HİTİTLERDE TIP ÜZERİNE BİR İNCELEME. Fatma GÖKHAN YÜKSEK LİSANS TEZİ TARİH ANABİLİM DALI ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİMİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "HİTİTLERDE TIP ÜZERİNE BİR İNCELEME. Fatma GÖKHAN YÜKSEK LİSANS TEZİ TARİH ANABİLİM DALI ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİMİ"

Transkript

1

2

3 HİTİTLERDE TIP ÜZERİNE BİR İNCELEME Fatma GÖKHAN YÜKSEK LİSANS TEZİ TARİH ANABİLİM DALI ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİMİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EKİM 2015

4

5

6 iv HİTİTLERDE TIP ÜZERİNE BİR İNCELEME (Yüksek Lisans Tezi) Fatma GÖKHAN GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Haziran 2015 ÖZET Hititlerde Tıp Üzerine Bir İnceleme isimli tez çalışmamızda Hitit dünyasında tıbbın varlığını ortaya koymaya çalıştık. Çalışmamızın giriş kısmında tezimizin amacı belirtilerek, geçmişten günümüze tüm insanlığın birikiminin ürünü olan tıp ilminin doğuşu ve tıbbın bazı uygarlıklardaki izlerine yer verilmiştir. Beş bölümden oluşan çalışmamızda birinci bölümde Anadolu ya henüz tam olarak nereden geldikleri kesinlik kazanmayan ancak M.Ö ІІ. Binyıl başlarından M.Ö VII. yüzyıla kadar Anadolu da hüküm süren Hititlerin tıbbı hakkında genel bilgilere yer verilmiştir. Ayrıca bu bölümde din-büyü-tıp ilişkisi, Hititlerin sağlık, hastalık, temizlik ve kirlilik kavramalarına bakış acıları verilmiştir. İkinci bölümde ise Hititlerin hastalık sebepleri olarak gördükleri faktörler, hastalık türleri, tanıları ve bilinen hastalıklara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde tedavi yöntemleri, dördüncü bölümde doğum ve ölüm konularına yer verilmiştir. Hititlerin hastalıklara bakış açısı, hastalıkların sebepleri, hastalıklar karşısında uyguladıkları tedaviler, tedavilerde uygulanan yöntemler üzerinden Hitit tıbbının seviyesini ortaya çıkarmaya çalıştık. Son olarak da bu konuda Hititlerin çevre kültürlerle olan etkileşimine yer verilmiştir. Bu araştırma çerçevesinde Hititlerin kültür mirası içerisinde belirleyici bir rol oynamasa da tıp ilminin izlerine rastlanmaktadır. Bilim Kodu : 1108 Anahtar Kelime : Tıp, din, büyü, hastalık, doğum, ölüm Sayfa Adedi :152 Tez Danışmanı : Doç. Dr. Esma REYHAN

7 v A SURVEY INTO THE PRESENCE OF MEDICINE IN THE HITTITES (Master Thesis) Fatma GÖKHAN GAZİ UNIVERSITY GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES June 2015 ABSTRACT Our study entitled A Survey into the Presence of Medicine in the Hittites is intended to reveal the presence of medicine in the Hittites world. The introductory part of our study is devoted to the objective of our study as well as the rise of medical sciences as the accumulation of the whole mankind from the earliest days up to the present and the traces of medicine in some civilizations.our study consists of five chapters, following the introduction. The first chapter is concerned with general information about the medicine of the Hittites, who ruled over Anatolia from the early 2000s BC to the 700s BC though it is not certain yet where they came to Anatolia from. There is also a mention of the relationship between medicine, religion and magic and the Hittites view of health, illness, cleanness and dirtiness. The second chapter is concerned with the factors that the Hittites saw as the causes of illnesses, the types of illnesses, their diagnosis and the known illnesses. Treatment methods are described in the third chapter and the subjects of birth and death in the chapter. The Hittites views of illnesses, the causes of illnesses and their treatments of illnesses are dealt with in this chapter to reveal the general level of the Hittites medicine. The last chapter is devoted to the interaction between the Hittites and neighbouring cultures. It has been concluded in this study that the traces of medical sciences are witnessed in the cultural heritage of the Hittites even though it did not play a defining role in it. Science : 1108 Keywords : Medicine, religion, magic, disease, birth, death Pages : 152 Supervisor : Doç. Dr. Esma REYHAN

8 vi TEŞEKKÜR Günümüzden binlerce yıl öncesinde aynı toprak (Anadolu) üzerinde devam eden bir birikimin varlığı söz konusudur. Hititler bu birikim içerisinde Anadolu nun eskiçağ tarihini aydınlatması acısından oldukça önemlidir. Bugüne kadar ele geçmiş otuz bini aşkın yazılı belgeler arasında Hitit tıbbına dair bilgiler sunun tabletlerin parmakla sayılacak derecede az olması çalışmamızı zorlaştırmıştır. Araştırmamıza başlarken öncelikle kütüphane katalogları taranmış daha önceden bu konuyla ilgili yayınlanmış kitap, makale ve tezlerden yararlanılmıştır. Tezimizde kullanmam için çalışmalarını ve doktora tezini benimle paylaşan sayın hocam Doç. Dr. Leyla Murat a (Ankara Üniversitesi), her zaman maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen aileme ve tezimizin her aşamasında büyük katkısı bulunan, her türlü desteğiyle yanımda yer alan sevgili hocam Doç. Dr. Esma Reyhan a buradan teşekkürlerimi iletmeyi bir borç olarak görmekteyim.

9 vii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET... ABSTRACT... TEŞEKKÜR... İÇİNDEKİLER... KISALTMALAR... iv v vi vii ix 1. GİRİŞ HİTİTLERDE TIP Hitit Tıbbının Genel Özellikleri Sağlık ve Hastalık Temizlik ve Kirlilik Din Büyü Tıp İlişkisi Tıp Eğitimi Tıpla İlişkisi Olan Görevliler LÚ A.ZU - Hekim MUNUS A.ZU- Kadın Hekim LÚ AZU (ašipu) - Büyücü LÚ SANGA Rahip MUNUS ŠA.ZU / MUNUS haznupalla Ebe MUNUS ŠU.GI Yaşlı Kadın, Büyücü Tıbbı Metinlerin İçeriği Tıp Malzemeleri Bitkiler Hayvansal Malzemeler Madeni Malzemeler... 61

10 viii Sayfa Araç Gereçler Diğer Malzemeler HİTİTLERDE HASTALIK Hastalık Sebepleri Hastalık Türleri Salgın Hastalıklar Ruhsal Hastalıklar Yaralanmalar Diğer Hastalıklar Hastalık Tanıları Bilinen Hastalıklar HİTİTLERDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ Dinsel Tedavi Büyüsel Tedavi İlaçla Tedavi HİTİTLERDE DOĞUM VE ÖLÜM Doğum ve Ritüelleri Ölüm ve Ritüelleri HİTİT TIBBINI ETKİLEYEN KÜLTÜRLER Mezopotamya Mısır SONUÇ KAYNAKÇA ÖZGEÇMİŞ

11 ix KISALTMALAR Bu çalışmada kullanılmış olan kısaltmalar açıklaması ile birlikte aşağıda sunulmuştur. Simgeler Açıklamalar x : Okunamayan işaretler. [x] : Metin yüzeyinde kaybolmuş işaretler. [ ] :Orijinal metinde kırık olan yerler. [.] : Kırık metin yerlerinde sayısı hesaplanamayan işaretler. < > :Tableti yazan (kâtip) tarafından unutulmuş işaretler.? :Tercümenin şüpheli olduğunu gösterir. : Paragraf başı.. : Sümerce sözcüklerin transkripsiyonunda hece arasına konulur. - : Hititçe ve Akadca sözcüklerin transkripsiyonunda hece arasına konur. :Tabletin paragraf ayrımını gösterir. Kısaltmalar Açıklamalar Ay. Bo CT CTH Çev. HV : Arka yüz : Inventarnummer von Tafeln aus Boğazköy : Cuneiform Texts from Babylonian Tablets in the British Museum-London : Catalogue des Textes Hittites : Çeviren : J.Friedrich, Hethitisches Wörterbuch Karagefaßte kritische Samınlung der Deutungen hethitischer Wörter. Heidelberg.1952.

12 x HZL :Chr. Rüster-E.Neu, Hethitisches Zeichenlexikon. Inventar und Interpretation der Keilschriftzeichen aus den Boğazköy- Texten (=StBoT, Beiheft 2). Wiesbaden1989. Kısaltmalar Açıklamalar IBoT : İstanbul Arkeoloji Müzelerinde Bulunan Boğazköy Tabletleri I1944, II 1947, III KBo : Keilschrifttexte aus Boghazköi. Leipzig/Berlin 1916 KUB : Keilschrifturkunden aus Boghazköi. Berlin 1921 Öy. : Önyüz StBoT : Sutudien zu den Boğazkö-Texten. Wein/ Weisbaden.1965 TDK : Türk Dil Kurumu Vd. : Ve devamı Vs. : Vesaire

13 1 1. GİRİŞ Tıp, insanın yeryüzünde var olduğu ilk günden bu yana hemen hemen her kültürde erken gelişen bir unsur olmuştur. İnsan hayatında önemli bir ihtiyaç olan tıp iki amaca yöneliktir. Birincisi hastalık denilen olumsuzlukları düzeltmek ve kişiye sağlığını kazandırmak, ikincisi ise olumsuzlukların ortaya çıkmasını engellemektir. 1 Hititlerde Tıp Üzerine Bir İnceleme adını verdiğimiz çalışmamızdaki amaç, Hititlerin tıbbı bilgilerini ortaya koyarak Hitit tıbbının seviyesini belirlemek ve dünya tıbbına nasıl bir katkı sağladığını ortaya çıkarmaktır. Araştırmamıza öncelikle bu konu üzerinde daha önceden yayınlanmış kitaplar, makaleler ve tezler incelenerek kütüphanelerde katalog taramaları yaparak başladık. Anadolu coğrafyasında yüzyıllar öncesinde yaşamış bir uygarlığın tıbbı bilgilerinin nasıl ve ne seviyede olduğu merak konusudur. Tıp bilimsellikte çağ atlamış olsa da onun yanında yüzyıllardır devam eden uygulamalarla karşılaşılmaktadır. Bugün bu uygulamaları alternatif tıp olarak tabir edilen uygulamalar arasında görmekteyiz. Günümüzde modern bir bilim halini gelen tıbbın kökeni din ve büyüye dayanır. Ancak tıbbın başlangıcı bilimsel yoğunluğundan dolayı Eski Yunan a dayandırılsa da tıp biliminin bu günkü aşamaya gelmesi tüm insanlığın ürünüdür. Modern tıbbın bugünkü seviyede olmasında insanlığın ilk çalışmalarından bugüne gelen bir birikim söz konusudur. Bu birikimde tüm uygarlıklar gibi Hititlerinde katkı sağladıklarını muhakkaktır. Ancak dünya tıbbına gözle görülür büyük bir katkı olmasa da çağdaşları olan Mezopotamya ve Mısır kültürlerinin Anadolu ya taşıyıcısı olmuştur. Hititler tıp konusunda çağdaşlarına göre geri ancak onlardan aldığı özellikleri, kendi kültürüne uyarlamış bir uygarlıktır. Hititlerin, Eskiçağ Anadolu tarihine dair bıraktıkları miras 30 bine yakın yazılı belgeler ve sayısız arkeolojik kaynaklardır. Bu kaynaklar arasında doğrudan Hitit tıbbına dair belgeler neredeyse yok denecek kadar az sayıda olması konunun 1 Çelik, F.(2013). İnsancıl Bir Tıp ve İyi Hekimlik için Hekimliğin Seyir Defteri. İstanbul: Deomed Yayıncılık. 12.

14 2 aydınlatılmasını güçleştirmektedir. Tıbbı belgelerin az olması ya da çağdaşlarının gerisinde olması Hititlerin tıp konusundan yoksun olduğunu göstermez. Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarında karşılaştığımız tıptan farklı bir seviyede olduğunu söylemek daha doğru olur. Tıbbın oluşumu ve gelişimi zaman almıştır. Eskiçağdan günümüze insanın var olduğu her coğrafyada tıbbı bir uygulamanın varlığı muhakkaktır. Ancak tıbbın seviyesi bugün bile her coğrafyada farklılık göstermektedir. Günümüzde dünya teknolojik açıdan hat safhaya ulaşmış olmasına rağmen bazı uygulamaların benzerleri de halen mevcuttur. Tarih öncesi çağlarda insan ömrü (ortalama yıl) ve yaşam kalitesi kesin olarak bilinmemektedir. 2 Ancak insanın yeryüzündeki varlığından da eski bir geçmişe sahip olan hastalık kavramından söz edilebilmektedir. Bazı arkeolojik kalıntılar, hastalık ve tedavi kavramlarının varlığından bahsetmektedir. Bu kalıntılar arasındaki en önemli malzemeler kemiklerdir. Devrin hastalıklarına, dokuların günümüze ulaşmaması nedeniyle kemiklerdeki değişikliklerden yola çıkarak ulaşılan yargılardır. Ancak kalıntılardaki mikroskobik izler tarih öncesi dönemlerde bakterilerin var olduğuna işaret etmektedir. 3 Yine bakterilerin meydana getirdiği enfeksiyonlara ait ilk bulgular iki yüz elli milyar yıllıktır. Elli milyon yıldır da ortaya çıkarılan kalıntılarda tüberküloz, raşitizm ve kemik tümörleri gibi hastalıkların var olduğu bilinir. 4 Mağaralarda, ağaç kovuklarında yaşayan ilk insanların tıbbı işlemlerinin ne olduğu ve ne şekilde yapıldığı bilinmemektedir. Ancak araştırmacılar insanların işe çevrelerindeki hayvanları gözlemleyerek başlamış oldukları konusunda hemfikirdir. İnsanlar hayvanları dikkate alarak doğada karşılaştıkları su taşkını, yer sarsıntısı, şiddetli rüzgâr, sıcaklık ve soğuk gibi olumsuzluklar karşısında yaralanma ya da hastalık durumlarında içgüdüleriyle çözüm aramaya başlamışlardır. Hayvanlarda biyolojik bir güç olan iç güdü milyonlarca yıldır hep aynı kalmıştır. Ancak insan 2 Uzel, İ. (2008). Anadolu Tıp Tarihine Giriş(Birinci Baskı). İstanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Demirhan, A. (1982).Kısa Tıp Tarihi. Bursa: Bursa Üniversitesi Basımevi Bayat, A.H.(2003) Tıp Tarihi. İzmir: Ege Üniversitesi Yayınları. 22.

15 3 içgüdüleriyle başladığı bu yolculuğa zekâsını da ekler ve farklı bir yaşam evresine geçer. Bu evrede insan, mağaralardan ve ağaç kovuklarından çıkar. Çevresindeki bitkileri ve canlıları inceleyerek onların yararlılarını ve zararlılarını ayırt eder. Hastalık ve yaralanma durumlarında ağaçlar, bitkiler, besinler, toprak, su vs. kullanarak tedavi işlemine başlandığı düşünülür. Zamanla oluşan tedavi birikimleri büyücü, şifacı, hekim vb. isimlerle adlandırılan iyileştiricileri oluşturur. Günümüz anlayışından farklı olarak hastalık oluşumu ve nedenleri doğal etkenlerden çok dinsel, büyüsel ve doğaüstü güçlere dayandırılmıştır. Hastalıkların hayaletlerin, ruhların veya bir tabunun yıkılması ile kızdırılan tanrılar tarafından gönderildiğine inanılmıştır. Bu inanç insanın nedenlerini açıklayamadığı hastalıklar karşısında oluşmuştur. Herhangi bir saldırı veya kaza yaralanmalarının nedenlerini açıklanabilirken bir baş ağrısı, halsizlik, mide bulantısı veya herhangi bir sancının nedenine açıklama getirmekte zorluk çektiği düşünülmüştür. Dolayısıyla insan nedenini açıklayamadığı hastalıkların doğaüstü güçlere, kötü ruhlara, herhangi bir tabunun çiğnenmesine, hasta kişinin ruhunun kaçıp gitmesine ve tanrılara bağlamıştır. 5 Kendisinden üstün güçlerin varlığına inanmış olan insan bu güçlerin varlığından kurtulmak için sihir, büyü ve çeşitli mistik çarelere başvurmuştur. İlkel insanın hastayı iyileştirmek için başvurduğu çarelerin içinde basit anatomi bilgileriyle bazı cerrahi işlemlerin (trepanasyon ve sünnet) yapıldığına işaret eden arkeolojik veriler mevcuttur. Özellikle de trepanasyon (kafatasında belirli aralıklarla delikler açılarak yapılan işlem) ve sünnet işlemleri en eski cerrahi tedavi olarak karşımıza çıkar. Geniş bir coğrafyaya yayılan trepanasyonun ilkel toplumlardaki kullanılma nedeni muhtemelen bedene giren kötü ruhun kafatasından dışarı çıkarılacağı inancıdır. İnsanın fiziki, ruhi ve zihni yetenekler kafatasında yani beyinde toplanır. 5 Uzel, 2008: 17.

16 4 Bugün dünyanın değişik bölgelerinde bu işlem farklı amaçlarla devam etmektedir. Örneğin Kenya da yaşayan Kisii kabilesinde uzun süreli devam eden baş ağrılarını tedavi etmek amacıyla yapılır. Yine Yeni Gine nin bazı adalarında uzun ömür sürmek için genç yaşlarda yapılan trepanasyon Kuzey Afrika nın dağ köylerinde baş ağrısı, sara, baş dönmesi ve herhangi bir sarsıntı sonucu oluşan yaralanmaların tedavisinde kullanılır. 6 Diğer bir cerrahi işlem ise sünnettir. Sünnet, günümüzde Müslüman ve Yahudi inancında olanlar ile Afrika, Amerika, Avustralya ve bazı adalarında görülen bir gelenektir. Sünnetin yapılış amacı olarak temizlik, kişinin toplum içinde sosyal saygınlık kazanması, üreme ve bereket tanrılarına kurban gibi görüşler öne sürülse de ilkel toplumlarda acıya dayanma denemesi ile topluma kabul edilme törenlerinden biri olduğu görülür. 7 Bu cerrahi işlem temizliği güzellikten üstün tutan Mısırlılarda da vardı. Mısırlılarda sünnet temizlik amacıyla yapılırdı. 8 Sakkara da 6. Sülale dönemine ait (yaklaşık M.Ö. 2620) mezar duvarlarındaki resimlerde bu operasyon görülür. 9 Asur sarayında sünnetin yapıldığı bilinir. 10 Hititler sünneti bildikleri ve bazı hastalıkları sünnetli ve sünnetsiz olmalarına göre tedavi uyguladıkları bilinir. 11 Avustralya da yaşayan Aborjinler ise dinsel ya da büyüsel amaçla yapıldığı düşünülen sünnet gençler üzerinde, eski zamanların korkunç töreni olarak görülmüştür. 12 İlkel insan bu iki önemli cerrahi işlemin yanında bedenine saplanan diken, ot, ok gibi kendini rahatsız eden nesneleri veya bedeninde oluşan iltihap ve kabarcıkları yontulmuş çakmak taşlarıyla açarak yarayı tedavi ettiği söylenilebilir. Nitekim paleolitik ve neolitik dönem insanlarının kemik, taş ve fildişi gibi malzemelerden yaptıkları ve tıbbı amaçlı kullanıldığı düşünülen kesici aletler cerrahi işlemler içindir. 6 Bayat, Bayat, Herodotos. (2002). Tarih. (Çev. M.Ökmen). Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Serdaroğlu, Ü.(1982). Eskiçağda Tıp. İstanbul: Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları Donbaz, V.(1999). Mezopotamya ve Anadolu da Eski Tıp. (20-23 Eylül 1993/ ІІІ. Türk Tıp Tarihi Kongresi.) Ankara: Burde, Rivers, WHR.(2004). Tıp Büyü ve Din. İstanbul: Epsilon Yayınları. 116.

17 5 İlkel toplumlarda hastalıkların çoğunun hayaletlerin, ruhların getirdiğine veya bir tabunun yıkılması ile kızdırılan tanrılar tarafından gönderildiğine inanılırdı. Dine, sihre ve büyüye, doğaüstü güçlere ve doğal nedenlere bağlanan bu inanış uygar toplumlarda da devam etmiştir. Hastalık nedenleri, hastalık teşhisi, hastalıktan korunma ve tedaviler farklı kültürel özellikler ve ekolojik koşullara göre şekillenmiştir. Çok tanrılı bir din anlayışı bulunan toplumlarda hastalık nedenleri ve tedavi yöntemleri dine dayandırılmıştır. Hastalık, tanrıların öfkelendirilmesine, onlara karşı olan sorumlulukların doğru şekilde ve zamanında yapılmaması sonucunda tanrılar tarafından cezalandırıldıklarına inanılmıştır. Çok tanrılı bir din anlayışı olan Hititlerin tanrılara karşı aşırı derecedeki özeni de bu düşünce yapısındandır. Hitit tıbbı üzerinde mutlak bir etkisi olduğunu düşündüğümüz Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarında da bu durum farklı değildir. Nitekim Mezopotamya tıbbındaki dinin etkisini tıp sahasının rahip sınıfının elinde olmasından anlamaktayız. Mezopotamya coğrafyasında genel olarak hastalık ve hastalanma din, büyü ve doğal nedenlerle açıklanmıştır. Mezopotamya da hastalıklar çevrede bulunan cin ve kötü ruhlar gibi görünmez güçlerin insan bedenine girmesi ile meydana gelmekteydi. Tanrılara karşı yapılan görevlerin ihmal edilmesi ve onlara karşı kusurlu davranışlar hastalık nedeni olarak görülmüştür. Ayrıca doğal nedenler olarak düşündüğümüz herhangi bir yerden düşme, hayvan ısırması veya sokması gibi durumlar insanın geçmişinde yaptığı bir hata sonucunda tanrının cezalandırması olarak kabul edilmekteydi. Mısırlılarda ise hastalık nedenleri ise tanrıların cezalandırması, sihri ve büyüsel işlemler, ölülerin öç alması ve doğal etkenlerdi. Mısır, kralın bir tanrı olarak kabul edildiği, piramitlerin ve mumyaların ölümden sonra yaşantı ile ilgili olduğu ve din adamlarının siyasi yaşamda önemli

18 6 bir rol oynadığı bir uygarlıktır. Bu durum Mısır tıbbının dine ve sihre dayanmasında etkili olmuştur. Dünyanın farklı coğrafyalarda kurulan uygarlıklar hastalık nedenleri benzer özelliklerde aramıştırlar. Mesela Amerika nın eski uygarlıklarından Mayalar, İnkalar ve özelliklede Aztekler de hastalık nedenlerinin başında günah gelir ve hastalıklar tanrının bir cezasıdır. Bazen tanrıların sebepsiz yere hatta canları istediği için hastalık gönderdiklerine inanılırdı. 13 Yine bugün köklü bir tarihe sahip olan Çin ve Hint Uygarlıklarının tıbbında dinsel ve büyüsel bir etki vardır. Hastalanma nedenlerinden biri önceki yaşamda işlenmiş bir suçun tanrı tarafından ceza olarak verilmesidir. Bu inanış bugün halen Çin, Hindistan, Japonya, Kore gibi Doğu Asya ülkelerinde görülmektedir. Avustralya kıtasında tıp daha çok büyüsel bir etki altında kalmıştır. Büyüsel tedavinin etkin olduğu bu coğrafyada hastalık nedeni insan ve kötü ruhların etkisiyle oluştuğu inancı yaygındır. Afrika bölgesinde ise yine büyüsel bir tıp var. Hastalık, ruhun diğer adıyla yaşam özünün yokluğu sonucunda ortaya çıktığına inanılır. 14 Hastalıklardan korunmak ve onların tedavileri için muska ve nazarlıklar Afrika tıbbında önemli bir yer tutar. Ayrıca tabuların veya yasakların yıkılması hastalık nedeni olarak görülür. Mesela, ölüye dokunmak kirlilik getirir. Ölü kişi ruhlar veya şeytanlar ile ilişkilendirilir. Ruh ve şeytanlar hastalık getirdiğine inanılır. Bundan dolayı ölen kişinin ismi telaffuz edilmez. Hatta ölüye hemen yeni bir isim verilir ki böylelikle ruhları veya şeytanları çağırmamış olurlar. 15 Hastalıklar, coğrafyalar farklı olsa da benzer sebeplere bağlanmış ve tedavilerdeki ortak nokta ise hastalığın sebebini ortadan kaldırmaya yöneliktir. 13 Wallnöfer,H. (1998). Azteklerin Unutulmuş Tedavi Yöntemleri /Eski Meksika Tıbbının Gizemleri. (Çev. A. Kırım). İstanbul: Okyanus Yayınları Rivers, 2004: Freud, S.(2002). Totem ve Tabu (İkinci Baskı). (Çev. H. İlhan). Ankara: Alter Yayıncılık.

19 7 İnsanlığın var oluşundan bugüne farklı zamanlarda ve dünyanın farklı coğrafyalarında tıp her zaman var olduğu kesin bir gerçektir. Ancak tıp; hastalık nedenleriyle, tedavileriyle ve ya tedavi edicileriyle her coğrafyada farklı bir seviyede olmuştur.

20 8

21 9 2. HİTİTLERDE TIP 2.1. Hitit Tıbbının Genel Özellikleri Anadolu, tarih öncesinden başlayarak bugüne kadar pek çok kültür ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerden biri de Hititlerdir. Hititler M.Ö ІІ. Binyıl başlarında Orta Anadolu ya yerleşmiş ve bu topraklar üzerinde M.Ö Vll. yüzyıla kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. 16 Anadolu yu ilk kez büyük bir siyasi güç altında toplamışlar ve Ön Asya devletleri arasında etkin bir rol oynamıştır. Hititler yaşadıkları dönemin tarihini aydınlatan zengin kaynaklar bırakmıştırlar. Bu kaynakların başında başkentleri Hattušaš da (Boğazköy) yapılan kazılarda çıkarılan çivi yazılı tabletler gelmektedir. Sayıları i aşan bu tabletler din, siyaset, edebiyat, fal, büyü, sanat, hukuk, tıp gibi birçok konuda bilgiler bunmaktadır. Bunların yanında kazılarda elde edilen arkeolojik kaynaklar Hitit tarihinin aydınlatılması acısından önemlidir. Hititlerin tıbbı uygulamaları hakkında bilgi veren kaynaklar Mısır ve Mezopotamya ya oranla daha azdır. Hitit hekimleri ve onların tedavi yöntemleri hakkında kapsamlı bilgiler yoktur. Bu da ele gecen materyallerin tıp konusunda çok kapsamlı olmadığından kaynaklanmaktadır. Nitekim arkeolojik buluntular konusunda da şimdiye dek tıbbı bir alet (cerrah bıçağı, makası vs.) ele geçmemiştir. 17 Bununla birlikte Boğazköy kazılarında gün ışığına çıkartılan tabletler arasında az sayıda tıbbı içerikli tabletler yer almaktadır. Bu tabletlerden edinilen bilgileri bir çerçeveye koyduğumuzda bazı özellikler ortaya çıkmaktadır. Tabletlerde hastalık, hastalığın ismi ve ya onu ortaya çıkartan belirtiler, hastalığın vücudun hangi bölümüne yerleştiği, hastalığın tedavisi, tedavide uygulanacak süre ve kullanılacak malzemeler vs. bilgiler sunmaktadır. 16 Kınal, F. (1998). Eski Anadolu Tarihi.( Dördüncü Baskı). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları Ünal, A. (2005). Hititler Devrinde Anadolu lll. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. 75.

22 10 Doğrudan tıbbı metin olarak niteleyeceğimiz metinler daha çok reçete özelliğindedir. Bu reçetelerde tedavilerde uygulanacak olan bitkiler, bitki parçacıkları, madenler, hayvansal maddeler, toprak, su, şarap vs. malzemeler verilmiştir. İlaçların hazırlanmasında kullanılan maddelerin bazılarının miktarları yüzeysel oranlar verilirken bazılarında sadece kullanılan maddelerin isimlerini görmekteyiz. Uygulama şekillerinde ise benzerlikler görülmektedir. Yani hazırlanan tedavi edici maddeler yüzyıllardır hastaya yemesi, içmesi ve sürülmesi şeklinde olduğu gibi Hititlerde de aynı idi. Eğer hasta yapılan ilk tedavi ile sağlığına kavuşmadıysa yeni bir reçete hazırlandığını görmekteyiz. Yine bazı metinlerde tedavi süresi konulmuş, tedavinin hangi vakitlerde yapılacağı yönünde bilgilere yer verilmiştir. Bütün bu bilgilerin yetersiz olması ve Hititlerdeki tıbbı uygulamaların daha çok Mezopotamya tıbbına benzemesinden dolayı bu konu ile araştırmacılar arasında Hititlere özgü bir tıp var mıydı? sorusunu gündeme getirmiştir. Bu konuda H.G. Güterbock Hititlerin dünya tıp bilimine hiçbir şey katmadığı görüşündedir. Güterbock a göre bilinen ve yapılan uygulamalar bilgisiz olarak sağlıklı olabilmek için yapılan büyüsel işlemlerdir. 18 Güterbock, Hitit tıbbının Mezopotamya ve Mısır tıbbında olduğu gibi doğrudan tıp ile ilgili belgelerin zayıflığından bahsetmiştir. Ayrıca hastalıkların teşhis ve tedavisinde Mezopotamya tıbbında farkı olmadığını ifade etmesi ile araştırmacılara Hititlere özgü bir tıp olmadığı kanısını vermiştir. 19 Bu konuda diğer bir görüş ise Hitit tıbbi içerikli metinlerini derleyip toparlayan ve bir doktora tezi hazırlayan Cornelia Burde ye aittir. Burde, Hititlerin kendi tıbbı tecrübelerine sahip olduklarını ve onların bilgilerinin yanına komşu devletlerden edindikleri tıbbı kazanımları ilave ettiklerini ifade etmiştir. Bu ifadesinin dayanağı ise ortaya çıkartılan tıbbı metinlerdeki reçetelerin basit bir sağlık uygulayıcısı için uygun bulmamasıdır. Ayrıca Hititlerin hastaya uygulanacak tedaviyi hastanın sünnetli mi sünnetsiz mi olduğunu ayırt ettiklerini dayanak olarak göstermiştir. Bu 18 Burde, 1974: Erginöz, G.Ş. (2003). Hititler Devrinde Anadolu da Tıbbı Faaliyetler (IV. Türk Tıp Tarihi Kongresi, İstanbul Eylül 1996 ). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. 349.

23 11 dayanağını tek bir metine dayandırmasından dolayı kabul gördüğünü söyleyemeyiz. Son yıllarda bu konu üzerine yoğunlaşan A. Ünal ise H.G. Güterbock a hak vererek Hititçede tıp sözcüğünün dahi olmadığını söyler. Ayrıca Hititler döneminde Anadolu tıbbının bu kadar sessiz kalmasına şaşırır. 20 Çünkü Anadolu da dünya tıbbına büyük katkılar sağlayan hekimler (Apollonides, Geleneos, Hippokrates, Lokman Hekim vs.) yetişmiştir. Ayrıca A.Ünal, Hititler hastalıkları biliyorlardı ve bu konudaki tek bildikleri şeyin hastalık bölgelerinden kaçmak olduğunu söyler. 21 Hititlerdeki tıp konusunda Hitit öncesi veya sonrasındaki tıbbı gelişmelere bakılarak Hititlerde bir tıp var ya da yok şeklinde değerlendirmek ne derece doğrudur bilinmez. Asıl olan insanın var oluşundan bugüne kadar her coğrafyada, ülkede, devlette veya uygarlıkta tıbbın var olmasıdır. Ancak tıbbın seviyesi her noktada farklı bir boyuttadır. Hititlerde karşılaştığımız tıp çağdaşlarının gerisinde ve onlardan etkilenmiş, daha çok dini, büyüsel ve majik işlemlerin yoğunluğunun olduğu bir seviyededir. Ancak Hititlerin insan vücudu ve organlarını ne ölçüde tanıdıklarına dair yeterli bilgiler yoktur. Yani direk anatomi üzerine bilgi veren bir tablet veya belge mevcut değildir. Bu konuda G.Ş. Erginöz, ritüellerde geçen Hititçede mevcut olan ve Hititlerin tanıdığı iç ve dış organlar hakkındaki bilgileri Hititlerde Anatomi Ve Tıp adlı kitabında derlemeye çalışmıştır. Bu çalışmasında insan vücudunu sistemler halinde incelemiş ve Hitit tabletlerinde geçen organlar ve isimleri bu sisteme yerleştirilmiştir. Tüm bu çalışmalar Hititlerin bu alandaki düzeyini gözden geçirmemiz acısından önemlidir. Tıp biliminin ana konusu hastalık, hastalığı meydana getiren sebepler ve hastalığın tedavisidir. Eskiçağ toplumlarının tümünde olduğu gibi Hititlerde de hastalık sebebi daha çok doğaüstü güçlere ve tanrılara mal edilmiştir. 20 Ünal, A. (1980) Hitit Tıbbının Ana Hatları: Belleten XLIV (175), Ünal, 2005: 75.

24 12 Hititlerdeki hastalık sebepleri olarak görülen faktörler arasında en önemlileri tanrıların ihmali ve onlara karışı işlenen suçlar, bedeni ve ruhi kirlilik, ölü ruhların huzursuz edilmesi ve kara büyü idi. 22 Hititler farklı etnik kökenleri içinde barındıran geniş bir coğrafyaya hükmetmişlerdir. Hem kendi bünyesindeki hem de iletişime geçtikleri devletlerden etkilenmiştirler. Bu etkileşimin en etkin olduğu konu dindir. Bin Tanrılı olarak tanımlanan Hititler Hatti, Sümer, Asur, Babil, Luvi, Pala, Arzava, Kizzuvatna gibi birçok kültürün tanrılarını kabul etmiştir. Hititlere göre tanrı ve insan ilişkisi efendi-köle ilişkisine benzer. Nasıl bir köle efendisine hizmet eder ise insanlarda tanrılarına aynı şekilde hizmet etmeliydiler. Tanrılar insan gibiydi. İnsan için gerekli olan maddi ve manevi her türlü ihtiyaç tanrılar için de geçerlidir. Tanrı ve insan arasındaki tek fark tanrıların edebi bir hayata sahip olmasıdır. Fani olan insan karşılaştığı her olayı tanrılara bağlamıştır. Gök gürültüsü ve şimşek Fırtına tanrısının kızgınlığına işarettir. Yine bir memlekette salgın bir hastalığın gelmesi tanrıların gazabı şeklinde değerlendirilmiştir. Bu durumda sebepler araştırılır ve yapılması gereken ibadetler, dualar, törenler ona göre şekillendirilmiştir. Mezopotamya da olduğu gibi Hititlerde de her tanrının özel bir görevi ve her şehrin özel bir tanrısı vardı. Her suç er ya da geç cezalandırılırdı. Tanrılara olan görevlerinin yerine getirilir ise insanlar kötülüklerden, düşman saldırılarından, kıtlıktan ve her türlü hastalıktan kurtulacağına inanılmıştır. Görevlerin ihmali durumunda ise tam tersi bir durum geçerlidir. Mesela kral tanrıya karşı görevlerini zamanında yapmaz veya bir hata yapar ise onun cezasını yalnız kendisi değil bütün memleket çekerdi. ll.muršili nin veba duaları buna örnektir. Bu duada ll.muršili, babası Šuppiluliuma ve kardeşi 22 Murat, L.ve Katırcıoğlu, F.(2006). Hitit Döneminde Anadolu sunda Tıp. IX. Türk Tıp Tarihi Kongresi Bildirileri (XXIV. Gevher Nesibe Tıp Günleri Mayıs 2001, Kayseri). Ankara: Türk Tıp Tarihi Yayınları. 74.

25 13 Arnuvanda nın ölümlerine sebep olan ve Anadolu yu kasıp kavuran salgının sebebini babasının günahına atfeder. 23 Hititler hastalık sebebi olarak gördükleri kirlilik konusuna önem vermiştir. Birçok toplumda kirlilik hastalık sebepleri arasında görülmüştür. Hititlerdeki temizlik çoğunlukla dini ritüellerdeki temizliktir. Tabi bu temizlik aynı zamanda fiziki ve hijyenik temizliği de beraberinde getirir. Kazılarda ortaya çıkan kentlerdeki içme suyu ve kanalizasyon döşemelerinin insan sağlığı için olduğunu söyleyebiliriz. Yine banyo küvetleri ve tuvalet ihtiyacı için lazımlık veya kap tarzı çok sayıda arkeolojik kalıntılar temizlik içindir. 24 Bunların tıbbı amaçlı kullanıldığını söyleyemesek de sonuç olarak insan sağlığı için temizliğin faydası kanıtlanmış bir gerçektir. Mezopotamya da olduğu gibi Hititler de karşıt iki boyutun, yani temiz olan gök ve kirli olan yeraltının insanı etkilediği inancı vardır. Bu iki boyut arasında mağara, yer çatlağı, düdenler vs. gibi boşluklar vardır. Bu boşluklardan her an yer altı ruhları çıkabilir ve insanları kötü yönde etkileyebileceğine inanılmıştır. Bu tür yerlerdeki ruhlar her türlü musibetin yanında hastalıklara neden olan faktörler arasında yer alır. 25 Hititlere göre kara büyü hastalık faktörüydü. Büyü insanlık tarihinde çok özel bir yer tutar ve kendine özgü kuralları vardır. Toplumun her alanında gördüğümüz büyü kara (kötü) ve ak (iyi) olarak ikiye ayrılır. Hastalık nedeni olan kara büyü Hitit kanunlarında suç sayılmış ve yapanlara ölüm cezası verilmiştir. Ak büyü ise yasal kabul edilmiştir. Toplumun her alanında uygulama alanı bulmuştur. Tıbbı tedavilerde büyüsel ritüel teknikleri sık sık kullanılmıştır. Hititlerde, baş ağrısı, öksürük, ses kısıklığı, göz hastalıkları, yaralanma, sarılık, salgın hastalıklar, kalp krizi, ağız hastalıkları, doğum, hamilelik sorunları, kısırlık gibi birçok sağlık sorununda büyüden yararlanılmıştır Alp, S. (2011). Hitit Çağında Anadolu (Yedinci Baskı). Ankara: TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları Ünal, A. (1990). Hititler Anadolu sunda Temizlikle İlgili Araştırmalar: Çivi Yazılı Metinler ve Arkeolojik Verilere Göre Kentlerde Halk Sağlığı ve Temizlikle İlgili Yapılar. Uluslararası I. Hititoloji Kongresi Ünal, 1980: Reyhan, E. (2008). Eski Anadolu Kültüründe Büyü ve Büyücülük. Gazi Akademik Bakış, Cilt II (3),

26 14 Karşılaştırmalı dil bilimine dayanarak erken devir Hint-Avrupai kavimlerde tıp bilimine baktığımızda tedavi yöntemleri üç gruba ayrılmıştır Dinin ön planda ve rahiplerin söz sahibi olduğu toplumlarda büyüsel tedavi. 2.Savaşçı toplumlarda bıçakla yani cerrahi tedavi. 3.Tarımla uğraşan toplumlarda şifalı otlar ile tedavi. Hititler ise bu tedavi yöntemlerinden tarımla uğraşan bir toplum olduğundan şifalı otlara dayanan bir tıp olmakla birlikte dinin de etkisinin büyük olduğundan büyüsel tedaviler de yaygındır. Ancak savaşçı bir toplum olmasına rağmen Hititlerde önemli bir cerrahi işleminin yer almadığı görülür. 28 Ayrıca cerrahi tedaviyi destekleyecek önemli bir arkeolojik kaynak bugüne kadar ele geçmemiştir. Hititlerin tıbbı konudaki bilgilerini vermeye Hititlerin sağlık, hastalık, kirlilik, temizlik gibi konularına bakış acılarını vermekte fayda vardır Sağlık ve Hastalık Sağlık, bireyin fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden tam bir iyilik durumunda olması, vücut esenliği, esenlik, sıhhat, afiyet olarak tanımlanır. 29 Hastalık ise, organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, illet, maraz olarak tanımlanır. 30 Hitit belgelerinde Hititlerin, sağlık ve hastalık kavramlarını bildikleri ve ayırt ettikleri görülmektedir. Belgelerde geçen sağlık ve hastalıkla ilgili kavramlar şunlardır: Sağlıkla ilgili bazı kavramlar: aššul- ; sağlık, sıhhat, iyileşme Ünal, 1980: Ünal, 1980: HW, 1952: 37.

27 15 ḫaddulaḫḫ-, ḫaddulātar r/n; sağlam 32 ḫadduleš- (ḫadduliš-): sağlıklı olmak, iyileşmek 33 Hastalıkla ilgili bazı kavramlar: irma-, irmala-, irmalant-; hasta 34 irmala-; hastalıklı 35 ištark-, ištarkiḭa-; hastalanmak, rahatsızlanmak 36 ištarnink-; 37 hasta etmek Hitit toplumunda sağlık ve hastalık konusu daha çok tanrılarla ilişkili idi. Bu da dinin Hitit kültüründeki etkisinden dolayıdır. Sağlık, tanrılarla ilişkilendirilmiş ve insanların tanrılardan istedikleri şeyler arasında yer almıştır. Örneğin; (KBo XXL 34 I +65+ II 1) Bana, gelecekte hayat, sağlık, erkek ve kız evlatlar ver bu durumu göstermektedir. (KBo XIII 62) tanrılar (onun) hayatını korusun ve onlar [onu] tekrar sağlıklı yapsın 38 Bireyin sağlık durumunun bozulduğunu ve tekrardan tanrıların eli ile sağlıklı kılınması istenmiştir. Sağlık durumun bozulması demek ise hastalıktır. Bu da bize Hititlerin sağlık ve hastalık durumlarını bildiklerini göstermektedir. Hitit insanının hastalığı tanrı ile ilişkilendirdiği bir başka örnek ise Prens Kantuzili in başına gelen hastalık konusundaki ifadelerde görmekteyiz. Bana bu hastalığı hangi tanrı verdi? Ey Güneş Tanrısı, o tanrı ister gökte ister yerde olsun, sen ona git ve sor! Ey tanrım ben sana ne yaptım, ne günah işledim? Beni yaratan tanrım! Kara toprağı yaratan(?) tanrı! Şimdi ben sana ne yaptım (da bana bu hastalığı verdin?) HW, 1952: HW, 1952: HW, 1952: HW, 1952: HW, 1952: HW, 1952: Erginöz, 1999: Ünal, 1980:

28 16 Kantuzili başına gelen hastalıktan şikâyet etmiş ve bunun sebebini tanrıya rahatlıkla sorduğu görülmektedir. Hititler de diğer eskiçağ toplumları gibi ölümler, hastalıklar ve insanları rahatsız eden durumların sebebini bulmak ve bundan kurtulmak için çeşitli yöntemlere başvurmuştur. Hititler sağlıklarının bozulma sebebini öğrenmek için fal, büyü ve kehanetlere başvurmuşlar ve bu sebeplere göre de çözüm yolları aramıştırlar. Din ve büyü temelli yöntemler ve ilaçlarla hastalıklı durumdan kurtulup sağlıklı duruma geçmek istedikleri görülür Temizlik ve Kirlilik Hititlerde temizlik faktörü oldukça etkindir. Hastalığa sebep olan faktörlerden biri de kirlilik-kirlenme-pislik durumlarıdır. Kirlilik faktörünün hem bedenen hem de ruhen olması dinin ve tıbbın iç içe olduğunu gösterir. Yani bedenen olan kirlilik, mikroplar yoluyla, ruhen olan kirlilikler de cinlerin veya kötü ruhların etkisinde oluşan hastalıklara yol açtığı görülür. Bu durum tıbbın büyü uygulamaları ile iç içe olduğunu gösterir. Hititlerin ritüel ve hijyenik temizliği arasındaki farkını ayırt etmek zordur. Çünkü ritüel temizliğe çok önem vermiştirler. Ritüel kirliliğin içerisinde kan davası, türlü hastalıklar, kısırlık, iktidarsızlık, askeri yenilgi, aile içi geçimsizlik, evdeki kötü ruhlar, büyü, günah, tanrıların öfkesi, ölü ruhların etkisi vs. yer alır. 40 Bütün bunlar ve benzeri durumların Hitit inancına göre kirlilik ve pislik sonucu ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Temizlikle ilgili bazı kavramalar: parkui-; temiz, saf 41 parkueš- ( parkuiš-); temizlemek Ünal, 2005: HW, 1952: HW, 1952:161.

29 17 parkuḭatar-; temizlik šuppi- ; ritüel anlamda temizlik 43 arra-; yıkama, yıkanmak 44 ṷarp- ;yıkanmak, banyo yapmak 45 Kirlilik ile ilgili bazı kavramlar: paprāi- = kirli, pis 46 paprant =kirli paprātar- = kirlilik 47 papreš- ( papriš -) = kirli olmak 48 Hititlerde pislik, kirlilik, kirlenme, temizlik gibi kavramların olduğu kesindir. Ancak önemli olan Hititlerin bu kavramlara nasıl baktıklarıdır. Bu da bize Hititlerdeki tıbbın içeriğini göstermeye yardımcı olacaktır. Temizlik konusuna kanunlarda yer vermeleri bu konusundaki titizliklerini göstermesi acısından önem taşır. Hitit Kanunlarında bu konuya dair bazı kanun maddeleri şunlardır: Hitit Kanunları, [Eğer bir k]işi bir kabı ya da bir göledi kirletirse eskiden[altı(?)] şekel gümüş veriyordu: kirleten kimse üç şekel gümüş versin. [saray için (2)] üç şekel gümüş alınıyordu; ama şimdi kral sarayın payını- [yürürlükten kaldırdı]: kirleten kişi, o zaman yine o (3) üç (?) şekel gümüş versin ve böylece suçu- evinden uzaklaştırır HW, 1952: HW, 1952: HW, 1952: HW,1952: HW, 1952: HW, 1952: Imparati, F.(1992). Hitit Kanunları.( Çev. E. Özbayoğlu). Ankara: İtalyan Kültür Heyeti Arkeoloji Araştırmaları (Eserin orijinali 1964 Roma). 49

30 18 Burada bir su kaynağının veya kabının kirletilmesinin suç olduğu anlaşılmaktadır. Ancak suçun bedelinin ödenmesi suçun evden uzaklaştırılması ifadesi bize bu kirletme işinin kazara olmuş olabileceğini gösterir. Hitit Kanunları Eğer bir kişiyi biri arındırırsa, - törenden - arda kalan şeyleri de yakma yerine götürsün. Eğer birinin ekin alanına ya da evine götürürse büyüdür ve kralın yargısı - altına gider-. 50 Bu kanun maddesinde Hititlerin kirlilikten arınmak için bazı işlemlere başvurdukları görülür. Tören artıklarının yakılması ifadesi bize bir arınma ritüelinin yapıldığını ve bu ritüelde yakma işleminin yerinde yapılmayıp başka birinin mülkiyeti içine götürülmesi büyü olarak kabul edilmiştir. Ayrıca kralın yargısı ifadesinden de bu büyünün kara büyü sayıldığı anlaşılır. Kara büyü de Hititlerde en ağır suçlardan bir sayıldığı için böyle bir suç işleyenin cezası ölümdür maddenin paraleli olan ve başlangıç kısmı kırık olan maddede ise şu ifadeler geçer: ve yeniden onu temizler. Ve eğer evde bir şey kötü hale gelirse o zaman tam yeniden onu temizlesin ve onun için her ne yitirilmişse, o zaman o yeniden tek ölçüde tazmin etsin. 51 Bu paralel madde de tören artıklarının bırakılması ile evde kötülüklerin oluşabileceği bunun içinde evin temizlenmesi için ne gerekli ise o yapılması gerektiği ifadesini verir. Daha çok sağlıkla ilgili tedbirlerin büyüye dayalı ve dini içerikli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hititler tanrılara verdikleri önem kapsamında tapınakların idaresi, bakımı, ayinlerinde gösterdikleri titizlik bunun bir göstergesidir. Tapınaklarda rahipler ve rahibelerin yanı sıra çok sayıda personel bulunur. Bunlar görevlerini aksatmadan yapmak zorundadır. Aksi halde tanrıların öfkesine maruz kalacaklar ve tanrılar tüm ülkeye salgın hastalıklar gönderecekleri inancı hâkimdir. 50 Imparati, 1992: Imparati, 1992: 113.

31 19 Bunun için de tapınaktaki personeller için çalışma ve yaşama şartlarını belirten talimatnameler hazırlanmıştır. Hazırlanan bu talimatnamelerin en önemli noktası temizliktir. KUB XIII 4 Günlük ekmekleri hazırlayanların temiz olmasını sağlayın. Onların yıkanmasını ve temiz giysiler giymelerini, vücut kıllarını ve tırnaklarını kesmelerini sağlayın. Onları temiz giysilerle giydirin. Temiz değiller ise, ekmekleri hazırlatmayınız. Onları, tanrıların ruh ve kişiliğine uygun olanlara hazırlatın. 52 Tapınaklarda gerekli olan her ne ise bütünü ile yapıldığı zaman tanrılar hoşnut olur, ülkeye ve insanlara zarar gelmezdi. Bu durumun tam tersi bir durumda ise tanrıların öfkesi ve felaketi ülkede hâkim olabilirdi. Hititlerde kirlilik durumu insanlar kadar tanrılar tarafından da istenmeyen bir durumdur. Tapınağa girmek, kurban sunmak, dua etmek, tapınmak için ilk şart temiz olmaktı. 53 Eğer tanrılara yapılan sunular temiz olmaz, sunu yapanlar ruhi ve bedeni kirlilik taşırlar ise kutsal maddeleri ve mekânları kirletmiş sayılırlardı. Bu durum tanrıların öfkesine sebep olur ve çok ağır cezalar ile sonuçlanabilirdi. Tapınaklar her gün temiz su ile temizlenmek ve güzel kokulu bitkilerle tütsülenmek zorundadır. Tüm tapınak görevlileri tapınağı temiz tutma görevinin yanında kendilerini ve tapınağa giren her şeyi temiz olmasını sağlamakla görevlilerdir. Hititlerde kirliliğe yol açan faktörler nelerdi? Kirlilik sebepleri arsında; kötü maksatlı yapılan büyü, lanet, kötü söz, kötü dil, kirlenmiş gıda yenilmesi, cinayet 52 Dinçol, A.M.(1982). Hititler; Anadolu Uygarlıklar Ansiklopedisi-I. İstanbul: Görsel Yayınları Erginöz, 1999: 113

32 20 işleme, kirli maddelere dokunma, yalan yere yemin etme, bedensel temizliğe dikkat etmeme, kâbus görme durumları vs. ver alır. 54 Hititlerin dini temelli olan temizliği tapınakların dışındaki yaşamda yansımış olduğunu söyleyebiliriz. Şehirlerdeki pis suların, yağmur sularının, çöplerin, insan ve hayvan dışkılarının yerleşim yerlerinin dışına atılması, temiz suların biriktirilmesi, tuvalet ve banyo kültürleri temizlik kavramının Hititlerin yaşamındaki etkisinin genişliğini gösterir. Hititler pis suların ve yağmur sularının yerleşim yerlerinin dışına atılması için bir kanalizasyon sistemi kurmuşlardır. Alacahöyük ve Yazılıkaya da ince ve uzun pişmiş toprak (kil) borular ve üzerleri toprakla örtülmüş kanalizasyon sistemi mevcuttur. 55 Bu sistemin kanalların kirletilmemesi ve her yıl temizlenmesine dair kurallar vardır. 56 Ayrıca temiz suları kaynaklardan sağlayıp, yapay su depoları, havuzlar ve kuyularda biriktirdikleri söylenebilir. DUG katli- 57 (kap, lazımlık) adını verdikleri tuvalet müştemilatı kullanmışlarıdır. 58 Hititlerin É tarnu 59 adını verdikleri dini amaçlı temizlenmede (yıkanma) kullanılan bir ev olduğu bilinir. 60 Bu yıkanma yeri, bir banyo ya da bir hamam olabilir mi düşündürücüdür. Hitit metinleri tapınak görevlilerinin her gün yıkanma mecburiyetinden bahsetmekte ve mutlaka bu işlemin yapıldığı bir yer mevcuttur. Ama yıkanma yerinin É tarnu olup olmadığı kesin değildir. Temizliğe bu kadar önem veren bir toplumda tabi ki temizlikte kullanılan maddelerde vardır. Hititlerin temizlik amaçlı kullandığı maddelere değinmek gerekirse başta su olmakla birlikte ateş, toprak, tuḫḫueššar 61, ŠE.NAG 62, ḫaš uṷāi (SAR)63 gibi maddeler kullanılmıştır. 54 Reyhan, E.(2003a). Hitit Büyü Ritüelleri Uygulama Şekilleri Üzerine Bir İnceleme. Archivum Anatolicum, Cilt VI (2), Ünal, 2005: Erginöz,1999: HW, 1952: 97: Tuvalet. 58 Ünal,2005: HW, 1952:217: Ev. 60 Erginöz, 1999: HW, 1952: 227: Temizlikte kullanılan bir maddedir.

33 21 mevcuttur: Suyun ve ateşin temizlenmek için kullanımı Aşhella Ritüelinde (CTH 394) KUB IX 32 Ay. 1-6 Kurbandan ayrılıp, vardıkları zaman suyun içine tuz dökerler ve ellerini onunla yıkar. Sonra iki yerde ateş yakarlar ve arsından geçerler. Ve 2 teke,1 çanak şarap, 5 somun hazırlarlar. 2 tekeyi Kurban Malzemesinin Koruyucu Tanrısına kurban eder. Ve göğsü, sağ kolu, karaciğeri, yüreği pişmiş (olarak) yaprakların (üzerine) koyar. Kurban Malzemesinin Koruyucu Tanrısını üç kez içer. Yerler ve giderler. 64 bahseder. Tuḫḫueššar; bir temizlik maddesidir. S. Alp bu maddenin üç özelliğinden 1.Tuḫḫueššar, normal olarak bir sıvıdır. Ondan bir kısmı akıtılabiliyor, kullandıktan sonra eller ya da dudaklar kurulanıyor. 2. Bazen sert bir madde olarak görülür. O bir havluya konulabiliyor ya da bir havludan alınabiliyor. 3.Tuḫḫueššar, çam kozalağının ocaktan alındığını ve suya atıldığını ve bunun sonucunda ortaya çıktığını bildirir. 65 Tuḫḫueššar dan bazı metinlerde şu şekilde bahsedilmiştir: KUB XLI 40 I (CTH 669) Kral henüz gelmeden, bütün bunlar.. önceden hazırlanmıştır. kral gelir. o, ( kült için) temizlenme evine 62 HZL, 1989: 265: Alkalik bir bitli türüdür. 63 HW,1952: 64 : temizlikte kullanılan bir bitki türüdür. 64 Dinçol, A.M. (1985). Ašḫella Ritüeli (CTH 394) ve Hititlerde Salgın Hastalıklara Karşı Yapılan Majik İşlemlere Toplu Bir Bakış. Belleten, Cilt XLIX (139), Alp, S. (1982). Hititlerin Dinsel Törenlerinde Kullanılan Temizlik Maddesi Tuḫḫueššar Üzerine Bir İnceleme, Belleten Cilt XLVI (182), 256.

34 22 geçer. Hokkabaz(?) aḫa (diye) bağırır. Aşçıların başı sürahi ile su tutar..kralın eline suyu uzatır. o, tuḫḫueššar dan / ile üç kez diker saray oğullarının başı krala havluyu verir. Kral ellerini kurular. 66 KBo XVII Aşçıların başı dışarıdan su getirir ve ocaktan çam kozalağını alır ve (su) içine atar ve tekrar yukarıya kaldırır ve kral (kült bakımından) temizler. Tuḫḫueššar ı krala uzatır.[kral]. Saray oğlanı krala havluyu verir. 67 KBo XXIII 59 Ay. III,6-10 adamı şarap (kabı) zalḫaiyi 68 getirir(?)] tanrının aşçısı çam kozalağını ocaktan alır. (onu) zalḫai-ye atar.[tuḫḫueššarı] krala uzatır. Kral... adamı (onunla) atları [temizler.] 69 Bir başka temizlik maddesi bir bitki türü olan ŠE+NÁG dır. Hititlerin yıkanmak ya da bir şeyi yıkamak için kullandıkları bir maddedir. 70 ŠE+NÁG ne tür bir bitki olduğu hakkında bilgi yoktur. (KUB XXXIII 67 Öy. I 6) her pişmiş topraktan GAL kabına arkadan.bulunur ve insanı ilk önce ŠE+NÁG ile yıkarlar. Ondan sonra başına tariịala 71 döker. 72 Son olarak da ḫašuṷai (SAR) adında temizlik amaçlı kullanılan bitkiden bahsetmek gerekir. İlk olarak ḫašuṷai (SAR), A. Götze tarafından soda bitkisi olarak adlandırılmış temizleyici özelliği olan otsu bir bitkidir. Ritüellerde benzetme yolu ile 66 Alp, 1982: Alp, 1982: HW,1952: 259, Ritüellerde kullanılan bir kap. 69 Alp, 1982: Ertem, H.(1987). Boğazköy Metinlerine Göre Hititler Devri Anadolu sunun Florası. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını HW,1952: 214, İçki. 72 Ertem, 1987: 148.

35 23 büyülemede, vücudun, evin temizlenmesinde ve çamaşırların yıkanmasında kullanıldığı ortaya koyulmuştur. 73 Hastalıklara sebep olan kirlilik durumu, temizliğe verdikleri önem dini sebeplerden ötürü olsa da Hititlerin temizlik ve kirlilik konusunda bilinçli olduğunu görülmektedir Din Büyü Tıp İlişkisi İnsanların dünyayı ve kendilerini anlamak için meydana getirdikleri ilk sistemlerin dini kökenli olduğu uzun süredir bilinmektedir. 74 Temelinde dünyayı ve kendini anlamak ve bilgiyi işlemek olan din, bütün ilim ve bilimlerin içinde vardır. Din olayların ve olguların açıklanmasında yardımcı olur. İnsanlar kendi eylemlerini açıklarken onlara yeni biçimler yüklerler. Mesela bugün pek çok psikolojik bir durumu anlamak ve uygun tedaviyi uygulamak kolaydır. Çünkü bilim bunu net bir şekilde açıklar. Ancak ilkçağ toplumlarında psikolojik bir durum dini inançların getirisiyle olağanüstü varlıkların etkisine bağlanmıştır. İlkçağdan günümüze geldiğimizde psikolojik bir hastalığın uzmanlık gerektiğinin bilincinde olan insan kesimi varken aksi kanıda olan kesim de mevcuttur. Dini olan her şey bir nevi tabiatüstüdür. Bu tabiatüstü gizeminin bilinmesi ve anlaşılması zordur. Anlaşılması zor olan bu dünyada insan korku, şiddet, öfke yatıştırması, korunma isteği gibi durumlarda büyüye yönelmişlerdir. Zihnin algılayamadığı bir şeyin varlığına inanması dini oluştururken bu durumdan korunmaya çalışmak büyü, sihir gibi durumların oluşmasını sağlamıştır. Din sosyolojik bir olgudur ve toplumlar üzerinde etkin bir rol oynar. Özellikle ilkçağ medeniyetlerinde hastalık sebepleri ve bu sebeplere bağlı olarak yapılan tedavilerde din önemli derecede etkindir. 73 Ertem, 1987: Durkheim, E.(2011). Dini Hayatın İlkel Biçimleri (İkinci Baskı). (Çev. F. Aydın). Ankara: Eskiyeni Yayınları. 21.

36 24 Hastalık sebeplerinin başında dini sebepler yer alır. Yani günahkâr olan tanrılarca cezalandırılırdı. Hastalıklar ve felaketlere karşısında şifa yine tanrılara karşı yapılan dualar, kurban sunumları, törenler vasıtası ile istenir. İnsanın karşılaştığı hastalık ve olumsuzluk durumlarını değerlendirmesini bir sıralama yapacak olursak günah - ilahi güç - günahkâr insan hastalık ve ilahi güç yardımı ile tedavi şeklindedir. Bunlar daha çok, çok tanrılı dini inanca sahip medeniyetlerde yaygındır. Hititlerde bu medeniyetlerden biri ve Hitit panteonu karmaşık bir yapıdadır. Hititler Mezopotamya, özellikle Suriye ve Anadolu da etkileşimde bulundukları farklı kültürlerin tanrılarını benimsemiştir. 75 Hitit krallığının zamanla güçlenmesi ve yayılması ile Hitit panteonunda tanrı ve tanrıca sayıları artar. Bu durum Hititlerin Bin Tanrılı Halk olarak benimsenmesine yol açmıştır. Hititler hem yerli kültürlere ve inanışlara hem de topraklarına kattıkları yeni kültür ve inanışlara hoşgörü ile yaklaşmaları uygulanan siyasi ve askeri politikaların uzantısıdır. 76 Bu durumun Hitit toplumuna yenilikler kattığı muhakkaktır. Mesela jeopolitik ve stratejik önemi yüksek olan Kuzey Suriye bölgesi Hititlerin uğraş alanlarında biridir. Bölge Anadolu, Mezopotamya ve Mısır üçgeni arasında yer almasından dolayı ekonomik önemi yüksekti. Kuzey Suriye bölgesi ise Hurriler in nüfuzu altındaydı. Hurriler in Hititleri dini ve kültürel açıdan çok etkiledikleri görülür. Daha çok tanrılar, kurban törenleri, büyü ritüelleri gibi konularda etkilidir. Hitit panteonunda tanrılar, yeryüzünün ve yer altının tanrı ve tanrıçaları şeklinde sıfatlar alır. Panteonun başında Fırtına Tanrısı (Hitit metinlerinde D IM) yer alır 77. Hükümdarın ve krallığın koruyucusudur. Bazen kutsal hayvan boğa biçimde bazen de iki boğanın çektiği araba üzerinde insan şeklinde tasvir edilir Martino, S.De.(2003). Hititler. Ankara: Dost Kitapevi, Erbaş, F.S. (2013). Hititlerde Öteki Kurban ve Büyü Cenaze / Diğer Ritüeller. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Erbaş, 2013: Martino, 2003: 91.

37 25 Panteonun en üst sırasındaki tanrıça ise Güneş Tanrıçası ( D UTU URU Arinna) idi. Hitit metinlerinde yer alan diğer ismi ise Šiušummi idi. 79 Šiu; ilk Hitit belgelerinden biri olan Anitta metninde Bizim Tanrımız olarak bahsedilen Işık Tanrısıdır. Šiu daha sonraki dönemlerde genel olarak metinlerde tanrı anlamında kullanılmıştır. 80 Aynı zamanda Arinna kentinin koruyucu tanrıçası idi. Bu iki kutsal güç karı koca şeklinde düşünülmektedir. Tanrı ve tanrıçanın çocukları vardı. Bunlar oğulları Nerik ve Zippalanda şehirlerinin Fırtına Tanrısı ve kızları Mezula idi. Fırtına tanrısının oğlu olan ve bereketlilik ile simgelenen diğer bir tanrı ise Tanrı Telepinu dur. 81 Bunlar Hatti kökenli olan tanrı ve tanrıçalardı. Diğer bir tanrı çifti ise Hurri kökenli olan Tešup ve Hepat idi. Bunlar Fırtına ve Güneş tanrı ve tanrıçaları ile eş değerde idi. Oğulları ise Šarruma dır. Hurri kökenli bir başka tanrıça ise İšhara dır. Kizzuwatna bölgesinin en önemli tanrıçasıdır. Hem hastalık verir hem de şifa tanrısıdır. 82 Bunların yanında yer altı tanrıları Lelwani, İšduštaya, Papaya, savaş ve hastalıklar ile veba tanrısı Šulinkatte, savaş tanrısı Wurunkatte, büyü ile ilgili tanrıça Katahzipuri gibi önemli tanrılar yer alır. 83 Hitit inancına göre tanrılar insanlar gibi maddi ve manevi yaşamsal ihtiyaçlara sahipti. Evlenirler, çocuk sahibi olurlar, yerler içerler vs. Bu ihtiyaçlar insanlar tarafından karşılanır. İnsanlar günahkâr, tanrılar ise cezalandırıcıdır. Günahkârlar günahlarının kefaretini hastalıklar ve felaketlerle öderler. Bu inanç Hitit toplumunda hastalıklara sebep olduğu düşünülen en etkin faktördür. Hititler tanrılara karşı kusur işlerler, kötü davranışlarda bulunur( kirlilik, yalan söyleme vs.), kurban sunmazlar, bayram ve törenleri eksik veya zamanında yerine getirmezler ise tanrı gazabına uğrayacaklarına inanmıştır. Başa gelebileceği düşünülen felaketler ise hastalıklar, sel, deprem, salgın ve kıtlıktır. Sadece 79 Erbaş, 2013: Alparslan, M.(2009). Hititoloji ye Giriş. İstanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları, Erbaş, 2013: Murat, L. (2010). Tanrıça İšhara. VII. Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri, Cilt II, Alparslan, 2009:

38 26 tanrılara karşı değil insanların birbirlerine karşı işledikleri suçlardan dolayı da cezalandırılacakları inancı vardı. Tanrılar her şeyi görür, bilir ve mutlaka günahların cezasını verir. Bu cezalar çok ağır da olabilirdi. Bazen bir kişinin işlediği suçtan dolayı ailesi hatta tüm ülke cezalandırılırdı. Tıpkı ll. Muršili nin veba duasında olduğu gibi. ll. Muršili Hitit ülkesini kasıp kavuran veba salgınının nedenini babası Šuppiluliuma nın düşman ülkelerine yaptığı seferlerden dolayı tanrıların bayramlarını yerine getirmemesine bağlamıştır. İhmal edilen tanrılar kızmış ve öfkelerini ülkeye salgın göndererek gösterdiklerine inanılmıştır. Her yönü ile insan biçiminde düşünülen Hitit tanrıları yer, içer, acıkır, çalışır, hastalanır, geçici bir süre için ölür. Zayıf ve güçlü yönleri vardır ve yapılan büyülerden etkilenir. Hititler için tanrılar ve onların istekleri çok önemliydi. Tanrıların öfkelenme sebeplerini bulmak ve onlardan af dilemek için çeşitli yollara başvurulmuştur. Bunlar: kehanet, fal, büyü. Hititler doğadaki bir takım olağanüstü olaylar tanrıların insanlara gönderdiği bir işaret olarak algılanmış ve işaretleri kehanet yolu ile çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu kehanetlerin çoğunluğu Mezopotamya kökenlidir. Hititlerdeki kehanetler ile ilgili belgelerin çoğu Akadca yazılmış ve bir kısmı da Akadcadan Hititçeye çevrilmiştir. 84 Kehanet türleri içinde en yaygın olanlarından bazıları şunlardır: astrolojik olaylar (Ay tutulması, güneş tutulması, yıldızların hareketleri ve aldıkları biçimler vs.) insan ve hayvanlardaki eksik doğum ve doğum sırasında yaşanabilecek aksaklıklar yani tıbbı oylalar, rüyalar, canlıların doğduğu ay ve günler, kurban edilen hayvanların iç organları ve özellikle karaciğerin durumu ve hareketleri gibi birçok olağan ve olağanüstü durumlar en yaygın kehanetlerdir. 84 Dinçol, 1982: 90.

39 27 Hititlerin hatalı kabul ettiği doğumlarla ilgili bazı kehanetler vardı. Bunlar Eğer bir kadın. doğurur ise şeklinde başlayıp devam eder. Mesela: Bo, [Eğer bir kadın] iki erkek çocuk [doğurursa]; o kadının başına kötü bir hastalık gelecek. Ve o ( kadın) ölecek, ama eğer çocukların babası zengin ise, o (baba) fakir olacak, o (baba) fakir ise, o (baba) zengin olacak ve [çocuklar] gelişip büyüyecekler. [Eğer] bir kadın iki kız çocuk doğurursa; o kadın ölecek, ev sahibi olacak [ve] ev mahvolacak. 85 KBo VI 25 + KBo XIII Eğer bir kadın doğurursa ve o (yeni doğan çocuk ) kör ise; ev sahibi: o (eril) başarıya ulaşmayacak (yani başarılı olamayacak).eğer bir kadın doğum yaparsa ve o (yeni doğan çocuk) ana rahminden dışarıya çıkar çıkmaz hemen ağzını açar ve konuşursa; Hava Tanrısı (=Adad) ülkeyi vuracak. Bir kadın doğurursa ve onun (yeni doğan çocuğun) başı bir aslan kafası (gibi) olursa. kralı [ülkede] olacak. 86 Yukarıda verilen örnek metinlerden anlaşılacağı gibi Hititler doğumları gözlemlemişler ve bazen iyi bazen kötü olayların habercisi olarak yorumlamışlardır. Kehanetlerin yanında bir de fallar vardı. Fal, insanların tanrıların kendileri ile ilgili konularda ne düşündüklerini öğrenebilmek için uyguladıkları yöntemlerdi. Karaciğer falı (KUŠ), kuş falı (MUŠEN), talih falı (KÍN), yılan falı (MUŠ) gibi çeşitleri vardı. 87 Hititlerdeki falcılık birtakım somut sorunlara yanıt alabilme amacı taşırdı. Yani Hititler daha çok hastalık nedenleri, savaşlarda uygulanacak hareket biçimleri, 85 Erginöz, 1999: Erginöz, 1999: Ünal, A.(1983). Hitit Sarayındaki Entrikalar Hakkında Bir Fal Metni. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 5.

40 28 siyasal oyunlar, saray entrikaları ve özel yaşamlarla ilgili konularda sorulan soruların cevabının arandığı yöntemlerdi. 88 Mesela kuş falında kuşların yerden uçuşu, kalkma ya da yere konma biçimleri, uçuş yönü, çıkardıkları sesler, gagalarının büküldüğü yönler ayaklarının hareketi gibi davranışları takip edilmiştir. Anadolu kökenli olan kuş falları bazen günler bazen haftalar hatta aylar bile sürebilirdi. Fal kuşları denilen ve sayıları kırkı gecen kuş türü dağ, bayır, ırmak, su bölgeleri gibi birçok doğal ortamda ya da kapalı alanlarda gözlemlenirdi. 89 KBo XIII Ona sorduk ve (aşağıdaki şekilde) anlattı: dediğim gibi, bir meyhaneye gittim. [Ama] yıkanmış [değildim].sürekli olarak bira içtiğim kamışla..(birayı, bira) bardağının içinde karıştırdım ve adı geçen kamışı kendim için aldım ve onunla (tanrıya bira) sundum. Ey tanrı! Bu ihmal yüzünden mi kızdın? (eğer öyleyse), ḪURRI kuşu olumsuz olsun Olumsuz. 90 Bu metinden anlaşıldığı gibi kirlilik, hırsızlık ve yapılan hırsızlıkla tanrıya bir sunum yapılmış. Böyle özensizlik karşısında tanrının kızgın olup olmadığı fal aracılığı ile öğrenilmeye çalışılmıştır. Hititler kehanetler ve fallar yolu ile öğrenilen haberlerin, felaketlerin, hastalıkların sonucunda bunların etkisini ortadan kaldırmak için büyü, sihir, dualar, ayinler vs. yollara başvurmuşturlar. Din ile arasında çok ince bir sınır olan büyü birçok toplumda olduğu gibi Hitit toplumunda da tıbbın bir parçasıdır. 88 Dinçol, 1982: Orhun, M.(2009). Hititlerde Karaciğer Falı, Kuş Uçuşu Falı ve Bunların Etrüsklerdeki Uzantısı. Gazi Akademik Bakış, Cilt III (5), Ünal, 1983: 13.

41 29 Büyü, insanın yaşamını tehdit eden durumların çıktığı alanlarda, bu konuda bilgi ve yetenek sahibi bazı insanların beceri ile yürüttükleri ve hasta ile tanrı, cin, melek gibi güçler arasında ruhi bir ilişkinin kurulduğu birtakım ayinlerdir. 91 Bu yönü ile dini bir boyut kazanan büyü, insanın üstesinden gelemediği güçlerin zararından korunmak ve bu zararları ortadan kaldırmayı amaçlar. Hitit toplumunda büyü neredeyse kamu hizmeti ve büyücüde kamu görevlisi konumundadır. 92 Hitit toplumunda büyünün çok belirginliği bir yeri vardır. Büyü ak (iyi) ve kara (kötü) olarak iki türdedir. Sadece Hititlerde değil hemen hemen tarihin her döneminde ak ve kara büyü zıtlığı varlığını göstermiştir. Ak büyü, insana olumlu etkisi olan ve toplumun her kesiminde kabul gören bir büyüdür. Ayrıca Hitit devlet sınırlarında resmi bir şekilde uygulama alanı bulmuştur. Kara büyü ise insana zarar veren hatta ölümlere yol açan, korkulan bir büyüdür. Bundan dolayı da Hitit yasalarında kara büyü yapanların ölüm cezasına çarptırılması konusunda kurallar yer alır. Bu iki büyüde uygulanan metotlar çok farklı değildir. Sadece büyücünün büyü gücünü hangi yönde - yani iyi mi kötü mü kullanmasına bağlıdır. Ayrıca kara büyüden kurtulmak için yine büyüye başvurulurdu ki bu da ak büyüydü. Böylece ak büyü önemli bir tedavi yöntemi oluşturmuş olurdu. Ak büyünün kullanılmasında yaşam ve insan sağlığı en başta tutulmuştur. Bu yönü ile tıp ile ilişkisi açığa çıkar. Ayrıca her türlü büyü yöntemlerinde bitkiler, madenler, hayvansal maddeler gibi nesneler kullanıldığı bilinmektedir. Bu nesneler ak büyüde şifa niyetiyle sağlık sorunlarında kullanılmaya çalışılmıştır Ünal, A.(2003). Hititler Devrinde Anadolu II. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Reyhan, 2008: Ünal, 2003: 113.

42 30 Hitit toplumunda dine bağlı ve tıp ile iç içe bir büyücülük sistemi var. Dini bakımdan temizlenme, kötülükleri def etme büyücülerin görevidir. Büyü uzmanlarının amacı ise tehlikelerin söz konusu olduğu durumlarda olumlu denge sağlamak ve hasatlıkları ortadan kaldırmaktı. Hititlerin büyüden yararlandıkları alanlar saymakla bitmez. Bunlardan bazıları ise; baş ağrısı, öksürük, ses kısıklığı, göz hastalıkları, yaralanma, sarılık, ağız hastalıkları, kalp krizi, depresyon, kısırlık, kâbus görme, endişe hali, mezarların kirletilmesi, hamilelik-doğum sorunları, arkadaşlar arasındaki kavga, aile bireyleri arasındaki çekişme, lanet, dedikodu, kral ve kraliçe ailesinden birinin ölümü, cinayet, şiddet uygulaması, tanrıları çağırma, üzüm bağlarının verimsizliği, orduda sağlı ve bunlara benzer birçok bireysel, toplumsal, ruhsal ve tıbbı konularda büyü gücünden yararlanılıyordu. 94 Hititlerin büyüden yararlanma ve tıbbı tedavi olarak kullanması hakkında tezimizin ikinci bölümünde ayrıntılı bilgilere yer verilecektir Tıp Eğitimi Tıp denilince akla gelen ilk şeylerden biri hekimlerdir. Hititlerde hekimler nasıl yetişirdi? Tıp eğitimim veren bir kurum var mıydı ve ya varsa nasıl bir eğitim vardı? İlk olarak söylemek gereken şey Hititlerde hekimlerin nasıl yetiştiği konusu henüz netleştirilmiş değildir. Hititler birçok alanda olduğu gibi tıp konusunda da Mısır ve Mezopotamya medeniyetlerinden etkilendiği bilinmektedir. Hititler doktor ve ya hekim için Sümerceden alınan LÚ AZU (asû) 95 sözcüğünü kullanmıştır. Mezopotamya da tıp öğretimi tapınaklara bağlı okullarda yapıldığı bilinmektedir. 96 Kuşkusuz tıp öğretiminin dini bir boyutu vardı. Mısırda ise tapınaklarda gecen eğitim sürecinin yanında tedavilerde tapınaklarda 94 Reyhan, 2008: HZL, 1989: Sayılı, A.(1991). Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp( Üçüncü Baskı). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 414.

43 31 yapılmaktadır. Bir hastalığın iyileştirme yollarının olup olmadığına rahipler kurulu karar verirdi. 97 Hititler hastalıkları iyileştiren ve tedavi eden hekimler için kullanılan LÚ A.ZU sözcüğünün yanında hekimlerin başı (GAL LÚ.MES A.ZU), şef hekim ( LÚ A.ZU SAG), asistan/küçük hekim ( LÚ A.ZU TUR). 98 Hekimlerin yetişme ve eğitimleri hakkında bilgimiz yok. Ancak bir çıraklık usulüne göre yetişmiş olabileceklerini söyleyebiliriz. Ayrıca bazı Hitit hekimlerinin okuma yazma bilir. (KBo XI I ) Aki Teššup un oğlunun [. öğrencisi] küçük hekim Lurma nın el (yazısı). 99 Bu metinlerdeki ifadeler bize hekimlerin Mısır hekimleri gibi bir kâtip olduğu gösterir. Eğitimleri hakkında bilgimiz olmasa da Hitit hekimlerinin tecrübeli kişiler olduğu göz önünde bulundurulabilir. Çünkü bir reçete hazırlamak ve ya bir hastalığı tedavi etmek bilgi ve tecrübe isteyen bir iştir. Burde ye göre Hitit iyileştiricilerinin hazırladığı reçeteler hiç de basit bir sağlık uygulayıcısı için uygun değildir Tıpla İlişkisi Olan Görevliler LÚ A.ZU - Hekim Hititler hekimler için Sümerce kökenli olan LÚ A.ZU kelimesini aynen kullanmıştır. 100 Hititlerde tıbbın dini, büyüsel ve majik boyutunu göz önüne alınca LÚ A.ZU nun tıbbı vasfının yanında büyücü, kâhin ve kâtip gibi bir birtakım vasıfları bünyesinde toplamıştır. Hititler hekimler konusunda Anadolu halklarından Luvi ve Hurri nin yanında Babil, Asur ve Mısırdan hekim taleplerinde bulundukları bilinmektedir. Bu durumun Hitit ülkesinde yabancı hekimlerinde görev yaptıklarını gösterir. Ayrıca Hititlerin 97 Gündüz, A.(2002). Eski Mezopotamya ve Mısır. İstanbul: Büke Yayıncılık, Burde, 1974: Burde, 1974: Kammenhuber,A. (1976). Orakelpraxis, Träume und Vorzeichenschau bei den Hethitern. Heıdelberg. 137.

44 32 tıbbı konuda çevre ülkelerden yardım istemeleri onların ya bu konuda kendilerini yetersiz hissettiklerinin ya da sağlık ve hastalık durumuna önem verdiklerini de işaret edebilir. Metinlerde isimleri zikredilen hekimler göz önüne alındığında bu işle uğraşan kişilerin çoğunlukla erkek olduğunu gösterir. Ancak Hitit ülkesinde kadın hekimlerinde varlığı bilinmektedir. Hitit hekimleri: Tedavi amaçlı büyü işlemleri yaparlar: IBoT I 36 II ama arkasında, ortada tek bir kişi (var), altın mızraklı adam -altınla kaplı bir mızrak ve hekim GIŠ mukar 101 tutar. Ve onlar beraber yürürler ve doktor şu büyüyü söyler. 102 Dini ayinlerde yer alır: KBo XVII 1 Ay 5-10 kaba somunları parça[lar, şa]rap ve marnuṵant- 103 sı[vı kurban yaparı]m Biz y[eriz] (ve) içeriz ve hekimler yanımda(dırlar) v[e] biz geliriz. Ama gün ağardığı za[man] hekim ve ben gideriz ve tarlipayı (ritüellerde kullanılan, kırmızı renkte sıvı- akıcı bir madde) sunağı ve ocağı ziyaret ederiz. İlerde neler olacağı hakkında kehanetimizi kral ve kraliçeye söyleriz. Kaba somunu parçalarım ve kurban ederim. 104 Tanrılara şarkı (ilahi) söyler ve kurban sunar: Bo 2650 Ay I HW, 1952:144, bir çalğı. 102 Murat ve Katırcıoğlu, 2006: HW,1952:137, bir içki. 104 Erginöz, 1999: 182.

45 33... ve hekim bir GIŠ ḫuhupāl 105 alır ve tanrılara şarkılar (ilahiler) [söyler].ekmek (ve) bira masanın üzerine konulmuştu. o üstüne çıkar, sonra [ ] ocak o [ ] çalar ve ilahi söyler. 106 Bazı hekimler aynı zamanda kâtiptir: Hekimlerin okuryazar olduğu söylenebilir. Metinlerde Akiya, Hutubi ve Lurma 107 isimli hekimlerin bu özellikleri verilmiştir. KBo XII 1 Aki Teššup un oğlunun [. öğrencisi] küçük hekim Lurma nın el (yazısı). 108 Hekimler arasında bir hiyerarşi vardır: Hekimlerin başı/ başhekim (GAL LÚ.MES A.ZU), şef hekim ( LÚ A.ZU SAG), asistan/küçük hekim ( LÚ A.ZU TUR). 109 Hekim ücretlerinin karşılanmaktadır: Hitit hekimlerini eğitimi hakkında bilgimiz olmamasına rağmen Hitit kanunlarında yer alan bir maddede hekimlerin tedavi sonucunda ücret aldığı görülmektedir. Ancak bu ücret hasta değil de hastaya zarar verenden talep edilir. Hastanın bakımını zarar veren kişi üstlenir ve ücret hür ve köle sınıfına göre değişiklik göstermektedir. Hitit Kanunları IX Eğer özgür bir adamın başına biri ağır bir şekilde zarar verirse ona baksın, onun yerine bir kişi versin ve evinde -bu- 105 HW, 1952: 71, bir müzik aleti. 106 Erginöz, 1999: Daddi, F.P. (1982). Mestieri, Professioni E Dignitá Nell Anatolia Ittita. Roma 108 Burde, 1974: Burde, 1974:

46 34 o iyileşinceye kadar çalışmaya devam etsin. Ama o iyileştiği zaman o zaman ona on şekel gümüş versin ve hekime ücretini, - yani üç şekel gümüşü versin: ama eğer bir erkek köle ise iki şekel gümüş versin. 110 Metinlerde ismi zikredilen hekimler; Ḫutupi, Akija, Marduk, Lurma, Tuwaita-LÚ. 111 Piḫa- D U, Middannamuwa, Pariamaḫu, Zarpiya, Rabâ-şa Ḫutupi ve Akija KUB XXXIV 45 + KBo XVI Saray soylusu ve kâtip Kukkuwa şu şekilde konuşmaktadır: Rapanuna öldüğünde ben yukarıda değildim Ateşli bir hastalık geldi, o zaman beni hekimler Ḫutupi ve Akija tedavi ettiler. 112 Bir mahkeme tutağında yer alan bu metinde Kukuwa isimli bir adam, ateşli hastalıktan kendini kurtaran Ḫutupi ve Akija isimlerindeki iki hekimden bahsetmiştir. Piḫa- D U KUB XXII 61 Öy. I Hangi ot (tedavi aracı) bunun ötesinde(?) Naja kızı Memija (adında) ve ayrıca hekimleri de tanıyanlar: ama birçok ot bulunduğunda ben bir kehanet araştırması yapacağım, kehanetin bana hangi otu ortaya koyacağını ve hekimleri de kehanet sorgulamam içine alacağım. Kehanet bana hangi 110 İmparati, 1992: Daddi, 1982: 120 vd. 112 Burde, 1974: 5.

47 35 hekimi işaret eder ise şeklinde otu sürecek. 113 (o) majestelerinin gözüne merhem Yukarıdaki metinde kralın göz rahatsızlığı için tedavide hangi otun ve tedaviyi hangi hekimin yapacağı kehanet soruşturulması ile karar verileceği belirtilmiştir. Metnin devamında ise Piḫa- D U ve babasından şu şekilde bahsedilir: ama kraliçe hatta şöyle der: Majestelerinin gözleri birden bire hastalandığında Piḫa- D U nun babası herhangi bir ot getirdi [ ] ve bunu majestelerinin gözlerine uyguladı. Kraliçenin tekrar tanıdığı merhemsi ot [burada da] [ ] 114 Mittannamuwa Mittannamuwa, III. Hattušili yi çocukluğunda tutulduğu hastalıktan kurtaran meşhur hekimdir. Aynı zamanda III. Hattušili nin başdanışmanlığını yapmış hekim uzun yıllar yaşamış(70 yıl). 115 III.Hattušili, Mittannamuwa için bir şükran belirten ifadeleri ile karşılaşılmaktadır. (CTH.87=KBo4.12) Öy.( 2) 5-11 Babamın zamanında, ben bir çocukken, bana kötü bir hastalık (geldi) ve babam beni yazmanların başının eline verdi ve o (benim için) çaba harcadı. Ve beni hastalıktan iyileştirdi. Mittannamuwa ise babam (tarafından)ödüllendirilmiş bir insandı. Beni hastalıktan iyileştirdiği zaman, onu (benim için) onurlandırdı. 116 Pariamaḫu 113 Burde, 1974: Burde, 1974: Ünal, 1980: Alparslan, M.D. (2012). Hitit Kralı II. Muwattalli: Kişiliği ve İcraatı Filolojik Belgeler Işığında. İstanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları, 32.

48 36 Mısırdan Hitit ülkesine getirilen bir hekim bitkiler konusunda uzmandır. Mısır kralı II. Ramses in III. Hattušili ye gönderdiği bir mektupta bahsedilen hekimdir. 117 KBo IX 43 Ay İşte Tarhuntašša ülkesinin kralı için ilaç hazırlamak üzere yazıcıyı (ve) Pariamaḫu yu gönderdim. Sizin bana şöyle yazdığınız [gi]bi: bize yazıcıyı (ve) hekimi gönder! ve [onun kralın] bulunduğu ye[re] [bütün ilaçlarla birlikte] gitmesini emrettim. [o gün] orada bulunan [ b]u [iki hekim (işi) bıraksınlar]. Ve onları o gün Mısır ülkesine [gönder] [bak] senin yazdıklarını işittim. ve [.. yazdığın bu [planı] hemen [yazıcı ve krala] [hekimi] bu anda senin için [ilaçları] hazırlamak üzere [Hattuša] ya yola çıktı 118 Mektupta görüldüğü gibi Hitit kralı Mısırdan kendisine bağlı Tarhuntašša ülkesinin kralı için bir hekim talebinde bulunmuştur. Mektuba verilen cevaptan anlaşılan o dur ki bu talep olumlu karşılanmış bir hekim ve bir de yazıcı (kâtip) Hitit ülkesine yola çıkmıştır. Tarhuntašša ülkesinin kralının hastalığı muhtemelen önce Hattušaš a bildirilmiştir. Kralın hastalığına Hitit ülkesinde bir çözüm bulunamaması durumunda ülke dışından hekim talebi doğmuştur. Rabȃ- şa Marduk Babilli bir hekim olan Rabȃ-şa Marduk Muvatalli nin hükümdarlığı zamanında Hitit ülkesine geldiği bilinmektedir. III. Hattušili nin Babil kralı Kadašman- ellil gönderdiği bir mektuptan öğrenmekteyiz. Kadašman-ellil III.Hattušili yi iki Babilli büyü uzmanını alıkoymakla suçlamış ve III. Hattušili bu suçlamaya şöyle cevap vermiştir: KBo I 10 Şu şekilde (kardeşime): benim kardeşim Muvatalli yanında bir büyücü ve bir hekim kabul edildiğinde, onlar (ama.) 117 Kammenhuber, 1976: 138 vd. 118 Alp, S.(1997). Hititlerin Mektuplaşmaları. İstanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları, 25.

49 37 alıkoyduklarında (daha o zaman) ben ona şöyle dedim: onları neden alıkoyuyorsun [onları..] alıkoymak haksızlık, şimdi de ben hekimi alıkoymalıyım [. ] Büyücü öldü. [ama hekim ] iyi ve onun aldığı kadın benim yakınlarımdan 119 III. Hattušili Muvatalli ye büyücü ve hekim hakkında hesap sormakta ve anlaşılan yabancı bir hekim Hitit sarayında tutulmuş bunun içinde kraliyet ailesinden bir kadınla evlendirilmiştir. Zarpiya Kizzuwatna ülkesinden bir kişi büyü ile tedavi yapması ve kendini hekim olarak tanıtması ile bilinmektedir. 120 Zarpiya, kötü bir yıl ve ülkedeki ölümlere karşı bir ritüel düzenlemiştir. 121 Lurma KBo XI I Aki Teššup un oğlunun [. öğrencisi] küçük hekim Lurma nın el (yazısı). 122 Tuwatta KBo XXI 42 Tuwatta-LÚ, başhekimin oğlu Hapat UG un el (yazısı). 123 İsmini bilmediğimiz ama II. Ramses ve III. Hattušili arasında geçen bir mektupta III. Hattušili kız kardeşi Matanazi için hekim isteği II. Ramses tarafından şöyle cevaplandırılır: Mektup; Öy Burde, 1974: Burde, 1974: Dinçol, 1985: Burde, 1974: Burde, 1974: 12.

50 38 Mısır ülkesinin kralı, büyük kral Güneşin oğlu Ria maşeşa Mai-amana Mısır ülkesinin kralı, büyük kral [Waşmuari]a Şatepnaria şöyle (der): [Kardeşim] Hatti ülkesinin [kralı] Büyük kral [Hattu]ši [li ye söy]le: İşte ben, [kard]eşin, Mısır ülkesinin kralı, büyük kral, iyiyim. Sen kardeşim (de) iyi olasın! Kar[deşime] şöyle (söyle): [kardeşimin] bana [kız kard]eşin Matanazi hakkında aşağıdaki gibi yazdığı konuya gelince: kardeşim bana onun doğurabilmesi için ilaç hazırlayacak bir adam göndersin. Kardeşim bana böyle yazdı. Kardeşime şunu (söylemek isterim): Bak kardeşimin kız kardeşi Matanazi, kardeşin kral onu tanıyor. O ellilik ya da altmışlık bir kadındır. Bak, elli ya da 124 Ay.1-12 Altmış yaşında bir kadını doğurtmak için ilaç yapmak olanaksızdır. Gerçekten Güneş Tanrısı ile Fırtına Tanrısı (onun hatırları için) sihirli bir tedavi ile etkili olabilirler. Kardeşimin kız kardeşi için (eskiden de böyle bir tedavi etkili oldu.) ben kardeşin kral, yetenekli bir sihir rahibi ile yetenekli bir [hekim] göndereceğim. Onun doğurması için ilaç yapacaklar. 125 Kökenleri: Kizzuwatna, Hurri, Babil, Mısır 126 yaptıkları bilinmektedir. ve yerli hekimler Hitit ülkesinde görev Hekimlerin ilişkili olduğu görevliler: Alp, 1997: 22 vd. 125 Alp, 1997: 22 vd. 126 Daddi, 1982: Daddi, 1982: 121.

51 39 asipu; büyücü MUNUS ŠU.GI; yaşlı kadın, büyücü MUNUS A.ZU- Kadın Hekim Hitit çivi yazılı metinlerde nadiren de olsa kadın hekimin varlığına işaret eden bilgilere ulaşılmıştır. Ancak metinlerde MUNUS A.ZU unvanını taşıyan tek bir isme rastlanılmıştır. Hurri kökenli bir hekim olduğunu düşman üzerine majik bir uygulamalar yaptığından bahsedilmiştir. Azzari: Hurili kadın hekim ( MUNUS A.ZU) İnce yağ (işleminin) 1. tableti Hurrili hekim kadın Azzari tarafından (dikte ettirilmiştir) Bir insan, düşman bir şehre karşı orduları bir yer sefere götürdüğü zaman, ordunun önünden kaçan/koşan komutan(için); ince yağ ile nasıl takdis edilir; komutan nasıl yağ ile ovulur; otları, bütün teçhizatı ile harp arabası (nasıl ovulur.) (CTH 276:162) 128 Hurrili kadın hekim ordu komutanının düşman tarafından tehdide uğradığında ne yapması gerektiğini söyler LÚ AZU (ašipu) - Büyücü Hititlerde büyünün kullanım alanı oldukça yaygındı. Hastalıkların tedavisinde büyüsel yöntemlere başvurulduğu bilinmektedir. Büyücülerin uyguladıkları bu yöntemler aslında hastanın psikolojik olarak rahatlatılmasıdır. Ammihatna ritüelinde büyücünün tedavi amaçlı çeşitli yöntemler kullanarak hastalığı ve kirliliği uzaklaştırmak için birkaç majik yöntem uygulamıştır. Bu yöntemlerden bazıları şunlardır: 128 Darga, M. (2013). Anadolu da Kadın On Bin Yıldır Eş, Anne, Tüccar, Kraliçe. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 206

52 40 Hastanın yerine vekil tayin etme; KBo V 2 Ay. III sonra oğlağı vekil olarak tanrılara, erkek tanrılara kadın tanrılara bırakır. 129 Büyücü hastanın hastalıktan kurtulması için bir oğlak tanrı ve tanrıçalar için serbest bırakılır. Bir taşıyıcının serbest bırakılması hastalığın hasta kişiden uzaklaştırılacağı inancını gösterir. Kapıdan çıkarma; KBo V 2 Ay. III Ve büyücü yaklaşır. Ve kurban sahibinin elini tutar. Ve onu fırtına tanrısının tahtına oturtur. Ve onu büyücü Hurrice konuşarak( dua ederek) büyüler. Ve onu doğrultur ve kapıdan çıkarır. 130 Süt ve temizlik suyu serpme, üzerinde çevirme (kurbanın yani hastanın üzerinde bir nesne çevrilmesi işlemi) ağzına gümüş koymak, elbiseleri fırlatmak, yıkamak gibi yöntemlerin Ammihatna ritüelinde uygulandığını görülmektedir. Metinlerde ismi gecen bazı büyücüler: Ašnunigaltu, Matiya, Dokuya 131 Büyücülerin kökenleri: Hiššashapa, Kuliuišna, 132 Büyücülerin ilişkili olduğu görevliler: LÚ tarpi, LÚ dampupi, DUMU.É. GAL, LÚ ḪAL, LÚ MUḪAL. DIM, LÚ MUŠEN. DU, LÚ NAR, LÚ SANGA, LÚ BEL - E. TIM, BEL/ EN SISKUR(.SİSKUR), MUNUS SANGA, MUNUS ŠU.GI, MUNUS entanni, 129 Murat, L, (2002). Kizzuwatna lı Rahip Ammihatnaya Ait Bir Ritüel Metni, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara Murat, 2002: Daddi, 1982: Daddi, 1982: 296.

53 41 MUNUS hasnupalla, MUNUS.MEŠ katres, MUNUS ENSİ, MUNUS.MEŠ KI.SIKIL, MUNUS.MEŠ KAxKAK. 133 Büyücülerin ilişkili olduğu tanrı ve tanrıçalar: Anpi, Hepat, Umarapši, IŠKUR, IŠTAR, DU, d UTU LÚ SANGA Rahip Tanrıların yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul edilen din adamlarıdır. Bazı rahiplerin dini vasfının yanında hekimlik vasfı taşıdıkları bilinmektedir. Hititlerde hastalık sebepleri daha çok tanrılarla ilişkilendirilirdi. Tanrıların kızdırılması, ihmal edilmesi ve işlenen günahların sonucu olarak hastalık bir caza olarak görülmüştür. Bu inanış dini tedaviyi doğurmuştur. Hastalığın sebebine uygun tedavi yöntemi olarak dualar, törenler, kurban sunumları yapılmıştır. Rahiplerinde tıbbı yönü böylelikle ortaya çıkmıştır. Metinlerde isimleri verilen bazı rahiplerden: Ammihatna, Hattušili (III), Henši, Hullu, Hurwaziti, Hutarli, Hutrala, Gallili, Ilimapi, Lupakki, Marašanda, Muršili (II), Muttanani, Nunzidi, Pallanna, Paltatati, Pintipšarri, Telepinu, Duddul(wa)lli, Ulippi, Wanni, Wazzi, d SIN-SUM, d UTU-LU. 135 Rahiplerin bulunduğu bazı bölgeler: Arinna, Aštata, Gaški, Hakpiš, Hatti, Hattuša, Ištami, Karahna, Kartapaha, Kasha, Kastama, Kiliššara, Kizzuwatna, Lapana, Lawazantiya, Nerik, Parminaš, Paršanhitila, Pirwašuwa, Sapaqurwanteš, Ta-a-al.wi, Tarammega, Tawiniya, Tilivra, Watniya, Zippalanda, KUR Siwanta, ḫur.sag Takurta. 136 Rahiplerin ilişkili olduğu bazı tanrılar: Anzili, Halipinu, Halki, Halmasuitta, Hasamili, Hulla, Iyaš, Yarri, Inar, Išhara, Kallien, Kampiwu, Katahha, Lelwani, Miyatanzipa, Pentaruhsi, Sepitta, Tatta, Tazuwasi, Tayapanti, Telepinu, Tetešhapi, 133 Daddi, 1982: 296 vd. 134 Daddi, 1982: Daddi, 1982: Daddi, 1982: 357 vd.

54 42 Titiwatti, Za-ba 4 - ba 4, Zahaluqqa, Zilipuri, Zuwaši, DINGIR-is Elkus, DINGIR kus gursas, DINGIR(LIM).GE, IŠKUR, IŠTAR, KAL, d U, d UTU. 137 Rahiplerin ilişkili olduğu görevliler: LÚ asusala, auriyas EN-as, LÚ ausiya(wa)s, LÚ.MEŠ hatiyatalla, LÚ hamina, LÚ.MEŠ hapiya, LÚ harpiya, LÚ hatalwala, LÚ hesti/ LÚ hestumna, LÚ.MEŠ ishamatalla, LÚ.MEŠ kalahi, LÚ kantikipi, LÚ karimnala, LÚ.MEŠ lulahi, LÚ tahiyala, LÚ menea, LÚ tazzelli, LÚ palwatalla, LÚ paransa, LÚ purapsi, LÚ.MEŠ tahanga, LÚ uehesgatalla, LÚ.MEŠ ummiyanni, LÚ.MEŠ zilipuriyatalla, LÚ ALAM.KAxUD, LÚ.MEŠ APIN.LAL, LÚ A.ZU, LÚ.GIŠ BANŠUR, LÚ DINGIR-LIM- nianza, DUMU, DUMU.É.GAL, DUMU.LUGAL, LÚ É.DÉ.A, LÚ É.DINGIR-LIM, LÚ.MEŠ E.GAL ABUBITI, LÚ.MEŠ E.TIM.GAL, EN KUR, EN SISKUR (.SISKUR), LÚ.MEŠ ḪA.LA-ŠUNU, LÚ ḪAL, LÚ.MEŠ IŠKUR, LÚ.MEŠ KAŠ 4.E, LÚ MAŠKIM.URU ki, LÚ MUŠEN.DU, LÚ NAR, LÚ.MEŠ NINDA.DÚ.DÚ, LÚ.MEŠ NU.GIŠ.SAR, LU gis PA, LÚ SANGA Suppi, LÚ SİLA. ŠU.DU B, LÚ ŠA.TAM, LÚ SIPAD DINGIR LIM, LÚ ŠU.GI, LÚ GIŠ ŠUKUR, LÚ UR.BAR.RA, LÚ MEŠEDI, MUNUS karta, MUNUS SANGA, MUNUS ŠU.GI, MUNUS.SUḪUR.LAL MUNUS ŠA.ZU / MUNUS haznupalla Ebe Ebeler doğuma yardımcı olan kadınlardı. Bunların yanında yer alan görevliler ise LÚ A.ZU, LÚ MUŠEN.DÙ 139, karta kadınları, rahipler, rahibeler kurban beyleri ve büyücüler MUNUS ŠU.GI Yaşlı Kadın, Büyücü Metinlerde isimleri geçen yaşlı kadınlar: Allaiturahhi, Anna, Annanna, Anzili, Hepataraki, Kueša, Mallı, Mallidunna, Salašu, Silalluhi, Susumanniga, T/Dunnawi, Unki, Zikitu. 141 MUNUS ŠU.GI unvanlı kişilerin kökenleri: Arinna, Haršuaš, Hatti, Hattuša,Hurlas, Kizzuwatna, Pala, Durmitta, Zigzahura, Zuharuwa Daddi, 1982: Daddi, 1982: 360 vd. 139 Daddi, 1982: Güçerdem, 2007: Daddi, 1982: 581.

55 43 İlişkili oldukları tanrılar: Kurwasu, Walliyara, Ziparwa, IŠKUR, KAL, d U. 143 İlişkili olduğu görevliler: LÚ akuttara, LÚ.MEŠ kalahes, LÚ zalipuriyatalla, LÚ.MEŠ A.ZU, LÚ.MEŠ hapes, LÚ AGRIG, LÚ AZU, LÚ hatalwala, LÚ.MEŠ DUGUD, DUMU.É.GAL, DUMU MEŠ.LUGAL, LÚ ḪAL, LÚ IGI.MUŠEN, GIŠ PA, LÚ SANGA. 144 LÚ MUŠEN.DÙ LÚ.MEŠ 2.5. Tıbbı Metinlerin İçeriği Mısır ın ve ya Mezopotamya nın tıbbı bilgi ve belge çokluğuna nazaran Hititler çağdaşlarına göre bu konuda yetersiz kaldıkları görülmüştür. Sayısı 30 bini bulan Hitit tabletleri arasında doğrudan tıp ile ilgili metinlerin azlığı da dikkat çekmektedir. Tabi ki bu metinlerin yanında dini metinler ve büyü ritüel metinleri kısmen Hitit tıbbını aydınlatmaktadır. Hitit tıbbi metinleri daha çok reçete şeklinde hazırlanmıştır. Hastalık durumu ve tedavisine dair bilgiler içeren metinler, Hitit tıbbının seviyesini anlamak konusunda önem taşımaktadır. Bu çalışmada ele alınan bazı metinler farklı özellikler taşısa da benzer bir şablon ortaya çıkar. Bazı metinlerin başlangıç kısmında hastalık isimleri belirtilmiştir: KUB XLIV [Eğer.. içerisinde (hastalık) inan (ve) satar? dan [..] ve yemek yiyemiyor ise 145 inan ve satar vücudun yumuşak kısımlarının rahatsızlığı olarak tanımlanmıştır. 146 İnsanın yemek yemesine engel olan bir durumdan bahsetmesi 142 Daddi, 1982: Daddi,1982: Daddi, 1982:389 vd. 145 Burde,1974: Haas, V. (1971). Ein Hethitisches Beschwörungsmotiv aus Kizzuwatna seine Herkunft und Wanderunf, Orientalia N.S

56 44 bu hastalık durumu ağız, dil, boğaz veya mide ile ilgili olması muhtemeldir. Ayrıca inan Prens Kantuzili nin içine düştüğü hastalık olarak da karşımıza çıkmaktadır. Ancak Kantuzili nin ifadelerin bu hastalığın ruhsal bir durum olduğuna işaret etmektedir. İnsanın karabasanlar görmesine sebep olan ve insana korku yaşatan bir hastalıktır. KUB VIII [eğer bir insanın başı hasta olur ise,.] ateş [ veya ona] musallat olur ise [eğe]r bir insana auli musallat olur ise 147 Aynı metinin devamında sarılık ve cüzam hastalığının da isimleri geçmektedir. Ancak metin kırık olmasından dolayı hastalıkların tedavisinde nasıl bir yöntem kullanılması gerektiğini öğrenemiyoruz. KUB VIII [eğer bir insan] sarı olmaktan [mustarip] olur ise. [eğer bir insan] cüzam olur ise 148 KUB XXX 26 Öy. 1 Bir adam Išhara hastalığına yakalandığı zaman 149 Tanrıca Išhara hastalığı bağırsaklar yaşanan bir rahatsızlık olarak görülmüştür. Bağırsaklardaki kurtçuklar Išhara nın çocukları ile ilişkilendirilmesinden dolayı bu rahatsızlık Išhara hastalığı olarak adlandırılmıştır. Bazı metinlerde hastalık nedenlerine yer verilmiştir: Hititlerde hastalık nedenleri arasında tanrıların öfkelendirilmesi, kötü ve ölü ruhların rahatsız edilmesi, kirlilik ve büyü yer alır. Hastalık birkaç nedenden dolayı 147 Burde, 1974: Burde,1974: Haas, 1971: 410.

57 45 olabilmektedir. Mesela büyüye mazur kalma, yenmemesi ve içilmemesi gerekenlerin yenilip içilmesi hastalık sebebi olarak verilir. KBo V 2 Öy Eğer insan temiz ise ve ona kötü ekmeği herhangi bir kimse yemek için verirse, ya da ona kötü yağı yemek için verirse, ya da ona büyülenmiş ekmeği ve yağı herhangi bir kimse yemek için verirse, ya da ona taş evin ekmeğini (ve) yağını herhangi bir kimse yemek için verirse, ya da ona kadının vücudunun kanını içmek için verirse ve bu kurbanları sunacağım. 150 Hastalığın vücudun hangi bölgesinde yer aldığına dair bilgiler verilmiştir: KUB VIII Eğer bir insanın başı hasta olur ise,.. ateş. [ve ona].. musallat olur ise [eğer] bir insana auli musallat olur ise [eğer] bir insanın gözleri hasta olur ise [o] zaman bu ilacı alır. 151 Yukarıda verdiğimiz metin kırık yerleri olmasına rağmen insanın başında ve gözünde meydana gelen bir rahatsızlık durumu söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca metnin kırık noktasında geçen ateş ifadesi muhtemelen hastanın ateşini işaret etmektedir. Metinde yer alan auli 152 kelimesi ise muhtemelen bir organ olabileceği tartışılsa da kesin olarak tercüme edilememiştir. verilmiştir. Aynı metinde bir başka hastalık vücudun boğaz bölgesindeki rahatsızlık KUB VIII 36 Öy Murat, 2002: Burde, 1974: auli : Friedrich, HW, s.38, bir hayvan veya hayvan gövdesinden bir parça.

58 46 Eğer bir insanın [kendi] boğazı ateşe tutulur ise veya [onu] öksürük sarsar ve sesi [ yok ise] veya çivi? (ona) vurur ise Eğer bir insanı hıçkırık? tutar ise veya öksürüğe yakalanır ise 153 KUB XLIV 61 Öy Bir insanın Penisinden damla? geliyor ise ama [ ] değil ise, o zaman tappi yi ısıtır [.. ]Penisini her seferinde içerisine koyar, ama içerisinde.tüm gece boyunca yatar, [iyileşene] kadar 154 Bazı metinlerde hastalık belirtileri ve insandaki etkisi verilmiştir: Hastalık, insan üzerindeki olumsuz etkidir. Bazı metinlerde bu olumsuz etkilere yer verilmiştir. Bunlardan bazılarının şu şekilde sıralayabiliriz: insanın yemek yemesine engel olma, gözlerin önünün ağarması (beyazlaşma), gözlerin ateş gibi yanması, başın şişmesi, boğazın ateşe tutulması, sesin yok olması gibi. Yemek yemeye engel olması; KUB XLIV 61 Öy ve yemek yiyemiyor ise [. O zaman] bu otları alır: 155 Gözlerin önünün beyazlaşması(ağarması); KUB VIII Eğer bir insanın gözlerinin ö[nü] çok ağarır ise Burde, 1974: Burde, 1974: Burde, 1974: Burde, 1974: 18.

59 47 Gözlerin ateş gibi yanması ve gözyaşlarının akması; KUB VIII 38 + XLIV Göz yaş[ları] Bunun ötesinde. ve yığın.. Ve ateşte gibi? Yanar?.ama bunun bir önemi yok, [..] 157 Eklem yerlerinin rahatsızlaşması (ağrıması); KUB XLIV 61 Öy. 7-8 Eğer bir insanın eklem[leri] sağlıklı değil ise ve bu.ve insan. 158 Vücudun bazı bölgelerinde büyümesi veya şişmesi; KUB XLIV dövün. Ve büyüdüğünde.. bunu hızlıca bir kez aşağı bastırır... ve onu iki kez aşağı bastırır. 159 Vücudun bazı bölgelerinin kanaması; Metnin baş kısmının kırık olmasından dolayı hastalık durumu hakkında net bir bilgi yoktur. Ancak bir kanamanın yaşandığı görülmektedir. KUB XLIV 63 Öy. 3-5 [ve] kanama onu [dinleyecektir.].ama eğer bu ot ile [sağlığına kavuşmaz ise, o zaman bu otu içerisine koyar. İlacı Burde, 1974: Burde, 1974: Burde, 1974: 18.

60 48 Bazı metinlerde ilaç yapımında kullanılan malzemeler verilmiştir: Bitkiler; Bitkisel ürünlerin yaprakları, kökleri sapları, tohumları, soğanlarının gibi birçok bölgesi kullanılır. Kullanılan bitkilerden bazıları safran, kekik, susam, sarımsak, soğan, ılgın ağacı, sedir ağacı, selvi ağacı, AN.TAH.SUM, bahçe teresi, aksırık otu, bahçe teresi, beyaz ot, pırasa başı, üzerlik otu vb. Hayvansal malzemeler; Hayvanlar bazen hasta insan yerine vekil seçilir bazen de onlardan elde edilenler tedavi de kullanılacak ilaçlar içinde yer alır. Koyun-koç-kuzu, at, domuz, leopar, teke-keçi, arı gibi bazı hayvanlardan elde edilen et, süt, yağ, peynir, bal, kıl ve uzuvları ilaç yapımında kullanılmıştır. Madenler; bakır, kurşun, gümüş, lapislazuli, kırmızı taş, alabastar. olarak). Diğer malzemeler; toprak, su, şarap, bira, ekmek, insan (kadın- vekil İlaç yapımında kullanılacak malzemelerin miktarları verilmişti: İlaç yapımında kullanılan malzemelerin miktarları konusu da metinlerde kesin bir netlik söz konusu değildir. Ölçü miktarı olarak biraz, bolca, fazlaca, yarım, küçük, üç kap, iki kap, kappi kabı gibi ifadeler kullanılmıştır. KUB XLIV 61 Öy. 3-4 O zaman bu otları alır: bir[az] tere tohumu... çayır uşağı otu ve bolca AN.TAH.SUM 161 KBo V 2 Ay. IV kappi kabı arpa koyar, lapislazuli, kırmızı taş, alabastar küçük koyar. Amber, sedir ağacı, ılgın ağacı küçük koyar. Ve onları havanda Burde, 1974: Burde, 1974: 20.

61 49 Kullanılan ifadeler bir ölçeği temsil etmemesi bize ilaçların yapımının daha çok hekimin kanaatine bırakılmış olabileceği fikrini vermektedir. Eğer hekimin kanaatine bırakılmış ise Hitit hekimleri alanlarında uzman ve bir eğitim süreci geçermiş olabileceğini kanaatini doğurmaktadır. Belki de Hitit hekimleri ilaçlarda kullandıkları malzemelerin miktarını hastanın hastalık derecesi dikkate alıp ona göre bir ölçü kullanmış olabilirler. Tedavide uygulanacak ilacın hazırlanmasında uygulanmış olan yöntemler verilmiştir: İlaçların hazırlanmasında malzemelerin bazen bir bazen de birkaç aşamadan geçtiği görülür. süzme; Yıkama-temizleme, ezme-dövme, kaynatma ve bezden geçirerek KUB XLIV 63 Öy.II ve onu su ile yıkar, yumrusunu koparır, Sonra onu temizler. Ve kurumuş olanı ve ezilmiş olanı içerisine koymaz. Sonra su ile bir bronz silindir yardımı ile kaynatır. kaynar kaynamaz eli ile bastırır, Sonra bir bezden geçirir, sonra bırakır. 163 Kaynatma; KBo XXI 20 Öy. 7-9 [..]- iggaia bitkisinin yumrusu, daha sonra 8 ve kızardığında, o [zaman] bir tencerede kaynatır Murat, 2002: Burde, 1974: Burde, 1974: 42.

62 50 Havanda dövme ve temiz suya bırakma (bekletme); KBo V 2 Ay. IV kappi kabı arpa koyar. Lapislazuli, kırmızı taş, alabastar küçük koyar. Amber, sedir ağacı, ılgın ağacı küçük koyar. Ve onları havanda döver. Ve onları temiz suya bırakır. Sonra kurban sahibi güneş tanrısının karşısına geçer ve bu ilacı aç karnına içer. 165 Tütsüleme; Büyüsel tedavilerde kullanılmış olan malzemelerin tütsülendiği görülür. KBo XXI 20 Ay metninde Suwamma isimli kişinin konuşmasından bu kişinin büyü ile ilişkisi olduğu ve büyü yaparken bu işlemi kullandığı görülür. KBo XXI 20 Ay Hejasa sarayında Suwamma şu şekilde konuşur: Eğer bir insan Tekeden, keçiden? Veya koyundan sakal (kıl) (ya da) süt?; bir insanın idrarı, peynir, taş, bütün bunları tütsüler? O 166 Yıldızlar altında bekletme; Büyüsel bir tedavide kullanılacak suyun yıldızların altında bekletilip bir dinlendirme işleminden geçirilir. 165 Murat, 2002: Burde, 1974: 45.

63 51 KBo V 2 Öy. II ve su yıldızlar altında durur. Ertesi gün güneş doğunca büyücü kurbanların hepsini yukarı alır. Ve onları dokunulmamış (temiz) yere götürür. 167 Bazı metinlerde ilaçların kullanım şekli verilmiştir: Bazı metinlerde hastalık için kullanılacak ilaç tariflerinin yanında hastanın ilacı ne şekilde alması gerektiğine dair bilgilere yer verilmiştir. Hastanın yemesi için verilir. KUB XLIV alır ve onu soy[ar] Ve onu bir (içerisinde) toplar ve onu ona yemesi için verir [kendisi] 168 KBo XXI hemen sonra ve daha sonra sarımsak [.] yemek için verir ve ona 169 İçmesi için verilir. Bazı ilaçların kullanım şeklinde sadece içilmesi, şarap ile içme bira içme, aç karnına ve tok karnına alınmasına dair bilgiler verilmiştir. KUB XLIV 61 ½ beyaz ot alır ve bunu şarap ile [içmesi için verir] 170 KBo V 2 Ay. IV Sonra kurban sahibi Güneş Tanrısının 167 Murat, 2002: Burde, 1974: Burde,1974: Burde,1974: 18.

64 52 karşısına geçer ve bu ilacı aç karnına içer. 171 KBo V 2 Ay. IV Hangi kap dolu ise, ondan ilacı alır. Ve o Ay Tanrısının karşısına geçer ve onu tok karnına içer 172. KBo XXI eğer bir insana bira ile verilir (verilmiş ise) o zaman onu [ ] Alır,..toprağı alır ve onu bastırır ve ona.ile İçmek için verir. Sonra sağlığına kavuşur. 173 Sürmesi için verilir. Hazırlanan ilaç ya da malzemeler vücudun hasta olan bölgesine sürülerek tedavi etme yoluna başvurulmuştur. KBo XXI 74 Ay 6-13 Eğer bir insanı herhangi bir yerinden auli yakalar ise O zaman bu otları alır: harsattanassa-bitkisi Toprak,. tahıl alır ve bunu [..] İçerisinde ayırır, iyi (eder) ve insanları [yerinde] auli nin tuttuğu aynı yere Sürer ve aynı şekilde oyuk içerisindeki günde girer ve çıkarır Ve onu görür ve ona [..] Murat, 2002: Murat, 2002: Burde,1974: Burde,1974: 26 vd.

65 53 KUB XLIV merhemler, sonra çıkarır, yani hapuri yi çeker Sağlıklı [olana kadar] aynı merhem ile merhemler. 175 Tedavide kullanılan madde ve ya ilaç hazırlanış ve uygulama şekli olarak kurutma, ezme veya dövme, kaynatma, bastırma, süzme veya sıkma, karıştırma, tütsüleme, temizleme gibi işlemlerden geçirilmiştir. Bu detayların yanında bir de hazırlanan ilaçların kullanma zamanlarına değinilmiştir. Zaman konusunda ilaç kullanımı için gün önerildiğini görülür. Günün vakitleri olarak günün her vakti, gün delikten içeri girer girmez, tüm gece gibi ifadelerle karşılaşılmaktadır. Ayrıca ilaç kullanımında hasta ayık halde yani hasta kendinde iken verilmesi önerisi de bu detayların asındadır. KUB XLIV 61 metininde bahsedilen inan hastalığın etkisi, tedavisinde önerilen malzemeler ve oluşturulan ilacın kullanım süresi gibi bilgilere yer verilmiştir. KUB XLIV [ ] yemek yiyemiyorsa O zaman bu otları alır: biraz tere tohumu [ ] çayır uşağı otu ve bolca AN.TAH.SUM ½ beyaz ot ilave eder ve 7 günde her seferinde verir. Ama bu arada günler geçer ve (onu ona) Tekrar verir. Bu otları ama 7 günde verdiği sürece tekrar verir, her seferinde1/2 beyaz ot ilave eder. 176 Yukarıdaki metinde bahsedilen hastalık insanın yemek yemesine engel teşkil etmektedir. Kullanılacak olan ilaç 7 gün süre ile alınır ve her seferinde içerisine ek madde koyularak hastanın iyileşme sürecine kadar devam edilir. 175 Burde,1974: Burde,1974: 18.

66 54 Bir başka metinde (KUB VIII 38 + XLIV 63) ise hastaya uygulanacak tedavinin gündüz veya gece uygulanabileceğini göstermektedir. Hititlerin hastalık durumuna göre tedavilerin zamanına önem verdiklerini söyleyebiliriz. KUB VIII 38 + XLIV Şimdi onu ya gündüz ya da gece tekrar içerisine koyar. Bunun bir önemi yok; (onu) nasıl içerisine koyduğunun 177 Reçetelerde bahsi geçen ilaçların kullanım şekline dair bazı bilgilere ulaşabilmekteyiz. Hasta ilacı yemeli, şarap ile içmeli, içecek olarak verilmeli, merhem olarak sürülmeli, bandaj ile bastırılması, ağzı çalkalamalı gibi kullanım şekilleri verilmiştir. Son olarak tıbbı metinlerin içeriğinde gördüğümüz bir başka özellik bazı reçetenin sonundaki hasta sağlığına kavuşur ifadesidir. Eğer önerilen birinci ilacın ardından hasta sağlığına kavuşmaz ise ikinci bir ilaç hatta üçüncü bir ilaç önerilerine rastlanmaktadır. Hititlerin bu önerileri hastanın iyileşene kadar büyük bir çaba sarf ettiklerini göstermektedir. Hititlerin doğrudan tıbbı içerikli metinlerin yanında ritüel metinleri (doğum, ölüm, hastalıklar karşısındaki ritüeller gibi), fal metinleri ve dini metinler içeriklerinden dolayı tıbbı metinler arasında yer verilebilir. Bu da Hititlerin sağlıklı olmak, hastalıktan kurtulmak, felaketlerden korunmak için farklı alanlarda tedbirler aldıklarını gösterir Tıp Malzemeleri Hititlerin tıbbı çağdaşları olan Mısır ve Mezopotamya medeniyetlerindeki kadar gelişmiş değildir. Bu medeniyetlerdeki gibi gelişmiş bir cerrahi işlemlere ya da anatomik bilgilere ulaşabileceğimiz belgeler mevcut değildir. Bu yüzdende de hastalıklardan kurtulmada kullanılan malzemeler konusunda daha çok bitkisel, hayvansal ve madeni maddeler olmakla birlikte bazı araç- gereçlerden söz 177 Burde,1974: 31.

67 55 edilebilmektedir. Bu malzemeleri daha çok reçeteler ve ritüel metinlerinde görmekteyiz Bitkiler Eskiçağdan günümüze birçok medeniyettin tıbbında bitkiler yer almıştır. Doğanın iyileştirici gücüne duyulan güven devam etmektedir. Bitkilerin ve ya bitkisel ürünlerin kullanımı bugün bazı uzmanlar tarafından çağdışı olarak kabul edilse de halen birçok uygulama geçmiş çağların yansımasıdır. Bitkiler hemen hemen her inanç veya kültürde tanrıların insana verdiği en değerli şeyler arasında kabul edilmiştir. İnsan doğayı kontrol altına almaya başlamasıyla yaşamsal değeri üstün olan bitkiler daha da değerli kabul edilir. Neredeyse her hastalığın tedavisine yardımcı olacak bir bitki var. Tıbbın bugünkü seviyeye gelmesinde de bitkilerin önemi yadsınamaz. Hititlerinde hastalık tedavisinde kullandıkları malzemeler arasında en fazla yer edinen bitkilerdir. Reçetelerde belirli bir ölçek miktarı rastlanmamakla birlikte biraz, fazla, yarım gibi ifadelerle ölçülmüştür. Burada ölçü büyük ihtimalle hekimin kanaatine bırakılmaktadır. şunlardır: Hitit belgelerinde tıbbı malzeme olarak sayabileceğimiz bitkilerden bazıları AN.TAḪ.ŠUM SAR ; ilk baharda ortaya çıkan ve canlılığını uzun süre koruyamayan bir bitkidir. İlaç olarak hastalıkların tedavisinde kullanılmakla birlikte tanrılara sunulan kurban maddelerinin içinde yer alır. 178 AN.TAḪ.ŠUM SAR tanrılar için düzenlenen bir bayrama da ismini vermiştir. 179 Soğan cinsi bir bitkidir. 180 KUB XLIV 61 Öy. I Ay. IV metninde 181, hastalık inan ve satar? dan dolayı yemek yiyemiyorsa yedi gün uygulanan tedavide kullanılan bitkiler arasında yer almaktadır. Üstelik bolca kullanılması söylenmiştir. 178 Ertem, 1987: Reyhan, 2011: Erginöz, 1999: Burde, 1974: 20.

68 56 Azallu; kenevir, bitkinin tohumu ilaç yapımında kullanılır. 182 Ašuḫu; köknar. 183 Ú AZUPIRU; safran 184 Ú BU-ŠA-A-NA; aksırık otu 185 GIŠ BU-RA-ŠI; fıstık çamı. 186 GIŠ ERIN (EREN); sedir ağacı 187 GA.RAŠ SAR ; pırasa 188, bağırsaklar için faydalıdır. (GIŠ) GIŠIM.MAR; hurma ağacı 189 Hititlerin ilaç yapımında kullandıkları hurma ağacı birçok kültürde önemli bir meyvedir. Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasında özellikle de semavi dinlerde zenginliğin ve bereketin işareti olmuştur. Çin mitolojisinde kutsal kabul edilen hurma ağacı ve ölümsüzlüğün sembolü olarak görülmüştür. Ayrıca bir asır insanın açlığını ve susuzluğunu giderici olduğuna inanılmıştır. Kamboçya yerlileri tarafından bu meyve yaraları iyileştirmede merhem olarak kullanılır. 190 Ù GUR= ŠAKIRU; banotu 191 ḫarki-; beyaz ot. 192 Şifa veren bir otun beyazımsı suyu da olabilir. 193 ḪAŠU; kekik. 194 GIŠ NAM.TAR; adam otu veya kan kurutan. 195 Tohumu ilaç olarak kullanılır. 196 Bugün halk arasında daha çok ağrı kesici ve yatıştırıcı olarak kullanılan bir bitkidir. Ú NU.LUḪ.ḪA SAR ; çayır uşağı otu 197. Bu ottan beş on tane verildiğinde bağırsak, solunum ve sinir sistemini çalıştır Ertem, 1987: Ertem, 1987: Ertem, 1987: Ertem, 1987: Ertem, 1987: HZL, 1989: HZL, 1989: Ertem, 1987: 60, HZL,1989: Gezgin, 2010: Ertem, 1987: HW,1952: Burde, 1974: Ertem, 1987: HZL, 1989: Erginöz, 1999: 175

69 57 ŠE.GIŠ.Ì; susam. 199 Yağı kullanılan bu bitki baş, ağız, burun hastalıklarında kullanımı önerilmiştir. ŠE: tahıl; buğday veya arpanın bir türü olduğu tahmin edilir. 200 GIŠ ŠINIG= ılgın ağacı 201 Ù ŠI-IN-BU-RA-[TU]; sedef otu. 202 GIŠ ŠU.ÚR.MÌN; servi ağacı. 203 kullanılmıştır. 204 Bu bitkinin tohumu ve yağı ilaç yapımında ŠÙM SAR ; sarımsak. İdrar söktürücü etkisi var ve karın ağrılarında kullanılır. 205 Bugün sarımsak birçok uzman doktor tarafından da önerilmektedir. İyi bir antibiyotik özelliğine sahiptir. UD.NIŠA; anlamı bilmediğimiz bir bitki türüdür. Ancak bu bitkinin yumrusu olduğu ve su ile yıkanıp kurutulduktan sonra ezilip kaynatılarak hastaya hasatlığını tedavi etmede kullanıldığı bilgisine sahibiz HZL, 1989: 118, Şeytantersi. 198 Burde, 1974: HZL, 1989: Burde, 1974: HZL,1989: Ertem,1987: HZL,1989: Ertem, 1987: Burde, 1987: Burde, 1974: 25.

70 58 URNU; nane. 207 ZÀ.AḪ.LI SAR = Zaḫḫeli; bahçe teresi, yabani ot olarak tanımlanmıştır. 208 Bol üreyen yabani bir bitki olan zaḫḫeli ilaç yapımında kullanılmakla birlikte bazı metinlerde lanet amacı ile kullanılır. Kral Anitta Hattuşa şehrini tahrip ettiğinde şehre bu bitkiyi eker ve şehri lanetler. Zaḫḫeli bitkisini Asker yemini metninde ise (KBo VI 34 Ay. III 45) tarlasında buğdayı, arpası gelmesin sonra zaḫḫeli çıksın şeklinde geçer. Zaḫḫeli bitkisi Ertem tarafından ise ayrık otu ya da üzerlik otu olarak değerlendirilmiştir. 209 Çünkü ayrık otu bulunduğu bölgedeki diğer bitkilerin yetişmesini engelleyen bir bitkidir. iggaia= Anlamını bilmediğimiz bir bitki türüdür. Bu bitkinin yumrusu kızardığında kaynatılarak doğrudan hastalıklı uzva sürülerek kullanılır. 210 šullittini (šu-ul-li-it-ti-in-ni-iš); anlamını bilmediğimiz bu bitki doğrudan hastanın yemesi için verilen bir türüdür. 211 Bu bitkilerden bazılarını tek bir reçete metninde görmekteyiz. (KUB XLIV 61 Öy.I Ay. IV) 1-12 Eğer.. içerisinde (hastalık) inan (ve) satar? dan [.] [.] ve yemek yiyemiyorsa O zaman] bu otları alır: bir[az] tere tohumu [.] [...] çayır uşağı otu ve bolca AN.TAH.SUM [ ½ beyaz ot] ilave eder ve yedi günde 6 her seferinde verir. Ama bu arada günler geçer ve (onu ona) tekrar verir. Bu otları ama yedi günde verdiği sürece tekrar verir, her seferinde ½ beyaz otu buna daha ilave eder; 207 Ertem, 1987: HZL,1989: Ertem, 1987: Burde, 1974: Burde,1974: 22.

71 59 Sonra. aşağı doğru asılı tutar ve [ o kişinin kendisi sağlığa kavuşur.] ama bu şekilde sağlığına kavuşmaz ise o zaman şarap verir, sarımsak-başı, bahçe pırasası başı, soğan, šullittinni otu başı. 212 Hititler bitkilerin yaprakları, kökleri, yumru veya soğanı, tohumları, tomurcukları, yağları ve kabuklarını ilaç yapımında kullanmışlardır. 213 Bu malzemeler büyük ölçüde içerden uygulanıyor, yani hastaya yemesi ya da içmesi için verilir. Ayrıca dışarıdan da hazırlanan merhemler ve yağlar şeklinde kullanılır Hayvansal Malzemeler Hititler hayvansal ürünleri doğrudan ve ya dolaylı yollar ile hastalıkların tedavisinde kullanmıştır. Hayvansal ürünlerin kullanımı daha çok karşımıza hayvanın hastanın yerine vekil tayin edilmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu işlem bazen de hastanın hastalıklı uzvuna hayvanın aynı uzvunu yerleştirilmekle bazen de doğrudan hayvanın vekil edilmesi şeklindedir. Böylelikle hastanın hastalığı hayvana geçecek ve hasta bu illetten kurtulacaktır. Ayrıca süt, peynir, yağ, sinir, kıl vs. hastalıkların iyileştirilmesi işlemlerinde kullanıldığı görülmektedir. CT XVII 37 Tablet Z O (hastanın) hayatına karşılık (bedel olarak) kuzu verdi O adamın başına karşılık kuzunun başını verdi O adamın boynuna karşılık kuzunun boynunu verdi Burde, 1974: 18 vd. 213 Burde, 1974: Burde, 1974: Haas, 1971: 424.

72 60 CT XVII 21 Ve kafa hastalığı rüzgarsız bir ortamdaki duman gibi kuzuya taşınsın. 216 KUB IX ben hastanın iki vücut uzvu için (kurbanın) iki vücut uzvunu hazırladım. Kafası için kafa hazırlandı [Tarnaš vücut uzvu için] Tarnaš vücut uzvu [ hazırlanır kulak] için kulak [omuz için] omuz [üst kol] için üst kol hazırlanır. Eller için eller, el tırnakları için [el tırnakları] hazırlanır. 217 İkincisi ise hayvansal ürünler hasta üzerinde ya doğrudan ya da işlemden geçirilerek kullanılmasıdır. KUB XLIV bir leopar öldürdüğünden, eğer [x] Alır ve kendisi.onu ve püskürtür, bunun ötesinde [o] onu. Ama aynı huitnaimal (hayvanın) sinirlerini alır. Bir araya getirerek içine koyar ve o günde sağlığına kavuşur. 218 KBo XXI Eğer bir insan. olur ise, o zaman o İla (hastalığı) koyun yağı ile.. insan (adamın ). Tekeden, keçiden ve ya koyundan sakal (kılı) ya da süt; bir insanın idrarı..peynir,.. taş bütün bunlar tütsülenir Haas, 1971: Haas, 1971: Burde, 1974: Burde, 1974: 33.

73 61 Hititlerin tıbbı yaklaşımlarının daha çok majik işlemlere dayanmasından dolayı hayvan ve ondan elde edilenlerin kullanılmasından dolayı bunları da tıbbı malzemeler arasında kabul edebiliriz. Metinlerde bu amaçla kullanılan bazı hayvanlar ise şunlardır: UDU, UDU.U, UDU.AM ; Koyun-kuzu-koç 220 MȦŠ.GAL; Keçi teke oğlak; 221 ŠAH; Domuz 222 UG.TUR; Leopar? Kaplan?; 223 MUŠEN; Kuş Madeni Malzemeler Doğa insan için bir mucizeler dünyasıdır. İnsan hayatını kolaylaştırma yolunda her türlü çabayı göstermiş. Doğada kendisine yarar sağlayacak maddeleri kullanmıştır. Hititlerin bazı madenlerin hastalık tedavisinde kullandıklarını görmekteyiz. Bu kullanım bazen ritüel amaçlarla bazen de ilaç amaçlıdır. Tıbbı içerikli metinlerde karşılaştığımız mazı madenler şunlardır: A.BÀR; kurşun veya antimon. 225 AN.BAR; demir. 226 NA 4 AŠ.NU 11.GAL; Alabastar (kaymak taşı, su mermeri). 227 GUŠKIN; altın 228 NA 4 GUG; akik taşı veya buna benzer bir taş. 229 mar-ru-ṷa-aš-ḫa-an; Kıbrıs tan hastalıkların tedavi için getirilen kırmızı bir maddedir. Bakır ve ya bakır içeren bir madde Ünal, A. 2007: Hititçe Çok Dilli El Sözlüğü: Hamburg. 221 HZL,1989: Ünal, 2007: Ünal, 1974: HZL,1989: Burde, 1974: 25 Kurşun veya antimon, HZL, 1989: 274, Kurşun. 226 HZL, 1989: HZL, 1989: HZL, 1989: HZL,1989:276.

74 62 KUB XLIV 63+VIII 38 Öy. II Ay. III 8-11 eğer bir (yani) [onun] gözleri Belirtildiği gibi hasta olur ise ve..veya göz yaşları içerisinde. kırmızı Aynı kırmızı amam bu [..] Kıbrıs ülkesinden 231 NA 4ZA.GÍN; lacivert taşı Araç Gereçler Hititler tıbbı bilgilerinin yoğunluğu dini ve majik işlemler üzerinedir. Cerrahi işlemlere dair herhangi bir belgenin olmaması da bu konunun aydınlatılması acısından sıkıntılıdır. Ancak tıbbı nitelikli diyebileceğimiz birkaç araç gerek metinlerde yer alır. tappí-; sargı türü bir nesne ya da bir örtü, kılıf. 233 KUB XLIV 61 Ay Bir insan penisinden damla geliyor ise ama [.] değil ise, o zaman tappi yi ısıtır. Penisini her seferinde içerisine koyar, ama içerisinde tüm gece boyunca yatar [iyileşene] kadar. 234 SİG ḫa-an-da-la; keten bandaj. 235 TUĞ ḫuṷammaliîa; yeni doğan çocuğu tutma bezi. 236 ḫarnāu-; doğum sandalyesi. Doğumda kullanılan bir tür sandalye. 237 KUŠ sarpa- ( KUŠ sar-pa-aš- ši-iš); doğum sırasında kullanılan bir yastık Burde, 1974: Burde, 1974: HZL,1989: Erginöz,1999: Burde, 1974: Burde, 1974: Erginöz, 1999: Erginöz, 1999: 194, HW, 1952: 58 Doğumun yapıldığı yer. 238 HW, 1952:187.

75 GAL ZABAR; bronz kadeh. 239 İlaçların hazırlanmasında kullanılan bazı malzemelerin ölçümlerini vermede kullanılmıştır. Ancak bu kadehin herhangi bir özelliği var mı bilinemiyor Diğer Malzemeler Hititlerin hastalıklar karşısında uyguladıkları yöntemlerde kullanılan malzemeler arasın ekmek, bira, şarap, su, toprak ve insan da yer alır. Bunlar arasında insan büyüsel işlemlerde vekil olarak kullanılırken diğer malzemeler ilaç yapımında kullanılan malzemeler arasında yer alır. Hititlerin sağlıklı olmaya önem verdikleri kesindir. Malzemelerin çeşitliliğine bakıldığında Hititlerin hastalık durumundan kullanmak için birçok çareye başvurdukları görülmektedir. 239 Burde,1974: 30.

76 64

77 65 3. HİTİTLERDE HASTALIK 3.1. Hastalık Sebepleri Eskiçağın birçok toplumunda olduğu gibi Hititlerde de hastalıklara sebep olan faktörler daha çok tanrı-tanrıça ve kötü ruhlar olarak gösterilmiştir. Toplumlarda iyileştiricilerin yaptığı veya uyguladığı tedavi yöntemleri, hastalık sebebi olarak görülen faktörleri ortadan kaldırmaya yöneliktir. Tanrılara karşı yapılan dua, tören, kurban gibi işlemeler onların verdiği hastalığı ortadan kaldırmayı amaçlarken kötü ruhlar, büyü, sihir gibi durumların etkisinden kurtulmak için de çeşitli yöntemler uyguladıkları görülür. Hititlerde hastalıklara sebep olan faktörler şunlardır: tanrılar (tanrıların öfkelendirilmesi, bayramların, törenlerin zamanında yapılmaması kısacası tanrıların ihmal edilmesi), kötü ruhlar, ölülerin rahatsız edilmesi, kirlilik ve kara büyü Hititlerde hastalık sebepleri olarak kabul edilmiştir. Tanrı; Hititlerde hastalık sebeplerinin başında yer alır. CTH 374 Öy. II 9-17 Bana bu inan hastalığını hangi tanrı verdi? O tanrı ister gökte, ister yerde olsun ey güneş tanrısı sen de onun yanına git git, tanrıya ona şöyle(sor) Ey tanrım sana ne yaptım ne günah işledim? beni yaratan tanrım! Sen ölümü yaratan (veren), şimdi ben sana ne yaptım (ki sen bana bu inan 240 hastalığını verdin?) HW,1952: 82 inan- innar ; kuvvetli bir hastalık. 241 Murat ve Katırcıoğlu, 2006: 74.

78 66 Bu metin bize tanrının sebep olduğu inan hastalığından bahsetmektedir. Hasta tanrıya bir nevi hesap soruyor. Ben sana ne yaptım ki diyerek yakalandığı hastalıkta kendi suçunu ve tanrının gördüğü sebebi öğrenmek istiyor. Tanrıların insanlara veya ülkeye hastalık vermesinde; tanrılara karşı işlenen suçlar, bayramların düzenli olarak kutlanmaması, kurbanların sunulmaması, dini törenlerin düzenli ve temiz yapılmaması, tapınakların kirletilmesi, tapınak eşyalarının, mallarının ve mülklerinin korunmaması, tanrıların neşeli tutulmaması gibi durumlarda Hitit insanı ve Hitit ülkesi tanrıların cezalandırılmasına maruz kalacaktır. Bu cezalandırmanın başında hastalıklar olmakla birlikte açlık, kıtlık, ölüm, felaketler gibi olaylar vardır. Hititler başlarına gelen hastalık sebeplerini bulmada, tanrıların veya tanrıçaların niçin kızdığını anlamak için fal ve kehanetlere başvurmuşlardır. II.Muršili nin yaşadığı ağız felcinin tedavisini fal yolu ile bulunmaya çalışmıştır. Büyük kral Muršili şöyle der: Kunnu yu bir harabe kente gönderdim. Bu sırada bir fırtına çıktı; fırtına tanrısı korkunç bir şekilde şimşekler çaktı ve çok az kelime çıkarabildim, kelimeleri devamlı olarak yutuyordum. Yıllar gelip geçtikçe bu mesele rüyama girmeye başladı. (Bir gün) rüyada tanrının eli bana dokundu (geldi) ve ağzım felç oldu. 242 II.Muršili nin veba dualarında ülkeyi kırıp geçiren salgın hastalığın sebepleri arasında tanrıların ihmal edilmesi gösterilmektedir. Ayrıca bu dua metninde salgının sebebini II.Muršili, Tuthaliya nın öldürmesi, Mısırla yapılan antlaşmanın bozulmasına ve Mısırdan getirilen esirlerin salgını getirmesine bağlar 243. II.Muršili tanrılara ettiği duanın bir parçası şöyledir: 242 Ünal, 1980: Alp, 2011: 128. Hatti nin Fırtına Tanrısı, efendim ve Hatti nin tanrıları, efendilerim! Sizin kulunuz ( Büyük Kral) Murši(li) beni şu sözlerle gönderdi: Git! Efendim Hatti nin Fırtına Tanrısına

79 67 ve efendilerim tanrılara şöyle söyle!: Sizin bu yaptığınız, Hatti ülkesi salgından çok fazla baskı altında kaldı. Babamın zamanında ve kardeşimin zamanında devamlı surette ölüm olayları oldu. Ben tanrılara rahip olduğumda şimdi de benim zamanımda ölüm olayları çok sık oluyor. Bu (başlayalı) şimdi yirminci yıl (oldu). Hatti ülkesinde ölüm olayları çok sık olduğuna göre salgın ortadan toplanıp kaldırılamıyor. Ben de yüreğimde sıkıntıyı yenemiyor, içimden korkuyu atamıyorum. Sonra (tanrıların) bayramlarını sık sık yaptığım zaman bütün tanrıların önünden ve arkasından gittim.(yalnız) bir tanrının tapınağına (ayak) basmadım (koymadım). Salgın yüzünden bütün tanrılara tekrar tekrar dua ettim. (Onlara) adaklar sundum..(tanrılar, efendileri)m beni işitin! (Hatt)i (ülkesinden) salgını (kovun!). 244 Tanrılar kızdırıldığında sadece suçlular değil bazen yakınları ya da tüm ülke cezalandırılırdı. II.Muršili nin bu duaları bunun en güzel örneğidir. II.Muršili ye göre babası Šuppiluliuma nın yaptığı hatalar yüzünden tanrılar tüm ülkeyi cezalandırmış ve ülkeye uzun yıllar süren bir salgın göndermişlerdi. Hitit tanrıları hem hastalık verir hem de şifa verirdi. Bazı tanrı ve tanrıçalar bu özellikleri ile öne çıkmıştırlar. Mesela tanrıca İşhara, hastalık ve şifa verirdi. Kamrušepa sağlık tanrıçası, İštamanašša işitme tanrısı, Šakuvašša ise göz tanrısı idi. 245 Nergal Güneş tanrısı, Lelwani ve Jarri hastalık ve vebalardan sorumlu tutulan tanrılardı. 246 Hitit tanrıları çok nazlı ve alıngandır diyebiliriz. Bir fal metninde KUB XXII 70 = Bo Majestenin hastalandığı konusuna gelince: [. ve] Arušna kenti [tanr]ısı majestenin hastalığı konusunda 244 Alp, 2011: Erginöz, 1999: Ünal, 1980: 483.

80 68 Hiçbir şekilde sorulma[mıştır. Ey tanrı, eğer bunun için kızdıysan, birinci et işaretleri olumlu, sonuncuları ise olum]suz olsun. Birinci et işaretleri olumludur. Fakat zizaḫiš (ve) šuriš olumsuzdur. Sonun[cu et işaretleri olumlu/ olumsuz -olum]suz Arušna kenti tanrısının (majestelerinin) hastalığı yüzünden öfke içinde saptanmış olmasına gelince: Ey tanrı, herhangi bir şekilde bir şekilde tapınağının içinde mi? Öfkelendin? ( Eğer öyleyse), et işaretleri olumsuz olsun. Solda šuti olumsuz. 247 Yukarıdaki metin ve metnin devamında kralın hastalığı konusunda kendisine başvurulmamış olan Arušna kentinin tanrısı kızmış ve alınmıştır. Öfkesinin bir başka nedeni kraliçeden bir rüya aracıyla istemiş olduğu altından çelenklerin aksesuarlarıyla birlikte kendisine verilmeyip, mabeyincinin evinde saklı tutulmasıdır. 248 Tanrıların sadece hastalık vermediğine dair bir kanıt olarak III. Hattušili'nin kendi yaşamına dair yazdığı (otobiyografi niteliğinde) metindeki şu satırları açıklar: Hasta olduğum zaman hasta olarak tanrıçanın (tanrısal) adaletini gördüm. Hakimem tanrıca beni her (konuda)elimden tuttu.hastalıklı bir çocuk olduğundan küçük yaşta babası Muršili tarafında Šamuha şehrinin tanrıçası İštar ın himayesine rahip olarak verilmiştir. 249 Eski Mezopotamya da bazen aşk tanrısı bazen de savaş tanrısı olarak karşımıza çıkan Hititlerin tanrıçası İštar Sümercede Göğün Hakimesi=İnanna olarak geçmektedir Ünal, 1983: Ünal, 1983: Kınal, 1998: Ünal, A. (1974). Hattušili III. Heidelberg: Texte der Hethiter.

81 69 III.Hattušili oldukça dindar bir şahsiyettir. Hayatındaki bütün başarılarını Tanrıça İštar a borçlu olduğunu sıklıkla dile getirmiştir. Nitekim III. Hattušili otobiyografisinde Tanrıça Ištar ın tanrısal düzenini (adaletini) anlatacağım: Onu insanoğlu işitsin! Gelecekte Majestemin oğlu, torunu ve majestemin soyundan gelen herkes tanrılar arasında en çok Tanrıça Ištar a saygılı olsun! 251 Şeklindeki ifadesi onun Tanrıça Ištar a verdiği önemi göstermektedir. Bir başka metinde ise tanrıçanın kızgınlığının ölüm vererek sonuçlandırdığı görülmektedir. III. Hattušili'nin eşi Puduhepa, eniştesi Tattamaru ya gönderdiği bir mektupta şöyle söyler: Sen Tattamaru, kız kardeşimin kızını zevce olarak almıştın. Ancak Talih Tanrıçası (Gulšeš) sana kızdı ve o seni için öldü. 252 Hitit insanının hastalanmasında insanların birbirlerine karşı işledikleri suçlar, yalan söyleme vs. gibi durumlarda da yine tanrılar tarafından cezalandırılırlardı. Kötü ruhlar; Kötü ruhlar doğaüstü güçlerdi ve hastalık getirirlerdi. Hititlere göre temiz olan gök ve kirli olay yeraltı insan üzeninde etkilidir. Bu iki boyut arasında mağara, yer çatlağı, düdenler gibi boşluklar vardı ve bu boşluklardan her an yer altı ruhları çıkabilirdi ve insanları etkileyebilirdi. 253 Kötü ruhlar insanları hasta etmenin yanında onlar her türlü kötülüğe sebep olabilirdi. Ölülerin rahatsız edilmesi; Yaşayanların işine karışan, dünyaya bağlı ruhlara ilişkin inanç birçok toplumda vardır. İstenildiği şekilde ebediyete uğurlanmamış, dünyaya bağlı kalmış varlıklar olarak insanları rahatsız ederler. Hititler ölü ruhlardan korkarlar ve ölü ruhların yaşayan insanların dünyasına girerek onları rahatsız edecekleri inancı vardı. Bu inanç Mezopotamya da da vardı. Öldürülmüş veya gömülmemiş kimseler, yani bir mezarı olmayan ölüler tehlike 251 Alp, 2011: 134 vd. 252 Ünal, 1980: Ünal, 1980: 483.

82 70 sayılıyordu. 254 Haksız yere öldürülmüş bir kimse bu haksızlığın karşısında kendisine zarar verenleri rahatsız etmesi inancı ruhların intikam alabileceği inancını düşündürmektedir. Ölü ruhlar aynı zamanda tanrılar gibi ilgi beklemekteydi. Kendilerine gerekli kurbanların sunulmadığında, gerekli özenin gösterilmediğinde öfkelenirler ve insanlara rahatsızlık verebilirlerdir. Kirlilik; Hititlerde kirlilik hem insanlar hem de tanrılar tarafından istenmeyen bir durumdur. Ruhi, bedeni ve hijyenik temizliğe önem vermişlerdi. Çünkü her türlü kirlilik hastalık sebebi olarak kabul edilir. İnsanın kirlilik durumu Tunnawi Ritüelinde şöyle anlatılmıştır: Eğer erkek veya kadın herhangi bir insan pislik içine girmiş veya başka bir kimse onu pisliğin içine sokmuşsa ve kadın çocukları peş peşe ölürse veya kadın çocuk düşürürse veya erkek ve kadın uzuvları pislik sonucu parçalanırsa, o insan pislik görmüş demektir. 255 Buradan kirlenmiş bir insanın uzuvlarının parçalanması, kadının çocuk düşürmesi ve peş peşe çocukların ölmesi kirlilik sonucu yaşanacak durumlar olduğu ortaya çıkmaktadır. Kara büyü; Büyü Hititlere, Anadolu nun güneyinde ve güneydoğusunda Hurrice ve Luwice konuşulan bölgelerden, özellikle de Kizzuwatna bölgesinden gelmiştir. 256 Büyü hem hastalık getirir hem de hastalığı tedavi etmeye yarar. Hastalık getiren büyü kara büyü, tedavi edici özellikteki büyü ise ak büyü idi. Ak büyünün kulanım alanı muhtemelen genişti ve hemen hemen tüm Hitit insanının uygulama imkânı vardı. Ancak kara büyü yasaktı ve kara büyü yapanların cezası ise ölümdür. 254 Sayılı, 1991: Ünal, 1980: Reyhan, E.(2003b). Kizzuwatna lı Maštiggaya Ait Ritüel Metinler Üzerine. Archivum Anatolicum, Cilt VI (1), 165.

83 71 Hitit kanunlarında büyünün cezası şu şekilde açıklanmıştır: Eğer özgür bir adam bir yılan öldürürse ve ( öldürürken) başka bir < adamın> ismini söylerse, 1 mina gümüş versin; eğer (bu işi yapan ) bir erkek köle <ise> işte o ölsün. 257 Telepinu Fermanında büyü Hattuša daki büyü sorunu için şu ifadeler yer alır: Hattuša daki büyücülük( konuları): eşyayı her zaman temiz tutun! Kim aile arasında büyücülük bilirse, siz onu aile içinden yakalayın! Onu saray kapısına getirin! Kim onu getirmez ise, gelecek, o insana kötü şeyler olacak. 258 Bu fermanla da büyü yapmanın yasallaştığı görülür. Hititlerde kara büyü sadece hastalık sebebi olmakla kalmayıp ölümle de sonuçlandığı görülür. II. Muršili, Tavananna yı karısı Gašulawiḭa yı büyü ile öldürdüğü gerekçesiyle suçlamıştır. 259 Büyü konusunda Hitit kraliyet ailesinin hassasiyeti bilinmektedir. Ayrıca I. Hattušili, karısı Haštayar anın büyücülerle olan ilişkisi, II. Tutḫaliya nın karısı Nikalmati ve oğlu ile birlikte ablası Ziplantawiḭa tarafından büyülenmişlerdir. 260 Büyü, hastalığın sebebi olarak görülmesi ve hastalık tedavilerinde de sıklıkla büyüye başvurulması büyünün Hitit tıbbının bir parçası olduğunun kanıtıdır Hastalık Türleri Hastalıklar insanların maruz kaldığı sıkıntılardı. Bu sıkıntıları tedavi etmede öncelikle hastalığın nedeni fal ve kehanete başvurularak araştırılmıştır. Hititler pek çok hastalığa maruz kalmışlardı. Bu hastalıkları salgın hastalıklar, ruhsal hastalıklar, fiziki yaralanmalar ve diğer hastalıklar olarak ele alacağız. 257 Murat, 2003: Alp, 2011: Reyhan, 2003(a): Reyhan, 2003(a): 112.

84 Salgın Hastalıklar Salgın, kısa zamanda çevresindeki insan, hayvan veya bitkilerin büyük bir bölümüne bulaşan müstevli hastalıktır. 261 Eskiçağdan günümüze dünyanın birçok coğrafyasında karşılaşılan, korkunç boyutlara ve sonuçlara ulaşan hastalık türleridir. Hititler devrinde de Anadolu da salgın hastalıklara rastlanmıştır. Hititlerdeki salgınları daha bu hastalıklara karşı yapılan dua metinde ve ritüellerden öğrenilmekte. Bu ritüeller Zarpiya ritüeli, Uhḫamuwa ritüeli, Puliša ritüeli ve Ašḫella ritüelidir. 262 Salgın kitleler halinde ölümlere sebep olan ve Hititçede ḫenkan- 263 denilen bir hastalıktır. Hititlerin karşılaştığı ve en bilindik salgın olayını II.Muršili nin Veba Dualarında görülür. Muršili nin bütün tanrılara duası şöyledir: (Siz Hatti nin) bütün erkek tanrıları, bütün kadın tanrıları..[..], siz bütün erkek( yemin tanrıları), bütün kadın yemin tanrıları [..]..[ ] bütün (e)ski (erkek) tanrıları bütün eski kadın tanrıları, siz ki toplantıda yemine tanıklık etmeye çağrıldınız, (siz) dağlar, ırmaklar, pınarlar, yer altı suları, işte ben rahibeniz (Büyük Kral) Muršili dua ediyorum. Duamı hangi konuda ediyorsam, efendilerim tanrılar sözümü (işitin)! (Siz) tanrılar, efendilerim Hatti ülkesinde salgın oldu. Hatti ülkesi salgın yüzünden baskı altında tutuldu. O, çok sıkıştırıldı. Yirmi yıldan beri Hatti ülkesi çok (sayıda kayıplarla) ölüme sürüklendiğinden aklıma Tuthaliya nın oğlu genç Tuthaliya konusu geldi. Tanrıdan fal yoluyla öğrenmeye çalıştım. 264 II. Muršili nin ülkesindeki salgına karşı yaptığı duanın başlangıç kısmından alınan bu metinde ülkede bir salgının uzun yıllar hüküm sürdüğü ve bunun 261 www. tdk. gov. tr 262 Dinçol,1985: HW, 1952: Alp, 2011: 128.

85 73 sebebini fala başvurarak öğrenileceğine dair ifadeler yer almaktadır. Bu dua metninde hastalık sebebi olarak tanrıların ihmal edilmesi, Mısır ile yapılan antlaşmaya uyulmaması, Tuthaliya nın öldürülmesi ve Mısırdan getirilen esirler görülmektedir. Muršili salgını sebeplerinden bahsederken hastalığın ülkeye yaşattığı duruma da değinmiştir. Bu salgın ülkede yirmi yıla aşkın bir süre hüküm sürmüş, ülkeye ölüm hâkim olmuş, nüfus azalmış, açlık ve üzüntü ülkede kol gezmiştir. Hitit metinleri arasında bir mektup Ašušuha şehrinde ortaya çıkan bir salgından söz etmiştir. KBo XVIII ve Ašušuḫa şehrinde Bir ölüm hâkim ama Apádda kızı Her (nerede) ise Şimdi bu yerler bahsedildiği gibi Yakın o yerde ölüm olduğu [sürece] x [onu] evin dışına çıkardılar [.. ]kızını Herhangi bir başka yere götürdüler. 265 Burada salgının hüküm sürdüğü bir Ašušuša şehrinde muhtemelen prenses olan bir kız ve onu salgından kurtarmak için başka bir şehre götürüldüğü kaydedilmiştir. Hititlerin salgınlar karşısında belki de bulundukları yeri terk etmekle çözüm bulmaya çalışmış olabileceklerini akla getirmektedir. Yine bir başka metinde ülkedeki salgının defedilmesi için düzenlenen ritüelde hastalıkla mücadele şöyle anlatılmaktadır: Ašḫella Ritüeli (CTH 394) 265 Burde, 1974: 6 vd.

86 74 Öy Ḫapalla lı Ašḫila şöyle (söyler): Orduda kötü bir yıl olursa bu kurbanı (ritüeli) yaparım. Şöyle yaparım: gün akşam olunca, her kim olursa olsun, bütün komutanların hepsi (bir) koç hazırlar. Koç(lar)ın beyaz ya da siyah olmaları önemli değildir. Beyaz, kırmızı, sarı/yeşil yün ipliğini iç içe bükerim ve onları bir örgü haline getiririm. Bir boncuk kolyeyi ve kurşunlu bir demir halkayı birleştiririm. Ve onu koçların boyunlarına ve boynuzlarına bağlarım. Ve geceleyin onları çadırların önüne bağlarlar. Ve bu sırada şöyle söylerler: Hangi tanrı yüz çevirirse, hangi tanrı bu salgına neden olduysa, bak bu koçları senin İçin bağladım.( bunlarla) tatmin ol! Ertesi gün ise, onları çayıra (açık araziye) sürerim. Her bir koçla birlikte 1 testi şarap, 1 kaba somun, 1 pişmiş toprak kadeh götürürler. Kralın çadırının önüne de süslenmiş bir kadın oturur. 1 çanak bira, 3 kaba somunu kadının yanına koyar. Sonra, ordu komutanları ellerini koçların üzerine koyarlar ve bu sırada şöyle söylerler: Hangi tanrı bu salgına neden oldu ise, şimdi bak, koçlar duruyorlar, onlar, karaciğerleri, yürekleri ve uzuvları ile çok besilidirler. Ona insan etinden nefret gelsin! Artık, Bu koçlarla tatmin olsun! Ve ordu komutanları koçlara reverans yaparlar. Krala, süslenmiş kadına da reverans yaparlar. Sonra koçları ve kadını, ekmeği ve birayı ordugâhın içinden dışarı götürürler. Ve onları açık araziye sürerler. Giderler ve (onları) düşman ülkesi sınırı içine salarlar; bizim olan yere gelemezler. Ve bu sırada aynı şekilde söylerler: Bak! Bu ordunun insanları, koyunları, atları, katırları ve eşekleri içinde kötü

87 75 olan ne varsa, şimdi bak, onları ordugâhtan bu koçlar ve (bu) kadın götürdüler. Onları kim bulursa, bu kötü salgını (da) o ülke alsın! 266 Bu ritüelin sadece bir kısmıdır. Ritüelde salgını ülkeden defetmek için neler yapılması gerektiğine değinilmiştir. Bir kadın ve koç vekil seçilerek salgın bu vekillere yüklenmiş ve ülke dışına gönderilmiştir. Böyle bir yöntemle Hititler bu salgından kurtulmayı amaçlamışlardır. Yapılan bu işlemler muhtemelen Hitit insanının psikolojik acıdan rahatlatmıştır. Zarpiya ritüeli, Uhḫamuwa ritüeli, Puliša ritüeli, Dandanku ritüeli, Maddunani ritüeli ülkedeki salgınlara karşı yapılan ritüellerdir. Ancak bu ritüeller üzerinde pek fazla çalışılmamıştır Ruhsal Hastalıklar Hititlerdeki ruh hastalıklarını dolaylı yollardan öğrenebilmekteyiz. Korku, büyü, büyülenme, kötü rüyalar, arınma ritüelleri vs. içerisinde hep bir ruhsal problemi barındırmaktadır. 268 Bir Hitit metininde ruhsal bir rahatsızlık olarak kabul edilen inan hastalığından bahsetmektedir. Prens Kantuzili tanrılara yaptığı duasında kendisinin büyük bir ruh bunalımı içinde olduğunu şöyle dile getirmektedir: KUB XXX 10 İnan hastalığı yüzünden evim benim için karabasanlar (pittuliya-korku) evi oldu. Korkudan ruhum başka bir yere akıyor. Yeni yıl (?) hastası gibi oldum. inan hastalığı ve dehşet (korku) şimdi benim için (artık) çekilmez oldu (büyüdü). Ey tanrım, bunu sana anlatmak zorundayım Dinçol, 1985: 23 vd. 267 Dinçol, 1985: Ünal, 1980: 493 vd. 269 Ünal, 1980: 494.

88 76 Prens Kantuzili bu ifadelerinden inan hastalığını, insana karabasanlar gördüren, insanı korku içinde yaşatan ve insanda çekilmez bir ruh hali bırakan bir hastalık olarak tanımlayabiliriz. etmektedir. Bir başka metinde ise bu hastalığın hiçbir zaman iyileştirilemeyeceğine işaret KUB XXX 10 Ö.y 22 vd. Eğer (ölümlü bir) insan ebediyetten yaşayabilseydi bile, ona girmiş olan kötü inan hastalığı hiçbir zaman düzeltilemezdi (iyileştirilemezdi). 270 Hitit insanın ruhsal rahatsızlıkları yaşamaları oldukça normaldir. Hititlerde ruhsal hastalıkların boyutu nedir tam anlaşılmış değildir. 271 Ruhsal hastalıkların olmaması da düşünülemez. Çünkü en basit olarak kirlilik konusunda, insanın kendisini ruhen kirli hissetmesi psikolojik bir rahatsızlıktır. Yine kötü ruhların varlığına inanmaları, ölülerin ruhlarının kızdırılması ve büyü gibi inançlarının olması ruhsal rahatsızlıkların temelidir Yaralanmalar Hititlerin tıbbı içerikli metinlerinde cerrahi işlemlere rastlamadığımız bir durumdur. Hititlerin siyasi tarihine baktığımız da Mezopotamya dan Mısır a ve Anadolu topraklarında savaşlar yaptıklarını görmekteyiz. Bu durumda Hititlerde savaşlardaki askerlerin yaralanmaları karşısında nasıl bir işlem yaptıklarına dair bilgiler yoktur. Hitit tıbbı acısından bu durum düşündürücüdür. Hitit kanunlarında yaralanmalar konusunda şu maddeler yer almaktadır: Hitit Kanunları Eğer özür bir adamı bir kavga sonucu biri kör ederse, bir mina gümüş versin. Eğer < sadece> eli ile suçluysa, yirmi şekel gümüş versin 270 Erginöz, 1999: Erginöz, 1999: 131.

89 77 Eğer bir erkek köleyi bir kavga sonucu biri kör ederse, yirmi şekel gümüş versin. Eğer <sadece> eli suçluysa, on şekel gümüş versin. Eğer özgür bir adamın bir dişini biri aşağı atarsa; eğer iki diş ya da üç dişi aşağı atarsa, on iki şekel gümüş versin. Eğer bir erkek köle <ise>, altı şekel gümüş versin. Eğer bir adamın başını biri yaralarsa o zaman yaralı kendisi için üç şekel gümüş alsın. Eğer özgür bir adamın başına biri ağır bir şekilde zarar verirse Ona baksın, onun yerine bir kişi versin ve evinde <bu> o iyileşinceye kadar çalışmaya devam etsin. Ama o iyileştiği zaman o zaman ona on şekel gümüş versin ve hekime ücretini, <yani> üç şekel gümüşü versin; ama eğer bir erkek köle <ise>, iki şekel gümüş versin. Eğer özgür bir adamın elini ya da ayağını biri kırarsa, ve eğer o topal kalırsa, o zaman ona yirmi şekel gümüş versin; ama eğer topal kalmazsa, o zaman ona on şekel gümüş versin. Eğer bir erkek kölenin elini ya da ayağını biri kırarsa, ve eğer o topal kalırsa, o zaman ona on şekel gümüş versin; ama eğer topal kalmazsa, o zaman ona beş şekel gümüş versin. Eğer özgür bir adamın burnunu biri şiddetle ısırırsa, otuz şekel gümüş versin ve <böylece> suçu evinden uzaklaştırsın. Eğer bir erkek kölenin ya da bir kadın kölenin burnu<nu> biri şiddetle ısırırsa on beş şekel gümüş versin. Eğer özgür bir adamın kulağını biri parçalarsa, on iki şekel gümüş versin.

90 78 Eğer bir erkek kölenin ya da bir kadın kölenin kulağını biri parçalarsa, altı şekel gümüş versin. 272 Yukarıda kanun maddelerinde bahsedilen yaralanmalar; kör etme, diş atma (muhtemelen diş kırma), baş yaralama, ayak kırma el kırma, burun ısırma, kulağı parçalama yer almaktadır Diğer Hastalıklar Diğer hastalıklardan kastımız insan vücudundaki organ ve sistemleri üzerindeki hastalıklardır. Hitit metinlerinde kırka yakın hastalık söz konusudur. Hititler en küçük rahatsızlıkları bile hastalık olarak kabul ettiklerini görmekteyiz. Mesela öksürük, hıçkırık tutma, tik, kramp gibi. Bunların dışında ciddi hastalık olarak kabul edebileceğimiz hastalıklarda vardı. Göz hastalıkları, boğaz hastalıkları, felç, ishal, astım, baş dönmesi, diş hastalığı, anemi (uçuk benizlik), cüzam 3.3. Hastalık Tanıları Hastalık ya da rahatsızlık durumunu insanın bedeninin bir parçasıdır. Hastalık nedenlerini öğrenmek için başvurulan fal, kehanetler veya uygulanan tedavi yöntemlerinde, reçetelerde bazı hastalık tanıları yapılmıştır. Bazı hastalıkların tanıları şöyledir: inan ve šātar? KUB XLIX 61 Eğer. içerisinde (hastalık) inan (ve) šātar? dan [.] [ ] ve yemek yiyemiyor ise Imparati, 1992: 106vd. 273 Burde, 1974: 20.

91 79 Yukarıdaki satırlarda hastalık ismi ve belirtisi verilmiştir. šātar ne tür bir hastalık olduğu tam olarak bilinmemektedir. šātar vücudun yumuşak kısımlarının hastalığı olarak adlandırılmıştır. 274 Hastalık belirtisi olarak verilen yemek yiyememe durumu düşünülünce bu hastalığın ağız bölgesinde, boğazda veya mide ile ilgili bir hastalık olabileceğini akla getirmektedir. Göz, baş (kafa), boğaz hastalıkları Hititlerin bazı hastalıkların tarifini hastalığın oluştuğu bölge üzerinden yaptıkları görülmektedir. Göz, baş ve boğazda yaşanabilecek rahatsızlık durumlarını öksürme, gözyaşlarının dökülmesi ve ateşte gibi yanması ifade edilmiştir. KUB XLIV 63+ VIII Göz yaş[ları] bunun ötesinde.. ve yığın ve at[eşte gibi yanar ama bunun bir önemi yok, [.] sağlığına kavuşana kadar, v[e.] eğer bir insan (yani) [onun] gözleri... belirtildiği gibi hasta olur ise v[e..]. 275 Bu metinde gözdeki bir rahatsızlık durumundan bahsedilmiş ancak ismi verilmemiştir. Belirti olarak ise gözyaşlarının aşırı derecede akması ve gözlerin yanması gösterilmiştir. Muhtemelen göz tahriş olmuş olabilir. 274 Burde,1974: Burde, 1974: 26. KUB VIII Eğer bir insanın başı hasta olur ise, ateş [veya ona].. musallat olur ise

92 80 [eğer] bir insana auli- 276 musallat olur ise [eğer] bir insanın gözleri hasta olur ise [o] zaman bu ilacı alır. [eğer] bir insanın içine..musallat olur ise [.]kan akar ise [eğer bir insanın başından [hasta] olur ise ve kendisi ya bahsedilen şekilde hasta olur ise [ya] da şişer ise bir insanı öksürük tutar ise eğer bir insan kendisinin genzi eğer bir insanın gözleri has[ta olur ise] eğer bir insanın gözlerinin önü çok [ağar]ır ise 277 Bu metinde vücudun göz, baş ve boğaz bölgelerinde görülen rahatsızlıklardan bahsedilmiştir. Gözlerden kan akması, gözlerin önünün beyazlaşması, gözlerin çok ağrıması, başın şişmesi, genzin yanması ve öksürük tutulması gibi durumlardan bahsetmektedir. Eğer bu metinde geçen hastalık belirtilerinden kastedilen tek bir hastalık ise bu ciddi bir hastalık olabileceğini gösterir. Felç (Dil Tutukluluğu) Hititlerde gördüğümüz bir başka hastalığı ise felçtir. Felç hastalığının tanısını II. Muršili den öğrenmekteyiz. Büyük Kral Muršili şöyle der: Kannu yu bir harabe kente gönderdim. Bu sırada bir fırtına çıktı; fırtına tanrısı korkunç bir şekilde şimşekler çaktı ve ben (çok) korktum, ağzımdaki sözler azaldı ve çok az kelime çıkarabildim, kelimeleri devamlı olarak yutuyordum. Yıllar gelip geçtikçe bu mesele 276 HW, 1952: 38 Hayvansal, hayvansal bir parça. 277 Burde, 1974: 31.

93 81 rüyama girmeye başladı. Bir gün rüyamda tanrının eli bana dokundu (geldi) ve ağzım felç oldu. 278 II. Muršili nin yaşadığı felç durumuna korkunun sebep olduğunu ve insanda konuşma zorluklarına sebep olduğunu görmekteyiz. Son olarak da daha önceki konularımızda da bahsettiğimiz inan hastalığı insanın kâbus görmesine ve korku yaşamasına sebep olan bir hastalık olarak tanımlanmıştır. Hastalık tanıları yapılırken hastalığın insan üzerindeki belirtilerini ve insanda ne hissettirdiğini üzerinedir. Daha çok reçete ve fal metinlerinden hastalık tanılarını çıkarılabilmektedir. İlk olarak hastalığın adı, hastalığın belirtileri, vücudun hangi bölgesinde oluştuğu ve nasıl tedavi gerektiği veya tedavi edildiğine dair bilgiler sunmaktadır Bilinen Hastalıklar Hititlerin bazı hastalıkları bildikleri kesindir. Daha önceki konularımız içerisinde bu hastalıkların birçoğu yer almıştır. Bu bölümümüzde metinlerden öğrenilen bazı hastalıklara değinilecektir. Bu hastalıklar şunlardır: salgın, iştahsızlık, göz kanaması, göz hastalığı, gözlerin önünde beyazlaşma, tik, körlük, katarak, kanama, erkeklik uzvunun (sıvı?) damlatması, çeşitli uzuvlardaki rahatsızlık, körlük, gırtlak hastalığı, öksürük, hıçkırık tutması, baş dönmesi, ağız hastalığı, sarılık, cüzam, taşla yaralama, baş hastalığı, baş şişmesi, felç, diz, kalp ve gözlerin titremesi, diş hastalığı, ḫuwaltaramma 280, genel olarak rahatsızlık, inan hastalığı, ateş, ishal, tırnak, kaburga, penis, ayak ve taban hastalığı, kramp, astım, cinsiyet uzvundaki belirsiz bir rahatsızlık, ağız-dil tutulması, uçuk benizlilik (anemi), iç organların yenmiş 278 Ünal, 1980: Ünal, 1980: Ne olduğu bilinmeyen bir hastalıktı.

94 82 olması, cinsi iktidarsızlık, kısırlık veya yaşlılıktan dolayı çocuk yapamama durumu 281, ayak yangını hastalığı. 282 ḫenkan; kitle halinde ölümlere sebep olan hastalık, salgın. Muhtemelen veba, kolera veya tifodur. 283 İştahsızlık; tedavisi için tere tohumu, şeytan tersi, AN.TAḪ.ŠUM SAR bitkisi, beyaz ot, alınır ve hastaya yedi gün verilir. Hasta iyileşmezse şarap, sarımsak sapı, pırasa kökü, šullittini 284 bitkisi, beyaz ot verilir. 285 Sarılık; KUB VIII 36 Ay. III [Eğer bir insanı] sarı olmaktan mustarip olur ise. ifadesi ile karşımıza çıkar. 286 Cüzam; KUB VIII 36 Ay. III [Eğer bir insan] cüzam olur ise 287 Cüzam bir cilt hatalığıdır. İnan; Bir ruh hastalığı, insanda karabasanlar görmeye sebep olan ve korku yaşatan bir hastalıktır 288 Katarak KUB XXIV 13 (Bo 2444) Öy. II 281 Ünal, 1980: 488 vd. 282 Bryce, T. (2003).Hitit Dünyasında Yaşam ve Topum (Çev. M. Günay). Ankara: Dost Kitapevi, HW, 1952: 70; Ünal, 1980: Bu bitkinin ne tür bir bitki olduğu bilinmemektedir. 285 Ünal, 1980: Burde, 1974: Burde, 1974: Ünal, 1974: 494.

95 83 Onlar, gözlerinin bulutunu(katarak) senden alıp götürmeliler (kaldırmalılar). 289 Göz kanaması; KUB VIII 36 Eğer bir insanı içte yakalarsa ve onu[n gözlerin]den [. ] kan akarsa. 290 Cinsi iktidarsızlık; cinsel iktidarsızlığa karşı bir ritüel, birinci günde erzak: üç kurban ekmeği, üzüm, incir. tanrı yemeği, her şeyden biraz. Çiftleşmiş bir koyun postu, bir fıçı şarap,( başörtüsü) veya erkek hastanın gömleği alınır. Bunların hepsi erzakın üzerine konur. Bir bakire kız bu malzemeyi alır; hasta, bir banyo aldıktan sonra arkadan gider. Tekrar banyo yapar. Malzemenin tümü açık araziye alınır; hastanın eline bir ayna ve kirman verilir; kapıdan geçirilir. Kapıdan çıkınca ayna ve kirman elinden alınır. Yay ve ok verilir. Sembolik olarak bir kıza yaklaştırılan hadımın dışkı ve idrardan başka bir şey çıkaramadığı görülür ve aynı şeyin hastanın başına gelmemesi istenir. 291 Kısırlık veya yaşlılıktan dolayı çocuk yapamama; bu durum III. Hattušili nin kız kardeşi Matanazi de görülmüştür. III. Hattušili çocuğu olmayan kız kardeşi için Mısır Kralı II. Ramses ten hekim istemiştir. III. Hattušili ve Ramses arasında geçen mektuplaşmada Matanazi altmış yaşlarında bir kadındır. En az evlilik yaptığının bildiğimiz 292 Matanazi nin yaşlılıktan değil de kısır olmasından dolayı çocuk sahibi olamadığı düşünülebilir. Ayak yangını; III. Hattušili nin yaşadığı bir hastalıktır. Bu hastalığı Puduhepa nın kocasının ayakları için Tanrıça Ningal a yapığı duada görmekteyiz. 289 Erginöz, 1999: Burde, 1974: Ünal, 1980: 491 vd. 292 Ünal,1980: 492.

96 84 Bu duada Puduhepa ayak yanığı çabuk geçerse, Ningal için 10(?) talla (yağ şişesikabı) lacivert taşlı altın hazırlayacağını vaat eder. 293 İnsanı bitkin bırakan bir hastalık; bilindiği gibi hemen hemen tüm hastalıklar insanı bitkin bırakır. Arzava ülkesinin kralı Manapa-Tarhunta kendi hastalığını böyle tarif etmiştir. CTH 191 Öy. 3-6 [Gaššuš] geldi ve Hatti Ülkesi ordularını getirdi [ ve onlar] Wiluša ülkesine saldırmak için geri gittiklerinde, [ ben i[se] hastalandım (çok)hastayım. Kötü bir hastalık [(beni) bitkin ] bıraktı. 294 Hititlerin hastalık konusunda çok titiz olduklarını söylenebilir. Çünkü en küçük rahatsızlık durumunu hastalık olarak kabul etmiştirler. Sadece kabul etmekle kalmayıp iyileştirme süreçlerinde çeşitli yöntemlere başvurmuşlardır. 293 Bryce, 2003: Alparslan, 2012: 83.

97 85 4. HİTİTLERDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ Tedavi bir hastalığı ortadan kaldırmak için uygulanan işlemlerdir. Hastalıkları önleyici, ilerleyişini durdurucu ya da ortadan kaldırılmayı amaçlayan bütün işlemler olarak kabul edilir. Tedaviler hastalık nedenine uymak zorundadır. Mesela hastalığı tanrı vermişse veya bir başka güç tarafından verilmişse daha çok dini tedavi uygulanır. Dini tedavide dualar edilir, ritüeller ve törenler düzenlenir, kurbanlar sunulur. Bu tedavi daha çok insanın inançları ve psikolojik durumu ile ilgilidir. Hititlerin hastalıkları hiç basite almadıklarını, hastalık kabul ettikleri durumlar ve uyguladıkları tedavilerden anlamaktayız. Ancak Hitit tıbbında rastlamadığımız bir tedavi cerrahi yöntemlerdir. Hititlerde Mısır ya da Mezopotamya tıplarında gördüğümüz gibi cerrahi bir tedavinin varlığı konusunda henüz kanıtlar yoktur. Arkeolojik çalışmalara sonunca ele geçen kesici aletlerin de tıbbı amaçlı kullanılıp kullanılmadığı bilinmemektedir. Bundan dolayı da Hititlerin tedavi yöntemlerini dinsel, büyüsel ve ilaçlarla yapılan tedaviler olarak üç kısımda işleyeceğiz Dinsel Tedavi Dinin ağır bastığı bir toplumda olması muhtemel bir tedavi yöntemidir. Din Hititlerin yaşamında önemli bir yere sahiptir. Bin tanrılı halk olarak tanımlanan Hititler tanrılara ayrı bir önem vermiştirler. Ayrıca Hititler yalnız kendi tanrılarına değil etkileşimde bulundukları kültürlerin tanrılarını da kendi panteonlarına eklemişlerdir. Hititlerin bu inanç sistemi yaşamlarının her alanına etki etmiştir. Bu alanlardan biri de tıptır. Hastalık sebepleri olarak tanrıların öfkelenmesi, ölü ruhların rahatsız edilmesi, ruhsal ve bedensel kirlilik gibi birçok durum görülmüştür. Bu hastalık durumlarında daha çok dinsel tedaviye başvurmuşlardır. Dualar edilir, ritüeller ve törenler düzenlenir, kurbanlar sunularak hastalıkları tedavi etmeye çalışmışlardır.

98 86 Hititler tanrıların sebep olduğu düşünülen hastalıklardan yine tanrının eline ihtiyaç duymuşlardır. Hitit tanrıları hem hastalık hem de şifa verirlerdi. Bunlardan biri Tanrıca İšhara idi. III. Hattušili nin hakimesi, koruyucu tanrıçası olan İšhara (İštar), Mezopotamya kökenli ve Hurriler aracılığı ile Hitit tanrıları arasında yer alan, Kizzuwatna bölgesinin en önemli tanrıçasıdır. 295 İštar, Hititlerde çok korkulan bir tanrıçadır ve kimse onu kızdırmak istemez. İnanış olarak ona hoş görünmek, ona sığınmak ve ondan yardım dilemek çok önemlidir, özelliklede III. Hattušili ve Puduḫepa çifti için. 296 III. Hattušili çocukluğunda tutulduğu hastalıktan Tanrıça İštar ın tarafından kurtarıldığını şöyle ifade eder: Hasta olduğum zaman hasta olarak tanrıçanın (tanrısal) adaletini gördüm. Hakimem tanrıça beni(m) her (konuda) elimden tuttu. 297 III. Hattušili nin hayatı hep hastalıklarla geçmiştir. Göz hastalığı ve ayak yangınının yanında sürekli hastalık nöbetlerine maruz kalmıştır. Bu hastalıklar karşısında eşi Puduhepa dualarla ilahi yardıma başvurduğu bilinmektedir. 298 Hastalıkların iyileşmesinde tanrılara yapılan dualardan en meşhuru II. Muršili nin ülkesindeki salgın hastalık karışında tanrılara yapığı dua idi. Bu salgında Hitit ülkesini kasıp kavuran, Muršili nin babası I. Šuppiluliuma ve kardeşi II. Arnuwanda nın da ölümüne sebep olmuştur. Tanrılar insanların işledikleri suçlar karşısında verdikleri cezalarından bir hastalıktı. Bu hastalıkların iyileştirilmesinde tanrıların öfkelerinin yatıştırılmasından geçmektedir. Tanrıların öfkelerinin yatıştırılmasında düzenlenen ritüeller sunulan kurbanlar önemlidir. Bir ritüel metninde ölümcül hastalık verebilen Tanrıça İšhara nın rahibi unvanını taşıyan Ammihatna, kendisini bu hastalıkları tedavi etmede etkili görmektedir Murat, 2010: Ünal, 1974: Alp, 2011: Bryce, 2003:191.

99 87 KBo V 2 - Öy. II Büyücü bir büyük kuş alır ve onu tahta huprišḫi kabının, kurban masasının ve de kurban sahibinin üzerine çevirir. Ve kurban sahibi ilk huprišḫi kabının arkasında yer alır. Ve ilk huprišḫi kabını Fırtına Tanrısına kupti ye sunar. İkinci (huprišḫi kabının) aynı şekilde Fırtına Tanrısının temiz kardeşine sunar üçüncü huprišḫi kabının Kumarbi ye sunar. Dördüncü aynı şekilde tanrı E.A ya sunar. 300 Bu ritüelde dinsel anlamda kirlenen ve hastalanan insanların tedavisi için tanrılara sunulan kurbanlar yer alır. Amaç tanrının öfkesini yatıştırmak ve hastalığı defetmektir. Hititlerde din her alanda etkin olduğunu bir kez daha görmüş olmaktayız. Her şey tanrıların arzularına göre ve yaşam onlara göre şekil almış gözükmektedir. Hastalığı verende tanrı ve şifasını verende tanrıdır Büyüsel Tedavi Hititlerde büyünün uygulama sahasına bakıldığında hemen hemen uygulanmayan alanın kalmadığını görmekteyiz. Daha önceki konularımızda büyü ve büyünün tıp din arasındaki ilişkiden bahsetmiştik. İnsan büyüye, doğayı teknik olarak kontrolünün yetersiz kaldığı durumlara da başvurmuştur. 301 Hastalık ise bu durumların biridir. İki tür büyü vardı. Bunlardan kara büyü hastalık sebebi, ak büyü ise hastalığı tedavi edici olarak kabul edilmiştir. Yapılan büyünün niteliği önemli idi. Çünkü 299 Murat, 2006: Murat, 2002: Tambiahi, S.J. (2002). Büyü Bilim Din ve Akılcılığın Kapsamı(Çev. U. Can Akın). Ankara: Dost Kitapevi. 102.

100 88 Hititlerde kara büyü yapmak suç kabul edilmiş ve Hitit kanunlarında da yasallaştırılmıştır. Ayrıca Telepinu Fermanı nda büyü yapanları bilen ve bildiği halde Saray Kapısı na getirmeyenler aynı şekilde suçlu kabul edilmiştir. 302 Büyü uygulamalarındaki asıl nokta büyüyü uygulayan kişinin niyetidir. Aslında Hititlerde tek bir büyücü sınıfı yoktur. Hekimler, rahipler, yaşlı kadınlar vs. büyü yapabilmektedir. Ak büyünün kullanım amacının esas noktası insan yaşamındaki olumsuzlukları ve hastalıkları ortadan kaldırmaktır. Hititler hastalıkları tedavi etmekte çok sayıda büyüsel yöntemlere başvurmuşlardır. Bu yöntemlerden bazıları şunlardır: Hastalıklar, kötülükler vs. bir taşıyıcıya (günah keçisine) aktarılır ve bunlar düşman ülkesine sürülür. Günah keçisi olarak keçi, koyun, fare, boğa, eşek, insan ve ok vs. üzerine hastalıklar aktarılmıştır. 303 Hasta olan uzuvları köpeğe yalatmak. 304 Bu fikir hayvanların kendi yaralarını yalayarak iyileştirdiği düşünülmekte ve böylece köpek salyasının iyileştirici olduğuna inanılmıştır. Aynı etkinin insan üzerinde de fayda sağlayacağı düşünülmüş olabilir. 305 Hasta üzerinde psikolojik etki yaratmak. Hastayı iyi etmede rahip hastadan gizli tuttuğu partuni-kuşlarını aniden salıverilmesi ile hastalık uzaklaştırılır. 306 Büyü veya çeşitli yaralara karşı köpek pisliği ve çeşitli bitkilerin karıştırılması ile elde edilen karışım hastanın rahatsız olan bölgesine 302 Reyhan, 2003(a): 111 vd. 303 Ünal, 1980: Ünal, 1980: Erginöz, 1999: Ünal, 1980: 486.

101 89 sürülür. 307 etmektedir. Bugün Anadolu da buna benzer ilkel tedavilerin devam Hayvanların uzuvları baş, kulak, boğaz, kol, el, tırnak, kaburga, cinsiyet uzuvları, ayak vs. hasta olan bölgelere koyulur. 308 Bu uygulamanın da bugün Anadolu nun kırsal kesimlerinde hala devam ettiğini görülür. Hititlerin majik işlemlerinin genelinde yıkama, merhem sürme, su serpme, yapay bir kapıdan geçirme, renkli yün iplerle bağlama, kuş vurma, kulakları yünle tıkama, giydirilen elbiseleri yırtma bulunmaktadır. 309 Bunların yanında parçalama, nehre atma, nehirden alma, çatıya çıkarma gibi birçok majik işlemlerle Hititler hastalıkları uzaklaştırmaya çalışmıştı. Ammihatna ritüelinde hasatlık tedavisinde büyücünün yaptığı ritüelde kurban malzemelerini parçalama ve nehre atma işlemi şu şekildedir: KBo V 2 Öy. I Güneş henüz batmadan önce büyücü 2 su kabı, 2 kišri yünü, 2 yumak kırmızı yün, 2 yumak mavi yün, 2 šekel gümüş, 2 kap ince yağ 2 kazzarnul kumaşı, 2 ince ekmek, 2 KUKUB kabı şarabı alır. Ve bunları büyücü alır ve o nehre gider. Ve 2 ince ekmeği parçalar ve onları nehrin içine atar ve 2 KUKUB kabı şarabı alır, Ve 2 KUKUB kabından şarabı nehre döker. Ayrıca 2 kap ince yağ alır, sonra nehre bira bırakır 310 Ritüel metninin bu bölümünde hastalığın insandan uzaklaştırmak için ekmekleri parçalayıp, şarap yağ gibi kullanılan malzemeleri nehre atar. Burada büyücünün kullandığı malzemelerde kırmızı ve mavi renkteki yünler ise hastalığı 307 Ünal, 1980: Ünal, 1980: Murat, 2003: Murat, 2002: 27

102 90 uzaklaştırmada kullanılmıştır. Bu renkler Hititlerin büyü ritüellerinde sıklıkla kullandıkları renkler arasındadır. Kırmızı ve mavi renk Hitit dünyasında felaket, musibet, kirli ve zararlı şeyleri uzaklaştırma, büyüleri bozma, hastalık ve kötülükleri kendi içine hapsetme gibi özellikler taşır. 311 Bütün bu işlemler büyücünün hastalık tedavisinde kullanacağı ilaç için gerekli olan temiz su elde etmek içindir. Aynı ritüelinin devamı ise şu şekildedir: KBo V 2 Öy [sonra] yerin güneş tanrısından su ister. [büyücü] 2 kap suyu alır. Sonra suyu yedi defa nehirden [alır] ve de nehrin içine doğru yedi defa döker. [ve su ile] onları doldurur. [ve büyücü] 7 çakıl taşını nehirden çıkarır. [ 1 su kabı] içine yedi yassı çakıl taşı atar. [ sonra ] 1 su kabı içine 7 yassı çakıl taşını [atar] ve de [ılgın] ağacını 1 su kabına [içine] atar ve ılgın ağacını [1 su kabına atar] 2 su kabını doldurur. [ ve onları kazzarnul kumaşı] içine sarar. ve onları çatıya taşır. 312 Hititler hem hastalık tedavisinde hem de tedavide kullanılacak malzemeleri büyüsel işlemler altında yaptığı görülmektedir. Büyüsel tedaviye başvurulduğunu gördüğümüz bir rahatsızlıkta üreme ilgili problemlerdir. Bir ritüel (Tunnavi Ritüelinde / KUB VII 53 + KUB 12/52) metninde üreme yeteneğinin kazandırılmasına dair ilk işlem hastanın arındırılmasıdır. Hasta 311 Kılıç, Y.ve Başol, S. (2014). Hitit Büyülerinde Sayı ve Renk Sembolizm. Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9: Murat, 2002:29

103 91 bir sığırın boynuzuna dokundurulur ve hayvanın üreme kabiliyeti hastaya nakledilir. Bir başka işlem ise hasta meyve veren bir ağaca dokundurulur. Böylece ağacın döllenme yeteneğinin bir kısmının hastaya geçmesi sağlanır. 313 Büyüsel tedavide kullanılan diğer bir yöntem ise analoji (benzetme) büyüleriydi. Hastalığı uzaklaştırmak için sembolik olarak yapılan eylemlerdir. Bu büyü yönteminde kullanılan bazı benzetmeler ise şunlardır: Yıkanan bez nasıl beyazlarsa, eritilen mum gibi, nehirde akıp giden su nasıl geri dönmez ise, ateş su ile nasıl sönerse, ardıç nasıl sürekli yeşil kalır ve yapraklarını dökmez ise, sudan çıkmış balık nasıl geri suya dönemezse, maya hamuru nasıl kabartırsa, bakır nasıl sert ve kalıcıysa, tuzun nasıl tohumu yoksa ve yeşermezse vs. gibi birçok benzetmeler yapılmıştır. 314 Bir başka yöntem ise büyüsel işlemlerde bağlantı kurma ve aktarma yöntemleri ile hastanın üzerindeki kirlilik, hastalık, kötülük uzaklaştırılır. 315 Ayrıca hasta kişiye sonuçları olumlu masal ve efsaneler anlatılarak onun iyileşmesi yolunda telkinlerde bulunulurdu. 316 Kısacası Hitit metinlerinde büyü ile tedavide baş ağrısı, öksürük, ses kısıklığı, göz hastalıkları, yaralanmalar, sarılık, kansızlık, ağız hastalıkları, iç hastalıklar, uykusuzluk, depresyon, doğum ve hamilelik sorunları, büyü yüzünden çocuk düşürme gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılmıştır İlaçla Tedavi Hititlerin ilaçla tedavide daha çok bitkileri kullanmışlardır. Bitkilerin tedavi edici özelliği neredeyse tüm insanlık tarihi boyunca kullanılmıştır. Anadolu ise geçmişten günümüze oldukça verimli topraklara sahip bir coğrafyadır. Bu verimli 313 Erginöz, 1999: Ünal, 2005: 115 vd. 315 Reyhan, 2003(a): Murat ve Katırcıoğlu, 2006: Murat ve Katırcıoğlu, 2006: 76.

104 92 topraklarının getirilerinden bir de zengin bitki çeşitliliği olmuştur. Hitit tabletleri bize Hititlerin bu bitki çeşitliliğinden faydalandığını göstermektedir. Hitit tabletlerinde geçen bitkiler arasında bugün Anadolu da halen tıbbı amaçlarla kullanılan adam otu, haşhaş, mazı, mersin, meyan kökü, safran, kekik gibi bitkiler yer alır. 318 Hititler çeşitli hastalıkların tedavisinde çoğunlukla bitkiler olmakla birlikte maden ve hayvansal maddeler kullandıkları görülmektedir. Hitit tıbbı metinleri arasındaki en önemli kısmını reçeteler oluşturur. Reçeteleri incelediğimizde bazı özellikler dikkat çekmektedir. Reçetelerin başında hastalığın ismi veya belirtileri verilmiştir. Hastalığın vücudun hangi bölgesinde olduğuna dair bilgiler yer alır. Ayrıca tedavi için nelerin kullanılması gerektiği, nasıl ilaç yapıldığı, hastanın ilacı ne kadar süre kullanması gerektiğine dair bilgilere ulaşılabilmektedir. Reçetelerin sonunda ise sağlığına kavuşur, sağlığına kavuştu ifadeleri yer almaktadır. Reçetelerde tarif edilen ilaç yapımında kullanılan maddelerin belirli bir ölçüsü yoktur. Miktar belirtilirken biraz, fazla, yarım, bolca gibi ifadeler kullanılmıştır. İlaçların genellikle yedi gün süre ile kullanılması istenmiştir. Bu reçetelerden bazıları şunlardır: KUB XLIV 61 Öy Eğer.. içerisinde (hastalık) inan (ve) šātar? dan ve yemek yiyemiyor ise O zaman bu otları alır: biraz tere tohumu çayır uşağı otu ve bolca AN.TAḪ.ŠUM [1/2 beyaz ot] ilave eder ve 7 günde her seferinde verir. Ama bu arada günler geçer ve (onu ona) Tekrar verir. Bu otları ama 7 günde verdiği sürece tekrar verir, her seferinde ½ beyaz otu buna daha ilave eder; 318 Erginöz, 1999: 163.

105 93 Sonra. aşağı doğru asılı tutar? ve [o kişinin kendisi sağlığına kavuşur] ama bu şekilde sağlığına kavuşmaz ise o zaman şarap? Verir, sarımsak- başı, bahçe pırasası başı, soğan? šullittini- otu- başı Alır ve içerisine koyar ve bu şeklinde ½ beyaz ot alır ve bunu şarap ile [içmesi için verir] ve 7 gün ayık tutar sonra. ve aşağı doğru asılı tutar? ve o kişinin kendisi sağlığına kavuşur. x alır ve onu soyar. Ve onu bir (içerisine) toplar, ve onu ona yemesi için verir kendisi buna başı ilave eder. Yemesi için ona šullittini verir. Bu esnada 319 Yukarıdaki reçete metninde bahsedilen satar hastalığının henüz tam karşılığı çözüme kavuşturulamamıştır. Bu hastalık insanın yemek yemesine engel olduğu ve tedavisinde ise tere tohumu, çayır uşağı otu ve AN.TAḪ.ŠUM bitkilerinden oluşan bir ilaç önerilmiştir. Bu ilacı yedi gün kullanımı ve eğer hasta sağlığına kavuşmazsa şarap, pırasa, sarımsak ve soğan karışımı alternatif bir ilaç önerilmiştir. İlaçların alınma yolu olarak içilmesi ve yenmesi önerilmiştir. KUB XLIV 61 Ay. IV 7-31 Eğer bir insanın eklemleri sağlıklı değil ise ve bu Ve insan ama görmez ise, ama umudu ile bunun üzerine boşaltır, ama ilaç 319 Burde, 1974: 21.

106 94 ve kendisine kökünü alarak devam. bir leopar öldürdüğünden, eğer alır ve kendisi.. onu ve püskürtür, bunun ötesinde [o] onu ama aynı huitnaimal(-hayvanının) sinirlerini alırlar bir araya getirerek / içine? koyar ve (.) günde sağlığına kavuşur. Bir insanın Penisinden damla? geliyor ise ama [ ] değil ise, o zaman tappi yi ısıtır [. ]Penisini her seferinde içerisine koyar, ama içerisinde gece boyunca yatar, [iyileşene] kadar [eğer ama] bununla iyileşmez ise, daha sonra kendisini bu İlaç ile içerisine sokar ve eğer passari 320 ise o zaman [eğer ama] passari değil (ise) o zaman bastırır, yani ḫapuri 321, geri.. merhemler, sonra çıkarır, yani ḫapuri yi çeker Sağlıklı [olana kadar] aynı merhem ile merhemler....dövün? Ve büyüdüğünde?. [ ] bunu hızlıca bir kez aşağı bastırır [ ] ve onu iki kez aşağı bastırır. 322 Reçetenin devamı ise yukarıda verilen metindir ve başka bir hastalıktan bahsetmektedir. Buradaki hastalığın vücudun eklemlerinde bir ağrı olduğunda hayvansal madde (leopar / leoparın sinirleri) kullanılmıştır. Bir başka hastalık ise 320 Bir sıfat olarak kabul edilmiştir. (Burde,1974: 23). 321 Burde,1974: 23 Anlamını bilinmeyen bir bitki türüdür. 322 Burde, 1974: 21.

107 penis hastalığıdır. Hastalığın tedavisinde tappi merheminin kullanımı önerilmiştir. Ayrıca uygulama zamanı olarak tüm gece verilmiştir. Hastanın iyileşene kadar istirahati söz konusu olmuştur. KBo XXI çarpar ise ve ağzının [içinde] eğer. Onu verir bırakmaz.. hemen sonra ve sonra sarımsak --- [..] yemek için verir ve o ona ve ona bir..su ile bırakır yemesi için verir ve o. aşağı bırakır ama günlerin herhangi bir önemi yok sağlığına kavuşur. Eğer bir insana bira verilir ise (verilmiş ise), o zaman onu [ ] Alır,. topağı alır ve onu bastırır ve ona ile [ ] İçmek için verir. Sonra sağlığına kavuşur ama bununla iyileşmez ise 324 Tabletin karıklığından dolayı reçete çok net değildir. Ancak ağızda oluşan bir hastalık söz konusudur. Tedavisinde kullanılacak ilacın içerisinde sarımsak yer almaktadır. İlacın kullanımı ise yemekle gerçekleşir ve ilacın alım zamanının önemi yoktur. Reçetenin devamında ismi mevcut olmayan bir madde (bitki olasılığı yüksek) topak halinde ve bir sıvı (su-bira) ile içilebilecek bir ilaç hazırlanmıştır. KBo XXI 74 Ay. x+1-12 EGIR-an tar-na-a-i belki de içerisine akmanın değişimidir? 323 Bir tür bez olarak kabul edilmiştir.( Burde, 1974: 24). 324 Burde, 1974: 25.

108 96 Bir insan hasta olduğunda tekrar içecek olarak verir......herhangi bir önemi yoktur; aynı şekilde Eğer] bin insanı herhangi bir yerinden auli yakalar? ise, O zaman bu otları alır: harsattanassa- bitkisi Topak,. Tahıl alır ve bunu İçerisinde ayırır, iyi (eder) ve insanları [yerinde? ] auli nın tuttuğu aynı yere sürer ve aynı şekilde oyuk içerisindeki günde girer ve çıkarır. Ve onu görür ve ona 325 Söz konusu reçetede geçen hastalığın ne olduğu ve neyi içerdiği anlaşılmamaktadır. Hastalığın tedavisinde ilaç içilmesi için verilir ama kullanım zamanın bir önemi yoktur. KUB XLIV [ve] kanama onu [dinleyecektir.] ama eğer bu ot ile sağlığına kavuşmaz ise, o zaman bu otu içerisine koyar. İlacı içerisine koymadan önce ona vurur (ve bu) başına vurur, İster bir kere, ister iki kere ve kanatır; ama kan ondan ayrılır ayrılmaz Bitkiyi içerisine koyar. Tomurcuk ve UD. NISAbitkisini alır. ve onu su ile yıkar, yumrusunu koparır, Sonra onu temizler? Ve kurumuş olanı ve ezilmiş olanı içerisine koymaz. Sonra su ile bir bronz silindir yardımı ile kaynatır. Kaynar kaynamaz eli ile bastırır, sonra bir bezden geçirir, sonra bırakır 325 Burde, 1974: 24.

109 97 bronz silindir içerisine döker ve bronz silindiri (bununla?) tekrar doldurur, Uzaktan seçilen... seçtiği Alaun u alır süzer ve bunların arasına döker [2?] ölçü şarap içmeye, 3 ölçü [..] döker? ve altından ateşler.. İster? Bronz kadeh olsun ister? Bronzdan aletler ve onları... (aşağı) bırakır 326. Reçetenin bu ilacın hazırlanış şekline bakıldığında bir yaraya uygulandığı görülmektedir. Bitkilerin ilaç yapımında temizlenip bronz bir silindir kapta kaynatıldığı ve bir süzme işi bezden geçirme işlemi söz konusudur. Yaranın temizlenmesi, özellikle bronzdan aletler kullanımından söz edilmesi hastalığın titiz bir çalışma gerektirdiğini göstermektedir. KUB VIII Gözyaşları Bunun ötesinde. ve yığın Ve ateşte gibi? Yanar? ama bunun bir önemi yok, [..] Sağlığına kavuşana kadar, ve eğer bir insan (yani) [onun] gözleri Belirtildiği gibi hasta olur ise ve veya göz yaşları içerisinde kırmızı Aynı kırmızı ama bu [. ] Kıbrıs ülkesinden gözlerine bir keten bandaj? bunun ötesinde ona Bastırılır, şimdi (ona) bırak ve onu ayır 326 Burde, 1974: 31.

110 98 bundan başka onu boz ve bir bronz kadeh içerisine şarap (ile) döker ve aynı kırmızı arasına atar ve onu karıştırır? Şimdi onu ya gündüz ya da gece tekraren (içerisine) koyar. Bunun bir önemi yok; (onu) nasıl içerisine koyduğunun Sıçak su ile siler (ve daha doğrusu) gözyaşlarını Ve onu.. atar. Sonra bir koyun-. atar. 327 Reçetenin ikinci kısmında bir göz hastalığı ve tedavisine dair bilgiler verilmiştir. Hastalık gözde aşırı yanma ve gözyaşlarının akması olarak tanımlanmıştır. Tedavisinde ise Kıbrıs tan getirilen kırmızı bir madde ve şarap kullanılmış. Keten bandaj ile gece ve ya gündüz uygulanıp sıcak su ile temizlenir. KUB VIII 36 Öy Eğer bir insanın başı hasta olur ise, Ateş [veya ona] musallat olur ise eğer bir insana auli 328 musallat olur ise eğer bir insanın gözleri hasta olur ise [o] zaman bu ilacı alır eğer bir insanın içine musallat olur ise ve onun gözlerinden kan akar ise eğer bir insanın başından hasta olur ise, Ve kendisi ya bahsedilen şekilde hasta olur ise [ya] da şişer ise Bir insanı öksürük tu[tar] ise Eğer bir insan kendisinin genzi Eğer bir insanın gözleri hasta olur ise 327 Burde,1974: Bir iç organ olarak tanımlar ve hangi organ olduğu netlik kazanmamıştır.

111 99 Eğer bir insanın gözlerinin önü Çok ağarır ise 329 KUB VIII 36 Ay Eğer bir insanın [kendi] boğazı ateşe tutulur ise veya [onu] öksürük sarsar ve sesi [yok ise] veya çivi? (ona) vurur ise Eğer bir insanı hıçkırık? tutar ise veya öksürüğe yakalanır ise Eğer bir insanın gözlerinin önü Çok ağarır ise Eğer bir insan tökezler ise veya arabadan düşer ise Eğer bir insana bir çivi? Vurur ise Eğer bir insanın auli si düşer ise Eğer auli içerisinde aşağıdan yukarı.. eğer bir insanın auli [ ] yerine musallat olur ise Eğer bir insanın ağzı hasta olur ise, [o zaman] bu [ilacı] alır. [eğer bir insan] sarı olmaktan [mustarip] olur ise [eğer bir insan] cüzam olur ise [eğer bir insan dan ] hep hasta olur ise 330 Bu reçetede göz hastalığı, gözlerde kanama ve ağrı, baş ağrısı ve baş şişmesi, boğaz ağrısı, ateş, öksürük, hıçkırık tutulması gibi hastalık belirtileri ve hastalıklara yer verilmiştir. İnsanda denge bozukluklarına yol açan bir durumdan, sarılık ve cüzam hastalığından söz edilmektedir. 329 Burde, 1974: Burde, 1974: 39.

112 100 KBo XXI 20 Öy. x+6-28 [ ] iggaḭa bitkisinin yumrusu, daha sonra ve kızardığında, o (zaman) bir tencerede kaynatır o üzerine sallar ve onu Sürer ise? O (altta) ve için Eğer bir insan(yani) baş/burun/ağzını hastalık tutar ise ve o zaman üzerine susam yağı döker Eğer bir insan olur ise, o zaman o (-hastalığı?) koyun yağı [ile] [ ] be ay insan(ın) adamın. Eğer bir insanı dişi (kötü ruh) D DÌM.NUN.ME yakalar ise, o Zaman şu şekilde hareket eder: Beyaz bir domuzun ve temiz olmayan bir kadının, seçilen ve bunu selvi ağacı yağı içerisine [yatır?] ve onu bununla Eğer evin içerisinde hizmetkâr, ev sahibi veya ev sahibesi ise bal alırım ve tüm hizmetkârların ağızlarını yıkamasını sağlarım] Ve evin içerisinde. (bunun) için şu şekilde Hurri dilinde [konuşurum] Ama ondan sonra doldurulmuş. alırım ve evin içerisinde ve onu başka bir yere [oturturum.] Ḫeijaša sarayından Šuwamma şu şekilde konuşur: Eğer bir insan Tekeden, keçiden? Veya koyundan sakal(kılı) (ya da) süt? ; bir İnsanın idrarı

113 101 peynir,.. taş, bütün bunları tütsüler? o ile? Bebeğine gebe ise, ister büyük ister Küçük bir 331 Bir insanın başını, burnunu veya ağzını hastalık tutar ise iggaḭa bitkisinin yumrusu kaynatılıp üzerine susam yağı dökülmesi söylenmiştir. Bitkilerin yağlarının da kullanıldığını ve bir bitkinin birden fazla alanda kullanılabilir olduğunu göstermektedir. Yine aynı metinde tabletin kırıklığından dolayı hastalık kısmı olmayan ancak koyun yağının tedavi de kullanıldığına yer verilmektedir. Metnin devamında bir insanı kötü ruhun yakalamasın ve tedavisinin ise hem majik hem de bitkilerin kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca tedavide başka dilde (Hurri Dili) sözler söylenmesi de dikkat çekmektedir. Hititlerde belgelerinde hastalıkların tedavisi için büyü uzmanlarının ilaç önerileri ile de karşılaşılmaktadır. Ammihatna ritüelindeki şu ifadeler buna örnek olarak gösterilebilir: KBo V 2 Ay. IV kappi kabı arpa koyar. Lapislazuli taşı, kırmızı taş, alabastar küçük koyar. Amber?, sedir ağacı, ılgın ağacı küçük koyar. Ve onları havanda döver. Ve onları temiz suya bırakır. Sonra kurban sahibi Güneş Tanrısının karşısına geçer ve bu ilacı aç karnına içer Burde, 1974: Murat, 2002:54

114 102 Ritüelde hazırlanan ilaç içeriğine bakıldığında taşlar, ağaçlar ve madeni maddeler yer alır. Havanda dövülen bu malzemeler suya bırakılmıştır. Suyun temiz olmasının vurgulanması Hititlerin bu konudaki titizliğini akla getirmektedir. Hititlerin ilaç yapımı ve ilacı uygulamada bir takım kuralların uygulandığını görmekteyiz. İlaçların yapımında kullanılacak maddeler dövülerek, kaynatılarak karışımlar oluşturulmuştur. Maddelerin temizliğine dikkat edilmiştir. Kullanımın merhem halinde sürülmesi, yenmesi, içilmesi şeklindedir. Kullanım süresi genellikle yedi gün olarak belirtilmiştir. Akşam, ikindi ve sabah vakitlerinde, bazılarının kullanım vaktinin önemli olmadığını gün içerisinde alınabileceği, aç ve tok karnına gibi kurallar verilmiştir. Bilindiği gibi bugün de modern tıp uygulamalarında ilaçların kullanım zamanları, şekilleri, hangi durumda ve nasıl kullanılacağı hakkında hekimler ya da eczacılar tarafından hastaya bildirilmektedir. Bu yönünü ele alırsak Hititlerin tıp konusunda bilimselliği söz konusu edilmese de göz ardı da edilmemelidir.

115 HİTİTLERDE DOĞUM VE ÖLÜM 5.1. Doğum ve Ritüelleri sahiptir. Doğum, dünyaya gelme işidir ve insanın geçmişinden daha eski bir geçmişe Hititlerde bu konudaki bilgileri doğumla ilgili ritüel metinlerinden (Tunnavi ve Papanikri) öğrenilmektedir. Bu metinler doğum öncesinde, doğum sırasında ve doğum sonrasında Hitit insanının neler yaptıklarını aydınlatmaktadır. Hititlerin birçok alanda olduğu gibi doğumla ilgili bilgileri ve faaliyetleri dini ve majik temellidir. Birçok toplumda da özel ve kutsal bir olay olarak görülür. Hititlerde doğum özel bir mekânda yapılmakta ve doğum yapacak kişinin ruhi ve bedeni olarak temiz olması gerekmektedir. Bir kadının gebelik durumuna girişi tanrıçaların onuruna düzenlenen bir törenle belirginleştirilir. Bu törenin ardından kişi hamileliği süresince çeşitli tanrı ve tanrıçalara törenler düzenlemeli ve kurbanlar sunmalıdır. 333 Bu davranışın temelinde hamilelik süresince uğursuz sayılan birtakım olayların oluşmasına engel olmaktır. Bu inanç yani tanrılar tarafından gönderilen uğursuzluk işaretleri inancı Hititlere Mezopotamya dan gelmiştir. Çocuk Sahibi Olma İsteği: Hititlerde doğum konusunun yanında bir de çocuk sahibi olamama durumu tabletlerde yer etmiştir. Tunnavi ritüelinde doğurganlık kazandırmak için uygulanan ritüel konu edinmiştir. Ritüelde; (yaşlı kadın) doğurgan bir ineğin boynuzunu kavrar ve Güneş Tanrısı. Efendim bu ineğin doğurgan olduğu ve verimli bir ağılda olduğu ve ağılı boğalar ve ineklerle doldurduğu gibi, bu kadının da evini oğullar ve kızlarla, torunlar ve onların çocuklarıyla, art arda gelen kuşakların torunlarıyla doldursun. 334 ifadeleri yer almaktadır. 333 Erginöz, 1999: Bryce, 2003: 183.

116 104 Çocuk sahibi olma konusunda büyük sıkıntılar çeken ve bunun için Mısır dan hekim getirilen bir kadın; III. Hattušili nin kız kardeşi Matanazi dir. II.Ramses, Matanazi nin ilerlemiş yaşından dolayı çocuk sahibi olamayacağını söylese de bir hekim ve bir büyücüyü Hitit ülkesine göndermiştir. Appu Masalında her şeye sahip olan ancak bir çocuk sahibi olmayan Appu isimli adamın öyküsü şöyledir: Vaktiyle Lulluva memleketinin Şudul şehrinde Appu isminde zengin bir adam varmış. Sığırları, koyunları, bir yığın altını ve kıymetli taşları varmış. Fakat hiç bir şeyi eksik olmayan Appu nun yalnız bir derdi varmış: çocuğu yokmuş. Şudul u ihtiyarlar onun ziyaretine gittikleri zaman, kimi oğluna ekmek ve yağ, kimi oğluna içecek bir şey verirken Appu nun yemekiçecek verecek bir oğlu yokmuş. Bir gün Appu tanrılar sunağının önünde durarak günahım nedir? diye sormuş ve sonra evine giderek kederinden kendini çizmeleriyle yatağına atmış. Karısı hizmetkârlarının yanında kendisiyle alay edermiş. Appu bu hakaretlere dayanamayarak beyaz bir kuzu almış ve Güneş Tanrısına kurban ederek yalvarmış. Güneş Tanrısı, senin günahın nedir, ben seni iyileştirmek istiyorum demiş. Appu, tanrılar bana lütfettiler, hiçbir şeyim eksik değildir, yalnız oğlum yok demiş. Güneş Tanrısı ona Git içkini iç, doyuncaya kadar iç. Sonra evine git karınla uyu, tanrılar sana bir oğul verecekler demiş. 335 Masalın devamında Appu nun karısının bir erkek çocuk doğurduğunu ve Appu ya çocuk vermede tanrıların bu yolu seçmesinden dolayı ismini Fena koyduğunu ve bir süre sonra Appu nun karısı İyi ismi verilecek olan bir erkek çocuk daha doğurduğu anlatılmıştır. 335 Kınal, 1998: 179 vd.

117 105 Bir başka masal ise Balıkçı Masalıdır. Tanrı çocuğu olmayan bir balıkçıya terk edilen bir çocuğu vermesi anlatılmıştır. Masal da balıkçı çocuğu alarak eve getirir ve karısına doğum sancısı çeker gibi numara yapmasını ister. Kadın kocasının söylediğini yapar ve tüm köyü kendi çocuğunu doğurmuş gibi kandırması anlatılmıştır. 336 Hititlerde doğum ve çocuk sahibi olama konusunun masallarda işlendiğini görmekteyiz. Kanunlarda Doğum: Hititlerde doğum konusu kanunlarda da yer almıştır. Hitit kanunları hamile bir kadına düşük yaptırılmayı suç kabul etmiş ve cezalandırmıştır. Hitit Kanunları Eğer özgür bir kadının karnının meyvesini bir kimse attırırsa, Eğer <bu> onuncu ayda <olursa> on şekel gümüş versin, eğer <o> beşinci ayda olursa, beş şekel [gümüş] versin. ve <böylece> suçu evden uzaklaştırır. Eğer bir kadın kölenin karnının meyvesini bir kimse attırırsa Eğer <bu> onuncu ayda olursa, beş(?) şekel gümüş versin. 337 Kanun maddelerinde dikkati çeken iki nokta olmuştur. Birincisi gebelik süresi uzadıkça alınan ceza artmaktadır. Özgür ya da köle bir gebeliğin sonlanmasına sebep olmak suç kabul edilmiştir. Hititlerin bu konudaki tutumu Mezopotamya kavimlerinin tutumu ile benzeşmektedir. Mezopotamya kanunlarında da gebeliğin sonlanmasına sebep olmak suç kabul edilmiştir. İkisi arasındaki fark ise Mezopotamya kanunlarında gebeliğin sonlanmasına sebep olan kişi veya kişilerin bu işi kasıtlı mı kasıtsız mı 336 Bryce, 2003: Imparati, 1992: 45.

118 106 yapıldığına bakılmıştır. Gebe kadının birini karısı mı yoksa bir fahişe mi, olayda kadının ölüp ölmediği, babanın çocuksuz kalıp kalmadığı dikkate alınmıştır. İkinci olarak ise hamileliğin onuncu ayı ifadesidir. Bu durum Hititlerin ay takvimini kullanması ile ilgilidir. Bir ay 28 gün olarak kabul edilmiştir. 338 Doğum Öncesi: Doğum öncesinde kadının dini yönden doğum yapmaya uygun durumu sağlaması gerekirdi. Kişi, tanrı ve tanrıçalara karşı görevlerini eksiksiz olarak yerine getirmelidir. Kişi ilk olarak dini yönden temizlenmelidir. Kişi kötülüklerden ve kirlilikten arındırılmaz ise kendisinin ve bebeğinin hayatı tehlikeye girer. Doğum yapacak kişinin temiz olmadığının en açık göstergesi ise doğum sırasında doğum sandalyesinin kırılması idi. Bu kadının bir günahı olduğuna işaret eder. Papanikri ritüelinde ise bu durum şöyle ifade edilmiştir: Kumanni Ülkesinden Hattili rahip din adamı Papanikri şunları söyler: Doğum sandalyesinde bir kadın bulunduğu sırada doğum yapılacak yerin yani doğum sandalyesinin bir küveti zedelendiğinde veya bir kazığı (bacağı?) kırıldığında ve kadın henüz doğurmamışsa, bu kadın o yerin içinde öylece kalır, yeniden bir tahta sandalye kurulur. Bu kadın şimdi artık (dini açıdan) temiz değildir. 339 Ritüeller ve Doğum Seyri: Doğum ritüeli olarak Tunnavi ve Papanikri ritüelleri Hititlerin doğum konusundaki bilgilerine ışık tutmaktadır. Tunnavi ritüelinde doğumun seyri şöyle anlatılmıştır: KBo XVII x+1-28 [. Bir taraftan] ve diğer taraftan [ ] oturur. Toprak[tan..] 338 Erginöz, G.Ş. (2008). Hititlerin Astronomi Bilgisine ve Hitit Takvimine Bir Bakış. Osmanlı Bilimi Araştırmaları, Sayı IX, Erginöz, 1999: 200.

119 107 ve onun üzerine çocuk [ (doğar) ] iki (adet) tabureyi [ getirirler.] ve bir ayaklı (tabure) ön[ceden] (ilk sırada olan) kadının önüne koyulmuştur. Diğer tabure onun arkasına [ koyulmuştur.] [Ve daha sonra] ebeler otu[rurlar.] Kadın doğurmak için [bağırıyorken ve ebe] sık sık büyülü sözler söyler ağlama büyüsü aynı zamanda kadın, doğum için ağlamaya başlar ve ebe sık sık büyülü sözler söyler. Ama bir tabletten [ ] ve tabletlerin büyülü sözleri ayrılmıştır. Kadın doğum için ağlamaya başladığında (doğum sancısı başlayınca) çocuk (için) onlar, (daha önceden) hazırlanmışlardır. Ve ço[cuk] bu ay içinde, o günlerde [doğar]? ve onun (annenin) önüne önceden hazırlarlar. Kadın hala ağlıyorken (bağırıyorken) ve dişi bir koyun hazırlanmıştır- (gebe) ya verimli ya da değildir. Eğer iç odanın içerisine götürülürken kadın (gebe), doğurmaya başladığı zaman (ve) çocuk düşer, sonra bu dişi koyunun (üzerine) kadının [başının? Üstünde) üç defa çevirirler. Ve ebe bu sırada şöyle [konu]şur: [Bu] kadını ne ( hangi kötülükler?) [üzdü] ondan uzağa [ve onlar] kadını serbest bıraksınlar. [.] başını 340 Papanikri ritüeli Hitit doğum ritüeli olarak anılmaktadır. Hititlerde doğum yapacak kadının hamileliği ve süreci hakkında bilgi vermektedir. 340 Güçerdem, 2007: 70.

120 108 KBo VI = Bo 2001 Öy Kummanni ülkesinin Hattili(patili) rahibi Papanikri şöyle söyler: eğer (bir) kadın doğum sandalyesine oturursa ve doğum yapılacak yerin çanağı kırılırsa ya da sandalyenin bir bacağının kazığı? kırılırsa ve eğer (bir) kadın henüz doğurmamışsa ve o [kadın] o yerin içinde oturur ve pencereleri tekrar açarlar ve ayrıca bu kadın artık temiz değildir. ve Hattili (patili) rahibi doğum sandalyesini yukarı koyar. ve (ritüel) malzemelerini (ve onları) yukarı koyar. Ve onları kapıya (şehrin dış kapısına) ileri sevk ettiğinde ve o kapının önünde bir kuşu Tanrı Alitapara ya kurban olarak yakar ama bir kuşu o şehrin tanrılarına yakar. ve sonra o, doğum sandalyesini ve ritüel malzemelerini iç odayagötürür ve onların etrafının diğer yerine koyar. Ve kadın onun içinde (orada) doğurur ve Hattili (patili) rahibi kadına şöyle söyler: tapınaktaki bozukluğun sebebini kehanet sorusu olarak öğren! o [kadın] tapınağın içinde uyumuş olur. Ve uzağı sorar ve ona eğer hangi tanrı kızmışsa ve ona kurban sunar. Ayrıca iki çanak doğum sandalyesini yapar ve onun kaplarını iki çanak yapar ve dört (adet) çivi çakar Güçerdem, 2007: 90 vd.

121 109 Bu ritüelde doğum sırasında kullanılan doğum sandalyesinden bahsedilmiştir. Hititçede ḫarnau ve kupeššar olarak geçen doğum sandalyesinin kırılması uğursuzluk olarak kabul edilmiştir. Bu durum doğum yapacak kadının dini acıdan kirli olduğuna işarettir. Doğum başladığında sandalye kırıldığı ise rahip bir kuş kurban eder ve yeni bir sandalye hazırlar. Ayrıca bu uğursuzluğun sebebi fal yolu ile sorularak tanrının kızgınlığının sebebi öğrenilir. Tanrının kızgınlığını yatıştırmak için ise yapılması gerekenler ritüelin devamı şu şekilde verilmiştir: KBo VI = Bo ve iki masayı alır ve ona bir masa, bir çanak, doğum sandalyesi ve iki çiviyi alır ve ayrıca onun üzerine bir masaya bir çanak ve bir doğum sandalyesi ve bir çivi koyar. ayrıca doğum sandalyesi iki kuş ve çiviler ile tamamen kanlanır ve kurban çukuru doğum sandalyesinin önüne iki kere iki koyun ve dört kuş ile kurban sunar. ve sonra koyunları kadın(lar) parçalara ayırır ve hayvani yağ kızdığı zaman, (kızgın) yağ ile kurban sunulur. ve tanrılar iki kez (tören içinde) sıralanır. Ayrıca doğum sandalyesi, koyun yağı ve ekmekler parçalanır. Ve onu yukarı koyar ve iç odaya götür. Ve onu çorba kâsesinin sağından yan tarafına doğru alır. Ve iç odaya iki kez kurban çukuru ile iki koyun ve dört kuş kurban sunar ve sonra o koyunları parçalara ayırırlar. yağ kızdığı zaman, (kızgın) yağ ile

122 110 kurban sunar ve tanrılar iki kez (tören içinde) sıralanır. Ve dört koyunu hayvani yağ ve ekmekleri sürekli olarak parçalar. Ve onlar tanrılara tekrar sunulur. Doğum sandalyesi tanrılara geri sunulur ve şöyle söyler: Eğer senin annen ya da baban orada herhangi bir şekilde suç işlemişlerse (günah işlemişlerse) bu (üstün) ilahi adaletin herhangi bir düş ile suçlandı. Ve doğum sandalyesi parçalandı. Çiviler parçalandı. Ve şimdi İşte! Tanrılara iki kez.ettiler. ve kurban beyi ayrıca temiz olsun. 342 Doğum sandalyesinin kırılması uğursuzluktu ve doğum yapacak kadının kirliliğine işaretti. Kadının temizlenmesi için tekrardan doğum sandalyesi yapılır, tanrılara kuş, koyun, hayvani yağlar, ekmek gibi kurbanlar sunulduğunu görmekteyiz. Bu doğum ritüeli Hititlerin temizlik konusundaki titizliğini bir kez daha göstermiştir. Burada bahsi geçen temizlik dini temizlik yani kişinin günahlardan arınık olması halidir. Ayrıca doğum sonrasında bebeğin yıkanması doğum aletlerinin ve doğum yerinin temizlenmesi hem hijyen açısından hem de dinsel acıdan önem taşımaktadır. Hititlerde doğumla ilgili anneye ve bebeğe verilmesi gelen ilaçlar söz konusudur. Bebek dünyaya geldiğinde özellikle taze ilaç verilmesinden KBo XVII 61 metninde [ve] ona (çocuğa) taze ilacı vermiştim. Ama ilaç.. şeklinde ifade edilmiştir. 343 Bir ritüel metninde daha çok doğan bebeğin cinsiyeti üzerinde durulmuş olsa da bu metinde doğum sonrasında uygulanan işlemler hakkında bilgi sunmaktadır. 342 Güçerdem,2007: Ay, 2012: 52.

123 111 KBo XXVII 67 Ay Ve şayet bir kadın doğum yapmışsa ve yedinci gün geride kalırken, onlar bu yedinci günde yeni doğanın mala- kurbanını keserler. Ve şayet bir oğlan çocuğu doğmuşsa ve o hangi ayda doğmuşsa, birinci veya ikinci gün geride kalır kalmaz, onlar bu aydan itibaren hesaplarlar. Ve üçüncü aya girildiğinde, onlar erkek oğlanı kunzigannahitle arındırırlar. Çünkü kâhinler kunzigannahiti bilirler ve için onlar kurban keserler. Fakat şayet bir kız çocuğu doğmuşsa, o zaman onlar bu aydan itibaren sayarlar. Ve dördüncü aya girdiği vakit, onlar kız çocuğunu kunzigannahitle arındırırlar. 344 Doğum sonrasında erkek çocuk için üçüncü aya girildiğine kız çocuk için dördüncü aya girildiğinde bir temizleme işlemi yapılmaktadır. Ayrıca kadının doğum yapmasının ardından yedinci gün çocuk için bir kurban kesilir. Anormal Doğumlar: Doğumla ilgili ritüellerin yanında birde Akkadcadan Hititçeye çevrilmiş olan anormal doğumlardan bahseden belgeler vardır. Bo 5333 Öy. 1-9 [ Eğer bir kadın] iki erkek çocuk doğurursa; o kadının başına kötü bir hastalık gelecek ve o (kadın) ölecek, ama eğer çocukların babası zengin ise, o (baba) fakir olacak, o (baba) fakir ise, o (baba) zengin olacak, ve çocuklar gelişip büyüyecekler. [Eğer] bir kadın iki kız çocuk doğurursa; o kadın ölecek, ev sahibi. Olacak [ve] ev mahvolacak. 344 Güçerdem, 2007: 24.

124 112 [Eğer bir] kadın bir erkek çocuk ve bir kız çocuk doğurursa KUB VIII 83 x+3-12 [Anormal bir doğumda] sağ kulak mevcut olmadığı zaman; kralın ülkesini düşman [alacak (fethedecek)]. Anormal bir doğumda sol kulak [mevcut] olmadığı zaman; Kral düşmanın ülkesini fethedecek. Kötü bir doğum neticesinde kulaklar boyunda [boğazda] bulunursa (yani anormal bir doğum neticesinde, yeni doğan, kulakları boynunda doğmuşsa) adamın evi mahvolacak (telef olacak), veya.kralın Ḫabiru halkı (erkekleri, insanları) içeri girecek 346 Daha çok Babil kökenli olan bu anormal doğum örnekleri Hurriler aracılığı ile Hitit dünyasında yer almıştır. Anormal doğumlar hem iyi hem de kötü olaylara sebep olduğu görülür. Mitolojide Doğum: Doğum konusu Kaniš kraliçesinin öyküsü, Kumarbi destanı, Ullikummu şarkısı ve Appu masalı, Balıkçı hikâyesi gibi mitolojik ürünlerde karşılaşılmaktadır. Kaniš Kraliçesi nin öyküsü şöyledir: Kaniš k[raliçesi] bir defada otuz oğlan doğurdu. O şöyle (dedi): Ne biçim yaratık(lar) doğurdum?. Sandıkları zift ile sıvadı ve oğullarını içine koydu. Onları ırmağa bıraktı. Irmak (onları) Zalpuwa ülkesinde denize götürdü. [Tan]rılar çocukları denizden yukarı aldılar ve onları büyüttüler. Aradan 345 Erginöz, 1999: Erginöz, 1999: 204.

125 113 yıllar geçince, kraliçe tekrar bir defada otuz kız çocuğu doğurdu. Onları kendisi büyüttü 347 Kraliçenin her defasında otuz kız erkek ve otuz kız çocuk doğurması oldukça ilginçtir. Bu ilginçliğinin yanında bir de erkek çocukların sandalla nehre bırakılması olayı vardır. Hz. Musa sandalla nehre bırakılması buna benzer bir örnektir. Huri kökenli Kumarbi Destanında da doğum olayını görmekteyiz. Destanda daha çok başta Fırtına Tanrısı Tešup un ve diğer tanrıların dünyaya gelişi işlenmiştir. Destanın bir kısmı şöyledir: Eskiden, ilk yıllarda, gökyüzün krallığında Alalu vardı. İlk tanrılardan, kudretli Anu, onun önünde durur, onun ayaklarına kapanırdı. Alalu, dokuz yıl gökyüzünde kral kaldı. Sonunda Anu, Alalu ya karşı savaş açtı ve Alalu yu yendi. Alalu aşağıya, karanlık topraklara kaçtı. Daha sonra Anu gökyüzü tahtına geçti. Alalu un oğlu olan kudretli Kumarbi, Anu nun önünde durur onun ayaklarına kapanırdı. Anu nun dokuzuncu krallık yılında, Kumarbi ona savaş açtı. Kendisinden kaçan Anu yu yakalayan Kumarbi, onun uzvunu ısırdı ve Anu nun erkekliği, Kumarbi nin içine aktı. Kumarbi Anu nun erkekliğini yutunca sevindi ve güldü. Bunun üzerine Anu; Bunun için çok sevinme. Senin içine ağır bir yük koydum: önce seni Fırtına Tanrısı Teşup a gebe bıraktım. İkinci olarak, seni karşı durulmaz Aranzah Nehrine (Dicle Nehri) ve üçüncü olarak kudretli Tanrı Taşmişu ya gebe bıraktım. Ayrıca iki korkunç tanrıya daha gebe bıraktım. Öyle olacaksın ki, gelip başını kayalıklara vuracaksın! Daha sonra Kumarbi saklanıp 347 Alp, 2011: 56.

126 114 ağzındakileri tükürdü. Ancak yine de bedeninin çeşitli yerlerinden çocukların doğmasına engel olamadı. 348 Ebeler ve Doğum Ritüellerindeki Görevliler: MUNUS ŠÀ.ZU = MUNUS hašnupala Ebe 349 : Hititlerde doğumu gerçekleştiren kişiler için verilen isimlerdir. Ebenin iki önemli görevi vardı. Birincisi doğum için gerekli malzemeyi hazırlamak ve çocuğu doğurtmaktır. KUB XXX 29 Bir kadın doğum yapacağı zaman, ebe şunları hazırlar: iki sandalye ve üç yastık öyle bir hazırlanır ki her tabureye bir yastık yerleştirilir. Ve bir yastık taburelerin arasına, yere koyulur. Çocuk düşmeye (yani doğmaya) başladığı zaman, kadın sandalyenin üstüne oturur. 350 İkincisi ise çocuk doğduktan sonra kötülüklerin bebekten uzak kalması için dua etmektir. Kötülüklerden korunması ve uzun yaşam için edilen dua şöyledir: KBo XVII [ ] ya[şam ] kutsal taş [.] ve bu [ çocuk?...] sonsuz kutsal taş [ ] onun aşağısına [ ] canlı tutun! Ve (onun) tutun! ve gel[in]! Kutsal taş (gibi) rüzgâr ve yağmur oradan hiç [bitmesin] (son bulmasın) 348 Alparslan,2009: HW,1952: Ay, Ş.( January - April /2012).Hitit Metinlerinde Geçen Gebelik Konusuna Kısa Bir Bakış. The History School, Sayı XII,

127 115 bu ev içinde o doğmuştur ve [onun yaşamı?] kötü meselenin yeri de aynı şekilde son bulsun ve onlar aynı şekilde korunmuş olsun! Ve onların yaşamı sonsuz olsun! 351 Ebeler aynı zamanda doğum esnasında karşılaşılacak zorluklar karşısında bazı büyüler yaparlar ve ya büyülü sözler söyledikleri bilinmektedir. Doğum sancısı çeken kadının ağrılarını hafifletmek için bağırma büyüsü ve fiziksel acıdan bir zorluk çıktığında rüzgâr büyüsü ve ne amaçla yapıldığı bilinmeyen kan büyüsü vardır. Ancak bu büyülerin içeriğine dair bilgiler yoktur. 352 Mesela Rüzgâr büyüsü ile ilgili tek bir ifade ise; (KUB VII 28 II 78) O doğduğu zaman, hiç rüzgâr yoksa o şöyle büyü yapar 353 Ana tanrıçalar adına ise doğum bayramı, rahim bayramı, güvercin bayramı ve ağlama bayramı düzenlenir. Bu bayramlar hakkında bilgiler yoktur. Ancak güvercin, ağlama ve rahim bayramlarının tanrıça İštar adına düzenlenir. 354 MUNUS SUḪUR.LÁ Hizmetçi Kadın 355 : Daha çok dini metinlerde karşılaşılan bu kadınlar, büyücü kadının yardımcısı ve oda hizmetçisi olarak doğumla ilişkilendirilir. 356 Ayrıca Saraylı Hierodul anlamı yüklenmiş olan bu kadınlar yüksek rütbeli rahibeler olarak törenlerde başrolde yer alır. 357 LÚ SANGA Rahip 358 : Doğumda ritüeller düzenledikleri bilinmektedir. Doğum sandalyesinin kırılması, doğum yapacak kadının arındırılması gibi işlerde görevlidirler. 351 Güçerdem, B.(2007). Hitit Ritüelleri Üzerine Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, Güçerdem, 2007: Güçerdem, 2007: Güçerdem, 2007: HZL, 1989: Güçerdem, 2007: Darga,2013: HZL, 1989: 208.

128 116 Katra Kadınları: Ritüellerde rahiplerin yanında yer alan bu kadınlar harpa müzik aletini tanrılar için seslendirmekle görevli olduğunu görmekteyiz. Papanikri Ritüelinde; ve katra kadını harpa müzik aletini alır ve sonra tanrılar içinde seslenir ve kurban beyleri, patili rahipleri yemeğe otururlar. Yerler ve içerler. Yedi (adet) çanak vardığında ve karta kadınları giysiyi çözerler. 359 EN SÍSKUR Kurban Beyi : ikinci sınıf kült hizmetkârları arasındadır. 360 Doğum ritüellerinde de ismi sıklıkla geçmektedir. Doğumda Kullanılan Malzemeler Doğum Sandalyesi ḫarnau ve kupeššar : Hititlerin doğum sırasında bir sandalye kullandıkları bilinmektedir. Bu doğum sandalyesinin kırılması uğursuzluk olarak kabul edilmiştir. Ayrıca doğum esnasında sandalyenin kırılması doğum yapacak kadının kirliliğine işaretti. Bunun içinde kadının arındırılması gerekirdi. Doğum sandalyesinin Hititler dışında Mısır, Yunan, Roma, Etrüksler ve 19.yy kadar Avrupa da kullanımı kayıtlara geçmiştir. 361 TUG ḫuṷammalia; yeni doğan çocuğu tutma bezi olarak tanımlanmıştır. 362 KUŠ šarpaašiiš; doğumda kullanılan yastıktır. 363 Doğumun Gerçekleştiği Mekân: 359 Güçerdem, 2007: Güçerdem, 2007: Erginöz, 1999: Erginöz, 1999: HW, 1952: 58

129 117 šinapši ; kutsal mekan 364 doğum olayının gerçekleştiği yer olarak kabul edilmiştir. 365 Papanikri Ritüelinde ise iç oda olarak şu ifadeler kullanılmıştır: Papanikri Ritüelin;12-17.ve sonra o, doğum sandalyesini ve ritüel malzemelerini iç odaya götürür ve onların etrafının diğer yerine koyar. ve kadın onun içinde (orada) doğurur ve Hattili (patili) rahibi kadına şöyle söyler: Tapınaktaki bozukluğun sebebini kehanet sorusu sorularak öğren! O (kadın), tapınağın içinde uyumuş olur. 366 Doğum odası veya evi olarak kullanılan bu mekânın tapınakta bulunan ve hem dini hem de fiziki temizlik işinin yapıldığı yer olarak da geçer. Doğum yapacak kadının kirliliğinin tespitinin ardında yapılacak arınma ritüelindeki mekân yine aynı yerdir. Papanikri Ritüelinde ayrıca doğum sandalyesi, koyun yağı ve ekmekler parçalanır ve onu yukarı koyar ve iç odaya götürür. 367 Kurban malzemelerinin toplanmasından ritüelin yapıldığı mekân olduğu anlaşılmaktadır. Doğumla İlişkili Tanrı ve Tanrıçalar Kamrušepa (Katahzipuri): Tanrıça doğum ritüellerinde ebe olarak kadınlara yardımcı olurdu HW, 1952: Erginöz, 1999: Güçerdem,2007: Güçerdem, 2007: 94.

130 118 Hannahanna; Hurri kökenli bir tanrıdır. Bir metinde doğacak çocuğun güçlü kılması, ona bolluk ve bereket verdiği şu ifadelerle anlatılmıştır. KUB XXX 30 Öy. x+2-10 [ ve?] Hannahanna nın ruhu [canı...] Aydınlansın eğer bir kız çocuğu [. Doğduğu zaman] sonra onu Hannahanna güçlü yapsın (şiddetlendirsin.) eğer bir kız çocuğu [doğarsa] sonra (Hannahanna) onu [ ] bolluk, bereket [.] ve o [ ] onun iyiliği 369 Doğum tıbbın bir parçasıdır. Hititlerin de bu konuda özellikle Mezopotamya nın anormal doğum kehanetlerinden etkilendikleri görülür. Hititlerin birçok alanda yer verdikleri büyüye doğum ritüellerinde de karşılaşılmaktadır. Doğumun gerçekleşmesi sırasında doğum yapacak kadının rahatlatılmasına yöneliktir. Büyünün yanın da dinsel bir etki de yer alır. Tanrıların, doğuma yardımcı olmakta, doğacak çocuğun güçlü yapılması, bolluk içerisinde olması ve kötülüklerden uzak tutulması gibi etkileri vardır. Bu aynı zaman da bir kez daha Hitit tıbbının din, büyü ve majik işlemler bütün olduğunu göstermektedir Ölüm ve Ritüelleri Yaşam ölümle, ölümse yaşamla yakından ilgilidir. İnsanoğlunun ömrü ebedi değildir. Onun günleri sayılıdır. 370 İfadelerini kullanan Hitit Prensi Kantuzili dünyanın bir sonu olduğunun inancındadır. 368 Bryce, 2003: Güçerdem, 2007: Ünal, 1980: 477.

131 Ölüm yaşamın sona ermesidir. Hititçede akkant- 371 olarak gecen ölüm kavramı daha çok yer altı dünyası ile ilgilidir. Ölüm sıradan insanlar ve krallar için farklı anlamlar taşıdığı görülmektedir. 119 Kral veya kraliçenin ölümü tanrı oluşu şu ifadeden anlaşılır: KUB Hattuša da kral ya da kraliçenin tanrı olduğu büyük kayıp günü gerçekleştiğinde Tanrı olur ifadesi kralın ölümünü dile getirmek için kullanılır. Kralın cesedi yakılır, kalıntıları taş eve götürülür. İçinde bir yatak, lamba, beslenmesi için et ve içecek bulunan bir odaya konulur. 373 Ölen krallara bir takım vakıflar yerleşim yerleri ve taş evler tahsis edilmiştir. İmparatorluk dönemi krallarında IV. Tuthaliya, Arnuvanda ve Šuppiluliuma nın taş evleri buna örnek gösterilmektedir. 374 Kral tanrı olunca gökyüzünde yer alır. İnsanın ölümü ise normaldi ve ölüm gerçekleşince kişi yer altı dünyasına katılmıştır. 375 Hititlerde ölüm kirlenme riski taşırdı. Ölüyle fiziksel temas kurma, cesedi gömülmediği ve ya cenaze törenini kapılmaması ve ölen kişinin eşyaları evden uzaklaştırılmaması durumlarında aile fertleri kirlenmiş olurdu. Ölen kişi kral veya kraliçe değilse yer altı dünyasına gider. Ölü ruhların insan hayatını tehdit eden ve hastalıklara sebep olan bir faktör olduğuna önceki konularımızda değinmiştik. Olumsuz faktörlere yol açmamak için de ruhlar âlemine saygı duyulmuş, törenleri yapılmış ve kurbanlar sunulmuştur. 371 HW, 1952: Erbaş, 2013: Kuhrt, A. (2009). Eskiçağda Yakın Doğu- I ( Üçüncü Baskı). (Çev.D. Şendil). Ankara:Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ensert, H.G.(2006). Rs Nolu IV. Tuthaliya nın Mühür Baskısındaki Küçük Tanrı Figürü II. Muršili Midir?. Anadolu (Anatolia ), Sayı 30, Erbaş, 2013: 148.

132 120 Hititlerin yer altı dünyasının tasviri şu şekildedir. İnsanlar birbirini tanımaz. Aynı anadan doğan kız kardeşler birbirini tanımaz. Aynı babanın oğulları birbirini tanımaz. Anne kendi çocuklarını tanımaz. Çocuk kendi annesini tanımaz.(.) Güzel bir masada yemek yemezler. Güzel bir taburede yemek yemezler. Güzel bir fincandan içmezler. İyi yiyecekler yemezler. İyi içecekler içmezler. Çamur yerler. Çamurlu sular (?) içerler. 376 Yukarıdaki tasvir yer altı dünyasında berbat bir yaşamın olduğunu göstermektedir. İnsanın ölümden önceki yaşamında sahip olduklarına yer altı dünyasında sahip olamayacağını bildirir. Bu tasvirin yapılışı belki de Hititlerin yaşarken sahip olduklarının değerinin anlaşılması içindir. Öteki dünya kavramının var olduğunu ve bunun yer altı dünyası işaret ettiğini kanıtlamaktadır. İnsan için yer altı dünyası yaşamın son bulduğu yerdi. Bu yerden kurtuluş çarelerinin kaçmaya çalıştığı mekânın güçlerine başvurmakta arıyordu. Yer altı tanrıları; Lelwani, İšduštaya, Papaya dır. 377 Tanrıça Lelwani ye Puduhepa nın adaklarının kaydedildiği metinlerle dikkat çekmiştir. Bilindiği gibi Hitit kralları arasında en çok hastalıkla uğraşan kral III. Hattušili dir. Pudahepa ise eşi adına yer altı tanrıçası Lelwani ye adaklar adayarak eşini hastalıktan kurtarmaya çalışmıştır. 378 Hititler ölülerini yakarak veya gömerek defnetmiştir. 379 Hitit belgelerinde cenaze törenleri konusundaki bilgiler kral ve kral ailesinden kişilere aittir. Kral ve kralın ailesinden kişilerin öldükten sonra yakılır. Cesedin toprağa gömülmeyip yakılmasının muhtemel amacı yer altı dünyasının kirliliğidir. Ancak eski krallık 376 Erbaş, 2013: Alparslan, 2009: Erbaş, 2013: Ünal, A.( 1975). Hititlerde Ölülere Sunulan Kurbanlar. Anadolu ( Anatolia), Sayı 19, 166.

133 121 döneminde kralların toprağa gömüldüğüne işaret eden bilgiye I.Hattušili nin vasiyetnamesinde eşi Haštayar a söylediği sözlerden ulaşılmaktadır: Cesedimi yıka, gerektiği gibi! Beni göğsüne bastır ve göğsünde tutarak beni toprağa göm. 380 Hititler kralın veya kraliçenin ölmesinin ardından 14 gün süren cenaze törenleri düzenlenmiştir. KUB Törenin ilk günü Hattuša da, kral ya da kraliçenin tanrı olduğu büyük kayıp gerçekleştiğinde, ondan sonra büyük, küçük hepsi içme kamışlarını çekip alır ve ağlamaya başlarlar. Onun tanrı olduğu günde, o günde şöyle yaparlar: iyi cins bir çift sığırını onun ruhuna (kurban etmek üzere) sunarlar. Ve ayak uçunda onu keserler ve şöyle söylerler: Eğer ki sen (nasıl) olduysan, işte bu (kurban) da aynı şekilde olsun ve ruhunu da bu sığırınki (gibi) aşağı bırak! Ayrıca bir testi şarap getirirler ve onun ruhuna kurban sunarlar. Sonra onu kırarlar. Gece olduğunda ise ölünün üzerinde bir erkek keçiyi gezdirirler ve o sırada şöyle söylenirler: 381 (metnin bundan sonraki kısmı kırılmıştır) 380 Akurgal, E.(2003). Anadolu Uygarlıkları ( Sekizinci Baskı). İstanbul: Net Turistik Yayınları, Erbaş, 2013: 244.

134 122 Törenin birinci günü böyle geçer ve ikinci gelindiğinde ölü yakma işlemi gerçekleştirilir. Ölünün kemikleri toplanır, kurban sunuları yapılır taş ev taşınır. On dördüncü güne kadar törenlerde birçok işlem gerçekleştirilir. Tanrılar isimleri ile çağrılır, heykeller yapılır, kanlı kansız birçok kurban sunulur, tanrıları, ölüyü, ölümü içme, ekmek parçalama törenleri yapılır. Son günün öncesinde ölüye su vermekte kullanılan pişmiş toprak kap ölünün ruhuna ait olduğu belirtilerek kırılır. Kapların kırılması ile birlikte ağıtlar başlar. Ağıtlar törenin başından sonuna kadar ağıtcı kadınlar ve ölenin yakınları eşlik eder. Tören bu ağıtlarla son bulsa da ölünün taş evinde her zaman ölüye kurbanlar sunulacak ve törenler bunlarla sınırlı olmayacaktır. Hititler atalar kültüne çok önem vermişlerdir. Ölülerin ruhlarına büyük saygı duymuşturlar. Öyle ki II.Muwatalli, başkent Hattuša yı Tarhuntašša ya taşırken Hatti nin tanrılarını ve ölü ruhlarını da götürdüğünü III.Hattušili dönemine ait bir metinde şu şekilde verilmiştir: CTH 81 I ( 6) II 1-2 Kardeşim Muwatalli, tanrısının sözüyle (=emriyle) Aşağı Ülkeye gittiğinde, Hattuša yı terk ettiğinde Hatti nin (tanrılarını) ve ölü ruhlarını aldı ve onları [ ] Ülkeye götürdü. 382 Hititlerde halkın ölümü konusunda bir belge olmadığı ancak kral ve kralın ailesinden ayrı sıradan bir ölüm kabul edildiği kesindir. İnsanların gittiği yer altı dünyası idi. Ölüm gününde ruh anne tarafından yer altı dünyasına taşınırdı. Ölü ruhunun yer altı dünyasını gidişinde geçmesi beklenen yolları daha önce öldüğü ve yeraltı dünyasını daha iyi tanıdığına inanılan annenin, ölüyü elinden tutup ölüler diyarına götürdüğüne inanılırdı. 383 Patili rahibi bir çatının üzerine çıkmış ve ölüyü kast ederek o nereye gitti? diye aşağıya yedi kez seslenir. Aşağıdakiler yedinci kez 382 Alparslan, 2012: Ünal, 1975: 166.

135 123 seslenişin ardından ona ana onun için geldi ve onu elinden tutup uzağa götürdü. cevabını verirler. 384 Hititlerin ölülerini hem yakarlar hem de gömerlerdi. Ölü gömmeleri konusunda ise Hitit mezarları dikkat çeker. Hattuša ve Yazılıkaya arasındaki Osmankayası da iki yüzden fazla mezar bulunmuştur. Bu mezarlarda iki yöntemde kullanılmış olduğu görülmüştür. 385 Mezarlarda hayvan kemikleri ve çanak çömlek gibi eşyalara da rastlanmıştır. Mezarlardaki kalıntılar muhtemelen ölüye düzenlenen törenlerde bırakılmıştır. Bu Hititlerde öteki dünya anlamında bir inanışın olduğunu göstermektedir. 384 Erbaş, 2013: Bryce, 2003: 195.

136 124

137 HİTİT TIBBINI ETKİLEYEN KÜLTÜRLER 6.1. Mezopotamya Hititler Anadolu ya M.Ö II. Binin başlarında geldikleri bilinmektedir. Hititler bu gelişlerinin ardından siyasi ve kültürel varlıklarını Anadolu da hissettirmişlerdir. Güçlü bir krallık kuran Hititler bıraktıkları yazılı belgelerde kendi kültürlerine ve çevre kültürlere dair bilgiler sunmaktadır. Bu belgelerde Hititlerin etkileşimde bulundukları kültürlerden kendi kültürlerine çok şey kattıkları anlaşılmıştır. Hititlerin tıp konusunda da çevre kültürlerin etkisinde kalmıştır. Babil, Asur, Mısır, Kizzuwatna ve Arzava ülkelerinden tıp konusunda yardım almışlardır. 386 Bu ülkelerden Hitit ülkesine hekim transferleri yapıldığı bilinmektedir. Hitit tıbbında daha çok Mezopotamya etkisinin görmekteyiz. Tıp üzerindeki Mezopotamya etkisinin en belirgin özelliklerinden birisi Hititlerin hekim için kullanmış oldukları Sümerce kökenli LÚ A.ZU 387 kelimesini aynen kullanmalarıdır. Mezopotamya ve Hitit tıbbının birçok konudaki benzerliği bu etkileşimin sadece bununla kalmadığını gösterir. Mezopotamya ve Hitit tıbbında hastalık sebepleri birçok toplumda olduğu gibi benzer özellikler taşır. Bunlar arasında tanrıların ihmali, suç ya da günah işlemek, kirlilik, kötü ruhlar, şeytanlar, cinler, ölü ruhların rahatsız edilmesi ve tanrıların öfkesi sayılabilmektedir. Mezopotamya da bir kişiyi akrep, yılan gibi her türlü böcek veya hayvan ısırması hastalık sebebi idi. 388 Aslında doğal olaylar hastalık sebebi olarak kabul edildiğini görmekteyiz. Ancak bunun tesadüfi olmadığı ve hasta olan kişi mutlaka suçlu olarak kabul edilmesi inancı vardı. Hititlerde başlarına gelen felaketleri tanrıların ihmal edilmesine ve işlenen suçlara bağlamışlardır. 386 Murat ve Katırcıoğlu, 2006: Sayılı, 1991: Sayılı, 1991: 415.

138 126 Hastalıkla cezalandırılmak için kişinin suçlu olması ya da günah işlemesi gerekmezdi. Yakınları ve ya akrabaların işledikleri suçlardan dolayı da cezalandırılabileceği inancını her iki kültürde de vardı. 389 II. Muršili nin veba dualarında ülkedeki salgının sebebini babasının yaptıklarına bağladığını bilinmektedir. Hastalılar karşısında ilahi yardım çağrıları benzerlik taşır. Asur kralı Assurbanispal yaşadığı bir musibet karşısında tanrıya yaptığı dua şu şekildedir: Sana yalvardım, seni kutladım. Sana ellerimi kaldırarak yaptığım niyazı kabul et. Duama kulak ver. Bana yapılan büyüyü gider, günahımı kaldır. Ömrümü sona erdirecek musibeti benden uzaklaştır. 390 Mezopotamya da tıbbı faaliyetlerin varlığını belgeleyen ilk bilgiler Sümerlere aittir. Sümerler, M.Ö 3. binyılda Güney Mezopotamya da, bugünkü Bağdat ın kuzeyinden Basra Körfezine kadar olan bölgede hüküm sürmüştürler. 391 İnsanlığın ilk yazısı olan çivi yazısını, M.Ö 3200 lerde icat eden Sümerler Mezopotamya da yüksek bir kültür oluşturur. Sümer tıbbı hakkında bilgi veren iki tablet mevcuttur. Bunlardan biri yalnızca bir reçeteyi içeren küçük bir tablettir. Diğeri ise içerisinde on beş reçetenin yer aldığı tablettir. 392 Ayrıca tıp tarihi acısından da büyük bir öneme sahip bu ilaç kodeksi Mezopotamya tıbbının ilk belgeleridir. Mezopotamya tıbbı ile ilgili bilgilere, tıp tarihini ilgilendiren fakat tıp sahasının dışında bulunan birçok tabletin tıpla ilişkisinden dolayı dikkate alınması gerekmektedir. Hammurabi Kanunnamesi, sihir üzerine yazılı tabletler, fal (özellikle karaciğer), kehanetler ile ilgili belgelerdir. 393 Bunların çoğunluğu Asur kralı Assurbanipal in ( M.Ö ) Ninive deki arşivinde bulunmuştur. Bu belgeler Mezopotamya tıbbının sihir, büyü ve din ile iç içe olduğu ve rahip sınıfı tarafından 389 Sayılı, 1991: Sayılı, 1991: Kramer, S.K (2002). Sümerler. İstanbul: Kabalcı Yayınevi Kramer, 2002: Sayılı, 1991: 411.

139 127 yönlendirdiğini göstermesi acısından önemlidir. 394 Mısır ve Hitit tıbbında da görülmüştür. Tıptaki sihir, din, büyü etkisi Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Mezopotamya tıbbında rahip sınıfı etkiliydi. Tıp eğitimi tapınaklara bağlı okullarda yapılırdı. Tedavi yapan üç rahip sınıfı vardı. Bunlar bârû, asipu ve Â-zu ya da Â-sû adlarını taşıyan rahip hekimlerdi. 395 Bârû, gelecekten haber verebilen kâhin sınıfından olan hekimlerdi. Bunlar hastalık teşhisini koyar, hastalığın seyri ve iyileşme şansı olup olmadığı hakkında bilgiler verirdi. Asipu adını taşıyanlar ise büyücüler sınıfı idi. Büyü tarihin her devrinde ak ve kara sıfatına bürünmüştür. Asipu ise ak büyü yani tedavi edici büyü yapanlardı. Asipu nun amacı insanı çevresindeki kötülüklere, hastalıklara ve yapılan kara büyülere karşı korumaktı. Hititlerde hastalık sebebi olan kara büyü ise kesin olarak yasaktı. 396 Â.zu ya da Â-sû ise suları tanıyan veya rüyaları yorumlayabilen kimse anlamına gelen rahip hekimlerdi. Â.zu ya da Â-sû daha çok gerçek hekim özelliğine sahiptirler. Bunlar hastalıkları gözlemleyerek nedenlerini anlamaya çalışır, bitki, hayvan ve mineraller kullanarak ilaçlar ve cerrahi işlemler yaparlardı. 397 Mezopotamya tıbbından çok şey alan Hititler, hekimler için ᴸÚA.ZU adını kullanmıştır. Hititlerde AZU lar aynı zamanda asipu nun görevini üstlenirdi. 398 Mezopotamya da hekimler toplum içinde saygın kişilerdi. Aynı zamanda Asurlu hekimlerin sarayda görevlerine başlamadan önce ant içtikleri 394 Kızıltan, Z.(2002 b). Mezopotamya ve Mısırda Tıp.( 38. Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi İstanbul Arkeoloji Müzeleri Geçmişten Günümüze Tıp Sergisi).İstanbul: Sayılı,1991: 413 vd. 396 Sayılı, 1991: 419 vd. 397 Sayılı, 1991: 413 vd. 398 Ünal, 1980: 480

140 128 bilinmektedir. 399 Tıpkı bugünkü tıp okullarının mezuniyet törenlerinde içilen Hipokrat andı gibi. Ayrıca Mezopotamya kanunlarında hekimler ile ilgili maddeler yer alır. Babil kralı Hammurabi nin ( ) önsöz ve sonuç kısmı olmak üzere 282 maddeden oluşan bir kanunu vardır. 400 Bu kanunun arası maddeler hekim ve veteriner ücretlerini, mesleki hataların cezalarını içerir. 401 Mezopotamya tıbbına dinin büyük etkisi vardır. Bu etki Mezopotamya daki yaratıcı tanrı fikrine dayanır. Yaratıcı tanrı insanı çamurdan yaratmıştır. Tanrı insan modelini çamurdan yapmış ve doğum ile hayat nefesini üfleyerek insana hayat vermiştir. 402 Bu inanış etkisi ile tanrıların hem şifa kaynağı hem de hastalık kaynağı olduğuna inanılırdı. Doğumla birlikte hayat nefesi üfleyen tanrı o kişinin hayatı boyunca koruyucu tanrısı olarak kabul edilirdi. İnsanın görevi tanrılara hizmet etmekti. Tanrı kişi üzerindeki koruyucu elini çektiği zaman o kişi hastalıklara ya da büyük felaketlere uğrardı. Mezopotamya tıbbının özel tanrıları vardı. Ay tanrısı olan Šin en eski tıp tanrısı ve aynı zamanda şifalı bitkiler ile ilgilenen tanrıydı. 403 Şifalı bitkilerin yetişmesi onun elindeydi. Tanrı Ninurta, tıbbın ve hekimlerin koruyucusu idi. Marduk sihirle ilgilenen Babil in önemli tıp tanrısı iken Nabu Asurluların tıp tanrısıydı. 404 Yer altının baş tanrısı Nergal aynı zamanda salgın hastalık tanrısıydı. 405 Çok tanrılı bir dini anlayışın hâkim olduğu Mezopotamya da tanrılar için tapınaklar inşa edilmiş, adaklar ve kurbanlar sunulmuş onların gazabına uğramaktan korkulmuştur. 399 Sayılı, 1991: Tosun, M. ve Yalvaç, K.(2002). Sümer, Babil, Assur Kanunları ve Ammi-Şaduqa Fermanı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, Mieroop, MVD.(2012). Hammurabi.(Çev. B. O. Doğan). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayılı, 1991:414 vd. 403 Aydın, E.(2006). Dünya ve Türk Tıp Tarihi. Ankara: Güneş Yayıncılık, Sayılı, 1991: Jackson, D.P.(2012). Gılgamış Destanı (Üçüncü Baskı). (Çev. A.Antmen). Ankara: Arkadaş Yayınevi, 2.

141 129 Mezopotamya da hastalık, yaptıkları hatalar ve günahlar için insanların cezalandırılması şeklinde yorumlanır. Bu yüzen hasta insan aynı zamanda suç işlemiş insan konumundadır. Bununla birlikte özellikle Asur ve Babil de hasta insanlara karşı şefkat ve ilgi gösterilirdi. Eğer hasta kişiler vazife sahibi kişiler ise gerekli süre zarfında işlerinde izinli sayıldıkları bilinmektedir. Mesela Asur kralı Asarhaddon un memurlarından İratti adlı bir kişi hastalığını krala bir mektup ile bildirir ve kendisini işe gelemediği için mazur görmesini ister. 406 Babil de ise şehirde hasta kişi çarşı meydanına getirilirdi. Yoldan gelip geçenler hastanın hastalığı üzerine öğütler verirdi. Kimi kendisinin başından böyle bir hastalık geçtiğini veya bir başkasını gördüğünü söyler. Hastaya çareler gösterirler ve hastalıktan kurtulanları gördüklerini söyler. Hastanın yanından bir şey söylemeden geçmek yasaktır. 407 Böyle bir uygulamanın hastalar üzerinde nasıl bir etki yaptığı konusunda bir bilgi yoktur. Ancak insan sağlığı üzerinde üzüntü ve korkunun etkileri olumsuzdur. Babil deki bu uygulama belki de hastalara moral vererek acılarını hafifletmek veya iyileşmelerini sağlamak için bir çabaydı. Bu uygulamanın benzeri Hititlerde görülmektedir. Hasta kişiye olumlu efsaneler anlatılması bir nevi hastanın moralini yüksek tutmaya çalışmış olabileceklerine işarettir. Ayrıca bugün tıp dünyasında hastalara hastalık sürecinde verilen psikolojik destek uygulamalarına benzetilebilir. Mezopotamya da tanrıların yanında kötü ve zararlı ruhlar, ölmüş kişilerin ruhları ve hayaletleri de hastalık getirirdi. Yer altı dünyasında sükun içindeki ruhlara kurbanlar sunulur ve gerekli özen gösterildi. Ancak bazı ruhlar vardı ki bunlar ayrı bir özen gösterilmeliydi. Özellikle cinayete kurban gidenlerin, kimsesizlerin, mezarı olmayan yani gömülmemiş ölülerin, doğum sırasında ölen kadınların ve çocukların ruhları tehlikeli sayılırdı. Bunlar tanrılar gibi hastalık getirdiğine inanılırdı. Bu hastalıklardan kurtulmak için de büyü, sihir, dua, fal, kehanet, muska gibi yollara başvurulmuştur. 406 Sayılı, 1991: Herodotos, 2002: 107.

142 130 Mezopotamya da çeşitli kehanet yöntemleri ve fallar tıbbı amaç için kullanılmıştır. Bazı hayvanların iç organlarının bu yöntemlerde kullanıldığı bilinir. Özelliklede koyun ve keçinin karaciğerleri incelenerek hastalıklar hakkında yorumlar yapılmıştır. 408 Mezopotamyalılar karaciğeri bölgelere ayırmışlar ve her bölgeyi değişikliklere göre yorumlamıştır. Bu çalışmalar pişmiş toprak ve tunçtan yapılmış karaciğer modelleri üzerine işlenmiştir. 409 Mezopotamya da Babil dönemine ait en eski örneğine rastlan karaciğer modeli daha sonraki dönemlerde Anadolu da Hititler, İtalya da Etrüskler ve Romalılara kadar çeşitli çağlarda görülmüştür. 410 Karaciğer falı kehanet şekilleri arasında önemli bir yeri vardı. Kehanet maksadıyla yapılan gözlemlerden en eskisi Sümerliler zamanına kadar gider. Bu gözlemler genellikle tanrılara kurban edilen hayvanların karaciğeri üzerinde yapılır. Karaciğer gözlemlerinin altında yatan düşünce gök ve yer arasında bir paralellik olmasındandır. Buna dayanılarak tanrı ve kurban arasında bir paralellik olduğuna inanılırdı. Kurban edilen hayvanın karaciğeri bazen tanrının karaciğerini temsil ederdi. Bu nedenle tanrının tespit ettiği olay veya tanrının iradesini kurban edilen hayvanın karaciğerinden öğrenebilmek mümkündü. Bazen de karaciğer tanrının değil de kurban sunan kişinin karaciğerini temsil ederdi. Burada da tanrı, kurbanı sunan kişi hakkındaki iradesini karaciğere yansıtırdı. 411 Mezopotamyalılarda karaciğer gözlemlerinin yanında rüyalar ve doğum işaretlerine bakılarak gelecek hakkında yorumlar yapılıyordu. Rüyalar rahip ve hekimler tarafında yorumlanır ve tanrılardan gelen mesaj olarak algılanırdı. Hastalık ve sağlık durumları önceden kestirilmeye çalışılırdı. 408 Serdaroğlu, 1996: Kızıltan, 2002 (b): Serdaroğlu, 1996: Sayılı, 1991: 427 vd.

143 131 Mezopotamyalı hekimler için kehanet ve fal hastalığın sürecini belirlemek için başvurulan yöntemlerdendir. Mesela hekimler ayın 7, 14, 19, 21 ve 28 inde hastalığı kötüye giden hastaları tedavi etmezlerdi ve bugünleri uğursuzluk getireceğine inanılırdı. Bir başka uğursuzluk durumu ise eğer bir hekim hastasını tedavi etmeye giderken yolda siyah renkli bir hayvana rastlar ise bu hastanın hastalığının kötüye gideceğine işareti ve bunun bir şeytan olduğuna inanılır. 412 Hititlerde de tedavi yöntemlerinin zaman ve ya yapılacak işlemin tekrarı gibi durumlarda bazı rakamların (özelliklede 7) sıklıkla kullanıldığını görülmektedir. Hekimler için kehanet ve fal önemliydi. Tanrılar ve insanlar arasında bir haberleşme şekli idi. Kehanet yolu ile tanrıların istekleri keşfedilir, hastalık sebepleri, hastalık seyri ve sonuçları hakkında faydalı bilgiler elde edilirdi. Bu sayede gelecek görülür ve tedavilerin etkilerini öğrenebilirlerdi. Mezopotamya tıbbında hastalıkları tedavide tanrının yardımına ulaşma yolları, kötü ruh ve şeytanı kovma çareleri, ilaçlar ve şifa verici yollara başvurulurdu. Hastalığı veren tanrı aynı zamanda şifasını da verirdi. Bu inanç Hititlerde de görülür. Dualar, kurban sunuları ve gerekli törenler düzenleyerek dinsel bir tedavi uygulanırdı. Kötü ruhlardan, şeytanlardan kurtulmak için büyüsel veya sihirsel tedaviler başvurulurdu. Ayrıca yapılan kara büyüye karşı, karşı bir büyü( ak büyü-iyileştirici amaçlı büyü) uygulanırdı. Mezopotamya da sihrin tanrılardan öğrenilmiş olduğuna inanılırdı. Bu inanışın Mezopotamya tıbbında sihirsel ve dinsel tedavinin iç içe olduğunu göstermektedir. Mezopotamya tıbbında cerrahlar hekimlerden ayrı tutulurdu. Hammurabi kanunlarındaki hekimler ile ilgili maddeler cerrahlıkla uğraşanlara yönelikti. Ayrıca kanunlardaki bu maddeler Mezopotamya tıbbında cerrahi bir tedavinin varlığını kanıtlamaktadır. 413 Hammurabi kanunlarında hekimler ile ilgili maddeleri 412 Gündüz, 2002: Sayılı, 1991: 435.

144 132 incelediğimizde hekimlerin bronz neşterler kullandıkları, ağır yaralar, kırıklar ve göz ile ilgili cerrahi işlemler yaptıkları görülmektedir. İlaçlarla tedavide lapalar, merhemler, yağlar, müshiller, şerbetler, kusturucu maddeler ve iksirler hazırlanırdı. Bunların hazırlanmasında daha çok bitkisel ve hayvansal maddeler ile birlikte bazı mineral kaynaklar kullanılırdı. 414 Sümerlerin sodyum klorür (tuz), ırmak zifti, rafine edilmemiş yağlar, yün, süt, kaplumbağa kabuğu, su yılanı, erik ağacı, armut, söğüt, kekik, hardal, köknar, çam, bira, şarap, sebze yağı gibi maddeleri ilaç yapımında kullandıkları bilinmektedir. 415 Mezopotamya tıbbında birçok hastalık türü bilinirdi. Özellikle göz hastalıkları yakından incelemiştir. Miyopluk ve hipermetropluğu gidermek için mercekler kullanıyorlardı. Ayrıca merhemler, yağlar ve göz banyoları uygulanırdı. Sarılık (hepatit) hastalığının karaciğerden kaynaklandığını fark etmiştirler. Diş çürümesini kurt yeniği sayıyorlardı. Çürük ya da ağrıyan diş çekiliyordu. Sara diğer adıyla epilepsi sihir yoluyla tedavi edilmeye çalışılırdı. Bunların dışında kalp, kulak, mide bağırsak, karaciğer, idrar yolları, cilt hastalıkları bilinmektedir Mısır Hititlerin tıbbı olarak etkisinde kaldıklarını konusunda kesin kayıtlar olmamakla birlikte hekimlerine ihtiyaç duyulan bir medeniyet de Mısır dır. Bundan dolayı da Mısır tıbbı hakkında bilgi vermek gerekmektedir. Mısır tıbbı ile ilgili bilgileri günümüze ulaşan bazı papirüslerden öğrenmekteyiz. Ayrıca bu papirüslerin içeriğinde daha eski tıbbı kayıtlardan bahsedilmekle birlikte herhangi bir kitap ya da belgeye bugüne kadar rastlanılmamıştır. Mesela Ebers Papirüsünde Yaralar Üzerine, Kalbin Damarları Üzerine ve Kadın Hastalıkları Üzerine şeklinde belgelerden alıntı yapıldığı anlaşılır. 414 Kızıltan, 2002 (b): Kramer, 2002: Gündüz, 2002: 303.

145 133 En eski tıbbı papirüsler Kahun ve Gardiner papirüsüdür. Çocuk ve kadın hastalıkları ile ilgili bilgiler içerir. 417 Smith (Edwin Smith) papirüsü, Ebers (George Ebers) papirüsü, Ramasseum papirüsü, Hearst papirüsü, Karlsberg papirüsü, Berlin ve Londra papirüsleri de diğer önemli tıp kaynaklarıdır. Papirüslerin büyük bir kısmında sihirsel, büyüsel, dinsel ve bilimsel tedaviler yer alır. En önemli papirüsler ise Smith (Edwin Smith) ve Ebers (George Ebers) papirüsleridir. Ebers Papirüsü on sekizinci sülale (M.Ö ) döneminden kalmadır. Kendinden daha eski Yaralar Üzerine, Kalbin Damarları Üzerine ve Kadın Hastalıkları Üzerine kayıp olan kaynaklara dayanan bir derleme özelliği taşır. 418 Ebers Papirüsü Mısır tıbbı hakkında bilgi veren en uzun papirüstür. 20,23 m uzunluğundadır. 875 reçete içeren bu papirüs hekimler, cerrahlar ve eczacılara geniş bilgiler sunar. 419 Hastalık adları, teşhis, tedavi ve başvurulacak ilaçlar anlatılır. Smith (Edwin Smith) papirüsü en bilimsel papirüstür. M.Ö yıllarında yaşayan İmhotep tarafından yazıldığı düşünülür. Cerrahiye ait 48 yaradan, kırık, çıkık ve tümörden söz edilmektedir. 420 İnsan bedenini baştan başlayarak boyun, kol, omuz, bel kırık ve çıkıkları anlatılır. Teokratik bir devlet yapısına sahip olan Mısır da tıp, sihirsel, dinsel ve bilimselliği bünyesinde barındırır. Bütün ilimlerin kökenine etki etmiş olan sihrin Mısırlıların hayatındaki rolü büyüktür. Mısırlılar hemen hemen her türlü ihtiyaçlarında sihre başvurdukları ve faydalandıkları bilinir. 417 Kızıltan, Z.(2002 a). Mısırda Tıp. ( 38. Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi İstanbul Arkeoloji Müzeleri Geçmişten Günümüze Tıp Sergisi).İstanbul: Sayılı, 1991: Serdaroğlu, 1996: Kızıltan, 2002 (a): 46.

146 134 Mısırlılar sihir için hike kelimesini kullanmıştırlar. Mısırlıların inanışına göre, insan çevresindeki her türlü nesne ve olay birer ruha sahiptir. Bu ruhlar insanların hayatına ve faaliyetlerine etki ederler. 421 Hayatın her alanında yer alan sihir tanrılar ile de ilişkilendirilmiştir. Böylelikle sihirsel tedavilere dini bir boyut kazandırılmıştır. Mısır da hastalığın tanrı tarafından verildiğine inanılırdı. Bu durumlarda tedaviler hastalığı veren tanrıya kurban sunma, dua etme ve çeşitli törenler yapmakla tedavi edilmeye çalışılırdı. Bununla birlikte sihir veya başka bir tanrı yardımına başvurulurdu. 422 Mısır tıbbında tedavi şekli hastalık nedenine uymak zorundaydı. Yani kötü bir ruhun etkisine girmiş bir kişi sihir veya büyü yoluyla tedavi edilirdi. Öncelikle hastalık nedeni bilinmeliydi. Bu neden bazen hasta kişiler yardımıyla bazen de kehanet yöntemiyle açığa çıkarılırdı. Hastalık nedenini hasta kişi bilebilirdi. Eğer hastalık nedenini kişi bulamıyor ise hekime(rahip hekimler) başvurulur. Kehanet yönteminde devreye tanrılar ve ruhlar girer. Bu yöntemle hastalık nedeni, hastalığın seyri kaç gün süreceği hakkında bilgi edinilirdi. Mısır daki tıp ilmiyle uğraşan ilk kişiler rahipler olmuştur. Bu durum Mısır daki teokratik yönetim anlayışından kaynaklanır. Tanrılara verilen büyük önemden ve tanrıların hastalıklarla ilişkilendirilmesinden dolayı hastalar tapınaklarda tanrılardan medet umarlar. Böylelikle rahipler yardımıyla sihirsel ve büyüsel ayinler düzenleyerek tanrılara yaklaşılacağı düşünülmüştür. Sihrin yaygınlığını sarayda da görmekteyiz. Kralların özel sihirbaz ve büyücüleri vardı. Bunlardan yardım ve öğütler beklenirdi. 423 Sihir bir maddeye sözlü olarak aktarılırdı. Muska ve ya tılsım olarak adlandırılan bu maddelere istenilen etkiler yüklenilirdi. Koruyucu etkiler olduğuna inanılan muskalar ve tılsımları hasta kişi üzerinde taşırdı. 424 Büyük olasılıkla muska ve tılsımların hastanın üzerinde taşıması tedavinin sürekliliğini sağlamak içindir. İlk 421 Sayılı, 1991: Sayılı, 1991: İnan, A. (1992). Eski Mısır Tarihi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. 231 vd. 424 Kızıltan, 2002 (a): 46.

147 135 insanlardan bu güne kadar bin bir çeşit nesnelere muska özelliği yüklenip insanı hastalıklara ve felaketlere karşı koruduğu inancının varlığını sürdürdüğünü görmekteyiz. Mısır da özellikle göz şeklinde muskalar yaygındı. Göz şeklindeki muskalar sağlık tanrısı Horus u gözünü ifade ederdi. Bu muskaların insanı hastalıklara ve felaketlere karşı koruduğuna inanılırdı. Efsaneye göre; Güneş Tanrısı Osiris, kardeşi karanlıklar tanrısı Seth tarafından öldürülür. Bunun üzerine Osiris in eşi İsis (Sihirlerin Efendisi) sihir yoluyla hamile kalarak Horus u doğurur. Sağlık tanrısı olan Horus babasının intikamını almak için Tanrı Seth e savaş açar. Ancak bu savaşta Horus un gözünün biri parçalanır. Tıp tanrısı Thot Horus un gözünün parçalarını toplayarak birleştirmeye çalışır ancak bir parçayı bulamaz. Kalan tek parçayı sihir yöntemiyle tamamlar. 425 doğurganlığı temsil ederdi. Horus un gözü, bedeninin koruyuculuğunu yanında sonsuz Mısırlılar tedavilerde hastalıkları kişileştirdikleri görülmektedir. Yapılan bir tedavide hastalığa hitap şekli bunu kanıtlamaktadır. Örneğin, Ebers Papirüsünde (reçete 736) şu ifadeler yer alır: Ey baş nezlesinin oğlu baş nezlesi; kemikleri kıran, kafatasını parçalayan, beyni burkan, başın yedi deliğini ( gözler, kulaklar, ağız ve burun delikleri) hasta eden baş nezlesi; Ra nın hizmetkârı, Thot un perestişkârı baş nezlesi; işte sana karşı bir şerbet, seninle mücadele etmek için bir ilaç: dünyaya erkek çocuk getirmiş olan bir kadının sütü ile kokulu sakız. 426 Mısır tıbbında sihir iç hastalıklarda, yara ve yanık tedavilerinde, sara gibi hastalıklarda sihre başvurulduğu bilinir. Papirüslerin bazılarında sihirsel tedavi söz konusudur. Mesela, Londra Papirüsünün tamamı sihre dayana bir tedavi içerir. 425 Aydın, 2006: Sayılı, 1991: 131.

148 136 Ebers Papirüsündeki 875 reçetenin 12 si ve Ramesseum Papirüsünde (12. Sülale sülale dönemi M.Ö ) sihirsel tedavilere yer verilmiştir. 427 Mısır da, dini inanışa göre hastalıklar tanrılar tarafından ceza olarak gönderilirdi. Tanrılar hem hastalık getirir hem de onun tedavisini yaparlardı. 428 Tanrıların insan yaşamındaki etkileri büyüktü. Mezopotamya da olduğu gibi Mısır da da bazı hastalıklar özel tanrılar ile ilişkilendirilirdi. Örneğin tıp tanrılarının başında yer alan Tanrıça Sekhmet hem sağlın hastalıkları gönderir hem de şifa verirdi. Sekhment rahipleri adı verilen din adamları ise Mısır tıbbında önemli bir mevkie sahiptiler. 429 Güneş Tanrısı Ra ve Tanrı Horus ( tıp mesleği mensuplarının koruyucusu- Tanrıça İsis ve Tanrı Osiris in oğlu) göz hastalıklarına şifa verirdi. Mısıra şifa veren en önemli tanrı ise baş sağlık tanrısı olan İmhotep idi. 430 İmhotep yaklaşık M.Ö.3000 lerde yaşamış. Hekimliğinin yanında mimar (Kahire deki Sakkara Piramidinin mimarı), şair ve yazardır. Ayrıca hükümdar Zoser in vezirliğini yaptığı bilinir 431. Tanrılardan medet uman hastalar, tapınaklarda rahiplerin tedavisine başvururlardı. Bundan dolayı iyileştirme işlemlerinde kullanılan ilk yöntemler çoğunlukla sihir ve büyü izlerini taşırdı. 432 Dinsel niteliklerin yoğun olduğu Mısırda hekimler halk arasında iyi bir üne sahiptiler. Kendi içlerinde belirli hastalıklar konusunda uzmanlaşmışlardır. Mısırda hekimler yalnız bir hastalığa bakarlardı. Göz hastalıkları, iç hastalıklar, diş hastalıkları vs. Bundan dolayı da hekim sayısı çoktur. 433 Bu hekimler tapınaklara bağlı Hayat Evi adı verilen yerlerde yetiştirilirdi. 434 Mısırlıların hekim anlamında kullandıkları kelime ise SİNU idi. Hekimler devletin maaşlı çalışanlarıydı ve hastalardan ayrı bir ücret talep etmezlerdi. Saraylar, tapınaklar, yüksek resmî 427 Sayılı, 1991: 132 vd. 428 Sayılı, 1991: 136 vd. 429 Sayılı, 1991: 137 vd. 430 Aydın, 2006: 41 vd. 431 Serdaroğlu, 1996: İnan, 1992: Herodotos, 2002: 155 vd. 434 Kızıltan, 2002 (b): 47.

149 137 makamlar ve büyük işçi guruplarının çalıştığı işyerlerinde özel hekimler bulunurdu. 435 Mısırlı hekimlerin ünleri ülke sınırlarını aşmıştır. Bazı ülkeler Mısırlı hekimlerden faydalanma talebinde bulundukları görülmektedir. Mesela Hitit kralı ІІІ. Hattušili ile Mısır kralı ІІ. Ramses arasındaki bir yazışmada ІІІ. Hattušili kız kardeşi Matanazi nin çocuk sahibi olabilmesi için hekim talebinde bulunduğu bilinmektedir. 436 Pers krallarının da Mısırlı hekimlere başvurdukları bilinir. Mesela Kiros un (M.Ö 6. Yüzyıl) Mısırdan bir göz hekimi talebinde bulunduğunu bilmekteyiz. 437 Yine Pers kralı Dara nın ayak bileğindeki çıkık için Mısırlı hekime tedavi olduğu ancak tedavinin tatmin edici olmadığı bilinmektedir. Bir başka talep ise ІІ. Amenofis zamanında Teb şehrindeki Nebamon adındaki bir saray hekimine Suriyeli bir prens eşi ve hizmetkârlarıyla tedavi için başvurmasıdır. 438 Görüldüğü gibi Mısırlı hekimlerin ünleri sınırları aşmıştır. Ayrıca Mısır hekimlerinin ünleri Yunanlılar tarafından da bilinirdi. Yunan tıbbı Mısır tıbbından faydalandıklarını Romalılara aktarmış ve bugün bu aktarımın kalıntılardan bazılarının varlığını sürdürdüğü bilinir. Mısırlı hekimler vücutta 22 ya da 42 hipotetik damar olduğunu ve solunumun en önemli yaşam fonksiyonu olduğunu bilirlerdi. Kan dolaşım merkezinin kalp olduğunun da farkına varmıştırlar. 439 Ebers papirüsüne göre hekim vücudun hangi organını tutar ise kalbin hareketini ve varlığını hissedermiş Sayılı, 1991: 123 vd. 436 Alp, 1997: 22 vd. 437 Saraç, C.(1943). Eski Mısırda Bilim ve Teknik. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakülte Dergisi. Sayı Sayılı, 1991: Demirhan, 1982: İnan, 1992: 242.

150 138 Toplardamarla ile atardamarların içinde hava, su ve birtakım akışkan maddelerin bulunduğunu, kalp ve bağırsakların akıl merkezi olduğuna inanıyorlardı. 441 Akıl ve duyu merkezi olarak kalbi kabul eden Mısırlılar, mumyalama işleminde karın ve göğüs boşluğundaki iç organlar ile beyin vücuttan çıkarır ancak kalbe dokunmazlardı. 442 Ölümden sonra yaşayacak bir ruhun var olduğuna inanılır ve bu inanışa uygun olarak da bedenin korunması gerekirdi. Mumyacılığın ilerlemiş olduğu ve insan anatomisinin iyi bilinmesi gerektiği düşünülse de Mısır bu konuda ileri düzeyde değildir. Çünkü mumyalama işlemiyle uğraşan kişiler hekim değildi. Bu kişiler daha çok dini statüsü olan özel görevlilerdi. Ayrıca insan cesedi üzerinde inceleme yapmak dini bakımdan yasaktı. 443 Herodotos tan edindiğimiz bilgilere göre üç tür mumyalama işlemi vardı. Büyük olasılıkla bu ayrım fiyatları ve işlem sırasındaki malzemelerden dolayıdır. Mumyalama işlemi 70 gün sürer. Herodotos en iyi mumyalamayı şöyle anlatır: Önce demir bir kanca ile burun deliklerinden beynin bir kısmını çeker ve kalanını ilaç ile eritir. Ölünün böğrünü uzunlamasına keser ve içini boşaltır. Hurma şarabı ile temizler, kokular sürer. Sonra 70 gün sodyum karbonat içinde bekletip tuzlar. 70 gün sonra Mısırlıların genellikle yapıştırıcı olarak kullandıkları zamka batırılmış ince tül ile sarılır ve ölü yakınlarına telsi edilir. Diğer iki yöntemde ölünün içi çok kuvvetli bir iç söktürücü likör ile boşaltılarak yapılır. Mısırlıların iç hastalıkları, kadın hastalıkları, göz, kulak ve sara gibi birçok hastalığın varlığından haberdardılar. Bu hastalıların tedavileri dinsel, sihirselbüyüsel ve ilaç ile yapılırdı. Dini tedavide dua, rüya ve telkin ile tedavi uygulanırdı. 441 Saraç, 1943: Sayılı, 1991: İnan, 1992: 241.

151 139 Sihri tedavilerde büyücüler törenler yaparak, muskalar ve nazarlıklar yaparlardı. İlaçlar ile tedavi de ise bitkisel, hayvansal ve madeni malzemeler kullanılmıştır. 444 Mısır daki bu birikimler zamanla bilimsel bir tıbbın oluşmasını sağlar. Hastalık nedenleri, hastalığın tanısı, teşhisi, seyri, çeşitli tedavi şekilleri, cerrahi ve eczacılık tıbba bilimsel bir özellik katmıştır. Mesela sihirsel ve büyüsel işlemlerde kullanılan maddeler zamanla ilaç yapımlarının yani eczacılığın bilimselliğine yön vermiştir. Mısır tıbbının zengin bir ilaç koleksiyonu vardı. Bitki, hayvan ve mineral içerikli maddeler arasındaki özellikleri bilinenler eczacılıkta sıklıkla kullanılmıştır. Homeros a göre Mısırlılar tıp alanında tüm dünyayı geride bırakmışlardı. Çünkü Nil in bereketli toprakları bitkiler acısından çok zengindir. 445 Bu da onların bitkisel tedavilerde ilerlemelerini sağlamıştır. Hearst papirüsünde yer alan reçetelerden edinilen bilgilere göre; Mısırlılar sindirim sistemi için anason, cilt üzerindeki yarlara kimyon ve kişniş, müshil ilacı olarak incir, böcek ısırmaları ve cilt tahrişlerinde sarımsak ve pırasa kullanılmıştır. 446 Mısırlılar sara hastalığını sihirsel yolların yanında şakayık kökü diğer adıyla haç otu denilen bitkiyi tedavide kullandıkları bilinir. 447 Tedavilerde hayvansal maddelerden de yararlanılmıştır. Saç dökülmelerine karşı saça yılan, kedi ve aslan yağı uygulamışlardır. Bugün halk arasında tavukkarası olarak da bildiğimiz ve A vitamini eksikliğinden kaynaklanan gece körlüğünün tedavisi için Mısırlıların sığır karaciğeri kullandıkları bilinmektedir. Yunanlılar da aynı yöntemi devam ettir. Karaciğer A vitamini bakımından zengin bir besindir. Ancak bu özelliği Mısırlıların bildiklerine dair bir kanıt yoktur. 444 Erdemir, 1996: 168 vd. 445 Jackson, R.(1999). Roma İmparatorluğunda Doktorlar ve Hastalıklar.(Çev. Ş. Mumcu). İstanbul: Homer Kitapevi, Sayılı, 1991:147 vd. 447 Gezgin, D.(2010). Bitki Mitosları( İkinci Baskı). Ankara: Sel Yayıncılık, 74.

152 140 Kırık-çıkık tedavisinde un, bal ve kaymak karışımından bir alçı uygulaması yapılmış. Aynı tedavi için Hipokrates balmumu kullanmıştır. 448 Mısır cerrahisi üzerine bilgilerin yoğun olduğu Smith papirüsünde cerrahide dikiş yöntemi ile karşılaşılır. 449 Diş çürükleri Mezopotamya da olduğu gibi kurtlardan kaynaklandığına inanılır. Dişçilik konusunda bir hayli uzmanlaştıkları görülür. Diş dolgusu yaptıkları bilinir. Sallanan bir dişin altın telle yandaki dişe bağlanmış olduğunu ve çene kemiğine bir kanal açılmış mumya örnekleri diş konusunda Mısırlıların uzmanlığını göstermektedir. 450 Yunan, Roma ve hatta 16. Yüzyılda İngiltere de çocukların diş çıkarırken duydukları ağrıyı gidermek için pişmiş fare uyguladıkları bilinmektedir. Bu tedavinin ilk örneğini Mısırda görmekteyiz. 451 Herodotos Mısırlıların dünyanın her bakımdan en sağlıklı insanları olan Libyalılardan sonra geldiklerini söyler. Mısırlılar hastalıktan korunmak için sıkı tedbirler almışlardır. Halk sağlığı için şehirlerde kanalizasyon sistemi kurulmuştur. Mısır dini sağlıklı olmayı gerektirirdi. Halkın sık sık yıkanması, oturdukları yerlerin, yedikleri ve içtikleri besinlerin temiz olmasına özen göstermeleri bundandır. Özelliklede rahipler, iki kez gündüz iki kez gece yıkanmalı ve günaşırı saçlarını kesmelilerdi. 452 Bunu hem hastalıktan korunmak ve sağlıklı olmak için hem de tanrılara karşı bir görev olduğu için yaparlardı. Ayrıca rahipler beyaz giyerler, kaynatılmış su içerler, domuz ve sebzelerden bakla yemezlerdi Kızıltan, 2002 (a): Sayılı, 1991: Sayılı, 1991: 149 vd. 451 Sayılı, 1991: 150 vd. 452 Herodotos, 2002: İnan, 1992: 246.

153 141 İlginçtir ki Mısırlılar baklayı temiz bir besin saymazlar ve bu yüzden de yetiştirmezler hatta rahipler bu besini görmeye bile dayanamazlar. 454 Sağlıklı olmak için oruç tutarlar ve ayda üç dört günde bir mide ve bağırsaklarını boşaltırlardı. Böylelikle vücuda fazla gelen besinlerden kurtulurlar. Mısırlılar vücuttaki fazla besinlerin insana hastalık getirdiğine inanılırdı. 455 İnsan sağlığı ve rahatı üzerine kurulmuş olan Mısır tıbbı geniş bir etki alanı yaratmıştır. Erken çağlardan başlayarak Yunan tıbbını ve Roma tıbbını etkilemiştir. 454 Herodotos, 2002: İnan, 1992: 246.

154 142

155 SONUÇ M.Ö II. Binyıllarında Anadolu da güçlü bir devlet kuran Hititler, Anadolu tarihine köklü bir miras bırakmıştır. Anadolu ya nereden geldikleri veya Anadolu nun yerli halkı olup olmadıkları konusunda net bir fikir birliği sağlanamamış olsa da bu miras Eskiçağ Anadolu tarihine ve çevre coğrafyaların tarihine ışık tutmaktadır. Bu kültürel zenginlik halen yapılan araştırmalarla gün yüzüne çıkarılmaya çalışılmaktadır. Tezimizin konusunu oluşturan tıp ilmi insanlığın var oluşundan bugüne kadar gelen uzun bir yolculuğun birikimine sahiptir. Eskiçağdan günümüze bu birikimde etkisi olmadığını söyleyemeyeceğimiz bir coğrafya yoktur. Anadolu da bu coğrafyalardan biridir. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda Hititlerin Anadolu tıbbına bilimsellik adına bir katkı sağlamadıkları görülmektedir. Ancak bu Hititlerde bir tıp olmadığı anlamına gelmemektedir. Birçok Eskiçağ toplumlarında olduğu gibi Hititlerde de din, büyü, sihir ilişkisi içerisinde gelişen bir tıp vardır. Hitit tıbbının tamamen bu noktalar üzerine oluşmasında Hititlerin dini inancının etkisi büyüktür. Din-büyü ve tıbbın birbirinden ayrı tutulmaması gerekir. Çünkü insan doğa karşısında üstesinden gelemedikleri şeylerin var olduğuna inanmıştır. Bu inanç karşısında kendine çözüm yolları aramıştır. Tıp ilminin ana konusu hastalık, hastalığı meydana getiren sebepler ve hastalığın tedavisidir. Geçmişten bu güne insan hastalık sebeplerini ve bu sebepler üzerinden bu durumunda kurtulmak ve sağlıklı olma yolları aramıştır. Hititlere göre hastalıklar tanrıların ihmali, onlara karşı işlenen suçlar, bedeni ve ruhi kirlilik, ölü ruhların rahatsız edilmesi ve kara büyü gibi faktörlerin etkisi ile meydana gelir. Tanrılara karşı işlenmiş her suç er ya da geç cezalandırılırdı. Bu bazen bireysel bazen de bütün ülkeyi etkileyen türden bir caza olabilirdi. Hastalık, salgın, kıtlık, düşman saldırısı, doğal afetler gibi.

156 144 Hastalık sebepleri arasında yer alan kirlilik karşısında Hititlerin tutumu oldukça önemlidir. Daha çok dini ve ritüel temizliğe verdikleri önem dikkat çekmektedir. Ancak onların bu konudaki titizlikleri fiziki ve hijyenik temizliği de beraberinde getirmiştir. Arkeolojik çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan içme suyu ve kanalizasyon döşemeleri, banyo küvetleri ve tuvalet ihtiyacı için lazımlıklar kirlilik durumundan kurtulmak amacıyla kullanıldığını söyleyebiliriz. Hititlerde ruhlar âlemi ve ölü ruhların rahatsız edilmesi hastalık sebepleri arasında idi. Yer altı kirli yer üstü ise temiz olarak kabul edilir. Düdenler, mağaralar, çatlaklar kötü ruhların yaşadığı yerlerdi ve bunlar hastalık vereceğine inanılırdı. Ölülerin rahatsız edilmesi, haksız yere öldürülmüş insanların ruhları, gömülmemiş ve törenleri yapılmamış ölülerin ruhları hastalık vereceği inancı vardır. Büyü hem hastalık sebebi olarak görülmüş hem de hastalıklardan kurtulmada başvurulan yollardan biri olmuştur. Hastalığa sebep olan kara büyü idi. Kara büyü Hitit kanunlarında yasaklanmıştır ve cezası ölümdür. Kara büyü hastalıklara sebep olmanın yanında ölümle de sonuçlanabilirdi. Kara büyünün karşıtı olan ak büyü ise tedavi etmede kullanılmıştır. Büyünün iyileştirici olmasındaki en önemli nokta ise büyü uygulayıcısının niyetine bağlıdır. Toplumun her alanında uygulama bulmuş olan ak büyü sağlıklı olma amacıyla yapılmıştır. Hititler karşılaştıkları hastalıkların sebeplerini bulmak için ise fal, kehanet ve büyüye başvurmuştur. Bunu yanında yaşamın ve tıbbın bir parçası olan doğum konusunda da büyü ile karşılaşılmaktadır. Doğum yapacak kadının acılarının azaltılması, doğacak çocuğun bereketli bir yaşam sürmesi gibi konularda büyüye başvurulmuştur. Ayrıca doğumda tanrılara da görev düşmesi Hitit tıbbının din-büyü ve majik işlemlerden oluştuğunu göstermektedir.

157 145 Hititler hastalık konusunu hafife almamışlar ve en küçük rahatsızlığı hastalık olarak kabul etmiştirler. Hastalık sürecinde öncelikle hastalığın sebebi araştırılmıştır. Tedaviler ise bu sebeplere uygun olmak zorunda idi. İşlenen bir suç karşısında tanrının verdiği hastalığın tedavisi de yine tanrının elinden istenir. Yapılan dualar, kurban sunumları, törenler, ritüeller dini tedavinin bir sonucudur. Amaç tanrının öfkesinin yatıştırılması ve verdiği hastalığı iyileştirmesidir. Hititler Anadolu coğrafyasının zengin bitkilerinden yararlanmışlardır. Yapılan tedavilerin yoğun olarak bitkisel ürünlere dayanması Hitit tıbbının Sümer tıbbına benzerliğini ortaya koyar. İlaçlarla yapılan tedavilerde bitkilerin yanında madenler, hayvansal malzemeler kullanılmıştır. Hitit tıbbına dair elimizde bununa metinlerde hastalıkların tedavisinde uyguladıkları malzemelerin miktarları belirtilmiştir. Ayrıca bu malzemeler kurutma, ezme veya dövme, kaynatma, bastırma, süzme veya sıkma, karıştırma, tütsüleme, temizleme gibi işlemlerden geçirilmiştir. Kullanılacak olan ilaçların kullanım şekli ve kullanım zamanın reçetelerde yer verilmesi Hititlerin tıp konuda bilgisiz olmadıklarını gösterir. Hititler hastalık durumlarından kurtulmak amacıyla yaptıkları işlemlerin birçoğunun Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarının uygulamalarına benzer özellikler taşır. Bu durum bazı araştırmacılara Hititlerin kendilerine özgü bir tıbbı olmadığı kanısı vermektedir. Ancak tıp ilmi tüm insanlığın birikiminin sonucudur. Bu birikimde her coğrafyada farklı ve benzer özelliklerde taşıyıcıları tarafından bir sonraki çağa aktarılmıştır. Hititlerin çevre kültürlerden oldukça etkilendiği ve kendi ülkelerinde hastalıklar karşısında çare bulamadıkları durumlarda Mısır, Babil ve Asur ülkelerinden hekim talebinde bulunmuşturlar. Bu durum Hitit tıbbının çağdaşı olan bu uygarlıkların tıplarının gerisinde kalmıştır. Hititlerin hastalıklar karşısında uyguladıkları

158 146 yöntemlerin dini, sihri, büyü ve majik işlemlere dayanır. Bilimsellik adına birkaç reçete dışında herhangi bir cerrahi işlemin olmaması Hititlerin tıp konusunda çağdaşlarının gerisinde olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak Hititlerin hastalık, sağlık, kirlik, pislik gibi durumlar karşısında çözüm aramaya çalıştıkları kesin bir gerçektir. Kendilerini rahatsız eden durumları ortadan kaldırmada kullandıkları yöntemlerin bilimsellik değeri zayıf olsa da bu durum Hititlerin tıp konusunda yoksun olduğunu göstermez. Bugün tıp ilmi ile karşılaştırdığımızda ise Hititlerin bu uygulamalarının daha çok psikoloji bilimine girdiğini görmekteyiz. Hastalıkların iyileştirilmesinde ise hasta psikolojisinin sağlıklı durumda olması bugünkü tıp ilminde oldukça önem verilen bir konudur.

159 147 KAYNAKÇA Akurgal, E. (2003). Anadolu Uygarlıkları (Sekizinci Baskı).İstanbul: Net Turistik Yayınları. Alp, S. (1997). Hititlerin Mektuplaşmaları. İstanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları. Alp, S. (2011). Hitit Çağında Anadolu(Yedinci Baskı).Ankara: TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları. Alp, S.(1982). Hititlerin Dinsel Törenlerinde Kullanılan Temizlik Maddesi Tuḫḫueššar Üzerine Bir İnceleme, Ankara. Belleten XLVI(182); Alparslan M.D. (2012). Hitit Kralı II. Muwatalli: Kişiliği ve İcraatları Filolojik Belgeler Işığında. İstanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları. Alparslan, M. (2009). Hititoloji ye Giriş. İstanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları. Ay, Ş. (2012). Hitit Metinlerinde Geçen Gebelik Konusuna Kısa Bir Bakış. The History School, (XII); Aydın, E. (2006). Dünya ve Türk Tıp Tarihi. Ankara:Güneş Yayıncılık. Bayat, A.H. (2003).Tıp Tarihi. İzmir: Ege Üniversitesi Yayınları Bryce, T. (2003). Hitit Dünyasında Yaşam ve Toplum. (Çev. M. Günay). Ankara: Dost Kitapevi. Burde, C. (1974). Hethitische Medizinische Texte. Studien zu den Boğazköy- Texten,19. Wiesbaden. Çelik, F. (2013). İnsancıl Bir Tıp ve İyi Hekimlik için Hekimliğin Seyir Defteri. İstanbul: Deomed Yayıncılık. Darga, A.M. (2013). Anadolu da Kadın On Bin Yıldır Eş, Anne, Tüccar, Kraliçe. İstanbul:Yapı Kredi Yayınları. Demirhan, A. (1982). Kısa Tıp Tarihi. Bursa: Bursa Üniversitesi Basımevi Dinçol, A.M. (1982). Hititler, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi I. İstanbul: Görsel Yayınları. Dinçol, A.M. (1985). Ašḫella Ritüeli (CTH 394) ve Hititlerde Salgın Hastalıklara Karşı Yapılan Majik İşlemlere Toplu Bir Bakış. Belleten, XLIX(193);1-40. Donbaz, V. (1999). Mezopotamya ve Anadolu da Eski Tıp (III. Türk Tıp Tarihi Kongresi, İstanbul, Eylül 1993).Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları

160 148 Donbaz, V. (2002).Yazılı Belgeler Işığında Mezopotamya ve Anadolu da Tıp (38. Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi İstanbul Arkeoloji Müzeleri Geçmişten Günümüze Tıp Sergisi).İstanbul: Nobel Yayıncılık Durkheim, E. (2011). Dini Hayatın İlkel Biçimleri(İkinci Baskı).(Çev. F. Aydın). Ankara: Eskiyeni Yayınları. Ensert, H.K. (2006). Rs Nolu IV. Tuthaliya nın Mühür Baskısındaki Küçük Tanrı Figürü II. Murşili Kimdir?. Anadolu ( Anatolia), (30); Erbaş, F.S. (2013). Hititlerde Öteki Kurban ve Büyü Cenaze/ Diğer Ritüeller. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Erdemir, A.D. (1996).Tıbbî Deontoloji ve Genel Tıp Tarihi. Bursa: Güneş&Nobel Yayınları. Erginöz, G.Ş. (1999). Hititlerde Anatomi ve Tıp. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. Erginöz, G.Ş. (2003). Hititler Devrinde Anadolu da Tıbbı Faaliyetler. IV. Türk Tıp Tarihi Kongresi (İstanbul, Eylül 1996).Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları Erginöz, G.Ş. (2008). Hititlerin Astronomi Bilgisine ve Hitit Takvimine Bir Bakış. Osmanlı Bilim Araştırmaları Dergisi, 9(2); Ertem, H. (1987). Boğazköy Metinlerine Göre Hititler Devri Anadolu sunun Florası (İkinci Baskı). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Freud, S. (2002). Totem ve Tabu (İkinci Baskı).( Çev. H. İlhan). Ankara: Alter Yayıncılık. Friderich, J. (1952). Hethitisches Wörterbuch Karagefaßte kritische Samınlung der Deutungen hethitischer Wörter. Heidelberg. Gezgin, D. (2010). Bitki Mitosları (İkinci Baskı). Ankara: Sel Yayıncılık. Güçerdem, B. (2007).Hitit Ritüelleri Üzerine (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi. Gündüz, A. (2002). Eski Mezopotamya ve Eski Mısır. İstanbul: Büke Yayıncılık. Haas, V. (1971). Ein Hethitisches Beschwörungsmotivi aus Kizzuwatna seine Herkunft und Wanderunf.Orientalia, 40, Herodotos. (2002).Tarih. (Çev. Ökmen). Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. İmparati, F. (1992). Hitit Yasaları.(Çev. E. Özbayoğlu). Ankara: İtalyan Kültür Heyeti Arkeoloji Araştırmaları (Eserin orijinali Roma).

161 149 İnan, A. (1992). Eski Mısır Tarihi (Üçüncü Baskı). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınevi. Jackson, D.P. (2012). Gılgamış Destanı (Üçüncü Baskı).(Çev. A. Antmen). Ankara: Arkadaş Yayınevi. Jackson, R. (1999). Roma İmparatorluğunda Doktorlar ve Hastalıklar. (Çev. Ş. Mumcu).İstanbul:Homer Yayınevi. Kamenhuber, A. (1976). Orakelpraxis,Trӓume und Vorzeichenschau bei den Hethitern. Heıdelberg. Kılıç, Y. ve Başol, S. (2014). Hitit Büyülerinde Sayı ve Renk Sembolizm. Kınal, F. (1998). Eski Anadolu Tarihi ( Dördüncü Baskı). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Kızıltan, Z. (2002a). Mısır da Tıp.(38. Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi İstanbul Arkeoloji Müzeleri Geçmişten Günümüze Tıp Sergisi). İstanbul: Nobel Yayıncılık Kızıltan, Z. (2002b). Mezopotamya ve Mısırda Tıp.(38. Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi İstanbul Arkeoloji Müzeleri Geçmişten Günümüze Tıp Sergisi). İstanbul: Nobel Yayıncılık Kramer, S.N. (2002). Sümerler. İstanbul: Kabalcı Yayınevi. Kuhrt, A. (2009). Eskiçağda Yakın Doğu - I (Üçüncü Baskı).(Çev. D. Şendil). Ankara:Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Macqueen, J.G. (2009). Hititler ve Hitit Çağında Anadolu (İkinci Baskı).(Çev. E. Davutoğlu). Ankara: Arkadaş Yayınevi. Martıno, S. De. (2003). Hititler. (Çev. E. Özbayoğlu). Ankara: Dost Kitapevi. Mieroop, M. Van De. (2012). Hammurabi. (Çev. B.O Doğan).İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Murat, L. (2002). Kizzuwatna lı Rahip Ammihatnaya Ait Bir Ritüel Metni, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Murat, L. ve Katırcıoğlu, F.(2006).Hitit Döneminde Anadolu da Tıp / IX. Türk Tıp Tarihi Kongresi Bildirileri (XXIV. Gevher Nesibe Tıp Günleri, Mayıs 2001, Kayseri ). Ankara: Murat, L.( 2010).Tanrıça İšhara. VII. Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri (25-31 Ağustos 2008), II, Murat, L.(2003). Ammihatna Ritüelinde Hastalıklar ve Tedavi Yöntemleri. Archivum Anatolicum, VI (2);

162 150 Orhun, M. (2009). Hititlerde Karaciğer Falı, Kuş Uçuşu Falı ve Bunların Etrüsklerdeki Uzantısı. Gazi Akademik Bakış, III(5); Özbek, M. (1999). Çayönü nde Kafatası Delgi Operasyonu. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Cumhuriyetin 75. Yıl Özel Sayısı, Reyhan, E. (2003b). Kizzuwatna lı Maštigga ya Ait Ritüel Metinler Üzerine. Archivum Anatolicum, VI(1); Reyhan, E. (2008). Eski Anadolu Kültüründe Büyü ve Büyücülük. Gazi Akademik Bakış, II(3); Reyhan, E. (2011). Hititlerde Bayram Rİrüelleri. Bilim, Kültür, Sanat, Tarih ve Turizm Dergisi/ Hitit Söyleşileri I. Özel Sayısı Reyhan, E.(2003a).Hitit Büyü Ritüellerinin Uygulama Şekilleri Üzerine Bir İnceleme. Archivum Anatolicum, VI(2); Rivers, WRH. (2004). Tıp Büyü ve Din. İstanbul: Epsilon Yayınları Rüster, C. and Neu, E. (1989). Hethitisches Zeichenlexikon. Inventar und Interpretation der Keilschriftzeichen aus den Boğazköy-Texten (=StBoT, Beiheft 2). Wiesbaden. Saraç, C. (1943). Eski Mısırda Bilim ve Teknik. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, II(5); Sayılı, A. (1991). Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp (Üçüncü Baskı). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Serdaroğlu, Ü. (1996). Eskiçağda Tıp. İstanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları Tambiahi, S.J. (2002). Büyü Bilim Din ve Akılcılığın Kapsamı (Çev. U. Can Akın). Ankara: Dost Kitapevi. Tosun, M. ve Yalvaç, K.(2002). Sümer, Babil, Assur Kanunları ve Ammi- Şaduqa Fermanı (Üçüncü Baskı). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic (9); Uzel, İ. (2008). Anadolu Tıp Tarihine Giriş ( Birinci Baskı).İstanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları. Ünal, A. (1974). Hattušili III. Heidelberg: Texte der Hethiter. Ünal, A. (1975). Hititlere Ölülere Sunulan Kurbanlar. Anadolu (Anatolia), (19); Ünal, A. (1977). M.Ö II. Binyıl Anadolu sunda Doğal Afetler. Belleten, XLI(163);

163 151 Ünal, A. (1983). Hitit Sarayındaki Entrikalar Hakkında Bir Fal Metni. Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları. Ünal, A. (2003). Hititler Devrinde Anadolu II. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Ünal, A. (2005). Hititler Devrinde Anadolu III. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Ünal, A.(1980). Hitit Tıbbının Ana Hatları. Belleten, XLIV(175); Ünal, A.(1990). Hititler Anadolu sunda Temizlikle İlgili Araştırmalar: Çivi Yazılı Metinler ve Arkeolojik Verilere Göre Kentlerde Halk Sağlığı ve Temizlikle İlgili Yapılar. Uluslararası I. Hititoloji Kongresi Wallnöfer, H. (1998). Azteklerin Unutulmuş Tedavi Yöntemleri/Eski Meksika Tıbbının Gizemleri. (Çev. A. Kırım). İstanbul: Okyanus Yayınları.

164 152 ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Soyadı, adı : Gökhan Fatma Uyruğu : T.C. Doğum Tarihi : Doğum Yeri : Türkoğlu /Kahramanmaraş Medeni Hali : Bekâr Telefon : e-posta : gokhan_9_fatma@hotmail.com Eğitim Derecesi Eğitim Birimi Mezuniyet Yılı Yüksek Lisans Gazi Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Lisans Gazi Üniversitesi 2010 Tarih Bölümü Lise Kahramanmaraş Lisesi 2005 Sosyal Bilimler

165 GAZİ GELECEKTİR...

166

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM URARTU UYGARLIĞI Gülsevilcansel YILDIRIM 120213060 Urartular MÖ birinci yüzyılın başında, Van Gölü ve çevresinde önemli bir devlet Kuran ve günümüze kadar buradaki uygarlıkları etkilemiş bir kavimdir.

Detaylı

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI Kelime anlamı İki nehrin arası olan Mezopotamya,

Detaylı

Tıp Tarihine Yaklaşım

Tıp Tarihine Yaklaşım Tıp Tarihine Yaklaşım Avcılık-Toplayıcılık Aşaması Mezopotamya Uygarlıklarında Tıp Eski Mısır Tıbbı Çin Tıbbı Eski Hint Tıbbı Yunan Tıbbı Modern Dönem (Batı) Tıbbı Avcılık-Toplayıcılık Aşaması Bütün gün

Detaylı

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur.

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur. Bilim Tarihi I Ders Notları ESKİÇAĞ DA BİLİM ANADOLU MEDENİYETLERİ Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur. Hititler Anadolu da kurulan

Detaylı

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 ŞAMANİZM Şamanizmin tanımında bilim adamlarının farklı görüşlere sahip olduğu görülmektedir. Kimi bilim adamı şamanizmi bir din olarak kabul etse de, kimisi bir kült olarak kabul

Detaylı

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri (Sumeroloji) Anabilim Dalı, 2001.

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri (Sumeroloji) Anabilim Dalı, 2001. ÖZGEÇMİŞ YRD. DOÇ. DR. ESMA ÖZ I. Adı Soyadı Esma ÖZ E-posta: (kurum/özel) eoz@ybu.edu.tr; esmao443@gmail.com Cep Telefonu: 0506 934 32 13 İş Adresi: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Esenboğa Merkez

Detaylı

SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSĐZ. Prof. Dr. Erdal ZORBA

SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSĐZ. Prof. Dr. Erdal ZORBA SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSĐZ Prof. Dr. Erdal ZORBA GEÇMĐŞTEN GÜNÜMÜZE SAĞLIK Geçmişte sağlığın tanımı; hastalıklardan uzak olma diye ifade edilirdi. 1900 lerin başında ölümlerin büyük bir kısmı bakteri ve

Detaylı

Prof. Dr. Ayfer TEZEL

Prof. Dr. Ayfer TEZEL Prof. Dr. Ayfer TEZEL Bir devirdeki tıbbi gelişmeler o devrin kültürü hakkında bilgi verir. Tıp tarihini öğrenmek, tıbbı anlamak, tıbbi teknik ve metotları anlama isteğinden kaynaklanır Tıpla ilgili belgeler,

Detaylı

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu Prof. Dr. Bülent Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü E-posta : byilmaz@hacettepe.edu.tr

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL II. YARIYIL Adı Adı TAR 501 Eski Anadolu Kültür 3 0 3 TAR 502 Eskiçağda Türkler 3 0 3 TAR 503 Eskiçağ Kavimlerinde

Detaylı

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mitlerin Sınıflandırılması Mitler ele aldıkları konular bakımından kendi içlerinde çeşitli şekillerde sınıflandırılırlar. Örneğin, İnsanın ve dünyanın geleceğini

Detaylı

4. Yazılı belgeler dikkate alınırsa, matematiğin M.Ö. 3000 2000 yılları arasında Yunanistan da başladığı söylenebilir.

4. Yazılı belgeler dikkate alınırsa, matematiğin M.Ö. 3000 2000 yılları arasında Yunanistan da başladığı söylenebilir. MATE417 ÇALIŞMA SORULARI A) Doğru/Yanlış : Aşağıdaki ifadelerin Doğru/Yanlış olduğunu sorunun altındaki boş yere yazınız. Yanlış ise nedenini açıklayınız. 1. Matematik ile ilgili olabilecek en eski buluntu,

Detaylı

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI YUNAN ANADOLU MEZAPOTAMYA İRAN MISIR HİNT ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI GENEL ÖZELLİKLERİ: 1- Genellikle iklim

Detaylı

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

İktisat Tarihi II. 2. Hafta İktisat Tarihi II 2. Hafta İKİNCİ DEVRİMİN BAŞLANGICI İkinci bir devrim kendine yeterli küçücük köyleri kalabalık kentler durumuna getirmiştir. Bu dönemde halk yerleşiktir. Köyün kendisi toprak elverdikçe

Detaylı

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Akadlar,Babiller,Asurlular ve Elamlılar Video Ders Anlatımı AKADLAR M.Ö. 2350 2150 Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Samiler tarafından Orta Mezopotamya da Kral Sargon

Detaylı

TRAVMA. Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

TRAVMA. Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı TRAVMA Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı HEDEFLER Travmanın tarihçesi Travmanın tanımı Travma çeşitleri (Künt, Penetran, Blast,

Detaylı

BİR HİTİT BAYRAMI (EZEN hadauri-) HAKKINDA BAZI İZLENİMLER*

BİR HİTİT BAYRAMI (EZEN hadauri-) HAKKINDA BAZI İZLENİMLER* 5 BİR HİTİT BAYRAMI (EZEN hadauri-) HAKKINDA BAZI İZLENİMLER* Dr. Burhan BALCIOĞLU Boğazköy'de açığa çıkarılan Hitit devlet arşivi belgelerinin büyük çoğunluğunun dini karakterde olması, bu kavmin dine

Detaylı

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur.

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur. 1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur. a) Tutsaklık düzeni b) Üretim artığının sağlanması c) Uzmanlaşmış zanaatçı sınıfı

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. MISIR BAHÇELERİ En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. pramitler Mısırlıların kralarına yaptıkları

Detaylı

Eski Mısır Tarihi Kaynakları

Eski Mısır Tarihi Kaynakları Eski Mısır Tarihi Kaynakları Eski Mısır tarihinin araştırılmasında hem yazılı hem de yazısız kaynaklar kullanılmış ve kullanılmaktadır. Eski Mısır medeniyetinden günümüze dek ulaşmış olan tüm kalıntılar

Detaylı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır. İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İLKÇAĞ TARİHİ Ders No : 0020100003 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

Halk Sağlığı-Ders 1 Hastalık ve Sağlık-Halk Sağlığının Doğuşu

Halk Sağlığı-Ders 1 Hastalık ve Sağlık-Halk Sağlığının Doğuşu Halk Sağlığı-Ders 1 Hastalık ve Sağlık-Halk Sağlığının Doğuşu Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Hastalık ve Sağlık İnsanoğlu varoluşundan bu yana sonsuza dek yaşama isteği ile güdülenmiştir. Söz konusu güdü insanları,

Detaylı

ERGENLİKTE HİJYEN SAĞLIK VE KİŞİSEL BAKIM. Hazırlayan Okul Rehber Öğretmeni İrem YILDIRIM

ERGENLİKTE HİJYEN SAĞLIK VE KİŞİSEL BAKIM. Hazırlayan Okul Rehber Öğretmeni İrem YILDIRIM ERGENLİKTE HİJYEN SAĞLIK VE KİŞİSEL BAKIM Hazırlayan Okul Rehber Öğretmeni İrem YILDIRIM SAĞLIK VE HİJYEN NEDİR? Sağlık; kişinin doğuştan getirdiği kalıtsal özellikleri ile fiziksel, biyolojik ve sosyal

Detaylı

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ İÇERİK Müzikoloji nedir? Müzik tarihinin Müzikoloji içindeki yeri Müzik tarihinin temel kavramları Etimoloji (Müzik kelimesinin kökeni) Kültürel evrim

Detaylı

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ Burcu Aslı ÖZKAN İlk Çağda Anadolu da kurulan bazı uygarlıklar Hitit, Frig,Urartu, Lidya. HİTİTLER MÖ(1700) Başkenti Hattuşa (Boğazköy) Malatya Orta Anadolu

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ BUDİZM Budizm, MÖ 6. yüzyılda Buda nın (asıl adı: Siddharta Gautama) görüşleri çerçevesinde oluşmuş bir dindir. Buda, ilhama kavuşmuş, aydınlanmış demektir. Hindistan da ortaya çıkmıştır.

Detaylı

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ Kültürü sanatı ve gelenekleriyle çok köklü bir geçmişi olan İran Zerdüşt ve onun öğretisi Zerdüştlük e de ev sahipliği yapmıştır. Zerdüşt

Detaylı

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI 1.KONU: TARİHÎ ÇAĞLARA GİRİŞ 2.KONU: İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI 1.K0NU TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ İnsan, düşünebilme

Detaylı

COĞRAFİK UYGARLIKLAR. Mezopotamya ya kurulmuş devletler: Sümerler, Akadlar, Babiller, Assurlar ve Elamlılar dır. SÜMERLER AKADLAR ASSURLAR BABİLLER

COĞRAFİK UYGARLIKLAR. Mezopotamya ya kurulmuş devletler: Sümerler, Akadlar, Babiller, Assurlar ve Elamlılar dır. SÜMERLER AKADLAR ASSURLAR BABİLLER COĞRAFİK Mezopotamya, günümüz sınırlarına göre çoğu Irak ta bulunan ve arabistana kadar uzanan dar ve uzun bir platodur. Dicle ve Fırat nehirlerin arasına kurulmuş bu yer varlığının en önemli kısımlarını

Detaylı

Obsidyen ile sağlıklı kalın. OBSİDYEN TAŞI NEDİR?

Obsidyen ile sağlıklı kalın. OBSİDYEN TAŞI NEDİR? HAKKIMIZDA Makro Grup A.Ş. bünyesinde yer alan Obsidyen Maden ve Mermercilik LTD. ŞTİ., 2002 yılında madencilik, değerli ve yarı değerli taş işleme alanlarında faaliyet göstermek üzere İstanbul da kurulmuştur.

Detaylı

Güneş, Dünya etrafında dönme hareketi yapar. Güneş, sıcak gazlardan oluşan bir gök cismidir. Güneş, kendi etrafında dönme hareketi yapar.

Güneş, Dünya etrafında dönme hareketi yapar. Güneş, sıcak gazlardan oluşan bir gök cismidir. Güneş, kendi etrafında dönme hareketi yapar. Güneş'in Yapısı ve Özellikler i Akıllı Ödev - 1 Adı Soyadı:... Sınıfı:... No:... Etkinlik 1 Öğretmeninin verdiği ödevde Güneş i modellemek isteyen Meltem, aşağıdakilerden hangisi ya da hangilerini kullanabilir?

Detaylı

ECZACILIK MESLEĞİNİN TARİHİ

ECZACILIK MESLEĞİNİN TARİHİ ECZACILIK MESLEĞİNİN TARİHİ Prof.Dr. Afife MAT ECZACILIĞIN KÖKENLERİ Hastalıklar ve hastalık amilleri insandan önce dünyada bulunuyordu. İlk iyileştiriciler: Büyücüler Hastalık sebebi: kötü ruhlar, tabiat

Detaylı

İktisat Tarihi II

İktisat Tarihi II İktisat Tarihi II 23.02.2018 İkincil özeklerde yalnızca ekonomik yapı benimsenmekle kalmamıştır. - Biblos - Kapadokya uygarlıkları birincil özeklerin yapısı ile zorlanmıştır. İkinci devrimin yaygınlaşmasında

Detaylı

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE SAĞLIK HİZMETLERİNDE KADINLARIN YERİ Levent Öztürk, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2001, 246 s. Fatmatüz Zehra KAMACI

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE SAĞLIK HİZMETLERİNDE KADINLARIN YERİ Levent Öztürk, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2001, 246 s. Fatmatüz Zehra KAMACI sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 9 / 2004 s. 219-223 kitap tanıtımı HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE SAĞLIK HİZMETLERİNDE KADINLARIN YERİ Levent Öztürk, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2001, 246 s. Fatmatüz

Detaylı

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar. 1- Canlının tanımını yapınız. Organizmaya sahip varlıklara canlı denir. 2-Bilim adamları canlıları niçin sınıflandırmıştır? Canlıların çeşitliliği, incelenmesini zorlaştırır. Bu sebeple bilim adamları

Detaylı

KAPADOKYA. Melih ÖZTEKİN. Eralp ÖZYAĞCI. Mert ÇİL. Başak DEMİRBAŞ

KAPADOKYA. Melih ÖZTEKİN. Eralp ÖZYAĞCI. Mert ÇİL. Başak DEMİRBAŞ KAPADOKYA Hazırlayanlar; Öğretmen;B. Perihan SALMAN Orçun Can CEVİZ ÖZEL EGE LİSESİ Melih ÖZTEKİN Eralp ÖZYAĞCI Mert ÇİL Başak DEMİRBAŞ 1 ÖNSÖZ Kapadokya yöresindeki eski çağlardan kalma bazı medeniyetler

Detaylı

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ DANIŞMAN:Özer YILMAZ HAZIRLAYAN: Erşad TAN,Tacettin TOPTAŞ İÇİNDEKİLER GİRİŞ I-İNANÇ TURİZMİ A- İnanç Kavramı

Detaylı

İktisat Tarihi II. IV. Hafta

İktisat Tarihi II. IV. Hafta İktisat Tarihi II IV. Hafta İnsan Bilgisinde Devrim - devam Çağdaş yabanlarda olduğu gibi eski çağlarda tıp kuramının özü büyüydü. II. Devrimden sonra Babil de doktorlar aynı zamanda rahipti. Mısır da

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

HLM ye göre İÇ HUZURU

HLM ye göre İÇ HUZURU HLM ye göre İÇ HUZURU 1 Dr. Ö. Üyesi Hayrullah Yazar Saü Helal Yaşam Tıbbı Öğrenci Topluluğu 1439/2018 helallifemedicine.com helallifemedicine.org helalyasamtibbi.com helallifemedicine@gmail.com Not: Sunumdaki

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler... 4. ÜNİTE İÇİNDEKİLER Tarihteki Önemli Buluşlar... 6 Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor...21 Coğrafi Keşifler... 26 Rönesans... 32 Reform... 36 Mucitler... 43 Düşünce, sanat

Detaylı

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran Ay tanrıçası Selene, Yunan mitolojisinde, Güneş tanrısı Helios un kız kardeşidir. Ay ı simgeler. Selene de Helios gibi bir arabayla dolaşırdı. Selene nin arabasını iki at, katır ya da boğa çekerdi. Zeus

Detaylı

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Mitoloji ve Animizm, Fetişizm Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Animizm Canlıcılık olarak da bilinin animizmin mitolojinin gelişmesinde önemli rolü vardır. İlkel devirde, eski insanlar her bir doğa olayının, eşyanın,

Detaylı

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden Tarih Öncesi Devirlerde Anadolu Video Ders Anlatımı TARİH ÖNCESI DEVİRLERDE ANADOLU Türkiye tarih öncesi devirlerde üzerinde birçok medeniyet kurulan çok önemli bir yerleşim merkeziydi. Ülkemizin tarihi

Detaylı

AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT GÖKTEPE

AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT GÖKTEPE AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT TIBBİ MÜDAHALEDE KÖTÜ UYGULAMA Tıbbi müdahale; tıp mesleğini icraya yetkili bir kişi tarafından, doğrudan veya dolaylı olsa da tedavi amacına yönelik olarak gerçekleştirilen

Detaylı

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 MİT VE DİN İLİŞKİSİ (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mit ve Din Mitolojiler genel olarak dinsel, ruhani ve evrenin ya da halkların oluşumu gibi yaratılış veya türeyiş gibi temaları içerirler.

Detaylı

Muson Yağmurlarını Atlatmak Kelsey, Dylan, and Trevor Bölüm 1 Fen Bilimleri

Muson Yağmurlarını Atlatmak Kelsey, Dylan, and Trevor Bölüm 1 Fen Bilimleri Muson Yağmurlarını Atlatmak Kelsey, Dylan, and Trevor Bölüm 1 Fen Bilimleri Hedefimiz Arizona, Phoenix te yaşayan sizleri büyük Phoneix bölgesindeki musonların olası riskleri hakkında bilgilendirmek. Bir

Detaylı

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki 14.11.2013 tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki Tablo 1 Sosyal BilimlerEnstitüsü İletişim Bilimleri Doktora Programı * 1. YARIYIL 2. YARIYIL İLT 771 SİNEMA ARAŞTIRMALARI SEMİNERİ 2 2 3 10 1

Detaylı

MÜZİK ALETLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIR

MÜZİK ALETLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIR MÜZİK ALETLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIR Dünyanın en eski flütü 40 bin yıl önceye uzanıyor. Hititler in flüt, gitar, lir, arp, tef, çalpara, davul ve gayda kullandığını gösteren taş kabartmalar var.

Detaylı

500 yıllık mumyanın ölüm sırrı ortaya çıktı. Yaklaşık 500 yıl önce kurban edilerek bir yanardağın zirvesine gömülen mumyanın ölüm nedeni anlaşıldı.

500 yıllık mumyanın ölüm sırrı ortaya çıktı. Yaklaşık 500 yıl önce kurban edilerek bir yanardağın zirvesine gömülen mumyanın ölüm nedeni anlaşıldı. 500 yıllık mumyanın ölüm sırrı ortaya çıktı. Yaklaşık 500 yıl önce kurban edilerek bir yanardağın zirvesine gömülen mumyanın ölüm nedeni anlaşıldı. 27 Temmuz 2012 Bilim insanları, 500 yıl önce kurban edilerek,

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN 4. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (30 Ekim- 15 Aralık 2017) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her altı

Detaylı

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum Bölüm 28 Çocuğum Astımlı mı Kalacak? Dr. S. Tolga YAVUZ Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum yollarında ortaya çıkan ve şiddeti zaman içinde değişmekle

Detaylı

SAĞLIK TARAMA RAPORU

SAĞLIK TARAMA RAPORU SAĞLIK TARAMA RAPORU Sağlık, sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil kişinin bedenen ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlığı, sadece hastalıklardan

Detaylı

CANLILAR VE YAŞAM BEŞ DUYUMUZ DUYU ORGANLARI VE GÖREVLERİ

CANLILAR VE YAŞAM BEŞ DUYUMUZ DUYU ORGANLARI VE GÖREVLERİ CANLILAR VE YAŞAM 2. ÜNİTE BEŞ DUYUMUZ DUYU ORGANLARI VE GÖREVLERİ DUYU ORGANLARININ TEMEL GÖREVLERİ GÖZ: Görme Organımız Göz, cisimlerin şeklini, rengini ve büyüklüğünü kısacası görüntüsünü algılamamızı

Detaylı

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Endometriozis. (Çikolata kisti) Endometriozis (Çikolata kisti) Bugün Neler Konuşacağız? Endometriozis Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ne Sıklıkta Görülür? Hangi Sorunlara Neden Olur? Nasıl Tanı Konur? Nasıl Tedavi Edilir? Endometriozis

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

İLETİŞİM BECERİLERİ. Doç. Dr. Bahar Baştuğ

İLETİŞİM BECERİLERİ. Doç. Dr. Bahar Baştuğ İLETİŞİM BECERİLERİ Doç. Dr. Bahar Baştuğ AMAÇ VE HEDEFLER Hasta ve hasta yakınları, çalışma arkadaşları ile iletişimi ve ilişkileri geliştirmek için iletişim adına temel bilgileri vermek Hedef, etkin

Detaylı

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası www.scriptural-truth.com KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı Azarya ve şarkının üç Yahudi duası Azarya dua {1:1} ve yangının ortasında yürüdüler öven Tanrı ve Tanrı nimet. {1:2}

Detaylı

Oyun Öğretimi 1- OYUNUN TARİHÇESİ. Dr. Meral Çilem Ökcün-Akçamuş

Oyun Öğretimi 1- OYUNUN TARİHÇESİ. Dr. Meral Çilem Ökcün-Akçamuş Oyun Öğretimi 1- OYUNUN TARİHÇESİ Dr. Meral Çilem Ökcün-Akçamuş OYUNUN TARİHÇESİ n Oyun insanlık tarihi kadar eskidir. n Çeşitli bilim dallarının çalışmalarında oyun, ilginç bir hareket noktası oluşturmaktadır.

Detaylı

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK HAZIRLAYAN Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK MADDİ TEMİZLİK MANEVİ TEMİZLİK İslam dini, hem maddî, hem de manevî temizliğe büyük bir önem vermiştir. Bu iki kısım temizlik arasında büyük bir ilgi vardır.

Detaylı

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

İktisat Tarihi II. 1. Hafta İktisat Tarihi II 1. Hafta İktisat tarihinin görevi ekonomilerin performanslarında ve yapılarında zaman içinde meydana gelen değişiklikleri açıklamaktır. Tarih Öncesi Çağların Bölümlenmesi Taş Çağı Bakır

Detaylı

bu şehirle, yani Hattuşa ile çok yakından ilgilidir. Yüzyıllarca Hititler e başkentlik yapacak olmasının yanı sıra Hitit siyasal ve kültürel tarihi

bu şehirle, yani Hattuşa ile çok yakından ilgilidir. Yüzyıllarca Hititler e başkentlik yapacak olmasının yanı sıra Hitit siyasal ve kültürel tarihi Hititler Anadolu da ilk kez geniş çaplı siyasal birliği, hatta bir imparatorluğu kurmuş olan Hititler in bu topraklarda varlığı Asur Ticaret Kolonileri Çağı ndan itibaren saptanabilmektedir. Asurlu tüccarlardan

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN 4. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN (28 Ekim 2013-13 Aralık 2013) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında 28 Ekim 2013-13 Aralık 2013 tarihleri arasında işlediğimiz

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ 1. BÖLÜM: GİRİŞ

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ 1. BÖLÜM: GİRİŞ İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ... ix 1. BÖLÜM: GİRİŞ... 1 1.1. Can Güvenliği Eğitimi... 5 1.2. Çocukların Temel Can Güvenliği Eğitiminde Aile Katılımı... 7 1.2.1. Evde Tek Başına... 9 1.2.2. Ev Kazaları ve Tedbirler....

Detaylı

BİTKİSEL ÇAYLAR. Prof. Dr. Gülçin SALTAN İŞCAN ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI. Prof. Dr. G.

BİTKİSEL ÇAYLAR. Prof. Dr. Gülçin SALTAN İŞCAN ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI. Prof. Dr. G. BİTKİSEL ÇAYLAR Prof. Dr. Gülçin SALTAN İŞCAN ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI Prof. Dr. G.SALTAN 1 GIDA SİLAH YAKACAK BARINMA ZEHİR İLAÇ BİTKİLERİN KULLANIMI Prof. Dr.

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ Hastalar İçin Temel Bilgiler

AKCİĞER KANSERİ Hastalar İçin Temel Bilgiler AKCİĞER KANSERİ Hastalar İçin Temel Bilgiler Prof.Dr. Muzaffer Metintaş Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Eskişehir 0 222 2392979/7050-7051-7070, muzaffermetintas@gmail.com

Detaylı

KiŞiSEL. HiJYEN CEP KİTABI EGEBİLİM KOLEJİ NİN HEDİYESİDİR.

KiŞiSEL. HiJYEN CEP KİTABI EGEBİLİM KOLEJİ NİN HEDİYESİDİR. KiŞiSEL HiJYEN CEP KİTABI EGEBİLİM KOLEJİ NİN HEDİYESİDİR. www.egebilimkoleji.com EGEBİLİM KOLEJİ ÇEVREYE DUYARLI ÖĞRENCİLER YETİŞTİRİR TÜRÇEV DEN SAĞLIK NEDİR? Temizlik, yalnızca hastalık ve sağlığın

Detaylı

titi fer Dünyanın en güzel N efertiti nin Tüm Zamanların En Güzel Kadını:

titi fer Dünyanın en güzel N efertiti nin Tüm Zamanların En Güzel Kadını: BD NİSAN 2017 96 ÜNLÜLERİN BİYOGRAFİLERİ BD NİSAN 2017 Tüm Zamanların En Güzel Kadını: Ne fer titi Dünyanın en güzel kadını denince akla ilk gelen isim yine bir Mısır kraliçesi olan Kleopatra dır. Ama

Detaylı

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS. 226 652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK Eski İran da Din ve Toplum (M.S. 226-652) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü: Prof. Dr. Mustafa Demirci HİKMETEVİ

Detaylı

NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI

NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI Noel, sözlüklerde her yıl 25 Aralık tarihinde İsa nın doğumunun kutlanıldığı hristiyan bayramı olarak geçer. Hristiyanlar, kutlamalara 24 Aralık ta Noel arifesiyle başlar ve

Detaylı

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya VAHYE DAYALI DİNLER YAHUDİLİK Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya nispetle verilmiştir. Yahudiler

Detaylı

BELEDİYE HİZMETLERİNDE ÇÖZÜM ORTAĞINIZ

BELEDİYE HİZMETLERİNDE ÇÖZÜM ORTAĞINIZ BELEDİYE HİZMETLERİNDE ÇÖZÜM ORTAĞINIZ ÇÖP DEPONİ ALANLARINDA VE ÇÖP SIZINTI SUYUNDA KOKU KONTROLÜ, ÇÖP SIZINTI SUYUNUN ARITMA ÖNCESİ BOİ, KOİ, AKM DEĞERLERİNİN İYİLEŞTİRİLMESİ Bütün dünyada olduğu gibi,

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ÇUKUROVA ANONİM HALK EDEBİYATI VE ÂŞIK EDEBİYATINDA SÖZLÜ TARİH Esra ÖZKAYA YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA

Detaylı

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ DEMETER

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ DEMETER KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ DEMETER Doç. Dr. Erhan Öztepe Sunum içerisinde kullanılan görseller telif hakkına sahip olup yalnızca eğitim amaçlıdır. Başka amaçlarla kullanılamaz DEMETER DEMETER büyük

Detaylı

Çocuğunuzun ilk doğduğu günden itibaren gençlik çağlarına gelinceye kadar çeşitli kontroller ve sağlıklı çocuk izlemleri yapılması gerekiyor.

Çocuğunuzun ilk doğduğu günden itibaren gençlik çağlarına gelinceye kadar çeşitli kontroller ve sağlıklı çocuk izlemleri yapılması gerekiyor. Çocuğunuzun ilk doğduğu günden itibaren gençlik çağlarına gelinceye kadar çeşitli kontroller ve sağlıklı çocuk izlemleri yapılması gerekiyor. Sağlıklı çocuk izlemi: Çocuğun yaşına uygun ruhsal, fiziksel

Detaylı

Bugünkü Teknolojiyle Bile İnşa Edilmesi Mümkün Olmayan 19 Akıl A lmaz Antik Yapı

Bugünkü Teknolojiyle Bile İnşa Edilmesi Mümkün Olmayan 19 Akıl A lmaz Antik Yapı Bugünkü Teknolojiyle Bile İnşa Edilmesi Mümkün Olmayan 19 Akıl A lmaz Antik Yapı Bugünkü Teknolojiyle Bile İnşa Edilmesi Mümkün Olmayan 19 Akıl Almaz Antik Yapı 19. Büyük Hipostil Salonu Mısır Karnak Tapınağı

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi

Detaylı

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Tarih geçmiş hakkında eleştirel olarak fikir üreten bir alandır. Tarih; geçmişteki insanların yaşamlarını, duygularını, savaşlarını, yönetim

Detaylı

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti.

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti. E T KİNLİK 5 URARTULAR U Y G A R L I K L A R T A R İ H İ - I A Y D A N D E M İ R K U Ş K AY N A K 1 : 178 (Lloyd, Seton, Türkiye nin Tarihi, Tübitak Yayınları, 2007, s. 106) K AY N A K 2 Hitit İmparatorluğu

Detaylı

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (13 Şubat- 24 Mart 2017)

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (13 Şubat- 24 Mart 2017) 3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (13 Şubat- 24 Mart 2017) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temaları ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her 6 haftada

Detaylı

TEMİZİK. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

TEMİZİK. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 TEMİZİK Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Bu sunum Arş. Gör. Dr. Neslihan Yukarıkır ve Arş. Gör. Dr. Pınar Güner tarafından Prof.

Detaylı

TARİH 1.

TARİH 1. TARİH 1 16.02.2017 ARİF ÖZBEYLİ ERBAA ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ... VE,TARİH YAZIYLA BAŞLAR TARİHİ ÖNCESİ DEVİRLER Taş Devri (MÖ.600.000-5500) Kalkolitik Dönem (MÖ.5500-2500) Maden Devri

Detaylı

30.06.2014 Pazartesi Basın Gündemi

30.06.2014 Pazartesi Basın Gündemi 30.06.2014 Pazartesi Basın Gündemi Prof. Dr. Hayrettin Usul Açıklaması İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Cihannüma Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi,Ortadoğu daki son gelişmeleri değerlendirdi.

Detaylı

Șarbon. Nedir? Nasıl Korunmalıyız?

Șarbon. Nedir? Nasıl Korunmalıyız? Șarbon Nedir? Nasıl Korunmalıyız? Șarbon Hastalığı Nedir? Ot yiyen hayvanlardan insanlara temas yolu ile bulașan ve bazı tipleri ölümle sonuçlanabilen bir hastalıktır. Șarbon Hastalığı Nasıl Bulașır? Șarbon

Detaylı

İmparatorluk Mirası. Anadolu Kültürel Mirası Erken Dönem. Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü

İmparatorluk Mirası. Anadolu Kültürel Mirası Erken Dönem. Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü İmparatorluk Mirası Anadolu Kültürel Mirası Erken Dönem Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü Arkeoloji insanların kültürlerini ortaya çıkarıp, belgelemek ve analizlerini yapmak suretiyle maddi

Detaylı

Yukarıda verilen canlılardan hangisi ya da hangileri yaşamsal faaliyetini sürdürebilmek için beslenmek zorundadır?

Yukarıda verilen canlılardan hangisi ya da hangileri yaşamsal faaliyetini sürdürebilmek için beslenmek zorundadır? 1- l- ll- lll- ıv- Yukarıda verilen canlılardan hangisi ya da hangileri yaşamsal faaliyetini sürdürebilmek için beslenmek zorundadır? A) Yalnız ı B) ıı ve ııı C) ı, II, ıv D) Hepsi 2- A Kandaki zararlı

Detaylı

SAHİP OLDUKLARIMIZI KORUMANIN 4 RUHSAL ADIMI

SAHİP OLDUKLARIMIZI KORUMANIN 4 RUHSAL ADIMI 1 KORUMANIN 4 RUHSAL Çoğu insan nasıl dua edeceğini bilemez. Bu yüzden size yardımcı olabilecek örnek bir dua metni hazırladım. Bu duayı sesli olarak okuyabilir ya da içinizden geldiği gibi dua edebilirsiniz.

Detaylı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı çeken sigara vücuda birçok zarar vermekte ve uzun süre

Detaylı

ASTRONOMİ TARİHİ. 2. Bölüm Antik Astronomi. Serdar Evren 2013

ASTRONOMİ TARİHİ. 2. Bölüm Antik Astronomi. Serdar Evren 2013 ASTRONOMİ TARİHİ 2. Bölüm Antik Astronomi Serdar Evren 2013 Fotoğraf: Eski Yunan mitolojisinde sırtında gök küresini taşıyan astronomi tanrısı, ATLAS. En Eski Astronomi (Antik veya Teleskop Öncesi) Kültürel

Detaylı

İlk Zaman KAMBRİYEN ÖNCESİ: 3-Hadeyan, 2-Arkeyan, 1-Proterozoik

İlk Zaman KAMBRİYEN ÖNCESİ: 3-Hadeyan, 2-Arkeyan, 1-Proterozoik JEOLOJİK DEVİRLER İlk Zaman KAMBRİYEN ÖNCESİ: 3-Hadeyan, 2-Arkeyan, 1-Proterozoik Dünya nın oluşumundan 4 Milyar Yıl sonra Kıtaların çekirdek kısmını oluşturan en eski kıvrımlar oluşmuştur. Su yosunu (alg)

Detaylı

Ali Kemal Yıldız Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi alikemal.yildiz@bahcesehir.edu.tr

Ali Kemal Yıldız Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi alikemal.yildiz@bahcesehir.edu.tr Ali Kemal Yıldız Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi alikemal.yildiz@bahcesehir.edu.tr ANAYASAL KURALLAR Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir (Ay. m. 56/1). Çevreyi geliştirmek,

Detaylı

3/23/2016 HEMŞĠRELĠK TARĠHĠ VE DEONTOLOJĠ

3/23/2016 HEMŞĠRELĠK TARĠHĠ VE DEONTOLOJĠ TARĠH; HEMŞĠRELĠK TARĠHĠ VE DEONTOLOJĠ Sözcük anlamı Geriye gitme, geriye uzanma anlamlarını içeren Ġbranice Reha kökünden gelmektedir. Grek - Latin dillerinde Historia karşılığındadır. Yar. Doç. Dr. SERAP

Detaylı