YENİ ATILIMLARA KOŞUYOR

Transkript

1 45. yıl ARALIK MART 2011 İKİ AYLIK YAYIN ORGANI YIL: 45 SAYI: 2010/ YILLIK ÇINAR SOSYAL-İŞ YENİ ATILIMLARA KOŞUYOR GENEL MERKEZ ve ANKARA ŞUBEMİZ YENİ ADRESLERİNDE Sendikamız Genel Merkezi satın aldığı yeni kata taşınarak çalışmalarına başladı. Ankara Şubemiz ise genel merkezin boşalttığı daireye taşındı. Genel Merkezin ve Ankara Şubemizin yeni adresleri şu şekilde: Genel Merkez: Ziya Gökalp Caddesi 36/16 Kızılay ANKARA Ankara Şube: Mithatpaşa Caddesi 56/10 Kızılay ANKARA Genel Merkez ve Ankara Şubenin telefon, faks ve e-posta adreslerinde ise herhangi bir değişiklik olmadı. TAŞERONU YENECEĞİZ! HER YERDE!... BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÖRGÜTLENMESİ METROLARDA 4. DÖNEM TİS GÖRÜŞMELERİ SÜRÜYOR

2 2 Sosyal-İş Gazetesi GÜNDEM YENİ ATILIMLARA KOŞMAK Metin EBETÜRK Genel Başkan 45 inci yılını kutlamanın heyecanı ve onurunu yaşadığımız sendikamızda bir başka heyecan ve mutluluğunu da birlikte yaşıyoruz: ATILIMLAR Sendikamız faaliyette bulunduğu her alanda atılımlara koşuyor. Örgütlenme alanında başlatığımız atılım, tüm hızıyla büyüyerek sürüyor. Kamu üniversitelerinden vakıf üniversitelerine, özel eğitim kurumlarına; kamu kurumlarından, derneklere, kooperatiflere, odalara; taşeron şirket çalışanlarının örgütlenmesinden, Yalvaç ın Yukarı Kaşıkara Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ne kadar çok geniş bir yelpazede sürdürdüğümüz örgütlenme çalışmalarına her geçen gün yeni halkalar ekleniyor. Buna paralel olarak, DİSK ve Sosyal-İş in bayrağını ülkenin değişik kentlerine ilk kez taşımanın onurunu yaşıyoruz. Geçen yıl Ordu ve Samsun da 1 Mayıs ta meydanlarında ilk kez dalgalanan bayrağımız bu yıl Çanakkale de ve Isparta da da 1 Mayıs Alanlarında dalgalanacak. Eğitim alanında başlatığımız atılım; Temsilci Eğitimi, Temel Sendikal Eğitim, Yeni Üye Eğitimi, Taşeronlaştırma Eğitimi ve Toplu İş Sözleşmesi Temel Eğitimi ile devam ediyor. İşyerleri bazında örgütlediğimiz eğitim toplantılarıyla, bu alanda yeni bir anlayışı da hayata geçirmeye çalışıyoruz. Eğitimlere katılan üyelerimizin eğitimlerin devam etmesi, süreklilik kazanması ve çeşitlenmesi şeklindeki görüşü, önümüzdeki dönemde yürüteceğimiz eğitim çalışmalarımızın temelini oluşturuyor. Öte yandan sendikamız, çalışma yaşamı ile ilgili yayınladığı ve kamuoyunda geniş ilgi uyandıran rapor ve araştırmalarına yenilerini eklemeye hazırlıyor. Sınıf ve kitle sendikacılığı anlayışımızdan hareketle, tıkanan bazı toplu sözleşme görüşmelerini mücadele yoluyla aşmamızı sağladık. Bu bağlamda, 17 nolu iş kolunda grev yapılamaz yargısını İmar A.Ş ve Ünibel A.Ş de kırdık. Ünibel AŞ de 7 gün süren grevimiz, Türkiye de bilişim sektöründe yaşanan ilk grev olma özelliğini de taşımaktadır. Gerek örgütlülük, gerek faaliyet, gerekse personel bakımlarından giderek büyüyen sendikamızın, uzun süredir ihtiyaç duyduğu yeni Genel Merkez Hizmet binasını sendikamıza kazandırdık. Ziya Gökalp Caddesinde bulunan 36 numaralı binanın 6 ıncı katındaki üç dairenin mülkiyetini satın alarak, Genel Yönetim Kurulu üyeleri ve çalışan arkadaşlarımıza çağdaş çalışma mekanı sağlamanın yanında, Özcan Kesgeç Toplantı ve Kütüphanesi ni sendikamıza kazandırdık. Kütüphanemizi oluşturma çalışmalarımızda ise en büyük desteği, Kesgeç in ailesinden gördük. Kesgeç ailesi, sevgili Genel Başkanımızın tüm kitaplarını ve arşivini sendikamıza bağışlayarak, bu değerli hazineyi sendikamızın kullanımına sundu. Uzmanlık dairelerimiz çalışmaya başlamıştır. Genişleyen çalışmalarımız yeni kadro ihtiyacı yaratmaya devam ediyor. Uzman ve personel ihtiyacımız yeni çalışma arkadaşlarımızla karşılamaya çalışıyoruz. Sendikamıza gönüllü olarak destek veren emektar sendika uzmanı dostlarımıza da buradan teşekkür etmek istiyoruz. Yeni atılımlar yeni çalışma biçimleri ve daha fazla özveri gerektiriyor. Başta şube yöneticilerimize, organlarımıza ve baş temsilcilerimize-temsilcilerimize ve örgütlenmede sınırsız enerjisini esirgemeyen aktivist üyelerimize teşekkür ederken, her örgütlenmede ve her eylemde yanımızda yer alan DİSK ve bağlı sendika yöneticilerimize ve tüm demokratik kitle örgütü yöneticileri ve üyelerine teşekkürü bir borç biliriz. Geçtiğimiz genel kurulda ifade ettiğimiz bir söz vardı: Sosyal-İş, sınıf mücadelesinde hak ettiği yeri alacak! Bu hedefe hızlı adımlar ve yeni atılımlar ile ilerliyoruz. Hep birlikte başaracağımız umudu ve inancını koruyarak, mücadelemizi 45. yılımızda daha da yükseltmeye çalışacağız. Her yer eylem alanı Alınterimize patent istemez! Biz rektörlüğün işçisiyiz! Sendika eğitimleri devam ediyor Sosyal-İş Hukuk TİS Haberleri Temsilcilik Seçimleri yılının panaroması: işsizlik, eşitsizlik, ücretlerde gerileme Torba Yasa, Çorba Yasa, Zorba Yasa Sendikalı İstanbul Bilgi Üniversitesi İşte ileri demokrasi! Sendikamızdan Haberler Şubelerden Haberler Metro Grosmarketlerde 4. Dönem TİS Sendikamızdan Birleşik Metal-İş e ve metal işçilerine destek Öğretmenler kendi geleceklerini göremiyor Sağlık - Sosyal Güvenlik: 13 Mart a giden yol Rapor: Asgari Ücrete İlişkin Gerçekler İşçi Sağlığı: Ostimsiz bir Ostim yazısı Paylaştıklarımız Spor: Artık hiçbir şut emekçilerin kalesinde gol olmayacak! Kültür-Sanat İşçinin Dünyası SAHİBİ SOSYAL-İŞ Sendikası adına Genel Başkan Metin EBETÜRK Genel Yayın Yönetmeni, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Celal UYAR Gen. Sekr. TASARIM Sosyal-İş Basın Yayın Dairesi Yerel Süreli Yayın Yayın No:4337 Baskı Tarihi 6 Nisan 2011 YÖNETİM YERİ SOSYAL-İŞ SENDİKASI GENEL MERKEZİ Ziya Gökalp Caddesi 36/16 Kızılay / Ankara Tel: (pbx) Faks: web: e-posta:sosyal-is@sosyal-is.org.tr BASKI: Öncü Basın Yayın Ltd.Şti.K.Karabekir Cad.No:85/2-Ankara Tel: SOSYAL-İŞ SENDİKASI ŞUBELERİ ANKARA : Mithatpaşa Cad. 56/10 Kızılay Tel : e-posta: ankarasube@sosyal-is.org.tr Faks : İSTANBUL: Muratpaşa Mahallesi, Muratpaşa Sokak Tel : Bilge Apartmanı 21/2 Yusufpaşa/Aksaray Faks : e-posta: istanbulsube@sosyal-is.org.tr ANTALYA: İsmetpaşa Cad Sokak. H. Atmaca Apt. No:15 Tel-Faks : İZMİR: Mahmut Esat Bozkurt Cd Sk. No:2 D:5 Alsancak Tel-Faks : e-posta: izmirsube@sosyal-is.org.tr

3 TEB de yakın zamanda bir TİS süreci tamamlandı. TİS sürecinde İşyeri Sendika Temsilciliğimiz ne gibi çalışmalarda bulundu? tarihleri arasında yürürlükte bulunan, 18 ay yürürlük süreli mevcut Toplu İş Sözleşmemiz, tarihinde yenilenerek bu sefer 24 ay yürürlük süreli olarak imzalandı. TİS in yenilenme sürecinde, tüm işçilerin yürürlükte bulunan sözleşmeyle ilgili görüşleri, değişiklik/düzeltme önerileri alındı. Mevcut sözleşmemiz, arkadaşlarımızın değişiklik, düzeltme önerileri ve Temsilciliğimizin (sözleşmenin yürürlükte bulunduğu süre boyunca, uygulamada aksaklığa, belirsizliğe yol açan maddelerle ilgili olan) tespitleri doğrultusunda revize edilerek taslak sözleşme oluşturuldu. TİS görüşmeleri bu taslak sözleşme üzerinden yürütüldü. TİS tamamlandıktan sonra TEB İşyeri Sendika Temsilciliği olarak neler planlandı, planlarımızın neresindeyiz? TİS tamamlandıktan sonra öncelikle Temsilcilik seçimlerimizi gerçekleştirdik, Sonrasında Temsilcilik olarak gündemimize aldığımız ilk iş İşyeri Danışma Kurulu oluşturulması oldu. Çünkü bir önceki sözleşme dönemimizden de edindiğimiz tecrübeyle, sendikalı olmanın çoğu zaman toplu iş sözleşmesi imzalanmasından ibaret olarak görüldüğü tespit edilmişti. TİS in imzalanma sürecinde yakalanan birlik, beraberlik duygusunun ve sendikalı olma bilincinin süreç içerisinde azaldığını fark ettik. Bu bilinci hep taze tutmak, sendikal çalışmalarla ilgili katılımı arttırmak, işyerimizde tüm birimlerle sürekli iletişimi ve eşgüdümü sağlamak, sıkıntıları ve sorunları zamanında tespit edip, ciddileşmeden çözümünü sağlamak vb. gibi amaçlarla İşyeri Danışma Kurulu oluşturduk. TEB de her birimin Danışma Kurulu nda temsil edilmesi hedefini gözeterek 10 kişiden oluşan bir kurul meydana getirdik. Şu an hedeflerimiz doğrultusunda verimli ve aktif bir şekilde işleyen bir İşyeri Danışma Kurulumuz bulunmakta. Danışma Kurulu çalışmaları? Danışma Kurulu olarak, çalışma hayatında karşılaşılan sorunların çözümü ve özellikle işçi hakları ile ilgili sürdürülen mücadelelere katkı sunmak ve sendikamızın örgütlü olduğu işyerlerinde, işçilerin yaşadıkları sıkıntılar konusunda dayanışma içerisinde olabilmek için çaba sergilemektedir. Ayda en az bir kez toplanmaya gayret gösteriyoruz. Gündemimizin yoğunluğuna bağlı olarak ayda birkaç kere de toplanabiliyoruz. Kurul daki birim temsilcilerimizden, birimlerindeki çalışanların genel durum değerlendirmesini gündeme taşımalarını sağlıyoruz. Herhangi bir konuda sıkıntı yaşanıyorsa bu durumun kalıcı bir sorun haline gelmesini engellemek amacıyla tartışıp uygun çözümü üretmeye çalışıyoruz. Bunun dışında, işyerimizde sendikal farkındalık yaratmak amaçlı tartışmalarımız sonucunda ortaklaştığımız konularda danışma kurulu olarak karar alıyor ve bu doğrultuda çalışmalarımızı geliştiriyoruz. Örneğin, Danışma Kurulumuz tarafından, sendika, sendikal haklar, sendikalı olmak, bunun çalışma hayatımıza yansımaları vs. gibi konularda bilgilendirici ve ufuk açıcı olduğunu düşündüğümüz eğitimlerin ve seminerlerin düzenlenmesi faydalı olarak değerlendirildi. Sendikamız Sosyal- İş tarafından işyerimizde bu doğrultuda eğitim seminerleri yapılması uygun bulundu. Bu eğitim seminerlerinin ilkini tarihinde işyerimizde gerçekleştirdik. Eğitim sonunda yaptığımız anket çalışmasıyla, arkadaşlarımızın sonraki eğitimlerde işlenmesini istedikleri konu başlıklarını tespit ettik. Yine Danışma Kurulu olarak, işyerimizdeki çalışma ortamımızın değerlendirilmesi ve varsa çalışanların yaptıkları işlerle ilgili yaşadıkları genel sorunların tespiti amacıyla bir anket çalışması yapmanın uygun olacağını düşündük. Hazırlanan anket arkadaşlarımız ile paylaşıldı. Buradaki amacımız, işyerimizde yaşanmakta olup anlatılamayan, fark edemediğimiz sıkıntıları tepsit etmek idi. Ancak aynı zamanda sendikanın varlığının hissettirilmesi, yaşanan sorunlarla ilgili olarak temsilciliğe başvurunun bir çözüm noktası olabileceği algısının yaratılması yönünde önemli kazanımlar elde ettiğimizi düşünüyoruz. Sonuç olarak anket konusunda ciddi bir geri bildirim sağlayarak her iki amacımıza da ulaştığımızı söyleyebilirim. TEB de önümüzdeki aylarda planladığımız çalışmaları nelerdir? Öncelikle eğitimlere devam etmeyi düşünüyoruz. Az önce de söylediğim gibi, ilk eğitim sonucunda ortaya çıkardığımız, arkadaşlarımızın özellikle eğitim istedikleri belirli konular mevcut: Toplu İş Sözleşmesi, İş Kanunu, Kadın İşçilerin Durumuna Yönelik Eğitimler, Uluslararası Sendikal Faaliyetler gibi konuları önceleyerek eğitimlere devam etmeyi planlıyoruz. Bununla beraber, sendikalı çalışanlar olarak toplu aktivitelerde bulunabileceğimiz etkinler geliştirmeyi düşünüyoruz, sinema gösterimi, gezi, piknik Sosyal-İş Gazetesi 3 İŞYERLERİNDEN... T.E.B SENDİKA İŞYERİ BAŞTEMSİLCİSİ NEŞE KILINÇ MERCAN A SORDUK! gibi. Bu tip etkinliklerin hem işyeri çalışma ortamının geliştirilmesine hem de sendikalı işçiler arasında verimli bir iletişim sağlanmasına hizmet edeceğini düşünüyoruz. İşyeri ölçeğinde bu çalışmaları yürütürken, sendikal mücadelenin diğer başlıkları ile TEB işyerinin kurduğu düşünsel ve pratik bağ nasıl? Sendikamızın özellikle taşeron çalışma sistemine karşı son dönemlerde verdiği mücadeleyi oldukça önemsiyor ve sonuna kadar destekliyoruz. Patronların daha çok kazanması için, işçilerin güvencesiz bir şekilde, daha az bir ücretle çalıştırıldığı taşeron adı altındaki kölelik sistemine karşı mücadele etmek hepimizin görevi aslında. En son Türk Patent Enstitüsünde örgütlü arkadaşlarımızın 8 Mart günü işten çıkarılması ile karşı karşıya kaldığımız bu sorun ile tüm sendikalı işçiler olarak ortak mücadele etmek zorunda olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim. Sadece özel sektörde değil kamu sektöründe de gün geçtikçe güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığını fark etmemiz gerekiyor. Özellikle biz, sağlık alanında çalışan bir meslek örgütünün çalışanları olarak, Sağlık Bakanlığının taşeron işçiyi çalıştırdığını biliyoruz. Ve bu kadar yaygın bir sömürünün bizim çalıştığımız alanda gerçekleşiyor olmasından dolayı farkındalık düzeyimiz en üst noktalarda. Çünkü bu durum bize güvencesiz çalışmanın sadece özel sektörde olmadığını aynı zamanda kamu sektöründe de yaygın bir çalışma pratiği haline dönüştüğünü gösteriyor. Bu nedenle, taşeronlaşmanın tehlikelerine dikkat çekmeyi ve insanlık onuruna yakışmayan çalışma pratikleri yaratmasının ortaya çıkardığı durumlara karşı mücadele etmenin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Dergimiz sayfalarında görüşlerimize yer verdiğiniz için teşekkür ederiz. Bütün Sosyal-İş üyelerine önümüzdeki zorlu mücadele döneminde başarılar diliyoruz.

4 4 Sosyal-İş Gazetesi ARTIK YETER! Sendikamız Çankaya Belde A.Ş. de yaşanan sorunlara ilişkin Artık Yeter diyerek eylemlere başladı Her yer eylem alanı Sendikamız 7 Şubat 2011 Pazartesi günü Çankaya Belde A.Ş. de yaşanan sorunlarla ilgili bir basın toplantısı düzenleyerek, Sorunlar çözülene kadar eylemler sürecek uyarısında bulundu. Sendikamız genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında sendikamız Ankara Şube yöneticileri ile 20 civarında Çankaya Belde A.Ş. işçisi de hazır bulundu. Basın metnini Sendikamız Toplu İş Sözleşmesi Dairesi Başkanı Engin Sezgin okudu. Sezgin, Belde A.Ş. de yaşanan sorunlara dikkat çekerek Çankaya Belde A.Ş. de hak gasplarına, sendikasızlaştırmaya, baskılara, güvencesizliğe artık yeter diyoruz dedi. Sezgin, 2010 yılına kadar Sosyal-İş Sendikası ile Çankaya Belde A.Ş. arasında 9 dönem toplu iş sözleşmesi imzalandığını hatırlattı. Çankaya Belde A.Ş. nin açtığı dava nedeniyle 10. Dönem toplu iş sözleşmesinin imzalanamadığını kaydeden Sezgin, Çankaya Belde A.Ş. yöneticilerinin 12 Eylül yasalarının arkasına sığınarak, toplu iş sözleşmesini geciktirmeye çalıştığını söyledi. Sezgin, 2010 yılının Ocak ayından bu yana son toplu iş sözleşmesinden doğan hakların işçilere ödenmediğini belirterek, işçiler üzerinde sendikal baskılar olduğunu, işçilerin keyfi uygulamalara maruz kaldıklarını da ifade etti. Sorumluluğun artık Çankaya Belediyesi Başkanı Bülent Tanık ile CHP de olduğuna dikkat çeken Sezgin, Çankaya Belde A.Ş. ve Çankaya Belediyesi nin tutumu bizi artık sözün bittiği yere getirmiştir. Sosyal-İş Sendikası artık, mevcut sorunlar çözülene kadar her alanda ve her platformda eylem ve etkinliklerle sesini daha da gür duyuracak, yaşanan haksızlığı ve hukuksuzluğu teşhir edecek, sorumluları deşifre edecektir. Sözümüzü söyleyebileceğimiz, sesimizi duyurabileceğimiz her yer artık bizim için eylem alanı olacak, sendikamız demokratik ve meşru sınırlar içinde sorunlar çözülünceye kadar eylemlerini sürdürecektir diye konuştu. Bakanlık tan Belde A.Ş. ye ceza Sendikamız Genel Yönetim Kurulu 14 Şubat ta yazılı bir basın açıklaması yaparak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Çankaya Belde A.Ş. ye verilen para cezasını kamuoyuna duyurdu. Açıklamada, Çankaya Belde A.Ş. nin 2010 yılının başından itibaren üyelerimizin sona eren 9. Dönem toplu iş sözleşmesinden doğan yılda 3 ikramiye, aile, çocuk, ulaşım, hastalık, evlenme, doğum, yakacak, öğrenim, gıda ve ölüm yardımı haklarını ödememe yoluna gittiği belirtildi. Açıklamada, sendikamızın Çankaya Belde A.Ş. ve Çankaya Belediyesi ni defalarca uyardığı; 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu nun 6. maddesi uyarınca sona eren toplu iş sözleşmesinden doğan bu hakların yeni bir toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girene kadar devam edeceği belirtildi. Uyarılara kulak asılmadığının vurgulandığı açıklamada, Bunun üzerine sendikamız 5 Ekim 2010 tarihi itibariyle Çalışma Genel Müdürlüğü ne konunun incelenmesi için başvuruda bulunmuştur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü nden sendikamıza ulaşan yazıya göre, Bakanlık tarafından görevlendirilen iş müfettişi gerekli incelemeyi yapmış ve inceleme neticesinde 9. Dönem toplu iş sözleşmesinin mali hükümlerini tarihinden itibaren sendika üyesi işçilere haklı bir nedene dayanmaksızın işyerince uygulanmadığı tespit edilmiş, 4857 sayılı İş Kanunu nun 32. maddesine göre ödenmesi gerektiği sonucuna varılmış, konu ile ilgili olarak işverene tebligat yapılmış ve işverene idari para cezası uygulanmıştır denildi. Kaynaklar israf ediliyor Açıklamada aylık idari para cezasının bedelinin 10 bin TL yi bulduğu belirtilerek, Ücretlerin eksik ödenmesi durumunun 13 aydan bu yana sürdüğü göz önünde bulundurulduğunda; 100 bin TL yi aşan bir idari para cezasından söz etmek mümkün olacaktır. Çankaya Belde A.Ş. hukuka aykırı tutumundan vazgeçmediği sürece bu meblağ her geçen ay daha da artacaktır denildi. Açıklamada, sendikamız ve üyelerinin Çankaya Belde A.Ş. ve Çankaya Belediyesi nin Çankaya halkına hizmete dönüşmesi gereken kaynaklarının bu şekilde heba olmasından rahatsızlık duyduğu vurgulanarak, Ne yazık ki Çankaya Belde A.Ş. yöneticileri bu gerçekleri göz ardı etmekte; kamu kaynaklarının israf olmasına yol açmaktadır ifadesine yer verildi. Açıklama, üyelerimizin yasal haklarının ödenmesi çağrısıyla son bulunurken, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da sorunun çözümü için göreve davet edildi.

5 Sendikamızın çözüm çağrısı yanıt bulmayınca, eylemler süreci başladı. Sendikamız üyesi Çankaya Belde A.Ş. işçileri Kılıçdaroğlu na bir mektup göndererek, CHP Lideri ni göreve çağırdı. Çankaya Belediyesi önünde yapılan coşkulu eylemde ise üyelerimiz çözümsüzlükte ısrar edenlere kırmızı kart gösterdi. Kılıçdaroğlu na mektup gönderildi Çankaya Belde A.Ş. işçileri ile sendikamız üye ve yöneticileri, 17 Şubat ta YKM nin önünde toplanarak, sloganlar ve alkışlarla Kızılay postanesine yürüdü. Kortejin en önünde bir işçi Kılıçdaroğlu na gönderilecek mektubu temsilen büyük bir zarf da taşırken, işçiler Belde işçisi kazanacak, İş ekmek yoksa barış da yok, Tanık uyuma işçine sahip çık sloganlarını attı. Kızılay Postanesi nden CHP Lideri Kılıçdaroğlu na mektup gönderen işçiler, mektupta yaşadıkları sorunlara değinerek, Kılıçdaroğlu nu sorunların çözümü için göreve çağırdılar. Mektupların gönderilmesinin ardından Çankaya Belde A.Ş. işçileri adına Tülin Özer bir açıklama yaptı. Yaşanan sorunlara değinen Özer, Bundan sonra hem kendi haklarımıza ve işimize sahip çıkmak için, hem de verdiğimiz hizmetin daha iyi olabilmesinin koşullarının yaratılması için mücadelemize devam edeceğiz dedi. Açıklamanın ardından Çankaya Belde A.Ş. işçileri Kızılay da Çankayalılara bildiri dağıtarak, yapılacak eyleme Çankayalıları davet etti. Üyelerimiz ayrıca 19 Şubat günü Kızılay da bir kez daha bildiri dağıtarak eyleme katılım çağrısı yaptı. Bu arada 18 Şubat ta Çankaya Belde A.Ş. yazılı bir açıklama yaptı. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik bu açıklamada, Çankaya Belde A.Ş. nin hukuka uygun davrandığı öne sürüldü. Belde A.Ş. işçilerinden son uyarı Çankaya Belde A.Ş. işçileri, sendikamız ile diğer sendika, meslek odası ve kitle örgütlerinin üye ve yöneticileri, 24 Şubat günü sendikamız Ankara Şubesi önünde toplanarak, Çankaya Belediye Başkanlığı na yürüyüşe geçtiler. Artık yeter, toplu iş sözleşmesi hakkımızı istiyoruz ve Sendika hakkımız engellenemez yazılı pankartlar arkasında alkış, ıslık ve sloganlarla yürüyen işçiler, sık sık Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ı sorunların çözümü için göreve çağırdılar. Yaşasın haklı mücadelemiz, İş ekmek yoksa barış da yok, Belde işçisi kazanacak, Zafer direnen emekçinin olacak sloganlarını atan işçiler, Çankaya Belde A.Ş. Genel Müdürü Serdar Karaduman ı da istifaya davet ettiler. Eyleme bazı üyelerimiz çocukları ile katılırken, bir üyemizin ikiz çocukları, Başkan mama parama dokunma yazılı dövizler taşıyarak eyleme renk kattı. Sorunlar devam ediyor Çankaya Belediyesi önünde bir açıklama yapan Sosyal-İş Sendikası Toplu Sosyal-İş Gazetesi 5 BELDE A.Ş. İŞÇİLERİNDEN KIRMIZI KART İş Sözleşmesi Dairesi Başkanı Engin Sezgin, yaşanan sorunlara değinerek, sorunun çözümü için yapılan çağrılar yanıtsız kalınca yeni bir eylem sürecinin başlatıldığını söyledi. Sezgin, Ancak Çankaya Belde A.Ş. geçtiğimiz günlerde yazılı bir basın açıklaması yaparak, çözümsüzlükte ısrar edeceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Çankaya Belde A.Ş. yöneticileri, kamuoyunu aldatmaya yönelik bu açıklamasında çeşitli haksız ve dayanaksız ithamlarla sendikamızın ve Çankaya Belde A.Ş. işçilerinin haklı taleplerini ve mücadelesini yok saymayı sürdürdü dedi. Tanık göreve çağırıldı Sezgin, Çankaya Belde A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Serdar KARADUMAN ı ve çözümsüzlükte ısrar eden diğer yönetim kurulu üyelerini istifaya davet ederken, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nu da sorunların çözümü için göreve çağırdı. Sezgin, Çankaya Belde A.Ş. açtığı davayı geri çekmeli, sendikamızla toplu iş sözleşmesi masasına oturmalıdır. Çankaya Belde A.Ş. üyelerimizin 1 yılı aşkın süredir ödenmeyen haklarını derhal ödemelidir. Hak ihlallerine derhal son verilmeli, çalışma barışı sağlanmalıdır. Sosyal-İş Sendikası artık, mevcut sorunlar çözülene kadar her alanda ve her platformda eylem ve etkinliklerle sesini daha da gür duyuracaktır. Sesimizi duyurabileceğimiz her yer artık bizim için eylem alanı olacaktır. Mart ayı içinde üyelerimiz kendi özgür ve hür iradeleriyle iş bırakacak, üretimden gelen güçlerini kullanacaktır. Sorunlar çözülmediği sürece eylemlerimiz artarak sürecektir diye konuştu. Kırmızı kart gösterildi Açıklamanın ardından işçiler, Çankaya Belde A.Ş. yöneticilerine kırmızı kart çıkardılar. Çankaya Belediyesi hizmet binasının önünde de protestolarını sürdüren işçiler, sorunlar çözülene kadar eylemlerin süreceği vurgusunu yaparak, eyleme son verdiler.

6 6 Sosyal-İş Gazetesi ALINTERiMiZE PATENT istemez! Türk Patent Enstitüsü nde taşeron şirket işçileri 2010 yılı Ekim ayından itibaren sendikamızda örgütlenmeye başladı. İşyerinde yapılan çok sayıda toplantı ve görüşmenin neticesinde 110 işçinin yarısından fazlası sendikamıza üye oldu ve sendikamız Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı na çoğunluk tespiti için başvuruda bulundu. Sendikamız Bakanlıktan gelecek olumsuz tespitin ardından taşeron uygulamasının muvazaalı yani hukuka aykırı olduğu ve taşeron şirket işçilerinin aslında asıl işveren olan Türk Patent Enstitüsü işçisi olduğunun ispatı için dava açmaya hazırlanırken, işçilerin işten çıkarılması kararı alındı. İşe iade davaları açıldı Türk Patent Enstitüsü, yıllardır devam eden hukuksuzluğu başka bir hukuksuzlukla örtmek üzere harekete geçti. Enstitü, taşeron şirket işçileri yerine Devlet Memurları Yasası nın 4-b maddesi uyarınca 115 sözleşmeli personel almak üzere ilana çıktı. Taşeron şirket ise Türk Patent Türk Patent Enstitüsü nde taşeron şirket bünyesinde çalışan işçiler sendikamızda örgütlendi. Türk Patent Enstitüsü nün sözleşmeli personel almak için süreci başlatması ve taşeron şirketin ihalesini yenilememe kararı alması üzerine, taşeron şirket 110 işçiyi 8 Mart itibariyle işten çıkarma kararı aldı. Sendikamız üyelerimiz adına işe iade davası açarken; yapılan eylemlerle taşeron gerçeği ülke gündemine getirildi. Enstitüsü nde ihalenin yenilenmeyeceğini gerekçe göstererek, işçilerin iş sözleşmesinin 8 Mart 2011 tarihi itibariyle sona ereceğini işçilere bildirdi. Bunun üzerine sendikamız üyelerimiz adına işe iade dava açtı. İşe iade davalarda Türk Patent Enstitüsü ndeki taşeron uygulamasının muvazaalı, yani hukuka aykırı olduğu belirtilerek, taşeron şirketin işverenlik sıfatı bulunmadığı, asıl tek ve gerçek işverenin Türk Patent Enstitüsü olduğu öne sürüldü. Davalarda Enstitü deki taşeron uygulamasının hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi ve işçilerin asıl ve gerçek işveren olan Türk Patent Enstitüsü ne işe iade edilmesi talep edildi. Öte yandan sendikamız Türk Patent Enstitüsü ne 115 sözleşmeli personel alınmasına ilişkin vize işlemi ve alım ilanının iptali için yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtı. Davada Devlet Memurları Yasası nın 4-b maddesi uyarınca sözleşmeli personel alınmasına ilişkin koşulların Türk Patent Enstitüsü nde mevcut olmadığı vurgulandı. Enstitü içinde eylemler yapıldı Bir yandan hukuk mücadelesi başlatılırken, bir yandan da fi ili mücadele hız kazandı. Sendikamız Türk Patent Enstitüsü işçilerine yönelik taşeronlaştırma ile ilgili kapsamlı bir broşür hazırlanırken işyerinde yapılan geniş katılımlı toplantılarla üyelerimize süreçle ilgili bilgi verildi. Sendikamız üyeleri kendi aralarında bir komite belirleyerek sendikal faaliyetleri Ankara şubemiz ile eşgüdüm içinde yürüttü. Üyelerimiz ile birlikte alınan karar neticesinde Türk Patent Enstitüsü içinde iki ayrı eylem gerçekleştirildi. Bu eylemlere üyelerimizin yanı sıra sendika üyesi olmayan taşeron şirket işçileri de katıldı. 26 Ocak ve 10 Şubat ta yapılan eylemlerde işçiler, alkışlarla Enstitü binasını içinde yürüyüş yaparken, Enstitü de çalışan memurlar da eyleme destek verdi. 10 Şubat günü yapılan eylemde tüm işçiler işten çıkarma kararını protesto etmek için siyah elbiseler giydi. Eylemin sonunda kısa bir konuşma yapan sendikamız Ankara Şube Sekreteri Murat Bozbeyoğlu, taşerona karşı mücadelenin devam edeceğini vurguladı.

7 Sosyal-İş Gazetesi 7 TAŞERONU YENECEĞİZ! HER YERDE! Taşeronu yeneceğiz İşyerinde yapılan eylemlerin ardından 15 Şubat ta Türk Patent Enstitüsü önünde geniş katılımlı bir eylem daha yapıldı. Sendikamız üye ve yöneticileri Taşeronu yeneceğiz pankartı ile Türk Patent Enstitüsü nün ana girişinde; Enstitü işçileri de Alınterimize patent istemez pankartı ile Enstitü binası önünde toplandı. Yüz kişiyi aşkın grup, slogan, alkış ve ıslıklarla yürüyerek Enstitü bahçesinde bir araya geldi. Eyleme Enstitü işçileri ile onlara destek vermeye gelen işçilerin eşleri, çocukları, Sosyal-İş ve çeşitli sendikalara üye işçiler ile Enstitü de çalışan memurlar da katıldı. İşçiler, Taşeron köleliktir, Alınterimize sahip çıkıyoruz, Taşerona hayır, Bu iş yerinde muvazaa var ve Güvenceli iş, insanca yaşam yazılı dövizler taşıdı. Eylemde sık sık İşten atmalar durdurulsun, İşçilerin birliği taşeronu yenecek, Zafer direnen emekçinin olacak, İnadına sendika, inadına DİSK ve Patent işçisi yalnız değildir sloganları atıldı. İlk açıklamayı Enstitü işçilerinden Özgehan Şirin yaptı. Yıllardır verdikleri emeğin hiçe sayılarak işten çıkarılmalarından dolayı yaşadıkları üzüntüyü dile getiren Şirin, işten çıkarmanın durdurulması için mücadele edeceklerini söyledi. Şirin, Mücadelemiz bitmedi, yeni başlıyor dedi. Patent te muvazaa var Eylemde basın açıklamasını okuyan Sendikamız Genel Başkanı Metin Ebetürk, 10 yılı aşkın süredir çeşitli taşeron şirketler bünyesinde çalıştırılan 110 işçinin 8 Mart itibariyle işten çıkarılacağına dikkat çekti. Ebetürk, 110 işçi 9 Mart sabahına işsiz uyanacak. İşsizliğin yüzde 15 lerde olduğu, işsizlik rekorlarının kırıldığı Türkiye de 110 işçi daha işsiz kalacak dedi. Türk Patent Enstitüsü ndeki taşeron uygulamasının hukuka aykırı ve muvazaalı olduğunu belirten Ebetürk, İş Yasası ndaki taşerona ilişkin hükümlerin ihlal edildiğini vurguladı. 10 yılı aşkın süre boyunca taşeron şirket işçilerinin Enstitü nün işçisiymiş gibi çalıştığını, taşeron şirketlerin Enstitü ye ucuz işçi temini için kullanıldığını, işçilerin temizlik işçisi gösterilip büro işi yaptığını ve taşeronun kağıt üzerinde kaldığını kaydeden Ebetürk, İş Yasası nın 2. maddesine göre eğer durum böyleyse taşeron şirket işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılırlar. 110 işçi aslında yasaya göre asıl, tek ve gerçek işveren olan Türk Patent Enstitüsü nün işçisidir dedi. Ebetürk, Enstitü işçilerinin Sosyal-İş te örgütlendiğini ve sendikanın bu gerçeği ispat etmek için yargı sürecini başlattığını belirterek, bu sırada başka bir hukuksuzluğa imza atıldığını söyledi. Enstitü nün taşeron şirketin ihalesini yenilemediğini, taşeron şirketin de 8 Mart itibariyle işçilerin iş sözleşmesinin feshedileceği yönünde bildirim yaptığını kaydeden Ebetürk, Enstitü nün işçilerden boşalacak yeri doldurmak amacıyla 115 sözleşmeli personel almak için ilana çıktığını bildirdi. Sözleşmeli personel hukuka aykırı Devlet Memurları Yasası na göre sözleşmeli personel in ancak zaruri ve istisnai hallerde, özel bir meslek bilgisi ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde çalıştırabileceğini anımsatan Ebetürk, Türk Patent Enstitüsü nde büro hizmetleri için sözleşmeli personel istihdam edilmesi açıkça hukuka aykırıdır dedi. Sosyal-İş Sendikası nın hem işten çıkarılan üyeleri için işe iade davası açtığını, hem de sözleşmeli personel alımının iptali için yürütmeyi durdurma istemiyle dava açacağını kaydeden Ebetürk, Sendikamız bir yandan hukuk mücadelesini yürütürken bir yandan da işçilerden, üyelerinden ve emek dostlarından aldığı güçle fi ili mücadeleyi de büyüterek sürdürecektir diye konuştu. Ebetürk, Türkiye nin dört bir yanında yüz binlerce işçinin çoğunluğu da hukuka aykırı olmak üzere taşeron şirketlerde düşük ücretlerle, ağır koşullarda, iş güvencesinden ve sendikal örgütlenmeden yoksun bir biçimde çalıştırıldığına da dikkat çekti. Taşeron sisteminin modern kölelik düzeni olduğunu vurgulayan Ebetürk, taşeronlaştırmanın kamuyu yok etme ve özelleştirme politikalarının bir parçası olduğunu söyledi. Ebetürk, Taşeronlaştırma tümüyle kaldırılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Ülkemizin, kendimizin ve çocuklarımızın geleceğini taşerona emanet etmeyeceğiz diye konuştu. Ebetürk, işten çıkarma kararının geri alınmasını ve sözleşmeli personel alımının durdurulmasını talep ederek, 110 işçi Türk Patent Enstitüsü nün işçisi olarak görevine devam etmelidir dedi. DİSK ten destek Ebetürk ün ardından söz alan DİSK Ankara Bölge Sekreteri Kani Beko, Türk Patent Enstitüsü nde bir sosyal cinayet yaşandığını vurgulayarak, 110 işçinin işten çıkarılmasının işsizler ordusuna yeni üyeler katacağını ifade etti. Türk Patent Enstitüsü işçilerinin mücadelelerinde yalnız olmadığını kaydeden Beko, DİSK olarak her türlü desteği sunacaklarını ifade etti. Eylem, alkışlarla sona ererken Türk Patent Enstitüsü nde mücadelenin süreceği vurgulandı. Türk Patent Enstitüsü nde yapılan eylem basında ve kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, Kanal D Ana Haber ve Sabah Haberlerinde de yer aldı.

8 8 Sosyal-İş Gazetesi Biz rektörlüğün işçisiyiz! Konya Selçuk Üniversitesi nde 600 e yakın taşeron şirket işçisi, Biz rektörlüğün işçisiyiz diyerek sendikamızda örgütlenmişti. Üniversitedeki taşeron uygulamasının muvazaalı yani hukuka aykırı olduğu ve taşeron şirket işçilerinin gerçekte asıl işveren olan Üniversitesi nin işçisi olduğu iddiamıza ilişkin yargı süreci başladı. Konya Selçuk Üniversitesi nde taşeron şirket bünyesinde çalışan işçiler, 2010 yılı Mayıs ayı içinde sendikamızda örgütlenmeye başlamıştı. Yoğun bir örgütlenme faaliyeti neticesinde 600 e yakın işçi sendikamıza üye olmuş; kısa süre içinde üniversite genelinde sendikamız çoğunluğa ulaşmıştı. Selçuk Üniversitesi ndeki örgütlenme çerçevesinde çeşitli birimlerden üyelerimizin katılımıyla bir komite oluşturuldu. Komite ile sendikamız Ankara Şubesi ile eşgüdüm içinde çalışırken, sendikal faaliyetler hız kazandı. Komite düzenli olarak toplanırken, üniversitede birim ve üye ziyaretleri ile çalışmalar devam ediyor. Selçuk Üniversitesi nde üyelerimizin yaşadığı güncel sorunlara çözüm arayışları sürerken, üniversitedeki sendikal örgütlülüğümüz giderek ete kemiğe bürünüyor. Yargı süreci başladı Bir yandan fi ili sendikal çalışmalar devam ederken, nihayet yargı süreci de başladı. Sendikamız üniversitede Rektörlük ya da taşeron şirketler bünyesinde çalışan tüm işçiler içinde çoğunluğu sağladıktan sonra 1 Kasım 2010 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı na çoğunluk tespiti için başvuruda bulundu. Bakanlıktan gelen yanıt beklediğimiz gibi oldu. Sendikamız üyesi olan taşeron şirket işçileri Rektörlük bünyesinde gözükmediği için Bakanlık, sendikamızın başvurusuna olumsuz yanıt verdi. Rektörlük bünyesinde çalışan kadrolu işçiler Tez Koop-İş Sendikası üyesi olduğu için Bakanlık, diğer sendikanın işyerinde çoğunluğu sağladığını tespit etti. Bunun üzerine sendikamız hem diğer sendika için yapılan olumlu çoğunluk tespitine hem de sendikamıza yapılan olumsuz çoğunluk tespitine karşı Konya 2. İş Mahkemesi nde 11 Ocak 2011 tarihinde iki ayrı dava açtı. Davalarda Selçuk Üniversitesi ndeki taşeron uygulamasının muvazaalı yani hukuka aykırı olduğu iddia edilirken, bu iddianın dayanakları tek tek sıralandı. Davalarda, Selçuk Üniversitesi ndeki taşeron uygulamasının muvazaaya dayandığının tespit edilmesi, taşeron şirket işçilerinin asıl işverenin işçisi sayılması ve çoğunluk tespitinin buna göre yapılarak sendikamızın çoğunluğa sahip olduğunun tespit edilmesi talep edildi. Basın toplantısı gerçekleştirildi Sendikamız yöneticileri, davanın açıldığı günün akşamında DİSK Konya İl Temsilciliği nde bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısının yapıldığı salona Taşerona son vereceğiz. Gücümüz örgütlülüğümüzdür yazılı bir pankart asılırken, toplantıda sendikamız üyesi işçiler de hazır bulundu. Basın metnini okuyan sendikamız Örgütlenme Dairesi Başkanı Hüseyin Kaşif, dava ile ilgili bilgi verdi. İlk duruşma yapıldı Sendikamız tarafından açılan davanın ilk duruşması, 21 Şubat 2011 günü Konya 3. İş Mahkemesi nde yapıldı. İlk duruşmada iki ayrı dava birleştirilirken, delillerin toplanması için bir sonraki duruşma tarihi 24 Nisan 2011 olarak tespit edildi. Davada sendikamız avukatı Serdar Erman, sendikamız Genel Başkanı Metin Ebetürk ile sendikamız Mali Daire Başkanı Nesimi Turgut ile bir grup sendikamız üyesi de hazır bulundu.

9 Sosyal-İş Gazetesi 9 11 Ocak ta yapılan basın toplantısında yapılan açıklamanın tam metni: Selçuk ta birlikte başaracağız Değerli basın mensupları; Sendikamız Sosyal-İş, 2010 yılı Nisan ayında Selçuk Üniversitesi nde iki ayrı taşeron şirket bünyesinde çalışan işçilere yönelik bir sendikalaşma faaliyeti başlatmıştır. 1 aydan kısa sürede 500 den fazla taşeron şirket işçisi sendikamıza üye olmuştur. Bugün itibariyle Selçuk Üniversitesi nde 129 kadrolu işçi çalışmaktadır. Bu işçiler başka bir sendikanın üyesidir. Üniversitenin kendi işçilerinin yanı sıra, Selçuk Üniversitesi nde bir taşeron şirket bünyesinde 450, diğer taşeron şirket bünyesinde ise 330 işçi çalışmaktadır. Toplam işçi sayısı 909 olup, bu işçilerin 566 sı sendikamıza üyedir. Sendikamız, işyerinde toplu iş sözleşmesi imzalamaya yetkili sendika olabilmek için gereken işçilerin yarısından bir fazlasının üye olması yani çoğunluk şartını sağlamış bulunmaktadır. Sosyal-İş Sendikası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı na işyerinde çoğunluğu sağladığının tespit edilmesi için başvuruda bulunmuş ancak Bakanlık sendikamızın başvurusuna olumsuz yanıt vermiştir. Bakanlık, tespit yaparken, taşeron şirketler tarafından çalıştırılan işçileri dikkate almamış, yalnızca üniversitenin doğrudan istihdam ettiği işçilere göre tespit yapmış ve başka bir sendikanın çoğunluğa sahip olduğunu tespit etmiştir. İşte bugün sendikamız, Bakanlığın sendikamız aleyhine yaptığı olumsuz tespit ile başka bir sendika lehine yaptığı olumlu tespitin iptali için Konya da görevli iş mahkemesine dava açmıştır. Dava dilekçesinde, Selçuk Üniversitesi ndeki iki ayrı taşeron uygulamasının hukuka aykırı, yani muvazaalı olduğu iddia edilerek, muvazaanın incelenmesi ve çoğunluk tespitinin bu incelemenin sonucuna göre yapılması talep edilmiştir. Eğer sayın mahkeme, Selçuk Üniversitesi ndeki taşeron uygulamalarının muvazaalı olduğunu tespit ederse, İş Yasası nın 2. maddesi uyarınca taşeron şirketlerde çalışan işçiler doğrudan üniversitenin işçisi olarak işlem görecek; yani doğrudan üniversitenin işçisi olacaklardır. Bu durumda işyerinde çoğunluğa sahip olan sendika Sosyal-İş Sendikası olacaktır. Yargı süreci bu biçimde sonuçlandığı takdirde sendikamız, üniversitede çalışan tüm işçiler adına toplu iş sözleşmesi imzalayacaktır. Değerli basın mensupları, Bu dava, gerek öğrenci sayısıyla gerek kampüsüyle Türkiye nin en büyük üniversitesi olan Selçuk Üniversitesi nde yaklaşık bin işçiyi doğrudan ilgilendiren Türkiye nin en büyük muvazaa davalarından biridir. Dava dilekçemizde de belirtildiği üzere Selçuk Üniversitesi ile iki ayrı taşeron şirket arasındaki taşeronluk ilişkileri şu nedenlerle hukuka aykırı, bir başka deyişle muvazaalıdır: 1) Selçuk Üniversitesi ndeki taşeron şirketlerden birinin ihale kapsamı malzemeli genel temizlik hizmeti işi diğeri ise malzemesiz genel temizlik ve yemekhane hizmetleri işidir. Ancak taşeron şirketlerde istihdam edilen işçiler, üniversitenin hemen hemen her biriminde temizlik ve yemekhane ile uzaktan yakından ilgisi olmayan işlerde de çalıştırılmaktadır. 2) İş Yasası nın 2. maddesine göre bir işyerinde asıl işin bölümlerinin taşerona verilebilmesi için işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme koşulunun var olması gerekmektedir. Ancak Selçuk Üniversitesi nde kağıt üzerinde temizlik ve yemekhane işleri taşerona verilmiş gibi gösterilmekte; fiilen ise üniversitenin asıl işleri yasal koşul sağlanmadığı halde taşerona yaptırılmaktadır. 3) Selçuk Üniversitesi Türkiye nin en çok öğrencisi olan en büyük üniversitesi olmasına rağmen kendisinin yarısı hatta üçte biri kadar öğrencisi olan üniversitelerin çalıştırdığı işçi ve memur sayısının yarısı hatta dörtte biri kadar işçi ve memur çalıştırmaktadır. Üniversitenin işçi ve memur açığını karşılamasına izin verilmediği için taşeron şirketler vasıtasıyla üniversiteye işçi temin edilmektedir. Yani taşeron uygulamasının amacı personel açığını, taşeron şirketlerden ucuz işçi temin ederek kapatmaktır. 4) Selçuk Üniversitesi nde taşeron şirketler ve taşeron sözleşmeleri kağıt üzerinde kalmaktadır. Gerçekte ise taşeron şirket işçileri asıl işveren olan Rektörlüğün işçisi gibi çalışmaktadır. Taşeron şirket işçileri ile ilgili işin sevk ve dağıtımı üniversite tarafından yapılmakta, işçiler emir ve talimatlarını üniversite yetkililerinden almakta, taşeron şirketler değiştiği halde işçiler üniversitenin işçileri gibi çalışmayı sürdürmektedir. 5) Yüzden fazla işçi yıllar önce taşerona hakları kısıtlanarak devredilmiştir. Bugün de taşeronda çalışan işçilerin hakları kısıtlanmakta, işçiler düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı, Selçuk Üniversitesi ndeki iki ayrı taşeron uygulaması, hukuka aykırıdır. Bu durumda İş Yasası nın 2. maddesine göre işçilerin başlangıçtan itibaren asıl ve gerçek işveren olan üniversitenin işçisi olarak işlem görmeleri gerekmektedir. Tüm iddialarımız delilleri ile birlikte yüce yargının dikkatine sunulmuştur. Selçuk Üniversitesi nde üniversitenin işçisi olarak çalışan 129 arkadaşımızın da mesailerini birlikte paylaştıkları taşeron şirket işçilerinin bu haklı davasını anlayışla karşılayacaklarını ve desteklerini esirgemeyeceklerine inanıyoruz. Çünkü bu dava, bu mücadele yalnızca taşeron işçilerinin değil aynı zamanda üniversite işçilerinin de davasıdır, mücadelesidir. Başarıya ulaştığımız takdirde kazanan tüm işçiler olacaktır. Değerli basın mensupları, Sosyal-İş Sendikası olarak insan haklarına aykırı, modern kölelik olarak nitelendirilebilecek bir sistem olan taşeronlaştırmanın tümüyle yasaklanmasını ve herkese güvenceli iş, insanca çalışma koşulları ve insanca yaşanacak ücret sağlanmasını talep ediyoruz. Bu mücadelemizde bize desteklerini sunan dostlarımıza teşekkür eder, Selçuk Üniversitesi ndeki örgütlülüğümüzün çimentosu olan değerli üyelerimizi sabırları, dirayetleri ve direngen tutumlarından dolayı tebrik ederiz. Mücadelemiz asıl şimdi başlamıştır. İnanıyoruz ki, hep birlikte başaracağız! Yaşasın haklı mücadelemiz!

10 10 Sosyal-İş Gazetesi SENDİKA EĞİTİMLERİ DEVAM EDİYOR Konya Metro Mağazası Konya Metro Mağazası nda görev yapan İşyeri Sendika Danışma Kurulu üyelerimize yönelik eğitimler 2 Kasım 2010 tarihinde DİSK Konya İl Temsilciliği nde yapıldı. İki ayrı vardiyadan çıkan üyelerimize iki ayrı oturumda eğitim gerçekleştirilirken, eğitimde sendikamız Ankara Şube Sekreteri Murat Bozbeyoğlu ile Metro Konya Mağazası Baştemsilcimiz Cihan Çakır da hazır bulundu. Eğitimlerde sendikamız uzmanı Onur Bakır, Temel Sendikal Eğitim başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Çankaya İmar A.Ş. Hayvan Barınağı Çankaya İmar A.Ş. bünyesindeki Mühye Köyü Hayvan Barınağı nda sendika eğitimi 25 Kasım 2010 tarihinde öğle tatilinde barınak içindeki sosyal binada gerçekleştirildi. Sendikamız Ankara Şube Sekreteri Murat Bozbeyoğlu, eğitimin açılışında yaptığı konuşmada hem eğitimin içeriğine hem de toplu iş sözleşmesi uygulamasına ilişkin gelişmeleri de aktardı. Sendikamız uzmanı Onur Bakır Temel Sendikal Eğitim başlıklı sunumu yaptı. Eğitimde toplu iş sözleşmesi ve sendikamızın taşeronlaştırmaya karşı yürüttüğü mücadeleye ilişkin bilgiler de sunuldu. Hayvan Barınağı nda yaşamını sürdüren köpekler de eğitimin yapıldığı salona girip çıkarak eğitime renk kattı. Konya Selçuk Üniversitesi Konya Selçuk Üniversitesi nde taşeron şirketlerde çalışan 40 a yakın üyemizin katıldığı Temel Sendikal Eğitim 2 Kasım 2011 tarihinde DİSK Konya İl Temsilciliği nde gerçekleştirildi. Eğitimin açılışında bir konuşma yapan Sendikamız Genel Sekreteri Celal Uyar, Türkiye de ve Dünya da özelleştirme, taşeronlaştırma ve güvencesiz istihdam politikalarının nasıl yaygınlaştığını anlattı. Uyar ın konuşmasının ardından sendikamız uzmanı Onur Bakır, Yeni Üye Eğitimi başlıklı sunumu yaptı. Eğitimin sonunda Konya Selçuk Üniversitesi nde taşerona karşı yürütülen hukuki mücadele ile ilgili de bilgi verildi. Türk Eczacılar Birliği Türk Eczacılar Birliği nde 26 Kasım 2010 tarihinde gerçekleştirilen eğitime üyelerimiz yoğun ilgi gösterdi. Eğitim mesai saatinin sonunda Türk Eczacılar Birliği Konferans Salonu nda yapıldı. Sendikamız Ankara Şube Sekreteri Murat Bozbeyoğlu nun yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan eğitimde sendikamız uzmanı Onur Bakır, Temel Sendikal Eğitim başlıklı bir sunum gerçekleştirildi. Eğitimde işçi sınıfı ve sendikal hareket tarihi, Sosyal-İş ve DİSK hakkında bilgiler sunulurken, meslek odalarında sendikal örgütlülük de gündeme taşındı. Eğitimin ardından Türk Eczacılar Birliği İşyeri Sendika Temsilciliği kısa bir anket ile üyelerimizin eğitim hakkındaki görüşlerini de aldı. Ordu Üniversitesi Ordu Üniversitesi nde taşeron şirket bünyesinde görev yapan yaklaşık 15 üyemizin katıldığı eğitim 14 Aralık 2010 tarihinde KESK Ordu binasında yapıldı. Eğitimin açılışında Eğitim Sen ve SES Ordu Şubesi yöneticileri de kısa birer konuşma yaparak taşerona karşı yürütülen mücadele yanımızda olduklarını vurguladılar. Sendikamız Uzmanı Onur Bakır, Taşeron Uygulamasına İlişkin Eğitim başlıklı bir sunum yaparak, taşeronlaştırmanın nasıl yaygınlaştığını anlattı ve taşeronlaştırmanın hukuki boyutuna ilişkin bilgi verdi. Sendikamız Avukatı Serdar Erman ise üyelerimizi karşılaştıkları sorunlara ilişkin bilgilendirdi.

11 SENDİKA EĞİTİMLERİ DEVAM EDİYOR Sosyal-İş Gazetesi 11 İstanbul Bilgi Üniversitesi Sendikamız, 16 Ocak 2011 Pazar günü, İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanlarına yönelik olarak iletişim konulu bir eğitim düzenledi. Çoğunluğunu temizlik, güvenlik, ulaştırma, bahçe-bakım, teknik işlerde çalışan üyelerimizin oluşturduğu eğitime 25 kişi katıldı. İstanbul Şubemizin toplantı salonunda gerçekleştirilen eğitimde Genel Sekreterimiz Celal Uyar, İstanbul Şube Başkanımız Mustafa Ağuş ve Sendikamız Örgütlenme Uzmanı Mahsun Turan da hazır bulundu. Gün boyunca devam eden Etkili İletişim Becerileri-1 başlıklı eğitim, Psikolojik Danışman ve Eğitimci M. Kadir Akbulut tarafından gerçekleştirildi. Akbulut, insanların birbirleriyle sağlıklı iletişim kurabilmesi için dikkat edilmesi gereken noktaları anlatarak, sendikal örgütlenmede iletişimin çok önemli bir ihtiyaç olduğuna dikkati çekti. Çarpıcı bilgiler ve ilginç uygulamalarla dolu olan eğitim toplantısı sonunda üyelerimiz, gerçekleştirilen eğitimden son derece memnun kaldıklarını ve bu çalışmanın bundan sonraki aşamalarına da katılmak istediklerini belirterek bu tür toplantıların sık sık yapılmasını istediler. Toplantının sonunda ise katılım sağlayan üyelerimize katılım belgeleri verildi. Devam eden eğitim çalışmaları kapsamında, 22 Ocak ta Maden-İş Sendikası Eğitim Müdürü Saygı Yağmurdereli de temel sendikal eğitim konulu bir sunum yaptı. Bursa Uludağ Üniversitesi Sendikamız, 20 Şubat 2011 Cumartesi günü, sendikamızda örgütlenmekte olan Uludağ Üniversitesi nde taşeron şirkette çalışan işçilere yönelik bir eğitim düzenledi. Örgütlenme komitesinde yer alan yaklaşık 15 üyemizin katıldığı eğitim, Birleşik Metal Bursa Şubesi nin toplantı salonunda yapıldı. Eğitimde Sendikamız Genel Sekreteri Celal Uyar, Örgütlenme Dairesi Başkanı Hüseyin Kaşif, İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ağuş ile Şube Sekreteri Turgut Çivi de hazır bulundu. Eğitimin açılışında konuşan Sendikamız Genel Sekreteri Celal Uyar, son dönemde Dünya çapında ve Türkiye de uygulanan yeni-liberal politikalar ve bunların sonuçları hakkında bilgi verdi. Sendikamız Örgütlenme Dairesi Başkanı Hüseyin Kaşif ise Uludağ Üniversitesi nde devam eden örgütlenme çalışmalarının başarıya ulaşması için bu tür eğitimlerin önemini vurguladı. İlk derste Sendikamız Uzmanı Onur Bakır, Temel Sendikal Eğitim başlıklı sunumu gerçekleştirirken, ikinci derste deneyimli sendika eğitimcisi Saygı Yağmurdereli, Türkiye ve Dünya da sendikal hareketin tarihi hakkında bir konuşma yaptı. Eski Maden-İş Sendikası Eğitim Daire Müdür olan Yağmurdereli, Türkiye işçi sınıfı savaşımı tarihinden örnekler de verdi. 12 Eylül Askeri Darbesinin asıl nedeninin işçi sınıfının yürüttüğü savaşıma son vermek olduğunu kaydeden Yağmurdereli, Vehbi Koç un Kenan Evren e darbe yapmaları için yazdığı mektubu da üyelerimizle paylaştı. Üçüncü derste Sendikamız Uzmanı Onur Bakır, Taşeron Uygulamasına İlişkin Eğitim başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Taşeronlaştırma konulu eğitim üyelerimizin de aktif katılımıyla yapılırken, Uludağ Üniversitesi ndeki taşeron uygulamasının neden hukuka aykırı olduğunu üyelerimiz hep birlikte tartışarak masaya yatırdı. Eğitim çalışması, Uludağ Üniversitesi ndeki örgütlenmemizi güçlendirme vurgusu ile sona erdi. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Çanakkale 18 Mart Üniversitesi nde Rektörlük ve taşeron şirket bünyesinde çalışan üyelerimize yönelik eğitim 27 Şubat 2011 Pazar günü Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Kampüsü ndeki bir derslikte yapıldı. Yaklaşık 30 üyemizin katıldığı eğitimin açılışında Sendikamız Genel Sekreteri Celal Uyar ile Sendikamız Örgütlenme Dairesi Başkanı Hüseyin Kaşif kısa birer konuşma yaptılar. İki ders olarak yapılan eğitimin ilk dersinde Sendikamız Uzmanı Onur Bakır, Temel Sendikal Eğitim başlıklı sunumu, ikinci derste ise Taşeron Uygulamasına İlişkin Eğitim başlıklı sunumu yaptı. Taşeron konusundaki eğitime üyelerimiz de aktif olarak katıldı ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ndeki taşeron ilişkisi yasal düzenlemeler ışığında tartışıldı. Üyelerimizin mevcut uygulamaya ilişkin örnekler verirken, üniversitedeki taşeron ilişkisinin birçok yönden muvazaalı yani hukuka aykırı olduğu tespit edildi. Eğitim çalışmasında, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi nde hem Rektörlükte hem taşeron şirkette çalışan işçilerin sendikamız çatısı altında buluşmasının önemi de vurgulandı.

12 12 Sosyal-İş Gazetesi SOSYAL-iŞ HUKUK Av. Faik Serdar ERMAN Hukuk Danışmanı BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ İŞÇİNİN HUKUKU, İŞÇİNİN KORUNMASINI GERÇEKLEŞTİRMEK ÜZERE ORTAYA ÇIKAN İŞ HUKUKUNDA BELİRSİZ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMELERİNİN YAPILMASI ASIL BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMELERİ İSTİSNADIR. ORTADA YASANIN BELİRLEDİĞİ OBJEKTİF NEDENLER OLMADAN BİR İŞ SÖZLEŞMENİN BAŞINA BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ YAZILMAKLA SÖZLEŞME BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ OLMAZ. TAM TERSİNE ORTADA BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ YAPILMASINI GEREKTİREN OBJEKTİF NEDENLER YOK İSE SÖZLEŞMENİN BAŞLIĞINDA BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ İBARESİ YER ALSA BİLE, SÖZLEŞME DAHA BAŞTAN İTİBAREN BELİRSİZ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ SAYILACAKTIR., İŞVEREN TARAFINDAN SONA ERDİRİLDİĞİ TAKDİRDE BELİRSİZ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİNİN HÜKÜM VE SONUÇLARINI DOĞURACAKTIR.. İşçi sendikalarında fi ilen 1994 yılından bu yana çalışmakla birlikte en çok karşılaştığım ve bana en çok sorulan hususlardan birisi de, işverenlerin çalıştırdıkları işçiler ile yaptıkları iş sözleşmelerinin başına Belirli süreli iş sözleşmesi ibaresini koyarak, daha başlangıçtan itibaren İş Yasası nın işçi lehine işveren aleyhine getirdiği bazı yükümlülüklerden kendilerini kurtaracaklarını sanmaları ve buna kendilerini de inandırmaları, yada kendilerini doğruyu bilse bile emekçiyi kandırmaya çalışmaları, ya da kendi içlerini rahatlatmaya çalışmalarıdır. Ancak İş Yasamıza, iş mevzuatımıza, Yargıtay 9.H.D. NİN, YHGK NUN çok ayrıntılı ve bilimsel içtihatları uyarınca, hukuk öğretisindeki çok değerli yazarlarımızın eserlerinde belirtildiği üzere bir iş sözleşmesinin başına belirli süreli iş sözleşmesi yazmakla sözleşme kendiliğinden belirli süreli iş sözleşmesi haline gelmez. Bir iş sözleşmesinin belirli süreli olup olmadığı hususunda bir ihtilaf çıkması halinde buna karar verecek olan Türk Kanunlarını kendiliğinden uygulamakla görevli olan mahkemelerimiz ve yargıçlarımızdır. İş hukuku ders kitaplarında klasikleşmiş şekli ile işçi şöyle tarif edilmektedir. İşçi kendisinin ve ailesinin geçimi için emeğinden başka satacak bir şeyi olmayan ve işveren karşısında ekonomik olarak güçsüz bulunan kimsedir. İşverenin kendi geçimini temin için sermayesi, bankada parası, fabrikası, gayrimenkulleri, çok değerli menkulleri, arazisi, tarlası, bağı bahçesi ve serveti bulunması karşısında işçi kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmek için emeğinden başka satacak bir şeyi olmayan kimsedir.iş hukuku işçinin korunması amacı ile ortaya çıkmış olup, öncelikle işçinin haklarının hukukudur. Şunu da belirtmek gerekir ki her işverenin aynı zenginliğe, servete, maddi manevi varlığa sahip olmadığı,ekonomik yönden güçsüz işverenlerin çok fazla olduğu düşünülse bile, işveren ticaret ile uğraşarak kar peşinde koşan, beklentilerini yükselterek, karını artırarak zenginleşebilecek kimse olmasına rağmen emeğinden başka satacak bir şeyi olmayan işçinin üstelik yüksek işsizlik ortamında işsiz kalarak zor duruma düşmesi her zaman büyük bir ihtimaldir. İşte yasalarımız işveren karşısında ekonomik yönden güçsüz olan işçiyi korumak amacı ile bazı hükümler getirmiş ve belirsiz süreli iş sözleşmesinin feshi halinde bu hükümler işçinin yeni bir iş bulmasına kadar uygulanmakta, işçiyi çok azda olsa rahatlatmaktadır. Belirsiz süreli iş sözleşmesinin kendiliğinden sona ermesi halinde işçiye kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi, işçinin yasanın aradığı şartın varlığı halinde işe iade davası açabilmesi bunun örneklerindendir. İşte işverenlerin İş Yasasının koruyucu hükümlerinden sıyrılmasını önlemek ve engellemek amacı ile belirli süreli iş sözleşmelerinin yapılması sınırlanmıştır. Bu nedenle aşağıda açıklayacağımız objektif nedenler yokken işverenin işçiye imzalattığı bir iş sözleşmesinin başında Belirli süreli iş sözleşmesi ibaresinin yer alması sözleşmeyi belirli süreli iş sözleşmesi haline getirmeyecek, sözleşmenin sürenin sonunda işveren tarafından sürenin sona erdiği nedeni ile, sözleşmenin uzatılmadığı nedeniyle sona erdirildiği iddiası karşısında işçi belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirilmesi halinde sahip olduğu haklara, koşulları varsa kıdem ve ihbar tazminatı isteme hakkına, koşulları var ise işe iade davası açma hakkına sahip olacaktır. İş hukukunda belirsiz süreli iş sözleşmesinin asıl belirli süreli iş sözleşmesinin istisna (kural dışı) olması: Yukarıda belirttiğimiz üzere, İş Hukukunda belirli süreli iş sözleşmesinin yapılması istisnadır. Çalışma hayatında esas olan belirsiz süreli iş sözleşmeleridir. Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin işverence sona erdirilmesi halinde işçinin kıdem, ihbar, yasanın aradığı koşulların varlığı halinde işe iade davası açma gibi hakları vardır. Ancak belirli süreli iş sözleşmesinin kendiliğinden sona ermesi halinde işçi kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağı gibi, 4857 sayılı Yasa nın 17.;18.,19,,20.,21. maddelerin de düzenlenen işe iade davası açma hakkı yoktur. İş Kanunumuzun 9. maddesinin 2. fıkrasında İş sözleşmeleri belirli veya belirsiz süreli yapılır denildikten sonra 11. maddenin 1. fıkrasında bu sözleşme türleri tanımlanmıştır. Adı geçen fıkraya göre İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir denilmektedir. Anlaşılacağı üzere İş Yasasının 11. maddesinin 1. fıkrasında işçileri korumak amacıyla belirli süreli iş sözleşmesi yapma serbestisi sınırlandırılmış ve bu tür sözleşmelerin yapılabilmesi ancak fıkrada belirtilen objektif koşulların varlığına bağlı tutulmuştur. Bu objektif koşullar işin (niteliği gereği) -belirli süreli, -veya belli bir işin tamamlanmasına yönelik olması, Ya da belirli bir olgunun ortaya çıkmasıdır. Ayrıca yine İş Kanunu 11/1 uyarınca bu üç duruma benzer hallerde de belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilecektir. İş Yasasının belirli süreli iş sözleşmelerine ilişkin düzenlemelerinde Avrupa Birliğinin 99/70 sayılı yönergesinden geniş ölçüde yararlanılmıştır. Eğer taraflar aralarında İş Yasası nın 11/1. maddesinde belirtilen koşullar olmadan belirli süreli bir iş sözleşmesi yapsalar bile sözleşme daha baştan itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi sayılacaktır. Yargıtay 9.H.D. si de, yasadaki bu düzenlemeden öncede ortada belirli süreli bir iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren nesnel nedenler yoksa, belirli süreli iş sözleşmesi işçinin kıdem, ihbar gibi yasanın işçi lehine getirdiği bir takım yükümlüklerden sıyrılmak, kurtulmak için yapıldığını hükme bağladığı durumlarda iş sözleşmesinin daha baştan itibaren iş hukukunun işçiyi koruyucu hükümleri gereği belirsiz süreli iş sözleşmesi saymaktaydı. Tüm bu açıkladığımız nedenlerle belirsiz süreli iş sözleşmelerinin işçi lehine getirdiği hükümler ve iş hukukunun işveren karşısında kendisini ve ailesini geçindirebilmek için emeğinden başka satacak başkaca bir şeyi olmayan işçiyi koruması nedeni ile iş hukukunda belirsiz süreli iş sözleşmeleri asıl, belirli süreli iş sözleşmeleri istisnadır. Yine yasa aynı gerekçelerle, işçiyi koruyucu hükümleri nedeniyle İş Yasasının 11. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında Belirli süreli iş sözleşmelerinin esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme bir şekilde) yapılamayacağını kabul etmiştir. Aksi halde belirli süreli iş sözleşmesi daha baştan itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi sayılacaktır. Sayın Sarper Süzek öğretide eserinin Belirli Süreli İş Akdinin Kurulmasını Mümkün Kılan Objektif Nedenler Başlıklı bölümünde İşin belirli Süreli Olmasını, Belirli süreli iş, iş akdinin yapılması sırasında işin ne kadar süreceğinin bilindiği veya bilinebildiği ya da öngörülebildiği iştir dedikten sonra Örneğin, bir serginin veya konferansın ya da sportif organizasyonun düzenlenmesinde işin ne kadar süreceği bilindiğinden bu işlerde çalıştırılmak üzere işçi alınması halinde belirli süreli iş akdi yapılabilir demektedir. Sayın yazar eserinde Belli Bir İşin Tamamlanmasına Yönelik Olmasını, Belirli süreli iş akitlerinin kurulmasına olanak tanıyan diğer bir objektif neden iş akdinin belirli bir işin tamamlanmasına bağlı olarak yapılmasıdır. İşçi ile zaman içinde devam edip giden bir iş için değil de tamamlanması ile sona erecek bir işte çalıştırılmak üzere belirli süreli bir iş akdi kurulması mümkündür dedikten sonra bir makinenin montajını, bilgisayar donamının kurulması, araştırma projesinin bitirilmesini örnek vermektedir. Sayın Süzek e göre Buna karşılık, sırf ihale ile iş alınmış olması kural olarak işçilerle belirli süreli iş akitlerinin kurulması için objektif neden oluşturmaz Çünkü, önemli olan ihale sonucunda yapılan istisna akdinin belirli süreli olması başka bir deyişle işverenin işi hangi tip sözleşmeyle ve süreyle aldığı değil, yapılan işin niteliğidir. Sayın Süzek Belirli bir olgunun ortaya çıkmasını şu şekilde açıklamaktadır. İş Kanununun 11. maddesinin 1. fıkrasına göre belirli süreli iş akdinin kurulmasını haklı kılan diğer bir neden işyerinde belirli bir olgunun ortaya çıkmasıdır. İşyerinde, işletmenin normal faaliyetine dahil olmayan veya sürekli devam etmekte olan mutad durum dışında bir olgu ortaya çıkabilir ve geçici olarak işgücüne ihtiyaç duyulabilir. Örneğin, hastalık, hamilelik veya herhangi bir başka durumun ortaya çıkması nedeniyle izinli yada raporlu olan ve iş akdi askıya alınan işçinin yerine bir süre için başka bir işçiyle belirli süreli sözleşme yapılması mümkündür. demektedir (Prof. Dr. Sarper Süzek, İş Hukuk, 5. baskı., İstanbul 2009, ). Tüm bu açıklamalarımızdan ortaya çıkan ortada objektif bir neden olmadan yapılan belirli süreli iş sözleşmelerinin daha baştan itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi sayılacağı ve sözleşmenin başına belirli süreli iş sözleşmesi yazmakla sözleşmenin belirli süreli iş sözleşmesi olmayacağı ve belirsiz süreli bir iş sözleşmesi ile görülmesi gereken bir işte çalışan işçinin yasalardan doğan haklarının sözleşmenin başına belirli süreli iş sözleşmesi yazmakla kısıtlanamayacağıdır.

13 Sosyal-İş Gazetesi 13 TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ HABERLERİ YETKİ BELGESİ BEKLENEN İŞYERLERİ Eskişehir Tabip Odası Sendikamız ile Eskişehir Tabip Odası arasında bağıtlanacak 2. Dönem Toplu İş Sözleşmesi süreci kapsamında sendikamız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı na (ÇSGB) 24 Şubat 2011 de yetki başvurusunda bulundu. Bitlis Barosu Sendikamız ile Bitlis Barosu arasında bağıtlanacak 2. Dönem Toplu İş Sözleşmesi süreci kapsamında, sendikamızın 3 Mart 2011 de bakanlığa yetki başvurusunda bulunması üzerine gönderilen çoğunluk belgesi sendikamıza ulaştı. İstanbul Tabip Odası Sendikamız ile İstanbul Tabip Odası arasında bağıtlanacak 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi süreci kapsamında sendikamız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı na (ÇSGB) 3 Mart 2011 de yetki başvurusunda bulundu. Ankara Tabip Odası Sendikamız ile Ankara Tabip Odası arasında bağıtlanacak 7. Dönem Toplu İş Sözleşmesi süreci kapsamında sendikamız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı na (ÇSGB) 3 Mart 2011 de yetki başvurusunda bulundu. İzmir Tabip Odası Sendikamız ile İzmir Tabip Odası arasında bağıtlanacak 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi süreci kapsamında sendikamız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı na (ÇSGB) 3 Mart 2011 de yetki başvurusunda bulundu Peyzaj Mimarları Odası Sendikamız ile Peyzaj Mimarları Odası arasında bağıtlanacak 2. Dönem Toplu İş Sözleşmesi süreci kapsamında sendikamız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı na (ÇSGB) 3 Mart 2011 de yetki başvurusunda bulundu Gülesin Özel Eğitim Sendikamızın Gülesin Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmeti işyerinde örgütlenmesi üzerine başlayan toplu iş sözleşmesi süreci kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından gönderilen çoğunluk belgesi 10 Mart 2011 de sendikamıza ulaştı. YETKİ BELGESİ GELEN İŞYERLERİ Metro Grosmarket Sendikamız ile Metro Grosmarket arasında bağıtlanacak 4. Dönem Toplu İş Sözleşmesi kapsamında bakanlık tarafından gönderilen yetki belgesi 21 Aralık 2010 tarihinde sendikamıza ulaştı. İşverenle görüşmeler ise 16 Ocak 2011 de başladı. Ege Şehir Planlama Ege Şehir Planlama AŞ çalışanlarının sendikamızda örgütlenmesiyle, bakanlık tarafından gönderilen yetki belgesi 10 Ocak 2011 tarihinde sendikamıza ulaşması üzerine toplu iş sözleşmesi görüşmelerine başlandı. İZFAŞ İzmir Fuarcılık AŞ çalışanlarının sendikamızda örgütlenmesiyle, ÇSGB tarafından gönderilen yetki belgesinin sendikamıza ulaşması üzerine toplu iş sözleşmesi görüşmelerine başlandı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi çalışanlarının sendikamızda örgütlenmesi üzerine bakanlı tarafından gönderilen yetki belgesi 7 Şubat 2011 tarihinde sendikamıza ulaştı. Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri sürüyor. Tunceli Barosu Tunceli Barosu çalışanlarının sendikamızda örgütlenmesi üzerine bakanlık tarafından gönderilen yetki belgesi sendikamıza ulaştı. Devlet Malzeme Ofisi Sendikamız ile Devlet Malzeme Ofisi arasında bağıtlanacak toplu iş sözleşmesi süreci kapsamında, sendikamızın 3 Ocak 2011 de yetki başvurusu yapması üzerine bakanlık tarafından gönderilen yetki belgesi sendikamıza ulaştı. TİS BAĞITLANAN İŞYERLERİ Mersin Tabip Odası Mersin Tabip Odası ile görüşmeleri süren 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi, 3 Ocak 2011 tarihinde anlaşmayla sonuçlandı. İşe yeni giren çalışanların deneme süresinin 1 ayla sınırlandırıldığı sözleşmede, haftalık çalışma süresi 40 saat olarak belirlendi. Bağıtlanan sözleşmeye göre taban ücretler 609 TL olarak belirlenirken, ilk yıl zammı %15; ikinci yıl zammı enflasyon+1 olarak belirlendi. Çalışanlara yarım maaş karşılığı yılda 2 ikramiye ödenmesinin kararlaştırıldığı sözleşmede, sosyal yardımlar şu şekilde belirlendi. Bütçe Kanunu nda öngörülen miktarda TL olarak çocuk yardımı; yemek ve ulaşım yardımları ile işçinin raporlu olduğu süre boyunca ücret ve haklarını eksiksiz almasını sağlayacak hastalık yardımı. Genel-İş Sendikamız ile Genel-İş Sendikası arasında 6. Dönem Toplu İş Sözleşmesi 25 Ocak 2011 de imzalandı. Bağıtlanan sözleşmeyle birinci ve ikinci yıl ücret zamları %10 ar olarak belirlenirken, üyelere 30 günlük ücretleri tutarında yılda 4 ikramiye verilmesi kararlaştırıldı.her Eylül ayında 220 TL ile 932 TL arasında değişen miktarlar arasında öğrenim yardımı, her Ekim ayında 220 TL yakacak yardımı, ile doğum, ölüm, doğal afet yardımları gibi bazı sosyal yardımlar da sözleşmeyle karar altına alındı. Ağrı Barosu Sendikamızın ile Ağrı Barosu arasında 2. Dönem Toplu İş Sözleşmesi 23 Kasım 2010 tarihinde imzalandı. Bağıtlanan sözleşmeye göre birinci yıl ücret zammı %15; ikinci ve üçüncü yıl ücret zamları (%) enflasyon+4 er olarak belirlendi. Sözleşmeyle, Üyelere aylık net ücretleri karşılığı yılda 4 ikramiye ödenmesi kararlaştırılırken, aylık 150 TL yemek yardımı, dini bayramlarda 150 TL bayram yardımı, 150 ile 365 TL arasında değişen ve her yıl Eylül ayında ödenen öğrenim yardımı gibi sosyal yardımlar da sözleşmede yer aldı.

14 14 Sosyal-İş Gazetesi Diyarbakır Tabip Odası nda ilk sözleşme! Diyarbakır Tabip Odası çalışanlarının sendikamızda örgütlenmesiyle başlayan süreç, 1. Dönem Toplu İş Sözleşmesi nin bağıtlanmasıyla sonuçlandı.. Sendikamız ile Diyarbakır Tabip Odası arasında yürütülen 1. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri anlaşmayla sonuçlanarak, sözleşme 25 Ocak 2011 tarihinde imzalandı. İmzalanan sözleşmeyle, sözleşmenin yorum ve uygulamasından doğacak aksaklıkları çözmek, işin verimliliği için gerekli düzenlemeleri yapmak, iş akitlerinin sona erdirilmesi gibi konuları görüşmek için 2 işveren ve 2 sendika temsilcini kapsayan bir işyeri kurulu kurulması kararlaştırıldı. Deneme süresinin 1 ayla sınırlandırıldığı sözleşmede haftalık çalışma süresi 40 saate indirildi. Yıllık ücretli izinler ise, hizmet süresi 3 yıla kadar olanlar için 20 işgünü, 3 yıldan fazla hizmeti olan işçiler için 26 işgünü olarak belirlendi. Evlilik, vefat, taşınma gibi sosyal ücretli izinler de sözleşmede yer aldı. Sözleşmede ihbar sürelerinde de artış sağlandı. İmzalanan sözleşmeyle ilk yıl ücretlerine, çalışanın bir günlük ücreti tutarında; ikinci yıl ücretlerine ise enflasyon oranında zam uygulanması kararlaştırıldı. Evlenme yardımı olarak 300, doğum yardımı 250, 200 ile 2000 TL arasında değişen ölüm yardımı, doğal afet durumunda ise 500 TL doğal afet yardımı da elde edilen kazanımlar arasında. TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ HABERLERİ Pamukkale Üniversitesi işçileri ilk toplu sözleşmelerine kavuştu Pamukkale Üniversitesi çalışanlarının sendikamızda örgütlenmesiyle başlayan toplu sözleşme süreci, anlaşmayla sonuçlandı. TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanmasını takiben, 14 Ocak 2011 tarihinde imza göreni gerçekleştirildi. Haftalık çalışma süresinin 40 saat ile sınırlandırıldığı sözleşmede, yeni işe giren personelin deneme süresi 1 ay olarak kararlaştırıldı. İhbar sürelerinin de iş yasasındaki hükümlere göre arttırıldığı sözleşmede, 1 Ocak 2011 de sendika üyesi olan çalışanların taban ücretleri ise TL olarak belirlendi. Sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre boyuna ise 657 sayılı yasanın 4-B maddesinde belirlenen sözleşmeli persoenele yapılan tüm iyileştirmelerden de üyelerin yararlanması karar altına alındı sayılı kanunda belirlenen ilave tediyelerin de ikramiye olarak işçilere ödenmesi konusunda anlaşmaya varılırken, doğum yardımının net 154,89; ölüm yardımının ise işçinin ölümü halinde 1177,13; eş veya çocuğun ölümü halinde ise 588,56 TL olarak ödenmesi kararlaştırıldı. Balıkesir Barosu nda 1. Dönem TİS bağıtlandı Sendikamızın örgütlendiği ve toplu sözleşme görüşmelerini sürdürdüğü Balıkesir Barosu nda, 1. Dönem Toplu İş Sözleşmesi anlaşmayla sonuçlandı. 1 Ocak Aralık 2012 tarihleri arasında geçerli olacak sözleşme, 22 Şubat ta gerçekleştirlen bir törenle imzalandı. Sözleşme ile üyelerimizin ücretlerine Birinci yıl birinci altı ay için, 31 Aralık 2010 da almakta oldukları ücretlerine %5, birinci yıl ikinci altı ay için 30 Haziran 2011 de almakta oldukları ücretlerine %5 ve ikinci yıl ücretleri için ise 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren, 657 Sayılı Devlet Memurlarına gelen her türlü ücret artışları ilk ve ikinci altı ay için uygulanması kararlaştırıldı. Her Yıl Ocak ve Temmuz aylarında 30 ar günlük ücretleri tutarında 2 ikramiye ödenmesi de elde edilen kazanımlar arasında yer aldı. Sosyal yardımlarda; Yemek yardımı olarak aylık 80 TL, öğrenim yardımı için çocuğun öğrenim gördüğü kuruma göre 100 ile 250 TL arasında değişen yardımlar konusunda anlaşmaya varıldı. Bağıtlanan sözleşmeye göre disiplin uygulamalarını görüşmek, işçilerin iş akitlerinin sona erdirilmesini karara bağlamak için, izin kurulu olarak da görev yapacak bir işyeri kurulu oluşturulması karar altına alındı. Kurul, 2 işveren ve 2 sendika temsilcisinden oluşacak.

15 TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ HABERLERİ Sendikamız ile Ankara Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (ASM- MMO) arasında yürütülen 3. Dönem İşletme Toplu İş Sözleşmesi görüşmesi anlaşmayla sonuçlanarak, toplu iş sözleşmesi bağıtlandı. 12 Ocak 2011 tarihinde ASMMMO Konferans Salonu nda yapılan imza töreni ile toplu iş sözleşmesi, sendika ve oda yöneticileri tarafından imzalandı. Oda çalışanlarının da hazır bulunduğu imza töreninde bir konuşma yapan Sendikamız Genel Başkanı Metin Ebetürk, Toplu sözleşmemiz, ASMMMO yöneticilerinin toplu sözleşme sürecinde gösterdikleri iyi niyetin de katkılarıyla olumlu şekilde sonuçlanmıştır. Bu iyi niyeti, emeğe saygı çerçevesinde değerlendirmekteyiz. Sözleşmemizin ASM- MMO çalışanlarına, sendikamıza ve ASMMMO ya hayırlı olmasını temenni ederim dedi. ASMMMO Başkanı Mehmet Koç ise Odamız asıl olarak bir emek örgütüdür. Her emek örgütü yöneticilerinin olması gerektiği gibi bizler de emeğe saygılıyız. Çalışanlarımızın örgütlü mücadele içinde yer almasından ve Sosyal-İş Sendikası ile toplu iş sözleşmesi imzalamaktan büyük mutluluk duyuyoruz dedi. 1 Ocak 2011 ila 31 Aralık 2012 tarihleri arasında yürürlükte olacak toplu iş sözleşmesinden 30 a yakın işçi yararlanıyor. Toplu iş sözleşmesinde iyileştirme zammı 135 TL, birinci yıl zammı yüzde 14, ikinci yıl zammı ise yüzde 14 olarak belirlenirken, önceki toplu sözleşmede yılda iki defa 30 günlük ücret tutarında ödenen ikramiye, imzalanan sözleşmeyle üçe çıkarıldı. Sözleşme ile sosyal yardımlarda da iyileştirmeler gerçekleştirilirken, ihbar önellerinde de iyileştirme yapıldı. Bağıtlanan sözleşme ayrıca, İş Yasası nın iş güvencesi için öngördüğü 30 işçi şartına bakılmaksızın, iş güvencesi hükümlerinin uygulanmasını, işten çıkarmalarda toplu iş sözleşmesinin getirdiği süreçlerin ve güvencelerin uygulanmasını, yıllık ücretli izinlerin ve kıdem Sosyal-İş Gazetesi 15 ASMMMO da örnek sözleşme Sendikamız ile Ankara Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) arasında yürütülen 3. Dönem İşletme Toplu İş Sözleşmesi görüşmesi anlaşmayla sonuçlanarak, toplu iş sözleşmesi bağıtlandı. Ücretlerde, beklenen enflasyon oranının üzerinde ücret zammı gerçekleştirildi. tazminatının İş Yasası nın üzerinde olmasını, işçilere sosyal izinler verilmesini öngörüyor. Sözleşmenin en önemli düzenlemelerinden birini ise, haftalık çalışma süresinin 40 saat ile sınırlandırılması oluşturdu. Böylece İş Yasası nın çalışma sürelerine ilişkin, işçiler aleyhine esneklik hükümlerine karşı kazanım elde edildi. Öte yandan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, çalışanların etkinliklere katılmalarını sağlamak amacıyla ücretli izin günü sayıldı. BSMMMO da ilk TiS heyecanı Sendikamız ile Bursa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası arasındaki Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri anlaşma ile sonuçlanarak 7 Ocak 2011 de imzalandı tarihleri arasında yürürlükte kalacak sözleşmede, sözleşmenin uygulanmasındaki uyuşmazlıkları, disiplin konularını, işten çıkarmaları vb. görüşecek ve 2 işveren 2 sendika temsilcisinin görev yapacağı işyeri kurulu oluşturulması kararlaştırıldı. Sözleşme ile günlük çalışma süreleri 8, haftalık çalışma süreleri ise 40 saat olarak belirlendi. Çalışma sürelerine göre hak edilen yıllık ücretli izin sürelerinin de arttırıldığı sözleşmede, ihbar sürelerinde de artış sağlandı. Sözleşmeye göre taban ücretler 650 TL olarak belirlenirken birinci, ikinci ve üçüncü yıllar için zam oranı enflasyon+3 er olarak kararlaştırıldı. Üyelere 30 ar günlük ücretleri tutarında yıllık 3 ikramiye ödenmesinin de karar altına alındığı sözleşmede, yemek, ulaşım, çocuk, doğum, ölüm, evlenme, yakacak, erzak ve giyim yardımı gibi sosyal yardımlar üzerinde de anlaşmaya varıldı.

16 16 Sosyal-İş Gazetesi Başkanlar Kurulu Ankara da toplandı İZFAŞ ta üye toplantısı yapıldı Örgütlenmemizin tamamlandığı ve toplu sözleşme görüşmeleri sürecinin başladığı İzmir Fuarcılık AŞ (İZFAŞ) işyerinde, üyelerimize yönelik bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplu sözleşme sürecine ilişkin bilgilerin verildiği toplantıda, sendikamızın tanıtımı da gerçekleştirildi. Sendikamız Başkanlar Kurulu 10 Mart 2011 tarihinde Ankara da toplandı. Genel Merkez binasında gerçekleşen toplantıda, başta Metro Grosmarketler olmak üzere devam eden TİS görüşmeleri, örgütlenme çalışmaları, eğitim faaliyetleri, ve ülkemizdeki sendikal yaşama ilişkin konular ele alındı. TEMSİLCİLİK SEÇİMLERİ Metro Bursa Nilüfer Mağazası Metro Bursa Nilüfer Mağazası işyerinde Recep Çalışkan işyeri sendika baştemsilcisi, Nihat Bayrak ve Fehmi Baloğlu ise işyeri sendika temsilcisi olarak seçilerek 10 Kasım 2010 tarihinde atandılar. Mesam T. Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği işyerinde Deniz Evren Gügüş yeniden işyeri sendika temsilcisi olarak seçilerek 23 Kasım 2010 tarihinde atandı. Balıkerir Barosu Balıkesir Barosu işyerinde Beren Atlı işyeri sendika temsilcisi olarak seçilerek 08 Aralık 2010 tarihinde atandı. Metro Güneşli Mağazası Metro Güneşli Mağazası nda baştemsilcimiz Fatma Aksoy un vefatı nedeni ile boşalan baştemsilciliğe Gürsel Doğan, baştemsilciliğe İrfan Özek seçilerek 28 Aralık 2010 tarihinde atandılar. Metro İzmit Mağazası Metro İzmit Mağazası işyerinde Ali Emrah Yüksel işyeri sendika baştemsilcisi, Murat Tiryaki ve Ceyhun Akkaya ise işyeri sendika temsilcisi olarak seçilerek 29 Aralık 2010 tarihinde atandılar. İzmir B.Şehir Bel.Ege Şehir Planlama A.Ş İzmir B.Şehir Bel.Ege Şehir Planlama A.Ş işyerinde Ömer Karayılan işyeri sendika temsilcisi olarak seçilerek 21 Ocak 2011 tarihinde atandı. İzfaş İzfaş işyerinde Alev Bayarlar işyeri sendika baştemsilcisi, Sabiha Tezcan işyeri sendika temsilcisi olarak seçilerek 31 Ocak 2011 tarihinde atandılar. Ankara SMMMO Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası işyerinde F. Tülay Ergüneş yeniden işyeri sendika temsilcisi olarak seçilerek 21 Şubat 2011 tarihinde atandı. Diyarbakır Tabip Odası İZFAŞ temsilicilik seçimi Diyarbakır Tabip Odası işyerinde Şaban Elçin işyeri sendika temsilcisi olarak seçilerek 14 Mart 2011 tarihinde atandı. GÖREVE GELEN TÜM ARKADAŞLARIMIZA BAŞARILAR DİLİYORUZ

17 AKP hükümetinin uyguladığı yeni liberal yıkım politikalarının sonuçları, artık resmi rakamlarda bile saklanılamayacak boyutlara ulaşmıştır yılının son çeyreğinde etkisini ağır bir biçimde hissettirmeye başlayan krizin geniş halk kesimleri açısından yarattığı tahribat ortadadır. Halk, ücretsiz izinlerle, işten çıkartmalarla, ücretlerde işsizlik tehdidi ile yapılan kesintilerle krizin bedelini ödemek zorunda bırakılırken, sermayeye açıklanan istihdam paketleri ile gerek hazineden gerekse işsizlik fonundan kaynak aktarılmış, vergi indirimleri, aflar birbiri ardına gelmiştir. Sonuç, sermaye kesimlerini teğet geçen krizin, emekçilere ağır bedeller ödetmesidir. Krizi sermaye kesimleri için fırsata çeviren AKP hükümeti, 2009 yılında gelir dağılımında yaşanan bozulmanın birincil elden sorumlusudur. 3 milyonu aşan resmi işsize karşın sadece 170 bin kişiye işsizlik maaşı verilirken, bir yandan işsizlik fonundan GAP ve diğer yatırımlar adı altında yağmalanan ve 1 milyonu aşkın kişiye işsizlik maaşı ödenebilecek bir tutar, sermayeye sigorta prim desteği adı altında aktarılmaktadır. İşsizlik Türkiye nin temel problemlerinden biri olmaya devam etmektedir. İşsizlik oranlarında bir önceki seneye göre yaşandığı iddia edilen düşüş, kriz öncesi ile karşılaştırıldığında 670 bin kişinin daha işsiz kaldığı gerçeği ile çatışmaktadır yılı için işsizlerin oranı başta umutsuz işsizlerle yüzde 18.29, işsiz sayısı 5 milyon 59 bindir. Hükümetin sayısını artırmak için çaba sarf ettiği yetersiz ve eksik istihdam edilenlerle bu sayı 6 milyonu bulmaktadır. Gelirde adaletsizlik artıyor Gelir dağılımında yaşanan adaletsizlik ise, TÜİK in geçtiğimiz günlerde açıkladığı verilerle kamuoyunun gözleri önüne serilmiştir. 30 milyon kişinin yalıtım problemi nedeni ile ısınma sorunu yaşadığı, 43 milyon kişinin evine iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyemediği, 62 milyon kişinin tatil yapamadığı bir ülkede yoksul sayısının milyon olduğunu söylemek ne kadar doğrudur. Yoksulluk bu toplumun sırtına binen yeni maliyetlerle katmerlenmiştir. Başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu sektörünün çökertilmesi ile birlikte, insanlar özel emeklilik, özel sağlık sistemlerini finanse etmeye, ağır vergi yükü ile yüzleşmeye, veli olarak okulun su, elektrik hatta ücretli öğretmen bedelini üstlenme, hasta olarak sağlık sistemine katkı vermeye zorlanmaktadır. İşsizliğin sorumluluğu kişilerin üzerine yıkılmakta; işsiz kalan yüzbinlerce nitelikli eğitimli işgücü, yeni bir meslek öğrenmek adına özel kurslara para akıtmaktadır. Kışkırtılan tüketim ile pompalanan tüketici kredileri ile borçlanan milyonlarca aile ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Türkiye krizle 2 yılını kaybetti Türkiye ekonomisinin iyiye gittiğine yönelik söylemlere karşın, 2010 yılı verileri için, 2007 yılı sanayi üretim verileri ile karşılaştırıldığında, üretimin pek çok sektörde, kriz öncesi dönemin gerisinde olduğu görülmektedir. Toplam sanayi üretimi bu dönem için sadece yüzde 1.36 oranında artış göstermiş durumdadır. İmalat sanayinde ise 2007 yılı rakamlarına tam ulaşılamadığı somut bir veridir. Tütün ürünlerinde imalat 2005 yılı düzeylerinde seyrederken, bu veri 2008 yılına göre yüzde 18, 2007 yılına göre 8.63 aşağılardadır. Tekstil sektöründe de, üretimde daralma etkisini hissettiriyor yılına göre tekstil sektöründe daralma yüzde 12,69 u bulurken, giyim eşyaları imalatında bu oran yüzde 10. Her iki sektör içinde veriler 2005 yılından bile geridir. Ana metal sanayi de üretimin kriz öncesini yakalayamadığı sektörlerden biri konumunda. Kayıp yüzde 8.45 düzeyinde. Sosyal-İş Gazetesi Yılının Panoraması: İşsizlik, eşitsizlik, ücretlerde gerileme Özellikle gemi inşa sektörünün de içinde bulunduğu diğer ulaşım araçları imalatı sektöründe yaşanan daralma yüzde 41 düzeylerine ulaşmış durumda. Sektörün 2010 yılında kaybı ise yüzde 7 düzeyine ulaşıyor. Türkiye nin gözde sektörü otomotivde de gerileme özellikle, 2008 yılı dikkate alındığında yüzde 8 düzeylerinde. SEÇİLMİŞ SEKTÖRLERE GÖRE ÜRETİMDE GERİLEME Sanayi sektörü istihdamında da kriz öncesi rakamlara ulaşılabilinmiş değil. Üretim, verimlilik ve istihdam rakamlarını karşılaştırıldığında, sanayi istihdamında kriz öncesi rakamlara ulaşılamamasının en önemli nedenlerden birini işten çıkartılan işçilerin geri alınmaması ve işverenlerin aynı işi mevcut kadrosu üzerinden daha yoğun çalışma ile gerçekleştirmeyi tercih etmesi oluşturdu yılında sanayide çalışan her 100 kişiye karşın bugün 2010 yılında 95 kişi bulunmakta. Krizin emekçilerin üzerinde yarattığı en önemli etkilerden biri ise, reel birim ücretlerin geriliyor olmasıdır yılında reel birim ücretlerde yaşanan gerilemeye 2009 yılında kısmi ve sınırlı bir toparlanma eşlik etmiş, ancak 2010 yılında reel birim ücretlerde gerileme sürmüştür. İşçi başına üretkenlik 3 yıllık süre zarfında yüzde 7.53 düzeyinde yükseliş kaydetmiştir. Buna karşın üretilen değer başına reel birim ücretlerde gerilemenin yüzde 8.24 düzeyinde olması son derece düşündürücüdür. Sonuç olarak, esneklik, yoğun çalışma rejimi ve işsizlik hepimize dayatılmaktadır. Türkiye halkının, daha fazla yoksulluğa, daha fazla adaletsizliğe, daha fazla sömürüye değil, adil bir gelir dağılımı ve insanca bir çalışma yaşamına ihtiyacı vardır. Gazetemizin bu sayfası sendikamız üyesi DİSK çalışanı Serkan Öngel tarafından hazırlanmıştır

18 18 Sosyal-İş Gazetesi Torba Yasa, Çorba Yasa, Zorba Yasa İşçilerin emekçilerin birçok hakkını tırpanlayan Torba Yasa Meclis ten geçti. Birbiriyle hiç ilgisi olmayan çeşitli yasal düzenlemelerin aynı torbada toplandığı yasa çorbaya döndü. Yasaya karşı çıkan emekçilerin muhalefeti polis şiddeti ile zorbalıkla bastırılmaya çalışıldı. Kamuoyunda Torba Yasa olarak anılan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Meclis ten geçti, Resmi Gazete de yayınlandı ve yürürlüğe girdi. Konfederasyonumuz DİSK ile çeşitli emek ve meslek örgütlerinin yoğun muhalefetine rağmen, AKP hükümeti emekçilere yönelik yeni saldırılara zemin hazırlayan yasayı Meclis ten geçirdi. Yasaya karşı oluşan toplumsal tepkiyi hiçe sayan hükümet, Torba Yasa ya karşı oluşan tepkileri zorbalıkla bastırmaya çalıştı. Yasanın Meclis te görüşüldüğü günlerde tüm Türkiye eylem alanına dönüştü. En büyük eylem ise Türkiye nin çeşitli illerinden emekçilerin katılımıyla 3 Şubat günü Ankara da yapıldı. Polis, Meclis e yürüyerek yasayı protesto etmek isteyen binlerce emekçiye, biber gazı, tazyikli su ve cop ile yanıt verdi. Sendikamız üyelerinin de katıldığı eyleme ev sahipliği yapan Kızılay saatlerce gaz bombalarının etkisi ile sis içinde kaldı. Yasada neler var? DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, yasanın Meclis ten geçmesi üzerine yaptığı açıklamada Torba Yasa nın emekçilere yönelik yeni saldırılara zemin hazırladığına dikkat çekti. Çelebi, yasanın yol açacağı sonuçları şöyle sıraladı: Resmi 3 milyon işsize karşın, sadece 170 bin kişinin faydalanabildiği İşsizlik Fonu nun prim gelirlerinin yarısının, taşeron firmalara, Özel İstihdam Bürolarına aktarılmasının yolu açılmıştır. Belediye işçilerine sürgün yolu açıldı. Sendikasızlaştırma kapıda. Norm kadroda ya da değil, belediye işçileri İhtiyaç fazlası ilan edildikleri taktirde, Milli Eğitim veya Emniyet teşkilatının taşra teşkilatlarına gönderilecek. Atandıkları yere 5 günde başlamazlarsa işlerini kaybedecekler. İşçiyi yollayan belediye 5 yıl boyunca yeni kadrolu işçi alamayacak. Hizmet alım yöntemiyle taşeron ile anlaşacak. Taşeronlaşma yaygınlaşacak. Kriz döneminde, şirketler krizdeyiz diyerek işçi ücretlerini ödemediler. İşçilerin ücretleri İşsizlik Fonu ndan, işçilerin kendi haklarından ödendi. Şimdi bu uygulama sadece genel kriz koşullarına tabi olmayacak, sektörel ve bölgesel düzeyde de uygulanabilecek. Şirketler her dara düştüğünde ücretsiz izinler, kısa çalışma ödeneği devreye girecek. Bu uygulamanın olduğu işyerlerinde işten çıkartmalar kolaylaşacak. İşverenler kriz bittiğinde bu fona, işçilere yapılan ödemelerin karşılığında bir geri ödeme yapmıyorlar. Olan işçilerin işsiz kaldıklarında kullanacakları haklarına oluyor. Torba Yasa ile kamuda esnek istihdam artık yasal hale getiriliyor. Öngörülen değişiklik ile bir kamu emekçileri birkaç farklı kurumda çalıştırılabileceği gibi, 8 saatlik çalışma süresinin dışında farklı şekillerde çalıştırılabilecektir. Kamu emekçileri, rızaları dışında kurum içi ve kurumlar arasında 1 yıldan 6 aya kadar görevlendirilebilecek. Sürgün kural haline gelecek. Özel sektörde 10 yılın üzerinde yöneticilik yapmış kişiler, kamu kurumlarının başına getirilecekler. Böylelikle kamu yararı ilkesinin yerine, piyasa koşullarına uyum sağlanmaya çalışılacak. Özel sektör zihniyeti kamuyu yönetilecek. İşyeri denetimlerini iş müfettişlerinin yerine çalışma bakanlığının memurları yapacak. İşçi daha korumasız hale gelecek. İş kazaları konusunda yaşanan süreç ortada. Böylelikle kamuda nüfuzu olan şirketler denetimden kaçabilecek. İş öğrenimi adı altında, daha kuralsız ve düşük ücretle çalışmanın aracı olan stajyerlik uygulamasında ücretler düşürüldü. Stajyerler 229 TL yerine 178 TL alacak. 20 den az kişi çalıştıran iş yerlerinde stajyer ücretleri 89 TL olacak. Stajyer uygulamasının yapılabileceği yerlerde işçi sınırı 20 den, 5 e çekildi. Böylelikle denetimin en az olduğu alanlar stajyer kullanımına açılıyor. Kamuda daha az engelli istihdam edilecek.

19 Sosyal-İş Gazetesi 19 Sendikalı İstanbul Bilgi Üniversitesi Sendikamız İstanbul Bilgi Üniversitesi nde 2010 yılının Mart ayından beri örgütlenme mücadelesi veriyor. Bilgi Üniversitesi örgütlenmesi, hem Türkiye sendikacılık hareketi, hem de Vakıf üniversiteleri tarafından dikkatle takip ediliyor. Sendikamız, birbirinden çok farklı çalışma biçimleri ve dolayısıyla sendikal örgütlenmeye yaklaşımları bakımından birçok farklılıkları olan Bilgi Çalışanlarını örgütlemek için sabırla çalışmalarına devam ediyor. Türkiye deki Vakıf Üniversitelerindeki ilk sendikalaşma çalışması olan Bilgi Üniversitesi örgütlenmesinin, araştırma görevlilerinden profesörlere, büro hizmetlerinde çalışanlardan, temizlik ve güvenlik görevlilerine kadar çok farklı çalışan kesimlerini aynı örgüt çatısı altında biraraya getirme mücadelesi olması nedeniyle birçok bakımdan özgünlükleri ve zorlukları var. Adım adım başarıya yaklaştığımız bu uzun soluklu örgütlenme çalışması hem sendikamız hem de Bilgi Üniversitesi Çalışanları bakımından bir öğrenme süreci halini almış durumda. Bir taraftan, örgütlenme sürecinde yaşanan patron-işçi ilişkilerinin ortaya çıkardığı ve sendikamızın aşina olduğu sorunlarla mücadele ederken, diğer taraftan kapsamlı bir dönüşüm süreci yaşayan Bilgi Üniversitesi nde akademisyenlerinin karşı karşıya kaldıkları sorunlarla yüzleşmekteyiz. Bu durum elbette farklı ve çok boyutlu çalışmaların aynı zamanda yürütülmesini zorunlu kılıyor. Karşılaşılan sorunların tartışılması, tanımlanması ve çözümler üretilmesi amacıyla Bilgi deki aktivistlerimizle birlikte bildiriler ve broşürler hazırlanması önemli bir çalışma alanı durumunda. Söz konusu bildiriler ve bunların hazırlanma süreçleri kendiliğinden yeni bir sendikal örgütlenme çalışmasına dönüşüyor. Bu çalışmalardan biri, Vakıf Üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin sorunlarıyla ilgili önemli bir belge niteliğinde olan Bilgi Üniversitesi Yönetim Kurulu nun 20 Ocak 2011 tarihindeki açıklamasını değerlendiren, DİSK/ Sosyal-İş Sendikası İstanbul Bilgi Üniversitesi Sendika Birimi imzasıyla duyurulan bildirisi oldu. Bununla birlikte, Bilgi Soruyor serisinin ikincisi olan ve 2010 Aralık ayında yayımladığımız Bilgi de Yeni Dönem ve Akademik Emek: İnsan Kaynakları Yönetimi Teknikleri, Bireysel Sözleşmeler, Esnek İstihdam adlı kitapçığımız ilgili çevreler tarafından ilgiyle karşılandı. Bilgi sınavı geçti 2011 Ocak ayının başında tartışmalı bir tez çalışması nedeniyle Bilgi Üniversitesi ve Akademik özgürlüğün sınırları yaygın bir tartışma konusu haline geldi. Söz konusu tez çalışması nedeniyle sendikamızın üyesi olan üç akademisyenin işlerine sorgusuz sualsiz son verilmesi, sendikamız ve Bilgi Üniversitesi çalışanları tarafından tepkiyle karşılandı ve çeşitli etkinliklerle protesto edildi. 10 Ocak tarihinde, Sendikamızla birlikte düzenlenen Bilgi Sınavda adıyla bir gösteri düzenlenerek Yaşanan hukuksuzluklar ve Akademik özgürlüklere yönelen tehditler protesto edildi. Eyleme, Sendikamızla birlikte, Bilgi üniversitesinin öğrencileri, akademisyenleri ve destek personeli büyük bir coşkuyla katılarak destek verdiler. Eylem sırasında Bilgi Ünivesitesi Santral Kampüsünde bulunan E-1 Binası sembolik olarak korumaya alındı ve gösteriye katılanlar tarafından bir süreliğine işgal edildi. Saat da başlayan eylemde Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Ercan Zırh, Matematik Bölüm Başkanı Ali Nesin ve Sendikamız İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ağuş ile öğrencileri temsilen üç ayrı öğrenci birer konuşma yaptılar. DEVAMI İZLEYEN SAYFADA

20 20 Sosyal-İş Gazetesi Sendikalı İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgi uyumadı Bu eylemden tam bir hafta sonra Bilgi Uyumuyor-Gece Eylemi gerçekleştirildi. E-1 binasında, bilgi üniversitesi çalışanlarının öğrencilerinin ve sendikamızdan çok sayıda konuşmacının söz aldığı bir forumla ve müzik gruplarının verdiği konserlerle devam eden eylem ertesi gün sabahın ilk ışıklarına kadar devam etti. 29 Ocak Destek Personel Dayanışma Gecesi sendikalı temizlik işçisi Mehmet Işık ın konuşması tüm katılımcılar tarafından büyük beğeni topladı ve coşkulu alkışlar arasında dinlendi. Ardından söz alan akademisyenler Chris Stephenson, Ferda Keskin ve Genel Başkanımız Metin Ebetürk, destek personelin kararlılığının ve dayanışmasının tüm Bilgi çalışanları için örnek oluşturduğunu vurgulayarak bu dayanışmayı yaratanları kutladılar. Eğitim toplantısı Sendikamız üye kazanma çalışmalarına aralıksız devam ederken, bir yandan da üyelerimizin dayanışmasını ve iç örgütlenmemizi güçlendirmeye yönelik etkinlikler düzenliyor. Örneğin 16 Ocak 2011 Pazar günü sendikamız İstanbul Şubesi nde bir iletişim eğitimi düzenlendi. Üyemiz Ahmet Şık tutuklandı Bilgi üniversitesi destek personeli sendikalaşma sürecinde en çok baskıya maruz kalan çalışan kesimini oluşturuyor. Sendikalaşma çalışmasının başladığı günlereden bu yana çeşitli düzeylerdeki amirleri tarafından baskı, tehdit ve yıldırma uygulamalarıyla sendikalaşmaları engellenmek istenen temizlik, güvenlik, bakım onarım, ulaştırma işlerinde çalışan işçiler yılmadan sendikalaşıyorlar. Bilgi Üniversitesi destek personeli sendikalaşma sürecinde gelişen dayanışmalarını güçlendirmek için bir dayanışma gecesi düzenlediler. 29 Ocak 2011 Cumartesi günü gerçekleştirilen Dayanışma Gecesinin açılış konuşmasını bir temizlik işçisi gerçekleştirdi.konuşmasında sendikalı olmanın bir işçi için ne anlama geldiğini anlatan Konuşmalardan sonra sendikamız tarafından hazırlanan ve Bilgi Üniversitesi ndeki örgütlenme sürecinin foroğraflarla anlatıldığı sinevizyon gösterisi tüm katılımcılara duygulu ve mutlu anlar yaşattı. Sinevizyon gösterisinin ardından, dayanışma gecesine katılanlar, eşleri ve çocuklarıyla birlikte şarkılar ve türküler eşliğinde doyasıya eğlendiler. İstanbul Bilgi Üniversitesi nde Öğretim Üyesi olan sendikamızın ilk üyelerinden ve sendikalaşma çalışmalarımızın öncülerinden olan gazeteci Ahmet Şık ın Ergenekon Soruşturması kapsamında gözaltına alınması, tüm Türkiye Kamuoyu ve Bilgi Çalışanları tarafından tepkiyle karşılandı. Ahmet Şık ın gözaltına alınması ve ardından tutuklanması, meslektaşları ve çalışma arkadaşları tarafından çeşitli eylem ve etkinliklerle protesto edildi. Bu eylem ve etkinliklerde sendikamız etkin bir şekilde yer aldı. Bilgi Üniversitesinde beklenmedik gelişmeler ve alışılmadık sorunlarla birlikte sürdürdüğümüz örgütlenme çalışması özellikle son aylarda belirgin bir artış gösteren üyeliklerle adım adım başarıya yaklaşıyor. Üniversite yönetimi tarafından da, etkili çalışmaları ve meşruiyeti ile kabul edilmiş olan Sosyal-İş sendikası örgütlenme sürecinin önümüzdeki dönemdeki en önemli aşaması Toplu İş Sözleşmesi Taslağının hazırlanması olacaktır. Sosyal-İş, her hafta yapılan düzenli toplantılar ve giderek daha etkin bir şekilde görev yapmaya başlayan Çalışma Grupları yla, Türkiye sendikacılık tarihinin en karmaşık örgütlenme çalışmasının başarıyla sonuçlandırarak, diğer vakıf üniversitelerine yönelmeye hazırlanıyor...