Muhterem Okurlar, Bizim Külliye

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Muhterem Okurlar, Bizim Külliye"

Transkript

1

2 Muhterem Okurlar, Bu sayımızın belirlenmiş bir konusu yok. İstedik ki yazarlarımız, şairlerimiz; köyünde, yaylasında, sahil kenarlarında tatlı esintilerle baş başa kalsınlar. Onları herhangi bir konuya yönlendirip can sıkıntısı peydahlamayalım. Biz de merceğimizi artık birçok ilimizde gerçekleştirilen şiir şölenlerine tutalım. Türkçe şenliği olarak algıladığımız Elazığ da Hazar Şiir Akşamları na, Sakarya da Sapanca Şiir Akşamları na, Bayburt ta Dede Korkut Kültür ve Sanat Şöleni ne bu niyetle katıldık. Oralarda gördüklerimizi, hissettiklerimizi yazdık.. Şiir Akşamları olacak da Miskin kul Hoca Ahmet, yedi atana rahmet,/ Fars dilini bilir de, sevip söyler Türkçeyi diyen inancımızın ve Türkçemizin kıymetlisi Hoca Ahmet Yesevi, hatırlanmayacak! Olur mu? Dört yazarımız Alimbay Botakaraev, Necdet Tosun, Hayati Bice, Necati Kanter- Yesevi yi ve Yesevi nin hoşgörüsünü anlattılar. Şiirimizin ve zihin dünyamızın mihenk taşlarından Hilmi Yavuz ile Edebiyat, Alman Prof. Dr. Armin Burckhardt ile Dil üzerine, küçük bir söyleşi yaptık. Evet, bu sayımızda belirlenmiş bir konu yok, ama konularımız arasında kopukluk da yok. İnancımızın, kültürümüzün mevzularını ince bir damarla elden ele, dilden dile aktarmaya çalıştık. Bütünlük kendiliğinden oluştu: Nazım Payam; Ses ve Yaz, Fırat Kızıltuğ; Kopuz Coğrafyası ve Musikimiz, Mustafa Miyasoğlu; Mimar Sinan ın Dünyası, Mahir Adıbeş; Ayakları Mühürlü Atlar, Ünal Taşkın; Argamak, İhsan Yaşa; Türkülerde Sağlık Temaları, Ömer Kemiksiz; Ramazanda Çocuk Olmak üzerine düşüncelerini belirttiler. Ayrıca yazarlarımızın, şairlerimizin yeni çıkan kitaplarına dair okuma notları, incelemeler Hikâyesiz, şiirsiz edebiyat dergisi olur mu? Ümit Fehmi Sorgunlu ve İmdat Avşar ın hikâyelerini, Nurettin Durman, Abdullah Satoğlu, Yusuf Dursun, Süleyman Daşdağ, Gökşad Özkaynar ve Ömer Demirbağ ın şiirlerini zevkle okuyacağınıza inanıyoruz. Gelecek sayımızın dosya konusu: Edebiyat ve felsefe ilişkisi Nice bayramlarda buluşmak dileğiyle hoşça kalınız. Bizim Külliye

3 NAZIM PAYAM Ses ve zaman arasındaki sarsıcı birlikteliği sanırım çokları düşünmüş, düşündüklerini bilimlik çerçeveye yerleştirmişlerdir. Ama Yahya Kemal kadar, Tanpınar kadar öylesine berrak sesten tablolar çıkarabilmişler mi, bilmem. Önceleri tasarladığım yazı yaşayamamış isem güneşin sıcağı yük olmuştur bana. Karabasanlar çöker üstüme. Sıkıntıdan terlerim. Bir yaz daha geçti hayıflanmasıyla meşgul dimağım, sonbaharın eşiğinde bütün bir ömürle hesaplaşır. Eğer yaz, yazlığını yapmış, sesinde, gölgesinde barındırmışsa beni Yahya Kemal in Geçmiş Yaz ını mırıldanadururum. Rü yâ gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle, Her ânını, her rengini, her şi rini hazdan. Hâlâ doludur bahçeler en tatlı sesinle! Bir gün, bir uzak hâtıra özlersen o yazdan Huzurlu yaz, sesi çoğaltır. Böcek, kuş, çocuk, sünnet, düğün en tatlı sesleriyle eşlik 3

4 ederler yaza. Yaz mevsimini biraz da, belki daha fazla hatırlattığı seslerden dolayı severim. Sevdiğimiz seslerle doludur yaz. Bizim yazlarımız artık kurutulacak meyvelerin, sebzelerin yazı değil. Kendi sesinin yazı Öyle ya; yaz yazlığını yapmayınca kış neler yapmaz ki insana. Bu yaz tabiatın, çocukların sesine şairlerin sesi de karıştı. Hazar Şiir Akşamları tertip komitesinde görevliydim. Sapanca ve Bayburt şiir akşamlarına katıldım. Elazığ da, Sapanca da, Bayburt ta yapılan şiir şölenleri Türkçenin yaz şenliğine dönüştü. Tanığıyım bu şenliklerin. Sapanca ya Nurettin Durman da geldi. İlk karşılaşmamızdı bu. Durman la yıllardır telefonla görüşürüz. Birbirimizin sesine aşinaydık. O, Sapanca da durmadı. Sapanca ya akşamüzeri gelen Yavuz Bülent Bâkiler le gece yarısı İstanbul a döndü. Yavuz Bülent Bâkiler, Sapanca da olduğumu öğrenince, bana ve Vakıf Başkanımız Nihat Eriş e daha hamuru kurumamış Irkçılık-Turancılık Davasında Sorgular Savunmalar getirdi. Allah sağlığını artırsın. Böylece Bâkiler in bütün eserlerine sahibim. Sapanca da, göl kıyısında sesin ve zamanın toleransını yaşadım. Hazar Şiir Akşamlarına katılan Yahya Akengin e verdiğim sözü tuttum. 15 Temmuzda Mahmut Bahar ile Bayburt taydık. Bayburt Dede Korkut Kültür ve Sanat Şöleni ne Meksika, Polonya, Gürcistan, Kazakistan, Azerbaycan, Pakistan ve Elazığ halk oyunları ekipleri de katılmıştı. Ekipler ilkin Dede Korkut otağı önünde oyunlarını sergilediler, sonra Bayburt un ilçelerini, köylerini dolaşadurdular. Bayburtlular, Elazığlılar aynı şehrin çocukları gibi. Aynı yerelliği taşıyorlar. Yurt içinde yalnızca Elazığ halk oyunları ekibinin bulunması da Elazığlılara muhabbetten Bir hafta boyunca her akşam bir ses sanatçısını da ağırladı Bayburtlular. Kahkahalar Islıklar Alkışlar Alkışlar Çoruh Nehri bu alkışlarla akıyordu. Ahmet Hamdi Tanpınar Bursa da Zaman şiirinde zamanı su sesi ve kanat şakırtısından billur bir avizeye benzetir. Tanpınar ın benzetişinde yalnızca ses vardır aslında. Zamanın gerçek tanımlayıcısı ses Su, kanat ve billur avize ses i, yani zaman ı hoşlandığımız esintide duyurur. Bursa da Zaman, sesin zevk ve heyecanıyla türbelerin, camilerin, eski bahçelerin, şanlı erlerin hikâyelerini dinletir bize. Sonra bir zafer müjdesi yle dikkatlerimizi yeşile, çinilere sinmiş anın saf neşesine çeker. Yeşil türbesini gezdik dün akşam Duyduk bir musiki gibi zamandan Çinilere sinmiş Kur an sesini Fetih günlerinin saf neşesini Ses ve zaman arasındaki sarsıcı birlikteliği sanırım çokları düşünmüş, düşündüklerini bilimlik çerçeveye yerleştirmişlerdir. Ama Yahya Kemal kadar, Tanpınar kadar öylesine berrak sesten tablolar çıkarabilmişler mi, bilmem. Şimdiye dek ses ve zaman üzerine herhangi bir bilimlik esere baktığımı sanmıyorum. Ben, sanat eserlerindeki sesin anlattığı zamandan; zamanın sakladığı sesten etkilenmişimdir hep. Sanatçının eserinde kullandığı dil, konu, mekân ve şahıslar onun bilincinde durmaksızın işleyen birer his ve fikir şubeleridir. Sanatçıya ait olanı temsil ederler. Oysa eseri kuşatan zamanda herhangi bir nesneye aidiyetlik yoktur; zaman, sonsuzluğun temsilcisidir. Zaman dilimleri sanatçıya ancak ödünç olarak verilir. Ödünçlüğün süresini belirleyen sanatçıdır. Sesini zamanla eşleştirebilen iade edeceğinden arınır. Her şairin her mevsimin bir tonu var. Fakat başakları olgunlaştıran yazda Güvercin bakışlı sessizlik bile bir başka ahenk çınlatır. 4

5 VAY BAŞIMA BİR BENİ Meğer benim böyle bir işim varmış burada Can sıkıntısı, salkım söğüt, Türkî esintiler Bilmiyor kimse peşinden gelecek olan nedir Kaygısız başım ağusuz aşım zehir olsun mu? İşte akıp gidiyor nasıl olsa toprağın iniltisi Volkanın lavı, güneşin ışınları, korna sesleri Hepsi birer birer sıra sıra sanki bir yıldız Kaymasıdır dünyanın öğüten değirmeninde Bakındım durdum bu ben miyim uçurum Bu yükü kim kaldıracak omuzlarımdan Çiçeklerden nilüfer dedim gölde kamışlar Beni bilen olmadı bilenin ışıldayan sesi Doğudan nefes alıp batıya savurduğunda İşte bu muhtemelen kalacak olan bu İnsanın insana armağanı böyle olmalı ki Eliyle mahareti diliyle muhabbeti taşısın Demek böyleymiş dedim oturup çay içtim Seyrettim gelip geçenleri yolcu otobüslerini Söylendim durdum hiç yokken mazeretim Böylece tuhaf kaçmazdı belki konakların Varisleri tarafından öldürülüyor olması Sahibül hayrat ve hasenat el hac falan filan Doğu ile batı ikiz kardeşi değil mi dünyanın Bir zafer işareti olarak kapısında asılı duran Demek bir şey için değil çok bir şey için Bırakıp şehri göl kıyısına varmışım. NURETTİN DURMAN 5

6 HİLMİ YAVUZ ile edebiyat üzerine Sıradanlık, popüler kültürün kitch e dönüşmesidir. Farklı toplumsal sınıfların beğenileri arasındaki ayırt edici farklılıkların silinmesi, hepsinin aynı düzeye (ya da, düzeysizliğe) indirgenmesidir. Edebiyat da, başta roman ve şiir olmak üzere, sıradanlaşıyor. Mesele, budur TANER NAMLI İlhan Berk i ve Dağlarca yı kaybettik geçen yıl. Şiirin kaleleri düşüyor hissine kapılıyor insan bazen. Artık büyük şairler gelmeyecek, büyük şiirler yazılmayacak diye korkabilir miyiz? Büyük şair sıfatı, öyle kolay kolay edinilemiyor. Büyük şair lik için objektif kıstaslar getirmek gerek. Aksi hâlde, herkes, birilerine, bazı gerekçelerle de olsa, sübjektif yanı ağır basan bir yaklaşımla, büyük şair sıfatını yakıştırabilir. Benim bir objektif kıstasım yok. Bir olasılık, klasik olmak, şiiriyle zamana karşı koyabilmek, denebilir. Mesela, Shakespeare, büyük bir şairdir; niçin? Çünkü soneleri aradan dört yüzyıl geçmiş olmasına rağmen, bugün büyük bir hazla okunabiliyor da ondan! Onun için kaygılanmaya ya da korkmaya gerek yok. Kimin büyük şair olduğunu bugünden kestirmek mümkün değil çünkü Bir gazete yazınızda, Camus nün şiir elleri kirli olduğu için sofraya alınmayan yaşlı amcaya benzemeye başladı artık sözünü kullanarak Türk şiir geleneğini, dünya şiiri ile birlikte tehlike içinde gördüğünüzü ifade etmiştiniz. Geçen sayımızda yaptığım bir röportajda Ataol Behramoğlu na bu yargınızı hatırlatmıştım. Kendisi de: Şiir hiçbir zaman yaşlı bir amca olmadı, olamaz, doğasına aykırıdır. Zaten sofrada ne yeri ne de bu konuda bir talebi vardır gibi bir yorum getirmişti. İki şairin aynı konuya getirdiği bu farklı yorumu nasıl okuyabiliriz? Benim, Camus den bir mecaz olarak alıntıladığım sözü, o arkadaş, gerçeklik zannetmiş. Maalesef, böyle şeyler oluyor: Biz, gençken, böyle oyunları şakacıktan oynar, mesela, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor deyimini, bir arkadaşımızın başından aşağı bir bardak su dökerek, gerçekleştirirdik. Zekâ, incelikleri anlamaktır. Şairin yaşlı amca olmadığını söyleyen o arkadaşa hatırlatayım: Şiiri, şimdiden çoktaaan yaşlı amca olan şairler var Günümüz toplumunun şiirle olan ilişkisi ve yazılan şiirin günümüz toplumuyla ilişkisi üzerine fikirlerinizi öğrenmek istiyorum. Aralarındaki uzaklık ve yakınlıkları nasıl ölçebiliriz? Başka bir açıdan da nasıl bir şair figürü ile karşı karşıyayız? Şiire, toplum tarafından eskisi kadar rağbet edilmediği bir gerçek. Edebiyat metalaşıyor: Edebiyat yapıtı, ürün olmaktan çıkıp ticari mala dönüşüyor. İyi şiir, bugünün Türkiye sinde müşterisiz meta dır. Kötü şiire gelince, o da ancak gitar eşliğinde müşteri buluyor. Bugünün edebiyatı, şüphesiz, roman türünün öne çıktığı bir edebiyattır. Octavio Paz ın sözünü her zaman tekrarlarım: Çok satan kitap- 6

7 lar, edebiyat ederi değil, ticari mallardır. Edebiyatın mantığı, piyasanın mantığı ile örtüşmez. Şiir-gerçeklik ilişkisi üzerine fikrinizi öğrenmek istiyorum. Bu meseleyi Türkiye nin bugünkü meselelerini gözönünde bulundurarak nasıl ele alabiliriz? Şiirin, gerçeklikle olan ilişkisi, problematiktir: Gerçekliği, herhangi bir değiştirime uğratmaksızın dile getirdiğinde şiir olmaz; gerçekliği, değiştirime uğratarak dile getirdiğinde ise, gerçeklik, gerçeklik olmaktan çıkar. Bu problematik ilişkinin çözümü, şiir dilini, gündelik konuşma dilinden ayırmak; şiir dilini sembolik dil ; gerçekliğin dilini de gündelik konuşma dili olarak belirlemektir. Böylece gerçeklik, dünyaya ait bir gerçeklikten, şiire ait bir gerçekliğe dönüşür: Dünyaya ya da doğaya ilişkin gerçeklikle, sanata, dolayısıyla da şiire ait gerçeklik ayrımı ortaya çıkar. Gündelik dilin işaret ettiği gerçeklik, empirik olarak doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir önermelerle dile gelir. Mesela, ben şimdi Dışarıda lapa lapa kar yağıyor desem, bu hemen pencereden dışarı bakılarak yanlışlanabilir. Oysa örneğin, Paul Eluard ın: Dünya mavi bir portakaldır dizesi, yanlışlama ya da doğrulama eyleminin ötesindedir; bugüne kadar hiç kimse, dünyanın mavi bir portakal olmadığını kanıtlamak, dolayısıyla da Eluard ın bu dizesini yanlışlamak gereğini duymamıştır. Gazete yazılarınızda Türkiye de her şeyin sıradanlaştığından bahsediyorsunuz. Eleştiri yazılarınızın çoğunun karşılığı bu yargıya çıkıyor. Bu süreci doğuran sebepler nelerdir? Sıradanlık, popüler kültürün kitch e dönüşmesidir. Farklı toplumsal sınıfların beğenileri arasındaki ayırt edici farklılıkların silinmesi, hepsinin aynı düzeye (ya da, düzeysizliğe) indirgenmesidir. Edebiyat da, başta roman ve şiir olmak üzere, sıradanlaşıyor. Mesele, budur Böyle bir sosyal ortamda nasıl bir entelektüel figürü ile karşı karşıyayız? İki olasılık var: Ya, kitchleşen edebiyata ayak uydurmak, ya da kitchleşmeye direnmek Çağdaş Türk şiirinin bugünkü yönelimleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Çağdaş Türk şiirinde bana göre, en anlamlı ve en değerli yönelim, sahih şiir yönelimidir. Öteden beri tekrarladığım gibi, sahih şiir, şiirin entelektüel tarihle birebir bir mütekabiliyet içinde olmasıdır. Hem doğunun hem de batının poetik müktesebatını temellük etmek! Deleuze nin kavramsallaştırmasıyla söylersem, ya o, ya öteki! (ya doğu ya batı!) yerine, köksap modelini ikame etmek: Hem o hem öteki ( Hem doğu hem batı). Somut şiire, şiirde görselliğe yönelimin ne bir yeniliği vardır ne de entelektüel arka planı Genç arkadaşlar heves ediyorlar işte! Hocalığınız üzerine konuşabilir miyiz? Üniversitelerde hocalık yaptınız ve kesinlikle de bir şiir mektebisiniz Takipçileriniz var. Bir Hilmi Yavuz ekolünden bahsetmek mümkün. Bu sevgi ve hayranlık hâlesini nasıl yorumluyorsunuz? Şöyle yorumluyorum: Marifet, iltifata tâbidir. Sohbetiniz için teşekkür ediyoruz efendim. 7

8 ARMIN BURKHARDT* ile dil üzerine İkinci Dünya Savaşı ndan sonra İngilizcenin etkisi, Almanya da hala devam ediyor. Almanya da, Almancanın yabancı kelimelerden kurtarılmasına yönelik birçok kurum var ve bunlar mücadele veriyorlar. TANER NAMLI-A.FARUK GÜLER çev. MUSTAFA YAĞBASAN** Öncelikle sizi tanımak istiyoruz Efendim. Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Almanya da, Magdeburg Üniversitesi Germanistik Bölümü nde Almanca (Germanistik) profesörü olarak çalışmaktayım. Politika Derneği ve Alman Dil Kurumu üyesiyim. Bir Erasmus programı kapsamında Türkiye de bulunmaktayım. Fırat Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü ile bir anlaşmamız vardı. Bu anlaşma kapsamında bölümün hoca ve öğrencileri bizleri ziyaret etmişlerdi. Bizler de iade-i ziyarette bulunduk ve ben de Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerine ders vermek amacıyla buraya geldim. * Prof. Dr., Magdeburg Üniv. Öğretim üyesi ve Alman Dil Kurumu üyesi ** Doç. Dr., Fırat Üniv. İletişim Fak. Hocam, öncelikle Alman dili hakkında görüşlerinizi alarak başlamak istiyoruz sohbetimize. Bizim dilimiz, tarih boyunca birçok dillerin etkisi altında kaldı. Din değişimi ve kültürel değişmelerle birlikte dilimiz de bu sosyal olaylardan etkilendi ve değişimlere uğradı. Almanca bizim dilimize benzer serüvenler yaşadı mı? Yaşadığı koşullar ve değişimler Almancayı nasıl etkiledi? Bunu fark etmek zordur, ama yıllar geçtikçe dilin bir değişim içerisine girdiğini gözlemlemek mümkündür. Bu diğer dillere de bağlı. Tarihsel süreç içerisinde insanlar birbirleriyle ilişki içerisinde bulunurlar. Diğer yandan komşu diller ve komşu ülkelerin etkisi de söz konusu. Dolayısıyla dillerin bir etkileşim içerisinde olmasını doğal karşılamak gerek. Almanca, tarihin ilk dönemle- 8

9 İkinci Dünya Savaşı ndan sonra İngilizcenin etkisi, Almanya da hala devam ediyor. Almanya da, Almancanın yabancı kelimelerden kurtarılmasına yönelik birçok kurum var ve bunlar mücadele veriyorlar. rinde Latin dilinden ve Yunancadan çok etkilendi. Roma dilinden de epeyce şeyler aldı. Şu anda bir Alman, bazı Almanca sözcüklerin Almancaya Roma dilinden girdiğini bilmeyebilir, ama biz dilbilimciler olarak biliyoruz. Tabii Hıristiyanlaşma süreci içerisinde teolojik kavramlardan da dilimize ister istemez kelimeler girdi. Latince, bütün Avrupa da bir bilim dili olarak kabul ediliyordu o zamanlar. Örneğin benim uğraştığım bilim dalının adı Linguistik. Linguistik de Latinceden gelen bir sözcük ve bu savımın bir örneği. Alman dili, 16. ve 17. yüzyıllarda Fransızca dan da çok etkilendi. Özellikle iletişim ve posta terimlerinin Fransızca dan dilimize geçtiğini söylememiz mümkün. Ancak daha sonra İngilizce den de etkilenmeye başladık. Bazı dillerde, çeşitli dönemlerde dilleri etki etmenin kabul edilir bir tarafı var ama burada dikkat edilmesi gereken temel nokta gerekli olanları almak, olmayanları bertaraf etmektir. Diğer dillerin Almanca üzerindeki etkisi devam ediyor mu? Elbette ki devam ediyor. Özellikle İngilizcenin büyük bir etkisi var. Bunun küreselleşme ile doğrudan ilgisi var. Bütün iletişim terimleri, özellikle bilgisayar terminolojisinin İngilizce olduğunu sizler de biliyorsunuz. Fransızcadan aldığımız bazı kelimelerin de şu anda İngilizce nin tehdidinde olduğunu söylememiz mümkün. Bunu bir tehlike olarak görüyor musunuz? Tehlike olarak görmek abartılı olur, ama kendiliğinden gelen bir etki bu, doğal karşılamak lazım. Şunu söyleyebiliriz, Amerika nın, dolayısıyla İngilizce nin etkisi çok fazla. Ve bu küreselleşme sürecinde elbette etkilenmeler olacaktır. Bizim İngilizce den aldığımız birçok kelime var. Burada dikkat edilmesi gereken şey; dilin temel yapısının, gramatik yapısının değişmesini engellemek. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınması lazım. Bunun önüne geçmek de mümkün değil. Global bir dünyada İngilizce nin etkisi elbette olacaktır, çünkü şu anda dünya dili olarak görülüyor. Maalesef bu Almancada da böyle. Fakat bir dilin temel yapısını etkileyecek etkilerden, dillerden korumak lazım. Bu açıdan önemli. Türkiye de de gördüm. Burada da aynı durum söz konusu. Birçok kelime Fransızcadan girmiş. Ama Türkçe bunu kendi morfem yapısına uydurarak morfolojisine uyarlamış ve kendi ses uyumuna da uydurarak bir noktada bu kelimeleri Fransızcadan almasına rağmen Türkçeleştirmiştir. Bizdeki Türk Dil Kurumu nun görevlerinden biri de, Türkçeye giren yabancı sözcük ve terimlere karşılıklar bulabilmek. Alman Dil Kurumu nun bu yönde çalışmaları var mı? Almancada, Fransızcadan aldığımız birçok kelime var. Bu durum, milliyetçilik akımının yoğun olduğu dönemlerde, özellikle Nazi döneminde, dilin temizlenmesi adına önemli girişimler oldu. Dilin temizlenmesine yönelik, altını 9

10 çizerek söylüyorum yabancı kelimelerin temizlenmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirildi. Örneğin Almancada olup da diğer Batı dillerinde olmayan bizim bulduğumuz karşılıklar var. Buna karşı direndik, yeni sözcükler bulduk. Örneğin futbol dilinde kullanılan terminolojinin büyük bir çoğunluğu da Almancadır. Alman futbol terminolojisi genelde İngilizceden alınmaydı önceden. Korner gibi birçok kelimeler, İngilizceden gelmiş, ancak bizim Nazi döneminde yaptığımız temizlikten dolayı Almanca karşılıklar bulunmuştur. Şu anda futbol terimleri, yüzde yüz olmasa da kendi bulduğumuz kelimelerdir. İkinci Dünya Savaşı ndan sonra İngilizcenin etkisi, Almanya da hala devam ediyor. Almanya da, Almancanın yabancı kelimelerden kurtarılmasına yönelik birçok kurum var ve bunlar mücadele veriyorlar. Şu anda bulunduğum kurum gibi. Biz Alman Dil Kurumu olarak ciddi bir mücadeleyi de uygun bulmuyoruz. Dil, hiçbir zaman bir devlete bir kuruma ait değildir. Dil halkındır, dil nasıl konuşuluyorsa öyle kullanmak gerekir. Bu konuda bir baskı gereksizdir, çünkü dil herkese aittir. Aslında bunu dili kullananlara bırakmak gerekir. Yani Arapçadan veya farklı dillerden bir dile kelime transferi yapılıyorsa, bunun da çok karşısında olmamak gerekir. Burada belirleyici olan devletler olmamalı, bunu halka bırakmalıdır. Bu konuda Alman aydınları arasında farklı görüşler var mı? Biraz önce söylediğim gibi kurulmuş dernekler var, kurumlar var, karşı tarafta da bunu kabullenmiş insanlar var. Her iki taraftan da görüşler var. Çoğunlukla büyük Alman dilbilimcileri yabancı kelimelere karşılar. Dünyada iki milliyetçilik akımının etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar Fransız Milliyetçiliği ve Alman Folk Milliyetçiliği. Alman Milliyetçilik akımı, dille milliyetçilik ilişkisi kuruyor mu? Mesela aydınlar, milli düşüncelerinin dilin bir uzantısı olarak değerlendiriyorlar mı? Yani birçok milliyetçi ve marjinal akım var. Ama katı ve radikal bir dil milliyetçiliğinin olduğunu söylemek biraz zor. Türkiye de iki yüz yıl önce yazılan bir metni, günümüz Türk gençleri anlayamıyor. Harf devrimi ve dil devrimi neticesinde Almanya da bir genç iki yüz yıl önce yazılmış bir Almanca metni anlayabiliyor mu? Bu problemi bizde yaşıyoruz açıkçası. Latince nin Almanca üzerindeki etkisi iki yüz yıl öncesinde, üç yüz yıl öncesinde daha fazlaydı. Bu etkinin çok derin olduğunu söylememiz mümkün. O dönem Almancasının anlaşılamıyor olmasının temel nedenlerinden biri Latince nin çok etkin bir şekilde Almanca ya girmiş olmasıdır. Bu birinci problem. Ama şimdi böyle bir problem yok. Almanca da günümüzde de dramatik açıdan çok değişimler oldu. Dolayısıyla iki yüzyıl önce yazılmış bir metnin anlaşılması sorunu bir yana, gramatik açıdan da yanlış anlamalara neden olabiliyor. Böyle sorunları bizde yaşıyoruz. Bu arada noktalama işaretlerinde de değişiklikler oldu. Bu da bir diğer problemdir. İkinci Dünya Savaşı öncesinde de basım teknikleri açısından bazı sıkıntılarımız vardı. O tarihlerde basılan eserlerin birçoğu eski olduğu için yeniden anlaşılmasının zorluk yarattığını söyleyebiliriz. Yeni metinler için çok da marjinal şeyler söylemek doğru değil. Özellikle eski Latince yazılmış eserlerde, sizinde yaşamış olduğunuz problemleri, bizim de yaşadığımızı söyleyebiliriz. Devlet politikası olarak özellikle eğitim sistemi içerisinde, çocuklara dil bilinci aşılama konusunda Almanya nın nasıl bir programı mevcut? Almanca dil eğitiminin etkin biçimde ve- 10

11 kümetlerin devletlerin dile müdahale etmesini de doğru bulmuyorum. Dil sadece konuşanlara aittir. Devlete değil halka aittir. Buna karşı ne yapılabilir? Bu eğitim sistemi içerisinde gayret gösterilerek halledilebilir. Bunun devlet eliyle yapılmasını, bir baskı unsuru olarak devletin ağırlığını koymasını doğru bulmuyorum. Burada şunun altını çizmek gerekir. Diller, çeşitli kurumlar tarafından baskı altına alınmamalıdır. Bu kültürlerarası iletişim açından da çok önemlidir. Diğer dillerin tanınması, yaşaması ve dil öğrenimi bu açıdan önem arz ediyor. Bu nedenle İngilizce nin tüm Avrupa da kullanılmasına da çok karşı durmamak gerekir. Çünkü dünya dili olarak kabul ediliyor. Amerika ve İngiltere kültürünü de dil üzerinden aşılıyor ama? Elbette ki İngilizce nin bu etkisine ve tahribatına karşı durmamak mümkün değil. Ama şunu da göz ardı etmemek gerekir. Farklı toplumların ve farklı kültürlerin iletişim kurmasında bir dünya dili etkilidir ve bu dil de maalesef İngilizce dir. İnsanların birbirlerini anlamasında önemli katkıları vardır. Ama İngilizceyi devletin değil, halkın reddetmesi gerektiğini düşünüyorum. rilmesine çalışılıyor Almanya da. Eskiden Almanca ya Alman dil kurallarına uyma gayreti daha yaygındı, ancak bugün dilin yapısına ve gramerine uyulduğunu söyleyemeyiz. Özellikle Almanca derslerinde, Almanca nın Alman öğrencilere stilistik ve dilbilimsel açıdan iyi öğretilmesi gerekmektedir. Bu dil kullanımı problemleri kültürel dejenerasyona neden oluyor mu? Alman devletinin bu dejenerasyonu önleme politikası var mı? Elbette böyle bir durum söz konusudur. Hü- İngiltere dil politikası gütmesine rağmen Almanya bunu yapmıyor, dilini pompalama gayreti gütmüyor? Alman devletinin böyle bir çabası hemen hemen yoktur. Goethe Enstitüsü ve DAD adı verilen kurumların bu anlamda Alman dilini farklı ülkelerde de öğretmeye yönelik faaliyetleri var. Örneğin Çin de bulunduğum dönemlerde Fransızca ve İngilizcenin daha etkili şekilde götürülmeye çalışıldığını görüyorum. Ama Almanca nın böyle bir çabası olmamıştır, en azından onlar kadar. Bizim öyle Amerika gibi çok agresif ve katı bir dil yayma siyasetimizin olmadığını düşünüyorum. Ben de Amerika nın bu politikasına 11

12 elbette karşıyım. Fakat burada şunu göz ardı etmemek lazım. Amerika nın teknik bir ülke olması ve güçlü olması, beraberinde birçok kelimelerin başka dillere girmesine neden olmaktadır. Amerika nın bu duruma yönelik bir programı da olmayabilir. Fakat teknolojik kelimelerin çok açık biçimde başka dillere girmesi kaçınılmaz olmaktadır. Göçmenlik meselesine de değinmek istiyorum. Almanya da yoğun olarak Türkler yaşıyor. Onların dil uyumu meselesi var, karşılıklı dilsel etkilenmeler kaçınılmaz oluyor. Türkçenin Almancaya etkisi var mıdır? Amerika ya giden bir İtalya nın İngilizce öğrenmesi gerekir. Almanya daki Türkler yaygın olarak Almancayı kullanıyor. Bu nedenle çok yaygın olarak etkilendiğimiz söylenemez. Fakat özellikle yemek kültürüne bağlı olarak çeşitli yemek isimleri transfer ettik. Bu nedenle Türkiye de yemek yerken mönülerdeki yemekleri seçerken çok zorluk çekmediğimi söyleyebilirim. Döner, lahmacun ve köfte gibi Türklerin bu anlamda Almancaya etkileri söz konusu zannederim. Almanya da bir göçmen edebiyatı da oluştu. Siz Almanca ürün veren Türk yazarlarını nasıl buluyorsunuz? İkinci ve üçüncü jenerasyonda hemen hemen Almancayı kendi anadilleri gibi konuşan Türkler çoğunlukta. Onlar, o ülkeye elbette Türk gözüyle bakıyorlar, değerlendiriyorlar. Açık söylemek gerekirse çok takip edemedim Almanca yazan Türk yazarlarını. Kabare yazan bir Türk yazarı olan Serdar Sabuncu ile tanışmıştım. Almanya daki tecrübelerini anlatan birkaç kitap yazmıştı. Sahneye koyduğu eserleri de çok ses getirdi. Kendi bakış açısıyla bizi sunumu, kendimizi farklı bir gözle görmemizi sağlıyor. Biz Almanlar için bazı acı tecrübelerin olduğu metinleri okumaktan kaçmamıza rağmen, bazı Türk yazarların değerlendirmeleri bizim için önemli. Bir Almanın, Türk edebiyatı söz konusu olduğunda aklına ilk hangi şair ve yazar gelir? Orada yeterince Türk edebiyatı tanınıyor mu? Ben çok okuma imkânı bulamama rağmen Orhan Pamuk u biliyorum. Elbette ki birçok yazarın da Almancaya girmesi ve tercüme edilmesi gerekir. Biz Türklerle yaşıyoruz ama Türkiye yi tanımıyoruz. Sadece Orhan Pamuk la kalmamalı. Türkiye bu konuda gayret göstermeli, Türk yazarlarını orada tanıtmalıdır. Edebiyat bir noktada da farklı kültürleri tanımak demektir. Almanya da etnik gruplar var mıdır ve devlet onların kendi dillerini kullanımlarına nasıl bakıyor? Almanya da birçok diyalekt de var, dil de var. Bunlardan bir tanesi Zorbiş denen bir dildir. Bunlar Alman kimliğine mensuptur ve Sırp kökenlidirler. Lehçe ve Çekçeyi andıran bir dildir. Sakson eyaletinde bir bölgede yaşamaktadırlar. Danimarka kökenli bir grup da var Almanya da yaşayan. Bunlar Danimarkaca ya yakın bir dil kullanırlar. Daha buna pek çok örnek verebiliriz. Kendi dillerinde eğitim görebiliyorlar mı? Böyle talepleri var mı? Bunlar kendi bölgelerinde kendi dillerini rahatça konuşabilirler, ama okullarda Almanca ile eğitim görmek zorundadırlar. Devlet okullarında ancak kendi dilleri ile ilgili kurslar alabilirler. Eğer Almanya da yaşıyorsanız, Almanca ile eğitim görmek zorundasınızdır. Çünkü bu kendi hayatınızı kolaylaştıracaktır. Bu etnik grupların kendi yararına olmaktadır. Hocam sohbetiniz için teşekkür ederiz. İlginiz için ben teşekkür ediyorum. 12

13 Türk musikisi, en doğru ve eksiksiz hâliyle Türk dünyasında haşmetini sürdürür. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Makamlarımız, usullerimiz, en kolayından en karmaşık klasik örneklere kadar, her duyguyu, her düşünceyi, her olayı güçlü musiki lisanıyla anlatacak imkânlara sahiptir. FIRAT KIZILTUĞ Kopuz coğrafyasında epeyce farklı diller konuşulur. Hâkim dil Türkçemizdir. Ama bu coğrafyada bir dil daha vardır ki, herkes bu dilden konuşmak zorundadır. Bizim ısrarla vurguladığımız ve ikinci dilimiz diye tarif ettiğimiz Türk musikisi! Bizim musikimiz, batıya doğru uzaklaştıkça değişir. Zevksizleşir, yabancılaşır. Orta Avrupa da tamamen yabancı kılığa bürünür. Güneye inildikçe, tesiri devam eder fakat basitleşir. Türk musikisi, en doğru ve eksiksiz hâliyle Türk dünyasında haşmetini sürdürür. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Makamlarımız, usullerimiz, en kolayından en karmaşık klasik örneklere kadar, her duyguyu, her düşünceyi, her olayı güçlü musiki lisanıyla anlatacak imkânlara sahiptir. Günümüzde bu imkânları tam anlamıyla kullanamadığımız doğrudur. Tıpkı bir okyanustan sadece bir bardak su alıp onunla iktifa etmek gafleti içinde olduğumuz gibi doğrudur. Çoğunlukta olan bireylerimizin sanatımızı tanımadığı, tanıdığını iddia edenlerin çoğunun ilkel duyarlıkla algıladığı da doğrudur. Ama bu doğruların karşısında, yerçekimi kadar gerçek, manyetik çekim kadar hakiki ve tabiatın gerçek seslerine dayalı bir sanat, şan ve 13

14 şerefiyle hayatiyetini sürdürmektedir. Türk ırkından gelen her bireyin, genetik kodlarında yaşayan bir sanat türüdür Türk musikisi! Başka milletlere mensup olanlar, asla ve kat a beceremezler; çalamazlar, söyleyemezler. Bu sanatı icra edebilmenin bir tek yolu vardır: Türk ırkından gelmek! Türk gibi hissetmek, duymak ve yaşamak şartı en öncelikli olaydır. Kopuz coğrafyasının dağları, ırmakları, gölleri, sözlü ve yazılı edebiyatımızın en önemli membaıdır. Dolayısıyla bu edebî yaratıcılık, Türk musiki sanatına da kaynak görevi yapar. Düşüncemizi şöyle örnekleyelim: Türk dünyasında iki nehir vardır - ki gerek edebî gerek musiki ürünlerinde, çok fazla yer alır- Aras ve Tuna! Azeri kültür sahasında, Aras ın anılmadığı şiir, mahnı, marş, hatta senfonik eser yok gibidir. Türkiye kültür sahasında da Tuna Nehri, şiirlerin, şarkıların, baş tacıdır. Hatta Türkiye kültür dairesinden de Aras a seslenen özlem pervaneleri kanat çırpmıştır. Aman Aras, han Aras, Bingöl den kalkan Aras, Al başımdan sevdayı; Hazar da çalkan Aras! Yüzyıldan fazla zamandır, elimizden çıkan Rumeli vatanı için seçtiğimiz özlem abidesi, Tuna Nehri dir. Akma Tuna akma ben bir dertliyim Yâr peşinde koşar kara bahtlıyım. Şunu vurgulamak istiyoruz: Bizim gibi hissetmek için, coğrafyanızı Türk gibi yaşamak mecburiyeti vardır. Başka kökenden olanlar, mutlaka yüzüne gözüne bulaştırır. İçimizde doğmuş olsalar bile Musiki ile uğraşmış olsa bile, Hüseynî makamını idrak edemeyenin Türklüğünden şüphe ederiz. Yabancı müziklere kul köle olup sanatımızı küçümseyenler vardır. Bunların mutlaka kanları bozuktur, karışıktır. Büyük Türk denizinde eriyip yok olmaları kaçınılmazdır. Türk sanatı son günlerde, bütün kültür değerlerimize karşı uygulanan, hem içten hem de dıştan hıyanete uğramaktadır. Bütün bunlar geçicidir. Türk sanatı, çok güçlüdür. Bin yıllara direnerek günümüze ulaşmıştır. Yarınlar daha görkemli olacaktır. Türk dünyası, ortak paydada buluşacak, sanatına, kültürüne sahip çıkacaktır. Yarından daha yakın da MEVLÂNÂ YIM AŞKTANDIR SESİM Ben ki Mevlânâ yım aşktandır sesim, Bir ölümsüz canda aşktır adresim. Dinle benden bir hikâyem var sana, Âşık olsan cümle âlem yâr sana. Hak tan aldık halka sunduk aşkı biz, Âşıkın gönlünde bulduk köşkü biz. Aşkı gönlün bahçesinden seyre dal, Gördüğün her sahneden bir ibret al. Bil ki yavrum bahçe sensin, gül de sen; Gül yüzünden inleyen bülbül de sen. Yine gel, tövbeni bozsan yine gel; Rahmetin yağdığı en son dine gel. Aşk içinden nûru seyret aşka dön, Nûr içinden aşkı seyret Hakk a dön. YUSUF DURSUN 14

15 ALİMBAY BOTAKARAEV Aşk insana doğru yönü gösteren, ruhunu arıtan ve eğiten güçtür, yani insanın manevi olgunlaşması ve toplumun gelişmesinde çok önemli bir değerdir. Yesevî düşüncesinde, insanın insani varlığını muhafaza eden, onu nefis ve gafletten alıkoyan da aşktır: Aşksızların hem canı yok hem imanı Ahmet Yesevî Hoca Ahmet Yesevî düşüncesinin temelinde aşk vardır. Bu sıradan bir muhabbet değildir, ilahî aşktır. İlahî aşk, Allah ı, insanı tüm yaratılmış varlıkları sadece Allah için sevmektir. Ancak böyle bir aşk, insanı, insanî zihniyete, insan denen şerefli ada layık olmaya yönlendirmeye muktedirdir. İnsanın insanlığı da kendini işte bu aşka yönlendiren ana ilke ve ideleri, duygu ve düşüncede, gönül ve dilde, akıl ve davranışlarda, ibadet ve inançta insani ve toplumsal ölçüleri ilahî ölçülerle uzlaştırabilmede, kendini gösterir. Yani, insanı Allah a yaklaştıran her şeyi, Allah tan gelmiş gibi kutsal bilmek gerekmektedir. Çünkü her şey Allah ın işi, onun sanatı ve kudretinin eseri olduğundan sevilmesi ve sayılması gerekir. Allah a giden yol sadece insan ve toplumdan geçer. Bu Allah a giden en doğru ve en kısa yoldur. Öyleyse, her yerde, her şeyde Allah ı görebilmek, Yesevî düşüncesinin temel ilkesidir. Yesevî düşüncesinde ilahî aşk, işk kavramıyla irdelenir. Divan-ı Hikmet te, pak aşk, aşk ateşi, aşk bahçesi, işk babı, işk camı, işk dükkânı, 15

16 işk yolu, işk makamı, işk defteri, işk derdi, işk bazarı, işk deryası, işk şarabı, işk cevheri, hum-i aşk vs. gibi, aşkla ilgili tanım ve sembolik kategoriler çoktur. Tasavvuf felsefesinde Hak, Aşk tır. Yesevî düşüncesinde, aşk, mey [1], padişah [2], vahdet [3], yani, öz, cevher, ruh, birlik mertebeleri anlamındadır. Burada Yesevî, aşkı, hakikat, Muhammet deryası, didar, varlığın birliği, öz ve ruh olarak algıladığı için, bütün işten aşkı yüce buldum demektedir. Böylece Yesevî, ilm-i hâlin mânâsını, insanın aşk ile varlığa sahip olabileceğini net bir şekilde göstermiştir. Yesevî için aşk, marifetullaha ulaşmanın yoludur. Tasavvufta, Allah, evrene sığmayabilir, ama insanın kalbine pekâlâ sığabilir. Sebebi, insan ruhu hem Allah tan verilmiş bir cevher hem de onu tanımanın ana objesidir. Yesevî için, aşk, Hak ile insanı uzlaştırıcı güçtür: Aşk olmadan bulmak zordur, Mevlâm Seni [4]. Burada insanın en büyük amacı Hakk ı bilmek için, ilk önce, Allah a âşık olmak ve onun emirlerine teslim olmak gerekir. Allah ı bilmek her zaman aşkı doğurur. Aşk da Allah ın tanınmasına götürecektir. İnsan Hakk ı arayıp, onun didarını talep ederek, sabırla ve büyük özlemle onu beklemektedir. Bu büyük bir derdi doğurmaktadır. Ancak, bu derdi insan kendi hür iradesiyle seçmektedir. Yesevî nin, İşk derdini talep ettim, dermanı yok [5], dediği dert, 1. Divan-ı Hikmet, H Divan-ı Hikmet, H Divan-ı Hikmet, H Divan-ı Hikmet, H Divan-ı Hikmet, H-33. didar talep derdidir. Bu dert, Dede Korkut dünya görüşündeki dertten farklıdır. Hakk ın cemaline olan aşktan doğan derttir. Aşk derdi ise, Hak cemaline olan özlemden gelmektedir. Cemal ise, Hak sıfatlarından bir tanesidir. Hak cemali insanı marifete götürecektir. Burada, Hak ve cemal eşit ölçü ve esas amaçtır [6]. Allah, hem âşıktır hem maşuktur hem de aşktır: Hem âşıkım ve hem maşukum, özüm canan [7]. Burada, gerçek aşkın, insanın tüm kişilik kabiliyetlerini düzenleyip varlığın birliğine kavuşturacağını görmek mümkündür [8]. Yesevî, Hakikat yolunda canını satarak, Allah aşkını satın almaya davet etmektedir. Bu kendini feda etmek veya Allah yolunda kendisini kurban etmektir. Fedakârlık, ahlaki değerlerin en yüksek derecesidir. Burada, Allah a âşık olmak, Allah yolunda diğer tüm değerleri feda etmek demektir. Yesevî, aşkla ilgili hikmetlerinde şöyle demektedir: Hak önünde, akl-i kâmil, dura almaz, Aşk gücünden bir an (dem) bile dura almaz [9]. Burada Yesevî nin, akıl ile aşkı karşılaştırarak, aşkı yok saymak gibi bir niyeti yoktur. Aksine, Yesevî düşüncesinde, akıl, insanın hür iradesiyle, kendisini aşk yoluna adamasına sebep olan güçtür. Buradan da, aklın aşka zıt bir şey olmadığı, bilakis, aşkın destekleyici olduğunu görmek mümkündür. İnsanın davranışlarında akıl ve aşk birbirlerini muhasebe ederler. Aşksız akıl, insanı nefsani işlere götürecektir. Aklı böyle işlerden alıkoyabilecek ve kurtarabilecek tek güç de aşktır. Bunun gibi, akılsız aşk da insanı doğru yolundan şaşırtır ve 6. Divan-ı Hikmet, H Divan-ı Hikmet, H Burckhardt T., İslam Tasavvufı Doktrinine Giriş. s Divan-ı Hikmet, H

17 batıl inançlara sürükleyebilir. Dolayısıyla, aşk ile aklın arasında uyum olması gerekmektedir [10]. Aşk insana doğru yönü gösteren, ruhunu arıtan ve eğiten güçtür, yani insanın manevi olgunlaşması ve toplumun gelişmesinde çok önemli bir değerdir. Yesevî düşüncesinde, insanın insani varlığını muhafaza eden, onu nefis ve gafletten alıkoyan da aşktır: İşk değse, viran eyler, ma ü meni, İşksız insan hayvan cinsi, bunu dinleyin [11]. Görüldüğü gibi, insan hayatının anlamı aşktır. Bu yüzden, Yesevî, Aşksızların hem canı yok hem imanı [12], demektedir. Gerçekte, Yesevî nin Allah ın aşkını istemesindeki amacı, toplumun huzuru ve saadeti içindir. Yesevî düşüncesinde, Hak didarını görmek bu dünyada, yani, toplumda gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, bu yolda, Yesevî toplumunun Hızırı, halkın Hakk a giden yolunda üzerinden geçeceği toprak ve köprü olmak amacıyla aşka sarılmaktadır. İnsanları aşkla birlik ve beraberliğe, toplumsal dayanışmaya davet ederek, Allah aşkının insan ve toplumu sevmekten geçeceğini ilk hikmetlerinden itibaren dile getirmiştir. Bu yüzden Yesevî, ahlak, aşk ve toplum arasındaki ilişkilerin önemini devamlı vurgulamaktadır. Yesevî düşüncesinde, insanların, Allah ın yarattığı tüm varlıkların dili, dini, rengi ve ırkına bakmaksızın, manevi kardeşliği, toplumsal dayanışma ve birliği bu dünyada gerçekleştirmek için çabalamaları gerekmektedir. Her bir insan, diğer insanları kendi yerine koyarak ve Allah ın yarattığı kulu olarak bakıp onları benden diyebilmesi gerekmektedir [13]. Ruhani kardeşlik, Allah a ve insana olan aşkın ve saygının kaynağıdır. Sebebi ise, Yesevî düşüncesi, öz bakımından insanı, onun milliyeti, jeografik sınırı, inancı ve diline bakmaksızın, tüm insanlığı, ben ve bir olarak görmektedir. Yesevî nin meclisinde Müslüman da puta tapan da, ateşe tapan da kâfir de birdir. Bu yüzden, o, 10. Bayraktar M., Yunus Emre ve Aşk Felsefesi, s Divan-ı Hikmet, H-54, s Divan-ı Hikmet, H-140, s Bayraktar M., age., s.89. gerçek sufi olarak, yanında oturan insanın hangi din ve milletten olduğuna önem vermeyen insandır. İlahî aşk ile donanmış gerçek dindarlık insanı ruhani hoşgörüye götürecektir. Hoşgörü ise, insanları, dinî inancına ve politik mensubiyetine göre değerlendirmemektir. Dolayısıyla, Yesevî nin hoşgörü anlayışı, sadece, din içi değil, dinlerarası, hatta dinlerüstü bir ilahî hakikati esas almaktadır. Hoşgörü olmazsa, insanlar arasında aşk da sevgi de, eşit sohbet de barış da olmayacaktır. İlahî yaratılışın amacına göre, insanlar, birbirlerini tamamlayan ve birbirlerine ayna olan ilahî hakikatin tecellisi olduklarına inanmaktadırlar. Yesevî, aşka ulaşmanın yollarını şu aşamalarla ortaya koymaktadır: Birinci olarak, tarikatta, ilm-i hâli vakfetmek (İşk bahçesini dolaşmayan âşık olmaz [14] ); ikinci olarak, riyazet ile ruhu eğitmek (Cürm ve cefa çekmeden nefsin ölmez [15] ); üçüncü olarak, Allah a, dünya ve ahiretteki nimetleri ve mükâfatları için değil, onun zatı ve özüne âşık olmak (İki âlem işretlerini Mey e sattım, Hakk ı sevdim [16] ); dördüncü olarak, Hakk a zikir, vecd, sohbet gibi yöntemlerle ulaşmaktır (Zakir olup, şakir olup Hakk ı buldum [17] ). Gördüğümüz gibi, Yesevî düşüncesinin temelinde sohbet, hoşgörü ve aşk vardır. Düşünce ve düşünce özgürlüğü vardır. Bu ise, iş ve davranışın özgürlüğü demektir. Zikir, sohbet, vecd gibi psikoteknik yöntemler, hastalıklara maruz kalan kalbi tedavi ederek kalbi Allah ı sevebilecek duruma ve dereceye getirmeye yarayan araçlardır. Bu araçlar ise, Yesevî için hiçbir zaman amaç olmamıştır. Sonuç itibariyle, Yesevî düşüncesinde, aşk, hayatın gerçek anlamı, aynı zamanda insani varlığa ve insani zihniyete ulaşmanın temel şartıdır. 14. Divan-ı Hikmet, H Divan-ı Hikmet, H Divan-ı Hikmet, H Divan-ı Hikmet, H

18 Hz. Pîr-i Türkistan Ahmed Yesevî nin Aşk Söylemi HAYATİ BİCE* 1993 yılında Pîr-i Türkistan Hazret Sultan Ahmed Yesevî nin Divan-ı Hikmet eserini ilk baskısına hazırlarken doğrudan doğruya aşk kelimesinin ve aşk kavramı ile ilgili âşık, maşuk, muhabbet sözcüklerinin çok sık kullanılmış olduğu dikkatimi çekti. Şunu hemen belirtmek isterim ki, Divan-ı Hikmet te başka hiçbir soyut kavram, bu yoğunlukla kullanılmamıştır. Büyüsü taammüden bozulan bir kavram: Aşk Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük ünde aşk, aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi olarak tanımlanıp aslına uygun bir şekilde, Yunus Emre den Gel gör beni aşk neyledi mısraı ile örneklendiriliyor.(1) Fakat son yıllarda güncel Türk kültürünü belirleyen kodların dejenerasyonu ile bozulan, yoz- * Dr., Araştırmacı-Yazar laştırılan Türkçenin en nadide sözlerinden birisi de aşk oldu. Önce, tercüme edilen Hollywood filmleri artistlerinin diline uydurulmağa çalışılarak formatı değiştirilen bu nazenin kelime -bugün hormonların tesirindeki gövdelerin köpüklü ağızlarında- en yaban güdüleri tanımlama derekesine indirildiği de acı bir gerçek. Prof. Dr. İskender Pala nın şiir gibi sözleriyle aşk ilahîdir; imanla başlar, vahdete götürür. Gönülde doğar, gönülde yaşar. Sırrı saklamayanlar, başını verir. Aşk, Allah ın Bilinmeyi istedim; kâinatı yarattım. buyurduğu noktada başlar. Varlığımızı sürdürdüğümüz medeniyet birikiminin içinde aşkın bütün çeşitleri mevcut Divan edebiyatı ve tasavvuf itibariyle beşeri aşkın (mecazi aşkın) ilahî aşka dönüşmesi tabii bir seyir. Pek çok mutasavvıf ilahî aşk için beşerî aşkı ilk basamak olarak görür Gönlümüzle, Allah ın işaretlerini görebilmemizi sağlayacak en önemli vasıtalardan birisidir aşk. Gönlü açmak ancak sevmekle olur İlahî aş- 18

19 kın içerisinde beşeri aşkın cüzleri zaten mevcuttur. İlahî aşka vasıl olmak bilakis beşeri aşkların temelini sağlamlaştırır. Denizin içinde damla vardır; ama deniz damladan ibaret değildir Türk coğrafyasının en bereketli olduğu husus aşktır. (2) Divan-ı Hikmet bir Divan-ı Aşk imiş meğer! Hazret Sultan Yesevî nin 144 adet Hikmet adı verilen şiirini içeren Divan-ı Hikmet inde aşk kelimesi tam tamına 55 şiirde kullanılmıştır. Oran olarak bakıldığında bu % 38 lik bir yaygınlığa işaret eder. (Divan-ı Hikmet te başka hiçbir kavram -sanıyorumbu yoğunlukla kullanılmamıştır.) İnceleme bir de aşk ile doğrudan ilişkili âşık, maşuk, muhabbet kelimelerini kapsama alanına alarak genişletildiğinde çok daha büyük bir oran ortaya çıkacağı kesindir. Divan-ı Hikmet te aşk kavramı tek başına bir duygu durumunu anlatmak için kullanıldığı gibi aşk ateşi gibi bazı tanımlamaların bileşeni şeklinde de kullanılmaktadır. Aşk kelimesinin Divan-ı Hikmet te çeşitli formlarda 173 (yüz yetmiş üç) kez kullanıldığını görüyoruz. Aşk kelimesinin sıklıkla kullanıldığı tamlamalar olarak aşk yolu, aşk derdi, aşk ateşi, aşk sırrı, aşk sevdası, aşk kapısı, aşk ehli, aşk pazarı ve daha pek çok deyiş dikkati çekmektedir. Bu incelememizde bu deyişlerin yer aldığı hikmetler sırası ile verilecektir. (3) Aşk Yolu Hazret Sultan Yesevî nin yolunun bir sevgi ve muhabbet yolu olduğunun en kesin kanıtı aşk kelimesinin en sık kullanıldığı kavram aşk yolu dur. Yesevî de tasavvuftaki kemal makamlarına ulaşmanın yolu olarak tarif edilen aşk yolu kavramı on dokuz yerde kullanılmıştır. 12 Tarikatın yollarıdır çetin azap Bu yollarda nice âşık oldu toprak Aşk yoluna her kim girse hâli harap Erenlerden yolu sorup yürüdüm ben işte 77 Âşık olsan aşk yoluna koy adımı Dünya kaygısını boşayıp koy Edhem gibi Akıllı isen dünya için yeme gam Kıyamet günü cezalarını verir dostlar 81 İşbu aşkın yolu dilim olmaktır Burada ağlayıp ahirette gülmektir. Gül renkleri zeferan gibi solmaktır. Böyle olmadan, âşıkım, deyip söylemeyin dostlar. Sırdan anlam duymayanlar yabancıdır O âşıkın mekânları viranedir Aşk yolunda can verenler sevgilidir Candan geçmeden candan haber bilmeyin dostlar. 4 Yirmidokuz yaşa girdim, hâlim harab Aşk yolunda olamadım misali toprak Hâlim harab bağrım kebab, gözüm dolu yaş O sebepten Hakk â sığınıp geldim ben işte. 11 Aşk yolunda âşık olup Mansur geçti Belini bağlayıp Hakk işini sıkı tuttu Melâmetler ihanetler çok işitti Ey müminler hem Mansur oldum ben işte 29 Pişman olmuş âsi kulum, aşk yolunda bülbülüm, Arslan Baba ya köleyim, kölen olur Hoca Ahmed. 33 Aşk yolunda yok olayım Hakk Bir ve Var Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah ım. Elimi açıp dua kılayım, Azim Cebbar Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah ım. Aşk derdini talep eyledim, dermanı yok; Aşk yolunda can verenin korkusu yok; Bu yollarda can vermese, imkânı yok; Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah ım. Aşk pazarı ulu pazar, sevda haram; Âşıklara senden başka kavga haram; Aşk yoluna girenlere dünya haram; Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah ım. 51 Aşk yolunda damla damla kanlar yutarım Rahman adı rahmetinden ümit tutayım Şarap kadehini doyası versen candan geçeyim Hasretinde iki gözümü yaşlasam ben 96 Dinmeden âşıklar Hű derler Allah ına yalvarıp; Yürür O nun aşkında, gece gündüz sararıp. 19

20 Çok ağlatıp âşıkı aşk elinde Allah ım Aşk yolunda melâmeti ona görür münasip. Aşk Ateşi Kimi Yakar? Hazret Sultan Yesevî aşk yoluna düşen aşığın aşk ateşi ile yanmağa başlayacağını bildirir. Aşk ateşi Divan-ı Hikmet te en sık kullanılan kavramlardan birisi olarak hikmetlerin dokuz yerinde yanar. Yesevî, tasavvuf yolundaki olgunlaşmanın bir metodu olarak kişinin bilerek ve bilmeyerek aşk ateşine düşmesini gösterir. Aşk ateşi aşığı yaktıkça benliğinin negatif unsurları yok olarak batınındaki kemal mertebeleri açığa çıkacaktır. 139 Şevki, zevki muhabbetten ayan eyle Âşıklara aşk ateşinden beyan eyle Hor görülme-ağlama, meşakkati nişan eyle Gerçek âşıklar ateşten ne diye çekinsin? 61 Aşk ateşini gizli tutup saklar idim, Canı yakıp, yürek bağrımı kebap etti. Pirden yardım olmaz olsa, şimdi bana, Bu dert bizi dostlar hadsiz harap etti. 118 Her kim yanar cana alır aşkın ateşini Canı yansa uzuvlarından çıkar duman Bağrı onun paramparçadır yoktur bütün Halka zahiren görünüp duran yarası yok 12 Aşk ateşine yanan âşığın rengi uçar Ahirete doğru çekip alıp burada geçer Burada olan düğümlerini orada açar Rasul dünya leştir dedi bıraktım ben işte 85 Kulum diyen daima dinmeden zikrini söyler Aşk ateşine bağrı yanıp feryad eder Habersizler bağrı ömrünü bilmeden yele satar Gaflet ile cehenneme gider dostlar 93 Seher vakti kalkanlar, canı feda eyleyenler, Aşk ateşinde yananlar seher vakti olanda. 94 Halka içinde Hû deyiniz, aşk ateşine yanınız, Beden-can ile tâlipler, tekbir başlayıp deyiniz. 126 Gece kalkıp yürümeden, durmadan ağlayanlar Aşk ateşine yürek-bağrını dağlayanlar Rüsva olup sırdan mânâ anlayanlar Halk içinde rüsva olup yürüse olmaz 120 Kul Hoca Ahmed kabul eyledi gizliliği Kabul eyledi aşk ateşinde yanmaklığı Canını verip satın aldı yanmaklığı Gerçek sözümdür asla onun yalanı yok Aşk Derdi nin dermanı Aşk yolunda ilerlerken aşk ateşi ile yanmağa başlayan âşık düştüğü aşk derdinin dermanını aramağa başlar. Aramakla bulunmaz ancak bulanlar arayanlardandır sırrına erince anlar ki aradığı zaten kendisini derde düşüren aşk imiş. Hazret Sultan Yesevî aşk derdi ne ve dermanına Divan-ı Hikmet in on yedi yerinde değinmektedir: 17 Ey arkadaşlar, aşk derdine deva olmaz; Diri oldukça aşk defteri tamam olmaz Dar lahidde kemikleri ayrık olmaz Lamekân da Hakk tan dersler aldım ben işte. 18 Riya tesbihi elinde, zünnar iyi bilseniz; Hak rızası budur aşk derdini eyleseniz Aşkını alıp mahşerde rezil olup dursanız; Arslan Baba m sözlerini işitiniz teberrük. 33 Aşk derdini talep eyledim, dermanı yok; Aşk yolunda can verenin korkusu yok; Bu yollarda can vermese, imkânı yok; Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah ım. Kul Hoca Ahmed aşktan ağır belâ olmaz; Merhem sürme, aşk derdine deva olmaz; Gözyaşından başka bir şey tanık olmaz; Her ne eylesen, âşık eyle ey Allah ım. 102 Ey dostlar aşk ehlinin serveti yok Deva sormayın aşk derdinin devası yok Bu yollarda âşık olsa dönüşü yok 20

21 Canı bedenden ayrı eyleyip yürür olmalı 118 Gerekli değil aşk derdine deva sormak Viran edip gider imiş devası yok Canını incitip yaşın akıp aklın gidip Aşk derdinden dostlar acı belası yok Kul Hoca Ahmed söyledi dostlar işitin bunu Kafdağı gibi taşlar değse çıkmaz sesi Kime söyleyip kime ağlayıp aşk derdini Vallahi-billahi aşk derdinin devası yok 123 Muhabbetin deryasına batmayınca Ey dostlarım aşk mücevherini alsa olmaz Tan atana kadar feryad edip ağlayıp inlemedikçe Sarraf olup aşk derdini bilse olmaz Aşk derdini bilen kişi dünyayı bulur Erenlerin izin alıp dinmeden öper Muhabbetin şevki ile yaşını döker Yaşı akmadıkça riyazette solsa olmaz 133 Aşk derdine deva soran hazır tilbe Zâhirde yok batın içinde eyler cilve Mazı sarın hepsinin içinde eyler galip Aşk derdine deva eylese Rahman eyler 140 Aşk derdini dertsizlere söyleyip olmaz; Bu yolların engeli çok, geçip olmaz; Aşk cevherini her nâmerde satıp olmaz; Habersizlerin aşk kadrini bildiği yok Aşka düştün, ateşe düştün, yanıp öldün; Pervane gibi candan geçip kor ateş oldun; Derde doldun, gama soldun, tilbe oldun; Aşk derdini sorsan, asla dermanı yok. Ey habersiz, aşk ehlinden beyan sorma Dert iste, aşk derdine derman sorma Âşık olsan, zâhidlerden nişan sorma Bu yollarda âşık ölse, tavanı yok. Aşk Sırrı na Ermek Hazret Sultan Yesevî, Divan-ı Hikmet te dört yerde aşk sırrı ndan söz eder. Aşk sırrına erme yolunu da gösteren Yesevî; aşk sırrına ermek için yakin derecesinde bir iman; takva derecesinde bir kulluk ve başa gelecek yüz bin bela ya sabır gerektiğini ve bu yolla Hakk cemaline vuslatın mümkün olacağını bildirir. Ancak dikkat edilmesi gereken incelikli nokta aşk sırrının ancak âşıklara beyan edilebileceği ve aşk sırrını herkese söylemenin caiz olmadığıdır. 61 Aşk sırrını her nâmerde söyleyip olmaz; Nice yaksan, rüzgârlı yerde çıra yanmaz; Yolunu bulan merdleri bilse olmaz; Ağlaya ağlaya gözyaşını habap etti. 86 Aşk sırrını beyan eylesem âşıklara, Tâkat eylemeyip, başını alıp gider dostlar. Dağa, taşa başını vurup, şuursuz olup Çoluk çocuk, ev barktan geçer dostlar. 82 Hakk a yanıp mü min olsan, ibadet eyle İbadet eyleyen Hakk cemalini görür dostlar. Yüz bin belâ başa düşse, inleme Ondan sonra aşk sırrını bilir dostlar. 137 Candan geçmeden aşk sırrını bilse olmaz; Maldan geçmeden ben benliği koysa olmaz; Utangaç olmadan yalnız kendini sevse olmaz; Öyle âşık halk gözünden gizli olur. Yesevî nin Tarifiyle : Aşksız Kişi Aşk ehli tabirini Divan-ı Hikmet teki sadece bir mısrada kullanan Hazret Sultan Yesevî nin, aşk üzerine söyledikleri kadar dikkat çeken bir husus da aşksız insanları ayrıntılı olarak tarif etmesidir. Yesevî Allah a erme yolunda aşksız ilerlemenin çok zor olduğuna işaret eder. Aşksız olma üzerinde Hazret Sultan Yesevî nin gösterdiği hassasiyet bu tarifin hikmetlerde tam on üç yerde işlenmesi ile ortaya çıkmaktadır. 59 Aşksız kişi insan değildir anlasanız Muhabbetsizler şeytan kavmi dinleseniz Aşktan başka sözü eğer söyleseniz Elinizden iman-islam gitti olmalı 54 Dertsiz insan insan değil, bunu anlayın 21

22 Aşksız insan hayvan cinsi, bunu dinleyin Gönlünüzde aşk olmasa, bana ağlayın Ağlayanlara gerçek aşkımı hediye eyledim. 82 Arif âşık öz canını ateşe yakmaz Dertsizlere çakmağını yakıp çakmaz Dünya gelip cilve eylese dönüp bakmaz Aşksız kişi hayvandan beter dostlar 104 Allah der eğer ki kulum neylerse eylesin Her ne eylese melekler ikram eylesin Aşksız adam aşk makamını görüp yürüsün Hakk kudretini ifşa eyleyip yürür olmalı 123 Aşksızları gördüm dostlar şaşkın yürür Müminim deyip imanları viran yürür Mahşer günü cemal görmeden sersem yürür Pir-i kâmil nazar eylemeden görse olmaz 115 Meleklerinden aşığı çok ey habersiz Bir ahh eylese âlem olur altın ve mücevher Zâhid, âbid, sâliklerin aşkı beter Aşksız âdem vallahi yolda kalır imiş 3 Her sabah vakti ses geldi kulağıma Zikr söyle! dedi, zikrini söyleyip yürüdüm ben işte. Aşksızları gördüm ise, yolda kaldı; O sebepten aşk dükkânını kurdum ben işte. 20 Kul Hoca Ahmed, aşksızların işi kötü Sabaha varsa, Hakk göstermez ona cemal Arş ve Kürsű, Levh ve Kalem hepsi bizar; Aşksızlara cehennem kapısını açar dostlar. 102 Gerçek dertliler dertsizliği göze almaz Zâhid-âbid mesleklerini dile almaz Fayda görse aşksızlara bakış iliştirmez Gerçek dertliye deva eyleyip yürür olmalı 108 Gelin toplanın zâkir kullar, zikr söyleyelim; Zâkirleri Allah şüphesiz sever imiş. Aşksızların imanı yok ey arkadaşlar; Cehennem içinde dinmeden devamlı yanar imiş. 86 Aşksızların hem canı yok hem imanı; Rasűlullah sözünü dedim, mânâ hani Nice desem, işitici, bilen hani? Habersize desem, gönlü katılaşır dostlar. 140 Zâhid olma, âbid olma, âşık ol Mihnet çekip aşk yolunda sâdık ol Nefsi tepip dergâhına lâyık ol Aşksızların hem canı yok imanı yok. Divan-ı Hikmet teki diğer aşk kullanımları Divan-ı Hikmet te yukarıda verdiğimiz sık kullanımlar yanında aşk kelimesi ile birlikte kullanılan bazı deyimleri de -sadece ismen bile olsa- vermek isterim. Divan-ı Hikmet te aşk kapısı ise beş kez ; aşk bağı, aşk sevdası dörder kez; aşk dâvası, aşk pazarı, aşk şarabı, aşk şiddeti üçer kez; Hakk aşkı, aşk ehli, aşk makamı, aşk cevheri, aşk dükkânı, aşk defteri, aşk küpü ikişer kez aşk bağlamı nda kullanılmış olan deyimler olarak görülmektedir. Divan-ı Hikmet te aşk ışığı, aşk incisi, aşk dalgıçı, aşk rüzgârı, aşk hançeri, aşk yâdı, aşk belâsı, aşk darağacı, aşk yakarışı deyimleri sadece birer kez kullanılmış ilginç deyişlerdir. Aşk olsun Ya Hû DİPNOTLAR: 1. TDK Güncel Türkçe Sözlük: SOZBUL.ASP 2. Prof. Dr. İskender Pala ile ( M. Mehmet Gündem ) : Aşk imiş her ne var âlemde!.. ; ZAMAN Gazetesi, Kıta başlarındaki rakamlar, bu makalenin yazarı Dr. Hayati Bice tarafından hazırlanan ve Türkiye Diyanet Vakfı yayınları arasında yayınlanan Divan-ı Hikmet neşrindeki aşk kelimesinin geçtiği hikmetlerin sıra numarasını göstermektedir. (Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, Yayına Hazırlayan: Dr. Hayati Bice; T.Diyanet Vakfı yayınları, 4. Baskı, Ankara) 22

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günü parlatan gözler. Havayı yumuşatan nefes. Yüzlere gülücük dağıtan dudaklar. Konuşmadan anlatan kaşlar. Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günaydın...

Detaylı

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 03.09.2018 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer 17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel Sunum Metni Bilge Sumer BÖLÜM : I Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir adlı eserinin İstanbul

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

Yayın Değerlendirme / Book Reviews 343-347 Yayın Değerlendirme / Book Reviews Divan-ı Hikmet Sohbetleri (Editör: Prof. Dr. Zülfikar Güngör.) (2018). Ankara: Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı Yayınları.* Bülent Kaya**

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ Oya Baydar, Mine Söğüt, Özcan Yüksek, Ercan Kesal, Arif Keskiner ve Melih Güneş konuklarla sohbet etti 86. İzmir Enternasyonal Fuarı nda bu yıl ilk

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ İSMEK İN USTALARI ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ 10-17 MART 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan eserlerin hiçbiri zahmetsiz,

Detaylı

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır? 1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini

Detaylı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Yüreğimize Dokunan Şarkılar On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri 1950 Sivas Gürün'de doğdu. 10 yaşlarında saz çalıp, türkü-deyişler okudu. 15 yaşında kendi yapıtı ilk plağıyla büyük üne kavuştu. Konser turneleri, kasetler, plaklar, uzunçalar, long playler ve günümüz

Detaylı

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ TÜRK-İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ 25-27 Mayıs 2012 Nova, İbis Hotel - İstanbul Oturumlar Panel

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Nisan 20, 2017-11:17:00 Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde, 26 ülkeden, "39. TRT Uluslararası 23 Nisan

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

...Bir kitap,bir mesaj!

...Bir kitap,bir mesaj! ...Bir kitap,bir mesaj! Bu dünyada ne yapıyorum sorusuna yanıt veren bir kitap Tüm soru ve şüphelerınize yanıt verebilecek bir kitap. Bu kitap sizin doğal olarak Tanrı dan ayrı olduğunuzu anlatacak, ancak

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Hayat Amaçsız

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde!

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde! Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde! İstanbul, bu yıl ikinci kez Mevlana Celaleddin-i Rumi nin ölüm yıldönümü olan Şeb-i Arus törenlerine ev sahipliği yapıyor.

Detaylı

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI 09.09.2017, LONDRA Sayın Büyükelçim Abdurrahman Bilgiç, Değerli Yönetim Kurulu Üyelerimiz İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, Değerli MÜSİAD Üyeleri

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi. Malum ülkemiz son dönemde Globalleşen dünya ile birlikte oldukça sıkıntılı. Halk olarak bizlerde de pek çok sıkıntılar var. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sıkıntılar, sabotaj planları, suikast planları. Darbe

Detaylı

Sevda Üzerine Mektup

Sevda Üzerine Mektup 1 Ferda Çetin 21401765 Sevda Üzerine Mektup Sevgilim, Sana mektup yazmamı istiyorsun. Yazayım, tamam, ama hayal kırıklığına uğramazsın umarım. Ben senin gibi değilim. Şiirler yazamam, süslü sözler bilmem.

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

Yaşamımızdaki Referans,

Yaşamımızdaki Referans, istiklâl Aylık siyaset, ekonomi, toplum dergisi Mayıs 2011, Sayı: 20 www.istiklaldergisi.com Yaşamımızdaki Referans, SIFIR NOKTASI İstiklal Dergisi ne ücretisiz abone olun, her sayı e-posta adresinize

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

KOMPOZİSYON ATEŞBÖCEĞİNE ÖVGÜ Bazen öğrencilere yazmanın ehemmiyetinden falan bahsediyorum. Çoğu, yazacağım da ne olacak, der gibi bakıyor yüzüme. İçlerinden bunu dillendirenler de oluyor arasıra.

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir. ÖRNEKLER DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHL. BİLGİSİ ÜNİTE: 1. ÜNİTE (KADER İNANCI) KONU: KAZA VE KADER İNANCI KADER: Kelime olarak KAZA: Kelime olarak kader; bir şeye gücü kaza, hükmetmek, - Su 100 yetmek, biçimlendirmek,

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri 4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri Habib-i Neccar Hz. Çeşit li Et kinliklerle Anıldı Hatay Valiliği, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Üniversitemiz tarafından 26-28 Mayıs tarihleri arasında

Detaylı

Y. Lisans Türk Müziği İst. Teknik Üniv. 1989. Sanatta Yeterlilik Türk Müziği İst. Teknik Üniv. 1994

Y. Lisans Türk Müziği İst. Teknik Üniv. 1989. Sanatta Yeterlilik Türk Müziği İst. Teknik Üniv. 1994 Adı Soyadı: Güldeniz EKMEN AGİŞ Doğum Tarihi: 01.08.1958 Unvanı: Yardımcı Doçent Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı İst. Teknik Üniv. 1979 Y. Lisans Türk Müziği İst.

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir? 1) İnsanlar, dağlar gibi yerlerinden kımıldamayan cansızlar değildir. Arkadaşlar, tanışlar birbirlerinden ne kadar uzakta olursa olsun ve buluşmaları ne kadar güç olursa olsun, günün birinde bir araya

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Monet, 1873 Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Zaman, çiçeği burnunda bir öğle vakti. Saçaklı bir güneş, taç yaprak beyazı bulutların arasından geçip cömertçe merhametini sunuyor bizlere. Çiçekli bir

Detaylı

Aşkı Yorgunluktan Koruyan ve Taze Tutan 6 Kural - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Aşkı Yorgunluktan Koruyan ve Taze Tutan 6 Kural - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Dünya üzerinde hakkında yazı yazılması en zor konular herkesi yakından ilgilendirenlerdir ve aşk da bunların en önemlilerinden biridir. Çünkü aşk, hemen tüm canlıların ortak paydası olarak hayatımızın

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 03-05 Ekim / October 2013 Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 2014 521 * Anadolu Hoca Ahmed Yesevî Anadolu Haydarî eyhi - Azerbaycan ve Anadolu On / t - -, de Pir olarak kabul ettiler. gelenek ve görenekleri ile

Detaylı

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber Beykoz Yerel Basını: "Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ" Tüm Ülkede kutlanan Öğretmenler Günü Beykoz'da da coşkuyla kutlanırken, bu özel günde öğretmenlerimiz için çeşitli etkinlikler ve ziyaretler

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır Berk Yaman Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır / /20 YAZI ARKASINDA SİZİN FOTOĞRAFINIZ KULLANILMAKTADIR Evveel zaman içinde yaşayan iki âşık varmış. Kara sevdaları

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre Hayatta, insanlar üzerinde en çok etkili olan şeyi arayan bir kız, bu sorusunu karşılaştığı herkese sorar. Çeşitli cevaplar alır ama bir türlü ikna olamaz. En sonunda şehrin bilgesi bir nineye gönderilir.

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut Havada bulut Sen bunu unut 8 TEK TEK TEKERLEME Öğrendiğim ilk tekerlemeyi hatırlamıyorum ama; çocukluğuma dönüp, baktığımda onlarca tekerleme arasından ikisinin öne çıktığını çok net görüyorum. Bir tanesi,

Detaylı

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır. NOKTALAMA İŞARETLERİ Dilimizde ilk kez Tanzimat döneminde kullanılan noktalama işaretleri, yazının daha kolay anlaşılmasını sağlar. Yazının okunmasını kolaylaştırır ve anlam karışıklığına düşülmesine engel

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 2.12.2004 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ (DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI) 50-KAF SURESİ Mekke'de inmiştir. 45 (kırkbeş) âyettir. "Kaf" harfi ile başladığı için bu adı almıştır. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 1.

Detaylı

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI ŞEHİR TANITIM YAYINLARI 1 Yayın Adı: Şiir Şehir Urfa Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi Hazırlayan: Mehmet KURTOĞLU Sayfa Sayısı: 160 Toplam Baskı

Detaylı

Sayın Okul Müdürüm, Saygıdeğer Basın Mensupları, Değerli Misafirler, Sevgili Öğrenciler,

Sayın Okul Müdürüm, Saygıdeğer Basın Mensupları, Değerli Misafirler, Sevgili Öğrenciler, Sayın Okul Müdürüm, Saygıdeğer Basın Mensupları, Değerli Misafirler, Sevgili Öğrenciler, Azıcık duyarlılık, birazcık özveri! düşüncesiyle 10-16 Mayıs Engelliler Haftasında; farklılıklarımızı değil bizi

Detaylı

YUNUS EMRE LER VAR OLDUKÇA Salı, 09 Temmuz 2013 06:17

YUNUS EMRE LER VAR OLDUKÇA Salı, 09 Temmuz 2013 06:17 Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada baki kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan. Diyen Yunus Emre halk tarafından çok sevilen bir mutasavvıftır. Halk onu hep sevmiştir.

Detaylı

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23) Dedikodu (Gıybet) Gıybet Dedikodu (gıybet), birisinin yüzüne söylenmesinden hoşlanmadığı şeyleri arkasından söylemektir. O kimse söylenen şeyi gerçekten yapmış ise bu gıybet, yapmamış ise iftira olur (Hadis,

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

Dil Öğrenme ve yazım dili öğrenme

Dil Öğrenme ve yazım dili öğrenme Dil Öğrenme ve yazım dili öğrenme Đyi bir başarı için gerekli olanşartlar Çocuğunu desteklemek isteyen annebabalar için çeşitli tavsiyeler Elisabeth Grammel und Claudia Winklhofer Übersetzung: Abdullah

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe.

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe. Sitti Cemili ve Meryem im Ben çocukken pek çok Arapça hikâye dinledim anneannemden. Sitti Cemili den anneanne diye bahsetmek de tuhafmış. Arapça da onun adı Sitti yani benim ninem. Söylemeden geçemeyeceğim,

Detaylı

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Cenaze namazıyla yapılan cenaze törenine bir kere daha canım sıkıldı da diyemeyeceğim Devrimcilerin bu türlü davranışlarına alıştık

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI. İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi nin

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir)

TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir) TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir) GİRİŞ Ana dili, bir toplumun en küçük birimi olan aile içerisinde filizlenmeye başlar. Çevresiyle

Detaylı

ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI?

ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI? ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI? Öncelikle başarıp, başaramadıklarına karar vermek için hedefimiz belli olmalı. Yabancı dil öğreniminde çocuğunuz için nasıl bir hedef düşünüyorsunuz, o, kendisi için ne düşünüyor?

Detaylı

İletişim çağı adını verdiğimiz bir çağda televizyon ve radyonun yoğun olarak ürettiği popü-

İletişim çağı adını verdiğimiz bir çağda televizyon ve radyonun yoğun olarak ürettiği popü- YAŞAYAN ŞAİRLERİMİZ SADIK DOĞAN Dede Aramızda yaşayan, güncel deyimiyle medyanın objektifine girmeyen, girmek içinde özel çaba harcamayan ozanlarını araştırmak, bulmak ve tanıtmak bizim için çok önemli

Detaylı

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu MKÜ de İftar Coşkusu Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu Antakya Ottoman Otel havuzbaşında bir araya gelen Üniversite personeli muhteşem manzara eşliğinde iftar coşkusu

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler GÜNAH ve İSTİĞFAR Israr etmek kişiyi nasıl etkiler Peygamber (s.a.v) Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Hiçbir küçük günah yoktur ki, ısrarla işlenilmeye devam edildiği halde büyümesin. Ve

Detaylı

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz? DEĞERLER EĞİTİMİ SELAMLAŞMA Selam ne demektir? Selâm, kelime olarak; huzur, barış, sağlık ve iyi dileklerini sunma anlamlarına gelir. Selamlaşmak; insanların karşılıklı olarak birbirlerine sağlık, huzur,

Detaylı

ZAMBAK 7.Sınıf Din Kültürü Konu Başlıkları

ZAMBAK 7.Sınıf Din Kültürü Konu Başlıkları ZAMBAK 7.Sınıf Din Kültürü Varlıklar Âlemi Meleklere İman Kur an a Göre Cin ve Şeytan ÜNİTE 1 Şeytanın Kötülüğünden Korunma Konusunda Kur an ın Öğütleri Toplumda Yaygın Olan Bazı Batıl İnançlar Ahirete

Detaylı

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.7.2006. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.7.2006. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.7.2006 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

Orhan benim için şarkı yazardı

Orhan benim için şarkı yazardı 70'li yılların ünlü ses sanatçısı ve sinema oyuncusu Yıldız Tezcan, 21 yaşındayken Orhan Gencebay ile büyük aşk yaşadığını, ancak o dönem çöpçatanlıklarını yapan Sevim Emre'nin sonradan Gencebay'ı elinden

Detaylı

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Bugün her şeyi sorgulayan genç beyinlere ikna edici cevaplar

Detaylı

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. (Kur an 50/16 Kaf)

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. (Kur an 50/16 Kaf) Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. (Kur an 50/16 Kaf) Her uzun yol bir adımla başlar. Olmasını istediğimiz her şey uzun

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

Lütfi ŞAHİN /

Lütfi ŞAHİN / Lütfi ŞAHİN / www.lutfisahininsitesi.com Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 2014-2015 Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

ÖZGEÇMİŞ. 2014-2015 Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor) ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Secaattin Tural 2. Doğum Tarihi : 15.07.1966 3. Unvanı : Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Doktora 5. Çalıştığı Kurum : Kırklareli Üniversitesi Derece Alan Üniversite Lisans Türk Dili

Detaylı

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti: Türk Ocakları Genel Merkezi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Efendi BARUTCU, Türk Ocakları nın 100 üncü kuruluş yıldönümü kutlamaları çerçevesinde, Sönmeyen Ocak Türk Ocakları ve Türkiye nin Geleceği konulu

Detaylı