünü aydınlatıyor. NATO nun hava saldırıları bu küçük sanayi kasabasındaki rafineriyi ve kimya kompleksini tahrip etmişti.. boşlukları dolduracak uluslararası politika süreçlerine kılavuzluk ederken araştırma ve değerlendirmeleri temel almaktadır. Tehlikeli Faaliyetlerde Doğrudan Yabancı Yatırımlar için Yönetişim İlkeleri ile, yerel yöneticiler için Karpat Sözleşmesi Uygulama Kılavuzu buna örnek olarak verilebilir. Balkanlar daki askeri çatışma sona erdikten sonra, Güneydoğu Avrupa daki Bölgesel Çevre Yeniden Yapılandırma Programı nda (REReP) REC itici bir güç işlevi görmüştür da katılımcı, esnek ve şeffaf bir süreç olarak tasarlanan bu program, savaş sonrasında Balkan Yarımadası ndaki çevrenin korunması açısından uluslararası ölçekte dikkat çekti. Son tahminlere göre bölgeye, çeşitli kanallardan 500 milyon Avro dan fazla yardım aktı. Szigeti Bonifert, REReP deneyiminin ve başarılarının çok değerli olduğunu söylüyor. Bonifert e göre, Güneydoğu Avrupa daki soruna gösterilen ilgi, aktarılabilecek nitelikteki know-how u kullanacak olan diğer bölgeler için de yararlı olabilir. Çevre ve Güvenlik Girişimi, BM Çevre Programı, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ile BM Kalkınma Programı (UNDP) tarafından, NATO nun desteği ile 2002 yılında başlatıldı. EnvSec adı verilen girişim, sınıraşan çevre sorunlarında işbirliğini kolaylaştırmayı, çevresel işbirliği ve sürdürülebilir kalkınma aracılığıyla barış ve istikrarı desteklemeyi amaçlıyor. EnvSec, Orta Asya, Kafkaslar ve Güneydoğu Avrupa yı kapsıyor. EnvSec raporlarından birinde, Balkanlar da çevresel anlamda sorunlu bir çok bölge olduğu belirtilmiştir. AGİT in ekonomi ve çevre işleri koordinatör yardımcısı olan Marc Baltes sorunlu bölgeleri, yüksek nüfus yoğunluğu ya da kentleşme, sosyo-ekonomik baskılar, zayıf yönetsel yapılar ve toplumlar arasındaki gerilimle birleştiğinde ortaya çıkan ulusal güvenlik kaygıları, olarak tanımlıyor. Güneydoğu Avrupa daki uluslararası kuruluş ve hükümetlerin uzmanları, eylül ayında Üsküp te yapılan iki günlük bir toplantıda, EnvSec in bölgedeki öncelikleri üzerinde uzlaşmaya vardı. EnvSec in bölge yeşil UFUKLAR OCAK

13 çevre ve güvenlik KAPAK KONUSU "Yeryüzü Politikaları Enstitüsü" (Earth Policy Institute) kurucusu ve 2001 den bu yana başkanı olan Lester R. Brown, çevre, güvenlik ve sürdürülebilir kalkınma konularındaki küresel bakış açısını, kasım ayında Toskana da düzenlenen "Yeşil Uyum" basın konferansında Green Horizon a açıkladı. Su savaşlari için hazırladığı çalışma programına göre, girişim da tehlikeli faaliyetlerin sınıraşan risklerini kontrol altına alma ve azaltma konularına odaklanacak. Program, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Sırbistan ve Karadağ ile geçici olarak BM yönetimi altında bulunan Kosova da, madencilik sektöründeki projeleri de kapsayacak. Yakın gelecekte küçültülmesi, uzun vadede ise doğal durumuna döndürülmesi hedeflenen, Makedonya daki Lojane madeninde bir fizibilite çalışması planlanıyor. Bunun yanı sıra sınır ötesi çevre denetimi ve erken uyarı sistemleri de geliştirilecek. Taslak programa göre, sınıraşan doğal kaynakların yönetimi EnvSec in Balkanlar daki ikinci önceliği. Tisza nehir havzası için planlanan çevresel değerlendirme, aslında çevrenin durumu üzerine ayrıntılı bir rapor olacak. Devlet, halk ve iş dünyası arasındaki ilişkiler, Sava nehir havzasının yönetimini iyileştirecek ve sivil katılımın artmasını sağlayacak. Koruma altındaki alanlar arasında oluşturulacak bir ağ da, Karpat ve Alp bölgelerindeki örnekleri izleyerek, Balkanlar da sınıraşan biyolojik çeşitlilik yönetimini geliştirecek. EnvSec ortakları, Güneydoğu Avrupa için çevre, güvenlik ve diplomasi konularında bir lisansüstü program da planlıyor. Kurs, Budapeşte deki Orta Avrupa Üniversitesi ile işbirliği yapılarak düzenlenecek. Çevre idarî sınır tanımaz, diyor Makedonya çevre ve altyapı planlama bakanı Ljubomir Janev. Çevre ve güvenlik konusunda yapılan çalışmalar en azından, kısmen de olsa, çevreyi etkileyen etkinliklerin beraberinde getirdiği riskleri azaltmaya odaklanmalıdır, diyor Stec. Tesislerde ve sorunlu bölgelerdeki yatırımların aslında yapılan yatırımın riski artırdığı ve Tisza Nehri nde kirliliğe yol açtığı, 2000 yılındaki talihsiz Baia Mare kazasının aksine- riski azaltacak biçimde yapılması gerekiyor. Stec, bütün yatırımların, özellikle de sınıraşan etkiye sahip olanların, REC in geliştirmiş olduğu sağlam yönetim ilkelerine sadık kalarak, dikkatle yapılması gerektiğini söylüyor. Çevre ile güvenlik nerede kesişiyor? Tuhaf bir rastlantıyla, "Sizin Ekonominiz" (Your Economy) başlıklı kitabın tanıtımı için New York Times a demeç vermek üzere 11 Eylül 2001 günü New York ta idim. Daha öğle olmadan, demeç tarihe gömülmüştü bile. Aslında Usame Bin Ladin ve adamları, toplumun dikkatini, geleceğimizin altını oyan çevre tahribatından farklı bir yöne çekmeyi başarabildikleri taktirde, pek çok açıdan hayal bile edemedikleri sonuçlara ulaşabilir. Hemen akla gelen alanlardan biri su. Su kaynakları yüzünden ülkeler arasında ciddi çatışma potansiyeli var. Bugün dünyanın bir çok yerinde, Güneydoğu Asya da Çin ile Vietnam, Laos ve Tayland gibi Mekong ülkeleri arasında gerginlik tırmanıyor. Benzer bir durum da Türkiye ile Suriye ve Irak arasında, Dicle ve Fırat nehir havzaları konusunda yaşanıyor. Toprak konusunda da çatışmalara tanık oluyoruz. Bunu özellikle, Afrika da hayvancılıkla geçinen göçebe toplulukların tarım sahalarına doğru yönelmesi ve nüfus artışı sonucunda çatışmaların yaşandığı Sahra ülkelerinde görüyoruz. Aynı durum, göçebelerle çiftçiler arasında ciddi çarpışmaların yaşandığı Nijerya da da söz konusu. Küresel ölçekte bakarsak, iklim sorunu da çatışma yaratan konulardan biri; çünkü bu soruna, Amerika ve diğer gelişmiş ükeler neden olurken, bunun sonuçlarından, örneğin deniz düzeyinin yükselmesinden en çok etkilenenler ise Bengaldeş gibi ülkeler. Gerilimlerin tırmandığı daha bir çok bölge var. İran da yüzlerce, hatta binlerce mültecinin kaderlerine terk edildiğini, çünkü su kaynaklarının kuruduğunu ve hiç su kalmadığını görüyoruz. Çin de bilim adamlarının verdiği sayılara göre, çölleşme yüzünden kısmen ya da tamamen terk edilen 24 bin köy bulunuyor. Avrupa daki Afrikalılar ın çoğu, ekolojik baskı altında olan, toprak erozyonu ve benzeri sorunların pençesindeki ülkelerden geliyor. Okyanuslardaki balıkçılık sahalarının paylaşılması da bir gerilim konusu. Peki, bu sorunlar, Orta ve Doğu Avrupa yı ne derece ilgilendiriyor? Bazen, Amerika da ya da Avrupa da bulunduğum sırada, her şeyin yolunda gibi göründüğü duygusuna kapılıyorum. Ancak, dünyada ekolojik baskıların yoğunlaştığı bölgeler olduğunu da unutmamalıyız. Bunların çoğu da kıtlığa yol açan sorunlar. Su kıtlığı ve iklim değişikliği yüzünden gıda fiyatlarının artma tahlikesi var. Bu, baş edemeyecek birçok düşük gelirli ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyebilir. Siyasi istikrarsızlık ise, zamanla hepimizi etkileyecek biçimde uluslararası düzeyde ekonomik gelişmeyi sekteye uğratabilir. Sizce dünya liderleri, küresel bir çevre krizini önlemeyi başarabilir mi? Ciddi çevre sorunlarının ilk temel ekonomik kanıtı olan gıda fiyatlarındaki artışa bakarak işe başlayabiliriz. Bu artış, uyanın çağrısı yapan bir ekonomik göstergedir. Siyasi anlamda, gıda fiyatlarından daha hassas bir ekonomik gösterge olduğunu sanmıyorum. İşte bu nokta, eğer irade gösterilirse, devrimin başlangıcı olabilir. Bu ise Berlin Duvarı nın yıkılmasına eşdeğer bir dönüşümdür. KÜRESEL DÜŞÜNÜR Lester R. Brown un çevre alanındaki bazı etkinlikleri: 1974 Worldwatch Enstitüsü nün kurucusu 1984 ten bu yana Dünyanın Durumu raporlarının yayımcısı 22 onursal ünvanın, ve aralarında 1987 Birleşmiş Milletler Çevre Ödülü ve 1989 WWF Doğa Altın Madalyasının da yer aldığı bir çok ödülün sahibi 13 OCAK 2005 yeşil UFUKLAR GREENACCORD

14 KAPAK KONUSU çevre ve güvenlik Çevre politikalarında yeni bir olgu olan çevresel güvenlik sorunsalı, zengin doğal kaynaklara sahip Türkiye nin geleceği açısından giderek önem kazanıyor. Kİrlİlİkten ulusal güvenliğe Doç. Dr. Nesrin Algan Çevre sorunları ve doğa tahribatı yalnızca ekosistemlerin ortadan kalkması, bitki ve hayvan türlerinin nesillerinin tükenmesi, nefes alabileceğimiz ortamların giderek azalması mı? Bu sorunların, artık gezegendeki tüm canlıların varlığını tehdit eder boyuta ulaşması, sayılan tekil tahribatlardan farklı bir bakışla değerlendirmeyi gerektirmiyor mu? Ve önceleri bilmediğimiz güvenlik endişeleri de doğurmuyor mu? Çoğu kez, can, sağlık ve mal güvenliğini tehlikeye sokma potansiyeli taşıyan bu sorunlarla mücadele edebilmek için, çeşitli teknik önlemler bir zorunluluk haline geliyor. Günümüzde, özellikle bazı sanayi ürünleri ve gıda gibi temel maddelerin üretimi, taşınması ve tüketiminde belirli güvenlik önlemleri bir çok ülkede yasalarla zorunlu kılınmıştır. Çevregüvenlik ilişkisini insan sağlığı açısından ele alan ve çevre güvenliğini sağlamak amacıyla tüzel, idarî ve teknik önlemler alınmasını gerektiren bu düzenlemeler, sanayi ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak önemini koruyor. Buradaki güvenlik kavramı, daha çok işletme ve/veya faaliyet düzeyinde alınacak önlemlerle bertaraf edilebilecek emniyet tedbirleri ni ifade etmektedir. Ancak son 30 yıldır, doğal kaynaklar üstündeki derin tahribatın tüm canlıları, canlı-cansız tüm doğal kaynakları, yani tüm ekosistemi yok edebilecek boyuta ulaşması, çevre sorunlarının küresel felaketler yaratma riski, güvenlik ve çevre ilişkisinin daha farklı bir yaklaşımla ele alınmasını gerektiriyor. İklim değişikliği, ozondaki incelme, çölleşme, biyolojik çeşitliliğin azalması, tehlikeli atıkların yasa dışı ticareti, doğal kaynak kıtlığı gibi sınıraşan çevre sorunları tüm gezegeni ve canlıları eşit derecede etkilemektedir. Bu sorunların, ulusal ve uluslararası istikrarsızlığa, uzlaşmazlığa hatta çatışmalara yol açma potansiyeli, bu sorunları önleyebilmek ve giderebilmek için hükümetleri ortak politikalar geliştirmeye ve tüzel düzenlemeler yapmaya zorlamıştır. Değişim kıpırtıları Nitekim, çevre sorunları etkisinin küresel düzeyde hissedilmesiyle, 1970 lerden itibaren ulusal güvenlik kavramı, çevresel ögeleri de içerecek şekilde yeniden tanımlanmaya başlamıştır. Bu yıllarda yaşanan petrol krizi, doğal kaynakların sınırlı olduğu ve kaynak kıtlığının ekonomi kadar enerji güvenliğini de tehdit edecek boyuta ulaşabileceğini göstermiştir. R. Falk un, çevre-güvenlik bağlantısını çarpıcı biçimde gösteren 1971 tarihli Tehlike Altındaki Gezegen (This Endangered Planet) yapıtından bu yana, geleneksel güvenlik kavramının, gezegenimizin temel yaşam destek sistemlerindeki bozulmaların yarattığı güvenlik sorunuyla baş edebilmek İklim değişikliği, ozondaki incelme, çölleşme, biyolojik çeşitliliğin azalması, gibi sınıraşan çevre sorunları tüm gezegeni ve canlıları eşit derecede etkilemektedir. için genişletilmesi gerektiğine dikkat çeken çok sayıda çalışma yapılmıştır. En önemlileri L. R. Brown, R. H. Ullman, N. Myers olan araştırmacıların geliştirdiği çevresel güvenlik kavramı, esas olarak, ekolojik sistemin ve bunun bir parçası olan bireyin varlığının güvence altına alınması düşüncesine dayanmaktadır. Buradaki güvenlik kavramı, geleneksel anlamda devletin ve ulusal çıkarların korunması anlayışını yansıtan bir içerik taşımaktadır. Bağımsız Silahsızlanma ve Güvenlik Komisyonu (ICDSI), 1982 tarihli Ortak Güvenlik: Bir Silahsızlanma Programı isimli raporunda, ortak güvenlik kavramını ilk kez kullanarak, küresel güvenliğin değişen niteliğine dikkat çekmişti. Bu raporla dünya kamuoyununun gündemine giren kapsamlı güvenlik kavramı, yoksulluk, küresel çevre sorunları ve nükleer savaş gibi çok sayıda tehdidi kapsar. R. H. Ullman 1983 tarihli Güvenliğin Yeni Tanımı (Redefining Security) çalışmasında, bir ülkenin vatandaşlarının yaşam kalitesini kısa bir zaman diliminde ciddi boyutta tehdit eden eylem ve doğal olayları da ulusal güvenliğe yönelik tehditler olarak değerlendirerek çevresel güvenlik kavramını genişletmiştir. Çevre-güvenlik ilişkisine dikkati çeken ilk uluslararası belge ise, BM Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu nun, hükümetlerin ve uluslararası toplumun gündemine sürdürülebilir kalkınma kavramını getiren, çevre politikalarında küresel düzeyde bir dönüşüm sağlayan Ortak Geleceğimiz raporudur. Yoksulluk ve çevre ilişkisini vurgulayarak, kuşaklar ve bölgeler arası adalet anlayışını vurgulayan bu yeni yaklaşım, uluslararası çevre politikaları üzerinde etkili olmuştur. Raporun, diğer bir önemli özelliği de, çevre, barış ve güvenlik etkileşimine dikkat çekmesidir. Soğuk savaş sonrasında dünya güvende mi? Soğuk savaşın bittiği 1980 lerin sonunda çevresel güvenlik, akademik camianın yanı sıra, uluslararası örgütlerce de tartışılmaya başlanmıştır larda ise, gıda güvenliği, çevresel güvenlik, ekolojik güvenlik, beşeri güvenlik kavramları uluslararası ilişkilerde daha sık görülmeye başlar. UNDP 1993 Beşeri Gelişme Raporu nda, güvenlik kavramının, beşeri gelişme, gıda güvenliği, istihdam ve çevresel güvenlik olgularını da kapsayacak şekilde ele alınması gerektiği vurgulanmıştır tarihli Küresel Komşuluk raporunda, bu yeni anlayışa gezegenin güvenliği kavramı da eklenmiştir. Soğuk savaşın bitmesiyle NATO, güvenlik kavramını, çevre ögesini içerecek şekilde yeniden tanımlamıştır. Türkiye Genelkurmay Başkanı nın 1998 yılında AGİT tarafından düzenlenen Askeri Doktrinler Semineri nde, dünyanın karşı karşıya kaldığı yeni tehditlerden birinin çevresel tehditler olduğunu vurgulaması, bu yeni güvenlik anlayışının Türkiye tarafından da önemsendiğinin göstergesidir. Üyesi olduğumuz NATO, OECD, AGİT gibi kuruluşların geliştirdiği uluslararası görüş doğrultusunda, geleneksel güvenlik kavramını yeniden tanımlamamız, çevresel güvenlik olgusunu da içerecek bir anlayışı benimsememiz gerekiyor. Ancak, Türkiye nin geleneksel güvenlik anlayışını ve çevresel politikalarını ciddi biçimde dönüştürecek bu yeni yaklaşımın benimsenmesini, sadece üyesi olduğumuz kuruluşlara uyum sağlamak biçiminde algılamak doğru olmaz. Coğrafi konumu ve ekolojik özellikleri nedeniyle, özellikle sınıraşan çevre sorunlarının, ülkenin güvenliğini tehdit edebilecek boyutlara ulaşma PHOTODISC yeşil UFUKLAR OCAK

15 çevre ve güvenlik KAPAK KONUSU riski taşıması, Türkiye nin çevresel güvenlik politikalarını oluşturmasının temel gerekçeleri olarak değerlendirilmelidir. Doğal zenginlik: Hem fırsat, hem tehdit Türkiye nin çevresel riskleri artıran konumu, paradoksal bir şekilde, sahip olduğu doğal zenginliklerin de temelidir. Türkiye de çevresel güvenlik sorunu yaratabilecek unsurların başında, Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu petrolleri ve doğal gazının taşındığı, dünyanın en yoğun deniz güzergâhlarından biri üzerinde olması gelir. Boğazlar dan yılda yaklaşık 50 bin gemi geçmektedir. İstanbul un yoğun kentsel deniz trafiği ile birlikte bu dar alanda seyreden deniz aracı sayısı günde 1,640 civarındadır. Boğazlar dan taşınan petrol 1998 de 60, 2003 de 135 milyon ton iken, 2004 sonunda ise 160 milyon tona ulaşmıştır. Ham petrol ve türevleri, LPG, patlayıcı, parlayıcı ve kimyasal maddeler, sıvılaştırılmış amonyak gazı, nükleer yükler, atıklar vb. tehlikeli yük taşımacılığının, olası bir kazada Boğazlar da yaratacağı felaketin boyutu, yalnızca seyir ve can güvenliğini değil, doğrudan ulusal güvenliğimizi tehdit edebilir. Boğazlar daki koşullar diğer denizlerinkinden çok daha zordur, ancak diğer deniz alanları da çevresel güvenlik açısından yüksek riskli bölgelerdir. Örneğin, Karadeniz e yılda 111 bin ton petrol yayılmaktadır. Biyolojik yönden iyice fakirleşmiş olan Karadeniz, bir de tehlikeli yük taşımacılığı tehdidi altındadır. Çernobil felaketi, zehirli varillerin boşaltılması gibi sorunlar da anımsanırsa, Karadeniz in çevresel güvenlik açısından sadece Türkiye için değil, diğer kıyı ülkeleri için de riskli olduğu görülür. Bu riskler, Karadeniz, Boğazlar ve Marmara ile hidrografik ilişkisi bulunan Ege Denizi için de güvenlik sorunsalı oluşturur. Son yıllarda, Baltık-Ren-Tuna-Karadeniz gemi trafiğinin de eklenmesi, Ege de hem gemi kaynaklı kirlenmeleri hem de kaza riskini artırmıştır. Çok yüksek bir deniz trafiği olan bu yarı kapalı havzadaki kazalar, ekolojik felaketlerin yanı sıra turizmi de etkileyerek, kıyı ülkelerinin ekonomilerine zarar verebilir. Akdeniz havzası, dünyadaki su kütlesinin yüzde 1 ini oluşturmasına rağmen, dünya tanker trafiğinin yüzde 28 ine ev sahipliği yapar. Bunun önemli bir kısmı Yumurtalık-Ceyhan hatlarından taşınan Irak petrolüdür. Bakü-Tiflis-Ceyhan hattının eklenmesiyle, Türkiye nin çevresel güvenlik sorunsalının boyutu daha da artacaktır. Bu sorunsal, özellikle İskenderun Körfezi nde Boğazlar dakine benzer bir risk doğurabilir. Karadeniz ve Akdeniz deki en ciddi risklerden birini oluşturan, yasadışı tehlikeli atık taşımacılığı da Türkiye açısından sorun olmayı sürdürecektir. Karadeniz deki zehirli varil sorunu 1987 den beri çözülememişken, Ulla gemisinin İskenderun Körfezi nde batması, 1970 lerden beri süren yasa dışı gemi sökümleri, geri kazanılmak için Irak tan gelen ve aralarında radyasyon içeren parçalar bulunan binlerce ton savaş hurdasının halen ülkede bulunması, tehlikeli atıkların Türkiye nin çevresel güvenliği açısından önemini gösteriyor. Çevresel güvenlik riski yaratan bir diğer sınırötesi sorun komşularımızın nükleer tesisleridir. Bulgaristan da sınırımızın 130 km, Ermenistan da ise 30 km ötesinde eski Sovyet teknolojisiyle işleyen nükleer santraller, bölgesel ölçekteki çevresel güvenlik tehditleri olarak karşımıza çıkar. Kaynaklarımızın geleceği Türkiye nin çevresel güvenlik sorunları doğal kaynaklar bakımından artmaktadır. Özellikle su, gıda ve biyolojik güvenlik, yakın gelecekte yaşamsal derecede sorun oluşturacak tehditlerdir. Su açısından zengin sayılmak için, kişi başına düşen tatlı su miktarı yıllık en az 10 bin m 3 olmalıdır. Halen dünyada kişi başına düşen yıllık tatlı su miktarı 7,342 m 3 tür. Bu miktar Türkiye de 3,600 m 3 olup, yalnızca nüfus artışı sonucu, 2030 yılında kişi başına düşecek tatlı su miktarı 1,375 m 3 e düşecektir. Su kaynaklarının sürdürülemez biçimde kullanılması, küresel iklim değişikliği gibi etmenlerle, halen su sıkıntısı çeken Türkiye nin, yakın bir gelecekte su yoksulu ülkeler arasına girme riski vardır. Sınıraşan sular konusunda komşularımızla yaşanmış sorunları da eklersek, su güvenliğinin, Türkiye nin uluslararası gündeminde önem kazanacağı söylenebilir. Çevresel güvenlik sorunlarımızdan biri de gıdadır. Gıda güvenliği, kıtlaşan toprak ve su kaynaklarının yanı sıra, tarımsal biyolojik çeşitlilik konusundaki çevresel tehdit ve bozulmalardan da etkilenmektedir. Gıda güvenliği ile, toprak, su ve biyolojik güvenlik etkileşim halindedir. 78 milyon ha. olan Türkiye nin 62 milyon ha. ı erozyona maruz kalmakta ve her yıl 1.2 milyar ton verimli toprak yitirilmektedir. Tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, gıda güvenliği üstündeki en büyük tehdittir lerden beri yerleşim amacıyla tarım dışı bırakılan alan 450 bin ha dır ve Türkiye toprak rezervi kalmayan 19 ülkeden biridir. Yanlış tarım politikaları sonucu 2.5 milyon ha dan fazla arazinin ekiminden vazgeçildiği için gıda üretimi düşmüştür. Hayvansal gıda üretimi de gerilemektedir. Fransa ile birlikte kendini besleyebilecek iki Akdeniz ülkesinden biri olacağı öngörülen Türkiye, küresel ekonomik politikaların da etkisiyle, gıda kaynakları bakımından hızla bağımlı duruma gelmektedir. Bu durum kırsal kesimin yoksulluğunu da artırmaktadır. Gıda güvenliğindeki bir diğer sorun alanı da, tarımsal ilaç, yapay gübre ve hormon kullanımıdır. Bunlara, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve denetimdeki yetersizlikler de eklenince, Türkiye de gıda güvenliği, çevresel güvenlik bakımından öncelikli sorunlardan biri olmuştur. GDO'lar yalnızca gıda güvenliği bakımından değil, biyolojik güvenlik açısından da ciddi tehlikeler taşımaktadır. Türkiye de tür ve habitat kaybı sorunlarına, özellikle endemik ve/veya nesli tehdit altındaki türlerin korunmasına öncelik verilmekle birlikte, biyolojik çeşitliliğin en önemli unsurlarından olan genetik çeşitlilik ve özel olarak da tarımsal biyolojik çeşitlilik kaybına ulusal politikalarda gereken önem verilmemektedir. Sonuç olarak Türkiye nin, ulusal ekonomik kalkınma politikalarını, çevresel açıdan sürdürülebilir doğal kaynak kullanımı politikalarıyla bütünleştirememesi, kısa ve orta dönemde birer çevresel güvenlik tehdidi oluşturacaktır. Bunlara, sınıraşan çevresel güvenlik sorunları da eklendiğinde, Türkiye nin, şimdiye dek salt kirlenme sorunu olarak algılanan sorunların, bugün ulusal güvenlik sorunlarına dönüştüğü gerçeğine göre hareket etmesi gerekmektedir. Nesrin Algan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kentleşme ve Çevre Sorunları Ana Bilim Dalı Gıda güvenliği, kıtlaşan toprak ve su kaynaklarının yanı sıra, tarımsal biyolojik çeşitlilik konusundaki çevresel tehdit ve bozulmalardan da etkilenmektedir. PHOTODISC 15 OCAK 2005 yeşil UFUKLAR

16 KAPAK KONUSU çevre ve güvenlik Karadeniz in bir enerji koridoru haline gelmesi ve petrol kirliliği, hepimizin ortak sorunu. Yokoluşun kıyısındaki deniz Dr. Nilüfer Oral 13 Şubat 2004 günkü tarihi fırtınada MV Hera, 19 kişilik mürettebatı ve taşıdığı kömürle birlikte Karadeniz in sularına gömüldü. Bu facia, şiddetli fırtınanın kaçınılmaz sonu muydu, yoksa önlenebilir bir kaza mıydı? Hera hakkında bildiklerimiz, Kamboçya bandıralı 30 yıllık yaşlı bir gemi olduğundan, fırtınada seyrederken birkaç dakikada suya gömüldüğünden ibaret. Peki, bu yaşlı gemi standartlara uyuyor muydu? Fırtına uyarısına karşın, denize açılmasına neden izin verilmişti? Eldeki tek kayıt, en son 2001 de Rus yetkililerce denetlendiğini gösteriyor. Denetlemede saptanan beş kusurdan biri, can yeleklerinin olmayışıydı. Hera trajedisi, denizin tehlikelerini ve denize açılan gemilerin hem seyir güvenliği hem de çevre açısından uluslararası standartlara uygunluğun önemini bir kez daha gösteriyor. Bu, özellikle de petrol, kimyasal madde, amonyak gibi tehlikeli, riskli ve zehirli yükler taşıyan gemiler için çok önemli. Karadeniz ve petrol taşımacılığı Karadeniz, Rusya ve güney Kafkasya nın zengin petrol yatakları ile Batı daki pazarlar arasında bağlantı sağlayan önemli bir enerji koridoru haline geldi. Aslında Rus petrolü tek başına, AB nin ithal ettiği petrolün yüzde 20 sini oluşturuyor. Son bulgulara göre, AB nin bugün yüzde 50 olan ithalatı yüzde 70 e çıkabilir. Karadeniz den taşınan Rus petrolü ise, 1 milyon varil/günden, 3 milyon varil/güne ulaştı de toplam yaklaşık 150 milyon ton petrol Karadeniz üzerinden taşınırken, bunun yaklaşık 140 milyon tonu, dar ve trafiği yoğun olan Boğazlar dan geçti. Petrolün büyük kısmı Karadeniz den taşındığı için, giderek artan miktardaki petrolün müşterilere güvenli biçimde nasıl ulaştırılacağı en önemli sorun haline geldi. Karadeniz de, petrolün denize karıştığı Erika ya da Prestige türü bir kaza, güç belâ yaşamaya çalışan bu deniz için bir felaket olacaktır. Karadeniz deki gemi kazaları Karadeniz, bu kadar riske karşın, tarihe geçecek bir deniz kazası yaşamadı. Ancak bütün uzmanlar, böyle bir risk olduğunun, hem kazaların önlenmesi, hem de kazalara müdahaleye hazır olunması gerektiğinin farkında. Güncel kazalar arasında, 2 Mayıs 2003 te 160 bin dwt lik Nuria Tapia ile 83 gwt lik Junior M nin, Sinop un sadece 75 mil açığında çarpışması da yeşil UFUKLAR OCAK CEM ORKUN KIRAÇ var. Junior M, 20 kişilik bütün mürettebatı Nuria Tapias tarafından kurtarıldıktan hemen sonra batmıştı. Tabii Hera trajedisini ve aynı gün, aynı fırtına sırasında başka bir geminin, Lujin I in Boğaz ın Karadeniz ağzında karaya oturduğunu unutmamalıyız. Uluslararası yasal zemin 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi gereğince (1982 LOSC), devletler deniz çevresini korumak ve kollamakla yükümlüdür. Türkiye ve ABD gibi bazı ülkeler, 1982 LOSC a taraf olmasalar da, bu sorumluluğun uluslararası teamül hukukunun gereği olduğu herkesçe kabul edilmiştir. Böylece soru, deniz çevresini, özellikle petrol ve benzeri tehlikeli madde nakliyatının tehlikelerinden nasıl koruyacağız? sorusuna dönüşür. Uluslararası toplum, yükün kendi güvenliğini sağlamak için, ürünlerin taşındığı tanker, tanker mürettebatının eğitimi, atık boşaltma yöntemi, tehlikeli sularda seyir, denize petrol dökülmesi halinde sivillerin yükümlülükleri gibi konularda gelişkin ve ayrıntılı bir yasal çerçeve ve ilgili düzenlemeleri oluşturmuştur. Düzenlemelerin büyük bölümü, uluslararası deniz taşımacılığının en yetkili kurumu, ve uluslararası düzeyde tek hükümetlerarası kuruluş olan Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından geliştirilmiştir. Deniz ve okyanusları nakliye kökenli kirlenmelerden korumada kilit kuruluş IMO dur. IMO nun bu türde kirliliğe karşı geliştirdiği en önemli düzenlemelerden biri, Uluslararası Gemilerden Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Anlaşması (MARPOL 73/78) ve bunun altı ekidir. MARPOL 73/ 78 in özelliklerinden biri, hassas denizlerin özel bölgeler olarak seçilmesi, buralara petrol ve benzeri maddelerin boşaltılması ve bırakılmasının yasaklanmasıdır. MARPOL e göre Karadeniz bu özel bölgeler den biridir. Ne yazık ki, Karadeniz de, bunu ihlâl edenleri denetlemek ve yargılamak için gerekli altyapı olmadığından, yasa dışı boşaltıma karşı yaptırım zayıf olmakta, MARPOL un koruyucu niteliği yetersiz kalmaktadır. Uluslararası hukukun zayıflıklarından biri de, standartların altındaki, ya da üzerinde uzlaşılmış uluslararası standartlara uymayan gemilerdir. Geminin uluslararası düzenlemelere uygunluğunu sağlama sorumluluğu geminin kayıtlı olduğu ülkeye yüklense de, uygulamada bunu sağlamak çok zordur. Bunun nedeni, uluslararası hukukun, uluslararası kural ve standartları uygulatmada birincil yetkiyi kıyı devletine değil, bayrak devletine vermiş olmasıdır LOSC a göre kıyı devleti, gemilerin yol açabileceği kirliliğe karşı, kirliliğin önlenmesi, azaltılması ya da kontrol altına alınmasını sağlayacak yasa ve düzenlemeler çıkarma hakkına sahiptir. Fakat kıyı devleti, yasa ve kuralları ihlâl eden geminin geçişine ancak, gemi kasıtlı ya da ciddi bir kirlilik yaratıyorsa müdahale edebilir. Diğer bütün durumlarda kıyı devleti, ihlâli (geminin kayıtlı olduğu ülke olan) bayrak devletine şikâyet eder ve onun harekete geçmesini bekler. Hukuktaki bu boşluk, özellikle de petrol ve kimyasal madde gibi tehlikeli yüklerin, standart altı gemilerle taşınması durumunda ciddi sonuçlar doğurabilir. Karadeniz istatistiklerine göre, 2003 de denetlemeden geçen 379 petrol tankerinden 172 sinin, -çoğu seyir güvenliği ile ilgili- toplam 304 konuda eksiği olduğu belirlenmiştir. Daha da ürkütücü olan, aynı yıl Karadeniz limanlarında demirleyen gemilerin yaklaşık yüzde 15 inde, 16 binin üzerinde eksiklik bulunmuş olmasıdır. Bölgedeki yasal zemin Uluslararası hukuk, ülkeler arasında bölgesel işbirliği gerektirir. BM Bölgesel Denizler Programı nın başlamasıyla bölgesel işbirliği önemli ölçüde geliştirildi. Tarihi Stockholm Konferansı nın ardından, 1972 de başlayan programla Akdeniz, bugün sayıları on dörde ulaşan bölgesel denizlerin ilki oldu de başlayan Karadeniz Bölgesel Deniz Programı, Karadeniz e kıyısı olan altı ülkenin tümünün imzaladığı Karadeniz in Korunması Sözleşmesi ile Bükreş Sözleşmesi hayata geçirildi. Sözleşmede, Karadeniz Deniz Çevresinin Acil Durumlarda Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerce Kirlenmesine Karşı Mücadelede İşbirliği Protokolü de dahil dört tane protokol bulunuyor. Protokol, Karadeniz e kıyısı olan altı ülkenin, bölgesel işbirliği planlarının yanı sıra, denize petrol sızması durumunda müdahaleye hazır olmalarını da gerektiriyor. Denize petrol sızması olasılığına karşı bölgesel Karadeniz Çevre Acil Eylem Planı 2003 te kabul edilmişti. Bununla birlikte, Karadeniz e kıyısı olan ülkelerin, denize petrol sızması olasılığına karşı, ulusal bir acil müdahale planı benimsemesi de bekleniyor. Bu planlar, denize petrol sızması halinde, ülkelerin kirliliği en aza indirmek için, uygun donanımla, hızlı ve etkin bir biçimde müdahale etmelerini sağlayacak. Ancak Karadeniz e kıyısı olan ülkelerden yalnızca üçünün tamamlanmış bir ulusal planı var. Dahası, bölgesel petrol sızıntısı konusundaki deneyim henüz emekleme aşamasında. Karadeniz tükenmeden Karadeniz de, özellikle tehlikeli, riskli ve zehirli madde taşımacılığını güvenli hale getirmek için, kıyı ülkelerinin derhal harekete geçmesi gerekiyor. Hera trajedisinde de görüldüğü gibi deniz, yalnızca bir kaç dakika içinde koskoca gemileri yutup canlar alabiliyor. Bu tehlikelere karşı önlem almak da biz insanlara düşüyor. Karadeniz ülkeleri, uluslararası standartlara uymayan gemilerin seyrine izin vermemeli. Karadeniz in bir enerji güzergâhı haline gelmesi ve petrol kirliliği, bütün bireyleri ve bütün hükümetleri ilgilendirmeli. Bu eşsiz denizi koruyabilecek güce sahibiz, koruyabiliriz ve korumalıyız. Nilüfer Oral Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi

17 söyleşi REC TÜRKİYE BÜLTENİ Ne çevre uğruna ekonomiyi, ne de ekonomi uğruna çevreyi feda etme lüksümüz yok diyen Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Hasan Sarıkaya ya göre, kalkınma ile koruma arasında denge arayışındaki Türkiye çok dikkatli bir güzergâh izlemek zorunda. Bu süreçte Çevre ve Orman Bakanlığı nın işlevi, AB uyum çalışmaları, sivil örgütlerle ilişkileri ve REC den beklentileri üzerine Prof. Dr. Sarıkaya ile editörümüz Nafiz Güder ve REC Çevresel Bilgi Programı Yöneticisi Yeşim Çağlayan görüştü. Ütopik çevreci olamayız 1991 den beri çeşitli yapısal değişiklikler geçiren Bakanlık, sonunda Orman Bakanlığı ile birleşti. Bugünkü yapınız gereksinmeleri karşılıyor mu? AB sürecinde zayıf ve güçlü yönleriniz neler? Daha önce, kurumlar arasında koordinasyon sağlayan, mevzuat geliştiren ve yürürlüğe koyan bir bakanlıktık. Taşra teşkilatı yetersiz olduğu için yürütmede zayıftık. Birleşmeyle Orman Bakanlığı nın güçlü taşra teşkilatını, araç-gereç, personel altyapısını kullanma imkânı doğdu. Buna rağmen, AB sürecinde bize düşen çok ciddi faaliyetler, bilhassa denetim, izleme, raporlamayı etkin yürütme açısından kadromuzun nitelik ve niceliği yetersiz, profesyonel yapıdan uzak. Bu sorun daha da büyüyecek. Çevre uzmanları iş bulamazken, personel alımındaki kısıtlama nedeniyle bu insan gücünü kullanamıyoruz. Borç içindeki belediyeler, yüksek yatırım maliyetli tesisleri kuramadığı, önlem alamadığı için yaptırımda zorlanıyoruz. Bazen siyasî nedenlerle yaptırımlarımız etkisiz kalabiliyor. Çözüm, Çevre ve Orman Bakanlığı ile birlikte çalışan, siyasetten etkilenmeyen özerk bir denetleme birimi. Böylece, yaklaşık 5 bin kişilik nitelikli personel açığı da kapatılabilir. Yüksek Maliyetli Çevresel Yatırımlar Projesi, Yerel Yönetimler Yasası gibi düzenlemeler gündemimizde. Hayatın gerçeklerinden uzak yönetmelikler değişmeden, bir taahhüt anlayışıyla bir kaç senelik yapım süreleri öngören takvimler konmadan, çevre tesisleri hiç bir zaman kurulamaz. Türkiye deki çevresel bilgi altyapısı, izlemeölçüm ağı, bilgi paylaşımı çok zayıf. Bilgi çok az, olan dağınık, ulaşılabilir ve güvenilir değil. Eylemlerin doğru bilgiye dayanması gerekiyor. Eksik ve yanlış bilgi, yanlış yönlendirmeye, paniğe yol açıyor. Farklı kurumlardaki bilginin bir tabanda toplanması, kurumsal yapılanma ve tesis kurmak için bu bilgiye ihtiyaç duyan uygulayıcılara, yani belediyelere, kamu ve sanayi kuruluşlarına sunulması konusunda bize görev düşüyor. Çevre yaptırımlarında 5-6 kurumun yetkili olması da sorun. Mevcut yapıyla bu iş yürümüyor. Çözüm için daha önce bu süreçten geçen İngiltere ile işbirliği yapıyor, doğru yapılanma şeklini araştırıyoruz. Ancak bu eksiklere bakıp, ÇOB nın AB ye hazırlıksız olduğunu düşünmeyin de yürürlüğe giren Çevre Kanunu ağırlıklı olarak Alman mevzuatının tercümesidir. Bu sağlam temel AB direktiflerine uymayı da kolaylaştırıyor. Tek hassasiyetimiz Aarhus Sözleşmesi dir. BDT ülkelerine kıyasla modern olan Alman, İtalyan, İngiliz arıtma teknolojilerini kullanıyoruz. Çevre korumanın Türkiye de erken başlaması, kamuoyunun bilinci en büyük gücümüz. Türkiye hızlı büyüme sağlayacak projelere ağırlık verirken doğal kaynaklar üzerindeki baskı da artıyor. Kalkınma ile korumanın ara kesitinde önemli bir görevi olan ÇOB nın yaklaşımı nedir? Kalkınma-koruma ikilemi başka ülkelerin de sorunu. Ekolojik, ekonomik ve sosyal unsurlar sürdürülebilir kalkınmanın üç ayağıdır. Yüksek kalitede çevrenin maliyeti ekonomiyi olumsuz etkiler, rekabet gücümüzü yitirirsek, işsiz ve aç insanları çevre konusunda ikna edemez, sosyal istikrarı sağlayamayız. Çok dikkatli bir güzergâh izlemek zorundayız, ütopik çevreci olma lüksümüz yok. Çevre için 25 milyar Avro'luk bir yatırım gerekiyor, açıktır ki bunu bugün, tek başımıza yapamayız. Dolayısıyla geri dönüşü olan konularda toleranslı, ama geri dönüşü olmayan tahribat konusunda itinalı davranmalıyız. Çevre teknolojileri son derece ileri, önemli olan maliyetleridir. Kabul edilebilir, ekonomik, koşullarımıza uygun teknolojileri kullanmak zorundayız. Bütün gelişmiş ülkelerin de yaptığı bu zaten. Bu süreçte REC in işlevi nedir, ÇOB nın REC den beklentileri neler? REC, Türkiye ile benzer süreçten geçen ülkelerde çalışıyor. Çevre mevzuatının geliştirilmesi, özellikle AB ile uyumlaştırma sürecinde kazandığı deneyimi aktarmasını, ÇOB-AB ilişkisinde bir arayüz oluşturmasını bekliyoruz. En büyük eksikliğimiz olan bilgi altyapımızı, yani bilgi toplama, paylaşma ve kullanımını geliştirmek için Bilgiye Erişim Projesi başlattık. Altyapıyı kuruyoruz ama önemli olan bilginin buraya akması. Bu bilgi ağının kurulmasında da, uluslararası deneyi-mini aktarmasını bekliyoruz REC ten. STK'larla yakın ilişkisi dolayısıyla, onların doğru bilgiye ulaşmasında da önemli bir rol üstlenebilir REC. Küçük Hibeler Programınızın, STK'ların çalışmalarını güçlendirmesini bekliyoruz. KOSGEB kapsamındaki kuruluşların bilgiye erişme ve AB ye uyum sürecinde sıkıntıları var. Mevzuattaki ve uygulamadaki gelişmelerin bu kuruluşlara aktarılmasında, paydaşların eğiti-mi ve sürece daha hızlı katılmasında REC önemli bir köprü. Yetişmiş eleman açığını kapatmak için bünyemizde eğitim veriyoruz ama REC in Kapasite Geliştirme Programı nın da katkısını bekliyoruz. REC in Ankara da bulunması, sürekli irtibat halinde olmamızı sağlıyor. STK'lar ve üniversitelerle ilişkileriniz nasıl? STK'lar kuşkusuz çok etkin, toplumun nabzını tutuyor, iradesini yansıtıyor, esnek yapılarıyla bizim yapamadığımız işleri başarabiliyor, hatta uluslararası politikaları şekillendirebiliyor. Bakanlık politikaları ve yönetmelikler konusunda STK'lardan görüş alıyor, toplantılara, kurullara davet ediyoruz. STK'ları yanımıza alma, destekleme ve işbirliği gereğinin bilinciyle bir STK Şube Müdürlüğü kurduk. Doğru bilgiye ulaşamayan STK'ların yanlış bilgilerle uygulama yapması bazen fayda yerine zarar veriyor. Ortak bilgi ağı sayesinde daha verimli çalışabiliriz, böylece güzel çalışmalar yapan STK'lar seslerini duyurabilir. Araştırma, mevzuat ve standart geliştirme konularında üniversitelerle işbirliği içindeyiz. Hem onların kapasitesini daha iyi kullanmak, hem de onların çalışmalarını bize ve topluma ulaştırması için gerekli bu. 17 OCAK 2005 yeşil UFUKLAR NAFİZ GÜDER

18 MERCEK sürdürülebilir girişimler Hollanda'nın başkanlık döneminde Avrupa Komisyonu, eko-verimli girişimler için iş dünyasından yararlandı Hem temiz hem ekonomik Ruslan Zhechkov KEMAK Avrupa Birliği nin yeni üye ülkelerinden birinde, başarılı bir işletmenin yöneticisi olduğunuzu düşünün. Ürünlerinizin büyük bir bölümünü Avrupa piyasasına satıyorsunuz ve şirketin bir kısmı da Batı Avrupalı bir şirket ya da kuruluşa ait. Ülkeniz AB ye girmeden önceki yıllarda, parlamentonuzun Avrupa koşullarını yerine getirmek için hızla yasa üstüne yasa çıkardığını gazetelerde okuyorsunuz. Bu yasaların çoğunun çevreyle ilgili olduğunun ve bazılarının ucunun size de dokunacağının farkındasınız. Gitgide AB nin çevreye ilişkin koşullarının, küçük ve orta boy işletmelerin oluşmasını önleyerek, ülkenizin ekonomik gelişmesini engellediğini düşünmeye başlıyorsunuz. Bu düşünce tarzı, içinde bir parça doğruluk payı barındırıyor ve çevre korumasında çalışan uzmanlar için de büyük bir sorun oluşturuyor. Ancak çevre korumasının ekonomik cephesi bu kadar basit değil ve Hollanda'nın başkanlığı sırasında Avrupa Komisyonu, meselenin netleştirilmesi ve eko-verimliliği destekleyen siyasi sürecin başlatılması gibi zor görevleri üstlendi. Hollanda İmar, İskân ve Çevre Bakanlığı (VROM), eko-verimli girişimlere yatırım yapmanın kazançlı olacağı fikrini, çeşitli üst düzey konferanslar, atölye çalışmaları ve araştırmalarla teşvik etti. Hollandalı yetkililer bu tür yatırımların çoğu durumda şirketin performansını artırdığını ve böylece makro düzeyde ekonomik gelişmeye katkıda bulunduğunu ileri sürüyor. Net kazançlar Ortalama bir şirketin yöneticisi olan size iyi haberlerimiz var. Eğer yeterince zeki iseniz ve yeniliklere girişecek kadar cesursanız, sadece işinizi ve çalışanlarınızı elinizde tutmakla kalmayıp, ham madde ve elektrikten tasarruf ederek, talebin fazla olduğu Batı Avrupa, İskandinavya ya da Amerikan pazarlarına daha fazla ürün satabilirsiniz. Dahası, muhtemelen civardaki akarsuyu daha az kirletecek, daha az ceza ödeyecek ve şehirdeki arkadaşlarınızın taktirini toplayacaksınız. Bu konuda bir çok başarı öyküsü var; REC, Güney Kıbrıs ve Malta dışında yeni üye ülkelerden, 50 nin üzerinde örnek derledi (örnekler yan sayfadaki Çöplükten hazineye başlıklı yazıda görülebilir). Hollanda başkanlığı sırasında yeniden canlandırılan süreç, Lizbon Stratejisi olarak bilinen ve Mart 2000 deki Lizbon Avrupa Konseyi sırasında benimsenen belgenin içerisine yerleştirilmelidir. Bu belge, AB nin 2010 itibariyle, daha fazla ve daha iyi iş, ve daha fazla toplumsal bütünleşmeyle, sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı gerçekleştirebilecek, dünyanın en rekabetçi ve en dinamik bilgi-tabanlı ekonomisi haline gelmesi hedefini koymuştur. Haziran 2002 deki Götenburg Avrupa Konseyi sırasında, Lizbon Stratejisi gözden geçirilip belgeye üç temel dayanak eklendi: iktisadî, toplumsal ve çevresel Resmiolmayan Çevre Konseyi nin proje başkanı Gerben Roest e göre, Lizbon Stratejisi nin çevre ayağı, Lizbon uygulamasının odak noktasını oluşturmamıştır. Hollanda başkanlığı, AB nin rekabet gücünün daha çok ve daha iyi ekoverimli girişimlerle artırılacağı, ve çevrenin korunmasıyla ekonomik kalkınmanın çelişkili olmadığı düşüncesini teşvik ederek, çevre ayağını geliştirmeyi amaçladı. Avrupa Komisyonu, yeniliği, mevcut bilginin, ticari açıdan başarılı bir biçimde yeni bir bağlama uygulanması olarak tanımlıyor. Ancak, Hollanda başkanlığı sırasında daha geniş olarak yapılan tanıma göre; Artı değer yaratan, ve doğal kaynaklara olan talebi, ya da (su ve hava dahil) kirliliği azaltan her türlü potansiyel ya da gerçek yenilik, eko-verimli yenilik olarak tanımlanır. Tanıma göre yenilik kavramı böylece teknoloji, tasarım, organizasyon, pazarlama ve dağıtımı da kapsar. yeşil UFUKLAR OCAK YOLLARIN HAKİMİ: Macar KEMAK şirketi, büyük çukurların kapatılması ve benzeri yol onarımlarında, bir zamanlar tehlikeli atık kapsamına giren ve cezalandırılan ezilmiş asfalt kullanıyor.

19 KLINKMAR sürdürülebilir girişimler MERCEK Kanıtlanmış örnekler REC, VROM un da desteğiyle, yeni üye ülkelerin rekabetten kopmaması için, ekoverimli yenilikleri benimseyen şirketlerden örnekleri bir araya getirdi. Araştırma, yenilikleri teşvik eden ya da güçleştiren politik araçların yanı sıra, bu şirketleri ekoverimli yenilikler benimsemeye yönelten etkenleri saptamayı da amaçlıyordu. REC ekibi, çevreyi bir kazanç fırsatı olarak gören şirket yöneticilerini buldu. Ekip, masa başı araştırmayla yetinmeyip, şirket yöneticileri, önde gelen araştırmacı, akademisyen ve politikacılarla da görüştü. Araştırmadan elde edilen görüşler, geleceğe yönelik sonuçlar çıkarmak amacıyla, mevcut ulusal politikalar ve AB politikaları ile birlikte değerlendirildi. REC in ülke araştırmaları, Temmuz 2004 te Maastrich teki Resmi-olmayan Çevre Konseyi nde referans olarak kullanıldı. Araştırmanın sonucuna göre, eko-verimli yenilikler, şirketlerin rekabet gücünü çeşitli şekillerde artırıyor. Mikro düzeyde, daha verimli kaynak kullanımı, aynı ürünün daha az enerji ve hammaddeyle üretilebileceği anlamına geliyor. Ayrıca, bu şirketler dalgalı ithalat piyasalarından daha az etkileniyor. Üretim sonucunda daha düşük düzeyde hava ve su kirliliği, şirketin kirletme ödentilerinde de tasarruf edeceği anlamına geliyor. Atık geri kazanımının daha yüksek olması, çevre tahribatını azaltıyor, ya da en azından, bir üretim sürecinden çıkan atıkların, bir başka süreç için hammadde olabilmesi anlamına geliyor. Yenilikler, bir şirketin pazarlarını büyütüp imajını iyileştirebilir. Teşvik gereksinmesi REC in görüştüğü kişiler, eko-verimli yenilikleri teşvik etmek amacıyla, AB nin ve hükümetlerin, toplumun bilinçlendirilmesi, mali teşvikler ve yeşil teşvik kriterleri gibi uygulamaların bir karışımını hayata geçirmesi gerektiğini belirtti. Harici maliyetlerin içselleştirilmesi ve çevreye zarar veren sübvansiyonların düzenlenmesi de, doğru fiyat göstergelerinin oluşturulması açısından önem taşımakta. Eko-verimli yeniliklerin desteklenmesi için, daha fazla mali kaynağın, özel sektör ve kamu kurumları kanalıyla aktarılması gerekir. Bunlar, Resmiolmayan Çevre Konseyi nin vardığı diğer temel sonuçlardı. Orta ve Doğu Avrupalı bir çok uzman da aynı kanıda. Çek Cumhuriyeti ndeki Charles Üniversitesi Çevre Merkezi başkanı Profesör Bedrich Moldan, REC araştırmasında altı çizilen bir çok zorluğu şöyle özetliyor: gerçekten eko-verimli yenilikleri, yeşili kullanarak aklanma çabalarından ayırmak gerekir; KOBİ lerin eğer eko-verimli yenilikler benimsemeleri isteniyorsa, doğru bilgi sunulmalı; ve süreci hızlandırmak için mali kurumlardan daha fazla yatırım ve kredi sağlanmalı. Son olarak, piyasa tabanlı araçların kullanılması, piyasayı dalgalanmalardan da uzak tutacaktır. Ruslan Zhechkov, REC Çevre Politikası Programı nın proje yöneticilerinden biridir. RESİM: RAFİNE ATIK: Klinkmar şirketi, petrol rafinerilerinden çıkan atıklarla taneli yakıt üretiyor. Çöplükten hazineye Atığın geri kazanılması ve sınaî ekolojinin unsurları Klinkmar şirketi, çoğunlukla petrol rafinerilerinden açığa çıkan tehlikeli atıklardan taneli yakıt elde etmek amacıyla eşi benzeri görülmemiş ve oldukça etkin bir teknoloji kullanıyor. Bu yakıt, sıvı yataklı buhar kazanları ve ızgaralı fırınların yanı sıra, çimentonun fırında pişirilmesinde de kullanılıyor. Taneli yakıt elde etmek için şimdiye dek 3 bin ton tehlikeli atık kullanıldı. Teknoloji, tehlikeli atıkların bulundukları topraktan yılda 30 bin ton gibi bir miktarda, verimli bir biçimde alınmasını sağlıyor. Bu örnek, sınaî ekoloji ile farklı sanayi kolları arasındaki işbirliğini sergiliyor - bir tesisin atığı, bir başkası için yakıt oluyor. Şirketin bu girişiminde en temel etken, tehlikeli atıkların, tehlikesiz bir biçimde kullanılması gereği olmuş. Bu projenin ekonomik açıdan bir çok yararı var. Birincisi atığı üreten, tehlikeli atıkların depolanması için para ödemek zorunda kalmıyor. Klinkmar yakıtı satarak kâr ediyor; yakıtı satın alanlar ise, normalde ödeyeceklerinin yarısını ödeyerek yakıt giderinden kâr elde ediyor. Bira mayası geri kazanım fabrikası Ekoproduktas, Litvanya daki bira üreticilerinin bütün bira mayalarını geri kazanma kapasitesine sahip. Şirket, bira üreticilerinin eskiden tarla ve arazilere boşalttığı 5,5-6 bin ton civarındaki sıvı bira mayasını işliyor. Şirket bu projeyi gerçekleştirmek için, Litvanya Çevre Yatırım Fonu ndan (LEIF) ve Ukio Bankas isimli özel bir bankadan kredi almış. Şirketin ürettiği kurutulmuş maya, pek çok ülkenin yanı sıra AB ülkeleri ve Kanada ya da ihraç ediliyor. Proje, bira üreticilerinin atık boşaltma sorununu çözmüş ve yöre halkını etkileyen çevre sorununu da ortadan kaldırmış. Yol yapımı ve bakımı Macaristan daki KEMAK şirketi, 1 Ocak 2002 ye kadar tehlikeli atık kategorisinde olan, bu yüzden de atılması yüksek maliyette olan, ezilmiş asfalt malzemesini bir zamanlar çok büyük miktarda üretiyordu. Şirket sorunu, bu maddeyi yeniden kullanarak çözdü. Mükemmel bir yapıştırma özelliği olan maddeyi, büyük çukurları kapatmada ve yolları onarmada kullanmaya başladı. Toplam tasarruf yıllık 577 bin Avro ya ulaştı ile 2000 arasında, 21,620 ton ezilmiş asfalt maddesi, tehlikeli atık olmak yerine, yeniden kullanıldı ve şirketi ham madde olarak 23,600 ton kaya taşı çıkarma zahmetinden de kurtardı. Bu işlemle, yeni asfalt maddesinin ısıtılıp karıştırılması gerekmediği için, normal enerji maliyetlerinden yüzde tasarruf sağlandı. 19 OCAK 2005 yeşil UFUKLAR

20 MERCEK doğa onarımı Narew Nehri'nin çok kollu yatak sistemi pek çok kuşa ev sahipliği yapıyor ve nehir kenarında yaşayanlar için doğal bir taşkın kontrol havzası oluşturuyor. Narew in eski haline döndürülmesi, geçmişteki çevre katliamlarını telafi etmek için örnek oluşturabilir. Bir nehrin yeniden doğuşu Wojtek Kosc MICHAL KOSC Dariusz Ochrymiuk, Polonya nın kuzeydoğusunda, Narew Nehri nin Zoltki ve Rzedziany köyleri arasında bulunan dokuz kilometrelik bölümünde tam 11 yılını geçirmiş. Dariusz Ochrymiuk Narew e nehir değil, kanal diyor. Kanal diyor çünkü, yetkililer 1970 lerde nehri ıslah etmeye karar verdikten sonra adeta bir kanala dönüştürülmüş. Arka arkaya yapılan büyük ölçekli hafriyat çalışmaları sonunda, yaklaşık 4,500 yıl önce oluşmuş, hayranlık uyandıran çok kollu yatak sisteminin yerini alacak yeni bir nehir yatağı açılmış. Narew in bu çok kollu sistemi oldukça ender rastlanan bir özellik, yalnızca Sibirya daki Ob ve Kuzey Afrika daki Okawango nehirleri'nde benzer bir akış sistemi görülüyor. Ochrymiuk, Narew i yeniden doğal akışına kavuşturma çalışmalarını başarıyla yürüten Kuzey Podlasie Kuşları Koruma Derneği ni (PTOP) yönetiyor. Proje, on yıllar önce yapılan ıslah çalışmaları kadar kapsamlı, ama bu kez etkileri çok olumlu. Nehrin özellikle bu bölümü kuşlar için birinci derecede bir habitat olmakla birlikte, PTOP isminin yarattığı çağrışımın aksine, proje yalnızca kuşlara yönelik değil. Nehir, Polonya nın Beyaz Rusya sınırı yakınlarında bulunan Narew Nehri Ulusal Parkı nın tampon bölgesinden geçiyor, suları da hem Polonya hem de Avrupa ölçeğinde tehlike altında bulunan bir çok türün yaşadığı yeşil UFUKLAR OCAK önemli kuş rezervlerini besliyor. Narew Ulusal Parkı tampon bölgesinin restorasyonu, flora ve fauna açısından olduğu kadar, insanlar için de yararlı olacak bir çevre çalışmasına iyi bir örnek oluşturabilir. Bu projeden, yöre halkı, Narew Ulusal Parkı ve bölgeyi ziyarete gelen turistler yararlanacak lerde Narew in ıslah çalışmaları biter bitmez, nehirle ilgili sorunlar da baş gösterdi. Projenin amacı, tarıma elverişli yeni alanlar kazanmaktı. Ancak yeni yatak o kadar çok su çekti ki, eski kolların seviyesi tahmin edilenin çok altına düştü. PTOP nin gerçekleştirdiği araştırmaya göre, su seviyesindeki düşüş kimi yerlerde 1.6 metreye ulaşırken bazı kollar tamamen kurudu. Sonuç olarak çoğu kolun kanalla bağlantısı kesildi ve o zamana kadar bölgeye yabancı olan bitki türleri buraları kapladı. Başarısız taşkın kontrolü Islah çalışması, nehrin bütün vadisini önemli derecede etkiledi. 13 km 2' lik bir alanı kaplayan doğal bir taşkın ovasında 45 milyon m3 su tutulabiliyor, bu da civar köyleri koruyacak kadar yıllık taşkınları önlemeye yetiyordu. Kanalın çevresindeki sahaların taban suyundaki seviye düşüşünü telafi etmek isteyen yetkililer, başarısızlıkla sonuçlanan yeni bir işe kalkıştılar. Su toplaması düşüncesiyle inşa edilen iki su bendi bölgedeki su düzeyinin daha da düşmesine yol açtı. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, yılları arasında, tam da ıslah çalışmaları tamamlandıktan hemen sonra, ard arda bastırarak Polonya nın kuzeydoğusunu sarsan kuraklıklar, turbalık yangınlarını da had safhaya çıkardı ve vadideki biyolojik çeşitliliği iyice azalttı. Bölgedeki bütün ekosistemin bozulması, nehrin vadisine serpiştirilmiş köy ve mezraları ciddi boyutta etkiledi. Kuzeydoğu Polonya, kırsal kesimdeki yaşamın tarıma bağlı olduğu, çoğunlukla tüketime ancak yetecek kadar üretim yapılan, ülkenin en yoksul bölgelerinden biriydi (hâlâ da öyle). Islah çalışmaları, tarıma elverişli yeni alanlar kazanmak şöyle dursun, köylülerin balık avladıkları su kütlelerini yok etti, taşkın döneminde köyler arasında tahta sandallarla yapılan geleneksel ulaşıma da darbe indirdi. PTOP, Almanya da gerçekleşen doğal duruma döndürme projelerinden aldığı cesaretle, ve bir Alman vakfı olan Euronatur un da desteğiyle 1993 te çalışmalarına başladı. Eğer su, doğal akışına yeniden kavuşturulamazsa, eski nehir yataklarının yüzde 40 a varan bölümü tamamen kaybedilecek, diyor Ochrymiuk. Avrupa da ve dünyada, yalnızca Narew in sahip olduğu çok kollu sistem, bir kaç yıl içinde yok olabilir. Şimdi harekete geçip, radikal işler yapmak gerek. Zararlı süreçler öyle bir düzeye ulaştı ki, nehrin

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır. 1992 yılına gelindiğinde çevresel endişelerin sürmekte olduğu ve daha geniş kapsamlı bir çalışma gereği ortaya çıkmıştır. En önemli tespit; Çevreye rağmen kalkınmanın sağlanamayacağı, kalkınmanın ihmal

Detaylı

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı! Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı! REC Türkiye tarafından, Almanya Büyükelçiliği desteğiyle düzenlenen geniş katılımlı konferansta; BM İklim Değişikliği Marakeş COP22 - Taraflar

Detaylı

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı! Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı! REC Türkiye tarafından, Almanya Büyükelçiliği desteğiyle düzenlenen geniş katılımı konferansta; BM İklim Değişikliği Marakeş COP22 - Taraflar

Detaylı

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi Uluslararası Konferans Sivil Toplum-Kamu Sektörü İşbirliği 25-26 Nisan 2013, İstanbul 2 nci Genel Oturum

Detaylı

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı SİYASİ GELİŞMELER HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER AB Liderleri 27 Haziran da Jean- Claude Juncker i AB Komisyon Başkan adayı olarak belirledi. Schulz yeniden AP Başkanı oldu. AB Liderleri Jean-Claude

Detaylı

ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ

ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ YÜKSEK DENETİM DÜNYASINDAN HABERLER ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ

Detaylı

Dr. Sibel Sezer ERALP REC Direktörü

Dr. Sibel Sezer ERALP REC Direktörü Dr. Sibel Sezer ERALP REC Direktörü Bölgesel Çevre Merkezi (Regional Environmental Center-REC): Paydaşları Buluşturmak... Tarafsız, bağımsız ve kar amacı gütmeyen uluslararası bir kuruluş olan REC, çevreyle

Detaylı

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı, Türkiye nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı nın Geliştirilmesi Projesi nin Açılış Toplantısında Ulrika Richardson-Golinski a.i. Tarafından Yapılan Açılış Konuşması 3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ AB DE YENİLENEBİLİR ENERJİNİN PAYININ ARTMASI VE TÜRKİYE 68 EKONOMİK FORUM

AVRUPA BİRLİĞİ AB DE YENİLENEBİLİR ENERJİNİN PAYININ ARTMASI VE TÜRKİYE 68 EKONOMİK FORUM AB DE YENİLENEBİLİR ENERJİNİN PAYININ ARTMASI VE TÜRKİYE 68 EKONOMİK FORUM Çisel İLERİ İKV Proje Müdürü EUROSTAT VERİLERİNE GÖRE, AB NİN TOPLAM ENERJİ TÜKETİMİNDE YENİLENEBİLİR KAYNAKLARIN KULLANIMI 2004

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi İÇDAŞ A.Ş. Sürdürülebilirlik Yönetim Birimi Amaç ve İçerik Bu eğitim sunumu ile paydaşlarımıza Sürdürülebilirliği tanıtmak ve şirketimizin Sürdürülebilirlik alanında

Detaylı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE Dr. Mustafa ŞAHİN Genel Müdür Yardımcısı 2. ULUSLARARASI İNŞAATTA KALİTE ZİRVESİ 2 Kasım 2010, istanbul SUNUM İÇERİĞİ İklim değişikliği AB Süreci Çevre Yönetimi AB

Detaylı

1990 dan beri gazbeton sektörümüzün dayanıșması ve gelișimi için iș bașındayız.

1990 dan beri gazbeton sektörümüzün dayanıșması ve gelișimi için iș bașındayız. TÜRKİYE GAZBETON ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ 1990 dan beri gazbeton sektörümüzün dayanıșması ve gelișimi için iș bașındayız. Gazbeton Üreticileri Birliği Derneği Kasım 1990 tarihinde, ülkemizdeki gazbeton yapı

Detaylı

Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 5 Aralık 2016, Sabancı Center, İstanbul

Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 5 Aralık 2016, Sabancı Center, İstanbul Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 5 Aralık 2016, Sabancı Center, İstanbul Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Ø Bağımsız, tarafsız ve kâr amacı

Detaylı

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ?

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ? İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ? Gülçin Özsoy REC Türkiye Proje Uzmanı İklim Platformu Program Yöneticisi 22 Mart 2012, İzmir REC Türkiye REC Kuruluş Sözleşmesi Ekim 2002 de imzalandı; Ocak 2004 te yürürlüğe

Detaylı

KASIM AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Türkiye nin AB ye üyelik müzakereleri çerçevesinde 22 Nolu fasıl müzakereye açıldı.

KASIM AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Türkiye nin AB ye üyelik müzakereleri çerçevesinde 22 Nolu fasıl müzakereye açıldı. KASIM AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER SİYASİ GELİŞMELER Türkiye nin AB ye üyelik müzakereleri çerçevesinde 22 Nolu fasıl müzakereye açıldı. AB ile üyelik müzakerelerinde üç yıllık aradan sonra, 22. Fasıl müzakereye

Detaylı

ENERJİ GÜNDEMİ SAYI 57 MART Enervis, 10. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı'nın iki farklı etkinliğinde konuşmacı olarak yer alıyor

ENERJİ GÜNDEMİ SAYI 57 MART Enervis, 10. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı'nın iki farklı etkinliğinde konuşmacı olarak yer alıyor SAYI 57 MART 2019 ENERJİ GÜNDEMİ 2 4 Enervis 6. İstanbul Karbon Zirvesi nde Mart Ayında Elektrik Üretimi ve Tüketimi Azaldı 5 6 Enerji depolama maliyetleri hızla düşüyor Küresel Karbondioksit Emisyonu

Detaylı

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 15,5 Milyar Dolar İle Tüm Zamanların En Yüksek Kasım Ayı İhracatı Kasım ayı ihracat verilerine göre kasımda ihracat geçen yılın aynı dönemine

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU Şubat 2009 B.Ö. 2 I. GENEL BİLGİLER Resmi Adı : Bulgaristan Cumhuriyeti Yönetim Şekli : Parlamenter Cumhuriyet Coğrafi Konumu : Avrupa

Detaylı

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye Fırsatlar Ülkesi Türkiye Yatırımcılar için Güvenli bir Liman Tarım ve Gıda Sektöründe Uluslararası Yatırımlar Dr Mehmet AKTAŞ Yaşar Holding A.Ş. 11-12 Şubat 2009, İstanbul sunuş planı... I. Küresel gerçekler,

Detaylı

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI Avusturya da un üretimi sağlayan 180 civarında değirmen olduğu tahmin edilmektedir. Yüzde 80 kapasiteyle çalışan bu değirmenlerin ürettiği un miktarı 500 bin

Detaylı

AFD Sürdürülebilir bir gelecek için

AFD Sürdürülebilir bir gelecek için AFD Sürdürülebilir bir gelecek için TSKB Önceliğimiz Çevre Konferansı 5 aralık 2007 AGENCE FRANCAISE DE DEVELOPPEMENT Misyonumuz 1. Kalkınmanın finansmanı Birleşmiş Milletlerin Bin Yıl Kalkınma Hedefleri

Detaylı

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012 Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme 30 Mayıs 2012 Sürdürülebilir Kalkınma gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilecek kalkınma

Detaylı

Ülkemizdeki ve Yurtdışındaki Yetkilendirilmiş Kuruluş Çalışmaları. ÇEVKO Vakfı

Ülkemizdeki ve Yurtdışındaki Yetkilendirilmiş Kuruluş Çalışmaları. ÇEVKO Vakfı Ülkemizdeki ve Yurtdışındaki Yetkilendirilmiş Kuruluş Çalışmaları ÇEVKO Vakfı ORGANİK KATI ATIKLAR A M B A L A J A T I K L A R I N I N K O N T R O L Ü Y Ö N E T M E L İ Ğ İ AMBALAJ ATIKLARI Ambalaj Direktifi

Detaylı

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

ARTEV ENTELEKTÜEL VARLIK YÖNETİMİ İSTANBUL SANAYİ ODASI SUNUMU 30 MART 2012

ARTEV ENTELEKTÜEL VARLIK YÖNETİMİ İSTANBUL SANAYİ ODASI SUNUMU 30 MART 2012 ARTEV ENTELEKTÜEL VARLIK YÖNETİMİ İSTANBUL SANAYİ ODASI SUNUMU 30 MART 2012 İçerik Entelektüel Varlık Yönetimi Avrupa İnovasyon Değerlemesi İstanbul Sanayi Odası - Genel Bilgiler Avrupa İşletmeler Ağı

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü AVRUPA BİRLİĞİNEDİR? Hukuki olarak: Uluslar arası örgüt Fiili olarak: Bir uluslararası örgütten daha fazlası Devlet gibi hareket

Detaylı

HAVA YÖNETİMİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesi 09.03.2012

HAVA YÖNETİMİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesi 09.03.2012 HAVA YÖNETİMİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesi 09.03.2012 Ulusal Emisyon Tavanlarının Belirlenmesi Ülkemizin, Ø Uzun Menzilli Sınırötesi Hava Kirliliği Sözleşmesi (CLRTAP)

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE FASLI MÜZAKERE SÜRECİ

AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE FASLI MÜZAKERE SÜRECİ AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE FASLI MÜZAKERE SÜRECİ 1. Genel Süreç Çevre Faslı Müzakere Sürecine ilişkin; Çevre Faslı Tanıtıcı Tarama Toplantısı 03-11 Nisan 2006, Çevre Faslı Ayrıntılı Tarama Toplantısı 29 Mayıs

Detaylı

Dağlık alanda yaşayan insanlar ve yaşadıkları çevreler için birlikte çalışmak

Dağlık alanda yaşayan insanlar ve yaşadıkları çevreler için birlikte çalışmak Dağlık alanda yaşayan insanlar ve yaşadıkları çevreler için birlikte çalışmak BİZ KİMİZ? Dağ Ortaklığı bir Birleşmiş Milletler gönüllü ittifakı olup, üyelerini ortak hedef doğrultusunda bir araya getirir.

Detaylı

ÇEKAP Çevresel Kapasitemiz Gelişiyor

ÇEKAP Çevresel Kapasitemiz Gelişiyor ÇEKAP Çevresel Kapasitemiz Gelişiyor Eğitimlerin 3. Ayağı 8-9 Eylül de Bursa da Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye tarafından yürütülen ve temel yararlanıcısı Çevre ve ġehircilik Bakanlığı olan Türkiye

Detaylı

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER Technical Assistance for Implementation Capacity for the Environmental Noise Directive () Çevresel Gürültü Direktifi nin Uygulama Kapasitesi için Teknik Yardım Projesi Technical Assistance for Implementation

Detaylı

Kyoto Protokolü nün Onanması (Taraf Olunması) ve Uluslararası İklim Rejiminin Geleceği ile İlgili Bazı Politik ve Diplomatik Noktalar

Kyoto Protokolü nün Onanması (Taraf Olunması) ve Uluslararası İklim Rejiminin Geleceği ile İlgili Bazı Politik ve Diplomatik Noktalar Kyoto Protokolü nün Onanması (Taraf Olunması) ve Uluslararası İklim Rejiminin Geleceği ile İlgili Bazı Politik ve Diplomatik Noktalar José Romero* İsviçre Federal Çevre Bakanlığı Berne, İsviçre Ankara,

Detaylı

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. Ülkelerin Büyüme Oranı 5. Ülkelerin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi

Detaylı

MAYIS AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Avrupa Parlamentosu Seçimleri nde Aşırı Sağın Yükselişi

MAYIS AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Avrupa Parlamentosu Seçimleri nde Aşırı Sağın Yükselişi MAYIS AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER SİYASİ GELİŞMELER Avrupa Parlamentosu Seçimleri sonuçlandı. Avrupa Parlamentosu Seçimleri nde Aşırı Sağın Yükselişi 2014 Avrupa Parlamentosu Seçimleri, 22-25 Mayıs tarihlerinde

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRLER ve TÜRKİYE. Rifat Ünal Sayman Direktör, REC Türkiye SBE16 Swissotel, İstanbul 14 Ekim 2016

SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRLER ve TÜRKİYE. Rifat Ünal Sayman Direktör, REC Türkiye SBE16 Swissotel, İstanbul 14 Ekim 2016 SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRLER ve TÜRKİYE Rifat Ünal Sayman Direktör, REC Türkiye SBE16 Swissotel, İstanbul 14 Ekim 2016 Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Ø Bağımsız, tarafsız ve kâr amacı gütmeyen uluslararası bir

Detaylı

Avrupa Birliği Nedir?

Avrupa Birliği Nedir? T.C. Ankara Üniversitesi Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik Bütünleşmeler Anabilim Dalı Dersin Adı: Uluslararası Ekonomik Bütünleşmeler ve Avrupa Birliği Avrupa Birliği Nedir? Belgin Akçay Ankara

Detaylı

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER DUNYA GIDA GUNU ACLIGA KARSI BIRLESELIM Dr Aysegul AKIN FAO Turkiye Temsilci Yardimcisi 15 Ekim 2010 Istanbul Bu yılki kutlamanın teması, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde dünyadaki açlıkla mücadele

Detaylı

Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk

Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk Tarih: 13.01.2013 Sayı: 2013/01 (RAPOR 13 OCAK PAZAR GÜNÜNE AMBARGOLUDUR) Türkiye Enerji İstatistikleri ve Vizyon Raporu na göre; Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk İstanbul Serbest Muhasebeci

Detaylı

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 İnsan yaşamı ve refahı tarihsel süreç içinde hep doğa ve doğal kaynaklarla kurduğu ilişki ile gelişmiştir. Özellikle sanayi devrimine kadar

Detaylı

HABER BÜLTENİ Sayı 3

HABER BÜLTENİ Sayı 3 HABER BÜLTENİ 02.07.2014 Sayı 3 Konya Sanayi Odası (KSO) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğinde gerçekleştirilen Konya İmalat Sanayi Güven Endeksi Anketi, Türkiye nin, yerel

Detaylı

ERASMUS KOORDİNATÖRLÜĞÜ GENÇLİK DEĞİŞİM PROJELERİ

ERASMUS KOORDİNATÖRLÜĞÜ GENÇLİK DEĞİŞİM PROJELERİ ERASMUS KOORDİNATÖRLÜĞÜ GENÇLİK DEĞİŞİM PROJELERİ ERASMUS + ANA EYLEMLER ANA EYLEM 1 ANA EYLEM 2 ANA EYLEM 3 JEAN MONNET Bireylerin Öğrenme Hareketliliği İyi ve Yenilikçi Uygulamalar için İş Birliği Politika

Detaylı

AKDENİZ EYLEM PLANI SEKRETARYASI (AEP)

AKDENİZ EYLEM PLANI SEKRETARYASI (AEP) AKDENİZ EYLEM PLANI SEKRETARYASI (AEP) Türkçe Adı Akdeniz Eylem Planı Sekretaryası (AEP) İngilizce Adı Secretariat on Mediterrenaen Action Plan (MAP) Logo Resmi İnternet Sitesi http://www.unepmap.org Kuruluş

Detaylı

tepav Asuman Erdem 23 Şubat 2007

tepav Asuman Erdem 23 Şubat 2007 tepav türkiye ekonomi politikaları araştırma vakfı AB Müktesebatına Uyum Sürecinde Etki Analizi Kapasitesini Güçlendirerek Çevre Başlığında Uygulama ve Farkındalık Yaratma Projesi Asuman Erdem 23 Şubat

Detaylı

Resmî Gazete Sayı : 29361

Resmî Gazete Sayı : 29361 20 Mayıs 2015 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 29361 TEBLİĞ Orman ve Su İşleri Bakanlığından: HAVZA YÖNETİM HEYETLERİNİN TEŞEKKÜLÜ, GÖREVLERİ, ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA TEBLİĞ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam,

Detaylı

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ 1970 yılında Roma Kulübü, insanlığın ikilemi adlı projesinde dünya bağlamında Nüfus artışı, Gıda üretimi, Endüstrileşme Doğal kaynakların tüketilmesi

Detaylı

AB Çevre Ödülleri Yenilikçi Şirketleri Ödüllendirmeye Devam Ediyor

AB Çevre Ödülleri Yenilikçi Şirketleri Ödüllendirmeye Devam Ediyor AB Çevre Ödülleri Yenilikçi Şirketleri Ödüllendirmeye Devam Ediyor Avrupa Birliği Çevre Ödülleri Türkiye 2016 Programı birincileri ve finalistleri, Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye ve Türkiye Odalar

Detaylı

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (EnVer) & KANUNU

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (EnVer) & KANUNU ENERJİ VERİMLİLİĞİ (EnVer) & KANUNU Erdal ÇALIKOĞLU Sanayide Enerji Verimliliği Şube Müdürü V. Neden Enerji Verimliliği? Fosil kaynaklar görünür gelecekte tükenecek. Alternatif kaynaklar henüz ekonomik

Detaylı

İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER...XI KISALTMALAR...XXI

İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER...XI KISALTMALAR...XXI İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER...XI KISALTMALAR...XXI BİRİNCİ BÖLÜM ÇEVRENİN KORUNMASI, ÇEVRE HAKKI 1. ÇEVRENİN KORUNMASI...1 I. Çevre Kavramı...1 Çevresel

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ ve ÇEVRE Avrupa Birliği Bakanlığı Sunum İçeriği AB ve Çevre- Temel ilkeler AB ve İklim Değişikliği AB ve Su Kalitesi AB ve Atık Geri Dönüşümü Müzakere sürecinde

Detaylı

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60 ÖZET: Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı nın (BAKA) yeni Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen, görevine geçen ay başladı. Özen; ilk olarak ekip arkadaşlarım diye hitap ettiği BAKA nın personeliyle toplantı yaptı,

Detaylı

SERA GAZI EMİSYONU HAKAN KARAGÖZ

SERA GAZI EMİSYONU HAKAN KARAGÖZ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE SERAGAZI EMİSYONU İklim değişikliği, nedeni olursa olsun iklim koşullarındaki büyük ölçekli (küresel) ve önemli yerel etkileri bulunan, uzun süreli ve yavaş gelişen değişiklikler olarak

Detaylı

World Energy Outlook Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011

World Energy Outlook Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011 World Energy Outlook 2011 Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011 Bağlam: halihazırda yeterince kaygı verici olan eğilimlere yeni zorluklar ekleniyor Ekonomik kaygılar dikkatleri enerji

Detaylı

KENTİNİZ DÜNYAYA İLHAM VERSİN

KENTİNİZ DÜNYAYA İLHAM VERSİN TANITIM KENTİNİZ DÜNYAYA İLHAM VERSİN TEK DÜNYA KENTLERİ YARIŞMASI NA hemen bugün katılın! KENTLER FARK YARATIR Dünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşıyor ve kent sakinleri, dünyanın enerji kaynaklı

Detaylı

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12)

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12) BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12) Çölleşme; kurak, yarı-kurak ve yarı nemli alanlarda, iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri de dahil olmak üzere

Detaylı

Türkiye de Döngüsel Ekonomi Kapsamında AMBALAJ ATIKLARININ YÖNETİMİ

Türkiye de Döngüsel Ekonomi Kapsamında AMBALAJ ATIKLARININ YÖNETİMİ AMBALAJ ATIKLARININ YÖNETİMİ Aylin ÇİÇEK Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Şube Müdürü 19--20 Ekim 2016 - ANKARA 1 Doğal Kaynak Al-Kullan-At Atık LİNEER EKONOMİ SÜRECİ Üretim Geri Dönüşüm Tüketim Atık Yönetimi

Detaylı

OECD Ticaretin Kolaylaştırılması Göstergeleri - Türkiye

OECD Ticaretin Kolaylaştırılması Göstergeleri - Türkiye OECD Ticaretin Kolaylaştırılması Göstergeleri - Türkiye OECD, hükümetlerin sınır (gümrük dahil) prosedürlerini geliştirmeleri, ticaret maliyetlerini azaltmaları, ticareti artırmaları ve böylece uluslar

Detaylı

HALE OZANSOY RESİM SERGİSİ DEFNE SANAT GALERİSİNDE AÇILDI

HALE OZANSOY RESİM SERGİSİ DEFNE SANAT GALERİSİNDE AÇILDI HALE OZANSOY RESİM SERGİSİ DEFNE SANAT GALERİSİNDE AÇILDI Hale Ozansoy un Babam İçin adlı resim sergisi Defne Sanat Galerisinde açıldı. Açılışa katılanların oldukça ilgisini çeken Hale Ozansoy resimleri

Detaylı

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

Kadıköy Belediyesi Bütüncül ve Katılımcı İklim Eylemi Projesi İKLİM ELÇİLERİ DANIŞMA 1. TOPLANTISI

Kadıköy Belediyesi Bütüncül ve Katılımcı İklim Eylemi Projesi İKLİM ELÇİLERİ DANIŞMA 1. TOPLANTISI Merkezi Finans ve İhale Birimi Türkiye de İklim Değişikliği Alanında Kapasite Geliştirme Programı Kadıköy Belediyesi Bütüncül ve Katılımcı İklim Eylemi Projesi İKLİM ELÇİLERİ DANIŞMA 1. TOPLANTISI Kozyatağı

Detaylı

AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Hibe Programı

AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Hibe Programı AB ve Türkiye Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Avrupa Birliği Bakanlığı, Katılım Öncesi AB Mali Yardımı kapsamında finanse edilen diyalog sürecini desteklemeye devam etmektedir. Diyaloğu-IV

Detaylı

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı. TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ HAFTA 2 Roma Antlaşması Avrupa Ekonomik Topluluğu AET nin kurulması I. AŞAMA AET de Gümrük Birliğine ulaşma İngiltere, Danimarka, İrlanda nın AET ye İspanya ve Portekiz in AET ye

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI Sürdürülebilirlik vizyonumuz 150 yıllık bir süreçte inşa ettiğimiz rakipsiz deneyim ve bilgi birikimimizi; ekonomiye, çevreye, topluma katkı sağlamak üzere kullanmak, paydaşlarımız

Detaylı

REC TÜRKİYE NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve YEREL YÖNETİMLERLE İLGİLİ ÇALIŞMALARI

REC TÜRKİYE NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve YEREL YÖNETİMLERLE İLGİLİ ÇALIŞMALARI KATILIMININ KOLAYLAŞTIRILMASI PROJESİ REC TÜRKİYE NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve YEREL YÖNETİMLERLE İLGİLİ ÇALIŞMALARI Hande ÖZÜT Proje Yöneticisi 29.12.2008 Bölgesel Çevre Merkezi - REC ( ) Tarafsız, bağımsız

Detaylı

2010-2011 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL ÇAMLICA KALEM İLKÖĞRETİM OKULU OKULLARDA ORMAN PROGRAMI ORMANDAN BİO ENERJİ ELDE EDİLMESİ YIL SONU RAPORU

2010-2011 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL ÇAMLICA KALEM İLKÖĞRETİM OKULU OKULLARDA ORMAN PROGRAMI ORMANDAN BİO ENERJİ ELDE EDİLMESİ YIL SONU RAPORU 2010-2011 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL ÇAMLICA KALEM İLKÖĞRETİM OKULU OKULLARDA ORMAN PROGRAMI ORMANDAN BİO ENERJİ ELDE EDİLMESİ YIL SONU RAPORU AYLAR HAFTALAR EYLEM VE ETKİNLİKLER 2 Okullarda Orman projesini

Detaylı

Araştırma ve Teknolojik Geliştirme Başkanlığı Bilim ve Teknoloji Merkezi. Şişecam Kurumsal Araştırma ve Teknolojik Geliştirme

Araştırma ve Teknolojik Geliştirme Başkanlığı Bilim ve Teknoloji Merkezi. Şişecam Kurumsal Araştırma ve Teknolojik Geliştirme Araştırma ve Teknolojik Geliştirme Başkanlığı Bilim ve Teknoloji Merkezi Şişecam Kurumsal Araştırma ve Teknolojik Geliştirme Şişecam Araştırma ve Teknolojik Geliştirme Başkanlığı 1 ŞİŞECAM ŞİRKET GRUPLARI

Detaylı

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi OCAK-HAZİRAN 2018 İHRACAT VERİLERİ

Detaylı

HABER BÜLTENİ xx Sayı 5

HABER BÜLTENİ xx Sayı 5 HABER BÜLTENİ xx.09.2014 Sayı 5 Konya Sanayi Odası (KSO) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğinde gerçekleştirilen Konya İmalat Sanayi Güven Endeksi Anketi, Türkiye nin, yerel

Detaylı

2014 dünyanın en sıcak yılı olabilir

2014 dünyanın en sıcak yılı olabilir 2014 dünyanın en sıcak yılı olabilir Prof. Dr. Etem Karakaya: Ocak itibariyle neredeyse hiç kar yağmadı. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) 2014 Mayıs ayını dünyanın en sıcak ayı ilan etti. Bu yıl dünya tarihinin

Detaylı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı 6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı(ISSA) işbirliği ile Stratejik İnsan Kaynakları Politikaları ve İyi Yönetişim

Detaylı

Çok tatil yapan ülke imajı yanlış!

Çok tatil yapan ülke imajı yanlış! Tarih: 19.05.2013 Sayı: 2013/09 İSMMMO nun Türkiye de Tatil ve Çalışma İstatistikleri raporuna göre Türkiye tatil günü sayısında gerilerde Çok tatil yapan ülke imajı yanlış! Türkiye, 34 OECD ülkesi arasında

Detaylı

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET Avrupa Konseyi üyesi olmayan devlet (Belarus) ÜYE ÜLKELER KURULUŞUN MERKEZİ VE BÜROLARI BÜTÇE Almanya, Arnavutluk, Andorra, Avusturya, Azerbaycan, Belçika,

Detaylı

Ambalaj Atığı Yönetiminde Sanayinin Sorumluluğu. Mete İmer 2011 Atık Yönetimi Sempozyumu Side, Antalya,

Ambalaj Atığı Yönetiminde Sanayinin Sorumluluğu. Mete İmer 2011 Atık Yönetimi Sempozyumu Side, Antalya, Ambalaj Atığı Yönetiminde Sanayinin Sorumluluğu Mete İmer 2011 Atık Yönetimi Sempozyumu Side, Antalya, 18.4.2011 Tüketicinin Korunması Tüketicinin Korunması hakkında BM Yönergesi -1985 Değişiklik Ocak

Detaylı

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. Ülkelerin Büyüme Oranı 5. Ülkelerin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi

Detaylı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016 İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 16 Ekim Dünya Gıda Günü Herkesin gıda güvenliğine ve besleyici gıdaya ulaşma

Detaylı

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU Ocak-Haziran İhracat taşımalarımızın %49 u (~297.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %35 i (~208.000) Avrupa Ülkelerine, %16 sı ise (~100.000)

Detaylı

BİR ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE GİRİŞİMİ DRYNET PROJESİ

BİR ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE GİRİŞİMİ DRYNET PROJESİ BİR ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE GİRİŞİMİ DRYNET PROJESİ 11.09.2008, Kamu- STK Diyalog Toplantısı: Çölleşme ile Mücadelede Ortaklıklar AB Deneyimi ve CRIC7 için Fırsatlar ANKARA DRYNET PROJESİ Birleşmiş Milletler

Detaylı

Piyasaya Hazırlık Ortaklık Girişimi

Piyasaya Hazırlık Ortaklık Girişimi Piyasaya Hazırlık Ortaklık Girişimi Geleceğin Karbon Piyasaları Şekilleniyor Pazara Hazırlık Ortaklık Girişimi (PMR) Kyoto Protokolü nün ilk yükümlülük döneminin sona ereceği 2020 yılı sonrası yeni iklim

Detaylı

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ GIDA GÜVENLİĞİ GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ Dünyada 800 Milyon İnsan Kronik Yetersiz Beslenme, 1.2 Milyar İnsan Açlık Korkusu Yaşamakta, 2 Milyar İnsan Sağlıklı, Yeterli ve Güvenli Gıda Bulma Konusunda

Detaylı

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi Musa Rahmanlar Ankara/2016 Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Dairesi/Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü İçerik 1. Sürdürülebilir

Detaylı

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ Enerji, modern kişisel yaşamın, üretim ve iletişim süreçlerinin en önemli aktörlerinden biri. Enerjinin tüketimi küresel düzeyde hızla artmaya devam ederken üç ana ihtiyaç baş gösteriyor:

Detaylı

ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ VE GİRİŞİMCİLİK

ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ VE GİRİŞİMCİLİK ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ VE GİRİŞİMCİLİK İskenderun Körfezi'nde Endüstriyel Simbiyoz Projesi Kapanış Etkinliği: Endüstriyel Simbiyoz Konferansı 2014 Dr. Emrah Alkaya Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı 20 Şubat

Detaylı

AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP)

Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP) Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP) Kurtuluş Aykan* Küresel mali krizin ortaya çıkardığı en önemli gerçek, ekonomik sorunların bundan böyle artık tek tek ülkelerin

Detaylı

ŞUBAT AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Macaristan a Resmi Bir Ziyaret Gerçekleştirdi

ŞUBAT AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Macaristan a Resmi Bir Ziyaret Gerçekleştirdi ŞUBAT AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER SİYASİ GELİŞMELER Cumhurbaşkanı Gül, Türk-Macar İş Forumu Açılış Oturumu da İş Adamlarına Hitap Etti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Macaristan a Resmi Bir Ziyaret Gerçekleştirdi

Detaylı

Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı Dursun Baş, Uzman - REC Türkiye 6 Aralık 2016, Movenpick Otel, Ankara

Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı Dursun Baş, Uzman - REC Türkiye 6 Aralık 2016, Movenpick Otel, Ankara Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı Dursun Baş, Uzman - REC Türkiye 6 Aralık 2016, Movenpick Otel, Ankara Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı Projesi Sunum Planı

Detaylı

Gökmen ÖZER/Coğrafya Öğretmeni

Gökmen ÖZER/Coğrafya Öğretmeni Gökmen ÖZER/Coğrafya Öğretmeni İnsan etkinlikleri neticesinde oluşan iklim değişikliği riskleri değerlendirmeleriyle sorumlu devletler arası bilimsel bir organdır. Heyet 1988 de Dünya Meteoroloji Örgütü,

Detaylı

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (ENVER) GÖSTERGELERİ VE SANAYİDE ENVER POLİTİKALARI

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (ENVER) GÖSTERGELERİ VE SANAYİDE ENVER POLİTİKALARI ENERJİ VERİMLİLİĞİ (ENVER) GÖSTERGELERİ VE SANAYİDE ENVER POLİTİKALARI Erdal ÇALIKOĞLU Sanayide Enerji Verimliliği Şube Müdürü V. Neden Enerji Verimliliği? Fosil kaynaklar görünür gelecekte tükenecek.

Detaylı

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VE STRATEJİK İLETİŞİM PLANLAMASI

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VE STRATEJİK İLETİŞİM PLANLAMASI SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VE STRATEJİK İLETİŞİM PLANLAMASI Stratejik İletişim Planlaması -1 İletişim temelinde, plan ve strateji vardır. Strateji bilgi üretimine dayanır. Strateji, içinde bulunduğumuz noktadan

Detaylı

İktisadi Kalkınma Vakfı

İktisadi Kalkınma Vakfı İktisadi Kalkınma Vakfı Türkiye-AB ilişkilerinin tarihi kadar eski ve köklü bir kurum olan İktisadi Kalkınma Vakfı, Türkiye ile AB arasındaki ortaklık ilişkisini başlatan Ankara Anlaşması nın imzalanmasından

Detaylı

İşletmelerde Karbon Yönetimi ve Gönüllü Karbon Piyasaları. Yunus ARIKAN REC Türkiye İklim Değişikliği Proje Yöneticisi

İşletmelerde Karbon Yönetimi ve Gönüllü Karbon Piyasaları. Yunus ARIKAN REC Türkiye İklim Değişikliği Proje Yöneticisi İşletmelerde Karbon Yönetimi ve Gönüllü Karbon Piyasaları Yunus ARIKAN REC Türkiye İklim Değişikliği Proje Yöneticisi ÇET 07, 7.6.2007 Bölgesel Çevre Merkezi - REC ( ) Tarafsız, bağımsız ve kar amacı gütmeyen

Detaylı

AKILLI, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE KAPSAYICI ÇÖZÜMLER

AKILLI, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE KAPSAYICI ÇÖZÜMLER İŞLETME 2023 AKILLI, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE KAPSAYICI ÇÖZÜMLER KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PAZARYERİ 10 ARALIK 2O14 KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL KSS Pazaryeri Akıllı, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı Çözümlerin

Detaylı

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor! Amway Avrupa nın Dünya Girişimcilik Haftası na özel 16 Avrupa ülkesinde yaptırdığı Girişimcilik Anketi sonuçları açıklandı! Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor! Amway Avrupa tarafından yaptırılan

Detaylı

PROJE KAPANIŞ KONFERANSI

PROJE KAPANIŞ KONFERANSI PROJE KAPANIŞ KONFERANSI PROJE ETKİNLİKLERİ ve ÇIKTILARI 3 Aralık 2008, Ankara Bölgesel Çevre Merkezi - REC Tarafsız, bağımsız ve kar amacı gütmeyen uluslararası bir kuruluş Orta ve Doğu Avrupa da 1990,

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran: Türkiye ile AB arasındaki gelir uçurumu azalmadı arttı Tarih : 14.12.2012 2011 DE HIZLI KALKINMA MASALINA ULUSLARARASI YALANLAMA TÜİK, EUROSTAT ve OECD işbirliğiyle

Detaylı

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir. İKLİM MÜCADELELERİ 20. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, iklimdeki değişimler daha belirgin hale gelmiştir. Günümüzde, hava sıcaklığındaki ve yağış miktarındaki değişimler, deniz seviyesinin yükselmesi,

Detaylı

AB, 2030 İKLİM VE ENERJİ PAKETİ ÜZERİNDE ANLAŞMAYA VARDI

AB, 2030 İKLİM VE ENERJİ PAKETİ ÜZERİNDE ANLAŞMAYA VARDI Brüksel de yapılan AB Liderler Zirvesi nde, AB üyesi 28 ülkenin devlet ve hükümet başkanları 2030 İklim ve Enerji Paketi üzerinde anlaştı. Zirve de varılan mutabakat, sera gazlarının %40 azaltılması, yenilenebilir

Detaylı

TürkiyeEnerjiForumu. Enerji profesyonellerinin vazgeçilmez doruğu 12.yaşında! ANTALYA. 15-19 Nisan 2014. Club Med Palmiye, Kemer

TürkiyeEnerjiForumu. Enerji profesyonellerinin vazgeçilmez doruğu 12.yaşında! ANTALYA. 15-19 Nisan 2014. Club Med Palmiye, Kemer Uluslararası 06 TürkiyeEnerjiForumu 12. Yıl Club Med Palmiye, Kemer 2014 ANTALYA 15-19 Nisan 2014 Enerji profesyonellerinin vazgeçilmez doruğu 12.yaşında! Antalya da unutulmuz tarihi zirve için geriye

Detaylı

Namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen suçların ortadan kaldırılmasına yönelik çalışma

Namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen suçların ortadan kaldırılmasına yönelik çalışma Elli-dokuzuncu Oturum Üçüncü Komite Gündem maddesi 98 Kadınların Konumunun Geliştirilmesi Almanya, Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Brezilya, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı,

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİR ARAZİ YÖNETİMİ İŞ FORUMU. Ankara Deklarasyonu

SÜRDÜRÜLEBİLİR ARAZİ YÖNETİMİ İŞ FORUMU. Ankara Deklarasyonu SÜRDÜRÜLEBİLİR ARAZİ YÖNETİMİ İŞ FORUMU Ankara Deklarasyonu Özet 2015 yılının Eylül ayında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi kapsamında Arazi Bozulumunun Dengelenmesi

Detaylı