İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-2 13 Receb 1436 / 02 Mayıs 2015

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-2 13 Receb 1436 / 02 Mayıs 2015"

Transkript

1 Yılmaz Dündar 21 İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-2 13 Receb 1436 / 02 Mayıs 2015 Euzü Billahi mineş şeytanir raciym, Bismillahir Rahmanir Rahıym. Selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu. Biraz önce molaya geçmiştik, tekrar ederek başlayalım inşaallah. DȗniHİ çağırdıklarınız da, muhakkak sizin emsaliniz kullardır. (A raf-194) Semavatta ve Arzda kim varsa, Rahman a ancak kul olarak gelir. (Meryem-93) Dikkatimizi çekmişti ki, bu iki ayette kulluk yapmak değil de Allah'a kul olmak vurgulanmaktadır. O zaman kul olmak ve kulluk yapmak ne demektir, ilişkisi nedir, onu bir kaç cümleyle görmeye çalışalım. Allah'a kul olmanın bir cümlelik bir tarifi vardır: Yaratılmış olmak. Kul yaratılmıştır, Allah yaratandır. Allah'ın yarattığı her şey Allah'ın kuludur. Öyleyse, yaratılmış olmak Allah'ın kulu olmaktır. Allah'ı yaratan bilmek ve Amentü Billahi kapsamında olmak kaydıyla Allah'ın yarattığını bilmek nefs açısından çok önemli, değerli bir mertebedir. Kişinin bu çerçevede Allah'ın kulu olduğunu bilmesi çok önemlidir: Yaratanı Allah bilmek ama bu yaratmayı Amentü Billahi kapsamında bilmek, DȗniHİ düşünmemek; yani Allah'ın dışı var da yarattıklarını dışına yerleştiriyor zannetmemek gerekir. Eğer, Allah'ın yarattıklarını Allah'ın dışına yerleştirmezseniz, Allah'ın dışı var zannından sıyrılırsanız, işte o zaman işi Amentü Billahi kapsamında düşünmüş olursunuz. Kişinin, Amentü Billahi kapsamında Allah'ı yaratan bilmesi ve bu çerçevede de Allah'ın kulu olduğunu bilmesi, böyle iman etmesi, davranması nefs açısından çok önemli bir mertebedir, neden? Çünkü, bu durumda kişi nefsine zulmetmiyor olur. Bu inanışın, bakışın dışında olursa, kişi nefsine zulmedenler sınıfına düşer. Peki, kulluk yapmak nedir, kul olmak nedir? Allah'ın yarattığı her şey Allah'ın kuludur, kul olmak budur dedik ama bir de kulluk yapmak var. Bunu iyi tanımlamak lazım, çünkü Allah "Ancak bana kulluk yapın" diyor. Öyleyse kulluk yapmayı tanımlamalıyız, açık, net ortaya koymalıyız ki, kişi Allah'a nasıl kulluk yapacağında bir tereddütte olmasın, yanlış bir şey yapıyorsa onları temizleyebilsin, silebilsin. Allah'a kulluk yapmayı önce Tevhid diliyle söyleyecek olursak; her kul ancak kulluk yapar. Bunun başka bir tarifi yok. Esası budur, kaçınılmaz olan budur. Her kul, yani Allah'ın her yarattığı ancak Allah'a kulluk yapar, bunun dışı yok. İnsanlar açısından da bakalım: İnsanın hayat tarzı ne olursa olsun, inanışı ne olursa olsun, bu işe nasıl bakıyor olursa olsun onun o hali, kişi bilincinde olsun olmasın Allah'a kulluktan başka bir şey değildir. Peki, öyleyse kulluğa davet nasıl oluyor? Çünkü ayetlerde bizi kulluğa davet var. İşte bu kesret dilidir, biraz önce söylediğim Tevhid dilidir. Oradan kişi bir amel çıkaramaz. Her yaptığımız Allah'a kulluk, tamam bitti, artık yapacak bir şey yok demektir. Tevhid dilinden bir amel çıkmaz. Bizim amel çıkarabilmemiz için iş, ayrıca bir de ayet ve hadislerde kesret diliyle anlatılmıştır, ikisini birden anlayabilmek lazım. Yalnızca birisini alırsa kişi kanadı bir tane olan kuşa benzer. Kuş tek kanadını çırptığı zaman olduğu yerde döner durur, normal uçan kuşa göre de çok yorulur, etrafı tozutur, yukarı çıkamadığı için tozu da kaldırır ama hiç mesafe alamaz. Tek kanatla sesi tozu fazladır, terler yorulur ama hiç bir mesafe alamaz. İki kanat birden lazım, kuş iki kanatla uçar. Aynı onun gibi, Tevhid/Uluhiyet dili ve Kesret dilinin ikisini birden anlayıp o iki kanadı birden çırparak tek varlık, tek mana yapabilmemiz gerekir ki, başarı sağlayabilelim. Tevhid dili ile tanım böyledir, buradan amel çıkarmamız için kesret diliyle olan ayet ve hadislere bakmak gerekir. O ayet ve hadisler ne

2 22 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-2 diyor? "Ancak Allah'a kulluk edin." Biz de diyoruz ki; İyyaKE na'budu; yalnızca sana kulluk ederiz. Madem ki her yaratılan zaten Allah'a kulluk ediliyor, madem ki başka bir alternatif yok, bu davet ne için yapılıyor? Öyle bir düşünce ve öyle bir hayat tarzı var ki, ondan Allah hoşnut, bu davet işte o hayat tarzı için. Evet, hepsinin emrini, hükmünü veren Allah'tır, hepsini dileyen Allah'tır, Allah dilemeden kul olamaz ve kimse bir şey yapamaz. Ama o emirlerin içerisinde hoşnut oldukları, razı oldukları vardır. Bir benzetme yapacağım ama lütfen yalnızca manaları alalım, benzetmelerin kendisini alırsak çok şirk oluşturur. Yavrusunu terbiye etmeye çalışan anne baba bazen yavrusuna, yüzüne hafif dokunuyor olabilir ama bundan razı değildir, hiç bir anne baba haz alarak bunu yapmaz. Ama yapan anne babadır, kararını veren onlardır, bir başkası değil. Çocuğuma şunu yasaklamalıyım, şu anda şöyle bir ceza uygulamalıyım ki, daha iyi düşünsün, yapsın diye kararlar alabilirler, ama bundan hoşnut değildirler, zevkle, hazla yaparlarsa şüphelenirsiniz, olmaz. Buradan çıkardığımız mana ile bakacak olursak: Her kulun kulluk yaptığı neyse hükmünü veren Allah'tır. Ancak onların içerisinden hoşnut, razı oldukları vardır. İşte onlar bir araya geldiği zaman Allah'ın razı olduğu hayat tarzı oluşur, "Allah'a kulluk yapmak" diye ona söylenir. Aksi halde herkes yaşarken zaten kaçınılmaz olarak Allah'a kulluk yapar, başka bir şey olmaz. Neden? Çünkü Allah'ın kuludur. Allah, razı olduğu halleri yaparak hayat tarzı oluşturana da, karşılık olarak cenneti vaat etmiştir. Meryem Suresi 93. ayette "Semavatta ve Arzda kim varsa, Rahman a ancak kul olarak gelir" der, şimdi onu da bir yanıyla anlamaya çalışalım. Bunun manaları basamak basamak. Biz manaların bize şimdi lazım olan kısımlarını birleştirerek bir kompozisyon yapmaya çalışıyoruz: Kulların yaratılması Allah'ın Rahmaniyetiyledir, merhametiyledir. Ve sonra, o kullar verilen mühleti kullandıktan sonra Rablerine kavuşurken onları karşılayan da Allah'ın Rahmaniyetidir. İnsanlar için müthiş bir hediye, müthiş bir lütuf. Bunu anlayabilmek için yine bir örnek verelim ama hep söylediğim gibi manayı anladıktan sonra örneği silelim, aksi halde örnek şirk oluşturabilir. Elinden hiç silahını bırakmayan bir komutan düşünün. Bir gün sizi evine davet etti. Siz hep onu elinde silahıyla, o komutanlık göreviyle görmüşsünüz, evine gidiyorsunuz ama çekinerek. Gittiniz, tam kapıyı açtı, sivil kıyafetle, güler yüzlü, sevinmez misiniz? Aynı kişi. Ama kıyafeti değişti. Onu o kıyafetle, elinde silahı yok gördüğünüzde bir memnuniyet duyarsınız. Şimdi bu manayı yakalayalım, bizde bu mana kalsın. Allah kullarını merhametiyle yaratmış, onlara yaşayacakları bir mühlet vermiş. Sonra onları karşılarken; hangi tip insan olursa olsun, inanan inanmayan, hangi hayat tarzını yaşarsa yaşasın onları yine merhamet haliyle karşılar, Rahman olarak karşılar. Fark ettiniz mi? Umudumuzu yüksek tutalım diye de onu bize o kadar kuvvetli hissettirir ki: "Rahmetim gazabımı aşmıştır, taşmıştır" der. Ayetten de öğreniyoruz ki; merhametiyle yarattığı kullarını karşılarken de, karşılayan Allah'ın Rahmaniyetidir. Yaşarken Allah'ın kula olan bu merhametini kulun tam anlayamaması, çok az fark etmesi nedendir? Bu da Allah'ın merhametindendir. Çünkü bu kadar merhameti fark edebilsek hücrelerimiz bir arada duramaz, o kadar hoşnut olur, o kadar gevşer, o kadar parçalanacak gibi olur ki, hücrelerimizi bir arada tutamayız. Düşünün o sevinci, o mutluluğu. vücudun dayanamayacağı bir şefkati ve merhameti vardır kuluna. Dayanamayacağımız bir şefkat ve merhamet... Kendi yarattı, O'nun kulu. Yine normal hayattan örnek verelim, manayı alıp örneği silelim. Bir arkadaşın var, çok seviyorsun ama seni sevip sevmediğini bilmiyorsun. Ama sevmesini de çok istiyorsun. Çok duygusal bir anında seni çok sevdiğini söyledi. Onu duyduğun zaman bir anda sesin, bacakların titrer, gözün yaşarır, ne yapacağını şaşırırsın, çünkü vücudun o cümleye

3 Yılmaz Dündar 23 dayanamaz. Bunu sonsuzla çarpın, Allah'ın sevgisini hissetmenin, bilmenin, anlamanın bize nasıl tesir edeceğini biraz anlamış olursunuz. Onu fark etmeyişimizi oluşturması bile bize olan büyük merhametinden. Hatta Ehlullah'ın bir tanımından örnek vereyim. Allah bir emir buyurduğu zaman onu normal bir kulun dinleyebilmesi bile mümkün değil imiş, dayanamaz imiş. Ancak onu Rasulullah (SAV) Efendimiz dinleyebilir imiş, maneviyatta. Düşünün. Onu yaşayabilmemiz için merhametiyle çeşitli basamaklardan geçiriyor. O değişik basamaklardan sonra anlayabileceğimiz, vücudumuzun kaldırabileceği bir enerji seviyesine gelince biz onu biliriz. Ki, vahyin geldiği zamanları okumuşsunuzdur. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'in söylediklerini yazarken bile Vahiy Katiplerinin kollarının çok ağrıdığını, eğer Efendimiz (SAV) devedeyken gelirse devenin dayanamayıp çöktüğünü, Efendimiz (SAV)'e vahiy gelmeden önce vücudundan onu anladıklarını, gören sahabeler anlatır. Efendimiz (SAV) de, şu anda o emri ilettiğinde normal maneviyattaki zatların dinleyemediği, ancak onu Gavs-ı Azam ın dinleyebileceğini söyler, anlatır Ehlullah. Böyle bir şey söylerler. Konumuza dönmüş olursak: Her semavatta ve arzda ne varsa Rahman a kul olarak gelir. Bir başka şekilde de Rahman ismi bizim için TaHa Suresi 5. ayeti hatırlatır: Rahman arşa istiva etti. Bu da konuşabileceğimiz çok ayrı bir mecra. Arşa istiva etmesi nedir, ne manaya gelir, bunları ayrıca konuşabiliriz. Buradan çıkaracağımız şey Arş'tan Rahmaniyetiyle bizi yönettiğidir. Rahman yanıyla, merhametiyle bizi yönettiği bir Arş var ki, bizi kaplayan bir Arş; o bizim yönetildiğimiz soyut sınırdır. Orayı Allah ın Rahmaniyeti kaplamıştır, Allah Rahmaniyetiyle orayı kaplamıştır. Halbuki başka ayetlerde Arşı Rabb'ın istiva ettiği, Allah ın istiva ettiği de yazar. Ama TaHa suresinden öğreniyoruz ki, oradaki esas olay Allah ın Rahmaniyeti, Rahmaniyetiyle muamelenin orada var olduğu. O halde, bütün bunlardan sonra yine söyleyecek olursak kul olmak bizim için bir mecburiyet, başka bir alternatif yok, tüm yaratılanlar kul dur. Ama Allah a kulluk etmek tercihle ilgilidir, bu kesret diliyle böyledir. Bakın, Tevhid diliyle dedik ki; bütün kullar ancak Allah a kulluk ederler. Böyledir. Kulluk etmenin tercihle ilgili olduğunu ise kesret diliyle söylüyoruz, ikisi birbirine zıt değil, bunlar birbirine ters cümleler değil. Başarabilmek için ikisini birden anlamak, ikisini tek yapmak gerekir. Kesret diliyle diyoruz ki; kul olmak mecburiyet, Allah yarattı sen de Allah ın kulusun. Ama Allah a kulluk yapmak tercihle ilgilidir, insanın tercihi ile ilgilidir. Bu yüzden, tercihi ile ilgili olduğu için ayetler ona diyor ki; Allah a kulluk yap. Bir tercihi olduğu için ona yön gösteriyor, şuradan git, şu tarafa dön, dileyen Rabbine yönelir. Bir tercihi bulunduğu için, Allah a kulluk yapmakla ilgili ayetler kesret dilindedir, Tevhid dilinde öyle bir şey yok. Kul olmak, yani Allah ın kulu olduğunun bilincinde olmak Amentü Billahi imanı kapsamında olup, yönelişin temelini oluşturur. Ne dedik? Kul olmak mecburiyettir. Bu yüzden kul olmak ancak Allah a yönelirken düşünebileceğiniz bir haldir, bir insana döndüğünüz zaman düşüneceğiniz bir şey değildir. Bir insanla ilişkileriniz kulluk göreviyle ilgili ilişkilerin içine girer. Ama Allah a yöneldiğin zaman kulsun, Allah ın kulusun, yani o zaman; "Allahım beni yaratan sensin, Rabbim sensin" diye yöneliyorsun. Allah a yöneldiği zaman kişinin Amentü Billahi imanı kapsamında yönelmesi şarttır. Amentü Billahi kapsamında iman ne demekti? Billahi manasıyla iman, Allah ın dışı var sanmamaktır, dışı var zannıyla (DȗniHİ algıyla) Müstakilen VAR ve Muhtar şeyler üretmemektir, Allah ın dışı var ve sen de oradasın sanmamaktır. Bu Amentü Billahi kapsamında imandır. Allah a böyle yönelmek, işte kul olma bilinci, bu yönelişin temelini oluşturur. Çünkü bu yönelişin temelinde diyorsun ki; Allahım beni yaratan sensin. Ama nasıl yaratan sensin? Senin dışın var da, beni de dışında yarattın, değil. "Allahım beni sen

4 24 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-2 yarattın" derken DȗniHİ olmaksızın Amentü Billahi kapsamında söylüyorsun. Kulluk bilinci, kul olmak yöneliştir. Allah a kulluk yapmak ise salih amel kapsamında olup ilişkilerin temelini oluşturur. Allah a kul olmak mecburiyettir ve bir yöneliştir ama Allah a kulluk yapmak salih amel kapsamındadır, tercihle ilgilidir, ilişkiler kapsamındadır. Aslında Allah a kul olmak ve Allah a kulluk yapmak ayrı ayrı şeyler değildir, tek bir şeydir, tamamen tek bir şeydir, tek bir ifadedir. Dünyada cümlesini kuramayacağınız tek bir ifadedir, onun cümlesi cennet dilinde kurulabilir. Cennet diliyle kurabileceğiniz bir cümledir, dünyada yaşadığınız hiçbir dille bu ifade tek cümleyle söylenemez. Bu yüzden, kesret diliyle tek cümleyle söylenemez. Ancak biz onu mana olarak tek mana yaparız ama cümleye çeviremeyiz. Kesret dilinde onun karşılığı bir cümle yok. Çünkü burası cennet değil, burada Allah a küfür de yaşıyor. O zaman o dil burada olmaz. İzah edebildim mi? Kesret diliyle tarif edemeyiz onu ama onu zihnimizde mana yapabiliriz. Çünkü zihnimizin hali ayrıdır. Bakın: Zihnimizde Kendinde Kendine Göre Var olan bu dünyadan değildir. Birbirimize Göre Var olan bu dünyadandır. İlk patlamadan itibaren, Allah ın Fatır ismiyle yararak patlatarak yaratmasından itibaren, yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 14 milyar yıl geçti deniyor. Demek ki, bugün bir kişinin hücresinin yaşı patlamaya göre 14 milyar yıllık, üstünden 14 milyar yıl geçmiş, 14 milyar yıllık bir aşamadan sonra bu halde. Ama Kendinde Kendine Göre Var olan bu süreçle gelmedi. Halbuki, senin "BEN" zannettiğin, aynaya bakarken gördüğün o Birbirine Göre Var olan halinin yaşı 14 milyar yıl. Bizde "BEN" dediğimiz esas şey bu süreçle gelmiş değil, o doğrudan gelmiştir, bu 14 milyar yıllık süreci yaşamamıştır. İşte fark budur. Ve o senin nefsindir. Bu yüzden; sen, nefsini bilirsen doğrudan Rabbini bilirsin; çünkü nefsin sana doğrudan Rabbindendir. Sen Rabbinden olanla manayı cennet dilinde oluşturabilirsin, fakat onu bu dile, Birbirine Göre Var olanın diline çeviremezsin. Bu Esfele Safiliyn çünkü. Onun için, kul olmakla kulluk yapmak söylerken ayrı şeyler ama ikisi tam birdir, tek bir manadır o, o tek bir ifadedir, tek bir şeydir. "Önce kul olacağım sonra da kulluk yapacağım" değildir, ikisi beraberdir, ikisi ayrı ayrı olamaz. Fakat onu tek yapacak cümle dünyada konuşulan hiçbir dilde yoktur. Bu yüzden, bizim anlayabilmemiz için Kur an ve hadislerde Mana Ayrıştırma ve Mana Çakıştırma Teknikleri vardır. Ayet ve hadisleri anlayabilmemiz için bunları fark etmek çok önemlidir. Aslında, uluhiyet dili, kesret dili, mana çakıştırma, mana ayrıştırma yöntemleri hiç zor şeyler değildir. Yalnızca önemsemek ve bu gözle bakmak lazım, o zaman çok kolaylaşır. Ama bunları uygulamak şarttır. Dolayısıyla, Amentü Billahi dediğimiz "yöneliş" ve Salih Amel dediğimiz "ilişkiler" mana ayrıştırılarak anlatılır. Yani, Allah a kul olmak dediğimiz yönelişi, Allah a kulluk yapmak dediğimiz salih ameli anlatırken mana ayrıştırmak zorundayız. Çünkü bunun ikisini birden tek cümlede söyleyebileceğimiz bir ifade tarzı dünyada yoktur. Ancak onu biz Kendinde Kendine Göre Var olan halimizde tek mana yapabiliriz, onun o yeteneği vardır. Orada o tek manayı yaparız ama onu dünya cümlesine çeviremeyiz. Dünya cümlesine çevirerek anlatmamız gerekince Mana Ayrıştırması Tekniği yapmak zorundayız. İşte bu yüzden "iman etmek" ve "salih amel" yapmak diye sanki iki ayrı şey varmış gibi söylenir. Bunu fark edemeyenler de, yalnız iman yeter zannederler, sanki ayrı birer basamakmış gibi. Öyle bir şey yoktur, iman ve salih amel tek şeydir, tek! Biri olmazsa diğer biri olmaz, olamaz, biribirinin mütemmim cüzüdür, ayrılamaz. Anlatma sadedinde, kesret dilinde amel çıkarabilmek için onları ayırırız ama uygularken birleştiririz. Yaşarken iman ayrı, salih amel ayrı olmaz. Dolayısıyla, Allah a kul olmak ta, Allah a kulluk yapmak ta aslında tek mana içerisine girer. Salih demek uygun demektir, bir şeye uygun. Salih amel, amelde bir davranıştır, uygun davranış demektir. Örneğin, bir çocuk annesine davranırken yanlış davransa, o hali hoşumuza

5 Yılmaz Dündar 25 gitmese, deriz ki, o senin annen, hiç annene uygun davranmıyorsun, annene uygun davran. Veya öğrenciyse ona, öğretmeninle öyle konuşulmaz diyoruz. Onun annesinin anne olmasına, babasının baba olmasına, öğretmeninin öğretmenliğine uygun davranması salih ameldir. Niye? Çünkü, uygun derken ölçü aldığımız somut bir kriter var, diyoruz ki, bu annen, bu baban, bu öğretmenin, onlara uygun davran. Konu çerçevesinde onlara uygun davranmasına salih amel diyoruz. Yani, salih amel tek başına dünyada, yaşantıda, her yerde kullanabileceğimiz bir tabir. Ama "Amentü Billahi ve Salih Amel" dediğimiz zaman iş değişir. Dolayısıyla, İslam'da yalnızca salih ameli alarak cennet olmaz. Öyle bir şey yok. Amentü Billahi ve Salih Amel tek şey. Bakın neden? Az önce salih ameli uygun davranış olarak tarif ettik. Salih amel neye uygun davranış? Ortada bir şey, bir kriter olacak ki, ona uygun davranış diyelim. İşte o Amentü Billahi dir. Salih amel, Amentü Billahi ye uygun davranış demektir. Amentü Billahi nedir? "Allah ın dışı kavramı yoktur, Allah ın dışı var zannedip orada müstakil varlıklar üretmek batıldır" idrakıyla iman etmek Amentü Billahi'dir. Böyle Amentü Billahi dediğiniz zaman buna uygun davranmaksa salih ameldir. Kişiden dȗnihi algının kalkması, hatta kalkar gibi olması bile çok enteresan bir şeydir, müthiş güzel bir şeydir, müthiş bir emniyettir, müthiş bir güvendir. Onun nasıl bir şey olduğunu yine dünyadan bir şeye benzeterek anlatmaya çalışayım ama lütfen yine manayı alın örneği silin. Bir çocuk var ki, annesinden hiç ayrı duramıyor, öyle alışmış, biraz da korkuları var. Bir yerde geziyorlar, bir vesileyle annesinin elinden ellerini bıraktı, o bir tarafta kaldı, annesi bir tarafta. Baktı ki anne yok, yanlış bir yerde, yabancı bir yerde, birden feryadı basar, birden. Sonra annesi onu sesinden tanıdı, buldu, aldı. Bir de baktı ki, annesinin kucağında, ohh. Biraz önceki feryadı basan çocuk gülmeye başlar, birden şımarmaya başlar, bir anda değişir. Hiç farkında değil insan, dȗnihi algı işte öyle bir şey. Annesinden uzak kalan çocuk gibi, öyle bir feryat var orada. Ama feryadı normal yaşantı haline getirmiş insanlar, farkında değil. Billahi algıya girdiği zaman, annesinin kucağına düşmüş gibi emniyette olur insan, öyle bir huzur. Ayet diyor: Kalbler ancak Allah zikrullahıyla mutmain olur, öyle tatmin olur. Bu, işte Amentü Billahi'dir. Yani, yalnızca Allah demek değildir. Kişi dȗnihi, Allah diyor ama hiç bir mutluluk hissetmiyor. "Ben Allah diyorum ama hiç söylenenler olmuyor" diyor. Dışarıdasın, annenin kucağında değilsin ki, sen dışarıda bağırıp duruyorsun, olmaz. Mutmain olmak için bu kucağa gelmen lazım. "Billahi Anlam" böyle bir şeydir, kişi onu oraya düştüğü zaman onu fark eder. İşte ona uygun davranmaktır salih amel. Dolayısıyla, Amentü Billahi demekle olmaz, önce onu doğru tarif edeceksin ki, öyle imandan sonra kişi ona uygun amel yapsın. İşte ona salih amel denir. Amentü Billahi ve Salih Amel'in ayrı şey olmadığını öğrendik, ikisi ancak bir olunca işe yarar. Anlatabilmek için ayırırız, ayetler onları "amenu ve amilus salihati" diye ayırmıştır. Kur'an-ı Kerim'i incelediğimiz, ders yaptığımız zaman görürüz ki; Allah, bunları bir yapanlara vaatte bulunmuştur. Amentü Billahi imanını ve ona uygun davranmayı bir yapanlara, böyle yaşayanlara vaatte bulunmuştur: Allah, iman edip sâlih amel işleyenlere (şöyle) va detmiştir: Onlar için mağfiret ve ecr-i azıym vardır. (Maide-9) Müthiş bir şey, elhamdülillah. Ana kucağını düşünün. Onlar için büyük bir sıcaklık, büyük bir merhamet, büyük bir güven vardır, büyük bir ikramiye vardır.... Allah, onlardan iman edip (bunun gereği) salih amel edenlere mağfiret ve ecr-i azıym va detmiştir. (Fetih-29) Allah vaat ediyor. Ve biz ne deriz? Allah'ın bir özelliği vardı, bir ismi vaadinden caymayandır, O vaadinden caymayandır. Müthiş bir şey. Bu iki ayette, Allah'ın vaadinden anlıyoruz ki,

6 26 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-2 cennet; Amentü Billahi deyip bu beyanın gereğini yaşayanlaradır. Amentü Billahi bir beyandır, bir açıklamadır, ilandır bu! Bu beyan Safa Tepesinden sünnettir. Efendimiz (SAV)'in bize o bir sünnetidir. Efendimiz çıktı, o tepeden ilan etti, beyan etti, "La ilahe İllallah dedi, "Muhammeden Rasulullah" dedi. Gelenler "Biz ne diyelim öyleyse?" dediler, "Amentü Billahi deyin" dedi. O beyan etti, gelenler de beyan ettiler. Dolayısıyla cennet, Amentü Billahi deyip bu beyan gereği salih amel yapan kullar içindir. Peki, cehennem nasıl kullar içindir? "Ya hasraten alel ıbad: Ne yazık şu kullara." (Yasin-30) Rabbim söylüyor bunu: Ne yazık şu kullara... Yasin Suresinde oraya gelince dikkat edin: Ya hasraten alel ibad: Ne yazık şu kullara! Aman ya rabbi, aman ya rabbel alemiyn, birahmetike ya erhamerrahımiyn, birahmetike rabbelalemiyn. Rabbena zalemna enfusena ve in lem tağfirlena ve terhamna le nekunenne minel hasiriyn. Rabbimiz, nefsimize çok zulm ettik, çok büyük... Eğer merhamet etmezsen, eğer bağışlamazsan hüsrana uğramışlardan oluruz, ya rabbi. Allahümme inniy euzü birıdake min sehadıke ve bi muafetike min ukubetike ve euzü bike minke, la uhsiy senaen aleyke ente kema esneyte ala nefsike. Allahım, Allahım, hoşnutsuzluğundan rızana, cezalandırmandan affına sığınırız Allahım. Allahım senden sana sığınırız. Biz hiç bir zaman anlayamayız ya rabbi, senin kendine olan senan gibi sana sena edemeyiz, bunu da itiraf ederiz Allahım. Ne yazık şu kullara! Nedir o kulların özelliği? "Ne yazık şu kullara denilen" o kulların özelliğini öğrenmemiz lazım ki, yapmayalım. Cennetlik kulların özelliklerini öğrenmemiz lazım ki, onları hırsla, şevkle, bu konuda birbirimizle yarışarak yapalım. Cehennemlik kulların özelliklerini öğrenelim ki kaçalım, korkalım, Allah'a sığınalım. İkisini de bize Kur'an öğretir. Kur'an'la öğreten kimdir öğretmenimiz? Rabbimiz. Rab öğretmendir, öğretendir, bizim öğretmenimiz rabbimiz. Rabbim dediğimiz zaman, bir bakıma da öğretmenim diyoruz; bana öğretenim, rabbim... Müthiş bir şey. Allahümme ente rabbiy... Müthiş bir şey... Elhamdülillahi rabbil alemiyn. Cehennemlik kulların en önemli özelliğini Enbiya Suresi 29. ayetten öğreniriz. Bu ayeti çok paylaştık, çok önemli: Onlardan kim: "Muhakkak ki; ben, dȗnihi bir ilahım" derse, onu cehennem ile cezalandırırız. İşte zalimleri böyle cezalandırırız. (Enbiya-29) Bu ayet çok açık, çok net olduğu halde, dünya hayatındaki bu esfele safiliyn idrak, insanın bakışını öyle yapmıştır ki, bu kadar somut olan ayeti, manayı göremez. Göremediği için de ürkmez. Bir yolda gidiyorsunuz, durmadan karşınıza bilmediğiniz dilde bir yazı çıkıyor; ileride uçurum var diye. Siz o dili bilmediğiniz için şarkı türküyle arabayı sürüyorsunuz. Durmadan uyarıyor sizi, yolda uçurum var, uçuruma şu kadar kaldı, bu kadar kaldı... Ömrünüzle ilgili sürekli uyarıyor. Bir mübarek bunu öyle fark etmiş ki, saatin saniyesinin çıkardığı tık, tık sesini bu yüzden dinleyemiyor. Çünkü kendisini ömürle ilgili öyle kaptırmış ki, her "tık"da ömrünün saniyesinin gittiğini yaşadığı için ödü kopuyor. O "tık, tık, tık" ettikçe geliyor... Şu kadar km kaldı, şu kadar kaldı... Diğeri o dili bilmediği için şarkı türkü gidiyor, sonra da uçuruma yuvarlanıp gidiyor. Ayetler de öyle! Dili bilmeyince, insan o uyarıyı dinleyip geçip gidiyor, uçurum var, ateş var diye hiç korkmuyor. Okuyamadığı için görmediği için! O ayetlerden birisi Enbiya-29'dur: Onlardan kim: "Muhakkak ki; ben, dȗnihi bir ilahım" derse, biz onu cehennem ile cezalandırırız. İşte zalimleri böyle cezalandırırız. Bir kaç adım ilerleyerek manayı kendimize anlaşılabilir hale getirelim. "Muhakkak ki" diye başlıyor. Demek ki tereddütsüz! Yani ne demek biliyor musunuz: "Şahidim ki, hiç tereddüdüm yok ki" demek. Muhakkak ki, hiç tereddüdüm yok ki, ben dȗnihi bir ilahım. Cehenneme gitme sebebi bu! Rabbimizin "ne yazık şu kullara, yazık oldu şu kullara" dediği kişinin cümlesi bu,

7 Yılmaz Dündar 27 bunu dedi diye, bunu yaptı diye o hitap! Ne dedi? "Muhakkak ki, ben dȗnihi bir ilahım." Hiç tereddüdü yok! "Tereddütsüz, ben dȗnihi bir ilahım" dedi. "DȗniHİ" için ayetlere baktığınızda; Allah'ın dışında, Allah'tan gayrı yazar. Bu yüzden de kişi esfele safiliyn idraktan kurtulamaz. "Ben öyle bir şey demiyorum ki" der, "Benim öyle bir putum, öyle bir iddiam yok ki! Başka ülkelerde varsa beni ilgilendirmez" der, ayeti öteler. Zaten mesele hep o; ayeti ötelemek. Bir çok ayeti öteliyor. Bir çoğuna "bu tarihsel, geçmişi anlatıyor" deyip öteledi, kendisine hiç bir şey kalmadı, yalnızca cenazelerde Fatiha okumak kaldı, o kadar. O da pide yiyinceye kadar. Pide yiyip ayranı içti mi tamam, dünya işleri başlıyor. Rahmetli unutuldu gitti. Allah muhafaza etsin. Kur'an'ı ötelersen seni de ötelerler, Allah muhafaza etsin. "DȗniHİ bir ilahım" diyor. Yani ayet bize demek istiyor ki: Bunu diyende bir yanılgı var. Ne o? Allah'ın dışı var yanılgısı! Eğer siz "DȗniHİ"ye Allah'tan gayrı, Allah'tan başka derseniz, benim öyle bir iddiam yok der, kendince kendini kurtarır. Mana öyle değil. "DȗniHİ" kelimesi bir idrak anlatıyor, diyor ki: Birisi var ve onda bir yanılgı var. Ondaki yanılgı "Allah'ın dışı var" yanılgısı. Öyle bir şey ki bu yanılgı, onu anlamak üzere inşaallah tekrar bakarsınız, Aşağıların Aşağısı kitapçığı, ayet ve hadislerle bu yanılgıyı anlatmaya, bu yanılgıyı ortaya koymaya gayret eden bir kitapçık. Biraz sonra daha detaylı göreceğiz ama oraya başlangıç olsun diye söyleyelim: DȗniHİ bir algı doğrudan İhlas Suresini reddir. Doğrudan! Hiç kurtuluşu yok, hiç! DȗniHİ algı, Allah Ehad ve Samed değildir demektir. Efendimiz (SAV)'in hadisinden öğrendiğimiz neydi? Hakk'ı iptal etmek demektir, Allah Ehad ve Samed değildir demektir. Neden? Çünkü, o algıyla Allah'ın dışı var sandı. Ve kendisini de götürdü oraya koydu. Kendisine orada "Müstakilen VAR ve Muhtar" dedi. İşte bu ilahtır. Ayet, işte bunu yaparsan cehenneme gidersin diyor: Böyle yapan zalimdir ve biz zalimleri cehennemle cezalandırırız. İşte bu suistimali yapan zalimdir. Zalim Hakk'ı saklayandır, birisinin hakkını vermeyendir. Bu algıdaki kişi de Allah'ın hakkını vermiyor, Ehad ve Samed hakkını vermiyor. Allah Ehad'dır ve Samed'dir, kişi dȗnihi algıyla Allah'ın bu hakkını örtüyor, böylece zalim sınıfına düşüyor. İşte bu zalimleri böyle cezalandırırız. O halde, şimdi bu tefekkürle ayeti biraz geniş meallendirelim. Enbiya-29 ne demek istiyor, onu günümüzün diliyle söylemeye çalışalım. Mana verirken öyle bir dil bulalım ki, biz o mananın içine düşelim. Bizi kapsasın ki, bir davranış biçimi çıkaralım. Onlardan kim; Bir tereddüdüm olmaksızın ilan ederim ki, ben; Müstakilen VARIM ve Muhtarım derse, biz onu cehennemle cezalandırırız. Enbiya-29'dan çıkan mana budur. Ayetin "Onlardan kim" dediklerinden günümüzde çok var. Size bu söylediklerimi çıkıp dışarıda söylesem bana deli derler, kimse beni dinlemez. Bu yüzden, buraya dinlemek için gelmenizin Allah'ın izniyle, ben görüyorum ki, değeri çok yüksek. Biraz sonra da çok yüksek bir şeyi yapacağız inşaallah. Onlardan kim; Bir tereddüdüm olmaksızın ilan ederim ki; ben müstakilen varım ve muhtarım derse, biz onu cehennemle cezalandırırız. İşte Allah'ın hakkını suistimal edenleri, Allah'ı hakkıyla tanımayanları böyle cezalandırırız. Ayet kurtulacağımız idrakı söylüyor; mutlaka ve mutlaka kurtulun diyor. Diyelim ki, bir yerde bu ayeti bu manada paylaştınız, size verilecek cevaplar vardır, onlara göre bir iki cümleyi birlikte paylaşalım. Geçmişte firavun vardı. Günümüzde ne var? Firavun perdeleri var. Geçmişte, tarihte firavunlar kendileri vardı, günümüzde firavun perdeleri var. Bu söyleyeceğim, hepimizin duyduğumuz şeylerdir, "Ben ilahım" ilanının geçtiği ayetleri şöyle karşılayanlar var: "Geçmişte firavunlar gelmiş bunları söylemiş, günümüzde olacak şey değil. Birisi çıkıp, ben sizin tanrınızım dese, bugün kim dinler?" Doğru, kimse onu dinlemez. Çeşitli menfaat sebeplerinden dinleyen iki üç mürid bulabilir ama ben sizin tanrınızım" dese kimse onu dinlemez. Ama geçmişte firavunlar bunu yaptılar, koca ülkeleri nesiller boyu böyle

8 28 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-2 yönettiler. "Bu geçmişte kaldı" diyen kişi, ayeti tarihe mal eder, "bu bir tarihi bilgidir" der, öteler. Bitti! Allah muhafaza etsin, işte bu fravun perdesidir. Öteledi, göremedi, perdelendi, ayeti tarihe gömdü, bitti. İlki bu, işi tarihe mahkum etmek. İkinci olarak bir şeyi izah etmeye gayret edeceğim ama başarabilmem için sizin yoğun dikkatiniz gerekiyor. O gün firavunun dediğiyle, bugün bizim dediğimizi kıyaslayacağız, aynı şey mi değil mi? Çünkü ayeti öteleyen demişti ki, bunu geçmişte firavunlar dedi, o geçti gitti, günümüz için komik, kim onu dinler! Bu bakışla ayeti hükümsüz yaptı. Onun söylediğine göre bu ayetin hiç bir hükmü kalmadı. Artık bu ayeti dinlesen, bilsen ne olur bilmesen ne olur. Ona göre ayet geçti gitti. Diyoruz ki: Bir kişi Allah'ın dışı var sanır, kendisini de orada yaratılmış sanar, orada kendisine "Müstakilen VAR ve Muhtar" derse, Allah'a karşı ilahlığını ilan etmiş olur. Bu, Allah'a inandığı halde böyle düşünen içindir. Bir de hiç inanmayanı düşünün. Biz kötünün de iyisini söylüyoruz. Kim böyle düşünür ve "Müstakilen VAR ve Muhtar" derse, Allah'a karşı ilahlığını ilan etmiş olur. Firavun ilahlığını ilan etmişti, ancak o yalnızca "ben ilahım" demedi, halka "ben sizin de ilahınızım" dedi. "Ben ilahım ama sizin de ilahınızım" dedi, dolayısıyla halk ona taptı. Bizim buradaki sorumuz şu: Firavun neden ben ilahım dedi ve halka da sizin ilahınızım dedi, neden? O böyle dedi ve ayette o mana da var, oralardan kaynaklanan ders de var. Ama neden böyle dedi? Günümüzde önemli olan budur. Günümüzde İslam'ı anlamak için önemli olan budur, günümüzde sevap kazandıracak olan budur. O gün Hz. Musa kavminde, firavunu reddedip "ben Allah'a inananım" demek yetiyor olabilir. Bugün o yetmez. Eğer bugün de öyle yaparsa kişi Musa Kavminin idrakında kalır. Bugün Muhammedî! Muhammedî olmak başka bir şey. O zaman, bizim inancımız hangi Rasul'ün anlattığına uyuyor bir bakalım; Muhammedi idraka mı, Musa kavminin idrakına mı? Firavun niye böyle dedi? Bizim anlattığımız şirki yaptığı için. Aşağıların Aşağısı kitapçığında bunu geniş ele aldık. Şirk iki basamaklıdır; birincil şirk, ikincil şirk. Birincil şirk asıl şirk olmasına rağmen görülemediği için, fark edilmediği için insanlar ikincil şirklerle meşgul. İkincil şirkler önemli değildir. Günümüzde, eğer kişi ikincil şirklerle meşgul olur da şirki kaynağından kurutmazsa işi çözememiş olur. Birincil şirk önemlidir. Birincil şirki çözersen ona bağlı şirkler kendiliğinden düşer. Diğer şirkleri düşürürsün ama birincil şirk durursa bir şeye yaramaz. BİRİNCİL ŞİRK sizin dȗnihi idrakla "ben Müstakilen VARIM ve Muhtarım" demenizdir, asıl şirk budur. Firavun bu şirki yaşadığı için "insanların ilahı" oluşunu buradan üretiyor. Veya Mekke müşrikleri, böyle düşündükleri için putu, putları buradan üretiyorlar. Veya günümüzde güneşe tapanlar, böyle oldukları için, dȗnihi düşündükleri, kendilerini de, güneşi de muhtar ilan ettikleri için kendilerine tanrı üretiyorlar. Ayetlerden öğreniyoruz ki, kendilerine Rab uyduruyorlar. DȗniHİ idrak birincil şirktir, buradan ikinciler türer. Bunu daha geniş olarak Aşağıların Aşağısı kitapçığında görebilirsiniz. Dolayısıyla, firavunu da dikkate alacak olursanız, firavunun orada işlediği şirk ikincil şirktir ama onun sebebi paylaştığımız bu birincil şirktir. Mesele, birincil şirkten kurtulmaktır. Kişi bundan kurtulduğu zaman bir sürü şeyle uğraşması gerekmez, tamamını silmiş olur. Enbiya Suresi 29. ayetten öğrendiğimizi bir cümleyle tekrar edelim: "Yazık oldu şu kullara" denen kişi bir şey ilan etti: Ben Müstakilen VARIM ve Muhtarım. Ayet onu bu özelliği ile cehennemlik bir kul olarak tarif etti, "Yazık oldu şu kullara" ifadesi cehennemlik bir idrakın tarifiydi. O zaman biz ne yapacağız? Fırsat varken, tarif edilen o idraktan korunmaya, kurtulmaya çalışacağız. Aksi halde o fırsatı kaçıranlara ne deniyor: Yazık oldu şu kullara! Bize, "yazık oldu size" denmesin diye, elimizde fırsat varken onu değerlendireceğiz, inşaallah. Enbiya Suresindeki idrak bir ilandı: Hiç bir tereddüdüm olmaksızın ilan ederim ki; ben

9 Yılmaz Dündar 29 müstakilen varım ve muhtarım! Bu idrakın beyanı, ilanı bu. Bu ilanı yapmak, yapanın kendisi için bir şehadettir, kendisi için bir delildir. Ayetlerde göreceksiniz; kendinize cehennem için delil üretmeyin denir. "Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azıym" demek de bir ilandır ve cennet için bir delildir, dosyanıza bir delil konmuş olur. Mahkeme-i Kübra'da hesabınız görüleceği zaman, dosyanız açılıp deliller incelendiğinde "Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azıym" bir delildir. Diğerinin dosyasındaki dȗnihi ilahım (Müstakilen VAR ve Muhtarım) iddiası da ona bir delildir, bu şehadeti onun için bir delildir. Bu illa sözlü olmayabilir, onu söylememiş olabilir, öyle yaşıyorsa da aynı şeydir, diliyle söylemesin, fark etmez. Kişi böyle yaşıyorsa, yaşamak da bir ilandır, aynı şeydir. Buna mukabil, "La havle ve la kuvvete" şehadeti de bir delildir. "Müstakilen VAR ve Muhtarım" şehadetinden nasıl kurtulacağız? Öğretmenimize soruyoruz: Öğretmenim, Rabbim, ya Rabbi, nasıl kurtulacağız bundan? DȗniHİ şehadete karşı ne yapmamız lazım, bize öğretiyor. Biz neye şehadet edeceğiz, onu bize Rabbimiz öğretir. Onun için Kelime-i Şehadeti ele aldığımız 29. Tefekkür sayfamızı elden ele dağıtalım.

10 30 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-2 Muhammed Suresi 19. ayetten öğreniyoruz: Ne yapacağız? Biz hangi gerçeğe şahitlik yapacağız. Biraz önce, "Ben Müstakilen VARIM ve Muhtarım" şahitliğinin cehenneme sebep olduğunu, cehennem delili olduğunu gördük. Buna karşılık biz nasıl şehadette bulunacağız? "Fa'lem ennehu la ilahe illallahu: Bil ki, o gerçek kesinlikle La ilahe illallah'tır." (Muhammed-19) Biz de buna şahitlik yapacağız. Dolayısıyla, ona şahitliği nasıl yapacağımızı görelim. O çok önemli bir şey. Biraz önceki anlattığım o kadar açık ki, kişi zaten öyle yaşıyor. Peki, biz bu şahitliği nasıl yapacağız? Elinizdeki sayfada, Kelime-i Şehadet var. Kelime-i Şehadet; işte şahitlik! Cennete gitmek için bize delil oluşturacak şahitlik, dosyamıza konacak şahitlik bu. Ama onun kesinlikle buradaki bilinçle yapılması lazım, yoksa kişi yalancı şahit olur, dosyasına yalancı şahit yazarlar, o iyi olmaz. Yalancı şahitliğin de ayrı cezası çıkar. O zaman ne söylediğimizi, ne yaptığımızı iyi fark eden bir şahitlikte bulunmamız lazım. Ve bildiklerimle, gördüklerimle, Rabbimin bildirdiğiyle inanarak söylüyorum ki; Allah'ın izniyle bunu inanarak, katılarak bir kere söyleyen ateş görmez inşaallah. Buna inanın. Buna inanarak, bunun ne olduğunu bilerek bir kere söyleyen ateş görmez. Mirac müjdesidir bu. Efendimiz (SAV)'le bize gelen, mü'minlere gelen mirac müjdesidir bu bir kere söyleyen. Eğer bunlara uygun ameller yapamamışsa Rabbim de onları bağışlar inşaallah, o ayrı iş. Ama Allah'ın izniyle bu iman kişinin yolunu değiştirir ahirette, yanlış kişilerin caddesine düşmez. Okuyalım: Eşhedü en lâ ilahe illallâhu ve eşhedü enne Muhammeden abduhȗ ve rasȗluhȗ: Allahım; kesinlikle şehadet ederim ki: "Müstakilen VAR ve Muhtar" olan ancak SENsin; Başka "Müstakilen VAR ve Muhtar" YOKTUR. Başka "Müstakilen VAR ve Muhtar" iddiaları yalandır, iftiradır, batıldır ve "YOK" hükmündedir. Ve yine kesinlikle şehadet ederim ki: Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz, SENin Kulun ve Rasȗlündür. Bunu bir kaç defa birlikte okuyacağız. Bilincimizi geliştirmek için, bildiğimiz ama burada lazım olan bazı noktaları tekrar paylaşalım. Şehadetimizin içerisinde geçen önemli kelime İLAH. İlah'ı Türkçeleştirmek için "tanrı" kullanıyorlar. İslami bir tabir değildir, bir kere bunu bilelim. Biz tanrıyı İslam dışı düşüncelere söyleriz. İslam'ın içerisinde kullanabileceğimiz bir tabir değildir. Kur'an-ı Kerim meallerinde tanrı kelimesinin geçmesi çok sakıncalıdır. Kur'an "ilah" diyor, onu Türkçeleştiremeyiz. Anladığımız bir şey zaten, ne diye iyice kendimizi Kur'an'dan koparıyoruz? Tanrı kelimesi İslam'a uygun değildir, uydurulmuş bir kelimedir, dolayısıyla onu uydurulmuş rabler için kullanırız. Kişiler rab uyduruyor, onlara tanrı deriz. Kur'an ilah diyor, öyleyse biz de ilah deriz: İlah ancak Allah'tır, başka ilah yoktur. Tamam doğru ama "başka" dediğiniz zaman onu izah etmezsek idrakımız bunu yakalamaz. Çok konuştuk bunu. Ama bu bir algı işi olduğu için çok tekrar ediyoruz. Bu yüzden, burada geçen ilahı bir iki cümleyle tekrarlayalım: Biz neye ilah diyoruz? İlahın bir özelliği var: İlah Müstakilen VAR ve Muhtardır. Bir kere bunu tam bilelim; İlah Müstakilen VAR ve Muhtardır. İlah Müstakilen VARdır ve muhtar olan ilahtır. Müstakilen VAR! Biz uzun süre sadece "VAR" kelimesini kullandık. Sen Tanrı mısın ve İnşirah kitapçıklarında "Müstakilen" kelimesi geçmez, Fatiha'da kısmen geçti. Çünkü "VAR"ı anlatırken zorlandık, "VAR"la algılara hitap edemedik, izah edebilmemiz için başına "Müstakilen"in gelmesi gerekti: Müstakilen VAR. Müstakillik önemli. Allah müstakildir, kullar müstakil değildir. Ancak Allah müstakildir, çünkü Allah ilahtır. İlah, "Müstakilen VAR ve Muhtar" demektir. Birisi "Ben Müstakilen VARIM ve Muhtarım" derse, o Allah'ın vasıflarını söylüyor, bu yüzden ilahlığını ilan etmiş olur. Böyle desin demesin, "Müstakilen VARIM ve Muhtarım" gibi davranırsa Allah'ın vasıflarıyla davranıyor olur, ona da ASİ derler. İsyan etti, haddi aştı, yani ilahlığını ilan etti. O zaman

11 Yılmaz Dündar 31 anlaşıldı ki; Müstakilen VAR ve Muhtar; İlah. İlah; Müstakilen VAR ve Muhtar. Kişi neden "Müstakilen VARIM ve Muhtarım" der? DȗniHİ algı yüzünden. DȗniHİ algı neydi? Allah'ın dışı var sanmak, yarattıklarını da Allah'ın dışında sanmak. Halbuki Kur'an bize özellikle Amenerrasulü'de diyor ki; sakın, Allah'ın yarattıklarını Allah'ın dışında sanma, öyle iman etme. Çünkü Rasul öyle iman etmedi, siz de Rasul gibi iman edin. Allah'ın dışı var sanmayın, yaratılanları da Allah'ın dışında yerleştirmeyin. Bu idrak yüzünden kişi "Müstakilen VARIM ve Muhtarım" diyor. Bunu dediği zaman da "ben ilahım" demiş oluyor. Kime? Allah'a! Yaptığımız şehadetteki "ilah"ın manasını artık anladık. Neye "La ilahe" dediğimizi fark etmek için ilahı bilmek lazım. Neye "La ilahe" dediğin çok önemli. Baktınız ki, birisi "La ilahe illallah"ı çok önemsiyor, hemen ona sorun; bunun manası nedir, bundan ne anlıyorsun? "Allah'tan başka tapacak yok" derse olmaz, geç o manaları, yok öyle bir şey. "Allah'tan başka ilah yok" derse de olmaz, sen bunu söylerken ilahlık yapıyor olabilirsin. Neye "La" diyorsun, onu iyi tarif et: "Uzakta, ötede beride tanrı yok." O da olmaz. Onlar ikincil, üçüncül şirk. Birincil şirki fark et; birincil şirk sensin. Sen kendi varlığını Allah'a eş koşuyorsun, kendi varlığını ortak yapıyorsun, bırak başka şeyleri. İşi ana kaynağından çözmek için ilahı iyi anlamak lazım: Müstakilen VAR ve Muhtar. İşte ona "La" diyoruz. Bir diğer husus: Lütfen çok dikkat buyurunuz, "Allah Müstakilen VAR" dediğimiz zaman kullandığımız "VAR" kelimesi, normal hayatta yaşarken kullandığımız var kelimesi ile aynı manalı değildir, onun için de kişi İslam'ı anlayamaz. Normal hayatta kullandığımız kelimelerle, manalarla Allah'ı anlamaya çalışırsa kişi anlayamaz, bu yüzden Esma'ül Hüsna önemlidir. Aksi halde Esmalar, dünya işlerimizi düzene koymak için yaptığımız tesbihat değildir, Allah'ı anlayabilmek içindir. Biz normal hayatta da ve Allah için de VAR diyoruz ya, bu iki "VAR" aynı değildir. Normal hayatta kullandığımız var'a bir bakalım. Elimde su şişesi var, bu şişeyi masaya koydum, masada şişe var mı? Var. Kaldırdım, şişe var mı? Yok. Bakın, hem "var" hem de "yok" kelimesini kullandık değil mi? Ama dikkat edin, su şişesi için kullandığım "var"la, su şişesi için kullandığım "yok" birbirinin zıddıdır. Bu bir. İki: Ben onun olmadığına "yok" dedim. Peki, "yok" dediğimin yeri var mı? "Yok" dediğim bir yer var. Yeri varsa o vardır. Yani "yok" dediğim şey de burada bir varlıktır; yok varlığıdır. Masanın üzerinde şimdi şişenin yokluğu var. Fark ettiniz mi? Normal hayatta kullandığınız "var ve yok" farklı. Şişeyi koydum şişe var, aldım şişe yok; ama şişenin yeri var. Bizim kullandığımız "var ve yok"un bir özelliği bu. Birbirinin zıddıdır, bu bir. Yok dediğimiz şey de vardır, bu da iki. Biz kıyas yapar yok deriz, aradığımız şey yoktur. Ama orada bir varlık var; şişenin yokluğu varlığı, burada onun alanı var. Bakıyorsunuz boş, şişe yok diyorsunuz. Orada şişe yok varlığı var, o da bir varlık, biz ona yok diyoruz. Kur'an'ın YOK dediği böyle bir şey değil. Kur'an bir şeye dȗnihi "YOK" diyor ya, o bizim bildiğimiz gibi bir yok değil. Eğer öyle anlarsak yeri var olur. DȗniHİ'nin yeri yok, Kur'an'ın "YOK" dediği şeyin yeri yok. Dünyada bizim yok dediğimiz şeyin yok olduğu bir yer var. Kur'an'ın "YOK" dediği şeyin "yeri" yok. Kur'an'ın "YOK" dediği şey "VAR"ın zıddı değil, zıd olması için yerinin olması lazım. Anlatabildim mi? Kur'an öyle bir şeye "YOK" diyor ki, o "YOK" dediği şeyin yeri yok. Yani DȗniHİ (Allah'ın dışı yok) dediğimiz zaman, "dışı" dediğimiz şeyin bir yeri yok. YOK dediği şeyin yeri yok, var'ın zıddı değil. Dolayısıyla Kur'an'ın "Allah var" derken kullandığı "VAR"la, bizim normal hayatta kullandığımız var aynı şey değil. Normal hayatta kullandığımız var'la Allah'a var diyemeyiz. Allah'a "VAR" dediğimiz "VAR"ın manası Kur'an'a göredir. Demek ki, İnsanların arasında konuştukları kelimelerin manaları ile Kur'an meallendirilmez. Olmaz, oradan iman çıkmaz. Amelleri çıkarabilirsin ama iman

12 32 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-2 çıkmaz. İman çıkmayınca neye uygun amel yapacaksın? İman çıkmayınca uygun amel de olmaz. İman çıkmadı ki ona uygun amel yapasın. Salih amel tek başına olmuyordu, önce Billahi anlamında iman şart. İman edeceksin ki, ona uygun amel yapabilesin. Öyleyse Allah'a "VAR" dediğimizin özelliklerine de bakalım. Allah'a "VAR" derken kullandığımız "VAR" müstakillikle ilgilidir, Allah müstakildir ve ona göre "VAR" deriz. O müstakilliğin özellikleri vardır: Allah'a "VAR" dediğimiz "VAR" Ehad'dır. Allah'a "VAR" dediğimiz "VAR" Samed'dir. Ve Allah'a "VAR" dediğimiz "VAR"ın dışı yoktur. Normal hayatta var dediğimiz bir şeyin dışı vardır. Kendimize var diyoruz, bizim dışımız var, değil mi? Bu yüzden bizim idrakımız, algımız dışa yönelik, "dış" bilir, dışı bilir, dışın olmadığı bir şeyi kavrayamıyor. Bakın: Zihninizin çok hızlı ilerlemesini istiyorsanız Allah'ın EVVEL ismi çok önemlidir. Oysa AHİR ismini kolay kavrarız, "sonsuz" deyince kavramakta zorlanmıyoruz ki, ileri bakıyoruz; sonsuz... Evvel; başlangıcı yok! Kavrayamazsınız ki. Başlangıcı olmayan bir şey, Allah, Allah... Çünkü bizim zihnimiz başlangıcı olan şeyi anlar. Başlangıcı olan bir şeye "sonsuz" diyebiliyor, başladı sonsuza gidiyor. Ama "Başlangıcı yok"u kavrayamıyor. Bu yüzden, Allah'ın Evvel ismini tefekkür etmek, tomurcuk patlatır gibi beyin hücrelerindeki fikirleri patlatır. Çünkü beyin hiç öyle bir şey düşünmemiş, Evvel ismiyle açılır, Allah'la ilgili sayfalar açılır. Biz Evvel'i hiç düşünmemişiz. Bakmışız dış kavramına göre düşünmüşüz. Dünyada yaşarken, konuşurken neye var diyorsak onun dışı vardır. Bu dışı var olan şeyle Allah'a da var diyemezsiniz, o zaman Allah'ın da dışı var olur. İşte o yüzden kişi "Allah'ın dışı var" sanıyor. Dünyada kullandığı var kelimesiyle Allah'a var dediği için, öyle baktığı için, zihni kendiliğinden Allah'ın dışı var sanıyor, o kendi isteyerek planlamıyor, öyle oluyor. Çünkü o kelimeyi hayatında o manada kullanıyor. Ama Allah'a VAR dediğimiz zaman "Müstakilen VAR" olanın dışı yok. Niye? O Ehad'dır, O Samed'dir. Bir özellik bu. Bir de zıddı yoktur. Dünyada konuştuğumuz var'ın zıddı vardır; yok! Var ve yok, birinin zıddı. Çünkü yaratılmış. Yaratılanlar zıtlarıyla yaratılmış. Allah yaratılmış değil ki zıddı olsun. Allah yarattıklarını zıtlarıyla yarattı. Bu yüzden, var ve yok birbirinin zıddıdır. Ama Allah'a VAR derken kullandığımız "Müstakilen VAR" bir yok'un zıddı değildir, Allah'a kullandığımız VAR'ın zıddı yoktur. Bir diğeri: Allah'a kullandığımız "VAR"ın en önemli bir özelliği de yaratandır, ancak "Müstakilen VAR" olan yaratır. Ancak O yaratır. Bizim normal hayatta kullandığımız var yaratılandır. Yaratılana verdiğiniz bir mana ile Allah'a var diyemezsiniz. Fark ettiniz mi? Ne kadar enteresan bir şey. Yaratılmış biri için kullandığınız bir manayı alıp onu Allah'a kullanmazsınız. O yüzden kişi Allah'ı anlayamaz. Allah'a VAR dediğiniz zaman o VAR Allah'a aittir. O VAR'ı bize öğretiyor: O VAR Ehad'dır, Samed'dir, O VAR'ın zıddı yoktur, O VAR'ın dışı yoktur, O VAR yaratandır. Ama insanlar için kullandığımız var, Ehad değildir, Samed değildir, zıddı vardır, o yaratılmıştır; o bir kul'dur, Allah'a kulluk yapar. Ehad ve Samed'i bu konuştuğumuz çerçevede anlayalım, onun manalarından birini şimdi görelim. Benim dışım olduğu için ihtiyacım vardır, değil mi? Dışı olanın ihtiyacı olur. Kulların dışı vardır, bu yüzden ihtiyaçları vardır; yer, içer, giyinirler... Ama bütün onları kula sağlayan (dȗnihi düşünmezseniz) Billahi anlamda Allah'tır, bütün onlar Allah'tandır. O zaman kime ihtiyacınız vardır? Allah'a! Çünkü dışınız var, siz yersiniz... Dışın varsa ihtiyacın var, demek ki Samed değilsin. İnsan Samed olamaz, bir kul Samed olamaz. Çünkü dışı var. Dışı olan Samed olmaz. Allah Müstakilen VARdır, dışı yoktur; Samed'dir, çünkü ihtiyacı yoktur. Dışı olsa ihtiyacı olurdu, dışı olmadığı için bir şeye ihtiyacı da yok. Dışı olsa, en azından dışına bakma ihtiyacı olur. Yok öyle bir şey! Allah Samed'dir; dışı yok! Ve o kadar ihtiyacı olmayan saf Samed'dir ki, varlığını sürdürmesi için kendi içinden de öyle bir ihtiyacı

13 Yılmaz Dündar 33 yoktur, öyle bir saf Samed'dir, som Samed'dir. Samed'in manası anlaşılabildi mi? Dışı yok! O zaman Ehad; dışı olmayan, müstakilen VAR ve tek. Ama nasıl? Zatında, Zatını, Zatının ancak bildiği bir tek. Ehad öyle bir tek ki, kimse bilemez, hiç bir yaratılmış anlayamaz, kavrayamaz, Ehad vasfıyla ahlaklanamaz. Allah'ın nasıl Ehad olduğunu anlayabilmen için dışının olması lazım, dışına çıkıp bakman lazım. Muhal, öyle bir şey olmaz. O zaman senin, Allah'ın nasıl "Müstakilen VAR" olduğunu kavrayabilmen mümkün değildir. Örneğin biz zihnimizde bir kişi hayalleyelim, onun bizi anlayabilmesi mümkün mü? Bizde o. O bizi anlayamaz, bizi kavrayamaz. Allah Ehad'dır; zatında zatını zatıyla ancak kendisinin bildiği bir tek. Böyle bir tek; müstakilen var. Samed'dir; çünkü dışı yoktur, ihtiyacı yoktur. Allah için kullandığımız VAR'ı biraz anlayabildik mi? Samed'le ilgili söylediklerimizden sonra Maide-75'i hatırlayalım, ileride yine göreceğiz. Meryemoğlu Mesih ancak bir Rasûl dür. O ndan önce de Rasûller gelip geçti. O nun anası Sıddıyka dır. İkisi de yemek yerlerdi. Ayetleri onlara nasıl açıkladığımıza bir bak! Sonra bak nasıl çevriliyorlar (Hakk dan yüz çeviriyorlar)." (Maide-75). Yanlış bir düşünceye girip Hz. İsa aleyhisselam efendimize "Allah'ın oğlu, ilah" dedikleri için ayet uyarıyor. Bu uyarıya dikkat edin ve anlattıklarımızın nasıl o çerçevede olduğunu fark edin. Dikkat edin, ayetler nasıl da konuştuklarımız çerçevesinde demiyorum, haşa! Konuştuklarımız nasıl da ayetlere uygun. Ayet nasıl da söylediklerimize uyuyor, olmaz, Allah muhafaza etsin. Haşa! Konuştuklarımız nasıl da ayete uygun, fark ediyor musunuz? "Siz" diyor; İsa'yı ilah ilan ettiniz. O müstakilen var ve muhtar değildir, O'nun dışı vardır, Samed değildir. O da annesi de yemek yer. Neden yemek? Çünkü dış için en önemli şey odur. İleride göreceğiz onu, o bizim oruçta yaptığımız bir şey. Samediyet nurlarını fark edebilmemiz, oradan biraz idrak kapabilmemiz için oruçla yaptığımız şeylerden birisi yemek işiyle ilgilidir. İnsanların anlayacakları en önemli ihtiyaç budur. Aslında, aldığın her şey yemek kapsamındadır, yemek yalnızca sofra manasına değil, aldığın oksijen de yemeğe girer. Dışarından ne alıyorsan. Çölde, güneşin altında hiç bir şey yemiyor içmiyor olsan kupkuru kalırsın, kurur gidersin. Dışarıdan aldığın hazır nem bile senin için yemektir, o kapsamdadır. Yaşayabilmen için gereken güneş ışını da bir yemek. Gerektiğinde doktor tavsiye etmiyor mu; biraz güneş ışını yiyeceksin diye. Hepsi yemek, fark edebildin mi? Yemek bu kadar önemli bir tabir. Yalnızca önümüze konulan sofra manasında değil. Şehadet ederim ki, başka Müstakilen VAR ve Muhtar YOKTUR dediğimizde kullandığımız YOK, şişe için kullandığımız yok gibi değildir. Şişeyi kaldırdığımızda yok diyoruz ama onun yeri var ve o da bir varlık: Şişenin yokluğu varlığı. Orada bir şey var, adına biz "şişe yok" dedik ama o bir varlık. Varlık olamayan bir şeyi tanımlayamayız ki. Kur'an'da Allah'ın YOK dediği şey farklıdır, biz onu "Müstakilen VAR ve Muhtar YOKTUR" ile anlattık. Aşağıların Aşağısı kitapçığında göreceksiniz, o bir Kur'an ayetidir; Allah onlara Kur'an'da YOK demiştir. Allah'ın YOK dediği şey, yeri var ama kendi yok bir şey değildir. Eğer yalnız putlarla yok denmiş olsaydı, müşrikler putları kaldırsa onlar yok olurdu. Şimdi de yeri var. Anlatılan o değil. Olmayan şey senin puta verdiğin kimliktir, puta verdiğin kimlik yok! Uzun elbise yapıp kibirle verdiğin kimlik yok. Yoksa uzun elbise yap, yerde sürünsün, kaç metre olursa olsun. Ama ona bir kimlik verirsen, o kimlik yok. Çünkü sen "Müstakilen VAR ve Muhtar" bir kimlik veriyorsun. Kimlik ancak Allah'a aittir, O'nun kimlik ismi ALLAH'tır; orası kimlik noktasıdır, Uluhiyet noktasıdır, HUviyet noktasıdır. O'nun kimlik noktası, insanların anlayabileceği kimliği Allah ismidir, HU ismidir. HU Allah'ın HUviyetidir, kimliğidir. Özelliği nedir? "Müstakilen VAR ve Muhtar!" Bu vasıf ancak O'na aittir. Demek ki,

14 34 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-2 Allah'ın YOK dediği normal hayatta kullanılan yok değil. "La ilahe" dediğimiz zaman oradaki "La" Arapların normal hayatta kullandıkları "La" değildir. Allah'ın YOK dediği DȗniHİ'dir, "La" odur, onun yeri de yoktur. Şehadetimize devam edelim: Yine kesinlikle şehadet ederim ki; Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz, SENin Kulun ve Rasȗlündür. Buraya geçmeden bir önceki cümleyi hatırlayalım. Başka "Müstakilen VAR ve Muhtar" iddiaları yalandır, iftiradır, batıldır ve "YOK" hükmündedir. Neden iki taneymiş gibi gözüküyor? Biz, "Başka Müstakilen VAR ve Muhtar YOKTUR" dedik; La! Ama bu iddiada bulunanlar var? Kişi "Ben Müstakilen VAR ve Muhtarım" diyor. Bize göre o bir iddiadır. Bu yüzden biz; "Müstakilen VARIM ve Muhtarım diyenler var" diyemeyiz. Çünkü var demekle onları kabul etmiş oluruz. O, onun kabulü; "Ben Müstakilen VARIM ve Muhtarım" diyor. "Onu hoş görelim" diyemeyiz. "YOK" dedik bir kere, yeri bile yok. Yok! O yüzden tekrar onları işaret ederek, "Ben Müstakilen VARIM ve Muhtarım" diyenler var diyemeyiz. Onu DȗniHİ algıdaki söyler. Biz deriz ki: Bu bir iddiadır, bu senin iddiandır, yanlış bir iddiada bulunuyorsun. İddia laftır. O iddiaya Kur'an "yalan" diyor: O yalancıdır, Allah'a karşı yalan söylüyor. Müstakilen VARIM ve Muhtarım diyor. Müstakilen VAR ve Muhtar olan Allah'tır. Yalan söylüyor, Allah'a iftira ediyor, onun yaptığı BATILDIR. YOKTUR, yani YOK hükmündedir; Kur'an'ın YOK dediğinin yeri YOKTUR. Biz de şehadetimize bununla başlıyoruz. Sonra diyoruz ki: Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz, SENin Kulun ve Rasȗlündür. Şehadetin burası da çok önemli, bu da ayrı bir derya. Bize şimdi lazım olan önemli yanlarına biraz bakalım. "(Rasulüm) de ki: Ben sizin misliniz beşerim. Ancak; ilahınızın (yaratıcınızın) İlâhun Vahid (Müstakilen VAR ve Muhtar olan TEK) olduğu bana vahyolunuyor. O halde O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Müşriklerin (bu uyarıyı anlamayarak müstakilliğini ilan edenin) vay haline." (Fussilet-6) Rasulüm onlara "Sizin gibi bir beşerim" de. "Sizin gibi bir beşerim"i duyan bazıları ne yapıyor? Maalesef bu yanlış günümüzde çok yaygın, isimleri de çok önemli olan zatlar buradan yanlış manalar çıkarıyorlar, ayetin bu kısmını kendilerince delil zannederek yanlış anlatımlar yapıyorlar. Diyorlar ki: Siz Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi vesellem'i (o belki yalnızca Muhammed diyor, Allah muhafaza etsin) gereksiz yere yüceltiyorsunuz, O'nu gereksiz yere çok önemsiyorsunuz. İşte, ben bir beşerim diyor, ayet de söylüyor, hadis de. O'nun "ben de misliniz bir beşerim" demesi böyle zannetmemiz için değil. Böyle bir düşünceye ve tartışmaya girmek, bırakın Rasulullah'ın özelliklerini anlamış olmayı, Rasulullah'ın ne demek olduğunu kavrayamamak demektir. Şunu söyleyeyim, ben Efendimiz (SAV)'in imzasını idrak edemiyorum, kendisini hiç düşünemem bile, ben O'nun imzasını idrak edemiyorum. Düşünün, Birisi var ki, "Rasulullah" diye imza atıyor... Bilim adamlarının açıkladığı evreni düşünün; tüm galaksileri, kara delikleri, kara deliklerden sonra açılan evrenleriyle bütün onları düşünün. Yalnızca ef'al alemi, yok olacak bir şey, ama onu bile aklımız almıyor. İşte onu Yaratanın Rasulü. Efendimizin imzası bu! Akıl alır mı? Rasulullah imzasını benim aklım almıyor. Kişiliğiyle ilgili nasıl konuşabiliriz, imzasını kavrayamıyorum! "O da sizin gibi bir beşer" deyip geçiyorlar. Çok yanlış, Allah muhafaza etsin. Anlayamamaktan, kavrayamamaktan kaynaklanıyor. Halbuki, buradaki uyarı bizim şehadetimizle ilgili, bizim için bir delil oluştursun diye, cennete bir delil oluştursun diye. Çünkü hemen arkamızda hıristiyanlık dini var. Onlar ne yaptı? Hz. İsa aleyhisselam'ı beşerden çıkardı, ilah ilan etti. Bir: O bakışı, o inanışı, o yanlışı reddetmemiz için. İki: O hataya düşmememiz için. Çünkü, bin dört yüz otuz küsur yıl geçti, birisi çıkıp o hataya düşebilir. "Sizin misliniz beşerim" onların hepsini bağlıyor. O, Efendimiz

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim. DUA Eudhu Billahi Minessaytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdulillahi Rabil-alemin Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

Başlangıç Çizgisi (iyyake na'budu VE iyyake nesta'iyn) Şevval 1436 / 25 Temmuz 2015

Başlangıç Çizgisi (iyyake na'budu VE iyyake nesta'iyn) Şevval 1436 / 25 Temmuz 2015 210 Başlangıç Çizgisi (İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn)-10 Başlangıç Çizgisi (iyyake na'budu VE iyyake nesta'iyn)-10 09 Şevval 1436 / 25 Temmuz 2015 Euzü Billahi mineş şeytanir raciym, Bismillahir Rahmanir

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan İÇİNDEKİLER Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan Teveffi Kelimesi Ve Resulüllah ın Açıklaması İmam Buhari Ve Teveffi

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

İmanda Mürakebe Bilinci - Akaid - Dr. Mehmet Sürmeli'nin kişisel web sitesine hoşgeldiniz.

İmanda Mürakebe Bilinci - Akaid - Dr. Mehmet Sürmeli'nin kişisel web sitesine hoşgeldiniz. 4 5 Ayetleri müşriklerin, Allah Teala ile ilgili uzak ilah anlayışlarını çürütmektedir. 6 Hazreti Peygamber de Allah ın (c.) kullarına yakınlığını müminlerin daima hissetmelerini istemiş ve bu çerçevede

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 238. HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 238. HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 238 HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen: Nurullah Bilekli Kapak Tasarımı: Cemile Kocaer

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ Varlıklar Âlemi Evrende bulunan varlıklar yalnızca duyularımızla algılayabildiklerimizden ibaret değildir. Âlemde görünen ve görünmeyen sayısız varlık bulunmaktadır.

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

PEYGAMBERLERE VE İLAHİ KİTAPLARA İNANÇ 7. 10. Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF Hamd Allah subhanehu ve tealayadır. Salat ve selam ise O nun Rasulünedir. Bundan sonra: Allah sana hidayet etsin. Bil ki şirk koşmak günahların en büyüğüdür ve bütün amelleri

Detaylı

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? Asiye Türkan NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? İNSAN NEDEN EVLENİR? İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Bu nice okumaktır.

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Akıllı Kral Süleyman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible for

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir. Hastalık ve Yolculukta: Eğer bir insan hasta ise ve yolcu ise onun için oruç tutmak Kur an-ı Kerim de yasaktır. Bazı insanlar ben hastayım ama oruç tutabilirim diyor veya yolcuyum ama tutabilirim diyor.

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

Duanın psikolojik faydaları, sıkıntılı zamanlarda olduğu kadar günlük hayatta da çoktur.

Duanın psikolojik faydaları, sıkıntılı zamanlarda olduğu kadar günlük hayatta da çoktur. Düzce Depremindeki Psiko-Sosyal Müdahale ekibinde bulunmuş formatör bir arkadaş, depremden sağ salim kurtulmuş bir babanın yaşadıklarını şöyle anlatır: Deprem olmuştur, baba enkazın altında eşi ve çocuklarıyla

Detaylı

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar Dualar Beddualar Çocuklara gösterilen sevgi, dua ile birlikte beden diliyle de gösterilmesi onların okul başarısını artıracaktır. Çocuklar okula giderken sarılarak ve dua ile yollanmalıdır. Bu, çocukların

Detaylı

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25 136. Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, uzak bir sapıklıkla

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim AMİN Çok iyi giyimli bir iş adamı Vatikan'a gelir papayla görüşmek istediğini söyler. Kendisini bir Kardinal'e götürürler. Adam ısrar eder. - Sizinle değil, doğrudan Papa ile ve yalnız görüşmek istiyorum.

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül 2013 06:14 Hiçbir ihtiyacı olmadığı halde sürekli arkadaşlarının kalem ve silgilerini çalan çocukla yaptığım görüşmede, çocuğun anlattıkları hem çok ilginç hem de Kleptomani Hastalığına çok iyi bir örnektir. Çocuk

Detaylı

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir. TEMEL DİNİ BİLGİLER KİTAPLARA İMAN 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir. 2 Kutsal kitap neye denir? Allah ın emir ve yasaklarını,

Detaylı

İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-8 26 Şaban 1436 / 13 Haziran 2015

İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-8 26 Şaban 1436 / 13 Haziran 2015 152 İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-8 26 Şaban 1436 / 13 Haziran 2015 Selamün aleyküm. Bugün için planladığımız kısmı inşaallah bitirebilmeye gayret edeceğiz. Çünkü konu bir yerde kendi içinde tamamlanmış

Detaylı

8. KÂFİRÛN SÛRESİ ÖĞRENELİM

8. KÂFİRÛN SÛRESİ ÖĞRENELİM SÛRELERİMİZİ tefekkürle ÖĞRENİYORUZ 8. KÂFİRÛN SÛRESİ ا ل ا ع ب د ما ت ع ب دو ن 1 ق ل ي ا ا ي ها ال كا ف رو ن و ا ل ا ن ا ع ا ب د 3 و ا ل ا نت م ع ا ب دو ن ما ا ع ب د 2 5 و ا ل ا نت م ع ا ب دو ن ما ا ع

Detaylı

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar yusufisik1@hotmail.de K ur ân-ı Kerim deki dua ayetleri gibi Peygamberimizin duaları da Arapça aslından okunursa daha iyidir. Ancak, tercümeleri de dua olarak okunabilir.

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN. Muhammed Şahin. ] تر [ Türkçe Turkish. Tetkik : Ümmü Nebil

ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN. Muhammed Şahin. ] تر [ Türkçe Turkish. Tetkik : Ümmü Nebil ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN الا يمان باالله تعا ] تر [ Türkçe Turkish Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil 2009-1430 1 الا يمان باالله تعا» باللغة ال ية «بن مسلم شاه مد مراجعة: أم نبيل 2009-1430 2 Allah Teâlâ'ya

Detaylı

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8 REHBERLİK VE İLETİŞİM 8 Yrd. Doç. Dr. M. İsmail BAĞDATLI mismailbagdatli@yahoo.com İletişim Süreci KAYNAK Kodlama MESAJ Kod Açma ALICI KANAL Geri Besleme KANAL Sözsüz İletişim Beden dilimiz jestler, mimikler,

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

2010 yılının son ayına girdiğimiz bu aylarda hıristiyan olan batı toplumunda olduğu gibi

2010 yılının son ayına girdiğimiz bu aylarda hıristiyan olan batı toplumunda olduğu gibi Kuşun biri, her gün kilisenin çanına konar ve oraya pislermiş. Gel zaman git zaman derken her gün kuşun pisliğini temizlemekten bıkan papaz, bir gün aklına bir fikir gelir uygulamaya karar verir. Sabah

Detaylı

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK ETKİNLİK SÜRESİ: 30 DK. ETKİNLİK ZAMANI: TÜRKÇE DİL ETKİNLİĞİ

Detaylı

Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı.

Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı. Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı. Yuhanna 1:1 Yaşam O ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Yuhanna 1:4 1 İsa şöyle dedi: Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla

Detaylı

Din Ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz?

Din Ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz? İlköğretim DKAB Dersi 4. Sınıf 1. Ünite Sunusu Din Ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz? Anlatım Yoluyla Ders Veren: Ömer AKKAŞ Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dkab Alanı Pedagojik Formasyon Öğrencisi

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti) KURAN YOLU- DERS 3 (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti) DERSTE GEÇEN KAVRAMLAR 1) Mübin : Açık ve Açıklayan. Kur an ın sıfatlarındandır. Kur an sadece

Detaylı

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır. Ciddi olarak Allah a isyan etmekten kaçın. O nun rahmet kapısına devam et. Bütün gücünü ve kuvvetini Allah için harca. Taatında sarfet. Yalvar, ihtiyaçlarını O na arz et. Başını önüne eğ, kork, Hak kın

Detaylı

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti uygulaması sadece bir ezan vakti icin yola baş koymuş zamanla gelişerek farkli ozelliklere sahip olmuş çok faydalı ve önemli bir

Detaylı

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir; Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla 3 Bu güvenli belde şahittir; 1 4 1 İNCİR AĞACI ve zeytin (diyarı) şahittir! 4 Doğrusu Biz insanı en güzel kıvamda yaratmış, 2 İncir ile Hz Nuh un tufan bölgesi olan

Detaylı

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet. BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME ETKİNLİK Ders: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ Sınıf: 9.Sınıf Ünite: İslam da İman Esasları Konu: Kitaplara İman Etkinliğin adı: İlahi Mesaj Süre: 40 dak + 40 dak Yine onlar, sana indirilene

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak   dersek h 6. olarak sadaka verme. M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI lar aha beteri dir... 1. -3-5 veya 7 2. Y 3. : me sem. 1 (B bir olmaz) 4. a bakarak " " 5. sek, dersek h 6. olarak sadaka verme. 2 3 k, iyilik yapmak, anaya -

Detaylı

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 1) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Müslüman ın Müslüman üzerindeki hakkı

Detaylı

Yani küfredenler ister Ehli Kitaptan olmuş olsunlar ister müşriklerden; kendilerine beyyine gelene kadar küfürlerinden ayrılamazlardı.

Yani küfredenler ister Ehli Kitaptan olmuş olsunlar ister müşriklerden; kendilerine beyyine gelene kadar küfürlerinden ayrılamazlardı. Allahü Teala (c.c.) şöyle buyuruyor; [1] Yani küfredenler ister Ehli Kitaptan olmuş olsunlar ister müşriklerden; kendilerine beyyine gelene kadar küfürlerinden ayrılamazlardı. Bu ayette beyan edilen ve

Detaylı

Anne-Baba-Çocuk Üçlüsünün İletişimi Nasıl Olmalı?

Anne-Baba-Çocuk Üçlüsünün İletişimi Nasıl Olmalı? Anne-Baba-Çocuk Üçlüsünün İletişimi Nasıl Olmalı? Aile EV Gibidir. Baba = Bodrum Anne: 1. Kat. Çocuklar= Üst Katlar Baba ya evin temelidir, ya da içine girilmesi zor karanlık bir bodrum gibidir. Anne,

Detaylı

Dua Dua, insan ile Allah arasında iletişim kurma yollarından biridir. İnsan, dua ederken Allah ın kendisini işittiğinin bilincindedir. İnsan dua ile dileklerini aracısız olarak Allah a iletmekte ondan

Detaylı

Oyunun Adı: BARIS TOPU. Plastik top, Ek 1

Oyunun Adı: BARIS TOPU. Plastik top, Ek 1 Oyunun Adı: BARIS TOPU Uygulanacak Tarih: 03.04.2017 Katılan Öğretmen Sayısı: Katılan Öğrenci Sayısı: Oyunun Tamamlandığı Süre: Oyunun Uygulandığı Yer: Uygulanacak Yaş Grubu: 48 Ay ve üzeri Malzemeler:

Detaylı

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. CÜMLENİN ÖĞELERİ Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. Bir cümlenin oluşması için en önemli şart,

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright 1 LİMONLU KEK Şule: Mutlu günler. Ahmet: Mutlu günler. Şule: Bugün nasılsın? Ahmet: Çok mutluyum. Şule: Bu harika bir haber. Eeee söyle bakalım, bugün hangi yemeği yapalım? Ahmet: Dur biraz düşüneyim Şule:

Detaylı

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi; Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi; 1) Güçlük içinde ve çok zor durumda olan insanın, 2) Savaş altındaki insanın

Detaylı

Herkes bir arayış içinde

Herkes bir arayış içinde Euzubillahimineşşeytananirracim Bismillahirrahmanirrahim Herkes bir arayış içinde Ayberk Efendi Berlin 2oo8 La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil Azim. Meded ya Sultanul Evliya, meded ya Şeyh Nazım

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir. 1- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bilgi yanlışlığı vardır? A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir. B) İyi bir aşçıydı. Cümlesinde özel isim kullanılmıştır. C) Tavuklar

Detaylı

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Tevafuk birbirine denk gelmek, birbiriyle uygun vaziyet almak demektir. Tevafuklu Kur anda tam 2806 Allah lafzı pek az müstesnalar

Detaylı

Yeşaya Geleceği Görüyor

Yeşaya Geleceği Görüyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Yeşaya Geleceği Görüyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Jonathan Hay Uyarlayan: Mary-Anne S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır. Necip Fazık Kısakürek in gençliğe hitabındaki aynı manadır yazımın başlığında ki kim var? 'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-1 13 Receb 1436 / 02 Mayıs 2015

İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-1 13 Receb 1436 / 02 Mayıs 2015 Yılmaz Dündar 1 İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-1 13 Receb 1436 / 02 Mayıs 2015 Euzü Billahi mineş şeytanir raciym, Bismillahir Rahmanir Rahıym. Selamün Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatühü. Hoş geldiniz

Detaylı

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Veda Hutbesi. Ey insanlar!  Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. Veda Hutbesi Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki: Hamd, Allahü Teâlâya mahsûstur. O'na hamd eder, O'ndan yarlığanmak diler ve O'na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU Test, Yrd. Doç. Dr. Oktay Aydın tarafından geliştirilmiştir. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz. OKUL EV VE AİLE KİŞİSEL ÖĞRENME

Detaylı

25 Zilkade 1429 / 22 Kasım 2008

25 Zilkade 1429 / 22 Kasım 2008 274 25 Zilkade 1429 / 22 Kasım 2008 Büyük Haritası Biz, tasavvufta alışılan literatürün dışında kelimeler kullanıyoruz, ama aslında aynı manaları ve aynı konuları anlatmaya çalışıyoruz. Gördüğünüz bu çizim

Detaylı

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin Mucizeleri YAYIN NO: 85 genel yay n yönetmeni: Ergün Ür yay nevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yay nlar bask, cilt: Vesta Ofset tel:0 212 445 72 52 Birinci bask

Detaylı

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur. 33 Ders 4 Günah Bir dostunuzun size, içi güzel şeylerle dolu ve bütün bu güzelliklerin tadını çıkarmanız için bir saray verdiğini düşünelim. Buradaki her şey sizindir. Dostunuzun sizden istediği tek şey,

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31 Dünya bilimde altın çağını yaşarken insanlıkta yerlerde sürünüyor. Hayâ kalmamış, saygı kalmamış, sevgi kalmamış, büyüğe hürmet kalmamış. Hayatımızda ne eksik biliyor musunuz? Edeb. Edebe hiç önem vermiyoruz.

Detaylı

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI 1. DÜŞÜNME DERSİ Sevgili Lale, sevgili Murat ve sevgili okuyucumuz, önce malzeme kutusundan çıkardığımız şu karikatüre bir göz atmanda yarar var: Örnek: 1 ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI Tan Oral, Cumhuriyet

Detaylı

Bu yazı sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır Herhangi bir medyada yayınlanması

Bu yazı  sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır Herhangi bir medyada yayınlanması Bu yazı www.multimediaquran.com sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır. 11-15-2015. Herhangi bir medyada yayınlanması halinde yukarıdaki bilginin referans olarak verilmesi

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim 2009 05:05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim 2009 05:08

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim 2009 05:05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim 2009 05:08 Söz Dinlemeyen Çocuklara Nasıl Yardımcı Olunmalıdır? Çocuklarda zaman zaman anne-babalarının sözünü dinlememe kendi bildiklerini okuma davranışları görülebiliyor. Bu söz dinlememe durumu ile anne-babalar

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Dua edelim: I.Korintliler 1:30, Efesliler 2:10

Dua edelim: I.Korintliler 1:30, Efesliler 2:10 Kutsal Olmak - 18. Kutsallığı nasıl tanımlarsınız? Tanrı lütfunun bir kişide çalışması; Mesih in bir kişide şekillenmesi; Mesih in çarmıh ölümü ve dirilişinin bir kişide işlemesi; Tanrı nın benzerliğinde

Detaylı

...Bir kitap,bir mesaj!

...Bir kitap,bir mesaj! ...Bir kitap,bir mesaj! Bu dünyada ne yapıyorum sorusuna yanıt veren bir kitap Tüm soru ve şüphelerınize yanıt verebilecek bir kitap. Bu kitap sizin doğal olarak Tanrı dan ayrı olduğunuzu anlatacak, ancak

Detaylı

Yayınevi Sertifika No: 14452. Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Yayınevi Sertifika No: 14452. Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen ve Kapak: Cemile Kocaer ISBN: 978-605-9723-51-0 1. Baskı:

Detaylı

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Anne babalar için çocuklarının ilk kelimelerini duymak heyecan verici bir deneyimdir. Duyduğu yeni kelimeleri

Detaylı

Tövbe ve Af Dileme-4

Tövbe ve Af Dileme-4 Tövbe ve Af Dileme-4 Kutsalsın, Kutsalsın, Kutsalsın ey güçlü Rab Tanrı; Yer ve gök Sana verilen hamtlarla doludur. Rabbin adına gelen ve tekrar gelecek olana en yücelerde hamtlar olsun. Baba ya, Oğul

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

Mekke; Kabenin etrafında Öteller

Mekke; Kabenin etrafında Öteller Sevgili eşimin yaptığı 2011 Umre zıyaretinden getirdiği resimler. Sizlerle paylaşmak bizleride mutlu eder; eşime çok teşekkür ediyorum. Bu Albümde Mekke Medine ALBÜM 2 Hepinize Selam olsun...mehmet Sungur

Detaylı