ÇOCUKLARDA TANRI TASAVVURUNUN GELİŞİMİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÇOCUKLARDA TANRI TASAVVURUNUN GELİŞİMİ"

Transkript

1 İZMİR İLÂHİYAT VAKFI YAYINLARI No: 34 ÇOCUKLARDA TANRI TASAVVURUNUN GELİŞİMİ Murat Yıldız İzmir 2007

2 ii Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi İzmir İlâhiyat Vakfı Yayınları: 34 DİZGİ-İÇ DÜZEN-REDAKSİYON Murat YILDIZ KAPAK RESMİ Zeynep Bihter YILDIZ BASKI-CİLT Birleşik Matbaacılık 604 Sok. No: 19/B Tel: Baskı: Şubat 2007, İzmir ISBN: Copyright Bu kitabın tüm basım-yayın hakları Murat Yıldız a aittir. İZMİR İLAHİYAT VAKFI izmirilvak@hotmail.com İnönü Caddesi 108/2 Sokak No: 17-17B Hatay/İZMİR Tel: / Faks:

3 ÖNSÖZ Bireyin tüm dinî inançları, onun kavramlaştırdığı ve tasavvur ettiği Tanrı ekseninde şekillendiğinden, Tanrı kavramı, çoğunlukla dinî hayatın en merkezî kavramı olarak kabul edilir. Dolayısıyla bireyin sosyal hayatı da, sahip olduğu Tanrı tasavvurundan etkilendiği söylenir. Bu denli öneme sahip olan Tanrı tasavvurunun temeli ise çocukluk döneminde atılır. Çocukluk dönemi, kişilik ve zihinsel gelişimin temellerinin atıldığı önemli bir gelişim dönemi olup, az veya çok dinî kavram ve duygularımızın gelişimi açısından önem taşımaktadır. Çocukluk döneminde edindiğimiz izlenimler, bütün hayatımız boyunca etkisini sürdürdüğünden bu dönemdeki kazanımların önemi, daha da artmaktadır. Bunu doğru analiz etmek ve kavrayabilmek için çocuğun gelişimindeki psiko-sosyal süreçlerin bilinmesi ve incelenmesi gerekmektedir. Bu süreçlerden biri, çocukluk dönemindeki bilişsel gelişim sürecidir. İşte bu bağlamda, çocuklarda Tanrı tasavvurunun gelişiminin nasıl olduğunu ve ne tür özellikler taşıdığını saptayıp analiz etme düşüncesi ve ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Ülkemizdeki din psikologlarının sayısının çok az oluşundan dolayı, birçok konudaki çalışma gibi, Tanrı tasavvuru üzerine yapılan çalışmaların da çok sınırlı sayıda kaldığı görülmektedir. O nedenle burada vurgulanması gerekir ki, bu araştırma azlığı, çalışmamızın kuramsal çerçevesinin oluşturulmasında, bulgularımızın karşılaştırılması ve değerlendirilmesi aşamala-

4 iv Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi rında, özellikle Hıristiyan örneklemlerle yürütülmüş çalışmalara daha fazla müracaat etmemize yol açmıştır. Araştırmamızın temel kuramsal çerçevesi bilişsel gelişim kuramına dayanmakla birlikte, I. Bölüm de, Tanrı kavramını ve Tanrı tasavvurunun gelişimini açıklamaya yönelik farklı yaklaşımları özetlemeye çalıştık. Daha sonra da, bu yaklaşımlardan biri olan bilişsel yaklaşımın diğer yaklaşımlar arasındaki yerini göstermeyi; yani genelden özele doğru bir yol izlenerek, konunun bütün içinde daha anlamlı hale gelmesini amaçladık. Bu çalışmanın gerçekleşmesinde birçok değerli insanın katkıları oldu. En başta, akademik gelişimimde çok önemli katkıları olan Hocam Sayın Prof.Dr. Recep Yaparel e şükranlarımı sunmayı bir borç bilirim. Ayrıca çeşitli yardımlarından dolayı, felsefe öğretim üyeleri Doç.Dr. Mehmet Türkeri ye ve Yard.Doç.Dr. Hakan Gündoğdu ya, tefsir öğretim üyesi Yard.Doç.Dr. Muammer Erbaş a, din psikolojisi araştırma görevlileri A.Vahit Sezen e, Cihat Kısa ya ve İlker Yenen e; anketleri uygulama aşamasındaki katkılarından dolayı, değerli öğretmen ve lisansüstü öğrencilerimiz, Burhan Sümertaş a, Aynur Yılmaz a, Mikail Keskin e, Hülya Solmaz a ve Nurhan Ünlü ye teşekkürlerimi sunuyorum. Murat Yıldız İzmir, Ocak 2007

5 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ I 1. Tanrı Kavramı 2. Tasavvur Kavramı 3. Tanrı Tasavvuru GİRİŞ TEMEL KAVRAMLAR I. BÖLÜM KURAMSAL ÇERÇEVE Tanrı Tasavvurunun Gelişimini Açıklamaya Yönelik Yaklaşımlar 1. Tanrı Tasavvurunun Gelişimiyle İlgili Freud un Görüşleri 2. Nesne-İlişkileri Kuramı na Göre Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 3. Tanrı Tasavvurunun Gelişimi ve Bağlanma Kuramı 4. Tanrı Tasavvurunun Gelişimini Açıklamaya Yönelik Bilişsel Yaklaşımlar 4.1. Bilişsel Gelişim Kuramı 4.2. Ahlâk Gelişimi Kuramı Piaget nin Ahlâk Gelişimi Kuramı Kohlberg in Ahlâk Gelişimi Kuramı 4.3. Piaget nin Çalışmalarında Dinî Gelişim ve Tanrı Tasavvuru 4.4. Tanrı Tasavvurunu Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde İnceleyen Araştırmalar 4.5. ÖZET: Bilişsel Gelişim Yaklaşımıyla Gerçekleştirilen Araştırmalardan Elde Edilen Sonuçlara Göre Ana Hatlarıyla Tanrı Tasavvurunun Gelişimi

6 vi Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi II. BÖLÜM A. ARAŞTIRMA 1. Araştırmanın Problemi ve Önemi 2. Araştırmanın Amacı ve Denenceler 3. Araştırmanın Sayıtlıları 4. Araştırmanın Sınırlılıkları A. YÖNTEM 1. Araştırmanın Modeli 2. Evren ve Örneklem 3. Veri Toplama Aracı B. İŞLEM 1. Uygulama 2. Veri Analizinde Kullanılan İstatistiksel İşlemler B. BULGULAR 1. Allah Nereden Geldi? 2. Allah Neye Benziyor? 3. Allah Nerede Yaşıyor? 4. Allah İsmini Nereden Aldı? 5. Allah ın Bir Ailesi Var mı? 6. Allah Senin Kim Olduğunu Biliyor mu? 7. Allah Seni Görebilir ve İşitebilir mi? 8. Allah Kaç Yaşındadır? 9. Allah Herhangi Bir Kişiye Benzer mi? 10. Allah ın Yapamayacağı Şeyler Nelerdir? 11. Allah Yemek Yer mi, Su İçer mi? 12. Allah ın Cinsiyeti Kadın mı, Yoksa Erkek midir? 13. Allah Evlenmiş midir? 14. Bildiğin Birisine Benzetmek İstersen Allah ı Kime Benzetirsin? 15. Allah tan Kabul Etmesini En Çok İstediğin Dileğin Nedir? Dileğin Gerçekleşmezse Ne Yaparsın? 15.a. Allah tan Kabul Etmesini En Çok İstediğin Dileğin Nedir? 15.b. Dileğin Gerçekleşmezse Ne Yaparsın? 16. Eğer Bir Çocuk Yanlış Yaparsa Allah O Çocuğa Ne Yapar?

7 17. Allah tan Korkuyor musun? 18. Allah a İçinden Geldiği Gibi Bir Mektup Yaz III. BÖLÜM BULGULARIN YORUMLANMASI A YAŞ GRUBU-SOMUT İŞLEMLER DÖNEMİ A1. Tanrı nın Ezelî-Ebedî ve Mekandan Münezzeh Oluşu A2. Tanrı nın Eşsiz ve Benzersiz Oluşu A3. Tanrı nın Her Şeyi Bilmesi, Her Şeyden Haberdar Olması A4. Tanrı nın Her Şeye Gücünün Yetmesi A5. Tanrı nın Yargılayıcılığı, Cezalandırıcılığı ve Bağışlayıcılığı A6. Tanrı ya Yapılan Dualar A6.1. Dilekleri Gerçekleşmediği Durumlarda Çocukların Tepkileri A7. Çocukların Tanrı ya Yönelişleri A8. Kız ve Erkek Çocuklarının Tanrı Tasavvurları A9. Özet B YAŞ GRUBU-SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİ B1. Tanrı nın Ezelî-Ebedî ve Mekandan Münezzeh Oluşu B2. Tanrı nın Eşsiz ve Benzersiz Oluşu B3. Tanrı nın Her Şeyi Bilmesi, Her Şeyden Haberdar Olması B4. Tanrı nın Her Şeye Gücünün Yetmesi B5. Tanrı nın Yargılayıcılığı, Cezalandırıcılığı ve Bağışlayıcılığı B6. Tanrı ya Yapılan Dualar B6.1. Dilekleri Gerçekleşmediği Durumlarda Çocukların Tepkileri B7. Çocukların Tanrı ya Yönelişleri B8. Kız ve Erkek Çocuklarının Tanrı Tasavvurları B9. Özet SONUÇ KAYNAKLAR

8

9 GİRİŞ TEMEL KAVRAMLAR Tanrı fikrinin kökenlerini ve Tanrı tasavvurlarını incelemek, din psikologları için bir cazibe kaynağı olmaya devam etmektedir. Özellikle de, çocukluk dönemindeki dinî gelişim üzerine yapılan araştırmalarda, genellikle çocukların Tanrı kavramları veya tasavvurlarının nasıl bir gelişim seyrettiği ilgi çekici bir çalışma alanı olmaktadır. İlk defa Tanrı kavramı fikrinin bilimsel olarak kullanımının 19. yüzyılın sonlarında başladığı ileri sürülmektedir. Araştırmacılar çocukların farklı gelişim dönemlerinde Tanrı hakkında ne bildiklerini, ne düşündüklerini ve O nu nasıl tasavvur ettiklerini araştırmışlardır (Thackeray, 2000; s. 2). Böyle araştırmalar gerçekleştirilirken de, birbirinden farklı yaklaşım ve yöntemlerin kullanıldığı gözlenmektedir. Bu araştırmalardan bazıları, Tanrı tasavvurunun gelişimi hakkında psikodinamik kuramlara dayanmıştır. Özellikle de Freud un (1971, 1985), Oedipus kompleksinin çözümlenmesi bağlamında, kişinin, gerçek babasının bir tür yansıtılmasıyla baba figürü olarak Tanrı yı tasavvur ettiği, şeklindeki yorumundan itibaren, konuyla ilgili çok sayıda araştırma yapılmıştır (Spilka, Addison ve Rosen-

10 2 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi sohn, 1975). Diğer bir önemli bakış açısı ise, daha çok Piaget nin bilişsel gelişim kuramına dayanan bilişsel yaklaşımdır ki, birçok araştırma bu perspektiften ele alınmıştır. Bağlanma kuramı çerçevesinde yapılan araştırmalarda olduğu gibi, birden fazla bakış açısını içeren araştırma modellerinin sıklıkla kullanıldığı da gözlenmektedir. Aslında bu farklı açıklama biçimleri, Tanrı kavramının ve tasavvurunun nasıl geliştiğini incelemenin zorluğunu ortaya koymaktadır. Biz de bunun farkında olarak, çalışmamıza Tanrı kavramı ve Tanrı tasavvuru ifadelerini analiz ederek başladıktan sonra, konuyla ilgili önemli bazı yaklaşımları özetlemeye çalışacağız. Arkasından, bilişsel yaklaşım modeli çerçevesinde tasarlanmış ampirik araştırmamızın bulgularının sunulduğu ve değerlendirmelerinin yapıldığı bölümlere yer vereceğiz. 1. Tanrı Kavramı Tanrı kavramının niteliğinin, zihinsel yapımızda daha anlamlı hale gelmesine yardımcı olacağı kanaatiyle, konuya, düşünme ve dinî düşünme kavramlarını kısaca analiz ederek başlamak istiyoruz. Düşünmenin Tanımı: Düşünme, nesneleri ve olayları temsil eden imajların, sembollerin, kavramların, vb. belli bir amaca yönelik işletilmesiyle, idare edilmesiyle ya da kendiliğinden gelişmesiyle tanımlanan açık ve sembolik veya örtülü her türlü bilişsel etkinlik olarak tanımlanmaktadır. Bu etkinlikler arasında kavram oluşturma, akıl yürütme, tasavvur etme, hayal etme, problem çözme, öğrenme, hatırlama, fanteziler geliştirme, yaratıcı düşünme, özgür çağrışım, planlama, vb. sayılabilmektedir (Budak, 2000, s ; Yavuz, 1987, s. 194). Yavuz (1987), düşünce ve düşünme hakkında şöyle demektedir: Düşünce kendini ortaya koyacak düşünme bağları, yani kavramlar içinde oluşur Kavramlar, hüküm yürütmeler

11 Temel Kavramlar 3 ve sonuç çıkarmalar düşünmenin temelini oluştururlar. Bunu göz önünde bulunduran H. Werner düşünceyi, dar anlamda kavramlar arasında ilişkiler kurularak kavranması ve hükümler yürütülerek bir sonuca bağlanması şeklinde ele almaktadır. Esasen düşünme sürecine, algılar, hükümler, olaylar, soyutlamalar, sonuç çıkarmalar, tasavvurlar, hatırlamalar vb. girer. Düşüncenin ortaya çıkmasında, başta kavramlardan yararlanılmaktadır. Kuşkusuz düşünme, kavrama ve öğrenmeyi aşan üst seviyede psikolojik bir faaliyettir. Yalnız kavramların kazanılması, üretken düşüncenin kendini göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Sonra, düşüncenin çekirdeğini oluşturması bakımından hüküm yürütme, düşüncenin vazgeçilmez bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü o, kavramların birbirlerine anlamlı bir şekilde bağlanmasıdır (s. 195). Goldman ın (2001) naklettiğine göre, D.H. Russell kavramsal düşünme görüşünü desteklemiştir. Russell a göre, kavramlar, genellikle kendilerine iliştirilen duyum, algı ve imgeler grubunun sonucu olarak düzenlenir. Kavramlar, çocuklara deneyimlerini sınıflamada ve anlam vermede yardımcı olur, dolayısıyla çocuğun kavramları, onun dünyayı anlamlandırmasını yansıtır. Dinî kavramların oluşumunu anlamak, çocuğun dinî düşüncesinin gelişimini anlamada merkezî öneme sahip olduğundan, kavramların özelliklerini kısaca şöyle özetleyebiliriz: a) Kavramlar, doğrudan duyu verileri değildir; fakat duyu verilerini inceden inceye işleme, birleştirme ve yorumlamadan kaynaklanan bir şeydir. b) Kavramlar, organizmanın önceki deneyimlerine dayanır. c) Kavramlar farklı duyusal deneyimleri birbirine bağlayan, bağlantılandıran ve birleştiren karşılıklardır. d) Bu tür bağ ve bağlantıların mahiyetçe sembolik olduğu, aynı karşılıkların çeşitli verileri temsil ettiği anlamı çıkarılabilir. Bu karşılık genellikle bir kelimedir. e) Organizmanın içsel süreci

12 4 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi bakımından, kavramlar seçici faktörleri temsil ederler. Kavramlar yaşla birlikte değişme ve gelişme eğilimindedir. Kavramların sayısı, artarken ve daha karmaşık hale gelir, fakat buna karşın daha mantıksal olur (Vinacke, 1952, s.28; akt.: Goldman, 2001). Kavramın gelişim sürecini araştırma konusunda D.H. Russell, kavramların basitten karmaşığa, somuttan soyuta, ayırt edilemeyenden ayırt edilebilene, ayrı olandan organize edilmiş olana, benmerkezcilikten daha sosyale doğru düzenli bir şekilde derece derece değişen ve ortak özelliğini baştan sona koruyan sürekli bir bütüne doğru gittiğini ifade etmektedir (akt.: Goldman, 2001). Dinî kavramlara gelince, onlar doğrudan duyusal verilere dayanmazlar, fakat diğer tecrübe edinilen algılardan ve kavramlardan elde edilirler. Doğumdan sonraki ilk yıllarda din, hayatın içindedir, ama ayırt edilemez. Çocuk, maddi dünyaya ilişkin ilk duyusal tecrübesini, eşya ile insanların ayrımlaşmadığı bir dünya olarak, daha sonra da o, bu deneyimler çerçevesinde bunların farklı olduğunu algılar ve ilgili kavramlar edinir. Onları önce hayalinde, sonra da dili kullanmayı öğrendiğinde sözsel imgeler ve kelimelerle sembolize eder. İşte, çeşitli tecrübelerin, önceki algıların ve hali hazırda kazanılmış olunan kavramların, kutsal alana aktarılmasıyla dinî düşünme gerçekleşmiş olmaktadır (Goldman, 1964, 2001). Kavram hakkında yapılan açıklamalarla Tanrı kavramına projeksiyon yapılabilir. Örneğin, kendisinde güç, her yerde hazır ve nazır olma, otorite, adalet ve iyilik kavramları gibi pek çok kavramı, Tanrı yı kavramlaştırmada kullanabiliriz. Yukarıda kavramın özellikleri hakkında açıklamada bulunan Vinacke nin (1951), kavramlara benzer olarak Tanrı kavramının niteliklerini de özetlediğini görmekteyiz: 1) Tanrı kavramları, doğrudan duyu verisi değildir. Fakat onlar, benim babam, benim

13 Temel Kavramlar 5 evim, doğal dünya gibi duyu verilerini inceden inceye işlemesinden, birleştirmesinden ve yorumlamasından çıkarılan bazı sonuçlardır. 2) Tanrı kavramları, çocuğun anlam özelliklerini kavramadaki düzeyinden dolayı adlandıramadığı önceki tecrübelerine dayanır. 3) Tanrı kavramları, baba güçlüdür, büyüktür, her şeye gücü yeter, beni korur, benim için para kazanır. İsa Tanrı gibidir, o bütün çocuklara bakar, ilgilenir. Tanrı gökyüzünde büyük bir babadır gibi ayrı duyusal tecrübelerin birbirine bağlayan ve birleştiren cevaplardır. 4) Böyle bağ ve ilişkilerin sembolik olduğu, aynı cevapların birçok verinin yerine geçtiği sonucu çıkarılabilir. Bu cevap, Tanrı genellikle bir kelimedir. Bu kelime, belki de insan ilişkilerinde en iyi olduğu düşünülen tüm tecrübeleri birleştiren bir kelimedir. Tabii ki bu kelime, aynı zamanda öfke, yalancılık, beklenmeyen ve keyfi cezalar gibi insan ilişkilerindeki en kötüyü sembolize de eder. 5) Çocuğun içsel süreçlerinde Tanrı kavramları seçici faktörler ortaya koyar, örneğin, Tanrı, iyi veya kötü olmayan olarak tanımlanır (akt.: Goldman, 1964). Bu sayılan özellikleri Goldman (2001) şu şekilde kurgulamaktadır: Aslında, çocuğun hâlihazırdaki sahip olduğu Tanrı kavramını, onun yıllar boyunca Tanrı nın mahiyeti ve sıfatları hakkında geliştirmiş olduğu genellemeler oluşturur. Zihinsel yönleri, fiziksel dünya hakkındaki duyumları ile başlar. Bu süreç boyunca algılar şekillenir; nesnelerin, farkına varılır ve isimlendirilir. İşlenmemiş algılarla, çocuk kendi dünyasını anlamaya çalışırken işlenmemiş kavramları ortaya çıkarır. Sonraki aşamalardaki gelişmiş hayat algısı, onu daha ilerlemiş ve daha karmaşık kavramlara götürür. Bu kavramlar, dünyayı, evi, anababayı, okulu, öğretmenleri de kapsayan diğer yetişkinleri ve sosyalleşmenin artması ile birlikte kısmen daha açık bir kişilik kavramını içerir. Onların üzerine daha gelişmiş kavramlar temellendirilir. Bunlar, çocukta duyuşsal düzeyde hayal edilen fakat daha sonra aklîleştirilen ve nedensellik, güç, amaç ve oto-

14 6 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi rite gibi kavramları içeren dinî benzetmenin temelidir. Bununla birlikte, zihinsel süreçler, insan deneyiminin diğer alanlarından etkilenmeye devam eder. Kavramlar, özellikle de dinî kavramlar, duygusal izlenimlerle biçimlendirilir. Babalık, sevgi, güvenlik, cezalandırma, diğerlerini gözetme gibi zihinsel kavramların hepsi, özellikle evdeki ilk duygusal tecrübelerden kaynaklanır. Açıkça ahlâkî ve estetik gelişme, çocuğun fiziksel ve kişisel dünyaya yönelttiği korku, saygı, hayranlık gibi çok daha ham olan duygularına dayanır. Bazı yazarlar, korku ve hayranlıkla karışık saygı duygusuna (huşu) dönüştürülen yeterince işlenmemiş/ham korkunun, dinî tecrübelerin en temel bileşeni olduğunu iddia etmektedirler (krş.: Sohn, 1985, ss. 3-4). Peki, gelişiminden bahsettiğimiz Tanrı kavramı hakkında başka neler söyleyebiliriz? Bütün dillerde, bir Tanrı kelimesinin varlığından söz edilmektedir. İnsanlığın büyük çoğunluğunun, insan ve diğer bütün yaratıkların üstünde bir güce sahip daha büyük bir Varlık ı tanımladıkları gözlenmektedir (Ruchgy, 2004, s. 3; Sinanoğlu, 2005, s. 15; Topaloğlu, 1989, s. 471). Tanrı kavramı, evreni ve yöneten kuralları yarattığı varsayılan ve çağdaş dinlerin çoğunun dayandığı doğaüstü, ilâhî güç. Tanrı kavramı, her şeyi yaratan olmasının ötesinde, toplumsal yaşamı düzenleyen, gözleyen ve yargılayan, doğa veya toplum yasalarını değiştiren veya hükümsüz kılan bir role de sahiptir şeklinde tanımlanmaktadır (Budak, 2000, s. 726; krş.: Ruchgy, 2004, s. 3). Bacanlı ya (1995) göre, Tanrı kavramının dört boyutu vardır: Birincisi, Tanrı kavramının tüm din ve anlayışlarda bulunan, yaratıcı olması, güçlü olması, gibi özellikleri içeren evrensel boyuttur. İkincisi, Tanrı nın dinî metinlerde belirtilen özellikleridir ki, bunlar belli din ve anlayışlar için geçerlidir. Bu boyut, metinsel terimiyle adlandırmaktadır. İsa nın tanrılaştırılması, Hint kültüründeki Tanrı nın insan kılığında yeryüzüne inmesi gibi özellikleri içeren üçüncü boyuta da toplumsal veya

15 Temel Kavramlar 7 kültürel boyut adı verilmektedir. Son boyut ise, bireysel olarak isimlendirilip, bireylerin kendi, ilgi ve yetenekleri ölçüsünde, geçirdikleri yaşantılar doğrultusunda oluşturdukları özellikleri içerir. Tanrı nın gerçek mahiyetinin kavranmasının imkânsız olduğu düşünülmektedir. Çünkü sonlu bir varlığın, gözle görünmeyen, elle tutulmayan, sonsuz olan ve hiçbirşeye benzemeyen bir Yüce Varlık ı kavraması mümkün gözükmemektedir. Dolayısıyla, Tanrı hakkında yazılan, söylenen, düşünülen ve tasavvur edilen her şey O nu tam anlamıyla yansıtmayacaktır (krş.: Sinanoğlu, 2005, s. 21). İnsanlık geçen yüzyıllarda, etnik soykırımlar, kutsal savaşlar, büyük tahribatlar sonucunda belki bir Tanrı tanımı üzerinde fikir birliğine varmaya çalışmış olabilir. Belki bunda başarılı da olmuş olabilir. Fakat Tanrı imajı veya tasviri üzerinde böyle bir fikir birliğine varıldığı söylenemez. Dahası değişik dinî gruplar sıklıkla diğer dinî grupların Tanrı kavramlarının geçersiz olduğu yönünde büyük enerji harcamaktadırlar (Ruchgy, 2004, s. 3). 2. Tasavvur Kavramı Tasavvur (Representation) kavramı; Zihinde olayları, olguları ve nesneleri temsil eden, sembolleştiren veya onların yerini alan kavram, imaj veya düşünce; onlara ilişkin bellek izleri. Biliş psikolojisinde zihnin nesnelerini doğrudan kazanmadığı, sözkonusu nesneleri temsil ettiği düşünülen fikirler ve imajlar aracılığıyla kavradığı kabul edilir. Bu haliyle tasavvur oldukça öznel bir süreçtir ve bireysel tecrübeye dayalı olarak toplumsal bir bağlamda şekillenir (Budak, 2000, s. 741). Başka bir ifadeyle, düşüncenin bir çeşidi olarak kabul edilen tasavvur, psişik güçler veya duygusal uyarılarla zihinde önceden oluşan herhangi bir nesnenin, olayın, eylemin ya da bir kavramın istek-

16 8 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi li olarak yeniden özel bir şekilde şekillenmesi, canlanması, anlam kazanması veya hatırlanması, olarak tanımlanabilmektedir (Yavuz, 1987, s. 159). Yavuz (1987), Piaget nin doğrudan doğruya gözlem dışında kalanların tümünün tasavvur kapsamına girdiği görüşünde olduğunu nakletmektedir (s. 159). Piaget nin terminolojisinde, işlem öncesi dönemle başlayıp, somut işlemler dönemiyle noktalanan bilişsel gelişme evresine de tasavvur dönemi adı verilmektedir. Piaget çocuğun bu dönemde nesneleri ve yaşantıları büyük ölçüde sembollerin yardımıyla zihinsel olarak tasavvur etme yeteneği kazanmaya başladığını varsaymıştır (Budak, 2000, s. 741). Tasavvurlar, belli unsurlar üzerinde düşünülürken, bunların ifade edilmesi kelimelere, cümlelere, yargılara, yani geniş ölçüde, dil, yazı, kurallar, semboller gibi işaretlere bağlı kalmaktadır. Şu halde çocuk düşündüklerini anlamlandırmaya ve yargılarla açıklamaya çalışırken, araç olarak dili kullanır. Burada dile, kelimelere dökülen anlamlara ve yargılara yansıtıcı düşünmenin bir ürünü gözüyle bakılabilir (Yavuz, 1987, s. 196). 3. Tanrı Tasavvuru Din psikolojisi literatürüne bakıldığında Tanrı kavramı, Tanrı imajı/imgesi ve Tanrı tasavvuru terimlerinin araştırmalarda kullanıldığı görülür. Ruchgy (2004), Webster s Dictionary e bakıldığında, fikir (idea), kavram (concept) ve tasavvur/imge (representation/image) arasında bir farklılığın olmadığını ifade eder. Fakat o, aynı fikiri paylaşmadığını, bunlar arasında farklılıkların olduğunu belirtmektedir. St. Clair den (1994, s. 23) şu alıntıyı yapar: Tanrı fikri veya kavramı ile Tanrı tasavvuru hem kavramsal hem de duygusal açılardan farklıdır. Tanrı fikri veya kavramı, bizde Tanrı nın duygusal yansımasını değil, genellikle bilinçli yönünü ifade eder. Tanrı tasavvuru ise, ilk

17 Temel Kavramlar 9 çocukluğumuzun hatıralarını ve duygularını taşır (Ruchgy, 2004, ss ). Tasavvur ile kavram/fikir arasında bir ayrım yapmakla birlikte Ruchgy nin, onu imajla aynı anlamda kullanmış olduğunu görüyoruz. İmaj/imge, görsel bilgilerin zihinsel temsili; dış uyarıcı olmaksızın hatırlanan daha önceki bir duyu yaşantısının benzeri veya kopyası; gerçekte olmayan bir şeyin zihinsel resmi, bir izlenim, hayal gücünün yarattığı bir fikir olarak tanımlanmaktadır (Budak, 2000, s. 397). Vergote (1999) konuyla ilgili olarak, imaj terimini kullanmayı tercih etmediğini belirtmektedir. O, görüşlerini şöyle ifade etmektedir: Tanrı nın vasıflarından, onun insanlara karşı tavrından ve fiillerinden bahseden dinî gelenek, aynı zamanda bir Tanrı tasavvuru da sunmaktadır. Biz bu terimi, çok biçimsel bir tasviri çağrıştıran imaj terimine ve aynı şekilde yan anlamı dinî manadan daha çok felsefi anlam taşıyan kavram terimine de tercih ediyoruz. Dine bağlanarak inanan kişi, dinin kendisine sunduğu Tanrı tasavvurunu kabul etme niyetindedir. O halde Tanrı tasavvuru, büyük ölçüde dinî ilişkinin mahiyetini belirler. Bununla beraber kendi dinlerinin Tanrı sının tasvirini teşkil eden vasıfların bütünü içinde inanan kişiler; kendi psikolojilerinin, eğitimlerinin ve kültürel çevrelerinin onların hayatında bütünleştirme imkânı verdiği şeyi vurgularlar (Vergote, 1999, s. 181). Tanrı tasavvuru kavramının hem yabancı literatürde 1 çokça kullanılması, hem yukarıdaki gibi yapılan tartışmaların tasavvur lehine ikna edici gözükmesi ve hem de Türkçe de Din Psikolojisi 2 ve Din Eğitimi 3 literatürünün hemen hepsinde Tan- 1 Hutsebaut ve Verhoeven (1995); Nelson (1996); Riegel ve Kaupp (2005); Ruchgy (2004); Tamayo ve Dugas (1977). 2 Hökelekli (1993); Peker, 1993; Vergote (1999); Yavuz (1987). 3 Ay (1989); Köylü (2004).

18 10 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi rı tasavvuru kavramının kullanılması, bizim de tercih etmemizde önemli rol oynamıştır. Tanrı tasavvuru, kişinin bebekliğinden itibaren, zekâ gelişimine, edinmiş olduğu bilgi ve yaşantısına göre, Tanrı yı zihninde canlandırması, biçimlendirmesi ve anlamlandırması şeklinde tanımlanmaktadır (Peker, 1993, s. 51). Çocukluk döneminde, şekillenen en önemli tasavvurlardan biri Tanrı tasavvurudur. Hatta ateistler için bile, Tanrı tasavvurunun kişinin hayatında varolan en önemli unsur olduğuna inanılmaktadır. Çocukların Tanrı tasavvuru, yaşla birlikte değişir, gelişir ve tarihsel, sosyal, kültürel, eğitimsel ve mezhepsel şartlarla şekillenir. Bir çocuğun Tanrı inancının, onun ailesiyle olan ilişkileriyle alakalı olduğu öne sürülür. Dolayısıyla, çocukların din ve Tanrı tanımlarını ve anlamlarını öğrenmeye başladıklarında etkisinde kaldıkları ilk referans grubu kendi anababalarıdır (Goldman, 1964; Thackeray, 2000, s. 43). Bu bağlamda, Wulff (1997), Bernhard Grom dan (1981) alıntı yaparak, kişinin Tanrı tasavvurunu şekillendiren 6 faktörü tanımlamaktadır: 1) Ebeveyn ilişkileri; 2) Diğer önemli kişi ve gruplarla ilişkiler; 3) Benlik saygısına ilişkin duygular; 4) Tanrı hakkında öğretim ve Tanrı nın insanoğluyla ilişkisi; 5) Dinî uygulama, dua, ibadet, kutsal metin okuma, dinî tartışmalar, kişinin kendine ait hayalleri, düşünceleri, yansımaları; 6)Tanrı ile ilişki ve Tanrı tasavvuru (s. 368). Tanrı, gözlenebilir, algılanabilir ve dilenildiğinde ulaşılabilir bir nesne değildir. Bundan dolayı, O nun hakkındaki bilgilerimizin, bilimsel yöntemlerle test edilmesi mümkün gözükmemektedir. Bu nedenle konuyla ilgili birincil kaynak, kutsal kitaplardır. Ancak insan zihni, diğer soyut kavramlarda olduğu gibi Tanrı hakkında bilgi ve bakış açısı geliştirirken kendi toplumsal bilgi kalıplarını kullanır. Doğal olarak, Tanrı ile ilgili

19 Temel Kavramlar 11 tasavvurların, kişinin tecrübelerinden hareketle geliştiği söylenebilir. Yani, vahiyden öğrenilen bir tarafı olmakla birlikte, insan tarafından kurgulanan bir yönü de vardır. Birey, kendi isteklerini, arzularını, sorunlarını, amaçlarını, düşüncelerini, korku ve sevgilerini farkında olarak veya olmayarak, oluşturduğu Tanrı tasavvuruna aktarabilir. Dolayısıyla, kaçınılmaz olarak kültürel faktörlerden etkilenmiş Tanrı tasavvurlarının, O nun bizâtihi Kendisi ile örtüşmeyeceği kabul edilmektedir (Evkuran, 2007). Tanrı tasavvurunun gelişimi konusunda, daha çok bilişsel yaklaşımı içeren açıklama biçimine dayanarak, şöyle bir özet yapılabilir: Küçük çocuklar genellikle Tanrı yı bir ruh olarak düşünürler, gerçek vücudu ve insani duyguları olan birisi olarak Tanrı yı düşünme eğilimi vardır (Sohn, 1985). Okul öncesi (3-5 yaşları) çocuklar, peri masalları, animizm, antropomorfizm ve büyülü özelliklerle belirtilmiş olan Tanrı tasavvuruna sahiptirler. İlkokul çocukları (6-11 yaşları), daha gerçekçi ve tanımlayıcı bir rolde Tanrı yı görme eğilimindedirler. Onların dinî düşünceleri daha somut olsa da onların Tanrı tasavvurları biraz antropomorfik kalır yaşları arası çocukların, düşünceleri daha soyut olmaya başlar ve onların Tanrı tasavvurları daha bireysellik özelliği taşır. Ruh, yaratıcı, merhamet, baba, sevgi, adalet, içsel, güçlü, gizemli ve hayat gibi kavramlar önemlidir (Ahrendt, 1974; akt.: Thackeray, 2000, s. 43). Tanrı tasavvurunun şekillenmesinde inanılan Tanrı ya ait sıfatların büyük etkisi olduğunu gözardı etmek mümkün gözükmemektedir. Bu faktör özellikle sosyo-kültürel kaynaklı olan farklı Tanrı tasavvurlarına yol açmaktadır. Örneğin, Hıristiyan mezhepler, oldukça geleneksel olarak, insani özellikler ve niteliklerle Tanrı yı tasvir ederler. Hıristiyanlıkta Tanrı nın İsa Mesih in kişiliğinde bir adam haline gelmesi ve özellikle Ortodoks ve Katolik dünyasında, İsa nın,

20 12 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi ikonografik veya heykelimsel şekillerde tasvir edilmesi devam eden bir olgudur. Hıristiyanlığın, herkesi-bağışlayan, herkesiseven, herkese-yardım eden ve her şeyi-bilen şeklindeki muhteşem özellikleriyle insanüstü bir varlık olarak çocukların Tanrı tasavvurlarını desteklediği açıktır. Batı Hıristiyanlığında, yaşlı bir adam, genç bir adam, bir sevgili ve ılımlı bir siyasetçi olarak, Birde üç olan Tanrı yı tasvir etmek alışıla gelmiştir. Bizans ikonografisinde, Birde üç olan Tanrı geleneksel olarak, İbrahim ve Saray ı ziyarete gelen insanî özelliklere benzer özelliklere sahip üç melek olarak temsil edilmiştir. İncil, hem Eski hem de Yeni Ahit, Tanrı nın antropomorfik imajlarıyla doludur (Ruchgy, 2004, ss ). Hıristiyanlık dini, Tanrı nın babalık figürüne, büyük ayrıcalık tanımaktadır. Nâsıralı İsa nın Hıristiyanlığa miras bıraktığı esas dua, onu babamız. İsimlendirerek Tanrı ya hitap ediyordu. Hıristiyan, Baba adına. İstavroz çıkarır ve Hıristiyan imanının temel kuralı Baba ismini doğrudan doğruya Tanrı ya şöyle bağlar: Kadir-i Mutlak Baba olan Tanrı ya inanıyorum İsa-Mesih yegane bir biçimde kendini Tanrı nın Oğlu olarak takdim etmiştir ve müminler yani onun ilâhî misyonuna inananlar, onun ilâhî nesep ilişkisinden kendi paylarını alırlar. İşte Hz. İsa nın onları bu özgün isimlendirmeye, yani Babamız diye hitap etmeye, çağırması bu yüzdendir (Vergote, 1999, ss ). Tanrı, güvercin, kamış, kaya, sarmaşık, mesaj (kelime), çoban, şahin, kral, ateş, baba, gibi tasvir edilmiştir (Hammersla, Andrews-Qualls ve Frease, 1986). Doğu kültürleri ve dinleri daha soyut bir Tanrı fikrine sahiptirler, Tanrı tipik olarak, tüm tasvirlerin ve karşılaştırmaların ötesinde bir Varlık olarak tanımlanır. Soyut Tanrı kavramının özellikleri; 1) biçimsizlik, 2) zaman üstülük, 3) sınırsız güç, 4) her şeyi bilme şeklinde sayılabilir (Ruchgy, 2004, s.78).

21 Temel Kavramlar 13 Örneğin, İslâm dini açısından bakıldığında Kur an-ı Kerim de, daha çok Tanrı nın birliği, eşsiz ve benzersizliği ile kâinat üzerindeki tasarrufları, kudret ve hâkimiyeti üzerinde durulur (Sinanoğlu, 2005, s.33). İhlâs suresinde bu sıfatlar, De ki: O Allah birdir. Herkes Allah a muhtaçtır. Doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey O na eş ya da denk değildir ve Allah birdir. Ondan başka hiçbir Tanrı yoktur. O diridir. Yarattıklarını daima koruyup gözetendir. Onu ne uyuklama ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde bulunan her şey O nundur.. (Bakara, 255. ayet) şeklinde özlü olarak ifade edilmiştir. Bununla birlikte, denildiği gibi Tanrı tasavvurlarının şekillenmesinde belirleyici olan ve Tanrı hakkında olmaması düşünülemeyen önemli sıfatlardan bazıları şunlardır: Yaratıcılık, Ezelilik-Ebedîlik, Âdil olma, Merhametli ve Bağışlayıcı olma, Sınırsız güç sahibi olma, Her yerde olma, Her şeyi bilme, Hiçbir şeye benzetilememe, Yargılayıcı ve Cezalandırıcı olma.

22

23 I. BÖLÜM KURAMSAL ÇERÇEVE Tanrı Tasavvurunun Gelişimini Açıklamaya Yönelik Yaklaşımlar Barrett (2001), bilişsel ve ilişkisel olmak üzere, Tanrı tasavvuru hakkında iki tip kuramdan bahsedilebileceğini ileri sürer. O, bilişsel kuramların, kişinin gelişiminin çeşitli aşamalarındaki Tanrı tasavvurunun bilişsel sınırlarla ilişkili olduğunu belirtir. Ona göre, ilişkisel kuramlar ise, kişilik özellikleri ile eğilimlerini içerir ve bu özelliklerin, kişinin bebeklik dönemindeki başkalarıyla olan ilişkileriyle Tanrı tasavvurunun nasıl oluştuğunu açıklar. Tanrı tasavvurunun gelişiminde ilişkisel kuramlar, Freud un ve özellikle nesne ilişkiler kuramcılarının çalışmalarına dayanırken, bilişsel yaklaşım, Piaget nin bilişsel gelişim kuramına ve bu yaklaşımla gerçekleştirilen araştırmalara dayanmaktadır (akt.: Ruchgy, 2004, ss ). 1. Tanrı Tasavvurunun Gelişimiyle İlgili Freud un Görüşleri Dinin kökeni ve işlevleri ile ilgili Freud un hipotezlerinden biri, biyolojik baba ile kutsal baba düşüncesi arasında bir ilişkinin bulunduğu önermesidir. Freud un Totem ve Tabu ve

24 16 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Bir Yanılsamanın Geleceği adlı kitaplarında ifade ettiği bu düşünceye göre, Tanrı fikrinin doğuşu hakkında tahminde bulunmak güçtür. Psikanalitik gözlemler, Tanrı kavramının daima baba modeliyle özdeşleştiğini ve bizim Tanrı ile olan kişisel ilişkimizin biyolojik babamızla olan ilişkimize bağımlı kaldığını ortaya koymuştur. Büyüyen birey, sonsuza dek çocuk kalmaya mahkûm olduğunu ve bilinmeyen üstün güçlere karşı korunmaya muhtaç olduğunu fark ettiğinde, bu güçlere kendi baba figürüne ait özellikleri aktarır; kendisine, korktuğu, yatıştırmaya çabaladığı ve yine de kendi korumasını emanet ettiği tanrılar yaratır. Dolayısıyla, onunla beraber değişimler geçiren Tanrı, aslında yüceltilmiş babadan başka bir şey değildir (Freud, 1913/1971, s. 212 ve 1927/1985, s. 38, 66). Freud, insanın ilk ilişkide bulunduğu ebeveyn ve bakıcılar gibi kişilerin, o bireyin psikolojik ve duygusal gelişimini etkilediğine inanır. O, bu ilk ilişkilerde bağlantılı tecrübelerin, Tanrı tasavvurlarını şekillendiren bilinçaltı güçlerinin bir kısmı olduğuna inanır. Freud e göre, Tanrı tasavvuru, çocukların ilk tasavvurlarından olan babaya ait tasavvurun, (nasıl olduğu bilinmese de) zihinsel bir yansımasıdır. O, Tanrı tasavvurlarının, evrensel insan ve din fenomenleriyle doğrudan ilgili olduğunu ileri sürer. Freud, dini bir yanılsama olarak kabul ettiği için, ona göre dinin önemli bir objesi olan Tanrı da bir yanılsamadır. Freud, insanın hastalık, hayal kırıklıkları ve özellikle de ölümle baş etmede kendi zihnini bu yanılsamayla koruduğuna inanmaktadır (Freud, 1927/1985, ss ). Köse ye (2000) göre, Freud, Bir Yanılsamanın Geleceği adlı kitabında, bireysel psikanalizle vardığı bu kanaatin tarihî arka planına da Totem ve Tabu da zemin hazırlamıştı: İlkel insanın yaşadığı tecrübelerle oluşan bu prototip arkaik olarak bize kadar ulaşmıştı. Freud, dinin aynı zamanda bireysel bir nevroz olduğu fikrindedir. Çünkü ona göre, nevrotiklerin dav-

25 Kuramsal Çerçeve 17 ranışları ile dinî ritüellerin icrası çerçevesinde ortaya konulan davranışlar arasında benzerlikler vardır, hatta din, cinsel bastırmanın nevrotik bir ifadesidir. Böylece Freud, sosyal, antropolojik, ahlâkî, aklî, duyuşsal gibi boyutları olan dini, güdülerin bastırılmasından, komplekslerden kaynaklanan bir fenomen olarak izah etmiş; indirgemeci ve determinist bir yaklaşım sergilemiştir (Köse, 2000, ss ). Birçok deneysel araştırmada, aile tasavvurları ile Tanrı tasavvurları arasındaki benzerlik hipotezi test edilmiştir. Genel olarak bulgular; Tanrı ile ilgili tutumların karşı cinsteki ebeveyne olan tutuma yakın olduğu (Godin ve Hallez, 1964; Strunk, 1959); Tanrı ya ilişkin tutumların daha iyi ilişkide bulunulan ebeveyne benzer olarak tasavvur edildiği (Nelson 1971; Godin ve Hallez, 1964); Tanrı nın hem anneye hem de babaya benzer olarak görüldüğü ve eğer tutumlardan ziyade bir tasvir edici ve bilişsel ölçümler kullanılır ise, Tanrı nın daha çok babaya benzetildiği (Vergote, 1969) bulunmuştur (akt.: Argyle ve Beit- Hallahmi, 2004). Argyle ve Beit-Hallahmi ye (2004) göre, dinin kökeni ile ilgili Freud un kuramının geçerliği, günümüz bireyleri üzerinde gerçekleştirilen psikoloji çalışmaları tarafından desteklenmemektedir. Bu tür çalışmalar, sadece bir öneri niteliğinde ve daha çok kültürel gelenekler ile bireyler arasındaki etkileşime ilişkin söylemler sunmaktadır. Yine onlar, sonuç olarak, bu güne kadar yapılan araştırmaların son derece sınırlı ve bazen de Freud un düşüncelerinin başarısız bir yorumundan ibaret olduğunu vurgulamaktadırlar.

26 18 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 2. Nesne-İlişkileri Kuramı na Göre Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 4 Nesne-İlişkileri Kuramı (Object-Relations Theory) insanın doğasıyla ilgili olup, Freud un içgüdüsel motivasyon kuramının terapi uygulamalarında yetersiz kaldığını gören ve çocuklar üzerine çalışmalar yürüten Klein (1923), Winnicott (1971), Sullivan (1925) ve Tairbairn (1952) gibi ikinci nesil psikanalistler tarafından geliştirilmiştir. Bununla birlikte, onların yaklaşımları kısmen, Freud un görüşlerinin detaylandırılmış yorumlarını içermektedir (Nelson, 1996). Diğer psikanalitik kuramlar gibi bu kuram da bireyin geçmişteki kişilerarası ilişkilerinin, şu andaki ilişkilerini nasıl etkilediği ve şekillendirdiğiyle ilgilenmektedir (St.Clair, 2004, s. 3). Bu kuram bireyin diğer insanlarla ilişkiye girme ihtiyacını insan gelişiminin merkezine koymaktadır. Nesne-ilişkileri ifadesi bir kişinin ilişki kurduğu tüm insan, eşya ve durumlar anlamına gelmektedir. Bu ifadedeki nesne terimi teknik bir kelime olarak ilk defa Freud tarafından kullanılmış olup, basit olarak bir ihtiyacı doyuran şeye işaret etmektedir. Daha geniş anlamda, bireyin dürtülerinin, duygularının hedefi ve amacı olan önemli kişi ya da şeyleri ima etmektedir (St.Clair, 1996, s. 1). Bu, cansız, ölü bir terim değildir. Burada nesnenin kişinin kendilik kavramının oluşumuna olan dinamik etkisine dikkat çekilir. İşaret edilen nesne, oyuncak bir ayı olsa bile, bu bir kimsenin hayvanlara karşı sahip olduğu sevgi anlamına gelir. Önemli olan, kişinin, o nesneyle ilişkisinin bir sonucu olarak yarattığı veya tasavvur ettiği şeyin zihinsel tasavvur udur. Zihinsel tasavvur dinamiktir, öyle ki, o kişinin algılarını, inançlarını ve davranışını etkiler. Bundan dolayı, zihinsel tasavvur terimi kişinin zihninde Tanrı nın nasıl tasavvur edildiğini açık- 4 Bu konunun hazırlanmasında yaptığı önemli katkılardan dolayı Sayın Cihat Kısa ya teşekkür ediyorum.

27 Kuramsal Çerçeve 19 lamamıza daha fazla yardım edebilir. Zihinsel bir tasavvur, kaynağı kısmen bilinçdışı olabilen bir dizi duyguyu da içerir (Nelson, 1996). Bu bağlamda Rizzuto da tasavvurun, kendilik in içinde dinamik bir unsur olduğunu ifade ederek, kişinin konuşmaya aktarmasıyla bu tasavvurların gerçeklik kazanacağını belirtmektedir. O, bunun sonucunda kişinin olumlu Tanrı tasavvuruna sahip olabileceği gibi, korktuğu veya hoşlanmadığı bir Tanrı tasavvuruna da sahip olabileceğine; tasavvurların duygu içeriklerine dikkat çekmektedir (Rizzuto, 1979, s. 47). İlişki kavramı üzerine odaklanan bu kuram, dini de ilişkisel bir süreç olarak görmekte, dolayısıyla da bireyin Tanrı ile ilişkisindeki sevgi, suçluluk, korku vb. gibi durumlar üzerine yoğunlaşmaktadır (St.Clair, 2004, s. 3). Her ne kadar Tanrı nitelik olarak bireyin ilişkiye girdiği diğer nesnelerden farklı olsa da, bireyin geçmişteki ilişkilerine göre şekillenen bir varlıktır. Birey diğer insanlar ve nesneler ile ilişkiye girebilmek için, ilk olarak bu insanlar ya da nesnelere ait zihinsel tasavvurlar oluşturmalıdır. Bu kuramcılara göre, diğer tüm zihinsel tasavvurlar gibi Tanrı tasavvuru birey tarafından ilişki sürecinin bir parçası olarak içselleştirilir. Birçok insan gerek aile ve kültürün etkisiyle, gerekse de özel bazı nedenlerden dolayı bir Tanrı nın var olduğu sonucuna ulaşmakta, bu Tanrı ile ilişkiye girebilmek için de onun zihinsel bir imgesini ya da tasavvurunu oluşturmak zorundadır. Bu noktada nesne-ilişkileri kuramcıları doğrudan tecrübe edilemeyen ya da görülemeyen bir varlığın nasıl oluşturulduğu gibi oldukça zor bir problem ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu kuramın önde gelen savunucularına göre Tanrı tasavvuru bireyin diğer tasavvurları ve tecrübelerinin sentezinden oluşmaktadır. Bu noktada bireyin ilk çocukluk yıllarına ait tecrübeler oldukça ön plana çıkmaktadır. Çünkü bebek ve ebeveyn arasındaki ilişki ve bu ilişkinin niteliği Tanrı tasavvurunun şe-

28 20 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi killenmesinde temel bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, bir çocuğun tecrübeleri bireylerin ya da objelerin gerçek tecrübelerinden daha fazla şeyleri de içermektedir. Örneğin bu tecrübe bebeğin hayallerini, arzularını, arzu edilen objeleri ve kişilerarası ilişkileri de bünyesinde barındırmaktadır (Ruchgy, 2004, ss ). Nesne-ilişkileri kuramına göre bireyin kendilik ve Tanrı tasavvuru, aile bağlamında şekillenmektedir. Birey diğer insanlarla özellikle de ilk bakıcılarıyla ilişkisi aracılığıyla, bir kendilik tasarımı ve bir de Tanrı tasavvuru geliştirir (St.Clair, 2004, s. 11). Çocukluk dönemindeki kendilik ve diğer tasavvurlarını ortaya çıkaran ilişkisel tecrübeler, ailede başlamakta ve ideal bir aile olan Tanrı da son bulmaktadır. Çünkü bu kuramın önde gelen savunucularına göre her insan koşulsuz olarak kendisini sevecek ve tehlikelerden koruyacak bir ideal ailenin özlemini duyar. Bu ideal ailede Tanrı dır (Ruchgy, 2004, s. 29). Her ne kadar bu kuramın ilk temsilcileri din ve Tanrı tasavvurunu konu edinen özel çalışmalar yapmasalar da, sonraki yıllarda onların görüş ve düşüncelerini temel alan ve Tanrı tasavvurlarının nasıl şekillendiğini araştıran birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda en fazla atıfta bulunulan psikolog D.W. Winnicott tır. İlk olarak Winnicott tarafından kullanılan geçiş objeleri/transitional object ve yeteri kadar iyi ebeveyn/good enough parent kavramları bireysel Tanrı tasavvurunun şekillenişini anlama konusunda yepyeni bir bakış açısı sağlamıştır. Winnicott a (1971) göre, dünyaya yeni gelen bir bebek bütünüyle öznel bir dünyada yaşamaktadır. Çevresindeki bakıcıları ve diğer nesneleri gelişmekte olan kendiliğinin uzantıları olarak duyumsar. Bir başka deyişle özne ve nesne karşıtlığından habersizdir. Çevresindeki kişilerin bebeğin ihtiyaçlarına duyarlı olması, ilgilenmesi ve cevap vermesi bebekte bir güven duygu-

29 Kuramsal Çerçeve 21 sunun oluşmasına neden olacaktır. Bu yeni gelişmekte olan kendilikte bir her şeye gücü yetme duygusu olarak yansıyacaktır (s. 10). Öznellikten nesnelliğe geçişte ben olmayan nesnelerin tanınmasıyla birlikte bebekte, daha önce geliştirmiş olduğu her şeye gücü yetme duygusuna meydan okuyan bir anksiyete ortaya çıkmaktadır. O, bu anksiyete duygusunu hafifletmek için kendisine bir nesne seçmekte, seçilen bu nesne de anksiyete anlarında bir rahatlama yaratmaktadır. Winnicott bu nesneyi geçiş nesnesi/transitional object olarak isimlendirmiştir. Geçiş nesnesi bebeğin simbiyotik durumdan paylaşılan gerçekliğe geçişte oldukça önemli bir rol oynamaktadır (Winnicott, 1971, ss. 1-2). Geçiş nesneleri ve geçiş alanının öznel ve nesnel dünyayı birbirine bağlayan ara bir evre olduğu, bu nedenle bebeklik döneminden sonra terk edildiği gibi yanlış bir kanı mevcuttur. Oysa ki, Winnicott a göre bireysel yaşamda geçiş nesneleri asla anlamlarını ve önemlerini kaybetmemekte yetişkin yaşamındaki dini ritüel ve sanat gibi kültürel aktivitelerde varlığını sürdürmektedir (Nelson, 1996). Winnicott ın diğer önemli bir kavramı ise, yeteri kadar iyi ebeveyn/good enough parent dir. Bebeklerin kalıtımla getirdikleri şey, olgunlaşmayı başarma eğilimidir. Çevre özellikle ebeveyn ilişkileri yeterli düzeyde iyiyse bebek, bağımlı ilişkiden bağımsız ilişki yönünde gelişecektir. Winnicott a göre bebek ümit ve ümitsizliği, güven ve güvensizliği, sadakat ve sadakatsizliği ebeveynin ihtiyaçlarına verdiği tepkilerden öğrenmektedir. Bir başka ifadeyle, ilk çocukluk yıllarına ait yeterince iyi ebeveyn tecrübeleri, çocuğa temel güven ve itimat düşüncesini vermektedir (Winnicott, 1971, ss , ve 141). Zihinsel ebeveyn tasavvurları Tanrı tasavvurunun oluşumu için birincil kaynaktır.

30 22 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Freud dan sonra bireyin Tanrı ile nasıl ilişki kurduğunu araştıran psikanalistlerin başında Ana-Maria Rizzuto gelmektedir. O, bu konuyla ilgilenmeye 1963 yılında kendisinden inancın psikolojik temelleri üzerine bir seminer verilmesi istenildiğinde başlamıştır (Rizzuto, 1979, s. viii). Tanrı tasavvurunun oluşması ve şekillenmesi konusunda Freud un, anne-babanın rolü ile ilgili düşüncelerinden etkilenen Rizzuto, çalışmasında bireyin özel Tanrı tasavvurunun muhtemel kökenlerini ve sonraki yıllarda bu tasavvurun her hangi bir değişiklik geçirip geçirmediğini araştırmıştır. O, bu çalışmaya, deneklerin anne-baba ile olan çocukluk ilişkileriyle onların Tanrı tasavvurları ve Tanrı yla ilişkileri arasında benzerlikler bulunduğu varsayımı ile başlamıştır. Bu hipotezi kanıtlamak için özel bir psikiyatri hastanesinde tedavi gören, on erkek ve on bayandan oluşan yirmi kişiyle çalışmıştır. Deneklerden bilgi toplamak amacıyla ilk olarak oldukça ayrıntılı bir anket formunu doldurmaları istenmiş, her birinin kapsamlı yaşam hikâyelerine ulaşmak için mülâkatlar yapmıştır. Hastalardan çeşitli gelişim dönemlerindeki ilişkilerinden, çatışmalarından ve problemlerinden bahsetmeleri istenmiştir. Deneklerle yapılan mülâkatlar, onlardan basit bir Tanrı tasavvuru çizmeleri ve tasavvurlarını tek bir cümle ile ifade etmeleriyle son bulmuştur (Rizzuto, 1979, ss. 8-10). Tüm bu uğraşlara rağmen her bir deneğin hissettiği ve algıladığı Tanrı nın net bir profiline kolay kolay ulaşılamamıştır (St.Clair, 2004, s. 21). Rizzuto, Tanrı tasavvurunun bileşenlerinin sadece bireyin anne ve babasının tasavvurlarından oluşmadığı, diğer birçok kaynağın da bu tasarımın şekillenmesinde rol oynadığı sonucuna varmıştır. Bununla birlikte o, Tanrı tasavvurunun oluşmasında yaşamın ilk yıllarının oldukça önemli olduğunu ifade etmiştir. Bu noktada o, düşüncelerinden etkilendiği ve esinlendiği Freud dan ayrılmaktadır. Çünkü Freud a göre bireylerin Tanrı

31 Kuramsal Çerçeve 23 fikri ve tasavvuru Oedipal dönem içerisinde ortaya çıkmaktadır. Rizzuto ise, doğumla başlayan oedipal kriz öncesindeki imge ve tecrübelerin Tanrı tasavvurunun oluşması ve şekillenmesinde anahtar rol oynadığını düşünmektedir. Ayrıca bu imgeler ve tasavvurlar Freud un iddia ettiği gibi statik yapılar da değildir. Yaşamın farklı evrelerindeki birçok faktör Tanrı olarak isimlendirilen karmaşık gerçeklik tasavvurunun şekillenmesine katkıda bulunmaktadır (Rizzuto, 1979, s. 7, 41 ve 44). Rizzuto ya göre çocuk, Tanrı tasavvurunu tek başına oluşturmamaktadır. Anne-babanın yaptığı duaları izleyen, kiliseye giderek resmi ritüellerle karşılaşan, yetişkinlerin Tanrı hakkındaki konuşmalarını dinleyen çocuk oluşturmuş olduğu Tanrı tasavvurunu genişletmekte ve şekillendirmektedir. Fakat bu noktada en önemli husus, her çocuğun, resmi dinin Tanrı sıyla karşılaşmadan önce kendi bireysel Tanrı larını oluşturmuş olmalarıdır. Kilisede dinin Tanrı sı ve daha önce oluşturulan Tanrı karşı karşıya gelmekte, bu durum çocuğu yeniden bir düşünme ve şekillendirme işlemine zorlamakta böylelikle de Tanrı nın ikinci bir doğuşu gerçekleşmektedir (Rizzuto, 1979, ss. 9-10). Rizzuto ya göre Tanrı kavramı ve Tanrı tasavvuru arasında hem kavramsal hem de duyuşsal düzeyde bir ayrım bulunmaktadır. Çünkü Tanrı kavramı daha çok düşünmenin bilinçli yönüyle ilgilidir. Bu daha çok teologların ve bilim adamlarının Tanrı sıdır. Bu Tanrı bireyde duyuşsal bir harekete neden olmaz. Diğer taraftan Tanrı tasavvuru, ilk çocukluk yıllarına ait hatıralar, duygular ve imgelerden oluşmuştur. Bu tasavvur kişiliğin bilinçli yönüyle ilişkili olan kavramsal Tanrı nın aksine bireyden duygusal taleplerde bulunur (Rizzuto, 1979, s. 28). İnanan bireye Tanrı nın var olduğu, gerçek olduğu ve kendisiyle etkileşim içinde olduğu hissini bu Tanrı tasavvuru sunmaktadır.

32 24 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Rizzuto, Tanrı inancı için dört kategori belirlemiş, özel olarak her bir deneğin genel olarak ise, tüm insanların Tanrı inancını ya da Tanrı yla ilişkilerini bu dört kategoriden birisine yerleştirilebileceğini ifade etmiştir. Birinci kategoride, Tanrı nın varlığına şeksiz şüphesiz inanan kişiler bulunmaktadır. İkinci kategoriyi, Tanrı nın varlığından tam olarak emin olmayan ve inanç konusunda belirsizlik yaşayan kişiler oluşturmaktadır. Üçüncü kategoride ise, Tanrı ya inanmayan ve onun varlığına inanan kişilere hayret eden ve hatta kızan insanlar bulunmaktadır. Dördüncü kategorideki bireyler, Tanrı ya inanmakla birlikte çeşitli taleplerde bulunan, cezalandıran, sert Tanrı tasavvurları ile çatışma içerisindedir (Rizzuto, 1979, s. 90). Rizzuto un çalışması ve sonuçları kuramsal çerçevesini üzerine kurduğu ve esinlendiği Freud u aşmış ve kendisinden sonra yapılan çalışmalar için bir hareket noktası haline gelmiştir. Özellikle o, Freud un belirli bir gelişim sürecinde oluşan ve artık statik bir halde kalan Tanrı tasavvuru fikrine karşı çıkmış, aksine yaşamın ilk dönemlerinden itibaren çeşitli faktörlerin katkısıyla oluşmaya başlayan ve her gelişim döneminde bazı değişikler geçiren, bireye ihtiyaç duyduğu anlarda huzur, rahatlık, cesaret vb. sağlayan dinamik bir Tanrı tasavvuru benimsemiştir (St.Clair, 2004, s. 28). Rizzuto nun bu çalışması birçok araştırmacıyı Tanrı ile ilişki ve iman konuları üzerine çalışmaya sevk etmiştir. Bu araştırmacıların en önde geleni nesne-ilişkileri kuramını kullanarak iman gelişimi ve Tanrı tasavvuru konusunda çalışmalar yapan John McDargh tır. McDargh a göre nesne-ilişkileri kuramı iman ve Tanrı tasavvuru araştırmalarına iki büyük katkı sağlamıştır. Birincisi, bu kuram imanın insanî yönünün tutarlı bir psikolojik açıklamasını sunmaktadır. İkinci olarak bu kuram dinî tecrübedeki anahtar öğeye yani imanın nesnesi olarak Tanrı ya dikkatleri çekmektedir (McDargh, 1983, ss. xvi-xvii). Ona

33 Kuramsal Çerçeve 25 göre, iman bireysel tasavvurlar aracılığıyla kalbin bir akıl yürütmesidir. Bu nedenle tasavvurlar oldukça önemlidir. İnsanlar, imanın birleştirici ve bütünleştirici eylemini sürdürmek için aşkın tasavvurlarını kullanmaktadırlar. Tanrı tasavvurları Oedipal öncesi dönem ve Oedipal dönemde bireyin kendi olma çabası esnasında ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle din ve Tanrı tasavvuru psişik işleve katkıda bulunmaktadır (McDargh, 1983, s. 104). 3. Tanrı Tasavvurunun Gelişimi ve Bağlanma Kuramı Bağlanma (Attachment) kuramı, John Bowlby (1969, 1973, 1980) tarafından psikanalitik nesne-ilişkileri kuramına alternatif olarak sunulmuştur (Kirkpatrick, 1992, 1997). Bununla birlikte, kuramın çıkış ve bugüne geliş süreci incelendiğinde, Bowlby nin psikanalitik ve özellikle de nesne-ilişkiler kuramı geleneğinden yetişmiş bir psikanalist olduğu görülür. O, özellikle, bebek-anne ilişkisi, nesne, sevgi nesnesi, içgüdü, ayrılma ve kaybetme anksiyetesi gibi birçok psikanalitik kavramı kullanarak bu gelenekle ilişkisinin devam ettirdiğini gösterir. Fakat Bowlby, kişilerarası bağların, zevk ve haz temeli üzerine gelişmiş ilkel dürtüler olduğu fikrine karşı olmasıyla ve etiyolojik yöntemler, bilgi süreçleri, gelişim dönemleri, bilişsel şemalar, içsel tasavvur gibi kavramlarla ilgilenmesiyle psikanalitik gelenekten ayrılır. Geçen bu süreçte araştırmaların artmasına paralel olarak zenginleşen bulgular etrafında gerçekleştirilen tartışmalar, bağlanma kuramına, hem psikanalitik, hem de bilişsel çerçevede ele alınıp incelenen bir kuram özelliği kazandırmıştır (Ainsworth, 1967, 1969; Bretherton, 1992; Sroufe ve Waters, 1977; Waters ve Deane, 1985). Bağlanma çocuğun, başkalarıyla (ebeveyni ile veya bakıcılarıyla) anlamlı duygusal ilişkiler kurabilme yeteneğidir. Bağlanma kuramı ise; genel anlamıyla, insanları duygusal olarak

34 26 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi birbirine bağlayan çeşitli etkenleri açıklamaya yönelik bir kuramdır; özel anlamıyla ise Bowlby ye göre, bebeklik döneminde bebekle annesi veya ilk bakıcıları arasında kurulan ilk bağlanma niteliğinin, erişkinlik döneminde başkalarıyla olan ilişkilerdeki beklentilerinin temelini oluşturduğu nu ileri süren bir kuramdır (Budak, 2000, ss ; Kirkpatrick, 1992, 1997). Kurama göre, bebekle ilk bakıcılar veya bağlanma figürü arasındaki optimal ilişki, bağlanma figüründeki kişiye iki şey sağlar: 1. çocuğa baskı ve tehdit altındayken ona güvenli ve rahat bir sığınak; 2. tehlikenin yokluğunda çevresini keşfetmede güvenli bir temel (Kirkpatrick ve Shaver, 1990). Buradan hareketle, bağlanma kuramı, çocukla ailesi arasındaki duygusal bağın doğasını ve bu ilişkinin çocuğun dindarlığı üzerine nasıl bir etkide bulunduğunu anlamada bize yardımcı olabilir. Sevme ve hoşlanma gibi bağlanma figürlerine sahip olan insanların, kendilerini sevilebilir ve hoşlanmaya değer olarak kabul etmeleri durumunda Tanrı yı da seven ve şefkatli olarak görme eğiliminde olacakları ifade edilmektedir (Kirkpatrick ve Shaver, 1990; Paloutzian, 1996, s.86). Çoğu teolog Tanrı nın ideal bir bağlanma figürü olduğunu kabul etmektedir: Tanrı, tehlikelerden koruyan ve güvenlik duygusu sağlayan hem sözel hem de ruhsal bağlamda mükemmel bir ebeveyne benzer. Bu teologlardan biri olan Kaufman (1981), insanların Tanrı ile olan ilişkilerini anlamada, bağlanma kuramının uygulanabilirliğine vurgu yapmıştır. O, güven içeren bağlanmaların psikolojik önemini tartışmış ve bu konuya dikkat çekmiştir. Tanrı fikri, tamamen yeterli bir bağlanma figürünün fikridir Tanrı, çocukların ihtiyaç duyduklarında çocuklar için daima güvenilir ve ulaşılabilir olan bakımını yapan ve koruyan bir ebeveyn olarak düşünülür karşılaştırmasını yapar (s. 67) (akt.: Kirkpatrick, 1992).

35 Kuramsal Çerçeve 27 Bağlanma kuramı bakış açısından Tanrı tasavvurlarıyla ilgili deneysel (görgül) araştırmalar 1970 lerden itibaren literatürde yer almaya başlamıştır. Bu çalışmalar, doğal olarak Tanrı tasavvuru ile çocuk-ebeveyn ilişkisi bağlamında; 1. Tanrı tasavvurunun benlik-kavramıyla ilişkisini; 2. Tanrı tasavvuru ile cinsiyet değişkeni arasındaki ilişkiyi (bu konu hem deneklerin cinsiyetleriyle, hem de Tanrı ya atfedilen erkeksi ya da kadınsı özelikler açısından ele alınmıştır) ve 3. Tanrı tasavvuru ile yaş değişkeni arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Şimdi bu kategorilere girebilecek türden araştırmalara örnekler verelim. Çocuğun dünyasında Tanrı, krallar, süper kahramanlar, büyücüler, arkadaşlar, kız ve erkek kardeşler, anne-babalar, öğretmenler, polisler, itfaiyeciler ile bir araya gelebilmektedir. Çocuk, Tanrı hakkında düşünür ve bir şekilde bağlantı kurarken, onun ırkı, sosyal sınıfı, cinsiyeti, yaşı ve aile tecrübeleri etkili olabilmektedir (Allport, 2004, s. 49; Dickie ve diğ., 1997). Yetişkinlerin sahip oldukları Tanrı tasavvurlarının, onların çocukluk dönemlerinde anne-babalarıyla ilgili tasavvurlarından etkilenmiş olduğunu bazı araştırmalar ortaya koymuştur. Bu çalışmalarda, çocukken anne veya babası hakkındaki imgelerinin olumlu-olumsuz oluşunun, yetişkinlikte sahip olduğu Tanrı tasavvurunun olumlu-olumsuz olmasını etkilediği ortaya çıkmıştır (Allport, 2004, s. 50; Dickie ve diğ., 1997; Dickie ve diğ. 2006; Kirkpatrick, 1998; 1992; Kirkpatrick ve Shaver, 1990). Ayrıca, hemen şunu da belirtelim, Tanrı tasavvurunun şekillenmesine sadece çocuğun anne ve babası değil, aynı zamanda onun hayatının ilk yıllarında yakın ilişkide bulunduğu, bakıcılar ve diğer önemli kişiler de (öğretmenler, rahipler, büyükbaba ve büyükanneler gibi) etkide bulunabilmektedir (Ruchgy, 2004, s.74). Bu konuda projeksiyon yapabilme imkanı verebilecek olan bir araştırmada, (anasınıfı çocukları üzerinde gerçekleştirilmiş-

36 28 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi tir) ebeveynleri ve öğretmenleriyle olumsuz nitelikteki ilişkiler yaşayan çocukların, anne-baba ve öğretmenlerden en az biriyle olumlu bir ilişkiye sahip olan çocuklardan daha düşük düzeyde Tanrı ile özel ve yakın bir ilişki oluşturabildikleri saptanmıştır (De Ross, 2006). Anasınıfı öğrencileri üzerinde yürütülen diğer bir çalışmada, ebeveyni veya öğretmeniyle yakın ve uyumlu bir ilişki yaşayan çocukların, bir Seven Tanrı tasavvuru geliştirdikleri sonucuna varılmıştır (De Ross, Miedema ve Iedema, 2001). Tanrı tasavvuru ile benlik-kavramı arasındaki ilişki üzerine araştırmalar, benzer şekilde bir bağlanma açıklamasıyla tutarlıdır. Bowlby (1973), bağlanma figürleri modelleri ile benlik modellerinin tamamlayıcı eğiliminde olduğunu vurgulamıştır: Sevgi, koruma ve kendileriyle ilgilenme gibi bağlanma figürlerine inanan çocuklar muhtemelen kendilerini sevilebilir değerli ve korunmuş olarak görebilirler. Benzer olarak Tanrı yı seven ve iyilik sahibi olarak gören insanlar daha yüksek benliksaygısına ve daha pozitif benlik-kavramına sahiptirler (Spilka, Addison ve Rosensohn, 1975). Buri ve Mueller (1993), çocukların ebeveynleri ile ilişkilerinin çocuğun benlik-saygısıyla doğrudan fakat çocuğun Tanrı kavramıyla sadece dolaylı olarak birbirini etkileyebildiklerini ileri sürmüşlerdir. Buna karşın, Dickie ve diğ. (1997), çocuğun benlik-saygısının, çocuğun Tanrı kavramını doğrudan etkileyebildiği sonucuna ulaşmışlardır. Eğer ebeveyn ile çocuk arasında fiziksel ve duygusal bir bağ yoksa, bunun yerine geçen bağlanma figürü, Granqvist in (1998) ifadesiyle telafi edici bağlanma figürüdür (akt.: Dickie ve diğ. 2006). Dickie ve diğ. (1997), yerine geçen bağlanma veya telafi edici bağlanma figürleri konusunda ebeveynlerinden boşanma veya başka bir nedenden dolayı ayrılan çocuklardaki inceleme ve yorumları sonucunda bu görüşü destekleyecek kanıtlar bulmuşlardır. Babası evden ayrılmış olan veya bir baş-

37 Kuramsal Çerçeve 29 ka nedenden dolayı evde olmayan çocuklar Tanrı yı, evde babası olanlardan daha çok besleyici-büyütücü ve güçlü olarak algılanmıştır. Bu durum, böyle bir çocuğun daha uzaktaki babasının yerine geçme veya telafi etme için, daha fazla idealleştirilmiş Tanrı tasavvurları oluşturmasından kaynaklanabilir. Bu nedenle, ebeveynlerinden bağımsız hale gelen ilk yetişkinlerin ebeveynlerine ait kavramlardan ziyade, kendi benlik-kavramları ile daha yakın ilişkili Tanrı kavramlarına sahip olacakları ileri sürülmüştür. On iki-on beş yaşları arası 866 İskoç gençten (395 erkek, 471 kız) oluşturdukları örneklem grubu üzerinde yürütülen bir araştırmada, benlik-değeri ile Tanrı tasavvurları arasındaki ilişki tespit edilmeye çalışılmıştır. Bulgular, benlik-değeri ile seven ve merhamet eden bir Tanrı tasavvuru arasında pozitif bir ilişki, acımasız ve cezalandıran bir Tanrı tasavvuru arasında ise negatif bir ilişki olduğunu göstermiştir (Francis, Gibson ve Robbins, 2001). Cinsiyet değişkeni açısından Tanrı tasavvurları: Hem psikanalitik hem de bilişsel kuram, Tanrı tasavvurunun gelişimine cinsiyet türünün ve ebeveyn-çocuk ilişkilerinin etkisinin olduğunu öne sürer. İlk çocuklukta, çocuklar cinsiyet şemalarını geliştirirlerken, çeşitli eylemleri ana-babayı ve muhtemelen Tanrı yı cinsiyet bakımından kategorize etmede azami özen gösterirler (Bem, 1981). Güçlü, otoriter, besleyen, şefkat gösteren ve bakıcı olarak Tanrı tasavvurlarının, cinsiyet değişkeniyle ilgili olduğu düşünülmektedir. Kohlberg ve Kramer (1969), ahlâkî çıkarım konusunda, kız çocuklarının, hem şefkat, empati kurma ve rahat ettirme gibi bakımla ilgili hem de güç ile ilgili sıfatlara yoğunlaştıklarını, erkek çocuklarının ise, adalet, dürüstlük ve kanunlar gibi sıfatları içeren sadece güç konularına odaklaştıklarını saptamışlardır. Vergote ve Aubert (1972) Amerikalı çocuklar üzerinde yürüttükleri çalışmalarında erkek

38 30 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi çocuklarının Tanrı tasavvurunun sadece baba figürünü, kız çocuklarınınkinin ise, hem anne hem de baba figürünü içerdiğini gözlemişlerdir. Onlar, baba-tanrı tasavvurunun, otoriter ve güçlü, kanun koruyucu olarak görüldüğünü ve anne-tanrı tasavvurunun da çocuğa bakan, ihtiyaçlarını karşılayan biri olarak tasvir edilmekte olduğunu bulmuşlardır (akt.: Dickie ve diğ., 1997). Kay ve Ray (2004), 4-11 yaşları arası 135 (63 kız, 72 erkek) İngiliz çocuktan oluşan bir örneklem üzerinde çalışmışlardır. Araştırmanın sonucunda onlar, Tanrı kavramı oluşturmayla cinsiyet değişkeni arasında anlamlı ilişkilerin olduğu saptamışlardır. Bulgulara göre, kızlar, Tanrı yı gülen biri, etrafı bulutlarla çevrili gökyüzünde asker ceketi giyen sakallı yaşlı bir adam ve güneş parıltısı içindeki melekler gibi resmetmişlerdir. Erkek çocuklar, Tanrı yı büyüleci muhteşem bir güç gösteren, yeryüzünde duran ve aktif bir rol üstlenen süper bir kahraman olarak çizme eğilimindedirler. Slater in (2001) araştırmasına göre, 3-11 yaş arası erkek ve kız öğrencilerin resimleri analiz edildiğinde, cinsiyet türünün Tanrı imajına doğrudan etki eden anahtar değişkenlerden birisi olduğu görülmektedir. Slater in araştırmasında kızların tamamının, mutlu Tanrı imajına sahip oldukları gözlenmiştir. (akt.: Ruchgy, 2004, s. 75). Heller ın (1984), 4-12 yaşları arasındaki 20 kız, 20 erkek çocukla gerçekleştirdiği çalışmasında şu sonuçlar elde edilmiştir: Erkek çocuklar, Tanrı yı insan hayatı ve dünya için çok rasyonel ve pragmatik olarak tasvir etmişlerdir. Bu çocuklar çok yönlü ve tahmin edilebilir yollarla ilişkili olarak bireylere rehberlik eden, her şeyi bildiğini gösteren, düşünen ve bilen bir Tanrı yı öne çıkarmışlardır. Çoğu erkek çocuk için Tanrı nın rasyonelliği bilimin gelişmesiyle beraberdir. Çocuğun, zaman,

39 Kuramsal Çerçeve 31 uzay, enerji gibi konulara spontane olarak atıflarda bulunması, teknolojik ve rasyonel bir yaş döneminin bilincine sahip olduğunu gösterir ve bilinçlilik onların Tanrı imajına yansır. Erkek çocuklar, Tanrı yı bir kişinin hayatında tamamen aktif olan biri olarak tasvir ediyorlar. Altı yaşındaki Gerard, Tanrı, sadece sporu seyretmez, yüzme gibi güç isteyen faaliyetleri de yapar demektedir. Çocukların sözel ifadeleri içinde geleneksel baba benzeri bir figür yer almaktadır ve bu figürün aktif olmasında çocuklar ısrar ederler. Erkek çocukları, Tanrı nın erkek olduğundan emin bir tavır sergilemişler ve ısrarla kadın olamayacağını vurgulamışlardır. Kız çocukları tarafından Tanrı nın, estetik cazibeyle ilişkisi kurulur. Tanrı nın sınırsız egemenliği tüm sanatları içerir. Genel olarak, kızların Tanrı tasavvurları, erkeklerinki gibi, somut gerçeklerle ve olaylarla ilgisinin kurulmasına benzemez. Onların tasvirlerinde, teknik veya bilimsel yapılardan daha uzak, doğa ve doğal yapılara daha yakın, renge ve sese daha yakın bir Tanrı yer alır. Bazen onlar, estetik referansları, kendi estetik ve kadınsı özelliklerini Tanrı ya yansıtmaktadırlar. Böylece kızlar, cinsiyetle dinî sosyalleşme etkilerinin ilginç bir karışımını açıkça ortaya koyarlar. Pasiflik, kız çocukları tarafından, hem Tanrı nın bir özelliği olarak hem de Tanrı ile insan arasındaki ilişkilerde vurgulanmıştır. Erkek çocuklarının uzak Tanrı anlayışının aksine kızlar en azından duygusal yakınlığa sahip bir Tanrı tasavvuruna sahiptirler Kızların Tanrısı, güçmerkezli olmaktan ziyade, yakınlık-merkezlidir (Heller, 1984, ss ). Dickie ve diğ. (1997), yürüttükleri çalışmada örneklem grubunu, Protestan Kilisesine bağlı, 4-11 yaşları arasındaki toplam 74 erkek ve 69 kız çocuğu ve ailesinden oluşturmuşlardır. Çocukların anne-babaya ilişkin algılarının Tanrı algılarıyla ilişkili olduğu saptanmıştır. Çocukların, anne-babalarını, bakım-

40 32 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi larıyla ilgilen ve güçlü kişiler olarak algıladıkları gibi, Tanrı yı da güçlü ve bakan-büyüten olarak algıladıkları saptanmıştır. Küçük kızlar ile erkekler arasında otoriter güç algılarında farklılık bulunmuştur. Küçük kızlar, Tanrı ve babayı erkek çocuklardan anlamlı bir düzeyde güçlü sıfatını daha az vurgulamışlardır. Bu bulgular, geleneksel cinsiyet rolü kalıplarının baskın olduğunu, dolayısıyla çocukların anne-babayı daha fazla bakanbüyüten kişiler olarak algıladıklarını göstermekle, Chodorow (1978) ve Gilligan ve Wiggins in (1988), çocuğun hayatında bakan-büyüten figür olarak anneyi ilişkilendirdikleri yönündeki bulgularıyla örtüşmektedir. Bu iki araştırma, çocuğun Tanrı tasavvurunun ebeveynin güç merkezli veya sevgi merkezli disiplini kullanmalarıyla ve çocuğun bakan-büyüten veya güçlü olan ebeveyne bağlılığıyla şekillendiği yönündeki görüşü desteklemektedir (akt.: Dickie ve diğ. 1997). Bir başka benzer sonuç, Dickie ve diğ. nin (2006), yaşları (yaş ort.: 19) arasındaki 40 erkek, 92 kız olmak üzere toplam 132 kişi üzerinde yürüttüğü çalışma sonucunda elde edilmiştir. Bu araştırmada, yetişkinlikte bile, ebeveynlerin özellikle annelerin, kız ve erkek çocuklarının dinî algılarını ve Tanrı kavramlarını etkiledikleri saptanmıştır. Araştırmacılara göre, ebeveynler, çocuklarının zihnine, kendilerini besleyen-büyüten kişiler olarak yerleştirdikleri için, çocuklar da Tanrı kavramlarını seven, besleyen-büyüten ve sıcak sıfatlarıyla şekillendirirler. Onlar, örtük Tanrı kavramlarının oluşumuna en büyük etkiyi yapanın anneler olduğunu vurgulamaktadırlar. Kızlar Tanrı yı besleyen-büyüten olarak tasavvur ederlerken, erkekler Tanrı yı daha çok cezalandıran/yargılayan olarak görmektedirler. Onlara göre, Erkek olarak görülse bile Tanrı, güç sıfatı yükleme yapılarak tasavvur edilirken, aslında bu sıfatın annelerin nitelikleri arasında sayıldığını da göz ardı etmemek gerekir.

41 Kuramsal Çerçeve 33 Bu bulgular, De Ross, Iedema ve Miedema (2004) tarafından, anasınıfı öğrencilerinin (n= 363) ve onların annelerinin (n= 271) Tanrı kavramları üzerinde yürüttükleri çalışma sonucunda elde ettikleri bulguları destekler niteliktedir. Tamayo ve Dugas (1977) yaş ortalaması 21 olan 351 (208 erkek, 143 kız) Fransız kökenli Kanadalı üzerinde gerçekleştirdikleri araştırmada, kızlarla erkekler arasında, anne-babayı tasavvur etmede anlamlı bir farkın olduğu, fakat Tanrı tasavvuru konusunda ise anlamlı bir farklılaşmanın olmadığı saptanmıştır. Ayrıca onlar, anne imajının, Tanrı tasavvurunun oluşumundaki semboller arasında en yeterli sembol olduğunu tespit etmişlerdir. Bununla birlikte, önceki birçok araştırmada, Tanrı tasavvurunun, anneyle ilgili olmaktan daha çok babayla ilgili veya her ikisi tarafından da eşit sembolize edildiği bulgusuna ulaşıldığı belirtilmiştir (Lee ve Early, 2000; Tamayo ve Desjardin, 1976; Vergote, 1969; Vergote ve Aubert, 1972). Lee ve Early (2000), yaşları arasında olan (yaş ort.: 48) % 60 ı kadın, % 40 ı erkek olmak üzere toplam 523 Hıristiyan denek üzerinde yürüttüğü çalışmalarında, deneklerin Tanrı imajı olarak İncil de alternatif imajlar olsa da, geleneksel imaj olan Anne Tanrı dan ziyade Baba Tanrı; Eş Tanrıdan ziyade Aile reisi Tanrı; Seven Tanrı dan ziyade Yargıç Tanrı imajlarını tercih ettiklerini rapor etmişlerdir. Krejci (1998), yaş ortalaması 37.2 olan 128 kadın, 87 erkek denek üzerinde kadın ve erkeklerin, farklı Tanrı tasavvurlarını nasıl geliştirdiklerini incelemiştir. Besleyen-büyüten/ yargılayan, kontrol eden/koruyan, somut/soyut olmak üzere Tanrı tasavvuru üç boyutta ele alınmıştır. Erkeklerin kontrol eden imajı üzerine daha fazla yoğunlaştıklarının dışında cinsiyet farklılığından kaynaklanan başka anlamlı bir bulguya rastlanmamıştır. Bazı açıklamalarda, Hıristiyanlıkta ağır basan gele-

42 34 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi neksel ve erkeksi özelliklerle ifade edilen Tanrı tasvirlerinde cinsiyet farklılıklarının olabileceği tahmin edilmiştir. Tanrı nın erkek olduğu yönündeki baskın imajla birlikte, erkeklerin ve kadınların erkek-imajlı bir Tanrı ile farklı biçimlerde ilişkilendireceği inançlarından dolayıdır ki, Tanrı imajlarının cinsiyete göre farklı geliştiği öne sürülmüştür (Clanton, 1990; Johnson, 1988; akt.: Krejci, 1998). Dahası, böyle imajlar, geleneksel imajları, kadınların kendilerini algılamalarını ve sosyal statülerini etkilediği ifade edilmiştir (Mollenkott, 1984; Ruether, 1983; Saussy, 1991; akt.: Krejci, 1998). Eshleman ve diğ. nin (1999) 4-10 yaşları arasında olan 49 çocuk üzerinde gerçekleştirdiği çalışmaya göre, aileleri ile bağlantı düzeyi düşük olan büyük çocukların Tanrı yı daha yakın olarak algıladıkları anlaşılmaktadır. Kızların Tanrı yı erkek değil, kadın olarak algıladıklarında kendilerini Tanrı ya daha yakın hissettikleri; aynı şekilde erkek çocuklarının da Tanrı yı erkek olarak algıladıklarında Tanrı ya kendilerini daha yakın hissettikleri sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte, bazı bireylerde her zaman bu örüntünün gözlenmeyebileceği, örneğin, Tanrı yı daha fazla bir erkek e benzer olarak tasavvur eden dindar genç kızların, kendilerini Tanrı ya daha yakın hissettikleri yönünde bir dönüşümün olabileceği ve dindar genç erkekler için böyle bir projeksiyonun yapılmasının çok daha güç olabileceği ileri sürülmüştür. Bunun nedeni olarak da, onların erkek olarak algılanan geleneksel olan Tanrı imajına bağlı olmalarının daha muhtemel olacağı ve kendileri gibi erkek olan bir Tanrı ya kendilerini daha yakın hissedebilecekleri varsayımına dikkat çekilmiştir (Dickie ve diğ. 2006). Ladd, McIntosh ve Spilka (1998), 3-18 yaş arası (yaş ort.: 9.6) 968 çocuğa (436 erkek, 532 kız) Tanrı resimleri çizdirmişlerdir. Tanrı kavramlarının çeşitli Hıristiyan mezheplerinde benzer geliştiği önermesi için empirik destek elde etmişlerdir. Onlar,

43 Kuramsal Çerçeve 35 Hıristiyan Tanrı sının geleneksel ve erkeksi yorumlarının, tüm Hıristiyan mezheplerine mensup çocuklar arasında hâlâ baskın bir özellik olduğunu saptamışlardır (% 55.7 erkeksi, % 6.8 kadınsı figürler). Kunkel ve diğ. nin (1999) yaşları arası olan 10 u kız, 10 u erkek olmak üzere 20 üniversite öğrencisi üzerinde yürüttükleri çalışmada, Tanrı yı erkeksi, güçlü ve cezalandırıcı olmaktan ziyade, büyütüp-bakan olarak görme eğilimi saptanmıştır. Nelsen, Cheek ve Au (1985), yürüttükleri araştırmanın analizleri sonucunda farklı Tanrı tasavvurları tanımlanabileceğini ifade etmiştir. Bunlardan ikisi, erkeksi özellikli Kral Tanrı ve kadınsı nitelikteki İyileştirici Tanrıdır. Kadınların daha çok İyileştirici Tanrı içerikli bir tasavvura sahip oldukları görülmüştür. Erkek deneklerin ise geleneksel Tanrı tasavvuruna uygun olarak hem Kral hem de İyileştirici Tanrı tasavvuru geliştirdikleri saptanmıştır. Bu da Amerikalıların hâlâ Tanrı nın sıfatları açısından anne den çok baba yı tercih ettiklerini ortaya koymuştur. Bu tasavvur türlerinin birbirleriyle ve kiliseye gitme sıklığıyla pozitif yönde ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Feminist teoloji, günümüzde geçerli olan Tanrı tasavvurlarının erkek-merkezli olduğunu ileri sürmektedir. Feminist teologlara göre, Tanrı tasavvurları, çoğunlukla erkekler tarafından tasvir edilmiş ve dolayısıyla da Tanrı tasavvurları tipik olarak erkeksi nitelikler taşımıştır (Clanton, 1990; Goldenberg, 1979; akt.: Foster ve Keating, 1992). Kız çocuklarının/kadınların Tanrı tasavvurları ile erkek çocuklarının/erkeklerin Tanrı tasavvurları arasındaki farklılığa odaklaşan araştırmalar, kız çocuklarının/kadınların Tanrı tasavvurlarının annelik özellikleri, kadınsı özellikleri daha çok taşıdığını; erkeklerinkinin ise daha çok babalık özellikleri, erkeksi özellikler taşıdığını saptamışlardır (Heller, 1984; Rizzuto, 1979; Vergote ve Tamayo, 1980).

44 36 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi İlk bakışta Hıristiyan örneklemler üzerinde yürütülen araştırmaların tutarlı bir tablo oluşturduğu gözlenir ki, o da Tanrı nın, baskın olarak erkek olarak tasavvur edilmesiyle ilgilidir. 5 Bununla birlikte, bazı araştırmalar da, Tanrı için babadan ziyade anne imajlarının kullanıldığını yani anne imajının baskın olduğunu ileri sürmüşlerdir. 6 Aslında bu çizgideki araştırmalara göre, Freudçu hipotezlerin aksine, Tanrı, kişinin babasından ziyade kişinin daha çok annesine benzer olarak veya kişinin tercih ettiği ebeveyninden birisi olarak algılanmıştır. Her iki bulgu da, bağlanma yorumlarını içerir. Eğer, tercih edilen ebeveynden biri, ilk bağlanma figürü olarak tasvir edilirse, gözüken makul bir faraziye, Tanrı nın en fazla anne veya baba tasavvuruna benzeyeceğidir. Ama bununla birlikte, ilk bağlanma figüründen dolayı, Batı kültüründe babadan ziyade annenin olmasının daha muhtemel olduğu iddiasında bulunulmuştur (Lomb, 1978). Çünkü bu görüşe göre, çocuğun ilk yaşantılarında genellikle anne, babadan daha etkin rol oynar ve dolayısıyla, Freud un ileri sürdüğü Tanrı yüceltilmiş baba figürüdür yorumundan daha ziyade Tanrı nın yüceltilmiş bir bağlanma figürü olduğu söylenebilir (Kirkpatrick, 1992). Tanrı tasavvurunun gelişiminde, mensup olunan dinî mezheb veya grup, okul hayatı, akademik ilgi gibi faktörlerin etkisinin olup olmadığı da araştırılmıştır. Örneğin, anasınıfı öğrencileri, ebeveynleri ve öğretmenlerinden oluşan bir grup üzerinde gerçekleştirilmiş bir çalışmanın sonucunda, ilk çocukluk dönemindeki çocukların Tanrı tasavvurlarının gelişiminde, hem ebeveynin hem de öğretmenle- 5 Allport, 2004, s.49; Dickie ve diğ., 2006; Foster ve Keating, 1992; Krejci, 1998; Ladd, McIntosh ve Spilka, 1998; Lee ve Early, 2000; Nelsen, Cheek ve Au, 1985; Riegel ve Kaupp, Godin ve Hallez, 1964; Nelson, 1971; Nelson ve Jones, 1957; akt.: Spilka, Addison ve Rosensohn 1975; Tamayo ve Dugas, 1977.

45 Kuramsal Çerçeve 37 rin etkili oldukları anlaşılmıştır. Bu araştırmaya göre, annebabanın, çocukların Tanrı tasavvurlarını ilişkisel açıdan etkilediği gözlenirken, öğretmenlerin ise, çocukların Tanrı tasavvurlarının İncil e ait içeriğine katkıda bulunmaktadırlar (De Ross, Miedema ve Iedema, 2001). Ayrıca, öğretmen-öğrenci ilişkisinin, herhangi bir mezhebe bağlı olmayan ve liberal Hıristiyan çocuklar arasında Seven Tanrı kavramının geliştirilmesinde önemli olabileceği vurgulanmıştır (De Ross, 2006). Okul ortamındakilerle birlikte evdeki dinî sosyalleşmenin, çocuklardaki Tanrı kavramının şekillenmesi açısından çok önemli olduğu kanıtlanmıştır. Öğretmenin bağlı bulunduğu dinî cemaat ile birlikte annenin babanın bağlı olduğu dinî cemaatin Tanrı kavramları ve dinî eğitim açısından hedefleri çocuğun Tanrı tasavvurları üzerine güçlü etkileri olduğu saptanmıştır. Bu faktörün, küçük çocukların dinî sosyalleşmelerinde güçlü ve yardım edici bir Tanrı tasavvurunu kazanma açısından daha etkili olduğu belirtlmiştir. Son olarak, Tamayo ve Dugas (1977) yaş ortalaması 21 olan 351 (208 erkek, 143 kız) Fransız kökenli Kanadalı üzerinde gerçekleştirdikleri araştırmada, öğrenim alanının ve öğrenim düzeyinin Tanrı tasavvurunun gelişimi üzerinde etkili olduğu sonucuna varmışlardır. 4. Tanrı Tasavvurunun Gelişimini Açıklamaya Yönelik Bilişsel Yaklaşımlar 4.1. Bilişsel Gelişim Kuramı: Biliş (cognition), insan beyninin düşünme, anlama, konuşma, yorumlama, hesaplama, tasarlama, planlama, problem çözme, bellek, algılama, muhakeme, v.b. gibi yüksek zihinsel işlevleri için kullanılan ortak genel isimdir (Budak, 2000, s.135). Bilişsel (cognitive) terimi ise, bilişle ilişkili olarak, bilgi, algı, kavramlar, akıl yürütme, sezgi ve bellek de dâhil olmak üzere düşünme, sorun çözme ve bilgi

46 38 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi kazanma süreçleriyle ilgili olma anlamına gelir (Gander ve Gardiner, 2001, s.166). Jean Piaget ( ), bilişsel gelişim üzerine gerçekleştirdiği araştırmalar ve geliştirdiği kavramlar ile gelişim psikolojisi alanında çok büyük etki bırakan önemli bir kuramcıdır. Ona göre, bilişsel gelişim, insanın kalıtımsal olarak getirdiği ve tüm gelişimi süresince değişmeden kalan bir kısım biyolojik kökenli işlevlere dayanmaktadır. Bu değişmez denilen işlevler, örgütleme (organization) ile uyum sağlama (adaptation) dır (Charles, 2003, s. 2). İnsanda uyum yeteneği, birbirinin tamamlayıcısı olan özümleme (assimilation) ve uyumsama (accommo-dation) süreçlerini içermektedir. Organizmanın çevresiyle ilişkilerinde, dıştan gelen yeni bir uyarıcı karşısında önceden kendisinde mevcut olan ve zihinsel örgütlenmeleri veya zihinsel yetenekleri içeren bilişsel yapının (cognitive structure) içine konulması işlemine özümleme adı verilmiştir. Bu yeni dış uyarıcı, mevcut bilişsel yapıya uymuyorsa, o zaman zihinsel çelişki doğacak ve denge bozulacaktır. Dengeleme (equilibration) sürecinde, devreye uyumsama süreci girer ve bu süreç mevcut bilişsel yapıda yeni şemalar oluşturma ya da var olan şemaların sınır ve niteliklerini değiştirmeyi içerir (Piaget, 2000, ss ). Piaget, organizmanın tekrar tekrar bu süreçleri yaşamasıyla, daha üstün bilişsel yapılara ulaştığını ve bu yapıların gelişim boyunca niteliksel özellikler gösterdiğini ifade etmiştir. O, gerçekleştirdiği araştırmalar sonucunda, bilişsel gelişimin her zaman birbirini izleyen genetik olarak belirlenmiş dört temel dönemden geçtiğini farzetmiştir (Budak, 2000, s. 606; Çileli, 1986, s. 24). Bebeklikten başlayarak, dönemler ilerledikçe, çocukların kavrama, düşünme ve problem çözme yeteneklerinde niteliksel gelişmelerin olduğu gözlenir. Bilişsel gelişim dönemlerinin göz önünde bulundurulması gereken özeliklerinden biri, her bir

47 Kuramsal Çerçeve 39 dönemin kendisinden önceki dönem(ler)in özelliklerini de içermesidir. Yani, bir önceki dönemden getirilen özelliklerin yeniden düzenlenerek bir sonraki döneme aktarılmasıdır (Piaget, 2000, s. 16). Bir başka ifadeyle, bir dönemden diğerine geçildiği zaman öncekinin içerdiği unsurlar tamamıyle ortadan kalkmaz, yenisi içinde devam eder (Güngör, 1993, s. 31; Paloutzian, 1996, s. 84). Bu arada şunu belirtmekte fayda var, örneğin somut işlemler dönemi diye belirtilen 7-12 yaşları arası çocuklardan oluşan bir grupta bazı öğrencilerin (7-8 yaşları) işlem öncesi dönemi tamamlamamış, bazı öğrencilerin de (10-12 yaşları) soyut işlemler döneminin özelliklerini göstermeye başlamış oldukları gözlenmiştir (Garrod, Beal ve Shin, 1990). Bundan dolayı, bilişsel gelişim, biyolojik olgunlaşmadan etkilenmekle birlikte, bireyin yaşını bilmek, onun hangi bilişsel dönemde olduğunu tahmin etmek için kesin bir ölçüt olmamaktadır (Erdem ve Akman, 1998, s. 54). Dolayısıyla, her dönem bir taraftan biyolojik olgunlaşmaya bir taraftan da hayat tecrübesine dayanır. Buna rağmen, gelişme dönemlerinin her birey ve kültür için aynı olması sözkonusudur. Her çocuk, süre bakımından farklılıklar gösterse de, aynı sıra ile aynı dönemlerden geçer (Güngör, 1993, s. 31). Piaget, ardışık olan bu dört dönemi şöyle adlandırmıştır: 1. Duyusal-Motor Dönem (0-2 yaş) 2. İşlem-Öncesi Dönem (2-7 yaş) 3. Somut İşlemler Dönemi (7-12 yaş) 4. Soyut İşlemler Dönemi (12 yaş ve üzeri) 1. Duyusal-Motor Dönem (0-2 Yaş): Doğum ile dil öğrenme arasında geçen süreçde zihin olağanüstü bir gelişme gösterir. Zekâ ile duygunun gelişimi hakkında bize imkân sağlayan konuşmanın bu dönemde henüz gelişmemiş olması, bu evrenin

48 40 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi önemi konusunda şüpheler uyandırır. Halbuki Piaget ye göre, bu dönem daha sonraki tüm psişik gelişme için en önemli dönemdir. Bu dönemin başı ile sonu arasında üç evre bulunmakta olup bunlar; refleksler evresi, algılamaların ve alışkanlıkların organizasyonu evresi ve duyusal-motor zekânın kendi evresi. Yeni dünyaya gelmiş bebek, çevreden aldığı uyarıcılara refleksler ile tepkide bulunur. Bu reflekslerin mekanik edilgenlik yapısında olmadığı, erken gelişmiş bir duyusal-motorun varlığını doğrulayan gerçek bir etkinliği dışavurdukları şeklinde Piaget tarafından yorumlanmıştır. Buna örnek olarak, emme refleksini verebiliriz. Bebekler bu dönemde, başta dolu veya boş memeyi, slikon emziği, parmaklarını, battaniyesini ve eline geçirdiği her şeyi ağızlarına götürerek emmeye çalışırlar. İkinci evrede, zihinsel özümlemenin habercisi olarak, bu çeşitli refleksler, alışkanlıkların ve örgütlü algılamaların içine katılarak hızla karmaşık hale gelir. Başparmağı sistemli bir şekilde emmek, hareket eden bir cisimi takip etmek, gürültü duyunca başı çevirmek gibi durumlar bu devreye örnek gösterilebilir. Üçüncü evrede, bebeğin dil gelişiminden önce zekâ ortaya çıktığı için, sözcük ve kavramlardan önce ihtiyacı örgütlü hareketler karşılamaktadır. Örneğin, uzaktaki bir nesneyi çekmek için bir çubuğu tutmak. Bu bir amaç için bir aracın kullanılması becerisi anlamına gelmektedir. Bu evrede, örneğin gözünün önünde bir oyuncağı bir örtüyle gizlenmesi karşısında bebeğin, örtüyü çekerek oyuncağı araması gibi bir tepkiyi açıklamada kullanılan nesne devamlılığı kavramının kazanılması önemli bir başka zihinsel gelişimdir. Bu özellik, 8. aydan itibaren başlar ve dönemin sonuna kadar yerleşir (Piaget, 2000, ss ).

49 Kuramsal Çerçeve İşlem-Öncesi Dönem (2-7 yaş): Dilin ortaya çıkması ile birlikte, davranışlar zekâ bakımından olduğu kadar, duygu bakımından da değişikliğe uğramaktadır. Daha önce edindikleri, dil ve anlatı biçimi vasıtasıyla onları yeniden düzenleyecek ve sözel ifadeyi önplana çıkaracaktır (Piaget, 2000, s. 31). Her şeyden önce dil, çocuğun kendi eylemlerini anlatmaya izin verirken, toplumsallaşma yolunda da önemli bir merhaledir. Gerçekte, algılamaların ve kavramların taşıyıcısı olan dilin kendisi herkese aittir ve geniş bir ortak düşünce sisteminde bireysel düşünceyi kuvvetlendirir. Çocuk dili kullanmaya başlamakla bu kuvvet onu kuşatır. Fakat çocuk keşfettiği ve meydana getirdiği yeni gerçeklere hemen uymaktansa, kendi benini ve etkinliğini öne çıkarak kendine mal etme çabası içindedir. İşte bu düşünce biçimi, onun toplumsallaşmasının olduğu gibi düşüncesinin de ilk adımlarını oluşturur ki, buna benmerkezci düşünce biçimi adı verilmektedir (Piaget, 2000, ss ). Bir başka ifadeyle, her şeyin ben in etrafında döndüğüne inanma eğilimi anlamına gelmektedir (Piaget, 2005, s. 209). Benmerkezci düşünce biçimi bu dönemin tipik bir özelliğidir. Bu, çocukların bencil oldukları ya da kendileriyle aşırı derecede ilgili oldukları anlamına gelmemektedir. Daha çok, benmerkezcillik, bir şeyi başkasının bakış açısından görme veya başkasının duygularını ve ihtiyaçlarını fark etme konusundaki yetersizlik anlamına gelmektedir. Ayrıca, bu kavram, bir durumun birden fazla yönünü ele almadaki yetersizlikle de ilgili görülmektedir (Budak, 2000, s. 124; Gander ve Gardiner, 2001, s. 259). Bu yaşlardaki çocuklar, kendi düşüncelerinin olabilecek tek düşünce olduğuna inanırlar, çevrelerindeki kişilerin kendilerinkinden daha farklı bakış açısına sahip olabileceklerini kavrayamazlar. Örneğin beş yaşlarındaki çocuk süt içmeyi sevmiyorsa, ona göre herkes süt içmekten hoşlanmıyordur (Erden ve Akman, 1998, s. 56).

50 42 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi İşlem-öncesi dönemin bir diğer önemli özelliği animist düşünce biçimidir. Çocuğun animizmi, nesneleri canlıymış ve bir amaç taşıyormuş gibi kavrama eğilimi anlamına gelmektedir. Etkinliği olan her nesne ilk başta canlıdır, özellikle de, yanan lamba, ısıtan fırın gibi, insanın kullanımına ilişkin olanlar. Daha sonra da doğada bulunan nesne ve olaylar canlıymış gibi algılanır. Örneğin bulutlar niçin ve nereye hareket ettiklerini bilirler, yıldızlar zekidir, çünkü hep onları takip eder (Piaget, 2000, s. 42). Bu dönem çocukları için Piaget nin zikrettiği diğer bir kavram da, yapaycılık (artificializm)tır. O, yapaycılık terimi ile genel olarak çocuğun şeyleri insan yaratmasının bir ürünü olarak değerlendirmesi eğilimi olarak tanımlar. Animizm ile yapaycılığın iç içe geçen kavramlar olduğu, ama yaşın ilerlemesine paralel olarak animizmin tedrici bir şekilde yapaycılığa doğru gerilediği Piaget tarafından belirtilmektedir (Piaget, 2005, s. 218 ve 284). Bu dönemde sezgisel düşünce adı verilen ve mantık kurallarına uygun düşünme yerine, sezgilerine dayalı olarak akıl yürütülmesi ve problemleri sezgilerle çözme özelliğini taşıyan bir başka düşünce biçimi mevcuttur. Piaget e göre çocuklarda tersine çevrilebilirlik özelliği, düşünmenin önemli bir yönü olup bu dönem çocuklarında henüz gelişmemiştir. Ayrıca, bunun sonucu olarak korunum ilkesi de henüz gelişmemiştir (Arı, Üre ve Yılmaz, 1998, s. 70; Piaget, 2000, ss ). 3. Somut İşlemler Dönemi (7-12 yaş): Çocuğun gerçek anlamda okula başlamasıyla aynı zamana denk düşen ortalama yedi yaş, zihinsel gelişiminde de önemli bir dönemeci oluşturmaktadır. Çocuk artık yaş ilerledikçe, yavaş yavaş daha esnek düşünmeye başlamakta, olayların nedenlerini açıklayabilmekte; nesneleri büyüklük ve küçüklüklerine göre sıraya koyabilmekte ve üst düzey sınıflandırmalar yapabilmektedir. Bir nesnenin şekli ya da mekândaki konumu değiştiğinde, miktar, ağırlık ve

51 Kuramsal Çerçeve 43 hacminde değişiklik olmayacağı şeklinde tarif edilen korunum ilkesi bu dönemde kazanılmaktadır. Örneğin çocuklara aynı boyda ve aynı ağırlıkta, şekillendirilmiş hamur işlerinden iki tane verilir. Bunlardan birisi daha sonra peksimet, sosis biçimine getirilir ya da parçalara ayrılır: Yedi yaşından önceki çocuklar, hamurun madde, ağırlık ve hacimce değiştiğini sanırlar; dokuz yaşına yaklaşan çocuklar, ağılığın korunduğuna inanıyorlar, ama hacmin değiştiğini söylüyorlar; onbir yaşına doğru hacmin değişmediğini kabul ediyorlar (Arı, Üre ve Yılmaz, 1998, s. 71; Piaget, 2000, s. 57, 66). Kazanılan diğer bir zihinsel özellik ise tersine çevrilebilirlikdir. Zaten korunum ilkesinin kazanılması için bu özelliğin de kazanılması gerekmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi insanın bilişsel yapısı her zaman bir dengeyi arar. Bu dengenin sağlanabilmesi için, sistemde olabilecek çeşitli değişiklik ve rahatsızlıkları temsil eden bilişsel şemaların olması ve bu şemaların değişikliklerin tersini de içermesi gerekmektedir. Bu, bilişsel şemaların tersine gidebilme geriye dönme özelliğidir. Örneğin, 2+2=4, 4-2=2 gibi (Arı, Üre ve Yılmaz, 1998, s. 71). Bu dönemde çocuklar görmedikleri durum ve nesneler hakkında kavramlar geliştiremezler. Somut olduğu sürece karmaşık problemleri çözebilirlerken, soyut problemleri çözemez, soyut kavramları anlayamazlar (Arı, Üre ve Yılmaz, 1998, s. 73). 4. Soyut İşlemler Dönemi (12 yaş ve üstü): Bilişsel gelişimin en üstünde yer alan ve daha esnek bir düşünce biçiminin sergilendiği bir dönemdir. Önceki dönemlerden farklı olarak, olaylara farklı bakış açılarıyla bakma; göreceli düşünebilme; genelleme, tümdengelim, tümevarım gibi zihinsel işlemleri yapabilme; hipotez kurma ve bunların testedilebilmesi ve soyut kavramların anlaşılabilmesi gibi özelliklerin, yetilerin kazanımı sözkonusudur (Erden ve Akman, 1998, s. 59).

52 44 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Ayrıca bu dönemde de bir benmerkezci düşünme biçiminden bahsedilmektedir. Soyut kavramlaştırma yeteneğiyle, ergen felsefî, siyasî konulara ilgi duyar, düşünceyle oynamaktan hoşlanır, adeta değişik alanlarda kendine has kuramlar geliştirerek, bunların abartılı ve katı bir savunucusu olur. Kendi düşüncelerinin en doğrusu olduğuna inanarak, çevresiyle gereksiz tartışmalara girebilir. Bu noktada, bir yandan ergenler, büyükler tarafından anlaşılmadıklarına inanırlarken, öte yandan da sanki onlara hiç ihtiyaçları yokmuşcasına, her şeyin üstesinden gelebileceklerine inanırlar. Hissettikleri ve düşündükleri her şeyin kendileri için özel olduğunu, yani başkalarının tecrübe etmediklerini kabul etmeleri de bu benmerkezci düşünce biçiminin yansımalarındandır (Erden ve Akman, 1998, s.60; Piaget, 2000, ss ) Ahlâk Gelişimi Kuramları: Ahlâklı olmanın veya ahlâklı bir tutumun, bilişsel, davranışsal ve duygusal olmak üzere üç temel yönü vardır. Bilişsel olarak, insan bir durum karşısında yapılması ya da yapılmaması doğru olan şey hakkında düşünüp karar vermeye çalışır. Bunu yaparken de, sahip olduğu değer dünyasıyla paralel olarak akıl yürütür ve kavramlaştırmalarda bulunur. Bu akıl yürütmelere uygun, tutarlı bir biçimde davranışlarda bulunması, konunun davranışsal boyutunu; neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin tecrübe ettiği duygular da duygusal yönü oluşturmaktadır. Dolayısıyla Piaget gibi bilişsel gelişim psikologları esas olarak, ahlâkî akıl yürütme ve karar verme üzerinde durmuşlar ve çocukların büyüdükçe sözü edilen süreçlerde ne tür değişikliklerin olduğunu ve bu değişikliklerin hangi faktörlerden etkilendiğini araştırmışlardır. Bu konuda en önemli iki kuramcı, Jean Piaget ve Lawrence Kohlberg dir (Gander ve Gardiner, 2001, s.283). Özellikle ahlâk gelişimi ile bilişsel gelişimin paralel seyretmesi; bireyin ahlâk gelişimi sonucunda oluşturduğu değer

53 Kuramsal Çerçeve 45 dünyasının Tanrı tasavvurunun gelişimini etkilemesi; ve Piaget in de Tanrı tasavvuru ile ilgili açıklamalarını daha çok ahlâk gelişimi bağlamında yapmış olması bizi, sözkonusu ahlâk gelişimi kuramlarını kısaca özetlemeye yöneltmektedir Piaget nin Ahlâk Gelişimi Kuramı: Günümüz psikolojisinde ahlâk konusunda en etkili kuram, Piaget ninki olmuştur. Yarım asırı aşan bir süre içinde çeşitli eleştirilere uğramış olsa da, Piaget nin ahlâkî gelişme kuramı esas yapısını koruyarak yeni araştırmaların yapılmasına yol açmıştır. Piaget, Cenevre li çocuklar üzerinde yürüttüğü sistemli gözlemler sonunda, ahlâkî duygu ve düşüncenin çeşitli yaş evreleriyle birlikte ilerlediğini ve ahlâkî gelişmenin çocuktaki genel düşünce gelişmesiyle paralel gittiğini ileri süren bir kuram geliştirmiştir. Aslında, ahlâkî gelişme bu genel zihinsel gelişmenin bir tarafını oluşturmuştur (Güngör, 1993, ss ; Piaget, 2000, ss ). Piaget ye (2000) göre, çocukta ahlâkî düşünce gelişmesi başlıca iki aşama halindedir (s. 81). Herhangi bir ahlâkî düşünceye sahip bulunmayan çocuğun bu konulardaki ilk düşüncesi çevredeki büyüklerin doğrudan etkisiyle şekillenen bir otoriteci ahlâkın özelliklerini taşır. Çocuk bu otoriteci, büyüklerin istek ve emirlerini mutlak, değişmez gerçek sayan düşünceden sonra Piaget nin özerklik dediği bir ahlâkî düşünce tipine geçer. Birinci dönemde ahlâkı sadece mevcut kurallara katı bağlılık şeklinde anladığı ve kuralların değişemeyeceği kanaatinde olduğu halde, ikinci dönemde ahlâkı değişmez ilkeler olarak değil, karşılıklı anlaşmaya bağlı olan ve duruma göre değişebilen bir normatif sistem halinde görür. Her iki anlayış da zihinsel gelişime paralel olarak oluşur ve hareket eder (Güngör, 1993, s. 31). a. Ahlâkî gerçeklik veya dışa bağlı evre (10 yaşına kadar): Piaget ye göre, çocuklar 10 yaşlarına kadar ahlâkî yargılarını, akıl yürütmelerini çevrelerindeki kişilere özellikle de anne-

54 46 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi baba ve diğer büyüklere bağımlı olarak belirlemektedirler (Arı ve diğ, 1998, s. 79; krş. Piaget, 2000, s. 78). Aslında çocuğun bilişsel gelişimin benmerkezci ve gerçekçi düşünce biçimine paralel olarak, gerçeği, doğruyu bulmaya veya karar vermeye çalışır. Çocuk kendi kafasında geçen şeylerin başkalarınında aynı şeyleri düşündüğü yöndeki benmerkezci düşünce biçiminin yanı sıra, zihin hayatına ait fenomenleri fiziki gerçeklerden ayırt edememesi, öznel ile nesneli ayıramaması gibi özellikler de gerçekçi düşünce tarzını gösterir. İşte bu bağlamda, çocuk benmerkezci düşünce biçimine sahip olduğu için, ahlâkla ilgili konularda insanların farklı düşüncelere sahip olabileceklerini ve bunun da olağan bir şey olduğunu bilmez. Bu yüzden ona göre ahlâkî hüküm tektir ve herkes onu kabul etmektedir. Çocuk gerçekçi olduğu için, sosyal hayatın kurallarını veya psikolojik özellikteki inançları fiziki kurallardan ayıramaz. Ahlâk kurallarının, tabiatın ayrılamaz bir parçası olduğunu ve bunların değiştirilemeyeceğini düşünür. Bu kuralların sabit ve uyulması zorunlu olduğu için kuralların değiştirilmesi veya çiğnenmesi ona göre yanlıştır ve doğru olan kurallara uymaktır. Bir şey ya doğrudur ya da yanlıştır. Değerlendirmelerde niyet, ihtiyaç ve duygular dikkate alınmaz, sadece gözlenebilir sonuca bakarlar. Bu bilişsel özelliklerin yanı sıra toplumsal yaşantıyı çevresindeki büyüklerle tecrübe eden çocuk ile büyükler arasında eşit olmayan bir ilişki vardır. Bu da çocuğun otomatik ceza, mutlak iyilik ve kötülük fikirlerine sahip olmasını kolaylaştırmaktadır. Çocuk, iyi ve kötüyü sadece sonunda ebeveynin verdiği ceza ve ödüle göre değerlendirir ve otoriteye dayalı bir adalet duygusu geliştirir. Ona göre adalet, otoritenin, yani büyüklerin verdiği şeyden ibarettir (Güngör, 1993, s. 32; Güngör, 1995, ss ; Jersild, 1976, s. 599; Piaget, 2000, ss ).

55 Kuramsal Çerçeve 47 b. Özerk dönem (11 yaş ve üzeri): Yaklaşık 11 yaşları civarında, yine bilişsel gelişime paralel olarak çocuğun ahlâkî yargılamalarının niteliği değişir ve gelişir. Benmerkezci ve gerçekçi düşünce biçimleri zayıflayıp soyut kavramları anlama düzeyine geçilmesi, ahlâkî hükümlerin öznel karakterini kavramaya yönelik atılmış önemli bir adımdır. Bu dönemde, çocuk otorite figürleri olan anne-babasıyla olan tek taraflı ilişkiden çok, daha eşitçi bir iletişim kurduğu yaşıtlarıyla ilişki kurmaya başlar. Yaşıtlarıyla ilişki kurma süreci, onu birçok şeyi serbest bir biçimde tartışma imkânını, dolayısıyla da farklı düşünceleri, yargıların olabileceği düşüncesini doğurur. Çocuk böylece, emir ve kumanda yerine işbirliği esasına dayalı yeni bir ilişki sistemi içine girmiştir. Artık kurallar Tanrı nın veya büyüklerin ezelde ortaya koymuş oldukları değişmez bir düzeni değil, insanlar arasında belli hedefe erişmek üzere yapılan karşılıklı anlaşmaları ifade etmektedir (Çileli, 1986, s. 33; Güngör, 1993, s. 33). Bu, görelilik ilkesinin kazanılması anlamına gelmektedir. Davranış, iyi-kötü, doğru-yanlış diye nitelendirilirken, davranışın ortaya çıktığı şartlar dikkate alınmaya başlanır ve davranışın arkasındaki niyet ve durumun ortaya çıktığı şartlar dikkate alınır. Duruma göre, gerektiğinde kurallar değiştirilebilir veya kaldırılabilir (Arı, Üre ve Yılmaz, 1998, s. 78). Özetle, bireyin, ilkeli ahlâk düzeyine gelebilmesi, eşit adalet, en iyiyi bütün insanlara sunmak, toplumsal sözleşmeler veya insan hayatının değeri gibi kavramları ele almasıyla, bunun da o bireyin soyut kavramlarla düşünebilmesiyle yakından ilgilidir (Windmiller, 1995) Kohlberg in Ahlâk Gelişimi Kuramı: Lawrence Kohlberg ( ), Piaget geleneğinde yetişmiş ve onun ahlâkî yargı, rol alma, evre gibi bazı temel kavramlarını geliştirmeye çalışmıştır. O, Bilişsel Ahlâkî Gelişim Kuramı ile halen bilişsel gelişme bakımından ahlâkî gelişmeyi araştıranlar

56 48 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi üzerinde etkisini devam ettirmektedir. Piaget nin, kuramının tümünü çocuklar üzerinde, çoğu zaman da kendi çocukları üzerinde kişisel gözlemlerine dayandırdığı bilinmektedir. Çağdaş psikoloji ise, özellikle de Amerikan psikolojisi, daha çok deneysel ve niceliksel yöntemleri kullandığı için, Piaget nin çalışma yöntemlerini eleştirmiş, uzun bir zaman onun çalışmalarına önem vermekten kaçınmıştı. Yaklaşık 1960 lı yıllarda, bazı Amerikalı psikologlar kendi yöntemlerini kullanarak Piaget nin kavramlarını test etmeye başlamışlardır. İşte Kohlberg, bu psikologların başında gelmektedir. İlk defa onun, Piaget nin kuramının tümünü revizyondan geçirmeyi ve herkesin kullanabileceği düzeye getirmeyi denediği ve bunda da başarılı olduğu ifade edilmektedir (Güngör, 1993, ss.36-37). Kohlberg (1969), bireyin, sosyal ortamlarda tecrübe ettiği ahlâkî çatışmaların ahlâk gelişiminde çok önemli olduğunu vurgular (akt.: Dawson, 2002). Yani, birey, sosyal ilişkilerde sosyal rollerden beklentiler çerçevesinde davranışlarda bulunur. Kohlberg de (1969, 1976) Piaget gibi ahlâk gelişiminin birbirini izleyen dönemler içinde geliştiğini ve bilişsel gelişmeyle paralel olduğunu ileri sürmüştür (akt. Walker, 1982). Fakat o kuramını, Piaget den farklı olarak, iki değil altı evreden oluşturmuştur. Ayrıca, Piaget nin aksine, ahlâkî gelişmenin 11 yaşından itibaren olgunluğun başladığı görüşünü paylaşmamış ve o bu yaşı 16 ya kadar uzatmıştır (Güngör, 1993, s.37). Kohlberg, bu ahlâkî gelişim evrelerini oluştururken, insanların ahlâkî konulardaki düşünce süreçlerini belirlemek için ikilemler geliştirmiştir. Onun ikilem öykülerinde bireyin, sorunu çözme sırasında, bir ikilemle karşı karşıya kalması sağlanır. Bu işlemde önemsenen nokta, sorunun doğru ya da yanlış olması değil, çözüm gerçekleştirilirken bireyin yürüttüğü akıl yürütme süreci ve niçin öyle davranılması gerektiği konusunda kul-

57 Kuramsal Çerçeve 49 landığı dayanaklardır (Erden ve Akman, 1998, s.107). Kohlberg in ünlü ikilemlerinden birisi, Heinz ikilemi dir: Avrupa da bir kadın yakalandığı özel bir kanser türünden dolayı ölüme yaklaşmıştır. Doktorların ona yararlı olabileceğini düşündükleri bir ilaç vardır. Bu ilaç, bulundukları şehirdeki bir eczacının son zamanlarda keşfettiği radyum bileşiminden üretilmiştir. İlacın küçük bir dozu yaklaşık 200 $ a mal olmaktadır. Fakat eczacı bir dozu için 2000 $ istemektedir. Bu durum karşısında Heinz çevresindeki tanıdıklarından borç para ister ve bütün gayretlerine rağmen 1000 $ toplayabilir. Heinz, eczacıya karısının ölümünün yakın olduğunu, ilacı daha ucuz vermesini veya hiç olmazsa paranın kalan yarısını daha sonra vermesi konusunda izin ister. Fakat eczacı Heinz in teklifini kabul etmez ve ilaç için paranın tamamını ister. Heinz çok umutsuzdur ve karısını kurtarmak için eczaneye gider ve ilacı çalar. Heinz böyle yapmalı mıydı? Niçin? (Kohlberg, 1963, s. 19; akt. Crain. 1985, s. 119; Paloutzian, 1996, s.92). Hem çocukların hem de yetişkinlerin niçin? sorusunu cevaplarken dayandıkları mantıksal yapının bileşenleri dikkate alınmış ve sonuçta altı evreden oluşan üç ahlâkî gelişim düzeyi ortaya çıkmıştır. A. Gelenek Öncesi Düzey 1. Evre (Otoriteye itaat ve ceza): Bu evrede, kurallar, otoriteye körü körüne bağlılık ve maddi zarardan, cezadan kaçınmak, temel özellik olarak karşımıza çıkar. Eğer ceza görmeyeceklerse, saklanabileceklerse kuralların çiğnenmesinde bir sakınca görülmez. Büyük suça büyük ceza, küçük suça küçük ceza anlayışı, yani hatanın veya suçun fiziksel sonuçlarına bakarak, 200 liralık bir zarar veren ile 500 lira zarar verenin cezasının aynı olmaması gerektiği düşünülür.

58 50 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Olaylar değerlendirilirken, benmerkezci bir bakış açısıyla hareket edilir. Başkalarının düşünceleri ve tercihleri dikkate alınmaz ve birey tarafından otoritenin görüşü kendi görüşü olarak değerlendirilir. İki farklı görüş açısı bağdaştırılamaz, davranışlar psikolojik açıdan değil, daha çok fiziksel sonuçlarına göre değerlendirilir (Arı, Üre ve Yılmaz, 1998, ss.79-80; Çileli, 1986, ss ). 2. Evre (Bireycilik ve çıkara dayalı alışveriş): Bu evrede, doğru olan kural, bireyin başka insanların ihtiyaçlarını da dikkate alan, somut ve karşılıklı adil olan bir alışveriştir. Kişi burada, başkalarının ahlâkî değerlerinin herkesin ihtiyaçlarına ve bakış tarzlarına göre değişebileceğini fark eder. Dolayısıyla, ahlâkî davranışta dürüstlük, eşitlik ve karşılıklılık nitelikleri bulunmakla birlikte, kişi bunları minnettarlık, sadakat veya adalet gibi ilkeler bağlamında değil, yalnızca kendi çıkarı için pratik faydalarını düşünme bakımından ele alır (Güngör, 1993, s.37). B. Geleneksel Düzey 3. Evre (Karşılıklı kişilerarası beklentiler, bağlılık ve kişilerarası uyum): Birey çevresindeki diğer insanların beklentilerini göz önünde tutarak anne, baba, vatandaş, öğretmen vb. gibi sosyal rollerinde bu beklentilere uymaya çalışır. Bu evreye iyi çocuk olma eğilimi evresi de denir. İyi olma düşüncesi önemlidir ve iyi güdülere sahip olma, başkaları için kaygı duyduğunu gösterme anlamına gelir ki, bu o birey için bir ihtiyaç olarak algılanır (Gander ve Gardiner, 2001, s.469). 4. Evre (Toplumsal sistemi sürdürme ve vicdan): Bu evrede birey, içinde yaşadığı toplumsal grubun beklentilerine uygun davranmaktan çok, geçerli olan toplumsal kurallara ve kanunlara uygun bir biçimde davranır. Kanunlar, toplumsal sistemin sürekliliğini sağladığı için, bireyin sosyal çıkarlarıyla çatışmadığı müddetçe korunmaya çalışılır. Bazı durumlar vicdanî

59 Kuramsal Çerçeve 51 değerlerle çatışsa bile, sistem korunmalıdır. Çünkü herkes çeşitli gerekçelerle aynı şeyi yaparsa veya yapmazsa kaygısı, sistemin bozulacağı korkusunun bir yansımasıdır (Arı, Üre ve Yılmaz, 1998, s.81; Erden ve Akman, 1998, s.110). C. Gelenek Sonrası Düzey 5. Evre (Sosyal anlaşma, faydalılık ve bireysel haklar): Ahlâk ilkeleri onlara inanan kişi ve grupların otoritesinin dışında değerlendirilir. Temel hak ve özgürlüklerin bilincine varılmıştır. Doğru olan davranış, kişisel haklarla ters düşmeyendir. Bu kişisel haklar ise, toplumun üzerinde anlaştığı hususlardır. Kişisel değerlerin göreceliliğine olan inançla birlikte, kişilerarasında anlaşmaya varabilmek için gerekli olan yönteme ait kurallara da önem verilir (Güngör, 1993, s.38). 6. Evre (Evrensel ahlâk ilkeleri): Birey, otoritenin kural ve kanunlarından bağımsız olarak, kendi özerk ahlâk ilkelerine uygun olarak hareket eder. Fakat kişinin benimsediği ve uyguladığı ilkeler, insanın değerli ve bazı temel haklara sahip olduğu fikri ile tüm insanların eşit olduğu kabulünü temel alırlar. Bunun için, birey tarafından oluşturulan değerler sistemi, çoğunlukla demokratik toplumlarca konulan, kanun ve kurallarla örtüşür. Fakat kendi ilkelerine aykırı bir kanun karşısında birey, kendi vicdanına uygun davranma eğiliminde olduğu için, ters davranışlar göstermekten kaçınmaz (Erden ve Akman, 1998, s.111). Kohlberg (1973, s. 204), yedinci bir evrenin olabileceğini düşünmüş, fakat geliştirmemiştir. O, yedinci evrenin, Sokrates den Martin Luther King e, ahlâkî ilkeleri için yaşamış ve ölmüş kişilerin bulunduğu, çok yüksek ahlâkî bir düzeyi içerdiğini ifade etmiştir (akt. Meadow ve Kahoe, 1984, s. 59). Yedinci evre geliştirilemeyince, bu tasvir altıncı evre içinde zikredilmiştir. Fakat kurama yedinci bir evrenin eklenmesi bir yana, altıncı evrenin de ampirik temellere dayanmadığı ileri sürülmüş ve

60 52 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi eleştirilmiştir. Bu eleştirilere olumlu cevap veren Kohlberg, sonraki çalışmalarında (1981, 1984), kuramını yeniden düzenlediğini ve üç düzeyli, beş evreli bir ahlâk gelişimi kuramı haline dönüştürdüğünü belirtmiştir (Crain, 1985, s.124; Kavathatzopoulas, 1991). Kohlberg in ahlâk gelişimini kavramlaştırılması ile dinî gelişim arasında ilişki kurulabilmektedir. Kohlberg konuyla ilgili olarak şöyle demektedir: Biz ahlâkî düşünmenin gelişimi açısından Katolikler, Protestanlar, Yahudiler, Budistler, Müslümanlar ve ateistler arasında önemli farklılıkların olmadığını bulduk. Tanrı ya iyi ol, O da sana iyi olacaktır şeklinde söyleyen ikinci evredeki çocuklarda olduğu gibi, çocukların dinî alandaki ahlâkî değerlerinin de, genel ahlâkî değerlerin gelişimine paralel olarak aynı evrelerden geçtiği gözlenir. Hem kültürel değerler hem de din, ahlâkî temaların oluşumu açısından önemli faktörlerdir, fakat onlar temel ahlâkî değerlerin gelişiminin tek nedeni değildir (Kohlberg, 1980, ss ; akt. Hood ve diğ, 1996, ss ). Gorsuch ve McFarland (1972) ve Selig ve Teller (1975) tarafından yapılan araştırmalardan elde edilen veriler, Kohlberg in kuramını onaylamaktadır. Ayrıca araştırmalar, ahlâkî yargı düzeyiyle dinî yönelim arasında bazı ilişkilerin varlığını rapor etmiştir (Clouse, 1991; Ernsberger ve Manaster, 1981; Holley, 1991; Sapp, 1986). Genel olarak, Kohlberg in ahlâkî gelişim safhaları, dinî gelişimin kavramlaştırılması ve onun hakkında düşünme konusunda bize yardım eder. Örneğin, Scarlett ve Perriello (1991), ahlâkî gelişmenin Kohlbergçi kavramlaştırmasının duanın gelişimini anlamada yardım edebileceğini ileri sürmüşlerdir (akt.: Hood ve diğ., 1996, ss ).

61 Kuramsal Çerçeve Piaget nin Çalışmalarında Dinî Gelişim ve Tanrı Tasavvuru Piaget nin dinî gelişimle ilgili doğrudan bir araştırması yoktur. Fakat onun bu konudaki düşünce ve değerlendirmeleri, ahlâk gelişimi kuramı ve araştırma bulgularını yorumlarken yaptığı açıklamalar ile sınırlı kalmıştır. Bununla birlikte, ortaya koyduğu kuram ve kavramlar, dinî gelişmenin anlaşılmasına katkı sağlayabilmektedir, örneğin, karmaşık, soyut dinî kavramları kavramlaştırabilmek için soyut işlemler döneminde olmanın gerektiği, dolayısıyla çocukların yaklaşık 12 yaşdan önce bu tür kavramları algılayamadıkları gibi bir sonuç çıkarmamıza yardımcı olabilmektedir. Ayrıca Piaget, çocukların doğal dünyayı nasıl düşündüklerine ve nasıl anlamlandırdıklarına ilişkin araştırmalarından elde ettiği bulguları, The Child s Conception of the World/Çocuğun Gözüyle Dünya (1929/2005) adlı eserinde sunmaktadır. Ona göre, çocuğun dünyadaki varlıkları ve olayları algılamasına, anlamlandırmasına dinî eğitimin yaptığı etki önemlidir. Bu eğitimle, çocuğun animizm ve yapaycılık eğilimi gibi önemli eğilimleri şekillenir. Çocuğun dünyadaki varlık ve olayları anlamlandırmada ve açıklamada Tanrı ya atıflarda bulunmaları, Piaget tarafından gelişim dönemleri çerçevesinde yorumlanmaktadır (Piaget, 2005, s. 231, ve 326). Piaget (2005) adı geçen çalışmasında ilginç bulgulara ulaşmıştır. O, animizmin çocukların dinî gelişimlerinde etkili olduğunu saptamıştır. Animizm ile Yapaycılık (artificializm) diye isimlendirilen özelliğin iç içe geçen kavramlar olduğunu, ama yaşın ilerlemesine paralel olarak animizmin tedrici bir şekilde yapaycılığa doğru gerilediğini belirtilmektedir (s. 284). Piaget, yapaycılık terimi ile genel olarak çocuğun şeyleri insan yaratmasının bir ürünü olarak değerlendirmesi eğilimi olarak tanımlar (s. 218). O, çocuk yapaycılığının iki kökeninin varlı-

62 54 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi ğından söz eder: Birincisi, bireysel nedenler; çocuğun kendi eylemleriyle edindiği bilince bağlı olan nedenler. İkincisi de sosyal nedenler: Çocuğun kendisi ve çevresi; özellikle de kendisi ve anne-babası arasında var olduğunu hissettiği ilişkilere bağlı olan nedenlerdir. Sosyal nedenlerin de iki türü vardır; çocuğun kendisi ve anne-babası arasında var olduğunu hissettiği maddi bağımlılık ilişkisi ve anne-babanın çocuk tarafından spontan şekilde objeleştirilmesi (s. 321). Çocuk, doğal, spontan bir tavırla, dinlerin kutsallığına mal ettikleri tüm vasıfları annebabasına mal etme eğilimine girer; kutsallık, mutlak güç, her yerde hazır ve nazır olma, sonsuzluk, her şeyi bilme, gibi özelliklerden her birinin irdelenmesi, yapaycılığın kökenine götürmesi açısından önemlidir (s. 322). Piaget dinî gelişim konusunda P. Bovet in görüşlerine atıfta bulunarak, çocuğun önce anne-babasına ve daha sonra da genel olarak insanlara karakteristik tanrısal sıfatlar, özellikle her şeyi bilme, her şeye gücü yetme gibi sıfatlar yüklediğini belirtir. Ona göre, daha sonra çocuk, insanın sınırlarını kavradığı ölçüde insana yüklediği nitelikleri alıp, dinî eğitimden edindiği Tanrı ya verir. Burada Freudçu yorumun, yani babanın tanrılaştırılmasının aksine, Tanrı nın ana-babalaştırılmasından bahsedilmektedir. Dolayısıyla, anahatlarıyla yapaycılık iki ana dönemden geçer: İnsani yapaycılık ve tanrısal yapaycılık (Piaget, 2000, s. 92; Piaget, 2005, s. 229 ve 303; krş.: Bovet, 1958, ss ). Piaget e (2005) göre, çocuğun gözünde ana-baba, Tanrı olunca dünyanın onların eylemlerine ya da genel olarak insanların eylemlerine bağlı olması kesindir. Dolayısıyla ona göre, insanî bir yapaycılığın ve tanrısal ya da dinî bir yapaycılığın ayrıntılarıyla saptanamamasının sebebi budur ve bunlar en azından, 7-8 yaşlarında kesinlikle aynıdır, Tanrı bir insandır ve insanlar Tanrı dır ya da anne-baba sevgisinin aktarılması yoluy-

63 Kuramsal Çerçeve 55 la Tanrı insanların önderidir (ss ). Piaget, W. James in aktardığı olgulara atıfta bulunarak, çocukta, her türlü dinî eğitimden bağımsız spontan bir yapaycılığın olabileceğini ifade etmektedir. Bunun yanı sıra, Piaget, dinî eğitimin etkisini çok açık bir biçimde gösterdiğimizde bile bunun çocuk tarafından pasif biçimde algılanmadığını, özgün biçimde özümsendiğini görüyoruz demektedir (s. 232). Piaget (2005), çocuğun güneşin, gökyüzünün, gecenin, ayın, dağların, ırmakların, göllerin, bulutların ve fırtınaların kökeni konusunda yaptığı açıklama biçimlerinden haraketle, üç aşamanın olduğunu belirtir: Mitolojik, teknik ve içkin yapaycılık. Mitolojik yapaycılık adını verdiği ilk dönemi, yaklaşık dört yaşında başlayıp yedi yaşına kadar devam etmektedir. Çocuk, animizm özelliğinde olduğu gibi düşüncesini belirginleştirmeye zorlandığında bir mit uydurur. Yapaycılık konusunda mit, insanın nesneyi nasıl ürettiğini anlatmakla ilişkilidir. Güneşi doğuran kibrit miti, (yani Güneş ve Ay bir kibritle tutuşturulmuştur gibi) yapaycılık bağlamında bir gelişmedir (s. 223). İşte nesnelerin kökeni konusunda çocuk soru sorduğunda veya cevap verdiğinde ve bunu yaparken de çeşitli mitler kullanmaya yoğunlaştığında bu dönemin özelliklerini gösteriyor anlamına gelmektedir. Böylece, Güneş in artık sadece insanlara bağlı olduğu düşünülmeyecek, Güneş in insanlar veya (insan olan) Tanrı tarafından bir çakıltaşı veya bir kibritle üretildiği düşünülecektir (s. 224, 317). Piaget e göre, dört-yedi yaş çocuğunun dışarıdan aldığı dinî eğitim, çoğu zaman, çocuğun düşüncesi içinde yabancı bir cisim gibidir ve bu eğitimin verdiği düşünceler tanrısal etkinliğe çağrı yapmadığından inançlar bağlamında bir esneklik ve artış getirmezler (s. 303). İkinci safha, yedi ile dokuz yaşları arasında hüküm süren teknik yapaycılık diye isimlendirilen dönemdir. Bu dönemde, baskın olan tema, nedenlere ve niçinlere cevap olarak getirilen

64 56 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi tabiat kanunları çerçevesinde, teknik olarak gerçekleştirildiği yönündeki açıklamalardır. Doğayı doğal süreçlerle tamamlayan ise insan tarafından harekete geçirilmiş nesnelerdir. Örneğin çocuk, suyun dolaşımının insan eseri olduğunu söylemeyecektir: Irmakların ve göllerin yatağının üretilmiş olduğuna ama suyun bulutlardan doğal bir süreç aracılığıyla düştüğünü söyleyecektir. Yıldızlar artık özellikle insanın eseri olmayacaktır: Bunlar, çocuğun gözünde, dumanlı bulutların alevlenmesinden ve yoğunlaşmasından meydana gelmektedir ve duman da evlerden çıkar vb. dolayısıyla cevap mitolojik değildir artık. İki açıdan belirgindir: İnsan tekniğinden sadece gerektiği takdirde üretebileceği şeyi ister ve insanın hazırladıklarını tamamlama işlevini doğal süreçlere ayırır (Piaget, 2005, s. 319). Son olarak, içkin yapaycılık olarak isimlendirilen dönemde, yapaycılık, insanî ya da teolojik biçimin altında kaybolur ve yalnızca doğa tarafından kendisine aktarıldığı düşünülür. Dokuz-on yaşlarındaki çocuğa göre, doğa insanın mirasçısıdır ve bir işçi ya da sanatçı gibi üretir. Örneğin, Güneş, insan üretiminden bütünüyle bağımsız olarak düşünüldüğünde bile bizi ısıtmak, bizi aydınlatmak için yaratılmıştır. Doğal bir buharlanmadan kaynaklansalar bile, bulutlar bize yağmur getirmek amacıyla yapılmışlardır. Yani bütün bunlarda doğal amaçlar egemendir (Piaget, 2005, s. 320). Piaget, yapaycılığın son iki aşamasıyla ilgili açıklamaların, daha çok çocuğun fizik anlayışıyla ilgili açıklamalar olduğunu belirterek, bu dönemlerde verilen din eğitiminin etkisini tartışır. Ona göre, fizik ve teoloji arasındaki ayrım yine bu dönemlerde yavaş yavaş gerçekleşir ve ilk iki dönemin insanî ya da aşkın yapaycılığı tedrici olarak Tanrı nın kendisine aktarılır. Bu durumda, dünyanın yaratılışı tam bir yapaycılığa bağlı olarak yorumlanacaktır; oysa olguların ayrıntısı doğal süreçler ve

65 Kuramsal Çerçeve 57 gitgide içkinleşen bir yapaycılık sayesinde gerçekleşecektir (Piaget, 2005, s ). Sonuç olarak, Piaget e göre, çocuğun ilk Tanrı tasavvuru antropomorfiktir, fiziksel özellikleri ve aleni davranışları vurgulanan ve insan türünün dev bir üyesi gibi düşünülebilen ve tutulabilir, somutlaştırılmış bir Tanrı dır. Çocukların dinî kavramları antropomorfik eğilimlidir; örneğin onlar Tanrı yı bir kral, yaşlı bir adam, doğa olayları harekete geçiren bir süpermen olarak görebilirler. Sonra, çocuk doğa, aşk, güç ve kötülük gibi insanî durumların, olayların somut özellikleriyle temel hayat güçleriyle Tanrı yı tanımlamasında daha soyut bir bakış açısı oluşturur. Piaget, yaklaşık dört yaşlarındaki çocuğun duyusal tecrübesi boyunca somut bir Tanrı kavramına sahip olma eğiliminde olduğuna inanır. Yedi yaşına geldiğinde çocuk somut ile soyut düzey arasında geçişsel bir kavrama sahiptir, 11 yaşına geldiğinde ise, Tanrı kavramı soyut olarak kavramlaştırılmaya başlanır Tanrı Tasavvurunun Gelişimini Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde İnceleyen Araştırmalar Bu bölümde yaklaşık bir asırlık süreç içinde gerçekleştirilmiş araştırmalar, kronolojik ve sistematik bir biçimde sunulabilmek için, beş zaman dilimine ayrılarak özetlenmiştir. Birinci Periyot ( ): Leuba (1917) fakir bir kenar mahalle okulunda 7-14 yaşlarındaki 175 çocuğa altı maddeden oluşan bir anket uygulamıştır. Yedi farklı Hıristiyan mezhebinin mensuplarına şu sorular sorulmuştur: Tanrı kimdir O nerededir? O bir eve sahip midir? O neye benzer? O nu sık sık düşünüyor musun? Ne zaman? ve Niçin? Leuba, çocukların üçte birinin Tanrı yı güçlü bir adam bir insan yaratıcı olarak tasvir ettiklerini, dörtte birinden daha azının bir ruh ve onda birinin de, babamız olarak yükleme yaptıklarını, bununla birlikte, bazı çocukların, bulut, ateş topu bir melek

66 58 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi adamın oğlu olarak tasvir ettiklerini nakleder. Case (1921), çocukların Tanrı ile İsa arasında ayrımı yapamadıklarını ve yetişkinlerin çocuklara aktardıkları Tanrı hakkındaki fikirleriyle çocukların kafalarının karıştığını not etmiştir (Thackeray, 2000, s.14). Maclean (1930) tarafından 9-14 yaşlarındaki 443 çocuk üzerinde yürütülen çalışmada; çocukların % 90 ının Tanrı nın her şeyi bildiğine, doğasının değişmez olduğuna; en çok seven bir baba veya anneye, ya da insan olan İsa ya benzediğine; O nun her yerde olduğuna; Tanrı nın insanlığı kapsayacak evrensel bir sevgiye sahip olduğuna; O nun katili bile bağışlayacağına; Tanrı nın kuşlar, hayvanlar ve insanları korumasına çalıştığına; O nun çocukları geceleri koruduğuna ve fiziksel ve manevi ihtiyaçlarını karşıladığına inandığı sonucuna ulaşılmıştır. Maclean, yaş, cinsiyet ve mezhepsel farklılıkları tanımlamamaktadır (akt.: Thackeray, 2000, ss ). Araştırmanın diğer bulgularına göre, çocukların % 80-% 90 arasındaki kısmı, Tanrı nın muhteşem bir kişi olduğuna inanıyor. Şöyle ifadeler kullanılmıştır. O, üç kişi gücündedir; O, Güneşi durdurup başka bir yere geri götürebilir; O, Cennette yaşar ve istediğimiz her şeyi sağlar; her istek O nun için hafif, küçük gelir; O Kendini, çiçekte ve Güneş ışığında gösterir; O, altı günde dünyayı ve hayatı yarattı; Adem ve Havva insanlığa felaket getirdiler, Tanrı bizi kurtardı, gibi. Çocukların % 70 - % 80 arasındaki kısmı, Tanrı nın bir insan gibi, yüzü, elleri ve ayakları olduğuna inanıyor. Çocukların % 60 -% 70 arasındaki kısmı, Tanrı nın nerede olduğunu bilen yoktur görüşüne katılmaktadır (akt. Johnson, 1945, ss ). Mclean (1930), bu defa yaşı sekiz veya daha küçük olan 35 Protestan çocuk üzerinde gerçekleştirmiş olduğu çalışmasını aktarır. Buna göre, çocukların % 40 ı Tanrı yı eti-kemiği ve sakalıyla bir adam gibi; % 20 si bir ruh, hayalet veya peri ola-

67 Kuramsal Çerçeve 59 rak görmüş, % 25 i iyiliğe ve kibarlığa atıfta bulunmuşlardır; % 12 si O nun gücünü vurgulamıştır. Tanrı nerede yaşar? sorusuna, çoğunluk, gökyüzünde ve cennette, diğer bir büyük kısım da her yerde, % 27 si her zaman bizimle yaşar, Tanrı benim içimdedir, Tanrı kalbimizdedir gibi cevaplar vermişlerdir (akt. Johnson, 1945, s. 185). Sloan (1936) çocukların dinî fikirler üzerine yürüttüğü büyük çaplı doktora tezinde 4 ten 9 a kadar olan sınıflarda öğrenim gören toplam 7403 öğrenciye sorduğu 30 sorudan ikisinin cevapları şöyledir: Tanrı nedir? sorusuna; % 18 Yaratıcı, % 14 Bir Ruh, % 11 İsa nın babası, % 11 Babamız, % 5 Kutsal Ruh. Tanrı nerededir? sorusuna; % 61 cennette, % 27 Her yerde % 2 cennette ve heryerde, % 2 bizimle, cevaplarını vermişlerdir (akt.: Sohn, 1985, s. 48; Thackeray, 2000, s. 16). İkinci Periyot ( ): 1940 lı yıllarda, çocukluk dönemi dinî gelişim konusundaki en orijinal ve en önemli çalışmalardan biri Ernest Harms (1944) tarafından Çocuklukta Dinî Tecrübenin Gelişimi adlı çalışmayla gerçekleştirilmiştir. Harms'ın Dinî Gelişim Dönemleri: Harms, projektif yöntemin bir türünü kullanmıştır ve 3-18 yaş arasındaki 4800 çocuğa Tanrı'yı nasıl algıladıklarını sorup, onlardan bunu gösteren bir resim çizmelerini istemiştir. Yine o, resmin neyi temsil ettiğini de sorgulamıştır. Sonuçlar gösteriyor ki çocukların dinî gelişimi, üç dönemden geçer (akt.: Clark, 1961, ss ; Hood ve diğ., 1996, s. 56). a) Peri-masalı dönemi (3-6 yaş arası): Çocukların Tanrı anlayışı rasyonel olmaktan ziyade duygusaldır. Hayal ile gerçeği ayırmakta güçlük yaşarlar. Tanrı nın devler, ejderhalar, hayaletler, kanatlı melekler ve Noel Baba ile aynı kategoride olduğunu görmekle birlikte, onlardan daha büyük ve süper bir kahraman gibi pelerinli kıyafetler içinde düşünüldüğü bir dönemdir (Beit-Hallahmi ve Argyle, 1997, s.147; Paloutzian, 1996, s. 98).

68 60 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi b) Gerçekçi dönem (7-12 yaşlar arası): İlkokuldan ergenliğin başlangıcına kadar çocuğun Tanrı fikri daha gerçekçi bir durum arzeder. Bunda, büyüklerin ve dinî kurumların rolü büyüktür. Bu dönemde Tanrı, gerçek bir insan olarak düşünülebilmektedir. Tanrı, rahip gibi telâkki edilip, Davud Yıldızı ve Haç gibi dinî semboller de çokça kullanılır. Örneğin bir çocuk, İsa veya rahip olarak tasavvur edilen bir Tanrı resmi çizmiştir. Bu çağda Harms a göre, duygu 'şekilsel ifade kabiliyetini yaratır', çünkü o entellektüel olarak ifade edilemez. Çocuğun sembolizmi buradan doğar. Aynı zamanda o dinî müesseseyi, formları ve gelenekleri, ciddiye alır; zira o, yaşlıların öyle yaptığını görür (Clark, 1961, s. 94; Paloutzian, 1996, s. 98). c) Bireyci dönem (12 yaş ve üzeri): Bu çağ çocukları hayatları boyunca ulaşabilecekleri en yüksek duygusal hassasiyete sahiptirler. Bireysellik merhalesi ilk ikisinden daha çok çeşitliliğe sahiptir ve iki alt bölüme ayrılır. (1) Geleneksel, muhafazakâr ve pek az tasavvurî olarak nitelendirilebilir; örneğin, onbeş yaşında bir kız tarafından, insanları cennet kapısında bekleyen bir Tanrı resmi çizilmiştir. (2) Mistik olarak nitelendirilmiştir. Harms (1944), Bir çocuğun çizdiği resimdeki fikirlerin, eski Mısırlıların kültleri, Fars mitolojisi, Çin Budizmi, Güneşe Tapınıcılık, Alman Orta Çağ mistisizmi ve diğer az rastlanan ve gelmiş-geçmiş hareketlerin fikirlerine benzediğini, onüç yaşındaki bir oğlanın resminin ise, Stonehenge ve Güneş Tapınıcılığını çağrıştırdığını ifade etmiştir (akt.: Clark, 1961, s. 95; Paloutzian, 1996, s. 98). Gessel ve Ilg (1946), önceki araştırma sonuçlarına benzer sonuçlar elde etmişlerdir. Bulgulara göre, beş yaş çocuklarının Tanrı tasavvuru, animizm ve çoğu kez de sihirli olma özelliğini taşır. Çocuklar, Tanrı nın her şeye cevap verebilir olduğuna inanırlar. Altı yaşındaki çocuklar Tanrı yı, dünyanın, hayvanların ve tüm güzel şeylerin yaratıcısı olarak tasavvur ederler.

69 Kuramsal Çerçeve 61 Araştırma, küçük çocukların Tanrı tasavvurlarının, oldukça hayali ve büyülü bir nitelikte olduğunu kaydeder ki bu Harms ın verileriyle örtüşmektedir (akt.: Thackeray, 2000, s. 20). Dawes (1954), yaşındaki çocukların Tanrı tasavvurlarını incelemiştir. O, Tanrı ya şu sıfatların yüklendiğini bulmuştur: Her şeye gücü yeten, korkutucu, kişi olmayan, adil, seven, gizemli, güvenilir, güçlü, yaratıcı ve Baba. Dawes in bulguları, hem Piaget nin hem de Harms ın Tanrı tasavvurunun gelişim dönemleri açısından benzerdir (akt.: Goldman, 2001). Üçüncü Periyot ( ): 1960 lar boyunca çocukların kavram gelişimiyle ilgili uluslarası araştırmalar ortaya çıkmaya başlamıştır: Mailhoit (1961) Belçika da, Deconchy (1965) Fransa da, Mother Miriam (1968) İngiltere de. Mailhoit, aynı zamanda, okul öncesi çocukların Tanrı tasavvurunu araştıran ilk kişidir. Onun örneklemi, Kanada da yaşayan 3-5 yaşları arasındaki 240 çocuğu kapsamaktaydı. Çocukların % 92 si Tanrı ve İsa diye aynı resimi çizmişlerdir, ayıramamışlardır. Bu çocuklar, dualarında Tanrı dan genellikle dünyada varolan şeyleri istemişlerdir. Tanrı yı muhteşem bir çocuk olarak görmüşler ki bu küçük çocuklar, muhtemelen benmerkezciliğinin etkisi altında kalmışlardır (akt.: Thackeray, 2000, s. 22). David Elkind in Çalışması: Elkind, dinin, zihinsel gelişimle ilgili ve paralel olarak ortaya çıktığını savunur. Bundan dolayı, dinî gelişimin Piaget nin tanımladığı bilişsel safhaların açısından ele alınabileceğini ileri sürerek çalışmalarını bu yönde yürütür (Elkind, 1961, 1962, 1963, 1964, 1970, 1971; akt. Hood ve diğ., 1996, s.48). Üç ayrı çalışmada Elkind (1961, 1962, 1963), Yahudi, Katolik ve Protestan çocuklara bir dizi sorular yöneltmiştir. Bunlar, çocukların dinî kimlik ve fikirlerini anlamaları yönündeki sorulardır. Örneğin, 1961 deki araştırmada, Yahudi çocuklara, sen Yahudi misin?, Yahudi olmak ne demektir?, Bir kedi

70 62 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi ya da bir köpek Yahudi olabilir mi? Niçin? ve Bir Yahudi nasıl olursun? gibi sorular sorulmuştur. Elkind, üç ana dinî gruba bu gibi sorular yöneltip çocukların cevaplarındaki yaşla ilgili bilişsel benzerlikleri dikkat çekici bulmuştur. Ayrıca dinî fikirlerin gelişiminin Piaget nin bilişsel kavramlaştırma dönemleriyle paralel olduğu gözlenmiştir. Örneğin, 5-7 yaş arası (Piaget nin işlem öncesi dönemine karşılık gelir) çocukların, mezhepsel yakın ilişki kurmalarının doğal ve kaçınılmaz olduğunu düşünmektedirler. Tanrı tarafından takdir edilmişlerdir ve bundan dolayı da değişmezler. Birkaç yıl sonra (7-9 yaşları, somut işlemler dönemine denk gelir) dinî fikirler gerçekten daha somuttur. Kişilerarası dinî yakın ilişkiler, kişinin içinde dünyaya geldiği aile tarafından belirlendiği gözlenmiştir. Eğer Katolik bir aile bir kediye sahipse kedinin de Katolik olacağı düşüncesi vardır. Dinî gelişimin bir sonraki aşamasında (10-14 yaşları, son somut işlemler dönemi ve ilk soyut işlemler dönemi) çocuklar dinî uygulama ve ritüellerin karmaşıklıklarını açıkça anlamaya başlarlar ve onlar, dinin dışsal olarak belirlenmekten ziyade kişinin içsel süreçlerinden kaynaklandığını anlarlar. Açıkça, soyut ve ayırt edilen dinî düşünme, artık başlamıştır. Sonunda Elkind, çocuklarda, 11 veya 12 yaşından önce bir yetişkinin anladığı şekilde soyut dinî kavramları anlama yeteneğinin gelişmeyeceği sonucuna varır (akt.: Hood ve diğ.1996, s. 49; Paloutzian, 1996, ss ; Ratcliff, 2004; krş. Elkind, 1970). Ronald J. Goldman ın Çalışması: Benzer olarak Ronald J. Goldman, dinî düşünmenin dinî olmayan düşünmeden yöntem açısından farkının olmadığı iddiasıyla Piaget nin bilişsel gelişim kuramını, dinî gelişmeye uyarlamaya teşebbüs eder (Goldman, 1964). İngiltere deki çalışmada o, 5-15 yaşları arasındaki çocuklara, dinî çağrışımlar (yatakta dizçökmüş dua eden bir çocuk, Kiliseye giden bir aile, zarar görmüş bir İncil e bakan çocuk

71 Kuramsal Çerçeve 63 gibi) ile çizilenler hakkında sorular sorulmuştur. Bununla birlikte, İncil hikâyeleri (Musa ve yanan çalı, Musa nın Kızıl Denizi geçişi, İsa nın cazibesi gibi) hakkında da sorular sorulmuştur. O, verilen cevapları Piaget nin gelişim kuramının farklı aşamalarını kanıtlamak için analiz ettiğinde, Elkind gibi, dinî düşüncenin genel bilişsel gelişimle paralellik gösterdiğini saptamıştır. (Beit- Hallahmi ve Argyle, 1997, s. 148; Elias, 2004; Hood ve diğ, 1996, s.48). Antropomorfik düşünce yapısına sahip olan çocuklar, Tanrı yı sıradan bir adam değil, daha çok gücünün özel sihirli yönleri olan bir süpermen olarak düşünmektedirler. Çocuklar bu güce olağanüstü işaretlerle atıfta bulunmuşlardır. Goldman a göre, çok küçük çocuklarda ise, Tanrı sıradan bir adam olarak düşünülür yaşları arasındaki çocuklar, fiziksel bir yapıyla, doğa ile Tanrı yı düşünmezler; yavaş yavaş sembolik ve sonra da soyut düzeye ulaşırlar. Ergenlik döneminde, Tanrı nın sözle ifade edilmesi zorlaşır, ilahi iletişim, fiziksel değil telepati, içsel düşünceler veya bilinç işlemleriyle olur. Bazı ergenlerde yaşlarına kadar işlenmemiş antropomorfik düşünme kalıntıları bulunabilir. İşlem öncesi ve somut işlem dönemi çocukları, Tanrı nın mucize ve sihirle dünyaya doğrudan ve fiziksel olarak müdahale ettiğini düşünürler. Bu müdahaleler, keyfi, olağanüstü ve yapay olarak düşünülür. Somut işlemin son yıllarından başlayarak düşüncede dualistik süreç başlar; biri, üst kabul edilen konularda Tanrı nın müdahale ettiği teolojik durumlar; ikincisi, neden ve sonuç konusu olarak dünyadaki mantıkî-bilimsel oluşumlardır (Goldman, 1964). Goldman çalışmalarında, dinî düşüncenin gelişiminde kişinin çeşitli safhalardan geçtiği sonucuna ulaşmıştır. Her ne kadar Goldman, esas olarak üç safhaya işaret etse de, Piaget'nin yaptığı gibi bir safhadan diğerine geçiş ile ilgili tartışmaya da yer vermiştir (Elias, 2004).

72 64 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 1. Safha: İşlem öncesi sezgisel düşünce: Çocuklar 6-8 yaşlarındadırlar. Genellikle Tanrı nın dış görünüşüne yoğunlaşan fiziksel terimler dikkat çeker. Çocuklar kendi ilgi ve zihinsel kapasitelerinin ötesine geçemezler. 2. Safha: Somut işlemler dönemi (8-14): Bu evrede, mantıksal düşünme mümkündür, fakat sınırlı olduğu görülür. Bu düşünme biçimi, görünür ve elle tutulur nesnelerle sınırlıdır. İncil ve diğer dinî kaynaklardaki bütün sembolik ifadelerin gerçek anlamları kavranamaz, anlamlandırmalar sözel düzeyde kalır. Dolayısıyla, bu dönem çocuğunun, Tanrı hakkında söylediği pek çok şey antropomorfik bir anlayışı içerecektir. Örneğin, Tanrı, çok güçlü bir adam olarak düşünülebilmektedir. 3. Safha: Soyut işlemler dönemi (14-17): Bu dönemdeki ergenler, artık verilen İncil hikâyelerini soyut bir düşünce biçimiyle anlamaya, yorumlamaya çalışabilir. Goldman, dini kavramların gelişimi Piaget nin işlem öncesi, somut ve soyut dönemleriyle örtüştüğünü yaş dönemleriyle farklılaştığını belirtmekle birlikte bu farklılığın gerçek yaştan ziyade zihinsel yaşla yüksek korelasyona sahip olduğunu savunmaktadır. Pazar okula gitme, ebeveynlerin tutumları ve dinî davranış alışkanlıkları çocuğun düşünme düzeyini etkiler (Goldman, 1964). Jean-Pierre Deconchy nin Çalışması: Tanrı tasavvurunun gelişimi üzerine diğer bir önemli araştırma, 1960 larda Fransa da Deconchy (1965) tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma, 7-16 yaşları arası çocukları içermiştir. Örneklem grubu, 4163 erkek, 3899 kız olmak üzere toplam 8062 çocuktan oluşmuştur. O, Tanrı kavramının gelişiminin üç safhada olduğu sonucuna varmıştır. Bunlar 1. Atfedicilik 2. Kişileştirme ve 3. İçselleştirme (akt.: Sohn, 1985, s.43). Bu araştırmada, Katolik çocuklara ve ergenlere, Tanrı gibi kelimeleri işittiklerinde ne düşündükleriyle ilgili sorular sorulmuştur. Bu çocukların verdikleri cevapların analizi, De-

73 Kuramsal Çerçeve 65 conchy iyi Tanrı tasavvurunun gelişiminde üç temel aşama olduğu sonucuna götürmüştür: 1) 7-8 yaşlarından 11 yaşına kadar, baskın nedensel yükleme temaları kullanılmıştır. Öyle ki, Tanrı, animist ve antropomorfik unsurları içeren bir dizi nedensel yüklemeler olarak gözükür. Tanrı kavramları İsa nın hayatındaki tarihi olaylar gibi, diğer dinî yapılardan nisbeten bağımsızdır. 2) yaşları arasındaki dönem kişileştirme temaları, yani Tanrı nın ebeveyne ait özellikler alması ya da ( adil, güçlü, iyi gibi) daha karmaşık antropomorfik terimlerle nitelenmesi vurgulanır. 3) yaklaşık 14 yaş üstü dönemde artık içselleştirme temaları üzerine yoğunlaşma başlar. Yani orta ergenlik döneminde Tanrı nın antropomorfik özellikleri kaybolmaya başlar, Tanrı kavramı daha soyut hale dönüşür ve tasviri özellikleri içermesinden ziyade bireyin içinden ortaya çıkan (sevgi, güven gibi) Tanrı ile ilişkileri yansıtma eğilimi vardır (akt.: Hood ve diğ., 1996, s. 57). Lawrence (1965), Piaget nin bilişsel gelişim kuramı çerçevesinde yürüttüğü araştırmada 7-12 yaşları arasındaki 87 çocuğa çok sayıda soru sormuş ve cevapları sınıflandırmıştır. Tanrı ile ilgili sorular şu başlıklar altında toplanmıştır: Tanrı nın kökeni, doğası, her yerde bulunmaklığı, görünmezliği, her şeyi bilmesi, mekânı, yaşama süresi, her şeye gücünün yetmesi. Araştırmada, çocukların düşünce süreçlerinin somut işlemler dönemi özellikleri taşıdığı, soyut kavram ve ilişkileri anlama ve kavrama gücünü henüz kazanmamış oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Zaten bu yeterlilik, daha çok orta ergenlik döneminin özelliğidir ve tedrici gelişir. Bir ergen, artık bir dizi soyut kavramı (cebirde olduğu gibi) mantıksal tutarlılık veya mantıksal gerekliliği kavrayabilir, önerme türü mantık yürütebilir. Tabiî ki, daha küçük çocuğun böyle düşünmesi zordur ve Tanrı yı kim yaptı? gibi bir soruya cevap vermek için henüz hazır değildir. Tanrı, yeniden dirilme, dua gibi kavramların tanımlarını vermek sadece bir ezberlemenin sonucudur.

74 66 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Sonuçta, Goldman, Elkind ve Deconchy gibi araştırmacılar dinî düşüncenin ve Tanrı tasavvurunun gelişimini anlamak için Piagetci bir çerçevede birleşmişlerdir. Bununla birlikte onlar, dinî gelişim, iman gelişimi ve Tanrı tasavvurunun gelişimi gibi alanlarda bir dizi araştırmanın yapılmasına da öncülük etmişlerdir. Örneğin, Long, Elkind ve Spilka (1967), Piaget nin kuramı çerçevesinde, 5-12 yaşları arasında 80 kız 80 erkek çocukla dua kavramı üzerine mülakat yapmışlardır. Onlar, dua nedir? dualar nereye gider gibi çeşitli açık uçlu sorular sormuşlardır. Ayrıca ben genellikle dığı zaman dua ederim gibi cümle tamamlama soruları da vermişlerdir. Onlar, somutlaştırma-soyutlaştırma dış sınırları arasında üç safha ortaya çıkarmışlardır yaş arası çocuklar; ezberlemiş dualara dayanan öğrenilmiş formulasyonlarla sorulara cevap vermişlerdir yaşlar arası çocuklar; zaman ve yer tanımlayarak, bir dizi somut faaliyet olarak duayı tanımlamışlardır, yani, amaç somuttur, tipik olarak kişisel istekler merkezlidir yaş arası çocuklarda; dua daha soyut bir kavramdır ve özel belirli bir istekten daha ziyade paylaşılmış konuşma eğilimini içerir. Dua ederken çocuklar, maddi nesnelerden daha çok, soyut hedeflere yoğunlaşmışlardır. Böylece 5-12 yaş arasındaki süreçte duanın, alışkanlık ve ezberlenmiş pasajlardan, somut kişisel isteklerden, insancıl ve altrustik (başkalarını düşünme) hassasiyetler içeren daha soyut talepler yönünde bir gelişme seyrettiği belirtilmektedir. Bu duygusal değişim şöyle ifade edilmektedir: Dua etme daha küçük çocuklarda duygusal açıdan daha nötrdür. Fakat daha büyük yaşlardakiler için dua, önemli duygusal anlamlar içerir (empati ve başkaları ve Tanrı ile özdeşleşme ifadesi gibi). Bütün bu bulgular, dua gelişim safhalarının ilk ikisinin, Piaget nin bilişsel geli-

75 Kuramsal Çerçeve 67 şim kuramının ikinci ve üçüncü dönemlerine paralel olarak kavramlaştığını gösterir. Üçüncü safha için ise, 9-12 yaşları Piaget nin kuramında, soyut işlemler dönemine bir geçiş olarak nitelenen yani bu döneme ait özelliklerin yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığı yaşlardır. Dolayısıyla burada duanın kavramlaştırılması konusunda, soyut kavramlaştırma biraz daha erken başlamakla, Piaget nin açıklamalarıyla tam örtüşmemektedir (akt.: Beit-Hallahmi ve Argyle, 1997, s. 147; Crapps, 1986, s.169; Hood ve diğ., 1996, s. 58). Mother Miriam (1968), Kuzey İngiltere de Roman Katolik mezhebine mensup 7-8 yaşlarında 50 kız-50 erkek toplam 100 çocuk ile görüşme yapmıştır. O, bu yaşlardaki çocukların Tanrı yı elle tutulabilir ve görülebilir olarak ve bir insan gibi davranışlar gösterdiğini düşündüklerini saptamıştır. İlginç olan bulgu, çocukların Tanrı kavramı ile kafaları karıştığında, büyülü ve hayali düşüncelere kapıldıklarının bulunmasıdır. Bununla birlikte, okul, yaş, IQ ve cinsiyet grupları arasında anlamlı farklılıkların olmadığı rapor edilmiştir. Miriam, çocuklarda gelişimin bilişsel düzeyleri bakımından Piaget nin kuramı ile örtüşmektedir. O, çocukların Tanrı hakkındaki düşüncelerinin, somut işlemler döneminin özellikleriyle sınırlanmış olduğunu bulmuştur (akt.: Thackeray, 2000, ss.23-24). Marshall ve Hample (1968) çocukların Tanrı ya mektup yazmalarını istemişlerdir. Onlar, 10 yaş altı çocukların Tanrı hakkında düşünme düzeylerinin, somut işlemler döneminde olduğunun altını çizmişlerdir. Onlar, çocukların Tanrı nın her şeye gücünün yetmesi hakkında korkuyla değil çok saf bir duyguyla ilişkilendirdiklerini ifade ederler (akt.: Thackeray, 2000, s.28). Vergote (1969), Belçika daki Katolik popülasyon üzerinde çok sayıda araştırma yürütmüştür. O, ilk zamanlar ailenin çocuğun dini açısından çok önemli olduğunu bulmuştur. Çünkü

76 68 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Tanrı fikri ebeveyne dayanır, Tanrı nın gücü her şeye yeter, her şeyi bilir, koruma ve cezalandırma açısından ebeveyne benzer. 5-7 yaşlarındaki çocuklar Tanrı ile ebeveyn arasındaki farkı anlamaya başlarlar. 6-7 yaşları arasında Tanrı imajı, antropomorfik içeriklidir ve 12 yaşına gelindiğinde Tanrı görülemez ve her yerdedir. (akt.: Beit-Hallahmi ve Argyle, 1997, s. 148). Dördüncü Periyot ( ): Kousoulas (1973), örneklemini orta sınıf Roman Katolik, Protestan ve Yahudi dinî okullarında öğrenim gören 4, 7, ve 11 yaşlarındaki 180 çocuktan oluşturmuştur. Sonuçta, Piaget nin bulgularıyla örtüşen, çocukların her yaş düzeyinde soyut Tanrı kavramlarının artarak geliştiği ve cinsiyet değişkeniyle çocukların Tanrı kavramının gelişimi arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı saptanmıştır. Ludwig, Weber ve Iben (1974), Kafkasyalı, orta sınıf Kiliseye bağlı okul 2, 5, ve 8. sınıf öğrencilerinin 135 i üzerinde yürütmüşlerdir. Altı yaşındaki çocuklar, Tanrı yı fiziksel ihtiyaçlarla ilişkili göstermişler ve verici, ihtiyaçları giderici olarak görmüşlerdir (akt.: Thackeray, 2000, ss ). Webster (1975), Kanadalı 9-72 yaşları arasında bulunan kişilerden oluşturduğu 16 küçük örneklem üzerinde araştırmasını yürütmüştür. Bu yaş diliminde üç ayrı safhanın olduğunu ileri sürmüştür. 1. Küçük çocuklar yani, 9-11 yaşları: cevaplarda tutarsızlıklar olup, Tanrı yı somut bir konu olarak yani ödüller ve cezalarla yargıçlık eden olarak görürler, örneğin, Tanrı ölüm, sel ve yangınla ceza; yiyecek, iyi-güzel gün veya bir parti ile de ödül vermektedir. 2. Ergenler ve yetişkinlerin hemen hemen yarısı: Tanrı, insanları korumaya yönelik çıkardığı kanunlar vasıtasıyla destekler. Öteki yarısı, adil Tanrı fikrinde şüphe duymaktadırlar. 3. Yaşlı yetişkinlerin ifadeleri; sevgi ve adaleti içeren daha soyut tasvirleri içermektedir. Webster ın öne sürdüğü bu iç safha Kohlberg in ahlaki gelişim düzeylerine benzemektedir. Pitts (1977), Iowa daki 5-9 yaşları arasındaki,

77 Kuramsal Çerçeve öğrenci üzerinde araştırmasını yürütmüştür. O, sonuçta Piaget nin bilişsel gelişim düzeylerine paralel gelişen bir Tanrı kavramı gelişimini saptamıştır. Örneğin, yedi yaşındaki bir çocuk, somut işlemler döneminde olan, Tanrı yı gökyüzünde bulutların arasında gülen bir yüz şeklinde çizmiştir (akt.: Thackeray, 2000, ss ). Oser in Dinî Yargı Gelişimi Dönemleri: Oser in (1980), 8-75 yaşları arası 112 İsviçreli denek üzerinde yürüttüğü çalışmanın sonucunda yaş farklılıklarına dayanan gelişimsel modeli şöyledir: 1. dönem (9 yaş ve daha küçükler): Dinî bağımlılığın olduğu dönemdir. Bu dönemde Tanrı, cezalandırma ve ödüllendirme gibi insani işlerde bulunan olarak algılanır. 2. dönem (11-12 yaşlar arası): Bu dönemde Tanrı, hâlâ her şeye gücü yeten ceza ve ödül veren olarak algılanır. Bununla birlikte insanların hareketlerinden, yeminlerinden ve vaatlerinden etkilenebilirler. 3. dönem (20 li yaşlar): Tam, saf, özerk ve deistik dinî yönelim vardır. Bu dönemde, insanın işlerinde Tanrı nın rolü algılamada, dramatik bir şekilde azalır. 4. dönem (orta yaş dönemi): Bireyler kader ve faaliyetleri açısından kendilerini irade sahibi görmeye devam etmekle birlikte, özgürlüklerinin kaynağı olarak da Tanrı yı görürler. Bu dönemde bireyler, sık sık hayatlarındaki iniş ve çıkışlara anlam vermeye çalışırlar. 5. dönem: Bu dönemde bulunanların sayısı çok azdır. Öznellik yönelimi vardır bu dönemde, Tanrı ile her yerde karşılaşılabilir ve kişilerarası sorumluluklara sızar. Bu dönemdeki birey, Tanrı yı kaygı ve sevgiden geçerek realize eder. Bu evrensel ve koşulsuz dindarlıktır (akt.: Gottlieb, 2006).

78 70 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Nye ve Carlson (1984), Çocuklarda Tanrı kavramının gelişiminin, genel bilişsel gelişim aşamalarıyla uyuşup uyuşmadığını saptamak amacıyla, Protestan, Katolik ve Yahudi dinlerine mensup 5-16 yaşları arasındaki 180 çocuk üzerinde arştırmalarını yürütmüşlerdir. Sonuçta, çocuklarda Tanrı kavramının gelişiminin Piaget nin genel bilişsel gelişim aşamalarına paralel olduğu saptanmıştır. Fowler ın İman Gelişimi Kuramı na Göre Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 7 : Fowler a göre iman, bir fiilin özelliklerine sahiptir ve sadece kendisini dindar olarak kabul edenler için değil, her birey için hareket, faaliyet, tecrübe ve evrim olanaklarını sunar. İman, dinle ilişkili olsun ya da olmasın dinamik ve genel insani bir tecrübe olarak anlaşılmaktadır (Fowler, 1991, s. 31). İman, anlam bulma (anlamlandırma) faaliyetini kapsayan çok boyutlu bir kavramdır (Fowler, 2001). İmanın yaşam boyu bir gelişim sürecinde ortaya çıktığı ve geliştiği görülmektedir. İman Gelişimi kavramı, insani gelişim ve dönüşümle ilgili düşüncelerimizi düzenlemeye yönelik olarak James Fowler (1981) tarafından ortaya koyulmuş bir kavramdır. Fowler ın İman Gelişim Kuramı, iman ve dinî hayatla ilgili en yaygın ve etkili gelişim kuramlarından biridir. Fowler, kuramını oluşturma sürecinde yaklaşık üç yüz kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki nokta dikkatini çekmiştir: insan yaşamındaki ilk çocukluğun gücü ve iman ile kişisel kimlik arasındaki yakın ilişki (Dykstra ve Parks, 1986, s. 7). İmanı, insanın evrensel bir özelliği olarak gören Fowler (1986), onun çeşitli dinî geleneklerde semboller, ibadetler ve inançlar vasıtasıyla ifade edildiğini kabul eder. Fowler a göre iman ilişkiyle başlar ve bir başkasına güvenmeyi, itimadı ve 7 Bu konunun hazırlanmasında yaptığı önemli katkılardan dolayı Sayın Abdülvahid Sezen e teşekkür ediyorum.

79 Kuramsal Çerçeve 71 dayanmayı ifade eder. Güven olarak iman ın diğer bir tarafı, bağlanma olarak iman, teslim olma olarak iman ve sadakat olarak iman dır. Diğer taraftan iman, görme ve bilme yolunu izleyen bir var oluş tarzı dır. Yani iman, temel bilginin olgusudur; kişinin kuşatıcı bir anlam çerçevesinin kompozisyon ve devamının temelidir. Fowler (1981) imanın doğası ile ilgili bazı temel sonuçlara varmıştır: İman, dini inanç ve pratiğin içerik ve şekillerinin önemli çeşitlerine rağmen, her yerde tanınabilir şekilde benzer olan, insan yaşamının genel, evrensel bir özelliğidir. Fowler, yapısal bütünlük, hiyerarşi ve değişmez ardışıklığa sahip imanın, yapısal bir sürekliliğini tanımlamaya çabalayarak, Piaget ve Kohlberg in yapısal-gelişimci çalışmalarını kendi teorisi ile birleştirmiştir. Bununla birlikte Fowler, evre sürekliliğini psikolojik deneycilerin sunduğu anlayışla ilişkili olarak tanımlamaya çalışırken, imanın çok boyutlu ve mutlak olarak açıklanamaz olduğunu da iddia etmektedir. Fowler, dinî imanın altı evreli bir yorumunu teklif etmiştir. Bu her bir evre, duyuşsal, bilişsel, ahlâkî ve kişiler arası boyutlara sahiptir. İman, duygu ve davranışı içermekle birlikte o, temel olarak bilişsel ve gelişimseldir. İman, özel bir bilginin kabulünü gerektirmeyen bir biliş tarzıdır (Fowler, 1981, s. 11; Fowler, 1992, s. 11). İman gelişiminin araştırılması konusunda öncülük eden James Fowler (1981, 1991, 1996), imanın altı evresini tespit etmiştir. Bu aşamaların birinden diğerine geçiş, biyolojik olgunlaşmayı, duygusal ve bilişsel gelişmeyi, psikososyal deneyimi ve dinî-kültürel etkileri içine alır. Bu evreler Piaget nin bilişsel gelişim dönemleriyle ve Kohlberg in (1981) ahlâk gelişim evreleriyle paralellik göstermektedir. Sözkonusu evrelerin tümü, özel içerikten ziyade yapısal bir özellik taşımaktadır. Fowler bu altı evrenin her dinî gelenekten inananlar arasında bulunabile-

80 72 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi ceğini iddia etmektedir (imanın evrenselliği). Fowler a göre, her bir evre herhangi özel iman akidelerinden ziyade bir inanış ve akıl yürütme tarzını temsil eder. Bu evreler, birbirini takip eder. İman gelişim sürecinde bir evre atlama söz konusu değildir. Bununla birlikte ilk evrelerin ötesine geçemeyenler de olabilir. Fowler ın İman Gelişimi Evreleri: İman öncesi evre: Temel iman (0-2 yaş) (Primal faith) 1. Evre: Sezgisel-izdüşümsel İman (2-7 yaş) (Intuitiveprojective faith) 2. Evre: Mitsel-literal iman (7-12 yaş) (Mythic-literal) 3. Evre: Yapay-geleneksel iman (Synthetic- conventional) 4. Evre: Bireysel-düşünsel iman (Individuative-reflective) 5. Evre: Birleşik iman (Conjunctive faith) 6. Evre: Evrensel iman (Universalizing faith) İman öncesi evre- temel iman (primal faith): Bu evre bebeklik döneminde yaşanır. Çocuğun gelişmesi sırasında, annebabası ve çevresiyle karşılıklı ilişkileri içinde şekillenir. Bu evre dil ve sembol gelişiminin başlangıcıdır. Bu başlangıç evresinde, ana-baba ile ilişkiler büyük öneme sahiptir. Çünkü iman gelişiminin başlangıç evresi, ana-baba ve çevreyle ilişkiler bağlamında oluşan güven duygusuyla ilişkilidir (Fowler, 1981, s.120). 1) Sezgisel-Yansıtmalı (izdüşümsel) İman: İmanın birinci biçimsel evresi, karşılıklılık ve temel güven esasına dayanan bebeğin farklılaşmamış veya birincil imanından ortaya çıkar. O, bir yandan önemli örnek yetişkinlerin ve öğretilerin ortak ürünü, diğer taraftan da ilk çocukluğun hâkim bilişsel benmerkezciliği ve gelişen hayalleme kapasitesidir. Pek çok açıdan taklidî ve fantezi düşünce kalıpları akıl tarafından serbest bırakılmasına rağmen, bu birinci safha, hayalin gelişen gücüne sahiptir. Bu ise, güçlü ve birleşik görünümlerde çocuğu mutlak gerçeğe doğru yönlendiren tecrübe dünyasını tasavvur etme

81 Kuramsal Çerçeve 73 kapasitesidir. Buradaki tehlike, korkutucu veya yıkıcı imajlardan etkilenme ve moral, öğretisel uyuma zorlamak için imajlar tarafından kullanılma durumudur. İman gelişiminin bu evresinde, çocuk Tanrı yı hissetmeye ve ona bir biçim vermeye çalışır. Ancak çocuğun bilişsel gelişimi henüz tamamlanmadığından, zihnindeki düşünceler gerçeklerden çok hikâyelerle ilişkilidir (Fowler, 1981, ss ). 2) Mitsel -Literal İman: Somut işlemsel düşünmenin gelişimiyle çocuklar kendi toplumlarının geleneklerinin içeriğini sistematik bir biçimde kabullenmeye başlarlar. Birinci safhanın imaj-merkezli imanı, özellikle hikâye formunda tutarlılık ve anlam bulmanın daha doğrusal ve daha bir literal tarzına izin verir. Hikâye, drama ve mit, bu safhanın gelişmekte olan kapasitesini birlikte oluştururlar, bunlar bazı tecrübe edilmiş manaları ilişkilendirme ve koruma yolu olmuştur. Bu safha, onun antropomorfik lafızcılığıyla ve somut karşılılık olarak dar bir şekilde algılanan bir ahlâkîlikle sınırlıdır (Fowler, 1981, ss ). 3) Yapay-Geleneksel İman: On iki yaşın etrafında soyut işlemsel düşünmeye geçiş, kendisi hakkında düşünmeyi mümkün kılan soyut kavramlar aracılığıyla, imanın üçüncü safhasının başlangıcını gösterir. Ergenlik çağında olan için tecrübe dünyası, imanın yönlendirici işlevi üzerinde yeni istekleri yerleştirerek, daha sınırlı ve daha komplekstir. Bu evre uymacı bir safhadır, diğer önemli kişilerin düşünceleri ve otoritesi güçlü bir rol oynamaktadır. Yansıtma ile ilgili gelişen kapasite, ergenin ideolojisini oluşturan değerler ve inançlar takımına henüz yönlendirilmemektedir; genç basit bir şekilde onları ve onların aracılık ettiği dünyayı alır. Bu evrede birey, kendi dünya görüşü veya ideolojisi üzerinde durur ve onu yaşar. Bu dönemde, başkalarıyla ilişkiler son

82 74 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi derece önemli olduğu için, Tanrı ile daha kişisel ilişkilere ihtiyaç duyulur (Fowler, 1981, ss ). 4) Bireysel-Yansıtmalı İman: Bu evre düşüncenin daha soyut ve evrensel bir tarzını kullanmaktadır. Bu aşamada, birbirini izleyen veya aynı zamanda ortaya çıkan iki durum belirir. Birincisi, daha önce kazanılan inançlar, değerler ve bağlılıkların eleştirel bir bakışla gözden geçirilmesi zorunluluğu, ikincisi ise, daha önceki roller ve ilişkiler tarafından oluşturulan benliğin, kimlik sorunu ile mücadeleye girmesi zorunluluğudur. Fowler ın şemasında, dördüncü safha iki temel yönden dikkat çekicidir: Kişinin miras aldığı dünya görüşünün nisbîliğini anlamak ve dışsal otoriteye güvenmeyi terk etmek. Dördüncü safhadaki bireyin gelişen gücü, kişisel kimlik ve ideoloji üzerine kritik olarak yansıtma kapasitesidir (Fowler, 1981, ss ). 5) Birleşik İman: Birleştirici iman, daha çok kişinin benlik ve tecrübe içinde çatışmalar ve paradokslarla karşılaşması ve birleşmenin bir takım ölçülerine ulaşması olgusunun kabulü içinde isimlendirilmektedir. İmanın bu şeklinde birey dördüncü evrenin sembol ve mitlerin indirgemeci kavramlaştırmasının ötesine doğru hareket eder (Fowler, 1981, ss. 197). Bizimkinin göreceli bir dünya olduğu algısını kabul ederek imanın bu evresindeki birey samimi bir şekilde diğer toplumların ve geleneklerin doğrularına açıktır. Aynı zamanda o nihai doğrunun, kendisininkinin de içinde olduğu her geleneğin ulaştığının ötesine uzandığını kabul eder. Fowler ın ifade ettiği gibi, birleştirici iman, kişinin kendi birincil inanç ve değerinin toplumuna olan bağlılığını, toplumunun realitesine bağlılıkla birleştirmektedir. Bu evrede, aşkın realiteyi temsil etmede onların göreceliğini ve mutlak yetersizliğini kabul ederken bile, sembolik ifadelerle güçlü bir şekilde ilişkili olma kapasitesi olarak tanımlanan ironik tasavvur ortaya çıkar. Buradaki tehli-

83 Kuramsal Çerçeve 75 ke, kozmik evsizlik ve yalnızlık duygusuna sebep olan bir uyumsuzluk ifadesi ve çözümsüz paradokslar ve zıtlıklarla etkisiz hale gelme durumudur (Fowler, 1981, s. 68 ve 198). Birleşik evrede yetki sahibi olmuş benlik, kararlarını, değerlerini, inançlarını kendisinin belirlediğini iddia eder. Bu evrede insanı, anlaşılması ve bir bütün haline getirmesi zor olan güdüler harekete geçirir. Bu evredeki birey, çok çeşitli bakış açıları arasındaki gerilimleri aşmayı başarmalıdır. Bu bağlamda, bireyin imanı, ortadan kaldırılamaz çelişkileri kabul etmeye başlamalıdır (Fowler, 1981, s ). 6) Evrensel İman: Çok nadir bazı bireyler için bazı sıkıntılar, onları Fowler ın evrensel iman diye isimlendirdiği bir tutumla, nihai çevreyle yeni ve dönüşmüş bir ilişki içine çekme rolüyle görür. Önceki safhalarda zaten gelişmekte olan iki eğilim evrensel kişilerin hayatlarında tam anlamıyla gerçekleşmektedir: Farklı kişilerce tecrübe edildiği gibi tedrici olarak dünyayı anlamlandırma ve tanıma, sonra benlikten ayrılış ve bu radikal ayrılışı takip eden ayrılık vesilesiyle benlik boşaltımı. Altıncı evreye ulaşan Gandhi, Azize Teresa ve Martin Luther gibi kişiler dünyayı kendi toplumları gibi kucaklarlar ve en önemli şeyin sevgi ve adalete bağlılık olduğunu herkese ilan ederler. Hem Gandhi hem de King in suikaste uğraması tesadüfi değildir. Fowler, bu safhaya ulaşmış insanların, zamansız ölüm tehlikesinde olduğunu belirtmektedir. Çünkü dünyadaki ciddi problemleri çözme konusunda karşı koyulmaz ilgileri vardır. Bazı açılardan hâlâ sınırlı ve az sayıda olsalar da bu istisnai bireyler çeşitli zorluklarla mücadele etmeleriyle kurtarılmış bir dünya için özgeci öğeler olmuşlardır. Bu evreye gelen benlik, alışılmış savunma biçimlerinin ötesine geçer ve Tanrı yı algılamada ve sevmede belirli bir temellendirmeye dayanacak şekilde açıklık sergiler (Fowler, 1981, ss ; Wulff, 1997, ss ).

84 76 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Buraya kadar Fowler in kuramını genel olarak özetlemeye çalıştıktan sonra şimdi de onun, Tanrı imgesinin oluşumuyla ilgili görüşlerini daha detaylı bir şekilde sunmaya çalışacağız. İman Gelişimi Evrelerinde Tanrı Tasavvuru: İman, doğasındaki ilişkisellik özelliğinden dolayı, her insanın oluşturduğu Tanrı tasavvuru aracılığıyla insanların Tanrı ile bir ilişkiye sahip olmalarını mümkün kılar. Bu Tanrı tasavvuru, insanların somut yaşam tecrübelerinden oluşturdukları zihinsel tasavvurların bir sentezidir. İman, Tanrı tasavvuru ile diğer zihinsel imgelerin bir sentezi olmasına rağmen, insanların Tanrı ile gerçek bir ilişki kurmalarını sağlar (Ruchgy, 2004, s. 85). İnsan yaşamının hiçbir dönemi gelişimsel değişim açısından ilk iki yılla karşılaştırılamaz. İlk dokuz ay boyunca annebabasının veya diğer bakıcıların bakım ve ilgisine diğer canlı türlerinden daha fazla ihtiyaç duyar.... İman ve değişimi benimseme açısından, benliğin hızlı gelişimi ve oluşumunun ilk beş yılına ait tecrübeler ve ilişkiler özel bir öneme sahiptir (Fowler, 1996, s. 20). Fowler, Primal Faith (birincil/temel iman) olarak isimlendirdiği iman evresinde bağımlılık ilişkisine girildiğini belirtir. Bu ilişki, bebeğin bakıcılarıyla çoğunlukla çocuğun bir güven duygusu oluşturduğu ve kendine yakın olanlara temel bir sevgi ilişkisi türünü öğrenmeyi başardığı dönemdir. Bedensel ve etkileşimsel tarzların geçerli olduğu bu dönemdeki çocuklar, kendilerine en yakın olan kişilerin ve sosyalleşmesini sağlayanların değerleri ile anlam dünyalarına katılmaya ve paylaşmaya başlarlar (Fowler, 1996, s. 20). Fowler, Tanrı tasavvurlarımızın oluşumu göz ardı edilirse çocukluktaki iman gelişimi açıklamasının yeterli ve kapsamlı olamayacağını ifade etmektedir. Bebeklik ve Farklılaşmamış İman (0-2 yaşlar): Her insan iman yolculuğuna, bebek olarak başlar. Doğum sonrası bebek,

85 Kuramsal Çerçeve 77 kendisiyle ilgilenen ve bakımını üstlenenlere karşı daha fazla bağımlı hale gelir. Bu yeni dünyaya uyum sağlama potansiyelinin ve yeteneklerinin faaliyete geçmesi, hem genel olgunlaşma sürecine hem de çevresindeki kişilerin ve şartların onunla etkileşime geçme tarzlarına dayanır. Eğer yeterince bu iletişimden teşvik ve destek bulamazsa, ilişki ve sevgi bağlarıyla ilgili uyumsal kapasiteleri ciddi bir şekilde engellenecek veya faaliyete geçmeyecektir. Onun hareket ve koordinasyon, merak ve bilişsel işlemleri tamamen çevrenin onunla ilişkisine dayanmaktadır. Negatif ve dışlayıcı, meydan okuyucu bir yaklaşım geliştirmesi beklenen yetenekleri üzerinde sınırlayıcı etkilere neden olacaktır (Fowler, 1981, s.120). Bebek çevresindeki objelerin görüş alanından veya dikkatinden çıktığı zaman aşamalı ve kendisinden ayrı olarak varlıklarını sürdürdüğünü öğrenmeye başlar. Başlangıçta annesinin yüzü ve ulaşabildiği ve tadabildiği nesnelerin onun bir uzantısı olduğunu kabul etmesine rağmen, diğer taraftan onun ihtiyaç veya merak duygusu bebeği onlara doğru yönlendirdiğinde onların orada olduğunu fark eder. Kişiler ve nesnelerle etkileşimiyle bilincinde ilk olarak oluşan şeyler, Piaget in nesne sürekliliği şeması olarak isimlendirdiği şeyi bilişsel olarak oluşturmasını sağlar. Yedi veya sekiz aylıkken kaybolan nesnelerin -insanlar ve eşyalar- zihinsel imgelerini oluşturmaya ve saklamaya başlar (Fowler, 1981, s.120). Ortalama sekiz ay civarındaki bebeğin, kendisinden uzaklaştığında annenin geri dönüp dönmeyeceğine ilişkin bir panik durumu yaşadığı ileri sürülmektedir. Gözlemcilerin ifadesine göre, bu panik durumu çok ciddidir, öyle ki bu durum, ilk ruhsal savunma mekanizmaları tarafından bastırılır ve unutulur. Bu sağlıklı unutma, annenin veya diğer bakımı üstlenen birincil kişilerin zamanlı bir şekilde dönüşüyle mümkün olur. Anne geri döndüğünde, bebeğin ismini seslenerek ve onun gözlerine ve

86 78 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi yüzüne bakarak, bebeğin tekrar varlığı onaylanmış ve mutluluğu yerine gelmiş ve sürekli bir şekilde ayrılık dünyasındaki merkezilik duygusu da yeniden oluşmuş olur. Bu şekilde bebeğin, bakıcısına ve çevresine karşı kendi benliğine, değerli oluşuna ve evdeki varlığına ilişkin olarak, ayrıca onu ve bakıcısını çevreleyen daha büyük anlam dünyasına karşı güven duygusu şekillenmeye başlar (Fowler, 1981, ss ). Bu evrede imanın ortaya çıkması, bebeğin temel güven kazanımına destek olan, temel sevgi ve ilgi sağlayanlarla karşılıklı ilişkinin tecrübe edilmesi sonucunda olur. Birinci evreye geçiş, konuşmada ve oyun içinde sembollerin kullanımını sağlayan, düşünce ve dilin örtüşmesiyle birlikte başlar (Fowler, 1981, s.121). Birinci evre: Sezgisel-Yansıtmalı İman (2-6,7 yaşlar): Bizim şu andaki düşüncemizin ve dil düzeyimizin temelleri, bebeklik döneminde farklı özelliklere sahiptir. Düşünce ve dilin eşzamanlı bir biçimde oluşmaya başladığında çocuk, tecrübe dünyasındaki yeni ve güçlü itki türlerini niceliksel olarak öğrenmeye başlar (Fowler, 1981, s.122). Sezgisel-Yansıtmalı evredeki çocuk, iki yaşından altı veya yedi yaşına kadar, kendi duyusal tecrübelerini anlam bütünleri içinde düzenlemek için yeni konuşma araçları ve sembolik temsilleri kullanır. Ayrıca bu aşamadaki çocukların benmerkezcil düşünce biçimi sergiledikleri de gözlenmektedir. Henüz koordinasyon yapamadıkları ve aynı obje hakkındaki iki farklı bakış açısını karşılaştıramadıklarından dolayı, basit bir şekilde bir olguya ilişkin sahip oldukları tecrübe ve algıları sorgusuz bir şekilde kabul ederler. Dolayısıyla bu onların, mevcut bakış açısını temsil eder (Fowler, 1981, s.123). Henüz okulöncesi çocukları genellikle kendi tasavvur gruplarını düzenleyebilecek ve onlara bir nedensel ilişkisellik türü verebilecek öyküler, anlatılar oluşturamazlar. Onlar uzun

87 Kuramsal Çerçeve 79 öyküleri değerlendirirler ve detayları takip ederler fakat onları tekrar anlatma konusunda sınırlı yetilere sahiptirler. Sezgisel- Yansıtmalı iman, hayal gücüyle dolu, taklit evresidir. Bu evredeki çocuk, birincil ilişkili olduğu yetişkinlerin görünürdeki iman hikâyeleri, örnekleri, duygu ve eylemlerinden güçlü ve sürekli bir şekilde etkilenebilir (Fowler, 1981, s. 129 ve 133). Diğer evreye geçişi hızlandıran temel faktör, somut işlemsel düşüncenin ortaya çıkmasıdır. Evre geçişinin özünde, çocuğun eşyanın nasıl olduğunu bilmesine ve gerçek olanla sadece olduğu gibi görünen arasındaki ayırımların temellerini kendine göre açıklamasına ilişkin gelişen bir ilgisi vardır (Fowler, 1981, s.134). İkinci evre: Mitsel-Literal İman (7-12 yaşlar): Okul öncesinden farklı olarak on yaş çocuğu, daha düzenli, geçici olarak doğrusal ve güvenilir bir dünya oluşturur. Sezgisel- Yansıtmalı evredeki çocuğun imgelemi, olgu ve duyguyu birleştirebilirken, Mitsel-Literal evredeki çocuk hayal ürünü olandan gerçeği seçebilir. Birinci evrenin epistemolojik benmerkezciliği giderken veya büyük oranda azalırken, bunun yerine kişinin kendi perspektifini diğerininkiyle eşgüdümleyebilme yeteneği ve daha fazla yordanabilir bir tecrübe ve örüntülü bir dünya yer alır (Fowler, 1981, ss ). Birinci evrenin benmerkezciliği çocuğun, diğer kişilerin bakış açılarını alma konusundaki yetisini sınırladığı gibi Tanrı nın bakış açısını kendininkinden ayırabilmesini de sınırlamaktadır. İkinci evre nin diğerlerinin perspektiflerini oluşturma kapasitesi, şimdi Tanrı nın perspektifini de inşa edebileceği anlamına gelmektedir (Fowler, 1981, s.139). İkinci evre olan Mitsel-Literal imanda, kişi kendi toplumuna ait oluşunu sembolize eden kendi hikâye, inanç ve gözlemlerini oluşturmaya başlar. İnançlar ahlâkî kurallar ve tutumlar gibi literal yorumlarla kabul edilir. Semboller tek boyutlu ve

88 80 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi anlamca literal olarak yorumlanır. Bu evrede somut işlemlerin ortaya çıkışı, önceki evrenin imgesel olarak dünya oluşturma üzerinde engelleyici ve düzenleyici bir etkiye sebep olur. İkinci evredeki çocukların Tanrı veya nihai çevre oluşturma biçimi antropomorfiktir. Bu dönemde, bireyin inandığı Tanrı, onun sahip olduğu bir Tanrı değildir. Hâlâ dış belirleyicilerin etkisi altındadır. Tanrı, bir kural koyucu ya da ebeveyn olarak düşünülür (Fowler, 1981, s. 153). Üçüncü evre: Yapay-Geleneksel iman: Bu evrede kişinin dünya tecrübesi ailesinin ötesine geçmektedir. Birçok çevre dikkat çekmektedir: aile, okul veya iş, akranlar, sokaktaki toplum ve medya ve belki de din. İman, daha fazla karmaşıklaşan ve farklılaşan ilişkilerin ortasında tutarlı bir yönelim sağlamak zorundadır. İman değerleri ve bilgiyi sentezlemeli; kimlik ve görünüm için bir temel sağlamalıdır (Fowler, 1981, s. 172). Üçüncü evre genel olarak yükselişini ve düşüşünü ergenlikte yaşamaktadır. Fakat çoğu yetişkin için kalıcı bir denge zemini, yeri olmaktadır. O, kişilerarası terminolojide mutlak çevreyi oluşturur. Onun bütünleştirici değer ve gücü, kişisel ilişkilerde tecrübe edilen niteliklerin yayılımından sağlanır. Önemli diğer kişilerin beklentileri ve yargılarına uyması ve bağımsız bir perspektif oluşturma ve sürdürmeyle ilişkili olarak kendi kimliği ve otonom yargısını oluşturmada yeterli kavrayışa sahip olmaması anlamında uyumcu bir evredir. Bu evrede inançlar ve değerler derin bir biçimde hissedilir (Fowler, 1981, ss ). Heller ın Çalışması: Heller in çocukların Tanrı tasavvurları ile ilgili 1984 de tamamladığı doktora tezi, sonraki çalışmalarda çok sık atıfta bulunulan bir kaynak haline gelmiştir. Bu çalışma 1985 de Psychology Today e kapak konusu olmuş ve 1986 da da The Children s God başlığıyla kitap olarak yayınlanmıştır. Örneklem grubu dört farklı dinî grubun (Katolik, Ya-

89 Kuramsal Çerçeve 81 hudi, Protestan Baptist ve Hindu) her birinden 10 ar çocuk olmak üzere toplam 40 çocuktan (20 kız, 20 erkek) oluşmuştur. Yaş grupları açısından bakıldığında, 4-6 yaşları arasında 13; 7-9 yaşları arasında 13 ve yaşları arasında da 14 çocuk şeklinde bir dağılım sözkonusudur (s.11). Heller ın yaş dönemleriyle ilgili ulaştığı sonuçlar şöyle özetlenebilir: 1. Dört-altı yaşları arasındaki çocuklar: Bu dönemdeki çocuklar, bilinen, standart dinî kavramları olduğundan farklı bir şekilde, biraz da tahrif ederek kavramlaştırırlar. Bu süreçte, ebeveyn etkisi en üst düzeyde olup, çocuğun dinî bilgileri edinme konusunda bu etki çok net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu dönemdeki çocuklar, narsizm yönlerinin gelişimi ve muhtemelen ebeveynin kendilerine gösterdikleri önemli düzeydeki ihtimamdan dolayı benmerkezci bir düşünce biçimini gösterebilmektedirler. Onlar, dünyadaki doğası karmaşık şeyleri anlamaya çalışır, Tanrı yı güneş ışınlarıyla veya yağmurla, ya da ebeveyn figürleriyle ilişkilerindeki bir ilişki gibi konuşurlar. Çoğu çocuk açısından iyi Tanrı veya kötü Tanrı ya da Don Kişotça olan bir Tanrı tecrübe edilir. 2. Yedi-dokuz yaşları arasındaki çocuklar: Çocukların, gelişen bilişsel yeterliliklere ve sosyalleşme tecrübelerine paralel olarak farkındalık ve merak düzeylerinde bir artış gözlenir. Bu yaş grubundaki çocuklar, özel yönleri olan bir Tanrı yı tasavvur ederler, örneğin; Karin adlı bir çocuğun, Tanrı ile ilgili düşlediği hikâyesinde, cennette meleklerle birlikte yaşayan Tanrı ya çok özel bir doğum günü partisinin düzenlendiğini anlatmaktadır. Bu anlayış, yeni bir kardeş gelmesiyle, çocuğun ailenin özel ilgilenmesi dışında kalmasına kadar devam eder. Artık evin daha büyük çocuğu olmasıyla birlikte, Tanrı tasavvurunda, Tanrı nın özel algılaması ortadan kalkar veya değişir. Çocukla Tanrı arasındaki ilişki, çocuğun ailesiyle genel geçer ilişkileriyle yavaş yavaş şekillenir. Yalnızlık, çocuğun ihtiyaçla-

90 82 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi rının yeterince karşılanmayan aile içinde gelişir. Bu yaştaki çocuklar, Tanrı kavramını, fanteziyle ilgili ve uçuk bir kavram olduğunu gösterirler. Tanrı, yapısız veya tanımsız ruh gibi bir imaj olarak gözükür. 3. On-oniki yaşları arasındaki çocuklar: Bu dönemdeki çocuklar, formal dinî bilginin ve dinî imajın en yüksek düzeyini gösterirler. Aynı zamanda bu çocuklar, Tanrı kavramları ve figürlerinde diğerlerinden daha güçlü bir kanaat kaydetmişlerdir, onların şüphe ve tereddüt duyguları da daha güçlüdür. Bazı çocuklarda, aile içinde kendilerini güvende hissetmediklerinden dolayı yaralanma ve acı çekme korkusu oluşmaktadır. Böyle bir durumda Tanrı hem yaralanmanın ve acı çekmenin kaynağı, hem de çocuğu bu durumlardan koruyan veya kurtaran olarak tasavvur edilir. Bu düşünce biçimi çocuğun benmerkezci düşünceden uzaklaştığını gösterir. Bu yaş grubundaki çocuklar, Tanrı nın herhangi bir sınırlılığa sahip olup olmadığıyla ilgili olarak bir meraklılık içindedirler. Bu temayla populer ve formal Tanrı tasavvurlarının belirsizliğine ve muamma oluşuna karşı çocuklar cevap vermeye çalışırlar. Tanrı nın sınırlılıkları vardır, niteliği ya da yokluğu, çocukların kendi sınırlılıkları hakkındaki farkındalıklarının bir yansıması olarak gözükür (Heller, 1984, ss ). Sohn un Araştırması: Sohn (1985) çalışmasını, ikinci (n= 179; 7-8 yaşları), beşinci (n= 167; yaşları) ve yedinci sınıf (n= 139; % 40 ı 12 yaşında, % 60 ı yaşlarında) öğrencileri üzerinde gerçekleştirmiştir. Toplam öğrenci sayısı 485 dir. Her sınıfın öğrencilerinin, yaratıcılık, tanrısallık, sonsuzluk, bağışlayıcılık, kutsallık, aynı anda heryerde olması, her şeyi bilmesi, sözünü tutması ve koruyuculuğu-vericiliği gibi Tanrı nın toplam on sıfatı açısından değerlendirmesi için, resim ve sorular verilerek onlardan yorumlanması istenmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlar şöyledir:

91 Kuramsal Çerçeve 83 İkinci sınıflar: 1) Dünyanın yaratıcısı olarak Tanrı yı biliyorlar (% 92 si). 2) Tanrı ile insan arasında gerekli ayrımı yapamıyorlar, fakat somut açıklamalar var. 3) Sonsuzluk ifadesi açısından zorluk çektikleri anlaşılmıştır. 4) Bağışlayıcılık özelliği kolayca ifade ediliyor, adaleti daha fazla, kolay ifade ediliyor. 5) Kutsallığın zor kavrandığı (soyut anlamda) bulunmuştur. 6) Her şeye gücü yetme özelliği, yaptıkları yorumlarda daha somuttur. 7) Her yerde olma sıfatı iyi ifade edilmiştir. 8) Her yerde bulunma sıfatıyla her şeyi bilme sıfatı arasındaki ayrım açık yapılamıyor. 9) Tanrı nın sözünde durduğu deneklerin çoğu tarafından kabul ediliyor. 10) Somut terimlerde Tanrı nın koruyucuğu-vericiliği düşünülüyor. 11) Genel olarak, dinî konularda ilgili konularla somut işlem özellikleri oldukça hâkimdir. Beşinci sınıflar: 1) % 96 sı dünyayı yaratanın Tanrı olduğuna inanıyor. 2) Tanrının tanrısallığını anlamaya başlamışlardır, fakat onu tanımlamak için başka terimler kullanmaktadırlar. 3) Tanrı nın sonsuzluğunu ifade etmekte zorlanıyorlar. 4) Tanrının korumasının, kutsallığının, bağışlayıcılığının farkında olma düzeyinde gelişme göstermişlerdir. 5) Kesin olarak doğru/yanlış ayrımı yapılacak konuları görme eğilimi vardır. 6) Tanrı nın her yerde olduğunu ve hayatlarının ayrıntılarını bildiğinin iyice farkındadırlar. 7) Hemen hemen istisnasız Tanrı yı sözünde durur olarak görmektedirler. 8) Diğer sınıflardan daha fazla bilmiyorum cevabı vermişlerdir. Yedinci sınıflar: 1) % 95 i Dünyayı Tanrı nın yarattığına inanıyor. 2) Tanrı nın ölmeyeceğine inanılıyor ve Tanrı nın sonsuzluğunu ifade etmede bir artış var. 3) Her şeyi bilme, her şeye gücü yetme, her yerde olma, sözünde durma ve koruyucuverici olma konularında Tanrı ya yüklemeleri daha iyi ifade etmektedirler (Sohn, 1985, ss ).

92 84 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Yavuz un Çalışması: Türkiye de Tanrı tasavvuru üzerine yapılan ve ilgili çalışmalar için önemli bir başvuru kaynağı olma özelliği taşıyan çalışmasında Yavuz (1987), Piaget nin bilişsel gelişim kuramını kuramsal çerçeve olarak kullanmayı tercih etmiştir. Yavuz, 7-12 yaşları arasında bulunan 588 ilköğretim öğrencisinden oluşturduğu örneklem grubu üzerinde gerçekleştirdiği araştırmada, çocukların dinî duygu ve düşüncelerini bazı değişkenler (yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik, gibi) açısından incelemeyi amaçlamıştır. Araştırma sonucunda, dinî inancının gelişimi açısından, 7-9 yaş grubundaki çocuklar ile yaşları arasındaki çocuklar arasındaki fark anlamlı bulunmuştur; yani, yedi-dokuz yaşları arasındaki çocuklar, dinî inancı uyanma ve gelişme dönemi nitelikleri taşıdıkları belirtilirken, yaşların ilerlemesiyle çocukların inançlarında kararlı, bilinçli ve akılcılık düzeylerinde artış gözlendiği ifade edilmektedir. Araştırmada, dinî inanç ile cinsiyet ve çevre faktörleri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (s. 247). Yavuz, çocukların Tanrı yı temel sıfatlarıyla (yaratıcı, bağışlayıcı, merhamet edici, eksiksiz ve kusursuz olması, eşi ve benzerinin olmaması, ezeli ve ebedi olması, her yerde bulunması, her şey gücünün yetmesi,.. gibi) ilişkiler kurarak tasavvur ettiklerini; bunda da aile ve eğitim-öğretim süreçleri gibi çevresel faktörlerin etkisinin olduğunu ileri sürmektedir. Yedi-dokuz yaş grubundaki çocukların tasavvurlarının, sürekli gelişim gösterdikleri, benmerkezci ve az da olsa antropomorfik düşünce biçimlerine sahip oldukları saptanmıştır; çocukların büyümesine paralel olarak, Tanrı tasavvurunun da gelişerek anlam ve içerik bakımından genişlemiş ve derinleşmiş olduğu belirtilmektedir (Yavuz, 1987, ss ). Petrovich (1988), dört yaşındaki 60 çocuğu, insan ürünü ve doğal nesneleri birbirinden ayırmaları konusunda test etmiş-

93 Kuramsal Çerçeve 85 tir. Gökyüzü, yeryüzü, kayalar ve hayvanlar gibi doğa nesnelerini kim yapmıştır? sorusuna çoğu Tanrı cevabını vermiştir. Özellikle gökyüzünün Tanrı tarafından yapıldığını söyleyenlerin oranı % 68, kayalar için % 53 ve hayvanlar için % 43 dür. Tanrı neye benzer? sorusuna % 41 i gerçek bir adama, % 25 i vücutsuz bir kişiye ve % 21 i hava veya gaz a benzer demişlerdir. bu bilgiyi nereden öğrendin? sorusuna da % 30 u kitap veya TV den, % 70 i de bilmiyorum cevabını vermiştir (akt.: Beit-Hallahmi ve Argyle, 1997, s. 147). Beşinci Periyot ( ): Bassett ve diğ. (1990), Piagetçi çerçevede yürüttükleri çalışmada, 2-75 yaşları arası Protestanlardan oluşan örneklem grubunun Tanrı kavramlarını incelemişlerdir. Birçok resim gösterilerek çocuklardan Tanrı yı o resimlerle ilişkilendirmeleri istenmiştir. Sonuçlar: 1. İşlem öncesi çocuklar: % 54.8 i sakallı bir adam; % 48.4 ü bastonlu bir adam; % 42.5 i taç giymiş bir adamı seçmişlerdir. 2. Somut işlemler dönemi: % 90.9 u İsa yı; % 68.2 si İncil in dışında yürüyen bir adamı; % 45.5 i uzun cübbeli bir adamı; % 45.5 i bulutlar içinde bir kaleyi seçmişlerdir. 3. Soyut işlemlerdeki bireylerin; % 81.6 sı bir haç, alev ve kumru; % 76.3 ü bulutların üstündeki bir insanı; % 57,9 u ışıklı haçları; % 57.9 u üç birleşik daireyi işaretlemişlerdir. Analizler, daha büyük çocukların daha fazla resim seçtiklerini ortaya çıkarmıştır (akt.: Thackeray, 2000, ss ). Tamminen (1994), Finli çocuk ve ergenlerin üzerinde yaptığı araştırmada Tanrı hakkında hem yapısal hem de yapısal olmayan soru sorma yöntemini kullanmıştır, bu yöntemde cümle tamamlama ve projektif fotoğraflar bulunmaktadır. Onun sonuçları yukarıda Deconchy nin dönemlerine benzemektedir. Tanrı ile kişisel konuşmanın, 7-8 yaşlarında, Tanrı ya kendini yakın hissetme tecrübesinin en yoğun olduğu yaşlar olarak 7-11 arası olduğunu rapor etmiştir. Bunun yanı sıra, başkalarını dü-

94 86 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi şünmenin yer aldığı dua 20 yaşlarına doğru önemli olmaktadır. Bütün yaş gruplarındaki denekler, Tanrı yı, güvenilebilir, seven, yardım eden ve merhametli olarak tasvir etmekle birlikte, bu özellikleri 7-13 yaş grubu daha az vurgulamıştır. Konuk (1994), örneklem grubunu, beş ve altı yaşlarındaki 44 anaokulu öğrencisi ve bu çocukların annelerinden olmak üzere toplam 88 kişiden oluşturmuştur. Çalışmada temel amaç, bu yaşlardaki çocuklarda din duygusunun nasıl geliştiğini incelemektir. Araştırmada, beş-altı yaşlarındaki çocukların Tanrı tasavvurlarının daha çok antropomorfik özelliklere sahip olduğu, yani insani sıfatlar ve fiziksel unsurlar içerdiği sonucuna ulaşılmıştır (s. 71 vd.). Thackeray in Çalışması: Thackeray (2000) Çocukların ilişkisel Tanrı algıları üzerine bir doktora tezi hazırlamıştır. Örneklem grubu oluşturulurken, Piaget nin Bilişsel Gelişim Kuramı perspektifinden hareketle üç bilişsel gelişim düzeyinin her birinin ortasında bulunan çocuklar seçilmiştir. İşlem öncesi dönemi temsilen beş yaşında bir kız, bir erkek; somut işlemler dönemini temsilen dokuz yaşında bir kız, bir erkek; ve soyut işlemler dönemini temsilen 15 yaşında bir kız, bir erkek çocuk olmak üzere toplam altı çocuk seçilmiştir (Thackeray, 2000, s.46). Araştırma sonucunda, çocukların Tanrı kavramları ve tasavvurlarının tahmin edilebilir gelişimsel bir örüntüyü takip ettiği gözlenmiştir. Benzer olarak çocukların Tanrı ya ait tasavvurlarının, bilişsel gelişim aşamalarına paralel bir biçimde geliştiği saptanmıştır. Bu araştırmaya katılan çocuklar, bilişsel gelişim dönemlerinin son üçüne dâhildirler. Çocukların Tanrı tasavvurları, hayali ve kendiliğinden olandan, gerçekçi ve uygulamalı olana yönelik kişilerarası ve yansıtıcı soyut anlayışa daha fazla eğilimlidirler. Tanrı ya ilişkin düşünceler ve duyguların, dışsallık ve uzaklıktan daha içsel ve kişisele doğru gelişim gös-

95 Kuramsal Çerçeve 87 terdiği bulunmuştur. Thackeray elde ettiği verileri dönemlere göre şöyle özetler: İşlem öncesi düzey: Küçük çocukların Tanrı yı, insandan daha büyük ve antropomorfik özelliklere sahip olarak tasavvur ettikleri, bu nedenle elle tutulabilir, somutlaştırılmış ve fiziksel özelliklere ağırlıklı olarak atıfta bulundukları saptanmıştır. Çocuklar, Tanrı yı, uzak ve görülemez olarak, gökyüzündeki süper kahraman, uzaktaki bir akraba, cennette yaşayan onları oradan seyreden, onları seven, aileleri vasıtasıyla, onları disipline eden ve rehberlik eden olarak tasavvur etmektedirler. Çocuklar, resimlerde ve kitaplarda gördükleri veya İncil hikâyelerinden işittiklerine benzer Tanrı tasvirleri yapmaktadırlar. Ayrıca, küçük çocukların, anne-babalarının Tanrı düşünce ve duygularına benzer gelişim gösterdikleri söylenebilir. Somut işlemler dönemi: Dokuz yaş çocukların tasavvurlarının daha somut özellikler taşıdığı rahatça söylenebilir. Okul çocuklarının Tanrı tasavvurlarının daha somutlaştırılmış olduğu gözlenmektedir. Onlar, Tanrı yı kendilerine yardım edici, koruyucu, her şeyi bilen bir kimse, her zaman onların ne hissettiğini ve düşündüğünü bilen bir kimse olarak tasavvur ederler. Tanrı, yargılayıcı, itaatsizlik durumunda cezalandırıcı fakat pişmanlık duyulduğunda ise affedici biri olarak algılanır. Her iki çocuk da, hata yapan çocukların saf, temiz bir kalple affedilmelerini Tanrı dan isterlerse, Tanrı nın onların hatalarının unutacağını ve onları affedeceğine inandıklarını belirtmişlerdir. Örneğin, çocuklardan biri olan Caleb, Tanrı yı onu sarıp sarmalayan bir ruh olarak ve her gün günlük hayatında kesin ve çok önemli bir rol oynayan muhteşem babası gibi düşünmektedir. Kalbinde Tanrı yı hissettiğini ve inandığını ifade etmiştir. Diğer çocuk olan Deanne, Tanrı yı daha gerçekçi terimlerle ifade etmiştir ve hayatta da kesin ve açık bir rol oynayan insani duygulara sahip bir insan gibi Tanrı ya inandığını ifade etmiştir.

96 88 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Örneğin, O, Tanrı nın kendisinin itaatsizliği karşısında sinirleneceğini ve Tanrı nın kendisine fazladan günlük işler yüklemekle cezalandırdığına inandığını belirtmiştir. Soyut işlemler dönemi: 15 yaşındaki çocuklardan her biri Tanrı yı daha soyut ve elle tutulamaz, görünmez olarak tasavvur etmişlerdir. Onlar, Tanrı yı en iyi arkadaş, yardım eden, ihtiyaçlarını karşılayan, karşılıksız seven ve bağışlayan biri olarak tasavvur etmektedirler (Thackeray, 2000, ss ). Slater (2001) Tanrı imajı gelişimini, bebeklik, ilk çocukluk, erinlik ve ergenlik olmak üzere dört dönem şeklinde kuramlaştırır. Ona göre; 1) Bebeklik dönemi (0-2 yaş): Bu dönemde daha çok bebeğin ebeveyni veya bakıcıları ile ilişkileri çerçevesinde Tanrı imajının temelleri atılır. Bu, Piaget nin duyusal-motor dönemine denk gelir. Ebeveyn bebeğin algılamasında, her şeye gücü yeten büyük bir varlıktır. Bu Tanrı tasavvuruna da yansır. 2) İlk çocukluk: Tipik antropomorfik bir Tanrı imajı sözkosudur. Bütün her şeyi yaratan ve ilk hareket ettiren bir Tanrı duygusu çocuklarda başlar. Bu fikir şeylerin Ne?, Kim?, Niçin? ve Nerede? siyle ilgili çok sayıdaki sorularına karşı tipik ebeveyn tepkileriyle pekiştirilir. 3) Erinlik dönemi: Tanrı tasavvuru daha az somuttur. Bu dönemdeki çocuklar tipik olarak ebeveynleriyle Tanrı yı ayırmaya başlarlar ve Tanrı yı her şeyi bilen birisi olarak yani tüm insanların üzerinde gören, seven ve yardım eden biri olarak görürler. Çocukların Tanrı ile olan ilişkileri daha kişiseldir. 4) Ergenlik dönemi: Daha soyut bir Tanrı tasavvuru vardır. Tanrı görülmez ve maddi olmayan bir Varlık olarak, bir ruh olarak anlaşılır. Ergenler, Tanrı yı bir arkadaş, sevgili, baba, yardımcı, kurtarıcı olarak görürler. Tanrı bize merhamet eden, rehberlik eden, büyütendir (akt.: Ruchgy, 2004, ss ). Slater in 18 erkek, 13 kız olmak üzere 31 denek üzerinde yürüttüğü çalışma sonuçları altı temel ifadeyle şöyle sıralanabi-

97 Kuramsal Çerçeve 89 lir: 1) Antropomorfizm, toplanmış tüm Tanrı imajlarında bulunmuştur, evrenseldir. 2) İnsanbiçimciliğin (antropomorfizm) derecesinde anlamlı değişmenin olmaması, ilk çocukluktan ergenliğe doğru bulunmuştur. 3) Tanrı, genellikle bir kişinin bir ilişkiye sebep olduğu kişi olarak gözükür. 4) Benmerkezcilik ve doğaüstücülük yaşa bağlı bir değişen imajlarda mevcuttur. 5) Erkek çocuklarla kızlar arasında çizdikleri resimler açısından anlamlı farklar vardır. 6) Erkekler ve kızlar tipik olarak çok farklı yollarla Tanrı yı tasarlıyorlar ve aralarında sadece birkaç benzerlik vardır (Ruchgy, 2004, s.76). Wenger (2001), örneklem grubunu, anaokulu (55 çocuk), üçüncü sınıf (52 çocuk) ve kolej (54 ergen) öğrencilerinden oluşturmuştur. Sonuç olarak, öğrencilerin Tanrı yı kavramlaştırmada somuttan soyuta gelişimsel ardışıklığı gösteren bir gelişimin izlendiği saptanmıştır. Kay ve Ray (2004), 4-11 yaşları arası 135 (63 kız, 72 erkek) İngiliz çocuktan oluşan bir örneklem üzerinde çalışmışlardır. Araştırma, çocukların Tanrı kavramlarını şekillendirmede yaş farklılıklarının öneminin olup olmadığını içerir. Yaş değişkeni açısından bulgulara bakıldığında, Tanrı kavramı oluşturmayla yaş değişkeni arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu ve küçük çocukların Tanrı bir sihirbaza benzer doğaüstü özellikler vermek gibi, antropomorfik terimler kullanma eğiliminde oldukları saptanmıştır. Kuşat (2006), Müslüman ergenlerde Tanrı tasavvuru ile benlik-saygısı, yaş ve cinsiyet değişkenleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Çalışmada yaşları arasındaki (yaş ort.: 15.7) 410 lise öğrencisinden (kız=241, erkek=169) oluşan bir örneklem kullanmıştır. Araştırmada, yaş, cinsiyet farklılıklarının ve benlik saygısının Tanrı tasavvurunun oluşmasında dikkate değer bir etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Diğer bir bulgu ise, kızların daha çok Tanrı nın yakınlığını, koruyuculuğunu ve sevgi-

98 90 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi sini, erkeklerin de, gücünü ve cezalandırılıcığını öne çıkarmış olduklarıyla ilgilidir ÖZET Bilişsel Gelişim Yaklaşımıyla Gerçekleştirilen Araştırmalardan Elde Edilen Sonuçlara Göre Ana Hatlarıyla Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 1) Bebeklik dönemi (0-2 yaş arası): Piaget nin duyusalmotor dönemine denk gelen bu dönemdeki bebekler, bir taraftan reflekslerle başlayan duyusal-motor yönden gelişmeyi sürdürürken, bir taraftan da dil gelişiminin başlangıcını da kapsayan bilişsel yapılardaki hızlı gelişmeyi tecrübe ederler. Duygusal gelişim açısından, özellikle temel güven duygusunun kazanılması ön plana çıkar. Bu nedenle bebek-ebeveyn ilişkisi büyük önem taşır. İşte bundan dolayı, bebeğin Tanrı tasavvurunun temellerinin ebeveyni veya ilk bakıcıları ile ilişkileri çerçevesinde atıldığı ileri sürülmektedir. Bebeğin ana-babasını her şeye gücü yeten büyük bir varlık olarak algılamış olması, onun ilk Tanrı tasavvurunu da böyle bir içerikle şekillendirmesi anlamına gelebilmektedir. 2) İlk çocukluk (3-6 yaş arası): Piaget nin işlem-öncesi dönemine denk gelmektedir. Bu dönemdeki çocuklar, bilinen dinî kavramları biraz gerçek anlamından uzak bir şekilde kavramlaştırırlar. Bebeklik döneminden başlayan ebeveyn etkisi, bu süreçde belki de en üst düzeye çıkar. Üç-dört yaşlarında, animizm ve büyünün etkisinin baskın olduğu ifade edilmektedir. Beş yaşları civarında, evrenin tüm olaylarının, insanî veya ilâhî bir güce bağlı olduğu düşünülür. Bu da, Piaget in animizm ile yakın ilişkisi olan yapaycılık özelliğini tanımlar. Genel olarak, tipik antropomorfik bir Tanrı tasavvurunun bu dönemde baskın olduğu belirtilmektedir. Antropomorfizm; Tanrı nın insanî duygulara ve organlara sahip olduğu yönünde Tanrı ya özellik atfedilmesi anlamına gelmektedir. Yani, Tan-

99 Kuramsal Çerçeve 91 rı nın yüz, gözler, kulaklar, burun kalp, kollar, eller, parmaklar,. gibi organlara sahip olarak tarif edilmesidir. Birbaşka ifadeyle, Tanrı nın elle tutulabilir, somutlaştırılmış ve fiziksel özelliklere sahip bir varlık olarak tasvir edilmesidir. Çocuk Tanrı nın gücünü kendi kapasitesinin ötesinde hayal eder ve kaçınılmaz olarak Tanrı ile ilgili güç ve enerji fikirlerini değiştirir ve geliştirir. Kendi anne-babasını güçlü olarak algılar, fakat Tanrı onlardan da güçlü olarak tasavvur edilir. O gökyüzünde bir süpermen gibidir. Çoğu zaman çocuğa, Tanrı nın bir erkek olduğu öğretilir. Bunun etkisiyle çok az istisnayı dışarıda tutarsak çocukların çoğu Tanrı yı yaşlı bir adam, zengin birisi, süpermen ya da kral olarak hayal eder. Freud un evrenselleştirdiği kadar olmasa bile genellikle Tanrı nın fiziksel baba ile aynı sıfatlara sahip olduğu düşünülür (Allport, 2004; s. 49). Bu dönemin diğer bilişsel bir özelliği de benmerkezci düşünce biçimidir. Benmerkezcilik, bir şeyi başkasının bakış açısından görememe veya başkasının duygularını ve ihtiyaçlarını fark edememe, anlamına gelmektedir. Düşünce merkezinde çocuğun kendisi vardır, diğer her şey onun etrafında döner. Bu düşünce biçimi çocuğun Tanrı tasavvurunu da etkiler. Tanrı ile başkasının sahip olmadığı türden özel bir ilişkiye sahip olduğunu algılar. Bunu çeşitli dinî kavram ve sembollerle kendi özelliklerini ilişkilendirmek suretiyle yapar. Örneğin, Kadir veya Cemal ismindeki bir çocuk, çevresindeki kişilerin Tanrı nın tasvirini yapmaları veya Tanrı dan söz etmeleri sırasında kendi adının kullanıldığını duyduğu vakit, Tanrı ile kendisi arasında böyle bir özel ilişkinin olduğunu daha fazla hissedebilecektir. 3. Son Çocukluk Dönemi (7-12 yaş arası): Bu dönemin ortalarından itibaren çocukların tasavvurlarının daha somut özellikler taşıdığı rahatça söylenebilir. Çocuklar somut terimlerle düşündüğünden dolayı, din dilini kullanırlarken de akıllarına

100 92 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi daha çok somut varlıklar gelir. Çocuklar büyüdükçe, Tanrı hakkında konuşmalarında, somut düşünmeden, soyutlaştırma, kavramlaştırma ve sembolleştirme yönünde gelişme olur. Bu evrede, mantıksal düşünme mümkündür, fakat sınırlı olduğu görülür. Bu düşünme biçimi görünür ve elle tutulur nesnelerle sınırlıdır. Dolayısıyla, bu dönem çocuğunun, Tanrı hakkında söylediği pek çok şey antropomorfik bir anlayışı içerecektir. Böylece, Tanrı terimi küçük çocuk için, muhtemelen büyük bir kişi anlamına gelir. Ya da, gökyüzünde olan büyük yaşlı bir adam veya çok güçlü bir kişi olarak algılanabilir. Zeus, Hera, Herkül gibi olağanüstü özellikleri olan Yunan mitoloji tanrıları gibi. Çocuklar, Tanrı yı kendilerine yardım edici, koruyucu, her şeyi bilen biri, her zaman onların ne hissettiklerini ve düşündüklerini bilen bir kimse olarak tasavvur ederler. Onlar Tanrı yı, yargılayıcı, itaatsizlik durumunda cezalandırıcı fakat pişmanlık durumunda onlara merhamet edici ve affedici biri olarak tasavvur ederler. Antropomorfik düşünce biçimi açısından karşılaştırıldığında, bir önceki dönemde Tanrı, sıradan bir insana benzetilirken, bu dönemde, sihirli veya olağanüstü yönleri olan süper bir insana benzetilmektedir. Bu dönem Piaget nin somut işlemler dönemine denk düşmektedir. 4. Erinlikle Başlayan Dönem (12 yaş ve üzeri): Bu dönemde Tanrı nın antropomorfik özellikleri kaybolmaya başlar. Kişi, varsayımlı ve tümden gelimli olarak; soyut ve sembolik terimler içinde düşünebilir. Bu dönem çocuğunun düşüncesi, çelişkileri görebildiğinden ve farklı hipotezleri deneyebildiğinden dolayı tutarlıdır. O, bir ifadenin imâ ettiği şeyleri, orijinal iddiaya geri giderek ortaya koyabilir. Bu dönemdeki çocuklar, soyut bir düşünce biçimiyle anlamaya, yorumlamaya çalışabilirler. Böylece, Tanrı tasavvurları

101 Kuramsal Çerçeve 93 da daha soyut hale dönüşür ve tasviri özellikleri içermesinden ziyade bireyin içinden ortaya çıkan (sevgi, güven gibi) Tanrı ile ilişkileri yansıtma eğilimi vardır. Onlar, Tanrı yı en iyi arkadaş, yardım eden, ihtiyaçlarını karşılayan, karşılıksız seven ve bağışlayan biri olarak tasavvur ederler. Bu şekilde düşünülmesi de, kişinin kendisini Tanrı ya daha yakın hissetmesine ve daha dindar olmasına pozitif yönde katkı sağlayabilir. Genel olarak bakıldığında, Tanrı tasavvurunun gelişiminin, Piaget nin bilişsel gelişim dönemleriyle örtüştüğü açık bir şekilde görülmektedir. Bununla birlikte, kronolojik yaş açısından bazı farklılıkların olduğu ifade edilmektedir, fakat bu farklılıkların kronolojik yaştan ziyade zihinsel yaşla ilgili özelliklerden kaynaklandığı savunulmaktadır. Yani her 13 yaşına gelmiş çocuğun, soyut işlemler dönemine girmiş olmasının beklenmemesi anlamına gelmektedir (Goldman, 1964).

102

103 II. BÖLÜM A. ARAŞTIRMA 1. Araştırmanın Problemi ve Önemi Tanrı fikrinin veya Tanrı tasavvurunun kökenleri konusunda, günümüze gelinceye kadar çok çeşitli tartışmalar yapılmıştır. İnsanların nasıl bir Tanrı tasavvuruna sahip oldukları hakkında bilgi edinme yolları arasında, onların mensup oldukları dinlerin sunduğu Tanrı tasavvurları başta gelmektedir. Her kutsal kitapta Tanrı nın sıfatlarıyla ilgili bilgi ve açıklamalar bulunmaktadır. Dolayısıyla kutsal kitaplar ve dinî ritüeller bireylerin genel hatlarıyla nasıl bir Tanrı tasavvuruna sahip oldukları hakkında bize bilgi sunmaktadır. Ama bu yeterli olmakta mıdır? Aynı inanç sistemine mensup bireylerin Tanrı tasavvurları aynı mıdır? Tanrı tasavvurunun gelişiminde başka süreçler etkili olabilmekte midir? İşte bu sorular çerçevesinde felsefe alanında bazı tartışmalar olmakla birlikte, Tanrı tasavvuru konusu psikologların

104 96 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi özellikle de din psikologlarının çok fazla ilgi duydukları konulardan biri olmuştur. Halen bu konu bir cazibe kaynağı olmaya devam etmektedir. Özellikle de Batı da, çocukluk dinî gelişimi üzerine yapılan araştırmalarda, genellikle çocukların Tanrı kavramları veya tasavvurlarının nasıl bir gelişim seyrettiğinin yoğun bir şekilde işlendiği gözlenmektedir. İlk defa, Tanrı kavramı fikrinin bilimsel olarak kullanımının 19. yüzyılın sonlarında başladığı ileri sürülmektedir. Özellikle 1900 lerin başlarından itibaren, araştırmalarda, çocukların çeşitli gelişimsel yaş dönemlerinde Tanrı hakkında ne bildiklerinin, ne düşündüklerinin ve nasıl tasavvur ettiklerinin araştırıldığı görülmektedir (Thackeray, 2000; s.2). Çok sayıda araştırmanın yapılması öncelikle yeni ve farklı bulgular elde edilmesine sonra da bu konuya farklı yaklaşımlarda bulunmaya neden olmuştur. Psikodinamik ve bilişsel yaklaşımlar bunlardan sadece ikisidir. Yukarıda çizilen tablo, daha çok A.B.D. deki ve Avrupa ülkelerindeki durumu yansıtmaktadır. Türkiye de Din Psikolojisi alanındaki literatür incelendiğinde, bu konunun müstakil olarak çalışılmaya başlanması yıl önceye ancak gitmektedir. Bilindiği üzere, konuyla ilgili müstakil ilk çalışma ve bir başvuru kaynağı olan Yavuz un (1987) çalışması 1970 li yıllarda gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmadan sonra Din Psikolojisi ve Din Eğitimi alanlarında makale ve kitap formatında bazı çalışmaların yapılmış olduğu gözlenmektedir. Bu çalışmaların çoğu, bir yaş grubu üzerinde, yani ya sadece okul öncesi, ya sadece somut işlemler dönemindeki ya da sadece soyut işlemler dönemindeki kişileri örneklem olarak seçmiştir. Geleceğin yetişkinleri, ana-babaları, öğretmenleri, yöneticileri, olacak çocukların, Tanrı tasavvurlarının saptanması, analiz edilmesi ve bu sonuçların eğitime aktarılması çok önemli bir konudur. Dolayısıyla, mevcut durumda çocukların Tanrı

105 Araştırma 97 tasavvurlarının ne tür özelliklere sahip olduğunu saptamak ve daha sağlıklı Tanrı tasavvuru gelişimine katkıda bulunmak için, bu konuda farklı yaklaşım ve farklı örneklem grupları kullanılarak yapılacak, daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Bilindiği gibi sosyal bilimlerde her bir ampirik çalışma sadece bir puzzle parçasını ifade eder, resmin tam olarak anlaşılması için ilgili bir çok parçaya ihtiyaç vardır. Özetle ne kadar fazla parçaya ulaşılırsa resim hakkında konuşmak o kadar fazla mümkün olacaktır. İşte, bu sürece katkıda bulunma düşüncesi, bizi böyle bir çalışmayı yapmaya yöneltti. Bunu da, iki farklı bilişsel gelişim döneminde olduğu farz edilen çocuklardan oluşan yaş aralığı geniş (7-15 yaş) bir örneklem ile gerçekleştirmeye çalıştık. 2. Araştırmanın Amacı ve Denenceler Bu araştırmanın temel amacı, ilköğretim öğrencisi olan 7-15 yaşları arasındaki çocukların Tanrı yı nasıl tasavvur ettikleri ve bu tasavvurları ile Piaget nin bilişsel gelişim aşamaları arasında nasıl bir paralelliğin olduğunu saptamaktır. İkinci olarak da bu tasavvurlarda cinsiyet farklılıklarının olup olmadığını tespit etmektir. Bu amaçlar doğrultusunda, literatür taraması, ilgili okuma ve gözlemler sonucunda oluşturulan ve araştırmada test edilecek olan denenceler aşağıda sunulmuştur: yaş grubundaki çocukların Tanrı tasavvurları, somut işlemler dönemi özelliklerini taşımaktadır. Yani benmerkezci ve antropomorfik düşünce biçimi daha fazla öne çıkmaktadır yaş grubundaki çocukların Tanrı tasavvurları, soyut işlemler dönemi özellikleri taşımaktadır. Dolayısıyla, yaşın ilerlemesine bağlı olarak benmerkezci ve antropomorfik düşünce biçiminde bir zayıflama olur.

106 98 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 3. Çocuklarda Tanrı tasavvuru gelişimi Piaget nin Bilişsel Gelişim Kuramındaki aşamalara paralel olarak gerçekleşir. 4. Çocukların Tanrı dan korkma düzeyleri yüksektir. 5. Aynı yaş grubundaki kızların Tanrı tasavvurlarının gelişim düzeyi ile erkeklerinki arasında anlamlı bir fark yoktur. 3. Araştırmanın Sayıltıları 1. Araştırmada kullanılan anket formu araştırma denencelerini test etmede yeterli bir ölçme aracıdır. 2. Çocuklar anket formunu doldururken gereken titizliği göstermişlerdir. 3. Araştırmanın örneklemi, evreni temsil etmekte olup araştırmanın yapılması için elverişlidir. 4. Piaget nin Bilişsel Gelişim Kuramı, çocukların Tanrı tasavvuru gelişimlerini açıklamada kullanılabilecek kapsam ve yeterliliğe sahip bir kuramdır. 4. Araştırmanın Sınırlılıkları 1. Araştırmadan elde edilen bulguların geçerliği ve güvenirliği ile genel evrene sonuçların genellenmesi, araştırmanın örneklemiyle (n= 1047) sınırlıdır. 2. Araştırma bulguları, anketteki soruları cevaplayabilecek düzeyde okuma-yazma bilen çocuklarla sınırlı kalmıştır. Bu nedenle birinci sınıf öğrencilerinin sayısı (n= 33, % 3.2) diğer sınıf öğrenci sayılarından biraz daha düşüktür. 3. Bu tür çalışmalarda, yani iki farklı yaş grubunun karşılaştırıldığı çalışmalarda boylamsal araştırma modelleri

107 Araştırma 99 daha geçerli ve güvenilir sonuçlara ulaşmayı mümkün kılabilir. Dolayısıyla boylamsal olmayan bu çalışma, kesitsel araştırma modelinin sunduğu veri toplama ve yorumlama imkânıyla sınırlıdır. A. YÖNTEM 1. Araştırmanın Modeli Araştırmanın modeli Piaget nin Bilişsel Gelişim Kuramı temel alınarak düzenlenmiştir. Tanrı tasavvurunun gelişim ve farklılaşması açısından önemli bilişsel dönemler olarak ifade edilebilecek Somut ve Soyut işlemler dönemleri, araştırmanın genel çerçevesini belirlemiştir. Dolayısıyla örneklem grubu bu dönemler gözönünde bulundurularak oluşturulmuştur. Piaget nin (2000, s. 57 ve 84) kuramına göre, bu iki dönem yaşa göre şöyle kategorize edilmiştir: Somut işlemler 7-12 yaşları arası, soyut işlemler ise 12 yaş ve üzeri. Bu durum karşısında, sözü edilen dönemlerin özelliklerinin daha net gözlenebilmesi amacıyla araştırmamızda somut işlemler dönemi 7-11, soyut işlemler dönemi de 13 yaş ve üstü olarak sınıflandırılmıştır. On iki yaş ise, geçiş dönemi olarak kabul edilerek karşılaştırmalarda fikir vermesi için üçüncü bir kategori olarak tasarlanmış ve çoğunlukla da yorumlanmaya/değerlendirmeye alınmamıştır. Araştırmada açık uçlu sorulardan oluşan bir anket formunun veri toplamak amacıyla kullanıldığı ampirik bir yöntem benimsenmiştir. 2. Evren ve Örneklem Araştırmanın evreni, genel anlamda Türkiye deki tüm ilköğretim öğrencilerini, özel anlamda İzmir ili sınırları içindeki ilköğretim okullarında öğrenim gören öğrencileri kapsamaktadır. Araştırmanın örneklem grubu ise, İzmir in muhtelif semtle-

108 100 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi rinde bulunan yedi farklı ilköğretim okulunda öğrenim gören ve kolayda örneklem yöntemiyle seçilmiş 1047 öğrenciden (kız= 517, % 49.4; erkek= 530, % 50.6) oluşmaktadır. Öğrencilerin yaş aralığı 7-15 olup, yaş ortalaması = dır (S= 2.39). 8 Bu öğrencilerin % 50 si (n= 523; kız= 271, erkek= 252) 7-11 yaş grubunda, % 41 i (n=429; kız= 198, erkek= 231) yaş grubunda ve % 9.1 i de (n= 95; kız= 48, erkek= 47) 12 yaş grubundadırlar. Tablo.1. Öğrencilerin bulundukları sınıflara göre dağılımı Sınıf n % , , , , , , , ,9 Toplam ,0 Öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıflarına göre dağılımını gösteren Tablo.1 incelendiğinde, sınıflar arası dağılımın eşit olmadığı gözlenir. Bu ilk planda örneklem grubunun temsil etme gücünü zayıflatan bir durum olarak algılansa da, aslında böyle bir riskin olmadığı söylenebilir. Çünkü araştırmanın modeli çerçevesinde öğrencilerin üç yaş grubuna ayrılmış olduğu ve özellikle de 7-11 ile yaş grubunu oluşturan öğrenci sayıları göz önünde bulundurulduğunda örneklemin temsil etme gücü hususunda bir sorunun olmadığı ifade edilebilir. 8 Türk Psikoloji Dergisi nin yazım kuralları çerçevesinde, denek sayısı (n), ortalamalar ( ), standart sapmalar (S) ve serbestlik derecesi (sd) şeklinde gösterilmiştir.

109 3. Veri Toplama Aracı Araştırma 101 Verilerin toplanmasında, yaş, cinsiyet ve sınıf bilgilerinin yer aldığı küçük bir bölümle birlikte, açık uçlu 18 sorudan oluşan bir anket uygulanmıştır. Bu soruların 10 u 9 Nye ve Carlson ın (1984) çalışmasından alınmış, diğer 8 soru 10 araştırmacı tarafından oluşturulmuştur. Bu çalışmada genel olarak, Tanrı teriminin kullanımı tercih edilmesiyle birlikte, anket sorularında ise, günlük konuşma dilinde yaygın olarak kullanılan Allah terimi tercih edilmiştir. B. İŞLEM 1. Uygulama Verilerin toplanması için, anket formunun öğrenciler tarafından doldurulması sağlanmıştır. Bu anket formu, İzmir ili sınırları içindeki farklı semtlerdeki 7 (yedi) ilköğretim okulunda öğrenim gören tesadüfi yöntemle seçilmiş toplam 1150 öğrenciye cevaplamaları için verilmiştir. Uygulamalar ders saatleri içinde öğretmenleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Anket uygulamasından önce anketi uygulayacak öğretmenler, uygulamanın sağlıklı yürütülmesini sağlamak amacıyla bilgilendirilmişlerdir. 9 Bu sorular: Allah nereden geldi? Allah neye benziyor? Allah nerede yaşıyor? Allah ismini nereden aldı? Allah ın bir ailesi var mı? Allah senin kim olduğunu biliyor mu? Allah seni görebilir ve işitebilir mi? Allah kaç yaşındadır? Allah herhangi bir kişiye benzer mi? Allah ın yapamayacağı şeyler nelerdir? 10 Bu sorular: Allah yemek yer mi, su içer mi? Allah evlenmiş midir? Bildiğin birisine benzetmek istesen Allah ı kime benzetirsin? Allah ın cinsiyeti kadın mıdır yoksa erkek midir? Allah tan korkuyor musun? Eğer bir çocuk yanlış bir şey yaparsa Allah o çocuğa ne yapar? Allah tan kabul etmesini en çok istediğin dileğin nedir? Dileğin gerçekleşmezse ne yaparsın? Allah a içinizden geldiği gibi bir mektup yazınız.

110 102 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Formların toplanıp değerlendirilmeye alındığında, verilen 1150 formdan, 43 ünün iade edilmediği, 60 nın da boş veya değerlendirilmeye sokulmayacak derece de eksik olduğu görülmüş, sonuçta değerlendirmeye uygun form sayısının 1047 olduğu anlaşılmıştır. 2. Veri Analizinde Kullanılan İstatistiksel İşlemler Araştırmada kullanılan anket formundaki açık uçlu sorulara verilen cevaplar ayrı ayrı not edilerek numaralandırılmıştır. Tekrar cevaplar bu numaralarla kodlanmıştır. Sonra da, bu kodlamalar SPSS for Windows istatistik programının ilgili kısma girilmiştir. İkinci olarak, bu sözel veriler içerik analizi tekniği kullanarak analiz edilmiştir. Sonra öğrencilerin verdikleri cevaplara ait anlam öbekleri ve temalar saptanmıştır. Örneğin 14. soruya verilen 115 farklı cevap, 12 öbek ve tema haline getirilerek yeniden kodlama yapılmıştır. Veri girişi ve düzenlemeler yapıldıktan sonra, analiz sonuçları öncelikle frekans analizi kapsamında sayısal ve yüzdesel olarak sunulmuştur. Bununla beraber, açık uçlu sorulardan elde edilen verilerin ilişki ve farkların anlamlılığını istatistik analizini yapabilmek için, parametrik olmayan istatistik analiz tekniklerinden ki-kare (kay-kare) (X 2 ) analizi kullanılmıştır (Ergün, 1995, s. 85; Ural ve Kılıç, 2005, s.156).

111 Bulgular 103 B. BULGULAR Anket uygulamaları sonucunda, anketteki sorulara verilen cevaplar her soru için ayrı ayrı sınıflandırılmış, tablolaştırılmış ve analiz edilmiştir. Bu işlem hem tüm öğrencilerin yaş gruplarına göre sınıflandırılmasıyla, hem de cinsiyet faktörünün işleme katılması, yani üç farklı yaş grubundaki kız öğrencilerin ve erkek öğrencilerinin verdikleri cevapların ayrı sınıflandırılması ile gerçekleştirilmiştir. 1. Allah nereden geldi? Bu soru, genel anlamda Tanrı nın yaratılanlardan farklı olarak ezeli ve mekândan münezzeh olması gibi bir tasavvuru içermektedir. Soruya verilen cevaplar, Tablo.2 ve Tablo.3 de görüleceği gibi altı başlık altında gruplandırılmıştır. Ezelîlik diye adlandırdığımız grupta, ezelden geldi, O hep vardı; doğurmamış ve doğrulmamıştır; yoktan var olmuştur; hiçbir yerden; Allah gelmez; bilinmez gibi cevaplar yer almaktadır. İnsanî özellikler ve dünyevî mekân diye özetlenebilecek bölüm ise, gökyüzünden, bulutlardan, evinden, uzaydan, Ankara dan, Türkiye den, topraktan, huzur evinden, bir ülke-

112 104 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi den, dünyanın öbür ucundan, annesinin karnından, bir yuvadan, bizim geldiğimiz yerden, Atatürk ün yanından, Allah bizim gibi doğdu ve gökyüzüne çıktı, Çanakkale den cevaplarını içermektedir. Dinî motifler içeren ve insan biçimci (antropomorfik) olarak adlandırılabilen grupta, İki meleğin evlenmesinden sonra Allah meydana gelmiştir. Çocukluk yaşamadan büyümüş, ben Allah ım demiş; peygamber/peygamberler tarafından gönderilmiştir; öbür dünyadan, cennetten; Kur an dan; Hz.Ebubekir tarafından gönderildi; Mekke den; meleklerden; camiden; peygamberimiz yaratmıştır gibi cevaplar yer almaktadır. Felsefî başlıklı grup ise, insanların inançlarından ortaya çıkmış olabilir; bütün iyi şeylerden doğdu; iyilikten geldi; kalbimizden gibi kapsamaktadır. Tablo.2. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah nereden geldi? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah nereden geldi? Yaş grupları Toplam Bilmiyorum Sayı % 21,2 28,4 33,8 27,0 Ezelilik Sayı % 18,7 42,1 44,5 31,4 Dünyevi mekan- İnsan biçimci Sayı % 27,3 5,3 4,2 15,9 Dini motifli- İnsan biçimci Sayı % 94 18,0 2 2,1 7 1, ,8 Cevap yok Sayı % 11,3 18,9 13,3 12,8 Felsefi Sayı % 3,4 3,2 2,6 3,1 Toplam Sayı % X 2 = 229,304 sd= 10 p<.001

113 Bulgular 105 Tablo.2 de görüldüğü gibi, 7-11 yaş grubundaki çocukların yarısına yakınının (% 45.3) dünyevî mekan-insan biçimci ve dinî motif içerikli-insan biçimci gruplarına ait cevaplar verdiği anlaşılmaktadır. Buna karşın, diğer yaş gruplarındaki çocukların benzer oranlarla ezelilik grubunda öbekleştiği gözlenmektedir yaş grubundaki çocukların % 18.7 si de ezelilik grubuna giren cevaplar vermişlerdir. Ama dikkat çekici olan bulgu, diğer iki gruptaki çocukların dünyevî mekân-insan biçimci ve dinî motif içerikli-insan biçimci gruplarına giren cevap oranlarının oldukça düşük olmasına ve yaşın ilerlemesine bağlı olarak bu oranların daha da azaldığına ilişkin bulgudur. Bilmiyorum cevabının verilme oranları % 21 ile % 34 arasında değişmekle birlikte, yaşın ilerlemesine paralele olarak bilmiyorum cevabı verme oranının da arttığı gözlenmektedir. İstatistik analizler, 7-11 yaş grubundaki çocukların cevapları ile diğer iki gruptaki çocukların cevaplarının karşılaştırılması sonucunda aralarındaki içerik farklılaşmasının p<.001 düzeyinde anlamlı olduğunu ortaya çıkarmıştır (X 2 = , sd= 10). Tablo.3. Öğrencilerin cinsiyet ve yaş gruplarına göre Allah nereden geldi? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah nereden geldi? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Bilmiyorum Sayı % 23,6 37,5 34,8 29,2 Ezelilik Sayı % 18,8 35,4 47,5 31,3 Dünyevi mekan- Sayı İnsan biçimci Dini motifli-insan biçimci % 25,5 6,3 3,0 15,1 Sayı % 16,2-1,0 8,9 Cevap yok Sayı % 11,1 18,8 11,1 11,8 Felsefi Sayı % 4,8 2,1 2,5 3,7 Toplam Sayı % X 2 =116,002 sd=10 p<.001

114 106 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Cinsiyet Toplam Erkek Bilmiyorum Sayı % 18,7 19,1 32,9 24,9 Ezelilik Sayı % 18,7 48,9 42,0 31,5 Dünyevi mekan- İnsan biçimci Sayı % 74 29,4 2 4,3 12 5, ,6 Dini motifli-insan biçimci Sayı % 50 19,8 2 4,3 5 2, ,8 Cevap yok Sayı % 11,5 19,1 15,2 13,8 Felsefi Sayı % 2,0 4,3 2,6 2,5 Toplam Sayı % X 2 = 123,616 sd=10 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=5 p> yaş grubu için: X 2 = sd=5 p> yaş grubu için: X 2 = sd=5 p>.05 Tablo.3, her bir yaş kategorisinde bulunan kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı ele alındığını ve cevaplarının da bu çerçevede sınıflandırıldığını göstermektedir. Bulgular, Tablo.2 deki bulgularla genelde benzerlik göstermekle birlikte, kızlarla erkekler arasında bazı farklılıkların olduğu anlaşılmaktadır. Bu farklar, her üç gruptaki erkek öğrencilerin dünyevi mekaninsan biçimci ve dinî motifli-insan biçimci cevapların oranlarının (her iki kategorinin toplanmasıyla oluşan oranlar, 7-11 yaş grubundan başlayarak sırayla, % 49.2, % 8.6 ve % 7.4) kız öğrencilerin cevaplarının oranından (her iki kategorinin toplanmasıyla oluşan oranlar, 7-11 yaş grubundan başlayarak sırayla, % 41.7, % 6.3 ve % 4.0) daha yüksek olduğu yönündedir. Hem kız hem de erkek öğrencilerin verdikleri cevapların niteliğinin, içinde bulundukları yaş gruplara göre farklılaşmasının p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (kızlar için, X 2 = , sd=10; erkekler için, X 2 = ).

115 Bulgular 107 Fakat yapılan diğer bir analizde, aynı yaş grubundaki kız öğrencilerle erkek öğrenciler arasında cevapların niteliği açısından anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmuştur (p<.05). Bu sonuç, üç yaş grubu için de geçerlidir. 2. Allah neye benziyor? Tanrı nın eşsizliğinin, hiçbir varlığa benzemediğinin tasavvur edilip edilemediği yönünde olan bu soruya çocuklar tarafından verilen cevaplar, beş başlık altında sınıflandırılmıştır. Benzersizlik adı verilen grupta Allah ın eşi ve benzeri yoktur; hiçbir şeye; şekilsizdir; kendisine; bilinemez; kendisine gibi cevaplar yer almaktadır. Nesneler başlığı altında Tanrı buluta, aya, güneşe, topa/yuvarlağa, şemsiyeye, gökyüzüne, güle, beyaza, maviye, Mekke ye, camiye, toprağa, dünyaya benzetilmiştir. İnsan biçimcilik başlığı altında gruplandırılan cevaplar şunlardır: aksakallı dedeye; dürüst insanlara; büyük bir insana; camideki bazı yüzlere; insana; Hz.Muhammed e; nur yüzlü birine; beyaz saçlı, siyah gözlü birine; iyi bir kişiye; beyaz giyinmiş bir erkeğe; uzun boylu birine; bıyıklı birine. Peri masalı adı verilen grupta ise, Tanrı çizgi film kahramanlarına (yüzü olmayan, pelerinli); beyaz ciltli büyük bir dev e; hayalete; iyilik meleğine; meleklere benzetilmektedir. Bu gruplandırma çerçevesinde öğrencilerden toplanan cevaplara ilişkin tablolar ve analizler aşağıda sunulmuştur.

116 108 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Tablo.4. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah neye benziyor? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah neye benziyor? Yaş grupları Toplam Benzersizlik Sayı % 27,0 50,5 55,2 40,7 Bilmiyorum Sayı % 16,4 12,6 25,9 20,0 Nesneler Sayı % 14,5 9,5 1,9 8,9 İnsan biçimcilik Sayı % 29,1 13,7 6,5 18,4 Peri masalı Sayı % 5,4 2,1 1,2 3,3 Cevap yok Sayı % 7,6 11,6 9,3 8,7 Toplam Sayı % X 2 = 185,574 sd= 10 p<.001 Tablo.4 de görüldüğü gibi, 7-11 yaş grubundaki çocukların % 49 u nesneler, insan biçimcilik ve peri masalı kategorilerine giren cevaplar vermiştir. Bu kategorilerde, 12 yaşındaki çocukların verdikleri cevapların oranı % 24.3 iken yaş grubunda bu oran % 9.6 dır. Yani, yaş ilerledikçe, sözü edilen kategorilere girebilecek nitelikteki cevapların oranında bir düşüş gözlenmektedir. Fakat benzersizlik kategorisinde tam tersi bir durum söz konusudur; yaşın ilerlemesine paralel, bu kategori içinde değerlendirilen cevapların oranında belirgin bir artış gözlenmektedir. Yaş grupları arasındaki bu içerik farklılıklarının p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu tespit edilmiştir (X 2 = , sd= 10).

117 Bulgular 109 Tablo.5. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah neye benziyor? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah neye benziyor? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Benzersizlik Sayı % 29,9 52,1 57,1 42,4 Bilmiyorum Sayı % 18,5 10,4 24,7 20,1 Nesneler Sayı % 12,2 12,5 2,0 8,3 İnsan biçimcilik Sayı % 79 29,2 6 12,5 12 6, ,8 Peri masalı Sayı % 4,4-1,5 2,9 Cevap yok Sayı % 5,9 12,5 8,6 7,5 Toplam Sayı % X 2 = 82,484 sd= 10 p<.001 Erkek Benzersizlik Sayı % 23,8 48,9 53,7 39,1 Bilmiyorum Sayı % 14,3 14,9 26,8 19,8 Nesne Sayı % 17,1 6,4 1,7 9,4 İnsan biçimcilik Sayı % 73 29,0 7 14,9 16 6, ,1 Peri masalı Sayı % 6,3 4,3,9 3,8 Cevap yok Sayı % 9,5 10,6 10,0 9,8 Toplam Sayı % X 2 = 111,894 sd=10 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=5 p> yaş grubu için: X 2 = sd=5 p> yaş grubu için: X 2 = sd=5 p>.05 Cinsiyet değişkeni bağlamında veriler tekrar gruplandırılıp analiz edildiğinde, bir önceki analizde olduğu gibi hem kızlarda hem de erkeklerde yaştaki artışa bağlı olarak benzersizlik kategorisindeki cevapların oranında bir artışın, nesneler,

118 110 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi insan biçimcilik ve peri masalı kategorilerinde ise bir düşüşün olduğu gözlenmektedir. Her iki cinsiyet grubunun cevaplarının içeriklerindeki değişiklikler p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (kızlar için X 2 = , sd=10, erkekler için X 2 = , sd=10). Yaş grupları arasında sadece 7-11 yaş grubundaki kızlarla erkekler arasında anlamlı olmasa da bir farklılık gözlenmektedir. Benzersizlik kategorisine giren türden cevaplar veren bu yaş grubundaki kızların oranı % 29.9 iken erkeklerin oranı % 23.8 dir; nesneler, insan biçimcilik ve peri masalı kategorilerine giren türden cevaplar veren kızların oranı % 45.8 iken erkeklerin oranı ise, % 52.4 dür (X 2 =8.452, sd=5, p>.05). Kız-erkek karşılaştırmaları sonucundaki farklılıklar diğer iki yaş grubu açısından da istatistiksel anlamlılığa ulaşmadığı belirlenmiştir. 3. Allah nerede yaşıyor? Tanrı nın mekândan münezzeh olduğu, yani herhangi bir mekânla sınırlanamayacağına yönelik tasavvurla ilgili olan bu soruya verilen cevaplar, altı başlık halinde gruplandırılmıştır. Her yerde adlı kategoride, her yerde; Allah ın yaşadığı belirli yer yoktur şeklinde verilen cevaplar yer almaktadır. Ahirette başlıklı grup, sonsuz bir yerde; cennette, cennetin kapısının önünde; cennet ile cehennem arasında bir yerde; peygamberimizin yanında; meleklerin yanında; cehennemde; ahirette gibi cevapları içermektedir. Dünyada bir yerde kategorisinde, camide, gökyüzünde, yukarıda, bulutların üstünde, tepede, yedi kat göğün üstünde, evinde, doğada, dünyanın sonunda, uzayda, Ankara da, mezarlıkta, dünyada, Mekke de, Medine de, bir kulübede, bir mağarada, insanların kutsal kitaplarında, Türkiye de gibi ifadeler yer almaktadır.

119 Bulgular 111 Kalbimizde, herkesle birlikte, andığımız her yerde/kim anarsa onun yanında, güzelliğin, iyiliğin, doğruluğun olduğu her yerde gibi cevaplar diğer kategorisini oluşturmaktadır. Tablo.6. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah nerede yaşıyor? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah nerede yaşıyor? Yaş grupları Toplam Her yerde Sayı % 8,4 28,4 40,9 23,5 Bilmiyorum Sayı % 10,3 16,8 19,9 14,8 Ahirette Sayı % 13,8 8,4 6,1 10,1 Dünyada bir yerde Sayı % 58,9 26,3 17,3 38,9 Diğer Sayı % 1,1 6,3 2,1 2,0 Cevap yok Sayı % 5,9 8,4 8,9 7,4 Bilinmez Sayı % 1,5 5,3 4,9 3,3 Toplam Sayı % X 2 = 267,578 sd= 12 p<.001 Çocukların, her yerde ve dünyada bir yerde kategorilerinde değerlendirilen cevaplarının yaş grupları açısından anlamlı bir düzeyde farklılaştığı Tablo.6 da gözlenmektedir. Özellikle 7-11 yaş grubundaki çocukların % 58.9 unun Tanrı yı dünyada bir yerde olarak tasavvur etmelerine karşın yaş grubundaki çocukların % 40.9 unun Tanrı yı belli bir mekan içinde değil, her yerde olduğunu tasavvur etmeleri yönündeki bulgu dikkat çekicidir. Bununla birlikte, 7-11 yaş grubundaki çocukların sadece % 8.4 ünün, Tanrı nın her yerde olduğunu

120 112 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Tablo.7. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah nerede yaşıyor? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah nerede yaşıyor? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Her yerde Sayı % 11,8 20,8 47,2 26,2 Bilmiyorum Sayı % 8,9 20,8 16,2 12,8 Ahirette Sayı % 13,7 6,3 4,1 9,3 Dünyada bir yerde Sayı % , , , ,9 Diğer Sayı % 1,1 8,3 1,5 1,9 Cevap yok Sayı % 5,5 10,4 7,6 6,8 Bilinmez Sayı % 1,5 6,3 4,6 3,1 Toplam Sayı % X 2 = sd= 12 p<.001 Erkek Her yerde Sayı % 4,8 36,2 35,5 20,9 Bilmiyorum Sayı % 11,9 12,8 22,9 16,8 Ahirette Sayı % 13,9 10,6 7,8 10,9 Dünyada bir yerde Sayı % , , , ,9 Diğer Sayı % 1,2 4,3 2,6 2,1 Cevap yok Sayı % 6,3 6,4 10,0 7,9 Bilinmez Sayı % 1,6 4,3 5,2 3,4 Toplam Sayı % X 2 = sd=12 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=6 p> yaş grubu için: X 2 = sd=6 p> yaş grubu için: X 2 = sd=6 p>.05

121 Bulgular 113 tasavvur edebilmektedir. Ayrıca, 12 yaşındaki çocukların sözü edilen bu iki kategorideki oranlarının birbirine oldukça yakın olduğu saptanmıştır. On iki yaş grubundaki çocukların cevaplarındaki bu kararsızlığı, onların cevaplarının tüm kategorilere yüksek oranlarla dağılmasından da anlaşılmaktadır. İstatistik analiz bakımından yaş grupları arasındaki sözü edilen bu farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 = 267,578, sd= 12). Cinsiyet grupları açısından Tanrı nın nerede olduğu konusu genel profilden biraz farklı olduğu Tablo.7 de gözlenmektedir. On iki yaşındaki kızların % 27.1 inin Tanrı yı dünyada bir mekanda tasavvur etmesine karşın, erkeklerin % 25.5 gibi bir oranla kızlara yaklaşmasıyla birlikte erkeklerin % 36.2 sinin Tanrı nın her yerde olduğunu tasavvur etmekte oldukları saptanmıştır. Her yerde kategorisine girebilecek cevaplar veren 7-11 yaş grubundaki kızların oranı (% 11.8), erkeklerinkinden (% 4.8) daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu karşılaştırmadaki durum, yaş grubu için de söylenebilir. Yani kızların bu kategorideki oranları (% 47.2) erkek öğrencilerinkinden (% 35.5) daha yüksektir. Ama tüm bu farklılıklar anlamlılık düzeyine ulaşmamıştır (yaş grupları sırasıyla; X 2 =9.219, X 2 =4.711, X 2 =10.202; sd=6; p>.05). Farklı yaş gruplarındaki kız öğrencilerin cevapları arasındaki farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 = , sd= 12). Yine aynı şekilde farklı yaş gruplarındaki erkek öğrencilerin de cevapları arasındaki farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 = , sd= 12).

122 114 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 4. Allah ismini nereden aldı? Yine Tanrı nın eşsizliği ve benzersizliği yönünde bir tasavvur gelişimi ile ilgili olduğu kabul edilen bu soruya çocukların verdikleri cevaplar beş başlık altında gruplandırılmıştır. Benzersizlik adlı kategoride, hiçbir yerden; kendisi vermiştir; özelliklerinden; yüceliğinden; kudretinden; bilinemez gibi cevaplar yer almaktadır. İnsan biçimcilik başlıklı grup, dünyaya gelen ilk insandan; bizlerden; peygamberlerden; Hz.Muhammed den; Müslümanlardan; ailesinden; ana-babasından; insanlardan; Hz. Âdem den; bebekliğinden; büyüklerinden; dedesinden; küçükken birileri koymuştur; bir yakınından almıştır; Yusuf peygamberden almıştır gibi cevapları içermektedir. Dünyevî mekânlardan adlı kategoride, Ankara dan; camiden; Mekke den; evinden; gökyüzünden; dünyadan; havadan gibi cevaplar yer almaktadır. İnsanlar Kur an dan öğrendiler kategorisine başlık olan cevapla birlikte Allah ın ismi peygamberlerle geldi şeklindeki cevap bu kategoriyi oluşturmaktadırlar. Kutsal kitap-dinî motif başlıklı kategoriye kendi yazdığı din kitaplarından; K.Kerim den; dininden; 99 isminden almıştır; cennetten; şeytandan; meleklerden gibi cevaplar girmektedir.

123 Bulgular 115 Tablo.8. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah ismini nereden aldı? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah ismini nereden aldı? Yaş grupları Toplam Bilmiyorum Sayı % 29,1 38,9 49,7 38,4 Benzersizlik Sayı % 20,5 22,1 21,2 20,9 İnsan biçimcilik Sayı % 22,9 12,6 6,8 15,4 Cevap yok Sayı % 12,2 20,0 18,4 15,5 Dünyevî mekânlardan Sayı % 5,0 1,1,7 2,9 İnsanlar Kurandan öğrendi- Sayı ler Kutsal kitap-dinî motif % - 4,2,9,8 Sayı % ,1 2,3 6,2 Toplam Sayı % X 2 = 138,382 sd= 14 p<.001 Bu soruya verilen cevaplar gözden geçirildiğinde, bilmiyorum şeklindeki cevapların oranının her üç yaş grubunda da yüksek olduğu ve yaşın ilerlemesine paralel olarak bu oranlarda da bir yükselmenin olduğu görülecektir. Yine, benzersizlik kategorisinde üç yaş grubunun cevap oranlarının birbirine yakın olduğu gözlenmektedir (sırasıyla: % 20.5, % 22.1 ve % 21.2) yaş grubundaki çocukların % 38.3 ünün insan biçimci, dünyevî mekanlardan ve kutsal kitap-dinî motif kategorilerine giren nitelikte cevaplar verdikleri saptanmıştır. Bu oran, 12 yaş çocuklarında % 14.8; yaş grubu öğrencilerinde % 9.8 dir. Tablo.8 de sunulan yaş grupları arasındaki bu tür farklılıklar X 2 -testi analizi sonucunda p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 = , sd=14).

124 116 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Tablo.9. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah ismini nereden aldı? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah ismini nereden aldı? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Bilmiyorum Sayı % 30,3 39,6 53,0 39,8 Benzersizlik Sayı % 21,8 29,2 17,7 20,9 İnsan biçimcilik Sayı % 21,8 6,3 4,5 13,7 Cevap yok Sayı % 11,1 22,9 19,7 15,5 Dünyevî mekânlardan Sayı % 5,5 2,1 1,0 3,5 İnsanlar Kur an dan öğrendiler Sayı % ,5 1,2 Kutsal kitap-dinî motif Sayı % 26 9, ,5 33 6,4 Toplam Sayı % X 2 = 70,845 sd= 14 p<.001 Erkek Bilmiyorum Sayı % 27,8 38,3 46,8 37,0 Benzersizlik Sayı % 19,0 14,9 24,2 20,9 İnsan biçimcilik Sayı % 24,2 19,1 8,7 17,0 Cevap yok Sayı % 13,5 17,0 17,3 15,5 Dünyevî mekânlardan Sayı % 4,4 -,4 2,3 İnsanlar Kur an dan öğrendiler Sayı % ,5 3 1,3 7 1,3 Kutsal kitap-dinî motif Sayı % 28 11,1 1 2,1 3 1,3 32 6,1 Toplam Sayı % X 2 = 84,518 sd= 14 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=6 p> yaş grubu için: X 2 = sd=6 p> yaş grubu için: X 2 = sd=6 p>.05 Hem kızlarda hem de erkeklerde bu soruya bilmiyorum cevabını verme oranlarının yüksek olduğu ve bu oranın yaşı büyük çocuklarda daha fazla olduğu gözlenmektedir. Kızların

125 Bulgular 117 Benzersizlik kategorisine giren cevaplar bakımından 12 yaşındaki çocukların oranının en yüksek olduğu; 7-11 yaş çocuklarının oranının yaş çocuklarınkinden biraz daha yüksek olduğu; bununla birlikte, insan biçimcilik, dünyevî mekanlar ve kutsal kitap-dinî motif kategorilerinde verdikleri cevaplar bakımından 7-11 yaş çocukları büyük bir farkla en yüksek orana (% 36.9) sahip oldukları gözlenmektedir (13-15 yaş grubundakilerin % 9). İstatistik analizler bu farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğunu göstermiştir (X 2 = 70,845, sd=14). Erkek öğrencilerin de bu soru karşısında sıklıkla bilmiyorum cevabı verdikleri ve büyük çocukların bu cevaba daha sık başvurdukları; aynı zamanda bu büyük çocukların verdikleri cevapların % 24.2 sinin benzersizlik kategorisine girdiği gözlenmektedir yaş grubundaki çocuklar tarafından verilen cevapların % 39.7 si insan biçimcilik, dünyevî mekanlar ve kutsal kitap-dinî motif kategorilerine girmekte olup, bu oran 12 yaş çocukları için % 21.2, yaş grubunda olanlar için % 10.4 dür. Bu farklılıklar istatistiksel olarak p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 =84,518, sd=14). Her yaş kategorisi için, aynı yaş grubunda olan kızlarla erkekler arasında verilen cevaplar bakımından anlamlı farklılıkların olmadığı saptanmıştır (7-11 yaş grubu için, X 2 =2.370, sd=6, p>.05; yaş grubu için, X 2 =9.525, sd=6; p>.05). 5. Allah ın bir ailesi var mı? Bu soru, Tanrı nın eşsizliği ve benzersizliği konusunda diğer bir soru olup, çocukların verdikleri cevaplar üç başlık altında gruplandırılmıştır. Birincisi Hayır-yok kategorisidir. İkincisi, Evet-var kategorisi olup, evet, var, bütün Müslümanlar, insanlar, melekler, peygamberler, ölü insanlar, Hz.Muhammed, Ali Rıza

126 118 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Bey-Zübeyde Hanım gibi cevapları içermektedir. Üçüncüsü de Bilmiyorum yönündeki cevaplardan oluşmaktadır. Tablo.10. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah ın bir ailesi var mı? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah ın bir ailesi var mı? Yaş grupları Toplam Hayır-Yok Sayı % 60,4 70,5 70,4 65,4 Evet-Var Sayı % 28,1 10,5 10,3 19,2 Bilmiyorum Sayı % 6,9 15,8 12,8 10,1 Cevap Yok Sayı % 4,6 3,2 6,5 5,3 Toplam Sayı % X 2 = 61,287 sd= 6 p<.001 Üç yaş grubundaki tüm çocukların % 65.4 ünün bu soruya hayır-yok şeklinde cevap verdikleri, bununla birlikte 7-11 yaşları arasındaki çocukların diğer iki gruptaki çocuklara nazaran daha düşük orana sahip oldukları saptanmıştır. Tanrı nın bir ailesi olduğunu tasavvur edenlerin oranı, 7-11 yaş grubunda % 28.1; yaş grubunda % 10 civarında olduğu gözlenmektedir. Gruplar arasındaki bu farklılıkların p<.001 düzeyinde bir anlamlılığa ulaştığı hesaplanmıştır (X 2 =61.287, sd=6). Tablo.11 de, hem kızlarda hem de erkek öğrencilerde hayır-yok cevabını verenlerin oranı 7-11 yaş grubunda daha düşük olduğu gözlenmektedir. Evet-var şeklinde cevap verenlerin oranı ise, bu yaş grubunda çok daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Her iki cinsiyetteki büyük yaşlardaki çocukların bu soruya bilmiyorum cevabını daha fazla verdikleri saptanmıştır. Üç yaş kategorisindeki kızların verdikleri cevaplar arasındaki farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu hesaplanmıştır (X 2 =25.894, sd=6). Bu bulguya paralel olarak, farklı yaş gruplarındaki erkek öğrencilerin verdikleri cevaplar arasındaki

127 Bulgular 119 Tablo.11. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah ın bir ailesi var mı? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah ın bir ailesi var mı? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Hayır-Yok Sayı % 60,1 66,7 71,2 65,0 Evet-var Sayı % 29,5 12,5 13,1 21,7 Bilmiyorum Sayı % 7,7 18,8 10,6 9,9 Cevap Yok Sayı % 2,6 2,1 5,1 3,5 Toplam Sayı % X 2 = 25,894 sd= 6 p<.001 Erkek Hayır-Yok Sayı % 60,7 74,5 69,7 65,8 Evet-var Sayı % 26,6 8,5 7,8 16,8 Bilmiyorum Sayı % 6,0 12,8 14,7 10,4 Cevap Yok Sayı % 6,7 4,3 7,8 7,0 Toplam Sayı % X 2 = 39,465 sd= 6 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=3 p> yaş grubu için: X 2 = sd=3 p> yaş grubu için: X 2 = sd=3 p>.05 farklılıkların da p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu tespit edilmiştir (X 2 =39.465, sd=6). Fakat aynı yaş gruplarında bulunan kız öğrencilerle erkek öğrenciler arasında herhangi bir anlamlı ilişki bulunmamıştır (7-11 yaş grubu için, X 2 =5.950, sd=3, p>.05; yaş grubu için, X 2 =5.632, sd=3, p>.05).

128 120 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 6. Allah senin kim olduğunu biliyor mu? Bu soru çocukların, Tanrı nın her şeyi bildiği ve her şeyden haberdar olduğu yönündeki tasavvurlarının hangi düzeyde olduğunu saptama amacını taşımaktadır. Çocukların verdikleri cevaplar, evet, hayır ve bilmiyorum şeklinde sınıflandırılmıştır. Tablo.12. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah senin kim olduğunu biliyor mu? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah senin kim olduğunu biliyor mu? Yaş grupları Toplam Evet Sayı % 89,7 95,8 96,7 93,1 Hayır Sayı % 6,1 2,1-3,2 Bilmiyorum Sayı % 2,3-1,2 1,6 Cevap yok Sayı % 1,9 2,1 2,1 2,0 Toplam Sayı % X 2 = 34,298 sd= 10 p<.001 Öğrencilerin % 93.1 inin Tanrı nın kendilerini bildiği, tanıdığı yönünde görüş bildirmişlerdir. Tablo.12 de de görüleceği gibi, evet biliyor diyenlerin oranı, daha küçük çocuklarda % 89.7 iken daha büyük çocuklarda % 96 civarındadır. Ki-kare (kay-kare) analizi sonucunda gruplar arasındaki bu farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 =34.298, sd=10).

129 Bulgular 121 Tablo.13. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah senin kim olduğunu biliyor mu? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah senin kim olduğunu biliyor mu? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Evet Sayı % 91,9 95,8 97,5 94,4 Hayır Sayı % 4,1 2,1-2,3 Bilmiyorum Sayı % 2,6-2,0 2,1 Cevap yok Sayı % 1,5 2,1,5 1,2 Toplam Sayı % X 2 = 12,688 sd= 8 p>.05 Erkek Evet Sayı % 87,3 95,7 96,1 91,9 Hayır Sayı % 8,3 2,1-4,2 Bilmiyorum Sayı % 2,0 -,4 1,1 Cevap yok Sayı % 2,4 2,1 3,5 2,8 Toplam Sayı % X 2 = 25,652 sd= 8 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=4 p> yaş grubu için: X 2 =.000 sd=2 p> yaş grubu için: X 2 = sd=3 p<.05 Kız öğrencilerin % 95 i bu soruya evet cevabını vermiş oldukları, üç yaş grubunda bulunan kızların evet cevabı oranlarının birbirine yakın olduğu, dolayısıyla bu oranlar arasında anlamlı bir farkın olmadığı saptanmıştır (X 2 =12.688, sd=8, p>.05). Erkek öğrencilerin ise % 92 si bu soruya evet cevabını vermişler ve üç yaş grubundaki erkeklerin evet cevapları arasındaki farklar anlamlı çıkmıştır (X 2 =25.652, sd=8, p<.001). Her yaş grubundaki kız öğrencilerle erkek öğrenciler ayrı ayrı karşılaştırıldığında, sadece, yaş grubundaki kızlarla

130 122 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi erkekler arasında bu soruya verdikleri cevaplar açısından farklılıklar p<.05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 =7.927, sd=3). 7. Allah seni görebilir ve işitebilir mi? Bu soru Tanrı nın her şeyi bilmesi ve her şeyden haberdar olması konusundaki diğer bir soru olup, öğrenci cevapları üç başlık altında gruplandırılmıştır. Birinci kategori evet ; ikincisi hayır, duyu organları varsa duyup-işitebilir, yazıcı melekler sayesinde görebilirişitebilir, görebilir fakat işitemez gibi cevapları içeren hayır kategorisi ve üçüncüsü de bilmiyorum kategorisidir. Tablo.14. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah seni görebilir ve işitebilir mi? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah seni görebilir ve işitebilir mi? Yaş grupları Toplam Evet Sayı % 92, ,0 94,4 Hayır Sayı % 4,6-1,2 2,8 Bilmiyorum Sayı % 1,7 -,7 1,1 Cevap yok Sayı % 1,7-2,1 1,7 Toplam Sayı % X 2 = 18,965 sd= 6 p<.004 Çocukların % 94.4 ünün bu soruya cevabı evet yönünde olmuştur yaş grubundaki çocukların % 92 si evet, % 4.6 sı hayır cevabını vermişlerdir yaşındaki çocukların % 96 sı evet cevabını vermişlerdir. Farklı yaşlardaki çocukların verdikleri cevaplardaki bu farklılaşmanın p<.004 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 =18.965, sd=6).

131 Bulgular 123 Tablo.15. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah seni görebilir ve işitebilir mi? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah seni görebilir ve işitebilir mi? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Evet Sayı % 93, ,5 95,7 Hayır Sayı % 3, ,9 Bilmiyorum Sayı % 1,1-1,5 1,2 Cevap yok Sayı % 1,5-1,0 1,2 Toplam Sayı % X 2 = 10,952 sd= 6 p>.05 Erkek Evet Sayı % 90, ,8 93,0 Hayır Sayı % 5,6-2,2 3,6 Bilmiyorum Sayı % 2, ,1 Cevap yok Sayı % 2,0-3,0 2,3 Toplam Sayı % X 2 = 14,644 sd= 6 p<.02 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=3 p> yaş grubu için: Veri niteliğinden dolayı hesaplama yapılamadı yaş grubu için: X 2 = sd=3 p<.019 Kız çocuklarının % 96 sının bu soruya evet cevabını vermişlerdir. Küçük kız çocuklarıyla (7-11 yaş grubu) büyük kız çocukları (13-15 yaş grubu) arasında oran bakımından bir farklılık gözlense de istatistiksel bakımdan anlamlı bulunmamıştır (X 2 =10.952, sd=6, p>.05). Erkek öğrencilerin % 93 ünün evet cevabı verdikleri saptanmıştır. Küçük erkek çocuklarla (% 90.1) büyük erkek çocuk-

132 124 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi ların (% 100 ve % 94.8) oranları arasındaki farklar p<.02 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 =14.644, sd=6). Her yaş grubundaki kız öğrencilerle erkek öğrenciler karşılaştırıldığında sadece yaş grubundaki öğrencilerin cevapları arasındaki farklılıklar için bir anlamlılıktan söz edilebilir (X 2 =9.939, sd=3, p<.019). 8. Allah kaç yaşındadır? Tanrı nın ezelilik ve ebedilik özellikleriyle ilgili olan bu soruya çocuklar, üç başlık altında toplanabilecek cevaplar vermişlerdir. Ezelîlik-ebedilik kategorisinde yaşı yoktur, sonsuz, Allah ölmez, kendisi bilir, belirsiz-bilinmez gibi cevaplar yer almaktadır. Fanîlik-insan biçimcilik başlığını taşıyan grup, 1 ilâ 1 milyar rakamları arasında ifade edilen yaşlar; bilmiyorum, çünkü büyük dedelerimiz varken bile varmış; çok yaşlıdır; herkesten büyüktür; trilyonlarca; gençtir; insanın yaşını geçik; benden daha büyük; binlerce yaşta gibi cevapları içermektedir. Soruya bilmiyorum şeklinde verilen cevaplar da üçüncü kategoriyi oluşturmaktadır. Tablo.16. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah kaç yaşındadır? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah kaç yaşındadır? Yaş grupları Toplam Ezelilik-ebedilik Sayı % 21,4 51,6 56,4 38,5 Bilmiyorum Sayı % 27,5 23,2 28,7 27,6 Fanilik-insan biçimcilik Sayı % 43,6 12,6 3,3 24,3 Cevap yok Sayı % 7,5 12,6 11,7 9,6 Toplam Sayı % X 2 = 249,611 sd= 6 p<.001

133 Bulgular 125 Tablo.16 da bu soruya cevap veren küçük çocuklarla büyük çocuklar arasında belirgin bir farklılaşmanın olduğu görülmektedir yaş grubunda olan çocukların fanilik-insan biçimcilik kategorine giren cevaplarının oranı % 43.6 iken, 12 yaşındaki çocuklarda bu oran % 12.6 ve yaş grubunda ise % 3.3 tür. Ezelilik-ebedilik kategorisi bakımından ise, oranlar sırasıyla, % 21.4, % 51.6 ve % 56.4 şeklindedir. Sonuç olarak bu farklılıkların istatistiksel olarak p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu hesaplanmıştır (X 2 = , sd=6). Tablo.17. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah kaç yaşındadır? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah kaç yaşındadır? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Ezelilik-ebedilik Sayı % 21,8 41,7 58,1 37,5 Bilmiyorum Sayı % 28,8 31,3 29,3 29,2 Fanilik-insan biçimcilik Sayı % ,1 7 14,6 7 3, ,8 Cevap yok Sayı % 7,4 12,5 9,1 8,5 Toplam Sayı % X 2 = 112,727 sd= 6 p<.001 Erkek Ezelilik-ebedilik Sayı % 21,0 61,7 55,0 39,4 Bilmiyorum Sayı % 26,2 14,9 28,1 26,0 Fanilik-insan biçimcilik Sayı % ,2 5 10,6 7 3, ,8 Cevap yok Sayı % 7,5 12,8 13,9 10,8 Toplam Sayı % X 2 = 143,058 sd= 6 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 =.658 sd=3 p> yaş grubu için: X 2 = sd=3 p> yaş grubu için: X 2 = sd=3 p>.05

134 126 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Fanilik-insan biçimcilik kategorisine giren türden cevaplar verme oranı, 7-11 yaş grubundaki kızlarda % 42.1, yaş grubundaki kızlarda ise % 3.5 olarak saptanmıştır. Ezelilik-ebedilik kategorisine giren cevapların oranı ise, küçük kızlarda % 21.8 iken büyük kızlarda % 58.1 dir. Bu farklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 = , sd=6). Erkek öğrencilerin söz konusu iki kategorideki oranları kız öğrencilerinkine çok benzer olduğu anlaşılmıştır. Farklı yaş gruplarında bulunan öğrencilerin verdikleri cevaplar açısından ortaya çıkan farklılaşmaların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu tespit edilmiştir (X 2 = , sd=6). Aynı yaş grubundaki kız öğrencilerle erkek öğrencilerin verdikleri cevaplar açısından farklılaşmanın anlamlı düzeye ulaşmadığı saptanmıştır (7-11 yaş grubu için, X 2 =.658, sd=3, p>.05; yaş grubu için, X 2 =2.389, sd=3, p>.05). 9. Allah herhangi bir kişiye benzer mi? Tanrı nın eşsizliği ve benzersizliği konusunda olan bu soruya verilen cevaplar bakımından dört kategori oluşturulmuştur. Hayır kategorisinde hayır-benzemez ve eşi ve benzeri yoktur gibi cevaplar yer alırken; evet kategorisinde evet, her şeye, peygambere, insana, babasına gibi cevaplar bulunmaktadır. Bilmiyorum ve bilinmez şeklinde cevaplar da son iki kategoriyi oluşturmaktadır.

135 Bulgular 127 Tablo.18. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah herhangi bir kişiye benzer mi? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah herhangi bir kişiye benzer mi? Yaş grupları Toplam Hayır Sayı % 75,3 84,2 82,8 79,2 Evet Sayı % 14,7 8,4 3,3 9,5 Bilmiyorum Sayı % 4,6 3,2 8,2 5,9 Cevap yok Sayı % 5,2 3,2 4,2 4,6 Bilinmez Sayı %,2 1,1 1,6,9 Toplam Sayı % X 2 = 47,918 sd= 8 p<.001 Tanrı yı hiçbir şeye ve kimseye benzemez şeklinde tasavvur eden çocukların oranı, yaş grubunda % 82.8 iken, 7-11 yaş grubunda % 75.3 tür. Bunun aksini tasavvur edenlerin oranı büyük çocuklarda % 3.3 iken daha küçük çocuklarda % 14.7 dir. Gruplar arasındaki bu farklı tasavvurlar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 =47.918, sd=8). Tablo.19 da da görüldüğü gibi, Tanrı nın herhangi bir kişiye benzemediği yönünde cevap veren kız ve erkek öğrencilerin yaş grupları bakımından karşılaştırıldığında oranların biribirine yakın olduğu gözlenirken, bu durum Tanrı yı birisine benzetme oranlarında böyle değildir yaş grubundaki kızların oranı % 14 iken, yaş grubundaki kızların oranı sadece % 2 dir ve bu farklılık p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 =30.691, sd=8). Erkek öğrencilerin oranları da kızlarınkinden pek farklı gözükmemektedir ve erkek gruplar arasındaki farklılıklar da p<.004 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 =22.867, sd=8).

136 128 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Tablo.19. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah herhangi bir kişiye benzer mi? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah herhangi bir kişiye benzer mi? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Hayır Sayı % 77,5 83,3 85,9 81,2 Evet Sayı % 14,0 6,3 2,0 8,7 Bilmiyorum Sayı % 3,7 2,1 7,1 4,8 Cevap yok Sayı % 4,8 6,3 3,0 4,3 Bilinmez Sayı % - 2,1 2,0 1,0 Toplam Sayı % X 2 = 30,691 sd= 8 p<.001 Erkek Hayır Sayı % 73,0 85,1 80,1 77,2 Evet Sayı % 15,5 10,6 4,3 10,2 Bilmiyorum Sayı % 5,6 4,3 9,1 7,0 Cevap yok Sayı % 5,6-5,2 4,9 Bilinmez Sayı %,4-1,3,8 Toplam Sayı % X 2 = 22,867 sd= 8 p<.004 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=4 p> yaş grubu için: X 2 = sd=4 p> yaş grubu için: X 2 = sd=4 p>.05 Her iki yaş grubundaki kızların Tanrı yı herhangi bir kimseye benzetmeme konusundaki oranları erkeklerinkinden biraz yüksek olsa da bu farklılık anlamlı bulunmamıştır (7-11 yaş grubu için, X 2 =2.746, sd=4, p>.05; yaş grubu için, X 2 =4.235, sd=4, p>.05).

137 Bulgular Allah ın yapamayacağı şeyler nelerdir? Tanrı nın her şeye gücünün yetmesi, kudretinin sonsuz olduğu ile ilgili olan bu soruya verilen cevaplar beş başlık altında gruplandırılmıştır. Tanrı nın yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığı yönündeki cevaplar birinci kategoriyi oluşturmaktadır. Kötü şeyler başlığını taşıyan grup çarpmak, küfür etmek, kötülük, günah işlemek, bizi doğru yoldan çıkarmak, yalan söylemek, rakı içmek, hırsızlık, insanları kötü yola sürüklemek, kötü söz söylemek, kul hakkı, şeytanla birlik olmak, meleklerine kötü davranmak gibi cevapları içermektedir. Sıfatları ile ilgili kategoride, doğmak ve ölmek; kendisini öldürmek; evlenmek ve çoluk-çocuk sahibi olmak; elini ve bacağını sallamak; insanlar arasında dolaşmak; yemek yemek; dua etmek, Kur an okumak; adaletsiz davranmak; yemek yapmak; bizi eline almak; uyumak; iyi olan, suçsuz birini cezalandırmak; görünmek, konuşmak, yürümek; istediğini cennete, istediğini cehenneme göndermek gibi cevaplar yer almaktadır. Nesneler ve insanlarla ilgili kategoride de bizi evlendirmek; herkesin iyi olmasını sağlamak; insanları öldürmek; insanın yüzünü değiştirmek; bir evi yıkmak; okullar yapmak; ekmek vermek; biz erkekken kıza çevirmek; dünyayı durdurmak, dünyayı kaldırmak; makinalarla yaptığımız şeyleri; doğayı; bakkallık; oyun evleri; insana vurmak; zor işleri; havadan inmek; evi taşımak; cumhuriyeti kurmak; çok okumak; bize elleşmez; öldüğün zaman dünyaya geri getirmek; insanları sihirli yapmak; kötü insanların akıllarını değiştirmek; her şeyi yapabilir, ama nazara bir türlü çare bulamamış; insanları tüm kötülüklerden kaçınmasını sağlamak gibi cevaplar bulunmaktadır.

138 130 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Bu soruya bilmiyorum şeklinde verilen cevaplar da son kategoriyi oluşturmaktadır. Tablo.20. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah ın yapamayacağı şeyler nelerdir? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah'ın yapamayacağı şeyler nelerdir? Yaş grupları Toplam Yapamayacağı hiç bir şey yok Sayı % 53,3 68,4 70,6 61,8 Bilmiyorum Sayı % 10,1 4,2 8,9 9,1 Cevap yok Sayı % 18,9 11,6 13,8 16,1 Kötü şeyler Sayı % 7,1 11,6 4,0 6,2 Sıfatları ile ilgili Sayı % 2,3 2,1 2,1 2,2 Nesneler ve insanlarla ilgili Sayı % 8,2 2,1,7 4,6 Toplam Sayı % X 2 = 59,608 sd= 10 p<.001 Çocukların % 61.8 i Tanrı nın yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığını tasavvur ederlerken, bu oran küçük çocuklarda % 53.3, büyük çocuklarda % 70.6 ya ulaşmaktadır. Tanrı nın yapamayacağı şeyler olduğu yönünde cevap veren çocukların oranı, 7-11 yaş grubunda % 17.6; yaş grubunda % 6.8 dir. Yaş grupları arasındaki farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 =59.608, sd=10).

139 Bulgular 131 Tablo.21. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah ın yapamayacağı şeyler nelerdir? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah'ın yapamayacağı şeyler nelerdir? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Yapamayacağı hiç bir şey yok Sayı % , , , ,7 Bilmiyorum Sayı % 11,1 4,2 9,1 9,7 Cevap yok Sayı % 18,8 14,6 10,1 15,1 Kötü şeyler Sayı % 7,0 8,3 3,5 5,8 Sıfatları ile ilgili Sayı % 2,2 2,1 2,5 2,3 Nesneler ve insanlarla ilgili Sayı % 20 7,4 1 2,1 2 1,0 23 4,4 Toplam Sayı % X 2 = 29,806 sd= 10 p<.001 Erkek Yapamayacağı hiç bir şey yok Sayı % , , , ,9 Bilmiyorum Sayı % 9,1 4,3 8,7 8,5 Cevap yok Sayı % 19,0 8,5 16,9 17,2 Kötü şeyler Sayı % 7,1 14,9 4,3 6,6 Sıfatları ile ilgili Sayı % 2,4 2,1 1,7 2,1 Nesneler ve insanlarla ilgili Sayı % 23 9,1 1 2,1 1,4 25 4,7 Toplam Sayı % X 2 = 35,563 sd= 10 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 =.997 sd=5 p> yaş grubu için: X 2 = sd=5 p> yaş grubu için: X 2 = sd=5 p>.05 Yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığı şeklinde Tanrı yı tasavvur eden küçük kız çocuklarının oranı % 53.5 iken, büyük kız çocuklarının oranı % 73.7 dir. Tanrı nın yapamayacağı şeylerin olduğunu tasavvur eden 7-11 yaş grubundaki kızların oranı % 16.6 iken, yaş grubundaki kızların oranı % 7 dir. Yaş

140 132 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi grupları arasındaki bu farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 =29.806, sd=10). Tanrı nın yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığı yönünde cevap veren küçük erkek çocukların oranı % 53.2; büyük çocukların oranı % 68 dir. Tanrı nın yapamayacağı şeylerin olduğu yönünde cevap veren küçük erkek çocuklarının oranı % 18.6 iken büyük çocuklarda bu oran % 5.4 tür. Bu farklı yaş gruplarındaki erkek çocuklar arasındaki farklar p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 =35.563, sd=10). Erkek öğrencilerin Tanrı nın yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığı yönündeki cevaplarının oranı, yaş grubundaki erkeklerde % 68 e düşmesiyle birlikte, Tanrı nın gücünün yetemediği şeylerin olabileceği şeklindeki cevapların oranı da aynı gruptaki kız öğrencilerinkinden daha düşüktür (% 5.4). Buna karşın 7-11 yaş grubundaki erkek çocukların bu oranları % 18.6 ya yükselmiştir ve aynı yaş grubundaki kızların oranından (% 16.6) biraz daha yüksektir. Dolayısıyla bu soruya kız ve erkek çocuklar tarafından verilen cevapların farklılaşmasının anlamlı düzeye ulaşmadığı saptanmıştır (7-11 yaş grubu için, X 2 =.997, sd=5,p>.05; yaş grubu için, X 2 =5.089, sd=5, p>.05). 11. Allah yemek yer mi, su içer mi? Tanrı nın benzersizliği, hiçbir şeye ihtiyacı olmamaklığı, özetle tanrısallığı ile ilgili olan bu soruya verilen cevaplar üç başlıkta toplanmıştır. Birinci kategori hayır cevabından oluşurken, ikinci kategori evet-yer, içer; insanların sevgisi ve inancıyla beslenir; havadaki şeyleri içer gibi cevapları içeren evet kategorisidir. Soruya bilmiyorum şeklindeki cevaplar da son kategoriyi oluşturmaktadır.

141 Bulgular 133 Tablo.22. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah yemek yer mi, su içer mi? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah yemek yer mi, su içer mi? Yaş grupları Toplam Hayır Sayı % 49,1 62,7 58,9 54,6 Evet Sayı % 29,4 11,9 3,6 16,3 Bilmiyorum Sayı % 12,1 20,9 27,0 19,6 Cevap yok Sayı % 9,4 4,5 10,5 9,5 Toplam Sayı % X 2 = 111,503 sd= 6 p<.001 Çocukların yarısından biraz fazlasının (% 54.6), Tanrı yı yemek yemez, su içmez olarak tasavvur ettikleri ortaya çıkmıştır yaş grubundaki öğrencilerin, bu soruya hayır cevabı verme oranı % 58.9 olup, evet cevabı oranı % 3.6 dır. Fakat bu grubun bilmiyorum ve cevap yok kategorilerindeki oranları % 37.5 olmakla, sıralamada diğer iki yaş grubunun üstünde yer almaktadır. Küçük çocukların hayır cevabı verme oranları yüksek olmakla (% 49.1) birlikte, evet cevabı verme oranları da (% 29.4) yüksektir yaş grubunun verdiği cevapların oranları ile diğer iki grubun cevaplarının oranları arasındaki farklar p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 = , sd=6). Tablo.23 de de görüleceği gibi, küçük kız çocuklarının yarısına yakını (% 49.3) Tanrı yı yemek yemez, su içmez olarak tasavvur etmektedirler. Bununla birlikte, bu grupta yemek yiyen, su içen bir Tanrı tasavvuruna sahip olanların oranı da % 30 olarak saptanmıştır. Yemek yemeyen, su içmeyen bir Tanrı tasavvuru bakımından yaş grubundaki kızların oranı ile 7-11 yaş grubundaki kızların oranı arasında çok büyük fark gözükmese de, yemek yiyen, su içen bir Tanrı tasavvuru kategorisinde fark oldukça büyüktür (% 4.4-% 30). İki yaş grubu

142 134 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi arasındaki sözü edilen farklı oranların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu hesaplanmıştır (X 2 =49.655, sd=6). Tablo.23. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah yemek yer mi, su içer mi? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah yemek yer mi? Su içer mi? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Hayır Sayı % 49,3 64,3 59,7 54,7 Evet Sayı % 30,0 14,3 4,4 18,0 Bilmiyorum Sayı % 13,6 21,4 26,5 19,7 Cevap yok Sayı % 7,1-9,4 7,6 Toplam Sayı % X 2 = 49,655 sd= 6 p<.001 Erkek Hayır Sayı % 49,0 61,5 58,3 54,5 Evet Sayı % 28,6 10,3 2,8 14,7 Bilmiyorum Sayı % 10,4 20,5 27,5 19,5 Cevap yok Sayı % 12,0 7,7 11,4 11,3 Toplam Sayı % X 2 = 63,688 sd= 6 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=3 p> yaş grubu için: X 2 = sd=3 p> yaş grubu için: X 2 = sd=3 p>.05 Erkek çocuklar açısından Tablo.23 incelendiğinde ilgili oranların kız çocuklarınkinden farklı olduğu gözükmektedir. Farklı yaşlardaki erkek çocukların bu soruya verdikleri cevapların farklılaşmasının p<.001 düzeyinde anlamlı bulunduğu tespit edilmiştir (X 2 =63.688, sd=6).

143 Bulgular 135 Her bir yaş grubundaki kızlarla erkekler karşılaştırıldığında, verdikleri cevaplardaki farklılıkların istatistiksel bakımdan anlamlı düzeye ulaşmadığı saptanmıştır (7-11 yaş grubu için, X 2 =3.547, sd=3, p>.05; yaş grubu için, X 2 =1.109, sd=3, p>.05). 12. Allah ın cinsiyeti kadın mı, yoksa erkek midir? Tanrı nın eşsizliği ve benzersizliği ile ilgili olan bu soruya verilen cevaplar altı başlık altında toplanmıştır. Tanrı nın cinsiyeti olmadığı yönündeki cevaplar birinci kategoriyi; Tanrı nın erkek olduğunu söyleyenler ikinci; kadın olduğunu söyleyenler üçüncü, hem erkek hem kadın olduğunu söyleyenler dördüncü; bilinemez olduğunu ifade edenler beşinci ve bilmiyorum cevabını verenler de altıncı kategoriyi oluşturmaktadır. Tablo.24. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah ın cinsiyeti kadın mı yoksa erkek midir? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah ın cinsiyeti kadın mı, yoksa erkek midir? Yaş grupları Toplam Hayır-Cinsiyeti yoktur Sayı % 13,2-43,6 27,3 Erkek Sayı % 52,7-6,8 30,5 Kadın Sayı % 1,6 - -,8 Bilmiyorum Sayı % 18, ,6 22,9 Bilinmez Sayı % 1,6-5,1 3,2 Cevap yok Sayı % 10,1-18,8 14,1 Hem kadın hem de erkek Sayı % 2, ,2 Toplam Sayı % X 2 = 84,996 sd= 12 p<.001

144 136 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 7-11 yaş grubundaki çocukların % 52.7 si Tanrı yı erkek; % 1.6 sı kadın; % 2.3 ü de hem kadın hem erkek olarak tasavvur etmektedirler. Bu gruptaki çocukların % 18 i bilmiyorum cevabını verirken, % 1.6 sı da bilinemez cevabını vermişlerdir. Sadece % 13.2 si Tanrı nın cinsiyetinin olmadığı yönünde cevap vermişlerdir yaş grubundaki çocukların % 43.6 sının Tanrı nın bir cinsiyetinin olmadığını belirtirlerken, % 25,6 sı bunu bilmediklerini, % 5.1 i bu konunun bilinemez olduğunu, % 6.8 i de Tanrı nın erkek olduğunu ifade etmişlerdir. Bu çocukların % 18.8 i de bu soruyu cevapsız bırakmışlardır. Söz konusu iki yaş grubu arasındaki farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu tespit edilmiştir (X 2 =84.996, sd=12). Tablo.25 de kız öğrencilerle erkek öğrencilerin Tanrı nın cinsiyetinin olup olmadığını ve eğer varsa hangi cinsiyette olduğu tasavvurlarını yaş grupları çerçevesinde gösterilmektedir. Tanrı nın cinsiyetinin olmadığını ifade edenlerin oranı, 7-11 yaş kız çocuklarında % 17.6 iken, yaş kızlarında % 48.1 dir. Küçük kız çocukların % 52.7 si, büyük kız çocuklarının da % 7.7 si Tanrı nın erkek olduğunu tasavvur etmektedirler. Tanrı yı kadın olarak tasavvur edenler ise, sadece 7-11 yaş grubundan iki çocuktur (% 2.7). Bilmiyorum cevabı verenlerin oranı yaş grubunda % 25 lere kadar yükselmektedir. Yaş grupları arasındaki bu farklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 =39.019, sd=12). Tanrı nın cinsiyetinin olmadığını ifade edenlerin oranı, 7-11 yaş erkek çocuklarında % 7.3 e, yaş grubundaki erkek çocuklarında ise % 40 a düşdüğü gözlenmektedir. Buna karşın bilmiyorum cevabını verenlerin oranı % 26.2 lere kadar yükselmektedir. Tanrı yı erkek olarak tasavvur edenlerin oranı kız

145 Bulgular 137 Tablo.25. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah ın cinsiyeti kadın mı yoksa erkek midir? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah ın cinsiyeti kadın mı, yoksa erkek midir? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Hayır-Cinsiyeti yoktur Sayı % 17,6-48,1 29,9 Erkek Sayı % 52,7-7,7 33,9 Kadın Sayı % 2, ,6 Bilmiyorum Sayı % 16, ,0 20,5 Bilinmez Sayı % 2,7-3,8 3,1 Cevap yok Sayı % 5,4-15,4 9,4 Hem kadın hem de erkek Sayı % 2 2, ,6 Toplam Sayı % X 2 = 39,019 sd= 12 p<.001 Erkek Hayır-Cinsiyeti yoktur Sayı % 7,3-40,0 24,6 Erkek Sayı % 52,7-6,2 27,0 Bilmiyorum Sayı % 21, ,2 25,4 Bilinmez Sayı % - - 6,2 3,3 Cevap yok Sayı % 16,4-21,5 18,9 Hem kadın hem de erkek Sayı % 1 1, ,8 Toplam Sayı % X 2 = 48,121 sd= 10 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=6 p> yaş grubu için: Yeterli düzeyde veri olmadığından analiz yapılamadı yaş grubu için: X 2 = sd=4 p>.05 çocuklarının oranlarına oldukça yakındır. Erkek çocukların, Tanrı nın kadın olduğu ve hem kadın hem de erkek olduğu yönünde cevaplar vermedikleri gözlenmektedir. Küçük erkek çocukları ile büyük erkek çocuklar arasındaki bu farklılıkların

146 138 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu görülmüştür (X 2 =48.121, sd=10). Tanrı nın cinsiyeti konusundaki cevapları açısından erkek çocuklar ile kız çocuklar arasında anlamlı farklılıkların olmadığı saptanmıştır (7-11 yaş grubu için, X 2 =9.908, sd=6, p>.05; yaş grubu için, X 2 =1.429, sd=4, p>.05). 13. Allah evlenmiş midir? Tanrı nın eşsizliği, benzersizliği ve herhangi bir şeye muhtaç olmadığı ile ilgili olan bu soruya verilen cevaplar üç başlık altında toplanmıştır. Tanrı, hayır evlenmemiştir cevabı birinci kategoriyi meydana getirirken; evet, olabilir gibi cevapları içeren evet kategorisi de ikinci kategoriyi oluşturmaktadır. Bilmiyorum yönündeki cevaplar ise son grupta yer almaktadır. Tablo.26. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah evlenmiş midir? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah evlenmiş midir? Yaş grupları Toplam Hayır Sayı % 76,9 77,6 71,2 74,4 Evet Sayı % 8,9 6,0 3,3 6,1 Bilmiyorum Sayı % 7,2 11,9 16,8 11,9 Cevap yok Sayı % 6,9 4,5 8,7 7,5 Toplam Sayı % X 2 = 28,331 sd= 6 p<.001 Çocukların % 74.4 ünün Tanrı yı evlenmemiş olarak tasavvur ettikleri görülmektedir. Bu soruda ilginç olan bulgu, 7-11 yaş grubundaki çocukların % 76.9 unun hayır cevabını vermeleriyle, ilk 12 sorudaki tasavvur gelişimi düzeylerinin

147 Bulgular 139 aksine bir tablo çizmeleridir. Ya da yaş grubu çocukları için de bu yorum yapılabilir. Bu yaş grubundaki çocuklar cevap tercihlerini bilmiyorum seçeneğinde diğer gruplara oranla daha fazla kullanmışlardır (% 16.8). Ayrıca büyük çocukların evet cevabı oranları da daha düşüktür (% 3.3). Gruplar arasındaki tüm bu farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlıdır (X 2 =28.331, sd=6). Tablo.27. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah evlenmiş midir? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah evlenmiş midir? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Hayır Sayı % 74,5 67,9 73,5 73,6 Evet Sayı % 11,3 7,1 3,3 7,6 Bilmiyorum Sayı % 8,5 17,9 16,0 12,4 Cevap yok Sayı % 5,7 7,1 7,2 6,4 Toplam Sayı % X 2 = 13,990 sd=6 p<.03 Erkek Hayır Sayı % 79,6 84,6 69,2 75,1 Evet Sayı % 6,3 5,1 3,3 4,8 Bilmiyorum Sayı % 5,8 7,7 17,5 11,6 Cevap yok Sayı % 8,4 2,6 10,0 8,6 Toplam Sayı % X 2 = 18,510 sd= 6 p<.005 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=3 p> yaş grubu için: X 2 = sd=3 p> yaş grubu için: X 2 = sd=3 p>.05 Çocukların genelinde karşılaşılan oranlar kız ve erkek çocuklar açısından da geçerli olduğu görülmektedir. Tanrı evlenmemiştir şeklinde cevap veren 7-11 yaş grubu kızların oranı ile yaş grubu kızların oranı birbirine oldukça yakındır. Fakat

148 140 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Tanrı evlenmiştir cevabı açısından söz konusu iki grup arasındaki fark büyüktür (% 11.3 ve % 3.3). Ayrıca bu soruya bilmiyorum cevabını veren yaş grubu kızların oranı 7-11 yaş grubu kızlarının yaklaşık iki katıdır (% 8,5 ve % 16). Farklı yaş gruplarındaki kız çocuklarının vermiş oldukları cevapların farklılaşmasının p<.03 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 =13.990, sd=6). Erkek çocuklarda durumun biraz daha farklı olduğu görülmektedir yaş grubundaki erkek çocuklar ile yaş grubundaki çocuklar arasında Tanrı nın evlenmediği yönünde verilen cevaplar açısından % 10 luk bir fark gözlenmektedir, yani küçük çocukların bu cevaptaki oranları % 80 ile daha yüksektir. Büyük çocukların % 17.5 lik bir oranla 2.5 kat daha fazla bilmiyorum cevabını vermişlerdir. Tanrı evlenmiştir diyen büyük erkek çocukların oranı ise kızlarda olduğu gibi % 3.3 tür. Erkek öğrenci grupları arasındaki farklılıkların p<.005 düzeyinde anlamlı olduğu bulunmuştur (X 2 =18.510, sd=6). Kız çocukları ile erkek çocukları arasında gözlenen farklılıkların istatistik bakımdan anlamlılık düzeyine ulaşmadığı Kikare testi hesaplamaları sonucu belirlenmiştir (7-11 yaş grubu için, X 2 =5.297, sd=3, p>.05; yaş grubu için, X 2 =1.246, sd=3, p>.05). 14. Bildiğin birisine benzetmek istersen Allah ı kime benzetirsin? Bu, Tanrı nın eşsizliği ve benzersiz oluşuyla ilgili diğer bir sorudur. Soruya verilen cevaplar beş başlık altında sınıflandırılmıştır. Hiç kimseye adlı kategori, eşi ve benzeri yoktur, hiç kimseye, hiçbir şeye, kendine gibi cevapları içermektedir.

149 Bulgular 141 Diğer kategorisinde meleklere, bulutlara, canavara, bütün güzelliklere ifadeleri yer almaktadır. Anne-baba adı verilen kategori, anne, baba, anababa cevaplarını kapsamaktadır. İnsana kategorisinin içeriği çok daha geniş olup, şunları içermektedir: İnsana; din kültürü öğretmenime; aksakallı birisine, dedeye/dedeme; dünyanın en iyi insanına; Atatürk e, okul müdürüne; en sevdiğim arkadaşıma; Başbakan Ecevit e; dayıma; öğretmenime; teyzeme; amcama; cami hocasına/imama; komşumuza; kendime; büyük bir insana; anneanneme; Seyda ya benzetirim gibi. Son kategoriyi ise yine bilmiyorum cevaplarını içeren kategoridir. Tablo.28. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Bildiğin birisine benzetmek istersen Allah'ı kime benzetirsin? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Bildiğin birisine benzetmek istersen Allah'ı kime benzetirsin? Yaş grupları Toplam Hiç kimseye Sayı % 50,5 65,3 66,9 58,5 Diğer Sayı % 2,5 1,1 1,6 2,0 Anne-baba Sayı % 3,1 5,3 2,1 2,9 İnsana Sayı % 27,0 11,6 11,0 19,0 Cevap yok Sayı % 10,5 13,7 11,0 11,0 Bilmiyorum Sayı % 6,5 3,2 7,5 6,6 Toplam Sayı % X 2 = 53,571 sd= 10 p<.001 Tanrı yı tanıdığı, bildiği herhangi birisine benzetmeyen çocukların oranı, 7-11 yaş grubunda % 50.5; yaş grubunda ise yaklaşık % 67 dir. Geri kalan üç kategoride (diğer, anne-

150 142 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi baba ve insan) ise 7-11 yaş grubunun oranı (% 32.6), yaş grubunun oranından (% 14.7) iki kat daha fazladır. Söz konusu iki grup arasındaki farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlıdır (X 2 =53.571, sd=10). Tablo.29. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Bildiğin birisine benzetmek istersen Allah'ı kime benzetirsin? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Bildiğin birisine benzetmek istersen Allah'ı kime benzetirsin? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Hiç kimseye Sayı % 56,1 70,8 71,2 63,2 Diğer Sayı % 1,5-1,5 1,4 Anne-babaya Sayı % 1,5 2,1 2,5 1,9 İnsana Sayı % 26,6 4,2 9,1 17,8 Cevap yok Sayı % 9,6 16,7 9,1 10,1 Bilmiyorum Sayı % 4,8 6,3 6,6 5,6 Toplam Sayı % X 2 = 34,158 sd= 10 p<.001 Erkek Hiç kimseye Sayı % 44,4 59,6 63,2 54,0 Diğer Sayı % 3,6 2,1 1,7 2,6 Anne-baba Sayı % 4,8 8,5 1,7 3,8 İnsana Sayı % 27,4 19,1 12,6 20,2 Cevap yok Sayı % 11,5 10,6 12,6 11,9 Bilmiyorum Sayı % 8,3-8,2 7,5 Toplam Sayı % X 2 = 32,980 sd= 10 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=5 p< yaş grubu için: X 2 = sd=5 p< yaş grubu için: X 2 = sd=5 p>.05

151 Bulgular 143 Tanrı nın herhangi bir kişiye benzemeyeceğini ifade eden 7-11 yaş grubundaki kızların oranı % 56.1; yaş grubundaki kızların oranı ise, % 71.2 dir. Öteki üç kategorideki (diğer, anne-baba, insan) oranlar ise, küçük kız çocuklarının oranı büyük kız çocuklarının oranından iki kat daha fazladır (% 29.6-% 13.1). Sözü edilen bu farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 =34.158, sd=10). Erkek çocuklardan 7-11 yaş grubunda olanların (% 44.4), yaş grubunda olanlardan daha düşük oranda (% 63.2) herhangi bir kişiye benzemeyen Tanrı tasavvuru geliştirdikleri saptanmıştır. Buna karşın, küçük çocukların bu soruya verdikleri cevapların % 35.8 i; büyük çocukların verdikleri cevapların % 16 sı Tanrı nın bir şeylere benzediği yönünde cevaplar vermişlerdir. Erkek çocukları arasındaki farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu bulunmuştur (X 2 =32.980, sd=10). Hem 7-11 hem de yaş grubundaki erkek çocuklarının cevaplarının oranları, yukarıda sınıflandırılan iki ana gruptan birincisinde kız çocuklarınkinden daha düşükken, ikinci grupta daha yüksektir. Bu karşılaştırma sonucunda kızlarla erkekler arasındaki farkların 7-11 yaş grubu açısından p<.02 düzeyinde anlamlı çıkarken (X 2 =13.421, sd=5), yaş grubu açısından anlamlı bulunmamıştır (X 2 =4.101, sd=5, p>.05). 15. Allah tan kabul etmesini en çok istediğin dileğin nedir? Dileğin gerçekleşmezse ne yaparsın? 15a. Allah tan kabul etmesini en çok istediğin dileğin nedir? Çocukların Tanrı tasavvurlarına bağlı olarak Tanrı dan ne tür isteklerde bulunduklarını öğrenmeye yönelik olan bu soruya verilen cevaplar, dilekler 11 başlık altında sınıflandırılabilmiştir.

152 144 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Başarılı olmak kategorisinde derslerimde başarılı olmayı; gelecekteki hayatımda başarılı olmayı; her işimde kolaylık ver; çok bilgi ver; çok kitap istiyorum; Atatürk gibi başarılı olmak; sınıf başkanı olmak; OKS de başarılı olmak istiyorum gibi dilekler yer almaktadır. Ailevi durumlar başlığı altında, annemle babamın yeniden birleşip mutlu olmalarını; annemle babam ayrıldıkları için, büyüyünce babama iyi bakabilmeyi; anneme kavuşup onun yanında beraber kalmayı; ağabeymin hapisten çıkartmasını; ana-babamın kavga etmemesini; bir erkek kardeşimin olmasını; babama kavuşabilmeyi ve onunla mutlu yaşamayı; ailemle iyi ilişkiler kurabilmeyi; babamın gelmesini; babamızın yanımızda çalışmasını, başka şehir ve ülkelere gitmemesini; kardeşimin sünnet olmamasını; ana-babamın bana ilgi ve sevgi göstermesini istiyorum gibi dilekler yer almaktadır. Maddi şeyler başlıklı kategori pahalı bir araba; araba; ev; bisiklet, çok odalı bir ev ve bir araba; kulübe; köpek; cep telefonu; bilgisayar; oyuncak gibi istekleri içermektedir. Sosyal içerikli kategoride dünyadaki kötülüklerin bitmesini; çevremin güzel olmasını; kadrosuzluktan dolayı camiden çıkarılan imamızın bir camide imam olmasını; herkesin tok olmasını ve her zaman barış olmasını; savaşların bitmesini; herkesin maddi ve manevi durumlarının eşit olmasını isterim, çünkü çok sorun oluyor; iyi bir insan olmak; ülkeme faydalı bir insan olmak gibi dilekler yer almaktadır. Gelecekle ilgili istekler kategorisine meslek sahibi olmak; karateci olmak; futbolcu olmak; subay olmak; öğretmen olmak; evlenmek, çoluk çocuk sahibi olmak; Kur an kursu hocası olmak gibi dilekler girmektedir. Sağlık-huzur-mutluluk kategorisinde mutlu ve huzurlu olmayı; sağlıklı olmayı; ailece sağlıklı olmayı, annemin

153 Bulgular 145 sağlıklı olmasını; annemin iyileşmesini; kardeşimin iyileşmesini; kendi sağlığımın yerine gelmesini; doktor olup, annemi iyileştirmek; babamın hastalığından kurtulup iyileşmesini; ameliyat olabilmeyi; anneannemin iyileşmesini gibi sağlık problemleriyle ilgili dilekler yer almaktadır. Bireysel-psikolojik başlığı altında kendisine iftira atılan kişilerin bir gün yüzlerinin ak olarak çıkmasını istiyorum; çok sevdiğim arkadaşımla barışmayı; konuşmamın düzelmesini; arkadaş edinmeyi; kendimin küçük çocuk olmayı; Allah ın beni hep sevmesini; elinde sihirli bir değneği olan bir melek olmayı; kimseye bağlı olmamayı; çabucak büyümeyi; saati öğrenmeyi; köye gitmeyi; askere gitmeyi; sevgi isterim; sevdiğim futbolcuyu görmeyi; İstanbul a ailemden biri olmadan gitmeyi; sevdiğim birinin beni sevmesini; Shakira ile tanışmayı gibi istekler sayılabilmektedir. Ekonomik konular kategorisinde insanı insana muhtaç etmemesini; zor durumdakilere yardım etmesini; borçlarımızdan kurtulmamızı; fakirlerin zenginleşmesi/durumlarının iyileşmesini; zengin olup, fakirlere yardım etmeyi; ailemin sıkıntı çekmemesini; 650 YTL telefon borcumun ödenmesini; ağabeyimin işlerinin bol olmasını; paramızın olmasını; zengin olmayı; herkesin işinin olmasını, işsizliğin olmamasını; babamın işlerinin düzelmesini istiyorum gibi dilekler yer almaktadır. Kayıp-ölüm-ayrılık kategorisinde ailemi kaybetmemeyi; ailemle birlikte olmayı; insanların (hepimizin) uzun ömürlü olmasını; annemin ölmemesini; ölen babamın geri gelmesini istiyorum; ölmememizi; ana-babamın uzun ömürlü olmasını; babamın ölmemesini; rahmetli dedemi görmek istiyorum; öbür dünyada ailemle birlikte küçük bir yer; öldükten sonra, ailemi bilmek ve tanımak isterim gibi dilekler vardır.

154 146 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Dinî istekler başlığındaki kategori bütün insanların Allah a inanmasını; ailece cennete girmeyi; günahlarımın affedilmesini; benim ve ailemin kötü yollara düşmemesini; Allah ın kendisini bana göstermesini; Allah ı görebilmeyi; melek olmayı; kıldığım namazların kabul olmasını; cennetine koymasını; hacca gitmeyi/ana-babamı hacca göndermeyi istiyorum gibi dilekleri içermektedir. Tablo.30. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah tan kabul etmesini en çok istediğin dileğin nedir? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah tan dilekler Yaş grupları Toplam Başarılı olmak Sayı % 12,4 17,9 19,1 15,7 Cevap yok Sayı % 44,0 16,8 19,1 31,3 Ailevi durumlar Sayı % 1,9 4,2 2,3 2,3 Maddi şeyler Sayı % 10,5 6,3 3,7 7,4 Sosyal içerikli Sayı % 2,3 6,3 4,9 3,7 Gelecekle ilgili Sayı % 4,2 5,3 13,8 8,2 Sağlık-huzur-mutluluk Sayı % 6,5 17,9 13,5 10,4 Bireysel-psikolojik Sayı % 1,3 1,1 2,6 1,8 Ekonomik konular Sayı % 6,3 5,3 4,0 5,3 Kayıp-Ölüm-Ayrılık Sayı % 3,1 6,3 6,1 4,6 Dini istekler Sayı % 4,4 9,5 9,3 6,9 Bilmiyorum Sayı % 3,1 3,2 1,6 2,5 Toplam Sayı % X 2 = 149,062 sd= 22 p<.001 Tanrı dan bir şeyler dileme konusunda 7-11 yaş grubu çocukların pek istekli olmadıkları görülmektedir. Bu çocukların % 44 ü bu soruyu cevapsız bırakmışlardır. Büyük çocuklarda bu

155 Bulgular 147 oran % 19 dur. Küçük çocuklar Tanrı dan daha çok başarılı olmayı (% 12.4), bilgisayar, cep telefonu, oyuncak gibi maddi şeyler (% 10.5) ve ekonomik sorunlarla (% 6.3) ilgili durumların düzeltilmesini dilemektedirler. Daha büyük çocuklar ise Tanrı dan daha çok, başarılı olmayı (% 19.1), geleceklerinin daha iyi olmasını (% 13.8) ve sağlıklı, huzurlu ve mutlu olmayı (% 13.5) diliyorlar. Yine bu çocukların, dinî içerikli (% 9.3), kayıp-ölüm-ayrılık ile ilgili (% 6.1) ve sosyal içerikli (% 4.9) dileklerde bulunma oranları, küçük çocuklardan daha fazladır. Büyük çocuklar ile küçük çocuklar arasındaki farkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 = , sd=22). Tablo.31 de Farklı yaş gruplarındaki kız çocuklarını bu soruya verdikleri cevaplar açısından karşılaştırıldığında, küçük kız çocuklarının Tanrı ya en çok başarılı olma (% 14.4) ve oyuncak, bilgisayar, atari gibi maddi eşyalar (% 11.4) konularında dilekte bulunurlarken, büyük kız çocuklarının, daha çok başarılı olma (% 24.2), iyi bir geleceğe sahip olma (% 18.7) ve sağlık-huzur-mutluluk (% 14.1) konularında dilekte bulundukları görülmektedir. Bu iki grup arasındaki farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 =98.711, sd=22). Her iki yaş grubundaki erkek çocukların Tanrı dan dilekleri konusunda aynı yaş grubundaki kızların dilekleri ile kategori sıralaması açısından benzerlik gösterdiği söylenebilir. Küçük erkek çocukların % 50.8 i bu soruyu cevapsız bırakmışlardır. Büyük erkek çocuklarda bu oran % 22.9 dur. Sözü edilen bu iki yaş grubundaki erkeklerin Tanrı dan dileklerinin içeriklerindeki farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 =94.616, sd=22).

156 148 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi 7-11 yaş grubundaki kızlarla erkekler karşılaştırıldığında anlamlı bir farklılaşmanın olmadığı saptanırken (X 2 =17.114, sd=11, p>.05), yaşa grubundaki kızlarla erkekler arasında p<.003 düzeyinde anlamlı olduğu tespit edilmiştir (X 2 =28.217, sd=11). Tablo.31. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah tan kabul etmesini en çok istediğin dileğin nedir? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah tan dilekler Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Başarılı olmak Sayı % 14,4 18,8 24,2 18,6 Cevap yok Sayı % 37,6 16,7 14,6 26,9 Ailevi durumlar Sayı % 2,6 8,3 1,5 2,7 Maddi şeyler Sayı % 11,4 4,2 1,0 6,8 Sosyal içerikli Sayı % 3,3 2,1 4,0 3,5 Gelecekle ilgili Sayı % 4,8 8,3 18,7 10,4 Sağlık-huzur-mutluluk Sayı % 7,0 18,8 14,1 10,8 Bireysel-psikolojik Sayı % 1,5-2,5 1,7 Ekonomik konular Sayı % 17 6,3 3 6,3 6 3,0 26 5,0 Kayıp-Ölüm-Ayrılık Sayı % 3,7 2,1 6,1 4,4 Dini istekler Sayı % 5,5 14,6 7,6 7,2 Bilmiyorum Sayı % 1,8-2,5 1,9 Toplam Sayı % X 2 = 98,711 sd= 22 p<.001

157 Bulgular 149 Cinsiyet Toplam Erkek Başarılı olmak Sayı % 10,3 17,0 14,7 12,8 Cevap yok Sayı % 50,8 17,0 22,9 35,7 Ailevi durumlar Sayı % 1,2-3,0 1,9 Maddi şeyler Sayı % 9,5 8,5 6,1 7,9 Sosyal içerikli Sayı % 1,2 10,6 5,6 4,0 Gelecekle ilgili Sayı % 3,6 2,1 9,5 6,0 Saglık-huzur-mutluluk Sayı % 6,0 17,0 13,0 10,0 Bireysel-psikolojik Sayı % 1,2 2,1 2,6 1,9 Ekonomik konular Sayı % 16 6,3 2 4,3 11 4,8 29 5,5 Kayıp-Ölüm-Ayrılık Sayı % 2,4 10,6 6,1 4,7 Dini istekler Sayı % 3,2 4,3 10,8 6,6 Bilmiyorum Sayı % 4,4 6,4,9 3,0 Toplam Sayı % X 2 = 94,616 sd= 22 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=11 p> yaş grubu için: X 2 = sd=11 p> yaş grubu için: X 2 = sd=11 p< b. Dileğin gerçekleşmezse ne yaparsın? Tanrı dan dileklerde bulunan çocukların, dileklerinin gerçekleşmediğini düşündüklerinde nasıl bir tepkide bulunduklarını saptamaya yönelik bu soruya verilen cevaplar altı başlık altında gruplandırılmıştır. Hiçbir şey yapmam başlığı altında hiçbir şey yapmam; bir sebebi olduğunu düşünür, tevekkül ederim; Allah ın duamı kabul edeceğine inanıyorum; Allah a karşı sevgim devam eder; canı sağolsun; Allah a şükrederim; sabreder, ger-

158 150 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi çekleşek günü beklerim gibi tepkiler yer almaktadır. Dua ederim kategorisi daha çok çalışırım; oruç tutarım; dua ederim; çalışmaya ve dua etmeye devam ederim gibi cevaplardan oluşmaktadır. Anlamlandırma çabası kategorisi Allah a karşı suç işlediğimden dolayı diye üzülürüm; ya ben çalışmamış ya da Allah bizim kötü olduğumuzu düşünüyor; yeterince çalışmamış olduğumu düşünürüm; bir şey demezdim, sadece niye kabul etmedi diye içimden geçirirdim gibi tepkileri içermektedir. Üzülürüm başlığı altında ağlarım; biraz canım sıkılır ve üzülürüm cevapları yer almaktadır. Olumsuz tutumlar adı verilen grup kendimi öldürürüm; isyan ederim; köpeğin duası kabul olsaydı, gökten kemik yağardı; zaten kabul olmaz gibi olumsuz tepkileri içermektedir. Bilmiyorum şeklindeki cevaplar da son kategoriyi oluşturmaktadır. Tablo.32. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Dileğin gerçekleşmezse ne yaparsın? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Dileğin gerçekleşmezse ne yaparsın? Yaş grupları Toplam Hiçbir şey yapmam Sayı % 15,7 29,5 33,3 24,2 Dua ederim Sayı % 16,8 20,0 17,2 17,3 Cevap yok Sayı % 43,0 41,1 35,2 39,6 Anlamlandırma çabası Sayı %,2 2,1 1,9 1,1 Üzülürüm Sayı % 19,9 6,3 8,4 13,9 Bilmiyorum Sayı % 3,6-3,0 3,1 Olumsuz tutumlar Sayı %,8 1,1,9,9 Toplam Sayı % X 2 = 73,451 sd= 12 p<.001

159 Bulgular 151 Genel olarak çocukların % 39.6 sının bu soruya cevap vermedikleri saptanmıştır. Küçük çocukların yaklaşık % 20 si dileklerini gerçekleşmemesi durumunda üzüleceklerini, % 16.8 i de gerçekleşmesi için dua edeceğini belirtmişlerdir. Bu grupta hiçbir şey yapmayacaklarını ifade edenlerin oranı ise, % 15.7 dir. Buna mukabil, yaş grubundaki çocukların % 33.3 ü hiçbir şey yapmayacaklarını belirtirken, % 17.2 si dua edeceklerini, % 8.4 ü de üzüleceklerini ifade etmişlerdir. Bu iki grup arasındaki farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 =73.451, sd=12). Tablo.33. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Dileğin gerçekleşmezse ne yaparsın? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Dileğin gerçekleşmezse ne yaparsın? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Hiçbir şey yapmam Sayı % 17,0 37,5 35,4 25,9 Dua ederim Sayı % 15,5 16,7 16,7 16,1 Cevap yok Sayı % 39,9 33,3 26,8 34,2 Anlamlandırma cabası Sayı % - 4,2 1,5 1,0 Üzülürüm Sayı % 25,1 6,3 12,6 18,6 Bilmiyorum Sayı % 1,8-5,6 3,1 Olumsuz tutumlar Sayı %,7 2,1 1,5 1,2 Toplam Sayı % X 2 = 53,420 sd= 12 p<.001

160 152 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Cinsiyet Toplam Erkek Hiçbir şey yapmam Sayı % 14,3 21,3 31,6 22,5 Dua ederim Sayı % 18,3 23,4 17,7 18,5 Cevap yok Sayı % 46,4 48,9 42,4 44,9 Anlamlandırma çabası Sayı %,4-2,2 1,1 Üzülürüm Sayı % 14,3 6,4 4,8 9,4 Bilmiyorum Sayı % 5,6 -,9 3,0 Olumsuz tutumlar Sayı %,8 -,4,6 Toplam Sayı % X 2 = 44,347 sd= 12 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=6 p< yaş grubu için: X 2 = sd=5 p> yaş grubu için: X 2 = sd=6 p<.001 Tablo.33 incelendiğinde, küçük kız çocuklarının yaklaşık % 40 ının cevap vermediği, % 25 inin dileklerinin gerçekleşmemesi durumunda üzülecekleri, % 17 sinin hiçbir şey yapmayacağı ve % 15.5 inin de gerçekleşmesi için dua edeceği yönünde cevaplar verdiği görülecektir. Aynı zamanda, yaş grubundaki kız çocuklarının % 35.4 ünün hiçbir şey yapmayacağı, % 16.7 sinin dua edeceği ve % 12.6 sının üzüleceği de görülecektir. Küçük kız çocukları ile büyük kız çocukların verdikleri tepkiler arasındaki farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 =53.420, sd=12). Erkek çocukların bu soruyu cevapsız bırakma oranları daha yüksek olduğu gözlenmektedir (% 46.4 ve % 42.4). Küçük erkek çocuklarla büyük erkek çocukların verdikleri tepkiler arasındaki farkların en fazla olduğu kategoriler, hiçbir şey yapmam (% 14.3 ve % 31.6) ve üzülürüm (% 14.3 ve % 4.8) kategori-

161 Bulgular 153 leridir. Bu iki grup erkek çocuğun tepkileri arasındaki farkların p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Küçük kız çocukları ile küçük erkek çocukların bu soruya verdikleri cevaplar arasındaki farklar p<.01 düzeyinde (X 2 =16.202, sd=6), büyük kız çocuklarla büyük erkek çocuklar arasındaki farklar da p<.001 düzeyinde anlamlılığa ulaştığı gözlenmektedir (X 2 =25.124, sd=6). 16. Eğer bir çocuk yanlış yaparsa Allah o çocuğa ne yapar? Çocukların cezalandırıcı, affedici veya merhamet edici bir Tanrı tasavvuruna sahip olup olmadığıyla ilgili bu soruya verilen cevaplar, altı başlık altında gruplandırılabilir. Cezalandırır kategorisinde günah yazar; cezalandırır; insanları ahirette yüzleştirir; taş yapar; taş atar; cehenneme atar; onu yakar; kıyamet gününde yaptığı o davranıştan dolayı değerlendirir; hepsini bir deftere yazar; hak ettiğini/dersini verir; ağlatır; çarpar; sakat yapar; döver; ağzını yamultur; kör eder; onu cennete almaz; evini yıkar; öldüğünde gebertir; bir şey yapmaz ölünce hesabını sorar; Ahirette sorar; kızar; yere düşürür; öldürür gibi cevaplar yer almaktadır. Duygusal açıklamalar başlığını taşıyan gruba o çocuğun yüzüne gülmez; onu sevmez; çocuğun üzülmesini sağlar; bir şey yapmaz Allah üzülür; dileklerini, dualarını kabul etmez gibi cevaplar girmektedir. Şartlı açıklamalar başlıklı kategoride tevbe ederse Allah onu affeder, tevbe etmezse cezalandırır; 12 yaşından büyükse günah yazar, küçükse günah yazmaz; 15 yaşından büyükse günah yazar; ilkinde affeder, ikinci de affetmez; erkek 14 yaşından kız 12 yaşından küçükse bir şey yapmaz; 7 yaşından küçükse affeder, büyükse günah yazar; ergenlik çağına girmişse ona günah yazar; çok küçükse bir şey yapmaz, ama büyük bir

162 154 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi çocuk ise akli dengesi de yerindeyse onun günahlarına bir tane daha günah ekler; iyi bir çocuksa affeder, iyi değilse cehennemine sokar gibi açıklamalar yer almaktadır. Allah bilir başlıklı grupta Allah bilir, dilediğini yapar; o hiç belli olmaz. Allah onu doğru yola saptırır ya da cezalandırır gibi ifadeler bulunmaktadır. Affeder adlı kategoride herkes hata yapabilir; hiçbir şey; affeder; yardım eder; hiçbir şey, çünkü o küçük bir çocuk; uyarır, doğru yolu gösterir; çocuğa günah yazmaz, anababasına yazar; yanlışını düzeltmesini ister; çocuğa dur, elleşme der; o çocuğu kendi haline bırakır; hatasını düzeltmesi için süre verir; Allah onunla konuşur ve rahatlatır şeklindeki cevaplar yer almaktadır. Tablo.34. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Eğer bir çocuk yanlış bir şey yaparsa Allah o çocuğa ne yapar? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Eğer bir çocuk yanlış bir şey yaparsa Allah o çocuğa ne yapar? Yaş grupları Toplam Cezalandırır Sayı % 59,5 35,8 25,9 43,6 Duygusal açıklamalar Sayı % 1,7 2,1,5 1,2 Bilmiyorum Sayı % 7,3 4,2 12,4 9,1 Şartlı açıklamalar Sayı % 3,3 9,5 8,9 6,1 Allah bilir Sayı % 2,7 2,1 6,3 4,1 Cevap yok Sayı % 9,4 18,9 10,5 10,7 Affeder Sayı % 16,3 27,4 35,7 25,2 Toplam Sayı % X 2 = 140,485 sd= 12 p<.001

163 Bulgular 155 Yanlış yapan bir çocuğu Tanrı cezalandırır şeklinde cevap veren çocukların oranı % 43.6 olup, Allah ın affediciliğini vurgulayan cevap verenlerin oranı ise % 25.2 dir. Cezalandırıcı bir Tanrı tasavvuruna daha çok küçük çocuklar sahipken (% 60), büyük çocuklar (% 36) affedici, bağışlayan bir Tanrı tasavvuruna sahiptirler. Büyük çocuklar arasında cezalandırıcı Tanrı tasavvuruna sahip olanların oranı da % 26 olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak, küçük çocuklarla büyük çocuklar arasındaki farklar p<.001 düzeyinde anlamlı çıkmıştır (X 2 = , sd=12). Tablo.35. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Eğer bir çocuk yanlış bir şey yaparsa Allah o çocuğa ne yapar? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Eğer bir çocuk yanlış bir şey yaparsa Allah o çocuğa ne yapar? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Cezalandırır Sayı % 56,5 39,6 24,2 42,6 Duygusal açıklamalar Sayı % 1,1 -,5,8 Bilmiyorum Sayı % 8,1 8,3 12,1 9,7 Şartlı açıklamalar Sayı % 3,3 10,4 8,6 6,0 Allah bilir Sayı % 3,0 4,2 7,1 4,6 Cevap yok Sayı % 11,8 20,8 7,1 10,8 Affeder Sayı % 16,2 16,7 40,4 25,5 Toplam Sayı % X 2 = 77,230 sd= 12 p<.001

164 156 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Cinsiyet Toplam Erkek Cezalandırır Sayı % 62,7 31,9 27,3 44,5 Duygusal açıklamalar Sayı % 2,4 4,3,4 1,7 Bilmiyorum Sayı % 6,3-12,6 8,5 Şartlı açıklamalar Sayı % 3,2 8,5 9,1 6,2 Allah bilir Sayı % 2,4-5,6 3,6 Cevap yok Sayı % 6,7 17,0 13,4 10,6 Affeder Sayı % 16,3 38,3 31,6 24,9 Toplam Sayı % X 2 = 85,138 sd= 12 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=6 p> yaş grubu için: X 2 = sd=6 p< yaş grubu için: X 2 = sd=6 p>.05 Küçük kız çocuklarının % 56.5 inin, büyük kız çocuklarının ise, % 24.2 sinin; küçük erkek çocuklarının % 62.7 sinin, büyük erkek çocuklarının da % 27.3 ünün cezalandırıcı bir Tanrı tasavvuruna sahip oldukları saptanmıştır. Tanrı nın affediciliğine vurgu yapanların oranı, 7-11 yaş grubu kız ve erkek çocuklarında aynı olup (% 16), yaş grubundaki kızlarda % 40.4, erkek çocuklarda % 31.6 dır. Hem küçük kızlarda hem de küçük erkeklerde duygusal açıklamalar yapma oranı daha yüksek iken, şartlı açıklamalar yapma ve Allah bilir kategorisindeki cevapları verme oranları daha düşüktür. Bu iki farklı yaş grubundaki kızların cevapları arasındaki farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunduğu gibi (X 2 =77.230, sd=12), farklı yaş gruplarındaki erkeklerin cevapları arasındaki farklılıkların da p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır (X 2 =85.138, sd=12). Fakat bununla beraber, aynı yaş grubundaki kızlarla erkekler arasında anlamlı bir farklılaşmanın olmadığı tespit

165 Bulgular 157 edilmiştir (7-11 yaş grubu için, X 2 =6.388, sd=6, p>.05; yaş grubu için, X 2 =7.203, sd=6, p>.05). 17. Allah tan korkuyor musun? Tanrı tasavvurunun duygu yönünü öne çıkaran bu soruya verilen cevaplar, yedi başlık altında toplanmıştır: Evet korkuyorum, çok korkuyorum, evet, ama sevdiğim için, hem seviyorum hem de korkuyorum, bilmiyorum şeklinde verilen cevapların her biri bir kategoriyi oluşturmaktadır. Ayrıca, günah işleyince korkuyorum; hayır niye korkayım ki O na bir şey yapmadım; hayır, çünkü yanlış şeyler yapmıyorum gibi cevaplar günah işleyince korkuyorum kategorisini; hayır, korkmuyorum; hayır, Allah bizi yemez, öldürmez, ama kendi isterse korkarım şeklindeki cevaplar hayır kategorisini meydana getirmektedir. Tablo.36. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah tan korkuyor musun? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah'tan korkuyor musun? Yaş grupları Toplam Evet Sayı % 78,0 77,9 76,5 77,4 Hayır Sayı % 11,3 7,4 4,9 8,3 Çok korkuyorum Sayı % 5,5 8,4 7,7 6,7 Cevap yok Sayı % 3,6 2,1 2,8 3,2 Evet, ama sevdiğim için Sayı %,4 -,7,5 Bilmiyorum Sayı %,6 -,5,5 Günah işleyince korkuyorum Sayı %,4 4,2 4,7 2,5 Hem seviyorum hem de korkuyorum Sayı % 1, ,3 11 1,1 Toplam Sayı % X 2 = 46,293 sd= 14 p<.001

166 158 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Çocukların % 87.1 i Tanrı dan korktuklarını ifade ederlerken, % 8.3 ü Tanrı dan korkmadıklarını belirtmişlerdir. Bu bulgu detaylandırıldığında, yaş çocuklarının, günah işleyince korkuyorum (% 4.7) ve çok korkuyorum (% 7.7) kategorilerinde oranları daha yüksek iken, hayır ve evet kategorilerinde oranları daha düşüktür. Farklı yaş gruplarındaki çocukların verdikleri cevaplar arasında p<.001 düzeyinde anlamlı farklılıklar saptanmıştır (X 2 =46.293, sd=14). Tablo.37. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah tan korkuyor musun? sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Allah'tan korkuyor musun? Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Evet Sayı % 75,6 72,9 69,7 73,1 Hayır Sayı % 10,7 10,4 5,6 8,7 Çok korkuyorum Sayı % 8,5 8,3 10,1 9,1 Cevap yok Sayı % 4,1 2,1 1,5 2,9 Evet, ama sevdiğim için Sayı %,4-1,0,6 Bilmiyorum Sayı % - -,5,2 Günah işleyince korkuyorum Sayı % 2,7 3 6,3 16 8,1 21 4,1 Hem seviyorum hem de korkuyorum Sayı % ,5 7 1,4 Toplam Sayı % X 2 = 37,064 sd= 14 p<.001

167 Bulgular 159 Cinsiyet Toplam Erkek Evet Sayı % 80,6 83,0 82,3 81,5 Hayır Sayı % 11,9 4,3 4,3 7,9 Çok korkuyorum Sayı % 2,4 8,5 5,6 4,3 Cevap yok Sayı % 3,2 2,1 3,9 3,4 Evet, ama sevdiğim için Sayı %,4 -,4,4 Bilmiyorum Sayı % 1,2 -,4,8 Günah işleyince korkuyorum Sayı % ,1 4 1,7 5,9 Hem seviyorum hem de korkuyorum Sayı % 1, ,3 4,8 Toplam Sayı % X 2 = 22,875 sd= 14 p>.05 (p<.06) Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=7 p< yaş grubu için: X 2 = sd=4 p> yaş grubu için: X 2 = sd=7 p<.007 Korku içerikli cevaplar veren 7-11 yaş grubu kızların oranı (% 85.2) ile yaş grubu kızların oranlarının (% 88.9) birbirine yakın olduğu görülmektedir. Ama hayır-korkmuyorum şeklinde cevap verenlerin oranı küçük kızlarda iki kat daha fazladır (% 10.7). Büyük kız çocuklarının günah işleyince korkuyorum içerikli cevaplarının sekiz kat daha fazla olması (% 8.1) dikkat çekici bir veridir. Sonuç olarak farklı yaş gruplarındaki kızların cevapları arasındaki farklılıkların p<.001 düzeyinde anlamlılığa ulaştığı saptanmıştır (X 2 =37.064, sd=14). Tanrı dan korktuklarını ifade eden küçük erkek çocuklarının oranı % 80.6 iken, büyük çocuklarda bu oran % 82.3 tür. Diğer korku içerikli ifadelerde de söz konusu iki grup erkek çocukların cevapları arasındaki fark büyük gözükmemektedir. Sadece hayır korkmuyorum cevabı açısından bu iki grup arasında önemli bir farkın olduğu görülmektedir (% 11.9 ve % 4.3).

168 160 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Bu iki yaş grubundaki erkeklerin verdikleri cevaplar arasındaki farklılıkların ancak p<.06 düzeyinde anlamlılığa ulaştığı söylenebilir (X 2 =22.875, sd=14, p>.05) yaş grubundaki kızlarla erkekler verdikleri cevaplar açısından p<.02 düzeyinde (X 2 =15.797, sd=7), yaş grubundaki kızlarla erkeklerin cevapların p<.007 düzeyinde anlamlı bir biçimde farklılaştığı saptanmıştır (X 2 =19.487, sd=7). 18. Allah a içinden geldiği gibi bir mektup yaz Çocukların Tanrı ya yönelik ifade ettikleri duygu, düşünce, dilek ve istekleri 12 kategoride toplanmıştır. Sosyal içerik (fakirlik, işsizlik, borç, ) başlığı altında, dünyayı yaşanabilir kıl, güzelleştir; Müslümanlara yardım et; Allah ım herkese bir iş ver, hiç kimse işsiz kalmasın; bütün borçlarımız ödensin; Allah ım bize para ver; zengin olmak istiyorum; Türkiye nin düzelmesini diliyorum; dünyadaki kötülüklerin bitmesini istiyorum; iyileri kötülerden korumasını diliyorum; Allah ım fakirlere yardım et; herkesin barış içinde olmasını istiyorum; depremde yıkılan evlerin yeniden yapılmasını istiyorum; Allah ım kötüleri benim için iyi insan yapar mısın?; Allah ım ihtiyacı olanlara yardım et gibi ifadeler yer almaktadır. Ayrılık-ölüm temaları adlı kategori kıyameti koparma; ailemi kaybetmek istemiyorum; ailemin yanımda olmasını istiyorum; babaannemi benden aldığın için, beni de öldürüp onun yanına götür; Allah ım bir aileyi birbirinden ayırma; beni ve ailemi koru; bir gün biz de öleceğiz hesap sorulacak..; Allah ım beni öldürme; keşke şu ahiret günü olmasa normal hayatımıza devam etsek, ana-babamdan hiç ayrılmak istemiyorum; ailece sonsuza kadar yaşamak istiyorum; bizi annesiz, babasız bırakma gibi ifadelerden oluşmaktadır.

169 Bulgular 161 Günahkârlık duyguları başlıklı kategori Allah ım günahlarımı affet; Allah ım beni yakma; Allah ım senden korkuyorum gibi ifadeleri içermektedir. Başarı-gelecekle ilgili ifadeler kategorisinde meslek sahibi (öğretmen, doktor, subay.) olmak istiyorum; derslerimde başarılı olmak istiyorum; Allah ım sınıfımı geçmemi nasip et; bursluluk sınavında başarılı olmamı nasip et; ileride evlendiğimde mutlu bir hayat yaşamak istiyorum gibi ifadeler yer almaktadır. Yazmak istemiyorum başlığı altında Allah a mektup yazılmaz; Allah a mektup yazamam çünkü O na gitmez; Allah ile konuşmak istersem, Kur an okurum; Mektup yazamam, eğer çok istediğim bir şey varsa bunun olması için Allah a dua ederim gibi açıklamalar bulunmaktadır. Dinî istekler kategorisi sana inanmayanları ve ibadeti zayıf olanları kendine bağlanacak duruma koy; Allah ım ailece cennete girip girmeyeceğimizi söyler misin?; kaderim ne ise onun olmasını istiyorum; Allah beni cennetine koy; Allah ım bizi şeytanın şerrinden tüm kötülüklerden koru ifadelerinin yanı sıra Allah ın sıfatlarının sayıldığı, tasvir edildiği açıklamalar da yer almaktadır. Sağlık-huzur-mutluluk adlı grup ailece huzurlu ve mutlu olmak; sağlıklı olmak; yeni doğan yiğenimin hastaneden sağ salim çıkmasını diliyorum; annem şimşek, gökgürültüsü ve yılandan çok korkar, fakat bu durumlarla çok karşılaştı, üzüldüm; teyzemi hastalığından kurtar, beni hastalığımdan kurtar, kimseyi bu hastalıklara düşürme gibi ifadelerden oluşmaktadır. Bireysel-psikolojik temalar kategorisinde neden iyi insanları öldürüp, kötü insanları yaratıyorsun?; O na bu hatalığı bana niye verdiğini sorardım; Allah ım her hafta pikniğe

170 162 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi gitmek istiyorum; Allah ım seni görmek istiyorum; Allah ım ailemin benimle gurur duyması için, senden tek dileğim çalışkan olmamı sağlaman; beni çok gülümset; öğretmenimin 5. sınıfa kadar okutmasını istiyorum; seninle arkadaşlık yapmak istiyorum; babasız olanları, kimsesiz çocukları koru; Allah ım bana yardım et! gibi ifadeler bulunmaktadır. Şükran duygusu kategorisinde her şey için sana teşekkür ediyorum; dolayı şükürler olsun; seni çok seviyorum; sana güveniyorum; sen çok iyi birisin; Allah ım Sen beni ve bütün insanları büyüttün; her şeyi Sen yaratmışsın; hep bizim yanımızda olmanı istiyorum şeklindeki açıklamalar yer almaktadır. Maddi istekler kategorisinde evimiz ve arabamızın olmasını istiyorum; bisiklet istiyorum; Allah ım bana oyuncak al gel!; kendi arabamın olmasını diliyorum; bir odamın olmasını istiyorum; Allah ım bir evimiz ve bir odam olsun gibi istekler yer almaktadır. Ailevî durumlar başlığı altında anne ve babamın birleşmesini istiyorum; halamın bir çocuğunun olmasını istiyorum; babamın içkiyi bırakmasını istiyorum; Allah ım babama iş verir misin?; kardeşimin olmasını istiyorum; ölen halamı bir kerecik görmek istiyorum; babam geri gelsin; abimle babam barışsın, gözlerimiz düzelsin gibi istekler dile getirilmiştir. Muhtelif içerik başlığı altında aynı kişi tarafından yazılmış birden fazla dileği, duygu ve düşünceyi içeren ifadeler yer almaktadır. Örneğin; Allah ı çok seviyorum; beni Senin yolundan ayırma; öğretmen olmamı nasip eyle; Ahirette Seni ve peygamberimizi görmeyi arzu ediyorum; Cennetine girmeyi diliyorum. Bir başka örnekte ise; Allah ım günahlarımı affet; ailemi ve beni koru; derslerimde başarılı olmamı nasip et; cennete gitmemi nasip et; Seni çok seviyorum; arkadaşımın hasta-

171 Bulgular 163 lığına şifa ver; cin ve şeytanın şerrinden beni koru şeklinde bir içerik sunulmuştur. Tablo.38. Öğrencilerin yaş gruplarına göre Allah a içinden geldiği gibi bir mektup yaz isteğine karşılık yazılan ifadelerin dağılımı Allah a mektuplar Yaş grupları Toplam Açıklama yok Sayı % 22,2 14,7 31,5 25,3 Sosyal içerik (fakirlik, işsizlik,borç,...) Sayı % 30 5,7 6 6,3 21 4,9 57 5,4 Ayrılık-ölüm temaları Sayı % 6,9 3,2 5,6 6,0 Günahkârlık duyguları Sayı % 7,1 15,8 11,2 9,6 Başarı-gelecekle ilgili ifadeler Sayı % 4,2 7,4 4,0 4,4 Yazmak istemiyorum Sayı % 1,0 5,3 5,1 3,1 Dini istekler Sayı % 5,2 14,7 14,0 9,6 Sağlık-huzur-mutluluk Sayı % 2,5 8,4 2,8 3,2 Bireysel-psikolojik temalar Sayı % 5,7 2,1 3,7 4,6 Şükran duygusu Sayı % 32,9 17,9 8,9 21,7 Maddi istekler Sayı % 4,8 2,1,7 2,9 Ailevi durumlar Sayı %,6 2,1 1,6 1,1 Muhtelif içerik Sayı % 1,3-6,0 3,2 Toplam Sayı % X 2 = 176,083 sd= 26 p<.001 Tablo.38 incelendiğinde, 7-11 yaş grubu çocuklarının Tanrı ya yönelttikleri dilek, duygu ve düşünceleri, büyük çocuklara kıyasla daha çok şükran duygusu, ayrılık-ölüm temaları, sosyal içerik ve bireysel-psikolojik temalar kategorilerinde; yaş grubu çocuklarında ise, küçük çocuklara nazaran daha çok dinî istekler, günahkârlık duygusu ve yazmak istemi-

172 164 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi yorum kategorilerinde yer aldığı görülür. Bu yaş gruplarındaki çocukların ifadelerinin içeriklerindeki farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 = , sd=26). Tablo.39. Öğrencilerin cinsiyetlerine ve yaş gruplarına göre Allah a içinden geldiği gibi bir mektup yaz isteğine karşılık yazılan ifadelerin dağılımı Allah a mektuplar Yaş grupları Toplam Cinsiyet Kız Açıklama yok Sayı % 21,4 12,5 25,3 22,1 Sosyal içerik(fakirlik, işsizlik,borç,...) Sayı % 13 4,8 3 6,3 9 4,5 25 4,8 Ayrılık-ölüm temaları Sayı % 6,6 6,3 6,6 6,6 Günahkârlık duyguları Sayı % 8,5 20,8 10,6 10,4 Başarı-gelecekle ilgili Sayı ifadeler % 5,2 8,3 3,5 4,8 Yazmak istemiyorum Sayı % 1,1 6,3 5,6 3,3 Dini istekler Sayı % 4,4 6,3 11,6 7,4 Sağlık-huzur-mutluluk Sayı % 3,0 12,5 3,5 4,1 Bireysel-psikolojik Sayı temalar % 6,3 2,1 4,5 5,2 Şükran duygusu Sayı % 30,6 14,6 12,6 22,2 Maddi istekler Sayı % 5, ,7 Ailevi durumlar Sayı % 1,1 4,2 3,0 2,1 Muhtelif içerik Sayı % 1,8-8,6 4,3 Toplam Sayı % X 2 = 86,841 sd= 24 p<.001

173 Bulgular 165 Cinsiyet Toplam Erkek Açıklama yok Sayı % 23,0 17,0 36,8 28,5 Sosyal içerik (fakirlik, işsizlik,borç,...) Sayı % 17 6,7 3 6,4 12 5,2 32 6,0 Ayrılık-ölüm temaları Sayı % 7,1-4,8 5,5 Günahkârlık duyguları Sayı % 5,6 10,6 11,7 8,7 Başarı-gelecekle ilgili Sayı ifadeler % 3,2 6,4 4,3 4,0 Yazmak istemiyorum Sayı %,8 4,3 4,8 2,8 Dini istekler Sayı % 6,0 23,4 16,0 11,9 Sağlık-huzur-mutluluk Sayı % 2,0 4,3 2,2 2,3 Bireysel-psikolojik Sayı temalar % 5,2 2,1 3,0 4,0 Şükran duygusu Sayı % 35,3 21,3 5,6 21,1 Maddi istekler Sayı % 4,4 4,3 1,3 3,0 Ailevi durumlar Sayı % - -,4,2 Muhtelif içerik Sayı %,8-3,9 2,1 Toplam Sayı % X 2 = 109,836 sd= 26 p<.001 Her bir yaş grubundaki kız-erkek karşılaştırılması 7-11 yaş grubu için: X 2 = sd=12 p> yaş grubu için: X 2 = sd=11 p> yaş grubu için: X 2 = sd=13 p<.01 Kız çocuklarının % 22.2 sinin Tanrı ya karşı şükran duygusu içinde oldukları, % 10.4 ünün ise günahkârlık duygusuna sahip oldukları saptanmıştır. Ayrıntılara bakıldığında, 7-11 yaş grubundaki kız çocuklar, yaş grubundaki kızlarla karşılaştırıldığında daha fazla şükran duygusu, bireysel-psikolojik temalar ve maddi istekler kategorilerinde öne çıkmaktadır. Büyük kızların ise dinî istekler ve günahkârlık duygusu kategorilerinde öne çıktıkları görülmektedir. Bu gruplar arasındaki

174 166 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 =86.841, sd=24). Erkek çocuklarının % 21.1 inin Tanrı ya karşı şükran duyguları içinde oldukları, % 11.9 unun ise Tanrı dan dinî isteklerde bulundukları saptanmıştır. Detaylara bakıldığında, 7-11 yaş grubu erkek çocukları yaş grubu erkek çocuklarına kıyasla daha fazla şükran duygusu, ayrılık-ölüm temaları, sosyal içerik ve bireysel-psikolojik temalar kategorilerine; yaş grubu erkek çocuklarının 7-11 yaş grubu çocuklarına nispeten daha çok dinî istekler ve günahkârlık duygusu kategorilerine giren ifadelerde bulunmuşlardır. Bu gruplar arasındaki farklılıklar p<.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (X 2 = , sd=26). Aynı yaş gruplarındaki kızlar ve erkekler karşılaştırıldığında, 7-11 yaş grubu kızları ile erkekleri arasında, verdikleri cevaplar açısından anlamlı bir farklılık gözlenmezken (X 2 =10.296, sd=12, p>.05), yaş grubu için p<.01 düzeyinde bir anlamlılıktan söz edilebilmektedir (X 2 =27.021, sd=13).

175 3. BÖLÜM BULGULARIN YORUMLANMASI Bir önceki bölümde bulgular, araştırmada kullanılan anketteki her bir soru çerçevesinde sunulmuştu. Bu bölümde ise bulgular, 7-11 ve olmak üzere iki ayrı yaş grubu içinde ele alınarak yorumlanacaktır. Daha önce de ifade edildiği gibi soyut Tanrı kavramı, bilinen şeylere benzememe, zaman üstülük (ezelî ve ebedîlik), sınırsız güç ve her şeyi bilme gibi özellikleri içerdiği söylenebilir (Ruchgy, 2004, s.78). Kur an-ı Kerim de de daha çok Allah ın birliği, eşsizliği, benzersizliği, kudret ve egemenliği gibi sıfatlar öne çıkmaktadır (Sinanoğlu, 2005, s.33). Bu sıfatlar özellikle ihlâs sûresinde bir arada zikredilir. Yine bakara sûresi, 255. ayette Allah birdir. Ondan başka hiçbir Tanrı yoktur. O diridir. Yarattıklarını daima koruyup gözetendir. Onu ne uyuklama ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde bulunan her şey O nundur şeklinde bu sıfatlara vurgu yapılmaktadır. Bu sıfatların yanı sıra, Allah ın bağışlayıcılığı, merhametli oluşu, aynı anda her

176 168 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi yerde oluşu, yargılayıcı ve cezalandırıcı oluşu, yaratıcılığı gibi sıfatları da sayılabilir. Bu bağlamda anket soruları Tanrı nın sıfatları açısından gruplandırılmıştır. Buna göre, Tanrı nın ezelî-ebedî ve mekandan münezzeh olması ile ilgili olarak Allah nereden geldi?, Allah nerede yaşıyor? ve Allah kaç yaşındadır? soruları birlikte değerlendirilmiştir. İkinci olarak Tanrı nın eşsiz ve benzersiz oluşu adlı kategoride, Allah neye benziyor?, Allah ismini nereden aldı?, Allah ın bir ailesi var mı?, Allah herhangi bir şeye benzer mi?, Allah yemek yer mi, su içer mi?, Allah ın cinsiyeti kadın mıdır erkek midir?, Allah evlenmiş midir? ve Bildiğin birisine benzetmek istersen Allah ı kime benzetirsin? soruları yer almaktadır. Üçüncü kategori Tanrı nın herşeyi bilmesi, herşeyden haberdar olması başlığı taşımaktadır. Bu kategoriye Allah senin kim olduğunu biliyor mu? ve Allah seni görebilir ve işitebilir mi? soruları girmektedir. Tanrı nın herşeye gücünün yetmesi başlıklı dördüncü kategoride Allah ın yapamayacağı şeyler nelerdir? sorusu bulunmaktadır. Beşinci kategori Tanrı nın yargılayıcılığı, cezalandırıcılığı ve bağışlayıcılığı sıfatlarını içermekte olup, Eğer bir çocuk yanlış bir şey yaparsa Allah o çocuğa ne yapar? ve Allah tan korkuyor musun? sorularından oluşmaktadır. Geriye kalan iki soru olan Allah tan kabul etmesini en çok istediğin dileğin nedir? Dileğin gerçekleşmezse ne yaparsın? ve Allah a içinden geldiği gibi bir mektup yaz sorularına çocukların verdikleri cevapların içerikleri çeşitlilik göstermektedir. Dolayısıyla Tanrı nın sıfatları açısından bunların, belli bir

177 Bulguların Yorumlanması 169 başlık altında gruplandırılması zor gözükmektedir. Bunun için, bu sorulara verilen cevaplar, içeriklerine göre, yukarıda zikredilen kategorilere dâhil edildiği gibi, başka sıfat ve konular hakkındaki yorumların yapıldığı kısımlarda da yer verilmiştir. Sonuç olarak sözü edilen bu kategoriler çerçevesinde yaş grupları ayrı ayrı ele alınarak bulgular yorumlanmıştır.

178 170 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Allah ım nasılsın iyi misin? Sakın beni ve yakınlarımı yanına alma. Allah ım hiçbir kulunu Cehennemin sıcak sularına atma Senin varlığına inanan kulun, Cevriye. (11 yaşında). Allah ım dediklerimi yanlış yaptıysam duygularını kırdıysam özür dilerim. Ne olur bana okulda başarılı olmam için dileğimi kabul et. Seni çok seviyorum Allah ım. 10 yaşında bir çocuk, adı M ile başlıyor E ile bitiyor. (Kız, 10 yaşında). A YAŞ GRUBU-SOMUT İŞLEMLER DÖNEMİ Bu dönemde çocukların Tanrı tasavvurları daha çok antropomorfik (insan biçimci) olup, Tanrı için fiziksel özelliklerden bahsedilir ve insana ait özelliklerle düşünülen, elle tutulabilen, somutlaştırılmış bir Tanrı tasavvur edilir. Tabiî ki, bu dönemin ilk yılları ile son yılları karşılaştırıldığında bu özelliklerin gösterilmesi açısından farklılık vardır. Doğal olarak çocuklar büyüdükçe, somutlaştırma düzeyi düşmekte, soyut biçimde tasavvur etmeye yönelik bir gelişim süreci gerçekleşmektedir. Bir dönemden diğerine geçildiği zaman öncekinin içerdiği özellikler tamamıyla kaybolmamakta, yenisi içinde devam etmekte, yeniden düzenlenmektedir. Bundan dolayı, bu dönemin başlarında işlem öncesi dönemin özellikleri, sonlarına doğru da soyut işlemler döneminin özellikleri az veya çok bulunmaktadır (Garrod ve diğ. 1990). Bu dönemdeki antropomorfik düşünce biçiminde, bir önceki dönemdeki Tanrı nın sıradan bir insana benzetilmesinin ötesinde, süper güçleri ve özellikleri olan olağanüstü bir insana benzetilmesi yönünde bir gelişme gözlenmektedir.

179 Bulguların Yorumlanması 171 A1. Tanrı nın Ezelî-Ebedî ve Mekandan Münezzeh Oluşu: Bu yaş grubundaki çocukların ilgili sorulara verdikleri cevaplar şöyle özetlenebilir: Çocukların % 18.8 si Allah nereden geldi? sorusuna O hep vardı, doğurmamış ve doğrulmamıştır gibi cevaplar vermişlerdir. Buna karşın, çocukların % 48.7 si insanî özellikler ve dünyevî mekan; dinî motifler içeren ve insan biçimci; felsefî başlıklı kategorilere giren cevaplar vermişlerdir ki, bunlardan bazıları şöyledir: Gökyüzünden, bulutlardan, uzaydan, annesinin karnından, cennetten, dünyanın öbür ucundan, topraktan, Atatürk ün yanından, camiden, huzur evinden, insanların inançlarından ortaya çıkmış olabilir gibi. Allah nerede yaşıyor? sorusuna ise, çocukların % 8.4 ü her yerde cevabını verirken, % 72.7 si dünyada (% 58.9) ve ahirette (% 13.8) bir yere, bir mekana işaret etmişlerdir. Örneğin, Tanrı nın camide, gökyüzünde, bulutların üstünde, yukarıda, evinde, uzayda, mezarlıkta, Mekke de, Medine de, Ankara da, kulübede; cennette, meleklerin yanında, ahirette gibi yerlerde yaşadığı tasavvur edilmektedir. Örneğin, sekiz yaşındaki Duygu, Allah a Allah ım Seni çok seviyorum. Şimdi Senin yanında olmak isterdim. Ama Sen gökyüzündesin gelemem diye seslenmektedir. Benzer şekilde Pitts (1977), yedi yaşındaki bir çocuğun Tanrı yı bulutlar arasında gülen bir yüz olarak tasavvur ettiğinden sözeder (akt. Thackeray, 2000, s. 35). Yavuz (1987) da çocukların, Tanrı nerededir? sorusuna heryerde, gökyüzünde, gökte, havada, bulutların üstünde, yukarıda, uzayda, kalbimizde, cennette gibi cevaplar verdiklerini aktarır. Ona göre, çocukların özellikle gökte, bulutların üstünde, yukarıda, gibi cevaplar vermesi, onların yüce olan, saygı gösterilmesi gereken Tanrı için bir mekan işaret edilecekse, onun gökyüzü olması doğaldır.

180 172 Çocuklarda Tanrı Tasavvurunun Gelişimi Çünkü çocuk Tanrı için gökyüzünde yaşıyor derken, aslında O na kendisinin şimdiye kadar düşünebildiği ve tasavvur edebildiği yüksekliklerde uygun bir yücelik ayırmak istemektedir. Ulu bildiği Tanrı, mekânıyla da yüce ve ulu olmalıdır. Bu nedenle çocuğa göre, gökyüzü Tanrı için en uygun yerdir. Ya-

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir? Tanrı Tasavvuru Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir? Peker e göre: Kişinin bebekliğinden itibaren, zeka gelişimine, edinmiş olduğu bilgi ve yaşantısına göre, Tanrı yı zihninde canlandırması, biçimlendirmesi

Detaylı

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi DİNİ GELİŞİM Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi Bilişsel Yaklaşımda Tanrı Tasavvuru 1. Küçük çocuklar Tanrı yı bir ruh olarak düşünürler, gerçek vücudu ve insani duyguları

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii YAZARLAR HAKKINDA... iv 1. ÜNİTE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 Giriş... 2 Eğitim Psikolojisi ve Öğretmen... 3 Eğitim Psikolojisi... 3 Bilim... 6 Psikoloji... 8 Davranış... 9 Eğitim...

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not III Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Kişilik Gelişimi Kişilik Nedir? *Kişilik, bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici,

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2 Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3 Sosyal Biliş ÜNİTE:4 Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 1 Tutum ve Tutum Değişimi ÜNİTE:6 Kişilerarası Çekicilik ve Yakın İlişkiler

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28 İÇİNDEKİLER Önsöz/ Ahmet Yıldız 5 Giriş 11 Psikoloji kökenli modeller 15 Davranışçılık 15 Bilişselcilik 17 Bilişsel Yapılandırmacılık 20 Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI İÇİNDEKİLER KISIM I VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI BÖLÜM 1 Vygotsky nin Yaklaşımına Giriş Zihnin Araçları... 4 Zihnin Araçları Niçin Önemlidir... 5 Vygostky Yaklaşımının Tarihçesi...

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Yaşam Boyu Sosyalleşme Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında

Detaylı

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I HEDEFLER İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Gelişim Psikolojisinin Alanı Gelişim Psikolojisinin Temel Kavramları Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişimin Temel İlkeleri Fiziksel Gelişim Alanı PSİKOLOJİ Bu

Detaylı

Doç. Dr. Tülin ŞENER

Doç. Dr. Tülin ŞENER Doç. Dr. Tülin ŞENER AHLAK GELİŞİMİ Bireyde var olan değerler sistemi, gelişimsel bir süreç içinde ortaya çıkmaktadır. Bu sürece AHLAK GELİŞİMİ denir. Toplumun kendinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilmesi

Detaylı

Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram;

Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram; KAVRAM OLUŞTURMA: Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram; ağaç,kedi,güzellik,gibi bir nesne ya da bir sembol olabilir.

Detaylı

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir. Yapılandırmacılık, pozitivist geleneği reddetmekte; bilgi ve öğrenmeyi Kant ve Wittgeinstein'nın savunduğu tezlerde olduğu gibi özneler arası kabul etmektedir. Bu bakış açısından yapılandırıcı öğrenme,

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Davranış Bilimleri I. Fizyobiyolojik Sistem A Biyolojik Yaklaşım II. Psikolojik Sistem B. Davranışçı Yaklaşım C. Gestalt

Detaylı

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii BÖLÜM I GELİŞİM 1. ÜNİTE GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR, GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ VE GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER... 1 GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR...

Detaylı

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD BAĞLANMA NEDİR? Çocuk ile bakım veren kişi arasında gelişen ilişkide, çocuğun bakım veren kişiyle

Detaylı

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1 XI İçindekiler Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür Sayfa vii viii x 1 Giriş 1 Tanımlar: Kültürlerarası psikoloji nedir? 3 Tartışmalı konular 5 Konu 1: İçsel olarak ya da dışsal olarak

Detaylı

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM Jean Piaget ve Jerome Bruner Biliş ne demektir? Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim neleri kapsar? Bireydeki akıl yürütme, düşünme, bellek ve dildeki

Detaylı

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI REYHAN SAĞLAM ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ BILIŞ NE DEMEKTIR? Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim neleri kapsar?

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

4/16/2010 İÇERİK. Kişisel Rehberlik? Geleneksel vs Gelişimsel Yaklaşıma Göre Kişisel Rehberlik? KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME

4/16/2010 İÇERİK. Kişisel Rehberlik? Geleneksel vs Gelişimsel Yaklaşıma Göre Kişisel Rehberlik? KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME İÇERİK KİŞİSEL REHBERLİK Gelişimsel Yaklaşıma Göre Kişisel Rehberlik Kişisel Rehberlik Açısından Etkili Öğretmenlik Farklı Eğitim Dönemlerinde Kişisel Rehberlik Kişisel Rehberlik? GELİŞİMSEL YAKLAŞIMA

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ (Behavior): Organizmanın doğrudan veya dolaylı olarak gözlenebilen tüm etkinlikleridir. Duygular, tutumlar, zihinsel süreçler

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR... v KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI... vii YAZAR HAKKINDA... ix 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE 1.1. ÜSTÜN YETENEKLİLİĞE TARİHSEL BAKIŞ...

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Davranış Bilimleri üzerine Davranış Bilimleri insan davranışını, davranışa etki eden toplumsal, psikolojik, grupsal ve

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 Bilimin Anlamı ve Özellikleri...17 Psikoloji...18 Gelişim Psikolojisi...25 Öğrenme Psikolojisi...26 Psikolojide Araştırma Yöntemleri...26

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III Ünite:I Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 Psikoloji ve Eğitim Psikolojisi 15 Eğitim Psikolojisi ve Bilim 17 Eğitim Psikolojisi ve Bilimsel Araştırma

Detaylı

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ ÇOCUK PSİKOLOJİSİNDE GELİŞİM MODELLERİ... 3 ÖĞRENME TEORİSİ MODELİ... 4 BİLİŞSEL GELİŞİM MODELİ... 5 İNSAN GELİŞİMİNİ VE PSİKOLOJİSİNİ AÇIKLAYAN TEMEL KURAMLAR...

Detaylı

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86 içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 Tarihsel Bakış Açısı 3 Erken Tarih 3 Yirminci ve Yirmi Birinci Yüzyıllar 3 Ergenliğe İlişkin Kalıpyargılar 6 Ergenliğe Pozitif Bir Bakış Açısı 7 Amerika Birleşik Devletleri

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not II Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Psikolojide Ekoller & Yaklaşımlar *1879 da Alman psikolog Wilhelm Wundt tarafından kurulan psikoloji laboratuarı

Detaylı

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI Üç Gelişim Alanı Gelişimsel rehberlik modelinin nihai amacı yaşam kariyeri gelişimini desteklemektir. Gelişimsel PDR nin ilkesi: Rehberlik

Detaylı

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI Okul öncesi dönem genel anlamda tüm gelişim alanları açısından temellerin atıldığı

Detaylı

Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır.

Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır. BAĞLANMA KURAMI Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır. Çocukluktaki bağlanma Çocuk ile bakım veren kişi

Detaylı

Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi

Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi Başta ABD olmak üzere birçok ülkede tıp ve uzmanlık eğitiminde (psikiyatri dışı)temel

Detaylı

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Duygu ile ilgili alanyazında araştırmacıların, biyolojik temelli olan, diğer hayvanlarla paylaşılan, tüm kültürlerde görülen ve evrensel

Detaylı

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR.

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR. GELİŞİM İLKELERİ GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR. Kalıtım bireyin anne babasından getirdiği gizil güçleri anlatır. Bu gizil güçlerin üst düzeyi kalıtsal olarak belirlenir. Bu düzeye ulaşma

Detaylı

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre değişimlerdir. Öğrenmede değişen ne???? İnsan ve hayvan arasında

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Temel Kavramlar Dr. Seher Yalçın 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın 1 Bilginin Kaynağı İnsanlar sürekli olarak kendilerini ve çevrelerini aydınlatma, tanıma, olay ve oluşumları açıklama

Detaylı

ÇOCUK, GENÇ, AİLE PSİKOLOJİSİ VE DİN

ÇOCUK, GENÇ, AİLE PSİKOLOJİSİ VE DİN ÇOCUK, GENÇ, AİLE PSİKOLOJİSİ VE DİN DEĞERLER EĞİTİMİ MERKEZİ YAYINLARI 55 Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Değerler Eğitimi Merkezi Yayınlarına aittir. ISBN: 978-605-4036-15-8 Sertifika No:

Detaylı

Öğr. Gör. Özlem BAĞCI

Öğr. Gör. Özlem BAĞCI Öğr. Gör. Özlem BAĞCI Çocuğun kas gelişimini sağlayan, enerjisinin boşalmasına yol açan oyun, arkadaşları ile iletişimi ve işbirliğini de sağlayarak onun dünyasını biçimlendirir. Piaget e göre oyun, çocuğun

Detaylı

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,

Detaylı

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- EĞİTİM VE PSİKOLOJİ İLİŞKİSİ: EĞİTİM PSİKOLOJİSİ.... 4 2. ÜNİTE-GELİŞİMİN TEMELLERİ........7 3. ÜNİTE-FİZİKSEL

Detaylı

5. MESLEKİ REHBERLİK. Abdullah ATLİ

5. MESLEKİ REHBERLİK. Abdullah ATLİ 5. MESLEKİ REHBERLİK Abdullah ATLİ Meslek seçimi neden önemlidir? İnsan, yaşamı boyunca çeşitli seçimler yapar. Mesleğini, yiyeceğini, giyeceğini, evini, eşini, arkadaşlarını vb. seçer. Meslek seçimi,

Detaylı

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sınıf Nedir? Ders yapılır Yaşanır Zaman geçirilir Oyun oynanır Sınıf, bireysel ya da grupla öğrenme yaşantılarının gerçekleştiği

Detaylı

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU Yaş Dönem Özellikleri BÜYÜME VE GELİŞME Gelişme kavramı düzenli, sürekli ve uyumlu bir ilerlemeyi dile

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ GİRİŞ BÖLÜM I TEMEL KAVRAMLAR 1-10 Kaynakça. 7 OKUMA PARÇASI (Baba Emzirmesi). 8

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ GİRİŞ BÖLÜM I TEMEL KAVRAMLAR 1-10 Kaynakça. 7 OKUMA PARÇASI (Baba Emzirmesi). 8 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ iv GİRİŞ v BÖLÜM I TEMEL KAVRAMLAR 1-10 Kaynakça. 7 OKUMA PARÇASI (Baba Emzirmesi). 8 BÖLÜM II RUH SAĞLIĞI YERİNDE İNSAN 11-30 Ruh Sağlığı Yerinde İnsanın İki Temel Özelliği 1. Kendini

Detaylı

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE Doç. Dr. Mutlu ERBAY İstanbul 2013 Yay n No : 2834 İletişim Dizisi : 97 1. Baskı - Şubat 2013 İSTANBUL ISBN 978-605 - 377-858 - 5 Copyright Bu kitab n bu bas s n n Türkiye deki yay

Detaylı

G İ R İ Ş. SBÖ115 SOS. PSİ. - Prof.Dr. H. HARLAK

G İ R İ Ş. SBÖ115 SOS. PSİ. - Prof.Dr. H. HARLAK G İ R İ Ş 1 İnsanın duygu düşünce ve davranışları başka insanlardan nasıl etkilenir, onları nasıl etkiler? İnsanlar birbirlerini nasıl algılar? İnsanlar birbirlerine karşı niçin dostluk veya düşmanlık

Detaylı

HAFTA VE TARİH KONU/KONULAR ANAHTAR SORULAR AMAÇ/AMAÇLAR KAYNAKLAR SORUMLU ÖĞRENCİLER. değerlendirme takip. akıcı geçmesi için 1999.

HAFTA VE TARİH KONU/KONULAR ANAHTAR SORULAR AMAÇ/AMAÇLAR KAYNAKLAR SORUMLU ÖĞRENCİLER. değerlendirme takip. akıcı geçmesi için 1999. ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ULUSLAR ARASI İLAHİYAT ve YAYGIN DİN ÖĞRETİMİ VE UYGULAMALARI BÖLÜMÜ 2010 2011 ÖĞRETİM YILI I. YARIYIL DİNİ AHLAKİ GELİŞİM VE ÖĞRENME DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI HAFTA

Detaylı

Yapılandırmacı Yaklaşım

Yapılandırmacı Yaklaşım Yapılandırmacı Yaklaşım Dr Ismail Marulcu 1 Yapılandırma ama neyi? Öğrenme sürecinde yapılandırılan, inşa edilen ya da yeniden inşa edilen bilgidir. Yapılandırmacılık öğrencilerin yeni bilgileri nasıl

Detaylı

Eğitimin Psikolojik Temelleri

Eğitimin Psikolojik Temelleri Eğitimin Psikolojik Temelleri Eğitim sürecinin daima iki boyutu olmuştur. Bunlardan birincisi yukarıda değindiğimiz toplumsal ya da sosyal boyut, diğeri ise bireysel boyuttur. Eğitim ne kadar sosyal amaçlarla

Detaylı

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK 10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK İnsanoğlu yaşam boyu farklı gelişme dönemleri yaşar. Çocukları daha iyi tanımak için onların içinde bulundukları gelişme döneminin özelliklerinin bilinmesi aileyi rahatlatır,

Detaylı

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : 00004003 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

Gelişim Psikolojisi Ders Notları

Gelişim Psikolojisi Ders Notları Gelişim Psikolojisi Ders Notları Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL www.gunescocuk.com Tanımlar Büyüme: Organizmada meydana gelen sayısal (hacimsel) değişiklikler Olgunlaşma: Potansiyel olarak var olan işlevin

Detaylı

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak Bana göre insani merkezli olmak, davranış ve anlayışın işbirliği içinde olduğu, insan yapımı her şeyin kullanıcıların kavradığı

Detaylı

Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin?

Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin? Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin? Öğrenmede değişen ne???? İnsanlar ve hayvanların öğrenmelerindeki farklar? Öğrenme??? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Uzaktan Eğitim Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Kurucuları: Max wertheimer, Wolfgang,Köhler, Kurt Koffka ve Kurt Lewin Gestalt kuramına göre bütün,parçaların toplamından daha fazladır ve birey, bütünü parçalarına

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ A u ok na lu ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - MART 2014 ANAOKULLARI BÜLTENİ ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ Okul öncesi dönem, gelişimin hızlı olması ve

Detaylı

1. Hafta İlişkilerin Önemi

1. Hafta İlişkilerin Önemi 1. Hafta İlişkilerin Önemi Ø İnsanlar hiç değilse, en az sayıda, kalıcı olumlu ve anlamlı kişilerarası ilişkiler geliştirmek ve sürdürmek için yaygın bir güdüye sahiptirler. Ø İnsanlar diğer insanlara

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N İnsan var olduğu günden bu yana, evrende olup bitenleri anlama, tanıma, sırlarını çözme ve doğayı kontrol altına alarak rahat ve

Detaylı

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Yaşa bağlı organizmadaki değişimleri inceler Çocuk psikolojisi Ergen Psikolojisi Yetişkin Psikolojisi Deneysel Psikoloji Temel psikolojik süreçler

Detaylı

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989.

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989. Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, Temmuz-Aralık 2002 KİTAP TANITIMI Yrd. Doç. Dr. Hasan KAYIKLIK Çukurova Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological

Detaylı

PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI Mesleki Rehberlik & Kariyer Gelişimi Meslek seçiminden Kariyer Gelişimi 1909 Parsons ın tanımı: Gençlerin çeşitli meslekleri tanımaları ve

Detaylı

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ Kodu: KİT201 Adı: Kişilerarası İletişim Teorik + Uygulama: 2+0 AKTS:

Detaylı

Gülün Tam Ortası Bilişsel Yazınbilim ve İkinci Yeni nin Bilişsel Temelleri Murat Lüleci ISBN: Baskı Ocak, 2019 / Ankara 100 Adet

Gülün Tam Ortası Bilişsel Yazınbilim ve İkinci Yeni nin Bilişsel Temelleri Murat Lüleci ISBN: Baskı Ocak, 2019 / Ankara 100 Adet Gülün Tam Ortası Bilişsel Yazınbilim ve İkinci Yeni nin Bilişsel Temelleri Murat Lüleci ISBN: 978-605-2233-34-4 1. Baskı Ocak, 2019 / Ankara 100 Adet Yayınları Yayın No: 300 Web: grafikeryayin.com Kapak

Detaylı

İÇİNDEKİLER. GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN. I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1

İÇİNDEKİLER. GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN. I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1 İÇİNDEKİLER GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1 BÖLÜM 1 GELİŞİM PSİKOLOJİSİNDE KURAMLAR VE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Çare SERTELİN MERCAN I.

Detaylı

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri BİLİM TARİHİ Yrd. Doç. Dr. Suat ÇELİK Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim tarihi hangi bileşenlerden oluşmaktadır. Ders nasıl işlenecek? Günümüzde

Detaylı

GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI

GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI Öğretim Programı, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu nun 2. maddesinde ifade edilen Türk Millî Eğitiminin Genel Amaçları ile Türk Millî Eğitiminin

Detaylı

Tarihsel Süreç İçinde Baba Olma Kavramı

Tarihsel Süreç İçinde Baba Olma Kavramı Tarihsel Süreç İçinde Baba Olma Kavramı Sosyo-ekonomik ve bilimsel gelişmeler, geleneksel aile yapısının çekirdek aileye dönüşmesi, çalışan anne sayısının artması tarihsel süreç içinde baba olma kavramını

Detaylı

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR?

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR? Bilişsel Öğrenme 2 Öğrenme kuramları, araştırmacılar tarafından öğrenme olgusunu açıklamak üzere ortaya konulmuş açıklamalardır. Bir öğrenme kuramı, organizmanın davranışlarında meydana gelen ve hastalık,

Detaylı

Dünyanın İşleyişi. Ana Fikir. Oyun aracılığıyla duygu ve düşüncelerimizi ifade eder, yeni anlayışlar ediniriz.

Dünyanın İşleyişi. Ana Fikir. Oyun aracılığıyla duygu ve düşüncelerimizi ifade eder, yeni anlayışlar ediniriz. fırsatlara erişmek, barış ve Aile ilişkileri kimliğimizin oluşmasına katkıda bulunur. Binaların içindeki ve çevresindeki alanlar ve tesisler, insanlarin bu binaları nasıl kullanacağını belirler. Oyun aracılığıyla

Detaylı

Prof. Dr. Serap NAZLI. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler

Prof. Dr. Serap NAZLI. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler Prof. Dr. Serap NAZLI BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler PDR de bireyi tanımanın amacı öğrencinin kendisini tanımasına yardımcı olmaktır. NEDEN???? Bireyin hangi yönleri???? Bireylerin Tanınması Gereken

Detaylı

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI KÜLTÜREL PSİKOLOJİ DERSİ İZLENCESİ

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI KÜLTÜREL PSİKOLOJİ DERSİ İZLENCESİ MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI KÜLTÜREL PSİKOLOJİ DERSİ İZLENCESİ Dersi Veren: Osman SEZGİN Telefon: (216) 521 97 97 E-posta:

Detaylı

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL I KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL II Yay n No : 1668 flletme Ekonomi : 186 1. Bask - A ustos 2006 - STANBUL ISBN 975-295 - 561-4 Copyright Bu kitab n bu bas

Detaylı

OKUL ÖNCESİNDE OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ

OKUL ÖNCESİNDE OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ OKUL ÖNCESİNDE OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ Oyun bir çocuğun en önemli işidir. Çocuklar oyun ortamında kendilerini serbestçe ifade edip, yaşantılarını yansıtırlar ve dış dünyaya farketmeden hazırlık yaparlar.

Detaylı

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar Doç. Dr. Ersin KAVİ Davranış Nedir? İnsan hem içten,hem dıştan gelen uyarıcıların karmaşık etkisi (güdü) ile faaliyete geçer ve birtakım hareketlerde (tepki) bulunur.

Detaylı

Kişiler arası sevgi ve çekicilik

Kişiler arası sevgi ve çekicilik Kişiler arası sevgi ve çekicilik Diğerleriyle neden birlikte olmak isteriz? Bebeklerde BaĞlanma Güvenli Kaçınmacı Kaygılı Toplumsal ilişkilerin yararları Bağlanma Toplumsal kaynaşma Değer doğrulaması Güvenilebilir

Detaylı

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) Sosyal Psikoloji Uygulamaları HUKUK SAĞLIK DAVRANIŞI KLİNİK PSİKOLOJİ TÜKETİCİ DAVRANIŞI VE PAZARLAMA POLİTİKA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ SOSYAL

Detaylı

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli Bölüm 6 Pazarları ve Satın alma Davranışı Bölüm Amaçları davranış modelinin unsurlarını öğrenmek davranışını etkileyen başlıca özellikleri belirtmek Alıcı karar sürecini açıklamak Satın Alma Davranışı

Detaylı

Dr. Taha KARAMAN Akdeniz Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı

Dr. Taha KARAMAN Akdeniz Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Dr. Taha KARAMAN Akdeniz Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bireylerarası İlişkilerin Önemi insani öz tek tek her bireyin doğasında bulunan bir soyutlama değildir. Bu öz, kendi gerçekliği içinde, toplumsal

Detaylı

TREYT KURAMLARI. (Ayırıcı özellikler ya da kişilik çizgileri) Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ154 - PSİ162

TREYT KURAMLARI. (Ayırıcı özellikler ya da kişilik çizgileri) Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ154 - PSİ162 TREYT KURAMLARI (Ayırıcı özellikler ya da kişilik çizgileri) TREYT KURAMLARI Treyt Bireylerin farklılık gösterdiği kişilik boyutlarının temelini oluşturan duygu, biliş ve davranış eğilimleri Utangaç, açık,

Detaylı

TOPLUMSAL CİNSİYET - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

TOPLUMSAL CİNSİYET - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM TOPLUMSAL CİNSİYET - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Tarihsel Süreç Kadınlar ve kadın deneyimleri toplumun yarısını oluşturmasına rağmen, tarih yazılırken bunlar dışarıda tutulmuş,

Detaylı

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme: Kişide istediği sonuca ulaşmak amacıyla hareket etmesini engelleyecek çeşitli eksiklikleri tamamlamasını sağlayacak bir süreç Hayatın her sürecinde öğrenme İşyerinde

Detaylı

SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş

SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş sorular...sorular...sorular İnsanın duygu düşünce ve davranışları başka insanlardan nasıl etkilenir, onları nasıl etkiler? İnsanlar birbirlerini nasıl algılar? İnsanlar birbirlerine

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

Editörler Doç.Dr. Ahmet Akın & Yrd.Doç.Dr. Rukiye Şahin Psikolojik Danışma Kuramları ISBN: 978-605-5044-19-0

Editörler Doç.Dr. Ahmet Akın & Yrd.Doç.Dr. Rukiye Şahin Psikolojik Danışma Kuramları ISBN: 978-605-5044-19-0 Editörler Doç.Dr. Ahmet Akın & Yrd.Doç.Dr. Rukiye Şahin Psikolojik Danışma Kuramları ISBN: 978-605-5044-19-0 Kitapta yer alan bölümlerin sorumluluğu yazarlarına aittir 1.Baskı 2014 Bu kitabın basım,yayın

Detaylı

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I GÜDÜLENME Dersin konuları Güdülenme ile ilişkili kavramlar Güdülenme kuramları Biyolojik kuramlar İçgüdü Dürtü-azaltma Uyarılma Psikososyal Kuramlar Özendirici Bilişsel Biyopsikososyal kuram Maslow un

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

Öğretim içeriğinin seçimi ve düzenlenmesi

Öğretim içeriğinin seçimi ve düzenlenmesi Öğretim içeriğinin seçimi ve düzenlenmesi Öğretim hedefleri belirlendikten sonra öğrencileri bu hedeflere ulaştıracak içeriğin saptanması gerekmektedir. Eğitim programlarının geliştirilmesinde ikinci aşama

Detaylı

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram ÖĞRENME KURAMLARI Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram DAVRANIġÇI KURAMLAR Davranışçı kuramlar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurularak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış

Detaylı

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Tasarım Psikolojisi GRT 312 Bahar 2 0 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

Örgütsel Politika ve Etik Olmayan Davranış Bildirimi

Örgütsel Politika ve Etik Olmayan Davranış Bildirimi Örgütsel Politika ve Etik Olmayan Davranış Bildirimi Dr.Nihal KARTALTEPE BEHRAM İstanbul-2015 Yayın No : 3220 İşletme-Ekonomi Dizisi : 705 1. Baskı Nisan 2015 İSTANBUL ISBN 978-605 - 333-286 - 2 Copyright

Detaylı

İçindekiler. 1 Başarılı Okullar İçin Denetim/1. 2 Norm: Geleneksel Okullar Neden Böyle? / Devingen Okullar / 33. Kısım 1 Giriş.

İçindekiler. 1 Başarılı Okullar İçin Denetim/1. 2 Norm: Geleneksel Okullar Neden Böyle? / Devingen Okullar / 33. Kısım 1 Giriş. İçindekiler Kısım 1 Giriş 1 Başarılı Okullar İçin Denetim/1 Denetim (SuperVision): Yeni Bir Paradigma İçin Yeni Bir İsim / 7 Başarı İçin Bir Metafor Olarak Denetimsel Yapıştırıcı / 8 Denetimden Kim Sorumludur?

Detaylı