ÖRNEK SAYI. enerji. çevre. şebekeleşme SAM. ekoloji. destek

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÖRNEK SAYI. enerji. çevre. şebekeleşme SAM. ekoloji. destek"

Transkript

1 ÖRNEK SAYI enerji şebekeleşme çevre destek ekoloji

2 TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI TTGV Yayın Sahibi Dr. A.Mete ÇAKMAKÇI Yayın Yönetmeni Tülay AKARSOY ALTAY İdare Merkezi Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı CYBERPLAZA B-Blok Kat:5-6 Bilkent ANKARA İletişim Yayın Kurulu Tülay AKARSOY ALTAY Yrd.Doç.Dr. Bahar ÇELİKKOL ERBAŞ Prof.Dr. Nesim ERKİP Özcan KAHRAMANGİL Doç.Dr. M.Teoman PAMUKÇU Danışma Kurulu Serdar AK, Doç. Dr. Orhan ALANKUS, Volkan BAYRAKTAR, Prof. Dr. Dilek ÇETİNDAMAR Prof. Dr. Metin DURGUT, Prof. Dr. Aytul ERCİL, Doç.Dr. Erkan ERDİL, Prof. Dr. Haluk GERAY Prof. Dr. Levent KANDİLLER, Prof. Dr. Ferhat KARA, Okan KARA, Prof. Dr. Sinan KAYALIGİL Dr. Baha KUBAN, Altan KÜÇÜKÇINAR, Burak PEKCAN, Prof. Dr. Erol TAYMAZ, Refik ÜREYEN Düzeltme Çiğdem YALÇIN Tasarım Kırmızı Tasarım Atölyesi Karikatür Özgür H. ASLAN ISSN: YENİLEŞİM Yayımlanan yazılar izinsiz kopyalanamaz, çoğaltılamaz, yeniden yayımlanamaz. Yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir.

3 BAŞLARKEN Ulusal ekonomi politikalarının amacı toplumun yaşam düzeyini sürekli olarak iyileştirmektir. Bu sebeple sürdürülebilir ekonomik gelişme modelleri öne çıkartılırken teknoloji temelli ekonomik kalkınma modelinde yeni ürün ve süreçler elde etmek üzere üretim kaynaklarını geliştiren, bunlardan yararlanan yenileşim sistemindeki neden-sonuç ilişkisi politika koyanlar tarafından iyi anlaşılmalıdır. (F. Yücel 2009) Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), 1991 yılında Türkiye nin teknolojik altyapısını geliştirmek ve sanayinin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü artırmak amacı ile kurulmuştur. Başlangıçta bu amaca kendisine önerilen teknoloji geliştirme projelerini doğrudan desteklemekle katkıda bulunan TTGV, zaman içinde bu desteği genişleterek fikrin oluşmasından ticarileşmesine kadar varan çeşitli aşamalarda uygulamalar başlatmıştır. Buna ilaveten ülkemizde girişimciliğin desteklenmesinde kullanılacak fonların oluşumuna da katkıda bulunmaktadır. Kuruluşundan kısa bir süre sonra Montreal Protokolu çerçevesinde Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin Giderilmesi Projesi ile başladığı çevre ile ilgili etkinlikleri Çevre Teknolojileri, Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği destekleri ile genişletmiştir. Firmaların rekabet gücünü artırmada bilgi ve teknoloji transferinin, üniversite sanayi işbirliğinin, bölgesel ve sektörel tabanda kümeleşmelerin önemi açıktır. Bu bağlamda TTGV iki önemli teknoparkın (Cyberpark Cyberplaza ve Arı Teknokent) kurulmasına katkıda bulunmuş, bir bölgesel (Eskişehir), bir de sektörel (otomotiv-bursa) kümenin gelişmesini sağlamıştır. Bunlar içinde işbirliklerinden sinerji yaratılması, ilişkilerin geliştirilmesi ve etkileşim konularında çalışmalar sürdürülmektedir. Kısaca, TTGV, yenileşim sisteminin her alanına katkıda bulunmak çabası içindedir. Üniversiteler, endüstri ve kamu araştırma kurumları arasındaki etkileşimin yeterli olmaması bir genel şikayet konusudur. Bilim ve iş hayatı arasında hep bir aralık bulunmuştur. Bir taraf bilgi seviyesini yükseltmek amacı ile temel araştırmaya odaklanmakta, diğer taraf ise, ticari kazançlar sağlayacak uygulamalı araştırmalara önem vermektedir. Bu bağlamda, Endüstriyel teknolojik gelişme bilimsel gelişmenin önüne geçmeli midir? suali sorulmakta ve böyle olduğu taktirde, gelecekte teknolojik gelişmenin yavaşlayacağı endişesi bulunmaktadır. Kuşkusuz, temel araştırmaların yenilikçi yaklaşımlara dönüştürülmesine ihtiyaç vardır. Bilim parklarının veya üniversiteler ve araştırma merkezleri etrafında yeni teknoloji tabanlı sanayi şirketleri kümelerinde, teknoloji ya da bilgi transfer merkezlerinin kurulması bilgi transferinin iyileştirilmesine önemli yardımda bulunur. Diğer yandan bilimsel araştırmaların ticarileştirilmesini kolaylaştırıcı kuruluşların yaratılması da bu amaca hizmet eder. Nihayet bazı büyük firmaların araştırma programlarını genişleterek temel araştırmaya yer vermeleri de fayda sağlar. Kullanılan bütün bu yollara karşın bilgi ve teknoloji transferindeki tatminsizlik devam ediyor. Bu nedenle iyileştirme konusunda yeni yaklaşımlar, yeni yol arayışları sürdürülüyor. Ülkemizde konu henüz bu genişlikte ele alınmış değil. Bu fırsattan yararlanarak yayın hayatına yeni giren önünüzdeki derginin faydalı ve başarılı olmasını diliyorum. Dr. T. Fikret YÜCEL TTGV Yönetim Kurulu Başkanı

4 Bu Sayıda... Bu Sayıda... Yenileşim dergisinin ilk sayısı elinizde. Dergimizin özelliklerinden ve içeriğinden kısaca söz ederek tanışalım istedik. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı olarak amaçlarımız doğrultusunda, araştırma, teknoloji geliştirme ve yenileşim konularında, bu alanların yönetimini, bunlarla ilgili politikaları, yeni iş modellerini, destek mekanizmalarını, uygulama araçlarını içeren bir tartışma ve paylaşım platformu oluşturmayı hedefledik. Uçuculuğa karşın kalıcılığı tercih ederek sanayi kuruluşlarının Ar-Ge birimlerinde çalışanlara, kamu kurumlarının bilim teknoloji politikalarını oluşturan ve uygulama araçlarını yönlendirenlere ve üniversitelerde uygulamalı Ar-Ge çalışmaları yapan akademisyenlere yönelik bir dergi oluşturmaya çalıştık. Ülkemizde sanayiye Ar-Ge desteklerinin verilmeye başlandığı 1990 lı yıllardan bu yana başarılı ve başarısız pek çok deney yaşadık, söz konusu alanlarda kurumsal ve bireysel olarak paylaşılabileceğimiz yoğun deneyim ve bilgi biriktirdik, kadrolar oluşturduk. Bu birikimlerimizi konuyla ilgili diğer aktörlerle çeşitli ortamlarda paylaşmaya çalışsak da, yanlış anlaşılma ihtimalinin verdiği çekingenlikle yetersizliklerimizden, başarısızlıklarımızdan söz etmemeye gayret gösterdik. Oysa ki, öğrenmenin önemli bir kaynağının başarısızlıklardan dersler çıkartmak olduğunu hepimiz biliyorduk. Var olan yayınların genellikle bilgilendirme, bilgi kaynağı gösterme işlevleriyle sınırlı olmaları, buna karşın tartışma, çözüm üretme işlevlerinin olmayışı belki de bu yüzdendir. Yaşamı dönüştürmenin aracı olan bu kavramları öğrendik ama yaşamı hedeflediğimizce dönüştüremedik, kısmen dönüştürdüğümüzde de neyi ne kadar başardığımızı ölçmedik. Halbuki, daha iyiyi inşa etmek adına ve açık yüreklilikle tüm yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı tartışabilmeliydik. Algılarımızı bütün dünyaya açık tutarak, bu soyut araçları Türkiye deki uygulamalar ile pekiştirebileceğimiz bir dergi çıkarmak istedik. Doğal olarak odaklandığımız konular teknolojide öncü ülkelerden gelen kavramlarla dolu. Bilim ve teknolojiye hakim olanlar kavramları da kendi dillerinde üretiyorlar. Türkçe bilim ve teknoloji alanında giderek fakirleşiyor. Bu konuda da elimizden geleni yapmalıyız diye yola çıkarak derginin adını Yenileşim koyduk, Prof. Dr. Akalın ın dediği gibi: Sözün Fransızca söylenişiyle inovasyon olarak kullanılması hem halkımız tarafından kavramın anlaşılırlığını güçleştirmekte, hem de dilimizin söz varlığını yabancılaştırmaktadır... İnovasyon yerine TDK nin de benimsediği yenileşim sözünün kullanılması dilimizin söz varlığına yeni bir katkı olacaktır. (Türk Dili Dergisi, 2007) Bu sayının teması yenileşim için işbirlikleri olarak belirlendi. Kavramsal ağırlıklı ilk yazıyı Türkiye de yapılmış çalışmaları içeren iki yazı bütünlüyor. Kümeler ve yenileşim ile ilgili 2009 Eylül ünde hazırlanmış bir raporun çevirisi AB 7. Çerçeve Programı na üye ülkelerin mekanizmaları ne kadar önceden tartışmaya başladıklarını görmek açısından da önemli. Kavramsal içerikli açık yenileşim yazısını Avrupa Birliği nden bir rapor çevirisi ve Türkiye den üniversite sanayi işbirliğinin özgün bir örneği izliyor. Bu sayıda işbirlikleri açısından patentin ele alındığı bir yazıya da yer veriliyor. Türkiye nin de katıldığı uluslararası işbirliği ağlarından birini derinlemesine irdeleyen yazı EUREKA dan söz ediyor. Son yazı TTGV ve Türkiye deki Araştırma Teknoloji Geliştirme alanındaki işbirliklerine verilen destekleri konu alıyor. Gelecek sayılarda bilimin uç verdiği noktalarda Türkiye deki uygulamaları ve Türkiye nin bu alanlardaki şansını tartışan yazılara ve endüstrinin öğrenmenin başat etmenlerinin izini sürerek sistemli denemeleriyle oluşturduğu yenileşim yöntemlerine de yer vereceğiz. Saygılarımla. 4

5 İçindekiler İçindekiler İlişkiler ve Şebekeler 4 Metin DURGUT Bölgesel Kalkınma, Kümeler ve Sanayi Ağları: Ankara Bölgesi nden Makine ve Mobilya Sektörleri Araştırması 9 Erkan ERDİL, M.Teoman PAMUKÇU, Mustafa H.ÇOLAKOĞLU, H.Tolga GÖKSİDAN Otomotiv Kümeleri İçin Kapasite Oluşturma Projesi OKÜMKAP 21 Tülay AKARSOY ALTAY Yenileşimin Kümeler Yoluyla Teşvik Edilmesi 34 Çeviren Gökhan ASLAN Açık Yenileşimin Artan Önemi 42 Deniz BAYHAN Yenileşimin Değişen Doğası 48 Çevirenler Derya FINDIK, Berna Beyhan BOZKIRLIOĞLU, Elif DAYAR Üniversite-Sanayi İşbirliği ve Yenilikçilik 56 Ferhat KARA Yenilik ve İşbirliklerinde Buluşlar, Patent, Rekabet Gücü 60 M.Kaan DERİCİOĞLU Uluslararası ATGİ İşbirlikleri İçin Modeller Yaratan ve 66 Model Alınan Bir Program: EUREKA Mahmut KİPER Ar-Ge de İşbirlikleri ve Özgün Bir Teşvik Kurumu Olarak TTGV nin Rolü 73 Yücel Telçeken Tanıtım 76 Avrupa İşletmeler Ağı 5

6 İlișkiler ve Șebekeler İlișkiler ve Șebekeler Metin DURGUT ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü nden 1968 yılında mezun oldu. State University of New York at Stonybrook da fizik yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı yılında ODTÜ Fizik Bölümü nde göreve başladı yılında Fizik Bölümü nden emekli oldu. Halen ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü ile Bilim ve Teknoloji Politikaları Çalışmaları Yüksek Lisans Programı nda öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Diğer görevleri arasında, Elektrik Mühendisleri Odası yayın ve yönetim kurulu üyelikleri, TMMOB Sanayi Kongreleri danışmanlığı, DPT 5 Yıllık Kalkınma Planları Komisyon üyelikleri, TTGV danışmanlığı, TÜBİTAK-BİLTEN danışmanlığı, TUBİTAK Başkan danışmanlığı, TÜBA Bilim Politikaları Komitesi üyeliği olup bilim-teknoloji-yenileşim alanlarındaki çalışmalarını sürdürmektedir. İlgi alanları arasında; yenileşim-rekabetçilik ilişkisi, bilim-teknoloji-yenileşim politikaları ve sistemleri, bölgesel sistemler, karmaşık sistemler, ağyapılar ve kümeler yer almaktadır. Sınai-ticari ilişkilerde önemli olan, iki kuruluşun birbirlerini nasıl algıladıklarından çok birbirlerine nasıl davrandıklarıdır. Bu nedenle kuruluşlar arası ilişki kavramı, zaman içinde etkileşimin ve davranışların karşılıklı olarak biçimlenmesini temsil eder. Zaman faktörü ilişki için önemlidir; deneyimler ve beklentiler ilişkinin içerdiği etkileşmelere taban oluştururken, geçmiş ve gelecek tarafların şimdiki tutumlarını etkiler. Bu nedenle, tekil işlemlerin kaydı yanında bunların zaman içinde dış çevreleriyle birlikte nasıl evrildikleri ve gerektiğinde nasıl müdahale edileceği ilişki analizinin eğildiği temel sorulardır. İlişkilerin davranış çerçevesinde ele alınmasının ilk sonucu kuruluşların ilişkisiz var olamayacaklarıdır. Her kuruluş; müşterileri, tedarikçileri, hizmet sağlayıcıları, düzenleyici makamları vb. ile birlikte bir ilişki ağının odağında yer alır. Bu ilişki ağı içinde kuruluş, diğer kuruluşlarla kaynak ve yetenek mübadelesi yapar. Mübadele ile değer yaratıldığı için, kuruluş için mesele mevcut ilişkilerden gereğince yararlanmak ve gerekli yeni ilişkileri kurmak olan ilişki portföyü meselesine dönüşür. Bu yönüyle ilişki yönetimi, ilişkilerdeki karmaşıklığı ve bundan doğan şebeke yapılarını (ağyapı) kapsayan kritik bir sınai-ticari ödevdir. 1. İlișki Yapısı İlişkilerde aşağıdaki yapısal özellikler gözlenmektedir. Süreklilik: Alıcı-satıcı ilişkisi gibi ana ilişkiler ilginç biçimde süreklilik ve istikrar arzetmektedir. İşlemlerin uzun gerçekleşme süreleri içinde yürütülebilmesi ve yıllar boyu tekrarlanabilmesi, kuruluşları birbirine bağlayan güvenin işaretleridir. İlişkinin yaşı onun taraflarca daha kapsamlı yeni amaçlar için kullanılmasına olanak verirken, ilişkinin istikrarı değişim ve gelişim için önkoşul haline gelmektedir. Karmaşıklık: İlişkiler genelde birey sayısı, tipi ve temas biçimi yönünden çeşitlilik gösterirler. İlişki taraflarının statüleri, organizasyon rolleri ve bireysel geçmişleri karmaşıklığa katkı yapan diğer bir etkendir (örneğin imalat, ArGe, idare, muhasebe, satış bölümlerinden personel, başka bir kuruluştaki benzer pozisyonlardan personelle etkileşirler). Geniş bir üretim/servis yelpazesinin şirketler arasındaki mübadelesinde olduğu gibi, mevcut ilişkilerin kapsamı ve kullanımı da karmaşıklığı arttırır. 6

7 İLİȘKİLER VE ȘEBEKELER Simetri: İlişki içindeki kuruluşların kaynakları ve yetenekleri genelde farklıdır. Bu dengesizlik (asimetri) doğal olarak güç dengesizliğine yol açar. Taraflar, kaynak ve yetenek üstünlüklerine dayanarak ilişki sürecini (başlatma, geliştirme ve bitirme) kontrol etmeye çalışırlar. Enformellik: İlişkiler, gelişimleri sırasında belli bir formellik kazanır. Bununla beraber, yaygın olarak başvurulan sözleşme veya garanti gibi formel araçların rolü, belirsizliğin yüksek olduğu konularda sınırlı kalmaktadır. Sonuçların ve davranışların tahminine, ilişkilerin sadeleştirilmesine yardım eden formellik, açık ama kırılgan yapıdadır. Belirsizlik koşullarında önemli olan iyi niyetin tahminidir. Bu nedenle, formelliğin kırılganlaştığı koşullarda güven ve inanç gibi geçmiş deneyimi içeren enformel mekanizmalar, dayanıklı ilişkilerin gelişmesinde daha etkin olurlar. 2. İlișki Süreçleri Adaptasyon: İki kuruluş arasındaki ilişkinin gelişmesi ve süreklilik kazanması, zaman içinde tarafların karşılıklı olarak adaptasyonuna bağlı olmaktadır. Bu olgu, kuruluş faaliyetlerinin ilişkiye göre koordine edilmesi ihtiyacından doğmaktadır. İlişki içindeki kuruluşlar mübadele ettikleri ürünleri, firma işleyiş rutinlerini veya hareket usullerini birbirlerine göre değiştirip uyarlarlar. Ürün ve proseslerdeki teknik adaptasyonlar, idari ve lojistik adaptasyonlar, kuruluşları istikrarlı ve bağlayıcı işbirliklerine yönlendirir. Sosyal etkileşim: Temelde ticari nitelikte davranışlar ve değerlendirmeler bağlamında kurgulanmalarına karşı, bireysel bağlar ve kanaatler ilişki formasyonunda önemli rol oynar. İlişkiler mekanik ve otomatik değildir; sosyal mübadele sürecinin taraflara kazandırdığı adanmışlık, görev tanımlarını aşan içeriği veya iş ilişkisine paralel bir katman olarak gelişen bireysel ilişkiler ağı (sosyal şebeke), kuruluşlar arası uzun vadeli işbirliği koşulu olarak anlaşılmalıdır. Güven, bu sosyal mübadeleye bağlı olarak var olan bir işbirliği kolaylayıcısıdır. Rutinleştirme: Genelde karmaşık ve enformel olabilen işbirlikleri zaman içinde kurumlaşarak yeni kuruluş rutinlerinin ortaya çıkmasına neden olurlar. Alışılmış işler ve davranışlar anlamına gelen rutinler, bir bakıma öğrenme sonucu kazanılan kuruluş yetenekleridir. Kuruluşlar arası ilişkilerin önemine bağlı olarak ve bu ilişkileri desteklemeye yönelik olarak çıkan yeni rutinler; işlem maliyetlerinin düşürülmesi, kaynak ve yeteneklerin paylaşımı, çatışmaların çözümlenmesi gibi konularda kolaylayıcı rolü oynarlar. İlişki bağlamında faaliyetlerin koordinasyonundaki karmaşıklıkla başedilmesine yardım ederler. 3. İlișki Katmanları İlişkiler, Şekil 1 de gösterildiği gibi aktörler yanında kaynakları ve faaliyetleri de etkileşime sokarlar (aktör bağları, faaliyet eklenmeleri, kaynak bağlantıları). İşbirliği ve çatışma: İlişkiler; işbirliği ve çatışma unsurlarını birlikte bünyelerinde barındırır. Amaçların belirlenmesinden çıktıların paylaşımına kadar pek çok çatışma alanı zaman içinde ortaya çıkabilir. Aslında belli bir çatışma/rekabet, kuruluşların kendi varlıkları açısından önemli de olabilir. Bununla beraber, ilişkinin bir tür sıfır toplam oyununa dönüşmesini önlemek için işbirliği gerekir (pozitif toplam-birlikte kazançlı çıkmak). İşbirliği sonucu yaratılan değer ilişki maliyetlerini karşılarken, çelişkilere rağmen tarafları yapıcı çözümlere yönlendiren ana etmenler adanmışlık ve güven olmaktadır. Șekil 1 - Temel ilișki katmanları Aktör bağları: Etkileşime giren aktörler, karşılıklı konumları, öğrenecekleri ve öğretecekleri, ilişkiye katacakları ve ilişkiden beklentileri 7

8 METİN DURGUT hakkında farkındalık geliştirir. Bu öğrenme süreci sayesinde ilişkiye değin belirsizlikler azalır ve aktörler birbirlerini birlikte iş görecek düzeyde tanırlar. Aktörler arasında tesis edilen güvene bağlı olarak uzun vadeli karşılıklı yararlar ve adanmışlık işbirliği gündemine girer. Aktörlerin birbirlerini algılamaları aralarındaki bağlardan etkilenir. kuruluşlar karşılıklı ilişkiler çerçevesinde konumlanır. Yeterince aktör şebeke mantığını benimsediği sürece, şebeke varlığını sürdürür. Şebeke yapısı, giderek pazar tabanlı işlemlerin ve hiyerarşik organizasyonların yerini almaktadır. Faaliyet eklemlenmeleri: Bireyler arasında başlayan etkileşimin kuruluşlar arasında iş ortaklığı yaratabilmesi, kuruluş davranışları arasında örtüşmeleri gerektirir. Zaman içinde ve tekrarlanan işlemler nedeniyle örtüşme, faaliyetler arasında eklenmelere yol açar, kuruluşların teknik, idari, ticari ve diğer faaliyetleri (örneğin tasarım, üretim, lojistik, teknoloji edinme) değişik biçimlerde ilişkilendirilir. Kaynak bağlantıları: İlişki başlı başına bir yatırımdır. İlişkilerine önem veren kuruluşun, ortağıyla temas, ekipman veya çalışma pratiği geliştirme/sağlama, bilgi kaynaklarını açma, öğrenme gibi bir takım yatırımı yapması gerekecektir. Bu yatırımlar ilişkiye özel olarak geliştiği ölçüde kuruluşlar arasında adaptasyona ve dolayısıyla karşılıklı bağımlılığa yol açar. Kaynakların karşılıklı adaptasyonu, ilişki içinde kaynaklar arası bağlantıyı ortaya çıkarır ve bu kaynaklar katmanı, kuruluş için bizzat kaynak haline gelir. Șekil 2 - İkili yapıdan șebekeye geçiș Şebeke, elemanlarının hareketlerini kısıtlayan bir yapıdır. Kuruluşlar kendi amaçları veya oluşan koşullar açısından istedikleri gibi serbest davranamazlar. Şebeke üzerindeki kısıtlı kontrole sahip olan kuruluş, planlarını şebekenin tümünden gelen kararları, faaliyeti ve baskıyı hissederek yapar ve uygular. Bu nedenle, şebeke içinde işbirliği fırsatlarını bulan kuruluş, bunun karşılığında mevcut işleyişini ve konumunu değiştirmekte şebeke bağları yüzünden eskisi kadar özgür değildir. Benzer biçimde, kuruluş için şebeke hem etkileneceği hem de etkileyeceği bir yapı olduğundan ayrıca bir dizi şebeke yetkinliğini geliştirmesi gerekir. 4. Șebekeler Şebeke, aralarında ilişkilendirilmiş olan sınaiticari ilişkiler kümesidir. İlişkilendirme, bir ilişkideki mübadelenin kümedeki diğer ilişkilerin etkisi altında gerçekleştiği anlamına gelir. Aktörlerin tanımlı ortak hedefleri olabilir veya olmayabilir, ama paylaşılmış beklentiler ve kaynaklar mevcuttur. Aktörler arasındaki işlemler mütekabil, tercihli ve destekleyici faaliyetler aracılığıyla gerçekleşir. Bir şebekenin açık sınırları veya belli bir merkezi bulunmaz; faaliyetleri, kaynakları ve aktörleri bir düzen içinde yerleştiren bir organizasyon olarak görülmelidir. Bu organizayonda 4.1. Aktör-Kaynak-Faaliyet Şebeke Modeli İlişkilere geniş bir görüş açısından baktığımızda; bire bir ilişkinin resmin bütününü yansıtmadığı ikili ilişkinin bağımsız olarak gelişmediği, iki uçtaki ortakların aynı zamanda başka kuruluşlarla ilişki içinde olduğu bu nedenle ikili ilişkilerin daha büyük bir ilişki sisteminin, bir şebekenin içine gömülü olduğu görülecektir. Örneğin tedarik zincirindeki kuruluşun performansını açıklarken, zincirin değişik konumlarında yer alan diğer kuruluşlara bakılacak, daha doğrusu bu kuruluşlarla ilişkilerini yürütme yeteneği dikkate alınacaktır. Şekil 3 te bir şebeke modeli sunulmuştur. 8

9 İLİȘKİLER VE ȘEBEKELER Bir tekil faaliyet dursa bile, ortamdaki diğer faaliyetler bu eksikliği telafi ederek şebekenin işlevini sürdürmesine olanak tanıyabilir. iii. Kaynaklar Sınai-ticari faaliyet sırasında kaynaklar kombinasyonlar halinde dönüştürülür ve aktarılır. Değişik nitelikteki kaynakların kombinasyonu sonucu, bu kaynakları kontrol eden aktörler için elde edilecek pek çok çıktı ihtimali bulunmaktadır. Șekil 3 - Șebeke modeli i. Aktörler Aktörler faaliyetleri ve/veya kaynakları kontrol ederler. Bireyler, kuruluş bölumleri, kuruluşlar ve kuruluş grupları değişik düzeylerdeki şebeke aktörleridir. Aktörler; Aktarım ve dönüşüm kaynakları, kullanıldığı faaliyet çevrimine ve şebeke içindeki işlevlerine göre değer kazanır. Kaynak kullanımı bilgi ve deneyim gerektirir, kaynak kombinasyonundan ise yeni bilgi doğar. faaliyetleri yapar veya kontrol ederler mübadele süreçleri çerçevesinde aralarında ilişki kurarlar faaliyetlerini kaynak kontrolüne dayandırırlar hedefe yönelik çalışırlar faaliyetler, kaynaklar ve diğer aktörler hakkında değişik düzeylerde bilgi sahibidirler. Kaynaklar, onları kontrol eden aktörler tarafından tanımlanır ve değerlendirilir Yenileşim Şebekesi Yenileşim faaliyeti etkileşimli bir süreç olarak değişik aktörlerin bulunduğu ortamlarda gerçekleşir. Hiç bir sınai-ticari iş tek başına gerçekleşmez ilkesi yenileşim için özellikle doğrudur; hiç bir girişimci tek başına yenileşim yapmaz. ii. Faaliyetler Faaliyet, aktörlerin kaynakları bir araya getirdiği, geliştirdiği, mübadele ettiği veya yarattığı bir süreçtir. Dönüşüm (transformasyon) faaliyeti ve aktarım (transfer) faaliyeti olarak iki ana faaliyet tipi tanımlanabilir. Dönüşüm faaliyeti sırasında kaynaklar bir şekilde değişikliğe uğrar, aktarımda ise kaynak kontrolü bir aktörden diğerine geçer. Tekil faaliyetler, tekrar eden faaliyet çevrimleri için birbirleriyle ilintili olarak gerçekleşir. Bir işlem zinciri, aralarında güçlü bağlar nedeniyle bütünlük arz eden kaynaklardan oluşur. Şebeke içindeki faaliyetler, değişik derecelerde ve biçimlerde eşleşir. Bu nedenle, faaliyetler arasında doğrudan ve dolaylı çok sayıda ilişki bulunur. Yenileşim şebekesi, yenileşim yapmak için işbirliğine giden, değişik bilgi ve beceri kaynaklarını genellikle yeni kombinasyonlar içinde bir araya getiren ve, olası bir yenileşimi müzakere eden, yenileşim bağlamını ortaya koyan, yenileşimi gerçekleştiren, bir aktör şebekesi olarak tanımlanabilir. Bu yönüyle; kuruluşlar arası öğrenmeyi mümkün kılıp destekleyen önemli bir koordinasyon aracı olarak çalışır (teknoloji ve nasıl-bilgisi yayınımı). karmaşık görevler (teknoloji, proje gibi) için kritik olan tamamlayıcı unsurları kullanıma sunan ortamı sağlar. 9

10 yenileşim sürecini besleyen değişik yetkinlikleri bir araya getirerek sinerji yaratır. 5. Kümeler Bir moda olarak yeterince üzerinde durulduğu için küme kavramına kısaca değineceğiz. Özetlersek küme; aynı veya ilgili sanayilerden gelen benzer / tamamlayıcı teknolojilere ve becerilere sahip aralarında iş bağlantıları bulunan ve bu nedenle performansları karşılıklı bağımlılıklar arz eden firmalardan ve ilgili kuruluşlardan meydana gelir. Güçlü bağlara sahip şebekelerin varlığı kümenin sağlığına işaret eder. Kümelerden beklentilerin iyice yükseldiği günümüzde, bu beklentiler üç ana grupta toplanabilir: i. Verimlilik kazanımları: Uzman girdileri ve servisleri, yerel satıcı olanağı, ortaklaşa ihale/pazarlama olanağı, etkin proje planlaması (sürdürülebilirlik konuları). ii. Yenileşim kazanımları: Tedarikçi-müşteri etkileşmesi (kuruluşlar arası değişik boyuttan yakınlıkların varlığı), bilgi merkezlerine fiziki yakınlık, elemanları arasında örtük bilginin değişim kolaylığı. iii. Yeni iş geliştirme: Fırsatlar, niş ler vb. hakkında bilgi edinme kolaylığı, destek sistemlerinin (risk sermayesi vb.) etkinliği, teknoloji tabanlı yeni firma kurulması. Küme-tabanlı bir ekonomik kalkınma stratejisiyle, firma-tabanlı ufku dar stratejilerden bütüne bakan bir sistem yaklaşımına geçiş amaçlanmaktadır. Yaklaşımın önemli hedefleri arasında; rekabetçi tek kuruluş yetkinlikleri yanında kuruluşlar arasındaki işbirliklerinden doğan ortak yetkinlikleri de rekabetçi üstünlük olarak geliştirmek, geçmişte birbirinden kopuk olarak ele alınmış siyasa (politika) alanlarını tümleştirmek, ekonomik kalkınmaya daha bütünsel bakan bir ekonomik yönetişim tarzını yerleştirmek yer alır. Her modada olduğu gibi, küme modası da abartılı beklentiler üretmiştir. Bu abartıyı en güzel, hiç şansları olmadığı halde pek çok bölgenin silikon vadisi olma iddiaları yansıtmaktadır. Önemli bir kolaya kaçma yanlışı ise, işbirliğini ve rekabeti birlikte yürütmek amacıyla tasarlanan küme siyasalarının, çok değişik ekonomik koşullara sahip sanayiler için ayni araçları önermesidir. Ek olarak, kümelerin birer kulüp niteliğine bürünerek küme dışında kalan firmalara ayrımcılık yapılması veya aktörler arasındaki iletişim ve işbirliğinin zaman içinde katı alışkanlıklar yaratarak aktörlerin küme dışındaki değişimi izlemelerine engel olması gibi sakıncalar, küme siyasasını yakından ilgilendirmektedir. 10

11 Bölgesel Kalkınma, Kümeler ve Sanayi Ağları: Ankara Bölgesi nden Makine ve Mobilya Sektörleri Araștırması Bölgesel Kalkınma, Kümeler ve Sanayi Ağları: Ankara Bölgesi nden Makine ve Mobilya Sektörleri Araștırması Giriș Günümüzde, küreselleşen üretim süreçleri ekseninde bilgi ve üretim teknolojilerindeki gelişmelerin baş döndürücü hızı, toplumların sanayi kavramını kökten değiştirmekte ve toplumları klasik üretim ekonomilerden çıkararak büyük bir hızla bilgi toplumuna dönüştürmektedir. Bu önemli geçişe paralel olarak, sanayinin teknoloji ile bütünleşmesi, üretkenlik kavramı ekseninde piyasa sistemini kökten değiştirir. Esasen bu bütünleşme bilgi stoğunu artırıcı ve temelde bu bilgi stoğunu yeni uygulamalara yönlendirici yaratıcı yetkinlikler geliştirmeyi, teknolojik yenilik ve araştırma - geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerini süreçlerini ihtiva eder. Bu anlamda yapılan tüm yenilik faaliyetleri ve teknoloji kalkınmaya yönelik siyasa geliştirme projeleri, genel olarak teknolojik yenilik ve yenileşim sürecinden geçmekte, karmaşık ve değişken yeni bilgi ve teknoloji yaratımı süreçlerinden oluşmaktadır. Ulusal, bölgesel ve sektörel yapılara özgü farklılıklar olmakla birlikte genellikle Ar-Ge projelerinin, bu yapılara özgü olarak teknolojik bilgi ve üretkenlik anlamında ek katma değer yaratacak rekabet edebilirliğe yönelik yenilikler geliştirmesi beklenmektedir. Bu projelerle teknoloji yenilik gerçekleştirme süreçleri dahilinde, ülkelerin bilim ve teknolojide üstünlük sağlamaları amaçlanmaktadır. Bu bağlamda hedeflenen teknolojik yetkinlik geliştirme süreçleri, uluslararası rekabetin en önemli unsuru haline gelmiştir Ülkelerin ekonomik gelişme istatistiklerinin yanı sıra siyasi, kültürel ve eğitim değişkenlerinin de irdelenerek oluşturulan rekabet edebilirlik sıralamalarının değerlendirildiği küresel rekabet edebilirlik endeksi (the Global Competitiveness Index - GCI 2009/2010) ne göre, Türkiye 61. sıradadır ve bu ( değerlendirmelerinde 63. sırada idi) ülkemizin göreli zayıf konumunu gözler önüne seren önemli bir göstergedir. Öte yandan, ülkelerin refahı, ulusal ve bölgesel bazda insan, sermaye ve doğal kaynaklarından yararlanmadaki verimliliği ile belirlenebilmektedir. Rekabet edebilirliği tamamlayan unsurlar olarak, teknoloji tüketicisi değil üreticisi bir ülke olmak ve yüksek bilgi yoğun teknoloji gerektiren malların üretimi ihraç yeteneğini / koşullarını geliştirmek gereklidir. Özellikle, Türkiye yi rekabet edebilirlik göstergelerinde daha üst sıralara çıkarmak; yalnız ulusal yapıda değil bölgesel ve sektörel yapılarda da olgunlaştırılması gereken görece zayıf yetkinliklere bağlıdır. Aynı zamanda katma değer yaratacak ve bu durumu uzun vadede sürdürülebilir kılacak, yenileşim ve Erkan ERDİL Erkan Erdil lisans derecesini ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü nden aldı. Yüksek Lisans eğitimini ODTÜ İktisat Bölümü nde tamamladı. Doktora derecelerini ise Maastricht Üniversitesi ve ODTÜ İktisat Bölümü nden aldı yılından bu yana doçent olarak ODTÜ İktisat Bölümü nde çalışmaktadır. İki kez İktisat Bölümü başkan yardımcılığı görevini yürütmüştür yılından beri Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi (ODTÜ-TEKPOL) müdürlüğü görevini sürdürmektedir. İlgi alanları emek iktisadı, teknoloji iktisadı, bilgi ekonomisi ve belirsizlik ve uygulamalı ekonometridir. Ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde çalışmaları yayınlanmıştır. M. Teoman PAMUKÇU Hür Brüksel Üniversitesi (ULB) İktisat Bölümü nden lisans derecesini, daha sonra aynı üniversiteden ekonometri dalında yüksek lisans ve iktisat dalında doktora derecesini aldı. Belçika Planlama Teşkilatı nda uzman, Hür Brüksel Üniversitesi ve Lüksemburg Üniversitesi nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Halen ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları Anabilim Dalı nda doçent olarak görev yapmaktadır. İlgi alanları teknoloji ve bilgi ekonomisi, GOÜ lerde teknoloji/yenileşim politikaları ve kalkınma arasındaki ilişki, Ar-Ge desteklerinin etki analizi, yabancı sermaye yatırımları, teknoloji transferi ve uygulamalı ekonometridir. Ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde ve kitaplarda çalışmaları yayınlanmıştır. 11

12 ERKAN ERDİL, M. TEOMAN PAMUKÇU, MUSTAFA H. ÇOLAKOĞLU, H. TOLGA GÖKSİDAN Mustafa H. ÇOLAKOĞLU Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü nden lisans derecesi aldı. Yüksek Lisans derecesini Hacettepe Üniversitesi nden, doktora derecesini ise Gazi Üniversitesi nden aldı. Kuruluşundan bu yana KOSGEB Başkanlığında çalışmakta olup halen Başkan Danışmanıdır. İlgi alanları KOBİ destekleri, inkübasyon merkezleri, KOBİ yenilik politikalarıdır. KOBİ ler ve yenilikçilik konusunda muhtelif yayınları bulunmaktadır. H. Tolga GÖKSİDAN Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü nden lisans derecesini aldı. Yüksek Lisans eğitimini ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikaları Çalışmaları nda tamamladı yılından bu yana ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi nde (ODTÜ - TEKPOL) araştırma görevlisi olarak çalışmakta ve halen aynı bölümde doktora çalışmalarına devam etmektedir. 1 DPT (2007), KOBİ stratejisi ve Eylem Planı ( ), DPT Yayınları, Ankara. yeni teknoloji geliştirme yeteneğine dayalı rekabet edebilirlik yönünde projeler geliştirilmesi gerekecektir. Bu bağlamda, üretim bazında ulusal rekabet gücünün ilk göstergesi olarak bölge firmalarının üretim teknoloji geliştirme faaliyetleri esas alınmalıdır. Ulusal rekabet edebilirliği belirleyen asıl değişken, bölge firmalarının rekabet edebilirlik seviyeleridir. Son dönemlerde özellikle iktisat yazınında; bölgesel kalkınma alanında, işletmelerin kümeleşmeleri ile birlikte işletmeler arasında kurulan şebekeler (ağ yapılar) ve bu şebekelerin yenileşim, teknolojik gelişme ve ekonomik kalkınma üzerindeki olumlu etkileri giderek daha fazla vurgulanmaktadır. Ekonomik faaliyetlerin mekansal kümeleşmesine ve işletmeler arası şebekelere yönelik araştırmaların artmasına yol açan bir başka unsur da, bu yönelimlerin gelişmiş olan ülkelerde yenileşim ve ekonomik büyümeye olumlu katkılarda bulunduğunun gözlemlenmesidir. Sözkonusu iktisat yazını, gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) dünya ekonomisine eklemlenmesinin, bu ülkelerin kalkınma süreçlerinin mekansal boyutu açısından önemli yansımaları olduğuna dikkati çekmektedir. Küreselleşme süreci GOÜ lerde, iktisadi faaliyetlerin belli mekanlar ya da bölgelerde yoğunlaşması eğilimini de beraberinde getirmiştir. Her ne kadar ilgili yazın ve birçok somut örnek sanayi kümeleşmelerinin ekonomik büyümeye ve yenileşime olumlu etkisini doğruluyorsa da, bu olumlu katkı, işletmeler arası bölgesel şebekelerin harekete geçirdiği dinamiklere ve GOÜ işletmelerinin küresel tedarik zincirlerindeki konumlarına göre değişmektedir. Sanayi kümeleri ve işletmeler arası şebekelerin harekete geçirme özelliğine sahip olduğu ekonomik potansiyellerin analizi, özellikle Ankara bölgesi için yapılmış çalışmaların çıkış noktasını oluşturmaktadır. Ankara Bölgesi Makine ve Mobilya Sektörleri Araștırması: Genel Çerçeve ve Betimsel Bulgular KOSGEB ve ODTÜ TEKPOL (Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi) ortaklığı ve TÜBİTAK desteği neticesinde tamamlanan ve özellikle Ankara bölgesi için son derece önemli olan makine imalat ve mobilya sektörlerindeki işletmelerin oluşturdukları şebeke yapılarının kökenini, özelliklerini ve işleyişini irdelemeyi amaçlayan proje 2008 yılında gerçekleştirilmiştir. Projenin amaçları çerçevesinde, özellikle üreticiler arasındaki etkileşimlerde yaşanan sorun ve engellerin belirlenmesi hedeflenmiş ve hangi alanlarda iyileştirmelere gidilme si gerektiği ile Ankara ilindeki makine ve mobilya sektörleri arasında başarımın önündeki engellerin kaldırılması hususuna ilişkin ne tür önlemler alınabileceği konusunda analitik çalışmalar yapılmıştır. Türkiye de özellikle son yıllarda ivme kazanan makine sektörü, 1999 ve 2001 yıllarındaki ekonomik krizlerden oldukça etkilenmiş, küçük ve orta ölçekliler çoğunlukta olmak üzere çok sayıda KOBİ üretimini durdurmak zorunda kalmış ve daha fazla ihracata yönelen işletmeler ayakta kalabilmişlerdir. Öte yandan, krizlerden sonra makine sektörü toparlanma sürecine girmiş ve son beş yıl içerisinde yıllık olarak % 12 civarında bir büyüme gerçekleşmiştir (DPT, 2007). 1 Bugün (2005 yılına ait veriler gözetildiğinde) sektörde makine ve aksam imalatçısı ve 25 milyar dolarlık bir satış hacmi bulunmaktadır (İGEME, 2007). Öte yandan, Türkiye de mobilya sektörü, halen geleneksel üretim modelinin hakim olduğu bir sektör olarak kabul edilmektedir. El işçiliğinin yoğun olarak kullanıldığı bu sektör, hala el emeği yoğun olarak kullanılmakta ve bu nedenle de düşük seviyede teknoloji kullanılan bir sektör olarak ön plana çıkmaktadır. Doğal olarak, son yıllardaki küreselleşme ve enformasyon alanında yaşanan teknolojik gelişmeler neticesinde, bu sektörde de hızlı değişimler yaşanmaya başlamıştır. Dünya ihracatına açılan işletme sayısı artmış ve teknolojik yatırımlar sayesinde fabrikasyon üretim modeli oldukça gelişmiştir. Her ne kadar büyük işletmelerin sayısında artış olsa da, geleneksel yöntemlerle emek yoğun bir şekilde çalışan atölye tipi- küçük ölçekli üretim yerleri- iş yerlerinin sayısı hala çoğunluktadır. Mobilya sektörü son yıllardaki atılımlarla beraber şu anda Türkiye imalat sanayi üretiminde % 3 lük bir paya sahiptir (DPT, 2007). En son 2002 de yapılan TÜİK Genel Sanayi ve İş Yerleri Sayımı verilerine göre, Türkiye de 12

13 BÖLGESEL KALKINMA, KÜMELER ve SANAYİ AĞLARI civarında mobilya üretimi yapan işyeri vardır. Bu noktada belirtilmelidir ki, Türkiye de kayıt dışılık çok önemli bir sorundur. Şu anda Türkiye ekonomisinin yaklaşık % 47 lik bir kısmının kayıt dışı olduğu tahmin edilmektedir. Bu durumda, mobilya üreticisi işyeri sayısının daha fazla olduğu aşikardır. Bu işletmelerin % 22 lik bir kısmı İstanbul da faaliyet göstermektedir. Mobilya üretiminde öne çıkan diğer iller sırasıyla Ankara (%18.3), İzmir (%8.1) ve Bursa (%7.3) dır. Yine dikkat edilmesi gerekilen diğer bir husus, bu işletmelerin yaklaşık % 98 inin küçük ve orta ölçekli işletmeler olduğudur. (DPT, 2007). Yukarıda belirtilen ekonomik çerçeve neticesinde ve uygulama alanı olarak seçilen Ankara Bölgesi ndeki çalışmamızda, bu bölge içerisinden araştırma alanı olarak makine ve mobilya imalat sanayi seçilmiştir. Ankara bölgesi genelinde, 2008 yılı itibariyle makine imalat sanayinde Ankara Sanayi Odası na (ASO) üye 325 işletme bulunmaktadır. Özellikle, işletmelerin belli teknolojik yetkinlik, yenileşim ve üretim yetenekleri altyapıları göz önüne alındığında 25 ve daha fazla kişi çalıştıran işletmeler örnekleme dahil edildiğinden, çalışmada toplam 52 üst düzey makine üreticisi işletme ile görüşmeler yapılmıştır. Öte yandan mobilya sektörünün Ankara Bölgesi için önemi ortadadır. Mobilya üretiminde Ankara bölgesi, Türkiye de İstanbul dan sonra en çok katkı yapan bölgedir. Bu sektörün, küreselleşmenin hızlanmasından, yabancı işletmelerin Türkiye pazarına girmelerinden ve tüketici talep kalıplarında ortaya çıkan değişmelerden kaynaklanan köklü bir dönüşümle karşı karşıya olduğu gözlemlenmektedir. Mobilya üreticisi işletmeler genel olarak Ankara nın dört önemli bölgesinde faaliyette bulunmaktadır: Bunlar, Sincan OSB, OSTİM, Siteler ve Akyurt- Esenboğa 2 bölgeleridir. Bu bölgelerin dışında da işletmelerin analize dahil edilmesi ile birlikte, yine 25 ve daha fazla kişi çalıştıran işletmeler arasından toplam 44 mobilya üreticisi işletmenin yöneticileri ile görüşmeler yapılmıştır. Bu yazının girişinde de belirtildiği üzere, dışa açılma sürecinde arzulanan istikrarı henüz yakalayamayan Türkiye ekonomisinin daha rekabet edebilir ve yenilikçi bir yapıya kavuşması için gerekli siyasaların oluşturulmasını mümkün kılacak kritik çalışmaların yapılması gerekmektedir. Çalışmamız, yine yukarıda bahsedilen nedenlere dayalı olarak, rekabet edebilirlik seviyeleri özelinde makine imalat ve mobilya sektörleri alanında faaliyet gösteren önemli üreticiler ile yapılan görüşmeler sonucunda analitik olarak şekillendirilmiştir. Bahsettiğimiz bu görüşmelerden elde edilen bulgular neticesinde ve hedeflenen amaçlar çerçevesinde: İlgili sektörlerdeki (makine ve mobilya) sosyal şebekelerin (ağ yapılarının) yanısıra, üreticiler arasındaki tedarik zinciri şebekelerinin ve müşteri ilişkileri şebekelerinin teknik yapıları; İlgili sektörlerde yöneticilik faaliyeti gösteren kişiler arasındaki sosyal şebekenin işletmeler arasındaki ticareti ne derece etkilediği; Sosyal şebeke yapılarının ve eklemlenmenin, ilgili sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin ekonomik performanslarının üstündeki etkilerinin ne olacağı; İlgili sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin hem sosyal şebeke yapılarının hem de ticaret ağ ilişkilerinin, işletmelerin performans ölçütleriyle doğrudan ilişkisinin ne yönde olduğu; İşletmelerin sosyal ağ ve ticari ağ yapısı içerisindeki yeri açısından bakıldığında gelecekte yapılması muhtemel ortaklıkların ve kurulacak yeni ilişkilerin nasıl etkileneceği; Ve bilginin üretimi / birikimi / dağılımı esaslarına bağlı kalmak suretiyle bu sektörler arasında en iyi şebeke yapısının hangisi olduğu ve hangi politika araçları ile desteklenebileceği hususları incelenmiştir. Yukarıda belirtilen bu araştırma amaçları çerçevesince, özetle, bu çalışmada, Ankara Bölgesi nde çok önemli yeri olan makine ve mobilya üretim sektörlerinde faaliyet gösteren işletmelerin şebeke yapıları ve yenileşim yetenekleri ortaya çıkarılmış ve bunları geliş- 2 Akyurt- Esenboğa bölgesi diğerleri gibi özel bir üretim merkezi değildir. Sadece görüşmelerin daha sağlıklı olması açısından tarafımızdan yapılmıştır. 13

14 ERKAN ERDİL, M. TEOMAN PAMUKÇU, MUSTAFA H. ÇOLAKOĞLU, H. TOLGA GÖKSİDAN tirebilmek için politika önerileri yapılmıştır. Bu iki sanayi kümesinde işletmelerin kurduğu ilişki ağ yapılarının haritasının çıkarılması, bu yapıların niteliğinin kavranması, başarımlarına etkisi ve yarattıkları olası sorunların incelenmesi, bu sektörlerin gelişmelerine yönelik ulusal ve bölgesel düzeydeki iktisat politikalarının tasarımı ve uygulanması açısından örnek bir çalışma olarak dikkate alınmalıdır. Çalışmamızın alan araştırmaları, 2007 yılının Temmuz ayı ortasından itibaren başlamıştır. Bu kapsamda 2008 yılı Ocak ayı ortalarına kadar geçen uzun süreçte toplam 96 tane işletme yöneticisi ile randevu alınarak bire bir görüşmeler yapılmıştır. 52 si mobilya, 44 ü makine sektöründen olan toplam 96 işletmenin 93 ü (%97) Ankara merkezli kurulan işletmelerdir. İşletmelerin kuruldukları il olarak belirtilen diğer faaliyet merkezleri olarak yoğunlukla Kırıkkale, Sivas ve İçel belirtilmiştir. Ancak tüm işletmelerin üretim merkezleri Ankara dadır. Mobilya ve makine sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin ortaklık yapılarına bakıldığında ise 96 işletmenin 72 sinin (%75) aile işletmesi olarak kurulduğu görülmüştür. Örneklemimizde, 17 işletmenin (%17,7) aile dışı önemli ortaklarca kurulduğu ve sadece 2 (%2) işletmenin yabancı ortaklı işletme olduğu görülmüştür. Anket çalışması yapılan 96 işletmede, ortalama kişi istihdam edilmektedir. Çalışanlardan 750 tanesi işletmelerde yönetici pozisyonlarında çalışmaktadır. Bu yöneticilerden büyük çoğunluğu lisans mezunudur (429 kişi, %57 si). Doktora ya da yüksek lisansını tamamlamış yönetici sayısı 80 (%11) dir. Teknik lise, normal lise ve diğer okullardan mezun olanların sayısı da sırasıyla 78 (%10), 75 (%10) ve 88 (%12) dir. 96 işletmenin oluşturduğu örneklemimizde, üretimde ise yaklaşık kişi çalıştığı bildirilmiştir. Üretim biriminde çalışan doktora ya da yüksek lisans sahibi kişilerin sayısı 14 (%0,2) civarındadır. Üretim biriminde çalışan lisans mezunu sayısı 233 (%3) tür. Teknik lise mezunu olanların ise (%20) dir. Lise ve diğer okullardan mezun olanların sayısının ise in biraz üzerinde olduğu dikkati çekmektedir. Bu işgücü verileri dikkate alınarak ek olarak belirtilmelidir ki, mobilya ve makine sektöründe faaliyet gösteren bu işletmelerin çoğu (%80 i), son dönemde genelde makine ve teçhizat alarak işletmelerine bir şekilde teknoloji transferi yaptıklarını belirtmişlerdir. Bu durum, her iki sektör için teknolojinin verimli kullanımına yönelik yüksek vasıflı eleman ihtiyacını doğurmuş ve yine sonuç olarak nitelikli işgücü bulmada sorunlar ortaya çıkmıştır (%80,2 i). Bölgede faaliyet gösteren işletme sahiplerinin çoğu (yaklaşık %70), genellikle nitelikli elemanlarını elde tutmayı amaçladıklarını belirtmişlerdir. Bu durum, göreceli olarak elde ettikleri bilginin, piyasada sağlayacağı avantajların bir nebze de olsa farkında olduklarını yansıtmaktadır. Ancak genelde, her ne kadar nitelikli eleman ihtiyacı artmış gözükse de işletmeler düşük vasıflı işgücüne de ihtiyaç duymaktadır. Bu durum, özellikle yoğun üretim yapan işletmelerde görülmüştür. Öte yandan, bölge içinde faaliyet gösteren işletmeler (96 firma) arasından 38 işletme yöneticisi, herhangi bir Ar-Ge birimi ve/veya görev tanımı mevcut olduğunu bildirmişlerdir (24 işletme (%46) makine sektöründen, 14 işletme (%31) mobilya sektöründen). Toplamda, 58 işletme yöneticisi Ar-Ge birimi ve/ veya görev tanımı olmadığını belirtmiştir (28 işletme (%54) makine sektöründen, 30 işletme (%69) mobilya sektöründen). Yine bölge içinde faaliyet gösteren ve araştırmamıza katılan 96 işletme arasından 38 işletme yöneticisi, Ar-Ge bütçesi olduğunu belirtmiş (23 işletme (%44) makine sektöründen, 15 işletme (%34) mobilya sektöründen olmak üzere), 58 işletme yöneticisi ise Ar-Ge bütçesinin olmadığını bildirmiştir (29 işletme (%56) makine sektöründen, 29 işletme (%66) mobilya sektöründen). Yine 96 işletme arasından, 31 işletme yöneticisi firma dışından Ar-Ge hizmeti aldığını belirtmiş (21 işletme (% 40) makine sektöründen, 10 işletme (%23) mobilya sektöründen), 65 firma yöneticisi ise firma dışından herhangi bir Ar-Ge hizmeti almadığını (31 işletme (%60) makine sektöründen, 34 işletme (%77) mobilya sektöründen) belirtmişlerdir. Bu sonuçlardan hareketle, yenilik iktisadı ve yenileşimin temelinin önemli unsurlarından olan Ar-Ge faaliyetlerinin, Ankara Bölgesi makine ve mobilya üreticileri ekseninde ortalama 14

15 BÖLGESEL KALKINMA, KÜMELER ve SANAYİ AĞLARI % 40 oranında kurumsallaşabildiği ve ayrı bir bölüm - görev tanımı olarak işlerliklerinin olduğu görülebilmektedir. Maalesef, kurumsallaşabilen Ar-Ge birimlerinin %21 inin yeterli (ya da hiç) Ar-Ge bütçesine sahip olmadığı görülmüştür. Firma dışından Ar-Ge hizmet alımı süreçlerinde, herhangi bir Ar-Ge bölümü ve görev tanımı olup Ar-Ge şebeke yapılarını hayata geçiren firmaların oranı sadece % 24 olarak tespit edilmiştir. Çalışmamızda, araştırmaya katılan 96 işletmeden 43 tanesinin (yaklaşık % 44 ü) ne Ar-Ge biriminin, ne bütçesinin ne de dış Ar-Ge hizmet alımının olduğu bildirilmiştir. Bu oran olumsuz anlamda çok yüksektir. Şu halde, Ar-Ge nin maddi ve kurumsal olarak desteklenmesi yönünde her iki sektör için ayrı ayrı siyasalar geliştirilmeli; farkındalık yaratacak yönde çeşitli bilgilendirme toplantıları düzenlenmeli ve gerekli teşviklerin ivedilikle sağlanması hususları üzerinde durulmalıdır. Öte yandan, Ar-Ge nin birim, bütçe ve ulusal/uluslararası üretim şebeke yapılarına eklemlenme gibi kurumsal yapılanmaların teşviği ve sürdürülebilirliği için gerekli koordinasyon sağlanmalıdır. Yine bu bağlamda, çalışmada örnek alınan 96 işletme arasından 63 işletmede, bağımsız bir tasarım bölümü bildirilmişken (37 işletme (%71) makine sektöründen, 26 işletme (%59) mobilya sektöründen), örneklemimizin yaklaşık üçte birini (%33 ü), temsil eden 32 işletmede ise (15 işletme (%29) makine sektöründen, 18 işletme (%41) mobilya sektöründen) herhangi bir düzeyde rekabet avantajı sağlayacak, tasarım konusunda bağımsız bir tasarım biriminin olmadığı bildirilmiştir. Bilindiği üzere, bağımsız işletmelerde bağımsız bir tasarım biriminin varlığı, işletmelerin rekabet avantajı yaratmalarında ve yenileşim yeteneği geliştirme süreçlerinde önemli rol oynamaktadır. Ancak, bölge içinde tasarım hizmeti almayan 52 işletmenin (% 55) arasında, kendi tasarım birimleri bulunan işletmeler de mevcuttur. Toplamda 32 işletme (18 işletme (%34) makine sektöründen, 14 işletme (%32) mobilya sektöründen) tasarım hizmeti almadıklarını ancak bir tasarım birimleri olduğunu belirtmişlerdir. Böylelikle, bölge içinde dışardan tasarım hizmeti almayan ve aynı zamanda tasarım birimine sahip olmayan toplam 20 işletme (%21) belirlenmiştir. Bu bağlamda, bölgedeki önemli mobilya ve makine üreticileri arasında belli bir tasarım birimi olmasına rağmen % 50 oranında ayrıca dışardan tasarım hizmet alımı da gerçekleştiriliyorsa ve öte yandan bölge ve sektörlerde tasarım % 80 ler civarında etkin bir değişkenlik arz ediyorsa herhangi bir tasarım birimi olmadan firma dışından tasarım hizmeti alan ve toplamda örneklemimizdeki mobilya ve makine üreticilerinin %38 ini temsil eden işletmelerin tümünün gerekli tasarım hizmeti alımında %50 oranının altında kalması olumlu bir gösterge değildir. Bu durum, her iki sektörde de tasarım hizmet alımının şebeke yapılaşması adına (Makine % 49, Mobilya % 61 oranında) olumsuz bir gösterge olarak görülebilir. Özellikle Ankara bölgesinde tasarım üretim eksenli bilgi paylaşım ve yayılımında resmi (formal) ilişkilerin yanı sıra gayri resmi (enformal) ilişkilerin de varlığının belirli bir oranda önemli olduğu belirtilmelidir. Araştırmanın, ürün ve süreç yenilikleri analizlerinde ise, her iki sektördeki işletmelerin son beş yıl içerisinde yüksek bir oranda ürün geliştirme faaliyetleri olduğu görülmektedir (Bkz. Şekil 1). Makine sektöründe görüşülen işletmelerin vermiş oldukları yanıtlar dikkate alındığında, yılları arasında işletme başına ortalama geliştirilen mevcut ürün sayısının 17,17 adet olduğu ortaya çıkmaktadır. Aynı işletme kümelerinde ise, işletme başına 6,07 adet yeni ürün geliştirildiği belirtilmiştir. Benzer şekilde mobilya sektöründe görüşülen işletmelerin vermiş oldukları yanıtların analizi sonucu, işletme başına mevcut 16,73 adet ürünün geliştirildiği görülmektedir. Yine aynı işletme kümelerinin, yılları arasın- EVET 91 EVET 84 HAYIR 9 Makine Sektörü Ürün Geliștirme Faaliyeti (%) Șekil 1: Ürün geliștirme faaliyetleri istatistiği (%) Toplam 96 ișletme için. HAYIR 16 Mobilya Sektörü 15

16 ERKAN ERDİL, M. TEOMAN PAMUKÇU, MUSTAFA H. ÇOLAKOĞLU, H. TOLGA GÖKSİDAN da işletme başına 11,92 tane yeni ürün geliştirdiği rapor edilmiştir. Sonuçlar yorumlandığında, özellikle makine sektörünün mevcut ürünleri geliştirmeyi, mobilya sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin ise yeni ürünler geliştirmeyi tercih ettiği ilk bakışta ortaya çıkmaktadır. Bu farkın ortaya çıkışında, pazardan gelen talebin önemli bir rol oynadığı aşikardır. Ayrıca, zaman zaman farklı ürün özelliklerinden dolayı her iki sektördeki işletmelerin yeni ürün geliştirme kavramını farklı anlamlandırdığı da gözlenmiştir. Diğer taraftan, her iki sektör arasındaki farkın yaklaşık iki kat olarak çıkmasında rol oynayan faktörlerden iki tanesi dikkat çekicidir: Birincisi, mobilya sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin her türlü değişikliği yenilik olarak addedebilmeleri; ikincisi ise, makine sektöründe bulunan işletmelerin genellikle kavramsal betimlemlerini model sayısı üzerinden verdiği, yani bir modelin değişik özelliklerini göz önüne alarak vermediği düşünülmektedir. Özelikle organizasyonel yapılardaki değişimler ve gelişmeler de, ürün ve süreç yeniliklerinde önemli birer unsur olarak ön plana çıkmaktadır. Son dönemdeki ekonomik ve teknolojik gelişmeler nedeniyle birçok firma kendi içinde, piyasa koşullarının gereği olarak yeni düzenlemeler yapmaya başlamıştır. Özellikle firmaların ürün ve süreç geliştirme aşamalarında ne gibi düzenlemelere yöneldiğinin anlaşılması oldukça önemlidir. Zira çalışmamızdan da çıkarılacak en önemli sonuçlardan biri, işletmelerin etkin bir ürün geliştirme stratejisine sahip olup olmadığı ya da üretimden önce talep araştırması, fizibilite analizi gibi üretimi etkileyecek çeşitli unsurların işletmeler tarafından dikkate alınıp alınmadığıdır. Bu, işletmelerin pazara çıkma konusunda kendilerini ne ölçüde hazırlayabildiklerini ya da ne ölçülerde sorun yaşadıklarını görebilmemizi sağlamaktadır. Çalışmamızda, makine sektörü için ürün yeniliği (yenileşim ve teknolojik yenilik kabiliyetleri) açısından 0,96 (geliştirilen toplam mevcut ve yeni ürün / ticari değeri nedeniyle yenilik sayılan toplam mevcut ve yeni ürün) seviyesinde bir oran elde edilmiştir. Bu oran görece yüksek bir değerdir. Bu sonucu iki türlü yorumlamak mümkündür: Birincisi, makine sektöründe geliştirilen her ürün piyasaya verilmekte ve piyasa tarafından kabul edilmektedir. İkincisi, makine sektörünün önemli bir takip stratejisi izlediği görülmektedir. Zira, makine sektöründe yaygın olan yenileşim stratejisinin piyasada kabul gören ürünler izlenerek bunların üretilmesi olduğu görülmektedir. Diğer türlü, teknolojik yenilik ve yenileşim süreçlerinin gereği olarak, 0,96 oranında ürünlerin pazara sunumu ve pazar tarafından kabulü mümkün değildir. Bu durum, bize makine firmalarının yenilik stratejisi olarak bir taraftan piyasadan gelen sinyalleri yüksek bir dikkatle takip ettiğini, diğer taraftan firmaların genellikle yüksek risk/getiri yerine, düşük risk/getiriyi tercih ettiğini, diğer bir deyişle takip edici bir rol izlediklerini göstermektedir. Bu sonuçlar, bizlere makine sektöründe Ar-Ge faaliyetlerinde tersine mühendisliğin ve/veya ürün geliştirmenin (Ge), araştırmaya (Ar) göre daha etkin olduğunu düşündürtmektedir. Mobilya sektörü için ise, elde ettiğimiz bulgular değerlendirildiğinde (bkz. şekil 2 ve 3), EVET 51 HAYIR 49 Mobilya Sektörü (%) EVET 66 Ankara Türkiye Dünya Șekil 2: Ürün yeniliğinin bașarı istatistiği: Mobilya sektörü (%) Toplam 44 ișletme arasından. Makine Sektörü (%) HAYIR 34 EVET 20 HAYIR 80 EVET 64 HAYIR 36 EVET 67 HAYIR 33 Șekil 3: Ürün yeniliğinin bașarı istatistiği: Makine sektörü (%) Toplam 52 ișletme arasından. EVET 33 Ankara Türkiye Dünya HAYIR 67 16

17 BÖLGESEL KALKINMA, KÜMELER ve SANAYİ AĞLARI EVET 76 HAYIR 24 Makine Sektörü Teknoloji Transferi (%) EVET 81 Șekil 4: Teknoloji transferi istatistiği (%) Toplam 96 ișletme için. HAYIR 19 Mobilya Sektörü Tablo 1: Teknoloji Transferi Yöntemleri: Makine sektörü için ürün yeniliği (yenileşim ve teknolojik yenilik kabiliyetleri) açısından karşımıza 0,18 (geliştirilen toplam mevcut ve yeni ürün/ticari değeri nedeniyle yenilik sayılan toplam mevcut ve yeni ürün) gibi bir değer çıkmaktadır. Bu oran, pazardaki yoğun rekabetin ve firmaların yapması gereken yatırımların bir göstergesi olarak oldukça anlamlıdır. Özellikle KOBİ lerin pazarlama konusunda işbirliğini artıracak mekanizmalar kurmaları gerekliliği belirtilebilir. Ayrıca bu oranı, firmaların yenilikçilik kapasitelerini geliştirmek için gerekli olan (ürün tasarımı ve Ar-Ge faaliyetlerini başlatmak/geliştirmek) yatırımları yapmamaları halinde, sektörde yaşanan yoğun rekabet sebebiyle zaman içerisinde sahip oldukları avantajları kaybedeceklerinin bir göstergesi olarak da okumak mümkündür. Ankara ve Türkiye kıyaslaması, makine sektörüne benzer bir şekilde mobilya sektöründe de Ankaralı üreticilerin oldukça yenilikçi olduklarını göstermektedir. Ayrıca, Ankara içinde mobilya sektöründe yenilikçilik bakımından yaşanan rekabetin, makine sektörüne göre daha fazla olduğunu göstermektedir. Dünya ile kıyaslama yapıldığı zaman ise oranın % 0.20 ye kadar düştüğü görülmektedir. Makine sektöründe faaliyet gösteren işletmeler için yapılan analizler sonucu, ilgili işletmelerin %76 sının (Bakınız Tablo 1 ve Şekil 4) teknoloji transferi yaptığı söylenebilir. Bu oranın yüksekliği, işletmelerin teknolojilerini güncel tutma isteklerinin bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Diğer taraftan makine sektörünün bilgi tabanlı değil üretim Yöntem/ Önem Derecesi Lisans alımı % Makina ve teçhizat alımı % AR-GE için ișbirliği % Üretim için ișbirliği % Yeni uzman istihdamı % Firma birleșmesi % Danıșmanlık hizmeti alımı % Açık dıș bilgi kaynakları (fuar, sergi, yayın vb.) % Diğer % önemsiz 46,34 7,14 46,15 33,33 33,33 89,19 24,39 11,9 93,75 az önemli 2,44 7,14 10,26 7,69 12,82 2,7 12,2 2,38 - orta önemli 2,44 2,38 10,26 12,82 12,82 2,7 9,76 9,52 - çok önemli 9,76 19,05 17,95 20,51 17,95-26,83 28,57 - vazgeçilmez 39,02 64,29 15,38 25,64 23,08 5,41 26,83 47,62 6,25 Tablo 2: Teknoloji Transferi Yöntemleri: Mobilya sektörü için Yöntem/ Önem Derecesi Lisans alımı % Makina ve teçhizat alımı % AR-GE için ișbirliği % Üretim için ișbirliği % Yeni uzman istihdamı % Firma birleșmesi % Danıșmanlık hizmeti alımı % Açık dıș bilgi kaynakları (fuar, sergi, yayın vb.) % Diğer % önemsiz 53,85 6, ,56 32,14 88,46 39,29 3,23 - az önemli - - 3,57 3,7 3,57 3,85 7, orta önemli 3,85 6,67 7,14 11,11 7,14 3,85 7,14 3,23 - çok önemli 19,23 26,67 14,29 22,22 39,29 3, ,48 - vazgeçilmez 23, ,41 17,86-21,43 58,06-17

18 ERKAN ERDİL, M. TEOMAN PAMUKÇU, MUSTAFA H. ÇOLAKOĞLU, H. TOLGA GÖKSİDAN tabanlı bir yapısı olduğu görülmektedir. Sektörde ilk tercihin makine ve teçhizat alımı olması bunun bir göstergesidir. Açık dış bilgi kaynakları nın ikinci sırada gelmesi, firmaların aktif bir pazarlama stratejisi (ürünlerin tüketicinin ayağına götürülmesi) izlediğinin ve rakip firmaların geliştirdikleri ürünlerin yakından takip edildiğinin bir göstergesi olarak görülmektedir. Danışmanlık hizmeti alımı, sektörde çeşitli ulusal ve uluslararası pazarlara girmek için gerekli olan ISO, CE vb. belgelerin temini için yoğunlukla tercih edilmekte, bu hizmet üretimde karşılaşılan problemlerin giderilmesi için tercih edilmemektedir. Çalışmada elde edilen bulgulara göre, Lisans alımı na sektörün yaklaşık yarısı fazla öncelik (önemsiz ve az önemli) vermezken, diğer yarısı oldukça öncelik (vazgeçilmez ve çok önemli) vermektedir. Bu durum sektörün yaklaşık yarısının kendi know-how ve yetkinlik birikimi ile pazarda var olmayı sürdürme isteklerinin bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir (finansal, insan kaynakları vb. sebeplerin, firmalar için engel teşkil etmediği varsayılmıştır). Diğer taraftan, sonucun dengeli çıkması olumlu karşılanmıştır. Bu durum, dışardan yeni bilgilerin sektöre girdiğini, aynı zamanda da sektörün kendi imkanları ile bilgi ve yetkinlik birikimini artırmayı amaçladığını göstermektedir. Bu yapının, uzun vadede sektörün yenilikçiliğini artırıcı yönde etki yapacağı düşünülmektedir. Üretim için işbirliği, lisans a benzer bir dağılım göstermektedir. Bu durum, firmaların yaklaşık yarısının ürünlerine gelen talebin dönem dönem artış gösterdiğinin ve firmaların bu talebi karşılamak için üretim işbirliklerine girmeye hazır olduklarınının, geri kalan firmaların ise ürünlerine gelen talebin firmanın üretim kapasitesini aşmadığından, firmaların üretim için işbirliğine girmeyi tercih etmediğinin bir göstergesi olarak okunabilir. Mobilya sektöründe faaliyet gösteren işletmeler için yapılan analizlerde % 81 (bkz. tablo 2 ve şekil 4) oranında teknoloji transferi yapıldığı belirlenmiştir. Bu oranın yüksekliği, yine işletmelerin teknolojik seviyelerini güncel tutmak isteğinin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Diğer taraftan sektörün makine sektörüne göre bilgi tabanlı değil daha fazla üretim tabanlı bir yapısı olduğu görülmektedir. Sektörde ilk tercihin makine ve teçhizat alımı olması bunun bir göstergesidir. Makine sektöründe olduğu gibi mobilya sektöründe de açık dış bilgi kaynakları (fuar, sergi, yayın vb.) nın ikinci sırada gelmesi sektörün aktif bir pazarlama stratejisi (ürünlerin tüketicinin ayağına götürülmesi) izlediğinin, rakip firmaların geliştirdikleri ürünlerin yakından takip edildiğinin bir göstergesi olarak görülmektedir. Danışmanlık hizmeti alımı sektörde çeşitli ulusal ve uluslararası pazarlara girmek için gerekli olan ISO, CE vb. belgelerin temini için yoğunlukla tercih edilmekte fakat yine bu hizmet, üretimde karşılaşılan problemlerin giderilmesi için tercih edilmemektedir. Lisans alımı na sektörün yarısından fazlası öncelik (önemsiz ve az önemli) vermezken, diğer kısmı ise oldukça öncelik (vazgeçilmez ve çok önemli) vermektedir. Sektörün çok fazla işletmeden oluşması, üretimin büyük çoğunluluğunun seri üretim olmaması ve sahip olunan yetkinliklerin istenen tür ve kalitede üretime olanak vermesinden dolayı böyle bir dağılımın çıktığı düşünülmektedir. Üretim için işbirliği, lisans alımı ndan daha az tercih edilmektedir. Oysa ki üreticilerin nihai ürün üretmenin yanı sıra, rekabet edebilirlik gücünü ve yenilikçiliği çok daha fazla artıracak bir model anlayışı içerisinde örgütlenmesi de gerekmektedir. Ankara Bölgesi Makine ve Mobilya Sektörleri Ağ Yapıları Çalışmanın devamında, yenileşim ile şebeke yapılanması arasındaki ilişki irdelenmeye çalışılmıştır. Yenileşim, şebeke (ağ) yapılaşma ve kümelenme arasında bağlantı olduğu açıktır. Bu noktada önemli olan husus, ağ yapı içerisindeki işletmelerin pazar ile ilgili en yeni bilgilere, en nitelikli işgücüne ve en uygun tedarikçi işletmelere erişimini sağlamaktır -ki bu unsurlar başarılı ve etkin bir yenileşim sürecinde çok önemli rol oynar. Ayrıca bu unsurlar, yenilik yapan işletmelerin yeni piyasalara girerken taahhütlerini en aza indirgemelerini sağlamaktadır. Yenileşim ile sanayi bölgeleri arasındaki ilişkiler ele alınırken iki nokta gözden kaçırılmamalıdır. Birincisi, işletmeler arası etkileşimlerin biçimlerine ve kaynaklarına 18

19 BÖLGESEL KALKINMA, KÜMELER ve SANAYİ AĞLARI göre değişik şebeke yapılaşmalarının ve kümeleşmelerin olabileceği; ikincisi, yenileşime olumlu etki yapabilecek olan işletmeler arası etkileşimlerin ve bilgi akışlarının her bir farklı yapıda değişik biçim alacağıdır. Günümüzde, işletmelerin, bilgiye sınırlı olarak eriştikleri durumlarda, oluşturacakları olası şebeke (ağ) yapılarından elde edecekleri önemli bazı kazanımlar aşağıdaki gibi özetlenebilmektedir: Tüm bunlara ek olarak, işletmeler arası bilgi akışı, işletmeler ve bireyler arasında çeşitli resmi ve gayri resmi şekillerde gerçekleşen ilişkilerden kaynaklanan dışsallıklar olarak belirtilebilir. Bu bakımdan, artan ağ yapılaşmaya eşlik eden artan yenilik hızı ve teknolojik değişim, işletmeleri dışsal işbirliklerine çok daha fazla bağımlı kılmaktadır. Bu şebekeleşme (ağ yapılaşma) sürecinin doğal bir sonucu olarak işletme, bilginin sürekli yayıldığı daha geniş bir ağ yapı içerisinde, karmaşık iletişim bağlarının ve organizasyonların bir göbeği olmaktadır. Bilgiye daha hızlı erişim, Bilginin daha hızlı yayılımı, Bilginin daha hızlı kazanımı, İşletmeler arası yetenek transferi ve Pazar ağ yapılarının kuvvetlenmesi vb. Yukarıda bahsedilen açılardan ele alındığında, işletmelerin, kendi doğal şebekeleri içerisinde ilişki ağ yapıları (relation networks), kişisel ilişki ağ yapıları (personal contact networks - PCN), sosyal ağ yapıları (social networks), endüstriyel ağ yapıları (industrial networks) ve pazar ağ yapıları (marketing networks) ile hem bölgesel hem de global anlamda rekabet edebilirliklerini artırabilecekleri gözlemlenmiştir. Ayrıca, şebeke içerisindeki tüm işletmeler, kümelenmeden kaynaklanan avantajlardan, sadece diğer işletmelere çeşitli yakınlık ölçütlerine göre (mekansal yakınlık, organizasyonel yakınlık, vb.) yararlanabilir. Öte yandan, aynı sanayi dalında yer alan işletmelerin belli bir bölgede toplanmasından kaynaklanan avantajlar önemlidir. Bu seviyede olan avantajlar, işletmelerin ekonomik faaliyetlerini üretim fonksiyonları aracılığıyla olumlu etkilemekte ve özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ ler) için standart ürünlerin seri üretimini yapan işletmelere kıyasla daha fazla önem arz etmektedir. Bu bağlamda, Ankara Bölgesi nde görüldüğü üzere sanayi öbeklerinin oluşması KOBİ lere, yüksek üretim hacminden kaynaklanan içsel ölçek ekonomilerini dışsal ölçek ekonomileri ile ikame etme olanağını sağlamaktadır. Çalışmamızda, mobilya ve makine sektöründe faaliyet gösteren 96 adet işletme için yapılan şebeke (ağ) analizi ile bölge işletmelerinin şebeke yapıları incelendiğinde, işletmeler arası bilgi paylaşım mekanizmaları, yine işletmelerin ağ yapıdaki yerleri ve birbirleri ile olan ilişkileri seviyesinde incelenmiştir. Ancak, analiz aşamasında uyguladığımız tüm bu bahsedilen farklı nitel ve nicel yöntemler sonucunda elde ederek sunduğumuz sonuçlar pasif olmamış, ötesinde, gelecekte bu konularda (bölgesel ve ulusal kalkınma, sektörel analiz) yapılacak detaylı ilişkisel analizlerin kavramlaştırılmasını kolaylaştıracak, aktörler arasındaki ilişkileri tanımlandırmada pratik çıkarımlar sağlayacak ve en nihayetinde aktörler arasındaki bilgi akış mekanizmalarının ve ilişkilerin güçlendirilmesini sağlayacak uygulamalara ışık tutmuştur. Projede öngörülen yöntemler bütününde, üç analitik aşamada veriler her bir sektör için analiz edilmiştir: tüm ağ yapının incelenmesi, ağ yapıdaki alt ağ yapıların (varsa kümelerin) tespiti ve ağ yapıda firmaların konumlarının incelenmesi. Bu analitik yaklaşım çerçevesinde, makine ve mobilya sektörlerini ayrı ayrı incelediğimizde elde ettiğimiz bazı ilişki alt ağ yapıları ve kümeler, firmalar arasında görmeyi düşündüğümüz aralarında yoğun ilişkiler olan ya da uzun süreli ilişkiler olan diğer ilişki kümeleri olarak ortaya çıkmıştır. Bu seviyedeki analizler de tüm ağ yapının özelliklerini belirlemede çok önemli bir yaklaşımdır. Ayrıca, ağ yapı analizine bağlı kalarak, aralarında zayıf ilişki bulunan düğümler (firmalar) arasında bilginin aktarımını ve yayılımını sağlayacak 19

20 ERKAN ERDİL, M. TEOMAN PAMUKÇU, MUSTAFA H. ÇOLAKOĞLU, H. TOLGA GÖKSİDAN darboğazların bulunabileceği öngörülmüştür. Bu darboğazlar, alt şebekelerde (ya da kümelerde) birkaç firmanın kendi aralarında daha etkin iş ve bilgi paylaşımını sağlayacak biçimde daha güçlü bağların yapılandırılmasıyla oluşmuştur. Bu anlamda, dikkat çekmek istediğimiz diğer bir husus, alt şebeke yapılarında (ya da kümelerde) ilişki seviyeleri güçlü ya da zayıf ne olursa olsun her koşulda düğümler (firmalar) arasındaki bağların doğru bir biçimde analiz edilmesi gerektiği olacaktır. Yine aynı yaklaşım içerisinde, çalışmamızda bazı düğümler arasında, istasyon (göbek) görevi üstlenen işletmelerin varlığı söz konusu olmuştur. İlgili bazı mobilya ve makine sektöründe faaliyet gösteren ve aynı zamanda istasyon görevi üstlenen bu işletmeler, şebekedeki diğer firmalar arasında kritik bir arabuluculuk (destek noktası) görevi gerçekleştirerek, çoğu zaman ağ yapıdaki bilgi akış yollarında önemli roller üstlenmektedir. Ayrıca bilinmelidir ki, dışsal ve içsel bilgi akışı; ve bilginin yayılımının sağlanması adına; böylesine kritik bir görev yüklenen istasyonlar içeren ağ yapı içersindeki diğer işletmeler, çok güçlü bağlar ile bu istasyonlara yakınlık ve bağlılık derecesi içerisinde olma eğilimindedir. Çalışmamızın amaçlarından biri olarak; mobilya ve makine sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin aralarındaki müşteri ve tedarik ilişkilerinin firmaların yenileşim faaliyetlerine nasıl yansıdığını anlamak için; özellikle işletmeler arasındaki güçlü dikey ilişkilerin incelenmesi bağlamında (taşeron kullanımından da kaynaklanan bir biçimde), ASO ve KOSGEB destekli olarak yüzlerce firmadan sadece üretim yapan ve yenileşim yeteneği/potansiyeli olan (son beş yıl içerisinde teknoloji transferi yapan ve 25 daha fazla Gelișmekte olan sanayi bölgeleri için olușturulan modellere uygulandığı biçimde, böylesine bir birliktelik sorununun çözümü için ağ yapı içerisindeki firmalar ortak çalıșarak etkin bir șekilde maliyet ve riskleri paylașmak zorundadırlar işçi çalıştıran işletmeler araştırmamızda kriter olarak gözetilmiştir) yaklaşık 150 firma arasından doğru firmaların seçilimine özen gösterilmiştir. Öte yandan, bölgesel yapıda, iş ilişkileri ekseninde ve işletmeler arasındaki bu dikey ve yatay ilişkiler bütününde, yenleşimi tetikleyici bir biçimde işletmeler arasındaki işbirlikçi yapılanmalar kolaylıkla izlenebilmiştir. Özellikle mobilya sektöründe faaliyet gösteren işletmeler için yapılan şebeke analizlerinde (bkz. Şekil 5 ve 6), genel anlamda, aralarında yakın, kuvvetli ve güçlü ilişki bağları bulunan fakat çoğu durumda ticaret anlamında oldukça bağımsız bir yapıda olan firmalardan oluştuğu görülmektedir. Bu aşamadaki analizimizde, şansımız firmalar arasındaki ilişkilerin daha net ve kolay görülmesi olmuştur. Ayrıca yine bu firmaların, ciddi ve kuvvetli ilişki içerisinde olmalarına rağmen, yapısal anlamda tek bir vücut olma yani sektörü beraber yapılandırma ve geliştirme yaklaşımından oldukça uzak oldukları görülmüştür. Böylesine bir ayrımın temelinde, firmaların birbirlerini oldukça iyi tanımaları ve ilişkilerinin gruplandırılmasına olanak tanımaları vardır. Bu ayrımın, sektörün sınırlarının belli olmasına rağmen, firmaların son karar aşamasında üretim işbirlikleri dışına çıkarak pazarın darlığı ve ciddi rekabet şartlarından dolayı satış ve pazarlama işbirliklerine gitmekten kaçınmalarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Öte yandan çalışmada tespit ettiğimiz bulgular çerçevesinde, mobilya sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin yaklaşık % 80 den fazlasının iş ilişkilerinde siparişe dayalı çalıştığını ve geriye gelen %5 den az olan kısmının ise sipariş ile birlikte ortak üretim planlama yaptığını göstermektedir. Yine oldukça büyük bir kısım mobilya üreticisi işletme, iş ilişkilerinde resmi anlaşmalar yerine firma yöneticilerinin kendi kişisel ilişkilerini 20

21 BÖLGESEL KALKINMA, KÜMELER ve SANAYİ AĞLARI kullanarak iş ilişkilerini sürdürdüğünü belirtmişlerdir. Bu ilişkisel esneklik, bir anlamda işletmeler arasındaki zayıf kümeleşmeleri açıklamakta; diğer yandan da işletmelerin esasen birden çok alt yüklenici ile çalışabildiğini de göstermektedir. Șekil 5 - Mobilya sektörü tedarikçi ağ yapısı ve potansiyel küme haritası Șekil 6 - Mobilya sektörü müșteri ağ yapısı ve potansiyel küme haritası Diğer yandan, makine sektöründe faaliyet gösteren firmaların üretim fonksiyonlarına ve tiplerine bağlı olarak olarak yapılan şebeke analizinde elde edilen bulgular neticesindee, ağ yapıdaki diğer işletmeler ile analiz souçlarına dayanarak söylenebilecek makine üreticileri arasındaki olası küme yapısındaki diğer işletmeler ile yerel tedarikçi ve alt yüklenici ağlara bağlı kalarak üretim ve ilişkilerini yapılandırdıkları ve sürdürdükleri görülmüştür. Çalışmamızda dikkate alınan büyük ölçekli işletmeler ekseninde ise, büyük oranda uluslararası anlaşma ile (ya da enformel anlamda) üretim ihtiyaçlarının karşılanması ve yüksek kaliteli girdilerin sağlanması için yurtdışı firmalar ile olan ilişkiler dikkat çekmektedir. Bölge içerisinde, makine tedarikçileri ve tamir bakım çalışmaları olası kümeleşmelerde bilginin yayımında önemli bir rol oynarken, alt yüklenici sözleşmeleri ve girdi sağlayıcıların yerel varlığı maliyetleri düşürmekte ve verimliliği artırmaktadır. Yine araştırmalarımız sonucu, makine sektöründe faaliyet gösteren büyük firmaların çoğu alt firmalarla ya da atölyelerle ilişki içerisinde olup, bazı büyük ve orta ölçekli işletmelerin alt yüklenicilerine üretim organizasyonu, ödünç verme (kredi) veya makine ve diğer ekipmanların teknik danışmanlığı ve/ veya tamiratı konusunda yardım sağladığı görülmüştür. Yine bu duruma benzer işbirlikleri ve taşeron çalıştırmanın, küçük üreticiler ile onların alt yüklenicileri arasında da gerçekleşmekte olduğu söylenebilir. Çalışma kapsamında incelenen makine sektöründe faaliyet gösteren işletmelerden bazılarının, tedarik ağ yapıdaki bilgi akış yollarında önemli bir irtibat noktası olarak görülebileceği de söylenebilir. Şekil 7 ve Şekil 8 de de görüldüğü üzere mobilya işletmeleri, farklı ağ ilişki derecelerine göre (güçlü ve zayıf) çeşitli istatiksel değerler/ yöntemler ile elde edilen analiz bulgularıyla gruplandırıldığında, işletmelerin merkezcillikleri ve kümeleşme oranları çok yüksek çıkmamakla birlikte en azından bazı işletmeler arasında potansiyel bir kümeleşmenin olduğu görülmüştür. Șekil 7 - Makine sektörü tedarikçi ağ yapısı ve potansiyel küme haritası Șekil 8 - Makine sektörü müșteri ağ yapısı ve potansiyel küme haritası Sonuçlar ve Öneriler Sonuç olarak, bölgesel politikalarda yenileşimci firmalar kadar yenileşimci yönetimler ve yenileşimci toplum kavramlarının da yer alması kalkınmanın bütüncü yanını yansıtmaktadır. Yenilik yönetimi bağlamında, yüksek katma değer yaratan sektörlerin seçimi ile özellikle Ankara bölgesinin ekonomik re- 21

22 kabet edebilirliğini arttıracak teknolojik yenileşime odaklı bölge stratejilerine önem verilmelidir diyebiliriz. Uzun vadede ise, sürekli yenilik arayışı içerisinde olan bir toplum yaratmayı hedefleyen ulusal / bölgesel politikaların başarıya ulaşması, giderek artan rekabet ortamında eş zamanlı artan riskler ile birlikte, işletmelere sağlanan çeşitli işbirliği olanakları sayesinde daha uygun iş ortamlarının yaratılması ile mümkün olacaktır. Tüm bu yaklaşımlar çerçevesinde (şebeke yaklaşımı ve teknolojik yenilik - ekonomik kalkınma modelleri), geleneksel yapıdan sıyrılarak bölge ekonomilerinin ve dolayısıyla KOBİ lerin gelişebilmesi için: bölge içinde faaliyet gösteren işletmelerin yeni ürünler üreten ve yeni üretim süreçleri geliştiren, büyük veya öncü firmalar haline dönüştürülmesi, bölge içerisinde faaliyet gösteren firmalar arasında işbirliklerinin artırılması, bölge içerisinde faaliyet gösteren firmalar arası ağ yapıların oluşturulması ve/veya güçlendirilmesi, bölgesel düzeyde firmalar arası nitelikli kümelerin tespiti ve desteklenmesi, teknolojik değişikliğe ayak uyduran firmaların global ve bölgesel mevcut pazarlarda rekabet edebilirliğini koruyabilmesi, yeni üretime başlayacak firmaların da, güç başlangıç yatırımlarından sıyrılarak faaliyet göstedikleri bölgelerde öğrenme ve kalkınma süreçlerinde etkin rol oynaması hedeflenmelidir. Özetle, geleneksel yaklaşımlardan hareketle, yukarıdaki yaklaşımlar gözetilerek bölgede belirlemeye çalıştığımız lider (odak) işletmelerini, bilgi paylaşımının ve teknolojik başarının itici güçleri olarak görecek biçimde sadece bu işletmeler ekseninde politikaların yapılmaması gerektiği aşikardır. Bölgesel kalkınmayı sağlayacak diğer yaklaşımlar çerçevesinde bu çalışmada çeşitli kereler belirtildiği biçimleriyle, proje kapsamında yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlardan ilki, sanayi bölgesinde iyi bir deneyim standardına ve üne sahip olabilmek için işletmeler arasında işbirliğine sürekli olarak ihtiyaç olduğudur. Birçok büyük ve küçük işletme sahibi, çalışanların yeteneklerine yatırım yapılması yani çalışanların sürekli eğitimi, becerilerinin geliştirilmesi, yeni bilgilerin ve teknolojileri öğrenmeleri ve bilgi dağarcıklarının taze tutulması konusunda kendilerini devamlı olarak sorgulamakta ve gerekli önlemleri almaktadırlar. Bundan dolayı, gelişmekte olan sanayi bölgeleri için oluşturulan modellere uygulandığı biçimde, böylesine bir birliktelik sorununun çözümü için ağ yapı içerisindeki firmalar ortak çalışarak etkin bir şekilde maliyet ve riskleri paylaşmak zorundadırlar. Ayrıca tüm işletmelerin bu ve benzeri hedeflere ulaşmak için, kendilerinin bölgesel şebekelerdeki ortak ve diğer ortaklıklarda paylaşılan bilgi yaratım ve saklanma süreçlerine yönelik yeterli anlayışa ve teorik bilgiye sahip olmaları gerekmektedir. Tüm bunların ötesinde, yine araştırmalarımız sonucu görülmüştür ki, Ankara bölgesindeki işletmeler, az oranda ortak geliştirme ve hatta bazen ortak üretim yapabilmek için uzun vadeli işbirliği ağlarına yönelmektedir. Bu negatif durum, açıkça, sanayi bölgesindeki büyük ve orta ölçekli firmalar için olduğu kadar küçük ölçekli firmalar açısından da işbirliği ve kurumlar arası ilişkilerin öneminin tam ve net olarak anlaşılmadığının bir delili niteliğindedir. 22

23 Otomotiv Kümeleri İçin Kapasite Olușturma Projesi OKÜMKAP Otomotiv Kümeleri İçin Kapasite Olușturma Projesi OKÜMKAP 1. Amaç Ve Katılımcılar OKÜMKAP Projesi, Bursa ili ve çevresinde yerleşik otomotiv yan sanayi firmalarında Araştırma Teknoloji Geliştirme (ATG) kültürünün oluşmasını sağlamak üzere Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı nın (TTGV) önerisiyle; Bursa Valiliği, Bursa Sanayici ve İşadamları Derneği (BUSİAD), Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD), Makina Mühendisleri Odası (MMO) Bursa Şubesi, Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB), Uludağ Üniversitesi(UÜ) Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü, Otomotiv Sanayii Derneği nin(osd) katılımıyla geliştirilmiştir. Bu projenin amacı, zaman içerisinde otomotiv yan sanayi firmalarının rekabet öncesi Ar-Ge ye dayalı, bilgi temelli ağ ve küme yapıların gerçekleşmesi ve uluslarararası üreticilerin benzer yapılaşmaları ile işbirliği içerisinde olmalarını sağlayacak programlara katılmalarının zeminini oluşturmaktır. 2. Geri Plan 2.1.Neden Otomotiv Sanayii? Otomotiv Sanayi Türkiye ihracatının ilk sırada yer alan sektörüdür. Diğer sektörlere göre istihdam oranı çok yüksektir. Üstelik henüz doymuş ve olgunlaşmış bir sektör de değildir. Bu gerekçelerden yola çıkarak, Türkiye nin varolduğu iç ve dış pazarlar bile tamamen Türkiye de üretilmeyen araçlara açılmak istenmiyorsa, sektördeki gelişmeler yakından izlenerek sektör desteklenmeli, durumu Türkiye lehine değiştirecek tedbirler üretilmelidir. Türkiye Otomotiv Sanayinin(TOS un) sermaye yapısı uluslararası sermaye gruplarının ortaklığına dayanmaktadır. Sadece sermaye yapısı değil üretim yapısı da yüksek bir bütünleşme göstermektedir. Türkiye de sektörün uluslararası değer zincirinde yoğunlaştığı yer üretimdir ve ürün üzerindeki maksimum yerlilik oranı %35 tir. Türkiye deki Otomotiv ana firmaları (OEM 1 ) uygunluk değerlendirmesi (kalite, standartlar, dokümantasyon, akreditasyon v.b.), üretim yönetimi, kısmen kalifiye işgücü konularında yetkinlik kazanmışlardır. Ancak bu firmalar hem ürün, hem de üretim teknolojileri açısından geleceğin teknolojilerini geliştirememişlerdir. Üstelik, uygunluk değerlendirmesi v.b. konularda OEM lerde ve 1. katmandaki tedarikçilerde biriken nasılbilgisi 2. ve 3. katmandaki tedarikçilere yayılmamıştır. Bu firmalar yeterince ileri tasarım, tasarım doğrulama üretim ve yönetim teknolojilerine de sahip değildir. Oysa ki, otomotivde yaratılan Tülay AKARSOY ALTAY 1978 de ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü nü bitirdi, 1980 de MS derecesi aldı da başladığı çalışma hayatını çeşitli kamu kuruluşlarında ve özel sektörde sürdürdü. Halen TTGV de baş uzman olarak iş hayatına devam etmektedir. Bu süre içerisinde: TAKSAN a parça üreten yirmidört KOS dan oluşan Holistik Üretim Sistemi ni kurdu, endüstriyel Ar-Ge projelerinin değerlendirmesi ve izlenmesinde görev aldı, Sektörel Teknoloji Analizi Çalışma Modeli nin oluşturulmasında ve bu çalışmanın Otomotiv Ana Sanayi nde uygulanmasında liderlik yaptı, Vizyon 2023 çalışma grubu üyeliğinde bulundu, çeşitli seminer ve kongrelerde teknoloji yönetimi, ağyapılar, Otomotiv Ana Sanayi/ Yan Sanayi İlişkileri konularında sunuşlar yaptı. Bu konuda yayınlanmış makaleleri vardır. Bu çalışmalarına parelel olarak; AB Çerçeve Programları nda uzman hakem olarak çalıştı, TMMOB nin, 2004 yılında yayınladığı Teknoloji kitabının bir bölümünü yazdı, Korea Development Institute tarafından 2009 da yayınlanan Models for National Technology and Innovation Capacity Development in Turkey kitabının bir bölümünü yazdı ve yıllarında MMO Yönetim Kurulu üyesi olarak, yıllarında MMO Genel sekreteri olarak Oda çalışmalarına katıldı yıllarında Mühendis ve Makina dergisinin Genel Yayın Yönetmenliği ni yürüttü. 23

24 TÜLAY AKARSOY ALTAY 1 OEM (Original Equipment Manufacturer): Özgün Araç Üreticisidir. Firma bazen sadece marka sahibi olabilir ve aracın üretimini pramidin sıfır kademesindeki firmaya bırakabilir. 2 European Cluster Observatory 3 Regional Innovation Scoreboard katma değerin önemli kısmı marka sahiplerinden tedarikçilere ve aracı birleştiren firmalara doğru kaymaktadır e gelindiğinde aracın değerinin %75 ten fazlası, otomobil tedarik zinciri tarafından yaratılacaktır. Dolayısıyla tüm aracın tasarımı ve geliştirme süreci, dünyanın farklı ülkelerindeki tedarikçilerin yaptığı işlemlerin ortak bir etkinliği olarak gerçekleşecektir. Bu nedenle tedarikçilere teknoloji alanında yetkinlik kazandırılması, verimlilik ve maliyetlerin azaltılması konusuyla birlikte ele alınması gereken önemli bir noktadır.[a] Yukarıdaki paragraflar, Türkiye deki otomotiv sektörüyle ilgili olarak; kazanılmış yetkinliklerin üzerine basarak teknoloji üreten bir duruma doğru sıçrama veya mevcut üretim üssü olma konumunu bile yitirme çizgileri arasında kalan gri bir alanı tanımlamaktadır. Üstelik söz konusu sektör, farklı bir bakış açısıyla bir teknoloji sistemi olarak değerlendirildiğinde pek çok yeni, uç teknolojinin bir uygulama alanıdır. Dolayısıyla Sektör, üzerinde çalışıldığında varolan olumsuzlukları Türkiye lehine çevirebilecek ve Türkiye nin üzerinde yoğunlaşmak istediği yeni teknolojiler için bir uygulama alanı yaratabilecek konumdadır. 2.2.Neden Kümeleşme? Küreselleşmiş bir sektör olan otomotivde, firmaların son derece dinamik, değişken bir pazarla yüzyüze geldiği görülmektedir. Dolayısıyla firmalar, bu yeni durumla birlikte ortaya çıkan fırsatlara ve tehditlere ayakta kalabilmek için hızla tepki verebilmelidir. Ancak tekil olarak pek çok firmanın, özellikle küçük ve orta ölçekli firmaların bu durumla baş etmesi mümkün gözükmemektedir. Kümeleşme kavramı da burada karşımıza çıkmaktadır. Yeni fikir ve hünerlerin başarıyla uygulanması diyebileceğimiz sürekli yenileşim, birlikte yürütülen araştırma, ürün tasarımı, pazarlama, tedarik, eğitim ve diğer işbirlikçi faaliyetler, küme içindeki işletmeleri küresel pazarda yarışmaya muktedir kılmaktadır. Bu örgütlenme biçimiyle; birlikte öğrenmek ve çalışmak, fırsat ve tehditlerle başa çıkabilmek, iç veya dış pazarlarda gerekli zenginleştirilmiş rekabetçi üstünlükler elde etmeye odaklanmak için kuruluşlar arasındaki bağların güçlendirilmesi sağlanabilecektir[b]. Bir yandan tedarikçilere bazı yetkinlikleri kazandıracak olan OEM lerin etrafında bütünleşmeyi başarabilmiş tedarikçi firmalarla, öte yandan tedarikçilerin kendi aralarında sağlayacakları yatay bütünleşmelerle kıt olan kaynakların etkin biçimde kullanılması ve firmaların örtük bilgilerinin iletişimi gerçekleşebilecektir. Türkiye deki Otomotiv sektörü yerleşim olarak Doğu Marmara Bölgesinde yoğunlaşmıştır. EUROPE INNOVA nın Avrupa da Yenileşim Kümeleri-İstatistiksel Analizler ve Mevcut Politika Desteklerine Genel Bakış [c] raporuna göre Türkiye deki Doğu Marmara Otomotiv Kümesi yaklaşık olarak çalışan istihdam etmektedir ve küme temelde bazı odak/göbek firmalar etrafında örgütlenmiştir. Bu rapor Avrupa Küme Gözlemevi nin 2 üç yıldız sınıflandırmasına göre kümeleri ayrıştırmaktadır. Doğu Marmara Otomotiv Kümesi Avrupa nın üç yıldızlı 13 büyük kümesinden birisidir. Ancak söz konusu sınıflandırmada kullanılan üç ölçüt de; Büyüklük, Uzmanlık ve Odaklanma ölçüsü de istihdamı esas alınmaktadır. Bu metodoloji kümeler için, bilim ve teknoloji göstergelerini, patent, katma değer ve verimlilik gibi bazı önemli kriterleri dışlamaktadır. Bölgesel Yenileşim Göstergeleri (BYG) 3 ; Avrupa daki kümeleri sahip oldukları bilim ve teknolojiye 24

25 OTOMOTİV KÜMELERİ İÇİN KAPASİTE OLUȘTURMA PROJESİ OKÜMKAP dayalı insan kaynakları, patent uygulamaları, orta-yüksek ve yüksek teknolojiye dayalı imalatları vb. göre sınıflandırmaktadır. Çünkü BYG, bölgeleri Avrupa daki en iyi performans gösteren yenileşim bölgeleri olarak sunmaktadır. Bu çok önemlidir, çünkü söz konusu çalışma yani BYG; bölgesel kümelerin ellerindeki değerlerin gücü ile bölgesel yenileşimin verim gücü arasında doğrudan ve olumlu bir bağ olduğunu göstermektedir. Türkiye deki kümeler BYG tarafından değerlendirmeye alınmamıştır bile. Ancak Türkiye deki yenileşim sistemi Avrupa Yenileşim Göstergeleri tarafından değerlendirilmiştir. Avrupa Yenileşim Göstergeleri ne göre de Türkiye, geriden gelen ülkeler sınıfındadır. Türkiye deki otomotiv kümesi, tedarik zinciri yapısına dayalı olarak organize olmuştur ve kümenin veri/bilgi iletişimi hakkında açıklama yapmak zordur. Yenileşimciliğe ve yaratıcılığa dayalı rekabetçi üstünlükler endüstriyel kümelere güçlü bir yarışmacı pozisyon sağlar. Sınırlı bilgi akışına sahip Türkiye deki otomotiv kümeleri gibi kümelerde eğilim, fiyat/maliyet avantajına dayalı olarak rekabet yapmaktır. Dolayısıyla farklı bir bakış açısına göre sadece bir topaklaşma, yığılma olarak değerlendirilmesi gereken Doğu Marmara Otomotiv Kümesinin bilgi/teknoloji tabanlı bir kümeye doğru evrilmesini hızlandıracak çalışmalar yapılmasında yarar görülmüştür. 2.3.Neden Bursa? Bursa da yerleşik otomotiv sanayi kendi evrilme süreci içerisinde: c.)bursa Otomotiv Sanayi Teknoloji Havzası na (teknoloji yenileşim kümesine) doğru gelişmesi beklenir. Çünkü Teknoloji Havzası sürecinde; a.) ana firmalar tedarikçi sayılarını azaltır ve tedarikçilerine teknoloji transfer ederler, b.) tasarım/tasarım doğrulama faaliyetleri yaygınlaşır, c) tedarikçiler için kalite ve standartlar oluşturulur, ç.) alt parçalar yerine alt sistem ve modül imalatı talep edilir, d.) yan sanayi firmalarında Ar-Ge yatırımı ve yenileşim sorumluluğu oluşur, e.) firma birleşmeleri görülür, f.) işlem teknolojilerinde uzmanlaşma görülür, g.) nasıl-bilgisi ve pazarlama bilgisi geliştirmede kısmi özerklik başlar, h.) bazı tedarikçilerin bağımsızlaşması, uluslararasılaşması gözlenir, ı.) rekabetçi tedarikçiler dışarıya da yatırım yapar, i.) tedarikçiler ana firmalar dan bağımsız pazarlara açılır v.b. Bursa daki otomotiv sanayinde yukarıda sıralanan eğilimler izlenmektedir. Okümkap ile yapılmak istenen, mevcut yapının bilgi temelli bir kümeleşmeye doğru gelişmesini hızlandırmaktır. a) Sanayileşme, yani kütlesel üretim ve tüketim evresini tamamlamıştır. b) Sanayi havzası/bölgesi olma evresindedir. Bununla birlikte gözlemlediğimiz bazı yenileşimci yapıların oluşumu; Uludağ Üniversitesi Teknoparkı, ortak Ar-Ge şirketleri gibi yenileşimci ortamlar, firma kuluçkalıklarının ve yenileşimci ağyapılarının varlığı bu evrenin de kısmen tamamlandığını göstermektedir. Gelinen noktada sürecin; 2.4. Ne Yapmalı? Okümkap projesi oluşturulurken söz konusu eğilimlerin Teknoloji havzasına (teknoloji/yenileşim kümesi ne) dönüşmesi için hızla yeni bir kurumsallaşmanın (institutionalize) tanımlanması da gerekmekteydi. Diğer bir anlatımla: a.) Otomotiv yan sanayinin Bursa da(bu ileride Bursa Sakarya - Koceli üst kümesi olarak da düşünülebilecekti) Yerel Ye- 4 European Innovation Scoreboard

26 TÜLAY AKARSOY ALTAY nileşim Sistemi tanımlanmalı ve kurgulanmalı, b.) Yerel yenileşim yetkinliklerinin değerlendirmesi yapılmalı, c.) Öğrenme ve yenileşim destek araçları ortaya konmalı, d.) Ar-Ge ve yenileşim etkinliklerinin ilişkilendirilmesi sağlanmalı, e.) Yerel teknoloji öngörüsü(tech. foresight) yapılarak yenileşim stratejisi oluşturulmalı ve f.) Yerel kalkınma programının yapılması gerçekleştirilmeliydi. Üstelik yerel yapılar, merkezi politik karar organlarını etkilemeliydi. Öte yandan, Bursa daki otomotiv yan sanayi, uluslararası pazarda da rekabet edebilme gücünü kazanabilmek için, belli bir ana sanayi (Oyak-Renault ve Tofaş-Fiat) etrafında oluşan pramidal kümeleşme yapısını(tedarik zincirini), yan sanayi firmalarının(tedarikçilerin) kendi içlerinde de teknolojik bilgi akışını gerçekleştirebildikleri kümeleşmeye doğru geliştirebilmeliydi. Böylece yan sanayi firmaları, ana sanayiye parça yerine alt sistem ve modül verebilen ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir yapıya doğru evrilebilecekti. Üstelik; çalışmalar sırasında yan sanayi firmaları içerisinde Coşkunöz gibi veya Karsan gibi sermaye yapıları ve sahip oldukları entellektüel varlıkları ile farklı kümeleşmelere liderlik edebilecek, bazı odak(hub) firmaların öne çıktığı da gözlenmiştir Projenin Dayandığı Yenileşim Politikaları, Eğilimleri, Programlar ve Projeler TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu), DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı) ve DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) kaynaklı bazı projeler ve programlar OKÜMKAP projesinin başlatılmasını cesaretlendirmiştir. Bunlar, a.) İl Yenilik Platformları Girişimi, b.) Mart 2007 yılında Avrupa Komisyonu nun mali desteği ile başlatılan ve Mart 2009 da tamamlanan Ulusal Kümelenme Politikası nın Geliştirilmesi-KPG projesi, c.) Bölgesel Kalkınma Ajanslarının oluşturulmasıdır (Bkz. Ekler). Özellikle KPG projesinde gerçekleştirilmesi hedeflenen; ilgili kurum ve kuruluşların analizlerinin yapılması, küme politikalarının belirlenmesi ve yol haritalarının hazırlanması gibi etkinlikler, Okümkap projesini tamamlar nitelikteydi ve proje basamaklarının bazılarını atlayarak ilerlemesini sağlayacaktı. Ancak KPG projesinin çıktıları Marmara Otomotiv İş Kümesi için Yol Haritası hazırlık aşamasında kaldı. Dolayısıyla bu proje sonuçlarından beklenen yarar sağlanamadı. Bölgesel Kalkınma Ajansları da kümeleşme etkinliklerinin bazı giderlerini karşılayabilecek ve yerel kamu yöneticilerinin çalışma içerisine daha aktif katılımını sağlayabilecekti. Ancak Bursa ili ve çevresini kapsayan ajans henüz faaliyete geçmediğinden buradan gelecek katkılar da devreye girmedi. Bursa ve çevresinin yerel yenileşim yeteneklerinin değerlendirmesinin ve yerel teknoloji öngörüsünün yapılarak yenileşim stratejisi oluşturulmasının aracı olarak düşünülebilecek arama konferansları[d], [e] 2008 yılı içerisinde iki farklı tarihte gerçekleştirilmişti. Bu konferansların katılımcıları incelendiğinde, ağırlıklı olarak Bursa daki otomotiv sanayicilerinden beslendikleri görülmekteydi. Bu nedenle söz konusu iki konferansın çıktıları, Bursa yereli için de degerlendirilerek Okümkap Projesinin gelişimine katkı sağlamıştır. Örneğin bir kere daha SWOT analizi yapmaya gerek duyulmamıştır. Kümeler üzerinde etkili olan pek çok politika açıkça küme politikası olarak isimlendirilmemiştir, fakat bölgesel politikalar, araştırma ve yenileşim politikaları, sanayileşme politikaları, KOBİ politikaları gibi kategoriler altında yer almışlardır. Bursa Otomo- 26

27 OTOMOTİV KÜMELERİ İÇİN KAPASİTE OLUȘTURMA PROJESİ OKÜMKAP tiv Sanayi kümeleşme çalışmalarının strateji çerçevesini oluşturacak olan ulusal yenileşim stratejileri ile ilgili üç kaynaktan yararlanılmıştır: a.) 5746 sayılı Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında[ki] Kanun(2008). Burada söz konusu olan indirim ve muafiyetler, rekabet öncesi işbirliği projeleri çerçevesinde veya Ar-Ge merkezlerinde gerçekleştirilen Ar-Ge ve yenileşim harcamalarını da kapsamaktadır. Rekabet öncesi Ar-Ge projeleri yürütmek ve Ar-Ge merkezleri kurmak otomotiv sanayine uygun mekanizmalar olduğu için kanunun getirdikleri, önemli teşvikler olarak düşünülmüşlerdir. b.) Söz konusu strateji çerçevesi oluşturulurken Vizyon 2023 [f], güncellenmemiş ve eski tarihli (2004) bir öngörü çalışması olmasına rağmen, sektörleri ve teknolojileri birbiriyle ilintilendirerek bir bütünlük içerisinde ele alması nedeniyle, değerli bir çalışma olarak yararlanılmıştır. c.) Ayrıca, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu nun 12 Eylül 2006 tarihli 14. toplantısında alınan bir karar çerçevesinde 2007 başlarında oluşturulmuş olan Otomotiv Teknoloji Platformu da bu sürece katkı koyabilecek bir yapı olarak değerlendirilmiştir. 3. Okümkap Projesi 3.1 Hedefleri Okümkap projesi ardışık ve aşamalı adımlardan oluşacak biçimde kurgulanmıştır. Her iş adımı için proje amacına hizmet eden hedefler tanımlanmıştır. Eylem planının ana etkinlikleri için tanımlanan ve tedarikçilere teknoloji alanında yetkinlik kazandıracağı düşünülen bu hedefler aşağıda özetlenmeye çalışılmıştır: İleride oluşabilecek ağ yapılar, kümeler için farkındalığın yaratılması ve ilgili teknolojik bilgi birikimini geliştirmek Otomotiv yan sanayinde ileride kümeye aktif katılma potansiyeli olan firmalardan, üniversitelerden ve katılımcı kuruluşlardan gelen mühendis kökenli proje önderleri ile kümeleşme çalışmalarının alt yapısını hazırlamak Ortak proje geliştirmenin zeminini oluşturmak ve proje önderleri ile Ar-Ge proje fikirleri etrafında, üniversitenin(uü) desteği ile işbirliğine dayalı çalışmalar sürdürmek Firmaların gereksinimleri doğrultusunda, üniversitenin(uü) katkısıyla ortak tasarım doğrulama merkezlerinin projelerini hazırlamak Firmaların gereksinimleri esas alınarak hazırlanan çalıştaylara katılan proje önderleriyle; yurtiçi ve yurtdışı kurumlardan verilen proje desteklerinden yararlanabilmek için firmaların ATG potansiyellerini belirleyerek Ar-Ge projelerini oluşturmak, hazırlanmasını ve sunulmasını sağlamaktır Ayırt Edici Özellikleri Okümkap Projesi tipik bir kümeleşme projesinde izlenebilecek; küme girişiminin kendini tanıtmadan önce gerçekleştirmesi gereken iş adımlarından pek çoğunu tamamlamış olmasına rağmen, çalışmayı yürütenler tarafından bunların yaygınlaştırılması ötelenmiş ve projenin bir işbirliği projesi olarak başlatılması yeğlenmiştir. Buradaki temel neden Türkiye deki firmalarda gelişmemiş olan işbirliğine dayalı Ar-Ge projelerindeki deneyim eksikliğinin, kümeleşmenin daha sonraki aşamalarında bir zayıflık olarak ortaya çıkma ihtimalidir. Dolayısıyla, kavramsal bir teknoloji politikası aracı olan kümeleşmenin olgunlaşmadan tüketilmesinden ve pek çok hazırlık aracında gözlemlediğimiz gibi kullanılamaz bir biçime dönüşmesinden çekinilmiştir. Yaygın olarak anket çalışmaları ile yürütülen firma analizleri ve firma gereksinimlerinin tesbiti, bu projede gönüllülüğe dayalı TYD (Teknoloji Yetenek Değerlendirmesi) ile sürdürülmek istenmiştir. Ancak örneklem sayısının azlığı, gönüllülüğün yaygınlaştırılamaması, çıkan sonuçların, daha sonra birebir firmalarla değerlendirilmemiş olması gibi zayıflıklar yüzünden genelleme yapılmaktan kaçınılmıştır. Yanısıra bu sonuçlarla uyumunu görebilmek için KPG Projesi çıktıları beklenmiştir ama KPG projesinden de bu 27

28 TÜLAY AKARSOY ALTAY tür bir çıktı gelmemiştir. Burada, meselelerin aşılabilmesi için sektörün, ilgili kurum ve kuruluşların bu tip çalışmalara daha güçlü bir biçimde sahip çıkmasının gerekliliğini vurgulamakta yarar vardır. OKÜMKAP ın iki ayırt edici özelliği; önetkisel (proaktif) ve işlemsel (operasyonel) bir proje olmasıdır. Üstelik proje: Tedarikçi iki firma arasındaki bilgi akışını ve açık yenileşimi yaratabilmenin etkin bir yolu olarak OKÜMKAP taki firmaların kendi aralarında ortak yenileşimci projeler geliştirmelerini sağlamak Yenileşim tabanlı kümeleşmeye ulaşmak için sanayi ile üniversitenin işbirliği yapmalarına doğru adımlar atılmasını gerçekleştirmek Bilgi akışında ve idari işlemlerde kamunun kolaylaştırıcı etkisini sağlamak Proje çerçevesinde gerçekleştirilen her etkinliği değerlendirme yöntemleri ile ölçmek özelliklerini de içermektedir Projenin sonlandırılması TTGV nin beklentisi, proje sonunda Ar-Ge proje sayısında ve niteliğinde artış sağlanması, otomotiv yan sanayisinde ATG yeteneğinin gelişmesi ve işbirliği altyapısının oluşmasıdır. Böylece Ar-Ge eşiğini atlayan firmaların FİRMALAR KAMUDAN NE BEKLER? Innobarometer in 2006 Araştırmaları na göre, en önemli bölgelerdeki küme firmalarının kamudan almayı tercih edecekleri destekler içerisinde öncelik verdikleri hususlar; idari işlemlerin kolaylaştırılması, veri/bilgi akışının iyileştirilmesi, özel projeleri hayata geçirmek için daha fazla finans desteği almaları ve bölgenin marka değerinin geliştirilmesi gibi konularda yoğunlaşmaktadır. Bunun yanısıra hem Ar-Ge harcamalarında, hem de Ar-Ge dışı harcamalarda vergi indirimine gidilmesi ve küme firmalarının iyileştirilmesi gerekli gördükleri diğer alanlardır. Veri/ bilgi iletişiminin iyileştirilmesi kümelerin ana avantajlarından biridir. Firmalar arası veri/bilgi akışı yenileşim kapasitesinin fonksiyonunu etkileyen ana etmen olduğundan önemlidir. Literatür de yenileşimcilik ve şebekeleşme arasındaki dolaysız olumlu ilişkiyi doğrular. Paylaşılan stratejik bilgi yenileşim tabanlı kümelerin karakteristiğidir[g]. Türkiye de yerel kamusal alandaki otoritelerden beklenen de yukarıda açıklandığı biçimde, yenileşimciliğe ve yaratıcılığa dayalı rekabetçiliği öne çıkaracak biçimde kümeleşmeleri desteklemeleridir. bilgi/veri paylaşımı, ortak çalışma sürdürme düzeyini yakalamaları mümkün hale gelecek, oluşturdukları işbirlikleri ile pazara çıkış noktasından ortak ATG ye kadar uzanan bir sürece katılabilmelerinin altyapısı gelişecektir. Üstelik, proje bitiminden sonra, projenin getirdiği ivmelenme ile, açık uçlu bu çalışmanın yerel yapıların önderliğinde teknoloji havzasına evrilmesinin ve bölgesel bir kalkınma stratejisi yakalamasının çok daha önemli olduğu düşünülmüştür. Ancak bunun olmazsa olmaz koşulu kendisini bu çalışmaya adamış ve inanmış yerel yapıların varlığıdır ve proje süresince katılımcı yerel yapılardan Bursa Valiliği ve UÜ sinin ilgili Dekanlığı buna aday olarak görülmüştür Eylem Planı İș adımı I- Görüșmeler ve Toplantılar I.I. Ön Toplantılar 14 Mayıs.- 14 Ağustos tarihleri arasında Bursa da çalışmanın üstüne oturacağı platformu oluşturmak üzere, ilgili aktörlerin (sanayiciler, UÜ, Bursa Valiliği, STÖ vb.) katılımıyla TTGV elemanları tarafından farklı kesimlerle ayrı ayrı beş toplantı düzenlenmiştir. I.II. Katılımcı Firmalarla Ön Görüșmeler 1 Ağustos - 16 Eylül 2008 tarihleri arasında TAYSAD programlara katılmaları için üye firmaları ile bir dizi görüşmeler yapmıştır. I.III. Firmalar Tanıtım Toplantısı 23 Eylül de, firmaların ve üniversitenin yöneticilerine yönelik, duyurularını UİB nin 28

29 OTOMOTİV KÜMELERİ İÇİN KAPASİTE OLUȘTURMA PROJESİ OKÜMKAP yaptığı, Bursa Valisinin yoğun katkılarıyla düzenlenen geniş katılımlı bir tanıtım toplantısı yapılmıştır. Sözkonusu firmalar arasında hızlı iletişimi oluşturmak amacıyla bir elektronik ağ kurulmuştur. I.1V. Yönlendirme Kurulunun (YK) Olușturulması a. YK nın görev tanımı yapılmıştır: Yönlendirme Kurulu; OKÜMKAP projesinin sürdürülmesi, takibi, çalışmaların gözden geçirilmesi, sonuçların değerlendirilmesi, paylaşılması, duyurulması, çıktılarının yayılması ve projenin yürütülebilirliği/sürdürülebilirliği açısından kalıcı mekanizmaların ve yapıların oluşturulması, proje ve protokol değişiklikleri ile tarafların yükümlülüklerini yerine getirmesine ait esasları kararlaştırır. OKÜMKAP projesine önerilen Proje Önderleri listesine, katkı payının alınmasına ve katkı payı miktarına YK karar verir. b.yukarıdaki tanım çerçevesinde katılımcı kuruluşlardan birer üyenin yer almasıyla YK oluşturulmuştur. c. Protokol imzalanması: Katılımcı kuruluşların görev ve sorumluluklarını kapsayan bir protokolun imzalanması 4 Ağu.2009 da tamamlanmıştır. I.V. Katılımcı Firma Kriterleri a. Çalışmada yer alacak firmalar için seçim kriterleri oluşturulmuştur b.web sitesinin içeriğinin oluşturulması Sitenin kurulması ve firmaların istekleri doğrultusunda biçimlendirilmesi sorumluluğunu MMO Bursa Şubesi üstlenmiştir. c.web sitesini yönetecek personelin istihdamı: Web sitesi UÜ den Doç. Dr. Necmettin Kaya tarafından yönetilmiştir. İș adımı III- Birinci Atölye ve Seminer Çalıșmaları III.I. Programların Tasarlanması ı. Teknoloji Tabanlı İşbirlikleri Oluşturma ve Çok Katılımlı Proje Geliştirme ıı. Otomotiv Sektörü için Rekabet Odaklı Enerji ve Çevre Eğitimi ııı. TYD (Teknolojik Yetenek Değerlendirmesi) uygulamaları başlıkları altında üç bölümden oluşturulmuştur. III.II. Programların Gerçekleșmesi ve Programların Bașarılarının Değerlendirilmesi Atölye ve seminer çalışmalarına 25 i firmadan, 5 i üniversite ve kamu kuruluşlarından toplam 30 proje önderi katılmıştır. b. Proje önderleri için seçim kriterleri oluşturulmuştur c. Firrmaların saptanması: Tanıtım çalışmaları sonucunda firmalar arasından kümeleşme potansiyeli olan 25 firma, ilk atölye ve seminer çalışmaları na katılacağını bildirmiştir. Firmaların önerileri doğrultusunda programda iyilleştirmeler yapılmıştır. İș Adımı II- Destek Çalıșmaları II.I. Eğitim Destek Çalıșmaları Birinci Atölye ve Seminer Çalışmaları mekanlarının temini, düzenlenmesi, ikram ve öğle yemeği verilmesi sorumluluğunu UİB üstlenmiştir. II.II. Web Sitesi a.web sitesinin kurulması: Proje Önderlerinin özelliği, firmaların Ar-Ge bölümlerinde görev yapan ve en az yedi yıl deneyimi olan mühendislerden oluşmalarıdır. I. Program 10 Ekim-8 Kasım 2008 tarihleri arasında toplam 80 saatte tamamlanmıştır. II. Program Kasım 2008 tarihlerinde 16 saatte tamamlanmıştır. TYD uygulamaları 24 Kasım Mayıs 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilerek sonuçları firmalara bildirilmiştir. Programların tasarlanması ve hayata geçirilmesi TTGV tarafından yürütülmüştür. Her atölyeden veya seminerden sonra çalışmanın değerlendirilmesi için anketler düzenlenmiştir. Proje önderlerinin öz-değerlendirmeleri sonucu başarı gösterenlere verilmek üzere sertifikaları hazırlanmıştır. 29

30 TÜLAY AKARSOY ALTAY III.III. Programların Kapanıș Toplantısı ve Sertifikaların Verilmesi Henüz gerçekleştirilememiştir. İș adımı IV- Otomotivde Ortak Yenileșimci Projeler Geliștirme Çalıștayı IV.I. Çalıștay Çalıştayın amacı, bölgenin ve firmaların rekabet gücünü artırmaya yönelik, sanayi kuruluşları ve üniversitelerin katılacağı, çok ortaklı, çok disiplinli rekabet öncesi projeler oluşturmaktı. Çalıştay Açık Alan Metodolojisi kullanılarak, 36 sı yan sanayi firmalarından, 10 u üniversiteden, 8 i kamu dan olmak üzere toplam 54 katılımla, 28 Mayıs 2009 da yapılmıştır. Çalıştayın tasarlanması ve uygulanması TTGV tarafından gerçekleştirilmiştir. Çalıştayın yapılacağı mekan, öğle yemeği, ikramlara ait giderlerin karşılanması ve diğer destek hizmetleri Bursa Valiliği nin katkısıyla hayata geçirilmiştir. IV.I.Çalıștay sonuçları Çalıştay da 42 proje fikri dile getirilmiştir. Bu 42 proje fikrinden en fazla oyu alan ilk beş proje fikri ile ilgili olarak beş proje grubu oluşturulmuştur: 1.Ortak test alanlarının ve test ekipmanlarının tespiti, bu ekipmanların tasarım ve imalatının üniversite-sanayi işbirliğinde gerçekleştirilmesi, test merkezinin akreditasyonu ve işletilmesi 2. Araç ağırlığının hafifletilmesi 3. Elektrikli araç projesi Küçük akü Gürültü önleme sistemleri IV.I. Projelerin Geliștirilmesi ve Sunumu Çalıştayda ortaya çıkan yenilikçi proje fikirleri üzerinde proje grupları tarafından çalışılarak proje geliştirilmiştir. Ancak bu projelerin proje liderleri tarafından bir toplantı ile sanayi, üniversite ve kamu üst düzey yetkililerine tanıtılması gerçekleştirilememiştir. Üst düzey yetkililer ile yapılan daha küçük toplantılarda Raylı Sistem Araçları Üretimi Projesi fikri ortaya atılmıştır. Bursa da yerleşik otomotiv yan sanayinin raylı sistem araçlarını uluslararası standartlarda tasarlayarak üretebileceğini gösteren bir rapor hazırlatılarak Bursa Valiliği ne ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı na sunulmuştur ancak Ulaştırma Bakanlığı na sunulamamıştır. İș adımı V- İȘBAP, GTGP ve 7.ÇP için Proje Hazırlama Okümkap projesinin İŞBAP(Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Ağları ve Platformları- 1301) projesi biçiminde raporlanarak Tübitak a sunulması. UÜ de otomotiv yan sanayinin gereksinimi olan test ekipmanlarını ve tasarım doğrulama programlarını da içerecek biçimde test altyapısının kurulmasına yönelik bir GTGP (Güdümlü Teknoloji Geliştirme Projesi) yapılarak DPT ye sunulması. 7. ÇP (Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı) kapsamındaki iki alt programa; a.) Ayrılan fon miktarı 4.1 milyar ve temalarından biri taşımacılık olan İşbirliği Özel Programı na, b.) Ayrılan fon miktarı 4.2 milyar olan Kapasiteler Özel Programı na Okümkap etkinlikleri çerçevesinde proje sunulması. 4. Ana sanayide yurt dışından tedarik edilen parçaların yerlileştirilmesi 5.Yeni malzemeler araştırma merkezi veya ortak araştırma çalışmaları Kompozit/plastik malzemeler ve kendinden boyalı plastik malzemeler ortak araştırma merkezi veya ortak işbirliği projeleri Mpa çekme değerinde çelik saç Kauçuk üretiminde nanoteknoloji Kendinden boyalı plastik malzeme geliştirme Bu iş adımı henüz gerçekleştirilmemiştir. İș adımı VI- Ölçme/Değerlendirme Bu iş adımı henüz gerçekleştirilmemiştir. 4. Sonuç Firmaların kendi aralarında ve üniversiteler ile işbirliği yaparak Ar-Ge ye dayalı yenileşimci projeler geliştirmeleri, her ülkede kamunun pozitif müdahalesi başta olmak üzere oldukça yoğun çaba gerektirmektedir. Uzun bir süreçte gerçekleşebilen bilgi tabanlı kümeleşme ol- 30

31 OTOMOTİV KÜMELERİ İÇİN KAPASİTE OLUȘTURMA PROJESİ OKÜMKAP gusunun hızlandırılması da; hem doğru yönlendirilmesine, hem ilgili tarafların (sanayi, üniversite, kamu) katılım kararlılığına ve birbirlerine duydukları güvene, hem de hazırlık araçlarının doğru kullanılmasına bağlıdır Mayıs ında başlayan OKÜMKAP projesinden yola çıkarak bazı sonuçlara varmak için oldukça erkendir. Ancak bu süreçteki gözlemleri aktarmakta da yarar görülmektedir: Bir bilginin edinilmesi ile eyleme dönüştürülmesi arasında pek çok geri dönüşler ve yenilenmeler olmaktadır. Bu nedenle yazıda belirtilmeyen ve başlangıçta tasarlanandan çok daha fazla görüşme, toplantı yapılmıştır. Yenileşim kümelerinin birbirleri ile kesişim alanları bularak ilişkiye geçmesinin gerekliliğine bir örnek olarak; Elektrikli araç projesi çalışmaları sırasında, Bursa daki yan sanayicilerin kendi aralarında oluşturdukları platformun, çalışmalarını sağlıklı sürdürebilmesi açısından otomotivde örgütlenmiş diğer bir platform olan OTAM (Otomotiv Teknoloji AR-GE Merkezi) ile ilişkiye geçmenin önemini dile getirmeleri gösterilebilir. Söz konusu çalışmaların bir tüzel kişilik kazanması zorunludur, bunun için de en uygun yapılaşma, OKÜMKAP ın İŞBAP projesi haline dönüşmesidir. Ar-Ge de çalışan teknik kökenli personel ile üst düzey yöneticilerin yaklaşımının getirdiği farklılık nedeniyle yenileşimci projelerin öncelikli konuları değişmektedir. Firma üst düzey yöneticileri kısa erimli ve risk taşımayan projelerle daha çok ilgilenmektedir. Teknoloji tabanlı uzun erimli projelerde kamu güvencesi istemektedir. Söz konusu güvence istemi odak firmalar için de geçerlidir. Burada, meselelerin aşılabilmesi için sektörün bu tip çalışmalara daha güçlü bir biçimde sahip çıkmasının gerekliliği vurgulanmalıdır. Kamu yetkililerinin, uygulamaları esnasında sektörle ilgili teknolojik beklentilerinin arkasında kararlı duruşlarının da işbirliği süreçlerini olumlu etkileyeceği, aksi halde işbirliklerine dayalı projelerin yürütülemeyeceği de gözlenmiştir. Bu durum risk güvencesini paylaşacak başka kurumların var olması gereğini akla getirmektedir. Bilim ve teknoloji politikaları tanımlanırken bunları hayata geçirecek araçlar tanımlanmamış olabilmektedir veya özellikle AB kaynaklı fonların kullanımı sırasında tanıtılan bir hazırlık aracının kullanımı ile hizmet etmesi düşünülen ulusal politika bire bir uyuşmayabilmektedir. Bu nedenle kamunun ürettiği politikalara firmalar çok temkinli yaklaşmak gereği duymaktadırlar. Yerel kamu yönetimleri ihtiyaçlarını alışageldikleri yöntemlerle karşılamak yolunu seçmektedirler. Pek çok firmanın ve üniversitenin işbirliği içerisinde ürettiği bir projenin karşısında yabancı bir firmanın hızlı tedariği tercih edilebilmektedir. Yerel veya merkezi yönetimler kamu tedariğinin bölgedeki teknolojik tabanlı kümeleşmede oynayabileceği önemli rolü görmemektedirler. Üniversite sanayi ilişkisinde her iki tarafın da birlikte çalışma yapma istekliliğine rağmen özellikle üniversitelerdeki önceliklerin ve itkinin(güdülenmenin) farklı olması nedeniyle istenen verimlilik yakalanamamaktadır. Örn., üniversitede ortak test alanlarının ve test ekipmanlarının tespiti, bu ekipmanların tasarım ve imalatının üniversite-sanayi işbirliğinde gerçekleştirilmesi, test merkezinin akreditasyonu ve işletilmesini içeren bir GTGP yapılması yan sanayinin Ar-Ge tabanlı çalışmalar yapması için çok önemlidir ve üniversitenin ilgili bölümlerinin bu çalışmaya hız vermesi beklenmektedir. Sonuç olarak, hazırlık araçlarının kullanılmasının tanıtım aşamasını geçememe riski bu proje için de geçerlidir. Yine de yazımı, Bursa nın teknoloji bölgesine evrilmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını gözlemlediğim; kamuda, özel sektörde ve üniversitede çalışan genç meslektaşlarıma teşekkür etmeden bitiremeyeceğim. Söz konusu proje dergi sınırları içerisinde sunulmaya çalışılmıştır. Daha fazla bilgi almak veya proje ile ilgili eleştirilerini göndermek isteyenler adresine yazabilirler. 31

32 TÜLAY AKARSOY ALTAY KAYNAKLAR Altay, Tülay Akarsoy (2009), [a] Türkiye de Taşıt Teknolojileri asp?yazarid=2, Haziran Altay, Tülay Akarsoy (2009), [b] Kümeleşmede Sanayii ve Teknoloji Politikalarının Önemi/ USİAD Yayın Organı-Sayı 38, Eylül Europe Innova / Pro Inno (2007), [c] Innovatıon Clusters In Europe A Statıstıcal Analysıs and Overvıew Of Current Polıcy Support, Europe Paper N 5, Italy Arama Konferansı, Mayıs 23-25, Abant / Bolu Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (2004), [f] Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları Strateji Belgesi, Versiyon 19, 2 Kasım European Commission - Eurobarometer (2006), [g] 2006 Innobarometer On Cluster s Role In Facılıtatıng Innovatıon In Europe, europe-nova.eu/c/document_library/get_ file?folderıd=26358&name=dlfe pdf, Temmuz Türkiye Ekonomi Bankası (2008), [d] KOBİ Akademi Programı Otomotiv Sektörü Gelecek Stratejisi Konferansı Sonuç Raporu, Şubat, Bursa Dış Ticaret Müsteşarlığı, UİB (2008), [e] Otomotiv Endüstrisi Tanıtım Komitesi 32

33 OTOMOTİV KÜMELERİ İÇİN KAPASİTE OLUȘTURMA PROJESİ OKÜMKAP EK 1: İL YENİLİK PLATFORMLARI GİRİȘİMİ - TÜBİTAK* Sektörel İller Ulusal Ulusal Yenilik Stratejisi ( ) Teknoloji Platformları Girișimi İl Yenilik Platformları 8 Sektör: Elektrik-Elektronik, Tekstil, Otomotiv, Metal, Denizcilik, Tarım, Enerji, İlaç Amacı illerimizin sahip olduğu ve dünya çapında rekabet gücü sağlayacak bilimsel, ekonomik, sosyal ve kültürel değerleri ve birikimi ortaya çıkarıp, yenilik yoluyla ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürmektir. İl Yenilik Platformunun Üyeleri: a. Kamu; Valilik, İl Öz. İd., Belediye vb. b. Araştırma Kurumları; Üniversiteler, Meslek Yük. Okulu, Araştırma Ens. vb c. Sanayi; Firmalar, San. ve/veya Tic. Odası, Sanayici ve İşadamları Derneği vb. d. Sivil Toplum; Dernekler, Vakıflar, Bireyler vb. Yenilik Platformu nun ile katkısı, ilin mevcut kaynaklarını bilim, teknoloji ve yenilik yoluyla faydaya dönüştürmesini ve yeni kaynaklar yaratmasını, çeşitli kamu kurumlarından ve AB tarafından verilen fonlardan daha etkin yararlanmasını sağlamaktır. İllerin İzleyeceği Süreç: 1. Hazırlık: İl Yenilik Platformu kurulmasına yönelik görüşbirliğinin sağlanması. Tarafların tamamının yapılacak işleri benimsemesi, katkı koymaya karar vermesi ve bunu taahhüt etmesi. Yapılacak işlerin projelendirilmesi. Sürecin çıktısı: İŞBAP Başvurusu 2. İșbirliği Ağının Yürütülmesi (TÜBİTAK): Sistem yaklaşımıyla il koşullarının ele alınması. İl yenilik stratejisi ve uygulama planında yer alması gereken konuların belirlenmesi. Pilot projelerin oluşturulması. Sürecin çıktısı: İl Yenilik Stratejisi ve Eylem Planı 3. Uygulama: Projelerin hayata geçirilmesi için gerekli kaynakların sağlanması (TÜBİTAK, TÜBİTAK DPT, AB Hibeleri). Projelerin gerçekleştirilmesi. Sonuçların izlenmesi ve değerlendirilmesi. * Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 18. Toplantısı TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nüket Yetiş in Bilim ve Teknolojide Gelinen Nokta Dönemi sunumu - 24 Aralık

34 TÜLAY AKARSOY ALTAY EK 2: ULUSAL KÜMELEȘME POLİTİKASININ GELİȘTİRİLMESİ - DTM Ulusal Kümeleşme Politikasının Geliştirilmesi KPG Projesi, Avrupa Komisyonu nun finansal desteğiyle Türkiye yi ulusal kümeleşme politikasına sahip bir ülke haline getirmek amacı ile Mart 2007 tarihinde başlatılmış olup, Mart 2009 tarihinde sona ermiştir. Proje Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından, uluslararası bir konsorsiyumun teknik desteği ile yürütülmüştür. Söz konusu amaca ulaşmanın ilk adımı olarak ulusal bir kümeleşme stratejisi geliştirilmiştir. Bu strateji ile kümeleşme politikalarının etkin olarak uygulanması ve ulusal ölçekte yönetsel ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Projenin birinci bileşeninde, paydaş analizleri yapılmış ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile birlikte ilgili ana paydaşların kurumsal kapasitesini geliştirmek için, eğitim programları ve uluslararası çalışma turları gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, 2009 Şubat ayı içerisinde yol haritaları hazırlanan ve analizleri yapılan kümelerin temsilcilerinin katıldığı uluslararası çalışma turları düzenlenmiştir. Diğer ülke deneylerinde gözlemlendiği gibi, ulusal kurumsallaşmış kapasite, kümeleşme politikalarının ve stratejilerinin başarıya ulaşmasında anahtar rol oynamaktadır. Bu nedenle, proje kapsamında ulusal kümeleşme politikasının geliştirilmesinde ve uygulanmasında aktif rol alabilecek çok sayıda kurum ve kuruluş ile ilgili kapsamlı analizler yapılmıştır. Söz konusu analizlere dayanılarak ilgili kurum ve kuruluşlar için kümeleşme politikaları ve varolan uygulamaları da içeren benzer programlar hakkında küme eğitim programları düzenlenmiştir. İleride Türkiye deki 20 farklı yerde bilgilendirme seminerleri düzenlenecek ve bu seminerler ile yerel kurumsal kapasitenin güçlendirilmesine katkıda bulunulacaktır. Projenin ikinci bileşeninde, Ulusal kümeleşme politikasına temel teşkil etmek üzere Kümelenme Strateji Belgesi (Beyaz Kitap) hazırlanmış ve kamuoyu ile paylaşılmıştır. Ayrıca, 3-4 Aralık 2008 tarihlerinde İstanbul da Üçüncü Uluslararası Kümelenme Konferansı düzenlenmiş olup, kümelenme alanında deneyimli yerli ve yabancı uzmanlar ile birlikte kamu ve özel sektörden yaklaşık 400 kişinin katılımı sağlanmıştır. Proje kapsamında uluslararası en iyi uygulamalar dan öğrenme yaklaşımı ve kurumlar arası çalışma grubunun da desteği ile, Türkiye nin özgün sosyoekonomik yapısına uygun küme strateji dokümanının hazırlanabilmesi için bir metodoloji geliştirilmiştir. Düzenli olarak bir araya gelen çalışma grubu içerisinde kümeleşme politikasının uygulanmasında yer alacak tüm kurum ve kuruluşlar temsil edilmiştir. Bu bağlamda, proje açısından bir mihenk taşı niteliği taşıyan strateji dokümanı tüm ilişkili kurum ve kuruluşların fikir ve önerileri doğrultusunda oluşturulmuştur. Projenin üçüncü bileşeninde, Ulusal Seviyede Makro Küme Haritasının Oluşturulması çalışması tamamlanmıştır. Proje kapsamında 10 kümenin yol haritaları hazırlanmıştır: Ankara Yazılım, Mersin Tarım ve Gıda, Ankara Makina, Denizli- Uşak Ev Tekstili, Konya Otomotiv Yan Sanayi, Bodrum Yat Üretimi, Manisa Elektrikli ve Elektronik Ürünler, Marmara Otomotiv, Eskişehir-Bilecik-Kütahya Seramik, İzmir Organik Gıda. Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı (BROP) kapsamındaki 10 küme ile ilgili analizler yapılmıştır. Söz konusu çıktılar kamuoyu ile paylaşılmıştır. Küme politikalarının temelini oluşturacak strateji dokümanının hazırlanması sırasında ele alınan bazı çalışmalar ise ulusal bazda istatistiksel küme haritalaması, örnek küme analizi ve yol haritalarının geliştirilmesi olmuştur. Ulusal paydaşlarla katılımcı bir süreç içinde belirlenen on iş kümesi, proje içerisinde tanımlanan beş tema bağlamında, yerel aktörlerin aktif katılımları ile birlikte, örnek uygulamalar olarak analiz edilmiş ve küme yol haritaları hazırlanmıştır. Ancak Marmara Otomotiv İş Kümesi için Yol Haritası hazırlık aşamasında kalmıştır. Ele alınan beş tema; yenileşimin ve girişimciliğin desteklenmesi ilgili aktörler arasında iş ağlarının geliştirilmesi küme geliştirilmesi faktör koşullarının gelişimi küme tabanının gelişimi olarak tanımlanmıştır. Buna ek olarak, kişi başına gelir düzeyi Türkiye ortalamasının %75 inin altında kalan 11 iş kümesi için de analiz çalışmaları yapılmıştır. Bu iller Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından uygulanacak olan Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı kapsamında Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım (IPA) Programından faydalanacak olan illerdir. 34

35 OTOMOTİV KÜMELERİ İÇİN KAPASİTE OLUȘTURMA PROJESİ OKÜMKAP EK 3: BÖLGESEL KALKINMA AJANSLARI - DPT Kalkınma ajansları modeli 2006 yılında pilot olarak kurulan İzmir ve Çukurova Kalkınma Ajansları ile uygulanmaya başlanmıştır sayılı yasayla kurulan ajanslar etkinliklerini Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı koordinasyonunda gerçekleştirmektedir de kurulan 8 ajansa ilaveten 2009 da kurulan 16 kalkınma ajansı ile Türkiye genelindeki tüm Düzey-2 bölgelerinde ajansların kurulumu tamamlanmıştır. Yasanın genel gerekçesini özetleyen aşağıdaki tümceler ajansların kuruluş amaçlarına da açıklık getirmektedir: Küresel rekabet süreci, karşılaştırmalı üstünlükler temelinde, yerel ve bölgesel uzmanlaşma sürecini de hızlandırmaktadır. Yerel girişimcilik, yerel kaynakların harekete geçirilmesi, bilgi ve beceri birikimi ve diğer yerel potansiyellere de bağımlı olarak, belirli sektörlerde uzmanlaşabilen yöreler, dünya ekonomisi içerisinde karşılaştırmalı üstünlük elde edebilmekte ve bu sayede ülke ortalamasından daha fazla büyüme ve gelişme şansı bulurken, ülkenin genel büyümesine, refah ve istikrarına da daha fazla katkı sağlayabilmektedir. Mevcut şartlar altında, ülkelerarası rekabetin artık kentler ve bölgelerarası rekabete dönüştüğü gözlenmektedir. Bölge ekonomilerinin, yeni ulusal ve yerel rekabet koşullarına ayak uydurma yeteneğini geliştirmek ve bunun için gerekli her türlü altyapıyı hazırlayabilmek için, çabuk karar alıp uygulayabilen, esnek ve dinamik yeni kurumsal yapılara ihtiyaç bulunmaktadır. * Sözkonusu ajanslara, AB üyesi ülkeler ve ABD olmak üzere birçok gelişmiş ülkede bölgesel ve yerel kalkınmanın en önemli kurumları arasında rastlanmaktadır. Üstelik Avrupa genelinde 150 üyeye sahip örgütlenmiş bir üst kuruluşları da (Avrupa Bölgesel Kalkınma Ajansları Birliği-EURADA-European Association of Regional Development Agencies) bulunmaktadır. Dolayısıyla gelecekte genişleyerek devam etmesi beklenen AB destekli bölgesel kalkınma programlarının yereldeki uygulama ve koordinasyon altyapısını, ajansların meydana getirmesi beklenmektedir. Yerel yönetimler reformunun hayata geçirilmesinden sonra, yerele çok önemli miktarda kaynak ve yetki transferinin yapılması gündemdedir Yılı için Yüksek Planlama Kurulu kararıyla kalkınma ajanslarına merkezi bütçeden 260 milyon TL tahsis edilmiştir yılı ilk yarısı itibariyle tam faaliyete geçmesi öngörülen 26 kalkınma ajansı için 2010 yılı merkezi bütçesinden ayrılması öngörülen ödenek tutarı 450 milyon TL dir. Belediyeler, il özel idareleri ve sanayi ve ticaret odaları gelirlerinden ayrılacak paylar ile 600 milyon TL yi bulması beklenen bu kaynağın yaklaşık yüzde 80 inin bölgelerimizde proje teklif çağrısı yolu ile KOBİ lere, çiftçilere, belediyelere, üniversitelere, sivil toplum ve meslek kuruluşlarına hibe veya uygun koşullu kaynak şeklinde kullandırılması öngörülmektedir. Ajanslar uygulayıcı kuruluşları ve yerel aktörleri desteklerken bunlar arasında koordinatör, organizatör ve katalizör konumunda olacaktır. Böylece planlamanın ilgili yerleşmelerde, yukarıdan-aşağıya değil aşağıdan-yukarıya başlatılan etkileşimli bir süreçle yapılması ve uygulanması sağlanacaktır. Öte yandan proje ve faaliyet desteklerinde kişi, kurum ve kuruluşların eş finansmana dayalı ortak proje üretme kültürü ve yeteneğinin de gelişeceği umulmaktadır. Bölgesel gelişmeye yönelik iç ve dış kaynaklı fonların ajanslara tahsisi, tahsis edilen kaynakların bölge plan ve programlarına uygun olarak kullanılması veya kullandırılması, bunlarla ilgili usul ve esasların belirlenmesi, ajanslar arası işbirliğinin sağlanması ve ortak proje üretiminin desteklenmesi gibi görevler de ajansların önemli işlevleri arasında olacaktır. * 35

36 Yenileșimin Kümeler Yoluyla Teșvik Edilmesi Yenileșimin Kümeler Yoluyla Teșvik Edilmesi Çeviren: Gökhan ASLAN Uçak Yüksek Mühendisi Bu çalışma Avrupa Komisyonu ndaki DG ENTR-Unit D2 tarafından Eylül 2009 da hazırlanmış bir tartışma taslağıdır. 1 1.Giriș Küreselleşme, teknoloji ve yeni toplumsal fırsatlar ve tehditler ekonomideki oyunun kurallarını kalıcı olarak değiştirmektedir. Şirketleri müşterilerine kulak vermeye, rakipleri ile akılcı yollar kullanarak işbirliği yapmaya ve daha büyük sosyal ve çevresel sorumluluklar üstlenmeye zorlayan yeni yenileşim yaklaşımları ortaya çıkmaktadır. Bu raporda söz konusu yaklaşımlardan biri olan kullanıcı odaklı yenileşim ele alınmaktadır. 2.Yenileșim kullanıcıların ihtiyaçlarına cevap vermelidir. Bu yaklaşım kullanıcı ihtiyaçlarının, ürün veya hizmet geliştirmenin erken aşamalarında sürece dahil edilmesini ve bu süreçte söz sahibi olmasını gerektirmektedir. Kullanıcı odaklı yenileşim fikri, yeni ürün ve hizmetlerin birlikte geliştirilmesinden ziyade pazarlanması ile ilgili olan talep odaklı yenileşimden farklıdır. 1 Raporun özgün kopyasına dan ulaşabilirsiniz. Kullanıcı odaklı yenileşim sadece firmalar için değil, ayrıca firmaların daha hızlı ve iyi bir yöntemle yenileşimi gerçekleştirmelerine etkin bir biçimde yardım etmeyi hedefleyen yenileşim destekleri için de bir fırsattır. Yenileşimin desteklenmesi, araştırma projelerinin finanse edilmesi, teknoloji transferi ve teknoparkların desteklenmesi ile başlar. Bir sonraki aşamada, girişimciliğin desteklenmesi önem kazanır ve işletme kuluçkalıklarına, üniversite kaynaklı ürünlere/şirketlere ve sanayi bölgelerine kamu desteği sağlanır. Girişimci yenileşimin desteklenmesi daha sonra örneğin iş melekleri ve kuluçkalıklar ile riskli sermaye yatırımı arasında daha iyi bağlar kurulması aracılığıyla finansmana erişimin kolaylaştırılması ile tamamlanır. Yakın zamanda, birçok ulusal ve bölgesel yetkili merciler fikri mülkiyet hakları, uluslararasılaştırma ve büyüme konusunda yenileşim danışmanlığını desteklemek suretiyle yenileşim yönetiminin genel olarak ve sektörler arasında daha kolay bir biçimde gerçekleştirilmesi sürecini başlattılar. Bu bağlamda, teknolojik yenileşimin desteklenmesinin hâlâ ağır bastığı düşünülürse yenileşimin diğer biçimleri arasında 36

37 YENİLEȘİMİN KÜMELER YOLUYLA TEȘVİK EDİLMESİ tam olarak bir eşitlik henüz sağlanmamıştır. Ayrıca, kullanıcı odaklı yenileşim desteği henüz emekleme çağındadır. Küme yapıları yenileşim desteğinin farklı biçimlerini biraraya getirmeyi ve onları belirli bir ekonomik çevre içerisinde şirketlerin gereksinimlerine göre şekillendirmeyi amaçlar. Yenileşimin değişime açık doğası ve kullanıcı odaklı yenileşimin artan önemi küme işbirliğinde yeni uygulamalar ile de yansıtılmaktadır. Küme yapıları yenileşim sürecine kullanıcı katılımını farklı yollar kullanarak, özellikle canlı laboratuvarlar veya tasarım merkezlerini kendi etkinliklerine katmak suretiyle, teşvik etmeye başlamışlardır. Bununla birlikte, kullanıcıların yenileşim süreçlerinin erken aşamalarında daha sistematik bir şekilde dâhil olmalarının sağlanması için hâlâ daha köktenci yaklaşımların geliştirilip denenmesi gerekiyor olabilir. Kullanıcı odaklı yenileşim pek çok sektörün geleceği gibi görülüyor olsa da bu tür bir yaklaşımın ardından karşılaşılacak uygulamadaki zorluklar ve riskler gözardı edilmemelidir. Özellikle yenileşimci KOBİ ler, bir yandan sonuçların ticarileşmesi ile ilgilenirken diğer yandan bu türde bir açık yenileşim sürecinin organize edilmesini güç bulabilirler. Küme yapıları bu dengeyi sağlayacak yeni hizmetler ve koruma yolları sunmalıdır. Aynı zamanda, rekabet ve devlet yardımları ile ilgili kuralların da gözetilmesi gerekmektedir. Europe INNO- VA ve PRO INNO Europe altında gerçekleştirilen yeni pilot eylemler ve tartışma forumları kümelerin kullanıcı odaklı yenileşimi destekleme potansiyellerinin tam anlamıyla kullanımı için bir araç görevi görmelidir. 3.Karșılașılacak fırsatlar/zorluklar Kullanıcı odaklı yenileşim, önceleri sürecin dışında kabul edilen kullanıcı gereksinimlerinin sistematik olarak tanımlanması ve ele alınması yönünden bakıldığında hem üretim hem de hizmetler açısından yeni bir unsurdur 2. Yapılan araştırmanın doğrudan yeni ürün ve hizmetlere dönüştürüldüğü bilim odaklı sanayilerde bile artık geleneksel teknoloji dürtülü yaklaşım çoğunlukla izlenmemektedir. Kullanıcı odaklı yenileşim fikrine kısmen yatkın olan işletmelerin içerildiği sektörler (örneğin bilişim teknolojileri, mobil teknolojileri, medya ve sağlık bakım gibi) bulunmaktadır. Turizm, ticari destek hizmetleri ve ulaştırma gibi daha geleneksel sektörlerde kullanıcının sürece katılımının hiç düşünülmediği görülmektedir. Bazı sektörlerde yenileşim daha çok son kullanıcı odaklı iken, bazı sektörlerde sürece baskın olan çift taraflı iş ilişkileri veya kamu tedariğidir. Kısacası, sektörler kullanıcı katılımı açısından farklı özellikler gösterme eğilimi taşımaktadır. Ancak genel olarak, kullanıcı katılımı her yerde önem kazanmaktadır. Bu sadece tüketicilerle sınırlı kalmayıp ayrıca öncü kullanıcıları temsil edebilecek firmaları ve resmi mercileri de içermektedir. Sonuç olarak birçok küme, araştırma odaklı yaklaşımdan değerlerin müşterilerle birlikte yaratıldığı ve yeni iş birlikteliklerinin yer aldığı kullanıcı odaklı yaklaşıma doğru kaymaktadır. Bu durum kümeler için birden fazla fırsat yaratılması anlamına geliyor: Kullanıcı odaklı yenileşim, canlı laboratuvarlar veya tasarım merkezleri gibi kullanıcılardan geri-besleme edinebilecek ve yenileşimci fikirleri onlarla sınayabilecek yeni oyuncuların ve kuruluşların kümelere katılmaları için çağrı yapıyor. Bu fırsat, yenileşimin sadece araştırma ve teknoloji odaklı değil diğer tür bilgi formları vasıtasıyla da sürdürüldüğünü benimseyen küme politikaları ve girişimciler eliyle yönlendirilmelidir. Diğer yandan kullanıcı odaklı yaklaşım, kullanıcıları yenileşim sürecine katmak için daha iyi yolların bulunması açısından da uygulamalı bir fırsat sunmaktadır. Küme etkileşimlerini yöneten, uzman ve ihtiyaca göre düzenlenmiş iş destek hizmetlerini tedarik eden küme yapıları, özellikle bu rolü üstlenmeleri açısından doğru yerde konumlanmış görünmektedir. Kullanıcı odaklı yenileşim birçok farklı yoldan gerçekleştirilebilir. Bundan dolayı küme yapıları, küme firmalarında gerçekleşen yenileşim süreçlerine kullanıcı katılımının daha iyi desteklenmesi açısından farklı fırsatlarla karşılaşırlar: 2 Kullanıcı odaklı yenileşimin daha ayrıntılı bir tanımı için, örnek olarak bakınız FORA (2005) User-driven innovation Results and recommendations, file/7321/userdriveninnovation.pdf 37

38 GÖKHAN ASLAN I.İşletmeden işletmeye: Yenileşimci ürün ve hizmetlerin birlikte geliştirilmesinin sağlanması için tedarikçiler ve alıcılar arasında daha yakın işbirlikleri oluşumu nasıl teşvik edilmelidir? Bu süreç, küme yapıları tarafından nasıl desteklenebilir? II.İşletmeden tüketicilere: Son kullanıcıların yenileşim sürecine doğrudan daha iyi katılımı nasıl sağlanabilir? Bu bağlamda küme firmalarına ne türde özel destek hizmetleri sunulabilir? olumsuz etkiler yüzünden zor bulsalar da, finansal teşvikler yoluyla son kullanıcıların yerel şirketler ile işbirliği yapmaları sağlanarak öncü kullanıcıların yenileşim sürecine daha iyi biçimde çekilmesi olası görülmektedir. Bu henüz üzerinde fazla durulmamış bir alandır. Küme yapıları, örneğin küme firmaları tarafından geliştirilen yenileşimci çözümlerin denenmesi için son kullanıcılara bölgesel gelişme ve yenileşim ajansları tarafından finanse edilecek yenileşim makbuzları dağıtabilir. Bu, özellikle büyük yatırım gerektiren enerji verimliliği veya inşaat gibi alanlarda umut vadeden bir yaklaşım olabilir. III.İşletmeden kamu hizmetlerine: Geliştirme giderleri, riskler ile yeni ürün ve hizmetler, firmalar ve kamu mercileri arasında nasıl paylaştırılmalıdır? Küme örgütleri ticarileşme öncesi kamu alımları kavramının teşviki için ne yapabilir? Tüm bu alanlarda, farklı sektörlerde faaliyet gösteren küme firmalarının farklı ihtiyaçlarını yansıtan, küme yapılarının kullanıcı odaklı yenileşimi nasıl desteklediğine dair uygulamalı örnekler bulunabilir. Küme desteği ve kullanıcı odaklı yenileşim ile bölgesel güç arasında bir bağdan söz etmek pek mümkün değildir. Her ne kadar bölgeler öncü pazarların teşvik edilmesini ölçek eksikliği ve dış kaynaklı Kullanıcı odaklı yenileşimin desteklenmesi için gelecek vadeden diğer bir yaklaşım kamu mercilerinin mevcut sorunlara yenileşimci çözümler getirmek için firmalarla doğrudan ilişkiye geçtiği ticarileşme öncesi kamu alımlarıdır. Bu kavram ile ilgili bazı uygulamalı örnekler mevcut olsa da henüz yaygın olarak kullanılmamaktadır. KOBİ ler için kullanıcı odaklı yenileşimin avantajları daha muğlâk ve anlaşılması daha zordur. Küme yapıları, özellikle kamu mercileri ile bir tarafta özel müşteriler diğer tarafta KOBİ ler arasında işlevsel bir arabulucu rolü üstlenebilirler. Bununla birlikte bu türde bir ilişkinin potansiyel riskleri gözardı edilmemelidir. Şirketler ile kamu mercileri arasında doğrudan temasın kurulması ayrı bir zorluk taşımaktadır ve rüşvet, yozlaşma ve rekabet kurallarının ihlali gibi potansiyel riskleri içermesi açısından kendine özgü bir zorluk teşkil etmektedir. Bu açıdan ele alınırsa, üzerinde net bir şekilde uzlaşmaya varılmış temel kuralların oluşturulması ve yönetilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bunların gerçekleştirilmesi için küme yapılarının; kendi konumunu güçlendirmeye veya kamu mercilerini etkisi altına almaya çalışıyormuş 38

39 YENİLEȘİMİN KÜMELER YOLUYLA TEȘVİK EDİLMESİ gibi görünebilecek herhangi bir firmadan daha iyi bir konumda olduğu görülmektedir. Ayrıca, KOBİ ler ile müşterileri arasında kurulacak doğrudan veya dolaylı temaslar da tehdit içermektedir. Bu tür ilişkiler genellikle dolaylı yollardan, konuyla ilgili, örneğin sağlık sektöründe hasta dernekleri veya engellileri temsil eden organizasyonlar gibi, gruplar vasıtasıyla gerçekleştiriliyor olmakla birlikte yine de potansiyel kazançlar ile ilgili gerçekçi olmayan beklentilerin doğmasına veya ilgili şirketin, halkın sağlığıyla oynadığı veya hastaları kar elde etmek için deney faresi olarak kullandığı suçlamalarıyla karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Söz konusu ilişki bazı sosyal gruplar, örneğin gençler bahis konusu olduğunda daha nazik bir hale gelebilir. KOBİ ler, bu türde kullanıcı ilişkilerine girmeye özendirecekse, her iki taraf açısından da yanlış anlama ve hüsrana yol açılmaması için bu tür ilişkileri dikkatli bir şekilde idare edebilecek nitelikte olmalıdır. 4.Küme yapılarının, kullanıcı odaklı yenileșimin teșvikindeki potansiyel rolü Kümeler, kullanıcı odaklı yenileşimin gerçekleşmesi için genel anlamda doyurucu bir ekosistem sağlar ve bu, kullanıcı odaklı yenileşimi farklı seviyelerde (işletmeden işletmeye, işletmeden müşteriye ve işletmeden kamu hizmetlerine) harekete geçirmek için pratik bazı destekler sağlanarak daha da kolay hale getirilebilir. Bu, küme firmaları ve birlikte yenileşimci ürünler ve rekabet edebilir hizmetler geliştirmek için güçlerini ve uzmanlıklarını birleştirmek isteyen farklı kümelere ait firmalar arasında stratejik iş birlikteliklerinin oluşmasına olanak tanır. Küme örgütlerince sağlanan destek, yeni öncü kullanıcıların, örneğin sergiler, fuarlar ve küme ziyaretleri vasıtasıyla kazanılmasının yanı sıra teknoloji transferini, pazarlama ve markalaştırma faaliyetlerini aktif olarak kolaylaştırmayı da içerebilir. İlaveten küme örgütleri, kendi küme firmalarının teknolojik gereksinimlerinin tanımlanmasında ve tedarikçilerden küme içinde yer alan ya da yer almayan son kullanıcılara teknoloji transferinin kolaylaştırılmasında varlık gösterebilirler. AB seviyesinde bu tip faaliyetlerin daha ileri aşamada desteklenmesi için yakın bir zamanda Avrupa Küme Birliği nin (European Cluster Alliance) kurucu üyelerinden biri olan INNET projesi tarafından başarılı bir eylem başlatılmıştır. Ayrıca küme örgütleri, küme firmalarına FMH, yenileşim finansmanı, uluslararası temaslar ve tasarım gibi alanlarda uzmanlaşmış şirketlerle ilişkilerinde kolaylaştırıcı rol oynayarak yenileşim kapasitelerini geliştirmelerinde yardımcı olabilirler. Örnek olarak, Clusterland Upper Austria nın, bünyesindeki küme girişimcilerine tasarım ve ilgili hizmet sağlayıcıları hakkında bilgi temin eden ve yeni ürün ile hizmetlerin test edilmesi ve birlikte geliştirilmesi için şirketlerin işbirliği yapmasını teşvik etmek üzere kurduğu yatay Tasarım ve Medya Ağı verilebilir. Örnek: Clusterland Upper Austria 4.1. Yenileşim için İşletmeden İşletmeye İşbirliğine Küme Organizasyonu Desteği Küme örgütleri, pazar ve kullanıcı talep analizinin üstlenilmesinde ve küme firmalarına bu tür bilgilerin sağlanmasında anahtar rol oynayabilir. Bunlara ilave olarak, yenileşimin aktörleri ve kullanıcıları arasındaki temaslarda stratejik alıcı ve tedarikçileri bir araya getirmek ve işletmeden işletmeye işbirliğinin sağladığı olanakları tanımlamak suretiyle arabuluculuk ve yöneticilik görevini üstlenirler. Clusterland Upper-Austria kümesi otomotiv, plastik ürünler, eko-enerji, mobilya-ahşap yapılar, gıda, sağlık teknolojisi ve mekatronik gibi önemli ekonomik sektörleri kapsamaktadır 3. Küme teknoloji ve pazarlama firması olan TMG, Avusturya Ticaret Odası ve Avusturya Sanayi Federasyonu tarafından işletmelerin rekabet edebilirliği ile teknik kabiliyetlerini artırmak ve uluslararası niteliklerini geliştirmek için kurulmuştur. Bu yapı, farklı sektörlerdeki kümelere ek olarak, tüm sektörlerdeki şirketlere mevcut tasarım hizmet sağlayıcılar hakkında bilgi sunan Tasarım ve Medya Ağı gibi yatay, sektörler arası ağları da kapsamaktadır. 3 Clusterland Upper Austria ve küme girişimcileri hakkında daha fazla bilgi için, bakınız at/730_eng_html.php 39

40 GÖKHAN ASLAN 4 Mobile Heights küme girişimi hakkında daha fazla bilgi için, bakınız Tasarım ve Medya Ağı, tasarımdan kaynaklanan üstünlükler için farkındalığı artırır, KOBİ lerin finansmana ve tasarım alanında faaliyet gösteren firmaların işbirliği ağlarına erişimlerini sağlar. Tasarım şirketleri diğer işletmelerle, eğitim kurumlarıyla veya hizmet sağlayıcılarla best-practice forumlarında, uzman tartışma toplantılarında ve tasarım konferansında işbirliği yapar Tüketici Odaklı Yenileşim Küme Organizasyonu Desteği Küme örgütleri, işletme destek hizmeti sağlayıcıları olarak, kullanıcı odaklı yenileşim için etkili kanallardan biri olabilir. Küme örgütleri şirketlere, kullanıcı odaklı yenileşim alanında destek vermek amacıyla ve son kullanıcıların daha iyi anlaşılması ve katılımlarının sağlanmasında yardımcı olmak üzere hizmetler sunar veya sunabilir. Küme örgütleri pazar hakkında bilgi toplar, eğilimler ile tüketici ihtiyaçlarını analiz eder, pazar ile ilgili öngörüde bulunur, ağ kurma kapasitesinin artırılmasına yardım eder ve küme firmaları, kullanıcılar ve destek veren kurumlar arasında tarafsız bir aracı gibi davranır. Küme örgütleri ayrıca -bu tür yatay ağlar üzerinden- yeni ürün ve hizmetlerin tasarımıyla ilgili olarak kullanıcı anketlerini ve kullanıcı gruplarından gelen geri besleme bilgilerini koordine edebilir ya da daha ileri aşamada yenileşime imkan verebilecek hiç dikkate alınmamış müşteri ihtiyaçları hakkında bilgi toplayabilir. Hatta yarışmalar düzenleyerek ve kullanıcılara kendi küme firmaları adına yeni ürün ve hizmetlerin denenmesi amacıyla kupon dağıtarak kullanıcıların katılımını teşvik etmeye çalışabilir. Küme örgütleri ayrıca, bölgesel geliştirme ajansları ve kamu mercilerince finanse edilmiş programların yönetilmesi sürecinde de rol alabilir. Bu bağlamda küme örgütleri üzerinden gerçekleştirilen daha koordine bir yaklaşım, farklı işbirliği çevreleri arasında çok daha fazla etki ve kaliteye sahip yeni ürün ve hizmetlerin elde edilmesi ile sonuçlanabilecek daha fazla birlikteliğe olanak sağlayabilir. İsveç te bulunan Mobile Heights küme girişimi kullanıcılarının gerçek gereksinimlerinin belirlenmesi ve yenileşim sürecine öntepkisel katılımlarının sağlanması için küme üyelerinin ortak girişimleri yardımıyla yenileşim laboratuvarları kurmuştur. Bu örnekte, küme şirketleri ve üniversiteler üç endüstriyel mükemmeliyet merkezi oluşturmuşlar ve faaliyete geçirmişlerdir. Ancak, bu merkezler faaliyetlerini Mobile Heights küme girişimi platformu adına yürütmüşlerdir. Endüstriyel mükemmeliyet merkezlerinin yöneticileri Mobile Heights yönetim kurulunun üyeleridir ve Mobile Heights üyeleri de mükemmeliyet merkezlerinin danışman kurullarında yer almaktadır. Küme örgütü, sürecin bütününü kolaylaştıracak bir role sahip olup tarafsız bir aracı gibi hareket etmektedir. Küme örgütünün bilgi ve kabiliyet geliştirme ile ilgili çalışma kolu, üç merkez arasında gerçekleştirilecek işbirliği ile plan oluşturmak ve tüm iletişimlerini kolaylaştırmakla sorumludur. Örnek: Mobile Heights Küme Girişimi Mobile Heights 2007 de Ericsson Mobile Platforms (EMP), SonyEricsson, Lund Teknik Üniversitesi ve Skåne bölgesi tarafından kurulan kamu-özel sektör ortaklığıdır 4. Kurucu üyeler üç mükemmeliyet merkezi kurmuşlardır. Bunlardan biri bilgi enstitülerinden iş sektörüne bilgi transferini gerçekleştirmek için yeni yollar bulmak amacıyla hizmet yenileşimini gerçekleştirmek üzerinedir. Bu merkezin vizyonu hizmet yenileşimi için bir test merkezi hâline gelmektir ve burada özellikle teknoloji, kullanıcı değeri ve akademi ile sanayi arasında konuşlanmış iş bilgisini birleştiren açık ve disiplinler arası bir değer ağında çalışmak için yeni metotların geliştirilmesi ve keşfedilmesi konularıyla ilgilenilecektir. Merkezde, kullanıcıların gerçek ihtiyaçlarının belirlenmesi ve yenileşim sürecine önetkili olarak katılımlarının sağlanması için kullanılacak yeni metotlar test edilecektir. Merkezin, Lund Teknik Üniversitesi idaresinde on yıllık bir süre boyunca işletilmesi planlanmıştır. Endüstriyel mükemmeliyet merkezi, yüksek öğrenim kurumlarında yer alan yenileşim- 40

41 YENİLEȘİMİN KÜMELER YOLUYLA TEȘVİK EDİLMESİ ci araştırma ve geliştirme merkezlerine uzun vadeli destek sağlayan VINNOVA tarafından desteklenen ve daha geniş bir ölçekte finansmanı sanayi ile birlikte gerçekleştirilen bir pilot projedir. Finansman kurumları en fazla on yıllık bir süre boyunca her mükemmeliyet merkezine yılda 10 milyon SEK ten fazla yatırım yapacaklardır. Yıllık finansmanın 1.75 MSEK lik kısmı VINNOVA, 3.5 MSEK lik kısmı yüksek öğretim kurumları ve 5.25 MSEK lik kısmı da sanayi tarafından karşılanacaktır. Küme örgütleri kullanıcıların, yenileşimin erken aşamalarında doğrudan katılımlarını sağlamak amacıyla canlı laboratuvar kavramına daha fazla yer vermeye başlamışlardır. Canlı laboratuvarlar gerçek hayat şartlarında kullanıcı odaklı yenileşimin yeni hizmet, ürün ve sosyal altyapıların birlikte oluşturulması süreciyle tam olarak birlikteliğinin sağlandığı açık yenileşim yapılabilecek ortamlardır 5. Fransa daki Levier Canlı Laboratuvar ı bir küme örgütü tarafından kurulmuş bu tür bir canlı laboratuvara örnek teşkil etmektedir. Ayrıca uluslararası küme örgütleri, şirketlere küresel bilgi kaynaklarına erişmelerinde ve yeni ürün ile hizmetlerini denemeleri için uluslararası çapta kullanıcılara ulaşmalarında destek verebilmektedir. Küme örgütleri arasında işbirliğinin sağlanması, bu kümelere dahil olan şirketlerin yabancı pazar ve müşterilere ait gerekli özgün bilgileri edinebilmesini, dünyanın diğer bir ucundaki tasarım merkezleri ve canlı laboratuvarlar ile temas kurmalarını sağlayabilir, pazar yoklaması yapılmasını ve böylece KOBİ lerin uluslararasılaşmasını kolaylaştırır. Örnek: Levier Canlı Laboratuvarı Levier Canlı Laboratuvarı 6, geniş kapsamlı altyapısı ve kullanıcı görüşlerinin çeşitliliği sayesinde, kullanıcı merkezli Ar-Ge uygulamaları yapmak isteyen işletmeler ve Ar-Ge projeleri için deneysel bir tesis, hizmetler ve metodoloji sunmaktadır. Levier daha çok sabit-mobil yakınsama paradigması üzerinde yoğunlaşmış olup hem gerçek hem de sanal altyapılar sağlamaktadır. Levier Canlı Laboratuvar ı Medya ve Ağlar Kümesi ile projesi çerçevesinde oluşturulmuş ve Medya ve Ağlar Kümesi tarafından yönetilmektedir. Levier Canlı Laboratuvar ı Brittany ve Pays de Loire de bulunan mevcut Canlı Laboratuvar girişimlerini bir araya getirmiştir ve birbirini tamamlayan iki ana altyapı üzerinden çalışmaktadır. Ayrıca oldukça geniş bir çeşitliliğe sahip kullanıcı kitlesi bulunmaktadır. Levier Canlı Laboratuvarı nın kendine has temel özelliklerinden birisi teknolojiyi kullanıcılara hizmet götürmekte kullanılan bir araç olarak görmesi ve hizmetlerini yüksek bağlantı hızlarına sahip ve en yeni hizmetleri kullanan (örneğin sanal gerçeklik gibi) ileri seviye kullanıcılardan tutun da henüz geniş bant erişimi olmayan kırsal kesimde veya deniz kenarında yaşayan insanlara kadar herkes için geliştirmesidir. Sayısız proje hayata geçirilmiştir. Bunlar arasında Point Etude (üniversite eğitimi ile ilgili yeni hizmetlere her yerden ulaşımın sağlanması, öğrenci tarafından kullanılmaktadır); DSL üzerinden görsel-işitsel hizmetlerin ilk defa denenmesi; kırsal kesimin ve denize yakın bölgelerin kablosuz bağlantıyla deneysel olarak kapsama alanına alınması; oldukça geniş bir ölçek üzerinde sanal gerçeklik kavramı araçlarının ve içeriklerinin test edilmesi bulunmaktadır Yenileşimde Rol Alacak Kamu Sektörüne Küme Organizasyonunun Potansiyel Desteği Küme örgütleri, kamu sektörünün yenileşimin sürdürülmesinde aldığı önemli rolde, özellikle de toplumsal fırsatların yönlendirilmesinde, desteklenmesinde oldukça iyi bir konumdadır. Kamu sektörü sağlık, eko-yenileşim ve enerji verimliliği gibi alanlarda, genellikle ilk ya da en büyük müşteri olduğundan önemli, doğrudan ve etkili bir rol oynamaktadır. Neticede, kamu alımları bu alanlarda belirli yenileşimlerin ve kümelerin ortaya çıkması için oldukça önemli olabilmektedir. Alımların dışında, kamu kurumları toplumsal tehditlerin ele alınması amacıyla kümelere hibe destek 5 Daha fazla bilgi için, bakınız örneğin 2009 yılında Living Labs for user-driven open innovation - An overview of the living labs methodology, activities and achievements başlığıyla yayınlanan rapor ve ec.europa.eu/information_society/actvities/ livinglabs 6 Levier Living Lab hakkında daha fazla bilgi için, bakınız eu/pdfs/levier.pdf 41

42 GÖKHAN ASLAN 7 InnovationStrategy.pdf sağlayan araçları kullanır veya kamuyu ilgilendiren belirli bir konu hakkında kendileri bir küme girişimi başlatırlar. Kümeler üzerinden gerçekleştirilen bu türde kullanıcı odaklı yenileşime dair çeşitli örnekler bulunmaktadır. Finlandiya da yaşlanan popülasyon konusunun küme kavramı ile ele alınması buna örnek olarak gösterilebilir. Örnek: Finlandiya da evde sağlık bakımı 7 Kuzey Avrupa, kamu destekli iyi hizmetleriyle tanınmaktadır. Bu alanda kanıtlanmış yüksek bir yenileşim kapasitesine sahip olmakla birlikte ulusal pazarları yeterince büyük değildir. Ekonomi ve küreselleşmedeki güncel eğilimler yenileşim alanında daha fazla işbirliğini ve daha az faaliyet çakışmasını getirmektedir. Helsinki bölgesindeki yerel merciler, Kaliteli Yaşam Merkezi gibi yaşlı insanlarla çalışılması üzerine odaklanan sosyal hizmetler geliştirme projeleri başlatmıştır. Buradaki uzmanlık merkezi kamuya ait tesislerdeki yoğunluğu azaltmak amacıyla yaşlanan insanların evlerinde daha uzun süre kalabilmelerini sağlamak için yenileşimci çözümlerin geliştirilmesi açısından uzun vadeli bir vizyona sahiptir. Diğer sektörlerdeki uzmanlaşmayı desteklemekte ve hatta tamamlayıcı uzmanlık arayışında Finlandiya dışına da çıkmaktadır. Yaşlanan nüfusun toplumun etkin bir parçası olarak kalmasının sağlanması amacıyla sağlık, bakım ve sağlığın korunması alanlarında faaliyet gösterecek ulusal sınırları aşan bir hizmet yenileşim kümesi hayata geçirilmiştir. Bu proje Baltık Denizi Bölgesi ülkeleri için küme girişimi kurulması ile ilgilidir. Helsinki Bölgesi nin şehirleri işbirliği yaparak koordine bir şekilde yaşlı vatandaşları için hizmetlerini geliştirmek amacıyla daha iyisini yapabilecektir. Juha Metso, Sosyal Hizmetler ve Sağlık Direktörü, Espoo Şehri. Küme örgütlerinin kamu alımları yoluyla yenileşimi stratejik olarak teşvik etmede aktif olarak rol aldıkları iyi örneklere rastlamak zordur. Bununla birlikte, hizmet yenileşimi alanında işletmeden kamu hizmetlerine şeklinde gerçekleşecek işbirliğini kolaylaştırmakta özellikle ticarileşme öncesi alımlarda önemli bir aracı veya kolaylaştırıcı rolü üstlenebilirler 8. Örneğin, küme örgütleri, küme firmaları adına, uzun vadede herkesin yararına olacak şekilde ticarileşme öncesi kamu alımlarının şartlarını müzakere edebilir. Rekabet edilebilecek alım şartlarının yanı sıra yeni ürün ve hizmetlerin tasarımı, prototiplerinin hazırlanması ve denenmesi ile ilgili risk-kazanç paylaşımının kamu mercileri ile müzakeresi de buna dahil olabilir. Dahası, küme örgütleri kamu mercilerinin taleplerini ve karmaşık teknolojik çözümleri daha iyi tarif etmek için doğru konsorsiyumların/ortaklıkların kurulmasında yardımcı olabilirler ve stratejik bilgileri küme firmalarına yönlendirebilirler. Küme organizasyonlarının aracı rolüne soyunmasıyla, ticarileşme öncesi alımlara daha fazla sayıda yenileşimci KOBİ nin çekilmesi mümkün olabilir. Ayrıca, kamu mercilerinin yenileşim sürecine daha erken dâhil olması ilgili sektörde yer alan küme firmalarına daha ileri seviyede stratejik avantajlar sunabilir. Bu tür işbirliğinin yarattığı fırsatlar ve engeller daha ayrıntılı olarak Avrupa Küme Birliği nin şartlarında Avrupa Küme Politikaları Grubu ile tartışılmalıdır. 5. Sonuçlar ve bundan sonra yapılacaklar Kullanıcı odaklı yenileşim, kümeler için hem politika hem de uygulama düzeyinde yeni fırsatlar oluşturmaktadır. PRO INNO Europe ve Europe INNOVA bu fırsatları küme politikalarını sürekli yenilemek için incelemeli ve yeni şartlara uyarlamalı, ayrıca yenileşimci küme firmalarının desteklenmesinde yeni ya da daha iyi araç ve hizmetlerin kullanılmasını teşvik etmelidir. Yeni nesil Avrupa küme politikası girişim ve projelerinin başlatılmasıyla bu fırsatların daha başlangıçta ele alınabileceği eşsiz bir şans yakalanmıştır. 8 Ticarileşme öncesi alımların yenileşim idaresindeki potansiyel rolü hakkında daha fazla bilgi için, bakınız eu/information_society/tl/research/ priv_invest/pcp/index_en.htm adresinde bulunan Commission Communication COM(2007)7999 un son hali Aşağıda verilen adımların, kümelerin kullanıcı odaklı yenileşimi, özellikle yenileşimci KOBİ lerin yararına nasıl kolaylaştırabileceğinin daha ileri seviyede keşfedilmesi amacıyla 42

43 YENİLEȘİMİN KÜMELER YOLUYLA TEȘVİK EDİLMESİ PRO INNO Europe ve Europe INNOVA ortamlarında atılması öngörülmektedir: Avrupa Küme Politika Grubu kullanıcı odaklı yenileşimin kümelerce nasıl desteklenebileceğini daha ayrıntılı bir şekilde tartışmalıdır. Bunun için küme işbirliğinin yeni formlarını teşvik etmek ve kümelere, özellikle de servis odaklı kümelere, farklı kurumları katmak gerekebilir. Ayrıca, Grup en iyi kümeler tarafından ele alınabilecek örneğin, ticarileşme öncesi kamu alımları için işbirliği anlaşmaları sağlanması gibi toplumsal fırsat ve tehditleri belirlemelidir. Avrupa Küme Birliği kullanıcı odaklı yenileşimin bölgesel kuvvetler birleştirilerek kümeler vasıtasıyla iyileştirilmesinin yeni yolları üzerine yapılacak belirli bir atölye çalışmasını organize etmeye davet edilmektedir. Bu açıdan, rekabet ve devlet yardımları ile ilgili kuralları hesaba katmak suretiyle bölgesel yenileşim için ticarileşme öncesi kamu alımlarının bir sıçrama tahtası olarak kullanılması ile ilgili seçeneklere ayrı bir önem verilmelidir. Ayrıca, kullanıcı odaklı yenileşimin desteklenmesi amacıyla (son kullanıcılara fayda sağlayacak yenileşim harcama kuponları gibi), Yapısal Fonlar ve diğer AB, ulusal, bölgesel ve yerel programların nasıl ve hangi koşullar altında kullanılabileceği incelenmelidir. Son olarak, küme politikaları ve girişimlerinde kullanıcı odaklı yenileşim kavramının güçlendirilmesi amacıyla, kümeler arası mükemmeliyet karşılaştırması için hangi ölçütlere gereksinim duyulacağı konusu üzerine bir tartışmanın hayat bulması sağlanmalıdır. Hizmet yenileşimini desteklemek için Avrupa politikaları ve araçlarıyla ilgili yeni INNO-Net projesi, bir iş paketinde açık ve kullanıcı odaklı yenileşim yönetiminin desteklenmesine ilişkin yeni araçlara ve kullanıcı odaklı yenileşimin hizmet kümelerinde nasıl işlerlik kazandırılabileceğine yer vermelidir. Sonuçlar INNO-Net in Think Tank grubunda doğrulanabilir. INNO-Net in, Avrupa Küme Politikaları Grubu ve Avrupa Küme Birliği nde bu konuda gerçekleştirilecek tartışmalara etkin olarak katılması önerilmektedir. Avrupa Küme Mükemmeliyet Girişimi, Avrupa Küme Yöneticileri Kulübü nün 2010 yılı faaliyetinin temasını kullanıcı odaklı yenileşime küme desteği sağlanmasına ayırmaya davet edilmektedir. Kullanıcı odaklı yenileşime uygulamalı destek sağlanırken edinilen deneyimler ve alınan dersler, yenileşimci KOBİ lerin desteklenmesindeki zorluk ve fırsatlara özel olarak odaklanılmak suretiyle karşılıklı olarak paylaşılmalıdır. Ayrıca, bu konsorsiyumun, kullanıcı odaklı yenileşimin boyutlarını dikkate alarak küme mükemmeliyetinin ölçülmesi için kullanılacak karşılaştırma göstergeleri ile ilgili tartışmaya katılması önerilmektedir. Europe INNOVA altında yer alan yeni sektörel ve küme ortaklıkları, son kullanıcıların yenileşim sürecine katılımlarını artırmayı amaçlayan, özellikle yenileşimci KOBİ lere bu konuda yardım etmek açısından, yeni enstrümanlar ve araçlar geliştirmeye ve test etmeye davet edilmektedir. Bu araçlar, kullanıcılardan yeni ürün ve hizmetlere ait geri besleme ediniminin kolaylaştırılmasının yanı sıra yeni alanlara yönelik yenileşim kuponu uygulamasını kapsayabilir. 43

44 Açık Yenileșimin Artan Önemi Açık Yenileșimin Artan Önemi Deniz BAYHAN 1985 yılında ODTÜ Endüstri Mühendisliğinden mezun oldu. Yüksek lisansını aynı bölümde tamamladı. Çalışma yaşamının ilk 10 yılını, savunma sanayiinde proje mühendisi, MRP uygulama uzmanı ve yönetim bilgi sistem koordinatörü olarak sürdürdü. TİDEB in kuruluşundan itibaren 11 yıl TÜBİTAK ta yönetici pozisyonunda çalıştı yılında TTGV ye Genel Sekreter Danışmanı olarak katıldı. Halen TTGV de kıdemli uzman olarak çalışmaktadır. Ar-Ge ve yenileşim yetkinliğini geliştirme odaklı çalışmalar da bulundu. Destek mekanizmaları geliştirme ve uygulamasında yer aldı. 250 nin üzerinde sanayi Ar-Ge proje başvurusunun değerlendirme ve izlemesini yaptı. Politika oluşturma çalışmalarında çeşitli komisyonlarda görev aldı. Üniversite-sanayi işbirliği programlarında, teknoloji yetkinlik değerlendirme çalışmalarında, ulusal ve uluslararası toplantı organizasyonlarında, proje pazarı etkinliklerinde, AB 6. ÇP kapsamında yürütülen projelerde, Ar-Ge kültürünün yaygınlaştırılması yönünde tanıtım ve eğitim çalışmalarında, Avrupa Komisyonunun çerçeve program çağrılarında hakem olarak, AB müzakere çalışmalarında araştırma başlığı için dokümantasyon hazırlanmasında görev aldı. Yenileşim ortamı günümüzde küresel bazda rekabetin artması, ürün geliştirme döngülerinin kısalması, bilginin çoklu-disiplinli olması, dolayısıyle yenikçiliğin daha riskli ve pahalı hale gelmesi ile değişim göstermektedir. Firmalar bu değişime ayak uydurabilmek için yenileşim stratejilerinde yeni yaklaşımlar benimsemekte, farklı ve yeni teknolojilere erişim sağlayabilmek için ilgili konuda tamamlayıcı uzmanlığı olan dış ortak arayışına girmektedirler. Açık yenileşim kavramı son yıllarda çok sözü edilen bir kavram olmakla birlikte aslında çok yeni bir kavram değildir. İkinci dünya savaşı sıralarında ve takip eden yıllarda araştırmaların çoğu araştırma sonucu çıktıyı ticarileştiren yapılarda gerçekleştiriliyordu. Bu yıllar kapalı yenileşim dönemi olarak da adlandırılır. Kurumlar ya da firmalar araştırma çalışmaları konusunda çok koruyucuydular. Araştırma parklarının çevresi duvarlarla örülüydü ve buluşlar paylaşılmazdı. Daha sonraki yıllarda yenileşimin artan maliyeti, ürünlerin pazar ömürlerinin kısalığı, mobil ve iyi eğitilmiş insangücü, ehil üniversiteler, bilginin farklı kaynaklardan edinebilirliği ve risk sermayesi mekanizmalarının varlığı türündeki değişkenler kapalı yenileşim modelinin başarısını zayıflatmaya başladı. Çeşitli çevrelerde ve ülkelerde açık yenileşim 21.yüzyılda başarı elde etmek için temel bir unsur olarak kabul görmektedir. Verimlilik kavramı bunun önemli nedenlerinden biridir. Kısalan ürün ömürleri ve bunun sonucu ürün gelirlerindeki düşüş nedeniyle firmalar, artan Ar-Ge maliyetlerini gerekçelendirmekte zorlanmaktadırlar. Açık yenileşim ile Ar-Ge ya da ürün geliştirme maliyetleri paylaşılmakta ve yeni pazarlara hızlı açılım ile gelir artışı sağlanabilmektedir. İkinci bir neden tek başına hiçbir firmanın herşeyi bilmesinin artık beklenemeyeceğidir. Bir diğer neden de ortak yenileşim için yetkinlikleri biraraya getirmek üzere oluşturulan yaratıcı ağlar ın, ağ yapıların öneminin ve popülerliğinin gittikçe artmasıdır. Açık yenileşimin önemi, yenileşimin itici güçleri, paydaşlarla ortak değer yaratma kavramı, işbirliği ağları ve yeniden şekillenen yenileşim politikaları Yenileşimin değişen doğası adlı OECD nin Eylül, 2009 da Fora Grubuna hazırlatılan raporunda, doğrudan açık yenileşim kavramı kullanılmamakla birlikte detaylı olarak analiz edilmiştir. 44

45 AÇIK YENİLEȘİMİN ARTAN ÖNEMİ Henry Chesbrough tarafından 2003 yılında ortaya atılan açık yenileşim yaklaşım modeli tanımlanırken, yeni ürün ve süreç geliştirmede firmanın kendi Ar-Ge birimi ya da faaliyetlerine dayanmasını esas alan geleneksel kapalı yenileşim modeli tanımının tam tersi alınır. Açık yenileşim modeli kapalı modele göre firmanın hem dışarıdan-içeriye hem de içeridendışarıya baktığı çok daha dinamik ve doğrusal olmayan bir süreç izler (Şekil 1 - Chesbrough, 2003 and 2006). Yenileşim sürecinde firmanın sınırları dışındaki bilgi sermayesi girdi, ortak çalışma veya işbirliği yeni fikir üretmede ve hızla bunları pazara sürmede önemli bir araç olarak görülür. Yeni yaklaşıma göre yenileşim performansı kullanılan dış bilgi kaynağının çeşitliliği ve kullanım yoğunluğu ile artmaktadır (Laursen ve Salter, 2006). Șekil 1 - Açık Yenileșim Modeli %15 i pazarda el değiştirirken, %50 si kuruluş içinde değerlendirilmektedir (Avrupa Komisyonu, 2005). Fimalar açık yenileşim yaklaşım uygulamasında bilgi kaynağına ulaşmak için taraflarla ortaklıklar oluşturmakta (ittifaklar, ortak girişimler, ortak geliştirmeler vb.) veya bilgi satın alma/satış (sözleşmeli Ar-Ge, tedarik, lisanslama gibi) sözleşmeleri gibi farklı yöntemler kullanmaktadırlar. Müşterilerle ve tedarikçilerle yeni ürün veya süreç geliştirme için işbirlikleri oluşturulması, rakip işletmeler veya kamu araştırma kurumları ile yatay çalışmalar yapılması da bilgi kaynaklarına ulaşmak için farklı yöntemler olarak sayılabilir. Açık yenileşim stratejisi uygulayan yapılar da aslında yapmayanlarla aynı amaca sahiptirler. Hepsi para kazanmayı ve gerekli pazar payına sahip olmayı isterler. Açık yenileşim FMH öylesine dışarıya verilmesi değil, farklı şekilde kullanılmasıdır. Firma içinde geliştirilen yenileşimi korumak için uygulanan faklı bir yöntemdir. Kuruluşun bilgi havuzundan proaktif ve koordineli bir şekilde sağlanacak kazançları maksimize edecek şekilde yararlanmak için yollar aranmasıdır (Haour, 2004: 73). Bir başka deyişle bu rekabetçi oyunun nihai hedefi firmanın bilgi kullanımını optimize etmektir. Fikri Mülkiyetten Fikir Ortaklığına Açık yenileşimin iki önemli özelliğinden bahsetmekte yarar görülmektedir. Açık yenileşimin girdi lerini üniversite, araştırma enstitüsü, rakipler, tedarikçiler ve müşterilerden sağlanan teknoloji ve bilgiler oluşturur. Yaklaşımın çıktı özelliği ise çok daha güncel ve yenidir. Bu yeni yaklaşımda firmalar içeride geliştirilip henüz ticarileşmemiş bilgiyi dışarı aktararak gelir elde etmek isterler. Günümüzde artan sayıda firma kullanılmamış fikri mülkiyet haklarına (FMH) ilişkin portföyünü ticarileştirmek veya farklı şekilde kullanıma sokmak için araştırma yapmaktadırlar, dolayısıyle Fikri Mülkiyet yerini Fikir Ortaklığına bırakmaktadır (Chesbrough, 2006). Fikri mülkiyet veya haklarına ilişkin gelirler gittikçe artmakla birlikte bu konuda hala yeterli gelişme sağlanamamıştır. Patentlerin sadece Bazı durumlarda açık yenileşim yerine açık işletme modeli kavramı da kullanılmaktadır. ipod örneği açık işletme modeline verilebilecek bilinen en iyi örnektir. ipod teknolojileri çok sıkı olarak korunmaktadır. Ancak kendi değer zincirinde baz bir yenileşim olarak geliştirilmiş ve ürün ile işletme modelinin başarısı diğer firmaların ilgili platformda çeşitli aksesurlar ve yeni uygulamalar geliştirmesini sağlamıştır. Bu da yine ipod satışlarının artmasına neden olmuştur. Firmalar açık yenileşim yaklaşımında yenileşim süreçlerine müşterilerini dahil etmeyi de seçebilirler. Müşterileri sürece dahil etmenin en uç noktası müşterinin yenileşim yapmasına izin vermektir. Threadless ve Spreadsheet firmalarının online olarak müşterilerine kendi t-shirtlerini tasarımlandırmaları ve 45

46 DENİZ BAYHAN Lego Minstorms firmasının yeni lego ürünlerinde müşteri yenileşimlerini kullanması bu yaklaşıma örnek olarak verilebilir. Bu süreç kullanıcı güdümlü yenileşim olarak da adlandırılmaktadır. Açık yenileşim ile kullanıcı güdümlü yenileşim yaklaşımları birbirine oldukça benzemekle birlikte aradaki fark dış paydaşların, müşteri veya tedarikçilerin sürece ne kadar dahil olduğu ile ilgilidir. Kullanıcı güdümlü yenileşimde müşteri veya paydaşlar sürece fikir oluşturmanın erken aşamasında dahil olurlar. Ancak fikrin işe dönüşmesi tamamen firmanın kendi yenileşim yetkinlikleri ile gerçekleştirilebilir. Açık yenileşimde ise sadece fikirler için dış kaynaklara başvurulmaz, dış kaynaklar fikrin işe dönüşmesinde de anahtar oyuncu olarak yer alırlar. Açık Yenileșim Sürecinde Dahili Ar-Ge nin Rolü Açık yenileşim yaklaşımının uygulanabilmesi için yenileşim firmalarının davranış biçimleri ile firmaların açık yenileşim yapmalarını destekleyen dış koşulların örtüşmesi gerekir. Açık yenileşim modelinin belirleyici firma davranış biçimleri ağyapılar, işbirlikleri, ortak girişimcilik, FMH yönetimi ve teknolojiyi içselleştirme kapasitesini etkileyen içeride yapılan Ar-Ge çalışmalarıdır. Avrupa Birliği destekli bir proje (Vision Era- Net projesi) açık yenileşim yaklaşımı ile ilgili şu yedi ana politika ve alt alanları belirlemiş, yukarıda değinilen firma davranış biçimleri, dış etkenler ve belirlenen politikalar için yönerge oluşturma çerçevesi çizmiştir. Araştırma ve teknoloji geliştirme: finansal inisiyatifler geliştirmek, FMH sistemleri kurmak, destek sistem standartlarını belirlemek, kullanıcı güdümlü yenileşimi özendirmek Etkileşim politikası: beceri geliştirmek, etkileşimi teşvik etmek, teknoloji pazarları geliştirmek, kümeler oluşturmak Girişimcilik politikası: girişimciliği desteklemek, finansmana kolay ulaşım sağlamak Bilim politikası: uygun fon mekanizmaları tasarlamak, dengelenmiş teşvikler oluşturmak, mükemmellik merkezlerini desteklemek, bilimsel çalışma sonuçlarının yayınımını organize etmek Eğitim politikası: girişimcilik eğitim programları oluşturmak İşgücü Pazar politikası Rekabet politikası Kuruluşları açık yenileşim süreci uygulamasına iten önemli dış etkenler şunlardır: Politika Alanları Firma Davranıșları Ağ Yapılar... Ar-Ge Temel Bilgi Stoğu Dıș Etkenler... Finansman Kaynaklarına Ulașım Kapsamlı temel bilgi envanteri İyi eğitimli ve mobil insan-gücü; her iki koşul da kuruluşlar arasında bilgi yayınımını (knowledge spillover) artırır ve iyi eğitimli insangücü kuruluşun işbirlikçi ve içselleştirme kapasitesini olumlu yönde etkiler Finansmana kolay ulaşım; dış finansman varlığı özellikle küçük kuruluşların açık yenileşim uygulamasını destekleyen önemli bir faktördür. Ar-Ge Politikası Rekabet Politikası YÖNERGELER Șekil 2 - Basitleștirilmiș Açık Yenileșim Politikaları Yönerge Olușturma Çerçevesi YÖNERGELER Açık Yenileșim Uygulaması Kurumsal Kültür Değișikliği Gerektirir Açık yenileşim modelleri günümüzde yenileşim stratejilerinin ve iş modellerinin ayrılmaz parçası haline geldi. Yenileşim artık firma sınırları dışındaki bilgilerin yeni fikirler geliştirmek için daha fazla olarak kullanılmasına ve pazara sunulmasına dayanmaktadır (dışarıdan-içeriye yaklaşım). Aynı zamanda 46

47 AÇIK YENİLEȘİMİN ARTAN ÖNEMİ firmalar ana faaliyet konusu dışında içeride geliştirdikleri teknolojilerini ve fikri mülkiyetlerini başkaları tarafından ürün haline getirilmek ve ticarileştirmek üzere spin-out etmektedirler (içeriden-dışarıya yaklaşımı). Açık yenileşim yaklaşımının başarılı bir şekilde uygulanması firmanın iş modeli üzerinde çok olumlu etki yaratabilmektedir. Açık yenileşim farklı şekilde yapılaşmayı ve farklı şekilde düşünmeyi gerektirir. Yeni düşünme biçimi daha işbirlikçi ve daha açık fikirlidir. Açık yenileşimi başarıyla uygulamak için firma yönetim politikasını ve süreçlerini değiştirmelidir. Etkin uygulama profesyonel yönetim becerileri, etkin liderlik ve geniş bir ön hazırlık gerektirir. Bu geçiş döneminde firma kapalı durumdan açık konuma geçmeyi engelleyecek tüm faktörleri dikkate almalıdır. Firmanın açık yenileşim kapasitesi kurumsal öğrenme kapasitesi ile doğrudan ilişkilidir. Kurumsal öğrenme firmanın dış ortamdan bilgiyi edinmesi, özümsemesi, birleştirmesi, yeniden geliştirmesi ve kullanması süreçleri ile ilgilidir. Bir firmada dış ortamla bağlantı sağlayacak arayüzler ne kadar dar ve azsa, o kadar az bilgi ve fikir edinilir veya soğurulur (Lam 2000, Wenger 1998). Firmalarda mevcut durumda açık yenileşim çoğunlukla dar kapsamda, yani ürün geliştirme sürecinin sadece tasarım aşamasında uygulanmaktadır. Açık yenileşimin başarılı olabilmesi için yukarıda da değinildiği gibi kurum kültür ve politikasının değiştirilmesi gerekir. İşbirliğine önem veren, takım çalışma kültürüne sahip firmalar açık yenileşim yaklaşımını uygulamakta birimleri arasında keskin ayrımlar bulunan diğer firmalara göre önemli üstünlükler taşırlar. Açık yenileşimden daha etkin bir şekilde yarar sağlayabilmek için firmanın yaklaşımı yeni ürün tasarım sürecinden başlayarak pazarlama satışa kadar tüm süreçlerine entegre etmesi gerekir. Açık yenileşimi işletme süreçlerinin tümüne entegre eden ve her aşama için çoklu ağyapılar oluşturan firmalar uygulamadan en iyi yararı sağlayan firmalar olurlar. Birçok Firma Kendi Zenginliğini Bir Bașka Firmaya Bırakmakta Gönülsüzdür Fikri mülkiyet hakları, karmaşık yapı ve karşılıklı bağlılık yenileşimin önünde yapısal engeller olarak sıralanabilirler. Daha az belirgin olan tehditler yenileşimden sorumlu kişilerin tutum ve davranışlarında saklıdır. Firmanın yenileşim potansiyelini geliştirmesine engel olabilecek insana dayalı faktörler atalet, kültür ve gelenekler ve psikoloji olarak tanımlanabilir. Klasik yenileşim hunisi ve proje yönetim yaklaşımı benimsenmiş, denenmiş ve test edilmiş sistemlerdir. Bilinmeyene doğru adım atmak, bilinen bir üründen daha az kar ederek hayatı idame ettirmekten çok daha zordur. Rekabet ve gizliliğin korunması psikolojisinden işbirliği ve ortak çalışma psikolojisine geçilmesi çok kolay değildir. Açık yenileşim yaklaşımının örnek alınacak kadar çok başarı öyküsü olmamakla birlikte, tüm bu kavramlar Nokia, Procter&Gamble (InnovationNet), Unilever, IBM (Eclipse), Philips (Teknoloji Kampüsü), Turkcell ve Ericsson (CreaWorld) gibi firmalarda geliştirilmiş ve uygulanmaktadır. Açık Yenileșime İlișkin İstatistikler Avrupa Birliği Yenileşim Anketi (4th Community Innovation Survey, CIS-4) verilerine göre birçok firma için işbirliği yenileşim faaliyetlerinin önemli parçası haline gelmiştir. Avrupa da yenileşim yapan dört firmadan biri veya her on firmadan biri yılları arasında en az bir işbirliği gerçekleştirmiştir. Büyük firmalar KOBİlere oranla dört kat daha fazla işbirliğinde bulunmaktadırlar. KO- Bİlerin işbirliği oranları ülke bazında pek farklılık göstermemektedir. KOBİlerin %10 ila %20si anket yapılan ülkelerin yarısından çoğunda işbirliğinde bulunmaktadır. Ancak büyük firmalar için ülke bazında oldukça farklılıklar vardır (bakınız Şekil 3). Veriler ilişkinin tipi ve yoğunluğu hakkında detay bilgi vermemekte, sadece yenileşim faaliyetleri için işbirliğinin varlığını göstermektedir. 47

48 DENİZ BAYHAN % KOBİ ler Büyük Firmalar Belçika Finlandiya Danimarka İsveç Hollanda Çek Cumhuriyeti Fransa İzlanda Polonya İrlanda Avusturya Lüksemburg Norveç Almanya Slovakya Kore İspanya Portekiz Macaristan Yeni Zelanda Japonya İngiltere İtalya Kanada Yunanistan Avururalya Șekil 3 - Yenileșim Faaliyetlerinde İșbirliği Yapan Firmalar, (Kaynak: ŒCD [2007]; tüm firmalar içindeki paylar) İşbirliğinde bulunan firmaların sektör dağılımına bakıldığında hem imalat hem de hizmet sektöründe işbirliği olduğu gözlenmektedir. Sektörler içinde en çok işbirliği gözlenen sektörler kimyasallar ile ilaç sektörü, bilişim sektörü, ulaşım ve iletişim sektörleridir. Firmalar yenileşim süreçlerinde rakipleri ve araştırma enstitüleri ile işbirliğinden daha çok tedarikçiler ve müşterileri ile işbirliğine girmektedirler. İletişim teknolojilerinin gelişmişliğine rağmen işbirlikleri her zaman ekstra yatırım ve kaynak gerektirmektedir. Bu da KOBİlerin neden dış ortaklarla işbirliğine büyük firmalardan daha az sıklıkla girdiklerini göstermektedir. Açık yenileşim yaklaşımı uygulamasında en önemli darboğaz paydaşlar arasındaki yapısal ve kültürel farklılıklardır (De Jong, 2006). KOBİlerin açık yenileşim yaklaşımı uygulaması ile ilgili belirleyici ve engelleyici faktörler üzerine yapılan bazı araştırmalar yoğun rekabet ve müşteri istekleri türündeki pazar koşullarının açık yenileşim için ana motivasyon kaynakları olduğunu göstermektedir. Gassman ve Enkel in 2004 yılında 124 firma üzerinde yaptığı araştırma sonuçlarına göre açık yenileşim yaklaşımı ağırlıklı olarak modüler ürün yapısına ve yüksek ürün değişim hızına sahip sanayilerde kullanılmaktadır. Aynı araştırma verileri araştırma tabanlı firmalarda içeriden-dışarıya açık yenileşim sürecinin daha ön planda olduğunu göstermektedir. OECD nin 12 ülkede yaptığı bir araştırma sonucuna göre firmaların üçte biri Ar-Ge harcamalarının %80 nini firma içinde yaptıkları Ar-Ge çalışmalarına ayırmaktadır. Aynı zamanda birçok firma aktif olarak açık yenileşim sistemini firma içi Ar-Ge çalışmalarına entegre etmişlerdir. Aynı araştırmadaki firmaların %51 i Ar-Ge harcamalarının %5 ini, %31 i de %10 unu başka firmaların araştırma çalışmalarına harcamaktadır. Lisanslama verileri de hem içten-dışa hem de dıştan-içe lisanslamaya ilişkin veri sağladığından açık yenileşim göstergesi için iyi bir kaynak olarak kabul edilmektedir. Avrupa Patent Ofisi 2004 yılı anket sonuçları ABD firmalarının Ar-Ge harcamalarının %5,6 sını, Japon firmalarının %22 sini ve Avrupa firmalarının da %0,8 ini lisans alımına harcadıklarını göstermektedir. Lisans gelirleri de buna karşılık yine Ar-Ge harcamalarına orantılı olarak sırasıyla Amerika için %6,0, Japonya için %5,7 ve Avrupa için %3,1 dir. Özetlemek gerekirse açık yenileşim çıkışta olan bir kavramdır. Firmalar dış paydaşlarla giderek artan oranda yenileşim faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Açık yenileşim bir kampanya değil ihtiyaçtan kaynaklanan yeni bir yenileşim yöntemidir. CIS anket verileri büyük firmaların küçüklerden daha yoğun olarak açık yenileşim yaklaşımını uyguladıklarını, işbirlikleri için tercih edilen tarafların üniversitelerden daha çok tedarikçiler ve müşteriler olduğunu ve coğrafi yakınlığın işbirliğinde belirleyici rol oynadığını göstermektedir. Açık Yenileșim Bir Değișim Sürecidir Açık yenileşim mevcut Ar-Ge çalışmalarının yerine geçmekten çok Ar-Ge seçeneklerini artırmayı hedefleyen bir süreçtir. Açık yenileşim kavramı bilgi veya teknolojinin herhangi bir ücret ödenmeden transfer edilmesi anlamını taşımaz. Paydaşlar ile yapılan teknolojik işbirlikleri içeride yapılan Ar-Ge yatırım ve faaliyetlerinin yerini almaz, ancak tamamlayıcı nitelik taşır. Firma içi Ar-Ge faaliyetleri yenileşim sürecinin temelini oluşturmaya devam etmektedir. 48

49 AÇIK YENİLEȘİMİN ARTAN ÖNEMİ Firmanın Ar-Ge yetkinliği işbirliği yapılacak paydaş seçiminde ve edinilen teknolojinin özümsenme kapasitesinde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle firma içi Ar-Ge faaliyetleri teknolojik yenileşim yetkinliğinin tamamını oluşturmamakla birlikte açık yenileşim sürecinde temel ve olmazsa olmaz bir faktördür. Dolayısıyle iç ve dış yenileşim kaynaklarını entegre etme becerisi firmanın açık yenileşim yaklaşımında başarı elde edebilmesi için anahtar rol oynamaktadır. Açık yenileşim bir değişim sürecidir. Açık yenileşim uygulaması beraberinde birçok imkan, soru ve kuralı getirmektedir. Uygulamaya geçmeden önce firma bu sorulara yanıt vermeye çalışmalıdır. Sorulardan en önemli olduğu düşünülenler aşağıda listelenmiştir: Açık yenileşim yaklaşımını firmada nasıl uygulamalıyım? Çeşitli firma uygulama örnekleri (kültürel/yönetimsel değişiklikler) karşılaştırmalı olarak incelenmeli ancak firmaya özgü uygulama süreci geliştirilmelidir. Açık yenileşim süreci ile fikri mülkiyet hakları arasındaki dengeyi nasıl kurmalıyım? Ne zaman lisanslama yapmak veya satınalmak veya ortaklık yapmak doğrudur? Yeni fikir ve teknolojilerin iyi ve nitelikli olduğu nasıl belirlenir? Açık yenileşim yaklaşımını uygulamanın firmam için en önemli avantajları nelerdir? Uzun vadeli ve sürdürülebilir başarının sağlanabilmesi için açık yenileşimin stratejik bir şekilde kullanılmasına ihtiyaç vardır. Son söz olarak; açık yenileşimin Ar-Ge süreçlerinde basit bir değişiklik olmadığını, iş süreçlerinde devrimsel nitelikli değişiklikleri gerektirebileceğini, bu yaklaşımdan fayda sağlamanın ancak bardağın boş değil, dolu tarafını görmekle mümkün olabileceğini ve sürüdürülebilir rekabet için olmazsa olmaz bir yenileşim süreci olduğunu vurgulamak gerekir. KAYNAKLAR Open Innovation in a Global Perspective What do existing data tell us? OECD STI Çalışma Dokümanı 2008/4 Open Innovation Why you should know about it?, Dr. Carla I.Koen, 2005 Policies for Open Innovation Theory, Framework and Vision Vision Era-Net, Jeroen P.J. de Jong, Wim Vanhaverbeke, Tarmo Kalvet, Henry Chesbrough, Temmuz 2008 Open Innovation: Facts, Fiction and Future, Kevin Blackwell, David Fazzina, Nerac Business Development, Eylül 2008 Hangi FMH nı paylaşmak doğrudur? Hangi bilgi ve teknolojiyi korumak gerekir? Doğru ve iyi işleyen açık yenileşim ağyapısını kimlerle ve nasıl kurmalıyım? Corporate Open Innovation If it s so good why isn t everyone doing it?, David Simones- Brown, Şubat 2008 Open innovation versus user-driven innovation: Lego and Toyota cases, Stefan Lindegaard, Ocak 2009 Açık yenileşim uygulamasını ve sonuçlarını nasıl değerlendirmeliyim? Hangi kriterleri esas almak doğru olur? 49

50 Yenileșimin Değișen Doğası Yenileșimin Değișen Doğası Çevirenler: Derya FINDIK ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları doktora öğrencisi. Berna Beyhan BOZKIRLIOĞLU ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları doktora öğrencisi. Elif DAYAR ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları doktora öğrencisi. Atılım Üniversitesi Öğretim Görevlisi. Bu çalışma OECD nin 2010 da açıklayacağı Yenileşim Stratejisine katkı koymak üzere 2009 Eylül ünde Fora personeli Jorgen Rosted, Charlotte Kjeldsen, Tanja Bisgaard, Glenda Napier tarafından hazırlanmıştır Giriș Ekonomik refahın ve hayat standartlarının yükselmesinde en önemli rolü oynayan yenileşim kavramı son dönemde önemli bir değişim göstermeye başlamış; bu değişim,hem firmaların kendi içinde hem de firmalar arasında yeni ve farklı biçimlerde kendini göstermeye başlamıştır. Yenileşimin değişen doğası tanımlaması yenileşimin son dönemdeki değişimini anlamaya yardımcı olacak bazı ipuçları sunmak üzere geliştirilmiştir. Bu tanım pek çok kişi tarafından abartılı bulabilir. Çünkü makro perspektiften bakıldığında, temelde değişen bir şey yok gibi görünmektedir. Yeni teknolojiler hala yenileşimi etkileyen en önemli faktörlerden biridir ve dahası yaratıcı yıkım sürecinin başını çeken hala yeni teknolojiler ve girişimcilerdir. Tüm bunlar yenileşimin değişen doğası için de geçerli olacaksa o zaman şu soru sorulabilir: öyleyse yeni olan nedir?. Cevap tek cümlede şöyle özetleyebilir: teknoloji artık yenileşimin itici gücü olmaktan çıkarak sadece yenileşimi mümkün kılan bir faktöre dönüşürken, yenileşim sürecinde pek çok diğer faktör gittikçe daha fazla önem kazanmaya başlamaktadır. 1 Raporun özgün kopyasına dan ulaşabilirsiniz. Geçmişte, yenileşimlerin temelinde yatan en önemli iki unsur teknoloji ve rekabetti. Firmalar yenileşim sürecinde sadece kendi içsel kaynaklarını kullanmakta, müşterileri ile sadece pazarlama yöntemleri aracılığıyla iletişim kurmaktaydı. Bu yapı içinde siyasal sistem yasal çerçeveyi çizip kuralları tanımlarken firmalar bu kuralların içinde kalarak yaptıkları işten en iyi kazancı elde etmeye çalışıyorlardı. Oysa artık küreselleşme ve dijital teknoloji sayesinde oyunun kuralları değişmeye başladı. Kuşkusuz firmalar hala yaptıkları işten en yüksek kazancı sağlamaya devam edecekler fakat müşterilerinden yeni şeyler öğrenmek, diğer firma ve kurumlarla işbirliği yapmak ve daha fazla sosyal sorumluluk almak için gelecekte daha açık davranmak zorunda kalacaklar. Burada, firmaların daha açık davranması ile aslında firmaların tüm dünyayı potansiyel pazar ve kaynak olarak görmesi süreci kastedilmektedir. Diğer bir deyişle, artık dünya üzerinde herkes potansiyel müşteridir ve yüksek kalitede kaynaklar dünya üzerinde her yerde bulunabilir ve ulaşılabilir. Firmalar, oyunun kurallarının değiştiği bu yeni sistem içinde, eğer küresel ölçekte yeterince açık olmayı başaramazlarsa varlıklarını da devam ettiremeyeceklerdir. 50

51 YENİLEȘİMİN DEĞİȘEN DOĞASI Tüm bu değişimler kuşkusuz yenileşimin doğasını da değiştirecektir. Bu süreçte, müşteri ihtiyaçlarının daha derinden anlaşılması yenileşimin en önemli itici gücü olacak; teknoloji ise firmaların müşterileri ile ortaklaşa değer yaratmasını ve müşterilerine tamamen benzersiz kişisel deneyimler sunmalarını sağlayacak yeni çözümleri mümkün kılan bir unsura dönüşecektir. Yenileşimin doğasının değiştiği bu dönemde, teknoloji güdümlü, rekabet güdümlü ve kullanıcı güdümlü yenileşimler arasında, kullanıcılara çok daha fazla vurgu yapan tamamen yeni bir denge oluşacaktır. 2. Yenileșimin Dört Yeni İtici Gücü Yenileşimin son dönemde kendini göstermeye başlayan yeni doğası, gelecekteki yenileşimleri sanayi çağındaki yenileşimlerden tamamen farklılaştıracak bazı kritik nitelikler taşımaktadır. Dört başlıkta özetlenebilecek yenileşimin itici güçleri ve bunların altında yatan dokuz yeni ilke firmalarda yenileşim yapma biçimini de değiştirecektir. Yeni dönemde karşımıza çıkacak yenileşimin itici güçleri şu şekilde sıralanabilir: 2.1. Müşterilerle Ortaklaşa Değer Yaratma ve Müşteriler Hakkındaki Bilgilere Kolaylıkla Ulaşabilme Firmalar artık müşterileri ile ilgili gizli kalmış ya da henüz dile getirilmemiş pek çok bilgiye hatta müşterilerin ürün ve hizmetlere ilişkin geliştirdikleri çözüm önerilerine bilgi ve iletişim teknolojilerinin de yardımıyla kolayca ulaşabilmektedir. Yenileşimin değişen doğası firmaların müşterilerine çok daha fazla kulak vermesini, firmaların müşterileri ile ortaklaşa değer yaratmalarını, müşterilerin fikir ve önerilerinden aldıkları ilhamı yenileşim sürecinin en erken aşamalarına dahil etmelerini beraberinde getirecektir. Dolayısıyla bu süreçte, firmalar artık kendi yenileşim süreçlerini daha açık hale getirmelidir. Öte yandan müşterilerin yenileşim sürecinin en erken aşamalarına dahil edilmesi firmaların şu anda sahip olduklarından daha farklı yenileşim bilgi ve yeteneklerine sahip olmalarını gerektirmektedir. O nedenle firmalar, bu yeni dönemde, tamamen yeni yeteneklere hatta yeni bir firma kültürünün oluşturulmasına ihtiyaç duyabilirler Küresel Bilgi Kaynaklarına Ulaşma ve İşbirliği Ağları Yenileşimin değişen doğası, işbirliği ağları ve yenileşim ortaklıkları konusunda önemli değişimleri de beraberinde getirecektir. Bu süreçte, büyüklüğü ne olursa olsun hiçbir firma yenileşim için ihtiyaç duyulan tüm bilgi ve kaynaklara tek başına sahip olamayacaktır. Bu nedenle firmalar, daha önce görülmemiş ölçüde küresel çapta yayılmış bilgiye erişmek ve bunları bir araya getirmek zorunda kalacaklardır. Uluslararası firmalar bunu zaten çok uzun zamandır yapmaktaydı fakat gelecekte küçük ölçekli firmalar bile küresel ölçüde önemli bilgi kaynaklarına sahip olma fırsatını yakalayacaklardır; hatta bu, küresel rekabetin bir gerekliliği haline gelecektir. Öte yandan, bilgi arayışının küreselleşmesi bazı politik sonuçları da beraberinde getirecektir.: Nasıl ki sanayi çağında ve günümüzde malların ve sermayenin serbest dolaşımı hayati önemdeyse; küresel yenileşim ekonomisinde de bilgi emekçilerinin serbest dolaşımı kritik önem taşıyacaktır Yeniliğin İtici Gücü Olarak Küresel Sorunlar Firmalar iklim değişikliği, temiz su kaynakları, salgın hastalıklar ve sosyal ihtiyaçlar gibi küresel ölçekteki problem ve sıkıntıların büyük ve yeni bir pazar yarattığını kısa zamanda fark edeceklerdir. Böylelikle sosyal yenileşimler özel şirketler için yeni ve önemli bir iş alanı hatta yenileşimin en önemli yönlendiricilerinden biri olabilecektir. Özel ve kamu ayrımı günümüzde gittikçe silikleşirken küresel sorunlar için üretilecek yeni çözümler sayesinde firmalar için yeni iş fırsatları da doğmaktadır. Bu süreç, aynı zamanda firmaların iş yapış biçimini ve kültürünü de etkileyecek bir değişimdir. Firmalar kendi yenileşim süreçlerini daha açık hale getirmek ve yeni çözümler bulmak için başka firmalarla, sivil toplum örgütleriyle ve kamu kurumlarıyla ortaklaşa hareket edeceklerdir Yeniliğin İtici Gücü Olarak Kamu Sektöründeki Engeller / Fırsatlar Kamu hizmetleri alanında oldukça belirgin bir yenileşim ihtiyacı olduğu görülmektedir. Vatandaşlar daha kişiselleşmiş ve kaliteli hizmet beklemektedir; fakat bütçe kısıtlamaları artmakta ve sistemin kendini yenileme yeteneğine ilişkin kuşkular devam etmektedir. Kamu hizmetleri alanındaki bu sıkıntılar özel şirketler için, eğer yenileşim için uygun yollar bulabilirlerse, oldukça geniş bir alan sunmaktadır. Fakat kamu hizmetlerinin yenileşimine ilişkin çok sayıda politik engel bu- 51

52 DERYA FINDIK - BERNA BEYHAN BOZKIRLIOĞLU - ELİF DAYAR lunmaktadır. Bütün OECD ülkelerinde, sosyal ve ekonomik eşitliğin sağlanmasının yanı sıra verimlilik ve bireysel özgürlük konularına politik öncelik verilmektedir. Bu karşıt baskılar nedeniyle, bir yanda sosyal ve ekonomik eşitlik diğer yanda verimlilik ve kalitenin yer aldığı hassas politik dengeye zarar vermeden özel şirketlerin sosyal refah sisteminin yenileşimine nasıl dahil edileceklerinin tartışılması gerekmektedir. 3. Yenileșimin Dokuz İlkesi 3.1. Müşterilerle Ortaklaşa Değer Yaratma Sanayi çağında, firmalar ürün ve hizmet geliştirmek için sadece kendi kaynaklarını kullanmakta, maliyete dayalı rekabet nedeniyle birbirinin aynısı ürün ve hizmetlerin seri üretimini yapmaktaydı. Son birkaç on yılda artan fiyata dayalı rekabet, firmaların kendi temel yeteneklerine odaklanmalarını, dikey ayrışmayı ve tedarikçiler arasında oldukça zorlu bir rekabeti beraberinde getirmiştir. Sonuç olarak günümüzde, firmalar için sadece fiyata dayanan bir rekabette kazanmak gittikçe zorlaşmaktadır. Özel üretilmiş ürünler için küçük ve özel bir müşteri grubunu içeren pazarlar elbette her zaman vardı. Fakat bu pazar için üretim yapmak hem masraflıydı hem de zaman alıyordu, dahası geçmişte bunlar lüks ürünler olarak müşterilere sunulmaktaydı. Oysa bugün gelişen teknoloji sayesinde üretim ve dağıtım maliyetlerinde sağlanan azalma nedeniyle çok daha fazla sayıda müşteri için kişiselleşmiş ürünler ve hizmetler sağlamak mümkün hale gelmiştir. İş modellerindeki bu değişimin bir gecede gerçekleşmesi elbette beklenemez hatta bazı firmalar bu değişimi asla başaramayabilirler. Fakat gelecekte yenileşim sürecinde bireysel deneyimlerin önem kazanacağına dair önemli kanıtlar var ve firmalar müşterilerine özel çözümler sunmak amacıyla daha fazla işbirliğine girecek ve bu işbirlikleri içinde çözümler geliştireceklerdir Kullanıcıların Yenileşim Sürecine Dahil Edilmesi Firmalar kullanıcıları yenileşim sürecinin en erken aşamalarına dahil etmeye başladılar. Dahası, kullanıcıların karşılaştıkları problemleri ve ihtiyaç duydukları çözümleri anlamak amacıyla birçok farklı yöntem kullanmaya başladılar. Artık, firmalar kullanıcıların yenileşim sürecine dahil edilmesi için dikkatli planlar yapmakta ve böylelikle pazarı sarsacak yenileşimler yaratmak ya da yeni konseptler geliştirmek için gerekli olan kullanıcı bilgilerine erişmekteler. Son döneme kadar kullanıcılar sadece yenileşimin daha geç evrelerine (prototiplerin test edilmesi gibi) dahil edilmekteydi. Bu da daha çok kullanıcıların son ürün hakkındaki fikirlerini almak için yapılmaktaydı. Oysa değişen bu çağda firmaları çarpıcı ürün ve kavramlar yaratmak için yeni kaynaklar bulmaya zorlamaktadır. Firmalar yenileşim sürecinde kullanıcıların rolü üzerinde yeniden düşünmeye başladılar. Yenileşim fikri artık temel amacın en son teknolojiyi üretmek olduğu geleneksel Ar-Ge departmanlarında yaratılmamakta tam tersine yenileşim süreci kullanıcının hangi problemlerle karşılaştığını ve hangi problemlerin çözümüne ihtiyaç duyduğunu anlamak ve geliştirilecek olan ürün ve hizmetlerle ilgili ipuçları verecek müşteri davranışlarının anlaşılması ile başlamaktadır. Örneğin, diş fırçası üreticisi Norveç firması Jordan, kullanıcılar için ağız ve diş hijyeninin ne ifade ettiğini anlamak amacıyla etnografik bir araştırma yapmıştır. Bu amaçla 100 kullanıcıdan kameralar ile günlük ağız hijyeni ve bakımı sırasında kendilerini fotoğraflamaları ve aynı zamanda bu konuya ilişkin bir günlük tutmaları istenmiştir. Bu süreçte özellikle kadınların ağız hijyeni için çok kısa zaman ayırdıkları ama ağız bakımı konusunda daha özenli oldukları görülmüştür. Jordan bundan yola çıkarak ağız bakımı alanına yönelen bir Ar-Ge platformu oluşturmuştur. Öte yandan, kullanıcı güdümlü yenileşimlerin hayata geçirilebilmesi için firmaların yeni ve farklı yeteneklere ihtiyaç duydukları da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu ihtiyaçların başında, bu yeni döneme uyum sağlayacak uygun çalışanların istihdam edilmesi gelmektedir Küresel Çapta Yayılmış Bilgiye Erişim Şirketler sanayi çağında yenileşimci ürün, süreç, hizmet ve iş modellerini üretmek için gerekli iş zekası, kullanıcı bilgisi, teknoloji ve enformasyonu birleştirmek ve sağlamak üze- 52

53 YENİLEȘİMİN DEĞİȘEN DOĞASI re, sadece ulusal sınırlara ve yerel kümelenmelere bağlıydılar ve kendi coğrafyalarının sağladığı sanayi liderliğine sahip olarak küreselleştiler. Bir sanayinin dünya başkentinde bulunmak (tıpkı Silikon Vadisi örneğindeki gibi), küresel piyasada rekabet avantajına sahip olmada oldukça önemliydi. Sanayi çağı bu bağlamda yeniliği ve rekabetçi avantajı sürdürecek sanayi kümeleriyle anılacaktır. Bununla birlikte, şirket faaliyetlerinin ve piyasaların giderek küreselleşmesi, maddi olmayan kaynakların önemini anlayan ve yeniliği bir akım olarak gören sanayi kollarına rekabet avantajı sağlamaktadır. Küreselleşmenin daha ilginç sonuçlarından biri ise bilgi kaynaklarının hızla dünyanın her yerine giderek yayılmasıdır Küreselleşmiş dünyada rekabet artarken, firmalar sadece kendi değer zincirlerinin tüm parçalarını küreselleştirmemekte aynı zamanda yerel beceri ve karşılaştırmalı üstünlüklerden de yararlanmaktadırlar. Ayrıca kendi yenileşim süreçlerini küresel bir enformasyon, teknoloji ve kullanıcı havuzuna açmaktadırlar. Şirketler artan bir hızla küresel bilginin unsurlarını bir araya getirmekte hatta yenileşimleri ortaya çıkarmak için küresel işbirlikleri kurmaktadırlar. Tek bir mekan yenileşim için gerekli tüm bilgiyi içermediğinden firmalar rekabet avantajını sürdürmek veya kazanmak için kullanıcıyı önemsemeli ve böylece teknolojinin yerel kaynaklarından faydalanmalıdır. Bununla ilgili güzel bir örnek uzun yıllar yüksek teknolojilere liderlik etmiş ve bu bağlamda Silikon Vadisi ndeki yerini almış İntel in çevredeki kaynakların yeterli gelmemesinden ötürü performansının giderek yavaşlaması üzerine Centrino ile yeniden eski gücüne kavuşmasıdır. Centrino, Amerika tabanlı fikri sermayesinin İsrail deki farklı yerel dinamiklerle birleştirilmesi sonucu geliştirilmiş bir üründür. Şirketler kendi değer zincirlerini dışarıya açtıkça, tedarikçilere, becerilere ve ortaklara küresel ölçekte ulaşacaklardır. Becerilere ulaşma küresel ölçekte düşünülmesi gereken bir husustur. Bugünün dijital dünyasında, farklı yeteneklere ve kaliteye sahip insanlar dünyanın herhangi bir yerinden bulunabilir. Örneğin bilgisayar oyunları yazılım şirketi Electronics Arts, farklı ülkelerdeki adayları izleyen ve onlarla uzun vadeli ilişki kuran yeni bir işe alım sistemi geliştirmiştir. Günümüzde internet küresel ölçekte, ortak bir ilgi alanı çerçevesinde oluşmuş toplulukların bilgiyi paylaştıkları küresel bir işbirliği platformu sağlamaktadır. Bu sayede, şirketler bugün kendilerinin dışındaki yeteneklere ulaşabilir durumdadır. Örneğin, Eli Lily ilaç şirketi, nitelikli insan gücüne ulaşarak giderilebilecek problemleri çözmek için bilim adamları, mühendisler ve diğer profesyonelleri bir araya getirecek bir sistem geliştirmiştir Şirketler dünyaya açılma konusunda rahatladıkça ve bilgiyi kendi çevreleri (coğrafyaları) dışındaki yerlerde arayabileceklerini anladıkça, yenileşme süreçlerine de daha küresel bir bakış açısıyla bakmaktadırlar. Şirketler yenileşim süreçlerini küreselleştirdikçe, farklı ülkelerde bulunan bilginin değeri üzerine daha çok odaklanmaktadırlar İşbirliği Ağları ve Ortaklıklar Kurma Sanayi çağında, firmalar şirket içinde biriktirdikleri bilgi üzerine rekabet etmekteydiler. Bu nedenle çok korumacı ve kapalı bir yapıya sahiplerdi. Yenileşme kavramanın yeni algısı ile birlikte karar alma süreçlerinin hiyerarşik yapıda olduğu Taylorist gelenekten açık ve işbirliğine dayalı bir yapıya geçilmiştir. Yenileşimci olmak için firma içi Ar-Ge birimlerine dışarıdaki fikirlerin dahil edilmesi gerekmektedir. Bu süreç, organizasyon yapılarının değişmesini de zorunlu kılmaktadır. Örneğin; çalışanların takım çalışmasını öğrenmeleri gerekmektedir Büyük Şirketler ve Girişimciler Arasındaki Dinamikler Geçmişte büyük şirketler yeni ya da küçük şirketleri kendilerindeki teknoloji açığını kapatan bir sübap olarak görmekteydiler. Sanayi çağındaki bu anlayışın tersine bugün büyük şirketler, yeni şirketleri teknoloji açığını gideren bir araç olarak değil yenileşimin birer kaynağı olarak görmektedirler. Yeni şirketlerle olan işbirlikleri giderek artan bir hızla sınır ötesinde kurulurken, işbirliği ağlarında yer alan her şirket kendi merkezindeki bilgide uzmanlaşmaktadır. Daha yenileşimci olmanın bir yolu da çalışanların yeni iş fikirleri üretme- 53

54 DERYA FINDIK - BERNA BEYHAN BOZKIRLIOĞLU - ELİF DAYAR lerini desteklemektir. Örneğin; Google, çalışanlarına zamanlarının %20 sini yeni fikir geliştirmeye yönelik harcamaları konusunda bir kural getirmiştir Ekolojik Kaygıların Yeni İş Fırsatları Yaratması Sanayi çağında, çevresel kaygıları göz önünde bulundurmaya ihtiyaç yoktu. Ticari yenileşim problem çözme odaklıydı ve şirketler bu çözümlerin sonuçlarını düşünmeye ihtiyaç duymuyorlardı. Bugün, iklim değişiklikleri ve temiz su kayn a k l a r ı - na ulaşma gibi birtakım ekolojik sorunlar şirketlerin faaliyetlerini çevreye mümkün olduğunca az zarar verecek şekilde organize etmelerini gerekli kılmaktadır. Danimarka da üretilen ve pil gücüyle çalışan elektrik arabaları buna güzel bir örnek oluşturmaktadır Gelişmekte Olan Ülkelerde Yenileşimi Tetikleyecek İhtiyaçlar Günümüze kadar şirketler, belirli bir satın alma gücü olan tüketicileri hedeflemekteydiler. Satış değeri düşük herhangi bir ürün yüksek bir kar marjı sağlamadığı için gelir seviyesi düşük tüketiciler şirketlere ilginç gelmemekteydi. Bugün şirketler, gelişmekte olan ülkelerdeki fırsatları daha iyi algılamakta ve bu piyasaları hedefleyen yeni ürünler üretmektedirler. İş fırsatlarının düşük gelirli geniş kitlede görüldüğü bu yeni anlayışla birlikte şirketler gelir seviyesi düşük tüketicinin günlük rutinlerine odaklanarak yeni ürünler üretmektedir. Hatta bazı firmalar, sadece gelişmekte olan ülkelerde bir karşılık bulsun diye ürünlerini daha da basitleştirmektedir. Örneğin, kullanıcılarla yaptığı saha araştırmalarına dayalı olarak Nokia, gelişmekte olan ülkelerdeki tüketicilerin cep telefonu kullanma alışkanlıklarını ortaya çıkarmıştır. Bunun sonucunda cep telefonuna sahip olmayı engelleyen faktörlerden biri olarak elektrik satış dairesine olan uzaklık ön plana çıkmıştır. Nokia da pil süresi 400 saat olan bir cep telefonu üretmiştir. Yine Nokia, tasarladığı kullanımı kolay bu telefonların fiyatlarını 2007 yılında 25 Euro ya kadar düşürmüştür. Bu sayede Çin ve Hindistan gibi ülkelerdeki pazar payını artrmış ve markasının güvenilirliğini pekiştirmiştir Refah Sistemi Yenileşimi Önemser Sanayi çağında şirketler her zaman kamu s e k t ö r ü n e ürün sağlamaktaydılar. Bazı şirketlerin temel odak noktası kamu sektörü tarafından talep edilen hizmetlerin sağlanması oldu. Zira aynı ürünler nadiren başka sektörler ve sanayilerce sağlanmaktaydı. Özel şirketler sağlık ve genel kamu hizmetleri gibi hizmetlerin dağıtımında rol almamaktaydı. Bugün bu durum, kamu sektörünün karşılaştığı her soruna kendisinin çözüm bulamayacağını anlamasıyla son bulmuştur. Günümüzde kamu sektörünün daha etkin çalışması beklentisi ortaya çıkmıştır. Kamu sektörü kendi tercihlerine göre hizmet talep eden kullanıcılarla karşı karşıya kalmaktadır. Özel şirketlerin kamu sektörünün karşılamak zorunda olduğu ihtiyaçlara nasıl cevap vereceği ve uyum sağlayacağı ise giderek dikkat çeken bir konu haline gelmiştir. İngiltere de özel şirketlerin bu bağlamdaki rolü diğer ülkelerle karşılaştırıldığında en üst seviyededir Yenileşimi Mümkün Kılan Teknoloji Sanayi çağında, yeni teknoloji yenileşim sürecinin başlangıç noktası, itici gücüydü. Ar-Ge laboratuarlarında, mühendisler ve doğa bilim- 54

55 YENİLEȘİMİN DEĞİȘEN DOĞASI leriyle uğraşan bilim adamları tarafından geliştirilen yeni teknolojiler yeni ürünlerin temelini oluşturdu. Bununla birlikte, Ar-Ge laboratuarlarında yapılan çalışmalar zaman zaman başarısızlığa uğradı; ya hedeflenen sonuçlar alınamadı ya da maliyetler çok yüksekti. Fakat yenileşimin değişen doğası ile birlikte artık yeni teknoloji eskiden olduğu gibi yenileşimin bir itici gücü değildir. Kullanıcılarla iletişim halinde bulunmak artık çok daha önemlidir. Buna göre şirketlerin, rekabet gücü sağlamak için yeni teknoloji geliştirme yerine organizasyon yapılarını değiştirmeleri gerekmektedir. Yenileşim artık firmanın değer zincirini oluşturan üretim yöntemleri, süreçleri, dağıtım kanalları ve ortaklık ağlarında gerçekleşmektedir. Yenileşmenin en temel kaynağı çözülmemiş problemlere yeni çözümler bulma veya bilinen sorunlara daha iyi çözümler üretmedir. Bu yeni çözümler, tek tek tüketicileri hedeflerken aynı zamanda kamu refahını da arttırmaya çalışmaktadır. İş fırsatları artık küresel ölçekte yaşanan iklim değişikliği, temiz su kaynaklarının yok olması ve yoksulluk gibi sorunlardan filizlenmektedir. Bu tür bir yenileşim örgütlenmesi, kurumsal sosyal yenileşim olarak adlandırılmaktadır. Şirketler bireylerin ihtiyaçlarını yenileşimin bir kaynağı olarak görmektedirler. Örneğin, hastane kayıt sistemine ilişkin yaptığı bir çalışmada Philips, hastaların kayıtlar sırasındaki beklemelerden ötürü rahatsız olduklarını ortaya çıkarmış; bunun sonucunda, hastaların rahatlamasını sağlayacak yeni bir sistem geliştirmiştir. Bu sistem, hastaların detaylı inceleme sonucunda kendi çevrelerini kişiselleştirmelerine olanak sağlamıştır. Philips herhangi bir yeni teknoloji kullanmadan yeni bir çözüm üretmiştir. Teknolojinin kendisinin yenileşim olarak görüldüğü aşamadan yeniliği mümkün kılan bir faktöre dönüşümü kademeli bir şekilde gerçekleşecektir. 4. Yenileșim Politikalarının Yeniden Șekillenmesi Yenileşimin değişen doğası devlet için yeni sorumluluk alanları ortaya çıkmıştır. Üç ana başlık altında bu sorumluluklar şu şekilde toplanabilir: 1. Bilginin Yaratılması 2. Akıllı yasal düzenleme 3. Kamu talebi 4.1. Bilginin Yaratılması Yenileşimin kaynakları olarak görülen tüketici davranışı değerlendirilmesi ve piyasa analizlerinin yapılabilmesi için uzmanlaşmış bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. Devlet bu bilginin yaratılması için gerekli ortamı hazırlamak amacıyla araştırma temelli üniversitelere finansal destek verebilir, disiplinler arası araştırmayı destekleyebilir, sosyal bilimler, beşeri bilimler ve sanat eğitimleri gibi yenileşim için son derece gerekli alanların gelişmesine ön ayak olabilir. Örneğin Finlandiya da 2008 yılında teknoloji, işletme ve tasarım gibi üç farklı alanda uzmanlaşmış üç ayrı üniversitenin birleşimi ile kurulan Aalto Üniversitesinin amacı farklı disiplinlerden gelen öğrencileri ve araştırmacıları bir araya getirerek kültürlerarası bir platformda buluşturmak ve aralarında işbirliği sağlamaktır. Ayrıca bölgesel uzmanlık alanlarının oluşması amacıyla çeşitli araştırma alanlarında yatırıma öncelik verilmelidir. Kanada hükümetinin yeni uygulaması bu konuda güzel bir örnek oluşturmaktadır. Yedi yıl boyunca ülke çapındaki 20 prestijli üniversiteye 10 ar milyon dolar verecek olan Kanada hükümeti araştırma kürsüleri kurmayı planlamaktadır. Amaç, dünya çapındaki beyinleri Kanada ya çekmek ve öncelikli araştırma alanlarında uzman kadrolar oluşturmaktır Küresel ortaklıkların ve ağ etkinliklerinin kurulmasını kolaylaştırmak ve sınır ötesi araştırma projelerini desteklemek te devletin üstlenebileceği bir başka sorumluluktur. Bu konuda Amerika daki bir uygulama iyi bir örnektir. Amerika daki Ulusal Sağlık Enstitüleri özel şirketlerin finanse etmek istemediği ender görülen hastalıkları araştırmaktadır. Fakat bu enstitülerin özelliği dünyanın farklı yerlerindeki araştırmacıları birbirleriyle çalışıp bilgi paylaşacak bir sisteme sahip olmaları ve en iyi temel araştırma hangi ülke sınırları içinde ise o araştırmayı finanse etmeleridir. 55

56 DERYA FINDIK - BERNA BEYHAN BOZKIRLIOĞLU - ELİF DAYAR Devlet farklılaşan yenileşim biçimleri için ihtiyaç duyulan araştırma temelli ve disiplinlerarası eğitim programlarını desteklemelidir. Müşteri davranışı ve çevre analizinde gerekli olan bazı becerilerin sağlanması konusundaki eksikliği fark eden Amerika daki bir üniversite yeni bir yüksek lisans programı ile devletin bu konuda yapabileceklerine iyi bir örnek teşkil etmektedir. San Jose Eyalet Üniversitesi 2006 yılında işletme ve sanayi geliştirme alanında gerekli olan uygulamalı antropoloji programı başlatmıştır. Programın amacı sosyal sistemlerin ve çevrenin analizi, değerlendirilmesi ve politika geliştirilmesine yönelik becerilerin verilmesidir. Araştırma kuruluşları ve şirketler arasında köprü oluşturulmasını ve disiplinler arası bilgi paylaşımını sağlamak bilginin doğuşunda devletin oynayacağı bir başka rolü tanımlamaktadır. Ayrıca devlet kullanıcıyı yenileşim sürecine katmaya yönelik hizmetler geliştirebilir. Ortaklıkların artan önemine daha iyi hizmet edebilmek için fikri mülkiyet haklarını geliştirebilir. Küresel bilgi ekonomisinde bilgi merkezlerinde yer alacak olan çokuluslu şirketler ile yenileşimci küçük başlatımlar arasındaki etkileşimi güçlendirebilir ve girişimciliği destekleyebilir. Ayrıca başarılı yenileşim yapanların yönetim süreçlerine dair edindikleri bilgiyi başkalarına yayabilme amaçlı politikalar geliştirebilir. Kanada da devlet mükemmeliyet merkezleri kurarak firmalar ve araştırma kurumları arasında ulusal bir araştırma ağı yaratılmasında önemli bir rol oynamıştır.kanada devleti bu uygulamada tarafsız liderlik ve kaliteli sekreterlik hizmeti sunumunun ortaklıkların doğuşu ve gelişmesi için önemli olduğunu fark etmiştir. Danimarka hükümeti ise bilgi paylaşımını kolaylaştırmak için kullanıcı önderliğinde yenileşim projelerini özel sektörle birlikte finanse etmeye başlamıştır yılında Dünyanın önde gelen pompa üreticilerinden Grundfos, Massachusettes Institute of Technology, Copenhagen Business School ve Aarhus School of Business ile bir araya gelerek önder kullanıcıları belirleme ve onların yenileşim potansiyellerini kullanma amaçlı bir proje başlatmıştır. Önder kullanıcıların bilgisinden yenileşim amaçlı yararlanma yaklaşımı henüz teori aşamasında olmasına rağmen bu projenin ortakları kullanıcıların tecrübesinden kaynaklanan bilgilerini kullanarak firmaların yenileşim projelerinde yararlanabilecekleri bir model ortaya çıkarabilmeyi ümit etmektedirler. Bilginin paylaşımını artırmak için fikri mülkiyet haklarının da geliştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda Finlandiya hükümetince yapılan uygulama ilginç bir örnek oluşturmaktadır. Bilim, Teknoloji ve Yenileşim için Stratejik Merkezler oluşturan Finlandiya hükümeti, bu merkezlerde üniversiteleri, araştırma enstitülerini ve diğer ortakları bir araya getirmektedir. Ortak stratejik bir araştırma üzerinde çalışmak amacıyla bu merkezlere gelen kurumlar bilgi, teknoloji ve hizmet platformlarını paylaşarak ortak araştırma alanları ve araçları kullanmaktadırlar. Sonuçta bir buluş ortaya çıkarsa her katılımcı buluşu ilk yapan kurum veya kişiye herhangi bir miktar ödemeden kullanma hakkına sahip olmaktadır. Danimarka da 2008 de başlatılan kurumsal girişimcilik anlaşması ise hükümetin firmalar arası işbirliği yapılmasını kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Bu programla temiz teknoloji konusunda çalışan bazı büyük Danimarka firmaları küçük girişimlere eleman, müşteriye ulaşım ve denizaşırı pazarlarda taşeron bulma gibi desteklerle yardımcı olmaktadır. İngiltere deki Yenileşim, Üniversiteler ve Beceriler Departmanı, İşletme, Girişim ve Düzenleyici Reform departmanı ve birçok özel şirket ile birlikte geliştirdikleri bir model ile yenileşimde mükemmeliyet örneklerini belirlemeye çalışmaktadırlar. Amaç küresel yenileşim yönetiminde örnek uygulamaları desteklemektir. Bu sayede organizasyonlar uygulamalarını başka kişilere, kültürlere, sistem ve kaynaklara yayabilecek ve böylece yenileşim kapasitesi geliştirilebilecektir. Konuda uzman değerlendiriciler tarafından uygulanan bir anketle yönetimin yenileşim stratejisini, 56

57 YENİLEȘİMİN DEĞİȘEN DOĞASI ağ yapılarını, kültürünü ve öğrenme sürecini gözden geçirmesini sağlamaktadır. Tüm bu yapılabileceklere ek olarak da küresel perspektifi geliştirmek adına hükümetler bilgi çalışanlarının serbest dolaşımını sağlayacak yolları bulabilirler. yumurtadan ikilemine dönmektedir. Bu nedenle yasal düzenleyiciler ile özel şirketler ve araştırma kurumları arasında oluşacak güven esasına dayalı bir ortaklık hem bilgiye yasal otoriteler tarafından kolay erişilmesine hem de yasal düzenlemelerin zamanında yapılmasına olanak verecektir Akıllı Yasal Düzenleme Yasal düzenlemeler hassas politik dengelere göre yapılmış ve özel sektörü yenileşime yöneltmek amacı ile kolaylıkla değiştirilebilecek kurallar değildir. Öte yandan sosyal değişim için eğer geniş destek ve politik istek varsa bu yapılabilir. Akıllıca yapılan yasal düzenlemelerle politik alanda yapılması istenen radikal değişimler özel sektörün yapacağı yenileşim sayesinde hızlandırabilir. Hükümet özel sektörün yenileşimci çözümlerini destekleyecek akıllı düzenlemeler yapabilir. Örneğin yeşil teknoloji alanında şirketlerin önderliğinde gerçekleşecek kamu-özel sektör ortaklıkları ile üniversitelerin, özel şirketlerin ve düzenleme kurullarının bir araya gelmesi kolaylaştırabilir. Devlet yenileşimci çevre dostu çözümleri uygulayabilmek için gerekli altyapı ve sistem yatırımlarını gerçekleştirebilir da Alman hükümeti 2020 ye kadar ısı kaynaklarının %14 ünün yenilenebilir enerji kaynakları olması kararını almıştır ve bu doğrultuda yeni bir düzenleme yapmıştır. Bu düzenlemeye göre yeni yapılan binaların sahipleri, kamu veya özel olsun, yenilenebilir enerji kaynağı kullanmak zorunda tutulmuşlardır Kamusal Talep Yasal düzenleme yapanların düzenlemeyi yapabilmeleri için teknolojik olanaklar konusunda bilgi sahibi olmaları gereklidir. Fakat kamu otoriteleri ya bu bilgiye ulaşamamakta ya da bu bilgi ne kamuda ne de özel sektörde bulunmaktadır. Bu nedenle akıllı düzenleme işi yumurta mı tavuktan tavuk mu Yenileşimci çözümlerin kamusal satın alma ile yaygınlaştırılması yenileşimi desteklemek adına devletin izleyebileceği bir başka yolu oluşturmaktadır. İngiltere de her kamu birimi yenileşim satın alma planı çerçevesinde satın alma süreçlerini kullanarak yenileşimi nasıl yaygınlaştırabileceğini yayınlamak zorunda tutulmaktadır. Bu sayede kamu kullanımı ile yenileşimin yayılması amaçlanmaktadır. Kamu sektörünün sorunlarını özel sektöre sunarak onlardan yenileşimci çözümler önerileri beklemek, kamu çalışanlarını yenileşim konusunda eğitime tabii tutmak ve fiziksel veya dijital platformlarla tüketicileri, kullanıcıları, şirketleri buluşturup fikir alışverişinde bulundurmak gene devletin yapabilecekleri arasında sayılmaktadır. Nitekim İngiliz hükümeti özel sektörce kullanılan web 2.0 araçları sayesinde vatandaşlarıyla karşılıklı etkileşimle bir iletişim platformuna sahip olmuş durumdadır. Bu sayede vatandaşlar sosyal hizmet uygulamalarının daha fazla kişiselleştirilmesi konusundaki fikir ve taleplerini görevlilere daha etkin bir şekilde iletebilmekte ve çözümün bir parçası olabilmektedirler. Sosyal yardım konusunda özel sektörden alınan yardımların belirli konularla sınırlı kalabileceği düşünülse de Finlandiya nın yeni ulusal yenileşim stratejisi kapsamında bu sınırlama akıllı hükümet sayesinde bir ölçüde aşılmıştır. Akıllı hükümet problemlere müdahale etmeden önce hem kamu, hem de özel sektörün ne tür katkılarda bulunabileceğini değerlendirmek ve ona göre hareket etmek durumundadır. Bu sayede özel sektör ve kamu sadece belli alanlarda değil tüm kamusal alanda işbirliği yapabilir hale getirilmiştir. 57

58 Üniversite-Sanayi Üniversite-Sanayi İșbirliği ve İșbirliği ve Yenilikçilik Yenilikçilik Ferhat Kara İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji Mühendisliği Bölümü nü 1988 yılında bitirdi yılında Leeds Üniversitesi nde yüksek lisans, 1994 yılında da Cambridge Üniversitesi nde doktora eğitimini tamamladı yılından beri Anadolu Üniversitesi inde çalışmaktadır. Tübitak ÜP programı kapsamında kurulan Seramik Araştırma Merkezi nin gelişimi için 1998 den bu yana yoğun çaba harcamaktadır. Prof. Dr. Kara nın Seramik Araştırma Merkezi nin kurumsal üniversitesanayi işbirliğinin Türkiye de ilk başarılı örneklerinden biri haline gelmesinde büyük katkıları vardır. Üniversitede yürütülen araştırmaların sanayinin kullanımına sunulması yolunda özellikle çaba sarfeden Prof. Dr. Kara nın, çoğu uluslararası dergi ve kongrelerde yayınlanmış 50 nin üzerinde bilimsel yayını bulunmaktadır. Prof. Dr. Ferhat Kara ve ortak çalışma arkadaşları bir adet patent sahibi olup, bu patent kapsamında geliştirdikleri teknolojiyi ticarileştirmek amacıyla Eskişehir Teknoloji Geliştirme Bölgesinde şirket kurarak, ürünlerini ve teknolojilerini ihraç etmektedirler. 1 Mart 1923 tarihinde, TBMM nin 4. Açılış Yılı Konuşması ndan büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyor: Eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntem; bilgiyi insan için fazla bir süs, bir baskı aracı ya da uygar bir zevkten çok, maddi hayatta başarılı olmayı sağlayan, uygulanabilir ve kullanılabilir bir araç haline getirmektir. Bilginin maddi kazanç (değer) yaratacak şekilde kullanımı son yıllarda adından sıkça söz edilen yenileşimin tarifidir. Burada iki temel unsur vardır: maddi kazanç ve bilgi. Maddi kazanç sanayinin varlık koşuludur. Diğer taraftan bilgi üretimi de üniversitenin varlık koşulları arasındadır. Bilgiden maddi kazanç elde etmek söz konusu olduğuna göre, sanayi ile üniversite kesiminin bırakın işbirliği yapmayı stratejik ortak olmaları gerekir. Ancak hem ülkemizde hem de dünyada üniversite ve sanayi arasında işbirliklerinin kurulması ve sürdürülmesi zor bir iştir. Bunun nedenlerini tek tek burada sıralamaya gerek yoktur, ancak temel nedenler arasında kültür ve anlayış farklılıklarının yattığını söylemek yanlış olmaz. Gelişmiş ülkelerde teknolojinin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi üst düzeydedir. Teknoloji üretimi için bilgi üretimi esastır. Gelişmiş ülkelerin milli gelirlerinden Ar-Ge için ayırdıkları pay %3 ler seviyesinde olup, bu kaynağın 2/3 ü (%2) özel sektör tarafından sağlanmaktadır. Buradan gelişmiş ülkelerin bilgi ve teknoloji üretiminde, sanayinin önemli yeri olduğu anlaşılmaktadır ve bilgi üretiminde üniversite ve araştırma merkezleriyle yakın diyalog içerisindedirler. Ülkemizde Ar-Ge ye milli gelirden ayrılan pay %0.7 seviyesinde olup, bunun ancak %40 ı (%0.28) sanayi kesimi tarafından ayrılmaktadır. Bu rakamlar, sanayimizin Ar-Ge ye ayırdığı kaynak açısından gelişmiş ülkelere göre çok gerilerde olduğunu göstermektedir. Öyle ki, günümüze kadar ülkemiz sanayisi, ağırlıklı olarak alet/teçhizat alımı, lisans ve know-how gibi doğrudan teknoloji transfer mekanizmalarını tercih etmiş, Ar-Ge ve daha ileri Ar-Ge derinliği içeren üniversitesanayi işbirliği gibi özümsenmiş transfer mekanizmalarını tercih etmemiştir. Sonuç olarak, ülkemizde teknoloji üretimi düşük düzeylerde kalmıştır ve teknolojik olarak dışa bağımlılık yüksek seviyededir. Bu durum, ülkemizin genel verilerinden de açık olarak görülmektedir. Örneğin her 100 birimlik ihracat için 70 birim ithalat yapılması ve bu ithalatın içinde teknoloji gerektiren ara malların oranının oldukça yüksek olması ve Avrupa yenileşim tablosunda son sırada yer almamız bu göstergelerden örneklerdir. 58

59 ÜNİVERSİTE - SANAYİ İȘBİRLİĞİ VE YENİLİKÇİLİK Diğer taraftan, ülkemizin dünya bilimi içindeki yeri gün geçtikçe artmaktadır yılları arasında bilimsel yayınlarda en fazla artış yapan ülkeler sıralamasında Türkiye %34 lük oranla Çin den sonra ikinci sıradadır ve yayın sıralamasında ilk 20 ülke içindedir. Tam zamanlı eşdeğer araştırıcı sayısında, Ar- Ge harcamaları/gsyih oranında ve kişi başına düşen Ar-Ge harcamalarında AB ortalamasının çok altında olmamıza rağmen, yayın sıralamasındaki bu artış dikkate değerdir. Ancak, ülkemizin yayın sıralamasındaki hızlı yükselişine rağmen, bu araştırmaların teknolojik uygulamaları ve bu kapsamda buluş/patentler ile ilgili durumu aynı ölçüde artmamıştır. Öyle ki, ülkemiz dünya patent sıralamasında 50. ve Avrupa patenti tescilinde de nüfusuna oranla Avrupa ülkeleri arasında son sıralardadır. Bunun, yapılan araştırmaların endüstriyel uygulama boyutlarına yönelik olmamasından (yani daha çok kariyer amaçlı, merak odaklı vb.), teknolojiye uyarlanmasındaki yapısal eksikliklere, yenilikçilik yönümüzün az olmasından fikri mülkiyet hakları kültürünün gelişmemesine kadar değişik sebepleri vardır. Bu yüzden, yapılan araştırmaların çoğu rafta kalmakta ve ekonomik değere dönüştürülememekte veya dış çevreler tarafından değerlendirilmektedir. Batı ülkelerindekinden gerilerde olan ülkemizdeki üniversite-sanayi işbirliğinin mevcut düzeyine bakıldığında, bu durumun pek de sürpriz olmadığı söylenebilir. Yani, üniversite sanayi bağının kopuk olması, bilimsel ve teknolojik çalışmaların yeterince değerlendirilememesine sebep olmaktadır. Üniversitelerde ürettiğimiz bilgiden değer üretmek ve araştırma potansiyelini sanayinin gelişimi doğrultusunda kullanmak istiyorsak, üniversitesanayi işbirliklerini yaygınlaştırmamız gerekir. Aslında ülkemizin teknolojik gelişiminin ve rekabet gücünün artırılması isteniyorsa, bu işbirliklerinin geç kalınmadan tesisi zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Avrupa Birliği, bilgi tabanlı ekonomiye geçiş sürecinde, üniversitelerin rollerini yeniden yapılandırma sürecine girmiş ve bu bağlamda bilginin yaratılması ve üretiminin yanında, bilginin topluma aktarılması da üniversitelerin görevleri arasına girmiştir. Böylelikle, eğitim ve araştırmanın yanında, yenileşim de üniversitelerin üçüncü görevi olarak yerini almaktadır. Lizbon Deklarasyonuna göre, araştırma ve yenileşimin teşvik edilmesi ve bu kapsamda yüksek öğretim ile araştırma arasındaki ilişki, araştırma için kurumsal stratejilerin geliştirilmesi, yenileşim kapasitesinin teşvik edilmesi, üniversite-sanayi ve üniversite-toplum işbirlikleri üniversitelerden beklenmektedir. Bu yolda mesafe alan üniversiteler diğerlerinden farklılaşmakta ve 3. Kuşak Üniversiteler olarak adlandırılmaktadır. Üniversitelere alışılagelmiş görevlerinin yanında, bilginin topluma aktarılması/değer üretmesi görevinin verilmesinin kuşkusuz çok önemli çıktıları olacaktır. Üniversiteler, sanayi ile işbirliği için talep gelirse bakarız tarzından ziyade, ön tepkisel yaklaşımlar sergilemek ve özellikle araştırma faaliyetlerini üniversitesanayi/toplum işbirliği eksenine oturtmak durumunda olacaklardır. Üniversitelerdeki araştırmacıları, alışılagelmişin dışında bu değişimlere yönlendirmek zor görünse de, belki daha zor olanı, çok düşük Ar-Ge yatkınlığı olan ülkemiz sanayicilerinin Ar-Ge konusunda paradigma değiştirmeleri olacaktır. Burada da küresel rekabetin dinamiklerinin devreye girmesi ve bu rekabet ortamında sanayiciler, Ar-Ge ve yenileşim olmadan yaşama şanslarının fazla olmadığını anlayabildikleri ölçüde, bu paradigma değişikliğini mümkün kılabilecektir. Bu açıdan bakıldığında üniversite sanayi işbirliği için ortam iyi görünmektedir. Ancak, her iki kesim arasındaki kültür ve anlayış farklılıklarından dolayı, bu ortama bakarak üniversite-sanayi işbirliklerinin kendiliğinden yaygın şekilde oluşacağını beklemek yanılgı olur. İşte tam burada, uygun kesimler arasındaki farklılıkları aşmaya yardımcı olacak, üniversitelerin bilgiden değer üretme yatkınlığını artıracak, sanayicileri de Ar-Ge ye duyarlı hale getirecek mekanizmaların olması gerekmektedir. Türkiye, bu mekanizmaların en önemlilerinden olan Üniversite-Sanayi Ortak Araştırma Merkezleri Programını (ÜP) aşağı yukarı tüm dünya ile benzer zamanlarda 1996 yılında başlatmıştı. TÜBİTAK ın ÜP 59

60 FERHAT KARA programı kapsamında 6 merkez kurulmuş, bir çok merkez için de kurulma teşebbüsü veya hazırlıkları yapılmıştır. Ülkemiz için önemli tecrübelerin edinildiği bu program kapsamında kurulan en eski ve bu nedenle değerlendirilebilir özellikte olan Seramik Araştırma Merkezi nin () üniversite-sanayi işbirliği alanında oluşturduğu tecrübeler dikkat çekicidir. Şimdi bu tecrübelerin neler olduğundan bahsedelim. Öncelikle vurgulamak gerekir ki ülkemiz seramik sektörü tamamen geleneksel seramiklerin üretimi alanında faaliyet göstermektedir. Bu nedenle düşük teknolojili bir sektör olarak anılmaktadır. kurulmadan önce, üretimin ikamesine yönelik çalışmalarla sınırlı geliştirme faaliyetlerinden, ın kuruluşuyla birlikte daha kapsamlı araştırma faaliyetlerine geçiş başlamıştır. Bu araştırmaların süreç içerisindeki gelişimi ilginç dersler ortaya koymaktadır. Öyle ki, başlangıçta sektörün talep ettiği Ar-Ge projelerinin tamamına yakını verimlilik artırma, maliyet düşürme, enerji verimliliği ve süreç iyileştirme odaklıydı. Bunu da anlayışla karşılamak gerekliydi. Çünkü Türkiye de, diğer üretim sektörleri gibi seramik sektörü de süreç ağırlıklı bir sektör olup, teknolojik girdilerde dışa bağımlılık yüksekti. 10 yıllık süreç içerisinde da yapılan bir çok araştırmalarla sektöre önemli katma değer yaratılmıştır. Bundan daha da önemlisi, firmaların Ar-Ge yatkınlıklarının artması, rakip firmalar arasında oluşturulan rekabet öncesi Ar-Ge işbirliği kültürü ve yarattığı sinerjidir. gibi, kurumsal üniversite-sanayi işbirliklerinin Ar-Ge kültürü ve farkındalığı açısından firmaları nerelere taşıyabileceğinin çok ilginç bir göstergesi, Endüstriyel Doktora Programı (EDP) projesine gösterdikleri ilgidir. Bu proje, ın kuruluşundan 5 yıl sonra tasarlanmış ve işbirliği seviyesini bir üst düzeye taşımak için Anadolu Üniversitesi ve seramik sektörünün birlikteliğinde kurgulanmıştır ve 30 doktoralı araştırmacının yetiştirilmesini ve seramik sektöründe istihdamını kapsar. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından desteklenen ve Seramik Araştırma Merkezi nin koordine ettiği EDP projesi kapsamında 17 adet seramik firması mecburi hizmet karşılığında doktora eğitimi için 5 yıl süresince 30 öğrenciye burs vermektedir. Bu programa sektör tarafından yoğun ilginin olması, firmaların; farklı nitelikler kazandırılmış, teknolojiyi takip edebilen ve üst düzey üniversite-sanayi işbirliklerine açık doktoralı insan kaynaklarına ihtiyaç duyduklarını görebilecek yetenekte olduklarını göstermektedir. DPT nin 2005 yılından bu yana Sanayi Doktora Programı adı altında destek için çağrı yapmasına rağmen bu programa başvuru olmaması, bu tür programların ancak belirli düzeyde üniversite-sanayi işbirliği altyapısı olduğu takdirde mümkün olacağını, bu kapsamda da ÜP benzeri yapıların önemini ortaya koymaktadır. Ayrıca, sanayide istihdam edilen doktoralı araştırıcı sayısını önemli oranda artırma hedefi olan ülkemiz için bu yapılar, iyi bir yol olarak da gözükmektedir. da 10 Yıl Sonra Süreç Nasıl Devam Ediyor? da sektör talepleri ve katılımlarıyla oluşturulan yeni projelere bakıldığında çok olumlu şeyler söylemek mümkündür. Artık maliyet ve verimlilik odaklı projelerden, yenilikçi projelere doğru yönelme dikkat çekmektedir. İnovatif süreçler, fonksiyonel malzemeler, fonksiyonel yüzeyler seramik sektöründe üretilen malzemelere katma değer katmanın aracı olarak görülmekte ve bu alanda yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Örnekler verecek olursak: Ortam nemini insan için en konforlu seviyede tutan, mekanlarda klima (enerji) kullanımını azaltan, zararlı gazları ve kokuları gideren hem estetik, hem fonksiyonlu iç mekan duvar kaplama seramikleri, estetik ve konfor açısından ahşap gibi özelliklere sahip iç mekan yer karoları, kolay temizlenen ve bakteri barındırmayan seramik yüzeyler, gün ışığının yönüne ve şiddetine göre renk değiştiren dış cephe seramik kaplamaları ve kendiliğinden renk değiştiren binalar örnekler arasındadır. Ayrıca, doğanın kendi dengesi içinde yarattığı çözümleri de seramik yüzeylerde oluşturmak, bir nevi doğayı taklit etmek de seramik firmalarının ilgi alanındadır. Tıpkı lotus çiçeği yaprağında olduğu gibi suyun tutunamadığı, top gibi yuvarlanarak tüm yüzey kirliliklerini de beraberinde götürdüğü kendi 60

61 ÜNİVERSİTE - SANAYİ İȘBİRLİĞİ VE YENİLİKÇİLİK kendini temizleyen seramik yüzeyler örneğinde olduğu gibi. Bu yüzeylerin, halka açık alanlarda susuz ve kokusuz sıvı sanitasyonu sağlamada ve 60ºC sıcaklıkta yağmursuz ortamda su ihtiyacını havadaki nemden karşılayan Namib Çölü böceği Stenocara gibi susuz alanlarda nemden temiz su üretiminde veya yoğun sis olan havaalanlarında sisin dağıtılmasında, kullanım potansiyeli vardır. Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere, geleneksel olarak konuşlandırılan seramik sektöründe en üst düzey bilimsel araştırmalar ve bunlardan doğan teknolojilerin yeri ve değeri vardır. Önemli olan bunu öngörebilecek birikime sahip olmaktır. Eğer gibi bir üniversite-sanayi işbirliği olmasaydı, seramik sektörünün bunları kendi dinamikleriyle öngörmesi mümkün olmazdı. ın sanayi tarafında yarattığı etkiler böyle iken, akademisyenler tarafında yarattığı etkiler de yadsınamaz. Bu işbirliği, İnsan ve Ar-Ge altyapısını kullandığı Anadolu Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinin de araştırmalarını ağırlıklı olarak değer üretmek ekseninde kurgulamalarına önayak olmuştur. 7 öğretim üyesi Eskişehir Teknoloji Geliştirme Bölgesi nde ileri seramik malzemeler alanında faaliyet gösteren 4 adet firma kurmuşlardır ve bu firmalar hatırı sayılır ihracat yapmaktadır. Seramik sektörü, riskli bir alan olan Ar-Ge alanında rekabet öncesi işbirlikleri yaparak riskleri azaltmanın yanında bir çok bilgiye de aynı anda sahip olabilmektedir. Ancak, hala alınması gereken çok yol vardır. Eğer dünya ölçeğinde rekabet ve sıçrama yapmak, İtalya ve İspanya gibi güçlü rakiplerle etkin rekabet sağlanmak isteniyorsa, Ar-Ge ve yenileşime en az bu ülkeler kadar kaynak ayırmak gerekmektedir. 1.5 milyar Euro cirosu olan sektörün, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi cirosunun %2 sini Ar-Ge ye ayırması durumunda yılda 30 milyon Euro Ar-Ge harcaması yapması gerekir. Mevcut halde harcanılan, bu değerin çok altındadır. Her ne kadar ile Ar-Ge alanında önemli ilerlemeler sağlandıysa da, rakiplerle Ar-Ge ve yenileşim rekabeti eşit şartlarda olmadığı sürece yol almak zor olacaktır. ın seramik sektörünü bu yönde de ikna etmesi gerekmektedir. gibi ÜP kapsamında kurulan diğer 5 merkezin de çoğunluğu kuruldukları alanlarda üniversite-sanayi işbirliği ile önemli başarılara imza atmışlardır. Ne yazık ki, ülkemizde kamu ve özel sektörün birlikteliğini sağlayabilecek yasal mekanizmaların olmamasından dolayı ÜP programı 2006 yılında sonlandırılmıştır. Buna rağmen, program kapsamında kurulan merkezlerin tamamına yakını, faaliyetlerini çeşitli kimlikler altında devam ettirmektedir. Merkezlerin mevzuat kısıtlarına rağmen faaliyetlerine devam etmeleri, üniversite-sanayi işbirliklerinin kuruldukları takdirde ne denli özümsenebileceklerini göstermesi açısından önemlidir. Ülkemizde araştırıcı sayısı ve araştırma altyapısı sınırlıdır. Aynı zamanda, araştırmaların değer üretmesi konusunda iyi durumda olduğumuz söylenemez. Bu nedenle, sınırlı kaynakların en verimli ve etkin kullanımı açısından kurumsal üniversite-sanayi işbirliklerinin geç olunmadan tesis edilmesi için gerekli yasal altyapı ve mekanizmaların bir an önce oluşturulması çok önemlidir. Üniversite ve sanayi arasında kırılgan olan ilişkiler ancak bu tür esnek mekanizmaların oluşturulmasıyla aşılabilir ve sanayi Ar-Ge için talepkar hale getirilebilir. Ar-Ge için talepkar bir sanayi olmadığı sürece, sanayiye yönelik ne kadar program arz edilirse edilsin, bu programların gerçek amacına ulaşması zordur. Son olarak, günümüzde sürdürülebilirlik için yenilikçilik bir koşul olmuş olup, yenilikçilik geriden gelen değil, ön tepkisel yaklaşım gerektirmektedir. 61

62 Yenilik ve İșbirliklerinde Bulușlar, Patent, Rekabet Gücü Yenilik ve İșbirliklerinde Bulușlar, Patent, Rekabet Gücü M. Kaan Dericioğlu M. Kaan Dericioğlu üniversite döneminde Hayri Dericioğlu nun yanında 1964 yılında başlayan çıraklık yıllarının ardından 1970 yılında Patent ve Marka Vekilliğine başladı yılından bugüne kadar fiilen fikri haklar alanında Patent ve Marka Vekili olarak çalışan Mehmet Kaan Dericioğlu, Türkiye nin Avrupa Patenti Sözleşmesi ne üye olmasından sonra doğal olarak Avrupa Patent Vekili oldu. DPT bünyesinde kurulan Patent Kanunu ve Türk Patent Enstitüsü Kuruluş Kanunu Hazırlık Özel İhtisas Komisyonu nda Raportörlük ve Başkan Vekilliği yaptı. M. Kaan Dericioğlu AIPPI - Uluslararası Fikri Hakları Koruma Birliği, EPI Avrupa Patent Enstitüsü, PEM - Patent ve Marka Vekilleri Derneği, ICC Milletlerarası Ticaret Odası, TÜSİAD Fikri Haklar Çalışma Grubu, İSO KATEK- İstanbul Sanayi Odası Kalite Teknoloji İhtisas Kurulu, UİG - Ulusal İnovasyon Girişimi (Sabancı Üniversitesi/TÜSİAD), TEKNORAMA, TOBB Türkiye Patent ve Marka Vekilleri Meclisi, DEİK Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu üyesidir. Kendisinin patent ve fikri haklar konularında basılmış çok sayıda kitabı ve makalesi vardır. Çeşitli üniversitelerde lisans ve yüksek lisans dersleri vermiştir. GİRİȘ Yenilik ve işbirlikleri konusu, doğrudan fikir ürünleri ve özellikle fikir ürünleri kapsamındaki buluşlar, tasarımlar, bilgisayar yazılımları, ticaret sırları ile ilgilidir. Bu çalışmada öncelikle buluşlara ve diğer fikir ürünlerine ve fikir ürünlerinin rekabet gücüne etki yaptığına örnekler verilerek değinilecek, işbirliklerinde fikir ürünleri üzerindeki hakların nasıl ve ne şekilde paylaşılacağı belirtilmeye çalışılacaktır. Sanayi ile bazı fikir ürünleri arasında doğrudan bağlantı vardır: Bir fikir ürünü olan buluşlara verilen patentin ölçütlerinden biri sanayiye uygulanabilir olmak ölçütüdür. Bu ölçüt patentin yalnız sanayiye uygulanabilir buluşlara verilebileceğini gösterir. Bir başka fikir ürünü olan endüstriyel tasarımlar adından da anlaşılacağı gibi sanayi ile ilgili tasarımları tanımlar. Sanayi alanındaki üretime ilişkin tüm çalışmalar sonucunda ortaya çıkan ürünün pazarlanması, iyi seçilmiş bir marka ile mümkündür. Bir işletmenin parmak izi niteliğindeki marka, haksız rekabete karşı açılan bir bayrak olarak da yorumlanabilir. Fikir ürünleri, işletmelerin öz varlıklarını oluşturan maddesel ve maddesel olmayan varlıklar arasında önemli bir paya ulaşmıştır. Aşağıdaki tablo, maddesel olmayan varlıkların maddesel olan varlıklar karşısındaki değişimini örneklemektedir: 62

63 YENİLİK VE İȘBİRLİKLERİNDE BULUȘLAR, PATENT, REKABET GÜCÜ Tabloda, maddesel olmayan varlıkların (intangible assets) maddesel varlıklar (tangible assets) karşısındaki 26 yıllık değişimi gösterilmektedir. İçinde yaşadığımız bilgi çağında, işletmelerin mal varlıklarının yaklaşık %90 kadarının fikir ürünleri tarafından oluşturulduğu açıktır. Yeni ürünlerin geliştirilmesi maliyetinin işletmelere geri dönüşünde yeni buluşlarla birlikte, endüstriyel tasarımlar da önemli rol oynar. Ürünün, teknik özellikleri dışındaki, üç boyutlu şekli ya da iki boyutlu süslemelerini içeren, dış görünüşünü ifade eden Endüstriyel Tasarım yeni buluşların tamamlayıcısı, onların başarısının anahtarıdır. Araştırma - Geliştirme ya da Araştırma - Teknoloji Geliştirme Faaliyetleri ile Yaratıcılık ve Fikir Ürünleri Koruması arasında doğal bir bağ vardır. İnsan gücü, zaman ve para harcanarak yapılan Ar-Ge faaliyetleri, yetenek, deneyim ve sabır gerektirir. Ar-Ge faaliyetlerinin özendirilmesi, sağlanacak teknik ve ekonomik desteklere ek olarak, bu faaliyetler ile ortaya çıkan yeniliklerin korunması ile mümkündür. Ticaret Sırları, eserler, bilgisayar yazılımları, buluşlar, tasarımlar vb. kavramlar, Ar-Ge faaliyetlerinin sonucunda ortaya çıkan fikir ürünleri ile ilgili kavramlardır. Patent veya Faydalı Model Belgeleri ile korunan buluşlar ile doğal ve belgeli olarak çoklu yasal korumadan yararlanan endüstriyel tasarımların, açıklanmadan gizli kaldığı sürece korunan ticaret sırlarının ve her alanda kullanılan bilgisayar yazılımlarının sanayinin rekabet gücüne doğrudan etkisi söz konusudur. Bu fikir ürünleri ve sahiplerini tanıtan markaların pazar paylarını değerlendirilerek oluşturulan rekabet gücünü gözlemlemek mümkündür. Ar-Ge faaliyeti sonucunda oluşturulan yeni fikir ürünlerinden olan buluşlar, bir işletmenin Pazar Değeri ni doğrudan etkiler. Pazar Değerleri sıralamasında ilk sıralarda yer alan işletmelerin, yıllık Ar-Ge harcamalarının da yüksek olduğu, en çok buluş yapan ve patent alan işletmeler sıralamasında da ön sıralarda oldukları görülür. Tablo 1 de, yaklaşık 100 Milyar US $ pazar değeri olan bazı şirketlerin Ar-Ge harcamaları, patent sayıları, pazar değerleri, marka değerleri ele alınmış, tabloda farklı yıllardaki sayılar verilerek karşılaştırma yapılması amaçlanmıştır. Son ekonomik krizin şirketlerin pazar değerlerini önemli ölçüde etkilemesine karşın, marka değerlerinde önemli bir değişim olmamıştır. Örneğin General Elektrik şirketinin 2007 yılında 358 Milyar US $ olan pazar değeri 89 Milyar US $ lık bir değere düşmüş, ancak marka değeri çok az değişmiş, üç yıllık bir sürede patent ve tasarım sayısı toplamı artarak e yaklaşmıştır. Ar-Ge harca- 1 demo_new_business_models_ten3_ Minicourse.pdf 2 Birleşik Devletlerde Patent ve Tasarım tek veri tabanında yer aldığı için bunların toplam sayıları değerlendirilmiştir. 63

64 M. KAAN DERİCİOĞLU maları 2003 ve 2007 yıllarına ait olduğu için krizin bu alanı ne kadar etkilediği 2009 sayıları açıklandığı zaman görülecektir. Türkiye nin lideri durumundaki ARÇELİK in Avrupa Patent Ofisi patent veri tabanındaki ve Türk Patent Enstitüsü patent veri tabanındaki olan patent başvurusu ve 160 olan tasarım tescili sayıları karşısında, yu- karıda belirtilen sayıların yüksekliği uluslararası rekabet gücünün göstergesidir. Tablo 2 ve 3 te Türkiye nin 500 büyük sanayi kuruluşlarından ilk 10 kuruluş 2006 ve 2008 yılları itibariyle değerlendirilmiş, elde edilebilen ARGE harcamaları, Patent, Faydalı Model Başvuruları, Tasarım ve Marka Tescil sayıları bu iki tabloya eklenmiştir. TABLO: 1 - Ar-ge Harcamaları, Pazar Değerleri, Patent Sayıları, Marka Değerleri Sıra Șirket Ar-Ge Harcamaları 2003 $ M Ar-Ge Harcamaları 2007 $ M 8 Patent ve Tasarım Sayıları 2006 (US) 5 Patent ve Tasarım Sayıları 2009 (US) 6 Pazar Değeri 2007 $ Bil 7 Pazar Değeri 2009 $ Bil 10 Marka Değeri 2006 $ Bil 8 Marka Değeri 2009 $ Bil 9 27 GENERAL ELECTRIC , MICROSOFT , PFIZER INTEL , IBM , COCA-COLA , PEPSICO ,706 Derleyen: M. Kaan DERİCİOĞLU, Kasım 2009 Yenilik ve İșbirlikleri Ar-Ge faaliyetinin öneminin, Türk Sanayinin dışa açılması ile kendini hissettirdiği söylenebilir. Yurt dışına satılacak bir sanayi ürününün, mevcutlarla rekabet edebilmesi için, yeni/öz- TABLO: 2 - TÜRKİYE NİN 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUȘU Patent ve Faydalı Model, Endüstriyel Tasarım, Marka Sayıları (Aralık 2007) Üretimden Satıșlar Sırası Kurulușlar Üretimden Satıșlar Net (TL) ARGE Harcamaları (TL) 2006 Patent ve Faydalı Model Bașvuruları 12 Endüstriyel Tasarım Tescilleri 12 Marka Tescilleri 12 3 ( 4 ( 5 Kaynak: US Patent and Trademark Office 6 Kaynak: US Patent and Trademark Office 7 Forbes The Global 2000, Interbrand, Best Global Brands 2006 GE 3.4 $ BIL in 2005 GE_R&D_ EXPENDITURES 9 Interbrand, Best Global Brands 2009, global-09_the-global-2000_mktval.html 11 images/nov08_rnd_table.pdf 12 Kaynak: TPE TÜPRAȘ-TÜRKİYE PETROL RAFİNERİLERİ A.Ș. FORD OTOMOTİV SANAYİ A.Ș. EÜAȘ ELEKTRİK ÜRETİM ANONİM ȘİRKETİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TOYOTA OTOMOTİV SANAYİ TÜRKİYE A.Ș. OYAK-RENAULT OTOMOBİL FABRİKALARI A.Ș. 6 ARÇELİK A.Ș EREĞLİ DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI T.A.Ș. VESTEL ELEKTRONİK SAN. VE TİC. A.Ș. TOFAȘ TÜRK OTOMOBİL FABRİKASI A.Ș. Derleyen: M. Kaan DERİCİOĞLU, Ocak Toyota Jidosha ( USD) 2 (Renault S.A.S.) 2 - Toyota Otomotiv 81 - Toyota Jidosha AYGAZ A.Ș

65 YENİLİK VE İȘBİRLİKLERİNDE BULUȘLAR, PATENT, REKABET GÜCÜ TABLO: 3 - TÜRKİYE NİN 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUȘU Sıra No Kurulușlar Üretimden Satıșlar Net (TL) ARGE Harcamaları (TL) 2008 (İMKB) Patent ve Faydalı Model Bașvuruları 14 Endüstriyel Tasarım Tescilleri 14 Marka Tescilleri TÜPRAȘ-TÜRKİYE PETROL RAFİNERİLERİ A.Ș. EÜAȘ ELEKTRİK ÜRETİM ANONİM ȘİRKETİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ FORD OTOMOTİV SANAYİ A.Ș. EREĞLİ DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI T.A.Ș. OYAK-RENAULT OTOMOBİL FABRİKALARI A.Ș. TOFAȘ TÜRK OTOMOBİL FABRİKASI A.Ș TL TL ARÇELİK A.Ș TL İÇDAȘ ÇELİK ENERJİ TERSANE VE ULAȘIM SAN. A.Ș. HABAȘ SINAİ VE TIBBİ GAZLAR İSTİHSAL ENDÜSTRİSİ A.Ș AYGAZ A.Ș Derleyen: M. Kaan DERİCİOĞLU, Ocak 2008 gün, kaliteli, çevreye zarar vermeyen, vb. niteliklerinin yanında ekonomik olması da gerekmektedir. Ekonomik bir sanayi ürününü üretebilmek, ciddi bir Ar-Ge faaliyeti gerektirir. Rakip ürünlerin mevcut özelliklerini sağlamanın yanında, yeni özelliklerin de yaratılması zorunludur. Türkiye nin ulusal gelir düzeyini artırabilmesi için, teknolojiyi yaratan ve ürettiği yeni ürünleri, zor koşullu bir rekabet ortamı olan uluslararası pazarlarda satabilen şirketlere gereksinimi vardır. Ar-Ge alt yapısını zor koşullarda oluşturan ve bunun meyvelerini toplamaya başlayan, Arçelik vb. Türk şirketleri ele alındığında, bu şirketlerin bir başlangıç örneği olduğu, Ar-Ge faaliyeti yapan ve bunu ürünlerine uygulayan bu tür şirketlerin sayısının artırılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu tür şirketlerin oluşturulmasında planlanacak Ar-Ge faaliyetinin nasıl olması gerektiği ve nasıl işbirliklerine gerek duyduğu konusunda bir örnek, IBM şirketi tarafından hazırlanan ve 2004 yılında yayınlanan Innovation Policy adlı çalışmadır 16. Tablo 4 yenileşimin 17 değişimini göstermektedir. Tablo 4 teki veriler; bağımsızdan birbirine bağlıya, tek disiplinden çoklu disipline, yerel Ar-Ge takımlarından küresel 24 saat 7 TABLO: 4 - E-İș Altyapısı ve Sürecine Dayalı Değișen Yenileșimin Yapısı ÖNCE SONRA Buluș Yenileșim Doğrusal yenilik modeli Dinamik yenileșim modeli Tahmini talep olușturmak Talebi anlamak ve karșılamak Bağımsız Birbirine bağlı Tek disiplin Çoklu disiplin Ürün fonksiyonları Müșteri değeri Yerel Ar-Ge takımları Küresel 24/7 Ar-Ge takımları 13 BesYuzBuyuk/Türkiye-nin-500-Buyuk- Sanayi-Kurulusu--ISO-500-raporununsonuclari.html 14 Kaynak: TPE 15 Tofaş Web Sitesinde bu rakam TL dir public/documents/apcity/unpan pdf 17 Türk Dil Kurumu İnovasyon için yenileşim sözcüğünü önermiştir. 65

66 M. KAAN DERİCİOĞLU gün çalışan Ar-Ge takımlarına geçiş yapısını açıklamaktadır. Tablodaki, buluştan yenileşime geçiş rekabet gücü kazanılması için bir yol haritası gibidir. birden çok kişi veya kuruluş söz konusudur. Kişi veya kuruluş sayısının birden çok olması sözleşmeleri öncelikli konuma getirmektedir. TÜBİTAK Kanunu: 18 Şirin ELÇİ, İnovasyon ve Kümelenme, OSB Yöneticileri Eğitim Toplantısı, Hatay, 1 Kasım Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Uygulama ve Denetim Yönetmeliği, Resmi Gazete: 31 Temmuz Sayı: Ülkelerin ve işletmelerin rekabet yarışındaki başarısı inovasyona bağlı... Gayrisafi yurtiçi hasılanın yükseltilmesinde ana belirleyici verimlilik. Verimlilik artışının %80 i ürün, süreç ve organizasyonel yenileşimden kaynaklanır... Avrupa Komisyonu 18 Şirin Elçi, söz konusu sunuşunda kümelerin, yenileşimi tetikleyen faktörlerin en önemlilerinden olduğunu belirtmiştir. Rekabetçilik, artan büyüme, karlılık ve yenileşim, bilginin ekonomik değere ve toplumsal faydaya dönüştürülmesi anlamında, istihdam amaçları için en önemli araç olarak vurgulanmıştır. Kamu-üniversite-özel sektör işbirliğine ilişkin olarak, adı geçen sunuşta belirtilen üçlü sarmal, bu konuyu iyi özetlemektedir. Kamu, kolaylaştırıcı, yeri geldiğinde liderdir; yenileşim için gerekli ortamı yaratır. Üniversiteler; bölgedeki işletmelerin ihtiyaçları doğrultusunda insan gücü yetiştirir; bilgi üretme ve yaymada aktif rol üstlenir; araştırma faaliyetlerini bölgenin ihtiyaçlarına göre şekillendirir; araştırma sonuçlarını bölgedeki yenileşimci firmaların sayısını artıracak şekilde ticarileştirir. İşletmeler; faaliyetlerini yenileşimle rekabet gücü kazanma yolunda artırır; diğer işletmelerle, üniversiteyle, kamu kurumlarıyla işbirliğini güçlendirir. Kamu-üniversite-özel sektör işbirliklerinde, Ar-Ge faaliyeti sonucu ortaya çıkan yeniliklerin paylaşımı nasıl olacaktır? Bu soru önemlidir. İşbirlikleri kapsamında ortaya çıkarılan yenilikler nasıl ve kim adına korunacaktır? Gerek buluşun gerekse yenileşimin korunması genellikle patent veya faydalı model belgeleri ile olmaktadır. İşbirlikleri olduğu için ortamda Geri kalan haklar yönetmelikler ve anlaşmalar ile belirtilir. MADDE 21 - (Değişik: / m.7) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu tarafından yürütülen projelerin gerçekleştirilmesi sırasında ortaya çıkan eser, buluş, endüstriyel tasarım, entegre devre topografyaları ve teknik bilgi gibi her türlü fikri ürün üzerindeki haklar Kuruma aittir. Kurumun taraf olduğu sözleşmelere dayanarak yürütülen projelerin gerçekleştirilmesi sırasında ortaya çıkması muhtemel fikri ürünler üzerindeki haklar sözleşmeyle düzenlenir. Kurum, elde edilen patent ve buluşlar ile ilgili olarak üretim ve satış yapabilir. Kuruma ait fikri hakların ekonomik olarak değerlendirilmesi sonucunda elde edilecek gelirin en fazla yüzde ellisi yönetmelikle belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde fikri ürün sahibine verilir. TÜBİTAK Kanunu nun 21 inci maddesine göre, TÜBİTAK tarafından desteklenen projelerde ortaya çıkacak fikir ürünlerinin sahibi TÜBİTAK olacaktır. Ancak, buluş konusunun ticarileştirilmesi aşamasında TÜBİTAK ın söz konusu fikri ürün üzerindeki haklarını sözleşme ile devretme yetkisi vardır. Ayrıca önceden sözleşme yapılmış projelerde sözleşme hükümleri uygulanacaktır. Buradan ortaya çıkan yorum, sözleşme hükümlerine göre, projelerde ortaya çıkacak fikir ürünlerinin sahibi sözleşmelerle belirlenir tarihli Ar-Ge Yönetmeliği nde Ar-Ge Projesi Tanımı içinde sonuçta doğacak fikrî mülkiyet haklarının paylaşım esasları tespit edilmiş ifadesi ile sözleşme koşulları kişilere bırakılmıştır. 19 Fikir ürünleri konusunda ve her aşamadaki işbirliklerinde mutlaka sözleşme yapılması ve bu sözleşmelerde hakların nasıl paylaşılacağının belirtilmesi gereklidir

67 YENİLİK VE İȘBİRLİKLERİNDE BULUȘLAR, PATENT, REKABET GÜCÜ Bazı sözleşme başlıkları aşağıda gösterilmiştir. Bu sözleşmeler her somut olaya göre, tarafların katkıları göz önüne alınarak ve hakların dağıtımında bir denge kurularak düzenlenmelidir. GE R&D Expenditures 09_The-Global-2000_MktVal.html Gizlilik Sözleşmesi Hizmet Sözleşmesi İş Görüm Sözleşmesi İşbirliği veya Ortak Çalışma Sözleşmesi Ortaklık Sözleşmesi Ortak Girişim Sözleşmesi Kira Sözleşmesi Lisans Sözleşmesi Danışmanlık Sözleşmesi Fason Üretim Sözleşmesi Ziyaretçi veya İş Görüşmesi Gizlilik Sözleşmesi Teknoloji Transferi Sözleşmesi Marka Lisans veya Devir Sözleşmesi Patent Lisans veya Devir Sözleşmesi Tasarım Lisans veya Devir Sözleşmesi Mali Hak Ruhsat veya Devir Sözleşmesi KAYNAKLAR Vadim Kotelnikov, Founder, Ten3Business e-coach, US Patent and Trademark Office Patent Veri Tabanı European Patent Office Patent Veri Tabanı İstanbul Sanayi Odası 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Stephen W. Braim, Innovation Policy, A Corner Stone of e-business, Government Programs Executive, IBM Asia Pacific Şirin Elçi, İnovasyon ve Kümelenme, OSB Yöneticileri Eğitim Toplantısı, Hatay, 1 Kasım 2008 M. Kaan Dericioğlu, Üniversite Öğretim Elemanlarının Buluşları Yasal Alt Yapı ve Yorumlar, Türkiye Kimya Derneği, İnovasyon Dergisi Sayı 2 (yayın aşamasındadır). M. Kaan Dericioğlu, Fikir Ürünleri ve Örnekleri, Türkiye Kimya Derneği, İnovasyon Dergisi Sayı M. Kaan DERİCİOĞLU, Fikir Ürünleri ve Örnekleri, Türkiye Kimya Derneği İnovasyon Dergisi Sayı 1 Forbes The Global 2000 Interbrand, Best Global Brands 67

68 Uluslararası ATGY İșbirlikleri İçin Modeller Yaratan ve Model Alınan Bir Program: Uluslararası ATGY İșbirlikleri İçin Modeller Yaratan ve Model Alınan Bir Program: EUREKA EUREKA Mahmut Kiper 1984 yılında ODTÜ Metalurji Mühendisliği Bölümü nden mezun oldu. Sırasıyla, ETİBANK, KOSGEB ve TÜBİTAK da çalıştı. Halen Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı nda görev yapmaktadır yılları arasında EUREKA Türkiye Ofisi Yöneticisi ve Ulusal Proje Koordinatörü olarak bu programda görev aldı. Araştırma-Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon ile ilgili diğer pekçok ulusal ve uluslararası program ve projede de yer aldı. Yayınlanmış üretim ekonomisi için Sanayi ve Teknoloji Politikaları ve ilk dönem sanayi gelişiminin anlatıldığı Artık Paydos isimli kitapları ile çok sayıda makale ve teknik raporu mevcuttur. Birçok yayının koordinatörlüğünü ya da editörlüğünü üstlenmiştir. Değişik dönemlerde Metalurji Mühendisleri Odası Başkanlığı, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu ve Yüksek Onur Kurulu Üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Giriș Yeni(likçi) Ekonomi ya da Bilgi Ekonomisi için en temel gereklerden biri ulusal, bölgesel ya da küresel ölçekte bilginin yaratılma ve yayınımı için, uygun Araştırma-Teknoloji Geliştirme ve Yenileşim (ATGY) ortam ve sistemlerinin yaratılmasıdır. Günümüzde ATGY süreçlerinin geçmişteki doğrusal yenileşim sisteminden oldukça farklı özellikler gösterdiği görülmektedir. Doğrusal olmayan, evrimsel ya da kaotik yenileşim sistemi olarak adlandırılan bu yeni yaklaşımda, problem tesbitinden başlayarak ilgili tüm tarafların yer aldığı oldukça karmaşık sosyal işbirliği ağyapılarında çözümler gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu yapılardaki değişimin; eskinin disipliner etkileşiminden disiplinlerarası hatta disiplinlerüstü işbirliklerine, üniversite-sanayi-devlet ilişkilerinde doğrusal ve dolaylı ilişki düzeninden bir arada ve birbirlerini ortaklıklar yaratmak için evrimleştirmeye çalışan üçlü sarmala (Etzkowitz, Leydesdorf, 1995) ve bilgi üretim yaklaşımı olarak da akademik ortamın kalite kontrolü boyutundan sosyal beklentilerin karşılanabilirliğine doğru evrildiği gözlenmektedir. Hemen tüm ulusal ve uluslararası uygulama ve programlar da bu değişime ayak uydurmaya çalışmaktadır. Avrupa nın başlıca ATGY işbirliği programları da belirtilen bu yeni yaklaşımlardan çok fazla etkilenmiştir ve gelişmelerle bütünleşmeye çabalamaktadır. Bu kapsamda en dikkate değer işbirliği platformlarından biri de EUREKA programıdır. Başta AB nin teknoloji platformları olmak üzere diğer pek çok uygulama, program ve projede EUREKA nın bazı sistem tasarımlarının ve çözümlerinin örnek alındığı görülmektedir. Bu çalışmada, anılan program bu özellikleriyle değerlendirilmeye çalışılacaktır. Doğrusal Yenileșim Sistemi II. Dünya Savaşı ve sonraki yıllık bir dönemde ATGY süreçleri için farklı bir evre gözlenir. Savaş süresince savaşan ülkelerin üniversite laboratuvarlarında, özellikle de ABD üniversitelerinde savaş stratejilerini önemli ölçüde değiştiren ve etkileyen çalışmalar ve buluşlar yapılmıştır. 68

69 ULUSLARARASI ATGİ İȘBİRLİKLERİ İÇİN MODELLER YARATAN VE MODEL ALINAN BİR PROGRAM: EUREKA Savaş döneminde daha çok güdümlü, temel araştırmaların ve devlet fonlarıyla desteklenen projelerin ağırlıkta olduğu misyon odaklı (mission oriented) bir sürecin egemenliği vardır. II. Dünya Savaşı süresince başarılı olmuş bu üniversite kökenli araştırma yaklaşımının savaş sonrasında da 1990 ların ilk yarısına kadar egemenliğini sürdürdüğü görülür. Bu süreçte, üniversitelerde giderek kurumsallaşan temel araştırma boyutunun ve araştırma çıktılarının ekonomik refah ve gelişmeye katkısı ile ilgili en önemli dokümanlardan biri, hemen II. Dünya Savaşı sonrası, 1945 de Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Kurumu Başkanı ve ABD Başkan Danışmanı Vannevar Bush un, dönemin ABD Başkanı Franklin Roosevelt in isteği üzerine yazdığı ama onun ölümü üzerine göreve gelen Harry Truman a sunduğu Science-The Endless Frontier (Bilim-Sonsuz Sınır) başlıklı raporudur. Tüm dünyada fikir ve model gelişimi açısından çok önemli olan bu dokümanın başlığına oturan sonsuz sınır kavramı emin olunmuş bir özgürlük ve otonomi yi vurgulamaktadır. (Vannevar, 1945) Otonomiden kastedilen ise, bilim ve bilim adamının kendi kurallarını koyması, bilimi başta toplumsal denetim ve politik gündem olmak üzere dış dünyadan ayıran bir vakum ortamında bilimsel çalışmaların sürdürülmesidir. Bu doküman yaygın olarak kullanılan ismiyle yenileşimde doğrusal model in dayandığı önemli bir kaynak ta sayılmaktadır. Temel Araștırma Uygulamalı Araștırma Doğrusal Yenileșim Modeli Geliștirme Üretim ve İșletme Temel araştırmadan ekonomik büyümeye giden bu doğrusal ilişki içinde bilginin asıl kaynağı olan üniversitelerde daha çok temel araştırmalar yapılmakta ve Mode-1 Bilgi Üretimi (Gibbons et al. 1994) olarak adlandırılan bu disipliner ve kalite kontrolün gene akademik camia içinde yapıldığı araştırmalar ile bunların çıktıları, doğrusal yenileşim sisteminin kompartımanlar şeklindeki sıralı yapısının da ilk kısmını oluşturmaktadır. Doğrusal yenileşim sisteminin ikinci kompartımanında, bu temel araştırma çıktılarını uygulamalara çevirmek üzere kamu ya da büyük şirketlerin araştırma merkezlerinde yapılan uygulamalı araştırmalar yer almaktadır. Bu tür araştırmaların yoğunlukla jenerik ve öncü alanlarda yoğunlaştığı görülmektedir. Bu sürecin üçüncü evresi olarak da genellikle KOBİ ölçekli işletmelerin rekabet üstünlükleri için önemli olan ve daha az zaman ve bütçe gerektirdiği için kendi bünyelerinde de yapabildikleri pazara yakın geliştirme çalışmaları yer almaktadır. Kuşkusuz bu doğrusal ATGY süreçlerinin sınırları çok keskin ve belirgin değildir. Ancak, belirtildiği gibi 1990 ların ikinci yarısına kadar bu tür bir yaklaşımın geçerli olduğu ve uluslararası ATGY işbirliği yapılanmalarında da bu kavramsal yapının hakimiyeti görülmektedir. Özellikle Avrupa işbirliği yapılanmalarında anılan dönemler için bu yaklaşım daha bariz kendini göstermektedir. Doğrusal Yenileșim Sistemi ne Göre Șekillenmiș Avrupa İșbirliği Programları Sanayi devrimini tetikleyen en önemli unsurlardan olan çelik ve onun üretim girdilerinden kömür ile ilgili ortak kararlara ulaşmak üzere kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), AB ye giden sürecin en belirleyici ve sürükleyici ögelerinden biri olmuştur. Bu yapı ayrıca, bu alanda gerçekleştirilen bilimsel ve teknik araştırmalara da öncülük etmiştir. Daha sonra 1954 de kurulan The Centre Europeen Recherche Nucleaire (CERN) nükleer fizik alanındaki temel araştırmalara odaklanmıştır. Bu süreçte ayrıca Avrupa ve ABD arasındaki teknoloji açığının kapatılması ve Avrupa dan ABD ye bilim adamı göçünün tersine çevrilmesi üzerine tartışma ve arayışların yoğunlaştığı gözlenmektedir. Bu amaçla 1960 larda bazı büyük proje lerde işbirliği için arayış ve çalışmalar artmıştır. O dönemin en bilinen ve hatırlanan projesi Airbus uçak üretimidir. Avrupa da uçak üretimi yapan ülke hükümetleri arasındaki görüşmelerin ardından, Fransa ve Almanya ile 69

70 MAHMUT KİPER başlayan konsorsiyuma sonradan İngiltere ve İspanya da dahil olmuş ve ilk Airbus 1969 da Paris Airshow da görücüye çıkmıştır. Bugün ABD-Boeing in en büyük rakibi olan AB nin Airbus öyküsü böyle başlamıştır. Bahsedilen doğrusal yenileşim yaklaşımının en kuvvetli olduğu bir süreçte, 1967 de yayınlanan Marechal Raporu nun birçok önemli alanda Avrupa bilimsel işbirliği önermesine uygun şekilde, COST (Cooperation europeenne dans le domaine de la recherche scientifique et technique) Programı 1971 de hayata geçmiştir. COST web sitesinde 1 bu programın ana karakteri şöyle vurgulanmaktadır; COST faaliyetleri toplumsal yarar odaklı, rekabet öncesi ve temel faaliyetleri kapsar. COST rekabet dışı araştırmalar ve teknik normlar oluşmadan önceki araştırmalarda güç kazanmayı hedefler. Bu özellikleriyle COST programını, yukarıdaki doğrusal yenileşim çizelgesinde Temel Araştırma kompartımanına yerleştirmek mümkündür. Ardından 1974 yılında Avrupa daki bilimsel araştırmalarda uluslararası işbirliği için Avrupa Bilim Vakfı nın (European Science Foundation) kurulduğu görülmektedir. ağırlıkla kendi dünyalarında ve gerek birbirlerinden ve gerekse de sanayi ve teknoloji politikalarından oldukça kopuk şekilde yürütüldüğünü vurgulamaktadır (Georghiou, 2001). Bu durum, yukarıda vurgulanan doğrusal yenileşim sistemi ruhu ve işleyişi ile de uygun düşmektedir. Kısaca EUREKA EUREKA belirtildiği gibi, Avrupa nın sanayi verimliliğinin ve rekabetçiliğinin artırılması için pazar odaklı, kısa sürede ticarileşebilecek ürün ve süreçlerin geliştirilmesine yönelik projelerin desteklendiği, uluslararası işbirliği platformudur yılında Türkiye nin de aralarında bulunduğu 18 ülke ve Avrupa Birliği nin katılımıyla kurulan EUREKA, o tarihten bu yana 2500 den fazla Ar-Ge projesinin desteklenmesini ve 25 Milyar Avro nun üzerinde Ar-Ge hacmi yaratılmasını sağlamıştır. Bu projelerde yaklaşık %40 ı KOBİ olmak üzere, değişik büyüklüklerde sanayi kuruluşlarından, üniversitelerden ve araştırma kurumlarından in üstünde katılımcı yer almıştır itibariyle, 1.3 milyar Euro büyüklüğünde 722 yürüyen projede 1174 KOBİ, 476 büyük şirket, 491 araştırma kuruluşu, 459 üniversite ve 40 kamu kurumu olmak üzere 2640 kuruluşun işbirliği yaptığı açıklanmaktadır Avrupa Ar-Ge işbirliği programları ve politikaları içinde günümüzde en bilinen ve etkili uygulama olarak göze çarpan Çerçeve Programlarınin ilki (FP 1) 1984 de beş yıllık bir dönem için devreye alınmıştır. Doğrusal yenileşim çizelgesinde bu programın -özellikle doğrusal yenileşim sistemi dönemine denk gelen ilk üç çerçeve programı için- uygulamalı araştırmalar kompartımanına uygun düştüğü görülmektedir. Bundan hemen bir yıl sonra da Avrupa nın Pazara Yakın Ar-Ge İşbirliği ve Yenileşim Ağı olarak nitelenen EUREKA nın kurulduğu görülür. Bu özellikleriyle EUREKA, doğrusal modelde geliştirme skalasına oturmaktadır. Etki değerlendirme konusunda öne çıkmış bir isim olan ve EUREKA Programı ile ilgili bir çok değerlendirmeyi de gerçekleştiren Prof. Luke Georghiou tüm bu programların Mevcut işleyişi ile EUREKA; Yenileşimci projeler olarak tanımlanan ikili ve çoklu işbirliği projeleri ile kısa zamanda ticarileşebilecek ürün, süreç ve hizmetlerin geliştirilmesini, Şemsiye programları (umbrella) aracılığıyla stratejik öneme sahip teknoloji alanlarında, ülkeler arasında yakın işbirliği sağlanmasını ve ikili ve çoklu projeler yaratılmasını, Kümeler aracılığıyla Avrupa daki sektör liderlerinin uzun vadeli Ar-Ge işbirlikleri oluşturmasını ve böylece rekabet öncesi araştırma ortaklıklarının kurulmasını, EUROSTARS programı ile de yüksek teknolojili KOBİ lerin Ar-Ge projelerinin, AB fonlarından da pay alacak şekilde daha hızlı ve avantajlı bir şekilde desteklenmesini hedeflemektedir. 70

71 ULUSLARARASI ATGİ İȘBİRLİKLERİ İÇİN MODELLER YARATAN VE MODEL ALINAN BİR PROGRAM: EUREKA Halen ülkemizin de aralarında bulunduğu 38 ülke ve Avrupa Birliği EUREKA üyesidir. EUREKA nın yasal statüsüne bakıldığında, AB nin merkezi konumundaki Belçika da bu ülke yasalarına göre kurulmuş bir dernek statüsünde olduğu görülmektedir. Brüksel de yer alan EUREKA Genel Sekreterliği çekirdek bir kadro ile bu yapının sekreteryasını üstlenmiştir. Üye ülkelerin GSMH leriyle orantılı olarak ödedikleri aidatlarla ana faaliyetler sürdürülmektedir. Bu profesyonel ve sürekli merkezi yapı dışında, yönetim ve yürütme hiyerarşik sistemi şöyledir: EUREKA üyesi ülkelerden gönüllülük esasına göre, Haziran ayında bir önceki Dönem Başkanı ülkeden teslim alınan Dönem Başkanlığı 1 yıl süreyle sürdürülür ve bir sonraki Haziran ayındaki son toplantıda bir başka ülkeye devredilir. Türkiye de, arası başarılı bir Dönem Başkanlığı yapmıştır. EUREKA nın Hiyerarşik Birimleri: Bakanlar Konferansı (MC)ve Parlamenterler Grubu (IPG) Bir yıl Bakanlar Konferansı bir yıl Parlementerler Grubu toplantısı olarak, genellikle Haziran ayındaki son dönem toplantısında gerçekleştirilir. Üst Düzey Grup (HLG) Her dönem 3-4 toplantı yapılır. Ulusal Proje Koordinatörleri (NPC) Her dönem 4 toplantı yapılır. Ayrıca, her ülke kendi bünyesinde EUREKA projelerini ve faaliyetlerini yürütmek üzere EUREKA ofisi kurmuştur. Türkiye de bu süreç TÜBİTAK bünyesinde yürütülmektedir. EUREKA Yönetim Sistemi Yukarıda anlatılan EUREKA işleyişi ve hiyerarşik EUREKA birimleri bu platformun en güçlü yönlerinden biridir. Bakanlar ve Parlamenterler toplantısı ile ana hedef, EURE- KA konusunda en üst düzeyde bir farkındalık yaratmak ve programla ilgili beklenti ve karar süreçlerinde güçlü bir desteği arkasına alabilmektir. Her ülke, Üst Düzey Grup (HLG) temsilcisini genellikle ulusal ATGİ politikalarında etkili ve bu yöndeki gelişmelere oldukça aşina olan kişiler arasından seçmektedir. Böylece HLG toplantısı ve ağyapısı Avrupa ve dünyadaki gelişmelerle ilgili zengin tartışmaların yapıldığı ve EUREKA için hayati kararların alındığı üst düzey bir politika forumu olarak çalışmaktadır. Ulusal Proje Koordinatörleri (NPC)platformu ise bir alt seviyede, ağırlıkla teknik ve taktiksel çalışmaların detaylandırıldığı, proje işbirliği ve süreçlerinin kotarıldığı ve HLG seviyesine de gelişmelerle ilgili oldukça önemli önerilerin getirildiği bir düzlemdir. Her ülkenin Ulusal proje Koordinatörü nün genellikle o ülke EUREKA ofisi faaliyetlerinden de sorumlu olduğu görülmektedir. Bu yapılanma EUREKA nın, gelişmeleri hızla kavrayabilmesine olanak veren ve değişimler karşısında gerekli önlemleri almasını ve stratejileri oluşturmasını sağlayan en önemli unsurlarındandır. ATGY Süreçlerindeki Gelișmeler Karșısında EUREKA Daha önce de bahsedildiği gibi, özellikle 1990 ların ikinci yarısından itibaren doğrusal yenileşim sistemi yerini doğrusal olmayan ya da evrimsel sistemlere bırakmıştır. Bu yeni yaklaşımda ana eğilim, problem tespitinden başlayarak problemin çözümü ve bu çözümün toplumsal onayına kadar geçen tüm aşamaların üniversite, sanayi, devlet, toplumu temsil eden kurumlar, uygunluk değerlendirme ve teknik regülasyon yapıları, destek sağlayıcılar vb. çok büyük bir katılımla ve büyük işbirliği ağyapılarında ele alınmasıdır. (Kiper, 2004) Bu süreçlerde toplumsal beklentiler çok öne çıkmaktadır. Diğer bir deyişle, araştırma konu ve ortamlarının biçimlenmesinde toplumsal talepler ve bu araştırma sonuçlarının ekonomiye daha doğrudan katkısı yönündeki beklentiler etkili olmaya başlamıştır. Buna bağlı olarak da Vannevar Bush un Science-The Endless Frontier (Bilim-Sonsuz Sınır) yaklaşımından esinlenen yenileşimde doğrusal model yerini, yenileşimde doğrusal olmayan ya da evrimsel yaklaşım a bırakmıştır. Bu 71

72 MAHMUT KİPER değişimi en güzel yansıtan resmi dökümanlardan biri, Avrupa Birliği Komisyonu tarafından 1998 de yayınlanan 21. Yüzyılda Avrupa Araştırma ve Yenileşim Vizyonu başlıklı dokümandır. Avrupa Birliği nin o dönemdeki Araştırma, Yenileşim, Eğitim, Öğretim ve Gençlik konularından sorumlu Komisyon Üyesi Bayan Edith Cresson un isteği üzerine, Komisyon da görevli iki araştırmacı Paraskevas Caracostas ve Uğur Müldür tarafından kaleme alınan bu vizyon dokümanının diğer ismi ise Society- The Endless Frontier (Toplum-Sonsuz Sınır) dır. Böylece önceki Bilim-Sonsuz Sınır yaklaşımından Toplum-Sonsuz Sınır a doğru değişim ve değişimin merkezinde olan unsur zekice bir atıf ve anlamlı bir başlık ile öne çıkarılmıştır. (Caracostas, Muldur, 1998) Bu yeni yaklaşımla birlikte, bazı ATGY işbirliği programları öne çıkarken diğer bazı uygulama araçları da oldukça sıkıntılı bir döneme girmişler ve çıkış için arayışlara başlamışlardır. Bu kapsamda, büyük bir merkezi bütçeyle ve 5 yıllık dönemler için düzenlenen Çerçeve Programları (ÇP) önemli bir kaynak dağıtım aracı olarak önemli hale gelmiştir ve alanını genişletmiştir. Örneğin 4. ÇP de ( ) temel araştırmalar, uygulamalı araştırmalar, teknoloji geliştirme ve doğrulama kapsamı da dahil olmak üzere AB nin bütün ATGY faaliyetlerinde ana adres olarak bu program gösterilmiştir. Her ne kadar 4.ÇP de INCO programı gibi bazı uygulamalarla EUREKA, COST gibi diğer programlarla işbirliği öngörülse de ÇP lerin tüm alanı kaplayan hegemonyası karşısında, geçiş sürecinde COST ve EUREKA için tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Bu dönemde 1990 ların sonu ile 2000 lerin başında EUREKA nın pozisyonunu büyük ölçüde yitirdiği ve proje sayısı ve üye ülkelerin ilgileri bakımından oldukça zayıfladığı görülmektedir. EUREKA nın Hayata Dönüș Çabaları EUREKA zaman zaman yetkin uzman gruplara değişik konularda kendini değerlendirtmektedir da Türkiye Dönem Başkanlığı sürecinin sonunda da bu kapsamda yaptırılan bir değerlendirme raporunda (Georghiou, 1999) ülke yetkililerine yönelik şu uyarılar yer almıştır; EUREKA mekanizması esnek ve bürokrasiden uzak yapısıyla Avrupa sanayinin beklentilerine çok uygundur. Ancak, pek çok üstünlüğü olan bu program, üye ülkelerce gözardı edilmeye ve yeterli finansman taahhüdü ve politik destek sağlanmamaya başlanmıştır. Veriler, gerekli önlemler alınmazsa bu geri gidişin EUREKA için ölümcül olabileceğini göstermektedir. Altı aylık bir çalışmanın ürünü olan ve 25 üye ülkenin yetkilileri ve sanayicileri ile görüşmeler yanında, önceki değerlendirmeler de ele alınarak kapsamlı bir analizin yapıldığı bu raporun içinde bir de 4 Mevsim Senaryosu na yer verilmiştir. Bu senaryoya göre; - Sonbahar Senaryosu: Faaliyetler alışılageldiği şekilde yürür ve raporda yer alan stratejik değerlendirmeler düşük bir etki yaratır. - Kış Senaryosu: EUREKA nın sonlandırılması yönünde kararın alınması ile program biter. - Bahar Senaryosu: Aşağıdaki şu üç önkoşula bağlı şekilde EUREKA nın yeniden hayat bulması sağlanır; a- Bu programın değerli bir varlık olduğunun anlaşılması, b- Geri gidişin tersine çevrilmesi için acil faaliyetlerin gerekli olduğunun görülmesi, c- Üye ülkelerin yapılacaklar konusunda ortak görüşlerde buluşması. - Yaz Senaryosu: Bahar senaryosunda belirtilen önkoşullar dikkate alınarak Ar-Ge ve yenileşim destekleri için üyeler arasında uzlaşılacak daha geniş ve kapsamlı politikalara doğru yeniden düzenlemeler yapılması. Bugüne bakıldığında aşağıdaki şu gelişmelerle Yaz Senaryosu nun gerçekleştiği görülmektedir. EUREKA ağyapısının krizden çıkmasında ve üyelerinin ilgilerinin artmasında; en az farklı iki ülkeden birer katılımcı esaslı işbirliği pro- 72

73 ULUSLARARASI ATGİ İȘBİRLİKLERİ İÇİN MODELLER YARATAN VE MODEL ALINAN BİR PROGRAM: EUREKA jeleri (yenileşimci proje) sistemine ek olarak, 1996 da yeni bir araç şeklinde işlerlik kazanan küme uygulamasının 2000 lerin başından itibaren giderek etkisini artırması, çok etkili olmuştur. EUREKA bünyesinde gözde teknoloji alanlarında büyük firmalar önderliğinde pek çok firmayı ve diğer Ar-Ge sağlayıcıları bir araya getiren yapılanmalar olarak tanımlanabilecek kümelerin (cluster) amacı, o alandaki yetkin kuruluşları biraraya getirerek, onların uzun vadeli stratejik projelerinin EUREKA programınca desteklenmesini sağlamaktır. Özellikle KOBİ ler için kümelerde yer almak şu bakımlardan çok önemli olmaktadır; EUREKA nın tekrar önem kazanmasını sağlayan bir diğer unsur da, özellikle 2000 lerle başlayan tüm resmi dokümanlarda (Örneğin; The 2003 Communication on Innovation policy:updating the Union s approach in the context of the Lisbon strategy ; EC- Innovate For a Competitive Europe-New Action Plan for Innovation, April 2004; EC-Consultation Document on State Aid for Innovation, 2005) AB nin kötü ve hayal kırıklığı yaratan yenileşim performansı ve bunu tersine çevirmek gerekliliği üzerine saptamalar olmuştur. Yapısı ve pazar odaklılığı gibi özellikleriyle yenileşim potansiyeli en yüksek programlardan olan EUREKA, bu özelliğini öne çıkaracak etkili tanıtım faaliyetleri yürütmüştür. Program kapsamında yapılan projelerin günlük hayata katkılarını içeren tanıtım CD si içeriği itibariyle büyük beğeni toplamıştır. EUREKA nın 20. Kuruluş Yıldönümü ve daha pek çok fırsat bu yönde oldukça iyi kullanılmıştır. EUREKA içinde etkili bir konumda olan Hollanda nın 2004 deki ikinci dönem başkanlığı sürecinde uzun zamandır peşinde koşulan ancak bir çözüm bulunamayan bir arayış da çözüme kavuşturulmuştur. Bu da hemen tüm AB programlarının arzusu olan ÇP den bir şekilde kaynak aktarılmasıdır. Avrupa nın lider firmalarıyla birlikte çalışmak Geleceğin teknolojilerine şimdiden şekil veren ekipte yer almak Uzun vadedeki stratejik projelerin içerisinde bulunarak, rekabet öncesi ortak araştırmalara katılmak, ilgili alanlardaki standartlardan ve teknik düzenlemelerden önceden haberdar olmak Daha kolay ve hızlı ulusal proje başvuru sürecinden yararlanmak. Zamanla kümelerin ağırlığı artmış, bu durum birtakım problemlere yol açmışsa da EUREKA nın yeniden hayata dönmesindeki ve prestij kazanmasındaki etkisi yanında bu sorunlar önemli bir yer tutmamıştır. EUREKA nın bu aracı, 7. ÇP nin biçimlendirici ve ana unsurlarından olan Teknoloji Platformları için de esin kaynağı olmuştur. Kaynak aktarılması için uygun bir mekanizma olan Madde 169 kapsamında tasarlanan Eurostar ile yüksek teknolojili KOBİ lerce yapılan belli bir proje grubu için Birlik kaynaklarından fon temini mümkün olmuştur. Bu gelişme de EUREKA nın çözüm üreten ve güçlü bir lobi özelliği gösteren yönetim yaklaşımının bir sonucu olarak değerlendirilmelidir. EUREKA sistemini önemli kılan bir diğer uygulama da EUREKA etiketi alan projelerin izlenme ve değerlendirilme yöntemleridir. Proje Kalitesinde Ortak Anlayış yaklaşımıyla, proje başvurusundan proje sonuçlandıktan birkaç sene sonrasına kadar sürdürülen bu izleme ve etki analizi sürecinde şu aşamalar mevcuttur; -Proje başvuru aşamasında (ex-ante assesment); Project Assesment Methodology (PAM) -Kabul Edilen Projeler için (monitoring); Early Progress Check (EPC) -Biten Projeler için; Final Report (FR) -Proje sonuçlarının uygulanma durumları için (ex-post evalutation) ; Continuous and Systematic Evaluation (CSE) ve Market Impact Report (MIR) Tüm bu özetlenen gelişmeler sonucunda EUREKA nın bugün oldukça rahatladığı ve ülkelerce üye olunmak istenen bir program haline geldiği söylenebilir. 73

74 Sonuç EUREKA programı iyi tasarlanmış, gelişmeleri sağlıklı analiz edip, hızlı çözümler üreten ve bu süreçlerde değerlendirme sistemlerini iyi kullanan bir yönetim sistemiyle, alttan üste doğru, esnek ve endüstri odaklı proje süreçleriyle AB nin önemli ATGY programlarından biridir. EUREKA Modeli olarak bilinen her bir katılımcı ülkenin kendi ulusal destek sistemleri ve kendi projesini destekleyecek şekilde bir uluslararası işbirliği mekanizması- bu konuda senkronizasyon ve farklı uygulama problemlerine rağmen- pek çok programca da taklit edilmiş ve edilmektedir. Yukarıda değinilen ve doğru öngörülere dayanan, sonuç odaklı pek çok program da EUREKA nın en önemli gücünü oluşturmuştur. Diğer bir deyişle Avrupa için önemli bir yenileşim programı olan bu platform, krizlerini aşmak için de oldukça yenileşimci çözümler üretebilmiştir ve bu özellikleriyle, ATGY süreçlerinde gerek model ve gerekse de uygulamalarıyla pek çok ulusal ve uluslararası program ve projeye esin kaynağı olmuştur. KAYNAKLAR Callon, M., Laredo. P., Mustar, P., (1994) Awards for Innovating Firms, La Recherche, vol. 29, no. 315, EC Consultation Document for State Aid, 2005 EC- Innovate For a Competitive Europe- New Action Plan for Innovation,April2004 EC- Innovation policy:updating the Union s approach in the context of the Lisbon strategy, 2003 Etzkowitz, H. & Leydesdorff, L. The Triple Helix---University-Industry-Government Relations: A Laboratory for Knowledge Based Economic Development. EASST Review, 14 (1), 9-14.,1995 Etzkowitz. H. & Leydesdorff, L. The Dynamics of Innovation: From National Systems and Mode 2 to a Triple Helix of University- Industry-Government Relations. Introduction to the special Triple Helix issue of Research Policy, 29(2), Georghiou L. et al, Strategic Review of Positioning of EUREKA, Panel Report, 1999, Georghiou, L. Evolving Frameworks for European Collaboration in Research and Technology, Research Policy, vol. 30(6), pp , 2001, Georghiou L. et al, Annual Impact Report of EUREKA , Panel Report, 2006 Gibbons, Michael, Camille Limoges, Helga Nowotny, Simon Schwartzman, Peter Scott, and Martin Trow, The new production of knowledge: the dynamics of science and research in contemporary societies (Sage, London), 1994 Gren Paper on Innovation,. European Commission.,1995 Kiper, M. Teknoloji Transfer Mekanizmaları ve Bu Kapsamda Üniversite-Sanayi İşbirliği. TMMOB. Ankara Lundvall, B. A., Why Study National Systems and National Styles of Innovation, Technology Analysis and Strategic Management, vol. 10, no. 4, 1998 Nelson, R. & Rosenberg, N. National Innovation Systems: A Comparative Analysis, New York: Oxford university Press, 1993 Okubo Y., Miranda A., Senker P., European Scientific Co-Operation and Its Significance for New Eu Member States, 5th Triple Helix Conference, Italy, 2005 Report on European Technology Platforms and Joint Technology Initiatives: Fostering Public-Private R&D Partnerships to Boost Europe s Industrial Competitiveness, June). European Commission Staff Working Document.,2005 Society-The Endless Frontier, Caracostas P., Muldur U., EC Documents, 1998 Vannevar B., Science-The Endless Frontier: A Report to the President by Vannevar Bush, Director of the Office of Scientific Research and Development. United States Government Printing Office. Washington. 1945, July. 74

75 Ar-Ge de İșbirlikleri ve Özgün Bir Teșvik Kurumu Olarak TTGV nin Rolü Ar-Ge de İșbirlikleri ve Özgün Bir Teșvik Kurumu Olarak TTGV nin Rolü İki ayrı kelimenin bir araya gelmesiyle katma değerli bir anlam kazanıyor işbirliği. Anlam olarak amaç ve çıkarları bir olanların oluşturdukları çalışma ortaklığı diye geçiyor Türk Dil Kurumu nun web sitesinde. Anlam içerisinde öne çıkan ifade ise çıkarların ortak bir amaca hizmet etmesi, yani ortak paydada buluşulan bir amaç olması gerekliliği. İşbirliğini günlük hayat içinde pek çok alana uygulayabiliriz, farklı yeteneklere sahip birkaç kişinin bir araya gelerek bir organizasyon yapması veya iki öğrencinin ortaklaşa bir proje geliştirmesinden tutun da birkaç kuruluşun ortak bir yatırıma yönelmesi ve güçlerini birleştirmesine kadar pek çok örnek verebilmek mümkün. İşbirliğine ilişkin geleneksel anlayışımıza bakıldığında ise yenilikçilik gibi bu konuda da farklı kalıplara rastlıyoruz. Ortak iş yapılması konusundaki sözler, deyimler hep ortak işe girecek taraflardan birinin güvenilir olmayabileceği olasılığına dönük diğer ortağı uyarmak üzerine söylenmiş. Kurtla ortak olan tilkinin hissesi, ya tırnaktır ya bağırsak, Şeytanla ortak buğday eken samanını alır. Hepsi de Aman biriyle işbirliğine girerken dikkatli ol, yoksa elindekinden de olursun diyor. Buna karşılık neyse ki dilimizde hepimizin çok daha fazla duyduğu bir örnek var, o da Birlikten kuvvet doğar sözü. Ortak bir amaca yönelik güç birliği yapmanın daha büyük bir güç doğuracağı üzerine söylenmiş. Konunun özü açısından güç birliği yerine işbirliği diyerek işbirliğinden kuvvet doğar diye başlayalım en iyisi. Yücel TELÇEKEN 1968 Yılı, Ankara doğumludur. Yüksek öğrenimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü nde yapmış ve 1994 yılında mezun olmuştur. Çalışma hayatına, 1994 yılında Akana Dış Ticaret Ltd. Şti. de Operasyon Müdürü olarak başlamıştır Yılları arasında Tepe Mobilya San. ve Tic A.Ş. de İhracat Uzmanı olarak görev yapmıştır. Kasım 1999 tarihinde, Teknoloji Grupları Direktörlüğü nde Uzman olarak göreve başlamış, 2002 yılında Pazarlama Grubu Koordinatör Yardımcısı olarak atanmıştır. Eylül Ocak 2007 tarihleri arasında Teknoloji Geliştirme Projeleri Koordinatör Yardımcılığı yapan TELÇEKEN,Şubat 2007 tarihinden bu yana Teknoloji Geliştirme Projeleri Koordinatörü olarak görevini sürdürmektedir. Dergimizin bu sayısının içeriği açısından odaklanacağımız tema Ar-Ge de işbirlikleri. Ar-Ge çalışmaları hepimizin hemfikir olduğu üzere hemen geri dönüşü olmayan, altyapı ve devamlılık gerektiren bir süreç, uzun ince bir yol. Bu yola giren kuruluşlar içinse işbirliklerine girmek kaçınılmaz. Kimi zaman üniversite kimi zaman araştırma kurumları kimi zaman da özel sektör kuruluşları ile olabiliyor işbirlikleri. Bilindiği üzere Vakfımız 1991 yılından bugüne kadar Hazine Müsteşarlığı kanalıyla iki Dünya Bankası projesi (Teknoloji Geliştirme Projesi: ve Endüstriyel Teknoloji Geliştirme Projesi: ) ve 1995 yılından bugüne kadar da 98/10 sayılı Araştırma-Geliştirme (Ar- Ge) Yardımına İlişkin Tebliğ kapsamında %75 i Dış Ticaret Müsteşarlığı, %25 i Vakfımız kaynaklarından olmak üzere özel sektörümüzün ürün ve süreç geliştirmeye dönük ticarileşebilir Ar- Ge projelerine destek sağlamakta

76 YÜCEL TELÇEKEN 2 do?sid=481&pid= do?ot=1&sid=696&pid= Diğer taraftan TÜBİTAK Yenilik ve Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından Dış Ticaret Müsteşarlığı işbirliğiyle hibe şeklinde 1501 Sanayi Ar-Ge desteği 2 ve 1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç destek programı 3 kapsamında KOBİ lerin Ar-Ge faaliyetlerine proje bazında destek verilmektedir. Özel sektör kuruluşlarımızın Ar-Ge faaliyetlerine proje bazında sağlanan bu desteklerde işbirliklerinin ağırlıklı olarak hizmet alımı şeklinde olduğunu görüyoruz. Vakfımız tarafından desteklenen projelere ilişkin istatistiki verilere baktığımızda (98/10 sayılı tebliğ kapsamında DTM kaynağından desteklenen projeler: verileri) desteklenen 126 milyon ABD Doları tutarındaki 352 projede toplam hizmet alım için ayrılan bütçenin, tüm projelerin toplam bütçesinin %15 ine karşılık geldiğini görüyoruz. Üniversitelerden yapılan hizmet alımlarının dağılımı ise ağırlıklı olarak teknik danışmanlık, çok az bir bölümü de test ve araştırma altyapılarından yararlanılması olarak gerçekleştirilmiş. Üniversite ile yapılan bu hizmet alım işbirliklerinin toplamı, sağlanan 126 milyon ABD Doları desteğin bütçe bakımından % 4 üne karşılık geliyor. Üniversite ile işbirliği dışında kalan % 11 ise, kuruluşların kendi altyapılarında bulunmayan üretim yeteneklerinin alt yüklenicilerden hizmet alım yoluyla edinilmesi şeklinde gerçekleşmiş. Ar-Ge projelerinde hizmet alım yoluyla girişilen faaliyetleri, işbirliklerine giden yolun ilk basamakları olarak değerlendirmek uygun olur. İş birliği yaparak aynı amaç uğruna ortak bir paylaşım ve iş yapma tecrübesi ise daha katmanlı bir kavram. Yukarıda bahsedilen Ar- Ge projelerinde görülen işbirliklerinde, kuruluş, sınırlarını kendi belirlediği bir çerçevede işbirliğine giriyor ve sonuçta çıkacak ürünle ilgili tüm fikri mülkiyet hakları kendi bünyesinde kalıyor. Bu süreçte hizmet alımı yapılan kuruluşun bir tür tamamlayıcı etkisi oluyor. Elbette hizmet alım yoluyla edinilen işbirliği tecrübeleri kuruluş açısından son derece önemli. Özellikle de uzun yıllardır ülkemizde oluşturulmaya çalışılan ve Vakfımızın da öncelikli amaçlarından biri olan üniversitesanayi işbirliği açısından. Vakfımıza başvuruda bulunan projelerin değerlendirilmesi ve izlenmesi aşamalarında görev yapan çoğunluğu akademisyen olan (46 üniversiteden 517 akademisyen, 283 özel ve kamu sektör uzmanı, toplam 800 uzman) uzmanların katkısı yanında proje kapsamında desteklenen hizmet alımları kuruluşlar için önemli işbirliği geliştirme pratikleri sağlıyor yılından itibaren geleneksel hale getirdiğimiz Yenilikçinin Defteri nde yer alan 4, Vakfımız tarafından Ar-Ge projeleri desteklenen kuruluşların kendi ağzından aktardığımız başarı öykülerine baktığımızda kuruluşların bu işbirliklerinden ne derece fayda sağladığını açıkça görebiliyoruz. Malzeme sektöründe faaliyet gösteren bir firmamızın temsilcisi değerlendirme ve izleme mekanizması sayesinde gelişen işbirlikleri hakkında projeler sonucu üniversiteler ile işbirliğinin şirket için bir alışkanlık haline geldiğini, proje konularının da üniversitede bazı lisansüstü çalışmalara yol açtığını belirtiyor ve destek aldıkları projeler için atanan izleyicilerle kalıcı hale gelen ilişkilerini şöyle aktarıyor. izleyicilerle bilgi alışverişinden maksimum yararlandık. Onların da çok keyif aldıklarını ve yararlandığını düşünüyoruz. Mesela bir izleyicinin verdiği bir ders konumuzla ilgili. Öğrencilerini mutlaka buraya gönderir, biz de bazı uygulamaları burada yapmalarına olanak sağlarız. Yeni proje hazırlıklarına ek olarak Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı katılımlarının da öncelikli hedeflerinden olduğunu belirtiyorlar. Bu kapsamda proje ortaklıkları araştırılmış ve bazı proje önerilerinde yer alınmış. Agroteknoloji alanında faaliyet gösteren bir başka firmamızın yetkilisi de projeye gerek izleyici ve gerekse değerlendirici olarak katkıda bulunan akademisyenlerle iş birlikleri sayesinde kuruluştaki insan gücünün bilimsel anlamda gelişmesini sağladıklarını, içe kapalıyken dışa dönük bir hale geldiklerini, geleceğe yatırım yapmaya başladıklarını, üniversite ile işbirliklerine açık ve bu ilişkileri sıkı tutan, insana yatırım yaparak elemanlarını günün şartlarına hazır hale getiren bir firmaya dönüştüklerini belirtiyor. 76

77 AR-GE DE İȘBİRLİKLERİ ve ÖZGÜN BİR TEȘVİK KURUMU OLARAK TTGV NİN ROLÜ Diğer taraftan yine Vakfımız tarafından, üniversite-sanayi işbirliğini güçlendirmek ve üniversitelerde gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetlerinin ticarileşmesini teşvik etmek amacıyla Dr. Akın Çakmakcı Tez Ödülleri ni veriyoruz. Bu kapsamda sanayide uygulanmış tezleri seçmekte; tez sahipleri, tez danışmanları ve tezin uygulandığı firmalara ödüller vermekte ve seçilmiş olan tezlerin başarı öykülerini yayımlamaktayız yılında ilkini ve 2008 yılında ikincisini gerçekleştirdiğimiz ödüllerin üçüncüsüne 40 başvuru yapıldı. Ödüller 2010 yılında sahiplerini bulacak. Bugüne kadar 16 tez bu kapsamda ödüllendirilmiş. 5 Üniversite-sanayi işbirliğini destekleyen bir başka mekanizma da T.C. Sanayi Bakanlığı nın San-tez projesi. 6 Sanayicilerimizin Ar-Ge ye dayalı ihtiyaçlarının, üniversite-sanayi işbirliği ile çözüme kavuşturulması amacıyla oluşturulan destek kapsamında, 2006 yılından 2009 yılının 1. dönemine kadar toplam 156 proje desteklenmiş. (2006 yılında 17, 2007 yılında 68, 2008 yılında 44, 2009 yılı 1. dönemde 27 proje). Yine Bakanlık tarafından 2001 yılında, üniversiteler, araştırma kurum ve kuruluşları ile üretim sektörlerinin işbirliği sağlanarak, ülke sanayinin uluslararası rekabet edebilir ve ihracata yönelik bir yapıya kavuşturulması amacıyla hazırlanan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu sayesinde bugün kuruluşu tamamlanan ve faaliyette bulunan 21 teknoloji geliştirme bölgesi ve teknoloji geliştirme merkezleri de bu tür işbirliklerinin oluşturulması için gerekli altyapıyı sağlıyor. Ar-Ge işbirliklerinde incelenmesi gereken önemli bir boyut ise kuruluşlar arasında ortak bir amaç uğruna yapılan, karmaşık yapıda ortaklık veya işbirlikleri. Kuruluşların esnek bir yapıda ve gerektiğinde diğer ağyapılarla işbirliğine gitmesini içeriyor, yeni sistem. Yenileşim artan bir şekilde açık bir süreç olma özelliği ve karakteristiği göstermektedir. Bu süreçte şirketler, müşteriler, yatırımcılar, üniversiteler vb. pek çok kuruluş yer almakta ve bu kuruluşlar arasında karmaşık yapılarda işbirlikleri görülmektedir. Bu işbirlikleri, bir proje özelinde Ar-Ge veya benzer özel bir işbirliği olabileceği gibi daha büyük ölçeklerde farklı amaçlar için oluşturulmuş ağyapı ya da kümelerde yer alma şeklinde de olabilmektedir. Bu tür işbirliği sistemlerinin önem kazanmaya başlamasının önemli bir sonucu olarak; bu sistemleri doğal olarak içeren ya da kurulmasını kolaylaştıran bölgesel gelişme politikaları ağırlık kazanmaya başlamıştır. 7 Bu anlamda birden fazla kuruluşun; yeni süreç, sistem ve uygulamalar tasarlayarak verimliliği artırmak ve mevcut duruma göre daha yüksek katma değer sağlamak üzere, rekabet öncesinde ortak parça veya sistem geliştirmek ya da platform kurabilmek amacıyla yürütecekleri işbirliklerini de gündeme getiriyor, günümüz rekabet ortamı. Kuruluşların bulundukları sektörde karşılaştıkları problemlere çözüm getirmek ve katma değerli faaliyetler gerçekleştirmek amacıyla yapılacak ortak çalışmaları, işbirliklerini, platformları, kümelenme faaliyetlerini işaret ediyor yeni sistem. Adı geçen bu konuların ve kavramların derginin gelecek sayılarında yer bulacağı kesin. Kendi penceremizden günümüz rekabet ortamında ayakta kalmaya çalışan tüm kuruluşların özellikle de kriz dönemlerinde bu tür yapılanmalara yatkın olmaları ve bu tür işbirlikleri ile birlikten güç doğmasına olanak sağlamaları yakın gelecekte fayda getirecek hiç şüphesiz. Kuruluşlar açısından işbirliğinin neden dikenli bir yol olduğu veya uygulamada karşılaşılan çekincelerin neler olduğunu da değerlendirmek gerekiyor elbette. Sonuç olarak işbirliği gerekli bir o kadar da önemli ama nasıl uygulanacağı daha da önemli. Bu çok yönlü kavramın yeni yılda ajandalara girmesini ve tecrübelerin her yönüyle tartışılmasını ümit ederek, işbirliklerine açık yenilikçi faaliyetlerle geçecek iyi bir yıl diliyorum aspx?sayfano=

78 Avrupa İșletmeler Ağı Avrupa İșletmeler Ağı BSN Business Support Network 78

79 Avrupa İșletmeler Ağı 40 farklı ülkeden yaklaşık 600 kurumun oluşturmuş olduğu Avrupa İşletmeler Ağı (Enterprise Europe Network), 300 ün üzerinde uzmanın sağladığı destek ve danışmanlık hizmetleri ile AB bünyesindeki fırsatlardan en etkin bir biçimde faydalanılması için yardımcı olmaktadır. Dünya nın en büyük iş ağı olan Avrupa İşletmeler Ağı (AİA) sayesinde Avrupa nın her yerinde iş yapabilmeniz ve doğru ortakları bulmanız için gerekli bilgilere erişebilirsiniz. Sunulan hizmetler özellikle KOBİ lere yönelik olarak tasarlanmış olsa da diğer firmalar, araştırma merkezleri ve üniversiteler de istedikleri takdirde bu hizmetlerden yararlanabilir. AB mevzuatları, ortak bulma, bölgenizdeki yenileşim ağlarından yararlanma, finansal destekler gibi konularda bilgiye ihtiyacınız olduğunda rahatlıkla AİA ya başvurabilirsiniz. Avrupa İș Desteği Kapınızda Firmalara daha yakın olmak amacıyla yerel kuruluşlar görevlendirilmiştir. Türkiye de AİA kapsamında 7 bölgeye ayrılmıştır. Her bölgeyi temsilen çeşitli yerel aktörlerin bir araya gelmesi ile toplam 7 farklı konsorsiyum oluşturulmuştur. Bu konsorsiyumlar; BBISC (Karadeniz) EMN (Marmara) BSN-MED (Akdeniz) GAPSUN (Doğu ve Güney Doğu Anadolu) EBIC-EGE (Ege) IST BUSINOVA (Trakya) BSN Anatolia (Orta Anadolu) dır. Bu 7 konsorsiyumdan biri olan BSN Anatolia, KOSGEB (konsorsiyum lideri) ODTÜ Teknokent, 79

80 BSN Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı - TTGV, Konya Sanayi Odası - KSO, Kayseri Ticaret Odası - KTO, Erzurum Sanayi ve Ticaret Odası - ESTO ile ortaklaşa kurulmuştur. BSN Anatolia Kapsamındaki İller TTGV olarak içinde bulunduğumuz BSN(Business Support Network) Anatolia, Orta Anadolu Bölgesi nde bulunan 18 ili kapsamaktadır. Bu iller: Ağrı, Aksaray, Ankara, Ardahan, Bayburt, Erzincan, Erzurum, Iğdır, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Iğdır, Karaman, Sivas ve Yozgat tır. Avrupa İșletmeler Ağı Kapsamında TTGV nin Verdiği Hizmetler Firmaların küreselleşmesine yardımcı olmak, yurtdışından firmalara ortaklar, distribütörler, müşteriler bulmak, İş geliştirme, teknolojik ve yenilikçi işbirlikleri destekleri, risk finansmanı destekleri, AB programları ve fonları hakkında bilgi aktarmak ve firmaları finansal konularda desteklemek, Firmalar, üniversiteler ve araştırma merkezlerinin bu ağ kapsamındaki diğer ülke organizasyonları ile işbirlikleri ve ortaklıklar kurmaları için yüz yüze görüşme toplantıları organize etmek ve firma ziyaretleri yapmak, Firmaların, üniversite ve araştırma merkezlerinin her konuda destek ve bilgi alabilecekleri, teknolojik istek ve önerilerini dünyaya açabilecekleri tek durak olmak. Avrupa İș Ağları Eșleștirme Etkinlikleri Duyuruları Aşağıda duyurularını size ileteceğimiz etkinlikler çerçevesinde Avrupa daki firmalarla kısa toplantılar yaparak, ortaklıklar arayabilirsiniz. İlginizi çeken bir etkinlik olursa bsn@ ttgv.org.tr adresine mail atmanızı rica ederiz Ocak 2010 tarihleri arasında, Szczecin de (Polonya), bir arabuluculuk etkinliği olan CHEMIKA 2010 fuarı gerçekleştirilecektir. Fuar, kimyayla ilgili alanlar ile kimya şirketlerine hizmet sağlayan ve destekleyen diğer endüstrilere hitap etmektedir Şubat 2010 tarihleri arasında, Karlsruhe de (Almanya), SEZ (Steinbeis Avrupa Merkezi) nin sunduğu LEARNTECH 2010 arabuluculuk etkinliği gerçekleşecektir. LEARNTECH başlıca uluslararası ticaret fuarlarından biridir ve mesleki eğitim konularında önemli isimlerin buluştuğu bir organizasyondur. İş, akademi, politika alanlarındaki karar yapıcılar, insan kaynakları yöneticileri, bilgi teknolojisi yöneticileri, satış-pazarlama yetkilileri, eğitim kurumlarındaki planlayıcılar, bağımsız eğitmenler ve koçlar katılımcı olarak etkinlikte yer alabilir Şubat 2010 tarihleri arasında, bu yıl 2. defa düzenlenecek olan CEREMICA INNO- VA arabuluculuk etkinliği İspanya nın Valencia kentinde gerçekleşecektir. CEREMI- CA INNOVA seramik sektöründen firmaları ve organizasyonları, yenilikçi teknolojilerin paylaşılması ve teknolojik zorluklara çözümler aranması adına bir araya getiren uluslararası bir etkinliktir. Etkinliğin hitap ettiği sektörler; endüstriyel üretim, inşaat teknolojileri, madde teknolojileri ve kimyasal endüstriler Şubat 2010 tarihleri arasında, Barcelona da (İspanya), Mobil Dünya Kongresi gerçekleştirilecektir. Kongre, geçen sene 182 ülkeden yaklaşık mobil teknoloji profesyonelini ağırlamıştı. 80

81 AVRUPA İȘLETMELERİ AĞI 2-6 Mart 2010 tarihleri arasında, CeBIT Hannover gerçekleşecek senesinde, 69 ülkeden 4300 katılımcıyı, ziyaretçiyi ve 6000 basın mensubunu bir araya getirmişti. CeBIT Hannover kapsamında, firmalarla ikili görüşmeler yaparak, işbirlikleri kurmak isteyen firmaların bizimle bağlantıya geçmesini rica ederiz. Avrupa İșletmeler Ağı İșbirliği Duyuruları AİA kapsamında yer alan yurtdışı duyurularını aşağıda sizlere vermekteyiz. Size uygun olduğunu düşündüğünüz duyurular için ttgv.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Rusya İnşaat hizmetleri (proje, inşaat malzemeleri ve parça üretimi yapan) bir Rus firması ticari aracılık hizmetleri aramaktadır. Firma, taşeron hizmeti ve karşılıklı üretim önermektedir. Polonya Klima sektöründe uzmanlaşmış Polonya şirketi, havalandırma kanallarının temizlenmesi için kullanılan özel kitlerin ve ekipmanların üreticilerini aramaktadır. Macaristan Paletler, kutular ve ahşap ambalajı imalatında ve dağıtımında, ahşap malzemeler yapımında, kurutma ve ısıl işleminde ve ahşap iç dekorasyon işlerinde uzmanlaşmış Macar Firması, ticari aracılık hizmetleri, ortaklıklar, ortak girişim veya karşılıklı üretim aramaktadır. Fransa Bir Fransız şirketi acilen soğutma sistemleri teknolojileri arıyor. R600 a veya R290 gibi hidrokarbon soğutucuların kullanımı için tasarlanmış soğutma bileşenleri ve buz yapımı için Peltier etkisi sağlayan soğutma sistemi. İtalya Tatil konaklaması için kiralama hizmeti veren İtalyan ajansı, yurtdışından acenteler ve tur operatörleri aramaktadır. Romanya Elektronik Üretim Hizmetleri sektöründe hizmet veren Romanyalı Firma uzun vadede taşeronluk hizmeti vermeyi önermektedir. Macaristan Sağlık çamuru ürünlerinin üretim ve dağıtımında uzmanlaşmış bir Macar Firması ticaret aracılık hizmetleri ve ortaklar arıyor. Firma, benzer ürünler üreten yabancı ortaklara da ticari aracı olmayı önermektedir. Avusturya Polimer plastik elemanları üreten bir Avusturyalı Firma, beton elemanları alanında karşılıklı üretim yapmak ve/ya taşeron olmak istiyor. Polonya Çelik paletler, makine çelik unsuları da dahil olmak üzere çelik ürünleri üretiminde uzmanlaşmış Polonyalı kurumsal Firma, Avrupa pazarında ürünlerini dağıtmak için ticari aracılar aramaktadır. Romanya Özellikle tıbbi laboratuarlar sektöründe yazılım geliştirme deneyimi olan bir Romen yazılım şirketi, ortak girişim, karşılıklı üretim ve yazılım geliştirme üzerinde çalışmak için ortak aramaktadır. Almanya Atlı sporlar donanımları konusunda uzmanlaşmış bir Alman şirketi dağıtım ortağı aramaktadır. Almanya dışından uzman perakendeciler konuyla ilgili bağlantıya geçebilir. Bulgaristan Parça üretiminde, toz metalurjisi yöntemi konusunda uzman olan bir Bulgar Firma, Türkiye den metal tozu üreticisi veya distribütörü aramaktadır. Rusya Yüksek hız fotoğrafçılığı ve fotonik alanında uzmanlaşmış bir Rus Firması ticari işbirliği yapmak istemektedir. İngiltere Hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında sağlık uzmanları tarafından kullanılan, yüksek kaliteli ve düşük maliyetli tıbbi cihazlar konusunda uzmanlaşmış bir İngiliz Firması temsilciler ve distribütörler aramaktadır. 81

82 BSN İtalya İtalya da medikal sektöründe faaliyet gösteren bir firma Avrupa standartlarında, yüksek kalite cerrahi alet ve ürünler üretmektedir. Ürünlerini pazarlayabilecek firmalar aramaktadır. Estonya GPS izleme sistemleriyle ilgili faaliyet gösteren Estonya da bir firma bu konuda uzmanlaşmış firmalarla işbirliği yapmak istemektedir. Rusya Rusya nın önde giden sentetik safir üreticisi olan bir firma ortak aramaktadır. Sentetik safir konusunda yapılacak ar-ge çalışmalarına da taşeron firma aramaktadır. İtalya İtalya da bahçe çiçekleri melezleme ve mikropropagasyon konusunda uzman bir Firma, ortak aramaktadır. 82

83

Sınai-ticari ilişkilerde önemli olan, iki kuruluşun birbirlerini nasıl algıladıklarından çok birbirlerine

Sınai-ticari ilişkilerde önemli olan, iki kuruluşun birbirlerini nasıl algıladıklarından çok birbirlerine İlișkiler ve Șebekeler İlișkiler ve Șebekeler Metin DURGUT ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü nden 1968 yılında mezun oldu. State University of New York at Stonybrook da fizik yüksek lisans ve doktora derecelerini

Detaylı

ÖRNEK SAYI. enerji. çevre. şebekeleşme. ekoloji. destek

ÖRNEK SAYI. enerji. çevre. şebekeleşme. ekoloji. destek ÖRNEK SAYI enerji şebekeleşme çevre ekoloji destek TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI TTGV Yayın Sahibi Dr. A.Mete ÇAKMAKÇI Yayın Yönetmeni Tülay AKARSOY ALTAY İdare Merkezi Türkiye Teknoloji Geliştirme

Detaylı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kümelenme Destek Programı Fadime YILMAZ San. ve Tek. Uzmanı 1 Küme Kümeler, özellikle de aynı faaliyet alanında hem rekabet içinde olan hem de birbirleriyle işbirliği

Detaylı

Bursa Yenileşim Ödülü Başvuru Raporu

Bursa Yenileşim Ödülü Başvuru Raporu 1- YENİLEŞİM YÖNETİMİ / LİDERLİK Liderler, yenilikçi bir kurum için gerekli olan ihtiyaçlar doğrultusunda; Yenileşim doğrultusunda vizyonu oluştururlar, Strateji ve politikaları tanımlarlar, Farkındalık

Detaylı

İhtiyaç Analizi Uygulama Süreci ve Yöntemi

İhtiyaç Analizi Uygulama Süreci ve Yöntemi İhtiyaç Analizi Uygulama Süreci ve Yöntemi Tülay Akarsoy Altay, TTGV Baş Uzman 22 Eylül 2011, Başkent OSB İhtiyaç Analizi Uygulama Yöntemi Firmanın teknolojik yeteneklerinin, yenileşim süreç ve bileşenlerinin

Detaylı

EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ

EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ... Semih ERDEN EGE MODELİ 1994 den bu yana faaliyetini sürdürmektedir. Üniversitemiz: Ar-Ge ve Sanayi ilişkilerini Türkiye için tamamen özgün bir yapısı

Detaylı

EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ

EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ EGE ÜNİVERSİTESİ - EBİLTEM TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ Prof. Dr. Candeğer YILMAZ,... Ege Üniversitesi Rektörü EGE MODELİ 1994 den bu yana faaliyetini sürdürmektedir. Üniversitemiz: Ar-Ge ve Sanayi ilişkilerini

Detaylı

TTGV İnovasyon Esaslı Rekabetçilik Analizi Modeli. Mayıs 2015

TTGV İnovasyon Esaslı Rekabetçilik Analizi Modeli. Mayıs 2015 TTGV İnovasyon Esaslı Rekabetçilik Analizi Modeli Mayıs 2015 Uluslararası Rekabetçi Olmak Uluslararası rekabetçi endüstriler, rekabetçi üstünlük yaratmak ve sürdürülebilir kılmak için firmalarının yeterli

Detaylı

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve Düzce Üniversitesi 2015-2019 stratejik planında Düzce Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) doğrudan yer almakta olup, bu plan kapsamında ortaya konulan hedeflere ulaşılmasında önemli bir işleve sahiptir. Bu

Detaylı

Erkan Erdil METU-TEKPOL Araştırma Merkezi ve İktisat Bölümü Teoman Pamukçu METU-TEKPOL Araştırma Merkezi. Middle East Technical University

Erkan Erdil METU-TEKPOL Araştırma Merkezi ve İktisat Bölümü Teoman Pamukçu METU-TEKPOL Araştırma Merkezi. Middle East Technical University Erkan Erdil METU-TEKPOL Araştırma Merkezi ve İktisat Bölümü Teoman Pamukçu METU-TEKPOL Araştırma Merkezi Middle East Technical University ÜSİMP 2013 VI. Ulusal Kongresi Düzce Üniversitesi 9-10 Mayıs 2013

Detaylı

www.novusens.com 2012, Novusens

www.novusens.com 2012, Novusens www.novusens.com İNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİK ENSTİTÜSÜ Vizyon... Ulusal ve uluslararası paydaşları ile sürdürülebilir büyüme ve rekabeti amaçlayan, ekonomiye ve toplumsal kalkınmaya katma değer yaratacak

Detaylı

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023 Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023 İÇERİK Amaç, Vizyon Hazırlık Süreci İnovasyona Dayalı Mevcut Durum Stratejiler Kümelenme ile ilgili faaliyetler Sorular (Varsa) İNOVASYON & KÜMELENME

Detaylı

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs 17 7 Mart 17, Ankara İÇERİK Ankara Kalkınma Ajansı Onuncu Kalkınma Planı Bölge Planı 11-13 Bölge Planı 14-23 Ankara Kalkınma Ajansı Tarafından Sağlık

Detaylı

Üniversite ile Sanayi Arasındaki Köprüler: Teknoloji Transfer Arayüzleri. Mahmut Kiper TTGV, Başuzman

Üniversite ile Sanayi Arasındaki Köprüler: Teknoloji Transfer Arayüzleri. Mahmut Kiper TTGV, Başuzman Üniversite ile Sanayi Arasındaki Köprüler: Teknoloji Transfer Arayüzleri Mahmut Kiper TTGV, Başuzman Misyonlar: Üniversite: bilimsel ilerlemenin temel üreticileri Sanayi : yeni teknolojilerin ve buna bağlı

Detaylı

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Brezilya: Ülkeler arası gelir grubu sınıflandırmasına göre yüksek orta gelir grubunda yer almaktadır. 1960 ve 1970 lerdeki korumacı

Detaylı

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 28. Toplantısı. Yeni Kararlar

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 28. Toplantısı. Yeni Kararlar Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 8. Toplantısı Yeni Kararlar İÇİNDEKİLER. Yeni Kararlar.. Üniversitelerin Ar-Ge Stratejilerinin Geliştirilmesine Yönelik Çalışmalar Yapılması [05/0].. Doktora Derecesine

Detaylı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ VİZYON BELGESİ (TASLAK) Türkiye 2053 Stratejik Lokomotif Sektörler MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ Millet Hafızası ve Devlet Aklının bize bıraktığı miras ve tarihî misyon, İstanbul un Fethinin

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI Sürdürülebilirlik vizyonumuz 150 yıllık bir süreçte inşa ettiğimiz rakipsiz deneyim ve bilgi birikimimizi; ekonomiye, çevreye, topluma katkı sağlamak üzere kullanmak, paydaşlarımız

Detaylı

08 Kasım 2012. Ankara

08 Kasım 2012. Ankara 08 Kasım 2012 Ankara KOBİ ler ve KOSGEB Türkiye de KOBİ tanımı KOBİ tanımı 250 den az çalışan istihdam eden, Yıllık bilanço veya net satış hasılatı 25 milyon TL yi geçmeyen işletmeler Ölçek Çalışan Sayısı

Detaylı

Yeşil Kitap Çerçeve, Temel Bulgular ve Politika Önerileri

Yeşil Kitap Çerçeve, Temel Bulgular ve Politika Önerileri Toplam Faktör Verimliliği Politika Çerçevesi Geliştirilmesi için Teknik Destek Projesi Yeşil Kitap Çerçeve, Temel Bulgular ve Politika Önerileri 29 Mart 2018, İstanbul Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye

Detaylı

BSTB: Kümelenme Destek Programı

BSTB: Kümelenme Destek Programı BSTB: Kümelenme Destek Programı ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞE GİDEN YOLDA KÜMELENME: ADANA-SAĞLIK TURİZMİ KÜMELENME TOPLANTISI 11/12/2012 1 Küme ne değildir? Net bir tanım yapmak mümkündür ancak bu yönde

Detaylı

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE TEMEL KAVRAMLAR İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY) İKY Gelişimi İKY Amaçları İKY Kapsamı İKY Özellikleri SYS BANKASI ÖRNEĞİ 1995 yılında kurulmuş bir

Detaylı

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ (TTO) YÖNERGESİ

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ (TTO) YÖNERGESİ ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ (TTO) YÖNERGESİ Amaç Madde 1 (1) Bu Yönergenin amacı, Üsküdar Üniversitesinde üretilen bilgi ve teknolojinin uygulamaya dönüştürülerek ticarileştirilmesine,

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014 ORTA VADELİ PROGRAM (2015-201) 8 Ekim 2014 DÜNYA EKONOMİSİ 2 2005 2006 200 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 T 2015 T Küresel Büyüme (%) Küresel büyüme oranı kriz öncesi seviyelerin altında seyretmektedir.

Detaylı

Örgütsel Yenilik Süreci

Örgütsel Yenilik Süreci Örgütsel Yenilik Süreci TEKNOLOJİ VE İNOVASYON YÖNETİMİ -Hafta 5 Örgütsel Yenilikçilik Süreci-Planlaması Dr. Hakan ÇERÇİOĞLU 1 2 1 Örgütsel Yeniliğin Özellikleri Örgütsel bağlamda yenilik, örgütü ve üyelerini

Detaylı

ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9 Ocak 2013, Ankara

ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9 Ocak 2013, Ankara BİLDİRİ İÇERİĞİ 1. Ordu-Üniversite-Sanayi İşbirliği Oluşumu 2. İşbirliği Süreci 3. Yaşanan Sıkıntılar 4. İşbirliğinin / Projenin Çıktıları 5. Deneyimden Öğrenilenler 6. Başarı İçin Öneriler ORDU - ÜNİVERSİTE

Detaylı

Sunum İçeriği TÜBİTAK

Sunum İçeriği TÜBİTAK Sunum İçeriği 2 TEYDEB KURULUŞ AMACI Teknoloji veyenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB); ülkemiz özel sektör kuruluşlarının araştırma-teknoloji geliştirme ve yenilik faaliyetlerini desteklemek

Detaylı

ÜSİMP TTO TECRÜBE PAYLAŞIMI. ÖMER BAYKAL, GAZİ TTO 26 Temmuz 2013, ASO

ÜSİMP TTO TECRÜBE PAYLAŞIMI. ÖMER BAYKAL, GAZİ TTO 26 Temmuz 2013, ASO ÜSİMP TTO TECRÜBE PAYLAŞIMI ÖMER BAYKAL, GAZİ TTO 26 Temmuz 2013, ASO Gazi TTO nun Amacı Gazi Üniversitesi bünyesindeki bilimsel ve teknolojik bilginin toplumsal faydaya ve ekonomik değere dönüşümünü ve

Detaylı

AB MALİ YARDIMLARI VE TÜRKİYE

AB MALİ YARDIMLARI VE TÜRKİYE AB MALİ YARDIMLARI VE TÜRKİYE Eskişehir Sanayi Odası 25 Kasım 2015 Mali Yardımlar IPA Fonları 2014-2020 Döneminde 4.453,9 milyon avro Ana yararlanıcı kamu, bakanlıklar Türkiye AB Programları Toplam bütçe

Detaylı

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON Z. Güldem Ökem, PhD Research Fellow Centre for European Policy Studies (guldem.okem@ceps.eu) 23 Şubat 2011, Ankara Türkiye nin Avrupa Birliği

Detaylı

A- YENİLEŞİM YÖNETİMİ

A- YENİLEŞİM YÖNETİMİ Yenileşim süreci içinde olan bir firmada aşağıda yer alan temel ölçütler aranır. A- YENİLEŞİM YÖNETİMİ 1-LİDERLİK Liderler, yenilikçi bir kurum için gerekli olan ihtiyaçlar doğrultusunda; Yenileşim doğrultusunda

Detaylı

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON Z. Güldem Ökem, PhD Research Fellow Centre for European Policy Studies(CEPS) 23 Şubat 2011, Ankara Türkiye nin Avrupa Birliği ne Üyelik

Detaylı

TÜBİTAK PROJE DESTEKLERİ

TÜBİTAK PROJE DESTEKLERİ TÜBİTAK PROJE DESTEKLERİ Ulusal fon mekanizmalarının ana kaynağı TÜBİTAK destekleridir. TÜBİTAK destek leri 4 ana grupta özetlenebilir: (1) Sanayi Ar-Ge Proje Destekleri (2) Akademik Ar-Ge Destekleri,

Detaylı

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı. Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı. Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı ? UR-GE Tebliği nin Çıkış Noktası UR-GE Tebliği nin Vizyonu ve Yapıtaşları UR-GE

Detaylı

Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği

Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği Gökhan Özertan Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü 6 Mart 2017 Gökhan Özertan Tarımın Geleceği 6 Mart 2017 1 / 13 Dünya Tarımında Gelişmeler Tarımın fiziksel, sosyal

Detaylı

YENİLİKÇİ ARA YÜZ PLATFORMU YAY

YENİLİKÇİ ARA YÜZ PLATFORMU YAY YENİLİKÇİ ARA YÜZ PLATFORMU YAY «Arayüz yapılarının kullanıcı odaklı yaklaşımlarla ihtiyaca yönelik hizmetler verebilmesi için kapasitelerinin ve yetkinliklerinin arttırılması» Proje Ekibi Yürütücü: Marmara

Detaylı

Sürdürülebilir Büyümeyi Hızlandırmak için... KOBİ DÖNÜŞÜM GELİŞİM PROGRAMI

Sürdürülebilir Büyümeyi Hızlandırmak için... KOBİ DÖNÜŞÜM GELİŞİM PROGRAMI Sürdürülebilir Büyümeyi Hızlandırmak için... KOBİ DÖNÜŞÜM GELİŞİM PROGRAMI İzmir, 9.Aralık.2016 AB Ağlarıyla Güçlenen Girişimcilik Projesi HEDEF KİTLEMİZ SİVİL TOPLUM DİYALOĞU PROGRAMI İÇİNDE AB AĞLARIYLA

Detaylı

Üniversite-Sanayi İşbirliği Ulusal Kongresi Kapanış Bildirgesi. Eskişehir, 2009

Üniversite-Sanayi İşbirliği Ulusal Kongresi Kapanış Bildirgesi. Eskişehir, 2009 Üniversite-Sanayi İşbirliği Ulusal Kongresi Kapanış Bildirgesi Eskişehir, 2009 Kongre Hakkında Katılımcı sayısı: 220 Bildiri sayısı: 50 Forumlar: 3 ÜSİMP ULUSAL KONGRELERİ GENEL BAKIŞ ÜSİMP tarafından

Detaylı

Türkiye nin Sanayi Devrimi «Dijital Türkiye» Yol Haritası

Türkiye nin Sanayi Devrimi «Dijital Türkiye» Yol Haritası Türkiye nin Sanayi Devrimi «Dijital Türkiye» Yol Haritası Dijitalleşme Nedir? İmalat sanayide dijitalleşme, dijital teknolojilerden VERİMLİ, ETKİLİ VE ETKİN bir şekilde faydalanılmasıdır. Bu sayede, aynı

Detaylı

ANKARA KALKINMA AJANSI. www.ankaraka.org.tr

ANKARA KALKINMA AJANSI. www.ankaraka.org.tr ANKARA KALKINMA AJANSI www.ankaraka.org.tr TÜRKİYE'NİN En Genç Kalkınma Ajansı Ankara Kalkınma Ajansı bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak, bölgenin rekabet gücünü artırmak ve gelişimini hızlandırmak

Detaylı

ANALİZ TÜRKIYE DE ILERI TEKNOLOJIYI KIMLER GELIŞTIRIYOR?

ANALİZ TÜRKIYE DE ILERI TEKNOLOJIYI KIMLER GELIŞTIRIYOR? ANALİZ TÜRKIYE DE ILERI TEKNOLOJIYI KIMLER GELIŞTIRIYOR? 72 Fotoğraflar: Dünya Gazetesi Fotoğraf Arşivi Türkiye nin ihtiyacı olan yeni büyüme stratejisi için ileri teknolojili sektörlerde rekabet gücünü

Detaylı

KOBİ ÇALIŞAN VE İŞVERENLERİNİN KÜRESEL EKONOMİDEKİ DEĞİŞİMLERE UYUM YETENEĞİNİN ARTTIRILMASI PROJESİ

KOBİ ÇALIŞAN VE İŞVERENLERİNİN KÜRESEL EKONOMİDEKİ DEĞİŞİMLERE UYUM YETENEĞİNİN ARTTIRILMASI PROJESİ Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. KOBİ ÇALIŞAN VE İŞVERENLERİNİN KÜRESEL EKONOMİDEKİ DEĞİŞİMLERE UYUM YETENEĞİNİN ARTTIRILMASI PROJESİ www.kuyap.org Faruk

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI 2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİNE YÖNELİK URGE PROJE YÖNETİMİ EĞİTİM PROGRAMI T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı

Detaylı

ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9-10 Ocak 2013, Ankara

ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9-10 Ocak 2013, Ankara ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9-10 Ocak 2013, Ankara SUNUM İÇERİĞİ 1. İstanbul Sanayi Odası nın Sanayi Üniversite İşbirliğine Bakışı ve Bu Kapsamdaki Rolü 2. Sanayi- Üniversite

Detaylı

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI Bölgesel Yenilik Stratejisi Çalışmaları; Kamu Kurumlarında Yenilik Anketi İstanbul Bölgesel Yenilik Stratejisi Kamu Kurumlarında Yenilik Anketi Önemli Not: Bu anketten elde

Detaylı

ARGE DESTEKLERİ Betül ASAN Pamukkale Üniversitesi Üniversite Sanayi İşbirliği Koordinatörlüğü

ARGE DESTEKLERİ Betül ASAN Pamukkale Üniversitesi Üniversite Sanayi İşbirliği Koordinatörlüğü ARGE DESTEKLERİ Betül ASAN Pamukkale Üniversitesi Üniversite Sanayi İşbirliği Koordinatörlüğü 28 Aralık 2009 DENİZLİ ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ KÜRESEL REKABETİN YOLU AR-GE Bilgi toplumunun yolu özel sektörün

Detaylı

KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU

KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU Şekil 1 Kırşehir Sanayi Rekabetçilik Eksenleri İş Yapma Düzeyi Yenilikçilik potansiyeli Girişimcilik Düzeyi Teşviklerden yararlanma

Detaylı

İzmir Yenilik Ekosistemi 2018 İzleme Raporu

İzmir Yenilik Ekosistemi 2018 İzleme Raporu Yenilik Ekosistemi 2018 İzleme Raporu 2018, İZKA Tüm hakları saklıdır. Bu eserin tamamı ya da bir bölümü, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kullanılmadan önce hak sahibinden 52. Maddeye

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM VE TTGV FİNANSMAN DESTEKLERİ

SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM VE TTGV FİNANSMAN DESTEKLERİ SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM VE TTGV FİNANSMAN DESTEKLERİ Emrah Alkaya Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı İskenderun Körfezi nde Endüstriyel Simbiyoz Projesi - Endüstriyel Simbiyoz ve Temiz Üretim Ar-Ge Proje

Detaylı

Güncelleme: 15 Nisan 2012

Güncelleme: 15 Nisan 2012 İNOVİTA için Gözden Geçirilmiş Sürüm Dünya Bankası Türkiye Ulusal İnovasyon Sistemi Raporu ndan Özet Notlar Haziran 2009 Güncelleme: 15 Nisan 2012 1 2007 ve 2013 yılları arasını kapsayan 9. Kalkınma Planı,

Detaylı

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara Sürdürülebilir Kalkınma ve İnovasyon: Gelişmeler, EğilimlerE TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara İÇERİK Kavramlar:Sürdürülebilir Kalkınma ve Eko-İnovasyon Çevre Konusunda Gelişmeler AB

Detaylı

Küme Bazlı Yerel Ekonomik Kalkınma Girişimleri ve Yenilikçilik

Küme Bazlı Yerel Ekonomik Kalkınma Girişimleri ve Yenilikçilik AGORADA 2012 BÖLGESEL İNOVASYON STRATEJİSİNİN UYGULANMASI: BİR ADIM SONRASI 19.10.2012 / Samsun Küme Bazlı Yerel Ekonomik Kalkınma Girişimleri ve Yenilikçilik Bülent Açıkgöz BM Ortak Program Yöneticisi

Detaylı

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014 Türkiye Cumhuriyeti Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014 Sürdürülebilir Bir Üretim Altyapısı Çevreye Duyarlı VGM Güvenli Verimli BSTB İleri Teknoloji Yüksek Katma Değer 2 20 nün Kuruluşu 17 Ağustos

Detaylı

BSTB: Kümelenme Destek Programı. Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü

BSTB: Kümelenme Destek Programı. Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü BSTB: Kümelenme Destek Programı 1 Rekabetçilik ve Yenilikçilik Alanlarında Küme Destek Programı Geliştirilmesi Projesi Saha Analizleri Ocak 2011 Kümelenme Destek Programı Yönetmeliği 15/09/2012 1. Çağrı

Detaylı

Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Arttırılmasına Yönelik Kamu Destekleri

Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Arttırılmasına Yönelik Kamu Destekleri Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Arttırılmasına Yönelik Kamu Destekleri Dr. Sinan Tandoğan Girişim Destek Grubu TEYDEB TÜBİTAK TÜBİTAK Girişimcilik Destekleri: TÜBİTAK Girişimcilik Destekleri

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ (Taslak Rapor Özeti) Faruk Aydın Hülya Saygılı Mesut Saygılı Gökhan Yılmaz Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü

Detaylı

2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI

2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI 2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı M. Emrah SAZAK Daire Başkanı UR GE Tebliğinin

Detaylı

Mühendislik Fakültelerinde Araştırma Süreçlerinin Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkıları

Mühendislik Fakültelerinde Araştırma Süreçlerinin Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkıları Mühendislik Fakültelerinde Araştırma Süreçlerinin Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkıları Mühendislik Fakültelerinin Araştırma ve Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkılarının Değerlendirilmesi Paneli

Detaylı

2011 Yılı Teklif Çağrısı Proje Eğitim Toplantısı Program Amaç ve Öncelikleri, Uygunluk Kriterleri, Başvuru ve Değerlendirme Süreci

2011 Yılı Teklif Çağrısı Proje Eğitim Toplantısı Program Amaç ve Öncelikleri, Uygunluk Kriterleri, Başvuru ve Değerlendirme Süreci 2011 Yılı Teklif Çağrısı Proje Eğitim Toplantısı Program Amaç ve Öncelikleri, Uygunluk Kriterleri, Başvuru ve Değerlendirme Süreci 3 Ağustos 2011 ANKARA Gündem 2011 Teklif Çağrısı Kapsamı Mali Destek Programları

Detaylı

İstanbul Ticaret Üniversitesi Sanayi Politikaları ve Kalkınma Merkezi

İstanbul Ticaret Üniversitesi Sanayi Politikaları ve Kalkınma Merkezi Avrupa İnovasyon Endeksi ve Türkiye Değerlendirme Notu Ocak 2017 Hazırlayan: Dr. Mete Han Yağmur http://ww4.ticaret.edu.tr/spkm/ Yönetici Özeti Bu değerlendirme notunda 2016 yılında açıklanan Avrupa İnovasyon

Detaylı

Eskişehir Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM 19 Ağustos 2009

Eskişehir Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM 19 Ağustos 2009 Eskişehir Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM 19 Ağustos 2009 SANGEM, bir ESO kuruluşudur Neden SANGEM? Eskişehir Sanayi Odası ESO nun öncü girişimiyle kurulan ve kâr amaçsız (non-profit) bir kuruluş olan

Detaylı

KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ

KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ Ekim 2013 KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ Ekim 2013 E-mail:cluster@konyacluster.com Konya Kümelenme Merkezi Konya da kümelenme faaliyetleri 2006-2007 yılında Konya

Detaylı

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları 2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları Virpi Einola-Pekkinen 11.1.2011 1 Strateji Nedir? bir kağıt bir belge bir çalışma planı bir yol bir süreç bir ortak yorumlama ufku? 2 Stratejik Düşünme Nedir?

Detaylı

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI GAZİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ 2007 2010 STRATEJİK PLANI 1. GİRİŞ 1982 yılında kurulan İlişkiler Bölümümüzün 2007 2010 yılları stratejik plan ve hedeflerini ortaya koymayı amaçlayan bu

Detaylı

KOSGEB Dernekler. Buluşması. 5 Ekim 2011 Yapı Endüstri Merkezi / İstanbul

KOSGEB Dernekler. Buluşması. 5 Ekim 2011 Yapı Endüstri Merkezi / İstanbul KOSGEB Dernekler Yayıncılar Buluşması 5 Ekim 2011 Yapı Endüstri Merkezi / İstanbul SUNUM PLANI GENEL BİLGİ KOSGEB DESTEK VE HİZMETLERİ GENEL BİLGİ GENEL BİLGİ 1.KOBİ ler ve KOSGEB Türkiye de KOBİ tanımı

Detaylı

Girişimciliğin Fonksiyonları

Girişimciliğin Fonksiyonları Girişimciliğin Fonksiyonları 1-Yeni üretim yöntemleri geliştirmek ve uygulamak, üretimi organize etme fonksiyonu: Girişimciler mevcut ürün ve hizmetler ile yetinmeyip, sürekli olarak farklı ve tüketici

Detaylı

TTGV ÇEVRE PROJE FAALİYETLERİ VE İŞBİRLİĞİ AĞLARI OLUŞTURULMASI PROJESİ

TTGV ÇEVRE PROJE FAALİYETLERİ VE İŞBİRLİĞİ AĞLARI OLUŞTURULMASI PROJESİ TTGV ÇEVRE PROJE FAALİYETLERİ VE İŞBİRLİĞİ AĞLARI OLUŞTURULMASI PROJESİ ÇİMENTO SEKTÖRÜ ÇEVRE GRUBU MESLEKTAŞLAR TOPLANTISI Emrah Alkaya Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı 12 Ekim 2012 Türkiye Çimento

Detaylı

OTOMOTİV SANAYİİNİN MÜHENDİSLİK EĞİTİMİNDEN BEKLENTİLERİ OSMAN SEVER OSD

OTOMOTİV SANAYİİNİN MÜHENDİSLİK EĞİTİMİNDEN BEKLENTİLERİ OSMAN SEVER OSD OTOMOTİV SANAYİİNİN MÜHENDİSLİK EĞİTİMİNDEN BEKLENTİLERİ OSMAN SEVER OSD Organizasyon Destekleyen KÜRESEL YETENEK REKABET GÜCÜ ENDEKSİ Global Talent Competitiveness Index 2017 rankings #61 Kaynak: Global

Detaylı

Uluslararası Rekabette Fikri Mülkiyetin Önemi: Türkiye'de yaşanan gelişmeler. Prof. Dr. Habip ASAN, TPE Başkanı

Uluslararası Rekabette Fikri Mülkiyetin Önemi: Türkiye'de yaşanan gelişmeler. Prof. Dr. Habip ASAN, TPE Başkanı Uluslararası Rekabette Fikri Mülkiyetin Önemi: Türkiye'de yaşanan gelişmeler Prof. Dr. Habip ASAN, TPE Başkanı Sunum içeriği: 1. SM-Ekonomi ilişkisi 2. 2023 Hedeflerinin SM Boyutu ile irdelenmesi 3.Daha

Detaylı

TERSİNE MENTORLUK. Tersine Mentorluk İlişkisinin Özellikleri

TERSİNE MENTORLUK. Tersine Mentorluk İlişkisinin Özellikleri TERSİNE MENTORLUK Tersine mentorluk, öğrenmeyi teşvik eden ve jenerasyonlar arası ilişkiyi kolaylaştıran yenilikçi bir mentorluk uygulamasıdır. Mentor rolünde genç ve düşük kıdemli bir kişi bulunurken,

Detaylı

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım.. Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım.. Sizlerle tekrar bir arada olmaktan mutluluk duyduğumuzu ifade ederek, hoş geldiniz diyor; şahsım ve

Detaylı

ÖZGÜN FİKİRLERİNİZİ PROJELENDİRELİM

ÖZGÜN FİKİRLERİNİZİ PROJELENDİRELİM Şirket Tanıtımı Progino PROGİNO 2005 yılından itibaren Eskişehir de mühendislik ve danışmanlık hizmetleri vermektedir. Faaliyetlerine 2008 yılından beri Eskişehir Teknoloji Geliştirme Bölgesinde sürdürmektedir.

Detaylı

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı A. Hakan ÖZDEMİR 31 Mayıs 2010 Vakfımızın Kuruluşu TTGV, 1 Haziran 1991 de bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak, Türk Sanayii nin uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü

Detaylı

DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi Balanced Scorecard DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi Bu yöntemin ortaya çıkışı 1990 yılında Nolan Norton Enstitüsü sponsorluğunda gerçekleştirilen, bir yıl süren ve birçok şirketi kapsayan Measuring performance

Detaylı

Başkent Organize Sanayi Bölgesi Makine ve Malzeme Teknolojileri Kümesi İhtiyaç Analizi Bilgilendirme Toplantısı 26 Şubat 2015

Başkent Organize Sanayi Bölgesi Makine ve Malzeme Teknolojileri Kümesi İhtiyaç Analizi Bilgilendirme Toplantısı 26 Şubat 2015 Başkent Organize Sanayi Bölgesi Makine ve Malzeme Teknolojileri Kümesi İhtiyaç Analizi Bilgilendirme Toplantısı 26 Şubat 2015 Selami BABACAN Kümelenme Koordinatörü 26 Şubat 2015 1 26 Kasım 2013 26 Şubat

Detaylı

Üniversite-Sanayi İşbirliği: Politika Kararları ve Uygulamalar. Yasemin ASLAN BTYP Daire Başkanı

Üniversite-Sanayi İşbirliği: Politika Kararları ve Uygulamalar. Yasemin ASLAN BTYP Daire Başkanı Üniversite-Sanayi İşbirliği: Politika Kararları ve Uygulamalar Yasemin ASLAN BTYP Daire Başkanı 8. ÜSİMP ULUSAL KONGRESİ 10 Haziran 2015 Ulusal Yenilik ve Girişimcilik Ekosistemi Üniversite-Sanayi İşbirliğinin

Detaylı

Çankaya Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi

Çankaya Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi Çankaya Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi TTO BİLGİLENDİRME SUNUMU ANKARA, 2017 Giriş Teknoloji transferi, fikir ve tekniklerin bir yerde geliştirilip, geliştirildiği yerde veya başka bir yerde uygulamaya

Detaylı

TTGV Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Destekleri

TTGV Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Destekleri TTGV Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Destekleri Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliğinin Finansmanı Bilgilendirme Toplantısı Ferda Ulutaş Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Odakule-İstanbul,

Detaylı

www.geka.org.tr BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ

www.geka.org.tr BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ www.geka.org.tr BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ Öncelikler ve İhtisaslaşma Organizasyon ve Eşgüdüm Yaşam Kalitesinin Artırılması Sürdürülebilir Kalkınma Bilgi Toplumuna Dönüşüm Rekabet Gücünün

Detaylı

ADANA ÜNİVERSİTE-SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ. Rekabet Edilebilirlik Açısından Adana Sanayisinin Teknolojik Yetenek Envanterinin Belirlenmesi

ADANA ÜNİVERSİTE-SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ. Rekabet Edilebilirlik Açısından Adana Sanayisinin Teknolojik Yetenek Envanterinin Belirlenmesi ADANA ÜNİVERSİTE-SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ Rekabet Edilebilirlik Açısından Adana Sanayisinin Teknolojik Yetenek Envanterinin Belirlenmesi Proje Ortakları Proje Başlama-Bitiş Tarihi: 07. 07. 2009 07.

Detaylı

Üniversite - Sanayi İşbirliği: Durum, Engeller ve Çözümler. Dragan Soljan, Erhan Akın, Sema Akın, Kubilay Ayturan

Üniversite - Sanayi İşbirliği: Durum, Engeller ve Çözümler. Dragan Soljan, Erhan Akın, Sema Akın, Kubilay Ayturan Üniversite - Sanayi İşbirliği: Durum, Engeller ve Çözümler Dragan Soljan, Erhan Akın, Sema Akın, Kubilay Ayturan Modern üniversiteler mezunlarına uygulanabilir gerçek bilgiyi veren, sektör, girişimcilik

Detaylı

ÜSİMP 2013 Altıncı Ulusal Kongresi, 09-10 Mayıs 2013, Düzce Üniversitesi

ÜSİMP 2013 Altıncı Ulusal Kongresi, 09-10 Mayıs 2013, Düzce Üniversitesi Yrd.Doç.Dr. Altan Özkil Atılım Üniversitesi Sav. Tekno. Uyg. ve Arşt. Merkezi Müdürü Prof.Dr. Hasan AKAY Atılım Üniversitesi Rektör Yardımcısı ÜSİMP 2013 Altıncı Ulusal Kongresi, 09-10 Mayıs 2013, Düzce

Detaylı

Sanayinin Araştırma-Teknoloji Geliştirme Yenileşim (ATGY) Süreçlerinde Üniversitelerin Rolü. Hasan Mandal 2 Haziran 2011

Sanayinin Araştırma-Teknoloji Geliştirme Yenileşim (ATGY) Süreçlerinde Üniversitelerin Rolü. Hasan Mandal 2 Haziran 2011 Sanayinin Araştırma-Teknoloji Geliştirme Yenileşim (ATGY) Süreçlerinde Üniversitelerin Rolü Hasan Mandal 2 Haziran 2011 1 SANAYİ KURULUŞLARI İÇİN REKABET EVRİMİ 1960 lar ÜRETİM üstünlüğü ile rekabet 1970

Detaylı

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü Tıp sürekli ilerliyor sözündeki aslan payı bize göre; Tıbbi Malzeme Alt Sektörüne ait. Nitekim; tıbbi malzemeden yoksun sağlık sektörünün eli

Detaylı

AR-GE FAALİYETLERİNE YÖNELİK DEVLET DESTEKLERİ Bilgilendirme Semineri 23 ARALIK 2014. Pelin DURTAŞ Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı

AR-GE FAALİYETLERİNE YÖNELİK DEVLET DESTEKLERİ Bilgilendirme Semineri 23 ARALIK 2014. Pelin DURTAŞ Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı AR-GE FAALİYETLERİNE YÖNELİK DEVLET DESTEKLERİ Bilgilendirme Semineri 23 ARALIK 2014 Pelin DURTAŞ Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı TTGV Hakkında Türkiye Cumhuriyeti ile Dünya Bankası arasındaki 5 Nisan

Detaylı

AB PROGRAMLARI VE TÜRKİYE

AB PROGRAMLARI VE TÜRKİYE AB PROGRAMLARI VE TÜRKİYE Çisel İLERİ 13 Ocak 2017 İKV Kamuoyu Araştırması 2016 Araştırmanın Künyesi: Nisan 2016 Türkiye genelinde 18 il 1254 katılımcı 7 bölge Araştırmayı nerede yaptık? AB yi duydunuz

Detaylı

Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler

Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler Arş.Gör. Duran GÜLER Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Satın Alma ve Tedarik Satın Alma: Üretimde kullanılmak ya da yeniden satmak

Detaylı

TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) ALANINDA YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR & ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ KONUSUNDA ÜSTLENİLEBİLECEK ROLLER

TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) ALANINDA YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR & ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ KONUSUNDA ÜSTLENİLEBİLECEK ROLLER T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) ALANINDA YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR & ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ KONUSUNDA ÜSTLENİLEBİLECEK ROLLER KALKINMA AJANSLARI

Detaylı

TURKCELL TEKNOLOJİ FİKRİ HAKLAR YÖNETİMİ

TURKCELL TEKNOLOJİ FİKRİ HAKLAR YÖNETİMİ AR-GE MERKEZLERİ İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ PAYLAŞIM TOPLANTISI FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARI TURKCELL TEKNOLOJİ FİKRİ HAKLAR YÖNETİMİ TURKCELL TEKNOLOJİ ARAŞTIRMA & GELİŞTİRME A.Ş. SUNUM PLANI 1. UYGULAMANIN

Detaylı

TUBİTAK DESTEKLER NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI

TUBİTAK DESTEKLER NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI TUBİTAK DESTEKLER NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI TUBİTAK DESTEKLERİ 1501- SANAYİ AR-GE PROJELERİ DESTEKLEME PROGRAMI Amaç: Sanayi kuruluşlarının Ar-Ge Projelerine %60 a varan oranlarda hibe(geri ödemesiz)

Detaylı

İŞLETME FAKÜLTESİ İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ (UOLP) EKONOMİ İŞLETME (UOLP) İSTANBULTEKNİKÜNİVERSİTESİ

İŞLETME FAKÜLTESİ İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ (UOLP) EKONOMİ İŞLETME (UOLP) İSTANBULTEKNİKÜNİVERSİTESİ İŞLETME FAKÜLTESİ İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ (UOLP) EKONOMİ İŞLETME (UOLP) İSTANBULTEKNİKÜNİVERSİTESİ www.itu.edu.tr İŞLETME FAKÜLTESİ Yarının yatırımlarını şekillendirecek

Detaylı

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ 2014 NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ İşbirliği - Güçbirliği Destek Programı KOBİ lerin bir araya gelerek tedarik, pazarlama, düşük kapasite kullanımı, rekabet gücü zayıflığı ve finansman gibi Ortak Sorunlara

Detaylı

Kuruluş Amacı. 2 TEYDEB - Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı

Kuruluş Amacı. 2 TEYDEB - Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı 2 TEYDEB - Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı Kuruluş Amacı Ülkemiz özel sektör kuruluşlarının araştırma-teknoloji geliştirme ve yenilik faaliyetlerini desteklemek, Türk sanayisinin araştırma-teknoloji

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

Üniversite-Sanayi İşbirlikleri ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ -1-

Üniversite-Sanayi İşbirlikleri ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ -1- Üniversite-Sanayi İşbirlikleri -1-08.06.2017 -2- Üniversite-Sanayi İşbirlikleri Aytülü Sert, MBA Üniversite-Sanayi İşbirliği ve Ticarileştirme Birim Yöneticisi ODTÜ Teknoloji Transfer Ofisi Canberk Sayın

Detaylı

İRLANDA BİYOTEKNOLOJİ İNOVASYON SİSTEMİ: Öne Çıkan Konular. Atilla Hakan ÖZDEMİR

İRLANDA BİYOTEKNOLOJİ İNOVASYON SİSTEMİ: Öne Çıkan Konular. Atilla Hakan ÖZDEMİR İRLANDA BİYOTEKNOLOJİ İNOVASYON SİSTEMİ: Öne Çıkan Konular Atilla Hakan ÖZDEMİR PhD, MBA, PMP Biyoteknoloji Sektörel İnovasyon Sistemi Semineri 3 Nisan 2013, Ankara İrlanda Göstergeler 2005 2012 Nüfus

Detaylı

Makine Mühendisliği Bölümü

Makine Mühendisliği Bölümü Makine Mühendisliği Bölümü Neden Makine Mühendisliği Teknolojiyi kullanan, teknoloji üreten ve teknolojiye yön veren, toplum yararına bilimsel bilgi sağlayan günümüz ve yarınların problemlerine çözüm arayan

Detaylı

Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB)

Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) Pınar AKER Bilimsel Programlar Uzmanı 11 Ekim 2011, Koç Üniversitesi Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi 2011-2016 Ar-Ge ve yenilik

Detaylı