Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download ""

Transkript

1 ORAN ANALİZLERİ Likidite Oranları Likidite oranları, işletmenin likiditesi açısından dönen varlıkların ne oranda güvenli olduğunu gösteren oranlardır. İşletmenin likidite durumunu, vadesi gelen borçları ödeme gücünü; beklenmedik piyasa şartlarında ve ekonomik durumlarda işletmenin faaliyetlerini sürdürebilme yetisini gösteren bu oranlar işletmeye borç verenler açısından çok önemlidir. Cari Oran - CO Current Ratio - CTR Cari oran, şirketlerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için gerekli olan brüt işletme sermayesinin (dönen varlıkların) kısa vadeli borçlara bölünmesi ile hesaplanır. Cari oran bize basit olarak net işletme sermayesinin yeterliliğini ve borç ödeyebilme kapasitesini göstermektedir. Buna rağmen net işletme sermayesi değişimi ile birlikte değerlendirilmesi daha doğru olmaktadır. Net işletme sermayesinin artıyor olması şirketin borç ödeme kapasitesinin arttığının göstergesi değildir. Söz konusu işletmede kısa süreli borçlar dönen varlıklardan hızlı artmışsa cari oran düşebilir. Ayrıca cari oran değerlendirilirken dönen varlıkların kalitesi de (satışa çıkarıldığında gerçek değerini bulması) göz önüne alınmalıdır. Batılı finans kurumlarında bu oranın 2 olması genel kabul gördüğü halde, yüksek enflasyonlu ve kıt fon kaynaklarına sahip ülkelerde endüstri ve sektörlerin değişik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda cari oranın 1,5 olması genellikle yeterli olarak kabul edilmektedir. Sermaye, duran varlıklara yatırım (veya satış) ve uzun vadeli borçlanma hareketleri cari oranda değişikliğe sebep olmaktadır. Bu yüzden, iki dönem arasındaki cari oran değişikliklerini iyi incelemek gerekmektedir. Likidite Oranı, Asit-Test Oranı - LO Liquidity Ratio, Acid-Test Ratio, Quick Ratio - LR veya Hazır Değerler : Kasa + Banka Likidite oranı (asit-test oranı), cari oranın geliştirilmiş ve daha anlamlı hale getirilmiş hali olarak düşünülebilinir. Likidite oranında, dönen varlıklar içinde görülen fakat nakite kolayca çevrilemeyen stoklar çıkarılır ve daha sonra duran varlıklar kısa vadeli borçlara bölünür. Likidite oranı, piyasalarda doğabilecek bir krizde şirketlerin satışlarında olabilecek bir sıkıntı durumunda stoklar gibi kolayca nakite çevrilemiyecek kalemler gözönüne alınarak, dönen varlıkların geri kalan likit değerleriyle borç ödeyebilme kapasitesini ölçmektedir. Likidite oranı, olası bir kriz esnasında cari orana nazaran daha iyi bir gösterge olarak kabul edilmektedir. Cari oran gibi net işletme sermayesindeki değişiklikler ile birlikte değerlendirilmesi, oranın daha doğru yorumlanmasını sağlayacaktır. Batılı finans kurumlarında, bu oranın 1 olması genel kabul gördüğü halde, yüksek enflasyonlu ve kıt fon kaynaklarına sahip ülkelerde endüstri ve sektörlerin değişik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda asit test oranı için yeterli görülen miktar için değişiklikler sözkonusudur. İşletmeler genelde kısa vadeli kaynakları kullanmak zorunda kaldıklarından bu oran genelde 1 in altında çıkmaktadır. Bu oran değerlendirilirken firmanın kısa vadeli borç yapısı da önem kazanır. Müşteri avansları ile fonlama yapan ya da peşin tahsilat yapan - 1 -

2 işletmeler ile stokları kolayca nakte çevrilebilir nitelikte olan şirketlerde oranın düşük çıkması normal karşılanabilir. Oranın 1 den büyük olması durumunda bile alacak tahsil kalitesi düşükse bu olumsuz bir durumdur. Stok devir hızı yüksek bir firmada ise oranın 1 den az olması sorun yaratmaz. Bu nedenlerle bu oranla birlikte stok devir hızı ve alacak tahsilat süresi de değerlendirilmelidir. Sermaye, duran varlıklara yatırım (veya satışı), uzun vadeli borçlanma gibi kalemlerdeki değişiklikler asit test oranında değişimlere sebep olacaktır. Bu yüzden, iki dönem arasındaki asit test oranındaki değişiklikleri de incelemek gerekmektedir. Nakit Oranı - NO - Cash Ratio - CHR Likiditeyi daha dar anlamda ölçen bir orandır. Ticari ve ticari olmayan alacaklar dahil edilmediğinden, sadece çok kısa sürede nakite çevrilebilen dönen varlıklar kalemlerinin kısa vadeli borçları karşılama gücünü ölçer. Nakit oranı bize piyasalarda veya ekonomik koşullardaki herhangi bir zorluk esnasında şirketlerin en likit varlıkları ile kısa vadeli borçlarının ilk etapta ne kadarlık kısmını geri ödeyebileceğini göstermektedir. Bu oranda likitide oranından farklı olarak, paya stoklar, akreditifler, satıcılara verilen avanslar, diğer dönen varlıklar ve en önemlisi alacaklar kalemi eklenmemiştir. Bu nedenle nakit oranı daha keskin bir ölçüt olarak kabul görür.alacaklar tahsil edilemediği ve satışların azaldığı zor durumlarda bile firmanın borç ödeme kapasitesini açığa çıkar. Batılı finans kurumlarında, bu oranın 0,2 olması yeterli olarak genel kabul görüldüğü halde, yüksek enflasyonlu ve kıt fon kaynaklarına sahip ülkelerde endüstri ve sektörlerin değişik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda nakit oranı için yeterli görülen miktar için değişiklikler söz konusudur. Ülkemizde işletmeler kısa vadeli kaynaklarla fonlama yapmak zorunda kaldıklarından özellikle üretim tesislerinde bu oran 0,2 nin altında kalabilmektedir. Net İşletme Sermayesi-Aktifler Oranı - NISA - Net Working Capital-Assets Ratio - NWCA veya Bu oran bize şirketlerin faaliyetlerine devam etmek için gereksinim duydukları net işletme sermaye tutarının aktiflerin içindeki yüzdesel dilimini verir. Bu oranla yapılan analizlerde aktiflerin toplam büyüklüğündeki değişiklikler de gözönüne alınmalıdır. Net işletme sermayesinin aktifler içindeki oranının şirket ihtiyaçları için optimal düzeyde olup olmadığını ölçmek için, sektör içerisindeki diğer şirketlerin oranları ile karşılaştırılabilir veya orandaki değişim miktarı şirketin diğer verilerindeki değişimler (karlılık, net satışlar, likiditeoranlarındaki değişim miktarları..) ile karşılaştırılabilir. Likit Aktifler-Aktifler Oranı - LAA - Liquid Assets-Assets Ratio - LAA Şirketlerin, likit aktiflerinin toplam aktifler içerisindeki payını gösteren bu oran ile şirketin aktiflerinin ne derece likit olduğu anlaşılabilir. Bu oran alternatif maliyetler ve işletmenin bulunduğu sektörün nakit üretme kapasitesi göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. Bu oranın yüksek oluşu, şirketin beklenmedik durumlardaki manevra yeteneğini arttırır

3 KALDIRAÇ ORANLARI Kaldıraç oranları, işletmenin kaynak yapısını gösterir ve işletmenin varlıklarının hangi kaynaklarla ne oranlarda karşılandığını görebilmemizi sağlar. Bu oranlar ile işletmenin uzun vadeli borçları ödeme gücü gibi mali yapı durumu hakkında fikir sahibi olabiliriz. Borç-Aktifler Oranı, Finansal Kaldıraç - BA - Total Debt Ratio, Financial Leverage - TDR Toplam aktiflerin ne kadarlık kısmının yabancı kaynaklardan fonlandığını göstermekte olan Borç-Aktifler oranı aynı zamanda şirketlerin toplam kaynaklarının dağılımı hakkında da bilgi vermekte olup, borçlanma katsayısı ile benzer sonuçlar vermektedir. Şirketlerin hem toplam varlıklarının ne kadarlık kısmının yabancı kaynaklardan fonlandığı, hem de kaynakların niteliklerine göre dağılımı hakkında fikir veren Borç-Aktifler oranı, şirket için bir risk göstergesi olarak da kullanılabilir. Bu oranın yüksek çıkması işletmeyi kredi verenler açısından riskli pozisyona düşürmektedir. Fakat yabancı kaynak kullanımı belli bir optimaliteye kadar öz sermaye karlılığını artıran bir durumdur. Bu optimalite noktası ortalama kaynak maliyetinin minimum olduğu noktadır. Oran yüksek olsa da borçlanma maliyeti üzerinde geliştirilebilen katmadeğer, yönetimin az bir öz sermaye ile geniş bir kaynağı yönlendirebildiğini gösterir. Ortaklara daha düşük sermaye ile sermaye başına daha fazla kar payı (temettü) alma olanağı (kaldıraç etkisi) sağlamaktadır. Buna rağmen kaldıracın arttırılmasının riski arttırdığı göz ardı edilmemelidir. Finansal kaldıraç oranının %50 den küçük olması gereği batılı finans kuruluşlarınca genel bir kriter olarak benimsenmiş iken, ülkemiz gibi sermaye arzının düşük olduğu ülkelerde ilgili oranın %60 tan yüksek olması normal karşılanmaktadır. Bu oran değerlendirilirken firmanın yeniden değerleme yapıp yapmadığına da bakılmalıdır. Yeniden değerleme sonucu oran düşük izlenimi verebilir. Borç-Öz Sermaye Oranı, Borçlanma Katsayısı - BOS - Debt-Equity Ratio, Borrowing Multiplier - DE Firmanın aktiflerini fonlamada özkaynaklarına oranla ne kadar yabancı kaynak kullanıldığını gösteren Borç-Öz Sermaye oranının düşük çıkması tercih edilmektedir. Bununla birlikte, oranı oluşturan etmenlerin iyi bir şekilde incelenmesi gerekmektedir. Şirketlerin sermaye yapıları hakkında iyi bir gösterge olan Borç-Öz Sermaye oranının, zaman içerisinde göstereceği gelişmeler şirketlerin sermaye yapılarındaki tercihleri hakkında gözlem yapma olanağını vermektedir. Borç-Aktifler oranında da bahsedildiği gibi özkaynaklar ile yabancı kaynaklar arasında uygun bir dengenin kurulması oldukça önemlidir. Uygun yönetim anlayışı ile çalışan ve içinde bulunduğu sektörün elverdiği firmalar iş riski, faaliyet riski oranları düşük ise daha yüksek Borç-Aktifler ve Borç-Öz Sermaye oranları ile çalışabilirler. Oranın %100 ü aşmaması gerektiği batılı finans kurumları tarafından genel bir kural olarak benimsenmişken, ülkemiz gibi öz sermaye bulmakta zorluk çekilen ülkelerde bu oranın %150 - %200 arası olması kabul edilebilir. Öz Sermaye Çarpanı - OSC - Equity Multiplier - EM Finansal kaldıraç ile benzer neticeler veren öz sermaye çarpanı, aktiflerin öz sermayenin kaç katı olduğunu, başka bir deyişle öz sermayenin aktifler içerisindeki ağırlığını göstermektedir

4 Öz sermaye çarpanının %200 den küçük olması gereği batılı finans kuruluşlarında genel bir kural olarak kabul edilmiş olmasına rağmen sermaye arzının düşük olduğu ülkemizde ilgili oran %250 civarındadır. Öz sermaye çarpanının düşük olması yani işletmenin iktisadi varlıklarının göreceli olarak daha fazla öz sermaye ile fonlanması kreditörler için düşük risk anlamına gelir. Fakat satışlarda kar marjı yüksek olan şirketler optimal yabancı kaynak kullanımıyla öz sermaye karlılığını artırabilirler. Oranın bu şekilde artması şirketin riskinin artması şeklinde yorumlanabileceği gibi, ortakların sermaye başına daha fazla kar payı (temettü) elde ettiği (kaldıraç etkisi) anlamına da gelmektedir. Kısa Vadeli Borçlar-Aktifler Oranı - KVBA - Short Term Debt-Assets Ratio - STDA Şirketlerin hem toplam varlıklarının ne kadarlık kısmının kısa vadeli borçlar ile fonlandığını, hem de toplam kaynaklar içerisinde kısa vadeli borçlardan ne kadar kullanıldığını göstermekte olan Kısa Vadeli Borçlar-Aktifler Oranı, şirketler için bir risk göstergesi olarak da kullanılabilinir. Oranın yüksek oluşu riskin artığının bir göstergesi olabileceği gibi, ortaklara daha düşük sermaye ile sermaye başına daha fazla kar payı (temettü) alma olanağını (kaldıraç etkisi) sağlamaktadır. Bu oran Toplam Borçlar- Aktifler oranı ile kullanılabilir. Toplam Borçlar-Aktifler oranı yüksek çıktığında kısa vadeli borç oranının düşük olması mali yapının nisbeten daha az sorunlu olduğunu gösterir. Kısa Vadeli Borçlar-Aktifler Oranının %33 den küçük olması gereği batılı finans kuruluşlarınca genel bir kriter olarak benimsenmiş iken, uzun vadeli kaynak temininde güçlük çeken ve enflasyonist ülkelerde %50 düzeylerinde seyretmektedir. İşletmeler edindikleri borçların vadeleri ile varlıkların işletmede kullanıldığı süreler arasında bağlantı kurmak zorudadırlar. Bu mantıktan uzaklaşarak yapılan yabancı kaynak edinimleri işletmeyi zor durumda bırakabilir. Bu nedenle kısa vadeli kaynaklarla duran varlıklara yatırım yapan şirketlere dikkat edilmelidir. Kısa Vadeli Borçlar-Toplam Borçlar, Borç Yapısı Oranı - KVBTB - Short Term-Total Debt Ratio - STTD Yabancı kaynakların vadelerine göre dağılımı hakkında fikir vermekte olan borç yapısı oranı, yabancı kaynaklar içerisindeki kısa vadeli borçların ağırlığı hakkında bilgi verir. Genelde %75 civarında olması beklenen bu oran zaman zaman uzun vadeli kaynak bulmanın zorlaştığı ekonomik şartlarda %90 - %100 lere kadar çıkmaktadır. Dönen Varlıklar-Aktifler oranı yüksek ya da emek yoğun olan firmalarda yapıları gereği bu oran nisbeten daha yüksektir. Duran varlık oranı daha yüksek sermaye yoğun firmalarda bu oranın göreceli olarak daha aşağı olması beklenir. Belli bir zaman diliminde orandaki gelişimler bize şirketin risk durumu hakkında da bir gösterge olabilmektedir. Oranın yükselmesi şirketlerin uzun vadeli kaynak bulmada zorluklarının bulunduğunu göstermektedir ve şirketlerin risklerinin artması anlamına gelmektedir. Uzun Vadeli Borçlar-Aktifler Oranı - UVBA - Long Term Debt-Assets Ratio - LTDA Toplam varlıkların ne kadarlık kısmının uzun vadeli yabancı kaynaklardan fonlandığını göstermekte olan bu oran, şirketlerin uzun vadeli fon temin edebilme gücü hakkında da bilgi verebilmektedir

5 Oranın yüksek olması, şirketlerin varlıklarını kolayca uzun vadeli kaynaklardan fonlayabildiğini göstermekle beraber, oranın aşırı yüksek olması özellikle durgunluk dönemlerinde firmanın borç taksitlerini ödemede zorlanabileceğinin göstergesidir. Genelde büyük yatırımlara başlamış olan şirketlerde bu oran yüksektir. Yatırımlardan sonra uzun dönemde bu oranın düşmemesi yatırımların yeteri kadar katma değer getiremediği şeklinde yorumlanabilir. Sektörel analizlerde de dikkat edilmesi gereken bir orandır. Ayrıca oranın daha iyi yorumlanabilmesi için, Kısa vadeli borçların da izlenmesi daha doğru yargılara varılmasını sağlayacaktır. Uzun Vadeli Borçlar-Devamlı Sermaye Oranı - UVBDS - Long Term Debt-Long Term Sources Ratio - LTDLTS veya Uzun Vadeli Borçlar ile Öz Sermayenin yani şirketlerin uzun vadeli kaynak toplamını gösteren devamlı sermayenin içerisindeki uzun vadeli borçların ağırlığını göstermekte olan bu oran, şirketlerin uzun vadeli sermaye yapısı ve politikaları hakkında bilgi vermektedir. Bu oranın, genel bir kural olarak, sanayi işletmelerinde %33 ü, kamu hizmeti veren işletmeler de ise %50 yi aşmaması gerektiği söylenebilir. Ticari işletmeler genellikle uzun vadeli kaynaklardan daha az yararlandıkları için bu oran özellikle sanayi şirketleri için kullanılmaktadır. Finansal Borçlar-Aktifler Oranı - FBA - Financial Debt-Assets - FDA Şirketlerin toplam kaynakları içerisinde finansal borçların ağırlığını göstermekte olan bu oran, şirketler için risk göstergesi olarak kullanılabilecek oranlardan biridir. Diğer borç kalemlerine nazaran piyasa koşulları üzerinden faiz maliyeti ile edinilebilen finansal borçların zaman içerisinde aktifler içerisindeki ağırlığının artması, şirketlerin hem risklerinin arttığı, hem de faiz giderlerinin artması sonucu karlılıklarının azaldığı anlamına gelmektedir. Faiz Karşılama Oranı, Faiz Ödeme Gücü - FKO - Interest Coverage Ratio, Times Interest Earned - ICR veya Not : Gelir - Gider tablosu kalemleri iki yöntemle hesaplanabilir ; Faiz karşılama oranı, şirketlerin göstermiş olduğu tüm faaliyetler sonucu elde ettiği kar (faiz ve vergi öncesi kar) ile finansman giderlerini hangi oranda karşılayabileceğini (faiz tutarını kaç defa karşıladığını) göstermektedir. Şirketler için birer risk ve emniyet göstergesi olarak da kullanılabilmektedir

6 Batı ülkelerinde bu oranın 8:1, 7:1 olması yeterli olarak görülmektedir. Ülkemizde son yıllarda faiz oranlarının yüksekliği ve dalgalı konjonktür seyri bu oranın dalgalı ve standartlardan düşük oluşmasına neden olmaktadır. Ayrıca son senelerde ülkemizde vergilerde ortaya çıkan beklenmedik uygulamalar dolayısıyla payda vergi öncesi kar yerine vergi sonrası kar kullanılması daha uygun olabilmektedir. Bu durumda oranın 4, 3 civarı olması yeterlidir. Tabi ki ülkemizde bu oran da daha önce bahsedilen nedenlerle daha düşük düzeylerde çıkmaktadır. Ancak gelecek dönemler için bu oranda genel bir yükseliş beklenebilir. Bu oran ne kadar büyükse, firmanın faiz giderlerini ödeyebilme gücü artar. Oranın sektör/endüstri ortalamasına göre yüksek olması veya zaman içinde artma eğiliminde olması, finansal risk derecesini azaltır. Sermaye-Öz Sermaye Oranı - SOS - Capital-Equity Ratio - CE Bu oranın yüksek olması esas itibariyle öz sermayenin ödenmiş sermaye yoluyla sağlandığı, yani, ortakların sermaye eklemesi ile oluştuğu, karların büyük miktarda dağıtıldığı veya sermayeye eklendiği (bedelsiz sermaye artırımı), esasen şirketin yüksek karlar elde etmediği sonucu ortaya çıkar. Diğer yandan bu oranın düşük çıkması, şirketin oto-finansmana önem verdiği, yani karlarını fazla dağıtmayarak bünyesinde (yedekler hesabında) tuttuğu sonucunu ortaya çıkarır. Burada dikkat etmemiz gereken husus ise, bedelsiz sermaye artırımı yoluyla öz sermayeyi oluşturan diğer alt kalemlerin ödenmiş sermaye kalemine transfer edilmiş olabileceğidir. Oran bu sebepten dolayı yüksek çıkabilir. Bu sebepten dolayı oranı incelerken sonzamanlarda bedelsiz sermaye artırımı yapılıp yapılmadığına dikkat edilmelidir. Stok Bağımlılık Oranı - SBO - Inventory Depency Ratio - IDR Likit Aktifler = Hazır Değerler + Menkul Değerler + Kısa Vadeli Ticari Alacaklar + Diğer Kısa Vadeli Alacaklar Asit test oranın 1 den küçük çıktığı durumlarda işletmenin borçlarını ödemede stoklarına olan bağımlılığını gösterir. Net cari borçların (K.V.Borçlar - Likit (Hızlı) Aktifler) stokların ne kadarlık kısmını fonladığı hakkında bilgi veren bir orandır. Fonlayamadığı kısmın devamlı sermaye (Uzun Vadeli Borçlar+Öz Sermaye) ile fonlandığı anlamına geldiğinden, oranın küçük olması, stokların ağırlıklı olarak devamlı sermaye ile fonlandığını gösterir ve bu tercih edilen bir durumdur. Yüzdesel değerin yükselme eğiliminde olmasından ya likit aktiflerin azaldığı ya da şirketin daha fazla kısa vadeli borçlanmaya gittiği anlaşılır. MALİ YAPI ORANLARI Mali Yapı Oranları işletmelerin kaynak yapısının ve uzun vadeli borç ödeme gücünün ölçülmesinde kullanılır. İşletmenin yarattığı kaynakların borç özsermaye dağılımı, aktiflerin fonlamasında ne şekilde kullanıldığı; firmaların finansal yapılarının sağlamlığı, kaynak kullanımının optimalliği ve katma değer yaratmaktaki başarıları mali yapı oranları ile ölçülebilir. Maddi Duran Varlıklar-Öz Sermaye Oranı - MDVOS - Tangible Fixed Assets-Equity Ratio - TFAE Maddi Duran Varlıklar-Öz Sermaye Oranı bize şirketlerin maddi yatırım tutarlarının ne kadarlık kısmının öz sermaye yoluyla finanse edilebildiğini göstermektedir. Şirketlerin yatırımlarının diğer fonlama yöntemlerine göre daha uzun vadeli ve faiz maliyeti olmayan öz sermaye yoluyla finanse ediliyor olması tercih edilen bir durumdur

7 Bu oranın hesaplanmasındaki amaç, maddi duran varlıkların ne kadarlık kısmının öz sermaye tarafından karşılandığını görebilmektir. Bu oranın %100 den küçük olması, şirketlerin maddi duran varlıklarının (maddi yatırımlarının) tamamının öz sermaye ile finanse edildiğini ve bu varlıkların finansmanı için ek bir yabancı kaynağa gerek kalmadığını göstermektedir. Aksi takdirde, yani oranın %100 den büyük olması, maddi duran varlıkların finansmanında yabancı kaynakların kullanıldığını, sermayenin yetersiz olduğunu ve ek sermaye finansmanına gerek duyulduğunu gösterir. Ancak sermaye yoğun teknoloji kullanan şirketlerin yatırımlarını tamamladıkları ilk yıllarda, bu oranın %100 den büyük olması normal karşılanmalıdır. Bu oran hesaplanırken, maddi duran varlıkların net değerini kullanmak gerekir. Ancak dikkat edilmesi gereken iki husus vardır: İlki, yüksek enflasyonun olduğu ülkelerde amortisman indirilmeden bu oranın hesaplanması gerekmektedir. İkinci olarak da, varlıkların büyük bir kısmının amortismanının ayrılmış olduğu bir durumda ve/veya hızlandırılmış amortismanın kullanıldığı şirketlerde, yine amortisman indirilmeden, yani bilanço kalemlerinde brüt olarak gözüktüğü şekilde kullanılması daha anlamlı sonuçlar verecektir. Maddi Duran Varlıklar-Uzun Vadeli Borçlar Oranı - MDVUVB - Tangible Fixed Assets- Long Term Debt Ratio - TFALTD Maddi Duran Varlıklar-Uzun Vadeli Borçlar oranı şirketlere uzun vadeli fon tedarik etmiş olan kreditörlerin sağlamış oldukları fonların karşılığında şirketlerin ne kadarlık sabit maddi duran varlığa (yatırıma) sahip olduğunu ölçmektedir. Bu oran aynı zamanda şirketlerin maddi duran varlıklarının ne kadarlık kısmının uzun vadeli borçlar tarafından karşılandığını göstermektedir. Bu oranın %100 den küçük olması demek, şirketlerin maddi duran varlıklarının (maddi yatırımlarının) tamamının uzun vadeli borçlar ile finanse edildiğini ve bu varlıkların finansmanı için kısa vadeliyabancı kaynaklara veya ek bir sermaye tutarına ihtiyaç olmadığını göstermektedir. Oranın %100 den büyük olması durumunda, eğer aradaki fark öz sermaye kaynakları tarafından tam olarak karşılanamaz ise kısa vadeli yabancı kaynakların kullanıldığını, sermayenin ve uzun vadeli fonların yetersiz olduğunu ve uzun vadeli kaynaklarla finansmana gerek duyulduğunu gösterir. Sermaye yoğun şirketlerde oranın %100 ün üzerinde kalması doğal karşılanabilir. Oranın Maddi Duran Varlıklar-Öz Sermaye oranı ve Maddi Duran Varlıklar-Devamlı Sermaye Oranı ile birlikte değerlendirilmesi daha doğru tesbitlerin yapılmasını sağlayacaktır. Değerlendirme yapılırken ayrıca maddi duran varlıkların gerçek değeri, teknolojik gelişmeler sonucunda bu varlıkların demode hale gelmesi, firmanın likitide sorunu olup olmadığı göz önüne alınmalıdır. Bu oran hesaplanırken, maddi duran varlıkların net değerinin kullanılması gerekir. Ancak dikkat edilmesi gereken iki husus vardır: İlki yüksek enflasyonun olduğu ülkelerde amortisman indirilmeden bu oranın hesaplanma gereğidir. İkinci olarak da varlıkların büyük bir kısmının amortismanının ayrılmış olduğu bir durumda ve/veya hızlandırılmış amortismanın kullanıldığı şirketlerde, yine amortismanın indirgenmeden, yani bilanço kalemlerinde brüt olarak gözüktüğü şekilde kullanılması daha anlamlı sonuçlar verecektir. Duran Varlıklar-Devamlı Sermaye Oranı - DVDS - Fixed Assets-Long Term Sources Ratio - FALTS veya - 7 -

8 Bu oranının hesaplanması sonucu, şirketlerin duran varlıklarının (sabit varlıklarının) ne kadarlık kısmının uzun vadeli kaynaklar tarafından finanse edilebildiğini görebiliriz. Bu oran sayesinde şirketlerin maddi yatırımlarını fonlamada ne kadar başarılı olduğunu ölçebiliriz. Duran varlıkların tamamı öz sermaye tarafından karşılanmayan şirketlerde bu oranın hesaplanması önem kazanır. Böylece, uzun vadeli varlıkların, en azından hangi oranda uzun vadeli kaynaklarla karşılanıyor olduğunu görürüz. Bu oranın %100 den küçük olması, şirketlerin, duran varlıklarının (sabit yatırımlarının) tamamını uzun vadeli kaynaklarla ile finanse edebildiklerini ve bu varlıkların finansmanı için vadesi bakımından risk teşkil eden kısa vadeli borçlara gerek kalmadığını göstermektedir. Oranın %100 den büyük olması durumunda, duran varlıkların finansmanında kısa vadeli yabancı kaynakların kullanıldığını, sermayenin yetersiz olduğunu ve ek bir fon ihtiyacınına gerek duyulduğunu düşünebiliriz. Ancak sermaye yoğun teknoloji kullanan şirketlerin yatırımlarını tamamladıkları ilk yıllarda, bu oranın %100 den büyük olması normal karşılanmalıdır. Bu oranın incelenmesi sırasında Maddi Duran Varlıklar-Devamlı Sermaye oranı ile birlikte ele alınmasının yararları bulunmaktadır. Bu iki oran, devamlı sermayenin maddi duran varlıklar ile duran varlıkları hangi oranda karşılayabildiğini kıyaslayabilmemize, finansal duran varlıkların kaynak ihtiyacını nasıl etkilediğini anlamamıza yardımcı olacaktır. Bu durumda, çıkan sonuca göre şirketlerin portföylerindeki iştirak kuruluşlarının varlığı sorgulanabilinir ve gerekliliği ölçülebilir. Maddi Duran Varlıklar-Devamlı Sermaye Oranı - MDVDS - Tangible Fixed Assets-Long Term Sources Ratio - TFALTS veya Bu oranının hesaplanması sonucu, şirketlerin maddi duran varlıklarının ne kadarlık kısmının uzun vadeli kaynaklar tarafından finanse edildiğini görebiliriz. Bu oran sayesinde şirketlerin maddi yatırımlarını fonlamada ne kadar başarılı olduğunu ölçebiliriz. Maddi duran varlıkların tamamı öz sermaye tarafından karşılanmayan şirketlerde bu oranın hesaplanması önem kazanır. Böylece, uzun vadeli varlıkların, en azından hangi oranda uzun vadeli kaynaklarla karşılanıyor olduğunu görürüz. Bu oranın %100 den küçük olması, şirketlerin maddi duran varlıklarının (maddi yatırımlarının) tamamının uzun vadeli kaynaklarla ve öz sermayeleri ile finanse edildiğini ve bu varlıkların finansmanı için likitide ve faiz riski teşkil eden kısa vadeli borçlara gerek kalmadığını göstermektedir. Oranın %100 den büyük olması durumunda, maddi duran varlıkların finansmanında kısa vadeli yabancı kaynakların kullanıldığını, devamlı sermayenin yetersiz olduğunu ve ek bir fon ihtiyacınına gerek duyulduğunu anlayabiliriz. Değerlendirme yapılırken maddi duran varlıkların gerçek değeri, teknolojik gelişmeler sonucunda bu varlıkların demode hale gelebilmesi, firmanın likitide sorunu olup olmadığı göz önünde alınmalıdır. Ancak yoğun teknoloji kullanan şirketlerin yatırımlarını tamamladıkları ilk yıllarda, bu oranın %100 den büyük olması normal karşılanmalıdır. Bu oran hesaplanırken, maddi duran varlıkların net değerinin kullanılması gerekir. Ancak dikkat edilmesi gereken iki husus vardır: İlki yüksek enflasyonun olduğu ülkelerde amortisman indirilmeden bu oranın hesaplanma gereğidir. İkinci olarak da, varlıkların büyük bir kısmının amortismanının ayrılmış olduğu bir durumda ve/veya hızlandırılmış amortismanın kullanıldığı şirketlerde, yine amortismanın indirgenmeden, yani bilanço kalemlerinde brüt olarak gözüktüğü şekilde kullanılması daha anlamlı sonuçlar verecektir. Duran Varlıklar-Öz Sermaye Oranı - DVOS - Fixed Assets-Equity Ratio - FAE - 8 -

9 Bu oranın hesaplanmasındaki amaç, duran varlıkların ne kadarlık kısmının öz sermaye tarafından karşılandığını öğrenebilmektir. Şirketlerin yatırımlarının diğer fonlama yöntemlerine nazaran daha uzun vadeli ve faiz maliyeti olmayan öz sermaye yoluyla finanse edilebiliyor olması tercih edilen bir durumdur. Bu oranın %100 den küçük olması, şirketlerin, duran varlıklarının (uzun vadeli toplam yatırımlarının) tamamını öz sermaye ile finanse ettiklerini ve bu varlıkların finansmanı için ek bir yabancı kaynağa gerek kalmadığını göstermektedir. Oranın %100 den büyük olması, duran varlıkların finansmanında yabancı kaynakların kullanıldığını, Sermayenin yetersiz olduğunu ve ek bir sermaye finansmanına gerek duyulduğunu gösterir. Ancak sermaye yoğun teknoloji kullanan şirketlerin yatırımlarını tamamladıkları ilk yıllarda, bu oranın %100 den büyük olması normal karşılanmalıdır. Bu oranın incelenmesi sırasında maddi duran varlıklar-öz sermaye oranı ile birlikte değerlendirilmesinin yararları bulunmaktadır. Bu iki oran, öz sermayenin maddi duran varlıklar ve duran varlıkları hangi oranda karşılayabildiğini gösterir. Bu, finansal duran varlıkların kaynak ihtiyacını nasıl etkilediğini anlamamızda yardımcı olacaktır. Duran Varlıklar-Uzun Vadeli Borçlar Oranı - DVUVB - Fixed Assets-Long Term Debt Ratio - FALTD Duran Varlıklar-Uzun Vadeli Borçlar oranı şirketlere uzun vadeli fon tedarik etmiş olan kreditörlerin sağlamış oldukları fonların karşılığında şirketlerin ne kadarlık sabit duran varlıklara (yatırımlara) sahip olduğunu göstermektedir. Bu oran şirkete kredi verenler tarafından bir emniyet payı olarak kullanılmaktadır. Bu oranın %100 den küçük olması, şirketlerin duran varlıklarının (sabit yatırımlarının) tamamının uzun vadeli borçlar ile finanse edilebildiğini ve bu varlıkların finansmanı için kısa vadeli yabancı kaynaklara veya ek bir sermaye tutarına ihtiyaç olmadığını göstermektedir. Aksi takdirde, yani oranın %100 den büyük olması durumunda, eğer aradaki fark öz sermaye kaynakları tarafından tam olarak karşılanamaz ise kısa vadeli yabancı kaynakların kullanıldığını, sermayenin ve uzun vadeli fonların yetersiz olduğunu anlayabiliriz. Bu daha fazla uzun vadeli kaynağa ihtiyaç duyulduğunun belirtisidir. Oranın Duran Varlıklar-Öz Sermaye oranı ve Duran Varlıklar-Devamlı Sermaye oranı ile birlikte değerlendirilmesi daha doğru tesbitlerin yapılmasını sağlayacaktır. Finansal Duran Varlıklar-Duran Varlıklar Oranı - FDVDV - Financial Fixed Assets-Fixed Assets Ratio - FFAFA Şirketlerin uzun vadeli yatırımları içerisinde finansal iştiraklerinin oranını gösteren bu oran, şirketlerin yatırım politikası hakkında bilgi vermektedir. Bu oranı yorumlayabilmek için öncelikle şirketlerin iştiraklerinin yapısı ve faaliyet konuları hakkında bilgi sahibi olunması gerekmektedir. Özellikle sanayi şirketlerinde ana faaliyet konusuna yardımcı veya tamamlayıcı niteliklerdeki (pazarlama, satış, tedarikçi kuruluş vb.) iştiraklerini bir yatırım olarak nitelemek yerine şirketlerin aktiflerinin bir parçası olarak değerlendirmek daha uygun olacaktır. İştiraklerin bu nitelikte olmayıp da sadece fazla fonların değerlendirildiği uzun vadeli yatırım araçları niteliğinde olması durumunda ise şirketlerin ana faaliyet konusu dışında fazlaca bir yatırımda bulunmuş olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Ayrıca kardeş kuruluşlara (benzer ortaklara sahip olan kuruluşlar) yapılan iştiraklerin düzeylerine de dikkat edilmelidir. Firmanın kaynak sağlamadaki rahatlığının bu kardeş kuruluşların fonlanmasında kullanılıyor olması yüksek bir ihtimaldir. Bu durum şirketlerin ana faaliyet konuları dışında fazladan riskli pozisyonlarda bulunduğu (gereksiz üstlenilen kaynakların maliyeti açısından) ve belkide şirketlerin aktif yönetiminde optimal yatırım kararlarında bulunmadıklarını gösterebilir. İştirak yapısı içinde piyasa değeri teknik olarak defter değerlerine yansımadığı için saklı değerler bulunabileceği de gözardı edilmemelidir

10 Finansal Duran Varlıklar-Devamlı Sermaye Oranı - FDVDS - Financial Fixed Assets-Long Term Sources Ratio - FFALTS veya Bu oran, şirketlerin devamlı sermayeleri ile finansal duran varlıklarının ne kadarını finanse ettiğini göstermekte ve şirketlerin yatırım politikası hakkında bilgi vermektedir. Bu oranı yorumlayabilmek için öncelikle şirketlerin sahip oldukları iştiraklerinin yapısı ve faaliyet konuları ile sahip oldukları kaynakların niteliği ve vade yapısı hakkında bilgi sahibi olunması gerekmektedir. Özellikle sanayi şirketlerinde ana faaliyet konusuna yardımcı veya tamamlayıcı niteliklerdeki (pazarlama, satış, tedarikçi kuruluş vb.) iştiraklerini bir yatırım olarak nitelemek yerine şirketlerin aktiflerinin bir parçası olarak değerlendirmek daha uygun olacaktır. İştiraklerin bu nitelikte olmayıp da sadece fazla fonların değerlendirildiği uzun vadeli yatırım niteliğinde olması durumunda ise şirketlerin ana faaliyet konusu dışında fazlaca bir yatırımda bulunmuş olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Ayrıca kardeş kuruluşlara (benzer ortaklara sahip olan kuruluşlar) yapılan iştiraklerin düzeylerine de dikkat edilmelidir. Firmanın kaynak sağlamadaki rahatlığının kardeş kuruluşların fonlanmasında kullanılıyor olması yüksek bir ihtimaldir. Bu durum şirketlerin ana faaliyet konuları dışında fazladan riskli pozisyonlarda bulunduğu (gereksiz olarak üstlenilen kaynakların maliyeti açısından) ve belkide şirketlerin aktif yönetiminde optimal yatırım kararlarında bulunmadıklarını gösterebilir. İştirak yapısı içinde piyasa değeri teknik olarak defter değerlerine yansımadığı için saklı değerler bulunabileceği de gözardı edilmemelidir. Aynı zamanda şirketlerin edinmiş oldukları iştirakleri fonlamada kullandıkları kaynakların da maliyetlerinin de olduğunu bilerek değerlendirme yapmak gerekmektedir; çünkü fazla iştirake (finansal varlıklara) sahip olmak gereğinden fazla öz sermaye ve/veya uzun vadeli yabancı kaynak kullanımı anlamına gelmektedir. FAALİYET (AKTİVİTE) ORANLARI Faaliyet oranları işletmelerin faaliyetlerinde kullandıkları varlıkları ne ölçüde etkin kullandıklarını göstermektedir. Etkinlik oranları, verimlilik oranları veya devir hızları adlarıyla da kullanılan bu oranlar, likidite oranlarının yorumlanmasına da yardımcı olurlar. Örneğin, alacaklarını kolayca nakite dönüştüremeyen bir işletme cari oranı yüksek olsa bile, nakit yaratma gücündeki problemler yüzünden işletme borçlarını ödemede zorluklar yaşayabilir. Alacak Devir Hızı, Alacak Dönüşüm Çabukluğu - ADH - Account Receivables Turnover - ART Ticari Alacaklar= Kısa Vadeli Ticari Alacaklar + Uzun Vadeli Ticari Alacaklar Alacak devir hızı, şirketlerin ticari alacaklarını tahsil etme kabiliyetini ölçen ve şirketlerin bir yıl süresince alacaklarını satışları ile kaç defa devir ettiklerini gösteren bir orandır. Bir şirket alacaklarını hızlı bir şekilde (devir hızının yüksek olması durumu) tahsil edebiliyorsa, likiditesi yüksek kabul edilebilir ve şirket bu sayede hem nakit sıkıntısı içine girmez, hem de alacaklarının değeri fazla erimeden bunları daha iktisadi alanlarda kullanabilir

11 Şirketin alacakları mevsimlik dalgalanmalar, enflasyon vb. sebeplerden dolayı farklılıklar gösterebilirler. Özellikle dönem boyunca sürekli artan ticari alacak kalemleri varsa ve bahsi geçen etkenleri giderebilmek için payda kısmında ticari alacakların ortalamalarının kullanılması daha anlamlı olacaktır. Örneğin dönem sonu yıl sonu bilançolarında genelde ticari faaliyet düzeyinin en düşük düzeye indiği ve alacakların kapatıldığı bir dönem olduğu için oran, olması gerekenden yüksek çıkabilir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise pay kısmına tüm satışların değil, ticari alacakların oluşmasına sebep veren kredili satışların konulmasıdır. Fakat kredili satışlar hakkında bilançoda bilgi bulunmadığından tüm satışların dikkate alınması gerekmektedir. Ayrıca firmanın tahsilat politakası da dikkate alınmalıdır. Alacakların faktoring yöntemi ile tahsili oranın incelenmesinde yanıltıcı sonuçlar doğurabilmektedir. Oranın değerlendirmesini yaparken şirketin geçmiş dönemleriyle (trendi) ve aynı sektör/ endüstrideki diğer şirketlerle veya sektör/endüstri ortalamasıyla karşılaştımak gerekmektedir. Alacak devir hızının düşük olması işletmenin rekabet gücünün az olduğunun, alacak tahsilatında güçlük çekildiğinin, belirlenmiş etkin bir tahsilat polikasının olmadığının, kredili vadeli satış yapılan müşterilerde seçici davranılmadığının göstergesi olmaktadır. Oranın yüksek olması şirketin alacak tahsilatının etkin olduğunu ortaya koyar ve bu durumda şirketin cari ve likidite oranları düşük olsa bile, borçları geri ödemede daha rahat olmasına neden olur. Oranın zamanla yükselme eğiliminde olması ise, şirketin faaliyetlerini (aynı hacimde olmak koşuluyla) yürütürken gitgide daha az işletme sermayesi gereksinimi duyacağını gösterir. Alacakların Ortalama Tahsil Süresi - AOTS - Days Collections in Accounts Receivables - DCAR Ticari Alacaklar= Kısa Vadeli Ticari Alacaklar + Uzun Vadeli Ticari Alacaklar Birim : Gün Alacakların ortalama tahsil süresi, alacak devir hızının gün bazına çevrilmiş halidir ve bize alacak devir hızıyla aynı sonuçları vermektedir. Fakat sonuçları gün olarak verdiğinden şirketlerin alacaklarını ortalama kaç günde tahsil edebildiğini göstermektedir. Bir şirket alacaklarını ne kadar çabuk tahsil edebiliyorsa, likiditesi o kadar yüksek kabul edilebilir ve şirket bu sayede nakit sıkıntısı içine girmez, böylece alacaklarını değeri fazla erimeden daha iktisadi alanlarda kullanabilir. Alacakların ortalama tahsil süresini incelerken geçmiş dönem ortalama tahsil süresiyle, sektörel ortalamalarla ve firmanın genelde uyguladığı vade ile karşılaştırılarak daha sağlıklı sonuçlara varılabilir. Sürenin uzun oluşu alacakların bir kısmının şüpheli hale geldiğinin ya da satışlarda zorlanılmaya başlandığının ipuçlarını verir. Alacakların ortalama tahsil süresinin düşük olması ise şirketin alacak tahsilatının etkin olduğunu ortaya koyar ve bu durumda şirketin cari ve likidite oranları düşük olsa bile, borçları geri ödemede şirketlerin daha rahat olduğunu gösterir. Stok Devir Hızı, Stok Dönüşüm Çabukluğu - SKDH - Inventory Turnover - IT C. Bilanço ve/veya gelir tablosunda (-) olarak görülen gider ve borç kalemleri formüllerde mutlak değerleri

12 Varlıkların kulanılımındaki verimliliği ölçen bir diğer oran; stokların bir yıl içerisinde kaç defa devrettiğini gösteren stok devir hızıdır. Bir şirket üretimini (faaliyetini) sürdürebilmek amacıyla gerekli üretim girdilerini (hammadde), üretim sürecinde işlemleri tamamlanmamış mamülleri (yarı mamül), üretimini tamamlayıp satış için hazır tuttuğu ürünleri (mamül) stok olarak tutar. Stok devir hızı analizinde amaç stok olarak tutulan bu varlıkların firma tarafından ne kadar hızla üretim içinde tüketildiği ve satışa hazır hale getirildiği görebilmektir. Bu şekilde stokların belli bir dönem içinde kaç kere yenilendiği ortaya çıkar. Stokların finansman, kira, bakım maliyetleri; bozulma ve demode olma riskleri vardır. Stoklar bahsi geçen şekillerle bir maliyet unsuru haline geldiği için, dönem sonunda oluşacak gereksiz stoklar nedeniyle ek işletme sermayesi stoklara bağlanacağından, şirketlerin likidite yapısı olumsuz etkilenecektir. Bu durumu stok devir hızından anlayabiliriz. Şirketlerin stok devir hızlarının yüksek olması, stokların daha optimal düzeyde tutulduğunu ve kullanıldığını gösterir. Böyle bir durumda şirketler daha az işletme sermayesi ile daha fazla kar elde etme olanağına sahiptirler; fakat, şirketlerin stok devir hızlarının yüksek olması, yetersiz stoklarla çalışmasından ileri geliyor olabilir. Bu durumda şirketler tam kapasitede çalışamıyorlar ve bazı satış fırsatlarını kaçırıyorlar demektir. Bu da şirketlerin istenen düzeyde kar elde etmesini engelleyen bir etmendir. Aynı şekilde, şirketlerin stok devir hızlarının yavaşlama eğiliminde olması, satış faaliyetlerinde bazı sorunlar ile karşılaşıyor anlamına da gelebilir. Stok Devir Hızı incelenirken firmanın hangi sektörde yer aldığı göz ardı edilmemelidir. Ayrıca firmanın yönetim yapısının, işletmenin çalışma sistemini ne kadar etkin ve çağdaş yapılandırdığının da stok devir hızının optimalliğinde büyük önemi vardır. Stok devir hızları için genel kabul gören belli bir oran, endüstri ve sektörler arasındaki teknik farklılıklarından dolayı saptanamaz; fakat bulunan oran geçmiş dönemler, aynı sektör/endüstrideki diğer şirketler ve sektör/endüstri ortalaması ile karşılaştırılarak anlamlı sonuçlara ulaşılabilir. Stokların Ortalama Tüketilme Süresi, Stok Tutma Süresi - SOTS Days Sales in Inventories - DSI Bilanço ve/veya gelir tablosunda (-) olarak görülen gider ve borç kalemleri formüllerde mutlak değerleri alınarak kullanılmalıdır. Birim : Gün Stokların ortalama tüketilme süresi, stok devir hızının gün bazına çevrilmiş halidir ve bize stok devir hızıyla aynı sonuçları vermektedir. Fakat sonuçları gün olarak verdiğinden şirketlerin stoklarını ortalama kaç günde elden çıkarttıklarını göstermektedir. Bir şirket üretimini (faaliyetini) sürdürebilmek amacıyla gerekli üretim girdilerini (hammadde), üretim sürecinde işlemleri tamamlanmamış mamülleri (yarı mamül), üretimini tamamlayıp satış için hazır tuttuğu ürünleri (mamül) stok olarak tutar. Stok analizinde, stoklardaki değişmeler ve gün bazındaki stokların ortalama tüketilme süresinin incelenmesiyle, şirket yönetiminin varlıkları ve burada özellikle stokları hangi oranda verimli kullandığını anlaşılabilir. Stokların da bir finansman maliyeti olduğu için, dönem sonunda oluşacak fazla stok için ek işletme sermayesinin stoklara bağlanması, şirketlerin likidite yapısını olumsuz etkiliyecektir. Bu durumu gün bazındaki stokların ortalama tüketilme süresinin uzunluğundan anlayabiliriz. Şirketlerin stoklarının ortalama tüketilme süresinin düşük olması, stokların daha optimal düzeyde tutulduğunu ve kullanıldığını gösterir. Böyle bir durumda şirketler daha az işletme sermayesi ile daha fazla kar elde etme olanağını kazanırlar; fakat, şirketlerin stoklarının ortalama tüketilme süresinin düşük olması, yetersiz stoklarla çalışmasından ileri geliyor olabilir. Bu durumda şirketler tam kapasitede çalışmıyorlar ve bazı satış fırsatlarını kaçırıyorlar demektir. Bu da şirketlerin istenen düzeyde kar elde etmesini engelleyen bir etmendir. Aynı şekilde, şirketlerin stoklarının ortalama tüketilme süresinin uzama eğiliminde olması, işletmenin satış faaliyetlerinde bazı sorunlar ile karşılaştığı anlamına gelebilir. Stokların ortalama tüketilme süresi incelenirken firmanın hangi sektörde yer

13 aldığına dikkat edilmelidir. Ayrıca firmanın yönetim yapısının, işletmenin çalışma sistemini ne kadar etkin ve çağdaş yapılandırdığının da stoklarının ortalama tüketilme süresinin optimalliğinde büyük önemi vardır. Etkinlik Süresi - ES Effectiveness Cycle - EC Etkinlik Süresi = Alacakların Ortalama Tahsil Süresi + Stokların Ortalama Tüketilme Süresi AOTS : Alacakların Ortalama Tahsil Süresi SOTS : Stokların Ortalama Tüketilme Süresi C. Bilanço ve/veya gelir tablosunda (-) olarak görülen gider ve borç kalemleri formüllerde mutlak değerleri Birim : Gün Etkinlik süresi, şirketlerin alacaklarının ortalama tahsil süresi ile stokların ortalama tüketilme süresinin toplamından oluşan ve bu iki ayrı süreyi değişik bir bakış açısıyla değerlendirmemize yarayan bir göstergedir. Etkinlik süresi ile şirketlerin kasasından çıkan nakitin ne kadar bir süre zarfında geri döndüğünü ölçebiliriz. Gerçekte bu oran sınai işletmelerinde bir malın hammadde olarak alımından paraya dönüşmesine kadar geçen süreyi göstermektedir. Oran üretim, satış, dağıtım ve tahsilat sürelerinin bileşimidir. Genelde bu iki süre aksi yönde gelişme göstermekle birlikte toplamının yani etkinlik süresinin küçük olması (çıkan nakitin çabuk geri dönmesi için) tercih edilir. İşletmelerde alacak devir hızı ile stok devir hızının birlikte artması kaynak kullanımı açısından olumlu bir gelişmedir. Fakat şirketler genelde bu iki sureyi aynı anda kısaltamamaktadırlar. Bunun başlıca sebebi ise satışlarını artırmak isteyen bir şirket kredili satışlarında vadeyi uzatacak, kampanya başlatacak ya da peşinat oranını düşürecektir. Böylece satışlar artacak stokların tüketilme süresi azalsa da; alacak tahsil süresi artacaktır. Bunun tersi de geçerlidir. Özellikle gelecek belirsizliğinin artığı dönemlerde şirket tahsil süresini kısaltmaya çalışabilir. Bunu da kredili satışlarını azaltarak yapmaya çalışacaktır. Bu da satışların azalması, dolayısıyla stokların artmasına neden olacaktır. Sonuç olarak şirket bu iki orandan birini kısmaya çalıştığında, muhtemelen diğeri artacağından, etkinlik süresini kısaltmak oldukça zordur. Ticari Borçlar Devir Hızı - TBDH Payables Turnover - PT C. Bilanço ve/veya gelir tablosunda (-) olarak görülen gider ve borç kalemleri formüllerde mutlak değerleri Ticari borçlar devir hızı bize şirketlerin bir yılda hangi sıklıkla ticari borç ödemesi yaptığını göstermektedir. Bu oran daha çok şirkete kredi verenler ve kredili satış yapanlar için önem taşımaktadır. Bir şirket ticari borçlarını vadelere yaygın bir şekilde (devir hızının düşük olması durumu) ödeyebiliyorsa, şirket ani olarak likidite sıkıntısı içine girmez. Şirketin ticari borçları mevsimlik dalgalanmalar, enflasyon vb. sebeplerden dolayı farklılıklar gösterebilir. Bu etkenleri giderebilmek için payda kısmına ticari borçların ortalamalarının alınması daha anlamlı olacaktır

14 Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise pay kısmına tüm satışların değil, ticari borçların oluşmasına sebep veren kredili satışların konulmasıdır, fakat kredili satışlar hakkında bilançoda bilgi bulunmadığından, satılan malın maliyetinin dikkate alınması gerekmektedir. Oranın değerlendirmesini yaparken geçmiş dönemleriyle (trendi), aynı sektör/ endüstrideki içindeki diğer şirketlerle veya sektör/ endüstri ortalamasıyla karşılaştırma yapmak gerekmektedir. Oranın düşük olması şirketin ticari borçlarını geri ödemede rahat olduğunu ortaya koyar ve bu durumda şirketin cari ve likidite oranları düşük olsa bile, ticari borçlarını geri ödemede rahat olduğunu gösterir. Oranın zamanla yükselme eğiliminde olması ise, şirketin faaliyetlerini (aynı hacimde olmak koşuluyla) yürütürken gitgide daha fazla işletme sermayesine gereksinim duyacağını gösterir. Ticari Borçları Ödeme Süresi - TBOS Days Payments in Accounts Payables - DPAP Bilanço ve/veya gelir tablosunda (-) olarak görülen gider ve borç kalemleri formüllerde mutlak değerleri alınarak kullanılmalıdır. Birim : Gün Bu oran bir yıl içinde kaç kez ödendiği belirlenen ticari borçların ödeme süresinin ortalama olarak kaç güne karşılık geldiğini veya kaç günde bir olduğunu saptamaya yarar. Belirlenen süre daha çok şirkete kredi verenler ve kredili satış yapanlar için önem arzetmektedir. Bir şirket ticari borçlarını vadelere yaygın olacak şekilde (devir hızının düşük olması durumu) ödeyebiliyorsa, şirket ani olarak likidite sıkıntısı içine girmez. Şirketin ticari borçları mevsimlik dalgalanmalar, enflasyon vb. sebeplerden dolayı farklılıklar gösterebilir. Bu etkenleri giderebilmek için pay kısmına ticari borçların ortalamalarının alınması daha anlamlı olacaktır. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise payda kısmına tüm satışların değil, ticari borçların oluşmasına sebep veren kredili satışların konulmasıdır, fakat kredili satışlar hakkında standart tablolarda bilgi bulunmadığından, satılan malın maliyetinin dikkate alınması gerekmektedir. Sürenin değerlendirmesini yaparken geçmiş dönemleriyle (trendi), aynı sektör/ endüstrideki diğer şirketlerle veya sektör/ endüstri ortalamasıyla kıyaslama yapmak gerekmektedir. Sürenin uzun olması şirketin ticari borçlarını geri ödemede rahat olduğunu ortaya koyar ve bu durumda şirketin cari ve likidite oranları düşük olsa bile, ticari borçlarını geri ödemede şirketin daha rahat olduğunu gösterir. Sürenin zamanla kısalma eğiliminde olması ise, şirketin faaliyetlerini (aynı hacimde olmak koşuluyla) yürütürken gitgide daha fazla işletme sermayesine gereksinim duyacağını anlamamızı sağlar. Nakit Çevirme Süresi - NCS - Cash Turnover Cycle - CTC Nakit Çevirme Süresi = Etkinlik Süresi - Ticari Borçlar Devir Süresi AOTS : Alacakların Ortalama Tahsil Süresi SOTS : Stokların Ortalama Tüketilme Süresi TBDS : Ticari Borçlar Devir Süresi Birim : Gün

15 Nakit çevirme süresi, etkinlik süresinden (alacaklarının ortalama tahsil süresi ile stokların ortalama tüketilme süresinin toplamı) ticari borçları ödeme süresinin düşülmesi suretiyle bulunur. Bize şirketlerin kasasından çıkan nakitin net olarak ne kadarlık süre zarfında geri döndüğünü ölçme imkanı sağlar. Bu süre şirketin likidite durumu hakkında da bilgi vermektedir. Şirketlerin faaliyetlerini bir faaliyetler döngüsü içinde sınıflandırırsak şöyle bir şema karşımıza çıkacaktır; İlk aşamada şirketler üretim yapmak amacıyla hammadde satın alırlar (to). Kredili alışverişlerinin ödemesi zamanı gelince yapılır (t1). İlerleyen bir zamanda (t2) satışlar tamamlanır. En sonunda ise belirli bir tarihte (t3) kredili olarak satılan ürünlerden doğmuş olan alacaklar tahsil edilir. Bir ţirketin faaliyetleri ve bu faaliyetlerin sonuçları daha karmaşık olabilir. Fakat bunlar basite indirgenmiş olarak aşağıda yer alan şekildeki gibi bir döngüde sıralanabilir. Net İşletme Sermayesi Devir Hızı - NISDH - Net Working Capital Turnover - NWCT Net İşletme Sermayesi = Dönen Varlıklar - Kısa Vadeli Borçlar C. Bilanço ve/veya gelir tablosunda (-) olarak görülen gider ve borç kalemleri formüllerde mutlak değerleri Net iţletme sermayesi devir hızı, şirketlerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gereken minimum çalışma sermayeleri (net işletme sermayesi) ile hangi ölçüde satış hacmi başarısı gösterdiklerini ölçen bir orandır. Bu devir hızının yüksek olması net çalışma sermayesinin yerinde ve verimli kullanıldığını ama yetersiz olabileceğini, stok ve alacak devir hızının yüksek olduğunu veya stok ve alacakların nisbeten az çalışma sermayesine gereksinim gösterdiğini, işletmede kısa vadeli borçlanma yüksekliğini ve cari oranın düşük olduğunu gösterebilir. Net işletme sermayesi devir hızının düşük olması ise işletmenin aşırı net çalışma sermayesine sahip olduğunu, stok ve alacakların devir hızının yavaş olduğunu, işletmenin gereğinden fazla nakit değere sahip olduğunu gösterebilir. Net iţletme sermayesi şirketlerin satışlarının artmasıyla beraber artış eğilimine girer. Bunun başlıca sebepleri ise ticari alacakların satışların artması ile beraber artmasıdır

16 Net işletme sermayesi devir hızını yorumlarken dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise oranın yüksek veya düşük çıkmasının farklı nedenlerinin olabileceğidir. Oranın yüksek çıkması etkin bir işletme sermayesi yönetimi sonucu olabileceği gibi yetersiz işletme sermayesi sonucu da olabilir. Bu oranın analizi esnasında likiditeyi gösteren oranların kullanılması daha açıklayıcı olacaktır. Gözardı edilmemesi gereken bir durum da net çalışma sermayesi devir hızının yüksek olması bahsi geçtiği üzere net işletme sermayesinin verimli kullanıldığının bir göstergesi olsa bile, verimlilik karlılıkla sonuçlanıyorsa mana taşır. Dönen Varlıklar (Brüt İşletme Sermayesi) Devir Hızı - DVDH Current Assets Turnover, Working Capital Turnover - CAT Dönen varlıklar devir hızı, şirketlerin faaliyetlerini yürütebilmeleri için gereken minimum dönen varlıkları (işletme sermayesi) ile hangi ölçüde satış hacmi başarısı gösterdiklerini ölçen bir orandır. Dönen varlıklar, şirketlerin satışlarının artmasıyla beraber artış eğilimine girer. Bunun başlıca sebepleri ise ticari alacakların satışların artması ile beraber artmasıdır. Dönen varlıklar devir hızını yorumlarken dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise yüksek veya düşük çıkmasının farklı nedenleri olabileceğidir. Oranın yüksek çıkması etkin bir işletme sermayesi yönetimi sonucu olabileceği gibi yetersiz işletme sermayesi sonucu da olabilir. Analiz esnasında likiditeyi gösteren oranların da kullanılması analistebu konuda yardımcı olacaktır. Satışlar artarken, dönen varlıklar daha hızlı artıyorsa bu oran küçülecektir ve dönen varlıklardaki bu fazla artış, ek finansman gereğine neden olacaktır. Bu ek finansmanın maliyeti ise şirketin kar marjını düşürecektir. Bu orandaki düşüşün bir başka nedeni stok yetersizliği de olabilir. Örneğin, stok devir hızının yavaşlaması, dönen varlıkların da yavaşlamasına neden olabilir. Onun için dönemler arası orandaki değişimlerin nedenleri araştırılmalı ve ona göre bir sonuca varılmalıdır. Maddi Duran Varlıklar Devir Hızı - MDVDH Tangible Fixed Assets Turnover, Invetsments Turnover - TFAT Maddi duran varlıklar devir hızı, şirketlerin faaliyetlerini yürütebilmeleri için yaptıkları maddi yatırımlar (maddi duran varlıklar) ile hangi ölçüde satış hacmi başarısı gösterdiklerini ölçen bir orandır. Bu oran bize maddi duran varlıklara aşırı yatırım yapılıp yapılmadığını, atıl kapasitenin olup olmadığını gösterir. Oranın benzer firmalara göre düşük oluşu veya zamanla düşme eğiliminde oluşu işletmenin atıl kapasite ile çalıştığını gösterir. Bu oran yorumlanırken maddi duran varlıkların bilanço değerlerinin gerçek değerlerini yansıtmadığı ve yapılmakta olan yatırımların maddi duran varlık kaleminde yer aldığı göz önüne alınmalıdır. Firmalar arası karşılaştırma yaparken de leasing kullanan firmaların farklı değerlere sahip olacağı unutulmamalıdır. Aktif Toplamı Devir Hızı - ATDH - Total Assets Turnover - TAT

17 Aktif devir hızı, şirketlerin sahip oldukları varlıklar (toplam aktifler) ile yarattıkları satış hacmi başarısını ölçen bir orandır. Bu oran bize varlıklara aşırı yatırım yapılıp yapılmadığını yani şirketlerin aktif büyüklüklerinin gereksiz yere büyütülüp büyütülmediğini gösterir. Bu oran bir işletmede teknoloji kullanımının veya varlık kullanımının bir ölçüsü olabilir. Aktif toplamı içerisinde duran varlıklar önemli bir yer tutuyorsa, aktif devir hızı düşük çıkacaktır. Bu durum daha çok sermaye yoğun sanayi şirketlerinde karşımıza çıkacaktır. Buna karşılık sabit yatırımların daha az olduğu işletmelerde (örneğin ticaret veya finans şirketlerinde) bu oranın yüksek çıkması doğaldır. Varlık devir hızı işletmenin karlılğını tesbitte önemli bir göstergedir. Diğer koşulların aynı kalması kaydıyla bu devir hızının yüksek olduğu firmaların karlılık oranları da yüksektir. Sabit yatırımları (duran varlıkları) yüksek, dolayısıyla aktif devir hızları düşük olan işletmelerde (özellikle yeni yatırımları olan şirketlerde) şirketin gelecekteki kar durumu, talebin gelecekteki gelişimine bağlı olduğundan belirsizlik arz eder. Bu nedenle aktif devir hızı bir risk göstergesi olarak da kullanılabilir. Aktif devir hızı düşme eğiliminde olan şirketlerde bu durum atıl kapasite yüzünden meydana geliyor olabilir. Öz Sermaye Devir Hızı - OSDH - Equity Turnover - ET Öz Sermaye devir hızı, şirket yönetiminin öz sermayeyi ne kadar etkin kullandığının bir göstergesidir. Dönemler arası öz sermayede aşırı farklılıklar (enflasyon etkisi) olduğu zamanlarda yıl sonu öz sermaye yerine ortalama öz sermayeyi almak daha anlamlı olacaktır. Oranın yeterli olup olmadığı konusunda benzer şirketlerin oranlarıyla veya sektör/ endüstri ortalamasıyla karşılaştırıp bir fikir edinilebilir. Ayrıca dönemler arası kıyaslamalar yapılarak da eğilimi hakkında bir fikir edinilebilir. Öz sermaye devir hızını incelerken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır: Örneğin, oranın yüksek olmasının sebebi özs ermayenin etkin bir şekilde kullanımı yüzünden olabileceği gibi, öz sermayenin yetersiz (fazla yabancı kaynak kullanımı) oluşundan da olabilir. Kesin bir yargıya varabilmek için firmanın mali yapısı ile ilgili oranlarla birlikte değerlendirme yapmak gerekir. Öz sermaye devir hızının düşüklüğünün firmanın öz sermaye karlılığını da etkiliyeceği gözardı edilmemelidir. Öz sermaye devir hızının düşüklüğü, atıl öz sermayenin varoluşundan dolayı ise, yöneticilerin öz sermayeyi azaltıcı (örneğin temettü dağıtarak) önlemler alması veya satılan ürün çeşitlerini artırıcı (satış hacmini artırıcı) önlemler alması tavsiye edilir. Öz sermaye devir hızının yüksekliğinin nedeni yetersiz öz sermaye ise likidite oranını yüksek tutucu politikalar tercih edilmelidir. Bu durumda alınabilecek diğer önlemler ise, öz sermayeyi arttırmak, satış hacmini azaltmak, mümkün olduğu kadar az stok tutmak, alacak tahsilinde etkin politikalar izlemektir. Ayrıca nakit çevirme oranının yüksek olması, düşük öz sermaye devir oranının sebebiyet verebileceği sakıncalı durumları ortadan kaldırabilir. Devamlı Sermaye Devir Hızı - DSDH - Long Term Sources Turnover - LTST Devamlı Sermaye = Uzun Vadeli Borçlar + Öz Sermaye

18 C. Bilanço ve/veya gelir tablosunda (-) olarak görülen gider ve borç kalemleri formüllerde mutlak değerleri Devamlı sermaye devir hızı, şirket yönetiminin uzun vadeli kaynaklarını ne kadar etkin kullandığının bir göstergesidir. Dönemler arası devamlı sermayede aşırı farklılıklar (enflasyon etkisi) oluştuğu zamanlarda yıl sonu devamlı sermaye yerine ortalama devamlı sermayeyi kullanmak daha anlamlı olacaktır. Oranın yeterli olup olmadığı benzer şirketlerin oranlarıyla veya sektör/ endüstri ortalamasıyla karşılaştırılarak anlaşılabilir. Ayrıca dönemler arası kıyaslamalar yapılarak da eğilimi hakkında bir fikir edinilebilir. Devamlı sermaye devir hızını incelerken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Örneğin, oranın yüksek olmasının sebebi devamlı sermayenin etkin bir şekilde kullanımı yüzünden olabileceği gibi, devamlı sermayenin yetersiz (fazla kısa vadeli yabancı kaynak kullanımı) oluşundan da kaynaklanabilir. Kesin bir yargıya varabilmek için firmanın mali yapısı ile ilgili oranlar ile birlikte değerlendirme yapmak gerekir. Devamlı sermaye devir hızının düşüklüğünün firmanın devamlı sermaye karlılığını da etkiliyeceğini gözardı edilmemelidir. Devamlı sermaye devir hızının yüksekliğinin nedeni yetersiz uzun vadeli kaynaklar ise likidite oranını yüksek tutucu politikaların uygulanması gerekir. Ayrıca nakit çevirme oranının yüksek olması, devamlı sermaye devir oranının düşüklüğünün sebebiyet verebileceği sakıncalı durumları giderebilir. Sermaye Devir Hızı - SEDH - Capital Turnover - CT Ödenmiş sermaye devir hızı, şirket yönetiminin sermayeyi ne kadar efektif kullandığının bir göstergesidir. Dönemler arası sermayedeki aşırı farklılıklar (enflasyon etkisi) olduğu zamanlarda yıl sonu sermaye yerine ortalama sermayeyi kullanmak daha anlamlı olacaktır. Oranın yeterli olup olmadığı benzer şirketlerin oranlarıyla veya sektör/ endüstri ortalamasıyla karşılaştırılarak anlaşılabilir. Ayrıca dönemler arası kıyaslamalar yapılarak da eğilimi hakkında bir fikir edinilebilir. Ödenmiş sermaye devir hızını incelerken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Örneğin, oranın yüksek olmasının sebebi sermayenin etkin bir şekilde kullanımı yüzünden olabileceği gibi, sermayenin yetersiz oluşundan da olabilir. Kesin bir yargıya varabilmek için öz sermaye devir hızının yeterli olup olmadığına bakmak gerekecektir. Öz sermaye devir hızı yüksek olan şirketlerin ödenmiş sermaye devir hızlarının düşük olması, öz sermayenin diğer kalemlerinin düşük olmasından, bu değerlerin sermayeye eklenmiş olmasından kaynaklanmaktadır. KARLILIK ORANLARI Karlılık oranları, şirketin gerek bir bütün olarak tüm faaliyetlerinde karlı çalışıp çalışmadığını, gerekse her temel faaliyetinin verimliliğinin ölçülüp yorumlanmasında kullanılan oranlardır. Brüt Kar Marjı - BKM - Gross Profit Margin - GPM Not : Gelir - Gider tablosu kalemleri iki yöntemle hesaplanabilir ;

19 Brüt satış karı, şirketlerin satışları ile satışların maliyeti arasındaki olumlu farktır. Brüt karı da satışlara oranladığımızda brüt kar marjını (oranını) buluruz. Brüt kar marjı, şirketlerin diğer gelir ve giderlerin dikkate alınmadığı, sadece satışlarının ne kadarlık bir kar marjı ile gerçekleştiğini gösteren bir orandır. Brüt kar marjının aynı iş kolundaki şirketlerle ve şirketin geçmiş dönemleriyle karşılaştırılması anlamlı sonuçlar verecektir. Bu şekilde şirketlerin dönemler itibariyle veya aynı dönemlerde benzer şirketler karşısında ne kadarlık bir kar marjı ile satış yaptığını, yani rekabet gücünü ve rekabet gücünün dönemler itibariyle gelişimini görebiliriz. Brüt kar marjını satılan ürünün fiyatı ve maliyeti belirlediğinden, bu etmenlerdeki değişikliklerin iyi bir şekilde takip edilmesi gerekir. Dikkat edilirse, brüt kar marjı adet bazındaki satış miktarından bağımsız bir oran olduğundan, şirketlerin karları hakkında bir bilgi vermekten çok rekabet gücünün seyri ve diğer firmalarla kıyas yapabilme imkanı tanımaktadır. Net Kar Marjı - NKM - Net Profit Margin - NPM Not : Gelir - Gider tablosu kalemleri iki yöntemle hesaplanabilir ; Net dönem karı, şirketlerin tüm faaliyetlerinin neticelerini yansıtan bir değerdir. Net dönem karını satışlara oranladığımızda net kar marjını (oranını) buluruz. Net kar marjı, hesaplamada şirketlerin diğer gelir ve giderleri dikkate alındığından, şirketlerin tüm faaliyet, yatırım ve finansman politikaları hakkında yargıya varmamızı sağlayan bir orandır. Net kar marjının aynı iş kolundaki şirketlerle ve şirketin geçmiş dönemleriyle karşılaştırılması anlamlı sonuçlar verecektir. Bu şekilde karşılaştırma yaparak faaliyet sonuçları ve şirketlerin gelişimi hakkında bilgi edinebiliriz. Ödenecek temettü tutarları net dönem karı üzerinden hesaplandığı ve dağıtıldığı için, yatırımcılar açısından net kar marjındaki gelişmelerin ayrı bir önemi vardır. Esas Faaliyet Kar Marjı (Karlılığı) - EFKM - Operational Profit Margin - OLPM Not : Gelir - Gider tablosu kalemleri iki yöntemle hesaplanabilir ; Esas faaliyet karlılığı, esas faaliyet karının satışlara oranı şeklinde hesaplanmaktadır. Bu sebeple brüt kar marjından farklı olarak şirketlerin satış faaliyetleri ile ilgili giderleri de dikkate almaktadır. Bu sebeple esas faaliyet karlılığını brüt kar marjının gelişmiş bir şekli olarak düşünebiliriz. Esas faaliyet karlılığı, şirketlerin satış faaliyetlerinin (satış politikalarının) nihai sonuçları hakkında bir bilgi vermektedir ve aynı iş kolundaki şirketlerle ve şirketin geçmiş dönemleriyle karşılaştırılması anlamlı sonuçlar verecektir. Bu şekilde satışlarını ne kadarlık bir kar marjı ile gerçekleştirdiğini, yani rekabet gücünü ve rekabet gücünün dönemler itibariyle gelişimini gözlemleyebiliriz. Esas faaliyet karlılığını satılan ürünün fiyatı, maliyeti ve satışla ilgili diğer giderler belirlediğinden, bu etmenlerdeki değişikliklerin iyi bir şekilde takip edilmesi gerekir. Dikkat edilirse, esas faaliyet karlılığı adet bazındaki satış miktarından bağımsız bir oran olduğundan, şirketlerin kar değerleri hakkında bir bilgi vermekten çok rekabet gücünün seyrini ortaya koymakta ve kıyas yapabilme imkanı tanımaktadır. Bu karlılığın büyük sermayeye sahip sanayi şirketlerinde yüksek olması istenir. Küçük sermayelerle çalışan işletmelerde ise düşük bir faaliyet karlılığı bile tatmin edici olabilir. Faaliyet Kar Marjı (Karlılığı) - FKM - Operating Profit Margin - OGPM Not : Gelir - Gider tablosu kalemleri iki yöntemle hesaplanabilir ;

20 Faaliyet karlılığı, faaliyet karının satışlara oranı şeklinde hesaplanmaktadır. Faaliyet karlılığı şirketlerin hem satış, hem de yatırım ve finansman politikaları hakkında bilgi verdiğinden ayrı bir önemi bulunmaktadır. Şirketlerin dönemler itibariyle veya aynı dönemlerde benzer şirketler karşısında faaliyetlerini ne kadarlık bir kar marjı ile gerçekleştirdiği, yani rekabet gücü ve rekabet gücünün dönemler itibariyle gelişimi ve bunun yanında yöneticilerin başarısı hakkında da bilgi edinebiliriz. Faaliyet karlılığını şirketlerin satış, yatırım ve finansman politikaları gibi etmenler belirlediğinden, bu etmenlerdeki değişikliklerin iyi bir şekilde takip edilmesi gerekir. Ayrıca bu karlılığın büyük sermayeye sahip sanayi şirketlerinde yüksek olması istenir. Küçük sermayelerle çalışan işletmelerde ise düşük bir faaliyet karlılığı bile tatmin edici olabilir. Faiz ve Vergi Öncesi Kar (FVÖK) Marjı - FVOKM - Earnings Before Interests and Taxes (EBIT) Margin - EBITM veya Not : Gelir - Gider tablosu kalemleri iki yöntemle hesaplanabilir ; Faiz ve Vergi Öncesi Kar rakamı Gelir tablosunda olmayan fakat bizim kolayca hesaplayabileceğimiz bir kar rakamıdır. FVÖK, faaliyet karına finansman giderlerinin eklenmesi sonucu bulunmaktadır. Şirketlerin satış ve yatırım faaliyetlerinin sonucunu görmemizi sağlamakta olan bu kar rakamı, şirketlerin dönemler itibariyle performanslarını ölçmek için kullanılabilinecek en uygun kar rakamlarından biridir. FVÖK Marjı ise FVÖK nın şirketlerin satış tutarına oranlanması sonucu hesaplanmaktadır. FVÖK Marjı ile şirketlerin satış ve atıl fonlarından elde ettikleri gelirlerini satış hasılatı rakamlarına oranlayarak, şirketlerin ana faaliyetleri ile yatırım politikalarını ölçmekte olan önemli bir göstergeyi hesaplamış oluruz. Vergi ve piyasa faiz oranlarındaki değişimlerden etkilenmeyen bu kar marjı, ţirketlerin geçmiş dönemleriyle en rasyonel şekilde karşılaştırma yapma olanağını sağlamaktadır. Faaliyet karı normal hallerde vergi ve faizler ödendikten sonra firma ortaklarına yeterli bir kar sağlayacak düzeyde bulunmalıdır. Eğer bir işletmede sermaye satış hacmine oranla oldukça az ise; düşük bir Faaliyet Karı- Net Satışlar oranı bile tatmin edici olabilir. Vergi-Net Satışlar Oranı - VNS - Taxes-Net Sales Ratio - TNS A Gelir - Gider tablosu kalemleri iki yöntemle hesaplanabilir ; B. Bilanço ve/veya gelir tablosunda (-) olarak görülen gider ve borç kalemleri formüllerde mutlak değerleri Bu oran şirketlerin dönem sonlarında elde ettikleri dönem karlarından Maliye Bakanlığının kabul etmiş olduğu gelir ve gider tanımlamasına göre bulunan mali kar rakamı üzerinden hesaplanmakta olan Ödenecek Vergi tutarının, şirketlerin gerçekleştirmiş oldukları satış miktarına bölünerek bulunur. Şirketlerin faaliyetlerine göre farklılık gösterebilmektedir. Bu oran ile şirketlerin yapmış oldukları 100 birimlik satış karşılığında ödemekle yükümlü oldukları vergi tutarı, özellikle sektörler arası kıyaslamada kullanılabilmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise, şirketlerin 100 birimlik satış için ödeyecekleri vergi tutarlarının düşük olmasının bir nedeninin de elde edilen düşük net dönem karı olabileceğidir. Vergi-Dönem Karı Oranı - VDK - Taxes-Profit Before Taxes Ratio - TPBT

İMKB YE KAYITLI İŞLETMELERİN SERMAYE YAPILARI VE FİNANSAL KALDIRAÇ ORANLARININ KARLILIKLARINA ETKİSİ

İMKB YE KAYITLI İŞLETMELERİN SERMAYE YAPILARI VE FİNANSAL KALDIRAÇ ORANLARININ KARLILIKLARINA ETKİSİ 6 İMKB YE KAYITLI İŞLETMELERİN SERMAYE YAPILARI VE FİNANSAL KALDIRAÇ ORANLARININ KARLILIKLARINA ETKİSİ ÖZET Yusuf TOPAL * Varlıkların finansmanında yabancı kaynak kullanılması, borcun maliyeti ile ilişkili

Detaylı

Araştırma Dairesi 6 Ar alık 2005 i

Araştırma Dairesi 6 Ar alık 2005 i BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BANKACILIK SEKTÖRÜ RİSK DEĞERLENDİRME RAPORU (Temmuz 2005 Dönemi) Araştırma Dairesi 6 Ar alık 2005 i Bu Rapor kamuoyunu bilgilendirme amaçlı olup, içinde yer alan

Detaylı

CEO / CFO Serisi Eylül 2009. Başarılı bir iş planı hazırlama kılavuzu Business plan nedir?

CEO / CFO Serisi Eylül 2009. Başarılı bir iş planı hazırlama kılavuzu Business plan nedir? CEO / CFO Serisi Eylül 2009 Başarılı bir iş planı hazırlama kılavuzu Business plan nedir? İçindekiler Önsöz 1 1. Giriş 2 -İş planı nedir? -Bir iş planı hangi amaca hizmet eder? -Okuyucular ne görmek ister?

Detaylı

TÜRKİYE NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE KRİZ ETKİLERİ

TÜRKİYE NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE KRİZ ETKİLERİ T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Ana Bilim Dalı TÜRKİYE NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE KRİZ ETKİLERİ Ayten OLCAR Yüksek Lisans Tezi Çorum 2013 TÜRKİYE NİN DIŞ BORÇ SORUNU VE KRİZ ETKİLERİ

Detaylı

ŞİRKET BİRLEŞME-DEVRALMA VE HALKA ARZI

ŞİRKET BİRLEŞME-DEVRALMA VE HALKA ARZI ŞİRKET BİRLEŞME-DEVRALMA VE HALKA ARZI Şirket Satın Alama Birleşmelerinde Temel Amaçlar Azınlık Hissesinin satın Alınması Joint Venture (50-50) Çoğunluk Hissesinin satın Alınması %100 Satın Alma Şirket

Detaylı

Sermaye Piyasası Faaliyetleri Temel Düzey Lisansı Eğitimi GENEL EKONOMİ MART 2004

Sermaye Piyasası Faaliyetleri Temel Düzey Lisansı Eğitimi GENEL EKONOMİ MART 2004 Sermaye Piyasası Faaliyetleri Temel Düzey Lisansı Eğitimi GENEL EKONOMİ MART 2004 Bu notlar; Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği tarafından () Lisanslama Sınavlarına kaynak oluşturmak amacıyla

Detaylı

Döviz Kuru Dış Ticaret İlişkisi

Döviz Kuru Dış Ticaret İlişkisi KONYA TİCARET ODASI Döviz Kuru Dış Ticaret İlişkisi Etüd Araştırma Servisi Hakan KARAGÖZ Konya-2009 İÇİNDEKİLER TABLOLAR LİSTESİ..iv KISALTMALAR LİSTESİ v GİRİŞ vi BİRİNCİ BÖLÜM Döviz Kuru ve Kur Politikası

Detaylı

MUHASEBEN N TEMEL KAVRAMLARI VE TEKDÜZEN HESAP PLANI

MUHASEBEN N TEMEL KAVRAMLARI VE TEKDÜZEN HESAP PLANI MUHASEBEN N TEMEL KAVRAMLARI VE TEKDÜZEN HESAP PLANI 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13 No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri Enflasyon düzeltmesi hesapları dahil TÜRMOB YAYINLARI- 234 Dizgi - Düzenleme

Detaylı

Kira Öder Gibi Ev Satın Almak Ne Zaman Karlı Olur?: Tutsat (Mortgage) Uygulaması Dr. Metin AKTAŞ 1

Kira Öder Gibi Ev Satın Almak Ne Zaman Karlı Olur?: Tutsat (Mortgage) Uygulaması Dr. Metin AKTAŞ 1 Kira Öder Gibi Ev Satın Almak Ne Zaman Karlı Olur?: Tutsat (Mortgage) Uygulaması Dr. Metin AKTAŞ 1 Öz Bu çalışmada, tutsat (mortgage) sistemi ile ilgili teorik bilgilerin yer almasının yanında, tutsat

Detaylı

TFRS 12 DİĞER İŞLETMELERDEKİ PAYLARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

TFRS 12 DİĞER İŞLETMELERDEKİ PAYLARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR TFRS 12 DİĞER İŞLETMELERDEKİ PAYLARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR GÜNCELLEMELER ve YÜRÜRLÜK TARİHLERİ (a) TFRS 12 Diğer İşletmelerdeki Paylara İlişkin Açıklamalar Standardı 31/12/2012 tarihinden sonra başlayan

Detaylı

KARŞI TARAF KREDİ RİSKİNİN YÖNETİMİNE İLİŞKİN REHBER

KARŞI TARAF KREDİ RİSKİNİN YÖNETİMİNE İLİŞKİN REHBER 11 Eylül 2014 Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Sayı : 5992 İYİ UYGULAMA REHBERİ Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan: KARŞI TARAF KREDİ RİSKİNİN YÖNETİMİNE İLİŞKİN REHBER SUNUŞ Karşı taraf

Detaylı

S E T A S i y a s e t, E k o n o m i v e T o p l u m A r a ş t ı r m a l a r ı V a k f ı w w w. s e t a v. o r g A ğ u s t o s 2 0 1 0

S E T A S i y a s e t, E k o n o m i v e T o p l u m A r a ş t ı r m a l a r ı V a k f ı w w w. s e t a v. o r g A ğ u s t o s 2 0 1 0 seta Analiz. S E T A S i y a s e t, E k o n o m i v e T o p l u m A r a ş t ı r m a l a r ı V a k f ı w w w. s e t a v. o r g A ğ u s t o s 2 0 1 0 GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ERDAL TANAS KARAGÖL S E T A A N A

Detaylı

DİĞER TEŞKİLATLANMIŞ PİYASA VE BORSALAR

DİĞER TEŞKİLATLANMIŞ PİYASA VE BORSALAR DİĞER TEŞKİLATLANMIŞ PİYASA VE BORSALAR Sermaye Piyasası Faaliyetleri Temel Düzey Lisansı Eğitimi MART 2010 Bu notlar; Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği tarafından () Lisanslama Sınavlarına

Detaylı

TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARI ÜRETİM ŞİRKETİ UYGULAMA ÖRNEĞİ

TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARI ÜRETİM ŞİRKETİ UYGULAMA ÖRNEĞİ TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARI ÜRETİM ŞİRKETİ UYGULAMA ÖRNEĞİ Dr. TUBA ŞAVLI Serbest Muhasebeci Mali Müşavir 1974 yılında 1 numaralı Uluslararası Muhasebe Standardının (UMS) Muhasebe Politikalarının Açıklanması

Detaylı

TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI BAĞIMSIZ DENETİM STANDARDI 315

TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI BAĞIMSIZ DENETİM STANDARDI 315 TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI BAĞIMSIZ DENETİM STANDARDI 315 İŞLETME VE ÇEVRESİNİ TANIMAK SURETİYLE ÖNEMLİ YANLIŞLIK RİSKLERİNİN BELİRLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ Bu metin, Uluslararası Bağımsız Denetim

Detaylı

Banka Muhasebesi Mesut Yıldırım Yayın No: 258 Temmuz 2008, İstanbul

Banka Muhasebesi Mesut Yıldırım Yayın No: 258 Temmuz 2008, İstanbul Banka Muhasebesi Mesut Yıldırım Yayın No: 258 Temmuz 2008, İstanbul Türkiye Bankalar Birliği Nispetiye Caddesi Akmerkez B3 Blok Kat:13 34340 Etiler-İSTANBUL Tel : 212-282 09 73 Faks : 212-282 09 46 Web

Detaylı

DÖNEM SONU İŞLEMLERİ MUHASEBE VE VERGİSEL BOYUTU İŞBİRLİĞİ İLE Ocak 2008

DÖNEM SONU İŞLEMLERİ MUHASEBE VE VERGİSEL BOYUTU İŞBİRLİĞİ İLE Ocak 2008 DÖNEM SONU İŞLEMLERİ MUHASEBE VE VERGİSEL BOYUTU İŞBİRLİĞİ İLE Ocak 2008 DÖNEM SONU İŞLEMLERİ MUHASEBE VE VERGİSEL BOYUTU GİRİŞ İşletmelerin süresiz olarak varsayılan ömrü, faaliyet sonuçlarının tespiti

Detaylı

2015 Türk bankacılık. sektörü için zorlu bir yıl olacak

2015 Türk bankacılık. sektörü için zorlu bir yıl olacak Leasing sektörü 5 senede 2 kat büyüyecek 2015 Türk bankacılık sektörü için zorlu bir yıl olacak ISSN: 1309-0054 Sağlık ve yaşam bilimlerinde dönüşüm şart Sayfa 4 Sayfa 5 Sayfa 8 The Nisan - Mayıs 2015

Detaylı

KOBİ LERİN TEMEL SORUNLARI VE SAĞLANAN DESTEKLER

KOBİ LERİN TEMEL SORUNLARI VE SAĞLANAN DESTEKLER T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI K O S G E B KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI KOBİ LERİN TEMEL SORUNLARI VE SAĞLANAN DESTEKLER Yrd. Doç. Dr. Tahir AKGEMCİ Haziran

Detaylı

SASA POLYESTER SANAYİ A.Ş. 1 OCAK - 31 MART 2015 ARA HESAP DÖNEMİNE AİT FİNANSAL TABLOLAR

SASA POLYESTER SANAYİ A.Ş. 1 OCAK - 31 MART 2015 ARA HESAP DÖNEMİNE AİT FİNANSAL TABLOLAR 1 OCAK - 31 MART 2015 ARA HESAP DÖNEMİNE AİT FİNANSAL TABLOLAR İÇİNDEKİLER FİNANSAL DURUM TABLOSU SAYFA 1 KAPSAMLI GELİR TABLOSU 2 ÖZKAYNAK DEĞİŞİM TABLOSU 3 NAKİT AKIM TABLOSU 4 5-66 DİPNOT 1 ŞİRKET İN

Detaylı

Uluslararası Finansal Raporlama Standartları na Göre Hazırlanmış Örnek Konsolide Finansal Tablolar 2013

Uluslararası Finansal Raporlama Standartları na Göre Hazırlanmış Örnek Konsolide Finansal Tablolar 2013 Uluslararası Finansal Raporlama Standartları na Göre Hazırlanmış Örnek Konsolide Finansal Tablolar 2013 Giriş Bu yayın, üretim, toptan ve perakende sektörlerinde faaliyet gösteren Örnek A.Ş. nin Uluslararası

Detaylı

Forum ANKARA SANAYİ ODASI KASIM/ARALIK 2008

Forum ANKARA SANAYİ ODASI KASIM/ARALIK 2008 Forum Dünyada yaşanan finansal krizin de etkisiyle bir süredir yavaşlamakta olan büyüme hızının düşmesi hatta eksiye dönme olasılığı giderek artmaktadır. Bu süreçte kredi hacmindeki daralma, işletmelerin

Detaylı

TMS KAPSAMINDA ÇEŞİT ESASINA GÖRE KAR ZARAR VE DİĞER KAPSAMLI GELİRLER TABLOSU

TMS KAPSAMINDA ÇEŞİT ESASINA GÖRE KAR ZARAR VE DİĞER KAPSAMLI GELİRLER TABLOSU TMS KAPSAMINDA ÇEŞİT ESASINA GÖRE KAR ZARAR VE DİĞER KAPSAMLI GELİRLER TABLOSU Prof. Dr. Hasan Kaval A. ÇALIŞMANIN AMACI Ülkemizde ekonomi geliştikçe onun kurumları da gelişmektedir. Bu kapsamda işletmelerin

Detaylı

Genel Teori, Küresel Krizler ve Yeniden Maliye Politikası

Genel Teori, Küresel Krizler ve Yeniden Maliye Politikası Genel Teori, Küresel Krizler ve Yeniden Maliye Politikası Ersan BOCUTOĞLU * Aykut EKİNCİ ** Özet Bugün dünya 1929 Büyük Bunalımından sonraki en şiddetli krizin içinde bulunmaktadır. Küresel Krize karşı

Detaylı

FAKTORİNG SEKTÖRÜ Haziran 2014

FAKTORİNG SEKTÖRÜ Haziran 2014 FAKTORİNG SEKTÖRÜ Haziran 2014 TÜRKİYE DE FAKTORİNG SEKTÖRÜ Haziran 2014 İÇİNDEKİLER 1. YÖNETİCİ ÖZETİ... 1 2. FAKTORİNG SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ... 3 İş Modelleri ve Yönetim Stratejileri... 5 2013 Yılı

Detaylı

UMS 38 MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR UYGULAMA ÖRNEĞİ

UMS 38 MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR UYGULAMA ÖRNEĞİ UMS 38 MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR UYGULAMA ÖRNEĞİ UMS 38, başka bir Standartta özel hüküm bulunmayan maddi olmayan duran varlıklarla ilgili muhasebeleştirme yöntemlerini belirleyen Uluslararası Muhasebe

Detaylı

SAYI: 2014/2 MART 2014 TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ GENEL GÖRÜNÜMÜ

SAYI: 2014/2 MART 2014 TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ GENEL GÖRÜNÜMÜ SAYI: 2014/2 MART 2014 TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ GENEL GÖRÜNÜMÜ 8 Mayıs 2014 BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ GENEL GÖRÜNÜMÜ (Mart 2014) i İÇİNDEKİLER 1. Giriş... 5 2. Krediler...

Detaylı

GENEL YÖNETİM MUHASEBE YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GENEL YÖNETİM MUHASEBE YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar 4435 GENEL YÖNETİM MUHASEBE YÖNETMELİĞİ Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi : 3/5/2005 No : 2005/8844 Dayandığı Kanunun Tarihi : 10/12/2003 No : 5018 Yayımlandığı R.Gazetenin Tarihi : 8/6/2005 No : 25839

Detaylı

Türkiye ile Var, Türkiye İçin Var.

Türkiye ile Var, Türkiye İçin Var. İçindekiler Türkiye ile Var, Türkiye İçin Var. 2010 Faaliyet Raporu Sunuş 2 Vizyonumuz 2 Misyonumuz 3 Kurumsal Profil 4 Başlıca Finansal Göstergeler 6 T.C. Ziraat Bankası Tarihinden Satırbaşları 8 Yönetim

Detaylı

TARAF GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. VE BAĞLI ORTAKLIKLARI 31 ARALIK 2014 TARİHİNDE SONA EREN HESAP DÖNEMİNE AİT KONSOLİDE FİNANSAL BİLGİLERE

TARAF GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. VE BAĞLI ORTAKLIKLARI 31 ARALIK 2014 TARİHİNDE SONA EREN HESAP DÖNEMİNE AİT KONSOLİDE FİNANSAL BİLGİLERE TARAF GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. VE BAĞLI ORTAKLIKLARI 31 ARALIK 2014 TARİHİNDE SONA EREN HESAP DÖNEMİNE AİT KONSOLİDE FİNANSAL BİLGİLERE İLİŞKİN BAĞIMSIZ DENETİM RAPORU İÇİNDEKİLER SAYFA Bağımsız

Detaylı