Yavuz Atalay ın özel röportajı devamı 8-9 da

Transkript

1 Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Zolan, Uluslararası Arapça Bilgi ve Etkinlik Yarışması'nda dereceye giren öğrencileri ödüllendirdi Denizli Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden Arapça Bilgi dalında Türkiye 3.sü olan Arslan, Atik, Yörük, Tavşan ile Arapça Hitabet dalında Türkiye 4.sü olan Sarıgül'ü altınla ödüllendiren Başkan Zolan, ". İnsanlarımızı ileriye taşımak istiyorsak, değerlerimizi yaşamak ve yaşatmak istiyorsak, geleceğimize sahip çıkmak istiyorsak gençliğimize, çocuklarımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Bunun için her türlü imkan seferber edilmelidir. Öncelikle fiziki mekanlar, sonrasında da içini dolduracak kaliteli öğretmenlerimiz ve güzel çocuklarımızla eğitimimizi en üst seviyede gerçekleştirmek, geleceğimizi orada o binalar içinde ilim yuvalarında inşa etmek önemli bir görev" dedi. devamı 10 da Çok çalışan ancak az görünen isimler arasına adını yazdıran ve spora katkılarını göz ardı edemeyeceğimiz TÜFAD Şube Başkanı Nurettin Balaban, kapılarını Sondakika Gazetesi ne açtı Yavuz Atalay ın özel röportajı devamı 8-9 da 22 Mayıs 2014 Perşembe >>3 te Vardiya değişimi için madene adım atmaya hazırlanan işçiler, ölümden kıl payı kurtulduysa da aynı ekmeği bölüştükleri arkadaşlarının cansız bedenleriyle yürekleri yandı. 10 yıllık madenci Kurt: "Aynı vardiyadaki arkadaşım lambahaneden çıkarken önümden geçti, 15 dakika sonra sedyeyle çıkardıklarını gördüm. Aynı yerde yeniden çalışmayı düşünüyorum çünkü borcum çok" diye konuştu. devamı 16 da Gündüz maden gece ders Belediye başkanları, akademisyenler, meslek odaları ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile buluşan Başkan Kocaoğlu, İnciraltı nı kentin gündeminde tutalım. Bir emrivakiyle karşı karşıya kalmayalım dedi Manisa'nın Soma ilçesindeki maden faciasında 24 yaşında ölen Ramazan Şahin, gündüzleri maden ocağında çalışıyor, akşamları ise Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ) Soma Meslek Yüksekokulu Madencilik Bölümünde öğrenim görüyordu. Şahin, facianın yaşandığı hafta diplomasını alacaktı. Acılı kardeş Şahin, "Çok istediği diplomasına birkaç gün kalmıştı. Madende işe girmesini ben sağlamıştım. Kardeşim, madeni iş yeri gibi değil evi gibi görüyordu, seviyordu. Onun hatırası için madende çalışmaya devam edeceğim. Ayrılırsam kardeşim rahat yatamaz" dedi. devamı 16 da Gelibolu ilçesinde yaşayan bir öğretmen, özellikle maden ocaklarında karbonmonoksit gazından zehirlenmeleri ve bundan kaynaklı ölümleri önleyeceğini iddia ettiği sistem üretti. İcadını devlet yetkilileri ile paylaşmaya hazır olduğunu söyleyen öğretmen Çöloğlu, "Maden tünellerinde yangın ve karbonmonoksit gazı oluşumu öncesi, sistemimdeki sensörler devreye giriyor. Böylece yanmaz malzemeyle üretilen balonlar, duvar oluşturuyor ve bunlar gaz geçişini engelliyor. Bu sistem ile facialara son verebiliriz" diye konuştu. 16'da Geliri bağışlanacak 62 yabancı sanatçı Soma ya sahip çıktı KTO-Karatay Üniversitesinin bir etkinliği için Konya'ya gelen 28 ülkeden 62 sanatçı, Soma'daki maden faciasını anlatan ortak bir resim çiziyor. Resimden elde edilecek gelir, hayatını kaybedenlerin yakınlarına bağışlanacak. Büyük acıya ortak olmak istediklerini söyleyen Bosna Hersek'li ressam Amer Hadzic, Eserimizi satacağız ve gelirini Soma ya yollayacağız dedi. 2 de Soma da acı son! Oğlan gitti harçlık bitti 16 da

2 SAYFA 02 MAVI KIRMIZI SARI 22 Mayıs 2014 Perşembe KADINLAR, güzelleşmek için zehirli bitki kullanmış Kadınların, geçmişte göz bebeklerini büyüterek daha güzel görünmek uğruna, zehirli olmasına rağmen "Güzelavrat otu" bitkisinin meyvesinden elde edilen sıvıyı kullandıkları bildirildi. Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çakan, "Doğadaki bitkilerin güzelleşmek veya besin o- larak tüketilmesine çok dikkat etmek gerekir. Tarihte acı örnekler yaşandı" dedi Tarihte kadınların göz bebeklerini büyüterek daha güzel görünmek uğruna, zehirli olmasına rağmen "Güzelavrat otu" diye bilinen Atropa belladonna adlı bitkinin meyvesinden elde edilen sıvıyı kullandıkları belirtildi. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Çakan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eskiden günümüzdeki kadar çok çeşitli kozmetik ürünü olmadığını, bu nedenle kadınların güzelleşmek için yaşadıkları doğal çevreden faydalandığını söyledi. Geçmişte kadınların güzelleşmek veya güzel kokmak için çeşitli bitkileri kullandığının bilindiğini bildiren Çakan, bunlar arasındaki en dikkat çeken bitkinin, patlıcangiller familyasından, çok yıllık otsu bir bitki olan "Atropa belladonna" olduğunu kaydetti. Bitkinin adını İ- talyanca'daki güzel kadın anlamına gelen "belladonna" kelimesinden aldığını aktaran Çakan, bitkinin içeriğinde bulunan "atropin" adı verilen maddenin halüsinejonik (halüsinasyon) özellikte ve oldukça zehirli olduğunu ifade etti. Çakan, "güzelavrat otu" diye de bilinen bitki hakkında şu bilgileri verdi: "Bu bitki çok zehirli olmasına, kadınların da bunu bilmesine rağmen, özellikle gözlerin güzel görünmesi için kullanılmış. Bu bitkinin taze meyvesinden alınan bir damla sıvı göze damlatıldığında göz bebeklerinde büyüme meydana getiriyor. Göz bebekleri büyüdükçe kadınlar daha güzel göründüklerini düşünüyor. Bu bitkiden elde edilen sıvı tarihte göz damlası olarak kullanılmış. Günümüzde kozmetik sanayi ve kimyasal maddelerin gelişmesiyle bu eski adetlerin çoğu ortadan kalkmış. Çünkü geçmişte her şey doğadan elde ediliyordu. Güzelleşmek de doğaya bağlıydı." Atropa belladonna bitkisinin üzerinde meyvelerinin bulunduğu kurutulmuş herbaryum örneğinin ÇÜ bünyesinde faaliyet gösteren "Doğu Akdeniz Bölgesi Herbaryumu"nda sergilendiğini aktaran Prof. Dr. Çakan, şöyle devam etti: "Bitkinin sahip olduğu meyveler tazeyken siyah ve sulu olur. Eskiden, bu bitkinin sulu meyvelerinden alınarak göz damlatıldığında göz bebeği büyüdüğünden kadınlar gözlerinin daha güzel göründüğünü düşünüyorlardı. Bu bitki, Adana bölgesinde özellikle yüksek kesimlerdeki kayın ormanı açıklıklarında yaygın o- larak bulunmaktadır. Ancak, her şeyin en iyisinin doğal olanı olduğunu söylesek de bu tip bitkiler bilinçsizce kullanıldığında ölümcül olabiliyor. Bu nedenle doğadaki bitkilerin güzelleşmek veya besin olarak tüketilmesine çok dikkat etmek gerekir." (AA) Ege de Baskıresim Sergisi Ege Üniversitesi 35. Kültür Sanat ve Spor Şenlikleri etkinlikleri kapsamında Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi nde Baskıresim sergisi sanatseverlerle buluştu. Sergide; Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitim Bölümü öğrencileri tarafından yapılan çalışmalar yer aldı. Baskıresim çalışmaları sergiye katılanlar tarafından büyük ilgi gördü. Sergi; 30 Mayıs 2014 tarihine kadar Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi nde ziyaret edilebilecek. (Ege Ajans) 62 yabancı sanatçı Soma için çizecek! KTO-Karatay Üniversitesinin bir etkinliği için Konya'ya gelen 28 ülkeden 62 sanatçı, Soma'daki maden faciasını anlatan ortak bir resim çiziyor. Resimden elde edilecek gelir, hayatını kaybedenlerin yakınlarına bağışlanacak KTO-Karatay Üniversitesinin bir etkinliği için "Mevlana Kenti" Konya'ya gelen 28 ülkeden 62 sanatçı, Soma'daki maden faciasını anlatan ortak bir resim çiziyor. KTO-Karatay Üniversitesi tarafından düzenlenen 4. U- luslararası Bilim, Kültür, Sanat Günleri etkinliği kapsamında Konya'ya gelen 28 ülkeden 62 ressam, "sevgi" ve "barış" konularında resimler yapıyor. Ressamlar, Çalıştay'ın başladığı günlerde Soma'da meydana gelen maden faciasında hayatını kaybedenler için çizmeye başladıkları ortak bir resim ile de Soma'daki acıyı paylaşmaya çalışıyor. Küratör Doç. Dr. Orhan Cebrailoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl 4'üncüsünü düzenledikleri ressamlar buluşmasına 28 ülkeden 62 sanatçının katıldığını belirtti. Çalıştayın başladığı günlerde Soma'da maden faciasının yaşandığını dile getiren Cebrailoğlu, "Biz de bu facia karşısında ne yapabiliriz diye düşündük. Soma'da hayatını kaybedenler için bir resim yapmak gündemimize geldi. Her sanatçı, kendi disiplininde ve sanat anlayışında büyük bir tuval üzerine bu faciayı, trajediyi çizmeye çalışıyor. İnşallah, bu facianın içeriğini, dramını anlatacak bir çalışma ortaya çıkar" dedi. Gelir, hayatını kaybedenlerin yakınlarına bağışlanacak Cebrailoğlu, resim tamamlandığında açık artırma ile satışa sunulacağını, elde edilecek gelirin de faciada hayatını kaybedenlerin yakınlarına bağışlanacağını bildirdi. Etkinliğe Bosna Hersek'ten katılan ressam Amer Hadzic ise KTO- Karatay Üniversitesi'nin misafiri olarak Konya'ya geldiğini söyledi. Soma'da yaşanan trajik olayı duyduğunda çok üzüldüğünü ifade eden Hadzic, "Bizim de ortak katkımızla ortaya çıkacak resmi açık artırmaya çıkaracağız. Oradan elde edilen geliri Soma'ya sunacağız" dedi. Kosovalı ressam Ethem Baymak ise bu acı olayın her insanın yüreğini burktuğunu bildirdi. - "Manevi önemi büyük" Bir sanatçı olarak Soma'da yaşanan faciadan dolayı büyük üzüntü duyduklarını anlatan Baymak, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabırlar diledi. Soma'da hayatını kaybedenler için her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını dile getiren Baymak, "Bu aslında sanatçıların duyarlı bir girişimi. Belki maddi anlamda büyük önemi yok ama manevi önemi büyük. Burada bulunan 28 ülkeden ressamlar, bu acı olayı derinden hissetti ve bu duygularını da tabloya yansıtıyor" diye konuştu. ABD'den gelen ressam Pamela Toll ise Soma'da hayatını kaybedenler için üzüldüklerini, bunun bir insanlık trajedisi olduğunu bildirdi. (AA) Şairimiz şiirimiz Sabit İnce Mehmet Emre ASLANTÜRK 1960 yılında Kahramanmaraş ta doğdu. İlkokul, ortaokul ve Liseyi Kahramanmaraş Lisesinde bitirdi. 1980/81 yıllarında Kayseri Hava indirme Tugayında askerlik yaptı ile 1983 yılı başına kadar özel sektörde çalıştı ayrıca Ticari faaliyetlerde bulundu yılın da 657 tabii devlet memuru olarak Aydın / Nazilli'den başlayarak sırayla Edirne, Erzincan, İstanbul, Uşak ve Kırklareli illerinde görev yaptı ve 2005 yılın da emekli oldu. İlkokuldan beri şiirle iç içe şiirlerinde tema olarak hikâye, hiciv ve Felsefe ağırlıklı. Yalnız yaşıyor bekâr, B.Begüm ve Gölgen Ayşe isimli dünya tatlısı iki kızı var... İstanbul / Üsküdar'da ikamet etmekte Ayrıca Tiyatro, kısa film, Ebru, Fotoğraf konusunda amatör çalışmalar yapıyor. PRANGALAR Zaman ve ömür eksiler artılar. Bir gün daha bitti, zaman geçti gidiyor. Ucu karanlık, aydınlık bir tünel sonsuz ilerliyor... Ömür sona doğru sular gibi akıyor. Tan ağarmış işte aydınlık, güneş ışık saçıyor. Kuşlar, kelebekler hür... Ve deniz balıklar martılar özgür. Bir gemi içinde nice yolcular... Ve ben tutsak bir esir. Ellerim, ayaklarım, bedenimde prangalar. Tüm çabalar boş, kırılmış dirençler. Olmazsa olmaz umut, olmadan olmaz umutlar. Hani gerçekler nerede, nasıl bulmalıyız? Kim, kimler ne kadar yaşamış, yaşatmış anlamalıyız. Hayal kurmayın, gerçeği anlatın velhâsıl. Bir gün daha bitti ne demek! Zaman zaman akan zaman Zaman zaman geçen zaman Nihayetinde biten zaman Zaman mı bitti, bizler mi biten? Var mı bilen? Çekinmeyin, çekinmeyin söyleyin. Hani galip nerede, zamana karşı kim kazanan? Zaman, yaşam bizde sınırlı, bizsiz sonsuz zaman... AHŞAP YAKMA USTASI, Soma faciasını ahşaba işledi Antalya'nın Manavgat ilçesinde gravür, ahşaba şekil verme ve yakma ustası, Soma'da yaşanan maden faciasını 'Soma'- da yüreğimiz yandı, unutmayacağız' sözleriyle ahşaba işledi. Gravür ve ahşap yakma ustası Mustafa Asil, Soma'da 77 milyon Türk'ün yüreğinin yandığını, 'acıların paylaştıkça azalacağına' i- nandığı için böyle bir çalışma yaptığını söyledi. Çalışırken hep Soma'da kömür madeni ocağından çıkarılan cansız bedenlerin aklına geldiğini belirten Asil, "Soma, ülkemizde 7'den 77'ye herkesin yüreğine ateş düşürdü. Alın teri ve helal rızık peşinde koşan maden işçileri kara toprağın altında kalarak can verdi. Soma'dan yükselen feryatlar yüreğimizi dağladı. Somalı kardeşlerimizin acısını paylaşıyorum. Acıların paylaşıldıkça azalacağına inanıyorum." dedi. İstiklal Harbi Şehitliği'ne ziyaretçi akını Konya'da 7 bin şehidin isminin bulunduğu, Kurtuluş Savaşı ile o dönemin sosyal yaşantısının maketlerle anlatıldığı İstiklal Harbi Şehitliği, hafta sonunu fırsat bilen ziyaretçilerin akınına uğradı. Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan ve 7 bin şehidin isminin bulunduğu, Kurtuluş Savaşı ile o dönemin sosyal yaşantısının maketlerle anlatıldığı İstiklal Harbi Şehitliği'ni, hafta sonu 5 bin kişi ziyaret etti. Mevlana Müzesi ile Mevlana Kültür Merkezi arasında yer alan ve Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan şehitlikte, Milli Mücadele'de şehit düşmüş 7 bine yakın Konyalı kahramanın ismi yer alıyor. Girişi kabartmalar ve çinilerle özel olarak hazırlanan şehitlikte, savaş ve o dönemdeki Konya'nın sosyal yaşantısı maketlerle anlatılıyor. Şehitlerin isimlerinin yazıldığı duvarlar, tarihteki 16 Türk devletinin bayraklarının yer aldığı havuzlu yol ve yürüyüş alanlarıyla ziyaretçileri büyüleyen şehitlikte, 42 metrelik dev Türk bayrağı tüm heybetiyle semada dalgalanıyor. (AA) Yıl: 3 Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü- Yayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörü Nur Gülmez BEL Turgut KOÇ Denizli Temsilcisi Sedat KAYA sedatkaya20@hotmail.com. Sayı: Mayıs 2014 Perşembe Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: info@sondakikagazetesi.com Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ Mayıs Şubat Perşembe İzmir Valisi Toprak: Çocuk gözaltına alınmadı, annesine teslim edildi İzmir Valisi Mustafa Toprak, Soma için yapılan eylemler sırasında gözaltına alındığı iddia edilen çocuğun, eylemciler arasından alınarak annesine teslim edildiğini söyledi. Toprak, Hiçbir şekilde gözaltına alınma işlemi olmamıştır. Eylemci grupların içinden alınarak annesine teslim edilmiştir. dedi Vali Toprak, İl Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya ile birlikte basın toplantısı düzenleyerek, son günlerde yaşanan sokak olayları hakkında bilgi verdi, eylemlerle ilgili polis görüntü kayıtlarını seyrettirdi. Marjinal gruplardan oluşan yaklaşık 5 bin kişinin, Basmane Meydanı'ndan hareketle şehir trafiğini ve vatandaşın normal yaşam şartlarını bozacak şekilde eylem yaptığını, polise taşlı sopalı saldırıda bulunduğunu belirten Toprak, soruları da cevapladı. Haberlere konu olan söz konusu 13 yaşındaki çocuğun gözaltına alındığı iddialarını yalanlayan Vali Toprak, annesine teslim edildiğini söyledi. Parçalanmış ailelere de dikkat çekerek, çocukların marjinal grupların tuzağına düşürülmemesi konusunda uyardı. Basın yayın organlarının haberi veriş biçimini eleştiren Toprak, İzlettirdiğimiz görüntüler de orada bir çocuğun, eylemci bir grup tarafından nasıl bir iletişim içerisinde öne sürüldüğünün açık ve net bir kanıtıdır. Bu çocuk, üç gün evine gitmemiş. Ailesi, hiçbir şekilde kayıp ilanı vermemiş. diye konuştu. Vali Mustafa Toprak, polisin çocuğa karşı tutumunun sorulması üzerine şunları kaydetti: O hareketler, eylemcilerin içinden çocuğun bertaraf edilmesidir. Annesi bulunarak teslim edilmiştir ancak ikinci gün çocuk yine eylemci grupların içinde görülmüştür. Çocukla ilgili işlem yapmak için çocuk savcısına ilettik, o da, 'Annesine teslim edin, sonra farklı bir durum varsa bana getirin.' dedi. O çocuk üç günden beri evine gitmemesine rağmen bir kayıp başvurusu olmamış. Annesi, babasının yanında olduğunu zannederek kayıp başvurusunda bulunmadığını beyan etmiştir. Marjinal ve eylemci grupların elinden bu çocukları elbirliğiyle almamız lazım. Çocuğun eylemci grubu içinden hızlı bir şekilde alınmasıyla ilgili bir yanlış varsa o bize aittir ama kesinlikle gözaltı işlemi uygulanmamıştır. Gazetecilerin eylem sırasında şiddet görmesi ve gözaltına alınmalarından şikayetçi olması üzerine ise İl Emniyet Müdürü Uzunkaya, bazılarının kimliği olmadığından dolayı gözaltına alındığını fakat daha sonra serbest bırakıldığını söyledi. Savcı gözaltı istedi, hakim reddettti Manisa'nın Soma ilçesinde yaşanan maden faciasının ardından başlatılan soruşturmada, Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan hakkında savcılığın gözaltı kararı istediği ancak mahkemenin reddettiği öğrenildi. Soma Sulh Ceza Mahkemesi, gözaltı kararına ret gerekçesi olarak Gürkan'ın şirket sahibi olmasının, o- layda sorumlu olduğu anlamına gelmediğini belirtti. Sahil Güvenlik, 2 günde 108 kişiyi kurtardı, 2 kişinin cesedine ULAŞTI Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, Ege Denizi'nde son 2 günde düzenlendiği operasyonda kanun dışı yollarla yurtdışına çıkmak isteyen yabancı uyruklu 108 kaçağı kurtardı, biri Suriye biri Türk 2 kişinin cesedine ulaştı. Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, İzmir in Dikili, Karaburun, Çandarlı ilçeleri ile Aydın ve Çanakkale açıklarında Mayıs tarihleri arasında kanun dışı yollarla yurtdışına çıkmak isteyen yabancı uyruklu gruplara yönelik operasyonlar düzenledi. Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, 18 Mayıs günü Dikili ilçesi Denizköy önlerinde batan fiber teknede 15 Suriye uyruklu kaçak kurtarıldı. Hayatını kaybeden Suriye uyruklu 1 kadının ise cansız bedenine u- laşıldı. aaydın ın Didim ilçesi açıklarında 19 Mayıs günü yapılan operasyonda ise bu kez şişme botun batması sonucu yapılan arama kurtarma operasyonda 4 Suriye uyruklu erkek göçmen kurtarıldı, 1 erkek Türk vatandaşının cansız bedenine ulaşıldı. 20 Mayıs Çanakkale nin Küçükkuyu ilçesi açıklarında yapılan arama kurtarma operasyonunda 17 si erkek, 5 i kadın, 3 ü çocuk olmak üzere toplam 25 Afganistan uyruklu kaçak kurtarıldı. 20 Mayıs İzmir Karaburun açıklarında lastik bot içerisinde 21 i erkek, 13 ü kadın, 7 si çocuk olmak üzere 16 Eritre, 25 Afganistan uyruklu toplam 41 kaçak kurtarıldı. 20 Mayıs İzmir in Çandarlı ilçesi Denizköy açıklarında lastik bot içerisinde kanunsuz geçiş yapan gruba yönelik düzenlenen operasyonda ise 2 si kadın, 21 i erkek olmak üzere Suriye uyruklu toplam 23 kaçak kurtarıldı. Ege Denizi'nde 2014 yılında yaşanan 102 olayda, 20 bin 59 kaçak kurtarıldı. 17 organizatör yakalanarak jandarma ekiplerine teslim edildi. Açığa alınan müdür için mahkeme yürütmeyi durdurdu TCDD İzmir Liman İşletmesi Müdürlüğü'ne yönelik olarak 7 Ocak 2014 tarihinde düzenlenen yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra açığa alınan ve hakkında, amirlerini kayda almak ve basına sızdırmak iddiasıyla soruşturma açılan Mali Şube Müdürü Bora Köprü'nün görevden alınması hakkında açılan davada, yürütmeyi durdurma kararı verildi. Açığa alma gerekçesini haksız bulan mahkemenin kararına göre Köprü nün, 30 gün içinde tekrar görevlendirilmesi bekleniyor. 17 Aralık 2013'teki yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından görevden almalar, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde başlamıştı. İzmir Mali Suçlar Bilgisayar oyunundaki gibi katliam yaptı: 4 ölü, 21 yaralı Tayvan da alkollü bir genç metroda dehşet saçtı. Elindeki bıçakla rastgele etrafındakilere saldırmaya başlayan üniversite 2. sınıf öğrencisi 4 kişiyi öldürdü, 21 kişiyi ise yaraladı. Olay mahalline gelen polisler tarafından etkisiz hale getirilen genç tutuklandı. Katilin alkollü olduğu belirlendi. 21 yaşındaki erkek öğrencinin ailesinin dedikleri ise dehşet vericiydi. İfadeye göre çocukları evde devamlı şiddet içeren oyunlar oynuyordu. Başkent Taypey deki Banqiao metro istasyonunda gerçekleşen katliamda metronun içi ve istasyon adeta kan gölüne döndü. 10 Şube Müdürü Göktaş'ın yerine Bora Köprü'nün getirilmesiyle devam eden süreçte, TCDD İzmir Liman İşletmesi'ne yönelik operasyonu yapan birimlerin başındaki Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Şevik, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın ve Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Behzat Tuzcu, o gün öğleden sonra görevden alındı. Personel Şube Müdürü Erkan Değer, Bakım Onarım Şube Müdürü oldu. Ardından o zamanki İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay da merkeze çekildi. 17 Aralık operasyonlarıyla göreve getirilen ve 7 O- cak 2014 günü ilk operasyonunu TCDD İzmir Liman İşletme Müdürlüğü'ne yapan Mali Suçlarla Mücadele Şube santimetre uzunluğundaki bıçakla etrafına saldıran alkollü genç metroda dehşet saçtı. Rastgele e- trafına saldıran gencin bıçak darbeleri sonucu 47 yaşındaki bir bayan, 20 ve 30 yaşlarında iki erkek hayatını kaybetti. Saldırıda ağır yaralanan 62 yaşındaki kadın yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı, 4 saat sonra hayata veda etti. Ayrıca o- layda 21 kişinin de yaralandığı belirtildi. Polis tarafından etkisiz hale getirilen zanlı, tutuklandı. Gencin Taizhong şehrinde Tunhai Üniversitesi ikinci sınıf Müdürü Köprü ise 20 gün sonra açığa alındı. Hakkında, amirlerini kayda almak ve basına sızdırmak iddiasıyla da soruşturma açıldı. Kamuoyuna yansıyan görüşmede Köprü'nün, "Efendim, savcı bu işi takip ediyor. Bu iş adli bir iştir." uyarısına İzmir eski İl Emniyet Müdürü Bilkay'ın, "Tamam çalışıyoruz, gereğini yapmıyoruz tamam mı? Çalışıyoruz ama operasyona adam çıkartmıyoruz. Adam göndermiyoruz tamam mı?" dediği, İzmir Valisi Mustafa Toprak'ın da, "Şimdi şöyle, bu iş artık ülke meselesi haline geldi. İstanbul'- da da aynı şeyler oldu. Diyeceksiniz ki efendim talimatınız ulaştı, üzerinde çalışıyoruz diyeceksiniz savcıya." dediği iddia edilmişti. öğrencisi olduğu belirlendi. Cinayetleri işleyen gencin bir ay öncesine kadar psikolojik tedavi gördüğü belirtildi. Tedavi, iyileştiği gerekçesiyle doktoru tarafından bir ay önce sonlandırılmıştı. Savcılık: Gözaltında kimse yok Akhisar Adliyesi'nin resmi internet sitesinde saat 19.00'da yapılan yazılı açıklamada, Cumhuriyet Başsavcılığı, halen gözaltında tutulan şüpheli bulunmadığını duyurdu. Açıklamada şöyle denildi: " tarihi itibariyle Soma Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülmekte olan günü Soma Kömürleri AŞ tarafından işletilen Manisa ili, Soma ilçesi, Eynez Karanlıkdere mevkiindeki yer altı maden ocağında meydana gelen, birden fazla kişinin ölümü ve yaralanması ile sonuçlanan olaya ilişkin yürütülmekte olan soruşturma kapsamında halen gözaltında tutulan şüpheli bulunmadığı, soruşturmanın Soma'da görevli Cumhuriyet savcıları tarafından devam ettiği, soruşturma kapsamlı bir şekilde tamamlanınca suçun hukuki vasıflandırılmasının bilahare Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri kapsamında görevli Cumhuriyet savcıları tarafından değerlendirileceği, soruşturma kapsamında her türlü ihtimalin değerlendirilerek araştırmaların titizlikle sürdürüldüğü, olayda bilinçli taksir veya başkaca kasıt sayılabilecek bir durumun olup olmadığının da görevli soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları tarafından değerlendirilerek soruşturma evrakının ikmalinden sonra evrakın muktezaya bağlanabileceği, soruşturmanın selameti, adil bir yargılamanın yapılabilmesi, şüphelilerin lehine veya aleyhine olan delillerin toplanabilmesi, lekelenmeme hakkı, masumiyet karinesi, mağdurların haklarının korunabilmesi için bu aşamada Soma Adliyesi ve çevresinde soruşturma ile ilgili bilgi talep edilmemesinin yararlı olacağı, açıklama yapılması gereken hallerde gerekli yazılı açıklamaların yukarıda yapmış olduğumuz prensipler doğrultusunda kamuoyuna yazılı olarak duyurulacağı, başta Soma'da bulunan vatandaşlarımız olmak üzere Soma Adliyesi ve çevresinde bulunan basın mensuplarının adliye binasına giriş ve çıkışlarda sorun yaşanmaması için o bölgeden ayrılmalarının yararlı olacağı değerlendirildiğinden kamuoyuna saygı ile duyurulur."

4 22 Mayıs 2014 Perşembe TEB Yatırım Stratejisti Işık Ökte: "Sermaye piyasaları için milyon dolarlık soru, Fed'in faiz artırımına ne zaman başlayacağı gelişmekte olan ülkelerin büyüme eğiliminde sıkıntı oldukça Fed'in faiz artırımı yapmayacağını düşünüyorum"şeklinde konuştu ABD Merkez Bankası'nın (Fed) parasal genişlemeden çıkış için ilk sinyali verdiği 22 Mayıs 2013 tarihinden bugüne kadar ki bir yıllık dönemde piyasaların algısı ve gündemi önemli ölçüde değişti.fed Eski Başkanı Ben Bernanke'nin 22 Mayıs 2013 tarihinde 2008 yılından beri aralıklarla devam eden tahvil alım programının sonlandırabileceğine ilişkin açıklamaları sermaye piyasalarında yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştu. Bu dönemde piyasalarda faizlerin yükselebileceği ve Fed'in piyasaya desteğinin sonuna yaklaşıldığı algısı hakim olurken doların ana vatanına dönüşü ile ilgili haber, veri ve açıklamalar gündemin ilk sırasına oturdu.abd'de 22 Mayıs 2013 tarihindeki Fed kararları, yapılan açıklamaların ardından yatırımcıların değişen algısı en fazla tahvil faizleri tarafında hissedildi. ABD 10 yıl vadeli tahvil faizleri yüzde 2'nin altından başladığı yükselişini yüzde 3,05 seviyesine kadar sürdürürken, Türkiye'nin 10 yıl vadeli tahvil faizi ise yüzde 6,10 seviyelerinden yüzde 11,41'e kadar çıktı.avrupa tarafında ise Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) faiz indirim hamleleri ve destekleme politikasını devam ettirmesi ile faizlerin düşüş eğilimini sürdürmesine ve diğer ülke faizlerinden pozitif yönde ayrışmasını sağlamıştı. Doların ana vatanına geri dönmesine yönelik haber ve açıklamaların uzunca bir süre gündemi meşgul ettiği bu bir yıllık dönemde, gelişen ülke para birimleri dolar karşısında hızla değer kaybederken, bu süreçte cari açığı fazla olan ülkelerin de diğer gelişen ülkelerden ayrı değerlendirilmeye başladığı görüldü. Cari açığı fazla olduğu için kırılgan 5'li o- larak adlandırılan ülkelerin arasında olan Türkiye'de de döviz kurları tarihinin en yüksek seviyelerini görerek rekor kırdı. Bu dönemde TL'nin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 32'lere kadar artsa da daha sonra yaşanan dengelenme ile kayıplarının yarısını telafi etti.hisse s- enedi piyasalarında ise 22 Mayıs 2013 açıklamalarının ardından gelişmiş ve gelişen ülke piyasaları arasındaki ayrışma dikkati çekti. Gelişmiş ülke piyasaları ABD'de düzelen ekonomik aktivitenin fiyatlanması ile yükselişini devam ettirerek, tarihin en yüksek seviye rekorlarını geliştirirken, gelişen ülke hisse senedi piyasalarında sert düşüşler görüldü. Bu dönemde BIST 100 endeksi puanın üzerinden başladığı düşüş trendini puan sınırına kadar devam ettirirken, tahvil alım miktarında sınırlamanın başlamasıyla kayıpların bir kısmının telafi edildiği görüldü.teb Yatırım Stratejisti Işık Ökte AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, sermaye piyasaları için milyon dolarlık sorunun Fed'in faiz artırımlarına ne zaman başlayacağı olduğunu söyledi. Bu konuda herkesin değişik görüşleri olduğunu ancak piyasa fiyatlamasının her zaman doğrudur mantığıyla hareket etmesi gerektiğine inandığını kaydeden Ökte, şu an 'Fed Funds Rate'in 2016 yılında ilk faiz artırımının olacağını fiyatladığını vurguladı.hem ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde yüzde 2,80'lerden yüzde 2,50'ye yaşanan hareketin, hem de istihdam rakamlarında görülen iyileşmeye karşın konut sektöründen gelen negatif sinyallerin 2015 yılında Fed'in faiz artırımı olasılığını azalttığına dikkati çeken Ökte, gelişmekte olan piyasalar için Fed'in faiz politikası kadar büyüme sürecinde yaşanan sıkıntıların (özellikle Çin kaynaklı) atlatılması gerekli olduğunu ifade etti.bu sıkıntılar atlatılmadan, Fed faiz artırımına giderse para çıkışlarının 22 Mayıs 2013 sonrası gibi sert şekilde olabileceğini dile getiren Ökte, "Ancak Fed'in bu konuda çok dikkatli davranacağını ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme eğiliminde sıkıntı oldukça faiz artırımı yapmayacağını düşünüyorum. Bu konuda son bir sene içinde iki defa Çin hükümetinin üst düzey yetkilileri hatırlayacağınız üzere Bernanke'yi uyarmışlardı" dedi.şu an piyasalar için en önemli gündem maddesinin ECB'nin 5 Haziran'da yapacağı toplantı olduğunu kaydeden Ökte, şu an piyasalarda faiz indiriminin fiyatlandığını belirtti.haftasonu çıkan haberler doğrultusunda 200 milyar avro'luk bir genişleme paketi beklentisinin de pazartesi günü itibarıyla fiyatlanmaya başlandığını aktaran Ökte, son iki ayda TL varlık fiyatlamasında ana rolu üstlenen "carry" işlemlerinin devamının ECB beklentileriyle alakalı olduğunu ve ECB'den beklenen hareket gelmezse, TL dahil tüm gelişmekte olan ülke para birimlerinde satış beklediğini kaydetti.ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz ise Fed'in parasal genişlemenin bitebileceğine yönelik sinyal vermesinin ABD'de büyümeye yönelik iyimser açıklanan veriler neticesinde gerçekleştiğini söyledi. İşsizlik oranının işgücünden kayıpların da etkisiyle yüzde 8 oranının altına iyileşirken işgücüne katılımın aylık ortalama 200 bin sınırına yaklaştığını belirten Yılmaz, 2013 yılında ABD ekonomisindeki toparlanma sinyalleriyle aynı dönemde Avro Bölgesi'nde de ekonomik veri akışının pozitif gerçekleştiğini kaydetti.yaz aylarında eşik değer 50'nin üzerine çıkan PMI verilerinin Avro Bölgesi'nde ekonomik toparlanmanın öncü sinyalleri olarak kabul edildiğini aktaran Yılmaz, bunun sonucu olarak Lehman sonrası dönemde gelişmiş ülkelerde ilk defa büyüme oranlarının gelişmekte olan ülke büyüme oranlarına göre daha anlamlı hale geldiklerini kaydetti.yılmaz, aynı dönemde Brezilya, Hindistan gibi büyük ülkelerde büyüme hızları gerilerken Dünya nın ikinci büyük ekonomisi Çin'in yapısal dönüşümle büyüme hızını tek hanelere indirmesinin yatırımcılarda 'Gelişmiş Ülke Al / Gelişmekte Olan Ülke Sat' işlemini tetiklediğine dikkati çekerek, bir yandan risk primi nedeniyle varlık fiyatları gerileyen bir yandan da varlık fiyatlamalarının en önemli değişkenlerinden büyüme konusunda a- vantaj kaybeden gelişmekte olan ülkelerin getiri dengesini yakalayabilmek için faiz oranlarında yeniden ayarlama yapmak zorunda kaldıklarını ifade etti.2013 yılının ikinci yarısını faiz oranlarını sınırlı artırımlarla atlatmaya çalışan gelişmekte olan ülke kurmaylarının Aralık ayında kesinti planının devreye girmesiyle piyasalarda ocak ayında beliren oynaklığın ancak ay sonunda senkronize şekilde faiz artırımlarıyla giderebildiklerini kaydeden Yılmaz, ocak ayında ABD'de beliren soğuk hava koşulları ve Çin'de büyümenin sorgulanmasının da belirsizlikleri artıran faktörler olduğunu vurguladı. Güney Afrika, Brezilya ve Hindistan'ın ocak ayı sonunda Türkiye liderliğinde faiz artırımını tercih ettiklerini anımsatan Yılmaz, o- cak ayında gelişmekte olan ülkelerin sıkı para politikası yaklaşımları ülke kurlarını stabilize ettiklerini belirtti.aynı süreçte kesinti takvimiyle birlikte Fed'in faizleri ne zaman ve ne oranda artırabileceği senaryoları da belirginleştikçe para politikası belirsizliği ortadan kalkmaya başladığını vurgulayan Yılmaz, böylece ülkelerin risk primleri iyileşirken getiri paritesinin avantajının yatırımcılara "carry-trade" fırsatları sunmuş olduğunu söyledi. ABD'de gerilemeye başlayan faiz oranlarının "carry-trade" bilançosunun yükümlülük tarafını desteklerken gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek faiz oranlarının da varlık tarafını desteklediğini aktaran Yılmaz, 2014 yılında Avro Bölgesi'nin 2013 yılındaki performansını tekrar etmesinin mümkün gözükmediğini kaydetti.bir yanda deflasyonist baskıların bir yanda da para birliği üyesi ülkeler arasındaki makroekonomik farklılıkların kurmayların gelecek aylarda piyasaya likidite sağlamasına neden olabileceğine dikkati çeken Yılmaz, böyle bir ortamda "carry-trade" koşullarının olumlu devam etmesi ve ABD ve İngiltere'nin bol likidite politikasından uzaklaşması gündemdeyken Avro Bölgesi'nin piyasalara likidite sağlamasının gelişmekte olan ülke ekonomileri için fon akımlarının güçlenmesine neden olabileceğini ifade etti.yılmaz, çalkantılı dönemin arkada kalmasıyla yatırımcıların büyümenin var olduğu ülkeleri tercih edebileceklerini vurgulayarak, şunları belirtti: "Doğu Avrupa ülkeleri Polonya, Macaristan ile birlikte Türkiye de büyümeye sahip ülkelerden. Yılın ilk çeyreğinde büyümenin yüzde 5 oranına yaklaşmış olması söz konusu. Hindistan piyasalarında bu ay gözlemlenen rallinin sebebini büyümeyi destekleyecek politikalar vaat eden Mondi'nin iktidara gelmesiyle açıklamaktayız. Büyümesini sürdürebilen gelişmekte olan ülkelere yılın ikinci yarısında fon akımları gözlemlenebilir. Varlık fiyatları açısından destekleyici bir unsur olmasıyla birlikte kurlar açısından da fon akımları olumlu etki edebilir. Böyle bir ortamda finansal riskleri göz önüne alarak TCMB'nin getiri paritesini Türkiye lehine dengeleyebilmek için faiz oranlarını fiyat istikrarında istenen sonuçlarınalınmaya başlamasıyla aşağı çekmesi gündeme gelecektir" (AA)

5 122 ubat Mayıs Perşembe embe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker:"Türkiye'nin her bölgesinde vatandaşlarımızın zirai veya hayvancılık faaliyetinden karnını doyuracak kadar bir işletme yapısı kurmayı hedefliyoruz. Zaten Toprak Koruma Kanunu'nu da tam da bunun için çıkardık"şeklinde konuştu Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Nisan ayında ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 74 olduğunu belirterek, Bu durum cari açığı etkiliyor. Cari açıkta daralma bu sene ilk çeyrekte yüzde 30. Türkiye nin sene sonu hedefi de 50 milyar dolar. 50 milyar doları tutturmak başarı. Ama şu da muhakkak açık, ilk çeyrekte 11 milyar dolar. 11 i 4 ile çarpın 44 milyar dolar. Böyle giderse cari açıkta belimizi doğrultacak bir başarı elde edeceğiz. şeklinde konuştu 20. İstanbul Uluslararası Ev Tekstili Fuarı (EVTEKS) kapılarını açtı. Bine yakın firmanın iki bini aşkın marka ile yerini aldığı fuar, CN- R da 160 bin metrekare alanda yapılıyor Mayıs tarihlerini kapsayan fuarın açılış törenine Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi de katıldı. Törende söz alan Nihat Zeybekci, Türkiye nin ihracatının 4-5 senedir milyar dolar seviyesinde olduğuna işaret etti. Ülkenin bu anlamda önemli aşamalar aldığını anlatan Zeybekci, 33 sene evvel 4,5 milyar dolar olan dış ticaretimiz şu an 470 milyar doları buldu. 33 senede 100 kat arttı. Ama bu yeter mi? Yetmez. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın da dediği gibi bundan böyle bize yürümek, koşmak yetmez. Artık aralardan atlamak durumundayız. Muasır medeniyetler seviyesine böyle yürümeliyiz. Bundan böyle ya orta gelir tuzağında, kendi etrafımızda döneceğiz ya da koşarak 2023 hedeflerine varacağız. ifadelerini kullandı.türkiye nin milli gelirinin 820 milyar dolar, birey başına milli gelirinin 10 bin 700 dolar olduğunu aktaran Zeybekci, şunları kaydetti: Şu an dünyanın 16. ekonomisiyiz. Dünya Bankası yakınlarda bir rapor yayınladı. Raporda satın alma gücü paritesine göre Türkiye nin dünyanın 15. ekonomisi olduğu beyan ediliyor. Burada Kanada ve İspanya yı geçmemize ramak kaldı, 14. ve 13. olmamıza ramak kaldı. Türkiye nin satın alma gücü 1 trilyon 380 milyar dolara geldi. 13. olmaya 80 milyar, 14. olmaya 60 milyar dolar kaldı. Türkiye buraya edilgen olarak, fason üretici olarak geldi. Buraya başkaları adına üretim yaparak geldi. Ama yeni dönemde planımız, edilgen ekonomiden etken ekonomiye geçmek. Bunun için gerekenleri yapıyoruz. Yeni bir program da koyduk. Bundan böyle enerji ve hammaddeyi başkalarının kontrol ettiği, tüketim eğilimlerini başkalarının belirlediği Türkiye den enerji ve hammaddeyi kontrolüne alan, tüketim eğilimlerini belirleyen Türkiye ye geçiyoruz. İhracatta ileri teknolojili ürünlerin payının yüzde 4 olduğundan dert yanan Zeybekci, şöyle devam etti: TİM Başkanı Büyükekşi nin bir sözü var Türkiye nin cari açık problemi yoktur, Türkiye nin Ar-Ge ve inovasyon problemi vardır diye. Yani daha evvel bizimle aynı durumda olan Güney Kore nin ihracatında ileri teknolojili ürünlerin payı şu an yüzde 20. O- nun için bizim bir an evvel Ar-Ge ve inovasyona geçmemiz gerekiyor te Ar-Ge nin milli gelirden aldığı pay yüzde 3 olmalı. Bu olmadan moda, marka ve tasarım olmayacaktır. Hedefimiz 2 trilyon dolar milli gelirden yüzde 3 payın Ar-Ge ve inovasyona ayrılmasıdır. Tüm icraatlarımız ve teşviklerimiz o yöndedir. İhracatı artırmak için ellerinden geleni yapacaklarını dile getiren Ekonomi Bakanı, Tasarımın Ar-Ge kapsamında teşviki talep ediliyordu. Orada nihai aşamaya geldik. Bundan sonra tasarım da Ar-Ge kapsamında teşvik edilecek. açıklamasında bulundu.nihat Zeybekci, ayrıca ihracat amaçlı iç fuarlara katılım dış fuarlara katılım gibi ele alıp teşvik edeceklerini müjdeledi. Zeybekci, ithalata dayanmayan, ihracata dayanan büyümenin önemini vurgularken, İhracat bizim geleceğimizdir. İhracatta dilediğimiz rakamlar var. ihracatın yüzde 10 ortalama ile artması ithalatın stabil olması, dış ticaret açığının daralması temennimiz. Nisan ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 74. Bu durum cari açığı etkiliyor. Cari açık yumuşak karnımız, en zayıf olduğumuz yer. Cari açıkta daralma bu sene ilk çeyrekte yüzde 30. Türkiye nin 2014 bu anlamda hedefi de 50 milyar dolar. 50 milyar doları tutturmak başarı. ma şu da muhakkak açık, ilk çeyrekte 11 milyar dolar. 11 i 4 ile çarpın 44 milyar dolar. Böyle giderse cari açıkta belimizi doğrultacak bir başarı elde edeceğiz. dedi.zeybekci, EVTEKS Fuarı nı açmasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bosna da meydana gelen sel ihracatı etkiler mi, çünkü burası Avrupa nın girişi? Yine Ukrayna bunalımı ülkeye ihracatı baltalar mı? sorularına Nihat Zeybekci, şu karşılığı verdi: Yok, yok etkilemez. Öyle bir şey olmaz. Bosna için tabii üzgünüz. Selde hayatın kaybedenlere, Soma da şehit olan kardeşlerimize ben Allah tan rahmet diliyorum. Bosna da 120 senenin en büyük yağışı, 50 can kaybı var. 2-3 hafta evvel ben, Bosna daydım. Orası ilgili yeni projelerimiz var. Türkiye den yatırımcıların Bosna da etkin olmaları için tasarılarımız var. Selden dolayı belki yatırımlar ile ilgili sıkıntılar olur, ama ihracat ile ilgili hiçbir sıkıntı olmaz.ukrayna ile ilgili soruya gelelim. Ukrayna ve Rusya bunalımının ihracata etkisi yok. Bu bunalım derinleşir ve uzarsa belki. Ama Ukrayna bizim için ihracat bağlamında önemli. Böyle olumsuz bir etkinin olmaması adına Rusya ile görüşmemiz var, engel görmüyoruz şu an. Yorgan, battaniye, perde gibi ürünlerin tanıtıldığı fuarda TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ise ev tekstili ihracatında ilk 4 ayda 3 milyar dolar olduğunu, geçen seneye göre yüzde 10 artış görüldüğünü ifade etti. Ev tekstili ihracatında 2023 hedefinin 20 milyar dolar olduğunu bildiren Büyükekşi, bu rakamın yakalanabilmesi için katma değerin artırılması gerektiğine temas etti. Katma değeri artırmanın yöntemlerinin inovasyon, tasarım, Ar-Ge ve marka olduğunu sözlerine ekledi.

6 1Şubat 22 Mayıs Perşembe CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis Grup toplantısında Manisa Soma'da şehit olan 301 maden işçisinin isimlerini tek tek okudu. Maden işçilerinin adları okunurken; grup toplantısına katılanlar ayakta saygı duruşunda bulundu Fransa'da Pazar günü gerçekleştirilecek Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi aşırı sağ parti Türkiye kozunu devreye soktu Seçimlerde ilk sırada yer alması beklenen Ulusal Cephe( FN) lideri Marine Le Pen, Türkiye'nin AB üyeliğine dur demek için oyların partisine verilmesi çağrısında bulundu. Seçim çalışmalarını Avrupa Birliği ve Türkiye karşıtlığı üzerine kuran Ulusal Cephe'nin lideri Marine Le Pen, devlet televizyonu France 2'de yaptığı açıklamada, "Avrupa Birliği'nin genişlemesi ile ilgili diğer partiler size yalan söylüyor, daha kötü durumun oluşmasına müsaade ediyorlar. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olması gibi çılgın projeleri cesaretlendiriyorlar." i- fadelerini kullandı. Aşırı sağcı lider, Nicolas Sarkozy'nin cumhurbaşkanlığını da kapsayan ana muhalefet partisi Halk Harekt Birliği'nin (UMP) 10 yıllık iktidarında Türkiye'nin AB'ye üyeliğini engellemek için gerekli adımların atılmadığını da hatırlatarak, UMP hükümetinin Türkiye ile 2 faslı müzakerelere açtığını söyledi. Le Pen, "25 Mayıs Türkiye'nin AB üyeliğine dur demenin zamanı." ifadelerini kullandı. UMP ve iktidardaki Sosyalist Parti'nin (PS), imzaladığı anlaşmalarla yasadışı göçmenlerin de ülkeye istedikleri gibi girmesinin sağladığını hatırlatan Le Pen, Romanların da özgürce Fransa'da dolaştıklarını kaydetti. AŞIRI SAĞ YÜZDE 24'LE İLK SIRADA Seçimlere sayılı günler kala gerçekleştirilen son anket de aşırı sağ partinin ilk sıradaki yerini sağlamlaştırdığını ortaya koydu. İpsos araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen ankette aşırı sağ parti Ulusal Cephe'nin yüzde 24 oy oranıyla ilk sıradaki yerini koruduğu belirtildi. Ankette ikinci sırada ise yüzde 22 oy oranıyla ana muhalefet partisi Halk Hareket Birliği'nin olduğu kaydedildi. İktidardaki sosyalist partinin ise yüzde 17,5 oy oranıyla üçüncü sırada yer alacağı tahmin edildi. Oylarını yarım puan artıran Avrupa Ekoloji ve Yeşiller yüzde 8,5'la 4'üncü sırada yer alırken, merkez sağ partiler UDİ ve MODEM koalisyonu ise yüzde 8 oy oranına ulaştı. Aşırı sol parti Ulusal Sol'un da (FG) yüzde 7 oy elde edeceği belirtildi.

7 17 22 Mayıs ubat Perşembe embe MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Soma'da yaşanan maden faciası ile ilgili Başbakan Erdoğan'ın tavrını eleştirdi. Bahçeli, "Hükümet ve yandaşları, utanmasa Soma'daki maden felaketini paralel örgüte dahi havale edecek." ifadesini kullandı Bağımsız İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, "Ben geliyorum" diyen bir facianın halının altına süpürülen bir tehdit olduğunun 301 şehit tabutuyla karşılaşınca anlayıverildiğini söyledi Şükür, "Soma'da yaşanılan facianın sorumluları ve sebeplerinin araştırılmasının eleştirilmesinin bir hükümet karşıtlığı gibi sunulmaya çalışılması ise vicdanları yaralayan başka bir acı gerçek olarak karşımıza çıktı." dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun salı günlü 90. birleşimi saat 15.00'te yoklama yapılmaksızın müşahede ile açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Sadık Yakut yönetti. Bağımsız İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, "Soma'da şehit olan madenci kardeşlerimize rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralı kardeşlerimize de şifalar diliyorum." diye konuştu. Soma'nın baştan sona bir trajedi olduğunu vurgulayan Şükür, şöyle devam etti: "Ben geliyorum diyen bir facianın halının altına süpürülen bir tehdit olduğunu 301 şehit tabutuyla karşılaşınca anlayıverdik. Soma'da yaşanılan facianın sorumluları ve sebeplerinin araştırılmasının eleştirilmesinin bir hükümet karşıtlığı gibi sunulmaya çalışılması ise vicdanları yaralayan başka bir acı gerçek o- larak karşımıza çıktı. Oysa bu ülkede ölümler üzerinden siyaset yapmayacak kadar ahlaklı hamura sahip milyonların varlığı unutuldu. Soma'nın şu anda ihtiyacı olan tek şey şefkattir. Merhamet ve mahcubiyet yaralara merhem olacaktır. Ardından ise maddi destekler hem devlet eli hem de STK'lar aracılığıyla ivedilikle yerine getirilmelidir. Soma üzerinden kim nefret dili geliştirirse vebal altında kalacaktır."

8 SAYFA 8 SONDAKiKA GAZETESİ >> 8 GÜNCEL MAVi KIRMIZI SARI SAYFA Mayıs Şubat Perşembe Perşembe SONDAKiKA GAZETESİ >> SiYAH MAVi KIRMIZI SARI 17Mayıs Şubat Perşembe Perşembe 9 GÜNCEL 22 Başbakana yakınlığı ile bilinen, Spor Camiasının önemli isimlerinden Nurettin Balaban; Yavuz Atalay a konuştu PRO LİSANSIM OLSA, YASAL İŞLEM BAŞLATIRDIM röportaj ÜLKEMİZ FUTBOLUNU KULÜPLER BİRLİĞİ R O Y İ T E YÖN Çok çalışan ancak az görünen isimler arasına adını yazdıran ve Spora katkılarını göz ardı edemeyeceğimiz TÜFAD Şube Başkanı Nurettin Balaban; kapılarını Sondakika Gazetesi ne açtı. Başbakan ile görüşüp talepte bulunduklarında, başbakanın kendilerini sabırla dinlediğini ve taleplerin birçoğunu karşıladığını ifade eden Balaban; son zamanlardaki lisans tartışmasına ise, benim pro lisansım olsa yasal işlem başlatırdım, diyerek son noktayı koydu. Ülke futboluna ilişkin de; Türk Futbolunu Kulüpler Birliği yönetiyor, dedi. F ettiniz ve hayırlı olsun dediniz. Bana göre kötü bir yönetim sergiliyor Hacıosmanoğlu Zannediyorum ki, başkanlık görevi sona erince, Türk Futbol tarihinden silinecek. Ancak şunu hayretle karşılıyorum ve size sorup fikrinizi almak istiyorum, zamanında Hacıosmanoğlu nu destekleyenler; şimdi, Hacıosmanoğlu nu idam sehpasına çıkarmak istiyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Bugün İbrahim Hacıosmanoğlu nu ve yönetimini genel kurulu çağıranlar, Sayın Hacıosmanoğlu na destek verirlerken neden verdiler? Veya ne değişti ki şimdi karşısına geçtiler? Bunu, birileri çıkıp bize anlatmalı. Sayın Hacıosmanoğlu yabancı hoca almadı, takımda oynayamayacak yabancı futbolcu da almadı Ben kendisine oy vermediğim halde, istediğimiz zaman ona ulaşabiliyoruz. Onun döneminde Mustafa Reşit Akçay ve Hami Mandıralı ya güvendi ve her ikisinin de ülke futboluna ne kadar yeterli olduklarını ifade etmelerine fırsat tanıdı. Bu da yetmedi, alt yapıya 20 ye yakın antrenörümüzü aldı. Sayın Hacıosmanoğlu nun Trabzon futboluna diğer önemli bir katkısı ise, kendisini Başkan Koltuğundan aşağıya indirmek için, Trabzon da birbirine selam bile vermeyenleri bir araya getirdi. utbolu, bir gökdelen gibi düşünün Yüz katlı bir gökdelen İşte o gökdelenin giriş katını, antrenörler oluşturuyor. Ve dolayısı ile de TÜFAD Bu ay, özel haber değerinde bir röportaj yapmak istedik... Bilindiği üzere, geçtiğimiz sezon; Türkiye Futbol Federasyonu nu, R.Carlos ve Sergen Yalçın için özel bir karar aldı. Bu kararla birlikte, bu iki efsane; yeşil sahalara, Teknik Direktör olarak döndü. Bu, hoş bişey olarak görünse de; bu durumda olup da bu hakların tanınmadığı antrenörler penceresinden, üzücü bişeydi Birçok antrenör, futbola ve federasyona küstü. Tepkiliydiler fakat seslerini duyuramıyorlardı. İşte o noktada devreye; Nurettin Balaban girdi. Balaban; Türk Sporunun önemli isimlerinden Çok iş yapan ancak az görünen bir isim. Bir dönem, TÜFAD (Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği) Genel Başkan Danışmanlığı yaptı. Şimdilerde ise, antrenörlere daha çok zaman ayırmak için, bu idari görevinden feragat ederek, TÜFAD Trabzon Şube Başkanı sıfatıyla, Türkiye deki tüm antrenörlerin sorunlarıyla ilgileniyor. Balaban, Başbakana ve Spor-Siyaset camiasındaki birçok etkin isme olan yakınlığıyla da dikkat çekiyor Sayın Balaban, TÜFAD tan başlayalım. Nasıl başladınız? Neler yaptınız? TÜFAD Trabzon Şubesi Başkanlığı ve yöneticilik hayatımda hep aktif görevlerde bulundum. İlk olarak Genel Sekreter sonra As Başkan ve Başkanlık yılı arası Başkanlık yarışından diğer Başkan adayı ile uzlaşarak çekildim yılında tekrar göreve geldiğimizde, Bilal Çetinkaya başkanlığında açtığımız, şehir kulübü yakınındaki TÜFAD lokali kapatılmıştı. Derneğin ne sekretaryası ne bir yeri vardı. Antrenörlerin bir araya gelebileceği hiçbir yerin olmamasından dolayı antrenör arkadaşlar, stat kahvesinde oturuyordu. Genel kurulda, şu an yapılan lokali, 6 ayda bitireceğiz dediğimizde inanmayanlar, bu ifademi genel kurul tutanaklarına geçtiler. Sonrasında, şu anki bünyesinde toplantı, misafir ve televizyon salonunun bulunduğu derneği 3 ayda bitirdik. Sonrasında, derneğin sekretaryasını, Haluk Ulusoy ASKF hizmet binasında oluşturarak bayan bir sekreterle hizmete açtık. Şu an 2 bayan sekretarya ile çalışıyoruz. Bundan sonra..? Onu da söyleyeyim. Bundan sonraki hedefimiz; öncelikle TÜFAD Trabzon şubesine ekonomik anlamda gelir getirecek, gündüzleri futbol okulu, akşamları halka açık halı saha maçları yapılabilecek bir sentetik çim yüzeyli TÜFAD eğitim ve spor tesisi yapıp, TÜFAD ın maddi açıdan geleceğini koruma altına almak. Takiben, daha fazla hizmet için, Futbol YÖNETİM, AKÇAY A VE HAMİ YE DUA ETSİN Dünya sında etkili ve yetkili bir göreve gelebilmek. YAVUZ SELİM SAHASI, TRABZON FUTBOLUNUN GEÇMİŞİ VE GELECEĞİDİR Sahalardan bahsettiniz Yavuz Selim Sahası Amatör Futbolun kalbi burada atıyor. Futbol için önemli bir saha. Onun için özel olarak sormak istiyorum, bu sahayı; amatör ruhundan koparmadan, Profesyonel Futbolun oynanabileceği kadar kaliteli hale nasıl getirdiniz? Bu sahanın bugünkü hale gelmesine uzun biz süre emek harcamayı yüce Allah bize nasip etti. Sorunuza geçmeden önce şunu belirteyim,yavuz Selim Sahası Trabzon Futbolunu geçmişi ve geleceğidir. Trabzonspor un büyüklüğünde, bu sahanın emeği çoktur. Yavuz Selim Stadı na 1933 yılından bu yana hatırı sayılır bir yenileme yapılmamıştı. Bu nedenle de 74 yıl boyunca, efsane stat aşındı. Toz, toprak; su gölleri, çamur deryası; ilkel soyunma odaları Toprak zemini olan Yavuz Selim Sahası, çok ilkel bir hal almıştı. Çevresinde; 30 a yakın Futbol Kulübü olan, zaman içerisinde 150 ye yakın takımın maç yaptığı, aynı anda takımın antrenman yaptığı bu stadın onarılması ve hatta Dünya Standartlarına çıkartılması gerekiyordu. Ben 2004 yılında TÜFAD Trabzon Şube Başkanı seçildim. İlk toplantıda, aynen şu ifadeyi kullandım: TÜFAD çok büyük bir camia, Yavuz Selim Stadı da çok önemli bir stat ve bu stadı kısa vadede Türkiye, uzun vadede de Dünya standartlarına ancak ve ancak, bünyesinde Trabzonspor un 6 şampiyonluğuna da imza atan Teknik Direktör başta olmak üzere Dünya, Avrupa ve Türkiye Liglerinde çok önemli başarılara imza atan Teknik Direktörleri barındıran TÜFAD Trabzon Şubesi, çıkarabilir. Bu ifadeyi aynen kullandım ve ilk adımı attık. Yetkililere fikirlerimizi sunduk. Vali, Belediye Başkanı, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Bu mercilerden güven onayı aldıktan sonra dönemin Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Bey e gittik ve stadın yapılma sözünü aldık. Biz bu adımları atarken, bize gülenler vardı. Yaptırsınlar, büstlerini dikeriz diyenler oldu. Tam 13 kere Ankara ya gittik. Yetmedi, Sayın Mehmet Bey aracılığı ile dönemin Spor Bakanı Mehmet Ali Şahin î TÜFAD a davet ettik. Bakan bey, Trabzon ziyareti sırasında; Vali Nuri Okutan, Genel Müdür Mehmet Beyi ve GSİM Şerif Özgür beyle şubemize geldi. Yerinde, göstererek, planlarımızı bir kez daha anlattık. Neticesinde çalışmalarımız karşılığını buldu ve saha 2007 yılında bu günkü halini aldı. SAYIN BAŞBAKAN, BİZİ SABIRLA DİNLEDİ Oldukça meşakkatli olmuş... Ve bildiğim kadarıyla bu hususu Sayın Başbakan ile de görüştünüz. Sayın Başbakanın da ciddi katkıları oldu bu stadın yapımında ve diğer taleplerinizde ki Sayın Başbakan o dönem çok da fazla kişiyle görüşmemesine rağmen, sizinle birkaç defa görüştü... Sayın Başbakan futbolculuktan, futbolun içinden geldiğinden bizim dilimizden iyi anlıyor. Trabzon da Yavuz Selim Sahası dahil 30 a yakın sentetik çim yüzeyli futbol sahaları onun Başbakanlığı döneminde yapıldı.güçlü hafızası olan ve çok dikkatli bir lider Kendisiyle TÜFAD a ilişkin, ilkinde Trabzon da ayak üstü görüştük. Daha sonra, Sayın Mehmet Bey Gençlik ve Spor Genel Müdürü iken, Ankara da, TÜFAD Genel Merkezi adına kendisine bir brifing dosyası sunma fırsatımız oldu. Rize stadının açılışına geldiğinde kendisinden yazılı bir talebimiz oldu. Daha sonra 2011 Avrupa Gençlik Oyunları Tesislerini incelemeye geldiğinde ayrı bir görüşmemiz oldu. En son Trabzonspor u ziyareti esnasında aracına binerken çok kısa bir görüşmemiz oldu. Bu kısa görüşmede kendisine Yavuz Selim Sahasının önemini anlatan bir anlatan yazı sunduk. Görüşmeler şahsın için değil de toplum ve antrenörlerin geleceği ile ilgili olunca, her görüşümüzde bizi sabırla dinliyor veya yazılıda olsa talebimizi alıyor. Ayrıca bize karşı çok samimi, güler yüzlü ve duyarlı... Şimdilerde, kendisinden randevu talep ettik, inşallah bu gerçekleşir. HACIOSMANOĞLU, TRABZON DA BİRBİRİNE SELAM VERMEYENLERİ BİR ARAYA GETİRDİ İnşallah diyelim Sayın Balaban. Biraz Trabzonspor u konuşalım, akabinde asıl konuya geçmek istiyorum. Her dönem, Trabzonspor a yakın bir isim oldunuz. Sayın Hacıosmanoğlu Başkanlığı kazanınca, ziyaret Hami ile yakınlığınızı bildiğimden soruyorum; Hami Mandıralı ya ilişkin, Trabzonspor da kalmasını salt olarak maç sonuçlarına bağlayanlar var. Ne dersiniz? Sayın, Hacıosmanoğlu nun yönetiminde futbolun içinden gelen yönetici sayısı az. Bu, onun için dezavantaj Bu yüzden bazı yöneticiler ne konuştuğunu bilmiyor. Mesela Hami Mandıralı nın geleceği, alacağı saha sonuçlarına bağlı imiş. Onu diyen yöneticiler şunu unutmasın; onlar bu kadar süre Trabzonspor da yöneticilik yaptıkları için önce Sayın; Hacıosmanoğluna sonra Mustafa Reşit Akçay a ve Hami Mandıralı ya dua etsinler! HAMİ, KESİNLİKLE DEVAM ETMELİ Hami devam etmeli mi? Kesinlikle devam etmeli. Hami, milli takım antrenörlük deneyimi, futbolculuk döneminde milli takımlar, yurt içi ve yurt futbolculuk kariyeri; birinci adamlığa (Teknik Direktörlük) yeterde artar. Türkiye Spor Toto Süper Liginde çalışanlara bakın, Hami Mandıralı nın kariyeri kimde var..? YILDA 4 KEZ TOPLANIRKEN, 3 YILDA 1 KEZ TOPLANDIK Türkiye Futbol Federasyonu Amatör İşler Kurulu üyesisiniz. Bunun Türk Futbolundaki yeri nedir? Meraktan soruyorum. İşler nasıl, diyelim? TFF Amatör işler kurulu olarak, eskiden, yılda 3-4 kez toplanıp çalışıyorduk. Son 3 yılda 1 kez toplandık. Toplanmayan yönetimde işler nasıl olur. Bizim yaptığımız bu gibi görevler gönül işidir. Bu görevleri yaparken kendi çıkarını değil temsil ettiğin topluluğun çıkarını düşünürseniz ve bu görevlerin sorumluluğunu yüreğinde hissederseniz, bu işi hakkıyla yapmaya özen gösterirsiniz. Ama bir kişi yetmez bunun için. Herkesin aynı duyarlılıkta olması lazım Sayın Balaban, gelelim asıl konuya Benim en çok merak ettiğim, Lisans ve Antrenörlük ile ilgili olarak son döneme damgasını vuran tartışmalar. Mesela bir Sergen ve Carlos konusu Mesela, lisans kullandırma konusu Lisans kullandırmaktan başlayalım isterseniz. Bu konu bu günün konusu değil. Bu konu son yıllarda ülkemiz futbolunda kanayan yara. Bazı kulü- pler Pro Lisanslı Teknik Adam varken ne hikmetse A Lisanslı Teknik Adamla çalışmak istiyor. A Lisansa sahip bir hoca, Spor Toto Süper Liginde çalışamayınca Pro lisanslı bir teknik adamın lisansı ile çalışma yolu seçiliyor. Bu gün, bakıldığında takımı maçlara hazırlayan ve maçta takımını sevk-idare eden, A Lisanslı Teknik Adamlar fakat maç sonrası konuşanlar Pro lisanslı kişiler... Bunu herkes biliyor ve görüyor. Her şey açık, belgeli olmasına rağmen buna göz yumuluyor. PRO LİSANSLI OLSAM, MAHKEMEYE VERİRDİM Göz göre göre, dalga geçer gibi yapılan bu ihlalin bir yaptırımı yok mu? Olmaz olurmu? TFF talimatnamelerine göre: Antrenörlük diplomasını kullandıranın tespit edilmesi halinde, ilkinde 3 yıl ceza, devamı halinde lisansına süresiz el konulur. Bir başka madde; lisansı yetersiz teknik adamlar, bir takımı; Fiilen müsabakaya hazırlayamaz, yönetemez ve yönlendiremez maddeleri halen yürürlükte olmasına rağmen takımın Teknik Sorumlusu, kağıt üzerinde olmasa bile, gerek takımın müsabakalara hazırlanmasında, gerekse müsabakalarda takımın başında sevk ve idaresinde bir fiil baş rol oynuyor. Şimdi biz bunun için, sahaya yansımadı denildiği gibi kağıda yansımadı mı demeliyiz? Açık konuşayım, benim Pro Lisansım olsa, lisans kullanan kulüp ve lisansı kullandıran teknik adam hakkında yasal bir yaptırım var ise bunu mutlaka kullanırdım. SERGEN İN SÖZLERİNDEN KIRILAN SAYISIZ ANTRENÖR OLDU Roberto Carlos ve Sergen Yalçın olayına geçelim. Sizden detaylıca dinlemek daha bilgilendirici olacak sanırım İlk olarak şunu söyleyeyim, Carlos ve Sergen olayı farklı. Bu sezon TFF yönetim kurulu Teknik yönetici ve sınıflandırma talimatnamesinde değişikliğe giderek; yurt dışında 75 kere, Türkiye de 25 kere A Milli olanlar, yanlarına Pro Lisanslı bir antrenör alarak takımlarını müsabakaya hazırlayıp, takımlarını lig maçlarında bir başka ünvan adı altında sevk ve idare edebilme yetkisi verdi. Bu talimatnameye göre Sergen Yalçın ve Roberto Carlos çalışma hakkı elde etti. Bu hocalar da bu haktan yararlandılar. Burada tepki; Sergen Yalçın Hoca, futbol antrenörlük diploması için, Bu belge sadece bir kağıt parçası demesinin basında yer alması üzerine, bu sözlerine oldu. Bakıldığında Lise Diploması da bir kağıda yazılmış ancak o olmadan antrenörlük kursuna katılmak imkansız. TFF talimat değişikliğine gitmese, bir üst kursa lise mezunu olmayan hiçbir kimse gidemeyecek idi. Keşke Sergen Hoca bu ifadeyi kullanmasa idi. Bu ifade farklı anlaşılmalara yol açınca, bu sözden kırılan sayısız antrenör oldu. Antrenör kurslarına ilişkin de bazı sıkıntılar var. Aldığımız duyumlar bu yönde Bu şikayet Trabzon başta olmak üzere tüm ülke genelinde var. Geçmişte bu gibi sorunlar yok denecek kadar azdı. Son yıllarda TFF Futbol Geliştirme Direktörlüğü o kadar sık değiştirildi ki her gelen bir başka uygulama başlattı. Daha dün; Amatör takımlarda çalışıp öğrenim durumundan dolayı bir üst kursa gidemeyen, binlerce mağdur futbol antrenörleri için kaldırılmayan Lise Mezunu şartı, Milli Takım ve Profesyonel Futbolun içinden gelen, 8-10 tane futbol antrenörü için kaldırıldı! Bir başka konu, bugünkü kurslara katılma kriterlerindeki puanlama sistemi Profesyonel ve Milli Futbolcuları koruyan sistem... Amatör futbol oynayan veya amatör takım çalıştıranların, Profesyonel ve Milli Futbolcuların olduğu yerde, bir üst kursa katılma şansı binde bir gibi. Bu uygulama TFF C lisans sahiplerine ise hiçbir çıkar yol bırakmıyor. Nedeni, TFF C lisansı, profesyonel takımların alt yapılarında bile çalışamayınca, UEFA B ye gerekli puana erişemiyor. TFF C diplomalı bir antrenör, birçok yıldızın yetiştiği herhangi bir amatör futbol takımında 10 yıl antrenörlük yapsa,yıldızlar yetiştirse, toplayacağı en yüksek puan 70 i zor bulur. Ancak en az 10 kez milli olmuş ve 10 yıl profesyonel futbol oynamış bir futbolcu UEFA B ye başvursa en az 130 puana ulaşıyor. Buna canlı bir örnekte verebiliriz. Derneğimiz üyelerinden, Trabzon Düzyurtspor un TFF C lisanslı antrenörü Ömer Ortakudaş hocamız Düzyurtspor u amatör kümeden BAL ligine çıkarıyor. Takip eden sezon sonu 3.lige çıkarıyor. Ertesi sezon ise, yani bu yıl, 2.lige çıkarıyor. Yani 3 yılda, bir köy takımı olan Düzyurtspor u amatör kümeden alıp 2.lige taşıyor. TFF puanlama kriterlerinden dolayı kursa gidemeyince 3.ligde takımının başında yönetici sıfatı ile antrenörlük yapmak zorunda kalıyor. Buraya kadar aralıksız olarak amatör takım çalıştırmasına rağmen, sadece 68 puana ulaşabiliyor. 68 Nerde 130 nerde..? 130 u yakalaması için bir 10 sene daha amatör takım çalıştırması lazım ki UEFA B ye gidebilsin... ÜNLÜ İSİMLER İÇİN ÖZEL MADDE ÇIKARANLAR, İSTESE MAĞDURİYETLERİ GİDERİR Büyük bir sorundur bu aslında. Çözümü yok mu? Bir ülkenin Futbol Federasyonu; 8-10 tane, isimli futbolcu için antrenör kurslarında lise şartı kaldırılabiliyorsa; yabancı ülkelere 75 kez, kendi ülkesinde 25 kez A milli takımda futbol oynayanlar için talimatnamelere özel maddeler koyabiliyorsa; nice Ömer Ortakudaş lar için de bu özel maddeler ve talimatlar çıkarılır. Nice antrenörlerin mağduriyeti de giderilir. Bitirelim. Toparlamak gerekirse, netice itibariyle, ne söyleyerek noktayı koymak istersiniz? Tüm bu sorunların çözüm yeri TFF yönetim kurullarıdır. Ülkemizde yaklaşık 126 tane profesyonel futbol kulübü, 4000 üzeri amatör kulüp, futbol antrenörü var. TFF Yönetim Kurulu seçimlerinde 18 tane profesyonel futbol kulübü, Kulüpler Birliği adı altında delege sayısı olarak güçlü olunca, TFF yönetim kurullarının seçiminde etkin olup, Ülke futbolunu yönetenlere karşı yaptırım gücünü ellerinde tututuyorlar. Bu delege gücü, ülke futboluna katkı kriterleri dikkate alınarak; makam, mevki, ünvan ayrımı yapmaksızın, emeğin karşılığı bir delege yapısının oluşması için; profesyonel ve amatör kulüpler, antrenörler, hakemler, gözlemciler, saha komiserleri, profesyonel futbolcular, amatör futbolcular ve spor basınının TFF Genel Kurul delege sayısı dağılımının yeniden düzenlenerek, acilen değişmesi gerekiyor.

9 SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 GÜNCEL HABERLER Mayıs Şubat Perşembe Başkan Zolan dan ödül Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Uluslararası Arapça Bilgi ve Etkinlik Yarışması'nda dereceye giren öğrencileri ödüllendirdi. Başkan Zolan, öğrencilere Denizli'yi layıkıyla temsil ettikleri için teşekkür etti ve başarılarından dolayı kutladı Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli İmam Hatip Okulları Yöneticilerini makamında ağırladı. Milli Eğitim Bakanlığı'nca düzenlenen Uluslararası Arapça Bilgi ve Etkinlik Yarışması'nda Denizli'yi temsil eden ve Türkiye derecesi elde eden öğrencilerin de hazır bulunduğu ziyarette Başkan Zolan, öğrencilere Denizli'yi layıkıyla temsil ettikleri için teşekkür etti ve altınla ödüllendirdi Mayıs 2014 tarihinde Eskişehir'de yapılan yarışmanın Türkiye finalinde Denizli'ye dereceyle dönen 5 öğrenciye bundan sonraki yaşamlarında da başarı dileyen Başkan Zolan, öğretmen ve yöneticilere de teşekkür etti. Denizli İmam Hatip Okulları Yöneticileri ile birlikte Başkan Zolan'ı ziyaret eden heyette bulunan Denizli eski Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan, Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan'a eğitime verdiği destekten ötürü teşekkür etti. Erdoğan," Denizli Türkiye' de yeni imam hatip okullarının yapımı konusunda en önde giden illerin başında yer alıyor. Geçtiğimiz yıllarda imam hatip okullarına olan rağbet de oldukça arttı. Öğrenci sayısında çok hızlı bir artış yaşandı. Sayısı iki olan lisemiz üçe çıktı. Gelecek sene kız lisesi sayısı da dörde çıkıyor. İnşallah bir yıl içerisinde Denizli Merkezde lise sayımız beşe çıkacak. Öğrenci potansiyelimiz arttığı için çalışmaların planlamalarının da bu yönde olması gerekiyordu. Bu durumu göz önünde bulundurarak sizler öncülük ettiniz ve bu nedenle sizlere müteşekkiriz. Öğrencilerimiz, velilerimiz, öğretmenlerimiz adına sizlere teşekkür ediyoruz" dedi. Ziyaretten dolayı son derece mutlu olduğunu dile getiren Başkan Zolan, " Biz sizlere teşekkür ediyoruz. Bizler çocuklarımızın arzu ettiği eğitimi alabilmesi, herkesin istediğine ulaşabilmesi adına gayret sarf ediyoruz. Önünü açmaya çalışıyoruz. Eğitim her şeyin başında geliyor. İnsanlarımızı ileriye taşımak istiyorsak, değerlerimizi yaşamak ve yaşatmak istiyorsak, geleceğimize sahip çıkmak istiyorsak gençliğimize, çocuklarımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Bunun için her türlü imkan seferber edilmelidir. Öncelikle fiziki mekanlar, sonrasında da içini dolduracak kaliteli öğretmenlerimiz ve güzel çocuklarımızla eğitimimizi en üst seviyede gerçekleştirmek, geleceğimizi orada o binalar içinde ilim yuvalarında inşa etmek önemli bir görev" dedi. Eğitime gönüllü olarak katkı sağlayan herkese teşekkür eden Başkan Zolan sözlerini şöyle sürdürdü: " Özellikle gönüllü olarak bu işe katkı sağlayan hayırseverlerimize, emek veren, fikir üreten, koşturan, terleyen herkese çok teşekkür ediyorum. Allah hepsinden razı olsun. Tabi öğretmenlerimiz de aynı şekilde. Çocuklarımıza ışık tutmaya çalışıyorlar. Onların donanımlı bir şekilde gelecekte güzelliğe kavuşması için her türlü eğitimi almaları konusunda katkı sağlıyorlar. Sizlerin aracılığı ile selamlarımı iletiyorum. Müdürlerimize çok çok teşekkür ediyoruz. Öğrencilerimize baktığımızda Türkiye üçüncüsü olan gençlerimiz var. Demek ki yaptığımız çalışmalar, gayretler, sizlerin emekleri, herkesin sarf etmiş olduğu emek boşa gitmiyor. Çocuklarımız o verilen desteği katkıyı, eğitimi en üst seviyede alarak Türkiye'yi yarışmalarda temsil ediyor. Bize de derece getiriyorlar. İnşallah bunlar artacaktır. İnşallah üniversiteyi kazananların oranı artacaktır. Onun için bizim milli ve manevi değerlerimize bağlı, bilim ve teknoloji ile iç içe, sanat ve kültürle de bir arada yaşam tarzı haline getirmiş gençler yetiştirmemiz lazım. Diğer ülkelerdeki gençlerle yarışabilir duruma gelmiş değerler ve bilgilerle donatmak lazım. O imkanları çocuklarımıza vermemiz gerekir. Çok şükür pırıl pırıl bir gençliğimiz var. Ne versen kapacak seviyede. Ben tekrar emek veren katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum." Başkan Zolan daha sonra Denizli Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden Arapça Bilgi dalında Türkiye 3.sü olan, Beyza Arslan, Rabia Nur Atik, Mehmet Yörük, Sümeyye Tavşan ile Arapça Hitabet dalında Türkiye 4.sü olan Kaan Sarıgül'ü altınla ödüllendirdi. (CİHAN Başkan Özer den firmalara hijyen eğitimi belgesi uyarısı Denizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Özer, firmalara, hijyen eğitimi belgesi almaları konusunda uyarılarda bulundu. Başkan Özer, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Hijyen Eğitim Yönetmeliği nin 5 Temmuz 2013 tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlandığını hatırlatarak, Bu yönetmeliğe göre gerçekleştirilecek denetimler sırasında, işyerinde doğrudan hizmetin içinde olan çalışanların hijyen eğitimi belgelerinin bulunup bulunmadığı sorgulanacaktır. Hijyen Eğitimi Yönetmeliği nin geçici 1. maddesinde belirtilen 5 Temmuz 2014 tarihine kadar çalışanlarına hijyen eğitim belgesi aldırmayıp, bu tarihten sonra belge almayan kişileri çalıştıran işyerleri hakkında 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu nun 282. maddesine göre işlem yapılacaktır. Fiilleri ayrıca suç oluşturmadığı takdirde, eğitim almamış her bir çalışan ayrı ayrı aykırılıklar olarak değerlendirilecek olup, kişi başı lira arasında cezai müeyyide uygulanması öngörülmektedir. dedi. Özer, Hijyen Eğitimi Yönetmeliği nin 2. maddesine göre hijyen eğitimi aldırması gereken işletmelerin şunlar olduğunu belirtti: Gıda üretim ve perakende iş yerleri. İnsani tüketim amaçlı sular ile doğal mineralli suların üretimini yapan iş yerleri. Kaplıca, hamam, sauna, berber, kuaför, dövme ve pirsing yapılan yerler, masaj ve güzellik salonları ve benzeri yerler. Otel, motel, pansiyon ve misafirhane gibi yerlerde ana dağıtım merkezleri, hazır yemek hizmeti, işyeri ve kurum yemekhaneleri, restoranlar ve diğer benzeri gıda hizmetlerinin sunulduğu yerler, dükkanlar, toptan satış yerleri, süpermarket dağıtım merkezleri dahil olmak üzere son tüketiciye satış ve dağıtım noktasında gıdanın işlenmesi, muameleye tabi tutulması veya depolanması ve benzeri hizmetlerin verildiği işyerlerinde doğrudan hizmetin içinde olan çalışanlar, bizzat çalışmaları durumunda işyeri sahipleri ve işletenler. Yönetmelik kapsamında olan işyeri sahiplerinin ve işletenlerinin mağdur olmamaları için ilgili mevzuat hükümlerinin yerine getirilmesinin büyük önem taşıdığını söyleyen Özer, İlgililerin, 5 Temmuz 2014 tarihine kadar Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ne bağlı halk eğitim merkezlerinden, mesleki eğitim merkezlerinden, turizm eğitim merkezlerinden ve olgunlaşma enstitülerinden hijyen eğitimlerini almaları gerekmektedir. Eğitim sonunda kurs bitirme belgesi verilecek olup, belge, kişi aynı iş konulunda hizmet verdiği sürece geçerli kabul edilecektir. şeklinde konuştu. (HABER MERKEZİ) Maden mühendisi beş yıl önce güldürmüştü, BU KEZ AĞLATTI Sivas'ta 5 yıl önce öğrenci arkadaşlarıyla otobüs durağında, buzdolabıyla fotoğraf çekerken MOBESE kamerasının görüntülediği gençlerden birinin Soma'daki faciada hayatını kaybeden maden mühendisi İbrahim Çelik olduğu ortaya çıktı MOBESE kayıtlarında Çelik ile görülen ev arkadaşı Davut Akıncı: "Umarım herkes İbrahim'i o günkü kahkahalarıyla hatırlar" Beş yıl önce aynı evi paylaştığı öğrenci arkadaşlarıyla otobüs durağında, buzdolabıyla fotoğraf çektirirken görüntülenen gençlerden birinin, Soma'daki maden faciasında hayatını kaybeden İbrahim Çelik olduğu anlaşıldı. Çelik, madende mahsur kalan işçilerden bir kısmının tahliyesini gerçekleştirirken hayatını kaybetti. Memleketi Denizli'de toprağa verilen Çelik'in, 5 yıl önce, kendisi gibi Cumhuriyet Üniversitesi Maden Mühendisliği'nde okuyan ev arkadaşlarıyla, bozdolabının üstünde, içinde ve ona sarılarak fotoğraf çektirirken, MOBESE kamerası tarafından kaydedilen görüntüleri, sosyal medyada, gazete ve televizyonlarda geniş yer almıştı. Görüntülerdeki siyah montlu öğrencinin maden mühendisi İbrahim Çelik olduğu ortaya çıktı. Ev taşırken bir otobüs durağına bıraktıkları buzdolabının etrafında neşeli hareketleriyle görüntülenen 4 gençten biri de, Çelik'in cenaze törenine katılmak için gelen ev arkadaşı Davut Akıncı'ydı. İstanbul'dan Denizli'ye gelen Akıncı, AA muhabirine 5 yıl önce yaşananları şöyle anlattı: "2009 yılında taşınma sırasında, buzdolabını evin hemen yakınında bulunan durağa bıraktık. Oradan eve götürmek isterken buzdolabının etrafında birbirimizin fotoğrafını çektik. Bu dakikaların çevredeki MOBESE kamerası tarafından kayıt altına alındığından haberimiz yoktu. Daha sonra televizyonda kendimizi izlerken şaşırdık." "Can dostum" dediği İbrahim Çelik'in deli dolu, arkadaş canlısı olduğunu belirten Akıncı, herkesin İbrahim'i o günkü kahkahalarıyla hatırlamasını istedi. Kendisi de maden mühendisi olan Davut Çelik, madende mahsur kalan işçilerden bir kısmının tahliyesini gerçekleştirirken hayatını kaybetti Akıncı, arkadaşının madene birçok kez girdiğini ve olay günü 40 işçinin hayatını kurtardığını öğrendiğini kaydederek şöyle devam etti: "İbrahim bunu yapabilecek karakterde birisiydi. Ama o an orada olmadığımız için bilemiyoruz. Bunu yapabilecek birisiydi. Mesai arkadaşlarıyla, dostlarıyla ölüme gidebilir miydi? Evet, giderdi. Bunu ben, onunla 2 yıl aynı odayı paylaşan birisi olarak söylüyorum. Yer altında çalıştığınız zaman o insanlar sadece sizin mesai arkadaşınız değil aynı zamanda hayat arkadaşınızdır, çok zor şartlar altında çalışıyorsunuz. İbrahim böyle bir kahramanlık yapmıştır, ben buna inanıyorum. Yakında askere gideceğim, döşünde ise yeraltı madenciliğine, İbrahim'in bıraktığı yerden ben başlayacağım. Bu işçilerin kaderi olmamalı." Bu arada hayatını kaybeden maden mühendisi İbrahim Çelik'in babası Mehmet Çelik de, AA muhabirinin bilgisayarından oğlunun 5 yıl önce kaydedilen görüntülerini izledi. (AA)

10 SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ Mayıs Şubat Perşembe "Yeni Türkiye"yi eski bilgilerle anlayamayız Mehmet BARLAS SABAH GAZETESİ Yeni Türkiye eskisinden çok farklı... Kendi tarihimizle yüzleşme cesareti gösterdiğimiz için sadece tabular yıkılmadı. Demokrasinin üzerindeki askeri ve bürokratik vesayet kalktı. Ama bu Yeni Türkiye'yi anlamakta zorlanan beyinler, eski bilgilerle dolu. Öylesine şartlandırıldık ki, Türkiye'nin gerçek potansiyelinin ne olduğunu anlamaya bile çalışmadık. Gerçek potansiyelimiz Şimdi anlıyoruz ki meğer havaalanları, limanlar milyar dolarlarla ölçülen değerlere sahipmiş. Yıllarca bu mekânlara "Kamu hizmeti yapılıyor" denilerek, bütçeden ne ödenekler gitti... Sonra bir özelleştirme ile bunların gider değil gelir kalemleri oluşturduğu anlaşıldı. Üstelik bunlar özel sektöre geçtikten sonra hizmetler daha iyileşti. Meğer THY dünya rekabetinde ön sırada yer alabilirmiş. Meğer Türkiye bir turizm ülkesi olabilirmiş... Otoyol da yapabilirmişiz, gökdelen de dikebilirmişiz ve hatta Boğaz'ı su altından da geçebilirmişiz... Ya şu yıllarca "Tekel"e mahkûm edilmemize ne demeli? Anasonsuz rakılar bile içtik... Sigaralardan odun parçacıkları çıkmasını doğal karşılamaz mıydık? Rahmetli Turan Güneş "Bu sigaralara ancak yeniçerilerin solukları yeter" derdi. Şimdi her biri farklı çeşnilerde rakı markaları var tercihimize sunulan... Tekel'in alıp kullanmadığı ve depolarda saklanıp sonra yakılan tütün stokları da artık haber olmuyor. Düşünebiliyor musunuz bir zamanlar "70 sente muhtacız" diye anlatılan Türkiye, enerji ithalatı için yılda 60 milyar dolar ödüyor. Kentler doğalgazla ısınıyor... Eğer kömür madenlerinde çalışanların can ve iş güvenlikleri sağlanmazsa, kömürü de ithal edebileceğimizi biliyoruz. Bırakalım enerji ithalatını... Türkiye'nin son dönemde GSM cep telefonlarının ithalatı için 50 milyar dolara yakın ödeme yaptı. Telekomünikasyon Kurumu'ndan bir yetkili, 5-6 yıl önce "Türkiye'den her yıl yaklaşık 3.5 milyon cep telefonu yurtdışına bakıma gidiyor" şeklinde bir açıklama yapmıştı. Buna göre telefonlar arızalandığında telefon eski ve ucuzsa atılıyormuş ama değerliyse servise götürülüyormuş. Servisteki onarımda ise donanım arızaları giderilemeyince cihaz yurtdışına gönderiliyormuş. Çözüm nefretle bulunmaz Durum şimdi daha da büyük rakamlara dayandı. O dönemde buna benzer bir açıklama da dijital fotoğraf makineleri piyasasından gelmişti. Meğer biz Türkler yılda en az 2 milyar dolarlık fotoğraf makinesi alıyor ve çektiğimiz fotoğrafların basımı için de milyon dolar harcıyormuşuz. Beyaz eşya, otomotiv, mobilya ve benzeri alanlardaki harcamalarımızı düşünün... "Air conditioning" cihazının ne kadar yaygınlaştığının farkında değil misiniz? Suriyeli sığınmacılar için devletin 3 milyar dolar harcama yaptığını ve bunun ekonomiyi sarsmadığını hiç düşündünüz mü? Yani ortada bir yoksul ülkenin rakamları değil, vatandaşlarının kişisel ihtiyaçları için yaptıkları harcamaların dünya ölçeğinde büyük rakamlarla ifade edildiği bir ekonominin ipuçları var. Şimdi konut sektöründeki patlama da devrede... Özetle Türkiye'ye bir 3'üncü dünya ülkesi gibi bakmaktan kaçınalım. Demokratik siyasete yaklaşımımız, bir Suriyeli'nin ya da bir Nijeryalı'nınkine benzemesin... Türkiye'nin bugününün dününden kesinlikle daha iyi, daha istikrarlı olduğunu görmüyor muyuz? Dünyanın gelişmiş ülkelerinde de yoksullar ve sosyal adaletsizlikler var... Ama o ülkelerin politikacıları felaket ve sefalet edebiyatı yaparak icra etmiyorlar mesleklerini. Sorunlara çözüm üretiyorlar ve halklarına daha iyi bir yarın vaat ediyorlar. Çözüm sokak ayaklanmalarında, nefret üretiminde değil, yarına dönük projelerde aranıyor Ah Soma! Abdurrahman D L PAK YENİ AKİT GAZETESİ Hâlâ tartışmaya devam ediyoruz ve gerçekler hâlâ net bir şekilde ortaya çıkmış değil.. Hani trafo patlamıştı! Günlerce bu yalanla oyalandı.. Peki bu yalanı kim niçin uydurdu. Arkası arkasına çıkan yangınlar neyin nesi idi kişi hayatını kaybetti bu faciada, ama öte yandan 486 kişi sağ olarak kurtarıldı. Kimi yaralı, kimi zehirlenmiş vaziyette, kimi sağlıklı bir şekilde kurtarıldı kişinin sorumluluğunu taşıyanlar yanında, bu 486 kişiyi kurtaran kurtarma ekiplerine de teşekkür etmeliyiz. Onlar da canla başla çalıştılar.. Birileri meydanlarda protesto gösterileri yaparken birileri madende mahsur kalanları kurtarmaya çalışıyordu.. Kimi Soma da AK Parti nin kazanmasının madencilere ilahi ceza olduğunu yazdı, kimi, seçim sonuçlarından yola çıkarak müstehaklarını buldu dedi.. Bir kamu görevlisinin tartıştığı bir provokatöre tekme savurmasını tartıştı, kimi aldığı raporu. Kimi olayı kamu görevlisinin madenci yakınına saldırı olarak duyurdu dünyaya.. Kimi siyasileri suçladı, kimi bürokratları. Nedense maden işletmecisi çok sonra geldi akıllara.. Kimi maden işletmecisinin Koç ile ilişkisini sorguladı, kimi Masonluğunu, kimi, yabancı sermaye ortaklığını, kimi Musevi damad ı sorguladı.. Kimi sendikanın sermayenin adamı olduğunu haykırdı sokaklarda.. İşin en acı tarafı birilerinin katliam gibi bir kazanın ardından insanların can derdiğine düştüğü bir zamanda bu olaydan bir Gezi krizi icad etme gayreti idi.. Bindirilmiş takımlar hemen sokaklarda mevzilendiler. Soma dan siyasi bir kriz üretmek için yangına körükle gelmişlerdi sanki.. Olayları bir bütün olarak düşündüğümde, konuyla ilgili ilk yazımda belirttiğim sabotaj kuşkusunu şimdi bir kere daha ve ilk günkünden daha derin bir kuşku ile tekrar gündeme getirmek istiyorum.. Soma, yeni Somali mi yoksa. Soma Toma kolay akıllarda kalacak bir marka; kriz için bir fırsat olarak düşünülmüş olabilir.. İsrail in kuruluş yıldönümünden hemen sonra, Mavi Marmara nın gündemde olduğu bir zamanda bu olay basit bir tesadüfle açıklanabilir mi? Kimi yorumculara gore Soma da yaşanan maden faciası dış istihbarata bağlı ihanet odaklarının yerli işbirlikçileri ile tezgahladığı bir provokasyon olduğunu vurguladı. CHP nin meclis çalışmalarını engellemek için verdiği Soma ile ilgili Meclis araştırması önergesi, yoksa bu süreçte konuyu ısıtmak için bir takdik çıkış mı idi? Paralel Mediadaki Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar hiç yaşanmamış sıkıntılara hazır olun şeklindeki açıklamalar bu konuyla ilişkili olabilir mi? Madencilerle ilgili olarak malum basının ani ilgisi de dikkat çekici.. Soma da olay öncesi ve olaydan hemen sonra ortaya çıkan o karanlık tipler neyin nesi idi. Bir iddia da şu: Soma faciasından bir gün önce dataları oluşturulan, host edilen birtakım internet sayfalarını olayın hemen ardından anında sayfada görünür kılanlar kimlerdi? Sosyal Mediadaki provokasyon, Gezi ile hemen hemen aynı mantığın ürünü idi.. BBC, CNN, malum Media yine aynı şekilde devreye girdiler.. Olaydan hemen birkaç saat sonra ortaya çıkan pankartlı kişilere bu pankartlar daha önce hazırlanarak servis edilmiş olabilir mi? Maden kazasında madendeki bu tür risklerden sorumlu kişilerin çoğu kazada hayatını kaybetmiş. Bu bir tesadüf olabilir mi? Kazanın tam da vardiya değişimi sırasında tünellerdeki insan sayısının en üst seviyede olması bir tesadüf mü? Mayıs başından itibaren AK Parti yüzünden Allah ın bizi felaketle imtihan edeceğini yayan paralelcilere bu mesajı kim servis etmişti aceba.. Dolu ve kuraklıktan ilahi ikaz çıkartanların, kuraklık dahil gelecek daha büyük felaketler konusunda uyarı mesajlarını yayanlar kimlerdi.. Gülerce nin şu uyarısı çerçevesinde bu olaylar farklı bir anlam kazanıyor ve farklı kuşkulara sebeb oluyor. Ne diyordu Gülerce: Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar bu topraklarda Cumhuriyet tarihinde hiç yaşanmamış sıkıntılara ve savrulmaya hazır olun. Soma konusu ile ilgili tartışmalar bitti gibi gözükse de aslında yeni başlıyor.. Bunun siyasi ve idari sonuçları olacak.. Hukuki, idari soruşturmaların sonuçlarına bağlı olarak önemli gelişmeler yaşanacak.. İşletmecinin kusuru varsa onlar da hesap vermek zorunda kalacaklar.. Bana kalırsa olayın ilk anından kesin sonuçlar belli olana kadar Taner Yıldız nöbetteydi.. Hükümet hayatını kaybedenler, yaralılar ve hayatını kaybeden kişilerin aileleri ile ilgili olarak anında gereken ne varsa yaptı.. Birilerinin yine bekledikleri olmadı. Onlar hayatını kaybedenlerle ilgili değillerdi. Siyasi bir kriz olup iktidar gitmedikçe tatmin olmayacaklardı. Bu rahatsızlıklarını sütunlarına taşıyanlar vardı.. Somalı annelerin gözyaşı dinmeden birileri bu acılar üzerinden siyasi rant devşirme çabası içinde büyük şehirlerde meydanları kana bulamaya çalışsalar da olmadı.. Şimdilik tekil birkaç müessif olayla yetinmek zorundalar. Ama yine durmayacaklar. Şimdi sıradaki neyse, bekliyoruz bakalım.. Kriz kahinleri Haziran ın 10 una ve ortasına dikkat çekiyorlar şimdi de.. Yenilen güreşe doymuyor ve her seferinde biraz daha batıyorlar.. Selâm ve dua ile Hay bin kunduz... Ya da artık ne demekse... Fehmi KORU STAR GAZETESİ İki taraftan da olmayalım diyor arkadaş... Neymiş iki taraf? Bir taraf, İnşallah bu olaydan hükümeti düşürecek durum çıkar der ve bu amaçla Erdoğan nefreti artsın diye uğraşır, bunun için ölü sayısını artırmaya çalışır ve bu büyük trajediyi bir türlü elde edemediği siyasi başarı için fırsat olarak görürken ; diğer taraf İnşallah bu işçi ölümleri biricik hükümetimize zeval vermez düşüncesiyle işçi ölümlerine rağmen Erdoğan sevgisi azalmasın endişesiyle ölü sayısını azaltmaya çalışır ve bu büyük trajedinin partilerinin oylarını milim etkilememesi için çırpınır imiş... Arkadaşın İki taraftan da olmayalım dediği tablo bu... Çizgi roman kahramanı Tom Miks in ayyaş doktoru ağzıyla, Hay bin kunduz nârâları atan arkadaş bu... Kunduz bile, taraflardan birinin sağlıklı, ötekinin ise tedaviye muhtaç bir hasta olduğunu anlar oysa... Erdoğan nefreti bir defa hastalıklı bir hal... Ölü sayısını artırma çabası ve fırsatçılık güdüsüyle gerçekleri çarpıtmak da öyle... Öteki tarafın Aman hükümetime bir şey olmasın, Aman Erdoğan gözden düşmesin, Aman partimin oyları bundan olumsuz etkilenmesin diye düşünmesi ve hayatını kaybetmiş işçilerin sayısını azaltmaya çalışması ise tamamen sağlıklı bir siyasi tepki... Ne diyeyim bu doğru teşhise, Allah akıl, fikir ve iz anını artırsın duasından başka... Sorun burada işte: Bugün Türkiye de düşünce ve davranışları her bakımdan tıbbi müdahaleye davet eder duruma gelmiş bir grup var. Ülkede meydana gelen olumlu-olumsuz her olayı, tamamen zihni bozuklukları istikametinde araçsallaştırıyor ve derhal manipülasyon girişiminde bulunuyorlar. Trafiğin akışını kolaylaştıracak yol yapımı gibi basitinden 2020 ler İstanbul u için elzem üçüncü havalimanı gibi büyük projelere kadar olumlu olaylar kadar, Taksim deki Gezi Parkı nda çevre güzelliğini tehdit edebilecek ağaç kesimi gibi basitinden Soma daki maden kazasına kadar olumsuz olaylar da, onlarda, Erdoğan nefreti patolojisini azdıran birer tetiklenme meydana getiriyor. O kesim tetiklendi mi, ardından nasıl gelişmeler yaşandığını yaşayarak öğrendik... Uygar ülkelerde, hiçbir kesiminin hastalık emaresi göstermediği toplumlarda, insanların sağlıklı tepkileri farklı oluyor. Olumlu-olumsuz olayların, çevre hassasiyeti sebebiyle mi, ekonomik gereksizlik düşüncesiyle mi, açgözlülük yüzünden mi meydana geldiği teşhisi eşliğinde verilen tepkiler, yalnızca gelişmeleri etkilemekle sınırlı tutuluyor o ülkelerde... Amaç yanlışı düzeltmek olduğunda, tepkiler de genellikle başarıya ulaşıyor... Dahası, yanlışı yapanlardan ama gerçekten yanlışın onlar yüzünden olduğuna inanılan kişilerden hesap da sorulabiliyor uygar ve hiçbir kesiminin hastalık emaresi göstermediği toplumlarda... Başbakan istifa, Hükümet istifa nidaları yükselmiyor mu uygar ülkelerde, yükseliyor elbette; ancak Fiyakam bozulursa bozulsun veya Partimin oyları bundan olumsuz etkilenirse etkilensin diye düşünecek ve umursamaz bir görüntü verecek kadar gerçekten duyarsız hükümetler ve siyasiler bulunan ülkelerde... Hastalığın teşhisi yolunda bir adım sayıyorum bu tespiti... Zihinsel rahatsızlıklarda ilk adım da önemlidir, ama esas zorluk ikinci adımdadır: Hastanın hasta olduğunu kabul ve itiraf etmesinde Başlıksız! A. Turan ALKAN ZAMAN GAZETESİ Bir sonraki adım mutlaka ve mutlaka, bir daha böyle bir felaketin yaşanmaması için insanların sebeb olduğu kusurlara karşı çok radikal tedbirler almak olmalıydı. Nasıl bir şey? Türkiye de bir daha aynı sebeplerle maden ocağı felaketi yaşanmaması için gerekli her şey. Sadece maden ocaklarında değil, tersanelerde, fabrikalarda, dükkânlarda, hatta bürolarda iş kazası riskini en aza indirecek bütün tedbirlerden bahsediyorum. İşte musibet geldi başımıza; nasihat çıkarmayacak mıyız? Eğer bir hükûmet, halkına biraz antipatik görünmeyi göze alabilse değil işyeri kazalarını, trafik kayıplarını bile asgariye indirebilir pekâlâ. Mâliyet artacakmış, artar; istihdam daralırmış, başka türlü istihdam genişletilebilir. Bazıları homurdanırmış; herkesi her zaman memnun edemezsiniz. Bazen bile bile oy kaybını göze almak gerekir ve ancak o noktadan sonra fıtrat faktörü devreye girer. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Soma da hayatını kaybedenlerin sivil şehit sayılması için hükûmet olarak çalıştıklarını belirtince gazeteciler, şehitliğin hangi kanuna göre tarif edileceğini sormuş, Şu acil ortamda düşündüğümüz bir şey değil. Şu andaki yasaların kullandığı kelimeleri ve terimleri kullanarak bir düzenleme yapacağız. Bunun hiçbir önemi yok. demiş Sayın Bakan. Hiçbir itirazım yok, çünkü verilmesi düşünülen sadece bir unvan değil, aynı zamanda geride kalanlara tanınacak önemli özlük haklarıdır. Dul ve yetimlerimize feda olsun; fakat burada yapılması gerekenin küçük bir kısmından bahsediliyor, asıl yapılması gereken işyerlerinde kaza istatistiklerini AB de kabul edilebilir seviyeye indirmek için acil ve sert tedbirler almaktır: Madenci evlerine bir daha şehit cenazesi gelmemesi için Şüpheliler yargıda, dul ve yetimlere gereken yardım yapılacak; daha ne istiyorsun diyenler çıkar mı bu kadar izahattan sonra? Çıkar, burası Türkiye çünkü. Yedirmeyiz edebiyatıyla halka adam gibi kamu hizmeti vermesi gereken beceriksizlerin, yine halk tarafından himâye görüp anlayışla karşılandığı, alkışlandığı ve merhamete uğradığı bir ülke. Haklarındaki kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen hukuki statüleri hâlâ belirsiz Zanlı ların işlerine devam edebildiği, yerde yatan adama iki tekme savurduğu için tabibden 7 gün iş göremez raporu alarak ertesi gün arslanlar gibi işine devam edenlerin kahraman sayıldığı bir ülke Yedirmeyiniz; ilerde lâzım olur! Bazen ümidimi kaybediyor, siyasi zıtlaşmalar yüzünden ortak aklımızın gelişmesinin sekteye uğradığını düşünüyorum. İşte, 18. yüzyılda İngiltere dünyanın en büyük madenci ülkesiydi. C. Dickens, verimli damarları işletmek için daha derinlere inmek gerektiği için, küçüklüklerinden ötürü yaşındaki erkek çocuklardan birkaç neslin nasıl hoyratça harcandığını anlatır romanlarında. Garson boy bedenlerin sığabildiği derin ve karanlık dehlizlere, sıradan bir işçi girememektedir çünkü. Vahşi kapitalizmin fukara sınıflar üzerindeki şuurlu katliâmının izlerini romanların arka planında okursunuz. İngilizler, gariban evlatlarını pırasa gibi doğradıktan sonraki asırda iş hayatını ve güvenliğini insani seviyeye çıkaran tedbirler aldılar. Ümidim şu: Batı tarihini okuyarak, önemli yanlışlıklardan kurtulabilir, onlardan çok daha az maliyetle problemlerimizi çözebiliriz. Ümitsizliğim şurada: Hayır, başkalarının tecrübelerinden yararlanmak yerine, o hataları birer birer işleyip ağır bedeller ödeyerek mesafe alıyoruz. Bu noktada fıtrat bahanesine sığınılması, ümitsizliği koyulaştırıyor. Pekâlâ önlenebilir felaketlerin ızdıraplarını din dili nin müşfik ve sıcak atkısına sarıp sarmalayarak yatıştırmaya kalkışanları affedemiyorum. Ve işte tam bu noktada devlet adamlarının din le bu kadar samimi ve sarmaşdolaş bir dile sarılmasını kabul edemiyorum. Devlet, halkın inancına saygılı olmaktan başka hiçbir sinyal vermemeli. Devlet dini, siyaset tarihinin en berbat, en can acıtıcı icadı

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel Mayıs 2014 Perşembe SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe ETİK Başkanı İşler: İzmir turizmi sağlıksız ve suni büyüyor Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, İzmir turizminin son 20 yıldaki büyümesinin ardında günübirlik ziyaretler ve deniz trafiği olduğuna dikkat çekti. İşler, Çok az da olsa İzmir turizmi rakamlarda büyüyor ancak bu büyüme kalıcı olmayan, suni ve sağlıksız bir büyümedir. dedi ETİK Ar-Ge Birimi çalışmalarıyla oluşturulan ETİK Exclusive Yönetim Raporları'nın 3. sayısı yayınlandı. Raporu değerlendiren İşler, kruvaziyer pazarı büyüyen İzmir de günübirlik ziyaretlerin turizmde büyümeye katkı yaptığını ancak bunun, sanıldığı gibi beklenen bir büyüme olmadığını söyledi: 2 binli yıllara kadar havalimanı trafiğiyle büyüyen İzmir turizmi, son yıllarda günübirlik ziyaretler ve d- eniz trafiğiyle dikkat çekmeye başladı. 2 binli yıllara kadar turist trafiğindeki artışın yüzde 90 dan fazlası havalimanından kaynaklanıyordu. Son 10 yılda bu pay yüzde 60 lara inerken kruvaziyer girişlerinin artmasıyla günübirlik ziyaret trafiğinin gelişmedeki payı da yüzde arasında yükseldi. Bu, İzmir turizmi açısından sağlıklı bir büyüme değil. 'SAĞLIKLI BÜYÜME, KONAKLAMAYA YATIRIMDAN GEÇİYOR' Kruvaziyer pazarındaki hareketliliğe rağmen Türkiye de 1990 ve 2000 ler boyunca "her şey dahil" sisteminin beslediği yatak ve talep arzının, İzmir turizminin önemini azalttığını vurgulayan ETİK Başkanı İşler, Ekonomik katma değeri olan asıl büyüme, havayoluyla gelen turistin sağladığı büyümedir. Bu bakımdan konaklama sektörüne yatırım yapılarak, havayoluyla gelen turiste ulaşmayı hedefleyen bir strateji belirlememiz gerekiyor ların ikinci yarısından 1980 lerin ilk yarısına kadar geçen 20 yıllık dönemde Türkiye nin en fazla yabancı ziyaretçi çeken ikinci kenti olan İzmir, 1990 ve izleyen 2000 li yıllarda dördüncü sıraya geriledi. İzmir in başrolü oynadığı 20 yıl boyunca esas turist trafiği, havalimanı girişlerinden ve uzun süreli konaklamalardan kaynaklanıyordu lerin ortalarından itibaren turizm teşvikleri ve canlanan kitle turizmi pazarı, kısa sürede Antalya ve Muğla nın öne çıkmasına neden oldu. Türkiye turizminde talebin hızla yön değiştirdiği 1990 ve 2000 ler boyunca 'her şey dahil' sisteminin beslediği talep ve yatak arzı, İzmir in önemini azalttı. Şu anda yabancı ziyaretçilerin havayoluyla dağılımında Muğla, İstanbul ve Antalya yüzde 90 lar oranındayken İzmir de bu yüzde 60 larla sınırlı. şeklinde konuştu. Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center İzmir in Türkiye turizm pastasından daha fazla pay alabilmesi için konaklama sektörüne yapılacak yatırımların son derece önem taşıdığını söyleyen Mehmet İşler, şunları kaydetti: Bugün dünyada 1 milyar 200 milyon insan seyahat etmektedir. Bunun 36 milyonu ülkemize, bu rakamın da 1,4 ü İzmir e gelmektedir. İzmir'in bu noktada, Türkiye ye gelen turistten yeterli payı aldığı söylenemez. Alacağımız payın yatak sayısıyla doğru orantısı vardır ve İzmir de son üç yılda toplam kapasitenin, 45 binden sadece 58 bine çıkıldığını görüyoruz. İzmir in turizm pastasında daha fazla söz sahibi olması için konaklama sektörüne derhal yatırım yapılmasına ihtiyacı vardır. Her sene ülkemize 50 bin yatak ilave olmakta, bunun yüzde 90'ını Antalya, İstanbul ve Muğla almaktadır. Bugün Türkiye nin en büyük üçüncü şehrine 1,4 milyon turist geliyorsa bu, İzmir in maalesef bir ayıbıdır. İzmir in potansiyeli, bu rakamları haketmemektedir. Turizmciler olarak bu şehre koyduğumuz katma değerin karşılığını maalesef alamıyoruz. Bu gidişe artık dur demeliyiz. Uçaksavar değil, ilaçlama makinesi! İzmir Büyükşehir Belediyesi, 12 ay boyunca sürdürdüğü haşere mücadele çalışmalarına destek için ileri teknolojiye sahip 5 adet yeni ilaçlama makinesi daha aldı. Üzerinde ilacın miktarını kendisi a- yarlayan cihazlar bulunan araçlar sayesinde sinekler hem larva döneminde hem de havada uçarken etkisiz hale getiriliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, sınırlarına dahil olan 30 ilçede yıl boyunca sürdürdüğü haşere mücadele çalışmalarına destek olacak 5 yeni ilaçlama makinesi daha aldı. İleri teknolojiye sahip bu araçlar, daha geniş alanlarda etkili olacak. Özellikle yerleşim alanlarının dışındaki yeşil ve sulak alanlar ile kanallarda kullanılacak. Sinek ve sivrisineklere karşı Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Haşere Mücadele Şefliği ekipleri tarafından İzmir metropol a- landa 30 ilçede yürütülen mücadele kapsamında kullanılacak olan 5 yeni makine, hem insektisit (uçkun ilacı), hem de larvasit (larva ilaçlaması) ilaçlaması yapabilecek. Mikrodozajlama özelliği sayesinde i- lacın miktarını kendisi ayarlayan soğuk sisleme cihazları, elektrostatik özellikleri sayesinde de sinekleri havada yakalayarak etkisiz hale getiriyor. Çevreye zarar vermeyen biyolojik ilaçlar Büyükşehir Belediyesi nin biri acil durumlara müdahale etmek üzere olmak üzere toplam 23 ekip ve 300 kişiyle haşere mücadele çalışmalarını yürüttüğünü hatırlatan Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı yetkilileri, sivrisinekle mücadelede en önemli faktörün sinek larva halindeyken ilaçlama yapmak olduğunu kaydetti. Yetkililer, Haşere i- laçlamalarımızda doğal dengeyi gözeterek, çevre ve insan sağlığına zararsız biyolojik ürünleri tercih ediyoruz. İlaçlama programımızı doğaya en az ilaç salacak şekilde, ağırlıklı olarak yani larva ilaçlaması yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl aldığımız 2 adet çok amaçlı ilaçlama makinesine bu yıl 5 adet daha ilave ederek haşere mücadele çalışmalarımıza hız vereceğiz. Bu yeni cihazlar, başlıklı püskürtücüsünün yanısıra tabancasıyla da insanların girmekte zorlandığı alanları da verimli şekilde ilaçlamaya imkan verecek dedi. Kış ve bahar ayları için potansiyel üreme alanı olarak foseptik, PTT menholü, sulu bodrumlar, kanal kapakları ve ızgaralar, sivrisineklerin üreme ortamı oluşturabileceği alanları belirleyerek haritalandıran ekipler, kış aylarında sineklerin üreme alanları göz önüne alınarak kapalı ve sulak alanlarda larva mücadelesi yapıyor. Ekipler, yaz aylarında artan sıcaklarla birlikte ise haşere mücadele çalışmalarını açık alanlarda gerçekleştiriyor. (HABER MERKEZİ) Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK Mayıs Şubat Perşembe Kemik erimesine karşı her gün bir bardak süt Okul çağındaki çocukların ve yaşlıların her sabah bir su bardağı süt içmesi gerektiğini belirten Çelik, "Süt ve ürünleri de en önemli kalsiyum depolarıdır. Süt tüketimi alışkanlığının çocukluk çağında kazanılması ve hayat boyu sürdürülmesi önemlidir. Özellikle kadınlarda ileriki dönemlerde ortaya çıkacak olan kemik erimesi hastalığı için, günde bir bardak süt içilmeli" dedi Beyninizi gereksiz verilerden arındırın! Dr. Mehmet Yavuz, beyin yorgunluğunun, kişilerin özel ve iş yaşamlarında sıkıntılar yaşamasına neden olduğunu söyledi. Yavuz, Beyin detoksu, beynin fazla ve gereksiz verilerden arınmasını sağlayarak, etkinliğini olumlu yönde artırıyor. dedi Reem Nöropsikiyatri Merkezi nden Dr. Mehmet Yavuz, Beyin detoksu ile ilgili bilgiler verdi. Bellekteki bilgi kirliliğinin ve fazlalığının beynin verimliliğine zarar verdiğini belirten Yavuz, Beyin detoksunda öncelikle bellekteki bilgileri kategorize etmek gerekir. Çünkü bellekteki bilgi kirliliği ve fazlalığı, beynin verimliliğine zarar verir. Bu anlamda belleğe kalıcı bilgiler göndermek için, önce dikkatinizi o konuya yöneltip y- oğunlaşmanız gerekir. Bu amaçla, öğrenmek istenilen şeyin imgesel kopyasını (fotoğrafını çeker gibi), zihne gönderilmelidir. Öğrenilenler geçmişte oluşturulan albümlere eklenir, böylelikle hem bilgiler birbiriyle birleştirip bağlantılar kurulabilir hem de daha kolay hatırlama sağlanır. ifadelerini kullandı. Öğrenilen yeni bilgiden farklı yorumlar ve açılımlar yapılmadığında sadece ezberleme yapılmış olduğunu i- fade eden Yavuz, Zihinde depolanacak konu ile alakalı bir albüm olduğu halde yeni bir albüm oluşturulursa, z- ihninizde bilgi kirliliği oluşur. Öğrenilen bu yeni bilgiden, farklı yorumlar ve açılımlar yapılamazsa, sadece ezberleme yapılmış olur. Üstelik yeni bilgiler hızla unutulup, hafıza kayıtlarından silinir. Eğer öğrenilen şey yepyeni bir bilgi ise, ona yeni bir klasör açıp, daha sonra o konu ile alakalı diğer bilgiler de aynı yere atılmalıdır. Bu şekilde bellekte düzenli bir dosyalama sistemi kurmak, öğrenilen bilgilerin çok çabuk hatırlanmasını ve doğru analizler yapılabilmesini sağlar. Böylelikle beyin detoksunun en önemli adımı atılmış, zihin fazlalıklardan arındırılmış olacaktır. diye konuştu. Zihinsel egzersizler yapmanın beyin yorgunluğuna engel olduğunu söyleyen Yavuz, Sürekli zihinsel egzersizler yapmak beyin yorgunluğuna engel olur, unutkanlığı önler. Zihin antrenmanları, yeni beyin hücreleri oluşmasına neden olmaz. Ancak beyin hücreleri arasında yeni bağlantıların oluşmasını sağlar. Uzun süre öğrenme sürecine ara verildiğinde, beyindeki bazı bağlantılar kaybolmaya başlar. Buna bağlı o- larak da öğrenme güçleşir ve bellek zayıflar. Bu nedenle, zeka oyunları ve matematiksel çözümlerle beyin güçlendirilmeli, öğrenme süreci kesintisiz sürdürülmelidir. Böylelikle beyin detoksunun olumlu etkileri artırılmış olur. şeklinde konuştu. Uz. Dyt. Yeşim Çelik, süt tüketimi alışkanlığının çocukluk çağında kazanılması ve hayat boyu sürdürülmesi önemli olduğunu söyledi. Çelik, Yetişkin bireyler özellikle kadınlarda ileriki dönemlerde ortaya çıkacak olan kemik erimesi hastalığı için, günde bir su bardağı sütü diyetlerine eklenmelidir. dedi. Memorial Şişli Hastanesi Besleme ve Diyet Bölümü nden Uz. Dyt. Yeşim Çelik, 21 Mayıs Dünya Süt Günü öncesinde, sütün beslenmedeki önemi ve tüketilirken dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. Okul çağındaki çocukların her sabah bir su bardağı süt içmesi gerektiğini belirten Çelik, Kalsiyum çocukların kemik ve diş oluşumlarının tamamlanmasında, i- leriki yaşlarda kemik yoğunluğunun azalmasını önlemede, gebe ve emziklilikte artan ihtiyaca bağlı depolardaki azalmayı önlemede yardımcıdır. Süt ve ürünleri de en önemli kalsiyum depolarıdır. Süt tüketimi alışkanlığının çocukluk çağında kazanılması ve hayat boyu sürdürülmesi önemlidir. Yetişkin bireyler özellikle kadınlarda ileriki dönemlerde ortaya çıkacak olan kemik erimesi hastalığı için, günde bir su bardağı sütü diyetlerine eklenmelidir. Kalan 3-4 porsiyonluk süt ve süt grubu gereksinimi y- oğurt, ayran, cacık ve peynirden sağlanabilir. Özellikle okul çağındaki çocukların her sabah güne bir su bardağı sütle başlayıp, günü akşam içecekleri bir su bardağı sütle bitirmeleri önemlidir. i- fadelerini kullandı. Yoğurtun çeşitli rahatsızlıklara karşı iyi geldiğini ifade eden Çelik, Yoğurt önemli bir protein, yağ, vitamin ve mineral madde kaynağıdır. Yoğurtta bulunan bakterilerin kanser, enfeksiyonlar, mide bağırsak sistemi hastalıkları ve astım gibi rahatsızlıklarda önleyici etkisi bilinmektedir. Bunun yanında yoğurdun içerdiği probiotik ve prebiotik maddeler kabızlık, ishal, kalp hastalıkları, şeker, kemik erimesi ve kalın bağırsak kanseri gibi çeşitli rahatsızlıklara iyi gelmekte, bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Yapılan birçok bilimsel çalışma günde 2 kase tüketilen yoğurdun karın bölgesindeki yağları azaltmada etkisi olduğunu göstermiştir. Yoğurt bakterilerinin faaliyeti sonucu B grubu bazı vitaminler, özellikle riboflavin (B2) sentezi oluşmaktadır. diye konuştu. Pastörize edilmeyen sütten insanlara geçebilecek olan pek çok hastalık bulunduğunu söyleyen Çelik, Pastörize edilen sütler buzdolabında 4-5 derecede yaz mevsiminde 1 gün, kışın 2-3 gün saklanabilir. Pastörizasyon işlemi tam yapılmamış olan sütlerde tat ve renk değişimi olur ve bu sütlerde zararlı bakteriler olabilir. Pastörize edilmeyen bir sütten insanlara geçebilecek olan pek çok hastalık bulunmaktadır. Bunların başında tüberküloz, brusella, stafilokok enfeksiyonları gelmektedir. Bunun için süt satın alınırken güvenilir bir markayı tercih etmek doğru olacaktır. Mümkünse cam şişelerde pastörize edilmiş sütleri tercih edilmelidir. şeklinde konuştu. Süt, C vitamini ve demir dışında tüm besin öğelerini içeriyor Samsun Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürümüz Kadir Güven, süt tüketiminin artmasının sağlık harcamalarının azalmasına neden olacağını söyledi. 21 Mayıs Dünya Süt Günü nün önemini vurgulayan ve konuyla ilgili açıklamada bulunan Kadir Güven, İnsanoğlunun bebeklikten yaşlılığa giden serüveninde vücudun gelişmesi, güçlenmesi ve sağlığının korunması için elzem olan bu kıymetli gıda, pek çok besin öğelerini bünyesinde bulundurmaktadır. Öyle ki Süt, C vitamini ve demir dışında tüm besin öğelerini içeren en iyi kaynaktır. Özellikle çocukluk, gebelik- emziklilik ve yaşlılık dönemlerinde kemik sağlığı için önemli bir besin kaynağı olan süt, büyüme gelişmede, bağışıklık sisteminin güçlenmesinde, kan basıncının düzenlenmesi ve bazı kanserlerin gelişiminin azaltılmasında koruyucudur. Ayrıca özellikle bebeklik ve çocukluk döneminde zengin kalsiyum kaynağı olması nedeniyle kemik gelişiminde önemli rolü vardır. dedi. Her sene olduğu gibi geleneksel olarak öğrencilere okul sütünün faydalarının anlatıldığı etkinler düzenleyip bir de süt dağıtımı yapıldığını hatırlatan Kadir Güven, Süt geleceğimizin güvencesi olan nesillerin sağlıklı yetişmesi ideali içinde önemli yere sahip olduğu gibi, ayrıca da topluma süt tüketim alışkanlığı kazandırmak bir ülkenin sağlık harcamalarının dahi azalması anlamına gelecek gibi görünüyor. Sözlerime son verirken 21 Mayıs Dünya Süt Gününüzü kutluyorum. diye konuştu. (HABER MERKEZİ) Larinks ödemi ölüme bile neden olabilir Ürtikerin eşlik etmediği tekrarlayan anjioödem, karın ağrısı atakları ve larınks ödemi öyküsü varsa ve ailede benzer yakınması olan bireyler mevcutsa hastanızın tanısı Herediter Anjioödem olabilir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hipokrat Amfisi nde Dünya Herediter Anjioödem Günü nedeniyle konferans düzenlendi. Programa; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Alerji ve İmmünoloji Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof.Dr. Okan Gülbahar ve Prof.Dr. Nihal Mete Gökmen konuşmacı olarak katıldı. Konferansta Prof.Dr. Gülbahar ; herediter anjioödem bulgu ve saptamları hakkında bilgi vererek hastalığın tanı ve tedavisinin zor olduğunu ve akla gelmeyen bir hastalık olduğunu ifade etti. Prof.Dr.Gülbahar ABD ve Avrupa da bu hastalıklarla ilgili derneklerin olduğunu ancak Türkiye de henüz böyle bir derneğin olmamasının tedavi açısından olumsuz bir durum olduğunu söyledi.dünyanın her yerinde bu hastalıkla ilgili bilgilendirmelerin yapıldığını Türkiye de son 3 yıldır hastalıkla ilgili etkinliklerin düzenlenmeye başladığını söyledi.genel olarak bu hastalığın genetik bir yapısının olduğunu söyleyen Prof.Dr.Gülbahar, anjioödem hastalığının kadınlarda daha çok görüldüğünü bunda da kadınlarda bulunan östrojen hormonlarının etkisi olduğunu i- fade etti. Prof.Dr. Okan Gülbahar, Herediter Anjioödem (HA) deri ve mukozalarda veya iç organlarda, tekrarlayan anjioödem adı verilen geçici şişlik atakları ile seyreden, nadir rastlanan kalıtsal bir hastalıktır. Anjioödem atakları sıklıkla kol ve bacaklarda, yüz ve ağızda, barsaklarda, cinsel organlarda ve üst hava yollarında kendini gösterir. Barsak duvarındaki şişlikler çok şiddetli karın ağrısına neden olur ve bazen hastanın gereksiz yere ameliyat edilmesine neden olabilir. Üst hava yollarındaki şişlik özellikle larinks ödemi ise ölüme yol açabilir. Tanı almamış hastaların yüzde 25 i larinks ödemi nedeniyle hayatlarını kaybetme riskiyle karşı karşıyadır dedi. Türkiye de en az 1500 HA hastası olduğu düşünülmektedir; ancak tanı konulabilmiş hasta sayısı 420 civarındadır diyen Prof.Dr. Okan Gülbahar, Anlaşıldığı üzere Türkiye de HA hastalarının büyük çoğunluğu tanı almayı beklemektedirler. Anjioödem atakları sıklıkla alerjik hastalıklarla² karışabilir ve sanki bir alerjiymiş gibi tedavi edilemeye çalışılabilir. Halbuki alerji tedavisinde kullanılan ilaçlar bu hastalığın tedavisinde etkili değildir. Karın ağrısı atakları ile seyreden hastaların 5 te 1 i ise Türkiye de çok yaygın bir hastalık olan Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) yanlış tanısı ile izlenmektedirler diye konuştu. KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ UYGULANMALIDIR Konferansta Prof.Dr.Nihal Mete Gökmen ise bu hastalarda kişiye özel tedavi uygulanması gerektiğini çok sık nöbet geçirmese de hastaya düzenli tedavi verilmesi gerektiğini vurguladı.hastaların tedavisini daha iyi bir şekilde takip edebilmek için aile hekimliği ile işbirliği yapılması gerektiğini hastalara özel kimlik kartları çıkarılmasını söyleyen Prof.Dr.Gökmen hastaların bu uygulamalar ile günlük yaşama uyumlarının artacağı ve tedavilere daha hızlı cevap verebileceklerini ifade etti. Hastalığın önde gelen belirtisinin en çok el, kol, yüz, genital bölgede görülen tekrarlayan şişlik atakları olduğunu söyleyen Prof.Dr. Nihal Mete Gökmen Bu ataklar sıklıkla geçici de olsa o bölgede işlev kaybına neden olabilir. Diğer önemli bir belirti tekrarlayan karın ağrısı, bulantı, kusma ataklarıdır diye konuştu. BAŞARIYI DA ENGELLİYOR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Alerji ve İmmünoloji laboratuvarında hastalığın tanısının başarıyla gerçekleştirildiğini belirten Prof.Dr. Nihal Mete Gökmen, Bu hastalık hastaları son derece olumsuz yönde etkilemektedir.bir kısmının akrabaları asifiksiden ölmüştür. Üst solunum y- ollarını etkileyen ataklarda ölüm oranı yüzde 25 in üzerindedir; bu nedenle hastalar sürekli ölümcül olabilen larinks ödemi tehdidi ile yaşamaktadır. Hastaların hemen tümü bu hastalığın okul veya işte daha başarılı olmalarını engellediğini düşünmekte ve belirsizliğin getirdiği ciddi p- sikolojik yük ile yaşamak zorunda kalmaktadır. Her türlü travma, stres, enfeksiyonlar atağı başlatabilirler. Özellikle ağız ve dişlere/diş etlerine yapılan müdahaleler ve cerrahi girişimler gibi işlemler larinks ödemine neden olabilir. Hastalık sıklıkla çocukluk çağlarında başlar. Genellikle ergenlikle birlikte atak sıklığı ve şiddeti artma eğilimindedir. Bir kez başladıktan sonra ömür boyu sürer. Hastaların önemli bir kısmı her 7-14 günde bir atak yaşarlar. Genellikle erken başlayanlarda daha şiddetli bir klinik tablo olabilir. Yaş ilerledikçe atakları seyrekleşen olgular olmakla birlikte bu her hasta için bu şekilde olmamaktadır dedi Prof.Dr. Nihal Mete Gökmen Bu hastalıkla ilgili belki de en önemli şey tanı almamış hastaların tanı almalarını sağlamaktır. Çünkü tanı almamış hastaların ölüm riski tanı almışlardan yaklaşık 30 kat daha fazladır. Tanı oldukça basittir; buradaki en büyük sorunun hastalığın akla gelmemsi olduğunu tekrar vurgulamak gerekir. Tanı almış hastalarda gerek koruyucu tedavi açısından gerekse atak geliştiğinde kullanımak üzere çeşitli tedavi imkanları bulunmaktadır. Bu amaçla Kasım 2009 da Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği çatısı altında Herediter Anjioödem Çalışma Grubu nu kurduk. Bu hastalığın tanınmasında, i- laçlara daha hızlı ve kolay ulaşma konusunda hasta ve hasta yakınlarına da önemli görevler düştüğüne inanıyoruz. Özellikle faal çalışan bir hasta organizasyonu bu hastalıkta yaşanan sorunların aşılmasında çok önemli katkılar sağlayacaktır diye konuştu. (EGE AJANS)

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 22 7ubat Mayıs Perşembe Maden işçileri: Şirkete sadece elektrikçi alınıyor, gerisi taşeron Firma sorumlularıyla taşeronların paraları paylaştığını iddia eden işçiler, "İşe girmek istediğimiz zaman bize sorulan soru şu: 'Hangi taşerondan geliyorsun?' Şirketin yetkilileri bile taşeron işinin içinde. Para dönüyor. Sorumlular, taşeronlarla işbirliği içinde paraları kırışıyorlar" diye konuştu 'FİRMA YETKİLİLERİYLE TAŞERONLAR PARALARI KIRIŞIYOR' Firma sorumlularıyla taşeronların paraları paylaştığını iddia eden işçiler, "Burada taşeron firma yok diyorlar, taşeron işçi yok diyorlar. Taşeron nasıl yok ya? En düşük alan taşeron adam, en az adamı olan adam 5 bin lira para alıyor. Niçin taşeronlara veriyorlar? Niçin işçilere vermiyorlar? Dayıbaşı yok. Resmiyette ekipbaşı diye geçiyor ama taşeron. Sadece elektrikçiler Soma Kömürcülük'te işe girebiliyor, diğerlerinin hepsi taşeron. İşe girmek istediğimiz zaman bize sorulan soru şu: 'Hangi taşerondan geliyorsun?' Şirketin yetkilileri bile taşeron işinin içinde. Para dönüyor. Sorumlular, taşeronlarla işbirliği içinde paraları kırışıyorlar. Baştaki adamlar da yiyor bunları." şeklinde konuştu. 'EMEKLİ OLANA KADAR AYNI GAZ MASKELERİNİ KULLANIYORUZ' Gaz maskeleri küflü olduğu için çok sayıda işçinin hayatını kaybettiği iddiasına katılan işçiler, işe girerken verilen gaz maskelerini, hiç bakımı yapılmadan emekli olana kadar kullandıklarını söyledi: "Dört yıldan beri gaz maskeme hiç bakım yapılmadı. Gaz maskesini işe girerken veriyorlar. Hiç bakım yapılmadan, madenciliği bırakana kadar aynı maskeyi kullanıyoruz. Küflenmiş maskeler var. Doğru bu. Belki çalışmıyor. Kendi gaz maskemin tarihine baktım, 2005 yazıyordu. Ben eğer senelik izinde olmasaydım, o gün orada olsaydım. Gaz maskem dört beş senedir bende, bir defa bakım olmadı. En güvenilir ocağın içinde revir var diyorlar. Niçin revirde sadece bir tane oksijen tüpü var? Olayın yaşandığı gün saat 16.30'da biz arkadaşlarla baraj oluşturmaya gittik. Baraj oluşturduktan sonra yedi gibi arkadaşlarımıza ulaşmaya çalıştık. Yaklaşık 150 kişiye ulaştığımızda, yüzde 50'sinin maskeyi kullanamadığını gördük. Yüzde 50'si de çıkamamış bile. Niye yukarıya bilgi verilmedi? Maskelerini kimse kullanmamış. Belki de kullanmamasının en büyük sebebi, maaşında kesinti. Yüzde 80'i maskeleri kullanmadı." 'MÜFETTİŞLERİ ORADA BURADA EĞLENDİRİYORLAR' Maden ocakların yeterince denetlenemediğini de belirten işçiler, müfettişlerin orada burada eğlendirildiğini öne sürdü: "Denetimlerde, müfettişler gelmeden 5-10 gün önce haber veriyorlar. Ocağın bir mıntıkasını düzeltiyorlar. Müfettişin zaten cebini dolduruyorlar, yediriyorlar içiriyorlar. Orada burada eğlendiriyorlar. Temiz yerleri gösteriyorlar, sonra çıkarıyorlar. Denetim bu. İki yıldan beri aynı ocakta çalışıyorum, bir gün olsun aşağıda müfettiş geldiğini görmedim. Abim altı yıldan beri aynı ocakta çalışıyor, bir gün olsun onun bile daha bir müfettişi yer altında gördüğü yok. Patlamanın olduğu ocakta çalışıyorum. Müfettiş mart ayının 17'sinde geldiğinde, arasında geldi ama zaten biz haberliydik. Adamlar indi, bu patlamanın olduğu yere kadar indi, daha sonra geri çıktı. Diğer yerlere zaten hiç inmedi. Bu suç devletin. Enerji Bakanlığı'nın, Çalışma Bakanlığı'nın. Bu suç onların. Hiç denetlenmiyor, adamlar içeri girmiyor. Duvarın içinde, orada numune alıp orada bekliyor. Adamlar et kızartıyor, bilmem ne yapıyor, keyfine bakıyor ama biz aşağıda köle gibi çalışıyoruz. Bizim yarım metre yerde süründüğümüz günler oldu. Bize, 'İki kasa atmadan çıkmayın.' diyorlar. Yevmiye cezası veriyorlar." Bazı işçiler de devletin denetçilerinin tutuklanmasını isteteyerek, "Biz bunu istiyoruz. Bu arkadaşlarımızın, şehitlerimizin kanı yerde kalmasın. Sıkıntı müfettişlerden kaynaklanıyor." dedi. '10 KİŞİNİN YAPACAĞI İŞİ 3 KİŞİ YAPIYOR' Daha fazla kömür çıkarılması için üzerlerinde bakı kurulduğunu söyleyen madenciler, bunun da kazaları beraberinden geldiğini ifade etti: "Üzerimize baskı kuruyorlar. 10 kişinin yapacağı işi, üç kişiye yaptırıyorlar özel sektörde. 'Ölün çıksın ama o iş olsun.', bunu diyorlar. Saat 15.10'da, patlamanın olduğu zaman biz de Işıklar şubesinde çalışıyoruz. Biz normalde daha yer üstündeyiz. Patlama olduğunda biz yer altına sokulduk, çalıştırılıyoruz. Saat 09.30'da haber geliyor. Olayın büyüklüğü meydana geliyor. Saat 22.00'de dışarı çıktık, kimse yok. Özel sektör sürekli üretime önem veriyor, denetimleri bırakıyor. Kendi denetimini bırakıyor, devlet de denetimi bırakıyor." 'İŞVERENİN SİYASİ BAĞLANTISI OLDUĞU İÇİN DENETLENMİYOR' Çalışmaktan başka çareleri olmadığını belirten madenciler, devletin işini düzgün yapmasını istedi: "AK Parti, patron, sendika, genel müdür, hepsi birbiriyle anlaşmalı, hepsi birbiriyle danışıklı dövüşlü. AK Parti'nin mitingine zorla götürüldük. Kimin hatası var? Devletin en başta hatası var. İşverenin siyasi bağlantısı olduğu zaman ne yapıyor devlet? Denetimini yapamıyor. Patronu, 'Partiyle alâkam yok.' diyor. Seçimlerde saat 19.00'a kadar arkadaşlarımız, belediye başkanının konuşma yapması için ocağın içinde neden mahsur tutuldu? Patrondan habersiz mi yaptılar bunu?" 'DEVLET DENETLEMEDEN BU OCAKLARA GİRMEK İSTEMİYORUZ' Devlet denetlemeden ocaklara girmek istemediklerini söyleyen madenciler, "Biz kamu istiyoruz, başımızda taşeron filan istemiyoruz. Sendika da istemiyoruz, sendikayı da feshetsinler. Şu anda denetimler yapılmadan işçiler ocaklara alınıyor. Halen çalışıyor millet. Biz devletin işçisi olmak istiyoruz. Devlet işçiyi çalıştırsın, 'Bu işçi benim.' desin. Bu işler, dört beş adamın elinden geçiyor." şeklinde konuştu. İşçiler ayrıca, hayatını kaybeden arkadaşlarının 301 kişiden fazla olabileceğini de iddia etti. Bir işçi, bu konuda şunları söyledi: "Ben olaydan bir gün sonra, Kırkağaç'ın soğuk hava deposundaydım. Saat 07.00'ye kadar orada 270 tane şehit cenazesi vardı ikinci gün. Daha bunların fotoğrafları çekilmeyen insanlar vardı. En az 300 tane cenaze vardı. Diğer yerlerde de vardı. Cenaze olaylarında yanlışlık var." Tahran Ticaret Odası ndan İzmirli işadamlarına işbirliği çağrısı Tahran Ticaret Odası, Sanayi Madenler ve Tarım Odası Başkanı Yahya Al Assad ve beraberindeki 30 kişilik heyet, İzmir Ticaret Odası (İZ- TO) nın davetlisi olarak geldi. Al-Assad, İzmirli işadamlarına ortak yatırım ve işbirliği çağrısı yaparken İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş da iki ülkenin 150 milyon kişilik dev bir pazar oluşturduğunu söyledi. İZTO'da düzenlenen toplantıda konuşan Demirtaş, üç hafta önce İran a bir gezi düzenlediklerini ve o gezide Tahran Ticaret Odası nı davet ettiklerini, bu kadar kısa sürede gelmelerinden mutlu olduklarını söyledi. Demirtaş, İran da çok verimli ikili görüşmeler yaptık. İran Fuarlar Genel Müdürü Sayın Dr. Hossein Esfahbodi ile odamız ve Ege İhracatçı Birlikleri organizasyonunda her yıl İzmir ile Tahran da ihraç ürünleri fuarı düzenlenmesi için protokol imzaladık Ocak ayında karşılıklı olarak ilk fuarları düzenleyeceğiz. Fuara katılmak için şimdiden hazırlıklara başlayın. dedi. Demirtaş, ikinci büyük projelerininse iki ülkede gümrüklü depoların kurulması ve buradan karşılıklı mal satılması olduğunu, bunun üzerinde de çalışmaların sürdüğünü aktardı. Türkiye ile İran arasında 10 yıldır müzakereleri süren Tercihli Ticaret Anlaşması nın imzalanmasının bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Ekrem Demirtaş, Bu anlaşmayla Türkiye 125 sanayi ürününde, İran da 140 tarım ürününde avantaj kazandı. Bu anlaşmanın iç onay süreci, her iki ülkede sürüyor. Biz Türkiye deki iç onay sürecinin hızlanması için çalışıyoruz. Sürecin tamamlanıp anlaşmanın yürürlüğe girmesinin ardından, iki ülke arasındaki ticaret hacmi katlanarak artacaktır. diye konuştu. Soma daki maden faciasında şehit olanlar için taziyelerini ileterek konuşmasına başlayan Yahya Al Assad ise Demirtaş ile çok iyi ve güçlü ilişkileri olduğunu söyledi. Al-Assad, İran ile Türkiye arasında çok güçlü ilişkiler var. Yeni oluşumlarla fırsatlar daha da artıyor. dedi. İran a ambargonun uygulandığı dönemde ihtiyaçlarını büyük oranda Türkiye den karşıladıklarını belirterek, bu dönemde iki ülkenin birbirini daha iyi tanıdığını söyledi. Toplantının ardından Tahran Ticaret Odası ve İZTO üyeleri ikili görüşmeler yaparken Demirtaş, ziyaretin anısına Al-Assad a ipek bir kilim hediye etti. 'Ey insanlar, biz yanarken siz kömür mü yanıyor zannettiniz?' Manisa'nın Soma ilçesindeki maden şehitliğinde Şaban İlçi'nin mezarına koyulan, beyaz bir tişört üzerindeki, "Ey insanlar, biz yanarken siz kömür mü yanıyor zannettiniz?" yazısı, ziyaretçileri gözyaşına boğuyor. Maden faciasının üzerinden sekiz gün geçmesine rağmen Soma Belediye Mezarlığı içinde oluşturun maden şehitliğine, çevre ilçe, il ve Türkiye'nin çeşitli şehirlerinden ziyaretler devam ediyor. Gelenler, maden şehitlerine dua ediyor ve Fatiha okuyor. Şehitlerin aile ve yakınları da mezarlarının başlarına giderek, kaybettikleri yakınlarının acısını yaşıyor, gözyaşı döküyor. Bir annenin, oğlunun mezarına sarılıp yüzünü toprağa sürmesi, "Oğlum bak ben geldim. Haydi kalk." diyerek ağlaması yürekleri dağladı. Genç yaşta kocasını kaybeden gözü yaşlı bir kadın ise mezarın başında, "Oğlumuzu gördün mü? 'Doyamadım.' dedin oğlumuza. Doyamadın." şeklinde ağıt yaktı. "30 Mayıs'ta oğlunun doğum gününü kutlayacaktık." diyen gözü yaşlı kadın, "Kutlayamadı, kutlamak için çok özendi. Aile içinde oğlumun doğum gününü kutlayacaktık. Doğum günü için oğlumun kıyafetini dahi beğenmiştik. Maaşını alıp oğlumun kıyafetlerini alacaktık. Bizi bıraktı gitti, çok küçük yaşta gitti. Yavrum, kuzum, aşkım, kocacığım benim. Ben dayanamıyorum bu acıya. Seni çok sevdim ben, çok. Doyamadım sana, doyamadım hiç." diye ağladı. İtalya, Türkiye yi Akdeniz elektronik meyve sebze ticareti sistemine davet etti İzmir Ticaret Borsası (İTB) heyeti, işbirliği imkanlarını görüşmek üzere Roma da, İtalya nın tek elektronik tarım borsası olan Telematica yı ziyaret etti. Görüşmede İtalya, Mısır ve Tunus arasında kurulan, Milano EXPO sunda açıklanacak olan elektronik meyve sebze ticareti sistemine Türkiye nin de girmesi gündeme geldi. Türkiye de elektronik ürün borsacılığı konusunda aksiyon alan ilk borsa olan İTB'den bir heyet, görüş alışverişinde bulunmak ve işbirliği imkanlarını değerlendirmek üzere İtalya nın tek tarımsal elektronik işlem borsası olan La Borsa Merci TelematicaItaliana yı ziyaret etti. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Yücel, İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ve Meclis Başkanı Barış Kocagöz ile yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katıldığı ziyarette borsa heyetini, TelematicaItaliana Başkan Yardımcısı Riccardo Cuomo ağırladı. Türkiye deki borsacılık, lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsacılığı konusundaki gelişmeleri anlatan Müsteşar Yardımcısı Yücel, ülke olarak bu alanda büyük gelişmelere hazırlanıldığını, bunda İTB nin de öncü rolü olduğunu söyledi. Yönetim Kurulu Başkanı Kestelli ise Türkiye nin 62 milyar dolarlık üretim değeriyle dünyanın dokuzuncu büyük tarım ekonomisi olduğunu ve çağdaş pazarlama teknikleri konusunda önemli bir arayış içinde bulunduğunu ifade etti. Pamukta lisanslı depoculuk şirketi ELİDAŞ ın kuruluşunu ve paralel olarak elektronik ürün ticareti için İZ- BEP in devreye alınışını anlatan Kestelli, Ülkelerin tarımsal yapıları ve yasal mevzuatları farklılıklar gösterse de ortak payda olan sürdürülebilir tarım ticareti konusunda önemli işbirliği alanları görüyoruz. dedi. Başkan Yardımcısı Cuomo da çağın getirdiği ihtiyaçları karşılamak için TelemeticaItaliana'yı 2006 yılında kurduklarını belirtti. İtalya Tarım Bakanlığı tarafından tanınan tek elektronik borsa olduğunu, tarım ürünleri, enerjiye dayalı tarım ürünleri ve deniz ürünleri alanında 73 üründe işlem yapıldığını anlattı. İtalya da borsacılıkta üyelik sisteminin, Türkiye den farklı şekilde olmadığını belirten Cuomo, geçen yılı 571 milyon euro işlem hacmiyle tamamladıklarını kaydetti. Borsa olarak İtalya, Tunus ve Mısır ı kapsayacak bir meyve sebze ticaret sistemi kurduklarını açıklayan Cuomo, AB finansmanı alan bu projeyi, 2015 Milano EXPO sunda dünyaya tanıtacaklarını belirterek, Türkiye yi de sistemin bir parçası olmaya davet etti. İTB ve TelematicaItaliana heyetleri, bu alanda işbirliği imkanlarının araştırılması için ortak çalışma yapılmasına karar verdi.

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR Mayıs Şubat Perşembe Blatter'den Soma taziyesi FIFA Başkanı Sepp Blatter, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören'e geçen hafta Soma'da yaşanan maden faciası ile ilgili bir taziye yazısı gönderdi TIBBİ MALZEME SATIN ALINACAKTIR UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI EGE ÜNİVERSİTESİ 9 KALEM MUHTELİF TIBBI MALZEME alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır; İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : ANKARA CAD BORNOVA/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : donersermaye@mail.ege.edu.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği : internet adresi (varsa) 2-İhale konusu malın a)niteliği, türü ve miktarı : 9 KALEM MUHTELİF TIBBI MALZEME Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b)teslim yeri : Ege Üniversitesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü Taşınır Kayıt Kontrol Birimi Bornova-İZMİR c)teslim tarihi : Sözleşmenin imzalanmasına müteakip verilecek işe başlama talimatının tebliğinden itibaren işe başlanacak ve 15 gün içinde sipariş miktarı teslim edilmek kaydıyla malzemenin tamamı tarihine kadar peyderpey teslim edilecektir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Ege Üniversitesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü (İhale Salonu) Bornova- İZMİR b) Tarihi ve saati : :30 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Tüzel kişi tarafından iş deneyimini göstermek üzere sunulan belgenin, tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait olması halinde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği veya yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir veya noter tarafından ilk ilan tarihinden sonra düzenlenen ve düzenlendiği tarihten geriye doğru son bir yıldır kesintisiz olarak bu şartın korunduğunu gösteren belge, standart forma uygun belge, 4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İş deneyim belgeleri: Son beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında kesin kabul işlemleri tamamlanan ve teklif edilen bedelin % 30 oranından az olmamak üzere ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler Yetkili kurum ve kuruluşlara kayıtla ilgili belgeler: a)teklif edilen ürün, T.C. İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası na (TITUBB) kayıtlı ve T.C.Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı olmalıdır. b) Malzemeyi teklif eden firma; üretici, ithalatçı veya bayi olarak TITUBB da kayıtlı olmalı ve kayıtlı olduğuna dair belgeyi ibraz etmelidir Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman: a) İstekliler, malzemeler için ürüne yönelik uygunluk değerlendirilmesi yapılacağından ihale Komisyonunca incelenmek üzere teklif ettikleri ürünlere ilişkin 1., 2., 9., kalemlerdeki malzemeler için ürün numunesini ve varsa numunenin kullanılması için gerekli araçları ihale saatinden önce teslim etmelidir.ürün numunelerini ihale saatine kadar komisyon adına teslim alacak olan Malzeme Planlama Birimi ne (Teklif cetvelinin fiyatsız bir örneği ile birlikte) teslim edeceklerdir. Numuneler için herhangi bir ücret talep edilmeyecek olup, numunelerini teslim etmeyen istekliler ihale komisyonunca değerlendirme dışı bırakılacaktır. b) İstekliler, malzemeler için ürüne yönelik uygunluk değerlendirilmesi yapılacağından ihale Komisyonunca incelenmek üzere teklif ettikleri ürünlere ilişkin 3., 4., 7. kalemlerdeki malzemeler için ürün numunesini ihale saatinden önce teslim etmelidir.ürün numunelerini ihale saatine kadar komisyon adına teslim alacak olan Malzeme Planlama Birimi ne (Teklif cetvelinin fiyatsız bir örneği ile birlikte) teslim edeceklerdir. Numuneler için herhangi bir ücret talep edilmeyecek olup, numunelerini teslim etmeyen istekliler ihale komisyonunca değerlendirme dışı bırakılacaktır. c) İstekliler, malzemeler için ürüne yönelik uygunluk değerlendirilmesi yapılacağından ihale Komisyonunca incelenmek üzere teklif ettikleri ürünlere ilişkin 5. kalemdeki malzeme için şartnamedeki ihale kalemlerinden herhangi biri için en az 1 (bir) adet ürün numunesini ve tüm ölçülerin belirtildiği ürünü tanıtan broşür/katalog vb. ihale saatinden önce teslim etmelidir.ürün numunelerini ihale saatine kadar komisyon adına teslim alacak olan Malzeme Planlama Birimi ne (Teklif cetvelinin fiyatsız bir örneği ile birlikte) teslim edeceklerdir. Numuneler için herhangi bir ücret talep edilmeyecek olup, numunelerini teslim etmeyen istekliler ihale komisyonunca değerlendirme dışı bırakılacaktır. d) İstekliler, malzemeler için ürüne yönelik uygunluk değerlendirilmesi yapılacağından ihale Komisyonunca incelenmek üzere teklif ettikleri ürünlere ilişkin 6. kalemdeki malzeme için talep edilen ölçülerden harhangi biri için en az 1 (bir) adet ürün numunesini ve tüm ölçülerin belirtildiği ürünü tanıtan broşür/katalog vb. ihale saatinden önce teslim etmelidir.ürün numunelerini ihale saatine kadar komisyon adına teslim alacak olan Malzeme Planlama Birimi ne (Teklif cetvelinin fiyatsız bir örneği ile birlikte) teslim edeceklerdir. Numuneler için herhangi bir ücret talep edilmeyecek olup, numunelerini teslim etmeyen istekliler ihale komisyonunca değerlendirme dışı bırakılacaktır. e) İstekliler, malzemeler için ürüne yönelik uygunluk değerlendirilmesi yapılacağından ihale Komisyonunca incelenmek üzere teklif ettikleri ürünlere ilişkin 8. kalemdeki malzeme en az 1 (bir) adet ürün numunesini ve tüm ölçülerin belirtildiği ürünü tanıtan broşür/katalog vb. ihale saatinden önce teslim etmelidir. ürün numunelerini ihale saatine kadar komisyon adına teslim alacak olan Malzeme Planlama Birimi ne (Teklif cetvelinin fiyatsız bir örneği ile birlikte) teslim edeceklerdir. Numuneler için herhangi bir ücret talep edilmeyecek olup, numunelerini teslim etmeyen istekliler ihale komisyonunca değerlendirme dışı bırakılacaktır. f) Ürünler için Hazırlanan Cd de teknik şartnamede belirtilen tip ve ölçülere göre onaylı barkod numaraları belirtilecektir. g) İstekliler, tekliflerini elektronik ortamda adresinden (ihale Bildirim Yazılımı) hazırlayarak (cd,dısc,usb vb) idareye sunacaklardır.ayrıca, elektronik ortamda sunacakları teklif cd sinin bilgisayar çıktısını da alarak teklifleriyle birlikte sunacaklardır 4.4. Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler: Kamu veya Özel Sektörlere muhtelif tıbbi malzeme satışı benzer iş olarak kabul edilecektir 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhale yerli ve yabancı tüm isteklilere açıktır. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 50 TRY (Türk Lirası) karşılığı Ege Üniversitesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü Bornova-İZMİR adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Ege Üniversitesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü Bornova-İZMİR adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, kısmı teklif verilebilir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 120 (YÜZ YİRMİ) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Sondakika 22/5 Basın: 5943 Resmi İlanlar: de FIFA'dan Türkiye Futbol Federasyonu'na ulaşan ve kendisinin imzasını taşıyan yazıda Başkan Blatter, şu ifadeleri kullandı: "SAYIN BAŞKAN, DEĞERLİ ARKADAŞIM; Uluslararası futbol topluluğu adına, Soma'da geçen hafta meydana gelen korkunç faciada yaşamlarını yitiren madencilerin ailelerinin acısını en derinden paylaştığımı ve aynı zamanda bu matem günlerinde Türk madencilerinin yanında olduğumu belirtmek isterim. Bu kara günlerde, tüm düşüncelerim ülkeniz ile birlikte. Eğer FIFA olarak insanların acısını azaltmak için yapabileceğimiz herhangi bir şey varsa, lütfen bilgimiz olsun. Gerekli yardımı sağlamak konusunda elimizden ne gelirse yapacağız. En içten dileklerimle" Diğer yandan; UEFA Başkanı Michel Platini de, Soma'da yaşanan maden faciası ile ilgili geçen hafta UEFA'nın resmi internet sitesi UEFA.COM üzerinde bir mesaj yayınlayarak "Tüm Avrupa futbol camiasının yüreği, Soma'daki maden ocağında meydana gelen patlama ve yangında hayatını kaybeden işçilerledir. Madende mahsur kalan işçilerden olumlu haberler gelmesini umuyoruz." ifadelerini kullanmıştı. ATIKSU ŞEBEKE HATLARININ TEMİZLİĞİ VE GÖRÜNTÜLENMESİ HİZMETİ ALINACAKTIR İZMİR SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (İZSU) İzmir İli 3.Kısım İlçelerinde Bulunan Atıksu Şebeke Hatlarının Temizliği ve Görüntülenmesi hizmet alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : Cumhuriyet Bulvari No: KONAK/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ihale-gsahin@izsu.gov.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği : internet adresi 2-İhale konusu hizmetin a) Niteliği, türü ve miktarı : İZSU bünyesindeki İzmir İli 2.Kısım ilçeleri olan Karşıyaka, Bayraklı, Çiğli, Bornova, Menemen, Aliağa, Foça, Kemalpaşa sınırları dahilinde bulunan toplam mt çeşitli çaplarda atıksu şebeke hatlarının temizliği ve görüntülenmesi işidir. Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Yapılacağı yer : İzmir İli Karşıyaka, Bayraklı, Çiğli, Bornova, Menemen, Aliağa, Foça, Kemalpaşa İlçeleri c) Süresi : İşe başlama tarihi , işin bitiş tarihi İhalenin a) Yapılacağı yer : İZSU Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Bulvarı No:16 Konak/İZMİR b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası veya Meslek Odası Belgesi; Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğinin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren İmza Beyannamesi veya İmza Sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğinin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimdeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu işin tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Tüzel kişi tarafından iş deneyimini göstermek üzere sunulan belgenin, tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait olması halinde, ticaret ve sanayi odası/ticaret odası bünyesinde bulunan ticaret sicil memurlukları veya yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir tarafından ilk ilan tarihinden sonra düzenlenen ve düzenlendiği tarihten geriye doğru son bir yıldır kesintisiz olarak bu şartın korunduğunu gösteren, standart forma uygun belge, 4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Bankalardan temin edilecek belgeler: Teklif edilen bedelin %10 dan az olmamak üzere istekli tarafından belirlenecek tutarda bankalar nezdindeki kullanılmamış nakdi veya gayrinakdi kredisini ya da üzerinde kısıtlama bulunmayan mevduatını gösterir banka referans mektubu, Bu kriter mevduat ve kredi tutarları toplanmak ya da birden fazla banka referans mektubu sunularak sağlanabilir İsteklinin ihalenin yapıldığı yıldan önceki yıla ait yıl sonu bilançosu veya eşdeğer belgeleri: a) İlgili mevzuatı uyarınca bilançosunu yayımlatma zorunluluğu olan istekliler yıl sonu bilançosunu veya bilançonun gerekli kriterlerin sağlandığını gösteren bölümlerini, b) İlgili mevzuatı uyarınca bilançosunu yayımlatma zorunluluğu olmayan istekliler, yıl sonu bilançosunu veya bilançonun gerekli kriterlerin sağlandığını gösteren bölümlerini ya da bu kriterlerin sağlandığını göstermek üzere yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir tarafından standart forma uygun olarak düzenlenen belgeyi sunar, Sunulan bilanço veya eşdeğer belgelerde; a) Cari oranın (dönen varlıklar / kısa vadeli borçlar) en az 0,75 olması, b) Öz kaynak oranının (öz kaynaklar/ toplam aktif) en az 0,15 olması, c) Kısa vadeli banka borçlarının öz kaynaklara oranının 0,50'den küçük olması, yeterlik kriterleridir ve bu üç kriter birlikte aranır. Yukarıda belirtilen kriterleri bir önceki yılda sağlayamayanlar, son iki yıla ait belgelerini sunabilirler. Bu takdirde, son iki yılın parasal tutarlarının ortalaması üzerinden yeterlik kriterlerinin sağlanıp sağlanmadığına bakılır. Serbest meslek erbabının vereceği, ilgili mevzuatına göre düzenlenmiş ve onaylanmış serbest meslek kazanç defteri özetinde gösterilen değerlere göre, son yıla ait toplam gelirin toplam gidere oranının veya son iki yıla ait gelir ve giderlerin parasal tutarlarının ortalaması üzerinden bulunacak oranın en az (1,25) olması şartı aranır. Serbest meslek kazanç defteri özetinin yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir ya da vergi dairesince onaylı olması gerekir İş hacmini gösteren belgeler: a) İhalenin yapıldığı yıldan önceki yıla ait toplam ciroyu gösteren gelir tablosu, b) Taahhüt altında devam eden hizmet işlerinin gerçekleştirilen kısmının veya bitirilen hizmet işlerinin parasal tutarını gösteren, ihalenin yapıldığı yıldan önceki yılda düzenlenmiş faturalar, Bu belgelerden birinin sunulması yeterlidir. Toplam cironun teklif edilen bedelin %25 inden, taahhüt altında devam eden işlerin gerçekleştirilen kısmının veya bitirilen işlerin parasal tutarının ise teklif edilen bedelin %15'inden az olmaması gerekir. Bu kriterlerden herhangi birini sağlayan ve sağladığı kritere ilişkin belgeyi sunan istekli yeterli kabul edilir. Bu kriterleri bir önceki yılda sağlayamayanlar, son iki yıla ait belgelerini sunabilirler. Bu takdirde son iki yılın parasal tutarlarının ortalaması üzerinden yeterlik kriterlerinin sağlanıp sağlanamadığına bakılır Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İş deneyim belgeleri: Son beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında kabul işlemleri tamamlanan ve teklif edilen bedelin % 30 oranından az olmamak üzere, ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler: Kanalizasyon veya yağmursuyu hatlarının temizliği işleri veya Galeri veya mecra hatlarının temizliği işleri 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı İzsu Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Bulvarı No:16 Konak-İZMİR 2.kat Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar İZSU Genel Müdürlüğü Genel Evrak Şefliği Cumhuriyet Bulvarı No:16 Zemin Kat Konak/İZMİR adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, Birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu üzerine ihale yapılan istekliyle, her bir iş kaleminin miktarı ile bu kalemler için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 120 (yüzyirmi) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Sondakika 22/5 Basın: 5963 Resmi İlanlar: de

15 SAYFA 16 İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, seçim bildirgesinde de yer verdiği İnciraltı nın planlanması ve Yarımada nın kalkınması konuları için İzmirlilerden ortak tavır sergilenmesini istedi 22 Mayıs 2014 Perşembe Başkan dan İnciraltı ve Yarımada hamlesi İlçe belediye başkanları, meslek o- dalarının temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve belediye bürokratlarını bir araya getiren Başkan Kocaoğlu, İnciraltı nı kentin gündeminde tutalım, çünkü burasıyla ilgili bir emrivakiyle karşı karşıya olduğumuz ve bunun pişmesinin beklendiği gibi bir endişem var uyarısı yaptı. Kent yönetiminde İzmirlilerin proje geliştirme ve karar verme süreçlerine katılımına büyük önem veren İzmir Büyükşehir Belediyesi, ortak akıl arayışını İnciraltı ve Yarımada toplantılarıyla sürdürdü. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun ev sahipliğinde tarihi Havagazı Fabrikası'nda gerçekleştirilen toplantılardan ilkinde İzmir Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi ele alındı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ortak akıl çerçevesinde hareket ettiklerini söyleyerek, Katılımcı yönetişim anlayışını İzmir de yaşama geçirmeye, birlikte karar vermeye çalışıyoruz. Türkiye de ilk defa böyle bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Yerel demokrasinin gelişmesine katkıda bulunarak ülkemiz için örnek olmak istiyoruz dedi. Halkla birlikte yapacağız Toplantılarla ilgili değerlendirme yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, hem Yarımada için hem de İnciraltı için doğru planlama istediklerini söyledi. Başkan Kocaoğlu, Yarımada'da bozulmadan, çevreyi koruyarak ve sürdürülebilir bir kalkınma modeli oluşturabilirsek, bu sadece İzmir için değil, ülkemizin kalkınmasında da kaldıraç rolü üstlenen bir proje olur. Yasaların el verdiği şekilde, maddimanevi Yarımada için çalışacağız. Bu projeyi halkla birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesi yapacaktır dedi. Başkan Kocaoğlu, önümüzdeki süreçte İzmir Büyükşehir Belediyesi nde Yarımada projesini yürütmek için yeni bir yapılanmaya gideceklerini de sözlerine ekledi İnciraltı'nda ortak duruş çağrısı Tarihi Havagazı Fabrikası'nda gerçekleştirilen ikinci toplantı ise İnciraltı'nın planlanmasıyla ilgiliydi. Toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan İnciraltı planları ile devam e- den hukuksal süreç hakkında bilgilendirme yapıldı. Toplantıların önümüzdeki dönemlerde de devam etmesine ve ortak duruş sergilenmesine karar verildi. İnciraltı'nın önemine değinen Başkan Kocaoğlu, Ne yaparsak yapalım, ne karar verirsek verelim, mutlaka bu alanın kente kazandırılması ve korunması gerekiyor. Bu şekilde, plan yapmayarak burayı korumak mümkün değil şeklinde konuştu. Başkan Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: Yoğunluğun burada ne olması, zemin kullanım alanının belirlenmesi, Kuzey'deki tüp geçidin nerede başlayıp nereye gittiğinin belirlenmesi gibi çeşitli konularda bizlerin, bu kentte yaşayanların karar verip mutabık kalması ve Merkezi Hükümet e Biz böyle bir planlama istiyoruz diye kalın çizgilerle anlatması lazım. İlkelerimizi belirleyip bu noktada diretmemiz ya da 'biz planlama istemiyoruz' dememiz lazım. Bakanlık tarafından burasının planlanması konusunda İzmir kentinde birlikte hareket olmasa, dava süreçleri olmasa çoktan altından girip üstünden çıkma durumu söz konusu olurdu. Tuzla'nın satışı durduruldu ama yarın yine tekrarlanacak. O proje ısıtılıp ısıtılıp önümüze konacak ve hayata geçirilmeye çalışılacak. (HABER MERKEZİ) Başkan Pekdaş tan çat kapı ziyaret Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, Kahramanlar semtini gezerek, vatandaşların sorunlarını y- erinde dinledi. Seçimden önce pazaryeri, otopark ve çocuk oyun alanı isteyen vatandaşlara çalışmaların başlandığı bilgisini verdi. Konak ın seçilmiş ilk kadın Belediye Başkanı Sema Pekdaş, seçim öncesi söz verdiği gibi makamda değil, halkın arasında olmaya devam ediyor. Her fırsatta çat kapı mahalle gezileri yapan Pekdaş, önceki gün de Alsancak ve Ege Mahallesi arasında kalan Kahramanlar semtini gezdi. Mahalle sakinleriyle biraraya gelen Pekdaş, sorunları yerinde dinledi. Bir zamanlar Konak ın en uzun sokağı olan 1420 Sokak taki esnafın davetini kırman Pekdaş, onlarla birlikte çay içip, sohbet etti. KOORDİNELİ ÇALIŞMA ŞART Konak ın en sakin ve şirin semti Kahramanlar ın yeniden eski güzel günlerine dönmesi için el birliğiyle çalışacaklarını dile getiren Başkan Pekdaş tan seçimden önce pazaryeri, otopark ve çocuklar için oyun parkı talebinde bulunan mahalle sakinlerine sorunların çözümü için gereken çalışmalara başlandığının bilgisini verdi. Başkan Pekdaş, Kahramanlar Semti sadece Konak ın değil İzmir in önemli semtlerinden biri. Seçim çalışmaları sırasında sık sık buraları gezerek, sorunları yakından görme fırsatım oldu. Çözümü için çalışmalara başladık. Öncelikle sorunların doğru bir şekilde ele alınması lazım. Bizler, sizler, hepimiz üzerimize düşen görevi yapmak zorundayız. Tabi ki, Bugün sünnet yarın deniz olmuyor. Sistemli ve koordineli çalışmak gerek. Belediye olarak çözüm yollarını belirleyip, projeleri hayata geçireceğiz dedi. (HABER MERKEZİ) Madencinin baba evi harçlıksız kaldı Gündüz madene akşam maden dersine gitti, diplomasını almak nasip olmadı Manisa'nın Soma ilçesindeki maden faciasında 24 yaşında ölen Ramazan Şahin, gündüzleri maden ocağında çalışıyor, akşamları ise CBÜ Soma Meslek Yüksekokulu Madencilik Bölümünde öğrenim görüyordu. Şahin, facianın yaşandığı hafta diplomasını alacaktı. İvrindi ilçesi Çukurlar Mahallesi'nden Ertuğrul Şahin, söz konusu maden o- cağında yaklaşık 1,5 yıl beraber çalıştığı kardeşi Ramazan Şahin'i, faciada kaybetti. Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Öğretmenliği Bölümünden mezun olan Ertuğrul Şahin, atanamadığı için bir süre dağ köylerinde vekil öğretmenlik yaptıktan sonra zorunlu olarak maden o- Gelibolu ilçesinde yaşayan bir öğretmen, özellikle maden ocaklarında karbonmonoksit gazından zehirlenmeleri ve bundan kaynaklı ölümleri önleyeceğini iddia ettiği sistem üretti. İlkokul öğretmeni Numan Çöloğlu, bazı okullarda yaklaşık 18 yıldır görev yaptığını söyledi. Bir süredir üzerinde çalıştığı projeyi, Manisa'nın Soma ilçesinde meydana gelen maden faciasının ardından şekillendirdiğini belirten Çöloğlu, madencilerin korkulu rüyası haline gelen karbonmonoksit zehirlenmeleri için geliştirdiği sistemin, hayat kurtaracak özelliğe sahip olduğunu savundu. Sistemin kullanımının çok pratik, ucuz ve hızlı olduğunu dile getiren Çöloğlu, şöyle konuştu: cağında işe girdi. Yaklaşık 7 yıldır çalıştığı ocağın mekanize sistemini kuran Ertuğrul Şahin'i örnek alan Ramazan Şahin ise CBÜ Soma Meslek Yüksekokulu Madencilik Bölümünü kazandı. Ağabeyine ve ailesine yük olmamak için çalışmaya karar veren Şahin, gündüzleri maden ocağına, akşamları da derslerine giriyordu. O- cakta yaklaşık 1,5 yıldır çalışıp okulunu da bitiren Şahin, geçen hafta içinde çok istediği diplomasını alacaktı ancak bunu göremeden can verdi. Baba Ali Şahin, iki oğlu ve bir kızından Ramazan Şahin'i yitirmekten acısının büyük olduğunu söyledi. Onun geçen yıl okulunu süresinde bitiremediğini ve iki dersi kaldığını anlattı. (AA) Madende karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı sistem geliştirdi "Maden tünellerinde yangın ve karbonmonoksit gazı oluşumu öncesi, sistemimdeki sensörler devreye giriyor. Böylece yanmaz malzemeyle üretilen balonlar, duvar oluşturuyor ve bunlar gaz geçişini engelliyor. Bu, yangın esnasında yanmanın etkisini artıran oksijenin girişini engelleyerek alevlerin sönmesini sağlayacak. Madencilerin çıkışı ise bu balon duvarlarının ortasında yer alan fermuarlı tahliye kapılarından gerçekleştirilecek. Gaz giriş ve çıkışını engelleyecek yaşam odaları oluşturarak bütün madeni yaşam alanı haline getirecek. Balonların yerleştirileceği yerler de özel olarak düzenlenecek. Bu balonların yanlarında basınçlı hava tüpleri bulunacak. (AA) Soma'daki faciada hayatını kaybeden Osman Fındık, iki çocuğu ve eşinin yanı sıra Akhisar'daki babasına her ay bir miktar para göndererek, onunla birlikte kalan dedesi ve babaannesine de bakıyordu. Baba İsmail Fındık: "Herhangi bir gelirimiz yok. 12 yıl önce eşim hayatını kaybetti. Babam ve annemle yaşıyorum. Diğer oğlum da aynı madende işçiydi ancak o- nun maaşı daha düşüktü. Osman ne zaman paraya ihtiyacımız olsa lira harçlık gönderip geçimimizi sağlıyordu" diye konuştu. Soma'daki faciada vardiya değişimi için madene adım atmaya hazırlanan işçiler, ölümden kıl payı kurtulduysa da aynı ekmeği bölüştükleri arkadaşlarının cansız bedenleriyle yürekleri yandı. Eynez bölgesindeki madende vardiya değişimi sırasında bulunan işçilerin yürek burkan öyküsünü yine aynı madende görev değişimi için hazırlanan ve dakika farkıyla ölümden kurtulan arkadaşları yaşadıklarının anlattı. Manisa'nın Kırkağaç ilçesine bağlı Bakır köyünde yaşayan 9 yıllık madenci Ali Salvar, zor şartlarda ve çok düşük ücretlere çalıştıklarını söyledi. Mesai değişimi için maden ocağına erkenden inenlerin olduğunu ifade eden Salvar, facianın meydana geldiği gün kendisinin de giyindiğini ve ocağa girmek Soma ilçesindeki maden faciasında hayatını kaybeden ve yer altında çavuş olarak çalışan 30 yaşındaki Osman Fındık, bir yandan iki çocuğu ve eşine bakarken diğer yandan Akhisar ilçesinde zor koşullar altındaki babasına harçlık göndererek o- nunla birlikte dedesi ve babaannesinin de geçimini sağlıyordu. Akhisar ilçesine bağlı Dağdere köyünde tek odalı bir evde ve zor şartlarda yaşayan baba İsmail Fındık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, büyük oğlu İbrahim'in de aynı madende çalıştığını, Osman'ın sigortalı bir iş olduğu için madenci olduğunu söyledi. Eşinin, 2002 yılında 39 yaşındayken beyin kanamasından öldüğünü belirten baba Fındık, Osman'ın işe başlamasıyla eşi ve iki çocuğuyla köylerinden Soma'ya taşındığını anlattı. Fındık, "Burada tütüncülükle, hayvancılıkla olmuyor. Osman, sigorta için çalışmaya başladı. Ağabeyi emekli olacak o olamayacaktı. Kayınvalidesi de "iş bul, iş bul" derken Osman madenciliğe başladı" dedi. Annesinin baş ucuna defnedildi Köy mezarlığında annesinin baş ucuna defnedilen Osman'ın acısını yaşadıklarını kaydeden Fındık, "Herhangi bir gelirimiz yok. 12 yıl önce eşim hayatını kaybetti. Babam ve annemle yaşıyorum. Diğer oğlum da madende işçiydi ancak onun maaşı daha düşüktü. Osman ne zaman paraya ihtiyacımız olsa lira harçlık gönderip geçimimizi sağlıyordu. İbrahim zaten az maaş aldığı için bize para gönderemeyecek. Yaşlı annem ve babamla mağdur kaldık. Ne yapacağız bilmiyorum. Bu yaşlı insanlara, kendime nasıl bakacağım bilmiyorum. Olaydan sonra gelinimiz de gitti. Tek başımıza kaldık. Bütün evimizin direği Osman'dı. Ortada kaldık. Madende çalışmasını hiç istemiyordum. Bu işin böyle olacağını biliyordum. Bu çocuklardan birisi maden altında kalır diyordum." Babaanne Hasibe Fındık ise Osman'ı kendi eliyle büyüttüğünü, şimdi de toprağa vermenin acısını yaşadığını söyledi. Dede Mustafa Fındık da "içinin yandığını" dile getirdi. (AA) Ölümden son anda kurtuldular üzere yöneldiğini dile getirdi. Bir anda bacaların ağzında dumanları fark ettiğini belirten Salvar, şöyle devam etti: "Saniyelerle kurtuldum ama yine de gittim. Arkadaşlarımız yere yatmıştı, üzerlerinden bakarak geçtim belki birini canlı kurtarabilir miyim diye. 6 kişiyi ölü çıkardım, 1 k- işiyi canlı çıkardım. Çıkardığım kişiyi tanımıyorum, baygın haldeydi bitmişti. O an kaçmayı düşünmedim. Ben eğer madene girmiş olsaydım 2, 5 kilometre gitmiş olacaktım, mutlaka ölmüş olurdum, kurtulma şansım olmazdı. Biz kendi adımıza mutluyuz ama arkadaşlarımızı kaybettik acımız büyük. Orada insan şok oluyor. Eşim beni görünce çok sevindi, oğlum da öyle ama kardeşlerimizin çocukları ne olacak." Ali Salvar, yerin altında ekmek ve suyu paylaştığı arkadaşlarının cesetlerini görmenin kendisi için çok büyük yıkım olduğunu, sürekli ağlama isteği duyduğunu, o günden sonra da doğru dürüst uyku yüzü görmediğini anlattı. Bölgede artık çiftçiliğin para getirmediğini ve çocuğunun g- eleceği için sigortalı bir işte çalışmak zorunda olduğunu kaydeden Ali Salvar, "Orası arkadaşlarıma mezar oldu ama sigorta için çalışmaya devam edeceğim, kredi borçlarım var" dedi. "Patlamayı önce önemsemedim" Madene inmeye hazırlanırken patlamanın yaşandığını duyan 10 yıllık madenci İsmail Kurt ise önce olayı önemsemediğini ancak kalabalığı görünce büyük bir felaketin meydana geldiğini anladığını söyledi.lambahanedeyken yanından geçen bir arkadaşının 15 dakika sonra sedyeyle madenden çıkarıldığını da dile getirdi. (AA)