GÖMÜLÜ ÜST 20 YAŞ DİŞLERİNİN CERRAHİSİ SIRASINDA BUKKAL ENJEKSİYONUN YALNIZ VEYA PALATİNAL ENJEKSİYON İLE BERABER UYGULANMASININ KIYASLANMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "GÖMÜLÜ ÜST 20 YAŞ DİŞLERİNİN CERRAHİSİ SIRASINDA BUKKAL ENJEKSİYONUN YALNIZ VEYA PALATİNAL ENJEKSİYON İLE BERABER UYGULANMASININ KIYASLANMASI"

Transkript

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÖMÜLÜ ÜST 20 YAŞ DİŞLERİNİN CERRAHİSİ SIRASINDA BUKKAL ENJEKSİYONUN YALNIZ VEYA PALATİNAL ENJEKSİYON İLE BERABER UYGULANMASININ KIYASLANMASI Ahmed Kanaan NADER AĞIZ DİŞ ÇENE CERRAHİSİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Samimi DEMİRALP 2013-ANKARA

2 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÖMÜLÜ ÜST 20 YAŞ DİŞLERİNİN CERRAHİSİ SIRASINDA DEĞİŞİK ANESTEZİK AJANLARIN BUKKAL İNFİLTRASYON DA KULLANILMASI İLE PALATİNAL ENJEKSİYON GEREKLİLİĞİNİN KIYASLAMASI Ahmed Kanaan NADER AĞIZ DİŞ ÇENE CERRAHİSİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Samimi DEMİRALP 2013-ANKARA

3 Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü... Doktora Programı Çercevesinde yürütülmüş olan bu çalışma, aşağıdaki jüri tarafından Yüksek Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir. Tez Savunma Tarihi: / / Jüri Başkanı.... Raportör....

4 iii İÇİNDEKİLER İçindekiler Önsöz Simgeler ve Kısaltmalar Şekiler Çizelgeler iii vi vii viii ix 1. GİRİŞ Yirmi Yaş Dişleri Yirmi Yaş Dişlerin Tanımı Yirmi Yaş Dişlerin Evrim ve Gelişimleri Yirmi Yaş Dişlerin Gömülülük Sebepleri Yirmi Yaş Dişlerin Gömülüğüne Etki Eden Lokal Sebepler Yirmi Yaş Dişlerin Gömülülüğüne Etki Eden Sistemik Sebepler Gömülü Yirmi Yaş Dişlerin Sınıflandırılması Gömülü Alt Yirmi Yaş Dişlerin Sınıflandırılması Gömülü Üst Yirmi Yaş Dişlerin Sınıflandırılması Yirmi Yaş Dişlerin Çekim Endikasyonları Yirmi Yaş Dişlerin Preoperatif Komplikasyonları Ağrı Perikoronit Kist Oluşumu Odontojen Tümör Oluşumu Komşu Dişlerde Rezorbsiyon Oluşumu Çene Kırıkları Ortodontik Problemlerin Uyarılması veya Hızlandırılması Bölümlü veya Tam Protezin Yerleştirilme Güclüğü Komşu Dişe Bakan Yüzde Marjinal Kemik Rezorbsiyonu Komşu Dişte Çürük Diğer Komplikasyonlar 16

5 iv Yirmi Yaş Dişlerin Postoperatif Komplikasyonları Ağrı Trismus Şişlik ve Ödem Postoperatif Hemoraji Alveolar Osteit Enfeksiyon Sinir Hasarı Kırıklar Gömülü Dişin Komşu Lojlara Kaçması Temporomandibuler Eklem Disfonksiyonları Komşu Dişlerde Periodontal Hasarlar Anestezi Anestezi Teknikleri Genel Anestezi Lokal Anestezi Topikal (Yüzeyel) Anestezi İnfiltrasyon Anestezisi Rejional (Bölgesel) Anestezi Üst Çenenin ve Dişlerin İnnervasyonu Nervus Palatinus Rami Alveolares Superiores Posteriores (RASP) Rami Alveolares Superiores Medius Rami Alveolares Superiores Anteriores Lokal Anestezinin Komplikasyonları Lokal Komplikasyonlar Genel Komplikasyonlar Lokal Anestezik Maddelerin Gelişimi Lokal Anestezik Maddelerin Sınıflandırılması Esterler Amidler Quinoline Türevleri 29

6 v Diğer Lokal Anestezik Maddeler Lidokain Lokal Anesteziklere İlave Edilen Vazokonstrüktör Maddeler Vazokonstrüktör Maddelerin Sınıflaması MATERYAL VE METOD Ağrı Ölçeği VAS VRS Cerrahi Yöntem ve Kullanılan İlaç Profilaksileri Yöntem BULGULAR TARTIŞMA SONUÇ VE ÖNERİLER 54 ÖZET 72 SUMMARY 74 KAYNAKLAR 76 EKLER 85 EK-1: Bilgilendirilmiş Gönüllü Onam Formu 85 EK-2: Hekim Hasta Takip Formu 88 ÖZGEÇMİŞ 90

7 vi ÖNSÖZ Tüm bu zorlu çalışmalar esnasında beni yalnız bırakmayıp desteğini esirgemeyen tüm Ağız Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı çalışma arkadaşlarıma, yaşamımın her döneminde yanımda olup gösterdikleri sevgi, anlayış ve güvenle, sıcaklıklarını hiç kaybetmediğim, iyi bir eğitim almam için gereken tüm maddi ve manevi desteği benden bir an olsun esirgemeyen ve bu günlere gelmemde büyük emekler sarfeden annem Ramziye Fatih e, babam Kanaan Nadir e ve eşim Nur Abdulkadir e, En içten teşekkürlerimi sunarım. Doktora eğitimim ve tez çalışmam süresince üstün destek, ilgi ve yardımlarını gördüğüm değerli tez danışmanım hocam sayın Prof. Dr. Samimi Demiralp e, alanımız ile ilgili bilgi, birikim ve donanımını özveri ile benimle paylaşan, tez çalışmam süresince desteğini ve yardımlarını her an hissettiren, mesleki deneyimime önemli katkısı olan sayın hocam Prof. Dr. Erdal Erdem e, tez çalışmama gönüllü olarak yardımcı olan benimle birlikte yorulup zor anlar yaşayan arkadaşım Dr.Dt. Çağrı Bardak a teşekkürlerimi sunarım.

8 vii SİMGELER ve KISALTMALAR ASA Cm Dk HCL Mg Ml Mm MRG M3 N veya n. RASP VAS VRS American Society of Anesthesiologists (Amerikan Anesteziyoloji Derneği) Uzunluk ölçü birimi Dakika Hidroklorid Kütle ölçü birimi Hacim ölçü birimi Uzunluk ölçü birimi Manyetik rezonans görüntü Mandibulada yükselen ramus ile ikinci molar dişin distali arasındaki mesafe Nervus Rami Alveolares Superiores Posteriores Visual Analog Scale (Görsel Analog Ölçeği) Verbal Rating Scale (Sözel Derecelendirme Ölçeği)

9 viii ŞEKİLER Şekil 1.1. Archer (1975) ve Kruger (1984) e göre gömülü yirmi yaş dişlerin gömülülük sınıflaması 1 Mezioanguler, 2 distoanguler, 3 vertikal, 4 horizontal, 5 bukkoanguler, 6 lingoanguler, 7 ters. 7 Şekil 1.2. Pell ve Gregory ye göre gömülü alt yirmi yaş dişlerin sınıflaması a: İkinci molara yakınlıklıklarıne ve gömülülük derinliğine göre 1 pozisyon A, 2 pozisyon B ve 3 pozisyon C. b: Mandibular ramus ön sınır ile ikinci molar diş arasındaki mesefaye göre 1 klass I, 2 klass II ve 3 klass III. 8 Şekil 1.3. İkinci molar dişe göre üst yirmi yaş dişlerin gömülülük derinliğinin sınıflandırılması (Archer 1975) a= Klas A, b= Klas B ve c,d,e =Klas C. 9 Şekil 1.4. Üst yirmi yaş dişlerin gömülülüğünün Archer e (1975) sınıflandırılması 1 Mezioanguler, 2 distoanguler, 3 vertikal, 4 horizontal, 5 bukkoanguler, 6 palatanguler, 7 ters 9 Şekil 1.5. Maksiller sinir ve dağılımı 25 Şekil 1.6. Lidokainin kimyasal formülü 30 Şekil 2.1. Archer (1975) sınıflamasına göre sınıf 3 ve sınıf C grubu 34 Şekil 2.2. Görsel Analog Ölçeği 36 Şekil 2.3. Sözel Değerlendirme Ölçeği 37

10 ix ÇİZELGELER Çizelge 2.1. Grupların lokal anestezik ajan ve zamana göre dağılımı 35 Çizelge 2.2. Kappa Uyum Testi katsayı değer yorumları 38 Çizelge 3.1. Deneme = Bukkal + Palatinal, Zaman = 5 dk 39 Çizelge 3.2. Deneme = Bukkal + Palatinal, Zaman = 10 dk 40 Çizelge 3.3. Deneme = Bukkal, Zaman = 5 dk 41 Çizelge 3.4. Deneme = Bukkal, Zaman = 10 dk 42 Çizelge 3.5. Zaman = 5 dk, İlaç = Jetokain 43 Çizelge 3.6. Zaman = 5 dk, İlaç = Jetokain Simplex 44 Çizelge 3.7. Zaman = 10 dk, İlaç = Jetokain 45 Çizelge 3.8. Zaman = 10 dk, İlaç = Jetokain Simplex 46 Çizelge 3.9. Deneme = Bukkal + Palatinal, İlaç = Jetokain 47 Çizelge Deneme = Bukkal + Palatinal, İlaç = Jetokain Simplex 47 Çizelge Deneme = Bukkal, İlaç = Jetokain 48 Çizelge Deneme = Bukkal, İlaç = Jetokain Simplex 48 Çizelge Deneme = Bukkal + Palatinal, Zaman = 5 dk 49 Çizelge Deneme = Bukkal + Palatinal, Zaman = 10 dk 49 Çizelge Deneme = Bukkal, Zaman = 5 dk 50 Çizelge Deneme = Bukkal, Zaman = 10 dk 50 Çizelge Zaman = 5 dk, İlaç = Jetokain 51 Çizelge Zaman = 5 dk, İlaç = Jetokain Simplex 51 Çizelge Zaman = 10 dk, İlaç = Jetokain 51 Çizelge Zaman = 10 dk, İlaç = Jetokain Simplex 52 Çizelge Ek Anestezi ve Ağrı Aşaması Dağılım Çizelge 52

11 1 1. GİRİŞ Ağız, diş ve çene cerrahisinin temel taşlarından biri olan yirmi yaş cerrahileri, cerrahların en sık yaptığı operasyon olarak bilinmektedir. Yirmi yaş dişlerinin çekimi birçok insanın korkulu rüyası olmaktadır. Dişini çektirmeyen birçok hastada perikoronit, enfeksiyon, çürük, kist, hatta tümöral oluşumlar gibi çeşitli dişsel hastalıklara yol açan bu dişler, dişini çektiren bazı hastalarda ise daha sonra oluşacak diş problemlerinde diş hekimi koltuğuna oturmayacak şekilde bir psikolojik travmaya sebebiyet vermektedir. Hastaların gerek operasyon anında gerekse operasyon sonrasındaki dönemde bu cerrahi işlemi daha kolay tolere etmelerini, daha az ağrı duymalarını, bu süreyi daha kolay ve sorunsuz geçirmelerini sağlamak amacı ile operasyonları sırasında kullanılan çeşitli anestezik ajanların, farklı anestezi ve flep tekniklerinin, operasyon sonrasında ise kullanılan farklı analjezik, antienflamatuar ve immunosüpresif ajanların yer aldığı çok sayıda çalışma mevcuttur. Ancak literatüre bakıldığında bu çalışmaların çoğunluğunun gömülü alt yirmi yaş dişleri ile ilgili olduğu izlenmektedir. Gömülü üst yirmi yaş dişlerinin cerrahisinde rutin olarak kullanılan ve palatinal mukoza ile kemik arasındaki sıkı bağlantı nedeniyle ağrı ve korkuya neden olup, hastalar tarafından tolere edilmesinde sıkıntı yaşanan palatinal infiltrasyon anestezinin üst çene gibi spongioz bir kemikte gerekli olup olmadığının değerlendirilmesi araştırmamızın amacını oluşturmaktadır. Ayrıca operasyonda kullanılan anestezik ajanın vazokonstrüktörlü olup olmamasının bu duruma olan etkisi de araştırılmıştır. Operasyon sırasında hastanın duyduğu ağrı şiddeti hasta tarafından Görsel Analog Ölçeği (Visual Analogue Scale, VAS) skalasında işaretlenirken Sözel Değerlendirme Ölçeği (Verbal Rating Scale, VRS) skalasında ise ağrının şiddeti hastaya sorularak hekim tarafından işaretlenir.

12 Yirmi Yaş Dişleri Yirmi Yaş Dişlerin Tanımı Zamanında dental arka katılmayan ve normal oklüzyonda yerini almayan, kemik veya yumuşak doku içerisinde bütünüyle veya kısmen kalmış dişler, gömülü olarak tanımlanmaktadır (Song ve ark., 2000; Peterson ve ark., 2003, p.:184; Türker ve Yücetaş, 2004, s.:221) Yirmi Yaş Dişlerin Evrim ve Gelişimleri Modern toplumlarda yirmi yaş dişlerin gömülü kalma oranı diğer dişlere göre daha yüksektir. Alt yirmi yaş dişler üst yirmi yaş dişlerden sonra en sık gömülü kalan dişler olup, tüm gömülü dişlerin % 98 ini oluşturmaktadırlar (Abu Alhaija ve ark., 2010). Yüzyıl önce yirmi yaş diş gömülülüğü çok ender iken, filogenetik, ortodontik ve Mendelian teorileriyle açıklanan çene ve diş sistemlerindeki diş genişlikleriyle çene kemiğinin büyüklüğü arasındaki muhtemel bir oransızlık, bu dişlerin sıklıkla gömülü kalmaları ile sonuçlanmıştır. Bu şekilde günümüzde bu dişlerin operasyonları rutin bir işlem haline getirmiştir (Türker, 1981; Tetsch ve Wagner, 1990, p.:9-10; Lübbers ve ark., 2010). Gömülülük nedenlerini açıklayan teoriler arasında en mantıklı görünen teori, evrimin derecesine bağlı olarak alt çene ve üst çene boyutlarındaki azalmadır. Böylece çenelerde alt veya üst yirmi yaş dişlerin sürmesi için yer kalmamıştır (Archer, 1975). Bu teori Nodine nin eski Mısırlar, Meksika, Güney Amerika yerlileri, modern Bedeviler, Eskimolar üzerinde yaptığı araştırmalarda doğrulanmıştır (Nodine, 1943 ). Modern insanda bu dişler için yeterli yerin olmayışı, çene kemiklerinin evrimi ile ilişkilendirilebilir (Waite ve Reynolds,1998). Molar dişlerin gelişimiyle ilgili genetik çalışmalarda, yüz milyon yıl önce atalarımızın dünya üzerinde dört ayak üzerinde durduklarını ve başın vertebral

13 3 kolona göre daha arka bir pozisyonda konumlandığını, avlanmak, yakalamak, düşmanlarla savaşmak, korunmak ve besinlerin çiğnenmesi gibi yaşamsal ihtiyaçları karşılamak için, çene kaslarının daha gelişmiş, çenelerin ise daha uzun ve kalın olduğu teorisi genel olarak kabul görmektedir (Kraus, 1964). Hayatta kalmak için dişlere olan ihtiyaç, birkaç milyon yıl önce insanoğlunun iki ayak üzerinde hareket etmeye başlaması ve el ve kolların gelişmesi sonucu yapılan icatlar ile azalmaya başlamıştır. Ateşin bulunmasıyla insanların beslenme alışkanlıklarının çiğ ve sert gıdalardan pişmiş ve daha yumuşak gıdalara doğru değişmeye başlaması, çene kemiklerinin evrimindeki en önemli etkendir (Kraus ve ark, 1969). Beslenme alışkanlığındaki bu değişim, çene kaslarının evriminde ve çene kemiklerinin küçülmesinde temel etken olarak kabul edilmektedir (Waite ve Reynolds,1998). Begg modern yaşamdaki insanlarla hiç bir teması bulunmayan Aborjin grubu üzerinde yaptığı çalışmasında, beslenme alışkanlığındaki bu hızlı değişimin çenelerin ve dişlerin gelişiminde etkili olduğu sonucuna varmıştır (Begg, 1954). İşlenmemiş sert gıdalardan işlenmiş yumuşak gıdalara geçildikçe, yirmi yaş dişlerin gömülü kalma insidansının arttığını belirtilmektedir (Varrela, 1990; Odusanya ve Abayomi, 1991). Besinin sertliği ve taneli yapısı daha fazla interproksimal atrizyona ve mesial migrasyona neden olduğu ve bunun dental arkta 14,7 mm lik bir mesafe oluşturarak yirmi yaş dişin sürmesi için yeterli mesafeyi sağladığı gösterilmiştir (Begg,1954; Sengupta ve ark., 1999). İnterproksimal atrizyonla dişlerde gelişen anterior ve mesial migrasyon, geçmişe oranla günümüzde çok daha az miktarlarda olmaktadır. Biyolojik ve kültürel gelişimlerin evrimi insanların dişlere olan bağımlılığını, özellikle yirmi yaş dişlerin fonksiyonel öneminin azaldığını da göstermektedir (Sengupta ve ark., 1999; Silvestri ve Singh, 2003). Beslenme alışkanlığındaki bu değişimler yirmi yaş dişlerin gömülü kalmalarında temel etken olarak kabul edilse de, bu dişlerin gelişimlerini inceleyen çalışmalar morfolojik anomalilerin ve/veya malpozisyonların hangi sıklıkta geliştiğine ışık tutmaktadır. Doğumdan sonra gelişen tek diş olma özelliğine sahip yirmi yaş dişler haricindeki bütün dişler, intrauterin dönemde veya ikinci molar dişlerde olduğu gibi doğuma yakın dönemde gelişirler (Moss-Salentijn ve Hendricks-klyvert, 1980). Yirmi yaş dişlerinin gelişimi, büyümekte olan çocukta ektodermal dental laminanın

14 4 distale doğru hareketlenerek embriyonik nöral krestten gelişen çene mezenkimi ile temas etmesiyle başlar ve bu etkileşim yaklaşık beş yaş civarında oluşur. Yirmi yaş dişlerin gelişiminin başlaması çene kemiğinin büyümesiyle paralel gerçekleşir (Ten Cate, 1998). Genetik ve çevresel faktörler çenelerin büyümesini ve dental laminanın hareketini etkileyerek, bu iki dokunun etkileşimlerine ve dolayısıyla yirmi yaş diş oluşumu üzerinde değişimlere neden olabilmektedir. Çevresel faktörlerin ve teratojenlerin diş gelişimi üzerindeki etkileri, dişin şeklinde, genişliğinde ve pozisyonunda değişimler olarak gösterilmektedir (Karadzov ve ark., 1985; Kronmiller ve ark., 1995). Yirmi yaş dişlerinin diş arkında zor yerleşebilmeleri, yer darlığı yanında dentisyon ve erüpsiyon durumlarının ve sürme esnasında kat ettikleri mesafe ve yönün diğer dişlerden farklılık göstermesine bağlıdır. Şöyle ki; alt yirmi yaş dişlerinin ilk teşekküleri normal oklüzyondaki yerinin 2 cm altında, 2 cm arkasında ramusun içerisindedir. Kron teşekkülü esnasında diş derece linguale doğru yatıktır. Sürmenin tamamlanabilmesi için alt yirmi yaş dişi yukarı ve öne doğru hareket ederken kendi ekseni etrafında da vestibüle doğru rotasyona uğrayacak ve normal oklüzyondaki yerini alırken derecelik linguale doğru olan eğim derece olacaktır. İşte bu komplike hareket alt yirmi yaş dişinin sürmesini zorlaştırmaktadır (Türker ve Yücetaş, 2004, s.:225). Üst yirmi yaş dişleri ise ortodontik teori kapsamına girmemekte, tamamen tersi olan bir hareketle sürme işlemini tamamlamaktadırlar. Üst ikinci molar, aşağı ve öne doğru sürerken, üst yirmi yaş dişler aşağı, arka ve dışa doğru üçlü bir hareketle yapabilmektedir. Bu kompleks hareketin yapılması çoğunlukla günümüz insanında gecikmekte ve bu esnada tüber maksillanın normal teşekkülünü tamamlaması üst yirmi yaş dişinin gömülü kalmasına sebep olmaktadır (Türker, 1981; Türker ve Yücetaş, 2004, s.: ).

15 Yirmi Yaş Dişlerin Gömülülük Sebepleri Yirmi yaş dişin sürmesi için yeterli yer bulunsa da bazı lokal ve sistemik faktörler bu dişlerin oklüzal düzleme gelmelerini olumsuz yönde etkilemektedirler Yirmi Yaş Dişlerin Gömülüğüne Etki Eden Lokal Sebepler Komşu dişlerin yapı ve dizim bozukluğu nedeni ile yaptığı basınç Kemik yapısındaki ve yumuşak dokudaki yoğunluk Dişin çevresindeki mukozanın uzun süreli iltihabı Gelişen çenelerdeki yer darlığı Germin başka bir istikamette bulunması Persiste süt dişleri Süt dişlerinin erken kaybı Kemikteki enflamatuar değişiklikler Dişin sürmesi sırasında anatomik veya patolojik bir engelle karşılaşması Çocuklarda ateşli hastalıklar sebebi ile ortaya çıkan kemikte meydana gelen değişiklikler Dişteki kron veya kök malformasyonu (Archer, 1975; Türker ve Yücetaş, 2004, s.: ) Yirmi Yaş Dişlerin Gömülülüğüne Etki Eden Sistemik Sebepler Prenatal nedenler Kalıtım Değişik ırktan birleşen kişilerin çocukları Spesifik enfeksiyonlar (sfiliz, tüberküloz gibi)

16 6 Postnatal nedenler Raşitizm Anemi Herediter sfiliz Ateşli hastalıklar Endokrinal hastalıklar Travma Beslenme bozukluğu Gelişmemiş çenelerde yer darlığı Çene ve çevre doku hastalıkları Gelişim bozuklukları Cleidocranial dizostosiz Oksisefali Progeri Akondroplazi Damak yarığı (Archer, 1975; Türker ve Yücetaş, 2004, s.: ) Gömülü Yirmi Yaş Dişlerin Sınıflandırılması Gömülü Alt Yirmi Yaş Dişlerin Sınıflandırılması Archer (1975) ve Kruger (1984) isimli araştırmacıların oluşturdukları sınıflamaya göre gömülü alt yirmi yaş dişinin uzun ekseninin, ikinci molar dişin uzun ekseni ile yaptığı açıya göre dişin pozisyonu; vertikal, mezioangular, distoangular, horizontal, bukkoanguler, lingoanguler ve ters olarak isimlendirilmektedir (Şekil 1.1) (Alling ve ark., 1993, p.:155; Fragiskos 2007, p.:126).

17 7 Şekil 1.1. Archer (1975) ve Kruger (1984) e göre gömülü yirmi yaş dişlerin gömülülük sınıflaması 1 Mezioanguler, 2 distoanguler, 3 vertikal, 4 horizontal, 5 bukkoanguler, 6 lingoanguler, 7 ters. Pell ve Gregory (1933) sınıflamasına göre ise gömülü yirmi yaş dişlerin oklüzal düzlemle olan ilişkisi ikinci molar dişin oklüzal düzlemine ve kole seviyesine göre tanımlanmıştır. Buna göre üç pozisyon belirtilmiştir. Pozisyon A; yirmi yaş dişi ikinci molar dişin oklüzal düzlemiyle aynı seviyede, pozisyon B; yirmi yaş dişi ikinci molar dişin oklüzal düzlem ile servikal bölgesi arasında ve pozisyon C ise; diş ikinci molar dişin servikal düzeyinin altında (Şekil 1.2 a), olduğunu ifade etmektedir (Alling ve ark., 1993, p.:155). Pell ve Gregory (1933) yaptıkları sınıflamada yükselen ramus ile ikinci molar dişin distali arasındaki mesafeyi (M3) olarak adlandırdılar. Buna göre; Klas I ilişkide M3 mesafesi yirmi yaş dişin meziodistal çapından büyük; Klas II ilişkide M3 mesafesi yirmi yaş dişin meziodistal çapına eşit veya çok az farklı; Klas III ilişki ise M3 mesafesi yirmi yaş dişin meziodistal çapından oldukça küçük olarak tanımlanmıştır (Şekil 1.2 b) (Türker ve Yücetaş, 2004, s.: ).

18 8 Şekil 1.2. Pell ve Gregory ye göre gömülü alt yirmi yaş dişlerin sınıflaması a: İkinci molara yakınlıklıklarıne ve gömülülük derinliğine göre 1 pozisyon A, 2 pozisyon B ve 3 pozisyon C. b: Mandibular ramus ön sınır ile ikinci molar diş arasındaki mesefaye göre 1 klass I, 2 klass II ve 3 klass III Gömülü Üst Yirmi Yaş Dişlerin Sınıflandırılması Archer (1975) sınıflamasında üst yirmi yaş dişlerin gömülülük derinliğini ikinci üst molar dişlere göre değerlendirmiştir. Buna göre Klas A, gömülü üst yirmi yaş dişin kronunun üst ikinci molar dişin kesici yüzünden geçen oklüzal çizginin seviyesinde veya biraz altındaki durumunu; Klas B, gömülü üst yirmi yaş dişin kronunun ikinci molar dişin oklüzal düzlemi ile servikal çizgisinin arasındaki durumunu; Klas C, ise gömülü üst yirmi yaş dişin kronunun ikinci molar dişin servikal çizgisinin altındaki durumunu ifade etmektedir (Şekil 1.3) (Archer, 1975; Türker ve Yücetaş, 2004, s.: ).

19 9 Şekil 1.3. İkinci molar dişe göre üst yirmi yaş dişlerin gömülülük derinliğinin sınıflandırılması (Archer 1975) a= Klas A, b= Klas B ve c,d,e =Klas C. Archer (1975) gömülü üst yirmi yaş dişlerini açı ve pozisyonlarına göre; vertikal, mezioangular, distoangular, horizontal, bukkoangular, palatoangular ve ters olarak sınıflandırmıştır (Şekil 1.4) (Alling ve ark., 1993, p.:229; Türker ve Yücetaş, 2004, s.:232). Şekil 1.4. Üst yirmi yaş dişlerin gömülülüğünün Archer e (1975) sınıflandırılması 1 Mezioanguler, 2 distoanguler, 3 vertikal, 4 horizontal, 5 bukkoanguler, 6 palatanguler, 7 ters

20 Yirmi Yaş Dişlerin Çekim Endikasyonları 1979 yılında Ulusal Sağlık Enstitüsü (National Institutes of Health, NIH) konferansında gömülü yirmi yaş dişlerin çekimi konusunda ortak görüş bildirilmiştir. Buna göre; 1) Gömülü yirmi yaş dişlerin çekimi için iyi tanımlanmış kriterler mevcuttur. İnflamasyon, restore edilemeyecek çürükler, kistler, tümörler ve komşu dişe veya çene kemiğine hasar vermesi gibi durumlar bu duruma örnektir. 2) Yapılan cerrahi çekimlerde genç hastalardaki hastalık oranının yaşlı hastalara göre az olduğu kabul edilmiştir. 3) Günümüzdeki çalışmalardan elde edilmiş verilerin gömülü yirmi yaş dişlerin çekimi konusunda temel bir klinik yaklaşıma karar vermek için yeterli olmadığı bildirilmiştir (NIH, 1980; Mercier ve Precious,1992; Eklund ve Pittman, 2001) yılında ise Klinik Mükemmellik Ulusal Enstitüsü (National Institutes for Clinical Exellence, NICE) gömülü yirmi yaş dişlerin çekim endikasyonu için daha kesin bir kılavuz oluşturmak amacı ile çekim kriterlerini bildirmişlerdir: 1. Patoloji içermeyen gömülü yirmi yaş dişlerin profilaktik çekimi için destekleyecek hiçbir güvenilir araştırma kanıtı yoktur. 2. Ulusal Sağlık Servisi ( National Health Service, NHS ) patoloji içermeyen gömülü yirmi yaş dişlerin profilaktik olarak rutin çekimlerinin yapılmasına devam etmemelidir. 3. Gömülü yirmi yaş dişlerin cerrahi çekimi patoloji bulguları olan hastalarla sınırlandırılmalıdır.

21 11 4. Plak cerrahi için bir endikasyon değildir ve deliller perikoronitin ilk evresinin, özellikle şiddetli olmadıkça, cerrahi için bir endikasyon olarak kabul edilmemesi gerektiğini göstermiştir. Ayrıca bu kriterlere, kırık hattında yer alan ve ortodontik tedavi kapsamındaki dişlerin de çekim kararının verilmesi gerektiği ilave edilmiştir (Hill ve Walker, 2006) Yirmi Yaş Dişlerin Preoperatif Komplikasyonları Ağrı Trigeminal nevralji, otalji, çene ve kafa ağrıların semptomları bazı durumlarda gömülü yirmi yaş dişleriyle açığa çıkabilmektedir (Tetsch ve Wagner, 1990, p.:53). Ağrı gömülü dişin sinir uçlarına yaptığı baskısıyla açığa çıkabilir (Fragiskos, 2007, p.:122). Bu durumlarda ağrının azalmasıyla ilgili mantıklı bir açıklama yoktur. Çekilen dişlerin aşağı yukarı % 1-2 oranla çekilme nedeni budur (Ness ve Peterson, 2004). Hasta hekime bu tür bir şikayetle geldiğinde gömülü yirmi yaş dişinin çekiminden önce klinisyen başka bir ağrı kaynağı aramalıdır. Ek olarak yirmi yaş dişin çekiminden sonra bile ağrının geçemeyebileceği hastaya hatırlatılmalıdır (Laskin, 1985) Perikoronit Yirmi yaş dişlerden genellikle alt yirmi yaş dişler oral mukoza içine yarı sürdüğü zaman gingivitis ve periodontitis benzeri hafiften orta dereceye kadar görülebilen inflamatuar bir cevap oluşturur (Ness ve Peterson, 2004). Bu durum karşılığındaki yirmi yaş dişi tarafından operkulumun travmatize olmasından ya da operkulum altına yiyecek sıkışması ile olabilir (Fragiskos, 2007, p.:122). Enflamasyon oluştuktan sonra sürekli olarak kalır ve zaman zaman akut ataklara yol açar. Bölgede kulağa,

22 12 temporomandibuler ekleme ve arka submandibular bölgeye yayılabilen ama genellikle etkilenen diş bölgesinde olan ciddi ağrıya yol açar. Ayrıca trismus, yutkunmada zorluk, submandibuler lenfadenit, operkulumda kızarıklık ve ödem görülebilir (Fragiskos, 2007, p.:122). Bazı durumlarda ciddi enfeksiyon gelişebilir ve hasta ciddi medikal ve cerrahi tedaviye ihtiyac duyabilir (Ness ve Peterson, 2004). Perikoronitin başlangıc tedavisi periodontal cebin mekanik olarak temizliği ve irrigasyonu, hidrojen peroksit veya klorheksidin bir irrigasyon solüsyonu ile dezenfeksiyonu ve karşıt üst yirmi yaş dişin bazen de alt yirmi yaş dişinin çekimi yapılabilir (Peterson ve ark., 2003, p.:187). Ciddi perikoronit vakalarında sistemik semptomlar da varsa, antibiyotik tedavisi gerektirebilir. Tedavi lokal bir cerrahi yaklaşımla ve beta-laktam grubu antibiyotikler reçete edilerek yapılabilir (Dahle n, 2002). Operkulektomi bu problemin çözümünde önerilse de tamamen veya yarı süren alt yirmi yaş dişi ile ramusun ön sınırı arasındaki mesafeye göre yumşak doku fazlalığı nüks eder (Peterson ve ark., 2003, p.:188). Yirmi yaş dişlerin % u perikoronitis veya tekrarlayan perikoronitis nedeniyle çekilmektedir. Yirmi yaş sonrası bu diş çekimlerinin en sık nedeni perikoronittir. Yaş ilerledikçe dişlerin perikoronitis nedeniyle çekilme ihtimali de artmaktadır (Ness ve Peterson, 2004) Kist Oluşumu Çenede çekilmeden bırakılan gömülü yirmi yaş dişlerinin folliküler keseleri kistik dejenerasyona uğrayarak dentigeröz veya keratokist oluşturabilir (Peterson ve ark., 2003, p.:189; Ness ve Peterson, 2004). Gömülü bir diş ile patolojik durumların aynı anda bulunması nadir bir durum değildir. Genellikle kistik lezyonlar diş kronunun etrafında gelişir ve radiografilerde çeşitli boyutlarda radyolusensiler olarak görülürler (Fragiskos, 2007, p.:124). Güven ve ark. 10 yıllık süre zarfında 9994 molar dişin % 2.31 ünde odontojenik kistlere rastlamışlardır (Güven ve ark., 2000). Eğer gömülü bir dişin kronu etrafındaki folliküler alan 3 mm den fazlaysa, dentigeröz kist tanısı mantıklı olabilir (Peterson ve ark., 2003, p.:189). Radyografik olarak böyle bir osteolitik lezyona rastlanılırsa bu lezyon gömülü diş ile birlikte alınmalıdır (Fragiskos, 2007, p.:124).

23 Odontojen Tümör Oluşumu Odontojenik tümörler nadir olarak da olsa malign lezyonlar oluşturabilmektedirler. Bu yüzden asemptomatik olmasına rağmen gömülü yirmi yaş dişlerin çekimi önerilmektedir (Ness ve Peterson, 2004). Bir araştırmada çekilen yirmi yaş dişlerinin % 0.77 si benign, % 0.02 si malign olmak üzere toplamda % 0.79 luk bir odontojenik tümör insidansı elde etmişlerdir (Güven ve ark., 2000). Klinik ve radyolojik açıdan ayırt edilemeyen kistler, ameloblastomalara veya ameloblastik fibromalara neden olabilirler (Tetsch ve Wagner, 1990, p.:51; Baroni ve ark. 1992). Bu nedenle en küçük bir kuşkuda bile bölgeden biyopsi alınması gereklidir (Tetsch ve Wagner, 1990, p.:51-52). Bu patolojik durumlar özellikle kırk yaş altı hastalarda görülmektedir (Ness ve Peterson, 2004) Komşu Dişlerde Rezorbsiyon Oluşumu Komşu dişlerdeki kök rezorbsiyonu gömülü dişlerin komşu dişlere yaptığı basınç ile açığa çıkan istenmeyen bir durumdur. Bu durum öncelikle alt çene ve üst çenede arka dişlerde görülmektedir (Fragiskos, 2007, p.: ). Kök rezorbsiyon mekanizmasi tam olarak belli olmasa da bu durum süt dişlerin rezorbsiyon olayına benzemektedir (Nemcovsky ve ark., 1996; Peterson ve ark., 2003, p.:188). Waite ye göre rezorpsiyon, hastanın yaşı ve dişin mesioanguler pozisyonda olması ile ilişkilidir ve % 2.4 oranında komşu dişte rezorpsiyonun izlendiğini belirtmektedir (Waite ve Reynolds, 1998). Eğer komşu dişte kök rezorbsiyonuna rastlanılırsa cerrah yirmi yaş dişi bir an önce çekmeyi düşünmelidir. Çoğu vakada rezorbe olmuş komşu diş rezorbsiyon sahasında bir sement katmanı depolayarak ve sekonder dentin oluşturarak kendini tamir etmektedir (Ness ve Peterson, 2004). Ancak bazı dişlerde endodontik tedavi gerekebilmektedir (Peterson ve ark., 2003, p.:188). Aşırı rezorbsiyon durumunda ise hem gömülü hem de komşu diş birlikte çekilmelidir (Ness ve Peterson, 2004).

24 Çene Kırıkları Literatürde, her yıl insanın 11.5 inde alt çenede kırık görüldüğü rapor edilmektedir (Meisami ve ark., 2002; Hanson ve ark., 2004). Alt çene angulus bölgesi gömülü yirmi yaş dişlerinin varlığından dolayı kırıklar açısından en hassas bölgedir (Alling ve ark., 1993, p.:199; Çizmeci, 2002). Gömülü alt çenedeki yirmi yaş dişleri genellikle çenelerin kemikle kaplı olması gereken yerlerinde yer almaktadırlar (Peterson ve ark., 2003, p.:189). Bu sebeple bu dişler bulundukları bölgenin kırığa karşı direncinin azalmasına yol açarlar (Çizmeci, 2002; Ness ve Peterson, 2004). Yirmi yaş dişi bölgesinde gelişen kırık varlığında gömülü yirmi yaş dişi genellikle çekilir ve kırık daha sonra redükte edilir ve intermaksiller fiksasyon uygulanır (Peterson ve ark., 2003, p.:189) Ortodontik Problemlerin Uyarılması veya Hızlandırılması Birinci ve ikinci molar dişlerin distale hareklendirilmesi gereken hastalarda gömülü yirmi yaş dişi engel yaratabilir. Bu durumda yirmi yaş dişinin ortodontik tedaviden önce çekilmesi gerekmektedir (Peterson ve ark., 2003, p.:189; Ness ve Peterson, 2004). Alt yirmi yaş dişlerinin alt çene kesici bölgesinde ortodontik tedavi sonrası çapraşıklaşmaya sebep olup olmadığı ile ilgili tartışmalar mevcut olduğundan bu konuda kesin bir yargıya varılamamaktadır. Aslen anterior keser çapraşıklığı gömülü yirmi yaş dişinin varlığından ziyade yeterli ark uzunluğu ile ilgili olduğu düşünülmektedir ( Mercier ve Precious,1992; Ness ve Peterson, 2004) Bölümlü veya Tam Protezin Yerleştirilme Güclüğü Hareketli veya sabit protez yapmadan önce restore edilecek bölgede gömülü bir dişin olmamasına dikkat edilmelidir. Eğer böyle bir diş varsa genel öneri bu dişin protezden önce çekilmesidir. Tamamen kemikle kaplı dişler patolojik değişiklikler göstermiyorsa ve hasta kırk yaşından büyükse bu dişler sorun yaratmayacaktır.

25 15 Fakat, yalnızca yumuşak doku veya ince bir kemik tabakasıyla kaplı gömülü bir yirmi yaş dişi varlığında yumuşak doku destekli hareketli bir protez isteniyorsa büyük ihtimalle zaman içerisinde ince kemik tabakası rezorbe olacak ve kron ile protez arasındaki sıkışan mukoza ağrıya neden olacaktır. Dişeti üzerindeki baskı nekroza enfeksiyon gelişimi için ara yoldur. Böyle bir durumda gömülü yirmi yaş dişi çekilmelidir ve protez yeniden yapılmalıdır (Laskin, 1985; Ness ve Peterson, 2004) Komşu Dişe Bakan Yüzde Marjinal Kemik Rezorbsiyonu İkinci molarların arkasında yer alan kemik doku yirmi yaş dişlerin sürmesi ile yer değiştirir. Cep oluşturan yarı gömülü dişler zamanında çekilirse komşu dişin distal yüzeyindeki kemiğin zarar görmesi engellenecektir (Alling ve ark., 1993, p.:196; Fragiskos, 2007, p.:122) Komşu Dişte Çürük Alt yirmi yaş dişleri, sürmeleri esnasında vertikal pozisyonda olmamalarından ve öndeki ikinci molar dişlerle kontaklarının geniş olmasından dolayı, ikinci molar dişlerde ara yüz çürükleri için risk oluşturmaktadırlar. Özellikle mesioanguler veya horizontal pozisyondaki alt yirmi yaş dişleri bu açıdan büyük bir risktir (Waite ve Reynolds, 1998; McArdle ve Renton, 2006). Polat ve arkadaşları 3050 gömülü alt yirmi yaş diş üzerinde yaptıkları çalışmada, komşu ikinci molar dişteki çürük oranını % 12.6 olarak rapor etmişlerdir (Polat ve ark., 2008).

26 Diğer Komplikasyonlar Gömülü dişlerin meydana getirdiği diğer komplikasyonların görülme oranı oldukça düşüktür. Bunlar, şu şekilde sınıflandırılabilirler (Archer, 1975): a- Sinüs, burun boşluğu ve mandibuler kanalı ilgilendiren komplikasyonlar b- Parestezi c- Göz Komplikasyonları: - Bulanık görme - Glokom benzeri ağrı - İritis - Geçici körlük d- Kulak Komplikasyonları: - Tinnitus aurirum - Otitis Yirmi Yaş Dişlerin Postoperatif Komplikasyonları Ağrı Yirmi yaş cerrahisi sonrasında oluşan ağrı, cerrahi operasyonun zorluk ve uzunluk derecesine, ayrıca lokal travmaya bağlıdır. Ağrı sıklıkla hafif veya orta dereceli olup, geçici olarak seyreder. Alt yirmi yaş dişi çekiminden sonra gelişen ağrı, cerrahi bitmeden 2-4 saat sonra maksimum yoğunluğuna ulaşır ve saat içinde kaybolur. (Laskin, 1985; Trindade ve ark., 2010 ). Cerrahi sonrası için çeşitli analjezik ajanlar mevcuttur. Bunlar; asetilsalisilik asit, asetaminofen, kodein birleşimleri ve steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlardır. Lokal anestezinin etkisi geçmeden alınan analjezik ilaçlar ağrı kontrolünün daha kolay olmasına ve hastaların daha az sayıda, daha az etkili analjezik ajana gereksinim

27 17 duymalarına yol açar. Cerrahi öncesi steroid olmayan analjeziklerin alınması postoperatif ağrıların kontrolü açısından yararlıdır. (Peterson ve ark., 2003, p.:216; Ness ve Peterson, 2004) Trismus Trismus yirmi yaş dişin cerrahisini takiben oluşan beklenen bir durumdur. Burada masseterik kasların spazmına bağlı olarak ağız açıklığının kısıtlanması söz konusudur (Fragiskos, 2007, p.:195). Ayrıca operasyon sonrası gelişen ağrı da bu bölgede refleks olarak spazm ve çene kısıtlanmasına sebebiyet verebilir (Laskin, 1985). Ödemin kontrolü için steroid alan hastalarda trismusun daha az görüldüğü bildirilmiştir. Ödem gibi trismus da, postoperatif ikinci günde en yüksek seviyeye ulaşır ve birinci hafta sonunda sona erer (Ness ve Peterson, 2004) Şişlik ve Ödem Ödem, yumuşak dokunun travması sonucu ortaya çıkan bir komplikasyondur. Ödem travmatize olan hücrelerle bölgedeki lenfoid damarların yıkımı ve tıkanması sonucu dışarı sızan sıvı nedeni ile oluşur (Fragiskos, 2007, p.: ). Şişlik saat içerisinde maksimuma ulaşır ve ortalama üç gün sonra azalmaya başlar. Bu durumun tamamen kaybolması ise bir haftayı bulur (Cameron, 1980). Kortikosteroidlerin parenteral yolla verilmesi oluşacak şişliği azaltır. Buz paketlerinin yüze uygulaması da hastaya rahatlık hissi verebilir fakat bu uygulamanın ödem derecesine bir etkisi olmadığı bildirilmiştir (Ness ve Peterson, 2004) Postoperatif Hemoraji Ameliyat sırasında kanama durdurulup, iyice kontrol altına alındığı taktirde bu komplikasyon gelişmemektedir (Türker ve Yücetaş, 2004, s.:251). Kanama, iyi bir cerrahi teknikle, yumuşak dokuya ihtiyaçtan fazla travma yapmayarak azaltılabilir

28 18 (Ness ve Peterson, 2004). Operasyondan birkaç saat sonra ortaya çıkan kanamalar, lokal anestezik ajanlar içerisinde yer alan vazokonstrüktor maddelerin etkisinin geçmesiyle açıklanmaktadır (Tetsch ve Wagner, 1990, p.:130). Operasyondan birkaç gün sonra görülen kanamalar ise, damar lümenini kapatan trombüsün, enfeksiyon ya da travma sonucu kaybolmasına bağlı olarak gelişmektedir (Özbayrak, 1990) Alveolar Osteit Gömülü yirmi yaş dişi çekimi sonrası gelişen alveolar osteit veya kuru soket insidansı %3-25 arasında değişmektedir. Bu postoperatif komplikasyon çekimi takiben 2-3 gün sonra izlenir. Alveolar osteitin patogenezi halen tam olarak açıklanamamaktadır. Çekim soketi ilk başta kan pıhtısı ile korunur. İyileşme sürecinde kan pıhtısı ilk önce granülasyon dokusu daha sonra bağ dokusu en son olarak da kemikle yer değiştirir. Eğer sağlam bir pıhtı oluşmaz ise veya kan pıhtısı yıkılırsa, kuru bir sokete eşlik eden ağrı, kötü tat ve kötü koku ile karakterize boş fibrinolitik alveolit oluşur. Son zamanlarda alveolar osteitin etiyopatogenezi ile ilgili olarak yoğun ve sklerotik kemik, çekim sonrası enfeksiyon, alveolar yaralanmalar ve infiltrasyon anestezisi gibi faktörler öne sürülmüştür (Tetsch ve Wagner, 1990, p.:41-43; Fragiskos, 2007, p.:199). Alveolar osteit insidansı sigara içen ve oral kontraseptif kullanan bayanlarda daha yüksek olarak görülmektedir. Klorheksidin gibi ajanlarla cerrahi öncesi yapılan irrigasyon kuru soket insidansını %50 ye indirdiği, serum fizyolojik ile yapılan irrigasyonun ise etkili olduğu bildirilmiştir. Küçük miktarlarda tetrasiklin ve linkomisin gibi antibiyotiklerin bölgeye topikal olarak yerleştirilmesi ise alveolar osteitin insidansını azalttığı rapor edilmiştir. Kuru soketin tedavisinde amaç hastanın ağrısını azaltmaktır. Ağrı 3-5 günde sona ermesi beklense de bazı hastalarda güne kadar devam ettiği de gözlemlenmiştir (Ness ve Peterson, 2004).

29 Enfeksiyon Gömülü yirmi yaş dişin çekimine bağlı olarak gelişen yaygın olmayan bir komplikasyondur. Yirmi yaş dişlerinin çekimi sonrası oluşan enfeksiyonun insidansı çok düşük olup % arasında değişmektedir. Genellikle gömülü yirmi yaş dişin çekimini takiben %0.5-1 oranında enfeksiyonlar birinci postoperatif haftada ortaya çıkarlar. Bu kabul edilen bir enfeksiyon oranıdır ve profilaktik antibiyotik kullanımı bu oranı etkilememektedir (Ness ve Peterson, 2004). Operasyon sonrası ikinci veya dördüncü haftada oluşan enfeksiyonların %50 sinin sebebi ise mukoperiosteal flep altında kalan debrislerin reaksiyonu olarak düşünülmektedir. Tedavinin genel prensipleri bölgenin cerrahi debridmanı ve drenajıdır. Nadir olarak ikinci bir cerrahi ile bölgenin açılarak temizlenmesi ve antibiyotik tedavisi gerektiren durumlarla da karşılaşılabilmektedir (Peterson ve ark., 1992) Sinir Hasarı Sinir hasarları oral cerrahide operasyonlar sonrasında izlenen komplikasyonlar içerisinde en ciddilerinden birini oluşturmaktadır (Fragiskos, 2007, p.:191). N. trigeminus un mandibular dalının n. alveolaris inferior dalı ile n. lingualis dalı alt çenedeki arka grup dişlerin çekimi sırasında risk altındadırlar. N. lingualis in hassarı diş çekimi esnasında lingual korteks kırılması ile ya da frez veya guj ile sinirin kesilmesi sonucu gelişebilir (Laskin, 1985). N. lingualis eğer ciddi bir şekilde travmatize olduysa nadiren de olsa iyileşebilir. Bazı vakalarda kökün sinire yakınlığı, alveolar kanalın kökü çaprazladığı bölgede belli bir şekilde daralması veya kanal komşuluğunda ciddi kök dilaserasyonu ile belli olur. Diğer radyografik belirtiler ise kanalın diş tarafında yön değiştirmesi, kökün apikal bölgesindeki kararma, köklerin kanal içinde olduğunu gösterir ve kanalın radyoopak çizgisinin bölünmesidir. Eğer bu belirtiler preoperatif değerlendirilmede radyografta gözlenirse cerrah, sinir hassarını engelemek için önlemler almalıdır. Bu önlemler; fazladan kemik kaldırma, dişin parçalara bölünmesi ve hastaya sinir hasarı olabileceğinin önceden anlatılmasıdır. N. Alveolaris ve n. lingualis e olan hassarın insidansı %3 olarak

30 20 belirtilmiştir. Oluşan anestezi ve parestezinin yalnızca küçük bir bölümünün kalıcı olabileceği bildirilmiştir (Peterson ve ark., 2003, p.:231; Ness ve Peterson, 2004) Kırıklar A) Alveolar Proçesin Kırılması Bu komplikasyon, çekim hareketlerinin ani ve yanlış olması yada kökteki ankiloz varlığında oluşabilmektedir (Fragiskos, 2007, p.:183). B) Üst Çenede Tüberin Kırılması Tüber kırığı büyülüğüne göre ciddi olabilecek bir komplikasyondur ve gelecekte hastanın tam protezinin stabilizasyonu sırasında problem yaratabilmektedir. Bu komplikasyon arka grup üst çenedeki dişlerin çekimi sırasında gelişebilir. Özellikle ankiloze, izole ve anormal köklü dişler bu durum için tehlike arz etmektedirler (Tetsch ve Wagner, 1990, p.: ; Peterson ve ark., 2003, p.:230; Fragiskos, 2007, p.: ). C) Alt Çenenin Kırılması Nadir olarak izlenen alt çene kırığı istenmeyen bir kırıktır. Elevatörlerin yanlış kullanımına bağlı olarak, kırılganlığı artmış bir çenede derin bir gömülü yirmi yaş dişin çekiminde, yoğun kemiği olan ileri yaşlı bir hastada ve özellikle ankiloze olan dişlerde alt çene kırığı daha çok görülebilmektedir (Laskin, 1985; Ness ve Peterson, 2004) Gömülü Dişin Komşu Lojlara Kaçması Gömülü yirmi yaş dişinin çekiminden sonra en sık rastlanılan problemlerden biri de kökün bir kısmının kırılmasıdır. Bu durumlarda kök fragmanı submandibular

31 21 boşluğa, inferior alveolar kanala yada maksiller sinüse kaçabilmektedir. Enfekte olmayan kökler alveolar kemikte bırakıldığında postoperatif komplikasyona sebebiyet vermediği gösterilmiştir. Şüpheli pozisyonda kökleri çıkarmak için yapılan agresif ve yıkıcı teşebbüsler yarardan çok zarara neden olabilmektedir. Burada tek gerekli olan radyografik takiptir (Ness ve Peterson, 2004) Temporomandibuler Eklem Disfonksiyonları Gömülü yirmi yaş diş çekimi sırasında izlenebilecek bir diğer komplikasyon ise tek veya çift taraflı gelişen eklem çıkığıdır. Bu komplikasyon sığ bir mandibular fossa alçak bir artiküler tüberküle veya yuvarlak bir kondile sahip olan hastalarda uzun cerrahi müdahaleler sırasında ortaya çıkabilir. Tek taraflı çıkıkta alt çene sağlam tarafa doğru kayarken, çift taraflı çıkıkta çeneler arasında aralık oluşacak şekilde alt çene sınıf 3 pozisyonda öne doğru kayar. Hasta ağzını kapatamaz ve çene hareketleri kısıtlıdır. Böyle bir komplikasyonu önlemek için çekim sırasında alt çene sıkıca desteklenmeli ve habitüel lüksasyon hikayesi olanlarda çekim sırasında aşırı ağız açılması engellenmelidir. Çenenin konumlandırılması Hipokrat prosedürü ile yapılmalıdır (Tetsch ve Wagner, 1990, p.:122; Fragiskos, 2007, p.: ) Komşu Dişlerde Periodontal Hasarlar Dodson un bildirdiğine göre, yapılan çeşitli araştırmalarda, alt yirmi yaş dişin çekimi sonrasında komşu ikinci molar dişin distal tarafında alveolar kemikte periodontal defektlerin olduğu izlenmiştir. Alt yirmi yaş dişlerin çekimini takiben meydana gelen kemik rezorpsiyonunu artıran faktörler, ileri yaş, erupsiyonun yönü, preoperative kemik defektleri ve ikinci molar dişin kök yüzeyindeki rezorpsiyondur (Dodson, 2004). Eğer yirmi yaş dişi yarı gömülüyse hastanın hijyenini o bölgede sağlayamamasına bağlı olarak derin ve yıkıcı bir periodontal lezyonun gelişebileceği göz önünde bulundurulmalı ve diş en kısa sürede çekilmelidir. Otuz beş yaş üstü

32 22 hastalarda tamamen gömülü yirmi yaş dişleri herhangi bir patoloji ile izlenmedikleri sürece yerlerinde bırakılmalıdırlar (Ness ve Peterson, 2004). 1.2 Anestezi Anestezi Teknikleri Genel Anestezi Genel anestezi vital fonksiyonlarda bir değişiklik olmadan geçici bilinç kaybı ve refleks aktivitede azalma ile karakterizedir. Bu durum genel anestezik etkili ilaçların santral sinir sisteminde yaptığı kortikal ve psişik merkezlerden başlayıp, bazal gangliyonlar, serebellum, medulla spinalis, medüller merkezler sırasını izleyen inici bir depresyon sonucudur (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:108; Özcengiz ve Özbek, 1998, s.:2; Korfalı, 2003, s.:11; Stanley, 2003; Sağlam, 2005, s.:73) Lokal Anestezi Lokal anestezi, ağrı impulslarının beyne iletimini geçici bir süre önlemek amacıyla, anestezik bir maddenin genellikle sensitif sinir liflerinin yakınına enjeksiyonu ile gerçekleştirilen ve hastada bilinç kaybı olmaksızın uygulanan bir analjezi yöntemidir (Sağlam, 2005, s.:89; Berberoğlu ve ark., 2007, s.:6). İmpulsların beyine iletimleri bloke edildiğinden hasta tarafından ağrı olarak yorumlanamamaktadır (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:6). Lokal anestezi 3 grupta incelenebilmektedir. 1. Topikal (Yüzeysel) Anestezi 2. İnfiltrasyon Anestezisi 3. Rejional (Bölgesel) Anestezi

33 Topikal (Yüzeyel) Anestezi Mukoza ya da deriye anestezik maddenin damlatılması, sürülmesi veya püskürtülmesi ile yapılan anestezi şeklidir (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:58; Sağlam, 2005, s.:92) İnfiltrasyon Anestezisi Diş hekimliğinde lokal anestezi elde edilmesinde en sık kullanılan yöntemlerden biri olan bu anestezi şeklinde prensip operasyon sahasındaki sinir uçlarının bloke edilmesidir (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:62; Sağlam, 2005, s.:94) Rejional (Bölgesel) Anestezi Ağrı iletimini önlemek amacı ile sinirin kemikle korunmadığı bir bölgede sinir gövdesi civarına anestezik solusyon verilmesi ile oluşan anestezik tekniğidir. N. maxillaris ve N. mandibularisin çeşitli dallarına uygulanmaktadır (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:72) Üst Çenenin ve Dişlerin İnnervasyonu N. maxillaris, N.trigeminusun üç anadalından biridir. Sinus cavernosus un içinden geçerek, sinüsün ön duvarını deler ve foramen rotundum a girip fossa pterygopalatinae ya çıkar (Şekil 1.5). Bu fossa içinde çeşitli dallara ayrılır (Dere, 1990) Nervus Palatinus N. maxillaris'den ayrılıp ganglion pterygopalatinum' dan aşağıya doğru uzanan.

34 24 Birincisi kalın önde (n. palatinus majus), diğeri ince ve arkada (n. palatinus minores) olmak üzere iki daldan meydana gelmiştir ( Türker ve Yücetaş, 2004, s.:70). N. palatinus majus, foramen palatinum majus tan çıkarak mukozayı ve sert damağı ve komşu gingivayı innerve etmek üzere, oral kavitenin tavanından kesici dişlere kadar ileriyen bir daldır (Yıldırım, 2007). Lokal anestezi sağlamak amacıyla palatinal infiltrasyon anestezisi kullanılır. Bu teknikte anestezik madde, periost ile kemik arasına depolanır. Periost kemiğe sıkıca tespit edilmiş olduğundan enjeksiyon bu bölgede çok ağrılı olur (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:65; Sağlam, 2005, s.:96). N. palatinus minores ise foramen palatinus minus lardan çıkararak yumuşak damak ve bademcikte dağılırak bu bölgenin innervasyonunu sağlar (Şakul, 1999) Rami Alveolares Superiores Posteriores (RASP) Fossa pterygopalatina da n.maxillaris ten 2 veya 3 dal halinde ayrılır (Türker ve Yücetaş, 2004, s.:71). Sulcus infraorbitalis e girmeden hemen önce verdiği daldır. Maksiller sinüsü, birinci molar dişin mesiobukkal kökü hariç üst molar dişlerin tümünü, komşu üst çene dişetini ve yanağı innerve eder (Yıldırım, 1998; Şakul, 1999). Lokal anestezisi için tuber (rejionel anestezi) anestezisin yanı sıra üst çenenin kortikal tabakasının ince ve gözenekli olması nedeni ile bu dişlerde lokal infiltrasyon anestezisi uygulanır (Demiralp ve Demiralp 1987, s.:62) Rami Alveolares Superiores Medius N. infraorbitalis'ten sulcus infraorbitalis içindeyken ayrılır. Sinus maksillaris in dış yan duvarından aşağı iner ve üst çenenin birinci molar dişin mesiobukkal kökü ile küçük azı dişlerini, komşu dişetini ve yanağı innerve eder (Yıldırım, 1998). Anestezi tekniği olarak vestibüler infiltrasyon anestezisi uygulanır (Demiralp ve Demiralp 1987, s.:36).

35 Rami Alveolares Superiores Anteriores N. infraorbitalis'ten canalis infraorbitalis in ortalarında ayrılır. Maksiller sinüsün ön duvarından aşağıya inerek üst çenenin kanin ve kesici dişlerine uzanır. Bir kısım lifleri de burun boşluğuna girerek meatus nasi inferior un ön bölüm mukozasında dağılır (Şakul, 1999). Keser ve kanin dişlerinin anestezisi için vestibuler infitrasyon anestezisi uygulanır (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:37). Nervus Maxillaris Şekil 1.5. Maksiller sinir ve dağılımı Lokal Anestezinin Komplikasyonları Lokal anestezik maddeler diş hekimliği ve tıp bilimlerinde kullanılan diğer ilaçlardan farklı olarak etki gösterirler. Genellikle ilaçların etkileri kanda maksimum konsantrasyona ulaştıktan sonra başlarken, lokal anestezik maddelerin uygulandıkları yerden absorbe edilerek kana karışmaya başladıklarında etkileri azalır ve vücudun diğer bölgerine geçerek istenmeyen sistemik yan etkileri oluşmaya başlayabilir (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:18).

36 Lokal Komplikasyonlar (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:87-107; Sağlam, 2005, s.: ; Berberoğlu ve ark., 2007, s.: ) 1- Enjeksiyon sırasında ağrı olması 2- Enjeksiyon sırasında yanma olması 3- İğnenin kırılması 4- İğnenin yutulması veya aspirasyonu 5- Sinir zedelenmesi sonucu gelişen parestezi 6- Fasiyal paralizi (Yüz felci) 7- Trismus 8- Hematom oluşumu 9- Enfeksiyon 10- Görme bozuklukları 11- Amfizem 12- Preparatların karışması 13- Anestezinin tutamaması 14- Damak mukozası nekrozu 15- Hastanın kendine verdiği hasar Genel Komplikasyonlar 1- Ortostatik kollaps (Senkop) 2- Akut dolaşım yetmezlığı (Şok) 3- Koma 4- Lokal anesteziklere bağlı entoksikasyonlar 5- Vazokonstrüktör maddelere bağlı entoksikasyonlar

37 27 6- Alerjik reaksiyonlar 7- Anaflaksi 8- Hiperventilasyon tetanisi Lokal Anestezik Maddelerin Gelişimi Anestezi sözcüğü, eski yunancada Estezi (duyu, his) kelimesinin başına An ekinin ilave edilmesiyle oluşmuş olup hissizlik anlamına gelmektedir. Bu kelime ilk kez Yunanlı filozof Discorides tarafından kullanılmıştır (Korfalı, 2003, s.:1). Kitabe ve mitolojik kaynaklara göre ağrıyı dindirmek amacı ile çeşitli anestezik ilaç ve yöntemlerin kullanılmasına çok eski çağlarda başlanılmıştır. Çinliler cerrahi işlemler öncesinde adamotunu, operasyon için hint kenevirini kullanmışlardır (Korfalı, 2003, s.:1). Ağrının azaltılması amacı ile sinir köklerine bası ve soğuk tatbiki Romalılar tarafından yapılmıştır (Özcengiz ve Özbek, 1998, s.:1). Mısırlılar dokular üzerine uygulanan basıdan yararlandıklarını ve böylece uyuşukluk sağladıklarını bildirmişlerdir. Peru yerlilerinin koka yapraklarını çiğneyerek yaraların üzerine tükürdüklerini ve ağrıyı önledikleri bildirilmiştir (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:1; Korfalı, 2003, s.:1). Lokal anesteziklerinin günümüzdeki kullanım şekline uygun olarak gelişimi son yüzyıl içinde olmuştur. Enjektörlerin gelişimi, lokal anestezi yöntemlerinin geliştirilmesi ve lokal anestezik maddelerin bulunuşu ile bugünün modern lokal anestezisine ulaşılmıştır (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:2). Bulunan ilk lokal anestezik madde kokaindir ( Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:3; Berberoğlu ve ark., 2007, s.:2). Bugün kullanılan lokal anestetikler koka yaprağından izole edilen bu ajanın kimyasal türevleridir. Koka bitkisine, ilk defa 1532 yılında Pedro Cieza de Leon un yazılarında rastlanmıştır (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:2). Koka yaprağında bulunan ana alkaloid olan kokain, 1860 ta ilk kez Neimann tarafından izole edilmiştir. Kokain 19. yüzyıl ortalarında Güney Amerika dan Avrupa ya gelmiş ve Viyana da 1884 te Köller tarafından topikal göz anestezisinde kullanılmıştır

38 28 (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:3; Salman, 2005). Aynı yıl William Stewart Halsted, %4 lük kokain ile mandibular sinirin regional anestezisini gerçekleştirerek alt çeneden diş çekmiştir (Sağlam, 2005, s.:4). Ancak nörotoksisite, sistemik toksisite ve bağımlılık yapma özelliklerinden dolayı kullanımında sorunlar yaşanmış ve daha potent ve daha az yan etkisi olan türevlerinin sentezlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır (Salman, 2005). Bu nedenle yeni lokal anestezik maddelerin keşfine hız verilmiş ve 1890 yılında Genovalı Redard lokal anestezi için etilkloridi kullanmıştır yılında Alman K. Schleif infiltrasyon anestezini uygulamıştır yılında Almanya da H Braun etki süresini uzatmak için kokain içine adrenalin ilave etmiştir yılında Einhorn kokainin yerine kullanılmaya başlanılan lokal anestezik olarak en uzun süre kullanıma sahip olacak olan prokain i (novokain) sentezlemiştir (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:3; Sağlam, 2005, s.:5-6; Berberoğlu ve ark., 2007, s.:3). Tetrakainin sentezi Eisleb ve Fussgaenger tarafından 1933 yılında yapılmıştır de İsveçli kimyager Nils Löfgren tarafından lidokain sentezlenmiştir (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:3; Sağlam, 2005, s.:6; Berberoğlu ve ark., 2007, s.:3). Lidokain xylidin türevi olan ilk amid grubu lokal anestezik maddedir. Bu madde ester grubu olan prokainden daha güçlü ve daha az alerjik olduğundan prokainle yer değiştirerek klinik pratikte en popüler lokal anestezik madde haline gelmiştir (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:3) yılında Löfgren ve Tegner prilokaini (citanest) sentezlemişlerdir (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:3; Sağlam, 2005, s.:6) yılında mepikain, 1964 yılında markain bulunmuştur (Sağlam, 2005, s.:6) Lokal Anestezik Maddelerin Sınıflandırılması Lokal anestezik maddeler kimyasal bakımından 4 ana grupta toplanırlar (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:20):

39 Esterler A. Benzoik asid esterleri: Kokain, Butakain, Benzokain, Heksilkain, Piperokain, Tetrakain, Amilokain, Propanokain B. Para-aminobenzoik asid esterleri: Klorprokain, Prokain, Propoksikain, Butilamino Benzoat Amidler Artikain, Bupivakain, Dibukain, Etidokain, Lidokain, Mepivakain, Prilokain, Butanilkain, Klibukain, Ropivakain Quinoline Türevleri Sentbukridin Diğer Lokal Anestezik Maddeler Diklokain, Etil klorid, Antihistaminikler

40 Lidokain Şekil 1.6. Lidokainin kimyasal formülü Kimyasal adı 2-(dietilamino)-2,6-acetoxylidide mononhydrochloride (Şekil 1.6) olan lidokainin yetişkinlerde maksimum dozu 4,4 mg / kg iken vazokonstrüktör içeren preperatlarında bu doz 7 mg / kg a denk gelir (Salman, 2005; Berberoğlu ve ark., 2007, s.:29). Sinir bloğu enjeksiyonuna uygun olan ilk amid grubu lokal anestezik maddedir (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:29). Lidokainden sonra sentezlenen tüm lokal anestezikler lidokainin aminoamid yapısında modifikasyonlar yapılarak elde edilmişler ve standard olarak lidokainle karşılaştırılmışlardır (Salman, 2005). Uygulandığında etkisinin başlama süresi 2-3 dakika olup ve topikal kullanıma uygundur. Dokulara çok iyi yayılma özelliği olup anestezik tesiri çabuk ve kuvvetlidir (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:46-47). Lidokain içeren lokal anestezik maddeler, diş hekimliğinde infiltratif ve rejyonal sinir bloklarında kullanılmaktadır. Karaciğerde hızlı bir şekilde parçalanır, yaklaşık %90 ı metabolizma ürünlerine ayrışır, %10 u ise değişikliğe uğramadan idrarla atılır. Yarılanma ömrü 30 dk dan az olup tam olarak eliminasyonu 1-2 saat içinde tamamlanır. Tekrarlayan dozlar karaciğer hastalarında toksik reaksiyonlara neden olabilir. Anne sütüne geçme özelliğine sahiptir (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:29-30). Lidokain ile alerjik reaksiyonlara fazla rastlanmamaktadır. Bulunduğu günden itibaren popülerliğini koruyan bir lokal anestezik maddedir (Demiralp ve Demiralp 1987, s.:47).

41 Lokal Anesteziklere İlave Edilen Vazokonstrüktör Maddeler Lokal anestezik maddelere bazı özellikler kazandırmak amacı ile solüsyonlar içine vazokonstrüktör maddeler belirli miktarlarda katılmaktadır. Diş hekimliğinde kullanılabilecek ideal vazokonstrüktör madde yalnızca α-adrenerjik reseptörleri etkileyerek enjeksiyon bölgesinde vazokonstrüksüyon oluşturulmalıdır (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:36). Lokal anestezik maddelerin içine ilave edilen vazokonstrüktörlerin sağladığı faydalar: 1. Anestezik maddelerin emilimini yavaşlatır. 2. Emilim yavaşladığı için, lokal anestezik madde dolaşıma yavaş bir şekilde karışır ve toksik etki daha az olur. 3. Vazokonstrüktörler anestezik maddelerin etki süresini uzatırlar. 4. Damarlarda yaptıkları vazokonstrüksiyon nedeniyle, cerrahi girişim yapıldığı bölgede kanama riski azalır ve cerraha daha rahat çalışma ortamı sağlar. 5. Daha az lokal anestezik madde ile maksimum etki sağlanır. (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:54; Türker ve Yücetaş, 2004, s.:98; Berberoğlu ve ark., 2007, s.:36-37) Vazokonstrüktör Maddelerin Sınıflaması 1- Adrenalin (Epinefrin) Adrenalin vücutta doğal olarak böbrek üstü bezinin medullasından sağlanır. Klinikte sentetik yollarla elde edilen adrenalin kullanılmaktadır (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:54; Berberoğlu ve ark., 2007, s.:37). Bu ajan vazokonstrüktör olarak kullanılan ilk maddedir. Adrenalin α ve β adrenerjik reseptörleri stimule ederek sistemik etkilerini gösterir. Adrenalin sistemik dolaşımda 10 dk gibi kısa bir sürede inaktive olur

42 32 (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:37). Asid reaksiyonda dayanıklı, alkalik reaksiyonda ise dayanaksızdır. Hızla okside olur ve esmer bir renk alır. Işıktan korunarak, serin bir yerde saklanmalıdır. Ticarette 1 mg ve 0.25 mg lık ampuller şeklinde bulunur (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:54; Sağlam, 2005, s.:69-70). 2- Noradrenalin (Norepinefrin) Noradrenalin böbrek üstü bezinin medullasından ve nöromediyatör olarak da adrenerjik sinirlerden sağlanır (sağlam, 2005, s.:71; Berberoğlu ve ark., 2007, s.:38). Noradrenalin, adrenalin gibi, α ve β adrenerjik reseptörleri uyarır. Özellikle α adrenerjik reseptörleri daha fazla etkiler (%90); β adrenerjik etkisi adrenalinden daha azdır. Bunların sonucu olarak kalp üzerindeki etkisi daha az fakat damar üzerindeki etkisi daha fazladır. Bronşial düz kaslar üzerinde adrenalin gibi rahatlama etkisi yoktur (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:38). 3-Corbasil (Nordefrin, levonordefrin) Sentetik yolla elde edilmektedir (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:38). Beyaz kristaller halindedir, alkol ve suda erir. Hidroklorür tuzu kullanılır. Etkileri adrenaline benzerse de ondan daha zayıftır (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:55; Sağlam, 2005, s.:71). 4- Fenilefrin (Neo-sinefrin) Sentetik yol ile elde edilir. Hidroklorür tuzu kullanılır. Etkileri adrenaline benzer. (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:56; Berberoğlu ve ark., 2007, s.:39). α-adrenerjik reseptörler üzerinde güçlü, β adrenerjik reseptörler üzerinde etkisi yok denecek kadar azdır. Bu özelliği ile ideal vazokonstriktör tanımına uymaktadır (Berberoğlu ve ark., 2007, s.:39).

43 33 5- Vasopressin Öküz hipofizinden elde edilen doğal bir vazokonstrüktördür. Lokal anestezi de kullanılan dozlarda herhangi bir yan etki görülmemiştir. Hamilelerde kontrendikedir. (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:56; Sağlam, 2005, s.:71). 6- Felipressin (Oktapressin) Sentetik bir hipofiz arka lob hormonudur. Vazokonstrüksüyon etkisi adrenalinden daha zayıftır. Antidiüretik ve oksitoksik etkileri nedeniyle hamile olanlarda kullanımı kontrendikedir (Sağlam, 2005, s.:71-72; Berberoğlu ve ark., 2007, s.:39). 7- Ornipressin Hipofiz arka lob hormonunun sentetik başka bir türevidir. Vazokonstrüksüyon etkisi adrenalin kadar, hatta felipressinden daha güçlüdür (Demiralp ve Demiralp, 1987, s.:56-57). Gömülü üst yirmi yaş dişlerinin cerrahisinde rutin olarak kullanılan palatinal infiltrasyon anestezisinin yapımı sırasında palatinal mukoza ve kemik arasındaki sıkı bağlantı nedeniyle hastalarda aşırı ağrı duyulması ve hastalar tarafından tolere edilmesinde sıkıntı yaşanan bu tip anestezinin gerekli olup olmadığının ayrıca operasyonda kullanılan anestezik ajanın vazokonstrüktörlü yada vazokonstrüktörsüz olmasının bu duruma olan etkisi de araştırmamızın amacını oluşturmaktadır.

44 34 2. MATERYAL VE METOD Bu çalışmaya Nisan - Ekim 2011 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı Kliniği ne başvuran semptomsuz, üst gömülü yirmi yaş dişlere sahip ve cerrahi çekim endikasyonu konulan yaş arası Amerikan Anesteziyoloji Derneği (American Society of Anesthesiologists, ASA) sınıflamasına göre fiziksel statusu I olan 100 hasta katılmıştır. Çalışmaya bilateral olarak simetrik gömülü ve tam kemik retansiyonlu dişlere sahip hastalar kabul edilmiştir. Bu dişlerin seçiminde Archer ın gömülü yirmi yaş dişi sınıflaması göz önünde bulundurulmuştur (Archer, 1975). Buna göre sınıf 3 ve sınıf C grubuna dahil olan yani vertikal pozisyonda olup, ikinci azı dişi ile kron kole ilişkisine sahip dişler seçilmiştir (Şekil 2.1). Şekil 2.1. Archer (1975) sınıflamasına göre sınıf 3 ve sınıf C grubu Lokal anestezik ajanlara karşı hipersensitivitesi olan, genel sağlığı etkileyen bir hastalığa sahip olan, karaciğer-böbrek hastalığı gibi ilaç absorbsiyonunu, metabolizasyonunu veya atılımını etkileyecek veya herhangi renal ve veya hepatik hastalığı bulunan ve de emziren anneler çalışmaya dahil edilmemiştir. Tüm hastalar için Bilgilendirilmiş Gönüllü Onam Formu ve Hasta Takip Formu hazırlanmıştır. Bu çalışma, Eczacılık Genel Müdürlüğü Araştırma Etik Kurulu nun

GÖMÜLÜ DİŞLER. Dişlerin gömülü kalma nedenleri

GÖMÜLÜ DİŞLER. Dişlerin gömülü kalma nedenleri GÖMÜLÜ DİŞLER Dişlerin gömülü kalma nedenleri 1. Evrim Teorisi: İnsanlar yüz yıllar içerisinde daha yumuşak gıdalara geçiş yaptıkları için evrimleşerek çene kemiklerinde küçülme meydana gelmesi sonucu

Detaylı

Sıklık oranlarına göre çenelerde gömülü kalma sıralaması

Sıklık oranlarına göre çenelerde gömülü kalma sıralaması Dr. Levent Vahdettin Gömülü Dişler Sürme yaşı tamamlandığı halde normal oklüzyonda yerini alamamış kemik ve yumuşak doku içerisinde bütünüyle veya kısmen kalmış olan dişler gömülü diş olarak tanımlanmaktadır.

Detaylı

Prof. Dr. Gökhan AKSOY

Prof. Dr. Gökhan AKSOY Prof. Dr. Gökhan AKSOY * Çiğneme, Beslenme * Yutkunma, * Estetik, * Konuşma, * Psikolojik Kriterler * Sosyolojik Kriterler Mandibüler: alt çene kemiğine ait, alt çene kemiğiyle ilgili Örnek: * mandibüler

Detaylı

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof. Dr. Feridun ŞAKLAR ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞARI ORANLARI Kök kanal tedavisindeki başarı oranlarının belirlenmesi için bu güne kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır.

Detaylı

MAKSİLLER ANESTEZİ TEKNKLERİ

MAKSİLLER ANESTEZİ TEKNKLERİ MAKSİLLER ANESTEZİ TEKNKLERİ Trigeminal Sinirin Dalları N. ophthalmicus N. maxillaris N. mandibularis Maksiller Sinirin Dalları N. infraorbitalis N.zygomaticus N.alveolaris superioris anterioris N.alveolaris

Detaylı

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel Radyolüsent GörüntG ntü Veren Odontojenik TümörlerT Dr.Zuhal Tuğsel Ameloblastoma Odontojenik epitelden kökenli yavaş büyüyen, iyi huylu bir tümördür. Herhangi bir yaşta görülür, literatürde sözü edilen

Detaylı

Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DPE 603 Fiziksel, psikolojik, sosyal gelişim ve davranış

Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DPE 603 Fiziksel, psikolojik, sosyal gelişim ve davranış PEDODONTİ Ders Koordinatörü: Prof. Dr. Serap Çetiner, scetiner@neu.edu.tr DersSorumluları: Prof. Dr. Serap Çetiner, scetiner@neu.edu.tr Prof.Dr. Şaziye Aras, saziye_aras@yahoo.com Prof.Dr. Leyla Durutürk,

Detaylı

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji 1 2 Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği

Detaylı

Lokal anestetik preparatları

Lokal anestetik preparatları Lokal anestetikler Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 21.10.2010 Lokal anestetik preparatları 2 2/30 1 3 3/30

Detaylı

Sınıf II Div 1 Anomaliler ve Tedavi Prensipleri

Sınıf II Div 1 Anomaliler ve Tedavi Prensipleri Dr. Levent Vahdettin Sınıf II Div 1 Anomaliler ve Tedavi Prensipleri Ortodontik tedavilerin başlıca hedeflerinden biri de yüz estetiği ve güzelliğini sağlayıp, geliştirmektir. Yüz profilindeki değişiklikler,

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

Şaşılık cerrahisi onam formu

Şaşılık cerrahisi onam formu Göz kaymasının düzeltilmesi hasta açısından isteğe bağlı yapılan bir cerrahi o lup zorunlu değildir. Şaşı doğan bebeklerde en iyi düzeltme zamanı 6 ay ile 18 ay arasındadır. Erken yapılan cerrahi iki gözün

Detaylı

Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri

Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri Diagnostik görüntüleme ve teknikleri, implant ekibi ve hasta için çok amaçlı tedavi planının uygulanması ve geliştirilmesine yardımcı olur. 1. Aşama Görüntüleme Aşamaları

Detaylı

GÖMÜLÜ ALT 3.BÜYÜK AZI DİŞLERİNİN KLİNİK, RADYOLOJİK VE CERRAHİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ DOKTORA TEZİ. Dt. Serdal VESKE.

GÖMÜLÜ ALT 3.BÜYÜK AZI DİŞLERİNİN KLİNİK, RADYOLOJİK VE CERRAHİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ DOKTORA TEZİ. Dt. Serdal VESKE. T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AĞIZ, DİŞ, ÇENE HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ ANABİLİMDALI GÖMÜLÜ ALT 3.BÜYÜK AZI DİŞLERİNİN KLİNİK, RADYOLOJİK VE CERRAHİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ DOKTORA

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma

TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma Oral İmplantolojide Temel Kavramlar, Teşhis ve Tedavi Planlaması 13.30-15.00 Dental implantların kısa tarihçesi

Detaylı

Lokal Anestetikler ve Lokal Anestezi

Lokal Anestetikler ve Lokal Anestezi Plan Lokal Anestetikler ve Lokal Anestezi Dr. Cenker EKEN AÜTF Acil Tıp Anabilim Dalı Farmakoloji ve patofizyoloji Endikasyonlar Lokal anestezik ajanlar Lokal anestezi Giriş Halstead WS: Practical comments

Detaylı

DİŞ ÇEKİMİ. Pulpa Hastalığı: Endodontik tedavinin uygulanamadığı veya yetersiz olduğu durumlarda diş çekilir. Bu durumlar şöyle özetlenebilinir:

DİŞ ÇEKİMİ. Pulpa Hastalığı: Endodontik tedavinin uygulanamadığı veya yetersiz olduğu durumlarda diş çekilir. Bu durumlar şöyle özetlenebilinir: DİŞ ÇEKİMİ Diş Çekim Endikasyonları Diş Çürüğü, Periodontal hastalık, Pulpa hastalığı, Dişin apeksinde patoloji olması, Radyoterapi öncesi, Fokal enfeksiyon kaynağı dişler, Çene kırığı hattındaki dişler,

Detaylı

İMPLANT VAKALARININ SINIFLANDIRILMASI

İMPLANT VAKALARININ SINIFLANDIRILMASI İMPLANT VAKALARININ SINIFLANDIRILMASI Prof. Dr. HALDUN İPLİKÇİOĞLU İmplant vakaları neden sınıflandırılmalıdır? İmplantoloji yüksek düzeyde bilgi ve deneyim gerektiren bir alandır. Bu konuda çalışmalar

Detaylı

0,02 0,0199 0,018 0,016 0,014 0,012 0,01 0,0078 0,008 0,006 0,004 0,002

0,02 0,0199 0,018 0,016 0,014 0,012 0,01 0,0078 0,008 0,006 0,004 0,002 0,02 0,018 0,0199 0,016 0,014 0,012 0,01 0,0078 0,008 0,006 0,004 0,002 0 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 7,00% 6,28% 6,00% 5,00% 4,00% 3,00% 2,12% 2,00% 1,00% 0,00% 1993 1994 1995 1996

Detaylı

Tanı ve Tedavi Planlaması. Prof.Dr. Kıvanç Kamburoğlu Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Ana Bilim Dalı

Tanı ve Tedavi Planlaması. Prof.Dr. Kıvanç Kamburoğlu Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Ana Bilim Dalı Tanı ve Tedavi Planlaması Prof.Dr. Kıvanç Kamburoğlu Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Ana Bilim Dalı Hastalıkların uygun ve doğru tedavisi için ilk koşul doğru

Detaylı

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ HEMOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU Önsöz... IX-X Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu... XI Hemofili Bilimsel Alt Komitesi Üyeleri (2014-2018 dönemi)... XI Kısaltmalar... XII I. BÖLÜM HEMOFİLİ TANISI TANIM...

Detaylı

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar YARALANMALAR YARA NEDİR? Bir travma sonucu deri yada mukozanın bütünlüğünün bozulmasıdır. Aynı zamanda kan damarları, adale ve sinir gibi yapılar etkilenebilir. Derinin koruma özelliği bozulacağından enfeksiyon

Detaylı

SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU. Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011

SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU. Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011 SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011 OLGU 9 Y, K Sağ humerus proksimali 2 yıl önce kırık Doğal iyileşmeye bırakılmış

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AĞIZ, DİŞ VE ÇENE CERRAHİSİ ANABİLİM DALI

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AĞIZ, DİŞ VE ÇENE CERRAHİSİ ANABİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AĞIZ, DİŞ VE ÇENE CERRAHİSİ ANABİLİM DALI PREOPERATİF VE POSTOPERATİF OLARAK KULLANILAN 3 FARKLI NSAİ AJANIN GÖMÜLÜ MANDİBULAR ÜÇÜNCÜ MOLAR DİŞ CERRAHİLERİ

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/5 TANISAL VE GİRİŞİMSEL DİZ ARTROSKOPİSİ AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat Yöntem: Eklem içerisini gözlemek için, 0.5 cm'lik kesi deliklerinden artroskopinin

Detaylı

Dişlerin Ark İçerisindeki ve Karşılıklı İlişkileri. Prof. Dr. Mutahhar Ulusoy

Dişlerin Ark İçerisindeki ve Karşılıklı İlişkileri. Prof. Dr. Mutahhar Ulusoy Dişlerin Ark İçerisindeki ve Karşılıklı İlişkileri Prof. Dr. Mutahhar Ulusoy Dişler belirli bir düzene uyarak, ağızda karşılıklı iki grup meydana getirmişlerdir: Maksiller kemiğe ve böylelikle sabit olan

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

DERİN KAPANIŞ VAKALARINDA ORTODONTİK VE ORTOPEDİK TEDAVİ. Derin Örtülü Kapanışın Tanımı ve Etyolojisi

DERİN KAPANIŞ VAKALARINDA ORTODONTİK VE ORTOPEDİK TEDAVİ. Derin Örtülü Kapanışın Tanımı ve Etyolojisi Dr. Levent Vahdettin DERİN KAPANIŞ VAKALARINDA ORTODONTİK VE ORTOPEDİK TEDAVİ Derin Örtülü Kapanışın Tanımı ve Etyolojisi Derin örtülü kapanış, maksiller keserlerin mandibuler keserleri % 50 veya daha

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/4 SİNDAKTİLİ AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat Tanı:Sindaktili, elde ve bazen ayakta iki veya daha fazla parmak arasında perde oluşması veya tamamen birbirlerine

Detaylı

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği dalıdır. Periodontoloji,

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

ORTODONTİ ANABİLİM DALI

ORTODONTİ ANABİLİM DALI ORTODONTİ ANABİLİM DALI Ortodonti; Latince de "düzgün diş anlamına gelmektedir. Genel olarak; çocuklar ve yetişkin bireylerin diş ve çene yapılarında meydana gelen bozuklukların teşhisi, tedavisi ve önlenmesi

Detaylı

GÖMÜK ALT AKIL DİŞLERİNİN OPERASYONLARI SONRASI ORTAYA ÇIKABİLECEK KOMPLİKASYONLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER

GÖMÜK ALT AKIL DİŞLERİNİN OPERASYONLARI SONRASI ORTAYA ÇIKABİLECEK KOMPLİKASYONLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı GÖMÜK ALT AKIL DİŞLERİNİN OPERASYONLARI SONRASI ORTAYA ÇIKABİLECEK KOMPLİKASYONLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER BİTİRME TEZİ

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 03 Ekim 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 03 Ekim 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 03 Ekim 2017 Salı Uzm. Dr. M. Tuba Çöğürlü Prof. Dr. Metin Aydoğan Kocaeli Üniversitesi Tıp

Detaylı

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ MENİSKÜS ZEDELENMELERİ Diz eklemi uyluk (femur) ve kaval (tibia) kemikleri arasında kusursuz bir uyum içinde çalışır. Bu uyumun sağlanmasında, diz içerisinde yer alan menisküs denilen yarım ay şeklindeki

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AĞIZ, DİŞ, ÇENE HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ ANABİLİM DALI

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AĞIZ, DİŞ, ÇENE HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ ANABİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ AĞIZ, DİŞ, ÇENE HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ ANABİLİM DALI FARKLI FLEP TEKNİKLERİNİN YARI GÖMÜLÜ ALT ÇENE 3. MOLAR DİŞLERİN CERRAHİSİ SONRASI KOMŞU 2. MOLAR

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir.

Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir. KULLANIM KILAVUZU KLORHEX ORAL JEL Birim Formülü Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir. Tıbbi Özellikleri Klorheksidin

Detaylı

Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım. Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı

Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım. Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi- İstanbul

Detaylı

EK-1 KAMU SAĞLIK HİZMETLERİ SATIŞ TARİFESİ B-DİŞ TEDAVİLERİ FİYAT LİSTESİ B-DİŞ TEDAVİLERİ FİYAT LİSTESİ ÜNİVERSİTELER İÇİN TAVAN FİYAT (TL)

EK-1 KAMU SAĞLIK HİZMETLERİ SATIŞ TARİFESİ B-DİŞ TEDAVİLERİ FİYAT LİSTESİ B-DİŞ TEDAVİLERİ FİYAT LİSTESİ ÜNİVERSİTELER İÇİN TAVAN FİYAT (TL) KAMU HİZMETLERİ SATIŞ TARİFESİ EK-1 SIRA B-DİŞ TEDAVİLERİ FİYAT LİSTESİ B-DİŞ TEDAVİLERİ FİYAT LİSTESİ 1 TEŞHİS VE TEDAVİ PLANLAMASI 2 S401010 Diş hekimi muayenesi 14 21 3 S401030 Konsültan diş hekimi

Detaylı

FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ. Prof.Dr.Yaşar Aykaç

FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ. Prof.Dr.Yaşar Aykaç FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ Prof.Dr.Yaşar Aykaç PERİODONTAL CERRAHİ TEDAVİNİN AMAÇLARI Tam bir profesyonel temizlik için kök yüzeyini görünür ve ulaşılabilir hale getirmek Patolojik olarak derinleşmiş

Detaylı

Yüz Felci (Fasiyal Palsi)

Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci Ne Demektir: Yüz hareketlerini (dudak, yanak, kaş,göz çevresi) yapmamızı yüz siniri (fasial sinir) aracılığı ile sağlarız. Beyinden gelen hareket emirlerini yüz siniri,

Detaylı

Ses Kısıklığı Nedenleri:

Ses Kısıklığı Nedenleri: Sesin oluşumunda temel olarak üç sistem rol oynamaktadır. Bu sistemlerden birincisi jeneratör sistemdir. Jeneratör sistem basınçlı hava çıkışını sağlayan akciğerler tarafından oluşturulur. İkincisi vibratuar

Detaylı

Yerel Anestezikler. Prof. Dr. Ender YARSAN. A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Yerel Anestezikler. Prof. Dr. Ender YARSAN. A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yerel Anestezikler Prof. Dr. Ender YARSAN A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yerel olarak sinir dokusuyla temasta iletiyi dönüşümlü olarak engellerler İleti

Detaylı

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde Artroskopi nedir? Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde çeşitli tedavileri uyguladıkları bir cerrahi prosedürdür. Artroskopi sözcüğü latince arthro (eklem)

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/4 AŞAMALI TENDON ONARIM AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat..... Ön kolda bulunan kaslar tendon adı verilen kirişler aracılığıyla kemiklere bağlanır ve el ve parmakları

Detaylı

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Beyin Tümörleri Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz? Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir.

Detaylı

Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD

Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD GT, 62 y, kadın Nüks tiroid papiller CA Kitle eksizyonu (özefagus ve trake den sıyırılarak) + Sağ fonksiyonel; sol radikal

Detaylı

İMPLANT. Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu

İMPLANT. Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu İMPLANT Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu İMPLANT NEDİR? İmplant, herhangi bir nedenden dolayı kaybedilen dişlerin, fonksiyon ve görünüşünü tekrar kazandırmak amacıyla, kişinin çene kemiğine yerleştirilen, kişinin

Detaylı

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Beyin-Omurilik Arteriovenöz Malformasyonları ve Merkezi Sinir Sisteminin Diğer Damarsal Bozuklukları Hasta Bilgilendirme Formu 5 AVM ler Ne Tip Sağlık Sorunlarına

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. KULLANMA TALİMATI LEODEX % 1.25 jel Haricen uygulanır. Etkin madde: 1 g jel, 12.50 mg deksketoprofene eşdeğer 18.45 mg deksketoprofen trometamol Yardımcı maddeler: Karbomer 980 NF (Carbomer Homopolymer),

Detaylı

ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ

ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ DONUK OMUZ - FROZEN SHOULDERADEZİV KAPSÜLİT Adeziv kapsulit omuz ekleminde, eklem kapsülünün kronik iltihabi bir durumu olup eklem kapsülünde kalınlaşma, sertleşme ve

Detaylı

ÖNLEYİCİ ORTODONTİK TEDAVİ. Prof. Dr. Hatice Gökalp

ÖNLEYİCİ ORTODONTİK TEDAVİ. Prof. Dr. Hatice Gökalp ÖNLEYİCİ ORTODONTİK TEDAVİ Prof. Dr. Hatice Gökalp Önleyici ortodontik tedavi? İskeletsel, kassal ve dentoalveolar anomalilerin daimi dişler henüz sürmeden önce, karma dişlenme döneminde bertaraf edilmesi

Detaylı

FONKSİYONEL OKLÜZAL MORFOLOJİ. Dr. Hüsnü YAVUZYILMAZ

FONKSİYONEL OKLÜZAL MORFOLOJİ. Dr. Hüsnü YAVUZYILMAZ FONKSİYONEL OKLÜZAL MORFOLOJİ Dr. Hüsnü YAVUZYILMAZ FONKSİYONEL OKLÜZAL MORFOLOJİ Dişlerin oklüzal yüzlerindeki anatomik oluşumların, mandibula hareketleri ile fonksiyonel uyum içinde şekillendirilmeleri.

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI Diş Eti Hastalıkları Dişeti hastalıkları (Periodontal hastalıklar) dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xiii Şekiller Listesi...

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xiii Şekiller Listesi... HEMOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU İÇİNDEKİLER Önsöz... iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xiii Şekiller Listesi... xiii I. BÖLÜM HEMOFİLİ TANI

Detaylı

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSSİ En ciddi nozokomiyal enfeksiyonlardan biri Morbidite ve mortalite yüksektir. Nozokomiyal SSSİ Tüm HE %0.4 ünden sorumlu. En sık görülen formları: Bakteriyel

Detaylı

TRAVMA. Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

TRAVMA. Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı TRAVMA Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı HEDEFLER Travmanın tarihçesi Travmanın tanımı Travma çeşitleri (Künt, Penetran, Blast,

Detaylı

Alper ERKEN Metalurji Mühendisi, MBA

Alper ERKEN Metalurji Mühendisi, MBA Hastanın Anatomik Yapısı ile tam uyumlu, Temporomandibular eklem (TMJ-Alt çene eklemi) Protezi Geliştirme, Tasarım ve Üretimi 40 Biyo/Agroteknoloji 14 Tıp Teknolojisi Alper ERKEN Metalurji Mühendisi, MBA

Detaylı

PROF. DR. TÜLİN TANER

PROF. DR. TÜLİN TANER Uyku Apne Sendromunda Diş Hekimliği Uygulamaları PROF. DR. TÜLİN TANER Hacettepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti AnaBilim Dalı TTD Okulu Uyku Bozuklukları Merkezi Kursu Ankara 26 27 Mart

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Pelvis, lokomotor sistemin en fazla yük taşıyan bölümüdür. İçindeki majör damar, sinir ve organ yapıları nedeniyle pelvis travmaları kalıcı sakatlık

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir. ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ETACİD % 0,05 Nazal Sprey 2. BİLEŞİM Etkin madde: Mometazon furoat 50 mikrogram/püskürtme 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ETACİD erişkinler, adolesanlar ve 6-11 yaş arasındaki çocuklarda

Detaylı

Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat

Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat SAYFA NO Sayfa 1 / 5 Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat.. Hasta olarak size uygulanacak olan işlem hakkında karar verebilmeniz için, işlem öncesinde, durumunuz ve önerilen cerrahi, tibbi ya da tanısal işlem

Detaylı

17.02.2015 NAZOGASTRİK (TÜP) SONDA UYGULAMASI. Nazogastrik Sonda Uygulaması. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği. Nazogastrik Sonda Uygulaması

17.02.2015 NAZOGASTRİK (TÜP) SONDA UYGULAMASI. Nazogastrik Sonda Uygulaması. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği. Nazogastrik Sonda Uygulaması 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 32.Hafta ( 04 08 / 05 / 2015 ) NAZOGASTRİK SONDA UYGULAMASI Slayt No : 44 Nazogastrik Tüp Uygulama Amaçları Zehirlenmelerde zararlı ve toksik maddeleri boşaltmak, Mide

Detaylı

ORTODONTİ. Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DOR 603 Ortodontik tanı yöntemleri, Fonksiyonel analiz,

ORTODONTİ. Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DOR 603 Ortodontik tanı yöntemleri, Fonksiyonel analiz, ORTODONTİ Ders Koordinatörü: Prof. Dr. Mutahhar Ulusoy Ders Sorumluları: Prof. Dr. Zahir Altuğ altug@dentistry.ankara.edu.tr Prof. Dr. Hakan Gögen Doç.Dr. Çağrı Ulusoy DOR 601 Büyüme ve gelişim Z 3 0 3

Detaylı

BİR PSEUDOPROGNATİ VAKASININ PROTETİK YOLLA TEDAVİSİ

BİR PSEUDOPROGNATİ VAKASININ PROTETİK YOLLA TEDAVİSİ G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 1, Sayfa 127-134, 1987 BİR PSEUDOPROGNATİ VAKASININ PROTETİK YOLLA TEDAVİSİ Y. BURGAZ* Prognatik anomaliler hasta üzerinde ciddi sosyal ve fonksiyonel bozukluklar yaratır.

Detaylı

Prof. Dr. Bilge Hakan Şen. E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, Endodonti Bilim Dalı

Prof. Dr. Bilge Hakan Şen. E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, Endodonti Bilim Dalı E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, Endodonti Bilim Dalı Devitalizan Maddeler Ağrılı bir pulpayı, devital hale getirmek için çeşitli maddeler kullanılagelmiştir. Hızlı bir etki göstererek pulpayı birkaç gün içinde

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU. Protetik Diş Tedavisi Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu.

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU. Protetik Diş Tedavisi Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu. T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TIPTA UZMANLIK KURULU Protetik Diş Tedavisi Uzmanlık Eğitimi Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Komisyonu Protetik Diş Tedavisi Uzmanlık Eğitimi Çekirdek Eğitim Müfredatı 2011

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/5 OMURGA CERRAHİSİ AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat TANIM: Omurga ameliyatları özellikle omurga kemiklerinde meydana gelen kırıklar, omurga kemiklerinde meydana gelen

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/4 SERBEST DOKU AKTARIMI AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat Yöntem Mikrocerrahi ile serbest doku aktarımı, kaza, kanser cerrahisi, radyoterapi yanıkları, yanık

Detaylı

III. SINIF AĞIZ, DİŞ, ÇENE HASTALIKLARI ve CERRAHİSİ DERS NOTLARI

III. SINIF AĞIZ, DİŞ, ÇENE HASTALIKLARI ve CERRAHİSİ DERS NOTLARI III. SINIF AĞIZ, DİŞ, ÇENE HASTALIKLARI ve CERRAHİSİ DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Ahmet Ferhat MISIR GÖMÜKLÜK PATOGENEZİ TANI VE CERRAHİ UYGULAMALAR Gömülü diş, beklendiği zamanda sürmeyerek diş arkında

Detaylı

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen hemen tüm insanlar değişik nedenlerle baş ağrısından

Detaylı

Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak

Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak Zeliha Korkmaz Dişli 1, Necla Tokgöz 2, Fatma Ceyda Akın Öçalan 3, Mehmet Fa>h Korkmaz 4, Ramazan Bıyıklıoğlu 2 1 Anesteziyoloji Bölümü, Malatya Devlet Hastanesi 2

Detaylı

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BEL AĞRISI. Dahili Servisler BEL AĞRISI Dahili Servisler İnsan omurgası vücut ağırlığını taşımak, hareketine izin vermek ve spinal kolonu korumak için dizayn edilmiştir. Omurga kolonu, birbiri üzerine dizilmiş olan 24 ayrı omur adı

Detaylı

Burun yıkama ve sağlığı

Burun yıkama ve sağlığı Burun yıkama ve sağlığı Yayınlanmış bir çok klinik çalışmada günlük yapılan nazal yıkmanın burnumuzla ilgili yaşam kalitesini arttırdığı ve sinüslerimizden kaynaklanan semptomları azalttığı gösterilmiştir.

Detaylı

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi 21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi MANİSA HABER Soğuklarla birlikte sinüzit vakalarında artış yaşanıyor Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ercan Pınar, havaların

Detaylı

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta M. Bülent ERTUĞRUL, M. Özlem SAYLAK-ERSOY, Çetin TURAN, Barçın ÖZTÜRK, Serhan SAKARYA Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi, İnfeksiyon

Detaylı

Alt Çene Küçük Azılara Endodontik Yaklaşımlar

Alt Çene Küçük Azılara Endodontik Yaklaşımlar Endodonti Kambiz Mohseni kambizmohseni@gmail.com Küçük Azılara Endodontik Yaklaşımlar Kök kanal sisteminde temizlenmeyen her alan, tedavinin başarısını doğrudan etkilemektedir. Alt çene küçük azılar gösterdikleri

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. RESTAFEN % 5 JEL Deri üzerine uygulanır.

KULLANMA TALİMATI. RESTAFEN % 5 JEL Deri üzerine uygulanır. KULLANMA TALİMATI RESTAFEN % 5 JEL Deri üzerine uygulanır. Etkin madde: Her bir g jel 50 mg etofenamat içerir. Yardımcı maddeler: Karbomer 940, İzopropil alkol, Etil alkol (%96), Propilen glikol, Trietanolamin,

Detaylı

MANDİBULA HAREKETLERİNİN OKLÜZAL MORFOLOJİYE ETKİLERİ

MANDİBULA HAREKETLERİNİN OKLÜZAL MORFOLOJİYE ETKİLERİ MANDİBULA HAREKETLERİNİN OKLÜZAL MORFOLOJİYE ETKİLERİ DR. HÜSNÜ YAVUZYILMAZ I- SAGİTTAL DÜZLEMDEKİ HAREKETLER 2- HORİZONTAL DÜZLEMDEKİ HAREKETLER 3- FRONTAL DÜZLEMDEKİ HAREKETLER I- SAGITTAL DÜZLEMDEKİ

Detaylı

EĞİTİM DANIŞMANLARI Serdar Gürel Özlem Coşkun

EĞİTİM DANIŞMANLARI Serdar Gürel Özlem Coşkun Tıpta Uzmanlık Kurulu (TUK), uzmanlık eğitiminde kullanılmak üzere çekirdek müfredat ve standartları belirlemek için Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Sistemi (TUKMOS) çerçevesinde

Detaylı

DİŞ TEDAVİLERİ ÜCRET LİSTESİ

DİŞ TEDAVİLERİ ÜCRET LİSTESİ 1 1. TEŞHİS VE PLANLAMASI 2 401.010 Diş hekimi muayenesi 7,00 TL 3 401.030 Konsültan diş hekimi muayenesi 4,00 TL 4 401050 (Mülga:RG-24/12/2014-29215/21-b md. 401051 (EK:RG-24/12/2014-29215/21-a md. Periapikal

Detaylı

GÖMÜLÜ 3.MOLAR DİŞLERİN CERRAHİ ÇEKİMİ SONRASI İZLENEN HASTALARDA YAŞAM KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

GÖMÜLÜ 3.MOLAR DİŞLERİN CERRAHİ ÇEKİMİ SONRASI İZLENEN HASTALARDA YAŞAM KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ T.C. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Hastalıkları Cerrahisi Anabilim Dalı GÖMÜLÜ 3.MOLAR DİŞLERİN CERRAHİ ÇEKİMİ SONRASI İZLENEN HASTALARDA YAŞAM KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Detaylı

SUTURASYON UMKE.

SUTURASYON UMKE. SUTURASYON UMKE Katlarına uygun olarak kapatılmalı. * Acil serviste kapatılan yaralarda genellikle 3 tabaka vardır. Fasia, ciltaltı doku ve cilt. * Kat kat kapatma: Scalp, parmak, el,ayak, tırnak, burun

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

TARİHÇE BÖLÜMLER. Fakültemiz Klinik Bilimler Bölümü altında hizmet veren sekiz Anabilim Dalı bulunmaktadır.

TARİHÇE BÖLÜMLER. Fakültemiz Klinik Bilimler Bölümü altında hizmet veren sekiz Anabilim Dalı bulunmaktadır. TARİHÇE Adıyaman Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 15/04/2011 tarihli ve 27906 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 04/04/2011 tarihli ve 2011/1595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulmuştur. Yükseköğretim

Detaylı

Biyolojik Biyomekanik İmplant Başarısızlığı İmplant Başarısızlığı Krestal Kemik Kaybı Protez Komplikasyonları Mekanik Süreçler

Biyolojik Biyomekanik İmplant Başarısızlığı İmplant Başarısızlığı Krestal Kemik Kaybı Protez Komplikasyonları Mekanik Süreçler F. Emir Biyolojik İmplant Başarısızlığı Cerrahi başarısızlık İyileşme Krestal Kemik Kaybı Periosteal Refleksiyon(kaldırma) Otoimmün (bakteriyel etki) Biyolojik mikro aralık Protez Komplikasyonları Vida

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/5 EL KIRIKLARI AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat..... Tanı: El, şeklinin ve fonksiyonlarının sağlanması için çok sayıda kemik içermektedir. Dışardan gelen travma

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

PROSTAT AMELİYATI SIRASI BAKIM. Prof. Dr. NEVİN KANAN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK YÜKSEKOKULU

PROSTAT AMELİYATI SIRASI BAKIM. Prof. Dr. NEVİN KANAN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK YÜKSEKOKULU PROSTAT AMELİYATI SIRASI BAKIM Prof. Dr. NEVİN KANAN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK YÜKSEKOKULU Ürolojik cerrahi daha kompleks ve oldukça fazla mükemmeli hedefleme yolunda gelişmesini

Detaylı

EK-3 DİŞ FİYAT LİSTESİ DİŞ TEDAVİLERİ FİYAT LİSTESİ KODU İŞLEM ADI AÇIKLAMALAR FİYAT TL

EK-3 DİŞ FİYAT LİSTESİ DİŞ TEDAVİLERİ FİYAT LİSTESİ KODU İŞLEM ADI AÇIKLAMALAR FİYAT TL EK-3 DİŞ FİYAT LİSTESİ DİŞ TEDAVİLERİ FİYAT LİSTESİ SIRA NO KODU İŞLEM ADI AÇIKLAMALAR FİYAT TL 1. TEŞHİS VE TEDAVİ PLANLAMASI 1 D300000 Diş hekimi muayenesi 22.00 TL 2 D300001 Konsültan dişhekimi muayenesi

Detaylı

Basınç Nedir? Uluslararası Katılımlı Palyatif Bakım ve Hospis Kongresi Mart 2018 ġiģli-ġstanbul

Basınç Nedir? Uluslararası Katılımlı Palyatif Bakım ve Hospis Kongresi Mart 2018 ġiģli-ġstanbul Basınç Yarası Bakımı Yrd. Doç. Dr. Ġbrahim AYDOĞDU BVÜ Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD Uluslararası Katılımlı Palyatif Bakım ve Hospis Kongresi 09-11 Mart 2018 ġiģli-ġstanbul Basınç Nedir? Ağırlık bir

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU

AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU Anabilim Dalı / Klinik Adı: Hastanın Adı, Soyadı: Baba adı: Doğum tarihi: Ana adı: TC Kimlik No: Planlanan girişimin adı: MİRİNGOTOMİ (Kulak zarının çizilmesi) veya VENTİLASYON

Detaylı