kırsal içinde VİRÜSÜ Biyopolitika hayat sorunsalı SNACKEX yaşam Haziran 2015 İstanbul, Türki ye ve ç ıp la k projelendirme

Transkript

1 kırsal yaşam içinde projelendirme sorunsalı SNACKEX Haziran 2015 İstanbul, Türki ye E B O L A VİRÜSÜ Biyopolitika ve ç ıp la k hayat

2 ıiu R K B A R T E R id A ' HER ZAMAN Ticari risklerin arttığı bir zamanda yalnız kalmayın. Borcunuzu Türk Barter ödesin, alacağınızı Türk Barter tahsil etsin. Türk Barter, üyelerine sunduğu Barter Ortak Pazarı ile stoklarınızı eritiyor, atıl kapasitenizi değerlendirm enizi sağlıyor, kârınızı artırıyor, müşteri portföyünüzü genişletiyor. ALTIN*MEDYA TURK*BARTER Florya Cad. Florya Plaza No: 88/4 Florya/İstanbul Tel: T E R N A T I O N A L

3 OVKU İLETİŞİM, BASI N-YAYI N İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Gülfidan Demir Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Tufan Bozkurt Editör Ahmet Doğan Haber Merkezi Murat Balta Aygül Gökmen Nimet Aslan Zeki Demir EBOLA VİRÜSÜ KISA...KISA ÇAYKUR'dan organik çay fabrikası Milupa'da Son Durum Bakanlık damacanalara el attı SÜTAŞ eylemi adım adım ilerliyor Zehirli tehlike Maden suyu "anne sütünü arttırıyor" OECD: Tarım fiyatları 2 yıl düşecek Balıkta şinitzel usulü:limonlu Levrek Pane Biyopolitika ve Çıplak Hayat.. 28 SEKTOR-HABER Boğaziçi Ambalaj'dan doğa dostu ürünler Erpiliç'ten 55 ürüne helal sertifika Türkiye'de Tuz Tüketiminde Bilinçlenme Artıyor Yeni çağa uygun insan kaynakları Muratbey peynirleri Dünya Pazarlarında da Güçleniyor Gıdada Hile Yapanlar Teşhir Edildi TÜRK BARTER SİSTEMİ, YENİ EKONOMİ MODELİDİR GDO Reklam Direktörü Murat Bağatur Reklam ve Halkla İlişkiler Mine Çamlı Grafik-Tasarım Polat Sarıgül Yönetim Yeri: Osmanağa Mah. Pavlonya Sk. Nuhoğlu İş Merkezi No:10/58 Kat 5 Kadıköy - İstanbul Tel: Basıldığı Yer PARK BASKI VE REKLAM HİZMETLERİ SAN VE TİC. LTD. ŞTİ. Davutpasa Caddesi Maltepe Mahallesi Davutpasa Emintaş Sanayi Sitesi No:101/550 Bayrampaşa/İSTANBUL İki Aylık süreli yayındır. Yayınımız Basın-Yayın ilkelerini esas almaktadır. info@oykubasinyayin.com Dergimiz KOSGEB destekli projedir Dünyanın en sıcak yılı olabilir Tatlıses'ten Almanya ve Hollanda'ya yeni franchise sistemi Biyopolitika ve çıplak hayat Bu Sayımızda Yazıları Bulunan Akademisyenlerimiz Yrd. Doç. Dr. Yasemin KILINÇARSLAN Sivil Toplum Toprak Ana Başkanı Cem Birder ARAŞTIRMA HABER Kışın sert geçmesi LİMON fiyatlarını vurdu DÜNYADA HER YIL 6 MİLYON ÇOCUK HAYATINI KAYBEDİYOR Patates YENİ SİLAH GIDA P O I I J A'dan Z'ye Gıda Dergisi sordu.ite Grup Bölgesel Fuarlar Direktörü Muharrem TUNCA cevapladı.. 12 SAĞLIK Ebola Virüsü HİPNOZ DİYETİ ÖZEL HABER HD İskender'i yurtdışına taşıyor... DOĞANAY Gıda'dan sağlıklı ambalaj çalışması.. EKOLOJİ - ÇEVRE 2014 Dünyanın en sıcak yılı olabilir. BU KÖYÜN KİMSEYE İHTİYACI YOK... SPOR OBEZİTEYE KARŞI SPO R TOPRAK ANAİ Kırsal yaşam içinde Projelendirme Sorunsalı FUAR-ETKİNLİK Satış Noktaları Çoğaldı, Zincir Markaların Cirosu Arttı. SNACKEX HAZİRAN 2015 İSTANBUL, TÜRKİYE... Beş bin çeşit helal ürün CNR'de sergilenecek... BİLİMSEL KURUL Prof. Dr. Harun Raşit UYSAL (Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü ) Prof. Dr. Bülent NAZLI (İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı) Yrd. Doç. Dr. Dilara Nilüfer ERDİL (İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü) Ufuk UYSAL (İzmir Gıda-Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Enformasyon Birimi Yüksek Ziraat Mühendisi) Metin Yurdagül MÜMSAD Başkanı

4 Gülfidan Demir Genel Yayın Yönetmeni Yeni sayımızla tekrar sizlere merhaba diyoruz. A'dan Z'ye Gıda Dergisi dostları okurlar bu sayımızda 4 fuara aynı ayda katıldığımız için Dosya konumuzu karma belirlemeyi daha uygun gördük ve Eylül - Ekim sayımızla bu fuarlarda da her zamanki gibi yerimizi almış olacağız. Bu vesileyle bu sayımızda editör yazımızda geniş bir yelpazede yazılmasının zorluğunu düşünürken yazımızın da buna uygun salt sektörel dergi formatından kaydırarak Edebiyatla harmanlayıp doğadaki tahribatı hem bilimsel hem de edebi olarak anlatmaya çalıştık. O gün sıcaktı güneş çoktan devrilmiş ve akşamın eli kulağındaydı. Ama ortalık cayır cayır yanmaya devam ediyordu. Susuzluğun ve kuraklığın iyice azıtmaya çalıştığını düşünen yazar ne olursa olsun işte durum ortadaydı. Doğa yok olmaya doğru yol alıyordu. Arguvan defne dalları kurumuş sanki kuru bir zar gibiydi püskülleri bile çıkmadan içi boş koçanlar halindeki mısır tarlaları Rüzgarsız ve durgun havada hep aynı çember içindeydi. Önündeki ovaya uzun uzun baktı... Bereketli günlerde yeşilin her türünü barındıran ova şimdi birkaç parça bağ ile bağların yakınlarında üç beş badem ceviz ağacı vardı. Dağların eteklerinden inen susuzluk köylerdeki bahçelere kadar inmişti sanki. Tarlaları birbirinden ayıran kuru taşlarla örülmüş duvarlar ve dere yatakları kurumuştu adeta. Kimsesiz damsız tarlalar içlerinde kuşlar kalmamış pınarlar koyu bir toz duman içindeydi sanki yer kürenin orta doğusu kuraklık savaş açlığın kol gezdiği bu coğrafyada ne yazık ki bizlerde yer almaktayız. Ülkemizin sınırı ve insanlık ayıbı, o insanları katleden savaş hesapları ölen kadın ve çocuklar, onları topraklarından koparan yaşam hakkını elinden alan insanlık a yıb ı. A'dan Z'ye Gıda Dergisi dostları bizim coğrafyamızda açlık, yoksulluk ve savaşlar kol gezerken, ülkemizde ve çevremizde olup bitenlere empati kurarak dikkat çekmek için yukarıdaki kısa edebi yazıyla doğayı insanı yok eden, hiç korkmadan kimyasal silah kullanacak kadar katılaşan ve insanların yaşam hakkını elinden alan doğayı börtü böceği yok sayan bu zihniyetlere karşı duruşta duyarlılığımızı sürdüremezsek olacakları tahmin bile edemeyiz. Düşünün ki bir ay içinde ülkemizde bile yaşanan hortum sel felaketleri kuruyan göllerimiz toprak kaymaları, bunlar doğanın bizden aldıklarının bizim doğadan aldıklarımızın karşılığı gibi! Ormanları gökdelenler için keserken, HES'leri yaparken siyanürlü altın madeni çıkarırken doğayı düşünmediğimiz için doğada bizi düşünmeyecektir. Ne demişler ne ekersen onu biçersin. Hoşgörünüze sığınarak destekleriniz için teşekkür ederken biz hep olacağız diyoruz.

5 ÇAYKUR'dan organik çay fabrikası Milupa'da Son Durum m ÇAYKUR, İkizdere ve Çamlıhemşin ilçelerinde kurmayı planladığı organik yeşil çay fabrikası için çalışmalarını sürdürüyor ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, genel müdür yardımcıları Turgay Turna ve Süleyman Pınarbaş, İnşaat Dairesi Başkanı İlhan Taşpınar ile Çamlıhemşin ilçesinde incelemelerde bulundu. Sütlüoğlu, incelemelerin ardından yaptığı açıklamada, yatırım programlarında yer alan organik yeşil çay fabrikası için İkizdere ve Çamlıhemşin ilçelerinde yer aradıklarını belirterek, "İkizdere'de uygun bir Hazine arazisi var. O konudaki girişimlerimizi yazışmalarımızı yaptık, sonucunu bekliyoruz. Çamlıhemşin ilçesinde ise arsa arama çalışmaları devam ediyor. Uygun olan arsada bu yıl fabrikanın temellerini atmak istiyoruz" dedi. Çamlıhemşin ilçesinde organik çay fabrikası olabilecek alternatif birkaç araziyi gezerek yerinde incelediklerini anlatan Sütlüoğlu, "Bunlarla ilgili teknik bilgiler bize intikal edecek. İlgili diğer bakanlıklarla da görüşmelerimizi yapacağız. İnşallah burada en kısa zamanda fabrika arazisini netleştirerek, 2015 yatırım bütçesine bu ödenekleri koymak suretiyle fabrikamıza başlamak istiyoruz. Bu sene hem Çamlıhemşin hem de İkizdere fabrikalarımıza başlamak istiyoruz" diye konuştu.

6 [ pflgniıı;g»biı«nnm»hlpiis SÜTAŞ eylemi adım adım ilerliyor. < ) 29 KİŞİYİ işten atan Sütaş'a karşı eylem büyüyor. Sütaş boykotuna 15 sendikaya üye 150 bin işçi destek verdi Tekgıda-İş Sendikası'na üye oldukları için işten atılan Sütaş işçilerinin, 2.5 ayı geçen eylemlerinin ardından başlattıkları boykota destek yağıyor. Tekgıda-İş'in üyesi olduğu Türkİş Konfederasyonu'na bağlı 15 sendika tüketimden doğan güçlerini kullanarak, Sütaş ürünlerini boykot kararı aldı. 150 bin işçinin üye olduğu 15 sendikanın yönetimi Tekgıdaİş'e gönderdikleri yazılarla, sendika üyesi 29 çalışanın işten atılmasını protesto için Sütaş markalı ürün almayacaklarını açıkladı. Sütaş'ta halen 800 kişinin üyesi olduğu sendika, toplu sözleşme yetkisini 200 işçinin daha Tekgıda-İş'e üye olmasıyla alabilecek. Yetki alabilmek için çalışanların yüzde 40'ının üye olması gerektiğini söyleyen sendika yönetimi, 200 kişinin üye olmaması için şirketin baskı yaptığını söyledi. Yöneticiler "İşçilerin e-devlet şifresi alındı. Bunlarla işçinin üye olup olmadığı hesaplarından kontrol ediliyor. İşçiler de çekiniyor" dedi. SAĞLIK Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Damacanaların 3 yıllık ömürleri var. Ya da en fazla 75 defa yıkanma gibi bir süreçleri var. Her damacananın bir tane kimliği olacak. Her kullanım suyu için de ayrı bir kapağında kontrol sistemi olacak" dedi. Müezzinoğlu damacana sularının sağlıklı olmasını önemsediklerini belirterek planladıkları takip sistemi hakkında da bilgiler verdi. Bakan Müezinoğlu, "Damacanaların 3 yıllık ömürleri var. Ya da en fazla 75 defa yıkanma gibi bir süreçleri var. Her damacananın bir tane kimliği olacak. Her kullanım suyu için de ayrı bir kapağında kontrol sistemi olacak. Suyun sıcaklığı, yıkamada kullanılan deterjanın standartlara uyup uymadığı, suyun kalitesi o kapaktaki çipte kayıtlı olacak. Diğerinde de kimlik olacak. Damacananın kaçıncı dolduruluşu, 3 yıllık ömrünü tamamlayıp tamamlamadığı gibi konuları damacana suyunu alan her vatandaşımız akıllı telefonlara da gerekli programı yüklemek suretiyle görmüş olacak. Bu konu ile ilgili yıl sonuna kadar yol haritamız var" şeklinde konuştu. ESNAF DA DESTEK VERİYOR Tekgıda-İş Sütaş Örgütlenme Sorumlusu Suat Karlıkaya, "Boykotumuz dalga dalga büyüyor. Türk-İş'e üye 15 sendikadan boykota katılma mesajı geldi. Bu sendikaların üye sayısı 150 bin. 4 kişilik aile üzerinden hesaplansa 600 bin işçi ve ailesi boykota destek veriyor" dedi. Karlıkaya, işçilerin yanı sıra esnafın da Sütaş ürünlerini satmama kararı almaya başladığını belirterek, "İşçilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki esnaf, satamadığı malı almıyor. Sendikalı oldukları için Aksaray ve Karacabey fabrikalarından çıkartılan arkadaşımızın tekrar işbaşı yaptırılmasını istiyoruz" diye konuştu. YILMAZ TÜSİAD'DAN İSTİFA ETMİŞTİ SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, eylemcileri caydırmak için işçilerin bulunduğu çadırın etrafına inek dışkısı döktürmüştü. Bunun ortaya çıkmasıyla da başkanlığını yürüttüğü TÜSİAD'daki görevinden istifa etmişti. Tek gıda- İş de, Yılmaz'ın istifasına rağmen, işten atılan üyelerinin işe alınmaması nedeniyle şirketin Ataşehir'deki genel müdürlüğü önünde 'gübreli çiçek' bırakma eylemi yapmıştı. O gün yapılan eyleme Petrol-İş, TÜMTİS, Haber-İş sendikaları da destek vermişti.

7 Kırsal yaşam içinde Projelendirme Sorunsalı Cem Birder Nalan Erdem'in bebeği 14 aylık. Eşi ve kendisi öğretmen. Doğup büyüdükleri kasabadan İstanbul'a tayinleri birkaç yıl önce çıkmış. Bebekleri ve bundan sonraki yaşamlarında kendileri için "doğal ve dengeli beslenme" konusunu bilimsel yayınlardan ve çevrelerinde kendileri gibi düşünen insanlardan takip ediyorlar. İyi beslenme alanında organik ifadelerin çoğu zaman içinin boşaltıldığına tanık olsalarda, gerçekliğini günlük yaşamlarına katmak konusunda kararlı görünüyorlar. Süpermarketlerden vazgeçeli uzun süre olmuş ama diğer yandan, tercih ettikleri ürünleri satan butik dükkanlarda "acaba kandırılıyor muyuz?" sorusunu sormadan edemiyorlar. Hem doğru gıda için kararlı olmak, hem de kandırılma endişesinden kurtulamamak... Bu bir ikilem değilse de, küresel etkiler altında ezilen toplumları derinden ilgilendiren kritik bir problemin yorucu duygusu olarak, her birimizin üzerine çöküyor. 2014'ün Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Aile Çiftçiliği yılı ilan edilmesinde, "yerellik" vurgusu içeren sebeplerin yanısıra, sağlıklı ve lezzetli gıdaların sürdürülebilirliğine katkı sağlamak öncelik taşıyor. Gıda zincirinin ilk halkasında tohum, toprak, su ve hava var. Hemen yanı başında ise bu gücü gıdaya dönüştüren insanlar... BM'in kritik kararında başrol aile işletmelerine veya bir başka deyişle küçük çiftçilere bırakıldığına göre, bu kitlenin devamlılığı konusunda riskleri ve bununla birlikte sürdürülen projelerin olası sorunlarını irdelemek de önemli. Gerek kırsal yaşam coğrafyasında uzun süredir erozyona maruz kalan geleneksel ve yerel kıymetler için, gerek Nalan Erdem ve eşi gibi gerçek gıda peşinde avcılık yapan aileler için, müşterek çözüm kırsalın temiz, adil ve mutlu koşullarda devamlılığı. Köy ve köylülüğün yarınlarında "iyi niyetli dış müdahalelerin" olası doğru ve yanlışları neler olabilir? Klasik Projelendirme vs Atonal Projelendirme Projelendirme kavramının yoğun olarak kullanıldığı sektörlerin başında inşaatçılık gelir. Zemin etütleri, hafriyat, temel ve kaba inşaat, izolasyon, mekanik-elektrik-su-ısıtma/soğutma tesisatlandırma, ince işler, dekorasyon vb kategorilerinde binlerce iş tanımı... Her biri süre (örneğin, zemin kat ince sıva işleri= 4 gün) ve kaynak bilgisi (örneün, 400 kg kireç, 4 işçi, 1 usta) ile ilişkilendirilen bir bina projesi; statik karakterde, çerçevesi çok iyi tanımlanabilir işlerin oluşturduğu bir yumak. Bu tip projelerde yer alan insan sadece işgücü fonksiyonu taşıyor.

8 GIDA Toprak Ana Atonal proje olarak adlandırabileceğimiz çalışmalarda ise insanın kategorik olarak değil, bireyler olarak projenin ana hatlarında biçimlenen, biçimlenmesi muhtemel bir kavram olarak öne çıktığını fark ediyoruz. Örneğin bir kırsal kalkınma projesinde tarıma elverişli olmayan arazilerin organik tarıma kazandırılması gibi bir başlık altında hedeflenen ürün deseni, üretim yöntemleri ve dış girdiler kadar bölge insanının karakter özellikleriyle, ilgili alan üzerinde göstereceği performansın verimi, coğrafi biyolojik kapasite ve sosyal-kültürel değerler arasındaki uyum ile doğrudan ilişkili. Diğer bir ifade ile, projenin sürdürülebilirliğinde insanın tavrı en az tohum, toprak veya su kadar belirleyici. Bu gibi bir projenin klasik anlayış yerine, atonal bir anlayışta biçimlenme gerekçesi ise hedef, süre, bütçe, kaynak ve işlerin birbirleri olan ilişkilerinde yer alan tüm parametrelerde statik ve birbiri ile uyumlu (tonal) kurallar yerine atonal (uyumlanma kuralları ön görülemeyen) bir yapı özelliği taşıması. Atonal Projelendirme Masa başında sıkı sıkıya belirlenmiş klasik ve iddialı projelere karşın Atonal Projelendirme içinde kritik unsurlar şöyle sıralanabilir: 1. Sınırsız boyut (sosyal, ekonomik, ekolojik, zaman, aşk ve diğer ölçütlerde) 2. Şekilsiz olanı kavramak 3. Akışta olmak Elbet hayal edilen bir hedef ve bütçe önerilir yola çıkarken. Ancak içinde, merkeze çok yakın bir yerde insanın (bu insanlar görev adamı değil, özgür bireyler) yer aldığı projelerde, sınırları dümdüz çizilmiş ülkelerin kaderinden öte, yaşam gerçeğinin 2 veya 3 boyutlu grafiklerle anlatılmasının mümkün olamayacağı aşikâr. Sınırsız Boyut Yazılımcıların "bulut sistemler"adını verdiği yaklaşımda birbirine bağlanmış birçok sunucu ve veri depolama ünitesi birlikte çalışır, ancak kullanıcılar faydalandıkları bu ağ yapı detaylarından haberdar değildirler. Atonal projelendirme, bulut sistemler gibi, etkisi altında kalınan alan kadar yarattığı gücü de geniş ve sınırsız olarak algılar. Öne çıkan 5 unsur şunlardır: 1- Sosyal etki: Proje içinde yer alan insanlar tam-benzer değildir; her biri daha özenle anlaşılması gereken bireylerdir. Böylelikle, kültürel değerlerle zenginleşerek, proje sürecinde iki taraflı (bireyler ve projeciler arasında) bilgi akışı gerçekleşebilir. Bu akış sürecinde elde edilen veriler projenin çoğu kez yeniden tanımlanabilmesine ve yeni boyutlar kazanmasına olanak sağlar. 2- Ekonomik dürtü: Sadece paranın yazılı değeri değildir. Gelenekler, eğlenceler, masallar, yerel yemekler ekonomik dürtünün yaratıcıları arasındadır. Kültürel miras ve bu mirasın çanağında birikmiş mutluluk, parasal motivasyonu büyük ölçüde yönlendirecek kapasiteye sahiptir. Bir diğer deyişle, toprağının nimetlerini pazar tezgahında satmayı sürdüren köylü, "sen daha iyisine layıksın!" diyen büyük puntolu ahlaksızlığa çayını yudumlayarak sırtını döne-

9 bilir. 3- Ekolojik değer: İnsan toplumunu çevreleyen tüm nefes alan ve almayan varlıklar ekolojik değerleri oluşturuyor. Bu değerleri okuyabilmek ve onlardan yeni anlamlar oluşturmak potansiyel sürdürülebilirlik ve mutluluk seviyesini belirler. Ekolojinin ani sürprizlerine karşın, yıkıcı olmayan hızlı çözümler oluşturmak yaşamsal gücün gerçek birim analizi. 4- Zaman: İşler birbirleri ile ilişkilendirildiğinde, her birinin süresi de, yaşamsal bir gerçeklik temelinde birbirlerinden etkilenecektir. A102 işi B123'den sonra başladığında, B143 işinden sonra başlamasına göre daha farklı bir özellik sergileyebilir. Yaşam dinamiktir; çiçeğin Yaz yağmurundan sonra güneşi görüp birden bire açması gibidir bireylerle nefes alan A102 işinin göstereceği gerçeklik ve zaman performansı. 5- Aşk: Yaşam denen fanus içinde her anda ve her yerdedir. Proje içinden çıkarılamaz, yok sayılamaz. Aksine varlığının kattığı güç,- tüm kuralsızlığına rağmen-, bir atonal projenin, klasik bir projeden neden çok daha güçlü (ve inandırıcı) olduğunun sebebidir. Şekilsiz olanı Kavramak Eğer biri veya Tanrı bize yaşamı oluşturan boyutların sırlarını fısıldamış olsaydı, duygular, içgüdüler, rüyalar ve hatta ruhlarımız hakkında formüller oluşturmak ve büyük resmi eksiksiz çizebilmemiz nispeten kolaylaşırdı. Bizler ise, bu bilmeceyi az veya çok çözmüş gibi davranıyoruz. Ancak asıl gerçek, tüm buluşlarımıza rağmen bu bilgiye henüz sahip olamadığımızdır. Kırsal alanda şekillenen ve dolayısıyla yaşam elementleri ile dolu bir projelendirmede başlangıç ve sonuç ilişkilerinde düz çizgiler asla gerçeğe yaklaşamıyor. Atonal proje içinde "varlığın" ortaya koyduğu belirsizlik ve şekilsiz-kuralsız (amourphous) akışın anlaşılabilmesi veya en azından hissedilebilmesi için özen ve sabır gerekiyor. Her sabah bir diğerinden farklıdır. Zaman bizi sabah saatlerinde veya öğleden sonra daha farklı etkiliyor. Güneşin yeryüzü ile yaptığı açı farkları arıların davranışlarını belirliyor. Ağaçlarımız, toprak, hava ve su kalitesinin yanısıra arılarla birlikte onlarca farklı faktör altında büyüyorlar. Bu faktörlerin kaç tanesini, yaratacağımız Ceviz Ormanı Projesi'nde tanımlayabiliyoruz? Fikirlerine büyük saygı ile yaklaştığımız Fukuoka'nın öğretileri neden Japonya'da bile yaygın şekilde uygulanamıyor? IFOAM & FiBL (2006) verilerine göre Japonya'da sürdürülen tarım içinde organik tarımın toplam payı %1 seviyelerinin bile altında. Yerelin gerçeği serttir. Sonuca yönelik öngörülebilirliği düşük olan hedeflerimizin akış içinde alacağı yeni şekillenmeleri çok daha yumuşak bir kabullenişe ihtiyacımız var. Yerelin özel koşullarının anlaşılması zaman alıyor. Zamanın kıvrımlarında insan ve doğa ilişkisinin tariflerle kalıplara sokulması yerine uyumun asgari koşullarını el yordamıyla bulmamız gerekiyor. Şekilsiz ancak yaşamsal bir akışa doğru gitmek için. Akışta Olmak Bazen bir deredir, veya insan psikolojisi veya spiritüel bir buluşma... Akıştan bahsettiğimizde, akış içinde yer alan herşey yumuşak ve pozitif enerji yüklüdür; sakindir ve yaşama odaklanmıştır. Bu durum, akıştaki şeylerin (veya projecilik ifadesinde "işlerin") birbirleriyle olan gözle görülmez iletişimini ve ilişkisini doğurur; hepsinin barışcıl duruşudur uzaktan farkedilen. Akış içinde, köylülüğü (aile çiftçiliğini)

10 ve köyü etkileyen, parametrelere birkaç örnek verelim: Tarımsal üretimde kalite ve verim. Ürün satışları (birim fiyatlar, talep, tahsilat koşulları, vb). İklim değişikliği (hava sıcaklarında, yağış rejiminde mevsim ortalamalarının değişimi, mevsimsel kaymalar). Modern tohumlar, modern ilaçlar, artan tarımsal kırılganlık, daha yüksek dış girdi ihtiyacı. Köy ve kent arasında sezonluk veya tek yönlü uzun vadeli göçler. Kırsal alanda devlet ve özel sektör projeleri (maden, HES, baraj, büyük boyutlu tarımsal veya endüstriyel yatırımlar, istimlak, vb). Arazi satışlarında yeni yasal düzenlemeler. Cazip borçlandırma politikaları. Kırsal alanda eğitim ve sağlık hizmetleri. Bu tablonun yaşamsal zorlukları liste uzadıkça derinleşmekte. Akış içinde köylülüğün tüm dünyada yaşadığı sosyal - ekonomik zorluklarının aşılabilmesi için akış içinde değişken (dinamik) reçetelerin "yerel toplumun çoğulcu katılımı" ile yazılması ve bir dalga hareketinde uyumlanması gerekiyor. Projecilerin uzaktan optimize ettiği iş takvimleri ile baskılanan hedeflerin paranın gücünde hayat bulan sonuç raporları, sonrasında hep buharlaştı, buharlaşmaya devam ediyor. Akışın içinde köylünün söz hakkının olduğu, yorumlayabileceği ve nihayetinde "bizim" diyeceği projeler yaşam buluyor; hem sevgi, hem akılcı gerçeklik tem elinde. * * * Tanımak dokunmaktır. Nalan Erdem, dar bir sokakta rastladığı dükkanın vitrininde gördüğü tam buğday ekmeğini, elma sirkesini, petek balı ve bulguru etiketlerindeki fiyatından önce üreticisini okuyarak seçiyor. Markaların muazzam bütçeli reklam kampanyalarıyla albenisi beyinlere enjekte edilen bir dünya yerine, çiftçisinin, üreticisinin kimliğindeki sıcak duygular bizleri yarınlara taşıyacak. İçinden çıkılması zor bir karmaşanın ağırlığı yerine, basit ve anlaşılır olm ak. İddiasız bir dostluk ile, kuralların, egonun ve iddialı söylemlerin sert köşelerinden sıyrılan etik ve adil bir düzen gerekiyor gerçeğe dokunabilmemiz için. Nalan Erdem'in bebeği için ve her birimizin gelecek nesillere sunacağı miras için bu samimiyet bir lüks değil. Atonal bir projelendirmenin güç kazanması için artık cetveller ve pergeller değil aracımız. Köy ve köylülüğün yaşaması için her birimizin yapabileceği çok şey var. Yeter ki süslü-bütçeli klasik projeler ve diplomalı projeciler olmasın umudumuz.

11 Boğaziçi Ambalaj & E I E S C A O T A Rengarenk ofset baskılı bez çantalar, Çantalarımız YAPIŞTIRMA DEĞİL, İplik dikişlidir.. SÖKÜLMEZ - YIRTILMAZ Türkiye'nin En Büyük Bez Çanta İmalat ve Satış Merkezi Ürünlerimiz Eczane Çantaları Fuar Çantaları ffis&a \*ALENTIWe'Sn«Yi. ^ r h* pi 1 ^ y^ Ö İ B 1 I E C HAPPV N/AL^TİME'S DAY1. L you&me ı. p M a p p v ^ Baklava Çantaları Pasta Çantaları Pizza Çantaları Kebap Çantaları Pratik Seccadeler Pratik Önlükler I Bayilikler verilecektir. Boğaziçi Ambalaj Itd.şti. Tel.: * İSTANBUL info@bezebaski.com info@bezcanta.tc info@bezcantaimalat.com

12 Dünyanın daha yaşanabilir bir yer olması için çalışan Boğaziçi Am balaj, doğa dostu ürün lerle dikkat çekiyor. Boğaziçi Ambalajdan doğa dostu ürünler Günümüzde naylon poşetlerin çevreye verdiği zararlar tartışılırken, geri dönüşümlü ve birden çok kullanılabilen bez poşetlerin önemi her geçen gün artıyor. Küresel ısınmanın tehdit oluşturduğu bu dönemde doğaya karşı sorumluluğumuz bir kat daha artmış durumda. Tamda bu noktada, tüketiciler kadar üreticilerin de hassas olması gereken geri dönüşüm konusunda yaptığı çalışmalarla sektörde adından söz ettiren Boğaziçi Ambalaj, doğaya ve insana saygılı duruşuyla geleceğimiz için doğada kolay çözünebilen ve çevreye zarar vermeyen ürünleri tüketicilerine sunuyor. Boğaziçi Ambalaj Genel M ü dürü Zafer Özbaş, yaptıkları çalışmalarda tamamen geri dönüşümü olan ürünler olduğunu ve bunun aksini düşünmenin hem insana, hem doğaya hem de geleceğimize karşı bir sorumsuzluk olduğunu vurguladı. Boğaziçi Ambalaj'ın yaptıkları uygulamalarla sektörde birçok yeniliğin öncüsü olduğunu kaydeden Özbaş, "Şirketimizin birinci önceliği, doğayı korumak, onunla uyumlu yaşamak ve ondan aldıklarının değerini bilmektir. Sektörde 20 yıllık bilgi birikimi ile 1995 yılında kurulan Boğaziçi Ambalaj, 2008 yılında Türkiye'de ilk olarak çevre dostu 'Nonwoven' bez üzerine çok renkli ofset baskı gerçekleştirdi. Daha sonrasında günümüze kadar yeniliklerine devam etmiş, son olarak geliştirdiği bir sistemle, daha kaliteli, daha sağlam ve daha seri bir şekilde, iplik dikişli çantaların üretimini yapmaya devam ediyor" şeklinde konuştu. Sadece çanta üretm iyor Günümüzde sektöründe lider konumunda bulunan Boğaziçi Am balaj, Nonwoven ve ham bezden ürettiği; çantalar, mutfak önlükleri, pratik seccadeler ile çok geniş bir alanda, hem yurtiçi hem de yurtdışı taleplerini büyük bir titizlikle ekonomik ve seri şekilde karşılıyor. Özellikle Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler 'de önemli bir ihracat potansiyeli yakalayan Boğaziçi Ambalaj, hem ülke ihracatına katkıda bulunuyor hem de ihracat yaptığı ülkelerdeki çevre ve geri dönüşüm bilincini artırarak doğanın korunması konusunda üzerine düşeni yapmış oluyor.

13 Zehirli tehlike AVRUPA Birliği Gıda Maddelerini Denetleme Dairesi (EFSA) patates cipslerde Akrilamid olarak adlandırılan kanser yapıcı zehirli maddelere rastlandığını açıkladı. Açıklamada 43 bin 419 ayrı yiyecek maddesinde yapılan araştırma sonucunda patates cipsi, patates kızartması, ekmek, tahıl bazlı yiyecekler ve kahvede kanser yapıcı maddeye rastlandığı bildirildi. Açıklama, Finlandiya, İsveç, Norveç ve Danimarka gibi ülkelerden oluşan İskandinavya'da endişe yarattı. _ İsveç Gıda Maddeleri Kontrol Dairesinden, Toxikolog Lilianne Abramsson Zetterberg, "Rapora göre bahsi geçen yiyecek maddelerinde olması gerekenin çok ötesinde tehlikeli madde var. Ancak sınır nedir bu konuda bir açıklama yapılmıyor. Rapora bakıldığında her maddede, değişik miktarlarda kanser yapıcı tehlikeli madde var. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki tehlikeli olmadan yiyebildiğimiz bir şey var mı bilmiyorum" dedi. İsveç Gıda Maddelerini Kontrol Dairesinden gelen bu açıklamanın ardından diğer İskandinav ülkeleri de söz konusu gıda maddelerinin daha iyi kontrol edilmesi için harekete geçtiler. Maden suyu "anne sütünü arttırıyor GEBELİKTE maden suyu içmek sağlıklı mı? Doğal maden suyu uzmanı Mehmet Kundakçı Gebelik döneminde maden suyunun çok önemli olduğunu belirten Beypazarı Doğal Maden Suyu Uzmanı Doktoru Mehmet Kundakçı: "Bazı besinler ya da içecekler gebelik döneminde tavsiye edilmez. Çünkü bazı besinler rahmin kasılmasına ya da düşük riskine neden olmaktadır. Ülkemizde soda ile maden suyu eşdeğer olarak algılanmaktadır. Maden suyu, içerisinde bol miktarda mineral olan tamamen doğal bir içecek. Soda ise içilebilir özellikteki suya, yapay mineraller ve karbondioksit gazı eklenerek elde edilen yapay bir içecek. Gebelikte soda yerine maden suyu tüketilmelidir. Maden suları içerisinde doğal mineraller bulunur. Sodalarda ise koruyucu ya da tatlandırıcı maddeler bulunur. İçeriğindeki mineraller sayesinde vücut dengesini sağlayan maden suyu böylelikle anne sütünü de arttırmaya yardımcı olur. Bebeklerin gelişimi için gereken minerallerin alımında maden suyu önemli bir rol oynamaktadır. Kemik ve diş gelişimi için maden suyunun içerisindeki kalsiyum, florür gibi mineraller önem arz etmektedir. Birçok besinde bir arada bulunmayan mineralleri tek seferde almanın en sağlıklı yolu, bebekler için de, mineral değeri yüksek olan maden suyu tüketmektir. Vitamin ve diğer besinlerin vücuda yararlı olabilmesi için de minerallere ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca maden suyunun içeriğinde bulunan demir, hastalıklara karşı direnci artırır, yorgunluğu azaltır ve kanın kırmızı hücrelerinin oksijenlenmesini sağlar. Yine içindeki kalsiyum da kemik ve dişlerin oluşmasında, sağlıklı olmasında son derece faydalıdır. Doğal maden sularında çözünmüş bulunan kalsiyum, magnezyum ve sodyum gibi ana mineraller, florür, iyot gibi eser elementler ve bikarbonat, sülfat gibi iyonların, bir dizi fizyolojik fonksiyonlar üzerine destekleyici etkileri ve birçok hastalıkların tedavisinde de olumlu etkileri tespit edilmiştir" açıklamasında bulundu.

14 A'dan Z'ye Gıda Dergisi sordu. ITE Grup Bölgesel Fuarlar Direktörü Muharrem TUNCA cevapladı. ITE Grup olarak kendinizi anlatır mısınız? (kaçıncı fuar ve kaçıncı yılınız) ITE Group plc ITE dünyanın önde gelen uluslararası ticaret fuarları ve konferansları organizatörlerinden olup büyümekte ve gelişmekte olan pazarlarda fuar ve konferans organizasyonu üzerine uzmanlaşmıştır. ITE her yıl 17 ülkede yaklaşık 230 fuar ve konferans organize etmektedir yılında, yüz yüze iş yapmanın faydalarının farkına varmış olan firmalara 792,600 metrekareden fazla fuar alanı sağlamıştır. Grup önde gelen sektörlerde birden fazla fuar ve organizasyona sahiptir. ITE'nin yıllık organizasyonları ürün gamı niş-uzmanlaşmış konferanslardan Rusya'daki en büyük ticari fuar (Moskova Bina ve İç Tasarım Fuarı, MOSBUILD) gibi devasa fuarlara kadar çok farklı kategoride fuar ve konferans organize etmektedir. ITE, kurucularının Rusya ve BDT ülkelerinde, bu büyüyen pazar ekonomilerinde ticari fırsatların gelişimine katkıda bulunmak amacıyla bir dizi fuar organize etmeye başladıkları 1991 yılında kurulmuştur. Günümüzde bu pazarlar grubun en güçlü pazarları olmaya devam etmekle birlikte ITE Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Azerbaycan ve Özbekistan'da çok geniş bir ofis ağı fuar ve konferans portföyü yönetmektedir. EUF A.Ş. ITE Group Türkiye Ofisi E Uluslararası Fuar Tanıtım Hizmetleri A.Ş. (EUF A.Ş.) 1999 yılından bu yana hizmet vermektedir. EUF özellikle gıda ve inşaat makineleri sektörlerine yönelik ticari fuarlar alanında uluslararası bir üne sahiptir. EUF'un lokomotif fuarları arasında WORLDFOOD ve ANKOMAK (İnşaat Makineleri) fuarları gösterilebilinir. CASPIAN TELEKOM ve TUROGE (Petrol ve Doğalgaz Konferansıve Sergisi) ise en tanınmış konferans ve sergileri arasındadır. EUF aynı zamanda konferans organizasyonu alanında lider konumda olup Türkiye Cumhuriyeti Bakanlıkları, uluslararası lider firmalar, ulusal delegasyonlar ve hükümet organları tarafından güçlü şekilde desteklenen organizasyonlar gerçekleştirmektedir. Bu organizasyonlar, Türkiye'deki doğal gaz, enerji, ve telekomünikasyon sektörlerinde haklı bir üne sahiptir. Yerel yatırımın önde gelen destekçilerinden biri olarak EUF, gerçekleştirdiği fuarlar ile 700'den fazla yerel firmayı desteklemiş ve Türkiye ihracat endüstrisinin büyümesine katkıda bulunmuştur. İnşaat, gıda, turizm, otom otiv ve enerji sektörlerindeki yerel firmalar EUF ve ITE Group tarafından düzenlenen uluslararası fuar portföyünde önemli bir rol oynamışlardır.

15 GIDA Röportaj Türkiye' deki fuarcılık anlayışını kendi açınızdan değerlendirebilir misiniz? Fuarcılık sektörü Türkiye'de son 10 yılda büyük bir atılım gerçekleştirdi. Özellikle son yıllarda yılda 400'e yakın fuar organize ediliyor. İhtisas fuarları hem yurtiçi hem de yurtdışından ilgi görüyor. Yabancı ziyaretçi sayısında da önemli bir artış var. Bu da fuarların bölgeye hitap edebileceğini gösteriyor. Yurtdışı bir çok organizatör Türkiye'de bir partner bularak bu pazara da giriş yapmış oldular. Biz de ITE Group olarak 15 yıldır Türkiye'de faaliyet gösteriyoruz ve yatırımlarımıza devam ediyoruz. Bize göre fuarcılığın temelinde her işte olduğu gibi amacına uygunluk yer almalı, buna göre düzenlenmeli ve geliştirilmeli. Hangi sektörde organizasyon gerçekleştirecekseniz öncelikle o sektörü iyi tanımakla işe başlamalısınız. Sektörün bir parçası olmak zorundasınız. İhtiyaçlarını çok iyi analiz ederek ona göre çözüm sağlayabilecek bir plan yapmanız ve uygulamanız gerekiyor. Yapılan ve yapılacak fuarların bu anlayışla düzenlenmesi ümidiyle sektöre örnek olacak organizasyonlar düzenlemeye çalışıyoruz. Fuar katılımcılarının yurtiçi fuarlardan beklentileri oldukça artmış durumda ve bizler onların bu beklentilerini karşılayabilmek adına her yıl farklı uygulamaları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bizim de birçok sorunumuz var tabii. Bunları da aşmak için değişik zamanlarda ve değişik platformlarda bir araya gelebildikçe kendi sektörümüzün de sorunlarını konuşmaya ve ortak bir dil oluşturmaya, fuarcılığın geleceğini şekillendirmeye çalışıyoruz. W orldfood Gıda Fuarının Türkiye' deki gıda pazarlarına katkılarını anlatabilir misiniz? WFI, Türkiye ve bölge için çok önemli bir fuar olma yolunda hızla ilerliyor. Her yıl fuara Ortadoğu, Kuzey Afrika, Arap Yarımadası, Rusya, Türk Cumhuriyetleri ve Güneydoğu Avrupa'dan 2,000'den fazla ziyaretçi getiriyoruz. Bu profesyonel ziyaretçi kitlesinin yaratmış olduğu çok önemli bir iş hacmi var. Fuar katılımcılarımız için yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekebilmek adına tüm imkanlarımızı kullanıyoruz. Fuarımızın başarısı da getirebildiğimiz ziyaretçi ile doğru orantılı olarak artıyor yılı W orldfood Gıda Fuarıyla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz? Bu yıl da fuarımızın bölgenin en önemli gıda buluşması olacağını biliyor ve ona göre hazırlıklarımızı yapıyoruz. Yaklaşık 500 katılımcı ve 1000'den fazla markanın yer alacağı fuarımıza 40 şehir ve 30 ülkeden tatlar gelecek. Konuk ülke projemizi bu yılda devam ettiriyoruz. Geçen yıl Azerbaycan'ı konuk etmiştik, bu yılki konuğumuz KOSOVA olacak. Kosovalı işadamlarını fuara getiriyoruz yılı W orlfood Gıda Fuarıyla ilgili plan ve projeleriniz nelerdir? Her yıl fuarın gelişimini sürdürmesi adına farklı uygulamalar içerisinde olacağımızı belirtmiştim. Önümüzdeki yıl da bu planımızı devam ettireceğiz. Muharrem TUNCA Bölgesel Fuarlar Direktörü EUF A.S. / ITE Turkey

16 G IDA m *32 12.FRANCHISING ve MARKALI BAYİLİK FUARI Satış Noktaları Çoğaldı, Zincir edyafors Fuarcılık Orga yonu ve UFRAD(Franc Derneği) işbirliğiyle gerçekleştirilen Bayim Olur musun? Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı bu yıl Eylül 2014 tarihleri arasında Coldwell Banker Türkiye Ana Sponsorluğu'nda düzenlenecek. CNR Fuar Merkezi 2 ve 4. Hall'lerde gerçekleştirilecek fuar, franchise ve markalı bayilik veren firmaları, girişimci ve yatırımcılarla 12. kez İstanbul'da buluşturacak. Yeni çalışmalar ve sürprizlerle, fuar 2014 yılında da franchise sektörüne damgasını vuracak. Tüm sektörleri franchise sistemi çatısı altında toplayan fuar, bir yandan uluslararası markalara ev sahipliği yaparken öte yandan ulusal markaların güçlenmesine ve onların yurtdışına açılarak birer uluslararası markaya dönüşmelerine ön ayak olacak. Ortadoğu'nun franchise konusunda lider kuruluşu Francorp'un Başkanı Imad Charafeddine Ortadoğuda yatırım yapmak isteyen Türk Markaları ile görüşmeler yapmak için Bayim olur musun Franchising Fuarı'nın açılışında yer alacak ve düzenleyeceği seminerde Ortadoğu pazarı ile ilgili önemli detayları girişimciler ile paylaşacak. Karadeniz Franchise Federasyonu başkan ve üyeleri de fuarda markalarla buluşacak. Ulusal bir çok marka fuar ile satış noktalarını çoğaltarak, bir kaç şubeli noktalardan, büyük zincir markalar halini aldı. Fuarın en önemli hedefi; Türkiye'den daha fazla markanın dünya pazarına açılmasını sağlayarak uluslararası pazarlarda daha fazla markayla temsil edilebilmesi ve ülke ekonomisine katkıda bulunmak... Markaların bayilik/franchise bilgilerine ve ayrıca fuarla alakalı merak ettiğiniz her türlü bilgiye com.tr web sitemizden ulaşabilirsiniz.

17 Birleşmiş Örgütü (FAO)'nün verilerine göre Türkiye'de kiraz bu yıl yüz güldürm edi. FAO'nun raporuna göre hasattan önce yaşanan yağışlar üreticiyi ve ihracatçıyı üzdü. Uludağ Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Salih Çalı, İzmir, Manisa, Isparta, Afyonkarahisar ve Çanakkale'de yetişen ve uzun raf ömrü sayesinde ihracat için cazip" olan kirazda, bu yıl 145 milyon dolarlık dış satım yapıldığını bildirdi. Kirazda, geçen yıl 155 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini, bu yıl daha fazla rekolte ile ihracat geliri beklendiğini ifade eden Çalı, başta dolu ve sağanaklar olmak üzere doğal etkenlerin verim kaybı ve ihracatta azalma yaşanmasına neden olduğunu belirtti. Çalı, İzmir'in Kemalpaşa ilçesindeki dolunun, Isparta Uluborlu'da ise yağışların ürüne zarar verdiğini kaydederek, şunları söyledi: Uluborlu kiraz tedarik yönünden önemli bir merkezdir, ihracatçılar geçtiğimiz yıllarda buradan alım yapıyordu. Fakat bu sene yağışla oluşan zarar nedeniyle, Uluborlu'dan ihracat için neredeyse hiç ürün alınamadı. Afyonkarahi- sar ve Çanakkale'de de benzer sorunlar yaşandı. Dalında çatlayıp kaybedilen ürünlerin yanı sıra alınan ürünlerde de fire oranı yüzde 40-50'lere çıktı. Bu kirazın raf öm rünü de olumsuz etkiledi. Kiraz ihracatında bu nedenlerden dolayı geçen yıla göre 10 milyon dolar azalma oldu. Türkiye'nin, üretimi her yıl artan kirazın ihracatında da iddialı bir konumda bulunulduğunu hatırlatan Çalı, Beklentinin fazla olduğu bir ortamda geçen yılın rakamlarına dahi yaklaşılamaması önemli bir kayıp. Kiraz ihracatının bu yıl daha da artacağını milyon dolarlık seviyeye geleceğini ön görüyorduk. Kayıplar üretici ve ihracatçıyı zor durumda bıraktı" dedi.

18 Tatlıses'ten Almanya ve Hollanda'ya yeni franchise sistemi :

19 J İki yılı aşkın bir süredir alt yapı çalışmalarını yurtdışında devam ettiren Tatlıses Gıda, franchise dağılımının kontrolünü ve denetimini Hollanda ve Almaya'da iki ayrı distribütörlük ile yürütecek. Girişimciler, karşılıklı anlaşmalar imzalandıktan sonra yeni işyerlerine anahtar teslim olarak sahip olacaklar. Restoran tipi franchise modeline uygun olarak tasarlanan Tatlıses Çiğ Köfte şubelerinde görev alacak çalışanlar ise Türkiye'den gidecek uzman ekip tarafından eğitime tabii tutulacak. Kurulan iki ayrı üretim tesisinde ise Urfa'dan giden ustalarla birlikte toplam 150 kişi istihdam edilecek. Tüm bayiler Almanya ve Hollanda distribütörlerinin yanı sıra Türkiye'deki genel müdürlük binasından da 24 saat kamera sistemi ile izlenecek. Tatlıses'ten restoran tipi franchise modeli Tatlıses Gıda Genel Koordinatörü Elif Attepe: Yurtdışı franchiselarımıza yönelik ARGE çalışmalarımız iki yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Biz firma olarak ince eleyip sık dokuyoruz. Çünkü gıda sektörü titizlik istiyor, hata kabul etmiyor. Tüm alt yapı çalışmalarımızı tamamlayıp üretim tesislerimizi faaliyete geçirdikten sonra 10 Hollanda, 10 Almanya olmak üzere bayilik anlaşmalarımızı imzaladık. 3 ay içerisinde bu ülkeler için şube sayılarını iki katına çıkaracağız. Ülkemizde 216 çiğ köfte şubemiz ile hizmet veriyoruz. Bizim için bayilerimizin ticaretlerinden yüksek kar marjı elde etmeleri çok önemli. Adım başı şube açarak onların kazançlarına ket vurmak şirket politikamıza çok uzak. Aynı şirket politikamız yurtdışında da geçerli olacak. Kontrolsüz şubeleşmenin bizi başarımızdan uzaklaştıracağının kanaatindeyiz. Yurtdışı yatırımlarımızla beraber ciromuzda yüzde 30 oranında artış öngörüyoruz." dedi.

20 GIDA Çevre 2014 Dünyanın en sıcak yılı olabilir Ocak itibariyle neredeyse hiç kar yağmadı. Dünya Meteoroloji Örgütü (W MO) 2014 Mayıs ayını dünyanın en sıcak ayı ilan etti. Bu yıl dünya tarihinin en sıcak yılını yaşayabiliriz" Karbon salımı ve kuraklık şu an dünyanın en önemli gündem maddesi olmalı. Sadece çevre ve enerji sektörleri değil, siyasetin de ana gündeminde bu konu yer almalı" İstanbul - Küresel ısınmadan sadece Türkiye değil tüm dünya olumsuz yönde etkileniyor. Dünya Meteoroloji Örgütü (W M O) bu yılın Mayıs'ını tarihin en sıcak ayı ilan ederken, bilim adamları, hava sıcaklığının Ocak ayından beri yüksek olduğu 2014'ün dünyanın en sıcak yılı olabileceğini bildiriyor. Çizilen bu kritik tabloyu oluştura denlerin en başında ise karbon salımı sonucu ortaya çıkan iklim değişikliği geliyor. Yağışların olmadığı kış ayları ve normal seviyelerin üstünde seyreden kavurucu sıcaklar gibi etkilerini yaşadığımız küresel ısınmanın önüne geçebilmek için tüm dünya karbon salımıyla ilgili yeni yol haritaları belirliyor. İklim değişikliğine yol açan karbon salımı ile mücadele için uluslararası bir anlaşmanın zorunluluğu konusunda herkes hemfikirken, Türkiye'de de bu konuda hazırlıklar, çalışmalar yapılıyor. Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derı Nisan ayında dü- Karbon Zirvesi'nde kliği konuları ilk kez rkiye'de konunun tüm paydaşlarıyla ve uslararası saygın uzmanlarca tartışılarak. _ rkiye'nin ilgili alanda kapasite gelişimi noktasında çok önemli katkılar ortaya kondu. İlk zirvenin ardından bu kez Enerji Verimliliği Derneği işbirliğiyle 3-4 Nisan 2015 tarihlerinde Karbon Zirvesinin ikincisinin yapılacağı belirtilirken, yaşanan olumsuz iklim değişikliği nedeniyle zirve hazırlıklarının da şimdiden başladığı ifade edildi. Küresel iklim değişikliğinin geleceği tehdit eden en büyük sorunlardan biri olarak görüldüğünü kaydeden İstanbul Karbon Zirvesi Komite Başkanı Prof. Dr.