ARAŞTIRMALARDA VERİ TOPLAMAYA VE BULGULARA ETKİ EDEN KİRLETİLMİŞ BİLİNÇ ÜZERİNE BİR İNCELEME Nazmiye Erdoğan * - İrfan Erdoğan **

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ARAŞTIRMALARDA VERİ TOPLAMAYA VE BULGULARA ETKİ EDEN KİRLETİLMİŞ BİLİNÇ ÜZERİNE BİR İNCELEME Nazmiye Erdoğan * - İrfan Erdoğan **"

Transkript

1 İçindekiler Nazmiye Erdoğan- İrfan Erdoğan 5-17 Araştırmalarda Veri Toplamaya ve Bulgulara Etki Eden Kirletilmiş Bilinç Üzerine Bir İnceleme Feyzullah Eroğlu- Bilge Akça Kitle Kültürü Etkisi Altında Yönetim ve Organizasyon Araştırmaları Aylin Pira- Füsun Kocabaş Halkla İlişkileri Sorgulamak Pınar Eraslan Yayınoğlu Yerel Yönetim Kuruluşlarında Halkla İlişkiler İşlevi ve Yeni Yaklaşımlar Halil İbrahim Gürcan Yerel Haberlerin İnternet Ortamında Fatih Bayram Görünümleri- Denizli, Eskişehir ve Erzurum Örnekleminde Bir Değerlendirme Celalettin Aktaş Interpersonal Communication Through The Internet Haluk Birsen İnternet Haberciliği ve Aktif İzlerkitle İlişkisi Çerçevesinde Etik Tartışmalar Aydın Ziya Özgür Türkiye de Uzaktan Eğitimde Televizyonun Etkileşimli Kullanımı: Olanaklar, Sınırlılıklar ve Çözüm Önerileri Feridun Akyürek Görsel / İşitsel Bir Dil: Video Klip Metin Işık Medya ve Demokrasi Paradoksu: Medya Yoluyla Demokrasinin Tehdit Edilmesi Selva Ersöz İnternet ve Demokrasinin Geleceği Deniz Kılıç Haber Yapma Sürecinin Belirleyici Unsurları ve Basın Ahlakı Sibel Onursoy Gazetelerde Görsel Tasarım Yanlılığı Serdar Öztürk Muhalif Bir Gazete: Mücadele (1931) Asuman Tezcan Âli Kararname ve Basın Erdem Taşdemir Sonrası Türk Basını, Türk Siyasi Hayatı ve Basın-Siyaset İlişkisi Rüstem Erkan- Mazhar Bağlı Diyarbakır da Seçmen Davranışı ve Seçmen Davranışının Oluşmasında Yerel Medyanın Rolü Abdülkadir Kabadayı Improving Children s Communicative Competence and Performance Through Storytelling Model Cilt Konu veyazar Dizini 208 Yayın Kuralları

2 ARAŞTIRMALARDA VERİ TOPLAMAYA VE BULGULARA ETKİ EDEN KİRLETİLMİŞ BİLİNÇ ÜZERİNE BİR İNCELEME Nazmiye Erdoğan * - İrfan Erdoğan ** ÖZET Alan araştırmalarında bazı insanlar görüşmeyi kabul etmezler (non-response rate); bazıları bilinçli olarak eksik veya yanlış cevap verirler (response bias). Bu araştırma bu tür sorunlara, önceki deneyimler yoluyla bilinçlerin kirletilmesinin neden olduğu varsayımından hareket ederek tasarlandı. Bu bağlamda, araştırma biriminin reddetmesi ve kabul eden birimlerin sorulara cevap verirken gösterdikleri davranışlar kirlenmenin göstergeleri olarak ele alıp incelendi. Veriler bir alan araştırması sırasında insanların sergiledikleri sözlü ve sözsüz ifadelerin anketör tarafından rapor edilmesi biçiminde toplandı ve nitel olarak değerlendirildi. Araştırmanın bulgularına göre, ankete katılma kabul edilsin veya edilmesin insanlar arasında çok yaygın ve yoğun bir güvensizlik, şüphe, korku, öfke ve bıkkınlık oluşmuş. Bu oluşuma bağlı olarak insanlar reddetmekten başlayarak çeşitli olumsuz davranışlar geliştirmektedir. Bu oluşumun altında özellikle (a) araştırma/anket yapıyoruz diye, pazarlamacıların insanları dolandırmaya kadar varan stratejileri, (b) katılma için materyal ödül vermeleri veya vaat edip vermemeleri, (c) ben öğrenciyim diyerek bir şeyler pazarlamaya veya satmaya çalışılmaları ve (ç) diğer doğrudan deneyimlerle ve medyadan geçerek yansıtılan dolaylı yollarla kazanılmış ve risk ve fayda hesaplarını oluşturan sosyal-bilişler yatmaktadır. Çıkarlara bağlı amaçlı girişimlerle oluşturulan bu bilişsel kirlilik nedeniyle, insanlar akademik olan araştırmayı reddetmekte, araştırmanın bazı sorularına cevap vermemekte, zararsız cevap vermekte, uygun cevap yolunu seçmekte, bilmiyorum diye geçiştirmekte veya üstünkörü cevaplarla kurtulma yolunu seçmektedirler. Anahtar sözcükler: alan araştırması, katılmayı reddetme, eksik cevap, yanlış cevap, cevap vermeme, yöntem sorunları. ABSTRACT Some people don t accept to participate in a research; some consciously give wrong or incomplete answers. The present research was designed on the basis of assumption that the contamination of consciousness through previous experiences causes this kind of problems. The refusal and the behavior they demonstrated while answering the questionnaire were taken as indicators of the contamination. Data were collected as interviewers reports of verbal and non-verbal behaviors people displayed during a survey research and evaluated qualitatively. According to the study findings, widespread and dense distrust, suspicion, fear, anger and weariness have been formed among people. They developed various negative attitudes and behaviors. Especially (a) fraudulent strategies of door to door marketing agents who approach people as if they are doing a research, (b) giving or promising, but not providing gifts for participation, (c) trying to market or sell something by saying I am a student (d) social perceptions shaping risk and reward calculations and gained through direct experiences and indirect ones mediated by mass media underlie these problems. Because of this perceptual and cognitive contamination generated by premeditated discourse and interaction which are connected with material interests; people refuse to participate in an academic research, don t answer some questions, provide benign answers, choose to give proper answer, let off by saying I don t know and prefer to give superficial answers. Keywords: non-response, cooperation, contact-rate, refusers, bias rate, response bias, fraudulent marketing, fraudulent research. GİRİŞ Kaynakların kötüye kullanılması, kirletilmesi, tahrip edilmesi, hatta yok edilmesi, faydasız * Dr., Başkent Üniversitesi SBMYO ** Prof. Dr., Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi hale geldikten sonra terk edilmesi sadece ekonomik faaliyetlere ve ilişkilere özgü bir şey değildir. Kaynaklar sadece doğal kaynaklar olarak da düşünülmemelidir. Üretimin olabilmesi için zorunlu olan insan kaynağı da bu tür

3 Selçuk İletişim, 3, 4, 2005 kullanımlara dahildir. Sabah sekizden akşam saat ona kadar ve haftanın her günü asgari ücretle kullanılan insan kaynağı buna en somut örneklerden biridir. Ağır endüstriden turizm ve hizmet endüstrilerine kadar olan her yapıda doğa ve insan kaynaklarının bu tür kullanımların sayısız örnekleri vardır. Bu kullanımlar parklarda ve kıyılarda ekolojinin yapay dönüşüme uğratılışından ve ekolojik yaşamın dönüştürülmesinden, Amerika da siyanürle altın çıkaran Kanada firmasının geride bıraktığı tahribata ve Güney Kore de zincire bağlı küçük çocukların uyuşturucu madde ve bilgisayar parçaları imalatında kullanılmasına kadar dünyanın her köşesine kadar uzanır. Bu kullanımlar aynı zamanda bu kullanım biçimini ve ilişkisini meşrulaştıran bilinç kirliliğiyle (1) desteklenir. Akademik dünya bu ilişki ve bilinç kirliliğinin dışında değildir, istese de dışında olamaz: Büyük ölçüde bütünleşik bir parçası durumundadır. Doğal ve insan kaynaklarının kötüye kullanılması, tahribi ve kirletilmesi gibi nedenlerle hem örgütlü iş yapış biçimiyle (materyal üretim tarzı ve ilişkileriyle) hem de bu iş yapış biçimini ve sonuçlarını açıklayan düşünselin üretimiyle ilgili incelenmesi gereken ciddi sorular ortaya çıkmıştır. Bu tür kullanıma ö- zellikle 1990 lardan beri kapıdan kapıya pazarlama, satış ve promosyon faaliyetlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte Türkiye de yeni bir tanesi eklenmiştir. Bu faaliyetlerin kandırmaya ve sahte umutlarla ikna etmeye yönelik ilişki biçimi sonucunda bilimsel araştırmada veri toplama kaynağı olan insanların bilişsel, tutumsal ve davranışsal olarak kirletilmesi ortaya çıkmıştır. Pazarlamacıların bu kirletmesi, aynı zamanda, toplum kalkınması adı altında 50 yıldan fazladır yapılan yaygın propaganda faaliyetleriyle yapılan yaygın kirletmeye yeni eklemelerdir. Bu araştırma, başka amaçla tasarlanmış bir araştırmada ortaya çıkan beklenmedik ve metodolojik bağlamda ciddi bir sorunu sunmak için tasarlandı. Beklenmedik sorun araştırma yapıldığı belirtildiğinde kapısı çalınan insanların hepsinin sergilediği olumsuz tutumdu. Bu tutumun ardında araştırma adı altında yapılan faaliyetlerle bilinçlerin (ve dolayısıyla karar ve davranışların) kirletilmesi yattığı olasılığı ortaya çıktı. Dolayısıyla sorunla ilgili bu ilk bilgileri değerlendirmenin akademik bağlamda çok önemli olduğu düşünüldü. Temel amaç bu ilk bilgilerden hareket ederek ayrıntılı araştırmaların yapılması, elde edilen sonuçlara göre bu kirletilmenin önlenmesi ve temizlik için gerekli akademik ve diğer politikaların belirlenmesi ve çözüm yollarının bulunması yolunda başlangıcı oluşturmaktır. Ne yazık ki bu kirletmeyi yapanlar bu gibi araştırmanın sonuçlarından da faydalanarak kirletme stratejilerini gözden geçirecek ve yeni kirletme politikaları uygulayacaklardır. Bu engellenemez. Bu araştırmada ele alınan kirletme sorunu veri toplamada erişilen birimin görüşmeyi/ araştırmayı kabul veya reddetmesi, kabul edenlerin soruları yanıtlama sırasında bazı sorulara cevap vermemesi ve doğru yanıt vermemesi sorunları içine konabilir. Araştırmada iki tür cevap verme oranı/seviyesi vardır: (1) Belirlenen örneklem ile erişilen örneklem arasındaki oranı ifade eden erişme seviyesidir (contact rate). (2) Erişilen insanlar ile görüşmeyi/anketi kabul edenler (reddetmeyenler) arasındaki oranı ifade eden işbirliği (cooperation rate) seviyesidir. Bu araştırma ikinci tür ile ilgili olarak seviye konusunu değil, reddetme sorununu ele aldı. Temel olarak üç tür cevaplandırma sorunu vardır: Birincisinde birim(ler) bazı meşru nedenlerle örneklem çerçevesi dışı bırakılır. İkincisinde birimden data elde edilemez, çünkü birime ulaşılamaz, birim reddeder veya birim uygun bulunmaz. Üçüncüsünde birim sorulan sorulardan bazılarına cevap vermez. Bu araştırma, birimin reddetmesi ve kabul eden birimlerin sorulara cevap verirken gösterdikleri davranış sorununu ele aldı. Kirlenmiş kaynak konusu, ki bu kaynak insan, kayıtlı bir doküman veya doğa olabilir, ender olarak işlenmiştir. İşlendiğinde de çoğu kez gerçek kirleticiler üzerinde durulmaz. Kaynağa ulaşamama ve cevap vermeme genellikle basit bir şekilde açıklanmaya çalışılır(2). Veri toplama aşamasına gelen tasarımda araştırmacı belirlenen birim veya birimlerden gerekli enformasyonu elde etmeye çalışır. Enformasyon toplama olanakları ve olasılıkları her zaman olmayabilir. Çeşitli nedenlerle kaynağa ulaşamama ve kaynaktan toplanması gereken bilginin eksik olması gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Kaynak saklanabilir; gizli tutulabilir; tahrip edilebilir veya geçerli veya yeterli veri toplanamayacak derecede eskimiş olabilir. Kaynak başka dildedir veya bilinmeyen bir koda sahip 6

4 Araştırmalarda Veri Toplamaya ve Bulgulara Etki Eden... (5-17) olabilir. Kaynak serbest pazardaki demokratik bir iletişim şirketinin ücretli gazetecisi olabilir ve onunla çalışma koşulları hakkında görüşme yapmak için yönetici durumundaki bir başka ücretli birinden izin almak gerekebilir. Bu ücretli yönetici hayır, bu soruları soramazsın diyerek araştırmacının kaynağa ulaşmasını engelleyebilir. Kaynak eline geçen kölelik ücretine bakarak utanan, dolayısıyla bilgi vermekten kaçınan bir televizyon muhabiri olabilir. Kaynak sürekli olarak örgütlü baskı yöntemleriyle sindirilmiş, dolayısıyla siyasal olan her şeyden kaçan veya korkan insanlar olabilir. Özlüce kaynak çeşitli nedenlerle kurumuş, kurutulmuş, susmuş veya susturulmuş olduğu için ulaşılamaz durumda olabilir veya ulaşılsa bile doğru bilgi verecek durumda olmayabilir. Dolayısıyla, örneğin Türkiye deki medya çalışanları hakkında güvenilir ve geçerli bir ücret bilgisi elde edilemez. Sabit gelirliler dışında, büyük sermayenin gelir kaynakları hakkında doğru bilgi edinilemez. Elde edilse bile, edilen bilgiler büyük olasılıkla geçersizdir. Her hangi bir nedenle erişilemediği veya görüşmeyi tümüyle reddettiği için kaynaktan bilgi toplanamayabilir. Kaynağa erişilebilir, ama bazı sorulara yanıt alınamayabilir. Dikkat edilirse, kaynağa ulaşma ve kaynaktan veri toplama sorunlarının nedeni büyük çoğunlukla araştırmacının dışında ve kaynakla ilişkili sorunlar olarak öne çıkmaktadır. Aslında sorulması gereken, fakat bireysel psikolojiyle açıklanarak sorulmaya gerek duyulmayan en önemli sorunlardan birkaçı şunlardır: Kaynak neden görüşmeyi reddediyor? Kaynak görüşme sırasında neden bazı sorulara cevap vermiyor? Kaynak bazı veya bütün sorulara neden doğru cevap vermiyor? Bu sorulara aranan yanıtlar kaynağın psikolojisinin (tutumlarının, algılarının, düşüncelerinin) ötesine geçip bu psikolojinin nasıl oluştuğundan hareket ederek bulunmaya çalışılmalıdır. Bu bağlamda yapılan araştırmalar insanlarda işbirliği seviyesinin düştüğünü belirtmekte ve buna temel neden olarak artan güvensizliği vermektedir (Deane 2003). Montez (2003, aktaran Mertler 2003) cevap vermeyenler (araştırmayı kabul etmeyenler) üzerinde yaptığı incelemede bu insanların katılmama yanıtlarını beş grup içinde toplamıştır:(1) basit, fakat kibarca katılmayı reddetme; (2) katılmaya zamanı olmaması; (3) konunun onunla ilgisi olmaması; (4) sadece belli ulusal organizasyonun hazırladığı surveyi kabul etmesi (kaynakta tercih); (5) araştırmanın tasarımının zayıf olduğu inancı. Mertler (2003) öğretmenler ve Erdoğan (2004) otel yöneticileri arasında yaptığı incelemede cevap vermeme nedenleri olarak şunları bulmuştur: Cevap veremedim, çünkü e-postayı açamadım, e-posta veya internet veya bilgisayar sorunu nedeniyle cevap veremedim, birden bire silindi, göndermiştim demek ki gitmemiş, zaman bulamadım, anket cevap vermek için çok uzun; survey (3) çok kafa karıştırıcıydı; zordu. Araştırma yöntemleri kitaplarının hemen hepsinde sunulan mekaniksel çözümler gerçek anlamıyla çözüm değildir; çünkü gerçek nedenleri bulmadan üretilen çözümlerin faydası çok şüphelidir. Bu durum da doğal olarak insanı tarihsel örgütlü yapılar içinde günlük ilişkiler temelinden hareket ederek ele almayı gerektirir. Bunun sonuçlarından biri de kaçınılmaz olarak kaynağın reddetme veya yanlış yanıt verme davranışının nedenlerinin kaynağın kendisinin de belli bir şekilde dahil olduğu örgütlü çıkar faaliyetleri dünyası olduğu ve bu dünyanın anlaşılması gerektiğidir. Bilimsel incelemede bilinç yönetimi, ideolojik egemenlik, sahte imajlarla satış yapma, kandırma ve propaganda gibi konuların işlenmesi gereği kendini gösterir. Bu da, örneğin araştırmacıyı kapıdan kovduğu için kaynağın suçlanmasını getiren bir yaklaşım yerine, kaynağa güvensizlik, nefret, öfke, korku gibi duygular işleyen ilişkileri (örneğin pazarlamacıların, reklam şirketlerinin, halkla ilişkiler şirketlerinin planlı olarak uyguladıkları kandırarak, yanıltarak, çeşitli psikolojik ve maddi yemler kullanarak erişme stratejilerini) ele alan bir yaklaşımı ön plana çıkartır. Bu tür ön plana çıkartma egemen çıkar ilişkilerine çoğu kez aykırı düştüğü için egemen bilimsel çerçevenin içine alınmaz. Araştırmayı reddetme sonucunda örneklemin nüfusu temsil etme karakteri ortadan kalkabilir. Reddedenler kabul edenlerden ve soruların hepsine cevap verenler bazılarına cevap verenlerden farklı olabilir. Bu da örneğin araştırmanın sonuçlarının güvenirliliğini sınırlayabilir (Montez 2003, Chambliss ve Schutt 2003). Bu konuda yıllardır yoğunlaşan tartışmalar olmaktadır. Ampirik teoriye sıkı sıkıya bağlı kalanlara göre reddetme seviyesinin yüksek olması (işbirliği seviyesinin düşüklüğü) ciddi bir 7

5 Selçuk İletişim, 3, 4, 2005 sorundur. Diğer bazılarına göre cevap seviyesiyle (işbirliği seviyesiyle) araştırma/survey hatası arasında anlamlı bir ilişki yoktur. Diğer bir deyişle, cevap seviyesinin artması anlamlı bir fark getirmeyecektir (Langer 2003, Edelman ve Merkle 1999). Bu konuda akademisyenler ve bu işle ilgilenenler arasındaki tartışmada farklı fikirler öne sürülür: Bazıları response rate azlığı ve hatta kota ve olasılık kurallarına uymayan az bir örneklemle sağlıklı sonuca varılacağını belirtirken, diğerleri bunu kabul etmemekte ve konunun response rate ile bias rate arasındaki istatistiksel ilişki olmadığı; konunun response rate azlığı, temsil sorunu ve yanlılık (bias) olduğu; gerçek anlamıyla bilimsel survey yapılacaksa olasılıklı örneklem alınması gerektiğini belirtmektedir. Bazıları yüzde yüz dışında cevap olmayan surveyde, reddedenler (refusers) olduğu için, surveyi yanlı olarak nitelemektedir. Örneğin cevap verenler ve vermeyenler buna karar verirken araştırmanın konusuna göre karar verdikleri için, araştırma baştan yanlı olmaktadır (4). Araştırmayı kabul etme seviyesinin azlığı durumunda bu seviyeyi yükseltmek için sonradan ikinci bir kez yapılan girişimlerin her zaman faydalı olmayacağı olasılığı da vardır. Örneğin, sonradan kabul edenler ankete cevap verirken her şeye katılma eğilimi gösterebilirler bu da toplanan veriye yanlılık getirir (Ray ve Still 1987). Yanlış cevap verme bilmemekten, bilgi azlığından (White 1998) ve yanlış hatırlama gibi kasıtlı olmayan nedenlerden olabilir. Öte yandan gerçeği herhangi bir nedenle gerçeği saklamadan ve kasıtlı nedenlerden de kaynaklanabilir. Örneğin insanlar araştırma konusundan ve sorudan sosyal bakımdan arzu edilen cevabın ne olduğunu bilmesi ve buna göre uygun olan cevabı verme yönelimi (social desirability) gösterebilir (Jull ve Satre 2000, Chambliss ve Schutt 2003). Çeşitli nedenlerle cevaplandırmama sorunu survey araştırmalarının önde gelen sorunlarından biridir (Schafer 1997). Bazen hiç cevap verilmez; bazen soruların sadece bir kısmına cevap verilir ve bazıları cevapsız bırakılır. Dolayısıyla, bazı soru formları eksik doldurulmaları nedeniyle araştırma dışı bırakılır (Fitzgerald, Gottschalk and Mott 1998; Hirano, Imbens, Ridder and Rubin 2001). Bazı koşullarda eksik cevaplı anketler kayıp data olarak kodlanıp, tutulur (Horowitz and Manski 1995, 1998). Cevap vermeme, eksik cevap ve yanlış cevap verme bilimsel anlamda ciddi geçerlilik sorunu ortaya çıkartabilir: Araştırma yapılır ve veri toplanır, fakat sonuçlar geçersizdir. Dolayısıyla kirletilen bilinçle gelen yanıtların kendisini gerçeğin ifadesi olarak ele alan bir yaklaşım sonucunda bilimsel güvenirlilik, geçerlilik sorunları artar. Kirletilmiş bilinçle bilimsel faaliyetlerde kaynağa ve doğru bilgiye ulaşma zorlaşır (5). YÖNTEM Araştırmada, Ankara da 2004 yılında yaptırdığımız ve farklı bir konuyu ele alan bir araştırma sırasında 2000 üzerindeki insanın tepkileri veri tabanı olarak kullanıldı. Araştırma sırasında anketörlerden deneğin kapısını çaldıktan sonra ne olduğunun rapor edilmesi istendi. Bu raporlar insanların araştırmayı kabul edip etmemesi ve kabul ettiklerinde soruları yanıtlaması sırasında sergiledikleri sözlü ve sözsüz ifadelerden oluşmaktadır. Nitel değerlendirme bu raporlardan hareket edilerek yapıldı. Verilerin değerlendirilmesinde nicel dağılım (frekans analizi) amaçlanmadığı için, sadece gerekli birkaç yüzde bilgisi dışında, kullanılmadı. Kirletme, anketör olarak kullanılan öğrencilerin rapor ettikleri sözlü veya sözsüz olarak ifade edilmiş düşünce ve tutumlar (davranışlar) olarak ele alındı. Dolayısıyla kirletme, kirlenme göstergeleri olan davranışlardan geçerek belirlendi ve değerlendirildi. Elbette kirlenme sadece doğrudan deneyimden geçerek oluşmaz; fakat doğrudan deneyimi olan kişilerin diğer kişileri etkilemesinden, yani kişiler arası iletişimden geçerek de oluşur ve desteklenir. Kirlenmeye kimin neden olduğu da gene ifade edilen davranışlardan çıkartıldı. Kirlenme (a) araştırmaya katılmayı kabul ve reddetme safhasında ve (b) araştırmanın uygulanması (sorulara yanıt verme) safhasında ele alınarak incelendi. Çünkü kirliliğin araştırma ilişkisinde ifade edildiği ilk safha araştırmaya katılmaya rıza gösterme/göstermeme safhası ve bu safhada insanların ifade ettikleri davranışlardır. İkinci safha ise, araştırmayı kabullendikten sonra, soruları yanıtlarken sergilediği, araştırma ve sorularla ilgili davranışlardır. Bu davranışlar 8

6 Araştırmalarda Veri Toplamaya ve Bulgulara Etki Eden... (5-17) anket öncesi ve anket sırasındaki sorunlar olarak belirlendi ve irdelendi. Çünkü kirletmenin sonuçları bilimsel araştırma yapmak isteyenlerin anket uygulamak istemesi sırasında ve anket uygularken kendini göstermektedir. Birincisi anket öncesinde insanların araştırmaya rıza göstermesiyle ilgili sorunlar yaratmaktadır (6). İkincisinde ise anket uygulaması sırasında geçerli ve doğru cevaplandırmayla ilgili sorunlar ortaya çıkartmaktadır (7). BULGULAR VE DEĞERLENDİRME Anket öncesi sorunlar: Anketi kabul ve reddetme Araştırma sonucunda tek bir kişinin bile anketi ek sorular sormadan kabul etmediği bulundu: Hiç kimse, anketör kendini takdim ettikten, ne yaptığını ve neden yaptığını açıkladıktan sonra, anketin uygulanmasına rıza gösterme davranışı göstermemiştir. Hiç dinlemeden ve dinledikten hemen sonra kapıyı kapayanlar % 11 i oluşturmaktadır. Dinledikten sonra kabul etmeyenler % 43 e ulaşmaktadır. Çankaya ve Gaziosmanpaşa gibi üst gelirdeki insanların yaşadığı yerlerde binanın girişinden başlayarak reddedilme üçte ikinin üzerindedir. Kapıyı dinlemeden kapayanlar ve reddedenlerin % 87 si kibar olmayan sözlü ve sözsüz davranış biçimleri sergilemektedir. Anket öncesinde anketör kendini ve araştırmayı tanıtmasıyla başlayan ilişki sonucunda ya görüşme reddedilmekte ya da kabul edilmektedir. Reddedilme ve kabul edilmede insanlar farklı düşünceler ve tutumlardan hareket ettikleri kadar benzer düşüncelerden de hareket edebilirler. Yani aynı düşünce bir insanı reddetmeye götürürken, diğer insanı daha dikkatli olmaya, temkinli olmaya götürebilir veya kararında önemli bir etkiye sahip olmayabilir. Bulgulara göre, anket öncesi sorunlarla ilgili önde gelen nedenler daima önceki doğrudan deneyimlerle ilgili olarak oluşmuş ve benzer deneyimi yaşayanlar veya duyanlarla olan iletişimle desteklenen güvensizlik, şüphe, korku, öfke gibi duyguları ve bu duygularla dolu tutum ve davranışları içermektedir. Bu nedenler: (1) Dilenci sanılması Bu sanı insanda dilencilere karşı oluşmuş tutumu ve o anki ruh haline bağlı olarak kabul ve reddetmeye neden olabilir. Bazı insanlar para falan istiyor musunuz? diye başta sormaktadır ve bazıları hayır cevabına inanmamaktadır. Bazı apartman kapılarında dilenci giremez yazısı reddedileceğinin güçlü bir göstergesidir. Apartman kapıcılarına veya yöneticilerine gidilmek zorunda kalındığı üst gelir grubunun yaşadığı bölgelerde anketi apartmanda yapma olasılığı çok büyük ölçüde ortadan kalkmaktadır. Sert davranışlarla ve şüpheyle karşılanılmaktadır. (2) Acındırarak para koparılması Daha önce öğrenciyiz veya araştırma yapıyoruz diyerek gelenlerin acındırarak veya başka stratejilerle para alması da bilinç kirliliğinin oluşmasına katkıda bulunmakta, dolayısıyla, bilimsel araştırmada kaynaktan veri toplamayı engelleyen veya güçleştiren ciddi bir negatif faktör olarak çalışmaktadır. Açıklamalara rağmen yanlış değerlendirmeler veya bunun arkasında bir şey var şüphesi çoğu kez devam etmektedir: Örneğin öğrenci oldukları ve bu araştırmayı ödev olarak yaptıklarını söylediklerinde bazı insanlar onlardan para istediklerini sanmışlardır. Bu tür anlayış, beklenti ve değerlendirmeyi destekleyen pazarlama ve kapıdan kapıya satış pratiklerinden biri de şudur: Elinde birkaç küçük eşyayla (temizlik malzemeleri, kalem vb) kapıların çalınması ve çıkan kişiye üniversite öğrencisiyim, zor durumdayım, şunlardan alırsanız, kitaplarımı falan satın alabilecek param olur gibi bahaneler uydurulmasıdır. Bu tür büyük olasılıkla öğrenci olmayan öğrencilere Çankaya gibi yerlerde yaşayanlar rastlayamazlar, ama Keçiören, Etlik ve Cebeci gibi yerlere yaşayanlar çok rastlarlar: Çünkü bu gençleri gönderenler hangi bölgenin sömürüye müsait olduğunu çok iyi bilirler. Bu maddi ve duygusal sömürünün sonuçlarından biri de doğal olarak bıkkınlık, bezginlik ve sonunda bilimsel araştırma yapanlara bile kapıyı açmama veya kapıyı açtıktan sonra yüzüne kapama olmaktadır. (3) Satıcı veya pazarlamacı sanılması ve dolandırılacakları düşüncesi İnsanların hemen hepsine göre daha önce araştırma yapıyoruz diyenler onlara bir şeyler pazarlamış, bir şeyler satmaya çalışmış, kötü şeyler satmış, bir şeyin promosyonunu yapmış, bir şeyler imzalatmış ve dolandırmış. Pazarlamacılar için bu girişim malı ve hizmeti potansiyel alıcının ayağına götürme çabasında ge- 9

7 Selçuk İletişim, 3, 4, 2005 rekli bir strateji olarak nitelenebilir. Araştırmayı kabul etmeyen insanlar (ve uzun çaba sonucu kabul edenler) pazarlamacıları ve öğrenciyim diyerek bir şeyler satmaya çalışan kişileri ısrarcı, yapışkan, kandırıcı ve dolandırıcı olarak nitelemektedir. Bu tür girişimleri olumlu olarak niteleyen tek bir kişi olmamıştır. Araştırmada araştırmanın reddedilmesiyle sonuçlanan bilinç kirliliği ifadelerinin başında kapıyı açanların ne satıyorsun? sorusu gelmektedir. Araştırma yapıyorum veya anket yapıyorum dendiğinde ve açıklama yapıldığında bile, çoğu insan sonunda bir şey satılmaya çalışılacağı düşüncesinden vazgeçmemektedir. Araştırmada ne yapılacağı ve neden yapıldığı insanlara belirtildiği halde kime hizmet ettikleri (kimin çıkarına anket yaptıkları) anketörlere ısrarla sorulmaktadır. Bazıları anketörün anketten para kazanacağını sanmaktadır. Bazıları da öfkeyle artık evimize kadarda mı geldiniz gibi yanıtlar vererek anketörün gerçek araştırmacı olduğuna inanmamakta ve bir pazarlama şirketi veya tv kanalları için çalıştığını düşünmektedir. Gene çoğu insan araştırmanın neden yapıldığı söylendiği halde öğrencilere inanmamakta ve onları kredi kartı satan, bir şeyin pazarlamasını yapan sanmaktadır. Bu durumda ikna olmazlarsa çoğunlukla anket yapmayı kabul etmemekte; bazıları da ne ikramiye var veya ne hediye var diye sormaktadır. Aptal yerine koyan veya dolandırmaya çalışan pazarlamacı sanıp hemen reddetmeyenlerin bazıları hala sen boş ver, ne satacaksın? Çekiliş, ikramiye falan var mı? İkramiyenin ardında ne var? gibi sorulara devam etmektedir. Bunun ardından da kabul etme veya kovmaya kadar değişen davranışlar gelmektedir. Esnafların çoğu ve apartmana girmek istendiğinde kapıcıların hepsi anketörleri dolandırıcı sanmakta ve kimlik gösterildiği halde güvenmemektedir. Daha önce dolandırılmış olanlar bunu belirterek anketörlere hakaret etmekte ve kovmaktadır. (4) Özellikle televizyon yarışma programlarıyla verilen umutlarla gelen beklentiler ve sonuçları Bu umutlar nedeniyle anketöre biz yarışmacı mı olacağız? Çekiliş mi yapılacak? gibi sorular sorulmaktadır. Hayır böyle bir şey yok denildiğinde, bu yanıtın en doğal sonucu hayal kırıklığı ve beklentinin karşılanmaması, dolayısıyla değersizleştirme ve giderek ya cevap vermeme ya da sudan cevaplarla geçiştirme olmaktadır. (5) Siyasi amaç taşıdığı düşüncesi İnsanlar siyasal amaç taşıdığını sandıklarında, çok dikkatli davranmakta, büyük tereddüt göstermekte, karar vermek için ayrıntılı soru sormakta veya hemen reddetmektedir. Siyasi amaç taşıdığı düşünüldüğünde insanlar çoğunlukla aydınlatıcı iletişime açık davranmakta ve herhangi bir öfke veya nefretle anketçileri kovma ilişkisine girmemektedir. Siyasi içerikli sanısıyla bazı insanlar çeşitli bahanelerle ret ederken, bazıları şüpheyi giderme iletişimine girmekte ve çoğunlukla, şüphe devam etse bile, görüşmeyi kabul etmektedir. İnsanlar doğrudan ve dolaylı deneyimlerine bağlı olarak biçimlenen negatif atıflar sonucu reddetme davranışları sergilemektedir. Anketi kabul etmemeyle ilgili en belirleyici faktör olarak ticari amaçlı bir şey satma, kandırma, dolandırma ortaya çıkmaktadır. Pazarlama ve ticari amaç taşıdığı düşünüldüğünde, daha a- raştırma veya anket sözünü duyduklarında insanlar şiddetli öfkeye kadar varan olumsuz reaksiyonlar göstermektedir. Pazarlamacı sanıldığında anketin amacı ve içeriği hakkında ikna olmamaktadırlar ve bu doğrudan reddetmeyi getirmektedir. Dikkat edilirse, araştırmaya izin verilmemesinin veya reddedilmesinin önde gelen nedeni elbette bilimsel araştırma yapan insanlar değil, bilim adını kullanarak pazarlama, promosyon, reklam ve halkla ilişkiler için insanları bir şekilde yanıltan, kandıran ve hatta dolandıran modern profesyonellerdir, ki bunlar da aslında anketörlerden çok, anketörleri eğiten ve bu amaçla kullananlardır. Anketi kabul etmeme davranışları oldukça çeşitlilik göstermektedir. Bu davranışlar ağırlıkla sözlü, ağırlıkla sözsüz ve her ikisinin karışımı olan iletişim biçimleriyle yapılmaktadır. Korku, güvensizlik ve şiddetle reddetmeye kadar çeşitlenen bu davranışlar şunlardır: (a) Sadece sözlü veya sözlü iletişim ağırlıklı olanlar Kibar olan insanlar beni bu ilgilendirmiyor, Siyasetle uğraşmam, yarışma programları izlemem gibi araştırmanın konusuyla ilgili ko- 10

8 Araştırmalarda Veri Toplamaya ve Bulgulara Etki Eden... (5-17) nuyla ilgilenmediklerini belirtmektedir. En çok ileri sürülen kabul etmeme nedenleri şunlardır: Evde yaşlı var; çocuk uyuyor; kocam işten yeni geldi, evde hasta var, yemek yapıyorum, işim var, evde uyuyan var, zamanım yok, birazdan çıkacağım, çocuğuma bakmam gerek, evde kocam yok, yapamam. Bu nedenlerin çoğu bir anketi yapmama için asıl neden olamazlar. Sözlü kovma ise çeşitli azarlamadan başlayarak ağır hakaret biçimlerine kadar değişmektedir. Örneğin sabah sabah sizle uğraşamam, bana ne, sıktınız artık, bıktırdınız, gidin başımdan, bu programlar yüzünden iki televizyon kırdım, üçüncüsünü de mi kırdıracaksınız gibi yanıtlar bunlara örnektir. (b) Sadece sözsüz iletişim veya sözsüz iletişim ağırlıklı olanlar Bu tür reddetme davranışlarında sık olanlar şunlardır: Kapıyı açmama; yarı açma ve ne istediğini öğrendikten sonra bir şey demeden kapama; daha açıp anketörü görür görmez veya daha ilk cümleyi duyar duymaz, hiç bir şey demeden kapıyı anketörün yüzüne kapama; el hareketiyle defetme. Diğer davranışlar arasında tokat atarım gibi el hareketiyle kovma, yüzünü buruşturma, terlik atma, (bazı sözler söyledikten sonra) dövmeye kalkma var. (c) Sözlü ve sözsüz karışık olanlar Bunlar hem sözlü hem de sözsüz iletişimle sergilenen davranışlardır. Çoğu kez kibarca reddetmeyi destekleyen yüz ifadesinden, kabaca reddetmeyi pekiştiren el hareketi, hemen çek git yoksa şimdi pataklarım seni anlamına gelen davranış ve bir şeyler fırlatma gibi araç kullanmaya kadar değişmektedir. (ç) Apartmanlara girmenin baştan engellenmesi Apartmanların, özellikle Çankaya gibi semtlerdeki apartmanların girişinde dilenci, anketör ve satıcı giremez diye levha asılmış. Buna nedenlerden biri bu tür yerlerde yaşayanların değer ve ilişki anlayışları olabilir. Yoksul bölgelerde ve varoşlarda bu tür reddetme ve kapı açmamaya çok ender rastlanmaktadır. Bu bölgelerdeki reddetme veya cevap vermeme nedenleri farklılaşmaktadır. Zengin bölgede apartmanlara girme anketörler, dilenciler ve satıcılar giremez politikasıyla baştan engellenmesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir sorundur. Buralarda yaşayan insanlara kazara ulaşıldığında kesinlikle muhatap olmak istememekte ve bazıları da ciddiye almamaktadır. Yoksul bölgelerde yaşayan insanlar soruları cevaplandırmaya daha hazır bir yapıya sahipler; dolayısıyla kötüye kullanılmaya ve sömürülmeye çok daha açıklar. Yaşlılar ankete katılmakta tereddüt etmekte, kadınlar çekingen davranmaktadır. Çoğunlukla kadınlar erkeklere ve gençler yaşlılara göre daha anlayışlı olmaktadır. Erkeklerle olan görüşmeler bayanlara nazaran daha zor olmaktadır. Gençlere nazaran çoğu orta yaş ve üstündekiler sorulara cevap vermeye yanaşmamaktadır. Frekans dağılımları ötesine geçerek bunların nedenlerinin araştırılması gerekmektedir. Yüzdeler bize fazla bir şey söylemez. Bütün bu reddetme tarzları insanlarda araştırma, araştırmacı, anket, anketör denildiğinde olumsuz atıflarla dolu düşüncelerin ve tutumların oluştuğunu göstermektedir. Bu oluşum da kendiliğinden olmamıştır: Kirli ilişkilerle bu bilinç kirletilmiştir: Bu insan dürüst bir araştırmacıya da güvensizlikle, şüpheyle, kötü duygularla, negatif atıflarla, hatta öfkeyle yaklaşacaktır. Anketi koşullu ve koşulsuz kabulle başlayan sorunlar Anketi kabul ederken insanların önemli bir kısmı gene güvensizlik, kuşku ve korku nedenleriyle bazı koşullar öne sürmektedir. Bunların başında kesinlikle isim, adres ve telefon numarası gibi kişisel bilgilerin verilmemesini isteme, ben hiçbir şey imzalamam gibi koşul koyma gelmektedir. Temel sorunlar: (a) Ankete cevap verirken bile güvensizlik ve şüphenin devam etmesi Bu durum bir şeyler satacakları veya siyasal içerikli olduğu endişesinin anketin sonuna kadar taşınmasıyla kendini göstermektedir. Bu da elbette sorulara verilecek cevapların geçerliliğini etkilemekte ve çeşitli yanıtlama davranışlarında kendini göstermektedir: Sorulan sorulara cevap vermekten çekinmeleri; cevap verirlerse kendilerine zarar geleceğinden endişe 11

9 Selçuk İletişim, 3, 4, 2005 duymaları; kişisel bilgilerle ilgili sorulara ya cevap vermek istememekte ya da bir yönde abartılı cevap vermektedir. Anketörlerin izlenimine göre çok kişisel sorulara gelindiğinde insanların büyük bir çoğunluğu ya cevap vermekten kaçınmakta veya doğru cevap vermemektedir. Örneğin insanlar aylık gelirleriyle ilgili sorulara ya abartarak cevap vermekte ya da yanıtsız bırakmaktadır. Bazıları da sana ne seni ne ilgilendirir gibi ters cevaplar vermektedir. İsim ve adres vermekten insanlar çekinmektedir. Bu tür davranış da belli toplumsal ilişkilerinin oluşturduğu değer yargılarıyla gelen tutumlarla ilişkilidir. Bu tür değer yargıları (a) haksız kazancın çok olduğu (b) paranın, kimliği ve değeri tanımladığı ve (c) yönetimsel baskı mekanizmalarının nitel ve nicel çok olduğu yerlerde elbette oldukça egemen olacaktır. Siyasal içerikten korkunun insanlarda yerleşmesi çoğunlukla devletin resmi (polis ve ordu gibi) ve gizli (kaçırma ve yok etme örgütleri) yoluyla uyguladığı baskı ve terör sonucu oluşur. Bu baskı ve terörün günümüzde olması gerekmez, geçmişte olmuş; olabileceği olasılığı bile insanların bilincinde yerleşmiş olması yeterdir. Diğer bir oluşum şekli de, devlete karşı olan güçlerin saldığı korkudur. Bu nedenle bazı bölgelerde ve hatta semtlerde insanlar hem devlet hem de devlete karşı olan güçlerin gazabı arasında korkuyla yaşarlar (yaşatılırlar). Bu korkunun olması için de böyle bir olasılığın bilince yerleşmiş olması yeterlidir. Böyle koşullarda yaşayan insanlar sizi yetkili biri gibi görüp korkarlar ve size en uygun gördükleri cevabı vermeye çalışırlar. Dolayısıyla bu durumda doğru cevaplar alma olasılığı ortadan kalkar. Eğer neyi ve kimi temsil ettiğinizi tahmin edemezse, temsilde tereddüt oluşur, bu durumda da gene şüphe ve korku temelinden hareket eden cevaplar verilir. Bu cevaplarda bilmiyorum yanıtı ve cevapsız bırakma da artar. Eğer bu güçlerden birini temsil etmediğiniz çok açıksa, anketi yapmayı reddetme olasılığı anketin doğasına göre değişir. Yukarıdaki koşulların olduğu yerlerde anketörlere (ve anketör-öğrencilere) güven de büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Özellikle öğrencileri düzeni bozan ve toplumda sorun yaratan gençler olarak değerlendirenler arasında sadece güvensizlik değil, aynı zamanda düşmanlık da oluşturulmuştur. Örneğin bu a- raştırmada anketin yapıldığı sırada YÖK protestoları vardı ve bazı insanlar öğrenciyim sözünü duyduklarında kapıyı kapıyordu. Dikkat edilirse siyasal içerikli sosyal güvensizlik ve şüphe birbirini destekleyen bir ağ oluşturmaktadır. Bunda elbette medyanın yaptığı haber denen sunumların rolü yadsınamaz. Öte yandan, normal koşullarda, öğrenci kimliği gösterildiğinde ve parayla veya satın almayla ve pazarlamayla ilgili olmadığı inandırıldığında insanlar araştırmayı kabul etmektedirler. (b) Beklentilerin karşılanmaması ve sıkılma Bazı beklentilerin karşılanmamasıyla ve ilgi eksikliğiyle desteklenen sıkılma sonucunda ankete doğru cevap alma olasılığını azaltmaktadır. İnsanlar sıkıntılarını bazen gerisini sen aynı şekilde doldur, hepsine uygun cevabı işaretle, bu soru diğerinin benzeri gibi sözle de ifade etmektedirler. Anket yapmaktan çabukça sıkılmaya diğer bir neden olarak görsel kültürün egemenliği de verilebilir: yazı kültürü düşünmeye ve anlamaya çalışan bilinçler oluşturur. Görsel kültür biçimseli anlık bir görüntüyle gören ve değerlendiren, uzun düşünme gerektirmeyen, görünen gerçek karşısından derin düşünmeyi gereksiz bulan bir bilinç yaratır. Dolayısıyla görsel kültürün insanı standartlaştırılmış görselliğin ve anlık hazzın insanıdır ve süre demek sıkıntı ve baş ağrısı demektir. (c) Kısa zamanda anketi bitirmeye ve kurtulmaya çalışma Bu tür davranış yukarıdaki nedenlerden kaynaklanabileceği gibi diğer bir çok faktöre bağlı olarak oluşabilir. İnsanların bu tür davranışı çoğunlukla (a) likert türü seçenekli sorulara soruyu okumadan hep aynı cevabı işaretlemesi (b) bir soru için verdikleri cevabı hepsi için anketörden işaretlemesini istemesi (c) üstünkörü cevaplar verme, rasgele seçenekler seçmesi (d) açık uçlu soruları boş bırakma veya bir iki kelimeyle geçiştirmesi vb biçimlerde olmaktadır. (ç) Doğru cevap verememe Cevap verememe birkaç nedenden kaynaklanmaktadır. Önde gelen nedenler cevabı bilmemek, soruyu veya kavramı anlamamak, cevabı bildiği halde güvensizlik ve risk gibi nedenlerle doğru cevap verememedir. Anketörlerin ra- 12

10 Araştırmalarda Veri Toplamaya ve Bulgulara Etki Eden... (5-17) porlarına göre eğitim seviyesi düşük yerlerde insanların çoğu eve giren ortalama geliri hesaplayamamaktadır. Sosyal ilişki gibi kavramları da bazı insanlar anlayamamaktadır. Hele bir de etik, siyasal tercih, yönelim, ideoloji, ekoturizm, etki vb kavramlar kullanılırsa belli bir kesimin bunu anlama olasılığı büyük ölçüde azalmakta ve aptal yerine konmamak için soruyu anlamadıkları halde uygun gördükleri cevabı vermektedirler. Bu durumda pilot incelemenin önemi ortaya çıkmaktadır. Bu incelemeye konu olan araştırmada da pilot inceleme yapıldığı halde gene de anlamama sorunu ortaya çıkmıştır (8). (d) Yoksul bırakma ve tüketim kültürüyle işlenen bilincin getirdiği işlevsel acizlik İnsanlar örneğin bir pop-star yarışmasını neden izlediğini, bir şeyi neden aldığını, özlüce bir seyir ve tüketim davranışını neden yaptığını bilmemektedir. İnsanlar neden o programı seyrettikleri veya neden Tarkan veya benzeri meşhur kişileri görmek için can attıkları üzerinde düşünmedikleri ve nedenler hakkında bir fikre sahip olma gereksinimi duymadıkları için, neden sorusu sorulduğunda bocalamakta ve neden olabilecek bir cevap bulamamaktadır. Verilen yanıtlar çoğunlukla seviyorum, öyle tercih ediyorum, canım öyle istedi, hoşuma gidiyor, iyi vakit geçiriyorum, işte öyle, renkler ve zevkler tartışılmaz gibi neden olmayan nedenlerdir. Neden bulunması için zorlandıklarında da tartışmaya, öfkeye ve hatta ağlamaya kadar giden davranışlar sergilenmektedir. Yoğun bir bilinç yönetimi ortamında aciz bırakılan bilinç için neden olarak duyusal/fiziksel zevk/haz yeterlidir ve bu haz da satın alıp veya seyredip veya para ödeyip tüketmeden geçmektedir. Bu durum düşünüyorum o halde varım diyen aydınlanma ve modernleşme çağının sona erdiğinin (veya sadece bilgi üreten küçük bir gruba gerilediğinin) ve onun yerini tüketiyorum o halde varım diyen görüntünün özü tanımladığı hedonist ve teşhirci bir gerizekalılık çağının (postmodern denen durumun) aldığının göstergelerinden bir kaçıdır. (e) Siyasetle ilgili sorulara cevaptan kaçınma veya şüphe duymaya devam etme Ankete cevap verme kabul edilse bile, siyasetle ilgili olan veya olduğu sanılan sorulara gelindiğinde insanlar gene kuşkularını belirtmekte, cevap vermekten kaçınmakta ve güven kazanmak için ek sorular sormaktadır. Siyasetle ilgili olan bir başka araştırmada öğrenciler anketi kabul ettirmek için epey zorluk çektiler. İsim ve adres veya telefon numarası gibi kimlikleri belirleyici bir kayıt yapılmayacağı vb koşullarla cevaplandırma kabul edildi. Fakat kuşkulu insanların ne denli doğru cevap verecekleri belli değildir. Bu durum seçimle ilgili ve özellikle siyasal yönelimlerle ilgili araştırmaların bulgularının geçerliliği sorununu ortaya çıkartmaktadır. Bu sorun en azından iki durum nedeniyle ortaya çıkmaktadır: (a) Cevap verenlerin doğru cevap vermediği ve (b) cevap verenlerin istekli katılımcı olduğu ve cevap vermeyenlerin bilinmeyen bir yöne giden farklılığı, dolayısıyla temsil sorunu nedeniyle genelleştirmenin doğru olmayacağı. (f) Doğru olmayan yanıtlar Bazı insanlar örneğin pop star gibi televizyon programını seyrettikleri halde seyretmediklerini belirtmektedir. Kalitesiz ve sıradan olanla kendinin özdeşleştirilmesini istemeyenlerin televizyon program tercihleriyle ilgili olarak yalan söyleme yöneliminde olduğu yaygın olarak bilinmektedir. Pop starla ilgili incelemede entelektüel ve aydın görünen insanlar bu programı seyretmediklerini belirtmektedir. Örneğin merakla veya kazara da olsa bir kez seyretseniz bile bir fikir oluşturmuşsunuzdur, bu bile yeter denildikten sonra sorulan sorulara verilen cevaplar, bu kişilerin de yoğun bir şekilde izledikleri anlaşılmaktadır. Fakat bu tür tutumun sonucu verilen cevapların güvenilir olmadığı olasılığı büyük ölçüde artmaktadır. (g) Sorunları anketöre yansıtma Az da olsa, bazı insanlar araştırmanın ele aldığı sorunu sanki anketör yaratmış gibi anketörle tartışmaya girmekte veya anketöre hücum etmektedir. Anket sırasında, örneğin tv yarışma programlarıyla ilgili bıkkınlıklarını ve sıkıntılarını anketöre mal etmeleri ve bu programları sanki anketörler yapıyormuş gibi davranmaları nedenleri bilinmesi gereken bir araştırma sorusu ortaya çıkartmaktadır. Hatta insanlar bazen anketörün ait olduğu kimlikten hareket ederek anketöre peki siz niye böyle yapıyorsunuz? gibi suçlayıcı sorular sormaktadır. Örneğin 13

11 Selçuk İletişim, 3, 4, 2005 Beypazarı nda bir pilot inceleme sırasında neden üniversiteye beli ve orası burası açıkları sokuyorsunuz da başı kapalı Müslüman gençleri sokmuyorsunuz? diye anketöre esnaflar tarafından sorular yöneltilmiştir. (h) Aile yapısıyla gelen sonuçlar Aile içi sosyo-kültürel baskının getirdiği sonuçlar da veri toplamayla ilgili bir sorun olarak incelenmesi gerekmektedir; çünkü örneğin bazı kadınlar cevap verme veya neye nasıl cevap vereceği konusunda eşlerinden ve hatta büyük oğullarından çekinmektedir. Az da olsa, bazı gençlerin sadece ebeveynleriyle aynı görüşü veya tutumu paylaşmamak için ters olana yöneldikleri anket sırasında çok bariz bir şekilde görünmektedir. Bu sorun kadın ve gençlerle anketi yalnız başına yapma koşulu getirilerek büyük ölçüde çözülebilir. (ı) Araştırma nüfusunu belirlemede kaynak tutarsızlığı sorunu Geçerli veri toplamayla ilgili olan, fakat insanların tutumları ve davranışlarıyla ilgili olmayan, ama belirtilmesi gereken bir bulgu da örneklemin temsili örneklem karakteriyle ilgilidir: Örneklem çerçevesi hazırlamada temel sorun örneklem alınacak nüfusun sayısını bilmektir. Nüfus sayısının doğru olmadığı durumda, özellikle az sayıda örneklem alınacaksa, temsil sorunu çıkma olasılığı çok fazladır. Örneklem çıkartma sürecinde, muhtarlıktaki nüfus bilgileri ile il nüfus müdürlüğündeki bilgilerin birbirine uymadığı görüldü. Benzer şekilde Fen İşlerinden elde edilen bilgiler de diğer yerlerden elde edilenden farklı çıkmaktadır. Belediyeden alınan bilgiler ile diğer yerlerden alınan bilgiler de birbirini tutmamaktadır. Bu durum ve bütün diğer sorunlar, örneğin Devlet İstatistik Enstitüsünün de topladığı bilgilerin geçerliliği hakkında şüpheleri artırmaktadır. Çeşitli müdürlükler ve kaynaklardan alınan hane numaralarının bazıları ya yoktu ya da farklıydı. Dolayısıyla, örneklem almadan önce örneklem çerçevesinin doğruluğunun kontrol edilmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. (i) Araştırmayla ilişkisiz sorunlar Anket uygulaması sırasında araştırmayla bağı olmayan, az da olsa bazı ilişkisel sorunlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin kız anketörlere çeşitli yollarla ve imalarla davet ve muhabbetimizi içeride devam ettirelim gibi teklifler gelmektedir. Bunun ötesinde iyi niyetli insanlar çay ikram etmekte ve uzun sohbete de girmektedir. Bu tür iyi niyetli istemler kibarca savuşturulamadığında, anketörler için zaman kaybı yaratmaktadır; fakat doğru bilgi toplamak için güvenin oluşturulması zaman kaybına değer. O- lumsuz davranışlar anketörlerin insanlar hakkında ve bir daha araştırmaya katılma hakkında olumsuz duygular oluşturmasına neden olurken, olumlu davranışlar doğal olarak teşvik edici bir rol oynamaktadır. SONUÇ Alan araştırmalarında örneklemin nüfusu temsil etmesiyle ilgili olarak ortaya çıkan sorunlardan biri de seçilen örneklemde anketi cevaplandırmayı kabul etmemeyle gelen cevap oranı (response rate) sorunudur. Belki de bu sorundan çok daha önemli diğer iki sorun da sorulara cevap verirken bazılarını boş bırakma ve doğru cevaplandırmama (response bias) sorunudur. Bu sorunlar sosyal bilimlerde araştırma yöntemleriyle ilgili kitaplarda ve araştırmalarda yoğun bir şekilde ele alınmış ve üzerinde durulmuş ve çözüm önerileri ve mekanizmaları üretilmiştir. Asıl çözüm aslında insanların neden cevap vermediklerini ve neden yanlış veya yanıltıcı cevap verdiklerini bilmek, nedenlerden hareket ederek çözümler üretmek ve böylece mümkün olduğu kadar az cevaplandırmama ve yanlış cevap verme sorunuyla karşılaşmaktır. Yüz yüze veya telefon, , fax, mektup gibi teknolojik araçları kullanarak yapılması tasarlanmış bir araştırmanın başarısı verilerin toplanacağı kaynağa erişmeye, kaynağın veri toplanmasına rıza göstermesine ve güvenilir yanıtlar vermesine bağlıdır. Bu bağlamda ankete katılmayı reddetme ve ankete güvenilir/doğru yanıtlar verilmemesi konusu önem kazanır. Bu da doğal olarak nedenlerinin araştırılması gereksinimi getirir. Bu araştırmada muhtemelen Türkiye ve benzeri ülkelere özgü nedenler ortaya çıktı. Kimlik ve isim sorulmayacağı ve kesinlikle gizlilik olacağı söylenerek insanların araştırmayı kabul etmesi sağlanabilir. Fakat gene de 14

12 Araştırmalarda Veri Toplamaya ve Bulgulara Etki Eden... (5-17) insanlar güvensizse ve gizli kalmayacağından kuşkulanıyorsa, ya anket yapmayı kabul etmeyeceklerdir ya da kabul etseler bile kritik gördükleri sorulara ya cevap vermeyecekler ya doğru cevap vermemeye yöneleceklerdir. Bu durum da toplanan datanın ve yapılan ölçmenin ve bulunan sonuçların geçerli ve güvenilir olmasını etkileyecektir (White 1998a). Araştırmaya katılmayı baştan reddedenler ve kabul edenlerin ifadelerine göre insanlar pazarlamacılardan, promosyonculardan, aptal yerine konulmaktan, dolandırılmaktan ve kandırılmaktan bıkmışlar. Bu durum, ne yazık ki, bir bilimsel araştırmanın daha başından reddedilmesine neden olmaktadır; çünkü her seferinde bir şey satmıyorum diye ısrar eden ve araştırma yaptığını söyleyen pazarlamacı, sonunda çantasından bir mal çıkartmaktadır. Her gün kapısını çalan birden fazla pazarlamacıyla yaşanan ve onu aptal yerine koyan, onu oyuna getiren, ona sahte vaatler veren, onu umutlandıran deneyimler sonucu insanlar sahte ile gerçeği ayırt edemez duruma gelmişler; yorulmuşlar ve bazıları kesinlikle ayırt etmek de istemiyor artık. Bazıları kapılarına dilenci, anketör ve satıcı giremez diye yazmış, bazıları kibarca reddediyor, bazıları da dövmeye kadar giden davranış sergiliyor. Bu davranışlar nedeniyle bu insanları suçlamak, bu insanlara yapılan diğer bir haksızlıktır. Suçlanması gereken belli bir endüstriyel yapı ve bu belli yapının ilişki tarzı olmalıdır. Bu endüstriyel yapı bizi sadece kapımızı çalarak rahatsız etmiyor ve hatta kandırmıyor; aynı zamanda evimizin i- çinde televizyon denen Truva nın atıyla eğlence, haber ve eğitim adı altında sürekli beyinlerimizi kirletiyor ve aldatıyor. Özlüce, ankete katılma kabul edilsin veya e- dilmesin bütün anketörler insanlar arasında çok yaygın ve yoğun bir güvensizlik, şüphe, korku, öfke ve bıkkınlık olduğunu belirtmektedir. Bu tür duygu, düşünce ve tutumlarla insanlar bilimsel araştırma yapanlara karşı reddetme ve anketlere cevapta kendilerince doğru gördükleri kibarlıktan en kaba davranışa kadar değişen çeşitli yanıt stratejileri geliştirmektedir. Bu yanıt stratejileri (a) pazarlamacıların kapıdan kapıya satışta (ve dolandırıcılıkta) kullandıkları stratejilerden en yaygın olanın araştırma yapıyoruz veya anket yapıyoruz olması ve bu yolla halkta yoğun bir negatif tutum oluşturması, (b) ben öğrenciyim diyerek bir şeyler pazarlamaya veya satmaya çalışılması, (c) katılanlara materyal ödül verilmesi veya vaat edilip verilmemesi, (ç) ilişkide belirsizliğin getirdiği acabalar ve bu acabalar ve sonuçları yoluyla oluşmuş bilinç kirliliğinin davranışsal ifadeleridir. Yani çekingenlik, şüphe, güvensizlik, korku, hiddet ve nefret gibi duygularla dolu kirliliğin kaynağı önceki doğrudan ve dolaylı deneyimler ve egemen yönetimsel ilişkilerin doğasıdır. Bu kirlilikle birlikte akademik olan araştırmayı reddetme, araştırmanın bazı sorularına cevap vermeme, zararsız cevap verme, uygun cevap verme, bilmiyorum deme, üstünkörü cevaplandırma gibi karşı stratejiler insanlar tarafından uygulanmaktadır. Bu kirliliğin önlenmesi ancak egemen ticari ve yönetimsel iş yapış biçiminin (ticari ve yönetim kültürünün) ve bu iş yapış biçiminin getirdiği düşüncenin (ideolojinin, dünya görüşünün, insan ve insanlık anlayışının) değişmesiyle mümkündür. Bu değişim de asla sermayenin kendi-kendine denetiminde araç olan kendi kuruluşlarının sorumluluk ve etik ilkeleri koymasıyla olmaz, çünkü bu ilkelerin varlığı sorunları ortadan kaldırma değil, var olan iş yapış biçimini meşrulaştırmadan öteye çok az gider. Değişim daima ilişkilerin doğasıyla bağıntılı olarak gelen egemenlik ve mücadele ile olmuştur. Sorumluluk ve etik konusu bu mücadelede egemen tarafın stratejik çözümlerinden biridir. Örneğin Nongovernmental Organizations (NGO) denilen ve Türkçe de Sivil Toplum Örgütleri adıyla anılan yapılanmaların egemen olanları (a) sermayenin desteklediği ve yaşattığı, (b) serbest pazar ekonomisinin ideolojisini özgür kamusal alan ve demokratikleşme propagandasıyla destekleyen ve (c) varlığıyla sanki demokratik katılımda süreklilik olduğu imajını pazarlar. Sermayenin (özellikle pazarlamacıların, reklamcıların, promosyoncuların, halkla ilişkilercilerin) bu araştırmanın ele aldığı sorun bağlamındaki faaliyetleri tüketici haklarıyla ilişkili yasaların oluşturulması ve uygulanması, bu oluşturulmayı zorlayan ve uygulamayı denetleyen kuruluşların burjuva özel ve kamusal alanda gelişmesiyle belli ölçüde değişecektir. Fakat asıl değişim insanların araştırma yapıyorum diyen pazarlamacıları kovmasıyla olmaktadır ve ne yazık ki bunun bir sonucu olarak gerçekten bilimsel araştırma yapanlar hem kaynağa ulaşamamakta hem de kaynaktan geçerli 15

13 Selçuk İletişim, 3, 4, 2005 verileri toplayamama sorunuyla yüz yüze kalmaktadır. Nasıl ki pazarlamacılar kovuldukları halde yeni stratejiler geliştirerek yeni bilinç kirletmesi yaratmaya devam ediyorlarsa, bilimsel araştırmayla uğraşanların da bu bilinç kirliliği içinde hem kaynağa ulaşma hem de kaynaktan geçerli veri elde etme stratejileri geliştirmeleri zorunlu hale gelmiştir. Bu da oldukça zordur. Pazarlamacı ve/veya dolandırıcı sanarak reddetme, dilenci sanma, yanlış cevap verme, eksik cevap verme, boş bırakma, alay etme, parasal ödül bekleme ve benzeri tutum ve davranışlar, o insanının kendi kendine hiçten oluşturduğu bir bilince dayanmaz: Bu kirletilmiş bilinç, kirli faaliyetlerle yüz yüze kalan insanın bu faaliyetlerden geçerek oluşturduğu bilinçtir. Dolayısıyla, bu bilinç kirliliğiyle ilgili düşünülecek stratejilerde ve yapılacak diğer araştırmalarda, ki daha fazla inceleme yapılması gerekli, hareket noktası bu bilinç kirliliğini oluşturan faaliyetlerle nasıl mücadele edileceği olmalıdır. NOTLAR (1) Bilinç kirliliği kendi kimliğini ve insanlık ilişkilerini ve değerini egemen ideolojiler ve bu ideolojilerin meşrulaştırdığı ilişki tarzlarından geçerek tanımlama anlamına kullanıldı. Bu tanımlama sahte bir bilinci oluşturur. Dolayısıyla örneğin survey incelemelerinde ölçülenlerin önemli bir kısmı bu bilinci yansıtır, evrensel insan gerçeğini değil. (2) Bu konudaki değerlendirmelerin özlü sunumu için bkz Erdogan (2003) s (veri toplama sorunları ve çözümler alt-bölümü). Türkiye deki ampirik araştırma sorunlarıyla ilgili kaynak için bkz Erdoğan (2001). (3) Survey, Survey Research adı verilen ampirik alan araştırmasıdır. Anket, Survey Research de bir veri toplama tekniğini anlatır (4) Tartışma metinleri için bkz: ve Ray ve Still (1987) (5) Bu paragraftaki kaynakların hepsini aktaran Ramalho ve Smith (2003). (6) Rızanın alınması ve gizlilikle ilgili tartışma için bkz: Wax (1980) (7) Bu bağlamda ayrıntılı bilgi hemen her istatistik ve araştırma yöntemi kitabında bulunabilir. (8) Soru biçimlendirmeyle ilgili kurallar, dikkat edilmesi gereken noktalar, sorunlar ve çözümler için, örneğin Erdoğan (2003), Ellard & Rogers (1993), Mitra &, Lankford (1999) kitaplardaki ilgili bölümlere bakınız. KAYNAKLAR Chambliss D F ve Schutt R K (2003), Making Sense of the Social World: Methods of Investigation. Thousand Oaks, CA: Pine Forge Press/Sage. Çulha F (2003), Sosyal Riski Azaltma Projesi: Yoksulluğu Azaltmak mı, Zengini Yoksuldan Korumak mı? Ankara Üniversitesi SBF Derg. 58 (1), Deane C (2003), About Washington Post Response Rates. The Washington Post, politics/polls/poll_response_rate. html adresinden de alındı. Edelman M ve Merkle D (1999), Nonresponse Discussion. indiana.edu/~ survmeth/nonrespo.htm adresinden de alındı. Ellard J H ve Roger T B. (1993), Teaching Questionnaire Construction Effectively: The Ten Commandments of Question Writing, Contemporary Social Psychology,17, Erdoğan İ (2003), Pozitivist Metodoloji: Bilimsel Araştırma Tasarımı, İstatistiksel Yöntemler, Analiz ve Yorum, Erk Yayınevi, Ankara. Erdoğan İ (2001), Sosyal Bilimlerde Pozitivist- Ampirik Akademik Araştırmaların Tasarım ve Yöntem Sorunları, Anatolia: Turizm Araştırmaları Derg, 12 (2), Erdoğan N (2004), Ankara da Büyük Ölçekli Otellerin Çevre ve Katı Atık Yönetim Sistemleri Üzerine Bir İnceleme, (yayın için hazırlanıyor), nerdogan@baskent.edu.tr John J R ve Still L V (1987), Maximizing the Response-Rate in Surveys May Be a Mistake, Personality & Individual Diffferences, 8 (4), Jull P ve Satre S J (2000), Report From The Sumas Aquifer Area One-Year Follow Up Survey, A.R.N. Technical and Research Reports, No. 8, November, West Champion Street, Suite 280 Bellingham, WA

14 Araştırmalarda Veri Toplamaya ve Bulgulara Etki Eden... (5-17) Langer G (2003), About Response Rate: Some Unresolved Questions. Public Perspective, May/June, uconn.edu/pubper/pdf/pp14_3c.pdf adresinden de alındı. Mertler C A (2003), Patterns of Response and Nonresponse From Teachers to Traditional and Web Surveys. Practical Assessment, Research & Evaluation, 8(22), /getvn.asp?v=8&n=22 adresinden de alındı. Mitra A ve L S (1999), Research Methods in Park, Recreation, and Leisure Services. Champaign, IL: Sagamore. Montez J (2003, April), Web Surveys as a Source of Nonresponse Explication, Paper presented at the annual meeting of the American Educational Research Association, Chicago, IL. Nachmias C ve Nachmias D (1996), Research Methods in the Social Sciences (5 th ed.), St. Martin's press, New York. Ramalho Esmerelda A ve Smith R J (2003), Discrete Choice Nonresponse, the Institute For Fiscal Studies Department of Economics, UCL, Cemmap Working Paper Cwp07/ Ray J ve Still L (1987), Maximizing the Response-Rate in Surveys May Be a Mistake. Personality & Individual Diffferences, 8 (4), members.optusnet.com.au/ ~jonjayray/still.html adresinden de alındı. Wax M (1980), "Paradoxes of "Consent" to the Practice of Fieldwork." Social Problems, 27, White P (1998), Nonsamplingerrors. SURVEY3/node 16.html adresinden de alındı. White P (1998a), Are Responses Confidential? 3/node7.html adresinden de alındı. 17

15 KİTLE KÜLTÜRÜ ETKİSİ ALTINDA YÖNETİM VE ORGANİZASYON ARAŞTIRMALARI Feyzullah Eroğlu * - Bilge Akça ** ÖZET Bilimsel faaliyetlerin özü, yaşanılan somut olaylardan soyut kurallar çıkarmaktır.yaşanılan yönetsel ve örgütsel süreçler ile bu kapsamda gözlenen olayların pratiğinden keşfedilen bilgilerden oluşturulan yönetim ve organizasyon teorilerinin arka planında, bu tür süreç ve olayların kendi içerisinden çıkarıldığı belirli bir sosyal ve kültürel zemin vardır. Yönetim ve organizasyon kapsamındaki süreçler ve olaylar, üzerine yaslandıkları sosyo-kültürel davranış sisteminden tam olarak bağımsız ve özerk etkinlikler değildirler. Bu bağlamda, yönetim ve organizasyon alanında gerçekleştirilen eylemlerin temel davranış kodları, bu sosyal ve kültürel zeminlerin egemen davranış kalıplarının, büyük bir ihtimalle yönetim ve organizasyon süreçlerine indirgenmiş şekilleridir. Türkiye de yapılmakta olan yönetim ve organizasyon alanındaki araştırmalar, nicelik bakımından çok büyük bir miktara ulaşmış olmalarına karşılık, nitelik açısından uygulamanın gerçek ihtiyacına cevap verememektedir. Bu durumun nedenleri, çok uzun bir süredir yürütülmekte olan bilimsel faaliyetlerde, aktarmacı ve tercümeci bir araştırma stratejisinin yaygınlaşması, yönetim ve organizasyon araştırmalarının yapıldığı sosyal zeminin, kitle toplumu ve kültürel arka planının ise kitle kültürü olması nedeniyle yönetim ve organizasyon süreçleriyle ilgili yapılan araştırmalarda incelenen konulara dair toplanan verilerin nicel analiz yöntemleri kullanılarak işlenmesine rağmen, elde edilen bulguların hangi doğru referansla karşılaştırılarak belirli bir sonuç elde edileceği hakkında büyük bir belirsizlik bulunması ve son yıllardaki yönetim ve organizasyon araştırmalarında, yönetici lehine bir ağırlığın kazandırılmasına karşılık, yönetilenlerden gittikçe uzaklaşma şeklinde bir eğilim olmasıdır. Anahtar sözcükler: Yönetim ve organizasyon araştırmaları, öykünmecilik, manipülasyon, kitle kültürü. ABSTRACT The core of scientific facilities is to derive abstract rules from concrete events In the background of management and organization theories consisted of expreinced and observed events, there is social and cultural bases which such processes and events are prdouced within. The processes and events in the context of management and organization are not independent and autonomuous facilities from the socio-cultural behaivour system. In this contend, the core behavioural codes of conducted facilities in organization and management field are reduced form of social and cultural dominant attributes to approximate management and organization processes. The researches in the field of management and organization in Turkey, although reaching a great number, can not respond the practical needs. The causes of this situation are; the expansion of excerpting and translative research strategy in ongoing scientific studies for a long time, despite the use of advanced quantitative tools in analyzing compiled data, the uncertainity about which apt reference studies should be taken as criteria in this field because the social baseline on which management and organization studies conducted has been mass society and the cultural background has been mass culture and recent researches in the field of management and organization and whereas a progress in favour of managers has occured, current trend for employees has not been in center of studies anymore. Keywords: Management and organization researches, emulation, manipulation, mass culture. * Prof. Dr., Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ** Arş. Gör., Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi

16 Kitle Kültürü Etkisi Altında Yönetim ve Organizasyon... (18-33) A. BİLGİNİN KAYNAĞI VE MODERN BİLİM İnsan, bilen ve bilmek isteyen bir varlık olarak, diğer canlılardan apayrı bir konuma sahiptir. İnsan dışındaki canlıların tümü, kendilerini meydana getiren biyolojik süreçlerin ve genetik yapının belirlediği bir hayatı yaşamak zorundadırlar. İnsanın akıl sahibi bir varlık olması, onun biyolojisinin ona önceden çizdiği hayatı öylece yaşamak yerine; yaşayacağı hayatı bir kısım eylemlerini seçmek suretiyle kendisinin inşa etme fırsatını vermektedir. Buna karşılık, insanın akıl sahibi ve bilen bir varlık olarak biyolojik temelli hayatın dışında bir hayat yaşayabilmesi için gerekli olan eylemlerini kararlaştırabilme imkanının varlığı, çok önemli bir sorunu da beraberinde taşımaktadır: Belirlisizlik (Özakpınar 1999:15-16). Yaşanılacak hayatın nasıl yaşanacağının belirlenmesinin tüm sorumluluğunun, içgüdülere ve refleksiv hareketlere bağlı olduğu canlı türleri için herhangi bir belirsizlik durumu ortaya çıkmamaktadır. Ancak, insan türünün akıl sahibi olması, onun nörofizyolojik ve zihinsel yapısı, doğasındaki biyolojik temelli eylem kapasitesine göre çok geniş kapsamda ek bir davranış potansiyeli ile donanmasına yol açmıştır. Bu potansiyelin nerede, nasıl ve hangi davranışlar şeklinde şekilleneceğinin ve hayata katılacağının bütün sorumluluğu her bir insan tekine aittir. Başka bir anlatımla, insan davranışlarının içgüdüler ve refleksle ilgili olan alanında belirlilik durumu asıl iken, bunun dışındaki alanlarda ise belirsizlik durumu egemendir. Bu bağlamda, insanın, diğer canlılardan daha üstün, etkili, kaliteli, verimli ve başarılı bir hayat yaşaması, akıl ve zihin süreçlerinden yararlanarak bu belirsizliklerin hiç olmasa bir kısmını gidermesine bağlıdır. Akıl ve zihin sistemine sahip olmayan canlı türlerinin, kendileri için bir veri olan mevcut hayatlarının dışında herhangi bir şeyi, merak etmeleri, düşünmeleri ve tasarlamaları söz konusu değildir. Oysa, insan türünün sahip olduğu akıl ve zihin sistemi sayesinde, merak etmenin, düşünmenin, tasarlamanın ve bütün bunlara bağlı olarak yaşadığı çevreyi değiştirmesinin, bir takım aletler ve eşya yapmasının, hayata yeni şeyler katmasının, hayatına bir takım kurallar getirerek, yeni düzenlemelere girişmesinin nörofizyolojik ve entelektüel alt yapısı mevcuttur. İnsanları, diğer canlı türlerinden ayıran Kültür olgusu da, büyük ölçüde insanların salt anlamda biyolojik süreçlere indirgenmiş bir hayat yaşamanın ötesinde, üzerinde yaşadıkları doğal çevreye ve sosyal çevreye yapmış oldukları katkılardan meydana gelmektedir. İnsanların doğuştan getirdikleri hayatın dışında, kendilerinin üreterek doğal ve sosyal çevreye kattıkları kültürel birikimin yaratılmasında, başlangıçta rastlantıya bağlı bir takım kazanımlar olmakla birlikte, uygarlık tarihine bakıldığı zaman, insanlığın çoğunlukla ne yaptığını bilerek, bir çok kültürel ürünler meydana getirmiş oldukları, açıkça görülmektedir. İnsanlık, yeryüzünde varolduğu zamandan bu yana genetik yapısının kendisine sunduğu içgüdü ve refleksiv bilgilerin dışında, neredeyse sınırsız bir belirsizlik içerisinde olagelmiştir. İnsanlar, belirsizlikler içinde hayatını sürdürmeye ve yolunu belirlemeye çalışırken, biyolojik alt yapısının ve yatkınlığının etkisiyle bilinmeyeni bilme çabası içerisinde bulunmuştur. Bu çerçevede, insanların önündeki en büyük sorun, sınırsız ve sonsuz belirsizlik ve bilinmezlik karşısında, neyin doğru ya da yanlış, neyin iyi ya da kötü, neyin güzel ya da çirkin, neyin mutluluk ya da mutsuzluk olduğuna ilişkin ikilemlerin içerisinden isabetli bir şekilde nasıl çıkılacağı hususu olmuştur. Belirsizliklerin ve bilinmezliğin bir kısmı, bilimsel düşünme ve araştırma yöntemleriyle açıklanıyor (bilimsel bilgiler insanların doğruyu, yanlışı birbirinden ayırmalarına imkan veriyor); bir kısmı duygu ve heyecanların sanat duyarlılığı ile yorumlanması ve ifade edilmesiyle çözümleniyor (bu bilgiler insanların güzellik ve estetik ihtiyacına cevap veriyor); bir kısmı ahlak değerleri oluşturarak karara bağlanıyor (bu bilgiler insanların iyilik ihtiyacına cevap veriyor); bir kısmı felsefeyle açıklığa kavuşuyor (bu bilgiler insanların izafi gerçeklik ihtiyacına cevap veriyor); başka bir kısmı vahiy kaynaklı bilgilerle aydınlanıyor, (bu bilgiler iç huzura ulaşma ihtiyacını cevap veriyor). Bunların hepsi, insanların farklı nitelikteki yöntemlerden yararlanarak, her an karşı karşıya kaldıkları belirsizlikleri giderme yolları olarak biliniyor ve değişik bileşimlerde kullanılıyor (Özakpınar 1997:81-82). Hiç kuşkusuz, insanların yeryüzünde yaşamaya başladığı zamandan günümüze kadar olan 19

17 Selçuk İletişim, 3, 4, 2005 hayatlarında belirsizlikler karsısında bir takım seçimler yapma ve karar verme davranışlarında, yukarıda sayılan sosyolojik anlamda işlevsel olan yollar yanında, mitolojik öğeler, falcılık, yıldızların hareketleri, batıl inançlar, şans oyunları gibi olumsuz anlamda işlevsel bilgi ve türleri de sürekli olarak kullanılmıştır. İşlevsel ya da olumsuz anlamda işlevsel yollardan edinilecek bilgilerle insanlık, hayat yolculuğunu devam ettirmektedir. İşte insanların ve toplumların kaçınılmaz ve doğal olarak karşı karşıya kaldıkları belirsizlikleri giderme yolları arasındaki seçtikleri belirsizliği giderme esasları, onların nasıl bir hayat inşa ettiklerinin ya da edeceklerinin ipuçlarını vermektedir. Bu bağlamda, kimi toplumlar daha çok rasyonel düşünceye dayalı olan bilimsel yöntem ve teknikleri kullanarak bu belirsizlikleri giderirken, kimileri de daha çok diğer bilim dışı bilgi kaynaklarını kullanarak belirsizlikleri gidermeye çalışmaktadırlar. Toplumların, salt anlamda bilimsel zihniyete göre yapılanmaları söz konusu olmadığı gibi, salt anlamda bilim dışında kalan yollarla hayatın inşası da söz konusu değildir. Her toplumun rasyonel düşünceye dayalı bir yaşam oluşturma bakımından hangi düzeyde bulunacağını belirleyen temel dinamik, bilimsel zihniyetin toplumsal süreçlere, ne derece yaygınlaşmış olması durumudur. İnsanlığın, belirsizlik ve bilinmezlerle olan mücadelesi, bilindiği kadarıyla hayatın başlangıcıyla başlamış ve halihazırda da giderek hızlanmaktadır. İnsanlar için sonsuz ve sınırsız ölçüde belirsizlik olgusunun ontolojik olarak doğuşunun asli kaynağının insan türünün sahip olduğu akıl ve zihin sistemi olduğu daha önceden ifade edilmişti. Bu durumda, algılanan ve merak edilen belirsizliklerin bilimsel araştırma süreçleriyle açıklanması ve aydınlığa kavuşturulması son derece doğal bir olgudur. Bu bağlamda, belirsizlikleri giderme yolları içerisinde insanlar için tek yol olamasa da en rasyonel bilgiye ulaşma tarzı, bilimsel araştırma yöntemleridir. Bu anlamda bilim, insanın iç ve dış evreninde meydana gelen olay ve olgulardan gözlenebilir ve ölçülebilir nitelikte olanların, akıl yürütme ve aklın yönetimindeki deney yoluyla bilinir hale getirilmesidir. Bilim, fiziki, insani ve sosyal olay ve olgulardan, gözlenebilir ve hakkında ölçülebilir veriler toplamak mümkün olanlardan sistematik bilgi edinme sürecidir. İnsanın sahip olduğu duyu sistemi, insanın kendi iç evreninde ya da dış evreninde meydana gelen olay ve olguları karmaşık bir şekilde algılar. Bilim, bir anlamda bu olay ve olguların neden-sonuç ilişkilerini ortaya koyarak, bunların oluş tarzlarını açıklamayı ve yorumlamayı mümkün kılmaktadır (Türkdoğan 1989:13-17). Aslına bakılırsa, bilimsel faaliyetlerin özünde, belirsizlikleri ve bilinmeyeni bilmeyi istemenin ötesinde, çok daha anlamlı ve kapsamlı bir arzu bulunmaktadır ki o da özlü bir deyiş olarak söylenecek olursa, bilim, real olanın teorisidir (Heidegger 1998:15). B. MODERN BİLİMİN AŞAMALARI Bilimin amacı, belirli araştırma yöntem ve teknikleri kullanarak, doğanın ve sosyalin gerçekliğini anlamaya çalışmaktır. Doğa olaylarının bilimsel gerçekliğini tespit etmek, insanlara doğaya egemen olma fırsatı vererek, onların doğanın nimetlerinden daha fazla yararlanmalarına ve muhtemel zararlarından daha çok korunma imkanı elde etmelerini sağlamaktadır (Özakpınar 1997:57). Ayrıca, doğa bilimleri, insanların doğada hazır buldukları cansız varlıklar ile canlı doğal süreçlerin iç yapılarını ve sistemlerini öğretmek suretiyle buradan elde edilen bilimsel bilgilerin birer malzeme olarak kullanılmasıyla insan hayatını kolaylaştırmaya yarayan ve daha kaliteli bir hayat inşasına imkan veren, yapma cisimler, araç ve gereçler ile bir takım mekanik aygıtlar yapılmasına ortam hazırlamaktadır (Duralı 1987: 26-27). Doğadaki canlı ve cansız bir çok varlığın, olay ve olgunun, bilimsel yöntemlerle gözlemlenmesi, incelenmesi ve nasıl bir mekanizma ile doğal süreçlerde yer aldıklarının anlaşılmasından sonra, buradan elde edilen bilimsel bilgiler, teknolojik bir genişleme ile insan hayatına büyük bir beceriyle uyarlanmaya çalışılmaktadır (James 1997:63). Mesela, insan anatomisinin bilimsel olarak incelenmesi ile elde edilen homeostatis ısı dengesinden, ısıyla ilişkili bir çok teknik aygıtın termostat mekanizmasına ulaşılmıştır. Yine, insanların kuşlar gibi uçup-uçmayacağına dair merakın yol açtığı gözlemlerin ve araştırmaların sonucunda uçak gibi aygıtlar yapılmıştır. Uygarlık tarihi boyunca görülen en önemli gerçeklerden biri de, insanların doğaya ve hayata kattığı her teknolojide, bu teknik mekanizmaların yaratılmasında ve dizaynında en 20

18 Kitle Kültürü Etkisi Altında Yönetim ve Organizasyon... (18-33) büyük esin kaynağının ve öğreticisinin de doğanın kendi iç çalışma düzeni olmasıdır. Doğa bilimleri, doğadaki canlı-cansız varlıklardan ve doğada meydana gelen olaylardan elde edilen verilerin gözlem ya da deney yolu ile incelenerek yeni bilimsel bilgiler keşfetme zihniyetidir. Bu şekilde, elde edilen bilgilerin ise pratik amaçlara ulaşmayı sağlayacak tekniklere dönüştürme hünerine de teknoloji denilmektedir (Özakpınar 1998:13). Doğa bilimcisinin ve araştırmacısının, deney ve akıl yürütme yoluyla doğaya ilişkin gözlem verilerinden yararlanarak ortaya koydukları tutarlı ve düzgün teoriler, bir taraftan doğayla ilgili belirsizliklerin bir kısmını giderirken, bir taraftan da insanların ufkunun genişlemesine ve onların hayatlarının zenginleşmesine imkan vermiştir (Duralı 1992: ). Bilimsel faaliyetler aracılığıyla tanınmaya ve bilinmeye çalışılan önemli alanlardan biri de, merkezinde insan öğesinin yer aldığı sosyalin bilgisidir. Sosyal bilimler, grup yada toplum içerisinde yaşayan insanların etkileşimleri ile oluşumuna birden fazla insanın katıldığı sosyal olay ve olguların neden-sonuç bağlantılarını keşfetmeye çalışan bilimsel etkinliklerdir. Sosyal bilimlerin mahiyeti, gözlenebilir ve hakkında nesnel ölçüler elde edilme imkanı olan sosyal olay ve olguların, çeşitli bilimsel araştırma yöntemleri aracılığı ile oluş tarzlarının ve neden-sonuç ilişkilerinin belirlenmesidir. Sosyal bilimlerin amacı, akıl sistemi ve bilimsel araştırma yöntemleriyle elde edilen bilgilerin yardımıyla insani ve toplumsal süreçlere dair belirsizlikleri gidermek, yaşanılan sosyal sorunları çözmek, yaşanılan hayatın verimliğini ve kalitesini artırmak, toplumsal süreçleri etkili bir örgütlenmeye kavuşturmak, daha akılcı ve işlevsel kurumlar yaratmak suretiyle insan ve toplum hayatının yeniden inşasına katkıda bulunmaktır. İnsanların bir şekilde karşılaştıkları belirsizlikleri gidermenin, sorunları çözmenin, daha etkili ve verimli yöntemler geliştirmenin, iyi işleyen sosyal organizasyonlar ve kuruluşlar oluşturmanın, bu ve bunlara benzer yapı ve mekanizmalar aracılığıyla dengeli ve kaliteli bir hayat yaşamanın gerçekleşmesi bilgi toplumu olma sürecinden beslenmektedir. Bilim zihniyeti ve bilim metodu ile içerisinde yaşanılan doğal ve sosyal çevreye ilişkin olaylardan yeni bilgiler keşfetmek, bilimsel yollardan üretilen bu bilgilerden yeni teknolojiler üretmek ve genel olarak toplumsal düzlemde işleri rasyonel biçimde organize etme kabiliyetini geliştirmek bilgi toplumu olmanın esasını teşkil etmektedir. Bu anlamda, bilim zihniyetine dayalı bilgi toplumu olma, sadece insanların kendi alanlarında çok sayıda bilgiyle donanmış olmalarından doğan birer kültürlü insan olma özelliklerine sahip olmaları değil, bununla birlikte ürettikleri bilimsel bilgileri kullanarak, yaşanılan hayatın her alanına dair, pratik değeri bulunan yeni donanımlar, mekanizmalar, kurumlar, organizasyonlar, yöntemler geliştirmiş olmak anlamına gelmektedir (Özakpınar 2002: ). Bir taraftan doğa olaylarından, bir taraftan da insanın kendi varlığı ile sosyal çevre ortamından kaynaklanan olay ve olguların bilimsel araştırma yöntemlerinden yararlanılarak elde edilen bilgi birikiminin, hayatın her alanına dair pratik değeri bulunan daha verimli, etkili, hızlı ve yararlı sistemlere ve işlemlere dönüştürülmesi, bilimsel bilgiyi sadece bir sosyal dekor olarak kullanmak yerine, bütün insani etkinliklerin en temel işlevi haline getirecektir. Küresel rekabetin hızlandığı ve uluslararası güç dengelerinin oldukça bozulduğu şu sıralarda, özellikle güçlü Batı toplumlarının, öteki toplumlardan çok fazla güçlü olduğu konuların hemen hemen tamamının arka planında, bilimsel zihniyetten kazanılan bilgilerin yaşanılan hayatın her alanında yoğun şekilde kullanılması ve yararlanılması olgusu bulunmaktadır. Bu çerçevede, bilim, teknolojiyi ve rasyonel insan etkinliklerini; teknoloji ve rasyonel insan etkinlikleri, ekonomik ve sosyal gelişmeyi; ekonomik ve sosyal gelişme, kültürel ve örgütsel gelişmeyi; kültürel ve örgütsel gelişme, demokratikleşme ve insan haklarına dayalı bir siyasal düzeni yarattı. Bütün bu gelişmeleri ardışık ya da paralel şekilde yaşayan toplumlar, uluslar arası ilişkiler bağlamında, bu gelişmelerden yoksun olan ülkeler üzerinde, güçlü, başarılı son derece belirleyici bir özelliğe sahiptirler. C. BİLİM METODUNUN ÖZÜ OLARAK AÇIKLAYICI FİKİRLERİN SINANMASI Hem doğa bilimlerinin, hem de sosyal bilimlerin amacı, hiçbir zaman tam olarak giderilemeyen belirsizlikler ile tam olarak açıklanamayan karmaşa içerisinde bulunan olaylardan, doğru 21

19 Selçuk İletişim, 3, 4, 2005 bilgiyi çıkarmak ve onu sistematik biçimde değerlendirmektir (Baloğlu 1997:8). Bilimsel etkinlikler ve yöntemler, doğa olayları ile sosyal olayların oluş tarzı hakkında bilim insanlarının zihninde tasarladıkları ve belirli bir süreç sonucunda ortaya koydukları çıkarımlardır. Bu bağlamda, bilimsel araştırmalardan elde edilen bilimsel bilgi ve bulgulara dayanarak toplum hayatının her alanında etkili ve verimli bir çalışma düzeni sağlamak, büyük ölçüde bu faaliyetlerden çıkarılan sonuçların, açıklamaya çalıştığı olayların gerçekliğini temsil etme gücüne bağlıdır. Bilimsel faaliyetler, hem doğal hem de sosyal olaylar bakımından, gözlenebilir olaylar ile uğraşır; gözlenen olaylardan hareket edilerek onların oluşunu açıklayan, öncül fikre varsayım denir. Aslı ve esası bilinmek ve oluş tarzı bilimsel olarak açıklanmak istenen konuda, öncelikle belirli bir varsayıma ulaşmanın en önemli yolu, o zamana kadar, bu hususlarda bilinenler ışığında, araştırmacıya mantıklı ve doğru olması muhtemel gelen böyle bir öncül fikre ulaşmaktır. Bilimsel araştırma yöntemlerinin esasen varsayımlar hakkında iki önemli prensibe yaslandığı görülür: İlki, açıklanmaya çalışılan konularda ileri sürülen varsayımların, şimdiye kadar olan birikmiş gözlemlerle tutarlı olmasıdır. İkincisi ise bu açıklayıcı fikrin ya da varsayımın doğruluğunu ya da yanlışlığını kanıtlayacak bir test ve sınama işleminin mutlaka gerçekleştirilmesidir. İster doğal, isterse sosyal nitelikli olsun, meydana geliş mekanizmaları bilinmeyen olayları açıklamaya çalışan fikir yada varsayım ortaya konduktan sonra, bilimsel faaliyetlerin en temel sorunu, test işleminin nasıl yapılacağı noktasında düğümlenmektedir. Bu doğrultuda varsayımsal fikri sınama imkanı veren düzenlemeye deney denilmektedir. Deneysel düzenleme ya da sınama, varsayımsal bir fikirden zorunlu bir mantıkla yapılan bir çıkarımla elde edilir. Eğer, araştırılmakta olan olaylar, bu varsayımsal fikirde açıklandığı gibi oluşuyorsa o takdirde aynı fikrin zorunlu bir mantıksal sonucu olarak a,b,c gibi şartlarda z gibi sonucun ortaya çıkması gerekir tarzında bir muhakeme yapılır. Yani çıkarım, bir deney planı kapsar ve deneyde belli şartlarda ne gözleneceğine dair bir kestirim yapar. Bu durumda, bilimsel deney, bakalım ne olacak? diye yapılmaz; incelenen olayın nasıl olduğuna dair açıklayıcı bir fikrin ışığında bakalım öyle mi olacak? diye yapılır (Özakpınar 2000: ). Bilimsel faaliyetlerin özünü teşkil eden test işleminde ilk basamak, açıklayıcı fikrin mantıksal sonuçlarını çıkarmaktır. Bu aşamada, fikrin veya varsayımın ilgili olduğu gerçek hayattaki yansımalar ile değil, sadece açıklayıcı fikir veya da varsayımın kendi içindeki tutarlılığı ile ilgilenilir. Ancak, bilimin esas amacı açıklayıcı fikir ya da varsayımın kendi içindeki iç tutarlılığının ötesinde, açıklayıcı fikrin veya varsayımın dışarıdaki gerçek hayatta olanları ne dereceye kadar açıklamaya yeterli olduğunun tespit edilmesidir. Bundan sonraki ikinci aşamada yapılması gereken, ilk basamakta çıkarılan mantıksal sonuçları bir deney düzeni içinde sınama işlemini yerine getirmek ve bu açıklanmayı çalışılan olayı yeniden bu defa gerçek hayat üzerinden gözlemektir. Bu yeniden gözlenen sonuç, o deneyi yapmadan önce elde edilen mantıki çıkarımın bize söylediği sonuca uyuyorsa, başlangıçtaki açıklayıcı fikir ya da varsayım doğrulanmış demektir. Bilimsel araştırma yöntemleri dilinde dış tutarlık denilen olgu başlangıçtaki açıklayıcı fikir ya da varsayımın test edildiği bu aşamada, o fikrin mantıki olarak çıkarılan sonuçlarının doğada ya da gerçek hayatta varolup olmadığına bakılmasıdır. Eğer, dış tutarlılık açısından yapılan bu yeni gözlem ya da deney sonucunda ortaya çıkan sonuç ile fikre dayanılarak önceden söylenen sonuç, birbiri ile tutarlı ya da örtüşüyor ise açıklayıcı fikir ya da varsayım desteklenmiştir; buna karşılık önceden söylenen sonuçtan ya da varsayımdan başka türlü bir sonuç ortaya çıkarsa, o zaman da önceki açıklayıcı fikir yanlışlanmış demektir (Özakpınar 1997:59-61). Doğa olayları insanın müdahalesi veya biçimlendirmesi dışında var olan olaylardır. Araştırmacı, bir kısım doğa olaylarını gözleyerek ve akıl yürüterek bir takım varsayımlara ulaşmaktadır. Daha sonra, bunların doğruluğu araştırmacının kendi hazırladığı şartlarda ya da bu olayların doğal ortamında test edilerek sınanmaktadır. Araştırmacının, üzerinde çalıştığı doğa olaylarından elde ettiği bilgilerin geçerliliğini ve tutarlılığını sınarken kullandığı temel referans, yine benzeri doğa olaylarının kendisidir. Doğa olaylarının oluşuna insan faktörünün karışmaması durumu, bunlarla ilgili gözlem ve incelemelerden elde edilen açıklayıcı fikir ya da varsayımın test edilmesi sırasında geçen sürede, bu olayların oluş tarzında ve mahiye- 22

20 Kitle Kültürü Etkisi Altında Yönetim ve Organizasyon... (18-33) tinde herhangi bir değişikliğin olma ihtimalini son derece azaltmaktadır. Araştırmaya konu olan doğa olayına dair varsayım isabetli kurulmuş ise bunun sınanmasından elde edilecek sonuçlar da, yerli yerinde duran ilgili doğa olayı ile büyük bir ihtimalle örtüşerek bilimsel etkinliğin özünü oluşturan dış tutarlılık açık ve somut bir şekilde ortaya çıkacaktır. Varsayım ile test sonucu arasındaki tutarsızlık, ya varsayımın yanlış kurulmasından ya da deneyin yanlış kurgulanmasından ileri gelecektir. Bu anlamda, doğa olaylarının temel karakteri, bu olayların oluş tarzlarının ve dayandıkları neden sonuç ilişkilerinin büyük bir ihtimalle kalıcı olmasıdır. Doğa bilimcileri, başlangıçta deneme-yanılma yoluyla, modern bilim zihniyetinin doğuşuyla birlikte de modern bilimsel araştırma yöntemleri aracılığıyla doğa olaylarını tanımakta ve bu olayların oluş tarzının mantığını keşfetmektedirler. Bu şekilde elde edilen bilimsel bilgi malzemeleri kullanılarak, insan hayatını kolaylaştırıcı, etkinlik ve verimliliklerini artırıcı, insan ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle bir kısım sorunların çözümüne katkı sağlayıcı bir çok alet ve çeşitli mekanik sistemler oluşturulmaktadır. Sosyal bilimler alanını oluşturan olaylara da, sosyal realiteye dair real olanın bilimsel olarak belirlenebilmesi için doğa olaylarına yaklaşıldığı gibi yaklaşılmaktadır. Bu bağlamda, gözlenen olaylardan hareket edilerek onların oluşu açıklanmaya çalışılmaktadır. İlk aşamada, merak edilen sosyal olayın nasıl olduğuna dair açıklayıcı bir öncül fikre ulaşılmaktadır. Ancak, bu açıklayıcı fikrin ya da varsayımın, gerçek hayat olayları üzerinden, ne derecede doğru ya da yanlış olduğunu sınamaya yönelik bir testin yapılması gerekir. İkinci aşamada, bu varsayımların bir sınama işlemi çerçevesinde test edilmesi sonucunda, o fikirden birinci aşamada elde edilmiş olan mantıki çıkarımlar ile gerçek hayat arasında ne derece tutarlılık olduğu anlaşılmaya çalışılmaktadır. Eğer, varsayımlardan elde edilen mantıki çıkarımlar, gerçek hayattaki açıklamaya çalıştığı sosyal olay ve olguları açıklamakta tutarlı ise varsayımlar desteklenmiş demektir. Araştırmacı bilimsel araştırma sürecinin ilk aşamasında, incelemek istediği konulardan elde ettiği mevcut gözlem verileri ile yeni gözlem verileri arasında büyük ölçüde iç tutarlılık sağlamış olsa da, sosyal realitenin açığa çıkarılması dolayısıyla da sonucun bilimselliğinin kanıtlanması için dış tutarlılık ile ilgili ikinci bir test işleminin yapılması zorunluluğu vardır. Birinci aşamadaki incelemeye konu olan varsayımlar kurulurken göz önünde tutulan sosyal olaylar, ilgili alandaki yaşanılan olayların tümü değil, o olaylardan araştırma maksadıyla soyutlanmış bir takım örneklerdir. Araştırmaya konu olan sosyal olayların tümüne popülasyon, örnek olarak gözlenen olaylara örneklem denilirse, araştırmaya temel teşkil eden açıklayıcı fikrin ya da varsayımların kurulması, zaten örneklem ile tutarlılık içerisinde ortaya konmaktadır (İç tutarlılık). Acaba, belirli örneklerden elde edilen sonuçlar, esas yaşanılan hayatın realitesini temsil eden popülasyon ile de tutarlı mıdır (Dış tutarlılık)? (Özakpınar 1997: 43-45). İç tutarlılık, araştırma tekniği bakımından bilimsel bir geçerlilik ve güvenirlik sağlasa da, bilimin esas amacı, yaşanmakta olan hayatın açıklanmasıdır. Bu anlamda, iç tutarlılığı çeşitli istatistiksel tekniklerle sağlanmış olan araştırma sonuçlarının, açıklamaya çalıştığı olayın gerçek hayattaki yansımasıyla örtüşecek şekilde dış tutarlığının olması, yapılan bilimsel araştırma sürecinin asıl amacı olmalıdır. Doğa bilimlerinden elde edilen bilimsel bilgiler kullanılarak, içerisinde yaşanılan dünyanın ve evrenin bilinmeyen yönleri bilinir hale getirilirken, bir taraftan bunlardan elde edilen bilgi malzemeleri ile verimliliği ve etkinliği artırıcı yeni aygıtlar ve mekanik sistemler yaratılır, diğer taraftan da yaşanılan sorunların nedensonuç ilişkileri açıklanarak, bu sorunlara çözüm olabilecek yöntemlerin ve tekniklerin oluşturulmasına imkan sağlanır. Bütün bu bilimsel araştırma faaliyetlerin nihai amacı, elde edilen bilimsel bilgiler aracılığıyla yaşanılan hayatın nesnel yönünü daha fazla geliştirmek ve bulunulan durumlardan daha ileriye gidebilmeyi başarmaktır. Aslında, doğa bilimlerinden elde edilen bilimsel araştırma sonuçlarından ve bulgularından yararlanılarak sağlanan teknolojik gelişme ve ilerlemenin bir benzeri, paralel şekilde yaşanılan hayatın öznel yönünü temsil eden sosyal bilimler alanında yaşanmaktadır. 16.yüzyıldan itibaren bilimi sınırlayan akıl dışı otoritelerin, bilimsel etkinlikler üzerindeki kısıtlayıcı etkileri ortadan kaldırılmış ve böylece sosyal bilimler alanında büyük bir gelişme yaşanmıştır. Sosyal bilimlerin farklı 23

Araştırmalarda Veri Toplamaya ve Bulgulara Etki Eden Kirletilmiş Bilinç Üzerine Bir İnceleme Nazmiye Erdoğan 1 İrfan Erdoğan 2

Araştırmalarda Veri Toplamaya ve Bulgulara Etki Eden Kirletilmiş Bilinç Üzerine Bir İnceleme Nazmiye Erdoğan 1 İrfan Erdoğan 2 Selçuk İletişim Dergisi, 3(4) Ocak/January, 2005, s. 5-17 Araştırmalarda Veri Toplamaya ve Bulgulara Etki Eden Kirletilmiş Bilinç Üzerine Bir İnceleme Nazmiye Erdoğan 1 İrfan Erdoğan 2 Özet Alan araştırmalarında

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN Biraz düşünelim... Alışverişe gittiniz; her zaman akıllı ve anlayışlı olan oğlunuz istediği oyuncağı alamayacağınızı söylediğinizde

Detaylı

İletişim: Bir düşüncenin, bilginin, haberin veya mesajın kişiler, gruplar ve örgütler arasında karşılıklı değiş tokuş sürecidir.

İletişim: Bir düşüncenin, bilginin, haberin veya mesajın kişiler, gruplar ve örgütler arasında karşılıklı değiş tokuş sürecidir. PAZARLAMA İLETİŞİMİ İLETİŞİM NEDİR? İletişim: Bir düşüncenin, bilginin, haberin veya mesajın kişiler, gruplar ve örgütler arasında karşılıklı değiş tokuş sürecidir. -SÖZLÜ -SÖZSÜZ *İletişimden Söz Edebilmek

Detaylı

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda! SUNUMUMUZA HOŞGELDİNİZ Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda! Haber ve bilgi verme amacı başta olmak

Detaylı

GÖRÜŞME GÖRÜŞME GÖRÜŞME. Sanat vs Bilim? Görüşme Yapma Becerileri. Hangi Amaçlar için Kullanılır? (mülakat-interview)

GÖRÜŞME GÖRÜŞME GÖRÜŞME. Sanat vs Bilim? Görüşme Yapma Becerileri. Hangi Amaçlar için Kullanılır? (mülakat-interview) Görüşme Görüşme Türleri Görüşme Süreci (mülakat-interview) Nitel araştırmada en sık kullanılan veri veri toplama aracıdır. Amacı, bir bireyin iç dünyasına girmek ve onun bakış açısını anlamaktır. Odak

Detaylı

Bilgisayar ve İnternet Tutumunun E-Belediyecilik Güvenliği Algısına Etkilerinin İncelenmesi

Bilgisayar ve İnternet Tutumunun E-Belediyecilik Güvenliği Algısına Etkilerinin İncelenmesi Bilgisayar ve İnternet Tutumunun E-Belediyecilik Güvenliği Algısına Etkilerinin İncelenmesi Tuna USLU Gedik Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Programı Özel Gebze Doğa Hastanesi Sağlık Hizmetleri A.Ş.

Detaylı

Bölüm 10 Pazarlama Fonksiyonu. I) Pazarlama Stratejilerine Giriş

Bölüm 10 Pazarlama Fonksiyonu. I) Pazarlama Stratejilerine Giriş Bölüm 10 Pazarlama Fonksiyonu I) Pazarlama Stratejilerine Giriş Pazarlama Nedir? Pazarlama: Müşteriler için değer yaratmayı, bunu tanıtma ve sunmayı; örgütün ve paydaşlarının yararına olacak şekilde müşteri

Detaylı

HAKKIMIZDA Şirketimiz, akademik ve uzman kadrosuyla siyasal, sosyal, medya, piyasa (pazar), yerel yönetimler, gizli müşteri vb. araştırmalar, eğitim ve proje geliştirme alanlarında genel danışmanlık hizmetleri

Detaylı

Medya Metin Yazarlığı (PR 427) Ders Detayları

Medya Metin Yazarlığı (PR 427) Ders Detayları Medya Metin Yazarlığı (PR 427) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Medya Metin Yazarlığı PR 427 Güz 0 3 0 3 4 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

İŞLETME POLİTİKASI (Stratejik Yönetim Süreci)

İŞLETME POLİTİKASI (Stratejik Yönetim Süreci) İŞLETME POLİTİKASI (Stratejik Yönetim Süreci) İşletmenin uzun dönemde yaşamını devam ettirmesine ve sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlamasına yönelik bilgi toplama, analiz, seçim, karar ve uygulama

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Sunuş Bölüm I: Küresel İletişim, Değişen Paradigmalar ve Reklamın Yeni Rolü Küreselleşme Sürecinin İletişime Yansımaları

İÇİNDEKİLER. Sunuş Bölüm I: Küresel İletişim, Değişen Paradigmalar ve Reklamın Yeni Rolü Küreselleşme Sürecinin İletişime Yansımaları İÇİNDEKİLER Sunuş... 13 Bölüm I: Küresel İletişim, Değişen Paradigmalar ve Reklamın Yeni Rolü... 15 1. Küreselleşme Sürecinin İletişime Yansımaları 1.1. Küreselleşme Kavramı... 15 1.1.1. Küreselleşme Sürecinin

Detaylı

GENÇ TÜRK MİLLİYETÇİLERİ NİN SİYASETTEN BEKLENTİLERİ ANKETİNİN RAPORU

GENÇ TÜRK MİLLİYETÇİLERİ NİN SİYASETTEN BEKLENTİLERİ ANKETİNİN RAPORU GENÇ TÜRK MİLLİYETÇİLERİ NİN SİYASETTEN BEKLENTİLERİ ANKETİNİN RAPORU Burçin ÖNER Selim UYSAL 30 NİSAN 2017 GENÇ TÜRK MİLLİYETÇİLERİ NİN SİYASETTEN BEKLENTİLERİ ANKETİNİN RAPORU GİRİŞ: 19 Nisan 2017 tarihinde,

Detaylı

ÖFKE KONTROLÜ. Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi

ÖFKE KONTROLÜ. Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi ÖFKE KONTROLÜ Aşağıdaki kendini değerlendirme soruları bilimsel bir araç olarak tasarlanmış değildir. Amaç; çeşitli durumlardaki davranışlarınıza

Detaylı

Pazar Bölümlendirmesi

Pazar Bölümlendirmesi Pazar Bölümlendirmesi Umut Al H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü umutal@hacettepe.edu.tr Plan Pazar bölümlendirmesi Pazar araştırması Pazarlama araştırması Bilgi merkezlerinde pazar bölümlendirmesi SWOT

Detaylı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programları Bilimsel Araştırma Yöntemleri I Dr. M. Volkan TÜRKER 7 Bilimsel Araştırma Süreci* 1. Gözlem Araştırma alanının belirlenmesi 2. Ön Bilgi

Detaylı

Sağlık Hizmetlerinde Pazarlamaya Neden İhtiyaç Duyulmaktadır?

Sağlık Hizmetlerinde Pazarlamaya Neden İhtiyaç Duyulmaktadır? Sağlık Hizmetlerinde Pazarlamaya Neden İhtiyaç Duyulmaktadır? Alvin Toffler in endüstrinin gelişmesi yaklaşımı Pazarlama nedir? Kullanımı neden önemlidir? Pazarlama olanaklarının kullanımı, eğitim ve geliştirme

Detaylı

Alan kodu Tel... telefon yok ZİYARET KAYDI ( Ziyaret = Deneğe/ haneye ulaşmak için yapılan teşebbüslerin her biri) 1 = kişisel ziyaret

Alan kodu Tel... telefon yok ZİYARET KAYDI ( Ziyaret = Deneğe/ haneye ulaşmak için yapılan teşebbüslerin her biri) 1 = kişisel ziyaret (Round, 00/) Örneklem: Kish yöntemiyle adres örneklemi ÖRNEKLEM BİRİMİ: HANE ADRES Respondents name Denek no: (merkezden verilir) Hane kimlik no: (merkezden verilir) SEÇİM TABLOSU Hanedeki 5 veya üzeri

Detaylı

Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnsan Araştırmaları Etik Kurulu Başvuru Formu

Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnsan Araştırmaları Etik Kurulu Başvuru Formu Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnsan Araştırmaları Etik Kurulu Başvuru Formu Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bünyesinde yapılan ve/ya ODTÜ çalışanları/öğrencileri tarafından yürütülen ve insan katılımcılardan

Detaylı

Pazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015

Pazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015 Pazarlamanın Önemi Toplumsal açıdan önemi Para Uzmanlık Pazar İşletmeler açısından önemi - 1 Pazarlamanın Topluma Sağladığı Katkılar Toplumun gereksinim ve isteklerini karşılama hizmeti görür Ekonomik

Detaylı

T.C. Ankara Üniversitesi. Elmadağ Meslek Yüksek Okulu. Bilgisayar Programcılığı Programı

T.C. Ankara Üniversitesi. Elmadağ Meslek Yüksek Okulu. Bilgisayar Programcılığı Programı T.C. Ankara Üniversitesi Elmadağ Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Programcılığı Programı Ankara Üniversitesi Elmadağ Meslek Yüksek Okulu Öğrencileri Neden Facebook, Twitter Tarzı Sosyal Paylaşım Sitelerine

Detaylı

Müzakere Becerileri ile Satış Performansını Geliştirmek

Müzakere Becerileri ile Satış Performansını Geliştirmek Müzakere Becerileri ile Satış Performansını Geliştirmek Wilson Learning in yaptığı araştırma, Evet e Doğru Müzakere eğitiminin satış performansı üzerindeki etkisini değerlendirmek üzere geliştirilmiştir.

Detaylı

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ 6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu bölümde araştırma bulgularının değerlendirilmesine yer verilecektir. Yerleşik yabancılara yönelik demografik verilerin ve ev sahibi ülkeye uyum aşamasında gereksinim

Detaylı

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi genel Başkanı Selim Işık tarafından açıklanan raporda çok dikkat çekici sonuçlar elde edildi. Raporun Kahramanmaraş Onikişubat

Detaylı

Araştırmanızı nasıl alırsınız? Araştırma tasarımında yeni yaklaşımlar

Araştırmanızı nasıl alırsınız? Araştırma tasarımında yeni yaklaşımlar Araştırmanızı nasıl alırsınız? Araştırma tasarımında yeni yaklaşımlar Sektörünüze layık bir hizmet! İhtiyaçlarınıza göre hizmetlerini şekillendirir, size özel çözümleri, sizin tercihlerinize göre sunarız.

Detaylı

NÜKLEER SİLAHLAR ARAŞTIRMASI - SONUÇ RAPORU RAŞTIRMASI - S

NÜKLEER SİLAHLAR ARAŞTIRMASI - SONUÇ RAPORU RAŞTIRMASI - S NÜKLEER SİLAHLAR ARAŞTIRMASI RAŞTIRMASI - S V.01A - 18 HAZİRANH 2004 - SONUÇ RAPORU Nükleer Silahlar Araştırması - Sonuç Raporu v.01a - 18 Haziran 2004 Proje Ekibi Güçlü Atılgan Proje Sorumlusu Infakto

Detaylı

SEVİYE BELİRLEME SINAVI

SEVİYE BELİRLEME SINAVI SEVİYE BELİRLEME SINAVI SINAV MARATONUNDA VELİLERE LERE DÜŞEN D GÖREVLER SBS PUANI İLE YERLEŞİ ŞİLECEK OKULLAR FEN LİSELERİ ANADOLU ÖĞRETMEN LİSELERİ ANADOLU LİSELERİ SOSYAL BİLİMLER LİSESİ ANADOLU İMAM

Detaylı

Tablo 1: Anketi Yanıtlayan Kişilerin Yaş Dağılımı Frekans (Sayı) Yüzde ( %) 20 40 175 65,1 40+ 67

Tablo 1: Anketi Yanıtlayan Kişilerin Yaş Dağılımı Frekans (Sayı) Yüzde ( %) 20 40 175 65,1 40+ 67 Özel Sağlık Sigortalıları Sağlık Hizmet Kullanımı Anket Değerlendirmesi Erdem ALPTEKİN Özel sağlık sigortalıların sorunlarını irdelemek ve beklentilerini belirlemek amacıyla Sigorta sektöründe faaliyet

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

R KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB

R KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB ÜRETİMDE İNOVASYON BİLAL AKAY Üretim ve Planlama Direktörü 1 İleri teknolojik gelişme ve otomasyon, yeni niteliklere ve yüksek düzeyde eğitim almış insan gücüne eğilimi artıyor. Mevcut iş gücü içinde bu

Detaylı

Başarıya Bağlılık Taahhüdü

Başarıya Bağlılık Taahhüdü Başarıya Bağlılık Taahhüdü İyi İş uygulamaları Lider olan BENİMLE başlar. QuestNet TM Bağımsız Temsilcisi olarak QNet ile olan görüşmelerimde dürüst ve adil olacak; tüm profesyonel etkinliklerimi, kendi

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yöntem Dr. Seher Yalçın 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın 1 YÖNTEM Araştırmanın Modeli Evren ve Örneklem Veriler ve Toplanması Verilerin Çözümü ve Yorumu 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

Satış Yapanların Kaçınmaları Gereken 39 Hata

Satış Yapanların Kaçınmaları Gereken 39 Hata Satış Yapanların Kaçınmaları Gereken 39 Hata Bu listede bulunan hatalardan sakınarak daha başarılı bir satış eylemi yürütebilir veya bir satış operasyonunu yönlendirebilirsiniz Bu hataları bir kontrol

Detaylı

ÖZLÜCE ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI TÜBİTAK 4006 BİLİM FUARI PROJESİ İNEBOLU GENELİ ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ OKUMA ALIŞKANLIĞI ANKETİ

ÖZLÜCE ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI TÜBİTAK 4006 BİLİM FUARI PROJESİ İNEBOLU GENELİ ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ OKUMA ALIŞKANLIĞI ANKETİ ÖZLÜCE ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI TÜBİTAK 4006 BİLİM FUARI PROJESİ İNEBOLU GENELİ ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ OKUMA ALIŞKANLIĞI ANKETİ ALTAN YILMAZ ÖZLÜCE ORTAOKULU TÜRKÇE ÖĞRETMENİ MÜRÜVVET ÖZTÜRK

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli Bölüm 6 Pazarları ve Satın alma Davranışı Bölüm Amaçları davranış modelinin unsurlarını öğrenmek davranışını etkileyen başlıca özellikleri belirtmek Alıcı karar sürecini açıklamak Satın Alma Davranışı

Detaylı

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI Arş.Gör. Duygu GÜR ERDOĞAN Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi dgur@sakarya.edu.tr Arş.Gör. Demet

Detaylı

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME 2 AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME Aktif öğrenme, bireyin öğrenme sürecine aktif olarak katılımını sağlama yaklaşımıdır. Bu yöntemle öğrenciler pasif alıcı konumundan çıkıp yaparak yaşayarak

Detaylı

Kurumsal Sorumluluk Tedarikçi Öz Değerlendirme. V 1.4 Kasım 2009. Siemens 2009, All Rights reserved.

Kurumsal Sorumluluk Tedarikçi Öz Değerlendirme. V 1.4 Kasım 2009. Siemens 2009, All Rights reserved. Kurumsal Sorumluluk Tedarikçi Öz Değerlendirme V 1.4 Kasım 2009 Siemens 2009, All Rights reserved. Münih, Kasım 2009 Sayın Ortaklarımız, Siemens, her türlü ekonomik büyümeyi destekleme faaliyetinde yüksek

Detaylı

Dikkat!... burada ilk ünite gösterilmektedir.tamamı için sipariş veriniz SATIŞ TEKNİKLERİ KISA ÖZET KOLAYAOF

Dikkat!... burada ilk ünite gösterilmektedir.tamamı için sipariş veriniz SATIŞ TEKNİKLERİ KISA ÖZET KOLAYAOF Dikkat!... burada ilk ünite gösterilmektedir.tamamı için sipariş veriniz SATIŞ TEKNİKLERİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- PAZARLAMADA SATIŞIN YERİ VE ÖNEMİ.

Detaylı

Veri Toplama Teknikleri

Veri Toplama Teknikleri A. Gözlem Yoluyla Veri Toplama Teknikleri B. Soruşturma Yoluyla Nicel Veri Toplama Teknikleri Yazılı Soruşturma Tekniği Anket, Başarı Testi Yapılandırılmış Gözlem Önceden hazırlanmış göstergeler ve semboller

Detaylı

BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI

BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...... V BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI... 1 1.1. GERÇEĞİ ARAMA YOLLARI..... 1 1.1.1.Deneyim..... 2 1.1.2. Mantık... 2 1.1.3. Bilimsel Araştırma... 3 1.1.4. Yansıtma... 4 1.2. BİLGİ EDİNME

Detaylı

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar Umut Al umutal@hacettepe.edu.tr - 1 Pazarlama - Tanımlar Tanım sayısının çokluğu Anlayış farklılıkları Tanımları yapanların özellikleri Dar ve geniş anlamda yapılan

Detaylı

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013).

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013). Takdim Biliyor musunuz? Bir televizyon haberine göre Türkiye de 2014 yerel seçimlerinde muhtar adaylarıyla birlikte 830 bin kişinin aday olması bekleniyordu. Bu, Türkiye de yaklaşık her 90 kişiden birinin

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER. HALKLA İLİŞKİLER ve SPONSORLUK. Yrd.Doç.Dr. Özgür GÜLDÜ

HALKLA İLİŞKİLER. HALKLA İLİŞKİLER ve SPONSORLUK. Yrd.Doç.Dr. Özgür GÜLDÜ HALKLA İLİŞKİLER HALKLA İLİŞKİLER ve SPONSORLUK Günümüzün bilgi ve iletişim çağında, ulusal ve uluslar arası rekabet ortamında rakipler arasında ön plana çıkmak, farkındalık yaratmak, hedef kitlelerle

Detaylı

AKTÜERLER DERNEĞİ PROFESYONEL DAVRANIŞ VE ETİK STANDARTLARI

AKTÜERLER DERNEĞİ PROFESYONEL DAVRANIŞ VE ETİK STANDARTLARI AKTÜERLER DERNEĞİ PROFESYONEL DAVRANIŞ VE ETİK STANDARTLARI AKTÜERLER DERNEĞİ PROFESYONEL DAVRANIŞ VE ETİK STANDARTLARI 1. BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar 2. BÖLÜM Genel İlkeler 3. BÖLÜM Üyeler Arası Dayanışma

Detaylı

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL I KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL II Yay n No : 1668 flletme Ekonomi : 186 1. Bask - A ustos 2006 - STANBUL ISBN 975-295 - 561-4 Copyright Bu kitab n bu bas

Detaylı

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ Doç. Dr. O. Can ÜNVER 15 Nisan 2017 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KAMU DİPLOMASİSİ SERTİFİKA PROGRAMI İletişim Nedir? İletişim, bireyler, insan grupları,

Detaylı

Haziran 25. Medya ve Güven. Gündem. Tüm hakları gizlidir.

Haziran 25. Medya ve Güven. Gündem. Tüm hakları gizlidir. Haziran 25 Medya ve Güven 2013 Tüm hakları gizlidir. Gündem 1. Yöntem Bu araştırma Xsights Araştırma ve Danışmanlık, bu konu hakkında online araştırma yöntemiyle, toplamda 741 kişi ile bir araştırma gerçekleştirmiştir.

Detaylı

Her iki taraftan da hayatı duyun

Her iki taraftan da hayatı duyun Birlikte daha iyi Her iki taraftan da hayatı duyun Hayat taraf tutmak zorunda olmamalıdır Tek kulakta işitme cihazı kullanmak hayata tam olarak katılmay önleyebilir veya birçok zorluklara sebep olabilir.

Detaylı

Bilgi Hizmetlerinin Pazarlanması

Bilgi Hizmetlerinin Pazarlanması Bilgi Hizmetlerinin Pazarlanması Umut Al http://yunus.hacettepe.edu.tr/~umutal umutal@hacettepe.edu.tr - 1 Plan Pazarlama - halkla ilişkiler Pazarlama ile ilgili temel kavramlar Pazarlama karması Pazar

Detaylı

Planlama Nedir? Planlama Ne Değildir? Başarılı Bir Plan. www.eminkaya.net 1. Pazarlama Planlaması

Planlama Nedir? Planlama Ne Değildir? Başarılı Bir Plan. www.eminkaya.net 1. Pazarlama Planlaması 2 Pazarlama Planlaması Planlama Nedir? Plan, bir amaca ulaşmada izlenecek yol ve davranış biçimini gösterir. Planlama ise, bir yöneticinin ileriye bakmasına ve kendine açık olan seçenekleri bulmasına yardım

Detaylı

Medyada Riskler. Öğr. Gör. Dr. Deniz Sezgin Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi dsezgin@media.ankara.edu.tr

Medyada Riskler. Öğr. Gör. Dr. Deniz Sezgin Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi dsezgin@media.ankara.edu.tr Medyada Riskler Öğr. Gör. Dr. Deniz Sezgin Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi dsezgin@media.ankara.edu.tr Plan Tarihsel arka plan: Çocukların medya kullanımı Günümüzde medya ve çocuk Medyada çocukları

Detaylı

Ürün Tasarımının yapılıp yapılmadığı hakkında anket Tarih: Kime: Ekler: Tuğba ÇETİN Tel: Fax: Adres:

Ürün Tasarımının yapılıp yapılmadığı hakkında anket Tarih: Kime: Ekler: Tuğba ÇETİN Tel: Fax: Adres: Ürün Tasarımının yapılıp yapılmadığı hakkında anket odalar-bounces@tobb.org.tr [odalar-bounces@tobb.org.tr], TUĞBA ÇETİN [tugba.cetin@tobb.org.tr] adına Tarih: 18 Ağustos 2010 Çarşamba 14:54 Kime: odalar

Detaylı

PSK 271 Öfke Yönetimi (2015-2016 Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak

PSK 271 Öfke Yönetimi (2015-2016 Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak PSK 271 Öfke Yönetimi (2015-2016 Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak Öfkenin Gerçek Nedeni Ne? ÖFKE kıskançlık, üzüntü, merak,

Detaylı

UE.18 Rev.Tar/No:09.05.2011/03 SAYFA 1 / 5

UE.18 Rev.Tar/No:09.05.2011/03 SAYFA 1 / 5 UE.18 Rev.Tar/No:09.05.2011/03 SAYFA 1 / 5 1. AMAÇ Türksat İnternet ve İnteraktif Hizmetler Direktörlüğü nün bilgi güvenliğini yönetmekteki amacı; bilginin gizlilik, bütünlük ve erişilebilirlik kapsamında

Detaylı

KURUM İMAJININ OLUŞUMUNDA KALİTE FAKTÖRÜ

KURUM İMAJININ OLUŞUMUNDA KALİTE FAKTÖRÜ Ünite 11 KURUM İMAJININ OLUŞUMUNDA Öğr. Gör. Şadiye Nur GÜLEÇ Bu ünitede, sponsorluk konusu işlenecektir. Uzun dönemde, kurum imajını etkileyen en önemli unsurlardan bir ürün kalitesi dir. Kalite, bir

Detaylı

Pazar Bölümlendirmesi

Pazar Bölümlendirmesi Pazar Bölümlendirmesi Umut Al H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü umutal@hacettepe.edu.tr Pazar Bölümlendirmesi Bir kurumun ürün ve hizmetlerine talep gösteren bireylerin oranı ile kurumun ürün ve hizmetleriyle

Detaylı

Veri Toplama Araçları

Veri Toplama Araçları Veri Toplama Araçları 0 Görüşme 0 Odak grup görüşmesi 0 Gözlem 0 Araştırma problemine hizmet edecek her nevi doküman (soru formları, katılımcı ve/veya araştırmacı günlüğü, fotoğraf, resim vb) GÖRÜŞME Önceden

Detaylı

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA Havacılıkta İnsan Faktörleri Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA BÖLÜM 2 Düşünen ve Hisseden Varlık İnsan Birinci Kısım: İrrasyonel İnsan Geçen Hafta GEÇEN HAFTA Mantıksal Hatalar ve Safsatalar BU HAFTA Yanlılık

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. MOBBING ve ÖRGÜTSEL DIŞLANMA - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. MOBBING ve ÖRGÜTSEL DIŞLANMA - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ MOBBING ve ÖRGÜTSEL DIŞLANMA - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ «Mobbing», yıldırma, bastırma, sindirme, yok sayma, psiko-şiddet uygulama. «Mobbing», örgütlerde işgörene yapılan psikoloji saldır

Detaylı

İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ENDEKSLERİ SAYI-46 EYLÜL 2018

İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ENDEKSLERİ SAYI-46 EYLÜL 2018 İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ENDEKSLERİ SAYI-46 2018 İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ENDEKSLERİ ANA ENDEKS İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ BİLEŞİK ENDEKSİ İnşaat malzemeleri sanayinde ölçülen faaliyet, güven ve beklentilerin

Detaylı

Yeme Davranışlarının SAĞLIK ETKİLERİ. Ziyneti Kocabıyık Türkiye Gazetesi Sağlık Editörü

Yeme Davranışlarının SAĞLIK ETKİLERİ. Ziyneti Kocabıyık Türkiye Gazetesi Sağlık Editörü Yeme Davranışlarının SAĞLIK ETKİLERİ Ziyneti Kocabıyık Türkiye Gazetesi Sağlık Editörü Bu yılın konusu yeme davranışının etkileri Bu yılın cevap aranan soruları ise: Toplum sağlığının iyileştirilmesinde

Detaylı

The European Social Survey

The European Social Survey ESS document date: 12/07/04 The European Social Survey SUPPLEMENTARY QUESTIONNAIRE F-2-F B (Round 2 2004) DENEK NO: VERSİYON NO: F-2-F B 1 ANKETÖRE: HERKESE SORUNUZ! HF1/HF2 KART A Bu bölümde kısaca bazı

Detaylı

8. Araştırmacılar Zirvesi, 9-10 Kasım 2004

8. Araştırmacılar Zirvesi, 9-10 Kasım 2004 , Biz araştırmacılar müşterilerimizin pazarlama, satış çabalarına destek olmak için varız... Tüketiciye odaklanma : Davranışlarının ardındaki nedenleri anlamak Onlara doğru mesajları iletmek Onları etkilemek

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

Saygının Hakim Olduğu Bir Çalışma Ortamı İlkesi

Saygının Hakim Olduğu Bir Çalışma Ortamı İlkesi Saygının Hakim Olduğu Bir Çalışma Ortamı İlkesi İlke Beyanı: 3M çalışma ortamındaki herkes, kendisine saygıyla davranılmasını hak eder. Saygı göstermek, her bir kişiye eşsiz yetenekleri, geçmişi ve bakış

Detaylı

KALİTATİF STÜDYO. Ne gördüğünüz nereye baktığınıza bağlıdır.

KALİTATİF STÜDYO. Ne gördüğünüz nereye baktığınıza bağlıdır. Ne gördüğünüz nereye baktığınıza bağlıdır. Kalitatif Araştırma soğan soymaya benzer. İnsanların gerçek duygularına ulaşabilmek için üzerlerinde taşıdıkları rasyonel katmanları birer birer aşmak gerekir.

Detaylı

Pazar Bölümlendirmesi Pazar Araştırması Pazarlama Araştırması

Pazar Bölümlendirmesi Pazar Araştırması Pazarlama Araştırması Pazar Bölümlendirmesi Pazar Araştırması Pazarlama Araştırması Umut Al umutal@hacettepe.edu.tr - 1 Pazar Bölümlendirmesi Bir kurumun ürün ve hizmetlerine talep gösteren bireylerin oranı ile kurumun ürün

Detaylı

KİMLİK, İDEOLOJİ VE ETİK Sevcan Yılmaz

KİMLİK, İDEOLOJİ VE ETİK Sevcan Yılmaz KİMLİK, İDEOLOJİ VE ETİK Sevcan Yılmaz Adem in elması nasıl boğazında kaldı? Adem: Tanrım, kime görünelim kime görünmeyelim? Tanrı: Bana görünmeyin de kime görünürseniz görünün. Kovuldunuz. Havva: Ama

Detaylı

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİM BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİM BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİM BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI BİLİMSEL HAZIRLIK GÜZ YARIYILI DERSLERİ EGB501 Program Geliştirmeye Giriş

Detaylı

Street Smart Marketing

Street Smart Marketing Tek bir hedef için tasarlanmış kamu hizmeti şirket programları. Başarı. Street Smart Marketing Müşterilerinizi cezbeden pazarlama kampanyaları 30 yıllık deneyim Tasarlarız. Yakalarız. İlerleriz. 1.4 milyon

Detaylı

MEDYA SOSYOLOJİ KISA ÖZET KOLAYAOF

MEDYA SOSYOLOJİ KISA ÖZET KOLAYAOF MEDYA SOSYOLOJİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- Bilim, Toplum,

Detaylı

Sosyal Bilimlerde İstatistik ve Araştırma Yöntemleri II (KAM 210) Ders Detayları

Sosyal Bilimlerde İstatistik ve Araştırma Yöntemleri II (KAM 210) Ders Detayları Sosyal Bilimlerde İstatistik ve Araştırma Yöntemleri II (KAM 210) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Uygulama Saati Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Sosyal Bilimlerde İstatistik ve Araştırma

Detaylı

MÜHENDİSLİK KARİYERİ Mühendislik Kariyeri Mezun olduktan sonra çalışmak için seçtiğiniz şirket ne olursa olsun genelde işe basit projelerle başlayacaksınız. Mühendis olmak için üniversitede 4 yıl harcamanıza

Detaylı

Anlama ve Yazma Becerileri

Anlama ve Yazma Becerileri Anlama ve Yazma Becerileri Bahar ÜRKMEZ Sınıf Öğretmeni baharurkmez@terakki.org.tr Serdar ÖZMEN Sınıf Öğretmeni serdarozmen@terakki.org.tr Anlama ve Yazma Becerileri Sizin de bildiğiniz gibi ülkemizde

Detaylı

İŞLETMELERİN AMAÇLARI. İşletmenin Genel Amaçları Arası Denge 24.03.2014. Genel nitelikli kuruluş ve faaliyet amaçları Özel nitelikli amaçlar

İŞLETMELERİN AMAÇLARI. İşletmenin Genel Amaçları Arası Denge 24.03.2014. Genel nitelikli kuruluş ve faaliyet amaçları Özel nitelikli amaçlar İŞLETMELERİN AMAÇLARI Genel nitelikli kuruluş ve faaliyet amaçları Özel nitelikli amaçlar Yrd.Doç.Dr. Gaye Açıkdilli Yrd.Doç.Dr. Erdem Kırkbeşoğlu İşletmenin Genel Amaçları Arası Denge Kar ın İşlevleri

Detaylı

2008 yılında gönüllü çabalarla kurulan Uluslararası Şeffaflık Derneği ülkenin demokratik, sosyal ve ekonomik yönden gelişimi için toplumun tüm

2008 yılında gönüllü çabalarla kurulan Uluslararası Şeffaflık Derneği ülkenin demokratik, sosyal ve ekonomik yönden gelişimi için toplumun tüm 2008 yılında gönüllü çabalarla kurulan Uluslararası Şeffaflık Derneği ülkenin demokratik, sosyal ve ekonomik yönden gelişimi için toplumun tüm kesimlerinde şeffaflık, dürüstlük ve hesap verebilirlik ilkelerini

Detaylı

Sinema ve Televizyon da Etik. Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği

Sinema ve Televizyon da Etik. Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği Sinema ve Televizyon da Etik Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği Etik ve Ahlâk Ayrımı Etik gelenek anlamına gelir ve törebilim olarak da adlandırılır. Bir başka deyişle etik, Bireylerin doğru davranış

Detaylı

frekans araştırma www.frekans.com.tr

frekans araştırma www.frekans.com.tr frekans araştırma www.frekans.com.tr FARKLI KİMLİKLERE VE YAHUDİLİĞE BAKIŞ ARAŞTIRMASI 2009 Çalışmanın Amacı Çalışma Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Türk Yahudi Cemaati ve Yahudi Kültürünü Tanıtma

Detaylı

İnternet Destekli Temel Bilgisayar Bilimleri Dersinde Anket Uygulaması

İnternet Destekli Temel Bilgisayar Bilimleri Dersinde Anket Uygulaması İnternet Destekli Temel Bilgisayar Bilimleri Dersinde Anket Uygulaması Yalçın Ezginci Selçuk Üniversitesi Elk.-Elt.Mühendisliği Konya ANKET Anket, insanlardan fikirleri, duyguları, sağlıkları, planları,

Detaylı

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015 Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015 Ön yargı Farklılık Tutumlar Korkular Kaygılar Tabular Hoşgörü Tahammül Farklılıklar Hepimiz birbirimizden farklıyız. Aşağıdakileri kabul ettiğimizde

Detaylı

ANKET HAZIRLAMA. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı. Prof. Dr. Atilla Halil ELHAN

ANKET HAZIRLAMA. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı. Prof. Dr. Atilla Halil ELHAN ANKET HAZIRLAMA Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı Prof. Dr. Atilla Halil ELHAN Anketi hazırlamaya başlamadan önce sorulması gereken sorular Anket uygulanmasının amacı nedir?

Detaylı

ANTROPOLOG TANIM A- GÖREVLER

ANTROPOLOG TANIM A- GÖREVLER TANIM Antropolog, evrenin ve dünyanın oluşumu, yaşamın başlangıcı ve gelişimi, insanın biyolojik evrimi, ırkların doğuşu, insan topluluklarının fiziki yapı, kültür ve davranış özelliklerini ve diğer topluluklarla

Detaylı

Eleştirilere Yanıt Verirken Yazarlardan Beklentiler. Prof. Dr. Necla TÜLEK Klimik Dergisi Editör Yardımcısı

Eleştirilere Yanıt Verirken Yazarlardan Beklentiler. Prof. Dr. Necla TÜLEK Klimik Dergisi Editör Yardımcısı Eleştirilere Yanıt Verirken Yazarlardan Beklentiler Prof. Dr. Necla TÜLEK Klimik Dergisi Editör Yardımcısı 31.01.2015 Yazar Açısından Makale Değerlendirme Süreci Çalışmayı yap Makaleyi hazırla Dergiye

Detaylı

1. BETİMSEL ARAŞTIRMALAR

1. BETİMSEL ARAŞTIRMALAR ARAŞTIRMA MODELLERİ 1. BETİMSEL ARAŞTIRMALAR A. BETİMLEME (KAMUOYU) ARAŞTIRMALARI Bir survey yöntemi olan betimleme yöntemi, grupla ilgili, genişliğine bir çalışmadır. Bu tür araştırmalar, çok sayıda

Detaylı

Öğrenme ve Öğretim İlkeleri

Öğrenme ve Öğretim İlkeleri Öğrenme ve Öğretim İlkeleri Konular Konu alanı bilgisi Pedagojik bilgi ve beceri Öğretmen deneyimi Sağlıklı öğretmen öğrenci etkileşim ve iletişimi İşbirliği ortamı Hazır bulunuşluk Öğretim etkinliklerini

Detaylı

VERİ TOPLMA ARAÇLARI

VERİ TOPLMA ARAÇLARI VERİ TOPLMA ARAÇLARI GÖZLEM GÖRÜŞME ANKET ANKET Anket, insanların yaşam koşullarını, davranışlarını, inançlarını veya tutumlarını betimlemeye yönelik bir dizi sorudan oluşan bir araştırma materyalidir.

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER HALKLA İLİŞKİLERDE İMAJ VE SOSYAL SORUMLULUK. Yrd.Doç.Dr. Özgür GÜLDÜ

HALKLA İLİŞKİLER HALKLA İLİŞKİLERDE İMAJ VE SOSYAL SORUMLULUK. Yrd.Doç.Dr. Özgür GÜLDÜ HALKLA İLİŞKİLER HALKLA İLİŞKİLERDE İMAJ VE SOSYAL SORUMLULUK Genel anlamda imaj, kişilerin bir başka kişi, obje ve kurumlar hakkında düşünceleridir. Kişi ve kuruluşlar ile ilgili görüşler ve düşüncelerin

Detaylı

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ KADINLARA DESTEK MEKANİZMALARI ONLİNE KİTAPÇIĞI Akdeniz Üniversitesi Uluslararası Gençlik Topluluğu 2015-2016 İÇİNDEKİLER 1. Giriş 2. Kadın Dostu Akdeniz Projesi 3. Projenin

Detaylı

Gençlerin Kozmetik Kullanma Davranışları

Gençlerin Kozmetik Kullanma Davranışları Gençlerin Kozmetik Kullanma Davranışları Prof. Dr. Gülsen DEMİR Adnan Menderes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Selahattin YAMAN Adnan Menderes Üniversitesi Fen Edebiyat

Detaylı

ŞİRKETLERDE STRATEJİK YÖNETİM NEDEN ÖNEMLİDİR?

ŞİRKETLERDE STRATEJİK YÖNETİM NEDEN ÖNEMLİDİR? ŞİRKETLERDE STRATEJİK YÖNETİM NEDEN ÖNEMLİDİR? Dr. Murat K.BEZİRCİ CEO / Stratejist 1 Bugün ve gelecekte artık, yöneticilerin kurumlarını yönetmeleri eskisi kadar kolay değildir. Sürekli değişen çevre

Detaylı

Doğruların buluştuğu adres...

Doğruların buluştuğu adres... M E D I A Doğruların buluştuğu adres... İletişim Sanattır Firmaların kıyasıya rekabet ettikleri Etnik Pazar sürekli yeniliklere açıktır. Reklam stratejileri yapılırken hedef kitlenin doğru bir şekilde

Detaylı

TURİZM PAZARLAMASI. Turizm Pazarlamasında Tutundurma SATIŞ TUTUNDURMA 17.11.2015. Şevki Ulama

TURİZM PAZARLAMASI. Turizm Pazarlamasında Tutundurma SATIŞ TUTUNDURMA 17.11.2015. Şevki Ulama TURİZM PAZARLAMASI Turizm Pazarlamasında Tutundurma SATIŞ TUTUNDURMA Satış tutundurma, diğer tutundurma etkinliklerini desteklemek üzere veya onların ikamesi olarak kullanılabilen, kısa süreli, hemen sonuç

Detaylı

1 )Herhangi bir iletişim kanalı yardımıyla farklı ortamlarda bulunan kaynak ve alıcının gerçekleştirdiği iletişime ne ad verilir?

1 )Herhangi bir iletişim kanalı yardımıyla farklı ortamlarda bulunan kaynak ve alıcının gerçekleştirdiği iletişime ne ad verilir? 1 )Herhangi bir iletişim kanalı yardımıyla farklı ortamlarda bulunan kaynak ve alıcının gerçekleştirdiği iletişime ne ad verilir? Görsel iletişim Yüz yüze iletişim Sözsüz iletişim Sözlü iletişim Araçlı

Detaylı

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15 İçindekiler Giriş Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15 Kafamızın içindeki bariyer Hiçbir şeyi hak etmediğini sanan kadın Yanlış bir hayata çakılıp kalan adam

Detaylı

Rekabet üstünlüğü, bıçaklarla yapılan bir kavgada, bir tabancaya sahip olmak gibidir.

Rekabet üstünlüğü, bıçaklarla yapılan bir kavgada, bir tabancaya sahip olmak gibidir. PAZARLAMA İLETİŞİMİ Rekabet üstünlüğü, bıçaklarla yapılan bir kavgada, bir tabancaya sahip olmak gibidir. Hızla artan iletişim olanakları karşısında hedef kitleye en etkin şekilde ve doğru kanaldan ulaşmanın

Detaylı

Araştırma Yöntemleri II (PR 216) Ders Detayları

Araştırma Yöntemleri II (PR 216) Ders Detayları Araştırma Yöntemleri II (PR 216) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Araştırma Yöntemleri II PR 216 Bahar 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Araştırma

Detaylı