Muhterem Okurlar, Bizim Külliye

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Muhterem Okurlar, Bizim Külliye"

Transkript

1

2 Muhterem Okurlar, Yunus Emre dosyasını hazırlamaya niyetlendiğimizde tekrara düşme endişesiyle tedirgindik. Fuat Köprülü den bu yana defaten Yunus Emre özel sayıları, dosyaları, antolojileri hazırlanmış, söylenmesi gerekenler söylenmişti; söylenilenlere, yazılanlara ne ekleyebilirdik ki... Hem yıl içinde üç devasa dergi daha böyle bir dosyayla okur karşısına bizden evvel çıkacaktı. Şüphesiz kalem erbabından bazıları bizden önce yayınlanacak dergilere yönelebilir ve bize yazı kuraklığı da yaşatabilirlerdi. Oysa hiç de öyle olmadı. Meğer endişe ve tedirginliğimiz, tıkanıklığımız Yunus umuzu yeterince tanımayışımızdan, bilmeyişimizden imiş. Eşiğine çömeldiğimiz Yunus, Bizim Külliye ye de hemencecik kapısını açtı. Yıllardır beklediği muhiplerini görmüş gibi gülümsedi. İşidün iy yârenler / Eve dervişler geldi / Cân şükrâne verelim / Eve dervişler geldi deyişiyle sırtımızdaki yoksulluk, içimizdeki ürküntü daha ilk adımda yerini, yeri yurdu belli muhabbet zenginliğine bıraktı. Bizde bir sevinç bir ferahlık! Konukları çoğaldıkça genişleyen ışıklı bir odadaydık. Tabii ki bu hanede muhabbet bitmez. Kırk bin kez özel imiz, yüz bin dosya mız, bir o kadar antolojimiz olsa yine eksiğimizi tamamlayacak, gediğimizi sıvayacak yeni şeyler söyleyeceğimize inandık. Bu sayı Yunusla yeniden tanışma zevkinin eseri. Gelecek sayımızda buluşmak ümit ve dileğiyle Allah a emanet olunuz. Bizim Külliye

3 Toprak şairler NAZIM PAYAM Toprak şairler, hangi dille konuşmuş iseler o dil şahsiyet kazanmıştır, hangi milletin mensubu iseler o milletin evlatları insanın insanla münasebetinden paye almış, hangi konuya eğilmiş iseler o konu ezel ve ebetten sayılmıştır. Kimi şairler yaşınızın, yaşıtınızın heyecanını yansıtmakla yetinirler. O ruh hâlinin rüzgârı dindi mi, usulca çekilirler aranızdan. Kimi kendilerini dışlanmış ve anlaşılmamış sananların şairidir, kimi herhangi bir sosyal dilimin veya seçkinci grubun. Bila adreste bulunanların hislerini, serüvenlerini dillendirirler yalnızca. Bütünü saramazlar, eksik kalırlar. Yine bazı şairler, yaşadığı yüzyılın; bazıları konusunun temsilcisidir. Çağınız Antik ise Homeros, 16. yüzyıl ise Bakî, konunuz aşk ise Karacaoğlan kapınızı çalabilir. Ama ilhamını dile döktükten sonra zaman ve mekân perdesini kaldıran ve herkese, her kesime açık olan toprak şairler de vardır. 3

4 Toprak şairler; hayata, insana, inanca arzulanan bakış tarzını sergileyen şairlerdir. Onlar, donandıkları yetiyle içinde bulunduğumuz durumun en gizli dua larını söylerler. Söyledikleri Tanrı dandır. Tanrı hazinesinden aldıklarıyla havasın, dağıttıklarıyla avamın yanındadırlar. Şairlik makamı büyük vicdanın terazisinde tartılmış ve asırların gönül tecrübesi onların şahsında ete kemiğe bürünerek cem edilmiştir. Toprak şairler, zengin ve derin bir kültüre; kabul ve retleri, sebepleriyle kavrayacak bir bilince sahiptirler. Onların zenginliği aşktandır. Aşksızlığı hiçlikle denkleştirirler. Derinlikleri ise kendilerine verilen tenden sıyrılıp vücut şehri ne girebilmelerinden gelir. Fakat asıl amaç mutlak vücuda ulaşmaktır. Bu yolda dil ve biçim farklı da olsa her toprak şairde sözün elifi; İlim, kendün bilmektür. Toprak şairlerin şiirlerinde baş ağrıtacak hece, bulanık suya atılacak kelime, güzelleri ağına takacak kafiye, kuru dala asılacak tek bir mısra bulamazsınız. Söylenilen herkesin, her kesimin mıknatısı olacak kadar doğal ve kolay söylenmiştir. Oysa ifade edilen sezgi, ses, renk ve nakışlarıyla muhatabında kat kat dirileşen, gürleşen bir bütünlük içerisindedir. Toprak şairler, yönsüzlükten, iğretilikten, gövermeyecek gereksiz sözden salgın hastalıkmış gibi sakınır ve insanlığın ortak senedini işleyedururlar. Onlarda makbul olan, hiç solmayacak muhabbet güllerini ilhamın diriliğiyle dört bir yana savurmaktır. Her dem yeniden doğar, ha demeden hayran olur, cümle yaratılmışa aynı göz ile bakarlar. Toprak şairler, hangi dille konuşmuş iseler o dil şahsiyet kazanmıştır, hangi milletin mensubu iseler o milletin evlatları insanın insanla münasebetinden paye almış, hangi konuya eğilmiş iseler o konu ezel ve ebetten sayılmıştır. Sosyal ilişkilerimiz biraz da -belki daha fazla- içte barındırdığımız şeytanla, samimi ve sevimli bulup içselleştirdiğimiz toprak şairin mücadelesinden ibarettir. Biri al, vur, kır, kız, öcünü unutma der; sürekli dışımızla kıyaslar bizi, öteki sükûneti, uzlaşmayı ve cömertliğimizi yoklayıp durur. Mukabele ettirdiği ise; Ben ay ımı yerde gördüm/ Ne isterim gökyüzünden/ Benim yüzüm yerde gerek/ Bana rahmet yerden yağar. Ben hücresinin sultanları, fikir sorunlarıyla yozlaşanlar, kendisine ait olmayanın pençesinde çırpındıkça tutsaklığı daha bir pekişenler, ezilenler, yoksullar, eli yâre eremeyenler yahut sırat üstünde ev yapmak isteyenler çok zaman gönül iniltilerini toprak şairlerle dillendirmiş, teselli ve yol tercihlerini onların tarifi üzere belirlemişlerdir. Toprak şairlerin sevelim-sevilelim anlayışıyla inşa edilen hayatları, hakikatini arayan nicelerinin hikmeti olmuş, insan olmanın huzurunu, onurunu paylaşmışlardır. Miskin Yunus erenlere tekebbür etme toprak ol Topraktan biter küllisi, gülistandır toprak bana 4

5 YUNUS EMRE Söz pîri kutlu hazla, Ak etti yüzümüzü. Hakk yolunda niyazla, Parlattı közümüzü. Kor düştü can içine; İrfan, ihsan içine. Aşk ile sevincine, Açtırdı gözümüzü. İndi, derine indi; Sevgisinden emîndi. Sancı, doğmadan dindi; Berkitti özümüzü. Vurdu, kelepçe kine; İlkin, kendininkine. Kör nefsin kemendine, Sur etti tözümüzü. Kök varlığım-sevgilim: Diliydi, görklü dilim. Gür gönül sesim, benim; Türkçeyle dedi sözü. Gezdi, yayla ovayı; Şenlendirdi yuvayı. Dostun gönül sarayı, Işıttı göğümüzü. Çıktık sağ salim düze; Şükür, vardık gündüze. Aşk sundu ömrümüze; Donattı gönlümüzü. Ne göz, dünya malına; Mavi, yeşil, al'ına. " Çıkıp erik dalına, Yedik üzümümüzü." Karayı seher etti; Saf taşı cevher etti. Sevgiye rehber etti, Dağ ile düzümüzü. Sözü, öz mânâsında; Hakikat aynasında; Güzellik meyvasında, Tanıttı bize, bizi! M. HÂLİSTİN KUKUL 5

6 DERVİŞ YUNUS MESELİ Diline bal arıları Gönlüne muhabbet kuşları Konmuş idi diyarı Rum da Derviş Yunusun. İki menzil arasında Bir tecelli seansında Hacı Bektaş kapısında Mirim, efendim, sultanım Derd-i acizim el hak yola revanım Buğdayım, başağım, pişmanım Diyen Yunus. Ey zahmet yolunun yolcusu Arayanlar mı bulur yoksa Bulanlar arayanlar mıdır? Derviş Yunus ermiş Yunus Tapduk Emre dergâhında İşin neydi bre Yunus Hikmetin ateşi mi yoksa Gönlüne değmiş Yunus Bize kadar bizden sonra Dünya âlem görmüş Yunus. Sarı başak dedikleri Güneşte ışıldar imiş Zaman ile öyle hemhal Türkçe şiirler söylemiş Derviş Yunus ermiş Yunus. Bizim Yunus bizim Yunus NURETTİN DURMAN 6

7 GÜNEŞLİ BİR ZAMANDI YUNUS Buğulu ve ahşap bir sabahtı Yunus Toprak ve güneşten önce Sesten doğdu Kendiliğinden yalnız Kendiliğinden çoğul Döndü şiirden aşka Rüzgârlı bir gündü Yunus Aceleci, diri ve Anadolu Hüzne savrulan bir dilden doğdu Bizimle görünen Bizimle durgun Günü akşama devredip geçti şafağa Mert bir kuşluktu Yunus Acemi ve toy sözlerden önce Aşkı acıyla bilen bir ilden doğdu Öznesinde gönül Öznesinde yar Geçti acının ayvanından gül arasına Düş imgeli bir zamandı Yunus Alev ve çığlıktan önce Aşkta ve güneşte yanan Rüzgâra vurgun bir külden doğdu Gözlerinde ben Gözlerinde biz Sürdü yüzünü gecenin gün karasına Bin damlada bir yağmurdu yunus Bahardan ve güzden önce ÖMER KAZAZOĞLU 7

8 EMİNE IŞINSU ile Yunus Emre ve romanları üzerine Yunus Emre m, yani içime doğan tip, yazdığım Yunus Emre dir. Onun hakkında hemen hiçbir bilgi bulamadım ve işte mecburen içime doğanları yazdım; çünkü bu içime doğanlar, bana baskı yaptılar. SEVAL KOÇOĞLU Emine Işınsu 17 Mayıs 1938 de doğdu. Cumhuriyet döneminin tanınmış şair ve yazarı Halide Nusret Zorlutuna nın kızıdır. Ankara Üniversitesi Dil- Tarih ve Coğrafya Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı, aynı fakültenin Felsefe bölümlerinde ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü nde bir süre okudu. İlk eseri 17 yaşındayken basılan şiir kitabı İki Nokta dır te ödül kazanan Küçük Dünya dan sonra yoğun şekilde romana yöneldi, 18 roman yazdı. Roman ve oyunlarının dışında 1970 lerin önemli fi kir ve sanat süreli yayınlarından Töre dergisini, yılları arasında çıkardı. Birçok dergi ve gazetede yazıları yayınlandı; Yeni İstanbul ve Sabah gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Evli ve üç çocuk annesidir. Köşe yazarlığı, dergi editörlüğü ve yayıncılığı yaptınız, ödüllü oyunlarınız var, fakat en çok romanlarınızla sevildiniz, tanındınız. Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatının oluşumuna Kadın yazarların annesi olarak anılan anneniz Halide Nusret Hanımefendi sebebiyle de tanıksınız. Türk edebiyatının gelişimini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk edebiyatını çok iyi takip ettiğimi söyleyemem; fakat meselâ Halide Edip in bütün kitaplarını, hayranlık duyarak okudum; onu İstanbul daki evinde; yalnız bir kere ziyaret etmem mümkün oldu... O gün rahatsızdı; her şeyden bıkmış usanmış gibi bir hâli vardı... Daha fazla rahatsız etmemek için; erken kalktım. Bir de ona, kendi romanlarımdan birini, hangisini hatırlamıyorum; götürmüştüm... Sanırım ne kitabımı ne de beni ciddiye aldı. Bir derdi bir sıkıntısı vardı ama bana açılmadı, ben de sormaya utandım, bir daha saygılarımı sunup ayrıldım; kısa bir süre sonra vefatını; Ankara da gazetede okudum; rahmet diledim. Halide Edip rahmetli anneme; adaşım diye hitap eder, çok da ilgi gösterirmiş... Günümüzde çalışmalarını takip ettiğiniz kadın romancılar var mı? Hangilerini kalıcı olarak görüyorsunuz? Tabi Samiha Ayverdi Hanımefendiye büyük saygım vardır, onun bütün kitaplarını okudum; şimdi maalesef aklıma gelmedi isimleri ama bir kitabını bana, özellikle imzalayıp annemle göndermişti; ben de pek sevinmiş, gurur duymuştum... Memleketimizde daha ziyade hanım yazarların daha çok ilgi ve saygı gördüğünü; rahatlıkla söyleyebilirim. Son dönemde Elif Şafak ve bilhassa Ayşe Kulin hayranıyım. Her ikisini pek zevkle okudum... Sizin romanlarınızda sosyoloji, tarih, coğrafya bilgilerinin ciddi şekil- 8

9 de kullanımı mevcut, ayrıca kendini tanımaya çalışan, tahlil eden bir topluma tanık oluyoruz. Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri eserinizi anahtar olarak ele alıp sormak istiyorum: Romanlarınıza hazırlanırken nasıl bir yol izliyorsunuz? Yunus un divanını, şiirlerinin tamamını okudum. Hakkında yazılan bazı akademik eserleri de. Fakat hemen hiç tarihî bilgi yok. Bu durumda içimden geleni yazıyorum desem çok mu ayıp etmiş olurum? Yazmaya başlamadan önce; hikâyedeki kahramanları düşünür ve onlarla haşir neşir olurum; roman kahramanlarım âdeta öz çocuklarım gibidirler. Kızdıklarım da olur ama; ana yüreği tabi bağışlarım! Şaka bir tarafa, kitaplarımdaki kişilerle gerçekten, ahbap, arkadaş olurum; onların hepsi, benim yürek kardeşlerim, arkadaşlarımdır. Bazı konularda; bir bilene mutlaka erişir, fikir alırım. Meselâ Gazi Üniversitesinden Mustafa Tatçı kardeşim; Yunus ta bana çok yardım etmiştir. Sonra başka din büyükleri ile ilgili birçok yardımı oldu; Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri romanı öncesi, beraberce uzun uzun konuşmuşuzdur... Eserlerinizde tarihî kişiliklerin roman karakterine dönüşme aşaması nasıl gerçekleşiyor? Yazacağım konuları; insan tiplerini falan, konuya göre ayarlarım yahut nasıl olduğunu tam bilemem ama yüreğimin içinde, onlar doğar ve yaşamaya başlar, mutlaka bir şahsiyet kazanırlar, o zaman kahramanlarıma daha da çok bağlanırım, sanki bana akraba yahut yakın arkadaştırlar; çünkü onları gerçek insanlarmış gibi benimsemiş, kabul etmişimdir. Sonrası kendiliğinden gelir, ancak itiraf edeyim, bir roman yazarken yaşadığım hayattan kopmuş gibiyimdir, çok dalgınımdır... Çünkü yaşadığım dünyada değil, romanımın içindeyimdir. Dini ve millî sembollerin romana dönüştürmenin okuyucu / toplum üzerindeki etkileri nelerdir? Sakıncalı yanları var mıdır? Hiç sakıncalı bir yönünü hissetmedim; hep sadece içimden geleni yazdım... Bu, içimden gelenler şüphesiz konuyla ilgili olarak okuduğum türlü yazıların, aldığım bilgilerin, yüreğimde bir şekle bürünmeleridir; sonra bu şekil, roman olur. Çok şükür şimdiye kadar bana romanlarımdan şikâyet eden, yazılanlara uymuyor diyen olmadı... Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri adlı romanınızdaki Yunus Emre ile herkesin kafasındaki Yunus Emre nin farkları nelerdir? İnanır mısınız, onu birazcık da Nasrettin Hoca ya benzetenler oldu; oysa benim Yunus Emre m, yani içime doğan tip, yazdığım Yunus Emre dir. Onun hakkında hemen hiçbir bilgi bulamadım ve işte mecburen içime doğanları yazdım; çünkü bu içime doğanlar, bana baskı yaptılar. Söyledim ya yavrucuğum, bir roman yazarken manen kaybolurum, yazdığım kişi ve kişiler yaşamaya başlar Bunu doğuran galiba hakkında yeterli bilgi olmaması, Yunus Emre yi aslında hiç tanımıyoruz. Sadece rivayetlerden hareket edebiliyoruz; bu da onu tanımaya yetmez elbet, onun olduğu söylenen şiirleri bilmek, onu sevmek yeterli olur sanıyorum... Rahmetli annem de Yunus Emre yi çok severdi; herhâlde benim Yunus a sevgim ve âdeta koruma isteğim üzerimde annemin etkisi olmuştur. Yunus Emre nin kalıcılığını sağlayan nedir? Romanınızın bir yerinde annesinin küçük Yunus a Benim oğlum hiç ölmeyecek demesi ilginçti. Yunus Emre var mı yok mu, kimdi? Sadece yüreğimden geleni yazdım. Yunus Emre ve diğer mutasavvıfların yaşadığı dönem Anadolu için oldukça karmaşık bir dönem. Böyle bir ortam felsefelerini nasıl etkilemiştir sizce? Şüphesiz zorlu dönemler insanı daha duygulu ve daha bilgili, hatta daha becerikli yapıyor; Yunus un maceraları sanırım bu yüzden etkili olmuştur. Yunus Emre bazı şiirlerinde ümmi olduğunu söyler. Sizce romanınızdaki gibi eğitimden geçmiş midir? Ben roman yazarken kahramanlarımı çok severim. Yunus u da yazarken çok sevdim. Ama ümmi olması bana hiç mi hiç mantıklı gelmiyor... Yeni bir roman üzerinde çalışıyorsunuz galiba. Biraz bahseder misiniz? İsmi, Bir Aile olacak inşallah; kadın, koca ve sevgilileri, çocukları ve sonra kadının hepsini terk edip, âşık olduğu bir başka adama gidişi, özet bu Emine Işınsu nun diğer romanlarından çok farklı olacak. Çok kötü bir koca ve çok iyi bir kadın etrafında gelişen bir öyküsü var. Ailedeki kadının başına sürekli dert açan ama çocukları dâhil, ilgisiz bir baba, çocuklarını çok seven bir anne; bu romanda hiç yapmadığım, yazmadığım şeyler de var; küfürler gibi! Bu sefer öyle geldi içimden. Adı Bir Aile olacak. 9

10 KADİR KOÇDEMİR ile Yunus Emre üzerine "...okyanus orada duruyor, önemli olan bizim kabımızın ölçeği ve su tutma kabiliyetinin ne olduğu Yeni nesli Yunus ve millî kültürümüz bakımından kabil-i hitap hâle getirmek zorundayız." TANER NAMLI Dr. Kadir Koçdemir; Bursa-Orhaneli, 1964 doğumludur. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini (1985) bitirdi. Lisan öğrenmek ve kamu yönetimi stajı için Almanya da (1987/88) bulundu. Jean-Monnet bursu ile Hamburg Üniversitesi Hukuk Fakültesinde (1991/92) Avrupa Birliği ve idare hukuku konularında lisansüstü; İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde (1994/96) yüksek lisans öğrenimi gördü. Kamu Diplomasisi Kursu (1998) ve Millî Güvenlik Akademisini (1999) bitirdi. Azerbaycan Vektör Uluslararası İlim Merkezi tarafından Azerbaycan-Türkiye arasındaki kardeşlik ilişkilerinin geliştirilmesindeki faaliyeti ve Türk medeniyetinin inkişafındaki hizmetleri sebebiyle kendisine fahri doktora unvanı (2004) verildi. Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılapları Enstitüsünde Modern Millî Devlet ve Küreselleşme konulu teziyle doktora programını (2004) tamamladı. Çeşitli üniversitelerde ders ve konferanslar verdi, tebliğler sundu. Mülkî idare âmirliği mesleğine Ağrı Kaymakam Adayı olarak (1986) başladı. Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı (1996/98), Genel Müdür Yardımcılığı (1998/2000), Burdur Valiliği (2000/2003), Eskişehir Vali Vekilliği, Merkez Valiliği ve Elazığ Valiliği görevlerinde bulundu. Hâlen Eskişehir Valisi olarak görev yapmaktadır. Sayın Valim, Genel Yayın Yönetmenimiz sizinle söyleşi yapacağımızı söyleyince ilkin Küreselleşmenin Koordinatları ve Millî Devlet ve Küreselleşme adlı eserlerinizi edindim. Ayrıca fikir ve sanat dergilerindeki makalelerinizi zevkle okudum. Ülkemizin ve dünyanın seyrini sizin gibi entelektüel boyutta değerlendiren bir bürokrata sahip olmamıza ne kadar sevindim, bilemezsiniz. Konumuz Yunus Emre, Yunus Emre üzerine konuşacağız. Ama yeni kitap çalışmalarınızın olup olmadığını da merak ediyorum. Yeni ve özel bir çalışmanız var mı? Estağfurullah. Doktora tezimin (Millî Devlet ve Küreselleşme) yeni baskısı yapılacak. Vakit bulabilirsem mevcudu gözden geçirip bazı düzeltmeler yapmak istiyorum. Pek çok alanda biriktirdiğim notlar var. Bir bakıma demir, çimento, tuğla bol Fakat 10

11 bunlardan bina yapmayı henüz beceremiyorum. Biraz vakit darlığı, biraz da tembellik söz konusu. Yazmak; yürümek, koşmak gibi bir şey. Her gün yaparsanız tabii bir şey oluyor. Hatta onsuz olamıyorsunuz. Bir müddet ara verince, bu sefer ataletten adalelerin kireçlenmesi gibi eliniz tutulup kalıyor, zorlanıyorsunuz. Bu zamana kadarki çalışmalarımda klişelerin yeni gerçekliği izahta aciz kaldığını iddia etmiş ve bunu kendimce pek çok veriyle ispatlamıştım. Tamam da diye başlayan itirazlara kısa bir cevap verememenin sıkıntısını yaşıyordum. Gâvurların bir sözü var: Tek bir cümleyle ifade edilemeyen şey, henüz hakikat mertebesine yükselmemiş demektir. Kendimce bazı izahlarım vardı. Bunları bir cümlede ifade etmek, başka bir ifadeyle kavramsallaştırmak lazımdı. Bunu fiilî âlemin ölçeği kavramıyla yaptığıma inanıyorum. Bir kitapla bu kavramı, kavramın diğer izah teşebbüsleri karşısındaki üstünlüğünü ve kendi tarihimiz üzerinde tatbikini gerçekleştirmek istiyorum. Alman diline de oldukça hâkimsiniz. Tercüme yapmayı hiç düşündünüz mü? Tercüme edilmesinde fayda gördüğüm eserler var. Bazılarını kabaca tercüme de ettim. Yayımlanması için, malum, telif haklarının gereği yerine getirilmeli. Bunlarla uğraşamadığım veya bunu yapacak bir yayınevi bulamadığım için o tercümeler bilgisayarda kalıyor. Bazılarının zaman içinde başkaları tarafından yayımlandığı oluyor. O zaman bilgisayardaki metin tercümeyi kontrole yarıyor. Güçlü bir dil ve imla hassasiyetiniz; sözü doğru ifade etme titizliğiniz, daha önceleri görev yapmış olduğunuz yerlerde anlatılır. Ve tevafuk mudur, şimdi söz ol kese savaşı diyen Yunus un şehrindesiniz Yedi yüz yıldır Yunus u yaşatan değerler var. Bu değerleri bir de sizden duymak isteriz. Sayın Valim, Yunus size neler hissettiriyor? Bütün hücrelerimle bizim Yunus diyebiliyorum. Bu faaliyetler çerçevesinde birlikte çalışmak için gittiğim herkesin, ben bizim Yunus dediğimde bunu benimsediğini gördüm. Bizim Yunus bütün kapıları, hem maddi hem de manevi kapıları, bilhassa gönül kapılarını açıveriyor. Bizi biz yapan, bize müşterek bir biz duygusu yaşatan en kıymetli hazinelerimizden birisi Yunus. Siyasi hudutlarımızın dışında kalsalar da kültür coğrafyamızın bir parçası olan yerlerde de durum aynı. Mesela Balkanlarda hiç Türkçe bilmeyen insanlar Yunus ilahileri söylüyor. Bu sene onlardan bir grup Eskişehir e gelecek. Bizim, Türkçe olmayan duaları ezberlediğimiz gibi, Yunus ilahilerini nesilden nesile ve Türkçe olarak aktarmışlar. Kısaca Yunus bana ait olduğum bütünü, durduğum yeri, ezelden ebede yolculuğumdaki seyir defterimi, sözün mahiyetini ve gücünü hatırlatıyor. Bu sene etkinliklerin ana teması olarak sözü seçtik: Dünyanın her yerini sözün bittiği yer hâline geldiği getirdiğimiz, sanal âlemlerde kendimizi birbirimizin gönül aynasında göremediğimiz bir zamanda sözü hatırlamak lazım. Günümüzde tüketilen, içi boşaltılan, lakırtı hâline getirilen sözü hatırlamak lazım. Beraberce verdiğimiz hâlde unuttuğumuz, uzağında kaldığımız sözü hatırlamak lazım. Ağulu aşı, bal ile yağ, şu cihan cehennemini, sekiz uçmağ eyleyen, tanış olmamız gereken her ne varsa hepsiyle tanış olduran ve işi kolay kıldıran sözü hatırlamak lazım. Kur an da cennet ağacına benzetilen, vahyin kabı ve taşıyıcısı olan sözü hatırlamak lazım. İnsanın sahip olduğu en büyük emanet olan sözü hatırlamak lazım. İşte Yunus, bana ilkinden iti- 11

12 Yunus bana ait olduğum bütünü, durduğum yeri, ezelden ebede yolculuğumdaki seyir defterimi, sözün mahiyetini ve gücünü hatırlatıyor. baren sözü, güzel ve doğru sözü hissettiriyor. Sözün ehemmiyeti, kıymeti korunup ezelden ebede yolculuğumuzda en emin refakatçimiz olduğunu hissettiriyor. Elbette şehrinizde, Yunus Emre ile ilgili dünden bugüne çeşitli faaliyetler yapılmıştır. Bunlar nelerdir? Yunus Emre için yapılanları yeterli buluyor musunuz? Siz, Yunus Emre yle ilgili neler yapmayı düşünüyorsunuz? Eskişehir, Yunus a borcunu ödemede yıllardır önemli ve güzel faaliyetler yaptı. Hıdırellez de Eskişehir merkezine 140 km. uzaktaki küçük bir beldedeki Yunus Emre türbesine, bazı yıllar sayısı on beş bini bulan insan, taşınmadan, çağrılmadan geliyor. Mayıs ayının ilk haftası bütün Türkiye yle birlikte Uluslararası Yunus Emre Etkinlikleri Haftası olarak kutlanıyor. Ülke çapında şiir, resim, kompozisyon, hikâye, hat, kaligrafi yarışmaları yapılıyor. Üniversitelerimiz akademik çalışmalarla katkıda bulunuyor. Bazı değişikliklerle bu geleneği zenginleştirmek istedik. Etkinlik ve yarışmalar için her sene değişecek bir tema uygulaması başlattık. Bu zamana kadar, Yunus külliyatının özü sayılabilecek Gelin tanış olalım/ İşi kolay kılalım/ Sevelim sevilelim/ Dünya kimseye kalmaz mısraları ve sevgi kavramı tema olarak seçilmiş ve hiç değiştirilmemişti. Bu sene, Söz ola kese savaşı/ Söz ola kestire başı/ Söz ola ağulu aşı/ Bal ile yağ ede bir söz mısraları ve sözün fonksiyonunu tema olarak belirledik. En çok bu mısralar zikredildiği için onları yazdık. Fakat bir sonraki kısmı benim daha çok hoşuma gidiyor: Kişi bile söz demini/ Demeye sözün kemini/ Şu cihan cehennemini/ Sekiz uçmağ ede bir söz. İnsanın bunlar yazıldıysa yeni şiire ne hacet... diyesi geliyor. Başta Eskişehir şehir merkezi olmak üzere, insanların sadece aktarılana pasif olarak muhatap olmaları yerine, kendilerinin bir şeyler yapmasını sağlamak istiyoruz. Bunun için, bize mahsus ve önemli fonksiyonları yerine getirmiş bir sosyal müessese olan mahalleleri temel aldık. Mahalleler arası ilahi ve tiyatro yarışmalarıyla, belirlediğimiz tema çerçevesinde Yunus un anlaşılmasını ve aktarılmasını hedefledik. İnşallah önümüzdeki yıllarda Eskişehir de bin, bin beş yüz kişi ilahi ve musiki çalışacak, belki beş bin kişi tiyatro yapacak. Okullarımızda bütün öğrencilerimiz Yunus u ve onun aktarmak istediğini yaparak, deneyerek öğrenecek. Bu sene sözün fonksiyonunu görmeleri için aynı maddenin, mesela bir avuç bulgurun, ikiye bölünüp aynı fiziki şartlar altında bir kısmına kötü söz ve nazarla, bir kısmına da iyi güzel söz ve nazarla bakmanın ne sonuç verdiğini görüp bunu kompozisyonda değerlendiriyorlar. Birkaçını ben de gördüm; iyi nazar ve söze maruz kalan daha geç ve tabiri caizse hoş bir biçimde bozulurken, kötü nazar ve hitaba maruz kalan erken ve tahammül edilmesi zor bir biçimde bozu- 12

13 luyor. Cansız, hissiz bildiğimiz maddenin bile kayıtsız kalamadığı nazar ve sözü birbirimize karşı kullanırken neden bu kadar düşüncesiz ve hoyrat davranıyoruz ki? Başka bir hedefimiz, her yıl Hıdırellez gününde sokağa çıkan ve hayatla irtibatı olan herkesin, bir biçimde Yunus la ve onun mesajıyla da temasının sağlanması. Bunun için gazetelerin ekleri, kültür-sanat dergilerinin özel sayıları, radyo televizyon programları, hutbeler, mahallî etkinlikler gibi pek çok fırsatı değerlendirmeye çalışıyoruz. Yunus Emre beldesindeki etkinlikleri de, bütün kültür coğrafyamızın bir araya geldiği bir Hıdırellez kutlaması hâline getirmek istiyoruz. Dünyanın her yanına yayılmış yirmiyi aşkın Yunus Emre Kültür Merkezi, bu haftada köşeler, sergiler, söyleşilerle, mahallî televizyon kanallarında programlarla bulundukları ülkelerde Yunus u anlatacak. Bu merkezlere devam edenler, o hafta dilimizi Yunus un şiirleriyle öğrenecek. Enstitü, bu yönde atılmış önemli bir adım olacaktır. Ayrıca ödüllü yarışmalar düzenledik. Roman, sinema senaryosu ve tiyatro oyunu yarışmalarımızda eserler, 2013 Şubat ayı başına kadar teslim edilecek. Bilhassa sinema konusunda geç kalındığını düşünüyoruz. Malûmunuz 2013 yılında biz Türk Dünyası Kültür Başkenti yiz. Bu yılı da kalıcı etkiler bırakacak faaliyetlerle süslemek istiyoruz. Elli dört yıl sonra ilk defa Yunus u yeni kıtaya, Amerika ya götürüyoruz. Nisan ayının ikinci yarısında New York ve Washington şehirlerinde Yunus Emre oratoryosunu sahneliyoruz. Oralardaki Türk kültür coğrafyası mensupları kadar yabancılara da ulaşmayı, onları Yunus tan haberdar etmeyi amaçlıyoruz. İsmiyle müsemma okullar çerçevesinde, Türkiye nin her yanındaki Yunus Emre isimle okulları hem faaliyetlere katmaya hem de onların Yunus la irtibatını kolaylaştırmaya matuf faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Başka bir ifadeyle, okyanus orada duruyor, önemli olan bizim kabımızın ölçeği ve su tutma kabiliyetinin ne olduğu Yeni nesli Yunus ve millî kültürümüz bakımından kabil-i hitap hâle getirmek zorundayız. Yunus Emre, Türk hissiyatının zirvesi... Fakat ülkemizde hâlâ onun anısına uluslararası çapta bir organizasyonumuz yok. Acaba Kültür Bakanlığı, Eskişehir Valiliği, şehrinizde bulunan üniversiteler, sanat kurumları bir birliktelik sağlayarak uluslararası, kalıcı ve etkin bir Yunus Emre Bilim Sanat Ödülü tertipleyemez mi? Daha önce de belirtmiştim: Eskişehir 2013 yılında bir yandan Somut Olmayan Miras Dünya Başkenti, diğer yandan da Türk Dünyası Kültür Başkenti. Bu yılın ileride de devam ettirilecek, kalıcı kültür unsurlarından birisi olarak böyle bir ödülü hayata geçirmek istiyoruz. Ödülün itibarını yüksek tutacak ve sürekliliğini garanti altına alacak sağlam temellerin arayışı içindeyiz. Bu faaliyetler içinde Elazığ da var mı? Türk kültür hayatının kayda değer pek çok faaliyetinin gerçekleştirildiği Elazığ, uzun soluğu ile gıpta ettiğimiz Hazar Şiir Akşamları nın bu seneki temasını Yunus Emre olarak belirledi. Türkçenin ve şiirin okyanusu Yunus un Hazar Gölü kenarlarında terennüm edilmesi çok önemli bir katkı olacaktır. En kıymetli armağanlardan birisi de Bizim Külliye nin özel sayısıdır. İnanıyorum ki, önümüzdeki yıl başkentlik faaliyetlerinde de Elazığ yükü birlikte omuzlayacağımız bir kardeşimiz olacaktır. Sohbetiniz için teşekkür ederiz Sayın Valim. 13

14 MUSTAFA TATÇI ile Yunus Emre üzerine "... gayet sıradan ve daha dün kullandığın bir kelime, Yunus tan sonra farklı ve derin bir anlamda karşına çıkmış. Türkçe bir gönül dili hâline gelmiş. Gönlünü dil etmiş; dili gönül hâline gelmiş bir kişidir Yunus. İşte bu, Türkçe kelimeleri ve kavramları yeni boyuta taşımış ve derinleştirmiştir.." HAKAN BAYKUT MUSTAFA TATÇI de Denizli de dünyaya geldi. Uludağ Üniversitesi Necati Bey Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden 1984 yılında mezun oldu. Aynı yıl Gazi Üniversitesi S.B.E. de yüksek lisansa başladı. Hayretî Divanı nda Din ve Tasavvuf konusunda yapmış olduğu tezle Yüksek lisansını ve aynı enstitüde Yunus Emre Divanı- İnceleme, Tenkitli Metin C. I-II, (Ank. 1990), 1260 s.., adlı teziyle Doktorasını tamamladı yılında Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümüne Öğretim Görevlisi olarak atandı senesinde Yrd. Doç. Dr. olarak aynı bölümde Öğretim Üyesi oldu. Yayımlanmış kırktan fazla eseri, iki yüz civarında makalesi, millî ve milletlerarası bildirileri mevcuttur. Yunus Emre üzerine çalışmalarıyla tanınmaktadır. Sayın Hocam, Yunus Emre nin kişiliği hakkında yaygın kanaatlerden biri de birden fazla Yunus Emre oluşuyla ilgili. Dolayısıyla Yunus Emre ye atfedilen şiirlerin de, ait olduğu Yunus Emreler de çoğalıyor. Yunus un bu çoğul kişiliği ve şiirlerinin aidiyet meselesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Edebiyat tarihi kaynaklarında birden çok Yunus un olduğu kesindir. Ancak kaç tane olduğu hakkında sayı vermek mümkün değil. Bir tanesi belgelere göre kesinlikle yaşamıştır. Diğer bir Yunus ise Bursa da Âşık Yunus mahlasını kullanan, Emir Sultan (Emir Buharî Hazretleri) tarafından yetiştirilen, senelerinde vefat eden Yunus tur. Bu tarihî kayıtlarda kesindir. Bu bilgi, 2008 yılında yayımladığımız 6 ciltlik Yunus Emre Külliyatı nın Âşık Yunus cildinde (4. cilt) vardır. Edebiyat tarihi kaynaklarından çıkardığım belgeleri oraya koydum. Yani en az iki tane Yunus var, belki bundan da fazla Yunus tapşırmasını kullanan kişiler olabilir. Bu kesindir. Fakat bütün bu Yunusların içinde bir tek Yunus vardır. Onu ise şahıs olarak değerlendirmemek gerekir. Arşetip olarak mı değerlendirelim hocam? Evet, arşetip olarak değerlendirebiliriz ama bu kelimenin içindeki manaya göre de değerlendirmememiz gerekir. Ezeli hakikat, kadim hakikat, bir tek hakikattir. O hakikati kim yaşarsa, hangi dili konuşursa, o dilden anlatır ve o dile kendi elbi- 14

15 sesini giydirir. İşte arşetipi, ezeli hakikati anlayan, anlatan ve kendi diliyle nakleden kişi olarak aldığımız zaman doğru bir tanımlama olur. Yani kim olduğundan ziyade ne söylediği önemlidir. Yunus Emre kimdir? Buna birçok cevap verilebilir. Yunus emre, bizim kadim hakikati anlatan dilimizdir. İlk olması hasebiyle: Yunus durur bunu diyen Kendiligüdir söyleyen diyor bir yerde. Yunus Emre takipçilerinden olan Hz. Mısrî: (Niyazi-i Mısrî-17.yy.) Niyazi nin dilinden Yunus durur söyleyen Herkese bir can gerek Yunus durur can bana diyor. Burada: Benim dilimden Yunus Emre konuşuyor. derken, Yunus un kadim hakikati Türkçe ifşa eden kişi olduğunu belirtmek istiyor. Bu manada Yunus, vahyin kaynağından beslenmiştir. Bununla beraber biraz daha ileri seviye bir şey söyleyeyim: Yunus, Türkçemizin Cebrail idir, vahiy dilimizdir. Türkçemizi vahiy dili hâline getiren kişidir. Arşetip kelimesini de bu manada kullanırsak daha doğru olur. Yunus tan sonra gelen kişiler, mesela demin Niyazi-i Mısri den bahsetmiştik, diyor ki: Bu Mısrî denen balçığı Her bir ayak basma gerek Yani ey kişi, eğer Mısrî olabilmek istiyorsan benim gibi bu Hak garibinin ayak bastığı her yere ayak basman icap etmektedir. Ben leşmek; ben deki ben e, ilahi ben e yani benliğe ulaşmak istiyorsan, benim geçtiğim merhalelerden geçmen gerek. Bu manada hakikat dilimiz olan, mana dilimiz olan, aşk dilimiz olan Yunus un dilini devam ettiren, onun izine basmış olan her kişi, Yunus un ağzından konuşmuştur. Yani Hazret-i Yunus, tabiri caizse yamyamistan da dünyaya gelmiş olsaydı, yamyam dilini hakikat dili hâline getirirdi. Örneğin, Yunus, Fransa da, Paris in göbeğinde doğmuş olsaydı, Fransızcayı da hakikat dili hâline getirirdi. Bu manada yüce Peygamberimiz ne yaptı? Sokak Arapçasını, bedevi Arapçayı, medeni Arapçaya getirdi. Hatta Arapçayı da Rab ca hâline getirmiştir. İşte Yunus u da bu manada değerlendirmemiz gerekmektedir. Yunus kimdir? Sokak Türkçesini, kır Türkçesini, anamızın babamızın basitçe konuştuğu bir lisanı aldı ve Râb ca hâline getirdi. Ondan sonra gelenler ise -dikkat ediniz- üstat malı sattılar. Yani Yunus, tabiri caizse; sokaktan, evden, çarşıdan aldığı dili, kelimeleri, kavramları, öyle manalar yükleyerek devam ettirdi ki âdeta şaşırıyorsunuz. Yani her kelimeye yeni bir ruh, yeni bir mana verdi. Bu manada Yunus un izinden giden ve sayısını bilemediğimiz Yunus gibi konuşan onlarca şair vardır. Mesela ben, bir antoloji çalışması yapmıştım, az önce arz ettiğim manada Yunus un izinden giden 1241 şaire ulaştım ve orada bıraktım. Biraz daha yüklensek ve kütüphanelerimizi, arşivlerimizi daha bir detaylı tarasak bu sayının 3 bine rahat ulaşacağını tahmin ediyorum. Yani 700 senede Yunus gibi konuşan 3 bin civarında şair tespit edebileceğimizi tahmin ediyorum. Kim söylerse söylesin Yunus değil bunu diyen Yunus tan kendisidir söyleyen diyor. Aziz Mahmut Hüdaî Hazretlerinin lisanıyla söyleyelim: Sen çıkarsan aradan Kalır seni Yaradan Sende Yaradan kaldıktan sonra, sen fena makamlarını veya başka ifadeyle tevhit makamlarını yaşarsan, sen Hakk ın gören gözü, konuşan dili, yürüyen ayağı, duyan kulağı, azaları, uzvu olursun. Yani o senden tecelli ederse, sen ne söylersen söyle bu Cenab-ı Hakk ın lisanıdır. Şimdi soru şu: Bu sözleri Yunus mu dedi yoksa bir başkası mı? Kim derse desin bu, Yunus un lisanıdır. Şimdi bir tek Yunus vardır ve bunun içinden binlerce Yunus çıkarabilirsiniz. Peki, bunu nasıl ayıklayacağız? Bunu ayıklayabilir miyiz? Cevabını hemen vereyim: Ben Türkologum, ömrümün 27 senesi akademik çalışmalarla ve bu konularla geçti; ben ayıklayamadım. Usta malı satan âşıklar gibi daha 15

16 Hz Muhammet in sırrına vakıf olmuş, Muhammedî irfanla donanmış, İnsan-ı kâmil olmuş bir kişi, tabiri caizse Mona Lisa tablosu gibidir. Ona nereden bakarsanız bakın o size göz kırpar. Bunların hem hepsidir, Yunus tur hem de hiç biri değildir. sonradan gelenler Yunus ne dediyse onu kalıp olarak alıyor, yaşadığı zamana göre, an a göre yükleyerek onu tekrar söylüyor ve bir nevi geleneği devam ettiriyor. Bunu tamamen tasavvufi seyir içinde, yani seyr-i süluk çerçevesi içinde düşünmekte fayda var. Şiirle ilgili dünyevi olarak 5 veya 10 maddelik bir kriter listesi yapabilirsiniz ama ayırt etme adına hiçbir şey tutturamazsınız.!hangisi Yunus tu hangisi değildi sorusu yanıtsız kalır. Mesela, tasavvufi eğitimden geçmemiş; ancak akademik kültürden beslenmiş biri, bir şiire bakarak: Ben burada Yunus u göremiyorum, sezemiyorum. diyor. Buna cevap olarak şöyle söyleyebiliriz: E, sen her dönem aynı seviyede misin? Resullullah: Ayşe beni dünyaya döndür diyor. Buradan, Peygamberin bir mana âleminde olduğu; bir de dünya âleminde olduğunu anlıyoruz. İşte Yunus da böyle, bir bakıyorsunuz ölümden korkuyor, bir bakıyorsunuz ölümden korkmadığını anlatan: Ölümden ne korkarsın? Korkma ebedi varsın dizelerini görüyorsunuz. Bundan dolayı da Yunus u anlamaya çalışırken tasavvufun belli başlı makamlarını göz önüne almak zorundayız. Yine Mevlana nın Divanı Kebir ine baktığınızda aşk ve feryat; Mesnevi-yi Şerif inde ise irfan bulursunuz. Divan-ı Kebir de hakikat yoktur ama Mesnevi-i Şerif baştan sona hakikattir; ancak tamamen remzî hüviyete bürünmüştür. Çünkü hakikat çıplak olarak anlatılmaz. Dolayısıyla Hazret-i Yunus un her şiirini aynı kategoride değerlendirmemek lazımdır. Ama farklı kategorilerde veya farklı tasavvufi mertebelerde olsa bile Yunus bunları yine aşkla söylemiştir. Bazen korkarak, bazen sevinerek, bazen heyecanlanarak bazen ise vecd hâlinde söylemiştir; ama her zaman aynı seviyede söylememiştir. Yunus Emre nin, örneğin Mevlana nın da asıl kimliklerinin dışında birer hümanist olarak değerlendirilmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Her kesimin anlayışının Yunus u benimsemesi belki olumlu karşılanabilecek bir durumdur; ama onların dokularını, kişilik ve eserlerinin anlamı bakımından zedelemez mi? Çok net söyleyeyim, hümanizm, bir safsatadan ibarettir. Bu kavramı ise Yunus veya Mevlana için kullanmak bence doğru değildir lu, 40 lı yıllarda, Batıdan çıkan ve kendine hümanist diyen birtakım insanların millete empoze etmeye çalıştığı çok basit bir kavramdır ve bu gibi kavramlar da maalesef yıl boyunca insanları oyalamıştır. Bizim Kur an a inanan, tevhide inanan insanlar olarak böyle kavramlara ihtiyacımız yok. Fakat bir kısım insanlar da hümanistmiş. Onlar, Yunus a ve Mevlana ya o gözle bakarlarmış. İşte buna bir cevabımız vardır: Sen hümanist gözüyle bakarsan Yunus ve Mevlana sana o zaviyeden bir pencere açarlar mı? Açarlar. Materyalist açıdan bakarsan bir pencere açarlar mı? Açarlar. Müslüman veya Hristiyan gözüyle bakarsan da bir pencere açarlar mı, tabii ki açarlar. Demek istediğim şudur: Hz Muhammet in sırrına vakıf olmuş, Muhammedî irfanla donanmış, İnsan-ı kâmil olmuş bir kişi, tabiri caizse Mona Lisa tablosu gibidir. Ona nereden bakarsanız bakın o size göz kırpar. Bunların hem hepsidir, Yunus tur hem de hiç biri değildir. Ama reel bir gözle ve kafayla değerlendirecek olursak Yunus bir hümanist değildir. Bir vahdet ehlidir, bir muvahhittir, bir tevhit ehlidir. Seyr-i sülukla bütün makamları nefsinde ve gönlünde cem etmiş, yaşamış, bütün varlığı kendinde toplamış cem dediğimiz makamdır- Hakk la hak 16

17 olmuş Hakk a aşina olmuş bir kişidir, dolayısıyla bizim gibi nakıs insanlar hangi pencereden bakarsa kendisini o aynadan seyreder. Hocam, hümanizm gibi bu tabirler Yunus ve Mevlana penceresini biraz daraltmıyor mu? Kısırlaştırmıyor mu? Tabii ki kısırlaştırıyor, bu tabirlerin teknik olarak kullanılmasına hem gerek yok hem de kullanılması doğru değil. Sebebi de hümanizm, insan zekâsının ürünüdür ama Rönesans tan önce yaşayan ve Hristiyan dünyasında tutulan birkaç kişinin kiliseye karşı çıkmasıyla başlamıştır. Ve bu insanlar: Biz sizin kilisenizi, dolayısıyla da Tanrı nızı kabul etmiyoruz. diyerek yola çıkmışlardır. Tabii ki ateist olarak yola çıkmışlardır. Ama ortada reddedemedikleri bir insan gerçeği vardır. Buna göre her şey insandan ibarettir, varlığın hedefi insandır, bu insanı sevmek lazımdır, bu insanı işlemek lazımdır vs. gibi sözlerle ortaya çıkıyorlar. İşte bunlar Allah ı aradan çıkarıp görünen insanı Allah lık mertebesine oturtmuş, uluhiyet vermiş ve Allah sız bir tapınma uydurmuşlardır. Tapınmanın da merkezinde, kaynağında insanı görmüşlerdir. Dolayısıyla Batının hümanist düşüncesiyle Yunus un veya Mevlana nın düşüncesi asla örtüşmez. Hz. Yunus da Mevlana da varlığı kademe kademe görüp işleyen, anlayan onun Hakk taki konumunu, hikmetini sual eden makamlardan geçmiş, varlığı bir bütün olarak, külli olarak idrak etmişlerdir. Mesela: Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır. veya Dağlar ile taşlar ile seherdeki kuşlar ile... sözlerinden bu ulu insanların varlığı Allah tan ayırmadığını, yani bir bütün olarak Rab kaynaklı olarak ele aldığını görüyoruz. Aynı zamanda Yunus ve Mevlana nın insanı bildiğimiz insandan ziyade Şeytan ın secdeye emredildiği Âdem dir. Yani ad olan insandır. Bu Âdem de Âdem olana ve oraya gelene kadar, bütün varlığı birleyerek gelmiştir. Bu yönden de Allah ı reddeden hümanizmden tamamen ayrılır diyebiliriz. Yunus Emre nin şiirlerini Türkçeyle söylemesi, döneminin Arapça ve Farsça etkisinden uzak durması, sizce bilinçli bir tercih miydi? Hayır, bilinçli bir tercih değildir. Bir kere Yunus un bir evliya olduğunu kabul etmeliyiz. Az önce de söylediğim gibi, bu gibi zatların dili Hakk ın dili, eli Hakk ın eli, olmuştur. Yani bu gibi insanlar, bir mertebeden sonra kendi tasarruflarıyla hareket etmezler. Tamamen Cenab-ı Hakk dan ilhamlıdırlar. Peki, o zaman Cenab-ı Hakk neden Yunus a Türkçe söyletmiştir. Anadolu insanı bir manevi olgunluğa gelmiştir. Bu olgunluğa gelen bir topluma kadim hakikati anlatacak bir ehlullahın gelmesi hiç de şaşılacak bir durum değildir. Cenab-ı Hakk her devirde kadim hakikati anlatan veya irşat eden kişiler göndermiş, daha doğru bir tabirle insanlara nasip etmiştir. İşte Yunus ve temiz lisanı da Anadolu insanına Allah ın nasip ettiği, kadim hakikati insanların gönlüne yerleştirmesi için gönderdiği bir hediyedir. İnsanlar Hak dostlarını hep sakalın, sarığın altında; şalvarın ve cüppenin içinde ararlar. Ama Cenab-ı Hakk, her dönemde o dönemin şartlarına, kılık kıyafet, gelenek görenek özelliklerine uygun Hak dostları göndermiştir. Mesela, günümüzde yaşayan ama takım elbise giyen, kravat takan bir evliya, hak dostu olmaz gibi bir ön yargı var; ama her dönemde içimizden ilk bakışta kavrayamayacağımız, anlayamayacağımız evliyalar çıkabilir. Yunus da onlardan biridir. Demek ki Anadolu insanı kadim hakikati anlayabilecek kıvama gelmiş ki Cenab-ı Hakk Yunus u ve temiz, Türkçe söyleyişini bizlere nasip etmiş, Tapduk Sultan da Yunus un dilinin kilidini açmıştır. Bu, Divan-ı Hikmet için de böyledir, falanca Farisî şair için de böyledir, Arap şairi veya irfan ehli için de böyledir. Yarın Japonya dan, İngiltere den veya Fransa dan bir Allah adamı, ehlullah çıksa, onun konuştuğu dil ile hakikat ifşa edilse, bu kişiyi de aynen Yunus gibi değerlendirmemiz gerekir. Türkçenin bir edebiyat ve kültür dili olmasında; ebedileşip, canlanıp yaygınlaşmasında Yunus Emre nin hizmetini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunu başta da söylemiştik zaten. Yunus, önce ilahi hakikati anlamıştır. Yani o mertebeye erişmiştir. Daha sonra ise ana diliyle bu hakikati ifşa etmiştir. Tabiri caizse ilahi hakikati kendi diline uyarlamıştır. Bu da yeni bir dilin, yani yeni bir Türkçenin kurulmasını sağlamıştır. Bir bakmışsın ki gayet sıradan ve daha dün kullandığın bir kelime, Yunus tan sonra farklı ve derin bir anlamda karşına çıkmış. Türkçe bir gönül dili hâline gel- 17

18 miş. Gönlünü dil etmiş; dili gönül hâline gelmiş bir kişidir Yunus. İşte bu, Türkçe kelimeleri ve kavramları yeni boyuta taşımış ve derinleştirmiştir. Başka bir açıdan Yunus a bir bakalım: Yunus kimdir? Yunus: İslamın derinliği; Türkçenin inceliğidir. İslamda derinleşme yani ihsana ulaşma olayı gerçekleştikten veya gerçekleştirildikten sonra sen hangi dille konuşursan konuş, ona yeni bir mana, yeni bir elbise giydirecek duruma gelmiş durumdasındır zaten. İşte Yunus, sıradan konuştuğumuz bir dili bugün Ala-i illiyuna çıkarmıştır. Başta dediğim gibi Resulullah Efendimiz, sokak Arapçasını Rabca ya çıkarmıştır. Miraca çıkmış, miracı görmüş ve miraca bulanmış bir gönül olarak geri geldiğinde, artık Resulullah ın konuştuğu dil, bir gün önce konuştuğu dil değildi. Çünkü nefsini Hakk ile boyayan (Sıbgatullah) kişi, dilini de Allah ın rengine boyamış olacaktır. İşe bu Yunus için de geçerlidir. Yunus un izinden gidenler için de -hangi dili konuşuyor olursa olsungeçerlidir Hani, konuşmamın başında söylediğim birden fazla Yunus vardır sözünü de aydınlığa çıkarmış olduk sanırım. Türk romanında da Yunus un ve Yunus gibi Türk kültür ve irfan dünyasının önemli eserlerinin konu edildiğini, işlendiğini görüyoruz. Farklı Yunus yüzleriyle karşılaşıyoruz. Kimi zaman bu kurgu kahramanlar ile gerçek kişilikleri örtüşmüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Her romancının romanını kaleme alırken yeni bir kurguyla ortaya çıktığını çok iyi biliyoruz. Bunlar, gerçek Yunus mudur yoksa yorumlanmış Yunus mudur? Tabii ki yorumlanmış, kurgulanmış Yunuslardır. Demin, hümanizm için söylediklerim, bu roman kahramanları için de geçerlidir. Örneğin Kemal Tahir in Devlet Ana sında Yunus u görmekteyiz. Bu Yunus, Kemal Tahir in Yunus udur veya Emine Işınsu nun Yunus udur. İskender Pala Bey in Yunus udur. Aslında burada bence çok önemli bir sakınca var: Yunus u veya Mevlana yı yeni tanımaya başlayan birinin onlar hakkında bilimsel birtakım eserler okumadan önce bu kurgu romanlardan başlarlarsa Yunus ve Mevlana yı hakkıyla tanıyamayacakları veya yanlış tanıyacakları gibi bir endişeye sahibim. Çünkü gerçek Yunus ile kurgu Yunus aynı kişiler değildir. Ancak bunun da kaçınılmaz olduğunu itiraf etmek zorundayım. O zaman romancıların, Yunus u veya Mevlana yı işlerken, bu kişilere metafizik derinlik vermeleri yerinde olacaktır. Çünkü oluşturdukları bu tipler, Yunus ve Mevlana nın, onları yeni tanıyan okuyucuların kafasında bir imaj oluşturacaktır. Bunu ise çizgi ve onların hayatlarının menkıbelerin dışına çıkmadan yapmaları gerekmektedir. Ama yine de romancının da benim işime karışma! diyeceğinden kuşkum yok. Benim tavsiyem ise her yaştan ve kültürden insanların anlayabileceği tarzda ilmî eserler ortaya konmalı ve Yunus ile Mevlana seviyelere göre düzenlenmelidir. Hocam, örneğin son zamanlarda Yunus un, Mevlana nın hatta Şems-i Tebrizî nin romanlarının yazıldığını görüyoruz. Mesela Elif Şafak ın Aşk adlı romanında Şems-i Tebrizî ye şarap içirildiğini, hatta Şems in namaz kılmadığını; onun namazdan dahi azat edildiğine dair cümleler görüyoruz. Bu durum, o değerli şahıslar hakkında olumsuz bir önyargı oluşturmaz mı veya yanlış tanınmalarına neden olmaz mı? Evet, tehlikelidir. Bu gibi olaylara iki taraftan bakılmadır. Biri hakikat; diğeri ise şeriat dairesidir. Bu gibi şeyler ehlullahın hayatında olabilmektedir. Ama bunlar kesinlikle görüldüğü gibi değildir. Çok derin ve bilinmesi gereken bir arka planı vardır. Mesela Yunus diyor ki bir yerde: Beş vakt tertibimiz bir vakte geldi Beş bölük oluban kim kıla taât Şimdi bu beyite hem şeriat hem de hakikat noktasından bakabiliriz. Eğer şeriat noktasından bakarsak şöyle bir yorum ortaya çıkar: Yunus, beş vakit namazı bırakmış, bir vakte indirmiş. Hiç öyle şey olur mu? Hakikaten Yunus un şirine bakacak olursanız dediği aynen öyledir. Ama hakikat noktasından bakarsanız işler değişir. Hakikat noktasından bakarsak da şöyle bir yorum ortaya çıkar: Yunus un dediği o bir vakit an dır. Namazın sırrı, insanın namaz esnasında zaman boyutundan an boyutuna geçmesidir. Yani kıldığımız bütün namazlar, bizim o an noktasını yakalayıp, işte o an boyutuna geçebilmektir. Peki, o an nedir? Allah, zamanda çokluktadır; ama an da tekliktedir. İnsan da hayatı boyunca o an ı yakalamak için gayret eder. Tek vakitten Yunus un kas- 18

19 tettiği budur. Tabii, kişi hakikati anlayamayınca, namazın sırrından haberdar olmayınca Kur an da geçen Salat-ı daimun ayetinden bir şey anlamayınca Yunus Emre namaz kılmadı veya Şems namaz kılmadı diyebilir. Dikkat edin Yunus başka bir yerde aynen şöyle diyor: Bana namaz kılmaz diyen, Ben kılarım namazımı Hem kılır isem kılmaz isem O hak bilir niyazımı İşte burada da yanlış değerlendirilmesin diye ikaz vardır. Velev ki bu şiiri yazmasaydı, işte biz birinci şiiri istediğimiz gibi yorumlayacaktık. İşte bu Şems-i Tebrizî için de Mevlana için de Yunus için de bütün İslam mutasavvıfları için de geçerli olan bir hâdisedir. Bundan dolayı bütün bunlar doğru değerlendirilmeli, okuyucunun karşısına çıkarıldığı zaman da az evvel anlattığım arka plandan bağımsız anlatılmamalıdır. Yunus Emre ile ilgili oldukça geniş ve külliyatlı çalışmalarınız var. Bu çalışmalar tamamlandı mı, yoksa devam edecek mi? Başka ne tür çalışmalar planlanıyorsunuz, bunlardan bahseder misiniz? Ben Yunus çalışmalarına 1986 senesinde başladım da 4 ciltlik külliyat basıldı. Sonra bu külliyat 4 baskı daha yaptı ve 6 cilde çıktı. Her ciltte bazı kelimeleri değiştirdiğim oldu. Bazen de manalar üzerinde değişiklikler yaptım. Yanlış değerlendirdiğim veya önceki baskıda algılayamadığım yerler oldu. Son baskı ise Kapı Yayınları ndan çıktı veya çıkmamışsa da eli kulağındadır. O baskıda da civarında kelime değiştirdim. Yani Allah ömür verdikçe, kelime ve kavramlar üzerinde kafa yormaya devam edeceğim. Aynı zamanda Yunus Emre Divanı nı da tamamlamaya çalışmaktayım. Diğer taraftan İstanbul Belediyesi, Altunizade Kültür Merkezinde ve Atatürk Kitaplığında 2004 senesinde adımıza bir Yunus Emre okulu açtı ve çalışmalar orada da devam ediyor. Orada Yunus şerhleri yapıyorum. Buradaki şerhleri biriktirip düzenledim ve bir kitap hâline getirdim. Bu beş ciltlik bir dizi oldu. Adı ise İşitin Ey Yarenler. Şimdi Kapı Yayınları bu şerhleri, İşitin Ey Yarenler adıyla tekrar basıyor. Bu, dört ciltti ve bir cilt daha eklenerek beş cilt, tek kitapta basılacak. Bu da bugünlerde yine çıkmak üzeredir. Eser, tarihten günümüze kadar gelen şerh usulünü devam ettiren bir şekilde hazırlanmış, şerhler yapılırken de bu hususlara dikkat edilmiştir. Yunus, bilindiği gibi halkın çok sevdiği ve benimsediği bir kişidir. Bir bakıyorsunuz ki okuma yazma bilmeyen birinin dahi ağzında bir Yunus ilahisi var. Bundan dolayı okuyuculara tavsiyeleriniz nedir? Yunus nasıl okunmalı, nereden başlanmalıdır? Bir kere şu söyleyeceğim düstur edilerek okunmalıdır: Yunus sadedir; ama basit değildir. Dolayısıyla da sıradan bir okuyucunun herhangi bir romanı okur gibi Yunus okuyabileceğini düşünmek hatadır. Çünkü Yunus az önce de dediğim gibi sadedir; ama basit değildir. Örneğin, Olmaz sözü demezem ben marifet ehline Zira gözümle gördüm ağaçta bitti karpuz Şimdi yukarıdaki kelimelere teker teker baktığımızda anlamadığımız kelime var mı? Hayır. Peki, bu kelimelere mana ver desek verebilir misiniz? Hayır. Çıktım erik dalına Anda yedim üzümü Bu örnekteki gibi Yunus çok bilinen kelimeleri kullanarak anlamadığınız, daha doğrusu yorumlayamadığınız bir dil inşa ediyor. İşte bunlar sadedir ama manası çok derindir. Mesela, karpuz ve ağaç kelimeleri dışarıda gördüğünüz sıradan karpuz ve ağaç kelimeleri değildir. Varlık ağacı içinde, bir çekirdekten karpuz olabileceği, yine o karpuzdan yüzlerce çekirdek ve her çekirdekten de yine yüzlerce çekirdeği içinde barındıran bir karpuz olabileceği; dolayısıyla, vahdet-kesret; kesret-vahdet ilişkisinin olabileceğini, bize tefekkür edersek anlayabileceğimizi sezdiriyor. İşte Yunus u anlayabilmeniz için de bu işin dolayısıyla da Yunus un talibi, isteklisi ve âşığı olmanız gerekmektedir. Bunun için de illa edebiyat bölümü bitirmeye de gerek yok. Veya YÖK e bağlı bir üniversitede akademisyen olmaya bile gerek yok, hatta ilkokul mezunu dahi olabilirsiniz. Bunun için, yani Yunus a yakın olmak için, onunla hemhâl olmak için, arif olmak ve irfan taliplisi olmak gerekmektedir. 19

20 ZİYA AVŞAR Ulu nazar, âşığın sancılı bir sürecin bedeli olarak aldığı bir ödüldür. Bu nazar âşığın can kuşuna aşk pençesi vurduğu zaman onun ten yuvasını dağıtır. Bu safhada âşık nizam sandığı âlem kaosundan, kaos sandığı gayb nizamına geçerken tahammül edilmez şeyler yaşar. Âşığın bu safhada fırtınalı denizi esenlikle geçmesi için Hak nazarı bir lütuf kılavuzu olarak hep yanındadır. Tasavvufi metinler için en büyük yanılgı, kelimeleri sadece sözlük anlamlarıyla sınırlı sanarak, yorumu bu zan üzerine oturtmaktır. Oysa bu metinlerde kelimeler, zaruret icabı başvurulan birer araçtır. Mutasavvıflar kelimeyi, mana abıhayatının içine aktığı iğreti bir kap olarak görürler. Dolayısıyla bu metinlerdeki kelime kabını, mana abı ile aynileşmiş görmek, mananın gerçek mahiyetini görmemektir. Bir yüce mana yahut sırrın, veliyle temasa geçme biçiminin muhtelif yolları vardır. Hak dostları, gönüllerine doğan bir manayı tutmak, hatırlarına hücum eden bir sırrı dizginlemek, ruh kulaklarına seslenen bir hakikat sesini çözmek, perdeden sıyrılmış bakışları önünde zuhur eden bir tecelliyi surete büründürmek için kelimeleri bir araç olarak kullanırlar. Bu itibarla bu dil, tasavvufi metinleri bir dil olayı olarak görme, ucuzluk ve acizliğine düşenlere karşı manen dil çıkararak tepki verir. Zahirî dil donanımına güvenerek, genelde tasavvufi metinleri, özelde Yunus Emre şiirlerini yorumlamaya kalkışan araştırıcılar, bu şiirlerin iletisi diye, mana yerine manaya yataklık eden kapları takdim ederler. Bu yaklaşım tarzı, Yunus un tabiriyle mananın yüzünü dürmesinden ve kırk 20

21 duvak altına girmesinden başka bir şey değildir. Bu şu demektir; mana, lâyık olmayana hiçbir zaman duvak açmaz. Mevlana, anlam gelini ile gerdeğe, ancak şahların gireceğini söyler. Bu şahlar kimdir? Kim olacak, kaba değil içindeki anlam suyuna vurgun olanlardır. Mevlana nın ölçüsü ile bakınca Yunus Emre yorumcularının umumiyetle mana gelininin kapısında bekledikleri görülür. Zira içerdeki o nazenin sultan, kapıyı her çalana açmaz. Tasavvufi metinler okuyucuya, dışıyla masal dili, içiyle istiare ve metafor lisanıyla konuştuğu için, onların işaret ettiği dünyanın boyutunu kavramak, yorumcular için bir muammadan farksız hâle gelir. Yorumcuların bu metinleri yorumlaması beklenirken, metinlerin yorumcuları yormasının nedeni bu çifte dildir. İşaret ettiğimiz olgunun adına çifte dil deyişimiz şimdiliktir. Zira mananın iki değil, yedi dili vardır; lakin biz iki dilden ötesinin adlarını bilmiyoruz. Mevlana nın Mesnevi beyitlerini yedi anlam üzere söylediğini belirtmesi, hakiki manaya ancak yedi aşamalı bir kavrama sürecini aştıktan sonra ulaşacağımızı gösterir. Zira Mevlana bu yedi dil meselesini Kur an a atfen söyler. Demek ki anlam gelininin naz duvağını açması için, idrak damadının yüz görümlüğü olarak yedisi bir yerde bir dil gerdanlığı sunması lazımdır. Bu idrak ışığında, Yunus Emre nin nazar kavramını ele alışına bakarak, onun bu kelimeye yüklediği irfan denklerini çözmeye ve bu denklerin içine ne yerleştirdiğini görmeye çalışacağız. Hak Nazarı Yunus Emre Divanı na sırf nazar kelimesinin yüklendiği anlamlar açısından bakıldığında bile lügatlerimizin ne kadar sığ izahlar ile yetindiği görülür. Yunus ta nazarın kökeni Hakk a çıktığı için, bir nesne olmaktan çok özne ve eylemdir. Hakk ın bir yaratma ve dönüştürme fiili olan nazar, onun insana verdiği lütuflardan biridir. Hak, insana nazar kudretinden bağışlarken bunu doyumluk olarak değil, tadımlık olarak verir, maksat nazarın feyzini kavratmaktır. Yunus Emre de nazar, suret âleminin yaratılışını izleyen bir seyir içinde aşktan sonra gelen ikinci süreçtir. İlkin yerle gök yaratılmış, yaratılış binası da aşkla tamamlanmıştır. Âlem binası tamamlanınca bu binadaki yaşayışı tanzim edecek asli varlık olarak insan tasarlanmış ve insan Hakk ın toprağa nazar eylemesiyle hâsıl olmuştur. Yunus un söylediği iyi anlaşılırsa insanın, göğe ait olana değil de yere ait olana nazar kılınarak yaratılması, bir eksiklik değil, bilakis bir erdemdir, zira yer gökten önce yaratılmıştır. Bu durumda insanın surete bürünmesi, yaratılışın en kadim unsuruna Hakk ın nazar etmesiyle mümkün olmuştur. O hâlde nazar, aşk ve yaratılış arasındaki zorunlu ilişkinin bir sonucu olarak bizzat insanı işaret eder. Bu da demek olur ki, suret ve maddenin gerisinde daima, o suret ve maddeye bürünen asıl unsuru aramalıdır. Zira manaların suretlere bürünmesi, görüntüleri çoğaltacağı için, bu çokluğa bakarak asıl unsuru gözden kaçırabiliriz. Gerçi temelde aşk olduğu için, cümle varlığı aşk, varlıktaki çokluğu da aşk suretleri olarak tanımlamak yanıltıcı olmaz. Bu aşk suretleri içerisinde aşkın Hakk taki anlamını en yetkin şekilde yansıtan suret insandır. Zira o Hakk ın çok hususi bir iltifatı olan aşk nazarıyla vücut bulmuştur: Yir ü gök yaradıldı ışkıla bünyâd oldı Topraga nazar kıldı aksurı durup geldüm [1] 191/4 Yaratma fiili kudrete ilişkin olduğundan kudret yaratmayı önceler. Bu durumda nazarın -ki maksat aşk nazarıdır- temelinde kudret vardır. Kudret, kendini kavratmak için yaratışa ihtiyaç duyar. Yaratış içinse varlığın kendinden doğduğu ilk cevhere gerek vardır. İlk cevherin varlık suretlerine evrilmesi için itici güç de nazardan başkası değildir. Bu yaratış silsilesi sonuçta insana dayandığı için, nazarın asıl muhatabı insandır. Bütün varlık, Hak kudretinden yaratılan ilk cevhere, Hakk ın nazar kılmasıyla oluşurken, Hak insan için iki kez nazar kılmıştır. İlk nazarla topraktan koparak bedenleşen insan, ikinci nazarla cana kavuşmuştur. İnsanın cana kavuşması, Hakk ın kendini görmek ve duymak istemesine bağlıdır: 1. Bu makaledeki Yunus beyitleri, Mustafa Tatçı nın Kültür ve Turizm Bakanlığı E-kitap Projesi kapsamında yayımlanan Yunus Emre Divanı ndan alınmıştır. İlk rakam gazel numarasını, ikinci rakam beyit numarasını göstermektedir. Geniş bilgi için bkz; kulturturizm.gov.tr/dosya/ /h/giris.pdf, ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/ /h/metin.pdf, (24.03., 23.41) 21

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi. Malum ülkemiz son dönemde Globalleşen dünya ile birlikte oldukça sıkıntılı. Halk olarak bizlerde de pek çok sıkıntılar var. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sıkıntılar, sabotaj planları, suikast planları. Darbe

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ İSMEK İN USTALARI ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ 10-17 MART 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan eserlerin hiçbiri zahmetsiz,

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın Irmak Tank Tank 1 Vedat Yazıcı TURK 101-40 21302283 AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA Yalnız, huzurlu bir akşamda; şiire susadığınızda huzurunuzu zorlayacak bir derleme Üstü Kalsın. Mutsuz etmeye

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız ve hangi okulları

Detaylı

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler 16-20 MART 3. HAFTA Cümledeki sözcük sayısı, anlatmak istediğimiz duygu ya da düşünceye göre değişir. Cümledeki sözcük sayısı arttıkça, anlatılmak istenen daha

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

ZAMİR Varlıkların veya onların isimlerinin yerini geçici veya kalıcı olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu kelimelerle, bazı eklere zamir denir. Zamirlerin Özellikleri: İsim soyludur.

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BU ÖDEVİN HAZIRLANMASINDA MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BURCU OLGUN GÜLŞAH GELİŞ VE FATMA GEZER TARAFINDAN ORTAK HAZIRLANMIŞTIR. BİLGİSAYAR 1 DERSİ PROJE ÖDEVİ NURAY GEDİK

Detaylı

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK 5.sınıf öğrencileriyle Karşılıksız İyilik Yapmak ne demektir? sorusu üzerine sınıfta beyin

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi, DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi, 1 / 9 Gönül tamircisi!, Tıpkı, Yunusun dediği gibi: Ben gelmedim kavga için!/benim

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım

Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız Ünsal bey?

Detaylı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Yüreğimize Dokunan Şarkılar On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.) Ben seni sevdiğim için eğer bahâ derler ise İki cihân mülkün verem dahı bahâsı yetmeye (Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.) İki cihân

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SİVAS BELEDİYESİ İŞARET DİLİ EĞİTMENİ MUSTAFA EPİK. İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR. İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR MUTLAKA BAŞARILI OLACAKTIR SORU- Bize kısaca kendinizi

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

YUNUS EMRE LER VAR OLDUKÇA Salı, 09 Temmuz 2013 06:17

YUNUS EMRE LER VAR OLDUKÇA Salı, 09 Temmuz 2013 06:17 Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada baki kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan. Diyen Yunus Emre halk tarafından çok sevilen bir mutasavvıftır. Halk onu hep sevmiştir.

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU 27. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ EDEBİYATTA GENÇ OLMAK CAK 2018

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU 27. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ EDEBİYATTA GENÇ OLMAK CAK 2018 EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU 27. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ EDEBİYATTA GENÇ OLMAK 9-10 0CAK 2018 ETKİNLİK İÇERİKLERİ SÖYLEŞİ - İMZA / 9 OCAK 2018, SALI ONUR CAYMAZ ANLATI

Detaylı

- Kurslara, seminerler katılın, farklı mekanlar keşfedin. Kendiniz için bir şeyler yapın. Böylelikle eşinize anlatacağınız farklı şeyler olacaktır.

- Kurslara, seminerler katılın, farklı mekanlar keşfedin. Kendiniz için bir şeyler yapın. Böylelikle eşinize anlatacağınız farklı şeyler olacaktır. Lilay Koradan www.gencgelisim.com - Bir ara sinemaya ya da tiyatroya gidelim mi? demek yerine, iki kişilik bilet alın. Ona Sürpriz, yarın akşam sinemaya gidiyoruz dediğiniz zaman sizinle gelecektir. -

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

Müşterek Şiirler Divanı

Müşterek Şiirler Divanı Müşterek Şiirler Divanı Yazar İ. Hakkı Aksoyak ISBN: 978-605-9247-54-2 1. Baskı Nisan, 2017 / Ankara 1000 Adet Yayınları Yayın No: 228 Web: grafikeryayin.com Kapak ve Sayfa Tasarımı Baskı ve Cilt Grafik-Ofset

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden, Çemberlitaş taki dedesinin konağında büyüyen şair, Amerikan ve Fransız kolejlerinde başladığı ilk ve lise öğrenimini Deniz Lisesi nde tamamladı. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü nü 1924 te bitirince

Detaylı

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ TÜRK-İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ 25-27 Mayıs 2012 Nova, İbis Hotel - İstanbul Oturumlar Panel

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ İÇİNDEKİLER BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri HEDEFLER TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25 ÝÇÝNDEKÝLER A. BÝRÝNCÝ TEMA: BÝREY VE TOPLUM Küçük Cemil...11 Bilgi Hazinemiz (Hikâye Yazmaya Ýlk Adým)...14 Güzel Dilimiz (Çaðrýþtýran Kelimeler - Karþýlaþtýrma - Þekil, Sembol ve Ýþaretler - Eþ Anlamlý

Detaylı

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! Şehir ve Medeniyet İÇGÜDÜSEL DEĞİL, BİLİNÇLİ TERCİH: ŞEHİR Şehir dediğimiz vakıayı, olguyu dışarıdan bir bakışla müşahede edelim Şehir denildiğinde herkes kendine göre bir

Detaylı

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre Hayatta, insanlar üzerinde en çok etkili olan şeyi arayan bir kız, bu sorusunu karşılaştığı herkese sorar. Çeşitli cevaplar alır ama bir türlü ikna olamaz. En sonunda şehrin bilgesi bir nineye gönderilir.

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder. Hak dostlarından Üftâde Hazretleri(*), bir gün müritleriyle bir kır sohbetine çıkar. Emri üzerine bütün dervişler, kırın rengârenk çiçeklerle bezenmiş yerlerini dolaşarak hocalarına birer demet çiçek getirirler.

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

Mesnevi den (ş 7 irli) r H i k â y ele

Mesnevi den (ş 7 irli) r H i k â y ele Mesnevi den (şiirli) H 7 i k â e y r l e ÖNSÖZ Sevgili Çocuklar, Cömertlik ve Yardım Etmede Akarsu Gibi Ol Mevlânâ Celâleddîn Şehrimizde büyük, güçlü ve kalıcı bir proje başlattık. Projemiz şehrimizden

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim

Detaylı

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? E-KİTAP KAZANÇLARI Www.EkitapKazanclari.coM By Alia RİOR Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com Sorumluluk Sınırları ve Garanti Feragatnamesi ÖNEMLİ:

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

İSTANBUL UN PENÇ HALLERİ. TA NER A L A KU Ş ve Ö Ğ R E NC İ L E R İ Mİ N YATÜR S E RG İ Sİ

İSTANBUL UN PENÇ HALLERİ. TA NER A L A KU Ş ve Ö Ğ R E NC İ L E R İ Mİ N YATÜR S E RG İ Sİ İSTANBUL UN PENÇ HALLERİ TA NER A L A KU Ş ve Ö Ğ R E NC İ L E R İ Mİ N YATÜR S E RG İ Sİ İSTANBUL UN PENÇ HALLERİ TANER ALAKUŞ ve ÖĞRENCİLERİ MİNYATÜR SERGİSİ 18-29 HAZİRAN 2013 / DOLMABAHÇE SARAYI CAMLIKÖŞK

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

SEVGİ. Doğduğumuz gün içgüdüsel olarak annemize babamıza sarılır onların yanında olmak

SEVGİ. Doğduğumuz gün içgüdüsel olarak annemize babamıza sarılır onların yanında olmak Pekşen 1 Hakan Pekşen TURK101-Sec.43 21101395 Vedat Yazıcı 21.12.2014 SEVGİ Doğduğumuz gün içgüdüsel olarak annemize babamıza sarılır onların yanında olmak isteriz. Bu eylem sevginin en saf, en doğal ve

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ a. 14.Yüzyıl Orta Asya Sahası Türk Edebiyatı ( Harezm Sahası ve Kıpçak Sahası ) b. 14.Yüzyılda Doğu Türkçesi ile Yazılmış Yazarı Bilinmeyen Eserler c.

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına. Z NESLİ VE TORUNUM EZGİ! Değerli Okur! Bu köşe yazısı; Ülkemizde nüfusun üçte birini oluşturan geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklar(ımız) la ilgili neler yapıyoruz? Çocuklarımız bu zorlu yaşam yolculuklarında

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır. İslam çok yüce bir dindir. Onun yüceliği ve büyüklüğü Kur an-ı Kerim in tam ve mükemmel talimatları ile Hazret-i Resûlüllah (S.A.V.) in bu talimatları kendi yaşamında bizzat uygulamasından kaynaklanmaktadır.

Detaylı

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013).

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013). Takdim Biliyor musunuz? Bir televizyon haberine göre Türkiye de 2014 yerel seçimlerinde muhtar adaylarıyla birlikte 830 bin kişinin aday olması bekleniyordu. Bu, Türkiye de yaklaşık her 90 kişiden birinin

Detaylı

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? Kişisel gelişim, insanın gelişimi merak etmesi, yeni insanlar tanıması, gazetede güzel yazı yazan veya kitap yazmış insanları merak ederek onları tanımak, sadece yazılarından

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Herkes bir arayış içinde

Herkes bir arayış içinde Euzubillahimineşşeytananirracim Bismillahirrahmanirrahim Herkes bir arayış içinde Ayberk Efendi Berlin 2oo8 La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil Azim. Meded ya Sultanul Evliya, meded ya Şeyh Nazım

Detaylı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. C i h a n D e m i r c i Damdaki Mizahçý 90 Yaþýnda Eskimeyen Bir Usta: Haldun Taner Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. 1986'da yitirdiðimiz Haldun Taner

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Kadir Akel "Dert Etme Allah Yeter" diyor. Bunu da neden dediğini bize böyle açıklıyor.

Kadir Akel Dert Etme Allah Yeter diyor. Bunu da neden dediğini bize böyle açıklıyor. Kadir Akel "Dert Etme Allah Yeter" diyor. Bunu da neden dediğini bize böyle açıklıyor. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız hocam? Hangi okullarda okudunuz? Nerede çalıştınız bugüne kadar? 1975 Kahramanmaraş

Detaylı

Karşındakini Var Etmenin En Zor Yolu: DİNLEMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Karşındakini Var Etmenin En Zor Yolu: DİNLEMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Fatma Atasever fatmaatasever@windowslive.com Uzun zamandır kendini kötü hisseden arkadaşıma bir psikoloğa gitmesini önerdim. Psikoloğa gidince ne değişecek? İlaç veremeyecek ki. Konuşarak ben nasıl tedavi

Detaylı

KOMPOZİSYON ATEŞBÖCEĞİNE ÖVGÜ Bazen öğrencilere yazmanın ehemmiyetinden falan bahsediyorum. Çoğu, yazacağım da ne olacak, der gibi bakıyor yüzüme. İçlerinden bunu dillendirenler de oluyor arasıra.

Detaylı

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA 16.06.2017 Sayın Milletvekillerim, Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım Sayın Mardin Şube Başkanım, Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD Dostları, Değerli Basın Mensupları, Şanlıurfa

Detaylı

Mevlânâ dan Bilgelik Katreleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Mevlânâ dan Bilgelik Katreleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Üzerindeki bilgelik hırkasından, madde ve mânâ dünyasındaki mutluluğun şifrelerini verir bize Mevlânâ. Onun ilmini ve söylemlerini kâğıtlara, kitaplara, ansiklopedilere sığdıramamakla birlikte, deryada

Detaylı

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer 17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel Sunum Metni Bilge Sumer BÖLÜM : I Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir adlı eserinin İstanbul

Detaylı

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i Yazar Mustafa Erdoğan ISBN: 978-605-9247-81-8 1. Baskı Kasım, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine asif philosopy/mış gibi felsefe deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar varmış gibi hareket edeceksin. Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Bizim Yunus u Şerh Eyledi!..

Bizim Yunus u Şerh Eyledi!.. On5yirmi5.com Bizim Yunus u Şerh Eyledi!.. Yunus aşığı Dr. Mustafa Tatçı ile Bizim Yunus un şiirlerini, şerhlerini ve çalışmalarını konuştuk. Yayın Tarihi : 2 Ekim 2010 Cumartesi (oluşturma : 11/7/2015)

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

Tarih:. Yer:. Katılımcı numarası:... Sosyolinguistik Görüşme 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum tarihiniz:.. Yaşınız:.. Milliyetiniz:.

Tarih:. Yer:. Katılımcı numarası:... Sosyolinguistik Görüşme 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum tarihiniz:.. Yaşınız:.. Milliyetiniz:. Sosyolinguistik Görüşme 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum tarihiniz:.. Yaşınız:.. Milliyetiniz:. 2) Nerede doğdunuz? Yer:. Bölge:. Eyalet: Ülke:... 3) Tamamladığınız en yüksek okul derecesi nedir? a.

Detaylı

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ ب س م الله الر ح من الر ح يم الل ه ل نت ل ه م و ل و ك نت ف ظ ا غ ل يظ ال ق ل ب ف ب م ا ر ح م ة م ن لا نف ض وا م ن ح و ل ك İmran, 159) (Al-i HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ Muhterem Müslümanlar!

Detaylı

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun olduktan (1972) sonra bir süre aynı bölümde kütüphane memurluğu yaptı (1974-1978). 1976 da Türk

Detaylı

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI \ ' I \ f T (_ U f>iz/l ENVER NACİ GÖKŞEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ.1970 TDK TANITMA YAYINLA R I TÜRK DlLlNE EMEK

Detaylı

Sosyolinguistik Görüşme. 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum Tarihiniz:.. Yaşınız:. Milliyetiniz:.

Sosyolinguistik Görüşme. 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum Tarihiniz:.. Yaşınız:. Milliyetiniz:. Sosyolinguistik Görüşme 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum Tarihiniz:.. Yaşınız:. Milliyetiniz:. 2) Nerede doğdunuz? Yer:. Bölge:. Eyalet: Ülke:... 3) İkamet (yaşadığınız) ettiğiniz şehir... yılından

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı