Aslında antibiyotik duyarlılık testinin temeli mikrobiyolojinin kurucularından olan Pasteur, Koch ve Ehrlich tarafından atılmıştır.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Aslında antibiyotik duyarlılık testinin temeli mikrobiyolojinin kurucularından olan Pasteur, Koch ve Ehrlich tarafından atılmıştır."

Transkript

1 1. GİRİŞ Enterobacteriaceae ailesinde bulunan bakteriler gram negatif basiller içinde tıp açısından en önemli bakterilerdir 1. Klinik laboratuvarlarda en çok izole edilen etkenlerden sayılır 2. Başka bir deyişle laboratuvarlardaki klinik öneme sahip izolatların %50 sini oluşturmaktadır. Bu ailenin üyeleri klinik laboratuvarlarda izole edilen basillerin yaklaşık olarak %80 inden, gastroenteritlerin %65-70 inden ve septisemilerin %50 sinden sorumludur 1. Ayrıca idrar yolu enfeksiyonlarında da %70 in üzerinde etkilidir 3. Bunun dışında hastane enfeksiyonlarının da en büyük sorumlusu olarak kabul edilmektedir 1. Sadece ABD de yıllık olarak 73,000 inin O157:H7 ile oluştuğu 100,000 Shiga toksini üreten E. coli (STEC) enfeksiyon olgusu bildirilmektedir 4. Bunun dışında üroptojenik E.coli de toplum kökenli idrar yolu enfeksiyonların %70-95 inde ve hastane kökenli olguların ise %50 sinde etken olarak karşımıza çıkmaktadır 5. Salmonella enterica serovar Typhi (S. typhi) dünyada yılda 16 milyon olgusunun ve ölüm vakasının görülmesiyle insanlarda önemli bir sağlık problemi olarak boy göstermektedir 6. ETEC (Enterotoksinojenik E. coli) gelişmekte olan ülkelerde yılda bir milyar ishal olgusuna yol açmaktadır. Özellikle bu olguların milyonu ise beş yaş altı çocuklarda görülmektedir. Ayrıca Afrika, Asya ve Latin Amerika turist diyarelerinin de 1/3-1/2'sinden sorumludur. Bu hastalık (özellikle küçük çocuklar başta olmak üzere) yılda cana mal olmaktadır 7. Antibiyotik direnci gerek toplum, gerekse hastane kökenli enfeksiyonların tedavisinde sorun oluşturan ve giderek büyüyen bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim son yıl içinde klinik olarak bir çok bakteri türü, enfeksiyonlarının tedavisinde ilk seçenek olarak kullanılan antibiyotiklere karşı direnç geliştirmiştir. Buna Escherichia coli, Klebsiella pneumoniae ve Enterobacter cloacae nin geniş spektrumlu beta laktam ajanlara, kinolonlara direnç geliştirmesi örnek olarak gösterilebilir 8. Bugün ise antibiyotiklerin yoğun olarak kullanılması söz konusu direncin başka sebeplerinden kabul edilmektedir 9. Dolayısıyla artan antibiyotik direnciyle paralel olarak antibiyotik duyarlılık testlerinin değeri de artmaktadır 10. Teorik olarak patojenlerin izolasyonu, identifikasiyonu ve özellikle antibiyotiklere karşı duyarlılık durumlarının hızlı ve zamanında belirlenmesi hastanın morbidite, mortalite, ekonomik kayıp ve hastanede yatış süresinde bir hayli azalmaya neden olduğu bilinmektedir 11. Dolayısıyla bu sürecin hızlandırılması amacıyla 4-6 saat gibi kısa bir sürede sonuç verebilen Autobac disc elution sisteminden, identifikasyon da dahil 4 saatte sonuç verebilen Abbott MS-2 sistemi, Vitek sistemi vs. gibi hızlı 1

2 antibiyotik duyarlılık metodları geliştirilmiştir 12. Söz konusu otomatize metodlarda manual sistemlere göre daha az iş gücüne ihtiyaç olup, hızlı sonuç verilir. Ancak çok pahalı olması nedeniyle bugün klinik laboratuvarlarda en çok disk diffüzyon metodu gibi manual yöntemlerden yararlanılmaktadır 13. Ayrıca bu sıkıntılar göz önünde bulundurularak standart antibiyotik duyarlılık testlerinin modifikasyonuna da gidilmiştir. Fakat bu yöntemin sonuç verebilmesi için saat gibi uzunca bir süreye ihtiyaç duyulduğu bilinmektedir 14. Dolayısıyla daha ucuz ve hızlı bir antibiyotik duyarlılık testinin geliştirilmesi için bu metod temel alınarak değerlendirilebilir. Bu tez çalışmasında Triple Sugar Iron Agar (TSI) besi yerinde bir takım değişiklikler yapılmıştır. İndikatör olarak fenol kırmızısı kullanılmak suretiyle yeni bir besi yeri geliştirilmiştir. Böylece renk değişikliğine dayalı yeni bir hızlı antibiyotik duyarlılık testinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu testin NCCLS ile korelasyonunun araştırılması da amaçlanmıştır. 2

3 2. GENEL BİLGİLER Tarihçe Aslında antibiyotik duyarlılık testinin temeli mikrobiyolojinin kurucularından olan Pasteur, Koch ve Ehrlich tarafından atılmıştır yılında William Roberts bir küf mantarı olan Penicillium glaucum un ürediği sıvı besiyerinde bakteriyel kontaminasyonun kolaylıkla gerçekleşemeyeceğini göstermiştir. Bundan iki sene sonra da John Tyndall sıvı besiyerinde ancak ya küf ya da bakterinin ürediğini açıklamıştır. Fleming Pencillium la kontamine olmuş Agar plağındaki stafilokok kolonisi çevresinde bir inhibisyon zonu görmüştür. Daha sonra 1889 yılında farklı toksinlerin bakteri üremesi üzerindeki etkisini incelemek amacıyla Agar diffüzyon metodunu kullanmıştır 12. Antibiyotiklerin ticari olarak kullanıma girmesi ile birlikte antibiyotik duyarlılık testlerinin gereksinimi de ortaya atılmıştır. İkinci dünya savaşından önce penisilin üretimi sınırlı olup çok pahalıydı. Daha sonra Waksman 1943 yılında streptomisini bulmuştur. Bunu takiben Duggar Klor 1944 yılında tetrasiklini (aureomisin) bulmuştur. Böylece artık antibiyotik duyarlılık testi ihtiyacı da duyulmaya başlamıştır yılında Heatley antimikrobiyal solüsyon emdirmek amacıyla absorbsiyon kağıt bandı kullanmıştır. Yine 1940 lı yıllarda ilk kez Scmith ve Reymen Agar dilüsyon metodunu açıklamıştır. Friedman ve MacLowry 1973 yılında bakterilerin antimikrobiyallere karşı duyarlılık durumlarına dayalı bilgisayar destekli identifikasyon sistemini geliştirmiştir. Nihayet günümüzde de kullanımda olan 6-6.5mm çapındaki filitre kağıt diskler ilk kez 1974 yılında Bondi ve arkadaşları tarafından kullanılmıştır. Böylece disk diffüzyon metodu 1975 yılında NCCLS (National Committee for Clinical Laboratory Standards) standardı haline gelmiştir 16. İlk otomatize antibiyotik duyarlılık testi 1974 yılında Pfizer Diagnostic tarafından piyasaya sürülen autobac disc elution dır. İkinci otomatize sistem ise organizmanın identifikasyonu da dahil 4 saatte sonuç verebilen, 1977 yılında tanımlanan Abbot MS2 den ibarettir. Aynı yılda Mc Donnel Douglas kurumu AMS sistemini geliştirmiştir. Bunun daha sonraları Vitek sistemi olarak anıldığı bilinmektedir 17. İdentifikasyon ve antibiyotik duyarlılık testlerinin aynı günde yapıldığı otomatize bir sistem olan Vitek sistemi ilk tanıtıldığından beri (1979) tüm dünya klinik mikrobiyoloji laboratuvarlarında geniş yelpazede kullanılmaktadır 17. 3

4 Enterobacteriaceae ye ait bakterilerin ortaya çıkma tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Veba bakteriyel enfeksiyöz bir hastalık olup, 6. asırdan itibaren üç büyük pandemiyle milyonlarca insanın ölümüne yol açmıştır. Bu pandemi muhtemelen orta Asyadan köken alarak önemli ticaret yollarıyla batıya ulaşmıştır. Doğu Akdenize ulaşmasıyla hızlı bir şekilde özellikle deniz yoluyla İtalya, Yunanistan ve Fransa ya ve daha sonra da kara yoluyla Avrupa ya yayılmıştır. 18. yüzyıla kadar Avrupa şehirleri sık sık büyük veba epidemisine maruz kalmışlardır. Vebanın 1894 yılında Hong Kong ve Kanton a ulaşmasıyla üçüncü pandemisi de başlamıştır. Veba hala dünyanın bir çok ülkesinde endemiktir 18. E. coli yi ilk olarak 1885 yılında Theodor Escherich yeni doğanların dışkısından izole ederek Bacterium coli commune şeklinde isimlendirmiştir. Daha sonraları Escherichia coli olarak adlandırılmıştır yılında Kiyoshi Shiga Shegilla dysenteriae tip 1 bakterisini bulmuştur 19. Klebsiella cinsinin ismi 19. yüzyılın sonlarında yaşayan Alman mikrobiyolog Edwin Klebs ten alınmıştır. Daha sonra Klebsiella pneumoniae nın oluşturduğu ağır pnömoni tablosu Carl Friedlander tarafından araştırıldığı için uzun zaman Friedlander basili olarak da anılmıştır 1. Nihayet 1937 yılında Rahn tarafından Enterobacteriaceae oluşturulmuştur 19. Daha sonra 1940 lı ve 1950 li yıllarda insan hastalığıyla ilgili ilk E. coli bakterisi olan Enteropatojenik E.coli suşu bulunmuştur 21. Bunun ardından Escherichia coli O157:H7 nin klinik önemi ilk olarak 1980 li yıllarda ABD de açıklanmış ve bir çok morbidite ve mortalite ile ilişkilendirilmiştir 22. Ayrıca 1982 yılında da ilk olarak E. coli O157:H7 hemorajik kolit salgını bildirilmiştir 23. Bunun dışında Yersinia enterocolitica serotip O yılında Aomori bölgesinden izole edilmiştir Taksonomi Enterobacteriaceae Prokaryotlar alemi, Gracilicutes bölümü (division) ve Scotobacteria sınıfına aittir 25. Enterobacteriaceae üyeleri birbirlerine çok yakın olup, genomları yüksek derecede homoloji göstermektedir. Bu ailede 31 cins ve 100 den fazla tür bulunmaktadır. Ancak bazıları çok nadir olarak insandan izole edilmektedir. Major insan patojenlerini içine alan cinsler Escherichia, Shigella, Proteus, Salmonella, Klebiella, Yersinia, Serratia, Enterobacter, Citrobacter, Hafnia, Providencia ve Edwardsiella dır. Bunlardan da ilk 9 u daha patojen olup, sık rastlananlar arasında yer almaktadır. Edwards ve Ewing Enterobacteriaceae yi değişik metabolik profillerine göre sınıflandırmışlardır. Laktoz fermentasyonu ve H 2 S oluşturması gibi kolaylıkla test edilebilen özellikleri seçerek aileyi bir çok cins ve türe ayırmıştır. Yaklaşık olarak önerdikleri tüm taksonomik sistemler moleküler metotlarla onaylanmıştır 26. 4

5 Enterobacteriaceae Primer patojenler: Herhangi bir kişide hastalık yapabilen Shigella Salmonella Yersinia E. coli K. pneumonia Fırsatçı patojenler: Özel durumlar ve özel kişilerde hastalık yapabilen organizmalar Serratia Enterobacter Providencia Morganella Proteus Şekil 1: Enterobacteriaceae ye ait primer ve fırsatçı patojenler 26. Bu ailede her ne kadar 31 cins ve 120 civarında tür bulunsa da, klinik öneme sahip suşların %95 inden fazlası 10 cins ve yaklaşık olarak 25 türde bulunmaktadır. Bunları özetleyecek olursak şöyle sıralayabiliriz 27. Citrobacter Citrobacter freundii Citrobacter diversus Enterobacter spp. Enterobacter aerogenes Enterobacter agglomerans Enterobacter cloacae Escherichia coli Fırsatçı Escherichia coli ETEC = enterotoksijenik E. coli EIEC = enteroinvazif E. coli EPEC = enteropatojenik E. coli EHEC = enterohemorajik E. coli EaggEC = enteroagregatif E. coli UPEC = üropatojenik E. coli 5

6 Klebsiella spp. Klebsiella pneumoniae Klebsiella oxytoca Morganella morganii Proteus spp. Proteus mirabilis Proteus vulgaris Providencia spp. Providencia alcalifaciens Providencia rettgeri Providencia stuartii Salmonella spp. Salmonella typhi Salmonella paratyphi Salmonella enteritidis Salmonella cholerasuis Salmonella typhimurium Serratia spp. Serratia marcessens Serratia liquifaciens Shigella spp. Shigella dysenteriae Shigella flexneri Shigella boydii Shigella sonnei Yersinia spp. Yersinia enterocolitica Yersinia pestis Yersinia pseudotuberculosis. Son yıllarda Enterobacteriaceae taksonomisinde olan değişiklikleri aşağıdaki tabloda özetleyebiliriz 28. 6

7 Yıl Referans Cins ve tür sayısı Cins Tür 1939 Bergey s Manual of Determinative Bacteriology Kauffmann and Edwards Edwards and Ewing Ewing Bailey and Scott s Diagnostic Microbiology, 7th ed Centers for Disease Control and Prevention, unpublished data 2003 Manual of Clinical Microbiology, 8th ed Tablo 1: 1939 yılından 2003 yılına kadar Enterobacteriaceae taksonomisinde gösterilen değişiklikler Sınıflandırma Enterobacteriaceae nin serolojik sınıflandırılması somatik O polisakkaritleri, kapsüler K antijenleri ve flageller H proteinlerine göre yapılır 29. O antijeninin birinci bölgesindeki oligosakkaritler aynı cinsteki farklı serotiplerin ortaya çıkmasına neden olur. Bunun gibi, ikinci bölgesindeki kor ise farklı cinslerin oluşmasına yol açmaktadır 1. Örneğin enterotoksinojenik E. coli (ETEC) O antijenlerine göre 70 ve H antijenlerine göre ise 30 serogruba ayrılmıştır 7. Bugüne kadar 170 ten fazla O antijeni, 50 nin üzerinde H antijeni ve 100 den fazla K antijeni tanımlanmıştır. Binden fazla antijenik tip vardır Morfoloji ve Üreme Özellikleri Enterobacteriaceae; kısa, yuvarlak uçlu gram negatif basillerdir µm den başlayıp, silindir şeklinde 6-7µm ye kadar giden uzunluğa sahiptir. Genişlikleri ise 0.5-2µm yi bulmaktadır. Bazı türler peritriş flagellası ile hareketliyken, diğerleri hareketsizdirler (Klebsiella ve Shigella). Spor oluşturmazlar 31,32. 7

8 E.coli kirpikleri Şekil 2: Enterobacteriaceae bakterilerinin in morfolojik görünümünden bir görüntü 33,34. Fakültatif anaeropturlar. En iyi CO 2 siz ortamda 35-37C 0 de ürerler. Ancak bazı türler (Serratia ve Yersinia) 1-5C 0 gibi düşük ısılarda da üreyebilirler. Koloniler ise saat arasında görünür hale gelir 1. Klebsiella pneumoniae, fagositozdan koruyan ve aderansında yardımcı olan mukoid polisakkarit kapsülünden dolayı büyük ve nemli koloniler oluştururlar 35. E. coli nin en önemli özelliklerinden biri 44C 0 de de üreyebilme kabiliyetidir. Jelozda yuvarlak, hafif kabarık, düzgün 1-2 mm çapında S tipi koloni yaparlar. Enterobacter ler EMB Agar besiyerinde pembe mukoid, 3-4mm çapında koloniler oluştururlar 36. Şekil 3: Solda E.coli hücreleri ve sağda EMB Agar besiyerindeki koloni görünümü 37. 8

9 2. 5. Antijenik Yapı K (Vi) antijen K (Vi) antijeni asidik polisakkarit kapsül antijenidir 38. Örneğin Salmonella enterica subsp. enterica serovar Typhimurium diğer Salmonella serovarlarının tersine Vi olarak bilinen kapsüler polisakkarit antijen eksprese ederler. İn vitro çalışmalar bunların antiopsonik ve antifagositik olduğunu göstermektedir. Ayrıca makrofajlarca üretilen ve Salmonella serovar Typhi tarafından indüklenen TNF alfa düzeyini düşürdüğü ve organizmanın oksidatif ölüme karşı direnç seviyesini artırdığı da gösterilmiştir 39. Kapsül antijenlerinin fonksiyonları şöyle sıralanabilir. 1. Antifagositik etkiye sahip olup, komplemanın organizmaya ulaşmasını engeller. 2. Bazı kapsül tipleri gastrointestinal (GI) veya genitoüriner (GU) epitellere aderansta da yardımcı olurlar. E. coli nin K1 tipi kapsülü nefritojenik E. coli suşlarında GU epitelin diğer lektinlerine aderansıyla alakalıdır. Antifagositik ve antikomplementer etkisi ve siyalik asitle olan benzerliği dolayısıyla, K1 antijeni ayrıca neonatal meninjitle de alakalıdır H antijeni Bakteriyel flagellada bulunan, ısıya duyarlı bir antijendir 40. Klebsiella ve Shigella hareketsiz olması dolayısıyla H antijeninden yoksundurlar O veya somatik antijeni Endotoksin veya lipopolisakkarit (LPS) polisakkarit (PS) yan zincirlerinden ibarettir. Gram negatif bakterilerde hücre duvarının dış kısmı genellikle LPS den oluşmaktadır. LPS dış membranda gömülü lipid A, kısa bir karbonhidrat (KH) kor kısmı ve tekrarlanan alt ünitelerden oluşan uzun bir polisakkarit zincirinden oluşmaktadır. Lipid A, LPS in toksik komponentini oluşturmaktadır 41. Bazı O antijenleri ayrıca GI veya GU epitele aderansta da yardımcı olurlar. K, H ve O antijenleri dışında Enterobacteriaceae ye ait bazı bakteriler konak hücreye tutunmada yardımcı olan pili veya fimbria antijenine de sahiptirler. Bu fimbriaların 1-4 olmak üzere dört ayrı tipi 9

10 bulunmaktadır. Tip 1 fimbria mannoza duyarlıdır. Bunlar konak hücreye D- mannozun bağlandığı bölgeden bağlanırlar. Dolayısıyla doku kültüründe önce mannozu koyup sonra bakteriler konulursa bakterinin bağlanması engellenir Virülans Faktörleri Enterobacteriaceae de, bazılarının tüm aile üyelerine ve bazılarının da özel bir takım suşlarına ait olduğu bilinen bir çok virülans faktörü bulunmaktadır 29. E. coli de virülans faktörleri temel olarak biri yüzeyde üretilenler ve diğeri de hücre içinde üretilerek olay yerine taşınanlar olmak üzere iki çeşittir. Yüzeyde üretilenler konak hücrelerin yüzeyine tutunmada rol oynadığı gibi, doku invazyonu, biyofilm oluşumu veya sitokin indüksiyonu gibi ilave rolleri de olabilen farklı fimbria şekillerinden ibarettir. Hücre duvarı komponentlerinden ortaya çıkan bir virülans faktörünün anti konak hücre aktivitesine sahip olduğu açıklanmıştır. Diğer virülans faktörleri de bakterinin demirin sınırlı olduğu ortamlarda üremesini sağlayan faktörlerdir Hemolizin Bu toksinin alfa hemolizin ve beta hemolizin olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır. Alfa hemolizin ısıya duyarlı hücre dışı bir proteindir. Daha çok idrar yolu enfeksiyonları ve bağırsak dışı enfeksiyonlarından izole edilen suşlarca üretilmektedir. Bunlar por oluşturan sitolizinler olup, transmembran iyon gradientlerini sekteye uğratmak suretiyle eritositlerin lizisine neden olur. Hücrelerden çıkan demir de siderofor sistemleri aracılığıyla bakterilerce kullanılır. Hücre içi ozmotik basıncın artması sonucunda hücre içine su sızar. Bu da hücrenin şişmesi ve patlamsına neden olur. Beta hemolizin ise alfa hemolizin ile aynı hemolitik aktivite oranına sahip hücre ile ilişkili hemolizinlerdir Endotoksin Tüm aerobik ve bazı anaerobik gram negatif bakterilerde bulunan bir virülans faktörüdür. Bu toksinin aktivitesi lipopolisakkaridin lipit A komponenti ile alakalıdır. Escherichia cinsinde ayrıca ekzotoksin ve adezin gibi virülans faktörleri de bulunmaktadır 29. Bunun dışında, E. coli suşlarındaki patojenlik invazivlik faktörleri (invazinler), ısıya duyarlı ve ısıya dirençli enterotoksinler, verotoksinler ve kolonizasyon faktörleri veya adezinler dahil olmak üzere bir veya daha fazla virülans faktörlerinin varlığına da bağlıdır 19. Enterohemorajik E. coli (EHEC) in temel virülans faktörleri stx1 ve stx2 olmak üzere iki shiga toksinden ibarettir. Protein sentezini 10

11 inhibe etmek suretiyle vasküler epitel hücrelerinin nekroz veya apoptozisini indükler. Kolon, beyin ve böbrek epitel hücreleri stx reseptörü, glikolipit globotriasylceramide 3 ü (Gb3, CD77 de denir) bol miktarda eksprese eder ve bu da HC ( hemorrhagic colitis) veya HUS (hemolytic uremic syndrome) un birer belirtisidir 43. Enterotoksin çok önemli faktörlerden biridir. Nitekim ishal olgularının yaklaşık olarak yarısı enterotoksin üreten bakterilerce meydana gelir Kapsül Kapsüllü enterik bakteriler hidrofobik fagositik hücre yüzeyini püskürten hidrofilik kapsüler antijenler aracılığıyla fagositozdan korunurlar. Nitekim fare modelinde kapsül varlığının bakteriyel virülansı artırdığı ve bunun tersine konak savunma gücünü azalttığı gösterilmiştir. Ayrıca kapsül ve O antijenlerinin patojen ekstraintestinal E.coli yi kompleman ve profesiyonal fagositlerin bakterisidal etkisinden koruduğu gösterilmiştir 29. Ayrıca kapsül K.pneumoniae yi polimorfonüklear granülositlerin fagositozundan korur. Buna ilaveten bakteriyi serumun bakterisidal etkisi sonucu ortaya çıkacak ölümden de kurtarır. Buna benzer olarak özellikle C3b başta olmak üzere kompleman komponentlerinin aktivasyonunu da engeller 44. Bunun dışında Streptococcus pneumoniae ve Haemophilus influenzae gibi bir çok respiratuvar patojenlerde kapsül polisakkaritleri pulmoner temizlemeye karşı koymak suretiyle virülans faktörü olarak rol oynar. Her ne kadar açıklığa kavuşmamış olsa da gram negatif enterik basillerde bulunan kapsül polisakkaritlerinin de aynı görevi üstlendiği düşünülmektedir 45. Bu antijenler, antikorların bakterilere bağlanmasını engeller ve zayıf immünojen veya kompleman aktivatörüdür. Dolayısıyla ancak özgül antikapsül antikorlarının geliştiği takdirde kapsülün koruyucu özelliği azalır Lipopolisakkaritler (LPS) LPS önemli hücre duvarı antijeni olup, somatik O polisakkaridi, kor polisakkaridi, ve lipid A olmak üzere üç komponentten oluşmaktadır 29. Pseudomonas pneumoniae da gösterildiği gibi lipopolisakkarit pulmoner temizlemeye karşı korunmada önemli bir virülans faktörü olarak görülmektedir 45. Klebsiella cinsinde LPS bakteriyel hücre membranından uzak LPS moleküllerine C3b i seçici bir biçimde yerleştirecek şekilde komplemanı aktive eder. Bu olay da membran atak kopleksinin (C5b-C9) oluşumunu engellemek suretiyle membran tahribi ve bakteriyel ölümü inhibe eder

12 Antijenik faz değişikliği K ve H antijeninin ekspresiyonu organizmanın genetik kontrolü altındadır. Bu iki antijen alternatif olarak eksprese olur veya olmaz. Bu da bakteriyi antikor aracılıklı hücre ölümünden korur Üreme faktörlerinin sekestrasyonu İn vivo ortamda demir önemli bir üreme faktörüdür. Ancak hem (Örneğin hemoglobin, myoglobin) veya transferin ve laktoferrin gibi proteinlere bağlıdır. Bakteri demiri özel demir bağlayıcı bileşikleri sideroforlar (enterobaktin ve aerobaktin) aracılığıyla ile temin eder. Demir ayrıca bakteriler tarafından üretilen hemolizin vasıtasıyla da konak hücre tarafından sağlanabilir Serum aracılıklı ölüme karşı direnç Normal insan serumunun bakterisidal etkisine karşı direnç kapasitesi bir çok Gram negatif patojenlerin virülansında önemlidir. Bakterilerde serum direnci kapsül, LPS ve dış membran proteinleri gibi bazı yüzey komponentleri ile ilişkilendirilmektedir. Büyük bir ihtimalle bir çok faktörün dahil olduğu bu direnç mekanizması tam olarak bilinmemektedir 46. Öte yandan bakterilerin çoğu kandan temizlenirken, sistemik enfeksiyona yol açan virülan bakteriler çoğunlukla serum aracılıklı ölüme karşı dirençlidirler. Bakteriyel kapsül organizmayı serum aracılıklı ölümden korurken, iyi bilinmeyen bazı faktörler ise kompleman komponentlerinin bakteriye bağlanmasını ve böylece kompleman aracılıklı temizlenmeyi engellemektedir 29. İdrar yolu enfeksiyonu, menenjit, ve sepsise neden olan suşlar genellikle insan serumunun bakterisidal etkisine karşı dirençlidirler 47. Yersinia enterocolitica serum aracılıklı ölüme karşı kromozomunda bulunan genler tarafından kodlanan Ail ve LPS O antijeni ve dış kor (OC) ve YadA ve Yop proteinleri gibi pyv virülans plazmidlerince korunurlar 48. Fagositozu inhibe etmek, antimikrobiyal reaktif oksijen türlerini (ROS) üreten fagositik oksidatif çoğalmayı azaltmak, normal proinflamatuvar cevabı azaltmak ve dendritik hücreler, NK hücreleri, makrofajlar ve polimorfonüklear nötrofiller (PMN) in apoptozisini indüklemek amacıyla bir çok ökaryotik hücre sinyal yollarını bozar 49. Enfeksiyon sırasında LPS in birinci bölgesinde bulunan karbonhidratlar bakterinin konağa tutunmasını sağladığı gibi, serum aracılığıyla ölümden de korumaktadır 1. 12

13 Serum aracılıklı ölümle GSBL arasında bir ilişki bulunmuştur. Örneğin, 90 GSBL ve 178 GSBL olmayan K. peumoniae izolatı beş farklı Avrupa ülkesinden toplanmış ve serumun bakterisidal etkisine karşı duyarlılıkları değerlendirilmiştir. Bunun sonucunda, seruma dirençli izolatların sayısı GSBL suşlarında (%30; 90 izolattan 27 si) GSBL olmayan suşlara (%17.9; 178 izolattan 32 si) göre daha yüksek olarak bulunmuştur Fimbria Fimbria protein alt ünitelerinden oluşan ince saç benzeri yüzey tutunma organelleridir. Büyüklükleri ve konak hedef moleküllerine göre değişiklik gösteren bir çok fimbria tipi bulunmaktadır. Bunlar ilk olarak 1960 lı yıllarda J P Duguid tarafından bildirilmiştir. Tipik olarak E. coli ve Salmonella spp. gibi gram negatif bakterilerde bulunmaktadır. Fimbria sitoplazmadan köken alarak hücre membranı ve hücre duvarından uzanır. Üroepitel hücrelerin glikoprotein veya glikolipitlerine bağlanarak bakterilerin epitele tutunmasını sağlar ve üriner sistemde persistan olarak kalmasına neden olurlar 5. Enterotoksinojenik E. coli nin bakteriyel tutunma ve ince bağırsaklara kolonize olabilmelerinde önemli rol oynayan özgül fimbriası mevcuttur 7. Klebsiella pneumoniae nin patogenezinde önemli role sahip fimbrial adezinleri bulunmaktadır. Bu fimbrialar da tip 1 fimbria ve tip 3 fimbria olmak üzere ikiye ayrılır. Tip 1 fimbria tüm Enterobacteriaceae ye ait bakterilerde bulunan ince, sert ve tutunma organelleridir. Bunların tutunma özelliği FimH adezinden ileri gelmektedir. FimH adezin idrar yolu sistemi yüzeyinde olduğu gibi memeli konak dokularında bulunan mannoz içeren glikoproteinleri tanır. Bu da bakterinin hedefe tutunarak üroepitelde kolonize olmasını sağlar. Tip 3 fimbria ise trakeal epitel hücrelerinin bazolateral yüzeylerine ve zemin membran komponentlerine tutunmada görev alır 47. Salmonella enterica serotip Typhi bakterisinde bağırsak yüzeyine tutunmada fimbrial adezinler çok önemli faktörlerdir 41. Üropatojen E.coli de en çok görülen fimbria tip 1, P, ve Dr fimbriadan ibarettir 5. P fimbria üriner yolu enfeksiyonu yapan E. coli de bulunurken, S fimbria ise sepsis veya menenjitli yenidoğanlardaki bakterilerde bulunmaktadır Tip Dr fimbria Bu adezin ailesi genel olarak virülans faktörlerinden sayılmaktadır. Dr fimbria eksprese eden E.coli suşları muhtemelen kompleman regülatör proteini (DAF;decay accelerating factor) ile etkileşimi 13

14 sonucunda epitel hücrelerine invaze olurlar. Dr ailesi adezinleri eksprese eden E. coli suşları %30-%50 oranında çocuklarda sistitten %30 oranında da hamilelikle alakalı pyelonefritten sorumludur 5. Tüm bunların dışında Tip 1 fimbria Gİ sistemdeki normal kolonizasyonda çok önemlidir. Buna karşın tip 2 pili kendi bulunduğu bölgenin dışında hastalık oluşturmada yardımcı olma özelliğine sahip olması dolayısıyla önemli virülans faktörüdür. Bunların P fimria, X adezinler ve BFP olmak üzere bir çok tipi mevcuttur P fimbria Bunlar insan P kan grubunda bulunan globosit dizisinin nötral glikolipitlerine bağlanırlar. Nefritojen E. coli ler ile alakalıdırlar. Salmonella enterica serotip Typhimurium da bakteri yüzeyindeki her bir fimbrial filamentte yaklaşık olarak major fimbrial protein alt ünitesi mevcuttur. Bakteri yüzeyindeki bu fimbrial alt ünitelerinin bol miktarda bulunması, söz konusu antijenlerin konak immün sistemi için iyi bir hedef noktası olabileceğini göstermektedir 41. P fimbria üroptojen E. coli lerde ikinci sırada en çok görülen virülans faktörüdür. Bunlar idrar yolu enfeksiyonları patogenezinde ve pyelonefritte önemli olup, pyelonefritik E. coli izolatlarının %80 ninde tanımlanmıştır 5. E. coli bakteriürisinin oluşması için bakterinin mesane mukozasına tutunması çok önemli bir adımdır. Pap geni tarafından kodlanan p-fimbria virülans faktörleri olarak değerlendirilirken mekanizması ise daha tartışmalı bir konudur X adezinler Bunlar da farklı globositlere bağlanırlar. Nefritojen E. coli ler ile alakalıdırlar BFP (bundle-forming pili) Bunlar polar olup, bazı patojen E. coli lerin konak hücrelere tutunmasında iş görürler Siderofor Klebsiella pneumaniae nin patogenezinde önemli role sahip sideroforları bulunmaktadır 47. Klebsiella pneumaniae yüksek affiniteli ve düşük moleküler ağırlıklı demir alıcı siderforları sayesinde konak proteinlerinden demir alır. Çünkü konak demiri en çok hücre içi ve hücre 14

15 dışı proteinlere bağlı olarak bulunurlar. Konak da buna karşılık bakteriyi demirden yoksun bırakmak maksadıyla demir bağlayan proteinler sekrete eder 45. Bakterilerin konakta canlı kalabilmesi için demir çok önemli bir besindir. Üropatojen E. coli UPEC başta siderfor-siderofor reseptör sistemi ve heme alımı olmak üzere bir çok demir ekstraksiyon mekanizması sergilemektedir 46. Siderofor sistemleri IreA, IroN ve Iha gibi reseptörler ile enterobaktin ve aerobaktinden ibarettir. Ayrıca Iha reseptörleri aderans özelliklerinin de bulunması dolayısıyla virülansta da önemli olduğu bilinmektedir Antibiyotiklere karşı direnç Antibiyotiklere karşı direnç taşınabilen direnç plazmidleri aracılığıyla kodlanır ve türden türe taşınabilir 29. Nitekim Amerika Birleşik Devletlerindeki (ABD) yoğun bakım ünitelerinde Klebsiella pneumoniae enfeksiyonlarında %20 ve Enterobacter enfeksiyonlarında %31 oranında 3. kuşak sefalosporinlere karşı dirençli suşlar bulunmuştur. K. pneumoniae nin bu direnci GSBL kodlayan genleri içeren plazmidleri kazanmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu plazmidler aynı zamanda diğer direnç genlerini de taşımaktadır Bulaşma Bulaşma hayvan rezervuarlarından (birçok Salmonella ve Yersinia türleri) ve taşıyıcı insanlardan (Shigella türleri ve Salmonella typhi) olduğu gibi endojen (Escherichia türleri) olarak da gerçekleşebilmektedir 29. GSBL üreten bakteriyel suşlarca meydana gelen enfeksiyonlar özellikle hastanelerdeki yoğun bakım ünitelerinde salgınlar halinde görülür. Kaynağı ise hastane içi ve hastane dışı hastalardan ibarettir 53. Bunun dışında Klebsiella nın hastane kökenli olarak geçmesinde temel patojenik rezervuarlar hastane personelinin GİS ve elleridir. Hızlı bir şekilde hastane ortamına yayılma eğiliminde olması dolayısıyla hastane salgınlarına yol açabilir 54. İdrar yolu enfeksiyonlarına yol açan bakterilerin çoğunun hasta bağırsak florasından gelerek üretra yoluyla mesaneye geçen patojenik ajanlardan ibaret olduğu bilinmektedir 5. Enterobacteriaceae ye ait bakterilerin değişik bulaşma yolları son zamanlarda bildirilmektedir. Escherichia coli O157:H7 enfeksiyonları gelişmekte olan ülkelerden ziyade sanayileşmiş ülkelerde görülmektedir. Bulaşması ise en çok asemptomatik sığır kolonizasyonu sonucundadır. Fekal-oral olarak geçer. E. coli ile alakalı diyareden daha az inokulum gerektirmektedir 22. Örneğin E. coli O157:H7 ilk kez 1982 yılında ABD de iyi pişmemiş sığır etinin neden olduğu hemorajik kolit salgını sonrası tanımlanmış ve o günden itibaren önemli bir besin kaynaklı patojen olarak 15

16 bilinmektedir. Enfeksiyonları sığır kıyması, kaynatılmamış süt ve klorlanmamış suyun tüketilmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır yılı şubat ayında Almanya da kontamine anason içeren bitki çayı içirilen 13 aylık bebekler ve daha küçük yaş grubundaki çocuklarda Salmonella enterica serotip Agona salgını ortaya çıkmıştır 56. Taze meyve ve pastörize edilmemiş meyve suyunun tüketilmesi sonucunda ortaya çıkan besin kaynaklı hastalıkların araştırılması neticesinde Akdeniz meyve sineği olan Ceratitis capitata nın E. coli nin önemli bir vektörü olduğu görülmüştür 57. Salmonella enterica serotip Agona nın kontamine hayvanlardan geçtiği gibi, pudra süt, fıstık ve hububat aracılığıyla da geçtiği bilinmektedir 56. E. coli O157:H7 tarafından oluşturulan bir salgında toplam 183 hastanın ele alındığı bir çalışmada taze ıspanak salgının kaynağı olarak tanımlanmıştır Patogenez Enfeksiyon birbirleri ile alakalı birkaç basamaktan oluşmaktadır. Bakteri ilk olarak mukoza reseptörlerine tutunur ve gastrointestinal yola yerleşir. Toksin salınımından doku invazyonu ve hücrelere verilen hasara kadar enfeksiyonun belli dönemlerinde belirtiler göze çarpar. Neticede konağın bakterinin tüm ürünlerine karşı cevap geliştirmesi sonucunda iyileşme sağlandığı gibi, inflamatuvar cevap da hastalığın seyir ve ağırlığını düzenler Enterik Bakterilerin Oluşturduğu Enfeksiyonlarda Bağışıklık Örneğin Akciğer enfeksiyonuna karşı korunmada bölgedeki makrofajlar, kompleman komponentleri, antimikrobiyal peptitler ve nötrofiller dahil olmak üzere bir çok doğal ve kazanılmış konak faktörleri rol oynar. En son olarak da, doğal inflamatuvar cevabın temizleyemediği patojenlerin temizlenmesinde belki de özgül kazanılmış immün cevap gerekebilir 45. İnsan defensinleri mikroorganizmalara karşı doğal bağışıklıkta önemli role sahip küçük bir antimikrobiyal protein ailesidir. Bunun dışında, T lenfositleri ve immatür dendritik hücrelerin seçici kemoatraksiyonu ile kazanılmış bağışıklıkta da önemli immün modülatörler olarak rol oynar 59. Bakterilere karşı gelişen her iki immün cevapta da hücresel komponentler olduğu gibi hümoral komponentler de söz konusudur 60. Ayrıca bu iki immün sistem birbirleriyle etkileşim içerisindedirler. Yani 16

17 doğal bağışıklık sisteminin komponentleri kazanılmış immüniteyi etkilediği gibi kazanılmış immünite komponentleri de doğal bağışıklığı etkileyebilir Doğal bağışıklık Doğal immünitenin temel fonksiyonu enfeksiyon gelişmesinin sınırlandırılmasıdır. Patojene karşı fagositler ve doğal öldürücüler (NK) aracılığıyla ilk hücresel cevabı oluşturduğu gibi, kazanılmış immünteyi yönlendiren sinyal sistemini de kapsamaktadır 62. Nötrofiller, makrofajlar, dendritik hücreler, NK hücreleri ve NK T hücreleri doğal bağışıklığın önemli hücresel komponentlerini oluşturmaktadır. Mast hücreleri ve eozinofiller gibi granülositler de doğal bağışıklıkta önemli olabilir. Bunun dışında sitokinler, kompleman komponentleri, ve doğal antikorlar gibi bir çok çözünür ürünler de doğal immünitenin integral kısımlarını oluşturmaktadır. Mesela oral Salmonella enfeksiyonu sonrası hemen makrofaj, nötrofil ve dendritik hücreler sayıca artar ve Tümör Nekroz Faktör Alfa (TNF-alfa) gibi konak hücrenin korunmasında önemli olan sitokinleri üretirler. Ayrıca NK hücreleri, NK T hücreleri, ve T hücre reseptör alfabeta T hücereleri de enfeksiyona karşı hızlı cevap verir ve Salmonella enfeksiyonu sırasındaki interferon gama nın erken kaynağını oluşturur Genel savunma faktörleri İdrarı steril tutmak suretiyle idrar yolu sistemi, bakteriyel kolonizasyona karşı bir takım özel savunma mekanizması geliştirmiştir. Bunlar idrarın peristaltik olarak böbrekten mesaneye doğru tek yönlü akmasıdır. Mesanede, mesane geçici hücreler tarafından sekrete edilen glokuzaminlerle bir musin tabaka oluşturarak bakteriyel aderansı önler. Düşük ph ve tuz ve ürenin idrar yolu sisteminde bulunması da bakterilerin konakta korunma olasılığını azaltmaktadır. Aynı zamanda bakteriyel invazyon ve kolonizasyona karşı bir diğer savunma mekanizması da bakterilerin epitel hücreleri aracılığıyla girmesidir. Böylece apotozise benzer bir şekilde DNA fragmentasyonu ve proteolitik enzimlerin aktivasyonu ile bakteriler renal sistemden uzaklaştırılırlar Tamm-Horsfall protein Üromukoid olarak da bilinen Tamm-Horsfall protein (THP) bir glikoproteindir. Tip 1 fimbria eksprese eden UPEC e bağlanmak suretiyle antiaderans faktörü olarak rol oynamaktadır. Ancak son çalışmalar, THP konsantrasyonunun 30 µg/ml nin altında olduğu takdirde bakteriyel aderansı stimüle ettiğini göstermiştir 5. 17

18 Defensinler Defensinler bir çok memeli hücrelerce üretilen katyonik antimikrobiyal peptitlerdir 64, 65. Epitel hücre tabakası fiziksel bir bariyer olup, defensinler gibi antimikrobiyal maddeler sayesinde bakterileri öldürme kapasitesine sahip olması dolayısıyla doğal immün sistemin ilk koruyucu katmanını oluşturmaktadır 63. Moleküler yapılarına göre alfa, beta ve gama olmak üzere üç gruba ayrılırlar. İlk ikisi makrofajlarda, nötrofillerde ve bronşiyal, gastrointestinal ve renal sistemi kaplayan epitel hücreleri gibi insan hücrelerinde de bulunmaktadır. İdrar yolunda patojenle karşılaşma sonrası üretilen defensinler bakteriler, funguslar ve bazı zarflı virüsler üzerinde öldürücü etkiye sahiptirler. Bunlar organizmanın hücre duvarında bulunan anyonik fosfolipitlerine bağlanarak membran fonksiyonlarını bozar. Böylece permeabiliteyi arttırarak hücre ölümüne sebep olur. Bunların ayrıca mast hücrelerinin degranülasyonunu sağlamak ve IL8 üretmek suretiyle nötrofil kemotaksisini teşvik ederek doğal bağışıklığı artırdıkları da gösterilmiştir Nötrofiller ve makrofajlar Nötrofiller oksidatif ve nonoksidatif olmak üzere iki yolla patojen bakterileri öldürürler. Oksidatif sistemde toksik oksidanların üretimini katalize ederler. Aktive nötrofiller membrana bağlı NADPH oksidaz tarafından temel olarak hidrojen peroksit gibi bir çok reaktif oksijen türlerinin prekürsörü olan süperokside çevrilen oksijeni hızlı bir şekilde tüketir. Daha sonra, miyeloperoksidaz (MPO) H 2 O 2 ve klorür iyonları yüksek oranda sitotoksik oksidan olan hipoklor asit (HOCL) üretiminde kullanılır 66. Nonoksidatif sistemde mikroorganizmanın yapısal bütünlüğünü bozan bir serin proteinaz olan nötrofil elastaz (NE) dahil bir çok antimikrobiyal peptit ve proteinazlar söz konusudur 66. Nötrofiller ve makrofajlar tarafından mikroorganizmaların tanınması hücre dışı patojenlerin fagositozu ve öldürülmesi sürecinde önemli role sahiptir. Nitekim bir çok olguda, bu süreç patojenlerin fagositler tarafından tanınması ve daha sonra da fagositik vakuoller içerisine alınarak mikrobisidal ajanlarla öldürülmesinden ibarettir 67. Fagositik hücreler tarafından mikroorganizmaların tanınması moleküler açıdan iki temele dayanmaktadır. Bunlar opsonik (opsonin bağımlı) ve nonopsonik (opsonin bağımlı olmayan)dir. Opsonik olanlarda mikroorganizma ve fagosit arasında bir köprü rolü oynayan opsonin adı verilen çözünür komponentlere gereksinim duyulmaktadır. En iyi bilinen opsoninler ise IgG ve C3 ün C3bi fragmanından ibarettir. Ancak son 18

19 zamanlarda kollektin adı verilen opsonin olarak rol oynayan diğer komponentler de açıklanmıştır. Bunlar akciğerdeki surfaktan proteinler SP- A ve Sp-D ve serumda bulunan C reaktif protein ve mannoz bağlayan protein dahil lektinlerden ibarettir. Bunlar mikroorganizmalar üzerinde bulunan komplementer karbonhidratlar ve fagositler üzerinde bulunan özgül kollektinlerle birleşirler 67. Nonopsonik formda 3 yol izlenir. 1. Lektinofagositoz: bir hücre yüzeyindeki lektinlerin ve karşı hücrenin yüzey karbonhidratları arasında bir tanınma. 2. Mikroorganizmaların Arg-Gly-Asp (RGD) peptit sekansı ile makrofaj integrinleri arasındaki protein-protein bağlanmsı. 3. Mikrobiyal ve fagosit hücreler yüzeyinde bulunan hidrofobin olarak adlandırılan moleküller arasındaki hidrofobik bağlantı. Serum opsonin C3 ve immünglobulinlerin derin dokulara invaze olan patojenlerin fagositoz ve öldürülmesindeki rolü bellidir. Mannoz reseptör alveolar, peritoneal ve hepatik makrofajlar dahil olmak üzere denenmiş tüm doku makrofajlarında eksprese olmaktadır. Makrofaj reseptörleri mikroorganizmaların yüzeyinde ekprese olan karbonhidrtatları tanır 67. Bunun dışında son zamanlarda insan nötrofillerinin peptidoglikanı tanıyan proteinleri (PGRP) aracılığıyla de mezodiaminopimelik asit tipi peptidoglikan içeren E. coli lere bağlandığı bildirilmiştir 68. Yapılan bir çalışmada deney hayvanı (guinea pig) ve insan makrofajlarının bazı K. pneumoniae serotipine serumsuz besi yerlerinde bağlandığı ve sonra da bakterilerin yutularak öldürüldüğü gösterilmiştir 67. Bazı K. pneumoniae serotiplerinin Man-α2/3-Man veya Rhaα2/3-Rha sekanslarını içeren kapsüler polisakkaritler eksprese ettiği bulunmuştur. İşte bu sekansların makrofaj mannoz reseptöreleri tarafından tanınması fagositoz olayı ile sonuçlanır. Bu sekanslara sahip olmayan serotipler ise makrofaj lektini tarafından tanınmaz ve fagositoza uğramazlar. Man-α2/3-Man veya Rha-α2/3-Rha sekanslarını içeren kapsüler polisakkaritler deney hayvanının alveolar makrofajlarına bağlanırken bu disakkaritleri içermeyenler ise bağlanamamıştır 67. Yapılan bir diğer çalışmada ise, karaciğer ve dalakta bulunan makrofajlar üzerindeki lektine özgül kapsüler polisakkarit ekprese eden K. pneumoniae de bakterinin kandan temizlenmesinin mannoz reseptörüne bağlı olduğu gösterilmiştir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneysel çalışmalar sonucunda sadece K. pneumoniae suşları değil belki yüzeylerinde söz konusu şekerleri eksprese eden E.coli gibi diğer bakterilerin de temizlenmesinde mannoz reseptörlerinin önemli olduğu gösterilmektedir

20 Nötrofillerin inflamatuvar bağırsak hastalıklarında olduğu gibi, Shigella flexneri ve Salmonella enterica serovar Typhimurium un neden olduğu akut barsak enfeksiyonlarında da inflamasyonun sürdürülmesinde önemli olduğu gösterilmiştir. Doğal bağışıklık sisteminde aktive nötrofillerce üretilen miyeloperoksidaz (MPO), laktoferrin (Lf), aktive mast hücreleri ve eozinofiller tarafından üretilen prostaglandinler (PG) ve leukotrienler (LT) dahil olmak üzere bir çok enzim ve metabolitler sekrete edilir. Fagositler tarafından salgılanan reaktif oksijen metabolitleri ve reaktif nitrojen türleri (nitrik oksit [NO]) mikrobisidal aktivite ve doku hasarında katkıda bulunur. Süperoksit dismutaz (SOD) serbest radikallerin temizleyicisi (scavenger) olup, ayrıca konak dokularının oksidatif tahripten korunmasında yardımcı olur. Normal fiziyolojik şartlarda, antioksidan savunma ve reaktif oksijen metabolitleri arasında hassas bir denge mevcuttur 69. Fagositoz yapan hücrelerin Fc, kompleman, çöpçü (scavenger) ve TLR olmak üzere bir çok reseptörleri bulunmaktadır 61. TLR4 üropatojen E. coli (UPEC) ye karşı mukozal cevabı kontrol eder. Epitel hücrelerde bakteriyel TLR4 aktivasyonu kemokin sekresyonu ve nötrofillerin toplanmasına neden olur ve TLR4 mutant farelerde asemptomatik bir taşıyıcılık durumu gelişir. Kemokin reseptörleri CXCR1 nötrofil migrasyonu ve aktivasyonu ve dolayısıyla bakteriyel temizlenmenin etkinliğini gösterir. CXCR1 mutant fareler bakteriyemili olmuş ve renal iz bırakmıştır. Bunun dışında, çocuk idrar yolu enfeksiyonlarının (IYE) incelenmesi sonucunda düşük CXCR1 ekspresiyonu tespit edilmiştir. Bu da insanların hastalığa karşı duyarlılıklarında CXCR1 in da önemli olduğunu gösterir Dendritik hücreler Dendritik hücreler TLR (Toll Like Receptor) dahil olmak üzere tanıma reseptörlerini tanımak suretiyle mikrobiyal yapıları tanır ve yapıya karşı cevap geliştirir. Barsakta dendritik hücreler tolerans indiksiyonu için önemli olup, T hücre farklılaşmasını yönetir 71. Yapılan bir çalışmada spesifik anti Salmonella T hücrelerinin aktive olabilmesi için CCR6 eksprese eden dendritik hücrelerinin kesinlikle gerekli olduğu açıklanmıştır 72. Dendritik hücreler doğal ve kazanılmış immünite arasında anahtar bağlantıyı oluşturmaktadır. Antijenin girdiği noktada bulunması, periferik noktadan lenfoid organlara taşınabilme özellikleri ve naif T hücreleri yüksek düzeyde uyarma kabiliyeti sayesinde bu görevi yerine getirmektedir. Ayrıca antijenle karşılaşması sonrası özellikle IL-12 başta olmak üzere sitokinleri salgılaması dolayısıyla kazanılmış immünite üzerinde de etkilidir

21 Fagositik antijen sunucu bir hücre (Antigen presenting cell) olan dendritik hücreler Salmonella nın muhtemel intestinal bariyerine taşınması dahil Salmonella enfeksiyonu sırasında özgül fonksiyonlara sahip olabilir. Sekonder lenfoid organlar özgül immün yanıtın gelişmesi için uygun mikro çevre yaratması dolayısıyla, periferik dokuları istila eden bir mikroorganizmaya karşı immün cevabın oluşması sekonder lenfoid organlarla mikroorganizmanın teması sağlanmalıdır. Dendritik hücreler bu birbirine bağlanmasında önemli rol oynar. Dendritik hücreler lenfoid ve lenfoid olmayan dokularda az sayıda bulunur. Bulunduğu yerleri ve çevresindeki sinyal durumuna göre farklılık gösterir ve migrasyon yeteneğine sahiptir. Dendritik hücreler ayrıca en önemli antijen sunucu hücreler olup, T hücrelerini stimüle eder. Bu özellikleri sayesinde immün cevabın gelişmesinde merkezi rol oynar 74. Kemik iliğinden, dalak ve mezentrik lenf düğümlerinden gelen dendritik hücreler Salmonella yı işleyerek bakteriyel antijenini CD4+ ve CD8+ T hücrelerine sunar 74. Shigella flexneri nin primer enfeksiyonuna karşı konağın cevabı kolon mukozasının bozulmasıyla sonuçlanan polimorfonüklear hücreler (PMN) ile birlikte akut bir inflamasyonun indiksiyonundan ibarettir. Ancak PMN hücreleri bağırsak mukozasında bakteriyel enfeksiyonların sınırlandırılmasıyla primer enfeksiyonda iyileşmede önemli rol oynar Doğal öldürücüler (Natural Killer) T ve NK hücrelerinin Shigella flexneri enfeksiyonundaki rolünün belirlenmesi için B, T ve NK hücrelerinden yoksun alenfoid fare suşu (Rag null gamma ( C ) null) üzerinde çalışılmıştır. Pulmoner Shigella flexneri enfeksiyonu naklinde alenfoid farelerin sokak tipine göre Shigella flexneri enfeksiyonuna karşı daha çok duyarlı olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun dışında B ve T hücrelerinden yoksun, ancak NK hücreleri bulunan Rag null farelerin ise enfeksiyonu kontrol altına aldığı bildirilmiştir. Böylece alfabeta T hücreleri ve NK hücrelerinin inflamatuvar cevabı artırarak Shigella flexneri enfeksiyonunun erken kontrolünde katkıda bulunacağı gösterilmiştir. Bu hücresel lenfosit fazlalığı Shigella flexneri enfeksiyonuna karşı doğal immünitede merkezi rol oynayan interferon gama (IFN-у) nın üretimini güvence altına alır Kazanılmış bağışıklık Kazanılmış bağışıklık antijene spesifik olup, burada immünolojik bir hafıza söz konusudur 61. Doğal bağışıklık yanıtına rağmen bakteriler idrar yolunda persistan olarak kalabilmektedir. Dolayısıyla bunu takiben humoral ve 21

22 hücresel yanıt dahil olmak üzere daha özgül kazanılmış bağışıklık ortaya çıkmaktadır. İdrar yolu enfeksiyonlarında serum antikorlarının karakteristik olarak gösterilmesi zordur. Ancak lokal olarak üretilen antikorlar mesane ve üretrada gösterilebilmektedir 5. Sensitize B lenfositlerinin lenfatiklerden lamina propria ya göç ettiği ve böylece IgA sekrete eden hücrelere dönüştüğü kabul edilmektedir. Bu salgısal IgA (siga) antikorlarının idrar yolu enfeksiyonlarındaki rolü çok az aydınlatılmışıtr. Buna rağmen, bu antikorların mukozaya bakteriyel aderans oranını düşürmek suretiyle bakteriyel kolonizasyonu inhibe ettiği düşünülmektedir 5. Shiga toksin (Stx) üreten E. coli (STEC) in çocuklardaki enfeksiyonu hastaların %5-10 unda hemolitik üremik sendroma (HUS) neden olabilir. İki toksinden biri olan Stx2 direkt olarak HUS ile alakalıdır. Stx2 ye özgü insan monoklonal antikorların STEC ile enfekte hayvanları fatal sistemik komplikasyonlardan koruduğu görülmüştür. Hatta diyare görülmesi sonrası bile Stx2 e özgü antikorların verilmesi fatal sistemik komplikasyonlara karşı koruyucu olmuştur. Hatta kanlı diyare nın oluşması sonrası bile bu antikorların verildiği çocuklarda HUS gelişmesine karşı koruyucu olacağını düşündürür 76. Shigella invaziv bir bakteri olup, epitel tabakaya geçer, makrofajları apoptotik olarak öldürür. Epitel hücrelere girer ve böylece sitoplazmaya geçerek hücreden hücreye yayılır. Hücre içi kolonizasyonları muhtemelen bakteriyi doğal immün yanıtın hücresel ve hümoral effektörleri aracılığıyla ölümden korur. Shigella nın istila ettiği epitel hücrelerini proinflamatuvar mediatörlerin üretilmesi için tekrar programlaması hastalığın inflamatuvar profilinde önemlidir. Bu profilde mukozal düzeyde hümoral korunmanın hakim olduğu kazanılmış immün cevabın doğası ve kalitesi üzerinde etkilidir 77. Fare modelinde serovar Typhimurium a karşı bağışıklık B veya T hücre effektör mekanizmalarına bağlıdır. Mesela B hücre yetersizliği bulunan fareler virulan serovar Typhimurium ile immünize edildiklerinde B hücresi tam olan farelere göre daha duyarlıdır. Buna benzer olarak, T hücresi çıkarılan serovar Typhimurium ile aşılanan farelerde serovar Typhimurium a karşı duyarlılıkları artmıştır

23 Enterobacteriaceae lerin Sebep Olduğu Hastalıklar. İdrar yolları enfeksiyonu, solunum yolu enfeksiyonu, bakteriyemi, konjunktivit, endokardit, meninjit ve yara enfeksiyonlarından (Serratis marcescens) ibarettir 79. Enterobacteriaceae ler tüm septisemilerin %30-%35 inden ve idrar yolu enfeksiyonlarının %70 inden sorumlu olduğu gibi diğer bir çok intestinal enfeksiyonlara da yol açmaktadır 29. EPEC dünya çapında özellikle gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere ciddi bir infantil ishal sebebidir. Erişkinlerde bir çok ishal salgını bildirilmişse de primer olarak 2 yaş altı çocuklarda daha etkilidir. Tip IV bundle-forming pilusu kodlayan EPEC aderans faktör plazmidini taşıyan suşlar her zaman diyare ile alakalıdır 43. K. pneumoniae insanlarda bağırsaklarda, üriner yolda ve solunum sisteminde belirtisiz yerleşim gösterebildiği gibi, ölüme kadar giden, ağır enfeksiyonlar da oluşturur 1. Shigella flexneri enteroinvazif gram negatif bir bakteri olup, dünya çapında basilli dizenteri endemik formundan sorumludur 75. Gelişmekte olan ülkelerde yılda 2-4 milyar ishal olgusunun görüldüğü ve 3-5 milyonunun ölümle sonuçlandığı tahmin edilmektedir. Ölüm oranının en yüksek olduğu yaş grubu ise 5 yaş altı çocuklardan ibarettir. Ancak en ilginç olanı bu ishal olgularının yaklaşık olarak yarısının sadece enterotoksin üreten bakteriler tarafından oluşturulmasıdır. Örneğin ETEC tek başına toplam olguların 1 milyarından sorumludur. Bunlardan da miliyonu beş yaş altı çocuklar arasında görülür. Ve yaklaşık olarak yıllık özellikle küçük çocuklar başta olmak üzere ölüme neden olmaktadır 7. Enterobacteriaceae ye ait gram negatif bakteriler önemli idrar yolu enfeksiyonu, Kan enfeksiyonu, hastane ile ilişkili pnönomoniler, ve bir çok intra abdominal enfeksiyonların sebebidir. Bu aile içerisinde E. coli daha çok idrar yolları enfeksiyonu etkeni iken, Klebsiella spp ve Enterobacter spp önemli pnömoni etkenlerinden sayılır. Ayrıca bu ailenin tümü kan enfeksiyonları, peritonitler, Kolanjit ve diğer intra abdominal enfeksiyonlara neden olur. Bunun dışında Salmonella gibi bazı üyeleri gastroenterit ve dolayısıyla bazı hastalarda invazif enfeksiyonlara neden olmaktadır 52. Klebsiella spp. hastane kökenli enfeksiyonların %8 ini oluşturmaktadır. Böylece hastanelerde görülen en çok enfeksiyöz ajanların sekizinci sırasına yerleştirilmiştir. Bunlardan en önemlisi hastane kökenli idrar yolu enfeksiyonları, pnömoni, septisemi, ve yara enfeksiyonlarına 23

24 neden olan Klebsiella pneumoniae dan ibarettir. hastane kökenli idrar yolu enfeksiyonlarında enfeksiyonların %6-17 sinden sorumlu olan E. coli den sonra ikinci sırada yer almaktadır 47. Enterobacteraiceae içerisinde besin zehirlenmesi ve gasteroenterit, hastane kökenli enfeksiyon, enterik ateş (ör. Tifoid ateş) ve veba etkenleri bulunmaktadır 19. Hemolitik üremik sendroma yol açan Shiga toksin üreten E. coli enfeksiyonlarının %80 ninden fazlası E. coli O157:H7 tarafından oluşturulmaktadır 80. Shigella Spp nadir ülseratif keratit etkenidirler yılından beri sadece 14 olgusu rapor edilmiştir 81. Enterobacter sakazakii fırsatçı bir patojen olup özellikle yenidoğanlarda görülmek üzere meninjit, nekrotize enterokolit ve sepsise neden olmak suretiyle sporadik olgular ve salgınlara yol açar 82. K. pneumoniae hastane kökenli idrar yolu enfeksiyonları, pnömoni, septisemi ve yumuşak doku enfeksiyonlarının önemli bir kısmını oluşturur. Klebsiella klinisyenler tarafından toplum kökenli bakteriyel pnömoni etkeni olarak bilinmektedir 54. Yapılan bir çalışmada konjunktiva ve korneadan K. pneumoniae izole edilmiş ve böylece ciddi keratite neden olabileceği ileri sürülmüştür 83. Klebsiella nın fokal bir kaynaktan kana karışması sonrası sepsis ve septik şok gelişebilir. Klebsiella türlerince gelişen diğer iki enfeksiyon türü de Rhinoscleroma ve Ozenadır. Yalnız bunlar nadir olarak gelişen enfeksiyonlar olup ilki nazofarinks ile alakalı inflamatuvar bir süreç iken ikincisi de kronik atrofik rinitten ibarettir 44. Enterik bakteriler nozokomiyal enfeksiyonların yaklaşık olarak %50 sinden sorumludur. Bunların başında da E. coli, Klebsiella, Enterobacter, proteus, providencia, ve Serratia marcescer gelmektedir 84. Nitekim çocuklarda idrar yolu enfeksiyonuna neden olan etkenlerin başında Enterobacteriaceae bakterileri gelmektedir. Ancak enfeksiyonların %65-90 nini oluşturan E. coli bunların başını çekmektedir 85. Ayrıca CDC ye (Center for Disease Control) göre ABD de Enterobacteriaceae ler nozokomiyal enfeksiyonların %40-%50 sinden sorumludur

25 E. coli O157:H7 nin dört ayrı klinik laboratuvar kaynaklı olgusu yılları arasında ABD nın New York eyaletinde görülmüştür. 4 kişinin hepsi laboratuvarlarında E. coli O157:H7 ile çalışırken hastalanmışlardır 86. E. coli, Klebsiella pneumoniae ve Enterobacter spp. gibi Gram negatif enterik basiller olguların %55-%85 inde etiyolojik ajan olarak bulunmak suretiyle en önemli hastane kaynaklı pnömoni etkenleri olarak kabul edilmektedir. Pnömoni ise toplam hastane kökenli enfeksiyonların %15 ini oluşturmaktadır 45. Yapılan bir çalışmada engraftment öncesi ve sonrası kan enfeksiyon oranı %22 ve %19,5 olarak bulunmuştur. Engraftment öncesi enfeksiyonun en yüksek oranını viridans streptokoklar oluştururken bunu Enterobacteriaceae lerin takip ettiği görülmüştür yılında dört ayrı İsviçre üniversitesinde medikal, cerrahi ve yoğun bakım bölümlerinde nozokomyal enfeksiyon araştırılması sonucunda 1349 hastadan 44 ünde (%28) bulunan nozokomiyal etkenlerin Enterobacteriaceae oluşturması dolayısıyla enterik bakteriler bu konuda ilk sıraya konulmuştur. Bunu 20 hastayla (%13) Staphylococcus aureus, 17 hastayla (%11) Pseudomonas spp. ve 6 hastayla (%1) da Candida spp. in izlediği gözlenmiştir 88. Shiga toksin üreten E. coli O157 enfeksiyon salgını besin, su ve hayvan kaynaklıdır. İnsandan insana geçiş de bilinmektedir. Ancak personel ve hastalara nozokomiyal olarak bulaştığı çok sık olarak rapor edilmemektedir. Yapılan bir çalışmada iki hasta ve üç personele E. coli PT 21 in nozokomiyal olarak geçtiği bildirilmiştir 89. Nozokomyal pnömoni çocuklarda genel bir hastane kaynaklı enfeksiyon olup, çoğunlukla fatal seyreder. Nozokomyal pnömoni için risk faktörleri ise herhangi bir yoğun bakım ünitesine kabul edilmesi, entübasyon (intubation), yanık, cerrahi girişimler ve altta yatan hastalıklardan ibarettir. Virüslerden predominan olarak respiratuvar sinsityal virüs etkenken, gram negatif bakterilerden ise E. coli, Klebsiella pneumonia ve Pseudomonas aeroginosa predominan bakteriyel etken olup, yüksek bir mortaliteye sahiptir. Gram pozitif bakterilerden de Staphylococcus aereus ve Staphylococcus epidermidis önemlidir 90. Bol miktarda su ve toprakta bulunan Acinetobacter türleri aerobik non-fermenter gram negatif çomaklar olup, düşük virülanslı olması dolayısıyla klinik izolatlarda enfeksiyondan daha ziyade kolonizasyon olarak düşünülüyordu. Ancak son zamanlarda özellikle kritik yoğun bakım ünitelerindeki hastalarda önemli nozokomiyal enfeksiyonlara yol açtığı görülmüştür. Acinetobacter in bir hastadan diğerine taşınabilirliğinin sebebi 25

26 ise, sağlık personelinin ellerinde ve cansız ortamlarda yaşayabilmeleri ve bir çok antibiyotiğe karşı dirençli olmalarıdır. Ventilatör ile alakalı pnömonide Pseudomonas aeroginosa ve Staphylococcus aureus tan sonra Enterobacteriaceae ler üçüncü sırada yer almaktadır. Ventilatör ile alakalı nozokomiyal enfeksiyonların %14 nü Enterobacteriaceae ler oluşturmaktadır. Bunlardan da Enterobacter spp. %3 nü, Klebsiella spp. %2 sini, Serratia spp. %2 sini, Citrobacter spp. %1 ni, Hafnia alvei %0.4 nü, E. coli %3 nü, Proteus spp. %3 nü ve toplam etkenler arasında Acinetobacter spp. de %8 ni oluşturmaktadır 91. Klebsiella pneumoniae Klebsiella türleri arasında tıbbi açıdan en önemli türdür. Bu tür özellikle neonatal (yenidoğanlar) lar gibi immün sistemi zayıf hastalarda olmak üzere, septisemi, idrar yolu enfeksiyonları, pnömoni, ve yumuşak doku enfeksiyonları dahil bir çok hastane enfeksiyonlarından sorumludur. Sağlık personelinin elleri ve hastanedeki yeni doğanların (infants) gastrointestinal sistemi organizmanın bulaşması için rezervuar rolü oynayıp hastane kaynaklı salgınlardan sorumludur. Dolayısıyla effektif enfeksiyon kontrol politikası, etkili el yıkama, üçüncü jenerasyon sefalosporinler gibi akıllıca antimikrobiyaller kullanılmasına benzer yöntemlerle bu enfeksiyonun morbiditesi önemli oranda düşürülebilir 92. Bazı hastane kökenli enterik patojenler total olarak antibiyotiklere karşı direnç kazanmaktadır. Karbapeneme karşı dirençli Acinetobacter baumannii de olduğu gibi 93. Yetişkinlerde merkezi sinir sistemi enfeksiyonlerı etkeni olarak nadiren gram negatif basiller karşımıza çıkar. Ancak nörocerrahi operasyonları ve bozuk konak savunması hikayesi bulunan hastalarda yaygınlaşmaktadır. Nitekim bir çalışmada, basiller menenjit etkeni olarak 6 Klebsiella spp, 4 E. coli, 5 Acinetobacter baumannii, 1 Morganella morgannii, 1 Serratia marcescens, 1 Citrobacter freundii ve 1 Enterobacter cloacae olgusu görülmüştür 94. Klebsiella nın hastane kökenli enfeksiyonları ağırlıklı olarak K. pneumoniae tarafından oluşturulur. Ayrıca az sayıda olsa da K. oxytoca izolatlarına da raslanmıştır. ABD de toplam hastane kökenli bakteriyel enfeksiyonların %3-%7 sini Klebsiella oluşturmaktadır. Bu da hastanelerdeki önemli enfeksiyöz ajanların 8. sırasına yerleşmesine neden olmuştur. Hastane kökenli olarak oluşturdukları hastalıklar Klebsiella nın idrar yolu enfeksiyonu, pnömoni, septisemi, yara 26

27 enfeksiyonları, yoğun bakım ünitelerindeki nozokomiyal enfeksiyonlar ve neonatal enfeksiyonlardan ibarettir Enterik Bakteriyel Enfeksiyonun Oluşumundaki Predispozan Faktörler 1. Kateter kullanımı İmmünsüprese hastalar, yanık hastaları, kanser hastaları ve yaşlı hastalar Böbrek transplantasyonu 95, Nötropenik vaziyet AIDS Diabetes mellitus Kötü tuvalet alışkanlığı (çünkü etken yani E. coli üretra yolu ile enfeksiyona neden olur). Bu yüzden hanımlara arkadan öne doğru değil belki tam tersi önden arkaya doğru silmeleri tavsiye edilir. 8. Kadınlarda gebelik. 9. Erkeklerde prostat büyümesi Hastanın immünkomprimize durumu Kronik bronkopulmoner hastalıklar. 12. Alkolizm. 13. Yoğun olarak geniş spektrumlu antibiyotik kullanımı. 14. İnvaziv aygıtlar. 15. Solunum cihazlarının kontaminasyonu. 16. Beslenme tüpü. 17. Santral venöz kateter. 18. Yoğun bakım ünitede tedavi altında bulunma durumu. 19. Uzun süreli invazif medikal aygıt kullanımı. 20. Uygunsuz enfeksiyon kontrol girişimleri. 21. Cerrahi hastalıklar dahil ağır hastalıklar Antibiyotik Duyarlılık Testleri İn vitro duyarlılık testleri tanı laboratuvarının en önemli görevlerinden birini oluşturmaktadır. Çünkü elde edilen bilgiler hasta tedavisiyle yakından ilişkilidir. Bu testler sonucunda ortaya çıkan bilgiler antibiyotiklere karşı direnç düzeyini göstermek suretiyle reçete yazılmasında ve yeni ajanların gelişmesinde etkilidir 102. Bir antimikrobiyal ajanın inhibitör etkisi dilusyon veya disk diffüzyon metoduyla bulanabilir. Dilüsyon duyarlılık testlerinde mikroorganizmanın üremesinin inhibe edilmesi için gerekli olan antimikrobiyal ajanın minimum konsantrasiyonu gösterilir. Bu testin avantajlarından bir tanesi de esnekliğidir. Yani standart besiyerlerinde değişiklikler yapılarak daha kullanılır hale getirilebilmesinin yanında otomasyona da açıktır. Son 27

28 zamanlarda geliştirilen plastik şeritlerden antimikrobiyal ajan emilimine dayalı E testi bu tür dilüsyon testi için örnek oluşturmaktadır. Disk diffüzyon metodu ise bakteri izolatlarının antimikrobiyal ajanlara karşı duyarlılıkları açısından duyarlı, orta duyarlı ve dirençli olarak kategorize edilmesini sağlamaktadır. Yukarıda bahsedilenlerin dışında, 8 saatte sonuç veren Vitek ve 5-7 saatte sonuç verebilen AutoSCAN Walk-Away gibi daha hızlı antibiyotik duyarlılık testi yöntemleri de mevcuttur Enterik Bakteriler ve GSBL Beta laktam antimikrobiyal ajanlar bakteriyel enfeksiyonlara karşı en çok kullanılan ajanlardır. Aynı zamanda dünyada Gram negatif bakterilerde beta laktam antibiyotiklere karşı direncin baş sebeplerinden birini oluşturmaktadır. Bakteriyel suşların devamlı olarak bir çok beta laktam ile karşılaşması hatta yeni geliştirilen beta laktam antibiyotiklere karşı bile direnç geliştirmek suretiyle bakterilerin sürekli beta laktamaz mutasyonlarını geliştirmesine neden olmuştur. Bu enzimler geniş spektrumlu beta laktamaz enizimi olarak bilinmektedir (GSBLs). GSBL in çoğunluğu TEM-1 ve SHV-1 olmak üzere geniş spektrumlu beta laktamazdan ileri gelmektedir. Ayrıca CTX-M ve OXA-tip enzimler dahil olmak üzere yeni GSBL ailesi de mevcuttur. GSBL lar temel olarak Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae de bulunur 53. Ancak Enterobacter ve Salmonella gibi diğer Enterobacteriaceae lerde de GSBL li olabilir 52. Özellikle Klebsiella spp. başta olmak üzere SHV ve TEM gibi GSBL üreten Enterobacteriaceae ler 1980 li yıllardan beri önemli hastane kökenli enfeksiyon etkeni olarak kabul edilmektedir. Ancak 1990 lı ve 2000 li yıllarda yeni bir GSBL (CTX-M enzimi) üreten çoğunlukla E. coli den ibaret olan ve ağırlıklı olarak toplum kökenli idrar yolu enfeksiyonu yapan üyeler de görülmüştür 104. İlk kez Avrupa da 1980 lı yıllarda rapor edilen geniş spektrumlu beta laktamaz (GSBL) dünyaya yayılmıştır. Geniş spektrumlu plazmid aracılığıyla kodlanan bu enzimler üretildiğinde organizma penisilin, bir çok sefalosporin ve aztreonam ın inaktive edilmesinde çok effektif hale gelir. Temel olarak Klebsiella spp. tarafından üretilen GSBL lar çoğunluğu Enterobacteriaceae ye bağlı olmak üzere diğer bir çok farklı türlerde de üretildiği görülmüştür. GSBL li organizmaların beta-laktam antibiyotiklerin dışında diğer antibiyotiklere (florokinolonlar ve aminoglikozitler gibi) de dirençli olabileceği görülmüştür. Dolayısıyla tedavi amaçlı sınırlı altenatif kalması ve dünyadaki önemli prevalansı sebebiyle enfeksiyonun kontrolü söz konusu bakterilere karşı mücadelede önemli bir yöntem olma durumunu korumaktadır

29 Yapılan bir çalışmada bir neonatal yoğun bakım ünitesinde dört GSBL pozitif Klebsiella pneumonia olgusuna rastlanılmıştır. Aynı ünitede çalışan onikomikozlu bir sağlık personelinin GSBL pozitif Klebsiella pneumoniae sı bulunduğu tespit edilmiştir. Neonatal yoğun bakım ünitesinden söz konusu personelin uzaklaştırılmasıyla salgının önüne geçilmiştir yılında GSBL açısından 3444 izolat üzerinde yapılan bir çalışmada 28 (%0,8) GSBL olarak bulunmuştur. Paris teki hastanede baskın GSBL pozitif enterik bakterilerden Escherichia coli iken (10/28), Paris dışındaki Fransız hastanelerinde Enterobacter aerogenes olduğu halde başkalarını 4 Klebsiella pneumoniae, 4 Enterobacter cloacae, 3 Klebsiella oxytoca, 2 Enterobacter aerogenes, 2 Proteus mirabilis, 1 Citrobacter koseri, 1 Citrobacter freundii ve 1 Providencia stuartii olmak üzere diğer enterik bakteriler oluşturmuştur. Ayrıca örneklerin kültüründe GSBL pozitif hiç bulunmazken, en çok idrardan elde edildiği gibi, pü, solunum yolu intravasküler kateter ve safra örneklerinden de elde edilmiştir 107. Penisilinler, sefalosporinler, monobaktamlar ve karbapenemler gibi beta laktam ajanlar reçetelerde en sık yazılan antibiyotiklerdir. Gram negatif bakterilerde beta laktam ajanlara karşı dirençte beta laktamaz enzimleri çok önemli rol oynamaktadır. Bunlar beta laktam antibiyotikleri hidroliz sonucunda ineffektif hale getiren bakteriyel enzimlerdir. En az 400 farklı beta laktamaz enzimi bildirilmiştir 108. Yapılan bir çalışamada, dört yoğun bakım ünitesi incelenmiş ve SHV-12 (59%), CTX-M- 3 (36%) ve CTX-M-14 (14%) olmak üzere üç en sık görülen GSBL elde edilmiştir. SHV-12 nin en yoğun olarak yanık ünitesinde E. cloacae de ve göğüs hastalıkları ile alakalı diğer üç yoğun bakım ünitesinde ise K. pneumoniae da görüldüğü tespit edilmiştir. CTX-M- 3 de yoğun olarak diğer üç ünitedeki E. coli and K. pneumoniae da görülmüştür 109. Beta laktamaz beta laktam antibiyotiklerini hidrolize uğratmak suretiyle inaktive eden ve böylece etkili olmayan birer bileşiğe dönüştüren bakteriyel enzimlerdir. En az 400 farklı beta laktamaz tipi bakteriyel izolatlarda gösterilmiştir. GSBL bir çok Enterobacteriaceae ye ait bakterilerde (E. coli, K.pneumoniae, Enterobacter spp, Sallmonella spp, proteus spp, Citrobacter freundii ve Shigella sonnei) gösterilmiş olmasına rağmen en çok K. pneumoniae ve E. coli de gözlenmektedir. Şu ana kadar gösterilen GSBL lerin çoğu dar spektrumlu TEM 1,-2 ve SHV 1 den meydana gelen SHV veya TEM tipindendir. CTX- M enzimler Kluyera spp den kaynak almış ve son zamanlarda Avrupa, Afrika, Asya, Kuzey ve Güney Amerikadan gelen raporla 29

30 Enterobacteriaceae de de ün kazanmıştır. VEP enzimleri de Güneydoğu Asya da Enterobacteriaceae ve Fransadaki Acinetobacter spp. arasında yaygındır. GES/IBS GSBL ler ise Güney Afrika ve Fransa hastane kökenli patojenlerinde rapor edilmektedir. PER-1 beta laktamazlar ise Türkiyedeki Acinetobacter spp. de bildirilmiştir. GSBL ler çoğunlukla büyük plazmidlerde yer alan genler tarafından kodlanır. Bu plazmidler ayrıca diğer antimikrobiyal ajanlara karşı da direnç genleri taşırlar. Dolayısıyla şimdi GSBL lerin geniş yelpazede antibiyotik direncine yol açtığı düşünülmektedir. Yapılan bir çalışmada GSBL aracılığıyla oluşan idrar yolu enfeksiyonlarında risk faktörlerinin hastanede yatma hikayesi, daha önce antibiyotik alınması durumu, tekrarlanan idrar yolu enfeksiyonları, komplike idrar yolu enfeksiyonları, idrar kateterleri, 60 yaş üzeri erkek hastalar ve diabetes mellitus olduğu gösterilmiştir 108. Avrupada yapılan çok merkezli bir çalışmada Klebsiella pneumoniae suşlarının yaklaşık olarak %17 sinin potensiyel GSBL üreten bakteriler olduğu ortaya çıkmıştır Antibiyotik Duyarlılık Testleri Üzerinde Etki Yapan Faktörler Konak ile ilgili faktörler ve antimikrobiyal ile alakalı faktörler olmak üzere ikiye ayrılır Konağa ait faktörler 1. Enfeksiyon bölgesi. 2. Konağın bağışıklık durumu. 3. Renal ve hepatik fonksiyonlarının düzeyi. 4. Allerjik reaksiyon hikayesi Antimikrobiyal ajanın özellikleri 1. Antimikrobiyalin absorbsiyonu ve atığının dışarıya çıkartılması oranı. 2. Antimikrobiyalin protein bağlama (protein binding) özelliği. 3. Antimikrobiyalin dozu. 4. Antimikrobiyalin maliyeti 103. Yukarıda bahsi geçenlerin dışında bir de inokulum miktarı, inkübasyon süresi ve kullanılan ısı derecesi de etkilidir

31 3. GEREÇ ve YÖNTEM Çalışmada Kullanılan Gereçler ve Maddeler Gereçler Değişik hacimlerde Erlen Mayerler Dereceli cam mezur Yuvarlak tabanlı deney tüpleri Tüp taşıyıcıları Cam petri kapları Etüv Pastör fırını Derin dondurucu Buzdolabı Bunsen beki Otoklav Otoklav bandı Hassas otomatik pipet Hassas tartı aleti Hassas ph metre Yuvarlak uçlu öze Steril eküvyon çubukları Penset Antibiyotik diskleri Kullanılan maddeler Steril süspansyon sıvısı (steril distile su) Standart Baryum Sülfat bulanıklık tüpü Pepton Laktoz Sükroz K 2 HPO 4 Agar Eozin Y Metilen mavisi Sığır et suyu Casein hydrolysate Nişasta NaCL Fenol kırmızısı 31

32 Kullanılan besiyerleri Eosine Methylene Blue Agar besiyeri M besiyeri Mueller Hinton Agar besiyeri %20 lik Gliserollü Beyin Kalp İnfüzyon Broth Bakteri İzolatlarının Toplanması Bu çalışma, 1150 yataklı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yapılmıştır. Hastanemizin değişik bölümlerine kabul edilen hastalardan alınarak Mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen örneklerden hastalık etkeni olarak Enterobacteriaceae ye ait oldukları belirlenen bakterilerden en sık rastlanılan bakteriler olması nedeniyle toplam 88 Klebsiella cinsi, 125 adet E. coli ve 39 adet Enterobacter cinsi bakteri toplanmıştır. Bunun dışında Hacettepe Üniversitesi Hacettepe Hastanesi Mikrobiyoloji laboratuvarından da 14 adet E. coli, 3 adet Klebsiella ve 2 adet Enterobacter temin edilmiştir Bakteri Kültürü ve Saklanması Elde edilen bakteri izolatlarının uzun süre muhafaza edilmesi için EMB Agar besiyerine yuvarlak uçlu öze yardımıyla Bunsen beki yanında steril bir ortamda tek koloni ekimi yapılarak 37 0 C ye ayarlanmış etüvde saat süreyle inkübe edildi. İnküsayon sonrası üreyen bakterilerden te anlatıldığı gibi hazırlanarak Ependorf tüplerine dağıtılan %20 lik Brain Heart İnfusion Broth besiyerine aktarılarak -80C 0 derin dondurucuda kullanılana kadar bekletilmiştir Besiyerlerinin Hazırlanması Çalışmanın değişik aşamalarında EMB Agar, Mueller Hinton Agar, %20 gliserollü Brain Heart İnfusion Broth ve M besiyeri olmak üzere toplam dört farklı besiyerinden yararlanılmıştır EMB Agar 1000 ml besiyeri hazırlamak için aşağıdaki oranlarda değişik maddelerden yararlanılmıştır. Pepton Laktoz Sükroz K 2 HPO 4 Agar 10 gr 5 gr 5 gr 2 gr 13,5 gr 32

33 Eozin Y 0, 4 gr ( %2 lik eriyikten 2ml) Metilen mavisi 0,065 gr (%3,25 eriyikten 0,2ml) Distile su ile 1000 ml ye tamamlandı ml lik Erlen Mayerlere 500 ml olacak şekilde karışımdan konulmuştur. Erlen Mayerin ağızı pamukla tıkanarak bir kenara bırakılmıştır Mueller Hinton Agar 1000 ml lik besiyeri için aşağıda gösterilen oranlarda farklı maddelerden yararlanılmıştır. Sığır et suyu 300 ml Casein hydrolysate 17,5 gr Nişasta 1,5gr Agar 10 gr Distile suyla 1000 ml ye tamamlanmıştır ml lik Erlen Meyer lere 500 ml şeklinde dağıtılan bu besiyerinin ph sı 7.4 e ayarlanmıştır. Daha sonra Erlen Mayer ağızı pamuk tıkaçla tıkanarak C de 15 dakika süreyle tutulmak suretiyle sterilize edilmiştir. Sterilizasyon sonrası söz konusu besiyeri C ye kadar soğutulduktan sonra 90 mm çapındaki antibiyotik duyarlılık testleri için kullanılan petri kaplarına Bunsen bekinin yanında steril bir ortamda 25 ml oranında dökülmüştür. Böylece dökülen petri kaplarının bir süre oda ısısında bekletilmesi suretiyle 4 cm kalınlığında bir katı besiyeri elde edilmiştir. Elde edilen bu besiyeri kullanılana kadar +4 0 C de en çok 2 haftaya kadar bekletilmiştir %20 lik Gliserollü Beyin Kalp İnfüzyon Broth 100 ml hazırlamak için 80 ml distile su ve 20 ml gliserol veya gliserin karıştırılmıştır. Daha sonra bu 100 ml hacim üzerine ticari kutusu üzerinde yazıldığı miktarda tartılarak Brain Heart İnfusion Broth ilave edilmiştir. Otoklavda C de 15 dakika süreyle sterilizasyon sonrası 1000 lik otomatik pipet yardımıyla ependorflara dağıtılarak +4 0 C ye kaldırılmıştır Bu Tez Çalışması Sonucunda Elde Edilen M besiyeri Triple Sugar Iron Agarda yapılan değişiklikle elde edilen bu besiyerinin hazırlanması amacıyla aşağıda belirtilen oranda değişik maddelerden faydalanılmıştır. 33

34 100 ml besiyeri hazırlamak için Pepton NaCL Agar Glukoz Fenol kırmızısı stok solüsyonu Distile su 0,25 gr 0,5 gr 1,5 gr 1,5 gr 5 ml 95 ml 500 ml lik hacmindeki bir Erlen Mayer e 100 ml lik dereceli bir cam mezur yardımıyla 95 ml distile su alınmıştır. Hassas bir terazi yardımıyla 0,25gr pepton tartılarak söz konusu suyun içine konmuştur. Elle çalkalama şeklinde pepton iyice suyun içinde çözülmüştür. 0,5 gr NaCl tartılarak karşımın üzerine konulmuştur. Daha sonra NaCl de iyi çözüldükten hemen sonra Agar ve glukoz 1,5 şer gr olarak ilave edilmiştir. Bu karışım iyice çözülebilmesi için Erlen Mayer çalkalanmıştır de anlatıldığı gibi hazırlanan fenol kırmızısı solüsyonundan hassas bir otomatik pipet yardımıyla 5 ml bu karışımın üzerine ilave edilmiştir. Daha sonra hassas bir ph metre ve NaOH ve HCl yardımıyla besiyerinin ph si 7.0 a ayarlanmıştır. Bu şekilde hazırlanan besiyerinin içinde bulunduğu Erlen Mayerlerin ağzı pamuk tıkaçlarla tıkanarak Otolavda 15 dakika süreyle C de sterilize edilmiştir. Sterilizasyon sonrası C ye kadar soğutulması sonrası 90 mm çapındaki cam petri kaplarına 25 er ml oranında dökülmüştür. Bu şekilde oda ısısında bir süre bekletildikten sonra 4 mm kalınlığında bir katı M besiyeri elde edilmiştir. Elde edilen besiyerleri kullanılana kadar en çok 2 haftaya kadar +4 0 C de bekletilmiştir Fenol kırmızısı solüsyonununun hazırlanılması 0,35 gr fenol kırmızısı 50 ml mutlak etil alkolde (%99,5) eritilmiştir. Distile suyla 100 ml ye tamamlandıktan sonra 200 ml hacmindeki bir Erlen Mayer içerisine konularak +4 0 C de karanlık ortamda muhafaza edilmiştir Karşılaştırmalı Antibiyotik Duyarlılık Testinin Yapılması Bakteri süspansiyonunun karşılaştırmalı test için hazırlanması işlemi Taze kültürden test yapılması amacıyla %20 lik Gliserollü Beyin Kalp İnfüzyon Broth besiyerine ekilerek derin dondurucuda bekletilen bakteri stoklarından de anlatıldığı gibi hazırlanarak +4 0 C de tutulan EMB Agar besiyerine bir öze dolusu bakteri ekimi yapılmıştır. 34

35 Söz konusu ekim tek koloni ekimi şeklinde gerçekleştirilmiştir. Daha sonra 37 0 C ye ayarlanan etüvde saat süreyle inkübe edilmiştir. İnkübasyon sonrası elde edilen bakteri kolonilerinden birkaç tane (5-10) alınarak daha önceden tüp taşyıcısına sırayla dizilerek bakteri kodları yazılan ve içerisinde bir miktar distile su bulunan deney tüplerine katı materiyelin sıvı besiyerine ekimi tarzında ekim yapılmıştır. Söz konusu bakterinin besiyerine standart miktarda ekilebilmesi için standart baryum klorür bulanıklık tüpü hazırlanmıştır Standart baryum klorür bulanıklık tüpünün hazırlanılması işlemi Standart baryum klorür bulanıklık tüpünün hazırlanması için aşağıda antıldığı üzere %1 lik baryum klorür ve %1 lik sülfürik asitten yararlanılmıştır. Bunun için ilk adımda 99 ml distile su ve 1gr baryum klorür karşımı ile %1 lik bir baryum klorür solüsyonu elde edilmiştir. Daha sonra da 99 ml distile su ve 1 ml sülfürik asit karışımından %1 lik sülfürik asit solüsyonu elde edilmiştir. %1 lik baryum klorür solüsyonundan 0,5ml ve %1 lik sülfürik asit solüsyonundan 99,5 ml oranında katılarak 0,5 Mc Farland standardına uygun bulanıklığa sahip standart baryum klorür bulanıklık tüpü elde edilmiştir. 0,5 Mc Farland standardına uygun olarak hazırlanan bulanıklıktaki solüsyondan bir miktar bir deney tüpüne aktarılarak ağzı lastik tıkaçla kapatılıp karanlık ortamda oda ısısında bekletilmiştir de anlatıldığı gibi hazırlanan bakteri süspansiyonunun bulanıklığı 0,5 Mc Farland standardına uygun olarak ayarlanmıştır. Bulanıklık 0,5 Mc Farland standardından daha düşük olduğunda bakteri ilave edildiği gibi daha yüksek olduğunda da tüplere distile su ilave edilmiştir. Böylece son olarak 0,5 Mc Farland standardına uygun bir bulanıklık elde edilmiştir. Ayrıca bakteri süspasyonundaki bulanıklığı karşılaştırmak amacıyla 0,5 Mc Farland standardına uygun Baryum klorür bulanıklık tüpü iyice karıştırılarak kullanılmıştır Antibiyotik duyarlılık testi için ekim işlemi +4 0 C de bekletilmekte olan karşılaştırmalı antibiyotik duyarlılık testi için kullanılacak Mueller Hinton Agar ve M besiyeri çıkartılıp hazır bekletilmiştir. Besiyeri yüzeyindeki nemin uzaklaştırılması için 37 0 C ye ayarlı etüvde 30 dakika veya oda ısısında bir saat süreyle bekletmek olmak üzere iki farklı yoldan yararlanılmıştır. Aynı bakteri süspansiyonundan hem standart olarak NCCLS tarafından antibiyotik duyarlılık testi için tavsiye edilen Mueller Hinton Agar hem de M besiyerine ekim yapılmıştır. Ucu pamuk sarılı steril eküvyon çubuğu bakteri süspansyonunun bulunduğu deney tüpüne bandırılarak bakteri süspansyonundan bir miktar alınmıştır. Alınan sıvının fazlası da eküvyon çubuğunun tüp kenarına bastırılması ile tüp içine aktarılmıştır. 35

36 Bakteriyi içeren eküvyonla alınan sıvı homojen bir şekilde arkasında bakteri kodunun yazıldığı M besiyerine yayılmıştır. Aynı biçimde bir diğer eküvyon çubuğu yardımıyla Mueller Hinton Agar besiyerine de yayılmıştır Kullanılan antibiyotikler Çalışmada kullanılan antibiyotik diskleri özellikleri ile birlikte aşağıdaki tabloda özetlenmiştir. Tablo 2: Kullanılan antibiyotik disklerinin özellikleri. No Antimikrobik madde Sembolü Disk İçeriği 01 Ampisilin AM 10µg 02 Aztreonam ATM 30µg 03 Sulbaktam/Ampisilin SAM 10µg+10µg 04 Amikasin AK 30µg 05 Gentamisin CN 10µg 06 Trimetoprim+Sulfametoksazol SXT 1,25µg+23,75µg 07 Seftazidim CAZ 30µg 08 Siprofloksasin CIP 5µg 09 Piperasilin/tazobaktam TPZ 110µg 10 Imipenem IPM 10µg 11 Sefuroksim CXM 30µg 12 Nalidiksik asit NA 30µg Antibiyotik disklerinin yerleştirilmesi de anlatıldığı gibi ekimi yapılan plaklara ince uçlu bir penset yardımıyla tablo 2 de belitilen miktarlarda antibiyotik emdirilen kağıt diskler yerleştirilmiştir. Antibiyotik diskleri plak kenarından yaklaşık olarak 15 mm ve birbirlerinde de 25 mm uzaklıkta olacak şekilde yerleştirilerek üzerine hafifçe pensetle bastırılmak suretiyle besiyerine tutunması sağlanmıştır. Tüm bu çalışmalar alevin yanında yapılmış ve olası kontaminasyonun önlenmesi amacıyla kullanılan penset sürekli olarak alevden geçirilerek sterilizasyonu sağlanmıştır. Disklerin de yerleştirilmesi sonrası plaklar enküsyon süresinin tamamlanması amacıyla etüve kaldırılmıştır. M besiyeri plakları 35 0 C ye ayarlı etüvde 111, 4,5-5,5 saat inkübe edilirken Mueller Hinton Agar plakları ise 37 0 C lik etüve kaldırılarak saat süreyle inkübe edilmiştir. 36

37 3. 6. Sonuçların Değerlendirilmesi Her iki besiyerinde de milimetre olarak oluşan inhibisyon zon çapları dereceli bir cetvel yardımıyla ölçülerek 111 aşağıdaki tabloda gösterilen çerçeveyle karşılaştırılarak dirençli, orta duyarlı ve duyarlı olarak değerlendirilmiştir. Tablo 3: Oluşan O zonların karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi için kullanılan standart değerler. Antimikrobik madde Sembol İnhibisiyon zon çapları/mm Dirençli Orta Duyarlı duyarlı Ampisilin AM Aztreonam ATM Sulbaktam/Ampisilin SAM Amikasin AK Gentamisin CN Trimetoprim/Sulfametoksazol SXT Seftazidim CAZ Siprofloksasin CIP Pipersilin/Tazobaktam TPZ İmipenem IPM Sefuroksim CXM Nalidiksik asit NA Mueller Hinton Agar besiyerinde oluşan zon çapları saat inkübasyon sonrası ölçülmüştür. Burada antibiyotik diski çevresinde bulunan şeffaf inhibisyon zonu olçülmüştür. Ancak M besiyerinde ise antibiyotik diski çevresinde 4,5-5,5 saat inkübasyon sonrası oluşan kırmızı renkli zon çapları ölçülmüştür Sonuçların uyumluluğunun saptanması işlemi Her iki besiyerinden de elde edilen zon çapları kaydedilerek birbirleriyle karşılaştırılmak suretiyle aralarındaki uyumluluk derecesi elde edilmiştir. İlk önce Bilgisayarda Excell programı yardımıyla bulgular kısmında gösterildiği gibi çalışmada kullanılan her bir bakterinin aynı antibiyotiğe karşı duyarlılık durumlarını iki besiyerinde (Mueller Hinton Agar ve M besiyeri) de gösteren birer grafik çizilmiştir. Bu grafikte bulunan x (M değeri) ve y (Mueller Hinton Agar değeri) değerleri birbirleri ile 37

38 karşılaştırılarak oluşan hatalar minor, major ve çok major hata olarak değerlendirilmiştir. Standart NCCLS in önerdiği Mueller Hinton Agar besiyerinden elde edilen sonuçlara göre bakteri izolatı söz konusu anitiyotiğe karşı dirençli veya duyarlı bulunduğu halde M besiyerine göre orta duyarlı olarak bulunmuşsa minor hata olarak kabul edilmiştir. Tam tersine M besiyerininin sonuçları dirençli veya duyarlı olarak çıktığı halde Mueller Hinton Agar besiyerinin sonucunun orta duyarlı bulunması durumunda da minor hata olarak değerlendirilmiştir. Standart antibiyotik duyarlılık testi metoduna (Mueller Hinton Agar) göre bir bakteri izolatının duyarlı bulunduğu halde bu çalışmada geliştirilen M besiyerine göre dirençli bulunması takdirde major hata olarak değerlendirilmiştir. Standart metodun dirençli bulduğunu M besiyeri duyarlı olarak gösterirse o zaman çok major hata olarak değerlendirilmiştir 112. Yukarıda bahsedilen kriterler göz önünde bulundurularak oluşan hatalar teker teker sayılmak suretiyle iki besiyeri sonuçlarının çalışmada kullanılan antibiyotikler ve bakteri izolatları açısından ne kadar uyumlu olduğu ortaya konulmuştur. Klebsiella, E. coli ve Enterobacter bakteri izolatlarının tablo 2 de gösterilen antibiyotiklere karşı duyarlılık durumları her iki besiyerinde de tespit edilmiştir. Böylece söz konusu üç bakteri türü izolatlarının her bir antibiyotiğe karşı duyarlılık durumunun saptanması sonrası elde edilen sonuçların her iki besiyerindeki uyumluluk durumları yüzde olarak kaydedilmiştir. Her bir antibiyotik için yukarıdaki hatalar göz önünde bulundurularak elde edilen farklı uyumluluk yüzdeleri toplanmıştır. Elde edilen bu rakam toplam antibiyotik sayısı ile bölünmüştür. Bu yolla çalışmada kullanılan bir bakteri izolatının toplamının ne kadar uyumlu olduğu yüzde olarak hesaplanmıştır. Öncelikle üç farklı izolatın kullanılan tüm antibiyotiklerle uyumlulukları ayrı ayrı hesaplanmıştır. Bunun için her bir antibiyotiğin kullanılan her izolat duyarlılık uyumlulukları kaydedilmiştir. Her bir antibiyotik için elde edilen yüzdeler toplanmıştır. Daha sonra tüm kullanılan antibiyotik sayısına bölünmüştür. Böylece her bakteri izolatının tüm antibiyotikler için ortalama uyumlulukları hesaplanmıştır. Tüm aynı bakteri izolatının tüm antibiyotiklerle uyumluluk yüzdesi= Antibiyotik uyumluluk yüzdesi/kullanılan antibiyotik sayısı. Tüm üç bakteri izolatının uyumluluk oranları kaydedilerek toplamının üçe bölünmesi suretiyle de çalışmada kullanılan toplam bakteri izolatlarının kullanılan her bir antibiyotik için ortalama uyumluluk yüzdesi elde edilmiştir. 38

39 Toplam üç bakteri izolatının tümünün uyumluluk yüzdesi= Üç ayrı bakteri uyumluluk yüzdesinin toplamı/ Bakteri sayısı. Elde edilen bu yüzdelerin hepsi toplanarak kullanılan antibiyotik sayısına (on iki) bölünmüştür. Böylece M besiyeri sonuçlarının çalışmada kullanılan tüm bakteri izolatları ve antibiyotiklerle Mueller Hinton Agar besiyerinden elde edilen sonuçlarla ne kadar uyumlu olduğu ortaya konulmuştur. Tüm bakteri izolatlarının uyumluluk yüzdesi= Tüm antibiyotik uyumluluk yüzdesinin toplamı/kullanılan antibiyotik sayısı. 39

40 4. BULGULAR Gazi Üniversitesi Gazi Hastanesi Mikrobiyoloji laboratuvarından 125 adet E. coli, 88 adet Klebsiella ve 39 adet Enterobacter olmak üzere toplam 252 bakteri izolatı toplanmıştır. Bunun dışında Hacettepe Üniversitesi Hacettepe Hastanesi Mikrobiyoloji laboratuvarından da 14 adet E. coli, 3 adet Klebsiella ve 2 adet Enterobacter temin edilmiştir. Böylece toplam 271 adet bakteri izolatı çalışmaya alınmıştır Standart Mueller Hinton Agar ve M Besiyerinin Karşılaştırılması Yukarıdaki 271 adet bakteri izolatı de açıklanan Mueller Hinton Agar ve te belirtilen M besiyerinden yararlanmak suretiyle tablo 2 de gösterilen antibiyotiklere karşı duyarlılıkları açısından incelenmiştir. Bu çalışma sonunda elde edilen sonuçlar her bir bakteri için ayrı olmak üzere aşağıdaki üç tabloda gösterilmiştir (tablo 4, tablo 5 ve tablo 6). Elde edilen bu sonuçlardan yola çıkılarak her bir bakteri türünün çalışmada kullanılan iki besiyerindeki bir antiyotiğe karşı duyarlılık durumları incelenmiştir de anlatıldığı gibi hatalar teker teker sayılarak her bir bakteri türünün iki besiyerindeki uyumluluk yüzdesi elde edilmiştir M Besiyerinde Duyarlılığın Değerlendirilmesi M besiyerinde renk indikatörü olarak kullanılan fenol kırmızısı bazik ph da kırmızı iken asidik ph de ise sarıdır 113. Bu çalışmada incelenen üç bakteri türü de Enterobacteriaceae ye aittir. Bu aile üyelerinin glukozu fermente etme özelliğne sahip olduğu bilinmektedir. Ayrıca glukoz fermentasyonu sonucu asidik bir ortamın da ortaya çıktığı bilinmektedir 114. Besiyeri ilk olarak hazırlandığında ph sı 7.00 ye ayarlandığından dolayı kırmızıdır. Ancak bakterilerin ekilmesi ve inkübasyonu sonrası, besiyeri terkibinde bulunan glukozun bakterilerce fermente edilmesi neticesinde asidik bir ortam oluşur. Dolayısıyla bakterilerin ürediği besiyeri bölgesinde renk olarak kırmızıdan sarıya doğru bir değişiklik görülür. Böylece de anlatıldığı gibi bakteri süspansyonu ekilmiştir. Üzerine de belirtildiği üzere tablo 2 de gösterilen antibiyotik diskleri yerleşitirilmiştir. 4,5-5,5 saat kadar inküsyon sonrası duyarlılık durumu değerlendirilmiştir. Yerleştirilen antibiyotik diskleri çevresinde herhangi bir kırmızılık yoksa bakteri üremesi gerçekleşmiş (dirençli) demektir. kırmızılık görüldüğü takdirde zon çapı ölçülerek tablo 3 te gösterilen standarda göre duyarlı, orta duyarlı ve dirençli olarak değerlendirilmiştir. Plaktaki görüntüsü şekil 4 te gösterilmiştir. 40

41 Şekil 4: M besiyerinde görünen kırmızı zon çapı. 41

Enterobakteriler. Dr. Kaya Süer. YDÜ Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Enterobakteriler. Dr. Kaya Süer. YDÜ Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Enterobakteriler Dr. Kaya Süer YDÜ Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Enterobakteriler Nerelerde bulunur? Toprak, Su, Sebze-meyve İnsan ve Hayvan bağırsak florası Enterobaktriler

Detaylı

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri Enterobacteriaceae İnsan sağlığı açısından en önemli bakteri ailesidir. Doğal ortamları insan ve hayvan bağırsaklarıdır. Tipik klinik semptomlarla seyreden hastalığın (tifo, basilli dizanteri, veba) etkeni

Detaylı

ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI

ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI 1 Escherichia Salmonella Klebsiella Enterobacter Morganella Proteus Providencia Serratia Shigella Yersinia ENTEROBACTERIACEAE AİLESİ 2 Escherichia coli nin neden olduğu infeksiyonlar

Detaylı

ENTERİK BAKTERİLER. Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir

ENTERİK BAKTERİLER. Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir 12.Hafta:Enterik Bakteriler ENTERİK BAKTERİLER Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir Barsakta yaşayan enterik bakterilerin en klasiği E- coli dir ve non-patojendir.yine barsakta yaşayan

Detaylı

ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI

ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI Escherichia Salmonella Klebsiella Enterobacter Morganella Proteus Providencia Serratia Shigella Yersinia ENTEROBACTERIACEAE AİLESİ Escherichia coli Escherichia cinsi Birçok

Detaylı

GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir.

GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir. GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir. Bu mikroorganizmalardan; bakteriler ve funguslar gıdalarda çoğalarak gıdaların

Detaylı

Enterohemorajik Escherichia coli nin Gıda Güvenliği Yönünden Önemi

Enterohemorajik Escherichia coli nin Gıda Güvenliği Yönünden Önemi Enterohemorajik Escherichia coli nin Gıda Güvenliği Yönünden Önemi Escherichia coli Enterobacteriaceae familyasında Gram negatif Mezofil E. coli Min.-Maks. Opt. Sıcaklık( o C) 7-45 37 ph değeri 4.4-9.0

Detaylı

Y. pestis, Y. pseudotuberculosis, Y. enterocolitica

Y. pestis, Y. pseudotuberculosis, Y. enterocolitica Yersinia Enterobacteriaceae ailesindedir Y. pestis, Y. pseudotuberculosis, Y. enterocolitica Y.frederiksenii, Y.kristensenii,Y.intermedia Yersinia pestis Veba hastalığının etkeni (Kara ölüm) İlk pandemi

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite Prof.Dr. Yılmaz Akça Prof.Dr. Feray Alkan Prof.Dr. Aykut Özkul Prof. Dr. Seval Bilge-Dağalp Prof.Dr. M. Taner Karaoğlu Prof.Dr. Tuba Çiğdem Oğuzoğlu DOĞAL SAVUNMA HATLARI-DOĞAL

Detaylı

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD Doğal bağışıklık Edinsel bağışıklık Hızlı yanıt (saatler) Sabit R yapıları Sınırlı çeşidi tanıma Yanıt sırasında değişmez Yavaş yanıt (Gün-hafta)

Detaylı

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır.

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır. İMMÜNOLOJİİ I-DERS TANIMLARI 1- Tanım: Konakçı savunma mekanizmalarının öğretilmesi. b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel

Detaylı

Hücre çeperi (Hücre duvarı)

Hücre çeperi (Hücre duvarı) Hücre çeperi (Hücre duvarı) Mycoplasmalar dışındaki tüm prokaryotlarda vardır. Görevleri: Bakteriyi kendi iç basıncına karşı korur(hücre içi ozmotik basıncı % 10-20 sakkaroz çözeltisi yoğunluğuna eşittir).

Detaylı

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? İMMUNİZASYON Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? Canlıya antijen verdikten belli bir süre sonra, o canlıda

Detaylı

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI Tıp Fakülteleri Mezuniyet Öncesi İmmünoloji Eğitim Programı Önerisi in hücre ve dokuları ilgi hücrelerini isim ve işlevleri ile bilir. Kemik iliği, lenf nodu, ve dalağın anatomisi,

Detaylı

*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir.

*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir. * *Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir. *Bu hipotez, memelilerin evrimsel geçmişlerinin bir parçası

Detaylı

Salmonella Enfeksiyonları

Salmonella Enfeksiyonları Salmonella Enfeksiyonları Dr. Recep ÖZTÜRK İstanbul Universitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Salmonella Enfeksiyonları Salmonella cinsi bakteriler,

Detaylı

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER 1. Vankomisin Vankomisin, Nocardia Orientalis in (eskiden Streptomyces orientalis olarak bilinen) belli suşlarından elde edilen amfoterik

Detaylı

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması Aycan Gundogdu, Ph.D. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim

Detaylı

İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi

İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi Tarihçe İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi Bebekte septisimiyaya neden olmuştur 1958 ve 1961 de İngiltere de yine iki ölümcül menenjit vakasına neden olmuştur Enterobacter sakazakii

Detaylı

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Normal Mikrop Florası Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Vücudun Normal Florası İnsan vücudunun çeşitli bölgelerinde bulunan, insana zarar vermeksizin hatta bazı yararlar sağlayan mikroorganizma topluluklarına vücudun

Detaylı

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır.

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. Gıda Enfeksiyonu: Patojen bir m.o ile kontamine olmuş bir gıdanın yenmesi sonucu oluşan

Detaylı

MİKROBİYOLOJİ SORU KAMPI 2015

MİKROBİYOLOJİ SORU KAMPI 2015 Canlıların prokaryot ve ökoaryot olma özelliğini hücre komponentlerinden hangisi belirler? MİKROBİYOLOJİ SORU KAMPI 2015 B. Stoplazmik membran C. Golgi membranı D. Nükleer membran E. Endoplazmik retikulum

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması Melisa Akgöz 1, İrem Akman 1, Asuman Begüm Ateş 1, Cem Çelik 1, Betül Keskin 1, Büşra Betül Özmen

Detaylı

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL HASTALIKLARDA İMMÜNİTE Virüsler konak hücreye girdikten sonra çoğalır ve viral çoğalma belirli bir düzeye ulaştığında hastalık semptomları

Detaylı

Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları

Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları Dr. Serap Şimşek-Yavuz İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Gıda Kaynaklı İnfeksiyon Hastalıkları

Detaylı

Gram (+)Bakterilerde Duvar Yapısı Gram (-) Bakterilerde Duvar Yapısı Lipopolisakkaritin Önemi

Gram (+)Bakterilerde Duvar Yapısı Gram (-) Bakterilerde Duvar Yapısı Lipopolisakkaritin Önemi Gram (+)Bakterilerde Duvar Yapısı Çoğunluğu peptidoglikan yapıdır. Bunun yanında teikoik asitte içerirler. Bu yapı gliserol veya Ribitolün PO4 gruplarına bağlanmasıyla oluşur. Teikoik asitler peptidoglikan

Detaylı

Kateter İnfeksiyonlarında Mikrobiyoloji Doç. Dr. Deniz Akduman Karaelmas Üniversitesi it i Tıp Fakültesi İnfeksiyon hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D Kateter infeksiyonlarında etkenler; kateter

Detaylı

Diyabette Bakteri Endotel İlişkisi ve Bakteriyel Adherans. Doç. Dr. Hüseyin BASKIN Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Diyabette Bakteri Endotel İlişkisi ve Bakteriyel Adherans. Doç. Dr. Hüseyin BASKIN Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Diyabette Bakteri Endotel İlişkisi ve Bakteriyel Adherans Doç. Dr. Hüseyin BASKIN Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Diyabette Bakteri Endotel İlişkisi ve Bakteriyel Adherans

Detaylı

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast hücreleri) Kompleman sistemi(direkt bakteri hücre membranı parçalayarak diğer immün sistem hücrelerin bunlara atak yapmasına

Detaylı

Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları. Dilara Öğünç Gülçin Bayramoğlu Onur Karatuna

Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları. Dilara Öğünç Gülçin Bayramoğlu Onur Karatuna Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları Dilara Öğünç Gülçin Bayramoğlu Onur Karatuna Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları Dr Dilara

Detaylı

Pseudomonas Haemophilus Bordetella Brucella PSEUDOMONAS AERUGINOSA Hastane infeksiyonlarına neden olan önemli bir patojendir Gram negatif, nonfermentatif Oksidaz pozitif Mavi, yeşil, kırmızı pigment yaparlar

Detaylı

Staphylococcus Gram pozitif koklardır.

Staphylococcus Gram pozitif koklardır. Staphylococcus Gram pozitif koklardır. 0.8-1µm çapında küçük, yuvarlak veya oval bakterilerdir. Hareketsizdirler. Spor oluşturmazlar ve katalaz enzimi üretirler. Gram boyama Koagülaz, alfatoksin, lökosidin,

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD HÜCRE İÇİ MİKROBA YANIT Veziküle alınmış mikroplu fagosit Sitoplazmasında mikroplu hücre CD4 + efektör

Detaylı

DOĞAL BAĞIŞIKLIK. Prof. Dr. Dilek Çolak

DOĞAL BAĞIŞIKLIK. Prof. Dr. Dilek Çolak DOĞAL BAĞIŞIKLIK Prof. Dr. Dilek Çolak 1 DOĞAL BAĞIŞIKLIK İkinci savunma hattı birinci hat: fiziksel bariyerler Kazanılmış bağışık yanıtın aktivatörü ve kontrolörü 2 DOĞAL BAĞIŞIKLIK Kompleman proteinleri

Detaylı

HASTANE ENFEKSİYONLARININ EPİDEMİYOLOJİSİ. Yrd. Doç. Dr. Müjde ERYILMAZ

HASTANE ENFEKSİYONLARININ EPİDEMİYOLOJİSİ. Yrd. Doç. Dr. Müjde ERYILMAZ HASTANE ENFEKSİYONLARININ EPİDEMİYOLOJİSİ Yrd. Doç. Dr. Müjde ERYILMAZ MİKROORGANİZMA GRUPLARININ DİRENÇLİDEN DUYARLIYA DOĞRU SIRALANMASI DİRENÇLİ DUYARLI Prionlar Bakteri sporları Mikobakteriler Protozoa

Detaylı

Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan

Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan ekstraselluler matriks içinde, birbirlerine yapışarak meydana getirdikleri

Detaylı

CANDİDA İLE UYARILMIŞ VAJİNAL VE BUKKAL EPİTEL HÜCRELERİNİN SİTOKİN ÜRETİMİ

CANDİDA İLE UYARILMIŞ VAJİNAL VE BUKKAL EPİTEL HÜCRELERİNİN SİTOKİN ÜRETİMİ CANDİDA İLE UYARILMIŞ VAJİNAL VE BUKKAL EPİTEL HÜCRELERİNİN SİTOKİN ÜRETİMİ Emine Yeşilyurt, Sevgi Özyeğen Aslan, Ayşe Kalkancı, Işıl Fidan, Semra Kuştimur Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji

Detaylı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Probiyotik suşları Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı İnsan ve bakteri ilişkisi İnsan vücudundaki bakterilerin yüzey alanı = 400 m 2 (Tenis kortu kadar) İnsandaki gen

Detaylı

Hücresel İmmünite Dicle Güç

Hücresel İmmünite Dicle Güç Hücresel İmmünite Dicle Güç dguc@hacettepe.edu.tr kekik imus Kalbe yakınlığı ve Esrarengiz hale Ruhun oturduğu yer Ruh cesaret yiğitlik Yunanlı Hekim MS 1.yy Kalp, pankreas, timus imus yaşla küçülür (timik

Detaylı

BAKTERİ GENETİĞİ DERSİ

BAKTERİ GENETİĞİ DERSİ BAKTERİ GENETİĞİ DERSİ 1.Prokaryotların Yapısal Özellikleri Bakterilerin dış yüzeyleri bulundukları çevreyle doğrudan yüzleşen kısımlardır. Bu nedenle çevreyle bağlantılı çok çeşitli özelliklere (Ör: Hareket,

Detaylı

CİLT MİKROBİYOTASI PROF.DR. NİLGÜN SOLAK BÜLENT ECEVİT Ü. TIP FAK. DERMATOLOJİ AD

CİLT MİKROBİYOTASI PROF.DR. NİLGÜN SOLAK BÜLENT ECEVİT Ü. TIP FAK. DERMATOLOJİ AD CİLT MİKROBİYOTASI PROF.DR. NİLGÜN SOLAK BÜLENT ECEVİT Ü. TIP FAK. DERMATOLOJİ AD CİLT MİKROBİYOTASI CİLT MİKROFLORASI DERİ MİKROBİYOTASI DERİ MİKROFLORASI DERİ Deri en büyük organımız 2 m² alan Vücudu

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK

BİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK 1 LERDE LABORATUVAR İPUÇLARI GENEL TARAMA TESTLERİ Tam kan sayımı Periferik yayma İmmünglobulin düzeyleri (IgG, A, M, E) İzohemaglutinin titresi (Anti A, Anti B titresi) Aşıya karşı antikor yanıtı (Hepatit

Detaylı

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 1 DIġKI ÖRNEKLERĠNDE SHIGA TOKSĠN OLUġTURAN E. COLI LERĠN SEROTĠP, VĠRÜLANS GENLERĠ VE ANTĠBĠYOTĠKLERE DĠRENÇLERĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Dr. Revasiye GÜLEŞEN Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları Daire

Detaylı

3. Sınıf Klinik İmmünoloji Vize Sınav Soruları (Kasım 2011)

3. Sınıf Klinik İmmünoloji Vize Sınav Soruları (Kasım 2011) 3. Sınıf Klinik İmmünoloji Vize Sınav Soruları (Kasım 2011) 1- Virgin B lenfositleri ile ilişkili aşağıda yer alan ifadelerden ikisi yanlıştır. Yanlış ifadelerin ikisini de birlikte içeren seçeneği işaretleyiniz.

Detaylı

ULUSAL ENTERİK PATOJENLER LABORATUVAR SÜRVEYANS AĞI (UEPLA) XXXVII. TÜRK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ KASIM 2016 ANTALYA

ULUSAL ENTERİK PATOJENLER LABORATUVAR SÜRVEYANS AĞI (UEPLA) XXXVII. TÜRK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ KASIM 2016 ANTALYA ULUSAL ENTERİK PATOJENLER LABORATUVAR SÜRVEYANS AĞI (UEPLA) XXXVII. TÜRK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ 16-20 KASIM 2016 ANTALYA 1 Ulusal Enterik Patojenler Laboratuvar Sürveyans Ağı (UEPLA) Türkiye de Bulaşıcı

Detaylı

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 Lenfoid Sistem Lenfositlerin, mononükleer fagositlerin ve diğer yardımcı rol oynayan hücrelerin bulunduğu, yabancı antijenlerin taşınıp yoğunlaştırıldığı, Antijenin

Detaylı

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON Ali ŞENGÜL MEDICALPARK ANTALYA HASTANE KOMPLEKSİ İMMÜNOLOJİ BÖLÜMÜ Organ nakli umudu Beklenen Başarılı Operasyonlar Hayaller ve Komplikasyonlar?

Detaylı

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi Dr. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı 26.12.15 KLİMİK - İZMİR 1 Eklem protezleri

Detaylı

Enfeksiyon odaklarından izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerde antimikrobiyal duyarlılık sonuçları

Enfeksiyon odaklarından izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerde antimikrobiyal duyarlılık sonuçları Enfeksiyon odaklarından izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerde antimikrobiyal duyarlılık sonuçları Doç. Dr. Gönül Şengöz 13 Haziran 2015 KAYIP DİLLERİN FISILDADIKLARI SERGİSİ-İSTANBUL Antimikrobiyal

Detaylı

TULAREMİ: Etken ve Epidemiyoloji. Doç.Dr. Aynur Karadenizli Kocaeli Üniversitesi Mikrobiyoloji AD

TULAREMİ: Etken ve Epidemiyoloji. Doç.Dr. Aynur Karadenizli Kocaeli Üniversitesi Mikrobiyoloji AD TULAREMİ: Etken ve Epidemiyoloji Doç.Dr. Aynur Karadenizli Kocaeli Üniversitesi Mikrobiyoloji AD Francisella tularensis Tarihçe Tavşan hastalığı (Yato Byo, 1818) Lemming ateşi (Norveç, 1890) Tularemi hastalığı

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Detaylı

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ÖLÜMden hemen önce ya da sonra doğal boşluklardan KAN PIHTILAŞMAMA KOYU RENK alma DALAKta büyüme ÖDEM ETİYOLOJİ Bacillus anthracis Gram pozitif kapsüllü *

Detaylı

Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır.

Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır. Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır. Birbirine bağlı bu hücreler genellikle kendilerince üretilen hücre dışı

Detaylı

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ Doç. Dr. Koray Ergünay MD PhD Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Viroloji Ünitesi Viral Enfeksiyonlar... Klinik

Detaylı

ÇOCUKLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI (TANI&GÖRÜNTÜLEME) DOÇ.DR. DENİZ DEMİRCİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI

ÇOCUKLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI (TANI&GÖRÜNTÜLEME) DOÇ.DR. DENİZ DEMİRCİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI ÇOCUKLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI (TANI&GÖRÜNTÜLEME) DOÇ.DR. DENİZ DEMİRCİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI Uriner enfeksiyon Üriner kanal boyunca (böbrek, üreter, mesane ve

Detaylı

VİBRİONACEAE FAMİLYASI. Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ D.Ü TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ A.D

VİBRİONACEAE FAMİLYASI. Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ D.Ü TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ A.D VİBRİONACEAE FAMİLYASI Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ D.Ü TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ A.D Genel Özellikleri Gram negatif basiller Polar flajellası ile hareketli Sporsuz, kapsülsüz Fakültatif anaerop Fermentatif

Detaylı

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ Dr. Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enf. Hast. ve Klin. Mikr. AD 17 Mayıs 2016 Prostetik eklem ameliyatları yaşlı popülasyonun artışına

Detaylı

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU Doç.Dr. Engin DEVECİ İMMÜN SİSTEM TİPLERİ I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast

Detaylı

Shigella lar (Basilli dizanterinin etkenidirler)

Shigella lar (Basilli dizanterinin etkenidirler) Shigella lar (Basilli dizanterinin etkenidirler) Laktoz negatiftirler Hareketsizdirler İnvazyon yetenekleri ve salgıladıkları ekzotoksinle hastalık tablosu oluştururlar İnvazyon yeteneği Sereny Testi ile

Detaylı

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık ÖZEL FORMÜLASYON DAHA İYİ Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA İÇİN AGRALYX

Detaylı

HUMORAL İMMUN YANIT 1

HUMORAL İMMUN YANIT 1 HUMORAL İMMUN YANIT 1 Antijen B lenfosit... HUMORAL İMMUN YANIT Antikor üretimi 2 Antijenini işlenmesi ve sunulması Yardımcı T-lenfosit aktivasyonu Yardımcı T hücre- B hücre ilişkisi B hücre aktivasyonu

Detaylı

Hümoral İmmün Yanıt ve Antikorlar

Hümoral İmmün Yanıt ve Antikorlar Hümoral İmmün Yanıt ve Antikorlar H. Barbaros ORAL Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı Edinsel immün sistemin antijenleri bağlamak için kullandığı 3 molekül sınıfı: I.Antikorlar,

Detaylı

Bağışıklık sistemi nasıl çalışır?

Bağışıklık sistemi nasıl çalışır? On5yirmi5.com Bağışıklık sistemi nasıl çalışır? İnsanda bağışıklık sistemi, özellik ve görevleri nelerdir? Kaç çeşit bağışıklık sistemi vardır? Yayın Tarihi : 23 Ekim 2012 Salı (oluşturma : 10/3/2017)

Detaylı

Hücreler arası Bağlantılar ve Sıkı bağlantı. İlhan Onaran

Hücreler arası Bağlantılar ve Sıkı bağlantı. İlhan Onaran Hücreler arası Bağlantılar ve Sıkı bağlantı İlhan Onaran Doku organisazyonu: Hücrelerin bağlanması 1- Hücre-matriks bağlantıları: ekstraselüler matriks tarafından hücrelerin bir arada tutulması 2- Hücre-hücre

Detaylı

BAKTERİLERDE EKSTRAKROMOZAL GENETİK ELEMENTLER

BAKTERİLERDE EKSTRAKROMOZAL GENETİK ELEMENTLER BAKTERİLERDE EKSTRAKROMOZAL GENETİK ELEMENTLER Plazmid ve Epizomlar Bakterilerin kendi kromozomlarının yanı sıra, kromozom dışı bazı genetik parçacıklar bulunmaktadır Bakteri kromozomundan daha küçük yapıda

Detaylı

Enzimlerinin Saptanmasında

Enzimlerinin Saptanmasında Gram Negatif Bakterilerde Karbapenemaz Enzimlerinin Saptanmasında OXA-48 K-Se T, Blue-Carba Test ve PCR Testlerinin Etkinliğinin Karşılaştırılması Ayham Abulaila, Fatma Erdem, Zerrin Aktaş, Oral Öncül

Detaylı

PNÖMOKOK ENFEKSİYONLARINDA SON DURUM. Doç.Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ 20 Ocak 2014 Eskişehir

PNÖMOKOK ENFEKSİYONLARINDA SON DURUM. Doç.Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ 20 Ocak 2014 Eskişehir PNÖMOKOK ENFEKSİYONLARINDA SON DURUM Doç.Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ 20 Ocak 2014 Eskişehir Amaç: Hastalıkları oluşmadan Önlemek!!!! PNÖMOKOK Streptococcus pneumoniae Gram pozitif diplokok Polisakarid kapsül

Detaylı

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI TİP I TİP II TİPII TİPIII TİPIV TİPIV TİPIV İmmün yanıt IgE IgG IgG IgG Th1 Th2 CTL Antijen Solübl antijen Hücre/

Detaylı

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine

Detaylı

Kronik Hastalıklar Enfeksiyöz Nedenli mi? Solunum Yolu Hastalıkları /Alerji. Dr. Cengiz KIRMAZ

Kronik Hastalıklar Enfeksiyöz Nedenli mi? Solunum Yolu Hastalıkları /Alerji. Dr. Cengiz KIRMAZ Kronik Hastalıklar Enfeksiyöz Nedenli mi? Solunum Yolu Hastalıkları /Alerji Dr. Cengiz KIRMAZ Alerji Bir veya birden fazla antijene (alerjene) verilen anormal immünolojik cevapla karakterize bir hastalıktır.

Detaylı

YERSİNİA ENFEKSİYONLARI. Dr. Kaya Süer Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

YERSİNİA ENFEKSİYONLARI. Dr. Kaya Süer Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji YERSİNİA ENFEKSİYONLARI Dr. Kaya Süer Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji YERSİNİA Enterobactericeae ailesinden Yersinia pestis (veba etkeni) Yersinia

Detaylı

HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI. Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi

HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI. Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi Hücre içi mikropları yok etmekle görevli özelleşmiş immün mekanizmalar hücre aracılı immüniteyi oluştururlar. Hücresel immünitenin

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

KANSER AŞILARI. Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi

KANSER AŞILARI. Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi KANSER AŞILARI Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi Bir Halk Sağlığı Sorunu Şu an dünyada 24.600.000 kanserli vardır. Her yıl 10.9 milyon kişi kansere yakalanmaktadır. 2020 yılında bu rakam %50

Detaylı

Tekrarlayan Üriner Sistem Enfeksiyonlarına Yaklaşım. Dr.Adnan ŞİMŞİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD

Tekrarlayan Üriner Sistem Enfeksiyonlarına Yaklaşım. Dr.Adnan ŞİMŞİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD Tekrarlayan Üriner Sistem Enfeksiyonlarına Yaklaşım Dr.Adnan ŞİMŞİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD ÜSE Tüm yaş grubu hastalarda en çok rastlanılan bakteriyel enfeksiyonlar İnsidans 1.000 kadının

Detaylı

DOĞAL BAĞIŞIKLIK. Enfeksiyonlara Karşı Erken Savunma Sistemi

DOĞAL BAĞIŞIKLIK. Enfeksiyonlara Karşı Erken Savunma Sistemi DOĞAL BAĞIŞIKLIK Enfeksiyonlara Karşı Erken Savunma Sistemi DOĞAL BAĞIŞIKLIK Tüm çok hücreli canlılar mikroorganizmaların yol açacağı enfeksiyonlara karşı kendilerini korumak için intrensek savunma

Detaylı

BASİLLİ DİZANTERİ (SHİGELLOZİS) (KANLI İSHAL)

BASİLLİ DİZANTERİ (SHİGELLOZİS) (KANLI İSHAL) BASİLLİ DİZANTERİ (SHİGELLOZİS) (KANLI İSHAL) TANIMI Shigella türü bakterilerde meydana gelen;karekteristik belirti ve bulguları olan,ilium ve kolonun akut enfeksiyonudur.basilli ve amipli dizanteri olmak

Detaylı

KOLONİZASYON. DR. EMİNE ALP Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D.

KOLONİZASYON. DR. EMİNE ALP Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. KOLONİZASYON DR. EMİNE ALP Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. KOLONİZASYON Mikroorganizmanın bir vücut bölgesinde, herhangi bir klinik oluşturmadan

Detaylı

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ Bağışıklık sistemini etkileyen (uyaran veya baskılayan) maddeler özellikle kanser ve oto-bağışıklık hastalıklarının sağaltımında kullanılan ilaçlar Organ nakillerinde reddin

Detaylı

KOD TANIM 2018 BİRİM FİYAT AÇIKLAMA CEV.MBL.0001 Mikrobiyolojik Numune Alınması, Taşınması ve Muhafazası

KOD TANIM 2018 BİRİM FİYAT AÇIKLAMA CEV.MBL.0001 Mikrobiyolojik Numune Alınması, Taşınması ve Muhafazası CEV.MBL.0001 Mikrobiyolojik Numune Alınması, Taşınması ve Muhafazası 270.00 TL SM 9060 A-B CEV.MBL.0002 Toplam Koliform Sayımı (MF Tekniği) 180.00 TL SM 9222 B - SM 9225 D CEV.MBL.0003 Total Koliform Sayımı

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD KOMPLEMAN SİSTEMİ Kompleman sistem, (Compleman system) veya tamamlayıcı sistem, bir canlıdan patojenlerin temizlenmesine yardım eden biyokimyasal

Detaylı

Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu

Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu Bakterilerde antimikrobiyal direncinin artması sonucu,yeni antibiyotik üretiminin azlığı nedeni ile tedavi seçenekleri kısıtlanmıştır. Bu durum eski antibiyotiklere

Detaylı

Gereç ve yöntem. Şişli Hamidiye Etfal EAH- 700-yataklı. Yenidoğan yoğun bakım ünitesi -29 yataklı Bir izolasyon odası Üç farklı bölüm

Gereç ve yöntem. Şişli Hamidiye Etfal EAH- 700-yataklı. Yenidoğan yoğun bakım ünitesi -29 yataklı Bir izolasyon odası Üç farklı bölüm Amaç Şişli Hamidiye Etfal EAH yenidoğan yoğun bakım ünitesinde üç haftalık süreçte üç hastanın idrar örneğinden karbapenem dirençli Klebsiella oxytoca üremesi üzerine yapılan salgın incelemesi Gereç ve

Detaylı

Doğal İmmünite, Kazanılmış İmmünite. Dr Göksal Keskin

Doğal İmmünite, Kazanılmış İmmünite. Dr Göksal Keskin Doğal İmmünite, Kazanılmış İmmünite Dr Göksal Keskin İMMÜNOLOJİ Kendine yabancı maddeleri ayırt edebilecek yeteneğindeki organizmaların, bu maddelere karşı göstermiş oldukları tepkimelerin tümü ile ilgilenen

Detaylı

Doğal Bağışıklık. İnsan doğar doğmaz hazırdır

Doğal Bağışıklık. İnsan doğar doğmaz hazırdır Doğal Bağışıklık 1 Doğal Bağışıklık İnsan doğar doğmaz hazırdır 2 Mikrop vücuda girdiği zaman doğal bağışıklık onunla saatler içinde savaşır. 3 Doğal bağışıklık ikinci görev olarak adaptif immün cevabı

Detaylı

Emrah Salman, Zeynep Ceren Karahan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Emrah Salman, Zeynep Ceren Karahan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Emrah Salman, Zeynep Ceren Karahan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Antibiyotik kullanımına bağlı ishal etkeni olan Clostridium difficile, nozokomiyal diyarenin en sık

Detaylı

GASTROENTERİT YAPAN VİRUSLAR VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA MEKANİZMALARI

GASTROENTERİT YAPAN VİRUSLAR VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA MEKANİZMALARI GASTROENTERİT YAPAN VİRUSLAR VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA MEKANİZMALARI GASTROENTERİT YAPAN VİRÜSLER Viral gastroenteritler fekal oral yolla bulaşmaları nedeniyle, alt yapı yetersizliği bulunan gelişmekte olan

Detaylı

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ ve TEHLİKELERİN TANIMLANMASI, RİSK FAKTÖRLERİNİN VE KORELASYON İLİŞKİLERİNİN ORTAYA KONMASI Hayrettin

Detaylı

DİYARELİ OLGULARDAN ELDE EDİLEN DIŞKI ÖRNEKLERİNDE E. COLİ O157: H7 ARAŞTIRILMASI

DİYARELİ OLGULARDAN ELDE EDİLEN DIŞKI ÖRNEKLERİNDE E. COLİ O157: H7 ARAŞTIRILMASI DİYARELİ OLGULARDAN ELDE EDİLEN DIŞKI ÖRNEKLERİNDE E. COLİ O157: H7 ARAŞTIRILMASI Fatma Nesime GELEN Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Tez Danışmanı Prof. Dr. Halil YAZGI Yüksek Lisans Tezi- 2014 T.C. ATATÜRK

Detaylı

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji ve Kemik İliği Transplantasyon Hastalarında Rektal Kolonizasyon ve Bakteriyemi İlişkisinin Araştırılması Asiye Karakullukçu 1, Mehtap Biçer 2, Gökhan Aygün 1 Şeniz Öngören 3, Cem Ar 3, Elvin

Detaylı

Piyelonefrit Tedavi süreleri? Dr Gökhan AYGÜN CTF Tıbbi Mikrobiyoloji AD

Piyelonefrit Tedavi süreleri? Dr Gökhan AYGÜN CTF Tıbbi Mikrobiyoloji AD Piyelonefrit Tedavi süreleri? Dr Gökhan AYGÜN CTF Tıbbi Mikrobiyoloji AD Neden? Daha az yan etki Ekonomik veriler DİRENÇ! Kollateral hasar! Kinolon Karbapenem Uzun süreli antibiyotik baskısı Üriner Sistem

Detaylı

Savunma Sistemi: İmmün Yanıt

Savunma Sistemi: İmmün Yanıt Savunma Sistemi: İmmün Yanıt Etkeni ilk karşılayan: Doğal Bağışıklık İkinci aşamada : Özgül bağışıklık Nature Rev Immunol 2004;4:841 ANTİMİKROBİK PEPTİDLER - Defensinler - Katelisidinler - Eozinofil kökenli

Detaylı

BEEBOOK & BAL ARISI (Apis mellifera L.) MİKROFLORASI

BEEBOOK & BAL ARISI (Apis mellifera L.) MİKROFLORASI BEEBOOK & BAL ARISI (Apis mellifera L.) MİKROFLORASI Dr. Aslı Özkırım Yrd. Doç. Dr., Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Arı Sağlığı Laboratuvarı COLOSS 9.1% 90.9% BEEBOOK BeeBook İçeriği ve Amacı BAL

Detaylı

T Lenfositleri. Dr. Göksal Keskin

T Lenfositleri. Dr. Göksal Keskin T Lenfositleri Dr. Göksal Keskin Lenfositlerin ortak özellikleri-1 Kazanılmış bağışıklık sisteminin en önemli elemanlarıdır Spesifite özellikleri var Bellekleri var Primer lenfoid organlarda üretilirler

Detaylı

Bacillus anthracis. Hayvanlarda şarbon etkenidir. Bacillus anthracis. Gram boyama. Bacillus anthracis. Bacillus anthracis

Bacillus anthracis. Hayvanlarda şarbon etkenidir. Bacillus anthracis. Gram boyama. Bacillus anthracis. Bacillus anthracis Bacillus anthracis Gram pozitif, obligat aerop sporlu, çomak şeklinde bakterilerdir. 1µm eninde, 2-4 µm uzunluğunda, konkav sonlanan, kirpiksiz bakterilerdir. Bacillus anthracis in doğal yaşam ortamı topraktır.

Detaylı

PERİTON DİYALİZİNDE ENFEKSİYÖZ KOMPLİKASYONLAR

PERİTON DİYALİZİNDE ENFEKSİYÖZ KOMPLİKASYONLAR PERİTON DİYALİZİNDE ENFEKSİYÖZ KOMPLİKASYONLAR Peritonit (en sık) PD-ilişkili enfeksiyonlar Çıkış yeri enfeksiyonu Tünel enfeksiyonu PERİTONİT TANISI Diyalizat sıvısında hücre sayısı > 100/mm³ ( > %50

Detaylı

İnsan Mikrobiyom Projesi. Prof. Dr. Tanıl Kocagöz

İnsan Mikrobiyom Projesi. Prof. Dr. Tanıl Kocagöz İnsan Mikrobiyom Projesi Prof. Dr. Tanıl Kocagöz Human Microbiome Project İnsan Mikrobiyom Projesi (İMP) 2007 yılında NIH tarafından başlatıldı 300 gönüllünün 5 vücut bölgesinden değişik zamanlarda, toplam

Detaylı