NİSAN Belki Bir Gün Biz De Dirileceğiz

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "NİSAN 2014. Belki Bir Gün Biz De Dirileceğiz"

Transkript

1 YIL 36 SAYI 423 ISSN Belki Bir Gün Biz De Dirileceğiz Kanser ve Çörekotu İstanbul u Dinliyorum Matthew den Ateş Karıncalarında Kolektif Hareket Osmanlı nın Mültecilere Yaklaşımı Varlığı evvelden evvel, yok nihayet O na, Biricik mercidir O, insan olan insana; Varlığına bütün eşya pırıl pırıl ayna.. Temiz ruhlar ihtiyaç duymaz başka bürhana.

2 Y ıllar var ki bu mağmum coğrafyada hemen her zaman bir diriliş esintisi ve fevkalâdeden bir sur sesi bekleyip durduk. Allah daha fazla bekletmesin; fakat biz, yitirdiğimiz değerleri elde edeceğimiz güne kadar hep böyle aktif bir bekleyiş içinde bulunmaya kararlıyız. Ama acaba, böyle önemli bir beklenti adına, mevcut donanı mımız, metafizik gerilimimiz, Hak karşısındaki duruşumuz yeterli mi?! Değilse, böyle pasif bir duruşa beklenti denmeyeceği açıktır; o hâlde, eğer beklediğimiz ba sü ba de l-mevt duyguda, düşüncede, kalbî ve ruhî hayatta kendimiz olma şeklinde bir diriliş unvanı ise ki öyle olduğunda şüphe yok beklentilerimizle beraber durumumuzu bir kere daha gözden geçirme-

3 Şimdiye kadar hep öyle oldu, Allah bilir bundan sonra da yine öyle olacaktır; öyle olacaktır ve haricî-dahilî düşmanlar saldırılarına devam edecek, dostlar beklenen vefayı göstermeyecek, tahribatları tahribatlar takip edecek, ruh ve mânâ köklerimiz sürekli hırpalanacak, gönüller sevgiye hasret gidecek, her yanda ölüm iniltileri duyulacak.. ve tabiî bunca olumsuzlukların yanında her yana hayat üfleyen diriliş süvarileri de hiçbir zaman eksik olmayacaktır. Sebep ne olursa olsun bize, kurallarına göre ve hikmet dairesinde vazifemizi yapıp ötesini Allah a havale etmek düşer. Her diriliş eri bilmelidir ki, o, Allah ve Resûlü nün çağrısına icabet ettiği takdirde Cenâb-ı Hak da ona diriliş yollarını gösterecek ve onun dökülüp yollarda kalmasına asla meydan vermeyecektir. miz icap edecektir. Zîrâ, hâlihazırdaki tavır ve davranışlarımızla beklentilerimiz arasında illiyet kanununa göre bir tenasübün bulunması, olmazsa olmaz esaslardandır. Aslında bu büyük beklenti, cahillere, mefkûresizlere, dava düşüncesinden mahrum olanlara ve hikmet fakirlerine göre bir iş değildir; o, ilm ü irfan erbabına ve hakikate adanmış ruhlara göre bir gaye-i hayaldir.. eğer bir gün mâkus tâli imiz değişecekse, şart-ı âdî plânında Allah ın izniyle işte bu kahramanların eliyle değişecektir. Tarihin değişik dönemlerinde bizim coğrafyamızda çok farklı kırılmalar, dökülmeler yaşandı.. defaatle insanımıza zehir içirildi ve onun gözlerine kezzap döküldü.. millî ve dinî değerleri elinden alınarak ona gurbetlerin en acısı yaşatıldı.. güneşi çalındı, ayı söndürüldü ve iç içe küsûflara maruz bırakıldı.. onun, bir yandan düşman cefasıyla kıvranırken diğer yandan da dost vefasızlığıyla inlemesi hiç mi hiç eksik olmadı; yıkılıp giden şer gürûhunu arkadan yenileri takip etti ve her zaman gelenler gidenleri arattı. Öyle ki, ne müstebit tiranların baskıları sona erdi ne de din düşmanlarının kin ve nefreti; sona ermedi ve bu dünyayı onun hakkında Cehennem e çevirdiler. Bugün de hiçbir şey değişmeden aynı tagallüpler, tahakkümler, tasallutlar devam etmekte; insanımızın ümit ışıkları söndürülmeye çalışılmakta, hak ve adalet çiğnenmektedir. Fert, devlet/devletler ve toplumlar olarak inandığını yaşamak isteyenlere fırsat verilmemekte; hattâ onlara engizisyon uygulanmaktadır. Tabiî bütün bunlara rağmen göz doldurucu bir keyfiyette olmasa da, gelecek adına vaad ettiği değişik buudlardaki ba sü ba de l-mevtleri işaretleyen ümit meşaleleri de par par yanmakta ve her şeyi sevgiye ve saygıya göre yorumlayan günümüzün o aydınlık ruhları onca gayz, nefret ve tecavüzlere takılmadan ve hız kesmeden yüksek insanî değerlerimizi ihya istikametindeki yolculuklarını devam ettirmektedirler. Aslında, Allah hiçbir zaman, baskıcı zalim ve tiranlara karşı kapısının sadık kullarını inaye

4 tini üzerlerinden eksik etmesin! yalnız bırakmamıştır. Gerçi yer yer bâtıl düşünce çevreyi gürültüye boğmuş, sürekli esmiş savurmuş, etrafta panik hâsıl etmeye çalışmış, hakkın sesini-soluğunu kesmek için yapmadık şey bırakmamıştır ama toplumdaki sinmeler de hep gelip geçici olmuş ve arkasından hakikatin sesi daha bir tiz perdeden duyulmaya başlamıştır. Allah, bazı dönemlerde zalimlere mehil üstüne mehil verse de, çok defa gayretullah a dokunma durumlarında onları derdest edip cezalandırmış, mazlumları tutup kaldırmış ve onlara derlenip toparlanma yollarını göstererek böylelerini ilmî, içtimaî, aklî, kalbî ve ruhî diriliş yollarına uyarmıştır. İşte, Allah ın tutup desteklediği/destekleyeceği bu kimseler, bugün olmasa da çok yakın bir gelecekte sevgiden ve merhametten oluşturdukları değişik enstrümanlarla ruhlarında sürekli köpürüp duran o derin şefkat hislerini mutlaka seslendirecek; bulundukları her yerde birer sıyanet meleği gibi, karşılaştıkları mazlumları, mağdurları kucaklayacak; bütün zalimlere, tiran bozması müstebitlere ve o acımasız gaddarlara Bugün sizi kınayıp serzenişte bulunacak değilim (değiliz). Allah ettiklerinizi bağışlasın; O merhametlilerin en merhametlisidir. 1 diyecek ve o zamana kadar hep kan düşünmüş, kan konuşmuş, kan dökmüş ve kan içmiş en kanlı delilere dahi sinelerini şefkatle açmadan geri kalmayacaklardır. Evet, bir gün mutlaka, böyle engin bir rah- met tecellîsini temsil edecek olan o mefkûre insanları, o iman ve aksiyon kahramanları ve o Allah la münasebetlerinde temkin ve teyakkuz erleri, tecessüm etmiş birer inayet şeklinde dört bir yanda belirecek ve bize kâse kâse diriliş şerbetleri sunacaklardır. Şimdi, eğer Allah, böyle bir dirilişi bu tür seviye insanlarıyla gerçekleştirecekse, ilk defa sebepler plânında onları ba s edecek, sonra da mukadder görünen o umumî ba sü ba de lmevtle hepimizi ihya edecektir. Gayesiz ve hedefsiz mü minlerin, his ve heyecan yorgunu kimselerin kendileri tam diri olmadıkları gibi, diriliş adına başkalarına bir şey ifade etmeleri de söz konusu değildir; bir kere Allah, Kendisine yürekten yönelen kimseleri ihya edeceği ve bu kimseleri başkalarının dirilişine vesile kılacağı vaadini onların peygamberâne azim ve kararlılığına bağlamıştır. Bunlar, sarsılmayacak bir imana sahip, durdukları yerde hep sağlam duran, sağdan soldan gelen tazyiklere asla aldırmayan, belâ ve musibetler karşısında hiçbir zaman sarsılmayan; aksine çevrelerindekilere karşı her zaman moral kaynağı olan, hizmet ve vazife anında ta ilerilerin ilerisinde bulunan, ücret ve mükâfat takdirlerinde ise gerilerin gerisine çekilerek sessizlik murâkabesine dalan öyle samimiyet âbideleridir ki, Allah özel bir teveccühte bulunacaksa işte bunlara bulunur ve birilerine hayat nefhedecekse onların soluklarıyla eder. Zaten, kendilerini insanlığın ihyasına adamış bu ba sü ba de l-mevt kahramanları, Yıllar var ki bu mağmum coğrafyada hemen her zaman bir diriliş esintisi ve fevkalâdeden bir sur sesi bekleyip durduk. Allah daha fazla bekletmesin; fakat biz, yitirdiğimiz değerleri elde edeceğimiz güne kadar hep böyle aktif bir bekleyiş içinde bulunmaya kararlıyız. Ama acaba, böyle önemli bir beklenti adına, mevcut donanımımız, metafizik gerilimimiz, Hak karşısındaki duruşumuz yeterli mi?! Değilse, böyle pasif bir duruşa beklenti denmeyeceği açıktır; o hâlde, eğer beklediğimiz ba sü ba de l-mevt duyguda, düşüncede, kalbî ve ruhî hayatta kendimiz olma şeklinde bir diriliş unvanı ise ki öyle olduğunda şüphe yok beklentilerimizle beraber durumumuzu bir kere daha gözden geçirmemiz icap edecektir

5 Allah ın onlara ihsan ettiği kabiliyet ve kapasitelerini, mefkûrelerini ikame etme istikametinde son santimine kadar kullanmada kararlı, hep en yüksek fedakârlık hisleriyle kanatlı, üzerlerine aldıkları emaneti görüp gözetmede olabildiğine emin, her zaman derin bir teslimiyet duygusuyla Hakk ın takdir ve teveccühlerini aktif bir sabır içinde beklemektedirler ki, gerçekten Hakk a adanmış bir ruhun yapması gerekli olan da işte bunlardır. Böyleleri, derlenip toparlanmak, doğrulup ayakları üzerinde durmak adına ifa etmeleri gereken her şeyi yapsalar da, sonucun bir vakt-i merhûn u olduğu realitesine binaen yıllar ve yıllar boyu beklemesini de bilir ve asla paniğe kapılmazlar. Evet, bazen bütün sorumluluklar yerine getirilmiş olmasına rağmen doğrulup kendini ifade etme ve bir diriliş eri olduğunu ortaya koyma hemen gerçekleşmeyebilir. Bu bazen, diriliş bekleyen kimsenin henüz tam kıvamına ulaşamayışından, ulaşıp bütün enerjisini kendi ruhunun âbidesini ikameye teksif edemeyişinden kaynaklanır; bazen de üzerine lâzım olmayan şeylerle meşgul olup dağınıklığa düştüğünden konunun vetireye farklı düşmesine sebebiyet vermiş olabilir. Aslında dirilip kendimiz olmamız bir ilâhî atiyye ise ki öyledir- henüz o atiyyeyi taşıyacak güce ulaşamadan verildiği takdirde, kadri bilinemeyeceği için gelmesiyle gitmesi bir olacak ve telafisi çok daha güç yeni bir kısım mahrumiyetlerin yaşanmasına sebebiyet verecektir. Ayrıca, eğer Cenâb-ı Hak, maddî-mânevî lütuflarını, insanların iradelerinin hakkını vermelerine bağlamışsa ki biz öyle olduğuna inanıyoruz- onlar imkânları dâhilinde olan her şeyi değerlendirecekleri âna kadar muhtemelen ilâhî teveccüh de gecikmiş olacaktır. Bu konuda diğer bazı hususlar da şunlardır: Bazen bu yolun yolcuları, kendi güç, kuvvet ve kabiliyetlerini her şey sayıp onlara güvenme gafletine düşeceklerinden veya düşme durumunda bulunduklarından, Cenâb-ı Hak onları şirkten sıyanet etme adına her isteyip dilediklerini hemen vermez ve cebrî lütfî bir tevcihle onların yüzlerini tevhide çevirir. Bazen de, her şey yerli yerinde olmasına rağmen diriliş erlerinde tam bir teveccüh olmayabilir; işte böyle bir durumda Cenâb-ı Hak, onları değişik baskı, saldırı ve tazyiklere maruz bırakarak, ızdırar ruh hâletiyle Kendine yönelmeleri ve bir muztar içtenliğiyle O na içlerini dökmeleri için belli bir süre onların diriliş gayretlerine aynıyla cevap vermez. Bazen de, bu diriliş erleri, şöyleböyle belli bir kısım dünyevî beklentiler içine girip gönüllerini makam, mansıp, pâye, ikbâl düşüncelerinden arındırıp tam bir hasbîlik ortaya koyamayabilirler; bu açıdan da böyleleri bütün bütün ağyâr mülâhazasından sıyrılıp hâlisâne bir teveccühle O na yönelecekleri âna kadar diriliş nefhasını da elde edemeyebilirler. Bütün bu hususların yanında, bu yoldaki hasların hamlardan ayrılması, zalim ve gaddarların da toplumun her kesimi tarafından bilinip tanınması çok önemlidir ve böyle bir ilâhî imhalle her zaman yanılabilen ve yanıltılabilen yığınların bazılarında ehl-i ilhada taraftarlık hissiyle bu biraz da her şeyin ayân beyan ortaya çıkmamasından kaynaklanır ba sü ba de l-mevt kahramanlarına karşı tavır almalar olabilir; bu itibarla ak-kara birbirinden ayrılacağı, âlim-âmî herkesin nerede durduğu/ duracağı belli olacağı âna kadar herkese bir teemmül fırsatı verilir; dolayısıyla netice de biraz gecikmiş olur. Sebep ne olursa olsun bize, kurallarına göre ve hikmet dairesinde vazifemizi yapıp ötesini Allah a havale etmek düşer. Her diriliş eri bilmelidir ki, o, Allah ve Resûlü nün çağrısına icabet ettiği takdirde Cenâb-ı Hak da ona diriliş yollarını gösterecek ve onun dökülüp yollarda kalmasına asla meydan vermeyecektir. Dipnot 1. Yûsuf sûresi, 12/

6 { } Sabr u sebatla muvaffakiyet, farklı görünüşte olsalar da, ikizdirler. Kanser ve Çörekotu Çörekotu (Nigella sativa), birçok ülkede ve Türkiye nin hemen bütün bölgelerinde yetişen, yaklaşık 40 santimetre boyunda, ince yapraklı, otsu bir bitkidir. Tohumları şifa maksadıyla asırlardır kullanılır. Son yıllarda muhteviyatına ve şifa özelliğine dâir ilmî çalışmalar oldukça artmıştır. Çörekotunun yaklaşık % 20 si protein, % 40 ı karbonhidrat, % 35 i de nebatî yağlardır. Bu bitkinin hastalıklara deva olması, içindeki uçucu yağlar vesilesiyledir. Bunlardaki esas tesirli madde, timokinondur. Bu madde ilk olarak El- Dakhakhani tarafından 1960 ta elde edilmiştir. İçinde, uçucu yağların % ını oluşturan timokinona ek olarak, Thymol, p-cymene, Thujol, ve o-cymene başta olmak üzere, en az 15 farklı madde bulunmaktadır. Basit bir kimyevî yapıya sahip kılınan bu bileşik, çok farklı hastalıkların tedavisine vesile olmaktadır. Timokinon üzerine yapılan ilmî çalışmalarda, bu bileşiğin anti-oksidan, anti-enflamatuar ve anti-kanser hususiyetlerinin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bu bileşiğin şeker hastalığı, artrit (eklem iltihabı) ve astım gibi hastalıklarda semptomları iyileştirici özelliği görülmüştür. Lâboratuvar hayvanları üzerinde yapılan deneylerde timokinonun şeker hastalığında, kan glikoz seviyesinin düşürülmesine ve insülin miktarının artırılmasına; artritte, hastalığın şiddetinin ve iltihaplanmanın azaltılmasına; astımda ise yine bronşlarda iltihaplanmanın gerilemesine vesile olduğu belirlenmiştir. Bunlardan başka, timokinon, kalbe zarar veren kimyevî maddelerle beraber farelere verildiğinde, hayvanların kalbinde oluşan zararların hafiflediği müşahede edilmiştir. Böylesine şifa vesilesi olarak yaratılan timokinonun mühim hususiyetlerinden biri de anti-kanser tesiridir. Bilindiği üzere kanser, kalb-damar hastalıklarından Ömer Çağlar LATİF sonra en yaygın ölüm sebebidir. Kanser, en basit anlatımıyla kontrolsüz hücre çoğalmasıyla ortaya çıkar. Kanserli hücre devamlı bölünür ve artık bölünmemesi gerektiğini söyleyen sinyallere karşı duyarsızlaşır. Bölünen kanser hücreleri sadece bulundukları yerde kalmaz, vücudun diğer organlarına yayılarak (metastaz) oralarda da kontrolsüz çoğalmaya devam eder. Timokinon, lâboratuvarda doğrudan kanser hücreleri üzerinde denenmiş; meme, akciğer, kalın bağırsak, pankreas ve prostat kanseri, beyin tümörü ve lösemide hücrelerin kontrolsüz çoğalmasını engellediği görülmüştür. Ayrıca timokinona bahşedilen kanseri hedef alma ve geriletme mekanizmaları da ayrıntılı olarak araştırılmaktadır. Timokinon, öncelikle hücre deveranında vazifelendirilen Cyclin D1 gibi sinyal moleküllerini hedef alarak, kontrolsüz hücre bölünmesini durdurmaktadır. Böylece kontrolsüz ve bir mânâda sınırsız bölünme özelliğine sahip olan kanser hücreleri fren yapmak zorunda kalmaktadır. Timokinonun müessir olduğu bir diğer mekanizma da, kanser hücrelerinin ölümünü tetiklemesidir. Bütün hücrelerde, hücrelerin uymak zorunda olduğu programlı hücre ölümü (apoptozis) sinyal mekanizması bulunmaktadır. Duruma göre programlı hücre ölümü mekanizması çalıştırılır. Bir virüsle enfekte olan bir hücrede vücudun sağlığını korumak ve virüsün yayılmasını engellemek adına programlı hücre ölümü mekanizması, bağışıklık sistemi hücreleri tarafından aktive edilir ve hücre kendini imha eder. Bu programlı hücre ölümü mekanizması kanser hücrelerinde çalışamaz hâle gelmektedir. Böylece kanser

7 Timokinon Anti-enflamatuar tesir Programlı hücre ölümü Hücre döngüsünün kilitlenmesi Kemoterapinin etkinliğinin arttırılması Kanser Büyümesinin Engellenmesi Şekil 1: Timokinonun anti-kanser mekânizmaları hücresine iletilen, Kendini imha et! komutu yerine getirilememektedir. Timokinon, kanser hücrelerindeki bu durumu tersine çevirerek programlı hücre ölümüne direnmeye sebep olan BCL-2 ve Survivin gibi proteinleri pasifize eder veya üretimlerine mâni olur. Timokinonun, çok bilinen bir tümör baskılayıcı faktör olan P53 ü ve ona bağlı sinyal mekanizmasını aktive ettiği gösterilmiştir. Kanser hücrelerinin vücutta kullandığı bir diğer mekanizma ise, yara iyileşmesinde de kullanılan enflamatuar yani iltihaplanmayla ilgili moleküler mekanizmalardır. Bu mekanizmalar aktive olduğunda, hücre bölünmesini ve tamir sinyallerini harekete geçirir. Timokinonun bu enflamatuar moleküler mekanizmalara da mâni olduğu bilinmekte ve bu yönden de kanserin yayılmasını engelleyeceği düşünülmektedir (Şekil 1). Bir araştırmada serviks (rahim ağzı) kanseri oluşturulmuş farelerde, timokinonun şu an tedavide kullanılan kemoterapi ilâcı sisplatinden daha tesirli olduğu görülmüştür. Başka bir çalışmada ise, timokinon ve kemoterapi ilâçları beraber kullanıldığında pankreas kanserine karşı daha yüksek fayda elde edilmiştir. Bağ dokusu, kemik ve epitelyum dokuyu (Fibrosarkom, osteosarkom, skuamöz) tutan kanserler ile akciğer ve mide kanseri üzerinde yapılan çalışmalarda da timokinonun tedavi edici faydaları gösterilmiştir. Yapılan bu çalışmalardan birisi çabuk ilerleyen pankreas kanseri üzerinedir. Bu kanserde hastaların sadece % 4 ü kemoterapiye (ilâç tedavisi) istenen seviyede cevap vererek, beş senelik en üst periyodu atlatabilmektedir. Bu sebeple timokinonun pankreas kanserine tesiri dikkat çekicidir. Bu bileşiğin çok farklı kanser türlerine tesiri ve bu vazifeyi, farklı biyolojik mekanizmaları hedef alarak gerçekleştirmesi hayretengiz bir vakıadır. Timokinonun lâboratuvar çalışmalarında gösterilen bütün bu faydalarına rağmen, henüz ilâç olarak kullanılmadığı hatırdan çıkarılmamalıdır. İlâç olarak kullanıma geçmesi ancak gerekli klinik çalışma ve testlerin yapılmasıyla olabilecektir. Dolayısıyla, bu maddenin ve onu içeren çörekotu ve yağının bugün için kanser tedavisinde preparat hâline getirilmiş ticarî bir ilâç şeklinde kullanılması söz konusu değildir. Belki, sağlıklı insanların diyetinde çörek otunun bulunması kanserden korunma adına tavsiye edilebilir. Bu maksatla, ezilmiş çörekotu tohumu veya sadece yağı nebatî tıp uzmanları tarafından tavsiye edilen dozlarda kullanılabilir. Günümüzde kanser kemoterapisi için kullanılan ilâçların yarıdan fazlasının tabiî maddelerden elde edildiği hesaba katıldığında, timokinon tabiî bir bileşik olarak kanser tedavisinde ümit vaat etmektedir. Ayrıca, kemoterapi ilâçlarının çok fazla olan yan tesirlerinin, timokinon gibi ek tedavilerle azaltılabileceği de hesaba katılmalıdır. Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki, çörekotunda onun için bir deva bulunmasın. beyanı ile Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), onu insanlara asırlar öncesinden tavsiye etmektedir. oclatif@sizinti.com.tr Kaynaklar - Woo CC, Kumar AP, Sethi G, Tan KH. Thymoquinone: potential cure for inflammatory disorders and cancer. Biochem Pharmacol. 83(4), (2012). - Mann J. Natural products in cancer chemotherapy: past, present and future. Nat Rev Cancer 2(2), (2002). - El-Dakhakhany M. Studies on the chemical constitution of Egyptian N. sativa L. seeds. Planta Med 11, (1963). - L.Filippo D Antuono, Alessandro Moretti, Antonio F.S Lovato. Seed yield, yield components, oil content and essential oil content and composition of Nigella sativa L. and Nigella damascena L. Industrial Crops and Products 15(1), (2002). - Howlader N, Noone AM, Krapcho M, Neyman N, Aminou R, Waldron W, Altekruse SF, Kosary CL, Ruhl J, Tatalovich Z, Cho H, Mariotto A, Eisner MP, Lewis DR, Chen HS, Feuer EJ, Cronin KA (eds). SEER Cancer Statistics Review, (Vintage 2009 Populations), National Cancer Institute. Bethesda, MD - Buhari, Tıbb 7; Müslim Selam 89, (2215); Tirmizi Tıbb 5, (2042), 22, (2071)

8 Prof. Dr. Ömer ARİFAĞAOĞLU Yeşillikler arasında yanardağdan fırlayıp düşen siyah, kömüre benzeyen tipik lav kayacıklarıyla karşılaştık. Tam bu esnada, dışı sarı-kırmızı renklerle kaplı bir tükenmez kalemin yerde öylece durduğunu görüverdik

9 Babamın işi sebebiyle yurtdışında bulunuyorduk. İkamet ettiğimiz köy, ara sıra faaliyete geçen bir yanardağın eteklerinde idi. Dağın tepe kısmında belli aralıklarla küçük volkan patlamaları olduğuna bütün köylüler şahit olmaktaydı. Geçen gece çok şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Şiddetli bir yanardağ patlaması olmuştu. Lavların dağın zirvesinden akışı gece uzaktan görülebiliyordu. Çocukluğumdan beri çok sayıda yanardağ patlamasına ve lavların gökyüzüne fışkırmasına şahit olmuştum. Mahallemizde birlikte büyüdüğümüz ve okula gittiğimiz bir arkadaşım vardı. Dağın iyice soğuduğu bir bahar gününde onunla dağın eteklerine tırmanmaya, soğuyan lavlara bakmaya ve merakımızı gidermeye karar verdik. Epeyce tırmandıktan sonra, yeşillikler arasında yanardağdan fırlayıp düşen siyah, kömüre benzeyen tipik lav kayacıklarıyla karşılaştık. Tam bu esnada, dışı sarı-kırmızı renklerle kaplı bir tükenmez kalemin yerde öylece durduğunu görüverdik. Kalem yeşilliklerin arasında bulunuyordu. Ben hemen aklımdan geçeni söyleyiverdim: Demek ki bizden önce bazı insanlar burayı ziyaret etmişler, kalem onlardan düşmüş. Arkadaşım ise: Hayır bu mümkün değil, bizden önce buraya hiç insan gelmedi. Bu kalem buradaki şartların bir araya gelmesiyle tabiatın bize bir hediyesi olarak meydana gelmiştir. iddiasında bulundu. Arkadaşıma göre bu kalemin burada bulunmasının başka bir izahı olamazdı. Bana varsayımlarla dolu bir hikâye anlattı: Bu tükenmez kalemi oluşturan madenler bu dağın içinde zaten taş, kaya veya magma olarak vardı. Önce kalemin içinde bulunan kırmızı mürekkep magmanın eritici sıcaklığı ile oradaki madenlerin erimesi neticesinde ortaya çıkmış olabilir. Mürekkep bir boşlukta toplanmıştır. Hatta imkân olsa mürekkeple dolu gölü de bulabiliriz. Ben aklımdan saf kırmızı mürekkep nasıl oluşmuş, diğer renklerle nasıl karışmamış acaba diye geçirerek pek inandırıcı bulmadım. Arkadaşım anlatmaya devam etti: Tamamen bu dağın içindeki şartlarla dışarıdan bir müdahale olmasına gerek kalmadan ince bir plâstik boru da oluşabilir. Dışı ve içi pürüzsüz olan bu mürekkep dolu borucuğun oluşması için gerekli bütün sebeplerin hepsi bu patlayan yanardağın içinde mevcuttur. Dağın içinde o borucuğu oluşturacak madenler, elementler zaten var. Önce sıcak lavların tesiriyle madenler erimiş ve yaklaşık leblebi büyüklüğünde bir sıvı plâstik damlası oluşmuştur. İnce bir rüzgâr sıvı plâstik damlasının ortasından bir cam ustasının nefesi gibi geçmiş olabilir. Olmaz diye bir şeyi kabul etmiyorum. Sonra da ortaya çıkan içi ve dışı pürüzsüz bu borucuk tam da tükenmez kalemin boyunda bir keskin kaya parçasının darbesiyle kesilmiş olabilir. Buraya kadar plâstikten oluşan ince borucuk ve onun içine girecek mürekkep var. Ancak nasıl olacak da mürekkep borunun dışını kirletmeden içine girecek? Arkadaşım hezeyanlarını iyice artırmıştı: Bunun için de ince bir rüzgâr esmiştir. Rüzgâr sıvı mürekkebi üfleyerek etrafı da kirletmeden borucuğun içine yerleştirmiş olabilir. Beynim derin düşünceler arasında zonklamaya başladı. Arkadaşım hikâye anlatmaya devam ediyordu: Bana göre tükenmez kalemin diğer parçaları da bu fırtınalar, rüzgârlar, sıcaklıklar, soğukluklar arasında üretilmiştir. Öncelikle içi mürekkeple dolu borucuğun ucuna boru ile aynı kalınlıkta veya borucuğun içine yerleşebilecek kalınlıkta ortası delik bir metal yerleştirilmesi, bunun için de önce dağdaki madenlerin eritilmesi gerekiyor. Eritmekte problem yok da nasıl şekil verilecek? Çünkü bu içinde minik kanal bulunan metalin bir şekli var. İşte burada kayaların arasında tesadüfen oluşmuş bir kalıp içine erimiş demir madenlerinin girmesi ve orada soğuması ile ortaya çıkmış olabilir. Kanalın oluşması için de ya rüzgâr daha soğumadan kalıp içindeki metalin içinden geçmiş veya bir ucu sivri kaya parçası rüzgârın döndürmesiyle küçük metalin içinden geçmiş ve minik kanal açılmış olabilir. Arkadaşımdan şüphe etmeye başladım. Peki dedim, Ya bu metalin ucunda bulunması gereken küçük bilyecik nasıl meydana gelecek? Kendisi cevap vermeye başlamıştı zâten: Bu minik bilyenin önce erime ve soğuma işlemleriyle üretilmesi gerekir. Ardından da içi kanallı metalin ucuna muhtemelen bir rüzgâr vasıtasıyla yerleştirilmesi gerekir. Bu da sanki olabilir gibi. Gerçi hep de sebep olarak rüzgârı kullandık ama neylersin ki başka da

10 Kimse, cansız tükenmez kalem veya bilgisayarın tesadüfen asla ve kat a kendi kendine olamayacağına inanıyor da, bazıları nasıl canlıların kendi başlarına var olabileceğini kabul ediyor, bunu anlamak mümkün değil. sebebimiz yok gibi. Akıl başka yol bulamıyor. Kendisine: İyice daraldım. Yeter! Anlattıklarında zerre kadar mantık yok! dedim. Kalemin daha bir sürü parçası var. Bunların büyüklükleri, birbirlerine tutunma yerlerindeki yivleri hep uyumlu olması lazım. Bu mümkün değil. Hattâ sonsuz defa aynı hâdiseler vuku bulsa bu mümkün olamaz. Arkadaşım, Mantıksız gelse de, bunu kabul etmekten başka çare yok. diye devam etti. Tükenmez kalemin yayı da erimiş metallerin yer hareketleri esnasında sündürülmesi ve önce bir tel, sonrasında da düzenli olarak bu hareketler esnasında kendi etrafında döndürülmesiyle ortaya çıkmış olabilir. Arkadaşım, aynı şekilde lavların içinde aşırı sıcaklıkla madenlerin erimesiyle, rüzgârın etkisiyle, kaya parçalarının hareketiyle tükenmez kalemin diğer aksamının oluşabileceğini anlatmaya devam etti. Nasıl olmuş da, düzenli bir kalıptan çıkmış olması gereken kalemin dış boruları ve yivleri tam da istenilen şekilde, birbiriyle uyumlu olarak kendi kendine ve tesadüflerin oyuncağı olan sebeplerin tesiriyle ortaya çıkmıştı. Ben hiç mantıklı bulmadım ve bu safsataya hiç inanmadım. Arkadaşım da sıkılmaya başlamıştı. Özellikle parçaların birbirine büyüklük açısından uyumu nasıl tesadüfen olacaktı? Parçaların birbirine tutturulmasında gerekli erkek ve dişi yivlerin kendiliğinden uyumlu olması imkânsız idi. Artık tekliyordu. Nihayet Bu fikrimden vazgeçtim. dedi, ve derin bir Ohhh! çekti. Ben de kendisine, Bu hikâyeyi kime anlatsan inanmaz. dedim. Tek tek minik parçaların oluşması zâten imkânsız. Hadi oluştu, birbirlerine nasıl uyumlu olacak? Hadi o da oldu, hepsi bir araya nasıl mükemmelen gelecek? Bir sebep onları birbirine nasıl monte edecek? Hiçbiri mümkün değil. Parçaların farklı zamanlarda ortaya çıktığını farz etsek bile, o zaman lavlara veya diğer tabiat şartlarına nasıl dayanıp da diğer parçaların oluşmasını bekledi? Bir de diğer tükenmez kalemleri düşünmemiz lazım. Hadi bir tanesi tesadüfen oldu, diğerleri ondan nasıl üretilecek? Tesadüfen oluşan ilk tükenmez kalemin içine bir mekanizma da tesadüfen yerleşmesi gerekir ki, bu imkânsız. Aynı şekilde, canlının temel taşı olan hücreyi ele alalım. Bir hücrenin sulu bir ortamda, meselâ

11 bir denizde suların hareketleriyle, denizin dalgalarıyla ortaya çıkması mümkün olabilir mi? Hücrenin bir organeli olan endoplazmik retikulum tesadüfen oluştu diyelim, ki böyle bir varsayımı dillendirmek bile akıllı işi değil, diğer organellerin, meselâ çekirdek, çekirdek içindeki çekirdekçik, DNA ve diğer proteinler, hücrenin ve diğer organellerin dış zarları tesadüfen aynı anda nasıl oluşacak? Farklı zamanlarda farklı yerlerde oluşsalar fayda etmez. Sırf hücrenin dış zarını ele alsak, yine imkânsız. Zarla birlikte diğer organeller de aynı anda oluşup birbirlerinin içine girip paketlenecek. Bu mümkün değil! Hücre zarı çok çok hassastır, mikronlarla ifade edilecek derecede incedir ve kolay yırtılabilir. Tabiattaki kontrol dışı ve çoğu defa olumsuz ortam şartlarına nasıl dayanıklı olacaktır? Bunu akıl kabul etmez! Köye döndüğümüzde, yanardağ hikâyesini kime anlattıysak kimse kabul etmedi. Bir Allah ın kulu çıkıp da Olabilir! demedi. Çünkü bu hikâyenin gerçek olabilmesi için tabiattaki her bir nesne, sebep ve hâdisenin birer tanrı olması gerekiyor, ki bu mümkün değildi! Sebepler ve tabiat hâdiseleri akıllı şuurlu değiller ki! O zaman, tükenmez kalem tesadüfen değil, iyi bir mühendis, usta ve işçi grubu ile çok donanımlı bir fabrikada ancak üretilebilir, aynen öyle de bu canlılar da sonsuz ilim, hikmet ve kudret sahibi bir Yaratıcı tarafından ancak var edilebilir. Bir öğretmen arkadaşımın oğlu, hücre hakkında bilgi verirken; Bir bilgisayar mı, yoksa hücre mi daha mükemmel yapılmıştır? diye sordu. Hiç düşünmeye gerek yok ki, elbette hücre çok daha mükemmel Onu bilgisayarla kıyas bile edemeyiz. Herkes, cansız tükenmez kalem veya bilgisayarın tesadüfen asla ve kat a kendi kendine olamayacağına inanıyor da, bazıları nasıl canlıların kendi başlarına var olabileceğini kabul ediyor, bunu anlamak mümkün değil. oarifagaoglu@sizinti.com.tr Minareler kulluğumuzu söyleyen diller, O semavî seslerle huzur bulur gönüller Nebi kokusuyla esiverir esen yeller, Duyar onu güzele peyrev olan güzeller

12 Dr. Kemal SERÇE Bilimdeki gelişmeler, son asırda büyük bir ivme kazanmış, eskiden bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz birçok şey, günümüzde sıradan şeyler hâline gelmiştir. Bilimdeki gelişmeler, son asırda büyük bir ivme kazanmış, eskiden bilim-kurgu filmlerinde gördüğümüz birçok şey, günümüzde sıradan şeyler hâline gelmiştir. Süpersonik uçaklar, hızlı trenler, kıtalararası füzeler, cep telefonları, uydu haberleşme sistemleri, süper bilgisayarlar gibi yüksek teknoloji ürünleri artık hayatımızın bir parçasıdır. Yeni keşifler, bilimin gelişmesine ve yeni teknolojik ürünlerin ortaya çıkmasına vesile olmaktadır. On bin kilometre uzaktaki bir hedefin füzeyle vurulduğu, 500 milyon kilometre uzaklıktaki uyduların idare edildiği ve olup bitenlerin takip edildiği, uzaklık, yakınlık, gizlilik gibi kavramların ehemmiyetinin kalmadığı bir devirde yaşıyoruz

13 Hangi gelişmeler öne çıkacak? Yüksek enerjiye, parçacık fiziğine ve atom altı partiküllerin keşfine yönelik araştırmalar; atomik ve moleküler seviyedeki yapıların özellik ve davranışlarının ortaya konulmasına yönelik incelemeler; nanoteknoloji, biyoteknoloji, sibernetik, biyonik ve robot teknolojileri, genetik ve tıp alanlarındaki çalışmalar günümüzde oldukça yoğunluk kazanmıştır. Bu sahalarda olabilecek muhtemel gelişmelere dâir bazı tahminlerde bulunabiliriz. Bilgi teknolojileri Bu sahadaki gelişmeler, diğer bilimlerdeki gelişmelere destek olduğu kadar, öncülük de etmektedir. Gelecekte, biyolojik ve organik işlemcilerin devreye girmesiyle bilgiyi işleme hızında ve tekrar kullanma kapasitesinde sıçramalar olacaktır yıl içerisinde süper hızlı kuantum bilgisayarların üretilebileceği tahmin edilmektedir. Yüksek veri transferi sağlayan gelişmiş ağlar, bilgi akışını hızlandıracaktır. Bilgiye erişim ve iletişim hızlanıp kolaylaşacağı için, bilgi teknolojileri hayatın her alanında tesirini hissettirecek, kablosuz iletişim yaygınlaşacaktır. Küçük bir cihazla her türlü bilgiye daha rahat ve hızlı ulaşılabilecektir. Holografik Tv, üç-dört boyutlu video görüntüleme sistemleri üretilecek; filmler, izleyiciye aynı mekânı paylaşıyormuş gibi gerçeklik hissi verecektir. Sesli komutla ve insan zihniyle çalışan elektronik cihazlar üretilecek, konuşmaları istenilen dile anında çevirebilen yazılımlar yaygınlaşacaktır. Nanoteknoloji Nanoteknoloji; metrenin milyarda biri ölçeğinde moleküler tasarımlarda bulunma ve fonksiyonel yapılar oluşturma bilimidir. Atomların ve moleküllerin manipüle edilmesi ile tabiatta bulunmayan nanotüpler, nanoelektronik devreler ve algılayıcılar, nanofiberlerin senteziyle çok maksatlı kullanımı olan yeni malzemelerin üretimi söz konusudur. Su tutmayan, kirlenmeyen, renk değiştirebilen boyalar, kumaşlar, elektronik devreler eklenerek termal, mekanik, akustik ve optoelektronik özelliklere sahip çok fonksiyonlu malzemelerden üretilen elbise ve ürünler hayatın her alanında kullanılacaktır. Çok fonksiyonlu detektörlerin ve güneş pillerinin fiber üzerinde üretilmesiyle güneş enerjisinden elektrik üreten, kendi ısısını ayarlayan ve insanların günlük enerji ihtiyacını karşılayan elbiseler üretilebilecektir. Opto-elektronik aygıtların geliştirilmesiyle enerjinin % 100 e yakınını ışığa dönüştüren yüksek verimli aydınlatma sistemleri ve ışık kaynakları geliştirilebilecektir. Taşıtlarda ve enerji gereken işlerde güneş enerjisi, nükleer enerji ve hidrojen yakıt hücresi gibi yeni teknolojilerin kullanımı yaygınlaşacaktır. Geri dönüşüm özelliğine sahip mühim hidrojen kaynağı ve tutucusu olan bor hidridler, bu hususiyetiyle çok hafif ve ucuz yakıt deposu olarak kullanılabilecektir. Sürtünmenin son derece azaltılması sayesinde çok yüksek verimlilikte motor ve makinelerin üretimi mümkün olacağı gibi, manyetik kuvvetle çalışan motorlar üretilerek, ciddi yakıt ve enerji tasarrufu sağlanacaktır. İnsanlarla iletişim kurabilen ve insan davranışlarını taklit eden gelişmiş akıllı robotlar, insanların günlük işlerinin çoğunu üzerine alacak, insan hayatı için riskli yerlerde vazife yapacaktır. Kur ân da Hz. Süleyman (aleyhisselam) kıssasında, ilim sahibi bir vezirin mealen Siz gözünüzü açıp kapayıncaya kadar o tahtı sizin yanınızda hazır ederim. demesiyle aynı ânda Yemen Melikesi Belkıs ın tahtının uzak mesafelerden getirildiği ifade edilmektedir. Bu, ister ışınlama yöntemi, isterse boyutlar arası geçiş veya zaman kısalması şeklinde olsun, uzay-zamanın ve maddenin birtakım hususiyetlerinden istifade edilerek eşya naklinin gerçekleşebileceğine ve benzeri gelişmelere işaret olabilir. Canlıların genetik kodlarına müdahale edilerek yeni kombinasyonlar oluşturulabilir. Genlerle oynamak suretiyle yeni virüs ve bakterilerin oluşturulmasına sebep olunabileceği gibi, farklı genetik hususiyetlere sahip bitki ve hayvan türleri de ortaya çıkabilir

14 Gelecekte mühim gelişmelerin beklendiği bir alan da tıptır. Genetikteki gelişmeler, bazı hastalıkların iyileştirilmesine vesile olabilecektir. Günümüzde klonlama (kopyalama) gerçekleştirilmiştir; ancak gelecekte canlılarda yeni genetik tasarımlarla alâkalı gelişmelerin olması beklenebilir. Genetik şifrenin fonksiyonları tam olarak aydınlatılabilirse, genlerin embriyo safhasından itibaren canlının gelişim süreçlerini nasıl etkilediği ortaya çıkacak, bu da canlının gelişimi esnasında gerektiğinde yönlendirici genetik müdahalelerde bulunma ve gen değişiklikleri yapma imkânı verecektir. Biyoteknoloji alanındaki gelişmeler neticesinde tarımda verim artacaktır. Farklı iklim şartlarında yetişebilen dayanıklı bitkilerin geliştirilerek bir tanesi birkaç kişiyi doyuracak büyüklükte meyve ve sebzelerin üretimi mümkün olabilecektir. Âhirzamanda bereketin çok artacağı hususuyla alâkalı bazı hadîslerde pek çok kişinin ancak yiyebileceği narların olacağı, bir nar kabuğunun altında bir insanın gölgelenebileceği, hattâ buğday tanelerinin çok iri olacağı (Müslim, Fiten 110; Tirmizi, Fiten, 59) şeklinde ifade edilen hususlar, gelecekte bereket ve bolluğun artmasından kinaye olabileceği gibi, ileride genlere müdahale edilerek meyve ve bitkilerin çok büyütüleceğine işaret de olabilir. Canlıların genetik kodlarına müdahale edilerek yeni kombinasyonlar oluşturulabilir. Genlerle oynamak suretiyle yeni virüs ve bakterilerin oluşturulmasına sebep olunabileceği gibi, farklı genetik hususiyetlere sahip bitki ve hayvan türleri de ortaya çıkabilir. Yine, insan genlerine müdahale etmek suretiyle ona olağanüstü hususiyetler kazandırmak maksadıyla çalışılırken insan suretinde, fakat farklı hususiyetlere sahip ucube varlıkların ortaya çıkması da muhtemeldir. Kötü niyetli bazı kişi ve kuruluşlar menfaatleri uğrunda kullanmak maksadıyla bu tür varlıklar üretmek isteyebilir. İlmî çalışmalarda temel prensip; insanlığın faydası, canlıların ve türlerin aslî hüviyet ve fıtratlarının korunması, neslinin tükenme ve bozulmasına yol açılmaması olmalıdır. Hâlihazırda beyin dışındaki hayatî organların yerine sun î organlar kullanılabilmektedir. Gen transferi ve kök hücre tedavisindeki gelişmelerle sun î organ ve biyonik protezlerin geliştirilmesi ve üretimi mümkün olacak, böylece organ nakli için hastalar yıllarca beklemek zorunda kalmayacaktır. Sinir sistemi ve kalb gibi kendisini yenileyemeyen organların hasarında ve Nanoteknoloji ve biyoteknolojideki gelişmeler, bazı insanların kendisinde yaratıcı bir güç vehmetmesine sebep olabilir. Oysa insan hiçbir şeyi yoktan var edemeyeceği gibi, var olanı da yok edemez. İnsanlarla iletişim kurabilen ve insan davranışlarını taklit eden gelişmiş akıllı robotlar, insanların günlük işlerinin çoğunu üzerine alacak, insan hayatı için riskli yerlerde vazife yapacaktır. bazı kanser türlerinde kök hücre tedavisinden büyük beklentiler vardır. Beynin fonksiyonel haritasının iyice açığa çıkarılmasıyla bazı temel beyin fonksiyonlarının cihazlarla yerine getirilmesi mümkün olabilir. İnsana bazı maddeler enjekte ederek onu yönlendirmenin yanında beynine mikroçipler yerleştirerek bazı bilgilerin transferini ihtimal dışı görmemek gerekir. İnsanın ruhî yönünü ihmal eden ve psikolojisini dikkate almayan, her şeyi maddî ölçülerle ele alan materyalist/pozitivist yaklaşımlarla insan üzerinde bir kısım deneylerin yapılması, günümüzde bazı fantastik film senaryolarına konu olduğu gibi, beklenmedik bazı gelişmelere ve kontrol edilemeyen felaketlere de yol açabilir. Bu gelişmeler bütün insanlığı ilgilendirdiği gibi, yeryüzünde insanlığın geleceğini de tehlikeye atabilir. Nanoteknoloji ve biyoteknolojideki gelişmeler, bazı insanların kendisinde yaratıcı bir güç vehmetmesine sebep olabilir. Oysa insan hiçbir şeyi yoktan var edemeyeceği gibi, var olanı da yok edemez. Aslında insanın yaptıkları, varlıktaki cârî kanun ve hikmetleri öğrenmek suretiyle Yüce Allah ın (celle celâluhu) bahşettiği akılla, yine O nun sanatını taklit edip teknolojiye tatbik etmekten ibarettir. Bilim adamlarının yüksek maliyetlerle kurulan dev lâboratuvarlarda keşfettiği bilgi ve geliştirdiği teknolojiler, aslında varlıkların yapısında milyonlarca yıldan beri sergilenmektedir. Bilim, marifete dönüşürse, insanı maddî refahın yanında, ebedî saadete götüren bir vesile olabilir. Aksi takdirde bilim, insanoğlunun ulaştığı teknoloji ve geliştirdiği silâhlarla kendi sonunu getirmesine de sebep olabilir. kserce@sizinti.com.tr

15 Ramazan ÇAKIR Tarih ve medeniyet kokan büyük şehre, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra ayak basmıştı. Elindeki kâğıtta yazılı adrese baktı. Her adım atışta heyecanı bir kat daha artıyordu. Otobüse bindi. Dalgındı. Gökyüzünü yırtarcasına uzanan mağrur binalara, martılara simit atan elleri mor, elbisesi mor çocuğa ve denize baktı. Yüzünü yeni doğan güneşe çevirdi. İlk defa geldiği bu büyük şehirde gün, kim bilir nelere gebeydi!

16 Otobüsten indi. Yürüdü. Sabah ayazında biraz üşümüştü. Ne de olsa sıcak bir memleketten gelmişti, İstanbul a! Yaklaştı, yaklaştıkça kalb atışları hızlandı. Üniversiteyi yeni bitirmiş ve kırk günlük bir seminere katılmıştı. Bugün İşte bugün, belki de hayatında yeni bir sayfa açılacaktı. Nihayet, aradığı binanın karşısındaydı. Gönüllülerin kurduğu, güzel günlerin şâhidi ve aydınlık yarınların muştucusu olan beş katlı bina gülümsedi. Avluda gençler vardı; yüzü gülen, koşuşturan, şakalaşan, basket oynayan gençler. Başlarında ise, iyi giyimli, traşlı, ellerinde kitapları ve sıcak tebessümleriyle genç muallimler Güvenlik görevlisine selâm verdi ve içeri adım attı. Beşinci kata çıktı. Dışarıya inat içerisi sıcacıktı. Geniş ve muntazam salona ilk girenlerden oldu. Duvarda bir dünya haritası vardı. Sade bir koltuk, küçük bir sehpa ve divanlar dikkatini çekti. Bir gün önce ayağını burktuğu için aksıyordu. Koltuğa uzak bir divana yaslandı. Bu arada tatlı bir koşuşturmaca başladı salonda: Geliyor, geliyor. Salona açılan küçük kapı aralandı ve bir ışık huzmesi doldu içeriye. Ay yüzlü, sade giyimli, duruşu asil, bakışı heybetli muhterem zât etrafı süzdükten sonra selâm verdi ve koltuğa oturdu. Bütün nazarlar ona çevrildi. Hamdele, salvele ve uzunca bir duadan sonra tanışma faslı başladı. Anadolu oradaydı. Anaların yürekleri de. Efendimiz Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) mübarek adını anarken gözleri doluyordu. Sahabe-i Zişan Efendilerimiz i zikrederken şahlanıyor ve nefsini yerden yere vuruyordu. Nefsini, benliğini sıfırlarken bile 0 daki boşluğu kabul etmiyor ve Arapçada nokta. hâlindeki sıfırı kullanıyordu. Ailenizden, vatanınızdan ayrılacağınız için sizleri üzgün bulacağımı düşündüm; ama yüzünüzde bir bayram sevinci var. Dudaklarından damlayan şeker-şerbet sözler, genç gönüllerde mâkes bulmuştu. Gönül gözesinden akan pınarlar, gözyaşlarına karışmış; Asya ya, Afrika ya sevgi yağmurları olarak çoktan yağmaya başlamıştı. Hayır temennisiyle kuraları bir bir çekmeye başladı. İsmi okundu ve hemen ayağa kalktı. İsminin yazılı olduğu kâğıdın üzerinde Türkmenistan-Nebitdağ yazılıydı. Gönlü birden kuş gibi pır pır etmeye başladı. Bir ân önce uçmak, yükselmek ve o topraklara konmak isteği bütün benliğini sardı. Hayatının baharında, uzun bir yolculuğa çıkacaktı. Sevincini ailesiyle paylaşmak için telefona sarıldı. Annesini aramayı düşündü. Sonra vazgeçti. Nasıl söyleyecekti? Ne söyleyecekti? Haydi, hayırlısı! dedi ve çıktı yola. Yağmur çiselemeye başlamış, ayaz kırılmıştı. Yağmurun kokusunu yudum yudum çekti. Adımlarını damlalarla birlikte hızlandırdı. Esenler den bindiği otobüsle Adana ya geldi. Eve girer girmez annesine sarıldı. Merakla annesinin gözlerinin içine baktı ve dudaklarından dökülecek sözlere dikkat kesildi. - Oğlum, hayırdır aramadın. Söyle yoksa uzaklara mı çıktı? Olsun evlâdım, nere olsa bir otobüslük yer değil mi? Ben gelirim seninle. Uzun müddet direndi. Söyleyemedi. Benim sevincim, annemin üzüntüsü olabilir. diye düşündü. Kelimeler boğazına düğümlendi. Söylemek için bir hafta bekledi. Bir sabah kahvaltıda: - Çok uzaklarda anne, Atavatan Türkmenistan da, İngilizce öğretmenine ihtiyaç varmış! Sekiz nüfuslu ev ilk defa bu kadar sessizliğe bürünmüştü. Ağızları bir müddet bıçak açmadı. Oysa ne çok hayalleri vardı, annesinin. Ahmet ini evlendirecek, hayatının son demlerinde gelini ve oğluyla beraber yaşayacak, torunlarını kucağına alıp okşayacak, daha neler neler... Bir ânda bütün hayalleri yıkılmıştı. Elindeki bardağı düşürdü. Yutkundu ve eğdi başını. Gözleri nemlendi: - Sen bilirsin oğlum, demek oraların daha çok ihtiyacı var! - Ağlama anam, beni de ağlatacaksın! - Ana yüreği bu; hem ağlarım hem de uğurlarım. Allah yolunu ak etsin! Apar topar üç-beş dünyalığını topladı. Birkaç gün sonra kutlu yolculuk başlayacaktı. İstanbul dan bindiği uçak, beş saat sonra Aşgabat a indi. Orada, onu sıcak esen bir rüzgâr kucakladı. Terlemişti. Uzaklarda irili ufaklı, tek katlı evler ve kahverengiye çalan bir toprak örtünün yanında cılız bir yeşillik gördü. Adana dan pek farkı yok. diye geçti içinden. Sıcak Sevincini ailesiyle paylaşmak için telefona sarıldı. Annesini aramayı düşündü. Sonra vazgeçti. Nasıl söyleyecekti? Ne söyleyecekti? Haydi, hayırlısı! dedi ve çıktı yola

17 Hayatlarının baharında 20 gençle gelmişlerdi, sıcaklığın dereceyi bulduğu çorak topraklara. Aralarında, Nebitdağ a gidecek tek o vardı. toprağa ayak basmadan önce bütün kalbi duygularıyla bir besmele çekerek: Allah ım burası benim hicret beldem, ne olur beni ve bizim gibi düşünenleri mahcup etme! Hayırlı hizmetlere vesile kıl! diyerek, ellerini yüzüne sürdü. Hayatlarının baharında 20 gençle gelmişlerdi, sıcaklığın dereceyi bulduğu çorak topraklara. Aralarında, Nebitdağ a gidecek tek o vardı. Tren mi, otobüs mü? derken, uçakta karar kıldı. Birkaç saatlik uçuştan sonra çalışacağı şehre gelmişti. Yıllara meydan okuyan bir otobüse bindi elindeki adresle. Sıva ve boyaları dökülmüş, pencereleri kırılmış, miadını çoktan doldurmuş bir harabenin önünde indi. Okul değil virane bir yapı vardı karşısında. Sovyetler döneminde Rus okulu olarak faaliyet gösteren eski bir yapı. Bavulunu yere koydu, binayı tepeden tırnağa süzdü. O sırada üstü başı toz içinde kalmış, elinde tornavida olan biri yaklaştı. - Hoş geldiniz! Uzun zamandır sizi bekliyorduk. Kusura bakmayın tamirat devam ediyor, sizi karşılamaya gelemedik. Türkçenin sıcaklığını, bildiği dili konuşan birisiyle karşılaşmanın mutluluğunu yaşadı km ötede. - Hocam, okul burası mı? - Merak etme! Allah ın izniyle yakında tam okul binası kıvamına gelir. - - Hocam isminizi bağışlar mısınız? - Ahmet. - Benim de Ahmet Fazıl. Okul müdürüyüm. Neyse, sen yoldan geldin. Açıkmışsındır. Haydi yukarıya çıkalım. Ekmek, kavun var. Tecen kavunu tatlı ve suludur. Akşam olmuş, hava çoktan kararmıştı. Biraz sonra, müdür beyin gösterdiği odaya çekildi. Yerde eski bir kilim, pencere kenarında vidaları küf tutmuş tahta bir ranza, tavuk tüyünden doldurulmuş kaba bir yastık ve ince bir çarşaf vardı. Köşede duran dolaba eşyalarının birazını yerleştirdi ve yatağa uzanıverdi. Kocaman odada tek başınaydı. Düşüncelere yelken açtı. Seminerde söylenen sözler meşgul etti bir süre zihnini. Seminerin son günlerinde, yanına yaklaşan orta yaşlı seminer sorumlusu: Kardeşim Ahmet, nasip olur da o aziz diyarlara gidersen, Efendimiz Muhammed Mustafa yı (sallallahu aleyhi ve sellem) görürsün inşallah. Oralar bereketli topraklar, evlenir çoluk çocuğa karışırsın. Allah ın izniyle iki dünyanı da âbâd edersin. demişti. Peşpeşe sıralanan bu mânidar cümleler, öylesine söylenmiş olamazdı. Mutlaka söylettirilmişti. Hem söyleyeni de çok iyi tanımıyordu. Söyleyene değil, söyletene bak! demez miydi, her seferinde annesi. Günlerce bu ve buna benzer düşünceler kafasını kurcaladı durdu. Her gece Efendimiz i (sallallahu aleyhi ve sellem) görebilmek için sıraladı hisli dualarını. Tam iki hafta geçti. Bir pazartesi sabaha karşı odası aydınlandı. Anne sıcaklığıyla yüzünü okşayan şuleler, nazlana nazlana kalkmasına sebep oldu. Doğruldu, giyindi. Aynaya baktı. Kendini tanıyamadı. İki haftada, dudakları çatlamış, kalem tutmaya alışkın ellerinde yarıklar oluşmuştu. Tamirat ve tadilatın ne bittiği ne de biteceği vardı. Sıcaklar, sivrisinekler, mânâsız düşünceler, uykusuz geçen geceler, tatsız-tuzsuz yemekler. Neden geldim, ne işim var buralarda? gibi sorular ve nefsinin mırıltıları artınca, annesini ve geride bıraktığı unutulmaz hatıraları düşündü. Annesi, aklından hiç çıkmayan yaşlı annesi geldi gözlerinin önüne. Fakat, bu harabeyi görünce annesini getirmediğine sevindi. İnşallah bir gün annem de gelir. derken, aklına seminer sorumlusunun sözleri takıldı. Karışık duygu ve düşüncelerle girdi, yemekhaneye. Kahvaltı sonrası, müdür beyin yanına çıktı. - Hocam, beş dakika görüşebilir miyiz? - Olur. - Hocam, Bursa da seminerde, Atavatana gider, orada sabırla durursanız Efendimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) takdirine mazhar olursunuz. dediler. Geleli iki hafta oldu. Her gece yalvarıyorum Rabb ime, ama hâlâ Efendimiz i (sallallahu aleyhi ve sellem) göremedim. - İnşallah görürsün. Belki vakt-i merhunu gelmemiştir. Rabb im o söz veren büyüklerin hatırına inşallah Efendimiz i (sallallahu aleyhi ve sellem) görmeyi nasip eder. Sen dualarına ve işlerine devam et. O günün gecesi, karanlık odanın perdesi birden aralandı. Rüyasında, ay yüzlü, ak takkeli, beyazlara bürünmüş zât 20 kadar gence ders verirken, odaya birden İnsanlık Âleminin Güneş i girmiş ve içerisi nurla dolmuştu. O zât, iki âlem Sultanı nı görünce edeple yerinden doğrulmuş, talebeleriyle birlikte tekmil vermişti. O ânda başını kaldırıp, Güneş e doğru bakmış, ışık gözlerini kamaştırınca, derin bir mahcubiyet içerisinde başını öne eğmişti. Sabah olunca odası daha aydınlık, gönlü daha ferah, okulu daha güzeldi. Yapan O ydu. Gönderen O ydu. 16 yılını adadığı bu topraklarda evlenmiş, Rabb i ona dört evlât ve dört odalı bir ev nasip etmişti. Hicretini teşvik eden annesini rahmetli olmadan bir yıl önce yanına getirmiş, Beytullah a birlikte yüz sürmüş ve Mescid-i Nebevî de İki Cihan Güneşi ne (sallallahu aleyhi ve sellem) salâvatlar göndermişlerdi. rcakir@sizinti.com.tr

18 { } Sabr u sebatla muvaffakiyet, farklı görünüşte olsalar da, ikizdirler. Dr. İhsan KÖSE Yuvaları su altında kalan ateş karıncalarının gösterdiği harikulâde davranışlar araştırmacıların dikkatini son zamanlarda daha fazla çekiyor. Çünkü biyomimetik ve biyomühendislik sahasındaki araştırmalar, mükemmel işler sergileyen karıncalardan birçok mühendislik probleminin çözümünde faydalanılabileceğini göstermiştir. Birçok karınca türü gibi ateş karıncaları da yuvalarını yer altına inşa eder. Bu yuvalar, koridor ve odalardan müteşekkil kompleks bir ağ oluşturur. Brezilya daki yağmur ormanlarında, ateş karıncalarının, koloninin bekasını tehlikeye atacak bir hâdise meydana geldiğinde, mükemmel bir organizasyon göstererek hareket ettikleri ve su baskınlarına karşı harikulâde bir şekilde örgütlendikleri müşahede edilmiştir. Ateş karıncaları, sel baskınında yuvayı tek tek terk etmek yerine, ayak bileklerini birbirlerine uygun şekilde bağlayarak merdiven, zincir, duvar ve sal şeklinde yapılar oluştururlar (Resim-1). Bunlar arasında sal, en uzun süre dayanan yapıdır. Karıncalar yaşayabilecekleri

19 Resim 1 Ateş karıncaları, sel baskınında yuvayı tek tek terk etmek yerine, ayak bileklerini birbirlerine uygun şekilde bağlayarak merdiven, zincir, duvar ve sal şeklinde yapılar oluştururlar. yeni yerler keşfedinceye kadar bu sal yapısı sayesinde haftalarca, hatta aylarca su üstünde yüzebilir. Eğer su yüzey gerilimini azaltan bir madde ihtiva etmiyorsa, bir ateş karıncası burada yüzebilir. Karıncanın vücudu sudan daha yoğun olsa da, karınca, su üstünde yürüyebilen bazı böceklerin ve icat edilen bazı biyomimetik robotların yaptığı gibi, yüzey gerilim kuvvetinin yardımıyla yüzebilir. Ancak, yüzey gerilimi zayıf olduğunda, bunun üstesinden gelebilmek için, ateş karıncaları su üstünde yüzebilen bir sal inşa eder. Salın alt tabakasındaki karıncalar, koloninin geri kalan kısmının rahatça yürüyebileceği su geçirmeyen bir taban teşkil eder. Sıkıca ördükleri doku sayesinde, su salın üst kısmına çıkamaz ve taban üzerindeki karıncalar kuru kalır. Böylece sal yüzer. Karıncalar, sel suları çekilinceye veya üzerine çıkabilecekleri bir toprak parçası buluncaya kadar, haftalarca sal pozisyonu nu muhafaza edebilir. Ateş karıncalarının dış iskelet sistemi hidrofobik (suyu sevmeyen) hususiyette yaratılmıştır. Su molekülleri karıncanın vücuduna 90 dereceden biraz büyük bir açıyla temas eder. Dolayısıyla karıncalar bir araya gelerek sal şekli oluşturduklarında hidrofobik hususiyetleri daha da artar ve salın yüzmesi mümkün hâle gelir. Karıncaların su yüzeyinde kalabilmelerini sağlayan diğer bir husus, vücutlarının çeşitli kısımlarına yapışık şekilde meydana gelen hava kabarcıklarıdır (Resim-2). Öyle ki, eğer sal, üstünden bastırılarak suyun içine doğru itilse bile, bu hava kabarcıkları sayesinde suyu dışarıda tutarlar ve sal yüzmeye devam eder (Resim-3). Suyun altındaki bir karınca, vücuduna yapışık veya antenleri civarında biriken ince bir hava kabarcığı sayesinde su yüzeyine doğru yüzebilir. Karıncanın etrafında gözüken ışıltılı tabaka, hava/su ara yüzeyidir. Eğer bu ara yüzey bozulacak veya kırılacak olursa, yüzey gerilim kuvveti ortadan kalkar ve karıncanın hayatı tehlikeye girer. Diğer bir ilginç husus, karıncaların sal oluştururken gösterdikleri kenetlenme mekanizmasıdır. Sal oluşturan bir ateş karıncası kolonisinin sıvı azotla dondurulmasından sonra yapılan taramalı elektron mikroskobu analizinde, karıncaların ayaklarındaki pençeleri kullanarak ve dişleriyle diğer bir karıncanın ayağına sıkıca kenetlenebildiği görülmüştür. Resim 2 Resim-3 Karıncaların su yüzeyinde kalabilmelerini sağlayan diğer bir husus, vücutlarının çeşitli kısımlarına yapışık şekilde meydana gelen hava kabarcıklarıdır. Öyle ki, eğer sal, üstünden bastırılarak suyun içine doğru itilse bile, bu hava kabarcıkları sayesinde suyu dışarıda tutarlar ve sal yüzmeye devam eder

20 Resim-4 Ateş karıncalarının diğer bir harikulâde davranış motifi, yüksek bir yerden inmeleri gerektiğinde ortaya çıkar. Bunu yaparken, iki karınca ayak uçlarından birbirlerine bağlanır. Ateş karıncalarının diğer bir harikulâde davranış motifi, yüksek bir yerden inmeleri gerektiğinde ortaya çıkar (Resim-4). Bunu yaparken, iki karınca ayak uçlarından birbirlerine bağlanır. Fakat daha da enteresanı, bir çaydanlığın içindeki ateş karıncaları fincana dökülürken, viskoz (ağdalı) bir sıvı davranışı gösterir. Ateş karıncaları, gerektiğinde katı hususiyeti gösteren bir madde (sal), gerektiğinde de akışkan özelliği gösteren bir madde (ağdalı bir sıvı) gibi davranarak, koloninin karşılaştığı âcil durumlarda problemin çözümü adına mükemmel bir kolektif davranış sergileyebilmektedir. Aslında günümüze bir izdüşüm yapılacak olursa, felaket asrında (âhirzaman) yaşayan bizlerin de, ateş karıncalarının, koloninin bekası adına gösterdikleri davranışlardan alacağımız dersler vardır. İnsanlar birbirleriyle uyumlu ve kolektif hareket ettiklerinde, çözülmesi zor problemleri daha kolay çözebilir ve gerçekleştirilmesi zor birçok işi daha kolay yapabilir. Cenabı Hak, Kelâm ında mealen: Hepiniz toptan, Allah ın ipine (dinine) sımsıkı sarılın, bölünüp ayrılmayın. Allah ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah kalblerinizi birbirine ısındırmış ve onun lütfu ile kardeş oluvermiştiniz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oraya düşmekten de sizi O kurtarmıştı. Allah size âyetlerini böylece açıklıyor, tâ ki doğru yola eresiniz. (Âl-i İmran, 103) buyurarak, birlikte hareketin hem dünya hem ahiret açısından ne kadar hayatî ve hassas olduğunu ihtar etmektedir. İnanan insanlar, imanı korumanın kor bir ateşi elde tutmak kadar zor olduğu bir dönemde, yardımlaşma ve dayanışmaya her zamankinden daha fazla muhtaçtır. İlâhî Kudret ve ilmin ateş karıncalarına yaptırdığı davranışlar Kur ân ahlâkının kâinat kitabındaki yansımaları olarak dikkate alınmalıdır. ikose@sizinti.com.tr Kaynaklar - Nathan J. Mlot, Craig A. Tovey, David L. Hu, Proceedings of the National Academy of Sciences, 2011; doi: / pnas Teşekkürler - Resim 1-2 ve 3, Nathan J. Mlot, Craig A. Tovey, and David L. Hu çok yazarlı Fire ants self-assemble into waterproof rafts to survive floods isimli makaleden alınmıştır

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Cenâb-ı Hak geçmiş ümmetleri çeşitli cezalar ile cezalandırmış,ağır imtihanlarla,ince elekten eler gibi elemiştir.

Cenâb-ı Hak geçmiş ümmetleri çeşitli cezalar ile cezalandırmış,ağır imtihanlarla,ince elekten eler gibi elemiştir. KANSER VE SEBEBLERİ Erişkin olan bir insanda takriben 50 trilyon hücre bulunmaktadır. Hayat tek bir hücre ile başlar. Büyüme tamamlanıncaya kadar milyonlarca defa bölünme gerçekleşir. Bölünme,lalettayin

Detaylı

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok uzun yıllar önce yazdığım bir yazıyı hatırladım. Onaltı yaşında, lisede iken yazdığım bir yazıyı. Cesaret edip, bir gazetenin araştırma merkezine göndermiştim.

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi? Organ Doku Birimi ve Bağış Organ Bağışı Başka Hayatlara Can Katmaktır Organ bağışı nedir? Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi özgür iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Gen haritasının ne kadarı tamamlandı DNA'nın şimdiye kadar yüzde 99'u deşifre edildi.

Gen haritasının ne kadarı tamamlandı DNA'nın şimdiye kadar yüzde 99'u deşifre edildi. Bilim dünyası, yaşamı alt üst edecek yeni bir gelişmeye daha imza atarak insan DNA'sının şifresini çözmeyi başardı. Çıkarılan 'gen haritası' sayesinde kalp ve kanser hastalığı tarihe karışacak ve insan

Detaylı

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: Yolun Kenarına Diken Eken Adam Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: - Bu dikenleri sök, insanları

Detaylı

KALIP KUMLARI. Kalıp yapımında kullanılan malzeme kumdur. Kalıp kumu; silis + kil + rutubet oluşur.

KALIP KUMLARI. Kalıp yapımında kullanılan malzeme kumdur. Kalıp kumu; silis + kil + rutubet oluşur. KALIPLAMA Modeller ve maçalar vasıtasıyla, çeşitli ortamlarda (kum, metal) kalıp adı verilen ve içerisine döküm yapılan boşlukların oluşturulmasına kalıplama denir. KALIP KUMLARI Kalıp yapımında kullanılan

Detaylı

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1 ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1 12/17/2013 2 12/17/2013 3 KISA KISALAR 12/17/2013 4 12/17/2013 5 İLİM VE MEVLANA Bizzat kendisi büyük bir alim olan Mevlana ilmin değerine inanır. Ona göre ilim ; Hz. Süleyman'ın

Detaylı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı çeken sigara vücuda birçok zarar vermekte ve uzun süre

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

Tek başına etkili olduğu gibi, istenildiği takdirde antiemetik bir ilaçla da kombine edilebilir.

Tek başına etkili olduğu gibi, istenildiği takdirde antiemetik bir ilaçla da kombine edilebilir. TÜRKİYE Bulantı Kontrolü İçin Acupressure Bilekliği: güvenli ve etkili Acupressure temel prensibine dayanan Sea-band bilekliği; hamilelik, yol tutması, migren, anestezi ve kemoterapinin neden olduğu bulantı

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM

BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM 1 Timsahlar dişlerini kendileri temizleyemezler. Timsahlar yemek yedikten sonra dişlerinin temizlenmesi için ağızlarını açarlar.

Detaylı

ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI

ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI 1 31 MART TEMA ÇALIŞMALARIMIZ Merakla ve sabırsızlıkla ilkbaharı bekliyoruz..gelir umuduyla.. Bu ay temamız İlkbahar.. Kışı gördük, iliklerimize kadar yaşadık aylardır..

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Nisan 20, 2017-11:17:00 Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde, 26 ülkeden, "39. TRT Uluslararası 23 Nisan

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

saltbodrum Camel Beach Residences

saltbodrum Camel Beach Residences saltbodrum Camel Beach Residences Yeni bir hayata açılan kapı saltbodrum saltbodrum Bodrum yarımadasına girdiğinizde, aracın camını aralayacaksınız. Önce bir Ege havası çarpacak yüzünüze, hafiften sarhoş

Detaylı

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14 Hiçbir ihtiyacı olmadığı halde sürekli arkadaşlarının kalem ve silgilerini çalan çocukla yaptığım görüşmede, çocuğun anlattıkları hem çok ilginç hem de Kleptomani Hastalığına çok iyi bir örnektir. Çocuk

Detaylı

Kelaynakların Hazin Öyküsü

Kelaynakların Hazin Öyküsü Kelaynakların Hazin Öyküsü Hazin bir öykü anlatacağım bu kez sizlere... Bir varmış bir yokmuş... Uçsuz bucaksız bir ova varmış. Fırat ın sularıyla bereket bulmaya çalışan bu topraklar, fakir köylünün tek

Detaylı

CEP TELEFONUNUN ZARARLARI VE ALINABİLECEK TEDBİRLER

CEP TELEFONUNUN ZARARLARI VE ALINABİLECEK TEDBİRLER CEP TELEFONUNUN ZARARLARI VE ALINABİLECEK TEDBİRLER Nobel ödül sahibi Onkolog Devra Davis: Cep telefonunun zararları konusunda Küresel bir alarm durumu ilan edilmeli. Bir bilim adamı olarak, 6 yıl öncesine

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp

Detaylı

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Televizyon programına konuk olarak çağırılmıştım. Bir gün içerisinde

Detaylı

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım. ABUZER KARA 1.Kendinizi tanıtırımsınız. Ben Abuzer Kara 1961 Samsat doğumluyum.ilk ve orta öğrenimimi Samsat ta bitirdim.19 82 yılında evlendim.1983-1984 Yılları arasında askerlik görevimi ifa ettim.1987

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği

8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği MIT Açık Ders Malzemeleri http://ocw.mit.edu 8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği 2007 Güz Bu materyallerden alıntı yapmak veya Kullanım Şartları hakkında bilgi almak için

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Yenişimdir Sözü Girişimdir Yönü İnsandır Özü:

Yenişimdir Sözü Girişimdir Yönü İnsandır Özü: Yenişimdir Sözü Girişimdir Yönü İnsandır Özü: Hoşgörü ile Yenişim ve Girişim Yaklaşımları Halil Kulluk Yönetim Kurulu Başkanı İntekno Şirketler Topluluğu Selçuk Üniversitesi - 16 Aralık 2013 Yeniliğe Doğru

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

B unl a r ı B i l i yor mus unuz? MİTOZ. Canlının en küçük yapı biriminin hücre olduğunu 6. sınıfta öğrenmiştik. Hücreler; hücre zarı,

B unl a r ı B i l i yor mus unuz? MİTOZ. Canlının en küçük yapı biriminin hücre olduğunu 6. sınıfta öğrenmiştik. Hücreler; hücre zarı, MİTOZ Canlının en küçük yapı biriminin hücre olduğunu 6. sınıfta öğrenmiştik. Hücreler; hücre zarı, sitoplazma ve çekirdekten meydana gelmiştir. Hücreler büyüme ve gelişme sonucunda belli bir olgunluğa

Detaylı

Bir Tatlı Kaşığı Ortodonti (Önleyici Ortodontik Tedavi)

Bir Tatlı Kaşığı Ortodonti (Önleyici Ortodontik Tedavi) neye yarar sevilmek, hesapsız sevmedikçe; ya da öğrenmek, tek kelime öğretmedikçe... Bir Tatlı Kaşığı Ortodonti (Önleyici Ortodontik Tedavi) Türk Dişhekimleri Birliği nin 5. Ulusal Kongresi nde tanımıştım

Detaylı

Ýmece Evi. Ziyaret-2016

Ýmece Evi. Ziyaret-2016 Ziyaret-2016 Ýmece Evi Merhaba, Ýmece Evi ni öðrenme merkezi olmasýna neden olan öðrenme odaklý ziyaretçiler bizi daha çok araþtýrmaya yönlendirip sorumluluklarýmýzý hatýrlamamýza neden oluyor. Yaþamýný

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Neyzen Tevfik..

Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Neyzen Tevfik.. Ünlü hiciv ustamız Tevfik hakkında çok güzel bir yazı. Sami Özey'in kaleminden... YÜZ KARASI Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Tevfik.. Yaptığı her hareketle, yazdığı

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi. Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli

Detaylı

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA 16.06.2017 Sayın Milletvekillerim, Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım Sayın Mardin Şube Başkanım, Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD Dostları, Değerli Basın Mensupları, Şanlıurfa

Detaylı

ÜNİTE 3 YAŞAM KAYNAĞI TOPRAK

ÜNİTE 3 YAŞAM KAYNAĞI TOPRAK ÜNİTE 3 YAŞAM KAYNAĞI TOPRAK ÜNİTENİN KONULARI Toprak Nedir? Toprağın Tanımı Toprağın İçindeki Maddeler Toprağın Canlılığı Toprak Neden Önemlidir? Toprağın İnsanlar İçin Önemi Toprağın Hayvanlar İçin Önemi

Detaylı

Sigaranın Vücudumuza Zararları

Sigaranın Vücudumuza Zararları Sigaranın Vücudumuza Zararları Sigaranın vücudumuza olan zararları ve sigarayı bıraktıktan sonra vücudumuzdaki değişimler burada anlatılmaktadır. Sırt ve Bel Ağrısı: Sigara içmek bel ile ilgili hastalıkların

Detaylı

1. ÜNİTE : HÜCRE BÖLÜNMESİ VE KALITIM

1. ÜNİTE : HÜCRE BÖLÜNMESİ VE KALITIM 1. ÜNİTE : HÜCRE BÖLÜNMESİ VE KALITIM 1 DNA (Deosiribo Nükleik Asit) Kalıtım maddesi hücre çekirdeğinde bulunur. Kalıtım maddesi iğ ipliği (Yumak) şeklinde bir görünümdedir. İğ ipliğindeki kalıtım maddesi

Detaylı

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry Chapter 4: Biomolecules, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry/Hikmet Geckil Chapter 4: Biomolecules 2 BİYOMOLEKÜLLER Bilim adamları hücreyi

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır. 4.MEKTUP MEVZUU : a) Mübarek ramazan ayının faziletleri. b) Hakikat-ı Muhammediye'nin (kabiliyet-i ulâ) beyanı.. Ona ve âline salât, selâm ve saygılar.. c) Kutbiyet makamı, ferdiyet mertebesi.. NOT : İMAM-I

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri Bir hizmetin sürüp gidebilmesi için, kişilerin kendi istekleriyle bağışladıkları para ve mülklere Vakıf denir. Bağışlanan mülklerin, eserlerin geleceğe sağlıklı kalabilmeleri korunmalarına bağlıdır. Geçmişin

Detaylı

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır. İslam a göre kadınlar erkeklerden daha değersiz kabul edilmez. Kadınlar ve erkekler benzer haklara sahiptirler ve doğrusu bazı hususlarda kadınlar, erkeklerin sahip olmadığı bazı belirli ayrıcalıklara

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Not: Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. Ya da okumaya devam edebilirsiniz

Not: Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. Ya da okumaya devam edebilirsiniz Uzay Ne Kadar Soğuk? Uzay ne kadar soğuk, veya ne kadar sıcak? Öncelikle belirtelim; uzay, büyük oranda boş bir ortamdır. Öyle ki, uzayda 1 metreküplük bir hacimde çoğu zaman birkaç tane atom, molekül

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

Kaynak: Dudular, Kardelen ve Prof. Dr. Oktay Hüseyin (Guseinov) "Canlılar Neden Genellikle Yuvarlaktır?"

Kaynak: Dudular, Kardelen ve Prof. Dr. Oktay Hüseyin (Guseinov) Canlılar Neden Genellikle Yuvarlaktır? Kaynak: Dudular, Kardelen ve Prof. Dr. Oktay Hüseyin (Guseinov) "Canlılar Neden Genellikle Yuvarlaktır?" Eğitişim Dergisi. Sayı 15. Mayıs 2007. CANLILAR NEDEN GENELLİKLE YUVARLAKTIR? Kardelen Dudular Prof.

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 169 VEFA VE CÖMERTLİK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 15 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Umut Kapısı Nefes alıyorsak umut var demektir, derler. Evet, umutlar hayatla başlar, hayat ise umutla devam eder. Umut kapısı yazılı bir levha var, bilmem bilir misiniz? Bir duvar, duvar üstünde posta

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

GÜZELLİK KRALİÇESİ ERCİYES

GÜZELLİK KRALİÇESİ ERCİYES GÜZELLİK KRALİÇESİ ERCİYES İlk defa 1983 yılında gitmiştim Erciyes e O günlerde sadece Spor İl Müdürlüğü nün Taş Binası vardı. Aşağıda şömineli bir salon, yukarıda ise biri erkekler, biri de kadınlar için

Detaylı

HORTUMLAR VE KORUNMA

HORTUMLAR VE KORUNMA HORTUMLAR VE KORUNMA Hortum Çarpmasından Önce Yapılacak Şeyler: 1. Hortum tehlikesini tanımlayan terimleri öğrenin. Hortum gözlemi hortumun şiddeti ve şimşekli veya fırtınalı veya her ikisinin de olabileceği

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

Bitkilerde Eşeyli Üreme

Bitkilerde Eşeyli Üreme Bitkilerde Eşeyli Üreme İki farklı cinsiyete ait üreme hücrelerinin birleşmesiyle yeni canlılar oluşmasına eşeyli üreme denir. Oluşan yeni canlı, ana canlılardan farklı kalıtsal özelliklere sahiptir. Bitkiler

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur. Alıntı; FarukBeşer İsra Suresi hicretten bir yıl önce indirilmiş. Yani Hicret yakındır ve artık Medine de Yahudilerle temas başlayacaktır. Sure sanki her iki tarafı da buna hazırlıyor gibidir. Mescid-i

Detaylı

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı ABD nin Kansas Üniversitesinden matematikçi Prof.Dr. Jeffrey H. Lang, İslam a giriş hikâyesini yazmış olduğu Melekler Soruncaya Kadar [Even Angels Ask: A Journey

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Fezalar Eğitim Kurumları MSO 2013. Matematik ve Fen Bilgisi Olimpiyatı 6. SINIF AÇIKLAMALAR. Bu soru kitapçığında, çoktan seçmeli 40 soru vardır.

Fezalar Eğitim Kurumları MSO 2013. Matematik ve Fen Bilgisi Olimpiyatı 6. SINIF AÇIKLAMALAR. Bu soru kitapçığında, çoktan seçmeli 40 soru vardır. GROUP A M S O Fezalar Eğitim Kurumları Matematik ve Fen Bilgisi Olimpiyatı (23 ŞUBAT 2013, CUMARTESİ) 2 0 1 3 6. SINIF AÇIKLAMALAR Bu soru kitapçığında, çoktan seçmeli 40 soru vardır. Matematik bölümünün

Detaylı

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir. Hastalık ve Yolculukta: Eğer bir insan hasta ise ve yolcu ise onun için oruç tutmak Kur an-ı Kerim de yasaktır. Bazı insanlar ben hastayım ama oruç tutabilirim diyor veya yolcuyum ama tutabilirim diyor.

Detaylı

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ün 1928 yılında Ankara

Detaylı

Değerli dostlarım ve arkadaşlarım, Türk halkının hayata ve yarınlara bakış açısında hiç şüphesiz konut sahibi olmak hayati bir öneme sahip

Değerli dostlarım ve arkadaşlarım, Türk halkının hayata ve yarınlara bakış açısında hiç şüphesiz konut sahibi olmak hayati bir öneme sahip Değerli dostlarım ve arkadaşlarım, Türk halkının hayata ve yarınlara bakış açısında hiç şüphesiz konut sahibi olmak hayati bir öneme sahip olmaktadır. Ev sahibi olmak herkesin temel rüyalarından bir tanesidir.

Detaylı

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI-1 2015-2016. Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI-1 2015-2016. Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar) (20 Aralık 2015, Pazar) GRADE ORTA HAZIRLIK 2015-2016 ORTAK SINAVI-1 Açıklamalar 1. Bu sınav 50 adet çoktan seçmeli sorudan oluşmaktadır. 2. Üç yanlış cevap bir doğru cevabı götürür. 3. Sınavın Süresi

Detaylı

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 1. Dünya mızın şekli neye benzer? Dünyamızın şekli küreye benzer. 2. Dünya mızın şekli ile ilgili örnekler veriniz.

Detaylı

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU M U T L U L U Ğ U N U Z A R E H B E R L İ K E D E R Yüce Allah ın aileye bahşettiği sevgi ve rahmetin çeşitli unsurlarla

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Pano Görselleri. Şefkat ve Merhamet İle İlgili Sözler ve Hikayeler. Etkinlikler ve Boyamalar

İÇİNDEKİLER. Pano Görselleri. Şefkat ve Merhamet İle İlgili Sözler ve Hikayeler. Etkinlikler ve Boyamalar ŞEFKAT MERHAMET MAYIS-2017 İÇİNDEKİLER Pano Görselleri Şefkat ve Merhamet İle İlgili Sözler ve Hikayeler Etkinlikler ve Boyamalar İNSANLIK MERHAMET ÜZERİNE KURULU Merhametini kaybeden İnsanlığını kaybeder.

Detaylı

Enerji Kaynakları ENERJİ 1) YENİLENEMEZ ENERJİ KAYNAKLARI 2) YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

Enerji Kaynakları ENERJİ 1) YENİLENEMEZ ENERJİ KAYNAKLARI 2) YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI ENERJİ Enerji, iş yapabilme kabiliyetidir. Bir sistemin enerjisi, o sistemin yapabileceği azami iştir Enerji Kaynakları 1) YENİLENEMEZ ENERJİ KAYNAKLARI 2) YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI YENİLENEMEZ ENERJİ

Detaylı

Minti Monti. Kutup ayısını tanımak ister misin?

Minti Monti. Kutup ayısını tanımak ister misin? Minti Monti Çocuklar için eğlenceli poster dergi Ücretsizdir Kış 2011 Sayı:4 ISSN: 2146-281X Kutup ayısını tanımak ister misin? Kutup Ayısı, Buz Ülkesinin Kralı Minti Monti Kuzey Kutbu'nda Sevdiklerine

Detaylı

Kuantum Bilgisayarı ve Qbit

Kuantum Bilgisayarı ve Qbit Kuantum Bilgisayarı ve Qbit Teknoloji hızla ilerliyor, fakat ne kadar ilerlerse ilerlesin bu gelişmeler genellikle tekdüze bir doğrultuda devam ediyor. Bilgisayar bilimlerinde Moore Yasası denen basit

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

Mikroskobun Yapımı ve Hücrenin Keşfi Mikroskop: Robert Hooke görmüş ve bu odacıklara hücre demiştir.

Mikroskobun Yapımı ve Hücrenin Keşfi Mikroskop:  Robert Hooke görmüş ve bu odacıklara hücre demiştir. Mikroskobun Yapımı ve Hücrenin Keşfi Mikroskop: Gözümüzle göremediğimiz çok küçük birimleri (canlıları, nesneleri vs ) incelememize yarayan alete mikroskop denir. Mikroskobu ilk olarak bir kumaş satıcısı

Detaylı

SU HALDEN HALE G İ RER

SU HALDEN HALE G İ RER SU HALDEN HALE GİRER Doğada Su Döngüsü Enerji Kaynağı Güneş Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

BAKIR BORUNUN TESĐSATTA KULLANIMI*

BAKIR BORUNUN TESĐSATTA KULLANIMI* BAKIR BORUNUN TESĐSATTA KULLANIMI* *Bu yazı 27-28 Ocak 1994 tarihlerinde yapılan, ISSOS'94 fuarı çerçevesinde MMO Đstanbul Şubesi'nin düzenlediği Đstanbul Tesisat Kongresi'nde sunulan bildiriden alınmıştır.

Detaylı

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?. Eğer cevabınız hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri

Detaylı

FAQ-TIENS DICHO II.Nesil Meyve&Sebze Temizleyici

FAQ-TIENS DICHO II.Nesil Meyve&Sebze Temizleyici FAQ-TIENS DICHO II.Nesil Meyve&Sebze Temizleyici 1. II.Nesil Meyve&Sebze Temizleyici tam olarak nedir ve nasıl çalışılır? TIENS DICHO II.Nesil Meyve&Sebze Temizleyici bir temizleme ürünü olup, gerçek hayata

Detaylı

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır. TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri

Detaylı

Onkolojide Sık Kullanılan Terimler. Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013

Onkolojide Sık Kullanılan Terimler. Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013 Onkolojide Sık Kullanılan Terimler Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013 Kanser Hücrelerin aşırı kontrolsüz üretiminin, bu üretime uygun hücre kaybıyla dengelenemediği, giderek artan hücre kütlelerinin birikimi..

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum» Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni «Okula Uyum» Hayatımızda yeni bir sayfa daha açılıyor. Bu başlangıç hem çocuğunuzun hem de sizlerin hayatında yepyeni bir dönemin başlangıcı... Çocuklar, okula

Detaylı