Zeki Alasya: Hayatım boyunca sinemanın dışında yaptıklarım sinemama ihanet etmiştir

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Zeki Alasya: Hayatım boyunca sinemanın dışında yaptıklarım sinemama ihanet etmiştir"

Transkript

1 Zeki Alasya: Hayatım boyunca sinemanın dışında yaptıklarım sinemama ihanet etmiştir 16 Kasım Çarşamba günü Mithat Alam Film Merkezi nin konuğu, oyuncu ve yönetmen Zeki Alasya ydı. Moderatörlüğünü sinema yazarı Olkan Özyurt un üstlendiği söyleşide Alasya, Robert Kolej deki öğrencilik yıllarından tiyatro kariyerine, sinemaya geçişinden yönetmenliğe uzanan yolculuğuna, pek çok konudan bahsetti. Aynı hafta içinde, Zeki Alasya nın oynadığı Mavi Boncuk (1974), Köyden İndim Şehire (1974), Güle Güle (2000) ve Rus Gelin (2003) filmleri Merkez de izleyicilerle buluştu. Olkan Özyurt: Herkese iyi akşamlar. Bugün Türk sinemasının ve tiyatrosunun değerli bir oyuncusunu ve yönetmenini ağırlayacağız. Hoşgeldiniz Zeki Bey, burası sizin için çok değeri olan bir yer, değil mi? Zeki Alasya: Teşekkür ederim, hoşbulduk. Evet, Robert Kolej de okudum ben. Bugün buraya bir akrabamla geldim, gelirken kendisine dedim ki bak bu yoldan inerken şurada bir müzik evimiz vardı, çok güzeldi, yerden bitmeydi dedim. Meğerse burasıymış o bina. Ama benim bahsettiğim seneleri arası. Yarım asrı devirmiş. O günden bugüne ne kaldığını bilmediğim için de, binayı görünce şaşırdım. Bu gayet doğal. Onun yerine böyle mükemmel bir tesis görünce hem çok umutlandım hem de anılarım canlandı. İnsan beyni böyle güzel şeyleri hatırlıyor, bir anda eskiye dönüyor. Ama buranın böyle kutsal bir iş için kullanılması çok mutlu etti beni. Biz o günlere tekrar götürelim sizi: 1944 yılında doğuyorsunuz, İkinci Dünya Savaşı yıllarında. Robert Kolej de okuyorsunuz. Oyunculuk merakınız nasıl gelişiyor? Zeki Alasya: Robert Kolej de okuduğum sırada böyle bir merak yok bende. En azından tiyatro oyunculuğu merakı yok. Bir ti-

2 186 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 yatro kulübü vardı burada, Genco Erkal lar, Engin Cezzar lar filan katılmıştı kulübe. Ben çok ilgilenmiyordum o tarihlerde. Fakülteye girdiğim yıl birileri dürterek beni amatör bir tiyatro grubunun yanına götürdü. İlginç geldi. Babam ölmüştü, bir taraftan üzüntü ve yıkım, bir taraftan da bir özgürlük vardı. Baba otoritesi ortadan kalkmıştı, onun rahatlığı vardı. O rahatlıkla okuldan kaçmayı bir ihtiyat haline getirmiştim. Birinci değilsem de Türkiye tarihinde ilk üç içindeydim, mütemadiyen okulu kırıyordum. O dönemde Şehzadebaşı nda oturuyordum ben, Şehzadebaşı nda beş sinema vardı, saat başı bir film gösteriyorlardı. Sabah giderseniz beş film izleyebilirdiniz. Girersiniz beş filmi izleyip çıkacaksınız üç kuruşa, güzel de bir şey, zaten okulu da kırmışsınız. Ama şöyle bir acayiplik olurdu: Birinci film, ikinci film, sonra normal olarak diğerlerinin gösterilmesi gerekir, değil mi? Ama birinci film bir daha oynuyordu. Siz üçüncü filmi beklemektesiniz, mesela western meraklısıysanız bir western beklemektesiniz ama ona bir türlü sıra gelmiyordu. Muhtemelen o filmler sinemadan sinemaya motosikletle koşturulan, günün kıymetli filmleri filan değil de, yıllarca gösterilmiş, kenarda kıyıda duran filmler olduğu için makinistimiz o gün hangi filmi daha çok seviyorsa onu beş defa değil de yedi defa seyretsin diye ara ara sokuyordu. Birbirinden güzel sinemalardı. Şehzadebaşı nda 5-6 tane sinema vardı böyle... Mesela Turan Sineması vardı, eski Millet Tiyatrosu dur, işte o bina hâlâ orada ama çok kötü bir iş hanı olmuş. İnsan onu muhafaza eder. Millet Tiyatrosu, Komik-i Şehir in filan tiyatro yaptığı yer. Bütün o binaların hiçbiri yok bugün. Yeni sinema bile yok galiba orada artık. O dönemde orada yetişmiş olmak benim içim büyük bir şans. O yüzden de sinemaya biraz ilgim vardı da tiyatroya hiç yoktu; bunu profesyonel tiyatroya başladıktan sonra birkaç kez söyledim ve yakın çevremden çok garip bakışlarla, küfürlerle karışık reaksiyonlar aldım. Dedim ki üzülerek söylüyorum ama ben sinemayı daha çok seviyorum. Aman Allahım, vatan hainliği etmişçesine üstüme geldi herkes. Metin (Akpınar) de bunlardan biridir. Bir de o zamanların tiyatrocuları, sanatçıları, edebiyatçıları, Türk sinemasını o kadar aşağılıyorlardı ki genel sinema kavramında bile Türk sinemasını aşağıladıkları için sinemayı sevmiyorlardı. Belki biraz Amerikan filmlerini... Bu esnada siz uzun bir süre tiyatro yaptıktan sonra sinemaya bulaşıyorsunuz.

3 Zeki Alasya 187 Zeki Alasya: Evet. Ama evvela Milli Türk Talebe Birliği Tiyatrosu nda. O dönemde çok güçlü amatör tiyatrolar vardı, ayda bir oynayan amatör tiyatrolar değildi bunlar. Bugün birçok tiyatronun oynadığından daha fazla sayıda oynarlardı. Önce orada 1960 İhtilali nden sonra başlayan bir tiyatro oyunculuğu dönemim oldu. Çok büyük bir arzuyla yanıp tutuşmasam da mutlaka para kazanmam lazımdı çünkü işler pek iyi gitmiyordu, evde geçim sıkıntısı vardı. En kolay para kazanacağımı düşündüğüm meslek tiyatroydu, bir de teklif gelince profesyonel oyunculuğa başladım. Küçük bir paraydı ama her ay muntazam bir para almaya başlamıştım sonuçta. Arena Tiyatrosu nda, Yıldırım Önal ın yanında başladım. Kendine özgü bir sanatçıydı, eskilerin tabiriyle nev-i şahsına münhasır, bir garip sanatçıydı. Sinemada çok başarılı olduğu söylenemese de çok önemli bir tiyatro sanatçısıydı. Ben şanslı bir adamım. Meslekte ilerlemenin başka formülleri, reçeteleri de var; televizyon denilen sihirli kutunun itmesiyle bir yerlere gelebiliyorsunuz bugün, çok çabuk şöhret olabiliyorsunuz. Bizim zamanımızda öyle değil, demek bizim zamanımızda şans önemli bir faktördü. İlk iki yılımda çok önemli oyuncularla, çok önemli tiyatro kişileriyle çalışma fırsatı buldum. Yıldırım Önal bunlardan biriydi. Bir senenin sonunda tiyatro bitti, çeşitli nedenlerle. Hemen ikinci sene Ulvi Uraz Tiyatrosu na geçtik. Metin bir senedir oradaydı zaten. Ulvi Bey -ki o da çok iyi bir oyuncu ve çok önemli bir hocadır- senenin ortasında çağırdı beni. Çalışır mısınız? diye sordu. Dedim ki şu anda başka bir tiyatrodayım, şimdiden bir şey söylemeyeyim. Ama o senenin sonunda Arena Tiyatrosu bitince ben Ulvi Uraz Tiyatrosu na geçtim. Böylece bizim Metin le beraberliğimiz de başladı. Tabii amatör tiyatrodan vardır beraberliğimiz ama asıl başlangıç Ulvi Uraz Tiyatrosu dur, yılları. Bir yıl sonra da Devekuşu Kabare yi kuruyorsunuz. Zeki Alasya: Bir yıl değil o, iki yıl filan sonradır. Arada GenAr Tiyatrosu diye bir tiyatro vardı, Beyoğlu nun ara sokaklarından birinde çok küçük bir tiyatroydu, en fazla 90 kişilik bir salonu vardı. Tiyatroya meraklı, ünlü, zengin bir zat-ı muhterem her sene cebinden çok ciddi paralar harcayarak ve her sene muntazaman zarar ederek destek oluyordu. Kulakları çınlasın, arada bir anıyorum kendisini. İşte onun kurduğu tiyatroda çalıştık biz. Çok fena zarar ettik, öyle böyle değil. Kışın bir Anadolu turnesine çıktık, kış turnesi müthiştir. Eksi 15, eksi 20 derecelerde. Şöyle sıcacık bir örnek vereyim: Otobüsle seyahat ediyoruz. Siz

4 188 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 bilmezsiniz, gazla çalışan, bacası olmayan, yuvarlak Alaaddin sobaları vardı. Gazı kendi içinde bitirirdi, duman da çıkmazdı. Otobüsün kaloriferi yetmediği için, o Alaaddin sobalarından biri benim kucağımda, biri Metin in kucağında. Birimiz otobüsün orta yerinde, diğerimiz öbür tarafında oturuyoruz, otobüsü ısıtıyoruz. Ama soba hep kucağımızda çünkü yere konamıyor. Arada sobayı ön cama tutuyoruz, buzlanmasın diye. Öyle bir turne yaptık efendim. Önce borcumuzu ödedik. Ve dedik ki biz kendi tiyatromuzu kurana kadar hiçbir iş yapmayacağız. Bunu söylemek, böyle kahramanlık taslamak kolay fakat para çok çabuk bitiyor! Hadi ben bekârdım, annemle oturuyordum, onun yaptığı yemekleri yiyordum, yatacağım yere para vermiyordum ama Metin, beş senelik filan evliydi o zaman. Para yok pul yok. Bir süre, inanmayacaksınız, tahta kaşıkları oyup, üzerlerine figürler çizip -çok iyi çizim yaparım ben- turistik eşya satan dükkânlara satarak geçindim. Halaskârgazi de, çok merkezî bir yerdeydi dükkân, her geçtiğimizde bakardık, vitrinde duruyor olurdu bizim kaşıklar. Bir gün yine oradan geçiyoruz, kaşık yok, satılmış! İçeri girdik Metin le beraber, bir baktık, içerideki vitrinde duruyor. Hakikaten çok üzücü bir vaka, açız yahu! En sonunda yapacak bir şey kalmayınca bir tiyatronun teklifini kabul ettik. Açlık çok fena terbiye ediyor insanı. Bir gün bunu tartışırak İstiklal Caddesi nde yürüyoruz Tünel e doğru, Haldun Taner geliyor karşıdan. Çok önemli bir entelektüel, önemli bir tiyatro yazarı ama tabii öncelikle ünlü bir hikâye yazarı. Bana göre Türkiye nin gelmiş geçmiş en büyük tiyatro yazarlarından biri. N apıyorsunuz? dedi. Daha evvel Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım adlı oyununu izlemiştik biz Metin le. Ben de size anlattığım gibi anlattım, bize kabare tiyatrosu yapmak istiyorum, var mısınız? dedi. Tabii büyük bir heyecanla kabul ettik ama hemen arkasından dedim, kabare tiyatrosu ne? Yani tiyatronun belli biçimlerini biliyoruz ama kabareyi bilmiyoruz. Biliyorsak bile yapacak kadar bilmiyoruz. Hemen orada bir kafeye oturduk, bize ayaküstü anlattı senesinin 1 Eylül ünde Devekuşu Kabare denen macera başladı. Yıllarca da sürdü, bence Türk tiyatrosunun seyirciyi etkileme bakımından en önemli olaylarından biridir yıl boyunca en fazla seyirci sayısı, en fazla oyun sayısı, bir oyunun en fazla tekrarlanma sayısı gibi aklınıza gelecek bütün rekorlar bizdeydi. Ama bendeniz hâlâ sinema ne zaman başlayacak, ne olacak, ne bitecek diye düşünüyordum. Eşim Oya Alasya da tiyatrocuydu, bir gün ona bir teklif geldi. Karıma teklif geldi bize yok. Çok tanınmışız aslında, öyle düşünün.

5 Zeki Alasya 189 Metin de ben de Hababam Sınıfı nda oynadık, Devekuşu nda oynadık de başlamıştı, sene oldu , bir gün Halit Akçatepe -kendisi Devekuşu ndaki ilk kadromuzda vardı- telefon etti bana, sinema yapmayı düşünüyor musun? diye sordu. Valla ne bileyim diyenler vardır, onlardan değilim ben, tabii elbette! dedim. Aldı beni Ertem Eğilmez e götürdü, o da beni Devekuşu ndan biliyormuş, benim çok keyifle anımsadığım, içinde olduğum için çok onur duyduğum bir olayın, Arzu Film in sahibi ve baş yönetmeniydi. Böylece filmler başladı. Önce Sev Kardeşim diye bir filmde oynadım. Çok başarılı buldular, tamam dediler. Tabii Metin e geldik biz, Metin dedi ben istemiyorum. Muhtemelen istiyordu da, hani başta istemiyorum havalarındaydı ya, bozuntuya vermek istemedi herhalde. Ben 6-7 film çevirdim Metin siz, bunlar genelde deneme olarak yaptıklarımdı. Öztürk Serengil in işlerinin çok iyi gitmediği bir dönemdi. Bana bir telefon açtı, benim işler iyi gitmiyor, bana destek ol dedi. Birdenbire Öztürk Serengil gibi bir isim söyleyince, para almak almamak önemli değil, bir görev duygusu içinde, koşarak gittik. Öztürk Serengil le iki film oynadım. Birbirinden kötü filmlerdi bunlar. Sırrı Gültekin diye bir yönetmen vardı, dünyanın en kibar adamı. Şimdi ben bu olaya başlamadan evvel ara ara bakardım. Dedim ya çok meraklıydım, Sırrı Gültekin in yaptığı filmlere bakardım. Tanju Okan hemen her filminde oynardı. Tanju Okan ı da tanıyordum ama çok samimi değildim o tarihlerde. Bir gün abi sen bu adamın filmlerinde niye oynuyorsun? diye sordum. Dedi ki o kadar kibar bir adam ki Tanju Beyciğim yapar mıyız? deyince kıramıyorum ben. Aynı nedenle üç filme tamam, yaparız dedim yani. Kötü bir yönetmendi, sadece kibarlığıyla yıllarca işi götürdü. Üstelik çok da film çektiler onlar. Muharrem Gürses olsun, diğerleri olsun... Arzu Film e dönelim biraz isterseniz... Zeki Alasya: Şimdi efendim, biz o filmde çok başarılı bulununca Ertem Abi bana dile benden ne dilersen dedi. Ben çok çocuklu bir ailenin çocuğuyum, iki kız kardeşim, üç tane de ağabeyim var, gürültü patırtı eksik olmuyor tabii evde. Çocukluğumuzda Fatih Sultan Mehmetçilik oynardık. Fatih Sultan Mehmet resimleri çizerdik, Bellini nin o ünlü tablosunun birebir benzerlerini yapardık. Ama ona çok da benzemesin diye bazen Fatih i ters tarafa çeviriyordum. Bazen sağa bakıyor, bazen sola bakıyor. Fatih Sultan Mehmetçilik oynamak istiyorum işte ağabeylerim hadi oradan diyorlar; ben kız kardeşlerimi zorluyo-

6 190 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 rum. Onlar da Halil Paşa oluyorlar ama ben hep Fatih Sultan Mehmet oluyorum, sarıklar filan koyuyoruz başımıza, bir de koca kafayım dikkat ederseniz, havlu bulamıyorum doğru dürüst, çarşaf filan sarıyoruz onun için... İşte Ertem Abi dile benden ne dilersen deyince ben tarihî filmlerde oynamak istiyorum dedim. Nereden bilirdim başıma gelecekleri. O dönem Kartal Tibet in son yılları, daha sonra birkaç film daha çevirdi ama Tarkan ve Karaoğlan filmlerinin sonu gelmişti. Son Tarkan ve son Karaoğlan filmlerinde ben de oynadım, hem de önemli rollerde. Kötü adamı oynadım, mesela Tarkan Altın Madalyon da insanlara yılan atan, güvercinlerin kafasını kopartan bir adamdım. Bana kafasını kopart dediler. Manyak mısınız siz! Allahım, koparttılar güvercinin kafasını. Benim elimmiş gibi çekildi o sahne. Hayatta atla ilgili en ufak bir bilgim yok, Karaoğlan ın at uşağını oynadım, ona ata binmeyi öğreten kişiyi. Neler geldi başıma tahmin edersiniz. Neyse bir süre sonra iyi kötü atın üstünde durmayı becerdim. Bir keresinde biniyoruz bir ata, gidiyoruz Rumelihisarı na, orada belirli mekânlar var, o meşhur surlar var. Ben taşların üstünde atın ayağı kayar mayar diye de korkarak gidiyorum. At devamlı sağa gidiyor, düzeltiyorum yine sağa gidiyor. Neyse sahibi geldi, bu niye sağa gidiyor? diye sordum, bana bu araba atıdır. Soldaki at bu dedi. Hani iki tane at var ya, bir solda, bir sağda; bu taraftaki öyle gidermiş hep. Öteki taraftaki da buraya gidiyor. Gerçekten bana bir at buldular haftasonu, o da tam tersi yöne gidiyor. Böyle iki tane tarihî filmde oynadık işte, 6-7 tane filmde oynadım o dönemde, baktım sekizinci olmayacak. Metin e saçmalama gel, beraber yapalım bu işi dedim. Ertem Eğilmez gerçekten çok ilginç bir kişiydi, tanıdığım en akıllı insanlardan biriydi, müthişti, ikna etme gücü de korkunçtu. Çok da küfür ederdi. Bir toplantıya çağrıldığını düşün, ana avrat küfürle başlıyor, sonuna kadar küfrediyor. Güzel küfrediyor dediler bir gün, hay ben küfrün güzeline... Neyse tuttum Metin i götürdüm Ertem Abi ye. Ertem Abi tüm o sevimliliğiyle, sıcaklığıyla, komikliğiyle, baskınlığıyla ve bol küfrüyle Metin i kandırdı. Ve ilk kez bir filmde Metin le beraber oynadık. Ama ikili filan değildik, Arzu Film döneminin o sağlam kadrolu filmlerindeki dengeli rollerde de değildik. Sev Kardeşim de ben nasıl bir kompozisyon oynamışsam, Metin de böyle oynadı. Bir de çok şanssız bir olay hatırlıyorum; kızlara yüzük hediye eden, nişanlama vaadiyle onları kandıran bir zamparayla ilgili, Tatlı Dillim diye bir filmdi. Gene hepimiz vardık, Büyükada da Büyük Kulüp vardır, onun açığında yatı var adamın, kızları oraya götü-

7 Zeki Alasya 191 rüyor. İlk sahnesinde Metin, bir kızı tekneye çıkaracak. Grand tuvalet giyinmiş, biz de ekipçe, yıllanmış sinema sanatçıları zannediyoruz kendimizi, çıktık iskeleye, Metin i seyrediyoruz. Metin geldi, sandalla yanaştı tekneye, kızı sandala çıkarırken kızcağızın dengesi kayboldu, Metin onu tutmak isterken denize düştü. Düşünebiliyor musunuz, hayatındaki ilk sinema planında, ne saç kaldı ne elbise. Ben şunu hatırlıyorum en son: Tahta iskelenin üstüne yüzüstü kapanmış, güldüğüm duyulmasın diye ağzımı tahtaya bastırıyorum. Öleceğim gülmekten. Neyse, bu talihsiz başlangıcın ardından, Salak Milyoner ler, Köyden İndim Şehire ler, Mavi Boncuk lar geldi. Sinema maceramız çok hızlı sürüyordu. Ancak o ara bir şey yaptık: Rejisöründen oyuncusuna kadar, ekibin tamamına yakını alaylıydı. Okullu kimse hemen hemen yoktu. Ertem Abi nin önderliğinde bu böyle olmayacak, biz okul yapalım dedik. Mesleklerimizde iyi kötü bir çizgi yakalamış, belirli bir şöhreti yakalamış insanlarız ama buna hiç bakmadan, üç seneye yakın her gün sabah 8 de Ertem Abi nin Alman Konsolosluğu nun hemen yanındaki sokakta bulunan evinde toplanıp çok ciddi bir çalışma yaptık, bir okul doğdu. O okuldan kimler yetişti, o okulda kimlerin emeği var... O okulun çalışmalarının sonunda işte hâlâ sevilen, hâlâ seyredilen bu filmler çıktı ortaya. Senaryo yazılma süreci nasıl oluyordu? Zeki Alasya: Eugene Vale diye ünlü bir senaryo yazarı vardır biliyorsunuz. Onun kitapları vardır, TV senaryosu sinema senaryosu diye çok doğru şeyler yazmıştır. Yıllar sonra TÜR- VAK diye bir okulda oyunculuk bölümünün başkanı olduğum dönemde öğrencilerime oyunculuğu anlatırken en çok faydalandığım kişilerin başında Eugene Vale geliyordu. Bu adamın kitaplarını tercüme ettirelim dedim. Herhangi bir konu Ertem Abi nin aklına yatarsa, yapması bir gün alıyordu, öyle çılgındı. Ben onu söyledikten bir hafta sonra Eugene Vale in kitapları elimizdeydi. Derhal çoğalttık, onların üstüne çok sıkı çalışmalar yaptık. Ertem Eğilmez i çok seven yönetmenlerin gelip bize ders verdikleri oldu. Atıf Yılmaz lar, Osman Seden ler... Köyden İndim Şehire, Salak Milyoner gibi filmlerin senaryolarını aylarca çalışarak ortaya çıkardık. Film çekilecek mi çekilmeyecek mi diye düşündüğümüz yoktu tabii. Doğru senaryo yazmaya, kendimiz bazı kuramlar getirmeye çalışıyorduk. Bunlardan biri mesela, karakterler önlerine gelen yeri kazıyorlar. Bir cümle diyor Eugene Vale, önce bir cümleye ihtiyacınız var diyor. Biz

8 192 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 o cümleyi İstanbul un taşı toprağı altındır olarak belirledik. Her büyük şehrin taşı toprağı altındır demiyor, İstanbul un taşı toprağı altındır diyor, dolayısıyla İstanbul a geldik, orayı kazıyoruz. Biliyorsunuz kazdık, dönüp dolaşıp Dolmabahçe Stadı nın altından çıktık. Bunlar çok önemli bir şeyin altını kazacaklardı, aradım taradım, en sonunda Taksim Meydanı ndaki anıt yıkılacak, AKM yıkılacak, düşünebiliyor musunuz? Ertem Abi bir küfretti ama nasıl küfretti bilemezsiniz, kestik sesimizi, o gün başka şeyler konuşuldu. Ben her yere erken giderim, ertesi gün de yine en erken ben gittim. Bana müthiş bir buluş, seni tebrik ederim dedi Ertem Abi. Yalnız dedi benim o dünkü hiddetimin sebebi, bizim imkânlarımızla Taksim Anıtı nı ya da AKM yi filan yıkmanın mümkün olmamasıydı. O değil de, kendi evimizi yıkalım dedi. Filmin sonu da öyledir biliyorsunuz, bu salaklar en sonunda kendi evlerinin altını kazarlar ve ev başlarına yıkılır. İkinci bölümü de vardır onun, birileri sormuştu, İstanbul un taşı toprağı altındır dan vazgeçtiniz de onun için mi Ankara ya döndünüz, diye. Hayır, Ertem Abi nin çılgınlığı, o dönemde bir yandan da tiyatro yapıyorduk ve Ankara da oynuyorduk, o yüzden. Sıkılmıştı İstanbul dan. İstanbul gibi muhteşem bir doğal plato varken, Ankara, ancak Ankara için yazılmış bir hikâyenin çekilmesine uygun bir yerdi. O zamanlar çöl filmleri bile İstanbul da çekilirdi, Kilyos civarında çöl vardı biliyorsunuz, bildiğimiz çöl. İstanbul böyle muhteşem bir yer, Ankara da böyle bir ihtişam yok tabii. Mesela bunlar acıktıkça çeşmelerden su içerek idare etmeye çalışıyorlar, doğru dürüst bir çeşme yok Ankara da. Çeşme bulmak için Ankara Hayvanat Bahçesi ne gittik, orada bulduk çeşmeyi. Arzu Film in bu çalışmaları elbette çok keyifliydi de, şartlar bazen bizi zorluyordu çünkü kolay kolay hayır denmeyecek, parlak teklifler gelmeye başlamıştı. Burada da, dünyada da hemen hemen aynı şeyleri görüyorum, tekelci oluyor bazı yönetmenler. Mesela Osman Fahir Seden in Kemal Film inde de böyle bir durum vardır. Osman Abi ye de sormuşumdur, o da aynı şeyi söylemiştir, bütün oyuncular bende olacak gibi bir anlayış vardır. 12 tane oyuncu var mesela, çok da para alıyorlar, 12 si için de ayrı ayrı film çekmediği için mesela o sene oynatamadıklarına da para veriyor. Tek neden bu değilse de Kemal Film in batmasının nedenlerinden biri de budur. Ertem Eğilmez e abi biz sizin oyuncunuzuz, öncelik sizde ama tarihi denk geldiği zaman izin verin başka filmde de oynayalım, çok iyi para veriyorlar dedik, hayır dedi. Bu iş çok yatmadı bizim kafamıza. Örneğin Haba-

9 Zeki Alasya 193 bam Sınıfı nı tiyatroya da, sinemaya da ben getirdim ilk. Ama Hababam Sınıfı nın filminde yokum ben biliyorsunuz, buraya kadar o zaman, güle güle dedi, kovdu bizi. Ondan sonra diğer şirketlerle, Erman Film le, Özen Film le çalıştık. Ama Zeki-Metin ikilisi Arzu Film dışında gelen filmlerle şekillendi. Zeki Alasya: Evet, sahipleri ve çalışanları Ermeni olan Melek Film diye bir şirket vardı. Bizim normalde 5 lira aldığımız bir dönemde, onlardan 25 lira gibi bir teklif gelmişti. En iyisi gidelim bu parayı alalım biz abi, senaryo konusunda da zorlamıyorlar bizi dedik, Ertem Abi kabul etmedi. Bu hayır çok yatmadı kafamıza, biz de ayrıldık. Biz istemedik ayrılmayı ama öyle bir durum oldu. Ama bu ayrılış sizin kamera arkasına geçmenize de vesile oldu. Zeki Alasya: Kamera arkası hep vardı aklımda. Tiyatroda da sinemada da gördüm ki ben oyunculukta çok istekli değilim. İşin mutfağında olmak istiyorum, yönetmenlik yapmak istiyorum. Ertem Abi ye de söyledim bunu. Yurtdışında eğitim görmüş olan, benim de Robert Kolej den arkadaşım Mustafa Gürsel geldi o tarihlerde Türkiye ye. Yurtdışında tahsil etmiş, havalı olmasın mı, tabii ki havalı olacak. Ertem Abi bize yönetmenlik verecek diye beklerken, o, geleli 10 gün olan Mustafa ya film yönettirmeye kalktı. Bu biraz üzüyor tabii insanı; siz 6-7 sene sabahtan akşama kafa patlatmışken, bütün iyi niyetinizle çalışmışken sizin istediğiniz imkân dışarıdan gelen bir adama tanınca çok da keyif alamıyorsunuz. Bunlar bir film çektiler, Mustafa filmi bitiremedi, dokuzuncu günde falan bıraktı. Onun yerine Orhan Elmas bitirdi. Daha sonra ben ayrılıp Erman Film e geçtim. Orada Şerafettin Gür beyefendi vardır. Erman Film de müdürdü ama şirketin sahibi gibiydi, hatta ben bir dönem ortağı zannediyordum. Bir yerden duymuş, bana senin yönetmenlik gibi bir düşüncen mi var? O zaman bundan sonraki filmi sen çek. dedi. Müthiş heyecanlandım ben. Umur Bugay la gece gündüz çalıştık, beraber Aslan Bacanak ı çektik. Senaryoyu Umur yazdı tabii ama ben de her noktasında işin içindeydim. Sonra bilmediğim bir nedenle Şeref Abi birdenbire ayrıldı şirketten, biz orta yerde kalakaldık. Hürrem Erman çağırdı, gittik. Hürrem Bey çok yaşlıydı, sinirli bir adamdı. Dedi ki Şerafettin Bey bana gerçekleşmesini iste-

10 194 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 diği birtakım şeyler verdi, bunlardan biri de sizin yönettiğiniz filmdi. Başka bir konumda olsam belki kimse bana yönetmenlik vermez ama ben aynı zamanda Metin le birlikte bir filmin starıyım. İkinci bir filmin de starı olacağım, onun için adam hayır diyemiyor. Ben siz bilirsiniz deseydim başka bir yönetmen gelecekti ama evet dedim. O film hayatımın en zor filmi oldu. Örneğin, filmler ortalama 40 kutu negatif filmle bitiyordu, ben 58 kutu harcadığım halde bitiremedim. Hürrem Bey çağırdı beni, sen benim hayatımı mahvetmek için mi yaratıldın? dedi. Beni çok seven bir depo memuru vardı, cebimden para verip 3 kutu negatif aldım, öyle bitirdim filmi. Ama senenin en büyük işlerinden birini yakaladı film. Rahatladık. Zeki-Metin filmlerinin de önünü açtı o film. Zeki Alasya: Evet, ondan sonra peş peşe geldi filmler. Biri hariç hepsini ben yönettim. Yalnız benim burada mutlaka altını çizmem gereken bir olay var, tiyatro benim sinemama hep ihanet etti. Tiyatro kökenli olup da sinema yapan diğer arkadaşlarım tiyatronun aynı zamanda sahibi olmadıkları için bir yere kadar tiyatroya devam ettiler, bir yere kadar tiyatroyla sinemayı beraber yürütmeye çalıştılar. Yürütemeyeceklerini anlayınca da sinemadan iyi para ve büyük şöhret kazandıkları için tiyatroyu bırakıp sinemaya devam ettiler. Kemal Sunal bunlardan biridir. Bizim öyle bir şansımız yoktu. Ben sinemayı ne kadar çok seversem seveyim, tiyatroda çok önemli bir çizgideydik. Çok da para kazandığımız dönemlerdi, 50 tane adam ekmek yiyordu. Afedersiniz, ben tiyatroya ara vereceğim, sinema yapacağım deme şansımız olmadı hiç. Mesela son yıllarda da gelen birçok teklifi, dizi sebebiyle kabul edemiyorum. Yok çünkü, ayıracağım vakit yok. Tiyatroyu suçlamayayım ama hayatım boyunca sinemanın dışında yaptıklarım sinemama ihanet etmiştir. Ayrıca her ne kadar oyunculukta gözüm olmasa da, oyuncu olarak başlayıp şöhretimizi öyle yaptığımız için, oyuncu Zeki Alasya da yönetmen Zeki Alasya ya ihanet etti. Ben bir film çektim, dünya çapında olmasa da eli yüzü düzgün bir filmdi. Ama görüşüne çok güvendiğim bazı yönetmenler böyle film yapmak senin işin mi, sen komedyensin, oyununa bak sen gibi laflar ettiler. Şerif Gören ve Zeki Ökten ile birlikte, 12 Eylül e ilk tepki veren sinemacılardan birisiniz. Onların bu konudaki filmleri daha çok konuşuldu ama sizin çektiğiniz Dikenli Yol dan yeterince bahsedilmedi. Siz o filmi hangi ruh haliyle çektiniz? Sizce niye bu kadar görmezden gelindi o film?

11 Zeki Alasya 195 Sebeplerden biri, dediğim gibi belirli bir çevrenin beni yönetmen Zeki Alasya olarak kabul etmemesi, kim bu Zeki Alasya? Bir sürü yönetmen var! demesi. İyi ama şöyle bir şey var, bu adam 25 tane film çekti, yaklaşık 24 tanesi de çok iyi iş yaptı. Kabul edilmedi, ne yaparsınız... Silah mı çekelim, dağa mı çıkalım? Katlanmak zorundasınız, ne yapalım, şanssız bir başlangıç yaptık demek zorundasınız. Zeki Ökten in ve Şerif Gören in 12 Eylül filmlerine göre benimkinin bir farkı vardı. Ben o filmde bir dönemin insanlarının bahtsızlığını gündeme getirdim. O insanın solcu mu sağcı mı olduğu önemli değildi benim için. Aslında derine inerseniz sağcı mı solcu mu olduğu elbette belliydi ama onun altını hiç çizmedim ben, kaybolmuş bir kuşağın filmini yapmak istedim. Kendisi kaybolduğu gibi ailesini ve çevresini de çok olumsuz etkileyen bir adamın hikâyesini yapmak istedim. Bana göre de doğru bir filmdir, eli yüzü düzgün bir filmdir. Zaten Dikenli Yol 12 Eylül filmleri arasında farklı bir yerde duruyor. Ama bugün bile o filme ulaşmak çok zor ne yazık ki. Zeki Alasya: Biliyorum, ben de ulaşamıyorum. Bir anlamda sanki kaybedilmeye çalışılıyor bu film, böyle düşündüğünüz oluyor mu? Zeki Alasya: İsim vermeyeceğim ama bazıları, örneğin bir Orhan Gencebay filmi çekerken, ekonomik zorluklardan yola çıkıp kendi düşüncelerini, tavırlarını, inanışlarını öne çıkarmak için hiç yeri olmadığı halde 1 Mayıs ta arkada birileri bayrak sallarken önden Orhan Gencebay ı gösteriyordu. Bu şekilde, belirli bir görüşün yönetmeni olarak film yaparsanız, dikkat çekiyorsunuz. Ben hiçbir zaman böyle bir hinlik yapmadım. Solcu bir gencin bu olayların içine düştüğünü anlatmış olsam, Dikenli Yol dan bugün çok daha fazla söz ediliyor olabilirdi. Ben bunu özellikle istemedim. Biz tiyatroda da dikkat ederseniz, şimdi kimsenin söyleyemediği şeyleri cesaretle söylerken hiç bayrak çıkarmadık. Yoksa ucuz kahramanlık kadar kolay bir şey yok bu memlekette. Biz, onu hiç yapmadık, Metin de yapmadı, ben de yapmadım. Sinemamda da yapmadım. Bazı şeylerin altını çok fazla çizmeyi, seyirciyi tümüyle boşlamanın ya da hiçe saymanın bir ifadesi olarak görüyorum. O film görevini yapmıştır bana göre. Seyredenlerden çok olumlu tepkiler aldım. Ama seyretmeyenlerde filmi seyretme dürtüsüne hiç rastlamadım doğruyu söylemek gerekirse. Eleştirmenler de izlemediler, anlatmadılar filmi.

12 196 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 Sonradan keşfedildi Dikenli Yol, mesela ben de Tunca Arslan ın bir yazısı dolayısıyla keşfettim. Ama bu filmin ardından başka politik filmler gelmedi sizden. Zeki Alasya: Politik filmler gelmedi çünkü artık film gelmedi benden. Ama daha sonra Rus Gelin var, Ömerçip var. Zeki Alasya: Son derece kötü filmlerdi onlar. Yok, gelmedi, yapamadım senesinde Devekuşu Kabare Tiyatrosu na ara verdik, dizi yaptık, sonra da dizilerle devam ettik. En son yaptığım doğru filmlerden biri, Rus Gelin dir. Bir Zeki-Metin filmiydi o, ondan sonra film yapmadım bir daha. Kolay değil artık. İnsanlar gidip Kültür Bakanlığı ndan, başka yerlerden paralar alıp yapıyorlar. Ben yapamadım onu, olmadı. Yaklaşık 20 yıl süren Devekuşu Kabare, toplumsal mizahın kalelerinden biriydi. Zaman zaman televizyonlara da yansıdı. Sizce nasıl bir miras bıraktı Devekuşu macerası? Zeki Alasya: Bence Türk sinemasının son yılında en büyük yeniliklerden biridir. Birkaç kuşağı çok etkilediğimizi düşünüyorum. Belirli bir sol çevre orada da suçladı bizi. Ama biz öyle bir militan tavır içinde hiç olmadık ve olmayacaktık zaten. Haldun Bey (Taner) ilk 10 senesine damgasını vurmuş bir dramaturg, oyun yazarıdır. Çoğunlukla Haldun Bey in oyunlarını oynadık, başka oyunlar oynadığımızda da dramaturji Haldun Bey indi. O bakımdan doğru yaptığımızı düşünüyorum. Haldun Bey in bizden ayrıldığı ikinci on yılda, tiyatro Metin le ikimizin üzerine kaldığında, eli yüzü düzgün kabareler de yaptık, çok sudan kabareler de. Ama hepsinin altına imzamı atarım, ortalaması vasatın çok üstünde olan işlerdi bunlar. Bugün ne yapılabilir diye tartışabiliriz ayrıca ama bugün sit-com lar, tek kişilik şovlar yapılıyor, doğru dürüst bir eleştiri görüyor musunuz hiç bunlarla ilgili? En önemlisi, cesaret diye bir şey var, yani bir para geliyor bir yerden, mani olurlar, alamayız o parayı. Korku diye bir şey var, ne yaparsanız bir şey bulurlar. İşte adamlar içerdeler yahu, üç senedir içerde olan adam var yani. Sizi de içeri atar, çoluk çocuğunuz perişan olur diye de pekâlâ ikna edebilirsiniz kendinizi, kimseyi de suçlamıyorum. Ama galiba biraz cesaret lazım, biz o döneme göre cesaretliymişiz. Nereden alıyordunuz bu cesareti?

13 Zeki Alasya 197 Zeki Alasya: Hiçbir yerden almıyorduk. Hiç kimsenin, hiçbir olayın adamı olmadık. Kimse de bizim için şunun adamıdır diyemez; onu diyebilecekleri adamları da o zaman eleştirdik senesinde bir gün Kenan Evren beni çağırdı. Olabilir, devlet başkanıdır, çağırabilir ama beni çağırınca Metin i de çağırması lazım, yoksa ayıp olur. Hatta Metin de niye seni çağırıyor? demişti. Sonra öğrendik ki kimya öğretmeni olan ve uzun süre askerî liselerde sivil öğretmen olarak çalışan babam, Kenan Paşa nın da öğretmeniymiş. O zaman devlet başkanıydı, henüz referandum yapılmamıştı. Bizimle niye uğraşmıyorsunuz? dedi, uğraşıyoruz da farkında değilsiniz dedim. İnsanlığın Lüzumu Yok adlı oyunda oynuyoruz, onda öyle sahneler var ki, farkına varmıyorlar ne demek istediğimizin. Onlardan biraz daha zeki olmanız lazım, zekiyseniz kurtarıyorsunuz paçayı. Enayi miyiz yahu? Paşam sizinle uğraşırsak tiyatroyu kapatırsınız, kapatırsanız Metin in, benim aç kalmam önemli değil, 50 tane adam aç kalır, neye güvenerek sizinle uğraşayım? dedim. Ama biz uğraşıyoruz sizinle. 12 Mart ta da uğraştık, daha önce de uğraştık ama belli bir çizginin üzerinde uğraştık ve hiç taraf tutmadık. Metin in düşüncesini bilmiyorum ama ben yaptığım her şeyin altına imzamı koyarım. Tiyatro sahnesinde daha keskin bir mizahınız varken sinema filmlerinizde daha popüler bir hal vardır, genelde Yeşilçam ın kodlarını, gariban mahallelerde yaşayan Zeki yle Metin i görürüz. Hani zenginleri pek sevmezler ama tiyatro sahnelerindeki keskin eleştirelliğiniz sinemanızda olmadı hiç. Niye tercih etmediniz? Zeki Alasya: Bilmiyorum, şu an bunun hesabını verecek durumda değilim ama zamanında, mesela o filmler bittikten 3-5 ay sonra tartışırken de çok doğru sonuçlara ulaşamadık o konuda. Belki de sinemayla tiyatroyu keskin çizgilerle ayıralım, sinemada yaptıklarımızı tiyatroda yapmayalım, tiyatroda yaptıklarımızı da sinemada yapmayalım gibi yanlış bir duygu içine girdik. Ama doğrudur, farklar var tabii. Sonraki dönemde, televizyonda çalıştığımız zaman da aynı şeyi söylediler, yani televizyonda, mesela Zeki-Metince lerde belli konularda eleştiriler yaptık ama tiyatrodaki eleştirelliği göremiyoruz burada dediler yine. Bunu söyleyenlerin hemen hepsi, bizim tiyatrolarımızı daha sonra video kasetleren görenlerdi. Şunu bilmiyorlar ki, televizyonda her hafta bir şey üretiyorsunuz, sadece bir haftalık geçmişi var onun. Alıyorsunuz, kopyalıyorsunuz, ezberliyorsunuz, bir hafta içinde de yapmak zorundasınız. Halbuki tiyatroda, kabarede seyrettikleri

14 198 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 olayların kimisi 100, kimisi 150 kez seyirciyle çektiğimiz oyunlar, onların karşısında pişmiş oyunlar. Bir haftalık çalışmayla aynı olması mümkün mü? Biz kabareyi televizyonda yapmayı düşünüyorduk Metin le, ama bunun olamayacağını çabuk fark ettik. Onu bırakıp diziler yaptık, az lafı olan diziler, çok lafı olan diziler. Ama Levent in (Kırca) yaptığı Olacak O Kadar gibi bir televizyon programı yapmadık. Hatta zaman zaman Levent e özenmişimdir de keşke yapsaydık diye. Ama bizi de sahnede seyredenler hiç o lezzeti almadılar bizim televizyon kabaremizden; biz de çok üstüne gitmedik sonradan. Zeki-Metin ikilisinden bahsedelim mi biraz? Aranızda nasıl bir işbirliği vardı? Birbirinizi nasıl bütünlüyordunuz? Zeki Alasya: Çok konuşmuş değiliz. Sanki bakardık birbirimize, anlaşıyormuşuz gibi. Benim düşünceme göre büyük bir şansımız var. Benim oyunculukta hiç gözüm olmadığı için -hani yatılıda ya da askerde dağıtım işi hep zayıf, iştahsız adamlara verilir çünkü o kendine zaten az alır ya- Haldun Bey in olduğu dönemden itibaren yıllar yılı bütün rol dağıtımlarını ben yaptım ve kendime iyi roller almadım. Ahmet le (Gülhan) Haldun Bey ayrıldıktan sonra da ben yapmaya devam ettim dağıtımı ve bütün iyi rolleri Metin e verdim. Bir dönem bana abi sen bir zamanlar çok daha farklı bir oyuncuydun, sonra bıraktın bu işin ucunu gitti diye eleştiriler de geldi. Bilerek bıraktım tabii, sevmiyordum. Bütün büyük rolleri Metin e verdim. Bunda hem oyunculuğu sevmeyişimin hem de Metin in büyük bir oyuncu olmasının etkisi var. Bana göre Metin Akpınar cumhuriyet döneminin en önemli oyuncularından biridir. Çok kötü bir dönem yaşadı. Durdu, kendini beklemeye aldı. Cumhuriyet döneminin en büyük oyuncularından biriyle birlikte çalışmak çok büyük bir kolaylık veriyor insana. Gözünüz kapalı her şeyi verebiliyorsunuz adama. Gözü kapalı o olayın yönetmenliğini üstleniyorsunuz ve sonuç da hep iyi çıkıyor. Görev taksiminde de olay şudur, ben çok çalışkan bir adamım, Metin değil. Ben bütün hayatını tiyatroya, sinemaya, yaptığı işe veren bir adamım; Metin belli saatlerde zorlukla veren bir adamdı. Yiyor, içiyor işte görüyorsunuz, 158 kilo olması boşuna değil. O zaman da öyleydi. Oturuyoruz mesela oyundan sonra içiyoruz, Atatürk sofrası derler ona. Aramızda hoş bir espri de vardı, ben çişim geldi deyip kalkıyordum, bir daha dönmüyordum. O biliyordu ki ben gidip yatacağım çünkü ertesi sabah saat 9 da uyanıp tiyatroyla ilgili işler yapacağım. Metin

15 Zeki Alasya 199 ertesi gün belki akşam 7 ye kadar uyuyacak. Bu, hiç birbirimize söylemediğimiz, önceden kararlaştırmadığımız bir şekilde gerçekleşti. Ama bir tersliği de beraberliğinde getirdi. Bir taraf mütemadiyen kendinden fedakârlık eder, bir taraf da bu rahatlığın içinde ense yapmaya başlarsa bu, fedakârlık eden tarafı -her ne kadar ben hiç önemsemiyorum dese de- bir yerden sonra rahatsız etmeye başlıyor. Nitekim ortaklığımızın 20 küsur sene sonra bitmesinde bunun da etkisi vardır. Aptal durumuna düştüğünüzü düşünüyorsunuz. Çok tekrarlanmasa öyle hissetmeyeceksiniz ama mütemadiyen aynı şekilde davranınca böyle bir duygu yaşadım ben. Zamanla aştınız mı o duyguyu? Zeki Alasya: Tabii canım, hatta sonra yine büyük bir keyifle beraber çalıştığımız da oldu. Mesela 1999 senesinde Güle Güle diye bir film çektik. Adam gibi bir filmdi. Şükran Güngör vardı, Yıldız Kenter vardı... Mesela orada Metin müthiş yanlış bir roldeydi. Ben birlikte çalıştığımız yıllar boyunca bu yanlışları elimden geldiği kadar düzelttim. Elimden gelmediği de oldu. Bir örnek vereyim, Kartal Tibet in yönettiği Baş Belası diye bir filmimiz var, ben bir kiralık katili oynuyorum. Metin de çaresiz, çekingen, aptal bir tipi oynuyor. Bu filmdeki rol dağıtımını kime yaptırırsanız yaptırın, katil rolünü Metin e, aptal adamı da bana verir. Bu tutturdu, ben öbürü olacağım diye. Oyunculukta gözüm olmadığı için bu hataya katlandım, ama katlanmamam lazımdı çünkü benim oynadığım rol ya da onun oynadığı rol değildi önemli olan; bu rol paylaşımının filme etkisiydi. Ama tiyatroda tam tersine, bunun iyi işlediği de oldu. Zeki Alasya: Oldu canım, oldu tabii, olmaz mı? Ama işte Güle Güle de de aynı şey oldu. Faruk Aksoy un yanlış bir düşüncesi vardı. Sözde biz düşmanız ya Metin le, birbirimizi görünce tüylerim diken diken oluyor ya, bana abi Metin le çalışabilir miyiz? diye sorduğunda, benim hayır, ne münasebet! diyeceğimi filan zannediyor. Tabii çalışırız dedim. Çalışırız da dedim, hangi rol? Çünkü benim rolüm belliydi, Şükran ın rolü belliydi, geriye bir tek Eşref Kolçak ın ve Müşfik Kenter in rolleri kalıyordu. Müşfik Abi mide kanseri olan, üç ayı kalmış bir adamı oynayacaktı. Metin in hangi rolde oynayacağını sorduğumda Faruk bu rolü söyledi. Benim bildiğim Metin o rolden başka bir rol oynamaz ve dünyada da ölümüne üç ay kalmış, Metin in kilosunda bir mide kanseri hastası yoktur. Tıbben mümkün değildir yani. Hatırla-

16 200 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 manızı istediğim bir resim var, çok içim acıyarak hatırladığım. Yılmaz Güney in Cannes da ödül alırken resmi vardır. Mide kanseri ilerlemiştir ve Yılmaz incecik kalmıştır. Mide kanseri insanı yiyen bitiren bir şey. Metin ise maaşallah, böyle bir mide kanseri vakası olarak ortada dolaştı. Çok büyük bir oyuncu olmasına rağmen, bana göre Güle Güle de eskisi kadar başarılı değildi. Mesela Eşref Abi nin oynadığı rolü oynasaydı, Metin in sonradan oynadığı o rolü de Müşfik Abi oynasaydı, muhteşem olurdu. Tiyatroyu, oyunculuğu, sinemayı, yönetmenliği çok güzel yan yana koydunuz. Bundan sonrası için esas olarak aklınızda olan nedir? Zeki Alasya: Üzülerek söylüyorum, bir yere kadar getirdiğim 2-3 senaryom var ama bunları yapma imkânı bulamıyorum. Ben finansımı çok doğru yönetemedim. O yüzden de hayatım borç içinde geçti. Metin Bey bu konuda sizi çok eleştirdi galiba. Zeki Alasya: O niye eleştiriyor, ben kendimi eleştiriyorum. Geçenlerde bir ev aldım banka kredisiyle, bu kadar sene içinde yapabildiğimiz bu oldu. Ama şimdi nasıl ödeyeceğim diye düşünüyorum. Dolayısıyla bırakın üç senaryoyu, bir tanesini bile film yapmak mümkün olabilecek mi bilmiyorum, bu bir. İkincisi, bir kitap yazmak istiyorum ama kitabı kitap olarak bırakmak niyetinde değilim çünkü artık alakasız mesleklerden insanların mütemadiyen kitap yazdığını görüyorum. Bir taneyle de kalmıyorlar maşallah. O sebeple bu metni tek seferde yazıp, sonra bir biçimde insanlara aktarmak istiyorum. Bu nasıl olabilir? Benim kızım şarkıcı ve bir orkestrası var. Onlarla birlikte benim doğduğum kent bu kent değil diye bir olay anlatmak istiyorum. Bu yine bir tür kabare gibi bir şey olabilir. Orkestra yanımda, kızım yanımda, ben yarı meddah, yarı hikâye anlatan insan olarak bu olayı anlatmak istiyorum. Kesinlikle anılarım değil; anıları anlatmaktan yana değilim çünkü doğru yapıldığını hiç görmedim. Ben her şeyimi açıklıkla ortaya koydum diyen insanları biliyorum, o insanların yaşamlarını biliyorum, hiçbiri her şeyini açıklıkla ortaya koymadı. En azından benim bildiğim kadarıyla birçok şeyi gizliyorlar. Ben 68 yaşındayım, 18 yaşından başlayarak kişi olarak, olay olarak, kent olarak bir sürü şeye tanıklık ettim, bunları anlatmak istiyorum. Anlattıklarımın içinde Devekuşu var, Metin in hikâyesi var, benim hikâyem,

17 Zeki Alasya 201 karşı karşıya geldiğimiz insanların hikâyeleri var. Bu kentin hikâyesi var, bu kentte yaşayanların hikâyesi var, onu anlatmak istiyorum. Başka ne yaparım bilmiyorum, belli değil daha. Efendim, müsade istiyorum ama söz veriyorum, daha uzun konuşmak üzere tekrar geleceğim.

18 202 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 Zeki Alasya kimdir? 16 Nisan 1943 te İstanbul da doğdu. Robert Kolej den mezun oldu. Oyunculuk kariyerine 1959 da Milli Türk Talebe Birliği Tiyatrosu nda amatör olarak başladı. Arena, GenAr ve Ulvi Uraz tiyatrolarında çalıştıktan sonra Haldun Taner, Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan ile birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu nun kurucuları arasında yer aldı lerin başında sinema filmlerinde rol almaya başladı. Metin Akpınar la birlikte Türkiye sinemasının en ünlü ikilisini oluşturdular. Aslan Bacanak filmiyle yönetmenliğe de başlayan Alasya ya Kültür Bakanlığı, 1998 yılında Devlet Sanatçısı unvanını verdi. Başlıca Filmleri Tatlı Dillim, 1972 Sev Kardeşim, 1972 Köyden İndim Şehire, 1974 Salak Milyoner, 1974 Mavi Boncuk, 1974 Nereye Bakıyor Bu Adamlar, 1976 Hasip ile Nasip, 1976 Davetsiz Misafir, 1983 Güle Güle, 1999 Rus Gelin, 2002 Kalbin Zamanı, 2004 Cumhurbaşkanı Öteki Türkiye de, 2008 Hayattan Korkma, 2008 Aşk Geliyorum Demez, 2009 Yönetmen Filmografisi Aslan Bacanak, 1977 Sivri Akıllılar, 1977 Cafer in Çilesi, 1978 Petrol Kralları, 1978 Doktor, 1979 Köşe Kapmaca, 1979 Vay Başımıza Gelenler, 1979

19 Zeki Alasya 203 Elveda Dostum, 1982 Davetsiz Misafir, 1983 Dönme Dolap, 1983 Kaptan, 1984 Patron Duymasın, 1985 Yanlış Numara, 1985 Yaz Bitti, 1985 Dikenli Yol, 1986 Namus Düşmanı, 1986 Rus Gelin, 2002 Ömerçip, 2003 Cumhurbaşkanı Öteki Türkiye de, 2004 Bazı Ödülleri 2010 Altın Portakal Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü 2011 Uluslararası İstanbul Film Festivali Onur Ödülü

Zeki Alasya, 16 Kasım 2011, Mithat Alam Film Merkezi

Zeki Alasya, 16 Kasım 2011, Mithat Alam Film Merkezi ZEKİ ALASYA Olkan Özyurt Mithat Alam Film Merkezi Dedim ki; üzülerek söylüyorum ama ben sinemayı daha çok seviyorum Zeki Alasya, 16 Kasım 2011, Mithat Alam Film Merkezi 16 Kasım 2011 Çarşamba günü Mithat

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Kahkahalarımızı öksüz bırakan Zeki Alasya'nın hayatı

Kahkahalarımızı öksüz bırakan Zeki Alasya'nın hayatı 1 / 8 2015/05/15 18:31 Kahkahalarımızı öksüz bırakan Zeki Alasya'nın hayatı Oktay Volkan Alkaya (mailto:oktay.alkaya@radikal.com.tr mailto:oktay.alkaya@radikal.com.tr) Radikalist / 08/05/2015 Đnanmak,

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. C i h a n D e m i r c i Damdaki Mizahçý 90 Yaþýnda Eskimeyen Bir Usta: Haldun Taner Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. 1986'da yitirdiðimiz Haldun Taner

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK! İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK! ALEM-İ İŞ, NE İŞ? Alem-i İştir kişinin lafa bakılmaz! diyoruz ve iş hayatında yaşadıklarımız konusunda bize, size, herkese esprili

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

Menümüzü incelediniz mi?

Menümüzü incelediniz mi? by elemeği Menümüzü incelediniz mi? Yılmaz Usta nın hikayesini duydunuz mu? Niçin Nevale? Yılmaz Usta nın hikayesi Bir insan pasta ustası olmaya nasıl karar verir? Yani 1972 yılında Kastamonu da doğduğunuzu

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN Bodrum un beyaz perdedeki gülen yüzü İdil Dizdar, fotoğrafçılık ve oyunculuk kariyerine bir de yönetmenlik ekledi. Bodrum un yakından tanıdığı oyuncu, yönetmen ve fotoğraf

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Jamie Foxx J

Jamie Foxx J Jamie Foxx J - - - - - - - - - - - - - 62 Corinne Foxx 63 Biz müzik ve sinemayı bir araya getiren bir aileyiz. Babam hem eğitimli bir müzisyen hem de bir oyuncu. Gerçekten çok şanslıyım! Corinne Foxx Jamie

Detaylı

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri. - 12.Ocak 2015 Adana Hilton Otel

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri. - 12.Ocak 2015 Adana Hilton Otel BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ - Basın Toplantısı Haber Küpürleri - 12.Ocak 2015 Adana Hilton Otel 13.01.2015 Salı Adana İşi nde acayip soygun Bir Acayip Soygun Adana İşi adlı uzun metraj filmin çekimleri

Detaylı

dündündür 70. SANAT YILINDA B E D I A MUVAHHIT Büyükada'da unutulmaz çocukluk günleri Türk kadınının çalışma yaşamında yer alışının ilk adımları

dündündür 70. SANAT YILINDA B E D I A MUVAHHIT Büyükada'da unutulmaz çocukluk günleri Türk kadınının çalışma yaşamında yer alışının ilk adımları ŞUBAT 93 dündündür G Ö K H A N A K Ç U R A 70. SANAT YILINDA B E D I A MUVAHHIT Büyükada'da unutulmaz çocukluk günleri "Çok güzel bir hayatımız vardı. Büyükada'da güzel bir evimiz, arabamız, aşçımız, hizmetçimiz

Detaylı

Orhan benim için şarkı yazardı

Orhan benim için şarkı yazardı 70'li yılların ünlü ses sanatçısı ve sinema oyuncusu Yıldız Tezcan, 21 yaşındayken Orhan Gencebay ile büyük aşk yaşadığını, ancak o dönem çöpçatanlıklarını yapan Sevim Emre'nin sonradan Gencebay'ı elinden

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Haziran 17, 2016-1:22:00 Başbakan Yıldırım, "Terör örgütünün telkinlerine gençlerimiz asla ve asla itibar etmesinler. Onlar bizim

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına 23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına Bodrum da 3 yıl önce kaptanlığa başlayan Gül Yavuz, 23 yıl yazılım sektöründe çalıştıktan sonra nasıl yat kaptanı olduğunu ve denizlerde kadın kaptan olmanın

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil 1 Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez Senaryo: Sadık Şendil Müzik: Kemani Sebuh Efendi- Kürdilihicazkar Longa Filmin

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: 1. Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? (Hangi saatlerde) 2. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? 3. Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Vizyon Tarihi: 12 Temmuz 2013 Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Max Minghella, Will Ferrel Yapımcı: Shawn Levy,

Vizyon Tarihi: 12 Temmuz 2013 Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Max Minghella, Will Ferrel Yapımcı: Shawn Levy, Billy (Vince Vaughn) ve Nick (Owen Wilson) dijital dünyaya yeni adım atan iki eski kafalı satışçıdır. Senelerdir emek verdikleri şirketin artık teknoloji karşısında ayakta duramaması nedeniyle kapatılması,

Detaylı

Carousel'de Alışveriş AYBIKE TURAN. 54 Carousel Instyle

Carousel'de Alışveriş AYBIKE TURAN. 54 Carousel Instyle AYBIKE TURAN 54 Carousel Instyle ADINI KALBIME YAZDIM, YÜKSEK SOSYETE, ÇALSIN SAZLAR, İKINCI ŞANS GIBI ÖNEMLI PROJELERDE YER ALAN AYBIKE TURAN ILE KEYIFLI BIR RÖPORTAJ GERÇEKLEŞTIRDIK. OYUNCULUK SERÜVENINDEN

Detaylı

Sinema filmi yapmak istiyorum

Sinema filmi yapmak istiyorum On5yirmi5.com Sinema filmi yapmak istiyorum Türk tiyatrosunun en önemli artistlerinden biri olan Gülriz Sururi ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Yayın Tarihi : 7 Mart 2012 Çarşamba (oluşturma :

Detaylı

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) DİNLEME İSTEKLER (9) Metinleri dinleyelim

Detaylı

TÜRK FİLİMLERİ HAFTASI EMEK ÖDÜLLERİ İLE SONA ERDİ

TÜRK FİLİMLERİ HAFTASI EMEK ÖDÜLLERİ İLE SONA ERDİ TÜRK FİLİMLERİ HAFTASI EMEK ÖDÜLLERİ İLE SONA ERDİ 6. Bodrum Türk Filmleri Haftası, sinema sektörüne emek vermiş usta isimler için düzenlenen ödül töreniyle devam etti. Bodrumda, bu yıl 6 ncısı düzenlenen

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Benimle Evlenir misin?

Benimle Evlenir misin? Benimle Evlenir misin? Bodrum sokakları ilginç bir evlenme teklifine daha sahne oldu. Bodrumlu genç kaptan Ali Özbaylan 9 yıl önce tanıştığı kız arkadaşı Tuba Cihat a, Milta Marina da bulunan bir kafede

Detaylı

Devlet BESleniyor. Ben BES i okurken sana yardımcı olmaya geldim dedi.

Devlet BESleniyor. Ben BES i okurken sana yardımcı olmaya geldim dedi. Devlet BESleniyor Çok sıcak bir gecenin sabahına kalkmak ne kadar zordur bilir misiniz? Bir de 6.30 da kalkıyorsan! Hayat, gerçekten geçilmez oluyor. Bu sabah da böyle bir yorgunluk haliyle kalktım. Tuvalete

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere bağlaç denir. BAĞLAÇ Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir. Bağlaçlar da edatlar gibi tek başlarına anlamı olmayan sözcüklerdir. Bağlaçlar her

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte

Detaylı

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI! ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI! 51. ULUSLARARASI ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ'NİN ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI'NIN JÜRİSİ BELLİ OLDU Bu yıl 51.si düzenlenecek olan Uluslararası Antalya

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

Oyunculuk herkesin harcı değil!

Oyunculuk herkesin harcı değil! On5yirmi5.com Oyunculuk herkesin harcı değil! Levent Sülün ile oyunculuk, seslendirme ve son projeleri üzerine konuştuk Yayın Tarihi : 26 Temmuz 2013 Cuma (oluşturma : 12/18/2015) Zuhal Erkek'in röportajı

Detaylı

Gençlerin Doğu Ekspresi keyfinde usulsüzlük iddiası

Gençlerin Doğu Ekspresi keyfinde usulsüzlük iddiası 1 / 6 2017/12/26 13:47 Aboneler İletişim 26 Aralık 2017 Salı Apple Android İSTANBUL 12 C / 8 C EURO 4,52 USD3,8 ALTIN156,41 % -0,03 % -0,11 % 0,28 YAZARLAR GÜNDEM SİYASET TÜRKİYE DÜNYA EKONOMİ KÜLTÜR-SANAT

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır. İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.

Detaylı

AVUKAT Skeç-Komedi Tiyatro Metni

AVUKAT Skeç-Komedi Tiyatro Metni AVUKAT Skeç-Komedi Tiyatro Metni (skeç-komedi) HİZMETLİ: (Ortalığı temizler, avukatın masasını temizlerken avukat oturmaktadır.) Vallahi avukat bey çok zekisin avukat yazısının altına Made in Japan yazdırmakla

Detaylı

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, DEŞŞET ORMANI, YARATIKKÖY Anneciğim ve Babacığım, Mektubunuzda sevgili bebeğinizin nasıl olduğunu sormuşsunuz, hımm? Ben gayet iyiyim, sormadığınız için

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΜΑΘΗΜΑ: ΤΟΥΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: A ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ:

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül 2009 12:41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül 2009 13:10

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül 2009 12:41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül 2009 13:10 Bir Gencin Eroin Kullandığı Nasıl Anlaşılır? Balıklı Rum Hastanesi Vakfı Anatolia Klinikleri nde Şef Yardımcısı Doç. Dr. Özkan Pektaş a bu soruyu sorduğumda söze şöyle başladı: Daha kırık kırık, çatallı,

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

Aşşk Kahve ve Laduree

Aşşk Kahve ve Laduree Aşşk Kahve ve Laduree Daha önce adını çok duyduğum; ama bir türlü gidemediğim Aşşk Kahve ye nihayet gitmeyi kafaya koydum. Hafta sonları sahil yolu çok kalabalık olduğundan eşimi ikna edip o yola sokamıyordum.

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Halit Akçatepe Hayatını Kaybetti

Halit Akçatepe Hayatını Kaybetti Halit Akçatepe Hayatını Kaybetti Yeşilçam ın usta oyuncusu, Hababam sınıfının Güdük Necmi si Halit Akçatepe 76 yaşında hayatını kaybetti. Halit Akçatepe nin, beyin damarlarının tıkanması nedeniyle sağ

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: A ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Yüreğimize Dokunan Şarkılar On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

SAGALASSOS TA BİR GÜN

SAGALASSOS TA BİR GÜN SAGALASSOS TA BİR GÜN Çoğu zaman hepimizin bir düşüncesi vardır tarihi kentlerle ilgili. Baktığımız zaman taş yığını der geçeriz. Fakat ben kente girdiğim andan itibaren orayı yaşamaya, o atmosferi solumaya

Detaylı

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Çok Mikroskobik Bir Hikâye Çok Mikroskobik Bir Hikâye ÜMMÜŞ PÖRTLEK İlköğretim Okulu nda sıradan bir ders günüydü. Eğer Hademe Kazım, yine bir gölgelikte uyuklamıyorsa, birazdan zil çalmalıydı. Öğretmenimiz, gürültü yapmadan toplanabileceğimiz

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim 2009 05:05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim 2009 05:08

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim 2009 05:05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim 2009 05:08 Söz Dinlemeyen Çocuklara Nasıl Yardımcı Olunmalıdır? Çocuklarda zaman zaman anne-babalarının sözünü dinlememe kendi bildiklerini okuma davranışları görülebiliyor. Bu söz dinlememe durumu ile anne-babalar

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi Yüksekova ve Cizre nin il yapılacağı duyuldu, 70 küsur ilçe Ben de istiyorum diye ayağa kalktı. Akhisar, Tarsus, Nazilli, Alanya,

Detaylı

Mehmet Teber m.teber@yahoo.com

Mehmet Teber m.teber@yahoo.com Tutarlı olmak için hepimiz bilinçli ya da bilinçsiz bir çaba gösteriyoruz. Bir davranışımızın diğer davranışımızla, bir sözümüzün diğer bir sözümüzle çelişmemesi için dikkat ediyoruz. Tutarlı olmak, biz

Detaylı

MATBAACILIK OYUNCAĞI

MATBAACILIK OYUNCAĞI Resimleyen: Özlem Isıyel Yiğit Bener MATBAACILIK OYUNCAĞI ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Roman 1. basım Yiğit Bener MATBAACILIK OYUNCAĞI Resimleyen: Özlem Isıyel cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü:

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına. Z NESLİ VE TORUNUM EZGİ! Değerli Okur! Bu köşe yazısı; Ülkemizde nüfusun üçte birini oluşturan geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklar(ımız) la ilgili neler yapıyoruz? Çocuklarımız bu zorlu yaşam yolculuklarında

Detaylı

Kadınların Çalışma Deneyimleri

Kadınların Çalışma Deneyimleri Belkıs Kümbetoğlu: Kadınların Çalışma Deneyimleri Herhangi bir mağazanın, atıyorum işte, özellikle şey, markaların mağazalarına... Gece gidip, işte elimizde cihazla şeyleri, ürünleri sayıyoruz.bunu yapıyoruz

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı