Haber ve fotoğraflar sayfa 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18 ve 19 de AYLIK SOSYAL, KÜLTÜREL & YORUM GAZETESİ DÜNYA. Ekim 2011

Transkript

1 n Hollanda Türkleri nin, ülke dışındaki sosyal, kültürel, siyasi ve sportif alandaki etkinlikleri arasında, tarihe geçecek pek çok etkinlikleri olmuştur. Ama, nın sayfalarında özel bir ek içinde işlenmiş olarak göreceğiniz ve olağanüstü diyebileceğimiz bir yeni etkinlik, tarihe gerçek anlamda altın harflerle yazılacaktır. Haber ve fotoğraflar sayfa 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18 ve 19 de Sayfa 5 de HOTİAD: Topyekün Kurultay dedi AYLIK SOSYAL, KÜLTÜREL & YORUM GAZETESİ avrupa Ekim 2011 MAANDELIJKS SOCIAAL, CULTUREEL & OPINIEBLAD SIMDI TURKIYE YE 5 UCUN herşey dahil 59,- 5.com başlayan fiyatlarla Telefonla rezervasyonunuzu yapabilirsiniz +31 (0) Hollanda nın üç N si: Nurten, Neza ve Nebahat Albayrak Mülteci Yurtları Yönetim Kurulu Başkanı Nurten Albayrak azledildi n Geçmişte, çeşitli kuruluşlar aracılığı ile etkinlikler düzenlemiş olan Nihal Doğan ın yapmış olduğu yolsuzluklarla çalkalanmış olan Hollanda, şimdi bir başka Türk kadınına yakıştırılan iddialarla çalkalanıyor. Yolsuzlukları mahkemelerce saptanan ve hüküm giyen Zübük lakaplı Nihal Doğan gibi olmasa da, Mülteci Yurtları Yönetim Kurulu Başkanı olan Nurten Albayrak hakkındaki ıddialar da, Türkler i rencide edecek boyutta. Hollanda da ikinci bir Nihal Doğan mı? Haberi sayfa 10 ve 11 de Dünya Türk İş Konseyi (DEİK / DTİK) Avrupa Bölge Başkanı olan Turgut Torunoğulları, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ü ziyaret etti. 5 de Organ Bağışı ve UETD, Hollanda 3 İslam Sempozyumu 13 Uyum Notası nı 19 Mihail Formuzal Akgündüz ün 11 Hollanda da 17 Yeni Kitabı 24 Masrafların geri istenmesi talebi haklı ama yöntem doğru mu? Devam eden davaların sonucu beklenmeli! Sayfa 3 de Grenzeloze Jazz van Karsu Kalbi yerel, beyni küresel Türkler 2 de Hollanda Beşiktaşlılar Derneği nden yeni Başkonsolosa ziyaret 11 de DE ALBAYRAKS BENUTTEN ELKE KANS İlhan KARAÇAY yazdı Gazetecilik etiğinde Pire için yorgan yakılmalı 3 de PORTRE Yavuz ATAÇ PORTRE Yavuz ATAÇ PORTRE Enver BAŞ Ankara Ziyaretimiz ve Yeni Türkiye Ah Güzel İstanbul 2 de 21 de 23 de Yün Yataklardaki Uykular

2 KASIM PORTRE Veyis GÜNGÖR info@veyisgungor.com Ankara Ziyaretimiz ve Yeni Türkiye Geçtiğimiz günlerde, bir grup arkadaşımızla birlikte beş gün süren bir Ankara çalışma ziyareti gerçekleştirdik. Yoğun bir program vardı. Tabiri caizse yıldırım hızıyla oniki ayrı ziyaret ve görüşme, iki çalıştay, bir toplantı, iki radyo ve bir televizyon programı yaptık. Üstüne üstlük, bir gün süren bir İstanbul gezintisi... Burada, ziyaretimizin bir raporunu verme imkanım yok. Ancak program süresince tesbit edebildiğimiz bazı gelişmeleri siz değerli okuyucularımla yaplaşmak isterim. Öncelikle çok hareketli bir Türkiye ile karşılaştığımızı ifade etmek isterim. Kendine güvenen, sadece Türkiye yi değil bölgeyi ve dünyayı çok iyi okuyabilen genç düşünürlerle tanışmak, fikir alışverişinde bulunmak bizi etkiledi. Türkiye nin bölgede ve tabii ki dünyada genişleyen etki alanının hazırlandığı mutfakta öğle çayı içmek bizi derinden etkiledi. Yeni Türkiye yi bizi ağırlayan dostlarımızın söylediği şu ifadeler en güzel şekilde ifade ediyordu: Eğer Türkiye bundan on, on-beş yıl önce olduğu gibi yanı başında olup bitenlere kulağını tıkamış olsaydı, zulüm ve haksızlıkları görmezden gelseydi ne bölge ülkelerine ne de dünyaya söyleyecek bir sözü olmayacaktı. Artık yeni bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Özellikle son yıllarda Türkiye nin uyguladığı dış politika, geçmişte aynı kaderi paylaşan halkları kucaklayan ve böylece oluşan yeni sinerji ve bunun Türkler üzerindeki etkisi yeni Türkiye nin anlatımı için yeterli olsa gerek. Yıl bazında beş milyar dolar dış yardım yapan bir Türkiye ile karşılaştık. Bu yardımların bir bölümünün organize edildiği dev binada sabah kahvesi içtik. Dünya haritası ve Afrika haritası üzerinde yapılan yardımların gösterilmesi, yeni Türkiye nin bir başka yönünü anlatıyordu bize. Yaz tatilinden sonra, daha bir iki gün önce açılan Millet Meclisinin bahçesindeki hareketliliği görmek, genç politikacıların bizlere gösterdikleri olağanüstü ilgi dikkatimizi celp eden noktalardandı. Bir çok Orta Doğu ve Afrika ülkerindeki Üniversitelerin üye olduğu Konsey de öğle yemeği yemeği de, Yeni Türkiye nin eğitim aracılığı ile yürütülen Türk dış politikasının nasıl desteklendiğini bize açıkca gösteriyordu. Başbakanın programlarına sürekli katılan, dış ülke temsilcilerini ağırlayan iktidar partisinin dış ilişkiler başkanının o yoğun gündemine karşın, bizi Eğer Türkiye bundan on, onbeş yıl önce olduğu gibi yanı başında olup bitenlere kulağını tıkamış olsaydı, zulüm ve haksızlıkları görmezden gelseydi ne bölge ülkelerine ne de dünyaya söyleyecek bir sözü olmayacaktı. kabul edip Avrupa daki yükselen ırkçılık ve mülslüman düşmanlığını tartışmamız Avrupalı Türkler verilen değerini ortaya koyuyordu. Aynı zamanda Yeni Türkiye nin de bize bakış açısını ifade ediyordu. Diğer taraftan Keçiören de yaptığımız, Avrasya Sivil Toplum Forumu iştişare toplantısı hakkında da burada bir kaç cümle söylemeden geçemiyeceğim. Henüz oluşum aşamasında olan Forum düşüncesi katılımcılar arasında büyük ilgiyle karşılandı. Özellikle gençlerin Avrasya coğrafyası üzerinde etkin olmak istemeleri, ancak önlerinde duranların, artık yol açmalarını ifade etmeleri dikkat çekiyordu. Estorgan Kalesinde yapılan bu toplantı, Avrasya coğrafyasının ne kadar boş bırakıldığını da ortaya koyuyordu. Bir başka toplantı, Hollanda dan Ankara ya dönen dostlarımızın katılımıyla gerçekleşti. Artık beyin göçünden bahsedebiliriz. Çünkü Hollanda dan Anakara ya dönenlerin hemen hemen hepsi çok önemli noktalarda görev yapıyorlar. Toplantıda sonunda Hollanda yı her yönüyle yakından tanıyan ve hala da tamamen kopmamış olan dostlarımızın tecrübe ve bilgilerinden yararlanmak amacıyla UETD Hollanda bir çalışma grubu oluşturdu. Ve elli yıl sonra oluşturulan Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığında gerçekleştirdiğimiz, Umuda Yolculuğun 50. Yılında Göç Türkler Çalıştayı da burada ifade etememiz gereken bir başka gelişmeydi. Yaklaşık bin kişinin eline ulaşan davetiye, çalıştaya gösterilen yoğun ilgi, salonun dolmasıyla geri gönderilen katılımcılar, Göç ün Türkiye de ne kadar ilgi gördüğüne işaret ediyordu. Programın yemek saatine denk gelmesine rağmen çok farklı bir katılımcı kitlesinin programın sonuna kadar konuya ilgi göstermesi artık Ankara nın Avrupalı Türklere nasıl baktığının da bir gösteriydi. Çalıştayda, artık Almancı, Gurbetçi yerine, Avrupa Birliğine Üçüncü Köprü: Avrupalı Türkler, Avrupa Türkleri: Sosyal Sermaye ve Kültürel Kimlik, Avrupaya Göçün 50. yılında zihniyet transferleri, Türkiyenin Kamu Diplomasisi açısından Avrupa Türkleri diye bahsediliyordu Avrupalı Türklerden. Evet Ankara ziyaretimiz, Yeni Türkiye nin yakından anlaşılması ve Avrupalı Türklere bakış açısının yeniden gündeme gelmesine vesile oldu. Diplomasiye ve Lobiciliğe devam edilmeli... Hollanda Başiktaşlılar Derneği nden yeni Başkonsolosa ziyaret Bir ziyaret de Isparta dan ROTTERDAM,- Görev süresini tamamlayan Rotterdam Başkonsolosumuz Esen Altuğ un yerine atanan Toğan Oral ıya ilk ziyaret, Hollanda Beşilktaşlılar Derneği tarafından yapıldı. Çiçeği burnunda Başkonsolos da ayağının tozuyla bu anlamlı ve önemli ziyareti iyi değerlendirdi. Hollanda Beşiktaşlılar Derneği olarak bugüne kadar yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Başkan Aykut Torunoğulları, Sporu bu kadar seven ve yakından ilgilenen bir Başkonsolosumuzun varlığı bizleri çok mutlu etti dedi ve Başkonsolosumuz Toğan Oral ı yapılacak olan organizasyonlar ve etkinliklere peşinen davet etti. Başkan Aykut Torunoğulları nın yanında, Asbaşkan Coşkun Anez, Genel Sekreter Şiho Perkgöz, Muhasip Vahiddin Acıöz, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Abacı,Yönetim kurulu üyesi Mehmet Abacı ve Denetleme Kurulu Başkanı İbrahim Atilla dan oluşan heyet, Başkonsolosumuza BJK nin 100. yıl Forması, BJK atkısı ve rozeti hediye ettiler. Öte yandan, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Hollanda ya gelen Isparta Ticaret Borsası Başkanı Ahmet Adar ve beraberindeki heyet de, Roterdam Başkonsolosluğumuzu ziyaret etti. Başkonsolos Toğan Oral, Din Ateşesi İsmail Hilmi ve Ticaret Ateşesi Tuğba Sander ile bir araya gelen ITB Başkanı Ahmet Adar, Hollanda nın, yüz ölçümü bakımından Konya kadar bir ülke olmasına rağmen, 50 milyar dolarlık ihracat yapmasını şaşırtıcı bulduklarını belirtti. Bu konuda Isparta nın Hollanda yı örnek alması gerektiğine işaret enden Adar, Gözlemlemek, bilgi almak, ihracatımızı artırmak için buradayız dedi.

3 3 KASIM 2011 nın 2010 Ekim sayısında yayınlanan haberler Amsterdam daki Yabancılar Kliniği yöneticilerine tepki: Türkiye deki sağlık hizmetini karalayarak reklam yapıyorlar AMSTERDAM- Hollanda nın Amsterdam kentinde hizmete gireceği açıklanan ve özellikle Türkler e hizmet vereceği belirtilen Yabancı Kökenliler Kliniği, gerek Hollanda ve gerekse Türkiye deki hastanelerden büyük tepki gördü. Çocuk Doktoru Şükrü Genco nun inisiyatifi ile kurulacak olan klniğe Vatan Kliniği adı verilecek. Klinik hakkında yapılan radyo, televizyon ve gazete haberlerinde, Hollanda daki hastanelerden memnun olmayan hastaların bu klinikte daha iyi bir şekilde bakıma alınacakları belirtilirken, Türkiye de verilmekte olan sağlık hizmetleri de karalanıyor. Türkiye de hastalara çok fazla ilaç verildiği ve gereksiz ameliyatlar yapıldığı iddiaları gerek Hollanda daki ve gerekse Türkiye deki sağlık kuruluşları tarafından şiddetle kınandı. Medisch Centrum Haaglanden direktörü Willem Geerlings televizyonda yapılan canlı yayına katılarak iddiarı şiddetle kınadı. Willem Geerlings, açılacak olan kiliniğin reklamı için Hollanda ve Türkiye deki hastanelere dil uzatılmasının yakışık almayan bir durum olduğunu belirtti. Konuyla ilgili olarak bilgilerine başvurduğumuz, Agis Türkiye nin Genel Müdürü Savaş Avcı, açılması düşünülen kliniğe Agis in finansörlük yapacağına dair iddiaları ret etti. Avcı, bu konuda Agis ile yapılan hiçbir sözleşmenin olmadığını ve verilmiş bir söz de bulunmadığını belirtti. Girişimciler ile sadece fikir alışverişi yapılan görüşmeler olduğunu sözlerine ekleyen Avcı, Hollanda medyasında yayınlanan bazı verilerin de yanlış olduğunu söyledi. Agis in desteği ile açılacağı belirtien klinik hakkında, ve Türkiye de hizmet veren hastaneler hakkındaki olumsuz iddialar konusunda bilgilerine baş vurduğumuz, Agis in İstanbul daki Hizmet Merkezi nin doktoru Bülent Göker, konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: Türkiye tıp alanında profesyonel hizmet anlayışı ve modern imkânlarıyla uluslararası arenada ön plana çıkıyor. Sağlık alanında uluslararası bir derecelendirme kuruluşu olan Joint Commission International - JCI tarafından yapılan değerlendirmeler bu durumu teyit ediyor yılı itibariyle Türkiye de toplam 39 hastane ve sağlık merkezi JCI akreditasyon sertifikası aldı ve Türkiye de geçerli tek sağlık sigortası olan Agis, Türkiye de JCI belgesine sahip tüm kurumlarla anlaşma sağladı. Türkiye de sağlık sektörünün ve Agis in başarısını neye borçluyuz? Öncelikle Türkiye de sağlık hizmetleri, modern tesislerde, teknolojik metotlarla, hızlı teşhis ve tedavi güvencesiyle, hijyenik koşullarda, kaliteli hizmet anlayışıyla ve uygun fiyatlarda uygulanıyor. Kendinizi güvenle emanet edebileceğiniz Türk doktorları, dünya tıp literatürüne geçen önemli buluşlara imza attılar. Teşhis ve tedavideki güvenirlikleri dünyada saygıyla kabul ediliyor. Böylelikle Agis üyeleri Türkiye de Agis in anlaşmalı olduğu 370 kurumda en iyi, en yeni ve en güvenilir sağlık hizmetini alabilirler. Üstelik Agis üyesi olmanın ayrıcalığı olarak, sağlıklarına kavuşmak için beklemeleri gerekmez, müracaat ettikleri andan itibaren randevuları alınır ve Türkiye ye ayak bastıklarında teşhis ve tedavilerine başlanır yılından bu yana, Agis in Türkiye de üyelerine sunduğu bu ayrıcalıklı hizmet anlayışından Hollandalı ve Türk kişi yararlandı. Agis üyeleri Türkiye de, acil ve gerekli tedaviler, tıbbi danışmanlık, ikinci görüş, planlı tedaviler, diş tedavileri, diyaliz, ilaç, hasta transferi, sünnet ve termal tedavileri karşılayan tek sigorta şirketine üye olmanın ayrıcalığını yaşadılar. Agis Hollandalı ve Türk doktorlar arasında köprü vazifesi görmektedir. Agis üyeleri Hollanda daki uzman hekimlerden aldıkları raporla Türkiye ye gelmekte ve Türkiye nin en iyi hastanelerinde en iyi hekimlerce tedavileri yapılmakta ve Hollanda ya döndüklerinde tedavileri sürdürülmektedir bunun adı planlı tedavidir. Agis in bir diğer hizmet alanı ise Hollanda da emekli olmuş ve zamanının büyük bölümünü Türkiye de geçiren gerek Hollandalı gerek Türk 50 yaşüstü üyelerimizdir. Tedavi sürekli olmalıdır ve kesilemez, kronik rahatsızlıkları olan üyelerimizde Türkiye de iken tüm tıbbi ihtiyaçları karşılanır bu zaten koruyucu hekimliğin ayrılamaz bir parçasıdır. Agis Türkiye de bilindiği üzere eczanelerlede anlaşmalıdır ve hastalarımız uzman hekimlerin hastalıkları ile ilgili yazdıkları ilaçları, tedavi süreleri dikkate alınarak ve Hollanda kuralları çerçevesinde temin etmektedirler. Reçetesiz ve tedavi dışı ilaç alımı Agis için geçerli bir konu değildir. Agis üyelerine uygulanan anketler % 98 oranında müşteri memnuniyetini göstermektedir. Bu sonuçlar Agis i gururlandırmakta ve üyelerimize hep daha iyi hizmet vermek için motive etmektedir. Üyelerine her zaman ihtiyacı olanı sunan Agis, yıllar içerisinde Türk kökenli üye sayısını 40 binden 100.bine çıkarmıştır. Agis in bu başarısındaki sırrı, diğer faktörlerle beraber, özellikle 50 yi aşkın çalışanının özverisi ve alın terine, her vakayı sahiplenen ve her sigortalımıza kendi yakını gibi davranan uzman hekimlerine, hemşirelerine ve sağlık profesyonellerine bağlıdır. Agis Türkiye Hizmet Merkezi, Hollandacayı anadili olarak konuşan çalışanlarıyla binlerce Hollandalı turiste tatilleri boyunca yol gösterici olmakta, şefkat elini müşteri odaklı yaklaşımıyla her zaman sunmaktadır. Gereğinde tedavi Türkiye de başlamakta ve yapılan transferlerle hasta Hollanda daki hastaneye kadar transfer edilmektedir. Türkiye de tatildeyken Agis üyeleri yalnızca eğlenmeyi düşünürler çünkü bilirler ki Agis her yerde yanlarındadır. Agis, üyelerinden gelen her bir şikâyeti değerlendirir, sonuçlar aylık, yıllık ve uzun vadede 3 er 5 er yıllık olarak takip edilir ve gerekli düzenlemeler ve iyileştirmeler yapılır. Değiştirilemeyen sorunlar karşısında kurum ile sözleşmesini iptal eder. Çünkü Agis, üyelerinin sağlığı konusunda kendini sorumlu hisseder. Sağlık sektöründe yol göstericidir yılından beri süre gelen elektif ameliyatlarda başarı oranı bilindiği üzere %100 dür. Üyelerimiz yalnız akredite hastanelerde opere olmakta ve sonuçlar yakinen takip edilmektedir. Mortalite ve Morbidite 0 olarak ölçülmüştür. Gazetecilik etiğinde Pire için yorgan yakılmalı Değerli Okurlarım, İlhan KARAÇAY yazdı ilhan@karacay.nl Her meslek branşında yapılanların etik olması gerekir. Etiklik için çok şey feda edilmelidir. Gazetecilik etiğinde, Pire için yorgan da yakılmalı dır. İşte ben, gazetecilik etiği hatırına, Pire için yorgan yakma kararı aldım. Biliyorsunuz, bu yılın mayıs ayında, sağlık konularını ele alan MEDİKAL isimli bir ek gazete vermeye başladık. MEDİKAL, okurlar tarafından çok beğenildi. Ben de 45 yıllık bir gazeteci olarak çok mutluydum. Kaderde bir sağlık dergisini yönetmek de varmış başlığı ile bu konudaki mutluluğumu dile getirmiştim. Ne yazık ki şimdi, gazetecilik etiği uğruna pire için yorgan yakıyorum ve çok sevdiğim, gururlandığım bu yayın organının Genel Yayın Yönetmenliği nden ayrılmak durumundayım. Etik uğruna neden pire için yorgan yaktığımı anlatmak durumundayım. ile birlikte ek olarak verdiğimiz 24 sayfalık MEDİKAL ın son sayısında, VATAN KLİNİK ve sahibi Şükrü Genco ile ilgili yorum ve ilanlar var. MEDİKAL ın Hollandaca Haberlerden Sorumlusu olan Jennifer, yayından önce bana bir mesaj geçti. Şükrü Genco nun MEDİKAL a yorum yazacağını ve bunu kendi sütunumda da duyurmamı isteyen Jennifer e, Bu adam ve klinikle ilgili olarak bir süre önce çok negatif yayın yaptık. Bu konuyu şimdilik buzdolabına kaldırsak ve sonra bir karar verirsek iyi olur dedim. Kliniek voor allochtonen in Amsterdam In Amsterdam opent volgende maand de eerste allochtonenkliniek in Nederland. De nieuwe kliniek richt zich op allochtone patiënten die ontevreden zijn over de Nederlandse gezondheidszorg. Initiatief - De kliniek is een initiatief van zorgverzekeraar Agis, die elk jaar meer allochtone (voornamelijk Turkse) patiënten in Turkije medische hulp ziet zoeken Volgens een opgave van Agis gingen in 2009 ruim Turken in de zomervakantie naar een Turks ziekenhuis. Een aantal van deze patiënten vertelt vanavond in Nieuwsuur dat ze de behandeling in Turkije prettiger vinden omdat ze geen vertrouwen hebben in een Nederlandse dokter of omdat ze graag in hun eigen taal behandeld willen worden. Afremmen - Agis financiert de nieuwe kliniek, omdat de verzekeraar de steeds grotere stroom van patiënten naar Turkije wil afremmen. De zorg in Turkije is nu nog goedkoper, maar het prijsverschil met Nederland wordt steeds kleiner. Volgens Sukru Genco, kinderarts in Amsterdam en mede-oprichter van de Vatam kliniek, worden patiënten in Turkije vaak onnodig behandeld. Ook zouden soms onnodige operaties worden uitgevoerd. Wantrouwen - Willem Geerlings, directeur van het Medisch Centrum Haaglanden, is niet erg gelukkig met het initiatief. Hij erkent de problematiek, maar denkt dat het gebrek aan vertrouwen van allochtone patiënten in de Nederlandse gezondheidszorg kan worden weggenomen. Geerlings pleit ervoor dat allochtone artsen gewoon in de reguliere Nederlandse ziekenhuizen werken en niet in speciale klinieken voor allochtone patiënten. İlhan Karaçay ın Ekim 2010 daki eleştirisi : Türk kliniği ve Agis Jennifer, Hollandaca yazılardan sorumlu olduğu gibi, aynı zamanda MEDİKAL ın hissedarı konumunda. Jennifer, Şükrü Genco ve Vatan Klinik hakkında çıkan haberlerin yanlış olduğunu savunan ikinci bir mesaj geçince, ben de Sen Hollandacalardan sorumlusun, ne istersen yap dedim ve MEDİKAL daki Genel Yayın Yönetmenliği pozisyonumu da gözden geçireceğimi belirttim. Daha sonra, 2010 nun ekim ayında Vatan Kliniği ve Şükrü Genco hakkında yazılanlara bir göz attım. Tabii ki Hollanda medyasını da gözden geçirdim. Hani bir deyim vardır; Neler varmış neler, ıspanaklı köfteler. Vallahi, Sükrü Genco için yazılanları görünce ben bu deyimi içimden değil, haykırarak seslendirdim. Bu nedenle, gazetecilik etiğine yakışmayacağı için, Yorgan için pire yaktım ve MEDİKAL ın Genel Yönetmenliğini bırakma kararı aldım. MEDİKAL deki arkadaşların bu yayını başarı ile sürdürmelerini diliyorum. Ama, bu konudaki haklılığımı ortaya sermek için de, ekim ayında da yayınlanan Türkçe ve Hollandaca haberleri altta sıralıyorum. Beni o zaman kızdıran, Şükrü Genco nun, Türkiye deki sağlık hizmetlerini ve hastaneleri kötüleyerek rant elde etmek istemesiydi. Şayet Şükrü bey, bugüne kadar söylemediği, O zaman yanlış yazılmış veya Benim söylediklerim çarpıtılmıştı derse, kendisine saygı duyacağım ve yapmam gerekeni yaparım. Takdir sizlerindir. Hoşçakalın!!! Duayenin Gözüyle Nieuwe Amsterdamse kliniek voor allochtonen De eerste polikliniek voor allochtone patiënten gaat op 1 oktober maand open aan de Pieter Calandlaan in Amsterdam-West. Vatan, zoals de kliniek heet, is opgericht door zes artsen van Turkse afkomst en richt zich vooral op de eerste generatie allochtonen. We hopen dat Marokkaanse artsen zich aansluiten, zegt kinderarts Sukru Genco van Vatan, dat in het Turks thuisland betekent. Autochtone patiënten ook welkom. Patiënten worden alleen geholpen met een verwijsbrief van huisarts of specialist. De consultser worden geen medische handelingen verricht - worden net als bij regulier artsenbezoek in rekening gebracht bij de zorgverzekeraar. Genco verwacht dat zijn kliniek over tien jaar niet meer nodig is. ik hoop dat jongere generaties dan beter de weg vinden in de Nederlandse gezondheidszorg. Hij beseft dat Vatan ingaat tegen het huidige politieke klimaat. In ziekenhuizen zijn folders en voorlichting in een vreemde taal geschrapt. Men moet zich maar aanpassen. Bij de eerste generatie is dat faliekant mislukt. Uit onvrede met de Nederlandse gezondheidszorg bezoeken veel Turken - zorgverzekeraar Agis schat per jaar - artsen in Turkije. Ze worden overbehandeld of soms verkeerd. Ze komen terug met foto s, scans en zakken vol met medicijnen die ze niet durven te gebruiken, aldus Genco. Vatan kan kosten en ziekteduur besparen. Deze mensen betalen belasting en ziektekostenpremies. Ze leven elf maanden per jaar hier en behoren goed te worden geholpen. Volgens Genco zou negentig procent van de Turken die zich nu in Turkije laten behandelen, voor een behandeling in Nederland kiezen als er een kliniek als Vatan zou zijn. (ROB ROMBOUTS) Sağlık sorunu her toplum için çok önemlidir. Bu nedenle hükümetler sağlık hizmetleri için çalışmalarını bu konuda yoğunlaştırmışlardır. Hollanda da Agis kuruluşu, Türkiye de verdiği sağlık hizmeti nedeniyle Türkler için çok önemlidir. Bu kuruluşun Türkiye de yaşlılara vermek istediği hizmet gündemdedir. Ama ne var ki, başta Wilders in partisi olmak üzere VVD ve diğer partiler de, Türkiye de verilmesi düşünülen bu hizmet için harcanacak paranın Türkiye ye gidecek olmasından rahatsız oldular. Bu konuda Hollanda medyasında çok büyük yaygara koparıldı. Ne var ki, aynı Hollanda da bir Türk kliniği açılacağına dair haberi ve bu habere tepkileri gazetemizde okumuşsunuzdur. Birkaç gözüaçık, Hollanda da Türk toplumu için bir klinik açılması için girişimde bulunmuş. Bu kişilere göre, Türkiye de sağlık hizmetleri iyi değilmiş. Doktorlar boş yere ameliyat yapıyorlarmış ve bolca da ilaç veriyorlarmış. Bu gerekçe ile Amsterdam da özel bir klinik açmak isteyenler Türkiye aleyhine beyanatlar vererek destek aradılar. Bu ara, Agis Sağlık Sigortası ndan da destekaldıklarını söylediler. Agis bu iddiayı yalanladı ve bu konuda hiçbir sözleşme yapılmadığını açıkladı. İyi de, Türkiye de sağlık hizmetleri için harcanan paranın peşine düşen politikacılar, Hollanda da açılması düşünülen Türk kliniğine neden karşı çıkmadılar? Nedeni gayet açık. Para Hollanda da kalacak. Türkiye deki sağlık hizmetlerini karalayarak kendi menfaatleri için yalan söyleyenler tabii ki aşırı milliyetçi Hollandalılar dan destek görecekler. Yapmayın beyler. Kendi menfaatiniz için Türkiye yi karalamayın. Sonuçta sizler de Türk toplumunun bir parçasısınız. Topluma yararlı olun ama birilerinin sırtına binmeden.

4 Agis ilanlar270x396.fh11 7/28/11 5:44 PM Page 3 C M Y CM MY CY CMY K

5 5 KASIM 2011 Topyekün Kurultay dedi Dünya Türk Girişimciler Kurultayı Bilgilendirme toplantılarının ilki Amsterdam da Kısa adı HOTİAD olan Hollanda Türk İşadamları Derneği nin düzenlediği bir toplantı ile gerçekleştirildi. Amsterdam Van der Valk Otelinde düzenlenen bilgilendirme toplantısına T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan başta olmak üzere, Rotterdam Başkonsolosu Toğan Oral, Deventer Başkonsolosu Nihat Erşen, HOTİAD yönetim kurulu ve üyeleri ile çok sayıda iş adamları ve basın mensupları ve siviltoplum örgütleri katıldı. Bilgilendirme toplantısının bu özel gün için Türkiye den gelen özel konuğu ise, kısa adı DEİK olan Dış Ekonomi İlişkiler Kurulu nda İcra Kurulu Başkanlığı yapan Rona Yırcalı idi. HOTİAD Başkanı ve DEİK / DTİK Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları, toplantı hakkında bilgi verirken tüm davetlileri Kasım 2011 de İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı nda yapılacak olan Türk Girişimciler Kurultayına davet etti. Torunoğulları, bu kongrede yapılacak seçimde, Avrupa Bölge Komitesi Başkanlığı için girişimcilerden yeniden destek beklediğini söyledi. Tüm davetlilerin takdirini toplayan Torunoğulları, Avrupa da yaşayan Türkler olarak, geleceğimizi garantiye almak adına, ekonomik olarak güçlü olmalıyız. Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) tarafından gerçekleşecek olan kurultayda oy kullanmak için üye olalım. Bu gibi kurultaylar bizler için bir şanstır. HOTİAD üyesi arkadaşlarımız kurultaya tam kadro katılıp, oylarını kullanmalarını rica ediyorum. dedi. Daha sonra Konuşmacı olarak kürsüye gelen DEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, kurluşundan bugüne kadar DEİK hakkında bilgiler verdi. Yırcalı konuşmasında; 25 yıllık bir geçmişe sahiptir. Türkiye de, 2002 yılında, görev yapan yabancı basın mensubu sayısı sadece 36 olmasına rağmen bu rakam 2011 yılında 265 dir. 72 ülkeden, 1800 Türk girişimciyi bünyesinde barındıran Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) olarak Dünya Türk Girişimciler Kurultayı nın Avrupa tanıtım startına Amsterdam dan başladık. Sırasıyla Frankfurt, Brüksel, Paris, Londra da bu tanıtımlara devam edeceğiz Kasım 2011 tarihlerinde İstanbul da gerçekleşecek olan ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve ilgili bakanların da katılacağı kurultayımıza bütün girişimcilerimizi davet ediyoruz. şeklinde çağrıda bulundu. T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan ise konuşmasında, başta Turgut Torunoğulları olmak üzere, HOTİAD ın çalışmalarının takdire şayan olduğunu belirterek, 2012 yılında Türkiye-Hollanda ilişkilerinin 400. Yılı etkinlikerine dikkate çekti. Doğan; Hollanda ile ilişkilerimiz her geçen yıl artış kaydediyor. Ticaret hacmimiz 20 milyar dolar civarındadır senesinde bu rakam 6.1 milyar dolarlık karşılıklı ticaret gerçekletirilmiş durumda Hollanda şirketi Türkiye de iş yapmaktadır yılı Hollanda Türkiye arasındaki ilişkilerin 400. yılına tekabül etmektedir. Bu vesile ile 2012 yılında gerçekleşecek etkinliklerde HOTİ- AD önemli programlara ev sahipliği yapacak. Dünya Türk Girişimciler Kurultayı na, Hollanda dan Türk girişimcilerimizin katılmaları son derece önemlidir. Halen DE- İK-DTİK Avrupa Bölge Komitesi Başkanı olan Turgut Torunoğulları nın tekrar aday olacağını biliyorum. Kendisine şimdiden başarılar diliyorum dedi. Daha sonra davetlilerin çeşitli soruları cevaplandırlarak bilgilendirme toplantısı son buldu. Torunoğulları nın Ankara çıkarması Dünya Türk İş Konseyi (DEİK / DTİK) Avrupa Bölge Başkanı olan Turgut Torunoğulları, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ü ziyaret etti. Dünya Türk İş Konseyi (DEİK / DTİK), Avrupa Bölge Komite Başkanı Turgut Torunoğulları, beraberinde Başkan Yardımcısı Ömer Süsli, DTİK Amerika Bölge Komitesi Başkanı Nedim Düzenli, DTİK Koord. Yard. Begüm Balaban olduğu halde, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün e bir ziyaret gerçekleştirildi. Turgut Torunoğulları, Bakan a iletilmek üzere, DTİK in beş bölgeden oluşan (Afrika-Orta Doğu-Körfez, Amerika, Asya Pasifik, Avrasya ve Avrupa) komite üyelerinin ilettikleri konulardan oluşan raporu Bakan a sunduktan sonra, komiteler adına genel konulardan kısa bir bilgilendirmede bulundu. Torunoğulları Bakan Ergün e, Hollanda da DEİK-HOTİAD işbirliğinde yapılan Aile Şirketleri Eğitim Seminerleri ile ilgili bilgi verdi.

6 KASIM Eğitim Haftası na Eski Başbakan Ruud Lubbers ve şimdiki Eğitim Bakanı Marja van Bijsterveldt katıldı EĞİTİMİN KALİTESİ, ÖĞRETMENLERİN KALİTESİNE BAĞLIDIR avro kondu. Buna karşılık 9 bin öğretmene de çıkış verilecek. Bunun sonucu olarak da sınıflardaki öğrenci sayısı çoğalacak, eğitimde kalite düşecek. Ancak şu da önemli bir gerçek ki Hollandalı öğretmenlerin büyük çoğunluğunun ders verme konusunda sorunları vardır. Biz bu konuları Eğitim müfettişlerinin raporlarından da yararlanarak TERBİYE ve TAHSİL kitabımıza yazdık. Gelinen bu aşamada velilerimizin, federasyonlarımızın ve basınımızın eğitim ve öğretim konularına ve etkinliklerine daha çok yer ayırmalı ve daha çok önem vermeliler diye düşünüyoruz. Biz bütün velilerimizle ve örgütlerimizle bu konularda birlikte çalışmaya hazırız. Çünkü bu çocuklar bizim çocuklarımız ve bunlar bizim geleceğimiz ve göz bebeğimizdir. Başarılı bir çocuk ancak başarılı bir eğitmle elde edilir. Hollanda Eğitim Müfettişleri, de Volkskrant gazetesinde 22 Nisan 2010 tarihinde yayımlanan teftiş raporunda, öğretmenlerin ancak yüzde 30 nun başarılı olduğunu belirtiyorlar. Geriye kalan yüzde 50 si sınıf seviyesine uygun ders veremiyor; yüzde 20 si ise ders konularını tam açıklayamıyor. Öyleyse yapılması gereken öğretmenlerin katilesini yükseltilmektir. Böylece eğitimin de kalitesi yükselmiş olacaktır. Öte yandan, toplantıya katılan eski Başbakanlardan Ruud Lubbers, Türk sivil toplum örgütlerinin eğitime gösterdikleri ilgiden çok memnun kaldığını belirtti ve Türk çocuklarının sahipsiz olmadıklarını görmek beni çok sevindirdi dedi. ROTTERDAM,- Hollanda Eğitim Haftası, Rotterdam Engelse Cafe de yapılan bir toplantı ile değerlendirildi. Eğitim, Bilim ve Kültür Bakanı Marja van Bijsterveldt in konuşmacı olarak katıldığı toplantıya, özellikle Hiristiyan Demokrat CDA Partili üst düzey yetkililer ile parti üyeleri katıldı. Katılımcılar arasında eski Başbakanlardan CDA lı Ruud Lubbers de vardı. CDA Kleurrijk Çalışma Grubu nun düzenlediği toplantıda bir konuşma yapan Eğitim Bakanı Marja van Bijsterveldt, özellikle velilerin eğitime katılımının hayati bir öneme sahip olduğunun altını çizdi. Güçlü bir ekonominin, iyi eğitim görmüş nitelikli ve kalifiye elamanlara ihtiyacı olduğunu belirten Bakan, onun için herkesin bir yüksek okulu bitirip diploma alması gerektiğinin önemini vurguladı. Bakan konuşmasına devamla, Hollandaca ve matematik derslerine çok büyük önem verilmesi gerektiğini belirtti. Çünkü bu dersler eğitimin temelidir; oksijenidir. Velilerin çocuklarının sabah kavhaltısı, uykuları ve ev ödevleri ile yakından ilgilenmeleri gerektiğini sözlerine ekleyen Bakan, eğitim ve öğretimin toplumumuz için çok önemli olduğunu bir kez daha yineledi. Toplantıya katılan Türk Danışma ve Eğitim Vakfı Başkanı (SİOT) Bekir Cebeci, Nisan ayında piyasaya çıkan TERBİYE ve TAHSİL kitabını, başta Eğitim Bakanı Marja van Bijsterveldt ile eski Başbakanlardan Ruud Lubber olmak üzere, birçok katılımcıya imzalayıp takdim etti. Eğitim Bakanı, Cebeci ye Bu kitabınızı mutlaka okuyacağım. Çünkü bunlar benim de çok önem veridğim konular, dedi. Marja van Bijsterveld bütün velilere şu çağrıda bulundu: Veliler, çocuklarının gelişiminde, eğitiminde ve öğreniminde daha çok sorumluluk almalılar ve bu sorumluluklarını yerine getirmelidirler. Çünkü veiler, çocukları için normal yapılması gereken bazı önemli işleri bile savsaklıyorlar. Şu şikayetleri sıkça öğretmenlerden duyuyorum: Çocuklar okula kahvaltı yapmadan aç karnına geliyorlar. Veliler evde çocuklarının ev ödevlerine yardımcı olmuyorlar, kitap okumuyorlar. Oysa gerek eğitim müfettişlerinin gerekse uzmanların belirttiği gibi, veli,çocuğunun eğitimi ile ne kadar fazla ilgilenirse çocuk eğitimde ve öğretimde o kadar daha fazla başarılı olmaktadır. Çünkü bir çocuğun haftada sadece bir günlük zamanı (24 saati) okulda, geriye kalan 6 günlük zamanı ise evde ailesinin yanında geçiyor. Bu durumda artık her şeyi okuldan ve öğretmen beklemiyelim. Veliler de üzerine düşen görevleri yapmalılar. Çocukların iyi beslenmeleri yanında ev ödevlerine, eğitim ve öğretimlerine yardımcı ve destek olmalılar. Nitelikli, kaliteli ve iyi bir öğretmen, eğitimdeki başarı için çok önemlidir. Onun için başarılı öğretmenlerin bonus yoluyla ödüllendirilecektir. Bekir Cebeci de Bakan a, Şayet davet ederseniz bu konuda sizinle ve memurlarınızla daha geniş bir konuşma olanağımız olur dedi. Bekir Cebeci daha sonra şunları söyledi: Sayın Bakan ın bu söylediklerine biz de aynen katılıyoruz ve destekliyoruz. Bu cümleden olarak, Türk Danışma ve Eğitim Vakfı (SİOT) olarak bugüne kadar eğitime hem önem hem de öncelik verdik. Bu konuda üç ayrı kitap çıkartıp velilerimizin hizmetine sunduk. Bu kitaplar: 1. HOLLANDA EĞİ- TİM REHBERİ, 2) ÖNCE ANA- DİLİ VE KÜLTÜRÜ EĞİTİMİ, 3) TERBİYE VE TAHSİL. Bizden hizmet istendiği zaman bunu seve seve vereceğimizi bir kez daha açıklamak istiyoruz. Sayın Eğitim Bakanının yukarıdaki açıklamasının son cümlesine, Öğretmenler Sendikası (AOB) itiraz ediyor. Biz de bu itiraza katılıyoruz. Çünkü başarılı öğretmenlere bonus vermek için bütçeye 250 milyon SUPERLAGE PRIJZEN ARGENTINA AUSTRIA BELGIUM CANADA CHILE CHINA (FIXED & MOBILE) CROATIA CZECH REPUBLIC DENMARK GERMANY GREECE HONG KONG (FIXED & MOBILE) HUNGARY Eğitimin kalitesi kesinlikle öğretmenlerin kalitesine bağlıdır. Çünkü başarılı öğretmenlerin başarılı öğrencileri olur. BELLEN NAAR DE HELE WERELD VANAF 3 CENT PER MINUUT VOOR 0,03 PER MINUUT BELT U VIA NAAR: Türkçe ve NT- 2 Hollandaca Öğretmeni, Dilbilimci & Yeminli Çevirmen Post- adres Tel. Fax IRELAND INDIA (FIXED & MOBILE) ISRAEL ITALY JAPAN LUXEMBOURG MALAYSIA MALTA MOROCCO NEW ZEALAND PERU POLAND PORTUGAL PUERTO RICO ROMANIA SINGAPORE (FIXED & MOBILE) SLOVAK REPUBLIC SLOVENIA SPAIN SWEDEN TAIWAN THAILAND (FIXED & MOBILE) TURKEY UNITED KINGDOM VENEZUELA Drs. A. Durmuş Türkçe ve NT- 2 Hollandaca Öğretmeni, Dilbilimci & Yeminli Çevirmen Post- adres Postbus 23, 6710 BA Ede Tel M Drs. A. Durmuş Fax E- mail info@taalcorrect.net Website Postbus 23, 6710 BA Ede M Vertaalbureau Taalcorrect

7 7 KASIM 2011 Gedupeerden van de Wet inburgering in eigen land let op! PORTRE Zeynep MENGİ Hollandalı Türkler çağrı merkezi için geri döndü Op 16 augustus 2011 heeft de Centrale Raad van Beroep in Utrecht bepaald dat Nederland Turkse immigranten met een verblijfsvergunning niet mag verplichten een inburgeringcursus te volgen. Deze uitspraak heeft zoals bekend voor veel beweging in de samenleving gezorgd. Een van de meest recente ontwikkelingen als gevolg van deze uitspraak van de Centrale Raad van Beroep is de oprichting van de stichting Inburgeringsleed Deze stichting verkondigd zich als de belangenbehartiger van alle Turkse inburgeraars die ten onrechte verplichte inburgeringkosten hebben gemaakt en geeft te kennen dat zij een groepsproces tegen de staat der Nederlanden aanhangig zal maken. Naast de geleden materiële schade zal de stichting namens de gedupeerden immateriële schade van de staat vorderen. De stichting vraagt aan alle gedupeerden die zich willen aansluiten bij dit groepsproces een bijdrage van 250,- Wij als HTIB hebben maken ons reeds sinds jaren hard voor de belangen van Turkse immigranten en hebben altijd het standpunt ingenomen dat de De Raad voor Rechtsbijstand verplichte inburgering van Turkse immigranten in strijd is met moet wederom in de buidel tas- wordt gepasseerd en de burger internationale verdragen. In het ten om voor haar eigen belang verlengde hiervan verwelkomt op te komen. Is dit nu niet juist HTIB uiteraard de totstandkoming van de stichting inbur- meent te ageren? hetgeen waartegen de stichting geringsleed, echter niet zonder kritische noot. Parallel aan deze ontwikkelingen is er thans nog een soortgelijke procedure aanhangig bij de De ideële doelstelling Drs. die A. de Durmuş stichting verkondigd in te nemen rijmt wat Türkçe HTIB ve betreft NT- 2 niet Hollandaca Rechtbank met Öğretmeni, te Rotterdam. Dilbilimci Totdat er meer duidelijkheid in deze het feit dat zij aan haar & participanten een inschrijvingsgeld van Yeminli Çevirmen zaak is roept HTIB op tot behoedzaamheid 6710 BA Ede en adviseert allen Post- adres Postbus 23, 250,- vragen. Te meer omdat Tel. deze stichting pas om in het leven M06-55 niet over te gaan tot het betalen van enig bedrag aan welke Fax geroepen is nadat de jarenlange belangenbehartiger dan ook. E- mail juridische strijd van info@taalcorrect.net juristen en belangenorganisaties, waaronder HTIB Website ook HTIB, eindelijk haar vruchten hebben afgeworpen. Aan het gevoel dat de stichting niet als geroepen komt, maar meer smaakt als mosterd na de maaltijd, zich niet ontrekken. Het feit dat er voor deelname een bedrag van 250,- gevraagd roept ook vraagtekens op bij het ideële belang van deze stichting? Het baart HTIB zorgen dat vermoeden rijst dat er naast een ideëel belang tevens een verscholen materieel belang aanwezig is bij de stichting. Voorts is er thans nog weinig inzicht in de structuur van de stichting en talloze vragen blijven thans onbeantwoord Wie zijn de oprichters?; Waar waren zij in al die jaren dat deze strijd reeds gevoerd wordt? Waarom zijn zij nu pas in actie gekomen?; Wie controleert deze stichting? Waarom wordt er inschrijfgeld gevraagd, terwijl de overheid iedere burger de mogelijkheid biedt om gebruik te maken van overheidswege gefinancierde rechtsbijstand. Vertaalbureau Taalcorrect Her tür çevirilerinizde en hızlı, en güvenilir, en kaliteli ve en ucuz tarifesiyle hizmetinizdedir!.. Xerox tarafından satın alınan Unamic/HCN, çağrı merkezi ve müşteri ilişkileri yönetimi hizmetleri sunuyor yılından beri Türkiye de faaliyet gösteren şirket, Hollandalı müşterilerine daha iyi hizmet verebilmek için orada doğup büyümüş, o dili ve kültürü iyi bilen Türkleri çağırıyor yılında teknoloji şirketi Xerox tarafından satın alınan ve Xerox un grup şirketi ACS bünyesinde çalışmalarına devam eden Unamic/HCN, Amerika, Asya ve Avrupa kıtasında yer alan operasyon merkezlerinden tüm dünyaya çağrı merkezi ve müşteri ilişkileri yönetimi hizmetleri sunuyor yılından beri de Türkiye de İstanbul ve Antalya ofislerinde faaliyet gösteriyor. Unamic/HCN nin, dünya genelinde 19 bölgede, çalışanı bulunuyor. Türkiye ofislerinde ise 350 kişi çalışıyor. Hollanda menşeili bir firma olan Unamic/HCN, Hollanda daki müşterilerinin çağrılarına cevap vermesi için Hollanda da doğup büyümüş, Hollandacayı ana dili gibi konuşan Türkleri Türkiye ye çağırıyor. Şu ana kadar Hollanda da Türkiye ye gelenlerin sayısı 25. Unamic/HCN Türkiye aralarında Samsung, Sanoma, Scarlet gibi firmaların olduğu 5 yabancı 5 lokal olmak üzere 10 müşteriye hizmet veriyor. Çağrılar daha çok Hollanda, Belçika ve Almanya dan geliyor. Ayda 50 bin Flemenkçe, 3 bin de Fransızca çağrı alıyorlar. Sosyal medya üzerinden ulaştılar Unamic/HCN, birlikte çalışacağı kişilere ulaşmak için değişik bir yöntem uygulamış. Çalışanlara sosyal medya üzerinden ulaşmışlar. Adayların kendilerine gelmelerini beklemeden onlara gitmişler. İşe alımlarımızda potansiyeller online hayatta yaşıyorlar. Biz onlara o dünyadan ulaşabiliriz diyen Unamic/HCN Türkiye Satış Direktörü İlker Tekin, (Türkiye de çalışmak) sitesi üzerinden adaylara ulaştıklarını söylüyor. Bu sitede hem Unamic/HCN Türkiye hem de Türkiye tanıtılıyor. Anasayfa yaratıldıktan sonra bu sayfayı besleyen sosyal medya araçları eklemişler. Facebook sayfası oluşturulmuş, Twitter ve Youtube hesabı açılmış. Bunun dışında yönlendirmeler de yapılmış. Mesela Facebook a Hollanda dan giriş yapıyorsanız, 18 yaş üzerindeyseniz ve bazı anahtar kelimeler olan sayfaları beğenmişseniz -İstanbul, Antalya, Türkiye-, Facebook otomatik olarak sayfanızın sağ tarafında Unamic/ HCN Türkiye nin ilanını çıkarıyor: Türkiye de çalışmak ister misiniz? Bu ilana tıkladığınızda www. werkeninturkije.com adresine yönlendiriliyor. Bunun dışında bir de MGM modeli de var. Yani members get members. Bu modelde de Unamic/HCN Türkiye de çalışanlar istihdam edilmek üzere arkadaşlarını, yakınlarını önerebiliyor. Önerdikleri kişiyle görüşme yapılıyor ve işe alınırlarsa tavsiye eden kişiye 150 Avro bonus ödeniyor. Maliyet ve genç nüfus avantajı var Unamic/HCN nin Türkiye de ofis açması ve Türkiye yi Avrupa ve Yakın Doğu ya açılan çağrı merkezi üssü olarak seçmesinin birkaç temeli olduğunu belirten Tekin, bu nedenleri şu şekilde sıralıyor: Birincisi tabii ki maliyet, Türkiye genç bir nüfusa sahip, Avrupa ya göre işsiz nitelikli genç sayısı çok fazla, hem de maliyetleri nispeten Avrupa ya göre daha düşük. Ayrıca Türkiye nin teknolojik alt yapısı, birçok Avrupa ve dünya ülkesinden ileri düzeyde, dolayısıyla çağrı merkezi sektöründe kullanılan son teknoloji çözümlerin sorunsuzca ve etkili bir şekilde kullanılabiliyor olması da Türkiye yi öne çıkaran nedenlerden biri. Avrupa da bu iş daha az nitelikli personelle yapılıyor ve istenen kalite, verim sağlanamıyor. Türkiye de çağrı merkezlerinde çalışan üniversite mezunu sayısı oldukça fazla. Ayrıca Türkiye de iş değiştirme sıklığı Avrupa ya göre daha az. Dolayısıyla yatırım yapılan çalışan kadrosu daha uzunca bir zaman şirket bünyesinde kalıyor. Diğer önemli bir faktör ise Avrupa da doğup büyümüş, Avrupa dillerine ve kültürüne sahip genç Türk nüfusunun, iş imkanları yaratıldığında Türkiye ye tersine göç yapabilme potansiyeli. Avrupa dillerini ana dili gibi konuşan genç Türk nüfusunun, hizmet verilen markanın tüketicisine uzaktan hizmet veriliyormuş hissi uyandırmadığını belirten Tekin, gerçekte hizmet mekanı çok uzakta olsa bile bunun farkedilmediğini söylüyor: Ayrıca kullanılan dilde aksan farkı olmaması da, Türkiye yi Hindistan gibi aksanlı ve sorunlu bir dille çağrı merkezi hizmeti veren ülkelerden bir kaç adım öne çıkarıyor. Avrupalı kurumsal müşterilerin çok önem verdiği bu husus, Unamic/HCN tarafından potansiyel bir fırsat olarak görülüyor. İmkanın varsa Türkiye ye git Hollanda da doğup büyümüş çağrı merkezi çalışanları kendilerini hep Türkiye de yaşamış gibi hissediyorlarmış. Başlarda aileleri, arkadaşları sıkıntı çekeceklerini, geri döneceklerini zannetmiş ama hiç de öyle olmamış. Yemen Cenik Kamış, Hollanda da doğup büyümüş, anaokulu öğretmeniymiş. Aynı zamanda okulda da yöneticilik yapıyormuş. Ailesi, arkadaşları Hollanda da. 7 Temmuz da Türkiye ye gelmiş. Geliş nedeni de eşinin Türkiye de olması. Türkiye de çalışmayı çok istiyordum. Önceleri birkaç haftalığına tatile geliyordum Türkiye ye. Şu an kalıcıyım diyen Kamış, Unamic/HCN Türkiye de çalışırken Hollanda yı bırakmadığını söylüyor: Telefonda Hollanda şirketleriyle görüşüyoruz, o kültürü yaşamaya devam ediyoruz, o dili konuşuyoruz. İşyerine geldiğinizde yine Hollanda dasınız. Sokağa çıktığınız anda ise İstanbul dasınız. 4 aydır İstanbul da olan Erdal Akkaya nın Türkiye ye gelişi de Kamış gibi evlilik nedeniyle olmuş. Daha önce o da tatiller için geliyormuş. Ailesinin bir kısmı da zaten Türkiye de yaşıyormuş. Hollanda da hem bilgisayar şirketinde hem de çağrı merkezlerinde çalışan Akkaya, bu işi de Google dan arayarak bulmuş. Berat Kaan Gül ise sadece 2 haftadır Türkiye de. Daha önce Antalya da bir otelde çalışmış. İş için ilk gelişi değil Türkiye de. Başka ülkelerde de çalışmış. Sonra Hollanda ya dönmüş. Bir lastik fabrikasında 9 ay çalışmış Hollanda da ama zor olmuş, yapamamış. Hollanda ya adapte olamamış. Ailesinin her zaman İmkanın varsa Türkiye ye git, Hollanda artık bizim için yavaş yavaş ölüyor. İş imkanları azaldı dediğini belirten Gül, tavsiyeleri dinlemiş ve Türkiye ye dönmüş. Ailesi orada yaşamaya devam ediyor. Henüz kalacak yer bulamayan Gül dayısıyla kalıyor ve Yavaş yavaş alışırız diyor. Elvan Tuğrul özel ve iş hayatını Türkiye de devam ettirmek istediği için dönmüş. 5 aydır Türkiye de. Unamic HCN yi Facebook üzerinden takip ediyormuş. İş başvurusunu da Facebook üzerinden yapmış. Daha sonra e-posta ve telefonla Türkiye ofisinin personel müdürü ile iletişime geçmiş. İstanbul da yüz yüze görüştükten sonra işe başlamış. İki kültürü bir arada yaşadıklarını belirten Tuğrul, Hollanda da özel bir Amerikan şirketinde müşteri temsilcisi olarak çalışıyormuş.

8 ams-tanitim broürü.pdf :34 C M Y CM MY CY CMY K

9 9 KASIM 2011 Branche vreest ingrijpende faillissementsgolf De reiswereld vreest een ingrijpende faillissementsgolf. De economische crisis en internet zijn de grote boosdoeners. Tot afgrijzen van branchegenoten is het bekende Gelderse ANVR Reisburo Nijenhuis, opgericht in 1968, gisteren failliet gegaan. Maar er geldt ook: de een zijn dood is de ander zijn brood, omdat de spoeling steeds dunner wordt. Het aantal zelfstandige reiswinkels in het straatbeeld neemt in rap tempo af door faillissementen en fusies. Afgelopen jaren zijn vele tientallen reisbureaus over de kop gegaan, omdat zij de moordende prijsconcurrentie en de leegloop in winkels niet langer kunnen volhouden. De verwachting is dat er nog vele zullen volgen. Onvermijdbaar Die trend is al langer ingezet. Het is onvermijdbaar, zegt topman Steven van der Heijden van marktleider TUI Nederland. Alleen heel goede lokale reisbureaus met bekende websites alsmede sterke landelijke ketens en eigen servicepunten van grote reisconcerns hebben bestaansrecht. Daarnaast zijn mobiele reisadviseurs-aan-huis in opkomst. Directeur Erik Jan Reuver van het Garantiefonds, dat vooruitbetaalde reissommen bij SGR-leden waarborgt, zit bovenop frauduleuze praktijken. We maken vaak mee dat er misbruik wordt gemaakt van onze garantieregeling, bijvoorbeeld door consumentengeld net S E D A T İŞTE REFERANSLARIMIZ: Ç A K IR ZAANDAM DA YENİ YERİNDE HİZMETİNİZDE. Zaandam da 30 yıldır hizmet veren firmamız, bundan böyle Ersel Yeğenoğlu yönetiminde sizlere hizmete devam edecektir. Araçlarınızın tamir ve bakım, yağ değişimi, oto elektrik ve klima tesisatlarının tamir ve bakımı, oto alarm sistemleri, kaporta ve montaj işlemlerini bilgisayar destekli teknik alt yapısı ile güvenle gerçekleştirmekteyiz. Hasarlı oto alım satım hizmetleri ile de ekonomik çözümler sunuyoruz. İL H A N K A R A Ç A Y voor een faillissement weg te sluizen. Dan grijpen we keihard in, liet Reuver gisteren aan deze krant weten. Ook bij Reisburo Nijenhuis zou het volgens hem wellicht geen zuivere koffie zijn. Dat gaan we nu haarfijn uitzoeken. Reisorganisaties hebben wettelijk een garantie- en leveringsplicht. Als een bemiddelende reisagent failliet gaat, draaien zij uiteindelijk op voor de kosten van gedupeerde reizigers. Met name kleine touroperators dreigen in die ondergang meegesleept te worden. Reuver wijst erop dat het najaar een gevaarlijke periode is, omdat dan de rekeningen van afgelopen zomer betaald moeten worden en er relatief weinig inkomsten zijn. Een teken aan de wand is dat Thomas Cook, de nummer twee in Nederland, onlangs alle meer dan honderd eigen reisbureaus heeft afgestoten. De koper is de Duitse Raiffeisenbank (RTK). Dat bevestigt nog eens de aanval van Duitse reisorganisaties op de Nederlandse markt, die een steeds groter marktaandeel veroveren. Turkse stichting wil teruggave kosten inburgering Turkse Nederlanders hebben de Stichting Inburgeringsleed opgericht. Het doel van de nieuwe stichting is het gezamenlijk claimen van de kosten die ze hebben gemaakt voor hun verplichte inburgeringsexamens in Turkije. Gedupeerden: De penningmeester van Inburgeringsleed zei dinsdag dat meer dan 1000 gedupeerden inmiddels bij de stichting hebben aangeklopt. In totaal wil zij mensen aan zich binden. De schadebedragen per persoon variëren van 1500 tot 5000 euro. De totale claim kan volgens de stichting oplopen tot 100 miljoen euro. Europees verdrag: Turken die naar Nederland willen komen, moesten de afgelopen jaren eerst een inburgeringsexamen in Turkije doen. Minister Piet Hein Donner van Binnenlandse Zaken heeft dat onlangs afgeschaft, omdat het in strijd was met een Europees verdrag. Mededeling van Ministerie van Buitenlandse Zaken Zoals u ongetwijfeld heeft vernomen, heeft de minister van Binnenlandse Zaken en Koninkrijksrelaties beslist dat op grond van het EU Associatieverdrag met Turkije personen met de Turkse nationaliteit en hun gezinsleden niet langer het basisexamen inburgering in het buitenland hoeven af te leggen. De volgende personen komen in aanmerking voor restitutie van het volledige bedrag van het examengeld: Personen met de Turkse nationaliteit en/of hun gezinsleden die op of na 16 augustus 2011 het examen hebben afgelegd; Personen met de Turkse nationaliteit en/of hun gezinsleden die voor het examen hebben betaald en nog geen examen hebben afgelegd. Indien u voldoet aan bovenstaande, Immateriële schade: Onder de kosten die de inburgeraars gaan terugeisen, zijn het inschrijfgeld voor het examen en de reiskosten om bij een Nederlandse ambassade of consulaat te komen, waar ze examen moesten doen. Daarnaast eist de stichting nog een bedrag voor immateriële schade, bijvoorbeeld omdat mensen zich door de inburgeringsplicht niet meteen bij hun huwelijkspartner in Nederland konden voegen. Hierdoor zouden zelfs huwelijken zijn gestrand. Website: De stichting legt de laatste hand aan een website waar de gedupeerden zich kunnen inschrijven. Zij brengt bij de inschrijving 250 euro administratiekosten in rekening. Tweede generatie Turken gaat voor huwelijkspartner uit Turkije Tekst: Kemal Rijken West-Europese Turken van de tweede generatie kiezen vaak voor een huwelijkspartner uit Turkije en houden er een traditioneler seksepatroon op na. Toch verschillen ze per land van elkaar. Dit blijkt uit een onderzoek van demograaf Doreen Huschek van de Vrije Universiteit. Ze bekeek de manier waarop de tweede generatie Turken relaties aangaan en waarop zij hun keuzes baseren. Het beleid van landen heeft grote invloed op hun gezinslevens. Tweede generatie Turken zijn beïnvloed door het beleid van het land en passen hun gedrag aan zodat ze vergelijkbaar zijn met de autochtone bevolking, meent Huschek. In Duitsland, waar de autochtone bevolking er vergeleken met andere West-Europese landen een traditioneler sekserolpatroon op nahoudt, heeft de Turkse tweede generatie ook de meest traditionele waarden vergelijken met hun generatiegenoten in andere Europese landen. Tegenover de traditionele Duitse Turken staan de Zweedse Turken. Huschek: De Turkse tweede generatie in Zweden vertoont evenals de autochtone Zweedse bevolking het meest egalitaire gedrag tussen man en vrouw. De demograaf deed onderzoek naar Europese Turken in zeven landen en dertien steden. Ze kreeg een duidelijker beeld van de manier waarop de tweede generatie keuzes maakt op het gebied van relaties. Een belangrijke factor is het immigratie- en integratiebeleid van de landen. In landen met een strenger beleid op het gebied van huwelijksmigratie, vindt de tweede generatie gemiddeld later een partner om mee te trouwen. Dit is het geval in Duitsland, Zwitserland en Frankrijk. In landen met een minder steng beleid trouwt deze generatie jonger. Dit gebeurt met name in Nederland, België, Zweden en Oostenrijk. Toch concludeert Huschek dat Turken van de tweede generatie in alle zeven landen over het algemeen kiezen voor een huwelijkskandidaat uit het land van hun ouders. dient u z.s.m. (doch niet later dan 1 april 2012) een verzoek om restitutie in te dienen. U doet dit door middel van het invullen van het restitutieformulier dat staat op de website van het ministerie van Buitenlandse Zaken minbuza.nl/nl/producten_en_diensten/burgerzaken/basisexamen_inburgering_in_het_buitenland/ Formulier/Restitutie_examengeld Na ontvangst van het volledig ingevulde formulier wordt uw verzoek in behandeling genomen en zal het volledige bedrag van 350,-- worden teruggestort. Het zal ongeveer 6 weken duren voordat het bedrag op uw rekening is bijgeschreven. Mocht u niet in aanmerking komen voor restitutie wordt u geïnformeerd. Indien u al een restitutieformulier heeft ingediend kunt u deze brief als niet verzonden beschouwen. A L İ Y A V U Z E&E Autotechniek, Gerrit Kiststraat 13, 1506 SZ te Zaandam, Tel: , Fax: , info@eeautotechniek.nl Rabobank: , KvK: , BTW.nr B02.730

10 KASIM Mülteci Yurtları Yönetim Kurulu Başkanı Nurten Albayrak azledildi Nurten Albayrak wordt slapend rijk Het gaat helemaal mis bij het COA. Zoals wij al eerder berichtten blijkt het daar een enorme rotzooi te zijn, onder andere doordat Nurten Albayrak - inderdaad, het nichtje van - een waar schrikbewind voert. Hoewel je zou denken dat dit soort klachten en kritiek repurcussies hebben voor Albayrak is niets minder waar: het COA maakt haar slapend rijk. In de periode is haar salaris namelijk gestegen met meer dan 170%. Ja, dat leest u goed: de dame die door iedereen als een despoot wordt beschouwd is er in vijf jaar tijd in geslaagd haar inkomen bijna te verdriedubbelen. In 2004 moest Albayrak het nog met grofweg een ton doen. Beetje magertjes, natuurlijk, zeker voor een zonnekoningin, nietwaar? En dus heeft ze daar iets aan gedaan. In 2009 verdiende ze maar liefst euro. Ze zal wel denken: We zijn er nog niet helemaal, maar dit gaat de goede kant op! Minister Gerd Leers heeft een onderzoek ingesteld naar de bedrijfscultuur bij het Centraal Orgaan opvang Asielzoekers. Dat is hartstikke leuk hoor, maar wat echt nodig is, is een onderzoek naar de handel en wandel van mevrouw Albayrak. Waarom krijgt ze zo n hoog salaris terwijl ze uw en mijn belastinggeld ook al op andere manieren verspilt? Was het werkelijk noodzakelijk voor deze dame om een Audi A8 te bestellen - op kosten van de belastingbetaler natuurlijk? Hoe is men in godsnaam tot dit belachelijk hoge salaris gekomen? Als Albayrak graag rijk wil worden moet ze de overstap maar maken naar de privesector. Ze zit dan in ieder geval helemaal verkeerd in de publieke sector; dit is belastinggeld - geld dat u en ik hebben verdiend, dat zomaar weggegooid en verspild wordt. Leers wil Albayraks salaris verlagen tot onder de Balkenendenorm. Dat is een leuk begin... maar niet eens bijna voldoende. Deze vrouw hoeft helemaal geen euro (wat de norm is, op dit moment) te verdienen. Als ze terug gezet wordt naar een ton mag ze zich in haar handjes knijpen en de belastingbetaler dankbaar zijn. LAHEY,- Geçmişte, çeşitli kuruluşlar aracılığı ile etkinlikler düzenlemiş olan Nihal Doğan ın yapmış olduğu yolsuzluklarla çalkalanmış olan Hollanda, şimdi bir başka Türk kadınına yakıştırılan iddialarla çalkalanıyor. Yolsuzlukları mahkemelerce saptanan ve hüküm giyen Zübük lakaplı Nihal Doğan gibi olmasa da, Mülteci Yurtları Yönetim Kurulu Başkanı olan Nurten Albayrak hakkındaki ıddialar da, Türkler i rencide edecek boyutta. Maaşının yüksekliği, yönetimdeki sorumsuzluğu ve diktatörlüğü iddialarıyla Hollanda nın gündemine oturan Nurten Albayrak görevinden aciliyetle alındı. Bir süre önce, Hollanda televizyonu NOS, Nurten Albayrak ı, Başbakan Mark Rutte den 90 bin euro fazla ücret aldığı iddiası ve görevini kötüye kullanmak suçlamasıyla gündeme taşımıştı. İddialara göre, Albayrak maaşı konusunda bugüe kadar çesıtli mercilere hep yanlış bilgi vermiş. Başkanlığını yaptığı COA kurumuna ait bütçeyi gerekli yerlerde kullanmamış ve abartılı harcamalar yapmış. Albayrak, kurumdaki üst düzey yöneticiler ile diğer personele illalah dedirtecek kadar diktatörce davranmış. Yıllık 273 bin euro maaş almakla eleştirilen ve Meclis in hakkında soruşturma başlattığı Albayrak şimdilik suskun kalıyor. Konu hakkında kısa bir açıklama yapan Göç ve Mülteci Bakanı Gerd Leers, soruşturmanın devam ettiğine vurgu yaparak Suçlamalar hakkında şu anda bir şey söylemek doğru olmaz. Araştırma ve inceleme için bağımsız bir kurul görevlendirildi. Sonucu beklemek lazım dedi. Hollanda da ikinci bir Nihal Doğan mı? Hollanda da ülkenin önde gelen siyasetçileri arasında yer almayı başaran İşçi Partili (PvdA) Nebahat Albayrak ın yakın derecede akrabası olan Nurten Albayrak hakkındaki soruşturmanın nasıl sonuçlanacağı merakla bekleniyor. Hollanda medyası Nurten Albayrak ı yerden yere vuran haber ve yorumlarla dolu. İşte Hollanda medyasından Albayrak hakkındaki haber ve yorumlardan bir demet: COA-directeur Albayrak op non-actief gesteld AMSTERDAM - Bestuursvoorzitter Nurten Albayrak van het Centraal Orgaan opvang Asielzoekers (COA) is op non-actief gesteld. Het personeel van COA is hierover dinsdag ingelicht tijdens een bijeenkomst in het hoofdkantoor in Rijswijk. Volgens personeelsleden is er geen reden aangegeven waarom Albayrak op non-actief is gesteld. Albayrak zou verkeerde informatie over haar inkomen hebben gegeven, meldt de NOS. De bestuurster kwam vorige week in opspraak, nadat COA-medewerkers in de media anoniem hun beklag deden over haar. Ze zou de sfeer verzieken, te veel geld verdienen, niet naar de mensen in het veld luisteren en zo geld verkwanselen, onder meer aan niet bestede opvangplekken. Minister Gerd Leers (Immigratie en Asiel) zei een week geleden dat hij het naadje van de kous wilde weten over de vermeende misstanden. Hij De in opspraak geraakte bestuursvoorzitter van het Centraal Orgaan Opvang Asielzoekers (COA), Nurten Albayrak, is op nonactief gezet. Dat werd zojuist bekendgemaakt op een personeelsbijeenkomst. De reden hiervoor is dat Albayrak verkeerde informatie aanleverde over haar inkomen. De bestuursvoorzitter kwam twee weken geleden onder vuur te liggen, nadat medewerkers anoniem hun beklag hadden gedaan over haar autoritaire werkwijze. Vorige week verlaagde minister Leers nog het salaris van Albayrak tot de balkenendenorm van euro. Daarvoor had ze een salaris van euro op jaarbasis. Hoewel er volgens de medewerkers sprake was van een verziekte sfeer op de werkvloer, genoot Albayrak ook nog veel steun in haar eigen organisatie. Zo verklaarden zeven van haar directeuren vorige week nog vierkant achter hun zei toen dat de bezoldiging onder de balkenendenorm zou komen. Het ministerie is opdrachtgever van het COA, dat verder zelfstandig opereert. De directeur is de afgelopen jaren steeds meer gaan verdienen. In 2004 verdiende Albayrak nog een ton. In 2005 was dat euro, en in 2009 bedroeg haar salaris euro. Verkeerde informatie Albayrak, een nichtje van PvdA-Kamerlid Nebahat Albayrak, heeft verkeerde informatie aangeleverd over haar inkomen, meldt de NOS. Volgens personeelsleden is er geen reden aangegeven waarom Albayrak op non-actief is gesteld. Twee weken geleden ontstond ophef over Albayrak. Medewerkers beschuldigen haar ervan dat ze de sfeer verziekt, boven de Balkenende-norm verdient, niet naar haar personeel luistert en zo geld verkwanselt. bestuursvoorzitter en het door haar gevoerde beleid te staan. Albayrak, die lid is van de VVD, liet eerder weten zich niet in de kritiek te herkennen. Volgens haar waren bij het COA zelf nooit klachten binnengekomen over haar functioneren. Het COA maakte vorige week ook bekend de komende tijd honderden banen te schrappen. Het topsalaris van COA-directeur Albayrak heeft tot felle reacties geleid. Op Telegraaf.nl spreken honderden mensen schande van het exhorbitante bedrag dat Nurten Albayrak de afgelopen jaren op haar bankrekening mocht bijschrijven. Het is tijd voor een Quote 500 voor de overheid! Hoewel de meeste mensen de broekriem moeten aanhalen vanwege de aangekondigde bezuinigingen, is Albayrak de afgelopen jaren steeds meer gaan verdienen. In 2004 verdiende Albayrak nog een ton. In 2005 Albayrak, die de bijnaam Zonnekoningin heeft, bestelde een te dure auto en ook hoge ambtenaren gaven aan moeite te hebben met haar manier van leidinggeven. Gerd Leers wil alle feiten omtrent de misstanden bij het Centraal Orgaan opvang Asielzoeker (COA) boven water krijgen. Hij gaat gesprekken voeren met de Raad van Toezicht. De minister wil met het gesprek alle feiten boven tafel krijgen. De integriteit en doelmatigheid van deze organisatie kunnen niet ter discussie staan. De PvdA heeft een spoeddebat aangevraagd over de misstanden. Kamerlid Hans Spekman verbaast zich er naar eigen zeggen al langer over dat het COA heel veel geld vraagt per asielzoeker. Spekman (PvdA) zegt dat het geld beter besteed kan worden voor de opvang van asielzoekers met kinderen. PVV er Fritsma wil meer weten over de dure dienstauto van COA-directeur Nurten Albayrak. Omstreden COA-directeur Albayrak op non-actief was dat euro, en in 2009 bedroeg haar salaris euro. Het COA raakte onlangs in opspraak, omdat de werksfeer er compleet verziekt zou zijn. Albayrak zou er een schrikbewind voeren en wordt door medewerkers een despoot en zonnekoningin genoemd. Het salaris van de directeur wekt dan ook veel woede op. Hoe kan het in vredesnaam dat zulke salarissen überhaupt bestaan voor dergelijke functies? En waarom wordt dit klaarblijkelijk goedgekeurd door de RvC en toezichthouders?, vraagt een lezer zich af. Een ander: Pure diefstal van de belastingbetaler. Wellicht kunnen de salarissen van de mensen die hier goedkeuring aan hebben gegeven gelijk ook even worden nagetrokken. Verschillende lezers willen een toezichtsorgaan in het leven roepen dat moet optreden als waakhond voor de (top-)salarissen van overheidsmedewerkers. Het wordt tijd voor een Quote Top-500 voor de overheid!

11 11 KASIM 2011 DE ALBAYRAKS BENUTTEN ELKE KANS GESCHORSTE COA-BAZIN NURTEN NICHTJE VAN PVDA-KAMERLID NEBAHAT EN ZUS DRAMA-WETHOUDER NEZA COA-BAAS NURTEN Albayrak is geschorst. In het orgaan voor opvang van asielzoekers heeft zij een waar schrikbewind gevoerd en haar salaris was buitenproportioneel. Haar twee nichtjes Nebahat en Neza zitten als Kamerlid en ambtenaar wel keurig onder de Balkenendenorm. Het verhaal van dochters van gastarbeiders die in hun ambities tegen de grenzen van Nederland aanliepen. AMSTERDAM,- Integratie is aanpassen. Als er telgen zijn uit gastarbeidersgezinnen die dat hebben gedaan dan zijn dat wel Nebahat, Neza en Nurten, de drie Albayrak N nen. Respectievelijk Kamerlid en oudstaatssecretaris, ambtenaar en oudwethouder, oud-ambtenaar en nu geschorst bestuursvoorzitter. Vooral Nurten is helemaal ingeburgerd. Net als autochtone baantjesjagers bij een geprivatiseerde nutsvoorziening heeft zij er lustig en schaamteloos op los gegraaid. Flauw om deze lichtende voorbeelden dan tegen het licht van hun culturele achtergrond te houden. Zoals bijvoorbeeld een oud-lid van de raad van toezicht van het Centraal Orgaan opvang Asielzoekers (COA) deed over de daar nu verguisde bazin Nurten, een nicht van de zusjes Nebahat en Neza. Trendwatcher Adjiedj Bakas, de oud- COAtoezichthouder, heeft het gevoel dat mevrouw Albayrak in de fuik is gelopen waarin veel allochtone managers duikelen. Ze brengen hun cultuur mee, spelen graag de baas, begrijpen het polderlandse overlegmodel niet en zweren bij macht en status. Bakas wil er desgevraagd nu niet meer over praten. De sfeer bij het COA is verziekt, Nurten Albayrak, die geen commentaar verstrekt, is geschorst hangende een onderzoek, ook vanwege een salaris dat aanschurkt tegen tweemaal de Balkenendenorm. Onder haar leiding was de directie een duiventil van bevende managers, personeel betrad haar Kamer met knikkende knieën. Een onderzoek van het COA zelf is gisteren door minister Leers geschrapt. Op verzoek van de Kamer komt er nu een breed, onafhankelijk onderzoek. Voorlopig zit Nurten thuis. Komt dat nou alleen maar door de Turkse bagage? Topsalarissen en rammelend management bij het UWV, de Hogeschool Inholland, ziekenhuizen, universiteiten, om maar een paar voorbeelden te noemen, het is tegenwoordig aan de orde van de dag. Passen hoopopgeleide allochtonen zich aan de heersende mores aan, is het ook weer niet goed Stamhoofd Aanpassen zonder je eigenheid te vergeten, dat is wat bij de drie bekende Albayrakvrouwen zeker speelt. Het gedrag van Nurten herinnert aan de familieachtergrond, met grootvaders die stamhoofd waren, geen tegenspraak duldden. Of Nurten haar tweede nationaliteit, de Turkse, nog heeft is niet bekend. Dat is wel het geval met oudstaatssecretaris Nebahat. De kwestie leidde al bij haar aantreden, voor ze nog maar één dossier had ingezien, tot door de PPV aangestuurde commotie in de Tweede Kamer. De PvdA-politica wilde haar culturele achtergronden koesteren met die dubbele nationaliteit, al ligt haar loyaliteit bij Nederland. Dat dualisme is kenmerkend. De oudere zus van het huidige Kamerlid, Neza Albayrak verzucht in een overheidsboekje over diversiteit dat er regelmatig wordt gevraagd of zij wel goed is geïntegreerd, wel gewend is met mannen in een team te werken. Alsof ik van een andere planeet kom! Als ik in een boerka binnen zou komen, begrijp ik dat soort vragen nog wel een beetje. Maar zo zie ik er niet uit! Om verderop te verzuchten dat als je als allochtone vrouw een goede positie hebt en je bent zichtbaar, dan merkt je omgeving dat op en ben je een rolmodel. Als werkende moeder met een rolmodel zakte Neza Albayrak in 2007, na een opgaande carrière als rijksambtenaar, zwaar door het ijs. Met veel bombarie was zij in Dordrecht binnengehaald als wethouder, maar ze bleef weigeren vanuit haar woonplaats Rotterdam te verhuizen. Ze kreeg een jaar de kans, maar ze bleef maar uitstel vragen. Thuis moest zij haar toen zesjarige dochtertje en haar zieke moeder verzorgen. Ze stond er alleen voor, want ze is getrouwd met een Turkse officier (rang onbekend) die het vaderland dient en zelden thuis is. Over culturele banden gesproken, want om het Turkse leger, verwikkeld in een strijd met de Koerden, voor een dutch approach te loven, is wat al te kort door de bocht. In april 2007 had een deel van de PvdA-fractie, die haar naar Dordrecht had gehaald, vermoedelijk om de grote Turkse achterban in de Drechtstad ter wille te zijn, genoeg van Neza s voortdurende weigerachtigheid. Ze werd met overweldigende meerderheid door de gemeenteraad ontslagen. Zelf vertikte zij het die prachtige baan op te geven. Het jaartje stadsbesturen smaakte naar meer, liet zij zich, inmiddels ziek gemeld, ontvallen. Dienstauto Maar daar dachten de Dordtse PvdA en toenmalige oppositiepartij Beter voor Dordt toch anders over. Al dat op en neer rijden met een dienstauto, al vond het college van B en W dat geen probleem, maakte haar niet altijd zichtbaar in de stad. Ze was buiten kantooruren nooit in de stad te vinden, ze was in feite onzichtbaar, bromde toenmalige fractievoorzitter Hilton Weidema. Neza beet uiteindelijk van zich af. Noemde de verhuisperikelen een aanleiding om van haar af te komen. Kennelijk was zij toch niet zo n rolmodel, althans niet in die bestuursbaan. Toenmalig PvdA-burgemeester Ronald Bandell vond het allemaal erg zielig. Hij meende dat zijn wethouder door haar privéomstandigheden tegen overspannenheid aan zat en sprak van een menselijk drama. De oudere van de twee zusjes heeft niet lang van het gebruikelijke wachtgeld hoeven te leven, ze kwam al snel weer aan een baan, als ambtenaar. Bandell is nog niet van de Albayrakclan af. Sinds juli vorig jaar is de oud-burgemeester lid van de raad van toezicht van het COA. Dus verantwoordelijk voor de chaos bij s lands asielopvang en dus voor de verwachte represailles voor Nurten Albayrak. Of hij het ook nu een menselijk drama zal vinden is onduidelijk. Bandell was deze week, wegens een verblijf in het buitenland, niet voor commentaar bereikbaar. Roddelen Praten over de problemen van de dames Albayrak, zeker nu met de COAaffaire, is niet populair. Roddelen des temeer. Op allochtonenkritische internetsites gonst het van de beschuldigingen, tegen het haat zaaien aan. Vooral Nebahat Albayrak moet het ontgelden. Goeddeels gaat het om onbewezen of zelfs al weerlegde veronderstellingen en geruchten. Zoals de aantijging dat het huidige Kamerlid als staatssecretaris een omgekomen voorman van de fascistische Grijze Wolven op bezoek heeft gehad. Haar loyaliteit aan Nederland wordt er in twijfel getrokken, sommigen noemen haar een Mata Hari, aangestuurd door Turkije. Het is flauwekul, maar het circuleert hardnekkig en is dezer dagen geüpdatet om Nurten in het spionnenverhaal te weven. Gespeculeerd wordt vooral over de bakermat van de Albayraks, Sivas in CentraalTurkije. Vandaar vertrokken de vaders naar Nederland, in eerste instantie bleven de gezinnen achter, maar kwamen later over. Zo werkte de vader van Nebahat en Neza als steigerbouwer bij Shell. Vooral door de ongeletterde moeder kregen de vijf kinderen alle kans te studeren en carrière te maken. En dat deden ze. Dat gold ook voor Nurtens ouderlijk huis. Kansen grijpen in Nederland, de dames deden het met verve. Hun cv s getuigen daarvan. Zo prijken daarop bij de in 1968 geboren Nebahat studies rechten en politicologie aan de universiteiten van Leiden, Ankara en Parijs, uitmondend in banen als beleidsmedewerker Europese Zaken en later Integratiebeleid minderheden op het ministerie van Binnenlandse Zaken voordat zij in 1998 de overstap maakte naar de politiek. Tot 2007 was zij Kamerlid voor de PvdA, daarna staatssecretaris Justitie en sinds vorig jaar weer Kamerlid. Ook haar zus Neza (1965) heeft een stevige ambtelijke staat van dienst, bij de ministeries van Binnenlandse Zaken, van Veiligheid en Justitie en tegenwoordig van Financien. In al die functies vanaf 1997 was zij programmamanager Digitaal. Alleen het uitstapje naar Dordrecht beviel niet zo. Nicht Nurten (1965), met een opleiding personeel en arbeid aan de UVA, heeft eveneens een ambtelijke carrière gemaakt in de sfeer van personeelsbeleid bij onder meer de ministeries van Binnenlandse Zaken en van Volksgezondheid, Welzijn en Sport. Voor zij in 2001 bij het COA kwam, was zij nog twee jaar hoofd personeelszaken van de gemeente Dordrecht. Nog steeds hebben de Albayraks een huis in Sivas, een stad met een even roemrijke als beladen geschiedenis. Eeuwenoud, ooit de hoofdstad van de orthodoxe kerk, later een belangrijk islamitisch centrum, speerpunt van de strijd van de Koerden tegen de Turken. Bloedbaden zijn niet aan de stad voorbijgegaan, zoals in 1920 bij een rebellie van Koerden en alevieten, of meer recentelijk in 1993 bij een overval op het Madimakhotel waar de alevitische minderheid een culturele conferentie hield. Politie en brandweer keken toe toen het hotel door een uitzinnige menigte moslims in brand werd gestoken. Er vielen 37 doden, onder wie de Nederlandse studente Carina Thuijs. Maar Sivas is ook de plaats waar in 1919 Mustafa Kemal Atatürk een congres belegde, dat de basis vormde voor de huidige Turkse republiek. Ook PvdA-coryfee Nebahat Albayrak trok controverses aan, maar van een andere orde. Zoals de vraag naar haar dubbele nationaliteit, die zij niet wil opgeven om haar culturele achtergronden niet te verliezen. Als tweejarig meisje kwam zij naar Nederland, maar dat kleine stukje Turkije wilde zij niet kwijt. Uiteindelijk is de kwestie in de Kamer als een nachtkaars uitgegaan en heeft niemand het er meer over. Nog steeds is Albayrak een vooraanstaande PvdA er. Ze kwam in 1998 in de Kamer als een politiek talent en schopte het tot nummer twee op de lijst, zowel achter Wouter Bos als bij de laatste verkiezingen achter Job Cohen. Inmiddels zit ze weer in de Kamer, terug van zwangerschapsverlof.

12 KASIM UEDT HOLLANDA ve EKO AVRASYA ÖZEL EKİ Hollanda Türkleri nin sesi Ankara da yankılandı İlhan KARAÇAY gitti, gördü ve yazdı: 50. Yılında Göç Türkler, Göç ve Aidiyat Çalıştayı Hollanda Türkleri nin, ülke dışındaki sosyal, kültürel, siyasi ve sportif alandaki etkinlikleri arasında, tarihe geçecek pek çok etkinlikleri olmuştur. Ama, nın sayfalarında özel bir ek içinde işlenmiş olarak göreceğiniz ve olağanüstü diyebileceğimiz bir yeni etkinlik, tarihe gerçek anlamda altın harflerle yazılacaktır. ANKARA,- Bu yeni etkinliğin kahramanı, Hollanda da bulunduğu 25 yıllık süre içinde binlerce etkinlikte imzası olan Veyis Güngör den başkası değildir. Bu etkinlikte, Ankara da büyük organizasyonlara imza atmış olan Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği Başkanı Hikmet Eren in çok uzun parmağının olduğunu da dikkate almak lazım. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının ev sahipliğinde yapılan Umuda Yolculuğun 50. Yılında Göç Türkler Etkinliği Göç ve Aidiyat Çalıştayı olağanüstü ilgi gördü. Çalıştaya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz başta olmak üzere 45 ayrı telgraf mesajı gönderildi. UETD Hollanda ve Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği Başkanlığınca düzenlenen Göç ve Aidiyat Çalıştayı seçkin bir konuşmacı ve davetli topluluğunun katıldı. Çalıştayda Türklerin Almanya ya -bu kapsamda Avrupa ya- işçi olarak gidişinden bu tarafa 50 yıllık zaman sürecinde meydana gelen gelişmeler, sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı. Göç ve Aidiyat Çalıştayı protokol konuşmalarına, MHP Sinan Ogan, CHP Bülent Kuşoğlu AKP ise Cem Zorlu ve Ali Şahin in temsiliyeti ile katıldılar. Türkiye de Türkler in meselelerinin layıkı ile ele alınmadığından yakınan milletvekili Oğan göç olgusunun Türkler için yabancı olmadığını, Azerbeycan da 8 milyon kişiden 1 milyonunun göç etmek zorunda bırakıldığını hatırlattı. Bülent Kuşoğlu nun Allah kimseyi yerinden, yurdundan etmesin sözleri büyük alkış alırken, milletvekili Cem Zorlu da, hükümetin başta Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları müdürlüğü gibi kurumlarla önceki hükümetlere göre meseleye daha ciddi yaklaştığını savundu. Ali Şahin ise, Avrupalı Türkler hakkında bu düzeyde ve kalitede bir etkinliğin olması, Türkiye nin nerelere geldiğinin örneğini göstermektedir dedi. Protokol konuşmalarında Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı adına bir konuşma yapan Başkan Vekili Ahmet Algan, artık yurtdışındaki vatandaşlarımızın tüm sorunlarını yakından Takip eden bir kurumun olduğunu, bu kurumun çok yeni olmasına karşın, öncelikle hangi ülkede ne kadar vatandaşımızın yaşadığının ortaya konulması için yapılan çalışmanın sonuna gelindiğini söyledi. Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği Başkanı Hikmet Eren in, göç fenomeni üzerine yaptığı konuşmasında, Avrupa daki yaklaşık 5 milyon insanımızın, 50 yılda çeşitli başarılara imza attıklarını belirtti. Daha sonra söz alan UETD Hollanda başkanı Veyis Güngör, 20 yıl önce, öğrenciyken Ankara da düzenledikleri Avrupa Türkleri konulu sempozyumdan örnek vererek, o tarihlerde dönemin Meclis Başkanı olan Hüsamettin Cindoruk la görüştükleri sırada, yayınladıkları Avrupalı Türkler başlıklı kitabı gören Cindoruk un Başımıza bir de Avrupalı Türkler çıkarmayın dediğini söyleyen Güngör, artık bugün içinde bulunduğumuz binadan da anlaşılacağı üzere, Avrupa Türkleri nin artık devlet tarafından kullanıldığını görmekten sevinç duyduğunu belirtti. Ahi Evran Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Kürşad Zorlu nun başkanlığnı yaptığı çalıştaya, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Tosun Avrupalı Türklerin dini geleceği üzerine perspektifler, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.Talip Küçükcan, Avrupa Türkleri: Sosyal Sermaye ve Kültürel Kimlik, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Erdoğan, Avrupaya Göçün 50. yılında zihniyet transferleri, TÜRKSAM Göç Enstitüsü Başkanı Dr. Can Ünver Türkiyenin Kamu Diplomasisi açısından Avrupa Türkleri, USAK Sosyal Araştırmalar Uzmanı Dilek Karal Avrupa Birliği ne Üçüncü Köprü: Avrupalı Türkler ve Hollanda Göçmenler Konsorsiyumu Danışmanı Ronald Lucardie ise Türklerin Avrupa da İmajı konulu birer tebliğ sundular. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Tosun, Avrupalı Türkler in dini geleceği üzerine perspektifler üzerine yaptığı konuşmasında, Avrupa daki Türkler in din algılarının, Türkiye nin yarım asır önceki şartlarında oluşan ve kulaktan duyma yani kültürel olduğunu belirtti. Yıllar sonra din hizmetlerinin verilmeye ve organize edilmeye başladığını belirten Tosun, din hizmetlerinin yeterli olmadığını savundu. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.Talip Küçükcan Avrupa Türkleri: Sosyal Sermaye ve Kültürel Kimlik konulu konuşmasında, Avrupa`da dört milyona yakın Türk topluluğunun, yaşadıkları ülkelerin siyasal, ekonomik ve sosyal hayatlarında küçümsenemeyecek bir etki potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Küçükcan Bu potansiyel güç Avrupa Türkleri ve Türkiye lehine nasıl mobilize edilmelidir. Büyük bir toplumsal sermaye ve sosyal ağ oluşturan Avrupalı Türkler in birikimleri aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerine de olumlu yönde yansıtılabilir tesbitini yaptı. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Murat Erdoğan da Avrupa ya Göçün 50. Yılında zihniyet transferleri konulu konuşmasında, Avrupa da Türkler in kabullenilmediğini, bunu da orada yaşayan gurbetçilerin çok iyi hissettiğini ifade etti. Avrupa da yayımlanan bir karikatürde, 50 yıl önce göç eden ve birçoğu dönerci ustası olarak hizmet sektöründe çalışan Türkler in, daha önce kılıçlarla Avrupa ya giden yeniçerilere benzetildiğini anlatan Erdoğan, Bugün, Avrupa daki birçok sıkıntının kaynağında göçmenler olduğu düşünülüyor. Bu yüzden Türkiye nin Avrupa Birliğine alınmasını istemiyorlar. Orada yaşayan Türkler, Avrupalıların Türkiye nin Avrupa Birliğine alınmasını istemediklerini bildikleri için bir gün de Türksüz Avrupa istenebileceği hissine kapılıyorlar. Dolayısıyla böyle ruh hali olan toplumun oraya entegrasyonunun beklenmemesi gerekir diye düşünüyorum şeklinde konuştu. TÜRKSAM Göç Enstitüsü Başkanı Dr. Can Ünver Türkiyenin Kamu Diplomasisi açısından Avrupa Türkleri konulu konuşmasında, Türkiye nin yurtdışındaki sayıca kabarık ancak etki açısından kesinlikle arzulanan düzeyde olmayan sivil gücünü sorgulaması gerektiğine dikat çekti. Ünver, Birçok ülkedeki yurttaşlarımız geçici amaçlarla gittikleri o ülkelerde yerleşik hale gelmişler, toplumun hemen her kesiminde ve her meslek alanında etkin konumlara yükselmeye baş-

13 13 KASIM 2011 UEDT HOLLANDA ve EKO AVRASYA ÖZEL EKİ lamışlardır. Avrupa ülkelerinin birçoğunda Türk kökenli göçmen siyasetçilerin sayısı artmakta, Türk girişimcilerin yatırımlarının hacmi yükselmektedir. Artan ekonomik, siyasi ve kültürel potansiyelle artık bir Türk diasporasından söz edilir hale gelinmiştir. Böylesine önemli bir gücün yeterince etkin bir şekilde Türkiye nin devlet politikalarına müzaheret sağlayacak şekilde kanalize edilememesinin çok tatmin edici açıklaması olmadığı düşünülmektedir tesbitlerini yaptı. sosyolojik faktör olduğunun altını çizen USAK uzmanı Karal, geçmişteki işçi imajının aksine, göçmenlerin yerleştikleri ülkelerin yerleşikleri olarak ülke ekonomilerine de, işveren konumunda pek çok istihdam kapısı sağladığını vurguladı. AB nin hem bütünleşme hem de Türkiye-AB ilişkileri açısından zorlu bir süreçten geçmeye hazırlandığını belirten Karal, politik gündemin çoğu zaman gerisine düşen Avrupalı Türkler unsurunun, AB müzakere sürecini yakından destekleyeceğini vurguladı ve Türkiyeli bir Avrupa nın, AB için bir tercih olmaktan çıkıp, bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Çalıştayın son konuşmacısı, Hollanda Göçmenler Konsorsiyumu Danışmanı Ronald Lucardie, Türklerin Avrupa da tarihteki figürlerinden beslenen bir imaja sahip olduğunu belirterek, Türklerin, Müslüman oldukları için Avrupa nın asla parçası olamayacağını düşünen de var, vergisini veren, devlete katkısı olduğu yönünde olumlu düşünceye sahip olanlar da var dedi. Hollanda Göçmenler Konsorsiyumu Danışmanı Ronald Lucardie, çalıştayda yaptığı, Türkler in Avrupa da İmajı konulu sunumunda, insanlar ve toplumlar hakkındaki imaj kavramının, sübjektif bir konu olduğunu, dolayısıyla zamana, mekana, kişilere ve toplumlara göre değişebildiğini ifade etti. USAK Sosyal Araştırmalar Uzmanı Dilek Karal, Avrupa Birliği ne Üçüncü Köprü: Avrupalı Türkler konulu sunumunda, Türkiye- AB müzakereleri devam ederken, halihazırda Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan ve yaşadıkları ülkelerin yerleşikleri haline gelmiş olan milyonlarca Türk vatandaşının, AB ile ilişkilerde en önemli unsur olarak tartışmalara dahil edilmesi gerektiğinin önemine dikkat çekti. Avrupa ya yarım asırdır devam eden göçün, Türkiye-AB ilişkilerinin dönüşümünde en önemli Çalıştayda yapılan konuşmalardan sonra, katılımcıların soruları cevaplanırken bir çok katılımcı, göç ve Avrupalı Türkler üzerine görüşlerini ifade etti. Umuda Yolculuğun 50. Yılında Göç Türkler Etkinliği Göç ve Aidiyat Çalıştayı konuşmaları ve tebligleri, Doç. Murat Erdoğan ın editörlüğünde kitap halinde yayınlanacak. UETD Hollanda dan Ankara ve Aksaray Çalışma Ziyareti UETD Hollanda Genel Sekreteri Ahmet Suat Arı Ekim tarihlerinde Liberal Düşünce Topluluğu ve Aksaray Üniversitesi işbirliğiyle Güzelyurt ta yapılacak olan 2011 Liberal Düşünce Kongresi ne katılmak ve Ankara da bir dizi görüşmeler yapmak için Türkiye ye gitti. Aksaray ın Güzelyurt ilçesinde iki gün boyunca Türkiye nin farklı üniversitelerinden akademisyenler Türkiye nin güncel konularını tartışacaklar. Liberal Düşünce Topluluğu Başkanı Doç. Dr. Bican Şahin ve Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Acar ın açılış konuşmalarıyla başlayacak kongrenin ilk oturumunda Prof. Dr. Atilla Yayla ve Prof. Dr. Tanel Demirel in bildirileriyle Liberalizm Tartışmaları irdelenecek. Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Cahit Özkan, İnsan Hakları Gündemi Derneği Başkanı Orhan Kemal Cengiz ve Muhammed Özkan ın konuşmacı olarak katılacağı ikinci oturum Türkiye de Hukuk Devleti ve Adil Yargılanma Hakkı işlenecektir. Üçüncü oturumda ise Türkiye nin Siyasi Sisteminin Totaliter Dayanakları ve Görünümleri Prof. Dr. Bahadır Akın ın başkanlığında Prof. Dr. Halis Çetin, Yrd. Doç. Dr. Ali Galip Balta ve Özgür Eğitim Sen MYK üyesi Ufuk Coşkun tarafından sunulan bildirilerle tartışılacaktır. İlk gün Türkiye de Muhafazakârlık: Gerçek mi, Hayal mi? konusunun işleneceği dördüncü oturumla sona erecek. Bu oturumun başkanlığını Dr. Bengül Güngörmez üstlenirken Prof. Dr. Bedri Gencer, Doç. Dr. Fatih Duman ve Muhafazakâr Düşünce Dergisi Genel Yayın Müdürü Serhat Buhari Baytekin de konuşmacı olarak katılımcılarla düşüncelerini paylaşacaklar. Kongrenin ikinci günü Türkiye nin Anayasa Sorunu Çözülüyor Mu? sorusunun işleneceği beşinci oturumla devam edecek olup, bu oturumda Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Yrd. Doç. Dr. Kasım Karagöz ve Öz Yılmaz konuşmacı olarak Anayasa sorusuna bir cevap bulmaya çalışacaklardır. Son oturumda ise 2008 Finansal Krizi, Beklenen Kriz ve Piyasa Ekonomisi işlenecek. Konuşmacılar ise ekonomist Ünsal Çetin ve Ümit Çalık, 3H Hareketi Genel Koordinatörü Alper Akalın dan oluşacak. UETD Hollanda olarak hem Türkiye yi hem de dünyayı yakından ilgilendiren konuların işleneceği kongreye katılmak bir kazanım olacaktır. Burada edinilen tecrübeler UETD nin birikimine katkı sağlayacağı gibi, misyon geliştirmesine de faydası olacaktır.

14 KASIM Veyis Güngör, Mikail Güneş, Burhanettin Carlak, Derya Kaplan, Erdoğan Yüce, Ayben Okkalı, Ronald Lucardie, Guled Yusuf, Godefroid Nimbona ve ziyareti gazeteci olarak izleyen İlhan Karaçay dan kurulu Hollanda ekibinin Ankara görüntüleri. Avrasya Sivil Toplum Forumu İstişare Toplantısına katılan Veyis Güngör, TOGED Başkanı A. Uluyurt, Avrasya Yazarlar Birligi Başkanı Y. Deliomeroğlu, Gümüşhane Milletvekili Feramuz Üstün ile Hollanda ekibi, Ankara yı ziyaret etmekte olan Bosna Hersek Diyanet İşleri Başkanı Dr. Mustafa Ceric i ziyaret etmeyi de unutmadı. Hollanda ekibi, Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ı TBMM nde ziyaret etti. Başbakan Danışmanı ve Kırşehir milletvekili Abdullah Çalışkan a Somali Teşekkür Belgesi verildi. AK Parti Ankara Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı, Halkla İlişkiler Başkanı Salih Kapusuz u ziyaret Umuda Yolculuğun 50. Yılında Göç Türkler Etkinliği, Göç ve Aidiyat Çalıştayı nı yakından takip eden gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni İlhan Karaçay, Ankara ziyareti sırasında çok sayıda eski dost ile karşılaştı. İşte o eski dostlardan biri de, TRT de Avrupa Türkleri için yıllaca program yönetmiş olan Hasan Çakır idi. Karaçay ve Çakır buluşmalarına vesile olan toplantıyı sonuna kadar birlikte izlediler.

15 15 KASIM 2011 Umuda Yolculuğun 50. Yılında Göç Türkler Etkinliği Göç ve Aidiyat Çalıştayı nda, konuşmacı olarak Türkiye nin en ünlü göç uzmanları yer aldı. Ahi Evran Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Kürşad Zorlu nun başkanlığnı yaptığı çalıştaya, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Tosun Avrupalı Türklerin dini geleceği üzerine perspektifler, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Talip Küçükcan, Avrupa Türkleri: Sosyal Sermaye ve Kültürel Kimlik, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Erdoğan, Avrupaya Göçün 50. yılında zihniyet transferleri, TÜRKSAM Göç Enstitüsü Başkanı Dr. Can Ünver Türkiyenin Kamu Diplomasisi açısından Avrupa Türkleri, USAK Sosyal Araştırmalar Uzmanı Dilek Karal Avrupa Birliği ne Üçüncü Köprü: Avrupalı Türkler ve Hollanda Göçmenler Konsorsiyumu Danışmanı Ronald Lucardie ise Türklerin Avrupa da İmajı konulu birer tebliğ sundular. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kemal Yurtnaç ı ziyaret AK Parti Dışilişkiler Başkanı ve Adana Milletvekili Ömer Çelik i ziyaret UETD HOLLANDA ve EKOAVRASYA nın, Avrupa ya göçün 50 nci yılı nedeniyle organize ettikleri Umuda Yolculuğun 50. Yılında Göç Türkler Etkinliği Göç ve Aidiyat Çalıştayı olağanüstü ilgi gördü. Çalıştaya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz başta olmak üzere 45 ayrı telgraf mesajı gönderildi. LAHEY DEN BAŞBAKAN IN BAŞDANIŞMANLIĞI NA: Bir zamanlar Lahey Büyükelçiliğimizde müsteşarlık yapan Hakan Çakıl, şimdilerde Başbakanlık Kıbrıs Özel Başdanışmanlığını yapıyor. Hollanda ekibi, Hasan Çakıl ı da Hollanada da yaşayıp Türkiye ye geri dönenler kulübüne üye yaptı.

16 KASIM Konya dan Hollanda ya; Hollanda dan Dünya ya... Mesnevi, kalplerdeki marazların şifası, dünyanın varına yoğuna ehemmiyet vermekten ileri gelen hüzünlerin cilası, Kuran-ı Kerim in de zahiri ve batini apaçık manasıdır 2005 yılında, Hollanda Türk Yazarlar Kulübü Başkanı Sadık Yemni nin kaleme aldığı bir makalede dünyada artık Kopenhag Kriterleri nin yanında Konya Kriterleri nin de uygulanması gerektiğini yazmasıyla başlayan Konya Kriterleri kavramı ve içeriği konuşulmaya tartışılmaya devam ediyor. UNESCO nun 2007 yılını Mevlana Yılı ilan etmesi ve UETD Hollanda başkanı Veyis Güngör ün `Artık Konya Kriterleri Konuşulmalı başlıklı köşe yazısıyla gündemden düşmeyen Konya Kriterleri, Abdulwahid van Bommel in Hollandaca yazdığı Konya Kriterleri kitabıyla, Avrupa da tartışmaya açıldı. Geçtiğimiz Cumartesi günü ( ) Amsterdam da düzenlenen bir etkinlikle yine gündem oluşturdu. Afganistan Türkü Mengli Rahimi nin Mesnevi nin ilk 18 beytini Farsça okumasıyla başlayan Konya Kriterleri programı, Abdulwahid van Bommel yapmış olduğu konuşmayla devam etti. Van Bommel konuşmasında Mevlana nın yedi Öğüdü üzerinde durdu. Yıllar önce söylenmiş bu sözler her ne kadar eski sözler gibi görünüyorsa da, günümüzün gerçekliğinde gönüllerimize hitap devam ediyorlar. Sufi önderi Hassan van Dijk sözlerine `Tasavvuf hayatı ve varoluşu, derinliğine kavramanın yollarından biridir diyerek başladı. Mesnevi den bazı örnekler veren Hassan van Dijk Mevlana Celaleddin Rumi nin yaşam öyküsüne kısaca değinerek, aşk ın her şeyin merkezi olduğunu ve dünyadaki sorunların çözümünün de sevgiden geçtiğini vurguladı. Devamla Hassan van Dijk Hazreti Mevlana nın Mesnevi hakkındaki şu sözlerini hatırlattı: Mesnevi, kalplerdeki marazların şifası, dünyanın varına yoğuna ehemmiyet vermekten ileri gelen hüzünlerin cilası, Kuran-ı Kerim in de zahiri ve batini apaçık manasıdır. Ayrıca 2011 yılı, UETD Hollanda tarafından Konya da yapılan bir basın toplantısıyla, Avrupa da Konya Kriterleri Yılı olarak ilan edilmişti. Gerek Mesnevi nin Hollandacaya tercüme edilmesi ve yayınlanmasıyla gerek geride bırakılan yıllarda Mevlana hakkına yapılan etkinlikler ve gösterilen ilgi, Avrupa da Konya Kriterlerinin tartışılması; başta UETD Hollanda ve Amsterdam Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı Veyis Güngör olmak üzere Avrupalı Türkleri sevindirmekte. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat ERDOĞAN ın görüşleri: Göç hayata karşı bir meydan okumadır. Göçmenler de bunun kahramanları. Daha iyi bir hayat için içine girilen macera, pek çok önemsenen şeyin terk edilmesini de gerektirir genelde. Aile bırakılır, arkadaşlar, yemekler, hatta hava-su.. Bu anlamda her göçmenin hayatı bir dram ama aynı zamanda bir umuttur. Göç edenin hayata karşı bir hırsı, talebi vardır. Yarım yüzyıllık göç süreci çoğunlukla politik mülahazaların gölgesinde kaldığından, konunun sosyal boyutu ihmal edilir. Göç siyasal, hatta uluslararası siyasi bir konu, göçmenler ise muhatap ülkeler için bazen araç olarak görülür. Oysa sosyal hayat bambaşka bir niteliğe sahiptir. Türk göçmenlerin 50 yıla sığdırdıkları ve hem Türk toplumuna, hem Alman toplumuna katkıları özel bir önem taşımaktadır. Bu katkı aynı zamanda karşılıklı bir zihniyet transferidir. Döner den «Alman usulü» ödemeye, politika yapım yöntemlerinden, kadınların iş hayatındaki yerlerine, ortak, özgün kültür eserlerinden, dildeki kazanımlara kadar pek çok konudaki zihniyet transferlerinin zenginleştirdiği yeni bir sosyal hayatın varlığı ele alınmayı fazlasıyla gerektiriyor. Yarım asırlık geçmiş plansız, programsız ve göçmenlerin çektikleri büyük acılara, travmalara rağmen neticede son derece başarılı bir süreç olarak nitelenebilir. 3 milyon insan 50 yıldır kendisinden çok başka bir mentaliteye sahip toplumla sorunsuz yaşıyor, yaşadıkları ülkenin kurallarına, yasalarına genel bir saygı gösteriyorsa, bu bile başlı başına yeterlidir. Ama Türkler daha fazlasını yapıp, Almanya ya ciddi katkılar da sağladılar. Ama bence en önemli katkı Almanya nın zihniyet dünyasına yaptıkları katkılardır. Bu katkı Türkiye nin zihniyet dünyası için de geçerlidir. Avrupalı Türkler, hiç hakketmedikleri bir küçümsenmeye ve hatta zaman zaman vicdansız bir aşağılamaya rağmen, kendi içlerinden müthiş bir orta sınıf yarattılar ve artık Alman toplumunun kalıcı asli unsurlarından birisi oldular. Bütün sorunlara rağmen, ortaya konulan performans son derece başarılıdır. Zaten böyle olmasa, 1 yıllığına giden insanlar 50 yıl oralarda tutunamazlardı. Adına ne dersek diyelim, Alamancı, Misafir İşçi, Avrupalı Türk, Göçmen... Hepsine hem Alman hem de Türk toplumunun teşekkür borcu var...

17 17 KASIM 2011 Avrasya Sivil Toplum Forumu Hazırlık Çalışmaları ve Keçiören Kararları UETD Hollanda (Avrupalı Türk Demokratlar Birliği) ve Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği nin girişimiyle, Avrasya Sivil Toplum Forumu hazırlık çalışmaları toplantısı Ankara-Keçiören de gerçekleştirildi. Toplantıya Avrasya Coğrafyasından ve Avrasya Coğrafyasına hitap eden 48 sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. Katılımcılara, Avrasya coğrafyasında cereyan eden demokratikleşme, sivil toplum, uluslararası ilişkiler, siyasi katılım ve çok kültürlülük konularında çalışmalar yapacak olan Avrasya Sivil Toplum Forumu projesi anlatıldı. Temsilciler Avrasya STK Forumu projine yönelik değerlendirmelerini yaptılar. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren UETD Hollanda Başkanı Veyis GÜNGÖR, 21. yüzyılda kolektif çalışmanın gereğini vurgulayarak, Uluslararası etkinlikler yapan sivil toplum kuruluşlarının sorumluluğu gereği dünyadaki yeni gelişmeler karşısında, yeni politikaların belirlenmesi ve bölgesel sorunların çözülmesine katkıda bulunmak gerekmektedir. İşte bundan hareketle kendi coğrafyamız olan Avrasya da gelişen ve şekillenen yeni oluşumlara katkı sağlamak insani bir görevdir. Artık kimse küreselleşmenin dayattığı koşullar dolayısıyla bulunduğu yerdeki meselelerin dışındaki konularla ilgilenmiyorum deme lüksüne sahip değildir dedi. Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği Başkanı Hikmet EREN, Birincisini Makedonya nın Ohri şehrinde yaptığımız Avrasya Sivil Toplum Forumu hazırlık çalışmalarının, ikincisini siz değerli katılımcılarla, Ankara da yapmanın sevinci içindeyiz. Burada temsil edilen tüm dernek ve vakılarımız yıllardır, başta Türkiye olmak üzere Avrasya coğrafyasında etkinlikler yapmaya gayret ediyorlar. Gönüllülük esasına dayanan bir hizmet anlayışı ile, güçlerimizi birleştirerek etkin olduğumuz bölgede sivilleşmenin ve normalleşmenin önünü açarak, insanlarımızın tüm dünya ile barışık olması ve iletişim içinde olmasına yardımcı olmak istiyoruz dedi. Toplantıya misafir olarak katılan Gümüşhane milletvekili Feramuz Üstün ise yaptığı konuşmada, Avrasya da sizin gibi etkin olan sivil toplum kuruluşlarımızı görmek bizi ziyadesiyle sebindirmektedir. Özellikle bu bölgede hayata geçirilmesi planlanan Avrasya Sivil Toplum Forumu projesi ise bu ülkelerdeki insanların gelecekleri ve ülkelerin kalkınmaları için vazgeçilmez bir fırsattır. Bu şuurda olan değerli katılımcıları ve projeye inananları kalpten kutluyorum. Yarınlarda kitleleri harekete geçirecek bu projeye destek veriyor, her zaman yanınızda olduğumu ifade etmek isterim dedi. Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup DELİÖMEROĞLU ise, Sivil toplum kuruluşlarının faaliyet alanlarına uygun olarak işbirliği imkânlarını geliştirmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarının yan kuruluş görüntüsü ile çalışmalarının da geçmişte kaldığını, artık gönüllü teşekkülerin ülke kalkınmasının kaçınılmaz bir parçası olduğu çoktan anlaşılmıştır dedi. TOGED Başkanı Abdullah ULU- YURT, Artık hizmetin devlet odaklılığından çıkıp, birey ve gönüllü kuruluşların alanına geçtiğini görmekteyiz. İşbirliği ve çalışma ilkelerinde demokratik ilkeler benimsenmelidir. Kapasitelerin kaynağı verimli kullanılmalıdır. Alt hedefler olsa da önemli olan barışa ve kalkınmaya hizmet etmelidir. Avrasya bölgesinde şeffaf bir şekilde gönüllü kuruluşların projeler üretmesi ve uygulaması önemlidir. Bunun yanında yılların faaliyet odaklanmasına yönlendirilmesi gerekir. Sivil toplum kuruluşlarımız hedef birliği yapmalıdır şeklinde konuştu. Avrasya Sivil Toplum Forumu Ankara hazırlık çalışmaları toplantısı katılımcıları; Konya Kriterleri olarak da değerlendirilen Hz. Mevlana nın alttaki yedi öğüdü yolunda hareket edeceklerini belirttiler. - Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol, - Şefkat ve merhamette güneş gibi ol, - Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol, - Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, - Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol, - Hoşgörürlükte deniz gibi ol, - Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol Ayrıca, Ohri Zirvesin deki aşağıdaki kararlar da desteklendi; - Küreselleşme, sivil toplum kuruluşlarına yeni sorumluluklar yüklemiştir. Gelişmelere duyarlı olan katılımcılar olarak Avrasya coğrafyasında cereyan eden değişim sürecinde etkin rol almak ve etkin aktör olmak gerekmektedir. - İçinde yaşadığımız ülkelerin ve toplumların kalkınması için inovatif projeler üreterek uluslararası çalışmalar gerçekleştirilmeli ve bölge basınına katkı sağlanmalıdır. - Çatışma yerine, farklılıklarla birlikte işbirliği yaparak, bilgi, kapasite ve tecrübe paylaşımı yapılmalıdır. - Uluslararası arenada temsil edilmeyen veya sesini duyuramayan Avrasya sivil toplum kuruluşlarının sözcüsü olmak noktasında gayret gösterilmelidir. - Sivil toplum kuruluşları olarak Avrasya da sosyal barış, istikrar ve refahın pekiştirilmesine çok yönlü katkılar sağlanmalıdır. - Avrasya da etkin olan sivil toplum kuruluşları arasındaki dayanışmayı, bölgesel işbirliğini güçlendirecek şekilde etkin faaliyet göstermelerine katkı sağlanmalıdır yılı içerisinde UETD Hollanda Başkanlığı tarafından yürütülen Avrupa Entegrasyonu ve Konya Kriterleri projesi Avrasya coğrafyasında da uygulanmalıdır. - Bir an önce geniş katılımlı iktisadi bir güç olarak da etkili bir yapıya sahip Avrasya Sivil Toplum Formu oluşturulmasına; - Faaliyet alanları netleştirilerek sürdürülebilir projelerin Avrasya coğrafyasının her yerinde aynı anda uygulanabilmesine; - UNESCO gibi uluslararası kuruluşlarca anma takvimine alınan ve Avrasya coğrafyası ile ilgili ve Avrasya Sivil Toplum Formunun amaçlarına uygun konuların gündemde tutulmasına; - Avrasya Sivil Toplum kuruluşları arasında hedef netleşmesini sağlayacak ufuk çizilmesine; - Avrasya Sivil Toplum kuruluşları arasında birlikteliği oluşturmak açısından sivil toplum terminolojisi oluşturulmasına; karar vermişlerdir.

18 KASIM Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Dr. Mustafa Şahin i ziyaret Hollanda ekibi, Uluslarararası Üniversiteler Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu nu ziyaret etmeyi ihmal etmedi. Veyis Güngör, Mikail Güneş, Burhanettin Carlak, Derya Kaplan, Erdoğan Yüce, Ayben Okkalı, Ronald Lucardie, Guled Yusuf, Godefroid Nimbona ve artık Ankara da yaşayan Bedir Tekinerdoğan, Mustafa Özcan, Ahmet Erdoğan ve Hakan Güngör ve de geziyi gazeteci olarak izleyen İlhan Karaçay, Ankara da bir akşamı böyle yaşadılar.

19 19 KASIM 2011 Ahilik, Hollanda İş Çevrelerince Tartışıldı Avrupalı Türk Demokratlar Birliği Hollanda UETD, SMHO ve Hollanda Göçmenler Konsorsiyumu nun girişimiyle; MÜSİAD Hollanda, TÜMSİAD Hollanda, CMO, FNV, MVO, SUN Öğrenci Derneği ve The Netwerking Turkey in de destekleri ile Amsterdam da Ahilik farklı boyutları ile ele alındı. Bundan yaklaşık 800 yıl önce Selçuklu ve Osmanlı döneminde esnaf ve sanatkarın örgütlenme ve işletme modeli yaşanılan günümüzdeki ekonomik krizle yeniden gündeme geldi. Ahiliği Hollanda konseptinde güncelleştirerek yeniden yorumlayan Abdülwahid van Bommel, günümüzdeki ekonomik krizin finansal değil, varoluşculukla ilgili olduğu tezine vurgu yaparak Ahiliğin aradan geçen asırlara rağmen kapsam ve potansiyel olarak uygulanabilir sosyal adalet düzeni olduğunu belirtti. kez tanışmalarına rağmen bir çok üst düzey kurum görevlisinin Ahilik kursu talep etmesi dikkati çekti. Hollandaca şed kuşanma merasiminin sembolik anlatımı yapıldıktan sonra İşadamları Erdoğan Yüce, Fikret Beydoğan ve İşkadını Müfide Halaceli, Ahi ve Ahi-bacı ilan edilerek örnek çalışmaları anlatıldı. Aralarında FNV sendikası yöneticilerinin de bulunduğu toplantıda kavram olarak ilk

20 GRIJP DEZE KANS... ALTINKUM - DIDIM - AKBUK Aan de schitterende zuidwest kust van Turkije Vakantiewoningen vanaf ,- inclusief witgoed : Nabij Didim zijn de toeristenplaatsen Altinkum ( gouden zandstrand ) en Akbuk in opkomst, met een prachtig blauwe zee, volop zon, heerlijk zandstrand, vele bezienswaardigheden en watersportmogelijkheden in de omgeving en goede verbindingen naar de internationale luchthavens van Bodrum en Izmir. Wat u zeker zal aanspreken, is dat de prijzen van onroerend goed hier geschikt zijn voor elk budget. In verschillende kleinschalige projecten bieden wij appartementen aan, die zijn gebouwd rond zwembaden. De meeste appartementen kijken uit op deze zwembaden en de verderop gelegen zee. De omgeving is niet volgebouwd en er is een ruime groenstrook en natuurschoon. Ideaal voor permanente bewoning, overwintering of als vakantieverblijf. Vakantieresorts met voorzieningen, zoals: - prachtig aangelegde tuinen - zwembaden - restaurant - pool bar - fitness center - kinderspeelplaats - parkeerplaats - supermarket - binnen zwembad - gratis pendeldienst - 24 uur bewaking met camerasysteem - autoverhuur - verhuurmogelijkheid woningen Laat dit niet aan u voorbijgaan Een buitenkans Keuze uit verschillende typen vakantiewoningen - 2 slaapkamer appartement m ,- euro - 2 slaapkamer duplexwoning m ,- euro - 3 slaapkamer hoekappartement m ,- euro - 3 slaapkamer penthouse m ,- euro - 5 slaapkamer duplexwoning m ,- euro - 5 slpk + 3 badk duplexwoning m ,- euro Voor 255,- p.p. is het mogelijk een bezichtigingsreis naar Didim te maken. Neem contact met ons op voor meer informatie. Bel ! Corendon Estate B.V. Singaporestraat RA - Lijnden estate@corendon.nl Corendon Estate heeft als primaire doelstelling dat alleen betrouwbare woonprojecten met de verstrekking van eigendomsbewijzen in aanmerking komen voor onze bemiddeling.