DENTİNE ADEZYON VE NANOSIZINTI
|
|
- Si̇mge Akarsu
- 6 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı DENTİNE ADEZYON VE NANOSIZINTI BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Baycan EYRİCE Danışman Öğretim Üyesi: Doç.Dr.Muharrem Erhan ÇÖMLEKOĞLU İZMİR-2015
2 İÇİNDEKİLER Önsöz... Giriş Kompozit rezinler Rezin bazlı simanların sınıflandırması Kimyasal yolla sertleşen rezinler Işık ile sertleşen materyaller Hem ışıkla hem kimyasal yolla sertleşen ( ikili polimerizasyon ) rezin simanlar Adeziv rezin simanların endikasyonları Adeziv rezin simanların avantajları Adeziv rezin simanların dezavantajları Adeziv rezin simanların kullanım alanları Güncel adeziv sisteminin sınıflandırılması Asitle ve yıka adeziv sistemler Asitle ve yıka adeziv sistemlerde bağlanma teknikleri Kendinden asitli adeziv sistemler Adeziv simantasyon için diş yüzeylerinin hazırlanması: Mine yüzeyinin hazırlanılması Dentin yüzeyinin hazırlanılması Smear tabaka Hibrit tabaka Dentine bağlanmada karşılaşılan güçlükler Mikrosızıntı Nanosızıntı MMP ler MMP inhibitörleri Klorheksidin Epigallocatechin-3-gallate Galardin Tetrasiklin ler ve analogları Quaternary amonyum tuzları Etilenediaminetetraasetik asit Dentin bağlarının dayanıklılığını arttıracak metotlar Çapraz bağlantı ajanları Biomimetik tekrar mineralleme Etanol ıslak bağlanma... 37
3 8. İlerideki araştırmalar Sonuç Kaynaklar Özgeçmiş... 64
4 Önsöz Bu tezin hazırlanması sırasında benden yardımlarını esirgemeyen tez danışmanım ve sevgili hocam Doc. Dr. MUHARREM ERHAN ÇÖMLEKOĞLU na, çalışmalarım sırasında her daim bana yardımcı olan sevgili arkadaşım YUSUF EKİNCİ ye, teşekkürlerimi sunuyorum. İzmir-2015 Stj. Diş Hekimi BAYCAN EYRİCE
5 1. Giriş Dr. Buonocore % 85 fosforik asitle mineyi kimyasal asitlendirmeyı tanıttıktan sonra ardından gelen araştırmalar rezini mikromekanik yolla mine mikro gözeneklerine birleştirmeyi öne sürmüşlerdi; bu yöntemle oluşturulan tag benzeri rezin uzantıların oluşması dental bağlanmanın temeliydi. (1,2) Bir adeziv restorasyon yerleştirmenin amacı restorasyon materyali ile dental substrat arasında sıkı bir adaptasyon elde etmekti. Bu ideal yakın tutunmayı gerçekleştirmek zordur çünkü dentin önemli miktarda su ve organik materyal içerir, diğer yandan minenin ağırlığının % 90 ından fazlası hidroksiapatitten oluşur. Fosforik asitle aşındırıldıktan sonra mineye bağlanma güvenilirdir. Dentin gözenekli bir yapıdır. Tip I kollajen içeren bir protein yapıda matrise daldırılmış apatit kristal parçacıklarından oluşur. Nemli ve organik yapısı yüzünden dentine bağlanmak son derece zordur. (3,4) Dental adezivlerin çoğu aynı şişede bulunan hidrofilik ve hidrofobik monomerlerden oluşur. Hidrofilik gruplar sert dental dokuların ıslanabilirliğini arttırırlar. Hidrofobik gruplar ise restorasyon materyaliyle etkileşime girerler ve birlikte polimerize olurlar. Canlı dentin nemli olduğu için klinik bir ortamda dentini tamamen kurutmak neredeyse imkansızdır. Sonuç olarak üreticiler nemli ortamlarla uyumlu dentin adezivler geliştirmiştir.(4) Monomerler adezivde polimerize olduktan sonra kollajen, rezin, artık su ve hidroksiapatit kristalleri karışımı rezin restorasyonunu dentin substratına bağlayan bir hibrit tabaka oluşturur. Bağlanma ara yüzünde bir hibrit doku oluşmasına rağmen hem asitle ve yıka hem de kendiliğinden asitleyen adezivlerin bağlanma yeteneği zamanla tehlikeye girer. Dentini bağlayan materyallerin bozulmasına birkaç faktör katkı yapar; (1) dentin adezivlerin oluşturulmasında kullanılan bazı monomerlerin
6 hidrofilik yapısı; (2) kendinden asitli adezivlerde asidik monomerlerin iyonlaşması için gereken su konsantrasyonu; (3) asitle ve yıka adezivlerle bağlantılı ıslak bağlanma veya nemli bağlanma tekniği; (4) Bağlantıda dentinal tübülleri içinden nüfuz eden tübüler sıvı. Su, yapışkan polimerlerin kısmi hidrolitik bozunmasında (fiziksel özellikleri azaltarak) önemli bir rol oynar. Su emelimi adezivin plastikleşmesine yol açar ve bağlanma gücünün azalmasına neden olur. Örneğin, suda çözülebilir tepkisiz monomerler kaldırıldıktan ve polimerize edildikten sonra suya bağlı olarak 24 saat içinde 2-hidroksietil metakrilat (HEMA) fiziksel özellikleri düşüşe uğrar. Ek olarak, yapışkan solüsyondaki suyun yüzdesi, su miktarındaki artışla faz dönüşümüne uğradıklarından bisfenol A diglisidil metakrilat (BisGMA)/HEMA karışımlarının dönüşme derecesini etkiler. Rezinin hibrit tabaka içindeki hidrolitik açıdan kararsız polimerlerden ayrılması aynı zamanda kollajen fiberlerinin açığa çıkmasına sebep olabilir. Bu yeni açığa çıkmış fibriller, bağlanma protokolü sırasında rezin monomerleri tarafından tamamen sarılmamış kolojen fibrillerle birlikte, kollejenolitik enzimlerin bozunmasına olduğu kadar mekanik ve hidrolitik yorgunluğa duyarlıdırlar; bu da dentin-rezin bağlarının bütünlüğünü bozabilir. (5,6,7,8) Dentin nonkollejenaz proteinleri konusunda son araştırmalar dentin kollajen fibrillerinin inaktif proteolitik enzim proformları [matris metalloprotein (MMP) ] içerdiklerini gösterdi. Bu enzimler hem odontoblastlarda hem de mineralli veya mineralsiz insan dentininde bulunurlar ve bu incelemenin odak noktası olan rezindentin bağlarının bozulmasında bir rol oynadıkları iddia edilmektedir. Bu incelememizde MMP lerin dentin-rezin bağlarının bozulmasına etkisini ve önlemede kullanılacak yöntemler ele alınmaktadır. (9,10)
7 1.Kompozit rezinler Yapıştırma amacıyla rezin bazlı maddelerin kullanımı ilk olarak Rochette in 1973 te döküm adeziv köprüleri önermesiyle başlamıştır. Kendi kendine sertleşen akrilik bir simanla simante edilen Rochette köprülerin perfore yapısı ile asitlenmiş olan mine arasındaki bağ mikromekanikti. Ancak siman sıvılara karşı dayanıksızdı. Daha sonra kendi kendine sertleşen, yoğun BIS-GMA [Bisfenol A ve glisidil metakrilat] dolduruculu ve büyük partiküllü kompozit rezinler kullanılmaya başlanılmıştı de Thompson ve ark. tarafından önerilen Maryland köprülerin gelişimi ile birlikte makrofillerli kompozitlerden daha yüksek bağ direncine sahip ve daha düşük film kalınlığı olan rezin bazlı adezivler kullanılmaya başlandı. Bu materyaller günümüzde sadece Maryland köprülerin simantasyonunda değil, geleneksel kuron köprülerin simantasyonunda da kullanılmaktadırlar.(11) Porselen vener ların simantasyonu için ilk olarak ışıkla sertleşen kompozit rezin adezivler kullanılırdı. Tüm seramik kuron, inley-onleyler ve köprülerin de kullanıma girmesiyle dual cure (çift aşamada polimerize olan) rezinler geliştirilmiştir. (46) Kompozit rezin materyal organik, inorganik fazlar ile bu iki fazı birleştiren ara yüzey fazı olmak üzere üç fazdan oluşmaktadırlar. Taşıyıcı faz olan organik faz yüksek molekül ağırlığına sahip monomerler ile viskoziteyi kontrol etmek amacıyla eklenen düşük molekül ağırlıklı monomerlerin karışımından oluşur. Polimerizasyonu başlatma biçimine göre de kimyasal başlatıcılar veya ışık-aktivatörler ve polimerizasyonu geciktiren inhibitörler de içerirler. Yüksek molekül ağırlıklı monomer yapılarına göre; Bis-GMA rezin, üretan dimetakrilat rezin ve trisiklodekandimetakrilat rezin olmak üzere farklı gruplarda incelenebilirler. (12) 2
8 Dağılan faz olan inorganik fazda sistemi kuvvetlendirip polimerizasyon büzülmesini azaltmak için organik faz içine ilave edilir. Partikül büyüklüğüne göre ise 0.04 µm partikül çaplı mikrodolduruculu ve 0.6 µm partikül çaplı hibrid kompozit rezinler olmak üzere iki grup altında incelenebilirler. (13,14,15). Organik ve inorganik fazları birbirine bağlayan ara yüzey fazı ise gamametakriloksipropiltrimetoksi silan olarak isimlendirilen vinil-silan türevidir. Dağılan faz partikülleri ile matriks yapısını, polimerizasyon sırasında oluşan kimyasal tepkimeler sonucunda birbirine bağlar. (11,16) 1.1 Rezin bazlı simanların sınıflandırılması Auto-cure (kimyasal yolla sertleşen) Light-cure (ışıkla sertleşen) Dual-cure (ışıkla ve kimyasal yolla sertleşen) Kimyasal yolla sertleşen rezinler İlk geliştirilenler konvansiyonel kompozit rezin restoratif materyallere dayanır ve düşük viskoziteli BIS-GMA rezinler olup filler içerikleri ağırlıkça % tir (bazı konvansiyonel kompozit rezinlerde % 85 tir). Daha az doldurucu içeren rezin simanlar da bulunmaktadır (17) Işık ile sertleşen materyaller Işıkla sertleşen kompozit restoratif materyallerden geliştirilmiş olan fotopolimerizen kompozit rezinlerdir. Kamforokinon denilen ışığa duyarlı bir madde 3
9 içerirler. Temel olarak porselen vener simantasyonu için kullanılırlar. İdeal olarak bu rezinlerin ıslatma özellikleri iyi olmalı, mekanik olarak kuvvetli olmalı, sıvılara ve aşınmaya karşı dayanıklı olmalı, rengi stabil olmalı ve toksik olmamalıdır. Asitlenmiş olan porselen yüzeyi ıslatmayı ve penetrasyonu kolaylaştırmak ve dolayısıyla bağlantı kuvvetini arttırmak için çoğu ışıkla polimerize olan siman sistemlerinde düşük viskoziteli, doldurucu içermeyen BIS-GMA rezin bulunmaktadır ve asitlenmiş olan mineye ve vener yüzeyine uygulanır. Bazı sistemlerde de rezin siman ile birlikte dentin / mine bağlayıcı ajanı kullanılmaktadır (18,19) Hem ışıkla hem kimyasal yolla sertleşen ( ikili polimerizasyon ) rezin simanlar Bu simanlar diş preparasyonunun daha fazla yapıldığı tam seramik kuron, köprü, inley, onley ve porselen vener simantasyonlarında tercih edilir. Yalnız ışık yoluyla polimerize olan simanların polimerizasyonunda karşılaşılan kısıtlamaları önlemek için geliştirilmiştir. Restorasyonların kalınlığı arttıkça tam polimerizasyonu sağlamak için daha uzun süre ışıklama gereklidir. Dual-cure simanlarda kendi kendine polimerize olan kompozitlerin amin/peroksit bileşenleri ile birlikte ışıkla polimerize olan rezinlerin ışığa duyarlı bileşeni (kamfor okinon) kullanılır. Amin/peroksit sisteminin yavaş ilerlemesi simanın erken donmasını önler ve restorasyon yerleştirildikten sonra fazlalık siman alınırken ışıkla polimerize olan kısım aktive edilirken kendi kendine polimerize olan bileşen donmaya devam eder(hata! Başvuru kaynağı bulunamadı.). Kompozit rezinlerin yapısına katılan inorganik florür ile simandan çevre dokulara florür salımı artar. Ancak bu simanlarda karşılaşılan dezavantaj, florür salımı sonrası matrikste oluşan boşluklardır. Polimerizasyon sırasında florür 4
10 içeriğinin önemli bir bölümü salınır ve daha sonra uzun bir zaman dilimi süresince düşük konsantrasyonlarda florür serbestlemesi devam eder. Polimer matriks yapısına metakriloflorid-metakrilat, akrilik amin HF asit tuzu, tetra butilamino etil metakrilat hidrojen florür, morfolinoetilmetakrilat hidroflorür ve tetra bütik amonyum tetrafloroborat gibi organik flrorürlerin katılmasının da simanlardan çevre diş dokularına florür salımını arttırdığı öne sürülmüştür (21,22). 1.2 Adeziv rezin simanların endikasyonları Tüm seramik kronlar Laminate vener lar Ortodontik braketler Periodontal splintler Metal destekli ve tüm seramik inlay/onlay (23) 1.3 Adeziv rezin simanların avantajları Çok çeşitli yüzeylere yapışabilirler. Yüksek dayanıklılığa sahiptirler. Ağız ortamında çözünürlükleri düşüktür. Renk seçenekleri fazladır. Bazıları flor salar. Seramiğin güçlendirilmesini (reinforcement) sağlarlar. Konservatif restorasyonlara olanak tanırlar (11,14,17,24). 5
11 1.4 Adeziv rezin simanların dezavantajları Teknik duyarlılığı yüksek olan ve hata toleransı az olan malzemelerdir. Geleneksel simanlara oranla film kalınlığı daha fazladır. Mikrosızıntı ve pulpaa duyarlılığına neden olabilir. Bazı ürünlerde oksijen, polimerizasyonu inhibe eder (15,20,25). 1.5 Adeziv rezin simanların kullanım alanları Adeziv simanların kullanımları; yoğunluklarına, polimerizasyon şekillerine göre yapıştırılacak restorasyonlarda bir takım farklılıklar göstermektedir. Yoğunluklarına Göre Çok yoğun Yoğun Akışkan (ultrasonik simantasyon) Inley, onley Lamina, Inley / onley, Indirekt kompozit, Metal adeziv Kron, Köprü, Endodontik postlar Polimerizasyon Şekillerine Göre Kimyasal yolla polimerizasyon Işık ile polimerizasyon İkili ( ışık +kimyasal) polimerizasyon Endodontik postlar, Inley / Onley (> 2 mm), Metal adeziv Rest. Lamina, Indirekt kompozit Lamina, Indirekt kompozit, Endodontik postlar, Metal adeziv Rest., Kron/Köprü, Lamina, Inley / Onley (< 2 mm) Tablo I. Vivadent report, 3M ESPE Product catalog Adeziv rezin simanların klinikte uygulanabilmesi için diş ve restorasyon yapıştırma yüzeylerinde, çeşitli hazırlıklarının yapılması gerekmektedir.(26) 6
12 2. Güncel adeziv sisteminin sınıflandırılması Dişin yüzeyine yapışmanın temel prensibi, inorganik diş materyalinin sentetik rezin ile değiştirildiği bir alışveriş işlemine dayanır. Bu işlem iki evreden oluşur. Birinci evre kalsiyum fosfatı çıkarmaktan oluşur. Bu sayede hem mine hem de dentin diş yüzeyinde mikro gözenekler açığa çıkar. İkinci evre hibritleme evresidir, bu evrede infiltrasyon ve daha sonra yaratılan yüzey mikro gözeneklerindeki rezininin situ polimerizasyonu yer alır. Klinik yaklaşıma dayanan dişin sert dokusuna bağlanma şu yapıştırma stratejilerinin biri kullanılarak gerçekleştirilebilir; etch and rinse (asitle ve yıka tekniği), self etch ( kendiliğinden aşınma yaklaşımı) ve cam - iyonomer yaklaşımı. Asitle ve yıka tekniği % fosforik asit aşındırıcı kullanılmasından oluşur. Bu koşullandırma adımını bir priming adımı ve adeziv rezinin uygulanması takip eder ve üç aşamalı bir uygulama prosedürü meydana gelir (üç aşamalı asitle ve yıka adezivler). Basitleştirilmiş iki aşamalı asitle ve yıka adezivler (tek-şişe adezivler) tek bir uygulama adımı için primeri ve adeziv rezini tek bir şişede birleştirir. (27,28,29,30) 2.1 Asitle ve yıka adeziv sistemler Minede asitle ve yıka tekniği yeterli ve kararlı bağlanma elde etmede hala en etkili yaklaşımdır ve asitlendirme yoluyla hidroksiapatit kristallerinin seçici çözülümünü gerektirir. Etch-pit lerde iki rezin tag tipi birbiriyle kilitlenir. Makro tagler mine prizmalarını saran boşluğu doldururlar, buna karşılık birçok mikro tag asitlenmiş mine prizmalarının merkezlerindeki küçük etch-pit ler içinde rezin infiltrasyonundan ve polimerizasyonundan kaynaklanırlar. İkincisinin özellikle mineye tutunmaya katkı yaptığı düşünülür.(30,31) 7
13 Asitle ve yıka adezivlerıyle nemli bağlanma tekniğinin, su in vitro monomer interdifüzyonunda bulunan kollajen ağının gözenekliliğini koruduğundan bağlanma gücünü güçlendirdiği gösterilmiştir. Asitlenmiş nemli dentinde adeziv sistemler kullanılması, hidrofilik monomerlerin aseton veya etanol gibi organik solventlerde, primerlerde veya adeziv solüsyonlarda çözülmesiyle mümkündür. Solvent hem dentin yüzeyinden hem de nemli kollajen ağından su çıkaracağından rezin monomerlerinin yoğun kollajen ağının nano-alanları boyunca infiltrasyonunu artırır. İdeal olan bu monomerlerin bütün suyun yerini almasıdır. Bununla beraber, yıkama suyunu yapışkan monomerlerle tamamen değiştirmek mümkün değildir, çünkü boşluklar içeren hibrit tabakalara yol açarlar. Ek olarak, nemli kollajen matrislerine çözülmüş ticari bağlanma ajanları uygulamak, adeziv solüsyon içindeki etanol veya aseton konsantrasyonuna bağlı olarak kollajen ağının % 23 - % 28 arasında büzülmesine sebep olur. (17,32,33,34,35) Her ne kadar rezin infiltrasyonunun ilk evresinde su gerekli olsa da kollajen matrislerinin fibriller arası alanlardaki varlığı sadece esteraz enzim yoluyla rezin matrislerinin hidrolizini değil aynı zamanda endojen ve eksojen kollejenolitik ve jelatinolitik enzimler yoluyla kollajen hidrolizini tetikleyebilir. Kollajen ağındaki artık su aynı zamanda rezin-dentin ara yüzünde adezivin faz dönüşümüyle sonuçlanabilir; bu da hibrit tabaka içindeki polimeri zayıflatır onu enzim yoluyla bozunmaya daha duyarlı yapar. (32,36) İn vitro araştırmalar, dentin-adeziv ara yüzünde hibrit tabakanın bozulmasının bir sonucu olarak rezin-dentin bağlarının zamanla bozulduğunu göstermiştir. Adeziv rezinlerin hidrolitik bozunmasından başka kollajen fibrillerinin proteolitik bozunması da zamanla dentine bağlanma gücündeki azalmadan sorumlu olabilir. Aynı zamanda 8
14 in vivo çalışmalar da hibrit tabakanın kollojen komponentinin yavaş yavaş hidrolitik bozunmaya uğradığını gösterdi (37,38,39,40,41,42) Asitle ve yıka adeziv sistemlerde bağlanma teknikleri Demineralize olmuş dentinin kollajen fibril ağı, asitle ve yıka adezivlerin teknik hassasiyetine katkı yapabilen yumuşak, hassas bir bağlanma substratını temsil eder. Dentinde düzgün hibrit tabaka oluşması için, kollajen fiberlerinin çöküşünü önlemede esasen su gerekir. Bununla beraber, klinisyen ıslak ve kuru arasındaki kısa mesafeyi dengeleyebilmelidir. Asitle koşullandırılmış dentin yüzeyinin havayla kurutularak su kaybetmesinin yüzeyde gerilim stresi oluşturması, açığa çıkmış kollajen ağının çökmesine, büzülmesine ve rezine nüfuz edemeyen bir kompakt pıhtı oluşmasına sebep olduğu düşünülür. Diğer taraftan, eğer fibriller arası alanın içinde bir miktar su varsa kollajen matrisinin kalitesi bozulur ve fibriller arası alanlar açık kalır. Bu nedenle, iki klinik tekniğin yeterli hibritleme sağladığı öne sürüldü; kullanılan primerin/adezivin solvent türüne dayanan kuru bağlanma tekniği ve ıslak bağlanma tekniği. Asitle ve yıka adeziv sistemlerinde hidrofilik primer monomerleri aseton ve etanol gibi uçucu solventlerde çözülürler. Bu solventler, polimerize edilebilen monomerleri açık dentin tübüllerine taşımanın yanı sıra arta kalan suyun çıkarılmasına yardımcı olabilirler. Primer solventler daha sonra nazikçe havayla kurutularak buharlaştırılabilirler ve arkalarında aktif primer monomerleri bırakırlar. (43,44,45,46,47) Kuru bağlanma tekniğinde substrat alanı havayla kurutulur ve tekrar su verilmesi için su bazlı primerler sağlayan ve dentin yüzeyinde havayla kurutulmuş ve sonra çökmüş kollajen ağını tekrar genişleten adeziv sistemler kullanılır. Bu rezin monomerlerinin hala yeterince yayılmalarına olanak verir. Başka bir alternatif asitle 9
15 aşındırılmış dentin yüzeyini nemli tutmak ve aseton bazlı primerlerin su kovalama kapasitesine güvenmektir. Bu klinik tekniğe yaygın olarak ıslak bağlanma denir ve Kanca ve Gwinnett tarafından 1992 de tanıtılmıştır. Asitle ve yıka sistemleriyle, aseton-bazlı adeziv kullanıldığında, tekniğe çok duyarlı ıslak bağlanma tekniği zorunludur. Aksi takdirde, bir havayla kurutma tekniğinden sonra asitle aşındırılmış dentini nazikçe havayla kurutma, bir su/etanol bazlı adeziv kullanıldığında hala etkili bağlanmayı garanti eder. (43,48,49,50) Islak bağlanma tekniği, eğer dentinin yüzeyinde arta kalan suyun tamamı tamamen elimine edilirse ve daha sonraki priming astarlama adımında monomerlerle değiştirilirse yalnızca rezinin yeterince yayılmasını garanti edebilir. Kollajen ağının içindeki su tamamen çıkarılmazsa hibrit tabakanın içindeki rezinin polimerize olmasını etkilenebilir veya en azından geri kalan su demineralize dentinin içindeki rezin ile yer için rekabete girebilir. Aşırı ıslatma monomerlerin sulanmasına veya bozulmasına, ve hidrofobik ve hidrofilik monomer komponentlerinin ayrılmasına sebep olabilir, rezin dentin ara yüzünde kabarcık ve damla oluşmasına yol açabilir. Bununla beraber, ıslak bağlanmada gerekli olan yüzeyin optimal ıslaklık miktarı piyasaya sürülmüş, aseton-bazlı, etanol-bazlı veya su-bazlı olan asitle ve yıka adeziv sistemlerinde değişiklik gösterir. (51,52,53) Aynı zamanda, yüzeysel ve derin dentin arasındaki hidrolik ileti farklılıkları ve dentinal tübüllerin kısmen veya tamamen imha olduğu, etkilenmiş veya sklerotik dentin çürüklerinin varlığı yüzünden eksensel, pulpal ve dişeti duvarlarında eş zamanlı bir örnek ıslaklık elde etmek mümkün değildir. Dolayısıyla, aynı preparasyonda rezinin bir örnek bağlanmamasına sebep olan aşırı ıslak bölgeler ve aşırı kuru yüzeyler görmek pek sıra dışı değildir. Bağlanmadan ödün vermeden kollajenin bütünlüğünü korumada gerekli olan optimum nem seviyesine klinik olarak 10
16 karar vermek güçtür. Itthagarun ve Tay eğer tamamen asitlenmiş derin dentinde aşırı kuruluk veya aşırı ıslaklık arasında seçim yapmak gerekirse birincisi tercih edilir çünkü derin dentin doğal olarak smear tabaka kaldırıldıktan sonra ıslaktır. (55,56,57,58,59) 2.2 Kendinden asitli adeziv sistemler Kendinden asitli adezivler dışık yapısını koşullandırmak için geleneksel fosforik asitten ziyade asitli monomerler kullanırlar; bununla beraber, minenin yüzeylerinde asitle ve yıka sistemlerinde fosforik asit asitlendirmeyla elde edilenle aynı derecede gözeneklilik üretemezler. Mineye bağlanma öncelikle düşük akışkanlı bir rezinin mikroporozitelere mikro mekanik kilitlenmesine dayanır, asitlendirme paterninin boyutu ve derinliği bir yapışkanın bağlanma performansını etkilemelidir. Tarayıcı elektron mikroskobu çalışmaları kendinden asitli adezivlerin sebep olduğu bir mineyi asitlendirme paterninin o kadar derin olmadığını ve fosforik asit işleminden kaynaklanan asitlendirme paterniyle kıyaslandığında daha az tutucu göründüğünü ve mineyi asitlendirme derecesinin kendinden asitli adezivinin PH ına bağlı olduğunu gösterir. (54,59,60,61,62) Kendinden asitli adezivlerin zayıf asit derecesi adezivlerin minenin yüzeyine nüfuz edip edemedikleri ve restorasyon edilmiş dişte dayanıklı bağ oluşturup oluşturmadığı sorusunu gündeme getirir. Kendinden asitli adezivler düzensiz, homojen olmayan bir aşınma paterni yaratırlar buna karşılık fosforik asit minenin smear tabakasını çıkarır ve bal peteği yapısında bir yüzeye yol açar. Mine yüzeyinin demineralizasyon derinliği asitle ve yıka adeziv yaklaşımı ile kıyaslandığında kendinden asitli adezivlerde daha düşüktür (6.9 µm ye karşı µm). Mine üzerinde daha sığ aşınma paterni ve daha sonra azalmış mikro-mekanik bağlanmayı 11
17 tehlikeye atabilir. Dolayısıyla, kendinden asitli adezivlerin mineye bağlanması hala kritiktir ve çeşitli yazarlar tarafından tartışılmaktadır. (63,64,65,66) Dentin de güçlü kendinden asitli adezivler nispeten derin demineralizasyon etkileri sergilerler ve asitle ve yıka adezivler tarafından üretilene benzer şekilde bir bağlanma mekanizmasına yol açarlar. Hafif kendinden asitli adezivlerin dentine bağlanma mekanizması da aynı zamanda hibritlemeye dayanır bir farkla sadece submikron hibrit tabakalar oluşur ve rezin tag oluşumu daha az güçlüdür. Böyle submikron hibrit tabakalarda kollajen fibrilleri ( asitle ve yıka adezivlerin tersine) hidroksiapatit den tamamen yoksun kalmazlar, geriye hala kollajene bağlı ek kimyasal bağlanmada bir reseptör görevi yapabilen artık hidroksiapatit bırakırlar. 4-MET (4-methocryloxyethyl trimellitic asit) gibi carboxylic asit bazlı monomerler, phenyl-p (2 -methacryloxyethyl phenyl hidrojen fosfat) ve 10-MDP (10 -methacryloxydecyl dihidrojen fosfat) gibi fosfat bazlı monomerler artık hidroksiapatit nin kalsiyumuna kimyasal bağlanma potansiyeline sahip kendinden asitli adezivlerde bulunurlar. Bu kimyasal bağlanma hidrolitik bozunma proseslerine daha iyi dayanan ve dolayısıyla restorasyon sınırlarının uzun süre kapalı tutulmasına yardımcı olabilen bağlarla sonuçlanabilir. (67,68,69) Su önemli bir unsurdur çünkü su asitli grupları iyonize eder, hidroksiapatiti aşındıran hydronium iyonlarının (H3O+) oluşmasına olanak verir. Aynı zamanda su asitlendirme prosesinden kaynaklanan reaksiyon ürünlerinin çözülümünü kolaylaştırır. Kendinden asitli adezivler normal olarak % 30 - % 40 arasında su içerirler. Su konsantrasyonunu arttırmak asitli monomerlerin konsantrasyonunu seyreltir ve ilgili adeziv sisteminin bağlanma etkinliğini azaltabilir. Her ne kadar su asitli rezin monomerlerinin iyonlanmasında gerekli olsa da hibrit tabaka içinde güçlü bir polimer oluşmasını önleyebilir. Tek-aşamalı kendinden asitli adezivlerin mekanik 12
18 özellikleri suyun varlığında anlamlı şekilde azalır; bu, iki-aşamalı kendinden asitli adezivlerle meydana gelmesi daha az olasıdır. Aslında, tek-aşamalı kendinden asitli adezivler iki-aşamalı kendinden asitli adezivlerden daha çok su emilimine uğrarlar; çünkü hidrofobik rezin tabakası iki-aşamalı kendinden asitli adezivleri su emilimini daha sızdırmaz hale getirir bu nedenle ilgili bağ gücünü ve klinik ömrü arttırır. (70,71,72,72) Yarı geçirgen membranlar gibi davranan sulu dentine uygulandıklarında tekaşamalı kendinden asitli adezivler hidrojen bağları sayesinde suyu emer ve tutarlar. Bu yapışkanlar polimerizasyondan sonra bile suyun ve sıvıların intertübüler dentinden ve dentinal tübüllerden hareket etmesine izin verirler. Bu su akıntısı, aynı zamanda tek aşamalı kendinden asitli adezivlerde de gözlemlenen su ağacı olarak bilinen yapışkan tabaka içinde su dolu kanallarda karmaşık bir paternden sorumludur.(73,74,75) Kendinden asitli adezivler Bir basitleştirme yoludur fakat kısıtlılıktan yoksun değildir. Islak bağlanmanın teknik hassasiyetini azaltmada bir yaklaşım smear tabakalarını kuru bağlanmaya geri döndürmektir fakat su-hema primerlerinde çözülmüş daha çok asitli monomer kullanılır. Klinik açıdan kendinden asitli adeziv sistemler sadece aşamalıları ortadan kaldırarak bağlanma işlemini basitleştirmezler fakat aynı zamanda asitle ve yıka adeziv sistemleri kullanılmasıyla bağlantılı teknik hassasiyetin bir kısmını elimine eder. Bundan başka, dentinin nem seviyesi bu adezivlerde bir kritik faktör olmadığından ıslak bağlanma konusu bir sorun değildir. Dahası, rezinin tam penetre olamaması, açığa çıkmış kollajen fibril skaffoldunun rezin ile aynı demineralizasyon derinliğine sızmasıyla ortadan kalkar. Bununla beraber, tek-aşamalı kendinden asitli adezivler yüksek konsantrasyonlarda iyonik 13
19 monomerler içerdiklerinden son derece hidrofiliktirler. Bundan başka, bu tek-aşamalı adeziv solüsyonlara yüksek miktarda su ilave edilir. Zayıf asitli metakrilat monomerlerin smear tabakaya ve altta yatan mineralize dentine nüfuz etmesi için iyonize forma çözdürmede su gereklidir. Bu bir aşamalı kendinden asitli adezivlerden su buharlaştırmak güçtür ve buharlaştırma başarılı olsa bile su bağlanmış dentinden adeziv rezine hızla yeniden yayılacaktır. Bu hidrofobik özellik adezivleri çok geçirgen yapar ve onların dentinin yüzeylerini hava geçirmez bir şekilde kapatma yeteneğini yok sayar. Su emme polimerleri plastikleştirir ve onların mekanik özelliklerini azaltır. Her ne kadar, daha güçlü çapraz bağlantılı polimer ağları meydana getirmek için hepsi bir yerde adezivlere hidrofilik dimetakrilat eklense de hidrofilik monomerler hidrofilik alanlar ve mikroskopik su dolu kanallar (su ağaçları denir) yaratmak üzere polimerizasyondan önce kümelenme eğilimi gösterirler. Bu su ağaçları suyun altta yatan dentinden, hibrit ve adeziv tabakalar sayesinde adeziv-kompozit ara yüzlerine hareket etmesine izin verir. Bu tip su naklinin harekete geçmesinden sorumlu osmotik etkinin bu polimerize adezivlerin oksijeni baskılayıcı katmanı içinde çözülmüş iyonlardan türediği öne sürülmüştür. Bu iyonlar su kabarcıkları yaratmak için osmotik olarak hidrofilik yapışkan tabaka sayesinde dışarıdan içeriye yayılan suyu çekerler. Dahası, bir polimerize adezivin yüzeyinde su damlacıkları toplanması rezin bileşiklerinde bir polimerizasyon moduyla sonuçlanabilir; polimer kimyasında bu polimerizasyon modu emülsiyon polimerizasyonu olarak ifade edilir. Böyle durumlarda hidrofilik bileşik suyun varlığında bir emülsiyon oluşturur, bu da sürekli bir polimerize bileşik filmi yerine ara yüz boyunca birçok rezin taneciğinin ortaya çıkmasıyla sonuçlanır. Bu nedenle, bağlanma adımlarını basitleştirmenin dental dokulara bağlanmanın kalitesini veya dayanıklılığını arttırmadığı söylenebilir. Hem hibrit tabakada hem de yapışkan 14
20 tabakadaki hidrofilik ve iyonik rezin monomerleri sayesinde su emme, rezin monomerlerin hidrofobik ve hidrolitik kararlılığı genellikle antagonistik olduğundan zamanla rezin-dentin bağlanma gücünün bozulmasına katkı yapabilir.(25,76,77,78,79,80,81) 15
21 3. Adeziv simantasyon için diş yüzeylerinin hazırlanması Simantasyon, diş hekimliğinde en büyük sorunlardan biri olup amaç diş restorasyon ara yüzünde etkili bir bağlanma elde etmektir. Kompozit restorasyonlar ışık yapısıyla bir mikro mekanik bağ oluşturan adeziv sistemlerine gereksinim duyarlar. Orijinal çok komponentli bağlanma sistemlerinin yerini yavaş yavaş daha kullanıcı dostu basitleştirilmiş, birleşik yapıştırma sistemleri almaktadır. Adeziv sistemlerindeki anlamlı gelişmelere rağmen bağlanan ara yüz diş renginde restorasyonların en zayıf alanı olmayı sürdürmektedir. Her ne kadar hidrofilik ve asitli rezin monomerlerinin birleşmesi çağdaş adezivlerin özünde ıslak dental substraslara ilk bağlanışı arttırsa da çok az üretici bu artan hidrofilik adezivlerle bağlantılı muhtemel sorunları fark etmiştir. Güncel dental adezivlerin çoğu kusursuz hemen ve kısa dönem bağlanma etkinliği ortaya koyar, fakat rezinle bağlanmış ara yüzlerin dayanıklılığı ve kararlılığı hala sorgulanmaktadır.( ) Mine ve dentin yüzeylerinin dönen aletler ya da diğer enstrümanlarla hazırlanması işlemi diş sert dokularına olan bağlanma dayanımını etkiler. Ayrıca diş sert dokularına asit uygulanıp uygulanmadığı, primerlerin ve adezivlerin özellikleri de adezyonda etkilidir.(83,84,85) 3.1 Mine yüzeyinin hazırlanılması Bir metakrilik rezinin asitle aşındırılmış mineye güçlü biçimde bağlanabileceğini, bu sayede mineye bağlanmak üzere söz konusu asitle asitlendirme tekniği yerleştiğini ilk kez Buonocore 1955 yılında göstermiştir. Asitlenmiş mineye bağlanma mekanizması mine asitle aşındıktan sonra oluşan rezin tagleri ile mikromekanik kilitlemeye dayanır; burada demineralizasyon tarafından yaratılmış mine prizmalaranın mikro gözenekli yapısına rezin nüfuz eder. Bu nedenle, mineye bağlanmada uzun süre dayanıklılık meydana getirmiştir. (86,87,88) 16
22 Günümüzde asit kullanarak mine yüzeylerinde mikromekanik pürüzlülüğün sağlanması (asit etching) kabul edilen ve kanıtlanmış bir yöntemdir. Kullanılan ajan ise %35 ya da %37 lik fosforik asittir. Erken dönem araştırmalar fosforik asidin mine yüzeylerine sn arasında uygulanmasını önermektedir. Ancak yapılan son çalışmalar minenin 30 sn asitlenmesinin yeterli olacağını göstermektedir. Mine asit uygulaması sonrası daha retantif bir yapı kazanmaktadır (32,36,89). Minede asitleme; kullanılan asit, asit konsantrasyonu, asitleme süresi, asit formu (jel, semijel, yarıjel), aköz (sulu solüsyon), minenin kimyasal bileşimi, süt veya daimi diş oluşu, prizmalı ya da prizmasız yapılar, florlu, demineralize veya boyanmış mine olup olmamasına bağlıdır (31,37,90,91). Minenin asitlenmesi ile rezinin polimerizasyon sırasındaki kontraksiyonundan kaynaklı boşlukların oluşması engellenir, marjinal adaptasyon ve retansiyon artar, marjinal sızıntı ise azalır (38,41,42,). 3.2 Dentin yüzeyinin hazırlanılması Dentinin asitlenmesi 1979 da Fusuyama tarafından önerilmiştir(44). Dentinin asitlenmesindeki amaç dönen aletler ile diş dokuları uzaklaştırıldıktan sonra homojen bir yüzey elde etmek ve adezyonu arttırmaktır (45 ). Minede geçerli olan mikromekanik retantif özellik dentin için tam olarak geçerli değildir, çünkü dentin önemli miktarda su ve organik materyal içerir, diğer yandan minenin ağırlığının % 90 ından fazlası hidroksiapatitten oluşur. Mine fosforik asitle aşındırıldıktan sonra mineye bağlanma güvenilirdir. Dentin gözenekli bir bileşiktir; burada dolgu tip I kollajen içeren bir protein yapıda matrise daldırılmış apatit kristal parçacıklarından oluşur. Nemli ve organik yapısı yüzünden dentine bağlanmak son derece zordur. (92,93). 17
23 Şu anki dentin adezivlerinın hidrofilik ve asitli karakteristikleri hibrit tabakaları su emmeye gayet eğilimli yapılmıştır. Bu da neticede polimerizasyonun bozulmasına sebep olur ve rezin-dentin bağlantı gücünün zamanla azalmasına yol açar. Hibrit tabakanın içindeki bu kararsız polimerler çıplak kollajen fiberlerine yol açabilir bu host cevabına bağlı türemiş proteazların kollejenolitik aktivite yoluyla bozulmasının yanı sıra mekanik ve hidrolitik yorgunluğa duyarlı hale getirir. Bu enzimler, yani matris metalloproteinaz ve sistein katepsin, hibrit tabakanın organik komponenti tip I kollajenin bozulmasında hayati rol oynarlar. Yapılan erken dönem çalışmalarda asitle aşındırmanın dentin tübüllerini ortaya çıkarırken, orta ya da ileri derecede pulpal yanıtlara neden olduğu bildirilmektedir. Ancak bu hassasiyetin asitleme sonrası açılan dentin tübüllerinden sızan bakterilerin ve onların biyoürünlerinin sonucu olabileceği göz ardı edilmemelidir (3,4,94). Dentin yüzeyindeki demineralizasyonun derinliği asidin cinsine, uygulama süresine, asit konsantrasyonuna ve ph veya yüzey aktif ajanlar, kalınlaştırıcılar (silika veya polimer) gibi diğer komponentlere ve modifiye edicilere bağlıdır. Asit etching, dentin tübülleri açıldığından tübüllere belirli derinliklerde penetre olabilir. Asit konsantrasyonuna bağlı olarak tübül ağzında çevresel bir boşluk oluşur ve peritübüler dentini, çevre intertübüler dentinden ayırır. Bazen de mineralize peritübüler dentin tamamen ortadan kalkarak huni şekli oluşabilir. Bu durumda fibrillerden oluşan kollagen ağ yapısı ortaya çıkar. Karakteristik kollagen bantları en fazla peritübüler dentinde görülür (1,3,95,96) Smear tabaka Dönen aletler ile yapılan preparasyonlardan sonra kavite yüzeyini smear tabakası denilen bir oluşum kaplar. Sert dental dokuların kesik ve zemin yüzeylerinde yaratılmış tipik bir smear tabakası 1-5 µm kalınlığında, parçalanmış 18
24 dentinin organik ve inorganik yapılardan oluşan bir tabakadır. Smear tabaka nispeten katı görünse de aslında gözeneklidir ve suyun ve çözücünün geçmesine izin verir. Smear tabakasının önemi, altındaki sağlıklı dentin dokusuna zayıf olarak tutunmasına rağmen pulpadan kavite dışına doğru sürekli oluşan dentin sıvısı akışını engellemesidir. Dentin bağlanma sistemlerinin tasarımında ele alınacak önemli bir konu yüzeysel aşındırılmış dentin üzerindeki smear tabakanın nasıl çıkarılacağıdır. Bu nedenle dentin bağlanma sistemleri smear tabakası kaplı dentin tedavi yöntemlerine göre katagorize edilebilirler. (48,51,97,98,99). Diş hazırlandıktan sonra oluşan smear tabaka dentin tübüllerinin ağızlarını doldurur, smear tapaları oluşturur ve dentinin geçirgenliğini % 86 azaltır. Smear tabakanın ve smear tapalarını asitli solüsyonla çıkarmak açığa çıkan dentin yüzeyine sıvı akışında bir artışa yol açar bu da yapışmayı engeller. Asitle aşındırma haricinde aynı zamanda başka faktörler de dentinin geçirgenliğini etkiler; yani lokal anestetikteki damar büzücüler; bunlar pulpal basıncı ve tübüllerdeki sıvı akışını, tübüllerin yarıçapını ve uzunluğunu, dentinal sıvının akışkanlığını, basınç gradientini, tübüler sıvıda çözülmüş maddelerin moleküler boyutunu ve maddelerin pulpadaki kan damarları yoluyla atılma oranını azaltırlar.(97) Dentine asit uygulanması ile smear tabakası ortadan kalkar ve bağ dayanımı artar. Smear tabakası kaldırıldığında, rezin tagları yalnızca tübüllerde değil, peritübüler ve intertübüler dentin gibi diğer yapılarda da oluşmaktadır (1,3 ). Asitleme ile açığa çıkmış kollagen liflere bağlayıcı penetre olamazsa dentine olan bağ dayanımı azalır (38,52,53,100). Yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde dentinin asit ile demineralizasyonun birkaç µm ile sınırlı tutulmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Eğer demineralizasyon yüzeyel tabakalar ile sınırlandırılabilirse, kollagen fibrilleri 19
25 korunur, daha fazla hidroksiapatit kalır ve monomerler oluşan boşlukları tamamen doldurarak hibrit tabakayı oluştururlar (3,54,55,101). Dentine olan bağlantının temeli dentinin asitlenmesini takiben yüzeyin ıslatılması ve adezyonun oluşturulmasına dayanmaktadır (102, 103). Teorik olarak bağlayıcı ajanlar dentine bağlanmalıdır. Smear tabakasının varlığında bağlayıcı ajan dentine ulaşmak için smear tabakaya penetre olmalıdır. Bu işlem başarılmadıkça primer veya bağlayıcı yalnızca yüzeyel smear tabakasına tutunmaktadır. Sonuç olarak, elde edilen bağlanma kuvveti smear tabakasının dentine bağlanma gücünden fazla değildir. Smear tabakasının dentine bağlanma gücü ise oldukça zayıftır. Daha yüksek bağlanma için primer veya rezin infiltre olmalıdır. Etkin bir ıslatma ve monomerlerin polimerizasyonları ile smear tabakasına infiltrasyon artmakta ve smear tabakasının alttaki dentine bağlanmasının güçlendiği ileri sürülmektedir. Böylece alttaki dentin ile mikromekanik ve hatta kimyasal bağlanma oluşmaktadır (3) Hibrit tabaka Hibrit tabaka monomerin açığa çıkan kollagen ağ yapısı içerisine infiltrasyonu ve polimerizasyonu olarak tanımlanmaktadır. Asit, mineralize dentin ve dentin tübülleri yaklaşık 5-10µm luk derinliğe kadar demineralize edilir ve kollagen ağ yapısı açığa çıkarılır. Daha sonra yüzeye uygulanan hidrofilik metakrilat monomerlerini içeren primer dentin yüzeyi ve kollagen ağ yapısının içerisindeki suyla yer değiştirir. Son olarak da monomerler kollagen fibrilleri rezin matriks içinde hapseder ve hibrit tabaka oluşur. Kollagen fibriller dentine olan bağlanmayı sağlarken rezin de, bağlayıcı ya da kompozit materyale olan bağlantıyı sağlar (102,103,104). Hibrit tabaka, polimerizasyon sırasında oluşan stresleri de kompanse etmektedir. Dentin ile rezin arasındaki kırık şekilleri incelendiğinde, hibrit tabakanın oluşturduğu 20
26 bağlayıcı tabakası kırığa karşı direnç oluşturacak şekilde bir miktar elastisite göstermektedir (75). Güvenilir bir bağlanmanın elde edilebilmesi için, dentinin nem derecesi büyük önem taşımaktadır. Asitlemeden sonra aşırı kurutma dentin kollagen yapısının çökmesine neden olmaktadır. Bu da dentin tübül ağızlarını kapatıp, hibrit tabakasının oluşumunu tehlikeye sokmaktadır. Benzer şekilde aşırı nemli olması da kollagen yapının şişmesine neden olacaktır (50). Hidrofilik primerlerin ve rezin kompozitelerin geliştirilmesiyle asit uygulanmış dentin yüzeylerinde mikromekanik hibrit adezyon sağlanmıştır (40,43). Hibrit tabaka dentine olan bağlanmanın temelini oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalar daha az kollagen içeren ve intertübüler dentinin sınırlı olduğu derin dentin bölgelerinde dentine olan bağ dayanımının da az olduğunu göstermektedir (60,62,63). Dentinin asitlenmesi, transdental permeabilite artışıka neden olmasına karşın smear tabakasını ve ürünlerini ortadan kaldırmakta ve intertübüler dentinde 2-7 µm lik demineralizasyon oluşturmaktadır. Su ile yıkamadan sonra kollajen fibrillerin arasındaki boşluklar su ile dolar ve rezin bu boşluklara diffuze olarak hibrit tabakasını oluşturur (40,41). Hibrit tabakayı oluşturmada iki önemli faktör vardır. Yapının smear tabaka ve smear tıkacın kaldırılmasıyla hazırlanması birinci faktörü oluştururken, demineralize, stabilize dentin matriksi içine difüze olup doyan uygun monomer karışımı ise ikinci faktördür (40,41,59). 21
27 4. Dentine bağlanmada karşılaşılan güçlükler Mineye bağlanmanın tersine dentine bağlanma bir sorun olmayı sürdürmektedir. Bu kısmen dentinin yüksek organik içeriği, odontoblastik proseslerin varlığıyla tübüler yapısı, dental sıvının varlığına bağlı sürekli nemli yapısı, intratübüler basınç ve dentinin geçirgenliği gibi biyolojik özelliklerine bağlıdır. Her ne kadar mine % 90 dan fazla hidroksiapatitten oluşan mineralli bir doku olsa da, dentin su ve organik materyalin (çoğunlukla tip 1 kollajen) önemli bir kısmını içerir. (98) Dentine bağlanmanın ana güçlüğü inorganik madde oranının hacim olarak minedeki %98 e karşılık %50 olmasıdır. Geriye kalan hacim, su ve kollagendir (%12 su, %18 kollagen). Dentin yapısal olarak, şaşırtıcı derecede çapı µm arası sıvı dolu dentinal tübüllere nüfuz etmiş sulu bir dokudur ve tübüller arası dentin karakteristik kollajen bandına sahip kollajen fibrilleri içerir. Dentinal sıvıda, büyüklüğü mmhg olan ve cm su içeren canlı dentindeki intrapulpal basınca bağlı bir sürekli sızıntı vardır. Tübüllerin sayısı pulpaya yakın yaklaşık 45000/mm2, dentin mine birleşimine yakın yaklaşık 2000/mm2 ye düşer. Ortalama tübül çapı çevrede 0.63 µm ve pulpa yakınında 2.37 µm arasındadır. Tübüller dentin mine birleşim yakınında toplam yüzeyin sadece % 1 lik bir alanını işgal ederler, diğer yandan pulpaya yakın yüzeyin % 22 sini işgal ederler. Bu aynı zamanda yüzeysel dentinin su içeriğinin yalnızca % 1 olduğu, buna karşılık pulpa yakınında % 22 olduğu anlamına gelir. Ayrıca dental aletle çalışma sırasında fiziksel olarak değişmiş, dentin kanalcıklarının ağzını örten organoinorganik yapıda amorf bir yüzey tabakası olan smear tabakası oluşmaktadır. Bütün bu etkenler yüzeyin nemlendirilmesini ve adezyonun sağlanmasını güçleştirmektedir (40, ). 22
28 Dentinin, dişten dişe, hastadan hastaya ve hatta aynı diş içinde bile farklılık göstermesi ve mine ile karşılaştırıldığında su ve organik içeriğinin fazla olması dentine güvenli bağlanmayı olumsuz etkileyebilir. Başka bir değişken de preparasyonun derinliğidir, çünkü yüzeyel dentin derin dentinden daha az hidrate ve daha fazla mineralizedir. Kompozit rezin materyallerin dentine bağlantısında polimerizasyon büzülmesini önlemek için en az 17 megapaskallık bir bağ dayanımı gereklidir. Dentin bağlayıcı ajanların geliştirilmesindeki önemli bir hedef de bu değeri aşan ve idealde mineye olan bağlantı dayanımına yakın değerler elde etmektir (33,40,41). Dentin, dokusundaki yüksek su ve proteinden dolayı hidrofilik yapıdadır. Bu nedenle hidrofobik yapıda olan rezin materyaller mineyi ıslatabildikleri gibi dentini ıslatamamaktadır. Dentin bağlayıcı ajanları hidrofilik dentin dokusu ile hidrofobik rezin kompozit arasında bir köprü görevi görmektedir (70). Dentinin geçirgenliği bağlanmayı etkilen önemli bir faktördür ve geçirgenlikte bölgesel farklılıklar vardır. Dentinin geçirgenliği dişlerde bir örnek değildir çünkü tübüller sayısı/mm2 bir örnek değildir. Bu nedenle yüzeysel dentin derin dentinden çok farklıdır. Yüzeysel dentindeki hibrit katmanlar neredeyse rezin taglarından arınmıştır buna karşılık derin dentindeki hibrit katmanların yaklaşık % 50 si hibrit rezin taglarından oluşur. Dentinin geçirgenliği dentinal tübüllerin su geçirimini (onların uzunluğuyla ters orantılı ve onların yarıçapının dördüncü gücüyle direkt orantılıdır) ölçülerek hesaplanabilir. Dentin kavite hazırlama esnasında daha ince yapıldığından tübüller kalın dentinle ilişkili olarak kısalırlar ve aşırı iletken hale gelirler. Bu nedenle, derin canlı aşırı iletken dentinde bazen rezin bağını tehlikeye atan dentinal sıvının dışarı sızıntısını kontrol altına almak güçtür. Pulpa boynuzlarına yakın dentin uzaktaki dentinden daha geçirgendir çünkü tübüllerin yoğunluğu ve çapı 23
29 pulpa boynuzlarına yakın en yüksektir. Eksensel dentin ikinci sınıf kavitelerin pulpal tabanlarından daha geçirgendir. Çürük lezyonunun altındaki dentin (çürükten etkilenmiş veya sklerotik dentin) normal dentinden çok daha az geçirgendir. ( ) 4.1 Mikrosızıntı Diş hekimliğinde mikrosızıntı, yapılan restorasyonların prognozu açısından önemli bir kavramdır. Günümüzde kullanılan materyallerin dişe bağlanma katsayılarındaki gelişmelere rağmen sadece protetik olarak değil restoratif diş hekimliğinde de diş- restorasyon arasında gözlenen mikrosızıntı hala başarısızlık nedeni olarak düşünülmektedir. Literatürde mikrosızıntı için yapılmış pek çok tanımlama vardır. Genel olarak mikrosızıntı; oral sıvı- ların, bakteri toksinlerinin ve iyonların, restorasyon ile diş arasındaki boşluktan geçmesi olarak tanımlanabilir. Ayrıca bakteri ve debris içeren oral sıvıların bir diş ve restorasyon veya siman tabakası arasına sızması olarak da tanımlanmaktadır. Mikrosızıntı; marjinal renklenmelere ve kırıklara, ikincil çürüğe, korozyona ve canlı dişlerde pulpa duyarlılığı gibi arzu edilmeyen olaylara neden olması yönüyle önemli bir olgudur. Troubridge, mikrosızıntının ana nedenini; adaptasyon problemleri ve tıkama materyallerinin diş yapısına bağlanırken yaptıkları büzülme olarak göstermektedir. Mikrosızıntının oluşum sürecinde fiziksel veya kimyasal değişiklikler ve oklüzal kuvvetler önemli rol oynayarak restorasyonun başarısını olumsuz yönde etkilerler. (47,63,64,65) Mikrosızıntının nedenleri; adeziv simanın diş yapısına bağlanmasının yetersiz olması, polimerizasyon sırasında simanın kontraksiyonu, simanın çözünmesi ve simanların mekanik başarısızlığı olarak sıralanabilir. Ayrıca, restorasyonların 24
30 uyumundaki eksiklikler de siman tabakasının kalınlaşmasına neden olarak mikrosızıntıya yol açabilmektedir.(66,67) 4.2. Nanosızıntı Diş yüzeyine dentin adeziv sistemlerinin mikro-mekanik adezyonu mikrosızıntıyı büyük ölçüde azaltır. Bununla birlikte adeziv rezinin demineralize dentine tamamen penetre olduğu ideal durum nadiren elde edilir. Bu durumda bile açığa çıkmış kolojen fibrilleri içinde bazı pürüzlü alanlar vardır. Bu pürüzlü yapı içerisine gümüş nitrat gibi solüsyonlar penetre olabilir ve buna da nanosızıntı adı verilir. Nanosızıntı hibrit tabakası içindeki kolojen fibrillerin etrafındaki nanometre boyuttaki boşluklarda oluşan sızıntıdır.(58,59,60) Rezin ve diş substratı arasındaki bağın dayanıklılığı adeziv restorasyonlarının klinik ömründe çok önemlidir. Bununla beraber, rezin-bağlı dentinin uzun dönem kararlılığı hala sorgulanmaktadır. Çağdaş hidrofilik dentin adezivleriyla elde edilen rezin-dentin bağının zamanla bozulduğu konusunda bir genel kanı vardır. Basitleştirilmiş adezivlerde artan iyonik ve hidrofilik rezin monomerleri konsantrasyonlarını birleştirmek ıslak dentin substratlarına bağlanma ihtiyacından doğar. Bununla beraber, böyle amaçlar potansiyel açıdan geçirgen, kararsız, su emmeye meyilli rezin matrisleri yaratmak pahasına gerçekleştirilir; rezin süzme ve hidroliz zamanla onların mekanik özelliklerini azaltır. Dolayısıyla, basitleştirilmiş hidrofilik yapışkanlar kullanmak rezin bileşikleri ile rezin bağlı dentin arasında dayanıklı bir birleşme yaratma amacını asla gerçekleştirmeyebilir. Hibrit tabakanın bozulması, yapışkan rezinin yanı sıra açığa çıkan kollajenin hidrolizi ve enzimatik bozunması dahil çeşitli fiziksel ve kimyasal faktörlere bağlıdır. Demineralizasyon derinliği ile rezin infiltrasyonu arasındaki uyuşmazlık bağlanma rezinsi tarafından 25
31 sarılmayan hibrit tabakanın tabanında kollajenin açığa çıkmasıyla sonuçlanabilir ve bu nedenle bozunmaya duyarlıdır. Her ne kadar bakteriyel enzimler hibrit tabakanın bozunmasına sebep olsalar da, ev sahibinden türemiş matris metalloproteinaz (MMP) da önemli bir rol oynarlar. MMP ler tüm hücre dışı matris unsurlarını bozabilen çinko ve kalsiyuma bağlı bir endopeptidaz sınıfıdır. (61,62,63,64,111,112) 26
32 5 MMP ler 1962 de Gross & Lapiere kurbağa yavrularında metamorfoz sırasında gözlenmiş ve kollajeni bozabilen bir aktivite açıklamıştır. Daha sonra bu aktivitenin kollajenin üçlü sarmalını bozan bir enzim olan interstitial kollajenaz tarafından tetiklendiği açıklanmıştır. Bu ilk gözlem yeni bir enzim familyası (MMP) içerecek şekilde ilerler. (81,113) İlk MMP lerin dokulardan direkt olarak çıkarılabileceklerinden biri sıçan uterusundan elde edilmiş kollajenaz idi (daha sonra MMP -13 olarak tanındı). Bir kollejenaz nin bu sıçan dokusundan izolesinin belirli bir biyolojik prosese cevaben artmış üretim sırasında meydana geldiği öne sürüldü. (114,115) MMP ler veya matriksler 20 den fazla ev sahibinden çıkarılmış bir proteolitik enzim familyasıdır; pıhtılaşma faktörleri, lipoproteinler, gelişmemiş büyüme faktörleri ve kemotaktik ve hücreye yapışma molekülleri olduğu kadar hücre dışı matris (ECM) proteinlerini bozabilen çink oya ve kalsiyuma dayanan bir endopeptidaz sınıfındandır. (83,84,85) MMP ler proenzimler (zymogens) olarak salgılanırlar ve reaktif oksijen türleri dahil proteinaz veya bazı kimyasal ajanlar tarafından aktive edilirler. Aynı zamanda MMP ler belki de sistein-çinko bağlantısının bozulması yoluyla düşük ph sayesinde de aktive olabilir. MMP aktiviteleri endojen inhibitörler veya metalloproteinaz doku inhibitörleri (TIMP ) tarafından baskılanır. Dolayısıyla, MMP ler ve TIMP ler arasındaki denge eninde sonunda dokuda ECM nin şekil değiştirmesinde çok önemlidir. ECM nin zamanında bozulması gelişimin, doku restorasyoninin ve şekil değişikliğinin önemli bir özelliğidir. MMP lerin aktivitesi tekrar ayarlandığında nefrit, kalp hastalıkları, kanser, kronik ülserler, arterit ve fibroz gibi birçok hastalığın nedeni olabilir. (86,87,116,117) 27
33 Odontoblastlar dişin gelişime, dentin çürüğü prosesine ve dentin-rezin ara yüzündeki hibrit tabakanın bozulmasına katılan MMP leri sentezler. Aynı zamanda MMP ler dentin matrisinin organize edilmesine ve mineralleşmesine katkı yapar. Mineralli insan dentininde birkaç MMP belirlendi, inaktif durumda MMP-8 kollejenaz, MMP-2 ve MMP-9 jelatinaz ve MMP-20 enamelisin. Her ne kadar MMP-2 ve MMP-9 jelatinaz kabul edilse de başka araştırmalar bu iki MMP ile bağlantılı kollajenolitik aktivite açıkladı lerde hem insan hem de tavuk MMPL-2 sinin, TIMP lerden yoksun olduğunda, çözülebilir, üçlü sarmal tip I kollajeni yarabildiği açıklanmıştı. Daha fazla araştırma MMP-2 ve MMP-9 un kemik erimesinde bir rol oynadığını belirlemiştir. (118,119,120) MMP ler adeziv bağlanma prosedürleri sırasında asitli ajanlar tarafından açığa çıkarılır ve aktive olur. Eğer bu matris bağlı, aktive olmuş MMP ler yapışkan rezin ile tamamen iinfiltre olmazsa rezin-dentin bağlantılı ara yüzde kollajen fibrillerini yavaşça bozabilirler. Dentin MMP leri kendinden asitli veya total aşınan adezivler tarafından açığa çıktığında ve aktive olduğunda bu enzimler tip I kollajeni bozarlar. Kollajen fibriller rezin monomerleriyle eksik nüfuz ettiğinden MMP ler yeterince rezin nüfuz etmemiş hibrit tabaka içinde kollajeni bozabilir, bağlı restorasyonların ömrünü azaltabilir. Yoğun MMP-2 ve MMP-9 aktiviteleri hibrit tabakanın temel kısmında tespit edilmiştir. (120,121) Dentin bağlarının bozunmasını önleyecek yeni stratejiler bağlı restorasyonların ömrünü arttırmada hayati önem taşıyabilir. Bu nedenle, klorheksidin, gallardin ve flavonos gibi eksojen MMP inhibitörleri kullanılması adeziv restorasyonların ömrünü uzatacak etkili bir strateji olabilir (Tablo 1). Sentetik MMP inhibitörleri MMP molekülünde Zn2+ iyon ile etkileşime girebilen karboksilik asit gibi bir fonksiyonel grup içermelidir. (85,86,122,123) 28
Diş Dokularına Adezyon ve Dentin Bağlayıcı Sistemler (2)
Diş Dokularına Adezyon ve Dentin Bağlayıcı Sistemler (2) Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN Asitleme ve yıkamadan sonra, bağlayıcı ajan nemli dentine uygulanmalı. Kollagen fibriller arasında 15-20nm aralığı koruyup
DetaylıCam İyonomer Hibrit Restorasyonlar
Cam İyonomer Hibrit Restorasyonlar Prof. Dr. L. Şebnem Türkün Cam iyonomer simanların aşınmalarının fazla olması ve translüsentlik eksiklikleri sebebiyle geliştirildiler 1. REZIN MODIFIYE CIS 2. POLIASIT
DetaylıCam İyonomer Hibrit Restorasyonlar
Cam İyonomer Hibrit Restorasyonlar Prof. Dr. L. Şebnem Türkün Cam iyonomer simanların aşınmalarının fazla olması ve translüsentlik eksiklikleri sebebiyle geliştirildiler. 1. REZIN MODIFIYE CIS 2. POLIASIT
DetaylıDentin Bağlayıcı Sistemler
Dentin Bağlayıcı Sistemler Prof. Dr. L. Şebnem Türkün Diş sert dokuları ile restoratif materyaller arası bağlanma (adezyon), restorasyonların başarısı açısından büyük önem taşır. Adezyon, iki yüzeyin birleşmesi
Detaylı2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI
2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI 1. hafta Konservatif Diş Tedavisine giriş, Diş yüzeyi terminolojisi 2. hafta Kavite sınıflandırması ve kavite terminolojisi (Sınıf I ve II kaviteler)
DetaylıDiş Dokularına Adezyon ve Dentin Bağlayıcı Sistemler
Diş Dokularına Adezyon ve Dentin Bağlayıcı Sistemler Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN Diş sert dokuları ile restoratif materyaller arası bağlanma, restorasyonların başarısı açısından büyük önem taşır. Adezyon,
DetaylıASİT JEL TEKNİK ŞARTNAMESİ
ASİT JEL TEKNİK ŞARTNAMESİ - Ürün şırınga formunda olmalıdır. - Ürün şırınga içinde kalan miktar görülebilecek yapıda olmalıdır. - Ürün ambalaj miktarında en az 3 ml olmalıdır. - Ürün mavi renkte olmalıdır.
DetaylıADEZİV REZİNLERİN KLİNİK UYGULAMA YÖNTEMLERİ
ADEZİV REZİNLERİN KLİNİK UYGULAMA YÖNTEMLERİ (RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ DERSİ) Prof.Dr. Nuran Ulusoy DENTİNİN YAPISAL ÖZELLİKLERİ VE GEÇİRGENLİĞİ Dentin, kimyasal olarak %70 inorganik, %20 organik, %10 su
DetaylıGC Türkİye. Kış. Kampanyaları
GC Türkİye Kış Kampanyaları 2012-2013 G-ænial G-ænial Bond Görünmez Estetik restorasyonlar yaratma sanatı Tek aşamalı, çift seçenekli bonding ister mineyi asitle, ister direkt uygula Eşsiz Bir kompoziyon:
DetaylıKOMPOZİTLER Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Başlık KOMPOZİTLER Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Tanım İki veya daha fazla malzemenin, iyi özelliklerini bir araya toplamak ya da ortaya yeni bir özellik çıkarmak için, mikro veya makro seviyede
DetaylıDİŞ HEKİMLİĞİNDE KULLANILAN ADEZİVLER
T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı DİŞ HEKİMLİĞİNDE KULLANILAN ADEZİVLER BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi:Mersudin SALİHOVİC Danışman Öğretim Üyesi: Prof.
DetaylıTEK BİLEŞENLİ SELF-ETCH BONDİNG
FOSFORİK ASİT JELİ 1. Kavitelerde tabanı ve duvar kısımlarını asitleme amacıyla kullanılmalıdır. 2. Fosforik asit oranı %36 olmalıdır. 3. Jel kıvamında olmalıdır. 4. Şırınga bazında olmalı ve şırıngalar
DetaylıCAM İYONOMER YAPIŞTIRMA SİMANI
CAM İYONOMER YAPIŞTIRMA SİMANI 1. Kendiliğinden polimerize olacak ışık uygulaması gerektirmeyecektir. 2. Florid salınımı yapacaktır. 3. Dentine bağlanma kuvveti en az 3 Mpa olacaktır. 4. Diş sert dokuları
DetaylıBÖLÜM 3 DİFÜZYON (YAYINIM)
BÖLÜM 3 DİFÜZYON (YAYINIM) 1 Mürekkebin suda yayılması veya kolonyanın havada yayılması difüzyona örnektir. En hızlı difüzyon gazlarda görülür. Katılarda atom hareketleri daha yavaş olduğu için katılarda
DetaylıPaylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu
4.Kimyasal Bağlar Kimyasal Bağlar Aynı ya da farklı cins atomları bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok madde farklı element atomlarının birleşmesiyle meydana gelmiştir. İyonik bağ
DetaylıRESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ
RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ Ders Koordinatörü: Prof. Dr. Nuran Ulusoy, nulusoy@neu.edu.tr Ders Sorumluları: Prof. Dr. Nuran Ulusoy, nulusoy@neu.edu.tr Prof. Dr. Hikmet Solak, hsolak@neu.edu.tr Prof. Dr. Arzu
DetaylıGLUMA Ömür boyu güçlü bağlantı.
GLUMA Ömür boyu güçlü bağlantı. Giving a hand to oral health. GLUMA Ömür boyu güçlü bağlantı. GLUMA Sadece uzmanlar için. Sizin için var: Güvenli ve kullanışlı adezivler geliştirmede 3 yıla yakın deneyim.
Detaylı2. Kimyasal adezyon, primer ve sekonder kimyasal bağların etkisi ile olur.
3. SINIF TEDAVİ DERS NOTLARI / PROF.DR.OSMAN GÖKAY Temel Adezyon Prensipleri Diş sert dokuları ile restoratif materyaller arasında güçlü ve kalıcı bağların oluşması oldukça önemlidir. Bu nedenle, dolgu
DetaylıDENTİN ADEZİV SİSTEMLER BİTİRME TEZİ. Stj. Dişhekimi: Cemil KIYMAZ. Danışman öğretim üyesi: Prof. Dr. Necmi GÖKAY
T.C. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı Konservatif Bilim Dalı Başkanlığı DENTİN ADEZİV SİSTEMLER BİTİRME TEZİ Stj. Dişhekimi: Cemil KIYMAZ Danışman öğretim
DetaylıKİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK
KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK 1 2 Lokomotor sistemi oluşturan yapılar içinde en fazla stres altında kalan kıkırdaktır. Eklem kıkırdağı; 1) Kan damarlarından, 2) Lenf kanallarından, 3) Sinirlerden yoksundur.
DetaylıGEÇİCİ KRON ve KÖPRÜLER. Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu
GEÇİCİ KRON ve KÖPRÜLER Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu Geçici restorasyonlar Sabit protetik restorasyonların yapılması sırasında, hastalarda kaybolan estetik, fonksiyon ve fonasyonun tekrar kazandırılması,
Detaylı3M Oral Care. 3M post ve kor çözümleri. Karmaşık işlemler şimdi daha basit.
3M Oral Care 3M post ve kor çözümleri. Karmaşık işlemler şimdi daha basit. 3M post ve kor çözümleri. RelyX Fiber Post 3D nin sağladığı faydalar. Daha kısa sürede öngörülebilir sonuçlar. Biliyoruz ki endodonti
DetaylıCANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER
CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı
DetaylıExciTE F IŞIKLA SERTLEŞEN T O T A L - E T C H - A D E Z İ V. ExciTE F DSC D U A L SERTLEŞEN. Bonding uygulaması şimdi ışıklı ve ışıksız!
ExciTE F IŞIKLA SERTLEŞEN T O T A L - E T C H - A D E Z İ V ExciTE F DSC D U A L SERTLEŞEN T O T A L - E T C H - A D E Z İ V Bonding uygulaması şimdi ışıklı ve ışıksız! İyi bir bağlantı kimyanın konusudur
DetaylıVivaglass cem Yüksek translüsensi özellikte, kimyasal sertleşen cam iyonomer siman
Vivaglass cem Yüksek translüsensi özellikte, kimyasal sertleşen cam iyonomer siman Son derece estetik İnanılmaz kolay Estetik sonuçlar Kendinden sertleşen cam iyonomer siman Vivaglass CEM, verimlilik,
DetaylıPatentli Resilient Hyaluronic Acid Teknolojisi
Patentli Resilient Hyaluronic Acid Teknolojisi François Bourdon, Emeline Charton, Stéphane Meunier PhD* Teoxane SA, Les Charmilles, Rue de Lyon 105, CH-1203 CENEVRE Teknoloji Tüm çapraz bağlı Teosyal hyalüronik
DetaylıİSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI
İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI 1- Vücuda şekil vermek 2- Kaslara bağlantı yeri oluşturmak ve hareketlerin yapılmasına olanaksağlamak 3- Vücut ağırlığını taşımak 4- Vücudun yumuşak kısımlarını korumak
DetaylıHücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.
METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara
DetaylıT.C BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PEDODONTİ ANABİLİM DALI
T.C BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PEDODONTİ ANABİLİM DALI DİŞ HEKİMLİĞİNDE KULLANILAN MULTİMOD, ETCH AND RİNSE VE SELF ETCH ADEZİVLERİN SÜT VE DAİMİ DİŞLERİN SINIF I RESTORASYONLARINDA
DetaylıSeramik Biomalzemeler (Bioseramikler)
Seramik Biomalzemeler (Bioseramikler) Kas iskelet sisteminin hasar görmüş parçaları ve hastalıklı parçaların yer değiştirilmesi ve onarılması için kullanılan seramik grubunun adı bio seramikler olarak
Detaylıkapatılmasında, kaide maddesi olarak, kavitelerin kaplanmasında, sınıf III ve V kavitelerde kullanılabilmelidir.
AKIŞKAN KOMPOZİT SET 1. Akışkan kıvamda hibrit yapıda 2. Küçük kavitelerin doldurulmasında, fissürlerin örtülmesinde, andırkatların kapatılmasında, kaide maddesi olarak, kavitelerin kaplanmasında, sınıf
DetaylıMetacem, rezin bazlı, Dual-cure, yüksek dayanıklılıkta, daimi yapıştırma simanıdır.
Meta Biomed METACEM için Kullanım Talimatları Metacem, rezin bazlı, Dual-cure, yüksek dayanıklılıkta, daimi yapıştırma simanıdır. ENDİKASYONLAR: - Kron ve köprüler (Seramik, kompozit, porselen metali)
DetaylıCLEARFIL TRI-S BOND, dentin ve minenin tek bir ürün ile eş zamanlı tedavi görmesine olanak
Kuraray Clearfil S3 Bond için Kullanım Talimatları I. GİRİŞ CLEARFIL TRI-S BOND, dentin ve minenin tek bir ürün ile eş zamanlı tedavi görmesine olanak sağlayan, tek komponentli, ışıkla polimerize olan
DetaylıTÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İNCELENMESİ. Barış KARABULUT PEDODONTİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARKLI DENTİN BAĞLAYICI SİSTEMLERİN SÜT VE SÜREKLİ DİŞLERDEKİ MAKASLAMA BAĞLANMA KUVVETLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI VE REZİN-DENTİN ARA YÜZEYLERİNİN
Detaylı3M VHB Bantlar VHB. THE Acrylic Foam Tape. Güvenilirlik, Güç. ve Dayanıklılık. VHB Akrilik Köpük Bantlar
3M VHB Bantlar VHB THE Acrylic Foam Tape Güvenilirlik, Güç ve Dayanıklılık VHB Akrilik Köpük Bantlar Kalite avantajları güçlü ve dayanıklı yapıştırma geliştirilmiş estetik görüntü mükemmel sızdırmazlık
DetaylıHISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin
HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI Dr. Yasemin Sezgin yasemin sezgin HÜRESEL BOYAMANIN TEMEL PRENSİPLERİ Hem fiziksel hem kimyasal faktörler hücresel boyamayı etkilemektedir BOYAMA MEKANIZMASı Temelde boyanın
DetaylıMetal Yüzey Hazırlama ve Temizleme Fosfatlama (Metal Surface Preparation and Cleaning)
Boya sisteminden beklenilen yüksek direnç,uzun ömür, mükemmel görünüş özelliklerini öteki yüzey temizleme yöntemlerinden daha etkin bir biçimde karşılamak üzere geliştirilen boya öncesi yüzey temizleme
DetaylıIII. KONTRENDİKASYONLARI Metakrilat monomerlerine hipersensitivite hikayesi olan hastalarda kullanılamaz.
Kuraray Clearfil SE BOND için Kullanım Talimatları I. GİRİŞ CLEARFIL SE BOND ışıkla sertleşen bir bonding sistemidir. Kendinden asitli bir primerden ve bir bonding ajanından oluşur. Primer, mine ve dentinin
DetaylıSıvılardan ekstraksiyon:
Sıvılardan ekstraksiyon: Sıvı haldeki bir karışımdan bir maddenin, bu maddenin içinde bulunduğu çözücü ile karışmayan ve bu maddeyi çözen bir başka çözücü ile çalkalanarak ilgili maddenin ikinci çözücüye
DetaylıPROF.DR.L.ŞEBNEM TÜRKÜN
CAM İYONOMER SİMANLAR Prof. Dr. L. Şebnem Türkün 1972 de Wilson ve Kent tarafından bulundu ve 1974 de Mc Lean ve Wilson tarafından geliştirildiler. Toz ve likitten oluşurlar. İlk geliştirilenler, Alüminyum
DetaylıNanolif Üretimi ve Uygulamaları
Nanolif Üretimi ve Uygulamaları Doç. Dr. Atilla Evcin Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü Çözelti Özellikleri Elektro-eğirme sırasında kullanılacak çözeltinin özellikleri elde edilecek fiber yapısını
Detaylıdiastema varlığında tedavi alternatifleri
diastema varlığında tedavi alternatifleri Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı Etken Muayene Tedavi Planı Etiyoloji Süt/daimi diş geçiş
DetaylıTüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile
Su Kimyası Tüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile canlılık için gerekli ortamı sunar. Canlıların
DetaylıLab Cihazları Dersi Çalışma Soruları
Lab Cihazları Dersi Çalışma Soruları Nasıl Olacak? 8 tane soru verdim bunları direk soracam. Cevapları da var zaten. Son 3 slayttaki okuma parçalarından da sorular gelecek. Dolayısıyla bu parçalardan gelebilecek
DetaylıHÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren
HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI Dr. Vedat Evren Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Vücut sıvıları değişik kompartmanlarda dağılmış Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Bu kompartmanlarda iyonlar ve diğer çözünmüş
DetaylıBİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER. Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL
BİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL BİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER Canlılık olayları hücreler içerisindeki biyolojik moleküllerin yapı ve işlevlerine bağlı olarak ortaya
DetaylıMIM 321 Strüktür Analiz II
MIM 321 Strüktür Analiz II Strüktür Çözümleme dersini neden almalıyım? İsmi havalı Zorunlu, yapacak bir şey yok Mimar olmak istiyorum, yapı tasarımında faydası olur mu? Mimar olmak istiyorum, yapı tasarımında
DetaylıÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI
ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI 8.Kolloid Giderimi Yrd. Doç. Dr. Kadir GEDİK Çapları 10-6 mm 10-3 mm ( 0.001-1μm) arasındadır. Kil, kum, Fe(OH) 3, virusler (0.03-0.3μm) Bir maddenin kendisi için
DetaylıSU VE HÜCRE İLİŞKİSİ
SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ Oluşturacağı her 1 g organik madde için bitkinin 500 g kadar suyu kökleriyle alması ve tepe (uç) noktasına kadar taşıyarak atmosfere aktarması gerekir. Normal su düzeyinde hayvan hücrelerinin
DetaylıYENİ NESİL ADEZİV SİSTEMLER
T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı YENİ NESİL ADEZİV SİSTEMLER BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Bayram ASARKAYA Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Necmi
DetaylıGIDALARIN YÜZEY ÖZELLİKLERİ DERS-9
GIDALARIN YÜZEY ÖZELLİKLERİ DERS-9 KÖPÜK OLUŞUMU Köpük oluşumu Köpük, gazın dağılan faz, bir sıvının ise sürekli faz olduğu bir kolloidal dispersiyondur. Dispersiyon ortamı genellikle bir sıvıdır. Ancak,
DetaylıSayfa 1/6. NOVOBRAN Outside Dış yüzeylerde kullanılmak için özel olarak geliştirilmiş hazır çözücü içermeyen bir kaplamadır.
Sayfa 1/6 ÜRÜN TANIMI: NOVOBRAN Outside Dış yüzeylerde kullanılmak için özel olarak geliştirilmiş hazır çözücü içermeyen bir kaplamadır. NOVOBRAN Outside kaplama kötü hava şartlarına ve çevresel etkilere
DetaylıCanlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.
Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Proteinlerin yapısında; Karbon ( C ) Hidrojen ( H ) Oksijen
DetaylıTOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)
TOPRAK Toprak esas itibarı ile uzun yılların ürünü olan, kayaların ve organik maddelerin türlü çaptaki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar âlemini barındırarak bitkilere durak
Detaylıİki malzeme orijinal malzemelerden elde edilemeyen bir özellik kombinasyonunu elde etmek için birleştirilerek kompozitler üretilir.
KOMPOZİTLER Kompozit malzemeler, şekil ve kimyasal bileşimleri farklı, birbiri içerisinde pratik olarak çözünmeyen iki veya daha fazla sayıda makro bileşenin kombinasyonundan oluşan malzemelerdir. İki
DetaylıIŞIKLA SERTLEŞEN REZİN ESASLI YAPIŞTIRMA SİMANLARININ FARKLI IŞIK KAYNAKLARI İLE POLİMERİZASYON MİKTARININ SAPTANMASI
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ IŞIKLA SERTLEŞEN REZİN ESASLI YAPIŞTIRMA SİMANLARININ FARKLI IŞIK KAYNAKLARI İLE POLİMERİZASYON MİKTARININ SAPTANMASI Elçin DERELLİ PROTETİK
DetaylıCAM İYONOMER SİMANLAR ŞEBNEM TÜRKÜN. Prof. Dr. L. Şebnem Türkün
CAM İYONOMER SİMANLAR Prof. Dr. L. Şebnem Türkün 1972 de Wilson ve Kent tarafından bulundu ve 1974 de Mc Lean ve Wilson tarafından geliştirildiler. Toz ve likitten oluşurlar. İlk geliştirilenler, Alüminyum
DetaylıDişhekimliğinde MUM. Prof Dr. Övül KÜMBÜLOĞLU. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Dişhekimliğinde MUM Prof Dr. Övül KÜMBÜLOĞLU Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi MUM Dişhekimliğinde kullanılan mumlar genellikle 2 veya daha fazla
DetaylıBetonu oluşturan malzemelerin oranlanması, daha yaygın adıyla beton karışım hesabı, birbirine bağlı iki ana aşamadan oluşur:
1 BETON KARIŞIM HESABI Betonu oluşturan malzemelerin oranlanması, daha yaygın adıyla beton karışım hesabı, birbirine bağlı iki ana aşamadan oluşur: I. Uygun bileşenlerin ( çimento, agrega, su ve katkılar
DetaylıZeyfiye TEZEL Mehmet KARACADAĞ
PROJENİN ADI: POLİMER KATKILI ASFALT ÜRETİMİNİN ARAŞTIRILMASI Zeyfiye TEZEL Mehmet KARACADAĞ ( Kimya Bilim Danışmanlığı Çalıştayı Çalışması 29 Ağustos-9 Eylül 2007) Danışman: Doç.Dr. İsmet KAYA 1 PROJENİN
DetaylıALL İN ONE ADEZİV KULLANILARAK KOMPOZİT VE KOMPOMER İLE RESTORE EDİLMİŞ OLAN SÜT AZI DİŞLERİNDE MİKROSIZINTI NIN İNCELENMESİ
T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı ALL İN ONE ADEZİV KULLANILARAK KOMPOZİT VE KOMPOMER İLE RESTORE EDİLMİŞ OLAN SÜT AZI DİŞLERİNDE MİKROSIZINTI NIN İNCELENMESİ BİTİRME
DetaylıÜRÜN TANIMI: NOVOBRAN
Sayfa 1/5 ÜRÜN TANIMI: NOVOBRAN Inside, iç yüzeylerde kullanılmak üzere özel olarak geliştirilmiş,kolay uygulanabilir hazır çözücü içermeyen bir kaplamadır. NOVOBRAN Inside kaplama, özellikle yüksek bir
DetaylıALL IN ONE ADEZİV KULLANILARAK CAM İYONOMER SİMAN VE KOMPOMER İLE RESTORE EDİLMİŞ OLAN SÜT AZI DİŞLERİNDE MİKROSIZINTININ İNCELENMESİ
T.C Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Pedodonti Anabilim Dalı ALL IN ONE ADEZİV KULLANILARAK CAM İYONOMER SİMAN VE KOMPOMER İLE RESTORE EDİLMİŞ OLAN SÜT AZI DİŞLERİNDE MİKROSIZINTININ İNCELENMESİ Bitirme
Detaylı11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI
11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI Canlılar hayatsal faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ATP ye ihtiyaç duyarlar. ATP yi ise besinlerden sağlarlar. Bu nedenle
Detaylıİçme Sularının Dezenfeksiyonunda Çinko Oksit Nanomateryalinin Kullanımı
İçme Sularının Dezenfeksiyonunda Çinko Oksit Nanomateryalinin Kullanımı F. Elçin Erkurt, Behzat Balcı, E. Su Turan Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Giriş Su, tüm canlılar için en önemli
DetaylıYENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ
YENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ İlaç Taşıyıcı Sistemler Kolloidal ilaç taşıyıcı sistemler -Veziküler sistemler -Mikro-/Nano-partiküler sistemler Hücresel ilaç taşıyıcı sistemler
DetaylıÇimentolu Sistemlerde Kullanılan Kimyasal Katkılar ve Özellikleri
Çimentolu Sistemlerde Kullanılan Kimyasal Katkılar ve Özellikleri Çimsa Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi Ocak, 2017 Kimyasal Katkı Nedir? Kimyasal katkılar, betonun birtakım özelliklerini iyileştirmek
DetaylıGAZ TÜRBİN TEMİZLEYİCİLER
TURBOT www.turbotect.com GAZ TÜRBİN TEMİZLEYİCİLER TURBOTECT KİMYASALLARININ GEREKLİLİKLERİ & FAYDALARI TURB TURBOTECT LTD., SWITZERLAND TEMİZLİK MEKANİZMALARI Yüzey Etkinleştirme Yüzey etkinleştirme maddeleri
DetaylıEMÜLSİFİYE ET ÜRÜNLERİ
EMÜLSİFİYE ET ÜRÜNLERİ EMÜLSİFİYE ET ÜRÜNLERİ Avrupa orijinli Küçük çaplı ürünler- frankfurter, wiener Büyük çaplı ürünler- Ülkemizde salam, dünyada bologna, mortadella Kullanılan etin türü ve lokal çeşitlilik
DetaylıTDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma
TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma Oral İmplantolojide Temel Kavramlar, Teşhis ve Tedavi Planlaması 13.30-15.00 Dental implantların kısa tarihçesi
Detaylı2. Kanun- Enerji dönüşümü sırasında bir miktar kullanılabilir kullanılamayan enerji ısı olarak kaybolur.
Enerji Dönüşümleri Enerji Enerji; bir maddeyi taşıma veya değiştirme kapasitesi anlamına gelir. Enerji : Enerji bir formdan diğerine dönüştürülebilir. Kimyasal enerji ;moleküllerinin kimyasal bağlarının
DetaylıDÖNER ALETLERİN KANAL TEDAVİSİNDE KULLANIMI
TC. EGE ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ ENDODONTİ ANABİLİM DALI DÖNER ALETLERİN KANAL TEDAVİSİNDE KULLANIMI BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Javid JAFARZADA Danışman Öğretim Üyesi: Prof.Dr. M. Kemal ÇALIŞKAN
DetaylıDENTAL ADEZİVLER DENTAL ADHESIVES
DENTAL ADEZİVLER DENTAL ADHESIVES Diğdem EREN * Özden ÖZEL BEKTAŞ * ÖZET 1995 yılında Bounocore, kompozit rezinlerin mine yüzeyine bağlanmasını sağlayan asit uygulama yöntemini tanıtmıştır. Daha sonra
DetaylıHİDROKSİAPATİT NANOPARÇACIKLARININ SENTEZİ
HİDROKSİAPATİT NANOPARÇACIKLARININ SENTEZİ 26.09.2007 2 Giriş İnsan kemiği kendini yenileyebilme özeliğine sahiptir Kemikler kırıldığında iyileşmenin sağlanabilmesi için ilave desteğe gereksinim duyarlar
DetaylıStres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi
Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres nedir? Olumsuz koşullara karşı canlıların vermiş oldukları tepkiye stres denir. Olumsuz çevre koşulları bitkilerde strese neden olur. «Biyolojik Stres»: Yetişme
DetaylıBAĞLAYICI AJANLARIN SAKLANMA KOŞULLARININ KOMPOZİT REZİNLERİN DENTİNE OLAN MAKASLAMA BAĞ DAYANIMINA ETKİSİ
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAĞLAYICI AJANLARIN SAKLANMA KOŞULLARININ KOMPOZİT REZİNLERİN DENTİNE OLAN MAKASLAMA BAĞ DAYANIMINA ETKİSİ Mehmet Şahin OĞUZCAN DİŞ HASTALIKLARI
DetaylıPROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİM DALI
PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİM DALI Protetik diş tedavisi, dişlerin şekil, form, renk bozuklukları ve diş eksikliklerinin tedavi edilmesinde, fonasyon, estetik ve çiğneme etkinliğinin sağlanmasında etkili
DetaylıBiyolojik Biyomekanik İmplant Başarısızlığı İmplant Başarısızlığı Krestal Kemik Kaybı Protez Komplikasyonları Mekanik Süreçler
F. Emir Biyolojik İmplant Başarısızlığı Cerrahi başarısızlık İyileşme Krestal Kemik Kaybı Periosteal Refleksiyon(kaldırma) Otoimmün (bakteriyel etki) Biyolojik mikro aralık Protez Komplikasyonları Vida
DetaylıDispergatör: Dispers boyar maddenin flotte içinde disperge hâlinde kalmasını sağlar.
1. Dispersiyon Boyar Maddeleriyle Polyesterin Boyanması Dispers boyar maddenin polyester liflerine karşı afinitesi oldukça yüksektir. Fakat elyaf içine difüzyonu oldukça yavaştır. Dispers boyar maddelerin
Detaylıİki Farklı Kendiliğinden Yayılan Şap Kinetiği PÇ Baskın & KAÇ Baskın- Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi
İki Farklı Kendiliğinden Yayılan Şap Kinetiği PÇ Baskın & KAÇ Baskın- Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi Kendiliğinden yayılan şap uygulamaları; İşçilik maliyeti düşük Hızlı sertleşen Yüksek mukavemetli
DetaylıMAKRO-MEZO-MİKRO. Deney Yöntemleri. MİKRO Deneyler Zeta Potansiyel Partikül Boyutu. MEZO Deneyler Reolojik Ölçümler Reometre (dinamik) Roww Hücresi
Kolloidler Bir maddenin kendisi için çözücü olmayan bir ortamda 10-5 -10-7 cm boyutlarında dağılmasıyla oluşan çözeltiye kolloidal çözelti denir. Çimento, su, agrega ve bu sistemin dispersiyonuna etki
DetaylıİLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL
İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL Vücudun İlaçlara Etkisi (Farmakokinetik Etkiler) Farmakokinetik vücudun ilaca ne yaptığını inceler. İlaçlar etkilerini lokal veya sistematik
Detaylı02 Kompozitler 02 i-xcite LC 03 i-light 04 i-flow 05 i-xcite CC. 07 Fissür Örtücü ve Kaideler 07 i-seal LC, i-liner
ÜRÜN KATALOĞU İçindekiler www.i-dental.lt RUIER TPC 02 Kompozitler 02 i-xcite LC 03 i-light 04 i-flow 05 i-xcite CC 06 Bonding Adezivler 06 i-bonding LC i-bonding LC SELF ETCH 07 Fissür Örtücü ve Kaideler
DetaylıDENTAL YAPIŞTIRMA SİMANLARIN ANTİMİKROBİYAL ÖZELLİKLERİ
T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DENTAL YAPIŞTIRMA SİMANLARIN ANTİMİKROBİYAL ÖZELLİKLERİ Müge KAMACI DOKTORA TEZİ PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİM DALI Danışman Yrd. Doç. Dr. Serhan AKMAN
DetaylıN-Cement Collection. Ivoclar Vivadent - Yapıştırıcı maddeler. Güçlü bir bağlantı desteği sağlar ve güveni artırır
N-Cement Collection Ivoclar Vivadent - Yapıştırıcı maddeler Güçlü bir bağlantı desteği sağlar ve güveni artırır Variolink N GERÇEK ESTETİK Varlionk N, lityum disilikat, cam seramik ve kompozit rezin restorasyonları
DetaylıAtomlar ve Moleküller
Atomlar ve Moleküller Madde, uzayda yer işgal eden ve kütlesi olan herşeydir. Element, kimyasal tepkimelerle başka bileşiklere parçalanamayan maddedir. -Doğada 92 tane element bulunmaktadır. Bileşik, belli
DetaylıHÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı
Hücrenin fiziksel yapısı HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücreyi oluşturan yapılar Hücre membranı yapısı ve özellikleri Hücre içi ve dışı bileşenler Hücre membranından madde iletimi Vücut sıvılar Ozmoz-ozmmotik basınç
DetaylıÇalışma hayatında en çok karşılaşılan soru işyerinden patlama tehlikesi olup olmadığı yönündedir. Bu sorunun cevabı, yapılacak risk
Çalışma hayatında en çok karşılaşılan soru işyerinden patlama tehlikesi olup olmadığı yönündedir. Bu sorunun cevabı, yapılacak risk değerlendirmesiyle birlikte aşağıdaki sorularla birlikte basitçe değerlendirilebilir.
DetaylıFİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU
FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU Fizyolojiye Giriş Temel Kavramlar Fizyolojiye Giriş Canlıda meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişikliklerin tümüne birden yaşam denir. İşte canlı organizmadaki
DetaylıDAİMİ DOLGU MADDELERİNDEN KAVİTE VERNİK VE KAVİTE LİNER LARININ KLİNİK UYGULAMA YÖNTEMLERİ (Restoratif Tedavisi Dersi)
DAİMİ DOLGU MADDELERİNDEN KAVİTE VERNİK VE KAVİTE LİNER LARININ KLİNİK UYGULAMA YÖNTEMLERİ (Restoratif Tedavisi Dersi) Prof. Dr. Nuran Ulusoy KAVİTE VERNİKLERİ VE KAVİTE LİNER LARI Koruyucu gereksinimler,
DetaylıBİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ
BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur). Bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere
DetaylıKOROZYON DERS NOTU. Doç. Dr. A. Fatih YETİM 2015
KOROZYON DERS NOTU Doç. Dr. A. Fatih YETİM 2015 v Korozyon nedir? v Korozyon nasıl oluşur? v Korozyon çeşitleri nelerdir? v Korozyona sebep olan etkenler nelerdir? v Korozyon nasıl önlenebilir? Korozyon
DetaylıKasetin arka yüzeyi filmin yerleştirildiği kapaktır. Bu kapakların farklı farklı kapanma mekanizmaları vardır. Bu taraf ön yüzeyin tersine atom
KASET Röntgen filmi kasetleri; radyografi işlemi sırasında filmin ışık almasını önleyen ve ranforsatör-film temasını sağlayan metal kutulardır. Özel kilitli kapakları vardır. Kasetin röntgen tüpüne bakan
DetaylıTOPRAK SUYU. Toprak Bilgisi Dersi. Prof. Dr. Günay Erpul
TOPRAK SUYU Toprak Bilgisi Dersi Prof. Dr. Günay Erpul erpul@ankara.edu.tr Toprak Suyu Su molekülünün yapısı Toprak Suyu Su molekülünün yapısı Polarite (kutupsallık) ve Hidrojen bağı Polarite (kutupsallık)
DetaylıBiochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University
Biochemistry Chapter 4: Biomolecules, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry/Hikmet Geckil Chapter 4: Biomolecules 2 BİYOMOLEKÜLLER Bilim adamları hücreyi
DetaylıATOM HAREKETLERİ ve ATOMSAL YAYINIM
ATOM HAREKETLERİ ve ATOMSAL YAYINIM 1. Giriş Malzemelerde üretim ve uygulama sırasında görülen katılaşma, çökelme, yeniden kristalleşme, tane büyümesi gibi olaylar ile kaynak, lehim, sementasyon gibi işlemler
DetaylıT.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANABİLİM DALI
T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANABİLİM DALI KENDİNDEN ADEZİV REZİN SİMAN KULLANILARAK YAPIŞTIRILAN FİBER POST UYGULAMALARININ BAĞLANMA DİRENÇLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
DetaylıMUMLAR (WAXES) Yrd. Doç. Dr. Seda CENGİZ
MUMLAR (WAXES) Yrd. Doç. Dr. Seda CENGİZ Mumlar genel olarak oda ısısında katı halde bulunan termoplastik materyaller olarak tanımlanır. diş hekimliğinde kullanılan mumların içinde şu maddeler bulunabilir:
DetaylıİLERİ SOL JEL PROSESLERİ
İLERİ SOL JEL PROSESLERİ Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Kaplama ve İnce Filmler Sol-jel kaplamalar birçok fonksiyona sahiptir. Bunlardan en belli başlı olanı, görünür ışık dalga boyunda transparan oksitlerin
DetaylıANTİSEPTİK VE DEZENFEKTANLAR. Prof. Dr. Ayhan Filazi Ankara Üni. Veteriner Fak. Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı
ANTİSEPTİK VE DEZENFEKTANLAR Prof. Dr. Ayhan Filazi Ankara Üni. Veteriner Fak. Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı DEZENFEKTAN (JERMİSİD) Mikroorganizmaları öldürerek etkiyen ve genellikle cansız
Detaylı