ABD YÜKSEK KOMİSERİ AMİRAL BRİSTOL UN RAPOR VE SAVAŞ GÜNLÜKLERİNDE ERMENİ MESELESİ ( )

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ABD YÜKSEK KOMİSERİ AMİRAL BRİSTOL UN RAPOR VE SAVAŞ GÜNLÜKLERİNDE ERMENİ MESELESİ ( )"

Transkript

1

2

3 ABD YÜKSEK KOMİSERİ AMİRAL BRİSTOL UN RAPOR VE SAVAŞ GÜNLÜKLERİNDE ERMENİ MESELESİ ( ) KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI

4 HİKMET ÖKSÜZ : 1965 yılında Çaykara da doğdu. İlk ve Ortaokulu Çaykara da, Liseyi Trabzon da tamamladı yılında KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü nden mezun olduktan sonra 1995 yılına kadar İstanbul Kartal Lisesi nde Tarih Öğretmeni olarak görev yaptı. İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü nde 1992 yılında Lozan da Batı Trakya Sorunu adlı teziyle Yüksek Lisans ını, 1996 da Atatürk Dönemi nde Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin Balkan Politikası konulu teziyle de Doktorasını tamamladı yılında Araştırma Görevlisi olarak girmiş olduğu KTÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü nde 1997 de Öğretim Görevlisi, 1999 da Yardımcı Doçent kadrolarına atandı yılında Doçent, 2008 de de Profesör oldu. Bilimsel çalışma alanı; 20. yüzyılda Balkanlar ve Cumhuriyet Dönemi nde Trabzon dur. Bu konularla ilgili 80 kadar bilimsel yayın (kitap, makale ve bildiri) üretti. Bilimsel çalışma alanı ile ilgili ulusal ve uluslararası dergilerde yayın kurulu üyesi ve hakem olarak görev yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır. İSMAİL KÖSE : 1975 yılında Maçka da doğdu. İlk, Ortaokul ve Liseyi Maçka da tamamladı yılında KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü nden mezun olduktan sonra aynı yıl Karadeniz Teknik Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü nde 2001 yılında Başladığı Günden Bugüne Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri ve Türkiye nin Avrupa Birliği Stratejisinin Dinamikleri adlı teziyle Yüksek Lisans ını, 2013 te Karadeniz Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü nde Türk-Amerikan Diplomatik İlişkilerinin Yüksek Komiser Amiral Bristol un Günlük ve Raporlarına Yansıması ( ) konulu teziyle de Doktorasını tamamladı. Aynı yıl Erciyes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim Dalı nda Yrd. Doç. unvanıyla göreve başladı. Çalışma alanı; Trabzon Tarihi ve Cumhuriyet Dönemi Türk Dış Politikası dır. Alanıyla ilgili 35 yayın üretmiştir. Bilimsel çalışma alanı ile ilgili ulusal ve uluslararası dergilerde hakem olarak görev yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.

5 ABD YÜKSEK KOMİSERİ AMİRAL BRİSTOL UN RAPOR VE SAVAŞ GÜNLÜKLERİNDE ERMENİ MESELESİ ( ) Prof. Dr. Hikmet Öksüz Yrd. Doç. Dr. İsmail Köse KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI

6 ABD YÜKSEK KOMİSERİ AMİRAL BRİSTOL UN RAPOR VE SAVAŞ GÜNLÜKLERİNDE ERMENİ MESELESİ ( ) Yazarlar: Prof. Dr. Hikmet Öksüz Yrd. Doç. Dr. İsmail Köse Kapak Tasarımı: Aydın Topcu & Hacer Yavruoğlu Baskı: KTÜ Matbaası, TRABZON Tel.: Baskı: Kasım 2015 ISBN Adres: KTÜ Yayınları Satış Bürosu Tel: Bu eserin herhangi bir kısmının izinsiz ve kaynak gösterilmeden alıntılanması, internet sitelerinde yayınlanması, pdf ya da kitap şeklinde parayla satılması yasaktır. Aksi eylemde bulunanlar telif hakları yasasından doğan tüm yükümlülükleri peşinen kabullenmiş sayılırlar.

7 Anadolu, Kafkasya ve Dünya nın dört bir tarafında Ermeni çeteleriyle terör örgütlerinin mezalimine uğrayan masum insanlarımızın ve diplomatlarımızın aziz hatıralarına...

8

9 İÇİNDEKİLER KISALTMALAR... 9 ÖN SÖZ GİRİŞ I. BÖLÜM MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİ OLAYLARI ( ) 1.1.Amiral Bristol un İstanbul da Görevlendirilmesi Anadolu ve Kafkaslar da Açlık Tehlikesi ile Karşı Karşıya Olan Halklar İçinde Ermenilere Yardım Edilmesine Öncelik Verilmesi Amerikan Yardım Örgütleri ve Misyonerlerin Ermeni Yanlısı Çalışmaları Ermenistan Devleti Dışişleri Bakanı ve Başbakan Vekili Alexander Hatisyan ve Kafkaslar daki Gelişmeler Millî Mücadele Dönemi Kilikya Bölgesi ndeki Gelişmeler Taşnak ve Hınçak Mensubu Ermenilerin Amerika Birleşik Devletleri ndeki Propaganda Faaliyetleri Ermenistan Üzerine Kurulacak Amerikan Güdümü Tartışmaları Ermenilerin Mağlubiyeti ve Gümrü Antlaşması II. BÖLÜM LOZAN KONFERANSI VE ABD İLE İMZALANAN LOZAN ANTLAŞMASI ÇERÇEVESİNDE MEYDANA GELEN GELİŞMELER 2.1. İstanbul daki Ermeni Temsilcilerinin Lozan Müzakerelerine Gidecek Olan Amiral Bristol u Etkileme Girişimleri Lozan daki Ermeni Heyetlerinin Amiral Bristol ile Görüşmeleri

10 2.3. İlk Tur Lozan Müzakereleri Sonrasındaki Gelişmeler Lozan Barış Antlaşması nın İmzalanmasından Sonraki Gelişmeler Senatör King in 1925 Yılındaki Türkiye Ziyareti Amiral Bristol un Amerika Seyahati ve Burada Yapmış Olduğu Konuşmalar Amiral Bristol un Türkiye deki Son Yılı SONUÇ KAYNAKÇA EKLER İNDEKS

11 agb. age. agm. agr. agt. AAS ABCFM ABD ACIA ACOLT ACASR ACRNE BCA Bkz. BWCR KISALTMALAR : Adı Geçen Belge : Adı Geçen Eser : Adı Geçen Makale : Adı Geçen Rapor : Adı Geçen Tez : Armenia America Society Ermenistan Amerika Topluluğu : American Board of Commissioners for Foreign Missions - Amerika Yabancı Ülkelerdeki Misyoner Komiserleri Üst Kurulu : Amerika Birleşik Devletleri : American Committee for the Independence of Armenia - Amerika Ermenistan ın Bağımsızlığı Komitesi : American Committee Opposed to the Lausanne Treaty - Lozan Antlaşmasına Karşıt Amerikan Komitesi : American Committee for Armenian and Syrian Relief - Amerika Ermenistan ve Suriye ye Yardım Komitesi : American Committee for Relief to Near East Amerika Yakındoğu ya Yardım Komitesi : Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi : Bakınız C. : Cilt D. : Devre LCDM NERC : British War Cabinet Records İngiliz Savaş Kabinesi Tutanakları : Library of Congress Manuscript Division Kongre Kütüphanesi Yazmalar/Orijinal Belgeler Bölümü : Near East Relief Committee Yakındoğu Yardım Komitesi

12 10 NER : Near East Relief - Yakındoğuya Yardım PRFRUS S. : Sayı TBMM YMCA YWCA : Papers Relating to the Foreign Relations of United States - ABD nin Dış İlişkileri ile İlgili Belgeler : Türkiye Büyük Millet Meclisi : Young Men s Christian Association Genç Hristiyan Erkekler Birliği : Young Women s Christian Asssociation Genç Hristiyan Kadınlar Birliği Bağlaşıklar İtilaf Devletleri : İngiltere, Fransa, İtalya, : İngiltere, Fransa, İtalya, ABD İttifak Devletleri : Almanya, Avusturya Macaristan, Osmanlı Devleti, Bulgaristan * NER ile NERC, yardım örgütlerinin Kongre kararı ile birleştirilmesinden sonra tek çatı altında toplanmış aynı kuruluşlardır.

13 ÖN SÖZ Bu çalışmanın amacı, bundan tam 100 yıl önce gerçekleşen Ermenilerin Zorunlu Göçü ve buna bağlı olarak gelişen, misyonerlerle dönemin küresel güçlerinin desteğiyle sürdürülen Ermenilere ulusal yurt kazandırma ya da Büyük Ermenistan projesinin uygulamaya konulma sürecinde, olayları yakından gözlemleyen bir Batılı nın günlüklerinde yazılanlarla okuyucuyu bilgilendirmektir. Bunu yaparken gösterilen en önemli hassasiyet, mümkün olduğu kadar yorumdan kaçınarak okuyucu ile yazar arasına girmemek olmuştur. Amiral Mark Lambert Bristol un yılları arasında Türkiye deki Yüksek Komiserlik görevi esnasında kaleme almış olduğu Rapor ve Savaş Günlükleri incelenmiş ve Ermeni olayları ile ilgili tüm metinler tarihî vesika olma özellikleri dolayısıyla birebir tercüme edilerek çalışmaya dâhil edilmiştir. İngilizce ile Türkçe arasındaki söz dizimi farklı olduğundan tercüme edilen metinlerin daha anlaşılabilir hâle gelmesi ve cümle yapılarının korunabilmesi için tercüme içerisine eklenmesine ihtiyaç duyulan açıklama ve düzeltmeler köşeli parantez [ ] ile gösterilmiştir. Yay parantez ile ( ) gösterilen kısımlar orijinal metnin içinde yer almaktadır. Yaklaşık on bin sayfa olan Bristol un günlüklerinde farklı konular ile ilgili bilgiler de bulunmaktadır. Bu bilgiler arasından sadece, Amiral Bristol un Ermeniler ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili olduğu tespit edilen notları ayıklanarak incelenmiştir. Günlük ve raporlarda kullanılan; ırk, din, yer, kişi ve topluluk adları olduğu gibi metne aktarılmış, isim ya da unvanların günümüzdeki karşılıkları [ ] köşeli parantez içinde belirtilmiştir. Bununla birlikte; sürekli aynı şekilde kullanılan, Costantinople, Smyrna, Greek gibi isimlendirmeler doğrudan günümüzdeki karşılıkları ile İstanbul, İzmir ve kullanım durumuna göre Rum ya da Yunan şeklinde yazılmıştır. Metinlerde Amiral Bristol tarafından yanlış ya da eksik yazılan isimler metne aynen alınmış, doğrusu köşeli [ ] parantez içinde gösterilmiştir. Bu çalışmanın ortaya çıkması Türk Tarih Kurumu nun (TTK) desteğiyle olmuştur yılında TTK Başkanı olan Prof. Dr. Ali Birinci ve TTK Ermeni Masası nda görev yapan Prof. Dr. Kemal Çiçek in destekleri ile bir proje kapsamında ABD ye gitme imkânı bulduk ve çalışmanın temel materyallerine ulaştık. Çalışmanın basılması ise Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Baykal ın teşvik ve destekleriyle gerçekleştirilmiştir. Kendilerine teşekkürü bir borç biliyoruz. Trabzon, Kasım 2015 Prof. Dr. Hikmet Öksüz Yrd. Doç. Dr. İsmail Köse

14

15 GİRİŞ Osmanlı-Rus Harbi nden sonra Osmanlı Devleti nin başa çıkmak zorunda kaldığı sorunlara bir de Ermeni meselesi eklenmiştir. Bu tarihe kadar Ermeni meselesi, büyük devletler tarafından çok fazla dikkate alınmıyordu. Fakat Berlin Konferansı ndan başlayarak büyük devletler, Ermeni komite ve komitacılarının yıkıcı faaliyetlerini teşvik ederken ayaklanmaları da Osmanlı içişlerine karışabilmek için hazır bahaneler olarak değerlendirdiler. Bu dönemde şarkiyatçı, yazar, tarihçi, gazeteci ve devlet görevlilerinin yazmış olduğu günce, makale, kitap vb. her nevi basılı neşriyat, hadiseleri tek yönlü olarak ele aldı ve sürekli Ermenilerin mazlum, Türklerin zalim olduğu tezi işlendi. 1 I. Dünya Savaşı sonrası, Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti nin fiilen dağılması neticesinde başta Ermeniler olmak üzere eski Osmanlı azınlıkları bildik basmakalıp iddiaları tekrarlayarak propagandaya başladılar. Amaç dağılmakta olan Osmanlı mirasından mümkün olduğu kadar fazla pay almaktı. Tüm bu tartışmalar esnasında, Mondros Mütarekesinden hemen sonra Amiral Bristol İstanbul a atandı ve 1919 yılının Ağustos ayında Yüksek Komiser olarak görevlendirildi. Amiral Bristol bir donanma subayıydı ve Amerika daki Ermeni propagandasından etkilenmiş olarak Türkiye deki görevine başladı. Denizci olmasının kendisine kazandırdığı temel özellik, titiz bir gözlemci olması ve günlük tutma alışkanlığıdır. Bristol u kendisinden önceki temsilcilerden ayıran en önemli özellik buydu. Ayrıca, Amiral Bristol seleflerinin aksine mutaassıb bir Hristiyan değildi. 2 Türkiye de bulunduğu süre içerisinde Ermeni komitelerinin I. Dünya Savaş öncesinde ve savaş esnasındaki mezalimleri, tertipleri ve Çarlık Rusya ile işbirlikleri için bkz. Genelkurmay Başkanlığı, Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri , Genelkurmay ATASE ve Denetleme Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay Basımevi, Ankara, C. I-II, 2005; C. III, IV, V, VI, 2006; C. VII, 2007; C. VIII, Amiral Bristol, İstanbul da bulunduğu süre içerisinde Amerikan Kolonisi nin organize ettiği Pazar ayinlerine ya hiç katılmıyor ya da çok nadiren katılıyordu. Bu durumu günlüklerinde, Genellikle Kiliseye gitmediğim için Gates [Misyoner Philip Calep Gates, Robert Koleji Müdürü] bana Pazar vaazının bir kopyasını verdi Gates e, kiliseye gitmediğimi çünkü bir kiliseye gittiğimde onların kurallarına uymaz, dua kitaplarındakileri okumazsam cennete gidemeyeceğimi söylüyorlar, diğer kiliselerdekiler de aynısını söylüyor. Böylece tüm mezheplerin orta yolunu bularak kendi Hıristiyanlığımı yaşamaya karar verdim ve kendi yaşayış şeklimi (kiliseye gitmeksizin) oluşturdum. dedim Gates de benim fikirlerime katıldı şeklinde anlatır. Bristol 1920 yılının Haziran ayında Ermeni Patriği nin nüfus rakamları için şöyle demişti; Patriğin Paris Barış Konferansı nda Ermenilerin Anadolu daki abartılı nüfus rakamları için söylediklerini; patrikhanenin doğumları kaydettiği ve vergi vermemek için bunu gizli tuttuğu doğrudur, fakat Patrik, patrikhanenin ölümleri mevcut nüfus rakamlarından düşmemiştir diyerek yalanlamıştır. Bu yaklaşım, Ermenilerin ve Rumların politik çıkarlarına hizmet etmediği ve propagandalarının aslını ortaya çıkardığı için Bristol den nefret etmekteydiler. Bristol, Ermeni ve Rumların kendisinin Türk Yanlısı pro-turk olduğu suçlamasını yaptıkları ve görevden alınmasına çalıştıklarını bilmesine rağmen doğruları söylemekten vazgeçmemiştir. Bristol un tarafsız raporları Ermeni lobilerinin kendisinin görevden alınması için harekete geçmesine yeter sebepti. Çünkü, Bristol un

16 tarihleri arasında gördüklerini ve elde ettiği bilgileri yaşandığı şekli ile günlüklerine aktardı. Bu nedenle Ermeni komite ve komitacılarının nefretini kazandı ama bunu umursamadı. Bristol un günlükleri incelendiğinde en önemli hususlardan bir tanesi tarafsızlığıdır. Bu sebeple misyonerler ve ABD deki Ermeni baskı grupları tarafından Türk yanlısı olduğu suçlamasıyla o kadar çok karşılaşmış ve propagandaya maruz kalmıştır ki raporlarında sürekli, Türklerin savaş öncesindeki ve esnasındaki davranışlarını hoş görmediğini, yapılanların bağışlanamayacağını, Türklere karşı özel bir sevgisi olmadığını ve Türklerin kendi kendilerini yönetmemeleri gerektiği kanaatinde olduğunu söylemek zorunda hissetmiştir. Bununla birlikte, sık sık Türklerin iyi askerler olduklarını da kaydetmiştir. Komitacı Ermeniler, Bristol un Türklere asker olarak saygı göstermesinden bile rahatsızdılar, çünkü Saygın Türk imajı yıllardır yapmakta oldukları propagandalarına zarar vermektedir. 3 Bristol a göre; Anadolu ve Kafkasya da yaşayan halkların hepsi birbirine benzemekteydi. Bu durumun Amerika da anlaşılması imkânsızdı. Bristol, Anadolu daki anlaşmazlıkların, Büyük Güçlerin Osmanlı Devleti nden daha fazla çıkar sağlamak için uyguladıkları politikaların doğal sonucu olarak ortaya çıktığını düşünmekteydi. 4 Bristol un raporları incelendiğinde dikkat çeken en önemli olgu, Taşnak, Hınçak ve Armenakan kalıntısı komitacıların iddia ettiği gibi; Turkophilia ile ilgisinin olmadığı ve Ermeni ulusundan nefret etmediği gerçeğidir. Bristol bir Türksever değildi. Aksine, İstanbul a ilk geldiğinde savaş dönemi propagandalarının etkisiyle Türklere karşı önyargılarla doluydu. Örneğin, göreve başladıktan yaklaşık sekiz ay sonra, 1919 yılı Ağustos ayında kendisini ziyaret eden gazeteci Sami Berkem in elini Ermeni olaylarının kanı bulaştığı vehmiyle sıkdile getirdiği gerçekler, kurgu Ermeni propagandasına zarar vermekteydi. Dinç Yaylalıer, Türk Amerikan İlişkilerinde Amiral Mark Bristol un Rolü , Türk Yurdu, C. 18, Sayı 125, Ocak s. 40; Mark Malkasian, The Disintegration of the Armenian Cause in the United States, , International Journal of Middle East Studies, Sayı 16, No. 3. Ağustos, 1984.s. 358; John M. Vander Lippe, The Other Treaty of Lausanne: The American Public and Official Debate on Turkish-American Relations, Turkish Yearbook, C. 23, Ankara s. 42. Bkz. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, Confidential, April 4, s. 3; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 24, s.1-3. ( Library of Congress Manuscript Division LCMD şeklinde kısaltılmıştır). 3 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Weeks Ending June 22, Constantinople, June 22, Part Four, General Summary, Con s. 2; Levon Marashlian, The Armenian Question from Sérves to Lausanne, Economics and Morality in American and British Policies , Yayınlanmamış Doktora Tezi, University of California, Los Angeles, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 28, 1921.

17 15 mayı reddetmişti. 5 Bristol un Türklere yönelik değerlendirmelerinde, Türklerin kendi kendilerini yönetecek kapasitede olmadıklarını ve hükûmet etmeyi öğrenmeleri gerektiğini, Türklerle iki yolla; ya güç kullanarak ya da nezaket, tarafsızlık ve adalet yoluyla güvenleri kazanılarak anlaşma sağlanabileceği şeklinde ihtiyatlı cümlelere de rastlamak mümkündür. Güç kullanımı mevcut şartlar altında imkânsız olduğuna göre ikinci yol denenmeliydi. 6 Bristol, hadiseleri yerinde gözlemledikten sonra Amerika da yürütülen propaganda ile gerçeğin çok farklı olduğunu saptadı ve raporlamalarını buna göre düzenledi. Türklerin kendi kendilerini yönetemeyecekleri hususunda da büyük bir önyargıyla donatılmıştı. 7 İstanbul ve çevresindeki gözlemleri neticesinde gerçeklerin Amerika da bilinenden çok farklı olduğunu gören Bristol, 1919 yılı Ocak ayında başlayan Paris Barış Konferansı görüşmeleri devam ederken Taşnak ve Hınçak mensubu komitacıların yönlendirmesindeki Ermenilerin kurgu propagandalarının aksine ve ACIA nın (Amerika Ermenistan ın Bağımsızlığı Komitesi) iddialarını reddederek senatörlere mektuplar yazdı; Ermenistan daki olumsuz şartların tamamen İngiliz ve Fransız emperyalizminin sonucu olarak ortaya çıktığını söyledi. 22 Haziran 1919 tarihli bir yazışmada Amerika daki tüm gazetelerin ve basın organlarının Ermeniler 8 ve Rumlar lehinde, Türkler aleyhinde yayın yaptığını bildiğini, ancak gerçeğin bu şekilde olmadığını belirtme ihtiyacını hissetti. Ayrıca, Amerika da yayımlanan ve kendisine ulaşan pek çok makalenin büyük yanlışlarla dolu olduğunu, buralardaki iddiaların gerçeklerle alakasının bulun- 5 Yaylalıer, agm., s ; Suzanne Elizabeth Moranian, The American Missionaries and Armenian Question, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Madison: The University of Wisconsin, s ; 1920 yılında Amerika ya giden gazeteci Selma Ekrem Hanım anılarında, her tarafta Türklere karşı önyargılarla dolu insanlarla karşılaştığını ve Amerikan halkının zihninin, vahşi, kara gözlü, kalın kaşlı elinde kanlı kama tutan dehşetengiz korkunç Türk imajı ile dolu olduğunu gördüğünü, gerçek bir Türk olarak Amerikalıların karşısına çıktığında insanların şaşırdığını kaydetmektedir. Bkz. Şuhnaz Yılmaz, Challenging the Stereotypes: Turkish-American Relations in the Inter-War Era, Middle Eastern Studies, S. 42, No: 2, Mart s. 224; Çağrı Erhan, The American Perception of the Turks: An Historical Record, Turkish Year Book, C. 31, Ankara s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 24, s. 2; Malkasian, age., s. 353; Richard G. Hovannisian, The Republic of Armenia, C.I: , Los Angeles: Printed by University of California, s. 298, 299, 325; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 30, s. 3; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s Ahmed Rustem Bey, Cihan Harbi ve Türk-Ermeni Meselesi, Çev. Cengiz Aydın, İstanbul: Bilge Kültür Sanat, s Özellikle New York Times ve Washington merkezli diğer gazeteler zikredilen dönemde komitacı Ermenilerin kurgu iddialarını, doğru olup olmadığını kontrol etmeye gerek duymadan yayımlamaktaydı.

18 16 madığını raporlarına sürekli yansıttı. 9 Bu arada, Osmanlı Devleti ne savaş ilan edilmesi için yoğun çaba harcayan Utah Eyaleti Senatörü William H. King liderliğindeki senatörler yeniden sahne almışlardı. Bunlar, Kemalistlerin Anadolu da Hristiyanları katlettiği propagandasını yaymaktaydılar. 10 Bristol ve birkaç tarafsız gazetecinin göndermiş olduğu rapor ve yazılar az da olsa olayların tek taraflı değerlendirilmesinin engellenmesine katkı sağlamıştır. Amiral Bristol, kritik bir dönemde İstanbul da görevlendirilmiş, Osmanlı Devleti nin çöküşüne ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin doğuşuna tanıklık etmiştir. Bu nedenle, Bristol un ABD Dışişleri Bakanlığı na göndermiş olduğu raporlar, şahsi günlüğü, muhtıralar ve bilgi notları, dönemin hadiselerini bir yabancı diplomatın gözlem, algı ve bakış açısından inceleme imkânı sunduğu için temel kaynak niteliğindedir. 11 Zikredilen kaynaklardan yararlanarak yakın dönem Türk tarihinde önemli bir yere oturtulmak istenen Ermeni Meselesi nin gerçek zemininin bulunmasında bu yöndeki araştırmalara yeni ufuklar açmak bu araştırmanın öncelikli hedefidir. 9 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Two Weeks Operation Report Ending June 22, Con Dinç Yaylalıer, American Perceptions of Turkey, , Yayınlanmamış Doktora Tezi, Utah: The University of Utah, s. 12; Near East Relief (NER) İstanbul Müdürü Dr. W. W. Peet, Senatör King i Osmanlı Devleti ne savaş ilan edilmesini engellemek için ikna edenlerden bir tanesinin kendisi olduğunu iddia eder. Bir misyoner olan Peet, Osmanlı Devleti ne savaş ilan edilmesi durumunda misyonerlerin Osmanlı topraklarından kovulacağının, tüm misyoner mülklerinin kamulaştırılacağı ve tekrar kullanılabilmelerinin imkânsız hâle geleceğinin farkındaydı. ABD nin Batı cephesinden asker çekerek Osmanlı Devleti üzerine saldırtması imkânsız olduğu için bu yöntemin takibi misyonerler tarafından tercih edilmiştir. Bkz. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, June 26, s Amiral Bristol un Türkiye de bulunduğu yıllarını kapsayan sekiz yıllık dönemde kaleme almış olduğu ve dönemin hadiselerinin Amerikan bakış açısından içeriğini yansıtan şahsi günlükleri, muhtıralar ve bilgi notları ABD Kongre Kütüphanesi El Yazmaları Bölümü nde 7 klasör hâlinde bulunmaktadır.

19 I. BÖLÜM MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİ OLAYLARI

20

21 MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİ OLAYLARI ( ) 1.1. Amiral Bristol un İstanbul da Görevlendirilmesi İstanbul daki temsil eksikliği ve Akdeniz ile Karadeniz çevresindeki seyrüsefer ihtiyacının dikkate alınmasıyla Akdeniz Donanma Komutanlığı ndan gelen istek üzerine; 27 Aralık 1918 de ABD Dışişleri Bakanı Vekili Frank L. Polk, Amiral W. S. Benson un talebini onaylamış ve Donanma Bakanı Josephus Daniels ten İstanbul a rütbeli bir donanma subayı ve istasyon gemisi gönderilmesini istemişti. Bu amaçla, 30 Aralık ta görevlendirilen Tuğamiral Mark Lambert Bristol, ABD nin İngiltere deki Playmouth Donanma Üssü Komutanlığı görevinden ayrılarak İstanbul a gelmek üzere yola çıktı. Bristol, bir donanma subayı olduğu için kendisine gönderilen talimatlar Donanma Bakanlığı vasıtasıyla bildirilecekti. Görev olarak Dışişleri Bakanlığı emrinde olmasına rağmen, iki bakanlığın kendisine göndermiş olduğu talimatlar arasında uyumsuzluk olmaması için böyle bir yöntem takip edilmesi uygun görülmüştü. Ayrıca Bristol, Doğu Akdeniz Donanma Komutanlığı görevini de yürüteceği için Donanma Bakanlığı nın Bristol a verilen talimatlardan haberdar olması işleyiş açısından önemliydi. İstanbul daki Amerikan Komiseri Ravndal a da Bristol un emrinde görev yapacağı bildirildi. 12 Bristol, İstanbul a hareket etmeden önce Paris e giderek burada Başkan Wilson, Dışişleri Bakanı Lansing, Amerika Yiyecek Yönetimi ve Amerikan Yardım İdaresi Food Administration and the American Relief Administration yöneticisi Herbert Hoover ve Amiral Benson ile görüşerek gerekli talimatları aldı. 13 İstanbul da görev yapacak Amerikan diplomatik misyonundaki en yetkili kişi olan Bristol, henüz Yüksek Komiser unvanına sahip değildi. İstanbul da Kıdemli Donanma Subayı (Senior Naval Officer) unvanı ile bulunacak ve aynı zamanda ABD Doğu Akdeniz Filosu Komutanlığı görevini de yürütecekti. Yetki sahası, 21. boylamın doğusunda kalan alan, Korfu hariç tüm Yunanistan ve İstanbul un doğusundaki tüm sahaydı. 14 Bristol her iki görevini Türkiye den ayrıldığı 1927 yılına kadar devam ettirmiştir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Enclosure, Adress Broadcasted Oct. 27, 1925, pm. From Gimbell Building NY, Confidential Diary, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 2); Papers Related to Foreign Relations of United States (PRFRUS) 1919, C. II, age., s. 812; Henry Beers, US Naval Detachmetn in Turkish Waters, Military Affairs, 7, (4), , s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Enclosure, Adress Broadcasted Oct. 27, 1925, pm. From Gimbell Building NY, Confidential Diary, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 2); Thomas A. Bryson, Admiral Mark L. Bristol, an Open Door Diplomat in Turkey, International Journal of Middle East Studies, C. 5, No. 4, Eylül s Bryson, agm., s. 451; Beers, agm., Henry P. Beers, US Naval Detachment in Turkish Waters, Military Affairs, 7, (4),

22 20 Paris ten yola çıkan Bristol, 27 Ocak 1919 tarihinde İstanbul a ulaştığında tüm limanların, İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan a ait işgal araçları, kruvazör, destroyer, ikmal gemileri, savaş gemileri, savaş uçağı nakil gemileri, yakıt nakil gemileri, hastane gemileri, yolcu gemileri ve tankerler ile doldurulmuş olduğunu gördü yılında New York ta yaptığı radyo konuşmasında bu duruma özel vurgu yapmıştı. Bu sırada Amerikan Donanması na bağlı savaş gemisi Scorpion da Dolmabahçe önünde demirliydi. 16 Türk tarihinde Mütareke Dönemi olarak bilinen bu süreçte bir taraftan İstanbul da Halife Sultan a bağlı olarak kurulan hükûmetler görev yaparken diğer yandan millet iradesine dayalı olarak Ankara merkezli bir meclis ortaya çıkartıldı ve buna bağlı hükümetler oluşturuldu. Yüksek Komiserlik modeli ile sürece yön vermek isteyen irade sadece İstanbul hükûmetleri ile irtibat kurarken Bağlaşıklardan farklı olarak ABD temsilcisi gayriresmi düzeyde Ankara ile temas kurmaktan çekinmemiş, hatta Bağlaşıklarla Ankara Hükûmeti arasında arabuluculuk rolü üstlenerek esir değişimi konularına dahi girebilmiştir. Bristol un yürüttüğü bu diplomasi Refet [Bele] Paşa nın Ankara temsilcisi olarak 6 Ekim 1922 tarihinde İstanbul a gelişine kadar sürdü Ocak ta İstanbul a gelerek göreve başlayan Bristol un ilk raporu 1 Şubat 1919 tarihlidir. İlk rapor; yardım çalışmaları, yardım örgütleri, Rusya nın İtilaf Devletleri tarafından el konulan gemileri ve İngiltere Yüksek Komiseri Calthorpe ile görüşme kayıtları ile ilgiliydi. 18 Dört sayfa olan ikinci doküman ise yine 1 Şubat tarihinde Haftalık Rapor şeklinde kaleme alınmıştı. İkinci raporda, ABD Donanma gemisi Scorpion ile Ocak tarihlerinde İzmit ve çevresine yapılan inceleme gezisi hakkında bilgi verilmişti. Raporda, İstanbul da İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan devriyeleri olduğu için, mevcut durum da dikkate alındığında Amerikan devriyesinin İstanbul a gönderilmesine şimdilik gerek olmadığı bildirilmekteydi s. 210; Yaylalıer, American Perceptions, s. 2; 1868 tarihinde doğmuş olan Amiral Bristol 71 yaşında 1939 tarihinde Washington da vefat etmiştir. New York Times, Admiral Bristol is Dead in Capital, May 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Enclosure, Address Broadcasted Oct. 27, 1925, pm. From Gimbell Building NY, Confidential Diary, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 3); LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, USS Scorpion, Constantinople, Turkey, February 2, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, September, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, US Scorpion Constantinople, February 1, 1919; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Enclosure, Adress Broadcasted Oct. 27, 1925, pm. From Gimbell Building NY, Confidential Diary, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 4). 19 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Weekly Report, US Scorpion, February 2, s. 1, 5.

23 21 Üçüncü rapor, Romanya daki yardım çalışmaları ve Köstence Bölgesi nin mevcut durumu ile alakalıydı. Bristol, yardım çalışmalarını yerinde görmek için Amerikan Donanmasına ait Nahma gemisi ile birlikte bölgeye gitmişti. 20 İstanbul a gelişinden 10 gün sonra, Bristol ve Lewis Heck 7 Şubat ta Sadrazam Tevfik Paşa nın isteği üzerine kendisi ile gayrıresmi bir görüşme yaptı. Bu görüşme, Babıali ile Bristol arasında yapılan ve raporlara yansıyan ilk üst düzey temastır. 21 Bristol un çalışmaları, Amerika nın İstanbul önlerinde demirli Scorpion savaş gemisinde yürütülmekteydi. 22 Bristol göreve geldiğinde kendisinden önceki Büyükelçi H. Morgenthau nun bırakmış olduğu diplomatik enkazı ve kötü izlenimi temizlemek, Osmanlı siyasetinin içine sızmış olan misyonerler ile yardım teşkilatlarını dizginlemek için büyük uğraş verdi. 23 Misyonerlerin siyasete müdahalesinden hoşnut olmayan Bristol, Dışişleri Bakanlığı Yakındoğu Şefi Allen Dulles a; Zamanımın üçte birini yardım örgütlerinin ve misyoner teşkilatlarının politika ile ilgilenip Amerikan çıkarlarına zarar vermelerini önlemek için harcıyorum 24 diyerek mevcut duruma işaret etmek ihtiyacını hissetmiştir. Yardım örgütü çalışanlarına, misyonerlere ve Amerikalı işadamlarına sürekli siyasete karışmamalarını, adil olmalarını ve tarafsız davranmalarını tavsiye ediyordu. Bu tavsiyeler sadece işadamları tarafından tutulmaktaydı. 25 Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Bristol sürekli olarak Amerika Birleşik Devletleri nin bağımsızlığını ilan ettikten 14 yıl sonra bir anayasa oluşturabildiğini ve hükûmet kurabildiğini söyleyerek Cumhuriyetin kurucularının iyi işler yapabilmeleri için Türk- 20 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Trip to Constanta, US Nahma, February 5, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, February 7, Amerika nın Almanya ya resmen savaş ilan etmesinden sonra 10 Nisan 1917 de verilen nota ile Amerikan savaş gemilerinin 24 saat içinde Türk sularını terk etmesi istenmişti. Scorpion verilen sürede Türk sularından ayrılamadığı için alıkonulmuş, üç subay ve 56 gemiciden oluşan mürettebat İstanbul da kalmıştı. Amerikalılar Osmanlı Devleti nden kara yoluyla ayrılmıştır. Scorpion alıkonulduktan sonra, mürettebata diplomatik kurallar çerçevesinde, barış dönemindeki gibi muamele yapılmıştır. Scorpion Haliç önünde demirliydi ve bir keresinde İngiliz denizaltıların fırlattığı torpido Scorpion un birkaç metre uzağında infilak etmişti. Bkz. New York Times, Kind to Scorpion s Men, August 26, 1918; PRFRUS, 1917, Supplement 1, WWI, Washington: Government Printing Office, s ; Beers, agm., s. 209; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Enclosure, Adress Broadcasted Oct. 27, 1925, pm. From Gimbell Building NY, Confidential Diary, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 2). 23 ABD Büyükelçisi Henry Morgenthau nun faaliyetleri için bkz. İsmail Köse, Amerika nın İstanbul Büyükelçisi H. Morgenthau nun Türk Algısı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 56, 2012/2. s ; Ayrıca bkz. Heath Lowry, Büyükelçi Morgenthau nun Öyküsü nün Perde Arkası, Çev. Belkıs Torfilli, Isis Yayıncılık, İstanbul Bryson, agm., s Yaylalıer, Türk Amerikan İlişkilerinde., s. 39.

24 22 lere zaman tanınması gerektiğini vurgulamaktaydı. Bu yorumu yaparken Türkiye Cumhuriyeti ni kuran kadro ile ABD nin kurucularını kapasite yönünden kıyaslamaktan da geri durmuyordu. 26 Bristol, İstanbul da bulunduğu süre içerisinde Amerikan malî çıkarlarını da yakından takip etti Açık Kapı (Open Door) ilkesinin Türk topraklarında uygulamaya konulması için çalıştı. Görevinin ilk yıllarında bu teşebbüsünde başarılı olduğu söylenebilir. Çünkü ticaret ablukası kalktıktan hemen sonra yılları arasında Amerika nın Osmanlı Devleti ne ihracatı tüm İtilaf Bloku ülkelerinden fazla olarak 67 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. 27 Bristol, bir asker olarak hadiseleri gördüğü ve doğru bildiği şekilde rapor etmiş, kendisinden önceki büyükelçiler gibi Ermeni lobisine yaranmak için diplomasinin karmaşık dehlizlerinde gerçekleri ters yüz etmekten ya da günün şartlarına göre raporlamaktan kaçınmıştır. Uzun yıllar şımartılan komite ve komitacılar, Bristol un tarzından baştan itibaren rahatsız oldular ve göreve başlamasından hemen sonra bu durumu açığa vurmaya başladılar. Bristol u istemeyenlerin başında Taşnak Sutyun üyeleri geliyordu. Bu zamana kadar körü körüne yürütülen Ermeni taraftarlığına (Armenophilia) karşı savaş açılmasından ve hadiselerin aslının Amerikan kamuoyuna açıklanmasından duyulan hoşnutsuzlukla Bristol un görevden alınması için yoğun bir çalışma ve lobi faaliyeti başlatıldı. Taşnakçı gruplar; karşı lobi faaliyetini 1927 yılı Temmuz ayına kadar sürdürmüş, lakin Yakındoğu daki Amerikan çıkarlarına zarar verebileceği endişesiyle Wilson dan sonra iktidarı devralan Harding de Taşnakların yönlendirmesindeki Ermeni baskılarına rağmen Bristol u görevinde tutmaya devam etmiştir. 28 Bazı tarihçiler Bristol u bir açık kapı diplomatı olarak değerlendirir. Özellikle Ermeni propagandası etkisinde kalan tarihçilerin bu eğilimde olduğu görülür. 29 Bristol un günlükleri ve raporları okunduğunda bu görüşün mesnetsiz olmadığı hemen fark edilir. Bristol, İstanbul da bulunduğu süre içerisinde Amerikan ticaretinin gelişmesi için büyük uğraş vererek Bolşevik Rusya yı bile çalışma alanına dâhil etti. Bu sayede Amerikan ticaretinin Akdeniz, Karadeniz ve Anadolu da etkinlik kazanmasını sağlamaya çalıştı. Amiral Bristol, Amerikan ticarî çıkarlarına büyük mesai harcarken I. Dünya Savaşı sonrasında oluşan kaotik ortamda görevini dürüstlük ve doğruluktan taviz vermeden yerine getirme- 26 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary. Confidential, March 10, s Bryson, agm., s Peterson, age., s. 426; Yaylalıer, Türk Amerikan İlişkilerinde., s. 39; Malkasian, age., s Bryson, agm., s. 451; Beers, agm., 210.

25 23 yi, yüksek komiserlerin etrafına kümelenen çıkar gruplarından etkilenmemeyi, tarihî olguları objektif bir şekilde değerlendirmeyi prensip edinmiştir. Görevinin ilk sekiz ayında, İstanbul da Kıdemli Donanma Subayı unvanını kullandı. Mütareke Dönemi nde İstanbul da görevlendirilen ABD li diplomatlardan Lewis Heck ve Ravndal komiser unvanına sahip olmalarına rağmen Bristol un emrine verildiler ve günlük konsolosluk işleri ile diplomatik yazışmalarla ilgilenmeye başladılar. Statü uyuşmazlığından dolayı zaman zaman Bristol ile Ravndal arasında sürtüşmeler meydana gelmekteydi. Ermeni sorununun çözümü için fikirlerinin uyuşmadığı da bir gerçektir. Bunlara ek olarak komiser unvanı taşımaması, askerî çalışmalar dışındaki hukukî statüsünün belirsizliği, İstanbul daki en yetkili Amerikan görevlisi iken statü olarak diğer İtilaf Devletleri yüksek komiserleri ile eşit olmaması uygulamada bazı sorunları da beraberinde getirmekteydi. Bu nedenle İstanbul a, bir Amerikan Yüksek Komiseri atanması artık kaçınılmaz hâle gelmişti. Ağustos ayında zikredilen sorunların çözülmesine ve İstanbul daki temsil düzeyini yükselterek İtilaf Devletleri ile aynı seviyeye getirilmesine karar verildi. Başkan Wilson, karşıt lobilerin uğraşlarına rağmen yeni bir atama yapmaya gerek görmeyerek 12 Ağustos 1919 tarihinde Amiral Bristol a Yüksek Komiser unvanının verilmesi kararını onayladı. 30 Yüksek komiserlik ataması yapıldığı esnada Paris Barış Konferansı görüşmeleri devam ediyordu ve Ermeniler ile Rumların toprak talepleri gündemdeki yerini korumaktaydı. Paris teki talepler ilgili propaganda faaliyetleri İstanbul da da mümkün olan her zeminde yürütülüyordu. Kilise örgütleri de propaganda içinde rol almak için yarış hâlindeydiler. Bu amaçla, 8 Ekim 1919 tarihinde Protestan Ermeni Komitesi Başkanı, Ermenistan Propaganda Komitesi ile birlikte Bristol u ziyaret ettiler. Görüşmede, Türkiye nin yeniden kurulması ve Ermenilerin unutulması korkusunu taşıdıklarını söylediklerinde Bristol, Amerika daki Ermeni propagandasının büyük kısmının doğru olmadığını ve bunun anlaşılması durumunda büyük zarar göreceklerini söyledi. 31 Morgenthau döneminden beri Amerikan elçi ve konsolosları tarafından her şartta korunmaya alışmış olan Ermeni toplumu liderleri Bristol dan almış oldukları cevaplardan hayal kırıklığına uğramışlardı. Bristol, Kafkasya daki gelişmeleri de yakından izliyor ve Ermeni propaganda merkezlerinin etkisi altında kalmadan kendi hükûmetini bilgilendiriyordu. 30 Beers, agm., s. 213; Dinç Yaylalıer Bristol un yüksek komiser atandığı tarihî 7 Ağustos olarak vermektedir. Yaylalıer, American Perceptions, s. IV. 31 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, Con October 8, s. 1; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 4, s. 1.

26 24 Örneğin; 1919 yılı Aralık ayında, Kafkaslardaki durumu Dışişleri Bakanlığı na bildirirken Taşnak komitacısı Ermenilerin Nahçivan, Suşa dolaylarında öldürüldüğünü fakat asıl suçun kendilerinde olduğunu; çünkü Ermenilerin Azeri köylerine saldırdığını ve Azeri çobanları öldürdüğünü rapor etmişti. Artık komitacılar rahatça katliam yapıp katledildikleri propagandasını yapamıyorlardı yılı Nisan ayı başında Kafkaslardan İstanbul a dönen Binbaşı Kallock un vermiş olduğu bilgiye göre; Taşnak komitacıları Kars yakınlarındaki 28 Azeri köyüne dört saat içinde Ermeni Devletine mensubiyetlerini ilan etmeleri ultimatomunu vermiş, bu yapılmayınca da köyleri verilen süre dolmadan top ateşine tutarak pek çok masum sivili katletmişlerdi. İtilaf Devletleri Ermenistan Yüksek Komiseri Albay William N. Haskel in araya girmesi ile Ermeniler durdurulmuştu. Bristol, Taşnakların ilk fırsatta katliamı devam ettireceklerini rapor etmekteydi. 32 Bu esnada Ermeni lobisinin etkisi altında bulunan Amerikan gazeteleri Mustafa Kemal liderliğindeki milliyetçilerin Ermenilere katliam uyguladığını yazıyordu. 33 Bristol un tarafsız raporları Amerika da faaliyet gösteren Ermeni lobilerinin alanını daraltıyor ve etki derecelerini düşürüyordu. Bundan dolayı Ermeni lobileri zikredilen durumun ayırdında olarak en başından itibaren Bristol u azlettirmeye çalışmaktaydılar. Bristol görevde bir yılını doldurmadan Amerika daki Ermeni lobileri tüm güçleri ile Bristol un görevden alınması için işe koyuldu. Yöneltilen en büyük suçlama, Türk taraftarlığı Turkophilia ya da pro-turk olmasıydı. Bu iddialarla Amerikan hükûmet yetkililerini etkilemeye çalışan Ermeni lobilerinin mesafe alması mümkün olmuyordu. Şartların değiştiğini fark edemeyen Ermeni lobileri taleplerini geri çekmek niyetinde değillerdi. Ermeni lobilerinin çalışmalarına misyonerler de destek vererek Bristol u Dışişleri Bakanlığı na; Amerikalılara değil, Türklere inanıyor suçlamasıyla şikâyet ettiler. Aslında Bristol misyonerlerin tıp ve eğitim alanlarındaki çalışmalarını takdir etmekteydi, ancak aslî işlerinin dışında siyasi faaliyetlere girişmeleri Amerikan çıkarlarına büyük zarar veriyordu. Benzer duruma Çin deki görevi esnasında da şahit olmuştu. Bristol u sürekli şikâyet edenlere; NER, ACIA, YMCA, YWCA gibi yardım örgütleri de katılmıştı. Çünkü Bristol bu örgüt çalışanlarının çoğunluğunun uygulamayı istediği köktenci Hristiyan yorumuna karşıydı. 34 Bu kuruluşlar ya tamamen ya da kısmen misyonerlerin denetimin- 32 PRFRUS 1919, C. II, age., s. 889; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, April 2, s. 1; Albay Haskel, Paris Barış Konferansı nın 5 Temmuz 1919 tarihli oturumunda Amerika, İngiltere, Fransa ve İtalya yı temsilen Yüksek Komiser olarak de facto Hükûmet ile ilişkileri sağlamak üzere Erivan a atanmıştı. 33 New York Times, Council Drawing Turkish Frontiers, February 19, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s. 2; Yay-

27 25 deydi. Ayrıca, NER çalışanlarının büyük kısmının ABCFM üyesi misyonerler olduğu unutulmamalıdır Anadolu ve Kafkaslar da Açlık Tehlikesi ile Karşı Karşıya Olan Halklar İçinde Ermenilere Yardım Edilmesine Öncelik Verilmesi Bristol, İstanbul a geldiğinde Anadolu da savaş ateşi her tarafı sarmak üzereydi. Bu ortam, Rum ve Ermeni komitacılarına istedikleri fırsatı sağlamıştı. Taşnak ve Hınçak mensupları, kendi hedefleri doğrultusunda hareket etmedikleri için kendi dindaşlarına, hatta ırkdaşlarına mezalim yapmakta bile tereddüt etmiyorlardı. Oysa, Avrupa ve Amerika kamuoyunda propagandanın etkisiyle Ermenilerin masum olduğu kanaati hâkimdi. 35 Bundan dolayı Amiral Bristol raporlarında gerçekleri yansıttığı için Ermenilerin nefretini kazanmaktaydı. Bristol İstanbul a geldikten üç gün sonra, İngiliz Tümgeneral Ryecroft vakit geçirmeksizin kendisi ile temas kurarak Ermenistan ın Rus topraklarında kalan kısmının açlık tehlikesi altında olduğunu bildirdi. 36 Mondros Ateşkesi imzalanır imzalanmaz İngilizler Kafkaslar ı işgal etmişlerdi ve işgal alanlarında karışıklık çıkmaması için savaş sonrası dönemde açlık ile boğuşan Kafkas halklarına çare aranıyordu. Bu dönemde tüm Kafkaslar da ve Doğu Anadolu da açlık tehlikesi vardı. Ermeniler de açlık ile boğuşan halklar arasındaydı. İngiliz işgal güçleri ABD deki Ermeni sempatisinden haberdar olarak Ermenilerin beslenme sorununun çözümünü Bristol vasıtasıyla Amerika ya yüklemek istiyordu. Tam bu esnada Amerika da yoğun bir medya kampanyası başlatılmıştı yılları arasında ABD nin İstanbul Büyükelçisi olan Henry Morgenthau, Amerikan Hükûmeti tarafından desteklenen ve Osmanlı topraklarında faaliyet göstermesi için teşvik edilen ACASR nin (Amerika, Suriye ve Ermenistan a Yardım Komitesi) toplantısında, Ermenilere yardım edilmezse bu ırkın Türkler tarafından ortadan kaldırılacağını iddia etmiş, ertesi gün bu sözleri gazetelerde yayımlanmıştı. 37 Oysa aynı tarihlerde Doğu Anadolu dan gelen askerî raporlarda durum şu şekilde özetlenmekteydi: lalıer, Türk Amerikan İlişkilerinde., s. 39, 40; Malkasian, agm., 356; Robert L. Daniel, The Armenian Question and American-Turkish Relations, , The Missipi Valley Historical Reivew, 46, (2), s New York Times, Tells of Turk Atrocities, January 3, s. 4; New York Times, Saw Turkish Atrocities, February 1, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Appendix, War Diary, 1 February New York Times, Fears Armenians Doom, January 9, s. 9; PRFRUS 1919, C. II, Washington: Government Printing Office, s. 817.

28 26 Düşman işgaline maruz kalan köylerden kaçan halka, düşman ve özellikle Ermeni askerler pek canice ve vahşice davranmaktadırlar, genç çocuk ve kızlar kaldırılarak bilinmeyen bir tarafa götürülmektedirler, mallar yağmalanmakta, canlara zarar verilmekte, katliamdan çekinilmemekte, ırza tecavüzün akla, hayale gelmeyecek derecesi sergilenmektedir. 38 Misyoner teşkilatlarının etkisiyle oluşan atmosferde Amerika dan gelecek yardımlar, İngiliz işgal güçleri tarafından Batum Limanı na boşaltılacak, Ermenistan içlerine nakliyeleri sağlanacaktı. Amerika nın yapması gereken tek iş toplanacak yardımları Batum Limanı na ulaştırmak ve Ermenistan içlerindeki dağıtımı üstlenmekti. 39 İngilizlerin, Kafkaslarda açlık çeken diğer halkları yok sayarak sadece Ermeniler için ABD den yardım istemeleri ise bilinçli bir tercihti. Çünkü bu sırada İngilizlerin yardım yapmak için tercih ettikleri halk Gürcüler idi ve Ermenilere yardım yapılması işini böylece ABD ye ihale etmiş oluyorlardı: İngiliz Ordusu ndan Tümgeneral Ryecroft, Amiral Bristol a Ermenistan ın Rusya topraklarında kalan kısımları ile Maverayı Kafkasya nın diğer kısımlarının acil olarak yiyecek maddelerine ihtiyaç duyduğunu ve buradaki nüfusun bir kısmının açlık tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Tümgeneral, İngilizlerin yardım gemilerinin Batum [Limanı nda] boşaltılmasının ve gelen yiyecek maddelerinin içerilere nakliyesini sağlayabileceğini, lakin dağıtım için gerekli örgütlenmeye sahip olunmadığından için bu işi yapamayacağını söyledi. Bununla birlikte İngilizler dağıtım işini yapmak için Batum a gelecek yiyecek gemilerine ve Amerikalı misyonerlere her türlü yardımı sağlayacaklardır. General, ülkede (Ermenistan) bu işi yapacak bazı insanların bulunduğundan emin olduğunu ve dağıtım için yük hayvanlarının sağlanabileceğini fakat yardım geldiğinde en önemli işin Amerikalı görevli ya da memurların dağıtım işini üstlenmeleri olduğunu söyledi. General Ryecorft, bu bölgeye İngiliz askerlerinin gönderilmesinin temel nedeninin Gürcüler ile Ermeniler arasındaki anlaşmazlık olduğunu sözlerine ekledi. Yardıma, Savaştan önce Rusların denetiminde bulunan Ermenistan kısmında ihtiyaç duyulduğunu söyledi ve General Milne den gelen bir mektubun da ekte olduğunu bildirdi Genel Kurmay Başkanlığı, Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, , C. II, Genelkurmay ATASE ve Genelkurmay Denetleme Başkanlığı Yayınları, Genel Kurmay Basımevi, Ankara, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Appendix, War Diary, February 1, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Appendix, War Diary, February 1, 1919.

29 27 Açlık tehlikesine karşı yardımların toplanması kadar dağıtılması da önemliydi. Savaş öncesinde Amerikalı misyonerler tüm Osmanlı topraklarında faal bir çalışma ağı ve istasyon sistemi kurmuşlardı. Tüm bu kuruluşlar Boston merkezli bir misyoner kuruluşu olan ABCFM nin (American Board of Foreign Missions) denetimindeydi. Cyrus Hamlin tarafından kurulan bir misyoner okulu olan Robert Koleji de ABCFM ye, dolayısıyla misyoner teşkilatlarına bağlı olarak faaliyet gösteriyordu. Amiral Bristol göreve başladıktan hemen sonra, 7 Şubat ta Robert Kolej de bir toplantı yapıldı. Toplantıya; Bristol, Robert Koleji Müdürü C. Philip Gates, Komiser Heck ve Bay Fowle ile Binbaşı Stebbins katıldı. Ele alınan başlıca konu Anadolu da (Asia Minor) yardım ulaştırılmasıydı. Amerikan Yardım Komitesi nin bu görevi, Amerika Yiyecek Misyonu ve Donanma ile koordineli olarak üstlenmesine karar verildi. 41 Toplantıda yardımların eşkıyalara karşı korunması için resmi üniformalı askerlerin kullanılması uygun görüldü. Sayıları bir ya da daha fazla olacak askerî görevliler bölgede bulunan Müttefik güçlerinden sağlanacaktı. İlk olarak dağıtım yapılacak yerleri ve güzergahları belirlemek için öncü ekipler görevlendirilecekti. Alınan karara göre; dağıtımda Türk görevlilerden de yardım sağlanacak, ancak dağıtıma karışmalarına ya da dağıtımdan menfaat sağlamalarına izin verilmeyecekti. 42 Tüm topluluklardaki Hristiyan ırklarının aynı yerde bulunan Türklere hiçbir şey verilmeksizin beslenmesi sorusu uzun uzadıya tartışıldı ve böyle bir uygulamanın soruna sebebiyet vereceğine karar verildi. Bu sorun yetkili kuruluşlarla görüşülmek üzere daha sonraya ertelendi. Entente [Bağlaşıklar] temsilcilerinin sadece ihtiyaç duyulduğunda güvenlik amacı ile kullanılmasına ve diğer tüm işlerin Komite [Amerikan Yardım Komitesi] tarafından yürütülmesine karar verildi. 43 Toplantının yapıldığı gün raporlara giren bir telgrafta; Booman ve çevresindeki Ermenilerden bir milyon ruble yardım toplandığı, Amerikan Yardım Komisyonu nun bu para ile buğday almak üzere Krasnodar a doğru yola çıktığı bildiriliyordu. Telgrafta yine buradaki Ermenilerden toplanan yarım milyon rublenin Bakü de bulunan Thompson a gönderildiği ve böylece Suşa ve Gerusi bölgelerindeki mültecilerin üç hafta daha yerlerinde kalmasının sağlanabileceği belirtilmişti. 44 Bunlara ek olarak Kars ı işgal eden İngiliz askerleri depolarda 41 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Weekly Report, February 7, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Weekly Report, February 7, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Weekly Report, February 7, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, 27th Divisions, February 7, 1919.

30 28 bulunan buğdaya, bölgede bulunan Türklerin aç kalması tehlikesini hiçe sayarak el koymuş ve Ermenilere dağıtılmasına karar vermişti. Bölgedeki İngiliz güçleri tarafından gönderilen bir telgrafta konuyla ilgili şu detaylara girilmişti:. Türkler tarafından yağmalanan on ton buğday tarafımızdan Kars bölgesinde toplanarak Gümrü deki ıstırabı hafifletmek için buraya gönderildi ton pirinç alınmak üzere Enzeli ye gönderildi ve Amerikan Yüksek Komisyonu beklenmektedir. 26 Ocak taki mesajımızda bildirdiğimiz üzere Ermenilere buğdayı satmayı reddeden Nahçivan Azerilerinin ton buğdayı satmaya razı edilmesi için gerekli tedbirler alınmıştır. 45 Oysa Kars ta bulunan ve Türkler tarafından yağmalandığı iddia edilen buğday Ermenilere değil, Türklere aitti ve stokların Ermenilere teslim edilmesi için İngiliz işgal güçleri uzun süredir bölge halkına baskı yapıyordu. Çünkü Kars ve havalisine yerleştirilmek için bekleyen Ermeniler bu buğdaya acil ihtiyaç duymaktaydı. Aksi durum Ermeni mültecilerin şehre yerleşimini imkânsız hâle getirecekti. Bölgedeki Amerikan görevlilerinin göndermiş olduğu durum bildirir telgraf, stoklardaki buğdayın bir kısmına, daha önceden yağmalandığı bahanesi ile el konulduğunu göstermektedir. Amerikan görevlilerinin göndermiş olduğu ve Bristol Günlükleri içinde yer alan telgraf ile tarihî hadiselerin seyri paralellik arz etmektedir. Telgraf ayrıca Amerikan görevlilerinin de Ermeni mültecilerin geri dönerek yerleştirilmesi için aktif olarak çalıştıklarını göstermektedir. Bunlara ek olarak Erzurum, Van, Sarıkamış ve Kafkaslar a geri yerleştirilecek olan Ermeniler için de acilen binlerce ton buğday, arpa ve çavdara ihtiyaç olduğu bildiriliyordu Şubat ta Bristol, Kıdemli Donanma Subayı unvanı ile, Londra da bulunan komuta merkezine bir telgraf göndererek, Mercurius isimli kargo gemisinin Ermenistan a yardım amacıyla Derince de muhtelif yük indirdiğini bildirdi. Derince Limanı nda toplanan yükler daha sonra West Mount adlı yük gemisi ile Batum a gönderilecekti. Bir gemi ile yaklaşık 600 ton yük taşınabiliyordu. 47 ABD Dışişleri Bakanlığı nın 16 Ocak 1919 tarihinde İngiltere Büyükelçisine göndermiş olduğu telgrafa göre; Mercurius, Pensacola ve Western Belle ile birlikte Ermenilere yardım amacıyla ACASR tarafından görevlendirilmişti LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, 27th Divisions, February 7, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, 27th Divisions, February 7, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, HH-G, Con , February 13, 1919; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 16, PRFRUS 1919, C. II, Washington: Government Printing Office, s. 819; New York Times, To Take Food to Near East, January 12, s. 6.

31 29 Bu telgraftan anlaşılan diğer bir olgu da, belirtilen dönemde kargo gemilerinin getirdikleri yüklerin dağıtım yerlerinden birinin de Derince Limanı olduğudur. Tüm bu gelişmeler esnasında Millî Mücadele henüz başlamamıştır; lakin hazırlıklar ve Anadolu daki hareketlenme hız kazanmıştır. Millî Mücadele başlamadan önce, Amiral Bristol 13 Nisan daki haftalık raporunda, Ermenistan da açlık ve kıtlık olduğunu, bu bölgeyi işgal eden Türk ordusunun geri çekilme esnasında tahıl ve hububatı da beraberinde götürdüğünü ve Kars ta depolanan hububatın İngilizlerin denetimine geçtiğini belirtiyordu. 49 Rapora göre; Ermenistan Cumhuriyeti ile Gürcistan Cumhuriyeti arasında anlaşmazlık vardı ve Ermenistan daki mülteciler kıtlıkla boğuşmaktaydı. Rapor da Türkler in Azerileri silahlandırdığı da kaydedilmişti. 50 Oysa, Ocak ayı sonunda İngilizler Türklere ve Azerilere karşı ortak bir cephe oluşturabilmek için Gürcüler ile Ermeniler arasında arabuluculuk yapmışlardı. 51 Buna rağmen iki devletin anlaşmazlığı hâlen devam ediyordu. Kafkasya daki durum Bristol un raporuna şu şekilde yansımaktaydı: Ermenistan ve Kafkaslar: Bu topraklardan gelen tüm raporlar büyük bir ıstırap çekildiğini ve açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalındığını göstermektedir. Gürcüler ve Ermeniler arasında kıskançlık ve anlaşmazlık vardır. Çok sayıda muhtaç durumdaki Ermeni mülteci bu ülkede [Ermenistan] açlıkla karşı karşıyadır. Türkler, Ermenistan bölgesini boşaltırken ve geri çekilirken ülkedeki canlı hayvanları, buğday ununu ve zirai alet-edevatları da beraberlerinde götürmüşlerdir. Bu malzeme Kars a yığılmıştır ve şu anda Kars İngiliz kontrolü altındadır. İngilizler bu malzemeyi [Ermenilere] dağıtmaya çalışmaktadır, buna karşın yoğun kar yağışı yüzünden çok başarılı olamamaktadırlar. Bu bölgedeki Azeriler, Türkler tarafından silahlandırılmıştır ve Türkler ayrıldıktan sonra Azeriler kontrolü ele geçirerek Güney Kafkasya Cumhuriyeti adıyla bilinen belirsiz bir cumhuriyet kurmuşlardır. Bu ülkedeki durum özel bir raporla daha sonra bildirilecektir Şubat ta Robert Kolej de yapılan toplantıda, yardımların dağıtılması için ön çalışma yapılması kararlaştırılmıştı. Bu amaçla Robert Kolej Müdürü Calep F. Gates Nisan ayı başında Anadolu gezisine çıkmıştı. Amaç, yardımların Anadolu da yaşamakta olan Hristiyan halka nasıl ulaştırılacağını tespit etmek ve 49 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for the two Weeks Ending 13 April Part Three, Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for the two Weeks Ending 13 April Part Three, Con s E. A. Yarrow, The British Withdrawal and Present Conditions, The Journal of International Relations, S. 10, No. 3, Ocak s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for the two Weeks Ending 13 April Part Three, Con s. 1-2.

32 30 durumu yerinde görmekti. Gezi sonrası kaleme alınan ve telgraf ile Washington a gönderilen raporda, yardımların dağıtılmasından çok açıkça Anadolu daki siyasi durum ve Amerikan güdümüne yaklaşım irdelenmiştir. 53 Bu esnada Anadolu da yaşayan Hristiyanlara yardım çalışmaları tüm hızıyla devam ediyordu. Yardım görevlilerinin ve yardım malzemesinin güvenliğinin sağlanması için Amerikalı misyonerler ve İngiliz işgal güçleri koordineli olarak çalışıyorlardı. İngiliz işgal güçleri komutanı General Allenby, yardımların Kayseri, Harput, Diyarbakır ve Mardin bölgelerine gönderileceğini bildirmişti. İşgal güçleri kontrol alanları dışında koruma üstlenmeyecek, işgal güçlerinin yetersiz olduğu yerlerde Türk makamlarından yardım istenecekti. 54 Gates in Anadolu daki durumu özetleyen raporundan sonra, Mayıs ayı başında Amerikan Noma gemisi ile Batum a giden Üsteğmen Preston buradaki vaziyeti içeren bir raporu Bristol a sundu. 6 Mayıs 1919 tarihini taşıyan bu belge Bristol tarafından telgraf ile Washington a gönderildi. Üsteğmen Preston, Noma gemisinde sivil bir yolcu gibi bulunmuş ve Batum da incelemeler yapmıştı. Preston un raporu Bolşeviklik, Beyaz Ordu ve Rusya hakkında gözlem ve görüşmelere dayanan bilgiler içermektedir. 55 Raporun Ermeniler ile ilgili kısmı şu şekildedir:. Bana söylendiğine göre Türk kuvvetleri İngilizler gelinceye kadar [Batum da] kalmaya devam ettiği için Bolşevikler burada çalışma şansı bulamamışlar. Ülkede mülteci sorunu hariç mukayeseli bir istikrar ve refah durumu mevcut Türkiye Ermenisi, sınırdaki kamplarda sınır hattını geçerek evlerine dönmek için beklemektedir ve aynı hatlarda Kürt, Rus ilerleyişi sırasında yaptıklarının intikamını almak için, sınırı geçecek bu mültecileri İngilizler ayrılır ayrılmaz katletmek için beklemektedir. Bunlara etkili olarak direnç gösteremediğinden çok sayıda erkek hayatını kaybetmiştir. Buna rağmen evlerine dönmek için ısrar etmektedirler. ABD nin Türk Ermenistan ında güdüm idaresini alması çok sayıdaki yerde büyük bir taraftarlıkla karşılanmaktadır. 56 Preston raporunun bundan sonraki kısmında Batum da ve Kafkaslar da bulunan İngiliz işgal güçleri, Bolşevikler ile İngilizler arasındaki durum ve Azerbaycan hakkında bilgi vermektedir. Preston un raporuna göre; Batum daki İngiliz işgal güçleri Hint askerlerinden oluşmaktadır ve bu alaylar oldukça iyi durumdadırlar. 53 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Con , MLB-G, April, 29, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, June 22, Part Three, Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, , May 6, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Con , May 6, 1919.

33 31 NER İdari Komitesi 57 ise 11 Kasım 1919 tarihinde ABD Dışişleri Bakanlığına vermiş olduğu muhtırada, Kafkaslar da Ermeni nin açlık tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu, yardım edilmezse bu insanların öleceğini bildirmiştir. Muhtırada Ermenistan daki kıtlık ve açlık tehlikesi abartılı rakamlarla dramatize edilerek verilirken Anadolu, Azerbaycan ve Gürcistan daki açlık ya da kıtlık ile ilgili tek kelime söylenmemektedir. 58 Preston NER in muhtırasından altı ay önce kaleme aldığı raporunda Gürcüler hakkında biraz da alaycı bir şekilde şu bilgilere yer verir: Gürcüler konuşmada ve görünüşte çok cesur ve savaşkan kimselerdir, lakin ölünceye kadar Batum u tutmaya yemin eden tanesi yarı aç Türk ün varmasından önce, iki sahra topunu bırakarak Batum dan kaçmışlardır. 59 Raporun bundan sonraki kısmında Batum daki sağlık ve temizlik durumu, İngiltere nin Hint askerleri, yerel durum, yiyecek kıtlığı ve fiyatlar hakkında bilgi verilmektedir. Preston un bulunduğu Noma gemisi Batum dönüşü Trabzon a uğramıştır. Preston Trabzon da ACRNE (American Committee for Relief to Near East Amerika Yakındoğu ya Yardım Komitesi) görevlisi Stapleton ile görüşmüş ve görüşmeyi raporuna şu şekilde kaydetmiştir: Trabzon da çalışma yapan ACRNE görevlisi Bay Stapleton tarafından verilen açıklamalar: Batum dönüşü Trabzon Limanı nda Ermenilerle ilgilenen Misyoner Bay Stapleton, Birleşik Devletler [Amerika] Yiyecek İdaresinden Bay Heinz ve ACRNE den Bay Smith ile görüşmek üzere gemiye çıktı. Konuşma esnasında Ermenistan da 25 yıl kaldığını ve düşüncesinin burada yaşamakta olan ırkların [Ermeniler ve Rumlar] acilen bağımsızlıklarını kazanmaları için mevcut durumun çok karmaşık olduğunu söyledi. Sahil boyunca çok sayıda şehirde, Trabzon ve Samsun da aralarında bulunmak üzere kısmen Yunanlılar [Rumlar], kısmen Ermeniler ve kısmen [I. Dünya] Savaşı süresince gerçekleşen katliamlar ve sürgünler dolayısıyla şu anda çoğunluğu oluşturan Türkler yaşamaktadır. Bununla birlikte Rumlar, bizim [Trabzon a] varışımızdan önce eski Pontus Krallıklarını ilan etmek için kendi planlarına sahiptiler. Ancak çekimser kaldılar, çünkü planlanan hükûmet darbesinden önceki gece soydaşlarından bir tanesi ayaklanma sırasında öldürüldü. Batum da bulunan İngilizler bana, bu Rumların Yunanistan daki asıl Yunanlılardan çok daha zayıf imkânlara sahip olmalarına rağmen çok daha büyük bir yeteneğe malik bulunduklarını, yukarıda bağımsızlık isteyenlerde olduğu gibi en iyi Rum 57 NER İdari Komitesinin üyeleri: A. J. Hemphill, Henry Morgenthau, J. R. Mott, Charles E. Beury, Stanley White, Abram I. Elkus, C. V. Vickrey den oluşuyordu. H. Morgenthau ve A. I. Elkus yılları arasında İstanbul da büyükelçi olarak görev yapmıştı. Bkz. PRFRUS 1919, C. II, Washington: Government Printing Office, s PRFRUS 1919, C. II, Washington: Government Printing Office, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Con , May 6, 1919.

34 32 görevlilerin Karadeniz Sahili nden çıktığını söylemişti. İç kesimlerde, şehirlerde ya da sahillerdeki verimli topraklarda yaşayan Ermeniler, Türkler ve diğer Muhammedî ırklarla ya da Yunanlılarla [Rumlar] karışmıştır ve birkaç istisnai durumda yükseklerde yaşayıp, çobanlıkla uğraşan bir ırk olan Kürtler kışkırtılmazlarsa Ermeniler ile oldukça iyi bir şekilde anlaşabileceklerdir. Bununla birlikte Misyoner Stapleton, bütün ırkların etnik ya da dinî hoşgörüden habersiz olduğunu ancak çok az sayıda güzel istisnai örneklerin de bulunduğunu söyledi. Sorulara cevap olarak Ermeni sorunu için en iyi çözümün, her bir ırkın hoşgörüyü sağlayacak bir mandater idare altında mümkün olduğu oranda kendilerine ait olan bölgelerde bağımsızlığını kazanması ve sonra da mevcut Türk Hükûmetinin devamlılığının sağlanmasının gerekli olduğunu söyledi. Ermeni ırkının insan gücünün, yardım olmaksızın devamlılığını sağlaması mümkün değildir. Stapleton, pek çok yerdeki Ermeni çoğunluğunun katliam ya da sürgünler ile azınlığa indirildiğini, Amerika dan az sayıda göçmenin gelerek gidenlerin yerine ikame edileceği umulmaktadır. Kadınlar ve hatta çocukların bile, savaşın onları bıraktığı yerde yeni bir yaşam kurmaktansa, muhtemelen artık bir Türk ün malı olan ya da harabe hâline gelmiş yerlerine dönmek için yüzlerce mil gitmeye razı olduklarını söyledi. Köylerdeki Türk komşuları, İstanbul dan, mollalar tarafından ya da daha zengin veya daha yetenekli Ermeni komşusuna olan borcu nedeniyle kışkırtılmadıkları sürece Ermenilerle oldukça iyi geçinmektedirler. Bu durumda Türk, mollaya itaat için ya da zenginleşmek için katliam yapacaktır. Ermeniler ve Türkler şehirlere gittiğinde rekabet Türklerin aleyhine daha kesin olacaktır ve ırksal nefret de daha keskin hâle gelecektir. Bahse konu üç ırk içinde Ermeniler dürüst işadamı ve finansördürler, fakat politik kapasiteleri yetersizdir ve zor anlaşılabilir insanlardır, Yunanlılar [Rumlar] yetenek olarak ikinci sırada gelir ve politik kapasite ve Avrupa kültürüne duyarlılık açısından diğerlerinden üstündür. Türkler ise iki açıdan da en düşük düzeydedirler, buna karşın kişilik olarak en sevimli olanlardır. Bay Stapleton, Ermenilerin Hristiyanlık inancı açısından samimi olduklarını, din değiştirmeyip Müslüman olmaları için çok baskı gördüklerini, fakat İncillerinden ayrılamadıklarını ve papazlarının İncil i cemaatlerinden biraz yüksekte tuttuğunu söyledi. İncil onların diline çevrildiği şekliyle herkesin elindedir ve Stapleton Ermenilerin dinî inanış olarak büyük atılım yapacaklarına, iş ve sosyal yaşamlarında bir devrim gerçekleştireceklerine inanmaktadır. Türkler geçen savaşta [I. Dünya Savaşı] katliam ve sürgünler yaptılar, fakat Bay Steplaton, Türkiye deki Alman idarecilerin, isteselerdi Türkleri durdurabileceğine inanmaktadır ve Almanlar olacakları çok önceden bilmelerine rağmen hiçbir şey yapmaya gerek görmemişlerdir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Con , May 6, 1919.

35 33 Preston un raporu düzenlendiğinde henüz King-Crane ve Harbord Askerî Kurulları Türkiye ye gelmemişti. Fakat bu kurulların Türkiye de inceleme yapmasından önce Amerikan Hükûmeti nin Türk topraklarında kurulacak bir Ermeni Devleti için alt yapı çalışmalarını başlattığı görülmektedir. Asıl amaç, kamuoyuna ilan edildiği gibi insanî yardımların muhtaç Hristiyanlara dağıtılması değildir. Esas niyet Ermeni Devleti nin oluşturulabilmesi için belli bölgelerde gerekli altyapının hazırlanmasıdır. Yardım işiyle alakalı iki misyoner, Gates ve Stapleton un raporlarında yardım çalışmaları ile ilgili herhangi bir bilgi yer almamaktadır ve raporlar elde edilen verilerin sonuçlarını Amerikan Hükûmeti ne bildirmeye yöneliktir. Tüm bu çalışmalar Anadolu da başlayabilecek bir Türk uyanışını yok saymaktadır yılı Mayıs ayına kadar Bristol günlüklerine yansıyan rapor ve notlar, Anadolu ya yayılmış olan misyonerlerin içten içe oluşan Türk refleksini kestiremediklerini göstermektedir. Bristol un 18 Mayıs tarihli haftalık raporunun Kafkaslar ile ilgili kısmında General Denikin 61 ordusunun Kafkaslardaki başarıları bildirilmektedir. Erivan bölgesindeki yardım çalışmaları tatmin edici bir şekilde yürütülmektedir; çünkü işgalci İngilizlerin arabuluculuğu ile Gürcistan Devleti, demiryollarının Ermenistan a yardım için kullanılmasına rıza göstermiştir. Bristol, İzmir in Yunanlılar tarafından işgal edilmesinin Anadolu da büyük bir infialle karşılandığını ve işgale destek olan Amerika ya karşı da kızgınlığın olduğunu kaydetmektedir. Bu nedenle artık misyonerlerden oluşan Amerikan yardım görevlilerine koruma verilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. 62 Raporun Trabzon ve Samsun ile ilgili bölümü ise şu şekildedir: Trabzon ve Samsun Bölgesi: İstihbarat görevlisinin bu bölgedeki şartlarla ilgili özel raporu gönderilmiştir. Bazı yardım görevlilerinin Trabzon dan çekilerek yardım ihtiyacının hızla düzeldiği Erivan ve Kafkasya da görevlendirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir General Denikin komutasındaki Beyaz Ordu, Bolşevikler emrindeki Kızıl Ordu ya karşı savaşıyordu. Bağlaşıklar ve ABD, Bolşeviklere karşı General Denikin i destekliyordu. Ordusunun ilk başlardaki görece zaferlerine rağmen Denikin ve arkadaşları Kızıl Ordu karşısında mağlup olarak ellerinde en son kalan toprak parçası Kırım dan Bağlaşıklar tarafından tahliye edilecek ve Bolşevik karşıtı asker ve sivillerin büyük kısmı Bağlaşıklar tarafından işgal altındaki İstanbul ile Çanakkale ye yerleştirilecektir. Bkz. İsmail Köse, Paris Barış Konferansı ABD Tutanaklarında Beyaz Ordu Liderleri ve Bolşevikler, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, Trabzon: Serander Yayınları, Bahar s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 18 May May 18, Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 18 May May 18, Part Three. s. 1.

36 yılı sonuna gelindiğinde Stapleton un Trabzon daki faaliyetlerini hâlen devam ettirdiği görülür yılı Ekim ayında Trabzon dan İstanbul a dönen NER görevlisi Bayan K. H. Gillespie bu şikâyetleri Bristol a iletti. Bayan Gillespie nin gündeme getirdiği diğer konu, Trabzon ve çevresindeki Rumlar ile ilgiliydi ve notlara dökülmüştü: Öğleden sonra, Yakındoğu Yardım Komitesi nden Bayan K. H. Gillespie geldi. Kendisi, geçen iki buçuk yıl boyunca görev yapmakta olduğu Trabzon dan birkaç gün önce dönmüştü. O, [Bayan Gillespie] bana, Bay Stepleton un Trabzon da hiç kimse ile iyi ilişkilere sahip olmadığı bilgisini verdi. Bana ayrıca, onun [Stepleton un] İstanbul daki ve diğer yerlerdeki İngiliz görevlileri/subayları ile sürekli yazıştığına inandığını söyledi. Bu nedenle Yakındoğu Yardım Komitesi nin bazı mektupları durdurulmuştu. Bay Stepleton un tüm yetimleri Amerikan Protestan Kilisesi ne gitmeye zorladığı için yerel Ermeni din adamları ile de sorunları vardı. Bayan Gillespie bana, dağların yükseklerindeki zengin bir köy hakkında da bilgi verdi. Yerel Rum Piskoposu bu köyden daima propaganda amacıyla kullanabileceği katkılar almaktaydı. Kendisi bu katkıları almaya devam ediyordu lakin Türkler sonunda bu köye saldırarak ele geçirdi. Şimdiye kadar onun duyduğuna göre, Türkler köyü tahrip etmemişler ve herhangi bir mezalim yapmamışlardır, fakat askerlik çağındaki erkekler köyden uzaklaştırılmıştır. 64 Günlüklerde, Trabzon daki piskoposun propaganda amaçlı malzeme topladığı köyün ismi zikredilmez. Lakin, yüksek dağların üstünde olduğu belirtilen bu zengin köy, Rum çetelerine de sığınaklık yapan, Trabzon un Arsin İlçesi nin güneydoğusunda bulunan Santa Köyü olmalıdır. Aynı gün Amasya Rum Piskoposu Bristol u görmeye gelerek Amasya daki Rumların Türkler tarafından katledildiğini, ne Samsun da ne de Merzifon da Pontus Topluluğu adında bir kuruluş olmadığını iddia etti. Bristol, Piskoposa vermiş olduğu cevapta, elinde Samsun, Trabzon ve Pontus un diğer bölgelerinde böyle bir topluluk olduğuna dair sağlam kanıtlara sahip olduğu cevabını verdi. Piskopos, Bristol dan Anadolu daki Hristiyan ırklara karşı yapılan bu katliamın durdurulması için bir şeyler yapmasını istedi. Bunun üzerine Bristol, şimdiye kadar elinden geleni yaptığını ancak, Türklere böyle bir taleple gittiğinde, Türklerin kendisine, Yunanlılar/Rumlar tarafından İzmit ve Mudanya bölgesinde işlenen katliamları örnek gösterdiğini söyledi. 65 Rum Piskopos Bristol dan istediğini alamayarak geri dönmek zorunda kalmıştır. 64 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, October 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, October 4, s. 2.

37 35 Yunan işgali esnasında, İşgalci Yunan ordusuna her türlü desteği sağlayan, eşkıyalık yapan ve Müslüman komşularına katliam uygulayan Türk vatandaşı Rumlar, birlikte yaşama kültürünü terk etmişlerdir. Lozan Antlaşması esnasında imzalanan (30 Ocak 1923) Nüfus Mübadelesinin psikolojik zemini bu şekilde oluşmuştur Amerikan Yardım Örgütleri ve Misyonerlerin Ermeni Yanlısı Çalışmaları Millî Mücadele döneminde daha önceden başlatılmış olan yardım çalışmaları işgal güçlerinin de desteği ile etkinliğini artırmıştı. Yardım örgütlerinde çoğunlukla misyonerler görev yapmaktaydı ve geçmişten gelen bir alışkanlıkla sadece Hristiyanlara yardım ediliyordu. Bu nedenle büyük çoğunluğu misyoner olan yardım örgütlerinde görevli Amerikalıların temel yaklaşım noktası Hristiyanlık olduğu için hadiseleri değerlendirme algıları da bu şekilde oluyordu. Buna karşın misyonerler ile Ermeniler arasında zaman zaman anlaşmazlıklar da oluyordu. Bunlar Bristol un günlüklerinde kayıt altına alınmıştır. Örneğin, Konya da görevli olan NER üyesi, misyoner Bayan Hewitt 10 aylık görevinden sonra, 1919 yılının 29 Aralık günü İstanbul da Yüksek Komiser Bristol ile görüştüğünde ona söyledikleri Bristol tarafından şu şekilde kaleme alınmıştır: Öğleden sonra, geçen Mart ayından bu yana Bayan Cushman ile Konya da görev yapan ve kısa bir süreliğine burada bulunan Yakındoğu Yardım Komitesi nden Bayan Hewitt benimle görüşmek istedi. O, [Bayan Hewitt] Türk sağlık görevlilerinin Yakındoğu Yardım Komitesi sağlık görevlilerine sürekli müdahalede bulunduğunu rapor etti. Söylediğine göre; Bayan Cushman, Türk sağlık görevlilerine bir mektup yazarak müdahalelerini durdurmalarını istemiş aksi hâlde durumu Amerikan Yüksek Komiseri ne rapor ederek bildireceğini beyan etmiş ve (Bayan Cushman) bunu bana iletmesini söylemiş. Bayan Hewitt, burada daha çok kaldıkça Türklere olan sempatisinin arttığını söyledi. Ona göre; Ermeniler garip bir karaktere sahiptirler. Onlar, [Ermeniler] acı çektiklerinden kendileri için her şeyin yapılması gerektiğini, ancak diğerleri tarafından kendilerinin ihtiyaçlarının karşılanması dışında onların dünya için hiçbir şey yapmalarına gerek olmadığını düşünmektedirler. O [Bayan Hewitt], yerli halkın İngiliz işgalini, Fransız ve İtalyanlara tercih etmesinin nedeninin, Tommy nin [İngiliz askerî] içip, sarhoş olup kargaşa çıkartması ihtimal dahilinde iken yerli kadınları rahatsız etmemesi, fakat Fransız ve İtalyanların bu yönde tavır sergilemeleri olduğunu söyledi. Bayan Hewitt ayrıca, milliyetçilerin Konya ya geldiklerinde, Bağlaşık yanlısı olan Eski Türk Partisi, Milliyetçilere karşı koymuş ve iki taraf bir süre savaşmışlardır. Milliyetçiler kontrolü ele aldıktan sonra her şeyin normale döndüğünü söyledi LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, December 29, 1919; Miss

38 36 Misyoner Hewitt in söylediklerine benzer şikâyetler daha önce de gelmişti, fakat Hristiyanlık algısı her şeyin önünde olduğu için bunlara göz yumuluyordu. Bu esnada Millî Mücadele örgütlenme çalışmaları ile uğraşırken, yardım örgütleri içinde bulunan misyonerlerin savaş öncesindeki kışkırtıcı faaliyetleri de hız kazanmıştı. Mütareke şartları ile artık çalışmalar daha kolay yürütülüyordu. Yardım örgütü çalışanı misyonerlerin dahli ile çıkan ilk önemli hadise Sivas ta meydana geldi. NERC görevlisi misyonerler Dr. Smith ve Bayan Graffam, Fransızların Kilikya yı işgali ve Sivas Kongresi ertesinde kentte yükselen milliyetçi duyguları fırsat bilerek Hristiyanların katledileceği bahanesiyle buradaki Ermenileri gizlice silahlandırmıştı. Graffam ın faaliyetleri artık tolere edilemeyecek düzeye geldiği için bölgedeki diğer Amerikalı çalışanlar sürekli olarak Sivas tan kovulabileceğini rapor ediyordu. 67 Smith ayrıca, Ermeni komitacıları açıktan destekliyordu yılı Şubat ayında Bristol, misyoner Smith ile görüşerek Bayan Graffam ın davranışının mazur görülebileceğini, fakat kendisinin eylemlerinin düşüncesiz ve sağduyudan yoksun olduğunu söyledi. 68 Smith, Bristol un söyledikleri ile hemfikir gibi görünmüştü; fakat daha sonra fırsat buldukça benzer faaliyetlerde bulunmakta tereddüt etmemiştir. Bu durum Bristol un günlüklerine şu şekilde yansımıştır: Dr. S. Smith, Yakındoğu Yardım Komitesi nden (NER), geçen günlerde Sivas tan gelmişti ve Sivas taki yerel duruma ait bilgiler vermek üzere bana bir ziyarette bulundu. O [Smith], geçenlerde yabancılara ve gayrimüslimlere karşı bir katliam kışkırtıcılığının vuku bulduğunu söyledi. [Smith in] söylediğine göre; Bayan [misyoner] Graffam geçtiğimiz günlerde, sessiz ve gizlice, Ermenilerin silahlanmasına yardım etmiş ve katliam durumunda savunma tedbirleri almalarını sağlamıştır. Dr. Smith e, Bayan Graffam u bunu yaptığı için hoş görebilsem bile [bu davranış] düşüncesizce ve sağduyudan yoksun olarak yapılmıştır dedim. O [Smith] da benimle hemfikir olduğunu söyledi. O [Smith] ayrıca, burada [Türkiye de] bulundukları süre içerisinde Türk idarecilerin kendilerine insanca ve saygılı bir şekilde davrandıklarını belirtti. Geçtiğimiz, günlerdeki kışkırtmanın, Fransızların Kilikya dan Diyarbakır a ve Harput a doğru ilerlemesinden kaynaklandığını belirtti. Bayan Graffam dan ilk raporlar geldiğinde ben de bu şekilde düşünmüştüm. 69 Hewitt ile benzer şekilde, 20 Nisan 1920 tarihinde Tarsus tan İstanbul a gelen misyoner Bayan Jean Christe de düzenbazlıkları ve güvenilmezlikleri yüzünden Ermenilerden tiksindiğini söylemiştir. She said that she was thoroughly disgusted with the Armenians because they are so thoroughly unreliable and tricky. Bayan Christe ayrıca Klikya da Türklerin çoğunluğu teşkil ettiğini ve Ermenilerin kendi kendilerini yönetmek için yetersiz olduğunu söylemişti. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, April 20, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 18, s. 1-2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 18, s. 1-2.

39 37 NER ve diğer Amerikan yardım örgütlerinde çalışan misyonerlerin Hristiyanlık algısı ve taassubu o kadar güçlüydü ki Anadolu da cereyan eden olayların tek taraflı olarak dünya kamuoyuna duyurulması, kıtlıkla boğuşan halklar içinde sadece Ermenilere yardım edilmesi ve Ermenilerin sergilemekte olduğu uygunsuz davranışların görmezden gelinmesi sıradanlaşmıştı. Bayan Hewitt gibi, misyonerler çok nadiren kapalı kapılar arkasında düşüncelerini açıklayabiliyorlardı. Amiral Bristol hariç, henüz bu şikâyetleri yüksek sesle açıkça dile getirebilecek Batılı yoktu. Oysa Anadolu da bulunan herkes hadiselerin Batı medyasında yer aldığından çok farklı olduğunu biliyordu. Bristol ise sürekli olarak yardım görevlisi misyonerlerin tarafsız şekilde davranmasını sağlamaya çalışıyordu. Bu amaçla 1920 yılı Nisan ayı ortalarında Sivas tan gelen NER görevlisi Hawk a ısrarla yansız davranmasını söylemişti. 70 Ermeniler hakkında şikâyette bulunan misyonerlerden biri de Bayan Jean Christie dir. Bayan Christie, Ermenilerin düzenbazlık ve hilekârlıklarından duyduğu rahatsızlığı 20 Nisan 1920 tarihindeki görüşmesinde Bristol a aktarmış, o da aralarında geçen diyaloğu notlarına şu şekilde kaydetmiştir: Bayan Jean Christie, gelişmeleri genel olarak ele almak üzere Tarsus tan yeni gelmişti. O [Bayan Christie], Ermenilerden tiksindiğini/nefret ettiğini çünkü onların [Ermenilerin] çok güvenilmez ve düzenbaz/hilebaz olduklarını söyledi. Söylediğine göre; onun [Bayan Christe nin] ailesi tarafından yıllardır çok iyi tanınan bir Ermeni papazı ona [Bayan Christe ye] halkın önünde, annesinin saklaması için kendisine bırakılan Ermeni mallarını sattığını söylemiş. Bayan Christe, Kilikya da kesinlikle çoğunluğa sahip bir Müslüman nüfus bulunduğunu, Ermenilerin kendilerini yönetecek yeterlilikte olmadığını, buna benzer olarak Türklerin de kendilerini yönetebilecek yeterlilikte olmadığını ve Fransızların Kilikya daki düzeni sağlayamadığını söyledi. 71 Bristol un tüm çabaları ABD deki yönlendirici propagandanın önüne geçmeye yetmiyordu. Yıllardır kurulmuş bir düzen vardı ve 1920 yılına kadar hemen herkes, doğruluğunu sorgulamaksızın bu düzenin çarklarına malzeme taşımıştı. Şimdi bu düzeni durdurmak, muhalif sese izin vermeyen bu çarkları tersine döndürmek imkânsız denecek kadar zor bir işti. Gazeteler günaşırı Türklerin yaptıkları ve yapmakta oldukları katliam haberleri ile doluydu. Ermeni yanlısı propaganda haberlere en çok yer veren gazetelerin başında New York Times geliyordu. 72 Buna rağmen Bristol yılmadan mücadeleye devam etmekteydi. Nisan ayı başında kendisi ile vedalaşmaya gelen iki Amerikalı, Eliot G. 70 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, April 20, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, April 20, s New York Times, Saw Turkish Atrocities, Februay 1, s. 13.

40 38 Mears ve Dr. W. W. Cumberland ile görüşmesinde, Amerika ya döndüklerinde hadiselerin bilinmeyen ve yanıltıcı şekilde aksedilen yanını kamuoyuna anlatmalarını istedi. Görüşme Bristol günlüklerinde şu şekilde yer alır: Öğleden sonra Bay E. G. Mears ve Dr. W. W. Cumberland veda etmeye geldi. Ayrıldıkları için üzüntülerini dile getirdiler ve işlerini yapmaları için onları cesaretlendirmem ve hüsnü kabulüm dolayısıyla teşekkür ettiler. İstanbul un genelinde, Amiral Bristol un ne hakkında konuştuğunu bildiği, raporunun geldiğini ve tüm sorunlar karşısında nerede durduğunun herkes tarafından bilindiğini söylediler. Duyguları için onlara teşekkür ettim ve çalışmalarımda [bana] çok yardımcı olduklarını belirttim. Ayrıca onlara, işlerine karışmamamın nedeninin mükemmel bir yöntem ve tutumla çalışmaları olduğunu ve kendilerine müdahale etmemekten büyük bir keyif duyduğumu belirttim. Yurda (Amerika ya) döndüklerinde ne gibi bir yardımda bulunabileceklerini sordular. Onlara; halkımızın olayları kendi gerçekleri ışığında görmeleri ve şimdi olduğu gibi hadiseleri tek yanlı olarak değil, iki yönlü olarak değerlendirmelerini söylemelerinin çok büyük bir katkı sağlayacağını belirttim. Buna ek olarak şu anda onların [Amerikan halkının] bilmekte oldukları tek taraflı hadise ve hikâyelerin tamamen yanlış ve aldatıcı olduğunu bilmelerini isterim dedim. 73 NER Kayseri İdari Müdürü Albay Coombs 1920 yılı Mayıs ayı başında Bristol ile görüşerek bölgedeki gelişmeler hakkında bilgi vermişti. Bu ziyaretten iki gün sonra Albay Coombs, Bristol ile tekrar görüştü. Konu misyonerlerin sınırları çok zorlayan Ermeni yanlısı davranışlarıydı. Bristol un tüm çabalarına rağmen misyonerlerin siyasete bulaşmasını engellemek pek mümkün değildi. Misyonerlerden kaynaklı şikâyetler gün geçtikçe artmaktaydı. NER Antep Direktörü misyoner Boyd, Amerikan askerî üniforması giyerek Antep teki Amerikan Yetimhanesinde Ermeni çetecileri koruma altına almış ve buradan sivil Türk vatandaşlara ateş edilmişti. Zorda kalan Boyd Fransız askerlerini yardıma çağırmıştı. Bristol bu hadise dolayısıyla çok kızgındı ve misyoner Boyd u Yüksek Komiserliğe çağırarak yaptıklarının Amerikan yasalarını ihlal ettiğini ve Türkiye de faaliyet gösteren diğer Amerikalıların hayatlarını tehlikeye düşürdüğünü söyledi. Boyd un Amerikan askerî üniforması giyerek Ermeniler ile birlikte Türklere karşı çatışmaya girmesi kabul edilemez bir durumdu. Misyoner Boyd, ilk olarak Türklerin yetimhaneye ateş açtığını rapor etmişti. Görüşmede Bristol Boyd a, güvenilir kaynaklardan aldığım bilgiye göre ilk olarak kendisinin yönetimindeki yetimhaneden silahlı Ermeniler tarafından Türklere ateş edildiğini söyledi. Ayrıca, yetimhaneye Fransızların çağrılması ABD ile Fransa yı Türklere karşı aynı potaya sokmuştu ve Bristol 73 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 2, s. 1.

41 39 bu durumdan oldukça rahatsızdı. 74 Diğer bir tehlike de işgalci Fransa ya devredilmek durumunda kalınan yetimhane ve misyonların Katolikleştirilmesiydi. Amerikan temsilcileri bu yüzden Türk makamları ile çalışmayı tercih etmekteydiler. 75 Albay Coombs ve Misyoner Boyd ile Bristol görüşmesi günlüklerde şu şekilde yer alır: Sabah Albay Coombs ve Bay John H. Boyd benim isteğim üzerine geldi. İlk olarak Bay Boyd un dikkatini, kendisinin Amerika Birleşik Devletleri ordusu subay üniforması giyme yetkisine sahip olmadığını, bu şekilde davranarak hem Amerika Birleşik Devletleri yasalarını, hem de ve Yakındoğu da Yardım Komitesi (NER) çalışanı olarak bulunduğu ülkenin yasalarını çiğnediğini söyledim. Ayrıca ona, Amerika Birleşik Devletleri ordusu subay üniforması giymiş şekilde Ayıntap ta [Antep te] Ermeniler ile Türkler arasında bir çatışmayı yöneterek kınanmayı hak edecek bir davranışta bulunduğunu söyledim. Bunlara ek olarak ona [Boyd a], kişisel sonuçlarının yanı sıra, bu şekilde bir hareketin genel olarak Amerikalılara bakışı değiştireceğini ve şu anda Türk İmparatorluğu na dağılmış olan Amerikalıların hayatlarını tehlikeye atacağını söyledim. Ayrıca ona [Boyd a], kendisinin Ayıntap taki [Antep teki] çatışma ile ilgili olarak göndermiş olduğu raporun aksine, ilk ateşin silahlı Ermeniler tarafından bizim yetimhanemizden Türklere karşı açıldığının güvenilir bir kaynaktan bana bildirildiğini ifade ettim. Ayrıca, Ermenilerin silahlandırılmasının ya da silahlı Ermenilerin yetimhanemizde bulunmasına izin verilmesinin mutlak bir yanlış olduğunu belirttim. Bunlara ek olarak Fransız askerlerinin yetimhanemizi korumak üzere davet edilmesinin, Fransızlar ile Türkler arasındaki savaşta basitçe bizi Fransızların müttefiki durumuna düşürdüğünü söyledim. 76 Bristol un günlüğünde de görüldüğü gibi, Antep te ilk saldırı Ermenilerden gelmişti. Oysa Amerikan medyası Türklerin Antep te Ermenilere katliam uyguladığını yazıyordu. NER görevlisi Boyd, Bristol ile bir hafta sonra tekrar görüştü. Bu sefer ele alınan konu, Antep teki misyoner olmayan NER görevlisi bayanların Halep ya da Beyrut a gönderilmesine gerek olup olmadığıydı. Bristol, Boyd a misyoner olmayan görevlilerin Halep ya da Beyrut a gönderilmesinin daha uygun olacağını söyledi. 77 Boyd un bu ziyaretinin amacı biraz da bir önceki görüşmede oluşan gerilimi düşürmekti. Tüm gelişmelerin içinde misyonerlerin temel amaçları I. Dünya Savaşı sırasında kapatılan Amerikan okullarının tekrar açılmasını sağlamak ve İstanbul da bir Amerikan hastanesi kurmaktı. Mayıs ayı sonlarında Antep ten bir 74 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, May 7, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 18, 1921; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, September 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, May 7, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, May 14, 1920.

42 40 Fransız konvoyu ile İstanbul a gelen iki NER görevlisi misyoner; Bayan Florris ve Bayan Bigley, Türklerin, Amerikan hastane ve okullarının bulunduğu yere saldırdıklarını, bu olaydan sonra Türklere güvenleri kalmadığını ve Antep teki herkesin kendileri gibi hissettiğini belirttiler. 78 Oysa Antep ten gelen raporlar ve görgü tanıkları her iki misyoner bayanın beyanlarının aksini söylüyordu yılının Temmuz ve Ağustos ayları Bolşeviklerin Kafkaslarda hızlı bir şekilde ilerledikleri bir dönemdir. Bakü, Bolşevikler tarafından işgal edilmiş, Gürcistan da ise sadece kukla bir hükûmet kalmış, tüm idare Bolşeviklere geçmişti. Bolşevik güçleri Ermenistan sınırına kadar gelmiş, Nahçivan, Karabağ ve Zengezur u işgal eden Ermeniler geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bu çatışma ortamında, Kafkaslarda bulunan Ermenistan Yüksek Komiseri Albay Haskell ve ekibi görevlerini NER e devrederek bölgeden ayrılmışlardı. Gelişmeler üzerine bölgeye gitmiş olan NER Genel Sekreteri Charles V. Vickrey, Kafkaslardan dönerken Bristol ile görüştü yılı Eylül ayının başında gerçekleşen görüşmede Vickrey Bristol a yardımları için teşekkür etti. Vickrey, Morgenthau ile birlikte NER İdari Komitesi üyesiydi ve Ermeni yanlısı politikaların ve ABD deki propagandanın mimarları arasındaydı. Bristol, görüşmesinde Vickrey i ABD deki propagandayı durdurmaya ikna etmeye çalıştı, ancak daha sonraki yıldaki gelişmeler Bristol un bu teşebbüsünde başarısız olduğunu gösterecektir. Görüşme Bristol un günlüklerinde şu şekilde kaydedilmiştir: Bu fırsattan yararlanarak ona [Vickrey e], Komitenin [NER İdari Komitesi] gelecekte bu ülkedeki [Türkiye deki] yetimleri din ve ırk ayrımı yapmaksızın eğitmeye karar vermiş olmasından büyük memnuniyet duyduğumu söyledim. Bay Vickrey, açıkça hâlâ Ermenilerin kendilerini yönetebilecek bir ulus olduklarını düşünmektedir, lakin onların çok sayıda hata yaptıklarını kabul etmektedir. Bay Vickrey i, ABD deki insanlarımıza; gerçek olayların genellikle Ermenilerin sayısız suçlarının tümünü gizleyen tek tarafının değil, her iki tarafının da anlatılmasının tercih edilmesine ikna etmeye çalıştım. Ona, idarî erkin kendilerinde olduğunda Ermeniler tarafından işlendiğini bildiğim mezalimleri anlattım ve dünyanın bu parçasındaki farklı ırkların, benim görüşüme göre tümünün az ya da çok, özellikle ahlakî karakter ve kendi kendilerini ya da idarelerine verilecek başka ırkları yönetebilme becerisi açısından benzer olduklarını söyledim. Ona, Amerika Birleşik Devletleri nin bütün Türk İmparatorluğunu kapsayacak bir güdüm idaresini üstlenmesi için hâlâ çok geç olmadığını, Avrupa devlerinin sonuçta, özellikle Yakındoğu ile ilgili planlarını finanse ederken bu açmazla karşılaşacaklarını ve ABD nin yardımını istemek zorunda kalacaklarını söyledim. Bu talep edildiğinde Amerika Birleşik Devletleri nin şartlarını ortaya koymak ve bütün şeyi [tüm Türk İmparatorluğu üzerine kurulacak güdüm idaresini] üstlenerek ona şekil vermek, iyi bir hükûmet ve evrensel eğitim kurmak ve gele- 78 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, May 22, 1920.

43 41 cekteki bir zamanda ülkenin nüfusuna göre insanlara kendi kendilerini idare etmek ve istedikleri hükûmet şekil ya da şekillerini kurma hakkını vermek için zamanın geleceğini söyledim. 79 Bristol, günlüğünde bu söylediklerine Vickrey in ne cevap verdiğini kaydetmez. Fakat daha sonraki gelişmeler Vickrey in Bristol un söylediklerini dikkate almadığını ve inandırıcı bulmadığını gösterecektir. Bristol, aynı gün Vickrey ile birlikte Kafkaslar dan gelmiş olan Frank Connes ile de görüştü. Bu görüşmeyi de notlarına şu şekilde kaydetmiştir: Bay Vickrey ile gelen ve onunla seyahat eden Bay Frank Connes, saygılarını iletmek ve ona göstermiş olduğum nezakete teşekkür etmek için geldi. O, Ermeniler ile ilgili görüşlerini değiştirdiğini ve Amerika Birleşik Devletleri ndeki konuşmalarında halka yapmış olduğu açık beyanların bazıları için üzgün olduğunu söyledi. Amerika Birleşik Devletleri ne geri dönerek [Amerikan] halkının Ermeniler ile ilgili yanlış fikirlerini değiştirmeye çalışmak niyetindedir. Benim Yakındoğu daki sorunun çözümü ile ilgili görüşümün şu anda kendisinin de katıldığı tek görüş olduğunu belirtti. O, Ermenilerin güvene layık olmadıklarına ve kendilerini yönetemeyeceklerine inanıyordu. 80 Bu esnada Anadolu da misyonerler denetimindeki yardım çalışmaları devam ediyordu. Misyonerler, Anadolu da faaliyet gösterirken dinsel eğilimleri ve tarihî gelenekleri ile Ermenileri ve Rumları tercih etmekte, açlık ya da hastalıkla başa çıkamayan işgal mağduru ve daha kötü durumdaki Türk ve Müslümanlarla ilgilenmemeyi ya da yasak savmak kabilinden davranmayı tercih etmekteydiler. Amerikan Yüksek Komiseri Amiral Bristol, misyonerleri bu yaklaşımlarından dolayı defalarca uyarmış ve yaptıklarının insanî olmadığını, Amerikan çıkarlarına da zarar verdiğini söylemişti. Anadolu daki vilayetler TBMM nin kontrolüne geçtikçe misyonerlerin ve tüm yabancıların yararlanmakta olduğu kapitüler haklar yürürlükten kaldırılıyordu. Kayseri, Merzifon, 81 Sivas gibi Ermenilerin yoğun yaşadığı yerlerde artık misyonerlerin Ermeni yanlısı çalışmaları kısıtlanmaya başlayınca şikâyetler Bristol a kadar ulaşmış ve Bristol yardım örgütü ismi altında faaliyet gösteren misyonerlerin şimdiye kadarki uyarılara kulak tıkayarak yürüttükleri yanlı tutumlarının bu sonucu kaçınılmaz hâle getirdiğini rapor etmişti. Ermeniler ve Rumlardan yana taraf tutması ve ön yargılı tutumu ile Türklerin nefretini kazanmış olan yardım örgütlerinin başında YMCA (Genç Hristiyan Erkekler Birliği) ve YWCA (Genç 79 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 2, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 2, s Merzifon Anadolu Koleji yılları arasında Hınçak Komitesi tarafından karargâh olarak kullanılmıştır. Fahir Armaoğlu, Türkiye deki Amerikan Okulları Krizi , Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 37 (XIII), s. 2.

44 42 Hristiyan Kadınlar Birliği) gelmekteydi. 82 Bristol un günlüklerindeki kayıtlara göre; YMCA, sadece Ermeniler ve Rumlara yönelik çalışmaları ile ün yapmış bir kuruluştu. 83 Bu sırada ABD li tütün tacirleri de Samsun ve etrafındaki bölgelerden tütün ticareti çalışmalarını devam ettiriyordu. Misyonerlerin yanlı tutumları tütün tacirlerinin de çalışmalarını zorlaştırmaya başlamıştı. Kasım ayının başında P. E. King adlı tütün taciri Bristol ile görüşerek bu şikâyetlerini dile getirdi ve özellikle Samsun daki milliyetçilerin artık Amerikalılara Anadolu içlerine seyahat etme izni vermekte isteksiz davrandıklarını söyledi. King, Allston Tütün Kumpanyasını temsil ediyordu. 84 King in şikâyetleri Bristol un misyonerlere sürekli yapmakta olduğu uyarıların haklılığını ortaya çıkartmıştı. Bristol, King ile görüştükten sonra aynı gün, Ermenistan daki gelişmeleri değerlendirmek için Cenevre de toplanacak konferansa gidecek olan ACRN (Amerika Yakındoğu ya Yardım Komitesi) temsilcisi misyoner W. W. Peet ile görüştü. Görüşmede Bristol, Amerikan yardım örgütlerinin başta NER olmak üzere taraflı yaklaşımlarının Türk halkında Amerikalılara karşı nefret uyandırdığını ve Amerikan çıkarlarına zarar verdiğini Peet e söyledi. Günlükte yer alan görüşme kaydında Bristol un Wilson tarafından çizilecek Türk-Ermeni sınır hattına da karşı olduğu görülür. 85 Görüşme günlüklerde şu şekilde yer alır: [Öğleden sonra], Samsun dan alınan haberler ve Bay W. W. Peet in Ermenistan daki gelişmeler ile ilgili bir konferans için öğleden sonra Cenevre ye hareket edecek olması nedeniyle Bay Peet i ziyaret ettim ve kendisine Samsun daki gelişmelerle ilgili bilgi verdim. İlk olarak, milliyetçilerin, yardım çalışmalarındaki yaklaşımları nedeniyle, Amerikalılara karşı düşmanca davrandıklarını belirttim. Bu sorunu eski ve bilindik hatlarda tartıştık ve Bay Peet e, daha önce defalarca söylediğim gibi, Ermenistan ın dostlarının, Ermenistan ın bağımsızlığı için izlemekte oldukları politikanın ve tercihlerini her şeyden daha fazla Ermeniler için kullanmalarının, Ermenilere faydadan daha çok zarar verdiğini belirttim. Bu durum, Ermenilerin korunmasının sadece söz ile yapılıp bu sözlerin güçlü askerî kuvvet ile desteklenmediği sürece doğrudur. Ayrıca, yardımın sadece bir özel ırka yapılarak önyargılarla diğer insanlara yapılmamasının Amerikan çıkarları doğrultusunda olmadığını vurguladım. Amerikan hissiyatının Türkle- 82 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 29, s. 1; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 5, s. 1; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 6, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 6, s. 2.

45 43 rin geçmişte tüm yaptıklarını göz önüne alıp bu gibi ayrımcılıkta bulunmasının doğal göründüğünün farkındayım. Ancak bizler aynı zamanda şartları daha iyi hâle getirmek için, yardıma ihtiyaç duyulduğu yerlerde, özellikle çocuklara ve kadınlara, ön yargılarımızın bizi engellemesine müsaade etmeden yardım yapmalıyız. Şunu özellikle vurguladım, şayet bizim insanlarımız Ermenilere yardım için asker göndermeyeceklerse Ermeni sorununa yönelik, Ermenistan ın sınırlarının çizilmesi ve bir Ermeni Devleti kurulması gibi kesin çözüm yolları için avukatlık yapmaktan ya da destek vermekten kaçınmalıdırlar. Sonuç olarak ben ayrılırken Bay Peet, bu konularla ilgili olarak benimle aynı fikirde olduğunu söyledi ve sorduğum bir soruya, Türklerin şu anki tavırlarının görmezden gelinmesinin en iyisi olduğuna inandığını; aksi takdirde Türklerin bizim onların eylemleri nedeniyle endişelendiğimizi düşüneceklerini ve bu durumda Amerikalılara ve Amerikan çıkarlarına karşı daha düşmanca davranmaya başlayacaklarını söyledi. Bay Peet i ziyarete özellikle geldim; çünkü kendisinin Cenevre Konferansı na gideceğini biliyordum ve onun konferansta, Ermenistan ile ilgili askerî desteğin alınamayacağı herhangi bir politik girişime avukatlık yapmaması için etkisini kullanabileceğini umuyordum. 86 Bu görüşmeden yaklaşık bir hafta önce Bristol, W. W. Peet ile bir araya gelmişti ve Peet, Cenevre de toplanacak konferansa Ermeni davasıyla ilgili herkesin katılacağını söylemişti. Bristol ise tüm Osmanlı topraklarının bir güdüm idaresi altına alınmasının en iyi çözüm şekli olduğunu belirtmişti. Bu görüşmede Peet i ikna edemeyen Bristol, yola çıkmadan önce tekrar Peet e fikirlerini aktarmak istemiştir: Bay W. W. Peet, öğleden sonra geldi ve Cenevre de katılacak olduğu toplantının amacının, Ermeni sorunu ile ilgilenen ve Ermeni halkının iyiliği için bir şeyler yapmaya çalışan herkesi bir araya toplamak olduğunu söyledi. Planı bildik hatları ile en iyi çözümün tüm Tük İmparatorluğunun üzerine kurulacak tek bir güdüm idaresi olacağı fakat [Türk İmparatorluğu] ayrı ayrı güdüm idarelerine bölünecekse her güdüm idarecisinin aynı olması ve Türk idaresinin yerine daha iyi bir hükûmet şekli kurmak için çalışmasını ve birkaç yıl sonra insanların sınırları ve hükûmetleri dikkate alınarak self-determinasyon hakkının tanınması olduğunu- tartıştık. Bay Peet tarafsız bir yaklaşımdaydı lakin bu konuda benimle açıkça aynı fikirde görünüyordu. Ona, şu anda bağımsız bir Ermenistan kurulmasına yönelik herhangi bir planın uygulanamaz olduğunu, bununla birlikte benim teklif etmiş olduğum hatlarda bir yaklaşımın Amerika Birleşik Devletleri nde kampanyası yapılması hâlinde, büyük ihtimalle insanların dikkatini çeke- 86 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 6, s. 2; W. W. Peet, 1916 yılında, I. Dünya Savaşı devam ederken ABD deki Ermeni komitacılardan gelen paraların Osmanlı Topraklarındaki komitacılara dağıtılması için aracılık yapıyordu. Bkz. Genel Kurmay Başkanlığı, age., C. II, s. 13.

46 44 ceğini, çünkü bunun büyük bir fikir olduğunu ve Amerikalıların büyük fikirleri sahipleneceğini söyledim. O [Peet], bizim halkımızın kararlı bir şekilde başka ülkelerin politik işlerine karışmak istemediğini belirtti. Ona, Bay Wilson un bizi savaşın dışında tuttuğu için tekrar seçilebildiğini, fakat seçimden birkaç ay sonra halkımızın savaşa katılmak için heyecan duymaya başladığını söyledim. Bay Peet, Cumartesi günü Cenevre ye doğru yola çıkacaktır. 87 Aralık ayı başında Cenevre den dönen Peet, Bristol ile görüşerek toplantı hakkında bilgi verdi. Bristol un önerisi doğrultusunda Peet, Cenevre deki toplantıda Ermenistan a yapılacak yardımların faydadan çok zarar verdiğini söyledi. Peet in söylediğine göre, toplantı çevrelerinde İngiltere nin daima bazı ülkeleri desteklediği, fakat sonra yüzüstü bıraktığı, hâlen İngiltere tarafından desteklenen Yunanistan ile Gürcistan ın akıbetinin belli olmadığı fikri yaygındı. Ayrıca, İngiltere nin bazı politikaları Amerikan çıkarlarına zarar veriyordu. Bristol, Peet ile aynı fikirdeydi. Çünkü İngiltere, zaman zaman Amerika nın Yakındoğu daki prestijinin altını oymaya çalışıyordu ve Bristol bu durumun farkında olduğunu şu şekilde yansıtmaktadır: [Öğleden önce] Dr. W. W. Peet geldi. Kendisi Cenevre ye yapmış olduğu ziyaretten yeni dönmüştü. O, [Peet] Cenevre ye, Amerika dan Ermenistan a yardım için yapılabilecek tedbirleri ele almak için gelenlerle birlikte olmak için gitmişti. Bay Peet bana, sürdürülemeyecek ve sonuna kadar tamamlanamayacak hiçbir politikanın savunulmamasını çünkü, Ermenistan lehine gerçekleşmesine destek verilmeyecek politikaların oluşturulmasının Ermenistan davasına faydadan çok zarar verdiğine olan inancını vurguladığını söyledi. Dr. Peet in yaklaşımı beni çok tatmin etmişti. Çünkü bunu onunla defalarca tartışmıştım ve tavsiye ettiğim duruşu sergilemiş olmasından çok mutluydum. Söylediğine göre o Cenevre de; İngiltere nin etkisiyle kendisi için faydalı olacak tedbirleri uygulamaya koymuştu ancak destek görmediği takdirde hiçbir özür beyan etmeksizin bu tedbirlerden vazgeçmekte olduğunu duymuştu. Dr. Peet e aynı şeyi Reuters in buradaki temsilcisi Ferguson a, İngiltere değişik zamanlarda farklı ülkeleri arkalamaktadır, fakat her zaman gerçeklerle yüzleştiğinde geri çekilmekte ve Gürcistan ile Yunanistan a vermekte olduğu desteğin sonucunun ne olacağının henüz belli olmadığını söylediğimi belirttim. Bunları Yunanistan seçimlerinden önce söylemiştim. Yunanistan da şu andaki durum açıktır. Dr. Peet, Milletler Cemiyeti nin birkaç oturumuna katıldığını ve bazı konuşmaları duyduğunu söyledi. Assemble de, Lord Robert Cecil, Pederowski, Viviani ve aynı karakterdeki diğerleri olmak üzere birkaç öne çıkan sima vardı. Dr. Peet, Fransızca konuşan herkesin Assemble nin sempatisini kazandığını ve Viviani nin özellikle heyecan yarattığını söyledi LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 6, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 4, s. 2.

47 yılı Türk Millî Mücadelesi nin zor dönemden geçtiği bir yıldır yılının başında ikinci kez çıkan Ahmet Anzavur Ayaklanması ve akabinde Mart ayında Bağlaşıkların İstanbul u işgal edip Meclisi Mebusanı dağıtması, Nisan ayındaki Düzce Ayaklanması, Mayıs ayında çıkan Cemil Çeto Ayaklanması, Haziran ayında tehlikeli bir hal alan Çapanoğlu Ayaklanması 89 Anadolu içlerine doğru, İngiltere desteğinde devam eden Yunan işgali, Bolşevik Rusya ile yardımlaşmasını da içeren diplomatik teşebbüslerin akamete uğraması Millî Mücadele nin lojistik sıkıntısını hat safhaya çıkartmıştı. Sevr in imzalanması ve Amerika nın Ermeniler lehinde meseleye müdahil olma ihtimali diğer bir sorundur. Bu kargaşa içinde düzenli orduya geçiş çalışmaları bir yıla sığmış her biri birkaç yılda üstesinden gelinebilecek hadiselerdi. Ermeni ve Rumların çıkardığı ayaklanmalar ve Anadolu daki açlık ve kıtlık da bütün bunlarla beraber yaşanıyordu. Peet in Cenevre den döndüğü esnada, NER in New York temsilcilerinden Jaquith de İstanbul a gelmişti. Jaquith, İstanbul da NER İdari Müdür Vekili olarak görev yapacaktı. 90 NER ile Millî Mücadele kadroları arasındaki anlaşmazlıklar ve bir yardım örgütü olmasına rağmen NER çalışanlarının bir yardım örgütünün görev tanımının dışına taşan çok sayıdaki faaliyetleri ve taraflı yaklaşımları artık katlanılamayacak düzeye ulaşmıştı. Ağırlıklı olarak misyonerlerden oluşan NER çalışanları 1920 yılı sonuna kadar Bristol un uyarı ve direktiflerini dikkate almamışlar, hatta zaman zaman ABCFM nin Boston daki genel merkezi vasıtasıyla Bristol u Dışişleri Bakanlığına şikâyet etmişlerdi. Bir misyoner olan Jaquith, biraz da bu sorunlara çözüm bulmak amacıyla İstanbul a gelmişti. Bristol ile konuşması ilerledikçe Jaquith in Anadolu daki misyonerlerden çok da farklı düşünmediği ortaya çıkmaktaydı: 91 Öğleden sonra Yakındoğu Yardım Komitesi New York temsilcisi Bay Jaquith geldi. Kendisi Yakındoğu ya, Komite ile ilgili özel bir görevle gelmişti. Geniş boyutları ile Yakındoğu Yardım Komitesi nin çalışmalarını tartıştık. Komite nin çalışmalarının bir bütün olarak olağanüstü olduğunu ve [bu çalışmalara] hayranlık duyduğumu fakat aynı zamanda Komite nin bazı üyelerinin çok düşüncesiz davrandığını ve bana göre; Komiteye zarar verdiğini belirttim. Merzifon da Dr. White, Sivas ta Bayan Graffam, Bursa da Bayan White, Adana da Bayan Henry nin, Antep te Bay Boyd un ve diğerlerinin çok iyi çalışmalar yaptığını, özellikle Bayan Cushman ın Konya daki çalışmalarının önemli olduğunu söyledim. Bununla birlikte, bizim çok sayıda insanımızın Ermeniler lehine tavır 89 Osman Akandere, Yaşar Semiz, Türkiye Cumhuriyeti Tarihî, Eğitim Akademi Yayınları, Konya, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 4, s. 1.

48 46 koyduğunu ve Müslümanlara karşı nefretlerini göstermekte çok ileri gittiğini belirttim. Bana göre bu tür eylemlere gerek yoktu, bunların akılsızca olduğunu söyledim ve sonucun, Türklerin bizim tüm Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanlarına karşı topyekün düşmanlık geliştirmesi olduğunu vurguladım. Bay Jaquith in Türkler için yararlı hiçbir bir şey yapılamayacağına inandığı açıkça belliydi ve o, paranın halkımız tarafından Ermeniler için toplandığını söyledi. Uzun süre bu konuyu tartıştık ve Samsun daki hastanenin şu anda çalışmasına devam etmesi önerisinde bulunmayı kabul etti. Ona, bizim insanlarımızın tarafsız bir tavır takınması gerektiğini ve Samsun da Rum propaganda mektuplarının Albay Commbs adına yazılı zarfa saklanarak gönderildiği gibi, Yakındoğu Yardım [Komitesi nin] postalarının propaganda faaliyetleri için kullanılmasına izin verilmemesi gerektiğini söyledim. Bu durumun tarafımdan Yakındoğu Yardım Komitesine daha önce bildirildiğini, fakat İstanbul daki postaların postayı mutlaka sansürleyecek bir Amerikalı yerine bir yerli [Rum] tarafından kullanılmasını anlamadığımı söyledim. 92 Jaquith ile konuşmasında Bristol un referans olduğu, Dr. White, Bayan Graffam, Dr. Marden gibi misyonerler aslında Türklerden nefret eden NER çalışanlarının başında geliyordu. Buna karşın Bristol henüz bu durumun farkında değildi ya da tüm NER çalışanlarını suçlamaktansa bazılarının iyi çalışmalarının olduğunu vurgulayarak NER e karşı olmadığını ortaya koymak istemişti. Çünkü birkaç ay sonra ortaya çıkacak gelişmeler Bristol un referans olduğu misyonerlerin aslında Ermeni ve Rum propagandasının baş aktörleri olduğunu gösterecektir. 93 Bristol un çalışmalarını övdüğü White, bölgedeki Alevi ve Kürtleri de Millî Mücadele ye karşı kışkırtma çalışmaları içinde aktif olarak yer almıştı. 94 Ayrıca, Dr. Marden, söylentilere dayanarak Temmuz ayı sonunda Ankara ya gitmek üzere Samsun dan gelen Osman Ağa nın (Topal Osman) yanındaki adamları ile birlikte Temmuz tarihleri arasında Merzifon da Ermenilerin evlerini yağmaladığı, Ermenileri öldürdüğü ve şehri ateşe verdiği propagandasını yapıyordu. Marden e göre; şans eseri yangından Amerikan Koleji ve Hastanesi zarar görmemişti. 95 Söz konusu hadiseler meydana gelirken Dr. Marden olay yerinde bulunmamaktaydı. Dr. Marden in İngiliz işgali sırasında açıkça Rumlar lehine 92 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, March 31, s Hans Lukas Kieser, Muslim Heterodoxy and Protestant Utopia, The Interacitons Between Alevis and Missionaries in Ottoman Anatolia, Die Welt Des Islams, 41 (1), s. 90; Misyonerlerin Alevi Türk vatandaşları kışkırtarak Ermeniler ile ittifak hâlinde isyana teşvik etme çalışmaları ile ilgili olarak bkz. Kieser. agm. 95 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 17, s. 2;. Bilgiç, age., s

49 47 propaganda yaptığı, Dr. White ın ise Millî Mücadele ye karşı olarak Pontus Cemiyeti ile temas hâlinde olduğu bilinmekteydi. Aynı durum, Ermenilerin silahlanması için çalışan ve propaganda yapan diğer NER çalışanı Bayan Graffon için de geçerliydi. Bayan Graffon a karşı henüz tedbir alınmamıştı fakat ilerleyen günlerde Bayan Graffon ve diğer yardım örgütü çalışanlarının aykırı faaliyetlerini durdurmamaları hâlinde Sivas tan kovulmaları gündeme gelecektir. 96 Ankara Hükûmeti, Sivas taki faaliyetlerle ilgili henüz bir tasarrufta bulunmamıştı. Buna karşın, Ankara Hükûmeti nin İstanbul temsilcisi Emin Bey in Merzifon dan kovulan Amerikalıların tekrar dönmesine müsaade edilmeyeceğini söylemesi üzerine Bristol, Merzifon Koleji nde ele geçirilen belgelerin orijinallerini Ankara da bulunan Bayan Annie T. Allen nin kontrol etmesini talep etti. 97 Anadolu daki savaşta, Yunanlılar ve Ermenilerin en az Türkler kadar karşı taraftan sivil öldürerek barbarca uygulamalarda bulunduğunu, fakat misyonerler, yardım örgütü çalışanları ve medyanın sadece Türklerin yaptıklarını abartılı rakamlarla kamuoyuna duyururken Rum ve Ermeni komitacıların barbarlıklarını görmezden gelmeyi tercih ettiğini biliyordu. Diğer iki mutaassıb Hristiyan kuruluşu, YMCA ve YWCA nın yanında NER çalışanları da benzer uygulamayı yapıyordu. 98 NER çalışmalarını bu boyutta bırakmamış, New York taki merkezin yöneticileri; Dr. James A. Barton, Walter George Smith ve Dr. Stanley White Kongre ye başvurarak 20 milyon NER bağışçısı adına Türkiye deki Ermeni ve Rum azınlığın Türklere karşı korunmasını talep etmişlerdi. Aslında, NER in yıllardır süren çalışmaları Müslüman Türkler ile Hristiyan azınlıklar arasında nefret oluşmasını sağlamıştı. NER in bu tutumu Anadolu ya girmeye çalışan Amerikan sermayesi için de büyük bir tehditti. 99 Jaquith, Bristol ile görüşmesinden sonra NER in Batum daki depolarını düzenlemek için yola çıkmaya karar verdi. Bristol ise kendisine gelen raporlardan hareketle Batum un her an Bolşevikler tarafından işgal edilebileceğinden kuşkulanmaktaydı. Bu nedenle, Jaquith e Batum daki NER depolarından kurtulmasını tavsiye etti. Görüşmede Bristol un Jaquith e bildirdiği diğer hadise, 96 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 7, s. 2-3; Merzifon Koleji nde 16 Şubat 1921 tarihinde yapılan aramada misyoner White ın odasında Pontus haritası, Rumların ve Ermenilerin Türklerin aleyhine kışkırtıldığını kanıtlayan belgeler ele geçmişti. Arama esnasında White, öğretmenlerden gerçeğe aykırı beyan vermelerini istemiş, fakat İngilizce bilen bir Türk subayı durumu fark etmişti. Ayrıca ele geçirilen Rumca belgelerde Pontusçu faaliyetler açıkça görülüyordu. Benzer belgeler Dr. Marden in odasında da ele geçmiştir. Bkz. Alan, age., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s. 4.

50 48 NER görevlilerinin Trabzon da Türklere yardımı kesmesidir. Millî Mücadele nin NER mallarına gümrük uygulama kararı alması üzerine; Trabzon daki NER Birim Direktörü Misyoner Newton misillemede bulunmaya karar vermişti: 100 Bay Jaquith e ayrıca, Yakındoğu Yardım Komitesi Trabzon Birim Direktörü Dr. Newton un Türklere misillemede bulunduğunu belirttim. Anlaşıldığına göre Türk yerel makamları Yakındoğu Yardım Komitesi malzemelerine gümrük uyguluyordu ve buna karşılık olarak Dr. Newton da Türklere yönelik tüm yardım çalışmalarını durdurmuştu. Bu yapılanın aptalca bir şey olduğunu çünkü Türklerin kendi taleplerini zorla yaptırma imkânı varken Dr. Newton un böyle bir şansı bulunmadığını söyledim. Yakındoğu Yardım [Komitesi nin] bu durumu protesto ederek bu vergilendirmeyi dikkate almadan eskiden olduğu gibi yardım çalışmalarını devam ettirmesini önerdim. Bay Jaquith e destroyerin Trabzon a uğrayabileceğini ve kendisinin bu sayede gerekli talimatları verebileceğini belirttim yılı Aralık ayında YMCA görevlileri, Olin P. Lee ve Fred D. Steger ile görüşen Bristol, YMCA nın tarafsız çalışırsa Anadolu da önemli işler başarabileceğini söyledi. Oysa YMCA da en az NER kadar taraflı bir kuruluştu ve isminden de anlaşılacağı gibi Hristiyanlara yardım etmek için kurulmuştu. Adana dan gelerek Kilikya daki durum hakkında bilgi veren YMCA görevlileri ile Bristol un konuşması günlüklerde şu şekilde yer alır: YMCA nın çalışmaları ile ilgili olarak uzun bir görüşmede bulunduk. Onlara, YMCA nın büyük bir çalışma fırsatına sahip olduğunu, ancak bu çalışmayı düzgün bir şekilde gerçekleştirmesinin de kolay olmadığını söyledim. En az direnç gösterilecek yolu seçerek Hristiyan olarak adlandırılan ırklarla iyi bir çalışma yürütebileceklerini ve bu çalışmanın başarıya ulaşacağını; fakat bu şekilde davranarak YMCA nın zaten var olan ırksal nefreti körükleyeceğini ve aynı zamanda Hristiyan halklara yardımdan ziyade zarar vereceklerini söyledim. YMCA nın halklar arasında mutlak tarafsızlık ilkesini oluşturmasının ve dürüst davranmasının gerekli olduğunu belirttim. Bunun başarılabilmesi için YMCA nın en iyi uygulanabilecek metodun ne olabileceğine karar vermesi gerektiğini ve bundan sonra bu metodu, çalışmaların maddi sonuçlarını dikkate almadan sonuna kadar uygulaması gerektiğini söyledim. Örneğin, YMCA nın, herhangi bir bölgede üyeliklerin, mevcut halkın nüfus oranlarına göre dağıtılmasını ve YMCA nın düzenlediği etkinliklerde birliktelikler kurmaları sağlanmalıdır. halkların [Müslümanlar ile Hristiyanların] Bunlara ek olarak YMCA, asla yerel rapor ve söylentileri dikkate almamalı ve kesinlikle halklar arasındaki 100 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 14, s. 2.

51 49 anlaşmazlıklarda ya da tansiyon yükselmelerinde taraflardan birini tutmamalıdır ve daima hadiselerin iki tarafını da aynı anda değerlendirmelidir. Bay Steger ve Bay Lee bu konuda benimle aynı fikirde olduklarını söylediler. 102 YMCA çalışanlarından sonra Bristol ile görüşenler arasında ilginç bir şahsiyet daha vardır; Osmanlı Devleti nden Amerika ya göçerek bu devletin tabiiyetine girmiş olan Miran Sevasly isimli Ermeni. Aralarında geçen diyaloğu Bristol günlüklerine şu şekilde kaydetmiştir: [Sabahleyin] Bay Miran Sevasly, iki yıl önce Yakındoğu Yardım Komitesi üyesi olarak buraya gelmiş olan Bay Walter George Smith in tavsiye mektubu ile geldi. Bay Sevasly bir avukat ve Ermeni dir. Kendisi Ermeni Ulusal Komitesine üyeydi. İzmir de doğmuş, orada eğitim görmüş, daha sonra buradan Kıbrıs Adası na gitmiş ve burada İngiliz Hükûmeti hizmetinde çalışmıştı. Daha sonra Fransa ve İngiltere de hukuk okumuş ve Kıbrıs a dönerek avukatlık yapmış. Akabinde on bir yıldır yaşamakta olduğu Boston a gitmiş. Daha önce İstanbul da ve Ermenistan da hiç bulunmamış. Ermeni sorunu üzerinde konuştuk ve ona açıkça Ermenilerin bir ırk olarak neler yapabileceğini ve kendi kendilerini yönetmeleri ile ilgili düşüncelerimi söyledim. Çok açık konuştuğumu söyledi. Ben de her zamanki tarzımın bu olduğunu belirttim. Hoşa gitsin gitmesin durumu bütün detayları ile anlattığımı ifade ettim. Ona, Ermeni ulusunun ve Ermeni halkının sadece kendi kendilerini yönetebilecek yeterlilikte olmadığı gibi her hangi bir diğer ulusu yönetebilecek yeterlilikte dahi olmadığını söyledim. Ona, yaklaşık iki yıl süresince temel politikamın Türk idaresinin yıkılması, Eski Türk İmparatorluğu nun parçalanmayarak tek bir güdüm idaresi altına alınması ve insanların eğitilerek kendi kendilerini yönetebilecek hale getirildikten sonra kendi kendilerini yönetmek için karar verebilmelerini sağlamak olduğunu söyledim. 103 Sevasly, Bristol dan istediği desteği alamamıştı. Şubat ayı sonunda bir başka misyoner Peet, Bristol a gelerek İzmit teki Ermeni Yetimhanesi ve Saimbeyli nin Kuvayı Milliyeciler tarafından ele geçirilmesi ile Türklerin elinde olduğu iddia edilen 20 Ermeni kızın kurtarılması için yardım istedi. 104 Dr. Peet, İzmit te İngilizler tarafından el konulan Ermeni Yetimhanesi ile ilgili sorunu görüşmek için geldi. Orada bulunan Amerikan okulu, yetimleri içeri almaya zorlanmıştı. Dr. Peet, bu konuyu İngilizler ile görüşüp görüşemeyeceğimi sordu. El koymanın bizim onayımız ile kaldırılması konusunu Sir Morace ile görüşeceğimi söyledim. Dr. Peet bundan sonra aşağıdaki muhtırayı sundu: 102 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 20, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, February 22, s. 1.

52 50 Bu ayın başlarında, şu anda Adana da bulunan Bayan Cold dan almış olduğum mektupların kopyalarını Amiral Bristol a gönderdim. Bu mektuplar, daha önce Haçin de [Saimbeyli] olan ve şehrin kuşatması sırasında burada bulunan ve daha sonra oradan Türkler tarafından kovulan Bayan Cold un, Türk kaynaklarından öğrendiğine göre; Haçin in [Saimbeyli] düşmesinden bu yana, daha önce Bayan Cold un öğrencisi olan yaklaşık yirmi kızın Haçin yakınlarında bir köyde Türklerin elinde olduğunu göstermektedir. Bayan Cold, bu kızların kurtarılması için Amiral Bristol un iyi ilişkilerini kullanmasını rica etmektedir. Kızlar Ermeni dir. O, [Peet] bu sorunu İngiliz elçiliğindeki bir arkadaşı ile (Albay Graves) konuştuğunu söyledi. Onunla, Londra da bulunan Türk heyeti üzerinde baskı oluşturarak Türklerin idaresinde kalacak topraklardaki Hristiyan nüfusun korunmasının sağlanmasını da görüşmüştü. 105 Oysa gerçekler Peet in anlattıklarından çok farklıydı. Yunanlılar, Anadolu da Türk köylerini yakıyor, yağmalıyor, kadın ve çocukları katlederek yüzlerine haç çiziyordu. Benzer insanlık dışı uygulamalar Balkan Savaşları esnasında ve daha sonra Ermeni çetecileri tarafından da yapılmıştı. Buna karşın, Avrupa ve Amerikan basın-yayın organları, katliamlar yokmuş gibi davranıyordu ve Bristol bu durumdan kendisine şikâyette bulunan ve katledilenlerin Hristiyan olması durumunda Avrupa ve Amerikan gazetelerinin bunu manşetlere taşıyacağını söyleyen Dışişleri Bakanı Sefa Bey e; Anadolu da Türklere karşı katliamlar yapıldığını kabul ettiğini; fakat Türklerin daha önceki yıllardaki kötü şöhreti nedeniyle gazetelerin böyle bir yaklaşım sergilediğini söyledi. 106 Aslında Bristol un dile getirmediği gerçek şuydu: Belirtilen yıllarda Avrupa ve Amerikan basını Hristiyan algısıyla hareket ediyordu ve Ermeni çeteciler ile misyonerlerin propaganda faaliyetleri Türk karşıtı bir önyargı oluşturmuştu. Bristol ile Dışişleri Bakanı Sefa Bey in görüşmesinde gündeme gelen diğer konular; Maraş taki Amerikan okulu sorunu, Samsun daki Amerikan vatandaşlarının gözaltına alınması, Amerikalıların Anadolu içlerine seyahat etmesine genellikle izin verilmemesi ve Merzifon Koleji ndeki Amerikalıların kovulmasıydı. Sefa Bey, tüm bu şikâyetlerin bir muhtıra ile kendisine iletilmesini istedi. 107 Aslında, İstanbul Hükûmeti Dışişleri Bakanı Sefa Bey in Bristol un bu talepleri ile ilgili herhangi bir şey yapabilmesi mümkün değildi. Çünkü şikâyet konusu uygulama ve bölgeler TBMM nin kontrolündeki alanlardı. Gündeme gelen diğer konu, sonradan Amerikan vatandaşlığı kazanmış Türk vatandaşla- 105 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, February 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 2, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 2, s. 2.

53 51 rının tâbi olacağı yasal statüydü. Savaş öncesinde kapitülasyonlardan sonuna kadar yararlanan bu vatandaşlar artık TBMM nin yetki alanlarında böyle bir hak talebinde bulunamayacaklardı. Bristol da aralarında ikili antlaşma bulunan Avusturya dışında, sonradan Amerikan vatandaşı olan Türk vatandaşlarının TBMM nin idaresindeki topraklarda artık kapitülasyonlardan yararlanamayacağının farkındaydı. 108 Ayrıca, beş yıl Amerika da yaşama şartını yerine getirmemiş olanlara Amerikan protegé belgesi ya da vatandaşlık hakkı tanınmaması konusunda da kararlıydı. 109 Misyoner Peet, 1921 yılı Mayıs ayı başında Bristol ile bir kez daha görüşerek Merzifon dan kovulan Dr. Marden in bu sefer Kafkaslarda görevlendirilmesi için girişimde bulunmasını istedi. Kars, Türkler tarafından geri alındığında Ermeni nin katledildiği yalanını telgraf ile ABD ye gönderen ve yayan diğer bir NER görevlisi misyoner McCallum, Peet in Bristol ile görüşmesini istemişti. Görüşme Kars tan gelen NER görevlisi White ile kurulan diyaloğun ertesi günü gerçekleşmişti ve Bristol White ın beyanlarından McCallum un iddialarının tamamen yalan olduğunu öğrenmişti. 110 İki misyonerin ısrarlarına rağmen Bristol, Dr. Marden in tekrar Merzifon daki görevine dönmesi gerektiğini düşünüyordu. Görüşmede gündeme gelen diğer konu, Amerikan görevlilerinin tarafsızlığıydı. Peet, bu konuda Bristol ile aynı görüşte olduğu izlenimini vermeye çalışmıştı. Oysa gerçek düşünce ve niyeti söylediklerinin tam aksiydi: 111 Sabahleyin Bay W. W. Peet geldi. Kendisi Dr. Mardin in [Marden] yardım çalışmaları, özellikle Kafkaslar daki yetimler arasında ortaya çıkan salgın hastalıklarla bağlantılı olarak Kafkaslara gitmesi hakkındaki fikrimi sordu. Bay Peet e, Dr. Marden in Marsovan [Merzifon] a geri dönüş problemi çözülünceye kadar Kafkaslara gönderilmesinin yanlış olacağını söyledim. Amerikalıların Merzifon a dönmesine izin verildiği takdirde, bir cerrah olan ve Merzifon da hastanesi bulunan Dr. Marden in dönmesine ilk izin verilecek kişi olacağına inanıyordum. Bay Peet, benimle aynı fikirde olduğunu söyledi ve Bay McCallum, Dr. Marden in Kafkaslara gitmesini önerdiğinde Bay McCallum a da aynı şeyi söylemişti ve ayrıca McCallum ondan konuyu benimle görüşmesini istediğinde McCallum a benim de aynı fikirde olacağıma inandığını belirtmişti. Bu şartlar altında, Dr. Marden in Merzifon a geri dönüş sorunu çözülünceye kadar burada beklemesine karar verdik. 108 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 6, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, January 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 3, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 4, s. 1.

54 52 Bay Peet ve ben bundan sonra, dünyanın bu parçasındaki insanlar ile ilişkilerimizde tarafsız olmamızı ve ırk ya da milliyet ayrımı olmaksızın gerekli olan yardım çalışmalarının yürütülmesini ele aldık. İkimiz de bu konuda tamamen hemfikir olarak itibar kazanabilmemiz için, korkusuz ve tarafsız bir şekilde her kim olursa olsun doğruyu savunacağımıza ve yanlış yapanları rahatlıkla suçlayabileceğimize karar verdik. 112 Misyonerlerin bulunduğu bölgelerden sorunlar gelmeye devam ediyordu. Bu esnada Merzifon Amerikan Koleji nde görev yapmakta olan Türkçe öğretmeni Zeki Ketani Efendi 12 Şubat 1921 günü öğrencisi tarafından öldürülmüştü. Öğretmenin öldürülmesi önemli bir hadiseydi. Soruşturma kapsamında Amerikan Hastanesi ile Amerikan Koleji nde yapılan aramalarda Pontus propaganda materyalleri bulundu. 113 Bunun üzerine Amerikan Koleji Müdürü Dr. White ve Amerikan Hastanesi Müdürü Dr. Marden, Bay Rigss ve yardım örgütü çalışanları Yunan propagandası yaptıkları için Ankara Hükûmeti tarafından Merzifon dan kovuldular. 114 White, bölgedeki Alevileri ve Kürtleri de Millî Mücadele ye karşı kışkırtma çalışmaları içinde aktif olarak yer almıştı. 115 Oysa Bristol ile görüşmelerinde tüm bu gerçekleri inkâr etmeyi tercih ettiler. Görüşmede, İngiliz işgal güçlerine Samsun daki gelişmeler hakkında istihbarî bilgi aktaran Dr. White, Pontus Topluluğu nun da masum bir kuruluş olduğunu iddia etti: [Öğleden sonra], Dr. W. W. Peet; Dr. White, Dr. Mardin [Marden] ve Bay Riggs i beraberinde getirdi. Bu adamlar Türk idarecileri tarafından kovuldukları Merzifon dan yeni dönmüştü. Bana, yakın zamana kadar Türk idareciler ile ilişkilerinin çok samimi olduğunu, lakin geçenlerde Türklerin kendilerine düşmanlık gösterdikleri bilgisini verdiler. Bu düşmanca hislerin kendilerine kin 112 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 4, s TBMM Zabıt Ceridesi, Devre I, C. 15, İçtima 2, 136. İçtima, [29 Aralık 1921]. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, March 31, s. 1-2; Kocabaşoğlu, age., s. 157; Alan, age., s , ; Merzifon Koleji nin ve Hastanesinin faaliyetleri için bkz. Hikmet Öksüz, Hayati Aktaş, Pontus Meselesi nin Tarihsel Arka Planı ve İngiliz-Amerikan Belgelerine Yansıması, Başlangıçtan Günümüze Pontus Sorunu, Serander Yayınları, Trabzon, s ; Alan, age.; Ankara da Dr. White ile ilgili o dönemde haberdar olunmayan çok önemli bir bilgi daha vardı. Aslında Amerikalı bir misyoner olan Dr. White; Samsun Limanı ndaki ve Anadolu daki gelişmeler ile askerî hareketlilik, Türk ordusunun cephane durumu, Bolşevikler ile ilişkiler hakkında elde ettiği istihbarî bilgileri İngiltere ye aktarmakta ve İngilizler adına casusluk yapmaktaydı. Bkz. Intervention Between Greece and Turkey, BWCR, C.P. 3384, Confidential, E 11096/143/44. October 7, s. 3. İngiliz istihbarat raporlarına göre Samsun daki yardım örgütü çalışanı Captain Perring de 1919 yılında, Mustafa Kemal ve Rauf Bey in çalışmaları hakkında raporlar gönderiyordu. Merzifon Koleji nin istihbarat faaliyetleri için bkz. MacFie, agm., s Kieser, agm., s. 90; Misyonerlerin Alevi Türk vatandaşları kışkırtarak Ermeniler ile ittifak hâlinde isyana teşvik etme çalışmaları ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Kieser. agm. s

55 53 güden birkaç yerel Türk ten kaynaklandığına inanıyorlardı. Dr. Mardin in [Marden] başında bulunduğu hastaneye karşı düşmanlığın nedenini sorguladığımda bunun nedeninin bazı yerli doktorların hastanenin başarılarına karşı kıskançlığından kaynaklandığı cevabını verdi. Öldürülmüş olan Türk öğretmenin kolejdeki hâlinden çok memnun olduğunu, buna karşın kendisinin öldürülmesi için hiçbir neden göremediklerini söylediler. Bunun Türkler tarafından kolej üzerinde şüphe uyandırmak için bir tertip olmasının muhtemel olduğunu ya da Türklerin koleje karşı tepki göstermesinin sağlanması için Hristiyan ırklar tarafında da yapılmış olabileceğini söylediler. Cinayet, Zeki Ketani Bey koleje dönerken ve polis bölgesi dışında gerçekleşmişti. Türk idareciler, Merzifon daki Rumları suçladılar. Sonuç olarak Türk idarecileri Merzifon Koleji ndeki ve Hastanesi ndeki Amerikalıların Hükûmet Konağına gelmesini istediler. Dr. White, çağrının kadınları da kapsadığını düşünmedikleri için, beş erkeğin bu çağrıya uyduğunu söyledi. Türk yetkili ile karşılaştıklarında kendilerine, kolej binası ve çevresinde, hastane dâhil gizli silah ve cephane ile Türk Hükûmetine karşı politik propaganda delilleri var kuşkusuyla arama yapılacağı bilgisi verildi. Hem askerî hem de sivil yetkililer aramayı yapmak üzere gönderildiler. Bazı vakalarda, özellikle Dr. Marden in kontrolünde bulunan binadaki Amerikalı mukimlerin aramaya refakat etmesine izin verilmedi. Türk yetkililer, özellikle kolejin Ermeni görevlisinin kendilerine, silah ve cephanenin gece koleje kaçırıldığı ve toprak altına gömüldüğü bilgisini verdiğini söylediler. Kolej deki arama orada gizlenmiş herhangi bir silah ya da cephanenin olmadığını gösterdi. Bununla birlikte Türk yetkililer, kolej binasının içinde Türk Hükûmetine karşı politik aktivite emareleri taşıyan resim ve yazılı belge bulduklarını iddia ettiler. Dr. White, savaştan önce Pontus Topluluğu olarak bilinen bir Rum Tartışma Topluluğunun var olduğunu söyledi. Savaş süresince bu topluluğun adı politik ehemmiyetinden dolayı Pontus olarak değiştirildi. Dr. White, bu topluluğun faaliyetlerinin bir Rum öğretmen tarafından denetlendiğini, öğretmenin, bu topluluğun siyasi bir faaliyet göstermeyerek yalnızca Rum öğrencilerin aralarında tartışma yaptıkları bir topluluk olduğunu söylediğini belirtti. Dr. White a, Rum öğretmenin bir Amerikalı ya da yerli mi [Rum] olup olmadığını sordum ve o, öğretmenin yerli [Rum] olduğu cevabını verdi. Bunun üzerine Dr. White a, yerli olduğu için ona güvenilemeyeceğini söyledim ve doğası gereği kendisinin bir Rum olarak Rumlarla ilgili meseleyi kendine göre ele alacağını ve şayet bunu yaptıysa bizim hiç kimseyi değil, sadece kendimizi suçlamamız gerektiğini ifade ettim. Bununla birlikte, Dr. White bu öğretmene olan güvenini tekrarladı. Ben, bu öğretmenin kolejin çıkarlarını düşünmekten daha ziyade Rum hisleri ile hareket ettiğine inanıyordum. Bu vesileyle Dr. White a ve beraberindekilere, Amerikalıların çalışmalarında mutlak tarafsız tavır takınarak bütün ırkların iyiliği için çalışmaları gerektiğini belirttim. Bizler elbette, işlenen mezalimler için insanî duygulara sahiptik, fakat

56 54 gelecekte benzer mezalimlerin tekrar ortaya çıkmasını engellemek bizim asıl görevimizdi. Şayet biz, nüfusun çok büyük bir çoğunluğunu oluşturan Türklere karşı nefrete ev sahipliği yaparsak ve aynı zamanda hareketlerimiz ile bu nefretin gösterilmesine izin verirsek Türklerin ya da Müslümanların ahlakî karakterlerini eğitmekte, özellikle sonuna kadar geliştirmekte başarı sağlayamayız. Bana göre; Müslüman ırklara eğitim ve daha iyi bir ahlakî karakter eğitimi vermekte başarılı olursak, Hristiyan ırklara, çok daha büyük yardımda bulunmuş olacaktık. Müslüman ırkların ahlakî karakterinin eğitim ve ilerleme ile gelişimi sonucu Hristiyan ırklar için çok daha rahat bir ortam yaratılabileceğine inanıyorum. Bizim okullarımızın hiçbirinde herhangi bir dinî eğitim verilmesine inanmadığımı ve bu düşüncemin Dr. Howard S. Bliss tarafından yazılan Modern Misyonerlik adlı kitapçık ile teyit edildiğini belirttim. Bana göre, farklı ırklara karşı herhangi bir ön yargı olmaksızın daha iyi bir eğitim almalarını ve ahlakî karakterlerini yükseltmelerini sağlamalıyız. Görüşmenin sonunda Dr. Peet ve ona eşlik eden kişiler, bu sorundaki duruşum için, özellikle misyonerlerin Merzifon a geri dönmesi için elimden gelen her şeyi yapacağımı belirtmemden dolayı bana teşekkür ettiler. İnsanların [misyonerlerin] sabırlı ve dirençli olurlarsa koleje ve hastaneye geri gidebileceklerine inandığımı söyledim yılı Haziran ayı ortalarında Bristol, İstanbul Hükûmeti nin yeni Dışişleri Bakanı Ahmet İzzet Paşa ve Bulak Bey ile görüşerek Amerikalı misyonerlerin Merzifon a geri dönmesi için yardım istedi. Bristol ile İzzet Paşa arasındaki görüşmede ele alınan diğer konu, yükseltilen ithalat ve tüketim vergileriydi. İstanbul Hükûmeti nin vergi artırım kararı kapitülasyonlar nedeniyle Bağlaşıkları etkilemezken Amerikalı tacirlerin aleyhine bir durum yaratmıştı yılı Nisan ayı ortalarında bu sefer Charlotte Willard isimli bayan misyoner Merzifon daki kız okulunu tekrar açmak için Bristol a başvurdu. Okul, I. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş süresince eğitime devam etmişti. NER e karşı oluşan nefreti dikkate alan Bristol, okulun Bayan Willard ın kendi girişimi olarak açılmasının daha uygun olacağını düşünüyordu. 118 Willard, Mayıs ayı başında Merzifon daki okulunu açmak için bölgeye gitti. 119 Bu arada Dr. Marden, Lozan Barış Antlaşması sonrasında Samsun üzerinden Merzifon a gitmeye çalışacak, ancak bu girişimi Samsun Limanı nda engellenecektir. 120 Marden konuşma sonrasında Antep e gitmek için Amiral Bristol dan yardım istemiştir 116 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, March 31, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 20, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, April 19, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 10, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, December 3, s.2.

57 55 ve Bristol konuyu Ankara nın İstanbul daki temsilcisi Dr. Adnan Bey e (Adıvar) iletmiştir. 121 Yoğun propaganda ve ayrımcı tutumlarıyla yardıma muhtaçları Hristiyanlaştırma çalışmalarına rağmen misyonerler arasında sağduyu sahibi çalışanlara da rast gelinir. Bunlardan bir tanesi NER çalışanı R. K. Van Velsor dur. Velsor, Milliyetçiler bir gün Anadolu yu yönetmeye başlarlarsa bu tutumumuz nedeniyle Anadolu da hiçbir misyonerin faaliyet göstermesine müsaade etmeyecekler ve bunda da haklılar demekteydi. Bristol da Velsor un kaygılarını paylaşıyordu. Bristol a göre şayet misyonerler Türkler ile önyargısız temas kurmaz ve eskiden kalma politikalarını devam ettirirlerse, milliyetçiler iktidarı ele aldıklarında Anadolu dan kovulmaktan kurtulamayacaklardı. 122 Anadolu da Hristiyan taassubu ile bilinen ve en çok tepki çeken Amerikan menşeli yardım örgütlerinin başında YMCA ve YWCA nın geldiği daha önce söylenmişti. NER (Near East Relief) her ne kadar bu iki örgütten daha az ayrımcı bir yaklaşım sergiliyorlarsa da Ermeni ve Rumların yoğun olduğu illerdeki NER çalışanlarının eski geleneği devam ettiren davranışları sürmekteydi. NER görevlilerinin Anadolu daki faaliyetleri, yardım dağıtırken benimsediği ayrımcı yaklaşım, Anadolu daki NER çalışanlarının Ermeni, Rum propagandasını yaparken onların işlediği insanlık suçlarını görmezden gelmesi ve hadiselerin sadece tek yönünü nakletmeyi tercih etmeleri Amiral Bristol ile NER idarecileri arasındaki görüş ayrılıklarını derinleştirmekteydi. Bristol u rahatsız eden diğer durum, yardım örgütü ve misyonerlerin tutumlarının Anadolu ya girmeye çalışan Amerikalı iş adamlarının da proje ve iş bağlantılarını hayata geçirmesini zora sokmasıydı. Tüm bu gelişmeler üzerine harekete geçmeye karar veren Bristol, 25 Temmuz da İstanbul daki bütün NER çalışanlarını toplantıya çağırdı. NERC Genel Sekreteri Charles V. Vickrey 123 toplantıya yalnız gelerek herkesin davet edildiğinden haberdar olmadığını söyledi. Bu durum Bristol un canını sıkmıştı. Vickrey e şimdiye kadar uyarılarını dikkate almamalarının sonuçlarını ve yardımlar konusundaki tutumlarının nedenlerini sorunca, Vickrey aksi durumda çalışanların kendisini Türk yanlısı olarak suçladığını itiraf etti. Bu yaklaşım NER çalışanlarına ve diğer misyonerler ile yardım örgütü görevlilerine Amerika daki merkezlerde öğretilmekteydi. Bristol, Amerika daki gazetelerde 121 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, December 5, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 16, s. 2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 22, s Report of the Near East Relief, Senate, Doc. No: 343, December 31, Washington: Government Printing Office, s. 28.

58 56 her gün Türklerin, Ermenileri ve Rumları katlettiği, 124 Haçin de Ermenilerin katliama uğradığı yazılırken Yunanlıların İzmir ve Yalova da Türklere uyguladığı mezalimden, Haçin de Ermenilerin Türk erkekleri hapsedip işkence ile öldürmesinden, Azerbaycan da binlerce Türk ve Kürdü demiryolu hattının 42 km. uzağına sürerek hastalığa ve ölüme terk etmelerinden, köyleri bombalayıp yağmalamalarından ve daha pek çok benzer hadiseden bahsetmediklerini söylediğinde Vickrey, gazete haberlerine müdahale edemeyeceğini belirterek kendisini savundu. 125 Aslında Vickrey ve diğer yardım örgütü çalışanları tek yanlı propagandayı beslemekte ve hadiselerin doğru kısımlarını saklamaktaydılar. Çünkü bu sayede hem Hristiyanlığa hizmet ettiklerine inanıyorlar hem de yardım örgütlerine bağış toplayabiliyorlardı. Bu yaklaşımı içeren diyalog Bristol un günlüklerine şu şekilde yansımıştır: Yakındoğu Yardım Komitesi Genel Sekreteri Bay C. V. Vickrey geldi. Ona, ekibin diğer kısmının nerede olduğunu sordum, tatmin edici bir cevap veremedi. Ona, kendisi ile tüm ekibi getirmesini beklediğimi, çünkü Bay Jaquith e tüm ekibi görmeyi istediğimi söylediğimi belirttim. Bay Vickrey bu soruyu direkt olarak cevaplamadı. Fakat bana bunun kendisine söylenmediğini vurguladı. Benim kanaatime göre, ona söylenmişti. Ancak kendisi tüm ekibi birlikte getirmek istememişti. İlk olarak benimle konuşmak ve bazı şeyleri bana işittirmek istemişti. Bununla birlikte, onun ekibinden 20 kişinin perşembe günü benimle görüşmeye gelmesi için gerekli düzenlemeler yapılmıştı. Vakit geçirmeden Yakındoğu Yardım Komitesi nin faaliyetlerini tartışmaya başladık ve tartışma yaklaşık bir saat sürdü. Bay Vickrey e Yakındoğu Yardım Komitesi nin tek taraflı politikası, Yakındoğu daki hadiselerin sadece bir tarafını anlatmaları ve yardımları sadece belli ırklara [Ermeniler ve Rumlar] dağıtmalarının, Yakındoğu Yardım Komitesi ne karşı nefret uyandırdığını ve Yakındoğu da çalışmakta olan Amerikalıların hayatlarını tehlikeye attığını belirttim. Şayet bizim Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanlarının Yakındoğu içlerinde başına bir şey gelirse Amerika Birleşik Devletleri nde hadiselerin sadece bir kısmını anlatan propagandayı yapanların sorumlu olacağını söyledim. Bay Vickrey bunun üzerine, politikalarının herkese yardım dağıtmak olduğunu hatta paranın Türklere yardım etmek için kullanılması nedeniyle kendisinin bile Türk yanlısı olarak suçlandığını söyledi. İnsanların kendisine karşı çok düşmanca tavır sergilediği bir toplantı hakkında bilgi verdi ve katılımcılar kendisini sert ifadelerle Türk yanlısı olarak suçladıkları için toplantıyı 15 dakikada kapatarak 124 Ferederic Cunliffe-Owen, Venizelos May Turn up in Athens, New York Times, June 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 25, s. 1-4; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s. 4; Levon Marashliyan, İtilaf Devletlerini Milliyetçi Kemalist Türklere karşı harekete geçirmek için bu propagandanın organize ve bilinçli olarak yapıldığını söylemektedir. Bkz. Marashliyan, agt., s. 18.

59 57 ertelemek zorunda kaldığını söyledi. Ben de bu durumun bizim insanlarımızın Yakındoğu Yardım Komitesi tarafından yurttaki eğitimlerinin bir sonucu olduğunu ve sonuçların eğitimlerden sorumlu olanlara olumsuz yönde geri döndüğünü söyledim. Bay Vickrey bunun üzerine kesin bir tavırla, Amerika da Türklere yönelik düşüncelerin ve Türklerin Yakındoğu da Hristiyanlara karşı nefretinin çok uzun kökleri olduğunu ve Yakındoğu Yardım Komitesi nin bu hissiyattan sorumlu tutulamayacağını belirtti. Ona bunu tamamıyla anladığımı, ancak asıl olgunun Yakındoğu Yardım Komitesi nin Yakındoğu daki çalışmalarına başladıktan hemen sonra Hristiyan ırklar ile Müslüman ırklar arasında nefret oluşturmak için her şeyi yaptığını söyledim. Ona, bir gün bizim insanlarımız asıl gerçekleri keşfettiğinde kendilerini bu şekilde aldatanları affetmeyeceklerini, şayet Yakındoğu Yardım Komitesi gerçek olmayan bu propaganda ile para topluyorsa bunun yalan iddia ile para toplamak anlamına geldiğini belirttim. Bay Vickrey in dikkatini Yunanlılar tarafından İzmit, Yalova ve Gemlik çevresinde yakın geçmişte yapılan mezalimlere çektim. Ona ayrıca, Haçin de [Saimbeyli] Ermenilerin tüm Türkleri hapsettiğini, erkeklere hapishanelerde işkence ettiğini, Türk evlerini soyduğunu ve Türk kadınlarına tecavüz ettiğini hepimizin çok iyi bildiğini, fakat bundan sonra Ermenilere karşı bir katliam uygulanıp uygulanmadığını bilmediğimizi söyledim. Bildiğimiz tek şeyin Haçin den belli mültecilerin Adana ya ulaştığı ve katliam hikâyeleri anlattığıdır dedim. Benim açımdan, ben kendim Ermenilerin Haçin de [Saimbeyli] katliamlara uğradıklarını kabule hazır olduğumu fakat bunun gerçek olup olmadığından emin olmadığımızı fakat bu hikâyelerin Amerika da geniş bir şekilde yayıldığını ve servis edildiğini söyledim. Buna rağmen yakın tarihte Yunanlılar tarafından işlenen mezalimlere herhangi bir ehemmiyet verilmemiş ve aslında bunların hepsi hasıraltı edilmişti. Bay Vickrey yine, gazetelerin yazdıklarından sorumlu olmadıklarını söyledi. Ona, kendisine gazetelerde yazılanlardan sorumlu olduklarını söylemediğimi fakat bugüne kadar gerçek olmadığını bildikleri hikâyeleri yalanlamadıklarını ve bu tür gazete haberlerini para toplamak için bir avantaj olarak kullandıklarını söyledim. Ona ayrıca, kendisinin ve yardım çalışanlarının, Ermenilerin Kafkaslar da Tatarları [Azerileri] ve Kürtleri yerleşim yerinin 40 verst [yaklaşık 42.5 km.] uzağına, Erivan-Culfa tren yolunun her iki yanına sürdüklerini çok iyi bildiğimi söyledim. Böylece bu halk ülkeden kovularak açlıktan ve hastalıktan ölmeye mahkûm edilmişti. Bizim ekiplerin yeraltı sığınaklarında yaşamak zorunda kalanları ve bunlardan binlercesinin kamplarda açlıktan ve hastalıktan nasıl öldüklerini gördüğü çok iyi bilinmektedir. Ona, dünyanın bu parçasındaki ırkların az ya da çok birbirinin benzeri olduğunu gösterdiğini ve bu ırklardan birinin gücü eline geçirdiğinde idaresindeki ırklardan intikam aldığını ve diğer ırklar gibi mezalim işlediğini söyledim. Bay Vickrey hiçbir ırkın hiçbir zaman, Türklerin

60 sürgününde yaptıkları gibi bir mezalim işlemediğine işaret etmeye çalıştı. Ona bu tür bahaneleri dinlemeye artık sabrımın kalmadığını söyledim. Beş dolar çalmak ile beş sent çalmak arasında bir fark yoktur. Bundan dolayı yüzlerce kişiyi katletmek ile binleri, hatta milyonları katletmek bana göre aynı şeydir. Ona, Rum Patrik Vekili nin önceki gün burada olduğunu ve Yunanlıların Marmara etrafında Türkleri katletmesi ile ilgili aynı gerekçeleri ürettiklerini söyledim. Tartışmamızda, büyük Amerikan idealinin insanlığın yardıma ihtiyaç duyduğu her yerde, ırk veya milliyet ayrımı yapmaksızın yardım sağlamak olduğu olgusunu ve bunu burada sadece Amerikan ideallerine göre değil, çünkü bu sayede Hristiyan ırklara daha fazla koruma sağlayabileceğimiz için bizim de uygulamamız gerekliliğini dile getirdiğimde Bay Vickrey kesin olarak: Öyleyse sen bizim para toplamayı durdurmamızı istiyorsun dedi. Ona, Hayır, fakat bu tür uygun yardım için, hadiselerin tek tarafı yerine buradaki durum hakkında tüm gerçekleri anlatmanız hâlinde [yardımlar için] para toplayabilirsiniz dedim. Bay Vickrey e geçen yılki bir beyanından söz ederek Sultanın Yakındoğu Yardım Komitesi İdari Müdürüne yardım çalışmaları için tahıl verdiğini gösteren TV filminin Yakındoğu Yardım Komitesi nin para toplama çalışmalarına zarar vereceği için Amerika Birleşik Devletleri nde yayınlanamayacağını söylediğini hatırlattım. Dünyada kuşku yoktur ki Bay Vickrey, para toplayabilmek için, bütün gerçekler kamuoyuna duyurulmasa hatta para toplamayı engelleyecek kesin hadiselerin saklanması gerekse dahi her zaman belli araçları kullanmayı aklında tutmaktadır. Bay Vickrey, kendisinin Türk yanlısı olarak belirtilmesi hususunu tekrar vurguladı. Ona benim kendisine değil, kendisinin sadece bir üyesi olduğu tüm Yakındoğu Yardım Komitesi ne konuştuğumu ve söylediklerimi kişisel olarak almaması gerektiğini belirttim. Tartışmanın bir anında, Ermenilerin dünyanın bu parçasındaki diğer ırkların yaptığı gibi mezalim işlediklerini söylediğimde Bay Vickrey, Ermeni Patriği nin gerçek dinî bir lider olmayıp politik bir lider olduğunu ve diğerleri gibi yalan söyleyeceğini belirtti. Aslında, sadece birkaç gün önce Ermeni Patriği nden Türklerin Ermenileri katlettiği şeklinde bir protesto almıştım, fakat kendisi bana yazdıklarında aynı yerde Yunanlıların Türklere uygulamakta olduğu mezalim hakkında tek kelime söylememişti. Bay Vickrey e, bununla ilgili hiçbir şey düşünmediğimi, çünkü bunun buradaki insanların hadiseleri sunma mantaliteleri olduğunu fakat biz Amerikalıların aynı planı/yöntemi uygulamasına sabrımın kalmadığını söyledim. Ona, birkaç gün önce Ermeni Patriğinin, Protestan Ermeni Cemaati liderinin ve Katolik Ermenilerin liderinin Amerika Birleşik Devletleri ndeki bir Ermeniyi Yakındoğu Yardım Komitesi ne karşı çıktığı için kabul etmediklerini söyledim. Bay Vickrey e bunun açıklama için yeterli olduğunu, fakat aynı adamın sürekli olarak Amerika Birleşik Devletleri nde her şeyi ile yalan olan bir propaganda yürüttüğünden haberdar olduğumu, fakat kendisinin ne Ermeni liderleri tarafından ne de Yakındoğu Yardım

61 59 Komitesi tarafından kendisi Yakındoğu Yardım Komitesi aleyhine konuşmaya başlayıncaya kadar reddedilmediğini söyledim. Bay Vickrey e, bu tür bir politikayı anlayamadığımı ve kendimin dünyanın bu parçasındaki hadiseler için gerçeğin, sadece gerçeğin en azından bir kısmının bilinmesi için elimden geleni yapacağımı söyledim. 126 Bristol ile NER Genel Sekreteri arasındaki bu konuşma; NER in, Mondros Ateşkesi nden itibaren yürütmekte olduğu ötekileştirici yaklaşım ile Amerika da yaymakta olduğu propagandanın manifestosu niteliğindedir. NER çalışanlarının büyük kısmının ABCFM ye bağlı misyonerlerden oluşması bu durumun temel saiklerinin başında gelir. NER her ne kadar ABD Hükûmeti tarafından desteklenen yarı bağımsız bir kuruluş olsa da Anadolu daki çalışmalarında çoğunlukla tam bağımsız bir kuruluş hüviyetine bürünmüştü. NER idarecileri propaganda çalışmalarının aksamasına tahammül göstermeye niyetli değildi ve Bristol un görevden alınması için yoğun bir kulis faaliyeti yürütüyorlardı. Ayrıca, NER in taraflı yaklaşımlarını eleştiren Chicago Tribune yazarı Lary Rue, NER idarecileri tarafından mahkemeye verilmişti. Oysa Lary Rue nin söylediklerinin tamamı doğruydu. Çünkü NER in tarafgir yaklaşımları ABD yi Anadolu daki çatışmalarda aynı safa itmekteydi. 127 NER Genel Sekreteri Vickrey ile ilgili olarak 1920 yılının Ekim ayında Chicago Tribune yazarı Lary Rue ye muhtemel NER çalışanı olan Charles R. Aldrich tarafından gönderilen bir mektup bütün bu yaklaşımlara açıklık getirmektedir: Sayın Bay Rue, Ne şampanya ne de Trabzon dansçıları Yakındoğu Yardım Komitesi davası ile ilgili konuda büyük öneme sahip değildir. Bana göre sorun; yardımsever Amerikalılar tarafından bağışlanan her bir dolardan kaç sentin gerçekten açlık çeken, yarı çıplak Ermeni nin karnına girdiği ya da sırtını örttüğüdür. Ben Albay Coombs a bu soruyu sordum, bilmediğini söyledi. Yakındoğu Yardım Komitesi nin kayıtları ile ilgili olarak hiç kimsenin bir şey bildiğinden emin değilim. Bununla birlikte, yargılama esnasında mahkemedeki tanıklık ile ilgili olarak ve Hükûmetin avukatına, hükûmetin hiç kimseyi korumadığını göstermek için kayıtları görme izni verdim- Yakındoğu Yardım Komitesi nin kayıtlarında, Albay Coombs tarafından yürürlüğe konulan belli reformlar hariç, idare ile ilgili yeterliliği gösteren bir kanıt yoktu. Birkaç yıl önce New York ta belli yardım kuruluşları soruşturulmuştu ve şayet doğru hatırlıyorsam, alıntıların yaklaşık yüzde on beş ya da yirmisinin hakkı olan fakirlere ulaştığı ve kalan kısmın, kira, çalışan maaşları gibi harcamalarda kullanıldığı görülmüştü. Bu, 126 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 25, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s. 6.

62 60 New York şehrinde çalışan ve oldukça iyi bir şekilde örgütlenmiş eski bir organizasyon için de geçerliydi. Yakındoğu Yardım Komitesi savaşın getirmiş olduğu acil durum içerisinde çabucak oluşturuldu, personeli isteğe bırakıldı; entrika ve rüşvetin, bozulmuşluğun normal olduğu, ileri görüşlülüğün istisna olduğu bir alanda çalışmaya başladı. Yakındoğu Yardım Komitesi şayet bu şartlar altında herhangi bir yeterlilik gösterebilseydi bir doların on sentinin ya da iki katının gerçek evsize, hastaya ya da aça gittiğini gösterebilseydi- büyük bir takdiri hak edecekti. Akşam yemekleri ve dansçılar bir örgütün yeterliliğini gösteriyorsa bunların daha fazlasına gerek yoktur. Albay Coombs bana, New York Bürosu ndan Bay Vickrey den gelen uzun bir telgraf gösterdi. Bay Vickrey in ne Yakındoğu daki gelişmelerle ilgili olarak ne de bu yargılamada ortaya çıkacak suçlamaların doğrulanması için derinlemesine araştırma yapmamış olduğunu görmek dikkatimi çekti. Bunun yerine o, sizin [Lary Rue nin] Chicago Tribune de yayınladığını ve yargılama esnasında ortaya çıkartılan olayları gösteren anlatımının; bağışların azalmasına neden olduğu suçlamasını getirdi ve buna karşı kullanmak üzere propaganda malzemesi istedi. Albay Coombs bu tür uygulamaları sonlandırmak için İstanbul dan New York a gerçek telgraflar çekerek elinden geleni yaptı; fakat aslında New York tan gönderilen ilk telgrafta onlar propaganda amaçlı malzeme talep etmişti. Bununla birlikte, bu kadar ustalıklı metotlar ile bağışları aldatarak cezbetmek çok tehlikeli değildir. Bunlar aynı zamanda tamamen ahlak dışıdır. Benim Yakındoğu Yardım Komitesi ne karşı olduğum asıl şey, sürekli olarak Amerikan halkının düşüncesinde dünyanın bu parçası ile ilgili olarak gerçeklerin yarısının söylenmesidir. Bu gerçekten tehlikelidir. Çünkü bu açıkça Amerika Birleşik Devletleri ni Yakındoğu daki karışıklıklara müdahil olmaya sevk etmektedir ve hiçbir zaman bunun için üzülmeyi sona erdiremeyeceğiz. Yakındoğu Yardım Komitesi ne para toplamak için maalesef Ermenilerin uzun süre acı çeken, baskıya maruz kalmış, özgürlük için soylu bir mücadele veren ve tüm kötülüklerden masum bir ulus olduğunun ilan edilmesi gerektiği düşünüldü. Amerikalılar, bizim bu ulusa en azından para harcama veya kan dökme borcumuz olduğu propagandasından bıkıncaya kadar bunu duyduk. Sorunun gerçek yanı elbette Ermeni ulusunun bir efsane/mit olduğudur. Bir Ermeni Hükûmeti vardır. Fakat bu hükûmet insanlar için değil, sadece kendi çıkarları için yöneten idarecilerin ve idare sahiplerinin küçük bir kliğidir. Bu Hükûmet, çiftçileri kendi ordusuna katılmaya zorlamaktadır, komşularına saldırmaktadır ve böylece hasat ortadan kalkmıştır. Bu aynı hükûmet şu anda Rus Bolşevik Hükûmeti ile ittifak halindedir. O sadece etrafındaki hükûmet kadar masumdur, ancak bundan fazlası yoktur. Amerika, Yakındoğu nun çatışan bütün ırkları tarafından sevilmektedir. Çünkü biz şimdiye kadar Küçük Asya yı [Anadolu] bölmek amacı taşıyan çok sayıdaki girişimin hiçbir tanesine müdahil olmadık. Biz diğer güçlere, biz şu ya da bu ulusun sınırlarını belirlemeyi öneriyoruz demeden önce onların rızasını ve

63 61 yardımını almalıydık ve Fransa, İngiltere ve Yunanistan ın planının maliyetinin karşılanması bizim rızamıza kalacaktı. Ermeniler talep ettikleri topraklarda çoğunlukta olsalar bile, daha savaşçı ırklar onların bağımsızlığını vermiş olsa ve Ermenilerin idaresine girmiş olsa bile biz, Ermeni milleti yerine onları temsil etmeyen hükûmetlerine hizmet etmekteyiz ve bu tür bölücü yaklaşımlar bizim için milyonlarca para ve hatta savaşa sebebiyet veren bir hata olacaktır. Şu anda burada görevde bulunan tüm Amerikalılar bundan uzak durmamız gerektiğini bilmekteyiz. Fakat Yakındoğu Yardım Komitesi, sadece bağış toplayabilmek için, binlerce dolar harcayarak Amerika Birleşik Devletleri nde yarım gerçeklerin tehlikeli propagandasının yayılmasını sağlamaktadır. Kişisel olarak Yakındoğu Yardım Komitesi nin bütün olarak incelenmesine inanmaktayım ve sadece iş yöntemleri ile çalışıp uluslararası politikadan uzak durmadıkça [NER in] ortadan kalkmasına müsaade edilmelidir. Chicago Tribune üzerine sizin mükemmel hikâyeniz ile ilgili hiçbir baskı gelmemesini ümit ederim. Saygılarımla / imza/ Charles R. Aldrich. 128 Mektupta belirtilen yemek NER tarafından İstanbul da düzenlenmişti ve amaç bağış toplamaktı. Bristol günlüklerinde bu yemeğin kişi başı fiyatının 150 Türk Lirası, yaklaşık 100$ olduğunu kaydetmiştir. Yemek esnasında Trabzon dan gelen Rum dansçı kızlar gösteri yapmış ve katılımcılardan bağış toplanmıştı. Bristol un NER idarecileri ile yapmış olduğu toplantı tutanaklarına göre Aldrich in yazmış olduğu mektup, bir tür iç eleştiridir ve yayımlanmak amacıyla gönderilmemiştir. Bristol, NER idarecilerinin gönlünü almak için mektubun bu yüzden biraz abartılı ifadeler taşıdığını söyleme gereği duymuş, fakat NER in faaliyetlerinin eleştirilebilecek hatalarla dolu olmasının talihsizlik olduğunu belirtmiştir. 129 Mektupta da görüldüğü gibi, Vickrey in iddialarının aksine NER in faaliyetleri hükûmet tarafından doğru dürüst denetlenmiyordu ve NER in ABD deki propagandası birkaç dolar daha fazla toplayabilmek için tamamen duygu sömürüsüne dayanıyordu. Bu olgu, bizzat bazı NER çalışanları tarafından da dillendiriliyordu. Fakat farklı düşünebilen birkaç Amerikalı vardı ve bunların başını da Amiral Bristol çekiyordu. NER, doğrudan Bristol a bağlı değildi. Ancak NER in faaliyet sahası tamamen Bristol un yetki alanı içerisindeydi ve dolayısıyla NER, dolaylı olarak Bristol den gelen direktiflere uymak zorunda kalıyordu. Ayrıca, 1920 li yıllarda Anadolu daki ulaşım imkânları çok yetersizdi ve NER çalışanları özellikle Karadeniz kıyısındaki çalışma alanlarına ulaşabilmek için Bristol un emrindeki deniz araçlarından, destroyerlerden ve kü- 128 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Copy, M.L.B , 4th of October, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s.1-3.

64 62 çük denizaltılardan yararlanmak durumundaydı. 130 Bu nedenle NER çalışanları her ne kadar fikirlerinden hoşlanmasalar da Amiral Bristol ile iyi geçinmeye dikkat ediyor fakat Washington da girişimlerde bulunarak Bristol u görevden aldırmak için çalışmaktan da geri durmuyorlardı. Bu girişimler, Bristol un Türkiye deki Yüksek Komiserlik görevinin sona erdiği 1927 yılına kadar devam etmiştir Temmuz daki hadiseden doğan hoşnutsuzluğu ortadan kaldırmak ve Bristol ile ilişkileri düzeltmek için üç gün sonra Vickrey, beraberinde bir heyetle Bristol u tekrar ziyaret etti. Misyoner W. Peet ve Jaguith de ziyaretçiler arasında bulunuyordu. Heyet ağırlıklı olarak NER temsilcilerinden ve farklı misyoner gruplarından oluşuyordu. Vickrey, bu sefer Bristol un karşısına diğer örgütlerden temsilciler ile çıkarak bir bakıma gücünü göstermek istemişti. Görünüşte Bristol a saygılarını iletmeye gelmişlerdi. Bristol ise durumun farkındaydı. Vickrey, heyetteki bazı kişilerin bazı işler yapmak için orada bulunduğunu söylemişti ve Bristol, daha önceki deneyimlerinden bunun Vickrey in bir şeyleri söylemek istemeyince kullandığı yöntem olduğunu tecrübe etmişti. 132 Toplantı başladıktan sonra Bristol, NER in Osmanlı Devleti topraklarında, İstanbul, Samsun, İzmir, Beyrut, Halep, Kudüs, Şam ve Bağdat ta faaliyette bulunmasından mutluluk duyduğunu belirtti. Burada sorumluluğun sadece kendisinde olmadığını gönüllülerden kurulu bir örgütün yanlışlar yapmasının normal olduğunu, şimdiye kadar NER in faaliyetlerini desteklerken yanlışlarını da eleştirmekte tereddüt etmediğini söyledi. Yardımlara ait rakamsal bilgiler verdikten sonra asıl konuya geldi ve dünyanın bu parçasında yaşayan insanların karakter olarak aynı olduğunu, 1915 yılında yapılanların affedilemeyeceğini, fakat Ermeni ve Rumların da ellerine fırsat geçirdiklerinde en az Türkler kadar vahşi cinayetler işlediklerini belirterek Türklerin Hristiyan halklar karşısında, okuldaki albino çocuk gibi kötülenmesinin büyük bir yanlış olduğunu söyledi. Ermeni ve Rumların işledikleri mezalimlere örnek olarak Kilikya, Haçin, İzmit, Yalova ve Kafkasya da yaşanan katliamları gösterdi. Çünkü ona göre büyük Amerikan ideali herkese eşit davranmayı gerektiriyordu Millî Mücadele süresince Karadeniz deki Amerikan deniz araçları için bkz. Hikmet Öksüz, İsmail Köse, Millî Mücadele Döneminde Karadeniz deki Amerikan Savaş Gemileri, Türk Deniz Ticareti Sempozyumu, Nisan 2012, Trabzon. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s. 2; Yaylalıer, Türk Amerikan İlişkilerinde., s. 39, 40; Malkasian, agm., 356; Daniel, agm., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s. 3.

65 63 Misyonerler, Bristol un söylediklerinden hoşnut olmamışlardı fakat yapabilecekleri fazla bir şey yoktu. Çünkü Bristol, bölgedeki Amerikan görevlilerinin tümünün amiri konumundaydı ve yapılabilecek tek şey görevden alınmasını sağlamaktı. Ayrıca sahil şehirleri arasında ulaşım Bristol un emrindeki donanma destroyerleri ile denizaltıları sayesinde yapılıyordu ve misyonerler Bristol ile ters düşerlerse tüm çalışmalarının zorlaşacağının farkındaydılar. Görevden aldırma seçeneği uzun süredir deneniyordu fakat henüz sonuç vermemişti; çünkü tüm Batı temsilcileri içinde milliyetçi Türkler ile konuşabilen ve isteklerini sınırlı da olsa kabul ettirebilen tek kişi Bristol du. Yukarıdaki anlatının Bristol günlüklerine yansıyan şekli şöyledir: Sabahleyin Yakındoğu Yardım Komitesi Genel Sekreteri Bay C. V. Vickrey, kadın ve erkek Amerikalılardan oluşan bir heyetle saygılarını iletmek üzere geldi. Yakındoğu Yardım Komitesi İstanbul Bürosu İstişare Komitesi üyesi Bay W. W. Peet ve İstanbul Bürosu İdari Müdür Vekili Bay Jaquith de gelenler arasındaydı. Bay Vickrey in söylediğine göre, bu heyet Amerika Birleşik Devletleri nin değişik yerlerindeki Yakındoğu Yardım Komitesi çalışmaları ile yakından ilgili temsilcilerden oluşmuştu. Onlar dünyanın bu parçasında yardım çalışmaları ile ilgili olarak neler yapıldığını ve yapılabileceğini görmek için gelmişlerdi. Heyet üyelerinin bazıları işadamıydı ve diğerleri Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanlarıydı. Bunlardan bazıları kendi harcamalarını karşılarken diğerleri Yakındoğu Yardım Komitesi tarafından finanse ediliyordu. Bay Vickrey in kendi masraflarını karşılayanlar için bazı sözcüğünü kullanması dikkat çekiciydi. Ondan kendi masraflarını karşılayanlar hakkında açık bir beyan almak ümit ediliyordu. Bay Vickrey in ricası ile terasta heyeti kabul ederken beni gösteren kısa bir film çekildi. Bundan sonra elçiliğin kabul odasına geçtik ve ben tüm ekibimle birlikte heyeti burada kabul ettim. Bay Peet birkaç kelime ile heyetin bana saygılarını iletmek ve benim mümkün olan her şekilde Yakındoğu Yardım Komitesi ne sağlamış olduğum yardımlara şükranlarını bildirmek için geldiğini söyledi. 134 Bristol bu girizgâhtan sonra, NER in çalışmalarındaki aksaklıkları dile getirdi ve Charles R. Aldrich tarafından Chicago Tribune de çalışan Lary Rue ye gönderilen mektuba değindi. Bristol, tercümesi önceki sayfalarda verilen mektupta yazılanların bazılarını haklı görürken bazılarının da abartılı olduğunu söyledi. Bristol un bu yorumu biraz da NER temsilcilerini sakinleştirmek için yapılmış bir hamleydi. Çünkü konuşmasının devamında Aldrich in mektubunda belirttiklerine benzer ifadeler kullanmıştır. Bundan sonra Yakındoğu daki insan ırklarının karışmışlığı şartı hakkında konuştum. Bu ırkların altında yetişmiş oldukları şartların etkisi ile sahip oldukları ve Amerikalıların dünyanın bu parçasında bazı gerçek deneyimlerde bu- 134 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s. 1.

66 64 lunmadan anlayamayacakları mantalite ve ahlakî karaktere işaret ettim. Benim kendi gözlemlerimden ve Bay Peet ve onun gibi ömrünü burada geçirmiş diğer misyonerlerin vermiş olduğu bilgilerden farklı ırkların aslında aynı olduklarını bilmekteyiz. Bir ırk iyi özelliklere sahipken; diğeri kötü özelliklere sahip olabilir. Fakat durumun tam anlaşılabilmesi için, dünyanın bu parçasında yaşayan insanların yanlış ile doğru arasındaki farkı ayırt edememesi göz önüne alınmalıdır. Sözlerime devam ederek Türklere sürekli hakaret edilmesinin ve Hristiyan ırklar arasında okuldaki albino muamelesi yapılmasının büyük bir yanlış olduğunu belirttim. Müslümanların büyük çoğunluğa sahip olduğu ve Hristiyanların azınlıkta olduğu mutlak bir gerçekliktir. Bu [Hristiyan] azınlığın çoğunluğu yönetmesi düşüncesi bizim Amerikan idealimize, insanlar için hükûmet ve insanlar tarafından hükûmet idealine tamamen aykırıdır. Böyle bir idarenin kurulması ancak güç kullanımı ile mümkündür. Şayet Amerika ve Ermenistan ın bağımsızlığını isteyen diğer devletler ve gruplar, bağımsız bir Ermenistan için askerden oluşan bir gücü sağlamaya hazır değillerse bu şekilde bir hayalî bağımsızlıktan bahsetmemelidirler. Yakındoğu da Hristiyanların çoğunlukta olduğu hiçbir yer yoktur. Yunanlıların ve Ermenilerin yaptıkları ile ilgili örnekler göstererek sözde Hristiyan olarak adlandırılan bu ırkların da gücü ele geçirdikleri her yerde Türklerin yapmış olduğu mezalimlerin aynısını, aynı şekilde yaptıklarını söyledim. Bana göre bu, Türkler ve 1915 yılında yaptıkları korkunç şeyler için bir bahane değildir; fakat burada basitçe anlatılmak istenen, dünyanın bu parçasındaki ırkların çok büyük oranda benzer olduğu ve gücü ele alanın idaresindekilerden intikam aldığını göstermektir. Kilikya da, Haçin de [Saimbeyli], İzmit te, Yalova da ve Ermenistan Kafkasyası nda [Ermeni ve Yunanlılar tarafından] yapılan bu tür davranışlara örnekler verdim. Büyük Amerikan idealinin dürüst/adil davranmak olduğunu ancak Amerika daki yayınların hiçbirinde adil davranılmadığını söyledim. Yakındoğu Yardım Komitesi bu propagandada hadiselerin sadece bir tarafını kamuoyuna duyurmuştur. Ve bundaki adaletsizlik Türkler tarafından tamamen anlaşılmış, gücenmelerine neden olmuştur ve bu gücenme artmaktadır. Türklerin mantalitesini ve ahlak değerlerini bilen herkes bu gücenmişlik hissiyatının eyleme dönüşebileceğini bilir, sonuç olarak bu durum Hristiyanların, hatta Türk İmparatorluğu nun çeşitli yerlerine dağılmış olan ve buralarda yardım çalışması yürüten Amerikalıların yaşamlarını tehlikeye atacaktır dedim Bristol konuşmasına bundan sonra, NER görevlilerinin ve diğer Amerikalıların Türkiye deki çalışma yerlerinde tutulabilmelerinin Yüksek Komiserliğin adil yaklaşımları il mümkün olduğunu söyleyerek devam etti ve NER in yardımları dağıtırken büyük Amerikan idealine uyarak tarafsız ve eşit davranması gerektiğini söyledi LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s. 4.

67 65 Bristol bu sözleri salt bir eleştiri olarak değil, fakat yönetici sorumluluğunun nesnel bir uzantısı olarak düzenlemiştir. Bristol, Amerika dan gelen ve bölgeyi gezerek hadiseleri yerinde gözlemleyecek olan yaklaşık 25 kişilik bu topluluğa, gördüklerini daha iyi analiz edebilmelerini ve kendisinin söylediklerine bizzat şahit olmalarını sağlatmayı amaçladığını günlüğüne kaydetti. Bristol a göre, sahaya giden tüm NER çalışanları dönüşte mutlaka kendisini görmeye gelecekti ve böylece o da yanlışları ile doğrularını öğrenme şansı elde edecekti. Günlüğündeki kayıtlara göre, şimdiye kadar bu tür topluluklardan çok büyük miktarda güvenilir ve sağlam bilgi edinmişti. Yerel kaynaklardan bu oranda güvenilir bilgi elde etmek imkânsızdı. Farklı kaynaklardan gelecek bilgilerden doğru ve güvenilir bir sonuç çıkartmak mümkündü. 137 Bristol ayrıca, NER e yönelttiği eleştirilerin yapıcı sözler olduğunu, misyonerlerin artık Müslümanları Hıristiyanlığa döndürmeye çalışmalarının başarısız olduğunu görmeleri gerektiğini günlüğüne kaydetti. Anadolu da NER e karşı, Müslümanları Hıristiyanlığa döndürme faaliyetlerinin el altından yürütüldüğü şeklinde kuşkulu bir yaklaşım vardı. 138 Açlıkla boğuşan insanlara verilen beslenme ve barınma yardımı karşılığında din değiştirmeye zorlamak ne kadar insanî bir tutum olabilirdi. Bristol, Amerikan okullarında tüm ırklara eşit eğitim verilmesi ve Amerikan hastanelerinde din, ırk ya da mezhep ayrımı olmaksızın herkese eşit hizmet verilmesini savunuyordu. Tüm bu görüşlerini açık bir şekilde NER temsilcilerine nakletmişti. Örneğin sabahki görüşmede NER İcra Müdür Vekili Vickrey kendisine, İzmit te bulunan Amerikan hastanesindeki hastaların büyük çoğunluğunun Türk olduğunu söylemesi üzerine Bristol, hastanede olanın kim olduğu değil, tedaviye ihtiyaç duyanın kim olduğunun önem taşıması gerektiği cevabını vermişti. Bristol son olarak, NER in mutlaka uyması gereken ilk prensibin tarafsızlık ve eşitlik olduğunu bir kez daha vurgulama ihtiyacı duymuş, söylediklerinin yayımlanmamasını istemişti. Bristol Amerika daki Hristiyan algısı ile Yakındoğu daki Hristiyanların farklı şeyler olduğuna inanıyordu. 139 Oysa NER idarecileri Bristol un pozisyonundan çok uzaktı ve geçmişten gelen Rum ve Ermeni yanlısı yaklaşımlarını değiştirmek, ABD deki propagandayı ise durdurmak gibi bir niyetleri yoktu. Bu esnada Millî Mücadele güçleri Yunan Ordusu karşısında Kütahya-Eskişehir yenilgisini almış, Yunanlıların Anadolu da zafer kazanacağına dair ümitleri yeniden canlanmıştı. Bristol, heyetle yapmış olduğu görüşmedeki izlenimlerini günlüğüne şu şekilde kaydetmiştir: 137 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s. 4-5.

68 66 Yapmış olduğum açıklamaların herkes tarafından iyi bir şekilde kabul gördüğünü fark ettim. Sorulan sorular benim göstermekte olduğum duruşun sempati topladığını gösteriyordu. Heyet üyelerinin bazıları, benim kendilerine açık şekilde konuşmamı takdir etmişti. Bay Vickrey in çok mutlu olmadığını fark ettim ve kendisi, daha sonra gelerek heyete okumuş olduğum mektubun 140 içeriği ile ilgili açıklamalar yapmak istediğini söyledi. Ona mektubun içeriğinde yeterli delil olduğunu fakat ifadelerin pek çoğunun abartılmış olabileceğini söyledim. Heyet üyelerinden bir tanesi, herkesin Bay Peet e büyük saygı duyduğunu çünkü kendisinin bu bölgede çok uzun süre kalarak şartları çok iyi bildiğini söyledi ve doğrudan Bay Peet in söylediklerimle ilgili olarak genel anlamda benimle aynı fikirde olup olmadığını sordu. Bay Peet e döndüm ve Bay Peet, aynı fikirde miyiz değil miyiz diye sordum. Biz daima aynı fikirdeyiz cevabını verdi. Bay Peet in bu dürüstçe duruşundan çok mutlu olmuştum. Bu arkadaşlığımıza olan güvenimi yeniledi ve ona olan saygımı artırdı. Türklerin kendi durumlarını Amerikan kamuoyuna anlatabilmek için fırsatları olup olmadığı soruldu ve bu zamana kadar herhangi bir fırsatları olmadığı cevabını verdim. Bu soru, Rumların ve Ermenilerin Amerika Birleşik Devletleri nde hadiselerin sadece işlerine gelen kısmını ilan eden güçlü bir propagandaya sahip olduklarını gösteren ifadelerim üzerine sorulmuştu. Bunun üzerine heyetten birisi, bu durumda Türklerin kendi lehlerine tek kelime söyleyecek fırsatlarının olmadığını dile getirdi ve ben de onların [Türklerin] kendi lehlerine söyleyecek çok fazla şey olmadığını belirttim. Bu sözlerim, hiçbir şekilde Türklere taraftar olmadığımı gösterdiği için takdir topladı. Asıl olgu, heyetteki herkesin adil bir şekilde çalışılmasıydı. 141 Ağustos ayı başında Chicago Tribune de gazetecilik yapan Lary Rue, Bristol ile görüşerek NER in sürekli kendisine saldırdığını ve elinde Ermeniler ile ilgili NER i zora düşürecek bilgiler olduğunu söyledi. Lary Rue, Ermenilerin Kafkaslar daki mezalimleri ile ilgili de bilgi istiyordu. Bristol, Lary Rue nin bu planının uygulanabilirliğine inanmıyordu. İstanbul Hükûmeti ise Bulak Bey i Dışişleri Bakanlığı mümessili olarak Washington a gönderebilmek için Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Şevki Bey i Bristol a göndermişti. Talep İzzet Paşa nın özel ricası olarak iletilmişti. 142 Lary Rue nin anlaşamadığı NER görevlilerinin başında Vickrey gelmekteydi. Lary Rue nin Bristol ile görüştüğü gün öğleden sonra Vickrey de gelerek Bristol ile görüştü. Vickrey Kafkaslar dan yeni gelmişti ve Bristol ondan bu bölgedeki durum ile ilgili bilgi alabilmeyi umuyordu. Erivan daki Ermenile- 140 Charles R. Aldrich tarafından Chicago Tribune de gazetecilik yapan Lary Rue ye gönderilen mektup kastediliyor. 141 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 10, s. 1.

69 67 rin, Bolşevik yanlısı olmadıklarını söylemeleri dışında Vickrey in verebilecek olduğu herhangi bir bilgi yoktu. Bristol günlüğüne, Vickrey in hadiseleri çok yüzeysel gözlemlediğini ve başarısız bir analist olduğunu not etti. 143 Aynı görüşmede Vickrey, Lary Rue ile olan davasını da gündeme getirerek Rue nin kendilerine karşı davadan vazgeçmesinin iyi olacağını dile getirdi. Bunun üzerine Bristol, kendisinin Rue ye bu bağlamda bir şey söylemeyeceğini söyledi. Bundan sonra konuşma kaçınılmaz olarak NER in tarafgir yaklaşımlarına ve hadiselerin işine gelen kısımlarını propaganda malzemesine dönüştürmesine geldi. Bristol daha önce defalarca NER in faaliyetleri ve propaganda çalışmaları ile ilgili olarak söylediklerini bir kez daha Vickrey e tekrarladı. 144 Bu esnada NER heyeti üyeleri de Anadolu ve Kafkaslar daki inceleme gezisinden geri dönmeye başlamıştı ve gelenler Bristol un daha önce günlüğüne kaydettiği gibi kendisi ile görüşerek izlenimlerini aktarıyorlardı. Sakarya Meydan Muharebesi nden bir hafta önce Kafkaslar dan gelen heyet üyelerinden ikisine Scorpion Savaş gemisinde bir çay partisi verilmişti. Çay partisinde iki üye ile Bristol arasında geçen görüşmeye; İstanbul daki NER idarecileri Jaquith, Bayan Gunther ve Vickrey de katılmıştı. Bristol günlüklerinde, çay partisi esnasındaki konuşmanın kaçınılmaz olarak yardım çalışmaları üzerinde yoğunlaştığını kaydeder: 145 Çay partisinde, doğal olarak yardım çalışmaları üzerinde konuşmaya başladık ve bu iki temsilcinin [Amerika dan gelen NER heyeti üyeleri] hazır bulunduğu bu ortamda Bay Vickrey e; Kafkaslar da hiçbir ayrımda bulunmaksızın yardım çalışmalarımızın devam etmesi gerektiğini, fakat bunu yaparken orduların düzeni koruyabilecek miktara kadar azaltılmasını ve seferberliklerinin kaldırılmasını şart koşmamız gerektiğini ve böylece üç Kafkas Cumhuriyeti arasındaki savaşın kesilmesini sağlayabileceğimizi belirttim. Bana göre iç politikaya müdahil olunması gereken bir işti ve tamamen adildi. Bay Vickrey ilk anda benim görüş açımı kabule hazırlıklı değildi. Fakat diğerlerinin benimle aynı fikirde olduğunu görünce gönülsüz bir şekilde kabul etmek zorunda kaldı. Ermenistan da şu anda içinde bulunulan şartların Mondros Ateşkesi nden bu yana, kendi kişisel politik hırsları için sürekli savaş hâlini muhafaza eden farklı politik liderlerinden kaynaklandığını söyledim. Geçen yıl, onların [Ermenilerin] liderlerine seferberlik durumunu kaldırmalarını, ürünleri hasat etmelerini ve [kışa hazırlık için] odun kesmelerini söyledim. Fakat onlar benim söylediklerimin tamamen tersini yaparak Türklere saldırdılar. Böylece Türklerin karşı saldırıda bulunmalarına neden olduklarını ve sonu- 143 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 10, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 10, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 15, s. 4.

70 68 cun Ermenistan ın işgali ve Kars bölgesinin geri alınması olduğunu belirttim. Sonuç, ürünlerin hasat edilmemesi ve kış için odun bulunamaması olmuştur. Buna benzer olarak bu yıl içinde herhangi bir ürün ekilmemiştir ve biz tekrar bu gereksiz politik kontrolü genişletmeyi amaçlayan savaş durumu için bu insanları desteklemeye çağrılmaktayız. Bay Vickrey, insanların değiştiğini ve şu anda kendi Cumhuriyetlerini kurmak için samimi olduklarını söyledi. Ona, bu değişikliğe güvenim olmadığını, Kafkaslar daki bu insanların tamamen değişerek ve kendi istikrarlı hükümetlerini kuruncaya kadar Amerikan vatandaşlarının kesinlikle yanlış yönlendirilmemesi gerektiğini söyledim. Bu konu üzerinde ısrarla durdum ve Bay Vickrey ile gelen heyet üyelerini etkilemeye çalıştım fakat korkarım onun [Vickery in] üzerinde çok az etkide bulunabildim. 146 Bristol un, Vickrey ve NER üyeleri ile konuşmasında dile getirdiği ve kendileri ile görüşerek ordularınızı terhis edin telkininde bulunduğu Ermeni politikacıların başında, Ermenistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve Başbakan Vekili Alexander Hatisyan gelir. Hatisyan, Taşnak mensubuydu ve 1920 yılının Kasım ayında Ermenistan Bolşevizm e dönünce kaçarak Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki Türk ordusuna sığınmıştı. Bristol un telkinlerine rağmen aynı Hatisyan, yakın geçmişte Millî Mücadele yi Yunanistan ve Ermenistan güçleri arasında sıkıştırarak iki ateşin ortasında bırakmak için çalışmıştı. Bristol şimdiye kadar dile getirmiş olduğu tüm gerçekleri üstüne basarak Amerika dan gelen NER heyetine aktarmaktaydı. Çünkü Amerika da NER üyelerinin ağırlıkta olduğu bir klik tarafından sürekli gerçekler saptırılıyor ve Türkler aleyhine propaganda yapılıyordu. Bristol, yakın gelecekte Amerika ya dönecek NER heyetinin gerçekleri yerinde görerek bu propagandaya engel olabileceğini umuyordu. Oysa, misyonerlerin on yıllardır yapmış olduğu çalışmalar neticesinde Amerikan kamuoyu öyle bir algı yönetimine maruzdu ki henüz Türkler lehine haberleri duymaya hazır değildi. Vickrey ve diğer NER üyeleri ile görüşmesinin ertesi günü Bristol u, E. W. Huelster ziyaret etti. Huelster de Amerika dan gelen NER heyetinin üyesiydi ve Vickrey gibi o da Kafkaslar ı ziyaret etmişti. Öğleden önce, Yakındoğu Yardım Komitesi özel heyeti üyesi olan ve Kafkaslara yeni bir ziyaret gerçekleştiren Bay Vickrey ile birlikte E.W. Huelster geldi. Bana, gördüğü yerlerdeki şartların aynen benim anlattığım gibi olduğunu söyledi. Erivan daki şartlar çok kötüydü. Alexandropol daki [Gümrü deki] yetimler hastalıktan ölüyordu ve düzgün bakıma ihtiyaç vardı. Ona göre bu insanlar için bir gelecek yoksa mevcut yardım çalışmalarını devam ettirmektense onların ölmesine izin vermek daha iyi olacaktı. Diğer insanlar para karşılığı çalışırken 146 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 15, s. 4-5.

71 69 çok sayıda izci erkek çocuğun etrafta yürümekte olduğunu söyledi. Özellikle yetimler, genel olarak insanlar için sebze gereksinimi olmasına rağmen hiçbir bahçe ekilmemişti. Ona bu erkek çocukların izci yürüyüşünün hiçbir anlamı olmadığını ve sadece askerî eğitime perde olarak kullanılan bir hareket olduğunu söyledim. O, [Huelster] daha sonra Yakındoğu Yardım Komitesi nin Amerika Birleşik Devletleri nde para toplamak için kullanmakta olduğu yöntemlere karşı olduğunu söyledi. Seyahat esnasında Vickrey, Amerika daki Büro dan onun, Bay Huelster in heyet ile yardım çalışmalarıyla ilgili her şeyi yanlış bulmak için gittiğini ve bu nedenle onun, Bay Vickrey in kendisine muhafızlık yaparak ve şayet Bay Huelster bunu açık ederse onu engellemesini isteyen bir telgraf almıştı. Bay Huelster, her şeyi bırakmak ve çekilmek üzere olduğunu söyledi. Bay Huelster e bunun büyük bir Amerikan girişimi olduğunu, büyük işler başardığını ve bir bütün olarak bazı önemli iyi çalışmalar yaptığını söyledim. Şayet biz Yakındoğu Yardım Komitesi ni şimdi bırakırsak bu genel olarak Amerika ya yansıyacak ve hep birlikte bizim prestijimizin şu anda büyük bir istikrara sahip olduğu Yakındoğu da kötü etkide bulunacaktır dedim. Ona, şu anda oyuna daha iyi yapışmanın, Yakındoğu Yardım Komitesi nde işleri doğru şekle koyarak çalışmaları devam ettirmenin görevimiz olduğunu söyledim. Buna karşın Yakındoğu Yardım Komitesi nin şu anda uygulamakta olduğu aldatıcı ve hadiselerin sadece işine gelen kısmını kamuoyuna duyuran propaganda politikası ile yardım çalışmalarının sadece bir halk için yapılmasına karşıydım. Bu tür bir yardım çalışması diğer halkların düşmanlığını kazanıyordu ve halklar arasında nefretin artmasına neden oluyordu. Sonuç olarak Yakındoğu daki yardım çalışmaları rahatsız edici bir etkiye sahip oluyordu. Bunun üzerine Bay Huelster, Öyleyse biz ne yapmalıyız dedi. Ona, yapılacak şeyin buradaki çalışmanın başını ele almak ve New York ta yardımın büyük idealini kavramış ve bunu kurallarına göre, yetimlerin bakımını, eğitime yardımı ve tıbbi çalışmaları üstlenecek canlı, güçlü, enerjik Amerikalıların göreve getirilmesi gerektiğini söyledim. Kendisine, bunu yaparsak şu anda Yakındoğu Yardım Komitesi nin kötü etkisinden ve Yakındoğu da Amerikan prestijine vermiş olduğu zarardan şikâyet eden Amerikalı iş adamlarının da desteğini alabileceğimizi söyledim. Yardım çalışması bir iş/yatırım teklifi gibi yürütülmeliydi. Bay Huelster e aramızda gizli kalması kaydıyla Bay Vickrey ile görüşmemden ve Bay Vickrey in Komite nin yerine getirmesi gereken yardım çalışmalarının ideal boyutundan daha çok, dar bir düşünce kalıbı ile kendisini kişisel olarak etkileyen olaylarla ilgilenmesinden bahsettim. Bay Vickrey in benden Lary Rue üzerindeki etkinliğimi kullanarak kendisine karşı açmış olduğu davayı geri çekmesini sağlamamı istediğini söyledim. Ayrıca, Bay Vickrey in sorumluluğu, buraya bir telgraf gönderip İstanbul dan gönderilerek [Amerika da] yayınlanacak olan telgrafın şeklini dikte ettiren Yakındoğu Yardım Komitesi Yayın Görevlisi Bay Burgess üzerine yıkmaya çalıştığını belirttim.

72 70 Bay Huelster, Bay Vickrey in [Erivan da] çok sayıda eski çamaşır topladığını, bunların bir kısmının sokaklarda ölen insanlardan alındığını ve bunları bir kutuda destroyere yüklediğini söyledi. Ben destroyer kaptanı olsaydım bu kadar anlayışlı olmazdım ve elbiseleri dışarı atardım dedi. Buna rağmen, destroyer kaptanı kutuyu dezenfekte ederek destroyere alınmasına ve İstanbul a getirilmesine izin verdi. Bu elbiseler Amerika da sergilenmek ve insanların bu korkunç manzara karşısındaki yardım hislerini harekete geçirerek para toplamak için kullanılacaktı. İkimiz tekrar Ermenilerin savaş ve siyasi tutkularından oluşan sorunlarını konuştuk ve bunların Ermenistan daki bugünkü durumun en büyük nedeni olduğunu söyledim. Bay Huelster bu konuda benimle aynı fikirdeydi ve bizim insanlarımızın da bu konuda her şeyi bilmesi gerektiğini belirtti. Ermenistan daki bugünkü duruma yol açan son iki buçuk yıldaki olayların başlıklarını kısaca tekrarladım. Bay Huelster e, Scorpion daki çaydan [çay partisinden] önceki gün Bay Vickrey i tüm olayları bütün gerçekliği ile halkımızın önüne koymayı ve Ermeni halkının ordusunu en alt limite kadar azaltarak politik tutkularını bir kenara koymalarının sağlanmasını, özellikle komşularına karşı politik amaçlarla yapılan saldırıları durdurmaları konusunda ikna etmeye çalıştığımı söyledim. Bay Huelster, ayrılırken bana özel olarak teşekkür etti ve benim burada hükûmetimizi temsil ediyor olmamdan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Benim izlenimime göre, Bay Huelster Amerika da, Yakındoğu Yardım Komitesi ne verilecek yardımı artık çok fazla savunmayacaktır yılı Ağustos ayının ilk yarısı Sakarya Meydan Muharebesi nin hazırlıklarının tamamlandığı bir döneme rast gelir. Eskişehir-Kütahya galibiyeti ile kendisine olan güvenini tazeleyen Yunanistan ve destekçileri Sakarya Meydan Muharebesi nde Millî Mücadele ye son bir darbe indirerek Sevr i zorla kabul ettirmeyi amaçlıyorlardı. Bu esnadaki diğer önemli gelişme son hadiselerin sonucunda NER in faaliyetlerine son verilmesinin artık ciddi olarak tartışılmaya başlanmasıdır. Lozan müzakereleri devam ederken Türkiye de bulunan Rum ve Ermenilerin de büyük kısmı ülkeden ayrılmıştı. Bunun üzerine NER idarecileri çalışmalarını Atina ya kaydırmaya, Türkiye deki çalışmalarını ise azaltmaya karar verdiler. 148 Bu durum NER in kademeli olarak kısa bir süre içinde Türkiye den çekilmesi anlamına geliyordu. Hristiyanlar gitmişti ve NER de gidecekti. Hepsi bu kadardı; Türkiye de kalan yarım milyon savaş mağduru evsiz, aç insan ve gelecek mülteciler kimsenin umurunda değildi. NER in Anadolu da sadece Hristiyanlara yardım ettiği ve Müslümanlara sağlanan azıcık yardımın kamufle 147 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 16, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, January 9, s. 1.

73 71 amaçlı olduğu herkes tarafından biliniyordu. 149 Savaştan yeni çıkmış olan ve sürekli mültecilerin geldiği Yunanistan ın yardıma ihtiyacı vardı. Oysa, Yunanistan topraklarında savaş olmamıştı ve savaşın asıl yıkımı Anadolu da yaşanmıştı. Mülteciler ise bir süre sonra yoğun olarak Yunanistan dan Türkiye ye gelecekti. Sırf bu yaklaşım açısı bile NER in nasıl köktenci bir Hristiyan klik tarafından idare edildiğini açığa çıkarmak için yeterlidir. Belirtilen tartışmalara rağmen NER varlığını 1930 yılına kadar devam ettirmiştir. Sakarya Muharebesi başlamadan beş gün önce, 18 Ağustos ta NER idarecisi misyonerler, C. V. Vickrey, Jaquith ve W. W. Peet tekrar Bristol u görmeye geldiler. Bristol aynı gün sabahleyin Amerika dan gelen NER heyet üyeleri arasında bulunan Huelster ile görüşmüş ve iki gün önce Vickrey ile bir araya gelmişti. Üç NER üyesi görüşmede önce Suriye deki Amerikan yetimhanelerinin Fransa ya devri konusunu gündeme getirdiler. NER üyeleri, yetimhanelerdeki çocukları Fransızlar tarafından Katolikleştirileceği endişesiyle Fransız makamlarının talebini geri çevirmişlerdi. Bristol ise baştan beri yetimhanelerin bulundukları devletin idaresinde olmasını savunuyordu. Vickrey, Jaquith ve Peet e de bu tavsiyede bulundu. Bristol ayrıca, ordusunu sadece iç güvenlik amaçlı ve savunma ihtiyacını karşılayacak miktara kadar küçültünceye ve komşularına saldırmaktan vazgeçinceye kadar Ermenistan a yapılan yardımların durdurulmasını istiyordu. Görüşmede gündeme gelen diğer konu, Yunanistan ın, nüfus çoğunluğunu kendi lehine değiştirmek için Kafkaslar dan Makedonya ya naklettiği binlerce mültecinin durumudur. Büyük kısmı Selanik e yerleştirilen bu mülteciler açlık ve hastalıktan ölmekteydiler. 150 Bu görüşmeden yaklaşık iki hafta sonra W. W. Peet ve Jaquith tekrar Bristol ile görüşerek Ankara da NER i temsil etmekte olan Bayan Allen in Kayseri de bir Türk yetimhanesi kurma önerisini ele aldılar. Bristol, Ermeniler için ayrı yetimhaneler kurulmasına karşı olduğu gibi, Türkler için de ayrı yetimhaneler kurulmasını ayrımcı bir uygulama olarak görüyordu. Bristol a göre, ırk, din ve mezhep ayrımı olmaksızın birleşik yetimhaneler kurulmalı, yetimhane idarecileri Müslümanları Hristiyan yapmaya çalışmaktan vazgeçmeliydi. İdareciler ile öğrenci ya da yetimlerin ibadetleri birbirine karıştırılmamalı ve inançlara müdahale edilmemeliydi. Konuşma esnasında Peet, Müslümanların yanında Ermenilerin de, misyonerlerden kendilerini Protestanlaştırmaya çalıştıkları şeklinde şikâyet ettiklerini ifade etti. Ayrıca Peet e göre, Türkiye deki insanlar çok dindardı ve çocuklarına dinî eğitim verilmesini istiyordu. Bristol ise din eğitiminin toplumların kendi din adamları tarafından verilmesini savunuyordu. 149 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, February 20, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 18, s. 2-3.

74 72 NER çalışanları aktif olarak Amerikan İncil Topluluğu adına Anadolu da İncil dağıtıyorlardı yılında, Bulgaristan, Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır da İncil dağıtılmıştı. Bu dağıtımın bir kısmı NER personeli tarafından yapılmıştı. 151 Görüşme sonunda, Jaquith in Ankara ya giderek Bayan Allen ve Bayan Billings in direktiflerine uygun olarak Ankara da bir yetimhane kurma çalışmalarına yardımcı olmasına karar verildi. Yeni yetimhane Türk Hükûmeti ile uyum içinde çalışacaktı. 152 Bu esnada Bristol, 18 Eylül e kadarki gelişmelere yer verdiği haftalık raporunda Türklerin Yunan ordusunu Sakarya Nehri nin batısına attıklarını ve zafer kazandıklarını kaydetti. 153 NER ile ilgili sorunların yanında Türk topraklarında faaliyet gösteren diğer Amerikan kuruluşları da vardı. Bu kuruluşlardan biri olan YMCA temsilcileri zaman zaman Bristol ile görüşüyordu. Bristol bu görüşmelerde YMCA temsilcilerine sürekli tarafsızlık ve adalet telkininde bulunuyordu. Çünkü NER in kontrol edilemez Ermeni yanlısı çalışmaları tahammül sınırlarını çoktan aşmıştı. Bristol un günlüklerindeki kayıtlara göre; 1920 yılı sonunda YMCA temsilcileri kendisi ile görüşmüştü. Bu temsilcilerden bir tanesi YMCA nın Kıdemli Sekreteri Frank D. Steger idi. Steger, F. A. Gaylord ile birlikte 1921 Eylül ayı sonunda tekrar Bristol u görmeye geldi. Görüşmede Bristol daha önce Steger e ve diğer YMCA temsilcilerine söylemiş olduğu, çalışmalarda tarafsızlık ilkesine azami dikkat edilmesi uyarısını tekrarladı. Adana daki YMCA sekreteri Müslümanları Hristiyanlaştırmaya çalışıyordu ve Bristol bunun büyük bir yanlış olduğunu YMCA temsilcilerine bildirdi. Bristol un bu çıkışına Steger, Adana da tek bir merkez kurulacağını ve herkes için ırk ayrımı gözetilmeden burada faaliyet gösterilmesinin planlandığı cevabını verdi. 154 Bu esnada, 21 Ekim 1921 tarihinde Türkiye ile Fransa arasında imzalanan antlaşma ile Fransızların Kilikya yı boşaltması kararlaştırıldı. İki ay önceki, Sakarya Meydan Muharebesi nde yenilerek İzmit teki işgallerini sonlandırmak zorunda kalan Yunanlılar ise NER in çalışmalarını öteden beri zorlaştırmaktaydı. İzmit ve Kilikya daki gelişmelerden sonra misyonerlerin yoğun olarak Bristol u ziyaret ettiği görülür. Bu biraz da zora düştükten sonraki imdat arayışıydı. 151 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, Conference with the Rev. A. C. Ryan, Confidential, July 10. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, September 8, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 18 September 1921, Part Three. 154 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, September 28, s. 2.

75 73 Oysa şimdiye kadar kendilerine söylenenlere kulak asmamışlardı. Bundan sonraki yıllarda da zora düştüklerinde sorgulamaya başladıkları bu tavrı değiştirmemişlerdir. NER çalışanı olmasına rağmen, NER in ve misyonerlerin tarafgir yaklaşımlarından rahatsız olanlardan bir tanesi de R. K. Van Velsor dur. Velsor, daha önce de belirtildiği gibi, Bristol ile konuşmasında, bu yaklaşımların telafisi imkânsız sonuçlara neden olacağını söylemişti. Velsor ile Bristol arasında geçen diyalog günlüklere şöyle yansımıştır: Öğleden sonra Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanı Bay H. K. Velsor, Sivas ta ve buradan Samsun a giderken yolda görmüş olduğu şartlarla ilgili bilgi vermek için geldi. Kendisi Sivas tan Kasım ayının başında ayrılmıştı. Belli sayıda sürgün edilmiş Hristiyan ın Sivas tan geçtiğini söyledi. Sürgünler, Ermeni ve Rumlardan oluşuyordu ve Kayseri ile Konya dan gelmekteydiler. Bu insanlar, Türklerin elinde bulunan yerlerdeki seyahatleri esnasında kendilerine kötü davranılmamış ve herhangi bir mezalimden zarar görmemişlerdi. Jandarma birlikleri onları soymuş ve yiyecek için onlardan, fahiş ücretler almışlardı ve bazı uygulamalar insanca değildi. Seyahat esnasında hastalık ve bakım eksikliğinden kaynaklanan bazı ölümler meydana gelmişti. Bu mülteciler güneye doğru geçip gitmişlerdi. Samsun da çok sayıda Rum erkek konvoyu vardı. Bunlardan biri dışındakilerin tamamı doğru düzgün olarak gelmişti ve bu konvoyda iki ya da üç yüz kişi öldürülmüştü. Ona göre, muhafızlar mültecileri soymaya çalışmışlardı ve çıkan kavgada muhafızlar onları soymak için öldürmüşlerdi. Konvoyda çok sayıda zengin Rum da vardı. Bay Velsor, Rum çetelerinin mültecileri kurtarmaya teşebbüs etiği şeklindeki hikâyelere veya mültecilerin kaçmaya çalıştığı ve kaçarken vurulduğu şeklindeki hikâyelere inanmıyordu. Kendisi Sivas tan çıktığında, yol üzerinde aralarında birkaç yaşlının da bulunduğu ve çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan Bafra bölgesinden sürgün edilen 4500 kişilik bir konvoyla ile karşılaşmıştı. Sürgünlere iyi davranılmaktaydı, fakat yiyecek kıtlığı vardı ve herhangi bir zorbalık olmamasına rağmen hastalık ve bakım eksikliği nedeniyle bazı ölümler meydana gelmişti. Askerlik çağındaki erkekler daha önceki bir tarihte Bafra dan sürülmüştü, fakat onlar Sivas tan geçmemişlerdi. Bay Van Velsor, bir bütün olarak Rumların ve Ermenilerin herhangi bir mezalim uygulanmadan sürgün edildiğini, ancak bunların yiyecek ve barınak sıkıntısı çektiğini söyledi. Bu mülteciler bölgenin güney ve güneydoğusuna dağıtılmışlardı ve bazıları da Erzurum a götürülmüştü. Bay Van Velsor bundan sonra kendi fikrini ifade ederek şayet bir gün Türkiye de Milliyetçiler iktidara gelirlerse bizim Amerikan misyonerlerimizin artık Türkiye de tekrar çalışmasına izin verilmeyeceğini söyledi. Devamında, Amerikalı misyonerlerin Hristiyan ırklar ile çalışmaya ya da diğer ırkları Hristiyanlaştır-

76 74 maya devam etmesi durumunda onları [Türkleri] suçlayamayacağını söyledi. 155 Yunan Donanmasının Karadeniz deki faaliyetleri ve büyük kentleri bombalaması, karadaki Rum çeteleri teşvik etmeleri sürgünleri bir zorunluluk hâline getirmişti. Yunanlıların limanları bombalaması Rum çetelerine cesaret verirken Türk halkını tedirgin etmekteydi. Örneğin; Yunan Donanmasına ait bir savaş gemisi ile bir destroyer 1921 yılı Temmuz ayında Trabzon u bombaladıktan sonra Samsun u bombalamak için şehir önlerine gelmiş, fakat şehirdeki Rumlara ve Amerikalılara zarar vermemek için saldırıdan vazgeçerek 26 Temmuz da Sinop u bombalamıştı. 156 Amerikan tütün tacirleri İngilizlerin, Karadeniz sahillerini bombalamaları için Yunanlıları teşvik ettiklerini duyduklarını söylüyorlardı. 157 Benzer hadiseler belirsiz aralıklarla yaşanıyor, Türk Donanmasının yokluğunda Yunanlıların bir şekilde Bağlaşıklar denetimindeki Boğazlardan geçerek Karadeniz limanlarını bombalaması, Karadeniz sahillerinde sorunlara neden oluyordu. Rum ahalinin iç bölgelere sürgün edilmesi bu nedenlerden ötürüydü. Bu gelişmelerin yaşandığı esnada Millî Mücadele devam ediyordu ve 1922 yılı umulmadık hadiselere gebeydi. Fakat, 1922 nin sürprizleri, ne işgalci Yunanlılar ne Ermeni komitacılar ne de Yunan işgalini teşvik eden Bağlaşıklar tarafından öngörülememişti yılına da propaganda faaliyetlerinin fütursuzca devam ettiği bir ortamda girildi. Ocak ayı ortalarında Amerikalı bir yazar olan Lloyd Osbourne a vermiş olduğu mülakatta Bristol, Yakındoğu daki gerçek durumun ve doğru olayların Amerikan halkının önüne konulması benim en büyük arzumdur. Benim düşünceme göre; gerçek olayların Amerikan halkı nezdinde Rum ve Ermeni propagandası ile karartılması bir cinayettir. Bizim insanlarımız dünyanın bu parçasındaki hadiselerle ilgili gerçekler hakkında hiçbir şey bilmemektedir diyerek yanlı ve tarafgir propagandanın aslında tamamen yalanlar üzerine oturduğunu ifade ediyordu. Mülakatta Bristol, son üç yıldaki gelişmeleri de Osbourne a anlatmıştı. 158 Eskişehir-Kütahya mağlubiyetinin hemen sonrasında ABD Dışişleri Bakanlığı 1921 yılı Ağustos ayında İstanbul daki temsilciliğe tanıdık bir ismi atamaya çalışmıştı. Bu atamada NER temsilcilerinin ve misyonerlerin taleplerinin etkin olduğu belliydi. ABD Dışişleri, Morgenthau döneminde elçilik çalışanı olan Arshag K. Schmavoniyan ın İstanbul a atanmasını düşünmüştü. Kararın, NER ve misyonerlerin lobi çalışmalarının yanı sıra Dışişleri Bakanlığı üzerinde 155 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 16, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 24, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, June 10, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, January 17, s. 1-2.

77 75 etkin olan Ermeni lobisinin baskıları ile alınmış olması kuvvetle muhtemeldi. Atamanın önündeki en büyük engel Yüksek Komiserlikti. Çünkü Amiral Bristol bu atamaya şiddetle karşı çıkıyordu. Soyadından da anlaşılacağı gibi Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşı olan Schmavoniyan, Morgenthau döneminde ve öncesinde Amerikan Elçiliğinde tercümanlık, hukuk müşavirliği ve daimi ateşe olarak hizmet vermiş, diplomatik ilişkiler kesildikten sonra Amerika ya gitmişti. I. Dünya Savaşı yıllarında Morgenthau ile birlikte Fransız ve İngiliz cephelerinde bulunmuş olan Schmavoniyan, Morgenthau nun Türk düşmanı politikasının fikrî destekçileri arasındaydı. 159 Bakanlığın 58 yaşındaki Schmavoniyan ı İstanbul a göndermekteki niyetini fark eden Bristol, atamayı engellemeye çalışıyordu. 160 İstanbul a atanması tartışmaları devam ederken 1922 yılı Ocak ayı başında Schmavoniyan, Washington da aniden öldü. 161 Böylece atama tartışması da kendiliğinden kapandı. Bu esnada Bristol, kendisini görmeye gelen Amerikalılara, Ermenilerin ve Yunanlıların ABD deki aldatıcı propagandasının engellenerek Türkiye deki azınlıkların aşırı milliyetçi yaklaşımlarının teşvik edilmemesini söylüyordu. Amerikan İncil Topluluğu temsilcisi Arthur C. Ryan ın kendisine yaptığı ziyarette bu uyarıları tekrarlayarak Hristiyan ırkların milliyetçi girişimlerinin cesaretlendirilmesinin ve aynı zamanda Yunanlıların ve Ermenilerin Amerika Birleşik Devletleri nde yapmakta oldukları propagandanın yalanlanmamasının aynı fikirde olmak anlamına geldiğini söyledi. Bristol ayrıca, sadece bulundukları ülkenin nüfusunun %25 ine sahip olan insanların hükûmet etmesini savunmak bizim için altından kalkılamayacak bir uygulamadır demişti. Bristol un bu söylemleri elbette NER ve ABCFM idarecileri tarafından da biliniyordu. 162 Lozan Müzakerelerinin ikinci dönemi başlamadan önce, 1923 yılı Nisan ayı başında Bristol ile görüşen Ryan, Amerikan İncil Topluluğu nun Anadolu da İncil dağıtma ve satma planı ile ilgili tavsiyesini sordu. Bristol, yeni Türk idaresi ile uyumlu bir şekilde çalışmaya uğraşıldığını ve şu anda Türkleri kızdıracak herhangi bir davranıştan uzak durulması gerektiğini söyledi Bkz. Lowry, age.; Ayrıca bkz. Köse, Amerika nın İstanbul Büyükelçisi, s Henry Morgenthau, All in Life Time, New York: Doupleday, Page & Company, s. 178, 187, 259, 266; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 12, s New York Times, Obituary, January 6, s. 13; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, January 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, March 9, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, April 4, 1923, s. 3.

78 76 Türk Millî Mücadelesinin başarısına paralel olarak Amerikalı misyonerler ve Ankara Hükûmeti nin göndermiş olduğu idareciler arasındaki anlaşmazlıklar da gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Osmanlı idaresinde kapitülasyonlar üzerinden kontrolsüz hareket etmeye alışık olan misyonerler, daha sonra işgal döneminde genişleyen alanı kullanarak çalışmalarına devam etmişlerdi. Millî Mücadele güçlerinin işgal altındaki yerleşimlerin idaresini ele alması ile birlikte kapitüler haklar ortadan kalkıyordu. Çünkü Ankara Hükûmeti kapitülasyonları geçersiz saymaktaydı. Misyonerler geçmişte; (1) Bulundukları yerdeki Hristiyanlarla (çoğunlukla Ermeni ve Rumlar) iç içe bir yaşam sürmekte, Türkleri yok saymaktaydılar, (2) Millî Mücadele döneminde bulundukları yerlerde Kürtleri milliyetçi Türklere karşı kışkırtmaktaydılar, (3) Bulundukları yerlerdeki Türk idarecileri dikkate almayarak aşağılayarak işgal güçleri ile işlerini görmekte, (4) Avrupa ve Amerikan kamuoyuna sürekli abartılı, tek taraflı katliam hikâyeleri servis etmekteydiler. Ayrıca misyonerlerin kanun, kural tanımaz, kentin valisini tehdit edecek kadar ileri giden davranışları artık bulundukları yerlerde çalışmalarını imkânsız hâle getirmişti. Merzifon, Harput, Sivas, Kayseri, Adana, Saimbeyli, Tarsus, Trabzon, Samsun gibi yerlerde; misyonerlerin ve kısmen misyonerlerin denetimindeki yardım örgütlerinin faaliyetleri kısıtlanınca ya İstanbul a dönmek zorunda kaldılar ya da huzuru bozdukları için bulundukları mahallerden kovuldular. 164 Millî Mücadele nin toprak kazanımları misyonerler için yeni bir sürecin başlamasına neden olmuştu. Zararlı faaliyette bulunanlar kovulmaktaydılar yılının başında yaşanan bir hadise Ankara Hükûmeti ile misyonerlerin arasındaki gerginliğin kopma noktasına gelmesine neden olabilecek düzeydeydi. Olay, Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Harput ta meydana gelmişti. Hadiseler kırılma noktasına gelmeden önce, Harput tan bildirilen şikâyetler üzerine Bayan Allen bölgeye giderek incelemelerde bulunmuş ve dönüşte Sivas ta tifüs hastalığına yakalanarak ölmüştü. Bayan Allen in vermiş olduğu raporda Yowell in Harput taki Türk idareciler ile uyumsuzluk yaşadığı bildiriliyordu. Bayan Allen Harput a gittiğinde en önemli sorun Yowell in Türk makamları ile imzaladığı sözleşmeye uymamasıydı. Yowell ile Türk idarecileri arasında, Ermeni yetimlerin dokumakta olduğu bezi satın almak üzere bir sözleşme imzalanmıştı. Fakat sözleşmede belirtilen fiyatın serbest piyasadan az olduğu ve bezlerin de Türk ordusu tarafından kullanılacağı gerekçesiyle Yowell söz- 164 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, April 19, s. 1-5; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 3, s. 1-4; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Bible House, Constantinople (Letter of Missioner H. L. Riggs), NC , May 8, s. 1-2.

79 77 leşemeye uymaktan daha sonra vazgeçmişti. Bayan Allen, sözleşmenin yasal olduğunu ve Yowell in yükümlülüklerini yerine getirmediğini rapor etmişti yılı Nisan ayı başında, yaklaşık dört yıldır Harput ta görev yapan iki misyoner, Dr. Ruth A. Parmalee ve Bayan Isabelle Harley Harput tan kovuldu. Bayan Parmalee ve Harley ile Harput ta görev yapmakta olan diğer misyoner Henry Riggs daha önce, 1920 yılı sonunda Ermeni yanlısı tavırları nedeniyle Harput tan kovulmuştu. Bristol, Dr. Parmalee a Riggs i sorduğunda aldığı cevabı günlüğüne; Dr. Parmalee nin beyanlarından ve bana diğer söylenenlerden Dr. [Henry] Riggs in çok fazla Ermeni yanlısı olduğunu ve Türk makamları ile dostane ilişkiler geliştirmek için hiçbir şey yapmamış olduğunu gördüm şeklinde kaydetmiştir ve Türklerin Riggs i kovmakta haklı olduklarını yazmıştır. 166 Dr. Parmalee ile Bristol arasında geçen konuşma günlüklerde şu şekilde yer alır: Dr. Peet, Dr. Ruth A. Parmalee ve Bayan Isabelle Harley randevu ile öğleden önce geldi. Dr. Parmalee, yerel Türk makamlarının başlangıçtan itibaren Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanları üzerinde Harput ta nasıl küçük düşürücü uygulamada bulunduğunu anlattı. Bu aşağılamalara Yakındoğu Yardım Komitesi tarafından kullanılan binanın talep edilmesi, çalışanların uzaklaştırılması, malzemenin istenmesi, araçların kamulaştırılması ve personelin seyahatlerinin engellenmesi ile diğer aşağılayıcı şeyler de dahildi. Harput ta Yakındoğu Yardım Komitesi nin müdürlüğünü Bay Curt yaparken Türklere iyi şekilde destek sağlanıyor ve diğer imkânlardan yararlanıyorlardı. Bunlar Yakındoğu Yardım Komitesi ne önemli miktarda paraya mal olmaktaydı. Yakındoğu Yardım Komitesi Harput ta bulunduğu sürece yönetimde olanlar, Türk makamlarına az ya da çok boyun eğmekte, isteklerini yerine getirmekteydiler. Bu elbette büyük bir hataydı. Böylece Bay Yowell, Bay Curt i değiştirerek idareyi ele aldığında bu zamana kadar yapılagelen bazı uygulamaları değiştirmek istedi ve bunun bir sonucu olarak Türk makamları tarafından istenmeyen adam durumuna düştü ve nihayet Harput tan kovuldu. Bay Yowell, Dr. Ward ile birlikte Beyrut tan yeni gelmişti. Kendileri Harput tan polis eşliğinde kovulmuşlardı. Dr. Parmalee, Türklerin; kadınların Müslüman evlerinden, hatta bazı durumlarda Yakındoğu Yardım Komitesi ile yaşamakta olan kadınların oldukları yerden alınmasına karşı koyduklarını söyledi. Yakındoğu Yardım Komitesi nin Hristiyan kadınları Müslüman 165 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, April 5, s. 1-2; Bu dönemde silah altına alınan askerleri giydirecek yeterli kumaşın bulunamaması nedeniyle böyle bir sözleşme yapılmasına mecbur kalınmıştır. Ordunun ve vatandaşların kumaş ihtiyacı ve bu konudaki yetersizlik TBMM nin 1921 yılı Ocak ayı başındaki oturumlarında hararetli tartışmalara neden olmuş; fakat Teşkilat-ı Milliye Kanunu çıkartılıncaya kadar sorunu ortadan kaldırabilecek bir çözüm yolu bulunamamıştı. Bkz. TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, C. 1, 127. İctima, 1/1/1337[1921]. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, April 19, s. 1-2.

80 78 evlerinden alma işi ile uğraşması ve bu işe bulaşması talihsizlikti. İngilizler bu fikri ortaya atmışlar ve hemen akabinde çok büyük bir yanlış yaptıklarını fark ederek bu uygulamadan vazgeçmişlerdi. Ben baştan beri bu uygulamanın karşısında durmuştum ve insanlarımızı bu çeşit işlere müdahil olmamaları için sürekli uyarmıştım. Dr. Parmalee nin ve Bayan Harley in anlatmış olduğu öyküden Harput taki durumda yeni hiçbir şey olmadığı izlenimini edindim. Bu, Müslümanlara karşı düşmanca duygularla giden ve bilinçli olarak ya da bilinçsizce bu hislerinin Müslümanlar tarafından anlaşılmasını sağlayan tüm insanlarımızın anlattığı hikâyelerle aynıydı. Pek çok durumda, Ermeni sürgününe şahit olan Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanı misyonerler ya da diğerleri, 1915 teki mezalimler ve Ermeni sürgünü ile bağlantılı olarak böyle büyük suçlar işlemiş Türklere karşı nefret duymaktaydılar. Bizim vatandaşlarımız, Müslümanlara karşı olan bu tavrın aynı zamanda evlerine dönmüş olan Ermeni mültecileri inciten bir yanlış olduğunun ve nihai sonucun bu Hristiyan mültecilerin tekrar zulme maruz kalmasına neden olacağını fark etmemişlerdir. Harput uzak bir yerde olduğu için, bu yerle iletişim kurmak kolay değildir. Bu durumda insanlarımıza, farklı ırklara karşı önyargı olmaksızın tamamen tarafsız uygulanacak bir tavrın ilgili herkes için daha iyi olacağı anlatılmalıdır. Irklar arasında geçmişten gelen düşmanlığın ve nefretin ortadan kaldırılması için adımlar atılması gerekirken mevcut nefret artırılmış ve Müslümanlar ile Hristiyanların birlikte yaşaması imkânsız hâle getirilmiştir. 167 Mayıs ayının başında Harput tan kovulan iki misyoner, F. P. Yowell ve Dr. M. S. Ward Bristol u görmeye geldiler. İkili Harput tan kovulduktan sonra Halep e oradan da Beyrut a gitmiş ve en son İstanbul a dönmüştü. Yowell, Halep te Harput taki hadiseleri kendi bakış açısıyla anlatan bir raporu Bay Jackson a teslim etmişti. Bristol Jackson a iletilen raporun, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa da büyük başlıklarla yayınlanarak Türklere karşı bir propaganda malzemesine dönüştürüleceğini düşünüyordu. 168 Böyle bir gelişme ise Türkler ile Hristiyan uyruklar arasındaki anlaşmazlığı körüklemekten başka hiçbir işe yaramayacaktı. Yaşananlar ise Bristol u haklı çıkarmaktaydı. Dr. Ward, NER in Harput taki hastanesinden ve tıbbi çalışmalardan sorumluydu. Dr. Ward, Riggs in yerine Harput a gitmiş, NER birim müdürlüğü görevini Curt e devrederek buradaki tıbbi vazifesine devam etmişti. Yowell ise Curt i değiştirmek üzere Harput ta görevlendirilmişti. Bristol bu konuyu günlüklerinde; Bay Yowell Harput a Bay Curt i değiştirmek üzere gönderildi. Bay Jaquith in bana, Türklerin kendisini sevmelerine ve Harput ta kalmasını istemelerine rağmen Bay Curt i değiştireceğini söylediğini hatırlıyorum, lakin 167 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, April 19, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 5, s. 3-4.

81 79 Yakındoğu Yardım Komitesi İstanbul Müdürü Jaquith bana o zaman bu değişiklikle ilgili açık bir gerekçe söyleyememişti 169 şeklinde kaydetmiştir. Oysa, Curt in Harput taki Türk makamları ile arası oldukça iyiydi ve diğer misyonerlerden ve NER çalışanlarından farklı olarak Curt, Ermeni yanlısı bir politika takip etmiyordu. Bu nedenle Türklerin aksine bölgedeki Ermeniler Curt i istemiyorlardı. Jaquith, tüm bu hadiselerden bilgi sahibi olarak Bristol a gerçek nedeni söylemeden Curt i Harput tan uzaklaştırmış ve daha sonra ortaya çıkacak gelişmelere zemin hazırlamıştı. Bristol, asıl sorunun eski misyonerlerin I. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş esnasındaki kanun kural tanımaz davranışları olduğunu düşünüyordu. Bu dönemde Türk makamlarını hiçe sayan ve kapitülasyonlar sayesinde Osmanlı topraklarında denetimsiz bir şekilde hareket eden misyonerler TBMM nin yetki alanlarındaki yeni duruma alışmakta zorluk çekmekte ve eski uygulamayı devam ettirmek istemekteydiler. Bristol bu durumla ilgili düşüncelerini Yowell e şu şekilde anlatmıştır: Savaştan önce misyonerlerimiz Anadolu içlerinde yerel idarecilere karşı kesin korumaya sahiptiler ve [İstanbul] Hükûmeti daima bizim elçiliklerimiz ve hükûmetimiz tarafından misyonerlerin korunması için baskı altında tutulmaktaydı. Bu durum içerlerdeki misyonerlerimizi yerel idarecilerden bağımsız hâle getirmişti ve yerel idareciler misyonerlere karşı herhangi bir şey yapmaktan korkuyorlardı. Doğal olarak yerel idarecilerin misyonerlerimizden nefret etmesine ve aynı şekilde misyonerlerimizin de bilinçsiz olarak yerel idarecileri dikkate almamalarına neden oldu. Savaş süresince ve ateşkes esnasında İstanbul un merkezi kontrolü derece derece azalarak nihayet ya tamamen yok oldu ya da kısmen kalabildi. Böylece Anadolu nun iç bölgelerindeki yerel idareciler biraz daha fazla güçlenerek Amerikalılar uymak zorunda oldukları gerçek otoritelerine kavuştular. Tüm duyduklarımdan ve bana gelen raporlardan elde ettiğim kanı, Dr. Riggs ve onunla birlikte üç yıl önce Harput a giden diğer misyonerler yerel makamları hiçe sayan eski rejimi devam ettirmeye çalıştılar. Bu durum günden güne artan bir anlaşmazlığa neden oldu. Buna ek olarak, Dr. Riggs ve diğer misyonerler savaştan önce ve 1915 teki korkunç sürgünler ve cinayetler esnasında da oradaydılar ve Türkler doğal olarak geçmişte suçlu oldukları bir olayın şahitlerinden kurtulmak istediler. Dr. Riggs ve çalışanları Amerikalılar ve yerel Türk makamları arasında belli bir nefret atmosferinde işe başladılar. 170 Bristol un belirttiği gibi, I. Dünya Savaşı ndan önce misyonerler, otonom idareler gibi davranmakta, istekleri karşılanmayınca İstanbul daki elçilikleri- 169 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 5, s. 3-4.

82 80 ni devreye sokarak Babıali yi tehdit ettirmekteydi. Savaş öncesinde bu durumun pek çok örneği vardı ve hatta misyonerlerin şikâyeti üzerine Amerikan Hükûmeti birkaç kez savaş gemilerini Türk karasularına göndererek Osmanlı Devleti ni tehdit dahi etmişti. Örneğin; 1903 yılında Amerikalılar, diğer ülkelerin misyoner okullarına tanınan ayrıcalıkların benzerinin kendi okullarına da tanınmasını istediler. Misyonerler çalışmalarını zorlaştıran ve Amerikan vatandaşlarının güvenliğini sağlayamadığını düşündükleri Beyrut valisi Reşit Bey in görevden alınmasını istemişler ve Vali değişinceye kadar savaş gemilerini Beyrut limanında bekleteceklerini bildirmişlerdi. Amerikan tarafının baskısı ve tehditleri sonucunda Beyrut Valisi Reşit Bey görevden alınmıştı. 171 Yukarıdaki hadiseye benzer olarak misyonerlerin bir ülkenin egemenlik ilkesini hiçe sayan çok sayıda talep ve uygulamaları vardı. Kışkırtıcı ve Millî Mücadele yi baltalayıcı faaliyetlerinden dolayı Harput tan ayrılmaları istenen iki misyoner, Dr. M. Ward ve Yowell intikam almak için 1922 yılı Mayıs ayında London Times a Harput ta ve Anadolu da Kemalistler tarafından katliam yapıldığı, Hristiyanların tümünün öldürüldüğü şeklinde propaganda haberleri göndererek büyük puntolar ile ilk sayfalarda yayımlanmasını sağladı. 172 Aslında Dr. Ward ve Yowell, ilk önce raporlarının yayımlanması için Bristol a gitmişler, Bristol kendilerine doğruları yayımlatabileceğini fakat propagandaya alet olmayacağını söylemişti. Bristol ayrıca, Avrupa ya da Amerika dan bir ordu gönderilerek Anadolu daki Hristiyanları korumadığı sürece bu tür propaganda haberler yapmanın sadece Hristiyanlara zarar vereceğini, geçmişte misyonerlerin yapmış olduğu uygulamaların sonuçlarının bu durumun delili olduğunu da hatırlatmıştı. Bristol un uyarılarını dikkate almayan Dr. Ward ve Yowell, İngilizlerin desteğinde intikam amacıyla Millî Mücadele aleyhinde propaganda kampanyası başlattı. Hadise, Ankara da infiale neden oldu ve Ankara daki gazeteler NER ile Amerikalı misyonerler aleyhine makaleler yayımlamaya başladılar. 173 Yowell, NER üyesi olarak Ankara Hükûmeti nin izni ile Anadolu da görev yapmıştı. H. Hulusi Bey, Bristol ile görüşerek durumu protesto etti. Chicago Daily News Temsilcisi Konstantin Brown da Ankara Hükûmeti nin propaganda yayımlarına cevabını yayınlamak için gazetesine gerekli bilgileri gönderdi. Gelişmeler sonucunda Ankara da tüm Amerikalıların Anadolu dan kovulması tartışılmaya başlanmıştı PRFRUS 1903, Government Printing Office, Washington, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 12, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 12, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 12, 1922.

83 81 Dr. Ward ve Yowell in iftiraları Associated Press in İstanbul daki temsilcisi Ermeni Halatciyan (Haladjian) tarafından London Times ın İstanbul daki muhabiri Philip Graves e verilmek suretiyle servis edilmişti. 175 Olayların aslı otaya çıktıktan sonra 22 Mayıs ta Bristol ile görüşen Halatciyan Harput olaylarının İngilizler tarafından propaganda malzemesine dönüştürüldüğünü itiraf etti. İngiliz propagandası başarılı olsaydı, Anadolu daki Amerikan çıkarları sekteye uğrayacak İngilizler daha güçlü bir konuma gelecekti. Böylece, barış görüşmeleri sonuçsuz kalacak, Yunanlıların saldırısı meşrulaşarak daha büyük destek alacak, Ankara daki milliyetçiler itibarsızlaştırılacaktı. 176 Bristol, bu hadiseyi günlüğünde şu şekilde aktarmaktadır: Chicago Daily News temsilcisi Bay Konstantine Brown geldi. Bana, yakın geçmişte Harput tan dönmüş [kovulmuş] olan Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanı Bay Yowell in raporlarının London Times ta büyük manşetlerle yayımladığını söyledi. Bu raporlar, yerli bir Ermeni olan ve İstanbul da [Amerikan] Associated Press i temsil eden Halatciyan tarafından dağıtılmıştı. Kendisi bunları London Times ın buradaki muhabiri olan Philip Graves e vermişti. Bay Brown, kendisine Ankara dan gelen telgrafın, London Times ta yayımlanan raporlarla ilgili olarak burada büyük bir kızgınlık, infial ve gücenmişlik olduğunu bildirdiğini söyledi. Ankara basını, Yakındoğu Yardım Komitesi ne ve genel olarak Amerikalılara karşı gösterilen anlayışa ve nezakete karşılık olarak elde edilen sonucu eleştiren makaleler yayımlamaktaydı. Gazetelerde yapılan açıklamalar Anadolu daki tüm Amerikalıların kovulmasını istiyordu. Bay Brown, Times ta yayımlanan makalelerin tamamen propaganda olduğunu ve Ankara daki idarecilerin bu kritik barış müzakereleri esnasında kendi davalarının bu propaganda ile yara aldığını söylediklerini belirtti. Bay Brown a, şu ana kadar Bay Yowell in bağımsız bir ajan olduğunu düşündüğümü, fakat beni görmeye geldiğinde kendisine bu raporu yayımlatmamasını söylediğimi, buna rağmen kendisinin görevinin olayları kamuoyuna duyurmak olduğunu söyledi. Bay Yowell e, bu ilanın ve sonuçta oluşacak olan propagandanın Amerika dan ya da Avrupa dan bir ordunun, düzeni kurmak ve azınlıkları korumak üzere Türkiye ye getirilmesini sağlayacaksa her şeyin kamuoyu önüne getirilmesinin hatta kamuoyu fikrinin olgunlaşması için propaganda yapılmasının samimi olarak yanında olduğumu söyledim. Bay Yowell e kamuoyunun görüşü dikkate alınarak bir ordu gönderileceğinden ümidi olup olmadığını sordum ve böyle bir ümidi olmadığını söyledi. Bunun üzerine ona, şimdiye kadar bu şekilde yapılan 175 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 12, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 22, s. 1-2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 24, s. 1-2; Duru, age., s. 170.

84 82 propagandanın Amerikan halkına Türkiye deki şartlar ile ilgili olarak tamamen yanlış fikirler verdiğini ve sonucun çoğunluğun düşmanlığı karşısında azınlığın zarar görmesi olduğunu söyledim. Bana göre onun raporunun yayımlanması aynı etkide bulunacaktı ve bu nedenle azınlıkların durumunu her zaman olduğundan daha kötü hâle getirecekti. Benim tek arzum bu azınlıkları korumaktır ve şayet bu onun da [Yowell in] isteği idiyse bana göre kendisi yanlış bir yöntem takip etmekteydi. Bay Yowell Harput tan kovulmuş olmaktan büyük öfkeye kapılmıştı ve muhtemelen kendisini kovanlardan intikam almak istemişti. Bay Brown, Ankara dan gelen haberleri kendi gazetesine göndereceğini ve şayet gerekli ise London Times ta yayımlanan raporların propaganda malzemesi olduğunu söyleyeceğini belirtti. 177 Brown ile görüşmesinden sonra aynı gün öğleden sonra Bristol u Chicago Daily Tribune temsilcisi Lary Rue ziyaret etti. Lary Rue, Bristol a; Associated Press temsilcisi ve şu anda Yakındoğu Yardım Komitesi kamuoyu bilgilendirme görevini yürüten Bay Morris in kendisini görmeye gelerek Yowell raporlarını yayımlayıp bir propaganda programı başlatıp başlatmayacağını sorduğunu söyledi Lary Rue bu teklifi kabul etmemişti ve Bristol a; o [Lary Rue], yurttaki basın organlarında buradaki olayların gerçek yüzünü göstermek için ne yapabileceğini sordu. 179 Bristol, sabahki görüşmede Brown a söylediklerini Lary Rue ye de tekrarladı. Ankara nın hızlı reaksiyonu, Bristol un çabaları ve Anadolu daki varlıklarının tehlikeye düşmesini istemeyen diğer misyoner ve yardım örgütü çalışanlarının yalanlamaları, İngiliz yönlendirmesindeki Yunan, Ward ve Yowell propagandasını geri döndürmeyi başardı. Yowell, basın mensuplarının kendisi ile röportaj yaparak hadiselerin aslının daha fazla açığa çıkmaması için NER yöneticilerinin isteği ile ertesi gün İstanbul dan ayrıldı. Son olay, misyonerler ile Amiral Bristol arasındaki anlaşmazlığı ve hadiseleri ele alış biçimlerini açıkça ortaya koymuştu. Başkomutanlık Meydan Muharebesi öncesine denk gelen günlerde NER çalışanları ve misyonerler fırsat buldukça Millî Mücadele yi karalama çalışmalarını devam ettirdiler. Propaganda faaliyetlerinde bu yıllardaki en büyük destekçinin İngiltere olduğu görülür. İngiltere nin beklediği fırsat Yowell ve Ward tarafından sağlanmıştı. Daha önce belirtildiği gibi ikili, intikam almak için İngilizlerin de yardımıyla milliyetçi Türklerin Hristiyanları toptan katlettiği propagandasını önce İngiliz gazetelerinde daha sonra da Avrupa, Amerika 177 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 12, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 12, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 12, s. 2.

85 83 medyasında yayımlatmıştı. Bu dönemde Hristiyan azınlıklar ve Ermeni sorunu ile ilgili haberlere öncelik verilmekteydi. 180 Gelişmeleri fırsat bilen ve Mondros Ateşkesi dönemindeki Yakındoğu politikasını yeniden uygulamaya koymak isteyen Lord Curzon; İtalya, Fransa ve ABD ye nota vererek Milliyetçilerin Hristiyanlara karşı yapmış olduğu katliamların araştırılması için komisyon kurulması önerisini getirdi. Komisyon kurma teşebbüsü 1922 yılı Mayıs ayında gündeme gelmiş, İngiltere ABD Dışişleri Bakanlığı ile temasa geçmişti. İngiltere nin bu girişimi ilk anlarda beklenen ilgiyi görmemişti. İngilizler araştırma komisyonu kurulması için kararlıydı. İngilizlerin notasını Bristol a Yüksek Komiser Horace Rumbold getirdi. Bristol, Rumbold a cevabında; Yunanlılar güney sahillerindeki Türkleri sürgüne gönderip katlettikten sonra Doğu Karadeniz (Pontus) bölgesindeki Rumların sürgün edildiğini, olayların asıl sorumlusunun Yunanlıların İzmir i işgali olduğunu söyledi. Bristol, ayrıca bunun bir İngiliz propagandası gibi göründüğünü ve İzmir i işgal ettirerek hadiselere sebebiyet verenin İngiltere olduğunu da açıkça ifade etti. Bristol un sözlerine Rumbold cevap vermedi. Çünkü üzerinde yaygara kopardıkları hadisenin propaganda olduğunu kendisi de bilmekteydi. Bristol a göre; asıl amaç milliyetçi Türkleri kötüleyerek Anadolu sorununu Yunanlılar lehine çözmekti. Araştırma komisyonu girişiminden herhangi bir netice alınamadı. İki Yüksek Komiser arasında geçen diyalog günlüklerde şu şekilde yer almıştır: Sir Horace [Rumbold a], bu sözde mezalimlerin kısa süre önce meydana gelmediğini ve Bay Yowell ile Dr. Ward tarafından sunulan raporun yaklaşık bir yıllık bir süreyi kapsadığını söyledim. Rumların Pontus [Doğu Karadeniz] Bölgesi nden sürülmelerinin Yunanlıların Marmara nın Güney sahillerindeki Türk köylerini yok ettikten, çok sayıda Türkleri öldürdükten ve binlercesini sürgüne gönderdikten sonra yapıldığını söyledim. Ayrıca Sir Horace a tüm bu olayların sorumlusunun İzmir in Yunanlılar tarafından işgali olduğunu belirttim. Sir Horace nın bu konuda söyleyecek hiçbir şeyi olmadığı açıktı. Hükûmetinin bu girişiminin tamamen siyasi propaganda amaçlı olduğunu fark ettiği açıkça görülüyordu. Buna karşın sorunu tartışma niyetinde değildi ve Hükûmetinin pozisyonunu onaylamadığı için bu doğaldı. Hükûmetinin, Türkleri dünya önünde itibarsızlaştırmak için böyle bir girişimde bulunduğu ve böylece İngiltere yi Yakındoğu daki sorunların Yunanlılar lehine çözümünde hakem pozisyonuna taşımayı amaçladığı belliydi Bülent Bilmez, The Place of the Turkish Independence War in the American Press ( ), Turkish Year Book, (31), s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 17, s. 4.

86 84 Bristol un ifadeleri ile örtüşen bir yazı, Lary Rue imzasıyla bir gün sonra art arda 18 ve 19 Mayıs ta Chicago Daily Tribune da yayınlandı. Yazıda; Harput ta katliam filan gerçekleşmediği, bunun Yowell in uydurması olduğu ve Lord Curzon un bu propagandayı bilinçli olarak yaydığı söyleniyordu. Ankara da bulunan NER üyesi Florance Billings de Harput ta herhangi bir katliamın söz konusu olmadığını, kendisinin sürekli Harput ile iletişim hâlinde bulunduğunu bildirmişti. Aslında Yunanlılar işgal ettikleri yerlerde Türklerin evlerini yakmakta ve kış şartlarında ölmelerine neden olmaktaydı. Yowell in mesnetsiz, taraflı beyanları ve Türklere karşı sergilediği ayrımcı yaklaşım Anadolu daki Amerikan çıkarlarını ve çalışmalarını da tehlikeye düşürmüştü. 182 Bölgedeki diğer Amerikalıların gönderdiği raporlar Yowell ve Ward ın iddialarının büyük oranda komitacı Ermenilere dayanılarak yazıldığını ve gerçekleri ciddi biçimde saptırdıklarını gösteriyordu. 183 Bu esnada Vakit gazetesi editörü Ahmet Emin Bey [Yalman] Bristol ile görüşerek Yowell ve Dr. Ward tarafından Amerikan ve Avrupa gazetelerinde yayımlanan raporun gerçek olayları yansıtmadığını söyledi. Bristol ise daha farklı bir pencereden bakarak Ahmet Emin Bey e katılmadığını ve Türklerin nasıl böyle şeyler yapabildiğini anlamadığını söyledi. Bristol; Askerî bir gereklilik olarak Türkiye ile Yunanistan arasında Küçük Asya da [Anadolu] vuku bulan çatışma ortamında Pontus Bölgesinde askerlik çağındaki Rum erkeklerin savaş esiri olarak tutuklanması, enterne edilmeleri ve hatta amele taburlarında çalıştırılmaları kabul edilebilir bir durumdur. Pontus bölgesindeki Rumlar Türkiye nin vatandaşıdırlar ve şayet bunlar Osmanlı Hükûmeti ne sadık değil ya da isyan etmişlerse Türk Hükûmeti bunları enterne etme hakkına da sahiptir dedi. 184 Bristol a göre; Osmanlı Hükûmeti nin savaş mahkûmlarına gerekli sağlık ve yaşam koşullarını sağlayamayarak ölmelerine seyirci kalması kabul edilemez bir durumdu. Bunun üzerine A. Emin Bey, Yunanlıların Türklere karşı işlemiş oldukları mezalimleri dile getirdi ve Bristol, Yunanlıların Türk köylerini yaktıklarını, Türkleri öldürdüklerini ve diğerlerini sürgüne gönderdiklerini 182 Larry Rue, Mr. Yowell s Yowl Gets Turks Angora, Chicago Daily Tribune, May 18, s. 4; Larry Rue, Near East Finds Kurd Atrocities a Curzon Myth, Chicago Daily Tribune, May 1, s. 4; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 12-13, 1922; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 17, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 26, s. 4; Chicago Daily Tribune, British Call on US to Help Save Turk Christians, May 16, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 18, s. 1.

87 85 bildiğini; fakat Yunanlıların bu davranışlarının Türklerin yaptıklarına haklılık payı çıkartmayacağını, iki yanlışın da bir doğru yapmayacağını söyledi. 185 Görüşmede Emin Bey, Bristol dan Yowell ve Dr. Ward ın resmi Amerikan görevlileri olmadığı, dolayısıyla raporlarının da resmiyet taşımadığını gösteren bir beyanat vermesini istedi. Bristol böyle bir beyanda bulunmaya sıcak bakmadı. Öğleden sonra kendisi ile görüşen Ankara nın temsilcisi Hamit Bey in göndermiş olduğu bir başka aracının benzer talebine de aynı cevabı verdi. Bristol, kendisine diğer kaynaklardan gelen bilgilerin de Yowell ve Ward ın raporu ile uyumlu olduğunu söyledi. 186 Bristol her ne kadar A. Emin Bey e bu şekilde söylemişse de daha sonra İstanbul Koleji mezuniyet töreninde karşılaştığı Profesör Isabell E. Dodd a söylediklerini günlüğüne farklı bir şekilde kaydetmişti; Dr. Ward ve Yowell in Harput ile ilgili raporunun kamuoyuna duyurulmasını onaylamadığımı söyledim. Bayan Dodd a bunun tamamen yanlış bir rapor olduğunu söyledim ve Dr. Ward beni ikinci kez ziyaret ettiğinde kendisine bu raporu yayımlaması ile ilgili olarak söylediklerimi tekrarladım. 187 Bu kayıt, Bristol un Dr. Ward ve Yowell raporunun doğru olmadığını bilmesine rağmen; gerçeği açıklamayı Türk gazeteciler ve makamları önünde beyan etmekten kaçındığını göstermektedir. Bayan Isabelle eski misyonerlerdendi ve konuşma esnasında Bristol a, kendisinin Türk yanlısı olarak suçlandığını söylemiş, hatta daha önce İstanbul daki Amerikalıların bu çeşit suçlamalarını Bristol a bildiren bir mektup yazmıştı. 188 Buna karşın Bristol, NER in kendisini atlayarak İngiliz Yüksek Komiserliği ile çalışmayı tercih ettiğini söylemiş, NER idareci ve personelinin bu zamana kadarki uygulamalarından örnekler vermişti. 189 Bristol ayrıca, 26 Temmuz tarihinde İngiliz Yüksek Komiseri Vekili N. M. Henderson ile yapmış olduğu görüşmede, Ermenilerin Antep, Maraş, Haçin ve İskenderun da, Yunanlıların ise işgal esnasında İzmir de yaptıkları mezalimlerden bahsederek Yowell ve Ward ın raporunun Ermeni kaynaklara dayandığını ve bölgede bulunan diğer Amerikalı misyonerler tarafından bu raporun büyük oranda yalanlandığını söylemiştir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, June 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, June 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, June 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 26, s. 4.

88 86 Dr. Ward ve Yowell in raporunu Amerikan Associated Press İstanbul temsilcisi O. Halatcıyan servis etmişti. Halatcıyan, daha önce de söylendiği gibi Ermeni asıllıydı. Halatcıyan ın Bristol a daha sonra anlattıkları göz önüne alındığında İngilizlerin Dr. Ward ve Yowell in raporuna, Millî Mücadele yi karalamak için bir can simidi gibi sarıldıkları görülür. Halatcıyan dan önce Bristol ile görüşen İngiliz Yüksek Komiseri Horace Rumbold un tavırları da bu kanıyı güçlendirmekteydi: Öğleden sonra, Amerikan Assocaited Press in yerli temsilcisi O. Halatcıyan geldi. Dr. Ward ve Yowell in raporunu niye servis ettiğini açıklamak için gelmişti. Beyanına göre kendisi Associated Press e telgraf ile sekiz yüz kelime göndermiş ve propaganda karakteri taşıyan herhangi bir şey sunmaktan kaçınmıştı. Bay Halatcıyan Türk vatandaşı olduğu için kendisinin tüm konuşmayı yapmasına müsaade ettim ve kendisine başkasına aktarabileceği hiçbir şey söylememeye özen gösterdim. Kendisi İngiliz Hükûmeti tarafından Harput raporlarının kullanılma şekline ve İngiliz basınında çıkan propaganda makalelerine itiraz ediyordu. Ona, dünyanın bu parçasında sorunların kamuoyuna duyurulmasının tercih edilen bir yöntem olduğunu; herhangi bir makalenin yayımlanması durumunda bunların da belirtilen şekilde ele alınacağını ve zarar vermeyeceğini ve muhtemelen gerçeklerin otaya çıkmasına katkı yapacağını söyledim. Bay Halatcıyan, beni Yakındoğu daki Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki olaylarda tarafsız yaklaşımına inandırmak istiyordu. Onun bu tavrına inanmamı gerektiren bir durum yoktu. Buna karşın Ermeni kökenli oluşu, özellikle Ermenileri ilgilendiren olaylarda tarafsız kalmasını engelleyen önemli bir faktör olarak ortada durmaktaydı. 191 Harput, Merzifon ve Sivas tan gelen NER görevlilerinin Millî Mücadele güçlerinden şikâyetleri Büyük Taarruz a kadar devam etmiştir. Dile en çok getirilen iddia, TBMM tarafından bir yerden başka bir yere nakledilen Rum ya da Ermenilerin sürgün esnasında yeterli bakım, tıbbi yardımı alamadığı ve sürgünlere kötü muamele yapıldığı üzerinde yoğunlaşmaktaydı. 192 Bu esnada 7 Ağustos 1921 tarihinde yayımlanmış olan Tekalif-i Milliye Emirleri doğrultusunda tüm Anadolu da Büyük Taarruz hazırlıkları devam ediyordu ve iç huzuru bozan, isyan etmek için fırsat kollayan ya da eşkıyalık yapan Ermeni ve Rumların iç Anadolu ya naklinde bazı aksaklıkların meydana gelmesi, savaş şartlarında doğal karşılanması gereken bir durumdu. Büyük kısmı misyonerlerden oluşan NER çalışanları bu aksaklıkları abartıyor ve işlerine geldiği şekilde propagandaya dönüştürmeyi tercih ediyorlardı. Böylesi bir dönemde Bristol un en büyük kaygısı YWCA ve NER gibi yardım kuruluşlarının bir Ermeni organizasyonu olarak algılanmalarıydı LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, May 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, June 1, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 13, s. 2.

89 87 Bu tartışmaların ortasında Bristol u ziyarete gelen Albay E. Haskel, Amerika Birleşik Devletleri nden yeni gelmişti ve Yakındoğu daki durum ile ilgili olarak Amerikalıların genel düşüncesine sahipti. 194 Oysa, Albay Haskell, NER idarecisi olarak daha önce Kafkaslar da görev yapmıştı ve Taşnakçı Ermenilerin mezalimlerine bizzat şahit olmuştu. Bristol u görmeye ise İstanbul Amerikan Kız Koleji Mütevellisi olarak gelmişti yılında Kafkaslar da bulunan Haskel daha sonra ABD ye dönmüş ve buradaki yoğun propagandanın etkisinde kalmıştı. Bristol, Haskell e, 1915 Tehciri öncesine ait 1907 yılı nüfus rakamlarını göstererek Ermenilerin iddia edildiği gibi Anadolu da çoğunluğa sahip olmadığını gösterdi. ona Ermeni ve Rumların bulunduğu nüfus istatistiklerini gösterdim ve Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri nin Ermeni ya da Yunan idaresine vermeye çalıştığı yerlerin hiçbirinde bu ırkların çoğunluğa sahip olmadığını belirttim. Kendisi ne Türkiye de ne de Kafkaslar da Ermenilerin çoğunlukta olduğu bir toprak parçası olmadığını görünce şaşırdı. 195 Bristol un gösterdiği nüfus rakamları Haskell i düşünmeye sevk etmiştir. Oysa Haskell daha önce uzun süre Kafkaslar da bulunmuş ve hadiseleri yerinde görmüştü. Ayrıca, Ermenilerin Anadolu da hiçbir yerde çoğunluğa sahip olmadığı Harbord ve Moseley Raporları nda da ortaya konmuştur. 196 Temmuz ayı sonuna doğru ABCFM temsilcisi D. K. Getchell Bristol ile görüştü ve Bristol a Dışişleri Bakanlığına kendisi hakkında göndermiş olduğu raporları sordu. Getchell, I. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş süresince Merzifon da görev yapmıştı. Getchell, Merzifon daki görevi sırasında bir Türk ü Amerikan Koleji ne ait olduğu iddiası ile oturmakta olduğu evden çıkartmaya çalışmış, başaramayınca da yakındaki İngiliz müfrezesinden destek alarak onu zorla evden dışarı attırmıştı. Amiral Bristol da bu olayı Dışişleri Bakanlığına rapor etmiş, rapor metni bir şekilde Getchell e ulaşmıştı. Şikâyet dolayısıyla Getchell çok kızgındı ve Bristol a evin gerçekten bir Ermeni ye ait olduğunu, Türklerin de başka dilden anlamadığını söyledi. Bristol, Türk ün kendine ait olmayan evden çıkmamakla hata yapmış olabileceğini fakat Getchell in İngiliz müfrezesini çağırmasının vahim bir durum olduğunu ve iki yanlışın bir doğru yapmayacağını söyledi. Bristol günlüklerinde bu ifadenin Getchell i çok 194 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, June 10, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, June 10, s Bkz. James G. Harbord, Report of the American Military Mission to Armenia, Senate, Doc. No: 266, Washington: Government Printing Office, s ; George Van Horn Moseley, Mandatory Over Armenia, Senate, Doc. No: 281, Washington: Government Printing Office, s. 8; İsmail Köse, General Moseley in Amerikan Mandası ve Anadolu da Kurulması Planlanan Ermeni Devleti ile İlgili Raporu, İstanbul Üniversitesi Tarih Dergisi, S. 59 (2014/1). s

90 88 sinirlendirdiğini ve Hristiyanlardan daha çok Türklere inanmayı tercih ettiği söylentisinin doğru olduğunu yüzüne karşı söylediğini kaydeder. 197 Buna mukabil Getchell i şikâyet edenler Türkler değil, Merzifon daki Amerikalılardı. Getchell ile görüşmesinden sonra Bristol günlüğüne, dünyanın bu parçasında yaşayan halkların hepsi aynı karaktere sahip ve güvenilmez. Türklerle iki şekilde anlaşmak mümkün; ya güç kullanarak ya da nezaketle güvenini kazanarak. Güç kullanmak imkânsız olduğuna göre güven kazanma yöntemi denenmeli. Türk, Ermeni, Rum fark etmiyor, eline fırsat geçiren diğerine mezalim uyguluyor. ABD ve Avrupa, Ermenilerin bağımsızlık hülyalarını destekleyerek hata yaptılar. Çünkü Ermeniler tüm bu toprakların hiçbir yerinde nüfus olarak % 15 ten daha fazla değiller. En kalabalık oldukları yerde nüfusları % 25 i bile geçmiyor notunu düştü. 198 İki Amerikalı arasında geçen diyaloğun ayrıntıları Bristol un günlüklerine şu şekilde yansımıştır: Öğleden sonra Amerika Yabancı Ülkelerdeki Misyoner Komiserleri Üst Kurulu [ABCFM] üyesi olan ve İzmir de görev yapan Bay D. K. Getchell geldi. Kendisi Amerikan Kurulu nun [ABCFM] toplantısına katılmak üzere İstanbul da bulunuyordu. Getchell i, Amerikan Öğle Yemeği Daveti Kulübü ndeki karşılaşmamız hariç daha önce hiç görmemiştim. Büyük Savaş tan [I. Dünya Savaşı] önce kendisi Marsovan da [Merzifon da] görevlendirilmişti ve savaş süresince de buradaydı. Bana bir mektup göstererek, Dışişleri Bakanlığı na kendisi ile alakalı göndermiş olduğum raporları benimle tartışmak istediğini söyledi. Ona hangi raporlardan bahsettiğini sordum ve elindeki mektuptan okudu. Bu benim Dışişleri Bakanlığı na gönderdiğim ve kendisinin Türklerin Ermenilere ait evlerden çıkartılmasına yardım ettiğini ve Merzifon daki yerel Türk makamları ile ilişkilerinin içten olmadığını beyan eden raporumdu. Türk ün kovulmuş olduğu evin Amerikan Koleji ne ait olduğunu söyledi. Bu evde bir Ermeni profesör yaşamaktaydı ve evde bulunduğu sürece kira ödediğini söyledi. Ayrıca, Amerikan mülkiyetine ait bu evi boşaltmaları için Türkleri ikna etmeye çalıştığını belirtti. Nihayet, Mondros Ateşkesi nden sonra, Türk e evi boşaltmasını söylemiş, birkaç İngiliz askerî alarak Türk ü evden dışarı attırmıştı. Bay Getchell e, İngilizleri kendisine yardım etmek için çağırmasıyla yanlış yaptığını ve bu olaydan sonra davranışların ise geri teptiğini söyledim. Bunun Türk ün dışarı atılması için kullanılabilecek tek yöntem olduğunu ve ulaşılabilen tek aracın kullanılmasının doğru olduğunu düşündüğünü belirtti. Ona, Türk ün, evi alarak ve boşaltmayı reddederek hatalı davrandığını, kendisinin bir Amerikalı olarak Türk ün dışarı atılması için İngilizler den yardım isteyerek hatalı davrandığını, 197 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s. 4-8.

91 89 iki yanlışın bir doğru yapmayacağının çok iyi bilinen bir durum olduğunu söyledim. Bu sorunu konuşurken Bay Getchell sinirlendi ve benim bir Amerikalı dan ziyade bir Türk e inanacağımın buradaki Amerikalılar arasında çok yaygın bir görüş olduğunu söyledi. Bu sefer biraz kızmıştım ve ona kesin olarak bu gibi bir suçlamanın kanıtlanmaya muhtaç olduğunu ve bu şekildeki bir sözü kanıtlamak için ne tür delillerin elinde olduğunu bilmek istediğimi belirttim. Bu genel kanıyı kanıtlamak için herhangi bir delil sunmaya ihtiyaç olmadığını düşündüğünü söyledi. Kanıtlayamıyorsa bu şekil iddialarda bulunmaması gerektiğini, şimdiye kadar hiçbir Türk ün kendisi ile ilgili bana bir şey söylemediğini ve kendisinin Merzifon daki faaliyetleri ile ilgili bilgilerin Amerikalılar tarafından verildiğini söyledim. Bir Amerikalı önünde Türk e inanmayı tercih ettiğim şeklindeki görüşün, misyonerler arasında genel kabul gördüğü kanaatiyle beni Dışişleri Bakanlığı na şikâyet edenler arasında kendisinin de olduğunu söyledim. Hemen bunu inkâr etti. Ona ayrıca, Amerikalıların Hristiyan ırklara inanırken Türklere inanmadığını, fakat benim, dünyanın bu parçasındaki ırklardan hiçbirisine inanmadığımı ve Dışişleri Bakanlığı na göndermekte olduğum tüm bilgileri sağlam Amerikan kaynaklarından aldığımın çok iyi bilindiğini belirttim. Birkaç yıl önce Bay Daniel Bliss bana, dünyanın bu parçasındaki insanların hiçbirisinin yanlış ile doğru arasındaki farkı bilmediklerini söylemişti. Bay Bliss in bana söylediklerinin doğru olduğuna inanmak için yeteri kadar süre burada kaldığımı, farklı yerlerden ve bizim yaşlı/eski misyonerlerimizden aldığım bilgiler ile hareket ettiğimi ve dünyanın bu parçasındaki ırklardan gelen bilgilere asla güvenmediğimi belirttim. Şayet bizim insanlarımızdan yeterli bilgi alamazsam kendisinin de çok iyi bildiği gibi mümkün olduğu kadar fazla kaynaktan bilgi almaya çalıştığımı, bunları Yakındoğu durumuna göre yorumladığımı, en doğru olabilecek şeyi ortaya çıkartmaya çalıştığımı ve hatta bu şartlar altında Dışişleri Bakanlığı na genellikle gelen bilginin mümkün olan uygun kanıt olduğunu; fakat yerli kaynaklardan geldiği için güvenilir olamayacağını, ihtiyat payı bırakarak bildirdiğimi söyledim. Bay Getchell in tavrı durmadan değişiyordu ve buradaki insanlarla ilgili fikirlerimin tamamen doğru olduğu konusunda benimle hemfikirdi. Ona, Türk idaresine [Hükûmetine] herhangi bir güvenimin olmadığını ve Türk idaresinin, Türkler dâhil, Yakındoğu daki hiçbir ırk üzerine tekrar kurulmasından yana olmadığımı söyleyince çok şaşırdı. Bana göre, ki bu fikir bizim en yaşlı Amerikan misyonerlerinden alınmıştır, Türkler ile iki şekilde anlaşmak mümkündür. Bunlardan biri Türklerin senin kullanacağından emin olduğu güç ve diğeri nezaket, saygı ve adaletti. Onların güvenini kazanabildiğinizde kendilerini idare edebilir ve bu şartlar altında uysal davrandıklarını görebilirsin dedim LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s. 1-3.

92 90 Bristol ile Getchell arasındaki görüşme tutanakları günlüklerde dört sayfadır. Bristol, nadiren bir görüşmeye bu kadar fazla yer ayırmıştır. Görüşmenin bundan sonraki kısmında Bristol, Türklere karşı güç kullanma seçeneğinin en son çare olduğunu; Amerika ya da Avrupalıların Türkiye ye asker göndererek bir Ermeni devleti kurmayacaklarsa uygulamada olan politikaların faydadan çok zarar vereceğini söyledi. Bristol Anadolu da düzenin sağlanmasının en hızlı ve emin yolunun buraya bir ordu gönderilmesi olduğunu düşünüyordu. 200 Bu söylemini daha önce birkaç kez diğer NER çalışanlarına ve misyonerlere de tekrarlamıştı. Bristol Gethcell e daha önce Albay Haskell e söylediği sözleri tekrarlayarak Bana göre bizim sürekli olarak bu ülkede bir Ermenistan kurulması için verdiğimiz desteğe rağmen, bu ülkenin herhangi bir yerinde Ermenilerin çoğunlukta olduğu iddialarının doğru olmadığını, içgüdüleri ile harekete geçme geleneğine sahip olan Müslümanları Hristiyanlara karşı öfkelendirdiğini söyledi. 201 Getchell bu söylemden memnun olmamıştı. Anadolu da bir Ermeni Devleti kurulamayacak olduğunu ABD nin en yetkili ağzından duyduğu için ümitleri iyice kırılmıştı. Bristol Gethcell e ayrıca, doğu vilayetlerinde [Vilayet-i Sitte], Ermenilerin savaş öncesinde ABD ye büyük bir göç hareketi gerçekleştirmelerinden önce bile toplam nüfusun %24 ünden fazlasına sahip olmadıklarını söyledi. 202 Ona, elde edilebilecek en iyi kaynaklara göre, altı doğu vilayetinde [Vilayeti Sitte] Amerika Birleşik Devletleri ne yapılan büyük göçten önce bile yüzde yirmi dörtten fazla Ermeni olmadığını söyledim. Kaynakların iddialarına göre nüfusun çoğunluğunun Ermeni olduğu iddia edilen Van da bile, şehrin etrafında Ermenilerin çoğunlukta olduğu geniş bir alan bulunmadığını belirttim. Hatta, kendisinin Ermenistan olarak kurulması planlanan Kilikyayı da dâhil edersek yüzde on dörtten fazla Ermeni nüfusun olmadığının görüleceğini söyledim. Bizim vatandaşlarımızın bu olguyu bilmediğini, fakat bilselerdi yüzde yirmi dört ya da yüzde on dört nüfusun, hükûmet etme gücüne sahip olacağı bir idareyi desteklemeyeceklerini belirttim. Bana Kafkaslar daki Ermenileri sordu ve kendisine, savaştan önce alınan Rus istatistiklerine göre; Erivan da Ermeni çoğunluğun bulunduğunu ve Ermenilerin kendilerinin olduğunu iddia ettiği diğer şehirlerde ise azınlıkta olduklarını belirttim. Ermenilerin hükûmet etme gücünü ele geçirdiklerinde, köyleri bombaladıklarını, nüfusu uzaklara sürdüklerini ve gitmeyenleri öldürdüklerini, tüm evleri soyduklarını, köyleri yaktıklarını ve yağmaya devam ettiklerini söyledim. 200 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s. 1-3.

93 91 Bay Getchell, evet bu çok iyi bilinmektedir dedi. Ona, bizim insanlarımızın bundan haberdar olmadığını söyleyerek tüm bu bilgileri Amerika da kamuoyunun önüne koymaya ve böylece Yakındoğu daki Hristiyanlar ile ilgili hareket ederken doğru bilgi sahibi olmalarına çalışmamız gerektiğini söyledim. Daha sonra görüşmemize oldukça dostane bir şekilde devam ettik. Bay Getchell in diğer tüm misyonerler gibi, Yakındoğu ile ilgili olarak benim aklımda olan olayları onayladığını gördüm. Genel olarak bunlar; Türklerin kendi kendilerini yönetmek için yeterli olmadığı ve idarelerinin dünyadaki en kötü idare şekli olduğu, bu idarenin reforme edilmeden tekrar kurulmasına izin verilmemesi gerektiği, Amerika ya da Avrupa nın Türkiye deki sorunları çözmek için ordular göndermesinin imkânsız olduğu, dünyanın bu parçasındaki insanların aynı olduğu ve kendilerine inanılamayacağı ya da güvenilemeyeceği ve buna benzer olarak hepsinin gücü ele geçirdiğinde mezalim işlediği, geçmişteki katliamların dinî değil, politik olduğu hususlarıydı. Yapılması gereken en önemli şeyin, hadiselerin her iki yanının da yalan ve yanlış propaganda ile kandırılan Amerikan halkı önüne açıkça konulmasıdır. 203 Bristol ile Getchell in görüşmesi gergin başlamış, ancak sonunda ikili görüşmüş olmaktan memnun ayrılmıştı. Her ikisi de temel amacın Yakındoğu daki Amerikan çıkarlarının korunması olduğu noktasında anlaşmışlardı. 204 Bristol, bu görüşme sonunda edinmiş olduğu nihai izlenimi şu şekilde özetlemektedir: Benim Bay Getchell ile bu diyaloğum geçmişte misyonerlerimiz ile edindiğim deneyimle benzerdi. Onlar [misyonerler], düşüncelerini, bütünüyle güvenilmez olduğunu bildikleri yerli kaynaklardan gelen yetersiz ve doğru olmayan bilgiler üzerine kuruyorlardı. Daha önce buna benzer deneyimleri, Bayan Graffam, Bayan Marden, Bay E. A. Yarrow ve diğerleri ile yaşamıştım. 205 Bristol, Getchell den birkaç gün sonra diğer bir NER görevlisi Bayan R. S. Emrich ile görüştü. Jaquith, Emrich in Türkiye de kalmasını istemesine rağmen Vickrey, Emrich i NER in ABD deki görev yerlerinden bir tanesine göndermeye karar vermişti. Bristol, Emrich ile olan görüşmesini, Getchell ile yaptığı görüşmeye benzer olarak detaylı bir şekilde günlüklerine kaydetmiştir. Bayan Emrich, Getchell gibi Anadolu da bir Ermeni devletinin kurulmasını isteyenler arasındaydı. Bristol bu durumu günlüğüne şu şekilde kaydetmiştir: O [Emrich], kendi sınıfından diğer insanlara benzer olarak neyin yapılabileceğini ve hangi uygulamaların yürürlüğe konulması gerektiğini anlatmaya başladı. Buna elbette Hristiyan ırkların korunması ve Bağımsız bir Ermenistan kurul- 203 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 18, s. 4.

94 92 ması dahildi 206 şeklinde kaydetmiştir. Bristol ile Emrich arasındaki görüşme bundan sonra, Getchell ve Albay Haskell ile yapılana benzer olarak Avrupa ya da Amerika nın bağımsız bir Ermenistan kurulması için ordu gönderip göndermeyeceği üzerinde yoğunlaştı. Bristol, Getchell ve Haskell e söylediklerini, Vilayeti Sitte dâhil Anadolu nun hiçbir yerinde Ermenilerin % 24 ten fazla nüfusa sahip olmadığı bilgisini Emrich e de tekrarladı. Bu durumu günlüğüne O, [Emrich] diğerlerinin çoğu gibi bu bilgiler karşısında şaşırdı ve hisleriyle hareket eden insanların ne kadar uygulanamaz fikirlere sahip olduğunu gösterdi 207 şeklinde not etmiştir. Bristol ile Emrich görüşmesinin bundan sonraki kısmı Getchell ile yapılana benzer niteliktedir. Bristol, ABD de yalancı ve aldatıcı bir propaganda yürütüldüğünü söyleyince Emrich, hepsinin yalan olmadığını ima etti. Bristol, örneklerle ABD deki propagandanın yalanlara dayandığını ortaya koydu. 208 Bristol ayrıca, ABCFM Başkanı James L. Barton un, 23 Haziran da İzmit olayları ile ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı na yazmış olduğu mektubun bazı kısımlarını Emrich e okudu. Mektup yalan iddialar ile doluydu ve Emrich de bunu kabul etmişti. Barton a bu bilgileri İzmit teki NER görevlisi Bayan Holt göndermişti. 27 Mart tarihli Adana olayları ile ilgili mektup ise yine baştan aşağı propagandaydı. Barton, 23 Mart tarihli mektubunda Bristol un İstanbul daki çalışmalarını sert bir şekilde eleştirmekteydi. 209 Bristol, Emrich ile görüşmesi esnasında muhatabına etki ederek Amerika ya döndüğünde kamuoyuna doğru resmi aktarmasını sağlamaya çalışmıştır. 210 Günlüğüne, Bayan Emrich in yaşlı misyonerler grubundan olduğunu, Hristiyan ırklara karşı zafiyet taşırken Türklere karşı ön yargılarla hareket ettiğini not etti yılında ABCFM Başkanlığını yürüten ve Bristol u sürekli Dışişleri Bakanlığı na şikâyet eden Barton güçlü bir misyonerdi. Barton, 1919 yılı başında Anadolu nun işgal edilmesi için Kahire ye giderek İngiliz General Allenby i bile razı etmeye çalışmıştı. 212 Barton Türkçe konuşabiliyordu. 213 Uzun süre Osmanlı coğrafyasında görev yapmış, Amerika ya dönüşünde ise ACIA nın başkanlığını üstlenmişti. Ermeniler ile birlikte hareket eden Barton, Amerika daki 206 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 21, s Grabill, age., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 21, s. 2.

95 93 propagandanın öncüleri arasındaydı. Gazetelere sürekli Ermenilerin Milliyetçi Türkler tarafından katledildiği propagandasını servis ediyordu. 214 Barton, Lozan Müzakerelerinin ilk kısmında Ermeniler lehine Anadolu dan toprak koparmaya çalışan misyonerler içinde de yer almıştı. Büyük Taarruza sayılı günler kala, Ağustos ayı başında Amerika Dış Krediler Takas Bürosu Başkanı Mark O. Prentiss NER in özel temsilcisi sıfatıyla İstanbul a gelerek Bristol u ziyaret etti. Prenstiss aynı zamanda bir verimlilik uzmanıydı ve Türkiye ye NER in faaliyetlerini yerinde gözlemlemek ve Yakındoğu da nelerin yapılabileceğini tespit etmek için gelmişti. Bristol ile Prentiss arasındaki görüşme kaçınılmaz olarak bağımsız bir Ermeni devleti kurulması ve Ermenilerin haklılığı noktasına odaklandı. 215 Görüşmede Bristol, Başkan Wilson un Paris Barış Konferansı nda Yunanlıların İzmir i işgalini teşvik ettiğini ima ederek ABD nin de bu işgalden ve sonrasındaki olaylardan sorumlu olduğunu söyledi. Yunanlılar İzmir de katliamlar yapmışlar ve sahte raporlar düzenleyerek kendilerini haklı çıkartmaya çalışmışlardı. Bristol, daha önce kendini ziyarete gelenlere söylediklerini tekrarlayarak ABD de aldatıcı ve tek yanlı propaganda yürütüldüğünü; bunun Hristiyan halkların öldürüldüğünü gösteren trajik fotoğraflarla desteklendiğini belirtti. Bristol, Prentiss e Ermenilerin Vilayeti Sitte de, 1903 yılında ABD ye gerçekleşen büyük göçten önce % 24 nüfusa sahip olduklarını ve hiçbir yerde çoğunlukta bulunmadıklarını tekrarladı. 216 Diyalog, Bristol un günlüklerine şu şekilde yansımıştır: Bundan sonra Bay Prentiss e onu büyük şaşkınlığa uğratan bir bilgi vererek Ermenistan kurulması için çalışılan doğu vilayetlerinde [Vilayeti Sitte] bile, Ermenilerin 1903 yılında bu bölgeden Amerika Birleşik Devletleri ne gerçekleşen büyük göçlerinden önce yüzde yirmi dört nüfusa sahip olduklarını söyledim. Ona ayrıca, şayet niyetlenilen Ermenistan Kilikya da kurulsa bile buradaki Ermeni nüfusun yüzde onu çok geçmediğini ifade ettim. Bay Prentiss in bu bilgiler karşısındaki şaşkınlığı, Bağımsız Ermenistan için Amerika Birleşik Devletleri nde yapılan yanlış hatta yalan propaganda ile yönlendirilen diğer Amerikalılar ile aynıydı. Bay Prentiss e ayrıca, şayet mümkünse gerçek hadiselerin tarafsız bir fotoğrafını görebilmesi için çok sayıdaki hadiseden örnekler de anlattım. Ona ayrıca, diğer insanlara giderek benim söylediklerimi sorgulayabileceğini belirttim ve teyit edilmemiş bilgiler kullanmamasını tavsiye ettim. Ayrılırken araştırması ile ilgili bilgi vermek üzere yeniden beni görmeye geleceğini söyledi New York Times, Turks Declare Plans to Slay Armenians, Dr. Barton Reports Nationalists Prepared for Massacres When Allied Troops Withdrew, February 1920, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 7, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 7, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 7, s. 4.

96 94 Bristol benzer sözleri, sonraki hafta kendisini ziyarete gelen Amerikalılara da tekrarlayarak ABD deki Bağımsız bir Ermenistan kurma çalışmalarının aslında Ermenilerin aleyhine bir durum yarattığını söylemekteydi. 218 Yakındoğu daki genel durumun mümkün olduğu kadar kısa bir şekilde gerçek resminin bir taslağını çizebilmek için sözlerimi devam ettirdim. Yakındoğu daki Müslüman ve Hristiyan ırkları, fırsat buldukları zaman birbirinin boğazına sarılan dövüşün yorgunluğundan usanmış olarak yere yatan iki köpeğe benzettim. Dışarıdakiler dövüşün içine dâhil olduğunda ve köpeklerin birini okşarken diğerini dövüşmeye teşvik ettiklerinde süreç, ölümüne bir hâl alır. Bizim ülkemizde Ermeniler ve Yunanlılar lehine kendi propagandamız ile Hristiyan ırkların, Türkler tarafından yapılan sürgünler, katliamlar ve mezalimler sonucu ıstırap çeken dinî şehitler olduğu algısı ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde Türkler de Hristiyanları dinî yaklaşımları nedeniyle katleden ve onları sırf Hristiyan oldukları için ortadan kaldırmaya çalışan dinî fanatikler olarak lanse edilmektedir. Bu tür argümanlarla yanlış bilgi ve sahte belge üzerinden hareket edilmesi sonucu Yunanlılar İzmir e çıkartılmışlardır. Burada bulunan herkes bu durumdan neyin umulacağını çok iyi bilmektedir. Yunanlılar gücü ele geçirdiklerinde Türklerden intikam almak için harekete geçtiler ve İzmir e çıktıklarında Türkleri öldürdüler, işkence yaptılar ve zulmettiler. Yunanlılar İzmir den ileri doğru işgallerinde her fırsat bulduklarında köyleri yaktılar, soydular ve yok ettiler, Türkleri sürgüne gönderdiler. Yunanlıların İzmir i işgali Türk milliyetçilerinin Doğu Anadolu da örgütlenmesine neden oldu ve Yunanlıların Batı Anadolu da Türklere karşı savaşlarında diğer Hristiyan gruplarından destek görmeleri Türk Milliyetçi hareketini güçlendirdi. Yunanlılar ile Ermenilere; bize ve Avrupalılara karşı birlik olmalarını sağladı. Daha sonra, Fransızların Kilikya da nasıl tüm Türk bayraklarını gönderden indirerek Fransız ve Ermeni bayrakları çektiklerini ve bir Ermeni ulusu oluşturmak için geldiklerini ilan ettiklerini anlattım. Onlar [Fransızlar] Haçin [Saimbeyli] Ermenilerine borç para verdiler ve Fransız bayrağını göndere çektirdiler. Türkler şehri kuşattıklarında Fransız bayrağı orada dalgalanıyordu. Böylece Haçin [Saimbeyli] Türkler ile savaş hâlinde bir Fransız şehri görünümündeydi. Fransız işgal askerleri beraberlerinde bir Ermeni Lejyonu getirmişti. Yine, dünyanın bu parçasındaki ırkları bilen herkes Fransız ordusundaki bu askerleri Türklere karşı kullanacaklarını bilir. Fransızların bu işgali sanki bölgenin daha sonra Ermenilere verileceği şeklinde algılandı. Fransız ordusundaki Ermeni askerler o kadar kötü davranışlarda bulundular ki ordudan atıldılar. Bu durum, benim kurmay subaylarımdan bir tanesine bizzat General Gouraud tarafından söylenmiştir. Biz Amerikalılar olarak Yunanlıların işgal bölgelerinde Türklere nasıl muamele edildiğini güvenilir kaynaklardan öğrenemiyorduk fakat, hepimiz bunun iyi muamele olmayacağının farkındaydık. Ayrıca, güvenilir kaynak- 218 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 14, s. 5.

97 95 lardan gelen raporlardan, işgal bölgelerindeki etkili Türkleri sürgün ettiklerini, köyleri ve mülkleri yaktıklarını, kadınları, erkekleri ve çocukları katlettiklerini, zulüm yaptıklarını öğreniyorduk. Yunan Ordusunun geçen sonbaharda Sakarya Nehri nden çekilmesi esnasında boşalttıkları yerlerdeki her ev soyulup yakılarak, her küçükbaş hayvan çalınarak ve tarlalardaki mahsuller yakılarak harabeye çevrildi. Bu bilgi bunlara şahitlik eden Amerikalılar tarafından verilmiştir. Bir yıl önce, Marmara nın güney sahillerinde Yunan askerleri bütün Türk köylerini tahrip ettiler ve dağa kaçamayan insanları öldürerek cesetlerini kirlettiler. Nihayet, bu davranışların sonucu olarak on beş bin Müslüman mülteci İstanbul a geldi ve büyük kısmı ise Milliyetçilerin idaresinde olan iç bölgelere kaçtı. Ermenistan da Ermeniler Müslümanlara karşı aynı şeyleri yaptılar. General Dro ile görev yapan kendi subaylarımdan/görevlilerimden gelen raporlar savunmasız köylerin bombalandığını ve sonra işgal edildiğini ve köyden kaçamamış olan herkesin vahşice öldürüldüğünü gösteriyordu. Bu işlemler sistematik olarak Müslümanlardan kurtulmak amacıyla yapıldı. 219 Bristol daha önce NER temsilcisi Vickrey e söylemiş olduğu, Taşnakçı Ermenilerin Müslümanları Erivan ın 42 km. dışına sürerek ölüme nasıl terk ettikleri, köylerini ve yaşamsal malzemelerini yok ettikleri mezalimleri tekrarladı. Sürülenlerin bazıları Müslüman değildi ve Ermeni olmadıkları için onlar da ölüme mahkûm edilmişti. 220 Bristol bundan sonra, Yunan mezalimlerinden ve Ermeni tedhiş hareketlerinden örnekler vererek konuşmasını devam ettirmiş, Yunanlıların Sakarya Meydan Muharebesi ndaki yenilgiden sonra geri çekilirken köyleri nasıl yakıp yıktıklarını, Türk köylüleri öldürdüklerini, canlı hayvanları alıp götürdüklerini ve ekili arazileri ateşe verdiklerini görgü şahitlerine dayanarak anlatmıştı. 221 Ward ve Yowell in raporlarından bahsederek bu raporlarda hadiselerin tek taraflı olarak nakledildiğini söyledi. Karadeniz Bölgesi ndeki Rumların sürgün edilmesini ise sadakatsizliğe ve Yunan ordusunun Batı Anadolu da saldırıya geçtiğinde Türkleri arkadan vurma taktiğine karşı Ankara Hükûmeti nin bir tedbiri olarak yorumladı. 222 Sakarya Meydan Muharebesi esnasında bölgede bulunan Amerikalı iki misyoner, Bayan Annie T. Allen ve Bayan Billings, Yunanlıların geri çekilirken arkalarında kalan köyleri yakıp yıktıklarını, köprüleri tahrip ettiklerini, önlerine çıkan insanları öldürdüklerini ve tüm küçükbaş ya da büyükbaş hayvanları ya çaldıklarını ya da öldürdüklerini rapor etmişti. 223 Bristol ise 1924 yılı Nisan ayı 219 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, Confidential, April 13, 1924.

98 96 ortalarında Sakarya, Pursak Çayı, Eskişehir üzerinden karayoluyla Ankara ya giderken üç yıl sonra bile Yunanlıların yapmış olduğu tahribata şahit olmuş ve bu insanlık dışı uygulamayı günlüğüne kaydetmiştir. 224 Konuşmasının sonunda Bristol tekrar Ward ve Yowell in yalanlarla dolu raporuna değinerek bunun propaganda amacıyla yayımlanmasının büyük hata olduğunu söyledi. Yakındoğu da herkes fırsat buldukça mezalim işlemekteydi ve bunun tek taraflı olarak propaganda yapılması insaf ölçülerine uymuyordu. Bristol burada önemli bir duruma dikkat çekerek Ward ve Yowell raporlarının yayımlandığı dönemde İngilizlerin Hindistan Müslümanlarından Türkler lehine gelen destekten ve İngilizlere yönelik baskılardan bunaldığını, iki misyonerin raporuna bundan dolayı cankurtaran simidi gibi yapıştıklarını söyledi. Yunan saldırganlığının en büyük destekçisi İngilizlerdi. 225 Büyük Taarruz ile Yunanlıların mağlup olması ve Mudanya görüşmeleri sonrasında Bristol un günlüklerinde ve raporlarında önceliği Ermenilerin yerini Rumlar almıştır. 18 Eylül de, Dışişleri Bakanlığı nın talimatıyla Amiral Bristol ve İstanbul da bulunan diğer Amerikan görevlileri, İzmir deki Rumların nasıl tahliye edileceğini tartışmak için bir toplantı yaptılar. 226 Bu esnada Yüksek Komiserlik te Lozan Barış Konferansı için hazırlıklar başlamıştı Ermenistan Devleti Dışişleri Bakanı ve Başbakan Vekili Alexander Hatisyan ve Kafkaslar daki Gelişmeler Bristol hadiseleri yerinde görerek tespitte bulunmaya ve bundan sonra bir yargı oluşturmaya çok önem veriyordu. Komutası altındaki donanma araçları ve amiral gemisi Scorpion uzak mesafelere kolayca ulaşmasını sağlıyordu. Bu amaçla 1919 yılı Haziran ortalarında Maverayı Kafkasya ya düzenlediği inceleme gezisinde Tiflis te Ermenistan Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı olan Alexander Hatisyan ile de görüştü. Hatisyan, Başbakan Hovhannes Kaçaznuni gibi Taşnak Sutyun Partisi ne mensuptu ve Kaçaznuni Paris te bulunduğu için Başbakan vekilliği görevini yürütmekteydi. Görüşmede Hatisyan, güç kullanılarak da olsa göçmen Ermenilerin Türkiye deki evlerine tekrar yerleştirilmelerini istedi. Bristol, Robert Koleji Müdürü Caleb F. Gates ve İstanbul Kız Koleji Müdürü Marry Mills Patrick ile birlikte Osmanlı Devleti ve Ermenistan ın bir bütün olarak Amerikan güdüm idaresine alınmasını savunuyordu. Hatisyan a tüm Os- 224 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, April 13, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 18, s. 1.

99 97 manlı Devleti toprakları üzerine tek elden Ermenileri de kapsayacak bir güdüm idaresinin kurulmasını önerdiğinde Hatisyan bundan daha kötü bir şey olamayacağını söyleyerek teklifi şiddetle reddetmişti. Hatisyan, Bristol un pek çok sorusuna ve idaresine verilen Müslümanları nasıl yöneteceğine dair bir planı bulunup bulunmadığına tatmin edici bir cevap da verememişti. Hatisyan ın basit planı, Ermeniceyi resmi dil ilan ederek Kürtleri Hristiyanlaştırmak ve Müslümanları da yönetmekti. Fakat bunu nasıl başaracağı hususunda bir fikri yoktu. Hatisyan, görüşmede olumlu bir izlenim bırakmamıştı. Bristol, ABD nin ve İngilizlerin Ermenistan daki en üst düzey kişi olarak kabul ettikleri Hatisyan ın aslında kişisel güç ve siyasi tutkularından başka hiçbir yeteneğe veya bilgiye sahip olmadığını raporladı. Ayrıca, Hatisyan açlıkla boğuşan mültecilerden ziyade, siyasi işlerle ilgilenmeyi tercih ediyordu. 227 Bristol un ilk Kafkasya gezisi hakkında bilgi veren 1919 yılı Haziran ayına ait haftalık raporu, Kafkaslardaki üç cumhuriyetin; Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ın siyasi anarşinin en güzel örneği olduğunu yansıtmaktaydı. Bristol a göre bu cumhuriyetlerden hiçbiri halkı temsil etmiyordu. Bu üç cumhuriyet birbirinden nefret etmekteydi ve bu durum Denikin güçlerinin bölgeyi işgalini kolaylaştırmaktaydı. Rapora göre; İngilizlerin bölgedeki varlığı böyle bir işgali önlemişti. 228 Bölgedeki Amerikan ve İngiliz görevlilerin vermiş olduğu bilgilere göre; Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki anlaşmazlık büyük oranda sınır sorunlarından kaynaklanıyordu ve Azerbaycan daki bir kısım Ermeniler, Ermenistan a karşı Azeriler ile hareket etmekteydi. Ayrıca, Azerbaycan sınırları içinde yaşamakta olan Ermeni köylüler yerlerinden ayrılmak istemiyordu ve hallerinden memnundu. İngiliz yetkililerinin vermiş olduğu bilgilere göre; birkaç varlıklı Ermeni nin oluşturduğu bir örgüt bu köylüler ile Azeriler arasında çatışma çıkartmak için çalışıyordu. Bu örgüt, Ermeni köylüleri tehdit ederek Azeriler ile birlikte barış içinde yaşamak istediklerini söylemeleri hâlinde can ve mallarının tehlikeye düşeceği tehdidinde bulunuyordu. 229 Bristol un haftalık raporunda Ermeni köylüler ile Azeriler arasında çatışma çıkartmaya çalışan gizli örgütün adı verilmemektedir. Fakat önceki yıllarda Türkler ile Ermeniler arasında yığınla sorun çıkartarak bu çeşit entrikalarda uzmanlaşmış olan Taşnak Komitesi mensuplarının ya da alt kuruluşlarının organize ettiği bir örgüt olma olasılığı yüksektir. Çünkü bu dönemde Kafkasya daki en etkili grup Taşnaklar dı. 227 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, June 22, Part Three, Con S LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for two Weeks Ending June 22, Part Three, Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for two Weeks Ending June 22, Part Three, Con s. 2.

100 98 Bristol un Alexander Hatisyan ile görüşmesinin yer aldığı rapor 22 Haziran tarihlidir. Raporun girişinde önce Güney Rusya daki gelişmeler ve General Denikin komutasındaki Beyaz Ordu nun ilerleyişi hakkında bilgi verilmektedir. Rapora göre; İngilizler Denikin ordusuna yardım ediyordu ve Kırım da savaş gemilerinden yapılan bombardıman ile Bolşevik ordusunun çekilmesini sağlamışlardı. Denikin in Bakü ye saldırma ihtimali vardı; fakat bu durumda Azeriler ve Gürcüler Denikin güçlerine karşı Bolşeviklerin yanında yer alabilecekti. 230 Bu da İngilizlerin işine gelmiyordu. Raporun Kafkaslar ile ilgili bölümü şöyledir: Kafkaslar da oluşturulmuş üç cumhuriyet, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan politik anarşinin parlak örnekleridir. Bu cumhuriyetlerin bakan ve memurları kendi kendini atamış kimselerden oluşmaktadır. Bir ya da daha fazla gizli topluluğun desteğini almışlardır, fakat halkı temsil etmemektedirler. Şu kesin olarak söylenebilir ki hükûmet etme erkini kendi ya da destekçilerinin çıkarları için ellerinde tutmaktadırlar. Üç cumhuriyet de birbirinden nefret etmektedir. Geçen günlerde Denikin Kafkaslara doğru ilerlemeye başladığında kuzeybatı sınırında sıkıntısı bulunan Gürcistan, Denikin e karşı ortak mücadele için Azerbaycan a katılmak üzereydi. Bu durum, İngilizlerin Denikin den Petrovsk un altı mil güneyindeki hatta çekilmesini istemesi ile çözümlendi. Bu üç cumhuriyet, tren yolunun kullanımı ile ilgili görüş ayrılıklarına sahiptirler. Bu durum, üç cumhuriyet arasındaki daimî ayrılığın en tipik örneğidir. İngiliz birlikleri ve Amerikalı farklı misyonların temsilcileri şu anda Kafkasya daki ve bu cumhuriyetler arasındaki sorunlarda uzlaşma sağlamak için büyük bir gayret sarfetmişlerdir. Buna rağmen bu çabaların hepsi geçicidir ve bu cumhuriyetlerin adil ve doğru bir şekilde uzlaşmanın yolunu kendilerinin bulmaları gerekmektedir. Bu ülkelerdeki idarecilerin basit politik başarılar elde etmek için uğraşmaları asıl handikaptır. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sorun temelde sınır anlaşmazlığıdır. Azerbaycan da bir Ermeni topluluğu vardır ve bu topluluk Ermenistan a sempati duymamaktadır. Azerbaycan daki Ermeni köylülerin Azeriler ile birlikte olmak ve barış içinde yaşamak için büyük bir istek içerisinde bulunduğu herkes tarafından bilinmektedir. Sınırdaki birkaç zengin siyasi lider Ermeniler ile Azeriler arasında kargaşa çıkartmak için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. İngiliz idareciler, [Azerilerle birlikte barış içinde yaşamak isteyen Ermeni] köylülerin, Azeriler ile barış ve uyum içinde yaşamak istediklerini söyledikleri için kendi toplumları tarafından fiziki yaralanma tehdidi ile karşı karşıya kaldıklarını rapor etmektedir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 22 Jnue, June 22, Part Three. Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 22 Jnue, June 22, Part Three. Con s. 2.

101 99 Bristol un bu raporu, daha önce Trabzon daki ACRN temsilcisi misyoner Stapleton tarafından verilen beyanların ne kadar taraflı ve mesnetsiz olduğunu göstermektedir. Bu ve benzeri tarafsız raporlardan sonra Ermeniler Bristol a karşı muhalefetlerini artırmışlardır. Raporun bundan sonraki kısmı Ermenistan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Vekili Alexander Hatisyan ile yapılan görüşmenin bir nevi tutanağıdır: Ermenistan Cumhuriyeti nin Başbakan Vekili ile yaptığım uzun görüşmede çok sayıda konu gündeme geldi. Bunlardan bir tanesi mülteci konumundaki Türkiye Ermenilerinin geri yerleştirilmesi isteğiydi. Bunun temel nedeni, Türkiye Ermenilerinin evlerine geri yerleştirilememesi durumunda Ermenilerin Türk Ermenistan ı olarak adlandırılan bölgedeki kontrollerini kaybedeceği endişesiydi. Ermenistan Cumhuriyeti nin başbakan vekilinin yalnız bu ülkedeki Ermeniler için değil, Türkiye deki mülteci Ermenilerin acı ya da açlık çekmesinden ziyade değil politik durumu daha çok düşündüğüne kuşku yoktur. Bir soruya cevap olarak pratikçe Türkiye Ermenilerinin güç kullanılarak evlerine yerleştirilmesinde sorun çıkması durumunda bu durum Ermenilerin siyasi amaçlarından çok daha az önemlidir dedi. [Hatisyan] Rus Kafkasya sında ve Altı Doğu Anadolu Vilayetinde kurulacak olan Ermenistan ın, finans sorunlarının üstesinden nasıl geleceğine dair bir plana sahip değildir. Tüm Türkiye üzerinde tek bir güdüm idaresi kurulması hakkındaki görüşünü sorduğumda şu cevabı verdi: bundan daha kötü bir şey olamaz, çünkü bu durumda hiçbir bölgede özel bir Ermeni kontrolü kurulamayacağını söyledi. Böyle bir uygulamanın çok sayıda insanın iyiliğine olacağını söylediğimde emin olmadığı cevabını verdi. Çeşitli sorularıma, Ermenistan da Ermeni dilinin resmi dil olacağını, Kürtleri Hristiyan dinine döndürmeyi planladıklarını ve idareleri altında yer alacak diğer Müslümanları yöneteceklerini söyledi. Farklı bir hükûmetin idaresinde yer alacak olan çok sayıda Müslümanın idaresi için bir planı olup olmadığını sorduğumda hiçbir planı olmadığını gördüm. Genel olarak Ermenistan Başbakan Vekili olan ve İngilizler ile ülkemizin buradaki temsilcileri tarafından diğer siyasiler nezdinde en makbul adam olarak kabul edilen bu şahsın, aslında kişisel güç ve siyasi ihtiras dışında hiçbir düşüncesi yoktu yılının sonuna gelindiğinde altı ay önce hiçbir teklifi kabule yanaşmayan ve Türklere düşmanlığı ile tanınan Taşnakçı Hatisyan, Ermenistan Bolşevikleşirken tutuklanmamak için Kâzım Karabekir komutasındaki Türk ordusuna sığınmak zorunda kalmıştır. Hatisyan, 1921 yılı başında, Londra Konferansı nda Bogos Nubar Paşa ya danışmanlık yapmak için İstanbul dan geçerken Bristol a, Wilson un çizdiği sınır hattının hata olduğunu ve Türklerin Ermenistan a saldırarak sınır düzenlemesini geçersiz hâle getirdiğini söylemiş- 232 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 22 Jnue, June 22, Part Three. Con s. 2-3.

102 100 tir. Daha önce Bristol un sunduğu hiçbir teklifi ya da uzlaşmayı kabul etmeyen Hatisyan, bu sefer Türkler ile Ermeniler arasında anlaşma sağlanabileceğinden ümitliydi. Bristol un Kafkasya ya gerçekleştirdiği ilk ziyarette Hatisyan, muzaffer bir ordunun başkomutanı gibi konuşmuş, müzakere ya da pazarlığa yanaşmamıştı. Bristol bunun büyük bir hata olduğunu düşünüyordu. Hadiselerin zaman içindeki seyri Bristol u haklı çıkartacaktır. Bristol, Hatisyan ile görüştükten sonra dönüş yolunda Trabzon, Giresun, Samsun ve Zonguldak a da uğrayarak buralardaki misyoner, Amerikan temsilcisi ve İngiliz işgal güçleri ile görüştü ve mevcut durumu yerinde gözlemledi. Trabzon un Giresun a kadar olan kıyıları, kurulması planlanan Ermeni Devleti ne liman kenti olarak verilecekti. Samsun ve civarında bir Rum Devleti kurulması çalışmaları ise devam ediyordu. Ayrıca Trabzon daki Rumlar da Metropolit Hırisantos 233 önderliğinde kuracakları devlet için Trabzon u istiyorlardı. Bu amaçla Paris Konferansı na bir de muhtıra (momerandum) sunulmuştu. Fakat Ermeniler Paris te daha etkindi. Rumlar ve Ermeniler Trabzon için adı konmamış bir mücadele yürütüyordu ve kentteki Türk kimliğini ve varlığını görmezden geliyorlardı. Zonguldak ise gemilerde kullanılan en önemli yakıt, yani kömür madenleri nedeniyle önemliydi. Tüm bu bölgelerde İngiliz işgal güçlerinin yanında Amerikan yardım örgütleri mensubu olup merkeze sürekli raporlar göndererek istihbarat elemanı gibi çalışan misyonerler vardı. Trabzon, Rumlar için olduğu kadar Ermeniler için de önemliydi ve daha savaş devam ederken bu yolda girişimde bulunmuşlardı. Ermeni cephesinin liderlerinden Bogos Nubar Paşa, Mayıs 1917 tarihinde ABD nin Paris Büyükelçisine, birer kopyası Dışişleri Bakanı R. Lansing e, Henry Morgenthau ya ve Misyoner Van Dyke ye iletilmek üzere bir mektup vermişti. Mektupta savaş sona erdikten sonra yapılacak barış kongresinde Taşnak, 235 Hınçak zihniyetindeki Ermenilerin talepleri dokuz madde hâlinde sıralanmıştı. B. Nubar Paşa ya 233 Bkz. Mgr. Chrysanthos, Euxine Pontus Question, Memorandum Submitted to Paris Peace Conference, Paris, May 2, Bogos Nubar Paşa, I. Dünya Savaşı başlamadan önce, İttihat Terakki nin Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı vilayetlerde yapmak istediği reformları engellemek için Avrupa ülkelerine gönderilen Ermeni heyetine de başkanlık yapmıştı. Zikredilen reformlar, Taşnak ve Hınçak çetelerinin yıkıcı faaliyetlerini sekteye uğratacaktı. Bkz. Ahmet Rüstem Bey, Cihan Harbi ve Türk-Ermeni Meselesi, Çev. Cengiz Aydın, İstanbul: Bilge Kültür Sanat, s Taşnak Örgütü yurt dışındaki en aktif Ermeni örgütüdür. Üyeleri arasında Vahan Kardaşyan ve Karekin Pastırmacıyan da bulunuyordu. Dönemin Amerikan gazetelerinde ve arşiv kayıtlarında Taşnak Örgütü; Ermeni Devrimci Hareketi, Armenian Revolutionary Movement ; mensupları da Ermeni Devrimcileri Armenian Revolutionists olarak yer alır. Peterson, age., s. 22.

103 101 göre, Ermenilerin kaderi Türklerin eline bırakılamazdı ve Anadolu daki Ermeni toprakları olan altı vilayet (Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbakır, Elazığ ve Sivas), Kilikya, Akdeniz kıyısında Mersin Limanı ile İskenderun Limanı ve Karadeniz kıyısında Trabzon, Ermenilere geri verilmeliydi. Nubar Paşa, Ermenistan ın gelişebilmesi için belirtilen deniz çıkışlarının mutlaka Ermenilere ait olması gerektiğini düşünüyordu. Daha sonra Denizden Denize Ermenistan olarak adlandırılacak olan bu projeye göre, Trabzon un batısından Mersin in kuzeyine çekilecek hattın doğusundaki alanın tamamı, başka bir deyişle, Anadolu nun yarıdan fazlası Ermenilere verilecekti. Kurulacak olan Ermeni Devleti büyük güçler tarafından korunacaktı ve bunun karşılığında Ermenistan topraklarında büyük güçlere imtiyazlar tanınacak, Bağdat Demiryolu ndan tüm büyük güçler eşit olarak yararlanabilecek, Mersin ve İskenderun Limanlarında serbest bölgeler oluşturulacaktı. 236 Aynı tarihlerde Anadolu daki Ermeni çeteleri sivil halkı katlediyor, kadınları dağa kaldırıp ırzına geçiyor ve öldürüyordu. 237 Ruslar tarafından işgal edilen Erzincan daki olaylar Kafkas Orduları Grup Komutanlığı yazışmasında şu şekilde yer almıştır: Erzincan dan kaçarak Dersim yoluyla gelen Müslümanlar; Rusların Erzincan daki bütün Müslümanları toplayıp Ermeni komitelerine teslim ederek bu komiteler aracılığıyla öldürttüklerini, ırza geçmenin ve her türlü hakaretin apaçık bir şekilde yapılmakta olduğunu ve Müslüman mallarının tamamen yağma edildiğini ifade etmektedirler. Rusların isteğiyle yapıldığından şüphe edilmeyen Erzincan daki bu mezalimin önüne geçilmesi konusunda gerekli yerlere siyasî teşebbüste bulunulması görüşlerinize bağlıdır. 238 Bu yazışmada bahsedilen hadiselerden birkaç yıl sonra Amiral Bristol un Kafkaslara gerçekleştirmiş olduğu inceleme raporunun Karadeniz sahilleri ile ilgili kısmı ise şu şekildedir: Küçük Asya daki Karadeniz sahillerini; Trabzon, Giresun, Samsun ve Zonguldak ı da ziyaret ettim. Trabzon valisi ile uzun bir görüşme yaptım ve diğer yerlerdeki İngiliz [işgal güçleri] ve Amerikan temsilcileri ile görüştüm. Trabzon Ruslar tarafından işgal edildiği, daha sonra Bolşevikler tarafından elde tutulduğu ve nihayet Türkler tarafından yeniden geri alındığı için bu şehir büyük bir acı çekmiştir. Türkler tarafından sürgün edilen Ermenilerin ve Rumların çok az bir kısmı geri dönebilmiştir. Kentin Türk nüfusu Rus işgalinden ve Bolşevik aşırılıklarından çok acı çekmiştir. Burada ACRNE tarafından çözümlenmiş yiyecek 236 PRFRUS 1917, Supplement 2 to the World War I, C. I, Washington: Government Printing Office, s ; H. L. Hillard, Arms for Armenia, In Favor of American Support for a War on the Turks, New York Times, June 4, Genel Kurmay Başkanlığı, age., C. II, s. 61, 63, Genel Kurmay Başkanlığı, age., C. II, s. 81.

104 102 kıtlığı vardı. Fakat, ellerindeki malzeme bittiği için yeni hasat dönemi gelmeden hemen önce yeni bir kıtlık sıkıntısı baş göstermiştir. Trabzon da Rumların eylemleri dolayısıyla önemli oranda tahrik ve endişe vardır. Bir Yunan torpido/ muhrip gemisi sahil boyunda bulunan büyük şehirleri ziyaret ederek Rum nüfus ve özellikle piskoposlar tarafından aşırı gösterişli bir şekilde karşılanmış ve kabul edilmiştir. Bu hareketlerin temel nedeni kasıtlı olarak Türk nüfusu tahrik etmek amaçlıydı ve bunda da başarılı olmuşlardı. Bu bilinen bir Yunan metoduydu. Bu söylediklerime ek olarak bir miktar Rum un Rusya dan Trabzon a geldiğini belirtmeliyim. Sadece kişinin Samsun a çıktığı bilinmektedir. Kanaatimce, Samsun ve yakın çevresindeki eşkıyalık hareketleri Rumların bu eylemleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Şu anda Novorossisk te (Rum) Trabzon a geri gitmek için hazır beklemektedir. Fakat İngiliz idarecileri bunların geri gönderilmesini kabul etmemişlerdir. Bu çok akıllı bir karardır. Benim Trabzon a yaptığım ziyaret Türk Hükûmeti tarafından her tarafa duyuruldu ve Türk nüfus tarafından dikkate değer bir şekilde kabul edildim. Buradaki ve Türkiye nin başka yerlerindeki kanıtlar, Türk halkının Amerika ya karşı çok dostane bir hissiyat taşıdığını ve ümitlerini Amerika nın Paris Barış Konferansı nın nihai kararında etkisini kullanmasına bağladığını göstermektedir. 239 Raporun bundan sonraki kısmı, İzmir, Kilikya, Suriye ve İstanbul daki durum hakkında bilgiler içermektedir; İzmir de Yunanlılar ile Türkler arasındaki çatışmalar sürmektedir ve buna işgal neden olmuştur. Kilikya da kayda değer bir gelişme yoktur, bölgede incelemede bulunan King Crane Kurulu Filistin e gitmiştir daha sonra geri dönecektir. İstanbul da yine Türkler ile Rumlar arasında çatışmalar gerçekleşmektedir. 29 Haziran da Ramazan Bayramı kutlanacaktır ve bayram hazırlıkları devam etmektedir. 240 Bristol un 22 Haziran 1919 a kadar gerçekleşen hadiseleri ve mevcut durumu bildiren raporunun dördüncü kısmında Yunanlıların İzmir i işgali ve sonrasındaki gelişmeler hakkında bilgi verilmektedir. Raporda Denikin güçlerinin Güney Rusya ve Odesa civarlarındaki ilerleyişi, İngilizlerin Kafkaslar dan çekilişi, İtalyan işgal güçlerinin İngilizler ile yer değiştirmesi ve ACRNE nin çalışmalarının altı şu şekilde çizilmektedir: İngiliz askerlerinin Kafkaslardan planlanan geri çekilişi sonrası İtalyan güçlerinin görevi devralacak olması, Ermenistan da bulunan ACRNE çalışanlarını rahatsız etmemiştir ve Bay Hoover tarafından bu bölgelerde uygulamaya konulan yeni yardım programı; Rusya Kafkasyası nda bulunan mülteci Ermenileri 239 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 22 Jnue, June 22, Part Three. Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 22 Jnue, June 22, Part Three. Con s. 4.

105 103 için daha uygun şartların oluşmasını sağlayacaktır. Batum dan Ermenistan a düzenli bir un ve ihtiyaç malzemesi akışı vardır. Bu durum bahsedilen yerde Amerikan temsilcilerinin ve İngiliz güçlerinin yardımı ile mümkün olmuştur. İngilizlerin yardımı, temsilcilerimizin destek talebi ile artmıştır. Bundan önce İngilizler pek bir yardımda bulunmamaktaydı. Küçük Asya dan Kafkaslar a Müslüman dünyası, Paris Barış Konferansı Yakındoğu daki ülkeler için nihai kararını verinceye kadar sürdürülebilir barışçıl şartlara sahipti. Türkler bazen işleri çok samimi duygular ile yapmıyorlar, hatta bazı durumlarda daha kötü hâle getirmek için çalışıyorlardı. Fakat genellikle Bağlaşıkların onlardan istedikleri şekilde davranıyorlar ve kendilerine adil davranılacağı inancıyla Bağlaşıklar ile Amerika nın Paris Barış Konferansı nda verecek oldukları kararı bekliyorlardı. İzmir in işgali tüm bu beklentileri yok etti ve özellikle Türklerin Bağlaşıklara ve ilgili diğer ülkelere duyduğu güveni ortadan kaldırdı. Şu anda onlardan kendilerini self-determinasyona tabi tutmaları istenince bize çok güvendiklerini, fakat onları aldattığımızı söylüyorlar. Bu adil mi değil mi tartışmak anlamsız ve bu tür beyanların tümünü, İzmir in işgali için bazı nedenlerin olabileceğini ve nihai kararın henüz verilmediğini söyleyerek karşılıyorum. Türkler, Venizelos un gerçek bir Yunanlı değil aslında Giritli olduğunu ve bir zamanlar Osmanlı vatandaşı olarak İstanbul da eğitim gördüğünü, hatta bir keresinde Genç Türkler tarafından anayasa kurulduğunda temsilci görevinde bulunduğunu söylüyorlar. Türklerin belirttiğine göre bu durum, Yunanlılara ve mevcut Yunan Hükûmetine güvensizliklerinin temel nedenidir. 241 İstanbul a geleli yaklaşık altı ay olan Bristol, her ne kadar Başkan Wilson tarafından teşvik edilse de İzmir in Yunanlılara işgal ettirilmesini büyük bir hata olarak görmekteydi. Bristol a göre bu durum dünya barışının Yunan kaprisleri için tehlikeye atılmasıydı ve hiçbir şekilde haklı gösterilemezdi. Bristol günlüklerinde, Yunanlıların İzmir i işgalini bir kaza, talihsiz bir olay olarak niteler. Haftalık Raporunun bundan sonraki kısmına de benzer bir girizgâh ile başlar. Kafkasya daki gelişmeleri de içine alan, dördüncü bölümün devamı şu şekildedir: Burada şunu açıkça söylemek ve kararlı bir şekilde ifade etmek isterim ki son savaşta [I. Dünya Savaşı] yaptıklarından dolayı Türklere karşı herhangi bir sempatiye sahip değilim ve yaptıklarını haklı gösterecek herhangi bir özür ya da bahane bulamamaktayım. Sırf Türklere karşı olacak diye Yunanlılara herhangi bir şey bağışlanması için ne dünya barışının selameti ne de çok sayıda insanın iyiliği için feda edilebilecek haklı bir gerekçe görememekteyim. Daha önce de defalarca söylediğim gibi, Türklerin şu anda kendi kendini yönetmesine izin verilmesi taraftarı değilim. Şu anda Türkiye de bulunan diğer ırkların da kendi 241 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 22 Jnue, June 22, Part Four, Con s. 1-2.

106 104 kendilerini yönetebileceklerine inanmamaktayım. Şunu kendimden emin olarak söyleyebilirim ki Yunanlılar, şu anda Türkiye de yaşamakta olan hiçbir ırkı yönetebilecek yeterlilikte değillerdir. Onlar [Yunanlılar] diğer milletleri yönetebilecek yeteneğe sahip değillerdir. Bu düşüncemin temeli çok sayıda farklı kaynaktan bana iletilen İzmir deki olaylar ve Yunanlılar ile ilgili duyduklarımdır. Benzer şekilde, Osmanlı vatandaşı olan Rumların bazıları bile Türkiye nin hiçbir yerinin Yunanistan a verilmesine taraftar değillerdir. İzmir in işgalinden sonra demlik, Yakındoğu daki bütün Müslüman Dünyası nda kaynamaya başladı. Bu gelişme Genç Türklere [İttihatçılar], Anadolu daki Türkler üzerindeki etkilerini artırabilme fırsatı verdi. Bu olaya kadar [İzmir in işgaline kadar] Genç Türklerin Anadolu daki etkinliğinin çok az ya da pratik olarak hiç olmadığına inanılmaktadır. [Misyoner] Dr. Usher ve bazı ACRNE üyeleri [misyonerler] tarafından Kafkaslardaki Türkiye Ermenilerinin geri yerleştirilmesini savunan bir girişim vardır. Bu, mevcut Ermeni Hükûmetine verilmesi kararlaştırılmış destektir. Türkleri ve Müslümanları hakir görmesine, nefret etmesine rağmen bu fikre katılmayan Rusya Ermenileri mevcuttu. Bu girişimin diğer nedeni de şayet Ermeniler şimdi Türkiye ye geri dönmezlerse, muhtemelen bir daha asla geri dönemeyeceklerdir ve daha önce çoğunlukta oldukları pek çok yerde, hatta küçük kasabalarda bile çoğunluğu kaybedecekleri korkusudur. Bu, Ermenistan Cumhuriyeti Başbakanının bana, mülteci Ermenilerin yeniden evlerine yerleştirilmesi için söylemiş olduğu en güçlü nedendir. Şundan eminim ki bu insanlar arasında bu bölgedeki bütün durumu geniş olarak düşünebilme yetisine sahip olanların yeniden yerlerine yerleştirme ile ilgili tek düşüncesi vardır; bu da kendisidir. Türk Hükûmetinin bu geri dönüşe yardımcı olmaya ikna edilebilmesi ve ACRNE temsilcilerinin katkıda bulunmasının sağlanması mümkündür. Şundan eminim ki İngilizler in hiçbir şart altında [Misyoner] Dr. Usher in önermiş olduğu gibi zor kullanılarak Ermenilerin evlerine geri dönmesine yardımcı olmayacakları açıktır. Türkiye nin bütün Müslüman nüfusu, İran ın kuzeyindeki ve Kafkaslar daki Müslümanlar dâhil olmak üzere, İzmir in işgalinden son derece rahatsız olmuşlardır. İnanıyorum ki, Ermenilerin Türkiye ye zor kullanılarak geri yerleştirilmesi gibi yeni başka bir hareket tüm Türkiye de ayaklanmalar çıkmasına neden olacaktır ve bu durum Hristiyanların, yabancıların ve Amerikan misyonerleri ile yardım görevlilerinin öldürülmesine yol açabilecektir. Müslümanlar arasında bir Ulusal Savunma Topluluğu örgütlenmiştir [Müdafa-i Hukuk Hareketi] ve bu örgüt Bağlaşıkların aralarında anlaşamadıkları, Almanların ise daha güçlü hâle geldikleri propagandası yapmaktadırlar. Dirençli olunduğu takdirde Bağlaşıkların dağılacaklarını ve Türklerin geri geleceklerini söylemektedirler. Bu propagandanın oldukça başarılı olduğunun geçmişte çok sayıda örneği vardır. Bu propagandayı, İzmir in işgali ve Yunanlıların Trabzon daki insanları dolduruşa getirmek için yaptıkları eylemler beslemektedir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 22 Jnue, 1919.

107 105 Bristol un bu raporu kaleme alması ve Ermenilerin güç kullanılarak Türkiye ye geri yerleştirilmesinin zorluklarını açıklayarak buna karşı çıkması nedensiz değildir. Bu dönemde Washington da ve Paris te, Türkiye ve Rusya dan kopartılacak topraklar üzerinde kurulacak bir Ermeni Devleti için çalışmalar hızla devam etmektedir. Türkiye den koparılacak topraklarda Ermeniler azınlıktadır ve bir kısmı da 1915 yılında tehcir edilmiştir. Bu nedenle sürgünlerin vakit kaybedilmeden geri yerleştirilmesi gerekiyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı 28 Haziran 1919 tarihinde Paris teki Amerikan Kuruluna göndermiş olduğu telgrafta, Ermeni Ulusal Heyetinin planladığı Ermeni Devleti nin kurulabilmesi için kişilik Ermeni ordusuna yetecek yiyecek, silah ve diğer ekipmanların Bağlaşıkların yardımı ile sağlanmasını istemiştir. Talep misyonerlerden gelmişti Temmuz 1919 tarihinde Paris te bulunan Amerikan Kurulunun Washington a göndermiş olduğu telgrafta, Ermeni güçlerinin silahlandırılmasının uygulanamaz olduğu ve geri yerleştirmenin sadece Amerikan ve İngiliz güçlerinin koruması altında gerçekleşebileceği bildirilmekteydi. Fakat İngilizler bu iş için asker ayıramayacaklarını söylemişlerdi. 244 Aslında İngilizler, İzmir in işgalinden sonra ortaya çıkan beklenmedik gelişmelerden ürkmüşlerdi ve Müslüman sömürgelerini daha fazla kızdırmamak için Ermeni meselesinden uzak durmaya çalışıyorlardı. 245 Amerika da ise Türklere karşı güç kullanılarak Ermenilerin geri yerleştirilmesi ve bir Ermeni Devleti kurulması işi ciddi olarak düşünülmekteydi; fakat böyle bir iş için Kongre onayı gerekiyordu ve Wilson a karşı muhalefeti artan Kongre nin bu onayı vereceği şüpheliydi. Batıda bu gelişmeler olurken Türkiye deki Amerikan güdüm yanlıları tüm mesailerini King-Crane Kurulu nu Türkiye üzerinde bir Amerikan güdümü için razı etmeye çalışıyordu. Oysa, Başkan Wilson ve Washington daki karar alıcıların niyeti çok farklıydı. Gidişattan ve Washington daki gelişmelerden haberdar olan Bristol, raporları ile açlık ve yoklukla boğuşan tüm Anadolu da anarşi yaratacak böyle bir girişimi engellemeye çalışmaktaydı. Bristol un 22 Haziran 1919 tarihine kadar gerçekleşen gelişmeleri içeren uzun raporu aşağıdaki şekilde devam etmektedir: Yakındoğu da buna benzer sorunlardaki en önemli nokta; dünya barışının daima göz önünde bulundurulmasıdır. Dünya barışı dünyanın demokrasi için daha güvenli hâle getirilmesi ile mümkün olacaktır. Halk yığınları eğitilmeden demokrasi kurulması imkânsızdır. Buna benzer olarak kendi kendini yönetmek, June 22, Part Four, Con s PRFRUS 1919, C. II, Washington: Government Printing Office, s PRFRUS, age., s New York Times, Constantinople, May 21, s. 16.

108 106 [self-determinasyon] eğitim olmadan mümkün değildir. Türkiye de yaşamakta olan farklı ırklar şu anda demokrasinin kurulmasına ya da self-determinasyon ilkesinin uygulanmasına izin verilecek düzeyde eğitilmiş değildir. Türkiye deki halklara göre bir sınır hattı çizmek tamamen imkânsızdır. Bu bölgedeki şartlar üzerinde araştırma yapmış olanların çoğu, Türkiye deki farklı halkların birbiri ile doğal yaşam süreci içinde çok fazla karıştığını ve bu nedenle milliyete göre çizilecek keyfi bir sınır hattının yapay olacağı görüşündedir. Küçük Asya da farklı ırklar için belli topraklar ayrılsa ve bu ırkların ayrılması için göçmenler ayarlansa ve göçler yapılsa bile bundan elde edilecek kazanç, bütün bir ülke kurulması, halkın eğitilmesi ve iyi bir hükûmet tarafından idare edilmesinin sağlanmasından daha az tercih edilecektir. [Benim] bu beyanımın nedeni, Anadolu da ırka dayalı ayrı ülkeler oluşturulmasının Küçük Asya da yeni bir Balkan durumu yaratacak olmasındandır. Keza, ırka dayalı devletler kurulması ırklar arasındaki önyargıları artıracak ve bu durum yeni devletler arasında nefrete neden olacaktır. Böylece konunun en önemli noktası kaybedilmiş olacaktır, yapılması gereken, bu farklı ırkların bir arada barış içinde yaşamasını sağlamak için eğitilmeleri ve büyük bir toprak parçasında barışın sağlanmasıdır. Böylece dünya barışının gelecekte uzun bir zaman dilimi için şansı artırılmış olacaktır. Bu ülkeyi farklı Avrupa güçlerinin güdüm idarelerinde farklı toprak parçalarına ayırmak, Avrupa ülkelerinin daha önce, geçmişte Balkanlar daki ve Türkiye deki [Osmanlı Devleti] sorunların çözümünde yaptıkları uygulama ve metotların ölümsüz hâle gelmesini sağlayacaktır. Avrupa Devletleri arasındaki eski düşmanlık ve rekabet tekrar başlayacak ve sonsuz entrikalar devam edecektir. Bu nedenle, bir kere daha güçlü bir şekilde mümkün olduğu kadar tüm Türkiye nin bir güdüm idaresi altına alınmasını ve tüm ırkların self-determinasyon ve demokrasi için eğitilmesini, tüm ırklara dinî özgürlüklerinin verilmesini, Yakındoğu da barışı garanti edecek iyi bir hükûmet idaresi kurulmasını tavsiye ediyorum. Şu da akılda bulundurulmalıdır ki, bu bölgede böyle bir model ülkenin kurulması Yakındoğu da bulunan diğer tüm küçük milletler için de bir denge tekerleği vazifesi görecektir. Bu durum Balkan ülkeleri için benzer bir federasyon oluşturmalarında örnek teşkil edecektir. Şayet Amerika Birleşik Devletleri savaşa girdiğimiz ideallere uygun olarak Avrupa da güdüm idaresini almaya davet edilirse bu durumda yukarıda açıkladıklarıma ek olarak Türkiye için tek güdüm idaresi kurulması için savaşılmalı ve tüm ülke bir güdüm idaresine alınmalı ya da hiçbir şey yapılmamalıdır. Şayet Türkiye nin herhangi bir parçası üzerinde güdümü kabul edersek kaçınılmaz olarak Avrupa işlerine bulaşmış olacağız. Yurttan [Amerika dan] gelen gazetelerde Amerika Birleşik Devletleri nde Yunanlılar ve Ermeniler lehinde çok güçlü bir propaganda yapıldığını biliyorum ve okuduğum makalelerin tamamı gerçek dışı iddialar ve büyük yanlışlıklarla doludur. Türkler tarafından işlenen mezalimler, Türklerin propaganda çalış-

109 107 malarındaki doğal suskunluğu ve bireylerin politik olarak yükselmek amacıyla yaptıkları bencillik, bir bütün olarak bu propagandanın başarılı olmasını sağlamaktadır. Burada bulunan ve daha önce Türklerin idaresinde yaşayan ırkların bu idareden kurtulması için çalışan çok sayıda kişi ile görüştüğümde hepsinin çok güçlü bir şekilde benim Türkiye de yaşayan tüm ırkların az ya da çok birbiri ile aynı olduğunu ve şayet bu insanlar bir torbaya konularak karıştırıldığında ve en iyisini bulmak amacıyla içlerinden bir tanesi çekildiğinde hangisinin çıkacağının bilinemeyeceği görüşüme katılmaktadırlar. Bu nedenle sonuç olarak özetlemek gerekirse şu anda Türkiye de kendini yönetebilecek bir ırk bulunmamaktadır. Kendini yönetmesine izin verilebilecek bir ırk da yoktur ve yukarıda söylenenlere ek olarak bu ırklardan hiçbir tanesi diğerlerini yönetecek bir pozisyona getirilmemelidir. Tüm Türkiye bir ülke olarak muhafaza edilmeli ve tek bir güdüm idaresine verilmelidir. Şayet Amerika Birleşik Devletleri bu savaşa [I. Dünya Savaşı] girerken yüklenmiş olduğu tüm sorumlulukları yerine getirmeye niyetli ise Türkiye de tek bir ülke ve tek bir güdüm idaresi kurulması için savaşmaktan vazgeçmemelidir. Bu sonucun elde edilmesi için Amerika Birleşik Devletleri gerekirse güdüm idaresini dünya barışı için kabul etmelidir. 246 Daha önce de söylendiği gibi Bristol, Robert Koleji Müdürü C. F. Gates ile birlikte tüm Türkiye üzerinde tek bir güdüm idaresi kurulmasına taraftardı. Raporunun son kısmına da bu düşüncesini yazmıştı. Oysa ABD deki gazeteler yoğun bir şekilde Türkler aleyhine yayın yaparak sadece Ermenistan a yardım edilmesini sağlamaya çalışıyorlardı. 247 Bu esnada Amerikan görevlilerinin saha çalışmaları ve raporları Bristol tarafından Washington a gönderilmeye devam ediyordu. Kafkaslar da İngilizlerin çekilme planı Amerikalıları endişelendirmiştir. İngilizlerin yerini alacak olan İtalyanların Amerikan yardım görevlileri ile yeteri kadar işbirliğine gideceği şüpheliydi. Amerikan McLanahan yük gemisinin komutanı Deniz Binbaşı R. B. Coffey 13 Temmuz 1919 tarihinde Batum limanında kaleme aldığı raporunda Doğu Karadeniz deki liman kentleri ile ilgili şu tespitlerde bulunur: 246 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 22 Jnue, June 22, Part Four, Con s New York Times, Armenia and Trebizond, May 4, 1919; William T. Ellis, Turks Merit Hanging, Washington Post, September 19, s. 9; San Franscisco Chronicle, Turk Disorders Cause Fear of Big Massacre, April 18, s. 2; New York Times, Arabs Aspirations Manace Asia Minor, March 13, s. 3; Los Angeles Times, Peril Seen in Turk Sweep, Marcy 27, s. I1; Chicago Daily Tribune, Expedition for Armenian Relief is on its Way, February 1, s. 3; Los Angeles Daily Times, People of Near East Depend on America, August 18, s. 11.

110 108 BATUM U.S.S. BARNEY ayrıldıktan sonra Batum daki durum değişmemiştir. İngilizler Batum u, Tiflis i, Bakü yü ve bunların arasındaki tren yolları ile etraftaki toprakların bir kısmını kontrol etmektedir. H.M.S. THESEUS un kaptanının verdiği bilgiye göre, Gürcistan, Rus Ermenistan ı ve Azerbaycan a politik danışmanlık kapasitesinde çalıştıklarını söyledi. İngilizler bu bölgede yaklaşık askere sahiptirler. THESEUS un kaptanı 15 Ağustos ta Kafkasları boşaltmayı ve İtalyanların onların yerini almasını umduklarını söyledi. Bu konuda dikkate değer bir kuşku vardır. Çünkü Bay Hoover den gelen bir mesaj İngilizlerin ne 15 Ağustos 1919 tarihinden önce ne de 15 Ağustos ta boşaltma işleminin gerçekleşmeyeceğini bildirdi. THESEUS un kaptanına niçin Kafkasları boşalttıklarını sordum. Diğer yerlerde yapabileceklerinin çok fazlasını yaptıklarını ve İtalyanların bu bölgeyi işgal etmelerine izin vererek petrol taleplerine karşı bir ödünde bulunacaklarını söyledi... TRABZON McLanahan Trabzon Limanına 4 ve 12 Temmuz tarihlerinde demirledi. Her iki seferde de ACRNE temsilcisi Bay Stapleton ve İngiliz Ordusundan Kaptan Crawford ile görüştüm. Her iki demirlememizde de Trabzon gayet sakindi. Kontrol İngilizlerdedir. Buna karşın Trabzon da İngiliz askerî yoktur. Yüzbaşı Crawford, siyasi danışman kapasitesinde Türklere, Rumlara ve Ermenilere tavsiyelerde bulunmaktadır. Crawford bu milletler arasında sorun çıkacağını söyleyerek böyle bir durumda askerî olarak müdahalede bulunabilecek gücü olmadığını belirtti. Yüzbaşı Crawford, Mondros Ateşkes şartları kapsamında Türklerin silahsızlandırılması işi ile de ilgilenmektedir. Toplanan silahlar General Denikin e gönderilmektedir. Crewford bölgeyi işgal planları çerçevesinde Bağlaşık işgal güçleri tarafından kullanılmak üzere askerî ve topoğrafya bilgilerini derleme işiyle de uğraşmaktadır. 10 Temmuz günü saat sabah da [gece yarısı] Trabzon un dış mahallelerinde depolanmış olan yaklaşık otuz ton dinamit ve mermi patladı ve bu patlama şehri önemli ölçüde salladı. Yaklaşık on beş kişi öldü ve yüz elli kişi yaralandı. Ölenler, Türkler, Ermeniler ve Rumlardan oluşuyordu ve kentte bulunan Amerikalı ya da Avrupalılardan herhangi bir yaralanma ya da ölüm olmadı. Maddi hasar çok büyük değildi. Maddi zarar daha çok; çatıların yıkılması, evlerin kapılarının ve camlarının kırılması şeklindedir. Patlamanın nedeni bilinmemektedir. Kaptan Crawford patlamanın insan işi olmadığını söyledi. Hâlen Trabzon da depolanmış büyük miktarda patlayıcı vardır ve önceki dinamit patlaması bunlardan birinde gerçekleşmiştir. Kaptan Crawford, bunun da aynı şekilde patlamış olabileceğini düşünmektedir. Yaralıların tedavisinde kullanılan ilaç ve tıbbi malzeme yeterlidir. Patlama, barınma ve yiyecek sıkıntısına yol açmamıştır.

111 109 Patlama haberini alır almaz yardım etmek için Theseus un kaptanı ve Bay Hasting ile görüştüm. USS Roper, patlama haberinden birkaç saat sonra Batum dan Trabzon a ulaştı ve yardıma ihtiyaç olmadığını rapor etti. Beraberimde, İngiliz ordusundan kaptan E.E. Goote ve bir onbaşıyı iletişim kurabilmek için Trabzon a götürdüm. Konsolos Jenkins in Trabzon dan alınarak İstanbul a götürülmesi için 1403 sayılı görev emriniz alındı. 12 Temmuz da Trabzon a vardıktan sonra Konsolos Jenkins in USS Barney ile İstanbul a hareket ettiğini öğrendim. SAMSUN McLanahan 12 Temmuz saat 3 te Samsun Limanı na girdi. Burada Kaptan H. C. Salter ve İngiliz Kontrol Subayı Bay Peabody ile görüştüm. ACRNE temsilcisi Nessts Finger ve Amerikan Tütün Şirketinden Bay Rieatt, Amerikan Hastanesinden sorumlu Dr. Schaefer ve Samsun daki diğer Amerikalılar ve Avrupalılar ile görüştüm. İki ziyaretimizde de Samsun daki durum sakindi. Şehrin dışında eşkıyalar tarafından yapılan bazı soygun ve tahribat haberleri gelmektedir. İngilizler, Samsun da ve Trabzon da aynı çeşit kontrolü yerine getirmektedirler. Şu anda Samsun da Binbaşı Blackett komutasında yaklaşık asker vardır Bağlaşıklar adına İngilizler, Mondros Ateşkesi imzalandıktan hemen sonra Batum ve Maverayı Kafkasya ya işgal güçlerini çıkarmışlardı. İngilizlerin bununla yetinmeyip Trabzon ve havalisini de işgal etmek niyetinde oldukları, İngiliz Yüzbaşı Crawford un bölgede topoğrafya ve askerî durum ile ilgili işgale yönelik bilgi toplaması, İngilizler ve müttefiklerinin işgale hazırlandıklarını göstermektedir. Bu esnada Paris Barış Konferansı görüşmeleri devam etmekteydi ve 17 Haziran da Damat Ferit başkanlığındaki Türk heyetinin talepleri Konferansa yön veren grupta kızgınlığa neden olmuştu. Trabzon ve havalisi Paris Barış Konferansı nda kurulması planlanan Ermeni Devleti nin Karadeniz e çıkış limanı olarak belirlenmişti ve işgal senaryoları bunun üzerine yapılıyordu. 249 Ayrıca, Osmanlı Devleti nin depolarından ve terhis edilen askerlerden toplanan silahların General Denikin liderliğindeki Beyaz Ordu ya gönderilmesi stratejik hamlelerin bir diğeriydi. Türkiye topraklarında işgal gücü bulunmasa da Amerika Birleşik Devletleri Anadolu daki gelişmeleri yakından takip edmekteydi. Amerikalı misyonerler, 248 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, REC/k 9-7, , U.S.S. McLanahan, 13 July 1919, Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, July 18, s. 3; Hovannisian, age., s. 259.

112 110 tacirler, gözlemci subaylar ve deniz araçları topladıkları bilgileri Amerika nın Yakındoğu daki en yetkili görevlisi olan Amiral Bristol a iletiyorlardı. Bristol, bazen bu bilgileri doğrudan Washington a bildiriyor bazen de derleyip kendisi rapor haline dönüştürüyordu. Kafkaslarda görev yapan Amerikalı Albay E. H. Haskell Kafkasya daki yardım çalışmalarını organize ediyordu. Albay Haskell ayrıca, İngiliz işgal güçleri ile birlikte koordineli olarak Ermenistan ın güvenliği ve bölgenin emniyeti için irtibat subayı görevini yürütüyordu. Binbaşı Kallock da Haskell in emrinde görev yapıyordu ve 1920 yılının Nisan ayı başında İstanbul a gelerek Bristol a Kafkaslar daki son durumu içeren bilgileri iletti. Binbaşı Kallock un vermiş olduğu bilgiler, misyonerlerin ve diğer grupların servis ettiklerinden çok farklıydı. Görüşme Bristol günlüklerinde şu şekilde yer alır: Geçen günlerde Kafkaslarda Albay Haskell ile birlikte olan Binbaşı Kallock geldi. Hastaydı ve kendini güçsüz hissediyordu, bu nedenle Kafkaslar konusunda geniş çaplı bir görüşme yapamayacağı özrünü iletti. Fakat başka bir gün gelecek ve Kafkaslar hakkında geniş malumat verecek. Ona, Kars civarında Ermenilerin Azerilere karşı gerçekleştirmiş oldukları saldırıyı sordum. Orada [Kars ta] bulunan Ermeni generalin, Çıldır Gölü etrafındaki 28 köye bir ultimatom göndererek onlardan dört saat içinde Ermeni Hükûmetine bağlılıklarını bildirmelerini istediğini söyledi. Elbette bu imkânsızdı ve verilen süre dolmamasına rağmen köyleri top ateşine tuttular ve tam sayısı kesin olarak bilinmeyen çok sayıda insanı öldürdüler. Binbaşı Kallock, ayrıca Ermeni Hükûmeti nin bir keresinde Erivan ın güneybatısında bulunan bir bölgeye saldırı planladığını söyledi. Albay Haskell saatlerce bunlarla tartışarak bu saldırıdan vazgeçmelerini sağlamış, bunun sadece erteleme anlamına geldiğini ve Ermenilerin ilk fırsatta saldıracaklarından şüphesi bulunmadığını söyledi. 250 Kafkaslar da belirtilen gelişmelerin olduğu esnada, Ermeni propaganda gruplarının Washington ve Paris teki faaliyetleri de hız kesmeden devam ediyordu. Ermenistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve Başbakan vekili A. Hatisyan da Paris e giderek çalışmalara katılmıştı. Bristol ile Hatisyan 1919 yılı Haziran ayında Tiflis te bir araya gelmişlerdi. İkili bir yıl sonra 30 Haziran 1920 tarihinde bu sefer İstanbul da görüştüler. Hatisyan Avrupa seyahatinden dönerken İstanbul a uğramıştı. Avrupa ya giden Hatisyan, Avrupa daki tüm başkentlerde temaslarda bulunmuş, Mısır a gitmiş ve Yunanistan a uğrayarak Venizelos ile görüşmüştü. Zikredilen görüşmeden sızan söylentilere göre, kurulan Yunan-Ermeni ittifakı ile Ermeniler, Milliyetçi Türkleri Doğu dan sıkıştırırken Yunanlılar Batı daki işgallerini rahatça tamamlayacaklardı. Böylece Milliyetçi 250 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 2, s. 1.

113 111 Türkler iki ateş arasında kalacak ve güçleri tükenecekti. 251 Yukarıdaki bilgilerin detayları ve süreç analizi Bristol un günlüğüne şu şekilde işlenmiştir: 1920 yazında Ermenistan Cumhuriyeti Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı Hatisyan, Avrupa dan İstanbul a gelerek Kafkaslara gitmişti. Kendisi Avrupa da iken tüm başkentleri ziyaret etmiş, Mısır a gitmiş ve Yunanistan da Venizelos ile müzakere etmişti. Kendisi Ermenistan a dönmekteydi ve söylentilere göre Venizelos ile Kafkaslar daki Ermenilerin Milliyetçi Türkleri doğu sınırından tehdit ederek, batı Anadolu da yapacakları saldırılarda Yunanlılara yardımcı olmak üzere anlaşmışlardı. Ben de Ermenistan ın seferberlik ilan ettiği yönünde raporlar alıyordum. Ayrıca, raporlar İngilizlerin, yaklaşık bir buçuk milyon dolar tutarındaki cephane, mühimmat ve askerî malzemeyi Ermeni Hükûmeti ne bıraktığını gösteriyordu. Bu iş İngilizler Batum u boşaltırken yapılmıştı. Bu zamandan itibaren aldığım raporlar, Ermenilerin Mondros Ateşkesinden itibaren Anadolu nun doğu sınırlarını tehdit etmekteydiler ve hatta Ermeniler Altı Vilayetin [Vilayeti Sitte] tamamını ele geçirmek mümkün değilse bir kısmını ele geçirmek için planlarını hazırlamışlardı. Ermeniler bu saldırgan niyetlerini, Türklerin Ermenistan a saldırmak için doğu sınırında yığınak yaptığı ve kendilerinin savunma amacında olduğunu söyleyerek gizliyorlardı. Türklerin böyle bir niyetinin bulunmadığından emindim ve General Harbord bölgeyi subayları ile birlikte incelediğinde doğu sınırlarında herhangi bir Türk yığınağı olmadığını teyit etmişti. Hatisyan, bana uğramış ve Ermenistan ın ne yapmasını tavsiye edeceğimi sormuştu. Hatisyan ı ilk olarak bir yıl önce 1919 yılında, Tiflis te görmüştüm. Bana, ilk görüşmemde ona vermiş olduğum tavsiyelere uymadığı için üzgün olduğunu söyledi. Ona, Ermenistan ın sınırlarını genişletmek için uyguladığı askerî saldırganlıktan vazgeçmesini ve komşu ülkelerden gelecek saldırıları engellemek için yeteri kadar asker bulundurmasını, daha fazlasına gerek olmadığını tavsiye ettim. Türk yığınağından bahsetti ve ona böyle bir şey olmadığını, bana göre Ermenilerin Türklere karşı saldırganlık gösterilerinden vazgeçmeleri durumunda Türklerin onları kendi hallerine bırakacaklarını; çünkü Batı sınırında Yunanlılara karşı yeterince meşgul olduklarını söyledim. Hatırladığıma göre kendisi, çok önemli bir şekilde gerçekten Türklerin ellerinin Yunanlılarla meşguliyetten dolu olduğunu düşünüp düşünmediğimi sordu. Ona ayrıca, sadece ordusunu terhis etmesinin yeterli olmayacağını gelmekte olan kış şartlarında kışlık ürünlerin de hasat edilerek ve odunların kesilerek kışa hazırlık yapılması gerektiğini söyledim. Sonuç, Ermenistan ın benim tavsiyemi tutmaması oldu. Hatisyan ın benim tavsiyemi tutmaya çalışıp çalışmadığını bilmemekteyim. Her neyse, geçen kış kendisi kaçak olarak Tiflis yakınlarında gizli şekilde yaşarken bazı Amerikalılara benim tavsiyemi tutmadığı için üzgün olduğunu söylemiş. Asıl olay, Ermenilerin 251 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 14, s. 8.

114 112 güçlendirilmiş bir ordu, İngiltere tarafından verilen bol miktarda mühimmat ve askerî malzemeyle Doğu Anadolu sınırlarını tehdit ederek ve Oltu daki kömür madenlerini ele geçirmek için saldırıya geçmeleridir. Bu esnada Türkler Ermenilere karşı saldırıya geçtiler ve Kars bölgesini ele geçirdiler. Böylece sizin de gördüğünüz gibi, Avrupa ve Amerika nın Ermenilere karşı gösterdiği duygusal yakınlık ile Ermenilerin Türk topraklarını işgallerini desteklediklerini, cephane sağladıklarını, köpeğin sırtını sıvazlayarak Türklere saldırmasını teşvik ettiklerini ve bu esnada Avrupa ve Amerika da propaganda yaparak hazırlıkların Ermenistan ın korunmasına yönelikmiş gibi davrandıklarını ve Anadolu daki altı vilayetin Ermenistan a verileceğini ilan ederek diğer köpeği de kışkırttığı ortadadır. 252 Bristol, Hatisyan a ordusunu terhis etmesini ve Türklere saldırmamasını, Milliyetçilerin Yunanlılar ile yeterince meşgul olduğu için Ermenilere saldıramayacağını söyledi. Hatisyan, Bristol un gayri ihtiyarı söylemiş olduğu; Türklerin yeterince meşgul oldukları için Ermenilere saldıramayacağı cümlesini özellikle irdeledi. Hatisyan ın bu ayrıntı üzerinde fazla durması Bristol un dikkatinden kaçmamıştı. Oysa Bristol, Hatisyan ın Venizelos ile anlaşmasını bilmediği için gerçek niyetini anlayamamış, daha sonra olaylar açığa çıktığında bu görüşmeyi hatırlayıp Hatisyan ın aslında kendisinden istihbarat almak amacında olduğunu fark etmiştir. Raporlara göre; Hatisyan ın İstanbul dan dönüşünden sonra tüm ihtiyatlar silah altına çağrılmış ve savaş hazırlığı başlamıştı. Bu durum, Hatisyan, Venizelos görüşmesinden sızan istihbarî bilgilerin mesnetsiz olmadığını göstermekteydi. Yine raporlar, Batum u boşaltan İngilizlerin bir buçuk milyon dolar tutarındaki silah ve cephaneyi Taşnak, Hınçak mensubu Ermenilere verdiği şeklindeydi. Raporlara göre; her iki komiteye mensup Ermeniler Yunan işgaline yardım etmenin yanında, Türklerin kendilerine saldırdığı bahanesi ile Anadolu nun bir kısmını işgal etmek için hazırlanmaktaydılar. 253 Ermeni saldırısı ile ilgili olarak Amerikan kamuoyu da hazır hâle getirilmeye çalışılıyordu. ACRN nin Anadolu sorumlu müdürü James L. Barton 15 Şubat 1920 tarihinde Amerika ya dönüşünde gazetelere verdiği beyanatında Milliyetçi Türklerin Bağlaşık askerler çekilir çekilmez Ermenilere soykırım uygulamak için hazırlandıklarını söylemişti. Anadolu yu İngiliz General Allenby e işgal ettirmeyi başaramayan Barton, Anadolu ile ilgili karanlık planlarından vazgeçmemişti. 254 Barton, Milliyetçilerin Anadolu nun tümüne hâkim olduklarını ve etraflarındaki tüm Hristiyanları katletmek için fırsat kolladıklarını da söylemiş- 252 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 14, s Grabill, age., s. 167.

115 113 ti. Beyanda, üstü kapalı olarak ABD nin Ermenistan güdüm idaresini de kabul etmesi gerekliliğinden bahsedilmişti. Londra Konferansı na da katılan Barton, Amerikan müesseselerine verilen zararın karşılanmasını talep etmekteydi. 255 Oysa Amiral Bristol un vermiş olduğu raporlar Barton un söylediklerinin tam tersiydi; gerçekte büyük bir saldırı için hazırlananlar komitacı Ermenilerdi ve bunun için Yunanistan ile gizli bir uzlaşmaya bile varılmıştı. Bu esnada Paris Barış Konferansı Sevr Antlaşması na son şeklini vermekle uğraşmaktaydı ve Wilson, Türkiye ile Ermenistan arasında çizilecek sınıra hakemlik yapacaktı. Avrupa dan dönen Hatisyan, 30 Haziran da Bristol ile görüşerek bir muhtıra sundu. Sevr Antlaşması öncesi Hatisyan ın Bristol a sunmuş olduğu muhtırada, Wilson un çizecek olduğu sınır, Ermenistan ın Bolşevizm e karşı tampon bölge olması, Ermenistan a silah, cephane ve ekipman sağlanarak kendisini korumasına yardımcı olunması istenmişti. Gerekli ekipmanın sağlanması durumunda Ermenistan kişilik bir askerî güç oluşturabilecekti. Wilson un çizecek olduğu Ermenistan sınırının Trabzon, Sivas, Diyarbakır hattından geçeceğinden haberdar olan Hatisyan a göre; Ermeni Devleti için tehlike şu anda Türk ordusu değil, Türk subayların idaresindeki Kürtlerdi. Kürtler ile Ermeniler arasında bin yıllardır süren savaş ve anlaşmazlık vardı. 256 Hatisyan açıkça söylemese de sınırın Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerden geçecek olması bu durumun temel nedeniydi. Hatisyan ın söylemlerine karşı Bristol, Ermenilerin Türkler ile anlaşarak sınırı belirlemesinin daha uygun olacağını belirtti. Ermenistan tarafında bu öneri kabul edilebilir değildi. Görüşmede Bristol, bir yıl önce söylemiş olduğu tüm Osmanlı topraklarının tek güdüm idaresi altında toplanması önerisini yinelemiş, fakat Hatisyan bu öneriyi yine reddetmişti. 257 Hatisyan, İstanbul işgal altında olduğu ve Yunanlılar İzmir den yeni bir saldırı başlatacağı için Türklerin Ermenistan a saldıramayacağına inanıyordu. Bununla birlikte Ermenistan sınırındaki düzenli birliklerden haberdardı ve Ermeni halkının Bolşevikliğe meyletmediğini söylüyordu. Hatisyan a göre; Polonya ordusunun Bolşeviklere karşı başarılı olması Ermenilerin lehine olmuştu ve Moskova ya gönderilen Ermeni heyetinin Rusların Ermenistan Devletini tanımasını sağlayacağından şüphesi yoktu. Hatisyan, Bolşevizm olgusunu ve 255 New York Times, Turks Declare Plans to Slay Armenians, Dr. Barton Reports Nationalists Prepared for Massacres When Allied Troops Withdrew, February 1920, s. 5; Washington Post, Shows American Losses in Turkey, March 23, s. 3; Marashlian, agt., s Talcott Williams, Turkey, A World Problem of To-day, New York: Doubleday, Page & Company, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Momerandum, American Embassy, Constantinople,. CE:VH, June 30, s. 1-2; Mine Erol, Türkiye de Amerikan Mandası Meselesi , İleri Basımevi, Giresun, s. 18.

116 114 endişesini Ermenistan için fırsat olarak görmekteydi; çünkü bu sayede büyük güçler kendilerine çok sayıda silah ve cephane vermişlerdi. 258 Oysa, geçen bir yıl içinde Bolşeviklerin ilerleyişi Kafkaslara kadar ulaşmış, Ermeniler Paris Barış Konferansı nda istediklerini elde edememişlerdi. Bu arada Millî Mücadele örgütlenmesini tamamlamış, 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul un işgali ile Ankara daki çalışmalara hız kazandırmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmış, hükûmet Ankara ya yerleşmişti. Bu esnada Fransa, Sevr Antlaşması taslağını, görüşlerini bildirmek üzere Başkan Wilson a göndermişti. 259 Tüm bunların arasında Ermenistan ve Hatisyan için en önemli yıkım, Kongre nin, 1 Haziran da Ermenistan üzerine kurulması planlanan güdüm idaresini reddetmesi oldu. Amerika dan ümidini kesen, Bağlaşıkların içinde bulunduğu şartlar dolayısıyla çok fazla beklentisi kalmayan Taşnak ve Hınçak mensupları son ümitlerini Wilson un gözetiminde çizilecek olan sınır hattına yoğunlaştırdılar. Hatisyan ın, 30 Haziran 1920 günü Amiral Bristol ile gerçekleşen görüşme tutanağı şu şekildedir: Hatisyan ve Ermenistan Cumhuriyeti nin İstanbul Temsilcisi Bay F. Tahtacıyan bu sabah Yüksek Komiseri [Bristol] ziyarete geldi. Bay Hatisyan, bir yıl önce Yüksek Komiser ile yaptığı görüşmeden buyana, Amiral Bristol un -o anda kötümser olmasına rağmen- kendisinden daha doğru bir şekilde durumu takdir ettiği sonucuna vardığını belirtti. O, Amiral Bristol a, Büyük Güçlerin Ermenistan a yardım etmeye hazır olduğu şeklinde bir ümidi kalmadığını söyledi. Kendisi, Yüksek Komiseri şu anda Ermenistan ı kurtarma çareleri hususundaki fikirlerini almak üzere ziyaret ettiğini söyledi. Amiral Bristol, hâlen sorunun tek çözüm yolunun Eski Türk İmparatorluğunun, Türkiye nin bölünmesi ve birbirinden nefret eden küçük bölümler [devletçikler] yaratmaktansa tek bir büyük gücün güdüm idaresi altına alınması olduğu şeklindeki inancını koruduğunu söyledi. Görüşme esnasında Bay Hatisyan, Başkan Wilson a sunulan Türk-Ermeni sınırının çizilmesi ile ilgili Yüksek Komiserin görüşlerini almak istedi. O [Hatisyan] bu sınırın en kısa zamanda oluşturulmasının çok büyük öneme sahip olduğunu beyan etti. Amiral, sınır belirlendiğinde Ermenistan ın bu sınırı savunacak herhangi bir güce sahip olup olmadığını sordu. Cevap, Ermenistan ın ihtiyaç duyulan cephane ve ekipman ile donatılması durumunda kişilik bir ordu ortaya çıkartabileceği şeklinde oldu. Bunun üzerine Amiral Bristol, Türklerin ve Ermenilerin bir araya gelerek yeni sınır hattının ne olması gerektiği konusunda resmi olmayan bir anlayışa varmalarının tavsiye edilebileceği önerisinde bulun- 258 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Momerandum, American Embassy, Constantinople,. CE:VH, June 30, s PRFRUS 1920, C. III, Washington: Government Printing Office, s

117 115 du. Bay Hatisyan ın, bunun Başkan Wilson un hareket alanını engelleyeceği yönündeki itirazı üzerine Amiral, Türkler ile resmi olmayan bir şekilde gerçekleşecek görüş alışverişinin elbette Başkanın [Wilson un]üzerinde bağlayıcı olmayacağını, aksine böyle bir gelişmenin diğer Bağlaşık güçlerinin tam bilgisi ve rızasıyla yapılması hâlinde bunun Wilson a yardımcı olacağı cevabını verdi. 260 Hatisyan, Erivan a dönerken bir İngiliz uyruğu olan Yüzbaşı Baldwin de kendisi ile Ermenistan a gitmişti. Baldwin, NER çalışanı bir misyoner olan Dr. Usher tarafından bir süre NER habercisi/kuryesi olarak kullanılmıştır. Baldwin in Hatisyan ile birlikte olması ve NER çalışmaları ile kendisini kamufle etmesi İngilizler adına casusluk yaptığı ihtimalini akla getirmektedir. Çünkü NER idarecileri de Baldwin in Kafkaslar daki faaliyetleri hakkında çok fazla bilgi sahibi değillerdi ve Baldwin Gümrü de Türk Ordusu tarafından tutuklanmıştır. 261 Sevr Antlaşması ndan bir ay önce Hatisyan ın Bristol a sunmuş olduğu muhtıradaki ağırlıklı konulardan bir tanesi de Bolşevizm ile ilgiliydi: Amiralin bir sorusuna cevap olarak Hatisyan, çok sayıda Ermeni nin Bolşevizm e meylettiğine inanmadığını; Ermenistan daki Bolşevik ajitasyonun büyük kısmının Rusya dan gelen Bolşevik komiserleri tarafından yapıldığını ve bunların 300 tanesinin geçenlerde Ermenistan dan kovulduğunu ve 5 tanesinin de öldürüldüğünü belirtti... Hatisyan ayrıca, Polonyalıların Bolşevizm e karşı gerçekleşen başarılarından sonra onlara karşı savaşmak üzere çok sayıda Bolşevik askerinin Kafkaslardan çekildiği için Ermenistan ın daha güçlü bir pozisyona geldiğini ima etti. O, kesin olarak Sovyet Hükûmeti nin Ermeni bağımsızlığını tanımasını sağlamak üzere Moskova ya gönderilen Ermeni Heyetinin buradan başarılı olarak döneceğine inanıyordu. 262 Başkan Wilson Sevr Antlaşması ile Türk-Ermeni sınırını belirlemek için hakem tayin edildi. Wilson un belirlediği sınır, hiçbir zaman yürürlüğe giremedi. Wilson; Trabzon un batısından, Erzincan, Van ın batısı ve Hakkari hattına uzanan içbükey alanı komple Ermenilere veriyordi. Bu esnada Ermenilerin, Bağlaşıkları ve ABD yi arkasına alarak Doğu sınırlarında yapmış oldukları saldırı ve taşkınlıklar Batı cephesini de zora sokuyor, sivil halkın Ermeni katliamlarına açık hâle gelmesine neden oluyordu. Bristol, Amerika yı, Avrupa nın karmaşık çıkar ilişkilerine alet edeceği için belirtilen sınır hattının çizilmesine karşı çıkmıştı LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Momerandum, American Embassy, Constantinople,. CE:VH, June 30, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Momerandum, American Embassy, Constantinople,. CE:VH, June 30, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Part Three, December 14, s. 3-5;

118 yılının ortalarından itibaren Bolşeviklerin ilerleyişi Kafkaslara kadar varmıştı. Azerbaycan Bolşevik idaresine geçmişti. Bu gelişmeler neticesinde Taşnakçı Ermenilerin de hükûmet erkini kaybetme durumu ortaya çıkmıştı. Bolşevik tehlikesi artık Ermenistan kapılarına dayanmıştı. Bristol, 25 Temmuz tarihli haftalık raporda, Kafkaslar daki durumu şu şekilde analiz etmektedir: Kafkaslarda şartlar hemen hemen aynı durumdadır tarihindeki ateşkesten sonra genellikle sürekli gerçekleşen çatışmalarda şu anda bir durgunluk vardır. Ermeniler bu fırsatı Tatarlara [Azerilere] saldırmak için kullanmışlardır. Elbette Azeriler Bolşeviklerden kurtulur kurtulmaz ya da Bolşevikler onlara yardım etmek için dönünce onlar da savaşı tekrar Ermenilere karşı başlatacaktır. Bu durumda Ermenistan bir Sovyet Hükûmeti oluşturmak durumunda kalacak ya da başka bir ihtimalle Bolşevikler tarafından işgal edilecektir. Gürcistan da durum hemen hemen aynı şekildedir ve Batum u Bağlaşıklar boşaltarak Gürcülere bıraktıktan sonra şehir nispeten sakin ve istikrarlıdır. 264 Taşnakçıların kontrolündeki Ermeni güçleri 1920 yılının Temmuz-Ağustos aylarında Bolşevik işgali nedeniyle savunmasız kalan Azerbaycan a karşı saldırılarını artırarak Nahçivan ı işgal etmeye çalışmaktaydılar. 265 Burada enteresan bir durum yaşanmaktadır; sınırlarına dayanmış olan Bolşevik tehlikesi ve işgal tehditlerine rağmen Taşnakçılar daha fazla Azeri toprağını işgal etmek ve Kilikya da bağımsız bir Ermenistan kurmak peşine düşmüşlerdir. Oysa önce kendi sınırlarını korumaları gerekirdi. Bu paradoksal yaklaşımın temel nedeni şudur: Taşnakçılar ve Avrupa ile ABD deki işbirlikçileri Başkan Wilson tarafından çizilecek sınır hattına güvendikleri için kontrol edilemez bir işgal ihtirası ile hareket etmekteydiler. Haftalık raporun diğer kısmında, Avrupa basınında iddia edildiğinin aksine Mustafa Kemal komutasındaki Türk güçlerinin demoralize olmadığı ve Yunan ilerleyişini durdurmak için örgütlenme çalışmalarına devam ettiği kaydedilmişti. 266 Amiral Bristol un 8 Ağustos tarihli haftalık raporunda ilginç bir kayıt görülür. Rapora alınan istihbarî bilgi, Moskova dan gönderilen bir mesajın Ameri- Dean Andromidas, When America Fought the British Empire And Its Treacherous Sykes-Picot Treaty, Executive Intelligence Review, 36, (3), s. 30; Mustafa Sıtkı Bilgin, Lozan Konferansı nda Ermeni Meselesi: İtilaf Devletlerinin Diplomatik Manevraları ve Türkiye nin Karşı Siyaseti, Belleten, C. LXIX, S. 254, Ankara: Türk Tarih Kurumu, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 25 July Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 1 August Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 1 August Part Three. s. 1.

119 117 kan Elçiliğindeki telsizler ile yakalanarak deşifre edilmesi ile ele geçirilmişti. Bakü Bolşeviklerin eline geçince burada bulunan İngiliz, Fransız ve Polonya askerleri tutuklanarak hapsedilmişti. Istihbarî mesaj, bu esirler ile İngilizlerin elindeki Türk esirlerin değiştirilmesi teklifine yönelikti. Mesaj Londra ya gönderilmişti ve değişim müzakeresi burada yapılacaktı. 267 Numara 453; Lütfen Rus ve Azerbaycan temsilcisi Litvinov a aşağıdaki mesajı iletin: Azerbaycan Sovyet Hükûmeti Bakü de alınan [tutuklanan] İngiliz mahkûmları İstanbul da tutuklanan ve listesi birkaç gün içinde gönderilecek olan Kemalist Türkler ile değiştirmeye razıdır. 268 Tercümesi yukarıda verilen kaydın öncesinde ya da sonrasında İngilizler ile yapılacak esir değişimi için herhangi bir açıklayıcı bilgi yoktur. Bu esnada İngilizler, Batum u Gürcülere terk etmişler, fakat limanın ve demiryollarının Ermeniler ile ortak kullanılmasını şart koşmuşlardı. Kafkaslardaki İngiliz komiserinin Tiflis teki Amerikan konsolosuna verdiği ve haftalık rapora kaydedilen bilgilere göre; İngilizlerin Batum u boşaltmasının temel nedeni, Türklere ve Mezopotamya da ayaklanarak Bağdat demiryolunu kesen Kürtlere karşı savaşmak için güç toplamaktı. 269 Bristol un 22 Ağustos 1920 tarihli haftalık raporunun Kafkaslar kısmında Bolşeviklerin Azerbaycan ı işgali ile başlayan belirsizlik ortamında Taşnakçıların Karabağ, Zengezur ve Nahçivan ı işgal ettikleri görülür. Bununla birlikte Bolşevikler Ermenilere ultimatom vererek bu bölgelerden çekilmelerini istemişlerdi. Bristol a göre Bolşeviklerin Karabağ ve Nahçivan ı geri almak istemesinin temel nedeni Milliyetçi Türkler ile kara bağlantısı kurmaktır. Yunanlılar ise yaklaşan Bolşevik tehlikesine karşı Kafkaslar daki Rum mültecileri Yunanistan a nakletmekteydi. Rapora göre, Ermenistan içinde hatırı sayılır miktarda Bolşevik taraftarı subay ve idareci vardır. 270 Kafkaslarda artan bu Bolşevik tehlikesi Amerikan yardım çalışmalarını da tehlikeye düşürmüştü. Bolşevikler, Bakü yü işgal ettiklerinde İngiliz, Polonyalı ve Fransız askerlerini tutuklarken Amerikalıların ayrılmasına izin vermişti. Bu esnada, 1920 yılı Ağustos ayı sonlarına doğru Amerikan yardım örgütü çalışan- 267 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending August 22, Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending August 22, Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending August Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending August 22, Part Four. s. 1-3.

120 118 ları ve bir yıl önce, 1919 yılı Ağustos ayında Yüksek Komiser unvanı ile Ermenistan a atanmış Albay William N. Haskell in ekibi ile birlikte Kafkaslardan çekildiği görülür: 271 Hafta boyunca Albay Haskell ve ona yardım eden Amerikan subayları Kafkaslardan çekildi. Yakındoğu Yardım Komitesi nin (NER) çalışmaları şimdi eski misyoner Yarrow un idaresindedir. Kafkaslardaki Yakındoğu Yardım Komitesi nin çalışmaları her zamanki komite altında devam etmektedir. Bay Yarrow, karargâhını Tiflis ve Batum daki temsilcilikler ile birlikte Alexandropol da [Gümrü] kurmuştur. 272 Haftalık raporun bundan sonraki kısmında Millî Mücadele güçlerinin harekât hazırlıkları ve Yunan Ordusu ile devam eden çatışmalar yer alır yılının Ağustos ayında Millî Mücadele güçlerinin ABD yi ilgilendiren en önemli kararı kapitülasyonların yok sayılması ve Amerikan kurumları ile okulları üzerine vergi konulmasıdır. 273 I. Dünya Savaşı na katıldıktan hemen sonra kaldırılan kapitülasyonlar Mondros Ateşkesi ile tekrar uygulamaya konulmuştu. ABD, kapitülasyonların kullanımı için ısrarlıydı. Oysa açıkça egemenlik ihlali anlamına gelen kapitülasyonlar artık TBMM nin egemenlik alanlarında geçerliliklerini yitirmişlerdi. Bu yeni durumu kabul etmek ABD Yüksek Komiserliği ve Hükûmeti için kolay olmayacaktır Ekim ayına gelindiğinde Bolşeviklerin Kafkaslardaki ilerleyişi de son aşamasına ulaşmıştı yılının Kasım ve Aralık ayları Taşnakçı Ermeniler için tüm hayallerin sonunun geldiği bir dönemdir. Sevr Antlaşması ndan sonra Wilson tarafından çizilen Türk-Ermeni sınır hattı son iki aydaki savaş ile tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Sovyetler Birliği 1989 yılında dağılma sürecine girerken Ermenistan Devleti son bir ümitle tekrar Wilson Sınır hattını tanıdığını ima eden girişimlerde bulunsa da unutulmamalıdır ki Sevr hiçbir ülkenin parlamentosu tarafından onaylanmayan kağıt üzerinde kalmış bir antlaşmadır. Dolayısıyla Wilson tarafından çizilen sınır hattının kaderi de Sevr ile bağlantılı olduğu için, bu hattın da hiçbir hukukî geçerliliği yoktur. Kaldı ki Wilson un Ermenilere hediye ettiği Türk topraklarının hiçbirinde Ermeniler hiçbir zaman çoğunlukta değildi. 271 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending August 22, Part Four. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending August 22, Part Four. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending August 22, Part Four. s. 3-4.

121 119 Ermenilerin, Kafkaslardaki Bolşevik ilerleyişine karşı Karabağ, Nahçivan ve Zengezur a saldırdıkları daha önce söylenmişti. Özellikle Zengezur koridorunun işgali ve Nahçivan ın Ermenilerin elinde kalması Bağlaşıkların arzuladığı bir durumdu; çünkü bu sayede Bolşevikler ile Millî Mücadele arasında kara bağlantısı kurulamayacaktı. Bu duruma tedbir alınması Millî Mücadele nin lojistik ihtiyaçlarının karşılanması ve doğu sınırlarının güvenceye alınması için hayati önemdeydi. Ayrıca Bristol un rapor ve günlüklerinde açıkça görüldüğü gibi bu esnada, Taşnakçı Ermeni Hükûmeti, Azeri ve Türk köylerinde mezalimler uygulamakta ve Wilson sınır hattının fiiliyata döndürülebilmesi için çalışmaktaydı. Mustafa Kemal Paşa da 1920 yılı Nisan ayında TBMM gizli oturumunda yapmış olduğu konuşmasında bu duruma dikkat çekmişti. 274 Hatisyan ın Bristol ile görüşme tutanaklarında açıkça görüldüğü gibi Ermeniler Millî Mücadeleyi iki ateş arasında bırakmak için uzun süredir hazırlık yapmakta ve Yunanlılar ile işbirliği için şartların olgunlaşmasını beklemekteydi. Bu durumu tespit eden Kâzım Karabekir Paşa, San Remo Konferansı ndan hemen sonra, Haziran ayında TBMM ye Taşnakçı Ermenilere yönelik taarruz edilmesi önerisini getirmişti. TBMM nin gizli oturumunda alınan karar ile de taarruz hazırlıklarına başlanması talimatı Kâzım Karabekir Paşa ya bildirilmişti. Tüm bu gelişmeler üzerine gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra, 28 Eylül 1920 tarihinde Ermenilere karşı ileri harekât başlatıldı. Bağlaşıklar, ileri harekâtı tepkiyle karşıladı, fakat bu esnada Fransız güçleri Kilikya yı boşaltmaya karar vermişlerdi. Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Ordusunun Eylül sonunda başlayan ileri harekâtı ile Ekim ayı başından itibaren Kafkaslarda hadiseler hızlı gelişmeye başlamıştı. 4 Ekim de Ermeni Taşnak Hükûmeti, gece yarısı Tiflis teki Amerikan Konsolosu Moser e Türkiye ye savaş ilan ettiklerini bildirdi. Ermeniler seferberlik ilan ederek 35 yaş üstü tüm erkekleri de silah altına çağırmışlar ve hemen hemen tüm yetkileri askerî idareye bırakan olağanüstü hal ilan etmişlerdi. Ermenilere düşman olan ve Batum demiryolunu kullandırmak istemeyen Gürcüler ise Ermenilere yardım edeceklerine söz vermişlerdi. Bu esnada Bağlaşıklar, Sevr kararına uygun olarak Wilson dan Türk-Ermeni sınırını ve askersizleştirilecek Türk topraklarını belirlemesini istemekteydiler. 275 İleri harekâtta ilk olarak NER depolarının da bulunduğu Sarıkamış ele geçirildi. Taşnakçı Ermeniler beklenmedik bir yenilgi almaktaydılar. Bristol 1920 yılı Ekim ayı sonundaki haftalık raporunda gelecek iki aydaki gelişmeleri tahmin edercesine Kafkaslara geniş yer ayırmıştır: 274 TBMM Gizli Celse Zabıtları, 24 Nisan 1920, Münderecat, C. I, Devre 1, İçtima 1, s PRFRUS 1920, C. III, Washington: Government Printing Office, s

122 120 Ekimin ilk günleri, Ermeniler, Yunanlılar ve İngilizler tarafından Bolşevikler ve Türk milliyetçilerinin Ermenistan a karşı saldırıya geçtiği yönündeki raporları yayıldı. İlk rapor, Bolşeviklerin kuzeybatıdan saldırdıklarını bildiriyordu. Daha sonra gelen rapor, onların [Bolşeviklerin] Ermenistan a saldırmak için kuzeybatıda yığınak yaptıklarını bildirdi. Daha sonra Bolşeviklerin Ermenilere saldırmadıkları anlaşıldı. Hadise şu şekilde gerçekleşmişti, Bolşevikler birliklerinin bir bölümünü Bakü den gelen diğer birliklerle değiştirmiştiler. Daha sonra Bolşevik temsilcisi Legrand Ermeni Hükümetine bir ultimatom vererek genel hatları ile Bolşeviklerin, Türk milliyetçileri ile birleşebilmeleri için Ermenistan dan serbest geçiş taleplerini bildirdi. Bu rapor anlaşılamadı. Oysa Bolşevikler bu talebi Ermenistan ile geçen Ağustos ta imzalamış oldukları antlaşmaya göre yapmışlardı. Temmuzun sonlarına doğru Ermeniler, Oltu daki Türklere karşı bir saldırı gerçekleştirdiler ve Nahçivan ı geri almak için Zengezur daki Azerilere de saldırdılar. Bu saldırılar Bolşevikler tarafından 10 Ağustos taki antlaşma ile durduruldu. Daha sonra, Türk saldırısının ilk anlarında, güvenilir bir kaynak Ermenilerin kendileri Oltu ya saldırdıktan sonra Türkler tarafından işgal ettikleri mevzilerden çıkarıldıklarını bildirdi. Akabinde hatlarını kısaltmak için geri çekildiler ve cephe hattını bir buçuk kattan daha fazla kısalttılar. Bu, Türklerin saldırısından önceydi. Daha sonra, Ermeniler hatlarını kısaltarak güçlerini takviye etti ve Türklere karşı saldırı başlattı. Açıklığa kavuşturulması gereken şey, Ermenilerin cephe hatlarındaki yeni düzenlemelerin Türklerin saldırısı sonucu gerçekleşmemiş olduğudur. Ayrıca, Ermeniler hatlarını yeniden düzenledikten sonra Türklerin ilerlediği rapor edilmiştir. Bunlara ek olarak Türklerin ilerleyişi karşısında binlerce mültecinin geriye kaçtığı rapor edildi. Bu mültecilerin Ermenistan a doğru geri çekilişi, Ermenilerin hatlarını yeniden düzenleyerek geri çekildikten sonra başlamıştı. Böylece bu mültecilerin Ermenistan da bulunmaları Türk saldırısının doğrudan bir sonucu değildir. Bana göre; Türklerin Ermenistan a saldırısı önceden hazırlanmış ve planlanmış bir hareket değildir. Büyük ihtimalle onlar, Ermenilerin geri çekildiğini görünce devriyelerini göndererek ilerlemeye başladılar ve bazı çatışmalar oldu. Çok iyi bilindiği gibi, bu ülkede bir taraf diğerine saldıracağı ve saldırgan taraf olarak görünmek istemediği zaman, diğer tarafın saldırıyı başlattığını ilan eden raporlar yayınlar ve daha sonra saldırıyı kendileri başlatır ve bunun meşru müdafaa olduğunu ilan eder. Türklerin Ermenistan a karşı saldırısı Amerika ve Avrupa da geniş bir şekilde duyuruldu. Amerika nın Ermenistan a yardım edebileceğini Türkler bilmeli ve aynı zamanda bu saldırının onların mücadelesine Avrupa ve Amerika da büyük zarar vereceğinin ayrımına varmalı. Buna ek olarak Türkler şu anda batıda bir düşmana -Yunanlılar- sahipler ve doğu cephesinde diğer bir düşmanı tahrik etmek, onlar için çok aptalca olacaktır. Bu durumda Ermenistan a karşı yapılacak bir saldırı başarılı bir şekilde yürütülemez. Türklerin böyle bir saldırıyı yapmaya ihtiyaç duyması-

123 121 nın tek nedeni, Anadolu da Kemalistler ve onların taraftarlarına karşı olumlu bir izlenim yaratabilmektir. Böylece, Türklerin Ermenistan a saldırısındaki gerçek neden hâlâ boşluktadır. Bolşevikler ve Azerbaycan daki Azeriler daha iyi giyimlidirler, daha iyi ekipmana sahiptirler ve iyi durumdadırlar. Bolşevikler şu anda Gürcistan a ya da Ermenistan a karşı bir saldırı başlatacak gibi görünmemektedir. Azeri askerleri yorgundur; buna karşın Bolşeviklerden gelen çok sayıda iyi subaya sahiptirler. İran daki Bolşevik güçleri hâlâ Enzeli yi ellerinde tutmaktadırlar. Wrangel in bu kış yenilmesi durumunda Bolşeviklerin dikkatlerini İran a yönlendirmeleri ve Türk Milliyetçilerine yardım edebilmeleri muhtemeldir. Bolşevikler Türklere henüz herhangi bir malzeme yardımı yapmamıştır. Gürcistan daki şartlar dış dünya ile iş ya da ticaret ilişkisi bağlamında kötü durumdadır. Onlar para değişimini ve ticareti düzenleyen çok sayıda güçlü yasalar yapmışlardır. Ancak pratik olarak herhangi bir yatırım işi yapmak mümkün değildir. Yakın geçmişte Wrangel, Bolşevikler tarafından Gürcistan sınır hattından içeri sürülen Kazak ı kurtarmak için oraya bir keşif gücü gönderdi. Gürcü güçleri bu kurtarma gücüne çok az direndi. Bolşevikler, Wrangel tarafından Kazakların kurtarılmasına izin verdikleri için Gürcüleri protesto ettiler ve bir özür gösterisi olarak Gürcüler, Tiflis te yaklaşık otuz Rus subayını tutukladı. Gürcülerin, Ermenilere yardım için seferberlik ilan ettikleri yönünde raporlar gelmektedir, fakat bu seferberliğin Türklerin Batum a saldırmaları durumunda çok az işe yarayacağı açıktır. Bolşeviklerin, Türkleri Batum u ele geçirmeye teşebbüs etmemeleri konusunda uyardıkları anlaşılmaktadır. Bolşevikler, Gürcistan ile Bakü den Batum a serbest taşımacılık konusunda anlaşmışlardır ve Bolşevikler Gürcülere bu imtiyaz karşılığında demir yolları için yakıt sağlayacaklardır. 276 Haftalık raporun bundan sonraki kısmı İstanbul daki gelişmelerden ve Damat Ferit Hükûmetinin istifasından bahsetmektedir. Bristol a göre yeni kurulacak olan kabine Millî Mücadele ye daha yakın olacaktır. 277 Kafkaslardaki savaş devam ederken 22 Kasım da Başkan Wilson Türk-Ermeni sınırını belirleyen haritayı ve sınırı detaylı olarak açıklayan 13 sayfalık mektubunu Paris Barış Konferansı Üst Konseyine göndermiştir. 278 Bristol un raporunda yer alan, ve Amerika Ermenistan a yardım edebilir ifadesi Avrupa da, Milletler Cemiyeti Başkanı Paul Hymans tarafından son çare olarak düşünülmüştür. Hymans, Başkan Wilson dan Ermenistan daki çatışmalara mü- 276 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending October 24, Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending October 24, Part Three. s Bkz. PRFRUS 1920, C. III, age., s

124 122 dahale etmesini istemiştir. Wilson 30 Kasım 1920 tarihli cevabında, askerî güç kullanımının Kongre onayı gerektirdiğini ve onay olmadan güç kullanmasının söz konusu olmadığını Milletler Cemiyeti ne bildirmiştir. Kongre, Ermenistan lehine askerî güç kullanmak anlamına gelecek böyle bir talebi reddetmiştir. Karar Wilson için şaşırtıcı olmamıştır. 279 Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Ordusu nun Ermenistan a yönelik ileri harekâtı başladıktan bir hafta sonra Bristol, Ermenistan dan dönmekte olan Philedelphia Lodger editörü Bay Waldo ile görüştü. Görüşmede Türk-Ermeni savaşı ele alınmadı. Waldo nun, Taşnakçı Ermeniler hakkındaki düşünceleri ve Ermenistan daki durumu anlatan kayıtlar ile gözlemleri Bristol günlüklerinde kendisine şu şekilde yer buldu: Philedelphia Lodger in ortak editörü olan Bay Waldo geldi. Kendisi Ermenistan ziyaretinden sonra yurda [Amerika ya] geri dönmekteydi. Bu ziyareti ile Ermeniler hakkındaki düşüncelerinin büyük kısmının değiştiğini söyledi. Ona göre; Ermeniler güvenilmezdirler ve sabit fikirlidirler. Tüm erkekleri seferber etmişler ve ürünlerin hasat edilmeden yerinde kalmasına sebep olmuşlardır. Bu nedenle bu kış tüm Ermenistan da büyük bir kıtlık olması muhtemeldir ve dışarıdan yardım alınmazsa çok sayıda Ermeni açlık ve soğuktan ölecektir. Bu dönem kış için odun toplama zamanı fakat bu işi yapacak hiç erkek yoktu. Çünkü hepsi askere alınmıştı. Bay Waldo, Yakındoğu Yardım Komitesi (NER) Erivan Direktörü ve Bay Fossom ile Ararat [Ağrı] Dağı çevresindeki Kürt topraklarına bir inceleme gezisi yapmışlardır. Beraberlerinde az sayıda pijama, ilaç, şeker vb. götürmüşler ve bunları dağıtmışlardır. Bu yardım malzemelerini beraberlerinde götürdükleri için güvenli bir şekilde seyahat edebilmişlerdir. Bay Waldo, Rum göçmenlerin kamplarının kurulmuş olduğu Batum daki şartlar hakkında da bilgi verdi. Bu göçmenlerin yaklaşık tanesinin korkunç bir şekilde açıkta yaşadığını, her tür hastalıktan ve açlıktan öldüğünü söyledi. Söylediklerine göre; Batum daki bu göçmenlere ek olarak kişi Ermenistan dan toplanarak Gürcistan sınırına yığılmış durumdadır. Fakat Gürcüler, Batum dakilerden kurtulmadan önce bunların Gürcistan a geçişine izin vermeyeceklerdir. Buna ek olarak göçmen Ermenistan ın farklı kısımlarından bir araya gelerek Makedonya ya nakledilmek üzere Batum a doğru yola çıkmıştır. Bay Waldo ya, Amerika ya gittiğinde görmüş olduğu gerçekleri yazmasını ve insanlarımızı dünyanın bu parçasındaki gerçek şartların neler olduğu konusunda eğitmeye çalışmasını söyledim. Ona, en rahatsızlık verici şeyin, hadiselerin sadece tek yanının [Ermeni yanlısı tarafının] anlatılarak vatandaşlarımızın aldatılması olduğunu söyledim PRFRUS 1920, C. III, age., LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, October 4, s. 2-3.

125 123 Ermenistan a karşı başlatılan Türk taarruzunun ilk günlerinde, Avrupa dan Ermenistan a dönmekte olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Vekili Alexander Hatisyan, Bristol ile görüşmüş ve aralarında daha önce de belirtildiği üzere şu şekilde bir diyalog geçmiştir: Sabahleyin Ermeni Hükûmeti Başkan Vekili Bay Alexander Hatisyan, Ermeni Hükûmetinin İstanbul temsilcisiyle birlikte randevu alarak geldi. O, [Hatisyan] Ermenistan da şu andaki şartların çok kötü olduğunu ve ne yapılması gerektiği ile ilgili benim tavsiyemi almak istediği için beni görmeye geldiğini söyledi. Ermenistan a borç sağlanabilmesi için bir komite oluşturduktan sonra, Ermenistan a döndüğünü söyledi. İşine devam etmek için Ermenistan a gidiyordu. Ona, Fransızların Kilikya yı boşaltacağını ve bölgeyi Türk Milliyetçilerine terk edeceğini duyup duymadığını sorduğumda [bunu] duyduğunu; fakat bunun ne zaman yapılacağını bilmediğini söyledi. Kilikya daki Ermenilere ne olacağını sorduğumda, bilmediğini fakat onların hayatta kalmak için Türklere karşı savaşmak zorunda olduğunu dile getirdi. Başkan Wilson un arabulucu olarak belirleyeceği Ermenistan sınır hattını işaret etti ve kendisine sınır belirlense bile Ermenistan ın bu yeni toprak parçaları üzerinde kontrolü nasıl kuracağını sorduğumda Bay Hatisyan soruya cevap vermekten kaçınarak bu sınır hattının oluşturulmasından sonra eğer Avrupa güçleri ve Amerika nın bunu onaması durumunda Türklerin boyun eğerek itiraz etmeyeceğini söyledi. Türklerin güç kullanılmadan boyun eğip eğmeyeceğini ısrarla sormam üzerine yine cevap vermekten kaçındı ve böyle ümit ettiğini söyledi. Sonuç olarak Bay Hatisyan a, Ermeni halkına her zamanki gibi derin bir sevgi duyduğumu, Yakındoğu daki Hristiyan ırklara yardım etmek için elimden geleni yapmaya devam edeceğimi söyledim ve ona yapılacak en iyi şeyin, mevcut şartlar altında, ülkesine geri dönmek ve Ermeni Hükûmetinin mümkün olan tüm erkek askerleri terhis ederek ürünlerin hasat edilmesini ve kış için odun toplanmasını sağlamak olduğunu söyledim. Daha sonra ordunun ekipman, silah ve mühimmat açısından daha yeterli küçük bir ordu hâline dönüştürmesini, çünkü küçük ve yeterli bir ordunun büyük ve yetersiz bir ordudan daha iyi olduğunu söyledim. Bu esnada ülkesini [Ermenistan ı] savunma durumuna sokup etrafındaki tüm ırklara ya da milletlere karşı yapılan tüm saldırıları sonlandırmasını tavsiye ettim. Gerekli görülürse Ermenilerin yaşadığı alanlarda güvenliğin sağlanabilmesi için savunma hatları oluşturulabilirdi. Bay Hatisyan bu tavsiyenin iyi olduğunu, fakat buna taraftar olamayacağını söyledi. 281 Wilson un belirleyecek olduğu sınır hattı tartışmaları devam ederken Bristol, 24 Ekim tarihli haftalık raporunda, Ermenilerin isteklerini revize etmeleri durumunda Türklerin ve Kürtlerin belli oranda toprağı Ermenilere terk etmeye 281 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, October 5, s. 1-2.

126 124 hazır olduklarını belirtti. 282 Bristol raporunda bu kanaatinin kaynağını açıklamaz, ancak TBMM, Misakı Milli ye aykırı düşen bir sınır düzenlemesini kabul etmemekte kararlıydı. Tüm bu gelişmeler içerisinde Taşnakçı Ermeniler Türk ordusu karşısında müttefiklerini bile hayrete düşürecek bir hızda yenilgiye uğramışlardır. Hatisyan, Ermenistan a döndükten sonra Bristol a bir telgraf göndererek Türkler ile yapılacak barışta kendilerine aracılık yapmasını ve yardımcı olmasını istedi. ABD ile TBMM arasında henüz resmi ilişki, başka bir deyişle de juro temelinde bir tanıma yoktu. Bu nedenle Bristol un Hatisyan ın talebi doğrultusunda Ankara da resmi bir girişimde bulunması imkânsızdı. Bristol, Hatisyan ın temsilcisine elinden geleni yapacağını söyledi: Öğleden sonra Ermenistan Cumhuriyeti Temsilcisi M. Tahtacıyan geldi. O, Hatisyan dan almış olduğu bir telgrafı iletmek için gelmişti. Bu telgrafta Ermenistan a yardım için bana yapılmış özel bir rica vardı. M. Tahtacıyan, Ermenistan a yardım etmek için bir şey yapıp yapamayacağımı sordu. Ona, Türk Hükûmeti ile diplomatik ilişkimizin olmadığını ve buna ek olarak Milliyetçilerle hiçbir temasımızın bulunmadığını, bu nedenle Ermeniler ve Milliyetçiler arasında barış yapılması için Türkler üzerinde etkide bulunmamızın imkânsız olduğunu söyledim. Şu anda Ermenistan ın içinde bulunduğu durumun farkında olduğumu ve her zaman yaptığım gibi yardım için elimden geleni esirgemeyeceğimi söyledim. Telgrafı Hükümetime göndereceğimi sözlerime ekledim. Her zaman ona yaptığım yardım için teşekkür etti ve elimden ne gelirse Ermenistan için yapmamı rica etti. 283 Bristol un hiçbir söylediğine kulak asmayan Taşnakçı Hatisyan, Yunanlıların Anadolu daki kesin yenilgisinden sonra, Lozan a giderek Ermeniler için ulusal bir yurt kopartılması için çalışmıştır. Anadolu nun yarısını büyük Ermenistan için talep eden Hatisyan ve Taşnakçı arkadaşları, fırsat çıktığında tekrar eyleme geçebilmek için şimdilik Kilikya da kendilerine verilecek küçük bir parça toprağa razı hâle gelmişti Millî Mücadele Dönemi İşgal güçleri ile Amerikalı misyoner ve görevlilerin Anadolu ve Kafkaslar daki girişimlerinin devam ettiği dönemde Mustafa Kemal, Rauf Bey (Orbay) ve Kâzım Karabekir Paşa, Erzurum Kongresi ni toplamak için çalışmaların son aşamasına gelmişlerdi. Erzurum Kongresi toplanmadan önce; 20 Temmuz LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 24 October, Part Four. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 16, s. 4.

127 125 tarihindeki haftalık raporunda Bristol, Mustafa Kemal önderliğindeki hareketi ilk defa Milliyetçi (Nationalist) olarak niteledi ve Erzurum da toplanacak Kongre ile neyin amaçlandığının henüz bilinmediğini bildirdi. Amerikan basını da Erzurum Kongresi nden çıkacak sonuçları yakından takip etmeye çalışıyordu. 284 Bristol, İstanbul Hükûmeti nin Anadolu daki hareket üzerinde herhangi bir etkiye sahip olmadığını düşünüyordu. Etkin Türklerin bazıları bu harekete katılmak için Anadolu ya gitmişti. Bristol, raporuna Millî Mücadele nin Türkler için olumlu sonuçlar doğurup doğurmayacağının zamanla görüleceği kaydını düşmüştü. Raporda; Türklerin birbiri ile anlaşamadığı belirtildikten sonra, önceki raporlardakine benzer olarak tek elden Amerikan güdüm idaresinin barış için en iyi çözüm olduğu söyleniyordu Temmuz a kadar meydana gelen gelişmelerin bildirildiği haftalık raporun ilk kısmında, Türk sularındaki Amerikan savaş ve yük gemilerinin seyrüsefer durumu; ikinci kısmında Yunanistan, Güney Sırbistan, Bulgaristan, Romanya ve Güney Rusya daki gelişmeler değerlendirilmiştir. Raporda; Güney Rusya da Beyaz Ordu nun Kırım ı geri aldığı ve Astrahan a doğru ilerlediği kaydedilmişti. Raporda, Güney Kafkasya Cumhuriyeti ve Don Kazakları hakkında da bilgi verilmiştir. Raporun Kafkaslarla ilgili bölümünde, İngilizlerin, Suşa Valisi Azeri Sultanov u serbest bıraktıkları bildirilir. Sultanov, Suşa Valisi iken burada bulunan Ermenilerin katledildiği iddia ediliyordu. İngilizler, Hazar Denizi nde kontrolü Beyaz Ordu ya bırakmayı planlıyorlardı; fakat bu durumda Hindistan bağlantıları ve ticaret yolları üzerindeki denetimleri tehlikeye girecekti. Rapora göre; Gürcüler ile Ermeniler arasındaki düşmanlık devam ediyordu ve Gürcüler tren yollarından Ermenistan a yardım malzemesi gönderilmesine bazen izin vermiyorlardı. 286 Raporun Anadolu ile ilgili kısmında önce Trabzon daki patlamanın Rusların bırakmış olduğu dinamitlerden kaynaklandığı belirtildikten sonra, Samsun da durumun iyi olduğu, Amerikan tütün tacirlerinin iç bölgelere gidebildikleri belirtiliyordu. İngilizler 200 Hintli askerî geri çekerek onların yerine Nepal menşeli asker kaydırmışlardı. Asker sayısı artmasına rağmen bölgedeki İngiliz işgali genişlememişti. 287 Raporun bundan sonraki kısmı Millî Mücadele ile il- 284 New York Times, Halil Pasha Escepas, August 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 20 July July 20, Part Four, Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 20 July July 20, Part Four, Con s. 1-3; Yarrow, agm., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 20 July July 20, Part Four, Con s. 3.

128 126 gilidir. İzmir in işgalinden dört gün sonra, 19 Mayıs 1919 tarihinde başlayan Millî Mücadele örgütlenmesi ve çalışmaları; ancak iki ay sonra Amerikan yetkililerinin dikkatini çekebilmişti: KÜÇÜK ASYA:. Türk temsilcilerin oluşturduğu ve Sivas ta toplanacak olan kongre, önce Erzurum da bir araya gelmektedir. Bu kongrenin liderleri, Mustafa Kemal Bey ve Rauf Bey dir. Rauf Bey Bahriye Nazırlığından birkaç ay önce istifa etmiştir. Bu kongrenin amacı tam olarak bilinmemektedir. Türkler, amaçlarının Türkleri millî savunma için bir araya toplamak olduğunu iddia etmektedirler. Bazı yabancılar asıl amacın Türkleri Hristiyanlara karşı bir katliam için silahlandırmak ve birleştirmek olduğu görüşündedirler. Bu durumun kanıtı, Doğu Anadolu daki şiddetin azalmış fakat tamamen durmamış olmasıdır. Türkler arasında silahların dağıtımı yapılmaktadır ve gelişmeler Türklerin hızla örgütlendiğini göstermektedir. Oyunun şu aşamasında Türkler tek şanslarının istikrarın korunması ve Hristiyanlara karşı herhangi bir eylemde bulunmamak olduğunun farkındadırlar. Bağlaşıkların ve yandaşlarının sadece Doğu Anadolu daki Türklere değil, Kürtlere de uzanan bir Ermeni Devleti kurma tasarısına Türklerle birlikte Kürtler de karşı çıkmaktadır ve bu hareketi engellemek için örgütlenmektedirler. Hem Türkler hem de Kürtler, Anadolu da bir azınlık olan Ermenilerin Müslümanlar üzerinde bir idareci konumuna getirilmesi durumunda Ermenilerin Müslümanları katledeceğini dile getirmektedirler. Kürtler, Ermenilerin ve Süryanilerin Kürtlerin üzerinde egemen duruma getirilmeden geri yerleştirilmelerine karşı çıkmayacaklarını söylemektedirler. Kürtler ve Türkler arasındaki bu hissiyat, İzmir in Yunanlılar tarafından işgalinden ve özellikle Yunanlıların devam eden ilerleyişi ve süren çatışmalardan sonra büyük bir ivme kazanmıştır Temmuz tarihli haftalık raporun bundan sonraki kısmı, İzmir, Kilikya, İstanbul ve Batı Anadolu daki son gelişmeler hakkında bilgi vermektedir. Raporun genel özet bölümünü oluşturan son kısmı Millî Mücadele ile ilgili gelişmelere ayrılmıştır. Bundan da anlaşılıyor ki Anadolu da bulunan Amerikan temsilcileri henüz Millî Mücadele hakkında yeterli bilgiye sahip değildir: GENEL ÖZET: Küçük Asya da Türkler arasında Millî bir savunma örgütlenmesi için yürütülen çalışmalar devam etmektedir. Şu ana kadar Erzurum da toplanması için çağrılan kongrede ne yapıldığı hakkında çok az bilgi alınabilmiştir. Küçük Asya daki bu hareket şüphe yoktur ki mevcut Türk Hükûmetinden bağımsızdır. Hükûmet Millî Mücadele önderleri üzerinde -Sultan vasıtasıyla olan hariç-, çok az kontrole sahip, ya da hiç kontrole sahip değildir. Genellikle Türk milleti Sultan ı güçlü bir adam olarak görmemekte ve mevcut kabineye çok az 288 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 20 July July 20, Part Four, Con s. 4-5.

129 127 saygı duymaktadır. Bazı etkili Türkler Anadolu da ortaya çıkabilecek kargaşayı engellemek ve bu Millî harekete yardım etmek için Küçük Asya ya gitmişlerdir. Bu hareketin samimi ve Türk halkının yapıcı bir şekilde gelişmesi için bir gayret olup olmadığı henüz net değildir. Bölgeden gelen bazı raporlar, bu hareketin basitçe Türklerin idaresindeki ırkların katledilmesi ve 1915 yılında başlanan işin temiz bir şekilde bitirilmesi için planlanmış bir organizasyon olduğunu bildirmektedir. Türkler böyle bir programı uygulamaya koymayacak kadar ortak akla sahiptirler. Böyle bir millî hareket için bir araya gelmiş olan Türklerin, bu konudaki en önemli sorunu birbirlerine güvenmemeleridir. Türklerin bağımsız bir Ermenistan Devleti kurulmasına karşı olmasından ve Yunanlıların İzmir i işgali ve buradaki eylemlerinden dolayı reaksiyonun arttığına şüphe yoktur. Bana göre, Türklerin bu tehdidinin Paris Barış Konferansı nda Türkiye ile ilgili alınacak herhangi bir tavrı ve özellikle gelecekteki dünya barışı ile ilgili herhangi bir girişimi etkilemesine izin verilmemelidir. Bana öyle geliyor ki biz probleme geniş açıdan bakmalıyız ve geniş kesimlerin iyiliğini sağlayacak bir sonuca varmalıyız. Rumlar ve Ermeniler için ne yapılması gerekiyorsa Türkler için de aynı şeylerin yapılmasını göz önüne almalıyız. Türklerin eğitimsizlik ve modern medeniyetten yoksunlukları nedeniyle yaptıkları çok sayıda davranışın özrünün kabul edilemez derecede olduğuna şüphe yoktur. Ermeni ve Rum Osmanlı uyrukları hiçbir şekilde kendilerini yönetebilecek kabiliyette değildir. Taleplerinin büyük kısmı Türklere karşı intikam almak temelindedir. Bu durumda ortaya çıkan soru, bu farklı ırklar için en iyisi nedir? Herkesin kabul edeceği gibi, şayet bu ırklar barış ve mutluluk içinde bir arada yaşayabilecek şekilde uzlaştırılırlarsa çok sayıda insan için büyük bir iyilik elde edilmiş olacaktır. Bana göre; Türkiye yi bölmek suretiyle bu ırkların birbirinden ayrılması ırksal nefreti artırmak ve nefret duygularını daimî hâle getirmek dışında bir işe yaramayacaktır. Ülke bir bütün olarak bir arada tutulabilirse ve tam bir din özgürlüğü ve dinî uygulamaları yerine getirme serbestisi, evrensel eğitim, yeterli mahkeme ve adil yargılama sistemi oturtulabilirse 20 yıl sonra insanlar self-determinasyon [özyönetim] ilkesi bağlamında hükûmetlerini oluşturabilmek için özerk cumhuriyetlerden oluşan millî sınırlarını belirleyebilirler. Böylelikle etnik ve dinsel sorunlar büyük ölçüde halledilmiş olacaktır. Bana göre; bu çözülmesi gereken en büyük sorundur ve Türkiye nin bir bütün olarak reforme edilerek eğitilmesi ve ahlakî değerlerin yükseltilmesi suretiyle bu ülkede yaşayan herkese modern medeniyetin avantajları sağlanmalıdır. 289 Değerlendirme raporunda da görüldüğü gibi Bristol ısrarla Türkiye nin bölünmeden bir güdüm idaresine verilmesini savunuyor ve Türkiye den kopartılacak topraklar üzerinde Ermenilerin bağımsız bir devlet kurmasına karşı 289 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 20 July July 20, Part Four, Con s. 1-2.

130 128 çıkıyordu. Oysa Amerikan kamuoyu ve idarecileri Bristol dan farklı düşünüyorlardı. Bu nedenle saha araştırması yapmak üzere King-Crane Kurulu Türkiye ye gönderilmiş ve geniş bir alanda çalışma yapmıştı. Daha detaylı araştırma yapmak üzere, İngiltere ve Fransa nın da teşviki ile Başkan Wilson, 46 kişilik Harbord Askerî Kurulu nu Türkiye ye göndermeye karar vermişti. 290 Harbord Askerî Kurulu, King-Crane den farklı olarak Sykes-Picot hattının kuzeyinde çalışacaktı ve Türkiye den kopartılacak topraklarda bir Ermeni Devleti kurulabilmesi için gerekli şartları araştıracaktı. Tüm bu işleri ve yardım çalışmalarını organize etmek üzere Albay William N. Haskell Yüksek Komiser unvanı ile Ermenistan a atanmış ve USS Cole gemisi ile 14 Ağustos ta Batum a vararak Ermenistan a doğru yola çıkmıştı. 291 Millî Mücadele nin örgütlenmesi devam ederken I. Dünya Savaşı sonrası yeniden yapılanma çalışmaları içinde 1920 yılı başında uluslararası ilişkiler konjonktürünü etkileyen en önemli olaylardan bir tanesi Rusya daki iç savaş ve Bolşevizm in önlenemez yükselişidir. Bolşeviklik sorunu Paris Barış Konferansı nda da gündeme gelmiş fakat etkin bir çözüm yolu bulunamamıştı. Bolşevik tehlikesine karşı Bağlaşıklar ellerindeki en önemli kozu oynamışlar ve Denikin komutasındaki Beyaz Ordu ya destek vermişler; fakat başarılı olamamışlardı. Ayrıca Denikin in mağlubiyeti beraberinde Rus Mülteciler sorununu getirmişti. 292 Rus mültecilerin büyük kısmı fiili işgal altındaki İstanbul a ve Adalara yerleştiriliyordu. Kınalıada, İstanbul a en yakın adaydı ve burada yaşayan Ermeniler, Rus mültecilere yardım etmek istemiyordu. 293 Bu esnada Kızıl Ordu birlikleri tüm Rusya ya hâkim olmak üzereydi ve Bolşevik dalga Asya steplerinden Avrupa ya doğru yayılıyordu. Bolşevizm dolayısıyla onun ezilen sınıflara vaat ettiği sosyal ağırlıklı yaşam tarzı Avrupa daki kurulu sistemleri de kökten sarsmıştı. Macaristan daki Bolşevik taraftarı yükseliş, Bağlaşıkları yeterince endişelendirmekteydi. 294 Osmanlı Devleti ni tasfiye etmek ve Anadolu yu paylaşmak için kendi aralarında anlaşamayan Bağlaşıklar, sınırlarına dayanmak üzere olan Bolşevizm tehlikesinin de farkındaydılar. 290 New York Times, Gen.[eral] Harbord to Head Mission to Armenia, August 9, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for Week Ending 17 August, August 1, Part Two. 292 Bkz. Bülent Bakar, Esir Şehrin Misafirleri Beyaz Ruslar, Tarihçi Kitabevi, İstanbul, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 11, s. 1; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 13, s George F. Kennan, Soviet Foreign Policy , Greenwood Press, Publishers, Westport, Connecticut, s. 25; New York Times, Hungarian Reds are Overthrown, April 23, 1919.

131 129 Tüm bu gelişmeler içinde pozisyonunu belirlemeye çalışan Bristol, Türkiye üzerine kurulacak güdümün Amerika idaresinde ve tüm Türkiye yi kapsayacak şekilde oluşturulması için çalışmalarını devam ettiriyordu. Bu amaçla gelişmeleri dikkatle takip eden İşgal Orduları Başkomutanı General Milne ile Yüksek Komiser Bristol, 12 Şubat 1920 tarihinde Bolşevizm ve Anadolu nun geleceği ile ilgili bir görüşme gerçekleştirdiler. Görüşmede General Milne; Bolşevizm in insanlık için en büyük tehdidi oluşturduğunu, Müslümanlığın en azından bir inanç sistemi olarak Bolşevizmden daha iyi olduğunu, Müslümanların Bolşevizm e karşı desteklenmesi gerektiğini söyledi. Görüşmedeki en can alıcı nokta Millî Mücadele ile ilgiliydi. Milne, çok fazla köşeye sıkıştırılırlarsa Türklerin Bolşevikler ile işbirliğine gideceklerini ve Türkiye nin parçalanmasının büyük bir hata olacağını dile getirdi. General Milne ye göre; Türk sorununun askerî güç ile çözüme kavuşturulması imkânsızdı. Görüşmede gündeme gelen diğer konu Ermeni Devleti nin kurulması çalışmalarıydı. O [Milne], problem doğru şekilde ele alınarak Türkiye pasifize edilebilirse bir bölük askerden fazla güce ihtiyaç duyulmayacağını, fakat İmparatorluk parçalanmaya kalkılırsa çok büyük miktarda askerî güce ihtiyaç duyulacağını söyledi. Milne bir Ermeni Devleti kurulabilmesi için yaklaşık askere ihtiyaç duyulduğu konusunda benimle aynı fikirdeydi. İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri nin uzlaşarak birlikte hareket etmesinin mutlak öneme sahip olduğuna inancını vurguladı. Yaklaşık bir buçuk saat süren bu görüşme, dünyanın bu parçasındaki sorunlar ile ilgili yaklaşımlarda General Milne ile benim hemfikir olduğumuzu gösterdi. 295 Aynı tarihlerde, Almanya eski Büyükelçisi ve ACIA üyesi James Gerard, New York Times a göndermiş olduğu mektubunda, Türklerin Avrupa da bırakılmasının cinayet olacağını, bu zamana kadar acı çeken Ermenilerin artık devlet kurma zamanının geldiğini yazıyordu. Gerard ın mektubunun bitişik sütununda ise Aydın da Türklerin katliam yaptıkları haberi vardı. 296 Oysa, Yunan işgal güçleri Aydın ve çevresinde köyleri yakmakta ve katliamlar yapmaktaydılar. Bu durum Bristol un da dâhil olduğu İzmir Olaylarını Araştırma Komisyonu raporunda tüm açıklığı ile görülebilirdi. Fakat İngiltere nin baskısı ve Venizelos un talebi ile bu rapor yayımlanmamıştı. Böylece, Komisyon un ortaya koymuş olduğu tüm gerçeklere rağmen Barış Konferansı İngiltere nin baskısıyla Araştırma Komisyonunun raporunu dikkate almayarak Yunanlıların işgalini haklı görmeyi tercih etmişti. 297 Amerikan basını ise içerde Ermenilerin, 295 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 12, s James W. Gerard, Lesson of Turkey, New York Times, February 21, s. 12; New York Times, Massacre of Aidin, February 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 27, s. 2; Kâzım Özalp, Millî Mücadele I, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, s ;

132 130 Aydın ve çevresinde ise Yunanlıların katledildiği haberlerini yayımlamaktan geri durmuyordu. Bristol un deyimiyle Bu haberler gerçek olmak bir yana tamamen yalan ve aldatıcı idi. 298 Tüm bu gelişmelerin yaşandığı süreçte, misyonerlerin Anadolu daki çalışmaları da devam ediyordu. Misyonerlerin en yoğun olarak faaliyet gösterdikleri yerlerden bir tanesi de Merzifon du. Ermeni, Rum ve Türklerin yaşadığı Merzifon önemli bir istasyondu ve burada misyonerlere bağlı bir hastane ile bir de okul vardı. NER görevlisi Misyoner Dr. Pye, 1920 yılı Mayıs ayı başında İstanbul a gelerek Türklerin Merzifon daki hastaneye el koymayı planladıklarını bildirdi. 299 Aynı gün bir Fransız kuruluşu olan Cizvit Papazları Tarikatı, Bristol ile görüşerek Merzifon ve Sivas taki misyonerlerinin Amerikalı misyonerler ile birlikte çalışmasının mümkün olup olmadığını öğrenmek istedi. Tarikat lideri Clauidue Chanter in asıl amacı Amerikalıların belirtilen bölgelerdeki misyonerleri geri çekip çekmeyeceklerini öğrenmekti. 300 Mayıs ayı başında; Kayseri, Ulukışla, Konya, Bursa ve Mudanya bölgelerini ziyaret eden NER görevlisi Misyoner Dr. Wingate Bristol ile görüşerek gelişmeler hakkında Bristol bilgi verdi. Wingate aslında Adana ya gitmek istemiş lakin bu mümkün olmamıştı. Görüşme günlüklerde şu şekilde yer alır: Öğleden sonra Yakındoğu Yardım Komitesi (NER) Kayseri biriminde görevli olan Dr. Wingate sorunları genel olarak görüşmek üzere geldi. Kendisi, Adana ya gidebilmek için Ulukışla da altı hafta bekletilmiş, nihayet Konya yoluyla Bursa ya oradan da Mudanya ya ulaşarak oradan Amerikan gemisi Scorpion a binmiş. Anadolu da Türklerin sonuçları daha sonra ortaya çıkacak belli bir reaksiyonundan korktuğunu söyledi. Anadolu nun iç bölgelerinde faaliyet gösteren Millî Mücadele güçlerinin şu anda Amerika nın kendilerine yardım edeceği propagandasını yaptıklarını söyledi. Bay Wingate, bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri nin kendileri için hiçbir şey yapmayacağını öğrendiği zaman halkın, Amerikalıların yaşamlarını tehlikeye düşürecek bir reaksiyon ortaya çıkaracağı muhtemeldir dedi. Bay Wingate e bu durumdan haberdar olduğumu ve Türk Milliyetçileri nezdinde bu propaganda ile başa çıkabilmek için gizlice çalıştığımı söyledim. Bu propagandadan bir süredir haberdardım. Araştırma Komisyonu Raporunun tam metni için bkz. Report of the Inter-Allied Commission of Inquiry on the Greek Occupation of Smyrna and Adjacent Territories, Appendix A to HD-87, Constantinople, October 14, PRFRUS The Paris Peace Conference, 1919, C. IX, Washington; Government Printing Office, s ; Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, s. 21; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, August 7, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, October 8, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, May 2, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, May 2, s. 1.

133 131 Milliyetçilerin ayrıca General Harbord ve benim onların hareketi lehinde olduğumuzu söyledikleri bilgisi bana gelmişti. Bay Wingate e ayrıca içerideki konsolosluk temsilcileriyle yardım örgütü çalışanları da dâhil olmak üzere vatandaşlarımız vasıtasıyla bu propagandayı etkisizleştirmek için çalıştığımı söyledim. Ona, bazı Amerikalıların bile benim Türklerin lehinde olduğum propagandasını yapmakta olduklarını ve benim bunları etkisizleştirmek için hiçbir şey yapmadığıma inandığını söyledim. Ayrıca Bay Wingate a, bunu yapan herkesin şu anda Anadolu da bulunan çok sayıda Amerikalının hayatını tehlikeye atmaktan sorumlu olacağını söyledim. Bay Wingate benimle tamamen hemfikir olarak tüm Amerikalılar için en iyi politikanın sıkı sıkıya tarafsız bir tavır takınmak ve Türklere karşı herhangi bir sempati göstermemeye çalışmak olacağını söyledi. Türkler ile samimi dost olmaya gerek yokken aynı zamanda onlara sürekli hakaret etmeye ya da aşağılamaya da gerek yoktur. Bu son tavır Amerikalıların düzeni koruyabilmesi için çok önemliydi ve aksi durum Müslüman olmayan ırklara karşı tehlikeyi büyütecekti. Bay Wingate Türkiye de 30 yıl kalmıştı ve Amerika Birleşik Devletleri nin kurulması planlanan bağımsız bir Ermenistan için güdüm idaresini üstlenmesine karşıydı. Kendisi ayrıca ABD deki halkın, bu ülkede Hristiyan olarak adlandırılanların Müslüman ırklardan tek farklılıklarının açıkça sadece Hristiyanlık olduğunu bilmediğini söylemektedir. Bay Wingate, geniş fikirli bir adamdı ve bu ülkedeki şartlar hakkında deneyimleri ile iyi derecede bilgiye sahipti. 301 Bristol un günlüğünde ifade ettiği ve 1919 Ağustos-Ekim ayları arasında Türkiye ye gelen General Harbord un Millî Mücadele yi desteklediği propagandası önemli bir kayıttır. Böyle bir propagandanın Millî Mücadele nin tam bağımsızlık için mücadele eden çekirdek kadrosu tarafından yapılıyor olması ihtimal dışıdır. Ancak, Amerikan güdümü taraftarı Türkler tarafından dillendiriliyor olması muhtemeldir. Ayrıca, Amerikan güdümü taraftarlarının başında gelen Halide Edip [Adıvar] sürekli olarak Bristol ile temas hâlindeydi. Bristol, Aralık 1920 tarihli Gümrü Antlaşması ve sonrasındaki Bolşevik işgali ile Ermenistan Cumhuriyeti nin ortadan kalkmasına kadar, tüm Osmanlı toprakları üzerinde tek elden bir Amerikan güdüm idaresi kurulmasını savunmaya devam etmiştir. 302 Bu esnada, Yunanistan da Venizelos iktidarı sona ermiş ve Kral Konstantin tekrar tahta çıkmıştır. ABD, Kral Konstantin in yeniden tahta çıkışını tanımamış ve Yunanistan limanlarına destroyer gönderilmesinden vazgeçilmiştir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, May 6, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 9, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 23 January, 1921, Part Three, s. 1.

134 132 Bilindiği gibi, Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığında tüm Anadolu da açlık ve kıtlık hüküm sürmekteydi. Bu olumsuz şartlara bir de Anadolu işgal edilerek büyük halk kitlelerinin yerlerinden göç etmek zorunda kalmaları eklenmiş ve Yunan işgali zor olan yaşam şartlarını daha da kötü hâle getirmiştir. Mondros un hemen sonrasında Anadolu da faaliyete başlayan yardım örgütleri ve misyonerlerin ise öncelikli olarak Hristiyanlarla ilgilendiği daha önce belirtilmişti. Bristol günlükleri arasında yer alan bir kayıt, misyonerlerin Hristiyan taassubu ile diğer ırklara merhametsizliğini ve Millî Mücadele nin hangi şartlarda yürütüldüğünü göstermektedir. Hadise İzmit yakınlarında geçer. İngilizler ve Yunanlılar İzmit i işgal etmeye çalışmakta ve düzensiz Millî Mücadele güçleri ile İngilizler arasında çatışmalar devam etmekteydi. İngilizlerin zaman zaman İzmit i savaş gemileri ile top atışına tuttuğu da oluyordu. Bu nedenle İzmit çevresindeki köylüler daha güvenli olduğu için bağ ve bahçelerini bırakarak Anadolu içlerine doğru göç etmişlerdi. Köylülerin bağlarını hasat döneminde bırakması işgalciler ve misyonerler tarafından fırsatçı bir yaklaşımla karşılanmıştı. Bu durum Bristol u rahatsız etmişti: Öğleden sonra, Yakındoğu Yardım Komitesi İstanbul Birim Müdürü Bay Walter E. Curt geldi. O, İstanbul, Bursa, İzmit, Adapazarı ve etrafındaki alanı kapsayan bu bölgeyi geçenlerde devraldığını söyledi. İzmit teki birkaç bin Rum ve Ermeni mülteci için yardım çalışmaları konusunda benim önerimi sormak için gelmişti. O, İzmit civarındaki tüm Türk köylerinin terk edildiğini ve bölgede Rum mültecilerin ve Rum köylülerin bu çiftlikleri terk eden Türklere ait bahçelerdeki hasadı topladıklarını ve bu nedenle bol miktarda yiyeceğe sahip olduklarını söyledi. O, bölgedeki fazla yiyecek maddelerinin depolanmasını ve mültecileri şehirlerde barındırmak için bir yol bulunmasını ümit etmekteydi. Daha önce Yunan Yüksek Komiserine gittiğini fakat hiçbir şey yapılamayacağı kanaatiyle döndüğünü ifade etti. Bay Curt e, Yakındoğu Yardım Komitesi nin tarlalarını bırakarak köylerini terk eden ya da kovulan bu mülteci Türklere yardım için bir şey yapıp yapmadığını sordum. Hiçbir şeyin yapılmadığını; çünkü onların kendilerinin ulaşamayacağı iç kısımlara dağıldığını söyledi. Bay Curt e, Yunanlıların askerî operasyonlar sonucunda ortaya çıkmış olan Rum mültecilere kendilerinin yardım etmesi gerektiğini söyledim. Türkiye nin diğer taraflarında gerçek yardım çalışmaları için acil olarak paraya ihtiyaç duyduğumuz bir anda Amerikan parasını böyle bir yardım çalışmasında harcamanın gerekli olmadığını düşünüyordum. Bay Curt e, İzmit te askerî operasyonlardan önce bulunan mültecilerin sayısını ve şimdiki sayıyı bildiren ve tüm konuyu kapsayan bir raporu bana iletmesini, bundan sonra konuyu Bağlaşıklar ile görüşeceğimi ve onların bu konuda bir şey yapıp yapmayacağını öğreneceğimi, özellikle biz Amerikalıların bu artan yiyecekleri toplayamayacağımızı, şayet böyle yaparsak büyük ihtimalle başarı-

135 133 sız olacağımızı ve kötü bir isim ya da başka bir şekilde anılacağımızı ve tarafsız olarak da buna hakkımız olmadığını söyledim. 304 Yunanlılar ile İngilizlerin işgali sonrasında İzmit civarında ile arasında Rum ve Ermeni mülteci toplanmıştı. İşgal esnasında köylerini boşaltan ve tarlalarındaki ürünlerini bırakan Türkler, yaklaşan kışa rağmen Anadolu içlerine, Millî Mücadele güçlerinin hâkim olduğu alanlara göç etmek zorunda kalmışlardı. Bristol, Eylül ayı sonundaki haftalık raporunda, köylerinden kaçanların kışın hayatta kalmasının çok zor olduğunu belirtmişti. 305 Anadolu daki yardım çalışmalarının büyük oranda misyoner teşkilatlarının kontrolünde yarı bağımsız kuruluşlar olarak ABD tarafından organize edildiği, bunların başında NER in geldiği daha önce söylenmişti. NER çalışanlarının yardım çalışmaları esnasındaki yanlı tutumları ve hatta bazı NER görevlilerinin Bristol günlüklerinde açıkça görülen bu tek taraflı yaklaşımları, hatta Ermeni ayaklanması için aktif olarak çalışmaları, ABD deki Türk karşıtı propagandaya malzeme sağlanması; Millî Mücadele güçlerini yardım örgütlerine karşı tedbir almak zorunda bırakmıştır. Bu tedbirler sonrası hareket alanları kısıtlanan yardım gönüllüleri Türkiye deki en üst düzey ABD yetkilisi olan Amiral Bristol dan yardım istemeye başlamışlardır. Oysa ilk yıllarda, Bristol yardım örgütü çalışanlarını tarafsız olmaları için sürekli uyarmakta ve Millî Mücadele güçleri tarafından kendilerine her türlü kolaylık sağlanmakta ve güvenliklerine özen gösterilmekteydi. Yardım örgütü çalışanlarının Millî Mücadele güçlerinden şikâyette bulunmasına yönelik Bristol un değerlendirmesi şöyledir: Öğleden sonra, Yakındoğu Yardım Komitesi (NER) Bayan Elsie Gunther, Sivas ve Harput tan almış olduğu mektupları bana göstermek için geldi. Bu mektuplar, Amerikalıların daha önce yararlanmakta olduğu ayrıcalıkların kısıtlanmaya başladığını gösteriyordu. Fakat bu konuda Türkler, şu anda ülkede bir savaş durumu olduğu için oldukça haklıydılar. Ayrıca bizim halkımız şu ana kadarki eylem ve davranışlarında Türklere karşı gerektiği oranda saygılı ve sağduyulu hareket etmemişlerdir. Dikkatlerini ayrıcalıklı olarak Ermenilere yöneltmişler ve çoğu durumda Türkleri yok saymışlar ya da hor görmüşlerdir. Görüldüğü kadarıyla Türkler şu anda bizim grupların davranışlarına karşılık vermektedir. Amerikalı yardım gönüllülerinin akıllıca hareket etmemiş olması talihsizliktir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 23, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 26 September Part Three, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 29, s. 1.

136 134 Sivas ve Harput a ek olarak Samsun dan da şikâyetler gelmeye başlamıştı. NER Direktörü Albay Coombs un vermiş olduğu bilgilere göre, NER personelinin Harput ve Sivas a ek olarak artık Samsun da da hareket alanlarının kısıtlandığını bildirdi. Albay Coombs, NER çalışanlarının bu zamana kadarki yanlı tutumlarının bu sonucu doğurduğunu ve burada Bristol ile hemfikir olduğunu söylüyordu: 307 Yakındoğu Yardım Komitesi Direktörü Albay Coombs, Samsun a yaptığı ziyaret ve bu bölgedeki çalışmaları ile ilgili bilgi vermek üzere geldi. Kaptan Cotten ın yeni raporladığı bilgiler haricinde çok az bir şey söyleyebildi. Söylediğine göre; Bay ve Bayan Riggs halihazırda İstanbul a gelmişti ve Dr. Newton Trabzon a gitmek üzere yola çıkmıştı. Albay Coombs a Samsun ve başka yerlerdeki zorlukların hemen hemen tamamının Yakındoğu Yardım Komitesi ndeki hatalarının sonucu olduğunu belirttim. Sansür emri yaklaşık iki aydır Samsun da yürürlükteydi. Fakat Türkler, Yakındoğu Yardım Komitesi nde Albay Coombs un adresi yazılı bir zarfta mektuplar buluncaya kadar ki bunlar kesinlikle Yunan propaganda mektuplarıydı, herhangi bir soru sormaksızın mektuplarımızın destroyerlerimiz/muhriplerimiz vasıtasıyla gitmesine ve gelmesine izin veriyorlardı. Hâl böyleyken, Kayseri, Trabzon ve Harput gibi belli bölgelerde insanlarımız tamamen düşüncesizce davranmıştı. Albay Coombs bunu kabul etti. O, görev yapan Misyoner Dr. Ward ın ve daha önce Samsun da bulunan ve şu anda İstanbul da olan Bay Curt in Samsun dan Harput a gitme iznine sahip olduğunu söyledi. Albay Coombs, Merzifon daki misyoner Dr. White ın ve Sivas ta bulunan Bayan Graffan ın ülkeyi terk etmesinin isteneceği şeklinde söylentilerin kulağına geldiğini söyledi. Bunun yapılmayacağını umduğumu, çünkü her ikisinin de iyi insanlar olduğunu ve Türkleri hakkıyla anladıklarını söyledim. 308 Misyonerlerin yanlı tutumları Ankara Hükûmeti ni rahatsız etmişti. Samsun da NER üyeleri Rumların propaganda mektuplarını taşırken yakalanmıştı. Bunun üzerine Karadeniz de Millî Mücadele güçleri yetki alanı içinde faaliyet gösteren Amerikan destroyerlerine belli kurallara uyma zorunluluğu getirildi. NER üyesi Misyoner Riggs ve eşi, Bristol a başvurarak Mustafa Kemal in kendilerini Harput tan kovdurduğu şikâyetini iletti. Rigss ve eşi, amirleri konumundaki Albay Coombs dan sonra, aynı gün Bristol u ziyaret etmişlerdi. Bristol un Riggs e cevabı, milliyetçi Türklerin Samsun, Kayseri ve Harput taki uygulamalarının sorumlusunun misyonerlerin yanlı tutum ve davranışları olduğu şeklindeydi. Riggs, çalışmalarında Ermenilere dost; Türklere düşman bir söylem şekli seçmişti ve Amerikalı olmaktan çok, bir Ermeni gibi davranmak- 307 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 23, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 23, s. 1.

137 135 ta, bölgedeki Kürtler ile Türkler arasında çatışma çıkartmaya çalışmaktaydı. 309 Bu nedenle Harput tan kovulması emredilmişti. İkili arasındaki diyalog, günlüklere şöyle geçirilmiştir: Harput tan yeni dönmüş olan Bay ve Bayan Riggs geldi. Onlar, Mustafa Kemal in verdiği emirler ile Harput tan ayrılmaya zorlanmışlardı. Bay Riggs, kendisinin geri çağrılması ile ilgili ne bildiğimi sordu. Kulağıma zaman zaman kendisinin tercihlerini Ermenilerden yana kullandığı ve Türkleri sevmediği şeklindeki söylentilerin ulaştığını; ayrıca Türklerin onu, Ermeni kadınların Müslüman evlerinden alınması esnasında yanlı davrandığı ve Müslüman evlerine dönmek isteyen kadınları engellediği şeklinde suçladıklarını ona söyledim. Bunlara ek olarak onun Türkler ile Kürtler arasında bir çatışma çıkartmaya çalıştığını da duymuştum. Bay Riggs, bu suçlamaların hepsini reddetmedi; fakat Türk memurları ile ilişkilerinin her zaman içten olduğunu ve Ermeni kadınları ile ilgili yerel Türk makamları dışında ve Türk mahkemelerinin vermiş olduğu kararlar haricinde herhangi bir girişimi olmadığını söyledi. Söylediğine göre; Harput çevresinde iki mezhebe ait Kürt bulunmaktadır ve bunlardan güneyliler kendisine karşı çok düşmanca davranmaktaydı. Hatta bunların lideri Bay Riggs i ölümle tehdit etmişti. O dönmeden önce bu Kürtlerin lideri ona, kendisini (Bay Riggs i) öldüreceğini söylemiş. Bay Riggs ABD ye gönderecek olduğu bir telgrafı bana gösterdi ve bir itirazım olup olmadığını sordu. Ona, telgrafında söylediği raporlandı kelimesi haricinde itirazım olmadığını, bunun da doğru olmadığını söyledim ve yerel Türk makamlarının kendisine ayrılmasını emrettiklerini yazmasını önerdim. Karısı bu konuda benimle aynı fikirdeydi yılının başında Bristol ile görüşen NER görevlisi George Berdick, NER çalışanlarının ve misyonerlerin yanlı tutumları ile ilgili önemli bilgiler vermişti. Berdick ten önce Philledelphia Public Ledger gazetesi temsilcisi Clarence K. Streit de Bristol ile görüşmüştü. Streit, Mezopotamya ve İran a gidiyordu ve Bristol a gizli bir görevi olduğunu söylemişti. Bristol, Streit in gizli görevinin ne olduğunu günlüğüne kaydetmemiştir. Streit ayrıca Ankara ya giderek Mustafa Kemal ile de görüşmek istiyordu. Bristol bunun mümkün olduğunu belirtti. 311 George Berdick ile yürüttüğü diyaloğu Bristol günlüğüne şu şekilde nakletmiştir: Sabahleyin değişik Yakındoğu Yardım Komitesi birimlerinin hesaplarını denetlemek üzere Türkiye nin içlerine ziyarette bulunan Bay George Berdick 309 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 25, s. 1-3; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, January 4, s. 2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, July 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 23, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, January 4, s. 1.

138 136 geldi. Ekim başında Jerusalem den [Kudüs] yolculuğuna başlamıştı ve buradan Beyrut a, oradan Halep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Sivas, Kayseri, ve dönüşte Mersin ve Samsun a uğramıştı. Halep ten Urfa ya otomobille giderken Cerablus [Kargamış] yakınlarında tutuklanmıştı. Çünkü Türkler onun Fransız olduğunu düşünmüşler, ancak kimliğini gösterir göstermez ona karşı çok nazik davranmışlar ve ona Harput a kadar eşlik etmek üzere bir jandarma tahsis etmişlerdir. Deneyimlerinden elde ettiği kanıya göre; düşünceli bir şekilde ve tarafsız davranan Amerikalılar Anadolu içlerinde herhangi bir sorunla karşılaşmamakta ve Türk yerel makamları onlara iyi davranmaktaydılar. Harput tan yeni gelmiş olan Dr. Riggs ile ilgili olarak Bay Berdick, Türklerin Dr. Riggs i daha çok Ermeni olarak gördüklerini ifade etmiştir. Çünkü o bu ülkede doğmuş, çok uzun süre kalmış ve daima Ermeniler ile birlikte tanınmıştır. Ayrıca, Dr. Riggs in, Türk yerel makamlarına karşı keyfi davrandığını ve iyi geçinmediğini belirtti. Bay Berdick, Türklerin genel olarak Amerikalılara karşı kötü bir hissiyatının bulunmadığını, çünkü Dr. Riggs ayrıldıktan sonra Dr. Ward un Harput a gitmesine izin verildiğini ve Bay Curt in de oraya gitmesi için müsaade edildiğini söyledi. O ayrıca, Kayseri deki sorunun özellikle Bayan Orvus başta olmak üzere bizim insanlarımızın düşüncesizliğinden ileri geldiğini söyledi. 312 Berdick ile aynı gün Bristol u İtalyan işadamı ve eski Albay Brodrero ziyaret etti. Brodrero, Kafkaslardan İstanbul a gelirken Batum da, Moskova görüşmelerinden dönmekte olan Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey ile karşılaşmıştı. Brodrero ayrıca, bir Gürcü heyetinin Mustafa Kemal ile anlaşmak üzere Ankara ya gitmekte olduğunu, İsmet Paşa nın ise Afganistan daki Müslümanları örgütleyip Hindistan a saldırtmak niyetinde olduğunu bildirmişti. Brodrero ayrıca Tiflis te Kâzım Karabekir Paşa ile görüşmüş ve Türklerin Bolşevizm karşıtı olduğundan emin olmuştu. Brodrero ya göre Türk Hükûmeti Batum u geri almayı denemeyecekti. 313 Brodrero bilgi sahibi değildi ama Moskova daki görüşmelerin ilerlememesinin nedenlerinden biri, Batum un Sovyetler tarafından istenmesiydi yılına gelindiğinde Millî Mücadele nin en zor yılı başlamıştı. Bu yılın başında I. İnönü Zaferi kazanılmış, Kilikya Cephesi nde Fransızlara karşı önemli kazanımlar elde edilmişti. Bu başarıların hemen öncesinde Taşnakçıların idaresindeki Ermenistan yenilgiye uğratılmıştı. Yunan ilerleyişinin durdurulması üzerine Bağlaşıklar 23 Şubat 1921 tarihinde Londra da Yunanistan ile Türkiye nin katılacağı bir konferansın toplanmasına karar verdiler. Bağlaşıklar 312 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, January 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, January 4, s. 2.

139 137 henüz TBMM yi tanımıyorlardı ve İtalya nın aracılığıyla Ankara da konferansa davet edildi. Her ne kadar Ermeniler mağlup olmuş olsa da Ermeniler pes etmemişti. Avrupa daki Ermeni liderleri Londra Konferansı na katılmak için İngiltere ye gittiler. Taşnak Hükûmetinin Başbakan Vekili Alexander Hatisyan bu esnada Tiflis te bulunuyordu. Çünkü Bolşevikler henüz Gürcistan ı işgal etmemişlerdi. Hatisyan, Londra Konferansı nda Bogos Nubar Paşa ve Ermenistan Eski Cumhurbaşkanı ve Paris temsilcisi Avetis Aharoniyan a danışmanlık yapmak üzere Tiflis ten yola çıkarak 21 Şubat ta İstanbul a geldi ve Londra ya hareket etmeden önce Amiral Bristol ile görüşmek istedi. Amiral Bristol ile birlikte, ABD Temsilciliği Birinci Sekreteri, Yüksek Komiser Vekili olarak da görev yapan Allen Dulles görüşmede hazır bulunmuş ve görüşmeyi savaş günlüğüne kaydetmiştir. Hatisyan, Ermenistan Bolşevikler tarafından işgal edilirken Türk kuvvetlerine sığınmıştı. Daha sonra, Kâzım Karabekir Paşa nın kendisine, Ermenistan saldırısının Bolşeviklerle anlaşmalı olarak yapıldığını söylediğini iddia etmiştir. Oysa TBMM tutanakları harekâtın Haziran ayı itibarıyla planlandığını ve bu nedenle Kâzım Karabekir Paşa nın Hatisyan a böyle bir bilgi vermesinin imkânsız olduğunu göstermektedir. 314 Hatisyan, Ermenistan mağlup oluncaya kadar Bristol tarafından Türkler ile anlaşmak için kendisine getirilen her türlü uzlaşma teklifini reddetmişti. Oysa mağlubiyet mevcut durumu kabul etmesini sağlamıştı ve bulunduğu pozisyonu terk ederek her türlü uzlaşmaya hazır olduğunu söylemeye başlamıştı. Tutanakta, Bristol ile Hatisyan arasında geçen diyalog şu bilgileri ihtiva etmektedir: 21 Şubatta Taşnak rejimi süresince Ermenistan Başbakan Vekili olan Hatisyan geldi ve Amiral Bristol ile görüşerek iyi dileklerini iletti ve ona, kendisinin Londra Konferansı ndaki Ermeni temsilcileri Bogos Nubar Paşa ve Avetis Aharoniyan a danışmanlık yapmak üzere Londra ya gideceğini bildirdi. Hatisyan, Ermenistan için tek ümidin, Türkler ile doğrudan bir uzlaşmaya varmak olduğunu söyledi. Ona göre bu imkânsız değildir lakin Ermeniler daha önceki taleplerini tekrar etmemeliydi. Kars ile ilgili olarak burası daha önce Türk değil, Rus toprağı olduğu için Türklerin burayı Ermenilere bırakması söz konusu olabilirdi. Hatisyan, Ermenistan daki Bolşevik devrimi esnasında Kâzım Karabekir Paşa tarafından nasıl kurtarıldığını ve onunla üç haftayı nasıl geçirdiğini anlattı. Kâzım Karabekir Paşa, Ermenilere karşı Kasım sonunda gerçekleştirilen saldırının Ruslar ile daha önceden varılan antlaşma ile yapıldığını, Rusların kuzeyden ve Türklerin güneyden saldırmasının planlandığını kabul etmiştir. Gürcistan daki durum ile ilgili olarak Hatisyan şu görüşlere sahipti: Bolşevikler Tiflis e saldırdığı anda Türkler Batum a yönelik bir harekât yapmazsa Gürcüler, Bolşeviklerin saldırılarına karşı koyabilirler. 314 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, February 21, s. 1-2.

140 138 Hatisyan, Başkan Wilson un sınır kararının Ermenistan a büyük şanssızlık getirdiğini söyledi. Ona göre Türkler, Başkan ın kararını uygulamaya sokmamak için Ermenistan a saldırmıştı. Taşnakların, Bolşevizmi Erivan dışına attıkları yönündeki söylentiler ile ilgili olarak Hatisyan bunun gerçek olduğunu söyledi. Ermeni Bolşevik güçleri kuzeyde Gürcistan saldırısı ile meşgulken, Bolşevik karşıtları Erivan ın kontrolünü yeniden kazanmıştı. Hatisyan, Ermenilerin kendi istekleri ile Bolşevizme dönmediklerini, aslında Bolşevizmin Ruslar tarafından onlara zorla kabul ettirildiğini söyledi. Amiral Bristol, almış olduğu güvenilir bilgilere dayanarak Ermenilerin geçen Temmuz ayından itibaren kalpten Bolşevikliğe yöneldiğini bildirdi. Tüm bu süre zarfında orada olduğunu söyleyerek kendisi bunu reddetti. Hatisyan ayrılırken bunun kendisinin iki yıl içinde Amiral Bristol a dördüncü ziyareti olduğunu ve Amiralin her sefer Ermenistan daki durumu ve Türkler ile bir uzlaşıya varılması gerekliliğini gözlemlerine dayanarak söyledi. 315 I. İnönü Zaferi, Londra Konferansı ve Mart-Nisan aylarındaki II. İnönü Muharebelerinden sonra, 15 Nisan da Misyoner T. Allen, başta NER olmak üzere diğer Amerikan menşeli yardım kuruluşlarını temsil etmek üzere Ankara ya gönderildi. Bristol, başkanlığında yapılan toplantıda, Misyoner Allen in Ankara ya gönderilmesi onaylanmıştı. Bu uygulama, Ankara nın tanınması anlamına gelmiyordu. Fakat Misyoner Allen Ankara daki hükûmet katları ile yakın olarak çalışacaktı. Londra Konferansı na katılan Türk heyeti, Amerikalı misyonerlerin tarafgirliğinden şikâyetçi olmuştu. Misyoner Peet toplantıda bu şikâyeti dile getirerek suçu Türklere atan bir konuşma yapınca Bristol asıl sorunun Amerikan kurumlarında görevli Ermeni partizanlar olduğunu söyledi. Toplantı akışı aşağıdaki şekilde cereyan etmiştir: 316 Sabahleyin Bayan Allen, Dr. Peet ve Bay Jaquith in katılımı ile Bay Dulles, Bay Belin ve Yüzbaşı Cotten ın da hazır bulunduğu bir toplantı yaptık. Bu toplantıda, Yakındoğu Yardım Komitesi ni temsil edecek olan Bayan Allen in Ankara da Kemalist idareciler ile Yakındoğu Yardım Komitesi arasında irtibat görevi yürütmek üzere yardım çalışmaları için Ankara da görevlendirilmesi teklifini görüştük. Bayan Allen e, Yakındoğu Yardım Komitesi ni Ankara da temsil edeceğini gösteren bir mektubun verilmesi kararlaştırıldı. Bayan Allen, diğer Amerikan yardım örgütlerine de kendisinin Ankara da olduğunun bildirilmesini istedi. Böylece onunla doğrudan iletişim kurmak isteyenlere, her şeyin İstanbul daki merkez ofis vasıtasıyla gönderilmesinin daha yararlı olacağına karar 315 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, February 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 15, 1921.

141 139 verildi. Dr. Peet, toplantının bir anında, Londra daki Türk heyetinin, Türkiye deki Amerikan yardım örgütlerinin Müslümanlara yardım etmediği suçlamasında bulunduğunu söyledi. Ayrıca Dr. Peet, Türklerin, yardım alamamalarının kendi hatalarının bir sonucu olduğunu bilmeleri gerektiğini, çünkü Amerikan kurumlarının daima onlara açık olduğunu söyledi. Bu fırsatla Dr. Peet e, bizim kurumlarımızın Müslümanlara açık olduğunu, fakat aynı zamanda bu kurumların görevlilerinin Ermenilerden oluştuğunu, Amerikan okullarının Ermeni öğretmenleri çalıştırdığını, dolayısıyla böyle bir davetin yapılması hâlinde Türklerin bu daveti kabul etmeyeceklerini belirttim. 317 Misyoner Allen, Nisan ayı sonunda Ankara daki görevine başlamak üzere İstanbul dan ayrıldı. Gitmeden önce Bristol kendisinden, tarafsız davranmasını, Merzifon Koleji nin ve yetimhanesinin Amerikalılara geri iade edilmesini sağlamasını, Misyoner Henry Riggs in Harput a geri dönebilmesi için girişimlerde bulunmasını ve Misyoner White ın Merzifon a geri dönmesi için de girişimde bulunmasını istemişti. Bristol un vermiş olduğu talimata göre; Allen, Bristol ile gizli herhangi bir şey yazışmayarak Ankara daki Türk makamlarının güvenini kazanacaktı. Allen, Amerikalıların tüm hatalı davranış ve yaklaşımlarını Bristol a bildirmekten de sorumluydu. 318 ABD ile TBMM arasında mesafeli diplomasi dönemine denk gelen bu görevlendirme ile ABD Dışişleri Bakanlığı ilk kez yarı resmi de olsa Allen vasıtasıyla Ankara ile temasa geçmişti. Daha sonraki yıllarda Robert Imbrie ABD mümessili olarak Ankara da görevlendirilmiştir. Misyoner Allen in NER temsilcisi olarak Ankara da görevlendirilmesine karar verilen toplantının ertesi günü iki Amerikan vatandaşı Bay Kenneth Brown ile karısı Bristol u ziyaret etti. Kenneth Brown un karısı Amerikan vatandaşı olmakla birlikte Yunan asıllıydı ve Osmanlı Devleti ile ilgili bir tanesi Demetri Vaka adlı kitabı olmak üzere çok sayıda eser kaleme almıştı. Kitaplarında Türk karşıtlığı çok belirgindi. Bristol a Türkleri çok sevdiğini söyledi, fakat Bristol Bayan Brown un kitaplarını okumuştu ve düşüncelerini biliyordu. Bayan Brown ve eşi ile görüşmesini günlüğüne; görüşmede çok az söylemek ya da hiç bir şey söylememek için oldukça dikkatliydim. Çünkü ona [Bayan Brown a] hiç güvenmiyordum. şeklinde kaydetmiştir. 319 Bayan Brown ayrıca, Amerika da Amiral Bristol un, İstanbul Amerikan Koleji mezunu Türk kadınlarının etkisinde olduğunu ve tarafsız davranmadığı söylentilerini yaymış ve bu söylentilerin 317 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 15, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 20, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 16, 1921.

142 140 Donanma ve Dışişleri Bakanlığı na kadar ulaşmasını sağlamıştı. 320 Önceki bölümlerde belirtildiği gibi yanlı davranışları ve Millî Mücadele karşıtı çalışmaları nedeniyle 1920 yılı Aralık ayında Misyoner Henry Riggs ve karısı Millî Mücadele güçleri tarafından Harput tan kovulmuştu yılı Nisan ayı sonlarına doğru Riggs Bristol ile görüşerek bu sefer Adana ya gitme isteğini bildirdi. Adana civarında Millî Mücadele güçleri ile Fransızlar arasındaki çatışmalar devam ediyordu ve Bristol, Ankara dan izin almadan Riggs in bu bölgeye gitmesine taraftar değildi. Riggs ise gizlice Adana ya gitmeyi planlıyordu. Bu tavır Bristol u rahatsız etmişti: 321 Bay Henry Riggs, Adana ya gitmek için benim tavsiyemi sormak üzere geldi. Bay Riggs, Türk idarecileri tarafından istenmeyen adam olarak ilan edilmiş ve bunun üzerine Harput tan geri çağrılmıştı. Bay Riggs e, Adana ya gidecekse önce Ankara daki insanları [makamları] bilgilendirmemiz ve onların oraya geri gitmesine itirazları olmadığını öğrenmemiz gerektiğini söyledim. Ona, kendisini Harput a geri göndermek için çalıştığımı ve doğru yerin de burası olduğunu söyledim. Bunun doğru olduğu cevabını verdi; fakat yapacak bir şeyi olmadığı için şu anda Adana ya gitmesinin uygun olacağını düşünüyordu. Ona, Ankara nın izni olmadan gitmesi hâlinde durumunu çok daha kötü hâle getireceğini söyledim. Bay Riggs in, Türklerin bilgisi olmadan gizlice Adana ya gitme düşünce şekli ve tavrı beni şaşkınlığa uğrattı. Yakalanmadığın sürece bir şey olmaz şeklindeki düşünce yapısını anlayamadım. 322 Misyoner Riggs ten birkaç gün sonra, Amerikan vatandaşı Gabrielian isimli bir Ermeni Bristol ile görüşmeye geldi. Kendisi ABD deki Türk karşıtı komitacı Ermenilerle aynı fikirlere sahipti: Öğleden sonra, Adana dan yeni gelmiş olan ve burada YMCA için çalışan Bay Gabriel geldi. Ermeni olan Bay Gabriel, Harput yakınlarında doğmuştu ve 16 yaşında iken Amerika ya gitmişti. Kendisi Amerika da Metodist Kilisesi papazı olarak eğitim görmüş ve New York taki kiliselerin vaiz kürsülerinde görev yapmıştı. Kendisinin asıl adı Gabrielian dı ve ian eki Amerika da atılmıştı. Kişisel görünüşü ırkını açıkça ortaya koyuyordu. Amerika Birleşik Devletleri nde kayda değer zaman geçirmiş ve eğitim görmüş diğer Ermeniler de görüldüğü gibi Bay Gabriel in de Ermeni karakterinin büyük kısmı törpülenmişti. Ermeni ulusunun Ermeniler için istenilen bölgelerdeki nüfusla ilgili yanlış rakamlara oturtulan bağımsızlığı üzerinde tartışmaya başladık. Her zamanki gibi bu talepler abartılmış ve doğru olmayan nüfus miktarları üzerine bina edilmişti. Bay Gabriel, bu ülkedeki (Türkiye) gerçek olgular karşısında oldukça cahildi ve Ermeni ırkı için talepleri çocukça ve akıl dışıydı. 320 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 18, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 19, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 19, s. 2.

143 141 Bay Gabriel e açık olarak Ermenistan ile ilgili bu tür milliyetçi fikirlere inanmadığımı; çünkü Küçük Asya da [Anadolu] ve Kafkaslar da Ermeni nüfusun çoğunlukta olduğu bir bölge bulunmadığını söyledim. Ayrıca, Ermeniler kendilerini yönetecek yeterlilikte değillerdi ve bu duruma gelebilmek için en azından bir nesillik süre gerektiğini belirttim. Doğu Sorununun çözümünün bir devlet yerine Eski Türk İmparatorluğu nun etnik kimliklere göre parçalanıp çok sayıda küçük devletçiklere bölünerek elde edilebileceğine kesinlikle inanmıyordum. Bunlara ek olarak etnik gruplar için farklı bölgelerin tahsis edilmesinin sadece ırklar arasındaki nefreti artırmaya yarayacağını, bunun sınır hatlarında yoğunlaşarak düşmanlığa dönüşeceğini söyledim. Sonuç, basitçe yeni bir Balkan durumunun ortaya çıkartılması olacaktır. Dış kaynaklardan bu milletlerin ıslahı ve kendi kendilerini yönetebilmesi için eğitilmeleri ile ilgili herhangi bir ümidim yoktu. Büyük Güçler ortak girişim ile Türkiye deki azınlıkları koruyabilir ve burada reformlar uygulayarak bütün ülkeyi daha güvenli ve uygun bir yer hâline getirebilir; fakat insanların kendilerinin de bir şeyler yapması gerekiyordu. Türkiye de doğan Ermeniler doğum yerlerinde yaşamak ve vatandaşlık haklarından yararlanmak istiyorsa gayret göstermeleri gerekiyordu. Bay Gabriel e ayrıca, YMCA nın bir yöntem olarak kullandığı; farklı ırklar için farklı bölümler kurma planının tamamen yanlış olduğunu belirttim. YMCA, bu şekilde davranarak asla başarılı olamayacaktır ve daha çok zarara neden olmaktadır. Bay Gabriel bu konu ile ilgili olarak benimle aynı fikirdeydi. 323 Bu diyaloğun geçtiği dönemde Millî Mücadele ve cephe hattındaki çatışmalar devam ediyordu. Londra Konferansı toplanmadan önce Yunanlıların yeni bir cephe yarma harekâtı planladıkları Amerikan gazetelerinde de yer almıştı. 324 Konferanstan sonuç çıkmayıp Yunanlıların işgalci niyetleri belli olunca savaş hazırlıkları hızlandırılarak Sevr i zorla kabul ettirmek için 23 Mart 1921 tarihinde Yunan ordusu ikinci kez harekete geçmişti. Yunanlılar, 24 Martta Bilecik i, 25 Mart ta da Pazarcık ı işgal etmişti. Ancak 26 Mart ta İnönü de gerçekleşen muharebede Yunan kuvvetleri kesin bir yenilgiye uğramıştı. Yunanların cephe hatlarının gerisine atılmasıyla Afyon işgalden kurtarılmıştı. İkinci zafer, birincisinin tesadüf olmadığını herkese göstermişti. Cephe hattındaki bu gelişmeler Amerikan temsilcilerinin de dikkatinden kaçmadı. 7 Mayıs 1921 tarihinde Dâhiliye Vekilini temsilen Bolu Milletvekili Dr. Emin Cemal Bey, 325 Hüseyin Hulusi [Pektaş], Mr. Dulles ve Mr. Hoizer, Amiral Bristol un başkanlığında bir görüşme yaptılar. Görüşme, Ankara Hükû- 323 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 21, s New York Times, Greek Army Prepares to Attack Kemalists, February 11, s. 15; Washington Post, Greek Offensive Begun in Turkey, March 24, s TBMM Zabıt Ceridesi, C. 1, (Nisan 1921) Devre II, Ankara: TBMM Matbaası, s. 7.

144 142 meti ile Amerika nın İstanbul daki en üst düzey temsilcisi Bristol arasındaki ilk resmi temastır. Harbord Askerî Kurulu na da tercümanlık yapmış olan Hulusi Bey, bu görüşmede de aynı görevi üstlenmişti. Daha önce konsolos olan Hoizer Türkçe konuşabiliyor ve okuyabiliyordu. Zikredilen görüşmede Hulusi Bey in tercümelerini kontrol etmekteydi. 326 Görüşmede yardım örgütleri ve misyonerlerle ilgili sorunlar ele alındı. Bristol, Emin Bey den öğleden sonra Anadolu ile tekrar ticaret yapabilmek için bekleyen Amerikalı işadamları ile bir görüşme ayarlayabileceğini söylediğinde Emin Bey 10 gün içinde tekrar geri döneceğini ve Bristol un, siyaset ile uğraşmayacağını garanti edeceği Amerikalı tacirlerin Türk topraklarında rahatlıkla ticaret yapabileceği cevabını verdi. Bristol, öncelikli olarak Amerikan gemilerine Samsun ve Trabzon limanlarına girebilme ve bekleme izni verilmesini, daha sonra Anadolu içlerine girilmesine müsaade edilmesini istiyordu. Emin Bey, İnebolu Mutasarrıfı Ragıp Bey den izin alınarak bu isteklerin yerine getirebileceğini söyledi. Görüşmede Emin Bey cephe hatlarında ve işgal alanlarında Yunanlıların barbarlıklarını araştırmak için ABD nin bir komisyon kurmasını önerdi; ancak Bristol bunu kabul etmedi. 327 Amerika ve Avrupa basınındaki propagandanın aksine, Anadolu da Yunan mezalimi ve barbarlığı devam ediyordu. Arnold Toynbee, 328 eşi, Kızılay temsilcileri, İngiliz, İtalyan ve Fransız gözlemciler ile birlikte Yunanlıların işgalindeki İzmit ve Yalova daki Türk mültecilerin tahliyesi için buralara gitmişler ve sadece Yalova da elliden fazla Türk köyünün yakıldığına, soyulduğuna ve köylülerin öldürüldüğüne tanık olmuşlardı. Heyet, köylerde dolaşırken Rum papazları ve Yunan askerlerin sürekli etrafta gezinerek köylülerin aleyhte herhangi bir şey söylemelerini engellemeye çalışıyorlar ve bu tespit edilmişti. Yunan askerleriyle birlikte hareket eden Rum çeteleri; işgal edilen yerlerdeki köyleri soymaya, yakmaya ve halkını kaçmaya zorluyor, direnenleri de öldürüyordu. 326 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 7, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 7, s Arnold Tonybee, I. Dünya Savaşı yıllarında İngilizlerin propaganda amaçlı yazdırmış olduğu Mavi Kitap ı kaleme alan kişidir. Yunanlıların uygulamış olduğu mezalimin derecesi, koyu bir Hristiyan olan Tonybee nin bile insanlık duygularının harekete geçmesine neden olmuştur. Ahmet Rüstem Bey 1918 yılında Fransızca olarak kaleme aldığı Ermeni mezalimlerini anlatan kitabında Tonybee nin çok kolay tarihçi olduğunu ve gerçekleri çarpıttığını kaydetmişti. Ahmet Rüstem Bey in, Tonybee nin İngiliz istihbarat elemanı olarak çalıştığını bilmeden bu tespitte bulunması çok önemlidir. Bkz. Ahmet Rüstem Bey, age., s ; Merril D. Peterson da, Tonybee nin Ermeni katliamlarını hikâye eden kitapları İngiliz Dışişleri Bakanlığı nın talebi ile yazdığını kaydeder. Bkz. Merril D. Peterson, America and Armenian Genocide, And After Starving Armenians, Univeristy of Virgina, Virginia, s. 7.

145 143 Fransız General Pelle de Toynbee nin söylediklerini doğrulamıştı. 329 Yunanlılar İzmit i boşaltırken de Türk köylerini ateşe vermişlerdir. Amerikan destroyerleri çekilme esnasında 13 köyün Yunanlılar tarafından yakıldığını gördüklerini rapor etmiştir. 330 Yunan tedhiş ve mezalimi, Ermeni olaylarında olduğu gibi çifte standartlı bir yaklaşımla birkaç cılız sesin dışında Amerikan ve Avrupa basınında görmezden geliniyordu. Bolu Milletvekili Emin Bey in araştırma komisyonu talebi, işgal bölgelerindeki Yunan barbarlığının dünyaya duyurulmasını sağlamak amacıyla yapılmıştı. Bristol, Emin Bey ile yapmış olduğu görüşmeyi günlüğüne şöyle geçirmiştir: Öğleden önce, Ankara idarecilerinin İçişleri Bakanı ndan bir mektupla kısa zaman önce İstanbul a gelmiş olan Dr. Emin Bey randevu ile geldi. Beraberinde Robert Koleji nde profesörlük yapan Hüseyin Bey [Hulusi Pektaş] de vardı. Bay Dulles ve Bay Heizer da görüşmede hazır bulundular. Hüseyin Bey tercümanlık yaptı ve Bay Heizer dan Hüseyin Bey in tercümesini kontrol etmesi istendi. Bay Heizer Yüksek Komiserlikte görev yapan bir Amerikan konsolosudur ve Türkçe konuşabilmekte ve okuyabilmektedir. Görüşmeden sonra Bay Hoizer, Hüseyin Bey in, Amerikalıların Merzifon a geri dönmesini istediklerini, fakat misyonerlerin geri gönderilmesini istemediklerini beyan eden sözleri hariç, oldukça iyi tercümanlık yaptığını söyledi. Dr. Emin Bey konuşmada birkaç kez, bir Rum papazın Merzifon Koleji ndeki entrikaların içinde yer aldığını söyledi. Görüşme büyük ölçüde Amerikalıların Merzifon dan kovulması ile ilgili gerçekleşti. Dr. Emin Bey, Merzifon Koleji nde bulunan belgelerin kopyalarının şu anda tercüme edildiğini ve tamamlanır tamamlanmaz tercümeleri bana göndereceğini söyledi. Kendisinden Türkçe kopyaları da istedim. Türkçe kopyaların verilip verilemeyeceğini Ankara dan soracağını söyledi. Emin Bey e, Merzifon Koleji nde bulunduğu rapor edilen belgelerin Türkçe kopyalarının verilemeyecek olsa bile tarafımızdan görülmelerinin gerekli olduğunu belirttim. Bayan Allen in şu anda Ankara da olduğunu ve bu orijinal belgeleri inceleyebileceğini kendisine söyledim. Bayan Allen in Türkçe ve Yunanca okuyup okuyamadığını sordu. Çünkü bu belgeler her iki dildeydi. Bununla ilgili bilgiye sahip olmadığımı; fakat kendisi bunları okuyamazsa bizi bilgilendireceğini ve bizim de oraya Türkçe ve Yunanca okuyabilen birini göndereceğimizi ve gönderecek olduğumuz kişinin de bir Amerikalı olacağını söyledim. Ona, adil bir araştırma için bu sorunun bütün olarak Türkler kadar Amerikalılar tarafından da incelenmesi gerektiğini belirttim. Emin Bey bu konuda benimle tamamen aynı fikirdeydi. Ona, kolejdeki öğrenciler arasında gizli örgütlenmelerin olabileceğini, ancak kolejde görevli Amerikalıların bunlarla alakası bulunmadığı ve öğrencilerin böylesi iş- 329 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 27, s. 1-2; Washington Post, Asia Minor Death Grapple Looms as Troops Advance, June 12, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, Part Three, July 3, 1921.

146 144 lere bulaştığını bilselerdi bunun devam etmesine izin vermeyeceklerinden emin olduğumu söyledim. Emin Bey e bundan başka, öğleden sonra İstanbul dan ayrılmasından büyük üzüntü duyduğumu; çünkü Anadolu ile ticareti tekrar başlatmak için bir görüşme ayarlamış olduğumu söyledim. Yaklaşık on gün içinde tekrar geri geleceğini ve görüşmenin o zaman yapılabileceğini söyledi. Ona, bu esnada İnebolu, Samsun veya Trabzon a gidecek herhangi bir Amerikalı işadamımızın Amerikan yatırımı yapmak üzere Ankara ya da İç Anadolu ya geçmesinin mümkün olup olamayacağını sordum. Herhangi bir politik konuya karışmayacaklarının benim tarafımdan garanti edilmesi durumunda; yatırım yapmak ve bu amaçla seyahat etmek isteyen Amerikalılara müsaade edileceğini söyledi. Ona, Amerikalıların sadece iki amaçla Anadolu ya gitmek istediklerini, bunların da yardım çalışmaları, eğitim çalışmaları ve hastane çalışmaları ile ilgili olarak insanî ve bir de ticarî amaçlı olduğunu, hiçbirinin politika ile ilgilenmek niyeti taşımadığını belirttim. Benim niyetim yukarıda açıklanan iki neden hariç, hiçbir Amerikalının Anadolu ya gitmesine izin verilmemesi gerektiği yönündeydi. Bristol, izin alan bir Amerikalı, gittiği yerde politik meselelerle uğraşırsa durumdan kendisinin haberdar edilmesini ve bu durumda olanların onaylarının izinlerinin iptal edileceğini muhatabına iletti. Emin Bey bundan sonra, Bilecik, Eskişehir ve civarındaki diğer yerlerde Yunanlılar tarafından işlenen mezalimlerin araştırılması için bizim bir komisyon göndermemizi istediğini söyledi. Ona, kendisinin önerdiği şekilde herhangi bir araştırmanın politik işlere karışmak anlamına geleceğini, bundan dolayı bizim bu gibi işlere müdahil olamayacağımızı kabul edeceğini söyledim. Kendisi benim işaret ettiğim noktayı anladı ve ikimiz de güldük. Sonuç olarak, Emin Bey den İnebolu, Samsun veya Trabzon a giden ve sadece yatırım/ticaret ile ilgili Amerikalıların Anadolu içlerine ya da gerekli gördükleri diğer yerlere gitmelerine ve yatırım/ticaretlerini yerine getirmelerine izin verilmesini istedim. Cevap olarak Amerikalı tacirlerin İnebolu ya gelmesi ve burada Ragıp Bey e ya da mutasarrıfa başvurmaları gerektiğini söyledi. Ragıp Bey, Mustafa Kemal in gizli yazışma kodlarına sahipti ve İnebolu da irtibat görevlisi olarak bulunuyordu. İşadamları bu iki adamdan birine başvurmalı ve işleri yürütebilmeliydi. Ayrıca, Dr. Emin Bey, kendisinin de muhtemelen İnebolu da olacağını ve bu tür işadamlarına yardım edeceğini söyledi. 331 NER çalışanı Charles MacDowell, 1921 yılı Haziran ayında Bristol u ziyaret ederek Kafkaslar ve Anadolu daki gelişmeler hakkında bilgi verdi. MacDowell, I. Dünya Savaşı esnasında yardım çalışmaları için Kafkaslar da bulunmaktaydı. MacDowell Türkçe konuşabiliyordu. Bristol un savaş günlüğündeki kayda 331 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 7, s. 2-3.

147 145 göre MacDowell, 1917 yılında misyoner olmadığı hâlde Türk topraklarındaki yardım çalışmalarına katılan ilk kişiydi. Daha sonra İngiliz istihbarat subayı olarak casusluk yapmak amacıyla İran a geçmiş ve I. Dünya Savaşı sonuna kadar İngiliz ordusunda görev yapmıştı. Bu esnada Ermeni ordusuna katılmış ve Türklere karşı savaşmıştı. Savaştan sonra Kafkaslar da NER adına görev yapan MacDowell, 1921 yılı Mart ayı sonunda NER ile sözleşmesi bitince bu kuruluştan ayrılmış ve Ankara ya giderek Mustafa Kemal ve Millî Mücadele ileri gelenleri ile görüşmelerde bulunmuştu. Eski bir casus olan MacDowell in bu ziyaretinin istihbarî amaç taşıyıp taşımadığı Bristol un Savaş Günlükleri nde belirtilmez. MacDowell in Bristol a vermiş olduğu bilgiye göre, Ankara da iyi çalışan bir parlamento vardı ve Mustafa Kemal kesinlikle bir diktatör değildi. MacDowell burada yaptığı görüşmelerde Ankara daki idarecilerin Amerikan eğitim sisteminin Anadolu da kurulması ve Türkiye nin kalkınması için Amerikan yardımı almaya istekli olduklarını tespit etmiş, hatta bazı ön sözleşmeler imzalamaya muvaffak olmuştu. Bristol, MacDowell den bu sözleşmelerin kopyalarını istemiş, ancak bu isteği kabul edilmemişti. 332 Bristol ile MacDowell in görüşmesinin bundan sonraki kısmı şu şekilde cereyan etmiştir: Öğleden önce Yakındoğu Yardım Komitesi eski üyesi Bay Charles Mac- Dowell geldi. Ankara da, Yakındoğu Yardım Komitesi nde çalışan Amerikalılara karşı büyük bir tepki vardı. Bay MacDowell e göre bu durum Amerikalıların Türk halkını iyi şekilde tanımaması ve onlarla dost olmaması; dolayısıyla Türk karakterini anlayamamasından kaynaklanıyordu. Aynı zamanda Amerikalıların bu tavırları Türklerin kendilerinden kuşkulanmalarına neden oluyordu. Türkler doğal olarak bütün yabancıların faaliyetlerinden kuşkulanmaktaydılar. Türkler, Amerikalıların kendilerini Hıristiyanlığa döndürmek için uğraştıklarına inanıyorlardı. Bazı durumlarda Türklere karşı çevirdikleri entrikalarla özellikle Rumlara ve Ermenilere yardım ettiklerine inanıyordu. Bay MacDowell e göre, Amerikalıların bu tavrı değiştirilmezse ve özellikle Yakındoğu Yardım Örgütü Amerika Birleşik Devletleri nde Türklere karşı yürütmekte olduğu kampanyayı durdurmazsa Türkler Amerikalıları Anadolu dan çıkartacaklardı. Aynı zamanda, Amerikalıların yatırım/ticaret faaliyetleri de yardım komitesinin tavırları nedeniyle zarar görmekteydi. Amerika Birleşik Devletleri nde Yakındoğu Yardım Komitesi nin yürütmekte olduğu daimî propaganda hemen Ankara da öğrenilmektedir. Çünkü tüm gazeteler buraya gelmektedir. Türkler, kendileri ile ilgili her rapor abartılarak yayımlanırken Yunanlıların ve Ermenilerin hiçbir kusurlarının yayınlanmamasından dolayı kızgınlık içindedirler. Merzifon dan kovulan Amerikalılarla ilgili olarak Türkler kendilerinin, Dr. White ın özel yazışmalarına ve başka kâğıtlara sahip olduklarını, bu belgelerin 332 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s. 1.

148 146 kolejin, Pontus un [Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi] Yunanlılar tarafından ele geçirilmesi için çalışan Pontus gizli topluluğunun entrikalarına ev sahipliği yaptığını gösterdiğini iddia etmektedirler. Dr. White, bu gizli topluluk ile doğrudan bağlantılı olmamasına rağmen mektuplarının bazıları bu örgütün sempatizanı olduğunu göstermektedir. Merzifon Koleji ndeki Pontus Topluluğunun çalışmalarını gözetmek ve yönetmekle görevli Rum profesörün, Amerikalılar kolejden gönderilmeden biraz önce Dr. White a giderek onun bu topluluğu lağvetmesini istediğini; fakat Dr. White ın bunu yapmadığını söylemektedir. Merzifon da öldürülen öğretmen bir Kürt tü ve kendisi Hristiyan olmuştu. O [Zeki Ketani Bey] muhtemelen Müslüman olan bir kalabalık tarafından kolejle ilgisi ve dinini Hristiyanlığa değiştirmesi nedeniyle sopayla dövülmüş ve öldürülmüştür. Dr. White ın mektuplarının bir tanesinde Müslümanları Hristiyanlığa döndürmeye çalıştığının görüldüğü iddia edilmektedir. Diğerlerinde onun, Kürtlerin Ermenilerin gerçek ataları olduğunu ileri sürdüğü ve onların Türklerin kontrolünden kurtarılabilmesi hâlinde kolaylıkla Hristiyanlığa geçebileceklerini söylediği iddia edilmektedir. Dr. Marden ile ilgili olarak Türklerin genel olarak hükûmet etme metodu ve özel olarak Ermenilere karşı davranış şekilleriyle alakalı yüksek sesle dile getirdiği düşünceleri dolayısıyla kendisine karşı hâlen bazı hassasiyetlerin mevcut olduğu görülmektedir. Ayrıca, İngilizler Merzifon dayken Dr. Marden in çok açık bir şekilde İngiliz kontrolünün avantajları hakkında konuştuğu ve bazı yaşlı Türkler ile birlikte hareket ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle görünen odur ki Dr. Marden bu yaşlı Türkler ile Milliyetçi Hükümete karşı aynı komplo içerisinde yer almıştır. Bununla birlikte, Dr. Marden e karşıt olan hissiyat çok güçlü değildir ve etraftaki bölgelerde yıllarca iyi düzeyde cerrahi ve tıbbi hizmet verdiğinden kendisine hâlen tüm ırk ve sınıflar tarafından büyük saygı duyulmaktadır. MacDowell e göre, Milliyetçi Türkler Amerikan çizgisinde yürütülecek büyük bir eğitime istekli olduğu için Dr. White geri gönderilmezse Merzifon Koleji tekrar açılabilecektir. Bay MacDowell, Bayan Graffam ın Sivas tan uzaklaştırılması gerektiğini, aksi takdirde burada muhtemelen yeni bir Merzifon krizinin yaşanarak tüm Amerikalıların Sivas tan kovulacağını söyledi. Buna göre; Bayan Graffam ın Türk karşıtı olduğu fikri yaygındır. Hatta silah saklamak boyutunda ileri derecede Ermenilere yardım etmektedir ve yine onlara askerî hizmetten istisna olma hakkı satın almaları için yardım etmektedir. Ayrıca genellikle Ermeni çeteleriyle birlikte tanımlanmaktadır. Bu nedenle Bay MacDowell, Bayan Graffam ın mümkün olan en erken zamanda bölgeden uzaklaştırılmasını tavsiye etti. Bunun onun sağlığı gerekçesiyle yapılabileceğini söyledi. Çünkü Bayan Graffam bir süredir sağlık sorunları yaşamaktaydı. Bay MacDowell, özel bir örnek olarak geçenlerde Samsun a gitmiş olan Bay Van Toor un Türkler ile çalışarak ve onları tanımakta herhangi bir sorun yaşamadığını belirtti.

149 147 McDowell bana, sorunu Yakındoğu Yardım Komitesi ile yeni görüştüğünü çünkü onların arkasından bir şey yapmanın doğru olmayacağına inandığını söyledi. Kendisi, Amerika Birleşik Devletleri ne geri dönerek Yakındoğu Yardım Komitesi eski çalışanlarından oluşan bir firma kurarak Yakındoğu Yardım Komitesi nin uygulamada olan metodunun kötü etkilerini ortadan kaldıracak karşı bir çalışma yapmaya niyetli olduğunu söyledi. Bay MacDowell e, Amerikan kamuoyunun önüne Yakındoğu daki gerçek durumu ve şartları koyacak her tür kampanyanın taraftarı olduğumu belirttim. Amerika Birleşik Devletleri nde hadiselerin sadece bir yanını yayımlamak suretiyle sürdürülmekte olan propaganda artık sabrımı taşırmıştı. Burada biz hepimiz bilmekteydik ki Rumlar ve Ermeniler Türkler kadar mezalim işlemekteydiler ve Türkler mezalim yaptıklarında hadiseler abartılıyordu. Yakındoğu Yardım Komitesi, kendilerini bu tür propagandanın bir kısmına katkı sağlamaktan alamamış, aynı zamanda kuşkusuz bu sayede yardım çalışmaları için para toplayabilme avantajından yararlandıkları ve sorumlu olmadıkları diğer yalan propagandanın yayılmasından ıstırap duymamışlardır. 333 MacDowell, bir istihbaratçı olarak Anadolu daki tüm gözlemlerini ve hadiselerin asıl yüzünü uzun bir konuşma ile Amiral Bristol a aktarmıştı. Mac- Dowell in vermiş olduğu bilgiler Bristol un, faaliyetleri uzun süredir kentte sorun olan Bayan Graffam ı Sivas tan geri çağırmaya yöneltmiştir. 334 Savaş Günlükleri nde yer alan bu bilgilerin büyük kısmı o dönemde elbette kamuoyu ile paylaşılmıyordu. Bristol un da belirttiği gibi, bu bilgiler kamuoyu ile paylaşılsa da gazeteler Ermeni ve Rumlar aleyhindeki hadiseleri yayımlamaktan kaçınmaktaydı. Büyük oranda misyonerlerin görev yaptığı bir yarı devlet kuruluşu olan NER ise propagandanın malzeme tedarikçisi konumunda, çalışmalarını sürdürüyordu. Bristol un tüm çabaları NER in çifte standart uygulamalarını engellemeye yetmemişti. Bu durum ilerleyen aylarda, Bristol ile NER idarecileri arasındaki gerilimin artmasına neden olacaktır yılında Merzifon Koleji nin kapatılması üzerine ABCFM nin ABD deki genel merkezi tarafından protesto edilerek kolejin yeniden açılması için çalışmalara hız verilmiştir. Konuyu Bristol ile görüşen Peet, konuşma esnasında Türk Hükûmeti ile yazışmaların İsveç Temsilciliği vasıtasıyla yürütülmesi gerektiğini söyledi. ABD I. Dünya Savaşı na katıldığında Osmanlı Devleti ile diplomatik ilişkiler kesilmiş ve ABD nin Türkiye deki siyasi temsilini İsveç Devleti üstlenirken Osmanlı Devleti ninkini ABD de İspanya Devleti üstlenmişti. Bristol Ankara da görevlendirilirken siyasi temsilin olduğu gibi kalacağı kendisine bildirilmişti. Her ne kadar siyasi işler hâlen ABD adına İsveç Tem- 333 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s. 6.

150 148 silciliği tarafından üstlenilse de Peet, uygulamada Bristol u atlamak anlamına gelecek bu uygulamayı bilinçli olarak tercih ederek Bristol un etkinliğini kırmak istiyordu. Bristol, bu durumu, Dr. Peet in ve onun gibi düşünen diğerlerinin bu tavrının burada, kurumun [NER in] çıkarlarına benden daha anlayışlı davranacak bir [Amerikan] büyükelçisi görevlendirilmesi arzusundan kaynaklandığından kuşkuluyum... şeklinde belirtir. 335 Bristol un da günlüğüne not ettiği gibi Peet ve diğer NER ya da ABCFM görevlilerinin asıl amacı Bristol u kendi düşünceleri doğrultusuna çekmekti. Bu mümkün olmayınca başka yöntemler devreye sokuluyordu. Bristol, MacDowell ile görüştüğü gün öğleden sonra, ABCFM Sekreteri ve muhasibi W. W. Peet ile de görüştü. Görüşme talebi Peet den gelmişti. Görüşme kaçınılmaz olarak NER in New York taki faaliyetleri ve yanlı propaganda çalışmaları üzerinde yoğunlaştı. Bristol, Peet e Journal d Orient te yayınlanmış bir makaleyi okuyarak duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Makalede, NER idarecileri Dr. James A. Barton, Bay Walter George Smith ve Dr. Stanley White ın 20 milyon NER bağışçısı adına Amerikan Kongresi ne bir dilekçe yazarak Türkiye deki Hristiyan azınlıkların korunması için yardım istedikleri bildiriliyordu. Bristol Peet e bu tür yaklaşımların Hristiyanlara daha çok zarar verdiğini ve ırklar arasındaki nefreti körüklediğini söyledi. 336 Ayrıca, Bristol un sabahleyin MacDowell e de söylediği gibi, Ermeniler ve Rumlar fırsat yakaladıklarında mezalim işlemeye Türklerden çok daha fazla meyilliydiler. Görüşmenin bundan sonraki kısmı Merzifon daki gelişmelerle ilgilidir: Bundan sonra Merzifon krizini tartıştık ve Bay Peet, Bay MacDowell ve eşini öğle yemeğine davet ettiğini ve kendisi ile Dr. Marden in Bay MacDowell den tüm gelişmeler ile ilgili olarak çok açık bir şekilde konuşmasını istediklerini söyledi. Bay Peet bana, Bay MacDowell in söylediklerini aktardı ve ben de bunların Bay MacDowell in bana söyledikleri ile doğrulandığını belirttim. Ayrıca, raporlardan Bay MacDowell i görünüşe göre değerlendiremediğimi fakat kendisinin Merzifon krizi ile ilgili olarak Bay Peet e ve doğrudan Dr. Marden e söylediklerinden ve bunların bana söyledikleri ile aynı şeyler olmasından sonra benim Bay MacDowell e olan güvenimin arttığını belirttim. Bay Vickerey tarafından Bay Jaquith e yazılmış olan bir mektubu Bay Peet e gösterdim. Mektup, Türk bir kadın tarafından Amerika Birleşik Devletleri nde Bayan Carrie Chapman Cat e iletilmek üzere yazılmış bir dilekçeydi ve onun tarafından Bay Hoover a 337 ve oradan da Yakındoğu Yardım Komitesi ne iletilmişti. Dr. Peet e bunun acil olarak onaylanarak istenilen yardımın sağlanması için bir 335 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, March 7, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s Yakındoğu Yardım İşleri Yöneticisi Herbert Hoover.

151 149 fırsat olduğunu ve böylece Türklerin takdirlerinin kazanılabileceğini söyledim. Bay Peet teklifime herhangi bir cevap vermedi; ancak etkilenmiş görünüyordu. 338 Bristol ile Peet arasındaki görüşme bundan sonra Ankara Hükûmeti nin Anadolu daki yetimhaneler ile ilgili istekleri üzerinde gerçekleşti. Bristol, MacDowell in kendisine söylemiş olduğu, Ankara Hükûmeti, farklı ırklardan yetimleri bir araya toplayarak Amerikalıların genel yardım çalışmaları ile birleştirmek istiyor. Yetimlere yapılacak muamele, spor ve çalışmalar din ya da ırk ayrımı gözetilmeksizin tamamen birlikte olacak ve yetimlere kendi dillerinde, Ermenice, Yunanca ya da Türkçe olmak üzere eğitim görme, kendi edebi eserlerini okuma izni verilecek 339 sözünü aktararak NER in Ankara Hükûmeti ile iletişime geçip bu sayede Osmanlı uyruğu/vatandaşı olduğu için tüm yetimlerle ilgili masrafları Türklere bırakmasını ve NER personelinin bu amaçla kullanılacak yetimhanelerin ve okulların idaresini üstlenmesini tavsiye etti. Bristol, bu şekilde Türkler ile NER idarecileri ve çalışanları arasındaki güvensizliğin de aşılabileceğini düşünüyordu. Peet, Bristol un önerisini zamana yaymayı uygun gördüğü için mesele daha sonra karara bağlanmak üzere ertelendi. 340 NER idarecileri aralarında görüşerek Harput tan kovulan Dr. Riggs ile Merzifon dan kovulan Dr. Marden ve Dr. White ın Anadolu daki sorunlar çözülünceye kadar geri gönderilmemesine karar verdi. Peet, kararı Bristol a iletti ve diğer çalışanların görev yerlerine dönmelerini istedi. Bristol bu isteği olumlu karşılamıştı. Çünkü bu sayede Merzifon Koleji ve Hastanesinin tekrar açılabilmesi mümkün olacaktı. Bristol, Peet in isteğinden önce konuyu İstanbul Hükûmeti nin yeni Dışişleri Bakanı İzzet Paşa ile görüşmüş ve kendisinden yardım sözü almıştı. Bristol ayrıca, Dr. Marden in de kısa sürede Merzifon a dönebileceğini umuyordu yılının Ağustos ayında Ankara dan Hamit Bey aracılığıyla Bristol a gönderilen yazıda; Yunanlıların Samsun u tekrar bombalamaları hâlinde kentte bulunan Amerikalıların iç bölgelere nakledileceği, Merzifon ile ilgili olarak en yakın zamanda cevap verileceği ve Harput taki durumun araştırılacağı bildirilmişti. Ankara, Amerika ya ve Bristol a karşı dostane yaklaşımını göstermek niyetindeydi. 342 Bristol aynı gün Chicago Daily Tribune temsilcisi Lary Rue ile görüştü. Lary Rue, Millî Mücadele karşıtı olmayan ve gerçekleri olduğu gibi kaleme 338 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, August 17, s. 2.

152 150 alan birkaç Amerikalı gazeteciden bir tanesiydi. Bu nedenle NER ve NER görevlisi Vickrey tarafından ABD de kendisi aleyhine yayınlar yapılıyordu. 343 Bay Rue, Yakındoğu Yardım Komitesi ve özellikle Bay Vickrey tarafından, kendisinin bazı Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanlarının İstanbul da duruşmaya çıkartıldığı ile ilgili asılsız şeyler yazarak iftirada bulunduğu suçlaması ile alakalı dava hakkında bana bilgi verdi. Bay Rue, ifadesinin bir kopyasını benim şahsi kullanımım için bana göndereceğini söyledi. Kendisi ayrıca, Chicago Daily Tribune sahibi Bay McCormick in bu davada ona arka çıktığını belirtti. Yakındoğu Yardım Komitesi nin Amerika da yürütmekte olduğu propaganda üzerinde konuştuk ve bu propagandanın Yakındoğu da Amerikan çıkarlarına vermekte olduğu hasarı ele aldık. 344 NER in ABD deki tek taraflı propaganda faaliyetlerinden ABD li tacirler de rahatsız oluyordu. Millî Mücadele yıllarında ABD nin Türkiye den yapmakta olduğu ithalat kaleminin en önemli ürünü tütündü. 345 NER in yanlı faaliyetleri tütün tacirlerini zor durumda bırakmıştı. Amerikan Tütün Kumpanyası Müdürü J. E. Lipscomb, C. C. Skinner ve Alston Tütün Kumpanyası Başkanı W. A. Alston Haziran ayı ortalarında Bristol u ziyaret ederek şikâyetlerini dile getirdiler: Öğleden sonra Amerikan Tütün Kumpanyası müdürü Bay J. E. Lipscomb ve aynı kumpanyadan Bay C.C. Skinner, Alston Tütün Kumpanyası Başkanı Bay W. A. Alston ile birlikte geldiler. Kendileri Samsun dan yeni dönmüşlerdi. Biz hepimiz, Yakındoğu Yardım Komitesi nin faaliyetleri ve Amerika da yapılan ajitasyonu, Türkler ile ilgili kötü her şeyin en geniş ölçekli bir şekilde kamuoyuna duyurulması ve iyi olan şeylerin asla yayımlanmamasını konuştuk. Buna benzer şekilde, Ermeni ve Rumların tüm iyi yanları genişçe kamuoyuna duyurulurken kötü yanlarının hiçbir tanesi asla yayımlanmıyordu. Hepimiz bu metodun Amerikan ticaretine zarar verdiği, yardım komitesinin çalışmalarına müdahale getirdiği, Türklerin idaresinde yaşamakta olan Ermeni ve Rumların hayatlarını tehlikeye attığı ve daha büyük bir oranda Anadolu içlerinde yardım çalışmalarını yürüten Amerikalıların ve Anadolu da ticaret/yatırım yapmakta olan işadamlarının hayatlarını tehlikeye attığı konusunda ortak kanaate vardık. Bu beylere, Amerikan iş çıkarlarının bu sorunu ele alması ve Yakındoğu daki hadiseleri gerçek ve doğru bir şekilde kamuoyunun önüne getirmesi gerektiğini belirttim. Hepsi benimle aynı fikirdeydi. Herkes, hadiselerin ve şartların gerçek 343 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s. 6; Lary Rue, Millî Mücadele yi karalayıcı asılsız iddiaları yalanlayan çok sayıda haber yapmış, makale yazmıştır. Bkz. Larry Rue, Mr. Yowell s Yowl Gets Turks Angora, Chicago Daily Tribune, May 18, s. 4; Lary Rue, Near East Finds Kurd Atrocities a Curzon Myth, Chicago Daily Tribune, May 1, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 22, s Türk-Amerikan ticaretinin Millî Mücadele dönemindeki seyri için bkz. Gordon J. Leland, American Relations with Turkey, , Philadelphia: University of Pennsylvania Press

153 151 öyküsünün herhangi taraftarlık ya da önyargı olmaksızın Amerikan halkı önüne getirilmesi konusunda ortak kanaati paylaşıyordu. 346 Bristol; Ermeni taraftarı faaliyetleri nedeniyle Harput tan kovulan Misyoner Riggs ile konuşmasında; Ermeniler, kendisini sokacağını bile bile eşek arısının yuvasına çomak sokan ve sokulduktan sonra da ağlayarak annesine giden çocuklara benziyor... demişti. Çünkü Ermeniler her fırsatta Türkleri kışkırtmakta, zora düşünce de katlediliyoruz propagandası ile Amerika dan yardım istemekteydi. 347 Daha önce Ermeni taraftarı yaklaşımları ve Kürtler ile Türkler arasında çatışma çıkartmaya çalışması nedeniyle Harput tan kovulan misyoner Riggs, 1921 yılı Temmuz ayında Bristol ile görüşerek Harput a geri dönmesinin mümkün olup olmadığını sorduğunda Bristol, Türk yetkililerin onayını almadan böyle bir teşebbüste bulunmamasını söyledi. Görüşmede Bristol, Riggs e savaştan sonra Türkiye de çok şeyin değiştiğini ve İstanbul Hükûmetinin ülkede kontrolü elinde tutamadığını, basındaki Amerikan karşıtı yazıları engellemesinin de mümkün olmadığını söyledi. Ayrıca misyonerler, Ermenileri Türklere karşı kışkırtarak onlara faydadan çok zarar veriyordu. Misyonerlerin taraflı tutumları nedeniyle yardım örgütlerine ve misyonerlere karşı tüm ülkede yayılan bir hoşnutsuzluk vardı ve bunun önüne geçebilmenin tek yolu onların tarafsız davranmasıydı. Bristol günlüğüne, misyoner Riggs in üstü örtülemeyecek derecede Ermeni taraftarı olduğunu gösteren belgeler aldığını da içeren detayları işledi: 348 Öğleden sonra Dr. Henry Riggs geldi. Riggs, Türk idarecileri, özellikle Ankara tarafından istenmeyen adam ilan edildiği için Harput tan geri çağrılmıştı. Ermeniler arasında o kadar uzun süre yaşamıştır ki bir Amerikalıdan ziyade bir Ermeni olduğu iddia edilmişti. Ayrıca, Kürtlerle Türklere karşı entrika çevirmekle suçlanmıştı. Bu suçlamaların doğru olup olmadığı mevcut şartlar altında önemli değildir. Kendisinin bu suçlamalarla karşılaşmış olmasının mutlaka bazı nedenleri vardı. Durumunda bir değişiklik olup olmadığını ve kendisinin Harput a geri dönebilme ihtimalini öğrenmek için gelmişti. Ona, yerel Türk makamlarının tam rızası olmadan geri dönmektense gitmemesinin daha 346 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 21, Armenians reminded me of the small boy that stirred up a hornet s nest when he knew perfectly well he would get stung if he did it and after getting stung comes crying to his parents for assistance and sympathy. The Armenians knows the Turks as well as a small boy knows hornet s nest The Armenians should be condemned by us for running their heads up against a stone wall by stirring up the Turk.. Bkz. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 14, s. 1-3.

154 152 iyi olacağını söyledim. Bu konu ile ilgili görüşlerimi kabul etti; fakat aynı zamanda Harput taki herkes ile iyi ilişkileri olduğunu, orada Müslümanlar için bir yetimhane kurduğunu ve tüm ırklara eşit davrandığını iddia etti. Sanırım Dr. Riggs, gerçekten bu şekilde hissediyor ve başarılı olduğuna inanıyordu. Farklı kaynaklardan almış olduğum bilgiler, onun çok aşırı bir şekilde Ermeni yanlısı olduğunu gösteriyordu. [O] bu durumu saklamayı başaramamıştı. Dr. Riggs ile ülkenin bu kısmındaki genel durumla ilgili olarak uzun bir tartışma yaptık. Ona, Türkiye nin ve Türkiye de yaşamakta olan insanların savaştan bugüne kadar geçen sürede değiştiğini söyledim. Bunun en büyük kanıtı, Sultanın artık savaştan önce olduğu gibi insanlar üzerinde büyük bir etkisinin kalmamış olmasıdır. Şu anda Hükûmet, daha önce kontrol ettiği insanların tümü üzerinde kontrole sahip değildir. Bu nedenle tüm Türkiye de makaleler gazetelerde serbestçe yayımlanabilmekte ve Hükûmet daha öncesinde olduğu gibi onlara baskı yapamamaktadır. Savaştan önce Amerikan misyonerlerine karşıt hisler Hükûmet tarafından engellenebiliyordu; fakat şu anda bunu yapmak çok kolay değildir. O zaman Hükûmet, misyonerlere karşı kötü hisler oluşmasını sağlamayı amaçlayan ve hatta zaman zaman katliamlara neden olabilen ve sonuç olarak 1915 hadiseleri ile neticelenen propagandayı durdurma gücüne sahipti. Yardım çalışmaları ve gelecekteki misyonerlik çalışmaları ile ilgili olarak Türkiye deki değişim dikkate alınmalıdır. Şu anda misyonerlere ve yardım çalışanlarına karşı ajitasyonlar vardır ve eğer bu devam ederse içerilerdeki yardım çalışanları için şartlar güvensiz hâle gelecektir. Bunu Amerikalılara yönelik tepkilerden ve Hristiyan ırklara sıkıntı veren faaliyetlerden anlıyoruz. Bu gibi bir durumun ortaya çıkmasını engellemek için, biz Amerikalıların oyunu dürüstçe, büyük Amerikan idealine göre oynaması gerekmektedir. Ermenilerin bana, eşek arısının kendisini sokacağını çok iyi bildiği halde yuvasına çomak sokan ve sokulduktan sonra da ağlayarak yardım ve destek için annesine giden çocukları hatırlatıyor olduğunu ona söyledim. Küçük bir çocuk eşek arısının yuvasını bildiği gibi, Ermeniler de Türkleri tanımaktadır ve dokuz yaşındaki bir çocuğun sopa ile eşek arasının yuvasının karıştırmakla suçlanabileceği gibi, Ermeniler de tarafımızdan, Türkleri kızıştırdığı için suçlanmalıdır. Ermenilerin, Kilikya ve Suriye de Fransız askerleri olarak gücü ele geçirdiklerinde Fransız koruması altındaki davranışlarına işaret ettim. Dr. Riggs e, Yardım Komitemizin [NER], misyonerlerin ve onların Amerika daki uzantılarının sadece Ermenilerin eşek arısının yuvasına çomak sokmalarını teşvik etmediğini, aynı zamanda Türkleri canından bezdirerek Ermeni karşıtlığını körüklediğini ve böylece Ermeniler ile Müslümanlar arasındaki duyguları düşmanlık atmosferine soktuğunu ayrıca belirttim. Geriye baktığımızda misyonerlerin, Müslümanlara da yardım etmek yerine, tüm gayretlerini Ermeniler için seferber etmelerinin, Ermenilere iyilikten çok kötülük getirdiğine inandığımı söyledim. Ermenilerin bu ülkede her zaman azınlık olduğunu ve halkımızın para

155 153 koymadıkça ve büyük bir askerî güç göndermedikçe azınlığın çoğunluğu idare etmesini başaramayacaklarını, bizim görevimizin çoğunluğun kendisini yönetebilecek düzeye gelmesinin sağlanması olduğunu söyledim. Nihayet Dr. Riggs e, Amerikalı misyonerlerin dünyanın görmüş olduğu en büyük şeylerden birini yapmak için hayatlarının en büyük fırsatına sahip oldukların söyledim. Bunun, misyonerlerin bir sıçrama yaparak çalışmaları geniş açıdan, dünyanın bu parçasındaki tüm ırkların; basitçe insan oldukları için çalışma yapmaları, işlerini engelleyecek her şeyden ve herkesten kaçınmaları ve din değiştirtme zorlamasından vazgeçerek dinî sadece uygulamada bırakmaları gerekliliği olduğunu söyledim. Müslümanlara, bunu kanıtlamak ve güvensizliğin üstesinden gelmek zordur fakat eminim ki çalışıldığı takdirde bu sonucu elde etmek mümkün olacaktır. Bana göre misyonerlerin bu görevi üstlenmeleri ve onun için çalışmaları gerekmektedir. Bay Riggs e, misyonerlerimizin yapmakta oldukları işlere ve çalışmalarına büyük saygı duyduğumu, onlarla görüşmemde ona ve diğerlerine söylediğim gibi misyonerlerimiz ile yedi yıllık bir birlikteliğimiz olduğunu söyledim. Bununla birlikte diğer ırklar arasında din değiştirtmeye çalışmanın misyonerlik faaliyetleri için yanlış olduğunu ve faydadan çok zarar vereceğine dair görüşümü yineledim. Dr. Riggs, benimle hemfikir olduğunu söyledi. Fakat o bunu söylediğinde özellikle onun mensup olduğu mezhep tarafından din değiştirtme çalışmalarının durdurulması için gönülsüz olduğunu fark ettim. Sonuç olarak kendisinin Harput a dönüşü ile ilgili benim Ankara dan nasıl bir haber alacağımı görmek için onun birkaç gün daha beklemesini ve kendisine bu konu ile ilgili bilgi vermemi kararlaştırdık. 349 Bu diyalogdan bir ay sonra Dr. Riggs gibi bir misyoner olan, ABCFM bünyesinde görev yaparken Ermeni yanlısı çalışmalarından dolayı 1921 yılı başında Merzifon dan kovulan Dr. Marden Bristol u görmeye gelerek Merzifon daki son gelişmelerden şikâyetlerini dile getirdi. Marden in şikâyet konusu Topal Osman dı ve bilgi kaynağının Ermeni tüccarlar ile bir Türk avukat olduğunu iddia ediyordu. Hadise, Topal Osman müfrezesiyle birlikte Merzifon dan Ankara ya giderken vuku bulmuştu. 350 Öğleden sonra Amerika Yabancı Ülkelerdeki Misyoner Komiserleri Üst Kurulu ndan [ABCFM] Dr. J. K. Marden geldi ve Merzifon dan güvenilir olduğuna inandığı bilgiler aldığını söyledi. Bu bilgileri Ermeni tüccarlardan ve bir Türk avukattan almıştı. Anlatıya göre; Osman Ağa [Topal Osman] çetesi Samsun dan Ankara ya gidiyormuş. Merzifon a geldiklerinde ilerideki köye gitmek yerine, Merzifon şeh- 349 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, July 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 17, s. 1.

156 154 rinde gecelemeyi tercih etmişler. Sorun çıkacağını fark eden kaymakam, sorumlu tutulmamak için ortadan kaybolmuş. 25 ve 26 Temmuz [1921] tarihlerinde Merzifon daki kargaşa meydana gelmiş. Osman Ağa ve çetesi Ermeni evlerini yağmalamaya ve insanları öldürmeye başlamış. Daha sonra evler ateşe verilmiş ve rüzgârın da yardımıyla Merzifon şehrinin üçte ikisi yanmış. Yangın, kolej binasına çok yakın bir yerden başlamış olmasına rağmen şans eseri Amerikan hastanesine ve kolejine zarar vermemiş. Dr. Marden, Türklerin bu taşkınlıklarının durdurulabilmesi için yapacak bir şey olup olmadığını sordu. Dr. Marden e mevcut durumun Bağlaşıklar ve Yunanistan ile daha az miktarda Amerika Birleşik Devletleri tarafından Türklere karşı takip edilen/uygulanan politikanın sonucu olduğunu söyledim. Dr. Marden, yerel şartların ötesini görememekteydi. Kendisi davranışlarının nedenlerini göz önüne almaksızın Türkleri suçlamayı tercih ediyordu. Dr. Marden e, her şeyde Türklerin suçlanmasının, Türklerin idaresinde bulunan ve bizden ya da Bağlaşıklardan herhangi bir yardım alamayacak olan bu insanlar için durumu daha tehlikeli hâle getirdiğini açıkladım yılı içerisinde bu tür hadiseler yaşanırken Bristol farklı bir proje peşindeydi ve ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. Bristol, Amerika Kızıl Haç İstanbul Bölümü ile Türk Kızılayı arasında işbirliği kurmak ve Türk doktorları ile hemşirelerinin Amerikan Hastanesinde çalışmasını sağlamak teklifini Türk Kızılayı nın Başkanı Hamit Bey ve Hüseyin Hulusi Bey e iletti. Teklifin yapıldığı esnada Kızılhaç İstanbul dan çekilmekteydi, fakat Yakındoğu ya hizmet için kurulmuş olan Amerikan Kızılhaçı nın İstanbul Bölümü burada kalarak çalışmaya devam edecekti. Bristol un teklifi Hamit Bey ve H. Hulusi Bey tarafında da olumlu karşılanmıştır. 352 Bu görüşmede bir Amerikan Petrol Kumpanyası olan Standart Oil in Türk Kızılay ına benzin vermesi istenmişti. Bristol ertesi gün bu talebi Standart Oil Genel Müdürü Oscar Gunkel e ileterek Ankara da bulunan Bayan Allen in de İnebolu üzerinden benzin talebinde bulunduğunu söyledi. Oscar Gunkel, Bristol tarafından kendisine iletilen bu talebi olumlu karşılayarak elinden geleni yapacağını söyledi. 353 Bu esnada Temmuz tarihinde, Topal Osman Merzifon dan geçerken vuku bulan hadiselerle ilgili çelişkili bilgiler etrafa yayılıyordu. Bazı misyonerler, buradaki hadiseleri 1915 Tehciri ile ilişkilendirerek binlerce Ermeni ve Rum un katledildiği söylentilerini yayıyorlardı. Katliam hikâyeleri o hâle gelmişti ki Merzifon daki hadiselerin, İttihatçılar tarafından yapıldığını iddia 351 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, August 17, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, October 31, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 1, s.1; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 2, 1921.

157 155 edecek kadar ileri gidenler bile vardı. Bristol ise çeşitli kaynaklardan, hayatını kaybeden ya da diğer köyler ile dağlara kaçan Ermeni ve Rumların sayısının en fazla kişi olabileceğini tespit etmişti. 354 Abartılı hikâyelerin kaynağı yine ABCFM ye bağlı misyonerlerdi: Yakındoğu Yardım Komitesi nden Merzifon da görevlendirilmiş olan Bayan Anthony, geçen Temmuz un sonunda Merzifon da yapıldığı rapor edilen katliamlarla ile ilgili geldi. Benimle görüşmüş olan Bay Hasford un bu zaman zarfında Merzifon da olmadığını ve bildiği şeyleri, kendisi gibi orada bulunanlardan öğrendiğini söyledi. Bayan Anthony nin beyanlarından, onun söyleyeceklerinin daha önce Bay Hasford tarafından verilen bilgiler ile aynı olacağını fark ettim. Söylediklerine göre, Ermeni ve Rum un öldürüldüğünü ya da kayıp olduğunu ve muhtemelen bunların bir kısmının diğer köylere ya da dağlara kaçtığını söyledi. O, çok açıkça Türklerin şu andaki davranışlarını basitçe savaş dönemindeki Genç Türk Hareketi [İttihat Terakki] olarak gördüğünü, bunun Hristiyan ırkları ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu söyledi. Buraya gelen ve yaşlı/eski misyonerler ile çalışan her yeni insanın daima bu sabit fikre dönmeye ikna edilmesi dikkat çekicidir. Bayan Anthony e, bizim yerleşkemizdeki herhangi bir kimsenin rahatsız edilip edilmediğini sorduğumda kendisi evet cevabını vererek tüm yetim kızların alınıp götürüldüğünü, iki kısma ayrıldıklarını, bir kısmının bizim ekip tarafından yetişilerek kurtarıldığını, fakat diğer kısmın gözden kaybolduğunu/bulanamadığını söyledi. Onu sorguladığımda kendisinin 1915 sürgünlerinden bahsetmekte olduğunu fark ettim. Bundan bir ya da iki gece önce bana Bayan Anthony nin; Merzifon da beş veya altı bin Hristiyan ın katledildiği hikâyelerini yaydığı ve geri dönerek buradaki Hristiyanları korumak için çalışmak istediği, çünkü bunun kendisinin bir görevi olduğunu düşündüğü bilgisi verilmişti. Tartıştığım insanlara, benim düşüncemin hikâyelerin abartıldığı yönünde olduğunu, çünkü farklı kaynaklardan yaptığım kontrollerde aynı tahmini, kişinin öldürülmüş ya da kayıp olduğunu öğrendiğimi ve bunun da doğru rakama çok yakın bir sayı olduğunu söyledim. Bu durumda Bayan Anthony nin fikrinin altyapısında neyin olduğu kolaylıkla görülebilir. Kendisi daima aklında 1915 sürgünlerini tutmakta ve bu dönemdeki rakamlarla şimdiki rakamları karıştırmaktadır ve Enver, Talat ve Cemal Paşa tarafından temsil edilen Parti nin [İttihat Terakki] hâlen 1915 sürgünlerini ve katliamlarını devam ettirdiğine inanıyordu. Bu, çok sık olarak bizim misyonerlerimiz ve yardım görevlilerimiz tarafından da inanılan çok ilginç bir sorunsaldı. Misyonerlerin, bunca şeyi gördükten ve yaşadıktan sonra bu akılsal duruma sahip olması doğaldır. Bana göre bu durum, mevcut şartlar altında onların çalışmasını engellemektedir. Bu yaşlı/ eski misyonerler her yerde maalesef yeni çalışanları kendi inançları yönünde 354 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 2, s. 2-3.

158 156 etkilemektedir. Geçmişi karıştırmak hiç bir iyi netice vermez. Takip edilmesi gereken şey, ileriye bakmak ve gelecek için sonuçlar elde etmektir. 355 İzmit, Yunan işgalinden kurtulduktan sonra, burada faaliyet göstermekte olan NER temsilcilerinin bir kısmı görevlerine devam etmişlerdi. NER in İzmit Birimi nin başında Moffat isimli misyoner bulunuyordu ve İzmit teki yetimhanenin koruma görevini bir Ermeni üstlenmişti. İzmit geri alındıktan sonra, yetimhanenin bekçisi Ermeni Millî Mücadele güçleri tarafından tutuklanarak Adapazarı na gönderilmişti. NER görevlileri önce Ermeni bekçiyi kendi imkânları ile bu mümkün olmayınca Bristol a başvurarak kurtarmak istemiş ve bekçinin tamamen masum olduğunu söylemişti. Konuyu Bristol ile görüşmek için gelen Peet, Ermeni bekçinin tutuklandıktan sonra karısının yetimhaneye üç tüfek getirdiğini ve bunların Bayan Holt tarafından yakılmak suretiyle ortadan kaldırıldığını söylemişti. Ermeni suikastçı Arşavir Şıracıyan ın anılarından da anlaşılabileceği gibi, Ermeni komitacıları bu dönemde yoğun olarak silah kaçakçılığı yapmakta ve belli bir süre saklanabilmesi için silahları küçük sayılarda çete üyelerine dağıtmaktaydı. 356 Konuyla ilgili olarak Bristol günlükleri şu bilgileri ihtiva etmektedir: Öğleden önce Dr. W. W. Peet geldi ve bana İzmit te Yakındoğu Yardım Komitesi Birim sorumlusu olan Bay Moffat ın Yakındoğu Yardım Komitesi İdari Müdürü Bay Jaquith e göndermiş olduğu mektubun kopyasını getirdi. Dr. Peet, onun için nasıl dua edeceğini bilebilmesi için bir adamın papazına her şeyi açıkça söylemesi gerektiği şeklinde eski bir söyleyiş olduğunu ve kendisinin de aynen bu şekilde davranarak kendisini savunabilmesi için avukatına her şeyi söyleyeceğini belirtti. Böylece bana İzmit teki olayla ilgili bütün detayları anlatacaktı. [Bana ulaşan bilgilere göre] Türk yetkililer İzmit teki bir yetimhanenin bekçisi olan Ermeni yi tutuklamak istemişlerdi. Birimin müdürü olan Bay Moffat bu tutuklamayı bir süreliğine engellemişti; fakat nihayet Türk makamları adamı tutuklamış ve Bay Moffat da onunla birlikte karakola gitmiş. Kendisi gece a kadar orada beklemiş fakat hiç bir şey yapılmamış ve nihayet yetkililer, Moffat a, adama iyi muamele edileceğini ve kendisinin burada daha fazla beklemesine ihtiyaç olmadığını garanti etmiş. Bay Moffat ayrılmış; fakat anlaşılan yetkililer verdikleri sözü tutmayarak Ermeniyi Adapazarı na göndermiş. Türk makamları onu silahları olduğu için tutukladıklarını iddia etmişler; fakat Dr. Peet, Türk metotlarını bildiğini ve Türklerin sadece o anlık belirtilen suçlamayı getirdiğini söyledi. Bu Ermeni bekçinin [yetimhane] yerleşkesi içinde değil, yakındaki küçük bir evde karısı ve ailesi ile birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır. 355 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 2, s İşgal yıllarında Ermeni komitacılarının silah kaçakçılığı ve terörist faaliyetleri için bkz. Arşavir Şıracıyan, Bir Ermeni Teröristin İtirafları, Çev. Kadri Mustafa Orağlı, İkinci Baskı, Kastaş Yayınları, 2006.

159 157 Bekçi, tutuklandıktan sonra karısı üç tüfeği Yakındoğu Yardım Komitesi Yetimhanesi idari sorumlusu Bayan Holt a getirmiş. Bayan Holt, bu tüfeklerin bulunmasından ve bu Ermeni den geldiğinin [bekçiye ait olduklarının] anlaşılmasından çok korkarak tüfeklerin ahşap kısımlarını yakmış ve metal kısımlarını ya gömerek ya da denize atarak yok etmiş. Dr. Peet bunun elbette karmaşık bir olay olduğunu; çünkü Türklerin kuşkusuz meydana gelen tüm olaylardan haberdar olduğunu söyledi. Dr. Peet Holt un bu davranışının ona ve diğer Amerikalılara gölge düşürdüğü ve çok düşüncesizce/akılsızca bir davranış olduğu konusunda benimle hemfikirdi. Dr. Peet, Bay White ın pazar günü İzmit e gittiğini ve döndüğünde Bay Moffat in kendisinin ne yapabileceği konusunda abartılı düşündüğünü ve insanlarımızın panik hâlinde ve korkmuş olduğunu rapor etti. Dr. Peet e vurgulu olarak Bay Moffat in ve Bayan Holt un geri çağrılmasını ve bunun diğer Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanları üzerinde iyi etki bırakacağını ve aynı zamanda Türk makamları nezdinde, bizim tamamen tarafsız bir yaklaşımı takip etmekte olduğumuzu ve sadece ülkenin güvenliğini sağlamak ve ülkenin rehabilitasyonu yönünde yapıcı tedbirler almak için uğraştığımızı göstererek lehte bir izlenim yaratabileceğini söyledim. Sonuç olarak ertesi sabah (Salı) İzmit e Türkçe konuşabilen Bay White ile bir denizaltı göndermeye karar verdik. Bay White, bütün durumu gözden geçirecek ve bize raporunu sunup onay aldıktan sonra buna göre hareket edecekti. 357 Anadolu da bu gelişmeler yaşanırken 1922 yılının Şubat ayında Bristol ile görüşen Hüseyin Hulusi Bey, Ankara nın Amerika ya temsilci gönderme arzusunu tekrarladı. Bristol, ilk olarak gidecek görevlilerin pasaport almasını şart koşuyordu ya da Ankara nın öncelikle Amerikan Yüksek Komiserliği nin temsilcilerine Ankara, Mersin ve Samsun da görev yapma izni verilmesini istiyordu. ABD henüz Ankara yı tanımıyordu; fakat buna rağmen Washington da Amerika tarafından resmen tanınmayan başka ülkelerin temsilcileri vardı. 358 Bristol-Hüseyin Hulusi Bey görüşmesinde gündeme gelen diğer konu Maraş ta meydana gelen hadiselerdi. Hüseyin Hulusi Bey Bristol a, Maraş ile Antep arasında Amerikan görevlilerine saldıranların bir kısmının yakalanarak cezalandırıldığını bildiren telgrafı okudu. Telgraf Ankara dan gönderilmişti. Bu haber Bristol u oldukça memnun etti. 359 Tüm bu hadiselerin içinde Amerikan Hükûmeti, Millî Mücadele süresince her ne kadar kontrollü teması tercih etse de Ankara daki milliyetçi hareketin yakın gelecekte Türkiye yi idare edeceğini fark etmişti. Belirtilen nedenle Ankara 357 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, February 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, February 27, s. 1-2.

160 158 ile ilişkilere her geçen gün daha fazla önem verilmiş, fakat tanıma anlamına gelecek tüm eylemlerden kaçınılmıştı. Bu amaçla ABD Dışişleri Bakanlığı Ankara ya diplomatik görevi olmayan bir görevliyi göndermeye karar vermişti. Ankara da araştırmalar yapmak ve buradaki durum hakkında bir rapor sunmak üzere özel olarak görevlendirilen Robert V. Imbrie 27 Mart 1922 tarihinde İstanbul a gönderilmiş ve Ankara ya gitmişti. Imbrie, Ankara ya gönderilen ilk diplomattı. Konsüler unvanının yanında Imbrie nin istihbarat görevlisi olması önemli bir ayrıntıdır. ABD, Ankara Hükûmeti ni tanımadığı için Imbrie nin Ankara daki statüsü Yüksek Komiser Bristol un Ankara Mümessili şeklinde olacaktı. ABD daha sonra İzmir e de bir mümessil atamıştır. Türk Ordusu 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir i geri aldığında burada bulunan ABD Konsolosu Horton a verilen talimatta ABD Hükûmetinin Ankara yı tanımadığı ve kendisinin Imbrie gibi Yüksek Komiser Bristol un mümessili unvanı ile görevine devam edeceği bildirildi Kasım 1922 tarihinde Lozan Barış Konferansı açıldığında Imbrie Ankara daki görevine başlamıştı. 361 Imbire, Ankara da iki ülke arasındaki ilişkilerin daha dengeli yürümesi ve kapitülasyonların ikamesi için çalışacaktı. 362 Bristol, Lozan a gideceğinden Imbrie nin Ankara dan göndereceği raporlar kendisi için çok önemliydi Kilikya Bölgesi ndeki Gelişmeler Ermeni komitacılar I. Dünya Savaşı devam ederken verimli Kilikya topraklarında kurulacak bir Ermeni devleti için çalışmalarını yoğunlaştırmışlardı. Bu çalışmalar Paris Barış Konferansı esnasında daha da hızlanarak devam etmiştir. Fransızların Kilikya ve havalisini işgal etmeleri komitacı Ermenilere uzun süredir bekledikleri fırsatı da sağlamış oldu. Fransızlar daha önce Kilikya nın işgali için Kıbrıs ta bir Ermeni lejyonu oluşturmuşlar, ancak daha sonra bu projeden vazgeçmek zorunda kalmışlardı. Kilikya bölgesi aynı zamanda Amerikalı misyonerlerin yoğun olarak faaliyet gösterdiği ve istasyon merkezi kurduğu 360 Andromidas, agm., s. 30; PRFRUS 1922, C. II, Washington: Government Printing Office, s. 417; Andromidas, İstihbarat görevlisi konsolos Imbrie nin 1920 yılında Ankara ya atandığını kaydetmektedir. Oysa Imbre 1920 yılında General Wrangel in ordusunda yer almak için Kırım a gitmek amacıyla İstanbul a gelmiş; fakat hadiselerin gelişimi Kırım a gitmesine müsaade etmemişti. Andromidas, Imbre nin Kırım görevi ile Ankara görevini karıştırmaktadır. Çünkü, Bristol un Bakanlığı na göndermiş olduğu raporlar Imbrie nin 1922 yılında Amerika dan gelerek Ankara ya gönderildiği şeklindedir. Hadiselerin gelişimi ve Amerika nın 1922 yılı başına kadar Millî Mücadele ile kontrollü diplomasi yürütmeyi tercih etmesi atamanın 1920 yılında yapılmasını imkânsız hâle getirmektedir. Bkz. Andromidas, agm., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, October 18, s. 2-3.

161 159 bir yerdi. Bölgede çok sayıda Amerikan misyoner teşkilatlarına bağlı okul ve kolej vardı. Kilikya da Ermeni mezaliminin en şiddetli şekilde tırmandığı saha, Saimbeyli (Haçin), Maraş ve Antep tir. Her gün daha da acımasız hâle gelen Ermeni mezalimleri üzerine Heyeti Temsiliye Kilikya da vakit geçirmeden Kuvayı Milliye örgütlemesine gitmek zorunda kalmıştır. Anadolu ve Kafkaslardaki durum ile Ermeni Devleti kurma girişimlerinin devam ettiği bir dönemde, Bristol 1919 yılı Nisan ayı ortasında kaleme aldığı iki haftalık raporunun Trabzon ile ilgili kısmında kayda değer bir şey bulunmadığını belirttikten sonra, Kilikya hakkında bilgi vermektedir. Haftalık raporun Kilikya ile ilgili kısmında, Fransa nın Ermenilere Fransız askerî üniforması giydirerek ve silahlandırarak kasabalara gönderdiği, Fransız üniforması içindeki Ermeni askerlerin geceleri Türklere ateş açtığı ve Türklerin de karşılık verdiği yazılmıştı. Hatalarını fark eden Fransızlar, Ermeni askerleri görevden uzaklaştırmaya çalışmaktaydı. 363 Kilikya, Türkiye: Bu bölgede rapor edilecek yeni bir gelişme olmamakla birlikte, Fransızlar bir müddet önce Ermenileri askere almış ve bunlara Fransız askerî üniforması giydirmiştir. Askere alınan ve Fransız askerî üniforması giydirilen Ermeni askerler göreve gönderilmişlerdir. Bunun sonucu, Fransız üniformalı askerlerin geceleri Türklere ateş etmesi ve Türklerin de onlara ateş etmesidir. Fransızlar yanlışlarını fark ederek askere aldıkları Ermenileri terhis etmeye çalışmaktadır. 364 Bristol un haftalık raporuna aldığı bu bilgi doğruluk payı olmakla birlikte eksiktir. Mondros Mütarekesi nden hemen sonra Ermeni fedailer (kamavurlar) ve Ermeni göçmenleri büyük topluluklar hâlinde Kilikya bölgesine gelmeye başlamışlardı. Temel amaç, Kilikya havalisinde kurulacak Ermeni devleti için gerekli şartları oluşturmaktı. Daha sonra geliştirilerek Deniz den Deniz e Ermenistan olarak kurgulanacak bu projenin alt yapı çalışmaları Fransızların desteğinde yapılıyordu. Dünyanın her tarafından gelen Ermenilerden kurulan Ermeni alayına bölgede yaşayan Türkler, acımasızlığı ve yaptıkları mezalim nedeniyle Ermeni İntikam Alayı adını vermişlerdi. Fransız üniforması giyen bu Ermeniler, geceleri Türklerin evlerine saldırıyor, baskın yapıyor, yağmalıyor ve türlü mezalim işliyorlardı. Gündüz ise Türklerin de kendilerine ateş ettiklerini bahane ediyorlardı. Bristol un raporladığı hadise, aslında suçu Türklere atan Ermeni propagandasının başarılı olduğunu göstermektedir. 363 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Report of Operations for the two Weeks Ending 13 April Part Three, Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, June 22, Part Three, Con s. 1-3.

162 160 Fransız üniforması giyen Ermeni intikam birliklerinin acımasızlığı ve gözü dönmüşlüğü Robert Koleji Müdürü Calep F. Gates in Anadolu gezisi sonrası kaleme aldığı ve telgraf ile Washington a gönderilen raporda da açıkça görülür. Misyoner olmasına rağmen ılımlı bir insan olan Gates, Ermeni çetecilere Fransız askerî üniforması giydirilmesi uygulamasının büyük bir hata olduğunu belirtmiştir. 365 Mondros Mütarekesi imzalandıktan hemen sonra Fransızlar ilk olarak Aralık ayında Mersin ve daha sonra Adana yı işgal ettiler. Bir yıl sonra işgal Ekim ayında Kilis e ve Maraş a doğru genişletildi. Fransız askerlerinin en büyük yardımcısı daha önce de belirtildiği gibi Ermeni komitacılardı. Söz konusu işgal sonrasında Kilikya ve havalisindeki Fransız işgali ve buna bağlı Ermeni tedhiş hareketleri de engellenemez bir duruma gelmişti. 20 Aralık ta, Mehmet Bey isimli bir Türk doktor Fransız işgali altındaki Adana dan gelerek son gelişmeler hakkında Bristol a bilgi verdi. Dr. Mehmet Bey in anlatımına göre, Kilikya da Fransız işgali ile başlayan insanlık dramı artarak devam etmekteydi: Mehmet Bey adında, Adana dan bir Türk doktor geldi. Ziyaretin amacı, Kilikya daki Fransız işgalinin sonuçlarını ortaya koymaktı. Dr. Mehmet Bey, Fransızların Türkleri bir akşam yemeğine davet edeceğini ve gidenlerin öldürüleceğini ya da ortadan kaldırılacağını söyledi. Fransızlar, eşkıyaları avlama çalışmalarında köylüleri onlara [eşkıyalara] yardım etmekle suçlamaktadırlar ve eşkıyaları bulamazlarsa köylüleri öldüreceklerdir. Halk temsilcilerinden Fransız güdümünü arzu ettikleri yönünde bir dilekçe imzalamaları istendi, fakat halk bunu arzulamamaktadır. Fransızlar, Türk okullarını kapattılar ve herkesin sadece Fransızca ve Ermenice öğretilen Fransız okullarına gitmesi talimatını verdiler. Fransızların bu toprakları işgal ettiği günden bugüne vergiler dört kat artmıştır ve daha önce bir mektup için 1 kuruş olan posta ücreti 3.5 [kuruş] olmuştur. Şu anda Adana da Balkan ülkelerinden gelen belli sayıda Türk mülteci vardır ve bunlar için bol miktarda barınma yeri olmasına rağmen Fransızlar bu insanları şehirden dışarı sürerek [boş yerlere] Ermenileri yerleştirmekte ve böylece bir Ermeni çoğunluk elde etmeye çalışmaktadır. Adana bölgesinde evlerine geri dönmek isteyen Sivas, Konya ve İstanbul dan gelen Ermeniler vardır. Fakat Fransızlar bunların gitmelerine izin vermemektedir. Bölgede elbise ve tıbbi malzemeye ihtiyaç duyan çok sayıda yoksul insan vardır. Onlar [Türkler] bizim yardım örgütlerimizden yiyecek karşılığında ilaç ve elbise almaktan memnuniyet duyacaklardır. 366 Bristol un savaş günlüğünde açıkça görüldüğü gibi işgal sonrasında Kilikya havalisinde bir insanlık dramı yaşanıyordu. Sivas Kongresi karalarına uygun 365 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Con , MLB-G, April, 29, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, December 20, s. 1.

163 161 olarak Heyeti Temsiliye tarafından Kilikya havalisinde Kuvayı Milliye teşkilatlanması başlatılmış ve harekât merkezi olarak Saimbeyli yakınlarındaki Kayseri vilayetine bağlı Develi ilçesi seçilmişti. Kayseri nin güneyinde bulunan Develi ilçesi Saimbeyli nin kuzeybatısında yer alıyordu. Bu esnada, her ne kadar askerî üniformaları çıkartılsa da Fransa nın himayesi altındaki Ermeni çeteleri bölgedeki Türk halkına her türlü fenalık ve zulmü yapmaya devam ediyordu yılı sonuna yaklaşılırken Kilikya bölgesindeki çatışmalar daha da şiddetlendi. Ermeniler Amerikan basın organlarını da kullanarak Güney Ermenistan olarak isimlendirdikleri Kilikya nın kendilerine ait olduğunu ispat etmeye çalışıyorlardı. Amerika daki en azılı Türk düşmanı Taşnak mensuplarından bir tanesi olan Vahan Kardaşyan, 19 Ekim 1919 tarihinde New York Times ta yayımlanan makalesinde Kilikya da Ermeni ve Türk yaşadığını, Ermenilerin iddia edildiği gibi azınlık değil, çoğunluk olduğunu belirtiyordu. Vahan Kardaşyan a göre Ermenileri ve Türkleri bir araya getirecek bir formül Ermenilerin aleyhine olacaktı. 367 Vahan Kardaşyan ABD Kamuoyunu yanıltmak için rakamlarla oynayarak Ermeni nüfusun çoğunlukta olduğu algısını yaratmaya çalışıyordu. Oysa, Harbord ve Moseley Raporlarında belirtilen Ermeni nüfus rakamları Fransızların desteğinde yerleştirilen taşıma nüfus dâhil Kardaşyan ın iddialarının çok altındaydı. 368 Bu gelişmelerden sonra 1920 yılı Şubat ayında Bristol, bir misyoner teşkilatı olan Amerika Yakındoğu Yardım Örgütü (ACRN) temsilcisi W. W. Peet ile görüşerek çatışma alanındaki yardım örgütü çalışanlarının durumunu ele aldığını notlarına şöyle ilave etti. Bay W.W. Peet ile Haçin de [Saimbeyli] bulunan Bayan Cold dan gelen telgrafla ilgili olarak Kilikya daki gelişmeleri ele almak üzere bir görüşme yaptık. Ona [Bayan Cold a] bir telgraf göndererek bölgede bulunan tüm ırkların ayrım yapılmaksızın korunması için yerel makamlara başvurması ve bulunduğu yerdeki şartların tehlikeli olduğuna karar vermesi hâlinde oradan ayrılması talimatının verilmesini kararlaştırdık 369 Tüm bu hadiselerin içinde, misyonerlerin ve Amerikan yardım örgütlerinin Anadolu daki çalışmaları devam ediyordu. Önceki bölümlerde de görüldüğü gibi özellikle misyonerlerin çalışma yöntemleri ve Türk halkına yaklaşımları bazen sorunlara da neden olmaktaydı yılı başlarında Antep yakınlarında 367 Vahan Cardashian, The Turks Heritage, New York Times, Ekim 2, s Harbord Raporu için bkz. İsmail Köse, Woodrow Wilson un Ermeni Hamiliği Teşebbüsü ve Ermenistan Görevine Giden General Harbord Askerî Kurulu, Türk Dünyası Araştırmaları, S. 108, s ; Ayrıca bkz. Moseley, agr., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 10, s. 1.

164 162 iki Amerikalı misyoner öldürülmüştü. Halide Edip [Adıvar] Bristol ile görüşerek durum hakkında bilgi verdi ve Mustafa Kemal in, Maraş taki Türk Kuvvetleri Komutanı na Maraş ve etrafındaki Amerikan vatandaşlarının güvenliğine dikkat edilmesi emrini verdiğini bildirdi silahlı Ermeni çeteci Millî Mücadele güçlerinin elinde bulunuyordu. Görüşmede Halide Edip, Fransızların Ermeni askerleri kullanarak bu bölgeleri işgal etmeye çalışmalarının bütün bu sorunlara neden olduğunu belirtiyordu. 370 İstanbul un işgalinin hemen öncesinde, 13 Şubat 1920 tarihinde Maraş ta Millî Mücadele güçleri ile Fransız askerleri arasında çatışmalar başlamıştı ve Bristol, Halide Edip ile görüşerek bölgedeki 20 kadar Amerikan vatandaşının tahliyesi için yardım istedi. Hadise Fransızlara karşı çatışmada Amerikan yardım kurumu binalarının kullanılması sonucunda ortaya çıkmıştı. 371 Görüşme sonrasında Amerikalıların korunması için gerekli tedbirler alındı. Antep Mebusu Ali Cenani Bey ve kızı Antep ve Maraş taki hadiselerle ilgili olarak geldiler. O [Ali Cenani Bey] Antep mebusudur ve burası [Antep] onun doğduğu yer olup orada hatırı sayılır bir mülke sahiptir. Amerikan vatandaşlarının Antep i terk etmesine gerek olmadığı ve Türklerin onlara [Amerikalılara] bakacağını ve koruyacağını söyleyerek bana güvence verdi. Fahreddin Bey randevu ile geldi. Maraş tan alınan telgrafın bir kopyası kendisine verildi. İvedi olarak Antep ve Maraş a telgraf çekip buralardaki Amerikalılar ile ilgili bilgileri alacağını söyledi. Ayrıca, Fransız güçlerinin Maraş ı boşalttığı ve İslâhiye ye çekildiğini bildiren bir telgraf aldıklarını ve tüm Amerikalıların güvende olacağını söyledi. 372 Ali Cenani Bey den dört gün sonra Halide Edip Bristol ile görüşerek Maraş bölgesinde bulunan Amerikalılar ile ilgili Mustafa Kemal den gelen telgrafı iletti. Halide Edip [Adıvar] Hanım, Maraş taki Amerikalılar ile ilgili bilgi vermek üzere geldi. O [Halide Edip Adıvar] Mustafa Kemal den ve Maraş taki Türk Kuvvetleri Komutanından almış olduğu telgrafı okudu. Onlar [okunan telgraf] Amerikan vatandaşlarına dikkat edilmesi ile ilgili olarak verilmiş emirlerin alıntılarından oluşuyordu. Bu telgraflardaki bilgilere göre, silahlı Ermeni şu anda Türklerin elindeydi ve Amerikan vatandaşlarına dikkat edilmekte ve Türkler tarafından korunmaktaydılar. O [Halide Edip] ayrıca, Türkler bizim insanlarımıza [Amerikalılara] dikkat edeceklerini söyledilerse sözlerini tutacakları konusunda kuşkunun yersiz olduğunu söyledi. O [Halide Edip] ayrıca bu sorunu 370 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 17, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 13, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 16, s. 1.

165 163 Fransızların Maraş ve çevresine getirdiklerini söyledi. Onlar [Fransızlar] Ermeni askerlerle birlikte ülkeyi işgale geldiler ve onlar [Ermeniler] Türklere saldırarak cinayetler işledi, [Türk] kadınlarına vahşet uyguladı, tecavüz ettiler. Sonuç olarak bu karışıklık ortaya çıktı. Buna rağmen Türkler, Amerikalıları [misyonerleri] onur misafirleri olarak koruyacaklardır, fakat onun [Halide Edip] düşüncesine göre; Türkler ve Fransızlar arasındaki bu çatışma durumu devam ederken onların [Amerikalıların ] Maraş tan ayrılması daha iyi olacaktır. 373 Halide Edip in Bristol a ilettiği telgrafta da görüldüğü gibi, Mustafa Kemal ve TBMM Maraş taki gelişmeleri yakından takip ediyordu. Mustafa Kemal, 24 Nisan 1920 tarihinde TBMM nin gizli oturumunda yapmış olduğu konuşmada, Maraş olaylarından bahsederek Fransızlar tarafından desteklenen Ermenilerin Kilikya, Maraş, Urfa havalisinde Müslüman ahaliye yapacak oldukları tecavüzler ve katliamlar sonrası ortaya çıkacak mukabeleden TBMM nin mesuliyet kabul etmeyeceğini ve Fransızlar ile Maraş dolaylarındaki çatışma esnasında zarar gören diğer Hristiyanların arada kaldıklarını söylemiştir. 374 Diğer Hristiyanlar ile, bölgede bulunan Amerikalı misyonerler kastediliyordu. Sivas Kongresi kararları temelinde Bakanlar Kurulu görevi yapan Heyeti Temsiliye nin Kuvayı Milliye birliklerini örgütleme çalışmaları bu esnada devam ediyordu ve Bağlaşıklar da İstanbul u işgal etmek için hazırlanıyordu. Son Meclisi Mebusan tarafından 28 Ocak ta kabul edilip 17 Şubat ta ilan edilen Misakı Millî, Bağlaşıkların işgal niyetlerini hızlandırmalarına neden oldu. Misakı Millî nin ilanı parçalara ayrılması planlanan Anadolu dan pay kapmak peşinde olan Ermeni ve Rumları da tedirgin etmişti. Misakı Millî nin ilanından iki gün sonra, 19 Şubat 1920 tarihinde Ermeni ve Rum Patriklerinin temsilcileri birlikte Amiral Bristol u ziyaret ettiler. Aslında, aralarında tarihten gelen çözümsüz anlaşmazlıklar olan iki patriğin bir araya gelebilmesi bile büyük bir hadiseydi. Onları birleştiren ortak amaç, kısa süre önce birlikte yaşadıkları Türklere karşı açılacak topyekûn savaş niyetiydi. Bu durum Bristol un günlüğüne şu şekilde not edilmiştir: Öğleden sonra, Rum ve Ermeni Patriklerinin birer temsilcisi, her iki Patriğin, İstanbul daki Hristiyan nüfusun daha iyi korunmasını tavsiye niyetini taşıyan gizli bir önerisini Bağlaşık Yüksek Komiserlerine iletmek üzere geldi. Bu öneri, Hristiyanların Bağlaşık Polisi gözetiminde düzenin korunabilmesi için silahlandırılmasıydı. Temsilcilere elimden geldiği kadar, vurgulu bir şekilde Türkiye de daha fazla insanın silahlandırılmasına taraftar olmadığımı söyledim. Hristiyan 373 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 17, s TBMM Gizli Celse Zabıtları, 24 Nisan 1336 (1920), Devre 1, İctima 1, C. 1. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1985, s. 2-3.

166 164 ırkların silahlandırılmasının talihsiz sonucu, Yunanlıların [Rumların] silahlandırıldığı İzmir bölgesinde ve şu anda Kilikya da Ermenilerin Fransızlar tarafından silahlandırılmasında görülmüştü. Sonuç [silahlandırmanın sonucu] bir savaş durumunun ortaya çıkmasına ve insanların sürekli olarak öldürülmesine neden oldu. Onlara [patrik temsilcilerine] bu ülkede eğitimsiz bir halk yığını olduğunu ve bu insanların silahlandırılması ve daha az ya da hiç eğitimi bulunmayan kişiler tarafından yönlendirilmesi ile elde edilebilecek tek şeyin, kargaşa ve farklı ırklar arasındaki nefreti daha da artırmak olacağı bilgisini ilettim. Ayrıca, bu ülkede şu anda meydana gelen sorunlar nedeniyle suçlanabilecek diğer vicdansız, acımasız liderler tarafından bu cahil insanların da yönlendirilebileceğini belirttim. Bana göre; daha fazla insanı silahlandırmaktansa herkesin silahsızlanması gerekiyor ve bu liderlerin [Bristol muhtemelen Rum ve Ermeni Patriğini kastediyor] asıl görevi, ırklar arasında nefret ve daimî güvensizlik yaratmak yerine, bu ırkları bir araya toplamak ve aralarındaki sorunları gidermek olmalıdır. Temsilciler bu konuda ve tüm insanların silahsızlandırılması hususunda benimle hemfikir olduklarını söylediler. 375 Her iki Patrik temsilcisinin bu teklifi Bristol a ilettikleri tarihlerde İstanbul resmen olmasa bile fiilen işgal altındaydı ve Bağlaşık askerleri istedikleri uygulamayı yapıyorlardı. Bu nedenle Ermeni ya da Rumlar için İstanbul da herhangi bir tehlikenin söz konusu olması mümkün değildi. Silahlanma talebinin altındaki niyet işgale yönelikti ve her ne kadar Bağlaşık karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmasa da Bristol bu talebi olumsuz karşılamış, temsilciler mecburen Bristol a kendisi ile hemfikir olduklarını söylemek durumunda kalmışlardı. Silahlanma niyetinden henüz vazgeçilmemişti. Böyle bir teklifin iki milletin en üst düzey din adamlarından gelmiş olması, ayrıca Patrikhanelerin aslî görevleri olan din işlerinden ziyade siyasete bulaşma oranını göstermesi açısından da önemlidir. Bristol un da vurguladığı gibi, din adamlarının uğraşması gereken iş, Müslüman ve Hristiyanlar arasındaki sorunları çözmek ve nefreti azaltmak olmalıydı. Kaldı ki birkaç yıl öncesine kadar her iki patrik de Türk idaresi altında sorunsuz bir şekilde görev yapmaktaydı. Her iki temsilcinin Bristol a başvurusundan bir buçuk ay önce, 4 Ocak günü New York Times ın ilk sayfasında yayımlanan bir haber dikkati çeker. Yunan Haber Ajansına dayandırılarak verilen haberde, Türklerin özellikle Trakya ile İstanbul un yakın semtlerinde Hristiyanlara saldırdığı yazıyordu. 376 Haber düzmeceydi, çünkü fiilen Bağlaşık işgali altında olan Trakya da ve İstanbul da Hristiyanlara saldırılması imkânsızdı, zaten böyle bir hadise de vuku bulmamıştı. Haberden anlaşıldığı kadarıyla iki patriğin silahlanma talebi organize bir işti ve önceden planlanmıştı. 375 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, February 19, s New York Times, Turks Attacking Christians, January 4, s. 1.

167 165 Bu esnada geçmişten gelen bir alışkanlıkla misyonerlerin bir kısmı Ermeniler tarafından ortaya atılan abartılı ve kurgu iddialara sorgusuz sualsiz inanma eğilimlerini göstermekteydiler. 4 Mart 1920 tarihinde misyonerler W. Peet ve Dr. W. Chambers, Bristol ile görüşerek Kilikya ve Maraş taki hadiseler ile ilgili güvenilir bir kaynaktan bilgi aldıklarını ve Maraş ta , Kilikya da ise Ermeni nin öldürüldüğünü bildirdiler. Misyonerlerin güvenilir kaynak olarak belirttikleri kişi, bir Ermeni ydi. İki misyoner, iddiaları araştırmaya gerek görmeksizin olayı dünya kamuoyuna bildirme eğilimindeydiler. Misyonerlerin bu planı, Bristol tarafından engellendi, çünkü mektuptaki bilgilerin doğru olmadığından emindi. Bristol daha sonra kendisini ziyaret eden Amerikalı gazetecilere katliamın söz konusu olmadığını ve öldürmenin karşılıklı gerçekleştiğini söyledi. 377 Tüm bu gerçeklere rağmen Yakındoğu Yardım Örgütü nün (NER) 1920 yılı sonunda senatoya sunulan Mütevelli Kurulu yıllık raporunda Maraş ve Haçin deki Ermenilerin katledildiği söyleniyordu. 378 Aslında Bristol un da gazetecilere söylediği gibi, bölgede yaşayan Türkler ile işgalci Fransa desteğindeki komitacı Ermeniler arasında gerçekleşen çatışmada her iki taraftan da pek çok kişi hayatını kaybetmişti. Müdahale edilmemiş olsaydı olay dünya kamuoyuna daha önceki yıllarda yapıldığı gibi. Türkler Ermenileri katlediyor şeklinde yansıtılacaktı. Patrik temsilcilerinin görüşmesinden birkaç hafta sonra, 1920 yılı Mart ayı başında ACRN temsilcisi W. W. Peet ile diğer bir misyoner Dr. W. N. Chambers, Bristol u ziyaret ettiler. Ziyaret konusu Maraş ve çevresindeki çatışmalardı: Öğleden sonra Bay W. W Peet ve Dr. W. N. Chambers Kilikya daki gelişmeler ile ilgili olarak ziyaretime geldi ve Kilikya daki gelişmeler üzerine yazmış olduğu bir mektubu sundu. Bu mektup, onun [Dr. Chambers] bilgilerinin güvenilir bir tanıktan elde edildiğini belirtiyordu. Bu tanığın kim olduğunu sorduğumda bir Ermeni olduğunu söyledi. Bunun üzerine onu Ermeni tanığı kabul etme gerekçesini öğrenmek için sorguladım, [kaynağının] güvenilir olmadığını kabul etti. Mektubunda ile Ermeni nin Maraş ta katledildiğini belirtmişti 377 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 4, s. 1-2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 22, s. 1; Buna rağmen Avrupa ve ABD deki gazetelerde Maraş ta Hristiyanların katledildiği propagandası yapılmaktaydı. Bkz. Burnet Hershey, Kemal and the Allies Policies, New York Times, October 8, s. 49; New York Times, Eye Witness Tells How Armenians were Massacred, March 6, s. 1; Levon Marashliyan, Doktora tezinde bu rakamı arasında vermektedir. Marashliyan ya Bristol raporlarını hiç görmemiştir ya da bilinçli olarak görmezden gelmektedir. Bkz. Levon Marashlian, agt., s. 17, Near East Relief, Annual Report of Board of Trustees of the Near East Relief Transmitted, Pursuant to Law, for the Year Ending December 31, Senate, Doc. No: 5. s. 5.

168 166 ve Kilikya da katledilen [Ermenilerin] toplam sayısının arasında olduğunu tahmin ediyordu. Ona, bu bilginin güvenilir olmadığını ve kendi adı ile bu gibi beyanlarda bulunmasının büyük bir risk taşıdığını, çünkü onun [Dr. Chambers] karakter ve şöhretinin bu olayların tamamen gerçek olgular gibi kabul edilmesini sağlayacağını ve bu durumda bunların tüm dünyada yayımlanacağını söyledim. Ona, bunun sadece ırklar arasındaki nefreti artıracağını, Ermeniler ile Müslüman olmayan ırklara büyük zarar vereceğini ve kendisinin de benim gibi, bunun iyi bir sonuç elde edilmesini sağlamayacağından emin olduğunu söyledim. Görüşme esnasında Bay Peet benim fikirlerime yakınlık gösterdi. Sonunda Dr. Chambers, benim ne demek istediğimi anladığını ve haklı olduğumu düşündüğünü, mektubunda katliamlarla ile ilgili kısımları büyük ihtimalle çıkartacağını ve daha genel ifadeler kullanacağını, uygun tanıktan elde ettiği bilgileri kullanacağını söyledi. Bunun çok önemli bir görüşme olduğunu hissettim ve Dr. Chambers ı benim düşünce açıma getirebilmekten büyük memnuniyet duydum yılı Mart ayı içerisinde Ermeni temsilcilerinin peş peşe Amiral Bristol u ziyaret ettikleri ve Kilikya ya yapılacak bir Amerikan askerî müdahalesi için nabız yokladıkları görülür. Oysa birkaç ay öncesine kadar böyle bir talep ya da şikâyet yoktu. Fransızların, daha organize hareket etmeye başlayan Kuvayı Milliye birlikleri karşısında yetersiz kalarak Kilikya nın bazı bölgelerini boşaltmaları Ermeni ilerleyişi ve Fransız askerî üniformalı intikam birlikleri (kamavurlar) ve Ermeni başıbozukların yaptığı mezaliminin aksi sedalar şeklinde geri döneceği endişesini beraberinde getirmişti. Bağlaşıklardan ümitlerini kesmiş olan Taşnak ve Hınçak komitacıları Amerikan yardımının hiçbir zaman olmadığı kadar kendileri için önemli olduğunun farkına vararak İstanbul da Amiral Bristol un, Washington da ise hükûmet katlarının kapılarını aşındırıyor, Bristol un deyimi ile tamamen uydurma, aldatıcı propaganda ile lehlerinde kamuoyu yaratmaya çalışıyorlardı. İki misyoner Dr. Chambers ve Peet in ziyaretinden yaklaşık bir hafta sonra Türkiye deki Protestan Ermenilerin lideri Z. A. Bezciyan randevu alarak Bristol u ziyarete geldi. Görüşme konusu kaçınılmaz olarak Kilikya üzerineydi:.öğleden sonra Ermeni-Protestan Topluluğu önderi Z[enop] A. Bezciyan geldi. Kendisi randevu alarak geldi ve ben de onunla Kilikya daki durumu görüşmek istiyordum. O [Bezciyan], bu bölgeyi çok iyi bilmektedir; çünkü Ayıntap [Antep] de doğmuş ve buradaki Amerikan Koleji nden mezun olmuştur. O [Bezciyan], çok zeki ve açık ufuklu bir adamdır. O, [Bezciyan] hukuk çalışmıştır ve Türk hukukunun aslında dünyanın en iyisi olduğunu, dünyada ilk geleceğini ve hatta birçok alanda bizim [Amerikan] kanunlarımızdan bile iyi olduğunu söyledi. O, [Bezciyan] benim, Türkiye deki en önemli sorunun, kanunun kötü 379 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 4, 1920.

169 167 idaresi olduğu fikrime katıldığını söyledi. Bana açık yüreklilikle Fransızların Kilikya da Ermenilere ihanet ettiğini düşündüğünü, bununla birlikte Ermenilerin de Fransızlara katılarak ve şüphesiz Fransızların teşvik ettiği politik amaçlarına ulaşmak için çok fazla akıllılık yapmadıklarını söyledi. Kendisi, katliam raporlarının büyük bir abartı olduğu ve bunun büyük bir hata olduğu konusunda benimle hemfikir olduğunu söyledi. Ona, Türkiye deki sorunun en doğru çözüm şekli konusundaki fikrinin ne olduğunu sorduğumda güçler [Bağlaşıklar ve ABD] arasındaki birliğin sağlanmasının çok önemli olduğunu ve şayet onlar bu birliği sağlayabilirlerse sorunun kolaylıkla çözülebileceğini belirtti. Fakat diğer durumda çözüm çok zordur ve Müslüman olmayan ırklar daha büyük bir tehlike içerisinde olacaktır dedi. 380 Maraş taki çatışmalar ve Ermenilerin misyonerler desteğindeki tek yanlı propaganda faaliyetleri tüm dikkatleri Kilikya ya döndürmüştü. Amerikan medyasında yine tek yanlı haberler yayımlanıyor ve masum (?!) Ermenilerin zorla Müslümanlaştırıldığı ve Maraş ta katledildiği iddia ediliyordu. 381 Hadiseleri yakından araştırmak için Amerika nın büyük gazete temsilcileri peş peşe İstanbul a gelmekteydi. Bu gazetecilerin bazıları ile yapılan görüşme Bristol günlüklerinde şu şekilde yer alır: Öğleden sonra gazete temsilcileri, Bayan Dorian, Bay Smith ve Bay Brown geldiler. Genel durum ele alındı ve onlara Dr. Lambert in Halep ten Maraş a gidiş ve dönüş yolunda gerçekleştirmiş olduğu gezi raporunu okudum. Bu [Rapor] çok enteresan bir tanımlamaydı ve muhtemelen bütün durum üzerinde elde edilebilecek en iyi tanıktı. Bu rapor, Ermenilerin Maraş ta Türkler tarafından tek taraflı olarak katledildiklerini göstermemektedir. Hadise bir çatışmaydı ve her iki tarafta da [Türk ve Ermeni tarafında] erkek, kadın ve çocuklar ayrıt edilmeksizin öldürülmüştü. Ermenilerin daha fazla zarar görmesinin nedeni, Türkler kadar silahlanmış olmamalarından kaynaklanmıştı. Şüphe yok ki Fransızlar, çatışma esnasında ve şehrin daha önceki ileri gelenlerini tutuklama, Türk bayrağını [gönderden] indirme ve yerli halkı provoke eden eylemleri ile ahlakî olmayan bir şekilde davranmışlardı. 382 Maraş taki hadiseler iddia edildiği gibi Türklerin Ermenileri katliamı şeklinde değil, aksine karşılıklı çatışma sırasında olmuş ve Türkler de hayatını kaybetmişti. Bristol açık yüreklilikle bu gerçeği Amerikalı gazetecilere anlatmış ve hadiselerin gerçek yüzünü göstermişti. Oysa bu tür haberler geldiği kay- 380 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 13, s Burnet Hershey, Kemal and the Allies Policies, New York Times, October 8, s. 1; New York Times, Eye Witness Tells How Armenians were Massacred, March 6, s. 1; New York Times, Order Armenians Made Moslems, January 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 22, s. 1.

170 168 nağa bakılmaksızın ya hiç yayımlanmıyor ya da gazetelerin arka sayfalarında ve dip köşelerinde dikkat çekmeyecek şekilde veriliyordu. Daha önce verilen bilgilerden de anlaşılabileceği gibi Amerikan yardım örgütleri yarı bağımsız kuruluşlardı ve en etkin yardım örgütü misyonerlerin denetimindeki NER idi. Her ne kadar yarı bağımsız bir kuruluş da olsa Bristol günlüklerinde NER görevlileri arasında Amerikan subaylarının da bulunduğu görülür. Bunlardan bir tanesi de Kilikya bölgesinde görevli olan Albay Coombs tu. Yakındoğu ya Yardım [Komitesi] (NER) İdari Müdürü Albay Coombs Kilikya ya gerçekleştirmiş olduğu ziyaret ile ilgili bilgi vermek için geldi. Fransızların pratik olarak hiçbir şey yapmadığını; lakin kendilerini pozisyonlarında güçlendirmeye çalıştıklarını, buna rağmen bölgedeki düzeni sağlamak ya da Amerikan veya Ermeni vatandaşlarını korumak için hiçbir şey yapmadıklarını söyledi. Fransızlar, Adana dan Mersin e gitmekte olan kısa demiryolunun açık kalmasını bile sağlayamamaktadırlar. Bu nedenle kendisi, Fransızların tehlikeli olacağı uyarısına ve ilk başta gitmesine izin vermemelerine rağmen Adana dan Mersin e otomobil ile gitmiş. İlk olarak şehrin valisine uğramış ve ondan hat boyunca bulunan insanları kendisinin geçeceği ve bir Amerikalı olduğu yönünde bilgilendirmesini istemiş. Vali, önce bu insanlar üzerinde herhangi bir kontrolü olmadığını söylese de sonra yola çıkmadan evvel bir gün daha beklemesini istemişti. Bu yeterliydi ve bir gün bekledikten sonra yola çıkarak sorunsuz [Adana ya] gitmiş. Fakat, yol boyunca Fransızlar tarafından yakılmış Türk köyleri ile karşılaşmış.verdiği rapora göre; bir defasında Fransızlar zırhlı bir treni bir köprünün tamiri için göndermişler, zırhlı tren geçtikten sonra arkalarında kalan bir köprü havaya uçmuş. Albay Coombs, [Ermeni] yetimlerin Kilikya dan Kıbrıs a taşınmamasına karar verdiğini söyledi. Onun [Albay Coombs un] Kilikya da edinmiş olduğu izlenim, Ermenilerin Türkler tarafından yavaş yavaş yok edileceği şeklindedir. 383 Kilikya daki çatışmalar devam ederken 1920 yılı Haziran ayı ortalarında bölgede bulunan misyoner Dr. A. W. Kennedy İstanbul a gelerek Bristol ile görüştü. Bristol un günlüğündeki notlara göre Kennedy, bölge ile ilgili yeni bir bilgi getirmemişti. Görüşmede ele alınan başlıca konulardan bir tanesi de Ermeni yetimlerin Kıbrıs a nakil planıydı. Yetimlerin ve barınma yerlerinin büyük kısmı Amerikalı misyonerlerin denetimindeydi ve şiddetlenen çatışmalar yetimhanelerin güvenliğini tehlikeye sokmuştu. Yetimlerin nakledilmesi durumunda Kilikya daki Ermeni nüfusun azalacağından korkuluyordu. Çünkü ABD deki Ermeni komitacıları Kilikya da çoğunluğa sahip olduklarını ve buraların Güney Ermenistan olarak kendilerine verilmesi gerektiğini iddia ediyordu. Görüşme günlüklerde şu şekilde yer alır: 383 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, May 5, s. 2.

171 169 Öğleden sonra, Kilikya da Belediye Başkanının [hangi şehrin belediye başkanı olduğu belirsizdir] yardım çalışmaları ile ilgili olarak bölgede bulunan ve buradan İstanbul a dönen Dr. A. W. Kennedy geldi. Kendisi Kilikya daki şartlarla ilgili olarak benim kendi vatandaşlarımdan almış olduğum bilgiler dışında işe yarayacak ek bir bilgi vermedi. Kilikya da bulunan Ermeni yetimlerinin ve diğer Ermenilerin Kıbrıs a nakledilmesine karşı olduğunu, bunun kötü bir politika olduğunu; fakat Kıbrıs a nakledilmemeleri halinde öldürülecek ya da katledileceklerse elbette bunun [Kıbrıs a gönderme işinin] yapılması gerektiğini söyledi. Ona göre bu insanların nakledilmesi yanlış bir iştir; keza kalsalar bile Avrupalı güçlerin Ermenileri koruyamayacağı da açıktır. Bu durumda tüm Ermeniler dağılacaktır ve gelişmeler muhtemelen Ermenileri öldürmeden onlardan kurtulmak için iyi bir fırsat olarak değerlendirecek olan Türkleri daha fazla terörizmde bulunmaları için tahrik edecektir. Dr. Kennedy e, bu konuda onunla tamamen aynı fikirde olduğumu ve yetimlerin Kıbrıs a nakledilmesine daima karşı olduğumu söyledim. Bay Kennedy, çok açık bir şekilde Ermenilerin ve diğer Hristiyan ırkların korunabilmesi için ne yapılabileceğini sordu. Ona, bu ülkede pek çok işin tamamen Hristiyan olarak adlandırılan ırkların aleyhine olarak yapıldığını belirterek bunun devam etmesi durumunda, Ermeniler diğerleri ile birlikte yok edileceklerdir dedim. Ona, bu etkide bulunan sebep ya da sebepleri bulabilir ve ortadan kaldırabilirse bunun takip edilecek uygun bir plan olduğunu söyledim. Ona [Dr. Kennedy e] bir yıl önce 1919 yılı Mayıs sonunda bu ülkede kısmen barış ve düzen konuşmaları vardı; fakat bu tarihten itibaren Avrupalı politikacıların mevcut şartları devam ettirmek için uğraştıklarını söyledim. Dr. Kennedy e şahsi kanaatime göre bunun şu anki etkiyi yaratan neden olduğunu söyledim. Aksini söyleyemediği için benimle hemfikir oldu. Dr. Kenndy, çok inançlı bir şekilde, Ermenilerin millî isteklerine de uygun şekilde bu milleti geliştirmek için bağımsız bir Ermenistan devleti kurulmasını gündeme getirdi. Böyle bir hareketin ırklar arasında daha güçlü ve nefrete dayalı hisleri artıracağına inandığımı ve böyle bir plana karşı olduğumu; çünkü bunun en iyi plan olduğuna inanmadığımı söyledim. Ona, bizim Amerikan kolejlerinin, eğitilen insanların birlikte mutlu bir şekilde yaşayabileceğini gösterdiğini, tüm ırkların Amerika da, İngiltere de ve diğer medeni ülkelerde bu şekilde yaşamasının mümkün olduğunu söyledim. Bundan farklı bir planın bu ülkedeki ırksal nefreti artıracağını ve bunun ırklar arasında süregiden bir çatışmaya neden olacağını söyledim. Ona, Türkiye deki en büyük sorunun yasaların uygulanması olduğunu söyledim. Türk yasalarının iyi yasalar olduğunu ve iyi yönetildiği takdirde iyi bir idare şekli olacağını belirttim. Bu ülkedeki en büyük problemin kilise ile devletin [Şeri Hukuk ile Medeni Hukuk un] birleştirilmesi olduğu ve dinî ayrılık olarak adlandırılanların, aslında din adamları ve papazlar tarafından ortaya çıkarılan entrikalardan kaynaklı politik farklılıklar olduğu konusunda benimle aynı düşünüyordu. Hristiyan

172 170 kelimesinin genellikle ırkı ifade ettiğini ve insanları Hristiyan olmadığı konusunda benimle hemfikir oldu. Sonuç olarak Dr. Kennedy bana, kendisinin ayrı bir Ermenistan kurulması ümidi dışında genel olarak tüm konularda hemfikir olduğumuzu söyledi ve şayet bir şans verilirse Ermenilerin bir [devlet] kurabileceklerine neden inanmadığımı sordu. Ona, insanların yanlışlık ile doğruluk arasındaki farkı bilmediği yerde onlara çok fazla güvenim olmadığını söyledim. Bunun diğer ırklara da uygulanabilecek bir şey olduğu, ya da olmadığı mı? cevabını verdi. Kesinlikle uygulanabileceğini ve onların [Türkiye de yaşamakta olan ırklardan bahsediliyor] büyük oranda aynı olduğunu ve bu nedenle ırkların kalitelerini ve büyük oranda cahil oldukları gerçeğini göz önüne alarak şu anda self-determinasyon ilkesinin yürürlüğe konulması için doğru zaman olmadığına inandığımı söyledim Haziran tarihli günlükte yer alan Bristol ile W. W. Peet görüşmesi, Ermeni yetimlerin zamana yayılarak Kıbrıs a nakledilmeye başladığınıgösterir: Sabahleyin Dr. W. W. Peet gelerek bana Kıbrıs adasında bulunan Larnaka dan henüz almış olduğu bir telgrafı verdi. Bu telgraf Merzifon da görev yapan misyoner Dr. Wilson tarafından gönderilmişti ve Milliyetçilerin Fransa ile ateşkes süresinin bitmesinden sonra 19 Haziran da [17 Haziran olmalı] tekrar saldırıya başladığını bildiriyordu. O, [telgraf] ayrıca Fransızların Mersin in etrafındaki köyleri bombaladığını ve Adana ya gitmekte olan tren hattının kullanım dışı olduğunu bildiriyordu. O, [telgraf] bunlara ek olarak Tarsus taki Amerikan Koleji nde görevli olan Bay ve Bayan Nilson un çeteler tarafından ele geçirilerek tepelere [dağlara] kaçırıldığını rapor etmekteydi. Vakit geçirmeden Tracy nin hemen Mersin e hareket ederek buradaki şartları araştırması ve rapor etmesi için emir verdim Mayıs 1920 tarihinde imzalanan Türk-Fransız Ateşkes Antlaşmasının süresi 17 Haziran da dolunca yeniden başlayan çatışmalara karşılık Fransızlar savaş gemileri ile Mersin etrafındaki köyleri bombalıyorlardı. Günlükte bahsedilen bombalama hadisesi bu şekilde cereyan etmekteydi. Adana ile Mersin arasındaki demiryolu hattı ise artık kullanılamaz durumdaydı. 20 Haziran tarihli haftalık raporda verilen bilgilere göre; Mersin de bulunan Ermeni yetimlerinin Kıbrıs a nakledilme çalışmalarının devam ettiği görülmektedir. Haftalık raporda altı çizilen diğer önemli iki husus; Millî Mücadele güçlerinin İzmir de Yunanlılara saldırmak için hazırlık yaptıkları istihbaratı iken diğer husus Gürcistan ve Ermenistan ın her an Bolşevikler tarafından işgal edilebileceği bilgisidir. 386 Kilikya daki Ermeni yetimlerinin Kıbrıs a nakledilmesi tartışmaları 384 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 17, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 20 June

173 yılı Haziran ayının en yoğun gündemidir. Aslında 1919 yılının sonlarına doğru Fransızların Millî Mücadele güçleri karşısında başarısız olarak merkez kentlere çekilmesi, Fransızların desteğinde her türlü mezalimi işleyen Ermenileri ve işbirlikçilerini korkutmaya başlamıştı. Bristol, A. W. Kennedy ile görüşmesinden bir hafta sonra NER görevlileri; Dr. McCallum, Dr. Huntington ve W. W. Peet ile görüştü. Peet, bilindiği gibi uzun süredir bağımsız bir Ermeni devleti kurulması ve bu devlete Amerikan güdüm idaresinin sağlanması için aktif olarak çalışıyordu. Görüşme günlüklerde şu şekilde yer alır: Yakındoğu Yardım [Komitesi] çalışanları Dr. McCallum, Dr. Huntington ve Bay W. W. Peet ile bir toplantı yaptık. Benden, bu toplantıya katılmamı ve Ermeni yetimlerinin Türkiye den nakli ile ilgili tavsiyede bulunmamı istemişlerdi. Onlara sorunun iki tarafı olduğunun görüldüğünü söyledim: Avrupa ülkelerinin ve Amerika nın Türkiye deki azınlıkları koruyacağına inanıyorsak bu yetimleri yerlerinden hareket ettirmemeliyiz. Şayet buna inanmıyorsak Ermeni ırkının geleceğini mümkün olduğu kadar koruyabilmek için bu yetimleri nakletmeliyiz. Onlara, yetimlerin yerlerinden nakledilmesinin korunacakları anlamına gelen bir tutum olmadığını göz önüne almamız gerektiğini, bunun açıkça Ermenilerden kurtulmak isteyen Türklerin gerekçelerini daha da ileri taşıyacağını söyledim. Ayrıca, şayet Türkler şu anda Ermeni yetimlere düşmansa, yetimleri yerinden hareket ettirecek herhangi bir eylem, muhtemelen saldırıya ve katliama uğramalarına neden olacaktır. Bu nedenle en büyük güvenliğin, şu anda bulundukları istasyonlarda bırakılmaları olacağını belirttim. Her şeyi hesap ettiğimizde, insanlarımızın [Amerikalıların] ve sığınmacıların bulundukları istasyonlarda kalmalarının ve seyahatten kaçınmalarının en iyi uygulama olacağını hissediyorum. Şimdiye kadar, yaklaşık 900 yetim Ayıntap tan [Antep] alınarak Beyrut a ve yaklaşık i [yetim] de Mersin den Kıbrıs a götürülmüştür. Yetimlerin, şu anda aktif husumet bulunan yerlerde kademeli olarak nakledilmesi prensibini tavsiye ettim; fakat bunun [bir seferde] büyük bir yer değiştirme ile yapılmaması gerektiğini söyledim. Hepimiz bu görüşler ile vatandaşlarımızın bulundukları istasyonlarda kalmaları ve seyahat etmemeleri konusunda hem fikir olduk. 387 Bristol ve NER temsilcilerinin de görüşmesinden anlaşıldığı gibi, Ermeni yetimlerinin Kıbrıs a nakli konusunda henüz bir karar verilememiştir. Kararsızlıktaki en önemli etken, Anadolu nun geleceğini belirleyecek olan Sevr in imzalanmamış olmasıdır. Bu esnada Bağlaşıklar ve ABD nin Sevr e son şeklini verme çalışmaları devam ediyordu. Amerikan Kongresi ise Haziran ayı başında Ermenistan üzerine kurulacak güdüm idaresini reddetmişti. Bu ret, Anadolu da denizden denize kurulacak Ermeni Devleti planlayıcılarının hesaplarını da alt 1920, Part Three. 387 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 28, s. 1-2.

174 172 üst etmişti. Komitacılar için son ümit Başkan Wilson un belirleyecek olduğu Türk-Ermeni sınır hattıydı. Kilikya daki çatışmalar devam ederken Temmuz ayı başında Saimbeyli de (Haçin) bulunan Misyoner Alice Clark İstanbul a gelerek Bristol ile görüştü. Clark ın Saimbeyli deki gelişmeler ile ilgili vereceği bilgiler çok önemliydi. Bu nedenle Bristol bilinçli olarak görüşmeyi uzun tuttu ve mümkün olan tüm bilgileri elde etmeye çalıştı. Bayan Clark, Mondros Mütarekesi imzalandıktan birkaç ay sonra Saimbeyli havalisinde görevlendirilmiş ve 1920 yılının Temmuz ayına kadar geçen süredeki hemen hemen tüm hadiselere görgü tanıklığı yapmıştı. Bu nedenle anlatacakları tarihe not düşecek nitelikteydi. Saimbeyli de ne olduğunu, kimin kime katliam yaptığını açıkça ortaya çıkartacak birkaç kısıtlı ve güvenilir kaynaktan bir tanesi, belki de en önemlisi Bayan Clark ın anlatacaklarıydı. Bayan Clark aslında misyonerdi; fakat çalışma arkadaşlarından farklı olarak Amiral Bristol a görgü tanıklığı yaptığı hadiseleri tüm çıplaklığı ile anlattı. Anlattıkları Amerikan ve Avrupa basınında yazılanlardan 388 çok farklıydı. Örneğin Amerika nın en büyük gazetesi New York Times, 6 Mart 1920 tarihli baskısının birinci sayfasında; görgü tanıklarına dayanarak Kilikya da Ermenilerin nasıl katledildiğini hikâye eden spot başlıklı bir haber yayımlamıştı. 389 Oysa Bayan Clark ın anlattıkları ile karşılaştırıldığında bu haberin nasıl bir kara propaganda ürünü olduğu ortaya çıkıyordu: Bir buçuk yıl kalmış olduğu Haçin den [Saimbeyli] yeni gelmiş olan Bayan Alice Clark, Haçin de bulunduğu süre içerisindeki yaşananlarla ilgili olarak bilgi verdi. O, [Bayan Clark] Haçin de üç farklı Ermeni hizbinin bulunduğunu belirtti. Bir hizip Kaymakam ve destekçileri tarafından temsil ediliyordu ve büyük miktarda azınlıktaydı. Onlar [Kaymakam ve Arkadaşları] burada [Haçin de] kanun ve düzeni temsil etmekteydi. Ermenistan Millî Birliği tarafından oluşturulan ve politikacılar ile menfaatlerini kovalayan kişilerin bulunduğu diğer bir hizip vardı. Nasılsa Ermenilerin kumanda merkezi olarak [kabul ettikleri] Haçin e farklı kesimlerden yığılmış memnuniyetsiz insanların oluşturduğu diğer başka bir sınıf da [hizip] vardı. Bu hizip çoğunluktadır, tamamen silahlıdır ve diğerlerini [Ermenileri] terörize ederek tüm Ermenilerin politikasını şekillendirmektedir. Bayan Clark bu hizip olmasaydı Ermeniler ve Türkler arasında muhtemelen bir mutabakat olabileceğini ve daha sonra meydana gelecek tüm hadiselerden kaçınılabileceğini söyledi. O, ayrıca, Haçin de derece derece yükselen, bölgede yaşayan tüm Ermenilerin bağımsız olması ve kendi hükûmetlerine sahip olması gerektiği hissiyatının oluşturulduğunu, onların [Ermenilerin] bu tasarlanan 388 New York Times, Growing Disorder Distracts Turkey, April 18, 1919; New York Times, To Open Gateway to Asian Turmoil, February 1, s. II/ New York Times, Eye Witness Tells How Armenians Were Massacred, March 6, s. 1.

175 173 hükûmet tarafından daha sonra geri ödenmek üzere Fransızlardan borç [para] aldığını sözlerine ekledi. Bu hissiyat, elbette, Türk unsurları kızdırmıştı. O, [Bayan Clark], bir buçuk yıl önce gelen Fransız ve İngiliz askerlerinden başka yabancı herhangi bir askerin buraya [Haçin e] gelmediğini söyledi. Onlar [İngiliz ve Fransız askerleri] sadece çok kısa bir süre kalmışlar ve sonra ayrılmışlardır ve bugüne kadar tek yabancı yardım, [Fransızlardan] alınan borç para ve Ermenilere sağlanan silah, cephane ve mühimmattır. Sonbaharın bir zamanında [1919 Sonbaharı kastediliyor] Ermeniler Kaymakamın ve Türklerin yerlerinden ayrılmalarını sağladılar. Bundan sonra Türkler ile Ermeniler arasındaki farklılıklar kademeli olarak arttı. Geçen Şubat ta Maraş civarında ve Kilikya da meydana gelen sorunlar Haçin in dış dünya ile iletişimini kesti ve Türkler burayı kuşattı. Türkler Haçin i sarmadan önce Haçin de yaşamakta olan tüm Türk erkekler hapsedildi. O, [Bayan Clark] bir Amerikalı olan Bayan Cold ile birlikte, kendi gözleriyle Ermeniler tarafından bu Türklere [hapsedilen Türk erkelere] yapılan işkenceye tanıklık etmiş. Ayrıca onlar [Bayan Clark ve Cold] Türk evlerinin Ermeniler tarafından yağmalandığına ve soyulduğuna tanık olmuşlar. Ermenilerin yapmış olduğu bu davranışlar, elbette Türkleri Ermenilere karşı her zamankinden daha fazla tahrik etmiştir. Türkler, Haçin kuşatmasını oluşturduklarında hatları Amerikan hizmet binaları 390 ile şehir arasından geçmekteydi. Öyle ki Amerikan hizmet binaları Türk [kuşatma] hatları içerisinde kalmıştı. Amerikalılar, Ermenilerin [Amerikan] hizmet binalarının korunması için ya da başka herhangi bir amaçla yapılacak yardım için hizmet binalarını kullanmalarına müsaade etmediler. Bu dört Amerikalı kadın tamamen tarafsız olduklarını ilan ettiler ve tarafsızlıklarının onları korumasına güvendiklerini söylediler. Türkler ilk vardıklarında kuşkuluydular ve alanlarda araştırma yaptılar. Ancak bundan sonra onları [dört Amerikalı misyoner kadını], yetimleri ya da görevdeki kızları rahatsız etmediler. Bu [durum] iki ay boyunca devam etti ve bir gece Ermeniler ani bir saldırı ile Türkleri kovup kapıları kırarak hizmet binalarına girdiler. Onlar [Ermeniler] orada [hizmet binalarında] üç gün kaldıktan sonra [burada bulunan] tüm yetimleri ve Ermeni kızları alarak Haçin e geri döndüler. Türkler geri döndüklerinde Amerikalıların bu ani saldırıda Ermeniler ile gizlice işbirliği yaptıklarını düşünüyorlardı ve bu Amerikalılar için çok tehlikeli bir durumdu. Fakat iki Türk subayı onları oradan uzaklaştırarak Kayseri ye kadar eşlik ettiler. Böylece, Bayan Clark dedi ki onların içine düştüğü tehlike Ermenilerin kendilerinden kaynaklanmıştır. Ermenilerin davranışının haklı bir gerekçeye oturtulabilecek tek şeyin, gerçekte böyle bir şey olmamasına rağmen Türklerin alışılmış şekilde kendi mevzilerinden Ermenilere hitaben, onların yetimhanedeki kızlarını aldıklarını bağırmaları şeklindeki sataşmaları olduğunu 390 Metinde Amerikan hizmet binalarını ve yetimhanelerini ifade etmek için kullanılan compound kelimesi; içinde binalar bulunan etrafı duvarla çevrili yer anlamına gelmektedir.

176 174 söyledi. Bayan Clark kesin bir şekilde, Ermeniler ve onlara sempati duyanların Türkiye deki Ermenileri ve diğer Hristiyan ırkları korumak için kullanmakta oldukları yöntemlere inanmadığını,[bu yöntemleri] kabul etmediğini belirtti..391 Bayan Clark ın yukarıya tercümesi birebir alınan ifadeleri ve aynı tarihlerde New York Times ta yayımlanan hadiseleri tersyüz eden haber birlikte değerlendirildiğinde Türkler aleyhine yürütülen kara propagandanın boyutlarının nerelere vardığı açıkça görülür. Bayan Clark ın anlattıkları Bristol un haftalık raporunda daha ayrıntılı olarak yer alır. Raporun ilk sayfası okunabilir durumda değildir ve okunabilen kısım ise şu şekildedir: Türkler ilk kuşatmayı başlattıklarında Amerikan hizmet binalarına gelerek arama hakkı talep ettiler. Fakat bu [talep] ilk başta protesto edildi ve daha sonra izin verildi. Ancak herhangi bir cephane, mühimmat, silah ya da Ermeni erkek [komitacı] bulunamadı. Haçin de görevli olan Bayan Cold Türkçe konuşabilmekte ve anlayabilmektedir. O [Bayan Cold] onları [hizmet binalarının] mülkiyetinin Amerika ya ait olduğu ve kendilerinin burada insanî amaçlarla bulunduğu, ırksal çatışmalar ile ilgilileri olmadığı, tek amcalarının [Ermeni] yetimlerin ve Ermeni mültecilerin hizmet binalarında korunmalarını sağlamak olduğu bilgisini vermiş. Bunlar Haçinli olan; fakat Haçin de koruyucuları bulunmayan [Ermeni] kızlardı. Amerikan hizmet binalarında iki de Türk kız bulunmaktaydı. Onlara da Ermenilere sağlanan aynı koruma sağlanmıştı. Bundan sonra Haziran ortalarına kadar Amerikalılardan iki Kanadalı Amerikan hizmet binalarında bulunmaya devam ettiler ve Türkler tarafından rahatsız edilmediler. Bu süre içerisinde Bayan Cold ve Haçin i defalarca ziyaret eden Bay Ermeniler ile Türkler arasında aracılık yapmaya teşebbüs etmişti. Türkler ilk olarak Ermenilerin teslim olmalarını ve silahlarını bırakmalarını talep etmişler. Bu, elbette imkânsızdı. Hiçbir şart altında Ermeniler silahlarını teslimi kabul etmeyeceklerdir. Bayan Clark, Ermenilerin Türkler ile hiçbir şekilde anlaşma [noktasına] gelmek istemediğini, kötü unsurlar tarafından oluşturulan partinin bu tavırdan sorumlu olduğunu düşünmektedir. Haziran ın 9 unda, gece süresince bizim insanlarımız dış kapıların çalınması ve silah sesleri ile uyandırıldılar. Bunu dış kapıların hemen kırılması takip etti ve Ermenilerin ani bir saldırı ile Türkleri o anda [mevzilerden] attığı anlaşıldı. Ermeniler [Amerikan] hizmet binalarında üç gün kaldılar ve Türklerle karşılaştırıldıklarında burada bulunanlara [Türklerden] daha kötü davrandılar ve yetimler ile mültecileri götürmekte ısrarcı oldular. Bunu haklı kılacak tek 391 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, July 8, s. 1-2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 11 July Part Three.

177 175 gerekçe, Türklerin zaman zaman, onların mevzilerinden Ermenilere -güya- onların Amerikan hizmet binasında bulunan kızlarını götürdükleri şeklindeki seslenmeleriydi. Vatandaşlarımız farklı zamanlarda Haçin e gittiklerinde Amerikan hizmet binasında bulunan Ermenilerin Türkler tarafından rahatsız edilmediğini Ermenilere garanti etmişlerdi. Fakat, görünen oydu ki Ermeniler bizim insanımıza inanmamışlardı. Bu çok genel bir durumdur; çünkü onlar kendilerine de inanmamaktadır ve Bayan Cold u çok uzun süredir tanımamalarına rağmen bize de inanmamışlardır. Ermeni mültecilerin ve yetimlerin Haçin e geri götürülmesi büyük bir hataydı. Şimdi onlar muhtemelen ya açlıktan ölecekler ya da katledilecekler. Ermenilerin bu ani saldırıyı gerçekleştirmesinin altında, Amerikan hizmet binasından yiyecek sağlamak fikri olduğu düşünülmektedir. Geri çekilirken çok büyük miktarda yiyecek malzemesini beraberlerinde şehre [Haçin e] götürmüşlerdir ve Türkler tekrar mevzilerini işgal etmişlerdir. Türkler geri döndüklerinde bizim Amerikalılara karşı çok düşmanca davrandılar ve bu ani saldırı için Ermenilerle gizlice işbirliği yaptıklarını söyleyerek onları suçladılar. Türkler tavırlarında çok tehdit edici bir hâle gelmişlerdi ve bu çok endişe verici bir durumdu. Bu esnada insanlarımızın kuşatma sırasında tanımış olduğu iki Türk subayı onların yardımına geldi ve hızlı bir şekilde onları hizmet binasından dışarı çıkartarak onları tepelerden Türk güçlerinin liderinin bulunduğu kampa götürdüler. Bu şekilde oradan ayrılmak zorunda kaldıkları için beraberlerinde taşıyabilecekleri küçük bir çanta hariç hiç bir şey götüremediler. Vatandaşlarımız ayrılmadan önce, Türk başıbozukların evleri yağmalamamaya başladıklarını gördüler ve bazı binaların yandığını fark ettiler. Bu iki Türk subayı bizim insanlarla birlikte bulunmaya devam ettiler ve onların Kayseri ye gitmelerine yardım ettiler. Bayan Cold daha sonra Haçin e geri dönebilmek ve oradaki yetimlere bakabilmek umudu ile Kayseri de kalmaya devam etti. Ekibin kalanı, dört kadın ve bir adam Amerika ya gitmek üzere İstanbul a geri döndü. Bayan Clark, orta yaşlarda, aklı başında ve kesinlikle zeki bir kadındır. Ona göre Ermeniler, bir ırk olarak Türklerle karşılaştırılabilecek bir sürü suç işlemişlerdir. Bu, hiçbir şekilde Türklerin Ermenilere yaptıkları için bir özür değildir. Bununla birlikte, bu Ermenilerin kendilerini yönetecek kapasitede olmadıklarını ya da Türkler üzerinde güç kurmalarına izin verilecek düzeye gelmediklerini gösteren önemli bir olgudur. 392 Bayan Clark ile görüşmenin detaylarının yazıldığı haftalık raporun sonunda Bristol, Kilikya da dört bin Fransız askerinin İskenderiye den Adana ya doğru saldırıya geçtiğini ve Adana ile iletişimin kesildiğini ve bu bölgedeki tek iletişim şeklinin uçaklarla sağlandığını kaydetti. 393 Aynı raporda Yunanlıların 392 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 11 July Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 11 July 1920.

178 176 İzmir den Bandırma ya doğru ileri saldırı başlattığı ve Yunan ordusunun iki yıl öncekinden çok daha iyi durumda olduğu bilgisi yer alıyordu. Bristol raporuna kaydettiği bu bilgileri Yunan ordusunda gözlemci olarak bulunan ve Yunanlılara lojistik destek sağlayan İngiliz General Bridges tan almıştı. Bridges in vermiş olduğu diğer bir bilgi, Yunanlıların işgal ettikleri yerlerde Türk ahali tarafından da memnuniyetle karşılandığı ve Türklerin- Milliyetçilerin baskısından kurtuldukları için mutlu olduğu, hatta işgal edilen bir köyde müftünün de kiliseye giderek kutlamalara katıldığı söylemiydi. 394 Yunanlıların İzmir ve çevresinde yaptıkları taşkınlıklar ile katliamları örtmek amacıyla İngilizler tarafından propaganda amacıyla yayılan bu söylemlerin gerçek olamayacağının Bristol da farkındaydı ve raporunun sonuna bu yönde not düşmüştür. 395 Bristol un 25 Temmuz tarihli raporu Kilikya da Fransızlar ve Ermeniler ile Millî Mücadele güçleri arasındaki savaşın devam ettiğini göstermektedir. Fransızlar Temmuz ayı sonlarına doğru büyük bir karşı saldırı ile Yenice yi tekrar işgal ettiler. Kilikya: Adana, Tarsus ve Mersin Türk Milliyetçileri [Millî Mücadele güçleri] tarafından sıkı bir şekilde kuşatılmıştır; ancak bu Türk güçleri topa sahip değillerdir ve bu nedenle Fransız savunmasını kıramayacaklardır. Yerel Hristiyan ahali [Ermeniler] kısmen silahlanmışlardır ve sonuna kadar Türklere karşı direnmeye kararlıdırlar. Tarsus ve Adana da yiyecek kıtlığı vardır. Adana da Ermeniler sayıca Türklerden fazladır ve sonrakiler [Türkler] kenti terk etmektedirler. Mersin den Adana ya gitmekte olan tren yolu ve telgraf iletişimi hâlen kesiktir. Tren yolunun tekrar kullanıma açılması köprülere ve raylara verilen zarar nedeniyle muhtemelen bir ay sürecektir. Fransızlar, İskenderun dan karaya asker çıkarmaktadır ve onları [askerleri] içerilere doğru ilerletmektedir. 13 Haziran da bizim Amerikalıların ayrılmasından sonra Haçin den rapor gelmemiştir. 396 Kilikya daki çatışmalar devam ederken Ermeniler bu bölgede bağımsız bir devlet kurduklarını ilan ettiler. Ermenilerin, işgalci Fransızlar ile birlikte Türkleri Kilikya dan kovarak burada bağımsız bir Ermeni devleti kurmak için çalıştıkları daha önceki raporlarda yer almıştı. Eylül ayı başında Adana dan gelmiş olan misyoner Dr. W. S. Dodd, Bristol ile görüşerek gözlemlerini ve Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 11 July Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 11 July Part Three. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 25 July Part Three. s. 5.

179 177 bölgedeki gelişmeleri nakletti. Dodd ile görüşmesinden önce Bristol, Ahmet Reşit Paşa ile Albay Goodrich i bir araya getirmişti. Günlükte açıkça belirtilmese de ikilinin görüşme konusu Türkiye deki madenlerdi; çünkü Ahmet Reşit Paşa Türkiye deki madenler hakkında önemli bilgiye sahipti. 397 Günlüklerde Ahmet Reşit Paşa ile Albay Goodrich arasındaki görüşmenin içeriği hakkında bilgi verilmez. Sabahleyin Ahmet Reşit Paşa ve Albay Goodrcih arasında bir görüşme gerçekleştirdim ki, Albay Goodrich ülkenin bu kısmında seyahat eden bir Amerikalıdır. Önceki ise, Ahmet Reşit Paşa Türkiye deki madenlerle ilgili bilgiye sahiptir. Adana dan Dr. W. S. Dood geldi. O, Adana dan henüz gelmiştir ve oradaki şartların oldukça sakin olduğunu rapor etmektedir; fakat Fransız rejimi altında Kilikya da işlerin barışçıl yoldan çözülebilmesine imkân olmadığını söylemektedir. Onun söylediklerine göre; 4 Ağustos ta Kilikya daki Hristiyanlar birleşerek bağımsızlıklarını ilan etmişler ve Fransız makamlarından bağımsızlıklarını tanımalarını talep etmişler. Orada bulunan Fransız Kıdemli Subayı Albay Bremond onların heyetini kabul ederek [bağımsızlık ilanlarını] kutlamış ve Beyrut taki General Gouraud u bilgilendirmiş; o da aynı şekilde telgraf ile onları kutlayarak Fransız Hükûmeti ni bilgilendireceğini söylemiş. Kısa bir süre sonra bu Ermeniler hükûmet binasına giderek buradaki görevleri üstlenmişler ve Türk görevlilerin dışarı çıkmasını emretmişler, [Türkler] sessizce çıkmış. Görevdeki Fransız subayı [Valilik] Konağına gelerek Ermenilerin çıkması emrini vermiş ve onlar bunu reddedince askerleri getirerek onları zorla çıkartmış ve Türklerin eski görevlerine dönmesini sağlamış. Bundan sonra Fransızlar bu Bağımsızlık Komitesini reddetmişler. Dr. Dodd a sözde Amanus [Amanos olmalı] Cumhuriyeti ni sordum. Bunun tamamen bir gazete reklamı olduğunu en iyi makamdan öğrendiğini ve başka hiçbir değere sahip olmadığını söyledi. Propaganda dışında hiçbir şeydi. O, şu anda Adana da yaklaşık Ermeni ve yaklaşık Türk bulunduğunu söyledi. Ermeniler etraftaki tüm bölgelerden kısmen rahatsız edici koşullar nedeniyle kendi özgür iradeleri kısmen de Fransız makamlarının zorlaması ile gelerek Adana da toplanmaktadırlar. Normalde, Adana da Türk ve Ermeni vardı. 398 Misyoner Dodd, Türkçe konuşabilmekteydi. Bu nedenle Eylül ayı sonlarında Harput ve Kayseri ye doğru Anadolu içlerini kapsayan gezisine başlamadan önce Bristol ile görüştü. Bristol Dodd u Ankara ya göndererek Millî Mücadele nin fiili başkenti olan Ankara da etkinlik kurmak istiyordu LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 9, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 9, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 24, s. 1.

180 178 Öğleden önce Dr. W. S. Dodd Küçük Asya ya [Anadolu] çıkacak olduğu geziye başlamadan önce hoşça kal demek için uğradı. Kendisi, Harput, Kayseri ve yolu üzerindeki diğer yerlere uğrayacak. Onunla, Yakındoğu Yardım [Komitesi] ve Misyon Kurulu görevi ile Ankara ya gidebilmesi ihtimalini konuştuk ve ona kendisinin Türkçe konuşabildiği ve anlayabildiği için bu etkinliğini Milliyetçiler nezdinde Hristiyan ırklar lehinde kullanabileceğini ve etkinliğin özellikle Aintap [Antep] ve Maraş havalisindeki şartlar için gerekli olduğunu söyledim. 400 Bristol, günlüklerinde misyoner Dodd un kendisinin bu teklifine ne cevap verdiğini belirtmez. Misyoner Dodd, Bristol un teklifini kabul etmemiş olmalıdır; çünkü bu görüşmeden yaklaşık sekiz ay sonra, 15 Nisan 1921 tarihinde diğer bir misyoner Bayan Annie T. Allen NER i temsilen Ankara da görevlendirilmiştir. Bayan Allen, Ankara ile Yardım Örgütleri arasında irtibatı sağlayacak ve Bristol un daha önce Dodd dan talep ettiği görevleri yerine getirecekti. Bu esnada ABD, Millî Mücadele yi resmen tanımamıştı ve Allen in Amerikan Hükûmeti ile ilgili resmi bir görevi bulunmuyordu. 401 Bristol, Londra Konferansı, I. İnönü Zaferi ve II. İnönü Muharebeleri ertesine rastlayan bu atama ile yardım örgütü ve misyoner çalışmalarının yanında Ankara dan bilgi akışını ve teması güçlendirmek istiyordu. Fakat bunun Millî Mücadele yi tanıma olarak anlaşılmasından kaçınmaktaydı yılının Eylül ayı sonlarına doğru Fransızlar Kilikya dan çekilmeye başladılar. Fransızların Millî Mücadele güçleri karşısında tutunamayarak uzun süredir devam eden bu son hamlesi, Ermenilerin Kilikya da kurmayı planladıkları bağımsız devlet hülyalarının da sonu anlamına geliyordu. Bristol, Eylül ayı sonu haftalık raporunda Kilikya daki gelişmeleri şu şekilde özetler: Kilikya: Kilikya nın Fransızlar tarafından boşaltılacağını ve Ceyhan nehrinin batı ve güneybatısına, Türk Barış Antlaşması [Sevr kastediliyor] ile Fransa ile Türkiye arasında belirlenen sınır hattına çekileceğini bildiren raporlar alındı. Kilikya da komutayı elinde bulunduran General Bremond un görevinin General Gouraud tarafından devralındığı ve Kilikya daki politikası onaylanmadığı için [General Bremond un] eve [Fransa ya] geri gönderildiği anlaşılıyor. Ermeniler gitmek isterlerse Kilikya dan ayrılmaları için güvenlikleri sağlanacak ya da diğer türlü Fransızlar çekildikten sonra onlar kendi şanslarını Türkler ile denemek 400 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, September 24, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 15, 1921; Resmi görevi bulunmamasına rağmen Misyoner Allen resmi bir mümessil gibi Dışişleri Bakanı Y. Kemal Bey ile sürekli görüşme hâlinde bulunmuştur. Bkz. Bilal Şimşir, Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Bey in Vaşington Büyükelçiliği ( ), Belleten, (162), Türk Tarih Kurumu, s. 296.

181 179 durumunda kalacakları anlaşılıyor. Hatırlanacağı gibi Ermeniler kademeli olarak Kilikya daki evlerini boşaltarak ya da göç ederek Adana, Tarsus ve Mersin e gelmişlerdi. Çok sayıda Türk, Ermenilerin geldiği bu şehirlerden göçmüş ve Ermeniler Türklerin boşalttığı evleri işgal etmişlerdir. Fransızlar boşalttığında elbette Ermeniler [işgal ettikleri] Türk evlerinden kovulacaklardır ve eski yerlerdeki evlerine dönmelerine müsaade edilip edilmeyeceği şüphelidir. Fransızlar çekildiğinde Kilikya da ne olacağını tahmin etmek kolaydır. Bu, Bağlaşıkların ve Yunanlıların Türkiye de barışı sağlamak için uyguladıkları korkunç yöntemlerden bir diğeridir Eylül 1920 tarihinde Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Ordusu Ermenistan a karşı ileri harekât başlatmıştı. Bu esnada Fransızların Kilikya nın bazı bölgelerinden çekilme süreci devam ediyordu. Bristol, 24 Ekim tarihli haftalık raporunda, Kilikya daki durumun her geçen gün daha kötüye gittiğini kaydetti. 403 Türk ordusu ile Ermeniler arasında doğu sınırında çatışmalar devam ederken, Ekim ayı ortalarında Adana dan ayrılmış olan Misyoner Fowle, iki hafta Mersin de beklemek zorunda kaldıktan sonra İstanbul a gelmişti. Fowle daha önce Bristol İstanbul daki görevine ilk başladığı günlerde, 7 Şubat 1919 tarihinde Amerikan yardımlarının Anadolu ya nasıl dağıtılacağını belirlemek için Robert Koleji nde yapılan toplantıya katılan beş kişi arasındaydı. Hatırlanacağı gibi bu toplantıda, aynı yerde benzer açlık şartları altında bulunan Türklere yardım edilmeden Ermeni ya da Rumların doyurulması planlanmış, fakat böyle bir uygulamanın sorunlara neden olacağı düşünülerek plan ertelenmişti. [Adana dan] 14 Ekim de ayrılmasına rağmen yaklaşık iki hafta Mersin de vapur bekledikten sonra Adana dan yeni gelmiş olan Bay Fowle Kilikya daki durum hakkında bilgi vermek için geldi. Anlattıklarına göre, Fransızlar Adana daki mültecilere, yerleşim yeri Adana olmayanların farklı yerlere gitmelerine izin verileceğini ilan etmiş ve bunlara ülkeden çıkışı sağlamayı önermiş. Ermenistan Ulusal Birlik Komitesi Ermenilere bu teklifi kabul etmemeleri tavsiyesinde bulunmuş. Bunun üzerine Fransızlar bu komite mensuplarını tutuklayarak ülke dışına göndermişler. Ayrıca Ermenileri köylerine göre alarak bir kısmını İstanbul a, bir kısmını Beyrut a, bir kısmını İskenderun a göndermişler. Ermeniler kendi tercihleriyle gitmemişlerdir. Bay Fowle, Kilikya Bölgesinde çalışan Amerikalıların maalesef çok açık bir şekilde önyargılı davrandıklarını ve bu nedenle genellikle Türklerin gözünden düştüklerini ve Ermenilerin kendilerine sağlanan 402 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 26 September Part Three, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 24 September Part Four, s. 1-2.

182 180 yardıma minnet duymadıklarını söyledi. O, [Bay Fowle] Bununla birlikte, yakın geçmişte Yakındoğu Yardım [Komitesi] (NER) in idaresini ele almak için Adana ya gelmiş olan Bayan Henry nin gerçekten herkese çok iyi şekilde davrandığını ve eşit yaklaştığını söyledi. 404 Günlüğün bundan sonraki kısmında Amiral Bristol un Amerikalı Yargıç Henry D. Pierce ile görüşmesi yer alır. Bristol, görüşmede Yargıç Pierce ye İzmir Olayları Araştırma Komisyonunun raporundan parçalar okuyarak Yunanlıların İzmir çevresini işgal etmelerine lüzum olmadığını, bu bölgede ve Venizelos un da çok iyi bildiği gibi Trakya da Yunan nüfusun çoğunlukta olmadığını söylemiş ve Yunan mezalimleri hakkında bilgi vermiştir. 405 Bilindiği gibi, İzmir Olaylarını Araştırma Komisyonunda Bristol da bulunmuş; fakat İngiltere nin baskısı ile Komisyon raporu kamuoyuna açıklanmamıştı. Bu esnada Antep çevresinde Fransız güçleri ile Millî Mücadele güçleri arasındaki çatışmalar devam ediyordu. Gelen raporlara göre Fransızlar Antep i top atışına tutmaktaydı ve buna rağmen Millî Mücadele güçleri karşısında başarısız olan Fransızlar ve Ermeniler, Bolşevik askerinin ve Bolşevik topçusunun Antep te Türklerle birlikte savaştığı söylentisini yaymışlardı. Bristol haftalık raporunda, Bolşevik toplarının Antep te kullanılmasının mümkün olduğunu; fakat Bolşevik askerlerinin Türklerle birlikte Fransızlara karşı savaşmasının söz konusu olamayacağını belirtir. 406 Fransızlar ve Ermeniler tarafından, başarısızlıklarını örtmek için bilinçli olarak çıkartılan bu söylenti mantık kurallarına da aykırıdır. Çünkü, Bolşevikler Batı Cephesinde Polonya ile savaşırken Güneyde Wrangel komutasındaki Beyaz Orduya karşı mücadele etmekte ve Doğuda Gürcistan ile Ermenistan sınırlarında olası bir işgal harekâtı için hazırlık yapmaktaydılar. Bu nedenle Anadolu ya yardım için asker göndermeleri imkânsızdır. Bolşevik toplarının da Millî Mücadele tarafından kullanımı imkansızdır; çünkü söylentinin yayıldığı esnada Türkiye ile Bolşevikler arasında kara bağlantısı yoktur ve henüz Türk-Sovyet antlaşması imzalanmamıştır. Aralık ayı başında Protestan Ermeni cemaatinin lideri Bezciyan tekrar Bristol ile görüşerek Saimbeyli deki gelişmeleri öğrenmek istedi. Bu, ziyaretin görünen bahanesiydi. Konuşma ilerlediğinde Bezciyan ın Bristol dan Wilson tarafından çizilecek Türk-Ermeni sınırı hakkında bilgi almak amacında olduğu görülür. Bezciyan ın Bristol u ziyaret ettiği tarihte, Gümrü Antlaşması yeni imzalanmıştı ve Ermenistan da Bolşevik idaresi kurulmuştu. Gümrü Antlaşması 404 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 12, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 12, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 14 November Part Three.

183 181 ile Ermeniler Sevr ve Sevr e bağlı olarak Wilson un çizecek olduğu sınır hattını tanımadıklarını kabul etmişlerdi. Bezciyan, muhtemelen görüşme esnasında Ermenistan daki son gelişmeler hakkında bilgiye sahip değildir. Aksi takdirde, Wilson sınır hattı için tüm ümitlerin yok olduğunu biliyor olması gerekirdi. Bristol, günlüğüne Ermeniler ile ilgili kaydetmiş olduğu raporlarda, komitacı Ermenilerin kendisine güvenmediğini ve aldatıcı propaganda ile menfaat sağlamaya çalıştıklarını not etmiştir: Ermeni Protestan Kilisesi lideri Bay Bezciyan, Haçin [Saimbeyli] deki mülteciler ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip olup olmadığımı sormak için geldi. Ona, Adana ve Beyrut tan, birkaç mültecinin Haçin den [Saimbeyli] kaçarak Adana, Ceyhan ve Dörtyol a sığındığı haberlerinin dışında bir şey bilmediğimi söyledim. Bu mültecilerin sayısı verilmişti; fakat rakam güvenilir değildi. O, [Bezciyan], Amerika nın Ermenistan için bir şeyler yapacağının görüldüğünü; çünkü Bay Wilson un Ermenistan ile Mustafa Kemal arasında aracılık yapmayı kabul ettiğini söyledi. Bununla ilgili resmi hiçbir bilginin bana ulaşmadığını; fakat gazete haberlerinden bunun muhtemelen doğru olduğunun anlaşıldığını belirttim. Bunun doğru olması durumunda Ermenilerin benim, Başkanı temsil edenler arasında bulunmamı ümit ettiklerini söyledi. Bu beyan beni çok şaşırttı ve elbette bu isteğin doğru olabileceği kadar yalan olması da mümkündü; fakat Bay Bezciyan ı uzun süredir tanıdığım için onun kişisel olarak bu şekilde düşünmesi mümkündü. Fakat Ermeni resmi makamlarının bu şekilde düşünmesi imkânsızdı. Çünkü onlar mutlaka benim Ermeni sorunu ile ilgili olarak tamamen dürüst olduğumu bilmektedirler ve bu tür karakterdeki bir kişinin Mustafa Kemal ile yapılacak aracılıkta kendilerini temsil etmesini istemeyeceklerdir. Tüm bunlara ek olarak ben tüm olay hakkında çok fazla bilgiye sahiptim ve onlar propaganda ve aldatıcı bilgi ile etkilenebilecek başka birisini çok daha tercih edilebilir bulacaklardır. Bay Bezciyan ı daima, oldukça adil biri biliyordum ve bu nedenle söylediklerinde samimi olması mümkündü. Sanırım o, Ermenilerin dürüst olurlarsa sonuçta daha çok kazanabileceklerini düşünüyordu. 407 Bezciyan-Bristol görüşmesinden az bir müddet sonra, Aralık ayı sonunda Adana dan gelen NER çalışanı Ruth Henry, Saimbeyli nin Türkler tarafından ele geçirildiğini, Kilikya daki sorunun henüz çözülmediğini ve bölgede çatışmaların her an yeniden başlayabileceğini rapor etti. 408 Eylül ayı sonunda Anadolu içlerine inceleme gezisine çıkan Misyoner W. S. Dodd, Aralık ayı başında İstanbul a dönerek Bristol a gözlemleri hakkında 407 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 23, s. 2.

184 182 bilgi verdi. Dodd gezisinde; Samsun, Sivas, Harput, Kayseri ve Ankara ya gitmiş, Ankara da Millî Mücadele ileri gelenleri ile NER in çalışmalarına kolaylık sağlanması için görüşmüştü. Misyoner Dodd, Bristol ile görüşmesinde bilgi vermekten kaçınmıştı ve Bristol un günlüğünde kaydettiği gibi bu beklenmedik bir durumdu. 409 Geçenlerde Anadolu içlerine gitmiş olan ve henüz dönen Dr. W. S. Dodd gezisi hakkında rapor vermek için uğradı. O, Samsun a, oradan Sivas a, Kayseri ye; daha sonra Harput a ve nihayet Kayseri üzerinden Ankara ya gitmiş ve oradan Samsun a geri dönmüş. Ankara da [Mustafa] Kemal Hükûmeti görevlilerini görmüş ve Yakındoğu Yardım [Komitesi] çalışmaları ile ilgili bazı imtiyazlar elde etmiş. Söylediğine göre; [Mustafa] Kemal Hükûmeti, Yakındoğu Yardım [Komitesi] çalışanlarının ülke içinde gezinmesine karşıydı; geri dönmemek üzere onların [NER çalışanlarının] ayrılmasına izin verilecekti. Şayet kalmak için gelirlerse ülkeye girmelerine imkan sağlanacaktı. O, [Dodd] seyahat ederken zorlanmadığını, çünkü insanların onu tanıdığını ve kendisinin Türkçe konuşabildiğini söyledi. Dr. Dodd, bazı misyonerlerin ve yardım örgütü çalışanlarının düşüncesiz olduklarını söylemekten kaçındı; fakat bununla birlikte bu durumu kabul etti. Bazı nedenlerden ya da diğer işlerden dolayı Dr. Dodd konuşmaktan kaçınıyor gibiydi ve bu onun için hiç alışık olunmadık bir durumdu. Söylediğine göre o, Konya ya gitmek istiyordu ve gideceği zaman Samsun yolundan daha kolay olan Adalia [Antalya] yolunu kullanacaktı Aralık tarihli Haftalık Raporu nda Bristol un Kilikya daki gelişmeler ile ilgili olarak vermiş olduğu bilgiler, Fransızların Millî Mücadele güçleri karşısında zor durumda olduğunu göstermektedir: Kilikya: Fransızlar, güdümleri altına verilmiş olan bölgeyi işgal etmeye yönelik girişimlerde başarısız olmaktadırlar. Yeni hükûmetin kurulmasıyla ilgili yönergeler dağıtmaktadırlar; fakat aynı zamanda barışı ve düzeni sağlamak için herhangi bir şey yapamamaktadırlar. Bahara kadar Aintap ı (Antep) almak için teşebbüste bulunmayacakları rapor edilmiştir. Aynı zamanda Milliyetçi Türklerin güçlerini Fransızlara saldırmak için hazırladıkları rapor edilmektedir ve Fransızların bazı bölgelerde, takviye ve para gelmeden mevzilerini tutmalarının imkânsız olduğu düşünülmektedir ve Fransız Hükûmetinin para ve takviye yollayıp yollamayacağı kuşkuludur. 411 Aynı tarihte, YMCA görevlileri Olin P. Lee ve Fred D. Steger in vermiş olduğu bilgiler de Haftalık Rapor da belirtilen gelişmeleri teyit ediyordu. YMCA 409 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 14 December Part Three. s. 8.

185 183 görevlileri ayrıca, bazı Türklerin Adana ya, bir kısım Ermenilerin de Adana civarındaki köylerine döndüklerini bildiriyorlardı. Bununla birlikte çok sayıda Türk ve Ermeni mülteci kışı evlerinden uzakta geçirmek zorundaydı yılı Şubat ayı başında, Mersin Limanı nda sadece bir tane Fransız savaş gemisi vardı ve şehir Fransız işgal güçlerinin idaresi altındaydı. Fransız işgal güçleri Mersin ile birlikte, Tarsus, Adana ve çevresini de kontrol altında tutuyordu ve Mersin ile Adana arasındaki tren yolu hattı ulaşıma açıktı. İşgal altındaki iki şehir arasındaki tren gidiş-gelişine bölgede bulunan 10 ya da 12 civarındaki Fransız askerî uçağı ve güvenlik güçleri refakat etmekteydi. Ayrıca, Mersin çevresinde herhangi bir donanma faaliyeti yoktu ve Fransızlar köyleri bombalamayı durdurmuşlardı. Fransız işgali altındaki yerleşimlerin bazılarında Türk idareciler göstermelik olarak hâlen görevdeydi; lakin Amerikan Donanma istihbarat raporları bu görevlilerin herhangi bir yetkiye sahip olmadığını bildiriyordu. Yine, ABD donanma raporlarına göre; Fransız işgal bölgesinde, Mersin, Tarsus ve Adana da 20 ye yakın Amerikalı misyoner bulunuyordu ve bunlar, Amerikan okulları, NER, YMCA ve YWCA çatısı altında faaliyet göstermekteydi. Misyonerlere bağlı personelin sayısı ise sürekli değiştiği için rapor edilmemişti. 413 Fransızlar ile TBMM arasında 19 Şubat tarihinde bir ay sürecek bir ateşkes imzalanmıştı. Fransızlar, İskenderun Körfezi nin kuzeyinden, Antakya, Antep, Urfa ve Mardin illeri ile Birecik i Fransızlara bırakarak böylece Bağdat Demiryolu hattının Fransız denetiminde kalmasını sağlayacak, Türkiye-Suriye sınır hattının çizilmesini tamamladıktan sonra Kilikya dan çekilmeyi planlıyorlardı. Fransızlar, daha sonra İskenderun u ticarî bir liman hâline getirecekler ve Halep e ulaşan bir demiryolu ile İskenderun u içerilere bağlayacaklardı. Kilikya nın Türkiye tarafında kalan kısımları boşaltıldıktan sonra Fransızlar Ermenilerin toplu olarak Suriye ye göçmesini beklemiyor ve böyle bir durumu tercih etmiyordu. 414 Görüldüğü gibi Fransızlar bu zamana kadar kullandıkları ve Türklere karşı uygulanan mezalimlerini teşvik ettikleri Ermeniler ile Türkleri baş başa bırakmaya karar vermişlerdi. Fransızların asıl istediği Sykes-Picot sınır hattını tutmak ve Türkiye nin güneyindeki ticareti ele geçirmekti yılı Haziran ayı ortalarında Adana dan gelen NER görevlisi F. B. Applebes Bristol u ziyaret ederek bölgedeki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Bris- 412 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Week from January 8, 1921 to March 1, Navy s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, March 14, s. 2.

186 184 tol, Savaş Günlüğü ne, Applebes in yeni bir bilgi vermediğini, zaten kendisinin İngiliz vatandaşı oluğu için olayları açıkça anlatmaktan kaçınacağını yazdı. 415 Aynı gün, Adana da faaliyet göstermekte olan Genç Hristiyan Kadınlar Birliği-YWCA çalışanı Bayan Dorothy Chambers, Bristol ile görüşerek Adana daki çalışmaları hakkında bilgi verdi. Bristol, YWCA nın Türkiye de önemli işler yapabileceğini ve NER in bağnaz yaklaşımlarından uzak duracağını ve aslında Amerikalıların ırklara ve dinlere karşı tarafsız olduğunu gösterebileceğini düşünüyordu. 416 Oysa gelecekteki gelişmeler Bristol un beklentilerinin aksine olacaktır. Bristol aynı gün, Beyaz Ordu lideri General Wrangel ile öğle yemeği yemiştir. 417 Bu esnada tüm Anadolu da NER ve NER içinde görev yapan misyonerlerden kaynaklanan sorunlar artarak devam ediyordu. Bristol NER in faaliyetlerini kontrol etmeye, misyonerlerin teşvik ettiği kara propaganda çalışmalarını ise etkisiz hâle getirmeye çalışıyordu. Bristol, NER ve misyonerlerin büyük Amerikan idealine uyarak yansız davranmasını sağlamaya çalışırken Fransa ile Ankara Hükûmeti arasında 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması, Kilikya bölgesinde Fransız işgal güçleri ile işgale katılan komitacıların paniklemesine neden oldu. NER başta olmak üzere Adana daki misyoner yardım teşkilatları da bu bölgede yaşayan Hristiyanların tahliyesi için çareler aramaya başladı. 418 Öğleden önce Amerika Yabancı Misyonlar Komitesi [ABCFM] Sekreteri ve muhasibi Dr. W. W. Peet geldi. Beraberinde bana iki mektup getirmişti, - [mektupların] bir tanesini İzmit teki Bayan Holt tan diğerini ise Adana daki Dr. Chambers den almıştı-. Mektuplar bu yörelerde bir panik durumunu haber veriyordu,- Kilikya da, Kilikya nın Fransız güçleri tarafından boşaltılması ve idarenin Kemalistler tarafından ele alınarak Türkiye ile Fransa arasındaki antlaşmanın yayımlanması ve diğeri de İzmir deki yerel görevlilerin değişmesi sonucuydu. Dr. Peet, Türk Milliyetçilerinin saldırganlığı ile [bu insanların] hayatlarına ve mallarına yönelik tehlike nedeniyle bu bölgelerdeki Hristiyan ırkların boşaltılmasını savunuyordu. Dr. Peet e, Hristiyan ırkları acilen nasıl ve nereye tahliye edeceğini ve onların bakımını nasıl yürüteceğini sordum. Kendisi, genel bir tahliye için araç ve yol bulmanın zorluklarını açıkça dile getirdi. İlk olarak yetimlerin tahliye edilerek güvenliklerinin sağlanmasını ve düzgün bir eğitim alabilecekleri bir yere götürülmelerini önerdi. 415 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 16, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 16, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 16, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 15, s. 2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 20th November 1921, Confidential, Part Three, November 21, s. 5.

187 185 Hristiyan nüfus tamamen sona erdiği için İzmit teki durumdan bahsederek yetimlerin burada bulundurulma işinin vatandaşları elinde devam ettirilemeyeceğini söyledi. O, bu yetimleri İstanbul yakınlarında onları fiziksel ve akılsal olarak eğitebilecekleri bir yere, çiftliğe nakletmeyi önerdi. Dr. Peet e, onlara hangi dili öğreteceğini sordum ve kendisi elbette Ermenice cevabını verdi. Bunun üzerine, bu insanlar Türk vatandaşı iken niçin Ermenice [öğretmek istediğini] sordum. [Amerika] Birleşik Devletleri nde bizim yerli halka okullarda kendi ana dillerini öğrenme izni vermediğimizi ve onları İngilizce öğrenmeye mecbur tuttuğumuzu belirttim. Aynı şekilde, bana göre; Türkiye deki tüm öğrencilere Türkçe öğretilmeli ve İngilizce ile ırk dilleri özel dersler ile birlikte öğretilmelidir dedim. Dr. Peet e, Hristiyan ırkların Kilikya dan tahliye edilmesine tamamen karşı olduğumu; fakat bana sağlam temelli argümanların gösterilmesi durumunda bu fikrimi değiştirmeye hazır olduğumu söyledim. Dr. Peet e, ortaya çıkan bu durumun sürpriz olmadığını belirttim. Son iki yıldır bizim Amerikan misyonerlerine ve yardım çalışanlarına bugünkü durumun kesinlikle ortaya çıkacağını ve buna hazırlıklı olmamız gerektiğini anlatmaya çalıştığımı söyledim. Sürekli bizim Amerikalılara tamamen tarafsız bir tavır alarak Hristiyan ırkları, Türk vatandaşları olabilecekleri şeklinde eğitmemiz gerektiğini belirttim. Dr. Peet, durum üzerinde bir bütün olarak düşünmek için ayrıldı ve ona benim de aynı şeyi yapacağımı söyledim. 419 Bristol dan aldığı cevaplar bir misyoner teşkilatı olan ABCFM temsilcisi Peet in hoşuna gitmemişti. Fakat yapılabilecek fazla bir şey de yoktu. Bristol un bu zamana kadar sürekli dile getirmiş olduğu durumlar birer ikişer gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Tarafsızlık ilkesini yok saydıkları için, işgal bölgelerindeki idareyi geri almaya başlamış olan Türk idareciler ile uzlaşmak kolay bir iş olarak görülmüyordu. Ayıca, Millî Mücadele liderleri ile temas kurabilen ve isteklerine olumlu cevap alabilen birkaç sayılı kişinin arasında Amiral Bristol ilk sırada geliyordu. Bu nedenle Millî Mücadele güçlerinin elinde bulunan İngiliz esirlerin serbest bırakılması büyük oranda Bristol un girişimleri ile mümkün olmuştu 420. Peet ten sonra Bristol u görmeye gelen ikinci kişi NER çalışanı B. M. Noone dur. Görüşme konusu yine Türk-Fransız antlaşması ile Kilikya nın tahliyesiydi. Öğleden sonra, Yakındoğu Yardım [Komitesi] çalışanı olan ve bir süre Adana da görev yapan Bay B. M. Noone geldi. Kendisi, Fransa ile Türkiye arasındaki antlaşmanın ilan edilmesinin Adana ve etrafındaki bölgelerde büyük bir paniğe neden olduğunu ve insanların olabildiğince hızlı bir şekilde bura- 419 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 15, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 15, s. 1.

188 186 lardan uzaklaşmaya çalıştıklarını söyledi. Bay Noone un oldukça mantıklı ve sağ duyulu olarak bizim misyonerlerimiz ve yardım çalışanlarımızın Hristiyan ırklarla Müslüman ırklar arasında var olması gereken ilişkilere yaklaşımı ve bizim Amerikalıların onlarla çalışma şekli doğru fikirlere sahip olduğunu gördüm. İnsanlarımızı okullarda Türkçeyi kullanmalarını sağlamak için defalarca uyardığını söyledi ve bunun adil ve dürüstçe bir uygulama olacağını belirtti. Ancak vatandaşlarımız onu dinlememişti. Hristiyan ırkların Kilikya dan tahliye edilebilmeleri imkânını dile getirdiğinde ona, bunu nasıl sağlayacağını sordum. Bana tahliyeden sonra bu insanların bakımının sağlanmasının ve ayrıca bu mültecilerin götürülebileceği bir yer bulmanın da imkânsız olduğunu söyledi. Bay Noone, bir hafta süresince burada olacağını ve Adana ya dönmeden önce tekrar beni görmeye geleceğini söyledi. Ona, kendisi gibi bir insanın bu bölgeye gitmesinin ve paniği durdurmak için elinden geleni yapmasının, Türk idaresi tekrar kurulduktan sonra; Hristiyan ırklara düzgün muamele edilmesin sağlamak için mümkün olan etkinliğini kullanmasının çok önemli olduğunu söyledim. 421 Bristol, Türk-Fransız antlaşmasından bir ay sonra, 20 Kasım 1921 tarihinde kaleme aldığı haftalık raporunda Kilikya daki gelişmeleri ele alarak, Ankara Antlaşması nın Kilikya daki Hristiyan ahali arasında büyük paniğe neden olduğunu, bu Hristiyanların büyük kısmının Türklere karşı Fransızlarla işbirliğin yaptığını, hatta Türklere karşı silah kullandıklarını kaydetti. Bristol a göre Hristiyanlar, yaptıklarına karşın Türklerin kendilerinden intikam almasından korkuyordu. Buna rağmen, bu Hristiyanların büyük kısmının Kilikya dan göç etmesi beklenmiyordu. Bristol ayrıca, İzmit te Millî Mücadele güçleri tarafından yürütülen soruşturmadan NER çalışanları ve misyonerlerin duyduğu endişenin yersiz olduğunu kaydetmiştir. 422 İzmit in geri alınmasından hemen bir ay sonra, Fransa ile Türkiye arasında 21 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması ile Kilikya nın boşaltılacak olması NER çalışanlarını ve misyonerleri beklenmedik bir durumla karşı karşıya bırakmıştı. ABCFM Sekreteri ve Muhasibi Dr. W. W. Peet, Türkiye de bulunan tüm Hristiyan yetimlerin başka bir yere, tercihen İstanbul yakınlarındaki bir çiftliğe aktarılmasını istiyordu. Bu görüşünü kısmen daha önce Bristol a açmış ancak destek bulamamıştı. Türkiye den tahliye edilecek yetimler belli eğitimden geçirileceklerdi. Bristol, Peet in yetimlerin İstanbul çevresine tahliyesi için kendisine getirmiş olduğu bu teklifi günlüğüne; şundan eminim ki İstanbul da bulunan Hristiyan dinî liderler [patrikler] bu yetimlere karşı mümkün olan tüm imkanları kullanarak onların Türk vatandaşı olarak isyan 421 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 15, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 20th November Part Three, s. 5.

189 187 etmelerini sağlayacaklardır şeklinde kaydetmiştir. Bristol ayrıca bu yetimlerin İstanbul daki entrikalara da karıştırılacağından kuşkulanmaktaydı ve bu kuşkusunu günlüklerine; bana göre, çok sayıda yetimi, Hristiyan dinî liderlerin [patriklerin] etki alanına, buraya İstanbul a getirmek dünyanın en zarar verici işi olacaktır şeklinde kaydetmiştir. 423 Peet in, yetimleri nakletme ve eğitme teklifi üzerine Bristol, eğitildikten sonra bu çocukların ne yapılacağını sordu. Peet in bu soruya verecek cevabı yoktu. Bunu üzerine Bristol, geleceği olmayan bir girişimi destekleyemeyeceğini söyledi. Yetimlerin şehirlerden boşaltılması bu bölgelerdeki Hristiyanların korkmasına ve paniklemesine neden olacaktı. Bu nedenle Bristol, yetimleri kurban etmek pahasına, Hristiyan halkların paniklemesini istemiyordu. Bristol a göre Peet, yetimlerin tahliyesi için herhangi bir makul plana sahip değildi ve Bristol un fikrini öğrenmek istiyordu. Görüşmede gündeme gelen ikinci konu, Milletler Cemiyeti tarafından Peet e yapılan Cemiyetin İstanbul Yüksek Komiserliğini üstlenmesi teklifiydi. Peet, teklifi kabul edip etmeyeceğine karar verememişti ve Bristol dan tavsiye istiyordu. 424 Milletler Cemiyeti nin bir misyoner olan Peet i yüksek komiser olarak İstanbul da görevlendirmeyi istemesi manidardır. Çünkü, misyonerlerin Türklere karşı düşmanlığı ve bağnaz, tarafgir Hristiyan algıları çok iyi bilinmekteydi. Peet ile görüşmesinin ardından aynı gün öğleden sonra YWCA (Genç Hristiyan Kadınlar Birliği) Yakındoğu Kıdemli Sekreteri Bayan Ruth Woodsmall, Bristol u görmeye geldi. Woodsmall beraberinde Kilikya dan gelen iki mektup getirmişti. Misyonerlerin ve NER çalışanlarının Kasım-Aralık aylarında yoğun olarak faaliyet göstermesinin ve Bristol a başvurmasının nedeni, Türk-Fransız Antlaşmasının imzalandıktan en geç iki ay sonra, muhtemelen 21 Aralık ta yürürlüğe girecek olmasıdır. Misyonerler, Türkler idareyi devralmadan Kilikya daki sorunu çözmeye, Ermeni komitacıları kurtarmaya çalışmaktaydılar. Öğleden sonra, Genç Hristiyan Kadınlar Birliği (YWCA) Yakındoğu Kıdemli Sekreteri Bayan Ruth Woodsmall geldi. Kendisi bana Kilikya dan bazı mektuplar getirmişti, bunlardan biri Bayan Dorothy Chambers ve diğeri Bayan Oliver tarafından gönderilmişti. Bayan Woodsmall a, Williamson dan aldığım Kilikya daki şartlarla ilgili bilgi veren telgrafı okudum ve daha sonra benim bu bölgedeki mümessillere göndermiş olduğum, buradaki Hristiyan ırkların tahliyesinde takip edilecek olan politikayı bildiren telgrafı okudum. Bayan Woodsmall a, Hristiyan ırkların tahliyesine karşı olduğumu ve bizim Amerikalıların 423 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 22, s. 1; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 23, s. 4.

190 188 hepsinin muhtemel bir genel tahliyeyi engellemek için elinden geleni yapması gerektiğine ve aynı zamanda insanları sakinleştirerek özellikle Müslüman ırklar ile aralarında samimi ilişkiler kurmaya çalışmaları gerektiğine, onların [Müslümanların] bölgeyi yeniden herhangi bir sorun çıkmaksızın işgal etmesine [geri almasına] ve herhangi bir dinî ya da ırksal ayrım gözetmeyerek tüm vatandaşların haklarını teslim eden bir idare kurmalarını temin etmeye çalışmaları gerektiğine inandığımı belirttim. Böylece mültecileri yerlerine, evlerine yerleştirebileceklerini ve tarlaların bu baharda ekilerek herhangi bir gecikme olmaksızın ülkenin tekrar yapılanmasının sağlanabileceğini söyledim. Bayan Woodsmall a, bu politikamda benim arkamda duran Amerikalıları hesapladığımı, bu şekilde davranırlarsa bizim belli ölçüde başarı kazanarak bütün ülke [Türkiye] için büyük ve etkili bir iş yapabileceğimizi söyledim. Bayan Woodsmall ın bu politikada benimle aynı fikirde olmasını görmek beni memnun etmişti. Kilikya daki kızlarından hiçbirinin zorlanmadıkları sürece işten ayrılmayacaklarını söyledi. Ona, YWCA kızlarına karşı büyük bir güven duyduğumu ve kendisinin Adana daki temsilcisine telgraf çekerek ülkenin tekrar yapılanabilmesi için elinden geleni yapmalarını istemesini ümit ettiğimi söyledim. Bayan Woodsmall un ne kadar sadık olduğunu görmek memnuniyet vericiydi ve onun ve kuruluşunun desteğinin Kilikya sorununu çözmekte büyük katkı sağlayacağından emindim. 425 Woodsmall ile görüşmesinden sonra Bristol, Adana da bulunan Bayan Webb e bir telgraf göndererek Fransızların bölgeyi boşaltması ve Türklerin idareyi yeniden kurması esnasında ellerinden gelen yardımı sağlamalarını istedi Kasım tarihli haftalık raporuna ise Kilikya daki Hristiyan göçünün bir süre devam ettiğini, fakat Filistin, Kıbrıs ve İzmir in artık Kilikya dan daha fazla mülteci kabul etmediği için göçün kısmen durduğunu kaydetmiştir. Raporundan anlaşıldığı kadarıyla Bristol, exodus-toplu göç olarak isimlendirdiği bu göçün gereksiz olduğunu düşünüyordu Aralık tarihli haftalık raporunda ise Fransızların kendileri ile gelen Ermenilerin Suriye ye dönmesine izin verdiklerini ve tahliyelerine yardım ettiklerini kaydetti. 428 Bristol un Bayan Webb e telgraf göndermesinden bir hafta sonra, diğer bir bayan misyoner, Emerich, Bristol a gelerek bu telgrafı kendisine vermesini istedi. Bristol un günlüğündeki nota göre, Bayan Emerich, diğer misyonerlerden 425 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 23, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 27 th November Part Three, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 18 th November Part Three.

191 189 ve NER çalışanlarından farklı olarak yardımların herkese dağıtılmasını ve tarafsız olunmasını savunuyordu. Kendisi, Bristol un Adana ya göndermiş olduğu Türk makamları ile uyumlu çalışma direktifi veren mektubu yayımlamak niyetindeydi. 429 Bristol ile görüştükten bir hafta sonra, 28 Kasım da tekrar Birstol u görmeye gelen YWCA temsilcisi Woodsmall, bir hafta önceki görüşmede gündeme gelen çözüm önerilerini uygulamak üzere Adana ya gideceğini söyledi. Bristol, Woodsmall ın yaklaşımından, ırk ve din ayrımı yapmadan hizmette bulunmaya karar vermesinden çok memnun olmuştu. 430 Bu esnada Adana ve çevresinde yoğun bir göç faaliyeti vardı Aralık ayı sonuna varıldığında Kilikya daki Ermeni yetimhanelerinin buradan taşınmasına karar verildi. Bölgenin idaresini ele alan Ankara ise yetimhanelerin idaresini NER e devretmek istiyordu. Bina ve diğer malzemeler Türk Hükûmeti tarafından karşılanacaktı. Bristol, NER İdari Müdürü Jaquith e bu teklifin, NER in tüm yetimhaneleri birleştirerek Türklere, kendilerinin ortak fayda için ayrım yapmaksızın çalıştığını göstermek için iyi bir fırsat olduğunu söyledi. Jaquith, Bristol un daha önce de getirmiş olduğu bu teklife sıcak bakmamıştı. Bu sefer de konuyu değiştirerek son yapmış olduğu Tebriz, Erivan, Tiflis, Batum, Trabzon ve Samsun gezisi hakkında bilgi vermeyi tercih etti. Yine de konuşmanın sonunda Bristol a kendisinin de tarafsızlık konusunda onunla aynı fikirde olduğunu söyledi. Bu ifadeyi Bristol günlüğüne şu şekilde kaydetmiştir; beni en güçlü kelimelerle temin ederek bu ülkede tamamen tarafsız olarak hiçbir şekilde politik ve dinî çatışmalara karışmadan çalışma politikamı desteklediğini söyledi. 431 NER in böyle bir yaklaşım belirlemesi doğası ve ABCFM nin yüz yıllık geleneği dikkate alındığında mümkün görünmüyordu. 432 Bunun Jaquith de farkındaydı fakat Bristol u bir müddet daha oyalayabilmek için bu şekilde konuşmayı uygun görmüştü. Zaten daha sonraki gelişmeler, Jaquith in söylediklerinde samimi olmadığını gösterecektir. Kilikya daki yetimhanelerin İstanbul a tahliyesi için Bristol dan istedikleri desteği alamayan NER idarecileri, Dr. Peet, MacCallum ve Dr. Huntington bir fait accompli (oldu bitti) durumu yaratarak yetimhanelerin İstanbul a taşınmasını kararlaştırdılar. Hristiyan yetimlerin, patrikler tarafından politik amaçlar için kullanılacağını bilen Bristol, yetimhanelerin özellikle İstanbul a nakline 429 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, November 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, December 22, s Garabed M. Missirian, Armenia in the Agonies of National Crucifixion, The Journal of Race Development, S. 6, No. 3, Ocak s

192 190 karşı çıkıyordu. Oysa, üç NER idarecisi Bristol u devreden çıkararak planlarını hayata geçirmek için gerekli girişimi başlatmışlardı. 433 Bu amaçla 28 Aralık günü NER idarecileri Dr. George, H. Huntington ve Dr. Peet Bristol a gelerek Kilikya daki NER birimine göndermek istedikleri telgrafı gösterdiler. Telgraf, Bay Jaquith in, yetimhanelerin yerinde kalacağını bildiren daha önceki telgrafının iptal edildiğini, NER İdari Komitesi nin Kilikya daki yetimlerin İstanbul a nakline karar verdiğini ve bu amaçla gerekli izinleri alma çalışmalarının başlatıldığını bildiriyordu. Bristol bu oldu bitti karşısında oldukça rahatsız olmuştu; fakat kızgınlığını belli etmeden Dr. Peet e bu karara nasıl varıldığını sordu. Cevap, bunun, Dr. Peet, MacCallum ve Dr. Huntington dan oluşan İdari Komitenin kararı olduğu şeklindeydi. Oysa o esnada MacCallum Mısır daydı ve karar Peet ile Huntington tarafından alınmıştı. Bristol, NER idarecilerinin kendisine karşı dürüst olmadıklarını fark etmişti, hadiseyi günlüğüne; bu olay ve görüşme esnasında ortaya çıkan diğer gelişmeleri bende Dr. Huntington ve Dr. Peet in bana karşı tamamen dürüst olmadıkları izlemini oluşturdu şeklinde kaydetti. Bristol a rağmen yetimlerin İstanbul a nakline karar verilmiş, fakat bunun için Bristol un da rızası alınmak istenmişti. Çünkü nakil araçları ve resmi idareciler tamamen Bristol un emri altındaydı ve kendisinin rızası olmadan böyle bir tahliyenin gerçekleştirilmesi çok zordu. Yine de Bristol rıza göstermezse başka yollar denenerek amaca ulaşılmaya çalışılacaktı. 434 NER idarecileri Bristol a son telgraftan sonra şartların değiştiğini ve sahadaki NER çalışanlarının yetimlerin naklini talep ettiğini söyledi. Oysa, NER in saha görevlileri uzun süredir yetimhanelerin İstanbul a nakli için talepte bulunuyor, Türk-Fransız Antlaşmasını bir fırsat olarak değerlendirmek istiyordu. Bristol u rahatsız eden diğer olgu, tüm Amerikan yardım gücünün sadece Ermeniler için seferber edilerek büyük çoğunluğu teşkil eden Türklerin yok sayılmasıydı. Bu yaklaşım bölgedeki Amerikan prestijini de sarsıyordu. Bristol Dr. Peet e, Milliyetçiler bir gün iktidara gelirlerse misyonerlerin görevlerini yapmakta zorluklarla karşılaşacağını düşünmüyor musun diye sordum, evet düşünüyorum dedi ancak onların haklarını Amerikan tesiri ile aşabileceğime inanıyorum cevabını verdi. Misyoner Peet, Türkiye nin gelişebilmek için Amerika nın dostluğuna ve yardımına ihtiyaç duyduğuna ve TBMM güçleri iktidarı ele alsa bile kapitülasyonların yürürlükte kalacağına inanıyordu. Bristol a verilen cevap da bunun en açık deliliydi. Görüşme sonunda Bristol, NER idarecilerini kararlarından vazgeçiremeyeceğini görerek işgal komitesinden izin 433 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, December 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, December 28, s. 1-2.

193 191 almadan ellerindeki telgrafı Kilikya ya göndermemelerini istedi. 435 Bu tartışmaların içinde 1922 yılına girildi. Ocak ayı başında, Hamit Bey ve H. Hulusi Bey, Bristol ile görüşerek Ankara dan gelen Kilikya ile ilgili telgrafı ilettiler. Telgrafta; Ermeniler tarafından Kilikya dan göç etmek için gösterilen heyecan ve panik hâli, daha önce burada yapmış oldukları mezalimleri örtmek ve masum olduklarını göstermek içindir denmişti. Kilikya daki Taşnak, Hınçak kalıntısı komitacı Ermenilerin paniklemesinin nedeninin Fransız işgali süresince işledikleri cinayetlerin ve mezalimlerin ortaya çıkacağına dair korkusu olduğu bildiriliyordu. Hükûmet, hiçbir Hristiyan azınlığın zarar görmemesi için gerekli tedbirleri almaya çalışmaktaydı. Görüşmede Bristol, Türkler, hiçbir Hristiyan vatandaşa zarar gelmeyecek dediğinde kimsenin bu söze inanmadığını, fakat Kilikya daki durumun milliyetçilerin kendilerini ispatlamak için iyi bir şans olduğunu söyledi. 436 Öğleden sonra Türk Kızılay ının Müdürü Hamid Bey, Hüseyin [Hulusi] Bey ile geldi. Hamid Bey Ankara Hükûmeti nin İstanbul daki temsilcisi olarak da bilinmekteydi. Hamit Bey bana Ankara Hükûmeti nden almış olduğu şu şekildeki bir telgrafı verdi: Ermeniler tarafından Kilikya dan göç etmek için gösterilen heyecan ve panik hâli, daha önce burada yapmış oldukları mezalimleri örtmek ve masum olduklarını göstermek içindir. Hükûmetin almış olduğu tedbirler ve göstermiş olduğu şefkat sonucu herhangi bir kaza/olay meydana gelmemiş ve gelecekte de herhangi bir [olumsuzluk yaşanacağını] düşünmemekteyiz. Hamid Bey e, Milliyetçilerin Kilikya da düzeni koruyabilmesini ve benim onlara olan güvenimi boşa çıkartmayarak herhangi bir mezalimin işlenmesine izin vermemelerini ümit ettiğimi söyledim. O, [Hamid Bey] Kilikya daki Hristiyan azınlıkları korumak için planlarını uygulamaya koyacaklarını söyledi. Ona, çok sayıda insanın Türkler tarafından verilen bu tür güvencelere inanmadığını ve bu durumun Milliyetçilerin bu çeşit güvenceleri verebileceğini ve [verdikleri güvenceleri] tutabileceğini gösterebilmek için çok iyi bir fırsat olduğunu söyledim. Hamid Bey e, Kilikya da çalışan bizim Amerikalılara, Ermenilerin buradan ayrılmalarını teşvik etmemelerini ve kendilerinin orada kalarak ülkenin tekrar yapılanmasına destek için ihtiyacı olan tüm sınıflara yardım sağlamalarını söylediğimi ilettim. Bazı Amerikalılar yaklaşık 250 yetimle birlikte [Kilikya dan] ayrılmışlardı; lakin diğerleri orada kalmaya devam ediyordu. Bu nedenle ben kendi adıma Türklerin yetimhaneleri, din, mezhep ve ırk ayrımı olmaksızın tüm yetimlere tahsis etmeleri teklifinde bulundum. Bu yetimhanelerde elbette farklı 435 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, December 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, January 3, s. 1-2.

194 192 din ve ırktan olan çocuklar ayrı bölümlerde bulunacaklardı, fakat yetimhanelerde kesinlikle dinî ibadet/ayin ya da öğretim olmayacaktı. 437 Bristol, yetimhanelerin idaresi ile ilgili bu idealist fikirlerini daha önce NER idarecilerine de anlatmış, fakat istediği desteği bulamamıştı. Hamit Bey in Bristol a olumlu ya da olumsuz cevap verebilmesi için Ankara dan talimat alması gerekiyordu. Fakat, tüm bu iyi niyetli girişimlerin 1922 yılı başında çok fazla uygulanabilirliği yoktu. Çünkü bu yıla kadar NER in, misyonerlerin ve işgalcilerin tavır ve yaklaşımları yüzyıllarca beraber yaşamış olan Türkleri ve diğer ırkları düşman hâline getirmişti. Ermeni komitacıların özellikle son sekiz yılda işlemiş oldukları mezalimler geleceğe dair ümitleri alıp götürmüştü. Tüm bunlara son birkaç yılda Rum eşkıyalarının katılmış olması ve bu katılımın teşvik edilmesi var olan ırklar arası nefreti daha da artırmıştı ve Ermenilerin Kilikya da bir devletçik kurma hayalleri kendileri için ve tedhiş hareketlerine destek vermeyen masum Ermeniler için de bir felaketle sonuçlanmıştı. Ermeniler Adana ve çevresini boşaltırken YWCA da buradaki faaliyetlerini yoğunlaştırmıştı. YWCA temsilcisi Ruth Woodsmall Bristol ile görüşerek Adana ya daha önce Sivas ta görev yapan bir temsilcisini gönderdiğini ve Türklerin vermiş olduğu güvencelere inanılması gerektiğini söyledi. 438 YMCA nın YWCA nın isimlerinde bulunan Hristiyan sözcüğü, her iki kuruluşun Hristiyanlara yönelik bir organizasyon olduğu algısını oluşturuyordu. YMCA ve YWCA, 1922 yılına kadar yapmış olduğu çalışmalarda bu algının mesnetsiz olmadığını göstermişti. Oysa 1921 yılının Ekim ayından itibaren Anadolu daki şartlar hızla değişmeye başlamıştı. Çünkü Kilikya nın idaresi TBMM tarafından geri alınmış, işgalci Yunan ordusu Sakarya Nehri nin batısına çekilmek, hatta İzmit i boşaltmak zorunda kalmıştı. Tüm bu gelişmeleri göz önünde bulunduran YMCA ve YWCA idarecileri her iki kuruluşa üyeliği kolaylaştırmaya ve Hristiyan sözcüğünü isimden atmaya karar vermişlerdi. Bristol ise buna gerek olmadığını düşünüyordu. 439 YWCA temsilcisi Bayan Woodsmall Temmuz ayı ortalarında tekrar Bristol u ziyarete geldi. Görüşmede YWCA nın gelecekteki genişleme çalışmaları ve faaliyetleri ele alındı. Bristol Bayan Woodsmall a faaliyetlerinin bir Ermeni kuruluşu görünümündeki NER den farklı olmasını ve Türk, Rum, Yahudi yetimhaneleri ile bağlantı kurmasını tavsiye etti LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, January 3, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, January 20, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, April 19, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 13, s. 2.

195 193 YWCA nın Türkiye görevlisi Bayan Ruth Woodsmall, Göç Sekreterliği görevini Bayan Larned en devralacak olan Bayan Hodge ile birlikte geldi. Her zaman olduğu gibi YWCA nın çalışmalarını ve gelecekteki genişlemesini konuştuk. Anlaşılan onlar [YWCA] Yakındoğu Yardım Komitesi yetimhanelerinde fiziksel eğitimi görevini yürütecek özel bir sekretere sahip olacaklardı. [Bunun üzerine] Bayan Woodsmall un dikkatini, bu durumun, onların [YWCA nın] gerçekte bir Ermeni organizasyonu olan Yakındoğu Yardım Komitesi ile aynı kuruluş olduğu düşüncesine neden olabileceği tehlikesine çektim. Kendi sekreterlerinin Yakındoğu Yardım Komitesi nden tamamen bağımsız olacağını, sonrakinin sadece çalışma şartlarını oluşturacağını ve anladığına göre Yakındoğu Yardım Komitesi nin tüm farklı ırklara ait yetimhanelerle ilgilendiğini söyledi. Ona bu şartlar altında, farklı ırklara ait yetimhaneler ile çalışmaya başlamasını ve hiçbir kuruluşla birlikteymiş izlenimi vermemesini söyledim. Ona ayrıca, farklı ırklara ait yetimhane idarecileri ile iletişim kurmasının gerekliliğini; örneğin, Türk, Rum, Yahudi ve az önce söyledğim gibi gerçekte bir Ermeni organizasyonu olan Yakındoğu Yardım Komitesi nin yetimhaneleri müdürü ile çalışmasını tavsiye ettim. Bayan Woodsmall, benim görüş açımı anladığını ve buna tamamen müteşekkir olduğunu, kendisinin de bu yolda çalışacağını, çünkü bunun doğru olduğunu düşündüğünü söyledi. Bayan Hogde Avrupa da Amerikan Kızıl Haçı ile çalışıyormuş ve en son Çekoslovakya da bulunmuş. 441 Amerikan menşeli yardım örgütleri, Yunanlıların mağlubiyeti sonrasında çalışmalarını Rum ve Ermeni mültecilerin tahliyesine yoğunlaştırdılar. NER, Lozan dan sonra artık Anadolu da hizmet edecek Hristiyan kalmadığı için kademeli olarak Türkiye deki çalışmalarına son verdi. YWCA ve YMCA Lozan dan sonra bir müddet daha Türkiye Cumhuriyeti topraklarında faaliyet gösterdi ve daha sonra Millî Eğitim politikaları doğrultusunda faaliyetlerine son verildi Taşnak ve Hınçak Mensubu Ermenilerin Amerika Birleşik Devletleri ndeki Propaganda Faaliyetleri I. Dünya Savaşı süresince ABD deki Ermeniler Osmanlı Devleti karşıtı çalışmalara hız vermiş; hatta ABD nin Osmanlı Devleti ne savaş açması için aktif olarak çalışmışlardı. Mondros Ateşkesi imzalandıktan sonra özellikle Taşnak Sutyun taraftarı Ermeniler beklentilerinin artık İtilaf Devletleri tarafından karşılanması zamanının geldiğini düşünmekteydiler. Osmanlı Devleti mağlup olmuş ve orduları dağıtılmıştı. Ayrıca İtilaf Devletleri Brest Litovsk Antlaşması nı da tanımamaktaydı. Mondros Ateşkesi ndeki ağır hükümler de Taşnak Sutyun üyesi Ermenileri memnun etmeye yetmemişti LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 13, s Hovannisian, age., s

196 194 Bu amaçla merkezi Tiflis te bulunan Ulusal Ermeni Kurulu nun ABD deki gayriresmi temsilcisi olan ve aynı zamanda Ermeni Katolikosunun özel temsilcisi sıfatını da taşıyan Taşnak mensubu Karekin Pastırmacıyan, 443 Mondros Ateşkes Antlaşması imza edildikten birkaç saat sonra, 30 Ekim 1918 tarihinde Tiflis teki Ulusal Ermeni Kurulunun temsilcisi olan Miran Sevasly ile birlikte ABD Dışişleri Bakanlığı ndan Ermeni isteklerinin karşılanabilmesi için İtilaf Bloku üzerinde baskı yapmasını istemiş ve Ermeni isteklerini şu şekilde sıralamıştı: (1) Tüm Türk askerlerinin Maverayı Kafkasya daki Ermeni topraklarından, Altı Ermeni ilinden ve Kilikya dan hemen çekilmesi, (2) Birinci maddede belirtilen tüm toprakların İtilaf Devletleri askerlerince işgal edilmesi, (3) Türk Devleti nin, Müslüman ve Türk göçmenleri Ermeni topraklarına yerleştirmesinin engellenmesi, (4) Türkiye nin değişik yerlerine dağılmış olan Ermenilere yardım etmek üzere İtilaf Devletleri ortak yardım komisyonunun oluşturulması ve tüm Ermenilere yardım edilmesi, Ermenilerin kendilerine verilen topraklara geri dönmelerinin sağlanması, (5) Barış Konferansı na ve Ermeni sorununun nihai çözümüne kadar tüm Ermeni topraklarının İtilaf Devletleri ortak hükûmeti tarafından yönetilmesi. 444 Pastırmacıyan, 1918 yılı Aralık ayında ise ABD Kongresi ne Osmanlı Devleti, İran ve Rusya dan kopartılacak topraklar üzerinde bir Ermeni devleti kurulması için başvuruda bulunmuş ve başvurusunu desteklemek için 20 sayfalık bir muhtırayı Kongre ye sunmuştu. 445 Pastırmacıyan daha önce, 1918 yılının Nisan ayında Osmanlı Devleti ne karşı kişilik bir Ermeni-Gürcü ortak askerî gücü oluşturulabilmesi amacıyla İtilaf Devletlerinden malî yardım istemiş, talep Lansing tarafından Savaş Konseyine iletilmişti. 446 İngiliz Hükûmeti ise verdiği cevapta, Ermenilerin kurtarılabilmesi için Amerika nın Osmanlı Devleti ne savaş ilan etmesini tavsiye etmişti. Çalışmalarını Paris te yürüten Bogos Nubar Paşa da, Türklerin ilerleyişi ile Doğudaki Hristiyan ulus olan Ermenilerin topyekun yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı propagandasını yürütmekteydi. Aslında, geri çekilen Ermeni birliklerinin katliamları İngiliz Savaş Kabinesi raporlarında yer alacak boyuttaydı PRFRUS 1917, Supplement 2 to the World War I, age., s. 795; Malkasian, agm., s PRFRUS 1918 Supplement 1, The World War I, C. I, age., s ; Grabill, age., s Senate, Doc. No: 316, Armenia and Her Claims to Freedom and National Independence, By Dr. G. Pastermadjian, Washington: Government Printing Office, s PRFRUS, 1918 Supplement 1, The World War, C. I, age., s Armenian Atroticites Aganist Moslems, BWCR, secret, G.T. 3912, File No. 18/OC/16, s. 1.

197 195 Taşnak komitacısı Pastırmacıyan ın başvurusu ile eşzamanlı olarak kamuoyunda da yoğun şekilde Ermenilerin taleplerinin haklılığını kanıtlamaya yönelik propaganda bombardımanı başlatılmıştı. 448 Pastırmacıyan tarafından Kongre ye verilen muhtırada, tarihsel olarak Ermenilerin Rusya, İran ve özellikle Osmanlı Devleti nden koparılacak topraklar üzerindeki hak iddiaları dile getirilmiş ve kurulacak Ermeni Devleti için Karadeniz de de bir liman istenmişti. Pastırmacıyan ın bu isteği, 1919 yılının Eylül-Ekim aylarında hazırlanan Harbord Raporu nda benzer ifadeler ile yer almış ve Ermeni Devleti ne verilmesi planlanan Karadeniz kıyısındaki çıkış, Trabzon Limanı olarak belirlenmişti. 449 Pastırmacıyan ın vermiş olduğu bilgilere göre; bugünkü Anadolu toprakları üzerinde yaşayan Ermenilerin toplam nüfusu idi ve Pastırmacıyan, Büyük Ermenistan ın kurulacağı topraklarda Türklerin azınlıkta olduğunu iddia ediyordu. 450 Oysa Amerikan Yüksek Komiserliğinin 1922 yılında açıkladığı rakamlara göre tehcir öncesinde, hatta 1903 yılında bile Ermeniler Vilayeti Sitte dâhil Anadolu nun hiçbir yerinde çoğunluğa sahip değillerdi. 451 Muhtıra nın satır aralarında Ermeni askerlerinin ve gönüllü tugaylarının yardımları olmasaydı Rusların Kafkasları işgal etmesinin imkânsız olduğu da itiraf edilmiştir. 452 Pastırmacıyan a göre; Amerika nın savaşa katılımı büyük 448 Marashlian, agt., s. 86; New York Times, Turks Prophecy Fulfilled, November 3, s. 10; New York Times, Armenians Fell into Turkish Massacre, December 8, s. 6; New York Times, Crimes laid to Turkey, December 14, s. 2; Washington Post, Possibility of French Control Stirs Armenians, January 3, s. 1; Los Angeles Times, Wholesale Slaughter is Charged to Turks, December 3, s. 15; Los Angeles Times, The Belgium of Asia, December 8, s. V10; Los Angeles Times, Morgenthau Urges Carving of Turkey-No Place in Civilized World for Ottoman Former Diplomat Says, December 12, s. I1; San Francisco Chronicle, Armenian Independence, January 3, s Pastermadjian, a.g.momerandum., s Pastermadjian, a.g.momerandum., s. 8, 15; ABD Arşivlerinde bulunan bu bilgi çok önemlidir çünkü bir Taşnak komitacısı olan Pastırmacıyan ın verdiği nüfus rakamları 1914 yılına aitti ve 1915 Tehciri ile bir buçuk milyon Ermeni nin öldürüldüğü iddiası bizzat Pastırmacıyan tarafından yalanlanmaktadır. Zaten Pastırmacıyan da Muhtıra nın ilerleyen sayfalarında 1915 Tehciri ile hayatını kaybeden Ermenilerin sayısının 600 bin ile bir milyon arasında olduğunu söylemektedir. Bkz. Pastırmacıyan, a.g.momerandum, s. 13; Pastırmacıyan ın istatistiklerle Ermenilerin çoğunlukta olduğu fikrini vermeye çalışmaktaki amacı Wilson un Self-determinasyon ilkesinden yararlanmaktı. 451 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 21, s. 1-2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, August 7, s Pastermadjian, a.g.momerandum., s. 12; Amerika ve İtilaf Devletleri kamuoyunun sempatisini kazanabilmek için belirtilen itirafta bulunan Pastırmacıyan, aslında farkında olmadan 1915 tehcirinin güvenlik gerekçesi ile yapıldığı gerçeğini de teyit etmektedir; Arshag Mahdesian, New Situation in Turkey, New York Times, March 17, s. 2; Ruslar 1916 yılında Osmanlı topraklarını işgalde kullandıkları Ermeni gönüllü birliklerini lağvettiler. Çünkü bağımsız bir Ermenistan Devleti kurulması savaş sonrası Rus planlarında yoktu. Hovannisian, s. 15.

198 196 Ermenistan ın kurulması için önemli bir fırsattı. Ermenistan Devleti nin kurulması ile Almanların Berlin-Bağdat demiryolu hattının geçiş noktası Ermeni topraklarına katılacak ve böylece Almanların Doğu politikasındaki etkinliği kırılacaktı. Ermeni Devleti nden sağlanacak diğer önemli kazanç da Türkler ile ilgiliydi. Kurulacak Ermeni Devleti sayesinde Türklerin gelecekte büyük tehlike oluşturacak olan Pan-Türkçü ve Pan-İslamcı teşebbüsleri de son bulacaktı. 453 Taşnak mensubu Pastırmacıyan ve diğer Ermenilerin teşebbüsleri başarılı oldu. Başkan Wilson liderliğindeki ABD Hükûmeti Paris Barış Konferansı nda ve sonrasında Büyük Ermenistan ın kurulması için aktif olarak çalıştı. Pastırmacıyan ın Muhtırası nda, kurulacak olan Ermeni Devleti nin güvenliğini garanti altına alacak ve daha sonraki dönemde Amerikan Hükûmeti nin gündeminin ilk sırasını işgal edecek olan güdüm idaresinden bahsedilmemişti. Pastırmacıyan Amerika da faaliyet gösterirken Türkiye Ermenilerinin lideri olduğu iddiasıyla Bogos Nubar Paşa da Paris te toplanacak barış konferansı için hazırlanıyordu. Buna karşın, konferansa katılarak toprak ve tanınma amaçlarını elde etmek isteyen Ermeni Heyetini Paris te bir sürpriz beklemekteydi. Ermeni Heyeti Paris e varıncaya kadar Bolşevik Rusya ile mevcut durum halledilmeden Rusya nın bütünüyle ya da Rusya yı temsilen hiçbir devletin resmi sıfatla konferansa katılmamasına karar verilmişti. Paris te bulunan Nubar Paşa liderliğindeki Ermeni Ulusal Heyeti bu durumdan haberdardı. 13 Kasım 1918 tarihinde ABD nin İtalya Büyükelçisi Nelson Page e başvurarak Konferans ta kendilerinin de resmi statüde temsil edilebilmesi için yardım istedi. Wilson da elden gelen tüm yardımın kendilerine yapılacağını bildirdi. 454 Konferans öncesinde; Araplar, Yahudiler ve Ermenilerin oturumlarda konuşabilmesine ve görüşlerini dile getirebilmesine; fakat resmi olarak Konferans ta 453 Pastermadjian, a.g.momerandum., s. 18; Berlin-Bağdat Demiryolu; İstanbul, Konya, Adana, Halep, Musul hattından geçerek Bağdat a ulaşmaktaydı. Ermeni Devleti nin bu hat üzerinde denetim sahibi olabilmesi için Adana-Halep arasının kendilerine verilmesi gerekiyordu. Bu talep, Trabzon dan Adana iline çekilen bir hattın doğusunda kalan tüm toprakların, başka bir deyişle Anadolu nun yarısından fazlasının Ermenilere verilmesi anlamına gelir. Zaten Pastırmacıyan, Muhtıra nın sonuç kısmında asıl niyetini ortaya koyarak Kafkaslar dan Akdeniz e; İskenderun körfezine kadar uzanan alanın söz konusu coğrafyada yaşayan diğer tüm uluslardan daha üstün niteliklere sahip Ermenilere verilmesi gerektiğini belirtmişti. Fakat bu kadar büyük toprağa yerleşecek sayıda Ermeni nüfusunun mevcut olmadığının farkında olan Pastırmacıyan, tarihten misaller vererek örneğin 13 Amerikan Kolonisi İngiltere ye karşı başkaldırdığında toplam nüfuslarının olduğunu, Yunanlıların da bağımsızlıklarını elde ettiklerinde nüfuslarının yetersizliğinin bilindiğinin altını çizmişti. Pastermadjian, a.g.momerandum., s ; Pastırmacıyan ın dile getirmiş olduğu talepler Amerikan Hükûmeti tarafından büyük kabul gördü ve daha sonra somut ifadelerle Harbord Raporu nda ve Wilson un Ermenistan haritasında yer aldı. 454 PRFRUS 1919 The Paris Peace Conference, C. II, age., s

199 197 yer almamalarına karar verildi. 455 Araplar, İngiltere nin desteğiyle Konferans ta temsil edilme hakkını elde etmişlerdi. Ermeniler ise Konferans ta resmi olarak temsil edilebilme hakkına sahip değildi. Ermeni heyetini başka bir sorun daha beklemekteydi. Ermenistan Hükûmeti nin resmi heyeti Paris e vardığında burada zaten Ermenileri temsil eden Bogos Nubar Paşa liderliğindeki heyet ile karşılaştı. Hınçak komitacılarına yakın olan Bogos Nubar Paşa, ağırlıklı olarak Taşnakçılardan oluşan Ermeni Hükümetine güvenmemekteydi ve her iki heyet de birbirinden hoşlanmıyordu. Nubar Paşa, Paris Barış Konferansı açıldıktan yaklaşık bir ay sonra, 26 Şubat 1919 tarihinde Ermenistan Eski Cumhurbaşkanı ve Paris temsilcisi Avetis Aharoniyan ile birlikte Konferans a Ermenilerin isteklerini belirten bir muhtıra sunarak artık ulusal isteklerinin yerine getirilmesini istedi. Ayrıca Nubar Paşa ve Aharoniyan Konferans ın 26 Şubat tarihli Onlar Konseyi toplantısında 10 sayfalık ortak bir konuşma yaparak Ruslara yardım ettikleri için Türklerin nefretini kazandıklarını itiraf ederek Trabzon un batısından Mersin Limanı na ulaşan bölgeyi kurulacak Ermenistan için talep etti. 456 Avetis Aharoniyan başkanlığındaki Ermenistan Cumhuriyeti Heyeti Vilayeti Sitte yi ve Karadeniz e çıkış limanı olarak Trabzon u isterken Nubar Paşa Kilikya dâhil Anadolu nun yarsını yeni Ermeni Devleti için talep ediyordu Nisan ayında Anadolu içlerine bir inceleme gezisi gerçekleştiren Robert Koleji Müdürü Caleb F. Gates, Ermenilerin Paris teki abartılı taleplerinin büyük bir hata olduğunu belirtmişti. Gates e göre; Ermenilerin bu aşırı istekleri Türk halkını kendisini savunmak için tedbir almaya itmişti. Ateşkes imzalandığında bazı talepleri Türk halkına kabul ettirmek mümkündü; artık bu imkânsız hâle gelmişti. 458 İstanbul daki Yahudilerin Hahambaşı olan Haim Nahum un Gates ten altı ay sonra, 8 Ekim 1919 da Paris Barış Konferansı na sunmuş olduğu bildiri de benzer bilgileri verecektir Hovannisian, age., s Moseley, agr., s. 6-7; PRFRUS The Paris Peace Conference 1919, C. III, Washington: Government Printing Office, s. 138, ; Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika-I, Türk Tarih Kurumu, Ankara, s. 21; Hikmet Özdemir vd. Ermeniler: Sürgün ve Göç, Ankara: Türk Tarih Kurumu, s. 115; Grabill, age., s Hovannisian, age., s. 259; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, July 18, s. 3; Ermenilerin Kilikya yı istemesi Fransızların canını sıkarken, İngilizler den destek görmüştü. Seçil Akgün, Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü, Atatürk Yolu, Ankara Üniversitesi İnkılap Tarihî Enstitütüsü Dergisi, Yıl 1, (1/1998), s ; Özdemir, age., s ; Peterson, age., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Statement Made by Mr. C. F. Gates, President of the Robert College, Constantinople, April 29, Con s Hayim Nahum, 1919 yılında Paris Barış Konferansı görüşmelerinde Türk heyetine danışmanlık

200 yılının Ağustos-Eylül ve Ekim ayları güdüm/manda tartışmalarının en yoğun yaşandığı dönemdir. Güdüm taraftarlarının çalışmalarını yoğunlaştırmasının temel nedenlerinden bir tanesi, Versay Antlaşması nın 28 Haziran da imzalanmış olmasıdır. Böylece, Bağlaşıklar Osmanlı Devleti nin topraklarını bölüşmek için önlerindeki en büyük engel olan Alman sorununu halletmişlerdi. Paris teki çalışmaların akislerinin Türkiye de de görülmesi gecikmemiştir. İkinci önemli neden, Haziran-Temmuz 1919 tarihinde eski Osmanlı topraklarında inceleme yapan King-Crane Kurulundan sonra, Ermenistan üzerine bir Amerikan güdüm idaresi kurulması için çok daha ayrıntılı bir araştırma yapmak için görevlendirilen Harbord Askerî Kurulunun Ağustos ayında başlayıp Eylül-Ekim ayına kadar devam eden çalışmalarıdır. Güdüm konusu Sivas Kongresi nde de gündemi meşgul edecek kadar taraftara sahipti. 29 Eylül günü öğleden sonra Bristol ACRNE temsilcisi Bay W. W. Peet ile görüştü. Konu Amerika da gerçek dışı iddialara dayanan Ermeni propagandasıydı. Görüşme günlüklerde şu şekilde yer alır: Bay W. W. Peet, ACRNE temsilcisi geldi ve görüşmede genel olarak ACRNE üyelerinin Ermenilerin Amerika Birleşik Devletleri ndeki propagandasına karşı yaklaşımı ve Amerikan askerlerinin Ermenistan a gönderilmesi konuları ele alındı. Peet, Amerika nın sadece Ermenistan güdümünü üstlenmemesi konusunda aynı fikirde olduğunu söyledi. Peet, Ermenilere Türk idaresinden kurtulacakları sözünün verildiğini ileri sürdü. Ben, benim önerimin de bu olduğunu; Eski Türkiye deki Türk idaresinin tüm halklar için sona ermesi gerektiğini söyledim. Bu uygulama, Türkleri olduğu kadar Ermenileri, Rumları, Kürtleri ve Eski Türk İmparatorluğu nda yaşayan tüm diğer ırkları da kapsayacaktır. Aynı fikirde olduğunu belirtti. Peet i Amerika Birleşik Devletleri nde Ermeniler tarafından devam ettirilmekte olan propagandayı durdurması için ACRNE çalışanları ile konuyu görüşmeye ikna etmeye çalıştım. Çünkü bu propaganda hadiselerin gerçek taraflarını yansıtmıyordu ve halkımızı kandırıyordu. Ona, Komisyonunun bu propagandayı boşa çıkarmadığı ve inkâr etmediği sürece insanların ACRNE nin yapmıştır. Nahum, Paris Barış Konferansı nın 8 Ekim 1919 tarihindeki Tam Yetkili Komiserler Oturumu na katılarak Konferansa bir de bildiri sunmuştur. Nahum un bildirisinde; Türk sorununun ele alınmasının ertelenmemesini, aksi takdirde Türkiye nin malî olarak çökeceğini ve Anadolu içlerindeki karışıklığın engellenemeyeceğini ileri sürmüştür. Nahum un konferansta dile getirmiş olduğu en önemli konu başlıklarından bir tanesi Ermeniler için Amerikan güdümü istemesi ve diğeri Ateşkes ten sonra geçen süre içerisinde artık Türkiye toprakları üzerinde cerrahi operasyon yapılmasının imkânsız olduğunu dile getirmesidir. Yunanlılar ve İtalyanlar Anadolu yu boşaltmadıkça barış sağlanamayacaktır. Mustafa Kemal Hareketi (Millî Mücadele) Ermeni ve Yunanlılara karşı değildir; bilakis İmparatorluğun topraklarının parçalanmasını engellemeye çalışmaktadır. Nahum, Mustafa Kemal in ordusunun sayısını da savaşabilecek iyi durumda asker olarak kaydetmiştir. Hayim Nahum un bildirisinin tam metni için bkz. PRFRUS The Paris Peace Conference 1919, Volume XI, Government Printing Office, Washington, s Nahum Lozan Konferansı na katılan Türk heyeti içinde de yer almıştır.

201 199 belirtilen propagandayı desteklediğine inanacaklarını belirttim. 460 William W. Peet, Amerika İncil Topluluğu (American Bible Society) önde gelen lideri ve ACASR İstanbul temsilcisiydi ve ACRNE ile yakın teması vardı. Bir misyoner kuruluşu olan ACRNE, NER ile birlikte ABD deki Ermeni propagandasının en büyük destekçisiydi yılının Ağustos ve Eylül ayları Paris Barış Konferansı na rapor sunmak üzere Türkiye ve Ermenistan da inceleme yapan Harbord Askerî Kurulunun bölgede bulunması nedeniyle önemli bir tarihsel kesittir. ABD nin Ermenistan güdümünü kabul etmesi için Harbord Raporu önemliydi ve bu nedenle misyonerler ile Ermeni örgütleri kurgu propagandaya ağırlık vermişlerdi. Bu durumun bilincinde olan Bristol, kendisiyle görüşen Peet vasıtasıyla Ermeni propagandasını engellemeye çalışmış, ancak görüşmeden istediği sonucu alamamış olmalı ki günlüğüne bu görüşme ile ilgili başka not düşmemiştir yılı Ağustos ayından itibaren İngiliz güçleri Kafkaslar daki birliklerini çekecekti ve Kilikya da istediği başarıyı elde edemeyen Fransa nın da Anadolu daki işgali sona erdirmesi ihtimal dâhilindeydi. Mevcut gelişmeler üzerine aynı yılın Ekim ayı başında Ermeni Protestan Topluluğu ve Ermenistan Propaganda Komitesi, Bristol ile görüşerek ABD nin kendilerine yardım etmesini talep etti. Açıkça söylenmese de ABD askerlerinin Türkiye nin bir kısmını işgal etmesi isteniyordu. Ermeni temsilcilerin en büyük korkusu Türkiye nin tekrar kurulması ve kendilerinin unutulmasıydı. Amiral Bristol, Ermeni temsilcilerinin taleplerini oldukça soğuk karşıladı ve ABD de yaptıkları propagandanın yalanlar üzerine kurulu olduğunu söyleyerek bu durumun anlaşılması hâlinde sıkıntıya düşeceklerini söyledi. Ayrıca, Amerikan halkı şu anda yabancı topraklardaki kargaşaya dâhil olunmasına karşıydı. 461 Aynı gün Kürt Komisyonu Başkanı Abdülkadir Efendi de Bristol ile görüşerek ABD nin Ermenileri koruduğu gibi, kendilerini de korumasını istedi ve Kürtler ile Ermenilerin uzun süre barış içinde bulunduğunu ve birbirinden ayrı yaşayamayacak iki halk olduğunu belirtti. 462 Bu esnada Anadolu daki Millî Mücadele örgütlenmesi belli bir mesafe kat etmişti. Erzurum Kongresi sonuçlanmış, Sivas Kongresi çalışmaları başlamıştı. Paris Barış Konferansı görüşmeleri devam ediyordu ve eski Osmanlı uyrukları tüm güçleri ile parçalanacak olan Türkiye den biraz daha fazla toprak kapma mücadelesine girişmişlerdi. Mücadelenin en büyük silahı propagandaydı. Taşnak ve Hınçak çetelerinin organize ettiği Ermenilerin birkaç adım önde olduğu 460 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, September 29, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, October 8, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, October 8, s. 2.

202 200 bu mücadelede Süryani ve Keldaniler de yerini almaya başlamıştı. Belirtilen amaçla Ekim ayı başında Süryani-Keldanilerin temsilcisi Rüstem Necip Bey Bristol u ziyaret etti. Rüstem Necip, beraberinde kurulması planlanan Süryani Devleti nin sınırlarını belirten bir de harita getirmişti. Harita, Güney Doğu Anadolu, Musul ve Bağdat a kadar olan alanı kapsamaktaydı. Bristol un günlüğünde belirttiği gibi tüm bu alanlar petrol sahalarıydı ve büyük kısmı İngilizlerin işgalindeydi. 463 Bu nedenle Bristol, Rüstem Necip e olumlu ya da olumsuz bir cevap vermedi. Aynı gün öğleden sonra Ermeni temsilcileri Bristol ile görüştü. Görüşme şu şekildedir: Ermeni Protestan Komitesi Başkanı ve Ermeni Propaganda Komitesi Başkanı, Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Komiseri ile görüştü. Görüşme hakikatte bu temsilcilerin Amerika Birleşik Devletleri ni yardımlarına gelmesi için davet ricasıydı. Ermeni temsilciler İngiltere ve Fransa nın tutumlarının Türkiye deki şartların geçmiştekine benzer şekilde ve geçmişte defalarca yapıldığı yönde geriye gittiğine inandıklarını söylediler. Onlar, Türkiye nin yeniden tekrar kurulması ve Ermenilerin unutulmasından korkmaktaydılar. Onlara, Amerika Birleşik Devletleri ndeki propagandalarının büyük kısmının doğru olmadığı ve bunun açığa çıkması durumunda davalarının büyük zarar göreceği kesin bir dille bildirildi. Buna ek olarak şayet korkuları doğru olsa bile, ilk olarak neyin yapılması gerektiğine karar vermeye ihtiyaç duyulduğu ve Amerika Birleşik Devletleri nin insanların ortak isteği ile yönetildiği, şu anda Amerikan halkının yabancıların işlerine müdahil olmaya taraf olmadığı bildirildi. 464 Ermeni temsilcileri görüşmede istediklerini alamamışlardı. Oysa, Osmanlı Devleti nin son Amerikan Büyükelçisi Morgenthau döneminde ne istiyorlarsa alabiliyorlar, doğru olmasa da her söylediklerine inanılıyordu. Halbuki şimdi, Amerika da yalana dayalı bir propaganda yaptıkları açıkça yüzlerine söyleniyordu. Bu daha önce olmamıştı ve son iki yılda durum çok değişmişti. Aynı gün Bristol ile görüşen ve Amerikan yardımı talep eden üçüncü kişi Kürt Teali Cemiyeti Lideri Abdülkadir Efendi dir. Aslında Abdülkadir Efendi, İngilizler ile de işbirliği içerisindeydi; fakat görüşmede ısrarlı sorulara rağmen bu konuda Bristol a bilgi vermemeyi tercih etmişti: Kürt Komisyonu Başkanı, Abdül Kadri [Kadir] Efendi geldi. Geliş amacı, Amerika Birleşik Devletleri nin Ermenilere yardım ettiği gibi Kürtlere de yardım etmesini rica etmekti. Ermeni ve Kürtlerin daima birlikte iyi geçindiğini ve aslında birbirinden ayrı yaşamayacağını söyledi. İngilizler ve Kürtler arasındaki bağlantı ile ilgili tüm sorulara ise kaçamak cevap verdi LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, October 8, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, October 8, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, October 8, s. 2.

203 201 Bu görüşmenin yapıldığı dönemde Anadolu da İngilizlerle bazı Kürt aşiretlerin ilişkileri operasyonel bir boyuta taşınmıştı. Elazığ Valisi Ali Galip ile İngiliz Binbaşı Covbertin Noel, Malatya, Harput, Dersim ve civardaki Kürt aşiretleri ayaklandırarak Millî Mücadele yi yok etmeyi planlamışlardı. Plana göre; Urfa daki İngiliz Tümeninin de desteğiyle Kürt aşiretlerinden örgütlenmiş olan kuvvet önce Malatya yı basarak yağmalayacak, Türkleri şehirden çıkardıktan sonra Sivas üzerine yürüyecekti. Damat Ferit idaresindeki İstanbul Hükûmeti nin desteklediği bu girişim Eylül ayının başında başlamış, gelişmeler üzerine Mustafa Kemal ve Sivas taki kurul, Padişah ile doğrudan telgraf görüşmesi yapmak istemiş, lakin Damat Ferit tarafından engellenmişlerdi. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, Damat Ferit i vatan hainliği ile suçlamış, 15 Eylül tarihinde emrindeki bütün kolordulara ve telgrafhanelere emir vererek Anadolu ile İstanbul arasındaki tüm telgraf ve telefon görüşmelerini kestirmişti. 466 New York Times Sultan ın, Mustafa Kemal in mesajını aldıktan hemen sonra Damat Ferit başkanlığındaki Bakanlar Kurulunu görevden aldığını yazmıştı. 467 Yabancı bir devletin güdümünde bir Kürt Devleti kurmayı hedefleyen Seyyid Abdülkadir Efendi, Kürt Teali Cemiyeti Başkanıydı ve daha önce de ifade edildiği gibi İngilizler ile yoğun temasları vardı. İngilizlerden umduğunu bulamamış olacak ki Amerikan Yüksek Komiseri Amiral Bristol dan yardım isteme gereği duymuştur. Günlükten anlaşıldığı kadar -açıkça söylemese de- Seyyid Abdülkadir, Ermeniler ile ortak bir devlete sıcak bakıyordu. Abdülkadir Efendi Ermenistan Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı Taşnak üyesi A. Hatisyan ın Kürt dilini yasaklayarak tüm Kürtleri zorla Hristiyanlaştırma planından haberdar olsaydı, acaba böyle bir teklifi seslendirir miydi? Seyit Abdülkadir-Bristol görüşmesinden bir süre önce, 29 Eylül tarihinde, Kürt Teali Cemiyeti üyesi Hamdi Paşa ile bir arkadaşı, Paris Barış Konferansı nda bulunan Başkan Wilson a verilmek üzere Bristol a bir mektup teslim etmişti. Mektupta, Türklerin, Kürtlerin otonomi ya da ayrılık taleplerini bastırmaya çalışmaları protesto ediliyordu. Hamdi Paşa nın verdiği bilgiye göre, İngiliz Binbaşı C. Noel Eylül ayı sonunda Malatya da bulunuyordu ve Hamdi Paşa nın dostu olan, Kâmuran Bey, Celaleddin Bey [?] ve Abdulhakim Bey adlarında üç Kürt genci İngiliz Binbaşı Noel ile birlikteydi. Bristol un günlüğündeki notuna göre, Hamdi Paşa nın, Türkiye de güdüm idaresi kurulması durumunda hangi ülkenin güdümü üstleneceği konusunda tercihi yoktu Bkz. Nutuk, s ; Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu, Ankara, s New York Times, Kurds Attacking Kemal, November 7, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, September 29, s. 1.

204 202 Bu gelişmeler olurken Ermeniler ile Azeriler arasındaki sınır çatışmaları tekrar başlamıştı ve Kafkaslar da İngilizlerin yerini alan İtalyan işgal güçleri Taşnakçı Ermeni Hükûmetine istedikleri desteği vermiyorlardı. Belirtilen durum üzerine, Taşnakçı Ermeniler Amerikan temsilcilerine ulaşarak Azerilerin Ermeni köyleri ile Zengezur a saldırdığını ve buralarda katliam yapılmasının an meselesi olduğunu bildirdiler. Bristol, 18 Kasım da Azerbaycan ın İstanbul temsilcisi M. Vezirof u çağırarak Ermenilerin zarar görmesinden ABD nin rahatsız olacağını söyledi ve üstü kapalı olarak hem tehdit etti hem de Azerbaycan ın saldırgan politikasını değiştirmesini istedi. Vezirof, durumu hükûmetine bildiren telgrafı Amerikan Elçiliğinden çekecek kadar endişeye kapılmıştı yılı Haziran ayında, Kiliseler Birliği adına Türkiye yi gezmekte olan Amerikalı Piskoposlar Darlington ve Nichols[as] İstanbul a geldi ve iki piskopos Bristol a da nezaket ziyaretinde bulundu. Bristol, günlüğüne, özellikle Harrisburg Piskoposu Darlington un Yunan ve Ermeni taraftarı olduğu notunu düşmüştü. Ertesi gün Darlington Bristol ile görüşmek üzere Yüksek Komiserliğe geldi. Görüşmede Darlington, Amerika da Ermeniler lehine çok güçlü hislerin mevcut bulunduğunu ve Türk karşıtlığının aynı oranda yüksek olduğunu söyledi. Darlington, Bristol u dostça uyararak ABD de kendisinin ve Robert Koleji Müdürü Calep F. Gates in Türk taraftarı olduğunun söylendiğini ve ikisi haricinde Türklere dost bulunan kimsenin de olmadığını söyledi. Ayrıca iki milyon Ermeni nin Türkler tarafından katledildiğini sözlerine ekledi. Bristol günlüğüne, Darlington ile tartışmaktan kaçındığını, piskoposun din işlerinden ziyade siyasetle ilgilendiğini ve doğruları söylemediğini not etti. 470 Görüşmede Darlington, Türklerin Maraş taki bir sığınma merkezine saldırarak burdakileri nasıl katlettiğini hikâye etmeye başlayınca Amiral Bristol daha fazla sabredemeyerek bunun doğru olmadığını; çünkü olay esnasında Maraş ta görevli olan bir yardım örgütü çalışanının hadisenin aslının anlatıldığı gibi olmadığını, kendisine ifade ettiğini söyledi. Bristol un çıkışına canı sıkılan Piskopos, İngiliz, Fransız, İsveç ve ABD gazetelerinin tümünün hadiseyi kendi anlattığı şekilde naklettiğini söyledi. Bristol bunun üzerine, bunun ABD de bir çeşit propaganda şekli olduğunu ve aslında anlatılan hadisenin gerçeklerle ilgisi bulunmayan, tek kaynaktan çıkışlı bir söylenti olduğunu belirtti. Bristol, kurgu propagandaya örnek olmak üzere; Kilikya da Ermenilerin çoğunlukta olduğunun iddia edildiğini; fakat gerçeğin böyle olmadığını herkesin bildiğini söyledi. Bristol, 1920 Haziran ında Ermeni Patriği nin Paris Barış Konferansı na sunduğu nüfus rakamları için; Patriğin Paris Barış Konferansı nda Er- 469 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, November 18, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, June 24, s. 1.

205 203 menilerin Anadolu daki abartılı nüfus rakamları için söyledikleri, patrikhanenin doğumları kaydettiği ve vergi vermemek için bunu gizli tuttuğu doğrudur, ancak Patrik, patrikhanenin ölümleri mevcut nüfus rakamlarından düşmediğini söylememektedir diyerek çıkışını sürdürdü. Bristol görüşmenin sonunda, benzer propaganda ve siyasi emellere hizmet etmediği için Ermenilerin ve Rumların kendisi için Türk yanlısı söylentisini yaydığını da sözlerine eklemişti. 471 Amerika da ve Avrupa daki propaganda faaliyetlerine hız verilmesinin ana nedenlerinden birisi ABD nin Ermenistan Devleti nin güdümünü üstlenmesini sağlamaktı. Komitacılar, aldatıcı propagandalarını etkisiz hâle getiren Amiral Bristol ve Robert Koleji Müdürü C. F. Gates in Türk yanlısı (pro-turk) olduğunu ileri sürüyor ve bu yönde propaganda yapıyorlardı. Tüm bu karalama faaliyetlerine rağmen 1 Haziran 1920 tarihinde Senato, Ermenistan üzerine kurulacak güdüm idaresi için Başkan Wilson a gerekli yetkiyi vermeyi ezici bir çoğunlukla reddetti. Senatonun reddinden sonra Amerikalı Piskoposlar Darlington, Nichols ve çalışanları İstanbul a gelmiş ve 23 Haziran günü Bristol ile görüşmüşlerdi. Rum Patriği de bu fırsattan yararlanmak üzere görüşmeye katıldı ve 27 Haziran Pazar günü Darlington onuruna Patrikhane de özel bir ayin yapıldı. 472 Ayinde yapılan konuşmada, Rum Patriği siyasi konulara ve Yunan taleplerine değinmemeyi tercih etmişti. 473 İki piskoposun Türkiye ye gelmekteki amaçlarından biri de kiliseler arasındaki inanış farklarının giderilerek bir birlik sağlanmasıydı. Bristol günlüklerinde Piskopos Darlington un Ermeni ve Yunan yanlısı (pro-greek, pro-armenian) olduğunun dünyada bilindiğini kaydeder. 474 Darlington ertesi gün (24 Haziran) Bristol ile tekrar görüştü ve Amerika da kendisinin Türk yanlısı olduğunun bilindiğini tekrarladı. Görüşme günlüklerde şu şekilde yer alır: Öğleden sonra Piskopos J. H. Darlington randevu ile geldi. Yurttaki [Amerika] hislerin Ermeniler lehinde çok güçlü ve çok büyük şekilde de Türkler aleyhinde olduğunu söyledi. Eski Trinity nin başpapazı Dr. Wm. T. Manning in tüm sınıflardan önde gelen insanlara yapmış olduğu bir konuşma ile ilgili meydana gelen hadiseyi anlattı. Manning, konuşma esnasında, dinleyici topluluğundan Amerikalıların en çok sevdiği millet olan Ermeniler için savaşacaklarına ant içmelerini istemiş, istekleri sevgi gösterileriyle karşılanmış. Darlington, beni 471 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, June 24, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 27, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Adress Delivered by His Eminence the Locum-Tenens of the Greek Patriachate, in France of His Excellency Admiral Bristol and of the Rt.. Rev. Bishop Darlington. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 23, 1920.

206 204 bir dost olarak bilgilendirmek istediğini ve Amerika daki insanların Dr. C. F. Gates ile benim Türklere karşı çok dostane olduğumuzu ve Türkler için iyi bir şeyler söyleyenin sadece ikimiz olduğunu düşündüğünü söyledi. Piskopos çok önemli beyanlarda bulundu ve söyledikleri arasında bir örnek olmak üzere, iki milyon Ermeninin Türkler tarafından katledildiği de vardı. Bu beyanın aksini ispat etmeye çalışmadım, çünkü herhangi bir tartışmadan kaçınmayı tercih ettim. Piskopos, konuşmasında din ile ilgili kiliselerin birleşmesini ve Ermeniler için yardım fonlarının artırılmasını içeren konulara kaydı. Darlington, açıkça kendi fikirlerine saplanıp kalmış bir kişidir ve iyi bir konuşmacıdır. Fakat düşünceleri doğru olmamakla birlikte bu yalanları, konuşma akışı içindeki ustalığı ile örter. Maraş ta Türklerin, sığınma evine gelerek burada bulunan sığınmacı hastaları öldürdüklerini ileri süren sözler söyledi. Bu durumda, sağlam bir bilgiye sahip olduğum için, orada bulunan bir Amerikalı yardım çalışanından aldığım bilgiye dayanarak ona bu hikâyenin doğru olmadığını söyledim. O, Fakat bu hikâye çok sayıda kaynak tarafından yayımlandı, İsviçre, Fransa, Büyük Britanya ve çok sayıda Amerikan gazetesi tarafından alıntılanarak duyuruldu dedi. Ben de evet dedim, Tüm bu raporların kaynağı aynıydı; ilk başta bir dedikodu idi; fakat daha sonra doğru olmadığı ispatlandı. Bu Amerika Birleşik Devletleri nde yapılan propagandanın bir şeklidir; dedikodular gerçek olaylar gibi koyu büyük başlıklarla yayımlanır dedim. Bunlara ek olarak Piskoposa, burada bulunduğum tarihten itibaren, en çok önem verdiğim şeyin, eski Türk idaresinin ortadan kaldırılması, bu kirli Türk idaresinin yerine iyi bir hükûmet kurulması olduğu bilgisini verdim. Ayrıca, Muhtemelen biliyorsunuzdur mevcut Türk yasası (Anayasa) dünyadaki en iyi yasalardan biridir, fakat bu yasanın uygulanması kuşkusuz en kötüsüdür dedim. Bu söylediğimde Türk yanlısı bir unsur bulunmadığını belirtti. Ben de, Hayır, benim Türk yanlısı olmam gibi bir durum söz konusu değil, fakat bağımsız bir Ermenistan ın savunuculuğunu yapmadığım için Ermeni propagandacıları benim Türk yanlısı ya da Türk taraftarı olduğumu ilan ediyorlar dedim. Piskoposa başka bir şey daha söyledim, Müteveffa Harold un babası Bay Daniel Bliss in bana, Beyrut Koleji ndeki çalışmalarında, her sınıftan bir ya da iki öğrenciyi doğru ile yanlış arasındaki farklılığı anlayacak düzeyde mezun ettiklerinde kendilerini başarılı saydığını söylediğini belirttim. Çünkü Yakındoğuda hiç kimse doğru ile yanlış arasındaki farklılığı bilmemektedir. Piskopos Darlington a, kendisine, istatistikleri toplama ve değerlendirme metodu ile ilgili yakın bir örnek anlatmak istediğimi belirttim. Ermeni Patriği, bir süre önce, Kilikya da Ermenilerin çoğunluğa sahip olduğunu ilan etti. Oysa bu ülke hakkında az çok bilgisi olan herkes bunun doğru olmadığını bilir. Ermeni Patriği, iddiasını Paris Barış Konferansı nda oldukça inandırıcı argümanlarla savundu. O, kilisesinin tüm doğumların gerçek rakam ve kayıtlarını sakladığını beyan etti ve böylece Ermeni nüfus ile ilgili olarak en iyi ve gerçek rakamlara sahip olduğunu iddia etti.

207 205 Beyanında ayrıca, Türklerin bu kayıtları, askerlikten muafiyet vergisi için kullanmamaları amacıyla kayıtların gizli olarak saklandığını belirtti. Piskopos a [Darlington a] bunların hepsinin doğru olduğunu söyledim. Fakat bir şey var ki Patrik, Paris Barış Konferansı nı doğru bilgilendirmemişti. Bu da ölülerin kayıtları idi. Patrik, ölümleri doğumlardan düşmeyerek tüm doğanları nüfus olarak saymıştı. Doğumlar üzerine oturtulan nüfus rakamları doğruydu, ancak bu rakamlar belirtilen bölgenin gerçek nüfusunu yansıtmamaktaydı. Piskoposa, bunun bu ülkedeki nüfus istatistiklerini değerlendirme metotlarından biri olduğunu söyledim. Piskopos bana, Kilikya nın gerçek nüfus rakamlarının ne olduğunu sordu. Ona, bu sorunun cevabını bilmediğimi, bildiğini söyleyen başka hiç kimseye de inanmadığımı söyledim. Bu bölgeyle ilgili en çok bilgiye sahip olan kişilerin oldukça iyi bildiği gibi Kilikya da bir Ermeni çoğunluk yoktur. Bana göre sen, buradaki olaylar ile ilgili olarak gerçek Amerikan ruhuna sahipsin dedi. Gerçek Amerikan ruhuna sahip olduğumu düşündüğümü, fikirlerimi öğrendiğinde insanların genellikle benimle hemfikir olduğunu gördüğümü belirttim. Elbette onların politik ihtiraslarına inanmadığım için Yunanlıların ve Ermenilerin bunu benim Türk yanlısı olduğum şeklinde duyurmayı tercih ettiklerini, kesin olarak bunun tüm Türkiye de yaşamakta olan Hristiyanlara büyük zarar verdiğini ifade ettim. Özellikle de Avrupa ülkeleri buraya düzeni sağlamak ve Hristiyanları korumak için asker göndermediği için muhtemelen onların Müslümanlar tarafından yok edilmesine neden olacağını Piskoposa söyledim. 475 Bristol günlüklerinde yer alan ve Piskopos Darlington ile görüşmenin detaylarını ortaya koyan bu bilgiler, ABD de yapılan propagandanın boyutlarını göstermesi açısından tarihî bir kayıttır. Bristol gibi diğer bir NER görevlisi Bayan Allen de Maraş taki hadiselerin Amerikan basınında yer aldığından tamamen farklı olduğunu söylemişti yılı Mart ayı sonunda Saturday Evening Post muhabiri Kenneth Roberts, Bristol ile görüşerek kendisinden Anadolu daki gelişmeler hakkında bilgi almak istedi. Roberts, İstanbul a daha önce gelmişti, ancak Bristol Suriye ye inceleme gezisine gittiği için görüşme 29 Mart ta gerçekleşebildi: Öğleden sonra Saturday Evening Post temsilcisi Bay Kenneth Roberts iyi niyet dileklerini iletmek ve benim burada olmamamdan duyduğu üzüntüleri bildirmek amacıyla geldi. Çünkü Yakındoğu daki politik gelişmeler ile ilgili makaleler için benden bilgi almayı ümit ediyordu. Ona, kalmasını ve Yakındoğu daki durumun gerçek resmini yurttaki halkımıza bildirmek için yazı yazması gerektiğini söyledim. Yunanlıların ve Ermenilerin yapmakta olduğu propagandanın 475 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 24, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 18, 1920.

208 206 etkisinden dolayı yurttaki halkımızın, durumun gerçek resminden haberdar olmadığını ona söyledim. Halkımız Yunanlıların ve Ermenilerin gerçeğe saygısı bulunmadığından haberdar değildir ve bu nedenle onların baskısı ile yazılan makalelerin dış görünüşlerine göre değerlendirilmemesi gerektiğini söyledim. Ayrıca, kendisinin bu ülkedeki ticaret ve yatırım potansiyeli hakkında haberler yayımlaması gerektiğini belirttim. Bay Roberts, şefinin dışarıdan gelecek bilgilerin önemini anlamadığını ve bundan sonra dış ülkelerdeki haberlerin yerli kaynaklardan alınacağını söyledi. 477 NER İstanbul Direktörü W. W. Peet ve Jaquith 1921 yılının Haziran ayı sonunda Bristol u ziyaret ettiler. İkilinin geliş amacı İzmit ile Bahçecik teki Ermeni yetimhaneleri ile ilgiliydi. Millî Mücadele güçlerinin İzmit yakınlarına gelmesi üzerine İzmit in Bahçecik bucağındaki Ermeni Yetimhanesi boşaltılarak 350 Ermeni yetim Derince ye götürülmüştü. Bristol bu uygulamanın yanlış olduğunu düşünüyordu. Görüşmede gündeme gelen diğer konu, NER ve diğer Amerikalı görevlilerin ABD de yapmakta oldukları tek taraflı propaganda faaliyetleriydi. Bristol un bu konudaki ısrarı üzerine misyonerler, tek taraflı propagandanın zorunlu bir durum olduğunu, ancak bu sayede yardım fonlarının toplanabildiğini söylemişti. 478 Böylece NER in üst düzey iki temsilcisi, ABD de bilinçli olarak tek taraflı propaganda yaptıklarını itiraf etmişti. Lakin söylendiği gibi tek amaç yardım toplamak değildi. Aynı zamanda Anadolu da kurulması planlanan Ermeni devleti için zemin hazırlanıyordu ve ABD de Türkler aleyhine gerçek dışı propaganda yapılması misyonerler tarafından on yıllardır gelenek hâline getirilmişti. Bristol ile zikredilen misyonerler arasında geçen diyaloğun detayları şu şekildedir: Öğleden önce, Yakındoğu Yardım Komitesi İstanbul Müdürü Bay W. W. Peet ve Bay Jaquith randevu alarak geldi. İzmit ve Bardazag daki [Bahçecik] şartlar hakkında beni bilgilendirmek için gelmişlerdi. Bay Jaquith, İzmit teki birim müdürü ve İzmit teki İngiliz kontrol subayı ile telefonla görüşmüştü. Türk çeteleri [Millî Mücadele Güçleri] Bardazag ı [Bahçecik i] kuşatmışlardı ve bunun üzerine buradaki yetimhanelerden sorumlu olan Bay Kingsbury, diğer Amerikalılar ve yaklaşık üç yüz elli [350] yetimle birlikte Bardazag ı [Bahçecik i] boşaltarak İzmit Körfezi ni teknelerle geçmişler ve Derince ye gelmişlerdi. Bay Jaquith, Bay Kingsbury nin iyi ilişkilere sahip olduğu Türklerin tavsiyesine uyarak boşaltma işlemini gerçekleştirdiğine inanıyordu. Bardazag ın [Bahçecik in] Türkler ile anlaşmaya varılmaksızın boşaltılmasından üzgün olduğumu söyledim. Hadisenin biz Amerikalıların Türklerden korktuğu ve korunma için Yunanlılara bağımlı olduğu şeklinde anlaşılmasını istemiyordum. 477 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, March 29, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 24, s. 1.

209 207 Bay Jaquith, Bay Kingsbury nin davranışının böyle bir sonuca neden olacağını sanmadığını, çünkü Bay Kingsbury nin daima Türkler ile çok iyi ilişkilere sahip olduğunu söyledi. İzmit ten gelen raporlar, Yunanlıların İzmit etrafında küçük bir savunma hattına çekildikleri şeklindeydi ve limandaki Yunan savaş gemileri bu savunma hattının saldırıdan korunabilmesi için tepeleri bombardıman etmekteydi. İzmit te Yakındoğu Yardım Komitesi idaresinde bulunan yetimhaneler ve hastane, şehrin dış mahallelerinde yer alıyordu. Bu nedenle tehlikede değillerdi ve Türkler ile Yunanlılar arasındaki savaştan zarar görmemişlerdi. Bay Jaquith Amerikalılar için bölgeye bir destroyer göndermemi istedi. Ona, bunun kendi insanımıza moral vermek dışında gerekli olmadığını söyledim. Bundan sonra konuşma Yakındoğu Yardım Komitesi nin New York taki faaliyetlerine geldi. Bay Jaquith e Komite nin [NER in], dünyanın bu parçasındaki durum ve şartlarla ilgili olarak hadiselerin sadece bir tarafını anlatan ve yayan bir propaganda ile New York ta sürekli olarak yanlış bir yöntem takip ettiği bilgisini verdim. Jaquith e, Komite nin temsilcileri tarafından yazılı olarak şayet gerçeklerin tamamını anlatırlarsa yardım çalışmaları için para toplayamadıklarını içeren beyanlara sahip olduğumu belirttim. Bay Jaquith e, bana göre bunun yanlış ve yalan iddialar ile para toplamak anlamına geldiğini ve bu uygulamanın aynı zamanda Hristiyan ırklara zarar verdiğini, içerilerde [Anadolu içlerinde] yaşamakta olan Amerikan çalışanlarının hayatlarını tehlikeye attığını ve Yakındoğu daki işlere müdahil olunduğunu söyledim. Bay Jaquith Komite nin tavrını, fonların Amerika Birleşik Devletleri ndeki Türk karşıtı hassasiyetler nedeniyle Türklere yardım için toplanamadığını söyleyerek savunmaya çalıştı. Daha sonra Komite nin Türkler için yaptıklarını anlatmaya başladı. Bunun üzerine Bay Jaquith e benim Türklere arka çıkmadığımı, ancak savaş süresince [I. Dünya Savaşı] gerçekleşen sürgün [tehcir] ve katliam sorununun iki tarafı olduğunu belirttim. Hristiyan ırklar Türk Hükûmeti ni devirmek için komplo kurdular ve kesinlikle bazen kiliselere de sakladıkları silahlara ve mühimmata sahiptiler. Benim için, Hristiyan ırkların ayaklanma teşebbüsü takdire şayandır; fakat onlar [Hristiyan ırklar] Türkiye vatandaşı oldukları için yakalandıklarında yaptıklarının sonuçlarına katlanmalıydılar. Şayet Türkiye, Hristiyanları sadece bizim düşmanlarımızı enterne ettiğimiz/etkisiz hale getirdiğimiz gibi basitçe sürgüne gönderseydi hiçbir şey söylenemeyecekti. Affedilemeyecek olan tek şey, Türkler tarafından Hristiyan ırklara karşı işlenen korkunç katliamlardır. Bay Peet konuşmayı memnuniyet içinde bir yüz ifadesiyle dinledi ve konuşma bittikten sonra bana gerçek hadiselerin bilinmesinin iyi olacağını söyledi. Bunlara ek olarak ayrıca Bay Jaquith e, bağımsız bir Ermenistan kurulması için büyük bir silahlı gücü göndermeye ve para harcamaya hazır değilse halkımızın bu amaca yönelik propagandayı durdurması gerektiğini, çünkü bunun sadece Ermenilere zarar verdiğini söyledim. Elde etmiş olduğum kanıya göre, Bay Jaquith benden farklı düşünmüyordu. Kendisi aynı zamanda konuşma süresince

210 208 gelecekte kullanabileceğini düşündüğü malzeme de elde etmişti. 479 Osmanlı topraklarına ilk ayak basan misyoner 1815 yılında Mısır a gönderilen İngiliz Church of Missionary Society ye bağlı bir papazdır. 480 Bu tarihten itibaren Osmanlı topraklarında örgütlenen Amerikalı misyonerler büyük oranda American Board of Commissioners for Foreign Missions (ABCFM) 481 çatısı altındaydılar ve ABCFM nin yönergelerine göre faaliyet göstermekteydiler. Misyon merkezlerinin daha kolay kontrol edilebilmesi için örgütsel alt birimler/istasyonlar (stations) oluşturulmuştu. İlk başta Anadolu da İzmir, Bursa, İstanbul ve daha sonra Trabzon istasyonları oluşturulmuştu. 482 Amerika ile 1830 tarihli Ticaret ve Seyrüsefayin Antlaşması imzalanmadan önce 1820 yılında iki Amerikalı misyoner, Plinky Fisk ve Levi Perrons İzmir de çalışmaya başlamıştı. Bu tarihten 1921 yılına kadar geçen yaklaşık 100 yıllık süre içerisinde misyonerler tüm Osmanlı topraklarında örgütlenmişler ve hemen hemen bütün hadiseleri tek taraflı olarak gerçek dışı iddialarla propaganda malzemesine dönüştürüp Amerika da Türklerden nefret eden bir kamuoyu oluşturmuşlardı. Bristol un, bir misyoner olan W. W. Peet ve Jaquith ile konuşmasında bu duruma dikkat çekmesi belirtilen nedenledir. Bristol un da belirttiği gibi, Ermenileri sürgüne gönderdiği için Osmanlı Devleti ni suçlamak mümkün değildi. Çünkü bu insanlar mensubu oldukları devleti ortadan kaldırmak için kurulan komplonun bir parçasıydılar ve isyanlarının neticesine de katlanmak zorundaydılar. NER İstanbul Müdürü W. W. Peet ve Jaquith in 24 Haziran 1921 Cuma günü İzmit civarlarındaki Ermeni yetimhanelerinin boşaltılması ile ilgili olarak Bristol ile görüşmelerinden üç gün sonra, ikili 27 Haziran Pazartesi günü tekrar gelerek Bristol a İzmit teki son gelişmeler hakkında bilgi verdi. Bristol, Jaquith in görüşmede konuşmacı olduğunu ve Peet in de ona eşlik ettiğini belirtir. İzmit te Bayan Holt un yetimhanesinde bulunan Ermeni kızların nakledilme- 479 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 24, s Uygur Kocabaşoğlu, Anadolu daki Amerika, Kendi Belgeleriyle 19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ndaki Amerikan Misyoner Okulları, 3. Baskı, İmge Kitabevi, İstanbul, s Akgün, Amerikalı Misyonerlerin, s. 2; 1806 yılında Protestan misyoner örgütlenmesi Williamstown, Massachusettes Eyaleti nde, Samuel J. Mills, James Richards, Francis L. Robbins, Harvey Loomis ve Byram Green tarafından kurulmuştu. ABCFM, ABD deki Protestan örgütlerini tek çatı altında toplamak için 1810 yılında yapılan genel kurulda Massachuttes Valisi John Treadwell ABCFM Başkanı olarak seçildi yılı toplantısında Osmanlı topraklarında misyon teşkilatları oluşturulmasına karar verildi. Bkz. James L. Barton, One Hundred Years of American Foreign Missions: An Interpretation, The North American Review, S. 183, No: 601, 19 Ekim s.745, Kocabaşoğlu, age., s. 43, 46.

211 209 sine karar verilmişti. NER temsilcisi Bay Cruther de gece göndermiş olduğu mesajda aynı talebi dile getirmişti. Nakil işleminin Bristol un komutasındaki destroyerlerle yapılması planlanıyordu. Bristol, daha önce bu eylemin Türklerden korkmak anlamına geleceğini söyleyerek Bahçecik teki yetimlerin nakledilmesine karşı çıkmıştı ve İzmit teki yetimhanenin boşaltılmasına taraftar değildi. Bununla birlikte, 27 Haziran sabahı bir destroyeri acil durumda harekete geçmek üzere İzmit Limanı na gönderdi. Destroyer komutanının verecek olduğu rapor, konu ile ilgili karar alınmasını kolaylaştıracaktı. 483 Görüşmede Peet ve Jaquith İzmit teki yetimlerin Üsküdar a nakledilmesi için ısrar etmişler, lakin Bristol bunun tüm Türkiye deki Ermeni yetimler ve Amerikalıların güvenliği için tehlikeli olacağını söyleyerek teklifi uygulanabilir bulmamıştı. 484 Bristol, Jaquith ve Peet ile görüştükten sonra, İzmit Limanı na göndermiş olduğu destroyer komutanı kendisine bir mesaj yollayarak; İzmit teki Yunan güçleri komutanı ile görüştüğünü, Yunanlıların İzmit te yeterli güce sahip olmadığını bildirdi. Amerikan destroyeri, Amiral Bristol un bilgisi dâhilinde İzmit e on kişilik bir askerî tim çıkararak Amerikan Yetimhanesi ve Hastanesinin güvenliği sağlanmaya çalışıldı. Yetimhane ve hastane çalışanı Ermeniler, Yunan işgali sona erdiğinde İzmit te kalmak istemedikleri için her iki kurumun da çalışmaya devam etmesi imkânsızdı. Bristol, destroyer komutanına, İzmit ten bir an önce ayrılmak isteyen Ermeni çalışanlarını kalmaları için ikna etmesi ve karaya çıkacak on kişilik Amerikan askerî timi için de Türk yetkililere bunun sadece şehir el değiştirirken her iki Amerikan kurumunun güvenliğini sağlamaya yönelik geçici bir durum olduğunu söylemesi emrini verdi yılı Haziran ayı sonunda, Millî Mücadele güçleri karşısında mağlup olan Yunan işgal güçleri İzmit ten geri çekilmek zorunda kaldı. Yunanlılar geri çekilirken İzmit ve çevresinde bulunan Osmanlı vatandaşı Rumları ve Ermenileri de beraberlerinde götürdüler. 486 Böylece Ermeni yetimler ve Amerikan yetimhaneleri sorunu da kendiliğinden çözülmüş oldu. Ermeni yetimlerin bir kısmına daha sonra Robert Koleji nde el sanatları eğitimi verilmiştir. 487 Amiral Bristol un Haftalık Raporu nda bildirdiğine göre; Yunan ordusu geri çekilirken arkasında kalan köyleri ateşe vermişti. Bir keresinde bölgede bulunan Amerikan destroyer komutanı İzmit çevresinde Yunanlılar tarafından ateşe 483 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 3 July 1921, Part Three. 487 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, October 20, s. 1.

212 210 verilmiş 13 köy saymıştı. İzmit ve çevresini yakan Yunanlılar, vakit geçirmeksizin masum insanlar rolüne bürünerek nakledilen Rumların katledildiği propagandasını başlatmışlardı Ermenistan Üzerine Kurulacak Amerikan Güdümü Tartışmaları Türkiye ve Rusya dan kopartılacak topraklar üzerinde kurulması planlanan Ermeni Devletinin Amerikan güdümü olmadan yaşaması imkânsızdı. Bu nedenle güdüm çalışmaları ile önceki sayfalarda açıklanan Amerika daki propaganda faaliyetleri eş zamanlı olarak yürümüştür. Çünkü Amerika daki Ermeni komitacıları ve Avrupa daki işbirlikçileri Amerikan güdümü için kamuoyunun kararının etkili olacağını biliyordu. Propaganda çalışmaları kamuoyunun olgunlaşması ve kongre onayı son derece önemliydi. Ermenistan üzerine bir güdüm idaresi kurulması için Amerikan kamuoyunda ve Ermeniler arasında farklı görüşler mevcuttu ve güdüm taraftarları birbirinden farklı üç model etrafında toplanmışlardı. Birinci modeli savunanlar Erivan Cumhuriyeti ve Ermeni milliyetçilerinin çoğunluğu tarafından destekleniyordu. Bu modelin başlıca savunucuları; Bogos Nubar Paşa, Ermeni taraftarı çalışmaları ile tanınan ACIA Genel Müdürü ve Berlin Eski Büyükelçisi James W. Gerard ile Ermeni Gazete Bürosu sahibi ve yılları arasında Osmanlı Devleti New York Konsolosluğu nda müstahdem olarak görev yapmış olan Vahan Kardaşyan dı. 489 Birinci grubun görüşüne göre; Karadeniz den Akdeniz e kurulacak olan Denizden Denize Ermenistan projesinin malî ve teknolojik kaynağı Amerikan ın kısa dönemli bir güdüm idaresi ile sağlanabilirdi LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, Report of Operations for Week Ending 3 July 1921, Part Three. 489 Vahan Cardashian, The loss of Baku, Armenians will Remain Loyal to the Cause of Allies, New York Times, September 23, 1918; Vahan Cardashian, The Turks Heritage, New York Times, October 2, s. 2; Daniel, agm., s. 260; Morris Jastrow, The Turks and the Future of the Near East, Annals of the American Academy of Political and Social Science, S. 84, International Reconstruction, Temmuz s. 36, 38; Bazı kaynaklar, Vahan Kardaşyan ın yılları arasında Osmanlı Devleti nin New York Konsolosu olarak görev yaptığını iddia eder. Bilal Şimşir, Türkiye Cumhuriyeti nin Washington daki ilk Büyükelçisi Ahmet Muhtar Bey den naklen Kardaşyan ın Osmanlı sefaretinde tercüman olarak çalıştığını bildirmektedir. Her iki durumdan da anlaşılan Kardaşyan ın Amerika ya yerleşmiş bir Osmanlı vatandaşı olduğudur. Kardaşyan 1915 yılındaki Tehciri protesto ederek görevinden ayrılmış, elindeki tüm imkanları ile bir zamanlar mensubu bulunduğu devlete ve Türklere karşı faaliyet göstermeye başlamıştır. Bkz. Bilal Şimşir, Amerika da Ermeni Lobisi ve Lozan Antlaşması Kavgası, Ermeni Araştırmaları, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım Malkasian, agm., s. 353; New York Times, Oppose a Joint Mandate, June 3, s. 12.

213 211 İkinci model, Amerikan misyoner çevrelerince savunulmaktaydı ve başlıca destekçileri Henry Morgenthau, Amerika İstanbul Komiseri Gabriel Bie Ravndal ve Amerika Yakındoğu Yardım Komitesi (ACRNE) Anadolu sorumlu müdürü ve Amerika Ermenistan ın Bağımsızlığı Komitesi (ACIA) Yürütme Kurulu üyesi olan James L. Barton idi. Bu modele göre; İstanbul, Anadolu ve Ermenistan üzerinde tek elden ayrı ayrı güdüm idareleri yürütülmeliydi; aksi durumda Ermenistan ın yaşaması imkânsızdı. 491 Morgenthau, Türk Devleti nin başkentinin Konya olmasını ve Türklerin Avrupa dan kovulmasını savunarak gazetelere verdiği demeçlerle Amerika yardım etmezse Ermeni ırkının yok olacağı propagandasını yapıyordu. 492 Üçüncü model, daha çok Osmanlı Devleti nde görev yapmış olan görevliler ve misyonerler tarafından savunuluyordu. Başlıca destekçileri Yüksek Komiser Mark L. Bristol, 493 Robert Koleji Müdürü Caleb F. Gates, Prof. Fisher ve İstanbul Kız Koleji Müdürü Marry Mills Patrick idi. Bu modele göre; Osmanlı Devleti bir bütün olarak Amerikan güdüm idaresine alınmalıydı. Ancak bu şekilde Ermenistan ın belli bir süre içinde kendi kendine yeter hâle gelmesi mümkündü. Gates, Robert Koleji ndeki bir konuşmasında Ermenilerin kendi kendilerini yönetebilecek düzeyde olmadıklarını söylemişti Eylül ayında hazırlanmış olan Harbord Askerî Kurulu raporunda ve bu Kurulun alt raporu niteliğindeki Moseley raporunda da üçüncü modele çok yakın, hatta bazı noktalarda üçüncü model ile örtüşen görüşler savunulmuştur. 495 Bu amaçla Bristol, güdüm idaresi için Anadolu ya gelecek gemilerin ve Amerikan askerlerinin ih- 491 Morgenthau, All in Life, s. 338; New York Times, Morgenthau for Turkish Mandate, October 18, s. 1; Akar, agt., s ; Yaylalıer, Türk Amerikan İlişkilerinde., s. 40; Orhan Duru, Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye nin Kurtuluş Yılları, 5. Baskı, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, s ; Dainel,agm., s. 259; Peterson, age., s Morgenthau, All in Life, s. 338; Köse, Henry Morgenthau nun. s ; Peterson, age., s. 78; New York Times, Fear Armenians Doom, Morgenthau Declares that Unless America Aids a Race Will Die, January 9, s. 9; Washington Post, Wants Turkey Watched, July 28, s. 1; Los Angeles Daily Times, Three Turk Mandates is Morgenthau Plan, May 31, s. 3; New York Times, Oppose a Joint Mandate, June 3, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Caucasus, Two Weeks Operation Report Ending June 22, Con Yüksek Komiser Bristol un 22 Haziran 1919 tarihli raporunun 4. sayfasında önerilen güdüm idaresi modeli, Harbord Raporu nda önerilen model ve gerekçeleri ile aynıdır. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Caucasus, Two Weeks Operation Report, Ending June 22, Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, Con October 30, 1919; Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı., s. 102; New York Times, Predicts War in Asia Minor, November 23, s. 2; Grabill, age., s. 172; Williams, age., s. 3, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Statement Made by Mr. C. F. Gates, President of the Robert College, Constantinople, April 29, Con s. 1-3; Report of Brig. Gen. George Van Horn Moseley, agr., s. 29; Peterson, age., s. 83.

214 212 tiyaçlarını karşılamak üzere 1919 Şubatı ndan itibaren İstanbul da çalışmalara başlamıştı. 496 Başkan Wilson ise sadece Ermenistan üzerine güdüm idaresi kurulmasını istemekteydi. Birinci modelin savunucuları, Kardaşyan ın da yönlendirmesi ile ikinci modele Pan-Türkçülüğün yeni bir şekli olacağı iddiası ile karşı çıkmaktaydılar. 497 Örneğin, J. M. Gerard, ikinci modeli ve bu modelin savunucusu Morgenthau nun görüşlerini ahlaksız (immoral) ve uygulanamaz (impracticable) olarak niteliyordu. 498 Türkiye de ikinci model ile örtüşen ve Amerikan güdümünü savunan önemli aydınlar da vardı. Halide Edip [Adıvar], Adnan [Adıvar], Ahmet Emin [Yalman] ve Hulusi Hüseyin [Pektaş] bunların başında geliyordu. Hulusi Bey, Harbord Askerî Kurulunun Türkiye deki araştırmalarında Tümgeneral Harbord un tercümanlığını üstlenmişti. 499 Aslında uzayıp giden anlaşmazlıklar ve Kongrede yükselen içe kapanma eğilimi, 1919 yılına kadar ABD nin askerî gücünü arkasına alarak Osmanlı Devleti nin başına her türlü gaileyi açmış olan Taşnak, Hınçak ve diğer küçük çetelere mensup komitacı Ermenilerin lehinde olan şartların aleyhlerine dönmesini sağlamıştır yılının Şubat ayı başında kararlaştırıldığı şekilde Anadolu da yapılacak yardım çalışmalarını yerinde görmek üzere Robert Koleji Müdürü Philip C. Gates Nisan ayında Anadolu ya bir inceleme gezisi düzenlemişti. Gates, gezi süresince yardım çalışmalarından çok kurulması planlanan Ermeni Devleti ve Amerikan güdümü tartışmalarını yerinde incelemişti. Gezi sonrası kaleme aldığı raporunda Ermeni halkı ile Türklerin kaderinin birlikte belirlenmesi gerektiğini vurgulamıştı. Rapor dört sayfadır ve Bristol günlükleri içinde şu şekilde yer almaktadır: Bay C. F. Gates, Robert Koleji Müdürü, Küçük Asya da yardım çalışmalarını organize eden Amerika Yakındoğu ya Yardım Komisyonuna destek sağlamak için geniş kapsamlı bir seyahat gerçekleştirdi. Aşağıda kendisinin vermiş olduğu beyanın kopyası bulunmaktadır: Ermeni sorunu uluslararası bir mesele olduğu kadar aynı zamanda bir Türk sorunudur. Bu sorun bir Türk sorunudur, çünkü Ermenilerin kaderi Türkler ile bağlantılıdır ve birbirinden ayrılamaz. Şayet herhangi biri, bu sorunun bağımsız bir Ermenistan yaratılması ve Türklerin istedikleri gibi kendilerini yönetmelerine müsaade edilmesi ile çözüleceğini düşünüyorsa büyük yanılgı içerisinde- 496 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Appendix to War Diary of February 13, February 13, Con Malkasian, age., s Age., s Akar, agt., s

215 213 dir. Mevcut şartlar altında böyle bir bağımsız Ermenistan yaratılması mümkün gözükse de bu devletin komşusu Türk Devleti, Ermenistan için refah ve barış yolundaki tüm ümitleri yok edecektir. Türklerin hükûmet etme sorunu Ermenilerinki ile aynı anda çözümlenmek zorundadır. Ermeni sorunu bir dünya problemidir; çünkü bu sorun çözülünceye kadar dünya barışı tehlikede olmaya devam edecek ve gelecekte savaşlara sebebiyet verecek komplikasyonları da ortaya çıkaracaktır. Bu sorunun ateşkes [Mondros Ateşkesi] imzalandığı sırada [30 Ekim 1918] çözülmesi çok kolaydı. Türkler o dönemde bugün reddedecekleri kararları kabule hazırdılar. Entente [Bağlaşıklar] Türklere çok yumuşak ve centilmence davrandı. Açıkça, Bağlaşıklar Türklere karşı haddinden fazla nazik ya da hürmetkâr bir şekilde davrandılar ve Türkler bu davranışı yanlış anladı. Bir karar alınması için geçen uzun süre, gün geçtikçe karar vermeyi daha zor hâle getirdi. Ülkedeki bütün Türkler yenilmediklerini düşünmeye başladılar. Türkler, hoşa gitmeyen bir barış antlaşmasının kendilerine dayatılması durumunda direnmek için tüm ülkede bu hissiyatı teşvik edici bir propaganda yürütmektedir. Ermeni askerlerin Kilikya ya getirilmesi ve onlara polis, jandarma görevlerinin verilmesi çok büyük bir yanlıştı. Bu askerlerin büyük kısmı, daha önce açıkça beyan ettikleri gibi Amerika dan, Türklere karşı savaşmak ve insanlarına karşı yapılan zulmün intikamını almak için gelmişti. Disipline alınamayacak kadar sabırsızdılar ve bizi eğitmeniz gerekmiyor, bize sadece Türklere karşı savaşabilecek bir fırsat verin diyorlardı. Bu hissiyat tamamen doğaldı ve ateşkesten önce muhtemelen dikkat çekmemişti. Buna karşın ateşkesten sonra bu şekilde düşünen kişilerin asker yapılması talihsizlikti. Küçük Asya da yaşayan Türkler arasında yayılan kanı, Ermenilerin kendilerine karşı silahlandırıldığı şeklindedir. Türkler bu durumdan tedirgin olmaktadırlar ve bilindiği gibi canından korkan insan en tehlikeli suçu işlemekte tereddüt etmez. Türk halkı fırsat bulduğu her yerde kendisini silahlandırmaktadır ve bu fırsatları bulmak çok zor değildir. Söylentilere göre Alman askerleri de belli oranda silahlarını terk etmişlerdir ve bu silahlar Hükûmet tarafından cephaneliklerden belli yerlerdeki Türk nüfusa dağıtılmaktadır. Türk nüfusun yoğun şekilde silahlandığı ve kendisini silahsızlandırmaya çalışacak teşebbüslere direneceği kesindir. Diğer büyük hata, Ulusal Ermeni Heyetinin Paris te Ermeni toprak İddialarını ortaya koyan bir kitapçık yayınlamasıdır. Bu kitapçık, Sivas tan İran a, Gürcistan dan Akdeniz e kadar olan topraklarda ve Asya daki Türkiye nin yarıdan fazlasına denk gelen yerlerde hak iddia etmektedir. Vatandaşlarını direnmek için bir arada tutmaya çalışan Türkler, bu abartılı talepleri işlerine yarar şekilde kullanmakta gecikmediler. Bu bölgelerde yaşayan Türkler kendilerine merhamet etmeyecek Ermenilerin idaresine konulacaklarına inanmaktadırlar.

216 214 Bu durumun bir sonucu olarak, Küçük Asya daki Türk halkı daha önce olmadığı kadar bağımsız bir Ermenistan yaratılması fikrine ve uygulamasına karşı direnmeye karar vermiştir. Osmanlı Hükûmeti yardım komisyonlarına yardım etmek ve vilayetlerdeki istikrarı sağlamak için istekli davranmaktadır. Ancak bu idare hiçbir şekilde mutlak değildir ve halk Ermenilere karşı düşmanca bir ruha sahiptir ve bu durum tüm ümitleri yok etmektedir. Pek çok yerde çok sayıda Türk, Gelecek sefere bir tek Ermeni bırakmayacağız demekte, Ermeni mülklerinin, çocuklarının ve kadınlarının geri verilmesi için verilen emirleri dinlememekte ve bu tür girişimlere karşı çıkmaktadır. Bu Türk nüfusun laf kalabalığı yapmadığı bellidir ve Ermenilere karşı düşüncelerinde herhangi bir değişiklik yoktur. Belirtilen şartlar altında, bağımsız bir Ermenistan için bir teşebbüste bulunulması durumunda, bu tüm ülkede ayaklanma ve kargaşa çıkmasının işareti anlamına gelecektir. Bu durum hâlen burada bulunan Ermenilerin lehine olmayacaktır. İnanıyorum ki şu anda Küçük Asya da [Anadolu da] bulunan Entente [Bağlaşık] güçleri onları korumak için yeterli değildir. Entente güçleri çoğunlukla şehirlerin dış kısımlarını kontrol etmektedir, fakat Ermeni nüfus Türkler ile iç içe şehirlerde yaşamaktadırlar. Entente güçleri gelinceye kadar Türklerin Ermenileri katletmesi kolaydır. Bu durumda Entente güçleri şehirleri bombalayabilir ve Türkleri cezalandırabilir, fakat bu bile Ermenileri kurtarmaya yetmeyecektir. Bütün bu şartları göz önünde bulundurarak bana göre en akıllı şey, tüm Türk İmparatorluğu nu içine alan adil ve akil yönetime dayalı bir vasal [güdüm/manda idaresi] hükûmet kurulmasıdır. Bu hükûmet, ziraatı, ticareti ve üretimi teşvik etmeli ve tüm ülke için refahın sağlanmasını garanti etmelidir. Refah, uluslararası barış için en önemli unsurdur. Evlerine dönmek için bekleyen Ermeni mülteciler Doğu illerine yönlendirilmeli; arazi alıp evlerini inşa etmeleri için gerekli alet; inek ve öküz gibi tüm ihtiyaçları giderilmelidir. İmparatorluğun diğer kısımlarında yaşayan Ermenilerin bu uygulamaya heves edeceklerinden ve böylece homojen bir Ermeni nüfusun oluşacağından eminim. Muhtemelen Ermenilerin sayısı arttıktan sonra Türkler bu bölgelerden ayrılacaklardır. Yüksek derecede endüstrileşmiş ve gelişmiş olan Ermeniler, bu şekilde yardım edilirse güçlü ve müreffeh bir topluluk olacaklardır. Kendilerini yönetebilecekleri kapasiteye geldiklerinde de yönetme erki onlara verilecektir. Bana göre bu şekilde bir Ermeni devleti; kademeli olarak doğal, ekonomik ve eğitsel güçler sayesinde kurulabilir. Bu yöntemle elde edilecek çözüm, sürdürülebilir tek yoldur. Nüfusu yetersiz ve %60 ı yetim ya da dul halktan oluşan ve İmparatorluğun her tarafına dağılmış, etrafı kendilerinden daha güçlü Müslümanlar tarafından çevrili bir nüfustan yaratılacak bir Ermeni devletinin istikrarı ve yaşaması garanti edilemez. Kesin kanaatim, Ermenilerin Türklerin idaresinden kurtarılması yönündedir. Türklerin Ermeni sürgünü tedbirleri esnasında göstermiş oldukları barbarlık ve insanlık dışı vahşet mübalağasız olarak doğrudur. Hiç kimse kalbinde rahatsızlık duymadan yapılan bu uygulamayı hoş göremez ve Hristiyan uluslar Türk-

217 215 lerin merhametine terk edilemez. Burada beliren sorun; Ermeniler için ayrı bir devletin ne zaman ve nasıl kurulacağıdır. Kafkaslarda yaşan Ermenileri dikkate almamaktayım; çünkü bu bölge hakkında kişisel bilgiye sahip değilim. Söyleyebileceğim tek şey, bu bölgeden gelen tüm raporlar Kafkaslar da kurulmuş olan Ermeni Hükûmetinin, Ermeni halkının tüm kesimlerini temsil etmediği ve bir Ermeni krallığı kurulması için ümit vadetmediği yönündedir. Türklerin korkuları ortadan kaldırılarak iyi yönetileceklerine inandırılırlarsa Türk nüfusla yukarıda açıkladığım program çerçevesinde uzlaşılabileceğine inanmaktayım. Türkler de kötü yönetimin kurbanıdır ve Türk halkının büyük kısmı, kendilerine adil davranacağından ve eşit şans verileceğinden emin olursa yabancı bir hükûmetin manda idaresini memnuniyetle karşılayacaktır 500 Küçük Asya da [Anadolu da] bulunan hem Türk hem de Hristiyan halkların hep birlikte Amerikan korumacılığını arzulama düzeyinden hayrete düştüm ve böyle bir koruma idaresinin buradaki tansiyonu düşüreceğinden, Türklerin ikna edilebilmesi ve zorlukların çözülebilmesi için büyük fayda sağlayacağından şüphem yoktur. Kanaatimce Amerika Birleşik Devletleri böyle bir görev için hazırdır. Fakat Ermenilerin korunması [Ermeni Devleti kurulması] işi gizli tutulmalı ve açıklanmamalıdır. 501 Ilımlı bir misyoner olan Gates dahi Türkiye den koparılacak topraklar üzerinde bir Ermeni Devleti nin kurulmasına taraftardı. Gates in Ermeni yanlısı diğer Amerikalılardan ayrıldığı tek nokta, bu devletin kuruluş sürecidir. I. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş süresince Amerikan kamuoyunda yapılmış olan Ermeni taraftarı yoğun propaganda, Amerikan halkını, Osmanlı Devleti nden koparılacak topraklar üzerinde Denizden Denize Ermenistan projesini destekler konuma getirmişti. Bu emele ulaşılabilmesi için Ermenistan ın belli bir süre Amerikan destek ve korumasına ihtiyacı vardı. Yakındoğu ya Yardım ve Ermenistan ın Bağımsızlığı İçin Amerikan Komitesi (ACIA) ve diğer bağlantılı kuruluşlar Ermenistan ın Amerikan güdümü idaresinde kurulması ve gelişmesi için çalışıyordu. Bu amaca yönelik yoğun bir propaganda faaliyeti başlatılmıştı. Oysa misyoner A. Hower Lybyer in de dediği gibi; Ermeniler tarihte hiçbir zaman bu bölgenin yarısına bile egemen olmamışlardı yılının ortalarına doğru Denizden Denize Ermenistan 500 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Con , MLB-G, April, 29, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, Con , MLB-G, April, 29, s Akar, agt., s ; Peniamin Noorigian, Hertling Omits Armenia, New York Times, March 1, s. 10; New York Times, Thousands of Armenians Massacred at Samsun; German Socialists Urged to Curb Turks, March 4, s. 1; New York Times, A Big Scheme to Reach Central Asia Through a Vastly Extended Turkish Empire, March 9, s. 12; New York Times,

218 216 projesinin uygulanamaz olduğunu fark eden Ermeniler, Karadeniz de kendilerine verilecek Trabzon Limanı ile yetinmek durumunda kalmışlardır. Bu proje Bağlaşıklar tarafından 24 Mart 1920 tarihinde, San Remo Konferansı öncesinde Wilson un görüşüne sunulmuş Sevr taslağına sokulmuştur. 503 Amiral Bristol, İstanbul daki görevine başladığı ilk günden itibaren tüm Osmanlı toprakları üzerinde tek bir devlet tarafından, tercihen ABD tarafından kontrol edilen bir güdüm idaresi kurulmasını savunuyor, bu görüşünü her fırsatta dile getiriyordu. ABD deki Ermeni dernekleri temsilcisi H. H. Topakyan 1920 yılı Mart ayı başında Bristol u ziyarete gelir. Ziyarette görüşülen en önemli konu Anadolu da güdüm idaresinde kurulması planlanan Ermeni Devleti ve Maraş olaylarıydı. Görüşmede Bristol, Topakyan a Ermeni derneklerinin Amerika da organize ettikleri propaganda çalışmalarının hemen hemen tamamının yalan olduğunu da söyledi. Topakyan ile Bristol arasındaki görüşmenin günlüklerde yer alan güdüm ile ilgili bölümü şöyledir: 504 Bay Topakyan öğleden sonra ziyaretime geldi. Ona, diğer gayrimüslimlere yaptığım gibi Ermeniler ile ilgili tavrımı açıkladım. Ona [Topakyan a], kanaatimce; Türkiye deki her ırktan halklar içerisinde prensip sahibi olmayan ahlaksız birkaç liderin bulunduğunu ve bunların halklarının iyiliğinden ziyade kendi politik emelleri için çalıştıklarını belirttim. Farklı ırklardaki halkların büyük kısmı cahildi ve bu liderler tarafından yönlendirilmekteydiler. Ona, Amerika Birleşik Devletleri nde yayımlanan bilgilerin büyük kısmının doğru olmak bir yana, sahte ve aldatıcı olduğunu belirttim. Ayrıca, bu aldatmanın anlaşılması durumunda, Amerika Birleşik Devletleri halkının bunu asla unutmayacağını ve Ermeni halkının aleyhine döneceğini söyledim. Patrik ten almış olduğum bilginin karakteristik olarak abartılı ve taraflı olduğunu belirttim. Müslüman olmayan halklar için Türkler üzerindeki etkimi kullanarak sürekli çalıştığımı söyledim. Türklere Müslüman olmayan halkları korumalarının kendi çıkarlarına olduğunu söyledim. Fransızlar ayrıldıktan sonra Türklerin, Maraş taki Ermenileri öldürmemeleri büyük oranda benim etkim sonucunda gerçekleşmiştir. Ortaya atılan tasarıların [Ermeni Devleti kurma planlarının] hayata geçirilebilmesi için büyük miktarda askerî güce ve paraya gereksinim vardır. Bu konuda benimle tamamen hemfikirdi. Ona ayrıca, kendisinin de fark ettiği gibi, Avrupa ülkelerinin bağımsız bir Ermenistan kurulması için büyük miktarda askerî gücü ve parayı sağlamayacaklarını söyledim. Bana göre; Ermeniler kendi dostları yüzünden ızdırap çekmektedir. Daha sonra, tüm ülke ve aynı zamanda Türkiye de yardım edilen büyük sayıdaki Müslüman olmayan halklar için en büyük iyiliğin Osmanlı İm- Calls on Armenians to Aid Homeland, December 15, 1918; Gordon Ray Young, Germany Assists to Turks in Massacring Armenians, Los Angeles Times, March 10, s. III PRFRUS 1920, C. III, age., s New York Times, Admiral Bristol s Way September 18, 1922.

219 217 paratorluğu nun parçalanmadan bir güdüm idaresine verilmesi olacağına işaret ettim. Bu idarenin, eski Türk yönetimini tamamen ortadan kaldırarak bunun yerine, dinî özgürlüklerin tamamen sağlandığı, evrensel eğitim ilkelerinin kurulduğu ve bir süre sonra, insanlar yeterli eğitim düzeyine ve karar verebilme safhasına ulaştıklarında self-determinasyon hakkının saklı kalacağı bir model olması gerektiğini söyledim. Bay Topakyan bu fikirlere inandığını belirtti, fakat bir muhtıra hazırlayarak Amerika Birleşik Devletleri ne geri dönmeden önce şahsen bana ileteceğini ve konu hakkında kişisel olarak konuşacağını belirtti. Bunu yaparsa çok mutlu olacağımı söyledim. 505 Bristol un söyledikleri ABD deki Ermeni dernekleri temsilcisi Topakyan ın aklına çok fazla yatmamıştı. Topakyan ve arkadaşları, hâlâ Türkiye den koparılacak topraklar üzerinde kurulacak bir Ermenistan peşindeydi. Fakat Bristol un günlüğündeki notlardan anlaşıldığı kadarıyla Topakyan, ilk görüşmede Bristol u dinlemekle yetinmiş, yorum yapmaktan kaçınmıştı. Topakyan, ilk görüşmeden bir hafta sonra tekrar Bristol ile bir araya geldi. Topakyan bu bir haftalık süre zarfında İstanbul da çeşitli temaslar yapmış hatta Sultan Vahdettin ile görüşmek için girişimde bile bulunmuştu: Bay Topakyan geldi. Damadının girişimi ile Sultan tarafından kabul edileceğini söyledi. Ziyaretle ile ilgili olarak benim fikrimi sordu. Ona, elbette bunu yaparsa Ermenilerin kendisinin karşısına geçeceğini ve Ermeniler üzerindeki etkinliğinin tamamen tahrip olacağını, ayrıca Türklerin, kendisine muhtemelen çok az güven duyduğunu, fakat onu kendi halkına karşı etkileyebileceklerine inandıklarını söyledim. Söylediklerim için bana teşekkür ederek, benimle hemfikir olduğunu ve bu doğrultuda hareket edeceğini söyledi. Ayrıca, Ermenilerin içinde bulundukları şartlar hakkındaki fikrini değiştirmeye başladığını, şu anda bağımsız bir Ermenistan kurmanın ona uygulanamaz bir olgu gibi göründüğünü söyledi. 506 Topakyan ile gerçekleşen ilk görüşmesinden birkaç gün sonra Bristol, Ermeni Kadınlar Cemiyetinin çay partisine katılarak burada karşılaştığı Ermenilerin güdüm konusundaki nabzını tutmuştur ve bunu günlüğüne şu şekilde geçirmiştir: Ermeni Kadınlar Cemiyetinin bir çay partisine katıldım ve Ermeni hastanesini inceledim. Bu hastane İngilizler tarafından el konulan bir evdi ve şu anda Ermeni Kadınlar Cemiyeti tarafından idare ediliyordu. Hastanede Ermeni mültecilerin çoğunlukta olduğu belli sayıda hasta vardı. Türkiye deki önde gelen en önemli Ermenilerden bir tanesinin eşi olan Bayan Stambolion ile ilginç bir konuşma yaptım. O, çok zeki ve kabiliyetli bir kadındı. Aramızda ilginç olaylar 505 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 13, 1920.

220 218 eşliğinde Ermeni durumu ile ilgili bir konuşma gerçekleşti. En önemli olanı, Almanların Türklerin nasıl idare edileceğini çok iyi bilen insanlar olduğuna dair yapmış olduğu vurguydu. Ona, Ermenilerin politik güç talepleri nedeniyle kendilerine çok büyük zarar verdiklerini anlatmaya çalıştım. Şayet bağımsız bir Ermenistan ın kurulması durumunda Türkiye deki Ermenilere ve diğer Müslüman olmayan ırklara ne olacağını sorduğumda o, onlara bakacağınızı umuyoruz dedi. Ayrıca, bizim [ABD ve Bağlaşıklar] Ermenistan ın kurulması için gerekli parasal ve askerî desteği sağlamamızı beklediklerini söyledi. Çok kabiliyetli bir kadın olmasına rağmen diğer çok sayıdaki Ermeni gibi o da bağımsız bir Ermenistan ın kurulması için nelerin gerekli olduğu hususunda çok az pratik fikre sahipti. 507 Amerikan yardım ve korumasını uman sadece Ermeniler değildi. Bayan Stambolion ile gerçekleşen diyaloğun ertesi günü Konya, Niğde ve Kayseri den gelen 51 Rum topluluğu temsilcisi Bristol ile görüşerek halklarının korunmasını talep ettiler. Söylediklerine göre; kışkırtmalar oluncaya kadar Türk komşuları ile barış içinde yaşıyorlardı. Ancak artık Türklerin idaresinde yaşamaları imkânsızdı ve korunmaları için yabancı askere ihtiyaç vardı. Rumlar güdüm idaresi altında Türklerle yaşamaya razıydılar. 508 Görüşmenin yapıldığı esnada Anadolu daki İngiliz destekli Yunan ilerleyişi devam ediyordu, fakat Niğde, Konya ve Kayseri bölgesi bu ilerleyişin ulaşamayacağı kadar içerideydi. Rum cemiyet temsilcileri de bu durumu görmüş olacaklar ki bölgenin idaresinin işgal askerî tarafından ele alınmasını istiyor, bir bakıma Mondros Ateşkesi nin 8. maddesinin kendileri için yürürlüğe konulmasını talep ediyorlardı. Aynı günlerde Ermeni çeteleri Bağlaşık askerlerinin de göz yumması ile İstanbul dan iç bölgelere yoğun olarak silah ve mühimmat göndermekle meşguldüler. 509 Amaç Ermeni Devleti nin kurulması için talep edilen topraklarda yaşayan halkın terörize edilerek çoğunluğun Ermenilere geçmesini sağlamaktı. Tüm bu hadiseler zinciri içerisinde, Paris Barış Konferansı görüşmeleri devam ediyordu. Fakat ABD ve Bağlaşıklar henüz Ermenistan ı tanımamışlardı. Bağlaşıklar, Paris teki 13 Ocak 1920 tarihli toplantıda, Gürcistan ve Azerbaycan ı, 19 Ocak ta ise Ermenistan ı de facto devletler olarak tanımaya karar verdi. Bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı 24 Ocak ta Paris Büyükelçisi Wallace a bir telgraf göndererek Amerika nın da Ermenistan ı tanıdığını Bağlaşıklara bildirmesini istedi. Buna karşın, Bakanlık 27 Ocak ta ikinci bir telgraf göndererek ilk talimatın geçersiz olduğunu bildirdi. Belirtilen ikinci talimat 507 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 8, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 9, Şıracıyan, age., s

221 219 gelmeden önce Wallace, Ermenistan ın tanındığını Bağlaşık temsilcilerine bildirmişti ve tanıma basın organlarında da yer almıştı. Buna rağmen Amerikan Hükûmeti, sınırları henüz belli olmayan bir devletin tanınmasının teamüllere aykırı olduğu gerekçesiyle Ermenistan ı tanımaktan vazgeçti. Ermenistan tanınmadığı için Azerbaycan ve Gürcistan da tanınmamıştı. Böylece ABD nin Ermenistan ı tanıması İtilaf Devletleri nden üç ay sonra 23 Nisan da gerçekleşmiştir. 510 Osmanlı Devleti ile imzalanacak antlaşma için Amerika nın güdüm kararını bekleyen Bağlaşıklar, 27 Nisan 1920 tarihinde Başkan Wilson dan Ermenistan güdümünü kabul edip etmeyeceğini kendilerine bildirmesini istediler. Senato nun Versay Antlaşması nı ve Milletler Cemiyeti tasarısını reddetmesi yönündeki son gelişmeler Ermenistan üzerine güdümün de reddedileceği endişe ve tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Harbord Raporu ndaki çekinceler de güdümün reddedilmesi eğilimlerini yansıtmaktaydı. 511 Wilson, 24 Mayıs ta Ermenistan üzerine kurulacak olan güdüm idaresinin kabul edilmesi için Kongre den onay istedi. Senato da oylama yapılmadan önce Ermeni lobisi yeniden harekete geçti. Gazetelerdeki haberlerde; güdüm kabul edilmezse Hristiyan Ermeni ulusunun yok olacağı iddia ediliyordu. Ermenistan ın California sı olan Kilikya nın elden çıkması düşünülemezdi ve verimli araziler Harput, Diyarbakır ve Sivas da onlara geri verilmeliydi yılının Mayıs ayı başlarından itibaren Ermeni komitacıların işlerini zorlaştıran diğer gelişme, Kafkaslardaki Bolşevik ilerleyişidir. Bolşevik ilerleyişi Amerikan yardım örgütlerinin çalışmalarını da sekteye uğratmaya başlamıştı. Ermenistan a gönderilmek üzere İstanbul a getirilen unun belirlenen güzergâha gönderilmesi imkânsız hâle gelince Türk Hûkûmetine satılmasına karar verildi. Zaten Maliye Bakanlığı da İngilizlerin denetimindeki un karaborsasını ve fahiş fiyat uygulamasını kırmak için unu almak istemişti. Ancak, unu satın alabilecek para hazinede yoktu ve İngilizlerin dikkati çekilmeden kredi bulunmaya çalışılıyordu PRFRUS 1920, C. III, a.g.e, s ; New York Times, The Open Gateway to Asian Turmoil, February 1, s.1; Malkasian, agm., s Washington Post, Warns of New War, Mandate Turkey Unwelcome, August 17, s. E1; Ryley Grannon, Want Armenia Data, Senators to Demand Harbord s Report Aganist Mandate, Washington Post, October 27, s. 1; Los Angeles Daily Times, Senate Seeks to Defeat Aim, June 17, s New York Times, Armenian s Hope in Us Says British Press, May 26, s. 2; LS Los Angeles Daily Times, Mandate for Armenia is Urged by Wilson, May 25, 1920, s. 1; Chicago Daily Tribune, Problems of Armenia, May 24, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 10, 1920; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 11, 1920.

222 220 Önceli sayfalarda da zikredildiği gibi 1920 yılının Haziran ayı, Ermeni komitacıların ABD de en büyük hayal kırıklığı yaşadıkları bir dönemlerden biridir. Bristol günlüklerinde de görüldüğü gibi 1919 yılının son aylarından itibaren tüm ümitler ABD nin kurulacak Ermeni Devleti güdümünü üstlenmesi üzerine yoğunlaşmıştı. Fakat güdüm için Kongre onayı gerekiyordu ve 1 Haziran 1920 tarihinde tarihî bir oylama yapılacaktı. Harbord Raporu ndan sonra güdüm idaresinin Kongre den geçmeyebileceğinin farkında olan Wilson, Kongreye güdüm idaresinin onayı için göndermiş olduğu iki sayfalık mesajında özellikle Hristiyan dayanışmasını öne çıkarmış ve Kongre onayını garanti altına almayı amaçlamıştı. Bu esnada Senato nun onayından sonraki operasyonel planlar da hazırlanıyordu. Belirtilen amaçla Savaş Bakanı Baker, Ermenistan güdümünün yürütülmesi için gerekli askerî hazırlıkları belirleyen bir muhtırayı Dışişleri Bakanlığına sunmuştu. 514 Bütün hazırlıklar yapılmış, kamuoyu yaratma işi tamamlanmıştı. Senato nun kabul kararı bekleniyordu. Güdüm idaresi talebi, Senatoda görüşülmeye başlandı. 1 Haziran da Wilson ve Ermeni lobilerinin tüm çabalarına rağmen talep; 23 e karşı 52 oyla reddedildi. 12 Demokrat ve 11 Cumhuriyetçi Senatör evet oyu verirken 52 Senatör hayır oyu kullanmıştı. 515 Böylece Wilson un güdüm idaresi konusundaki teklifi ezici bir çoğunlukla reddedilmişti. Bu, on yıllardır ABD de her türlü propagandayı yapan, Bristol günlüklerinde görüldüğü gibi amaçlarına ulaşmak için yalan söylemekten çekinmeyen, Mondros sonrası sınırsız ve temelsiz talepler ile Amerikan kamuoyunu lehlerine çevirmeye çalışan Ermeni Komitacıları ve Amerikalı destekçileri için ilk ve geri döndürülemez büyüklükte bir mağlubiyetti. Senatonun 1 Haziran kararının aslında Ermeni komitacılar için önemli bir ders olması beklenirdi. Amiral Bristol un bir buçuk yıldır altını çizerek aldatıcı, yalanlara dayalı propagandanın bir gün aleyhe döneceği uyarısı gerçekleşmişti. Fakat Ermeni Komitacıları ve Amerika daki işbirlikçileri Senato nun kararından sonra, pes etmeyerek propaganda çalışmalarına kaldıkları yerden devam ettiler. Güdüm tartışmaları, 1920 yılı Aralık ayında Ermeni ordusunun Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki Türk ordusu tarafından mağlup edilmesinden sonra bile devam etmiştir. Güdüm talebi Senato tarafından reddedildikten sonra da güdüm taraftarları ile Bristol un görüşmeleri devam etti. Haziran ayı sonunda, 1910 yılında 514 PRFRUS 1920, C. III, age., s Lippe, agm., s. 41; J. C. Hurewitz, Türk-Amerikan İlişkileri ve Atatürk, Çağdaş Düşünce Işığında Atatürk, Nejdet F. Eczacıbaşı Vakfı Yayını, İstanbul, s. 498.

223 221 Amerika ya göçmüş Vohan H. Kalenderien isimli Osmanlı uyruğu bir Ermeni, Bristol ile görüştü. Ele alınan temel konu güdüm ve Ermenistan ın geleceğiydi: Öğleden sonra Kolombiya Üniversitesi nde Profesör olan Vohan H. Kalenderien saygılarını iletmek üzere geldi. O, [Kalenderien] Amerika ya on yıl önce gittiğini, oraya vardığında cebinde 27.00$ bulunduğunu ve Ermenice ile Türkçe dışında başka bir dil konuşamadığını söyledi. Kendisi, Darmouth ve Kolombiya Üniversitesi Hukuk Okulunda eğitim görerek şu anda aynı Üniversite de ders vermektedir ve kısa bir ziyaret için buraya [İstanbul a] gelmiştir. Şu anda 29 yaşındadır ve enteresan bir kişiliğe sahiptir. Kendisi bu ülkenin [Türkiye nin] kurtuluşunun dinsel propaganda yapılmadan gerçekleştirilecek eğitim ile mümkün olacağını söyledi. Onun, fanatik bir bağımsız Ermenistan Devleti taraftarı olmadığını gördüm ve kendisi bu ülkenin bölünmemesi gerektiğini ve benim fikrime benzer olarak tüm ülkenin tek bir güdüm idaresine verilmesinin ve eski Türk idaresinin sonlandırılmasının, Ermenilere bağımsızlıklarının verilmesinden daha iyi olacağını söyledi. Siyasi beklentilere sahip olmayan eğitimli Ermenilerin, -özellikle dinî bir elemente ait değillerse- diğer eğitimli insanlar ile büyük oranda benzer olarak geniş fikirli/hoşgörülü olduklarını gördüm. 516 ABD Senatosunun güdümü ret kararından ders almayan Ermeni komitacılarının hayalleri Yunanlıların mağlubiyeti ile son buldu. İlk tur Lozan görüşmelerindeki son bir ümitle elde ettiklerini düşündükleri kazanımların bir kısmını kurtarmaya çalıştılar, fakat herhangi bir başarı elde edemediler Ermenilerin Mağlubiyeti ve Gümrü Antlaşması Ermeni komitacıların tedhiş hareketleri ve yardım örgütü çalışanlarının tek yanlı faaliyetleri sürerken TBMM, Bekir Sami Bey başkanlığında bir heyeti antlaşma yapmak üzere Moskova ya göndermişti. Sovyet Dışişleri Komiseri Çiçerin in Türkiye ye ait bazı bölgelerin Ermenilere verilmesi konusundaki ısrarı görüşmelerin kesilmesine neden oldu. Ruslardan gelen bu istek ve sınır boylarındaki Ermenilerin Türk köylerine saldırması da dikkate alınarak 1920 yılı Eylül ayı başında Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki Türk birliklerinin ileri harekâtı ile Ermeniler kesin şekilde mağlup edildi. Böylece, Bakü demiryolu hattı kullanıma açıldı ve Rusya ile doğrudan temas sağlandı. Daha önce zikredildiği gibi ABD Kongresi nin Ermenistan üzerine kurulacak güdüm idaresini reddetmesinden sonra özellikle Türkiye de bulunan Ermeniler ve işbirlikçileri panik hâlinde Amiral Bristol a müracaat etmeye başlamışlardı. Bunların önde gelenlerinden biri, Türkiye deki Protestan Ermeni Cemaatinin lideri olan Bezciyan dır. Bezciyan, Senato nun ret kararından yak- 516 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 28, s. 1.

224 222 laşık bir ay sonra Bristol ile bir araya gelerek kendisine tavsiyede bulunmasını istedi. Tavsiye istemi ziyaretin görünen yüzü iken asıl amaç Bristol un Ermeni davasını desteklemesini sağlamak ve son gelişmelerden sonra düşüncesini öğrenmekti: Bay Bezciyan, Ermeni Protestan Kilisesi Başı, konuları genel hatlarıyla görüşmek üzere geldi. Prensip olarak Ermenilerin mevcut şartlar altında ne yapabileceği hususunda benim tavsiyemi öğrenmek istedi. Bezciyan, açıkça Avrupa ülkelerinin Ermenileri aldattığını ve şu anda onları terk ettiklerini söyledi. Ona, hâlen tüm Türkiye ve Ermeniler için mümkün olan en iyisinin Türkiye nin bir bütün olarak muhafaza edilmesi, bir güdüm idaresi altına verilmesi ve eski Türk idaresinin sonsuza dek yok edilerek yerine yeni bir hükûmetin kurulması olduğunu söyledim. Bunu kabul etmeye hazır bulunduğunu söyleyerek hangi ülkenin güdüm idaresini üzerine alacağını sordu. Bunun herkesin çalışması gereken bir şey olduğunu ve Amerika Birleşik Devletleri nin böyle bir idareyi almaması için bir neden göremediğimi belirttim. 517 I. Dünya Savaşının son yıllarında Anadolu nun yarısını, Denizden Denize Ermenistan projesi çerçevesinde isteyen, Paris Barış Konferansı nda bu amaçla yoğun olarak çalışan ve daha sonra Trabzon Limanı ndan Zap Suyu na çekilecek iç bükey hatta razı gelen Ermenilerin ABD Senatosunun güdüm idaresini reddi sonrası ortaya çıkacak başarısızlığı ilk öngörebilenlerin arasında Protestan Ermeni Cemaatinin lideri Bezciyan gelir. Yaklaşmakta olan felaketi gören Bezciyan, hemen hemen tüm Ermenilerin şiddetle karşı çıktığı Türkiye üzerinde tek güdüm idaresini bile kabul edilebilir bulmaktaydı. Oysa, Amerika daki ve Avrupa daki Ermeni grupları büyük bir gayretle Başkan Wilson un çizecek olduğu sınırı mümkün olduğu kadar kendi lehlerine toprak kazanımı ile sonlandırmak için çalışıyordu. Taşnakçı Ermenilerin, 28 Eylül 1920 tarihinde başlatılan Türk karşı taarruzu önünde tutunamayarak geri çekilmesi ve yenilgiye uğraması Millî Mücadele için kesin sonuçlu bir zafer iken Ermeniler ve destekçileri açısından da tam bir hezimetti. Oysa, 1920 yılının Eylül ayına kadar Anadolu dan koparılacak topraklar üzerinde kurulması planlanan Büyük Ermenistan için tüm hazırlıklar yapılmıştı. Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Ordusunun Taşnakçı Ermenilere yönelik ileri harekâtının cephe gerisindeki gelişmelerini Bristol un rapor ve günlüklerinden takip edebilmek mümkündür. Raporlarda Ermenilerin yenilgisinin sürpriz olarak değerlendirildiği görülmektedir: 517 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, June 29, s. 2.

225 223 Kafkasya: Bakü den gelen raporlar bu şehirde herhangi bir yatırım işinin şu anda yürütülemediğini göstermektedir ve ülke Bolşevikler tarafından soyularak yiyecek ve diğer maddeler Sovyet Rusya ya gönderilmiştir. 150 milyon pud 518 petrolün Volga Nehri yoluyla gemilere yüklendiği tahmin edilmektedir. Bolşevik güçlerinin Azerbaycan da saldırı yaptığına dair herhangi bir emare yoktur. Bolşevik güçlerinin Gürcistan sınırına yığınak yaptığını bildiren rapor, aslında sadece birliklerin basit bir yer değişiminden kaynaklanan bir durumdu. Sınır hattındaki birlik büyük oranda hummaya maruz kaldığı için, Bakü deki başka bir birlik ile yer değiştirdi ve bu değişim esnasında Gürcü sınırındaki Bolşevik güçleri arttı. Buna benzer olarak güvenilir bir kaynaktan öğrenildiğine göre; Bolşevikler Ermenistan a karşı herhangi bir saldırı gerçekleştirmemişlerdir ve büyük ihtimalle şu anda böyle bir saldırıda bulunmayacaklardır. Fakat Bolşevikler, Polonya yı bitirir bitirmez, özellikle Wrangel i başarılı bir şekilde yenilgiye uğratabilirlerse Ermenistan ve Gürcistan a saldıracaklardır. Türk güçlerinin Ermenistan da ateşkes ile neticelenen başarısı şaşırtıcı oldu. Kars ta bulunan Amerikan yardım çalışanlarından alınan raporlar, Ermenilerin Türklere karşı umulduğu şekilde savaşmadıklarını söylemektedir. Hatta bazı durumlarda bizimkiler onları mevzilerini tutmaya zorlamışlardır. Türklerin Ermenistan a yönelik bu saldırısının nasıl bir sonuç doğuracağı hâlâ belli değildir. Şayet Türkler Ermeniler ile bir barış yapmayı ve Doğu sınırındaki Ermeni tehdidini yok etmeyi başarabilirlerse dikkatlerini rahatlıkla Batı Anadolu daki Yunanlılar üzerine yoğunlaştırabileceklerdir. Anadolu da bulunan İtalyan makamları aracılığıyla Kars tan alınan bir telgraf, bizim yardım çalışanlarımızın güvende olduklarını, görevlerine devam ettikleri ve Türkler tarafından rahatsız edilmediklerini; herhangi bir katliam olmadığını ve yardım çalışanlarının her zaman olduğu gibi yetimlere bakabilmelerine izin verildiğini göstermektedir. Gürcistan daki şatlar da aynıdır ve yatırım imkânlarında değişiklik olmamıştır. Gürcüler, Türklerin Batum u almaya teşebbüs edeceğinden korkmaktadır ve bu nedenle ihtiyatı silah altına çağırmışlardır. Bolşevikler güçlü bir şekilde Gürcistan dadırlar ve kuşkusuz idari makamları kontrol etmektedirler, fakat Gürcü halkı Bolşevik karşıtı bir pozisyondadır. 519 Ermenilerin iddialarının aksine, Bolşevikler Azerbaycan ı işgal ettikten hemen sonra Gürcistan ve Ermenistan a saldırmayı planlamıyorlardı. Bolşeviklerin kendilerine saldırı için hazırlık yaptığı yönündeki Taşnak propagandası, as pud yaklaşık Kg. a denktir pud: tona karşılık gelir. Bakü den gelen ve daha önceden İtalyan ordusundan ayrılarak Kafkaslarda ticaret ile uğraşmaya başlayan Albay Brodrero da Bolşeviklerin Bakü den 150 milyon pud petrolü Volga Nehri vasıtasıyla götürdüklerini teyit etmiştir. Bkz. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 1, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 7 November, 1920, Part Three, Con s. 1-2.

226 224 lında Millî Mücadele yi doğuda ezmek ve Bağlaşıklar ve ABD den daha fazla silah ve mühimmat alınması amacıyla yapılıyordu. Kasım ayı başında Kafkaslardan gelmiş olan eski İtalyan Albay Bredrero ve Amerikan vatandaşı Ermeni asıllı işadamı Alfred G. Telefeyan da Taşnakçıları yalanlayarak Bolşeviklerin Ermenistan sınırında yığınak yapmadıklarını, halihazırda Ermenistan a saldırmaya niyetleri olmadığını bildirmekteydi. 520 Bolşeviklerin Polonya sorununu çözdükten ve Beyaz Ordu Birliklerine komuta eden Wrangel i yendikten sonra Ermenistan ve Gürcistan a saldırması daha çok öncelenen bir durumdu. Raporun İstanbul daki şartlar hakkında bilgi veren kısmında, Damat Ferit Hükûmetinden sonra kurulan yeni kabinenin Sevr Antlaşmasını onaylamak niyetinde olmadığı ve Mustafa Kemal ile ilişkileri düzeltmek için Ankara ya bir heyet gönderdiğini bildirmektedir. 521 Bristol un Dışişleri Bakanlığı na göndermiş olduğu rapora göre; Ermenilerin mağlubiyetine Bolşevikler ile Ankara Hükûmeti arasındaki anlaşma katkıda bulunmuştu. Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Ordusu harekât yaparken Bolşevikler de Gümrü (Aleksandropol) kentinde geçici bir hükûmet kurmuşlardı. Türk ordusu, arkalarındaki her şeyi bırakarak cepheden kaçan Ermenileri takip ederek Gümrü kentini ele geçirdiğinde buradaki Bolşevik Hükûmete dokunmamıştı. Bölgede bulunan Amerikan yardım görevlilerinin vermiş olduğu bilgiye göre; Ermeni güçleri beklendiği şekilde Türk ordusu karşısında tutunamamış ve panik hâlinde kaçmıştı. Hatta Bristol un Haftalık Raporu nda belirttiği gibi; bazı durumlarda Amerikalılar, Ermenilerin mevzilerinde kalmasını sağlamaya çalışmıştı. 522 Ermenilerin başarısını isteyerek cephede kalıp savaşmalarını teşvik edenlerin yardım örgütlerinde görevli misyonerler olduğuna şüphe yoktur. Bristol a göre; Ermenilere en büyük zararı, ABD de ve Avrupa da kurgu propaganda yapanlar veriyordu. Amerikan halkı Ermenistan ı korumak için ordu göndermeyi kabul etmedikçe Ermenistan lehine Türkleri kızdıracak davranışlardan uzak durulmalıydı. 523 Ermeniler mağlup olduktan sonra, 22 Kasım 1920 tarihinde Taşnakçı Ermeniler ile barış görüşmeleri başlamıştı. Türk Ordusu, Gümrü kentini elinde tutu- 520 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 1, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 7 November, 1920, Part Three, Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 7 November, 1920, Part Three, Con s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 6, s. 1-2.

227 225 yordu ve görüşmeler bu kentte yürütülüyordu. Gümrü Barış görüşmeleri devam ederken Kasım ayı sonunda, Kafkaslardan gelen İtalyan Yüzbaşı Marquis Albizzi, Bristol ile görüşerek cephe hattındaki gelişmeleri anlattı. Albizzi ye göre Türkler ile Bolşeviklerin Ermenistan ın yenilgisinde işbirliği yapmış olmaları muhtemeldi. Bu dönemde Ermeni Ordusu daha iyi durumda olmasına rağmen cepheden kaçmıştı. 524 Öğleden sonra İtalyan Ordusundan Yüzbaşı Marquis Albizzi, Üsteğmen Dunn ın referans mektubu ile birlikte geldi. Kendisi, bir yıldır istihbarat subayı olarak görev yapmakta olduğu Erivan dan gelmişti. Yüzbaşı Albizzi dağlarda çok kar olduğu için Erivan dan Keraklis e atlı kızakla ve motorla bir yolculuk yapmış. O, Ermenistan ın yenildiğini ve Türkiye ile barış yapmak durumunda olduğunu bildirdi. Söylediğine göre; Erivan da iken Türkler ile Bolşevikler arasında uyuşma olduğuna dair emareler hissetmezken Trabzon a geldikten sonra Bolşevikler ve Milliyetçi Türklerin tam bir anlayış birliği içerisinde olduklarını yapmış olduğu diyaloglar sonrasında hissetmiştir. Bolşevikler, Erivan da ve Trabzon da temsilcilere sahiptirler. Ermenistan daki savaşta, Ermeniler çok daha üstün durumdaydı, fakat Türklerin önünden kaçarak savaşmamışlardır. Türkler şu anda Keraklis in birkaç mil uzağındadır ve Iğdır ı almışlardır. Önceki komutan iyi değildi ve şu anda cephe hattını Türklere karşı savunan General Dro tarafından komuta kademesi değiştirilmiştir. Keraklis teki yardım çalışanlarımız güvendedir ve rahatsız edilmemektedir. Ermenistan da yakacak kıtlığı vardır ve kış gelmiştir. Bu nedenle soğuktan büyük sıkıntı çekilecektir. Ayrıca, Yüzbaşı Albizzi, Türklerin Batum u almayı denemeyeceklerine inandığını söyledi. Neşeli bir tonla Ermenilerle yeteri kadar birlikte bulunduğunu ve onların ülkesinden ayrıldığı için çok mutlu olduğunu söyledi. 525 Ermenilerin umulmadık bir şekilde mağlup olması Avrupa ve ABD deki Ermeni destekçilerini panikletti. 6 Aralık ta Belçika ortaelçisi, dragomanını Bristol a göndererek Mustafa Kemal ile iletişime geçebilmek için bildiği en güvenilir yolu kendilerine bildirmesini istedi. Beklenti Wilson un Mustafa Kemal ile Ermeniler arasında arabuluculuk yapacağı yönündeydi. Amiral Bristol a henüz ABD den bu yönde bir talimat gelmemişti. Çünkü Başkan Wilson bu işle ilgili olarak H. Morgenthau yu görevlendirmeye hazırlanıyordu. Görevlendirmeyi yapmak için ilgili diğer devletlerin kesin garantileri beklenmekteydi. Bu sırada İstanbul daki tüm yüksek komiserlere Milletler Cemiyeti tarafından benzer talebi dile getiren şifre telgraflar gönderilmişti. 526 Arşivlerdeki yazışmalardan 524 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 29, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, November 29, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 6, 1920; Wall Street Journal, Morgenthau, Turkish-Armenian Mediator, December 16, s. 2; PRFRUS 1921, C. II, age., s. 924,

228 226 anlaşıldığı kadarıyla Belçika ortaelçisi Amerikan Dışişleri Bakanlığı nın bilgisi dışında Bristol a başvurmuştu. Amerika nın garanti istemesindeki sebepler ise Sevr Antlaşmasının uygulanmasındaki aksaklıklar, Kemalistlerin direnci ve Ermenistan ın Bolşeviklerin idaresi altında olması nedenlerinden kaynaklanıyordu. 527 Ermenistan orduları beklenmedik bir şekilde mağlup olunca Milletler Cemiyeti Başkanı Paul Hymans, Wilson dan Ermenistan daki çatışmalara müdahale etmesini istemişti. Wilson, 30 Kasım 1920 tarihli cevabında, askerî güç kullanımının Kongre onayı gerektirdiğini ve onay olmadan güç kullanmasının söz konusu olmadığını Milletler Cemiyeti ne bildirdi. 528 Belçika ortaelçisinin 6 Aralık ta Bristol dan Mustafa Kemal ile görüşmede aracılık yapmasını istemesinin nedeni buydu. Ermenistan a Türklerle çarpışmak üzere muharip güç göndermeyi çok isteyen, fakat Kongre engeliyle karşılaşan Wilson, henüz nasıl bir politika izleyeceğini belirleyemediği için Bristol a gerekli talimatı verememişti. Bristol günlüklerindeki kayıtlardan, Bağlaşık Komiserleri ve Milletler Cemiyeti yetkililerinin, Ermenistan ın Bolşevik idaresine geçtiğinden henüz haberdar olmadıkları anlaşılmaktadır. Ermenistan ın Bolşevik idaresine geçtiğinden Bristol un haberdar olduğu, 7 Aralık ta Tiflis Konsolosu Moser in gönderdiği telgraftan anlaşılmaktadır. 529 Yukarıda belirtilen süreci Bristol günlüklerinde şu şekilde işlemektedir: Sabahleyin Belçika temsilciliği Birinci Dragomanı Bay Marghatitch önemli bir işle ilgili olarak geldi. Söylediğine göre Ortaelçi çok hasta olduğu için kendisi gelememişti. Ortaelçi onu, hükûmetinden almış olduğu ve kendisinin [ortaelçi] Mustafa Kemal ile iletişime geçmesini sağlayacak bir yolun bulunmasına aracılık etmesini sağlamak için göndermişti. Bu bilgi, Başkan Wilson un Ermeniler ve Mustafa Kemal arasında aracılık yapacağı varsayımı ile ilgili olarak isteniyordu. Dragoman a bu konuda herhangi bir bilgi almadığımı ve bu nedenle bilgi alıncaya kadar Mustafa Kemal ile görüşülmesine yardım edemeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine Dragoman döneceğini ve Ortaelçinin öğleden sonra beni görmeye geleceğini söyledi. Fransız Yüksek Komiseri M. Defrance, Belçika Temsilciliği Birinci Dragomanının belirtmiş olduğu konu ile ilgili olarak geldi. Tüm Yüksek Komiserlere, Milletler Cemiyeti tarafından aynı sorunun sorulduğunu içeren bir telgrafı bana gösterdi. M. Defrance a, Ermenistan da bir Sovyet Hükûmetinin kurulduğunu duyup duymadığını sordum. Duymadığını, fakat Kafkaslarla ilgili bildiği tek 527 Wall Street Journal, Morgenthau, Turkish-Armenian Mediator, December 16, s. 2; PRFRUS 1921, C. II, agb., s. 924, PRFRUS, 1920, C. III, agb., LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 7, s. 1.

229 227 şeyin Bolşeviklerin Delijan ı [Delican] aldıkları olduğunu söyledi. M. Defrance a, Bolşevik basınının Sovyet Hükûmetinin kurulduğunu, Ermeni hükûmet askerlerinin yeni Hükümete bağlılık yemini ettiklerini ve Azerbaycan ın üç bölge, -Zengezur, Karabağ ve Nahçivan- üzerindeki taleplerinden feragat ettiğini, buraları Sovyet Ermenistan ına bıraktığını ve ayrıca Lenin in yeni Sovyet Cumhuriyetini kutlayan bir telgraf gönderdiğini ve şu anda Azerbaycan, Ermenistan ve Türk Milliyetçileri arasındaki anlaşmayı duyurduğunu söyledim. 530 Bristol ile Fransız Yüksek Komiseri M. Defrance arasında geçen konuşmanın bundan sonraki kısmı Türkiye de uygulanmakta olan ithalat vergileri ile ilgilidir. Bağlaşıklar, ABD yi dikkate almadan ithalat vergilerini kendi çıkarlarına göre düzenlemekteydiler ve bu durum Bristol u rahatsız etmişti. Belçika Ortaelçisi M. De Welle, Birinci Dragomanının söylediği gibi sabahki telgraf ile alakalı olarak öğleden sonra Bristol u görmeye geldi. Ortaelçi geldiğinde Ermenistan da Bolşevik idarenin kurulduğu artık Yüksek Komiserler tarafından öğrenilmişti: Öğleden sonra Belçika Ortaelçisi M. de Welle Hükûmetinden almış olduğu, Mustafa Kemal ile iletişim kurulabilecek en iyi yöntemin öğrenilmesi talimatını içeren yazışma ile ilgili olarak geldi. Hükûmetinin sorusunu cevaplamadan önce bizim ne yapacağımızı merak ediyordu. Daha sonra, Türk sorununun nasıl çözüleceği sorusunu gündeme getirdi. Şimdi Ermenistan Bolşevizm e geçtiğine göre Milliyetçi Türkler ve Bolşeviklerin birbirine düşman olacağına ve bunun Bağlaşıkların Türk sorununu bir antlaşma ile çözmesi için iyi bir fırsat yaratacağına inandığını, İzmir in Türkiye ye verilmesini ve Yunanlıların burayı boşaltmasının en iyi çözüm olacağını ve bu sayede Türkiye de malî olarak Bağlaşıklar tarafından kontrol edilen bir antlaşmanın imzalanabileceğini söyledi. Ona, Milliyetçi Türkler ile Bolşeviklerin birbirine düşman olacağını sanmadığımı söyledim. 531 İstanbul da gerçekleşen bu telaşlı koşuşturmadan herhangi bir sonuç çıkması imkânsızdı. Zira, Ermenistan da Bolşevik idarenin kurulması müttefikler arasında tereddütlü bir hava yaratmıştı. Bu dönemde, İngiltere gelişmeleri izliyor, fakat şimdilik herhangi bir girişimde bulunmaktan kaçınıyordu. İngiltere birkaç günlük duraksamadan sonra girişime destek vermeye başlayacaktır. Ağustos ayında Ermeni sınırı için hakemliği kabul eden ve Kasım ayında sınır haritasını ilan eden Wilson, Bağlaşıkların ikinci teklifini Amerikan çıkarlarına zarar vereceği için geri çevirdi. 532 Aslında tüm bu çabalar boşunaydı; 3 Aralık 530 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 6, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, December 6, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Part Three, December 14, s. 5-6.

230 tarihinde Gümrü Antlaşması imzalanmış, Ermenistan, Sevr ile kendisine verilmesi planlanan topraklardan vazgeçmek zorunda kalmıştı. 533 Bağlaşıklar ve Wilson son bir ümitle Millî Mücadele güçleri tarafından büyük bir gayretle elde edilen bu kazanımları tekrar geri döndürmenin yollarını aramaktaydı. Ermenistan ın Bolşevikler tarafından işgal edildiğinin anlaşılmasından sonra bu girişimden de vazgeçilmiştir. İtalya haricindeki Bağlaşıklar tüm ümitlerini TBMM ile Bolşevikler arasında anlaşmazlık çıkartmaya ve Millî Mücadele yi yalnız bırakmaya bağlamışlardı. Çünkü henüz TBMM ile Bolşevikler arasında bir antlaşma imzalanmamıştı ve Bolşevikler Türk askerlerinin Gümrü den çekilmesini istemişti. Batum konusundaki belirsizlik ise hâlen devam ediyordu. Bağlaşıklar Ermenistan a karşı kazanılan zafere kadar dikkate almadıkları Mustafa Kemal i artık iletişim kurulması gerekli bir lider olarak görmeye başlamışlardı. Haftalık raporda cephede bulunan Amerikalıların vermiş olduğu bilgilere dayanılarak Taşnakçı Ermenilerin cepheden nasıl kaçtığı ve yenildiği şu şekilde işlenmektedir: Ermenistan: Ermenilerin Bolşevizm e dönmeleri ve bir Sovyet Hükûmeti kurmaları tam olarak gerçekleşti. Yeni hükûmette bir tanesi Bolşeviklerin Erivan temsilcisi Legrand olmak üzere iki Rus Bolşevik de bulunmaktadır. Yeni hükûmet Rusya Bolşeviklerinin tam kontrolünde değildir; buna karşın Sovyet Rus Hükûmeti tarafından kurulmuştur ve bu Hükûmet tarafından desteklenmektedir. Geçen yaz alınan çok güvenilir bilgiler; Ermenilerin, Bolşevik eğilimlere sahip olduğu ve büyük ihtimalle ilk fırsatta Bolşevizm e yönelecekleri şeklindeydi. Bu nedenle Ermenistan da Bolşevikliğe dönüş sürpriz değildir. Amerikan kaynaklarından ve güvenilir diğer kaynaklardan alınan teyitlerden anlaşıldığını göre; Ermeniler, Türkler ile savaşta saldıran taraftılar ve geçen yazdan buyana saldırgan bir yaklaşım içindeydiler. Türklerin Ermenilerin bu saldırganlığı üzerine karşı saldırı başlattığı görülmektedir. Türk kuvvetleri, Ermenilerden çok daha zayıftı, fakat Ermeniler savaşmamış ve korkak bir şekilde kaçmışlardır. Türkler Kars a girdiklerinde Ermeni askerler silahlarını atarak ekipmanlarını bırakarak Yakındoğu Yardım Komitesi ne (NER) ait hastane ve yetimhanelere saklanmışlardır. Kars mevzilerinden zorla ateşlenen birkaç mermi dışında Türklerin ilerleyişini durduracak asker yoktu. Ermeni askerler hastanelerdeki ve yetimhanelerdeki yatakların altına, hatta bazen hasta çocukların yataklarına saklanmışlardır. Türkler, Ermenistan içlerine doğru ilerleyişlerinde herhangi bir katliam yapmamışlar, fakat Kars ı geri aldıktan sonra birkaç Ermeni yi idam etmişlerdir. 533 New York Times, Armenia Reduced to a Tiny State, December 10, s. 1; Washington Post, Useful Armenia, January 30, s. 30.

231 229 Kars ı aldıktan sonra Türkler, Gümrü ye doğru ilerlemeye devam etmiş ve herhangi bir direnişle karşılaşmamışlardır ve Gümrü ye vardıklarında Ermenilerin Bolşevikliğe döndüklerini görmüşler ve Türk komutan buradaki Sovyet Hükûmetine dokunmayarak ve işine karışmayarak şehri işgal etmiştir. Türk kuvvetlerinin başındaki komutan Kâzım Karabekir Paşa dır. Gümrü deki Sovyet Hükûmeti, Yakındoğu Yardım Komitesi ne ait depolara el koymaya çalışmış, fakat Türk komutan depoları ve Amerikalıları korumuş, onların güvenliğini ve depoların Gümrü den Kars a nakledilmesini sağlamıştır. Türkler Kars a geri çekildiklerinde Amerikan yardım çalışanlarımız genel karargâhlarını Kars a aktarmışlar ve Türk güçlerinin korumasında yardım çalışmalarına devam etmişlerdir. Gümrü deki Ermenistan Sovyet Hükûmeti, Ermeni yetimlerin Gümrü den Kars a taşınmasına müsaade etmiştir. Türkler ve Ermeniler arasında bir barış antlaşması müzakere edildi ve 2 Aralık ta imzalandı. Sovyet Rusya nın, Sovyet Ermenistanı nın Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerini istemesini teşvik ettiği yönünde söylentiler vardır. Bu söylentiler teyit edilememiştir ve Türk Milliyetçileri ile Rus Bolşevikler arasında anlaşmazlık çıkartmaya yönelik oldukları düşünülmektedir. Bu söylentilerin kaynağının Kafkaslardaki İngiliz Yüksek Komiseri olan ve Lord Curzon un İran ve Kafkaslardaki her olay ile ilgili ajanı olduğu rapor edilen Albay Stoken olduğu bilinmektedir. Bölgedeki vatandaşlarımızdan aldığım bilgilere göre, Türkler ile Bolşevikler arasında uyum vardır. Türk komutanın Gümrü deki Sovyet Hükûmetine dokunmamış olması Türkler ile Bolşevikler arasında uyumsuzluk olmadığının en önemli kanıtıdır. Ermenistan da Yakındoğu Yardım Komitesi [NER] ile çalışan Amerikalılar, yurda dönmek üzere buradan ayrılmışlardır. Ermenilere karşı suçlamalarını, özellikle Ermenistan içlerine Türk ilerleyişi esnasında tanıklık yaptıkları için yüksek sesle söylemektedirler. Bunlar, Ermenileri korkaklıkla ve özellikle kendi çocuklarını ve kadınlarını korumak için savaşmamakla hatta kendi canlarını kurtarmak için kadınlarını ve çocuklarını feda etmekle suçlamaktadırlar. Buna ek olarak silah ve ekipman olarak daha iyi durumda olmalarına ve sayıca üstünlüğü ellerinde bulundurmalarına rağmen Ermenilerin korkarak savaşmadıkları söylenmektedir. Kafkaslardan gelen Amerikalılar ayrıca, Ermenilerden artık hoşlanmadıklarını, çünkü onların tümünün yalancı ve hırsız olduklarını söylemektedirler. Yakın geçmişteki olaylar ve meydana gelen durumlar dolayısıyla bu Amerikalıların önyargılı oldukları akılda tutulmalıdır. Ermeni Hükûmetinin Bolşevik Hükûmete dönüşmesi, Başkan Wilson un Ermenistan ile Mustafa Kemal arasında düşmanlığı sona erdirmek için aracı olmayı kabul ettiği bilgisi üst üste geldi. Ayrıca, Sevr Antlaşması na göre Ermenistan ile Türkiye arasında Başkan Wilson tarafından karar verilecek şekilde çizilmesi planlanan yeni sınır bilgisi de bu esnada alınmıştı. Son olayla ilgili olarak şunu hatırlamak gerekir ki Sevr Antlaşması henüz onaylanmamıştır ve bu Antlaşma

232 230 ile Başkan Wilson un Ermenistan-Türkiye arasında belirleyeceği sınır hattı da henüz yürürlükte değildir. Antlaşma imzalanıncaya kadar da yürürlüğe girmeyecektir. Doğrudan bilgi alınamamış olmasına rağmen Bağlaşıkların Başkan Wilson dan bu yeni sınır hattı ile ilgili görüşlerini sunmasını istedikleri ve Başkan Wilson un bu talep doğrultusunda Antlaşma onaylanmadan hareket ettiği düşünülmektedir. Bu uygulama şekli bana, Bağlaşıkların, özellikle İngiltere nin Ermenistan ile ilgili konularda her zaman yaptığı metodu hatırlatıyor. Anlaşıldığı üzere, Başkan Wilson un Türkler tarafından onaylanmadan önce sınırın çizilmesi ile ilgilenmesi ve böylece antlaşmanın onayının sağlanması mümkün olacaktı. Bunun Bağlaşıkların niyeti olduğuna inanılıyordu. Başkan Wilson un antlaşma onaylanmadan önce bu sınırı çizeceği konusunda Türklerin herhangi bir fikri yoktu. 534 Bağlaşıklar, Paris Barış Konferansı başladığında I. Dünya Savaşı süresince kullandıkları Ermenilerden kurtulmak için bu ülkenin güdümünü ABD ye teklif etmişlerdir. Ermeni ve Rumları her şartta destekleyen Başkan Wilson da bu teklifi seve seve kabul etmişti. Ermeni grupların ve misyoner teşkilatlarının ABD ve Avrupa daki propaganda faaliyetleri bu kabulü kolaylaştırmıştı. ABD Senatosu nun Ermenistan üzerine kurulacak olan güdüm teklifini reddetmesi tüm planları akamete uğratmış, redden yaklaşık beş ay sonra Ermeni ordularının almış olduğu kesin yenilgi tüm ümitleri bir anda yok etmişti. İstanbul daki, İngiliz, Fransız ve Belçika temsilcileri, son bir ümitle Bristol a başvurarak ABD nin son gelişmelerle ilgili pozisyonunu öğrenmeye çalışırken Türk-Ermeni sınırını gündeme getirip ABD yi tekrar sahaya sürmeye çalışmaktaydılar yılının Ağustos ayında imzalanmış olmasına rağmen aradan geçen sürede Sevr Antlaşması nın Ankara tarafından onaylanacağı yönünde bir işaret yoktu, bilakis TBMM Sevr in tanınmayacağını ilan etmişti. Bristol un da çok iyi şekilde fark ettiği gibi İtalya hariç Bağlaşıklar, Wilson un Ermenistan sınırını belirlemesini sağlayarak bu sınırın kabulü ve dolayısıyla Sevr in onayının Amerikan baskısı ile gerçekleştirilmesini amaçlıyorlardı. Arşiv kayıtlarında Wilson un İngiliz-Fransız kumpasına gelmeye hazır olduğu görülür. Fakat Kongre nin böyle bir girişimi reddetmiş olması Wilson un da elini kolunu bağlamıştı. Bristol, bunun hem Türkler nezdinde ABD yi itibarsızlaştırmaya hem de karşı karşıya bırakmaya yönelik bir girişim olduğunun farkındaydı. Haftalık raporun bundan sonraki kısmı Bağlaşıkların ABD yi Sevr in onay sürecine dâhil etme çabaları ve Ermenistan daki durum hakkında bilgi vermektedir: 534 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 14 December, 1920, Part Three, s. 2-3.

233 231 Bu hafta başında Belçika Ortaelçisi ve Fransız ve İngiliz Yüksek Komiserleri, Başkan Wilson un Ermenistan ile Mustafa Kemal arasında aracılık yapacağını bildiren telgraflar aldıklarını söylediler ve Mustafa Kemal ile iletişim için ne tür araçların kullanılabileceğini sordular. Bu görevliler benden de aynı konuyla alakalı bilgi almak, özellikle herhangi bir bilgi alıp almadığımı öğrenmek için teşebbüste bulundular. Fakat Dışişleri Bakanlığından gönderilen yazı, haftanın sonuna doğru bana ulaştı. Bu görevlilerin barış için aracılık yapılması konusunda çok endişeli oldukları açıktı ve asıl amaçlarının Rus Bolşevikler ile Milliyetçi Türkler arasında bir anlaşmazlık yaratmak olduğu belliydi. Sovyet Rusya ile imzalanacak bir ticaret antlaşması sayesinde, Rus Bolşeviklerin Milliyetçi Türklere baskı yapmak için yardımcı olacağını ve bu sayede Türklerin pes edip Sevr Antlaşması nı onaylayacağını düşünüyorlardı. Belçika Ortaelçisi, neredeyse bu düşünceyi tamamen açıklayarak, şu anda Mustafa Kemal ile anlaşmak için en mükemmel zaman olduğunu, çünkü onunla Rus Bolşevikler arasında anlaşmazlık bulunduğunu belirtti. Fransız Yüksek Komiseri ise düşüncelerini saklamaya daha fazla özen göstererek aşağı yukarı aynı şeyleri söyledi. Başkan Wilson için Mustafa Kemal ile Bolşevik Ermenistan arasında aracılık yapmak, özellikle Başkan Wilson tarafından yeni Ermeni sınırı olarak belirlenen geniş topraklarda kontrole sahip olabilecek Bolşeviklere aracılık yapmak elbette çok önemli bir girişim olacaktır. Bu durum Başkan Wilson için mümkün değilse başka bir girişim kabul edilmeyecektir. Bağlaşıklar, dünyanın bu kısmındaki farklı ırklar ve milliyetlerle ilgili olarak Başkan Wilson u bu pozisyona sokmak için uğraşmaktan vazgeçmeyeceklerdir. Bağlaşıklar aslında Yakındoğu daki halkların nezdinde Amerika Birleşik Devletleri nin itibarını düşürmek için uğraşmaktadırlar. Onlar daima, Amerika nın ve Amerikalıların bu bölgedeki prestijini kıskanmaktadırlar. 535 Taşnakçıların idaresindeki Ermeniler kesin olarak mağlup olduktan sonra Amerika da yaşayan Ermeni asıllı Carahad H. Papazyan İstanbul a gelmişti. Papazyan Ermeni Ulusal Demokrat Partisi üyesiydi ve Bristol ile yaptığı görüşmede Taşnakçıların Türk ve Azeri karşıtı politikalarını desteklemediğini söyledi. Bristol da benzer sözleri Taşnakçı Hatisyan a defalarca söylemiş, fakat başarı elde edememişti. Bristol Papazyan a; devletlerin kurulabildiğini, fakat milletlerin gelişimlerinin kendilerine bağlı olduğunu; nasıl büyük bir Ermenistan yaratmak için uğraşanlar başarısız olduysa, büyük Yunanistan yaratmak için uğraşan İngiltere nin de hüsrana uğrayacağını söyledi. 536 Bristol bu sözleri söylediğinde Yunan orduları Anadolu içlerine doğru ilerliyordu. Bristol un Papazyan ile sürdürdüğü diyaloğun kesitleri şu şekildedir: 535 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 14 December, 1920, Part Three, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Part Three, December 23, s. 1-2.

234 232 Ermenistan Ulusal Demokrat Partisi temsilcisi Bay Garahed H. Papazyan geldi. Kendisinin evi Massachusetts Cambridge dedir. Söylediğine göre, onun partisi Taşnak Partisi ile aynı fikirde değildir ve onlar [Taşnakçılar] aşırı emperyalisttir ve Türklerin, Tatarlar [Azeriler] ve kendileri arasında samimi ilişkiler kurulması için gerekli olan adımları atmadıklarını düşünmektedir. Ona, bu konuda kendisiyle hemfikir olduğumu ve Bay M. [Alexander] Hatisyan a aynı şeyi Ermenistan a geri dönmeden hemen önce söylediğimi belirttim. Bay Papazyan ın Ermenistan daki mevcut şartlar hakkında hiçbir şey bilmediği belliydi. Ermenistan ile ilgili genel konularda konuştuk ve ona eski Türk İmparatorluğu ile ilgili fikirlerimin neler olduğunu anlattım. Bay Papazyan a üstüne basarak ülkelerin yaratılamayacağını, ancak milletlerin kendilerini geliştirebileceğini ve kendi ülkelerini oluşturabileceklerini söyledim. İngiltere nin Yunanistan ı büyük bir ülke olarak yaratmaya çalıştığını, fakat başarısızlığa mahkûm olduğunu; aynı zamanda Amerika nın, -özellikle diğer milletlerin- Ermenistan ı aynı şekilde büyük bir ülke yapmaya çalıştıklarını, fakat sonucun ortada olduğunu söyledim. Ayrıca, Ermenilerin şu anda kendilerini yönetebilecek kapasitede olmadıklarını ve bu nedenle bir millet olma yeteneğine de sahip bulunmadıklarını söyledim. Sonuç olarak Eski Türk İmparatorluğunun tek bir güdüm idaresi altına alınması hususunda benimle aynı fikirde olduğunu söyledi. 537 Ermenistan mağlup olduktan ve Gümrü Antlaşması imzalandıktan sonra kurulan Bolşevik Ermeni Hükûmeti, ilk olarak Taşnakçıların iç ve dış borçlarını tanımadıklarını ilan etti. Bunlar arasında ABD den alınan 36 milyon dolar tutarındaki borç da vardı. Yeni Ermeni Hükûmeti nin bir diğer icraatı ise Gümrü Antlaşması nı tanıma noktasındaki dirençti. Bu esnada Ermenistan daki kıtlık sıkıntısı geri gelen sürgün mülteciler ile daha da artmıştı. Fakat Bolşevik Ermeni Hükûmeti, Amerikan yardım örgütlerinin Ermenistan da faaliyet göstermesine izin vermiyordu. 538 Türkiye nin doğusunda bunlar olurken batı cephesinde Yunanistan ile Millî Mücadele arasındaki savaş devam ediyordu. Kilikya cephesindeki durum ise sakindi. Bristol un haftalık raporunda önemli bir ayrıntı ortaya çıkar: Gümrü Antlaşması imzalandıktan sonra İngiltere liderliğindeki Bağlaşıklar, Bolşevikler ile Ankara arasında anlaşmazlık çıkararak Millî Mücadeleyi yalnızlaştırmaya çalışmaktaydılar. Fakat bu girişimler sonuçsuz kalmıştı. Bristol a göre, Bağlaşıklar bir bekleme oyunu oynamaya karar vererek Bolşeviklerin Rusya da iktidardan devrilmesini ve böylece Millî Mücadele nin desteksiz kalma- 537 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Part Three, December 23, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 14 January, 1921, Part Three, s. 2.

235 233 sını umuyorlardı. 539 Bu arada Moskova daki Türk-Sovyet temsilcileri arasında müzakereler devam ediyordu ve görüşmeler Batum maddesinde kilitlenmişti. Bristol un günlüklerine yansıttığı süreç analizi şöyledir: Ermenistan daki yeni Sovyet Hükûmeti, Bolşevik idaresinin alışıldık metotlarını uygulamaya koymaya başladı. Şöyle ki, muhalefet partisinin üyelerini tutukluyorlar ve iç ya da dış tüm hükûmet borçlarını reddediyorlar. Borçların reddi elbette, geçen yıl ABD nin Ermeni Hükûmeti ne teslim ettiği 36 milyon dolar [?] tutarındaki un borcunu da kapsamaktadır. Ermenistan ın yeni Sovyet Hükûmeti ayrıca Milliyetçi Türkler ile yapılmış olan antlaşmayı da reddetmektedir. Yeni Hükûmet idaresindeki Ermenistan ın daha öncekinden çok daha fazla miktarda yardım maddelerine ihtiyaç duyduğuna şüphe yoktur. Çünkü Yakındoğu Yardım Komitesi nin (NER) çalışmaları durdurulmuştur. Önceki Ermeni Hükûmeti [Taşnak Hükûmeti] tarafından evlerinden sürülen mülteci Tatarlar [Azeriler] ile Kürtlerin geri dönmesiyle yardım ihtiyacı daha da artmıştır. Bu Müslüman mültecilerin şartları Ermenilerden daha kötüdür ve bu şekilde binlerce mülteci vardır. Yeni hükûmetin din ayrımcılığı gözetmeden tüm mültecilere aynı davrandığı rapor edilmiştir. Ermeni Sovyet Hükûmeti, Amerikan Yardım Komitemizin [NER] geri dönmesi için çalışmakta ve çalışmaların Sovyet Hükûmeti tarafında hiçbir rahatsızlık verilmeden yapılacağını garanti eden her çeşit teminat verilmektedir. Bununla birlikte, bu gibi teminatlar hiçbir anlam ifade etmemektedir; çünkü Bolşevik garantilerine güvenilmeyeceği aşikârdır. Türk güçlerinin Gümrü yü boşalttıkları ve Kars a geri çekildikleri rapor edilmiştir. Türkler elbette Kars ve Ardahan bölgelerini ellerinde tutacaktır. 540 Ermenistan mağlup olduktan sonra İstanbul daki Ermeni Patriği, ABD Başkanı Harding e bir mektup yazarak Ermenilerin korunması için yardım istedi. Mektubu, Washington a gönderilmek üzere Protestan Ermeni Cemaatinin lideri Bezciyan getirmiş, Bristol da parasını öderlerse telgrafı çekebileceğini söylemişti. Bu görüşmede Bristol Bezciyan dan Patriğin niyetini öğrenmeye çalıştı. Patrik, Ermenilerin korunması için Harding den yardım istiyordu ve Amerika nın gözetiminde Türkler ile bir arada yaşayabileceklerini söylüyordu. Amerika nın gözetimi önemliydi; çünkü Patrik Türklere güvenmiyordu. Bristol buna ek olarak Bezciyan a, Türklerin de Ermenilere güvenmediklerini ve bunda Ermeniler kadar haklı olduklarını söyledi. Görüşmede ortaya çıkan önemli bir ayrıntı, Ermenistan Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı Taşnak mensubu Alexander Hatisyan ın Bolşevik Ermeniler tarafından öldürülmemek için ka- 539 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 14 January, 1921, Part Three, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, Report of Operations for Week Ending 14 January, 1921, Part Three, s. 2.

236 234 çarak Türk askerlerine sığınmak zorunda kalmasıdır. Kâzım Karabekir Paşa son yıllarda Türklere karşı işlenen mezalimlerin büyük kısmında emri verenler arasında olan ve Millî Mücadele yi Yunanistan ile ortak harekât düzenleyerek iki ateş arasında bırakmak için her türlü entrikayı çeviren Hatisyan ı Bolşevik Ermenilerin elinden kaçırarak koruması altına almıştır. 541 Bristol ile Bezciyan arasındaki diyaloğun ayrıntıları şöyledir: Öğleden sonra Protestan Ermeni Cemaati lideri Bay Bezciyan geldi. Katolik Ermeni Cemaati lideri olan Ermeni Patriği nin ve kendisinin bir telgrafını sundu ve bunların Başkan Harding e gönderilmesini rica etti. Ona, gerekli ödemeyi yaparlarsa telgraflarını büyük bir memnuniyetle göndereceğimi söyledim ve bunu kabul etti. Ermenistan konusunda genel durumu ele aldık ve Bay Bezciyan özellikle bağımsızlıkları ile ilgili olarak hâlâ yardım beklentisine sahip olduklarını, fakat umutlarının azaldığını, buna mukabil azınlıkların korunması için beklenti içinde olduklarını ve Başkan Harding e gönderilen telgrafın amacının da bu olduğunu söyledi. Ermenilerin Türkler ile bir uzlaşmaya varmaya hazır olduğunu, fakat kendilerinin elbette Türklere inanmadığını bu nedenle Türkler ile yapılacak bir antlaşmanın yürütülmesini garanti edecek birisine ihtiyaç duyduklarını söyledi. Ona, bu konuda kendisine tamamen katıldığımı, fakat aynı şeyin karşı tarafta da söylenebileceğini ve birisinin iki tarafın da düzgün davrandığını izlemesinin gerektiğini söyledim. Bu konuda benimle tamamen aynı fikirdeydi. Daha sonra, Patriğin Kafkaslar daki Ermenilerin zorla Bolşevik yapıldığı şeklindeki beyanlarını ele aldık. Ona bu tür raporların doğru olmadığını söyledim. Kafkaslar daki Ermeniler Bolşevik ti ve bu şekilde davranmaya mecbur edilmeden Bolşevizm e yönelmişlerdi. Elbette, Rusya nın diğer kısımlarında olduğu gibi kesinlikle Bolşevik karşıtı olan kişiler vardı. Ona, Ermenilerin Bolşevizm e döndüklerinde ilk olarak Bay Yarrow u tutuklamaya çalıştıklarını ve Bay [Alexander] Hatisyan ın Türk askerlerinden korunma talep etmek zorunda kaldığını belirttim. Bay Bezciyan bunun doğru olduğunu kabul etti. 542 Kars ın Türk Ordusu tarafından ele geçirilir geçilmez hemen katliam yapıldığı propagandası yayılmaya başlamıştır. Bazı misyonerlerin malzeme sağladığı propaganda çalışmalarında ileri sürülen katliam rakamları, Kars ta tüm zamanlarda yaşamış Ermenilerin sayısından bile daha fazlaydı. Bölgeden gelen NER temsilcileri ile görüşmesinde Bristol bu durumu açıklığa kavuşturmak istedi. NER temsilcilerinin söyledikleri bazı misyonerler tarafından yayılan söylentilerden oldukça farklıydı: LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Part Three, April 19, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, April 19, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 3, s. 1-2.

237 235 Geçenlerde Kars tan dönmüş olan Yakındoğu Yardım Komitesi nden [NER] Bay C. T. White öğleden önce randevu alarak geldi. Kendisi, diğer yedi Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanı ile birlikte, Kars tan Erzurum yoluyla Trabzon a gelmişti. Kars tan Erzurum a trenle gelmişlerdi. Geçiş güzergâhlarında kendilerine Doğu Orduları Komutanı Kâzım Karabekir Paşa tarafından vesikalar verilmişti. Bu vesikalar çok serbest ve özeldi ve kendileri herhangi bir sorunla karşılaşmadan hatta üst düzey nezaket ile karşılanarak yolculuklarını sürdürmüşlerdi. Yakındoğu Yardım Komitesi Kars tan ayrılmadan hemen önce, 5 Nisan da askerî yetkililer çalışanların işlerini sona erdirerek en erken zamanda ayrılmaları gerektiği bilgisini vermişlerdir. Verilen bilgiye göre bu tarihten sonra Kars tüm sivillere kapatılarak askerî bir şehir haline getirilecekti. Bu esnada Türk ordusu, Kars-Erivan, Kars-Batum arasındaki sınırlar boyunca savunma noktaları oluşturmak için hazırlanıyordu. Bir müddet sonra kişilerin bu hatlardan Türk tarafına geçişine ve diğer tarafa giden hiç kimsenin geri dönmesine izin verilmeyecekti. Bay White, bu savunma hatlarının Türkler tarafından, Bolşevizm in Türkiye de yayılmasına kaşı koymak için oluşturulduğunu düşünüyordu. Türklerin Kars ı aldıktan sonra Ermenilere karşı tavır ve davranışları dikkatlice sorgulandığında Bay White, herhangi bir katliam bilgisine sahip olmadığını, hatta herhangi bir katliam yapıldığına inanmadığını, fakat Türk subaylarının/ görevlilerinin öldürüldüğü iki köyde, misilleme olarak Türklerin bu köyleri yok ettiğini söyledi. Bay White a, Yakındoğu Yardım Komitesi görevlisi Bay McCallum un Amerika Birleşik Devletleri ne göndermiş olduğu telgraftaki, Ermeni nin Türkler tarafından katledildiğini iddia eden beyanları hakkında ne düşündüğünü sordum. Bay White ilk anda bu soruyu cevaplamadı, fakat Bununla ilgili olarak Bay McCallum ile konuştum dedi. Bay White bu soruyu, Türkler tarafından toptan bir katliam olmadığını söyleyerek cevapladı. Dr. White ın böyle bir telgrafın Amerika Birleşik Devletleri ne gönderilmiş olmasını öğrenmekten utanç duyduğuna şüphem yoktu. Bay White, Türkler tarafından kendisine ve arkadaşlarına uzun yolculukları süresince nasıl davranıldığını anlatırken çok müteşekkirdi. Bunun nedenini de kendisinin Türkçe konuşabilmesi ve Türk insanını anlayabilmesi olarak açıkladı. Bay White ın açık sözlülüğü ve ahlakı karşısında hayranlık duydum. Kendisi Yakındoğu Yardım Komitesi tarafından dünyanın bu parçasında görevlendirilebilecek ideal kişi tipiydi. Kendisi misyon adamıydı, fakat diğer misyonerler gibi dar kafalı değildi yılı Haziran ayı ortalarında Kafkaslardan gelen NER Kafkasya Müdürü E. A. Yarrow, Moskova dan gönderilen Cumhurbaşkanı nın Erivan da idareyi ele aldığını, durumun sakin olduğunu ve Lenin in Kafkas halklarına 544 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-II, War Diary, Confidential, May 3, s. 1-2.

238 236 bir mektup göndererek Sovyet Rusya nın deneyimlerinden faydalanmalarını tavsiye ettiğini söyledi. Yarrow, Lenin in mektubunun bir kopyasını Bristol a verdi ve Komünizm in parçalanmakta olduğunu söyledi. 545 Yarrow un Bristol a söylemek istediği çok önemli bir konu daha vardı ve bunu en sona saklamıştı. Yarrow, Gümrü de Türklerin katliam yaptıklarını yaymak istiyordu ve bunun için beraberinde bazı fotoğraflar getirmişti. Fakat kendisi birkaç gün içinde tekrar Kafkaslara geri döneceği için fotoğrafların Bristol tarafından sızdırılmasının daha uygun olacağını düşünüyordu. Yarrow daha önce, 1920 yılı başında ABD de yayımlanan bir makalesinde, Ermenilere yardım etmedikleri için İngilizleri eleştirmiş ve Azeriler ile Türklerin Ermenilere karşı katliam yaptıklarını iddia etmişti. 546 Yarrow un makalesinde Ermenilerin Kafkaslarda yapmış oldukları katliam ya da mezalimlerden hiç bahsetmemesi, olaylara yaklaşım şeklini ortaya koymaktaydı. 547 Aslında, Ermeni komitacılarının I. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında Kafkaslar da yapmış oldukları mezalim bölgedeki Rus askerleri ve misyonerler tarafından da yakından biliniyordu. Örneğin, 1918 yılı başında Ermeni komitacılar tarafından sadece Erzurum un Alaca Köyünde çocuk ve kadın 365 kişi feci şekilde öldürülmüş, 250 kişi ise diri diri yakılmıştır. Cinis köyünde ise 600 den fazla erkek ve kadın yakılarak, süngülenerek ve hamilelerin karınları deşilerek katledilmişlerdi. 548 Yarrow un tüm bu mezalimlerden haberdar olmaması imkânsızdı; fakat o hâlâ komitacı Ermenilerin mazlum olduklarını iddia ediyor ve Türk mezalimlerinden dem vuruyordu. Yarrow un Bristol ile görüşmesi günlüklerde aşağıdaki şekilde yer alır: Öğleden sonra Bay Yarrow gelerek Gümrü yakınlarında bir vadide kendisi tarafından çekilen ve büyük miktarda Ermeni ölüyü gösteren bazı fotoğraflara sahip olduğunu söyledi. Bu ölü bedenler çoğunlukla kadın, çocuk ve yaşlı insanlara aitti. Mermi ve süngü ile öldürülmüşlerdi ve cesetler toprak ile örtülmüştü. Bahar yağmurları cesetleri ortaya çıkartmış ve bu durum Türklerin, Gümrü yü işgal ettiklerinde katliam yaptıklarını göstermekteydi. Bay Yarrow bu cesetlerin üç yüz ya da dört yüz tanesini görmüştü. O, kendisinin bu katliamlar hakkında bir şey söylemek istemediğini, çünkü bu ülkeye geri dönmek zorunda olduğunu, kendisi hakkında kötü bir hissiyatın oluşmasını istemediğini söyledi. 549 Yarrow, aldatıcı ve yanıltıcı bilgiler üzerine kurulu kara propaganda haberi için Bristol dan istediği desteği elde edememişti yılı Temmuz ayında 545 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 18, s Yarrow, agm., s I. Dünya Savaş esnasında Kafkaslar daki Ermeni mezalimleri için bkz. Genel Kurmay Başkanlığı, age., C. II. 548 Genel Kurmay Başkanlığı, age., C. II. s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Confidential, June 18, s. 1.

239 237 Bristol ile tekrar görüşerek Ermenistan ın ayakları üzerinde durabilmesi için NER in burada bir endüstriyel kalkınma gerçekleştirmeye çalıştığını, örneğin bir pamuklu bez fabrikası kurmak istediğini; ancak Ermeni idareciler tarafından engellendiğini söylemiştir. Yarrow ayıca, NER in Ermenistan da, Personeline yerel hükûmet makamlarıyla -bu Hükûmet şekli ne olursa olsun- uyum içinde çalışmaları emrini verdiğini söylemişti 550 ve aksi bir çalışma şeklinin ABD de de kabul edilmeyeceğini belirtmişti. Oysa, NER in Anadolu daki çalışanları ve misyonerler TBMM makamlarından bağımsız olarak bir şekilde otonomi içinde çalışmak istiyor ve bu girişimleri engellenince Millî Mücadele yi karalamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Dr. Ward ile Yowell in neden olduğu daha önceki sayfalarda açıklanan sorunlar bunun en tipik örneğiydi yılı Temmuz ayı ortalarında Protestan Ermeni Cemaati lideri Bezciyan Bristol ile tekrar görüşerek Konya ve Afyonkarahisar dan kendisine gelen, buralardaki Ermenilerin sürgün edildiğini gösteren raporları gösterdi. Bristol, Bezciyan dan hadiseyi yazılı bir raporla kendisine bildirmesini istedi ve olup biteni öğrenmek için gerekli araştırmaları yapacağını söyledi. Bezciyan ile Bristol arasındaki konuşma ilerlediğinde belirtilen bölgelerde sadece askerlik çağındaki Ermeni erkeklerin sürgün edildiği anlaşıldı ve Bristol, Türk hükûmeti savaş hukukuna uyarak bu insanların canına ve güvenliğine zarar vermedikçe askerlik çağındaki erkeklerin sürgününde haklı olduğunu söyledi. Bunun üzerine Bezciyan, Türklere sürgünlerin sağlığından duyulan endişenin iletilmesini istedi ve Bristol, bunun doğru yöntem olmadığını Türklere savaş hukukunun hatırlatılmasının yeterli olacağını söyledi. 551 Bristol, sözlerine Türklerin askerlik onuruna saygı göstermesini sağlamak için uzun süredir uğraştığını da eklemişti. Günlüğüne düştüğü not şu şekildedir: Bay Bezciyan; Protestan Ermeni Cemaati lideri, Konya ve Afyonkarahisar etrafındaki yerlerden kendisine gelmiş olan raporlara benim dikkatimi çekmek için geldi. Bu raporlar, Ermenilerin belirtilen bölgelerden tamamen sürüldüğünü beyan ediyordu. Ona, konu ile ilgili yazılı bir rapor sunmasını, Ermenileri sürgün edilmekten korumak için ve şayet sürgün edilirlerse hayatlarının tehlikeye atılmasını engellemek için elimden geleni yapacağımı söyledim. Bundan sonra Yakındoğu daki bütün Ermeni sorunu ile ilgili olarak uzun bir konuşma yaptık. Bay Bezciyan ile daha önce yapmış olduğumuz konuşmalarda olduğu gibi, kendisine, Ermenilerin ulusal bağımsızlık için yürütmekte oldukları program ile kendilerine iyilikten daha çok zarar verdiklerini belirttim. Ona, Türkiye nin vatandaşı olan askerlik çağındaki Ermenilerin sürgün edilmesinin -Türk Hükûmetine sadık olmadıkları için- muhafaza altında tuttukları sürece üzerinde 550 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Confidential, July 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Part Three, July 15, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Part Three, July 15, s. 1.

240 238 münakaşa edilemeyecek bir konu olduğunu söyledim. Bay Bezciyan bunu kabul etti, fakat geçmişteki tecrübelerin göze alınarak bu sürgünlerin güvenliği için endişeye kapılmaktan kendilerini alamadıklarını söyledi. Bu konuda onunla aynı fikirdeydim. Fakat aynı zamanda ona bu tavrı Türklere karşı almanın yanlış olduğunu belirttim. Türklerin, savaş hukukuna uymalarını sağlamanın çok daha iyi olacağını belirttim. Çok yüksek medeni sınıfta olmayan Türklere yönelik bu uygulamanın daha etkili olacağını söyledim. Bay Bezciyan a, askerî ahlak kurallarına uyma noktasında Türkleri yönlendirmek için şimdiye kadar elimden geleni yaptığımı söyledim. Bay Bezciyan bunun takip edilmesi gereken uygun bir yöntem olduğu konusunda benimle aynı fikirdeydi, fakat sürgünlerin güvenliği için korkuyordu ve ona bu konuda kendisiyle tamamen aynı fikirde olduğumu söyledim. Bu vesileyle bana, Ermeniler için yaptığım her şeyden dolayı teşekkür etti ve mevcut şartlar altında yapabileceğim her şeyi yapmamı rica etti. 553 Anadolu da bu gelişmeler yaşanırken 1922 yılının sonbaharına gelindiğinde işgalci Yunan ordusu yenilerek Türk topraklarından atıldı. Ermeni komitacıları ve destekçileri artık taleplerini Lozan Barış Konferansı nda elde etmenin yollarını aramaya başladılar. Bu amaçla İstanbul daki Ermeniler ve misyonerler ilk tur müzakerelere katılacak olan Bristol u etkilemeye çalışırken, ABD dekiler Başkan Harding ve Dışişleri Bakanlığı üzerinde baskı kurmuşlardı. En büyük destekçileri ABCFM bağlı misyonerler ve ABD basınının büyük kısmıydı. 553 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, Part Three, July 15, s. 1.

241 II. BÖLÜM LOZAN BARIŞ KONFERANSI VE ABD İLE İMZALANAN LOZAN ANTLAŞMASI ÇERÇEVESİNDE MEYDANA GELEN GELİŞMELER

242

243 LOZAN BARIŞ KONFERANSI VE ABD İLE İMZALANAN LOZAN ANTLAŞMASI ÇERÇEVESİNDE MEYDANA GELEN GELİŞMELER 2.1. İstanbul daki Ermeni Temsilcilerinin Lozan Müzakerelerine Gidecek Olan Amiral Bristol u Etkileme Girişimleri Mudanya Mütarekesi nden sonra toplanmasına karar verilen Lozan Barış Konferansı na Bağlaşıklarla birlikte Amerika Birleşik Devletleri de katılacaktı. Amerikan temsilcileri gözlemci statüsünde bulunacak, Amerikan çıkarlarını ilgilendirmeyen konularda müzakerelerde fikir beyan etmeyeceklerdi. İstanbul da bir hükûmetin kalmamış olması Amerikan Hükûmetini Ankara ile de juro ilişki kurmaya yönlendirmişti. I. Dünya Savaşı sonrası 1918 yılından bu yana devam eden mesafeli ve daha sonrasındaki kontrollü diplomasiyi artık bir adım ileri götürmek gerekiyordu. Bu nedenle Lozan Konferansı nın açılmasından itibaren ABD ile Ankara Hükûmeti arasında bir antlaşma imzalanması için temaslar da başladı. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri de juro temele oturtan bir antlaşma imzalanmadığı ve ABD yeni Türk Devleti ni henüz tanımadığı için bu ilk temaslar ve sonrasındaki müzakereler de mecburen de facto diplomasi zemininde yürüdü. Lozan Konferansı toplanmadan önce, Ermeni AAS, Ermeni Ulusal Heyeti ve James L. Barton, Ermeniler için ulusal yurt koparılmasına çalışması amacıyla Başkan Harding üzerinde yoğun bir baskı oluşturmaya çalıştı. Bu sayede amaçlarına ulaşmayı ummaktaydılar ve hiç olmazsa Ermeniler için bir ulusal yurt (national home) 554 elde etmeyi hedeflemişlerdi. Barton, Millî Mücadele ye karşı New York Times tarafından yürütülen propagandanın baş aktörleri arasındaydı. 555 Başkan Harding in Lozan a sadece gözlemci heyeti gönderme kararı üzerine; Ermeni temsilcileri, George R. Montgomery, James L. Barton ve Peet Lozan a giderek ulusal yurt elde etmek için çalışmaya karar verdiler. Ermeni toplumunun destekçileri ütopik isteklerinden vazgeçmişlerdi ve artık Kilikya da kendilerine bir yurt verilmesini talep ediyorlardı. Montgomery liderliğindeki AAS en etkin Ermeni derneğiydi. 556 Oysa Başkan Harding, James L. Barton un danışman olarak Amerikan heyetine katılmasını kabul etmekle birlikte, Lozan a sadece bir gözlemci heyeti göndermeye kararlıydı. Heyete 554 National Home terimi ilk olarak 1897 yılında toplanan Siyonist Kongresi nde Yahudi Devleti ismi ile amaçlarını açık etmek istemeyen Siyonistler tarafından kullanılmıştı. Ermeni liderleri ütopik talepleri suya düşünce Yahudi terminolojisini kullanarak yeni bir kazanım elde etme yolunu seçtiler. Diğer bir amaç da Amerika da etkin olan ve medya araçlarını ellerinde tutan Yahudilerin desteğini sağlamaktı. Peterson, age., s Daniel, agm., s. 269; Grabill, age., s Malkasian, agm., s. 357; Ömer Turan, Lozan Konferansı nda Amerikan Misyonerleri, 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu, Ankara: Türk Tarih Kurumu, s. 210; Yaylalıer, American Perceptions., s. 200.

244 242 verilen talimatta Ermeni isteklerine destek yoktu ve ulusal yurt için uygun topraklar Kilikya değil, Rus Kafkasya sı olarak belirlenmişti. 557 ABD Hükûmetinden istedikleri desteği alamayan misyonerler; Peet, Barton ve Montgomery Ermeniler için Anadolu da bir toprak parçası elde etmek umuduyla Lozan a geldiler. AAS üyesi olan Montgomery Ermenilerin sözcüsü gibi hareket etmekte ve Barton ile birlikte Türklere karşı nefretini gizlememekteydi. Barton, Türklerin Ermenilere bir yurt sağlamaya yanaşmadıklarını ve Batı Devletlerinin Ermenileri yeterince desteklemediğini düşünüyordu. Bu esnada AAS ve ACAI başta olmak üzere Amerika daki Ermeni dernekleri her eyalet ve şehirde kiliselerin de desteğiyle toplantılar düzenleyerek kamuoyu yaratmaya çalışıyordu. 558 Amerika da ve Lozan da bu gelişmeler olurken İstanbul daki Ermeniler de harekete geçmişti. İlk olarak Amiral Bristol, Lozan a hareket etmeden bir hafta önce, 20 Kasım da Ermeni Patriği Zaven Efendi Bristol u ziyaret ederek Ermeni taleplerini dile getirdi. Patrik ile görüşme talebi Bristol dan gelmişti. Görüşmede Bristol un yardımcısı Howland Shaw da hazır bulunmuş ve tutanaklar onun tarafından yazıya dökülmüştür. 559 Gizli tutulan Bristol Zaven Efendi görüşmesi Anadolu daki Ermeni hülyalarını ortaya koyması açısından son derece önemlidir. Görüşmenin günlüklerde yer alan ayrıntıları birebir tercüme edilerek aşağıya alınmıştır. Öğleden sonra cenapları Ermeni Patriği Zaven geldi. Kendisi tarafımdan yapılan davet üzerine gelmişti. Onunla birlikte, Robert Koleji nde profesör olan Bay Hagopiyan da gelmişti ve o görüşmede tercümanlık yaptı. Tüm Ermeni sorununu ele aldım ve görüşmenin Bay Howland Shaw tarafından hazırlanan özeti aşağıdadır: Amiral Bristol, Patriğe kendisi kısa süre içerisinde Lozan a doğru yola çıkacağı için Hristiyan azınlıklarla ilgili mümkün olan tüm sorunları öğrenmek istediğini söyledi. Ayrıca, uzun süredir Patrik ile bir görüşme yapmak istediğini belirtti. Monsenyör Zaven, kendisinin de Amirali görmeye gelmek istediğini, fakat Amerikan Yüksek Komiserliği nin Hristiyan azınlıklar ile ilgili çalışmalarını bildiği için, çok gerekli olmadığına karar verdiğini ve bu yüzden ziyaretini ertelediğini söyledi. 557 Malkasian, agm., s. 357; Turan, agm., s Lozan görüşmeleri başladıktan dört gün sonra, Dışişleri Bakanı Hughes Lozan daki gözlemcilerden Ermeni ulusal yurdu için Kıbrıs ya da Ege Adaları nın uygunluğunun araştırılmasını istemişti. Malkasian, agm., s. 358; Edwin L. James, Turks Blocked in Attempt to Regain Western Thrace, New York Times, November 23, s Turan, agm., s. 212; Grabill, age., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-III, War Diary, November 20, s. 1.

245 243 Amiral Bristol, Anadolu daki Ermenilerle ilgili durumu sordu. Patrik, onlara ayrılma emri verildiği ve şu anda büyük kısmının ayrılmak için hareket hâlinde olduğu cevabını verdi. Bunun üzerine Amiral, Patriğin Ermeni sorununun nihai çözümü için ne düşündüğünü sordu. Monsenyör Zaven, Ermenilere kendilerinin olacak özel bir toprak parçasının verilmesi gerektiğini söyledi. Amiral, Patriğin aklında nasıl bir özel toprak parçası olduğunu sordu. Monsenyör Patrik Van vilayetinin bir parçası ve Kilikya olarak iki yerin seçildiğini belirtti. Monsenyör Zaven, bir zamanlar Türklerin, kendilerinin bir Ermeni yurdu için toprak ayırmayı istediklerini söyledi. Amiral, Milliyetçi Türklerin de aynı bakış açısına sahip olup olmadığını sordu. Monsenyör Patrik şartların muhtemelen değiştiği cevabını verdi. Bunun üzerine Amiral, Ermeniler için bu ulusal yurt fikrinin nasıl güç kullanılmadan gerçekleştirilebileceğini sorguladı. Patrik, şayet konu Konferans ın ana sorunlarından birisi olarak ele alınırsa diplomatik baskının etkili olacağını ve başarı şansının yüksek olduğunu düşündüğünü, fakat bu talebin pazarlık amacıyla kullanılması durumunda sonucun karanlık göründüğünü söyledi. Patrik Zaven, Büyük Güçlerden hiçbir tanesinin azınlıklar sorununu çözmek için güç kullanmaya niyetli olmadığının görüldüğünü söyledi. O, ayrıca, Ermenilerin Sovyet Ermenistan ı sınırına doğru toplanarak bu toprakların Sovyetlerin idaresinin altına verilmesi ile Ermenilerin varoluşunun sağlanabilmesinin de mümkün göründüğünü söyledi. Amiral bunun Milliyetçiler ile Ruslar arasında soruna neden olup olmayacağını sordu. Patrik, elbette Rusların bu özel toprak parçasını güç kullanarak alması durumunda bunun soruna neden olacağını fakat buranın Türkler tarafından gönüllü olarak Ruslara verilmesi durumunda, büyük ihtimalle herhangi bir sorun çıkmayacağını söyledi. Bunun üzerine Amiral, Monsenyör Zaven i Ermeni sorununun çözümünde olası farklı çözüm yolları için sorguladı. Bunlardan bir tanesi Ermenilerin Yunanistan a gönderilmesi seçeneği idi. Patrik bunun Ermenilerin Anadolu da Türk idaresi altında kalmasından çok daha kötü olacağını söyledi. Bu kanaati, Yunanlıların yabancılara nasıl davranacaklarını bilmemelerinden ve büyük oranda Yunanlıların homojen bir nüfus oluşturmak istemelerinden kaynaklanıyordu. Ekonomik şartlar da başka bir sorundu. Bulgaristan ve Romanya için ise Monsenyör Zaven Ermenilere iyi ev sahipliği yapabilecek ülkeler değerlendirmesini yaptı. Amiral, tahliye sırasında Kilikya da bırakılan Ermenilerin kaderini sordu. Monsenyör Zaven, onların çoğunun ya Suriye ye ya da adalara gittiğini ve kelimenin tam anlamı ile mülteci oldukları için kısmen kendi hayatlarını kurtarmak durumunda olduklarını söyledi. Monsenyör Zaven, Ermenilerin, Mezopotamya ve Arap ülkelerinde yerleştirilmesinin güç olacağını düşünüyordu. Bu bölgelerin şehirlerinde Ermeniler vardı/ yaşamaktaydı; fakat hepsi bu kadardı. Doğu Avrupa ile ilgili olarak Monsenyör

246 244 Zaven bunun Ermeni işadamları için bir fırsat olduğunu düşünmekle birlikte, önemli miktarda Ermeni köylüsünü kabul edebilecek bir ülkenin bulunmasının zor olacağını söyledi. Amiral, İngiltere nin Manchester şehrindeki Ermenilerden bahsetti ve Monsenyör Patrik bunların büyük oranda işadamı olduklarını söyledi. Amiral, Lozan Barış Konferansı nda Ermeni taleplerini kimin temsil edeceğini sordu. Patrik, yakın olarak birlikte çalışacak iki temsilci olduğunu ve bunların bir süre önce Paris Barış Konferansı nda Ermenileri temsil etmiş olan, Bay Novarounghiyan ve Bay Aharoniyan olduğu cevabını verdi. Patrik bu iki adamın Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Belçika ve diğer ülkelerdeki Ermeni örgütleri ile yakın temas hâlinde çalışacaklarını, fakat şu ana kadar hiçbir yerden Konferans ta ne kadar Ermeni temsilci bulunacağını gösteren haber almadığını söyledi. Daha sonra Dr. Gates ten, Ermeni Patriği nin benimle yapmış olduğu bu görüşmeden çok memnun kaldığını öğrendim. 560 Patrik Zaven Efendi, daha önce Erzurum da, Van da ve Diyarbakır da piskopos olarak görev yapmış ve 1913 yılında patrikliğe seçilmişti. Zaven Efendi komitacılara desteği nedeniyle 1916 yılında Bağdat a sürgüne gönderilmiş ve Mondros Ateşkesi nden sonra İstanbul a dönmüştü. Bristol ile Ermeni Patriği nin görüştüğü gün Lozan Konferansı açılmıştı. Patrik Zaven, Kilikya da Ermenilere bir ulusal yurt verilmesi talebini oldukça masum sözlerle dile getirmişti. Oysa aynı Patrik, Osmanlı Sadrazamı Said Halim Paşa, Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey ve İttihat Terakki nin ideoloğu Dr. Bahaeddin Şakir gibi Avrupa daki Türk ileri gelenlerinin katledilmesinin destekçileri arasındaydı ve Ermeni suikastçı Arşavir Şıracıyan ın Avrupa ya kaçmasını sağlamıştı. 561 Zaven Efendi görüşme esnasında Bristol a abartılmış nüfus rakamları da vermişti. 562 Patrik Zaven Efendi ayrıca, I. Dünya Savaşı öncesindeki faaliyetlerini devam ettirmiş, yılları arasında da din adamı kimliğini yok sayarak Avrupa yı gezmiş, politik kulisler yapmıştı. Lord Curzon ve Venizelos ile görüşerek Anadolu da kurulması planlanan Bağımsız Ermenistan için aktif olarak çalışmıştı yılının Kasım ayına gelindiğinde ise Türklerin kendilerine bir lütufta bulunarak Kilikya ya da Doğu Anadolu dan toprak vermesini talep ediyordu. 560 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, Part Three, November 20, s Şıracıyan, age., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 21, s. 1.

247 245 Patrik Zaven Efendi den sonra Bristol u NER idarecisi W. W. Peet görmeye geldi. Peet aynı zamanda ABCFM e bağlı bir misyonerdi ve ABCFM Başkanı James L. Barton Peet e Lozan a gelerek kendisi ile Konferansa katılması talimatını vermişti. Bristol, Peet e, kendisinin Konferans a katılmasından memnun olacağını ve bu sayede misyonerlerin çıkarlarını savunurken aynı zamanda Yakındoğu daki olayların tam bir resmini de ortaya koyabileceğini söyledi. 563 Bristol ayrıca Peet e; Barton un Anadolu daki durumu anladığından emin olmadığını ve Amerika Birleşik Devletleri ndeki yalan propagandanın ve Yakındoğu daki bazı misyonerler tarafından yazılan güvenilmez, sahte raporların etkisi altında kaldığını söyledi. 564 Aslında Bristol, Barton kadar olmasa bile Peet in de Ermeni yanlısı bir misyoner olduğunu biliyordu. Amacı Peet in vicdan muhasebesi yaparak Lozan da doğruları dile getirmesini sağlamaktı. Oysa, İstanbul daki misyonerlerin büyük kısmı, Amerika ve Avrupa dakilerin de yönlendirmesi ile Lozan da Ermeniler için ulusal vatan elde edilmesi için çalışmaya karar vermişlerdi. Propaganda ve sahte raporlar her zamanki gibi hazırda bekletiliyordu. Lozan da beklemekte olan basın ordusu ise gerektiğinde sahaya sürülecekti. Görüşmede Bristol Peet e, Dışişleri Bakanlığı nın Robert Koleji Müdürü Caleb F. Gates in de kendisiyle birlikte danışman olarak Lozan a gelmesine izin verdiğini söyledi. Hatırlanacağı gibi Gates, Bristol ile birlikte tüm Osmanlı toprakları üzerine tek elden bir güdüm idaresi kurulmasına taraftardı ve Bristol un en büyük destekçileri arasındaydı. Gates ve Bristol un şimdiye kadar Osmanlı Devleti nin bir bütün olarak tek elden güdüm idaresi altına alınmasını savunması, aynı zamanda bağımsız bir Ermenistan projesine karşı çıkmaları anlamına geliyordu ve Barton ile diğer Ermeni yanlısı misyonerler ya da komitacılar her ikisinden de hoşlanmıyordu. Bununla birlikte, Jaquith Dr. Gates in danışman olarak Lozan a gitmesinden memnun olduklarını söylemişti. 565 Amerika Birleşik Devletleri Lozan da gözlemci statüsünde bulunacağı için sadece resmî görevlileri tarafından temsil edilecekti. Resmî ABD görevlileri; İtalya Büyükelçisi Richard Washburn Child, Yüksek Komiser Amiral L. Bristol ve Bern deki Amerikan Ortaelçisi Joseph Grew dan oluşuyordu. İlk tur Lozan Müzakerelerinde Child başdelege görevini yürütecekti. Tüm bu görüşmelerin yapıldığı gün Rum Patriği Meletios da Bristol ile görüşerek Lozan da Hristiyan azınlıkların haklarının korunmasını talep etti. 563 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 20, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 20, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 20, s. 4.

248 246 Görüşme isteği Ermeni Patriği Zaven Efendi den farklı olarak Meletios tan gelmişti. Meletios, Fatih ve diğer Osmanlı Sultanları tarafından kendilerine tanınan ayrıcalıkların devam etmesini istiyordu. Meletios a göre; İstanbul ve Batı Trakya Avrupa ya, başka bir deyişle Yunanistan a ait topraklardı ve buraların Türklere bırakılması yeni bir Balkan savaşına neden olacaktı. 566 Bristol, Meletios a Patrikhane nin Aynaroz a (Atos Dağı na) taşınması ile ilgili ne düşündüğünü sorunca Patrik, bunun söz konusu olamayacağını, fakat Patrikhane nin Selanik ya da Dedeağaç a taşınmasının düşünebileceğini söyledi. Meletios a göre; Patrikhane nin egemenlik alanı zaten Milliyetçiler tarafından yok edilmişti; çünkü savaştan önce Anadolu da bulunan 24 metropolitin büyük kısmı Türkiye den ayrılıyordu. 567 İstanbul ve Batı Trakya nın Türklerden alınması için kulis yapan Rum Patriği Meletios un Türk vatandaşı olması düşündürücüdür. Meletios ile Bristol görüşmesinde ortaya çıkan bir gerçek, Patrikhane nin ve dolayısıyla Yunanistan ın Lozan öncesinde Patrikliğin İstanbul dan çıkartılmasına razı görünmesidir. Lozan daki gelişmeler ve müzakere sürecinin seyri bu tutumu değiştirerek Patrikhane nin İstanbul da kalmasını sağlamıştır. Bristol, 20 Kasım günü Ermeni Patriği Zaven Efendi, Rum Patriği Meletios ve misyoner temsilcileri ile görüştü. Protestan Ermenilerin lideri Z.A. Bezciyan ile o tarihte görüşmemişti. Bezciyan, İstanbul daki muadilleri arasında Bristol ile en sık görüşen ve görece en mantıklı ve öngörülü fikirleri olan kişiydi. 21 Kasım sabahı Bezciyan, Bristol ile görüşmek için Yüksek Komiserliğe geldi. Howland Shaw görüşmede hazır bulunmuş ve görüşme özetini tutanaklara geçirmiştir: 568 Sabahleyin Protestan Ermeni Cemaatinin Lideri Bay Z. A. Bezciyan geldi. Bay Bezciyan a Yakındoğu da güven duyduğum birkaç doğuludan bir tanesi olarak özellikle dürüstlüğü için çok büyük bir saygım vardı. Görüşmemiz esnasında bizimle bulunan Bay Shaw tarafından hazırlanan aşağıdaki özetten Bezciyan tarafından verilen istatistiklerin ölçülü olduğu ve -bizim bilgilerimize göre- çok doğru olduğu görülecektir. Bezciyan tarafından verilen bu istatistikler, önceki gün Ermeni Gregoryen Cemaatinin lideri Ermeni Patriği Zaven tarafından verilenlerle büyük bir uyumsuzluk içindeydi. Burada bulunduğum süre içerisinde Bezciyan ile defalarca görüşme yapmıştım ve kendisinden çok sayıda güvenilir ve kullanışlı bilgi almıştım. Dr. Peet ilk başlarda Bezciyan ı bana ılımlı ve dürüst olarak tanıtmıştı. Görüşme aşağıdaki gibidir: 566 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 20, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 20, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 21, s. 1.

249 247 Amiral Bristol Bezciyan a Refet Paşa tarafından İstanbul daki Hristiyan azınlıkların statüleri ile ilgili olarak verilmiş güvenceleri dile getirdi. Bay Bezciyan, bu teminatların güvenilirliği ile ilgili olarak belli kuşkularını ortaya koydu. Amiral Bristol bundan sonra, Türkiye deki Ermenilerin geleceği ile ilgili ne düşündüğünü sordu. Bay Bezciyan, Türkiye deki Ermeniler için bir ulusal yurt bulunmasının tercih edilebilirliğinden bahsetti. Kendilerinin 2000 yıldan fazla bir süredir burada bulunduğunu ve bu yüzden kalmak hakkına sahip olduklarını düşündüğünü söyledi. Kendisi böyle bir ulusal yurdun kuzeydoğu Anadolu da kurulabileceğini, fakat kendisinin Kilikya nın daha iyi bir bölge olduğunu düşündüğünü söyledi. Ayrıca, Rus Ermenisinin bulunduğundan bahsetti. Şu anda Türkiye de bulunan Ermenilerin sayısının tahmini olarak olduğunu belirtti. Ermenilerin Yunanistan a göçüyle ilgili olarak bunun çok uygun olmayacağını dile getirdi. Ona göre Romanya ve Bulgaristan, özellikle Romanya, Ermenileri kabul edecek ülke idi. 569 Hatırlanacağı gibi, Antep Mebusu Ali Cenani Bey ve Amerikan İstanbul Koleji nden mezun olmuş kızı Sabiha Hanım, Antep ve Maraş taki hadiselerle ilgili olarak 1920 yılında Bristol ile görüşmüşlerdi. Bezciyan ile son görüşmesinden sonra Bristol, ertesi gün Ankara ya gidecek olan Ali Cenani Bey ile iki yıl sonra tekrar bir araya geldi. Bristol görüşmede, Doğu Anadolu daki Rum ve Ermeni mültecilerin yerlerinde kalması için TBMM deki etkinliğini kullanmasını istedi. Bunun üzerine Ali Cenani Bey, Ermeni ya da Rumlara gitmeleri için değil, isteyenlerin ayrılabilmeleri için izin verildiği cevabını iletti. Bristol, bu iznin emir olarak algılanacağını düşünüyordu. 570 Yunanistan ın İstanbul a yeni atanmış olan Yüksek Komiseri Gennallouplos, Bristol u ziyaret ederek Refet Paşa nın Hristiyan azınlıklar için vermiş olduğu teminatlara güvenilemeyeceğini söyledi. Bristol günlüklerinde, Gennallouplos un bir entrikacı olduğunu ve kendisini sevmediğini kaydeder. Ona Refet Paşa nın sözlerine güvenmek gerektiği cevabını verdi. 571 Daha önce benzer şeyleri Ermeni Patriği Zaven Efendi ve Protestan Ermeni Cemaatinin başı Bezciyan da dile getirmişti. Gennallouplos, Bristol ile görüşürken Lozan müzakerelerinin üçüncü günü tamamlanıyordu. Bu nedenle Gennallouplos, Türklerin Lozan daki uyuşmaz tavırlarından dem vurmaya başladı. Bristol, Gennallouplos a, karşı cephenin birlikte hareket ederek sert bir tutum sergilemesi hâlinde Türklerin uzlaşmak zorunda kalacağını söyledi. Bu cevap, Gennallouplos un çok hoşuna gitmişti. Bristol, Gennallouplos un diğerleri gibi kendisini 569 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 22, s. 2.

250 248 Türk yanlısı olarak gördüğünü günlüklerine kaydeder. 572 Günlüklerinde açıkça belirtmez ama Lozan ile ilgili yorumunu Gennallouplos a kasten söyleyerek düşüncelerini öğrenmek istemiş olma ihtimali yüksektir. Mağlup Yunanlılar Avrupa ve Amerika yı arkalarına alarak İstanbul ile Batı Trakya için özel bir rejim kurulmasına çalışıyorlardı. Hem Gennallouplos hem Rum Patriği Meletios bu talebi ayrı ayrı gündeme getirmişlerdi. Bu esnada Sırplar, I. Balkan Savaşı ile benzer şekilde bir Yunan saldırısına destek vermek için Makedonya sınırına yığınak yapıyorlardı. Ayrıca Venizelos, Lozan a gitmeden önce Balkan Devletleri ile bir ittifak kurmaya çalışmış ve kısmen de başarılı olmuştu. 573 Bristol bu görüşmeleri yaptıktan sonra, ertesi gün Lozan a gitmek üzere yola çıktı. Lozan a giderken beraberinde, Emir Subayı O. J. Wheeler, konferans sekteri olarak görevlendirilen Lewis Heck, ticarî danışman Julian E. Gillespie ve gayri resmî danışman Robert Koleji Müdürü Dr. Calep F. Gates de vardı. Gates yaklaşık kırk yıldır Anadolu da görev yapmaktaydı ve Konferans ta Yakındoğu ile ilgili önemli bilgiler verecekti. Gates, İslam dinî ve hukuku konusunda ihtisas yapmıştı. Türkçe, Arapça ve Ermenice konuşabiliyor, bu dillerde yazıp okuyabiliyordu Lozan daki Ermeni Heyetlerinin Amiral Bristol ile Görüşmeleri Bristol ve beraberindekiler 27 Kasım da Lozan a vardı ve aynı gün Bristol, otel lobisinde ABCFM Başkanı Dr. James L. Barton ile karşılaştı. Barton, Bristol u gördüğünde kendisinin Konferans a gelmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Oysa bugüne kadar Bristol u sürekli bakanlığa şikâyet eden o idi. Bristol, daha sonra, Barton un hâlen Rum ve Ermeni kaynaklarından gelen tüm bilgileri kesin doğrularmış gibi dile getirmesinden hayrete düştüğünü günlüğüne kaydeder. 575 Barton, Türklerin Ermenilere bir yurt sağlamaya yanaşmadıklarını ve Batılı Devletlerin Ermenileri yeterince desteklemediğini düşünüyordu. Bu esnada AAS ve ACAI başta olmak üzere Amerika daki Ermeni dernekleri her eyalet ve şehirde kiliselerin de desteğiyle toplantılar düzenleyerek kamuoyu yaratmaya çalışıyordu LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 23, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 27, Turan, agm., s. 212; Grabill, age., s. 270.

251 249 Lozan görüşmeleri başladıktan bir hafta sonra Barton, Peet, Gates ve Bristol arasında geçen bir konuşmada Barton, ulusal yurt talebini dile getirerek Ermenilerin gelişebilmesi için bunun gerekli olduğunu söyledi. Bristol ise Ermenilerin, Türklerin ve Rumların; kurulacak yeni devlette birlikte barış içinde yaşayabileceklerini belirterek Barton un önerisine karşı çıktı. Gates in de Bristol dan yana görüş bildirmesi ve Peet in Barton un fikirlerinden farklı yaklaşımlar öne sürmesi üzerine görüşmeden bir sonuç alınamadı. Oysa bu ana kadar Peet ve Barton birlikte hareket etmekteydiler. 577 Bu diyaloğun günlüklere yansıması şu şekilde olmuştur: Dr. Barton, niyetinin Ermenilerin gidebileceği, yaşayabileceği ve gelişebileceği bir yer elde etmek olduğunu ve aynı zamanda Yakındoğu Yardım Komitesi nin bakmakla yükümlü olduğu yetimi de böylece Ermenilere devredebileceğini söyledi. Dr. Barton, sanki ben bu fikre düşmanmışım gibi benimle bu konuyu tartışmaya başladı. Ona, benim de Ermenilerin yerleşebileceği bir yer bulunmasına taraftar olduğumu söyledim. Bu sonuca son günlerde varmıştım ve daha önce problemin en iyi çözüm yolunun Ermenilerin, Türklerin ve Rumların birlikte tutularak hükûmeti reforme edip; Türkiye de herkesin birlikte barış içinde yaşayabileceği bir idare kurulması olduğuna inanıyordum. Konuşmaya devam ederken Dr. C. F. Gates de bize katıldı ve biraz sonra Dr. W. W. Peet de geldi. Aynı konu üzerinde konuşmaya devam ettik. Barton, Gates ve Peet in kendisiyle bu konuda farklı fikirler ileri sürmesi üzerine gözlerini açarak dikkatle onları dinledi. Elbette Peet in farklı fikirleri Gates in fikirleriyle karşılaştırıldığında hiçbir şeydi. Bu durum elbette Peet in Misyon Kurulunda [ABCFM] Barton ile birlikteliğinin doğal bir sonucuydu. 578 Bristol, Barton, Gates ve Peet arasındaki bu ilk konuşma aynı zamanda tarafların birbirlerinin fikirlerini tarttığı bir görüşmeydi. Konuşma esnasında Barton, ulusal Ermeni yurdu için Bristol un desteğini kazanmış, fakat hiç ummadığı şekilde, Bristol un yanı sıra Gates ve Peet ile ters düşmüştü. Aynı gün, Amerikan heyeti Fransız heyetine bir öğle yemeği verdi ve bu yemekte kapitülasyonların kaldırılması konusu gündeme geldi. 579 Amerikan heyetine verilen talimatta kapitülasyonların kaldırılmasına sonuna kadar karşı çıkmaları istenmişti. Aynı gün Bristol Konferans ın öğleden sonraki oturumuna katıldı. Bu oturumda ele alınan konu Osmanlı borçlarıydı. Oturumdan sonra misyoner Montgomery, Bristol ile görüşmek isteyerek Ermenilerin bundan önce başına gelen- 577 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 27, 1922, s. 2; Turan, agm., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 27, s. 2.

252 250 ler hakkında uzun bir söylev verdi. Bristol, öğle yemeğinde Child ve Fransızlara söylediklerini tekrarlayarak Ermeniler, Türkler ve Rumlar için en iyi yolun yeni bir devlet altında birlikte yaşamak olduğunu bildirdi. Görüşmede Montgomery, Bristol un Ermeni karşıtlığını özellikle gündeme getirerek Ermeni ulusal yurt projesi için Bristol un desteğini almaya çalışmıştı. Bristol kendisini sabırla dinlemiş; fakat hikâye ettiği hadiselerden ve gerekçelerden tatmin olmadığını günlüğüne şöyle not etmiştir: 580 İstanbul da misyoner anne ve babanın çocuğu olarak doğmuş olan ve bir süre Yakındoğu da bulunmuş olan Bay George R. Montgomery beni görmeye geldi. Kendisi 1919 yılında King-Crane Kurulu ile birlikte oradaydı. İlk olarak babasının uzun süre Ermeni ırkı için bir şeyler yapabilmek amacıyla çalıştığını ve kendisinin de onlar için yapılacaklarla ilgili bir düşüncesi olduğunu söyledi. Daha önce defalarca duymuş olduğum eski argümanları tekrarlamaya başladı. Argümanlar can sıkıcıydı. Çünkü onlara katılıyordum ve tekrar ikna edilmeye ihtiyacım yoktu. Fakat basitçe, tüm perspektifimi kaybederek her şeyi bir yana bırakıp sadece Ermeni ulusunu var etmeye uğraşmadığım için Ermeni karşıtı olarak kabul ediliyordum ve bulunduğum karşıt durumdan kendi taraflarına döndürülmem gerekiyordu. Montgomery ye, tüm bu bilgileri tekrar benimle konuşmasına gerek olmadığını; çünkü daha önce en iyi şeyin Türklerin, Rumların ve Ermenilerin bir ülkede tek bir gelişmiş hükûmet altında birlikte yaşamaları gerektiğine inandığımı, fakat son gelişen olayların zorlaması ile Ermenilerin yaşayabileceği ve gelişebileceği, onlara yurt olabilecek bir yer bulunmasının gerekliliğine inandığımı söyledim. Montgomery, monoton ve rahatsız edici şekilde konuşmaya devam etti. Sıkıldığımı göstermemek ve söyledikleriyle ilgilendiğimi hissettirmek için çok gayret sarf ettim. Sanırım oldukça başarılı olmuştum. Ona açıkça, insanların benim Ermeni karşıtı olduğumu düşündüklerini bildiğimi, fakat bunun tamamen yanlış olduğunu ve Ermenilere en çok zarar verenlerin onlara yardım etmeye çalışanlar olduğunu üzerine basarak söyledim. Montgomery ile konuşurken Dr. Barton un geldiği bildirildi. Dr. Barton dan beni görmeye gelmesini istemiştim. Bu durumda bile Montgomery den kurtulmak kolay olmadı. Onun için üzülüyordum. Çünkü kendisi çok dar bir düşünceye sahip olduğu için görüşlerinin hiç kimseye uygulanabilir gelmediğini anlamıyordu. Bu nedenle kabul edilebilecek yeni bir çözüm yolu bulmalıydı. Bunun onun tarafından anlaşılması imkânsız gibi görünüyordu ve kendisi daima, ne yapılmalı? sorusunu sormak için geri gelecekti LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 27, 1922, s. 5; Grabill, age., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 27, 1922, s. 5.

253 251 Bristol, Montgomery den sonra basına Amerikan müzakere pozisyonunu açık eden beyanatlar verilmesinin önüne geçebilmek için James L. Barton ile de görüşerek basın beyanları konusunda dikkatli olunmasını, Amerikalıların Lozan daki temsilinin asıl amacının Amerikan çıkarları olduğunu, tarafsız kalınarak bunun sağlanabileceğini söyledi. Aksi davranış, ateşteki kestaneleri başkasının yerine toplamak olacaktı. Basına ABD nin müzakere pozisyonunu açık eden beyanatlar verilmemeliydi: 582 Dr. Barton ve ben tüm sorunu, sabahki görüşmemiz ile benzer başlıklarda tekrar ele aldık. Ona doğrudan söylememe rağmen onu görmekteki amacım, basına karşı bizim pozisyonumuzu kendisine aktarmaktı. Ona, bizim burada çok farklı bir durumda bulunduğumuzu ve kaçınmamız gereken en önemli şeyin herhangi bir ulus, fraksiyon vb. ile birlikte hareket ediyor izlenimini vermek olduğu ve bu ulus ya da fraksiyonların, bizi, onları destekliyor konumuna düşürmesinden kaçınmak durumunda olduğunu ve sadece Amerikan çıkarlarını savunmak için burada bulunduğumuzu söyledim. Birkaç kez tekrarlayarak, bizim buradaki varlığımızın amacının başkasının adına ateşteki kestaneleri almak olmadığını ona belirttim. Bu nedenle basına bilgi verirken kendi görüş açımızı ortaya koymamız gerektiğini; fakat başka hiç kimsenin bizi hiçbir ışıkla değil, sadece doğru ışıkla görmesi gerektiğini söyledim. Bu nedenle biz basına konuşmayacaktık ve bilgi vermeyecektik. Sadece bizim pozisyonumuzu göstermeyen ve daha önce bilinen olayları nakledecektik. Dr. Barton, basın ile ilgili takip edilecek uygulama konusunda benimle tamamen aynı fikirdeydi. 583 Bristol un, Lozan a varışından iki gün sonra, Dr. Gates kendisine Amerikan Eğitim Kurumları ve Hristiyan azınlıklarla ilgili olarak Türk tarafında sunulmak üzere hazırlamış olduğu muhtırayı gösterdi. Bristol, muhtıradan Hristiyan azınlıklar ile ilgili kısmın ayrılmasını istedi. Çünkü Amerikan çıkarları ile diğer konuların bir birine karışmaması gerekiyordu. 584 Aynı gün Bristol, Lord Curzon ile akşam yemeğinde bir araya geldi. Yemekte ikili uzun bir görüşme yapmış olmasına rağmen günlüklerde Ermeni olaylarıyla ilgili herhangi bir bilgi yer almaz. Bristol, Curzon un bazı konuları kendisine işittirmeye çalıştığını ve kendisinin de Ankara da Mustafa Kemal, Rauf Bey, Fethi Bey, Refet Paşa ve İsmet Paşa nın temsil ettiği ılımlı grubun, aşırılara karşı desteklenmesi gerektiğini söylediğini günlüğüne kaydetmiştir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 27, 1922, s. 5; Grabill, age., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 27, 1922, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 28, 1922, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 28, 1922, s. 2-4.

254 252 Ermenistan Bolşevikler tarafından işgal edilmeden önce Dışişleri Bakanı ve Başbakan vekilliği görevinde bulunan Alexander Hatisyan, Avetis Aharoniyan, Deredunkyan ve Leon Paşalıyan da Lozan a gelmişti. Bunlar Ermeni taleplerini dile getirmek için Lozan a gelmişti. Hatisyan daha önce Bristol ile 1919 yılında Tiflis te ve daha sonra birkaç kez de İstanbul da bir araya gelmiş, ancak Bristol un kendisine verdiği barışçıl tavsiyeleri dikkate almamıştı. Bristol un deyimiyle bahsedilen görüşmelerde Hatisyan, kendini beğenmiş ve kendisine aşırı güven duyan bir yaklaşım sergilemişti. Oysa şimdi durum değişmişti ve gerçek kimliğinde, acımasız ve yalvaran bir Ermeni gibi davranıyordu. 586 Ermeni heyeti Lozan da iken Konferansın ilk haftası içinde Vahan Kardaşyan ABD Dışişleri Bakanı Hughes a bir mektup yazarak Ermeni sorununu tekrar gündeme getirdi Kasım da Hatisyan, Bristol ile görüşerek Ermeni ulusal yurdu için üç seçenek sundu: Birinci seçenek; Doğu Anadolu da Türkiye nin hükümranlığı altında Ermenilerin kendilerini yönetebileceği, büyük güçler tarafından güvenliği garanti edilecek özerk bir yurt oluşturulması. Böylece Rusya ile Türkiye arasında tampon bölge oluşturulmuş olacaktı. İkinci seçenek; Rus Ermenistan ına Doğu Anadolu dan toprak katılarak bir devlet kurulması ve üçüncü seçenek ise Kilikya yakınlarında bir Ermeni devleti oluşturulması şeklindeydi. 588 Hatisyan, Mondros Ateşkesi sonrasındaki Ermeni taleplerini biraz yumuşatarak tekrar gündeme sokmaya çalışıyordu. Bristol, Hatisyan ile görüşmesini günlüğünde; Ermeniler Konferans ta bildik isteklerini dile getirmekteydiler. Başlangıçta pazarlığa Anadolu nun yarısını isteyerek başlamışlardı ve şimdi isteklerini kişiye yetecek daha az bir toprak parçası olarak revize etmişlerdir şeklinde kaydeder: 589 Bristol dan beklediği desteği alamayan Hatisyan, 2 Aralık ta Milletler Cemiyeti Sekreteri ile görüşerek Cemiyet in 2. ve 3. Assemble kararlarını uygulamaya koymasını istedi. 590 Bu esnada Ermeni davasını anlatmak ve Bağlaşıklar ile Amerikan heyetleri üzerinde baskı kurmak amacıyla Temmuz yılları arasında Osmanlı Devleti nin Dışişleri Bakanlığını yapmış olan Gabriel Noradugyan başkanlığındaki Ermeni Ulusal Heyeti tarafından ortak bir dekla- 586 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 27, 1922, s. 5; Bilgin, age., s New York Times, Armenian Criticizes U.S., November 29, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 30, 1922, s. 2; Marashlian, agt., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 30, 1922, s Marashlian, agt., s. 654.

255 253 rasyon yayınlandı. Bu esnada Lozan öncesindeki talimatnamenin aksine, Amerikan Dışişleri Bakanlığı da Ermeni ulusal yurdu için daha aktif rol almaya ikna edilmişti. 591 Lozan daki Hatisyan, Bristol görüşmesi, Hatisyan ın talebi ile randevulu olarak gerçekleşmiştir. Görüşmede Hatisyan ile birlikte diğer Ermeni temsilciler de hazır bulunmuştur. Bu diyalog Bristol un günlüklerine şu şekilde geçirilmiştir: 592 Ona ilk karşılaştığımız [1919 yılında Tiflis te] gün söylediklerimi tekrarladım. Bu sefer her zamankinden çok daha kesin konuşuyordu. Benim ona vermiş olduğum tavsiye, Ermenilerin Kafkaslardaki tüm saldırgan operasyonları durdurması ve ülkesini halkının yaşayabileceği ve [Paris] Barış Konferansı ndaki gelişmeleri bekleyebileceği bir yer hâline getirmesiydi. Ne Bağlaşıkların ne de diğer herhangi bir ülkenin Ermenistan a askerî destek vermesine güvenmemesi konusunda onu uyarmış, Ermenilerin, Azeriler ile Türkleri kendilerine karşı kışkırtarak çok büyük bir hata yaptıklarını belirtmiştim. Ayrıca o zaman Hatisyan a, kendileri için en iyi şeyin batıda Türkler, doğuda Azeriler ile direkt müzakerelerde bulunmaları ve dış yardıma güvenmeksizin bir uzlaşı sağlamaları olduğunu söylemiştim. Bu tavsiyemi, en başından bu yana Avrupa devletlerinin yeterli derecede savaştıklarını ve özellikle Yakındoğu da sınırları genişletilmiş bir Ermenistan hülyası için artık yeni bir savaş istemeyecekleri düşüncesi üzerine temellendirmiştim da Hatisyan oldukça kibirliydi ve kendine güveniyordu. Fakat şu anda gerçek bir Ermeni gibi, acımasızdı ve yalvarıyordu. Yine de kendisi bir Rus Ermenisi olduğu için diğerleri kadar kötü değildi ve tanıştıklarım arasında en iyi [Ermeni] liderlerinden bir tanesiydi. Rus Ermenileri genellikle Türk olanlardan [Türk Ermenileri nden] daha iyi insanlardı. Hatisyan, Ermeniler için ulusal bir yurt bulunması amacıyla üç öneri getirmişti. Birincisi, Doğu Anadolu da Ermenilerin kendilerinin kurabilecekleri ve kendilerini yönetebilecekleri ayrı bir devletti, fakat bu devlet Türkiye nin egemenliği altında olacaktı ve bu ülkenin tarafsızlığı garanti edilecekti. Bu ülkenin Türkiye ile Rusya arasında tampon olması düşünülüyordu. 591 Turan, agm., s , 223; Kemal Çiçek, Amerikan Ermeni Derneklerinin Lozan Görüşmeleri Esnasındaki Faaliyetleri, 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu, ( ), Türk Tarih Kurumu, Ankara, s. 123; Noradugyan, Aralık ayı başında İsmet Paşa ve Rıza Nur ile gayriresmî görüşerek Ermeniler için ulusal yurt talebini dile getirdi. Noradugyan ilk olarak Cebeli Lübnan ı isteyerek söze girmiş ve sonra Kilikya yı talep etmişti. İsteği reddedilince bu sefer eski bir Osmanlı memuru olduğu için emekli aylığının verilmesini gündeme getirdi. Tüm bu talepler Rıza Nur ve İsmet Paşa tarafından kabul edilmedi. Bkz. Şimşir, Lozan Telgrafları-I., s. 22; Marashlian, agt., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 30, 1922, s. 1.

256 254 İkinci teklif, Rus Ermenistanı nın Doğu Anadolu Bölgesinden alınacak topraklar ile genişletilmesiydi ve üçüncü teklif ise Kilikya çevresinde bir Ermeni ulusal yurdu oluşturulmasıydı. Temel argüman her zaman olduğu gibi Ermenilerin yüzyıllardır Türkiye de yaşadığı, aslında ülkenin en eski yerleşimcileri olduğu ve bu nedenle Türkiye yi yurt olarak görme hakkına sahip oldukları şeklindeydi. Hatisyan a, Ermenilerin Türkiye de hak ettikleri ve yaşayabilecekleri bir yer bulmalarını gönülden desteklediğimi söyledim. Soruma cevap olarak o, Türklerin Ermenilere toprak vermeye muhtemelen karşı çıkacaklarını ve Bağlaşıkların, Türklerden güç kullanarak Ermeniler lehine toprak alacaklarına güvenilemeyeceği cevabını verdi. Genel olarak bu kapsamda konuştuk ve Hatisyan yeni bir argüman getiremedi. Bu görüşme hakkında beni çok güçlü şekilde şaşkınlığa uğratan şey Ermenilerin durmadan istediklerini almak için pazarlık yapmalarıydı. Onlar ilk olarak Anadolu nun yarısını Ermenistan için isteyerek başlamışlardı ve o zamanki argüman, oldukça güçlü bir şekilde bunun onların mutlak hakkı ve adilane olduğu şeklindeydi. Kademeli olarak taleplerini küçültmüşler ve şu anda kendilerinin adil hakkı olarak Ermeni için Doğu Anadolu da küçük bir toprak parçası istiyorlardı. Bu rakamlar gerçeğin iki katıydı. Muhtemelen bu şekilde sağlanacak bir yurda gidecek üç ya da dört bin Ermeni vardı. Ermeni, Yahudi gibidir ve dünyanın farklı yerlerinde yaşar ve şayet onlar bir araya gelerek birlikte yaşasalar, bana göre; onların büyük kısmı açlıktan ölecektir. 593 Dikkat edilirse, Hatisyan ın dile getirmiş olduğu teklifler tamamen Patrik Zaven Efendi nin söylemleriyle örtüşmektedir. Fakat, Hatisyan, Patrikten farklı olarak gelecekten ve Bağlaşıkların güç kullanımından çok fazla ümitvar değildir. Zaten Bristol ile görüşmesinden istediği neticeyi elde edemeyince Milletler Cemiyeti nden çare aramaya başlamıştır. Hatisyan ile görüşmesinden sonra Bristol, Hamit Bey ve Hüseyin Hulusi Bey ile görüştü. Ele alınan temel başlık, Türkiye deki Amerikan okulları, misyonerler ve kapitüler hakların devamıydı. Bristol aynı hakların Amerika daki Türklere ve kurumlarına da tanınabileceğini savunuyordu. 594 Oysa Bristol un da çok iyi bildiği gibi, Amerika da eğitim kurumu kurabilecek ya da misyonerlik yapabilecek Türk yoktu ve yakın gelecekte de böyle bir ihtimal mümkün görünmüyordu. Bristol görüşmede İstanbul daki Hristiyan azınlıklar meselesini ve Doğu Anadolu daki Hristiyanların mülteciler hâline getirilmesinden bahsederek dikkat edilmesini istedi. Ayrıca Bristol, Milletler Cemiyeti Mülteciler Komiseri Dr. Fridtjof Nansen tarafından gündeme getirilen nüfus mübadelesi önerisinin, Türkler tarafından da bu sorununun en iyi çözüm şekli olarak görüleceği ka- 593 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 30, 1922, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 30, 1922, s. 3-5.

257 255 naatindeydi. Bristol, Hamit Bey ve Hüseyin Hulusi Bey ile görüşmesinde bu fikrin Türk tarafında da kabul edileceği izlenimini edinmiştir. 595 Burada şöyle bir durum ortaya çıkmaktadır. Daha henüz Lozan Barış Konferansı müzakerelerinde Nüfus Mübadelesi tartışılmaya başlamadan önce Nansen bu teklifi ortaya atmış ve Venizelos ile Lord Curzon hemen Nansen in önerisini kabul etmişti. Oysa Lozan Barış Konferansı nın ilerleyen aylarında önce Venizelos daha sonra da Lord Curzon ilk başta büyük bir şevkle kabul etikleri bu tekliften vaz geçmek eğilimine girmişlerdir. Önceki sayfalarda Bristol un, göreve başladığı ilk yıllarda, problemin en iyi çözüm yolunun, Ermenilerin, Türklerin ve Rumların birlikte tutularak hükûmeti reforme edip Türkiye de herkesin birlikte barış içinde yaşayabileceği bir idare kurulması olduğuna inandığı söylenmişti. 596 Fakat Bristol, daha sonra bunun mümkün olmadığını fark etmiştir. 30 Kasım tarihli günlüğünde, düşüncesinin değişme nedenini şöyle açıklar: İstanbul a ilk geldiğimde Türkler, Ermeniler ve Rumlarla/Yunanlılarla birlikte, Türkiye deki idarenin reforme edilerek tüm farklı ırkların eşit imtiyaz ve haklara sahip olacağı bir idareyi savunuyordum ve sorun böylece çözülecekti. Bu günlerde Türkler benim önerime karşı çıkmadılar ve hatta beni teşvik ettiler. Fakat Rumlar ve Ermeniler ve genellikle tüm Amerikalılar cesaretimi kırarak beni engellemeye çalıştılar, hatta kesin beyanlarla geçmişte olanlardan sonra bu üç ırkın bir arada yaşamasının imkânsız olduğunu ilan ettiler. Şu anda ise Ermeniler ve Rumlar kalmak [ve birlikte yaşamak isterken] Türkler, Rumlardan ve Ermenilerden kurtulmak istemektedirler. Başlangıçta, Ermeniler ve Rumlar, Bağlaşıklar veya Amerika nın güç kullanarak Anadolu yu Türkler den alarak ayrı bir devlet ve idare oluşturarak kendilerine vereceklerine inanıyorlardı. Şimdi Türkler iktidardaydılar ve Ermeniler ya da Rumların Türkiye nin bir parçasını almak için çok az şansları vardı ve bu nedenle Türklerle birlikte kalmak istiyorlardı. Aynı şekilde, Türkiye nin bölünmesinin ve bu ırklara ayrı devletler verilmesinin en güçlü savunucuları olan bizim Amerikalılar da şimdi hıçkıra hıçkıra bu Rumların ve Ermenilerin İstanbul da kalmasını sağlamak için ağlıyorlar. Ben, her zaman Türk Hükûmeti nin revize edilerek tüm ırk ve farklılıkların eşit hak ve imtiyazlar ile birlikte yaşamaları gerektiğine inanıyordum ve hâlâ inanmaktayım. Hâlâ bunun sağlanması gereken ideal şekil olduğunu düşünüyorum, fakat sadece bir tarafın ideali için çalışırsan çok başarılı sonuçlar elde edemezsin. Bu nedenle mevcut şartlar altında, görünen odur ki idealin elde edilebilmesi için ve durumun üstesinden gelinebilmesi amacıyla Rumların ve Ermenilerin Türkiye den temizlenmesine izin verilerek Türklerin kendi kaderlerini oluşturmalarına karar vermek gerekir. 595 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 30, 1922, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 27, s. 2.

258 256 Hemen hemen herkes, Türklerin Hristiyan ırklar olmadan kendilerine bakmayı beceremeyeceklerine, ekonomik, malî ve kuvvetle muhtemel sosyal olarak çökeceklerine inanmaktadır. Bana göre bunu denemek gerekmektedir ve Türkler kendi kaderlerini yaşamaya terk edildikleri zaman kendi hayatlarını kurtarmak için kürek çekecekler ya da batacaklar ve şayet batarlarsa ve yok olurlarsa böylece korkunç Türk ü de yok etmiş olacaklardır. Şayet onlarda insanî herhangi bir şey varsa ihtiyaçlar bunun ortaya çıkmasını sağlayacaktır ve güçlükler altında halkın idaresini, halk tarafından, halk için kurabileceklerdir. Bundan sonra diğer ırklar Amerika ya gittikleri gibi ülkeye, Türkiye ye geri dönecekler veya diğer ülkelerde yaşamaya devam edecekler ve Türkler ile birlikte yaşamayı asla istemediklerini gösterebileceklerdir. Burada, Türklerin şu anda iktidarda olduğunu ve savaşmaya hazır bir ordusu bulunduğunu akılda tutmak gerekir. Bu nedenle biz ya Türk idaresini ve büyük ölçüde Türklerin dikte ettiklerini kabul edeceğiz ya onu yalnız bırakarak ülkesinden çıkacağız, ya da etkileme ve mantıklı çalışma yoluyla uygulanabilir bir program elde etmeye çalışacağız. Şayet vatandaşlarımız taleplerini elde etmek için savaşmaya hazır değilse imkânsız şeyler için sürekli konuşmaktan vazgeçmelidirler. Bu durum sadece sorunları daha kötü yapmaktadır. Bu durum bana Çin de görev yaptığım sırada bir Çinlinin başka bir adam hakkında daima hep konuş-konuş, hiçbir şey yapma sözünü hatırlattı. 597 Bristol un günlüğünde kayıtlı olan bu düşünceler aslında, Osmanlı Devleti ni oryantalist telakki ile değerlendiren hemen hemen tüm batılıların ortak fikridir. Onlara göre; Türk Devleti ni ayakta tutan kurtarıcı unsur gayrimüslimlerdir ve Türkler ne kendilerini idare etmeye ne de ayakta tutabilmeye muktedirdirler. Lozan Müzakerelerinin devam ettiği esnada azınlıklar sorunu ile mübadele görüşmeleri büyük gürültü koparmıştı. Ele alınan dikenli konulardan bir tanesi de boğazlar sorunuydu. Sovyet Rusya temsilcisi Çiçerin de Lozan a gelerek boğazlar ile ilgili görüşmelerde Rusya nın fikirlerini açıklamaya başladı. Ardından en önemli sorun olarak Musul meselesi gündeme gelmiştir yılında hazırlanmış olan King-Crane Raporu Başkan Harding in izni ile 4 Aralık 1922 de New York Times ta yayınlandı. 599 King-Crane Raporu, Arap topraklarındaki ve Mezopotamya daki alanlarda İngiliz güdümüne karşı yerel halkın beyanlarını içeriyordu. Başkan Harding, İngiltere yi güdüm idareleri konusunda köşeye sıkıştırmak ve Musul petrollerinden pay almak için Rapor un yayımlanmasına izin vermişti. 597 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, November 30, s Lozan Barış Konferansı nın tutanakları için bkz. Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar-Belgeler, Çev. Seha L. Meray, C. I-8, 3. Baskı, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, New York Times, How two Americans Planned to Settle Near East Problem, King-Crane Report, December 4, s. 12.

259 257 Lozan daki Ermeni temsilcileri ise Bristol ile görüşmelerinde istedikleri sonucu elde edemeyeceklerini fark edince daha çok Child ile görüşmeyi tercih eden bir yol seçtiler. Amerikan Başdelegesi sıfatıyla Lozan da bulunan Child, ikinci tur Lozan Müzakerelerinde yoktur ve ilk turda Lord Curzon ile de sık sık bir araya gelmesine rağmen ne Ermeniler ne de Curzon ile yaptığı konuşmalar hakkında Bristol ya da Grew a bilgi vermekten kaçınmıştır. Bu durum daha sonra Bristol ve Grew un şikâyetlerine yol açmıştır. Buna mukabil misyonerler Barton ve Peet, Amerikan heyetinin resmî görevlilerinin çalışmalarından ve Konferans a sunmak için yaptıkları hazırlık ve notlardan haberdar olabiliyordu. Şöyle ki Aralık ayı başında Bristol, Child, Belin ve Grew birlikte, Hristiyan azınlıkların hakları konusunda Konferans a sunmak üzeri bir taslak bildiri hazırlamışlardı ve henüz Konferans a sunulmayan bu bildiri gizliydi. Aynı gün akşam üzeri, Dr.Gates Bristol a, azınlıklar ile ilgili bildirilerinden bahsederek bildiriye eklenmesini istediği iki çekincesi olduğunu söyledi. Gates in, gizli bildiriden nasıl haberdar olduğu araştırılınca Barton un Amerikan görevlilerinden bir tanesinin yardımı ile bildirinin kopyasını elde etmeyi başardığı anlaşıldı. 600 Bildirinin Barton a sızdırılmasından Başdelege Child ın bilgi sahibi olup olmadığı belirsizdi. Ermenilerle yaptığı görüşmelerde Child o kadar ketum davranmaktaydı ki Bristol, Child ın, misyonerlerle yalnız başına konuşmayı tercih ettiğini ve sonrasında kendilerine hiçbir bilgi vermediğini söylemiştir. Bristol, bu şekilde davranarak Child ın doğru bilgi alamadığını ve misyonerler tarafından yönlendirildiğini düşünüyordu. 601 Tüm bu nedenlerden dolayı ilk tur müzakereler süresince Grew ve Bristol, Türk heyeti ile daha yakın ve dostane ilişki geliştirmişti Aralık sabahı Bristol, Amerikan heyetinin çalışma odasında Child ile görüşmeye gelmiş olan Barton ve Peet ile karşılaştı. Üçlü arasında ayaküstü yapılan sohbette Bristol, Barton un fikirlerinin artık geçerliliğini yitirdiğini muhatabına açıkça söyledi. Daha sonra Child ile görüşmesinde iki misyoner ile konuştuklarını öğrenmeye çalıştı; buna karşın Child her zamanki gibi yine havadan sudan bahsederek Bristol a herhangi bir bilgi vermemeyi tercih etti. 603 Bu esnada Papa, Türkiye deki Hristiyan azınlıkların korunmasını isteyen bir çağrı yayımlamıştı. Olayların akışı Bristol günlüklerine şu şekilde yansımıştır: 600 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, December 2, 1922, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, December 6, 1922, s BCA, /Fon Kutu 1, D. 4, S LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, December 6, 1922, s. 1.

260 258 Öğleden sonra heyetin çalışma odasında Dr. J. L. Barton ve Dr. Peet ile karşılaştım. Bay Child ı görmek için bekliyorlardı. Birkaç dakika onlarla konuşmak için durdum ve Barton bana Papa nın Hristiyan azınlıklar için yayımlamış olduğu çağrıyı görüp görmediğimi sordu. Ona, görmediğimi ve bunun da diğerleri gibi ilan edilen ve büyük oranda çoğunluğu gerçek dışı olan propaganda ile desteklenen çok sayıdaki çağrılardan bir tanesi olduğunu söyledim. Bu şekilde sürekli çağrılar yaparak Türklere karşı hakaret etmenin/küfretmenin kazanımdan çok kötü sonuçlara yol açacağını söyledim. İlk olarak bu durum, Çin de bana bir zamanlar başka bir adam hakkında hep konuş-konuş, hiçbir şey yapma diyen bir Çinli adamı hatırlattı. Barton a bu insanların bir ordu ile çağrılarını elde etmeye hazır olup olmadığını sordum. Sanmadığını söyledi, fakat Türklerin birleşik bir cephe ile azınlıkların haklarını vermeye zorlanabileceklerini belirtti. Barton a, kendisinin ve uzun süredir Yakındoğu da bulunmayan çok sayıdaki diğer kimselerin bugünkü Türklerin eski Türkler gibi güç gösterisi ya da blöf ile etkilenebileceklerine inanmalarının talihsizlik olduğunu söyledim. Hepimiz bunun çok tehlikeli bir yaklaşım olduğunu biliyorduk, çünkü şu andaki Türkler büyük ve iyi donanımlı bir orduya sahiptiler ve istediklerini elde etmek için blöf ile karşılaşmaktansa savaşmayı tercih edeceklerdi. Türklerin bu tavrı ciddiye alınmalıydı. Aksi durumda kısa süre içerisinde ellerimizde yeni bir dünya savaşı bulacaktık. Peet, konuşma süresince çok sessizdi ve kendisi bu durumlarda tarafsız kalmayı yeğlediği için onunla konuşmamayı tercih etmiştim. Barton un, kendi fikirlerini benim önümde değil de özel olarak aktarabilmesine güveniyordum. Ben, Peet ve Barton ile konuşurken Child odadan dışarı çıktı ve ben de ayrıldım. Child, insanlarla bu şekilde konuşmak istiyordu ve maalesef daha sonra konuşma hakkında hiçbir bilgi vermiyordu. Bu nedenle bu insanlardan elde ettiği bilgilerle çok yanlış izlenimler ve hatta yalanlar üzerine kurulu görüşlere sahip oluyordu. Bay Child daha sonra çalışma odasına döndü ve gelişmeleri genel olarak ele aldık. Ona Barton ve Peet ile olan görüşmesini sorduğumda çok azıcık bilgi alabildim. 604 Misyonerler, Taşnak, Hınçak ve Armenakan kalıntısı komitacılar ve diğer Ermeni destekçileri, Ermeni ulusal yurdu için Lozan da çalışmalarını yoğunlaştırmışken Konferans çevrelerinde İstanbul a 20 Ermeni militan gönderilerek tedhiş eylemleri gerçekleştirileceği ve halkın kışkırtılacağı söylentileri yayıldı. Haber Türkiye de yayımlanan gazetelerde de yer almıştı ve Ermeni tedhişçilerin İstanbul u yakacakları söyleniyordu. 605 İstanbul daki Ermeni Patriği, Refet Paşa ile görüşerek Ermeni toplumunun böyle bir şeyle ilgisi bulunmadığını 604 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, December 6, 1922, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, Report of Conditions for Week Ending 10 th December, 1922, Part Four s. 5.

261 259 söylediğinde Refet Paşa, Halkınızın temsilcileri Lozan da iken sizin burada yaptığınız beyanın samimiyetine inanmak mümkün değil cevabını verdi. Patrik aynı gün Amerikan Yüksek Komiser Vekili Dolbare ile yaptığı görüşmede de aradığı desteği bulamadı. Ertesi gün Refet Paşa Ermeni ileri gelenlerinden Patriğin değiştirilmesini istedi ve Patrik 9 Aralık ta istifa etmek zorunda kaldı. 606 Bundan sonra 1927 yılına kadar Ermeni Patriği seçilemedi ve 1927 yılında Muşlu I. Mesrob 80. Ermeni Patriği olarak seçildi, fakat Ermeni Kilisesi içindeki ayrılıklar uzun yıllar devam etmiştir. 607 Yukarıda izah edilen süreç, Amerikan belgelerine şu şekilde geçirilmiştir: Ermeni Patriği bu sabah davetim üzerine geldi ve bazı giriş konuşmalarından sonra ona, Ermeni komplosu iddialarıyla ilgili ve ayrıca kendisinin Refet Paşa yı ziyaret ederek Ermeni halkının bu gibi planlara nefretle baktığını ve yasalara saygı gösterdiğini açıklamasıyla ilgili bir bildiri aldığımızı söyledim. Sonuç olarak onun tavrından haberdar olduğumu, söyleyecek olduklarımın kendisinin pozisyonundan şüphelendiğim anlamına gelmediğini, fakat kendisine bazı kullanışlı sonuçları olacak bir açıklama vereceğimi söyledim. Bundan sonra ona, kendisinin ve Ermeni Cemaati içindeki diğer aklı başındaki kişilerin, sorumsuz Ermenilerin tüm cemaati etkileyecek tavır ve davranışlardan kaçınmaları için gerekli tüm tedbirleri almasının çok önemli olduğunu söyledim. Kendisinin fikrine göre Ermeni komplosu raporu için önemli bulgular olmadığını ve Türk makamlarının gerçekten buna inandığından şüphesi bulunduğunu söyledi. Kendisi hemen Refet Paşa yı görmeye gitmiş, Refet Paşa ona diğer şeylerin arasında, Halkın Lozan a temsilciler göndermişken senin burada yapmakta olduğun beyanların samimiliğine inanmak güç cevabını vermişti. Patrik, Türklerin niyetinin Ermenileri burada korkutarak Lozan daki temsilcilerinin çekilmesini sağlamak olduğuna inanıyordu. Bu gerçekleşti dedi. Çünkü ertesi gün Refet Paşa, şehirdeki Osmanlı Bankası yla ilgili önemli bir Ermeni ye not göndererek Türk makamları ile daha yakından ve dostane ilişkiler gerçekleştirebilecek yeni bir Patrik görevlendirilmesinin istendiğini bildirdi. Bu hareket oldukça etkili oldu ve bazı Ermeniler panikleyerek yeni bir Patrik seçmenin iyi bir şey olacağını söylemeye başladılar. Bu sorunu çözmek için, Ermeni kilisesi bu hafta Cuma günü, [8 Aralık ta] saat öğleden sonra 2.00 da toplanacak ve sorunun yasal yöntemle çözülebilmesi için Patrik istifasını verecektir. 140 üyenin şu anda sadece 104 tanesi temsil edilmektedir ve bunların da sadece 64 ü [54?] ulaşılabilir durumdadır. Karar yeter sayısı için 62 yeterlidir. Karar yeter sayısına ulaşılamazsa, Patrik çoğunluğun fikrine uyma eğilimindedir. Bu açık- 606 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, December 6, 1922, s. 3; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, Report of Conditions for Week Ending 10 th December, 1922, Part Four s Bilgin, agm., s. 280.

262 260 lamalarına eğer mümkünse gelişmelerden aklı karışabilecek ya da kendilerine gönderilen açıklamaları alamayacak olan Lozan daki temsilcilere gönderilmesi için yalvardı. Ona, sadece beyanlarını bilgi olarak alabileceğimi fakat Lozan a iletemeyeceğimi söyledim. Benim soruma cevap olarak tüm Osmanlı uyruklarının/vatandaşlarının Türk polisinin kontrolüne geçeceğini bildiren yeni polis yönergesinin, Ermeni halkının endişelerini artırdığı, fakat henüz herhangi bir tutuklamanın meydana gelmediği cevabını verdi. Bununla birlikte farklı insanların yaşadığı yerlerde soruşturmalar yapılmaktaydı ve bu nedenle Ermenilerin panik durumu artmıştı. O ayrıca bazı Ermeni mültecilerin İstanbul a geldiğini, en son Samsun dan 450 kişinin ulaştığını ve bunların Samsun a, Sivas tan gittiğini söyledi. Yetimler şu anda güvenlikten tamamen yoksundular. Yetişkinler küçük gruplar hâlinde buradaki akrabalarının yanına ve diğerleri de şehre yakın kiliselere yerleştirilmişti. 608 Yüksek Komiser Vekili Dolbare ile görüşmesinden de anlaşıldığı gibi Patrik Zaven Efendi hâlen Lozan daki Amerikan etkinliğini kullanarak Ermeniler lehine bir şeyler elde etmenin peşindedir. Seleflerinin yaptığı gibi o da Türk Hükûmetini Amerikan temsilcisine şikâyet ederek sorunlarını çözebileceğine inanmaktadır. Oysa, bir gün önce Bristol un Barton a söylediği gibi, savaş gemilerinin güç gösterisine ve tehditlerine boyun eğilen dönem çok geride kalmıştı ve artık böyle bir seçenek masada değildi. Zaven Efendi, Dolbare ile görüştüğü günün ertesinde Ermeni temsilcileri, Nora Donciyan, Aharoniyan, Paşalıyan ile birlikte Bristol u görmeye gittiler. Amaç, Türkiye den koparılacak parça üzerinde bir Ermeni ulusal yurdu, başka bir deyişle bir bağımsız Ermeni Devleti kurmaktı. Bristol günlüğüne, Ermenilerin dört yıl önce Akdeniz de bir limana, Karadeniz de başka bir limana sahip, denizden denize Ermenistan için pazarlığa yanaşmazken şimdi Türkiye nin egemenliğinde otonom hak tanınmış küçük bir devleti kabule hazır olmalarının hayret verici olduğunu kaydetmiştir: 609 Öğleden sonra, Nora Doonciyan [Donciyan] ve Arharoniyan [Aharoniyan] tarafından temsil edilen Ermeni heyeti ziyaretime geldi. Onlarla birlikte gelen Paşalıyan tercümanlık yaptı. Hatisyan ın daha önce söylediği biçimde bağımsız bir Ermenistan taleplerini dile getirdiler ve daha önce Hatisyan ın benimle yapmış olduğu görüşmeyi örnek gösterdiler. Onlara taleplerine olan sempatimle ilgili güvence verdim. Onların davasının geçmişini biliyordum ve daima bu dava için çalışmıştım. Onlara, Yakındoğu da özellikle Mondros Ateşkesi nden sonra meydana gelen fitne, karışıklık ve savaşlar sonrasında Ermeniler lehine bir şey 608 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, December 6, 1922, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, December 7, 1922, s. 1.

263 261 yapmak her zamankinden çok daha güçtür dedim. Açık yüreklilikle bunu kabul ettiler. Yine de benim defalarca dinlemiş olduğum bütün konuyu tekrar anlatmaya başladılar ve benim daha önce duymadığım yeni hiçbir şey söylemediler. Onlarla konuşurken aklıma gelen bir şey beni hayrete düşürdü. Aklıma gelen şey onların özellikle Doğu Anadolu da kendileri için yurt olarak istedikleri kendilerini yönetebilecekleri ve yaşayabilecekleri sadece küçük bir toprak parçası talepleriyle ilgiliydi. Onlar Türk idaresi altında otonomiye bile razıydılar. Böylece Türkiye onların tarafsızlığını Rus saldırılarından koruyacaktı. Bu talep, kendilerinin mutlak hakkı olduğu iddiasına dayanıyordu. Böylece benim aklıma gelen şey, dört yıl ya da daha önce onların Anadolu nun yarısını Akdeniz kenarında Kilikya da bir deniz çıkışı olan ve tüm Karadeniz sahilinin Pontus [Doğu Karadeniz] Bölgesini kapsayan alanı talep ettikleriydi. Daha sonra bu taleplerini Anadolu nun altı Doğu Vilayetine [Vilayeti Sitte] indirmişlerdi. Hatta onlar, eski Başkan Wilson tarafından kendilerine verilmiş olan daha da küçültülmüş topraklara bile razı gelmişlerdi. Onların bu farklı topraklar hakkındaki argümanlarının hepsini duymuştum ve bu argümanların hemen hepsi aynıydı. Şöyle ki Ermenilere göre; uzun yüzyıllar boyunca burada yaşadıkları ve nüfusun çoğunluğuna sahip oldukları için burası onların doğal hakkıydı. Elbette gelişmeler onların toprak taleplerini küçültmelerine neden olmuştu, fakat her zaman aynı argümanlara ihtiyaçları vardı. 610 Ermeni komitacılarının ulusal bir Ermeni yurdu için girişimleri açık ve gizli olarak devam ederken Anadolu daki Rum ve Ermeniler de Samsun, Trabzon, Mersin gibi liman kentlerine doğru yola çıkarak başka yerlere tahliye ediliyorlardı. 611 Ankara daki Türk gazeteleri ise Amerikan Hükûmeti nin, NER ve ABCFM nin maksatlı yaklaşımları doğrultusunda takip ettiği politikaları sert bir şekilde eleştiriyordu. 612 Lozan Konferansı devam ederken, Aralık ayı ortalarına kadar, başka bir deyişle Konferans ın ilk 20 gününde Amerikan heyeti, Ermenilerin ulusal yurt talep ve girişimlerine mesafeli bir yaklaşım sergilemiştir. Daha önce de belirtildiği gibi Dışişleri Bakanlığından gelen talimat da bu yöndeydi. Amerikan Hükûmeti her ne kadar Ermenilerin ulusal yurt taleplerinden, özellikle İngiltere nin bu sorumluluğu Amerika nın sırtına yıkmak için fırsat kolladığını bilerek kaçınsalar da, ülkede yürütülen kamuoyu çalışmaları sonuç vermeye başlamış ve Aralık ayının ortalarından itibaren Amerikan temsilcileri Ermenilerin 610 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, December 7, 1922, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, Report of Conditions for Week Ending 3 December, 1922, Part Three, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, Report of Conditions for Week Ending 3 December, 1922, Part Three, s. 3.

264 262 ulusal yurt taleplerini desteklemek zorunda kalmışlardır. Bu durum Bristol un günlüklerinde de açıkça görülür: Hristiyan azınlıkların korunmasıyla ilgili olarak Amerikan kamuoyunu tamamen temsil edebilmek ve Bağlaşıkların üzerine tüm sorumluluklarını yükleyebilmek için yapmamız gereken çok kesin görevler vardı. Burada, Lozan da bulunan, Amerikan kamuoyunu temsil eden ve bir Ermeni Ulusal Yurdu için çalışan Amerikalıların çalışmalarına destek sağlamaya karar verdik. Şayet onların tüm yardımlarını kullanmazsak hükûmetimize ve Amerikan kamuoyuna karşı görevimizi eksik yapmış olacaktık. Aynı zamanda, hiçbir şart altında, kendimizi Bağlaşıkların tüm sorumluluğu Amerika nın omuzlarına yükleyebileceği bir pozisyona koymamaya karar verdik. Bağlaşıkların, özellikle Lord Curzon un fırsat bulur bulmaz bunu yapacağından emindik. 613 Bu günlerdeki diğer bir tartışma konusu Fener Rum Patrikhanesi nin İstanbul dan çıkartılması ile alakalıdır. Hatırlanacağı gibi, Lozan a gelmeden önce Bristol, Fener Rum Patriği Meletios ile görüşmüş, Meletios Patrikhane nin Aynaroz a nakline karşı çıkarken Selanik i kabul edilebilir bulmuştu. Oysa bu görüşmeden bir ay sonra, Patrikhane nin mağduru oynaması ile Avrupa ve Amerika da yoğun bir propaganda çalışması başlatılmıştı. Propaganda ve kamuoyu yaratma çalışmalarının etkisi Lozan a ulaşmakta gecikmedi. Bristol, Patrikhane nin dinî bir kuruluş olmaktan çok, politik bir kuruluş olduğunu, yabancı ülkeler ile Türkiye aleyhinde entrika ve komplolara karıştığını söylüyordu. 614 Şu da akılda tutulmalıdır ki Bristol ilk başlarda Ermeniler için ulusal yurt taleplerine karşı çıkmış, fakat daha sonra bu fikrini değiştirerek Amerikan kamuoyu ulusal yurdu desteklediği için gerekli yardımın verilmesinden yana olmuştur. ABD Dışişleri Bakanlığı, Lozan daki temsilcilerine; 26 Aralık ta bir telgraf göndererek L. Barton, Peet ve Montgomery nin, Washington a yüz binlerce mülteci Ermeni nin Suriye de, Yunanistan da, İstanbul da ve yollarda perişan vaziyette olduğunu, kendileri için bir yurda ihtiyaç duyulduğu bilgisini gönderdiğini bildirdi. 615 Kolayca anlaşıldığı gibi, Ermeniler için ulusal yurt elde etmek amacıyla Lozan daki misyonerler Bakanlık üzerinde baskı oluşturmaya çalışmaktaydılar. Bakanlık, bu konuda girişimde bulunmadan önce Bağlaşıkların tavrını öğrenmek istiyordu. Talimatta, Ermenilerin lehine olan girişimlere destek verilmesi ve ulusal yurt girişiminde gelişme olursa Bakanlığın bilgilendirilmesi istenmişti LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, December 16, 1922, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, December 16, 1922, s PRFRUS 1923, C. II, age., s PRFRUS 1923, C. II, age., s. 934; Çiçek, agm., s

265 263 Lozan daki Ermeni komiteleri ise faal olarak çalışmalarına devam ediyor ve topraklarının bir parçasını kendilerine hediye etmesini istedikleri Türkler aleyhine yoğun bir propaganda faaliyeti yürütüyorlardı. Ermenilerin propaganda faaliyetleri İsmet Paşa nın 17 Aralık tarihli telgrafında da açıkça görülür. 617 Alt Komitenin 22 Aralık oturumunda Montagna, Bulgar, Süryani ve Ermenilerin dinleneceğini beyan etti. Süryani ve Bulgarlar sırf Ermenilerin Türk heyeti tarafından kabul edilmesinin sağlanması için eklenmişti. İki gün önceki oturumda çok geniş ve müreffeh Amerika nın Ermeni ulusal vatanı için Türkiye den daha uygun olduğunu söyleyen Rıza Nur, bu durumu fark ederek böyle bir girişimi kabul etmeyeceğini söyledi Aralık ta Bağlaşıklar, İngiltere, İtalya, Fransa temsilcileri, Aharoniyan, Noradugyan, Paşaliyan, Hatisyan ve Oliver Baldwin den oluşan Ermeni heyetini ve Aga Bedros un temsil ettiği Süryaniler ile Bulgar temsilcileri Todorova ile Tosdolov u dinledi. Amerikan temsilcileri bu oturuma katılmamıştı ve Venizelos un da oturumu dinlemesine müsaade edilmemişti. 619 Oturum gayriresmî olduğu için Konferans tutanaklarında yer almadı. Ermeni temsilcilerinin Lozan da bundan sonra gerçekleştirdikleri çalışma ve girişimlerinden bir sonuç çıkmadı. Zaten Nisan ayı sonunda başlayacak ikinci tur müzakerelere herhangi bir Ermeni temsilcisi gelmeyecektir. Müzakerelerin ilk turu 5 Şubat ta Lord Curzon un Lozan dan ayrılması ile sona erdi. İlk tur müzakerelerde Ermeniler istediklerini elde edememişlerdi ve ulusal yurt hülyası sonuçsuz kalmıştı. Müzakereler bittikten sonra Bristol da İstanbul a döndü. Bristol, İstanbul a döndüğünde NER, Türkiye deki çalışmalarını sonlandırmak için son hazırlıklarını yapıyordu yılının sonuna kadar NER in, bir tanesi Kafkaslarda, bir tanesi Suriye de ve diğeri Yunanistan da olmak üzere Yakındoğu da faal üç merkezi kalacaktır. 620 Bu durum Bristol u çok kızdırmıştı çünkü merkezini Atina ya taşımakta olan NER, Anadolu daki muhtaç ve mültecileri hiçbir şekilde yardım edilebilir görmüyordu. Jaquith ile konuşmasının günlüklerde yer alan özeti şu şekildedir: Bu fırsattan istifade Bay Jaquith e bu konuda sert bir şekilde görevini hatırlatarak Türklerin Yakındoğu Yardım Komitesi ne büyük bir düşmanlık duyduklarını çünkü kendilerinin dünyanın bu parçasındaki çalışmaları sadece Hristiyan ırklar için ve özellikle sadece Ermeniler için yaptıklarını ve şimdi Hristiyanlar Türkiye den ayrıldığı için Yakındoğu Yardım Komitesi nin de ayrıldığını düşünmektedirler ve bu düşünce Türklerin aklında yer etmiştir. Burada bulundu- 617 Şimşir, Lozan Telgrafları-I., s Marashlian, agt., s Agt., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, October 8, s. 2.

266 264 ğum dört yıl içinde Yakındoğu Yardım Komitesi ni, sürekli büyük Amerikan idealinden taviz vermemesi ve tüm ırklara tarafsız bir şekilde yardım sağlaması için uyardım, lakin başarılı olamadım Ermeni yetimlerinin İstanbul a taşınması ve Türklerin nefretinin kazanılması büyük bir hataydı. Yakındoğu Yardım Komitesi tüm planlarını Ermeniler için bir ulusal yurt projesine bağlamıştı. Fakat Amerika bu amaçla bir kişi bile göndermeyecektir. Ermeniler için ulusal bir yurt savaşılmadan asla elde edilemez ve Bağlaşıkların böyle bir niyeti yoktur ve Lozan da Bağlaşıklar bu talebe çok fazla destek vermemişlerdir. Bu amaç için ciddi olarak çalışan tek taraf Amerikan heyetiydi. Bu nedenle benim fikrime göre Yakındoğu Yardım Komitesi tüm her şeyi berbat etmiştir ve dünyanın bu parçasında sadece Türkler değil, yabancılar bile Yakındoğu Yardım Komitesi nin yalnız Hristiyanlar için tek taraflı olarak çalıştığını ve Müslümanlar için yapılan azıcık çalışmanın herkesi aldatmaya yönelik kamuflaj olduğunu düşünmektedir. Bu izlenimi ortadan kaldırmak benim en büyük isteğimdi ve böylece Türk Hükûmeti ne Yakındoğu Yardım Komitesi nin ne kadar büyük bir görevi yerine getirdiğini söyleyebilecektim. 621 Bristol un Jaquith e bunları söylemesinden sonra, Jaquith in İzmir e giderek burada ve İzmir çevresinde NER yardım birimleri kurulması için araştırma yapmasına karar verildi. Bristol en son olarak Anadolu da hiçbir yardım çalışması yapılmadığını ve NER in bu işi dürüstçe ele almadığını tüm Amerikan kamuoyunun öğrenmesini sağlayacağını söyledi. 622 Bristol un bu iyi niyetli girişimi NER in Anadolu daki yardım çalışmalarını omuzlamasına yetmedi. Çünkü NER idarecileri için yardım edilmeye değer tek varlık Hristiyanlardı. NER Anadolu dan ayrılmaya çalışırken ABCFM, hastane ve okulları ile Anadolu daki faaliyetlerini devam ettirmeye kararlıydı İlk Tur Lozan Müzakereleri Sonrasında Yaşanan Gelişmeler İlk tur Lozan Müzakerelerinden sonra Amiral Bristol un Rapor ve Günlüklerinde Ermeni olaylarıyla ilgili kayıtlarda azalma görülür. Çünkü Lozan Barış Konferansı başladıktan hemen sonra ve özellikle 1923 yılının başından itibaren tüm Anadolu da bir mülteci sorunu vardır ve ayrıca Anadolu da ve İstanbul da faaliyet gösteren tüm Amerikan kurumları yeni döneme uyum sağlamak, TBMM tarafından konulan kanun ve tüzükler doğrultusunda çalışmak için kaçınılmaz olarak yoğun bir mesai içerisine girmişlerdi. Daha önce yürürlükte olan kapitüler hakların artık ortadan kalkıyor olması yeni döneme uyum sağlanmasının önündeki en büyük engeldir. 621 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, February 20, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-IV, War Diary, February 20, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, May 24, 1923, s. 2.

267 265 NER İdari Direktörü Jaquith in İzmir deki çalışmalarından herhangi bir sonuç elde edilemedi. Jaquith, Türk makamlarının NER çalışmalarını engellediğini iddia ediyordu. Oysa NER, fonlardan gelen tüm parasını Yunanistan da inşa etmeye çalıştığı yeni yetimhanelere harcamaktaydı ve Anadolu ya harcayacak parası ya kalmamıştı ya da buna gerek duyulmuyordu. Benzer eleştiriler Mart ayı başında Yüksek Komiserlikte yapılan toplantıda Bristol tarafından dile getirilmişti. Ona [Jaquith e] bu yardım işini üstlenmesini beklediğimi, aksi takdirde işi üstleneceğimi söyledim. Bu konuyla ilgili olarak ondan olumlu ya da olumsuz hiçbir cevap alamadım. Birkaç gün onun ne yapacağını bekleyecektim ve sonra kendim harekete geçecektim Bu esnada, Rum ve Ermenilerin Anadolu dan göçü devam ediyordu. Misyonerler tüm yardımların bu mültecilere aktarılmasına taraftardı ve daha kötü durumdaki Müslümanlara yardım etmeye hiç niyetleri yoktu yılının başından itibaren Amerikan kamuoyu, yıllardır Yunanlıları ve Ermenileri kahramanlaştıran tek yanlı propagandadan bıkmıştı ve artık Türklerin de söyleyebilecek bir şeyleri olduğunu düşünmeye başlayanların sayısı artmaya başlamıştı. 625 Bunda kahramanlıkları anlatılmakla bitmeyen Yunan Ordusunun, tüm şartların lehine olmasına rağmen Türk Ordusu karşısında aşağılayıcı bir yenilgi almasının etkisi büyüktü. Sivas ta görev yapmakta olan NER çalışanı C. C. Thurber, tarafsız davranan ve Türklere de yardım eden nadir NER çalışanlarından bir tanesiydi. Thurber, bir buçuk yıl boyunca görev yapmakta olduğu Sivas ta tarafsız yaklaşımları nedeniyle Ermeniler tarafından sürekli suçlanıyordu. Kendisine yöneltilen en büyük eleştiri, ABD de toplanan paraların büyük kısmının ABD de yaşamakta olan Ermeniler tarafından verildiği ve kendisinin bu paraları Türklere harcamaya hakkı olmadığı şeklindeydi. Sivas ta bulunan papazlar ve öğretmenler Ermenileri Thruber a karşı kışkırtmaktaydı. Bristol ile Thurber diyaloğunun ayrıntıları şu şekildedir: Öğleden sonra, bir buçuk yıldır Sivas ta Yakındoğu Yardım Komitesinin birim sorumlusu olarak görev yapan Bay C. C. Thurber geldi. Kendisi Sivas Valisi Ali Haydar Bey hakkında çok iyi şeyler söyledi ve bu arada Vali [Ali Haydar Bey] gelecekte İstanbul Valisi olacaktır. Thurber, onun her yerde bulunması gereken iyi bir vali olduğunu söyledi. Bay Thurber bana Vali tarafından Türkçe yazılan ve İngilizce tercümesi olan, Bay Thurber in Sivas ta yapmış olduğu çalışmalardan bahseden bir mektup gösterdi. Ermeni Komitesi nin de kendisine benzer mektubu gönderdiğini belirtti. Bay Thurber Vali nin, tüm farklı ırklara yönelik 624 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, March 8, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, March 8, 1923, s. 2.

268 266 yetimhaneler ve hastaneler kurması için kendisine nasıl yardım ettiğini ve kendisinin tüm işlerini dürüstçe yaptığını ve bölgesindeki herkese karşı tarafsız ve önyargısız davrandığını söyledi. Tarafsız olduğu, Türk yetimhanelerine ve fakirlerine yardım ettiği için, kendisi özellikle Ermeniler ve belli oranda Rumlar tarafından sürekli eleştiriliyordu. Ermeni liderlerinden bir tanesi ona gelerek yardım için harcanacak tüm paranın Amerika daki Ermeniler tarafından bağışlandığını ve bu paranın Türkler için kullanılmasına hakkı olmadığını söylemiş. Bu bilgiyi nerden aldığı sorulduğunda Ermeni vatandaşın, öğretmenlerinin ve papazlarının onlara bu bilgiyi verdiğini söylemiş. Bay Thurber, Türkler elbette Hristiyan ırklara zülüm ettiler ve sıkıntı verdiler, fakat aynı zamanda Hristiyan ırklar da Türk Devletine sadık değillerdi ve aslında onlar birbirlerine de sadık değillerdi. Bazı Ermeni liderlerini bu yaklaşımlarından dolayı suçlamıştı ve onlar, birbirlerini eleştirdiklerini ve hatta kendi insanları ile ilgili bilgileri Türklere verdiklerini kabul etmişlerdi. Bay Thurber, bu ülkede bir süre kaldıktan sonra gerçek olayları öğrenen çok sayıdaki Yakındoğu Yardım Komitesi çalışanın güzel bir örneğiydi. O da tamamen tarafsız bir tutum takınan diğerleri gibi, çok iyi bir iş çıkartmış ve görevini başarıyla yürütmüştü. Kendisi Türklerin yanlışlarını görmezden gelmiyordu ve yaptıkları zulümleri tasvip de etmiyordu. Bununla birlikte, kendisi aynı zamanda, Hristiyan ırkların melek ya da Hristiyan şehitleri olmadığını da görebilmişti. Elbette, Bay Thurber in çalışmalarında Vali nin yüksek meziyetleri onun başarısına katkıda bulunmuştu, fakat kuşkum yok ki orada onun yerine bulunacak farklı kişilikteki herhangi bir Amerikalı, problem dışında hiçbir şey yapamayacaktı. Ona özellikle, ülkeyi terk etmekte olan Rumları ve ayrılma nedenlerini sordum. Bulunduğu bölgelerde Türklerin, Rumların ayrılmak için sadece bir aylarının olduğu ve gitmelerinin kendileri için iyi olacağı söylentilerini yaydıklarını ve Rumların da -özellikle fakir sınıftaki Rumların- büyük kasaba ve şehirlere gelerek ülkeden ayrılmak istediğini söyledi. Şayet bulundukları yerlerde kalsalardı daha iyi olur muydu o bilinmiyordu. Çünkü onlar küçük arazi parçalarına sahiptiler ve sadece hayatta kalabilecek kadar kazanıyorlardı. Onların Türkiye de ya da başka bir ülkede olması kendileri için çok fark etmeyecektir. Bununla birlikte Sivas ta belli sayıda, dükkânlar, tamirciler ve tüccarlardan oluşan zengin sınıftan bazı Rumlar bulunduğunu ve bunların kalmaya devam ettiklerini ve gitmeye niyetli olmadıklarını, gitmeleri için de herhangi bir zorlama bulunmadığını söyledi. Rum sürgünler Sivas tan geçerken kendisine onlara yardım etmesi için izin verilmiş ve o da yetimleri almış ve yaşlı insanlar için hastaneler kurarak diğer yardım imkânları sağlamış. Askerlik yaşındaki erkeklere yardım etmesine izin verilmemiş ve yardım çalışmalarını sessizce yürütmüş ve yerel idarecilerin tam bir anlayışı ile başarılı olmuş. Bu da şayet nezaket ve hoşgörü ile hareket edilirse işlerin nasıl iyi bir şekilde yapılabileceğini gösteren güzel bir örnektir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, April 4, 1923, s. 1-2.

269 267 Bristol un bu şekildeki tarafsız yaklaşımları ve NER i Türklere de yardım etmek için zorlaması kendisine karşı olan muhalefeti körüklemişti. Bristol aleyhinde, kendisinin Türk tarafı olduğu şeklindeki suçlamalar artık daha sık dile getiriliyordu. Bristol ise dünyanın bu parçasındaki insanların, herkesin davranışlarının arkasında açığa vurulmamış bir eğilim olduğunu düşündüğünü ve bu nedenle bir ırkın [Ermenilerin] lehinde olmayanların ya da o tarafa eğilim göstermeyenlerin karşıt olarak algılandığını ve tarafsızlığın anlaşılamadığını söylüyordu. 627 Nisan ayı başında Bristol un ziyaretine Kansas eski valisi A. J. Allen geldi. Allen, NER i temsilen İstanbul a gelmişti fakat kendisi NER adına çalışmıyordu. Allen, NER in çalışma alanlarında incelemelerde bulunacak ve ABD ye dönüşünde, gelecekteki çalışmalarını nasıl yürütmeleri gerektiği hakkında genel merkeze bilgi verecekti. Allen, İstanbul a gelirken yolda kendisine Bristol un Türk yanlısı olduğu söylenmişti. Bristol, Allen e üstü kapalı olarak kendisinin Ermeni taraftarı olmadığı ve tarafsız bir tutum takındığı için bu suçlamayla çok sık karşılaştığı cevabını verdi. 628 Diyaloğun içerisinde geçen diğer ayrıntılar şöyle idi: Ona, mümkün olduğu kadar kısa bir şekilde Yakındoğu Yardım Komitesi nin çalışmalarının resmini çizeceğimi ve daha sonra kendi incelemelerini yapabileceğini ve kendi kararlarını verebileceğini söyledim. İlk olarak ona, buradaki insanların karakteristiği hakkında belli özellikleri açıkladım ve onların doğru ile yanlış arasındaki farkı bilmediklerini ve şimdiye kadar ahlak değerleriyle ilgili olarak herkesin [tüm ırkların] aynı olduğunu ve mezalim işlemekte ya da zülüm yapmakta hepsinin aynı şekilde davrandığını, bunun sadece gücün o anda kimin elinde bulunduğu meselesi olduğunu söyledim. Burada bulunduğum ilk iki yıl içerisinde Ermenilerin Ermenistan daki Müslümanlara yaptıkları mezalimleri, Fransa nın Kilikya da nasıl Ermeni askerlerini kullandığını ve bunların Müslüman yerlilere karşı işledikleri mezalim nedeniyle nasıl Fransız ordusundan atıldıklarını ve Yunanlıların Anadolu da nasıl her çeşit mezalimi işleyerek tüm ülkeyi harabeye çevirdiklerini anlattım. Türk ün bizim onu boyatacağımız türden ibaret olduğunu [Türk ü nasıl anlatırsak öyle bilinir], onların işlemiş olduğu mezalimler için bahane bulunamayacağını, Ermeniler ve Rumların Osmanlı uyrukları/vatandaşları oldukları hâlde devletlerine karşı sadık olmadıkları, hatta devletlerine karşı isyan ettiklerini ve kelimenin yasal anlamı ile onların vatan hainleri olduklarını, şayet Türkler bu insanları savaş süresince gözaltı kamplarına sürgün etmiş olsaydı ve onlara gerekli şekilde davransaydı hiç kimsenin Türklere hiçbir şey söyleyemeyeceğinin 627 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, April 4, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, April 4, 1923, s. 3-4.

270 268 akılda tutulması gerektiğini belirttim. Allen, Ermeni ya da Rum sürgünleri esnasında meydana gelen katliamların hükûmetin emri ile mi yapıldığını sordu. Belli oranda böyle olduğunu ve benim fikrime göre sürgünlerin Türkiye deki Hristiyan ırklardan kurtulmak için bir fırsat olarak görüldüğünü söyledim. Ayrıca, Ermenilerin ve Rumların Amerika da büyük sayıda ırkdaşlara sahip olduklarını ve bu insanların propaganda yapmakta dünyanın en becerikli insanları olduğunu fakat buna rağmen Türklerin Amerika da çok az sayıda ırkdaşa sahip bulunduklarını ve genellikle kaderci oldukları için bu propagandaya cevap vermediklerini söyledim. 629 Bristol, Allen ile yaptığı konuşmada Yakındoğu daki haksızlık ve tek yanlı propagandayı açıkça anlatma fırsatı bulmuştur. Bristol, Allen nin sorusuna; 1915 yılı tehcirini kastederek bu esnada meydana gelen katliamların kısmen Osmanlı Hükûmetinin emri ile yapıldığını söylemiştir. Oysa, İstanbul işgal edildikten sonra dönemin idarecileri Bağlaşıklar tarafından Malta ya götürülerek bu suçlama ile mahkemelere çıkarılmış, ancak kendilerine herhangi bir suç isnat edilememiştir. Bristol da bu yargılamalardan bilgi sahibiydi. Dönemin Osmanlı devlet adamlarına Bristol un da kabul ettiği gibi tehcir dolayısıyla bir suçlamada bulunmak imkânsızdır. Çünkü tehcir edilenler vatan hainliği gibi ağır bir suç işlemişti. Elbette, tehcir edilenler arasında suçsuz olan çok sayıda insan vardır, fakat o günün şartlarında böyle bir ayrıştırmaya gitmek mümkün değildi. Tehcir esnasında yol ve barınma güvenliğinin tam anlamıyla alınamamış olması Bristol un da belirttiği gibi suçlamada bulunabilecek tek eksikliktir. Ayrıca tüm Emeniler tehcire tabi tutulmamıştı. Örneğin, 1915 Tehciri esnasında Mardin de görev yapmakta olan ABCFM temsilcisi Bayan Agnes Fenange,1925 yılında Bristol ile yapmış olduğu bir görüşmede bu bölgede yaşayan ve Arapça konuşan Ermenilere dokunulmadığını şu şekilde belirtmiştir: 630 Diyarbakır etrafında ve Musul bölgesinin güneyinde büyük oranda Nesturi olmayan Keldani ve Yakubilerin oluşturduğu Hristiyan Suriyeliler vardı. Bu topraklarda bir miktar Ermeni bulunuyordu ve bunlar kuzeyde yaşayan Ermenice konuşan Gregoryen Ermenilerden tamamen farklıydılar. Genel olarak 1915 teki sürgünler esnasında bu bölgedeki Ermeniler rahatsız edilmemişti ve bu Ermenilerin bir kısmı hâlen [1925 yılında] belirtilen bölgede yaşamaktadırlar. Sürgünler esnasında, bu işten sorumlu olan Kürtler bunu bir fırsat olarak görmüşler ve tüm Gâvurları ortadan kaldırmak için zengin Ermeniler sürülmüş ve diğer Hristiyanlar, Süryaniler ve Rumlar da ortadan kaldırılmış ve bu Hristiyanlar genel olarak köylerinden kaçarak Türk görevlilerin korumasında olan şehirlere göçmüşlerdir. Sürgün edilen Ermenilerin bazıları geri dönmüştür LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, April 4, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, July 6, 1925, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, July 6, 1925, s. 1-2.

271 269 Bir misyoner olan Fenange ın vermiş olduğu rapordan da anlaşılacağı üzere, isyan etmeyen, eşkıyalık yapmayan ya da düşmanla işbirliği kurmayan Hristiyanlar, Ermeni, Rum ya da Süryani olsun Osmanlı Devleti tarafından rahatsız edilmemiş ve tehcirin dışında tutulmuştu. Şayet iddia edildiği gibi toptan bir Hristiyan ya da Ermeni kıyımı yapılmış olsaydı, Güneydoğu Anadolu daki Ermenilerin de sürgün edilmesi gerekirdi. Bununla birlikte bu bölgelerde Hükûmetin bilgisi dışında savaş ortamında bazı istenmeyen hadiseler vuku bulmuştur. Bayan Fenange da bu durumu doğrulamaktadır yılı Mayıs ayı başında NER adına çalışan H. H. Kaçadoryan isimli Amerikan vatandaşı bir Ermeni Bristol u ziyaret etti. Amerikan ordusunda Mühendis Üsteğmen olarak görev yapan Kaçadoryan, 1919 yılında Anadolu da kurulacak bir Ermeni devleti için saha araştırması yapan General Harbord Askerî Kurulu üyeleri arasındaydı. 633 Kaçadoryan, Türk polisi tarafından Türk olduğu bildirilen bazı yetimlerin aslında Ermeni olduğunu iddia ediyordu. Bu amaçla NER İstanbul yönetimine bir mektup yazmış ve mektup gereği yapılmak üzere Bristol a gönderilmişti. Bristol, bunun çok dikkat edilmesi gereken bir durum olduğunu düşündüğünü söyledi. Bristol a göre sorun; Mondros Ateşkesi nden hemen sonra Türklerin evlerinde bulunduğu iddia edilen Ermeni kadınların ve yetimlerin geri alınması için yapılan yersiz ve kontrolsüz teşebbüsün sonucuydu. Bristol bu uygulama suiistimallere açık olduğu için buna karşı çıkmış ve hatta birkaç kez Ermeni yetimhanelerindeki Türk yetimlerin geri alınması için aracı olmuştu. 634 Kaçadoryan ın Bristol u görmeye geldiği 1923 yılı Mayıs ayı başında İstanbul da Anadolu nun değişik yerlerinden gelen 30 bin Ermeni mülteci vardı ve bu mültecilerin gidecek yer sorunu hâlen çözülememişti. Kaçadoryan, Bristol dan bu mülteciler ve Türklerin elinde bulunduğu söylenen Ermeni yetimler için yardım istedi. Bristol, Türk makamları üzerinde etkinliği olan sayılı birkaç yabancıdan bir tanesiydi, ancak tarafsızlık imajının zedelenmesinden çekindiği için bu işe fazla bulaşmak istemiyordu. 635 Aslında bu tarihler, ABD Çalışma Bakanlığı nın Micheal Kley i nitelikli işçi bulmak için Avrupa ve Asya da araştırma yapmak üzere görevlendirdiği bir zaman dilimine denk gelir. Buna 632 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, July 6, 1925, s Harbord Askerî Kurulu 46 kişiden oluşuyordu ve Kurul içinde ikisi subay beş Ermeni vardı. Bunlar; Mühendis Binbaşı Şekerciyan, Mühendis Üsteğmen H.H. Kaçadoryan, Yardımcı Aram Kojassar, Tercümanlar Dikran Serjeryan ve Dik Ohanesyan idi. Fethi Tevetoğlu, Mustafa Kemal Paşa-General Harbord Görüşmesi Tanık ve Tercümanı: Prof. Dr. Hulusi Y. Hüseyin (Pektaş), Atatürk Araştırmaları Dergisi, Ankara, 10, (IV), s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, May 9, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, May 9, 1923, s. 3.

272 270 rağmen Amerikan Hükûmeti nin, Ermeni mültecileri kabul etmek ve onların iş gücünden yararlanmak gibi bir düşüncesi yoktu. Bristol günlüklerine, Kley in bir Yahudi olduğunu ve kendisi ile konuşurken çok dikkatli davrandığını da özellikle not etmiştir. 636 Bu esnada, Ermeni ileri gelenleri ile Türkler arasında, Türkiye de bulunan Ermenilerin, İstanbul daki mülteciler dâhil yeni kurulacak Türk Devleti nin vatandaşları olması ve bulundukları yerlerde yaşamaya devam etmesi için görüşmelerin yapıldığı söylentileri yayılmıştı. Amiral Bristol bu söylentilerin doğruluğundan emin değildi ve kendisine Ermeni Patrik Vekili Monsenyör Arslanyan dan mesaj getirmiş olan Robert Koleji nden Prof. Hagopiyan a böyle bir gelişmeden haberi olup olmadığını sordu. Hagopiyan, I. Dünya Savaşı ndan önce bazı ileri gelen Türklerin ve Ermenilerin birlikte çalıştığını ve şu anda aynı kişilerin Ermeni mülteciler sorununa çözüm bulabilmek amacıyla yeniden işe koyulduğunu söyledi. Ermeni Patriği de bu çalışmalardan haberdardı ve uzlaşı için elinden geleni yapıyordu. Hagopiyan ayrıca, barış imzalandıktan sonra Yeni Türk Devleti nin ülkeden ayrılmış Ermeniler için bir genel af çıkarabileceğinin umulduğunu ve böylece isteyenlerin geri dönebileceğini söyledi. 637 Bristol, Lozan daki görevi esnasında Türk delegasyonu ile samimi ilişki içindeydi. 638 Hagopiyan ın bu talebi Lozan da Türk Heyeti ile Amerikan Heyeti ve Bağlaşıklarla yapılan müzakerelerle eşzamanlı olarak gündeme gelmişti. Hagopiyan ın talebi geçmişin unutularak geleceğin bakılmasını öneren çok masum ve iyi niyetli bir talep olarak görülebilir. Oysa, hadiselerin bundan sonraki seyri asıl niyetin bu kadar masum olmadığını ortaya koymuştur. Türkiye den kaçmış olan Ermenilerin büyük kısmını komitacılar oluşturuyordu ve bunlar aynı zamanda Amerikan vatandaşı olarak Türkiye ye kapitüler haklar korumasında dönmek istiyorlardı. Ayrıca, Türkiye ye döneceklerin ilk işi, Türkiye de kaybolduğu ya da zarar gördüğünü iddia ettikleri mülkleri için dava açmak olacaktı. Rauf Bey [Orbay] Ekim ayında Bristol ile yaptığı görüşmede benzer çekinceyi dile getirmişti. 639 Bu sorun Lozan daki Türk-Amerikan müzakerelerinde talepler başlığı altında ele alınmış ve uzun süre müzakereleri kilitlemiştir. Talepler sorunu, 6 Ağustos 1923 tarihli Genel Antlaşma ve Suçluların İadesi Antlaşması nın 1927 yılında Senato tarafından reddedilmesinin başlıca nedenleri arasındadır. 636 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, June 5, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, June 4, 1923, s BCA, /Fon Kutu 1, D. 4, S LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, October 25, 1923, s. 6.

273 271 İlk tur Lozan Müzakerelerinde Rumlar ile birlikte Türkiye de bulunan Ermenilerin de mübadeleye tabi tutulması gündeme gelmiş, fakat mübadele yapacak muhatap devlet olmadığı için bu düşünceden vazgeçilmek zorunda kalınmıştı. Daha önce de zikredildiği gibi Millî Mücadele süresince Bristol ile en çok görüşen Ermeni dinî lideri, Protestan Ermeni Cemaati nin başı olan Z. A. Bezciyan dı. Bezciyan, ilk tur Lozan Müzakereleri öncesinde Bristol ile görüşmüş ve Ermeni Patriği Zaven Efendi ile benzer talepleri dile getirmişti. İlk tur Lozan Müzakerelerinin bitmesinden ve ikinci turun başlamasından sonra Bezciyan uzun süre Bristol ile görüşmemişti ya da günlüklerde bu görüşmeler not edilmemiştir. Bezciyan, son görüşmesinden yaklaşık sekiz ay sonra, Haziran ayı ortasında Bristol u görmeye geldi. Ele alınan başlıca konu, Ermeniler ile Türkler arasında yeni bir barış ortamının tesisiydi. Görüşmede Bezciyan, 1887 yılına kadar, başka bir deyişle Avrupa ve Rusya nın entrikalarına kadar Ermenilerin Türkler ile barış içinde, tam bir özgürlük ortamında yaşadıklarını itiraf etmiştir:. Protestan Ermeni Cemaati Lideri Bay Z. A. Bezciyan randevu alarak geldi. Bay Bezciyan a, geçmişte ve şimdi Ermeniler ile Türkler arasında ve genel olarak Muhammedan [Müslüman] nüfus arasındaki ilişkileri sordum. O, 1887 den önce ve bu tarihten 1893 e kadar Ermeniler Türkiye de oldukça iyi ve barışçıl şartlar altında yaşıyorlardı. Bay Bezciyan, 1887 yılında Paris ten Türkiye ye dönmüştü. Kendisi Paris te eğitim görüyordu. Söylediğine göre; Paris ten ayrılmadan hemen önce orada yaşamakta olan ve Ermeni halkı için ihtilalci [komitacı] fikirleri savunan belli sayıda Ermeni ile bir toplantıda bulunmuştu. O, Ermeniler; Türkiye nin her tarafına dağıldığı ve hiçbir yerde büyük bir topluluk olmadığı için bir araya gelemeyeceklerini ve bu nedenle hiçbir şekilde bir ihtilalci harekette bulunamayacaklarını; fakat Müslümanlar ile iyi ilişkilerini sürdürmeye devam ederek kendilerini daha yüksek eğitim ve işadamlığına yöneltmelerini tavsiye etmiş. Onlar [Ermeniler] bu dönemde ülkede önemli bir varlıktılar ve çok iyi durumdaydılar. Yakın sorgulamama cevap olarak Bay Bezciyan, yaşamakta olduğu bölgede, Ayıntab da [Antep te], Maraş ve Kilikya da bulunan Ermeniler, Doğu vilayetlerinde Kürtler ile yakın temasta olarak yaşayan Ermenilerden daha iyi durumdaydılar. Bu bölgede Ermeniler köylerinde kendi okullarına, kiliselerine sahiptiler ve isteklerine bağlı olarak askerlik hizmetinden muaf olmak için sadece yıllık 2.50$ [iki buçuk dolar] ödemek zorundaydılar ve Müslümanlar ile dostluk ve mutluluk içinde yaşıyorlardı. Kızların zorla haremlere götürülmesinin ya da Hristiyanların zorla Muhammediliğe (Müslümanlığa) döndürülmesinin çok nadir olduğunu söyledi. Bununla birlikte, kendisi doğuda bu tür vakaların daha sık olduğunu ve daha büyük kızgınlığa neden olduğunu biliyordu. Çok dikkatli olarak kendi bölgesindeki Hristiyan halkın derin bir acı duyduğunu, fakat bu

274 272 acının fiziksel olmadığını söyledi. Büyük sorunun, Müslümanların daima Hristiyan ırkları değersiz ırklar olarak hakir görmesi olduğunu ve bunun elbette belli oranda kızgınlığa neden olduğunu, fakat bunun Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında önemli bir sorun teşkil etmediğini belirtti. Bundan sonra, Hristiyan ırklar ile Müslüman ırklar arasındaki farklılıkların dışardan gelen nüfuz ile nasıl gelişmeye başladığını anlattı. Rusların, Rusya dan sürgün ettiği ihtilalciler arasında Ermeni ihtilalciler de vardı. Avrupa nın farklı yerlerine dağılan bu ihtilalciler, ihtilalci ajitasyonlara başladılar ve Avrupa dan Rusya daki ve Türkiye deki Ermeniler arasında propaganda yürüttüler. Bu ihtilalci etkiler, Ermenilerin Rus Ermenileri ile yakın temas hâlinde olduğu doğu vilayetlerinde hakim olmaya başladı. Özellikle Kürtlerin aşikâr mezalimlerinin sonucu olarak Ermeniler ile Müslümanlar arasında büyük bir öfke oluştu ve bu mezalimler Türk makamları tarafından görmezden gelindi. Dışarıdan gelen bu müdahale sürekli olarak büyüdü ve Türkiye deki Ermeniler arasında ihtilalci fikirler yayıldı. Bezciyan bu dış müdahalelerden çok büyük üzüntü duyduğunu, özellikle doksanlardaki [1890 lar] katliamlara neden olan ve zaman zaman devam eden ve nihayet büyük bir halk kitlesinin 1915 yılında mezalim ve katliamlara uğraması ve sürgün edilmesi ve şu anda Ermeni ırkının fiilen Türkiye den sürülerek dünyada yaşayacak başka bir yer bulamamış olmasından çok büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Bezciyan, kendisinin daima bu ihtilalci eğilimlere karşı olduğunu söyledi. İstanbul da bulunduğum dört buçuk yıl içerisinde edinmiş olduğum deneyimlerden Bay Bezciyan a çok büyük bir güven duymaktayım. Kendisinin, dünyanın bu parçasında karşılaşmış olduğum insanlar içerisinde doğruyu dile getirmeye en yakın kişi olduğunu söyleyebilirim. Aynı şekilde o, propaganda ve mübalağadan kaçınmaktadır. Ayrıca, söyledikleri mevcut durum ile örtüşmektedir. Daha sonra şimdiki hükûmeti (TBMM) tartıştık ve Bezciyan Türk liderlerinin ülkelerini geliştirmek için başarılı bir şekilde hükûmet edebileceklerinden ya da Genç Türkler [İttihat Terakki] gibi olacaklarından kuşkuluydu Bu görüşmelerin yapıldığı 1923 yılında Ermeni ve Rumların Türkiye den ayrılma süreci devam ediyordu. Samsun da bulunan USS Parrot destroyerinin kaptanı, Türklerin Rumlardan daha ziyade Ermenilerin gitmesinden yana olduğunu düşündüğünü rapor etmişti. 641 Ermeni komitacıların son on yılda yaptıkları göz önüne alındığında bu kanının yanlış olduğunu söylemek zordu. Oysa Bezciyan ın da söylediği gibi dünyada Ermenilerin İstanbul dan başka gidebilecekleri bir yer yoktu. 640 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, June 14, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, Report of Operations for week Ending 23 September Part Three.

275 273 Bristol un da söylediği gibi Bezciyan dürüst bir kişilikti ve kapalı kapılar arkasında da olsa, Rusya ve Avrupa Devletleri ile Taşnak, Hınçak ve Armenakan mensubu komitacıların eylemlerinin bugünkü duruma neden olduğunu itiraf etmişti. Bezciyan gelinen durum için çok üzgündü ve şimdiye kadar aklıselim düşünen belki de tek Ermeni dinî lideriydi. Fakat komitacıların arkalarında bıraktıkları enkazın temizlenmesi kolay olmamıştır. Bunların yanında Bezciyan ın, Ermenilerin kışkırtılmasında dış devletlerin müdahalesi ile komitacıları sayarken misyonerlerden hiç bahsetmemesi dikkat çekicidir. Çünkü Ermeni isyanlarının alt yapısında ve ABD ile Avrupa da oluşan Türk karşıtlığında aslan payı ABCFM ye bağlı misyonerlere aittir. Bezciyan, misyonerlerin protestanlaştırdığı Ermeni Cemaatinin lideri olduğu için, kurucuları hakkında bir şey söylememeyi tercih etmesini de akılda tutmak gerekir yılı Temmuz ayı sonunda Dr. J. H. Finley ve Bay C. V. Vickrey Bristol u görmeye gelir. İkili, Kafkaslar dan yeni dönmüşlerdi ve tespitlerini Bristol ile paylaştılar. Finley ve Vickrey in anlattıklarına göre; İran ın Urumiye Gölü çevresinde yaşamakta olan Ermeniler ve Süryaniler, Çarlık Rusya sı bu bölgeleri işgal ederken Rus ordusuna katılmışlar ve pek çok mezalim işlemişler, tarlaları yok etmiş ve köyleri yakmışlardı. Süryaniler, Van dan göç ederek Urumiye bölgesine yerleşmişlerdi. Buna karşılık, Ruslar çekildikten sonra İngiliz istihbarat görevlileri bölgede yoğun olarak faaliyet göstermişti. İngilizler daha sonra bu Ermeni ve Süryanilerden bir ordu kurdurmuş ve gerekli ekipmanı sağlama sözü vermiş, fakat sözlerinde durmamışlardı. İngilizlerin sözlerini tutmamaları üzerine Ermeni ve Süryaniler Bağdat a götürülerek Bakuba mülteci kampına yerleştirilmiştir. Süryaniler dağlardaki evlerine geri dönerken Ermeniler de Kafkaslara geri gönderilmişti. Geride kalan kısım ise İngilizler tarafından Irak ordusuna alınmıştı. 642 Bristol, Finley ve Vickrey in anlattıklarını dinlerken 1919 da Amerikalı bir misyonerin kendisine anlattıklarını hatırladığını günlüğüne kaydeder. Hatırladığı olayları Finley ve Vickrey e anlatmamış, çünkü ikilinin kendisine karşı önyargılı olmalarını istememiştir. O yıllarda Amerikalı misyoner Bristol a, İran sınırındaki Ermenilerin işgalci Rus ordusuna katılarak köyleri nasıl yaktıklarını, insanları nasıl öldürdüklerini ve geride bir kedi kalmayacak şekilde önlerine çıkan her şeyi nasıl tahrip ettiklerini anlatmıştı. 643 Bristol un günlüklerinde yer alan bu kayıtlar ile Rus Yarbay Tverdohlebof un yılları arasında Erzurum işgali esnasında gördüklerini ve yaşadıklarını yazmış olduğu anılarındaki bilgiler örtüşmektedir. 644 Bristol un günlüğüne not ettiği bilgiler şöyledir: 642 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, June 27, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, June 27, 1923, s Bkz. Yarbay Tverdohlebof, Gördüklerim Yaşadıklarım (Erzurum ), Genel Kurmay Basımevi, Ankara, 2007.

276 274 Türkiye nin [Osmanlı Devleti nin] Rus ordusuna katılan Hristiyan vatandaşları [Ermeniler] tarafından işlenen mezalimler ve tahribat genellikle bilinmez. Bizim Amerikalı misyonerlerden bir tanesi, İran sınırı boyunca Kürdistan da [Mezopotamya] Rus ordusu ile birlikte bulunan Hristiyanların [Ermeniler], geçtikleri her yerdeki insan ırkını tamamen yok ettiklerini, hayvanları ortadan kaldırdıklarını bilmekteyim. Onun, o zaman açıkladığına göre; onların geçtikleri yerlerde yaşayan bir kedi bile kalmamıştı. Bu olayları Dr. Finley e söylemedim; çünkü kendisi burada doğru altyapıyı tespit etmek üzere çok kısa bir süre kalacaktı ve bunları söylemem sadece onun bana karşı önyargılı olmasını sağlayacaktı. Bu fırsattan istifade ederek ona, buradaki, uzağa kaçmamış bu ülkedeki Ermeni liderlerinin şimdi, onların arasında milliyetçi duygular ve ihtilalci eğilimleri tetikledikleri ve daha sonra onları yüzüstü bıraktıkları için Amerika yı ve Bağlaşıkları nasıl suçladıklarını anlattım. Onlara ayrıca, ihtilalci propagandadan önce burada yaşamakta olan Ermenilerin Hristiyan ırklar arasında dağıldıklarının ve doksanlardan [1890 lar] önce Hristiyanların kendilerine ait köylerinde, istedikleri kadar çok sayıda okula ve kiliseye sahip olduklarını ve askerlik hizmeti için çok az bir vergi ödediklerinin bana bizim Amerikalılar tarafından anlatıldığını söyledim. Dr. Finley ve Bay Vickrey, her ikisi de onlara Yakındoğu seyahatleri esnasında sağlamış olduğum yardımlar için bana teşekkür ettiler. Onlara, Donanmanın ve Yüksek Komiserliğin burada Amerikan çıkarları için gereken her türlü desteği ve yardımı sağlamak için hazır bulunduğunu söyledim. 645 Bristol, 1923 yılı Kasım ayı başında kendisini ziyarete gelen Bayan MacIlvaine de Finley ile Vickrey e anlattıklarını tekrarlamıştır. 646 Bristol, Ermenilerin kendilerini kışkırttıkları, milliyetçi duygularını körükledikleri ve sonra yüzüstü bıraktıkları suçlamasıyla Amerika ve Avrupa ya büyük bir kızgınlık duyduklarını daha sonra kendisini ziyaret eden NER heyeti üyeleri Jaquith, Charles Fowle ve Barclay Acheson a da söylemişti. Bristol, Ermenilerin bundan sonraki geleceği sorulduğunda Müslümanlar ile Hristiyanlar [Ermeniler] arasındaki nefretin zamanla ortadan kalkmasını ve onların hep birlikte aynı ülkenin vatandaşları olarak yaşayabilmesini umduğunu, fakat kendilerinin bu yolda bir girişimde bulunmasının büyük hata olacağını söyledi. 647 Bunun üzerine Fowle, Ermenilerin Suriye den Fransa ya gönderilmesi ya da Türkiye ye geri getirilmesi hakkında ne düşündüğünü sorunca Bristol, suyun akışının engellenemeyeceğini, fakat önce yetimlerin ve diğerlerinin hayatlarını kazanacak şekilde eğitilmesinin gerekli olduğu cevabını vermiştir. Günlüklerine ise Fowle un benim bu fikrime katıldığından çok emin değilim kaydını özellikle düşmüştür LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, June 27, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, November 2, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, January 30, 1924, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, January 30, 1924, s. 3.

277 Lozan Barış Antlaşması nın İmzalanmasından Sonraki Gelişmeler Lozan Müzakereleri tamamlandıktan ve 24 Temmuz 1923 tarihinde Türk - Bağlaşık Barış Antlaşması, 6 Ağustos 1923 tarihinde ise Türk-ABD Genel Antlaşması imzalandıktan yaklaşık iki ay sonra İstanbul daki işgal sona ererek şehirdeki yetki tamamen TBMM nin idaresine geçmiştir. İstanbul daki Bağlaşık işgalinin sona ermesinden sonra, Türk vatandaşı iken aynı zamanda Amerikan vatandaşlığı da kazanmış olan Ermeni ve Rumlara yapılacak polis işlemlerinde sorunlar çıkmaya başladı. Savaş öncesinde bu kişiler kapitülasyonlardan yararlanıyor ve kendileri Türk polisi tarafından tutuklanamıyordu. İşgal süresince ise Bağlaşık kolluk güçleri bu çifte vatandaşlara karşı herhangi bir işlemde bulunmamıştı. Lozan sonrasında artık kapitülasyonlar yürürlükte olmadığı için, özellikle Osmanlı Devleti nden ABD ye göçerek ikinci bir vatandaşlık kazanan Ermeniler, Türkiye ye döndüklerinde sorun çıkarmaya ve sorunlarla karşılaşmaya başladılar. 649 Bu durum, 1927 yılında ABD ile diplomatik ilişkiler başlayıncaya ve ertesi yıl iki ülke arasında yeni bir antlaşma akdedilinceye kadar devam etmiştir. Talepler sorunu da sonradan Amerikan vatandaşlığı kazanmış Türk uyruğu Ermenilerle alakalıdır. Bunların bir kısmı komitacıydı. Diğer bir sorun, işgal döneminde ve Millî Mücadele esnasında, işgalcilerin korumasında suç işleyen ya da işgalciler ile birlikte hareket eden işbirlikçi Ermeniler ve Rumlardır. Bunların büyük kısmı İstanbul a sığınmıştı. Çünkü İstanbul Bağlaşık işgal güçlerinin denetimindeydi. Lozan sonrasında İstanbul daki işgal askerleri çekilince hükûmet, bu suçlu ve işbirlikçileri yargılamak için harekete geçti. Kapitülasyonlar resmen kalkmıştı ama İstanbul daki yabancı temsilcilikler bu kişiler lehine aracı olmakta gecikmediler. Bristol da bu tür davalara bir şekilde aracı olanların arasındaydı. Örneğin, işgal döneminde Adapazarı nda elinden alındığını iddia ettiği ipekleri İngilizlerin yardımı ile geri alan Hagop Deyleryan isimli Ermeni, tutuklanarak yargılanmak üzere Adapazarı na götürülmek istediğinde Peet ve Bristol devreye girmekte gecikmedi yılına kadar bu tür hadiseler sıkça yaşanmıştır. Olayların akışı böyleyken Erivan daki Türk diplomatik temsilciliğine Ermeniler tarafından bir saldırı gerçekleştirildi. Saldırı, Hükûmet tarafından Sovyet makamları nezdinde protesto edildi. 651 Bu esnada gündeme gelen diğer bir 649 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, August 4, 1923, s. 1-4; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, October 10, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, September 4, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, Report of Operations for week Ending 28 October, Part Four.

278 276 sorun, Amiral Bristol un artık bir işgal dönemi uygulaması olan Yüksek Komiser unvanını kullanmaya devam etmesidir. Amiral Bristol, iki ülke arasında diplomatik ilişki kuran antlaşma Senato tarafından onaylanmadığı ve kendi durumu belirsiz olduğu için bir süre daha unvanını kullanmakta ısrarcı olmuştur. 652 Ermeni Patriği Zaven Efendi nin istifasından sonra Patrik Vekili seçilen Monsenyör Arslanyan, Ekim ayı sonunda Yüksek Komiser Vekili Howland Shaw ile görüşerek cemaatinin sorunlarını dile getirir. Türkiye de Cumhuriyetin ilanından birkaç gün önce gerçekleşen bu görüşme çok gizli tutulmuştu ve Bristol görüşme tutanaklarını günlüklerine kaydetmemeyi bile düşünmüştü: 653 Aşağıda Bay Sahw ın Ermeni Patrik Vekili Monsenyör Arslanyan ile yapmış olduğu görüşmenin özeti bulunmaktadır. Bu görüşme çok büyük önemi olmasaydı görüşmenin gizli tutanağını günlüğüme kaydetmeyecektim. Ermeni Gregoryen Patrikliği Vekili Monsenyör Arslanyan beni bugün kendisinin Pera da bulunan Bolouk-Bazar Ermeni Kilisesi yakındaki bürosunda kabul etti. Dr. Hagopiyan da görüşmede vardı ve tercüme etti. Monsenyör Arslanyan a, Amiral Bristol un ricası üzerine Türkiye deki Ermeni cemaatinin örgütlenmesi ve geleceğiyle ilgili belli bilgileri almak üzere geldiğimi açıkladım. Bu bağlamda, Amiral Bristol un Monsenyör Zaven ile geçen Kasım da ve Dr. Hagopiyan ile geçen Haziran da gerçekleştirmiş olduğu görüşmeler hakkında bilgi verdim. İlk olarak Monsenyör Arslanyan ın konumunu öğrenmek istedim. Ona, kendisinin Patrik Vekili olduğunu bildiğimi, fakat Türk Hükûmeti tarafından bu görevinin tanınıp tanınmadığı hakkında bilgi sahibi olmadığımı belirttim. Monsenyör Arslanyan, Ermeni Patrikliğini idare eden kanuna göre, kendisinin Patrik Vekili olarak seçilmesini yasal olarak Türk Hükûmeti ne bildirdiğini fakat henüz bu bildirimin alındığına dair resmi bir cevap gelmediğini söyledi. Kendisi ayrıca, Patrikliğin Ermeni okulları ve diğer çözüm bekleyen sorunlar ile ilgili olarak Türk Hükûmeti ile gayriresmi olarak iletişim hâlinde olduğunu söyledi. Monsenyör Arslanyan a, yakın gelecekte Patrikhane nin statüsünün yükseltilmesiyle ilgili olarak Türk Hükûmeti ne başvurmak niyetinde olup olmadığını sordum. Bu sorunu gündeme getirmeden hadiseleri seyrine bırakmanın daha uygun olacağını düşündüğünü söyledi. Bana bunun takip edilebilecek en makul plan olup olmadığı konusunda ne düşündüğümü sordu. Bunu çok sık duyduğumu ve uyumakta olan köpeğe dokunmamanın daha uygun olacağı şeklinde cevap verdim. Monsenyör Arslanyan benimle aynı şeyi düşünüyordu. 652 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, December 5, 1923, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, October 25, 1923, s. 8.

279 277 Sonraki başlık Ermeni Cemaatinin okullarıyla ilgiliydi. Monsenyör Arslanyan, okulların geçen Ekim de her zamanki günde açıldığını ve herhangi bir problem olmadan eğitime devam edildiğini söyledi. Türklerin bu okullardaki bazı öğretmenlere karşı çıktığını, fakat açıklamalar kendilerine gönderildiğinde başka bir şey yapmadıklarını söyledi. Her okulda üç Türk öğretmen bulundurulması şartından dolayı Ermeni ilkokullarına başvurular ile ilgili sorunlar yaşandığını söyledi. Bu kuralın ilkokullar için uygunsuzluğu göz önüne alındığında ve Türklere anlatıldığında Türk makamları bu talepten vazgeçtiler. Monsenyör Arslanyan, Ermeni okullarıyla ilgili çok sayıda sorunun Türk Halk Eğitimi Komiseri Saffet Bey ile görüşüldüğünü belirtti. Monsenyör Arslanyan a, Türkiye deki Ermenilerin geleceğini nasıl öngördüğünü sordum. İçerideki [İç Anadolu daki] farklı yerlerden bir süre önce almakta olduğu haberlerin Ermenilere karşı devam eden bir zulmün mevcudiyetini göstermediğini söyledi. Elbette bir Türk ün belli Ermenilerin mülkünü sahiplendiği ve muhatabını belli şekilde sindirdiği hadiseleri duyduğunu söyledi. Monsenyör Arslanyan genel olarak her şeyin Hükûmetin takınacağı tavra bağlı olacağını düşünüyordu. Şayet Hükûmet müsamahakâr bir tavır takınırsa ve Ermenilere karşı yapılan zulümlere gözlerini kapatırsa gelecek karanlıktır. Fakat şayet Hükûmet Ermenilerin rahatsız edilmeyeceğini açıklarsa işler kendiliğinden düzelecektir. Monsenyör Arslanyan a, Nisan ayı sonunda kendisi ile ilgili okuduğum bir mülakatın Le Journal d Orient te yayımlandığını söyledim. Monsenyör Arslanyan ın Adnan Bey ile görüşmesini anlatan bu mülakata göre; açık olarak kendisinin artık bir Ermen Ulusal Yurdu için çalışmaları reddettiği ve Ermeniler için yapılabilecek en uygun şeyin Türkler ile birlikte yaşamanın yollarını aramak olduğunu söylediğini hatırlattım. Monsenyör Arslanyan a bu mülakatın bir yanıltmaca mı olduğunu, yoksa kendisinin samimi fikirlerini mi temsil ettiğini sordum. Sorumu geçiştirerek Adnan Bey ile görüşmesi esnasında Türk gazetelerinin kendisini iki ırk arasındaki anlaşmazlıkları kışkırttığı şeklinde suçladığını ve bundan üzüntü duyduğunu belirtti. Hatırladığım kadarıyla Monsenyör Arslanyan tarafından verilen bu beyanlar Adnan Bey e değil, görüşmeden sonra basın temsilcilerine verilmişti. Tekrar, Monsenyör Arslanyan bu soruyu direkt olarak cevaplamaktan kaçınarak bana basın temsilcileriyle konuşurken kendisinin ne kadar dikkatli davrandığını söyledi. Bu soruya direkt cevap almak için tarafımdan yapılan bu ikinci başarısız teşebbüsten sonra, konuyu kapattım. Monsenyör Arslanyan a, pek çok kere, hatta Ermenilerin kendilerinden bile, Türkiye deki Ermenilerin, dostlarının [Amerika ve Avrupa] onları yalnız bırakmalarını tercih edeceklerini söylediklerini duyduğumu söyledim. Ona, kendi görüşüne göre bu beyanın Ermenilerin düşüncesini yansıtıp yansıtmadığını sordum. Bunu doğal olarak çok büyük sözlerin verilip ortada bırakılanların görüşü olduğunu söyledi.

280 278 Lozan Barış Antlaşması nın Azınlıklar ile ilgili maddelerine değinerek Monsenyör Arslanyan a bunların uygulamadaki değerinin ne olabileceğini sordum. Bana, azınlıkların Türkiye deki durumları hakkında şüphe uyandırmadan bu maddelerin tatbiki için Türklere başvuramayacaklarının söylendiğini belirttim. Monsenyör Arslanyan, cemaatinin okul sorununu örnek vererek bunun doğru olduğunu ima etti. Türk yetkilileriyle iş görmeye alışmış belli Ermeniler arasında uygulanabilecek düzenlemeler yapıldığını söyledi. Şayet kendi bu Ermenileri açıklar ve Lozan Antlaşması nın maddelerinin uygulamasını isterse kesinlikle durumlarını zora düşüreceğini belirtti. Monsenyör Arslanyan imzacıların azınlık maddelerinin uygulandığını gözlemlemekle yükümlü olduğunu belirtti. Monsenyör Arslanyan a imzacıların bu maddelerin uygulandığını garanti edip etmeyeceklerini sordum. Geçmişte yapılanların bu anlamda gelecek için çok ümit vermediği cevabını aldım. Bir kere daha Ermeni okulları ve diğer kurumların durumunu gündeme getirdim ve Patrikliğin yeni statüsünün belirleneceği zaman kendilerinin laik kimselerin 654 bir komitesine mi dayanacaklarını ya da Patrikhanenin kendi öz gücüne dayanarak mı yollarına devam edeceklerini sordum. Monsenyör Arslanyan, bu soruma cevap olarak cemaatleri bağımsız sayan kilise sistemi ile Ermeni Cemaatinin idare edileceğini belirtti. Cemaat ilişkilerinin kontrol edilmesi daima laik kimselerin elindeydi ve cemaatin liderinin dinî bir kişilik olmasından dolayı Türklerin geçmiş 450 yılda laik bir kimseyi milletin başı olarak kabul etmekte gönülsüz davrandığını belirtti. Bu bağlamda Ermenilerin durumu Rumlarınkinden büyük farklılığa sahiptir. Ermeni okulları şu anda hâlen laik kişilerden oluşan bir komite tarafından yönetilmektedir ve bu anlamda cemaati laikleştirmek için herhangi bir değişikliğe ihtiyaç yoktur. Mülakatı bitirirken Monsenyör Arslanyan a yapmış olduğum ziyaretin kuşkusuz farklı sorgulara neden olacağını söyledim. Kendisine böyle bir şey sorulduğunda yetimlerle ilgili olarak geldiğimi söyleyeceğini belirtti. Bunun benim için tamamen tatmin edici olduğunu söyledim ve ona, görüşmemizin ben ve Amiral Bristol tarafından çok gizli tutulacağı güvencesini verdim. 655 Amiral Bristol, yardımcısı Shaw ı Arslanyan a göndererek son gelişmeler hakkında bilgi almak ve Türkiye deki Ermeni cemaatinin nabzını tutmak istemişti. Böylece, hem Ermeni lobisinin baskısı altında olan Dışişleri Bakanlığı bilgilendirilecek hem de talepler sorunu görüşmelerinde nasıl bir yöntem takip edileceğine karar verilecekti. 6 Ağustos 1923 tarihinde Lozan Antlaşması nın imzalanmasından sonra bir an önce Türkiye ye dönmek isteyen İsmet Paşa ve heyeti 7 Ağustos ta Lo- 654 Kilise dışından olan ve Ermeni Kilisesi hiyerarşisinden gelmeyen kimse. 655 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, October 25, 1923, s

281 279 zan dan ayrılarak 10 Ağustos ta İstanbul a ulaşmıştı. İsmet Paşa İstanbul a geldiği gün Amiral Bristol tarafından ziyaret edilmiş ve ertesi gün 11 Ağustos ta Adnan Bey in Babıali deki çalışma ofisinde gerçekleşen ikinci görüşmede talepler sorunu gündeme gelmişti. Bristol görüşmede, önemli olanın antlaşmanın imzalanması olduğunu ve talepler sorununun da çözüme kavuşturulacağından kuşku duymadığını söylemişti. 656 Bu esnada ABD Dışişleri Bakanlığı, talepler sorunu çözülmediği takdirde antlaşmanın onayını Senato da geciktirme hakkını saklı tutuyordu. Antlaşma imzalandıktan iki gün sonra, 8 Ağustos ta Lozan daki temsilcilere ve Amiral Bristol a gönderilen talimatta, Turlington ve Shaw ın İstanbul a ulaştıktan sonra şahsen Ankara ya giderek İsmet Paşa ile konuyu ele alması istenmişti. Dışişleri Bakanı Hughes, talepler sorununda Amerikan vatandaşlığına alınmış eski Osmanlı uyruklarının durumu gündeme getirilerek görüşmelerin zora sokulmaması talimatını da vermişti. Görüşmelerin gidişatına göre bu talepler gündeme getirilecek fakat ısrarcı olunmayacaktı. İki ülkenin vatandaşlık kazanma kanunları arasında çatışma vardı ve vatandaşlığa kabul sözleşmesi talepler sorunu çözüldükten sonra müzakere edilecekti. Bu esnada Amerikan Hükûmeti kendi vatandaşları tarafından Türkiye ye karşı yöneltilen talepleri toplayarak dosyalamaya başlamıştı. 657 Bu gelişmelerden sonra Bristol, dönüşümlü olarak Ankara da mümessillik yapan Maynard B. Barnes i talepler sorununda görüşmelerde bulunmak üzere Ankara ya göndermişti. İlerleyen günlerde talepler konusundaki görüşmelerden sonuç alınamamış ve bu durum ABD deki Ermeni lobileri tarafından kullanılan en güçlü argümanlardan bir tanesi olmuştur. Shaw ın mülakat esnasındaki ısrarlı sorularına karşın Arslanyan ın ulusal Ermeni yurdu talebinden vazgeçildiğini söylemekten özellikle kaçınması önemli bir husustur. Selefi komplo iddialarına ek olarak bu nedenden ötürü görevden uzaklaştırılmıştı. Bu durum Arslanyan ın aklında Türkiye den koparılacak topraklar üzerinde bir ulusal Ermeni yurdu kurma düşüncesinin var olduğunu düşündürmektedir. Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra, çok sayıda Amerikalının Türkiye ye geldiği ve bunların büyük kısmının Bristol u ziyaret ettiği görülür. Gelenlerin bazıları NER temsilcisi, hükûmet görevlisi, tacir, işadamı, gazeteci, yazar, misyoner, papaz, piskopos, Amerikan vatandaşı olmuş Türk uyruklarından oluşuyordu. Kasım ayı sonunda Bristol u ziyaret eden Walter Farwell de bunlardan bir tanesidir. Farwell, Ermeni sorununu mütalaa etmek ve bilgi almak üzere 656 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, Confidential, August 11, PRFRUS 1923, C. II, age., s , 1176.

282 280 Bristol ile görüşmeye gelmişti ve Amerika da Ermenilerin hep acı çektiği şeklinde çok büyük ilgi uyandıran yazılar yayınlandığını, bu nedenle kendisinin İstanbul a geldiğinde gerçek olduğuna inandığı bu olaylarla ilgili bir şey bulamamasının yanlış olduğunu söyleyerek bir çıkış yaptı. 658 Bristol Farwell in bu sözlerine karşı, bu zamana kadar günlüğüne yazdıklarından örnekler vererek Ermeni sorununun gerçek şeklini anlatmaya çalıştı. Görüşme sonrasında Bristol Farwell e Türkler tarafından yeni hazırlanmış olan Pontus Meselesi isimli kitabı verdi ve Lord Bryce tarafından kaleme alınmış olan Mavi Kitabı 659 da kendisine ulaştırmaya çalışacağını söyleyerek Yakındoğu üzerindeki büyük hesaplaşmanın tarihsel zeminine işaret etti yılı Şubat ayında yine Amerika dan gelen bir grup turist Bristol u ziyaret eder. Bristol ve ekibinin hazır bulunduğu görüşmede, Bay ve Bayan M. C. Taylor, Dr. Dunber Roy, Bayan A. Peterson, Bayan E. Stettinius, Bayan M. Stone, Bay R. M. Scotten ve Bay J. P. Moffat bulunuyordu. Moffat, Millî Mücadele döneminde NER İzmit birim temsilcisi olarak görev yapmıştı. Kalabalık bir topluluktan oluşan sohbet esnasında konuşma kaçınılmaz olarak Ermeni sorununa ve yeni kurulmuş olan cumhuriyet idaresine geldi te Amerika ve Avrupa da Türkiye de kurulmuş olan cumhuriyet idaresinin uzun ömürlü olamayacağı beklentisi çok yaygındı. Bu beklenti biraz da gayrimüslimlerin ayrılmasından sonra geride kalan Türk halkının kendisini idare edemeyeceğine olan inançtan kaynaklanıyordu. Bu inanç öyle kemikleşmişti ki 1930 lu yıllarda bile genç Türkiye Cumhuriyeti nin çökeceğini bekleyenler vardı. Bristol un konukları ile yapmış olduğu sohbetin ayrıntıları günlüklerine şöyle yansımıştır: Akşamüstü bazı misafirlerimiz vardı; Bay ve Bayan W. C. Taylor, Dr. Dunber Roy, Bayan A. Peterson, Bayan E. Stettinius, Bayan M. Stone, Bay R. M. Scotten ve J. P. Moffat. Personelin dışında olan misafirler Belgenland gemisindendi. Akşam yemeğinden sonra biraz politikadan konuşmaya başladık ve misafirler buradaki şartlar ve durum ile yakından ilgilendiler. Mümkün olduğu kadar tarafsız ve doğru bir şekilde onlara durumun fotoğrafını göstermeye çalıştım. Bu turistler arasında, Amerika Birleşik Devletleri nde öne çıkmaya 658 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, November 22, Aslında Lord Bryce ın katkıları bulunsa da Arnold Tonybee, İngilizlerin propaganda amaçlı yazdırmış olduğu Mavi Kitab ı kaleme alan kişidir. Ahmet Rüstem Bey 1918 yılında Fransızca olarak kaleme almış olduğu Ermeni mezalimlerini anlatan kitabında Tonybee nin çok kolay tarihçi olduğunu ve gerçekleri çarpıttığını kaydetmişti. Ahmet Rüstem Bey in, Tonybee nin İngiliz istihbarat elemanı olarak çalıştığını bilmeden böyle bir tespitte bulunması çok önemlidir. Bkz. Ahmet Rüstem Bey, age., s ; Merril D. Peterson da, Tonybee nin Ermeni katliamlarını hikâye eden kitapları İngiliz Dışişleri Bakanlığı nın Foreign Office talebi ile yazdığını kaydeder. Bkz. Peterson, age., s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, November 22, 1923.

283 281 başlayan aynı şekildeki düşünceyi, Ermenilerin sempatiyi ve başlarına gelenler için üzülmeyi hak etmedikleri fikrini gördüm. Bu fırsattan istifade ederek bunun tamamen adil olmadığını söyledim. Ayrıca, Ermenilerin Türk Hükümetine karşı isyan etmesi, Türklerin milliyetçi duygulara sahip olmalarını sağlamış ve kendi uluslarını kurabileceklerine teşvik etmiştir. Ermeniler mümkün olan her yolla Türk Hükûmetine ihanet etmişlerdir. Biz, desteğimizi çekip onları kendi kaderleriyle baş başa bıraktığımız için diğer uluslar ile birlikte suçlanması gerekenin bizler olduğunu söyledim. Ermenilerin kişisel karakterlerinin çekici olmadığını, fakat bunu bizim onları bu zamanda terk etmemizin nedeni olamayacağını söyledim. Bununla birlikte, Ermenilerin ve Rumların her fırsat bulduklarında Türklerin yaptığı aynı tür mezalimleri yaptıklarını söyledim. Şimdiye kadar bu ırkların hangisi söz konusu olursa olsun, bunlar benim bakış açımdan tamamen aynıdır. Amerika daki problem, hadiselerin sadece istenilen tarafının anlatılarak insanlarımızın Ermeniler ile ilgili her şeyin iyi olduğuna ve hiçbir şeyin kötü olmamasına inanması olduğu ve şimdi onlar [vatandaşlarımız] hiçbir şeyin umdukları ve bildikleri gibi olmadığını görünce Ermenilerin aleyhine dönmüşlerdir. Türklerin kendilerini idare edebilecek bir hükûmeti yönetebilecek yeterlilikte olup olmadıkları konusunda ne düşündüğüm sorusu ile ilgili olarak yönetebileceklerine inanmadığımı ve onların herkesin bildiği çürümüş bir hükûmet sistemi ile yüzyıllar boyunca böyle bir çevrede nasıl otokratik/despot bir şekilde bir imparatorluğu idare ettiklerini anlayamadığımı söyledim. Bu çevre, Türklerin akıl ve ahlakî olarak çökmesine neden olmuştur ve buna ek olarak idare etmek için onlara herhangi bir deneyim kazandırmamıştır. Türklere kendi hükûmetlerini geliştirmek için bir şans verilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda şunu da belirtmek isterim ki biz bağımsızlığımızı ilan ettikten on dört yıl sonra bir anayasa oluşturabilmiş ve hükûmet kurabilmiştik. Ayrıca şunu da söylemek gerekir ki bizim o zamanki liderlerimiz dönemlerinin dünyadaki en akıllı, zeki ve ahlaklı kimseleriydi ve onlar hükûmet kurarken Türklerin bugün karşı karşıya olduğu handikaplara sahip değillerdi. 661 Görüldüğü gibi Bristol her ne kadar Genç Türkiye Cumhuriyeti nin ayakta kalabileceğinden kuşkulu ise de Türklere bir şans verilmesine taraftardır. Ayrıca, Amerikan kamuoyu Ermenilerin propagandalarından bıkmış olsa, hâlen Ermeni lobileri, ABCFM ve Kilise Birlikleri Türk-Amerikan Lozan Antlaşması nın onayını geciktirebilecek etkinliğe sahiptil. Amerikalı turistlerden birkaç gün sonra Bristol u B. C. Howard ve kızı C. Howard ziyaret etti. Türkiye de bir eğitim girişimi başlatmak isteyen A. K. Jen- 661 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, February 12, s. 3.

284 282 nings 662 de görüşmeye katılmıştı. Howard ve kızı C. Howard bir süre ABD Eski İstanbul Büyükelçisi Morgenthau ile birlikte Yunanistan da çalışmıştı. Dolayısıyla bir Türk düşmanı olan Morgenthau nun fikirlerinden etkilenmişti. Bristol ve Jennings anne kıza, Türkiye deki meselenin din sorunu değil, politika olduğunu söyleyerek onlara hadiselerin kendilerine asla anlatılmayan diğer yanını anlatarak gerçekleri göstermeye çalıştılar. Günlüklerdeki ayrıntı şu şöyledir: Öğle yemeği için Bayan B. C. Howard, onun kızı Bayan C. Howard ve A. K. Jennings misafirimiz oldu. Yemek süresince Yunanistan, Hristiyanlar ve bu bölgedeki Müslümanlar ile ilgili olarak canlı bir tartışma yaptık. Bayan Howard, diğer pek çok Amerikalı gibi bu ülke hakkında hiçbir şey bilmeden Yakındoğu daki Hristiyanların gerçek Hristiyanlar olduğunu düşünüyordu. Bay Jennings ve ben onu, bunun dinden daha çok politik bir gösterim olduğuna ikna etmeye çalıştık. O ayrıca, Müslümanların dindar fanatikler olduğunu düşünüyordu ve tekrar ikimiz, onların [Müslümanların] en az dünyadaki herhangi bir mezhep kadar dinlerinde liberal düşüncelere sahip olduklarını ve onların dininin her şeyden daha çok politik gösterime sahip olduğuna onu ikna etmeye çalıştık. O ve kızı Morgenthau ile birlikte bir süre Yunanistan da bulunmuşlardı ve bu sürede Yunanistan ın çok fazla suiistimal edilmiş bir ülke olduğuna ve Yunan halkının büyük bir acımayı hak eden bir ulus olduğuna inanmışlardı ve örneğin o defalarca zavallı Yunanistan diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Bunun üzerine ben ve Jennings kahkahalar ile güldüğümüzde, biraz şaşırdı. O ayrıca, Türklerin fanatik katliamlarından bahsetti ve ben Ermeni ve Rumlar tarafından işlenen mezalimlerin ayrıntılarını anlatınca oldukça şaşırdı ve ona burada bulunduğum süre içinde asla gerçek herhangi bir katliam olmadığını, korkunç muameleler eşliğinde sürgünler olduğunu, bazen insanların öldürüldüğünü ve aynı zamanda insanların evlerinden ve yurtlarından sürüldüğünü söyledim. Dünyanın bu parçasındaki durumu bilen herkes bu ırkların az ya da çok benzer olduğunu ve idareyi ele geçirenin diğerine benzer şekilde mezalim yapmakta tereddüt etmediğini söyledim. Ben Türklerin veya diğer ırkların tarafını tutmuyorum ve dürüstlüğün temsilcisi olarak oyunun adil oynanmasına inanıyorum. Yurttaki Amerikalılar hadiselerin sadece istenilen tek tarafı ile beslendiği için buradaki şartlar hakkında bir fikirleri yoktur ve bu nedenle bilinçsiz olarak çok adaletsiz bir oyun oynamaktadırlar. Ona, Türk hapishanelerine yapmış olduğu ziyareti sordum ve kendisinin sadece kısmen tamamlanabilmiş bir tek hapishaneyi ziyaret ettiğini ve binayı tamamlamak için etrafta tüm malzeme, tuğla, kiremit, çimento vs. olduğunu söyledi. O, hapishane görevlileri hakkında oldukça olumlu konuştu ve onların modern hapishane metotlarından habersiz olduklarını söyledi LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, March 12, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-V, War Diary, February 16, s. 3-4.

285 283 Bayan Howard ve kızının anlattıkları aslında Amerika da yürütülen Türk karşıtı propagandanın boyutlarını da ortaya koymaktadır ve bu propagandanın ne kadar etkili olduğunu da göstermektedir. Oysa Bristol ve Jennings in söylediği gibi, gerçekler onlara anlatılandan çok farklıydı ve kendileri bilmeden büyük bir adaletsizliğe alet oluyorlardı. Cumhuriyet kurulduktan sonra Türkiye ile ilgili çalışma yapmak isteyen Amerikalıların sayısında bir artış gözlenir. Bunlardan bir tanesi de Louise Richards isimli bayandır. L. Richard Türkiye ile ilgili bir kitap kaleme almak istiyordu, fakat olayların gerçek yüzünü tüm çıplaklığı ile ortaya koyup koymama konusunda kararsızdı. Çünkü, gerçekler şimdiye kadar alışılagelmiş propagandadan çok farklıydı ve bunu en yalın şekliyle yansıtan Bristol idi: 664 Bir Amerikalı kadın olan ve burada Türkiye ile ilgili bir kitap yazmak isteyen Bayan Louise Richards geldi. Türkiye hakkında yazarken ne yapması gerektiğini sordu. Gerçek hadiseleri yazsa Amerika Birleşik Devletleri ne geri dönmeye cesaret edemeyecekti. Belkıs Asım Hanım ı gördüğünü ve onun kendisine doğruları yazmasını söylediğini fakat aynı zamanda gerçekleri yazarken ve hadiseleri olduğu gibi anlatırken Bayan Richards ın sorunların nasıl iyileştirileceği konusunda tavsiyelerde bulunmasının da Türkler tarafından tercih edileceğini söylemiş. Bayan Richards a, burada bulunduğum süre içerisinde tespit ettiğim en önemli şeyin, hadiseleri, -herhangi birisinin lehinde ya da aleyhinde olsun- olduğu gibi söylemek olduğunu belirttim. Ona da aynı şeyi yapmasını tavsiye ettim. Bunun üzerine bana, birkaç yıl önce burada İstanbul da büyükelçilik kâtibi olarak görev yapan bir İngiliz diplomat tarafından yazılmış olan kitaptan bahsetti. Kendisi bu kitabı takma adla yazmıştı, çünkü kendi adını kullansaydı yazdıklarını dile getirmesi imkânsızdı. Bu kitapta, Ermenileri kışkırttıkları ve Türkiye deki yaşamlarından memnun olmamalarını sağladıkları için Amerikalı misyonerleri ve İngiliz Konsoloslarını suçluyordu. Kendisinin de aynı şekilde yazıp yazamayacağını sordu. Ona, hadiselerden emin olunca elbette yazabileceğini, İngiliz diplomat tarafından yazıldığını söylediği kitap ile ilgili önemli bir nokta olduğunu söyledim. Ben, defalarca bizim vatandaşlarımıza aynı şeyleri söylemiştim. Bana göre Amerikalılar, Ermenilerle ve bu ülkedeki insanlarla birleştiklerinde Amerika nın koruması gereken tarafsızlığı yerine getirmedikleri için gerçek Amerikalı olamayacaklardı. Bir defasında Dr. Marden e misyonerlerin bu bilinçsiz davranışlarını işaret ettiğimde kendisinin çok kızdığını hatırladım. Fakat ona bizim bu insanlarla birleşmemizin onların tarafını tutmamıza neden olduğunu ve bu ülkedeki sorunlarda tamamen tarafsız bir tavır takınmak yerine on- 664 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, June 10, s. 2-3.

286 284 ların fikir ve idealleri tarafından yönlendirildiğimizi söylediğimde bunu kabul etmişti. 665 Louise Park Richard, altı ay sonra, 1924 yılı sonunda Bristol u tekrar ziyaret ederek yazdıkları hakkında bilgi verdi. Bayan Richards, NER in çalışmalarını da ele almıştı ve NER in Türkiye de, Müslümanların büyük oranda yardıma ihtiyaç duymasına rağmen sadece Hristiyan ırklara hizmet verdiğini söylemişti. Bristol Bayan Richards ın bu fikrine katıldığını söyledi, fakat günlüğüne NER in Müslümanlara yardım etmesinin Ermeniler ve bazı Amerikalılar tarafından engellendiğini kaydetti. 666 Her sınıftan Amerikalının yoğun olarak Türkiye ye geldiği günlerde ABD de Türklere karşı acımasız bir propaganda yürütülmekteydi ve Türk-Amerikan Lozan Antlaşmasının onayının engellenmesi için her türlü araç kullanılmaktaydı. Lozan Antlaşması nın mürekkebi kurumadan, 1923 yılı Ağustos ayından itibaren muhaliflerin çalışmaları başlamıştı. 667 Antlaşma imzalandıktan hemen sonra, Literary Digest in 1923 Ağustos sayısı, The New York World, The New York Journal of Commerce ve New York Herald antlaşmanın Türkiye deki Hristiyanlara yapılanları yasallaştırdığını ilan etmişti yılında Kardaşyan ve Gerard tarafından kurularak Millî Mücadele döneminde Türk düşmanlığı ile tanınmış ve propaganda üzerinde uzmanlaşmış ilk örgüt; ACIA (Ermenistan ın Bağımsızlığı için Amerikan Komitesi) artık bağımsızlığa kavuşturacak bir Ermenistan kalmadığı için Lozan Antlaşmasına Karşıt Amerikan Komitesi The American Committee Opposed to the Lausanne Treaty (ACOLT) adını almıştı. 669 Gerard ın komitesi olarak da bilinen ACOLT, ACIA dönemindeki propaganda faaliyetlerinden elinde hazır bulunan tüm kadrosu, organları, gazeteleri ve etki altındaki çevreleriyle birlikte yeniden örgütlenerek Lozan Antlaşması na savaş açmıştı. Karşıt cephenin kampanyalarına özellikle Demokrat Parti liderleri de destek vermekteydi. 670 Demokratların desteğinde, ACIA Başkanı 665 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, June 10, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, December 5, Charles Edward Delgadillo, Facing the New Turkey: The Turco-Amerikan Treaty of Lausanne, , Yayınlanmamış Master Tezi, California: California State University, s Yaylalıer, American Perceptions, s Lippe, agm., s. 50; Şimşir, Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden., s. 306; Peterson, age., s Şimşir, Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden, s. 306; ACIA, 1922 yılı baharında yayınlamış olduğu rapora göre; Millî Mücadele süresince ve Büyük Taarruz öncesinde 321 farklı kitapçığın kopyasını kişiye faks çekmiş ve mektup olarak göndermişti. Ayrıca konu ile ilgili mektup gönderilmiş, kitapçıklar kiliseye ulaştırılarak Başkan a ve Kongre ye Ermenistan ın bağımsızlığına destek vermeleri için mektup yazarak baskıda bulunmaları istenmiştir. ACIA yine, Millî Mücadele süresince

287 285 Berlin eski Büyükelçisi James W. Gerard ın etkisi büyüktü. Gerard ın en büyük yardımcısı eski bir Osmanlı uyruğu olan Vahan Kardaşyan dı. 6 Ağustos ta imzalandıktan sonra Gerard, Lozan Antlaşması nı, Antlaşma nın kâfir Türklere boyun eğmek anlamına geldiğini söyleyerek eleştirmişti. 671 İlk etkili muhalefet adımı Lozan Antlaşmasının imzalanmasından üç ay sonra Senatör King den gelmişti. Senatör, 14 Kasım da Kongre de yaptığı konuşmada Bristol u Hristiyan azınlıkların sorunları ile yeteri kadar ilgilenmediği için de eleştirmişti. Senatör, Lozan Antlaşmasının onaylanmasının Ermenistan ı satmak anlamına geleceğini iddia ediyordu. 672 Senatörün bu iddiası daha sonra klişe özelliği kazanacak ve onay karşıtları tarafından sıklıkla kullanılacaktır. Bu esnada yapılanmasını tamamlayan ACOLT, antlaşma karşıtı mücadeleye hazırdı. Kongre henüz toplanmadan ve antlaşmanın onay için Senato ya gönderilme süreci başlatılmadan önce, 1923 yılı Kasım ayında Gerard ın Dışişleri Bakanı Hughes a Lozan Antlaşmasına karşı olduklarını bildiren bir mektup yazması ile ACOLT un karşıt faaliyetleri resmen başlamıştı. Gerard mektubunda; antlaşmaya Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörlerin büyük kısmının muhalif olduğunu ve bu nedenle Antlaşmanın Senato da reddedileceğini söylemekte ve Bakanlıktan Ermeni talepleri karşılanıncaya kadar antlaşmayı feshetmesini istemekteydi. 673 Karar, 24 Kasım akşamı ACIA tarafından organize edilen yemekte alınmıştı. Mektupta ayrıca, İstanbul daki misyonerlerin antlaşmanın onayına taraftar olduğunun bilindiği, fakat Türkiye de çalışarak Amerika ya dönmüş tüm misyonerlerin Antlaşmaya karşı olduğu da belirtilmişti. 674 Gerard, daha sonra mektubundaki argümanları derleyerek bir de muhtıra yayımlamış ve antlaşma taraftarlarının ileri sürdüğü tezlerin kabul edilemez olduğunu, antlaşmanın Ermenilere ihanet ettiğini ileri sürmüştü. 675 İlginç olan durum, Gerard ın gazetelerde yer alan antlaşma ve Türk karşıtı beyanlarına ABCFM Başkanı James L. Barton un cevap vermesidir. Bilindiği gibi Barton, Lozan da Türkiye nin bir parçasında Ermeni yurdu kurdurmak için uzun süre mücadele etmişti. Oysa şimdi Türk-Amerikan Antlaşması nın onaylanması için Gerard a karşı mücadele ediyordu; çünkü aksi durumda Türkiye deki ABCFM müesseseleri zarar görecekti. Barton, Gerard ın gazetelerdeki beyanlarına 26 amaçları doğrultusunda kullanabileceği papaz, rahip ve 250 okul müdürüne ulaşmayı başarmıştı. Lippe, agm., s Şimşir, Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden, s Dinç Yaylalıer, Lozan Konferansı ndan Sonra Türk-Amerikan İlişkileri I, Türk Yurdu, C. 19, s. 143, Temmuz s Lippe, agm., s Delgadillo, agt., s. 73, 75; Daniel, agm., s New York Times, Score Turk Treaty as Disgrace to Us, November 25, s. SE2.

288 286 Kasım da cevap verirken reddin Türkiye deki Amerikan kurumlarını çalışamaz hâle getireceğini söylemişti. 676 ABD de Lozan da imzalanan antlaşmaya karşı oluşturulan muhalefet, kısa sürede yeni bir propaganda fırtınası estirilerek Türk düşmanlığına dönüştü. Oysa Türkiye deki Ermeniler ve Rumlar ABD ile Bağlaşıklara, kendilerini kışkırtıp taleplerini desteklemek için bir ordu göndermedikleri ve sonra yüzüstü bıraktıkları için çok kızgındılar. Artık Türkiye de kendi çözümlerini, Türkiye Cumhuriyeti yasaları altında kendilerinin bulmasının daha uygun olacağını fark etmişlerdi yılının Ekim ayında Bristol u görmeye gelen Misyoner Dr. W. N. Chambers ve kızı Dorothy Chambers, geçmişte yapılanların unutularak geleceğe bakılmasına taraftardı. 678 Dr. Chambers 1879 yılından bu yana Türkiye de bulunuyordu ve uzun süre Adana da yaşamıştı. Dr. Chambers hatırlanacağı gibi, Millî Mücadele döneminde diğer bir misyoner olan W. Peet ile abartılı Ermeni iddialarının sözcülüğünü yapıyordu. Bu amaçla defalarca Bristol u ziyaret etmişti. 679 Lozan sonrasında ise Chambers in fikir yapısında büyük bir değişiklik görülüyordu. Bu durum biraz da Chambers in de bağlı bulunduğu AB- CFM nin ABD de artık Lozan Antlaşmasının onaylanması taraftarı olmasından ve Türkler aleyhine yürüttüğü propagandayı durdurmasından kaynaklanıyordu. Bristol ile görüşmelerinde Chambers in kızı Dorothy, Türk Ocağı nda Ermeni olayları ile ilgili bir konuşma yaptığını söylemiştir. Bristol günlüğüne, Bayan Dorothy nin Türk Ocağı nda yapmış olduğu konuşma hakkında detay vermediğini, fakat bunu öğrenmeye çalışacağını not etmiştir. 680 Erzurum olayları olduğunda kentte bulunan Chambers, olaylarda 600 Ermeni erkeğin ve 3 Ermeni kadının hayatını kaybettiğini ve bu tarihlerde şehirde yaklaşık Ermeninin yaşadığını söylüyordu. Chambers, Erzurum daki olayları abartarak ve Ermenileri haklı gösterecek şekilde aktararak Erzurum olaylarının İstanbul dan gelen talimatla yapıldığını iddia etmiştir. 681 Fakat olayların asıl nedeni, Ermeni komitacılarının silah ve mühimmat saklama ve Rusya ile birleşme faaliyetleridir. Ayrıca şu da unutulmamalıdır ki Chambers bir misyonerdi ve misyonerler tüm olayları Ermeni komitacılarını haklı gösterecek 676 New York Times, Urges Ratification of Lausanne Treaty, November 26, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, August 1, s. 1; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, October 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, October 27, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-I, War Diary, Confidential, March 4, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, October 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, October 27, s. 2.

289 287 şekilde, tek taraflı olarak nakletmeyi prensip hâline getirmişlerdi. Berlin Kongresi sonrası, Doğu Anadolu da bağımsız bir devlet kurmak isteyen Ermenilerin, ilk ayaklanma girişiminin Erzurum olayları olduğu akıldan çıkartılmamalıdır. Chambers ayrıca, konuşma esnasında Erzurum olaylarının dış devletlerin Ermenileri kışkırtması sonucu çıktığını itiraf etti. Bristol olayların gelişimini günlüğüne Türkiye deki durum ile ilgili araştırmalar, Türkiye nin içişlerine yapılan dış müdahale ve karışmalar Hristiyanlar için var olan şartları olduğundan çok daha kötü hâle getirmiştir şeklinde kaydetti. 682 Bristol da Ermeni olaylarının ilk olarak Berlin Kongresi nde Büyük Güçlerin Abdülhamit i, Hristiyan azınlıkların yararına reformlar yapmaya zorlamasından ve Osmanlı Devleti nin iç işlerine karışmasından kaynaklandığını kaydeder yılına gelindiğinde hâlen Türk-Amerikan Lozan Antlaşması onay için Senato ya sunulamamıştı ve ABD deki gecikmeden ötürü TBMM ye de sunulmayarak bekletilmekteydi. Bu nedenle iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler de hâlen savaş öncesinde olduğu gibi de facto zeminde yürümek zorunda kalmıştı yılının başında Bristol ile Halide Edip [Adıvar] görüşerek gayriresmî bir şekilde geçmişteki hadiseler üzerinde konuştular. Halide Edip, Millî Mücadele başlarında bir müddet Amerikan güdümünü savunduktan sonra Ankara ya giderek tam bağımsızlık sürecine katılmıştı yılı Aralık ayındaki Haftalık Yüksek Komiserlik Raporu, Dr. Adnan Bey in Ankara nın temsilcisi olarak İstanbul a atanmasını sevinçle karşılamış ve Halide Edip ve kocası Dr. Adnan Bey in Amerika da eğitim gören iki oğlu olduğunu belirterek kendilerinin Amerikan çıkarlarını koruyacağını kaydetmişti. 685 Bristol bu tarihte Lozan da olduğu için, haftalık rapor, Yüksek Komiser Vekili Howland Shaw tarafından kaleme alınmıştır yılı başlarında Bristol ile Halide Edip arasında yapılan ve Ermeni meselesi ile ilgili önemli ayrıntıların bulunduğu görüşmenin detayları şöyledir: Halide Hanım ile çay içtik ve bir buçuk saatlik bir gayriresmî konuşma yaptık. Ermeni sürgünleri hakkında konuşmaya başladık ve Halide Hanım, katliamlar ve sürgünlere yapılan muamele için hiç kimsenin bahane bulamadığını, fakat hadiselerin insanların bilmediği diğer tarafının da bulunduğunu ve bu nedenle 682 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, October 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, October 27, s Hayat Mecmuası, Halide Edip Adıvar ın Millî Mücadele Hatıralarından Parçalar, Yıl 4, C. I, S: 169, 1 Ocak s. 6; Hayat Mecmuası, Anadolu ya Kaçış, Yıl 4, C. I, S. 171, 15 Ocak s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, Report of Operations for the Week Ending December 17, Part Four.

290 288 insanların tüm sorunu tamamıyla anlayamadığını söyledi. Ermenilerin savaşın [I. Dünya Savaşı] başındaki eylemlerinden bahsederek onların pek çok yerde açıkça isyan çıkarttığını ve hatta Türk seferberliğini engellemeye çalışan Ermeni çetelerinin bile bulunduğunu söyledi. O daha sonra, Doğu Anadolu da ve Güneydoğu Anadolu da Rus ordusu ile birlikte hareket eden Ermeniler tarafından işlenen mezalimlerden bahsetti. Sürgünler esnasında muhafızlık yapanların yerel jandarmalar ve başıbozuklar olduğunu; çünkü Türkiye nin tüm düzenli ordusunun savaş için seferberlik hâlinde olduğunu belirtti. Halide Hanım a, Türkler elbette savaşabilecek durumdaki tüm Hristiyan ırkları, özellikle Türk Devleti ne karşı ihanette bulunan ve isyan eden Ermenileri ve Rumları toplayarak onları gözaltında tutsaydı ve onlara savaş süresince savaş esirleri gibi muamele etseydi bu uygulamaya karşı hiç kimsenin bir şey söyleyemeyeceğini belirttim. Asla affedilemeyecek olan şey, kadınların ve çocukların ve yaşlı insanların sürgün edilmesi ve onlara yapılan muameleydi. Bu konuda söyleyecek bir şey olmadığı cevabını verdi. Bununla birlikte, tamamen adil olmak gerekirse elbette Türkiye deki şartların kadın ve çocukların aktif olarak eşkıyalıkta yer aldığı pek çok ülkeden farklı olduğunu söyledim. Şöyle ki benim kendi vatandaşlarımdan aldığım haberlerden bildiğime göre eşkıyalar dağlardan Samsun a inerek buradaki evlerde saklanıyorlardı ve dağlara geri dönmek için gerekli cephane ve diğer ihtiyaçlar bu evlerden kendilerine verilerek dağlara dönüyorlardı ve bu tür hadiseler içerilerdeki Hristiyan köylerinde çok sık oluyordu. Yine de kadın ve çocuklara sürgün veya başka şekilde yapılan muamele haklı gösterilemez. Halide Hanım a Doğu Anadolu da görev yapmış olan Rus subaylarının kitaplarına nasıl ulaşabileceğimi sordum. Bu sorunu iki taraflı olarak değerlendirmeye çalıştığımı ve kitapları elde ederek hadiselerin diğer kısmını da görmek istediğimi söyledim. 686 Bu kitapların varlığından haberdardım. Çünkü bu kitaplardan derlenen alıntılar Ermenilerin sürgünleriyle ilgili Türk kitapçıklarında yayımlanıyordu. Bay Bristol, Cemal Paşa nın anılarında 687 bu kitaplardan örnekler gösterdiğini söyledi. Halide Hanım kendisinin bu kitaplardan haberdar olmadığını, fakat onlar hakkında bazı şeyler duyduğunu söyledi. Bundan sonra Cemal Paşa hakkında konuşmaya başladık. Çünkü Halide Hanım okul ve yetimhaneleri düzenlemek için oraya gittiğinde Cemal Paşa Suriye de komutandı. O, Cemal Paşa döndükten sonra dünyanın bu parçasında [Suriye de] bir yıl daha kaldığını söyledi. Enver, Talat ve Cemal Paşalar ile ilgili olarak o Enver Paşa nın dürüstlüğünden, korkusuzluğundan ve doğru yaşayışından övgüyle 686 Erzurum un işgalinde Rus ordusunda yarbay olan Tverhohlebof un anıları bu kapsamda ilk akla gelenlerdendir. Yarbay Tverhohlebof un anıları Genel Kurmay Başkanlığı tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Bkz. Tverdohlebof, age. 687 Bkz. Cemal Paşa, Hatıralar, İş Bankası Kültür Yayınları, 5. Baskı, Haz. Albay Kabacalı, İstanbul s

291 289 bahsetti. Söylediğine göre, Enver Paşa nın hayatında kendi eşinden başka kadın olmadığını, sigara içmediğini ve alkol kullanmadığını söyledi. İlk başlarda onun hırslı olmadığını, fakat bu karakterin daha sonra geliştiğini söyledi. Enver Paşa hırslı ve kibirli olmuştu. Burada şunu açıklamak gereklidir: Halide Hanım Türk toplumuna çok az katılmaktadır ve diğer Türk kadınları ile konuşurken onların Halide Hanım dan çok fazla hoşlanmadıklarını fark ettim. Onlar bana daima onun büyük babasının sonradan Müslüman olan ve Müslüman kadınla evlenen bir Yahudi olduğunu söylüyorlardı. Diğer Türk kadınlarının Halide Hanım ı kıskanıp kıskanmadıklarını ya da onu sevmemeleri ile ilgili başka bir neden olup olmadığını asla belirleyemedim. Biraz da politika üzerinde konuştuk ve Halide Hanım yeni partinin yavaş gittiğini fakat iyiye doğru gittiğini söyledi. Türkiye nin gerçek bir Cumhuriyet olabilmesi için şu andaki gibi doğrudan veya doğrudan olmayan seçim ya da direkt seçim ile de olsa evrensel oy hakkı kapsamında gizli oy kullanılması gerektiğini söyledim. Ona, gizli oy kullanma hakkının seçim sisteminden bile daha önemli olduğunu vurguladım. Kitaplar, insanlar ve hadiseler hakkında böyle bir genel konuşma yaptık. Bu sefer Halide Hanım ı her zamanki gibi ilgi çekici ve her zamankinden daha konuşkan bulduk. 688 Bristol ile Halide Edip Hanım ın görüşmesinde ortaya çıkan çok önemli bir ayrıntı vardır. Amerikalı misyoner, tacir ve devlet görevlilerinin vermiş olduğu bilgilerin de teyit etmiş olduğu bu gerçek, eşkıyalığın sadece Ermeni ve Rum erkekleri tarafından değil, organize bir şekilde ailelerin de katılımı ve lojistik desteği ile yapılmış olmasıdır. Bu durum 1915 Tehcirinde, neden ailelerin de sürgüne dâhil edildiğini ortaya koymaktadır. Zaten Bristol da bu realiteyi kabul ediyordu. Anadolu nun iç bölgelerinden göçen Ermenilerin İstanbul a geldiği ve Ermeni yetimhanelerinin de NER tarafından İstanbul a nakledildiği daha önce söylenmişti. İstanbul daki işgal sona erince bu göçmenlerin bir kısmı Yunanistan a gönderilmiş ve Ermeni yetimhanelerinin belli bir kısmı da faaliyetlerini NER kanalıyla Yunanistan a kaydırmıştı. Yunanistan da Ermeni göçmenler ve yetimleriyle ilgili sorunların ortaya çıkması gecikmedi. Yunanistan bir şekilde kabul etmek durumunda kaldığı Ermeni mültecilerden ve yetimlerden kurtulmak istiyordu yılının sonunda NER görevlisi J. R. Cruthcher Ankara ya giderek 490 Ermeni yetimin Türkiye ye geri getirilerek buradaki akrabalarına katılmalarını sağlamak için girişimde bulundu. Bu ilk girişime Dışişleri Bakanlığı çok olumlu bakmamıştı. Bakanlık, önce Türkiye ye geri getirilmesi planlanan yetimlerin kimler olduğunun belirlenmesini istiyordu. Bristol ise Yuna- 688 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, January 30, s. 2-3.

292 290 nistan daki yetimlerin Kafkaslardaki ailelerinin yanına gönderilmesinin daha uygun olacağını düşünüyordu. 689 Yunanistan ilk başta Ermeni mülteciyi Makedonya ya göndermeyi planlıyordu, fakat daha sonra ABD ve Avrupa dan gelen tepkiler üzerine bu fikirden vazgeçmek zorunda kalmıştı. Bristol günlüğüne, Yunanistan ın bir şekilde Ermenilerden kurtulacağını yazmıştı. 690 Ermeni Patriği bir yıl önce Bristol a, Ermenilerin Türkiye de kalmalarının daha uygun olacağını söylemiş ve bu öngörü doğru çıkmıştı. Bristol, Ermeni yetimlerle ilgili olarak Cructher ile görüşmesinden bir hafta sonra kendisini görmeye gelen NER İdari Müdürü Jaquith e de yetimlerin Kafkaslara gönderilmesinin daha uygun olacağını tekrarladı. 691 Tüm bu gelişmeler yaşanırken ABD de Türkiye ile imzalanan Lozan Antlaşması nın onay sürecini sabote etmeye yönelik girişimler de büyük bir hızla devam ediyordu ve 1924 yıllarındaki onay cepheleşmesi Amerikan kamuoyunu uzun süre meşgul etmiş, fakat iki tarafta da kayda değer bir ilerleme kaydedilememişti. Bu nedenle 1925 yılına da onay taraftarları ve karşıtları arasındaki tartışmalar ile girilmişti. Ocak ayı başında ABD Ticaret Odası Başkanı Richard F. Grant Senato ya bir mektup göndererek Antlaşma nın bir an önce onaylanmasını istemişti. 692 Grant ın mektubundan iki hafta sonra Başkan Coolidge, Beyaz Saray da Senato Dış İlişkiler Komitesi üyelerini bir araya topladı. Toplantıda ele alınacak en önemli konu, Lozan Antlaşması ydı. Toplantıya Lozan Müzakerelerinin ilk turunda Amerikan Başdelegesi olarak görev yapan Washburn Child da katılmıştı. Kendisi, Türk tarafının bazı hususları tanıması ile Antlaşmanın onaylanabileceğini düşünüyordu. 693 Child, hâlen Lozan müzakerelerinde Bağlaşıklar tarafından dikte ettirilmeye çalışılan adı konmamış kapitüler hakların bir şekilde ikame edilebileceği kanaatindeydi. Bu süreçte Bristol, Dışişleri Bakanı Hughes a bir telgraf göndererek Türkiye deki Amerikan kuruluşlarının Antlaşmanın onayı için desteğini yineledi. Bristol, Antlaşmanın onayı ile iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleşeceğini, gayrimenkul edinim sorununun ortadan kalkacağını, 29. madde ile Amerikan tacirlerinin Avrupalı rakiplerinden daha fazla vergi ödemesinin önleneceğini düşünüyordu. 694 Bu esnada Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör 689 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, November 13, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, November 20, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, November 20, New York Times, Supports Turkish Treaty, January 7, s New York Times, Senators at White House, January 22, s The Treaty with Turkey., s

293 291 Borah, New York Herald Tribune de yayımlanan bildirisinde tarihte yolculuk yaparak 1914 öncesine dönülebilse kendisinin de kapitülasyonların ikamesini isteyeceğini fakat son on yılda çok şeyin değiştiğini, sınır aşan hakların ikamesinin mümkün olmadığını söylüyordu. 695 Antlaşma karşıtı cephenin en ateşli sözcüsü olan James W. Gerard, 1925 yılı Haziran ayında New York Times ta yayımlanan makalesinde, bildik söylemleri tekrarlayarak Wilson un belirlediği sınırlar Ermenilere bırakılmadan Antlaşmanın onaylanmasının Ermeni halkına ihanet olacağını ileri sürmüştü. Gerard dan iki hafta sonra bu sefer Vahan Kardaşyan, Chester Projesi ne vurgu yaparak Türkiye sınırları içindeki petrol alanlarının Ermeni toprağı olduğu iddiası ile Ermeni halkının Senato nun merhametine sığındığını ilan eden bir yazı yayımlamıştır. 696 Senatoda karşıt cephenin liderliğini Senatör King üstlenmişti. King, I. Dünya Savaşı esnasında ABD nin Osmanlı Devleti ne savaş ilan etmesi için yoğun çaba sarf etmişti. Türklerden ve Müslümanlardan nefret eden King, Antlaşmanın senatodan geçmemesi için elinden geleni yapacağını baştan ilan etmişti ve bu yolda çalışmalarına devam ediyordu Senatör King in 1925 Yılındaki Türkiye Ziyareti Onay tartışmaları devam ederken Senatör King, 1925 yılı yazında olayları yerinde görmek için Türkiye yi ziyaret etmeye karar verdi. Senatör Türkiye den önce, İngiltere, Fransa, Bolşevik Rusya ve Yunanistan a gitmiş, burada Fener Patrikhanesindeki Patriklik seçimi krizi ile ilgili bilgi almıştı. Yunanistan ziyareti sonrasında Senatör King Temmuz ayında önyargılarla dolu olarak İstanbul a ulaştı. Senatör King ayrıca, Türklerin Avrupa dan kovulmasını, İstanbul un uluslararası idareye verilmesini, Doğu da bir Ermeni devleti kurulmasını ve kapitülasyonların yürürlükte olmasını istiyordu. King e göre; Mustafa Kemal ve arkadaşları en az Bolşevikler kadar ateistti ve dinden nefret ediyordu. Bunun üzerine Bristol, Türkiye deki laikleşme hareketini detaylı olarak King e anlattı ve Türk millî hareketinin Bolşeviklik gibi dine karşı olmadığını söyledi. Bristol ayrıca, 1903 yılında Doğu da yaşayan Ermenilerin sayısının tüm nüfusun %24 ü kadar olduğunu söyleyerek bu topraklarda bir Ermeni devleti kurulmasının imkânsızlığını King e aktardı The Treaty with Turkey., s James W. Gerard Armenia and Lausanne, New York Times, June 14, s. 14; Vahan Cardashian, Armenia and Turkish Oil, New York Times, June 28, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 13, s. 3-4.

294 292 Bristol, 1926 yılı sonunda, misyoner Montgomery nin kız kardeşi Bayan Borglum ile konuşurken altı doğu vilayetindeki Ermenilerin sayısının 1903 yılında % 22 oranında olduğunu ve Ermeni devleti kurulacak topraklardaki toplam Ermeni nüfusun ise % 14 olduğunu söyleyecektir. Bu rakamlar, bölgede ticaret yapan ve bir zamanlar Yüksek Komiserlik görevlisi olan Lewis Heck tarafından hazırlanmıştı. 698 Lewis Heck in Ermeni yanlısı söylemleri göz önüne alındığında bu rakamların gerçeğe yakınlığı daha da belirginleşmektedir. Bristol, Senatör King ile yaptığı görüşmeyi günlüklerinde uzun bir şekilde anlatır: Senatör W. H. King geldi ve yaklaşık iki saat konuştuk. Ayrıca öğleden sonraki rutin toplantımıza Senatör de katıldı. Görüşmede bize Yunanistan da Ortodoks Kilisesi yüksek görevlilerinden Metropolit Basil in İstanbul Fener Rum Patriği seçileceğini duyduğunu söyledi. Senatör bize bu bilgiyi Basil in Patrik seçildiğini bildiren telefon mesajı üzerinden verdi. Tartışmalar sırasında Senatör ayrıca Londra ve Paris te duyduğuna göre Fransızların Suriye yi boşaltabileceğini belirtti. Senatöre dünyanın bu parçasında benzer söylentilerin zaman zaman yayıldığını ve bu anlamda kendisinin bize vermiş olduğu bilginin çok önemli olduğunu söyledim. Senatör, genel görüşmeden memnun görünüyordu ve daha sonra bunu bana söyledi. Senatör King ile ilk konuşmamda, bu ülkedeki gerekli, doğru bilgileri alabilmesini sağlamak için onun hizmetinde olmaya ve her türlü yardımı sağlamaya hazır bir tavır takındım. Bu tavrımın amacı, onu yönlendirmek değil, fakat daha çok onun taleplerine cevap vermek içindi. İlk olarak Senatörün kişiliğinden oldukça etkilenmiştim ve konuşmamızın sonunda Senatör ile aramda samimi ilişkiler kurabilecek hoş ve ilgi çekici bir görüşme yaptığımızı gördüm. Senatör, buraya mevcut durumla ilgili mümkün olan tüm bilgileri almak için geldiğini söyledi. Bu konuyla alakalı olarak oldukça açık fikirliydi ve düşündüklerini ya da hissettiklerini açıkça söylüyordu. Senatöre, kendisi ile bu şekilde görüşmekten çok mutlu olduğumu, çünkü yöntemi sevdiğimi söyledim. İlk başta açık sözlü olacaktım ve Senatöre, elbette kendisinin Amerikan-Türk antlaşmasının onayına karşı olduğunu bildiğimi ve kuşkusuz kendisinin de benim antlaşmanın onayına taraf olduğumu bildiğini söyledim. Bu antlaşmanın onayına karşı olan birisi ile karşılaşmak çok az bulunan bir fırsattı ve ona kendisinin açık ve doğrudan antlaşmanın onayına neden karşı olduğunu söylemesini istedim. Bunu özellikle sordum çünkü hadisesinin diğer tarafını da öğrenmek istiyordum. Beni Türklerin tarafını tutmakla suçluyorlardı. Bu nedenle hadisenin diğer tarafını öğrenmek için sabırsızlanıyordum. Senatör, tebessüm ederek açıkça, insanların benim Türklere çok fazla sempati duyduğuma inandıklarını ve bu nedenle Hristiyan ırkların şartlarının gereklili- 698 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, November 29, s. 1.

295 293 ğini fark edemediğimi söyledi. Çok sayıda insanın bu düşüncesinden haberdar olduğumu, fakat bunun aslında dünyanın bu parçasında herhangi bir ırka ya da ulusa yönelik tarafsız olma durumunda, öteki sadece senin diğer ırk ile sempati hâlinde olduğunu düşünmeyecektir; aynı zamanda kendine karşıt olduğuna da inanacağım dedim. Benim olmaya çalıştığım tek bir şey vardı ve bu da Amerikan taraftarlığıydı. Diğer ırk ya da uluslara karşı tamamen tarafsızdım. Bunun üzerine Senatör kendisinin antlaşmanın onaylanmasına karşı olma nedenlerini dürüstçe açıklayarak uzun süredir Türklere karşı önyargılı olduğunu ve bunun da Türklerin geçmişte yaptıklarından ve Türklerin genel fikirlerinden kaynaklandığını söyledi. Örneğin; kendisi Gladstone un ifadesinden etkilenerek Türklerin aşağılık/değersiz olduğunu düşündüğünü itiraf etti. Daha sonra sözü Rusya ziyaretine getirerek Sovyet rejimi araştırmasını ve Çiçerin ve diğer Sovyet liderleriyle buluştuğunu anlatmaya başladı. Hemen tüm ülkede seyahat etmiş ve hatta çok sayıda farklı yerde konuşma yapmıştı. Her şeyi ve herkesi görmeye çalışmıştı. Herkesle açıkça ve olumlu bir şekilde konuşmuştu. Sovyet liderlerine açıkça neden hükûmet etme fikirlerinin başka ülkelerin hükûmetlerine zarar verdiğini ve Sovyetlerle Amerika nın neden ortak bir zeminde bulaşamadığını anlattığını söyledi. Daha sonra tekrar asıl soruya döndü ve Sevr Antlaşması ile ilgili olarak kendisinin Türklerin Avrupa dan atılmasını, İstanbul da ve Boğazlarda uluslararası bir rejim kurulmasını, Ermeniler için ulusal bir yurt veya Ermeni Devleti nin kurulmasını görmek istediğini söyledi. O ayrıca Amerikan çıkarlarının tamamen korunmasını istiyordu. Ona göre Lozan Antlaşması tüm bu kazanımları silip götürmüştü ve antlaşmadaki azınlıklarla ilgili hükümler azınlıkların haklarını korumak için yeterli değildi. İngiltere, Sevr Antlaşması nı onaylamak ve Türkleri buna uydurmak için uğraşırken Fransa ve İtalya nın Bağlaşıkların arkasından iş çevirdiğini ve böylece Mustafa Kemal Paşa nın milliyetçi hareketi örgütleyerek Yunanlıları Anadolu dan attığını ve nihayet Bağlaşıklara bile bir antlaşma dikte ettirebildiğini söyledi. Kendisinin, Mustafa Kemal in ve arkadaşlarının; ateist politikalarına karşı olduğunu ve Bolşevik ateizm politikası ve uygulamalarının ve Bolşevik din karşıtı uygulamalarının Türk laikleşme hareketi ile benzeştiğini söyledi. Senatör tarihleri karıştırarak Yunanlıların İzmir e konulmasının Sevr Antlaşması na göre olduğunu ve Franklin Boulion Antlaşmasının [Ankara Antlaşması] döneklik olduğunu söyledi. Senatöre buradaki durum hakkında bazı bilgiler vereceğimi ve bunların onu ilgilendireceğini düşündüğümü söyledim. Sonnino nun Versay daki konferansı terk ettiğini, Yunanlıların İzmir i işgal ettiğini; çünkü Versay daki diğer liderlerin İtalyanların İzmir i işgal etmesinden korktuğunu fakat, Türkiye nin bir parçası olan İzmir in gizli bir antlaşma ile İtalyanlara verildiğinin hatırlanması gerektiğini belirttim. 699 Yunanlıların 699 Paris Barış Konferansı nın 6 Mayıs 1919 tarihli Salı sabah oturumunda İzmir in Yunanlılar tarafından işgaline izin verilmesi gündeme geldi. Oysa sabah oturumu Almanya ve Balkanlarda yeni

296 294 İzmir e konulmasının gerekçesi, Türklerin Mondros Ateşkesini ihlal etmeleri olarak gösterilmişti ve bu suçlama için yeterli sebep vardı. Franklin Boulion Antlaşması ile ilgili olarak 1920 yılında İngilizlerin Milliyetçi güçlerden gelen tehdit üzerine tüm güçlerini Anadolu dan İstanbul a çektikleri unutulmamalıdır. Bundan hemen sonra ve hemen hemen aynı zamanda Yunanlılar aynı antlaşma ile kendilerine verilen İzmir çevresinde ilerlemeye başladılar ve Yunanlıların her ilerleyen kıtasında bir İngiliz kontrol subayı vardı ve Yunan ordusu bu ilerleyişi için İngiliz subayları tarafından eğitilmişti. Yunanlıları destekleyen İngilizler hiçbir şekilde bunu gizlemediler ve şu çok iyi bilinmektedir ki Fransızlar, Yunanlılara verilen bu desteğe ve özellikle Sevr ile Yunanlılara verilen İzmir in ötesindeki topraklardaki işgale karşı çıktılar. Bu Yunan işgali ve İngiliz desteği Suriye sınırında Fransızlara daha fazla saldırı olmasına, Fransızların Suriye operasyonları için tahsis edilen savaş bütçesinin iki katına çıkmasına neden oldu yılının Ekim ayında Franklin Boulion Antlaşması imzalandı. Senatöre açıkça benim görüşüme göre Bağlaşıklardan hiçbir tanesini dünyanın bu parçasında yapılan yanlışlarla ilgili olarak birbirinden ayıramayacağımı söyledim. Bana göre onların hepsi bu zamana kadar yürüttükleri beceriksiz politikaları yüzünden suçlanmalılar ve azınlıkların korunmasıyla ilgili olarak bunu samimi olarak yapmaya çalışan tek ülkenin Amerika olduğuna inanıyorum ve şimdiye kadar Avrupa devletleri, kendi emperyalist politikaları için azınlıkları uluslararası satranç tahtasında araç olarak kullanıldılar ve bencil çıkarlar için harcadılar. Ona daha sonra Türkiye deki laikleşme sürecini anlattım ve geriye giderek dinin bu coğrafyadaki milliyetçi kullanımından bahsettim. Bir batılının Yakındoğu da din ve milliyetçiliğin nasıl birbirine karıştığını anlamasının zor olduğunu söyledim. Bunun üzerine Hristiyanlık ile Müslümanlığı tarif ettim. Ayrıca, Türklerin, din ile devlet işlerinin karışmasından ortaya çıkan problemleri nedeniyle geçmişi nasıl suçladığını ve şimdi laikleşme sürecinde aşırı gittiklerini ve Mustafa Kemal ile şimdiki Türk liderlerinin ateist eğilimleriyle ilgili olarak da bu yeni rejimin, dinsiz ya da din karşıtı olduğunu söylemek için hazır olmadığımı belirttim. Bununla birlikte, Türk milliyetçi hareketinin Bolşevik hareket gibi dine karşı olduğunu düşünmüyorum. Türkler elbette genel olarak çok dindar değillerdir. Fakat Türklerin büyük kısmı dinlerine çok saygılıdır ve şu anda Türk Hükûmetinin aşırı giden laikleşme çalışmalarıyla ilgili olarak insanlar bu harekete karşıdır. Senatöre, şu anki yeni Türk rejiminin ateist eğilimleri ile ilgili olumlu bir şey söylemenin mümkün olmadığını fakat tanımladığım gibi tüm fotoğrafın görülmesi gerektiğini söyledim. kurulan devletler ile ilgili konuları ele almak için toplanmıştı. İtalyan temsilcileri bu oturumda bulunmadığı için İzmir in işgali gündemde olmamasına rağmen ele alındı. M. Sonnino Konferans ta İtalya yı temsil ediyordu ve İzmir işgal edildikten sonra, 19 Mayıs ta Venizelos un Konferans oturumlarına katılmasını protesto etmişti. Bilgi için bkz. İsmail Köse, Paris Barış Konferansı Tutanakları ve Başkan Woodrow Wilson un Türk Algısı, History Studies, C. 6/3, Yıl s

297 295 Daha sonra, Türkiye nin bir parçasında Ermeni Devleti kurulmasını neden mümkün görmediğimi anlatarak 1903 yılında Doğu Anadolu da yaşamakta olan Ermenilerin oranının tüm nüfusun % 28 i 700 olduğunu ve Amerikan idealine göre bir azınlığın nasıl diğer insanlar üzerine hükûmet/idareci olarak konulabileceğini ve biz Amerikalıların bu hükûmeti nasıl kabul edebileceğimizi anlamadığımı söyledim. 701 Bristol, Senatör King e Yakındoğu daki gerçekleri anlatırken çok dikkatli davranıyordu. Çünkü Senatör, hem Bristol a hem de Türk-Amerikan antlaşmasına karşıydı. Kendisine söylenenleri Kongre ye taşıyarak Bristol ve dolayısıyla hükûmet aleyhine kullanabilirdi. Zaten Senatör, Türklere karşı önyargılı olduğunu ve Türklerden nefret ettiğini de saklamıyordu. Senatör tüm mesaisini Ermeni ve Rum azınlığa yönelik harcamaktaydı. Bristol ile Senatörün konuşması bundan sonra tekrar Ermeni sorununa dönerek katliam iddiaları ele alındı. Senatör hâlâ Türkiye den bir parçanın Ermenilere verilerek bir Ulusal Yurt sağlanabileceğine inanıyordu. Konuşmanın ilerleyen safhası şöyleydi: Ermeni katliamları sorunu gündeme geldi ve ben Senatöre açıkça bu katliam açıklamaları için bir bahane bulunamayacağını fakat, hâlâ durumu tam anlamak için tüm gerçek resmi görmesi gerektiğini ve Ermenilerin ve Rumların ateşkesten [Mondros] bu yana Müslümanlara karşı benzer mezalimleri işlediklerini söyledim. Benzer açıklamalara devam ettim, fakat durumun daima tarafsız bir resmini çizmeye çalıştım. Çok yoğun bir çaba sarf ediyordum ve sanırım başarılı oldum. Başarılı olduğuma inanıyorum; çünkü bütün konuşmamız esnasında anlaşamadığımız ihtilaflı hiçbir vaka meydana gelmedi ve üzerinde çalıştığım şekilde, Senatör King in güvenini kazanmak ve benim fikirlerimde önyargılı olmadığımı göstermek için bir miktar etkinlik kazandığımı fark etmemek de imkânsızdı. İkimiz, samimi olan kişinin önyargılara sahip olabileceğini, fakat doğru ve dürüst bir adamın bu önyargıların onun herhangi bir durumla ilgili adil ve doğru bir sonuca varmasına engel olmaması gerektiğini kabul ettik. Sonuç olarak Senatör bana bu ülkenin [Türkiye nin] herhangi bir yerinde Ermeniler için [ulusal] bir yurt oluşturulmasının mümkün olup olmadığını sordu. Ona, Türkler ile konuşmalarımdan, Türklerin Ermeni yurdu için herhangi bir toprak parçasından vazgeçmelerinin söz konusu olamayacağını, aksine savaşacaklarına ikna olduğumu söyledim. Türkler, Hristiyan ırkların onların başına gelen tüm sorunların kaynağı olduğuna ve Avrupa nın piyonları olarak Türkiye yi kışkırtmak ya da karıştırmak için kullanıldıklarına inanmaktadırlar. 700 Burada bir yazım yanlışlığı olmalıdır, çünkü Bristol daha önceki rapor ve günlüklerinde Doğu Anadolu daki Ermeni nüfusunu birkaç kez %24 olarak kaydetmiştir. 701 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 13, s. 1-4.

298 296 Senatör bundan etkilendi ve hemen elbette biz bir Ermeni [ulusal] yurdu için savaşmayacağız dedi. Türkiye nin Teşkilatı Esasiye Kanunu, anayasasını anlatarak vatandaşlık uygulamalarıyla ilgili bilgi verdim. Daha sonra ona Türkiye de kalan Ermenilerden edindiğim görüşü belirterek, onların Türkler ile sorunlarını kendileri çözmek için yalnız bırakılmak istediklerini söyledim. Bana göre de buradaki Ermeniler yalnız bırakılırlarsa bir ya da iki nesil içinde Amerika vatandaşı olduğu gibi Türk vatandaşı olabileceklerdir. Benim fikrime göre bu elde edilebilecek en mantıklı sonuçtur. İleri gelen Ermeniler, kendilerinin Lozan Antlaşması nın azınlıkların korunması ile ilgili hükümlerini talep etmek niyetinde olmadıklarını, çünkü hiç kimsenin bu maddelerin uygulanmasının sağlanması için destek vermeyeceğine ve bu maddelerin korunmasını talep ettiklerinde geçmişte olduğu gibi zor durumda kalacaklarını ve bu nedenle Türklerin nefretinin devam etmemesini sağlamamanın en iyi yol olduğunu söylediklerini bildirdim. Senatör, Nansen in şu anda Kafkaslarda Ermeniler lehine olan girişiminden bahsederek bu girişimin başarısız olacağını söyledi. Nansen in fikirlerinin idealist, fakat uygulanamaz olduğunu söyledim. Senatör kahkaha atarak Nansen konusunda benimle aynı fikirde olduğunu söyledi. Senatöre, konuştuğum bazı Ermeni liderlerinin ümitvar olduğunu ve şu anda bile durumlarını düzeltebilmek için bazı işaretler gördüklerini söyledim. Bundan sonra yakın geçmişte Doğu Anadolu daki Ermeniler ile ilgili olarak elde etmiş olduğum bilgilere değindim. Ayıca ona, Katolik Ermenilerin şu anda Türkiye de bazı yerlerde bulunduğunu ve onların büyük bir kolonisinin Ankara da ve Doğu Anadolu nun diğer yerlerinde mevcut olduğunu söyledim. Doğu Anadolu da yaşamakta olan Suriye Hristiyanlarının, Keldanilerin ve Yakubilerin durumundan bahsettim. Görüşme süresince Senatöre, Yüksek Komiserliğin herkese ihtiyacı olan her türlü yardımı sağlayacağını belirttim. Bay Ravndal ve Bay Shaw ile görüşmek istediğini söyledi ve ona ne zaman görüşmek istediğini sordum. Senatör ayrılırken, bazı sorular sormak üzere beni rahatsız edeceğini ve benimle yine görüşeceğini söyledi. Onun emrinde olduğumu söyledim. 702 Bristol, bu konuşmadan sonra Senatör King in İstanbul daki tüm ırk ve ulusların ileri gelenleri ile bir araya gelmesi için bir resepsiyon düzenlemeye karar verdi. Senatör King, aynı gün Ankara nın İstanbul daki temsilcisi Nusret Bey ile görüştü ve Bristol, Ankara daki mümessiline de Senatörün Ankara ziyareti hakkında talimat verdi. Senatör, Bristol ile pazartesi günü görüşmüştü ve cuma günü Ankara ya gitmeyi planlıyordu. İstanbul daki temasları uzayan Senatör, ertesi hafta pazartesi Ankara ya doğru yola çıkabilmiştir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 13, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 13, s. 6-7.

299 297 Bristol ile görüşmesinin ertesi günü Senatör King Amerikan Yüksek Komiserliği nde Türk basın temsilcilerine bir mülakat verdi. Mülakatta tercümeyi komiserlik tercümanı Mehmet Azmi Bey yaparken Howland Shaw da not tuttu. King e ilk sorulan soru, Türk-Amerikan Antlaşması nın onaylanıp onaylanmayacağı oldu. King, antlaşmanın Senatoda görüşülmeye devam edildiği cevabını verdi. İkinci soru kendisinin kişisel olarak antlaşmaya karşı olup olmadığıydı. King, antlaşmada tatmin edici olmayan bazı maddelerin bulunduğunu ve kendisinin karşı oy kullanacağını söyledi. Amerikalıların neden antlaşmaya karşı olduğu sorulduğunda King, Ermeni ve Rumların yeteri kadar korunmadığını, kapitülasyonların kaldırıldığını ve Türkiye nin Lozan Antlaşması na tam olarak uymadığı belirtti. King, geçmişte olanlara değinmediğini de özellikle vurgulamıştı. 704 Senatör King aynı gün öğleden sonra tekrar Bristol u görmeye geldi ve bu sefer ikili, bir buçuk saat süren bir görüşme yaptı. Senatör, tercümanlığını yapmakta olan Hüseyin Hulusi Bey den şikâyetçiydi. Ona göre H. Hulusi Bey aşırı Türk taraftarıydı ve geçmişte olan olayları zekice saklamayı biliyordu. 705 Senatörün Bristol ile görüşmekteki asıl amacı kendisinden, Lozan Antlaşması nın azınlık maddelerinin uygulanmasındaki ihlaller ile ilgili bilgi almaktı. Bristol, Senatörün niyetini anlamıştı ve mevcut uygulamalardan böyle bir sonuç çıkarmamın güç olduğu cevabını verdi. 706 Senatöre, azınlık okullarında ana dil eğitiminin yasak olduğu bilgisi verilmişti. Oysa, Millî Eğitim Bakanlığı azınlık okullarının ana dillerinin yanında Türkçe de öğretilmesi zorunluluğu getirmişti. Artık eşit Türk vatandaşı olacaklarını ve bundan sonra Türk kanunlarına uyacaklarını söylemelerine rağmen bazı Rum ve Ermeniler bu durumdan rahatsız olmuştu. 707 Bristol günlüğüne Türk Hükûmetinin din politikası Senatörü çok fazla ilgilendiriyordu notunu düşerek Senatörün önyargılı yaklaşımını eleştirir. Senatör, Lozan görüşmelerinin ikinci turunda Amerikan heyetinin Türklere yardım ettiğini iddia ediyordu. Oysa, Lozan tutanakları incelendiğinde bu iddianın ne kadar temelsiz olduğu açıkça görülür. Senatör sözü bir şekilde Chester Projesine getirmek amacındaydı, fakat Chester Projesi ile Lozan müzakereleri arasında sonucu etkileyebilecek bir bağ yoktu. 708 Senatör Mustafa Kemal Paşa yı sorduğunda Bristol; Cumhurbaşkanı büyük bir güce sahip, sorgula- 704 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 14, s. 7.

300 298 namaz bir kişi ve şu andaki rejimi bir arada tutabilmek için üstün bir yeteneği var cevabını verdi. Bristol ayrıca, Türkiye nin idaresine demokrasi denilemeyeceğini ekledi. 709 Bristol ile görüşmesinin sonunda Senatör King gerçek niyetini ortaya koydu. O, Doğu Anadolu da belli bir bölgenin Ermenilere hediye edilmesini istiyordu. Bu durumda Amerikan sermayesi Türkiye ye akacak, belkide Senato da bekletilen Antlaşma bile onaylanacaktı. 710 Senatör, şayet Mustafa Kemal Paşa, Kars etrafındaki bölgeyi bir yurt olarak Ermenilere verirse bunun Amerika da mükemmel bir etkide bulunacağı ve hatta Amerikan sermayesinin Türkiye ye akmasını sağlayacağını söyledi. Ben de (1) bu bölgenin Müslüman bakış açısından çok önemli olduğunu, (2) Mustafa Kemal Paşa nın böyle bir hediyeyi vermesi hâlinde bile bunun muhtemelen çok fazla hayatta kalamayacağını, (3) hatta kendisi böyle bir hediye verse bile Amerikan sermayesinin Türkiye ye akacak olmasının etkisi en az problem teşkil edecek iş olduğunu, Amerikalı işadamları Türkiye de yatırım yapsınlar ya da yapmasınlar belirtilen nedenlerden ötürü bunun Ermeni yurdu ile ilgili hiçbir bağlantısı olamayacağını söyledim. Ona, hükûmetimizin temel politikası ile işadamlarımızın davranışlarının farklı şeyler olduğunu ve hükûmetimizin yarın sabah aniden Türk taraftarlığına dönmesi hâlinde bile bunun Amerikan sermayesinin Türkiye ye akışını hızlandırmayacağını belirttim. Tükler, bunun farkındadırlar ve Mustafa Kemal Paşa nın Türk topraklarından bir parçayı verebileceğini ummanın yanlış olduğunu söyledim. Senatör ile konuşmam hiçbir şekilde çatışmacı bir tarzda değildi. Konuşma hoşuma gitmişti ve kendi açımdan ben hep açık sözlü hareket ettim. Senatöre, özel bir nokta üzerinde vaaz vermeye çalışmadım ve ona Yüksek Komiserliğin çalışanlarının dürüstçe Türkiye yi ve şu andaki problemlerini çözmeye uğraştığını göstermeye çalıştım. 711 Senatör King, Ankara ya hareket etmeden bir gün önce, 18 Temmuz da Bristol ile tekrar görüşerek azınlıklar konusunu gündeme getirdi. Senatörün diğer sıkıntısı Türkiye deki yabancı sermayeli sektörlerde Hristiyanların yerine Müslümanların istihdam edilmesiydi: Oturduk ve bir buçuk saate yakın konuştuk. Gözlemleri hakkında, azınlıkların Türk Hükûmeti nden Lozan Antlaşması ile belirlenen hakları alamadıkları hususu hariç, çok az söyleyeceği vardı. Bu sorunu Senatör King ile tartışmaya çalışmadım; çünkü teknik olarak azınlıklar Lozan Antlaşması ile belirlenen hak- 709 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 14, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 14, s. 7.

301 299 ları alamıyorlardı. Bununla birlikte, Senatöre, Büyük Savaş tan [I. Dünya Savaşı] önce ve hatta içinde bulunduğumuz zaman diliminden önce pratik olarak bütün firmaların ve iş yerlerinin tüm çalışanları burada, İstanbul da tamamen Hristiyan ırklardan oluşuyordu. Türkler, kendi insanlarının istihdam edilmesini istemektedirler ve bunun nedeni, onların Hristiyan ırklara olan düşmanlığıdır. Türk Hükûmeti nin işyerlerinde kendi insanlarının eğitilmesini istemesinin ve ayrıca şu anda Müslümanların Türkiye de Hristiyanlara oranla ezici bir çoğunluğa sahip olmasının bir başka sebebi olduğunu belirttim. Sözlerime devam ederek Osmanlı Devleti ne sadık kalan bazı Osmanlı uyruğu Hristiyanların hâlâ istihdam edildiğini ve Türklerin, onlara karşı çıkmadığını söyledim. Yine sözlerime, bu Hristiyanların büyük kısmının burada, İstanbul da geçen savaşta Yunanlılara açıkça yardım ettiğini, para bağışında bulunduğunu ve sempati duyduğunu ve hem Ermenilerin hem de Rumların, Bağlaşık işgali süresince söz ve eylemleriyle Türk Devletine ihanet eden insanlar olduğunu söyledim ve bana göre resme iki taraftan da bakılaarak gerçeklerin görülmesi gerektiğini söyledim. Senatör bunun üzerine sözlerine daha önce bana ve Bay Shaw a konuştuğu şekilde devam ederek Türkiye nin Hristiyan ırklar ile ilgili politikasının nasıl olması gerektiğini anlattı. O, Türkiye nin küçük bir parça toprağı Ermeni Yurdu olarak vermesini ve Ermenilerin mevcut Türk Hükûmeti nden memnun kalmazlarsa bu yere giderek kendi uluslarını geliştirmesini öneriyordu. Ermeni ulusunun yok edildiğini görmekten nefret ediyordu. O, Türk Hükûmeti nin sürgünler esnasında tahrip olan ya da el konulan Ermeni mülklerini tazmin etmesini ve Müslüman evlerinde tutulan Hristiyan kadın ya da çocukların salıverilmesini istiyordu. 712 Senatöre, Türklerin Ermeni yurdu olmak üzere toprak vermesi ile ilgili ümidine sempati duyduğumu, fakat kendisine daha önce de açıkladığım gibi Türkiye nin savaşmaksızın herhangi bir toprağı vermeyeceğini düşündüğümü söyledim. Aşağılayıcı bir baş hareketiyle böyle bir yurt için elbette savaşmayacağımızı söyledi. Bunun üzerine ona, Türkiye nin, bilinçli olarak ya da başka türlü tahrip edilen Hristiyan mülkleri için tazminat ödemesini talep etmekle ilgili olarak defalarca doğru olduğunu düşündüğüm kesin ifadelerle karşılaştığımı, buradaki mevcut şartlar ve ırklar arasındaki nefret dikkate alındığında Hristiyanların talepte bulunması için çok fazla dayanak yoktur. Ona, defalarca yaptığım gibi Türkler ile bu şekilde konuşmaya çalıştığımda Ermenilerin 712 Senatörün bu isteği Lozan da talepler sorunu olarak ortaya çıkmış ve kabul edilmemişti. Osmanlı topraklarından göçen Ermenilerin tekrar çifte vatandaş olarak geri dönmek istemelerinin altında yatan temel neden bu talepler sorunudur. Bu şekilde Genç Türkiye Cumhuriyeti, Ermeni komitacılara milyonlarca dolar ödemek zorunda bırakılacaktı. Müslüman evlerindeki Hristiyan kadınlar ve çocuklar iddiası, Türk karşıtları tarafından sürekli gündeme taşınıyordu ve bir propaganda argümanı olarak kullanılıyordu. Bkz. New York Times, Charges Turks Hold Women in Slavery, May 3, s. 28; New York Times, Bishops Protest Treaty with Turks, April 5, s. 21; New York Times, Manning Condemns Treaty with Turks, April 19, s. 10.

302 300 savaş süresince Rus ordusu Doğu Anadolu da ilerlerken acımasız bir şekilde Türk mülklerini tahrip ettiklerini söylediklerini belirttim. Ona, bu durumu Rus kaynaklarından ve o dönemde ülkenin bu bölgede bulunan Amerikalılardan da teyit ettiğimi söyledim. Musul bölgesinde bana bir Amerikalının söylediğine göre; Ermeniler, Rus ordusu ile birlikte öyle bir katliam uygulamışlardı ki geri çekildiklerinde arkada yaşayan bir kedi ya da köpek bile kalmamıştı. Kafkaslarda, Mondros Ateşkesi nden hemen sonra Ermeni Hükûmeti Müslümanlardan sistematik olarak kurtulmaya çalıştı ve İran dan Erivan a giden demiryolu hattının her iki yanındaki on beş millik alandan Müslümanlar kovuldu. Türk-Yunan savaşı süresince Yunanlılar Marmara Denizi nin güney sahillerinde sistematik bir tahribat politikası uyguladılar. Bu durum, yabancı görgü tanıklarının ifadelerinden, İstanbul a gelen mülteci ve Bağlaşık Komisyonunun çekmiş olduğu fotoğraf ve raporlara yansıyan bilgilerden net bir şekilde anlaşılabiliyordu. Hepsi değil, ama bu resimlerin yakılan ve tamamen tahrip edilen, erkek ve kadınların öldürüldüğü, tecavüz edildiği bir köye ait olanları elimdedir. İzmir etrafındaki bölgenin yıkımı ve buradaki tahribat hakkında bilgi verdim ve şehirlerin kasıtlı olarak tamamen tahrip edildiğini, tahrip edilemezse ateşe verildiğini anlattım. Ayrıca, bu şehirlerdeki tüm camiler tamamen yok edilinceye kadar bombalandı. Hristiyan ırkların bu davranışları Türklerin rövanşist taleplerini haklı kılmaktadır ve hatta ırklar arasındaki nefreti artırarak Türk ün karakter kalitesi ile onu mantıksızlaştırmıştır. Türkler, artık kendileri tarafından tahrip edilmiş Hristiyan mülkleri için gelebilecek talepler hakkında düşünmek bile istememektedirler. Senatör King e verilen bu bilgilerin yeni olduğu açıktı. Müslüman evlerinde tutulan Hristiyan kadın ve çocuk sorununa değinmemeyi uygun gördüm. Çünkü bunun doğru olmadığını gösterecek yeterli kişisel bilgiye ya da güvenilir kanıta sahip değildim. Bununla birlikte, Müslüman evlerinde tutulan çok az Hristiyan olduğuna inanıyordum. Senatör King, mevcut Hükûmetin istikrarı için ve Mustafa Kemal in iktidarda kalmasıyla ilgili olarak ne düşündüğümü sordu. Bu günlükte defalarca tanımladığım gibi ona da Türk liderlerinin karakterini açıklayarak yıllardır Türkiye de var olan şartlar altında Türklerin ne kadar eğitilebileceği, yükseltilebileceği ve onlardan neyin umulabileceğini göstermeye çalıştım. Böylece mevcut hükûmetin birazcık istikrar şansı varsa ve Mustafa Kemal ile birlikte olanlar samimi ise bunun gelecekten ümitvar olunması için çok güzel bir belirti olacağını söyledim. Mevcut hükûmetin, zirai iyileştirme, insanlarının eğitimi ve ülkenin genel gelişimi için para harcamasını, yeni rejim için güzel bir gelişme olarak değerlendirdim. Senatör bunun üzerine, Türklerin güçlü bir Müslüman devleti kuracaklarından 713 ve Müslüman dünyasını temsil etmeye niyetleneceklerinden ve böylece dünya için gerçek bir tehdit olacaklarından korktuğunu söyledi. Se- 713 Senatör King burada nasıl çelişki içinde olduğunu göstermiş oluyordu. Çünkü birkaç gün önceki konuşmasında Mustafa Kemal ve arkadaşlarını dinsizlikle suçluyordu.

303 301 natör ile tartışmaya girmemek ve bu konuyla alakalı tarafsız bir kanı edinmek için bunun dikkatle ele alınması gereken bir durum olduğunu ve benim böyle bir sonuçtan korkmama rağmen bu konuda ciddi olarak düşündüğümü söyledim. 714 Bristol, konuşmanın bundan sonraki kısmında Türklerin kendi bağımsızlıkları için ölümüne savaştıklarını ve tüm dünyanın kendilerine karşı olduğunu düşündüklerini söyledi. Bristol a göre ABD, Türkiye ye yardım ederek onun pan-islamcı bir devlet olmasını da engelleyebilirdi. Mevcut anayasa Ermeni ve Rumların Türkiye nin vatandaşları olmalarına müsaade ediyordu. 715 Senatör King ile diyalog şöyle sürdü: Benim ümidim odur, Amerika, Türkiye nin istikrarı ve anayasal düzen içinde kalması için etkin olabilir ve Ermenileri gerçek Türk vatandaşları olmaları için etkileyebilir. Senatör, ciddi bir şekilde benim görüş açımı gördüğünü ve fikirlerime sempati duyduğunu söyledi. Bununla birlikte, onun böyle bir gelişmeyi kabul etmeyeceği açıktı. O sözlerine devam ederek kendisinin yeterli sayıda Ermeniyi gizlice gördüğünü ve onların gelip onu görmekten korktuklarını söyledi. Gazetelerin kendisinin Ermeni Patriğini ve Yahudi Haham Başını ziyaret ettiğini yazdıklarını, fakat Ermeni Patriğini ziyarete gittiğinde kendisinin orada olmadığını ve yardımcısı ile görüştüğünü belirtti. Senatör, Ermeni Patriğinin onu görmek istemediğini kabule yanaşmadı. Kendisi, buradan ayrılan Ermenilerin herhangi bir korku nedeniyle değil, işleri kötü gittiği ve işlerini kaybettiği için ayrıldığını ifade eden beyanımı kuşku ile karşıladı. Ona tekrar buradaki Ermenilerin işlerini Türkler ile kendilerinin hâlletmek istediklerini ve yabancı müdahaleyi hoş görmediklerini tekrarladım. Senatör, Antlaşmanın onayıyla ilgili benim fikrimi sormadı ve ben de bu konuyla alakalı onun fikirlerini sormakta çekimser kaldım. Ayrılırken bana ve personele nazik davranışlardan dolayı teşekkür etti ve olağan dışı bir şekilde benimle görüşmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 716 Senatör King daha sonra Ankara ya gitti ve burada bir dizi görüşmelerde bulundu. Bristol günlüklerinde Senatör King in Ankara daki görüşmeleriyle ilgili herhangi açıklayıcı bir bilgi yer almaz. Senatör King in İstanbul da bulunduğu günlerde Dışişleri Bakanlığı Bristol a müzakerelerde bulunmak üzere Washington a dönmesi talimatını vermişti. Talimat üzerine Bristol Ağustos başında yola çıkacaktı ve Türkiye den ayrılmadan önce Ankara ya giderek durum tespiti yapmayı uygun gördü. 717 Böylece daha önceden planlandığı gibi, Senatör King in 1925 yılının Temmuz 714 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 18, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 23, s. 4.

304 302 ortasındaki İstanbul ziyaretinden hemen sonra Ankara ya geldi. Eskişehir de tesadüfen Ankara dan dönmekte olan Senatör King ile karşılaştı, fakat tren hareket ettiği için Senatörün Ankara izlenimlerini öğrenmek için fırsat bulamadı. Bristol, Ankara ziyaretinden sonra ABD ye gidecekti ve yerine Konsolos S. Leavitt Crosby yi bırakmıştı. 718 ABD ye döndükten sonra King, antlaşmaya muhalefetinin daha da arttığını ilan etti. King in New York Times ta yayımlanan beyanları şu şekildedir: Türkiye hâlâ şarklılık karakterindedir, Mustafa Kemal Batılılaşmaya çalışsa da doğunun etkisi altındadır ve milyonlarca Müslüman tarafından pan-islamcı hareketin lideri olarak görülmektedir. Bu hareket [Hz.] Muhammet taraftarlarının Hristiyanlığı ezme eğiliminden kaynaklanmaktadır Amerikan okulları için bir ümit yoktur. Çünkü Hristiyanlık eğitimi yasaklanmıştır ve gelecekte bu okullar Türkleştirilecektir. Türklerin borca ihtiyacı vardır ve antlaşmanın onayı ile ABD den borç almayı ummaktadırlar Amiral Bristol un Amerika Seyahati ve Burada Yapmış Olduğu Konuşmalar 1919 yılı başında Türkiye de göreve başlayan Amiral Bristol bu tarihten sonra ABD ye gitmemişti. ABD de ise gelişmeler Lozan Antlaşması aleyhinde devam ediyordu. Ermeni lobileri tüm varlıkları ile antlaşmanın onayını engellemek için seferber olmuşlardı. Dışişleri Bakanlığı, Türkiye deki gelişmeler hakkında müzakerelerde bulunmak ve antlaşmanın onayına destek sağlamak için Bristol un Washington a çağrılmasına karar verdi. Ağustos ayı başında İstanbul dan ayrılan Bristol, Amerika ya vardıktan sonra 15 Eylül de ilk olarak Dışişleri Bakanlığı Yakındoğu Masası Şefi Allen Dulles ile görüştü. Dulles, Millî Mücadele döneminde Bristol un emrinde görev yapmıştı. Bristol daha sonra, Joseph Grew, Dışişleri Bakanı Frank B. Kellog ve Başkan Calvin Coolidge tarafından kabul edilerek antlaşmanın gidişatı ve Türkiye deki durum hakkında bilgilendirme yaptı. 720 Dışişleri Bakanı ve Başkan a vermiş olduğu bilgilerden sonra Bristol Donanma Bakanlığı na giderek gerekli raporlamaları yaptı ve daha sonra Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör Borah ile görüşerek Türkiye deki durum hakkında tafsilatlı bilgi verdi. Görüşmede antlaşmanın onayı için yapılacak çalışmalar da ele alınmıştı LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, War Diary, Confidential, July 21, William H. King, Urges the Defeat of Lausanne Treaty, New York Times, April 12, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, From 1 August to 31 December, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, From 1 August to 31 Decem-

305 303 Resmî görevlerini tamamladıktan sonra, ilk iş olarak Amerikan gazetelerine bir basın bildirisi gönderdi. Bildiride, Türkiye deki gelişmeler, Amerikan Donanmasının Yakındoğu daki faaliyetleri anlatılmıştı. Bristol daha sonra basın yoluyla Amerikan kamuoyuna Türkiye ile Antlaşma imzalamayan beş ülkenin; Çin, Siyam, Sırbistan ve Bulgaristan dan sonra sadece ABD olduğunu duyurdu. Bulgaristan da yakın zamanda antlaşma imzalayacaktı ve imzalamayan diğer üç ülke ile birlikte sadece ABD kalacaktı. Bu nedenle antlaşmanın onaylanması ABD çıkarları için hayati önemdeydi. Ayrıca Türkiye deki yeni rejime bir şans verilmeliydi ve desteklenmeliydi. Türkiye ile de juro diplomatik ilişkiler kurulamadığı için ABD yi Türkiye de bir büyükelçi değil yüksek komiser temsil ediyordu. 722 Basın bildirisinde Bristol, antlaşma karşıtı cephe ve ACOLT ile polemiğe girmemeye özellikle dikkat etmiş, karşıtların argümanlarına değinmemişti. Bristol basın bildirisinden sonra 6 Ekim de Amerikan Harbiye Kolejinde bir konuşma yaptı yılından 1925 yılına kadar Yakındoğu da gerçekleşen gelişmeleri ve gözlemlerini Harbiye Koleji öğrencilerine anlattı. Konuşma o dönemde elbette gizli tutuldu, fakat bir stenograf tarafından tutanaklara geçirildi. Bristol, arşiv kayıtlarında Harp Okulu öğrencilerine ders olarak bulunan konuşmasında önce İstanbul a nasıl atandığını, işgalcilerin amaçlarını, Türk Millî Mücadelesinin nasıl başladığını ve kendisinin İtilaf Devletleri Yüksek Komiserleri ile nasıl anlaşmazlığa düştüğünü anlattı. Tarih dersi formatında geçen konuşmasının belkide en önemli noktası, Bristol un Harp Okulu öğrencilerine gazetelerde okudukları katliam haberlerinin abartılı ve büyük kısmının uydurma olduğunu söylemesidir. Bristol gazetelerde yayımlanan haberlerin doğruluğunu test için öğrencilere kendisinin de kullandığı bir formül önerdi: gazetelerde ya da kişinin katledildiğini okursanız ve bu tutarlı bir hikâye [hadise] ise rakamı beşe bölün, çok tutarlı bir hikâye [hadise] ise üçe bölün, çok daha iyi tutarlı ise ikiye bölün ve gerçek rakamı bulun Bristol konuşmasında İzmir in işgalinin hata olduğunu tekrarladı, Yunan mezalimlerinden bahsetti ve Malta tutuklamalarına değinerek bunun büyük bir hata olduğunu, zaten hapsedilenlerin de daha sonra Bağlaşık esirleri ile değiştirildiğini söyledi. 724 ber, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, To press in America, Confidential Diary from August 1 to December , s. 16 (Ek s. 1-2). 723 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Conditions in the Near East, by Admiral Mark L. Bristol, U. S. Navy, Lecture Delivered at Army War College Washington, October 6, 1925, Copy No: 164, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 3-4). 724 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Conditions in the Near East, by Admiral Mark L.

306 304 Bristol konuşmasında Millî Mücadeleye ve Yunan mezalimine geniş yer verdi. Wilson un çizmiş olduğu Ermeni sınırından bahsederken Türkler, Bağlaşıkların Türkiye yi işgal edip parçalayacaklarını gördüler ve ülkeleri için savaştılar. Bana göre onlar ülkelerinin parçalandığını görmektense ölmeyi tercih ediyorlardı dedi. 725 Bristol un Türkiye ile ilgili konuşmasının detayları şöyleydi: Biraz geri gidersek mezalimler hakkında sadece birkaç kelime söylemek istiyorum. Şimdiye kadar mezalim söz konusu olduğunda ben Yakındoğu daki hiçbir ırkın diğerinden iyi olduğuna inanmıyorum. Oraya gittiğimde şiddetli bir şekilde uyandırıldım. Ermenistan da, bu Rus Ermenistan ıdır ve gerçek Ermenistan orasıdır. Oradan Erivan a giden demiryolunun 15 millik her iki yanındaki Müslümanları zorla kovdular, gitmeyenleri öldürdüler ve açlığa terk ettiler Kilikya da Fransızlar dışarıdan gelen bir Ermeni lejyonu [kamavurlar] kullandılar. Bu Ermeniler, Türklerden geçmişin intikamını almak için her fırsatta insanlara ateş ettiler. Türkler bu bölgeyi geri alınca Fransız hatlarının diğer tarafında yakalanan her Ermeni erkeği hayatını kaybetti Türkler Teşkilatı Esasiye denilen bir yasa çıkardılar. Bu yasaya göre Türkiye de doğan herkes, ırkına, inancına ve milliyetine bakılmaksızın, doğum hakkı olarak Türk tür ve yaşına geldiğinde vatandaş olabilir ya da bundan kaçınabilir. Böylece, Ermeniler, Rumlar veya Türkiye deki diğer tüm ırklar şu anda Türk vatandaşıdırlar ve Müslümanlar dâhil herkes Türk olarak adlandırılmıştır. Türklerin, Hristiyanları şirketlerinizde istihdam etmeyin ya da kamu şirketlerine almayın vb. söylemleri artık yeni yasa ile hükümsüz kalmıştır. Ermeniler bana gelerek Türkler ile kendi esenliğimizi [Türkler ile barış içinde yaşayabilmeyi] sağlamak için yalnız bırakılmak istiyoruz; biz Lozan Antlaşması nın hükümlerini kendi korunmamız için kullanmak istemiyoruz. Çünkü bu hükümleri kullanmayı talep etsek kim onların kullanılmasını sağlayacak? diyorlar. Onlar çok iyi biliyorlar ki hiç kimse onların kullanılmasını sağlamayacak ve kendileri Müslümanların enselerine bineceği bir pozisyonda bırakılacaklarını bilmektedirler. Yalnız bırakılırlarsa kendi kurtuluşlarını elde edebilirler. Bunun yanında madalyonun diğer yüzüne bakarsak bu Hristiyan ırkların hepsi geçmişte Türkiye de vatan hainleriydi ve hâlen vatan hainleridirler. Buna, birbiri ile birleşen iki insanın bakış açısıyla bakmalısınız, bizim bakış açımızla değil. Türklerin bu insanları tam vatandaşlığa kabul ederek hükûmetlerine almalarını bekler misiniz? Bu Ermenilerin veya Rumların birden değişmelerini ve kâğıt üzerinde yazıldığı için Türk Devletine sadık olmalarını bekler misiniz? Ben Bristol, U. S. Navy, Lecture Delivered at Army War College Washington, October 6, 1925, Copy No: 164, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 3-4). s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Conditions in the Near East, by Admiral Mark L. Bristol, U. S. Navy, Lecture Delivered at Army War College Washington, October 6, 1925, Copy No: 164, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 3-4). s. 8.

307 305 buna inanıyorum. Şayet Ermeniler yalnız bırakılsa ve yabancı ülkeler azınlıkları kullanarak Türkiye nin içişlerine karışmazlarsa azınlıklar kendi esenliklerini kendileri elde edeceklerdir. Geçmişte Hristiyan azınlıklar yabancı devletler tarafından Türkiye nin içişlerine karışılması için bir bahane olarak kullanıldılar ve Hristiyan ırklar politik satranç tahtasında gerektiğinde hareket ettirilen ve gerektiğinde kurban edilen piyonlardı. Türkler sıklıkla Hristiyan ırklar tarafından mat edildi ve Hristiyan ırklar kendilerinin dış devletler tarafından kullanılmasından çok memnundular. 726 Bristol, Türk-Amerikan antlaşmasının onaylanması hâlinde azınlıklara daha fazla yardım yapılabileceğini söyleyerek konuşmasına devam etti. Türkler, Rusların kucağına itilmemeliydi ve Türk Devleti ayakta kalacağının işaretlerini vermekteydi. 727 Harbiye öğrencileri ilk defa kendilerine anlatılan hadiselerin diğer yanını, başarıları ile ün yapmış bir Amiral den dinlediler. Bu zamana kadar Türklerin hiçbir şeye yaramayan, korkunç insanlar olduğu kendilerine söylenmişti, ama gerçek böyle değildi. Amiral Bristol onlara, Türk Millî Mücadelesinin aslında silah ve propaganda ile yok edilmek istenen bir ulusun, imkânsızlıklar içinden tekrar diriliş hikâyesi olduğunu göstermişti. Ayrıca NER mutaassıp bir kuruluştu ve açıkça yalan söylüyordu. 728 Bristol un konuşmasında vermiş olduğu bilgiler on yıllardır süren propaganda karşısında önemli bir dönüm noktası teşkil etmekteydi. Harp Okulu ndaki konuşmasından sonra Bristol, 20 Kasım da Donanma Komutanlığı Bahriye Koleji nde de bir konuşma yaparak Türkiye deki gelişmeler hakkında öğrencilere bilgi verdi. Bahriye de yapılan 33 sayfalık bu konuşma metni de arşiv kayıtlarında Bahriye Koleji öğrencilerine ders olarak bulunmaktadır. Harp Okulu ile benzer bilgilerin verildiği ve tarihsel sürecin anlatıldığı konuşmada Bristol, Anadolu da yaşayan Ermenilerin 1903 yılında tüm nüfusun % 11 ini, Wilson tarafından Ermenilere verilmek istenen topraklarda ise % 24 ünü oluşturduğunu söylemiştir LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Conditions in the Near East, by Admiral Mark L. Bristol, U. S. Navy, Lecture Delivered at Army War College Washington, October 6, 1925, Copy No: 164, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 3-4). s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Conditions in the Near East, by Admiral Mark L. Bristol, U. S. Navy, Lecture Delivered at Army War College Washington, October 6, 1925, Copy No: 164, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 3-4). s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Conditions in the Near East, by Admiral Mark L. Bristol, U. S. Navy, Lecture Delivered at Army War College Washington, October 6, 1925, Copy No: 164, Confidential, From 1 August to 31 October, s. 13 (Ek s. 6) Everybody who knows the Turkish psychology knows that he starts very readily, gets tired and lies down on the job. Bkz. LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, The Situation Abroad, by Mark L. Bristol, Lecture Delivered at the Naval War College Newport R. I. 20 November

308 306 Bristol öğrencilere, ayrıca Ermenilerin ve Rumların Amerikan temsilciliğini propaganda amacıyla nasıl kullanmaya çalıştığını da anlattı. Bristol un her iki konuşmada da vermiş olduğu önemli bir bilgi de mütareke hükümlerine aykırı olarak Anadolu nun işgali esnasında İngilizlerin İzmir de Yunan askerlerini eğittiği ve Yunan birliklerinde gözlemci İngiliz subaylarının bulunduğu gerçeğidir. 730 Bristol bu bilgiyi daha önce İstanbul da Senatör King e de vermişti. Bu konuşmanın kısa özeti şunları içermektedir: Ermenistan Devleti nin kurulması düşünülen topraklarda, Büyük Savaşın sonunda, Ermenilerin toplu olarak Amerika Birleşik Devletleri ne göçmesinden ve 1915 sürgününden önce, 1903 yılındaki sayımda % 11 nüfusları vardı. Daha sonra Ermenistan olarak belirlenen topraklarda ve müteveffa Başkan Wilson tarafından belirlenen bölgede % 24 Ermeni nüfusu vardı yılından sonra İngilizler İzmir de bir askerî misyon oluşturarak Yunan askerlerinin eğitilmesine yardım ettiler ve Yunanlılar hemen hemen Bağdat demiryoluna ulaşan bir işgal yaptılar. Bu ilerleme [işgal] esnasında her Yunan fırkası İngiliz subaylarının kontrolü altındaydı Bu durum ne Yunanlıları ne de İngilizleri itibarsızlaştırmadı... Fransızlar, Ermeniler etmiş, fakat bir müddet sonra pişman olmuşlardı. Ermeniler, Türklere o kadar kötü davrandı ki Fransızlar onları geri çekmek zorunda kaldılar. Ermenilerin kullanılması Türk askerlerini öfkelendirerek her gün daha fazlasının Millî Mücadeleye koşmasına neden oldu. Bu insanları bilen hiç kimse asla bu topraklara Ermenileri getirmezdi. Bu farklı ırkların birbirinden kinini çıkartması geleneğiydi ve orada olan şey, Ermeni askerlerinin ellerine geçen avantajı fırsata dönüştürmesiydi. Bu durum ve Fransızların bu toprakları Türklerden almaya geldiklerini söylemeleri, Türklerin düşmanlığını artırdı. Onlar sivil idareyi görevden uzaklaştırdılar ve tüm bunlar Türkiye ile imzalanan ateşkesin ihlaliydi. Bir Ermeni köyü başıbozuk Türk askerleri tarafından kuşatıldı ve ele geçirildi. Köy ele geçirildiğinde Fransız bayrağı orada dalgalanıyordu. Fransızlar Kilikya da Türklere karşı savaşlarında zorluklar yaşadılar ve sonuç onların geri çekilmesi ve tutunamaması oldu. Çok sayıda Fransız askerî esir düştü ve milliyetçiler için büyük öneme sahip mühimmat ile silahlar ele geçirildi , Confidential Diary from August 1 to December , s. 16 (Ek s. 4). 730 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, The Situation Abroad, by Mark L. Bristol, Lecture Delivered at the Naval War College Newport R. I. 20 November 1925, Confidential Diary from August 1 to December , s. 16 (Ek s. 5). 731 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, The Situation Abroad, by Mark L. Bristol, Lecture Delivered at the Naval War College Newport R. I. 20 November 1925, Confidential Diary from August 1 to December , s. 16 (Ek s. 4). s

309 307 Bristol bundan sonra Sakarya muharebesini ve Yunan ordusunun yenilgisini detayları ile anlattı. Yunanlılar geri çekilirken arkalarındaki tüm köyleri, ürünleri, evleri ve canlıları yakmış, yıkmış ve yok etmişlerdi. Bristol, anlattıklarının bir kısmını dönemin cephe komutanı İsmet Paşa dan şahsen dinlemişti. Konuşmasının sonuna doğru Bristol İstanbul un Refet Paşa tarafından geri alınmasını ve polis gücünün Türklerin eline geçmesini detayları ile dinleyicilerine açıkladı. Saltanatın kaldırılması ve Halifeliğin sona erdirilmesi yine Bristol tarafından Harbiye öğrencilerine anlatılan konulardandı. 732 Bristol, 31 Aralık ta Amerikan gazetelerine vermiş olduğu mülakatta, 1919 yılında yüzlerce yardım görevlisinin Türkiye de görevlendirildiğini, yaklaşık on yıldır Türkiye ile diplomatik ilişkilerin kesik olduğunu söyledi. Bunun için Türk-Amerikan Lozan Antlaşması geciktirilmeden onaylanmalıydı. Bu esnada antlaşma Senato da bekletiliyordu. Bristol, Türk karşıtı ve Antlaşma karşıtı Ermeni propagandasından haberdardı ve her iki tarafın da dinlenmesi ve karar, davanın liyakatine ve dürüstlük ilkesine göre verilmelidir ilkesini savunuyordu. 733 Bristol üstü kapalı olarak ABD deki tek yanlı propagandanın adil olmadığını ve gerçekleri yansıtmadığını ifade etmişti. 734 Bristol, iki ay süresince Amerika da yapmış olduğu konuşma, çalışma, konferans, toplantı ve görüşmelerde halkın büyük kısmının Amerikan dış politikası ile hayret edilecek bir düzeyde ilgili olduğunu ve antlaşmanın onayını istediğini gözlemledi. Ayrıca senatör ve kongre üyeleri ile yaptığı görüşmeler oldukça olumlu geçmişti. Bu nedenle Senato nun bir sonraki oturumunda antlaşmanın onaylanacağına olan inancı kuvvetlenmiş olarak Türkiye ye döndü. 735 Ancak, iki ay boyunca Bristol un görüşme ve temaslarının büyük oranda onay taraftarları ile olduğunu dikkatten kaçırmamak gerekir. Karşıt cephe bilinçli olarak Bristol dan uzak durmuştu. Amerika da bulunduğu süre içerisinde Bristol, sürekli olarak İstanbul dan gelen raporlar vasıtasıyla Yüksek Komiserliğin çalışmaları ile Türkiye deki ge- 732 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, The Situation Abroad, by Mark L. Bristol, Lecture Delivered at the Naval War College Newport R. I. 20 November 1925, Confidential Diary from August 1 to December , s. 16 (Ek s. 4). s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, The Situation Abroad, by Mark L. Bristol, Lecture Delivered at the Naval War College Newport R. I. 20 November 1925, Confidential Diary from August 1 to December , s. 16 (Ek s. 4). s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, To press, December 31, 1925 by Admiral Bristol, Confidential Diary from August 1 to December , s. 16 (Ek s. 1). s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, From 1 August to 31 December, s. 10; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, January 2, 1926; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, January 7, 1926.

310 308 lişmeleri takip etmekteydi. 736 Bristol, Aralık ayı başında Amerika dan ayrılarak Avrupa yoluyla Türkiye ye döndü Amiral Bristol un Türkiye deki Son Yılı Bristol, Türkiye ye döndükten sonra çalışmalarına kaldığı yerden devam etti yılı aynı zamanda Bristol un Türkiye de sürdürmekte olduğu görevinin son yılıdır yılında iki ülke arasında bir modus vivendi (geçici anlaşma) imzalanarak Lozan Müzakerelerinin ikinci turunda başdelege olarak görev yapan Joseph Grew, Büyükelçi göreviyle Türkiye ye atanmıştır. Bristol ise 24 Mayıs 1927 tarihinde İstanbul dan ayrılarak yaklaşık sekiz buçuk yıldır sürdürmekte olduğu Yüksek Komiserlik görevini tamamlamış oldu. Bristol ile birlikte bir dönem daha kapanmış ve işgal döneminden kalan son Yüksek Komiser de Türkiye den ayrılmış oluyordu. Bristol, kaotik bir ortamda Türkiye ye gelmiş ve tarafsız yaklaşımları ile Türk halkının güvenini kazanmayı başarmıştı. Türkiye de Cumhuriyet in ilanını ve modernleşme yönündeki atılımları tüm gücü ile desteklemişti. 737 Hatırlanacağı gibi, Yunanlıların mağlubiyetinden sonra Türkiye de bulunan Ermeniler ve Rumlar işgal döneminde yaptıklarından büyük pişmanlık duymuşlardı. Çünkü dünyada özellikle Ermenileri kabul edecek devlet yoktu ve yine hıyanet ettikleri Türkler ile yaşamak zorundaydılar. Bristol un günlüklerinde de görüldüğü gibi, özellikle Ermeniler bu dönemde artık dış devletlerin kendi lehlerine müdahalesini istememişlerdi yılına gelindiğinde Ermenilerin kendilerini güvende hissettikleri ve yeniden eski taleplerini gündeme getirmeye başladıkları görülür. Bristol a direkt olarak gitmekten çekinen Ermeni ileri gelenleri Robert Koleji Müdürü C. F. Gates ten Bristol u kendileri için aracılık yapmaya razı etmesini istediler. Gates, Bristol un yakın arkadaşıydı ve Ermeniler, Türkiye den giden komitacıların geri dönmesine izin verilmesini, okul ve kiliselerin mülklerine dokunulmamasını, sürgün edilenlerin mülklerine el konulmamasını ve Ermeni işadamlarına Türkiye de seyahat serbestisi tanınmasını istiyorlardı. 738 İlk iki talep, eski imtiyazlara dönmeyi arzulayan isteklerdi. Son üç talep ise zaman içinde zaten gerçekleşecekti. Ermenilerin sabırlı olması gerekiyordu. Bristol ile Gates arasında geçen diyaloğun ayrıntıları şöyleydi: Öğleden sonra Dr. C. F. Gates ile golf oynadım. Oyun esnasında, Dr. Gates e bir gün evvel akşam yemeğinde İstanbul daki Ermenilerden iletmiş olduğu rica- 736 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, From 1 August to 31 December, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, November 22, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, January 7, s. 3-4.

311 309 yı tartıştık. Bu rica, benim Türk Hükûmeti ile Ermeniler lehine aracılık yaparak Türk Hükûmeti nin belli hakları ve imtiyazları Ermenilere vermesini sağlamama yönelikti. Aşağıda Dr. Gates in bana vermiş olduğu muhtıranın kopyası vardır: [1] Eylül 1922 den önce düzgün bir pasaport ile ülkeden ayrılmış olan herkesin geri dönmesine izin verilmesi ve bunların mülklerine el konulmaması. [2] Hâlen Ermenilerin bulunduğu yerlerde [Kastamonu, Arapkir, Harput, Diyarbakır, Kayseri, Tokat, Mersin ve Sivas) kiliselerin ve okulların mülklerine el konulmaması. [3] Hâlen ülkede bulunan mültecilerin mülklerine el konulmaması. [4] Yahudilere verildiği gibi Ermenilere de iş amacıyla bazı bölgelerdeki yerleri ziyaret etme izni verilmesi. Dr. Gates ten, Ermenilere, benim şu anda onların adına aracılık yapmamın yanlış olacağını, çünkü bana göre, bunun onlara faydadan çok zarar vereceğini ve onların özellikle biz Türkiye ile düzenli [de juro] ilişki kuruncaya kadar kendi işlerini kendilerinin halletmesinin daha iyi olacağını söylemesini istedim. Dr. Gastes e, onlara ricalarını aklımda tutacağımdan ve gelecekte her zaman yaptığım gibi fırsat düştüğünde onların lehine girişimde bulunacağımdan emin olmaları gerektiğini bilmelerini söyledim. Geçmişte daima, ileri gelen Türkler ile konuşmalarım esnasında Türk Hükûmetinin tüm vatandaşları için eşit haklar ve imtiyazlar vermesinin ne kadar önemli olduğunu vurguladım. Bu şekilde Amerika nın vatandaşlığına aldığı yabancıları asimile etmesi gibi, onların da aynısını yapabileceğini söylemiştim. Dr. Gates bunun üzerine bana gülerek kendisinin benimle Ermeniler arasında git gel yapan durumuna düştüğünü söyledi. Ben de ona, Amerika da iken sürekli Ermenileri savunduğumu belirttim ve o da bu bilginin buradaki Ermenilere ulaştığını ve onların da bundan çok memnun olduklarını ifade etti. 739 Bristol, günlüğünde de belirttiği gibi, ABD de Ermenileri savunmak zorunda kalmıştı. Daha önce de söylendiği gibi Bristol, ABD de iken sürekli Ermeni propagandasına inanmayan Amerikalılar ile temas etmişti, buna karşın antlaşmanın reddi için çalışan Amerikalılar ve kamuoyu hâlen Ermenilerin sürekli kendini tekrar eden propagandasına kayıtsız ve şartsız inanmak eğilimindeydi. Bununla birlikte propaganda gerçek karşısında içten içe erimeye başlamıştı. Lozan Antlaşması nın onayını engellemeye çalışan karşıt cephenin propagandaları, Amerika kıtasında 1926 yılına kadar etkin rekabetten yoksun ve tek yönlü olarak devam etmişti. Bu zamana kadar, antlaşmaya karşı ve Türkleri karalayan çok sayıda, kitap, broşür, gazete haberi ve bildiri yayımlanmıştı. Tüm 739 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, January 7, s. 3-4.

312 310 bu gelişmeler üzerine 1926 yılında Lozan Antlaşması nın onayına taraftar olanlar, Türkiye ile Antlaşmanın Onaylanmasından Yana Olan Amerikan Kurumlarıyla Derneklerinin Genel Komitesi (General Committee of American Institutions and Associations in Favor of Ratification of the Treaty with Turkey) Onay Komitesi, çatısı altında örgütlendiler. Onay taraftarı komite Lozan Antlaşması nın onayını sağlamak için elinden geleni yaparak 1926 yılına kadar çok sayıda bildiri ve broşür yayımladı ve 1926 yılı sonunda çalışmalarını bir kitapta topladı. Kitabın basımına New York Times editörleri katkıda bulunurken Misyoner Örgütleri, YMCA ve YWCA da destek sağlamıştı. 740 Amiral Bristol Türkiye deki son yılını büyük ölçüde Türk-Amerikan Antlaşmasının onayını sağlamaya yönelik çalışmalarla geçirdi. Amerika da onay karşıtı ve taraftarı olmak üzere iki kamp vardı. Onay karşıtları ABD nin I. Dünya Savaşı öncesindeki iki büyükelçisi; Almanya Büyükelçisi J. L.Gerard ile Türkiye Büyükelçisi H. Morgenthau idi ve ikili antlaşmanın onayını engellemeye yönelik çalışmalara önderlik ediyordu. Eski bir Osmanlı uyruğu olan Vahan Kardaşyan da Gerard ile Morgenthau nun ekibi içerisinde yer alıyordu. Özellikle Gerard ve Kardaşyan muhalefet kampanyalarında sıklıkla Korkunç Türk/Terrible Turk klişesini kullanıyorlardı. Gerard ve Kardaşyan liderliğindeki ACOLT ekibinin hâlen Korkunç Türk gibi ırkçı bir tanımlama kullanması Amerikan kamuoyunda rahatsızlığa neden olmaya başlamıştı. Bu durum, Bristol un ABD den döndükten sonra kaleme aldığı raporlarda da açıkça görülür yılı Ocak ayı sonunda Bristol, kendisini ziyaret eden iki misyoner, Dr. Huntington a ve eşine, Lozan Antlaşması nın onay süreci ve Gerard ın liderliğindeki Türk karşıtı çalışmalar ile ilgili bilgi verdi ve sözü Ermenilere getirdi: Daha sonra sözlerime, Amerika da kendimi nasıl sürekli Ermenileri savunurken bulduğumu anlattım. Eğitimli ve akil Amerikalıların Ermeniler tarafından yürütülen propagandadan bıktığını ve tiksindiğini fark ettim. Bu propaganda onların Ermenilere yönelik daha fazla sempati beslemesinin aksine daha farklı bir noktaya giderek Ermeni davasına düşman olmalarına neden olmuştu. Böylece Ermenilerin suçlandığını duyduğumda hemen Ermenilerin davasını savunarak onların çevre faktörü ve yüzyıllarca Türkiye de azınlık olarak yaşamaları nedeniyle böyle bir kişisel karakter geliştirdiklerini anlatıyordum. Konuşmamın Bay ve özellikle Bayan Huntington üzerinde etkili olduğunu görüyordum ve onlar Türkler lehine konuşmaya ve hatta Türk-Amerikan Antlaşması nın onayını sa- 740 Bkz. The Treaty with Turkey,.., 1926; İsmail Köse, ABD de Türk-Amerikan Lozan Antlaşmasının (6 Ağustos 1923) Onay Tartışmaları ve Onay Taraftarlarının Yayınlamış Olduğu Kitapçık, Erciyes Üniversitesi İİBF Dergisi, Temmuz/Aralık 2014, S. 44. s ; Daniel, The Armenian Question., s ; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, January 3, 1927.

313 311 vunmaya başlamışlardı. Buraya ilk geldiğimden bu yana geçen uzun süre içerisinde Bayan Huntington asla Türkler lehine tek kelime söylememişti ve sürekli Ermenilerin önemli erdemleri hakkında konuşmayı tercih ediyordu. Bir defasında Bayan Huntington bana açıkça Türklerin Hristiyanlaştırılıncaya kadar hiçbir şeye değeceğine inanmıyorum demişti. Elbette Bayan Huntington un düşüncelerinin değiştiğini görmek mutluluk vericiydi. Çünkü kocası Robert Koleji Müdür yardımcısıydı ve bu kolej Türkiye deki yeni rejim altında çalışmalarını devam ettirmek niyetindeydi yılı Şubat ayı başında çoğunluğu NER idarecilerinden oluşan bir grup Amerikalı, B. Acheson, C. B. Flagg, A. K. Jennings Bristol u ziyaret ederek bir Ermeni ile Amerikalı Mark O. Prenstiss arasındaki halı davasını çözmesini istediler yılı Eylül ayında İzmir den ayrılmak zorunda kalan bu Ermeni aile, geride kalan mülkünün sahipsiz mülk muamelesi görerek evine ve eşyalarına Türk Hükûmeti tarafından el konulmasını engellemek için evini ve eşyalarını İzmir de bulunan Mark O. Prentiss e kiralamış gibi göstermiş ve evdeki eşyaların üzerindeki kullanım hakkını kâğıt üzerinde Prentiss e devretmişti. Prentiss de evde bulunun halıları ve eşyaların bir kısmını İzmir Limanı nda bulunan Amerikan destroyerlerinden bir tanesine yükleyerek İstanbul daki NER deposuna getirmiş ve burada yardımlara katkı sağlamak amacıyla satılmalarına karar verilmişti. Ermeni ailenin temsilcisi halıların satılarak yardım çalışmaları için kullanılmasına itiraz etmekteydi. 742 Aslında, Ermeni aile göçtüğü ya da sürgün edildiği için evi ve eşyaları sahipsiz mülk olarak devlete kalmalıydı. Ermeni aile ve Prentiss anlaşmalı bir şekilde bunu engellemeye çalışırken bu sefer de kendi aralarında anlaşmazlığa düşmüşlerdi ve Bristol dan hakemlik yapmasını istiyorlardı. Bristol, Prenstiss in elinde yazılı kullanım sözleşmesi olduğunu ve eşyaların İzmir de kalması durumunda Türk Devleti tarafından bunlara el konulacağını söyleyerek Prentiss ve NER idarecilerinin uygulamasının doğru olduğunu söyledi. Şayet Türk Hükûmeti nin terkedilmiş mülk temsilcisi eşyaları geri isterse eşyalar ona teslim edilmek zorundaydı. 743 Hatırlanacağı gibi Protestan Ermeni Cemaatinin lideri A. Bezciyan Millî Mücadele döneminde Bristol ile sürekli görüşme hâlindeydi. Bezciyan, İstanbul daki tek aklıselim hareket eden ve dürüst davranan nadir Ermeni liderindendi. Bu durum Bristol günlüklerinde açıkça görülür. Bezciyan, İstanbul işgalden kurtulduktan sonra Bristol u uzun süre ziyaret etmemiş ve görüşüne başvurmamıştı. Bezciyan bu dönemde, Amerikan Yüksek Komiserliğine girer- 741 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, January 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, February 2, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, February 2, s. 1-2.

314 312 ken görülmek istemiyordu. Oysa bu dönemde gizli de olsa Ermeni Patriği Zaven Efendi ve Zaven Efendi nin görevinden uzaklaştırılmasından sonra Patrik Vekili olan Arslanyan defalarca Bristol ile temasta bulunmuştu. Bezciyan, 1926 yılının Mart ayı başında, üç yıl aradan sonra Bristol u görmeye geldi. Bezciyan, üç yıl önce söylediklerini tekrarlayarak Ermenilerin yeni Türkiye de kendi esenliklerini kendilerinin sağlamaya çalışmalarının tek çıkar yol olduğunu söyledi. Bezciyan, Türk-Amerikan Antlaşmasının onaylanmasına taraftardı. Çünkü bu sayede Türkiye deki Ermenilere de yarım edilebileceğini ümit ediyordu. Bristol, üstü kapalı olarak Bezciyan dan Amerika daki Ermeni dostlarını, antlaşmanın onaylanmasına destek olmaya yönlendirmesini istedi, fakat Bezciyan bu talebi geçiştirdi. 744 Bristol ile Bezciyan arasında geçen diyalog aşağıdaki gibidir: Öğleden sonra, Türkiye Protestan Ermeni Cemaati Başı A. Bezciyan geldi. Kendisi üç yıldan fazla bir süredir beni görmeye gelmemişti ve bu üç yıl sonraki ilk ziyaretiydi. Bu süre içerisinde onu bazı kabullerde görmüştüm. O daima bana, Büyükelçiliğe [Yüksek Komiserliğe] gelirken görülmesinin iyi bir politika olmayacağını düşündüğünü söylemişti. Ona göre Türkiye de kalan Ermeniler, kendi esenliklerinin sağlanması için ve kendilerinin Türkiye deki geleceklerinin belirlenmesi amacıyla dış devletlerin yardımına başvurmamaları gerektiğini anlamışlardı. Onlar, açıkça geçmişte dış devletlerin Ermeniler için sempati gösterdiklerini ve onlara yardım edeceklerine dair söz verdiklerini; fakat daima sonunda onları terk ettiklerini söylüyorlardı. Bezciyan, bunu bana geçmişte de söylemişti. Bay Bezciyan bizim antlaşmamızı [Türk-Amerikan Lozan Antlaşması] sordu ve ben de antlaşmanın henüz Senato da ele alınmadığını fakat Amerika Birleşik Devletleri nde James W. Gerard Komitesi nin ve diğerlerinin antlaşmanın onayına karşı oldukça yoğun bir propaganda yürüttüklerini söyledim. Bay Bezciyan, yapılacak doğru şeyin, antlaşmanın onaylanması olduğunu ve bunun Türkiye de kalmış Ermenilerin yararına olduğunu söyledi. Ona, kendisinin Amerika da Ermeni dostu olup olmadığını sordum. Birkaç tane olduğunu ve uzun zamandır onlarla görüşmediğini; fakat dostlarının kendisi gibi Ermenilerin geleceği ile ilgili aynı fikirlere sahip olup olmadığını ve Amerika nın antlaşmayı onaylamasını isteyip istemediklerini bilmediğini söyledi. Açıkça görülüyordu ki Bezciyan Türkiye nin dışındaki Ermenilerle işbirliği yapmaktan ya da iletişim kurmaktan kaçınıyordu. 745 Bezciyan Mart ayı sonunda tekrar Bristol ile görüştü. Bu sefer talep Bristol dan gelmişti. Bu görüşmede Bezciyan, Amerika ya giderek ailesine katılmak isteyen bir Ermeni kadın için Bristol dan yardım istemişti. Bezciyan a 744 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, March 9, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, March 9, s. 1-2.

315 313 göre işlemleri yapan konsolosluk görevlisi olan Ermeni kadına dürüst davranmıyordu. Görüşmede Bezciyan sürekli söylediği sözleri tekrarlayarak Ermeniler zor bir zaman geçiriyorlar, fakat onlar hâlâ özellikle dış devletlerin müdahalesi olmazsa kendi esenliklerini kendilerinin sağlayabileceklerine olan ümitlerini koruyorlar dedi. 746 Bu esnada, Türkiye ve Yunanistan daki Ermenilerin bir kısmı Ermenistan a naklediliyordu. Böylece Ermenilerin tekrar Ermenistan da toplanması sağlanacaktı. Proje Milletler Cemiyeti Mülteciler Komiseri Dr. Nansen e aitti. NER in Ermenistan daki faaliyetleri de eşzamanlı olarak devam ediyordu ve NER yetimhaneleri aktif olarak çalışıyordu. Her ne kadar Bolşevik Rusya nın idaresinde olsa da Ermenistan Sovyet Hükûmeti ülkedeki tüm Rusça ve Türkçe isimleri Ermeniceye çevirme kararı almış ve bu kararı uygulamaya koymuştu. Nisan ayı başında Kafkaslardan gelen E. W. Rankin Ermenistan da, milliyetçiliğin yükselmeye başladığını ve tüm devlet idarecilerinin Ermeni olduğunu söylemişti. Rankin yaklaşık dört yıldır NER adına Ermenistan da görev yapmaktaydı. 747 Rankin in aktardığı bilgiler şunları ihtiva ediyordu. Öğleden sonra Kafkaslarda dört yıldan fazla kalmış olan Bay E. W. Rankin geldi. Kendisi bir süre orada bulunmuş, Amerika ya gitmiş ve sonra yine oraya dönmüştü. Tüm zamanını genel olarak Ermenistan da ve Leninakan olarak adı değiştirilen Alexandropol de [Gümrü] geçirmişti. Rankin e göre; Ermeni milliyetçiliği de Türk milliyetçiliği gibi şahlanmıştır. Çünkü şehir ve kasabaların tüm Rusça ve Türkçe isimleri Ermeniceye çevrilmiştir. Rankin, sorulara cevap olarak Kafkaslardaki şartların genel olarak kendisinin oraya ilk gittiğinden daha iyi olduğunu, Bolşevikler kendilerinin enternasyonel ve komünist olduklarını iddia etmelerine rağmen, onların (Ermenilerin) daha çok milliyetçi ve kapitalist olduklarını söyledi. Devlet, aşırı milliyetçi olan birkaç kişi tarafından idare edilmektedir. Ülkenin yatırımları, hükûmet tarafından yapılsa da kapitalist bir yaklaşım ile yürütülmektedir. Ermenistan da tüm hükûmet görevlileri Ermenidir. Kafkaslarda Yakındoğu Yardım Komitesi yetimhanelerinde şu anda ve kadar yetim vardır ve bunların yaşları üç yaşından on altı veya on yedi yaşına kadar değişmektedir ve on bir yaşın üstündekilerin sayısı çok değildir. Büyük boyutlu eşkıyalığa rağmen, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan ve Türkiye sınırlarında kargaşa yoktur. İstanbul ve Yunanistan dan belli sayıda Ermeni, Ermenistan a gelmiştir. Bunlar arasında yaşlı erkek ve kadınlar vardı ve bunlar neden Ermenistan a getirildiklerinden endişeliydiler. Nansen in fikir babası olduğu ve Milletler Cemiyeti tarafından desteklenen büyük sulama projesi kapsamında Ermeniler Ermenistan a geri getirilmiş, fakat bu proje ile ilgili her- 746 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, March 25, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, April 30, s. 1-2.

316 314 hangi bir çalışma yapılmamıştır. Yakındoğu Yardım Komitesi Bolşevik Hükûmeti ile ufak tefek sorunlar yaşamaktadır. Kendisi ülkeden ayrılırken görevliler onu ve eşyalarını aramışlar ve bunu üstünkörü bir şekilde yapmışlardı. Eskiden olduğu gibi gümrükte detaylı bir arama gerçekleşmemişti. 748 Millî Mücadele öncesinde, sırasında ve hatta Cumhuriyet in ilk yıllarında Türkiye de faaliyet gösteren en etkili Amerikan kuruluşları, misyoner okulları ve hastaneleriydi. ABCFM ye bağlı misyoner hastanelerinde ilk başlarda ağırlıklı olarak Ermeni ve Rum doktorlar ile hemşireler hizmet veriyordu. Bu hastanelerden en önemlisi İstanbul da bulunan Amerikan Hastanesi ydi. Hastane çalışanı, Ermeni ve Rumlar kendi soydaşları hastaneye geldiğinde taraflı bir tutum sergiliyorlardı. Bu durum halk arasında şikâyetlere neden olmuştu. Hastaneye gelen Ermeniler ücret ödemek istemezken Rum doktorlar Rumlar için daha düşük ücret alınmasını talep ediyordu. 749 Hastane kliniği ise ayrımcı bir uygulama ile Türk hastalara kendi hastanelerine gitmelerini söylüyordu. Hastanenin Ermeni doktoru yatan Türk hastaları hastaneden kovmaktaydı. Hastanedeki Türk doktor ise devam eden uygulamayı engelleyememişti. Amerikalı doktorlara çalışma izni verilmediği için hastanede ağırlıklı olarak Türk vatandaşı Ermeni ve Rum doktorlar çalışmaktaydı. Gayrimüslim doktorların ırkçı yaklaşımı hastaneye karşı hoşnutsuzluk oluşturmuştu. 750 Bu durum üzerine hastaneye müfettiş gönderilmiştir. Ermeni doktor ile Rum doktor görevlerini kötüye kullandıkları için ceza alacakları endişesiyle Bayan Nelson u Bristol a göndererek yardım talebinde bulunmuştur. 751 Bu esnada Amerika da Türk-Amerikan Lozan Antlaşması nın onayına ve Türklere karşı propaganda devam ediyordu. Propagandanın başında Gerard idaresindeki Komite (ACOLT) bulunuyordu. Gerard ın komitesi 1926 yılı içinde Kemal in Köle Pazarı ve Lozan Antlaşması adıyla yayımladığı kitapçıkta ile arasında Hristiyan kız çocuğunun Kemalist Hükûmet tarafından esaret altında tutulup köle olarak Türk haremlerine satıldığı iddia ediliyordu LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, April 30, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, June 2, s. 3-4; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, May 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, June 2, s. 3-4; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VI, War Diary, Confidential, May 27, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 2, s New York Times, Charges Turks Hold Women in Slavery, May 3, s. 28; Lippe, agm., s. 55; Malkasian, agm., s. 360; Malkasian Gerard n Komitesi nin 1926 yılında yayınlamış olduğu kitapçıktan övgüyle bahseder fakat ırkçı söylemlere değinmez. Bkz. Malkasian, agm., s. 360.

317 315 Antlaşma karşıtı Komitenin kara propaganda içerikli kitapçığının yayımlanmasından sonra New York Protestan Episkopal kilisesi piskoposu William T. Manning, durumdan vazife çıkararak Hristiyan kızın Türk haremlerinde esir tutulduğunu ilan etti. Bristol, Gerard liderliğindeki Komitenin ileri sürdüğü argümanların gerçek dışı ve kapitüler hakları yeniden yürürlüğe koymak gibi imkânsızı isteyen talepler olduğunu düşünüyordu. 753 Manning, 4 Mayıs tarihinde Paris Herald a verdiği beyanatta; harem hikâyelerini tekrarladıktan sonra hızını alamayarak suçlamasını Hristiyan çocukların Türkiye de açık pazarlarda satıldığını iddia edecek kadar ileri götürdü. Gelişmeler üzerine Bristol, İstanbul daki Amerikan müesseselerinin önde gelen temsilcilerini toplayarak Manning in iddialarından bahsetti ve bu konudaki görüşlerini açıklamalarını istedi. 754 Bristol bu tür iddialara karşı gerçekleri açıkladığında pro-turk olmakla suçlanıyor ve karşıt cephe tarafından sözleri değersizleştiriliyordu. Bu nedenle ortak bir görüş oluşturarak Manning in karalama kampanyasına cevap vermeyi tercih etmişti. Toplantıda gizliliğe özel önem verildi ve tüm konuşulanlar Bristol un talimatıyla tutanaklara geçirildi. İstanbul daki Amerikan müesseseleri temsilcileri ile bir toplantı yaptım. Katılımcıların isimleri aşağıdadır: Bayan Kthyrn M. Adams İstanbul Kız Koleji Müdürü Bayan Mary K. Nelson YWCA Temsilcisi Bay H. T. Baker YMCA Temsilcisi Bay F. W. Bell Gary Tütün Kumpanyası Bay W. Day Standart Ticarî Değişim Birliği Bay Luther Fowle Bible House/İncil Evi Bay Lewis Heck E. B. Howard & Kumpanyası Dr. Huntington Robert Erkek Koleji Bay A. K. Jennings Anadolu Projesi [Eğitim Bakanlığı ile] Bay E. E. King [Yüksek Komiserlik çalışanı?] Bay S. L. Crosby [Yüksek Komiserlik çalışanı] Bay E. L. Ives [Yüksek Komiserlik çalışanı] Bay R.A. W. Treat [Yüksek Komiserlik çalışanı] Bay J. W. Carroll [Yüksek Komiserlik çalışanı] New York Times, Bishops Protest Treaty with Turks, April 5, s. 21; New York Times, Manning Condemns Treaty with Turks, April 19, s. 10; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, May 12, s. 2; Delgadillo, agt., s. 76; Daniel, The Armenian Question., s. 272; Lippe, agm., s ; Şimşir, Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s. 2.

318 316 Toplantının açılışında Bristol, ilk olarak New York World dun son altı sayısındaki Türk-Amerikan Antlaşması nın onaylanmasını isteyen yazılar hakkında bilgi verdi. New York Times ta ise İstanbul Eski Büyükelçisi H. Morgenthau nun antlaşmanın onayını protesto eden yazısı yer almıştı. Bristol, bu yazı ve Morgenthau nun, İstanbul daki Amerikalıların kendi şahsi çıkarları için antlaşmayı desteklediklerini iddia eden suçlamalarına değindi. 756 En önemli konu en sona saklanmıştı: Piskopos Manning in iddiaları ele alınması ve aydınlatılması gerekli en önemli sorundu. Toplantıda ilk sözü, İncil Evi (Bible House) temsilcisi Luther Fowle alarak çok uzun süredir Türkiye de bulunduğunu ve şimdiye kadar Hristiyan çocukların satıldığını bildiği tek vakanın tehcir esnasında Ermenilerin güvenliklerini sağlamak için kendi çocuklarını Müslüman komşularına vermeleri olduğunu söyledi. Haremlerdeki Hristiyan içinse, Türkiye de toplam Ermeni bulunduğunu ve bunların büyük kısmının da İstanbul da yaşadığını vurgulu bir şekilde belirtti. 757 Diğer misyoner, İstanbul Kız Koleji Müdürü Kathrya M. Adams, okulunda bulunan Ermeni kızların, harem hikâyelerini reddettiğini söyledi. Amerikalı iki işadamı Lewis Heck ve F. E. King, Hristiyan kadınların Müslüman haremlerinde bulunduğu doğru olsa bile bu kadınların yerlerini kanıksadıkları ve ayrılmak yönünde bir şikâyette bulunmadıklarını söyledi. 758 Heck e göre; haremlerde Hristiyan kadının bulunması mümkündü. Tütün taciri F. W. Bell, yedi yıldır sık aralıklarla Türkiye de bulunmuştu ve Manning in iddialarını saçma, akıldışı olarak nitelemiştir. 759 İstanbul Kız Koleji Müdürü K. M. Adams tekrar söz alarak New York Times a ve Manning e açık bir mektup yazılmasını önerdi. Selefi Patrick kendisine aklı başında Ermenilerin Gerard tarafından yönlendirilen komitenin faaliyetlerinden duyduğu rahatsızlığı iletmişti. Mektup onay cephesine de katkıda bulunacaktı. Mektup yazılmasını Lewis Heck hariç diğer katılımcılar onay vermişti. Toplantıya katılanlar içinde eski bir elçilik çalışanı olan Heck, Manning in iddialarına diğerlerine göre biraz daha yakın bir duruş sergiliyordu. 760 Kaliforniya da yayımlanan bir gazete Manning in iddialarının Türkiye de 756 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s Tehcir esnasında ve sonrasında Ermeni çocuk ve kadınları ile ilgili bilgi için bkz. İbrahim Ethem Atnur, Türkiye de Ermeni Kadınları ve Çocukları Meselesi, , Babil Yayıncılık, Ankara, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s. 5.

319 317 yaşayan misyonerlerin raporlarındaki istatistiklere dayandığını yazmıştı. 761 Bu nedenle İstanbul daki misyonerlerin iddiaları reddetmeleri ve Manning i yalanlamaları önemliydi. Zaten misyonerler gazeteye ve Manning e protesto mektupları göndererek iddiaları reddetmiş, böyle bir istatistikleri bulunmadığını bildirmişlerdi. 762 Toplantının ayrıntılarını Bristol un günlüğünden izleyelim: Daha sonra katılımcılara Piskopos Manning in, New York ta kadınlar toplantısında yaptığı beyanlarının Paris Herald da 4 Mayıs ta yayımlanan kısmını okudum. Bu konuşmasında Piskopos Manning, den fazla Hristiyan kadının hâlen Türk haremlerinde tutulduğunu ve Hristiyan çocukların şu anda Türkiye de Müslümanlar tarafından açıktan satıldığını söylemişti. Bu haber üzerine gerçeğin ne olduğunu ortaya çıkarmak için, Piskopos Manning in iddialarının bildiğimiz ya da sahip olduğumuz gerçek bir kanıtla desteklenip desteklenemeyeceğini tartışmaya başladık. Görüşmenin Bay Carrol tarafından hazırlanan özeti aşağıdaki gibidir: Tümamiral Mark L. Bristol başkanlığında Amerikan Yüksek Komiserliği nde 5 Haziran 1926 tarihinde sabah saat da yapılan toplantının tutanaklarıdır: Amiral Bristol, toplantının nedenini açıklayarak Türkiye ile ilgili olarak Amerika da bir müddet önce [bir ay önce] Amerika Kızların Dostluğu Cemiyeti toplantısında, New York Protestan Episkopal Kilisesi Piskoposu çok muhterem William T. Manning tarafından, ortaya atılan Hristiyan kadının Türk haremlerinde köle olarak tutulduğu şeklindeki beyanlarının cevaplanmasına gerek olup olmadığını tartışmak olduğunu söyledi. Bay Fowle, muhterem Manning in yukarıdaki beyanlarındaki insanlığın Türkiye de satıldığıyla ilgili olarak bu ülkede ömür boyu yaşamı süresince bildiği tek örneğin 1915 ve 1916 yıllarında evlerinden sürgün edilen Ermeni ebeveynlerin kendi çocuklarını, yaşamlarının bu şekilde korunabileceğine inanarak onlara daimi evler sağlamak için ve bu satıştan elde edecekleri birkaç kuruş ile ekmek alarak yaşadıkları açlıktan korunmak amacıyla yaptıkları satış olduğunu söyledi. Bay Fowle bunlara ek olarak Muhammedilerin geçmişte Hristiyan çocukları sattıklarını bilmesine rağmen kendisinin şahsen bununla alakalı hiçbir hadise görmediğini belirtti. O ayrıca, çok muhterem Manning in ekselansları Mustafa Kemal Paşa ile ilgili Türkiye tarihindeki en kanlı cellat şeklindeki beyanının bir cehalet olduğunu söyledi. Piskopos Manning in Ermeni köle kadının Türk haremlerinde tutulduğu şeklindeki beyanlarıyla ilgili olarak Bay Fowle, bu rakamların büyük oranda abartılı olduğunu düşünmekle birlikte, gerçek hesaplama için bulunabilecek herhangi bir istatistik bulunmadığını söyledi. O ayrıca, şu anda Anadolu da kalan Ermenilerin sayısının bilinmediğini, fakat muhtemelen in az üze- 761 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s. 4.

320 318 rinde olduğunu ve bunların çoğunun İstanbul da yaşadığını söyledi. Bay Fowle ayrıca, çok sayıda Ermeni nin Suriye deki geçici mültecilikten Kilikya ya döndüğünü sözlerine ekledi. Bayan Adams, İstanbul da Amerikan Kız Koleji nde okuyan Mardin yakınlarından gelen bir Ermeni öğrencinin bu bölgede Ermeni kadınların Müslüman haremlerinde tutulduğu iddiasını reddettiğini söyledi. Bayan Adams ayrıca, Ermenilerin son yıllarda yaptıkları gibi artık Müslüman evlerinde bulunan kadın akrabalarının ya da arkadaşlarının serbest bırakılması gibi bir taleplerinin olmadığını söyledi. Heck ve King, Türk haremlerinde bulunan Ermeni kadınların büyük bir kısmının kendilerini buradaki yaşama adapte ettiklerini ve arktık bu evlerden ayrılmak istemediklerini ve Türk kocalarından çocukları olduğunu ve böylece yeni çevrelerinde kabul edildiklerini söyledi. Bay Fowle, geçmiş tarihlerde bir California gazetesinin çok muhterem Manning in iddialarının Türkiye deki misyonerlerin beyanlarına ve istatistiklerine dayandığı bilgisini verdiğini söyledi. California gazetesindeki haberin Türkiye de bulunan ve şu anda Amerika ya dönmüş olan çok sayıdaki Amerikalı misyonerin mektupları ile protesto edildiğini ve yalanlandığını söyledi. Son yedi yıl süresince Türkiye de belli aralarla ikamet eden Bay Day, çok muhterem Manning in iddialarını mantık dışı ve saçma olarak nitelendirdi. Benzer şekilde yedi yıldır yerel deneyime sahip Bay Bell, Bay Day in fikirlerine katılarak Piskoposun suçlamalarının yalanlandığını söyledi. Bayan Adams, Piskopos Manning e New York Times a yazılacak açık bir mektupla cevap verilmesini önderdi. Bayan Adams sözlerine, selefi Dr. Patrick in kendisine, Amerika da yaşamakta olan düşünceli ve muhafazakâr Ermenilerin Türk-Amerikan Lozan Antlaşmasının onayına karşı çıkan komitenin [ACOLT] eylemlerinden bıktıklarını ve ıstırap duyduklarını yazdığını söyledi. Bay Fowle, Senato nun aklında kalmasını da sağlamak için Piskopos Manning in beyanlarına cevap verilmesinin lehinde olduğunu belirtti. Türkiye de yıllarca ikamet etmiş olan ve 1923 yılından itibaren sıklıkla iç bölgelere seyahat etmiş olan Bay Heck, en fazla Ermeni kadınının bugün istekleri dışında Türk evlerinde yaşadığı tahmininde bulundu. Bay Heck ve toplantıya katılanlar kendilerinin, kurtulma şansı sağlandığında Ermeni kadınların gönüllü olarak bulundukları Türk evlerinde yaşamayı seçtikleri yönünde çokça haber duyduklarını söylediler. Bu kadınlar bulundukları çevreden memnun olduklarını ve bu durumun kendileri için dünyada korumasız ya da dostları olmaksızın yalnız yaşamaktan çok daha iyi olduğunu söylüyorlar. Çünkü onların aileleri ya öldürülmüş ya da Levant a dağılmıştır. Bay Heck, ayrıca Fran-

321 319 sızların Kilikya yı işgali esnasında Fransız ordusundaki paralı Ermeni askerleri Türklerin evlerindeki ırkdaşlarını, çoğunlukla bu kadınlar kalmak istemesine rağmen, zorla dışarı çıkarttıklarını söyledi. Bay Fowle, çok muhterem Manning ve Morgenthau geriye bakarken, Türkiye deki Amerikan topluluğu ileri bakıyor diyerek bir antlaşma olmadan bu tür ızdırapları ya da burada hâlen ortaya çıkan adaletsizlikleri durdurmanın mümkün olmadığın söyledi. Lozan Antlaşması nın onaylanması ve buradaki Amerikan temsilcisinin statüsünün belirlenmesinden sonra Amerika Birleşik Devletleri nin manevi etkisini Türkiye deki etnik azınlıkların lehine kullanılabileceğini sözlerine ekledi. Bay Baker, kendi inancına göre, Yüksek Komiser tarafından bir telgrafın Dışişleri Bakanına gönderilerek Piskopos Manning in suçlamalarının doğru olmadığının bildirilmesi gerektiğini söyledi. Bay Heck, şu anki önceliğin Türk haremlerinde bulunan Ermeni kadınlarının buralardan alınması olmadığını, asıl sorunun Rum ve Ermeni ailelerin geçmişte maruz kaldıkları yağma ve katliamlara rağmen dönmek istedikleri Anadolu dışında tutulmaları olduğunu belirtti. Bu bağlamda Türk Hükûmeti, yürürlükteki yasalarla İstanbul Büyük Şehirde yaşayan etnik azınlıkların Anadolu da belirlenen hattın ötesine geçmelerini yasakladı. Bay Day, Yüksek Komiserin, Dışişleri Bakanına Türkiye deki Ermeni toplumunun Piskopos Manning in beyanlarıyla ilgili görüşünü bildirmelerini söyleyerek bunun Yakındoğu Yardım Komitesi birimleri vasıtasıyla elde edilebileceğini önerdi. Dr. Huntington görüşünü açıklayarak Türkiye deki Amerikan topluluğunun birincil isteğinin, henüz antlaşmanın onayını destekleyeceklerine ya da karşı çıkacaklarına karar vermemiş olan tarafsız senatörlere yönelik, ikna edici verilerin hazırlanması ve onların kazanılması olduğunu söyledi. Bir soruya cevap olarak Bay Fowle, Amiral Bristol un Dışişleri Bakanlığı ile iletişime geçmesini ve Türkiye de bulunan Amerikalı misyonerlerin ve öğretmenlerin bulgularından ziyade Piskopos Manning in suçlamaları ile ilgili kendi araştırmasını yaparak Bakanlığa bildirmesinin daha iyi olacağını, çünkü tarafsız grupların Senatör King in acımasız beyanlarından etkilenerek önyargılı bir yola girebileceklerini söyledi. Öğleden sonra de Amiral Bristol toplantı katılımcılarına teşekkür etti ve toplantıyı bitirdi. Bay Crosby, Bay Ives ve Bay Treat da toplantıya katıldı. Toplantıdan toplamdan önce genel hatlarıyla ne tür bilgiler alacağımı biliyordum, fakat ben de son araştırmayı yaparak her şeyden emin olmayı istiyordum LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s. 1-6.

322 320 Manning, iddiaları ile ilgili bilgilerin kendisine Türkiye deki misyonerler tarafından verildiğini söylemişti. İki tacir Lewis Heck ve F. E. King ile İncil dağıtıcısı Misyoner Fowle un beyanları dikkate alındığında Manning ve Gerard ın İstanbul dan yönlendirilme ihtimali yadsınamaz bir gerçek olarak durum karşımızdadır. Toplantı sonrasında Dışişleri Bakanlığı na Manning in iddialarının doğru olmadığını belirten ortak bir telgraf gönderilmesine karar verildi. Telgraftaki isimler kamuoyuna açıklanmayacak, fakat Senato daki tartışmalarda kullanılacaktı. Ortak telgrafa imza koyanların büyük kısmı beş ile kırk yıl arasında bir süre Türkiye de kalmış ve Anadolu nun muhtelif yerlerinde bulunmuştu. 764 Piskopos Manning aynı yılın Ekim ayında, harem iddialarını Cenevre de de dile getirecektir. 765 Bristol, işgal döneminde Bağlaşıkların İstanbul da ve Ermenilerin de Üsküdar da birer sığınma evi kurarak 1915 sürgünü esnasında Türk haremlerine alındığı söylenen Ermeni kadınların çoğunun zorla Türklerin evlerinden alındığı ve bunun pratikte uygulanamaz bir politika olduğunun anlaşılması üzerine bundan vazgeçildiğini söyleyerek konuya yeni bir boyut kazandırmıştır yılı Haziran ayı sonunda Bayan Bonsal isimli misyoner bir kadın Bristol u ziyarete gelerek Türk ordusu ile Makedonya da bulunduğunu, Türklerin yaptıklarından sonra onlardan nefret ettiğini söyledi. Bristol günlüğüne, Bonsal ın aşırı Yunan taraflısı olduğunu kaydettikten sonra Bonsal a; Biz de bir zamanlar cadı oldukları için insanları yaktık, bu bizim bu eylemi devam ettireceğimiz anlamına gelmiyor... dedi. 766 Ayrıca Bristol, benzer mezalimlerin diğer Hristiyan ırklar tarafından da yapıldığını sözlerine ekledi. Bristol Bayan Bonsal a, İzmir felaketi, Maraş olayları ve Kafkaslardaki hadiselerle ilgili bilgilerin büyük bir abartıyla nakledildiğini söyleyerek kendisinin İstanbul a geldikten sonra şahit olduğu ve Rumlar ile Ermeniler tarafından yapılan mezalimlerden örnekler verdi. Bayan Bonsal a Yunanistan da iken Tokatlıyan Oteli nde kalmasını; çünkü Pera Palas Otel in eski kadar iyi olmadığını söylemişlerdi. 767 Bu bilinçli yönlendirmeydi. Çünkü Tokatlıyan Oteli Rumlar, Pera Palas Oteli Türkler tarafından işletiliyordu. Bristol da Bonsal a 764 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s. 6; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 19, 1926; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, October 9, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s. 6; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 19, 1926; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 5, s. 2-3.

323 321 bunun propaganda olduğunu belirtti. Bonsal konuşma esnasında Ayasofya nın Türklerin elinde bulunmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirince Bristol, Ayasofya nın Hristiyanlar arasındaki din savaşları nedeniyle Müslümanların eline geçtiği cevabını verdi. Bristol, kendisinin şimdiye kadar dünyanın bu parçasındaki ırklar söz konusu olduğunda bunlar arasında bir tercihe sahip olmadığını, çünkü bu durumda tarafsızlığını kaybedeceğini sözlerine ekledi. 768 Bristol son olarak Bağlaşıkların işgal döneminde kendisine sürekli nasıl Türklerin burnunu çamura sokacaklarını söylediklerini fakat şimdi durumun çok farklı olduğunu vurguladı yılının Ekim ayı başında İncil Evi temsilcisi Luther Fowle Yüksek Komiserliğe gelerek Bristol ile görüşmek istedi. Ele alınan ilk konu YMCA nın çalışmaları ve YMCA nın İstanbul idarecisi olarak Haşim adlı İranlı bir gencin atanmasıydı. Robert Koleji Müdürü Gates buna karşı çıkarken Huntington, Fisher ve YMCA Sekreteri Baker atamaya taraftı. Fowle, bundan sonra İstanbul da ileri gelen bazı Ermeni liderlerinin kendisi ile görüşerek Türk-Amerikan Antlaşması nın onayının kendilerinin de çıkarına olduğunu söylediğini aktarır. Ermeniler, isimlerinin kesinlikle saklı tutulmasını istedikleri için Fowle konuşma esnasında onların isimlerini zikretmekten kaçınmıştı. 770 Bristol ile Fowle arasındaki görüşmenin ayrıntıları şu şekildedir: Sabahleyin Bay Luther Fowle geldi ve Belin in de katıldığı bir saatlik bir görüşme yaptık. Daha sonra Fowle, İstanbul da bulunan düşünceli ve akil Ermeni ileri gelenleri ile yapmış olduğu görüşmeden bahsetti. Onların isimlerini bana söylemek istemiyordu. Onların bazılarının kendisine konuşacağız fakat konuştuktan sonra bizi unutacaksın dediklerini belirtti. Bununla birlikte, Fowle konuşmanın bir muhtırasını hazırlamıştı ve varmış olduğu sonuçları bize okudu. Bu Ermeniler kuşkusuz, genel olarak Ermeni toplumunun düşüncesini yansıtıyorlardı. Türkiye de bırakılan Ermeniler güçlü bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri nin antlaşmayı onaylamasından taraftı ve bu onayın onların faydasına olacağına inanıyorlardı. Amerika Birleşik Devletleri nin, kendilerine güç kullanımı anlamına gelecek materyal destek vermeye hazır olmadan azınlıklar Ermeni sorununun gündeme getirilmesini istemiyorlardı. Ermeni toplumu, Bağlaşık Antlaşması nın [24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması] Türkiye deki azınlıkların korunmasıyla ilgili hiçbir hükmünü gündeme getirmeye niyetli değildi. Onlar, Amerika Birleşik Devletleri nin antlaşmayı onaylamasının kendilerine Türkler ile esenliklerini 768 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 29, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, June 29, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, October 4, s. 1.

324 322 sağlamlarında yardımcı olacağına inanıyorlardı. Türk Hükûmetinin bazı Ermenilere karşı uzlaşmazlık işareti veren tavırlarına rağmen onlar, Türklerin bir jestte bulunarak Ermenilerin Türkiye içlerine [Anadolu ya] seyahat etmelerine, mülklerinin sahipliğini tekrar kazanmalarına izin vereceklerine ve Ermenilere okulları, kiliseleri ile ilgili olarak daha fazla özgürlük tanıyacaklarına inanmaktadırlar. Fowle bu muhtıranın bir kopyasını bana vermeyi ve bu Ermeniler ile görüşerek aynı konuyu benimle görüşmek isteyip istemeyeceklerine aracılık yapmayı kabul etti. Fowle a, onların ismini kullanmama izin vermeseler de onları şahsen gördüğümü ve onlardan kendisinin almış olduğu aynı izlenimleri aldığımı söyleyebilirsem ve bunların hepsini Dışişleri Bakanlığı na rapor edebileceğimi, bunun da büyük bir etki yapacağını söyledim. Ona, defalarca Protestan Cemaat Başı Bezciyan ile görüştüğümü ve kendisinin de genel olarak Fowle un ileri gelen Ermenilerden almış olduğu fikirlerin aynısını bana söylediğini açıkladım. Bunu Fowle a özellikle söylemiştim, çünkü Fowle un Bezciyan ile konuşan birkaç kişiden bir tanesi olduğunu biliyordum. Fowle, Türklerin Ermenilerin şartlarını iyileştirmek için bazı adımlar atması gerektiğini söyledi. Ben de bunun doğru olduğunu; fakat Ermenilerin de Türk Hükumetine yaklaşması gerektiğini söyledim. Bu minvalde, Ermenilerin, kademeli olarak özel Ermeni okullarını kapatmayı ve Türkler bu okulların kademeli olarak kapatılmasını kabul ederse çocuklarını devlet okullarına göndermeyi kabul edeceklerini bildiren bir beyanda bulunmaları gerektiğini söyledim. Fowle bununla birlikte, bunu yapmanın Ermeniler için imkânsız olduğunu çünkü, Türkiye deki devlet okullarının manevi çevreden yoksun olduklarını ve bu okulların yetersiz olmasının da bunu imkânsız hâle getirdiğini söyledi. Bunun iki ırk arasında bulunan düşmanlığa rağmen yarı yarıya bir öneri olduğunu ve iki tarafın da söyleyecekleri bulunduğunu belirttim. Kuşkusuz Ermeniler Türk Devletine isyan ederek Bağlaşıklar safında savaşmışlardı. Bu elbette Türklerin Ermenilere karşı uyguladıkları baskılara bahane olamaz. Buradaki en önemli sorun Ermenilerin Türklere güvenmemesinden daha çok, Türklerin Ermenilere güvenememeleridir. Ermenilerin vatan hainliğinden ve işlenen korkunç suçlardan kaynaklanan düşmanlığın ve kızgınlığın ortadan kalkabilmesi için elbette uzun bir zaman gereklidir. Buna örnek olarak Amerika Birleşik Devletleri nde iç savaş süresince ve savaştan sonra ortaya çıkan ve güney ile kuzey arasında uzun süre devam eden nefreti dile getirdim. Kuzey, kölelere özgürlük vererek güneyin mülklerine el koymuştu ve uzun yıllar bir kuzeyliyi ağırlayan her güneyli diğerleri tarafından sürgün edildi. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri ndeki bu düşmanlığın buradaki korkunç olaylar ile karşılaştırılamayacağını söyledim. Bunlara ek olarak Yakındoğu daki ırkların hiçbirinin ahlakî karakteri bizim insanımız ile karşılaştırılamazdı. Bu nedenle, dünyanın bu parçasında Ermeniler ile Türkleri uzlaştırmak isteyen herkes daha büyük zorluklara hazırlıklı

325 323 olmalıydı. Fowle, hâlâ Ermenilerin herhangi bir adım atmasının imkânsız olduğunu ve ideal bir jest yapması gerekenin Türkler olduğunu düşünüyordu. Ermenilerin antlaşmaya karşı tavrıyla ilgili görüşmemizin sonucu olarak Fowle, Lozan Antlaşması na referans verecek bazı çekince ve açıklayıcı hükümler olabileceğini ve antlaşmanın onayının Türkiye nin geçmişini ya da eski rejim altında Türkler tarafından işlenen suçları hoş görmek anlamına gelmeyeceğini söyledi. Bu öneri Bay Belin in ve benim çok fazla dikkatimizi çekti. 771 Fowle un, daha önce Manning tarafından gündeme getirilen Türk haremlerindeki Ermeni kadınlarla ilgili iddialarını kısmen haklı gördüğü bilinmektedir. Bu nedenle Türkiye de kalan Ermenilerin taleplerini de tek yanlı olarak desteklemek eğilimindedir. Ulusçuluk çağında burada önemli bir sorun ortaya çıkmaktadır. O da hiçbir egemen ülkenin, kendi rızası olmadan farklı etnik köken ya da dindeki vatandaşlarının kendi cemaat okullarına devam ederek istedikleri gibi eğitilmesine izin verip vermeyecek oluşudur? Bunu Osmanlı Devleti bedeli ağır olacak şekilde test etmişti. Şimdi, Ermeniler ve misyoner Fowle, I. Dünya Savaşı öncesinde olanları unutmayı yeğleyerek Osmanlı Devleti dönemindeki uygulamayı yeniden devam ettirmek istemekteydi. Ermeni cemaati, Amerikan okulları sorunu çözülürken kendi sorunlarının da çözülmesini ummaktaydı. Bunun için Türk-Amerikan Lozan Antlaşması nın onaylanması gerekiyordu. Amerika dan gelen haberler ise ümit verici değildi. Bu esnada 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan da belirlenen azınlık haklarının verilmediği şeklindeki propaganda devam ediyordu ve Yunan Ortaelçisi Türkiye yi Milletler Cemiyeti ne şikâyet etmeye karar vermişti. Bristol, böyle bir başvurunun faydadan çok zarara neden olacağını söylemekteydi. 772 Ekim ayı sonunda Protestan Ermeni Cemaati lideri Bezciyan tekrar Bristol u ziyaret etti. Günlüklerde yer alan ifadelerden Bezciyan ın mevcut durumdan çok şikâyetçi olmadığı, Protestan Ermenilerin 1926 yılında Türkiye de yürürlüğe konulan Medeni Kanun hükümlerine uymakta zorlanmayacağı anlaşılmaktadır. Ermenilere İstanbul dışına seyahat hakkı verilmişti, fakat henüz bu hak belli sınırlar içinde kullanılabilecekti. Bezciyan, Hristiyanların laik bir Türkiye de daha rahat yaşayabileceğini düşünüyordu. Bezciyan ve Bristol, AB- CFM ile YMCA nın çalışmalarında takip ettikleri ayrıştırıcı tutumdan rahatsızdı. Bezciyan, Müslümanların din değiştirmeye ikna edilerek Hristiyanlaştırılmasına karşıydı. Bristol da bu görüşe katılıyordu. Ermeni cemaati Türkiye ye kendi lehlerinde yapılacak bir dış müdahaleye karşıydı. Bristol, Bezciyan dan 771 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, October 4, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, October 11, s. 4-5.

326 324 Amerika daki Ermeni dostları ile görüşerek antlaşmanın onayına destek vermelerini istedi. Bu sefer Bezciyan bu talebi tereddüt etmeden olumlu karşıladı. Bezciyan, Vahan Kardaşyan ın Amerika daki Ermeni toplumu tarafından sevilmediğini sözlerine ekledi. 773 Bu tarihlerde bir Ermeni vatandaşın kilisedeki cenaze töreni Türkçe olarak icra edilmişti. Yüksek Komiserlik çalışanları bu durumdan rahatsız olmuştu. Bristol bu çevrelere, buna çok fazla dikkat edilmemesi gerektiğini, çünkü dış müdahalelerle Ermeni milliyetçiliğinin yükseltilmesinden önce Ermeni kilise ve okullarındaki dilin Türkçe olduğunun bilindiği cevabını verdi. 774 Bu tartışmalar içinde 1927 yılına girildi yılının son ayları, Türk-Amerikan Lozan Antlaşması nın onay tartışmaları ile geçmişti. Bu nedenle son aylardaki günlüklerde Ermeniler ile ilgili çok fazla bilgi bulunmaz. Ayrıca bu dönemde, bir antlaşmanın yokluğunda Amerikan işadamlarının Türkiye deki yatırımlara katılması, Amerikan okulları sorunu, ABCFM nin Türkiye deki faaliyetleri gibi pek çok konu ve sorun ele alındığından Ermeniler ikinci planda kalmıştır başında Senato Türk-Amerikan Antlaşması nı görüşmeye başladı. 775 Senato nun 18 Ocak 1927 tarihindeki gizli oturumda yapılan oylamada Lozan Antlaşması reddedildi. Oylamada lehte 50, aleyhte ise 34 oy kullanılmıştı. 776 Böylece ABD anayasasına göre gerekli olan 2 / 3 çoğunluk sağlanamadığı için Lozan Antlaşması reddedilmiş oldu. Antlaşma reddedilmeden bir yıl önce, 1926 Mart ayında Celal Münir Bey Konsolos unvanı ile mümessil olarak New York a atanmış, hastalığı dolayısıyla iki ay gecikmeyle görevine başlayabilmişti. 777 Bu nedenle iki ülke arasında fiili olarak düşük düzeyli mütekabil diplomatik ilişki mevcuttu. Antlaşmanın reddinden sonra Bristol Ankara ya giderek Türk Hükûmeti ile müzakerelerde bulundu ve 17 Şubat 1927 tarihinde bir modus vivendi imzalanarak iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler on yıl 773 LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, October 21, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, November 12, s LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, January 17, s Philip Marshall Brown, The Lausanne Treaty, The American Journal of International Law, S. 21, No: 3, July s. 503; Malkasian, agm., s. 360; Washington Post, Senate Rejects Lausanne Treaty, January 19, s. 1; Los Angeles Daily Times, Slap Given to Turkey, January 19, s. Part I, LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, April 26, s. 2; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, July 20, s. 3; Şimşir, Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden, s. 320; Daniel, The Armenian Question., s. 273; The Secretary of State to the High Commissioner in Turkey (Bristol), Washington, January 18, 1927;. PRFRUS 1927, C. III, age., s. 766; Lippe, agm., s. 59.

327 325 aradan sonra yeniden kuruldu. İkinci tur Lozan müzakerelerinde başdelege olan Joseph Grew ve Ahmet Muhtar Bey karşılıklı olarak Ankara ve Washington a büyükelçi atanarak süreç işletilmiştir. Artık Amiral Bristol un Türkiye deki görevi bitmişti. Türk-Amerikan diplomatik ilişkilerini de juro olarak yeniden başlatan nota değişimini düzenleyen modus vivendi imzalandıktan bir ay sonra, Dışişleri Bakanı Frank B. Kellog, Bristol a bir telgraf göndererek Başkan Coolidge tarafından kariyerine Donanma Bakanlığı nda devam etmesinin uygun görüldüğü ve 1 Haziran a kadar Türkiye den ayrılmasının yerinde olacağı bildirildi. Talimata göre; Bristol, ailesi ile Washington a dönecekti. 778 Belirlenen tarihten bir hafta önce, 24 Mayıs 1927 tarihinde Amiral Bristol İstanbul dan ayrılarak yaklaşık sekiz buçuk yıldır sürdürmekte olduğu Yüksek Komiserlik görevini tamamlamış oldu. Bristol un ayrılması ile Türk diplomatik yaşamında bir dönem daha kapandı. Böylece Türkiye de işgal döneminden kalan Yüksek Komiserlik modeli de ortadan kalktı. Bristol, kaotik bir ortamda Türkiye ye gelmiş ve tarafsız yaklaşımları ile Türk halkının güvenini kazanmayı başarmış, Cumhuriyet in ilanını ve modernleşme yönündeki atılımları tüm gücü ile desteklemiş, Türkiye den ayrıldıktan sonra da Başbakan İsmet İnönü ile mektuplaşarak Türkiye deki gelişmeleri takibe devam etmiştir The Secretary of State to the High Commissioner in Turkey (Bristol), Washington, March 19, PRFRUS 1927, C. III, age., s. 802; New York Times, An-Admiral Diplomat, March 23, s BCA, /Fon Kutu 1, D. 4, S. 4; LCMD, The Papers of Mark L. Bristol-VII, Confidential Diary, November 22, s. 2.

328

329 SONUÇ 1830 da kurulan Türk-Amerikan diplomatik ilişkileri 1917 yılının Nisan ayında ABD nin Bağlaşıklar lehine savaşa girmesiyle kesilmiş ve bu kesinti dönemi 10 yıl sürmüştür yılında Osmanlı Devleti nin siyasal mirasını devralan Türkiye Cumhuriyeti ile ABD arasında yeniden diplomatik ilişkiler kurulmuştur. Bu 10 yıllık sürenin yaklaşık sekiz yılına kesintisiz vâkıf olan tek kişi, 1919 yılında Türkiye de Yüksek Komiser olarak görevlendirilen Amiral Mark L. Bristol dur. Bristol, Türkiye de görev yaptığı süre zarfında Mütareke Dönemi, Millî Mücadele ve Cumhuriyet in ilk yıllarını yakından gözlemlemiş, dolayısıyla yakın dönem Türk tarihinin en önemli safhalarına yüksek düzeyli bir görevli olarak tanıklık etmiştir. Amiral Bristol, Mütareke Dönemi nde Türkiye ye gelmişti ve Millî Mücadele süresince Türk toprakları üzerinde gerçekleşen hadiseleri yakından gözlemleme fırsatı buldu. Bristol u Türk tarihinde ayrıcalıklı yapan ve hemen tüm Türkler tarafından saygı görmesini sağlayan temel özelliği tarafsızlığıydı. Bu zamana kadarki ABD li temsilciler bir iki istisna hariç, hadiseleri hep tek taraflı olarak raporlamış ve Amerika Birleşik Devletleri nde Türk karşıtı bir kamuoyu yaratmışlardı. Bristol ile tüm bu raporlamaların seyri değişmiştir. Hadiseleri değerlendirme ve tarafsızlık kriterlerine riayet etmek konusunda misyonerlerin çoğunluğu ve yardım örgütü çalışanlarının büyük kısmı ile Yüksek Komiser Bristol arasında anlaşmazlık vardı. Bu yüzden Bristol, Ermenilerin yanında kendi vatandaşı misyonerler ve yardım örgütü çalışanları tarafından defalarca Dışişleri Bakanlığı na şikâyet edildi, fakat Yakındoğu daki ABD çıkarlarının korunması Bristol un görevde kalmasını zorunlu kılıyordu. Belirtilen nedenle Bristol, Wilson dan sonra Harding tarafından da görevinden alınmadı. Bristol, şimdiye kadar yapılagelen uygulamanın aksine, Türklerin güvenini kazanmaya, adil, tarafsız ve güven artırıcı paradigmalar üzerine oturmuş bir politika yürütmeye çalıştı. Amerikan çıkarları ve Anadolu nun her yanına dağılmış Amerikan vatandaşlarının yaşamları ile azınlıkların hakları, ancak bu şekilde garanti altına alınabilirdi. Oysa özellikle I. Dünya Savaşı öncesindeki gelenekten gelen misyonerler ve yardım örgütü görevlileri Bristol un politikasının tersine faaliyet göstermekte, tek taraflı propagandayı mücadele yolu olarak benimseyip eski alışkanlıklarında direnmekteydiler. Bu yaklaşım kaçınılmaz olarak anlaşmazlığa ve çatışmaya yol açıyordu.

330 328 Büyük Taarruz sonrasındaki gelişmeler ve Lozan süreci Bristol un haklı olduğunu göstermiştir. Tarihin gidişatını doğru okuyamayan misyonerler ve yardım örgütü çalışanları gerçekleri fark ettiklerinde bir asırdan fazla serbestçe faaliyet gösterdikleri Anadolu dan ayrılmak zorunda kalmışlardır. 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkesi nden 30 Ağustos 1922 zaferine kadar geçen dört yılda Yüksek Komiserliğin kayıtlarına göre ABD yardım örgütleri Amiral Bristol un görevlendirildiği alanda yaklaşık 70 milyon dolar harcamıştı. Millî Mücadele süresince Amerikan Yüksek Komiseri Bristol, Amerika nın ticarî çıkarlarını korumaya, çatışmalarda tarafsız kalmaya, misyonerlerin propagandasını engellemeye ve misyonerlerin Türk halkını rahatsız edici tutumlarına rağmen Amerikan eğitim kurumlarının sürdürülebilirliğini sağlamaya çalıştı. Lozan görüşmeleri başlamadan önce, Kasım ayının ortalarında Robert Koleji Müdürü Dr. C. F. Gates ile görüşen Bristol, Amerikan okullarının artık Türk yasalarına göre faaliyet göstermelerinin gerekli olduğunu söyledi. Gates bu öneriyi kabul edilebilir bularak okulların direkt olarak Millî Eğitim Bakanlığı na bağlı olmasının işleyiş açısından gerekliliğine dikkat çekti. Tüm bu kararlar için Lozan da görüşülecek olan barış anlaşmasının sonuçlanmasını beklemek gerekmekteydi. Millî Mücadele sonrasında ABD menşeli kuruluşların Türk toprakları üzerindeki etkinlikleri azalmaya başladı. Mudanya Ateşkesi nin imzalanmasından itibaren -özellikle NER- yoğun olarak Anadolu dan göçen Rum ve Ermeni mültecilerin iaşe ve barınmasıyla ilgilendi. Lozan Antlaşması sonrasında kapitülasyonların kaldırılması misyonerlerin çalışmalarını ve hareket alanlarını kısıtladı. Misyoner okullarına yönelik yasal düzenlemeler pek çoğunun kapanmasına neden oldu. Cumhuriyet kurulduktan sonra, mübadele ve göçler neticesinde Anadolu da çok az gayrimüslim tebaa kalmıştı ve misyonerlerin çalışma ortamı kendiliğinden ortadan kalktı. Bağlaşıklar 6 Ekim de İstanbul dan ayrıldıktan sonra, 9 Ekim 1923 tarihinde Bristol misyoner örgütlerine artık Türkiye nin bağımsız ve egemen bir ülke olduğunu, savaş öncesinde ve sonrasındaki uygulamaların, kapitüler korumaların ortadan kalktığını söyleyerek dikkatli olmalarını istedi yılları arasındaki dönem Amiral Britol un Amerikan çıkarlarını korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak bakımından, 6 Ağustos 1923 tarihinde Lozan da imzalanan Türk-Amerikan Antlaşması nı Amerikan Senatosu nda onaylatmak istikametinde ilerledi. Bu süre zarfında Bristol bir taraftan Türkiye den göndermiş olduğu raporlarla bu onay sürecine destek olurken diğer

331 329 yandan 1926 yılında Amerika ya giderek kamuoyu oluşturmaya çalışmış, ancak misyonerler ve onları destekleyen eski diplomatların etkisiyle amacına ulaşamamıştır. Yakın dönem Türk tarihinin yaklaşık 10 yıllık dönemini ( ) kapsayan gelişmelerin en önemli dış kaynaklarından biri şüphesiz bu zaman diliminin 1919 yılından itibaren büyük bölümüne hâkim olan Bristol un tutmuş olduğu günlüklerdir. Bristol un günlüklerinden dışarıya yansıyan ve zikredilen zaman dilimini aydınlatan hususları şu şekilde maddeleştirerek özetleyebiliriz: a) Bristol, 1915 yılında gerçekleşen ve 100 yıldır Ermeni diasporası tarafından sürekli gündemde tutulup Türk milletine karşı kullanılan Zorunlu Göç hadisesini Ermenilerin bağlı oldukları Osmanlı Devleti ne ihanet etmelerine bağlamaktadır. b) Bristol, bu tespitini yaparken askerî kişiliğini ön plana çıkarmakta ve bu tasarrufu egemen bir devletin en tabii hak kullanımı olarak değerlendirmektedir. c) Yakındoğu daki mezalim hadiselerini bölgenin hâkim kültürüne bağlamakta ve bu manada Türk, Ermeni ya da Rum ayrımı yapmamaktadır. d) Millî Mücadele yıllarında Bristol, misyonerlerin Anadolu nun muhtelif yerlerinde Ermeniler ile Türk birlikleri arasındaki çatışmalarda yürütmüş oldukları kara propaganda çalışmalarına hep nesnel yaklaşmış, ölüm ya da sürgün hadiselerinde verilen abartılı rakamları çok yönlü analize tabi tutarak sürekli tashih etmiş, ABD de bağlı olduğu birimleri mümkün olduğunca doğru bilgilendirmeye çalışmıştır. e) Bristol, Türkiye de görev yaptığı süre içerisinde sürekli reel-politik prensiplerini uygulayarak Amerikan çıkarlarını korumayı öncelik kabul etmiştir. 6 Ağustos 1923 tarihli Türk-Amerikan ilişkilerini düzenleyen Lozan Antlaşması nı onaylatma çabası ve Türkiye deki Amerikan kurumlarının çıkarlarını sürdürülebilir kılma arzusu bu bağlamda değerlendirilebilir.

332

333 KAYNAKÇA Arşiv Belgeleri * Kongre Kütüphanesi El Yazmaları Bölümü, Mark Lambert Bristol Belgeleri: Library of Congress Manuscript Division, The Papers of Mark L. Bristol-I Library of Congress Manuscript Division, The Papers of Mark L. Bristol-II Library of Congress Manuscript Division, The Papers of Mark L. Bristol-III Library of Congress Manuscript Division, The Papers of Mark L. Bristol-IV Library of Congress Manuscript Division, The Papers of Mark L. Bristol-V Library of Congress Manuscript Division, The Papers of Mark L. Bristol-VI Library of Congress Manuscript Division, The Papers of Mark L. Bristol-VII Journal of the Senate of the US (ABD Senato Tutanakları) Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi British War Cabinet Records (BWCR-İngiliz Savaş Kabinesi Raporları) US Congress Reports (ABD Kongre sine Sunulan Raporlar) Resmi Belgeler ** US Congress Records (Kongre Tutanakları) TBMM Zabıt Ceridesi TBMM, Gizli Celse Zabıtları Papers Relating To Foreign Relations of US (PRFRUS) (ABD nin Dış İlişkileri ile ilgili Belgeler) PRFRUS 1903 (1904), Washington: Government Printing Office. PRFRUS, 1917, Supplement 1, WWI (1931), Washington: Government Printing Office. PRFRUS 1917, Supplement 2 to the World War I, C. I, Washington: Government Printing Office, * Arşiv Belgelerinin tarih ve klasör numaraları metin içindeki dipnotlarda verilmiştir. ** Resmi Belgelerin tarih ve sayı numaraları metin içindeki dipnotlarda verilmiştir.

334 332 Wall Street Journal: Washington Post: Gazete Makaleleri Cardashian, Vahan (1918), The loss of Baku, Armenians will Remain Loyal to the Cause of Allies, New York Times, September 23., (1919), The Turks Heritage, New York Times, Ekim 2. s. 2., (1925), Armenia and Turkish Oil, New York Times, June 28. s. 10. Cunliffe-Owen, Ferederic (1922), Venizelos May Turn up in Athens, New York Times, June 4. s. 32. Ellis, William T., (1919), Turks Merit Hanging, Washington Post, September 19. s. 9., (1925), Armenia and Lausanne, New York Times, June 14. s. 14., (1920), Lesson of Turkey, New York Times, February 21. s. 12; Grasty, Cahrles H., (1919), Greeks in Smyrna by Secret Treaty, New York Times, November 28. Grannon, El Ryley (1919), Want Armenia Data, Senators to Demand Harbord s Report Aganist Mandate, Washington Post, October 27. s. 1. Hershey, Burnet (1922), Kemal and the Allies Policies, New York Times, October 8. s. 49. Hillard, H. L. (1918), Arms for Armenia, In Favor of American Support for a War on the Turks, New York Times, June 4. James, Edwin L., (1922), Turks Blocked in Attempt to Regain Western Thrace, New York Times, November 23. s. 2. King, William H. (1926), Urges the Defeat of Lausanne Treaty, New York Times, April 12. s. 8. Noorigian, Peniamin (1918), Hertling Omits Armenia, New York Times, March 1. s. 10. Rue, Larry (1922), Near East Finds Kurd Atrocities a Curzon Myth, Chicago Daily Tribune, May 1. s. 4., (1922), Mr. Yowell s Yowl Gets Turks Angora, Chicago Daily Tribune, May 18. s. 4.

335 333 Selden, Charles A. Our Envoys Favor Mandate for Turkey, New York Times, May 23. s. 5. Telif Eserler Ahmet Rustem Bey (2001), Cihan Harbi ve Türk-Ermeni Meselesi, (Çev. Cengiz Aydın), İstanbul: Bilge Kültür Sanat. Akandere, Osman, Semiz, Yaşar (2011), Türkiye Cumhuriyeti Tarihî, Konya: Eğitim Akademi Yayınları. Akar, Hulusi (2005), Harbord Military Mission to Armenia: The Story of an American Fact Mission and its effects on Turkish-American Relations, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Boğaziçi University, SBE. Akgün, Seçil (1981), General Harbord un Anadolu Gezisi ve Ermeni Meselesi ne Dair Raporu, İstanbul: Tercüman Tarih Yayınları., (1988), Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü, Atatürk Yolu, Ankara Üniversitesi İnkılap Tarihî Enstitütüsü Dergisi, Yıl 1, (1), 1-12., (1992) Amerikalı Misyonerlerin Anadolu ya Bakışları, OTAM, (3), Alan, Gülbadi (2008), Amerikan Board ın Merzifon daki Faaliyetleri ve Anadolu Koleji, Ankara: Türk Tarih Kurumu. Andromidas, Dean (2009), When America Fought the British Empire And Its Treacherous Sykes-Picot Treaty, Executive Intelligence Review, 36, (3), Armaoğlu, Fahir (1997), Türkiye deki Amerikan Okulları Krizi , Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 37, (XIII). Atnur, İbrahim Ethem (2005), Türkiye de Ermeni Kadınları ve Çocukları Meselesi, , Babil Yayıncılık, Ankara, Bakar, Bülent (2012), Esir Şehrin Misafirleri Beyaz Ruslar, Tarihçi Kitabevi, İstanbul. Barton, James L. (1906), One Hundred Years of American Foreign Missions: An Interpreation, The North American Review, 183, (601), Baykal, Bekir Sıtkı (1989), Heyet-i Temsiliye Kararları, Ankara: Türk Tarih Kurumu.

336 334 Beers, Henry P. (1943), US Naval Detachment in Turkish Waters, Military Affairs, 7, (4), Bilgin, Mustafa Sıtkı (2005), Lozan Konferansı nda Ermeni Meselesi: İtilaf Devletlerinin Diplomatik Manevraları ve Türkiye nin Karşı Siyaseti, Belleten, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 254 (LXIX), Bilmez, Bülent (2000), The Place of the Turkish Independence War in the American Press ( ), Turkish Year Book, (31), Brown, Philip (1923), The Lausanne Conference, The American Journal of International Law, American Society of International Law, 17 (2), Bryson, Thomas A. (1974), Admiral Mark L. Bristol, an Open Door Diplomat in Turkey, International Journal of Middle East Studies, 5 (4), Cemal Paşa (2010), Hatıralar, Haz. Alpay Kabacalı, 5. Baskı, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları. Çiçek, Kemal (2005), Amerikan Ermeni Derneklerinin Lozan Görüşmeleri Esnasındaki Faaliyetleri, 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu, ( ), Ankara: Türk Tarih Kurumu. Daniel, Robert L. (1959), The Armenian Question and American-Turkish Relations, , The Missipi Valley Historical Reivew, 46, (2), Delgadillo, Charles Edward (2002), Facing the New Turkey: The Turco-Amerikan Treaty of Lausanne, , Yayınlanmamış Master Tezi, California State University. Duru, Orhan (2007), Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye nin Kurtuluş Yılları, 5. Baskı, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları. Erhan, Çağrı (2000), The American Perception of the Turks: An Historical Record, Turkish Year Book, (31), Erol, Mine (1972), Türkiye de Amerikan Mandası Meselesi , Giresun: İleri Basımevi. Grabill, Joseph L. (1971), Protestant Diplomacy and the Near East, Missionary Influence on American Policy, , Minnesota: University of Minnesota. Hall, William H. (1918), Reconstruction in Turkey, New York: Private Distribution Only.

337 335 Harbord, James G. (1920), Report of the American Military Mission to Armenia, Senate, Doc. No: 266, Washington: Government Printing Office. Hayat Mecmuası, Anadolu ya Kaçış, Yıl 4, C. I, S. 171, 15 Ocak Hayat Mecmuası, Halide Edip Adıvar ın Millî Mücadele Hatıralarından Parçalar, Yıl 4, C. I, S: 169, 1 Ocak Hovannisian, Richard G. (1971), The Rebuplic of Armenia, C.I: , Los Angeles: Printed by University of California. Hurewitz, J. C. (1983), Türk-Amerikan İlişkileri ve Atatürk, Çağdaş Düşünce Işığında Atatürk, İstanbul: Nejdet F. Eczacıbaşı Vakfı Yayını, J. Leland, Gordon (1932), American Relations with Turkey, , Philadelphia: University of Pennsylvania Press. Jastrow, Morris (1919), The Turks and the Future of the Near East, Annals of the American Academy of Political and Social Science, Sayı 84, International Reconstruction, Kennan, George F. (1960), Soviet Foreign Policy , Greenwood Press, Publishers, Westport, Connecticut. Kieser, Hans Lukas (2001), Muslim Heterodoxy and Protestant Utopia, The Interacitons Between Alevis and Missionaries in Ottoman Anatolia, Die Welt Des Islams, 41 (1), Kocabaşoğlu, Uygur (2000), Anadolu daki Amerika, Kendi Belgeleriyle 19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ndaki Amerikan Misyoner Okulları, 3. Baskı, İstanbul: İmge Kitabevi. Köse, İsmail (Bahar 2011), Paris Barış Konferansı ABD Tutanaklarında Beyaz Ordu Liderleri ve Bolşevikler, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, Trabzon: Serander Yayınları. s , (2012), Amerika nın İstanbul Büyükelçisi H. Morgenthau nun Türk Algısı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 56, 2012/2. s , (2014), General Moseley in Amerikan Mandası ve Anadolu da Kurulması Planlanan Ermeni Devleti ile İlgili Raporu, İstanbul Üniversitesi Tarih Dergisi, S. 59 (2014/1). s

338 336, (2014), Woodrow Wilson un Ermeni Hamiliği Teşebbüsü ve Ermenistan Görevine Giden General Harbord Askerî Kurulu, Türk Dünyası Araştırmaları, S. 108, s , (2014), ABD de Türk-Amerikan Lozan Antlaşmasının (6 Ağustos 1923) Onay Tartışmaları ve Onay Taraftarlarının Yayınlamış Olduğu Kitapçık, Erciyes Üniversitesi İİBF Dergisi, Temmuz/Aralık, S. 44. s , (2014), Paris Barış Konferansı Tutanakları ve Başkan Woodrow Wilson un Türk Algısı, History Studies, C. 6/3, s Leland J. Gordon (1932), American Relations with Turkey, An Economic Interpretation, Philadelphia: University of Pennsylvania Press. Lippe, John M. Vander (1993), The Other Treaty of Lausanne: The American Public and Official Debate on Turkish-American Relations, Turkish Year Book, 23, Lowry, Heath (1991), Büyükelçi Morgenthau nun Öyküsü nün Perde Arkası, Çev. Belkıs Torfilli, Isis Yayıncılık, İstanbul. Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar-Belgeler (2001), (Çev. Seha L. Meray), 3. Baskı, C. I, II, III, IV, V, VI, VII, VIII, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Malkasian, Mark (1984), The Disintegration of the Armenian Cause in the United States, , International Journal of Middle East Studies, 16 (3), Marashlian, Levon (1992), The Armenian Question from Sérves to Lausanne, Economics and Morality in America n and British Policies , Yayınlanmamış Doktora Tezi, University of California. Mgr. Chrysanthos, Euxine Pontus Question, Memorandum Submitted to Paris Peace Conference, Paris, May 2, Missirian, Garabed M. (Ocak 1916), Armenia in the Agonies of National Crucifixion, The Journal of Race Development, S. 6, No. 3. Moralı, Nail, (2009), Mütarekede İzmir Olayları, 2. Baskı, Ankara: Türk Tarih Kurumu. Moranian, Suzanne Elizabeth (1994), The American Missionaries and Armenian Question, Yayınlanmamış Doktora Tezi, The University of Wisconsin. Morgenthau, Henry (1922), All in Life Time, New York: Doupleday, Page & Company.

339 337 Moseley, George Van Horn (1920), Mandatory Over Armenia, Senate, Doc. No: 281, Washington: Government Printing Office. Mustafa Kemal Atatürk, (b.t.y.) Nutuk, Beşiktaş Trabzonlular Derneği, İstanbul. Öksüz, Hikmet, Aktaş, Hayati (2007), Pontus Meselesi nin Tarihsel Arka Planı ve İngiliz-Amerikan Belgelerine Yansıması, Başlangıçtan Günümüze Pontus Sorunu, Trabzon: Serander Yayınları, Öksüz, Hikmet, Köse, İsmail (2012), Millî Mücadele Döneminde Karadeniz deki Amerikan Savaş Gemileri, IV. Türk Deniz Ticareti Tarihî Sempozyumu, KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi, Trabzon, Özalp, Kazım (1998), Millî Mücadele I, 3. Baskı, Ankara: Türk Tarih Kurumu. Özdemir, Hikmet vd. (2010), Ermeniler: Sürgün ve Göç, Üçüncü Baskı, Ankara: Türk Tarih Kurumu. Pastermadjean, G. (1919), Armenia and Her Claims to Freedom and National Independence, Government Printing Office, Washington, Peterson, Merril D. (2004), America and Armenian Genocide, And After Starving Armenians, Virginia: Univeristy of Virgina. Şimşir, Bilal (1997), Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Bey in Vaşington Büyükelçiliği ( ), Belleten, Türk Tarih Kurumu, 41 (162), , (2001), Amerika da Ermeni Lobisi ve Lozan Antlaşması Kavgası, Ermeni Araştırmaları, 3., (2005), Lozan a Göre Azınlıklar, 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu, ( ), Ankara: Türk Tarih Kurumu, , (1990), Lozan Telgrafları-I, ( ), Ankara: Türk Tarih Kurumu. Şıracıyan, Arşavir (2006), Bir Ermeni Teröristin İtirafları, Çev. Kadri Mustafa Orağlı, İkinci Baskı, Kastaş Yayınları. Sonyel, Salahi R. (1995), Salahi R., Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika-I, Ankara: Türk Tarih Kurumu. Talat Paşa nın Anıları (2009), (Haz. Albay Kabacalı), 5. Baskı, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

340 338 Tevetoğlu, Fethi (1987), Mustafa Kemal Paşa-General Harbord Görüşmesi Tanık ve Tercümanı: Prof. Dr. Hulusi Y. Hüseyin (Pektaş), Atatürk Araştırmaları Dergisi, Ankara, 10, (IV), Treaty of Commerce and Navigation Between the United States of America and Turkish Republic (1931), The American Journal of International Law, Supplement: Official Documents, 25 (2), Turan, Ömer (2005), Lozan Konferansı nda Amerikan Misyonerleri, 80. Yılında 2003 Penceresinden Lozan Sempozyumu, ( ), Ankara: Türk Tarih Kurumu, Williams, Talcott (1921), Turkey, A World Problem of To-day, New York: Doubleday, Page & Company. Yarbay Tverdohlebof, Gördüklerim Yaşadıklarım (Erzurum ), Genel Kurmay Basımevi, Ankara, Yarrow, E. A. (Ocak 1920), The British Withdrawal and Present Conditions, The Journal of International Relations, S. 10, No. 3. Yaylalıer, Dinç (1996), American Perceptions of Turkey, , Yayınlanmamış Doktora Tezi, The University of Utah., (1998), Türk Amerikan İlişkilerinde Amiral Mark Bristol un Rolü , Türk Yurdu, 125 (18), , (1999), Lozan Konferansından Sonra Türk-Amerikan İlişkileri I, Türk Yurdu, 143 (19), Yılmaz, Şuhnaz (2006), Challenging the Stereotypes: Turkish-American Relations in the Inter-War Era, Middle Eastern Studies, 2 (42). s Lausanne, Economics and Morality in America n and British Policies , Yayınlanmamış Doktora Tezi, University of California. Mgr. Chrysanthos, Euxine Pontus Question, Memorandum Submitted to Paris Peace Conference, Paris, May 2, Missirian, Garabed M. (Ocak 1916), Armenia in the Agonies of National Crucifixion, The Journal of Race Development, S. 6, No. 3. Moralı, Nail, (2009), Mütarekede İzmir Olayları, 2. Baskı, Ankara: Türk Tarih Kurumu. Moranian, Suzanne Elizabeth (1994), The American Missionaries and Armenian Question, Yayınlanmamış Doktora Tezi, The University of Wisconsin.

341 339 Morgenthau, Henry (1922), All in Life Time, New York: Doupleday, Page & Company. Moseley, George Van Horn (1920), Mandatory Over Armenia, Senate, Doc. No: 281, Washington: Government Printing Office. Mustafa Kemal Atatürk, (b.t.y.) Nutuk, Beşiktaş Trabzonlular Derneği, İstanbul. Öksüz, Hikmet, Aktaş, Hayati (2007), Pontus Meselesi nin Tarihsel Arka Planı ve İngiliz-Amerikan Belgelerine Yansıması, Başlangıçtan Günümüze Pontus Sorunu, Trabzon: Serander Yayınları,

342

343 EKLER

344

345 343

346 344

347 345

348 346

349 347

350 348

351 349

352 350

353 351

354 352

355 353

ABD YÜKSEK KOMİSERİ AMİRAL BRİSTOL UN RAPOR VE SAVAŞ GÜNLÜKLERİNDE ERMENİ MESELESİ ( )

ABD YÜKSEK KOMİSERİ AMİRAL BRİSTOL UN RAPOR VE SAVAŞ GÜNLÜKLERİNDE ERMENİ MESELESİ ( ) ABD YÜKSEK KOMİSERİ AMİRAL BRİSTOL UN RAPOR VE SAVAŞ GÜNLÜKLERİNDE ERMENİ MESELESİ (1919-1927) KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI HİKMET ÖKSÜZ : 1965 yılında Çaykara da doğdu. İlk ve Ortaokulu Çaykara

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAYFA BELGELER NUMARASI İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... SAYFA BELGELER NUMARASI 1. 27 Ekim 1922 tarihinde İsmet Paşa nın Dışişleri Bakanlığına ve Fevzi Paşa nın Batı Cephesi Komutanlığına atanması... 1 2. İstanbul daki mevcut

Detaylı

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 3. ÜNİTE Batı cephesinde Kuvâ-yı Millîye birliklerinin faaliyetlerini ve düzenli ordunun kurulmasını değerlendirir.türk milletinin Kurtuluş Savaşı

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ KANAYAN YARA KARABAĞ Astana Yayınları KANAYAN YARA KARABAĞ Derleyen: Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN Bu eserin bütün hakları saklıdır. Yayınevinden izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz,

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ-I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I Dersin Kodu 630909 Dersin Türü Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi Haftalık Ders Saati Zorunlu Önlisans 2 AKTS 2 (Kuramsal)

Detaylı

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK 1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER Mustafa Serdar PALABIYIK Yayın No : 3179 Araştırma Dizisi : 12 1. Baskı - Şubat 2015 ISBN: 978-605 - 333-207 - 7 Mustafa Serdar Palabıyık 1915 Olaylarını Anlamak:

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi Araştırma üç farklı konuya odaklanmaktadır. Anketin ilk bölümü (S 1-13), Türkiye nin dünyadaki konumu ve özellikle ülkenin

Detaylı

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4.

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4. Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : 10.07.1956 3. Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İletişim Fakültesi İstanbul

Detaylı

Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss

Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss. 157-161. Bülent YILDIRIM, Bulgaristan daki Ermeni Komitelerinin Osmanlı Devleti Aleyhine Faaliyetleri (1890-1918),

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

Yüksek Lisans: Hacettepe Üni., Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Tarih Blm. 1985

Yüksek Lisans: Hacettepe Üni., Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Tarih Blm. 1985 Prof. Dr. YUSUF SARINAY Kişisel Web Sayfası: http: ysarinay@etu.edu.tr İdari Görevler : Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Tarih Bölüm Başkanı E-Posta : ysarinay@etu.edu.tr Telefon: : +90 (312) 292 41 31 +90

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Mondros Mütarekesi ve Mütareke Sonrası Genel Durum İşgaller ve Kurtuluş Savaşı Hazırlık Evresi T.B.M.M. nin Açılması Düzenli Ordu Hazırlıkları,

Detaylı

Tez adı: Anadolu daki Amerikan Hastaneleri ve Tıbbi Misyonerlik (2011) EDEBİYAT FAKÜLTESİ/TARİH BÖLÜMÜ

Tez adı: Anadolu daki Amerikan Hastaneleri ve Tıbbi Misyonerlik (2011) EDEBİYAT FAKÜLTESİ/TARİH BÖLÜMÜ Doç. Dr. İdris YÜCEL Hacettepe Ü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Adres : Hacettepe Ü, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü 06800 Beytepe Ankara-TÜRKİYE Telefon : +90

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR İKİNCİ WİLHELM İN DEĞİŞEN RUSYA POLİTİKASI 1890 Bismarck ın görevden alınması Rusya nıngüvence Antlaşması nın yenilenmesi talebinin reddedilmesi 1892 Rusya nın Fransa ile gizli

Detaylı

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2015-2016 8. Sınıf TEOG Tutarlılık T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Sorularımızın TEOG sorularıyla benzeşmesi, bizler için olduḡu kadar, bu kaynaklardan beslenen yüz binlerce öḡrenci ve yüzlerce kurum

Detaylı

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? 1)Birinci İnönü Savaşının kazanılmasından sonra halkın TBMM ye ve düzenli orduya güveni artmıştır. Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? A)TBMM seçimlerinin yenilenmesine

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar

Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar Kemal ÖZDEN OMBUDSMAN (KAMU DENETÇİSİ) ve TÜRKİYE DEKİ TARTIŞMALAR Ankara 2010 Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar Kemal ÖZDEN

Detaylı

Fransa nın Anadolu da Yaptığı Katliamları Gizleme Politikası (1) Ö

Fransa nın Anadolu da Yaptığı Katliamları Gizleme Politikası (1) Ö Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Fransa nın Anadolu da Yaptığı Katliamları Gizleme Politikası (1) Ö ncelikle Adana da bulunan 1. Fransız Tümeni karargâhında görevli Yüzbaşı Denis Leroy un, 7 Şubat 1920

Detaylı

Prof. Dr. Muammer DEMİREL Tel: +90 (224) 294 22 70 e-mail: mdemirel@uludag.edu.tr; mudemirel@yahoo.com

Prof. Dr. Muammer DEMİREL Tel: +90 (224) 294 22 70 e-mail: mdemirel@uludag.edu.tr; mudemirel@yahoo.com Prof. Dr. Muammer DEMİREL Tel: +90 (224) 294 22 70 e-mail: mdemirel@uludag.edu.tr; mudemirel@yahoo.com EĞİTİM Doktora, Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yakınçağ Tarihi ABD (1993)

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

151 NOLU SÖZLEŞME KAMU HİZMETİNDE ÖRGÜTLENME HAKKININ KORUNMASI VE İSTİHDAM KOŞULLARININ BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME

151 NOLU SÖZLEŞME KAMU HİZMETİNDE ÖRGÜTLENME HAKKININ KORUNMASI VE İSTİHDAM KOŞULLARININ BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME 151 NOLU SÖZLEŞME KAMU HİZMETİNDE ÖRGÜTLENME HAKKININ KORUNMASI VE İSTİHDAM KOŞULLARININ BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME ILO Kabul Tarihi: 7 Haziran 1978 Kanun Tarih ve Sayısı: 25 Kasım 1992

Detaylı

İsmail Mangaltepe - Recep Karacakaya, Paul Cambon un İstanbul Büyükelçiliği ve Ermeni Meselesi, 106 sayfa, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010.

İsmail Mangaltepe - Recep Karacakaya, Paul Cambon un İstanbul Büyükelçiliği ve Ermeni Meselesi, 106 sayfa, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010. Tarih Okulu Eylül-Aralık 2010 Sayı VIII, 185-189. İsmail Mangaltepe - Recep Karacakaya, Paul Cambon un İstanbul Büyükelçiliği ve Ermeni Meselesi, 106 sayfa, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010. Süleyman AŞIK

Detaylı

(Resmî Gazete ile yayımı: 11.12.1992 Sayı : 21432 Mükerrer)

(Resmî Gazete ile yayımı: 11.12.1992 Sayı : 21432 Mükerrer) 25 Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin 151 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun (Resmî Gazete ile yayımı:

Detaylı

7. Yayınlar 7.1 Uluslar arası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities)

7. Yayınlar 7.1 Uluslar arası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities) ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Veli Yılmaz 2. Doğum Tarihi : 25.11.1948 3. Unvanı : Yrd. Doç. Dr. 4. Öğretim Durumu : Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Subay Kara Harp Okulu 1969 Y. Lisans Kurmaylık Kara Harp

Detaylı

Teori (saat/hafta) Atatürk ün prensiplerini ve Türk İnkılâbının gerekçelerinin ana temasını vermek

Teori (saat/hafta) Atatürk ün prensiplerini ve Türk İnkılâbının gerekçelerinin ana temasını vermek Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I Dersin Adı Kodu Yarıyıl Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I Önkoşullar Dersin dili Dersin Türü Dersin öğrenme ve öğretme teknikleri Dersin sorumlusu(ları) Dersin amacı

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı Aytunç Altındal * İstanbul da mukim Fener Rum Kilisesi, gerçekte, Lozan Antlaşması nın Sözlü mutabakat çerçevesi bölümünde yer alan Özel İzin nedeniyle sadece

Detaylı

İşte Osmanlı'nın çökmesine neden olan anlaşma!

İşte Osmanlı'nın çökmesine neden olan anlaşma! İşte Osmanlı'nın çökmesine neden olan anlaşma! Türkiye ile Almanya arasında 2 Ağustos 1914 te imzalanan İttifak Anlaşması nın mevcudiyeti bilinirdi ama orijinal metni ile Alman İmparatoru Wilhelm in onay

Detaylı

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti Türkiye Cumhuriyeti nin 9. Cumhurbaşkanı, 40 yılı aşkın siyasi hayatında kendi deyimiyle altı kez gittiği başbakanlığa yedi kez gelen parti lideri, Devlet Su İşleri nin

Detaylı

AKADEMİK ZAMMI ADIMDA ALDIK

AKADEMİK ZAMMI ADIMDA ALDIK AKADEMİK ZAMMI ADIMDA ALDIK BİR SORUNU DAHA ÇÖZÜME KAVUŞTURDUK Üniversitelerde idari ve akademik personeli bir bütün olarak görüyoruz. 666 Sayılı KHK ile idari personelin ek ödeme oranlarında artış gerçekleştirilirken,

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

MAKALE YAZIM KURALLARI

MAKALE YAZIM KURALLARI YAYIN KURALLARI Dergimizde, özgün araştırma ve inceleme makalesi, derleme makalesi, çeviri, arşiv belgeleri, kitap eleştirisi ve tanıtımı, ölüm ve sempozyum vb. haberleri yayınlanır. Yazıların başka bir

Detaylı

"Türkiye, Gürcistan'a ilham kaynağı olabilir"

Türkiye, Gürcistan'a ilham kaynağı olabilir Wider Black Sea: Perspectives for International and Regional Security Yerevan, 14-15.01.2008 гÛÏ³Ï³Ý ÙÇç³½ ³ÛÇÝ ïýï»ë³ï³ý ѻﳽáïáõÃÛáõÝÝ»ñÇ ËáõÙµ Turkish Media Reactions (In Turkish) "Türkiye, Gürcistan'a

Detaylı

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU DAĞLIK KARABAĞ SORUNU DAR ALANDA BÜYÜK OYUN ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU Avrasya Araştırmaları Merkezi USAK RAPOR NO: 11-07 Yrd. Doç. Dr. Dilek M. Turgut Karal Demirtepe Editör Eylül 2011

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Kamu Yönetimi Trakya Üniversitesi 2001

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Kamu Yönetimi Trakya Üniversitesi 2001 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Volkan TATAR 2. Doğum Tarihi : 08.04.1977 3. Unvanı : Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Doktora Derece Alan Üniversite Lisans Kamu Yönetimi Trakya Üniversitesi 2001 Y.Lisans Uluslararası

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004 ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Fatma ÇOBAN Doğum Tarihi: 1983 Öğrenim Durumu: Doktora Yabancı Dil : İngilizce Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Uluslararası İlişkiler

Detaylı

DİASPORA - 13 Mayıs

DİASPORA - 13 Mayıs DİASPORA - 13 Mayıs 2015 - Sayın Başkonsoloslar, Daimi Temsilciliklerimizin değerli mensupları, ABD de yerleşik Diasporalarımızın kıymetli temsilcileri, Bugün burada ilk kez ABD de yaşayan diaspora temsilcilerimizle

Detaylı

KİŞİSEL BİLGİLER EĞİTİM

KİŞİSEL BİLGİLER EĞİTİM KİŞİSEL BİLGİLER Adı Soyadı : Ahmet Yağlı Doğum Tarihi : 16.09.1977 Doğum Yeri : İzmir E-posta : ahmetyagli@maltepe.edu.tr EĞİTİM 2009 Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku anabilim

Detaylı

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ Ünite 4 Doç. Dr. Nuray ERTÜRK KESKİN Türkiye deki kamu politikası belgelerinin tanıtılması amaçlanmaktadır. Kamu politikası analizinde görüş alanında olması gereken politika belgeleri altı başlık altında

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN

Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN EĞİTİM GEÇMİŞİ 1. Hukuk Lisansı (2000) Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2. Kamu Hukuku Yüksek Lisansı (2006) Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sosyal

Detaylı

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME 207 KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME Kanun Hük. Kar. nin Tarihi : 13/12/1983 No : 189 Yetki Kanununun Tarihi : 17/6/1982 No : 2680 Yayımlandığı R.G. Tarihi

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

BİRİNCİ D NYA SAVAŞI

BİRİNCİ D NYA SAVAŞI BİRİNCİ D NYA SAVAŞI KONUYA GİRİŞ BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİNDEKİ GELİŞMELER VE BLOKLAŞMALAR BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI NIN NEDENLERİ / Genel - Başlatan BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI NIN GELİŞİMİ OSMANLI DEVLETİ NİN

Detaylı

Osmanlı tarihinde çok dikkat. Çanakkale Savaşlarından 110 yıl önce yaşanan Çanakkale Savaşı. Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren

Osmanlı tarihinde çok dikkat. Çanakkale Savaşlarından 110 yıl önce yaşanan Çanakkale Savaşı. Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Çanakkale Savaşlarından 110 yıl önce yaşanan Çanakkale Savaşı Osmanlı tarihinde çok dikkat çekmeyen konulardan biri de, 1807 yılında, İngiliz Donanmasının Çanakkale Boğazı

Detaylı

Bir yalanı kaç kere tekrarlarsak gerçek olur?

Bir yalanı kaç kere tekrarlarsak gerçek olur? Bir yalanı kaç kere tekrarlarsak gerçek olur? Nazi Almanyası nın Propaganda Bakanı Josehp Goebbels ten beri bilinen şu ki bir yalan sürekli tekrarladığında gerçek gibi görünüyor. Nasıl mı? ABD nin yeni

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I. Laboratuar (saat/hafta) Uygulama (saat/hafta) Teori (saat/hafta) AKTS. 1.YIL/ 1.yarıyıl Güz

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I. Laboratuar (saat/hafta) Uygulama (saat/hafta) Teori (saat/hafta) AKTS. 1.YIL/ 1.yarıyıl Güz Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I Önkoşullar Dersin dili Dersin Türü Dersin öğrenme ve öğretme teknikleri Dersin sorumlusu(ları) Dersin amacı Dersin öğrenme

Detaylı

GSG Hukuk. Aylık KVK Bülteni. 1 Güncel Haberler. 2 Makaleler. Temmuz Bu sayıda. Türkiye den haberler

GSG Hukuk. Aylık KVK Bülteni. 1 Güncel Haberler. 2 Makaleler. Temmuz Bu sayıda. Türkiye den haberler Aylık Kişisel Verilerin Korunması Hukuku Bülteni Sayı -9 Aylık KVK Bülteni Temmuz 2018 Bu sayıda Bu sayıda 1 Güncel Haberler Türkiye den haberler Kişisel Verileri Koruma Kurumu Eğitim Videoları Yurtdışından

Detaylı

Lisans :İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih (Gece) Bölümü, Umumi Türk Tarihi Kürsüsü, 1980.

Lisans :İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih (Gece) Bölümü, Umumi Türk Tarihi Kürsüsü, 1980. ÖZGEÇMİŞ Doğum Yeri ve Yılı : Adıyaman, 1955 Eğitim : Fırat İlkokulu, Malatya, 1964. Adıyaman Lisesi Orta Bölümü, Adıyaman, 1972. Mimar Sinan İnşaat Teknik Lisesi, Kayseri., 1976. Mesleki Kariyeri Lisans

Detaylı

ABD Donanmasının kuruluşu ile Osmanlı nın ilgisi ne? CEMAL TUNÇDEMİR

ABD Donanmasının kuruluşu ile Osmanlı nın ilgisi ne? CEMAL TUNÇDEMİR ABD Donanmasının kuruluşu ile Osmanlı nın ilgisi ne? CEMAL TUNÇDEMİR ABD Donanmasının (US Navy), kuruluşunun 241 nci yıl dönümü dolayısıyla Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Dennis Malone Carter ın

Detaylı

İstanbul Üniversitesi Yayın No: 4906 ISSN: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi. Tarih Dergisi 2014 / 1. Sayı 59.

İstanbul Üniversitesi Yayın No: 4906 ISSN: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi. Tarih Dergisi 2014 / 1. Sayı 59. İstanbul Üniversitesi Yayın No: 4906 ISSN: 1015-1818 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi 2014 / 1 Sayı 59 Kurucusu Ord. Prof. M. Cavid Baysun İSTANBUL 2014 İÇİNDEKİLER Mustafa ALİCAN

Detaylı

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Cumhuriyetin kuruluşu Anadolu insanının iman, namus, bağımsızlık, özgürlük, vatan ve millete sevgi ile bağlılığının inancı ve iradesi ile kendisine önderlik yapan Mustafa

Detaylı

MAKALE YAZIM KURALLARI

MAKALE YAZIM KURALLARI YAYIN KURALLARI Dergimizde, özgün araştırma ve inceleme makalesi, derleme, çeviri, arşiv belgeleri, nekroloji, kitap eleştirisi ve tanıtımı, sempozyum vb. haberleri yayınlanır. Yazıların başka bir yerde,

Detaylı

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 1. ÜNİTE Atatürk ün askerlik hayatı ile ilgili olay ve olguları kavrar. Örnek olaylardan yola çıkarak Atatürk ün çeşitli cephelerdeki başarılarıyla

Detaylı

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları, Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları, Ankara Forumunun beşinci toplantısını yaptığımız için çok mutluyum. Toplantıya ev sahipliği

Detaylı

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni T.C. ĠNKILAP TARĠHĠ VE ATATÜRKÇÜLÜK AÇIK UÇLU DENEME SINAVI (I. Dünya Savaşı ndan Erzurum Kongresi ne kadar) sosyalciniz.wordpress.com 1. Gelişen sanayimiz için hem bir hammadde kaynağı hem de uygun bir

Detaylı

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ 1215 yılında Magna Carta ile Kral,halkın onayını almadan vergi toplamayacağını, hiç kimseyi kanunsuz olarak hapse veya sürgüne mahkum etmeyeceğini bildirdi. 17.yüzyıla

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Yönetim Kara Harp Okulu 1985 Yüksek Lisans Uluslararası ilişkiler Beykent Üniversitesi 2005

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Yönetim Kara Harp Okulu 1985 Yüksek Lisans Uluslararası ilişkiler Beykent Üniversitesi 2005 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Atahan Birol KARTAL Doğum Tarihi: 14.04.1967 Unvanı : Yrd.Doç.Dr. Mail : atahankartal@beykent.edu.tr Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Yönetim Kara Harp Okulu

Detaylı

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH 1870-1914 Beta Yayın No : 3472 Politika Dizisi : 08 1. Bası - Ocak 2017 - İstanbul (Beta A.Ş.) ISBN 978-605 - 333-801 - 7 Copyright Bu kitabın bu basısının Türkiye

Detaylı

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER Merve Nur Bulut, Kübra Sezgin www.improkul.impr.org.tr facebook.com/improkul @improkul improkul@gmail.com SURİYE KRİZİ VE TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER 2011

Detaylı

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine, KARMA TESTLER 03 1. Osmanlı Devleti'nde matbaanın kurulması, I. Sanayi II. Ticaret III.Kültür alanlarından hangileri ile ilgili değişikliğin hız kazanmasını sağlamıştır? A) Yalnızl B) Yalnız II C) Yalnızlll

Detaylı

bakanlarından Rafet Bey'in ABD yetkilileri ile gizlice imzaladığı CHESTER

bakanlarından Rafet Bey'in ABD yetkilileri ile gizlice imzaladığı CHESTER LOZAN ANTLAŞMASI Sevr antlaşmasını bütünüyle geçersiz kılan TBMM Ordusu nun kesin zaferi ve Lozan Antlaşmasıdır. Amerika Lozan'ı Neden Tanımaz: Yıl 1923 Lozan Konferansı görüşmeleri, İngiltere'nin çıkardığı

Detaylı

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

ÖZET. İstanbul, 15 Ağustos 2016 KIRK YEDİNCİ GENEL KURUL

ÖZET. İstanbul, 15 Ağustos 2016 KIRK YEDİNCİ GENEL KURUL İstanbul, 15 Ağustos 2016 ÖZET KIRK YEDİNCİ GENEL KURUL AÇILIŞ TÖRENİ Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi Kırk Yedinci Genel Kurulu, Rusya Federasyonu Federal Asamblesi Devlet Duması nın

Detaylı

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7 2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7 1. Çay da toplanılmıştı. Fevzi Çakmak saldırı planını açıklamıştır. İsmet Paşa saldırıya karşıdır. Yakup Şevki Paşa, milletin varını yoğunu zar gibi atmanın tarihçe

Detaylı

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU 1. Buna göre İstanbul hükümetinin tutumuyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) İşgallere karşı çıkılmıştır. B) Teslimiyetçi bir politika izlenmiştir. C) Bağımsızlığımızdan taviz verilmemiştir.

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Bu bölümde A.B.D. nin tarihi ve A.B.D. hakkında sıkça sorulan konular hakkında genel bilgilere yer verilmektedir.

Bu bölümde A.B.D. nin tarihi ve A.B.D. hakkında sıkça sorulan konular hakkında genel bilgilere yer verilmektedir. - 1 - I. A.B.D. HAKKINDA GERÇEKLER Bu bölümde A.B.D. nin tarihi ve A.B.D. hakkında sıkça sorulan konular hakkında genel bilgilere yer verilmektedir. 1- Genel bakış A.B.D. nin değişen nüfus yapısı: http://usinfo.state.gov/journals/itsv/0699/ijse/ijse0699.htm

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... BELGELER III SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp Raporu... 1 2. Ali İhsan Paşa nın Güney

Detaylı

15 Ekim 2014 Genel Merkez

15 Ekim 2014 Genel Merkez ÇİN Yatırım Fırsatları Paneli 15 Ekim 2014 Genel Merkez İş Dünyamızın Saygıdeğer Mensupları, Değerli MÜSİAD üyeleri, Değerli Basın Mensupları, Toplantımıza katılımından dolayı teşekkür ediyor, Sizleri

Detaylı

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1) BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, 1914-1918 (1) Topyekûn Savaş Çağı ve İlk Büyük Küresel Çatışma Mehmet Beşikçi I. Dünya Savaşı nın modern çağın ilk-en büyük felaketi olarak tasviri Savaşa katılan toplam 30 ülkeden

Detaylı

Y. Lisans Kurmaylık Kara Harp Akademisi Doktora İnkılâp Tarihi Ankara Üniversitesi Unvan Alan Üniversite Yıl Doçent Profesör

Y. Lisans Kurmaylık Kara Harp Akademisi Doktora İnkılâp Tarihi Ankara Üniversitesi Unvan Alan Üniversite Yıl Doçent Profesör ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Veli Yılmaz 2. Doğum Tarihi : 25.11.1948 3. Unvanı : Doktor 4. Öğretim Durumu : Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Subay Kara Harp Okulu 1969 Y. Lisans Kurmaylık Kara Harp Akademisi

Detaylı

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin 1 Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin sistematik olarak artması ışığında, Haziran 2011 de kurulan, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütüdür. SNHR, mağdurların haklarının

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER DOĞU VE GÜNEY CEPHELERİ KURTULUŞ SAVAŞI DOĞU VE GÜNEY CEPHESİ DOĞU CEPHESİ Ermeniler XIX. Yy`a kadar Osmanlı topraklarında huzur içinde yaşadılar, devletin çeşitli kademelerinde

Detaylı

JOURNAL OF ATATÜRK RESEARCH CENTER

JOURNAL OF ATATÜRK RESEARCH CENTER JOURNAL OF ATATÜRK RESEARCH CENTER VOLUME: XXVII NOVEMBER 2011 NUMBER: 81 Mart, Temmuz ve Kasım Aylarında Yayımlanan Hakemli Dergi Peer Reviewed Journal Published in March, July and November ATATÜRK KÜLTÜR,

Detaylı

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU Kasım 29, 2006-12:00:00 BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK

Detaylı

İsrail. 08 Haziran 2010 TÜRK KIZILAYI MÜDAHALE FAALİYETİ. Yaralıların Tahliye Operasyonu. Afet Yönetimi Müdürlüğü FAALİ YET RAPORU

İsrail. 08 Haziran 2010 TÜRK KIZILAYI MÜDAHALE FAALİYETİ. Yaralıların Tahliye Operasyonu. Afet Yönetimi Müdürlüğü FAALİ YET RAPORU İsrail Yaralıların Tahliye Operasyonu FAALİ YET RAPORU TÜRK KIZILAYI MÜDAHALE FAALİYETİ 08 Haziran 2010 Afet Yönetimi Müdürlüğü A. GENEL DURUM Ulusal ve uluslararası çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından

Detaylı

Dünya Mültecileri Hakkında Anahtar İstatistikler

Dünya Mültecileri Hakkında Anahtar İstatistikler Dünya Mültecileri Hakkında Anahtar İstatistikler Avrupa ve ABD'ye göç eden mülteciler nüfusu nasıl etkiledi? Avrupalıların, AB politikalarına bakışı nasıl? ABD halkının mültecilere bakışı nasıl? 29.06.2016

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ Doç. Dr. O. Can ÜNVER 15 Nisan 2017 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KAMU DİPLOMASİSİ SERTİFİKA PROGRAMI İletişim Nedir? İletişim, bireyler, insan grupları,

Detaylı

I. Dünya savaşı ve nedenleri

I. Dünya savaşı ve nedenleri On5yirmi5.com I. Dünya savaşı ve nedenleri I. Dünya savaşı ve nedenleri nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 8/11/2017) NEDENLERİ ** Sanayi inkılabı sonucunda devletler arasında

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN Fen-edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri Edebiyat Fakültesi Türk Dili Ve Edebiyatı 1980-1984 Lisans Selçuk Üniversitesi Bölümü Türk Dili

Detaylı