BOŞALTIM SİSTEMİ HİSTOLOJİSİ DERS NOTLARI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BOŞALTIM SİSTEMİ HİSTOLOJİSİ DERS NOTLARI"

Transkript

1 BOŞALTIM SİSTEMİ HİSTOLOJİSİ DERS NOTLARI Çalışan bir fabrika faaliyetlerini devam ettirebilmek için üretim sırasında ortaya çıkan tüm atık ürünlerini devamlı bir şekilde uzaklaştırmak zorundadır. Tarifi imkansız, süper bir fabrika olan vücudumuzda da bilinen binlerce metabolik reaksiyon sonucunda çok çeşitli atık ürünler oluşmaktadır. Hayatın sorunsuz devam edebilmesi için (homeostasis) bu atık ürünler düzenli olarak vücudumuzdan uzaklaştırılır.

2 2 Akciğerler, karaciğer, deri ve kalın bağırsak gibi organlarımız, kendi özel görevlerinin yanısıra, bu atık maddelerden bazılarını vücuttan uzaklaştırmak gibi artı görevler de yaparlar. Örneğin; deri vücudumuzdan suyun ve tuzun fazlasını terleme yoluyla dışarı atar, aynı zamanda bu sayede vücut sıcaklığı da korunmuş olur. Akciğerler kan içindeki karbon dioksiti ve suyu soluk verme esnasında vücut dışına atar. Karaciğer proteinlerin sindirilmesi sonucunda oluşan zehirli maddeleri üreye dönüştürerek atılmasına olanak verir. Kalın bağırsak su, safra ve besin atıklarının dışkı şeklinde vücuttan atılmasını sağlar. Böbrekler ve devamını oluşturan yollar ise; kanda bulunan ve vücut için zararlı olan tüm metabolik atıkların karaciğerde hepatositler tarafından birleştirilerek oluşturulan son ürünlerin (üre, ürik asit, kreatin) vücuttan uzaklaştırılmasıyla görevlidir ve bu organlar dizini boşaltım sistemi veya urinary sistem olarak adlanır. Bu sistem; idrarı oluşturan bir çift böbrek, ileten iki adet ureter, depo eden bir idrar torbası ve onu boşaltan bir urethra dan oluşur. Renal glomerullerde süzülen hypotonik filtratın içindeki proteinler, iyonlar, birçok yararlı maddeler ve su tekrar nefronun diğer bölümlerinde reabsorbe edilir ve sonuçta oluşturulan hypertonik idrar boşaltım yoluna geçer, böylece kan homeostasisi ( homoios: benzer, stasis: tutma ) korunmuş olur. Bu organlar; - Organizmada metabolizma sonucu oluşan son ürünlerin (üre, ürik asit, kreatinin vs ) kandan süzülmesini ve dışarı atılmasını sağlarlar. Böylece üre ve diğer azotlu

3 3 maddeler kandan süzülüp dışarı atılır. Vücut sıvıları içerik ve yoğunluk bakımından düzenlenmeye çalışılır. - Böbrekte idrar yapımı esnasında vücudun genel su miktarının ve tuz konsantrasyonunun ayarlanması, asit baz dengesi ve hücre dışı sıvı hacminin korunması da sağlanır. - Böbreklerde ayrıca, kan basıncını etkileyen renin ve kırmızı kemik iliğinde eritrosit yapımını uyaran eritropoietin (eritropoietin aynı zamanda bir ön hormon olarak D3 vitamininin aktifleşmesini de sağlar) hormonlarıda üretilmektedir. BÖBREKLER ( RENES ) Böbrekler hem ekzokrin hem de endokrin çalışan bir bez olarak da düşünülebilir. Ekzokrin salgısı idrar, endokrin salgısı ise renin ve eritropoietin'dir. Bel bölgesinde, karın boşluğunun arka kısmında, üst lumbar vertebranın her iki yanında, retroperitoneal olarak yerleşmiş, fasulye biçimli bir çift organdır. Yaklaşık gram ağırlığında, 10 cm uzunluğunda, 5 cm genişliğinde, 3 cm kalınlığındadır. Renal fasiya ve koruyucu kalın bir yağ dokusu içinde gömülü olan böbreğin üst ucu böbrek üstü bezlerini de (adrenal gland) içerir. Böbreğin temel görevi böbrek arteriyle aldığı kanı süzmektir. Vücudun tüm kanı her beş dakikada bir böbrekten geçer. Dakikada 125 mililitre filtrat üretilir fakat bunun 124 mililitresi geri emilir, böylece günde yaklaşık 1-2 litre idrar çıkartılır. Böbrek kapsülü: Böbrekler en dıştan ince, fakat kollagen ipliklerden zengin olduğu için sağlam bir fibröz kapsüla ile örtülmüştür. Kapsülde az sayıda elastik iplik de bulunur. Yaşla birlikte kapsülün kalınlığı ve elastisitesi artar. Kapsül açıkca belirgin iki tabaka gösterir; dış tabaka fibroblastlar ve kollagen lif ağırlıklı olup fibröz yapıdadır. İç tabaka ise daha hücresel yapıda olup çok sayıda myofibroblast benzeri hücre içerir. Bu myofibroblastların tam görevleri bilinmemekle birlikte kontraktiliteleri sayesinde böbreğin süzme görevine katkıda bulundukları kabul edilmektedir.

4 4 Kapsül, böbreğin dışbükey yüzünde organ içine septalar göndermediğinden böbrek dokusundan kolayca ayrılabilir. Kapsüla, hilus adı verilen içbükey yüzden ise organ içerisine girerek yayılır ve böbreğin interstisyumunu (stroma'yı) meydana getirir. İnterstisyumun barındırdığı tüm yapılar ise böbreğin parenşim üniteleridir. Organın hilus'undan a. renalis girer, v. renalis ve ureter çıkar. Ureter'in üst kısmı hilus'u dolduracak şekilde genişlemiştir, bu kısım pelvis renalis adını alır. Pelvis renalis önce iki büyük ( calix majores), daha sonrada toplam 8-20 adet küçük ( calix minores ) kupalara ayrılmıştır. Her bir minör kaliks bir adet papilla renalis kucaklar. Her papilla renalis, ilgili kalikse adet delikle (foramina papillaria,area criprosa) açılır. Böbrek üre salgılayan bileşik tubuler bir bez olarak düşünülebilir. Çok sayıdaki bu üre üreten tüpler başlıca iki kısımdan oluşmuştur. Farklı embriyolojik orijinli olmalarına rağmen birbirinin devamı tüpler oluşturan bu kısımlar şunlardır:

5 5 A. Nephron: Metanefrotik taslaktan ( nefrogen mezenşimden ) gelişir mm uzunluğundadır. Her böbrekte 1 milyondan fazla nefron bulunur. B. Toplayıcı kanallar: Mezonefroz dan (Wolff kanalı) gelişir. 20 mm kadar uzunluktadır. Nefronlar ürenin salgılanmasından, toplayıcı borular ise üreyi pelvis renalise boşaltmaktan sorumludurlar. Bu parenşim üniteleri ve interstisyum (stroma) böbrekte kendine özgü bir yayılış gösterir, şimdi bununla ilgili tanımlamaları dikkatle takip edelim:

6 ureter kolumna renalis Bertini renal lob renal korteks renal medulla (renal piramid) pelvis renalis papilla renalis Böbreği keskin bir bıçakla uzunlamasına ikiye bölüp çıplak gözle incelediğimizde; açıkca belirgin iki bölge ayırdedilir: renal korteks ve renal medulla. Renal korteks böbrek kan damarları dağılımının %90 nına yakınını içerdiğinden kırmızımsı-kahve renkte, renal medulla ise daha çok idrar toplayıcı borucukları içerdiğinden (kan damarı sıklığı %5-10) açık renkte izlenir. Medulla korteksin yaklaşık iki katı kalınlıktadır. Korteks böbreğin dış kısımlarını, medulla ise böbreğin pelvise dönük iç kısımlarını yapar. Medulla, tabanları kortekse dayalı, koni biçiminde kütlelere ( medulla piramidleri veya böbrek piramidleri adı verilir) ayrılmıştır. Korteks- medulla arasındaki sınır girintili çıkıntılıdır. Bu durum, açık ve gergin vaziyetteyken birbirinin arasına girmiş iki elin parmaklarını andırır. - Renal korteks içerdiği oluşumların iyi boyanmasından dolayı koyu renkli, renal medulla ise yine içerdiği birbirine paralel seyirli kanallardan ötürü çizgili ve bunların soluk boyanması sonucu da açık renkli görünür. - İnsan böbreği dış yüzü düz fakat çok papillalı tip olduğundan, renal medulla birçok ( 8-20 adet olabilir) piramid şeklindedir ( renal piramidler ), piramidlerin tepesi minör kalikslere tabanı ise renal kortekse doğrudur. (Embryonal dönemde böbrek, birbirinden bağımsız lobcuklar ( renculus'lar= böbrek piramidleri) halinde oluşur. Doğumdan sonra bu renculus'lar kısa sürede birbirleriyle birleşerek gelişmelerini tamamlarlar. Bu gelişmenin derecesine göre farklı böbrek yapıları

7 7 ortaya çıkar. İnsanda böbrek piramidlerinin birleşmesi sadece kortekste gerçekleştiğinden, dış yüzü düz fakat çok papillalı böbrek tipi oluşmuştur). Renal lob (böbrek lobu): Bir renal piramid ve onun korteksten ibaret olan başlığını içeren böbrek kısmı ; renal lob (böbrek lobu) olarak adlanır. Böbrekte lob sayısı medulla piramidleri sayısına eşittir (Fetal böbrekte lob organizasyonu gayet belirgin biçimde takip edilebilir. Her lob dıştan bir konveksite şeklinde görülür, doğumdan sonra bu konveksite düzleşerek kaybolursa da, bazı durumlarda 10 yaş civarına kadar veya daha ileri yaşlara kadar varlığını devam ettirebilir).renal lob un kortekse ait kısımlarında birçok nefron, medullaya ait kısımlarında ise çok sayıda toplayıcı borucuklar bulunur. Renal lobül (böbrek lobçuğu): Her böbrek lobu birçok böbrek lobcuğuna ayrılır. Piramidlerin tabanlarından çıkıp korteks içine doğru ışınsal şekilde uzayan medulla kısımlarına medullar radiuslar ( Ferrein piramidleri ) adı verilir. ( Ferrein piramidlerinin duruşuna dikkat ediniz; bunların tepesi korteks derinliklerine doğru tabanları ise medullaya dayalı ). Her bir renal lobda; yukarıda da değinildiği gibi, piramidlerin tabanlarından çıkıp korteks içine doğru ışınsal şekilde uzayan bir çok medullar radius (Ferrein piramidleri) vardır. Bu kısım da çoğu yazarlar tarafından korteks e ait olarak düşünülür. Bu medullar radiuslar içinde nefron bölümlerinden olan Henle kulpu nun başlangıç ve son kısımları ile toplayıcı kanalların başlangıç kısımları ve küçük kan damarları bulunur. Bu medullar radius ların sağında solunda Nefron ve onun bölümleri bulunur. Bir renal lob da, bir medullar radius ile ona drene olan nefron kısımları birlikte bir renal lobül (böbrek lobcuğu) olarak adlanır. Anlaşılacağı gibi, renal lobül ün eksenini medullar radiuslar oluşturur. Böbrekte, renal lobül fizyolojik temel birimı olarak düşünülür ( yani; renal lobül = bezsel sekresyon ünitesi). Renal lobulün merkezi açıkca belirgin olduğu halde bunlar arasındaki sınır net olarak belirgin değildir. - Böbrek lobları arasındaki kısımları dolduran ( yani lobları birbirinden ayıran, sınırlandıran) korteks uzantılarına korteks labirintleri ( kortikal labirintler, columna renalis Bertini, Bertini kolonları ) adı verilir. Bu kortikal labirintler korteksin diğer kısımlarıyla aynı yapıları içermelerine karşın, medullanın bir bölümü gibi kabul edilirler.

8 8 BÖBREKLERİN KANLANMASI: Böbreklerin kanlanması ve fonksiyonu arasındaki ilişki diğer organlardan biraz farklıdır. Bu nedenle böbrek kanlanmasının iyi öğrenilmesi onun fonksiyonel yapılarının da iyi öğrenilmesine yardımcı olur.

9 9 Böbreklere kan a. renales 'lerden gelir. A. renales böbreğe girmeden önce ön ve arka iki dala ayrılır, bunlar hilustan girer ve tekrar dallara ayrılırlar, a. interlobares adını alan bu dallar terminal arter'lerdir, birbirleriyle anastomoz yapmazlar. A. interlobares'ler columna renales Bertini'ler içinde seyreder ve korteks-medulla sınırında, böbrek yüzeyine paralel seyreden a. arcuata' ları yaparlar. Bunlardan korteks içine doğru ışınsal seyreden a. interlobulares'ler ayrılır. Bunlardan da, seyirleri boyunca sağlı sollu a. afferentia' lar çıkar ve Nefron'un ilk kısmı olan glomerulus'u şekillendirdikten sonra damar yumağını terkeder adı a. efferentia olur ( buradaki yapılanmaya dikkat ediniz; iki arteriol arasında meydana gelmiş bulunan kapillar yatak! glomeruler arteriyel portal sistem ). A. renales den itibaren a. afferentia lara kadar olan dallanmalar, böbrekte kandan idrarın süzülmesi işinin yapılacağı yere ( nefron un başlangıç kısmı olan glomeruler kapillar ağ) kanı taşıyan damarlardır, başka bir deyişle böbreğin fonksiyonel damarı sayılabilirler. v.renalis a.renalis

10 10 böbrek kapsülası (damarları açığa çıkartmak için çini mürekkep enjekte edilmiştir, nefrona ait tüpler soluk renkte izlenmektedir) Nihayet a. efferentia'lardan ayrılan, idrar ve diğer artık ürünlerden arınmış kanı taşıyan kılcallar böbrek korteks ve medullasını besleyecek olan kapillar ağları yaparlar. Bu dallanmada söyle olur: a. efferentia dan çıkan bazı kapillarlar korteksdeki proksimal ve distal tubuluslar etrafında peritubuler kılcal damar ağı yaparlar. Bu ağ; hem korteksi besler hemde proksimal ve distal tüplerin içindeki sıvıdan düşük moleküllü madde ve iyonların dolaşıma geri taşınmasını sağlarlar. A. efferentia lar peritubuler kılcal ağ için kollar verdikten sonra, yüzeye dik bir seyirle korteks ve medullanın derinliklerine dalar, bir U dönüşü yapar ve yine dik bir düzlemde kortekse yönelir. Düz seyirlerinden dolayı bu damarlara vasa recta adı verilir. Bunlar henle kulpu ve idrar toplayıcı kanalların ve interstisyumun beslenmesini sağlarlar. Bu kapillarların duvarı inen kısımda sürekli (tip I), çıkan kısımda ise pencereli (tip II) tiptir. Vasa recta lar Henle kulpu ile sıkıca

11 11 komşudurlar, böylece bu iki yapının içerikleri arasında madde alışverişi sağlanır. Damardaki kan akımı ile Henle kulpundaki sıvı akımı birbirine ters yönlüdür, bu durum düşük sıvı akımı ve düşük kan hacmine rağmen ozmotik değişime hizmet eder ( ters akıntı değişim sistemi ). Bunların dönüşü olan venler şu sırayı takip ederler: vasa recta venula recta'lar v. İnterlobulares v. Arcuata v. interlobares v. renales. Böbreklere ilişkin bu genel tanımlamalardan sonra şimdi, böbreğin stroma ve parenşima sını inceleyebiliriz: Böbrek stroma sı: Böbrekler en dıştan ince, fakat kollagen ipliklerden zengin olduğu için sağlam bir fibröz kapsüla ile örtülmüştür. Kapsülada az sayıda elastik iplik de bulunur. Bu kapsüla iki belirgin kısım içerir, söyleki; dış kısmı fibroblastlar ve kollagen iplik ağırlıklı, iç kısım ise daha çok ve çeşitli hücreler ile myofibroblast benzeri hücreler içerir. Bu myofibroblast benzeri hücrelerin kontraksiyonlarının böbreğin fonksiyonu ile ilgili olduğu düşünülmekle birlikte tam görevi bilinmemektedir.yaşla birlikte kapsülün kalınlığı ve elastisitesi artar. Kapsül, böbreğin dışbükey yüzünde organ içine septalar göndermediğinden böbrek dokusundan kolayca ayrılabilir. Kapsülayı oluşturan sıkı bağ doku, hilus adı verilen içbükey yüzden organ içerisine girerek gevşek bağ dokusu yapısında yayılır ve böbreğin interstisyumunu (stroma'yı) meydana getirir. Bu doku korteks bölümünde daha az (tüm hacmin %7 si) medulla bölümünde ise daha çok (tüm hacmin %20 si) bulunur.. Kortekste iki tip interstisyel hücre görülür; birisi fibroblastlar (matriksteki kollagen lifleri ve glikozaminoglikanları sentezlerler), diğeri ise makrofajlardır. Daha bol olan medulla bağ dokusu ise myofibroblastlar ve diğer bağ doku hücreleri, proteoglikanlar ve ince kollagen lif demetleri içerir. Myofibroblastlar uzun eksenleri toplayıcı tüplere paralel olarak uzanır ve bu yapılara bir basınç uygular. Medulladaki bağ dokusu hücreleri komşu tüpcüklerin ve kan damarlarının etrafını saran sitoplazmik uzantılarla karekterizedirler, hücreler bazal laminaya benzer bir materyalle kuşatılmışlardır (eksternal lamina). Sitoplazmalarında küçük yağ damlacıkları içeren bu hücrelerin medullipin adı verilen bir madde salgıladıkları bildirilmiştir. Böbrek parenşiması : İnterstisyumun barındırdığı tüm yapılar ise böbreğin parenşim üniteleridir. Böbrek parenşimasını; idrarı oluşturan nefron ve oluşan idrarı pelvis renalise ileten toplayıcı kanallar olarak inceleyebiliriz:

12 12

13 13 A. Nefron: Böbrek parenşiminin fonksiyonel ve yapısal birimi olan, yaklaşık milimetre uzunluğundaki, üriniferöz tüplere nefron adı verilir. Nefron diğer ekzokrin bezlerin salgı yapan korpus glandulaların, idrar toplayıcı borucuklar ise diğer bezlerdeki boşaltıcı kanalların eşdeğeri olarak kabul edilir. Ancak diğer bezlerdekinden farklı olarak, böbrekte bu iki kısmın embriyolojik orijini farklıdır. Her böbrekte bir milyondan fazla nefron vardır, bunlar birbirleriyle anastomoz yapmayan bağımsız birimler oluştururlar. Her nefron böbreğin değişik bölgelerinde seyreden, farklı yapı ve göreve sahip şu bölümlerden oluşur: 1. Böbrek cisimciği (corpusculum renalis, Malpighi cisimciği): a. Glomerulum b. Bowman kapsülü 2. Tubulus proximalis a. Pars contorta b. Pars recta 3. Henle kulpu 4. Tubulus distalis a. Pars recta b. Pars contorta 5. Tubulus connectivus 1.Böbrek cisimciği ( corpusculum renalis, Malpighi cisimciği ): Nefronun başlangıcını oluşturan böbrek cisimcikleri balon gibi şişkindir, renal glomerul ve Bowman kapsülü olmak üzere iki kısmı vardır, kortekste yer alır. Korpuskulum renis'in

14 14 glomerulum'u oluşturan giren ve çıkan arterlerin bulunduğu kısmına damar kutpu, onun tam karşısında bulunan ve süzülen sıvıyı ileten borucuğun başlangıç kısmına ise idrar kutpu denir. a. Glomerulum: A. renalis a. interlobaris a. arcuata a. interlobularis a. afferentia yoluyla gelen yüksek basınçlı kanı alan pencereli kapillar ağıdır. A. afferentia renal cisimciğe girdikten sonra önce 2-5 adet primer dala ayrılır ve özel bir arteriel kapillara dönüşür, her bir dal birkaç kez kendi üzerine kıvrılarak bir yumak (glomerulum) yapar. Yumak uzamınca bir anastomoz da şekillenmez. Glomerulum un çapı mikronmetre kadardır. Sonra, bu damar yumağı tekrar bir arteriol a (a. efferentia) dönüşür ve bunun çapı aferens arteriol dan daha küçüktür. Glomerulum kapillarları pencereli tiptir (pencerelerin çapı nanometre civarındadır), üstelik pencereleri (por lar) bir diyafram ile de kapatılmamıştır, açıktır. Bu tek katlı yassı kapillar endotelleri bir bazal membran üzerine oturmuşlardır. Böylece kılcal damarın lumenindeki sıvı, yüksek hidrostatik basıncın etkisiyle kolaylıkla dışarı çıkar (filtrasyon). Pencereler kan akışından kaçan bazı makro moleküllerin de çıkmasına müsade eder.

15 15 b. Bowman kapsülü (glomeruler kapsül): İki yapraktan oluşur. Her iki yaprakta epitel hücrelerinden ibarettir. Tek katlı yassı olan dış yaprak (parietal yaprak) damar kutpundan kapillarlar üzerine sarılarak, yine tek katlı fakat kübik şekilli iç yaprağa ( visceral yaprak ) dönüşür. Bu iki yaprak arasında süzülen sıvının biriktiği Bowman aralığı (glomerul boşluğu) bulunur. Tek katlı yassı olan dış yaprak epitelleri ince bir bazal membran üzerine oturur, bu epiteller idrar kutpunda tubulus proksimalisin tek katlı kübik/piramidal epitellerine dönüşürler. Visceral yaprak epitellerinin damar endotellerine doğru uzayan primer ve bundan ayrılıp endotelleri saran sekonder uzantıları vardır. Bundan dolayı bu hücrelere podosit ler ( ayaklı hücreler ) adı verilir. Sekonder uzantılar 25 nanometrelik düzenli aralıklarla endotel ve podosit hücrelerinin oluşturduğu müşterek bazal membranı sararak süzülme aralıklarını (filtration slits) oluştururlar. Süzülme aralıkları birbirlerine membraneöz bir materyal olan filtrasyon yarığı diyaframları ile bağlanırlar. Podositlerin sitoplazmasında pek çok mikrotubuluslar ve mikroflamanlar vardır, bu ipliksel organellerin filtrasyon yarıklarının boyut ve görünümlerini düzenlediği düşünülmektedir. Süzülen sıvı ( primer idrar ) podositlerin arasındaki açıklıklardan ya da mikrotubuluslar yoluyla kavum glomeruliye geçer. Böbreğin süzücü membranı: (internet ten alınmıştır) Böbrek cisimciğinin süzücü membranı nı; içte endotel hücreleri, dışta podositler ve bunlar arasındaki bazal membran oluşturmaktadır. ( Bu üç tabakalı süzücü membran içinde/yanında gözlenen üçüncü bir hücre türü daha bulunmaktadır ki bunlara mezangial hücreler adı verilir. Mezangial hücreler ve junktaglomeruler hücrelerin embriyolojik orijinini düz kas hücrelerinin prekürsörleri (öncüleri) oluşturur. Bunlar mononukleer fagositik sistemin öncüleri olan kan monositleri orijinli olmamalarına karşın ileri derecede fagositik özellikleri oluşu enteresandır. Bunlar bu bölgede oldukca kıt olan bir matriks içinde bulunurlar. Bunların kapillar yumak etrafında bulunanlarına intraglomeruler mezangial hücre, damar kutbunda, afferent ve efferent arterioller arasında bulunanlara ise ekstraglomeruler mezangial hücreler adı verilir. Sitoplazmik uzantılı olan ve diğer

16 16 yerlerdeki perisit'lere benzeyen bu hücreler ; 1. glomeruler kapillerler için mekanik destek sağlarlar, 2. fagositoz yetenekleriyle glomeruler bazal membranda biriken artıkların temizlenmesini sağlarlar, 3. kasılabilme yetenekleri sayesinde kapiller çapını daraltıp- genişletmek suretiyle kan akışını düzenlerler (süzülmeyi azaltan anjiotensin II, süzülmeyi hızlandıran ANF reseptörleri taşırlar), 4. içinde yataklandıkları matriksi ve kollajenleri sentezlerler, 5. prostaglandinler ve endotelinler gibi biyolojik aktif maddeler sentezlerler (endotelinler afferent ve efferent arteriollerin kasılmasını sağlarlar), 6. ihtiyaç durumunda çoğalarak sayılarını artırırlar ). Görüldüğü gibi; süzücü membranı oluşturan entotel hücreleri pencereli tiptir, podositlerin ayakcıkları arasında ise yarık şeklinde açıklıklar var! Süzücü membrandaki tek devamlı yapı sadece bazal membrandır. Hem endotel hemde podositlere ait olan bu ortak bazal membran yaklaşık 0.1 mikron kalınlığındadır ve PAS boyamasıyla çok net olarak identifiye edilir. Elektron mikroskopik bakıda; ortada elektron yoğun bir tabaka (lamina densa) ve her iki yanda elektron geçirgen tabakalar (lamina rara) gözlenir. Lamina densa tip IV kollagen, lamina rara da ise polianyonik bir glikozaminoglikan olan heparan sülfat yoğundur. Ayrıca her iki yerdede fibronektin, laminin gibi glikoproteinler bulunur. Ortada yoğun olan tip IV kollagenin fiziksel bir bariyer gibi, yanlardaki heparan sülfatın ise negatif yüklü proteinlerin geçişini engelleyen elektriksel bir filtre gibi görev yaptığı sanılmaktadır. Bu seçici membrandan su ve düşük molekül ağırlıklı maddeler (molekül ağırlığı dalton dan küçük olan maddeler) rahatlıkla geçerken, daha büyük partiküller geçemezler,

17 17 geçseler bile podositlerin ayakcıklarının oluşturduğu bariyeri geçemezler. Diabetes mellitus, glomerulonefrit gibi hastalıklarda bu filtre proteinlere karşı daha geçirgen olur ve bunun sonucunda protein idrara karışır (proteinüri). Bu bazal membranın statik bir yapısının olmadığı, sürekli yenilendiği gösterilmiştir. Bazal membranın herhangi bir nedenle kalınlaştığı, süzme işleminin sekteye uğratıldığı durumlarda mezangial hücrelerin fagositoz yetenekleri sayesinde filtrasyona engel olan maddeleri ortadan kaldırdığı görüşü hakimdir. Diabet ve bazı böbrek hastalıklarında bazal membran kalınlaşır. 2. Tubulus proksimalis: Pasif ve aktif transportlarla ultrafiltratın büyük oranda geri emiliminin sağlandığı nefron bölümüdür. İdrar kutpundan Bowman kapsülünün parietal yaprağının devamı şeklinde başlar mm uzunluğu, mikronluk çapıyla nefronun en uzun ve en geniş bölümünü yapar. Bu nedenle korteks kesitlerinde en çok izlenen yapıdır. Çok kıvrımlı biçimde önce kapsülaya doğru seyreder, daha sonra bir fleksura yaparak döner, kıvrımlı olarak seyreder, daha sonra düz bir seyirle medullaya geçer. Distal tüp Proksimal tüp glomerulum Bowman boşluğu

18 18 Geri emilim için uygun yapısal özelliklere sahiptir. Kavum glomeruliye geçen ultrafiltratın büyük oranda (yaklaşık ¾ nü ) geri emilmesini sağlar. İnce bir bazal membran üzerine oturan, tek katlı kübik veya piramidal hücrelerle döşenmiştir. Bu hücrelerin apikal yüzlerindeki çok sayıda mikrovilluslar fırçamsı kenar (işlem yüzeyini genişletmek için) yapmışlardır. Fırça kenarlar lumeni daraltmıştır. Lateral yüzleri kollateral bağlantılar içerdiğinden hücre sınırları iyi seçilemez. Bazal sitoplazma hücre içine doğru katlantılar yapmıştır. Sitoplazmaları, bol miktardaki bazal konumlu ve hücrenin uzun eksenine paralel duruşlu mitokondriyonlardan dolayı, koyu asidofilik boyanır. Nukleuslar büyük, yuvarlak ve soluk boyalıdır. Başlıca su, glikoz, küçük moleküllü proteinler, Vitamin C, bazı inorganik iyonlar tubulus proksimalis te reabsorbe edilir ( glikoz ve aminoasitlerin tümü, suyun ve sadyum klorürün %85 i, fosfat ve kalsiyum iyonları tubulus proksimalisde emilir, proksimal tüpde aminoasitler ve glikozun geri emilimi gerçekleşemezse Fanconi sendromu gelişir ). Geri emilen materyal peritubuler kapiller ağa geçer. Tubulus proksimalis teki bu geri emilim işlevini biraz daha detaylandırabiliriz. Şöyleki: Su ve proteinler normal diffuzyonla veya pinasitoz vezikülleri halinde hücreye alınır, lizozomlarla kaynaşır, enzimatik parçalanmaya uğratılır ve böylece atılan idrarda protein bulunmaz. Sodyum ve klor iyonlarının büyük bir kısmının geri emilmesi su ile gerçekleşir, bu olguda bazal katlantılar önemli işlev görür, genişlemiş olan bazal katlantı alanlarına iyonlar pompalanır, böylece hypertonik duruma gelen aralıklar hücreden devamlı su çeker. Bu aktif olaylar için gerekli enerji hücrede sıkca bulunan mitokondriyonlardan ATP yoluyla sağlanır. Diğer taraftan tüpleri dıştan sarmış bulunan peritubuler kapiller ağ örgüsü içindeki yüksek viskoziteli kanın (buradaki kanın ultrafiltrattan sonraki kan

19 19 olduğunu hatırlayınız!!) oluşturduğu güçlü ozmotik basınç da hem reabsorbe edilen sıvı miktarının artışına hem de damar sistemine geri dönüşümüne etkili biçimde katkı sağlar. 3. Henle kulpu: Medullaya yakın olan nefronların ( jukstamedullar nefronlar ) Henle kulpu uzundur, korteksin üst kısımlarındaki nefronların ( kortikal nefronlar ) Henle kulpları ise kısadır. Bu iki bölge arasında kalan nefronların (intermedier nefronlar) henle kulpları ise orta uzunluktadır. İnen (descendens) ve çıkan (ascendens) olmak üzere iki kol halindedir. Nefron un proksimal ve distal tubulusları arasında yer alan U harfi biçimindeki bölümdür. Bu nedenle başlangıç kısmı proksimal tubul e bitiş kısmı ise distal tubul e benzer yapıdadır. Henle kulpu da reabsorbsiyon yeteneğindedir. Henle kulpu idrarın hipertonikleştirildiği başlıca yerdir, böylece vücut suyunun korunması sağlanır. Süzülmüş suyun %15 i, NaCl, K, Ca ve HCO3 in %25 i bu bölümde emilir. İnen (descendes) kol: Tubulus proksimalis in kıvrımlı uzantısından (pars kontorta) sonraki düz (pars rekta) parçasının birdenbire daralmasıyla oluşur (tubulus proksimalisin düz kısmı yaklaşık 60 mikron çaplı iken birdenbire 12 mikron çapa iner ve Henle kulpunun inen ince koluna dönüşür). Medullada bulunur. Çapı en dar olan tüptür. Bu tüpün duvarı tek katlı yassı, çekirdekleri lumene doğru şişkinlik yapmış epitel hücreleriyle örtülmüştür. Bu tek katlı yassı epiteller seyirleri sırasında bulundukları seviyeye göre; boyut, interdigitasyon, mikrovillus ve içerdikleri organeller bakımından birbirlerine göre farklılıklar arzedebilirler. Bu morfolojik farklılıklar tüpün görevi ile ilgili aktif veya pasif durumunu yansıtabilir. Kesitlerde kapillar damarlarla karıştırılabilir. Ancak kapillar endotellerinin çekirdekleri heterokromatiktir ve sitoplazmaları da çok daha azdır. İnen henle çekirdekleri ise daha açık renktedir. ince kol kalın kol Henle kulpunun çıkan (ascendes) kolu ; bu da düz parçadır ve medullada uzanır. İnen ince kol bir U dönüşü yaparak kortekse doğru yönelir ve çıkan kol adını alır, ait olduğu korpuskulum renise doğru gider ve korteks sınırında tubulus distalis in düz parçasına karışır. Henlenin çıkan kolu başlangıçta inen kol yapısındadır, bir müddet böyle seyrettikten sonra daha geniş çaplı olur, duvarındaki tek katlı yassı epiteller tek katlı kübik epitele dönüşür, bunların hücre sınırları iyi belirgin değildir, sitoplazmaları asit boyalarla koyu tonda, pembe boyanır.

20 20 Suyun emilim inen kolda, tuzlar ve üre emilimi ise çıkan kolda gerçekleşir. Henle kulpunun inen ince kısmı suya karşı geçirgen iken suda erimiş maddelerin geçişine karşı dirençlidir. Çıkan Henle kısmı ise; su için geçirgen değildir, buna karşın suda erimiş maddeler için ( tuz, üre ) geçirgendir. Bu nedenle böbrek korteksinde kan plazması gibi izotonik olan interstisyel sıvı (doku sıvısı), medullada papilla yönüne doğru gidildikce hipertonik duruma geçer. Başka bir deyişle; korteks-medulla sınırından başlamak üzere papillanın ucuna kadar doku sıvısının ozmotik basıncı artar. Bu suretle kanalcıkların lumenindeki primer idrar, papillaya doğru tuz ve üre gibi maddeler bakımından zenginleşir ve yoğunluk kazanır. Çıkan Henle bölümünde aktif transport yoğun olduğundan bu hücreler mitokondriyon ve ATP yönünden dikkat çekicidir, tuzlar ve üre bu bölümde aktif olarak interstisyuma pompalanır ve böylece ara dokuda tuz konsantrasyonu yükselir. 4. Tubulus distalis: Çıkan Henlenin devamı olan düz parça ile ondan sonraki kıvrımlı parçadan ibarettir. Kortekste bulunurlar. Tubulus proksimalisden daha kısa olduğundan (5-8 milimetre) kesitlerde az görünür. Epiteller de daha kısa kübik şekillidir. Hücreler az sayıda mikrovillus içerdiğinden fırça kenar şekillenmemiştir, bu nedenle lumen daha geniştir. Bu özellikler tubulus proksimalise göre daha az reabsorbsiyon yaptığına işaret eder. Yuvarlak nukleuslar apekse yakın konumdadır. Sitoplazmaları daha soluk renkte boyanır. Henle nin çıkan, kalın kolu kortekse girince tubulus distalisin düz parçası olarak devam eder ve ait olduğu böbrek cisimciğinin damar kutbuna doğru ilerler ve orada afferent arter ile yakın ilişki kurarak birlikte jukstaglomeruler aygıtı oluştururlar ( aşağıda açıklanacak). Tubulus distalis jukstaglomeruler aygıtı oluşturduktan sonra yoluna kıvrımlı (pars contorta) olarak devam eder ve daha sonra, korteks-medulla sınırında, tubulus konnektivus a dönüşür. Hücrelerin bazal yüzü sitoplazma içlerine doğru derin invaginasyonlar gönderir. Hücrenin bazalinde bol miktarda bulunan mitokondriyonlar ; damar sistemi yönünde aktif bir sıvı transportunun varlığını ortaya koyar. Gerçektende; adren korteksinden salgılanan aldosteron ve hipofiz arka lobundan salgılanan antidiüretik hormon (ADH) kontrolunda öncelikle elektrolitlerin ( Na, K, Cl ) ve suyun atılmasında duyarlı bir ayarlama yapılır. Tubulus distalis elektrolitlerin geri emilimini sağlamak suretiyle su ve tuz metabolizmasında önemli rol oynar.

21 21 Juxtaglomerular apparatus: Tubulus distalis, böbrek cisimciğinin damar kutpunda, ait olduğu nefronun a. afferentia'sına doğru seyreder ve onunla bir noktada yakın temas eder. Temas noktasında hem distal tüpün hemde a.afferentia nın yapısında meydana gelen bazı değişiklikler sonucunda juxtaglomerular apparatus (glomeruluma yakın-bitişik apparat) adı verilen küçük bir yapı oluşur. Jukstaglomeruler aparat başlıca şu 3 yapıdan oluşur : 1. A. afferens'in glomeruluma giriş yerinde (az sayıda da efferens arteriol duvarında ), media tabakasındaki birkaç sıra epiteloid hücreler ( jukstaglomeruler hücreler ): Afferent arter mediasındaki düz kas hücreleri, glomerüle giriş yerinde farklılaşarak, bol granüllü ER, iyi gelişmiş Golgi aygıtı olan ve sitoplazmasında PAS + boyanan yuvarlak granüller içeren epiteloid hücrelere ( jukstaglomerüler hücreler) dönüşür. JG hücreler damarı bir yaka gibi kuşatır, bu bölgede membrana elastika interna kaybolur, bu hücreler ile kan arasında sadece endotel hücreleri ve bazal lamina bulunur. Bu bazal lamina aynı zamanda temas yerindeki makula densa hücrelerinin ve ekstraglomeruler mezangial hücrelerin (goormaghtigh hücrelerin) bazal laminası ile devamlıdır. Epiteloid, makula densa ve ekstraglomeruler mezangial hücreler arasındaki bu histolojik ilişki fonksiyonel ilişkinin de bulunduğuna işaret etmektedir. Afferent arter duvarındaki bu epiteloid hücreler ; böbrek içi kan volümünün azalması yani renal iskemi sırasında veya genel dolaşım sistemi kan basıncının düşmesi halinde, kan basıncının yükselmesini sağlayan bir madde olan renin salgılar. Renin salgılanmasının regülasyonu tartışmalıdır. Baroreseptör teoriye göre; epiteloid hücreler gerilmeye duyarlıdır, kan basıncının artması renin salgılanmasını inhibe eder. Makula densa teorisine göre; tubulus distalis'deki sıvının bileşimi renin salgılanmasını düzenler. Renin ; bir kan plazma proteini olan angiotensinojen i (karaciğerde üretilir) anjiotensin I e çevirir. Akciğerlerden salınan dönüştürücü bir enzimde (konvertin) anjiotensin I i anjiotensin II ye çevirir, bu da; damar büzücü etki gösterdiğinden kan basıncını yükseltir ( anjiotensin II böbreküstü bezi korteksinde zona glomeruloza hücrelerini etkileyerek aldosteron salgılanmasını uyarır, aldosteron distal tüpcüğe etki ederek lumendeki sodyum iyonunun içerdeki potasyum iyonuyla değişimini sağlar). JG hücreler bazı türlerde eritropoietin hormonu da salgılar. Bazı araştırmacılara göre ise eritropoietin hormonu peritubüler kılcal damar ağı endotellerinden salgılanır. Daha önceleri bu hormonun ekstraglomeruler mezangial hücreler tarafından salgılandığı sanılıyordu. Eritropoietin hormonu kana verildiğinde kemik iliğinde eritrosit yapımını uyarır. 2. Glomerulumun damar kutbunda, afferent ve efferent arterler arasındaki köşede yerleşik ekstraglomeruler mezangial hücreler (Goormaghtigh hücreler, lacis hücreleri) :

22 22 Ekstraglomeruler mezangial hücreler ; epiteloid hücreler ile makula densa hücreleri arasında bulunan, birbiri üzerine kümelenmiş, küçük uzunca yassı biçimli, sınırları az belirgin hücrelerdir. Nukleus düzensiz yassı-ovoid şekillidir, sitoplazmaları azdır, az miktarda küçük granüller de içerebilirler. Dıştan bazal membran ile sarılıdırlar. Bunlara ayrıca Gormatig hücreler, lacis hücreleri gibi isimler de verilmektedir. Fonksiyonları tam olarak bilinmemekle beraber makula densa hücreleri ile epiteloid hücreler arasında bilgi taşımacılığı yapabilirler. Eskiden eritropoietin hormonu salgıladıkları yönünde bildirimler vardı. 3. Tubulus distalis'in afferent artere temas yerindeki makula densa : a. afferentia'ya temas noktasındaki tubulus distalis'e ait hücreler değişime uğrayarak makula densa adını alırlar. Buranın epitelleri sık bir şekilde yan yana bulunan dar ve yüksek prizmatik hücrelerden yapılmıştır. Çekirdekler birbirine yakın duruşlu olduğundan bu hücreler daha koyu renkte görünürler. Golgi kompleksi ve bazı granüller bazal konumdadır. Bu hücrelerde organeller azalmıştır, bazal lamina ince, kopuntuludur, bazen bulunmayabilir, bazal yüz kıvrımları azdır. Makula densa hücreleri apikal yüzleri ile kanal lumeninden geçen idrarla temastadır. Bazal yüzleri ise afferent arter duvarındaki epiteloid hücrelere ve Goormaghtigh hücrelere komşudur. Tubül içinden geçen idrarın evsafı hakkında epiteloid hücrelere bilgi aktarır.

23 23

24 24 5. Tubulus connectivus: Tubulus distalis'i toplayıcı borulara bağlar, çok kısa olduğu için histolojik preparatlarda her zaman belirgin değildir. Kesitlerde, korteks medulla sınırında bazen raslanır. Hücre sınırları belirgin, sitoplazmaları açık renk boyanan kübik şekilli hücrelerle döşenmiştir. Bazı yazarlar bunları nefronun son bölümü olarak kabul ederken bazıları da toplayıcı borucukların başlangıcı kabul ederler.

25 25 B. Toplayıcı kanallar ( Tubulus collectivus): Kalın henle Tubulus kollektivus (internet ten alınmıştır) Nefron larda üretilen idrar; toplayıcı kanallar (tüpler) vasıtasıyla kaliks minores lere aktarılırlar. Toplayıcı kanallar medullada ve medullanın korteks içine doğru gönderdiği medullar radiuslar (Ferrein ışınları) içinde bulunurlar. Düz seyirlidirler, bu nedenle medullaya çizgili bir görünüm kazandırırlar. Bulundukları yere göre; korteks toplama boruları (medullar radiyuslar içindekiler), dış medulla toplama boruları ve iç medulla toplama boruları diye bölümlenebilirler. Her nefronun birleştirici parçası ( tubulus connectivus ) medullar radyuslar içindeki küçük bir toplama borucuğuna açılır ( bir toplama borucuğuna 7-10 kadar tubulus connektivus bağlanır ), başka bir ifadeyle, toplayıcı borucukların sayısı nefron sayısından azdır. Bu ilk toplama boruları derinlere doğru ilerledikce birbirleriyle birleşerek daha geniş toplama borularını ( bunlar; tubulus collectivus olarak adlanırlar; geri emilim, idrar yoğunlaştırma işlemleri bunlarda da devam eder ), bunlarda medulla ucuna doğru yaklaştıkca, bir taraftan da kendi aralarında tekrar birleşerek (7-8 tanesi) daha geniş çaplı toplama borularını ( bunlara ise; duktus papillaris veya duktus Bellini ler adı verilir ) oluştururlar. Nihayet her papilla renaliste oluşan,yaklaşık adet, duktus papillaris'ler taşıdıkları hakiki idrarı minör kalikslere dolayısıyla pelvis renalis'e area cribrosa adı verilen delikciklerle boşaltır. Toplayıcı kanalların duvarları ; hücre sınırları iyi belirgin olan, başlangıçta tek katlı yassı/kübik iken sonlara doğru prizmatiğe değişen epitellerle döşelidir. Toplayıcı kanalların duvarında iki tip hücre bulunur:

26 26 1. Asıl toplayıcı kanal hücreleri ( light cells, collecting duct or CD cells): Toplayıcı kanalların asıl hücreleridir, açık renk boyanırlar, bazalde girinti çıkıntılara sahiptir., apikalde birkaç kısa mikrovillus bulunabilir, çekirdekleri yuvarlak ve merkezi konumlu, sitoplazmaları genelde soluk boyalıdır. Küçük yuvarlak mitokondriyonlar içerirler. Bu hücreler antidiüretik hormon (ADH) ile regüle edilen birçok su kanallarına sahiptir ( bir hidrofobik transmembran protein olan aquaporin bu hücrelerin apikal yüzünde (AQP-2) ve bazolateral yüzlerinde (AQP-3, AQP-4 ) bol miktarda bulunurlar ve su kanallarını oluştururarak idrardaki fazla suyu ve sodyumu absorbe ederler, potasyumu salgılarlar. AQP-1 ise tubulus proksimalis epitellerinde, ayrıca hepatosit ve alyuvar membranında bulunur ve benzer görev üstlenir. 2. Duvarı oluşturan bu soluk boyalı esas hücreler arasında,seyrek olarak gözlenen, koyu sitoplazmalı hücreler de bulunur. Kortekse yakın bölümlerde daha sıkca gözlenen, papillaya yakın kısımlarda ise hiç gözlenmeyen, bu koyu hücrelere İnterkalar hücreler de denir, bunlar daha çok mitokondiriyon içerirler, apikal sitoplazmalarında küçük veziküller ve mikrovllislar gözlenir. Bu interkalar hücreler hidrojen (a-intercaleted cells) veya bikarbonat (b-intercaleted cells) iyonları sekresyonu ile ilgilidirler, tüp içindeki idrarın asit veya alkali oluşuna göre davranarak onu nötralize ederler.toplayıcı duktus epitellerinde a tiplerine kıyasla b-intercaleted hücrelerin daha sık bulunduğu bildirilmiştir. Ayrıca lumenden potasyumu geri emerler. İDRAR BOŞALTIM YOLLARI Böbrekte şekillenen idrar en son toplayıcı kanal olan duktus papillarisler ile area criprosa adlı delikciklerden küçük ve büyük kaliksler, pelvis renalis, ureter'ler, vesika ürinarya ve üretra yoluyla boşaltılır. Bu iletim yollarından vesica urinaria da (mesane) idrar geçici bir süre için depo edilir. Hepside yapı olarak tubuler organların genel yapısına uyarlar. İçte tunika mukoza, ortada tunika muskularis ve dışta tunika adventisya dan oluşan duvar yapısına sahiptirler. Hepsinin ortak özelliği tunika muskularis'lerinin iyi gelişmiş olmasıdır. Duvar kalınlıkları proksimalden distale doğru gittikce artar. İdrar yollarının tek tek özellikleri şöyledir KALİKSLER VE PELVİS RENALİS

27 27 Embryolojik gelişimine bağlı olarak, memeli böbrekleri tek papilla renalis e (at, koyun, keçi, köpek,kedi, rat) veya çok sayıda papilla renalis e(sığır, domuz, insan) sahip olabilirler. Tek papillalı memelilerde papilla renalis direkt olarak pelvis renalis e açılır. Çok papillalılarda ise, her papilla küçük bir boşluğa (minör kaliks), onlar birleşerek daha geniş birkaç boşluğa (major kaliks), onlarda pelvis renalis e açılırlar. İnsan böbreğinde 8-20 kadar papilla renalis vardır. Her papillanın area cribrosa adını verdiğimiz delikciklerinden süzülen idrar minör kaliks ( calices minores) adı verilen boşluklara geçer, minör kalikslerde kendi aralarında birleşerek (2-4 adet) major kaliks ( calices majores) oluştururlar. Major kalikslerin devamı olan, böbrek hilusunu tamamen doldurmıuş bulunan huni şeklindeki büyük boşluk ise pelvis renalis dir. Bu huninin daralan son ucu ureter adını alır ve hilustan böbreği terkeder. Kalikslerin ve pelvisin duvarı içten dışa doğru; 1. T. mukoza, 2. T. muskularis ve 3. T. adventisya tabakalarından oluşmuştur. 1. Tunika mukoza : Tunika mukoza nın sadece lamina epitelyalis ve lamina propriya katmanları vardır (lamina muskularis mukoze ve lamina submukoza bulunmaz ). Duktus papillaris lerin tek katlı prizmatik epiteli papilla renalis lerin dış yüzünde çok katlı değişken epitel e ( transisyonel, değişici, miks epitel) dönüşür, buradan renal kaliksler üzerine atlayarak pelvis renalis, ureter, mesane, urethrada da devam eder. Bu epitel kaliks ler ve pelviste incedir (2-3 sıralıdır). En alttaki epiteller, ışık mikroskopta seçilemeyen, ince bir bazal membran üzerine otururlar. Lamina

28 28 propriya; kollagen iplik demetleri ve elastik iplik ağları, yer yer yaygın lenfoid doku içeren bir bağ dokusudur. Epitel içine mikroskopik papillalar göndermez, bez içermezler. 2. Tunika muskularis : İki katlı, düz kastır. Longitudinal seyreden iç kat minör kaliksin papillaya birleştiği noktadan itibaren başlar. Sirküler seyreden dış tabaka papillalar etrafında ince bir spiral seyirli kas halkası yaparaktan seyrine devam eder. Her iki katman birbirinden elastik liflerden zengin ince bir bağ dokusu ile ayrılmıştır. Bunların periodik olarak kasılmaları idrarın duktus papillarislerden kaliks ve pelvise doğru iletilmesine yardım eder, aynı zamanda ; pelvisteki idrarın geri böbrek dokusu içine geçmesini de önler. Pelviste bu kas katmanları biraz daha kalınlaşmış olarak devam eder. ( not: tunika muskularis idrar boşaltım yollarının hepsinde de içte longitudinal, dışta sirküler seyirli düz kas tabakalarından oluşmuştur(iki katlılık durumunda). Bu organizasyonun sindirim sistemi tüpünde ters olduğunu hatırlayınız!). 3. Tunika adventisya : İçinde kan ve lenf damarları, sinir telleri bulunan gevşek bağ dokusudur. Yağ hücrelerinden zengindir. Kan damarları kas katmanını geçerek propriya içinde zengin bir kapillar ağı oluştururlar. Adventisya böbreği saran fibröz kapsüla ile devam eder. URETER ler Pelvis renalis in tüp şeklinde bir devamıdır. İdrarı pelvis renalis ten mesane ye taşıyan yaklaşık cm uzunlukta sağlı sollu seyreden bir çift tüptür. Devamı olduğu pelvis renalis gibi; t. mukoza, t. muskularis ve t. adventisya katmanları vardır.

29 29 1. T. mukoza : Gerilince silinen 6 kadar longitudinal kıvrım bulunur, bu nedenle organ boş iken lumen yıldız şeklinde dürümlü görülür. Lamina epitelyalis; çok katlı değişken yani miks özelliktedir. Epitel örtüsü 4-5 sıradır. Lamina propriya renal pelvisdekinin benzeridir. 2. T. muskularis : Ureterin 2/3 üst kısmı, pelviste olduğu gibi içte longitudinal dışta sirküler seyirli iki tabakalıdır ( pelvisten farkı: bu tabakalar biraz daha kalındır). Ureterin alt 1/3 kısmında ise, dış sirküler katın dışında, longitudinal seyirli 3. Bir düz kas katmanı daha başlar (mesanede de devam eden bu tabakaya Waldeyer tabakası adı da verilir). Ureter oblik şekilde mesaneye girerken (intramural kısım) ortadaki sirküler kas katmanı kaybolur, iç ve dıştaki longitudinal düz kas katmanlarının kasılması ile ureter lumeni genişler ve idrar mesaneye akar. Ureter mesane duvarını oblik olarak geçer, mesane içinde idrar basıncı fazla olduğunda mesane mukozası ureter açılışını otomatik olarak kapatır, bu valf mekanizma mesanedeki idrarın uretere geri kaçmasını önler, dolayısıyla; mesanedeki olası enfeksiyonların böbrek yönünde yayılması engellenmiş olur. 3. T. adventisya : Ureterler genelde retroperitoneal adipöz doku içine gömülü olduklarından adventisyaları; birçok damar ve sinir dallarının yayıldığı, bolca yağ hücresi içeren gevşek bağ dokusudur. Yer yer küçük sinir ganglionları bulunabilir. Çevre bağ dokusu ile devam ederek organı çevresine bağlar. VESICA URINARIA ( MESANE)

30 30 Sağ ve sol her iki ureterle böbreklerden gelen idrar geçici bir süre için mesanede depolanır. İdrar için genişleyebilir bir rezervuar olan mesane kavum pelvis içinde bulunur. Biçimi ve boyutu idrar doluluk durumuna göre değişir. İki adet ureterler için bir adette urethra için (orificium urethralis interna) olmak üzere üç açılış yeri vardır. Üçgen şeklindeki bu üç açılış yeri arası trigone adını alır, burası düzdür, diğer kısımlara göre kalınlığı sabittir, organın boş veya dolu oluşuna göre değişmez, boş iken foldlar göstermez. Bu farklılık tirigone nin embriyolojik orijininin farklı oluşunun sonucudur. Trigone bölgesi embriyonik mesonefrotik kanallardan, diğer mesane kısımları ise cloaca dan orijin alır. Duvar yapısı ureter gibi, ancak daha kalındır. 1. T. mukoza : Daha önceki kısımlar gibi miks (değişken) özelliktedir. Lamina epitelyalis, organ boş iken, 6-8 sıralıdır. Organ idrarla doluyken, epitel kalınlığı azalır. Hücreler birbirlerine desmozomlarla ve yüzey interdigitasyonlarıyla sıkıca bağlanmışlardır. Yüzeyel hücrelerde desmozomlar daha sık bulunur. Ayrıca, en üst sıradaki epitellerin apikal sitoplazmalarında, desmozomal bağlantılara doğru uzanan sık tonofilamanlar ve küçük veziküller (bu veziküller gerilme sırasında reserv hücre membranı olarak kullanılır) içeren kısmı krusta adını alır.

31 31 Değişici epitelin bu şekildeki yapısı kesede idrar biriktiği zaman hücrelerinin birbirleriyle bağlantılarını kaybetmeden, yırtılıp kopmaksızın yerlerini ve şekillerini değiştirmelerine olanak sağlar. Krusta tabakası aynı zamanda su ve tuzların her iki yönde diffüzyonunu önleyici bir bariyer olarakda görev yapar, yani impermealb dir. En üst sıradaki bu hücreler mekanik ve kimyasal etkilerle harap olup ölünce idrara düşer (desguamasyon). İnce bir bazal membran üzerine oturmuş olan en alt sıradaki kübik/prizmatik bazal hücrelerin mitozu ile ölen hücrelerin yeri takviye edilir. Lamina propriya; kollagen iplik demetleri ve elastik ipliklerden zengin bağ dokusudur. Mikroskopik papillalar oluşturmaz. Propriya içinde yer yer küçük lenf folikülleri bulunabilir. Propriya içinde yer yer kısa epitel çöküntüleri görülebilirsede, gerçek bezlere raslanmaz. Lamina muskularis mukoze ve submukoza bulunmaz. Ancak muskularis tabakasına yakın kısımları daha gevşek bir yapıdadır, bundan dolayıda organ boşken mukoza dürümlü bir yapı gösterir. 2. T. muskularis : Mesanede kas tabakası oldukca güçlüdür ve üç tabakalıdır. İçte longitudinal, ortada sirküler, dışta yine longitudinal seyirli düz kas katmanları bulunur. Kas telleri arasında oldukca bol endomizyum bulunur. Ayrıca her üç katman arasındada geniş gevşek bağ dokusu vardır. Yani kas örgüsü gevşek ve dağınık bir görünüm arzeder ( bu yapı tüm üriner boşaltım yolları için de geçerlidir, bu durum mesane ve ureterin doluluk durumunda aşırı genişleyebilmesine olanak sağlar ). Düz kas demetleri iç urethra deliği etrafında sphincter urethra internum u yapar. 3. T. adventisya : Adventisya fibro-elastik gevşek bağ dokusudur. Damar, sinir dallarından zengindir. Sempatik, parasempatik küçük ganglionlar bulunabilir. Pelvis renalis, ureter ve mesane retroperitonealdir. Tunika seroza ( peritonun visseral yaprağı ) sadece mesanenin üst yüzünü örtmüştür. URETHRA Mesanede geçici olarak biriktirilen idrar urethra ile dışarıya boşaltılır. Erkek ve dişi üretrası birçok yönden birbirinden farklıdır. Kadında sadece idrar boşaltma yolu iken, erkekte ek olarak genital boşaltma yolu olarak da işlev görür. Erkek üretrası; Yaklaşık cm uzunluğundadır. Proksimalden distale doğru; pars prostatika, pars membranesea ve pars spongioza (kavernoza) bölümlerine ayrılır. Pars prostatika; prostat içinde seyreden yaklaşık 3-4 cm lik bölümdür, prostat bezlerinin ve genital boşaltma yollarının salgısını burada alır. Bu bölümün epiteli daha önceki bölümlerdeki gibi, transisyonel epiteldir. Pars membranesea; prostat çıkış yerinden korpus spongiozum penis in bulbus una kadar olan kısa (1 cm) bölümdür, ürogenital diafram içinde seyreder ve onun çizgili kaslarıyla sarılmıştır

32 32 ( çizgili kaslar bu bölgede,istemsiz çalışan, sphincter urethra externum u yapar). Değişici epitelyum bu bölümde son bulur, çok katlı veya yalancı çok katlı pirizmatik epitelyum ile döşelidir. Başka bir deyişle; epitel örtüsü üriner boşaltım yollarndan ziyade genital boşaltım yollarına benzer. Pars spongioza; bulbus penis den itibaren penis boyunca uzanan yaklaşık 15 cm lik bölümdür. Penisin korpus spongiozum u ile kuşatılmıştır. Lamina epitelyalisi yalancı çok katlı pirizmatiktir, sadece son uc kısminda çok katlı yassı epitele dönüşerek penisin derisiyle devam eder. Urethranın bu bölümüne müköz salgılı urethral bezlerin (glands of Litre) ve erkek eklenti bezlerinden Cowper bezinin (gl. bulbourethralis) kanalları açılır. Erkek urethrası duvarının ureter ve mesaneden diğer yapısal farklılıkları şöyledir: Tunika mukoza her üç bölümde de vardır. Tunika muskularis ilk iki bölümünde vardır ( içte longitudinal dışta sirküler seyirli düz kastır, sirküler kaslar mesane boynunda bir şifinkter oluşturur ), son bölümde muskularisin yerini penisin kavernöz dokusu alır. Urethra nın tipik bir adventisya tabakası yoktur, prostatik bölümde prostat stromasıyla, membranöz kısımda çizgili kas şifinkteriyle, kavernöz kısımda penisin kavernöz dokusuyla kuşatılmıştır. Mukozanın lamina epitelyalis i; ilk iki bölümde çok katlı değişken, son bölümde çok katlı pirizmatik tiptir, orifisyum uretralis eksterna'dan itibaren çok katlı yassı tipe dönüşür. Epitel hücreleri arasında yer yer müköz kadeh hücreleri bulunur. Lamina propriya; elastik liflerden zengin gevşek bağ dokusudur. Çoğu longitudinal seyirli düz kas demetleri bulunur. Pars spongiozanın arka duvarında propriya içinde müköz bezler (gll. urethrales, Littre bezleri) bulunur. Dişi üretrası;

33 33 (Dişi urehtası; etrafında ne prostad dokusu ne de erektil doku olmadığına dikkat ediniz) 3-5 cm uzunlukta, 6 mm çapında kısa bir tüpdür. Vestibulum vaginaya, Clitoris in gerisinde açılır. Erkek üretrasından daha kalındır. Mukoza uzunluğuna kıvrımlar yapar. Epitel başlangıçta çok katlı değişken, daha sonra çok katlı pirizmatik tip olur, açılış yerinde çok katlı yassı olur. Lamina propriya elastik liflerden zengin gevşek bağ dokusudur, içinde birçok bez kriptleri vardır, bunlar müköz bezlerdir (Littre bezleri), epiteller arasında da müköz salgılı hücreler bulunur. Propriya damarlardan çok zengindir, özellikle iyi gelişmiş venöz ağlar vardır, bunlar erektil doku karekterindedir. Tunika muskularis; içte longitudinal dışta sirküler seyirli düz kas demetlerinden oluşmuştur. Distal kısımda bu tabakalara bir çizgili kas şifinkteri eklenir. KAYNAKLAR 1. Gartner, L.P., Hiatt, J.L., Color Textbook of Histology, Third Ed., Saunders, Ross, M.H., Pawlina, W., Histology A Text and Atlas, Lippincott Williams and Wilkins, 5. Ed., Baltimore, 2006.

34 34 3. Kierszenbaum, A. L., ( Çeviri Edit: Ramazan Demir), Histoloji ve Hücre Biyolojisi- Patolojiye Giriş-, Palme Yayıncılık, Ankara, Junqueira, L.C., Carneiro, j., (Çeviri Edit: Yener Aytekin), Temel Histoloji, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, Tekelioğlu M. Özel Histoloji, İnce yapı ve gelişme, Antıp A.Ş. yayınları, Beresford WA. Lecture notes on Histology, Blackwell Scientific Publ. Oxford, Demir R., İnsanın Gelişimi ve İmplantasyon Biyolojisi, Palme Yayıncılık,1995, Ankara Erbengi T., Histoloji II, Beta Basım Yay. Dağ. A.Ş., 1985, Ankara. Erkoçak A. Özel Histoloji. 4.baskı. Ankara:Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Basımevi Johnson, Kurt E., Histology and Cell Biology, 2. Ed., NMS series, Harwal Publ. Comp., Pennsylvania, Leeson TS, Leeson CR, Paparo AA. Text/Atlas of Histology. Canada: WB Saunders Co Spring-Mills, E.J., Microskopic Anatomy, part 2, Suny Health Science Center-Department of Anatomy and Cell Biology State University of New York, Paker Ş. Histoloji. 2.baskı. Bursa: Uludağ Üniversitesi Basımevi Sadler TW. Medical Embryology. 6th ed. USA: Williams & Wilkins Johnson, K.E., Histology and Cell Biology, Harwal Publishing Company, Malvern, Pennsylvania, Tanyolaç, A., Özel Histoloji, Yorum Basın Yayın Sanayi Ltd. Şti., Ankara, Erbengi, T., Histoloji 2, Beta Basım Yayım A.Ş., İstanbul, 1985.

ÜRİNER SİSTEM HİSTOLOJİSİ. Prof.Dr.Yusuf NERGİZ

ÜRİNER SİSTEM HİSTOLOJİSİ. Prof.Dr.Yusuf NERGİZ ÜRİNER SİSTEM HİSTOLOJİSİ Prof.Dr.Yusuf NERGİZ SUNUM PLANI Üriner sistem hakkında genel bilgi Böbrek kan dolaşımı Böbrek histofizyolojisi Böbreklerin morfolojik yapısı (Kapsula,korteks,medulla nefron ve

Detaylı

ÜRİNER SİSTEMİ. Yrd. Doç. Dr. Kadri KULUALP Yrd. Doç. Dr. Önder AYTEKİN

ÜRİNER SİSTEMİ. Yrd. Doç. Dr. Kadri KULUALP Yrd. Doç. Dr. Önder AYTEKİN ÜRİNER SİSTEMİ Yrd. Doç. Dr. Kadri KULUALP Yrd. Doç. Dr. Önder AYTEKİN ÜRİNER SİSTEM Vücutta, hücresel düzeyde gerçekleşen kimyasal olaylar sonucunda ortaya çıkan başta üre olmak üzere diğer atık maddeler

Detaylı

Üriner sistem: İdrarı oluşturan (böbrekler) İdrarı ileten organlar (Üreterler, vezika ürinarya ve üretra). Sistemin organları, organizmada

Üriner sistem: İdrarı oluşturan (böbrekler) İdrarı ileten organlar (Üreterler, vezika ürinarya ve üretra). Sistemin organları, organizmada ÜRİNER SİSTEM Üriner sistem: İdrarı oluşturan (böbrekler) İdrarı ileten organlar (Üreterler, vezika ürinarya ve üretra). Sistemin organları, organizmada metabolizma sonucu oluşan son ürünlerin kandan süzülmesini

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM 1-BÖBREK(2) 2-ÜRETER(2) 3-İDRAR KESESİ 4-ÜRETHRA

ÜRİNER SİSTEM 1-BÖBREK(2) 2-ÜRETER(2) 3-İDRAR KESESİ 4-ÜRETHRA ÜRİNER SİSTEM 1-BÖBREK(2) 2-ÜRETER(2) 3-İDRAR KESESİ 4-ÜRETHRA ÜRİN Üre Ürik asit Kreatinin Belirli yabancı maddeler ve onların parçalanma ürünleri Elektrolitler Su(Değişik miktarda) BÖBREĞİN ÖNEMLİ Ürin

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3

ADIM ADIM YGS LYS Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3 ADIM ADIM YGS LYS 184. Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3 2) Geri Emilim (Reabsorpsiyon) Bowman kapsülüne gelen süzüntü geri emilim olmadan dışarı atılsaydı zararlı maddelerle birlikte yararlı maddelerde kaybedilirdi.

Detaylı

Boşaltım Sistemi Fizyolojisi = Üriner Sistem Fizyolojisi

Boşaltım Sistemi Fizyolojisi = Üriner Sistem Fizyolojisi Boşaltım Sistemi Fizyolojisi = Üriner Sistem Fizyolojisi Boşaltım Sisteminin Görevleri Vücut sıvılarının hacmi ve içeriğinin korunması, kan basıncının dengede tutulması, ph ının dengede tutulması, su-tuz

Detaylı

Boşaltım Sistemi Fizyolojisi

Boşaltım Sistemi Fizyolojisi Boşaltım Sistemi Fizyolojisi 1 Boşaltım sistemi (üriner sistem) Homeostasise katılan en önemli organ sistemlerinden biridir. Vücut sıvılarının hacim ve içeriğinin kontrolü Kan basıncının düzenlemmesi ph

Detaylı

Boşaltım Sistemi Fizyolojisi

Boşaltım Sistemi Fizyolojisi Boşaltım Sistemi Fizyolojisi 1 Boşaltım sistemi (üriner sistem) Homeostasise katılan en önemli organ sistemlerinden biridir. Vücut sıvılarının hacim ve içeriğinin kontrolü Kan basıncının düzenlemmesi ph

Detaylı

8 Boşaltım Sistemi Fizyolojisi

8 Boşaltım Sistemi Fizyolojisi ÜNİTE 8 Boşaltım Sistemi Fizyolojisi Bu üniteyi çalıştıktan sonra, Amaçlar Nefronların yapısını ve idrar oluşumunu, Glomerul filtrasyon hızı ve klirens kavramını, Jukstaglomeruler aparatus ve renin-anjiotensin

Detaylı

Özofagus Mide Histolojisi

Özofagus Mide Histolojisi Özofagus Mide Histolojisi Sindirim kanalını oluşturan yapılar Gastroıntestınal kanal özafagustan başlayıp anüse değin devam eden değişik çaptaki bir borudur.. Ağız, Farinks (yutak), özafagus(yemek borusu),

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

Epitel hücreleri glikokaliks denen glikoprotein örtüsü ile çevrilidir. Epitel hücrelerinin birbirine yapışmasını sağlar. Epitel hücrelerinin üzerine

Epitel hücreleri glikokaliks denen glikoprotein örtüsü ile çevrilidir. Epitel hücrelerinin birbirine yapışmasını sağlar. Epitel hücrelerinin üzerine EPİTEL DOKU EPİTEL DOKU Birbirine bitişik hücrelerden yapılmıştır. Hücreler arası madde çok azdır. Ektoderm, mezoderm ve endoderm olmak üzere her üç embriyon yaprağından köken alır. Epitel dokusu mitoz

Detaylı

URİNER SİSTEM. BÖBREK REN (Lat.) NEPHROS (Gr.) Böbrekler Üreterler İdrar kesesi Üretra Böbrekler in görevleri

URİNER SİSTEM. BÖBREK REN (Lat.) NEPHROS (Gr.) Böbrekler Üreterler İdrar kesesi Üretra Böbrekler in görevleri URİNER SİSTEM Böbrekler Üreterler İdrar kesesi Üretra 1- Metabolizma son ürünlerin atılması Böbrekler in görevleri BÖBREK REN (Lat.) NEPHROS (Gr.) 2- Organizmanın sıvı-elektrolit dengesini regüle etmek

Detaylı

Böbreklerin İşlevi. D Si C Dr. Sinan Canan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D.

Böbreklerin İşlevi. D Si C Dr. Sinan Canan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D. Boşaltım Fizyolojisi Böbreklerin İşlevi D Si C Dr. Sinan Canan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D. scanan@baskent.edu.tr Böbrek İşlevi: Genel Bakış ş İdrar oluşumunun merkezi Homeostatik

Detaylı

Örtü Epiteli Tipleri:

Örtü Epiteli Tipleri: Tek Katlı: Tek Katlı Yassı Epitel Tek Katlı Kübik Epitel Tek Katlı Prizmatik Örtü Epiteli Tipleri: Basit Kinosilyalı Çizgili Kenarlı Yalancı Çok Katlı( Psödostratifiye) Prizmatik Epitel Çok Katlı: Çok

Detaylı

Omurgalılarda Boşaltım Organı (Böbrekler) Pronefroz böbrek tipi balıkların ve kurbağaların embriyo devrelerinde görülür.

Omurgalılarda Boşaltım Organı (Böbrekler) Pronefroz böbrek tipi balıkların ve kurbağaların embriyo devrelerinde görülür. Omurgalılarda Boşaltım Organı (Böbrekler) Omurgalıların boşaltım organları böbreklerdir. Ancak omurgalılarda pronefroz, mezonefroz ve metanefroz olmak üzere üç tip böbreğe rastlanır. Pronefroz böbrek tipi

Detaylı

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı Hücrenin fiziksel yapısı HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücreyi oluşturan yapılar Hücre membranı yapısı ve özellikleri Hücre içi ve dışı bileşenler Hücre membranından madde iletimi Vücut sıvılar Ozmoz-ozmmotik basınç

Detaylı

KALP KASI Kalpte ve kalpten çıkan büyük damarlarda bulunur. Miyofilamanların organizasyonu iskelet kasındakilerle aynıdır; histolojik kesitlerde

KALP KASI Kalpte ve kalpten çıkan büyük damarlarda bulunur. Miyofilamanların organizasyonu iskelet kasındakilerle aynıdır; histolojik kesitlerde KALP KASI Kalpte ve kalpten çıkan büyük damarlarda bulunur. Miyofilamanların organizasyonu iskelet kasındakilerle aynıdır; histolojik kesitlerde enine çizgilenme gösterirler. Kalp kası hücreleri interkalar

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN ÜRİNER SİSTEM FİZYOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Üriner Sistem Üriner sistemi iki böbrek, iki üreter, vesica urineria (idrar kesesi) ve üretra oluşturmaktadır Böbrekler kanın süzme işini yaparak idrarı

Detaylı

SAFRA KANAL SİSTEMİ VE SAFRA KESESİ. Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker

SAFRA KANAL SİSTEMİ VE SAFRA KESESİ. Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker SAFRA KANAL SİSTEMİ VE SAFRA KESESİ Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker Safra Kanal Sistemi; Safranın hepatositten safra kesesine Safra kesesinden bağırsağa aktığı Çapı giderek artan kanallar sistemi En küçük dalı,

Detaylı

Boşaltım Fizyolojisi. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

Boşaltım Fizyolojisi. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. Boşaltım Fizyolojisi Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. BÖBREĞİN GÖREVLERİ: Metabolizma sonucu meydana gelen artıkları ve zararlı maddeleri boşaltma Su ve plazma volümünü

Detaylı

ENDOTEL YAPISI VE İŞLEVLERİ. Doç. Dr. Esra Atabenli Erdemli

ENDOTEL YAPISI VE İŞLEVLERİ. Doç. Dr. Esra Atabenli Erdemli ENDOTEL YAPISI VE İŞLEVLERİ Doç. Dr. Esra Atabenli Erdemli Endotel, dolaşım sistemini döşeyen tek katlı yassı epiteldir. Endotel hücreleri, kan damarlarını kan akımı yönünde uzunlamasına döşeyen yassı,

Detaylı

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)! HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücre Hücre: Tüm canlıların en küçük yapısal ve fonksiyonel ünitesi İnsan vücudunda trilyonlarca hücre bulunur Fare, insan veya filin hücreleri yaklaşık aynı büyüklükte Vücudun büyüklüğü

Detaylı

Düz Kas. Nerede???? İçi boş organların duvarı, Kan damarlarının duvarı, Göz, Kıl follikülleri. Mesane. Uterus. İnce bağırsak

Düz Kas. Nerede???? İçi boş organların duvarı, Kan damarlarının duvarı, Göz, Kıl follikülleri. Mesane. Uterus. İnce bağırsak Nerede???? İçi boş organların duvarı, Kan damarlarının duvarı, Göz, Kıl follikülleri. Düz Kas Mesane Uterus İnce bağırsak Düz Kas İşlevleri İstemsiz kasılma Bazı düz kas hücreleri kollajen, elastin, glikozaminoglikan,

Detaylı

OMÜ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM I HAYATIN TEMELİ I HİSTOLOJİ UYGULAMA REHBERİ

OMÜ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM I HAYATIN TEMELİ I HİSTOLOJİ UYGULAMA REHBERİ UYGULAMANIN ADI: Hücreyi tanıma OMÜ TIP FAKÜLTESİ 2016 2017 DERS YILI DÖNEM I HAYATIN TEMELİ I HİSTOLOJİ UYGULAMA REHBERİ I. AMAÇ: Farklı büyüklük ve şekildeki hücre ve çekirdek tiplerinin ve genel özelliklerinin

Detaylı

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER Boşaltım Sistemi İNSANLARDA BOŞALTIMIN AMACI NEDİR? VÜCUDUMUZDAN HANGİ ATIK MADDELER UZAKLAŞTIRILIR? İDRAR SU TUZ KARBONDİOKSİT BESİN ATIKLARI ÜRE ATIK MADDELERİ VÜCUDUMUZDAN HANGİ

Detaylı

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem Prof.Dr.Mitat KOZ Mikrodolaşım? Besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması. Küçük arteriyoller her bir doku

Detaylı

HAYVANLARDA BOŞALTIM SİSTEMLERİ YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU

HAYVANLARDA BOŞALTIM SİSTEMLERİ YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU HAYVANLARDA BOŞALTIM SİSTEMLERİ YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU BOŞALTIM SİSTEMİ Kan, gözyaşı, ter gibi sıvıların tadı tuzludur çünkü hücreler arası sıvı ile çok benzer içeriğe sahiptir. Bu sıvının içeriği

Detaylı

BOŞALTIM SİSTEMİ ÜN TE 15

BOŞALTIM SİSTEMİ ÜN TE 15 ÜN TE 15 Canlıların iç dengelerini kararlı tutmak için bazı maddeleri belirli oranlarda atmalarına boşaltım denir. Boşaltımda amaç homeostasiyi sağlamaktır. y CO2 y H2 y O2 Tuz Üre Ürik asit Amonyak Safra

Detaylı

HÜCRE ZARINDA TAŞIMA PROF. DR. SERKAN YILMAZ

HÜCRE ZARINDA TAŞIMA PROF. DR. SERKAN YILMAZ HÜCRE ZARINDA TAŞIMA PROF. DR. SERKAN YILMAZ Hücre içi ve hücre dışı sıvılar bileşimleri yönünden oldukça farklıdır. Hücre içi sıvı intraselüler sıvı, hücre dışı sıvı ise ekstraselüler sıvı adını alır.

Detaylı

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111 HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111 asli.memisoglu@deu.edu.tr KONULAR HAYVAN HÜCRESİ HAYVAN, BİTKİ, MANTAR, BAKTERİ HÜCRE FARKLARI HÜCRE ORGANELLERİ

Detaylı

BOŞALTIM SİSTEMİ Metabolizma (yapım- yıkım olaylarıdır) sonucu hücrelerde ortaya çıkan zararlı artık maddelerin dışarı atılması olayına boşaltım denir. Boşaltım sistemleri canlılardaki yararsız ve zararlı

Detaylı

BOŞALTIM SİSTEMLERİ boşaltım nefridyum homeostasis 1. 2. 3. Artık ürünlerin vücut sıvılarından uzaklaştırılması böbreğin önemli işlerinden

BOŞALTIM SİSTEMLERİ boşaltım nefridyum homeostasis 1. 2. 3. Artık ürünlerin vücut sıvılarından uzaklaştırılması böbreğin önemli işlerinden BOŞALTIM SİSTEMLERİ Solunum ve sindirim olayları ile aktif hücresel metabolizma sonucunda meydana gelen artık ürünlerin organizmadan dışarı atılması olayına boşaltım denir. Omurgasız ve omurgalı hayvanlarda

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU Fizyolojiye Giriş Temel Kavramlar Fizyolojiye Giriş Canlıda meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişikliklerin tümüne birden yaşam denir. İşte canlı organizmadaki

Detaylı

EPİTEL DOKUSU. Prof. Dr. Levent ERGÜN

EPİTEL DOKUSU. Prof. Dr. Levent ERGÜN EPİTEL DOKUSU Prof. Dr. Levent ERGÜN https://www.google.com.tr/search?q=centrosome&espv=2&biw=1280&bih=918&source=lnms&tbm=isch&sa=x&ved=0ahukewjvgupqk7dsahvrd5okhsgcc- 0Q_AUIBigB#tbm=isch&q=epitehelial+cell+types&*&imgrc=leEWEd2z9XOqMM:

Detaylı

HİSTOLOJİ ATLASI UYGULAMA KILAVUZU

HİSTOLOJİ ATLASI UYGULAMA KILAVUZU HİSTOLOJİ ATLASI UYGULAMA KILAVUZU Dağıtım ve Pazarlama Adresleri http://www.fenomenyayincilik.com/ http://www.akcag.com.tr/ http://www.tumkitaplar.com/kitap/index.pl?yayinevi=153 http://www.idefix.com/kitap

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM böbrek, üreterleri, mesane (idrar keses uretradan üriniferöz tübülleri Nefron, Toplayıcı tübül BÖBREK hilum (hilus) üreter Pelvis

ÜRİNER SİSTEM böbrek, üreterleri, mesane (idrar keses uretradan üriniferöz tübülleri Nefron, Toplayıcı tübül BÖBREK hilum (hilus) üreter Pelvis ÜRİNER SİSTEM Üriner sistem iki adet böbrek, bunların üreterleri, mesane (idrar kesesi) ve uretradan oluşur. Böbrekler hayat için esasi olup, ürinin oluşması ve vücut dışına atılması fonksiyonunu görürler.

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU 11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU DUYU ORGANLARI Canlının kendi iç bünyesinde meydana gelen değişiklikleri ve yaşadığı ortamda mevcut fiziksel, kimyasal ve mekanik uyarıları alan

Detaylı

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı. Fizyoloji Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri Dr. Deniz Balcı deniz.balci@neu.edu.tr Ders İçeriği 1 Vücut Sıvı Bölmeleri ve Hacimleri 2 Vücut Sıvı Bileşenleri 3 Sıvıların Bölmeler Arasındaki HarekeF Okuma

Detaylı

HİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin

HİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin HİSTOLOJİ DrYasemin Sezgin HİSTOLOJİ - Canlı vücudunu meydana getiren hücre, doku ve organların çıplak gözle görülemeyen (mikroskopik) yapılarını inceleyen bir bilim koludur. - Histolojinin sözlük anlamı

Detaylı

ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ. Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016

ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ. Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016 ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016 Herhangi bir çözeltinin asitliği veya bazlığı içindeki hidrojen iyonunun (H + ) konsantrasyonuna bağlıdır. Beden sıvılarının asit-baz dengesi

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR ADIM ADIM YGS LYS 174. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR Dolaşım Sisteminde görev alan damarlar şunlardır; 1) Atardamarlar (arterler) 2) Kılcal damarlar (kapiller) 3) Toplardamarlar (venler) 1) Atardamar

Detaylı

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalp kası beyinden sonra en fazla kana gereksinim duyan organdır. Kalp kendini besleyen kanı aortadan ayrılan arterlerden alır. Bu arterlere koroner

Detaylı

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI Dr. Vedat Evren Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Vücut sıvıları değişik kompartmanlarda dağılmış Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Bu kompartmanlarda iyonlar ve diğer çözünmüş

Detaylı

Endokrin Sistem. Paratiroid Tiroid Pankreas Surrenal bez. Dr.Murat TOSUN

Endokrin Sistem. Paratiroid Tiroid Pankreas Surrenal bez. Dr.Murat TOSUN Endokrin Sistem Paratiroid Tiroid Pankreas Surrenal bez Dr.Murat TOSUN TİROİD VE PARATİROİD BEZLER Embriyolojik dönemde Tiroid bezi 4. hafta civarında farenks tabanında tuberculum impar ve copula arasındaki

Detaylı

ORGANA URINARIA ORGANA GENITALIA

ORGANA URINARIA ORGANA GENITALIA APPARATUS UROGENITALIS ORGANA URINARIA ORGANA GENITALIA ORGANA URINARIA Ren, Ureter, Vesica urinaria, Urethra ORGANA GENITALIA Organa genitalia masculina Testis, Epididymis, Ductus deferens, Gll.genitales

Detaylı

Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları. Doç. Dr. Ahmet Özaydın

Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları. Doç. Dr. Ahmet Özaydın Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları Doç. Dr. Ahmet Özaydın Nükleus (çekirdek) ökaryotlar ile prokaryotları ayıran temel özelliktir. Çekirdek hem genetik bilginin deposu hem de kontrol merkezidir.

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

II.Hayvansal Dokular. b.bez Epiteli 1.Tek hücreli bez- Goblet hücresi 2.Çok hücreli kanallı bez 3.Çok hücreli kanalsız bez

II.Hayvansal Dokular. b.bez Epiteli 1.Tek hücreli bez- Goblet hücresi 2.Çok hücreli kanallı bez 3.Çok hücreli kanalsız bez II.Hayvansal Dokular Hayvanların embriyonik gelişimi sırasında Ektoderm, Mezoderm ve Endoderm denilen 3 farklı gelişme tabakası (=germ tabakası) bulunur. Bütün hayvansal dokular bu yapılardan ve bu yapıların

Detaylı

BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 1 Böbreklerin işlevleri (fonksiyonları) Düzenleyici işlevler Endokrin işlevler Metabolik işlevler Ekskretuvar işlevler 2 Böbreklerin

Detaylı

VÜCUT SIVILARI. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN. Copyright 2004 Pearson Education, Inc., publishing as Benjamin Cummings

VÜCUT SIVILARI. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN. Copyright 2004 Pearson Education, Inc., publishing as Benjamin Cummings VÜCUT SIVILARI Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Su Dengesi Vücudumuzun önemli bir bölümü sudan oluşur ve su dengesi vücudun en önemli sorunlarından birisidir. Günlük olarak alınan ve vücuttan atılan su miktarı

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM 1) Aşağıdaki hormonlardan hangisi uterusun büyümesinde doğrudan etkilidir? A) LH B) Androjen C) Östrojen Progesteron D) FUH Büyüme hormonu E) Prolaktin - Testosteron 2)

Detaylı

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN KAS FİZYOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Uyarılabilen dokular herhangi bir uyarıya karşı hücre zarlarının elektriksel özelliğini değiştirerek aksiyon potansiyeli oluşturup, iletebilme özelliği göstermektedir.

Detaylı

RENAL TÜBÜLER TRANSPORT MEKANİZMALARI RÜMEYZA KAZANCIOĞLU BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ NEFROLOJİ BİLİM DALI

RENAL TÜBÜLER TRANSPORT MEKANİZMALARI RÜMEYZA KAZANCIOĞLU BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ NEFROLOJİ BİLİM DALI RENAL TÜBÜLER TRANSPORT MEKANİZMALARI RÜMEYZA KAZANCIOĞLU BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ NEFROLOJİ BİLİM DALI TERMİNOLOJİ TRANSPORT TİPLERİ TÜBÜL SEGMENTLERİ AQUAPORİNLER TERMİNOLOJİ I Ekskresyon idrar ile

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI 11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI Canlılar hayatsal faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ATP ye ihtiyaç duyarlar. ATP yi ise besinlerden sağlarlar. Bu nedenle

Detaylı

ABSTRACT ANAHTAR SÖZCÜKLER / KEY WORDS

ABSTRACT ANAHTAR SÖZCÜKLER / KEY WORDS I ÖZ Bu çalışmada Kepez/AYDIN dan Haziran 2005 tarihinde toplanan 10 yetişkin L. stellio nun (5, 5 ) sindirim kanalının bir bölümünü oluşturan ince barsak ve kalın barsağının genel histolojik yapısı ortaya

Detaylı

KAS DOKUSU. Kontraksiyon özelliği gelişmiş hücrelerden oluşur Kas hücresi : Fibra muskularis = Kas teli = Kas iplikleri

KAS DOKUSU. Kontraksiyon özelliği gelişmiş hücrelerden oluşur Kas hücresi : Fibra muskularis = Kas teli = Kas iplikleri KAS DOKUSU Kontraksiyon özelliği gelişmiş hücrelerden oluşur Kas hücresi : Fibra muskularis = Kas teli = Kas iplikleri Kasın Fonksiyonu Hareket Solunum Vücut ısısının üretimi İletişim Organların kontraksiyonu

Detaylı

Solunum, genel anlamda canlı organizmada gaz değişimini ifade etmek için kullanılır.

Solunum, genel anlamda canlı organizmada gaz değişimini ifade etmek için kullanılır. SOLUNUM SİSTEMLERİ Solunum, genel anlamda canlı organizmada gaz değişimini ifade etmek için kullanılır. 1. Dış Solunum Solunum organlarıyla dış ortamdan hava alınması ve verilmesi, yani soluk alıp vermeye

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER) 11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER) BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZ) Her bir böbreğin üst kısmında bulunan endokrin bezdir. Böbrekler ile doğrudan bir bağlantısı

Detaylı

Ayxmaz/biyoloji Homeostasi

Ayxmaz/biyoloji Homeostasi Homeostasi - Değişen dış koşullara rağmen nispeten sabit bir iç fizyolojik ortamı sürdürme sürecidir. -Böylece vücut organlarının, normal sınırlarda verimli bir şekilde çalışması sağlanır. İki ana kontrol

Detaylı

MEZODERMDEN MEYDANA GELENLER

MEZODERMDEN MEYDANA GELENLER MEZODERMDEN MEYDANA GELENLER ÜROGENİTAL SİSTEMİN GELİŞMESİ İntermedier mezodermin ürogenital plak adı verilen bölgesinden meydana gelir.( Sidik kesesi ve üretra epiteli hariç ) Önce üriner sistem sonra

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI TEMEL BİLGİLER

BÖBREK HASTALIKLARI TEMEL BİLGİLER BÖBREK HASTALIKLARI TEMEL BİLGİLER Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Liv Hospital-İSTANBUL İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi 4 Aralık 2018 http://tekinakpolat.com/ogrenciler-icin- yararli-kitaplar/ Plan Böbrekler

Detaylı

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler ENDOKRİN SİSTEM Endokrin sistem, sinir sistemiyle işbirliği içinde çalışarak vücut fonksiyonlarını kontrol eder ve vücudumuzun farklı bölümleri arasında iletişim sağlar. 1 ENDOKRİN BEZ Tiroid bezi EKZOKRİN

Detaylı

Fen ve Teknoloji 7. BOŞALTIM SİSTEMİ. Hazırlayan: NİHAT BAHÇE HAYAL BİLİMDEN DAHA ÖNEMLİDİR. ÇÜNKÜ BİLİM SINIRLIDIR.

Fen ve Teknoloji 7. BOŞALTIM SİSTEMİ. Hazırlayan: NİHAT BAHÇE HAYAL BİLİMDEN DAHA ÖNEMLİDİR. ÇÜNKÜ BİLİM SINIRLIDIR. KAZANIMLAR; BOŞALTIM SİSTEMİ. KARACİĞER: Proteinlerin kullanılması sonucunda amonyak açığa çıkmaktadır. Zehirli olan amonyağı daha az zararlı olması için üreye dönüştürmektedir. 1. Boşaltım sistemi ile

Detaylı

Bağ doku. Mezodermden köken alır. En Yaygın bulunan dokudur ( Epitel, Kas, Kemik sinir)

Bağ doku. Mezodermden köken alır. En Yaygın bulunan dokudur ( Epitel, Kas, Kemik sinir) Bağ doku Mezodermden köken alır En Yaygın bulunan dokudur ( Epitel, Kas, Kemik sinir) Bağ dokunun Fonksiyonları Diğer organ ve dokuların Fonksiyonal ve yapısal desteğini sağlar. kan damarları aracılığı

Detaylı

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri DOKU Dicle Aras Doku ve doku türleri Doku Bazı özel görevler üstlenmiş hücre topluluklarıdır. Bir doku aynı yönde özelleşmiş hücre ve hücreler arası maddelerin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. İntrauterin

Detaylı

OMÜ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM I HAYATIN DEVAMI III UYGULAMA REHBERİ

OMÜ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM I HAYATIN DEVAMI III UYGULAMA REHBERİ OMÜ TIP FAKÜLTEİ 2016-2017 DER YILI DÖNEM I HAYATIN DEVAMI III UYGULAMANIN ADI: indirim Kanalı Histolojisi UYGULAMA REHBERİ I. AMAÇ: indirim kanalını oluşturan organların duvar yapılarının ana hatları

Detaylı

Sıkı bağ dokusu yapısında parankimi yada dalak pulpasını. birbiriyle devamlılık gösteren bölümlere ayıran trabekulaların

Sıkı bağ dokusu yapısında parankimi yada dalak pulpasını. birbiriyle devamlılık gösteren bölümlere ayıran trabekulaların Sıkı bağ dokusu yapısında parankimi yada dalak pulpasını birbiriyle devamlılık gösteren bölümlere ayıran trabekulaların uzandığı fibroelastik bir kapsülle sarılıdır. Dalağın orta çizgisindeki hilumda kapsül

Detaylı

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 Lenfoid Sistem Lenfositlerin, mononükleer fagositlerin ve diğer yardımcı rol oynayan hücrelerin bulunduğu, yabancı antijenlerin taşınıp yoğunlaştırıldığı, Antijenin

Detaylı

DOKULAR. A-Hücreler B-Hücrelerarası madde (intersellüler substans) veya -Temel madde (Fundamental substans)

DOKULAR. A-Hücreler B-Hücrelerarası madde (intersellüler substans) veya -Temel madde (Fundamental substans) DOKULAR A-Hücreler B-Hücrelerarası madde (intersellüler substans) veya -Temel madde (Fundamental substans) Hücre farklılaşması sonucu 4 temel doku: 1.EPİTEL 2. DESTEK 3. KAS 4. SİNİR DOKU Destek dokular:

Detaylı

BELKİDE BİYOLOJİNİN EN TEMEL KONUSU EN ZEVKLİ KONUSUNA BAŞLAYALIM ARKADAŞLAR!!!

BELKİDE BİYOLOJİNİN EN TEMEL KONUSU EN ZEVKLİ KONUSUNA BAŞLAYALIM ARKADAŞLAR!!! DERS : BİYOLOJİ KONU: HÜCRE BELKİDE BİYOLOJİNİN EN TEMEL KONUSU EN ZEVKLİ KONUSUNA BAŞLAYALIM ARKADAŞLAR!!! Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimidir.( Virüsler hariç) Şekil: Bir hayvan

Detaylı

OMÜ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM I HAYATIN DEVAMI II UYGULAMA REHBERİ

OMÜ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM I HAYATIN DEVAMI II UYGULAMA REHBERİ OMÜ TIP FAKÜLTEİ 2016-2017 DER YILI DÖNEM I HAYATIN DEVAMI II UYGULAMANIN ADI: indirim Kanalı Histolojisi UYGULAMA REHBERİ I. AMAÇ: indirim kanalını oluşturan organlarıdan Özofagus ve Midenin duvar yapılarının

Detaylı

ÜRİNER (BOŞALTIM) SİSTEM 11. SINIF ÜNİTE, KONU, KAZANIM VE AÇIKLAMALARI 11.1.6. Üriner Sistem Anahtar Kavramlar : Böbrek, böbreğin yapısı, böbrek nakli, diyaliz, mesane, nefron, üreter, üretra 11.1.6.1.

Detaylı

Solunum: Solunum sistemi" Eritrositler" Dolaşım sistemi"

Solunum: Solunum sistemi Eritrositler Dolaşım sistemi Solunum Fizyolojisi Solunum: O 2 'nin taşınarak hücrelere ulaştırılması, üretilen CO 2 'in uzaklaştırılması." Bu işlevin gerçekleştirilebilmesi için üç sistem koordinasyon içinde çalışır:" " Solunum sistemi"

Detaylı

ÜREME SİSTEMİ (Systema genitalia)

ÜREME SİSTEMİ (Systema genitalia) ÜREME SİSTEMİ (Systema genitalia) Neslin devamında kadın genital organlarının görevi erkek genital organlarının görevinden daha komplekstir. Kadın üreme sistemine ait organlar hem dişi üreme hücresi olan

Detaylı

solunum >solunum gazlarının vücut sıvısı ile hücreler arasındaki değişimidir.

solunum >solunum gazlarının vücut sıvısı ile hücreler arasındaki değişimidir. GAZ ALIŞVERİŞİ O2'li solunum yapan canlıların bazılarında O2'in alınıp CO2'in atılmasını sağlayan yapılar bulunur.bu yapı ve organlar solunum sistemini oluşturur. solunum ------>solunum organlarıyla dış

Detaylı

MİDE (Gaster-Ventrikulus )

MİDE (Gaster-Ventrikulus ) MİDE (Gaster-Ventrikulus ) Besin maddelerinin toplandığı geniş boşluklu bir organdır. Organ duvarının lumene bakan bölümü (tunika mukoza), evcil hayvanlarda farklı yapısal özellikler gösterir. Buna göre

Detaylı

KARACİĞER HİSTOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker

KARACİĞER HİSTOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker KARACİĞER HİSTOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker Dıştan glisson kapsülü ile sarılmış olup, insan vücudunun en büyük salgı bezi ve organıdır. Hem endokrin hem de ekzokrin bir bezdir. Parankimadan oldukça zengindir.

Detaylı

DOLAŞIM SİSTEMİ HİSTOLOJİSİ DERS NOTLARI-2

DOLAŞIM SİSTEMİ HİSTOLOJİSİ DERS NOTLARI-2 DOLAŞIM SİSTEMİ HİSTOLOJİSİ DERS NOTLARI-2 3.Adventisya : Pek iyi gelişmemiştir. Longitudinal seyirli kollagen ve elastik lifler içeren ince bir bağ dokusudur. Belirli bir sınır göstermeden çevre bağ dokusuna

Detaylı

DİŞİ ÜREME ORGANLARI

DİŞİ ÜREME ORGANLARI DİŞİ ÜREME ORGANLARI Dişi üreme organları dişi gamet hücresi ovumu (yumurtayı) üreten ovaryumlar ile ovumun döllendiği, döllenme sonrasında gebeliğin şekillendiği ve gelişen yavrunun dışarı çıkarıldığı

Detaylı

HÜCRE. Dicle Aras. Hücre bölünmesi, madde alışverişi ve metabolizması

HÜCRE. Dicle Aras. Hücre bölünmesi, madde alışverişi ve metabolizması HÜCRE Dicle Aras Hücre bölünmesi, madde alışverişi ve metabolizması Hücre Bölünmesi Hücre bölünme ve çoğalması iki şekilde gerçekleşir. Vücut soma hücrelerinin bölünme ve çoğalma biçimi Mitoz (mitosis),

Detaylı

BOŞALTIM SİSTEMİ ORGANLARI

BOŞALTIM SİSTEMİ ORGANLARI BOŞALTIM SİSTEMİ BOŞALTIM NEDİR? O Vücudumuzda gerçekleşen olaylar sonucunda oluşan karbondioksit, üre, tuz, fazla miktarda bulunan su gibi atık maddelerin dışarı atılmasına boşaltım denir. BOŞALTIM SİSTEMİ

Detaylı

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA ADRENAL BEZ MEDULLA BÖLGESİ HORMONLARI Böbrek üstü bezinin öz bölgesi, embriyonik dönemde sinir dokusundan gelişir bu nedenle sinir sisteminin uzantısı şeklindedir. Sempatik

Detaylı

2. Renal tübülüslerde ise reabsorbsiyon ve sekresyon (Tübüler reabsorbsiyon ve Tübüler sekresyon) olur.

2. Renal tübülüslerde ise reabsorbsiyon ve sekresyon (Tübüler reabsorbsiyon ve Tübüler sekresyon) olur. BÖBREK Böbreklerimiz, omurganın her iki yanında, karın boşluğu içerisinde ve bel bölgesinin biraz yukarısında yer alırlar. Her insanda iki tane böbrek bulunur. Fakat sağlıklı tek bir böbrek de normal yaşam

Detaylı

ADIM ADIM YGS-LYS 33. ADIM HÜCRE 10- SİTOPLAZMA 2

ADIM ADIM YGS-LYS 33. ADIM HÜCRE 10- SİTOPLAZMA 2 ADIM ADIM YGS-LYS 33. ADIM HÜCRE 10- SİTOPLAZMA 2 TEK ZARLI ORGANELLER 1) Endoplazmik Retikulum Hücre zarı ile çekirdek zarı arasında oluşmuş kanalcıklardır. Yumurta hücresi, embriyonik hücreler ve eritrositler(alyuvar)

Detaylı

Hücreler arası Bağlantılar ve Sıkı bağlantı. İlhan Onaran

Hücreler arası Bağlantılar ve Sıkı bağlantı. İlhan Onaran Hücreler arası Bağlantılar ve Sıkı bağlantı İlhan Onaran Doku organisazyonu: Hücrelerin bağlanması 1- Hücre-matriks bağlantıları: ekstraselüler matriks tarafından hücrelerin bir arada tutulması 2- Hücre-hücre

Detaylı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin

Detaylı

DERİ VE EKLERİ. Doç. Dr. Belgin CAN

DERİ VE EKLERİ. Doç. Dr. Belgin CAN DERİ VE EKLERİ Doç. Dr. Belgin CAN DERİ İki tabakadan oluşur Epidermis Gövdenin dış yüzünü örten boynuzlaşan çok katlı yassı epitel dokusudur. Dermis Gevşek ve sıkı bağ dokusundan oluşan kalın bağ dokusudur.

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI BİYOLOJİ

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI BİYOLOJİ YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI BİYOLOJİ CEVAP 1: (TOPLAM 9 PUAN) 1.1: Eğer terleme ve su emilimi arasındaki ilişkide ortam sıcaklığının etkisini öğrenmek istiyorsa; deneyi aynı sayıda yaprağa sahip aynı tür

Detaylı

ÜROGENİTAL SİSTEM (ÜRİNER SİSTEM VE GENİTAL SİSTEM)

ÜROGENİTAL SİSTEM (ÜRİNER SİSTEM VE GENİTAL SİSTEM) ÜROGENİTAL SİSTEM (ÜRİNER SİSTEM VE GENİTAL SİSTEM) BÖBREK (REN) Metabolizmanın artık ürünlerini kan plazmasından elimine etmek Elektrolit-sıvı dengesini sağlamak Erythropoietin salgılamak Renin salgılamak

Detaylı

MEMBRANLARDAN MADDE GEÇİŞİ. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

MEMBRANLARDAN MADDE GEÇİŞİ. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. MEMBRANLARDAN MADDE GEÇİŞİ Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. Maddeler hücre membranından başlıca iki şekilde geçebilir: 1. Difüzyon: Madde konsantrasyonunun (yoğunluğunun)

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... III

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... III İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... III 1: DİYABET...1 Diabetes insipedius...2 Diabetes mellitus...2 Diyabetin Etkileri...3 Belirtiler...4 Nedenler...4 Tedavi...4 Bitkilerin Rolü...5 Tıbbi Faydaları...6 2: KARACİĞER

Detaylı

Tıp Fakültesi 1. Sınıf Genel Histoloji Laboratuvar Ders Programı

Tıp Fakültesi 1. Sınıf Genel Histoloji Laboratuvar Ders Programı Tıp Fakültesi 1. Sınıf Genel Histoloji Laboratuvar Ders Programı Hücre kurulu laboratuvar programı Laboratuar: Mikroskobik inceleme için dokuların hazırlanması- Preparasyon- Boyama Laboratuar: Işık ve

Detaylı

Fizyoloji Nedir? 19/11/2015. FİZYOLOJİ KAVRAMI ve HÜCRE. Yaşayan organizmaların karakteristik özellikleri nelerdir?

Fizyoloji Nedir? 19/11/2015. FİZYOLOJİ KAVRAMI ve HÜCRE. Yaşayan organizmaların karakteristik özellikleri nelerdir? Fizyoloji Nedir? FİZYOLOJİ KAVRAMI ve HÜCRE Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Canlıyı oluşturan doku ve organların fonksiyonlarını ve bu fonksiyonların nasıl yerine geldiklerini inceleyen bilim dalıdır. Yaşayan

Detaylı

Canlılarda Boşaltım ve Boşaltım Sistemleri

Canlılarda Boşaltım ve Boşaltım Sistemleri Canlılarda Boşaltım ve Boşaltım Sistemleri Yazarlar Doç.Dr. A.Yavuz KILIÇ Yrd.Doç.Dr. Mustafa TANATMIŞ ÜNİTE 9 Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; boşaltım olayının anlamını, boşaltım ürünlerini, vücudun

Detaylı

İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI

İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI 1- Vücuda şekil vermek 2- Kaslara bağlantı yeri oluşturmak ve hareketlerin yapılmasına olanaksağlamak 3- Vücut ağırlığını taşımak 4- Vücudun yumuşak kısımlarını korumak

Detaylı

Böceklerde Boşaltım Yapıları

Böceklerde Boşaltım Yapıları Böceklerde Boşaltım Yapıları Boşaltım Boşaltım sistemi metabolik atıklar ve diğer toksik maddeleri vücut bölümlerinden ayırarak ve elemine ederek içsel çevrenin devamını sağlar. Bu atıklar çoğunlukla suda

Detaylı