Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi ( ) Taslağı na İlişkin TÜSİAD Görüş ve Değerlendirmeleri 20 Ekim 2014

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi ( ) Taslağı na İlişkin TÜSİAD Görüş ve Değerlendirmeleri 20 Ekim 2014"

Transkript

1 Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi ( ) Taslağı na İlişkin TÜSİAD Görüş ve Değerlendirmeleri 20 Ekim 2014 TS/SHT/

2 T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ (TASLAK) 2014 ii

3 iii

4 İçindekiler TABLOLAR LİSTESİ... vii ŞEKİLLER LİSTESİ... x KISALTMALAR LİSTESİ... xiii GİRİŞ MEVCUT DURUM Küresel gelişmeler ve sanayi stratejisi Avrupa Birliği ndeki gelişmeler Türkiye deki gelişmeler ve rekabet gücü VİZYON VE GENEL AMAÇ STRATEJİK HEDEFLER YATAY SANAYİ POLİTİKASI ALANLARI YATIRIM VE İŞ ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ Düzenlemelerin İyileştirilmesi Devlet Yardımları, Teşvikler ve Sanayi Politikası Standardizasyon ve Kalite ULUSLARARASI TİCARET VE YATIRIMLAR Türkiye ile Avrupa Birliği Arasındaki Gümrük Birliği Dünya Ticaret Örgüt, İkili ve Çok Taraflı Ticaret Politikaları Yatırımlar ve Dış Ekonomik İlişkiler Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yurtdışı Yatırımlar KOBİ Destek Programları BECERİLER VE İNSAN KAYNAĞI KOBİLERİN FİNANSMANA ERİŞİMİ SANAYİDE TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM Fikri Mülkiyet Hakkı Yenilikçi Girişimler ve KOBİ ler AB Politikaları Ar-Ge ve Yenilik Destekleri Yüksek Teknolojili Sektörler Bilim ve Teknoloji Alanında İşbirliği ve Koordinasyon ALTYAPI SEKTÖRLERİ Elektrik Enerjisi Sektörü Telekomünikasyon Sektörü Lojistik ve Ulaştırma Sektörü Sanayi Bölgeleri ve Küçük Sanayi Siteleri YEŞİL SANAYİ BÖLGESEL GELİŞME Bölgelerin Genel Yapısı ve Eğilimler Bölgesel Gelişmenin Kurumsal Yapısında Yaşanan Gelişmeler UYGULAMA, İZLEME VE KOORDINASYON MEKANIZMASI EK 1- EYLEM PLANI iv

5 v

6 vi

7 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Uluslararası Para Fonu (IMF) Büyüme Oranları ve Tahminleri (%)... 7 Tablo 2: Seçilmiş Ülke ve Ülke Gruplarının GSYH Artış Hızları (%)... 9 Tablo 3: Küresel Rekabetçilik Endeksi 2013 ve 2012 Yılına Göre İlk 10 Ülkenin Sıralaması Tablo 4: AB Üyesi Ülkelerde AB Tanımlı Borç Stoku (%) Tablo 5: Seçilmiş Ülkelerde İşsizlik Rakamları (%) Tablo 6: Ana Faaliyet Kolları Sektör Payları (1998 Yılı-Sabit Fiyatlarla) (%) Tablo 7: Ana Faaliyet Kollarına Göre GSYH ve Sanayi nin Payı (1998 Yılı-Sabit Fiyatlarla) Tablo 8: İktisadi Faaliyet Kollarına Göre GSYH (İmalatat Sanayi-1998 Yılı Sabit Fiyatlarıyla-Nace- Rev. 2) Tablo 9: Küresel Rekabetçilik Endeksine Göre Türkiye nin 2012 ve 2013 Yıllarına Ait Bileşenler Sıralaması Tablo 10: Dönemi Türkiye nin Dış Ticaret Rakamları (Bin Dolar) Tablo 11: 2011, 2012 ve 2013 Yılı İhracatının Ülke Gruplarına Göre Dağılımı (Bin Dolar) Tablo 12: İmalat Sanayi Alt Sektörlerinin Toplam İmalat Sanayi İçindeki Payı (%) Tablo 13: En Çok İhracat Gerçekleştiren Sanayi Sektörleri (2013 Yılı) Tablo 14: İmalat Sanayi Alt Sektörlerinin Toplam İmalat Sanayi İthalatı İçindeki Payı (%) Tablo 15: İmalat Sanayi Üretim ve İhracatının Yapısı Tablo 16: Ülke Gruplarının Türkiye nin Toplam İhracatı İçindeki Payları (%) Tablo 17: Ülke Gruplarının Türkiye nin Toplam İthalatı İçindeki Payları (%) Tablo 18: İstihdam ve Çalışma Hayatında Gelişmeler ve Hedefler (%) Tablo 19: Eğitim Durumlarına Göre İşgücüne Katılım Oranları (%) Tablo 20: Kefaletin İşletme Ölçeklerine Göre Dağılımı ( ) Tablo 21: KOBİ Finansman Destek Kredileri ( ) Tablo 22: Yenilik İstatistikleri Tablo 23: AB 7. Çerçeve Programında Türk Ortakların Aldıkları Fon Miktarları (Milyon Avro) Tablo 24: AB 7. Çerçeve Programında Türk Sanayi Kuruluşlarının Aldıkları Fon Miktarları (Milyon Avro) Tablo 25: Yenilenebilir Enerji Üretimi (Milyon ton eş değer petrol ) Tablo 26: Enerji Sektöründe Gelişmeler ve Hedefler Tablo 27: Yeni Teşvik Sistemi 2013 Yıl Sonu İstatistikleri vii

8 viii

9 ix

10 ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1: Türkiye Sanayi GZFT Analizi Şekil 2: Türkiye Sanayi Stratejisi Genel Çerçevesi Şekil 3: Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması / GSYH (%) Şekil 4: Sektörler Bazında Gerçekleştirilen Ar-Ge Harcamaları Şekil 5: Yasal Düzenlemeler Ar-Ge Yapıları ve Destekleri Şekil 6: Proje Bazlı Destekler Şekil 7: Risk Sermayesi Girişimcilik ve Ticarileşme Destekleri Şekil 8: Kişi Başı Gayri Safi Katma Değer (2011 Yılı) Şekil 9: Düzey 2 Bölgelerinin Toplam Sanayi Gayri Safi Katma Değer İçindeki Payları Şekil 10: Düzey 2 Bölgelerinin Toplam İmalat Sanayi İhracatı İçindeki Payları Şekil 11: İmalat Sanayi İşyerlerinin Düzey 2 Bölgelerinde Dağılımı (%) Şekil 12: İmalat Sanayi İstihdamının Düzey 2 Bölgelerinde Dağılımı (%) Şekil 13: Düzey 2 Bölgelerinde İmalat Sanayinin İstihdam ve Teknoloji Düzeyi (2009) Şekil 14: Türkiye, Sanayi Stratejisi Uygulama, İzleme ve Değerlendirme Mekanizması x

11 xi

12 xii

13 KISALTMALAR LİSTESİ AB ABD Ar-Ge ASEAN BDDK BEPA BGK BGUS BGYK BİT BKS BMİDÇS BTK CEN CENELEC CIP COSME ÇED DAP DKG DOKAP DSİ DTÖ DYY EPDK ESIF GİMOP GİP GİTES GSKD GSYH Avrupa Birliği Amerika Birleşik Devletleri Araştırma ve Geliştirme Güneydoğu Asya Uluslar Birliği Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Biyokütle Enerjisi Potansiyel Atlası Bölgesel Gelişme Komitesi Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulu Bilgi ve İletişim Teknolojileri Bireysel Katılım Sermayesi Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Avrupa Standardizasyon Komitesi Avrupa Elektronik Standardizasyon Komitesi Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Programı İşletmelerin ve KOBİ lerin Rekabet Edebilirliği Programı Çevresel Etki Değerlendirmesi Doğu Anadolu Projesi Doha Kalkınma Gündemi Doğu Karadeniz Projesi Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Dünya Ticaret Örgütü Doğrudan Yabancı Yatırım Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Avrupa Yapısal ve Yatırım Fonu Gümrük İdarelerinin Modernizasyonu Projesi Gelişen İşletmeler Piyasası Girdi Tedarik Stratejisi Gayri Safi Katma Değer Gayri Safi Yurtiçi Hasıla xiii

14 HES IMF İKMİB İMMİB İŞGEM İŞKUR KDV KGF KOBİ KOP KOSGEB Başkanlığı KSS MEB MERNİS MERSIS MESGEP MTA MTE MÜSİAD MYK NGS OECD OGT OSB PRTR SGK SPK SS STA STK TBB TBT Hidro Elektrik Santral Uluslararası Para Fonu İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamuller İhracatçı Birliği İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birliği İş Geliştirme Merkezi Türkiye İş Kurumu Katma Değer Vergisi Kredi Garanti Fonu Anonim Şirketi Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Konya Ovası Projesi Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Küçük Sanayi Sitesi Milli Eğitim Bakanlığı Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi Merkezi Sicil Kayıt Sistemi Mesleki Becerilerin Geliştirilmesi Projesi Maden Tetkik ve Arama Müdürlüğü Mesleki ve Teknik Eğitim Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Mesleki Yeterlilik Kurumu Nükleer Güç Santrali Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü Ortak Gümrük Tarifesi Organize Sanayi Bölgesi Kirletici Salım ve Taşıma Kaydı Sosyal Güvenlik Kurumu Sermaye Piyasası Kurulu Sanayi Sitesi Serbest Ticaret Anlaşması Sivil Toplum Kuruluşu Türkiye Bankalar Birliği Ticarette Teknik Engeller Anlaşması xiv

15 TCDD Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları TCMB Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TEİAŞ Türkiye Elektrik Anonim Şirketi TESK Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu TEP Ton Eşdeğer Petrol TGA Tekstil ve Giyim Anlaşması TINA Türkiye Ulaşım Altyapısı İhtiyaç Analizi TİKA Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı TİM Türkiye İhracatçılar Meclisi TİSK Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TKBB Türkiye Katılım Bankaları Birliği TKM Toplam Kaynak Maliyeti TOBB Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TPE Türk Patent Enstitüsü TSE Türk Standartları Enstitüsü TSPAKB Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği TTGV Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı TTO Teknoloji Transfer Ofisi TÜBA Türkiye Bilimler Akademisi TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu TÜRKAK Türk Akreditasyon Kurumu TÜRKONFED Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu TÜSİAD Türkiye Sanayiciler ve İş Adamları Derneği TYDTA Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı TZE Tam Zaman Eşdeğer UEA Uluslararası Enerji Ajansı UMEM Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezi UNAM Ulusal Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Enstitüsü UYAP Ulusal Yargı Ağı Projesi VEDOP Vergi Daireleri Otomasyon Projesi YDO Yatırım Destek Ofisi YEGM Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü xv

16 YOİKK YÖK Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı xvi

17 GİRİŞ 1. Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi ( ), başta Onuncu Kalkınma Planı olmak üzere yapılan çok sayıdaki çalışmadan faydalanılarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın koordinasyonunda, Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), Türk Patent Enstitüsü (TPE), Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), Rekabet Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye İş Kurumu, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Hak-İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Sanayiciler ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD), Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB), Kredi Garanti Fonu Anonim Şirketi (KGF), Türkiye Kalkınma Bankası, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Türk Eximbank A.Ş., Deniz Ticaret Odaları temsilcilerinin katılımı ve katkıları alınarak hazırlanmıştır. 2. Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi nin başlangıcı, 2003 yılında hazırlanan Avrupa Birliği (AB) Üyeliğine Doğru Türkiye Sanayi Politikası belgesine dayanmaktadır. AB ile 35 fasılda yürütülen müzakereler çerçevesinde, Türkiye de sanayi politikaları 2006 yılı Mart ve Mayıs aylarında gerçekleştirilen İşletmeler ve Sanayi Politikası faslı kapsamındaki 1

18 tanıtıcı ve ayrıntılı tarama toplantılarında değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, 2003 yılında yayınlanan Türkiye Sanayi Politikası (AB Üyeliğine Doğru) belgesinin revize edilmesi, Mart 2007 de Avrupa Birliği Konseyi tarafından İşletmeler ve Sanayi Politikası faslının kapanış kriteri olarak belirlenmiştir. Bu doğrultuda, Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (AB Üyeliğine Doğru) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanmış ve 7 Aralık 2010 tarihli ve 2010/38 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararı ile onaylanarak yürürlüğe konulmuştur. 3. Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi ( ) kapsamında yürütülen çalışmalar, Avrupa Birliği nin her yıl hazırladığı İlerleme Raporları nda İşletmeler ve Sanayi Politikası Faslı başlığı altında değerlendirilmektedir. Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan 2013 Yılı AB İlerleme Raporu nda Türkiye nin işletme ve sanayi politikası ilkeleri ve araçları konusunda daha fazla ilerleme kaydettiği ve bu fasıldaki uyum düzeyinin yeterli olduğu belirtilmiştir. 4. Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (AB Üyeliğine Doğru), dört yıllık uygulama sürecini tamamlamıştır. Yatay ve sektörel politika alanlarından oluşan ve uygulama dönemini kapsayan Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi nde 72 eylem yer almıştır. Yatay sanayi politikası alanları, sanayi faaliyetlerinin genelindeki verimlilik artışlarını sürekli kılmak amacıyla, piyasaların etkin işleyişini sağlamaya, yatırım ve iş yapma ortamını firmalar için geliştirmeye ve cazip hale getirmeye yönelik çerçeve unsurları içermiştir. Bu kapsamda, tüm firmaların rekabet gücünü etkileyen ve farklı kurumlar arasında koordinasyon gereğini ön plana çıkartan, işgücünün niteliğini yükseltecek, finansmana erişimi kolaylaştıracak, yenilikçilik kapasitesini geliştirecek, girdi maliyetlerini düşürecek, çevreye duyarlılığı artıracak yatay politikalar uygulanmıştır. 5. Sanayi Stratejisi nin sektörel politika alanları ise sektörel stratejiler aracılığı ile yürütülmektedir. Bu kapsamda Sanayi Stratejisi çatısı altında sektörlere yönelik stratejik plan çalışmaları Bilim, Sanayi ve Teknoloji 2

19 Bakanlığı tarafından koordine edilmektedir. Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi ile Türkiye Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi nin uygulama, izleme ve değerlendirme faaliyetleri 2011 yılından beri devam etmektedir. 6. Türkiye Demir-Çelik ve Demir Dışı Metaller Sektörü Strateji Belgesi, Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi, Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ile Türkiye Elektrik ve Elektronik Sektörü Strateji Belgesi nin uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesine yönelik faaliyetler 2013 yılından itibaren devam etmektedir. 7. Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Türkiye Tekstil, Hazırgiyim, ve Deri Ürünleri Sektörleri Strateji Belgesi hazırlık çalışmaları Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda tamamlanmıştır. 8. Kurum ve kuruluşlardaki üst düzeyde sahiplenme ile birlikte eşgüdüm ve uzmanlaşma; strateji eylem planlarının başarıyla hayata geçmesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda, Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (AB Üyeliğine Doğru) te uygulama, izleme ve değerlendirme sistemine ayrı bir önem verilmiştir. Sanayi Stratejisi uygulama, izleme ve değerlendirme sürecinde yer alan İzleme ve Yönlendirme Komitesi ile belgenin paydaşlar nezdinde ve üst düzeyde sahiplenilmesi, İzleme ve Değerlendirme Kurulu ile çalışmaların koordineli bir şekilde ilerlemesi, yatay politika alanlarındaki Girişimler ile uzmanlaşma sağlanması amaçlanmıştır. 9. Her yılın sonunda paydaşlarla birlikte Türkiye Sanayi Stratejisi nde yer alan eylemlerin başarı değerlendirmeleri yapılmıştır. Bu çerçevede; 2011 ve 2012 yıllarında eylemlerin yüzde 85 inde, 2013 yılında ise yüzde 82 sinde başarı kaydedilmiştir yılı Türkiye Sanayi Stratejisi başarı değerlendirilmesi, Aralık ayında gerçekleştirilecek Girişim toplantılarından sonra kamuoyuyla paylaşılacaktır. 3

20 10. Türkiye Sanayi Strateji Belgesi ( ), hazırlanan ilk Sanayi Strateji Belgesi nin devamı niteliğinde olup, Türkiye sanayisinin yol haritasını oluşturan bir politika dokümanıdır. Kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşlarının temsil edildiği ve ilgili yatay sanayi politikası alanında uzmanlaşmanın sağlandığı Girişimler, yeni Sanayi Stratejisi nin oluşturulması sürecinde de aktif rol almışlardır. Yeni Sanayi Strateji Belgesi nde yer alan Girişimler ve politikalar Onuncu Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program, Yıllık Program, Onuncu Kalkınma Planı İmalat Sanayinde Dönüşüm Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 3. Sanayi Şurası kararları, kamu kurum ve kuruluşlarının stratejik planları ve uluslararası alandaki raporlar dikkate alınarak hazırlanmıştır yılında hazırlıklarına başlanan yeni Sanayi Stratejisi Belgesi nde ilk olarak sekiz yatay sanayi politika alanına yönelik mevcut durum ve politika önerileri Girişim üyelerinden talep edilmiştir. Daha sonra 2014 yılı Mart ayında gerçekleştirilen Girişim toplantılarında, Girişim üyeleri ile birlikte ilgili yatay politika alanına yönelik SWOT analizi yapılmıştır yılı Mayıs ayında yeni eylem önerileri ilgili kurum ve kuruluşlardan talep edilmiştir yılı Haziran ayında gerçekleştirilen Girişim toplantılarında ve Temmuz ayında gerçekleştirilen İzleme ve Değerlendirme Kurulu nda gelen öneriler çerçevesinde eylem planı taslağı görüşülmüştür yılı Ağustos ayında gerçekleştirilen İzleme ve Yönlendirme Komitesi Toplantısı nda Türkiye Sanayi Stratejisi nin yeni döneme ilişkin genel çerçevesi ve taslak eylem önerileri Komite üyelerine sunulmuştur. 11. Bu çerçevede; Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi ( ) dünyadaki, AB deki ve Türkiye deki ekonomik gelişmelerin analizlerine dayanan katılımcı bir yaklaşımla tasarlanmıştır. Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi ile sanayi politikasının ilgili kurumlar ve taraflarca sahiplenilmesi ve farkındalık sağlanacaktır. Eylem planındaki tedbirlere dair gelişmeler ve gerçekleşmeler sürekli olarak izlenerek, etkin uygulama için belgede gerekli güncellemeler yapılacaktır. 4

21 12. Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Afro-Avrasya nın tasarım ve üretim üssü olmak vizyonuna sahip strateji belgesinin birinci bölümünde küresel ekonomideki gelişmeler, AB deki eğilimler ve Türkiye deki durum analiz edilerek, Türkiye nin önümüzdeki dönemde hayata geçireceği sanayi stratejisi için yansımaları incelenmektedir. İkinci bölümde, Türk sanayinin uzun vadeli vizyonu ortaya konularak hedefler belirlenmektedir. Üçüncü bölümde belirlenen vizyonu gerçekleştirmeye yönelik sanayi stratejisi ve bu kapsamdaki politika çerçevesi tanımlanmaktadır. Dördüncü bölümde, yatay sanayi politikası alanları kapsamında, Yatırım ve İş Ortamının İyileştirilmesi, Uluslararası Ticaret ve Yatırımlar, Beceriler ve İnsan Kaynağı, KOBİ lerin Finansmana Erişimi, Sanayide Teknolojik Dönüşüm, Altyapı Sektörleri, Yeşil Sanayi, Bölgesel Gelişme politikalarında sanayi stratejisi açısından kritik unsurlar ortaya konulmaktadır. Beşinci bölümde, sanayi stratejisinin uygulanmasında, izlenmesinde ve koordine edilmesinde dikkate alınacak hususlar özetlenmektedir. 5

22 1. MEVCUT DURUM 13. Dünyada küreselleşme eğilimlerinin artması ile birlikte ülkeler arasında ekonomilerin bütünleşmesi, AB ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi uluslararası kurumların ekonomi politikalarındaki artan belirleyiciliği, teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler, başta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin yükselişi ve ekonomik büyümeye koşut olarak emtia fiyatlarındaki ve ticaret hacmindeki artış gibi unsurlar, Türkiye nin ekonomik büyüme kapasitesini doğrudan etkilemektedir. Artan küresel rekabet şartlarına Türkiye nin uyum sağlaması, kendi rekabet gücünü arttırabilmesi ve yüksek ekonomik büyüme oranlarını devam ettirme gereği, bu hedefe yönelik strateji alanlarının başında gelen sanayi stratejisinin önemini de arttırmaktadır. Söz konusu sanayi stratejisi tasarımının başlangıç bileşeni olarak belgenin bu bölümünde; küresel ekonomideki gelişmelerden, AB deki durumdan, Türkiye nin rekabetçiliği ve bu gelişmelerin sanayinin gelişmesine yansımalarından bahsedilmektedir Küresel gelişmeler ve sanayi stratejisi yılında, Amerika Birleşik Devletleri nde (ABD) başlayan ve tüm dünya ülkelerini etkisi altına alan küresel ölçekte finansal bir krizle karşı karşıya kalınmıştır. Krizin ortaya çıkış noktasında zincirin başlangıç halkası, ABD bankalarının portföyünde her zaman önemli bir yer tutan ipotekli konut kredileri olmuştur. Hanehalkı kredi ödemelerinde yaşanan problemler, bankalar tarafından geri çağrılan krediler ve sonrasında teminatların satışı, konut fiyatlarında dikkate değer bir düşüşe neden olmuştur. Banka sermayelerindeki erime süreci böylelikle tetiklenmiş ve bir kısır döngü içine girilmiştir. 15. Finansal kriz, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere süratle sıçramış ve küresel ölçekte reel sektör krizine dönüşmüştür. Söz konusu ekonomik 6

23 kriz, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin üretim ve istihdamlarında ciddi kayıplar yaşamalarına neden olmuştur. 16. Dünya ekonomisi 2009 yılında yüzde 0,4 oranında daralmıştır yılında ise dünya ekonomisi toparlanarak yüzde 5,2 lik önemi bir büyüme performansı sergilemiştir. Bu büyüme oranına ulaşılmasında, ekonomik krizin ortaya çıkardığı küresel resesyon döneminden çıkmak üzere devletlerin ekonomilerini canlandırmak için ekonomi paketleri açıklamalarının ve parasal genişleme ile piyasalarını rahatlatmış olmalarının önemli bir payı vardır. Genişletici maliye ve para politikalarının da başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkede kamu borç krizi şeklinde bir maliyeti olmuştur. Ülkeler finansal kuruluşların kurtarılması için kamu kaynaklarını kullandıkça, bu durum önemli bir mali yükü de beraberinde getirmiş ve kamu ciddi borç krizleriyle karşı karşıya kalmıştır. 10. Kalkınma Planı na göre döneminde gelişmiş ülkelerde yürürlüğe konulan ekonomi politikaları sayesinde bütçe açıklarında iyileşme beklenmesine rağmen, borç oranlarındaki artış eğiliminin süreceği ve genel yönetim borç stokunun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ya oranının yüzde 106,6 ya yükseleceği öngörülmektedir. Tablo 1: Uluslararası Para Fonu (IMF) Büyüme Oranları ve Tahminleri 2 (%) IMF Hesaplam ası 2009 Yılı 2010 Yılı 2011 Yılı 2012 Yılı 2013 Yılı 2014 Yılı Tahminler i 2015 Yılı Tahminler i Dünya Ekonomisi Gelişmiş Ekonomiler Gelişmekte Olan Ekonomiler -0,4 5,2 3,9 3,1 3,0 3,7 3,9 3,4 3,0 1,7 1,4 1,3 2,2 2,3 3,1 7,5 6,2 4,9 4,7 5,1 5,4 2 Söz konusu tablonun yılları arası, IMF Dünya Ekonomik Görünüm Ekim 2013 Raporu dikkate alınarak hazırlanmıştır yılları arası, IMF Dünya Ekonomik Görünüm Ocak 2014 Tahminleri Raporu dikkate alınarak hazırlanmıştır. 7

24 ABD 2,8 2,5 1,8 2,8 1,9 2,8 3,0 Avro Bölgesi 4,4 2,0 1,5 0,7 0,4 1,0 1,4 Japonya 5,5 4,7 0,6 1,4 1,7 1,7 1,0 Almanya 5,1 3,9 3,4 0,9 0,5 1,6 1,4 Fransa 3,1 1,7 2,0 0,0 0, ,5 Kaynak: IMF World Economic Outlook Projections October 2013, IMF World Economic Outlook Projections January 2014 Report 17. IMF Dünya Ekonomik Görünüm Ekim 2013 ve Ocak 2014 Tahminleri Raporlarına göre dünya ekonomisi 2011 yılında yüzde 3,9; 2012 yılında yüzde 3,1; 2013 yılında ise yüzde 3,0 oranında büyümüştür. Ayrıca Ocak 2014 Tahmini Raporu na göre 2014 yılında dünya ekonomisinin yüzde 3,7; 2015 yılında ise yüzde 3,9 oranında büyüyeceği öngörülmektedir. Söz konusu büyüme oranları dünya ekonomisinin bir takım riskleri barındırmakla birlikte 2008 küresel krizinden çıkmaya başladığını göstermektedir. IMF Dünya Ekonomik Görünüm Ekim 2013 Raporu nda dünya ekonomisinin 2014 yılında yüzde 3,6 büyüyeceği öngörülürken, Ocak 2014 Raporu nda ise bu rakamın yüzde 3,7 olarak revize edilmesi küresel boyutta ekonominin güven ve istikrar adına olumlu sinyaller verdiğinin bir başka göstergesidir. 18. IMF büyüme oranları ve tahminleri incelendiğinde (Tablo 1) gelişmiş ülkeler içerisinde ABD ekonomisinin Avro Bölgesi ve Japonya ya kıyasla daha hızlı bir toparlanma sergilediği görülmektedir. Gelişmekte olan bazı ülkeler ise gelişmiş ülkelere göre 2009 yılından başlayarak daha yüksek bir büyüme oranı sergilemişler, böylece krizin olumsuz etkilerinin kendi ülkelerinde en az şekilde hissedilmesini sağlamışlardır. Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyüme, canlı iç talep ve artan emtia fiyatlarından da destek almaktadır. Sonuç itibariyle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde alınan ekonomik istikrar tedbirleri, küresel ekonomide sistemik bir çöküş 8

25 yaşanmasını engellemiş ve güven göstergelerinin beklenenden hızlı toparlanması sağlanmıştır. 19. Gelişmekte olan ülkeler arasında büyüme oranının en çok artış gösterdiği ülkeler arasında Çin ve Hindistan gelmektedir. Çin 2013 yılında yüzde 7,7; Hindistan ise yüzde 4,4 oranında büyümüştür. 20. Çin ve Hindistan ın ekonomilerinde reformlara devam etmeleri durumunda, büyüme hızlarını sürdürmeleri ve küresel rekabet ortamını uzun bir dönem etkilemeleri beklenmektedir. IMF nin Çin in 2014 yılında yüzde 7,5; 2015 yılında yüzde 7,3; Hindistan ın ise 2014 yılında yüzde 5,4; 2015 yılında yüzde 6,4 büyüyeceğini öngörmesi söz konusu ülkelerin dünya ekonomisi içerisindeki ağırlıklarının artmakta olduğunu ortaya koymaktadır. 21. Seçilmiş Ülke ve Ülke Gruplarının GSYH artış hızlarına (Tablo 2) göre OECD ülkelerinde 2012 yılında ortalama yüzde 1,6 lık bir büyüme sağlanmıştır. Bu büyümenin 2013 yılında yüzde 1,2; 2014 yılında yüzde 2,3; 2015 yılında ise yüzde 2,7 olacağı öngörülmektedir. Gelişmiş ülkeler arasında ABD ekonomisinin toparlanmayla başlaması ile birlikte, diğer gelişmiş ülkelere göre daha iyi bir büyüme performansı gerçekleştirmesi beklenmektedir. Tablo 2: Seçilmiş Ülke ve Ülke Gruplarının GSYH Artış Hızları (%) OECD -3,5 3,0 1,9 1,6 1,2 2,3 2,7 Avro Bölgesi -4,4 1,9 1,6-0,6-0,4 1,0 1,6 Fransa -3,1 1,6 2,0 0,0 0,2 1,0 1,6 Almanya -5,1 3,9 3,4 0,9 0,5 1,7 2,0 Yunanistan -3,1-4,9-7,1-6,4-3,5-0,4 1,8 İtalya -5,5 1,7 0,6-2,6-1,9 0,6 1,4 9

26 Japonya -5,5 4,7-0,6 1,9 1,8 1,5 1,0 Kore 0,3 6,3 3,7 2,0 2,7 3,8 4,0 İspanya -3,8-0,2 0,1-1,6-1,3 0,5 1,0 Türkiye -4,8 9,2 8,8 2,2 3,6 3,8 4,1 İngiltere -5,2 1,7 1,1 0,1 1,4 2,4 2,5 ABD -2,8 2,5 1,8 2,8 1,7 2,9 3,4 Brezilya -0,3 7,5 2,7 0,9 2,5 2,2 2,5 Çin 9,2 10,4 9,3 7,7 7,7 8,2 7,5 Hindistan 5,0 11,2 7,7 3,8 3,0 4,7 5,7 Rusya -7,8 4,5 4,3 3,4 1,5 2,3 2, Kaynak: OECD, Real Gross Domestic Product, forecasts, 20 November 22. Günümüz dünyasında bilgiye sahip olmanın önemi giderek artmaktadır. Bilim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmelerin üretim süreçlerine yansıması ülkelerin rekabetçi yapılarını bir üst aşamaya taşımaktadır. 23. Kamunun Ar-Ge ve yenilikçilik konusundaki destekleri ve özel sektörü yönlendirmesi, özel sektörün Ar-Ge ve yenilikçilik konusundaki girişimciliği şirketlere küresel çapta rekabet üstünlüğünü ve markalaşmayı sağlamaktadır. 24. Ar-Ge ve yenilikçiliği kullanarak yüksek katma değerli ürünlerin üretiminde gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında daha başarılı olmaktadır. Buna karşılık Çin, Hindistan, Brezilya gibi gelişmekte olan ülkeler ise gelişmiş ülkelerden aldıkları teknolojileri kullanarak belirli ölçüde kendi özgün teknolojilerini oluşturma yoluna gitmişlerdir. Söz konusu ülkeler bütün bu gelişmelerin sonucunda, bilgiye dayalı teknolojik üretim yaparak dünyada giderek önemli üretim merkezleri olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. 10

27 25. Bu yeni gelişmelerin de etkisiyle, geçmiş yıllarda gelişmekte olan ülkeler için, ucuz işgücüne ve hammaddeye sahip olmak, rekabet edebilmek için yeterliyken, günümüzde etkin işleyen bir piyasa mekanizmasına, elverişli bir yatırım ortamına ve kurumsal yapıya, küresel ölçekte rekabet edebilecek yetkinliklerle donatılmış bir işgücüne, girdileri nitelikli ve ucuz sağlayan altyapı sektörlerine sahip olmanın önemi artmıştır. 3 Gelişmekte olan ülkelerin rekabet güçlerini arttırmaları, ekonomik büyümenin verimlilik artışlarına dayanmasına ve yeni sektörlerde ve faaliyetlerde yetkinliklerini arttırmalarına bağlıdır. 26. Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabetçilik Endeksi Raporu nda (Tablo 3) 2012 yılında dünyanın en rekabetçi ilk üç ülkesi sırasıyla İsviçre, Singapur ve Finlandiya dır. Aynı ülkeler 2013 yılında da Rekabetçilik Endeksindeki yerini korumuşlardır. Tablo 3: Küresel Rekabetçilik Endeksi 2013 ve 2012 Yılına Göre İlk 10 Ülkenin Sıralaması Küresel Rekabetçilik Küresel Rekabetçilik İlk 10 Ülke Endeksi 2012 ye Endeksi 2013 e Göre Sıralama (144 Ülke) Göre Sıralama (148 Ülke) İsviçre 1 1 Singapur 2 2 Finlandiya 3 3 Almanya 6 4 ABD Dünya Bankası, Commission on Growth and Development, The Growth Report, Washington D.C. 11

28 İsveç 4 6 Hong Kong 9 7 Hollanda 5 8 Japonya 10 9 İngiltere 8 10 Kaynak: The Global Competitiveness Report , The Global Competitiveness Report Önümüzdeki dönemde teknolojik gelişmelerin belirli alanlarda yoğunlaşarak ekonomik, sosyal ve askeri gelişmeleri şekillendirmesi beklenmektedir. 10. Kalkınma Planı na göre bu sektörlerin başında bilgi teknolojileri, otomasyon ve ileri üretim teknikleri ve sağlık teknolojileri gelmektedir. Özellikle dijital iletişim, nanoteknoloji, yüzey teknolojileri, malzeme bilimleri, ölçümleme cihazları, biyoteknoloji ve çevre teknolojileri hızlı gelişen alanlar olarak öne çıkmaktadır. Nanoteknoloji ve biyoteknoloji alanlarındaki gelişmeler, yeni imkânlar sunmakla birlikte, çevre ve etik boyutlarıyla da gündemde olacaktır. 28. Yeni küresel mimaride yüksek katma değer yaratabilmek; uzmanlaşma, yeni teknolojilerden faydalanma, yenilikçilik kapasitesini geliştirme gibi faktörlere bağlı hale gelmektedir. Bir ekonominin büyüme kapasitesinin arttırılması, kendini geliştirebilen, rekabet gücünü sürekli arttırabilen firmaların sayısının artmasına paralel olarak gerçekleşmektedir. Ayrıca, insan kaynağının sürekli olarak geliştirilmesi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması, yenilikçiliğe odaklanılması kişi başına geliri sürekli olarak arttırabilmenin yolu olarak öne çıkmaktadır. 29. Dünyada teknoloji alanında yaşanan hızlı gelişmeler, uluslararası ticaret sisteminin ve finansal sistemin giderek serbestleşmesiyle birleşince, iş yapma biçimlerinde önemli değişimler yaşanmaktadır. Bilgi yoğun ve yüksek katma değerli mal ve hizmet üretebilmek, rekabet gücünün belirleyicisi olarak ön plana çıkmakta, özellikle işgücünün eğitim düzeyi, 12

29 gerekli becerilere sahip olması giderek önem kazanmaktadır. Böyle bir ortamda, imalat sanayi alanında faaliyet gösteren bir işletmenin rekabet gücünün ana belirleyicisi, sadece imalat yetkinliği değil; tasarım, lojistik, dağıtım gibi pek çok hizmet alanındaki performansına bağlı olabilmektedir. Bunun sonucu olarak, sanayi politikası giderek yataylaşmakta ve değer zincirindeki, doğrudan imalatla ilgili olmayan diğer aşamalar, hizmet ve destek faaliyetlerini de kapsar hale gelmektedir. 30. Sanayi stratejisi, uygulandığı ülkelerde, küresel ekonomiye uyum biçimini şekillendiren/yönlendiren bir araç olarak ön plana çıkmaktadır. 4 Geçmiş dönemde, özellikle Uzakdoğu ülkeleri, sanayi politikaları yardımıyla ekonomik kalkınmanın ivme kazandığı önemli başarılar sergilemişlerdir. Japonya ve Kore önceden belirlenen ve yüksek katma değer yaratabilecek bebek endüstrilerin, yeterince rekabetçi olana kadar, ticaret tarifeleri, dış ticaret engelleri, doğrudan veya doğrudan olmayan (kamu bankaları ve şirketleri vasıtasıyla verilen) devlet destekleriyle gelişimini desteklemişlerdir. Bu ülkeler; şirket, ürün ve pazar bazında ihracat hedefleri koyarak, iyi performans gösteren şirketleri ödüllendirerek ihracat odaklı bir sanayi stratejisi izlemiştir. Teknolojik ilerleme için ise yabancı lisans alımına ve doğrudan yabancı sermayeye odaklanılmamıştır. Ancak 1997 Asya krizinin etkileri ve DTÖ nün piyasalara devlet müdahalesini kısıtlayan kuralları nedeniyle, bu ülkelerin uygulamış oldukları sanayi politikalarının başka ülkelerde uygulanabilirliği tartışılabilir olmuştur. 31. Öte yandan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ülkeleri olarak adlandırılan Malezya, Tayland, Endonezya, Filipinler ise sanayi stratejilerini doğrudan yabancı yatırımları (DYY) çekmek üzerine kurarken yurtiçi piyasayı korumak üzere tarifeler, ithalat engelleri uygulamış ve yabancı firmalara yerelleşme şartı koymuşlardır. Bu şekilde doğrudan 4 Bkz. UNCTAD Trade and Development Report, 2007, New York ve ve Rodrik, D Industrial Policy for 21st Century. 13

30 sermayenin dışsallıklarından ve yerel sanayiye olan pozitif katkılarından maksimum düzeyde yararlanılmıştır. 32. Sanayi politikası alanındaki başarılı ülke örnekleri, politika uygulama, izleme ve koordinasyon kapasitesinin, en az tasarlanan politikaların niteliği kadar önemli olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda, eski dönemde bazı sektörlerin seçilip desteklenmesine indirgenen sanayi politikalarının hem etkinliğinin son derece kısıtlı olduğu, hem de AB ve DTÖ gibi örgütlerin uluslararası ticaret ortamında yükümlülüklerini belirleyen kuruluşlarca engellendiği görülmektedir. Dolayısıyla, günümüzde, sadece belirli sektörlerin seçilerek desteklenmesini değil, yatay politikalar vasıtasıyla firmaların rekabet gücünü arttıran; ayrıca mevcut ve yeni sektörlerin küresel ekonomide daha yüksek katma değer yaratacak biçimde konumlanmalarını sağlayabilecek şekilde yönlendirebilen, bölgesel eşitsizlikleri sanayi politikası kanalıyla azaltabilen bir sanayi politikası yaklaşımı birçok ülkede benimsenmektedir. Bu yeni sanayi stratejisi yaklaşımı, bir yandan mevcut sektörlerin ve firmaların yeniden yapılanmalarını, daha verimli ve rekabetçi hale gelmelerini sağlarken, diğer yandan ekonomide yeni faaliyetlerin ve yeni yetkinlik alanlarının ortaya çıkabilmesi için gereken ortamı sağlamayı hedeflemektedir. 33. Dünyada, sanayi politikası alanında karar verme katmanlarının da çeşitlenmekte olduğu görülmektedir. DTÖ ve AB uygulamaları ile ülkeler arasındaki ikili anlaşmalar, firmaların rekabet gücünü doğrudan etkilemektedir. Bununla birlikte, ulusal politikalar da, firmaların küresel ekonomiye intibakını hızlandırmak, sanayinin ve ülkenin ulusal/yerel sorunlarının (istihdam, bölgesel gelişme, tarım vb. gibi) çözümüne hizmet etmek bakımından hayati bir işleve sahiptir. Aynı zamanda, dünyadaki başarılı uygulama örneklerinin, firmaların rekabetçiliğini güçlendirmede yerel girişimlerin önem kazandığına işaret etmesiyle, merkezi yönetimlerden yerel yönetimlere sanayi politikası alanında da önemli bir yetki ve sorumluluk devri gerçekleşmektedir. 14

31 1.2. Avrupa Birliği ndeki gelişmeler 34. IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu na göre 2012 yılında dünya ekonomisi yüzde 3,1 büyürken, Avro Bölgesi yüzde 0,7 küçülmüş; 2013 yılında ise dünya ekonomisi yüzde 3,0 büyürken, Avro Bölgesi ise yüzde 0,4 küçülmüştür. Söz konusu rakamlar, AB nin büyüme konusunda gerekli performansı ABD kadar gerçekleştiremediğini ve küresel krizden çıkmakta zorlandığını göstermektedir. 35. ABD den sonra küresel ekonomik krizin etkisinin en çok hissedildiği yerlerden biri olan AB nin toparlanma sürecinin, mali yapısı ve reel göstergeleri tehlike arz eden İspanya, Yunanistan, Portekiz ve Güney Kıbrıs gibi birlik üyesi ülkelerin oluşturduğu ağır yük ve güvensizlik ortamı nedeniyle uzun bir zaman alacağı düşünülmektedir. AB üyesi ülkeler, günümüzde düşük büyüme rakamlarının yanı sıra artan işsizlik oranı ve kamu borçlarıyla mücadele etmektedirler. 36. AB üyesi ülkelerin kamu borç stoklarının, küresel krizin etkisinin hissedilmeye başlanmasından itibaren seyri incelendiğinde, borcun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ya oranının sürekli bir artış içerisinde olduğu göze çarpmaktadır (Tablo 4). Hem Avro Bölgesi ve AB ortalamaları hem de tabloda yer alan tüm ülkelerin borç stoku/gsyh oranı 2007 den 2012 ye kadar her yıl düzenli bir şekilde artmıştır. Krizin etkisini en çok hisseden ülkelerden olan Yunanistan, Portekiz ve İtalya nın borç stok oranlarında da ortalamaların çok üstünde artış olması şaşırtıcı bir sonuç değildir. Maastricht Kriterlerinde borç stoku/ GSYH oranının yüzde 60 olduğu düşünüldüğünde 2012 yılında AB ortalamasının yüzde 85,3 e ulaşması durumun ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Türkiye nin borç stok oranı ise üye ülkelerin izlediği yoldan farklı olarak 2007 yılından itibaren dalgalı bir seyir izlemiş olsa da 2012 yılında yüzde 36,2 ile bu 15

32 dönemin en düşük rakamlarına ulaşarak hem Maastricht Kriterinin hem de AB ortalamasının çok altında bir rakama ulaşmıştır. Tablo 4: AB Üyesi Ülkelerde AB Tanımlı Borç Stoku (%) Avro Bölgesi AB (27 ülke) 66,4 70,2 80,0 85,4 87,3 90,6 59,0 62,2 74,6 80,0 82,5 85,3 Yunanistan 107,4 112,9 129,7 148,3 170,3 156,9 İtalya 103,3 106,1 116,4 119,3 120,8 127,0 Portekiz 68,4 71,7 83,7 94,0 108,3 123,6 Belçika 84,0 89,2 95,7 95,5 97,8 99,6 Fransa 64,2 68,2 79,2 82,4 85,8 90,2 İngiltere 44,2 52,7 67,8 79,4 85,5 90,0 İspanya 36,3 40,2 53,9 61,5 69,3 84,2 Almanya 65,2 66,8 74,5 82,4 80,4 81,9 Macaristan 67,0 73,0 79,8 81,8 81,4 79,2 Avusturya 60,2 63,8 69,2 72,0 72,5 73,4 Hollanda 45,3 58,5 60,8 63,1 65,5 71,2 Türkiye 39,9 40,0 46,1 42,3 39,1 36,2 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, Borç Göstergeleri Sunumu, 3 Temmuz Avrupa da küresel finans krizi sonrası ortaya çıkan yüksek kamu borç stoku ve bütçe açıkları, AB ülkelerinin yüksek büyüme oranlarına ulaşmasını ve rekabet gücünü artırmasını engellemiştir. Ülkelerin mali yapılarında meydana gelen bozulmaya karşı, kamu otoritelerin aldığı 16

33 gecikmiş kararlar, borç krizinin daha da derinleşmesine ve güven ortamının sarsılmasına neden olmuştur. 38. OECD ülkelerinin bazılarında işsizlik oranları incelendiğinde (Tablo 5); ekonomik krizden en çok etkilenen Portekiz, İspanya gibi ülkelerdeki 2012 ve 2013 yılına ait işsizlik oranlarının hem AB hem de OECD ortalamasının üzerinde olduğu görülmektedir. Ayrıca, OECD verilerine göre Yunanistan ın 2012 yılına ait işsizlik rakamının yüzde 24,3 olması, söz konusu ülkenin Portekiz ve İspanya gibi krizin etkilerini en çok hisseden AB üyelerinden biri olduğunu ortaya koymaktadır. Tablo 5: Seçilmiş Ülkelerde İşsizlik Rakamları (%) Fransa 10,2 10,8 Almanya 5,5 5,3 İtalya 10,7 12,2 Portekiz 15,9 16,5 İspanya 25,1 26,4 OECD, Avrupa Birliği 10,5 10,9 OECD 8,0 7,9 Kaynak: Statistics, Economics: Key Tables from OECD, Harmonised Unemployment Rates,13 March Mart 2010 tarihinde kamuoyuyla paylaşılan Avrupa 2020 Stratejisi: Akıllı, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı Büyüme İçin Avrupa Stratejisi AB üyesi ülkelerin küresel ekonomik krizin etkilerinden en az hasarla kurtulması ve ekonomiyi yeniden canlandırmak için tasarlanmış 10 yıllık kalkınma stratejisidir. Belge, kısa vadede öncelikle krizden çıkmayı, orta ve uzun vadede ise yüksek oranda istihdam, verimlilik ve sosyal uyumun gerçekleştirildiği, akılcı, sürdürülebilir bir büyümeyi hedeflemektedir. Avrupa 2020 Stratejisi, Lizbon Stratejisi nin yerini alan bir belgedir. 17

34 Avrupa 2020 Stratejisi, Lizbon Stratejisi nden farklı olarak küresel ekonomik krizi fırsata çevirmeyi amaçlanmaktadır. Söz konusu belgede kısa vadeli hedefler yerine uzun vadeli hedeflere odaklanılmaktadır. Fakat büyüme, işsizlik, kamu borç stoku gibi makroekonomik göstergeler incelendiğinde, AB nin 2013 yılı itibariyle küresel finansal krizden henüz çıkamadığı, krizi fırsata dönüştüremediği görülmektedir. 40. Avrupa 2020 Stratejisi nde 2020 yılı için AB ekonomik hedefleri arasında yaş arası nüfusun istihdam oranının yüzde 69 seviyesinden yüzde 75 e çıkarılması, GSYH nin yüzde 3 ünün Ar-Ge ye ayrılması, özel sektörün Ar-Ge ye yatırım yapması için koşulların iyileştirilmesi ve yenilikçilikle ilgili gelişmelerin takibi için yeni bir gösterge oluşturulması ve sera gazı salımının 1990 yılına kıyasla en az yüzde 20, şartlar elverişli ise yüzde 30 oranında azaltılması, AB nin enerji tüketiminde yenilenebilir enerjinin payının yüzde 20 ye yükseltilmesi ve yüzde 20 oranında enerji verimliliği sağlanması yer almaktadır. Belgede özellikle Ar-Ge ve yenilikçilik konusunda, AB üyesi ülkelerin Çin ve Hindistan gibi hızla büyümekte olan ülkelerle rekabet edebilmesi için söz konusu alanlara daha fazla kaynak ayırmasının gerekli olduğu vurgulanmaktadır. 41. Avrupa 2020 Stratejisi nin takibine yönelik AB Sanayi Politikası çalışmaları kapsamında; Avrupa Komisyonu 22 Ocak 2014 tarihinde Avrupa Sanayi Rönesansı İçin başlıklı bildirimi kabul etmiştir. Bu bildirim, AB nin sanayi politikası alanında neler yapacağını gösteren bir yol haritasıdır. Bu bildirime göre Avrupa Komisyonu AB-28 in 2014 yılı için yüzde 1,4 büyümesini ve işsizlik oranının önümüzdeki iki yılda da yüzde 11 seviyesinde kalacağını tahmin etmektedir. AB firmalarının bölgesel ve küresel değer zincirlerine entegre edilmesi, verimlilik kazanımları için kilit öneme sahiptir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin enerji ve lojistik ağlarıyla yakınlaşması sanayi için yeni fırsatlar ve zorluklar yaratmaktadır. Uzay altyapıları ve ilgili sanayi ve hizmet uygulamaları sanayinin rekabetçiliğinin artırılmasında, büyüme ve istihdam yaratılmasında büyük bir potansiyel içermektedir. İç pazarda KOBİ lere olan desteğin 18

35 güçlendirilmesi ve finansmana erişim konusunda daha fazla destek verilebilmesi ile KOBİ lerin enerji ve kaynak verimliliğinin geliştirilmesi ve inovasyon yönetim kapasitelerinin artırılması amacıyla Avrupa İşletmeler Ağı ndan faydalanılacaktır AB, inovasyona daha fazla yatırım yapılması yönünde politikalarını şekillendirmektedir. Ufuk (Horizon) 2020 Programı araştırma ve inovasyon için yaklaşık 80 milyar Avro finansman tahsisi sağlayacaktır. Ayrıca, yeni çok-yıllı mali çerçeve programı kapsamında, sanayi politikası önceliklerine paralel olarak, inovasyon yatırımlarının finansmanı için en az 100 milyar Avroluk Avrupa Yapısal ve Yatırım Fonu (ESIF) üye devletlerin kullanımına açık olacaktır. Söz konusu yatırımlar, Akıllı Uzmanlaşma (Smart Specialisation) çerçevesinde üye devletlerin ve bölgelerin görece avantajlı oldukları alanlara konsantre olmalarını sağlayacak ve çapraz Avrupa değer zincirlerini teşvik edecek şekilde kullandırılacaktır. Bu kapsamda birbiriyle de kesişen altı stratejik alan tanımlanmıştır. Bu alanlar: 1) İleri imalat 2) Kilit Kolaylaştırıcı Teknolojiler 3) Biyo-tabanlı ürünler 4) Temiz araçlar ve Gemiler 5) Sürdürülebilir inşaat ve hammaddeler 6) Akıllı Şebekeler ve Dijital Altyapılardır. 43. Sanayinin rekabetçiliği, enerji verimliliği ve becerilerin geliştirilmesi Avrupa 2020 stratejisinin temel hedefleri arasında yer almaktadır. Çıraklık İçin Avrupa Ortaklığı (European Alliance for Apprenticeship) gibi girişimler ile bu alana destek sağlanmaya devam edilmektedir. 44. AB sanayi politikası KOBİ lere çok önem vermektedir yılı sonu itibariyle, Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Programı (CIP) kapsamında mali kuruluşların desteklenmesiyle den fazla KOBİ ye yaklaşık 30 milyar Avroluk yeni finansman sağlanmış ve böylece doğrudan kişilik istihdam yaratılmıştır. Ayrıca, aynı dönemde yapısal fonlar da işletmeleri ve özellikle de KOBİ leri desteklemek için 70 milyar Avro sağlamıştır. Yasal ve idari maliyetler KOBİ leri büyük işletmelere göre 10 5 Avrupa Komisyonu, For a European Industrial Renaissance, 22 January

36 kat daha fazla etkileyebilmektedir. AB, mikro-işletmelere bazı muafiyetler getirerek ve Önce Küçüğü Düşün (Think Small First) prensibini uygulayarak KOBİ ler için sistematik olarak basitleştirici işlemleri teşvik etmektedir yılında Avrupa Küçük İşletmeler Yasası nın (Small Business Act) kabul edilmesiyle birlikte çerçeve koşullar, KOBİ ler için önemli ölçüde iyileştirilmiştir. İşletme kurmak için gereken ortalama süre ve maliyet düşürülmüştür (9 günden 5 güne, 463 Avro dan 372 Avro ya). Fakat bu değerler üye devletler arasında farklılık göstermektedir. 45. Avrupa Komisyonu tarafından, 2015 yılına kadar küresel büyümenin tahminen yüzde 90 ının denizaşırı ticaretten gelmesi nedeniyle üçüncü ülke pazarlarına erişimin Avrupa nın rekabetçiliği için temel bir konu olarak kalması öngörülmektedir. Ticaret politikası sadece pazarları açık hale getirmek değil aynı zamanda AB çıkarlarının savunulması ve üçüncü pazarlarda eşit şartlar oluşturulmasının aktif bir şekilde teşvik edilmesidir. Ticaret politikasının temelinde AB firmalarının uluslararasılaşması yer almaktadır. 46. AB ülkelerinde uygulanan sanayi politikası genel itibariyle, bir yandan yatay alanlara odaklanırken, diğer yandan da sektörlere özgü politikaları içinde barındırmakta ve çok çeşitli politika araçları arasında rekabet gücünü yükseltmeye yönelik bir denge sağlamayı hedeflemektedir. Bu politikalar ve ilgili mevzuat, AB de merkezi olarak belirlenmemekte, üye ülkelerin kendi sanayi politikalarını AB nin hedeflediği stratejilerle ve önceliklerle uyumlaştırmaları beklenmektedir. Bu doğrultuda, Türkiye Sanayi Strateji Belgesi ( ) hazırlanması sürecinde, AB deki sanayi politikalarına genel yaklaşım, Lizbon Stratejisi, Avrupa 2020 Stratejisi ve Avrupa Sanayi Rönesansı İçin Bildirim dâhilindeki öncelikli alanlarla uyum sağlanması gerekliliği de göz önünde bulundurulmuştur. 47. Türkiye, 1999 da almış olduğu AB ye aday ülke statüsünden daha önce, 1996 dan itibaren Gümrük Birliği nin içinde olması nedeniyle, diğer yeni üye ve aday ülkelerden farklı bir konumda bulunmaktadır. Özellikle sanayi alanında Türkiye, AB nin önemli bir parçası haline gelme sürecindedir. 20

37 2013 yılında Türkiye nin ihracatının yüzde 41,5 i AB ülkelerine yapılmıştır. Söz konusu ihracata ilişkin oran, AB pazarının ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye nin, AB deki sanayi politikası ve rekabet gücü tartışmalarının etkin bir katılımcısı olması hem AB üyelerinin rekabetçilik perspektifi hem de Türkiye nin AB ye uyumu açısından önem arz etmektedir Türkiye deki gelişmeler ve rekabet gücü 48. Türkiye, 2001 yılında yaşanan finansal krizin etkilerinden kurtulmak için güçlü, sürdürülebilir, dinamik ve gelişmiş ülke ekonomilerine ayak uyduran bir ekonomiye dönüşü mümkün kılmak amacıyla kararlı bir şekilde ekonomi politikaları uygulamış ve yapısal reformlar gerçekleştirmiştir. Atılan bu adımların neticesinde ise makroekonomik istikrar sağlanmıştır ve küresel ekonomik ortamın da etkisiyle ülkemizde ekonomik alanda önemli mesafeler kat edilmiştir. 49. Türkiye nin 2001 sonrası ekonomi alanında gerçekleştirdiği reformlar sonucunda tek haneli enflasyon oranlarına ulaşması, kamu maliyesindeki ve bankacılık sektöründeki güçlü yapısı 2008 de dünyada başlayan küresel ekonomik krizde pek çok ülkeye kıyasla avantajlı bir konumda bulunmasını sağlamıştır. Bununla birlikte, krizin yoğun olarak yaşandığı 2009 yılı sonrası zamanında ve kararlı bir biçimde uygulanan ekonomi politikalarının etkisiyle güçlü bir performans sergileyen Türkiye ekonomisi, krizden başarıyla ve az hasarla çıkan sayılı ülke ekonomileri arasında yer almıştır. 50. Türkiye nin ana faaliyet kollarına göre sektör payları incelendiğinde (Tablo 6), 2013 yılı itibariyle tarım sektörünün GSYH içerisindeki payının yüzde 9.2, sanayi sektörünün payının yüzde 32.9 ve hizmetler sektörünün ise yüzde 58.3 olduğu görülmektedir. Tablo 6 ya göre hizmetler sektörünün payı diğer sektörlere göre yıllar itibariyle daha fazla artış göstermiştir. Sanayi sektörünün payının kademeli olarak artırılması ise uzun dönemli 21

38 ve yüksek oranlı sürdürülebilir bir büyümenin sağlanması açısından son derece önemlidir. Tablo 6: Ana Faaliyet Kolları Sektör Payları (1998 Yılı-Sabit Fiyatlarla) (%) Yıl Tarım Sanayi Hizmetler Kaynak: TÜİK, Mart yılları arasında ana faaliyet kollarına göre GSYH değişim oranları incelendiğinde (Tablo 7), Türkiye küresel krizin etkilerinin yavaş yavaş hissedildiği 2008 yılını yüzde 0,7 lik düşük bir büyüme oranıyla atlatırken; krizin en ağır sonuçlarının ortaya çıktığı 2009 yılında ise yüzde 4,8 küçülmüştür. İç talebin büyümeye yüksek oranlı katkısı, sabit sermaye yatırımlarındaki artış ve özel sektör faaliyetleri sonucu Türkiye, 2011 yılını dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olarak yüzde 8,8 lik bir artışla tamamlamıştır yılında ise iç talep, uygulanan daraltıcı politikalarla yavaşlamış; Avrupa daki krizin devam etmesine rağmen ihracatın pazar çeşitlendirmesi sonucu büyümeye olumlu katkısıyla

39 yılında yüzde 2,1 lik, 2013 yılında ise yüzde 4,0 lık bir büyüme performansı sergilenmiştir yılında kişi başı GSYH değeri 10 bin 782 Dolar, cari fiyatlarla GSYH ise 820 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, 2012 yılında sanayi sektörünün katma değeri yüzde 1,9 ve imalat sanayinin katma değeri yüzde 1,8 oranında artmıştır. Tablo 7: Ana Faaliyet Kollarına Göre GSYH ve Sanayi nin Payı (1998 Yılı-Sabit GSYH Fiyatlarla) Büyüme Hızı Sanayi'nin Payı Değer (TL) % Değer (TL) Payı % , ,4 4, , ,2 7,8 Büyüme Hızı , ,9 11, , ,0 8, , ,9 10, , ,3 5, , ,6-1, , ,3-8, , ,7 13, , ,0 10, , ,9 1, , ,9 4,0 Kaynak: TÜİK, Mart 2014 % 52. Türkiye 2013 yılında yüzde 4 lük büyüme rakamına, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırımına ilişkin ileriye dönük olumlu 23

40 açıklamaları, mali sistem, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) rezervleri ve para politikaları, sanayiden gelen olumlu veriler, büyüyen iç talep ve artan ihracat rakamları sayesinde ulaşmıştır. Önümüzdeki yıllarda özel sektörün üretken alanlara yönelik yatırım yapmasıyla, iç talep-dış talep bileşiminin dengeli etkileriyle, daha çok yurtiçi tasarrufla finanse edilen, ihracattaki ve verimlilik artışına dayalı bir strateji setiyle Orta Vadeli Program ( ) da yer alan ve 2014 yılı için öngörülen yüzde 4, 2015 ve 2016 yılları için öngörülen yüzde 5 büyüme rakamına ulaşılabilecektir. 53. Türkiye deki güçlü uluslararası bağlantılara ve ortaklıklara sahip, ihracata yönelik üretim yapan, geniş ve çeşitlenmiş bir imalat sanayi tabanı, 2001 sonrası yeni ekonomik iklime bağlı olarak hızlı bir gelişme süreci içine girmiştir. Sağlanmış olan ekonomik istikrar ortamı, AB yle Gümrük Birliği nin etkisiyle de birleşince, üretim yapısında da bir dönüşüm yaşanmaya başlamıştır. Bu kapsamda; GSYH içinde imalat sanayinin payı 2002 yılında yüzde 22,1 iken 2013 yılında yüzde 24,1 olarak gerçekleşmiştir (Tablo 8). Tablo 8: İktisadi Faaliyet Kollarına Göre GSYH (İmalat Sanayi-1998 Yılı Sabit Fiyatlarıyla-Nace Rev.2) Yıl Değer (TL) Payı (%) Kaynak: TÜİK, Mart Büyüme (%) Hızı

41 54. Türkiye de 2012 yılında istihdam edilenlerin yüzde 24,6 sı tarım sektöründe, yüzde 19,1 i sanayi sektöründe, yüzde 6,9 u inşaat sektöründe ve yüzde 49,4 ü ise hizmet sektöründe istihdam edilmiştir yılında istihdam edilenlerin yüzde 23,6 sı tarım sektöründe, yüzde 19,4 ü sanayi sektöründe, yüzde 7,0 ı inşaat sektöründe ve yüzde 50 si ise hizmet sektöründe yer almıştır yılında 24 milyon 821 bin kişi istihdam edilirken, istihdam edilenlerden 4 milyon 751 bin kişi sanayi sektöründe çalışmaktadır yılında ise 25 milyon 524 kişi istihdam edilirken, istihdam edilenlerden 4 milyon 956 kişi sanayi sektöründe istihdam edilmektedir yılı 4. çeyreğine göre imalat sanayinde istihdam edilenler 2012 yılı son çeyreğine göre yüzde 3,7 artış göstermiştir yılı Ocak ayında Türkiye genelinde işsiz sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 49 bin kişi azalarak 2 milyon 841 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. İşsizlik oranı ise 0,5 puanlık azalış ile yüzde 10,1 seviyesine gerilemiştir. İstihdam edilenlerin sayısı 2014 yılı Ocak döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 761 bin kişi artarak 25 milyon 194 bin kişiye yükselmiştir yılı dördüncü çeyreğinde imalat sanayinde çalışan kişi başına üretim endeksi verileri incelendiğinde, 2012 yılının aynı dönemine göre yüzde 0,41 artış olmuştur yılı dördüncü çeyreğinde çalışan kişi başına üretim endeksi verileri, aynı yılın üçüncü çeyrek verileriyle karşılaştırıldığında ise yüzde 6,42 lik bir artış olmuştur. 57. İmalat sanayinde kadın istihdamı önemli bir konu olarak varlığını sürdürmektedir. Kadınların eğitim seviyelerini ve kadınlara verilen eğitimin kalitesini artırmak imalat sanayinde orta ve yüksek teknolojili ürün üretimi için son derece önemlidir. İnsan kaynaklarındaki becerinin artması sonucunda kadınlar vasıflı çalışan olarak Türkiye ekonomisinde daha çok katma değer yaratacak işlerde istihdam edilebilecektir. 25

42 58. Üretim faktörleri, dengeli bir büyüme için büyük önem arz etmektedir. Verimlilik odaklı bir yaklaşım, rekabet gücünün artırılmasını, dolayısıyla yüksek ve istikrarlı büyümeye ulaşılmasını sağlayabilecektir. Bu kapsamda; imalat sanayinin verimlilik düzeyini artırmak için teknolojinin yanında insan kaynağının da etkin bir şekilde kullanılması gerekmektedir yılları arası Toplam Faktör Verimliliği (TFV) artış hızı yüzde - 0,5 tir yılında büyüme oranına katkı veren sermaye stoku ve yüksek oranda artış gösteren istihdamdır. Söz konusu dönemde, imalat sanayinde büyük ölçekli firmalardan kaynaklanan bir verimlilik artışı yaşanmıştır. Büyük ve küçük ölçekli firmalar arasındaki yüksek verimlilik farkı ise devam etmiştir. 60. Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan Küresel Rekabetçilik Endeksi Raporu na göre, Türkiye 148 ülke içerisinde 44. sırada yer almaktadır (Tablo 9). Türkiye nin 2013 yılında rekabet gücü endeksinde 44. sırada yer almasına olumlu katkı sağlayan bileşenler arasında kurumsal yapılanma, altyapı, sağlık ve ilköğretim, yükseköğretim ve eğitim, inovasyon ve işgücü gelişmişliği yer almaktadır. Türkiye nin, endeks bileşenleri arasında en iyi sıralaması, 16. sırada yer aldığı pazar büyüklüğü bileşeninde gerçekleşmiştir. Tablo 9: Küresel Rekabetçilik Endeksine Göre Türkiye'nin 2012 ve 2013 Yıllarına Ait Bileşenler Sıralaması Bileşenler 2012 Yılı (144 ülke arasında) Kurumsal yapılanma Altyapı Sağlık ve ilköğretim Yükseköğretim ve eğitim Mal piyasalarının etkinliği Yılı (148 ülke arasında) 26

43 Pazar büyüklüğü İnovasyon İşgücü etkinliği piyasasının Makroekonomik ortam Mali gelişmişliği piyasaların Teknolojik hazırlık İşgücü gelişmişliği Kaynak: The Global Competitiveness Report , The Global Competitiveness Report Türkiye nin yılları arası dış ticaret istatistikleri incelendiğinde (Tablo 10), ihracat ve ithalat artış eğilimlerinin genellikle benzer bir seyir izlediği görülmektedir yılında 132 milyar dolar seviyelerinde olan ihracat, 2013 yılında yaklaşık 152 milyar dolara ulaşmıştır yılını 201 milyar dolarla tamamlayan ithalat ise 2013 yılına gelindiğinde 251 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmıştır yılında küresel krizin etkileri dış ticaret rakamlarına da olumsuz bir şekilde yansımıştır sonrası ihracat rakamları ve buna paralel olarak da ithalat rakamları artış sergilemiştir. Tablo 10: Dönemi Türkiye nin Dış Ticaret Rakamları (Bin Dolar) Yıl İhracat İthalat Dış Ticaret Dengesi Dış Ticaret Hacmi İhracatın İthalatı Karşılam a Oranı (%)

44 Kaynak: TÜİK 62. İmalat sanayi 2013 itibariyle Türkiye nin ihracatında yüzde 93 lük bir paya sahiptir yılında İmalat sanayinde 105 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 2013 yılı itibariyle bu rakam 141 milyar dolara çıkmıştır. 63. Türkiye nin ihracatının ülke gruplarına dağılımı incelendiğinde (Tablo 11), AB-28 ülkelerinin Türkiye nin toplam ihracatındaki payının 2013 yılında yüzde 41,5 olduğu görülmektedir yılında 62,5 milyar dolar ihracat yaptığımız AB-28 ülkelerine, 2013 yılında 63 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirilmiştir. İhracatımızdan 2013 yılında yüzde 23,4 pay alan Yakındoğu ve Ortadoğu ülkelerine yönelik ihracatımız 2011 yılında 27,9 milyar dolardan 2013 yılında 35,5 milyar dolara düzeyine çıktığı görülmektedir. İhracatımızdan 2013 yılında yüzde 9,3 pay alan Afrika ülkelerine yönelik ihracatımız 2011 yılında 10,3 milyar dolardan 2013 yılında 14 milyar dolara çıktığı görülmektedir. Söz konusu veriler ışığında AB nin ülke ihracatımızda ağırlığı devam etmekle birlikte, diğer bölgelerin de ihracattaki paylarının artış gösterdiği anlaşılmaktadır. Türkiye, ihracatta uygulanan pazar çeşitlemesi politikası sayesinde dünyanın tüm bölgelerine ihracatını artırmıştır. Tablo 11: 2011, 2012 ve 2013 Yılı İhracatının Ülke Gruplarına Göre Dağılımı (Bin Dolar) Ülke Grubu

45 A- AVRUPA BİRLİĞİ Bir önceki yıla göre değişim (%) Pay (%) 6,1 41,5 (AB 28) B- TÜRKİYE SERBEST BÖLGELERİ ,1 1,6 C- DİĞER ÜLKELER ,9 56,9 1-Diğer (AB Hariç) Avrupa ,4 9,4 2-Kuzey Afrika Diğer Afrika Kuzey Amerika ,3 6,6 4,9 2,7-1,3 4,3 5-Orta Amerika ve Karayipler ,5 0,7 6-Güney Amerika ,9 1,4 7-Yakın ve Orta Doğu ,2 23,4 8-Diğer Asya ,7 7,9 9-Avustralya Yeni Zelanda ve ,8 0,4 10-Diğer Ülke ve Bölgeler ,7 0,1 29

46 D- SEÇİLMİŞ ÜLKE GRUPLARI 1-OECD Ülkeleri ,6 45,2 2-EFTA Ülkeleri ,1 1,1 3-Karadeniz Ekonomik İşbirliği ,4 13,4 4-Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ,2 7,8 5-Bağımsız Devletler Topluluğu ,3 11,2 6-Türk Cumhuriyetleri ,3 4,6 7-İslam Teşkilatı İşbirliği ,6 32,5 Kaynak: TÜİK, yılları arasında Türkiye de imalat sanayi alt sektörlerinin toplam imalat sanayi ihracatı içerisindeki payları incelendiğinde (Tablo 12), tekstil ürünleri, giyim eşyası, ana metal sanayi, başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat ve motorlu kara taşıtı ve römorklar sektörlerinin ön plana çıktığı görülmektedir. Söz konusu sektörlerin 2013 yılı itibariyle imalat sanayi alt sektörleri ihracatı içerisindeki payı yüzde 53,7 dir. Tablo 12: İmalat Sanayi Alt Sektörlerinin Toplam İmalat Sanayi İhracatı İçindeki Payı (%) Sektör Gıda Ürünleri ve İçecek 6,4 7,1 6,6 7,5 Tütün Ürünleri 0,3 0,2 0,3 0,3 30

47 Tekstil Ürünleri 10,4 10,3 9,3 10,4 Giyim Eşyası 10,1 9,2 8,3 9,0 Dabaklanmış Deri, Bavul, El Çantası, Saraciye ve Ayakkabı Ağaç ve Mantar Ürünleri (Mobilya Hariç); Hasır Vb. Örülerek Yapılan Maddeler 0,6 0,6 0,6 0,8 0,5 0,5 0,5 0,5 Kağıt ve Kağıt Ürünleri 1,1 1,1 1,2 1,4 Basım ve Yayım; Plak, Kaset Vb. Kok Kömürü, Rafine Edilmiş Petrol Ürünleri ve Nükleer Yakıtlar Kimyasal Madde ve Ürünler Plastik ve Kauçuk Ürünleri Metalik Olmayan Diğer Mineral Ürünler 0,1 0,1 0,1 0,1 3,9 4,9 5,0 4,5 5,4 5,4 5,1 5,4 4,6 5,0 4,5 5,0 3,8 3,2 2,9 3,0 Ana Metal Sanayi 13,7 13,5 20,3 12,4 Metal Eşya Sanayi (Makine ve Teçhizatı Hariç) Başka Yerde Sınıflandırılmamış Makine ve Teçhizat Büro, Muhasebe ve Bilgi İşleme Makinaları Başka Yerde Sınıflandırılmamış Elektrikli Makina ve 4,7 4,9 4,6 5,0 8,6 8,8 8,3 9,0 0,1 0,1 0,1 0,1 4,6 4,7 4,1 4,6 31

48 Cihazlar Radyo, Haberleşme ve Cihazları Televizyon, Teçhizatı 1,8 1,7 1,8 1,4 Tıbbi Aletler; Hassas Optik Aletler ve Saat Motorlu Kara Taşıtı ve Römorklar 0,4 0,4 0,4 0,6 14,1 13,5 11,3 12,9 Diğer Ulaşım Araçları 1,6 1,6 1,2 1,7 Mobilya ve Başka Yerde Sınıflandırılmamış Diğer Ürünler 3,1 3,2 3,5 4,4 Kaynak: TÜİK 65. Sektörel bazda ihracat rakamları incelendiğinde(tablo 13) 2013 yılının ihracat sıralamasında ilk sırada yer alan sektör 21,4 milyar dolarla Otomotiv Endüstrisi olmuştur. İkinci sırayı 17,56 milyar dolarla Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörü alırken Kimyevi Maddeler ve Mamulleri sektörü 17,52 milyar dolar ihracatla üçüncü sırada yer almıştır. Tablo 13: En Çok İhracat Gerçekleştiren Sanayi Sektörleri (2013 Yılı) Bin Dolar Otomotiv Endüstrisi Hazırgiyim ve Konfeksiyon Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Çelik Elektrik - Elektronik ve Hizmet Kaynak: Türkiye İhracatçılar Meclisi, Ocak yılları arasında Türkiye de imalat sanayi alt sektörlerinin toplam imalat sanayi ithalatı içerisindeki payları incelendiğinde (Tablo 14) 32

49 kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıtlar, kimyasal madde ve ürünler, ana metal sanayi, başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat sektörlerinin ön plana çıktığı görülmektedir. Söz konusu sektörlerin 2013 yılı itibariyle imalat sanayi alt sektörleri ithalatı içerisindeki payı yüzde 66,3 tür. Tablo 14: İmalat Sanayi Alt Sektörlerinin Toplam İmalat Sanayi İthalatı İçindeki Payı (%) Sektör Gıda Ürünleri ve İçecek 2,4 2,7 2,9 2,8 Tütün Ürünleri 0,1 0,1 0,1 0,1 Tekstil Ürünleri 4,2 3,7 3,1 3,0 Giyim Eşyası 1,6 1,5 1,3 1,4 Dabaklanmış Deri, Bavul, El Çantası, Saraciye ve Ayakkabı Ağaç ve Mantar Ürünleri (Mobilya Hariç); Hasır Vb. Örülerek Yapılan Maddeler 0,8 0,8 0,9 0,9 0,7 0,7 0,8 0,7 Kağıt ve Kağıt Ürünleri 2,3 2,0 2,0 1,9 Basım ve Yayım; Plak, Kaset Vb. Kok Kömürü, Rafine Edilmiş Petrol Ürünleri ve Nükleer Yakıtlar 0,4 0,3 0,3 0,3 9,5 10,0 10,9 9,6 Kimyasal Madde ve Ürünler 18,6 18,1 18,0 17,0 Plastik ve Kauçuk Ürünleri 2,4 2,4 2,5 2,5 Metalik Olmayan Diğer Mineral Ürünler 1,1 1,0 1,0 1,0 Ana Metal Sanayi 12,8 14,2 15,1 17,9 33

50 Metal Eşya Sanayi (Makine ve Teçhizatı Hariç) Başka Yerde Sınıflandırılmamış Makine ve Teçhizat Büro, Muhasebe ve Bilgi İşleme Makinaları 2,2 2,1 2,2 2,4 10,7 11,6 11,7 11,9 2,2 1,8 1,9 1,9 Başka Sınıflandırılmamış Makina ve Cihazlar Yerde Elektrikli 5,6 5,1 4,7 4,3 Radyo, Televizyon, Haberleşme Teçhizatı ve Cihazları Tıbbi Aletler; Hassas Optik Aletler ve Saat Motorlu Kara Taşıtı ve Römorklar 3,7 3,4 3,8 4,1 2,6 2,5 2,6 2,6 10,9 10,8 9,5 9,9 Diğer Ulaşım Araçları 3,7 3,5 2,8 2,1 Mobilya ve Başka Yerde Sınıflandırılmamış Diğer Ürünler 1,7 1,7 1,9 1,7 Kaynak: TÜİK yılları arasında Türkiye de teknoloji yoğunluğu grubuna giren ürünlerin imalat sanayi içindeki paylarının değişimi Tablo 15 te verilmektedir. Bu göstergelere göre düşük teknoloji grubuna giren malların toplam imalat sanayi üretimi içindeki payı 2003 yılında yüzde 47,0 iken, 2012 yılında yüzde 39,1 düzeyine gerilemiştir. Diğer yandan aynı dönemde ortanın altı ve ortanın üstü teknoloji grubuna giren malların toplam imalat sanayi üretimi içindeki payı yüzde 47,4 ten yüzde 57,3 oranına yükselmiştir. Yüksek teknoloji grubuna giren malların toplam imalat sanayi üretimi içerisindeki payı yüzde 5,7 den yüzde 3,5 e gerilemiştir. 34

51 68. Tablo 15 teki veriler ışığında, imalat sanayiinin üretim yapısında orta teknolojili sektörlere doğru dönüşüm eğilimi gözlenmektedir. Özellikle otomotiv ve elektrikli makine sektörleri üretiminde 2009 yılından bu yana kaydedilen önemli artışlar, ortanın üstü teknoloji sektörlerinin toplam üretim içerisindeki payının artmasında etkili olmuştur. Son yıllarda yüksek teknoloji sektörlerinin üretiminde gözlemlenen kısmi artışlara karşın, diğer teknoloji yoğunluğundaki sektörlerde üretimin daha hızlı artıyor olması nedeniyle, yüksek teknoloji sektörlerinin toplam üretimden aldıkları payda azalma yaşanmıştır. Tablo 15: İmalat Sanayi Üretim ve İhracatının Yapısı TÜRKİYE Teknoloji Yoğunluğu (1) Üretim İhracat Yüksek 5,7 3,4 3,5 6,2 4,5 3,7 Ortanın Üstü 21,9 23,2 24,1 24,3 32,8 31,4 Ortanın Altı 25,5 34,8 33,2 22,8 29,7 31,5 Düşük 47,0 38,7 39,1 46,8 33,0 33,5 Toplam Kaynak: 2014 Yılı Programı (1) OECD Science, Technology and Industry Scoreboard sınıflandırması esas alınmıştır. 69. İmalat sanayinin teknolojik yapısını değiştirmeye yönelik politikalar uzun dönemli bir değerlendirme sürecini gerektirmektedir. Bu açıdan bakıldığında 2002 den bu yana uygulanan sanayi politikalarının imalat sanayi üretiminde teknoloji düzeyinin yükseltilmesi hedefini başarılı bir şekilde hayata geçirdiği görülmektedir. Bu anlamda düşük teknolojili ürünlerden orta teknolojili ürünlere geçişte uygulanan politika ve çıktılar, 35

52 yüksek teknolojili ürünlere geçiş sürecinde de yol gösterici birer politika aracı olarak değerlendirilmektedir. 70. Son dönemlerde ivme kazanan Ar-Ge ve yenilikçilik yatırımlarının imalat sanayi üretimine etkin bir şekilde yansımasına yönelik çalışmalara devam edilmektedir. Bu bağlamda Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları Strateji Belgesi vizyonu çerçevesinde bilgi ve iletişim teknolojileri, biyoteknoloji ve gen teknolojileri, nanoteknoloji, mekatronik, üretim süreç ve teknolojileri, malzeme teknolojileri, enerji ve çevre teknolojileri, tasarım teknolojileri stratejik teknolojiler olarak belirlenmiştir. Eylem planı ile birlikte imalat sanayinde yüksek teknoloji grubu ürünlerin üretim ve ihracat içerisindeki payının artacağı öngörülmektedir. 71. Türkiye nin orta gelir grubundan üst-orta gelir düzeyine yükselişi, düşük teknolojili üretim yapısından orta teknolojili üretim yapısına geçmesi sayesinde olmuştur. Bu kapsamda; Türkiye ekonomisinin yüksek gelirli bir ekonomi olması ve orta gelir tuzağı tehlikesiyle karşı karşıya kalmaması için sanayi yatırımlarının bölgesel ölçekte dengeli bir şekilde dağılması, imalat sanayisinin gelişiminin hızlandırılması ve katma değeri yüksek ileri teknoloji ürünlerin üretim ve ihracat içerisindeki payının artırılması önem arz etmektedir yılında Türkiye ye milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım girişinin milyar doları imalat sanayi sektörlerinde yatırıma dönüşmüştür. İmalat sanayisine yönelik alt sektörler bazında elektrikli optik aletler imalatı sektöründe 606 milyon dolar, gıda ürünleri ve içecek imalatı sektöründe 342 milyon dolar, kimyasal madde ve ürünlerin imalatı sektöründe 264 milyon dolar doğrudan yabancı yatırım yapılmıştır. Nakit sermaye girişinin yüzde 51,8 i (5.284 milyar dolar) AB ülkelerinden kaynaklanmıştır. Söz konusu rakam AB nin dış ticarette olduğu gibi Türkiye ye yapılan doğrudan yatırımlarda da ağırlığını koruduğunu göstermektedir. Söz konusu dönemde, kayıtlı sermayesi doların üzerinde olan 203 adet uluslararası sermayeli şirketin 29 adedi imalat sanayisinde yer almaktadır. 36

53 Şekil 1: Türkiye Sanayi GZFT Analizi GÜÇLÜ YÖNLER 1) Sanayi ürünlerine ilişkin AB teknik mevzuatı altyapısının tamamlanmış olması 2) Girişimciliğin arttırılmasına yönelik destek mekanizmalarının kurulması ve geliştirilmesi 3) Bürokratik süreçlerin elektronik ortama aktarılması ve kolaylaştırılması 4) İhracat desteklerinin çeşitliliği ve bilinirliğinin yüksek olması 5) Yatırımları özendirici teşvik sisteminin varlığı 6) Türkiye nin jeopolitik konumu 7) Komşu ve çevre ülkelerle olan sosyo-kültürel bağlar 8) Farklı sektörlerin ihracat yapma kapasitesi 9) Müşteri taleplerine esnek yaklaşım 10) İş çevrelerinin risk alma ve girişimcilik kapasitesinin yüksek olması 11) Türkiye nin büyüyen ekonomi olması nedeniyle ülkelerle Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yapılması konusunda avantajlı konuma gelinmesi 12) Sanayinin Türkiye ekonomisindeki ağırlığı 13) Ülke genelinde her alanda örgün ve yaygın mesleki eğitim olanaklarının varlığı ve çeşitliliği 14) Mesleki yeterlilik ve akreditasyon sistemlerinin hayata geçmesine 37 ZAYIF YÖNLER 1) İş süreçlerinde küçük işletmelerin teknolojiyi yeterince kullanamaması 2) Mevzuat ve teknoloji arasındaki uyumsuzluk 3) KOBİ lerde nitelikli eleman eksikliği 4) İşgücü piyasasının yeterince esnek ol-maması 5) Gümrük Birliği nin bir gereği olarak AB ile paralel serbest ticaret anlaşmalarının imzalanmasında karşılaşılan güçlükler 6) İşadamlarının yaşadıkları vize sorunu 7) Gümrük Birliğiyle ilgili alanlarda AB nin karar alma mekanizmalarında yer alınmaması 8) Nitelikli teknik elemanların başka alanları tercih etmesi 9) Sanayi istihdamına yönelik toplumda var olan olumsuz algı 10) Sanayi istihdamında iş koşulları ve ücret politikalarında yaşanan arz/talep uyumsuzluğu 11) İşletmelerde işbaşında eğitim imkânlarının yetersizliği 12) Kredi Garanti Fonu (KGF) sistemiyle ilgili yasal mevzuat eksikliği 13) KGF ile ilgili farkındalık ve tanıtım eksikliği 14) Melek yatırımcı sayısının azlığı 15) KOBİ lerin girişim sermayesine sıcak bakmamaları 16) Bilim, teknoloji, Ar-Ge, yenilikçilik, verimlilik, sınai mülkiyet kültürüne yönelik yeterli farkındalığın

54 yönelik çalışmaların varlığı 15) Kredi Garanti Fonu (KGF) sisteminin kurulmuş olması 16) Bireysel katılım sermayesi mevzuat alt yapısının oluşturulması 17) KOBİ lerin sermaye piyasalarından yararlanmasını öngören sistemin oluşturulması 18) Ar-Ge ve yenilikçiliğe ilişkin politika ve tedbirlerin üst politika belgelerinde yer alması 19) Sektör odaklı destek mekanizmalarının geliştirilmesi 20) Ülkemizdeki bilişim altyapısının güçlü olması 21) Ülkemizdeki ulaştırma yatırımlarındaki artış 22) Çevresel izin ve denetim süreçlerinin elektronik ortama aktarılarak bürokratik süreçlerin azaltılmış olması 23) Kalkınma ajanslarının kurulmuş olması oluşturulamaması 17) Firmaların Ar-Ge ye ayırdığı kaynakların yetersiz olması 18) Ar-Ge konusundaki teknik bilgi eksikliği 19) Ar-Ge çalışmalarının yeterince ticarileştirilememesi 20) Yatırım ve destek mekanizmalarında eşgüdüm ve etki değerlendirmesinde yaşanılan sıkıntılar 21) Firmaların Ar-Ge ve yenilikçilik alanlarına yönelik uzun vadeli planlama yapamamaları 22) Sanayideki işletme maliyetlerinin yüksekliği 23) Sanayinin yoğun olduğu bölgelerde yatırım yeri konusunda yaşanan zorluklar 24) Firmaların çevre mevzuatı ile ilgili farkındalıklarının ve uyum konusunda destek mekanizmalarının yetersiz olması 25) Çevreye duyarlı ürün ve üretim süreçleri konusunda bilinç eksikliği 26) Atıkların ekonomik değeri konusunda bilinç eksikliği 38

55 FIRSATLAR 1) Türkiye deki girişimci potansiyeli 2) AB ye üyelik süreci 3) Üçüncü ülkelerle ticarette AB teknik mevzuata uyumun getirdiği avantajlar 4) AB ye üyelik perspektifinin uluslararası yatırımları çekmede sağladığı avantajlar 5) Gümrük Birliği nden bağımsız olarak ticaret politikası araçlarının kullanılabilmesi 6) Ar-Ge ye dayalı, katma değeri yüksek markalı ürünlerin üretiminin öncelikli olarak desteklenmesi 7) Genç ve dinamik nüfus 8) Sanayi yatırımlarındaki artış ve çeşitlilik 9) Türkiye de girişimciliğin desteklenmesi 10) Alternatif finansman imkânlarının artması 11) Ar-Ge ve yenilikçilik faaliyetlerini yürütecek nitelikli insan gücü potansiyeli 12) Kamu alımlarının Ar-Ge ve yenilikçiliği destekleyecek potansiyele sahip olması 13) Ülke genelinde üniversite-sanayi işbirliği imkanı 14) Ar-Ge ve yenilikçilik alanında geleceğe yönelik ülke hedeflerinin belirlenmesi ve stratejilerin oluşturulması 15) Ülkemizin uluslararası pazarlara yakınlığı ve coğrafi avantajı 16) Ülkemizdeki yenilenebilir enerji kaynağı potansiyeli 17) AB süreci çerçevesinde Çevre Faslına yönelik çalışmaların devam ediyor olması 18) AB mali desteklerinden faydalanma olanağının bulunması TEHDİTLER 1) Küresel krizlerin yatırımcıların kararlarını olumsuz etkilemesi 2) Avrupa da yeni üretim merkezlerinin oluşması 3) ABD ile AB arasında yapılan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması nedeniyle yaşanabilecek muhtemel pazar kaybı 4) AB nin STA yaptığı ülkelerle STA yapamamamız durumunda ticaret sapması 5) Komşu ülkelerde yaşanan siyasi istikrarsızlık 6) Gelişmiş ülkelerin tarife dışı engellerle korumacılığı arttırmaları 7) Kaya gazının üretime girmesiyle birlikte rekabetçiliği artan ülkeler 8) Küresel piyasadaki düşük işgücü maliyeti baskısı 9) Teknolojik gelişim hızına işgücü piyasalarının yetişememe riski 10) Nüfus artış hızındaki düşüş 11) Rekabeti etkileyen teknolojinin hızlı değişimi 12) Ar-Ge yatırım ölçeklerinin çok büyümesi 13) Enerjide dışa bağımlılık 14) Çevre teknolojileri konusunda dışa bağımlılık 15) Çevre mevzuatına uyum sürecinin getirdiği yüksek maliyetler ve firmaların rekabet gücüne olumsuz etkileri 16) Rekabet edilen bazı ülkelerin çevre ile ilgili kaygılarının bulunmaması 39

56 19) Çevre yatırımlarının (verimlilik, hammadde vb.) ekonomiye katkı sağlayabilecek nitelikte olması. 20) Kalkınma ajanslarının Sanayi Stratejisiyle uyumlu stratejiler oluşturma potansiyeli 40

57 2.VİZYON VE GENEL AMAÇ 73. Türkiye nin yıllarını kapsayan Onuncu Kalkınma Planı; yüksek, istikrarlı ve kapsayıcı ekonomik büyümenin yanı sıra hukukun üstünlüğü, bilgi toplumu, uluslararası rekabet gücü, insani gelişmişlik, çevrenin korunması ve kaynakların sürdürülebilir kullanımı gibi unsurları kapsayacak şekilde tasarlanmıştır. 74. Bu çerçevede hazırlanan Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi nin uzun dönemli vizyonu, Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Afro- Avrasya nın tasarım ve üretim üssü olmak şeklinde belirlenmiştir. Bu vizyon çerçevesinde, yıllarını kapsayan Türkiye Sanayi Stratejisi nin genel amacı ise Türk sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli işgücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümünü hızlandırmak olarak belirlenmiştir. 3.STRATEJİK HEDEFLER 75. Yukarıda belirtilen genel amacı gerçekleştirmek üzere, üç temel stratejik hedef tespit edilmiştir. Uygulanacak sanayi stratejisinin odağında, bu üç temel stratejik hedef doğrultusunda yapısal dönüşümü desteklemek yer almaktadır: a. Rekabetçi yeni ürün geliştirme kabiliyetini artıracak AR-GE çalışmalarının geliştirilmesi a.b. Sanayide bilgi ve teknolojiye dayalı yüksek katma değerli yerli üretimin geliştirilmesi b.c. Kaynakların etkin kullanıldığı, daha yeşil ve rekabetçi sanayi yapısına dönüşümün sağlanması 41

58 c.d. Sosyal ve bölgesel gelişmeye katkı sağlayan ve nitelikli işgücü sahip sanayinin oluşturulması Şekil 2: Türkiye Sanayi Stratejisi Genel Çerçevesi 42

59 Yatırım ve İş Ortamının İyileştirilmesi Uluslararası Ticaret ve Yatırımlar Beceriler ve İnsan Kaynağı KOBİ lerin Finansmana Erişimi Sanayide Teknolojik Dönüşüm Altyapı Sektörleri Yeşil Sanayi Bölgesel Gelişme 4.YATAY SANAYİ POLİTİKASI ALANLARI VİZYON Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Afro-Avrasya nın tasarım ve üretim üssü olmak GENEL AMAÇ Türk Sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli işgücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmak STRATEJİK HEDEFLER Sanayide bilgi ve teknolojiye dayalı yüksek katma değerli yerli üretimin geliştirilmesi Kaynakların etkin kullanıldığı, daha yeşil ve rekabetçi sanayi yapısına dönüşümün sağlanması Sosyal ve bölgesel gelişmeye katkı sağlayan ve nitelikli işgücüne sahip sanayinin GZFT ANALİZİ YATAY SANAYİ POLİTİKASI ALANLARI EYLEMLER UYGULAMA, İZLEME VE KOORDİNASYON MEKANİZMASI 43

60 76. Bu bölümde ele alınan yatay sanayi politikası alanları rekabet gücünü doğrudan ilgilendiren ve tüm sektörleri etkileyecek politikaları içermektedir. Sanayi stratejisinin genel amacı olarak belirlenen hedefe ulaşabilmek için, sanayi faaliyetlerini doğrudan etkileyen çok sayıda politikada, bu hedeflere yönelik gerekli değişikliklerin yapılması öngörülmektedir. 77. Bu bağlamda, etkin işleyen yatırım ve iş ortamının bir parçası olarak firmaları verimliliklerini artırabilecek bir doğrultuda yönlendirebilen bir devlet yardımları sistemini, uluslararası ticaret ve yatırım ortamına uyum sağlamayı kolaylaştıran önlemlerin alınmasını, işgücünün becerilerinin firmaların bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçlarına yönelik geliştirilmesi ve sürekli olarak iyileştirilmesinin sağlanmasını, KOBİ leri daha rekabetçi bir yapıya kavuşturabilecek yatırımların gerçekleştirilmesi için gereken finansman kaynaklarına erişimlerinin kolaylaştırılmasını, firmaların teknolojik kapasitelerini arttırabilmeleri için gerekli olan imkan ve araç setinin sağlanmasını, altyapı sektörlerinin firmalara daha ucuza ve daha nitelikli girdiler sağlamasını temin etmek için yeniden yapılanmasını, firmaların özellikle AB ye uyum sürecinde yeşil sanayi konusunda daha duyarlı hale gelmelerini ve bundan kaynaklanan maliyet artışlarının belli bir politika çerçevesinde yönetilmesini ve son olarak bölgeler arası dengesizliklerin giderilmesinde, her bölgenin farklı sektörlere sunduğu avantajların daha belirgin hale getirilmesini sağlayacak politikaların uygulanmasını kapsayan bir politika paketi, sanayi politikasının yatay alanlarını oluşturmaktadır. 44

61 4.1. YATIRIM VE İŞ ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ 78. Son yıllarda yapılan çalışmalar ve iyi uygulama örnekleri, işletmelerin verimliliğinin arttırılmasında, iyi işleyen bir yatırım ve iş yapma ortamının çok önemli bir işlevi olduğuna işaret etmektedir. 6 Yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik politikalar ve düzenlemeler, işletmelerin rekabet gücüne katkısından dolayı, sanayi stratejisi açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, düzenlemelerin iyileştirilmesine, rekabet hukukunun geliştirilmesine, devlet yardımları sisteminin yeniden yapılandırılmasına ve standardizasyon ve kalitenin arttırılmasına öncelik verilmektedir Düzenlemelerin İyileştirilmesi Mevcut Durum 79. Son on yılın en önemli gelişmelerinden birisi, devletin ekonomideki rolünün değişmesidir. Özelleştirme sürecinin hız kazanmasıyla birlikte, devlet, piyasada ekonomik aktör olmaktan çıkarak düzenleyici olma rolünü arttırmıştır. AB de olduğu gibi Türkiye de de düzenlemelerin iyileştirilmesi (better regulation) ve düzenleyici etki analizi konuları, diğer pek çok politikayı yatay olarak kesmektedir. Bu çerçevede temel ilke, düzenlemelerin mümkün olduğunca az, akılcı, sade, şeffaf ve piyasa dinamiklerini gözeten bir yapıda olması ve katılımcı bir anlayışla hazırlanmasıdır. Bu sayede, düzenlemeler nedeniyle sanayinin 6 Dünya Bankası World Development Report: A Better Investment Climate for Everyone. Washington, D.C.; Dünya Bankası ve TEPAV Yatırım Ortamı Değerlendirme Çalışması, Ankara. 45

62 katlanması gereken maliyetlerin azaltılarak yatırım ve üretim ortamının iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. 80. Vergi sisteminin, gelişmiş ülkelerin uygulamalarıyla paralel müesseseler içeren, ekonominin rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayan, serbest piyasa ekonomisiyle uyumlu, yatırımları ve istihdamı teşvik ederek sürdürülebilir büyümeyi destekleyen, vergiye gönüllü uyumu artırarak kayıtlı ekonomiye geçiş sürecini hızlandıran, daha basit, kolay anlaşılabilir ve uygulanabilir, geniş tabanlı, etkin, verimli ve mükellef odaklı bir yaklaşımla yeniden yapılandırılması hedefleri doğrultusunda önemli bir mesafe kaydedilmiş bulunmaktadır. 81. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak, gelişmiş ülke uygulamaları dikkate alınarak Kurumlar Vergisi Kanunu yeniden yazılmış ve vergi oranı üçte bir oranında indirilmek suretiyle vergi yükü azaltılmıştır. 82. Gelir vergisi tarife yapısı basitleştirilmiş, gelir vergisi oranlarında da önemli indirimler yapılmış ve asgari geçim indirimi müessesesi ile istihdam üzerindeki vergi yükü önemli ölçüde düşürülmüştür. Bu uygulama ile ülkemiz ücretler üzerindeki vergi ve benzeri yükler bakımından Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında daha iyi konuma yükselmiştir. 83. Teknolojik bilgi üretilmesi, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılması, verimliliğin artırılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, katma değeri yüksek alanlara yatırım yapılması ve Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla, Ar-Ge harcamalarına gelir ve kurumlar vergisi, gelir vergisi stopajı, damga vergisi ve sigorta primi yönünden önemli destek ve teşvikler sağlanmıştır. 84. Serbest piyasa ekonomisi ile uyumlu, yatırımları ve istihdamı artırarak sürdürülebilir ekonomik büyümeyi destekleyen, vergiye uyumu artırarak kayıtdışılığı azaltan, etkin ve verimli bir vergi sisteminin oluşturulmasına 46

63 yönelik çalışmalar kapsamında Gelir Vergisi Kanunu Taslağı Türkiye Büyük Millet Meclisi ne sevk edilmiştir. 85. Türkiye nin OECD ile işbirliği içinde 2002 de tamamladığı Düzenlemelerde Reform çalışmasının ardından, düzenleyici etki analizi, katılım ve şeffaflık gibi unsurlar yasama sürecinin parçası haline gelmiş olup bu alandaki çalışmalarda belirli bir aşama kaydedilmiştir. Şubat 2006 da Mevzuat Hazırlama Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelikle Düzenleyici Etki Analizi mevzuata girmiş ve Nisan 2007 de Düzenleyici Etki Analizi Rehberi yayınlanmıştır. 86. Düzenlemelerde, reform süreci çerçevesinde, hem kamu kurumları arasında işbirliğinin doğru bir zemine oturmasını, hem de oluşturulan politika, yapılan düzenleme ve uygulamalardan doğrudan etkilenen kesimlerin görüşlerinin alınmasını teminen, 2001 yılında Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) oluşturulmuştur. Kurul, daha etkili ve sonuç odaklı bir yapıya kavuşturulmak üzere yeniden yapılandırılmıştır. YOİKK, Türkiye'deki yatırımlarla ilgili düzenlemeleri rasyonel hale getirmek, yatırım ortamının rekabet gücünü artıracak gerekli düzenlemeleri tespit ederek politika önerileri geliştirmek ve işletme dönemi de dahil olmak üzere yatırımın her safhasında, ulusal ve uluslararası yatırımcıların karşılaştığı idari engellere çözüm üretmek amacını taşımaktadır. YOİKK, çalışmalarını, yatırım ortamını doğrudan ilgilendiren şirket işlemleri ve kurumsal yönetim, istihdam, GİTES ve sektörel lisanslar, yatırım yeri, çevre ve imar izinleri; vergi ve teşvikler; dış ticaret ve gümrükler; fikri, sınaî mülkiyet hakları ve Ar-Ge; yatırım ortamı mevzuatı ve hukuksal süreçler; finansmana erişim ve altyapı konularında görevli teknik komiteler ile yürütmektedir. Bu çerçevede yapılan çalışmalar sonucunda, yeni şirket kurulmasına ilişkin izin için gerekli işlem sayısı, 2008 yılı itibariyle 6 ya ve gerekli süre de 6 güne çekilmiştir. Dünya Bankası İş Ortamı 2014 Yılı Raporu İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde 47

64 Türkiye, 185 ülke arasında 69. sırada yer almıştır. 7 İşyeri açma ve çalışma ruhsatları sürecinde önemli iyileşmeler sağlayan düzenlemelerle, işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının verilmesi sürecinde yerel yönetimlerin yetkileri artırılarak bürokrasinin azaltılması hedeflenmiştir. Söz konusu düzenlemeler sonucunda, daha önce sıhhi işyerlerinin ruhsatlandırılmasında istenen 52 adet evrak 6'ya, gayri sıhhi işyerleri için istenen 43 adet evrak 7'ye düşürülmüştür. 87. Dünya Ekonomik Forumunun küresel rekabet gücü endeksine göre 2007 yılında 131 ülke arasında 53 üncü sırada yer alan Türkiye, 2013 yılında 148 ülke arasında 44 üncü sıraya yükselmiştir sayılı Türk Ticaret Kanunu tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanmış ve 1 Temmuz 2012 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Türk Ticaret Kanunu ve kanun ile ilgili uygulamanın kolaylaştırılması amacıyla kanundan kaynaklanan yetki ile ikincil mevzuatının hazırlanması görevini üstlenmiştir ve söz konusu mevzuat tamamlamıştır tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 2012/1 sayılı Genelgesi ile; tacir ile esnaf ve sanatkâr işletmelerinin açılış işlemlerinin kolaylaştırılması, gereksiz belge taleplerinin önlenmesi ve beyana dayalı işlem tesis edilebilmesini teminen, ticaret sicili, odalar ve borsalar ile esnaf ve sanatkârlar siciline yapılacak başvurularda istenilecek belgelerde düzenlemeye gidilmiştir. Bu itibarla, talep edilen belge sayısında azalma gerçekleştirilmiştir. 90. Bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımıyla kamu hizmetlerinin, vatandaşlar ve iş dünyasının ihtiyaç ve beklentilerine uygun olarak etkin, hızlı, kaliteli, sürekli, güvenilir, şeffaf ve bütünleşik şekilde sunumu için e-devlet çalışmaları da devam etmektedir. Kamu hizmetlerinin elektronik ortamda 7 Dünya Bankası Doing Business 2014: Understanding Regulations for Small and Medium-Size Enterprises, Washington,D.C. 48

65 sunumunda Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS), Adres Kayıt Sistemi, Kimlik Paylaşım Sistemi, Vergi Daireleri Otomasyon Projesi (VEDOP), Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP), e-bildirge, Gümrük İdarelerinin Modernizasyonu Projesi (GİMOP), e-devlet Ana Kapısı, Çevrimiçi Çevre İzinleri vb. birçok proje hayata geçirilmiştir. 91. Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSIS) Projesi, gerçek ve tüzel kişilerle ilgili ticaret sicili kayıtları ile tescil ve ilan edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak depolanması, elektronik ortamda gerçekleştirilmesi, sunulması ve erişime açılmasını amaçlamaktadır. Bu haliyle MERSIS nezdinde tutulan veriler, gerek Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, gerekse diğer kurum ve kuruluşlar açısından önemli bir veri kaynağı niteliğinde bulunmaktadır. Merkezi Sicil Kayıt Sistemi Projesinin pilot uygulamasına tarihinden itibaren Mersin Ticaret Sicili Müdürlüğü'nde devam edilmektedir. Bu süre zarfında ülkemiz genelinde bulunan 237 adet ticaret sicili müdürlüğünde veri aktarım ve yaygınlaştırma çalışmaları devam etmektedir. Sistemin ülke genelinde uygulaması ile birlikte, ticari alanda faaliyet gösterecek gerçek ve tüzel kişilere tekil ve benzersiz bir anahtar numara verilecek, yeni şirket kuruluşları elektronik ortamda yapılabilecektir ve sicil işlemleri elektronik ortama taşınabilecektir. Mevcut işletme bilgilerinin elektronik ortama aktarılmasının ardından sözleşme değişikliği ve sermaye artırımı gibi değişiklik işlemleri de sistem üzerinden gerçekleştirilebilecektir. Hizmetlerin bu şekilde MERSIS uygulaması üzerinden elektronik ortamda yürütülmesiyle; bilgi toplumuna uyumun sağlanması, kamu bilişim hizmetlerinin yaygınlaştırılması, bilgilere hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde erişilmesi, güncel verilerle güncel analiz ve raporlamanın yapılabilmesi mümkün olacak, kırtasiye, haberleşme, insan kaynağı ve benzeri giderlerden de büyük oranda tasarruf edilmesi sağlanacaktır. 92. Bu projeler ile iş dünyasına dönük pek çok kamu hizmeti elektronik ortama taşınmıştır. Bu çerçevede; vergi beyannameleri, sosyal güvenlik bildirgeleri, gümrük beyannameleri elektronik ortamda gönderilebilmekte, 49

66 ödemeler elektronik ortamda yapılabilmektedir. Böylelikle, işletmeler üzerindeki bürokratik süreçlerden kaynaklanan iş yükü ve mali külfetler azalmaktadır. İşletmelere daha kaliteli hizmet sunmak için altyapı teşkil edecek olan Merkezi Tüzel Kişilik Bilgi Sisteminin pilot uygulaması Nisan 2010 itibariyle başlatılmıştır. Elektronik Kamu Alımları Platformunun Kullanılmasına İlişkin 1 No lu Tebliğ 17 Aralık 2010 tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır. Öte yandan işletmelerin iş süreçlerine bilgi ve iletişim teknolojilerini entegre etmeleriyle işletmelerin verimliliği ve rekabet güçleri artmakta, pazarları genişlemektedir. 93. Türkiye, AB tarafından düzenlenen e-devlet uygulamaları dokuzuncu kıyaslama çalışmasında üst sıralarda yer alarak AB üyesi olan birçok devletin önüne geçmiştir. Avrupa Birliği tarafından belirlenen 20 temel kamu hizmetinin elektronik ortamda sunumuna yönelik 2009 yılında yapılan karşılaştırmalı araştırma sonuçlarına göre; söz konusu hizmetlerin tamamen elektronik ortamda sunumunda, AB 27+ (AB 27 ve Türkiye, İzlanda, İsviçre, Norveç ve Hırvatistan) ortalaması yüzde 82 iken, Türkiye için bu oran yüzde 89 dur. Bu hizmetlerin elektronik ortamda sunumunda ulaşılan olgunluk seviyesi, AB 27+ için yüzde 90 iken, Türkiye'de yüzde 91 olarak gerçekleşmiştir. 8 Bu araştırmanın yapıldığı dönem sonrası işletmelere sunulan hizmetlerde (yeni şirket kaydı ve çevre ile ilgili izinler) ilave gelişmeler sağlanmıştır sayılı Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) Kanunu nda 2005 yılında yapılan değişiklikle OSB ler çeşitli izin ve ruhsatları vermeye yetkili kılınmıştır. Bu kapsamda, OSB ler sanayiciler için çeşitli kamu kurumlarınca verilen izinler ve sağlanan hizmetler açısından tek başvuru noktası olmuşlardır sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında kurulan ve 26 Düzey 2 bölgesinde faaliyet 8 ault. 50

67 gösteren Kalkınma Ajanslarının bünyesinde 81 ilde Yatırım Destek Ofisleri (YDO) tesis edilmiştir. Yatırım Destek Ofisleri, yatırım tanıtım hizmetleri kapsamında; illerinin iş ve yatırım ortamını tanıtmaya ve illerine yatırımcı çekmeye yönelik olarak tanıtım ve analiz çalışmaları yürütmekte, sektörel ve mekânsal analizler gerçekleştirerek illerinde yatırıma uygun sektörler ve alanlar konusunda potansiyel yatırımcıları bilgilendirmekte, ulusal ve uluslararası organizasyonlar aracılığıyla illerini uygun platformlarda tanıtmaktadır. Yatırım destek hizmetleri kapsamında ise yatırım kararı alınması öncesi, yatırımın gerçekleştirilmesi ve yatırım sonrasında işletme aşamalarını kapsayan yatırım sürecinde yatırımcılara her türlü bilgilendirme ve danışmanlık hizmetini sağlamakta, yatırımlara ilişkin izin ve onay işlemleri ile diğer idari iş ve işlemlerle ilgili olarak yatırımcıyı bilgilendirmekte ve bu işlemlerle ilgili olarak süreci yatırımcı adına tek elden takip etmektedir. Ayrıca, yeni teşvik sisteminde yerelde aktif bir birim olarak tanımlanan YDO lar, uygulama ile ilgili olarak yatırımcılara danışmanlık hizmeti vermekte, teşvik başvuru belgelerini düzenleyerek Ekonomi Bakanlığı na iletmekte, teşvik belgelerinin tamamlama vizesi işlemlerini yerine getirmektedir. 96. Avrupa Komisyonu tarafından, KOBİ'lerin büyümesi için en uygun ortamın sağlanmasını ve oluşturulan tüm politikalarda KOBİ'lerin ihtiyaçlarının ön planda tutulmasını amaçlayan Avrupa Küçük İşletmeler Yasası 25 Haziran 2008 tarihi itibariyle yürürlüğe konulmuştur. Ülkemizin de dahil olduğu "Balkan Ülkeleri ve Türkiye'de Avrupa Küçük İşletmeler Yasası'nın Uygulanması Projesi" kapsamında, 5 Haziran 2011 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 2011/6 sayılı Avrupa Küçük İşletmeler Yasası Prensipleri hakkındaki Başbakanlık Genelgesi ile Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), ülkemiz adına, yasa ile belirlenmiş prensiplere ilişkin ilerlemeleri izlemekle görevli "Ulusal Koordinatör" olarak belirlenmiştir. Yasaya temel teşkil eden Önce küçük olanı düşün ilkesi; mevzuatı daha KOBİ dostu hale getirmek ve KOBİ lere yardımcı olacak bir iş ortamı 51

68 sağlamak için politika yapma sürecinin ilk aşamalarında mevzuatta KOBİ lerin çıkarlarının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir. 97. AB, 2007 yılından beri İşletmeler için Rekabetçilik ve Yenilik Programı nı yürütmektedir. Bu programın alt bileşenlerinde Girişimcilik ve Yenilik Programı ise özellikle işletmelerin, KOBİ lerin ve girişimcilerin iş ortamını iyileştirecek araçlar vasıtasıyla AB nin sanayi politikası hedeflerine hizmet etmektedir. Topluluğun işletme ve KOBİ politikalarına yönelik geri bildirimlerini alarak araçlarını geliştirmekte ve tüm taraflar için idari yükü azaltmayı amaçlamaktadır. Program 2014 yılı itibariyle yerini COSME Programı na (İşletmelerin ve KOBİ lerin Rekabet Edebilirliği Programı) bırakacaktır. Politikalar 98. Girişimciliğin yaygınlaştırılması ve girişimcilik kültürünün geliştirilmesi amacıyla bilgilendirme ve tanıtım etkinlikleri düzenlenecek, girişimcilere destek sağlanacak ve İŞGEM lerin sayısı artırılacaktır. Ayrıca kadın ve genç girişimcilik teşvik edilecek ve kadınların ve gençlerin iş hayatına katılımı desteklenecektir. 99. Sanayi sektörlerinde benimsenecek stratejilerle sektörlerin hem verimlilik artışının desteklenmesine hem de büyüme performansının arttırılmasına çalışılacaktır. Bu dönemde de para, maliye ve teşvik politikalarının uygulanmasında kaynakların üretken alanlara yönlendirilmesi konusu öncelikli olarak ele alınacaktır Belirlenen gelir politikalarının ekonomik ve sosyal politikalarla uyumlu, reel ekonomiyi destekleyecek, istihdam ve yatırımları teşvik edecek, sermaye birikimi ve tasarrufları güçlendirecek ve iş yapma ortamını iyileştirecek şekilde geliştirilmesi konusunda çalışılacaktır. Bu amaçlara yönelik olarak getirilen yeni teşvik uygulamaları ve vergisel düzenlemeler gözden geçirilmeye devam edilecektir. 52

69 101. Temel vergi mevzuatı, ekonomik ve sosyal politikalar çerçevesinde sade ve uyum sağlanabilir hale getirilecek şekilde gözden geçirilecek, ticari hayattaki gelişmeler paralelinde oluşturulan yeni Ticaret Kanunu kapsamında Vergi Usul Kanunu önümüzdeki dönemde yeniden değerlendirilecek ve uygulama birliği sağlanması konusunda çalışmalar yürütülecektir Türkiye deki yatırımlarla ilgili düzenlemeleri rasyonel hale getirmek, yatırım ortamının uluslararası rekabet gücünü arttıracak gerekli düzenlemeleri tespit ederek politika önerileri geliştirmek, yatırımın her safhasında ulusal ve uluslar arası yatırımcıların karşılaştığı yapısal, yasal, idari ve bürokratik sorunları belirleyerek bunlara çözüm üretmek, özel sektör faaliyetlerini güçlendirerek iş ve istihdam imkanlarının yaratılmasını ve ihracat odaklı üretimin arttırılmasını desteklemek, kamu kurum ve kuruluşları ile çeşitli platformların gündeminde bulunan yatırım ortamıyla ilgili konuların kamu-özel sektör işbirliği çerçevesinde ele alınmasına ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çalışmalara devam edilecektir Katılımcılığın ve şeffaflığın sağlanması, düzenlemelerin etkilerinin analizi, gereksiz kırtasiyeciliğin önlenmesini ve dolayısıyla sanayi üzerindeki gereksiz bürokrasinin ve maliyetlerin azaltılmasını sağlayan düzenlemelerde reform süreci hızlanarak devam edecektir Düzenleyiciler ile paydaşları (özel sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları) bir araya getiren ve aynı zamanda kamu kurumları arasındaki eşgüdümü kolaylaştıran YOİKK ve benzeri platformlar çalışmalarını sürdürecektir. YOİKK kapsamındaki çalışmalar genel sorun alanlarına odaklı, daha etkin ve sonuç alıcı bir biçimde sürdürülecektir e-dönüşüm Türkiye Projesi ve Bilgi Toplumu Stratejisi çerçevesinde, şirketlerin işlemlerinin birçoğunu online olarak yapması sağlanarak, maliyet ve zaman tasarrufu sağlanmasına, aynı zamanda düzenlemelerin 53

70 etkisini ölçmeyi kolaylaştıracak istatistiki altyapının güçlendirilmesine devam edilecektir Ürünlerin teknik mevzuatına ve ürün güvenliği koşullarına uygunluğunu sağlamayı ve Türk mallarının yeniden bir test veya belgelendirmeye tabi tutulmadan AB pazarında serbest dolaşımını amaçlayan kanun taslağı yayımlanacak ve yürürlüğe girecektir Haziran 2011 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 2011/6 sayılı Avrupa Küçük İşletmeler Yasası Prensipleri hakkındaki Başbakanlık Genelgesi uyarınca; Kamu kurum ve kuruluşları tarafından; KOBİ lerle ilgili oluşturulacak her türlü politika, strateji, eylem planı, uygulama vb. çalışmalarda, yasada yer alan prensipler göz önünde bulundurulacaktır Yasada tavsiye edildiği üzere Önce küçük olanı düşün ilkesi doğrultusunda mevzuatı daha KOBİ dostu hale getirmek ve KOBİ lere yardımcı olacak bir iş ortamı sağlamak için politika yapma sürecinin ilk aşamalarında KOBİ lerin çıkarlarının göz önünde bulundurulması, işletmeler üzerindeki idari yüklerin azaltılması ve düzenlemelerin uygulamaya konulmadan önce KOBİ ler üzerindeki etkilerinin analiz edilmesi sağlanacaktır KOBİ lerde rekabet ve yenilikçiliği destekleyici, 2.5 milyar Avro ek bütçeye sahip yeni bir tamamlayıcı program olan ve 2014 yılından 2020 yılına kadar olan dönemi kapsayacak olan COSME: İşletmelerin ve KOBİ lerin Rekabet Edebilirliği Programı takip edilecektir. Program, işletme kurulması ve işletmelerin büyümesi için uygun ortamın oluşturulması AB işletmelerinin sürdürülebilir rekabet edebilirliklerinin desteklenmesine yönelik araçlar sunacaktır Gayri sıhhı müesseslerin işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının verilmesi sürecinin daha da iyileştirilebilmesi için yerel yönetimlerde uygulamalar standart hale getirilecek, farklı uygulamalar engellenecektir. 54

71 Devlet Yardımları, Teşvikler ve Sanayi Politikası Mevcut Durum Özellikle uluslararası ticarette ortaya çıkan yeni standartlara uyulması, çevre ve iklim değişikliği gibi konularda uluslararası alanda öngörülen tedbirler çeşitli sektörlere büyük mali yükler getirmektedir. Bu nedenle, özellikle çevre vb. politikalara uyum sağlamak için sektörlerin yeniden yapılanması, geri kalmış bölgelerin kalkındırılması, sanayi için vazgeçilmez nitelikte olan altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi, rekabet gücünün arttırılması, istihdam politikasının hedeflerine ulaşması ve işgücü kalitesinin arttırılması, yenilikçilik ve yeni teknolojilerin, Ar-Ge araştırmalarının desteklenmesi gibi alanlarda devlet yardımları önem kazanmaktadır Diğer yandan devlet yardımları, rekabet bozucu etkileri nedeniyle gerek Türkiye nin de taraf olduğu DTÖ Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Tedbirler Anlaşması, gerekse Roma Anlaşması nın 87. maddesi çerçevesinde çeşitli düzenleme ve denetlemelere tabi kılınmıştır. Bu bağlamda, devlet yardımları uluslararası yükümlülükler göz önünde bulundurularak uygulanmaktadır Ülkemizdeki devlet yardımları rejimine bakıldığında, bazı kamu idarelerinin (Hazine Müsteşarlığı, Ekonomi Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, KOSGEB, Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş., TÜBİTAK, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı) yatırım, istihdam, araştırma ve geliştirme başlıkları altında birçok alanda doğrudan parasal destekten bedelsiz arazi tahsisine, vergi indirimine ve düşük faizli kredi kullanımına dek geniş bir araç yelpazesini kullanarak devlet yardımı sağladığı görülmektedir. 55

72 Tasarrufları katma değeri yüksek yatırımlara yönlendirmek, üretimi ve istihdamı artırmak, yatırım eğiliminin devamlılığını ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak, uluslararası rekabet gücünü artıracak teknoloji ve araştırma-geliştirme içeriği yüksek büyük ölçekli yatırımları özendirmek, doğrudan yabancı yatırımları artırmak, bölgesel gelişmişlik farklarını gidermek, çevre korumaya yönelik yatırımlar ile araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek amacıyla Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar tarihinde Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir Bu bağlamda, bölgesel, sektörel ve büyük ölçekli yatırımlar olmak üzere kanun kapsamındaki yatırımlar için, gümrük vergisi muafiyeti, katma değer vergisi (KDV) istisnası, vergi indirimi, sigorta primi işveren desteği ve yatırım yeri tahsisi olmak üzere çeşitli araçlar kullanılarak destekler uygulanmaya başlamıştır Yatırım desteklerinin uygulanması açısından, 28/8/2002 tarihli ve 2002/4720 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması- Düzey 2 bölgeleri, sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyeleri dikkate alınarak dört gruba ayrılmıştır. Bölge bazında desteklenecek sektörler, her bir il grubunun yatırım potansiyeli ve rekabet gücü dikkate alınarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, aşağıda belirtilen sektörlerde yapılacak büyük ölçekli yatırımlar için, bölge ayırımı yapılmaksızın söz konusu desteklerden faydalanabilmeleri sağlanmıştır. Politikalar Sanayi stratejisinde öngörülen hedeflere ulaşılması ve özel sektörün bu stratejinin gerekleri doğrultusunda yönlendirilmesini sağlamanın en önemli mekanizmalarından biri, firmalar için sağlam bir teşvik yapısı kurabilecek nitelikteki devlet yardımlarıdır. Uygun bir devlet yardımı ve teşvik mekanizması, hazırlanan bu sanayi stratejisinin uygulanabilirliği için kritik bir role sahiptir. Bu nedenle, sektörlerin rekabet 56

73 gücünü arttıracak teknoloji ve Ar-Ge içeriği yüksek büyük ölçekli yatırımlara destek olmak açısından yardımlar ve teşvikler, bu belgede belirtilen amaç ve hedeflere uygun bir şekilde ve başta AB ve DTÖ den kaynaklanan uluslararası yükümlülükler de dikkate alınarak uygulanacaktır Verilen devlet yardımlarının izlenmesi ve denetlenmesinde ise (i) yardımı alanın yardımı amacına uygun olarak kullanıp kullanılmadığı (ii) piyasadaki rekabet üzerindeki etkisi başta olmak üzere, yardımın hedeflere ulaşmada etkin olup olmadığını ve aracın revize edilmesine veya öngörülen tedbirin devamına gerek bulunup bulunmadığı (iii) diğer piyasalar açısından öngörülenlerden farklı etkilere yol açıp açmadığı (iv) yardımın ulusal mevzuata ve uluslararası yükümlülüklere uygun olup olmadığı dikkate alınacak, devlet yardımlarına ilişkin kayıtlar ve istatistikler de burada yer verilen ihtiyaca cevap verecek şekilde düzenlenecektir Standardizasyon ve Kalite Biçimlendirilmiş: Numaralandırılmış ana hat + Düzey: 1 + Numaralandırma Stili: 1, 2, 3, + Başlangıç: 1 + Hizalama: Soldan + Hizalandığı yer: 1,25 cm + Sekme başlangıcı: 2,15 cm + Girinti yeri: 2,15 cm Açıklamalı [NN1]: Bu politikaya ilişkin eylem maddesi bulunmamaktadır) Küresel ticaretin önündeki en önemli teknik engeller miktar kısıtlamaları, tarifeler ve standartlardır. Bu nedenle, ticarette teknik engellerin kaldırılması amacıyla, DTÖ nün uygulamaları (Ticarette Teknik Engeller Anlaşması-TBT) ve bölgesel entegrasyon hareketleri ile Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA), uluslararası ticarette ulusal devletler tarafından sıkça kullanılan miktar kısıtlamalarını ve tarifelerin ortadan kaldırılmasını ve ulusal standartların ise uluslararası kabul gören standartlar ile uyumlaştırılmasını hedeflemektedir. Bu nedenle, standardizasyonun benimsenmesi ve yaygınlaştırılması başarılı bir sanayi stratejisinin önemli unsurlarından birisini oluşturmaktadır. Mevcut Durum /95 ve 2/97 sayılı Ortaklık Konseyi Kararları (OKK) ve 9 Kasım 2005 tarihli katılım ortaklığı belgesi gereği, Türkiye nin, Ticarette teknik 57

74 ve idari engellerin kaldırılmasının tamamlanması, etkin piyasa gözetimi ve malların serbest dolaşımının sağlanması konusundaki sorumluluğunu yerine getirmesi beklenmektedir. Bu kararlar çerçevesinde Türkiye, gerekli mevzuat uyumunu büyük oranda tamamlamış olup, uygulamaya dayalı eksiklerini gidermeye devam etmektedir. Bu bağlamda, uyumlaştırılan mevzuatın uygulanmasını sağlamak üzere kalite altyapısının desteklenmesi ve güçlendirilmesi amacıyla AB finansmanlı olarak yılları arasında Türkiye de Kalite Altyapısının Desteklenmesi Projesi, yılları arasında Türkiye de Kalite Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi Ekonomi Bakanlığı nın koordinasyonunda yürütülmüştür Bu çerçevede, kalite altyapısının temel taşları; i) Standardizasyon, ii) Akreditasyon, iii) Metroloji iv) Uygunluk Değerlendirmesi (İnceleme, Test ve Belgelendirme) olarak tanımlanmıştır Kalite altyapısı, belirli bir ülke veya bölgede standardizasyon, test, belgelendirme, muayene, akreditasyon ve metroloji (endüstriyel, bilimsel ve yasal) faaliyetlerini yürüten kuruluşları ve bunların yaptıkları uygulamaları kapsamaktadır. Avrupa Birliği nde benzer ilkelere göre işleyen ve benzer kurallara uyan ulusal kalite altyapıları, malların serbest dolaşımı için AB ortak pazarında olmazsa olmaz önemli bir faktördür. Türkiye de bugün kalite altyapısı öğelerinin tamamı mevcut olup faaliyetlerini sürdürmekle birlikte, piyasa gözetimi ve denetimi konusundaki etkinliklerin ise arzu edilen seviyeye ulaşması için çalışmalar devam etmektedir Uygunluk değerlendirme faaliyetleri ile ürün güvenliğine yönelik CE işaretlemesine ilişkin ülkemiz uygulamaları, uyumlaştırılan AB teknik mevzuatı kapsamında AB nin ürün güvenliği denetimleri uygulamalarına paralel bir şekilde devam etmektedir. 58

75 Ayrıca, gelinen noktada Türkiye de de AB deki gibi ulusal düzeyde bir standardizasyon politikasının oluşturulması, yaygınlaştırılması ve özellikle güvenlik, alternatif/yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve bilgi teknolojileri alanlarına yönelik standardizasyon çalışmaları yapılması, TSE nin ve ilgili sektörlerimizin Avrupa Standardizasyon Kuruluşları, Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) ve Avrupa Elektronik Standardizasyon Komitesi nin (CENELEC) faaliyetlerine ve uluslararası standartların geliştirilmesine etkin bir şekilde katılımı önem arz etmektedir. Politikalar Türkiye nin ürün güvenliği uygulamaları geliştirilecek ve uygunluk değerlendirmesi alanındaki ulusal markalar desteklenecektir. (4. Eylem) Sanayicilerimizin ürün güvenliği bilincinin artması ve standartların üretim ve tüketimdeki öneminin anlaşılabilmesi için gerekli tedbirler alınacaktır Ürün güvenliği faaliyetlerine üretici, tüketici ve ilgili diğer tüm tarafların doğrudan katılımının sağlanması için gerekli tedbirler alınacak ve bu amaçla TSE nin girişimleri teşvik edilecek ve desteklenecektir Kaliteli ve güvenli ürün arz ve talebi için teknik mevzuat uygulamaları takip edilecek ve ilgili çevrelerin güncel olarak bilgilendirilmesi sürdürülecektir Standartların uyumlaştırılması sürecinde tüm yatırımcıların kaliteli ve güvenli ürün arzı sağlayabilmesi için standart metinlerin Türkçe olarak hazırlanması koşulu getirilecek, uygulama disiplini Bakanlık ve TSE koordinasyonu ile sağlanacaktır. 59

76 ULUSLARARASI TİCARET VE YATIRIMLAR Türkiye ekonomisinin dışa açıklık oranının artmasına paralel olarak, küresel ekonomideki gelişmelerin Türk sanayisi üzerindeki belirleyiciliği de artmaktadır. Küreselleşmenin getirdiği fırsatları değerlendirmeye yönelik pro-aktif yaklaşımlar sanayi stratejisinin bir aracı olurken, aynı süreçteki risklerin de etkin yönetilmesi önem kazanmaktadır. Bu çerçevede, Türk imalat sanayinin hem üretim hem de pazarlar açısından çeşitlenme sürecinin devam ettirilmesine yönelik politikalara, dış ekonomik ilişkilerimizin sanayi stratejisi doğrultusunda şekillendirilmesine, Gümrük Birliği ve DTÖ bünyesindeki gelişmelerin takibine ve yönlendirilmesine, Türk firmaların dış ticaret şartlarına uyumunu sağlayacak tedbirlerin alınmasına öncelik verilmesi etkin bir sanayi politikasının ayrılmaz bir parçası niteliğindedir Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (AB Üyeliğine Doğru) dokümanındaki yatay sanayi politika alanlarından birisi olan Uluslararası Ticaret ve Yatırımlar altında yer alan eylemler başarıyla takip edilmiştir. Bu kapsamda; ihracatta sektör ve ülke çeşitlendirme stratejisi oluşturulmasına yönelik olarak ülke raporları hazırlanmış ve sektörel ticaret heyetleri düzenlenmiştir. KOBİ lerin pazarlama ve ihracat kapasitesini artırmaya yönelik destekler verilmiş ve etkinlikler sürdürülmüştür. Sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak amacıyla; yenilikçi 60

77 fikirler ve Ar-Ge'ye dayalı, katma değeri yüksek, markalı ürün ve hizmetlerin üretim ve pazarlama süreçleri desteklenmiştir. Başta AB olmak üzere, bölgesel oluşumlar ile ikili ve çok taraflı ilişkiler kapsamında pazara giriş imkânlarının artırılmasına yönelik faaliyetlerde bulunulmuştur. Haksız rekabet hallerinden damping ve sübvansiyona konu ithalatın sebep olduğu zarara karşı ülkenin üretim dallarının etkin korunmasına devam edilmiştir Türkiye ile Avrupa Birliği Arasındaki Gümrük Birliği AB ye üyelik süreci çerçevesinde 1995 yılında tesis edilen Gümrük Birliği neticesinde, AB den ithal edilen sanayi ürünlerindeki gümrük vergileri sıfırlanarak miktar kısıtlamaları kaldırılmış ve üçüncü ülkelerden ithal edilen sanayi ürünlerine ilişkin olarak da AB nin Ortak Gümrük Tarifesi (OGT) hadlerine uyum sağlanmıştır. Bu çerçevede, hem Türkiye nin ihracatında AB nin payının 2013 yılı itibariyle yüzde 41,5 olması, hem de AB den sanayi ürünleri ithalatında OGT nin belirleyici olması nedeniyle, sanayi stratejisi açısından Gümrük Birliği önem arz eden bir husustur. Mevcut Durum Gümrük Birliği, Türk dış ticaretinde 1980 lerin başından bu yana devam etmekte olan serbestleşme sürecine yeni bir ivme kazandırarak, Türkiye nin dünyanın önemli bir kısmına karşı ticari anlamda açılma sürecini hızlandırmış ve gelecekteki dış ticaret ilişkilerini şekillendirecek yeni bölgesel yapılanmaların kapısını aralamıştır. Bu çerçevede, 1980 lerden bugüne ihracata dönük büyüme stratejisi çerçevesinde dış ticarette liberal politikaları benimseyen Türkiye ekonomisi, Gümrük Birliği ile dünya ekonomisi ve ticaretinde önemli bir bloğa ticari entegrasyonunu gerçekleştirmiş ve bu suretle kendi iç pazarını uluslararası normlarla uyumlaştırmıştır. Bu kapsamda, Türkiye bir taraftan AB pazarına diğer 61

78 üçüncü ülkelere nazaran daha avantajlı giriş imkânı sağlarken, diğer taraftan iç pazarını AB ve diğer üçüncü ülkelerin rekabetine açmıştır /95 ve 2/97 sayılı Ortaklık Konseyi Kararlarına göre, AB ile Türkiye arasında malların serbest dolaşımının önündeki teknik engellerin kaldırılabilmesi için AB de uygulanan ürünlere ilişkin teknik düzenlemelerin ulusal mevzuatımıza aktarılması gerekmektedir. Bu kapsamda, teknik mevzuatın etkin bir şekilde uyumlaştırılabilmesi ve uygulanabilmesi için gerekli sistemin hukuki altyapısı 2002 yılında yürürlüğe giren 4703 sayılı "Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve bu kanunun uygulama yönetmelikleri olan CE İşareti Yönetmeliği, Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ve Onaylanmış Kuruluşlar Yönetmeliği ile Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği ile kurulmuştur yılından günümüze 4703 sayılı Kanuna dayanarak yetkili kuruluşlar 200 ün üzerinde sektörel teknik mevzuatı yürürlüğe koymuş, bu sayede CE işareti, onaylanmış kuruluşlar, ithalat denetimi, piyasa gözetimi ve denetimi ülkemizde hayatiyet kazanmış ve ürün güvenliği bilinci artmıştır. Sanayide kolaylaştırıcı ve maliyetleri azaltıcı bir unsur olarak Türk onaylanmış kuruluş sayısının arttırılması hedeflenmektedir AB nin 2010 yılında yürürlüğe koyduğu mevzuat paketiyle sistemde önemli değişikliklere gidilmesi ve uygulamada yaşanılan sıkıntılar nedeniyle 4703 sayılı Kanunun yenilenmesi ihtiyacı doğmuş ve Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Taslağı hazırlanmıştır Öte yandan, AB nin 2010 yılında yürürlüğe koyduğu mevzuat paketiyle sistemde önemli değişikliklere gidilmiş ve buna paralel olarak CE İşareti Yönetmeliği ve Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ve Onaylanmış Kuruluşlar Yönetmeliği güncellenmiş ve 2012 yılında yürürlüğe girmiştir. Ayrıca, AB ye üyelik müzakereleri kapsamında Malların Serbest Dolaşımı Faslının açılış kriterlerinden biri olan karşılıklı tanıma ilkesinin işletilmesi amacıyla hazırlanan Düzenlenmemiş Alanda Karşılıklı Tanıma Yönetmeliği 1 Ocak 2013 te yürürlüğe girmiştir. 62

79 Serbest ticaret anlaşmaları, ihracatçılarımızın dış pazarlara rakiplerine göre daha avantajlı koşullarda girişini sağlamak, alternatif girdi tedarik kanalları sunmak suretiyle sanayimizin rekabet gücünü artırmak ve ayrıca doğrudan yatırım çekmek amaçlarına hizmet etmektedir. Ülkemiz önemli bir ticaret politikası aracı olan STA'lar bakımından aktif bir politika izlemekte ve AB nin bu alandaki faaliyetleri yakından takip edilmektedir Gümrük Birliği gereğince AB nin tercihli gümrük rejimlerine uyumun sağlanması amacıyla bugüne kadar, AB ye tam üye olmaları nedeniyle anlaşmaları feshedilen 11 adet Merkezi ve Doğu Avrupa ülkesi hariç, 18 ülke ile serbest ticaret anlaşması (STA) imzalanmıştır [EFTA, İsrail, Makedonya, Bosna ve Hersek, Filistin, Tunus, Fas, Suriye (6 Aralık 2011 de askıya alınmıştır), Mısır, Arnavutluk, Gürcistan, Karadağ, Sırbistan, Şili, Ürdün, Lübnan, Morityus ve Kore Cumhuriyeti]. Söz konusu STA lardan Lübnan dışındaki 17 ülke ile STA larımız hâlihazırda yürürlükte olup, Lübnan STA sı ise bu ülkenin iç onay sürecini tamamlamasını müteakip yürürlüğe girecektir. İhracatçılarımıza yeni pazar açılımları sağlamak maksadıyla başka ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları akdedilmesine yönelik çabalar yoğun bir şekilde sürdürülmektedir. Bu çerçevede, 14 ülke/ülke grubu [Ukrayna, Kolombiya, Ekvator, Malezya, Kosova, Moldova, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Gana, Kamerun, Seyşeller, Körfez İşbirliği Konseyi (tüm ülkelerle yürüttükleri STA müzakerelerini askıya almışlardır), Libya, MERCOSUR ve Faroe Adaları] ile hâlihazırda STA müzakereleri devam etmekte olup, 13 ülke/ülke grubu (ABD, Kanada, Japonya, Tayland, Hindistan, Endonezya, Vietnam, Peru, Orta Amerika Topluluğu, diğer Afrika Karayip Pasifik Ülkeleri, Cezayir, Meksika ve Güney Afrika Cumhuriyeti) nezdinde de STA müzakerelerine başlama girişiminde bulunulmuştur yılları arasında Türkiye nin AB ülkeleri ile ticaretinin toplam ticaret içindeki payı azalırken; komşu ülkeler ve bölge ülkeleriyle 63

80 olan ticaretinin payında önemli ölçüde artış görülmektedir. Bu çerçevede, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi mekanizmaları aracılığıyla başlatılan kapsamlı ekonomik işbirliği ve ikili STA ile yoğunlaşan teknik işbirliği ve kalkınma işbirliği programları, Türkiye nin yakın coğrafyasıyla artan ve çeşitlenen iktisadi ve ticari etkileşiminin önünü açmakta ve ilişkilerin kurumsallaşmasını sağlamaktadır. Tablo 16: Ülke Gruplarının Türkiye nin Toplam İhracatı İçindeki Payları (%) Avrupa (AB-27) Birliği 56,6 48,0 46,0 46,3 46,2 38,8 İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ortadoğu ve Kuzey Afrika (ODKA) 13,1 24,7 28,0 28,6 27,7 36,2 13,1 23,7 26,1 26,6 25,7 34,0 Kara Olan Ülkeler Sınırı Komşu 5,3 10,8 13,5 14,2 14,7 18,5 Kaynak: TÜİK Tablo 17: Ülke Gruplarının Türkiye nin Toplam İthalatı İçindeki Payları (%) Avrupa (AB-27) Birliği 49,8 36,8 40,1 38,9 37,8 37,0 İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ortadoğu ve Kuzey Afrika (ODKA) Kara Sınırı Olan Komşu Ülkeler 7,3 10,9 9,5 12,0 13,0 13,4 6,2 8,3 6,6 8,7 9,9 10,4 4,4 6,2 4,6 6,5 7,7 8,0 Kaynak: TÜİK 64

81 Bununla birlikte, Gümrük Birliği kararının ilgili maddesi uyarınca üstlenilmiş bulunan AB nin tercihli rejimleri kapsamında STA imzalanamayan ülkeler bağlamında sorunlar yaşanmaktadır. AB nin tercihli ticaret anlaşmaları imzaladığı/yürürlüğe koyduğu veya müzakerelerini sürdürdüğü diğer ülkeler ile müzakere başlatmak yönünde yapılan girişimlerimiz, ilgili ülkelerin AB ye tercihli rejim altında ihraç ettikleri ürünlerin Türkiye-AB Gümrük Birliği uyarınca serbest dolaşımdan faydalanarak ülkemiz pazarına gümrük vergisi ödenmeksizin girmesi imkânının bulunması sebebiyle sonuçsuz kalabilmektedir AB nin STA larının üstlenilmesi sürecinde karşılaşılan problemlerin ortaya çıkardığı haksız rekabet koşullarının yanı sıra, Gümrük Birliği kapsamında AB nin danışma ve karar alma mekanizmalarına etkin bir şekilde katılım sağlanamaması, ülkemiz işadamlarının AB üyesi ülkelere iş ziyaretleri sürecinde karşılaştıkları katı vize rejimi ve Türkiye de kayıtlı karayolu taşıtlarına uygulanan kotalar Gümrük Birliği nin düzgün işleyişini engellemekte olup, söz konusu sorunların bertaraf edilmesi önem arz etmektedir Ayrıca, Avrupa Komisyonu son dönemde ilaç, kimyasallar, kozmetik, biyosidal ürünler başta olmak üzere Gümrük Birliği ne konu muhtelif ürünler için yürürlüğe koyduğu teknik mevzuat çerçevesinde, mevzuatın gerektirdiği uygulamaların, Komisyon ve üye ülke yetkili otoritelerinden bağımsız bir ajans kanalıyla yürütülmesi yaklaşımını benimsemiştir. Komisyon zamanla, bu ajansın yetkilerini ilgili diğer mevzuat grupları itibariyle de genişletme eğilimine girmiştir. Komisyonun Gümrük Birliği ne atıf yapmaksızın hazırladığı ve ajans kanalıyla yürüttüğü teknik mevzuat neticesinde ülkemiz, mevzuat uygulamaları ve ajans ile ilişkiler bakımından AB dışı ülke muamelesi görmektedir. Bu durum, Gümrük Birliği ile bağdaşmayan ithalat kısıtlamasına eş etkili önlem etkisi göstererek, mevzuata konu ürün grupları itibariyle Türk ekonomik operatörlerinin AB pazarındaki rekabet gücünü olumsuz yönde 65

82 etkileyebilmektedir. Bu çerçevede, bahse konu sorunların çözümünü teminen Komisyon nezdinde girişimler devam etmektedir. Politikalar Ülkemiz Gümrük Birliği nin Ortak Ticaret Politikasına uyum yükümlülüğü kapsamında AB nin ticari savunma araçlarına ilişkin mevzuatına uyum sağlamıştır. Bununla birlikte, Gümrük Birliği Kararı tarafların hem birbirlerine karşı ticaret politikası tedbirleri uygulayabilmesine hem de üçüncü ülkelere yönelik anti-damping, antisübvansiyon ve korunma önlemlerini birbirlerinden bağımsız ve ayrı olarak düzenlemesine imkan vermektedir. Ancak, bu durum ülkemizin AB pazarında rekabet edebilirliğine önemli bir engel oluşturmaktadır. Bu itibarla bu konuda karşılaşılan sorunlara çözüm bulunmasını teminen girişimlere devam edilecektir Gümrük Birliği daha etkin hale getirilerek AB ülkelerindeki pazar payımızın artırılmasına, AB ile ticaret ve yatırım ilişkilerimizin güçlendirilmesine önem verilecektir Uluslararası rekabetin geliştirilmesi açısından yeni pazarlara girebilmek için karşılıklı çıkarların gözetileceği serbest ticaret anlaşmalarının yoğunlaştırılmasına devam edilecektir Dünya Ticaret Örgüt, İkili ve Çok Taraflı Ticaret Politikaları İç ve dış pazarlarda üretilecek ürüne yeterli talep olmadığı veya bu pazarlara zamanında ve uygun maliyetlerle ulaşılamadığı takdirde bunun üretim ve istihdamı olumsuz yönde etkileyeceği dikkate alındığında, uluslararası ticaret politikası da sanayi politikasının ayrılmaz bir parçasını oluşturmakta ve yatay bir politika olarak tüm sektörleri kesmektedir. Söz konusu alan, DTÖ çerçevesindeki faaliyetlerin yanı sıra ikili ve çok taraflı ilişkileri de kapsamaktadır. 66

83 Günümüzde küresel ekonominin ulaştığı yapı düşünüldüğünde, hizmet arzında etkinlik ve verimliliğin artırılması sanayi sektörlerinin rekabet gücünü de tetiklemektedir. Nitekim küresel değer zincirleri içinde üretim faaliyetlerinin koordine edilmesi bakımından lojistik, ulaştırma, mali hizmetler, bilgi ve iletişim teknolojisi hizmetleri gibi altyapı hizmetlerinin önemi giderek artmakta; hizmet işlemleri, küresel sanayi üretiminde önemli bir girdi olarak öne çıkmaktadır. Hizmetleşme (servicification) olarak da nitelenen, hizmet faaliyetlerinin küresel değer zincirleri içindeki artan rolü dikkate alındığında, imalat sektöründe rekabet gücünün artırılmasını teminen hizmet üretimine yönelik de benzer hedefler gözetilmeli; sanayi stratejisi ile hizmet üretim ve arzına ilişkin politikaların uyum ve bütünlüğü sağlanmalıdır. Bu itibarla, sanayi sektöründe rekabet gücünün artırılması amacıyla, ekonominin temelini teşkil eden hizmet faaliyetlerinin etkin ve rekabetçi bir yapı içinde gerçekleştirilmesi ve hizmet ticaretinde uluslararası ekonomik entegrasyonun güçlendirilmesi elzemdir. Bu doğrultuda, uluslararası ticaret ve yatırım anlaşmaları yoluyla hedef ülke pazarlarına erişim ve bu pazarlarda şeffaflık ve öngörülebilirlik tesis edilmelidir. Mevcut Durum DTÖ nün kurulmasını müteakip gümrük tarifelerinin aşamalı olarak indirilmesi, mal ve hizmet ticaretinin önündeki çeşitli engellerin kaldırılması, sermayenin uluslararası alanda dolaşımının hızlanması, doğrudan yabancı yatırımları çekme yönündeki çabaların artması, iklim değişikliği ve emisyon ticareti gibi hususlar gündeme gelmektedir. Bu eğilimler, gerekli yapısal dönüşümleri gerçekleştirebilen ülkeler açısından bir fırsat olarak değerlendirilebilecekken, yapısal dönüşüm kapasitesine sahip olmayan veya dönüşümü zamanında gerçekleştiremeyen ülkeler açısından bu süreç bir tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır. 67

84 Ülkemizin, DTÖ gibi çok taraflı platformlarda ve tercihli ticaret düzenlemelerinde, Gümrük Birliği dolayısıyla sanayi ürünlerinin müzakerelerinde "ortak gümrük tarifesi" hadlerinden sapma ihtimali bulunmamaktadır. Bu durum, özellikle DTÖ'de gelişmekte olan ülke statüsünde olmamıza rağmen sanayi ürünlerinin konu edildiği "tarım dışı ürünlerde pazara giriş" müzakerelerinde gelişmiş ülke kriterlerine uymamız anlamına gelmektedir. OGT çerçevesinde, Türkiye'nin üçüncü ülkelere karşı sanayi ürünlerinde uyguladığı ortalama koruma oranı Gümrük Birliği ile yüzde 15'lerden yüzde 4,2'ye düşmüştür. Bu oran, EFTA ve AB için 1996'dan itibaren "0" olarak uygulanmaktadır Ülkemiz, AB ile ikili ilişkilerimiz çerçevesinde, yerli sanayicinin maliyetlerini azaltarak rekabet gücünü artırmak amacıyla üretimde girdi olarak kullanılan ve yerli üretimi bulunmayan ya da yetersiz olan maddelere uygulanan gümrük vergilerinin askıya alınmasını talep edebilmektedir. Bu çerçevede, Avrupa Komisyonu bünyesinde faaliyet gösteren Ekonomik Tarife Sorunları Grubu nda yürütülen görüşmelere katılım sağlanmakta ve ülkemiz sanayicilerinin ağırlıklı olarak kimyasal ve mikro elektronik ürünlerdeki gümrük vergilerinin askıya alınması yönündeki talepleri karşılanmaktadır DTÖ Anti-Damping ve Sübvansiyon Anlaşması çerçevesinde yürürlükte bulunan "İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Mevzuat" yerli sanayinin haksız rekabetin zarar verici etkilerinden korunması amacıyla etkin bir şekilde uygulanmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) verilerine göre ülkemiz; toplam alınan önlem sayısı itibariyle, Ocak 1995-Aralık 2012'yi kapsayan dönemde DTÖ üyeleri arasında 6. sırada, 2012 yılında yeni açılan 14 soruşturmayla 3. sırada yer almıştır. Diğer taraftan, bir malın ithalatının benzer veya doğrudan rakip mallar üreten yerli üreticiler üzerinde ciddi zarar veya ciddi zarar tehdidi yaratacak şekilde artan miktar ve şartlarda ithal edilmesi halinde, bu zarar veya zarar tehdidinin ortadan kaldırılmasına imkan veren DTÖ 68

85 Korunma Önlemleri Anlaşması çerçevesinde hazırlanan İthalatta Korunma Önlemlerine ilişkin Mevzuat etkin bir şekilde kullanılmaktadır DTÖ Kuruluş Anlaşması'nın ekinde yer alan Tekstil ve Giyim Anlaşması nın (TGA) sona ermesiyle, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren tekstil ve giyim ürünlerinde kotalar kalkmıştır. Gelişmelerin sektör üzerinde yaratacağı zarar ya da zarar tehdidinin en aza indirilmesi amacıyla, Çin menşeli belirli tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin ithalatında miktar kısıtlaması 2008 yılı sonuna kadar uygulanmış olup, 2009 yılı itibariyle sona ermiştir. Bununla birlikte, fasıllar arasında yer alan tüm tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin ithalatı kayıt altına alınmaya başlanmış, tekstil ve konfeksiyon ürünlerinde uygulanan kayda alma sisteminde 2009 yılı itibariyle ithalatçı ve ihracatçı kayıtları sisteme dahil edilmiştir Dünya Ticaret Örgütü kapsamındaki gelişmeler Doha Kalkınma Gündemi (DKG) ekseninde şekillenmektedir yılından bu yana devam eden DKG müzakereleri tüm sanayi sektörlerinin yanı sıra, tarım ve hizmet ticareti sektörlerini de kapsamaktadır. Bu nedenle, müzakerelerin olası sonuçları sanayi stratejisi açısından önem arz etmekte ve ülkemiz tarafından yakından takip edilmektedir. Türkiye-AB Gümrük Birliği çerçevesinde, çok taraflı ticaret müzakerelerinde mümkün olduğunca AB ye uyumlu politikalar izleyen Türkiye açısından, özellikle müzakerelerin sanayi ürünlerinde tarife liberalizasyonuna ilişkin süreci yakından takibi, bu alandaki nihai sonucun ülkemizce OGT çerçevesinde üstlenilmesi gereğinden hareketle önem arz etmektedir. Bu nedenle, DKG müzakerelerinde, Türkiye nin AB ile olan Gümrük Birliği ilişkisi özellikle sanayi sektörleri bakımından belirleyici bir rol oynamaktadır Öte yandan, Doha Kalkınma Gündemi ticaret politikası aracı olarak yoğunlukla gümrük tarifelerini hedef almakta ancak ticaret dışı tedbirler için aynı etkinlikte çözümler üretmekte yetersiz kalmaktadır. Nitekim, halen teknik engeller ve tarife dışı tedbirler dünya ticaret 69

86 sisteminin karmaşık ve çözümü ya da uyumlaştırılması kolay olmayan büyük gri alanını oluşturmaktadır. Özellikle tarife dışı mevzuatı yoğun ve detaylı olan AB nin hızla genişleyerek bu kültürü yaygınlaştırması, sanayi sektörlerimiz bakımından dikkate alınması gereken önemli bir unsur olarak değerlendirilmelidir DTÖ bünyesinde 2001 yılı itibariyle başlatılan Doha Kalkınma Gündemi müzakerelerindeki tıkanmanın sonucu olarak ikili ve bölgesel serbest ticaret anlaşmalarına yönelim hız kazanmıştır. Bugün gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülke salt mal ticaretini değil, hizmet ticareti, yatırımlar, kamu alımları, fikri mülkiyet hakları, devlet destekleri ve rekabet politikaları, tarife dışı engeller, çevre ve işgücü politikaları gibi konu başlıklarını içeren geniş kapsamlı serbest ticaret anlaşmaları yoluyla, ikili ve bölgesel düzeyde DTÖ kurallarının ve DTÖ Anlaşmaları ile yakalanan serbesti seviyesinin ötesine geçen ekonomik bütünleşme çabaları içindedir. Ülkemiz de son dönem STA müzakerelerinde mal ticaretinin yanı sıra hizmet ticaretini de kapsayan anlaşmalara yönelmektedir. Hizmet ticaretini serbestleştirmeyi öngören ikili ve bölgesel anlaşmalarda, ilgili ülke piyasalarına gerek sınır-ötesinden, gerekse doğrudan yatırımlar ve kişi hareketliliği yoluyla hizmet sunumunun gerçekleştirilmesinin koşulları ortaya konulmakta, pazara giriş engelleri ve piyasadaki ayrımcı uygulamalar bertaraf edilmeye çalışılmaktadır Ülkemiz hâlihazırda Güney Kore, Ukrayna ve Şili ile STA kapsamında hizmet ticaretinin serbestleştirilmesini öngören müzakereler yürütmektedir. Benzer müzakerelere önümüzdeki dönemde EFTA, Kolombiya ve Malezya ile de başlanması; ayrıca Kanada, Japonya ve Hindistan ile STA müzakerelerine girilmesi halinde hizmet ticaretinin de kapsanması öngörülmektedir Öte yandan Doha Kalkınma Gündemi müzakerelerindeki tıkanmanın ardından, ülkemizin de aralarında yer aldığı hizmet ticaretinin 70

87 serbestleştirilmesi konusunda istekli bir grup DTÖ üyesi 9 arasında 2012 yılında başlatılan çoklu Hizmet Ticareti Anlaşması (TISA) müzakereleri ile de hizmet sektörlerinde yeni pazara giriş olanaklarının yaratılması ve rekabetçiliği getirecek kuralların oluşturulması hedeflenmektedir Çok taraflı ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve ikili yaklaşımların, sanayi potansiyelimizin daha iyi tanıtılarak önemli ihracat artışları kaydedilmesine, ticarette serbestleşmenin sağlanmasına ve küresel ticaret hacminin geliştirilmesine büyük katkısı olmaktadır. Bu katkılarda, ülkemizin dünyanın farklı sosyo-ekonomik koşullara sahip bölgeleri arasında bir köprü işlevi görmesini sağlayan benzersiz coğrafyasının da payı bulunmaktadır Cumhuriyetimizin 100. yıldönümü olan 2023 yılında ihracatın 500 milyar dolara ulaşması ve Türkiye nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alması hedefine yönelik olarak 2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanmış ve 2012 yılı Haziran ayında Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir dönemini kapsayacak olan strateji, 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için hangi politikalara, paydaşlara, süreçlere ve yetkinliklere ihtiyaç olduğu tespit edilerek, izleme değerlendirme, iç ve dış gelişmeler ışığında güncellemelerin yapılabilmesini teminen 3 aşamada 4'er yıllık dönemler halinde tasarlanmıştır Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı nda pazar payı, yatırım-altyapı, çevre, teknoloji, işbirlikleri, finansman, insan kaynağı, mevzuat ve izleme ve değerlendirme olarak belirlenen ve ihracatın üretimden malın teslimine kadar her aşamasını kapsayıcı nitelikte olan eylem alanları altında ihracatımızın gelecekte karşılaşacağı risklerin en aza indirilmesi ve fırsatların değerlendirilmesi, ihracatçımızın uluslararası pazarlarda rekabet güçlerinin artırılması ile bu amaçla ihracatçılara sağlanan kredi imkânlarının genişletilmesi ve benzeri 9 ABD, Avrupa Birliği, Avustralya, Hong Kong, İsrail, İsviçre, İzlanda, Japonya, Kanada, Kolombiya, G. Kore, Kosta Rika, Lihtenştayn, Meksika, Norveç, Şili, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru, Tayvan, Türkiye, Yeni Zelanda. 71

88 konularda ihracatçılarımızın imkânlarını genişletecek stratejik hedefler bulunmaktadır İhracatta bölgesel bağımlılığın önüne geçilmesi ve sürdürülebilir ihracat alt yapısının oluşturulması amacıyla ihracat pazarlarımızın çeşitlendirilmesine yönelik olarak "Komşu ve Çevre Ülkeler ile Ticari ve Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi", "Afrika Ülkeleri ile Ticari ve Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi", "Asya Pasifik Ülkeleri ile Ticari ve Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi" ve "Kuzey ve Latin Amerika Ülkeleri ile Ticari ve Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi" stratejileri kapsamında gerçekleştirilmiş olan faaliyetler ile yakalanan başarı devam etmektedir yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke sayısı 8 iken, 2012 yılında 34 ülkeye ulaşılmıştır. Buna ilaveten, 2002 yılında 227 Gümrük Bölgesi ne ihracat gerçekleştirilirken, 2012 yılında 241 Gümrük Bölgesi ne ihracat yapılmıştır. Pazara giriş çalışmaları kapsamında, ihracatçı firmalarımızın dış pazarlardaki pazar paylarının arttırılması ve ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesine katkı sağlamak amacı ile Ülke Masaları oluşturulmuştur. Ayrıca, ihracatımızda hedef ve öncelikli ülkeler belirlenmekte ve söz konusu ülkelere yönelik ihracat odaklı faaliyetler gerçekleştirilmektedir. Öte yandan, ihracat pazarlarımızdaki engellerin kaldırılması amacıyla hızlı ve sonuç odaklı çalışmalar yürütülmektedir. Politikalar Ürün çeşitliliği ve dış ticaret yapılan ülkelerin çeşitlendirilmesi politikalarına paralel olarak ve KOBİ lerin Türk ekonomisindeki önemli payı göz önünde bulundurularak, pazarlama ve ihracat kapasitesini artırmaya yönelik çalışmalar yapılacaktır Ticaret politikası uygulamalarında önlem alınması süresi kısaltılacak ve önlemin etkinleştirilmesi sağlanacaktır. Bu bağlamda, haksız rekabet hallerinden damping ve sübvansiyona konu ithalatın 72

89 sebep olduğu zarara karşı ülkenin üretim dallarının etkin korunmasının sağlanması gerçekleştirilecektir Hizmet sektörlerinin dünya genelinde artan önemi ve küresel değer zincirleri içindeki payına istinaden hizmet ticareti konusu Türkiye nin önümüzdeki dönem dış ticaret politika ve stratejilerinin önemli bir ayağını oluşturacaktır. Nitekim turizm gibi geleneksel sektörlerin yanı sıra diğer alanlarda da hızla gelişen ve birçok ülkede olduğu üzere önemli bir istihdam kaynağı oluşturan hizmet sektörlerimizin gerçekleştirdiği ticarete ivme ve çeşitlilik kazandırılması ve yeni pazara giriş imkânları sağlanmasının önemi giderek artmaktadır. Esasen müteahhitlik ve teknik müşavirlik, toptan ve perakende dağıtım hizmetleri, taşımacılık gibi alanlarda yurtdışı pazarlarda hizmet sağlayıcılarımız ve yatırımcılarımızın varlığı arttıkça, ülkemiz sanayi ürünleri ihracatı da pozitif yönde etkilenecektir Bu itibarla başta müteahhitlik, lojistik ve ulaştırma hizmetleri gibi görece rekabetçi olduğumuz sektörler olmak üzere, ülke veya bölgeler bazında karşılaşılan pazara giriş engellerinin giderilmesi, girişimcilerimizin yurtdışındaki yatırımlarının kolaylaştırılması ve artırılması amacıyla, hizmet ticareti alanında ikili, bölgesel ve çoklu ticaret anlaşmaları imzalanmasına ilişkin çalışmalara devam edilecektir Yatırımlar ve Dış Ekonomik İlişkiler Türk özel sektörünün yurt dışındaki doğrudan yatırımlarını, Türkiye ye yapılan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını ve Türkiye nin ihracat politikasını kapsayan bir dış ekonomik ilişkiler çerçevesi, etkin bir sanayi stratejisinin ayrılmaz bir parçası niteliğindedir. Küreselleşme süreci içinde ulusal ekonomilerin birbiriyle gittikçe daha entegre hale gelmesi, özellikle gelişmekte olan ülkeler arasında gerçekleşen doğrudan yabancı 73

90 yatırımlardaki (DYY) artış, dış ekonomik ilişkilere dair belirlenecek stratejinin sanayi stratejisi açısından önemini artırmaktadır. Ayrıca, Türk ekonomisinin Avrupa Birliği ile yüksek derecedeki entegrasyon seviyesi düşünüldüğünde, Türkiye nin içinde bulunduğu coğrafyadaki diğer pazarlarla kuracağı ekonomik ilişkiler, üyelik süreci içinde Avrupa ekonomileri için de önemli fırsatlar oluşturacaktır Doğrudan Yabancı Yatırımlar Mevcut Durum Son 20 yıldır hem lojistik hem de iletişim teknolojisinde yaşanan gelişmeler, bir ürünün üretiminde değer zincirinin halkalarının birbirinden ayrılarak farklı coğrafi lokasyonlarda yapılmasını olanaklı hale getirmiştir. Esas itibariyle, küresel ekonomide üretim süreçleri de bu yeni ekonomik mimari çerçevesinde şekillenmekte; çokuluslu değer zincirleri içinde, her bir üretim süreci en yüksek verimlilik ve düşük maliyetle gerçekleştirilebileceği coğrafi lokasyonda konumlandırılmaktadır. Bu çerçeve, içinde değer zincirinin yüksek katma değer oluşturan halkalarının bulunduğu yerlerde, sanayi üretiminin katma değeri ve buna bağlı olarak karlılık ve işgücünün aldığı ücretler yüksek; düşük katma değerli üretim gerçekleştirilen yerlerde ise karlılık ve ücretler düşük seviyede oluşmaktadır Türk sanayinin Gümrük Birliği süreci içinde küresel ekonomiye entegrasyonu, esasen sanayi üretimimizin bu değer zincirlerine eklemlenmesi sürecidir. Bu süreç içinde dayanıklı tüketim malları, otomotiv gibi son on yılda yükselen endüstrilerimizin gelişimi, bütünüyle küresel değer zincirinin esasen üretime yönelik bölümlerinin DYY ve yerli sermaye yatırımları vasıtasıyla ülkemize gelmesi sayesinde gerçekleşmiştir. Tekstil, hazır giyim gibi geleneksel endüstrilerimiz ise küresel değer zinciri içinde büyük ölçüde yerli üreticilerin küresel çaptaki alıcılara ürün satmaları şeklinde konumlanmış bulunmaktadır. Bu 74

91 konumlanma yurtiçinde daha düşük ölçüde katma değer oluşturulmasını beraberinde getirmektedir Bu yapı içinde sanayimize dair iki problemden söz edilebilir: Tekstil, hazır giyim gibi geleneksel endüstrilerimizin, küresel rekabet güçlerindeki en önemli unsurun işgücü maliyetleri olması, Asya dan yükselen düşük işgücü maliyetine dayanan rekabete karşı güç durumda kalmalarına neden olmaktadır. Dayanıklı tüketim malları, otomotiv gibi yükselen endüstrilerde ise, başka ülkelere kıyasla karşılaştırmalı üstünlüğümüz ve eksikliklerimiz olan (Ar-Ge, tasarım, markalaşma, lojistik vb.) alanları tespit eden, avantajları değerlendirmeyi, eksiklikleri ise gidermeyi amaçlayan, küresel ekonomideki gelişmeleri takip eden ve değerlendiren bir mekanizmanın bulunmayışının olumsuz etkileri hissedilmektedir Türkiye nin içinde bulunduğu coğrafya, küreselleşmenin getirdiği bu yapı içinde birçok fırsat arz etmektedir. Türkiye AB yle sanayi ürünlerinde tek pazar içinde ve birçok endüstride yüksek düzeyde entegre olmuş durumdadır. Bunun yanı sıra AB ye olan coğrafi yakınlık hem dayanıklı tüketim malları gibi taşıma maliyetlerinin yüksek olduğu, hem de sezonluk ve hızlı üretilen hazır giyim ürünleri gibi taşıma hızının önemli olduğu bazı endüstrilerde Türkiye ye önemli bir avantaj sağlamaktadır. Öte yandan, Türkiye nin coğrafi ve kültürel açıdan yakın olduğu Doğu Akdeniz ülkeleri de imzaladıkları STA lar yoluyla AB ile ticari entegrasyona gitmişlerdir. Son 20 yıl içinde, Türkiye nin Orta Asya, Kafkaslar ve Balkanlardaki birçok ülkeyle ve Rusya Federasyonu ile bu ülkelerin dışa açılma süreçleri içinde kurulmuş ticaret ve yatırım ilişkileri bulunmaktadır Bu çerçevede, bu yeni yapıdan azami ölçüde faydalanmak amacıyla, yatırım ortamının genel olarak iyileştirilmesi önem kazanmaktadır. Buna yönelik 2001 yılında oluşturulan YOİKK in yanı sıra, 2006 yılında özellikle büyük yabancı yatırımları çekmeye yönelik olarak, 75

92 Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı kurulmuştur. Ajansın yatırım promosyon stratejisi, "istihdam yaratan, yeni teknolojiler geliştirerek bilgi ekonomisini sağlayan, ekonomik-teknolojik-sosyal dinamikleri hızlandıran, verimlilik ve rekabet gücü yüksek ve ülke ekonomisine katma değer ekleyen yatırımları ülkemize çekmek" olarak belirlenmiştir. Politikalar 171. Türkiye ye gelecek doğrudan yabancı yatırımlara yönelik strateji; Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı nın stratejisi çerçevesinde istihdam yaratan, yeni teknolojiler geliştirerek bilgi ekonomisini sağlayan, ekonomik-teknolojik-sosyal dinamikleri hızlandıran, verimlilik ve rekabet gücü yüksek ve ülke ekonomisine katma değer ekleyen yatırımları ülkemize çekmeye ve yurtiçindeki üretim faaliyetlerinin yüksek katma değer oluşturması hedefine yönelik olarak uygulanacaktır İleri teknoloji kullanan sektörlerde iyi planlanmış kümeler oluşturulacaktır.bu kümeler kapsamında yer alan ARGE, İnovasyon, güvenli ve tüm ekonomik taşımacılık yöntemlerini kullanabilecek lojistik noktalara yakınlık, verimlilik, yakın şehir yaşamı, ölçek ekonomisine uyum, rekabetçi hammadde tedariki ve stoklama imkanları, ortak ve ucuz enerji, su, çevre yatırımları ile yüksek katma değerli üretimin önü açıklacaktır Yurtdışı Yatırımlar Mevcut Durum Dünya ekonomisinde artan küresel rekabet şartları, Türkiye nin dünya ekonomisi içerisinde giderek daha fazla önem kazanması, ülkemiz dış ticaret politikalarının çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi gereğini ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle, Türk firmalarının yurtdışında yaptıkları yatırımlar da önem kazanmış ve yurtdışı yatırımlar ihracata ve döviz gelirlerinin 76

93 artırılmasına dayalı ekonomi politikasının önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu kapsamda, artık ihracata yönelik üretimin yanı sıra, stratejik pazarlarda yerinde üretim ile rekabet şartlarına uyum göstermek, ülkemizde üretimi mümkün olmayan hammadde ve girdileri yurtdışında yatırım yapılması suretiyle uygun maliyetler ile tedarik etmek, yurtdışında prestijli firmaların satın alınarak ticari itibarın güçlendirilmesini sağlamak, ihracatçılarımızın daha önce ticari faaliyette bulunmadıkları pazarlara girmelerini sağlamak, hedef pazarlara yönelik ihracatımızı arttırmak ve Türk firmalarının stratejik ülkelerde doğru sektörlere yönlendirilmesi ve bu amaçla stratejik ülke ve sektörlerin belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılmasının gerekliliği ön plana çıkmıştır Yurtdışı yatırımlar; özel sektör şirketlerinin, endüstrilerin ve nihayetinde makroekonominin dönüşümünde önemli rol oynamaktadır. Şirketler; yeni pazarlara erişim, verimlilik artışı, doğal kaynaklara ve know-how açısından stratejik kaynaklara erişmek amacıyla yurtdışı yatırımlar yaparak uluslararası rekabet güçlerini arttırmaktadırlar. Endüstri ve sektör ayağında ise; emek-yoğun üretime dayalı dış yatırımlar emeğin görece ucuz olduğu bölgelere kaydırılarak ürün-değer zincirinde yüksek katma değer odaklı üretime geçişe yardımcı olmakta, diğer taraftan katma değeri yüksek üretim zinciri halkalarında bu vesileyle kümelenme ve ihtisaslaşma sağlanmaktadır. Yurtdışı yatırımlar uzun vadede sürdürülebilir ekonomik büyümeye de yardımcı olmaktadır. Yurtdışı yatırımlardan elde edilen gelirlerin yurtiçine aktarılması ödemeler dengesi açısından cari açığı düşürmektedir Türk ekonomisinin son yıllarda sergilediği yüksek büyüme rakamları ve başarılı makroekonomik politikalar sonucunda Türk özel sektörü dış ticarette lider küresel oyuncular çıkarmaya yönelik hamleler gerçekleştirmiş, artan sayıda orta ölçekli firmamız da yurtdışına ihracat yapmanın yanı sıra hedef pazarlarda kalıcılığı sağlamak adına yurtdışı yatırımlar gerçekleştirmiştir. Türk özel sektörü yeni pazarlara girmek, mevcut pazarlarda derinleşmek, düşük üretim maliyeti, tedarik zincirini 77

94 geliştirme, teknoloji sahipliği ya da know-how temini, hammaddeye erişim gibi temel ekonomik saiklerle ya şirket satın alma ya da sıfırdan yatırım yapmak suretiyle yurtdışında yatırımlar gerçekleştirmektedir. Nitekim yılları arasında dış ticarette lider Türk özel sektör şirketlerinin en yüksek 10 yurtdışı şirket satın almasının değeri toplamda 6,3 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Diğer taraftan yurtdışındaki en büyük sıfırdan yatırım ise 5,2 milyar ABD Doları değerinde olmuştur Diğer taraftan 2023 yılında 500 milyar ABD Doları ihracat ana hedefi ile oluşturulan ve koordinasyonu Ekonomi Bakanlığı nca yürütülen İhracata Dönük Üretim Stratejisi, imalat sanayi ve hizmet üretim potansiyelinin ihracat odaklı değerlendirilmesi, sürdürülebilir ihracat artışı sağlanması, ihracatta katma değeri yüksek ve teknoloji yoğun sektörlere geçilmesini amaçlamakta ve bu noktada yurtdışı yatırımların bu amaçlara hizmet edecek şekilde koordine edilmesi ayrı bir önem arz etmektedir. İhracata Dönük Üretim Stratejisi kapsamında oluşturulan Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) ise tedarik zincirinde daha fazla katma değerin Türkiye de bırakılması, ara malı tedarikinde ithalat bağımlılığının azaltılması, tedarik sürekliliği ve güvenliği ile ihracatta sürdürülebilir küresel rekabet gücü sağlanması hedeflerine odaklanmakta ve ülkemizde kıt veya hiç bulunmayan hammaddelerin tedarikine dönük yurtdışı yatırımları özendirecek mekanizmalar oluşturulması temel hedefler arasında yer almaktadır. Politikalar Türkiye nin dış yatırım stratejisi, coğrafi fırsatları değerlendirecek şekilde oluşturulacaktır. Ayrıca, hem geleneksel hem de yükselen endüstrilerimizde yurtdışı pazar dinamiklerini sürekli takip edecek, yerel düzeyde dağıtım zincirlerine etki edinilebilmesi için gerekli ortaklıklar hakkında bilgi temin edecek ve bunları sanayimizle paylaşacak mekanizmalar kuvvetlendirilecektir. Dış ekonomik ilişkiler stratejisi bağlamında, dış temsilciliklerimizin ekonomik ilişkileri, özellikle 78

95 yatırımcılara yönelik bilgi temini, yatırımların kolaylaştırılması, yerel ortaklıklar geliştirilmesi ve bölge ülkelerinde uzun süreli ekonomik ilişkiler tesis edilmesine yönelik kapasiteleri artırılacaktır. Dış yatırım stratejimiz ise, Türk yatırımcıların karşılaşabilecekleri kurumsal altyapı eksikliklerini gidermeye yönelik faaliyetlere ağırlık verecek, Türkiye nin başarılı kurumsal yapılarının bu ülkelerle paylaşılmasını sağlayacak şekilde yeniden şekillendirilecektir Yurtdışı yatırımlar konusunda Ekonomi Bakanlığı Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü koordinasyonunda konuya ilişkin tüm paydaşların görüşleri alınarak hazırlanacak ve bir yol haritası niteliğinde olacak Yurtdışı Yatırım Strateji Belgesi nin oluşturulması gerekliliğinden yola çıkılarak, konu üzerinde çalışmalara başlanmış olup, bu çalışmalara devam edilecektir Gerek yurtdışı yatırımların gözetim, denetim ve yönlendirilmesi gerek sektör ve ülke bazında tedbirlerin alınması amaçlarına yönelik olarak, yurtdışında firmalarımız tarafından gerçekleştirilen yatırımlara dair verilerin; yatırım tutarı, firma bilgileri, sermaye yapısı ve istihdam rakamlarını içerecek şekilde derlenmesi, bunun yanı sıra ilgili ülke/bölgedeki yatırım ortamı ve sunulan teşvikler, yatırım potansiyeli olan sektörler vb. bilgiler de dahil edilerek ülkemizin Yurtdışı Yatırım Envanteri nin çıkarılması ve düzenli olarak güncellenecek bu envanterdeki veriler esas alınarak ülke ve sektör bazlı yatırım politikaları oluşturulmasına yönelik analizlerin hazırlanması gerektiği görülmektedir. Bu çerçevede başlatılan çalışmalara devam edilecektir Türk yatırımcıların yatırım yaptıkları ülkelerdeki haklarının korunması ve yatırımların kolaylaştırılmasını teminen Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması ile Çifte Vergilendirilmenin Önlenmesine İlişkin Anlaşma ların yapıldığı ülkelerin sayısının hızlı bir şekilde arttırılmasına yönelik gerekli ekonomi diplomasisi işletilecektir. 79

96 KOBİ Destek Programları Mevcut Durum Ülkemiz 170 ten fazla ülkeye 150 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirmektedir. Bu işletmelerin yüzde 60 ını da KOBİ ler oluşturmaktadır. KOSGEB tarafından oluşturulan yedi adet Destek Programı aracılığıyla ülkemizin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) ulusal ve uluslararası düzeyde ürün ve hizmet üretmeleri, üretilen ürün ve hizmetlerin pazarlama ve pazarlama sorunlarının çözümü ve rakip işletmeler ile sektör hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanmaktadır KOSGEB tarafından, Genel Destek Programı kapsamında, KOBİ lerin ürün ve/veya hizmetlerini uluslararası pazarlarda tanıtmaları amacıyla, hazırladıkları broşür, ürün kataloğu giderleri ile Yurtdışında Yayınlanan veya Dağıtılan Basılı Yayın Giderleri Tanıtım Desteği; KOBİ lerin uluslararası ticari işbirliği temini ve artırmalarını sağlama amacıyla yurt dışındaki meslek kuruluşları ile toplantı, işletmeler ile ikili görüşmeler, sanayi bölgesi ziyaretleri ve yurt dışı fuar ziyareti gibi aktiviteleri içeren Yurt Dışı İş Gezisi Desteği; yurtdışında KOSGEB tarafından onaylı Eşleştirme Merkezlerinin danışmanlık, organizasyon ve daimi sergi alanı başlıklarında KOBİ lere sağladıkları hizmetler Eşleştirme Desteği; yurtiçi ve yurtdışı laboratuvarlarda akredite olunan test, analiz, kontrol-muayene ve kalibrasyon konularında alacakları hizmetler Test, Analiz ve Kalibrasyon Desteği, işletmelerin Türk Patent Enstitüsü (TPE) veya muadili yurtdışı kurum/kuruluşlardan alacakları Marka Tescil Belgeleri ile Patent Faydalı Model, Endüstriyel Tasarım Tescili Belgesi, Entegre Devre Topografyaları Tescil Belgesi giderleri ve patent vekili giderleri Sınai Mülkiyet Hakları desteği kapsamında desteklenmektedir. Politikalar 80

97 Ulusal ve uluslararası pazarlarda KOBİ lerimizin tanıtım ve pazarlama çalışmaları yapmalarını, potansiyel müşterileriyle ya da partnerleriyle temas etmelerini teminen, KOBİ lerimizin uluslararasılaşması için bu anlamdaki faaliyetlerini artırmaları yönünde yurt dışı ile temas destek süreçleri sürdürülecektir KOBİ lerimizin esnek yapı avantajlarını da kullanarak ürün ve pazar anlamında çeşitlendirmeye gitmeleri, sürekli pazar geliştirme faaliyetleri yürütmeleri, rekabet güçlerinin geliştirilmesi, yeni ve potansiyel pazarlar bulabilmeleri, ticaret hacimlerini ve kârlılıklarını geliştirerek başarılı olmaları KOBİ lerin pazar geliştirme ve pazarda tutundurma ve marka yerleştirme yönündeki çalışmaları ile bu yönde hazırlamış oldukları projelerin desteklenmesi sürdürülecektir. 81

98 4.3. BECERİLER VE İNSAN KAYNAĞI İşgücü piyasasına yönelik önemli reformlar neticesinde, ülkemiz ekonomik krizin istihdam üzerindeki etkilerinin en az hissedildiği ülkelerden birisi olmuştur yılında küresel krizin etkilerinin azalması ve uygulanan sıkı mali disiplin ile büyüme oranları artmıştır. Yaşanan bu gelişmeler, işsizlik oranlarını düşürücü bir etki yapmıştır yılında da devam eden ekonomik büyümenin yanısıra işsizlik oranları tek haneye düşmüştür. Kamu maliyesinde ve para politikasında gerçekleşen iyileşmeler ekonomik büyümenin istihdam oranlarına yansımasını sağlamıştır Son 30 yıllık dönemde, OECD ülkelerinde, işgücünün beceri düzeyinde ve istihdamın sektörel ve mesleki yapısında ciddi kaymalar gözlenmiştir. Hizmet sektöründe istihdam genişlerken, tarım ve sanayide istihdam gerilemektedir. Daha yüksek beceri talep eden işler hızla artmaktadır. Bu durum işverenlerin beceri beklentilerini de değiştirmektedir. Küresel ekonomideki bu değişim eğilimleri, hemen her ülkede yüksek beceri talebini destekleyen bir ortam yaratmaktadır Son dönemde işgücüne katılım, istihdam, işsizlik, kayıt dışı istihdam, işgücünün eğitim seviyesi ve verimliliği gibi göstergelerde olumlu gelişmeler sağlanmış olmakla birlikte gerek bu alanlarda daha fazla ilerleme kaydedilmesi ihtiyacı gerekse işgücü piyasasındaki katılıklar, kıdem tazminatı ve alt işverenlik gibi yapısal sorunlar önemini korumaktadır. Bu kapsamda, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme anlayışıyla istihdam imkânlarının geliştirildiği, işgücü piyasasının etkinleştirildiği ve nitelikli işgücünün artırıldığı daha rekabetçi bir işgücü piyasasının oluşturulması temel amaçtır. Mevcut Durum Türkiye işgücü piyasasına yönelik önemli reformlar neticesinde, kriz sonrası ekonomideki güçlü toparlanmanın etkisiyle; krizin istihdam 82

99 üzerindeki etkilerinin en az hissedildiği ve OECD ülkeleri arasında işsizliği en çok azaltan ülke olmuştur Ülkemizde işsizlikle mücadele kapsamında, işgücü piyasasındaki yapısal sorunların çözülmesi, orta ve uzun vadede büyümenin istihdama katkısının artırılarak işsizlik sorununa yönelik kalıcı çözümler geliştirmek amacıyla Ekim 2009 tarihinde hazırlık çalışmalarına başlanılan Ulusal İstihdam Stratejisi ( ) ve Eylem Planı ( ) tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir Dokuzuncu Kalkınma Planı döneminde işgücüne katılma ve istihdam oranları özellikle kadınlarda olmak üzere artış göstermiş, işsizlik oranı tek haneli rakamlara gerilemiştir döneminde yaklaşık 4,4 milyon ilave istihdam sağlanmış, kayıt dışı istihdam oranı özellikle tarım dışı sektörlerde önemli oranda gerilemiştir yılında yüzde 7,6 olan kısmi süreli çalışan oranı, 2011 yılında yüzde 11,7 ye yükselmiştir. İşgücünün eğitim seviyesinde ilerleme kaydedilmiş; işgücü verimliliği yükselmiş; döneminde aktif işgücü programlarına ayrılan kaynaklar ve bu politikalardan faydalanan kişi sayısı önemli ölçüde artmıştır. Tablo 18: İstihdam ve Çalışma Hayatında Gelişmeler ve Hedefler (%) İşsizlik Oranı 10,2 9,2 9,7 7,2 İşgücüne Katılma oranı 46,3 50,0 50,8 53,8 İstihdam Oranı 41,5 45,4 45,9 49,9 Kadın İşgücüne Katılma Oranı 23,6 29,5 30,8 34,9 Gençlerde İşsizlik Oranı 19,1 17,5 18,7 13,0 Ücretli İstihdam Oranı 58,9 62,9 64,1 70,0 83

100 Kayıt Dışı İstihdam Oranı 47,0 39,0 36,7 30,0 Kaynak: 2006, 2012 ve 2013 yılı verileri TÜİK ve Türkiye İş Kurumu na (İŞKUR) aittir yılı verileri Onuncu Kalkınma Planı tahminleridir Ülkemizde eğitime erişim başta olmak üzere kaydedilen iyileşmelere rağmen, işgücü arzı ile işgücü talebi arasında nitelik yönünden bir uyuşmazlık bulunmaktadır. Eğitim sistemi, işgücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmış ve eğitimli genç bireylerin işsizlik oranlarında sağlanan düşüş sınırlı düzeyde gerçekleşmiştir. Eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki uyumun güçlendirilmesine yönelik mekanizmaların etkinliğinin artırılması, iş ve yaşama ilişkin bilgi, beceri ve yetenekleri yüksek ve sağlıklı bireylerin yetişmesi önem arz etmektedir Nüfus artışı işgücünün niceliğini etkilerken, eğitim işgücünün niteliğini etkilemektedir. Bu yüzden işgücünün eğitim durumunun bilinmesi, işgücünün niteliğinin ortaya konması açısından önemlidir. Türkiye de 2011 yılı itibariyle işgücünün eğitim düzeyine göre dağılımı, lise altı eğitimlilerin payının oldukça yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, Türkiye de işgücünün önemli bir bölümünün eğitim ve vasıf düzeyinin düşük olduğunu ve işgücünün vasıflarını arttıracak politikaların geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Eğitim durumuna göre işgücüne katılım oranlarına baktığımızda ise; eğitim düzeyi arttıkça işgücüne katılım oranlarının arttığı görülmektedir yılında yükseköğretim mezunlarının işgücüne katılım oranları yüzde 80,1 ile en yüksek iken, en düşük işgücüne katılım oranları okuma-yazma bilmeyenler arasındadır. Tablo 19: Eğitim Durumlarına Göre İşgücüne Katılım Oranları (%) Kategori Okuma- Yazma 18,7 18,1 18,1 18,8 19,8 20,5 19,7 20,1 84

101 Bilmeyenler Lise Altı Eğitimliler 45,0 44,6 44,9 45,8 46,8 47,8 47,6 48,0 Lise 49,7 48,8 49,9 52,0 51,4 52,1 51,9 53,1 Mesleki veya Teknik Lise Yükseköğret im 63,8 64,5 65,0 65,4 65,8 56,5 64,6 65,1 77,2 77,3 77,6 78,0 78,8 79,3 79,1 80,1 Kaynak: TÜİK Mesleki eğitim sisteminin geliştirilmesi, eğitim ve istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi amacıyla Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından 2006 yılından bu yana yapılan İşgücü Piyasası İhtiyaç Analizleri ile iş gücü piyasası hakkında ilgili periyodik ve güvenilir bilgi elde edilmekte, kısa vadede istihdamda artış veya azalış beklenen sektörler ile meslekleri tespit edilmekte ve böylece bu mesleklerde ihtiyaç duyulan beceri ve yetenekler belirlenerek istihdam politikalarının oluşumuna katkı sağlanmaktadır Uygulanan İşgücü Piyasası İhtiyaç Analizleri çerçevesinde şekillenen politikalar neticesinde, eğitim öğretim yılında MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı okullarda öğrenci sayısı iken, mesleki ve teknik eğitimin genel ortaöğretim içindeki oranı yüzde 48 i bulmuştur. Bunun yanı sıra, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı okullardaki öğrenci sayısında son bir yılda yüzde 12 lik bir artış sağlanmıştır. Okullardan gelen talepler ile ticaret ve turizm sektörlerinin beklentileri doğrultusunda yapılan çalışmalar sonucunda, meslek liselerindeki ders yükü, staj çalışmalarına daha fazla zaman ayırmalarına imkan tanımak üzere, eğitim ve öğretim yılından itibaren kademeli olarak uygulanmak üzere azaltılmıştır. 85

102 İşgücü taleplerinin karşılanması noktasında meslek liseleri, genel liselere göre önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, iş dünyasına talep doğrultusunda arz edilen nitelikli iş gücünü yetiştirmek ve istihdamdaki iş gücünün bilgi, beceri ve yetkinliklerini artırarak piyasa koşullarıyla uyumlaştırılması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı koordinasyonunda Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından işgücünün mesleki bilgi ve becerilerini işgücü piyasasında istenen düzeye getirmek amacıyla hazırlanan ulusal meslek standartlarından 416 sı yürürlükte olup, 2014 yılı sonuna kadar da ihtiyaç duyulan standartların hazırlanmasına devam edilmektedir. Tüm mesleki eğitim programları en geç bir yıl içinde ulusal meslek standartlarına göre gözden geçirilerek güncellenmektedir. Ayrıca sınav ve belgelendirme sistemi oluşturulmuş; inşaat, enerji, metal, otomotiv, bilişim teknolojileri, iş ve yönetim sektörlerinde 62 meslekte sınav ve belgelendirme faaliyetleri başlatılmış, yapılan uygulamalı sınavlarda başarılı olanlara yurt dışında da tanınan MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi verilmiştir Sosyal içerme kapsamında özel politika gerektiren gruplara yönelik Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından yılı yatırım programı kapsamında Mesleki Becerilerin Geliştirilmesi Projesi (MESGEP) sürdürülmektedir. Projenin amacı; mesleksiz ve istihdama yönelik bir mesleği olmayan genç işsizlere ve genel olarak dezavantajlı gruplara ve mesleğini değiştirmek isteyenlere ilgi ve yetenekleri göz önüne alınarak meslek edindirmek, bu becerilerini üst seviyelere çıkararak mesleki yeterlilik kazandırmak ve mesleki teknik eğitim kurumlarındaki yönetici ve öğretmenlerin kalite standartlarını yükseltmektir. 86

103 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında 6 Ekim 2012 tarihinde OSB lerde mesleki eğitimin güçlendirilmesine ilişkin protokol organize sanayi bölgelerinde meslekî ve teknik eğitim okulu açılmasını teşvik edecek faaliyetlerin yapılması amacıyla imzalanmıştır. Bu çerçevede Elektrik-Elektronik, Endüstriyel Otomasyon, Kimya, Makine, Motorlu Araçlar, Tekstil, Gıda, Metal, Plastik Teknolojileri ile Mobilya ve İç Mekan Tasarımı Teknolojileri Alanları ile 9. Sınıf öğrenci maliyeti belirlenmiş, 44 alan için öğrenci maliyeti belirleme çalışmaları devam etmektedir. Protokolün süresi taraflardan talep gelmediği sürece süreklidir Kamuoyunda Torba Yasa olarak bilinen tarihli ve 6111 sayılı Kanun özellikle gençlerin ve kadınların istihdamını, mesleki eğitimi ve çalışanların vasıflarının yükseltilmesini teşvik eden önemli hususları içermektedir yılının sonuna kadar geçerli olan bu kanunun finansmanı işsizlik sigortası tarafından yapılmaktadır. Söz konusu kanunla; a. Çırakların, mesleki eğitim görenlerin, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) kursiyerlerinin ve staj gören öğrencilerin sosyal sigorta olanaklarından yararlanması ve mesleki eğitim gören öğrencilerin uygulamalı staj imkânlarının genişletilmesi sağlanmış, b. Kadınlar, gençler ve özürlüler gibi iş gücüne katılım açısından dezavantajlı grupların istihdamının arttırılmasına yönelik sosyal güvenlik prim indirimi yeniden düzenlenmiş, c. Esnek çalışma biçimlerinin uygulanabilirliğinin arttırılmasına yönelik tedbirlere ve düzenlemelere yer verilmiştir İşgücü piyasasında arz-talep uyuşmazlıklarından kaynaklanan işsizliğe çözüm getirmeyi amaçlayan Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri (UMEM) Projesi İŞKUR, MEB, TOBB ve TOBB ETU işbirliği ile devam etmektedir yılında başlayıp beş yıllığına uygulanacak olan 87

104 UMEM Projesi sadece işsizlere kısa süreli kurslarla beceri kazandırma eğitimi vermenin ötesinde örgün eğitime de dışsal katkı sağlayan bir yapı arz etmektedir. Başlangıçta sanayi sektörünü hedef alan proje, 29 Mart 2012 tarihinde UMEM Beceri 10 Ek Protokolü imzalanarak Tarım ve Hizmetler Sektörleri de UMEM kapsamına alınmıştır İstihdamın ve eğitim kalitesinin artırılması ile sosyal dışlanma ve yoksullukla mücadele alanında, Avrupa Birliği tarafından ülkemize sunulan mali yardımlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından İnsan Kaynakları Geliştirme Program Otoritesi olarak yönetilmektedir. Halihazırda uygulanmasına devam edilen ve 113 milyon Avro tutarındaki 6 büyük proje ile kadın ve genç istihdamının arttırılması, kayıtlı istihdamın ve hayat boyu öğrenmenin teşvik edilmesi, kızların okullaşması ve istihdama yönelik kamu hizmet kalitesinin iyileştirilmesi hedeflenmektedir. Politikalar Mesleki ve teknik eğitimin teknolojik gelişmeler ve iş piyasasının talepleri doğrultusunda geliştirilmesi, hayat boyu öğrenme anlayışı içinde iş gücü piyasası politikalarının etkinleştirilmesi ve mesleksizlik sorununun giderilerek iş gücünün istihdam edilebilirliğinin artırılması, idari ve mali yönden aktif katılımının sağlanması için ihtiyaç duyulan düzenlemelerin yapılmasına devam edilecektir Piyasanın ihtiyaç duyduğu insan gücünü sağlamak için gerekli tedbirleri araştırmak ve uygulanmasının sağlanmasına yardımcı olmak ve çalışanların mesleki eğitimlerini sağlayacak tedbirleri almak kapsamında; istihdamın artırılması amacıyla ekonominin büyümesine ve istihdamın artmasına en büyük katkıyı yapması beklenen belli sektörlere dönük politikalar geliştirilecektir Mesleki Yeterlilik Kurumu nun etkin kullanımı ile sektörel bazda standart eğitim alınması ve mükerrerliğin önlenmesi sağlanacaktır. 88 Açıklamalı [GM2]: Hazırlanan Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi nin uzun dönemli vizyonu, Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Afro-Avrasya nın tasarım ve üretim üssü olmak şeklinde belirlenmiştir. Bu vizyonu destekler şekilde, BTYK kararlarında 2023 yılı için ülkemizdeki araştırmacı sayısının TZE olarak 300 bini bulması hedeflenmiştir. Belirlenen bu hedefler doğrultusunda, bu hedeflere ulaşmak için gerekli olan beceri ve insan kaynağı ile ilgili politikalar (gerekçeleri ve hedefleriyle beraber) daha açık olarak ele alınmalıdır. Bu kapsamda önemli olduğunu düşündüğümüz hususlar aşağıda belirtilmektedir: Strateji belgesinde; bilgiyi, teknolojiyi üretebilecek, kullanabilecek bireylerin yetiştirilmesi için yeni kuşaklara katma değeri yüksek beceriler kazandırılmasının kritik önemi üzerinde durulmalı; genç nüfusumuzun özellikle STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) konularında bilgi ve becerilerinin artırılması için gereken adımların atılacağı belirtilmelidir. Özel olarak STEM eğitimini, genelde ise eğitimin tümünü iyileştirmemiz gerektiği vurgulanmalıdır. Farklı disiplinlerle ilgili temel eğitimin yanı sıra, 21. yüzyılın gereği olan bilişsel becerilerin gelişmesini teşvik edecek politikaların geliştirilmesinin önemi belirtilmelidir. Yaratıcı, analitik, eleştirel düşünen, araştıran, iletişim ve yabancı dil becerileri yüksek bireyler yetişmesini sağlayacak insan kaynağı politikalarına yer verilmelidir. Bilişsel becerileri yüksek olan insan kaynağına sahip bir toplumun daha yenilikçi olduğu, yenilikçiliğin de üretkenlik ve sürdürülebilir kalkınmanın, sürdürülebilir büyümenin yolunu açtığı vurgulanmalıdır. Eğitim sisteminde; Sanayi Stratejisinin vizyonunu destekleyen önemli unsurlardan bilgi toplumu, insani gelişmişlik, çevrenin korunması ve kaynakların sürdürülebilir olması prensiplerinin, tüm eğitim ve gelişim politikalarını da destekleyen ana unsurlar olduğu belirtilmelidir. Politikalar içerisinde mesleki eğitimin önemine yapılan vurgu yerinde olmakla beraber; eğitimin kalitesinin yükselmesi ve geliştirilen becerilerin iş gücü piyasasında uygun işlerle eşleşebilmesi için, sanayii ile işbirliğinin müfredata yansıyacak şekilde sürdürülmesi üzerinde de durulmalıdır. Sanayi işletmelerinin en temel gereksinimlerinden biri yetişmiş insan kaynağıdır. Birçok sektör özelinde, mevzuat ile düzenlenmiş eğitim gereksinimleri söz konusu olup, bu eğitimler birbirini tekrar eder nitelikte olabilmektedir. Oysa Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK)'ndan etkin şekilde yararlanılması suretiyle, sektörel bazda standart eğitim alınması ve mükerrerliğin önlenmesi mümkündür. Bu sayede sanayi işletmelerinin önemli bir ihtiyacı karşılanacak ve mükerrer uygulamalar engellenerek verimlilik sağlanacaktır. Ayrıca önceki öğrenmelerin tanınması süreçleri, yaygın ve serbest öğrenmede kazanılan bilgi, beceri ve yetkinliğin tanımlanması ve görünürlük kazanması Avrupa Yeterlilikler ve Ulusal Yeterlilikler çerçevesinde yürütülmeli, bir başka bir deyişle MYK sistemi çerçevesinde disipline edilmelidir. Fırsat eşitliği ile ilgili politikalarda, özellikle kadınların eğitime (mesleki eğitim ve hayat boyu öğrenme dahil) ve işgücüne katılımının arttırılmasının önemi konusuna vurgu yapılarak izlenecek politika çerçevesi daha somut şekilde belirtilmelidir. Tasarım ve üretim üssü olma vizyonundan yola çıkan sanayi stratejisi politikalarında, yüksek katma değer yaratmak için tasarımın önemine ve tasarım yapacak beceri ve insan kaynağı yetiştirilmesine özel yer ayrılmalıdır. Meslek lisesi düzeyinin yanısıra yüksek öğrenim düzeyinde de endüstriyel tasarımcı yetiştirilmesinin, rekabet edilebilirlik konusundaki önemi belirtilmeli, böylece sanayi stratejisinin vizyonu ile örtüşen politikalara yer verilmelidir....

105 Avrupa Birliği tarafından daha fazla ve daha iyi istihdam olanakları ve daha geniş bir sosyal uyum ile sürdürülebilir ekonomik büyüme yeteneğine sahip bilgi temelli ekonomiye geçişin desteklenmesi amacıyla İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Bileşeni kapsamında ülkemize tahsis edilen fonun etkin bir şekilde kullanılması sağlanacaktır İnsan kaynaklarının geliştirilmesi alanında Avrupa Birliğinden kazanılan tecrübe, bilgi birikimi ve deneyim ile uluslararası kuruluşlarla ortak projeler ve programlar hazırlanacak, işbirliğine gidilerek çalışmalar etkin bir şekilde sürdürülecektir Eğitim sisteminde, hayat boyu öğrenme perspektifinden hareketle bireylerin işgücü piyasasıyla uyumunu güçlendiren beceri ve yetkinliklerin kazandırılması, mesleki ve teknik eğitimde okul-işletme ilişkisinin güçlendirilmesi, fırsat eşitliğine dayalı, uygulamalı eğitime önem verilerek kalite odaklı dönüşüm sürdürülecektir Ulusal Yeterlilik Çerçevesi oluşturularak eğitim ve öğretim programları ulusal meslek standartlarına göre güncellenecek, önceki öğrenmelerin tanınmasını içeren, öğrenci hareketliliğini destekleyen ulusal ve uluslararası geçerliliğe sahip diploma ve sertifikasyon sistemi geliştirilecektir Eğitim sisteminde, bireylerin kişilik ve kabiliyetlerini geliştiren, hayat boyu öğrenme yaklaşımı çerçevesinde işgücü piyasasıyla uyumunu güçlendiren, fırsat eşitliğine dayalı, kalite odaklı dönüşüm sürdürülecektir Ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyindeki mesleki ve teknik eğitimde, program bütünlüğü temin edilecek ve nitelikli işgücünün yetiştirilmesinde uygulamalı eğitime ağırlık verilecektir. 89

106 Yükseköğretim kurumlarının sanayi ile işbirliği içerisinde teknoloji üretimine önem veren, çıktı odaklı bir yapıya dönüştürülmesi teşvik edilecek ve girişimci faaliyetler ile gelir kaynakları çeşitlendirilecektir Bölgesel, yerel ve sektörel işgücü dinamikleri dikkate alınarak, başta kadın ve gençler olmak üzere tüm kesimler için nitelikli istihdam imkânları geliştirilmeye devam edilecektir Mesleki rehberlik ve danışmanlık hizmetleri başta olmak üzere aktif işgücü politikaları etki analizlerine dayandırılarak yaygınlaştırılacaktır Kamu harcamalarının tahsisinde eğitim öncelikli sektör olmaya devam edecektir KOBİLERİN FİNANSMANA ERİŞİMİ 90

107 Türkiye, gelişmekte olan ülkeler içinde 2009 yılından bu yana kredi/gsyih oranı en çok artan ülkelerden biridir yılı son çeyreğinden bu yana bakıldığında da Türkiye yüksek kredi büyümesi ile benzer ülkeler arasında öne çıkmaktadır Ülkemiz uzun süreli bir güven ortamı ve buna bağlı düşen faiz oranları ile son yıllarda finansman boyutuyla büyük avantaj elde etmiştir. Bu güven ortamı ve düşen faizlerin yan etkisi ise düşen tasarruf oranlarıdır. Şirketlerimiz tasarruflarda dünyadaki rakiplerinin gerisinde kalmaktadır. Bu durum, sermaye birikimini ve özkaynak oluşturmanın istenilen düzeyde olmamasına neden olmaktadır. Bu işletmelerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri ve büyüyerek ekonomiye daha büyük katkılar sağlayabilmeleri için banka kredilerinin önemi büyüktür. Ancak bu kaynaklara ulaşmada da yeterli verimlilik sağlanamamaktadır Şirketler yatırımlarını finanse edip büyümeyi sürdürebilmeleri için dış kaynaklara başvurmak zorunda kalabilirler. Bu kaynaklar halka açılarak öz sermayeyi artırmak veya borç almak yoluyla sağlanabilir. Halka arz konusunda hukuki altyapının sağlamlaştırılması ve teşvikler yönünde olumlu adımlar atılmıştır. Fakat ülkemizdeki şirketlerin kurumsal yönetimi ve kültürel yapısı halka arza direnç göstermektedir. Kısa vadede değiştirilemeyecek olan bu faktörler borçlanmayı, erişilmesi en kolay finansman aracı olarak sunmaktadır. Mevcut Durum Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye ekonomisindeki gelişmenin en önemli dayanağı KOBİ lerdir yılı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ülkemizde sanayi ve hizmet sektörlerinde girişim faaliyet göstermiştir. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) toplam girişim sayısının yüzde 99,9 unu, istihdamın yüzde 76 sını, maaş ve ücretlerin yüzde 53 ünü, cironun yüzde 63 ünü, faktör maliyetiyle katma değerin (FMKD) yüzde 53,3 ünü, maddi mallara ilişkin brüt 91

108 yatırımın yüzde 53,7 sini, yatırımların yüzde 50 sini ve üretimin yüzde 56 sını oluşturmaktadır yılı itibarıyla KOBİ ler banka kredilerinin yüzde 25 ini kullanmakta ve ihracatın yüzde 62,6 sını gerçekleştirmektedir. KOBİ lerin ihracatının yüzde 92,9 u imalat sanayi ürünleridir. KOBİ lerin istihdam, üretim ve ihracat payları göz önüne alındığında toplam krediden aldıkları payın yetersizliği de ortaya çıkmaktadır BDDK tarafından yayımlanan verilere göre 2013 yılı sonu itibariyle 1 trilyon 47 milyar TL olan toplam kredi portföyünün yüzde 25,9 u ( 271 milyar 422 milyon TL) KOBİ kredilerinden oluşmaktadır. Kredi Garanti Fonu A.Ş tarafından sağlanan teminat desteği bilgilerine göre 2013 yılı sonu itibariyle toplam KOBİ ye 3 milyar 705 milyon TL kefalet verilmiştir KOBİ lerin uygun koşullarda finans arayışları KOSGEB in bu alana daha çok eğilmesine neden olmuştur Türkiye deki KOBİ ler, düşük genel kredi hacmi ve bankaların koyduğu yüksek teminat benzeri koşullar ve önerdikleri düşük miktar ve kısa vadeler nedeniyle finansman için öz sermayeyi arttırmaya ve ticaret kredilerine başvurmaktadır. Bu durumda, hisse kaynaklı finansmanı arttıracak önlemler kısa vadede kredi bulma sorununa çözüm olabilir. Özel sermaye şirketleri (Private Equity), büyüme zorluğu çeken KOBİ ler ile yatırımcıları hisse alımı aracılığıyla buluşturarak hem şirketlere finansman sağlamakta, hem de firmalara sağladıkları stratejik yönlendirme ve verimlilik artışı yoluyla büyümelerinin önünü açmaktadır Finansmana erişim sıkıntısı çeken erken aşama şirketler için yeni bir finansal enstrüman oluşturulması, bu piyasada belirli bir davranış kültürünün ve etik kuralların hakim kılınması ve profesyonelliğin artırılması, Bireysel Katılım Sermayesi (BKS) yatırımlarının devlet destekleri ile cazip hale getirilmesi amacıyla yapılan düzenlemeler 92

109 çerçevesinde Bireysel Katılım Sermayesi Sistemi Hakkında Yönetmelik tarihinde yürürlüğe girmiştir Ülkemizde özellikle yıllardan itibaren gelişme istidadı gösteren girişim sermayesi fonlarının kapasitesinin ve etkinliğinin arttırılması, bu potansiyelin dinamik, teknoloji odaklı, katma değeri yüksek işletmelere yönlendirilmesi için Almanya ve Güney Kore gibi ülkelerde de uygulama alanı bulan ve üst fon şeklinde tasarlanan fonların fonu modeli, doğrudan bu işletmelere yatırım yapmak yerine, girişim sermayesi fonlarından bir portföy oluşturarak bu portföyü yönetmekte ve bunu yatırım stratejisi olarak benimsemektedir Girişim sermayesi fonları gerek kurumsal yönetim ilkelerinin işletmelerde uygulama alanı bulması gerekse bu işletmelerin rekabet edebilecek verimliliğe ve kapasiteye ulaşabilmesi açısından önemli bir rol üstlenmektedir. Hazine Müsteşarlığı tarafından üst fonlara kaynak aktarılmasına ilişkin olarak yapılan düzenleme ile ülkemizde üst fonlara kaynak aktarılması imkânı sağlanarak girişim sermayesi ve girişimcilerin desteklenmesi için önemli bir finansal enstrümanın etkin şekilde kullanılması olanağı getirilecektir Hazine Müsteşarlığı tarafından üst fonlarına kaynak aktarılmasına imkan sağlayacak düzenlemeye ilişkin tarihli ve 6456 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla ilave edilen ek 1 inci madde ile Hazine Müsteşarlığı tarafından üst fonlara kaynak aktarımına ilişkin yasal çerçeve çizilmiştir. Kanun maddesinin uygulamasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı çalışmaları devam etmektedir Üst fonların çatısı altında girişim sermayesi fonları yanında bireysel katılım yatırımcılarıyla da ortak yatırım yapma imkânı bulunmaktadır. Bu yapıda üst fondan sağlanan kaynaklar girişim 93

110 sermayesi fonları aracılığıyla değil bireysel katılım yatırımcıları ve bunların bağlı olduğu akredite ağlar üzerinden Hazine Müsteşarlığı tarafından kullandırılmaktadır Firmaların finansman imkânlarının geliştirilmesi ve kredi sisteminin etkin işlemesine katkı sağlanması amacıyla uygulanan Hazine Destekli Kefalet Sistemi kapsamında, Temmuz 2009-Haziran 2013 döneminde toplam milyon TL Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaleti ile milyon TL lik kredi hacmine ulaşılmıştır. Söz konusu dönemde 3166 adet KOBİ ye 3936 kredi ve denizcilik sektöründe faaliyette bulunan 10 adet firmaya ise 17 kredi olmak üzere toplamda 3176 firmaya 3953 kredi sağlanmıştır KOBİ lerin finansman imkanlarını geliştirmek ve kredi sisteminin etkin işlemesine katkı sağlamak amacı ile firmalara kredi garantisi veren kredi garanti kurumlarına 1 Milyar TL'ye kadar Hazine desteği sağlanmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde; alınan destek ile 2010 yılında kefalet verme işlemlerine başlanmıştır KGF bugüne kadar başta KOSGEB olmak üzere, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve Avrupa Yatırım Fonu (AYF) gibi kuruluşlar ile KOBİ kredi kefaletine yönelik protokoller imzalamıştır. KGF A.Ş. nin iş süreçlerinin, kurumsal yapısının ve destek performansının iyileştirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmüş ve bu çerçevede; şubeleşmeye hız verilmiş olup, kapasitesinin geliştirilmesine yönelik olarak, 2012 yılı içinde danışman firma ihalesini kazanan Frankfurt School of Finance and Management, KGF A.Ş.'de 18 ay sürecek çalışmalarına başlamıştır. Tablo 20: Kefaletin İşletme Ölçeklerine Göre Dağılımı ( ) Ölçek Mikro İşletmeler (1-9) Kefalet Adedi 94 Kefalet Tutarı (TL) ,59 Küçük İşletmeler ,69

111 (10-49) Orta Ölçekli İşletmeler (50-249) ,72 TOPLAM ,01 Kaynak: Kredi Garanti Fonu Hazine Destekli Kefalet Sistemi kapsamında sağlanacak desteğin usul ve esaslarını düzenleyen 2009/15197 sayılı Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanacak Hazine Desteğine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar da uygulamalar kapsamında doğan ihtiyaçlar doğrultusunda gerekli düzenlemeler yapılmaktadır. Bu çerçevede söz konusu sistem aracılığıyla firmaların tarihine kadar yapacakları basvurular kapsamında finansman imkânlarına erişimine destek verilmeye devam edilecektir Ayrıca, Finansmana Erişim Teknik Komitesi 16 Ocak 2012 tarih ve 2012/2 sayılı Bakanlar Kurulu Prensip Kararı ile Hazine Müsteşarlığı nın başkanlığında oluşturulmuş olup firmaların finansmana erişim imkânlarının kolaylaştırılması, girişimciliğin gelişimine katkı sağlayacak alternatif finansman kaynaklarının değerlendirilmesi, kredi garanti sistemi, girişim sermayesi, yatırım ortaklıkları, ortak yatırım fonu ve bireysel katılım sermayesi gibi alternatif finansman kaynaklarının geliştirilmesi, KOBİ'lere yönelik desteklerin ve danışmanlık sisteminin geliştirilmesi ve Türkiye'deki firmaların büyümesinin önündeki idari engellerin kaldırılması hususlarında çalışmalarını yürütmektedir Sermaye piyasaları, iyi düzenlenmiş olmalarına karşın KOBİ ler tarafından kurumsallaşamama veya bilgi eksikliği gibi nedenlerden dolayı yeterince değerlendirilememektedir Gelişme ve büyüme potansiyeline sahip şirketlerin sermaye piyasaları aracılığıyla finansman edinme olanağı sağlamak ve ihraç edecekleri menkul kıymetlerin işlem görebileceği şeffaf ve düzenli bir 95

112 ortam yaratmak amacıyla Borsa İstanbul (BIST) bünyesinde KOBİ Borsası adıyla anılan Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP) kurulmuştur Şubat 2011 tarihinde KOSGEB, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), BIST ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPAKB) arasında imzalanan işbirliği protokolü kapsamında GİP te KOBİ lerin işlem görmelerini teşvik etmek amacıyla KOSGEB tarafından ilk halka arza ilişkin maliyetlerin geri ödemesiz olarak desteklenmesi kapsamında Gelişen İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı hazırlanmış olup Haziran 2011 tarihinde uygulanmaya başlanmıştır KOSGEB Destek Programları Yönetmeliği çerçevesinde işletmelere sağlanan desteklere ilaveten, işletmelerin; üretim, kalite ve standartlarını artırmaları, finansman sorunlarının çözümü, istihdam oluşturmaları, uluslararası düzeyde rekabet edebilmelerini teminen; KOSGEB KOBİ Kredi Faiz Desteği Yönetmeliği çerçevesinde Kredi Faiz Destek Programları uygulanmaktadır KOSGEB in 2003 yılından itibaren sağladığı finansal destekler, Bakanlar Kurulu Kararı gereğince 2008 yılına kadar üç kamu bankası aracılığıyla sağlanmıştır yılı Mayıs ayında ise yeniden düzenlenen Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında, halen Türkiye de faaliyette bulunan kamu bankaları, özel bankalar, katılım bankaları ile yapılan protokollerle KOBİ lere kullandırılacak kredilerin faiz/kar payı, komisyon vb. giderlerinin program türüne göre kısmen ya da tamamen karşılanması şeklinde sürdürülmektedir Bu kapsamda, KOSGEB tarafından yılları arasında toplam 25 adet kredi faiz desteği programı için işletmeye ,74 milyon TL kredi hacmi oluşturulmuş ve bu krediler için KOSGEB tarafından toplam 1.098,11 milyon TL tutarında kredi faiz desteği sağlanmıştır. 96

113 Tablo 21: KOBİ Finansman Destek Kredileri ( ) Yıl Yararlanan İşletme Sayısı (Adet) Kullandırılan Kredi Tutarı (TL) KOSGEB Tarafından Karşılanan Faiz Tutarı (TL) Eylül TOPLAM Kaynak: KOSGEB KOSGEB'in KOBİ Proje Destek Programı, Tematik Proje Destek Programı, İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı, Ar-Ge İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı ve Girişimcilik Destek Programları'ndan yararlanan KOBİ'ler, Eş Finansman Kredi Programı protokolünün şartlarından faydalanacaktır tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunuyla, Türkiye de kurulu finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin 97

114 kuruluş ve çalışma esasları ile finansal kiralama, faktoring ve finansman sözleşmelerine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. Kanunla, söz konusu şirketlerin kurumsal yapısı ile sermaye yapıları güçlendirilmiş ve tabi oldukları mevzuat tek çatı altında birleştirilmiştir. Ayrıca, finansal kiralama şirketlerinin faaliyet kiralaması (operasyonel kiralama), alt kiralama, yazılımların kiralanması, satıp geri kiralama gibi faaliyetlerde bulunmalarına olanak sağlanmış, sektöre yeni finansal ürünler kazandırılmıştır. Bunun yanı sıra tüzel kişiliği haiz ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği kurulmuştur. Politikalar Faizsiz finansman araçları yaygınlaştırılacak ve çeşitlendirilecek, farkındalığın artırılması için çalışmalar yürütülecektir Girişim sermayesi, bireysel katılım sermayesi, kredi garanti fonu, mikro kredi uygulamaları ve sermaye piyasası imkânları geliştirilerek, KOBİ ve girişimcilerin finansmana erişimi kolaylaştırılacaktır KGF'nin kapasitesinin geliştirilmesi ve talebin artırılmasına yönelik çalışmaların sürekliliği sağlanacaktır Teşvik destekleri kapsamındaki az gelişmiş bölgelerde KOBİ lerin kurulmasını ve geliştirilmesini sağlayıcı kefalet politikaları geliştirilecektir Bireysel Katılım Sermayesi (BKS) sisteminin etkinliğinin artırılarak erken aşama şirketlere yapılan yatırım sayısının artırılması, gerekli tanıtım faaliyetlerinin ve Bireysel Katılım Yatırımcısı (BKY) Ağlarıyla işbirliğin geliştirilmesi, akredite BKY ağı sayısının artırılmasına gayret gösterilecektir. 98

115 KOBİ lerin sermaye piyasası imkanlarından yararlanma kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik olarak Gelişen İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı sürdürülecektir İşletmelerin yeni sermaye edinimleri için sermaye piyasalarına açılmaları teşvik edilecek politikalar geliştirilecektir. 99

116 4.5. SANAYİDE TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM Rekabet gücünün, ülkelerin ekonomik kalkınmışlığının ve toplumsal refah seviyesinin bir göstergesi haline geldiği yirmi birinci yüzyılda, tüm ülkeler kıyasıya bir yarış içindedirler. Hedef ise dünya ekonomisinde daha fazla söz sahibi olabilmektir. Rekabet edebilmenin, bilgi ve yeni teknoloji üretmekten geçtiği gerçeğinden hareketle, gelişmiş ülkeler Ar-Ge ve yenilikçilik faaliyetlerine daha fazla önem vermişlerdir. Bunun yanında sosyal yaşamdan ekonomiye, ekonomiden siyasete kadar yaşamın tüm alanlarının da teknolojiye bağımlı hale gelmesi, daha ileri teknolojiler üretilmesinin gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Açıklamalı [ME3]: Hazırlanan Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi nin uzun dönemli vizyonu, Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Afro-Avrasya nın tasarım ve üretim üssü olmak şeklinde belirlenmiştir. Bu vizyonu destekler şekilde, sanayi stratejisinde sanayide teknolojik dönüşüm ile ilgili belirlenen eylem maddelerinin hayata geçirilmesinin, Ar-Ge ve yenilikçilik alanlarında Türkiye nin atılım yapması için önemli katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir Onuncu Kalkınma Planında belirlenen dört ana başlıktan biri olan Yenilikçi Üretim, İstikrarlı Yüksek Büyüme için Türk Sanayi yapısının yüksek teknolojili ürünlerin üretimini sağlamak üzere dönüşümünü gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Ar-Ge, firmalarımızın en önemli araçlarından biri olacaktır yılı büyümesi yüzde 2,2 seviyesinde gerçekleşen Türkiye, aynı yıl sanayi sektöründe yüzde 1,9 katma değer artışı kaydetmiştir. Sanayide kaydedilen büyüme hızı Türkiye nin belirlenen hedeflerine ulaşmada yetersiz kalmıştır. Büyüme rakamları ve orta vadeli planda oluşturulan hedefler, Ar-Ge ve yenilikçilik alanında atılması gereken birçok adım olduğunu göstermektedir Teknolojik ürün üretme sürecinin ticarileştirme aşamasının güçlendirilmesi, teknoloji transferine yönelik ara yüzlerin oluşturulması, yenilikçi girişimciliğin geliştirilmesi, kamu alımlarının yerli teknolojilerin geliştirilmesini destekler yapıya kavuşturulması, üretim süreçlerinde verimliliği artıran ve sürdürülebilir üretimi destekleyen teknolojilerin geliştirilmesi, imalat sanayi üretiminde ve ihracat içinde yüksek teknolojili sektörlerin payının artırılması ihtiyacı önemini korumaktadır. 100

117 Ana ve yan sanayi firmalarının ortak Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde bulunarak kolektif becerilerini artırmaları gerekmektedir dönemini kapsayan Türkiye Sanayi Stratejisinde firmaların teknolojik gelişimine yönelik politikalar daha yüksek katma değerli bir yapıya geçilmesi ve sanayinin rekabetçiliğini sağlaması açısından sanayi politikasının temel alanlarından birini oluşturmuştur. Mevcut Durum Bir ülkenin sanayi sektörünün teknolojik düzeyini, verimliliğini, rekabet gücünü ve çevre duyarlılığını artırmanın birçok unsuru bulunmaktadır. Bunlar uluslararası teknolojileri takip etme, uygun teknolojiyi belirleme, seçme, ülkeye kazandırma, işletmeye monte etme, çalıştırma, üretme, bakım ve onarımını yapabilme, üretim süreçleri ve girdileri yerel şartlara uyarlama gibi çok yönlü faaliyetlerdir. Ayrıca kullanılan süreçlerde enerji tasarrufuna, kapasite artırmaya, girdi kullanımını azaltmaya, kaliteli ürün imalatına ve çevreye duyarlı olmaya yönelik iyileştirmeler yapılmalıdır. Bu şekilde teknoloji özümsenir ve giderek de yeni buluşlar yapma yeteneği kazanılarak teknolojiyi daha üst seviyeye taşıma yetisi kazanılır. Bu süreci iyi yönetebilen ülkeler teknoloji transferi ile başladıkları sanayileşme yarışını teknoloji üreterek devam ettirmektedirler Ekonomik gelişmenin kaynağı olarak Ar-Ge ye dayalı yenilikçiliğe daha fazla yatırım yapma düşüncesi özellikle son 25 yılda tüm dünyada önem kazanmıştır. ABD, Japonya, Almanya ve İsveç gibi ekonomisi güçlü ülkelerce benimsendiği kadar, sonradan büyük gelişme gösteren, Güney Kore, İrlanda, İsrail ve Finlandiya gibi ülkelerin de başarısının arkasındaki neden, bu yaklaşımın politika haline getirilerek kararlılıkla uygulanmasıdır Türk sanayisinin Ar-Ge faaliyetlerini artırmak ve Ar-Ge yenilik ekosistemini oluşturmak üzere Türkiye Sanayi Stratejisi firmaların 101

118 teknolojik gelişimi yatay politikası kapsamında somut adımlar atılmıştır. Özel sektör ve kamu tarafından yürütülen AR-GE faaliyetleri artırılmıştır. Bu kapsamda, TÜBİTAK 2012 yılında yeni destek programları başlatmıştır. Bunlar sırasıyla, 1511 TÜBİTAK Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik Programı (ürün teknoloji odaklı kurgulanmıştır), 1512 TÜBİTAK Bireysel Girişimcilik Aşamalı Destek Programı; 1513 Teknoloji Transfer Ofisleri Destek Programı, 1514 TÜBİTAK Girişim Sermayesi Destek Programı başlatılmıştır. Bilim ve teknoloji alanında işbirliği ağları ve platformlarına yönelik çalışmalar yapılmıştır. KOBİ ler AR-GE yenilikçilik ve kalite geliştirme konusunda desteklenmiş, KOBİ lerde bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılması yaygınlaştırılmıştır. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri güçlendirilerek sayıları artırılmıştır. Ulusal Fikri Mülkiyet Hakları Strateji Belgesi hazırlık çalışmaları tamamlanmıştır. Dışa bağımlılığın yüksek olduğu sektörlerde yerli ürün ve teknolojiler geliştirilmesine yönelik araştırma programları öncelikli olarak desteklenmiştir. 10. Kalkınma Planı kapsamında öncelikli teknoloji alanında ticarileştirme programı adıyla bir dönüşüm programı oluşturulmuştur Diğer taraftan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Kararı ile ülkemiz Avrupa Birliği nin stratejik hedefleriyle de uyumlu olarak, Ar-Ge faaliyetleri ve desteklerinin ülke refahını artırmaya odaklanarak, 2023 yılına kadar Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) içindeki payının yüzde 3 e ve özel sektörün Ar-Ge harcamalarındaki payının yüzde 70 e yükselmesini hedefleyen bir strateji oluşturmuştur Bilim ve teknoloji alanında önemli göstergeler bulunmaktadır. Bunlar; fikri mülkiyet hakları ücretleri, ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin payı, patent başvuru sayısı, Ar-Ge harcamaları, bilimsel makale sayısı, Ar-Ge personelidir. Söz konusu göstergelerle bir ülkenin bilim ve teknolojideki yeri özellikle uluslararası kuruluşlar (OECD, Dünya Bankası vb.) tarafından yayınlanan puan tabloları ile ortaya konmaktadır. 102

119 Dünya Bankası verilerine göre, AB ve Dünyada Ar-Ge harcamaları 2011 yılında gayri yurt içi hasılanın yüzde 2 sini oluştururken, Türkiye de yüzde 0,8 ini oluşturmaktadır yılında ise Türkiye nin Ar- Ge harcamaları yüzde 0,9 a yükselmiştir yılı itibariyle, Türkiye, Ar- Ge harcamalarında 34 OECD üyesi arasında 29. sırada, AB nin 28 üyesi içinde ise 20. sıradadır. Şekil 3: Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması / GSYH (%) 1,00 0,80 0,60 0,40 0,54 0,53 0,48 0,52 0,59 0,58 0,72 0,73 0,85 0,84 0,86 0,92 0,20 0, Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge harcaması / GSYH (%) Kaynak: TÜİK Sektörler bazında gerçekleştirilen Ar-Ge harcamalarına bakıldığında, ticari ve yükseköğretim kesimin Ar-Ge harcamalarında yıllar içinde önemli bir artış gösterdiği dikkat çekmektedir yılında 435,8 milyon lira olan ticari kesimin Ar-Ge harcaması 2012 yılında 5,9 milyar TL ye ulaşmıştır. Şekil 4: Sektörler Bazında Gerçekleştirilen Ar-Ge Harcamaları 103

120 Sektörler Bazında Gerçekleştirilen Ar-Ge Harcamaları Toplam Ar-Ge Harcaması Ticari Kamu Yükseköğretim Kaynak: TÜİK Ar-Ge harcamalarının GSYH ye oranı, 2006 yılındaki yüzde 0,6 seviyesinden 2011 yılı itibarıyla yüzde 0,86 ya yükselmiş olmakla birlikte, AB ortalaması olan yüzde 1,9 seviyesinin ve Dokuzuncu Kalkınma Planında yer alan yüzde 2 hedefinin altında kalmıştır Fikri Mülkiyet Hakkı kullanımı için yapılan ödemeler Türkiye de dünya ortalamasının çok altında seyretmektedir yılında dünyada 254 milyar dolar fikri mülkiyet kullanımı için ücret ödenirken, AB de 104,8 milyar dolar Türkiye de ise 741 milyon dolar ücret verilmiştir Bilim ve teknoloji alanındaki önemli göstergelerden biri olan patent sayısı incelendiğinde, 2011 yılında Türkiye 3885 adet patent başvurusu ile AB ( ) ve dünya ( ) ortalamalarının çok altında seyretmiştir Türk Patent Enstitüsü nün verilerine göre 2012 yılında yerli patent başvuru sayısı olup, bir önceki yıla göre artış oranı yüzde 11,2 dir. Yabancı patent başvuru sayısı ise olup, artış oranı bir önceki yıla göre yüzde 14,7 dir. Yine 2012 yılı verilerine göre yerli patent tescil sayısı olup, bir önceki yıla göre artış oranı yüzde 21,1 dir. Yabancı patent tescil sayısı ise olup bir önceki yıla göre artış oranı yüzde 19,3 tür. 104

121 Ar-Ge personeli yani Araştırmacı ve Teknisyen sayısı, bilimsel araştırmaların yürütülmesinde önemli bir gösterge olmuştur. Türkiye de milyon kişi başına 2010 yılında 884 araştırmacı düşerken, AB de 3046 araştırmacı düşmektedir. Türkiye de milyon kişi başına düşen teknisyen sayısı 2010 yılı itibariyle 142 olarak kaydedilmiş, AB de ise bu rakam 1145 teknisyen olarak belirlenmiştir yılı itibariyle, TÜİK verilerine göre Tam Zaman Eşdeğer (TZE) Ar-Ge Personeli istihdamı yapılmıştır. Bu rakamın kişisi ticari alanda, i kamuda ve i yükseköğretim kurumlarında istihdam edilmiştir Dünyada yüksek teknolojili ürünlerin ihracatına bakıldığında 2010 yılında milyar dolarlık bir hacim tutmaktadır. Aynı dönemde AB verileri incelendiğinde AB nin 574 milyar dolarlık bir oranla yüksek teknolojili ürünlerin ihracatından pay aldığı, Türkiye nin ise 1,73 milyar dolarla sınırlı bir paya sahip olduğu görülmektedir yılında ise AB bu payını 623 milyar dolara çıkarırken, Türkiye nin yüksek teknolojili ürün ihracatı 1,92 milyar dolar olarak kaydedilmiştir yılında dünyadaki toplam ihracatın yüzde 17,3 ünü yüksek teknolojili ürünler oluşturmaktadır. AB de yüksek teknolojili ürünlerin ihracattan aldığı pay ise yüzde 15,5, Türkiye de ise yüzde 1,8 olarak gerçekleşmiştir Sonuç olarak Türkiye, yıllar içinde bilim ve teknoloji alanında önemli adımlar atmış olsa da yeterli bir ivme yakalayamamıştır. Fikri mülkiyet hakları ücretleri, ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin payı, patent başvuru sayısı, Ar-Ge harcamaları, Ar-Ge personeli gibi göstergelere bakıldığında söz konusu göstergeler arasında paralel bir bağ olduğu da anlaşılmaktadır. Yüksek teknolojili ürünlerin üretim ve ihracattaki payının artırılması, bir ülkede Ar-Ge ye yapılan harcamalara ve fikri mülkiyet hakkına verilen öneme bağlı olup, bu alanda yapılan iyileştirmeler ise 105

122 bilimsel alanda yetişen teknik ve akademik insan gücünün ve patent sayısının artmasına bağlıdır. Dolayısıyla katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi sonucunu kendiliğinden doğuracaktır Fikri Mülkiyet Hakkı Fikri ve sınai mülkiyet hakları alanında kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler oluşturmak, uygulamada etkinliği artırmak ve ilgili kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak üzere 2008 yılında 2008/7 sayılı Başbakanlık Genelgesiyle oluşturulan Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu ve Türkiye nin tasarım stratejilerinin ve politikalarının belirlenmesi, Türk tasarımcılarının ve tasarımlarının dünya pazarında tercih edilir konuma getirilmesi ve dünyada "Türk Tasarımı" imajının oluşturulması amacıyla 2009 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla kurulan Türk Tasarım Danışma Konseyi çalışmalarını etkin bir şekilde sürdürmektedir Avrupa Birliği üyelik müzakere sürecinde, Fikri Mülkiyet Hukuku faslında ülkemizin politikalarının belirlenmesinde önemli bir işlevi yerine getiren Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu bünyesinde, Ulusal Fikri ve Sınai Mülkiyet Strateji Belgesi oluşturulması çalışmaları sürdürülmekte olup, bu çerçevede taslak strateji belgesi hazırlanmıştır. Öte yandan; Türk Tasarım Danışma Konseyince Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlanmıştır. Politikalar Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri özel sektör odaklı olacak şekilde artırılacak, elde edilecek çıktıların ticarileştirme ve markalaşma süreçleri hızlandırılacaktır Fikri ve sınai mülkiyet anlamında gerekli destekler artırılacak ve mevcut Ar-Ge Kanunu (5746 Sayılı Kanun) kapsamında gider sayılacaktır. 106

123 274. Firmalara yönelik olarak sınai mülkiyet hakları konusunda etkin tanıtım ve bilinçlendirme faaliyetleri ile sınai mülkiyet teşviklerine ilişkin faaliyetler gerçekleştirilecektir Fikri mülkiyet haklarına ilişkin düzenlemeler konusunda yaşanılan adli olaylar Türkiye sanayisinin ve ekonomisinin gelişimine önemli hasarlar vermekte olup Ar-Ge ve yüksek teknoloji kulanarak yatırım yapmak isteyen uluslararası firmaların Türkiye deki yatırım kararlarını olumsuz etkilemektedir. Türkiye yılıdünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabetçilik Raporu nda Fikri Mülkiyetin Korunması sıralamasında 144 ülke içinde 72. sırada yer almıştır. Türk sanayisi söz konusu sıralamada daha yüksek bir seviyeye çıkabilmesi için tüm hukuki düzenlemelerin en kısa zamanda yapılarak AB düzenlemeleri ile uyumlu hale getirilecektir. ülkeleri ndeki düzenlemelerle uyumlu hale getirilmesi önem taşımaktadır. Bu amaçla sayede, sınai mülkiyet hakları konusunda yasal ve kurumsal çerçeve daha etkin bir yapıya kavuşturulacaktır Şirketlere çalışan sayısına bakılmaksızın fikri ve sınai mülkiyet hakları personeli istihdamı için teşvikler verilecektir. Fikri ve sınai mülkiyet haklarının ticarileştirmesi alanında çalışacak kurumların oluşması teşvik edilecektir Yenilikçi Girişimler ve KOBİ ler Firmaların teknolojik gelişimine yönelik politikalar; yüksek teknolojili sektörlerin ekonomideki ağırlığının arttırılması, geleneksel sektörlerimizde daha yüksek katma değerli bir yapıya geçilmesi ve tüm firmaların teknolojik gelişmelerden daha fazla faydalanıp sürekli olarak rekabet güçlerini arttıran bir yapıya kavuşmasını sağlaması açısından sanayi politikasının temel alanlarından birini oluşturmaktadır Bilim ve teknoloji alanındaki önemli bir diğer gösterge olan yenilik istatistikleri firmaların inovasyon ve Ar-Ge konularında yapmış oldukları 107

124 yenilikçi girişimlerin izlenmesine olanak vermektedir yılları arasında, yenilikçi girişimlerin oranı yüzde 48,5 iken, ürün veya süreç yeniliği faaliyetlinde bulunan girişimlerin oranı yüzde 27 olarak belirlenmiştir. Ürün veya süreç yeniliği faaliyetinde bulunan girişimlerin oranının bir önceki döneme göre düşüş eğiliminde olduğu Tablo 22 den de izlenebilmektedir. Diğer taraftan, organizasyon ve pazarlama alanında yenilikçi faaliyetlerde bulunan girişimler giderek artmıştır döneminde yüzde 42,5 oranında organizasyon ve/veya pazarlama yenliği yapan girişimler, döneminde yüzde 43,7 ye yükselmiştir. Tablo 22: Yenilik İstatistikleri (%) (%) (%) (%) Yenilikçi girişimler 58,2 37,1 51,4 48,5 Ürün ve/veya süreç yeniliği faaliyetinde bulunan girişimler (devam eden ve sonuçsuz kalan dahil) Ürün ve/veya süreç yeniliği yapan girişimler Ürün yeniliği yapan girişimler Süreç yeniliği yapan girişimler Ürün ve/veya süreç yeniliği faaliyeti sonuçsuz/yarıda kalan girişimler Ürün ve/veya süreç yeniliği faaliyeti devam 31,4 29,8 35,2 27,0 29,9 27,4 33,2 24,6 22,0 21,7 24,4 17,7 22,6 19,9 27,4 20,4 5,4 4,9 5,0 3,7 17,5 12,6 14,6 14,2 108

125 eden girişimler Organizasyon ve/veya pazarlama yeniliği yapan girişimler Organizasyon yeniliği yapan girişimler Pazarlama yeniliği yapan girişimler 50,8 22,7 42,5 43,7 43,2 12,7 24,7 31,7 29,4 16,6 35,5 34,7 Kaynak: TÜİK Ülkemizde KOBİ ler istihdamda, katma değerde büyük bir yük üstlenmektedir. Ekonominin önemli aktörü olan KOBİ lerin rekabet edebilirlikleri için geleneksel emek yoğun bir yapıdan teknoloji yoğun bir yapıya dönüşmesi süreci önem arz etmektedir. KOBİ lerin rekabet edebilirlikleri için teknolojik yatırımlara yönelmeleri bir bakıma ne kadar verimli çalışıp tasarrufa gidebildikleri ile yakından ilintilidir. Bu noktada KOBİ lerin verimliliğini artıracak unsurlardan bir tanesi de Bilgi ve İletişim teknolojileri (BİT) kullanımı olup, ülkemiz KOBİ leri çağımızın en temel BİT olanaklarından bile oldukça düşük seviyede yararlanmaktadır TÜİK Küçük ve Orta Büyüklükteki Girişim 2011 yılı istatistiklerine göre KOBİ ler temel BİT olanaklarından çok düşük oranda yararlanmaktadırlar yılı itibari ile yalnızca 2 KOBİ den 1 tanesi web sitesine sahip olup, 2010 yılında web sitesi üzerinden veya elektronik veri alışverişi yolu ile ürün/hizmet siparişi alan veya veren KOBİ lerin oranı yüzde 10 lar seviyesinde gerçekleşmiştir. BİT in baş döndürücü bir hızla ilerlediği bir dönemde bu oranlar oldukça düşük olarak değerlendirilmektedir KOBİ ler temel BİT olanaklarından AB KOBİ lerine göre de düşük bir seviyede yararlanmaktadırlar. Avrupa Komisyonu nun Avrupa Küçük İşletmeler Yasası nın 2012 yılı uygulama raporuna göre (SBA Factsheet) temel işletme süreçlerinden alım ve satım süreçlerinde interneti kullanan 109

126 Türk KOBİ lerinin oranı sırası ile yüzde 11 ve yüzde 8 iken, AB KOBİ lerinden bu oranlar sırası yüzde 28 ve yüzde 13 tür KOBİ lerin yenilikçi olmalarının önündeki engellerden bir tanesi de, geliştirilen projelerin/ürünlerin ticarileştirilmeleri ile ilgili pazara erişim zorluğudur. KOBİ lerin yeni teknolojler geliştirmesine yönelik çalışmalar büyük şirketlerin girişimleri sonucu ortaya çıkan ihtiyaçlarla şekillenmektedir Türkiye de KOBİ lerin yenilikçi olmalarının önündeki engellerden bir tanesi de finansmana erişimdir. AB fonları destekli araştırma projeleri bu noktada KOBİ lere fırsatlar sunmaya devam etmektedir. Ancak, ülkemiz KOBİ leri AB fonlu projelerden yeterince yararlanamamaktadır. Avrupa Komisyonu nun Avrupa Küçük İşletmeler Yasası 2012 yılı raporuna göre (SBA Factsheet) KOBİ başına AB araştırma projelerinden faydalanan KOBİ sayısı ülkemizde ortalama 1 iken AB de 23 tür Özel sektör ile üniversiteler arasında Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin desteklenmesine yönelik işbirliğinin yaygınlaştırılması ve KOSGEB Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı nın hedef kitleye sunulabilmesini teminen, KOSGEB ile Üniversiteler, Ticaret/Sanayi Odaları ve/veya Teknoparklar ile TEKMER ve/veya Ar-Ge ve İnovasyon İşbirliği Protokolleri yapılmaktadır. Bu kapsamda Haziran 2013 sonu itibariyle 36 adet TEKMER ve 68 adet Ar- Ge ve İnovasyon İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Böylece toplamda 104 farklı üniversite-sanayi işbirliği sayısına erişilmiştir yılından itibaren 2013 yılı Temmuz ayı sonuna kadar geçen süre zarfında Ar-Ge ve İnovasyon Programı kapsamında 1516 KOBİ ye ,24 TL ve Endüstriyel Uygulama Programı kapsamında 404 KOBİ ye ,73 TL destek sağlanmış olup, toplamda KOBİ ye ,97 TL destek sağlanmıştır. Politikalar 110

127 Firmaların ve özellikle KOBİ lerin verimlilik arttırıcı yöntemleri üretim süreçlerinde benimsemeleri teşvik edilecek, Ar-Ge faaliyetlerini ve yenilikçiliği teşvik etmek suretiyle, özel sektörün özgün ürünler ve süreçler tasarlaması veya mevcut ürünleri sürekli olarak iyileştirmesi desteklenecektir Firma düzeyinde katma değer yaratan Ar-Ge çalışmaları teşvik edilerek ve bu yolla Türk sanayisinin Ar-Ge yeteneğinin yükseltilmesine katkıda bulunulacaktır KOBİ lerin, teknoloji ve yenilik kapasitelerinin geliştirilerek daha rekabetçi olmaları, sistematik proje yapabilmeleri, katma değeri yüksek ürün geliştirebilmeleri, kurumsal araştırma teknoloji geliştirme kültürüne sahip olmaları, ulusal ve uluslararası destek programlarında daha etkin yer almaları sağlanacaktır Girişimcilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmeleri için, fikir aşamasından pazara kadar olan faaliyetlerin desteklenmesi, böylece nitelikli girişimciliğin özendirilmesi ve uluslararası rekabet gücü olan, yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek ürün ve hizmetleri geliştirebilen başlangıç firmaların oluşturulması sağlanacaktır Ülke ekonomisine katma değer sağlayabilecek nitelikte yenilikçi, ürün, süreç, bilgi ve teknoloji geliştirme ve üretme potansiyeli bulunan KOBİ ölçeğindeki şirketlerin çekirdek veya başlangıç aşamalarındaki finansman ihtiyaçlarının, girişim sermayesi fonları aracılığıyla karşılanması sağlanacaktır Firmaların teknolojik gelişimini desteklemek ve rekabet güçlerini ve ihracattaki paylarını artırmak için, araştırma-geliştirme, yenilik ve işbirliği faaliyetlerini desteklenecek ve Ar-Ge / inovasyon faaliyetlerinin sonucu ortaya çıkan ürünlerin ticarileşme boyutu da desteklenecektir. ve 111

128 KOBİ lerin teknolojik yeniliklerinin önünü açan ana sanayi girişimleri özel olarak desteklenecektir AB Politikaları Avrupa Komisyonu tarafından, KOBİ'lerin büyümesi için en uygun ortamın sağlanmasını ve oluşturulan tüm politikalarda KOBİ'lerin ihtiyaçlarının ön planda tutulmasını amaçlayan Avrupa Küçük İşletmeler Yasası ile KOBİ lerin her türlü yenilik faaliyetinin geliştirilmesinin teşvik edilmesi prensibi kapsamında inovasyon politikasına yönelik stratejik bir yaklaşımın geliştirilmesi amaçlanmıştır AB, 2007 yılından beri İşletmeler için Rekabetçilik ve Yenilik Programı nı yürütmektedir. Bu programın alt bileşenlerinde Girişimcilik ve Yenilik Programı ise özellikle işletmelerin, KOBİ lerin ve girişimcilerin iş ortamını iyileştirecek araçlar vasıtasıyla AB nin sanayi politikası hedeflerine hizmet etmektedir. Alt bileşenin en önemli araçlarından birisi Avrupa İşletmeler Ağı adı verilen yapılardır. Ülkemizde KOSGEB in koordinasyonunda işleyen bu yapılar kanalıyla, işletmelerin yenilik, teknoloji transferi yapmasına, işletmelerin AB 7. Çerçeve Programı na katılımına teşvik edilmesine yönelik destekler sağlanmaktadır Ar-Ge faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik olarak, AB ile ilişkiler çerçevesinde işbirliklerine önem verilmektedir. Türkiye, AB 7. Çerçeve Programı na 29 Haziran 2007 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayınlanan mutabakat zaptı ile katılım göstermiştir AB nin "dünyanın en dinamik rekabetçi bilgi temelli ekonomisi" olması hedefi doğrultusunda, Avrupa da ekonomik ve toplumsal katma değer yaratacak projelere mali destek sağlayan ve dönemi için 53,2 milyar Avro değerinde fon büyüklüğü bulunan AB 7. ÇP kapsamında 2012 yılında 175 Türk ortağa 38,8 milyon Avro tutarında fon aktarılmıştır yılı Haziran ayı itibariyle açıklanan 21 çağrı sonucunda ise 61 Türk 112

129 ortağa 9,8 milyon Avro tutarında fon aktarılmıştır 10. Program kapsamında, 2007 yılından itibaren Türk ortakların toplam 918 projesine 193,1 milyon Avro tutarında fon aktarılmış olup, Türk ortakların yer aldığı projelerin toplam portföy büyüklüğü 2,7 milyar Avro ya ulaşmıştır. Tablo 23: AB 7. Çerçeve Programında Türk Ortakların Aldıkları Fon Miktarları Hibe Katkısı Ulusal Kaynak (Milyon Avro) Toplam Katkı Türk Ortakların Aldığı Fon Miktarı ,5 9,9 22,4 27, ,5 26,3 30,8 20, ,6 24,6 41,2 28, ,3 19,8 54,1 29, ,3 50,2 62,5 38, ,0 59,5 69,5 38, ,1 78,1 9,8 61 Desteklene n Türk Ortak Sayısı TOPLA M 90,2 268,4 358,6 193, Türk ortakların yer aldığı projelerin toplam portföy büyüklüğü 2,7 milyar Avro dur. *2013 yılında kapanan 22 çağrının sonuçları henüz yayınlanmamıştır. Kaynak: TÜBİTAK AB 7. Çerçeve Programı kapsamında, 2007 yılından itibaren Türk sanayi kuruluşlarının yer aldığı toplam 283 projede Türk şirketlere toplam 69 milyon Avro tutarında fon aktarılmış olup, Türk sanayi kuruluşlarının yer aldığı projelerin toplam portföy büyüklüğü 1,1 milyar Avro ya ulaşmıştır yılında kapanan 22 çağrının sonuçları henüz yayınlanmamıştır. 113

130 Tablo 24: AB 7. Çerçeve Programında Türk Sanayi Kuruluşlarının Aldıkları Fon Miktarları (Milyon Avro) Organizasyo n Türü Desteklene n Türk Ortak Sayısı Türk Ortakların Yer Aldığı Proje Sayısı Türk Ortakların Aldığı Fon Miktarı Proje Portföy Büyüklüğü KOBİ Birlikleri ,2 51,7 KOBİ ler ,6 643,1 Sanayi Kuruluşları ,1 439,6 TOPLAM , ,4 Kaynak: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü AB nin yenilik ve teknolojiye yönelik programları olan 6. ve sonrasında 7. Çerçeve Programlarının yerini alacak olan Horizon 2020; AB'de Ar-Ge kapsamında yürütülen faaliyetlerin etkisinin artırılması hedefinde, birlik çerçevesinde yürütülen tüm araştırma ve yenilik programlarını yılları için bütüncül bir sistem altında toplamayı amaçlamaktadır Horizon 2020 (Avrupa Birliği Araştırma ve İnovasyon Programı) Mükemmel Bilim Başlığı altında, bilimsel keşif alanlarını sınırlandıran en önemli kısıtlarından birinin finansman olduğunu kabul eden AB, bireysel ya da grup halindeki araştırma başvurularına milyar Avroluk bir bütçe ayırmıştır. Eğitim ve kariyer gelişmelerine milyar Avro destek sağlamayı öngörmüştür. AB nin rekabet gücünü artırmak üzere Gelecek ve büyüyen teknolojilerin gelişmesi için milyar Avro ayrılmıştır. Medikal, malzeme bilimleri, biyokimya, ileri imalat teknolojileri alanında kullanılan yüksek bütçeli araştırma araçlarının projelerde finansmanını sağlamak üzere milyar Avro bütçe belirlenmiştir. 114

131 Horizon 2020 Sanayi Liderliği Başlığı altında, ileri imalat ve mikro elektronik alanları stratejik teknolojiler olarak belirlenmiş, bu alanlarda yatırım yapılması planlanmıştır. Çığır açan teknolojilerin tüm sektörlerde desteklenmesi planlanırken bu teknolojiler arasında bilgi ve iletişim teknolojileri, ileri imalat ve malzeme, biyo teknoloji ve nano teknolojinin yer alması öngörülmüştür. Kritik öneme sahip pazarı etkileyecek ürünler olarak; akıllı telefonlar, yüksek performanslı piller, hafif araçlar, nano medikal ürünler, akıllı tekstil ürünleri belirlenmiştir KOBİ lerde rekabet ve yenilikçiliği destekleyici, 2.5 milyar Avro luk bir bütçeye sahip yeni bir tamamlayıcı program olan COSME: İşletmelerin ve KOBİ lerin Rekabet Edebilirliği Programı, 2014 yılından 2020 yılına kadar olan dönemi kapsayacaktır. COSME altında, yılları arasında Girişimcilik ve Yenilik Programı kapsamında hizmet veren Avrupa İşletmeler Ağı adlı yapılar işletmelerin yenilik ve teknoloji kapasitelerini artırmaya yönelik hizmetler vermeye devam edeceklerdir. Politikalar Türkiye nin AB çerçeve Programlardaki performansını artırmak adına hedef odaklı stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir. Belirgin bir performans artışı yakalayabilmek için tek yönlü eşleştirme, tanıtım ve eğitim faaliyetlerinin ötesinde Avrupa daki stratejik yönelimler takip edilecek, uygun politikalar ve mekanizmalar Türkiye de uygulamaya konulacaktır Horizon 2020 Programı uygulama döneminde sanayinin katılımı ve yenilik konularında özelleşmiş stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda; Horizon 2020 bilim ve teknoloji konularında (sanayinin yoğun katılımının öngörüldüğü ileri teknoloji alanları) yol haritaları belirlenecektir. Önde gelen sanayi kuruluşlarının Horizon 2020 Programına katılımının artırılması adına kurumlar arası çok yönlü işbirliği tesis edilecektir. KOBİ danışmanlık sistemi kurulacaktır. 115

132 Ar-Ge ve Yenilik Destekleri Yasal düzenlemelerle oluşturulan teknopark, Ar-Ge merkezleri ve Teknoloji Transfer Ofisleri gibi ara yüzlerle vergisel, hibe, teçhizat, alt ve üst yapı şeklinde destekler verilmektedir yılı itibariyle, araştırma ve geliştirme faaliyetleri kapsamında verilen devlet destekleri şu şekildedir: Şekil 5: Yasal Düzenlemeler Ar-Ge Yapıları ve Destekleri Kaynak: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Diğer taraftan, üniversite sanayi işbirliği, genel Ar-Ge, sektörel Ar-Ge destekleri proje bazında verilmektedir yılı itibariyle güncel olan proje bazlı destekler aşağıdaki Şekil 6 da belirtilmektedir. Şekil 6: Proje Bazlı Destekler 116

133 Kaynak: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Yeni fikir, buluş ve teknoloji geliştirmekle beraber bunu ticari ürün haline getirmek için yeterli finansal kaynağa sahip olunmalıdır. Bu anlamda buluşu yapan kişi ya da kurumun desteklenmesi gerekmektedir. Risk (girişim) sermayesi destekleri, yüksek büyüme potansiyeline sahip girişimlere yapılan yatırım için çok önemlidir yılında bu kapsamda risk sermayesi destekleri verilmeye başlamıştır. Diğer taraftan teknolojik bir buluşun ticarileştirmesi için girişimcilik ve ticarileşme alanında verilen destekler devam etmektedir. Şekil 7: Risk Sermayesi Girişimcilik ve Ticarileşme Destekleri 117

134 Kaynak: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yılından itibaren uygulamaya konulan ve sanayiciyi, araştırmacıları ve üniversiteleri bir araya getirerek teknolojik üretime yönelik yeni ürün ve üretim yöntemleri geliştirmelerini amaçlayan 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında Haziran 2013 itibariyle 52 adet Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurulmuştur. Faaliyete geçen Teknoloji Geliştirme Bölgesi sayısı 37 ye, firma sayısı ye, istihdam edilen personel sayısı ya, ihracat 897 milyon ABD Dolarına, yabancı/yabancı ortaklı firma sayısı 71 e, bu firmalarca yapılan yatırım tutarı 683 milyon ABD Dolarına, başvurusu yapılan/tasdik edilmiş patent sayısı 322 ye ulaşmıştır SAN-TEZ Programı ile üniversite-sanayi ve kamu işbirliğinin kurumsallaştırılması ve üniversitelerimizde yapılan bilimsel çalışmaların ticarileştirilerek ülkemize artı katma değer oluşturacak, uluslararası pazarlardaki rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayacak yeni ürün ve/veya üretim yöntemi geliştirilmesi, mevcut üründe ve/veya üretim yönteminde yenilik yapılması amacıyla sanayinin ihtiyaçları doğrultusunda belirlenecek yüksek lisans ve/veya doktora tez çalışmalarının desteklenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamında yılları arasında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı na başvuruda bulunan 2289 projeden 880 adedi desteklenmeye uygun bulunmuştur. Bakanlıkça desteklenecek 118

135 kısım 161 milyon TL olup, desteklenen San-Tez projelerinden 179 u başarıyla sonuçlanmıştır Teknolojik Ürünlerin Tanıtım ve Pazarlanmasına İlişkin Destek Yönetmeliği sanayinin uluslararası pazarlarda rekabet gücünün artırılarak daha dinamik bir yapıya kavuşturulmasını temin etmek, Ar-Ge ve yenilik projeleri sonucunda ortaya çıkan teknolojik ürünlerin veya prototiplerin tanıtımı ve pazarlanması için ülkemizde yerleşik kuruluşlara destek verilmesi amacıyla 20 Haziran 2013 tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir Bu yönetmelik kapsamında kuruluşların yurtdışında yapmış oldukları tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin TL ye kadarı, yurt içinde yapmış oldukları tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin TL ye kadarı Bakanlıkça hibe olarak karşılanmaktadır Tekno Girişim Desteği 2009 yılında başlatılmış olup, desteğe yapılan başvuru sayısı ve desteklenen girişimci sayısı yıllar içinde giderek artmıştır yılında toplam 159 başvuru yapılırken 78 işletme desteklenmiş, 2013 yılında 4878 kuruluş başvuru yapmış, 1034 işletme desteklenmiştir yılı itibariyle, 153 adet işletme Ar-Ge Merkezi belgesi almış olup, 142 adet firma faaliyet göstermektedir. Ar-Ge merkezlerinde kişi istihdam edilmektedir proje yürütülmüş, 921 adet patent alınmıştır. Yabancı ya da yabancı ortaklı firma sayısı ise 29 adettir. Politikalar Ülkemiz öncelikli alanlarında hedef ve ihtiyaç odaklı, izlenebilir sonuçları olan projeler desteklenecektir. Ar-Ge, yenilik ve teknolojik girişimcilik alanlarında sağlanan kamu desteklerinin daha etkin ve verimli kullanılmasını sağlayacak mekanizmalar desteklenerek ulusal yenilik ve girişimcilik ekosistemi geliştirilecektir. 119

136 Uluslararası Ar-Ge ve yenilik projeleri yapan Türkiye de yerleşik kuruluşlara sağlanacak destekle, ülkemizdeki teknik yeterliliğin ve bilgi birikiminin artırılması, kuruluşların uluslararası teknoloji birikimine erişiminin ve teknoloji transferinin sağlanması, edinilen teknolojik bilgi ve deneyimin kuruluş bünyesinde içselleştirilerek, özgün teknolojilerin geliştirilmesinde ivme kazandırıcı ve yönlendirici bir etken olması ve kuruluşların uluslararası pazarlarda yer almasına katkı sağlanacaktır Ar-Ge faaliyetleri, öncelikli alanlarda oluşturulacak ortak hedefler çerçevesinde, ticarileştirmeyi de içerecek şekilde piyasa şartları gözetilerek bütünsellik içinde desteklenecektir. Ancak, araştırma projeleri, ticarileşme koşulu aranmaksızın, bilgi ve teknoloji birikimine yol açma etkisi değerlendirilerek desteklenecektir Ar-Ge kadar önemli olan innovatif endüstriyel tasarım destekleri artırılacaktır. (tasarım ofisleri vb.) Açıklamalı [ME4]: Araştırma girişimleri genellikle kısa vadeli ticarileştirme hedefi taşımamakta; geliştirme ve yenilik faaliyetleri ise doğrudan ticarileşme amacı gütmektedir. Bu sebeple belirtilen eylem maddesinin Stratejiye eklenmesini önermekteyiz Ar-Ge sonrası elde edilen, ticarileştirme öncesi ürünlerin saha denemeleri, teknolojik ve toplumsal açıdan geliştirmenin tamamlanması bağlamında Ar-Ge nin kendisi kadar önemlidir. Ön geliştirmesi tamamlanmış ürünlerin ticarileşme öncesi gerçek anlamda saha denemelerinin yapıldığı projelerin teşvikten yararlanması için yeni teşvik mekanizmaları oluşturulacaktır Teknolojik Ürünlerin Tanıtım ve Pazarlanmasına İlişkin Destek Yönetmeliği ile Teknogirişim Sermayesi, TEYDEB Projeleri gibi destek programları sonucu ortaya çıkan prototiplerin tanıtımının ve pazarlanmasının ulusal ve uluslararası fuarlarda yapılarak kuruluşların rekabet gücü artırılacaktır Sanayide teknolojilerin iyileştirilmesini sağlayan altyapı desteğini verecek destek programları düzenlenecektir. 120

137 319. Üniversite, sanayi ve kamu işbirliğini temel alan SAN-TEZ programının verimliliğinin artırılması sağlanacak, bu kapsamda üniversitelere bağımsız proje hedefleri verilecektir Araştırma ve geliştirme-yenilik girişimleri kendi özelliklerine uygun teşvik mekanizmaları ile desteklenecektir Yüksek Teknolojili Sektörler Açıklamalı [ME5]: Geliştirme ve yenilik girişimleri (sanayi ArGe si) önündeki en önemli teşvik mekanizması, pazarın gelişmesi ve buna bağlı ticarileşme potansiyelinin yaratılmasıdır. Geliştirme ve yenilik projelerinin desteklenmesinde, pazarın organik talebinin güçlendirilmesi esas alınmalıdır. Bu sebeple belirtilen eylem maddesinin Stratejiye eklenmesini önermekteyiz Gelecekte bilim ve teknoloji politikalarını ve ekonomileri büyük ölçüde etkileyeceği düşünülen yüksek teknolojili sektörlerde Türkiye nin rekabet gücünü artıracak çalışmalara hız verilmelidir Genetik bilim ve tekniklerin biyolojik sistemler üzerinde kullanılması ve bu yolla katma değerli ve sürdürülebilir üretimin sağlandığı biyoteknoloji disiplini yüksek teknolojili sektörlerden biridir. Biyoteknolojiyi birden çok bilim alanı oluşturmakta ve enerji, tıp, gıda, sanayi, çevre gibi birçok konuda uygulaması bulunmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerin biyoekonomi doğrultusunda sanayi, bilim ve teknoloji politikalarını gözden geçirmesi ve gelişmekte olan ülkelerin bu teknolojinin fırsatlarının gerisinde kalmak istememesi geleceğin bu teknolojide olduğunun açık bir göstergesidir Bir diğer önemli teknoloji olan nanoteknoloji ya da nanobilim ise maddeyi atomik ve moleküler seviyede kontrol ederek, istenilen özelliklere sahip ürünler elde etmede kullanılmaktadır. Nanoteknoloji de benzer şekilde birden çok sektörü etkileyen, 21. yüzyılda devrim yaratacak teknolojilerden biri olarak nitelendirilmektedir. Gelişmiş ülkeler bu alandaki bilimsel çalışmaları ve bunun sanayiye yansımalarını, teknoloji transferini, teknolojinin yayılmasını, kullanılmasını ve özümsenmesini desteklemekte ve geliştirmeye çalışmaktadır. 121

138 Bilgi ve iletişim teknolojileri, yani bilişim ve özellikle yazılım sektörü de doğası itibariyle diğer sektörlerdeki etkinlik ve verimliliği artıran bir sektör niteliğindedir. Dünyanın tecrübe etmekte olduğu bu değişim ve eğilimlerin sağladığı fırsatların gerisinde kalmamak için Ulusal Nanoteknoloji Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi, Ulusal Biyoteknoloji Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi ile Yazılım Strateji Belgesi nin hazırlık çalışmaları Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda başlamıştır yılı içerisinde bu alanlardaki strateji belgeleri ve eylem planları ülkemizin bilim, teknoloji ve ekonomisine katkı sağlayacak politika belgeleri olarak kamuoyu ile paylaşılması hedeflenmektedir. Böylelikle geleceği şekillendirmesi kuvvetle muhtemel bu teknolojilerde yapılacaklar belli bir yol haritası ile ortaya konmuş olacaktır. Politikalar Sanayinin ileri teknoloji gerektiren ürünlerin üretimine geçişine, üretimde verimlilik ve etkinliğin arttırılmasına imkân sağlayacak ileri teknolojilerin kullanımına destek verilecektir İleri teknoloji alanlarında ürünlerin teknoloji detaylarının çıkarılması ve bu bilgiler off-sete dâhil edilecektir İleri sanayi ülkelerinde uygulanan yeni imalat teknikleri ile ilgili bilgiler sanayiciye ulaştırılacaktır Sanayi sektörlerinde en iyi uygulama ve teknolojilerin bilinmesini ve uygulanmasını sağlayacak tanıtıcı faaliyetlerin düzenlenecektir Bilim ve Teknoloji Alanında İşbirliği ve Koordinasyon Yükseköğretim kurumlarının sanayi ile işbirliği içerisinde teknoloji üretimine önem veren, çıktı odaklı bir yapıya dönüştürülmesi teşvik edilecek ve girişimci faaliyetler ile gelir kaynakları çeşitlendirilmesi önem arz etmektedir. 122

139 Üniversite sanayi işbirliğinin artırılması için sanayi kuruluşlarının ihtiyaç duydukları teknoloji alanlarında, konularında uzman akademik personel ile iletişim kurmaları gerekmektedir. Ancak uygulamada sanayi kuruluşları uzman akademik personele ulaşmakta zorluk çekebilmektedir Türkiye deki Ar-Ge ve Yenilik Ekosistemi geliştirilirken yalnızca kendi içinde kapalı bir sistem değil, yurt dışına da açık bir yapı öngörülmektedir. Bu anlamda Ar-Ge yapan firmaların ülkemize çekilmesi, en iyi araştırmacıların ülkemiz üniversitelerinde ve araştırma merkezlerinde çalışması da hedeflenmektedir. Yurtdışı işbirlikleri konusunda yüksek teknolojili alanlara da özel önem verilmesi planlanmaktadır Alandaki iyi uygulamaların takip edilmesi ve bu konudaki işbirliklerinin geliştirilmesi amacıyla bilim, teknoloji ve yenilik konularında ulusal stratejinin uygulanması ve ilgili faaliyetlerin uluslararası boyuta taşınmasında yeni bir yaklaşım olan bilim diplomasisi faaliyetlerine başlanmıştır. Bu kapsamda, 4 Temmuz 2012 tarihinde kabul edilen kanun ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın yurtdışı teşkilatının kurulması yönünde önemli adımlar atılmıştır /02/2013 tarihli sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 2013/4239 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de Vaşington, Los Angeles, Berlin, Seul, Pekin ve Tokyo'da faaliyet göstermek üzere Bilim ve Teknoloji Müşavirliği kadrosu adı altında diplomatik temsilciliklerden oluşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yurtdışı teşkilatı kurulmuştur. Politikalar Üniversite ve özel sektör işbirliğini daha kolaylaştırıcı ve teşvik edici önlemler alınacak ve ara yüzler oluşturulacaktır. (10. Kalkınma Planında yer almaktadır) 123

140 Sanayi kuruluşlarının uzman akademik personele ulaşması için tanıtım toplantıları gerçekleştirilerek, üniversitelerde mevcut personel ve uzmanlık alanlarına ilişkin oluşturulan veri tabanı sanayi şirketleriyle paylaşılacaktır Ar-Ge merkezi olan ve Ar-Ge projesi yoğunluğu yüksek olan şirketler ile ilgili kamu kuruluşları arasında iletişimi kolaylaştırıcı mekanizmalar ve entegrasyonu sağlayacak işbirliği olanakları artırılacaktır Üniversitelerde gerçekleşen araştırmaların patente dönüşmesi ve ticarileşebilmesi için tüm işlemleri tek çatı altında yürüten ve ekonomik değer kazanması için gayret gösteren Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO) daha etkin hale getirilecek ve yaygınlaştırılacaktır. Ayrıca teşvik programlarında ticarileşmeye yönelik proje desteklerinin artırılması ve bu projelerden elde edilen ürün ve hizmetlerin teşvik edilmesi patent sayısını artıracaktır Üniversite, araştırma ve özel sektör kuruluşlarından temsilcilerin bir araya gelerek aktif katılımları ile projelerini birbirlerine tanıtmaları yoluyla işbirliği olanaklarına ortam oluşturulmasına yönelik düzenlenen ulusal ve/veya uluslararası etkinlikler desteklenecektir Üniversite ve özel sektör işbirliğini daha kolaylaştırıcı ve teşvik edici önlemler alınacak ve ara yüzler oluşturulacaktır. Bu çerçevede yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasında, akademisyenlerin ve öğrencilerin Ar-Ge ve girişimcilik faaliyetlerinin teşvik edilmesine özen gösterilecektir Sanayicilerin akademik personele ulaşmasını sağlayacak bir veri tabanı oluşturulacaktır. 124

141 4.6. ALTYAPI SEKTÖRLERİ Ülkemizdeki altyapı sektörleri, sanayinin rekabet gücü üzerindeki kritik etkisi nedeniyle yeniden yapılanma sürecinden geçmektedir. Önümüzdeki dönemde bu sektörlerin rekabetçi bir yapı içinde, imalat sanayine, nitelikli ve düşük maliyetli girdi ve hizmet sağlayabilme kapasiteleri, imalat sanayinin rekabetçiliği açısından da belirleyici olacaktır. Bu doğrultuda, sanayi stratejisi altyapı sektörlerinde rekabet gücünü doğrudan etkileyen politika konularına odaklanmaktadır Sanayi sektörüne girdi tedariki yapan altyapı sektörlerinde de verimlilik artışlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Enerji alanında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılarak sanayinin enerji girdi maliyetinin düşürülmesi ve arz güvenliğinin sağlanması temel hedefler olurken, bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe kalite/maliyet dengesini iyileştirmek için rekabetin geliştirilmesi, lojistik sektöründe ise farklı taşımacılık modlarının geliştirilmesi ve etkin kullanımı önem taşımaktadır Elektrik Enerjisi Sektörü İmalat sanayiinin ve hizmetler sektörünün en önemli girdilerinden enerjiye artan talebin karşılanması, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve istikrar için son derece önemlidir yılı ekonomik hedeflerine ulaşabilmek için sektörler enerjiye uygun fiyattan erişebilmeli ve enerjiyi verimli kullanmalıdır. Bu nedenle enerjide arz güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Enerji talebinin yerli kaynaklar ile sağlanması, rekabetçi bir enerji piyasası ve enerji verimliliğinin artması dışa bağımlılığı azaltacağından, arz güvenliğine katkı sağlayacaktır. Türkiye nin enerjide dışa bağımlı olması arz güvenliğini tehlikeye atmakta ve üretim maliyetini artırmaktadır. Bu nedenle enerjide dışa bağımlığının orta ve uzun vadeli programlar ile azaltılması gerekmektedir. 125

142 Elektrik arzının güvenilir bir şekilde sağlanması ve gerekli üretim, iletim ve dağıtım yatırımlarının planlı bir şekilde sanayinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gerçekleştirilmesi sanayi performansını önemli ölçüde etkilemektedir. Enerji verimliliği ile harcanan her birim enerjiyle daha fazla katma değer ortaya çıkarmak mümkündür. Bu nedenle enerji tüketimi yüksek olan imalat sanayiinde yeşil dönüşümün yaşanması; enerji verimliliğinin artırılması ve yenilenebilir kaynaklarının kullanılması önem arz etmektedir. Mevcut Durum Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (AB Üyeliğine Doğru) kapsamında altyapı yatay sanayi politikası elektrik enerjisi alt başlığı altında çeşitli çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Türkiye'nin hidrolik, rüzgâr, jeotermal, güneş, biokütle diğer yenilenebilir enerji kaynakları öncelikli olmak üzere, enerji kaynaklarının çevre etkileri de dikkate alınarak değerlendirilmesi için kullanılabilir enerji potansiyelleri belirlenmiştir Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Türkiye nin biyokütle potansiyelini tespit etmek amaçlı Biyokütle Enerjisi Potansiyel Atlası (BEPA) için temin edilen verilerin elektronik ortama aktarılarak haritalandırılması çalışmaları yürütülmektedir Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi uygulama döneminde enerji verimliliğine ilişkin ikincil mevzuat çalışmaları tamamlanarak enerji verimliliğini ve tasarrufunu artırmaya yönelik etkili mekanizmalar oluşturulmuştur Ayrıca çevre etkilerini de dikkate alarak, enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli ve etkin kullanılmasına yönelik yöntem ve araçlar geliştirilmesi, bunların uygulanmasının sağlanması ve toplumsal bilincin oluşturulması için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı koordinasyonunda enerji yöneticisi eğitimleri ve etüt proje eğitimleri verilmiştir. 126

143 Son yıllarda enerji arzında yaşanan sorunlar ve iklim değişikliği nedeniyle özellikle enerji tüketimi yüksek olan sektörler için enerji verimliliği politikaları geliştirilmiştir. Avrupa Birliği enerji ve iklim değişikliğine yönelik, 2020 yılına kadar 1990 yılı değerlerine göre, yüzde 20 sera gazı emisyonu azaltımı, yüzde 20 enerji verimliliği artışı ve yüzde 20 yenilenebilir enerji kullanımını hedeflemektedir. Türkiye, sera gazı emisyonu azaltımı konusunda muhtelif sektörlerde ulusal uygun azaltım eylemleri (NAMA) taahhüdünde bulunmuştur. Aynı zamanda ülkemiz 2023 yılında; 2011 yılına göre yüzde 20 enerji verimliliği artışı ve yüzde 30 yenilenebilir enerji kullanımını hedeflemektedir Türkiye de kayıt dışı elektrik enerjisi kullanımı da önemli bir sorundur. Son dönemde yapılan iyileştirmeler ve uygulanan yaptırımlar neticesinde kayıp/kaçak oranlarında azalmalar gerçekleşmiştir. Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi istatistiklerine göre elektrik kayıp kaçak oranı 10 yıl önce yüzde 25 düzeyindeyken, 2012 sonu itibariyle yüzde 14'e gerilemiştir. Özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerine ise kayıp kaçakları azaltma zorunluluğu getirilmiş olup ülkemiz genelinde kayıp kaçakta 2015 yılı hedefi yüzde 10 olarak belirlenmiştir Enerji verimliliğinin arttırılması, hem daha az enerji ile daha çok üretim yapılmasını sağlayacağı ve sanayi maliyetlerini düşüreceği için, hem de zararlı gazların salınımını azaltacağı için önem arz etmektedir. Bu çerçevede, enerjinin etkin kullanılması, israfın önlenmesi, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi ve çevrenin korunması için enerji kaynaklarının ve enerjinin kullanımında verimliliğin arttırılması amacıyla Enerji Verimliliği Kanunu 02/05/2007 tarihli Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve enerji verimliliğine ilişkin çalışmalar hızlandırılmıştır Türkiye özellikle hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal ve biokütle olmak üzere önemli miktarda yenilenebilir enerji kaynaklarına sahiptir. 127

144 Yenilenebilir enerji kaynakları potansiyel olarak kömürden sonra ikinci sırada gelmektedir yılında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı olarak üretilen toplam enerji miktarı 11,2 milyon Ton Eşdeğer Petrolün (TEP) üzerinde gerçekleşmiş olup bu değer toplam birincil enerji tüketiminin yüzde 9,8 i kadar olmuştur. Türkiye deki yenilenebilir enerji üretiminde en önemli pay hidroelektrik ve biokütleye aittir. Rüzgâr ve güneş enerjisinin payı henüz çok küçük olmakla birlikte bu payın gelecekte artması beklenmektedir. Tablo 25: Yenilenebilir Enerji Üretimi (Milyon ton eş değer petrol ) Yenilenebilir Enerji Üretimi (milyon ton eş değer petrol) Güneş Enerjisi Biyokütle& Yenilenebili r Atıklar Jeoterm al Enerji Hidroelektrik Rüzgar Enerjisi Topla m ,4 5,0 1,0 3,1 0,0 9, ,4 4,8 1,2 2,9 0,1 9, ,4 4,6 1,6 3,1 0,1 9, ,4 4,5 2,0 4,5 0,3 11, ,6 3,6 2,1 4,5 0,4 11,2 Kaynak:Eurostat Kaynak çeşitlendirmesi amacıyla Türkiye son yıllarda, bölgede enerji kaynakları ve politikaları açısından aktif bir rol üstlenmekte ve sadece kendi arz kaynaklarını çeşitlendirmekle kalmayıp; doğu-batı, güney-kuzey enerji hatlarında önemli bir köprü görevi üstlenerek bölgede enerji geçiş ve dağıtım merkezi (terminal) ülke konumunu güçlendirecek adımlar atmaktadır. 128

145 Enerji arz güvenliğinin sağlanması amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimine yönelik teşvik sistemi iyileştirilerek yerli ekipman imalatı desteklenmiş, yerli kömür sahaları elektrik üretimi amacıyla özel sektöre açılmış, nükleer enerjinin elektrik arz kaynakları arasına katılması yönünde ilerlemeler kaydedilmiş ve MW gücünde Akkuyu Nükleer Güç Santralinin (NGS) yapımı için Rusya Federasyonu ile anlaşma imzalanmıştır. Ayrıca, Sinop ta MW gücünde ikinci bir NGS nin kurulması için Japonya ile anlaşma imzalanmıştır Bütün bu olumlu gelişmelere karşın, linyit haricinde fosil yakıtlar bakımından zengin rezervlere sahip olmayan Türkiye nin enerji arzındaki dış ülkelere bağımlılığı önemli ölçüde devam etmektedir. Bu bağımlılığı azaltmak için, yerli kaynakların enerji üretiminde mümkün olan en yüksek oranda değerlendirilmesi gerekmektedir. Benzer şekilde, enerji üretiminden iletimine, dağıtımından kullanımına kadar olan bütün süreçlerde verimliliğin artırılması, israfın önlenmesi ve enerji yoğunluğunun hem sektörel hem de makro düzeyde azaltılması, enerji arzındaki dış bağımlılığın etkilerinin hafifletilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Tablo 26: Enerji Sektöründe Gelişmeler ve Hedefler Birincil Enerji Talebi (BTEP) Elektrik Enerjisi Talebi (GWh) Kişi Başı Birincil Enerji Tüketimi (TEP/kişi) 1,44 1,59 1,62 1,92 Kişi Başı Elektrik Enerjisi Tüketimi (kwh/kişi) Doğal Gazın Elektrik 45,8 43,2 43,0 41,0 129

146 Üretimindeki Payı (%) Yenilenebilir Kaynakların Üretimindeki Payı (%) Elektrik Elektrik Kurulu Gücü (MW) Enerji (TEP/1000 Dolar) 2 Yoğunluğu 25,3 27,0 27,7 29, ,288 0,276 0,272 0,243 Kaynak: 2006 ve 2012 yılı verileri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve TEİAŞ a aittir ve 2018 yılı verileri Onuncu Kalkınma Planı tahminleridir. Not: TEP: Ton Eşdeğer Petrol, BTEP: Bin TEP, GWh: Milyon kilowatt-saat (1) 2012 yılına ilişkin elektrikle ilgili veriler gerçekleşme değerleri olup, birincil enerji ve enerji yoğunluğuyla ilgili veriler gerçekleşme tahminleridir. (2) İklim etkisinden arındırılmış 2000 yılı dolar fiyatlarıyla yılında ülkemizin birincil enerji talebi BTEP iken, 2013 yılında BTEP, 2018 yılında ise BTEP olarak öngörülmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarımızın elektrik üretimindeki payı 2012 yılında yüzde 27 iken, bu oran 2013 yılı için yüzde 27,7, 2018 yılı için yüzde 29 olarak öngörülmektedir. Bütün bu veriler ışığında, enerji talebine yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilecek olan elektrik enerjisi önemli bir oranda karşılık verme kapasitesine sahip olacaktır. Politikalar Enerji maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla serbest piyasa kurallarına göre yapılandırılmış, teknik altyapısı sağlam ve çeşitlendirilmiş bir enerji sektörünün, sanayiye dezavantaj yaratmayacak maliyette ve sürdürülebilir bir biçimde elektrik sağlamasına yönelik politikalar izlenecektir. 130

147 Birincil enerji kaynakları bazında dengeli bir kaynak çeşitlendirmesine ve orijin ülke farklılaştırmasına gidilecek, üretim sistemi içinde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payı azami ölçüde yükseltilecektir Kamu sahipliğinde kalacak elektrik iletiminde, yatırımlar elektrik sisteminin arz güvenliğini koruyacak şekilde sürdürülecektir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanan elektrik üretiminin sistem güvenliğini riske atmadan şebekeye entegrasyonu amacıyla gerekli yatırımlar gerçekleştirilecektir Kamu elinde kalması öngörülen Hidro Elektrik Santrallerinin (HES) rehabilitasyonları tamamlanacak, elektrikte kayıp-kaçak oranları en alt düzeye indirilecektir Rüzgâr ve güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi yaygınlaştırılacak; uzun vadeli perspektifle desteklenecektir Telekomünikasyon Sektörü Telekomünikasyon sektörü, bilgilerin iletiminde uluslararası rekabet ağını oluşturarak ticaret ve ekonomik büyümede önemli bir role sahiptir. Sektörün etkin ağ yapısı; düşük işlem maliyeti sonucunda verimliliğin artmasına katkıda bulunmaktadır. Ayrıca piyasa bilgilerinin gelişimine ve bilginin yayılımının hızlanmasına hem doğrudan hem de dolaylı olarak etkide bulunmaktadır Telekomünikasyon altyapısının işlevi geçmiş yıllarda, yalnızca şirketlerin ürünlerinin satışına ilişkin sözleşme, teslimat ve ödeme bilgilerinin değiş tokuşu ile sınırlıyken, günümüzde bilişim ve iletişim 131

148 teknolojilerinin (BİT) gelişimi ile çok daha önemli fonksiyonlar üstlenmiş, böylece sanayi stratejisinin önemli bir bileşeni haline gelmiştir. Günümüzdeki yeni iş modellerinde bilgiye hızlı ve düşük maliyetli erişebilmenin önemi arttıkça, telekomünikasyon sektörünün etkinliği de kritik hale gelmektedir Bilgi ve iletişim sektöründe yaşanan gelişmeler, bilgiye hızlı, güvenli ve doğru bir şekilde ulaşma ve bilgiyi etkin olarak kullanabilme gereksinimlerini de artırmıştır. Bunun sonucunda sektörde rekabetin artması için bu teknolojik gelişmeleri yakından takip etme gereklilikleri de ortaya çıkmıştır. Mevcut Durum Telekomünikasyon sektöründeki gelişmelerden sanayi firmalarının en etkin şekilde faydalanabilmesi için sektördeki düzenlemelerin iyileştirilmesi ve piyasadaki rekabetin artması gerekmektedir. Türk Telekom un telefon hizmetlerindeki tekel hakkının sona ermesi ve özelleştirilmesi, sektörde yaşanan önemli reform hareketleri olmuştur. Ancak tüketicilere sunulan hizmetlerin çeşitliliği, kalitesi ve fiyatında daha fazla iyileşme gerçekleşmesi için rekabetin daha da geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. 10 Kasım 2008 tarihinde yasalaşan Elektronik Haberleşme Kanunu, sektördeki düzenlemelerin gözden geçirilmesi için önemli bir fırsat sunmaktadır. Yetkilendirilmeleri tamamlanmış olan üçüncü nesil telekomünikasyon hizmetleri ile sabit telefon hizmeti yetkilendirmesi özellikle telefon ve internet hizmetlerinde rekabetin artmasına katkı sağlamıştır. Temmuz 2009 da üçüncü nesil mobil hizmetlerin sunumuna başlanması ile birlikte mobil genişbant hizmetlerin kullanımında da büyük bir artış görülmüş ve mobil genişbant abone sayısı, sabit genişbant abone sayısını aşmıştır. Mobil numara taşınabilirliği düzenlemesinin başarılı olmasının da mobil telefon hizmetleri pazarında rekabet ve hizmet kalitesine olumlu etkileri olmuştur. Buna ek olarak halihazırda yürürlükte olan mevzuat ile mobil 132

149 işletmecilerin altyapılarını paylaşmaları teşvik edilmektedir. Türkiye de elektronik haberleşme cihaz ve sistemleri ile yazılımlarının üretilebilmesi için Ar-Ge faaliyetleri ve imalatın özendirilmesine ilişkin gerekli şartların oluşturulması hedeflenmektedir. Türkiye de yüksek hızlı fiber hususunda önemli yatırımlar devam etmekte olup, fiber iletim hatlarındaki yatırımların yanı sıra fiberin kullanımının eve kadar fiber gibi projelerle son kullanıcıya kadar eriştiği uygulamaların ilerleyen yıllarda daha da artması beklenmektedir Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (AB Üyeliğine Doğru) kapsamında plan döneminde genişbant internet abone sayısının 11 milyonun üstüne çıkarılması hedefi kapsamında 2013 yılının dördüncü çeyrek verilerine göre genişbant abone sayısı 32,6 milyon kişiye yaklaşmıştır yılı dördüncü çeyrek verilerine göre fiber internet abone sayısı yaklaşık 1 milyon 190 bin kişiye, 3G hizmeti Aralık 2013 itibarıyla 49 milyon 200 bin aboneye ulaşmıştır. Politikalar Onuncu Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ( ), 2014 Yılı Programı ve Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı dokümanlarında telekomünikasyon sektörünün etkinliğini arttıracak politikalar belirlenmiştir. Söz konusu belirlenmiş politikalar çerçevesinde, sanayinin rekabet gücünü arttırmak için, telekomünikasyon sektöründe hizmet kalitesinin artırılması ve bilişim teknolojisi maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla rekabet ortamının sağlanması hedeflenmektedir. Rekabet ortamının sağlanmasıyla hem ücretlerde belirgin bir düşüş, hem de servis kalitesinde iyileşme sağlanacak; böylece yenilikçi, dünyayı yakından takip eden, bilişim teknolojilerini etkin kullanan bir sanayi yapısına dönüşüme katkı sağlanacaktır. 133

150 Bilgi ve İletişim teknolojilerine yönelik hizmetlerin, toplumun tüm kesimlerine ve ülkenin her tarafına yaygınlaştırılmasının sağlanması hususunda evrensel hizmet kapsamında projeler gerçekleştirilecek, ülkemizde sayısal uçurumu yok etmek için çalışmalar yapılmasına devam edilecek ve sosyal desteğe muhtaç kesimlere gelişmiş elektronik hizmetler sunulacaktır Ülkemizin elektronik haberleşme altyapısı teknolojik gelişmelere paralel olarak geliştirilecektir Ulusal Siber Güvenlik çalışmalarının ülke genelinde yürütülmesi, yönetilmesi ve koordinasyonu sağlanacaktır Afet ve acil durum hallerinde haberleşme hizmetlerinin aksamamasını teminen gerekli tedbirlerin alınması ve koordinasyonu sağlanacaktır Lojistik ve Ulaştırma Sektörü İmalat sanayiinde ulaştırma altyapısının kapasitesi ve kalitesi, temel girdi maliyetlerinden olması sebebiyle, üretim verimliliğini, dolayısıyla rekabet gücümüzü belirlemektedir. Lojistik girdi maliyetlerinin yüksek olması üretim maliyetlerini artıracağından, firmalarımızın uluslararası pazarda rekabet gücünü azaltmaktadır. Ülkemizin coğrafi konumu sayesinde ulaştırma, taşımacılık ve ticarette merkez haline geliyor olması, lojistik altyapı ihtiyacını artıracaktır hedefleri kapsamında Türkiye nin dünyanın önde gelen lojistik merkezlerinden biri olması, dünyanın ilk 10 limanı arasında yer alan bir limana sahip olunması ve Türkiye nin en az 19 farklı noktasında büyük ölçekli lojistik merkezi kurulması gibi hedefler yer almaktadır Ulaştırma sektörü sanayileşme, kentleşme ve nüfus artışına paralel olarak sürdürülebilir ekonomik büyümenin kilit unsurlarındandır. 134

151 Yük ve yolcu taşımacılığı kısa sürede, ucuz ve emniyetli şekilde sağlandığı sürece ticaretin gelişimi, toplumsal yaşamın kalitesi ve sanayileşmeye katkı sağlamaktadır. Bu yüzden ulaştırma ve taşıma sistemleri modern yaşama uygun, çevreci ve ekonomik olmalıdır. Sanayimizin gelişmiş ülkelerdeki gibi yeşil büyümesi, ulaştırmanın da verimli, etkin ve çevreye duyarlı, yeşillendirilmesi önerilmektedir. Özellikle yük ve yolcu taşımacılığında hem kentlerin içinde hem de arasında, ekonomik ve çevreci raylı sistemlerin tercih edilmesi, lojistik altyapının daha etkin işlemesini sağlayabilecektir. Mevcut Durum Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (AB Üyeliğine Doğru) kapsamında altyapı yatay sanayi politikası ulaştırma alt başlığı altında çeşitli çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Organize sanayi bölgelerine, büyük fabrikalara ve limanlara özel sektör katkısı ile demiryolu bağlantı hatları yapılması çalışmaları Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) koordinasyonunda sürdürülmüştür Ayrıca, plan döneminde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından Ulaştırma Kıyı Yapıları Master Plan Çalışması, Turizm Kıyı Yapıları Master Plan Çalışması ve Balıkçılık Kıyı Yapıları Durum ve İhtiyaç Analizi hazırlanmıştır Son yıllarda hızlı bir gelişme gösteren lojistik, hem kendi içinde taşıdığı büyüme potansiyeli hem de Türkiye nin birçok ekonomik hedefe ulaşmasında oynayacağı temel rol itibarıyla büyük öneme sahiptir. Taşımacılık, depolama, paketleme, gümrükleme ve nihai tüketiciye erişimi de kapsayan lojistik hizmetlerinin dünya genelindeki hacmi gün geçtikçe artmaktadır. Lojistik altyapısı gelişmiş ülkelerin ticaret faaliyetlerinin daha etkili ve verimli olduğu görülmektedir. 135

152 Türkiye de lojistik sektörü son yıllarda lojistikte dış kaynak kullanımının artması ile Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) daha fazla bir büyüme hızı yakalamış, nakliye, gümrük, depolama gibi hizmetlerin bütünleştiği önemli bir dönüşüm sürecine girmiştir. Türkiye de lojistik sektörünün büyüklüğü GSYİH nin yüzde 12'si iken Avrupa da bu oran yüzde 11 ve ABD'de yüzde 10 dur. Lojistik hizmetlerinin yaklaşık yüzde 50 si dış kaynak (lojistik şirketleri) kullanımı yoluyla sağlanmaktadır. Sektörde daha çok dağınık ve küçük ölçekli firmalar ağırlıktadır Ulaştırma sektörü, AB ye uyum gelişmeleri doğrultusunda, altyapı ve düzenlemeyle ilgili eksikliklere yönelik etkin hizmet sağlayacak biçimde yapısal dönüşüm süreci içine girmiş, yatırım ve işletme konularında iyileştirmeler başlatılmıştır. Bu kapsamda, karayollarıyla ilgili düzenlemelerde AB Müktesebatına büyük oranda uyum sağlanmıştır. Ayrıca, Türkiye yi AB TEN-T ağlarına bağlayacak ulaşım ağını belirleyen TINA-Türkiye Ulaşım Altyapısı İhtiyaç Analizi projesi tamamlanmış ve blok tren işletmeciliği, yurt içi ve yurt dışı yük nakliyatında girdi maliyetlerinin azalmasına olanak sağlamıştır. Organize sanayi bölgelerinde Ulaştırma Bakanlığı ve özel sektör işbirliği ile iltisak hatları oluşturulmuştur. Organize sanayi bölgesine yakın ve yük potansiyeli yüksek olan İstanbul (Yeşilbayır/Halkalı), İzmit (Köseköy), Samsun (Gelemen), Eskişehir (Hasanbey), Kayseri (Boğazköprü), Balıkesir (Gökköy), Erzurum (Palandöken), Uşak, Konya (Kayacık), Denizli (Kaklık), Bilecik (Bozüyük), Mersin (Yenice), Kahramanmaraş (Türkoğlu), Kars, Sivas, Mardin ve Habur da Lojistik köyü merkez kurulması çalışmaları sürdürülmektedir. Bu lojistik merkezlerden Samsun (Gelemen), Uşak, Denizli (Kaklık), İzmit (Köseköy) ve Halkalı olmak üzere 5 tanesi işletmeye açılmıştır. Balıkesir (Gökköy), Erzurum (Palandöken), Eskişehir (Hasanbey), Mardin, Kayseri (Boğazköprü) ve Mersin (Yenice) lojistik merkezleri olmak üzere 6 adedinin inşaat çalışmaları devam etmektedir. Diğer lojistik merkezlerine ilişkin proje, kamulaştırma ve inşaat ihale işlemleri sürdürülmektedir. Demiryolu ulaşımının daha hızlı, güvenli ve verimli hale gelebilmesi için 6461 sayılı Türkiye Demiryolu 136

153 Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun 1 Mayıs 2013 tarihli sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır Türkiye nin bölgesinde lojistik merkez olması hedefi doğrultusunda mevcut limanların geliştirilmesi, yeni limanların inşası, limanların lojistik merkezler ve organize sanayi bölgeleri ile bağlantılarının arttırılması, Türkiye nin dış ticaret politika ve stratejileri çerçevesinde yeni Ro-Ro hatlarının geliştirilmesi, kabotajda konteyner taşımacılığının geliştirilmesi gibi çok sayıda hedef ve proje hayata geçirilmiştir. Ayrıca, özelleştirme programında bulunan 6 adet TCDD limanından Mersin, Samsun, Bandırma ve İskenderun limanlarının özelleştirme işlemleri tamamlanarak özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir ve sonrasına yönelik ihracat hedeflerimize uygun lojistik altyapıların tesisi, ihracatımızın sürdürülebilirliğinin sağlanması, dış ticarette maliyetlerin azaltılması ve ihraç ürünlerimizin yeni pazarlara en etkin ve verimli yoldan ulaştırılması amaçları ile yurtdışında Türk ihraç ürünlerinin depolanabildiği, elleçlenebildiği ve ilgili ülkenin iç kesimlerine dağıtımının yapılabileceği Yurtdışı Lojistik Merkez çalışmaları yürütülmektedir. Bu kapsamda, Rusya, Çin, ABD, Brezilya ve Afrika da birer merkez kurulması projelerine yönelik çalışmalar halihazırda devam etmektedir Karayolu geçişlerinde Avrupa ülkelerince uygulanan kotaların kaldırılması amacıyla Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü başta olmak üzere ikili ve çok taraflı platformlarda sorunun çözümüne yönelik teknik çalışmalara destek sağlanmaktadır Türkiye de yük taşımacılığı uzun dönemli bir perspektiften bakıldığında giderek daha fazla karayoluna dayalı hale gelmiştir. Ancak son yıllarda yavaş da olsa demiryolunun önemi artmaktadır. Ülkemizde yolcu taşımacılığının yüzde 97.8 i, yük taşımacılığının yüzde 88.9 u karayolu ile yapılmaktadır. Son on yıla baktığımızda hem yolcu, hem de yük taşımacılığında ulaştırma sistemlerine göre önemli değişim gözlenmemiştir. 137

154 Ulaştırma altyapısının iyileşmesine bağlı olarak artan lojistik performans, ülkemizin küresel rekabetçiliğini de artırmaktadır. Küresel Rekabetçilik Endeksi ne göre, yılları arasında ülkemiz 58. sıradan 43 e yükselmiştir. Bu iyileşmede ulaştırma altyapısının payı büyüktür. Karayolları kalitesi 53. sıradan 43 e, liman altyapısı kalitesi 74. sıradan 63 e ve havayolu taşımacılığı altyapısı 54. sıradan 36 ya ilerlemiştir. Genel altyapı sıralamamız ise 2006 yılında 61 iken, 2012 yılında 51 olmuştur. Bu durumda lojistik sistemlere yapılan yatırımların rekabet gücümüzü arttırdığı görülmektedir. Özellikle raylı sistemlere yapılacak altyapı yatırımlarının rekabetçiliğimizi daha da artıracağı değerlendirilmektedir Son 50 yıllık ulaştırma öncelikleri sonucunda önemini yitiren demiryolu yatırımları son dönemde hızlanmaktadır. Türkiye de mevcut konvansiyonel hat uzunluğu km ve hızlı tren hattı 872 km dir. Toplamda km uzunluğundaki demiryolu hattının yüzde 91 i tek hat olup, toplam hatların içerisindeki sinyalli ve elektrikli hat oranı sırasıyla yüzde 33 ve yüzde 26 dır. Sahip olduğumuz elektrikli lokomotiflerin yüzde 80 i, dizel lokomotiflerin yüzde 82 si, yolcu vagonlarının yüzde 61 i ve yük vagonlarının yüzde 56 sı 20 yaşın üzerindedir. Ülkemizde demiryolu altyapısındaki sorunlar ise başlıca şöyle sıralanabilir: (i) Demiryolu ağının yetersizliği (ii) Altyapı kalitesinin düşüklüğü (iii) Sinyalli ve elektrikli hatların azlığı (iv) Demiryolu araçlarının sayı ve nitelik olarak eksikliği (v) Diğer ulaşım türleri ile bütünleşme sorunları. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak demiryolu politikasında bazı değişiklikler yapılmıştır. Özellikle hızlı tren yatırımları sayesinde 2012 yılı itibariyle demiryolu sektörüne yaklaşık 19,5 milyar TL kaynak ayrılmıştır. Ankara-Konya ve Esenkent-Eskişehir hızlı tren seferleri düzenlenmektedir. Ayrıca 2013 yılında tamamlanan Marmaray Projesinde Kazlıçeşme-Ayrılıkçeşmesi arası raylı sistem altyapısı tamamlanarak hizmete açılmıştır İhracatımızda büyük bir ağırlığa sahip olan denizyolu Türkiye için önemli bir lojistik potansiyel sunmaktadır. Bu potansiyelin azami ölçüde 138

155 imalat sanayiinin rekabet gücüne yansıması için limanlarımızın diğer ulaşım yöntemleriyle daha etkin biçimde bağlanması gerekmektedir. Ülkemizde denizyolu taşımacılığı 2010 yılı itibariyle, ihracatta yüzde 50,7 ve ithalatta yüzde 53,2 lik oranlarla dış ticarette en çok tercih edilen taşıma modelidir. Üç tarafımızın denizlerle çevrili olması, boğazlarımızın denizyolu taşımacılığında sağladığı kolaylıklar ile km uzunluğundaki toplam kıyı şeridi ülkemizin küresel pazarlara erişiminde önemli bir avantaj sağlamaktadır. Ayrıca ülkemizde Ro-Ro taşımacılığının önemi de her geçen gün artmaktadır. Pendik, Çeşme, Ambarlı, Samsun, Zonguldak, Rize, Trabzon, Taşucu ve Mersin limanlarından İtalya, Fransa, Mısır ve Ukrayna gibi ülkelere Ro-Ro taşımacılığı yapılmaktadır. Denizyolu özellikle ihracatımızda büyük öneme sahiptir. Bu bağlamda limanların diğer ulaşım modlarıyla entegrasyonu giderek daha fazla önem kazanmaktadır Lojistik Performans Endeksine göre 155 ülke arasında 2007 yılında 34 üncü sırada, 2010 yılında 39 uncu sırada bulunan Türkiye, 2014 yılı itibarıyla 30 uncu sıraya yükselmiştir. Lojistikle ilgili yetkiler farklı kamu kurumları arasında dağıtılmış bulunduğundan bu alanda etkin bir koordinasyona ihtiyaç bulunmaktadır Havayolu taşımacılığında vergi ve katkı paylarında indirimler başta olmak üzere, yapılan düzenlemeler çerçevesinde pazara yeni taşıyıcıların girmesiyle talepte yaşanan yüksek hızlı büyüme devam etmiştir yılında 61,7 milyon olarak gerçekleşen toplam havayolu yolcu trafiği 2013 yılında yaklaşık 150 milyon yolcuya ulaşmıştır. Yolcu trafiğinde yılları arasında yıllık ortalama yüzde 14,3 oranında artış sağlanmıştır. Politikalar Ulaştırma ve lojistik sektörlerinin, firmaların rekabet gücüne katkısını azami düzeye çıkarabilmek amacıyla, farklı taşımacılık türlerinin en etkili oldukları yerlerde organize ve planlı bir şekilde kullanılmasına 139

156 yönelik politikalar uygulanacaktır. Mevzuat ve uygulamalar, taşımacılık maliyetlerini, ulaşım güvenliğini ve yoğunluğunu sürdürülebilirlik ilkeleri ile uyumlu şekilde, ve sanayinin uluslararası düzeyde rekabet gücünü azami düzeye çıkartmak amacıyla tanımlanacak ve uygulanacaktır hedefleri kapsamında da yer alan yeni lojistik merkezlerinin ivedilikle kurulması, taşımacılık maliyetlerini azaltacağı gibi depolama maliyetlerini de düşürerek girdi maliyetlerinden tasarruf edilmesini sağlayacaktır Ulaştırma türleri ve koridorları, lojistik merkezler ve diğer lojistik faaliyetleriyle bütünleşik Lojistik Master Planı hazırlanarak hayata geçirilecektir. Bu çerçevede, lojistik merkezler için yer seçiminde rehber niteliği taşıyacak şekilde ülkemizin ulaştırma alternatiflerini gösteren ulaştırma koridor haritalarının çıkarılması sağlanacaktır Ulaştırma koridorlarında uygun hacim ve mesafelerde en avantajlı ulaşım türü belirlenerek, bu kapsamda denizyolu ve demiryolu taşımacılığı özendirilecek ve kombine taşımacılık imkânları geliştirilecektir. Enerji verimliliğini, temiz yakıt ve çevre dostu araç kullanımını sağlayan ulaşım sistemlerine öncelik verilecektir Kombine taşımacılık için demiryolu liman bağlantıları sağlanacaktır. Avrupa ile demiryolu bağlantısı önceliklendirilecektir. Sektörün lojistik ihtiyacını gözeten ulaştırma modları daha da etkinleştirilecektir. Bu çerçevede, Marmara Bölgesinde taşıt araçları ihracatına uygun OTOPORT niteliğindeki limanların sayısı son derece yetersizdir. Bölgede yeni OTOPORT ların tesisi, mevcutların tam kapasite ile kullanımının sağlanacaktır. 140

157 393. Demiryolu ağının geliştirilmesi, hem iç bölgelerdeki ulaşım maliyetlerinin düşürülmesi hem de yeşil dönüşüm açısından faydalı olacaktır. Bu çerçevede; yatırım önceliklerinde yolcu taşımacılığı kadar yük taşımacılığına da önem verilecektir Sanayi Bölgeleri ve Küçük Sanayi Siteleri Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ortak idari, teknik ve altyapı hizmetleri sunarak, sanayi işletmelerinin bir arada faaliyet göstermesine zemin hazırlayan bölgelerdir. Bu bölgeler, yatırımların işbirliği anlayışıyla yapılmasına, enerji, çevre ve ulaşım gibi asgari altyapı şartlarının tek bir elden yönetilmesine, üretim maliyetlerinin azalmasına ve kalite standardının yükselmesine zemin hazırlamaktadır Günümüz koşullarına uygun güncel mevzuatı ile sanayicimize enerji, çevre, ulaşım gibi ihtiyaç duyulan konularda dünya standartlarında yatırım ortamı sunan OSB modeli, artık dünya ülkeleri tarafından da örnek alınan kurumsal bir yapıya sahiptir Sanayi Sitesi (SS) uygulamalarında da OSB lerde olduğu gibi küçük esnafın günün koşullarına uygun, teknolojik ve sağlıklı işyerlerinde çalışmalarını temin etmek amacıyla her türlü desteğimiz artarak devam etmektedir. Mevzuat çerçevesinde kredi desteği verilen işyerlerinin büyüklüğü artırılarak orta ölçekli işletmelerde üretim yapan sanayicimizin de faydalanabileceği konuma getirilmiştir. Rakamsal ifade etmek gerekirse kalkınmada öncelikli illerde m 2, diğer illerde ve ihtisas KSS ise m 2 ye kadar üstyapı ve altyapı kredi desteği verilmektedir. Mevcut Durum adedi son 11 yılda olmak üzere toplam 153 adet Organize Sanayi Bölgesi projesinin altyapı inşaatı tamamlanarak sanayicilerimizin 141

158 hizmetine sunulmuştur. Tamamlanan OSB projeleri için 2013 yılı fiyatlarıyla toplam TL tutarında devlet kredisi kullandırılmıştır. Bu projelerin tamamlanmasıyla yaklaşık 1 milyon 200 bin kişiye istihdam imkânı sağlanmıştır adedi son 11 yılda olmak üzere toplam 448 adet Küçük Sanayi Sitesinin üstyapı ve altyapı inşaatı tamamlanmıştır. Tamamlanan KSS projeleri için 2013 yılı fiyatlarıyla TL devlet kredisi kullandırılmıştır. Bu projelerin tamamlanmasıyla yaklaşık 465 bin kişiye daha sağlıklı şartlarda çalışma imkânı sağlanmıştır. Politikalar Bölgesel rekabet gücünün artırılması amacıyla, imalat sanayiinin dönüşümünü gerçekleştirmek üzere kümelenme oluşumlarına finansal destek verilecektir Organize Sanayi Bölgeleri-Sanayi Siteleri uygulamaları kredi ile desteklenerek, demiryolu bağlantı hatlarıyla entegrasyonu sağlanacaktır. 142

159 143

160 4.7. YEŞİL SANAYİ Dünyada son yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, ekonomik büyümelerini yeşil büyümeyle gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Yeşil büyüme paradigmasının, tarımsal üretimden, enerji, yapım inşaat, ulaştırma, sanayi ve toplu taşıma sistemlerinden, şehir su şebekelerine kadar geniş bir alana yayılması halinde katma değeri yüksek yeşil sanayi ürünlerine olan talep artacaktır. Bu sektörlerden talep edilen ürünleri ileri teknoloji kullanarak üreten işletmeler, bu ürünlerin üretiminde nitelikli işgücü istihdam ederek yüksek gelirli istihdam artışına da yol açacaktır Küresel ölçekte bakıldığında; son yirmi yıllık dönemde gelişmiş ülkeler sanayide enerji tasarrufu sağlayan teknolojileri kullanmaya başlamışlardır. Gelişmekte olan büyük ekonomiler arasında Çin başta olmak üzere Hindistan, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerin de enerji yoğunluğunu düşürücü teknolojileri benimsediği görülmektedir Sürdürülebilir büyüme sağlayan ekonomilerde, çevre kalitesini iyileştirmeyi ve eko-sisteme gelebilecek zararlardan korunmayı sağlayan güneş panellerinin kurulumu, biyo-yakıtlı, elektrikli ve hibrid araç üretimi, organik tarım, yalıtım, rüzgâr türbinleri inşası gibi işler yeşil işler olarak adlandırılmaktadır. Dünya genelinde son yıllarda ortalama 3-4 milyon kişinin yeşil işlerde istihdam edildiği tahmin edilmektedir. Ancak hızla gelişen yeşil istihdam alanları düşünüldüğünde bu rakamın mevcut durumu yansıtmak açısından oldukça geride olduğu söylenebilir. Yeşil iş yaratma sürecinin önümüzdeki yıllarda hem gelişmiş ülkelerde hem de bazı gelişmekte olan ülkelerde giderek hızlanması beklenmektedir. Sürdürülebilir ekonomiye küresel anlamda bir geçiş, ekonominin birçok sektöründe çok sayıda yeşil işler oluşturabilir ve ekonomik kalkınma için bir motor haline gelebilir. 144

161 Yeşil büyüme modelinin Toplam Kaynak Maliyetlerini (TKM) düşürücü etkisi, katma değeri yüksek yeni ekonomik sahalar yaratabilmesi ve üretim verimliliğini artırması bakımından imalat sanayiinde dönüşüm sürecine ivme kazandıracaktır. Yeşil tanımı imalat sanayii için öncelikli olarak üretim maliyetinin optimize edilmesi anlamına da gelmektedir. Bunu sağlamak için de mevcut sanayi ürün örüntüsünün dönüştürülerek sanayiye bu özellikte yeni ürünlerin kazandırılması gerekmektedir. Bu kapsamda aynı ürünün daha az enerjiyle üretilerek enerji yoğunluğunun düşürülmesi de önemlidir. Türkiye gibi enerjide yüzde 70 in üzerinde ithalata bağımlı bir ülkede enerji kullanımında etkinliğin sağlanması gerekmektedir. Ayrıca evsel ve sanayi atıklarından enerji üretimi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması enerjide dışa bağımlılığı azaltırken, TKM yi de düşürecek, dolayısıyla üreticinin rekabet gücünü artıracaktır. Bunu sağlayacak yenilenebilir enerji üretim teknolojilerinin üretiminde azami ölçüde yerli makine ve ekipmanların kullanılması ise dönüşümün ihtiyacı olan tetiklemeyi gerçekleştirecektir Türk sanayisi için sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde çevre politikalarının uygulanması sanayi stratejisinin önemli bir parçasıdır. Kaynakların ve enerjinin sürdürülebilir sanayi yapısına geçiş sürecinde doğru stratejiler ile verimli bir şekilde yönlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Sürdürülebilir bir sanayi yapısının işleyebilmesi için, ürünün tasarım aşamasından itibaren tüm üretim süreçlerinde endüstriyel simbiyoz uygulamaları da dahil edilerek temiz üretim metotlarının benimsenmesi ve ürünün yaşam döngüsü içerisinde çevreye en az zarar verecek şekilde üretiminin yapılması gerekmektedir. Bu süreçlere ekoetiketlemenin eklenmesi ile Türkiye, rekabet gücü yüksek, çevreye duyarlı, hızlı büyüme sürecine karşılık verebilen ve AB ye uyumlu proaktif bir sanayi yapısına sahip olacaktır. Mevcut Durum 145

162 Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (AB Üyeliğine Doğru) kapsamında çevre yatay sanayi politikasıyla ilgili çeşitli çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Sanayicilerin iklim değişikliğiyle ilgili bilgilendirilmesine yönelik olarak İklim Değişikliği Eylem Planı, İklim Değişikliği ve Türkiye, Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı Girişimi ve Hidrokloroflorokarbon (HCFC) Sonlandırma Yönetim Planı Projesi hazırlanmıştır Alıcı ortamların (hava, su, toprak) kalitesinin korunması ve iyileştirilmesiyle ilgili olarak Büyükşehirlerde Hava Kalitesi Yönetiminin Geliştirilmesi (IKONAIR) Projesi ( ), Marmara Bölgesinde Hava Kalitesi Alanında Yapılandırma Projesi ( ), Kentlerde Hava Kalitesi Değerlendirme Sisteminin Geliştirilmesi (KENTAIR) Projesi ( ), Emisyon Kontrolünün Geliştirilmesi Projesi ( ), Ulusal Hava Kirliliği Yönetim Sisteminin Geliştirilmesi Projesi (TÜBİTAK KAMAG PROGRAMI) gerçekleştirilmiştir İklim değişikliğine neden olan sanayi kaynaklı sera gazı emisyonlarının izlenmesi, kontrolünün sağlanması ve raporlanması çalışmaları kapsamında her yıl Ulusal Sera Gazı Envanteri TÜİK koordinasyonunda hazırlanarak Nisan ayında yayınlanmaktadır Envanteri ne ilişkin çalışmalar tamamlanmış olup, 2013 yılı Nisan ayında yayınlanmış ve BMİDÇS Sekretaryasına sunulmuştur Türkiye nin sera gazı emisyonlarının izlenmesi ve hesaplamalarının yapılması için mevzuat altyapısı oluşturulmakta olup, Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik ve Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması Tebliği Resmi Gazete de yayımlanmıştır. Yönetmeliğe tabi tesislerin Sera Gazı İzleme Planı hazırlamaları ve sunmaları aşaması süreci tamamlanmıştır Türkiye nin Gümrük Birliği ne girmesiyle sanayide sağladığı gelişmenin benzerini, yeşil dönüşüm ve enerji verimliliği açısından da sağlaması gerekmektedir. Doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde 146

163 tüketilmesinden sağlanabilecek bir büyüme ancak ekonominin yeşil bir dönüşüm geçirmesiyle mümkün olacaktır Türkiye yenilenebilir enerji kaynakları açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Yaşanılan küresel ekonomik sorunlardan dolayı dünya yenilenebilir enerji yatırımları 2012 yılında toplamda gerilemiştir. Gerileyen ülkeler arasında başta İspanya, İtalya, Hindistan ve ABD gelmektedir. Yenilenebilir enerji yatırımlarını arttıran ülkelerin başında ise Çin gelmektedir. Almanya gibi (örneğin güneş enerjisi) potansiyeli Türkiye ye kıyasla oldukça az olan ülkelerde bile kurulu elektrik enerjisi gücünün hatırı sayılır bir miktarı yenilenebilir enerji kaynaklarından gelmektedir Yeşil büyüme enerji arz güvenliği için de kritik bir öneme sahiptir. Türkiye nin enerjide dışa bağımlı olması hem arz güvenliğini, hem de makro büyüme hedeflerini tehlikeye düşürmektedir Önümüzdeki yıllarda enerji fiyatlarındaki artışla birlikte zarar görmesi muhtemel olan küresel rekabet gücündeki azalmayı telafi edebilmek için enerjinin daha verimli kullanılması oldukça önemlidir. Bu nedenle yeşil bir sanayi modeli enerji yönetimi ile enerji verimliliğinin artırılması; atıklardan enerji üretimi de dâhil olmak üzere yenilenebilir enerji üretimi; kojenerasyon sistemlerinin yaygınlaştırılması ve yerel kaynakların kullanımının artırılmasını hedefleyen çerçevede, enerji arz güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Büyük işletmelerde ve organize sanayi bölgelerinde enerji yönetiminin kurumsallaşması imalat sektörüne bir yandan kendine yeterli yenilenebilir enerji üretim seçeneklerini sunarken bir yandan da kullanımda etkinlik sağlayarak maliyet optimizasyonu yoluyla rekabet edebilirlik yetisi kazandıracaktır Yeşil bir sanayi ile enerji verimliliğinin artırılması, dolayısıyla imalat sanayi üretiminde kullanılan birim enerji miktarı ile daha çok katma değer üretilmesi mümkündür. Bu sayede üretimin en temel girdilerinden olan enerji maliyeti düşeceğinden, enerji yoğunluğu azalacak ve Türk 147

164 sanayisinin rekabetçiliği artacaktır. İthal enerjiye bağımlı bir ülke olarak endüstrimizin enerjiyi verimli kullanması ve maliyetleri düşürmesi önemlidir. Bu yüzden verimliliği artıracak yeşil teknolojilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Enerji tüketiminden kaynaklanan CO2 emisyonu (CO2 yoğunluğu), Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) başına 1990 yılından günümüze dünya ve Avrupa da sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 38 azalırken Türkiye de yaklaşık yüzde 2 oranında artmıştır. Türkiye, birim milli gelir üretmek için gelişmiş ülkelerden daha fazla enerji kullanmaktadır. Yeşil dönüşümü başarıyla uygulayan Güney Kore de ise birim milli gelir üretmek için kullanılan enerji Türkiye ye oranla oldukça düşüktür İmalat sanayinde üretim sürecinde açığa çıkan atıkların geri dönüşümünün sağlanmasıyla hem sanayide daha az enerji kullanılmakta, hem de çevre kirliliği önlenmektedir. Endüstriyel faaliyetlerin artmasıyla birlikte üretim ve çeşitliliğin yanı sıra atık miktarı da artmaktadır. Yeşil dönüşüm ile atıkların bertaraf edilmesi ve/veya geri kazanımı sonucu sanayi çevreye duyarlı hale gelecek ve aynı zamanda sanayiye geri kazandırılan atıklardan (enerji üretimi de dâhil olmak üzere) ekonomik değer yaratılacaktır Türk sanayisinin, AB sanayi alanının bir parçası haline gelmesi, AB çevre mevzuatına uyumun önemini artırmaktadır. Söz konusu mevzuata uygun üretim yapmayan şirketlerin ortak pazara erişimi, kısıtlı kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Örneğin radyoaktif maddeler, gümrük incelemesine tabi maddeler ve nihai kullanıma sunulmuş ilaç, kozmetik ve yiyecekler veya askeri amaçlı kullanılan kimyasallar gibi özel düzenlemelere tabi kimyasallar haricindeki tüm kimyasal maddeler önümüzdeki dönemde REACH Tüzüğü kapsamında ele alınacaktır. Bunun için, AB pazarına sunulan kendi halinde kimyasal maddeler, karışım içerisindeki kimyasallar ve bazı şartlarda eşyaların içerdiği kimyasallar kayıt altına alınacak, pazara sunulacak kimyasal Tüzük kapsamında yayımlanan İzne Tabi Maddeler Listesi nde yer alması halinde izine tabi olacak ve firmalar bir defalık da olsa önemli maliyetlerle karşılaşacaktır. AB nin yeni kimyasallar politikasını teşkil eden ve 1 148

165 Haziran 2007 tarihinde yürürlüğe giren 1907/2006/EC sayılı REACH Tüzüğü ile AB pazarına ihraç edilmekte olan kimyasalların kayıt, değerlendirme, izin, kısıtlama prosedürleri kapsamında uygulamalara (önkayıt/kayıt, tedarik zincirinde bilginin iletimi, izin başvuruları, kısıtlama) tabi tutulması öngörülmektedir. Bu çerçevede, Ekonomi Bakanlığı tarafından 2007 yılından bu yana yakından takip edilen söz konusu prosedürlerin uygulamalarında karşılaşılabilecek soru ve sorunların çözümlenmesi ve sistem hakkında gerekli bilgilerin ilgili tüm firmalara iletilmesi amacıyla, Eylül 2007 tarihi itibariyle Ekonomi Bakanlığı nın bağlı kuruluşu olan İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) bünyesinde Sanayi Yardım Masası kurulmuştur. İMMİB in REACH Yardım Masası nın, Avrupa Kimyasallar Ajansı tarafından koordine edilen Avrupa Birliği Üye Ülkeleri nin Ulusal REACH& CLP& BPR Ulusal Yardım Masaları ağına (HelpNet) katılımı sağlanmıştır. Tüzük uygulamalarına ilişkin farkındalık arttırma ve bilgilendirme faaliyetleri (resmi duyurular, e- haberler, seminerler, bilgi broşürleri, Türkçe REACH Rehberleri, aylık REACH&CLP bültenleri vb.) gerçekleştirilmiştir. Buna ilaveten, uygulama ile ilgili sorunlar, Gümrük Birliği çatısı altında oluşturulmuş olan organlarda ve katılım sürecimizle ilgili oluşturulan diğer ikili platformlarda gündeme taşınmaktadır. Ayrıca, REACH Tüzüğü nü tamamlayıcı mahiyette dış ticaretimize etkisi olabilecek ilgili topluluk mevzuatı da yakından takip edilerek sektör bilgilendirilmekte, söz konusu mevzuatın daha detaylı çalışılabilmesine yönelik AB finansmanlı proje ve programlar hazırlanmaktadır Türkiye nin REACH Tüzüğü kapsamındaki yükümlülüklerine uyum kapsamında yürütülen çalışmalar çerçevesinde, İMMİB tarafından bir portalı geliştirilmiş ve işlerlik kazandırılmıştır. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamuller İhracatçı Birliği (İKMİB) tarafından, Brüksel de AB'ye ihracat yapan firmaların REACH kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmek üzere tek temsilcilik hizmeti vermek amacıyla REACH GLOBAL SERVICES S.A. (RGS) isimli bir şirket kurulmuştur. RGS tarafından AB ülkelerine yapılan kimyasal ihracatımızın yüzde 80 den fazlası kapsanmış, kalan firmaların 149

166 ise ya doğrudan ithalatçıları ya da diğer tek temsilcilik firmaları kanalıyla ön kayıt ve kayıt işlemleri gerçekleşmiştir Temiz enerji arzının temel olarak yenilenebilir enerji kaynakları olan su, rüzgâr, güneş, biyokütle ve jeotermal gibi kaynaklardan yararlanılarak enerji üretiminin arttırılması ile mümkün olacaktır. Bu sayede, sanayi sektöründe önümüzdeki dönemde artması beklenen enerji talebi, sera gazı emisyonuna yol açmayan enerji kaynakları ile kısmen karşılanabilecektir. Öte yandan, bu kaynaklardan sağlanan enerjinin yeterli olmayacağı göz önünde bulundurulduğunda, sanayi sektörü ile diğer sektörlerde enerji verimliliğinin arttırılması zorunludur. Bu noktada özellikle doğru çevre politikalarının uygulanması ve doğru düzenlemeler yapılması ile işletmeleri verimli enerji kullanımına yönlendirmek önem arz etmektedir Temiz üretim süreçlerine geçişle birlikte birçok sektörde verimlilik artışları zorunlu hale gelecektir. Bu süreçte, özellikle enerji, imalat sanayi ve ulaştırma sektörlerinde yanma verimliliğini artıran projelerin uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. Söz konusu teknoloji değişikliği, çevre ve enerji teknolojilerini önemli düzeyde yatırım yapılabilecek sektörler arasına sokmaktadır. Bu sektörlerin Türkiye de gelişmesi özellikle çevre alanındaki düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulamaya geçirilmesi ile mümkün olacaktır Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 21 Mart 1994, çerçeve sözleşmenin uygulayıcı protokolü hüviyetinde olan Kyoto Protokolü ise 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. İklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve iklim değişikliğine uyum hedefinde olan Protokol ün yıllarını içeren 1 inci Taahhüt Dönemi sona ermiş olup yıllarını içeren 2 nci Taahhüt Dönemi ne geçilmiştir sonrası rejimi belirlemek adına Kyoto Protokolü nü ikame edecek yeni anlaşmanın 2015 yılında imzalanarak 2020 yılında yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır. Türkiye BMİDÇS ye 2004 yılında, Kyoto Protokolü ne 150

167 ise 2009 yılında taraf olmuştur. Türkiye, Protokolün her iki taahhüt döneminde de emisyon azaltım taahhüdünde bulunmamıştır Türkiye, 2008 yılı itibariyle tarihsel olarak küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 0,95 inden sorumludur ve 24. sırada yer almaktadır yılı verilerine göre yıllık toplam sera gazı emisyonu 439,9 milyon ton CO2-eşdeğeridir. Türkiye de kişi başına sera gazı emisyonu dikkate alındığında ise 1990 yılı için 3,4 ton CO2-eşdeğeri/kişi-yılken, bu rakam 2012 yılı için 5,9 ton CO2-eşdeğeri/kişi-yıldır ,8 milyon ton CO2 eşdeğeri değeri ile 2012 yılı toplam sera gazı emisyonlarının yüzde 14,27'si sanayi proseslerinden kaynaklanmaktadır. Sanayi prosesleri kaynaklı sera gazı emisyonlarından başlıca sorumlu sanayi sektörleri demir-çelik, çimento, petrokimya, cam, seramik, kireç ve şekerdir. Söz konusu sektörlerin mevcut en iyi teknolojilere geçişleri ile sera gazı azaltımı sağlama olanaklarının belirlenmesi adına Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın sahibi olduğu İklim Değişikliği Bağlamında Sanayide Teknoloji İhtiyaç Değerlendirmesi ve Sera Gazı Azaltım Potansiyelinin Belirlenmesi Projesi yürütülmektedir Sanayiden kaynaklanan atık suların çevre mevzuatı kapsamında bölgesel özellikler göz önüne alınarak arıtılmasının sağlanması, deniz ve iç suları da içeren doğal kaynaklarımızın sürdürülebilir kullanımı açısından gereklilik arz etmektedir. Bu nedenle, sürdürülebilir kalkınma perspektifi çerçevesinde, arıtılan atık su ve bertaraf edilen atık düzeyinin arttırılması konusunda, AB teknik mevzuatıyla uyumun sağlanması gerekmektedir AB müktesebatında atık yönetimi ve su kalitesi alanlarında da sanayi sektörünün göz önünde bulundurması gereken düzenlemeler yer almaktadır. Atıklar konusunda, tehlikeli atıklar, ambalaj atıkları ve tıbbi atıkların kontrolüne ilişkin mevzuat ile su kalitesi alanında 2006/113/EC sayılı Kabuklu Su Ürünlerinin Yetiştirildiği Suların Kalitesine İlişkin Direktif 151

168 ve 76/160/EEC sayılı Yüzme Sularının Kalitesine İlişkin Direktif bu alanda çalışan küçük işletmeleri de ilgilendirmektedir. Diğer taraftan, sanayinin atıklar ve atık su alanındaki performansında çeşitli değişiklikler gözlenmektedir. İmalat sanayi işyerlerinde 2012 yılında 14 milyon ton atık oluşmuştur. Toplam atığın yüzde 5 i tesis bünyesinde geri kazanılmıştır, yüzde 43 ü satılmıştır veya lisanslı atık bertaraf ve geri kazanım firmalarına gönderilmiştir, yüzde 33,5 i düzenli depolama sahalarında, yüzde 3,8 i çöplüklerde bertaraf edilmiştir, yüzde 11 i işyeri sahasında depolanmıştır, yüzde 1,1 i beraber yakma (ko-insinerasyon) ya da yakma tesislerinde yakılmıştır, yüzde 2,6 sı ise diğer yöntemlerle bertaraf edilmiştir Haziran 2012 tarihlerinde düzenlenen BM Sürdürülebilir Kalkınma (Rio+20) Konferansı sonucunda yeşil ekonomiye geçişte sürdürülebilir üretim ve tüketimin, sürdürülebilir modern enerji hizmetlerinin gerekliliğine işaret edilmiştir. AB ise 2008 yılında Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim ve Sürdürülebilir Sanayi Eylem Planı nı yayımlamıştır. Bu doğrultuda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ürünlerin tasarım sürecini sürdürülebilir kılmak ve çevreye duyarlı hale getirmek adına Enerji ile İlgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmeliği ve bu yönetmelik altında çeşitli tebliğleri yayımlamıştır Sınaî ürünlerin üretim sürecinin çevreye minimum etki ile kaynak ve enerjiyi verimli kullanarak en az maliyetle üretilmesini sağlayan temiz üretim metotlarının ülkemizde uygulanabilmesi adına Temiz Üretim Merkezi kurma işlemleri gerçekleştirilmiştir Üretilen sınai ürünlerin satış sürecinde, tüketicinin ürünün kullanım sırasındaki enerji ve diğer temel kaynak tüketimleri konusunda bilgilendirilmesi ile sürdürülebilir tüketim modeli oluşturmak adına Ürünlerin Enerji ve Diğer Kaynak Tüketimlerinin Etiketleme ve Standart Ürün Bilgileri Yoluyla Gösterilmesi Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır. 152

169 Temel uygulama, izleme ve denetim mekanizması olan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) uygulaması 20 yıldır devam etmekte olup AB ÇED mevzuatına da büyük ölçüde uyum sağlanmıştır. 2003, 2008 ve 2013 yıllarında ÇED Yönetmeliği, AB ÇED Direktifi ve ülkemiz şartları da dikkate alınarak revize edilmiştir. Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği, sanayicilerin uyması gereken önemli hususları kapsamaktadır. Türk sanayisinin, AB sanayi alanının bir parçası haline gelmesi ve ortak pazarda yer alması, AB çevre mevzuatına uyumun önemini artırmaktadır Sanayileşmenin hızla gelişmesiyle birlikte artan üretim ve tüketim faaliyetleri; bu faaliyetler sonucu oluşan olumsuz çevresel etkileri artırmış ve bunları önlemek ve azaltmak amacıyla bir takım uygulamaların gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Yatırım ortamının iyileştirilmesi, sanayi işletmelerinin çevre mevzuatı ile ilgili yükümlülüklerini tam ve zamanında yapmaları ve iş ve işlemlerin hızlandırılması amacıyla, Çevre Görevlisi ve Çevre Danışmanlık Firması kavramları geliştirilerek, çevre ile ilgili iş ve işlemlerin profesyonel kadrolarla yürütülmesi amaçlanmıştır sayılı Çevre Kanunu kapsamda çevre görevlileri ile ilgili Çevre Görevlisi ve Çevre Danışmanlık Firmaları Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır. Çevre görevlilerinin görevlerine bakıldığında, faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olacak veya çevreye zarar verecek kurum, kuruluş ve işletmelerin çevre kirliliği oluşturmadan gerekli olan önlemleri alarak çevrenin korunmasına katkı sağlayacaklardır. Ayrıca sanayide çalışanlara çevre eğitimleri vererek çevreye olan duyarlılık artacaktır Kirletici Salım ve Taşıma Kaydı (PRTR) kapsamında, PRTR nin oluşturulması ve AB uyum süreci kapsamında E-PRTR Tüzüğünün ülkemizde uygulanarak, Avrupa Komisyonuna ve Avrupa Çevre Ajansına yapılacak raporlamalara uygun bir sistemin oluşturulması söz konusudur. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler Çevre Programı Akdeniz Eylem Planı (UNEP-MAP) ile birlikte Şubat 2011-Aralık 2012 tarihleri arasında 153

170 yürütülen projeyle Akdeniz e kıyısı olan 10 ilde PRTR sistemi oluşturulmuştur. PRTR sisteminin ülke geneline yaygınlaştırılması ve E- PRTR Tüzüğüne uygun mevzuatın çıkarılması için IPA 2013 programına Türkiye de E-PRTR Konusunda Kapasitenin Geliştirilmesi başlıklı bir proje fişi sunulmuş ve bu öneri komisyon tarafından kabul edilmiştir. Söz konusu proje fişi üzerinde komisyon görüşleri doğrultusunda güncellemeler devam etmektedir Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) tarafından yapılan projeksiyonlar, mevcut enerji politikaları ve enerji arzı tercihlerinin devam etmesi durumunda dünya toplam enerji talebinin yılları arasında yüzde 9 artarak 11,4 milyar Ton Petrol Eşdeğerinden (TEP) 17,0 milyar TEP düzeyine ulaşacağını göstermektedir Türkiye ye bakıldığında hızlı talep artışı, yüksek ithalat bağımlılığı ve yüksek enerji yoğunluğu (verimsiz enerji kullanımı) göze çarpmaktadır. Türkiye, birincil enerji yoğunluğu açısından, gelişmiş ülkelerle kıyaslamasında; enerji yoğun ekonomilerden birisi olarak değerlendirilebilir Türkiye enerji tüketiminde büyük bir tasarruf potansiyeline sahiptir. Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü nün (YEGM) çalışmaları, ülkede 2020 yılında 222 milyon TEP birincil enerji talebi içinde yaklaşık yüzde 15 enerji tasarrufu (30 mtep) potansiyeli bulunulabileceğini göstermektedir. Diğer taraftan Dünya Bankası tarafından yapılan bir çalışmada ise yüzde 27 enerji tasarrufu potansiyelinin varlığına işaret edilmektedir. Yapılan çalışmalarla sanayide yüzde 15, bina sektöründe yüzde 35 ve ulaşımda yüzde 15 tespit edilmiş olup, sanayide gerçekleştirilecek tasarrufun yüzde 50 sinin düşük maliyetli ve/veya iki yıldan az süreli geri ödemeli yatırımlarla gerçekleştirilebileceği öngörülmektedir. 154

171 yılı talep tahmininde yüzde 20 azaltım ile (45 milyon TEP enerji) yerli kaynaklardan üretilebilecek elektrik enerjisinin 2,5 katı ve 30 milyon ortalama konutun yıllık enerji ihtiyacına ulaşmak mümkün olabilecektir. Söz konusu potansiyellerin değerlendirilebilmesi için özel ve kamu sektörü işbirliğinde çalışmalar sürdürülmektedir Enerji ithalatı bağımlığından kurtulmak için enerji verimliliği yanında, başlıca alternatiflerden birisi de yenilenebilir enerji kaynaklarıdır ve ülkemiz bu alanda önemli bir potansiyele sahiptir. Türkiye de, rüzgarda 400 TWh/yıl, jeotermalde 16 TWh/yıl, biokütlede 1,58 TWh/yıl, güneşte 500 TWh/yıl ve hidroda 450 TWh/yıl olmak üzere yüksek bir yenilenebilir enerji kaynak potansiyeli olmakla beraber enerji kaynaklarının kullanım oranları düşüktür yılında Türkiye de toplam birincil enerji arzının yüzde 10,7 sini ( mtep i) yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmıştır yılı sonu itibarıyla Türkiye de yenilenebilir enerji arzının yüzde 39 u biyokütle kaynaklarından (odun, hayvan ve bitki artıkları), yüzde 38 i hidrolik kaynaklardan, yüzde 17 si jeotermal kaynaklardan (ısı ve elektrik olarak), yüzde 2 i rüzgârdan (elektrik üretimi olarak), yüzde 4 ü ise Güneş ten (ısı enerjisi olarak) elde edilmiştir Enerji verimliliğinin arttırılması, yenilenebilir enerji kullanımının etkinleştirilmesi ve çevresel uygulamalar; enerji güvenliğine, iklim değişikliği etkilerinin azaltılmasına ve ekonomiye olan katkıları nedeniyle istihdam üzerine de olumlu etkiler yaratmaktadır Destek programları ve yürütülen uluslararası projeler ile özel sektör temsilcileri, kamu kuruluşları, üniversiteler ve meslek kuruluşları ile işbirliği içerisinde, ulusal ve uluslararası yükümlülüklerin yerine getirilmesi, KOBİ lerde enerji verimliliği çalışmalarının yaygınlaştırılması, yerli üretimin ve yenilenebilir enerji uygulamalarının yaygınlaştırılabilmesi 155

172 ve enerji maliyetlerinin KOBİ ler ve ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi amaçlanmaktadır Çevre ve iklim değişikliğine dayalı ekonomi politikalarının KOBİ ler açısından en büyük önemi, ulusal ve küresel pazarlardaki rekabet gücüne etkisidir. Ölçekleri nedeniyle zaten rekabet dezavantajına sahip olan KOBİ lerin, çevre ve iklim değişikliği politikalarına bağlı yeni mevzuat ve uygulamaların yol açtığı maliyet artışlarıyla, rekabet güçlerinin zayıflaması söz konusu olmuştur. Ancak söz konusu zorunlulukların, özellikle iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik olarak çevre ile dost yeni teknik ve teknolojilerin kullanımı hususu başta olmak üzere, KOBİ'ler için fırsatlara dönüştürülebilmesi mümkün görünmektedir. Üretime yönelik esnek yapıları ve yeni teknolojilere kolay adapte olabilmeleri KOBİ'lere rekabet avantajı sağlayacaktır. Bu ise, gerçekçi bir planlama ve doğru kurgulanmış destek mekanizmaları ile mümkün olacaktır. Politikalar Türk sanayine sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda yön vermek amacıyla aşağıdaki politikaların uygulanması benimsenmiştir: Sanayide temiz üretim süreçlerine geçiş desteklenecek ve teşvik edilecektir. Bu konuda sanayi kuruluşlarını bilgilendirme faaliyetlerine ağırlık verilecektir. Bu doğrultuda, sanayinin düzenli altyapı olanakları ile temiz üretim yapmalarını sağlayan üretim bölgelerine taşınmaları teşvik edilecektir Sanayi işletmelerinin üretim süreçlerinde minimum kaynak tüketimi ve minimum atık üretimi prensibine dayalı eko-verimlilik/temiz üretim özendirilecektir Temiz üretim ile örtüşen ve sürdürülebilir kalkınma, ekonomik gelişim ve çevresel performansı birlikte ele alarak, iş mükemmelliği ile 156

173 çevresel mükemmelliğe bir arada odaklanan, kaynakların verimli kullanılması ve çevreyle uyumlu üretim prensiplerinin benimsenmesi doğrultusunda, kaliteli ürün ve hizmet üretilmesi yoluyla işletmelerin rekabet edebilme yeteneklerini artıran eko-verimlilik programlarının ülke genelinde uygulanması sağlanacaktır Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi ( ), AB Entegre Çevre Uyum Stratejisi (UÇES) ( ), Çölleşme ile Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı ve Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi belgeleri ile uyumlu sanayi politikaları yürütülecektir Kaynakları verimli kullanan uygulamalar/işletmeler desteklenerek, yeşil büyümeyi arttıracak araştırmalar finanse edilerek, kamu alımlarında yeşil ürünlere/sistemlere öncelik verilerek, üretim süreçlerinde enerji verimliliğini teşvik edecek mekanizmalar inşa edilerek ekonomide yeşil büyümenin gerçekleştirilebilmesi sağlanacaktır Enerji yoğunluğunu azaltmak için ekonomi genelinde enerji verimliliğine önem verilecektir. İmalat sanayinde hem enerji daha verimli kullanılacak, hem de mevcut üretim yapısı dönüştürülerek daha yüksek katma değere sahip ürünlere yönelinecektir Kamu, yeşil büyümeyi finansal destek araçlarıyla teşvik ederek ve bu politikaları tasarlarken de başlangıçta katlanılması gereken yüksek maliyetleri orta ve uzun vadede artan enerji verimliliği, azalan dışa bağımlılık ve çevre kirliliğinin azaltılması gibi kazançlarla telafi edecektir. Böylece ülke genelinde Toplam Kaynak Maliyeti düşecektir Sanayide enerji verimliliğinin artırılması, enerjinin geri kazanımı, atıkların işlenmesi ve kontrolüne yönelik teknolojilerin geliştirilmesi desteklenecektir. 157

174 449. Sanayi tesislerinde kullanın suyun tasarrufu ve verimli kullanılması, atık suyun geri kazanımı gibi tedbirlerle su kaynağından daha etkin bir biçimde yararlanılacaktır Sanayide atıkların geri kazanımından elde edilen enerjiye yönelik teşvik verilecektir Atıkların geri kazanımına yönelik teknolojik destek sağlanacaktır 451. Emisyon seviyesi düşük çevre dostu, küçük motor hacimli veya yakıt pilli araçların kullanımı özendirilecektir Yenilenebilir enerji kaynaklarının yanı sıra sanayide LPG gibi temiz ve emisyon değeri düşük yakıtların kullanılması özendirilecektir. 158

175 4.8. BÖLGESEL GELİŞME Küreselleşme ve bilgi toplumuna geçiş sürecinde dünyada yaşanan hızlı ve çok yönlü yapısal değişimler, rekabet kavramını küresel ekonomide gözlenen önemli bir olgu haline getirmiştir. Mikro ölçekte firmalar düzeyinde, makro ölçekte ise ülkeler düzeyinde yaşanan rekabet; küresel ortamın oluşturduğu piyasa koşullarında var olabilmek için rakiplere kıyasla uluslararası standart, kalite ve tercihlerle uyumlu mal ve hizmet üretmeyi gerektirmektedir Ulusal düzeyde açıklanması zor bir kavram olan rekabet edebilirlik, bir ülke ekonomisinin üretkenlik düzeyi ile ilişkilidir. Ülkeler vatandaşlarına yüksek ve yükselen bir yaşam standardı sağlayabilmek için üretkenliklerini artırmak durumundadır. Ancak bir ekonominin her alanda üretken olması imkânsız olduğu için ülkeler belli sektörlere yönelmişlerdir. Bu sektörlerde diğer ülkelere göre daha avantajlı duruma ulaşmak, ya da avantajlı durumlarını korumak için yenilik geliştirmek, küresel rekabet ortamında bir ulusun rekabet edebilirliğinin en önemli unsurlarından biri olmuştur Uluslararası rekabetin giderek arttığı bir ortamda, bilgi ve beceri birikimine sahip uzmanlaşmış insan kaynağı; gelişmiş fiziki, kurumsal ve ekonomik altyapı ile sermayenin mekânsal olarak bir arada bulunduğu bölgeler belli sektörlerde karşılaştırmalı üstünlük elde etme ve yenilik geliştirme konusunda daha başarılı olmuşlardır. ABD nin Kaliforniya eyaletindeki Silikon Vadisi bilişim sektöründe, İtalya nın Üçüncü İtalya olarak adlandırılan kuzey doğu bölgesi gıda ve içecek imalatı ile otomotiv sektörlerinde, Almanya nın Baden Württemberg bölgesi ise otomotiv sektöründe üstünlük elde ederek ülke ekonomilerine ve rekabetçiliklerine olumlu katkılar yapmış bölgelerden bazılarıdır. Bölgelerin bu performansı, 159

176 ulusal düzeyde yaşanan rekabette ön plana çıkmalarına ve giderek ülkeler arasında yaşanan küresel rekabetin belirleyici unsurları olmalarına neden olmuştur lerden sonra yaşanan bu dönüşüm süreci, bölgelerin ulusal ekonominin yapı taşları olarak görülmesini sağlamıştır. Ulusal düzeydeki ekonomik ve sosyal hedeflerine ulaşmak için rekabetçi ve dinamik bölgelere sahip olmaları gerekliliği, başta AB ülkeleri olmak üzere birçok ülkede bölgesel politikaların geliştirilmesine neden olmuştur. Geliştirdikleri bölgesel politikalar ile ülkeler, ulusal büyümenin dinamoları olan bölgelerin ve özellikle de kentlerin, rekabet edebilirlik düzeylerini artırmaya çalışmakta ve geri kalmış bölgelerin etrafındaki negatif çemberleri kırarak, ülke genelindeki üretim ilişkilerini temel alan etkin bir mekânsal organizasyonun kurulması için müdahalelerde bulunmaktadırlar Türkiye de bölgesel gelişme, ülke kalkınma politikasının bölge ve şehir düzeyinde yapı taşlarını oluşturan; bölgesel ve yerel düzeyde kamu kesiminin, özel kesimin ve sivil toplumun karar alma süreçlerine katılmasını ve kaynaklarını kalkınma yönünde birlikte harekete geçirmesini esas alan; bölgelerin rekabet gücünün artırılması ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması politikaları arasında dengeyi gözeten; yapısal ve temel bir politika olarak görülmektedir Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi nde 12 (BGUS) Türkiye nin bölgesel gelişme politikasının genel amaçları: (1) Bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılarak refahın ülke sathına daha dengeli yayılması 11 Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi (BGUS) 12 Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi (BGUS) Haziran 2014 itibarıyla henüz resmi olarak yayımlanmamıştır. Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi nin Bölgesel Gelişme bölümünde BGUS tan yapılan bütün alıntı ve atıflarda yayımlanan taslak BGUS dokümanı kastedilmektedir. 160

177 (2) Tüm bölgelerin, potansiyellerinin değerlendirilmesi ve rekabet güçlerinin artırılması suretiyle ulusal kalkınmaya azami düzeyde katkı sağlaması (3) Ekonomik ve sosyal bütünleşmenin güçlendirilmesi (4) Ülke genelinde daha dengeli bir yerleşim düzeni oluşturulması ve mekansal gelişmenin desteklenmesi olarak belirlenmiştir. Belirlenen bu 4 amacın hepsi kapsam itibarıyla sanayi politikası ile kesişim alanlarını bünyesinde barındırmaktadır Ülkemizde bölgeler ve yerleşimler başta gelir olmak üzere nüfus, altyapı, beşeri ve sosyal sermaye, ekonomik yapı, coğrafi konum ve erişilebilirlik gibi konularda farklılık arz etmektedir. Bu farklılıklar her bir yerleşime özgü farklı müdahale araçlarını gerekli kılmakta, kalkınma politikaların mekânsal duyarlılığının artırılmasını getirmektedir. Bu kapsamda, sanayi politikası açısından bölgesel gelişme, bölgelerdeki farklı nitelikteki yerleşimlerin kalkınmasını yönlendirmek üzere bölgelere özgü geliştirilen politikalar ve tüm bölgelere yönelik yönetişim ve uygulama çerçevesini yönlendiren yatay politikalar olmak üzere 2 boyutlu olarak ele alınmaktadır Bölgelerin Genel Yapısı ve Eğilimler Mevcut Durum Türkiye de bölgeler arasında yüksek düzeyde gelişmişlik farkları görülmektedir. Bu büyük farklar gelişmiş bölgeler lehine güçlü bir çekim oluşturmakta, az gelişmiş bölgelerin rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Şekil 8 de bölgeler itibarıyla 2011 yılı kişi başı Gayri Safi Katma Değer verilerine göre düzey iki bölgelerinin durumu gösterilmiştir. TR10 (İstanbul) bölgesi ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkâri) bölgesi arasında 2008 yılında 4,3 kat olan kişi başı GSKD farkı 2011 yılında 3,9 kat olmuştur. 161

178 Şekil 8: Kişi Başı Gayri Safi Katma Değer (2011 Yılı) Kaynak: İstanbul TÜİK Van, Muş, Bitlis, ( Hakkâri TL) (5.894 TL) Türkiye de tarımdan 3,9 sanayi kat ve hizmetlere bir geçiş yaşanmaktadır dönemi boyunca tüm Düzey 2 bölgelerinde GSKD içinde tarımın payı azalırken, sanayi ve hizmetler sektörlerinin payı genel olarak artmıştır. Sanayi sektörünün Türkiye genelinde GSKD içerisindeki payı çok az bir azalma ile yüzde 28 den yüzde 27,5 e gerilemiştir İmalat sanayiinin bölgesel dağılımında dengesizlik sürmektedir. İmalat sanayi İstanbul başta olmak üzere Marmara ve Ege Bölgelerinde yoğunlaşmıştır, ancak 1990 lardan itibaren sanayileşme sürecinin tetiklenmesi ve hızlandırılması ile Anadolu da yeni sanayi odakları ortaya çıkmaktadır. Gerçekleştirdikleri imalat ve ihracat ile bölgelerinin GSYİH içindeki payını artıran bu odaklar, yarattıkları işgücü talebi ile istihdama da büyük katkılar yapmaktadır. Şekil 9 da Düzey 2 bölgelerinin Türkiye genelinde sanayi sektöründe yaratılan GSKD içerisindeki paylarının yılları arasındaki değişimi gösterilmektedir yılında toplam sanayi GSKD sinin yüzde 62 sini oluşturan TR10 (İstanbul), TR41(Bursa, Eskişehir, Bilecik), TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova), TR51 162

179 TR10 TR41 TR42 TR51 TR31 TR33 TR21 TR62 TR32 TR63 TR72 TR83 TRC1 TR90 TR52 TR61 TR81 TR22 TRC3 TRC2 TR71 TRB1 TRA1 TRB2 TR82 TRA2 (Ankara) ve TR31 (İzmir) bölgelerinin payı 2011 yılında yüzde 59 a gerilemiştir. TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis), TR33 (Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak), TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye) bölgeleri bu dönemde sanayi GSKD sinde gösterdikleri artış ile ön plana çıkmaktadır. Şekil 9: Düzey 2 Bölgelerinin Toplam Sanayi Gayri Safi Katma Değer İçindeki Payları 30% 25% 20% 15% 10% 5% 0% Kaynak: TÜİK Türkiye nin toplam ihracatı 2002 yılında 36 milyar dolar iken 2012 yılında 152,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde imalat sanayi ihracatının toplam ihracat içerisindeki payı çok fazla değişmeyerek yüzde 93,5 ten yüzde 93,9 a yükselmiştir (Tablo 10). Ancak aynı dönemde imalat sanayi ihracatının bölgesel dağılımında gözle görülür bir değişim söz konusudur yılında toplam imalat sanayi ihracatının yüzde 87 sini oluşturan TR10 (İstanbul), TR41(Bursa, Eskişehir, Bilecik), TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova), TR51 (Ankara) ve İzmir (TR31) bölgelerinin payı 2012 yılında yüzde 80 e gerilemiştir. Bu dönemde TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis), TR33 (Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak), TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye), TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) ve TR52 (Konya, Karaman) bölgeleri imalat sanayi ihracatında artış göstermiştir. 163

180 TR10 TR42 TR41 TR31 TR51 TRC1 TR33 TR32 TR62 TR63 TRC3 TR72 TR52 Şekil 10: Düzey 2 Bölgelerinin Toplam İmalat Sanayi İhracatı İçindeki Payları 13 80% 60% 40% 20% 0% Kaynak: TÜİK İstanbul ve Marmara Bölgesi nin imalat sanayi içerisindeki ağırlığı işyeri ve istihdam istatistiklerinde de görülmektedir. İmalat sanayi işyerlerinin ve istihdamın ortalama yüzde 50 si bu bölgededir. İstanbul, tarihsel süreçte en önemli sanayi merkezi olmuştur yılında Türkiye deki imalat sanayi işyerlerinin yüzde 43 ü, istihdamın ise yüzde 36,3 ü İstanbul da yer almıştır yılına gelindiğinde bu oranlar azalmış; işyerlerinin yüzde 27 si, istihdamın ise yüzde 35 i İstanbul da yer almıştır. İmalat sanayinin İstanbul dan Doğu ve Batı Marmara ya kayma eğilimi son dönemde de devam etmektedir. İstanbul un imalat sanayi istihdamı döneminde yüzde 35 den yüzde 31 e gerilerken, TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) Bölgesinin yüzde 5,5 den 7,6 ya yükselmiştir. Ülkenin doğusunda kalan diğer bölgelerde istihdamın yıllık ortalama artış hızı ülke ortalamasının üzerinde olsa da ülke içindeki payında önemli bir gelişme olmamıştır Toplam içindeki payı yüzde 1 den küçük olan bölgeler şekilde yer almamaktadır. 14 Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi (BGUS) 164

181 TR10 TR21 TR22 TR31 TR32 TR33 TR41 TR42 TR51 TR52 TR61 TR62 TR63 TR71 TR72 TR81 TR82 TR83 TR90 TRA1 TRA2 TRB1 TRB2 TRC1 TRC2 TRC3 TR10 TR21 TR22 TR31 TR32 TR33 TR41 TR42 TR51 TR52 TR61 TR62 TR63 TR71 TR72 TR81 TR82 TR83 TR90 TRA1 TRA2 TRB1 TRB2 TRC1 TRC2 TRC Şekil 11: İmalat Sanayi İşyerlerinin Düzey 2 Bölgelerinde Dağılımı (%) Kaynak: Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi Büyüme odaklarının olduğu düzey 2 bölgelerinde de sanayi istihdamının ülke içindeki payında bir artma görülmektedir. Örneğin Gaziantep in yer aldığı TRC1 Bölgesinde istihdamın payı yüzde 2,6 dan 2,9 a yükselmiştir. Benzer şekilde Kayseri nin bulunduğu TR72 bölgesinde 2,4 den 2,9 a yükselmiştir. Konya nın içinde bulunduğu TR 52 Bölgesinde ve Hatay ın bulunduğu TR63 bölgelerinde de istihdam payında bir artış görülmektedir Şekil 12: İmalat Sanayi İstihdamının Düzey 2 Bölgelerinde Dağılımı (%) Kaynak: Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi Bölgelerin imalat sanayi sektörel çeşitliliği ve gelir durumu üretim yapısıyla paralellik arz etmektedir. Az sektörlü bir yapı sergileyen bölgelerde tarım ve hammaddeye bağlı düşük teknolojili üretim alanları 165

182 yığılırken, sektörel çeşitliliğin yüksek olduğu bölgelerde, geleneksel sektörlerle birlikte yüksek teknoloji sektörleri de yığılmıştır. Şekil 13 de bölgelerin imalat sanayi istihdamı ve teknoloji düzeyine ilişkin genel yapısı gösterilmiştir. Şekil 13: Düzey 2 Bölgelerinde İmalat Sanayinin İstihdam ve Teknoloji Düzeyi (2009) 15 Kaynak: Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi Buna göre, İstanbul, Ankara, Manisa ve İzmir yüksek teknolojili imalat sanayi istihdamının hem ülke içindeki payının yüksek olduğu hem de yığıldığı illerdir. TR41 (Bursa, Eskişehir, Bilecik) ve TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgelerinde ise orta-yüksek ve orta-düşük teknolojili sektör grupları yığılmıştır Planlı sanayileşmenin ve düzenli kentleşmenin sağlanması, sanayinin çevresel etkilerinin azaltılması ve yerel düzeyde KOBİ lere daha iyi üretim ve yatırım ortamının sağlanması amacıyla OSB ve KSS lerin 15 Şekilde istihdamın ülke içindeki payları renkler ile bölgede istihdamın büyüklüğü çizilen daire grafiklerinin büyüklüğü ile verilmiştir. Daire grafiğinin içinde yer alan gri renk, düşük teknolojili sektörlerin bölge içindeki payını; sarı, orta düşük teknolojili sektörlerin; turuncu, orta yüksek teknolojili sektörlerin; kırmızı ise yüksek teknolojili sektörlerin bölge içindeki payını temsil etmektedir. 166

183 yapımına devam edilmektedir yılsonu itibarıyla 211 i tamamlanmış toplam 270 adet OSB ve 448 i tamamlanmış 497 adet KSS bulunmaktadır. Sanayi bölgelerinin üreticilere sağladığı altyapı ve maliyet avantajlarına ve sağlık, bankacılık gibi çeşitli hizmetlere rağmen, toplamda tüm işletmelerin yüzde 7,37 si, imalat sanayi işletmelerinin ise yüzde 21,8 i bu bölgelerde (OSB, KSS) faaliyet göstermektedir. 16 İl bazında bakıldığında, gelişmiş iller dışındaki OSB lerde üretime geçiş oranlarının düşük olduğu görülmektedir. Bu nedenle, üretimin yurt sathına daha dengeli yayılabilmesi için bölgelerin rekabet güçlerini gözeten ve birbirleriyle etkileşimini artıran, mekânsal boyutun da dikkate alındığı bir üretim organizasyonuna ihtiyaç duyulmaktadır Kümelenme konusunda bilinç ve örgütlenme düzeyi artmakta, küme oluşumlarının desteklenmesi yönünde yürütülen çabalar hem ulusal, hem de bölgesel rekabet gücü açısından önemli fırsatlar sunmaktadır. Ülkemizde bölgesel ve sektörel politikaların bir uygulama aracı olarak kümelenme yaklaşımının önemi giderek artmıştır. Buna paralel olarak kümelenme destekleri ulusal ve bölgesel strateji dokümanlarının da bir parçası haline gelmiştir. Kümelenme alanında başta Ekonomi Bakanlığı nın Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Programı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın Kümelenme Destek Programı ve Kalkınma Ajanslarının kümelere yönelik mali ve teknik destek programları ile güdümlü projeleri kapsamında destekler sağlanmaktadır. Kalkınma Bakanlığı tarafından kümelenme politikalarının ve destek uygulamalarının koordinasyonunu sağlamak üzere Kümelenme Yönetişim Modeli hazırlanmıştır Türkiye de yatırımların ve istihdamın artırılması, ihracatın ve KOBİ lerin desteklenmesi, bölgesel dengesizliklerin giderilmesi, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi gibi farklı amaçlarla çok sayıda teşvik programı uygulanmaktadır. Söz konusu desteklerin birbirini tamamlayıcılığı ve bölgesel öncelikler çerçevesinde şekillendirilmesine 16 KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı ( ). 167

184 ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle işletmelere yönelik devlet desteklerinin bölgesel düzeyde; sanayi altyapı ve üst yapı destekleri, iş geliştirme destekleri, finansal destekler, Ar-Ge ve yenilik destekleri temelinde farklılaştırılması gerekmektedir. Teşvik sisteminin en önemli unsuru olarak uygulanmaya devam eden yatırım teşvikleri, en bilinen teşvik biçimi olup genel sistemin omurgasını oluşturmaktadır. Yeni Teşvik Sistemi; Bölgesel Teşvik Uygulamaları, Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki, Stratejik Yatırımların Teşviki ve Genel Teşvik Uygulamaları olmak üzere 4 ana bileşenden oluşmaktadır. Yeni teşvik sisteminde; bölgesel teşvik uygulamalarına esas olan bölgesel kademelenme çalışması yenilenmiş ve 2011 yılında yenilenen Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi temel alınarak 6 teşvik bölgesi oluşturulmuştur. Teşvik kapsamı, destek araçları ve destek oranlarının sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi düşük bölgeler lehine iyileştirilmesi sonucunda teşvik belgesi alan yatırımlar içinde bu bölgelerin oranı artmıştır. Tablo 27: Yeni Teşvik Sistemi 2013 Yıl Sonu İstatistikleri 168

185 Teşvik Bölgeleri Eski Teşvik Sistemi Kapsamında Düzenlenen Son 18 Yeni Teşvik Sistemi İlk 18 Aylık Toplam Belge Adedi Artış (%) Eski Teşvik Sistemi Kapsamında Son 18 Aylık Toplam Sabit Yeni Teşvik Sistemi 18 Aylık Toplam Sabit Yatırım Miktarı (Milyon Artış (%) Eski Teşvik Sistemi Kapsamında Son 18 Aylık Toplam İstihdam Adedi Yeni Teşvik Sistemi Kapsamında 18 Aylık Toplam İstihdam Adedi Artış (%) Kaynak: Ekonomi Bakanlığı Bölgesel Gelişmenin Kurumsal Yapısında Yaşanan Gelişmeler Mevcut Durum Bölgesel gelişme politikalarında uygulama birliğini sağlamak ve politikaların mali yapısını güçlendirmek amacıyla merkezi ve yerel düzeyde kurumsal yapılar oluşturulmuştur. Merkezi düzeyde Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulu (BGYK) ve Bölgesel Gelişme Komitesi (BGK) kurulmuş; yerel düzeyde ise ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme 1. Bölge 2. Bölge 3. Bölge 4. Bölge 5. Bölge 6. Bölge , , , , , , , , , , , , , , , , , ,2 Topla m , , ,0

186 alanında yaşanan yapısal dönüşümün ve sürdürülebilir kalkınmanın kilit unsurları olan kalkınma ajansları, 26 Düzey 2 bölgesinde de faaliyete geçirilmiştir Tüm bölgelerde kalkınma ajanslarının koordinasyonunda bölge planları hazırlanmış, ajanslarca mali ve teknik destek programları uygulanmıştır döneminde programlar kapsamında; kamu kurum ve kuruluşları, mahalli idareler, üniversiteler, STK lar ve işletmelerce yaklaşık proje başvurusu yapılmış, bu projelerden yaklaşık ü başarılı bulunmuştur. Başarılı bulunan projelere muhtelif mali ve teknik destek programları kapsamında toplam 1,6 milyar TL mali destek tahsis edilmiştir. Başarılı bulunup desteklenen projelerden yaklaşık 3400 ü özel sektör tarafından yürütülmüştür ve bu projelere yaklaşık 785 milyon TL destek sağlanmıştır Kalkınma ajansları bünyesinde, 81 ilde Yatırım Destek Ofisleri (YDO) oluşturulmuştur. Sorumlu oldukları illerin iş ve yatırım ortamını tanıtmaya ve illerine yatırımcı çekmeye yönelik olarak tanıtım ve analiz çalışmaları yürüten YDO lar; yatırım öncesi, yatırımın esnası ve yatırım sonrasında yatırımcılara her türlü bilgilendirme ve danışmanlık hizmeti sağlamaktadırlar Bölgesel gelişmenin yönetişim yapısında yeni bir unsur olmak üzere, GAP Bölge Kalkınma İdaresine ek olarak DAP (Doğu Anadolu Projesi), Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) ve Konya Ovası Projesi (KOP) için bölge kalkınma idareleri teşkil edilmiştir. İdareler hazırlayacakları eylem planları kapsamında; beşeri ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi için doğrudan faaliyet icra edebilecekleri gibi KOBİ lerin desteklenmesi, sanayi altyapısının geliştirilmesi (OSB ve KSS) ve Ar-Ge ve yenilik kapasitelerinin artırılması (Teknopark, TEKMER, İŞGEM) konularında koordinasyon faaliyetleri yürüteceklerdir. 170

187 IPA I döneminde ülkemize tahsis edilen kaynaklarla bölgesel kalkınma alanına yönelik önemli çalışmalar yürütülmüştür döneminde, Bölgesel Kalkınma Bileşeni için Türkiye ye yaklaşık 1,7 milyar avro kaynak tahsis edilmiştir. Bu kaynak, Bölgesel Rekabet Edebilirlik, Çevre ve Ulaştırma Operasyonel Programları kapsamında hazırlanan projeler aracılığıyla kullanılmaktadır. Bölgesel kalkınma alanında programlama döneminde (IPA II dönemi) kullanılacak AB fonlarına yönelik çalışmalar devam etmektedir. IPA II döneminin beş politika alanından biri olan Bölgesel Kalkınma politika alanı kapsamında çevre, ulaştırma, enerji ile rekabetçilik ve yenilik alanlarında sektör programlarının hazırlıkları devam etmektedir. IPA II döneminde finansman desteği sağlanacak öncelik alanlarını belirleyen Ülke Strateji Belgesinin hazırlık çalışmalarında nihai aşamaya gelinmiştir döneminde uygulanmak üzere hazırlıkları devam eden rekabetçilik ve yenilik sektör operasyonel programı kapsamında özel sektörün geliştirilmesi, Ar-Ge ve yenilik ile kapasite geliştirme öncelik alanlarının desteklenmesi öngörülmektedir. IPA II döneminde, IPA I döneminde olduğu gibi ekonomik ve sosyal uyum alanındaki AB fonlarının kullanımında, bölgesel ihtiyaç ve öncelikler ile ulusal kaynaklarla tamamlayıcılık esas alınacaktır. Ayrıca, yeni dönemde uygulanacak coğrafi odaklanma yaklaşımı ile kalkınma ajanslarının AB fonlarının kullanımındaki etkinlikleri artırılacaktır. Politikalar Bölgesel gelişme politikalarında amaç; bir taraftan bölgesel gelişmişlik farkları azaltılarak refahın ülke sathına daha dengeli yayılmasını sağlamak, diğer taraftan tüm bölgelerin potansiyeli değerlendirilip rekabet güçleri artırılarak ulusal büyümeye ve kalkınmaya katkılarını azami seviyeye çıkarmaktır. Bu amaç çerçevesinde; bölgesel gelişme politikalarında BGUS esas alınacak, diğer ulusal ve bölgesel stratejilerin BGUS ile uyumu gözetilecek, Bölgesel Gelişme Yüksek 171

188 Kurulu ve Bölgesel Gelişme Komitesi ulusal ölçekte bölgesel politikaların koordinasyonunu sağlayacaktır Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi nde bölgesel perspektife yer verilmesinin nedeni, sanayi politikalarının bölgesel önceliklere göre geliştirilmesini sağlamak ve bu politikaların etkilerini ölçebilmektir. Mevcut durumda sanayi politikaları bölgesel düzeyde farklılaştırılmaya çalışılmakla birlikte etkili uygulama ve analiz araçlarının eksikliği nedeniyle bu farklılaşmanın istenen seviyede olduğunu söylemek güçtür. Bu nedenle Türkiye Sanayi Stratejisi nin Bölgesel Gelişme yatay alanında belirlenen politika ve eylemlerde öncelikle bu araçların geliştirilmesi hedeflenmektedir Kapsam itibarıyla daha geniş bir politika alanı olan bölgesel gelişmenin sanayi politikası ile 4 ana kesişim alanı bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye Sanayi Stratejisinde geliştirilecek olan bölgesel gelişme politikaları aşağıdaki 4 alan etrafında şekillenecektir. i) Ar-Ge, Yenilik ii) Kümelenme iii) Yatırım Destek ve Tanıtım iv) İşletme Destekleri Bu 4 alanda belirlenen politikalardan bazıları bölgelere özel müdahaleler içermekte, bazıları ise tüm bölgeleri ilgilendiren yatay müdahale alanlarından oluşmaktadır. Ar-Ge, Yenilik Firma, bölge ve ülke düzeylerinde Ar-Ge ve yenilik konusunda etkin olan bütün unsurları içerecek ve bunların eşgüdüm içerisinde çalışmalarını sağlayacak bir ekosisteme ve yeniliği teşvik edici mekanizmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu amaçla, öncelikli olarak Ar-Ge 172

189 ve yenilik kapasite ve göstergeleri yüksek olan bölgelerde olmak üzere, kalkınma ajanslarının koordinasyonunda bölge plan ve programları ile entegre olacak şekilde bölgesel yenilik stratejileri hazırlanacaktır. Kümelenme Bölgelerin üretim altyapısını daha yenilikçi ve verimli kullanmalarını teminen üniversiteler, özel sektör temsilcileri ve kamu kurumları arasında kurumsal işbirliği tesis edilecek ve bu aktörler arası koordinasyon yapıları kümelenme uygulamaları ile güçlendirilecektir Ulusal ve bölgesel düzeyde uygulanacak kümelenme programları ile mevcut ve potansiyel kümelerin verimliliklerinin artırılması, yenilik yapma kapasitesinin geliştirilmesi, bilgiye dayalı ve yüksek katma değerli üretim yapısına geçmeleri ve rekabetçi avantajlarını kullanmaları temin edilecektir. Yatırım Destek ve Tanıtım Uluslararası doğrudan yatırımlar ile her türlü yatırım sürecinin kolaylaştırılması ve bölge yatırım imkânlarının nitelikli tanıtımı, her bölgenin öncelikleri arasında yer alacaktır. Bu kapsamda ülke genelinde Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansının faaliyetlerini bölgesel bazda tamamlaması amacıyla Kalkınma Ajansları ile işbirlikleri güçlendirilecektir Kalkınma ajansları bünyesinde il bazında kurulan yatırım destek ofislerinin bilgilendirme ve yönlendirme desteği sunma kabiliyetleri artırılacaktır. Bölgelerin rekabet edebilirlikleri ile iş ve yatırım ortamının mukayeseli olarak analiz edilmesine yönelik kurumsal ve beşeri altyapı geliştirilecektir. İşletme Destekleri 173

190 Sanayi sektöründe katma değer artışı sağlanması için yenilikçi girişimciliğin gelişmesi ve bölgesel potansiyelin harekete geçirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla; dünyada yenilikçi iş fikirlerinin hayata geçirilmesinde etkin bir şekilde kullanılan, girişim sermayesi ve kredi garanti fonu gibi finansman araçlarının bölgesel uygulamaları geliştirilecektir İşletmelere yönelik devlet desteklerinde bölgelerin gelir düzeyi dikkate alınarak konu bakımından farklılaştırmaya gidilmesi sağlanacaktır. Kapasite artırma gibi yenilik ve teknoloji aktarımı içermeyen projeler sadece düşük gelir düzeyine sahip bölgelerde desteklenecektir. Yüksek gelir düzeyine sahip bölgelerde ise Ar-Ge, yenilik ve kümelenme konuları öncelikle desteklenecektir. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde farklı kurumlar tarafından işletmelerin desteklenmesi amacıyla uygulanacak devlet desteklerinin bölgelerin ve işletmelerin yapısına uygun olarak rasyonel bir temelde farklılaştırılması amacıyla ilgili kurumlarla işbirliği halinde çalışma başlatılacaktır. 174

191 175

192 5.UYGULAMA, İZLEME VE KOORDINASYON MEKANIZMASI Sanayi stratejisi belgesinde belirlenen hedeflere ulaşabilmek için, doğru politikaların tasarlanmış ve karara bağlanmış olması kadar, uygulama ve izleme süreçlerinin etkinliği de önemlidir. Bu açıdan, sanayi stratejisi tasarımının içsel tutarlılığının sağlanması ve korunmasının yanı sıra, uygulama kapsamındaki düzenleme ve tedbirlerin etkinliğini sürekli olarak izleyen, değişiklik gereksinimlerini zamanında saptayıp düzeltmeler önerebilen bir mekanizmanın işlerlik kazanması da zorunludur Türkiye de, özellikle kamu kurumları arasındaki koordinasyon eksikliği ve sanayi sektörüne ilişkin yeterli veri olmaması, kamudaki karar alma ve uygulama süreçlerinin etkinliğini düşürmektedir. Bu bağlamda, sanayi stratejisinin uygulanmasından sorumlu kurum ve kuruluşların bu görevlerini yerine getirebilmeleri için, görev ve yetkileri ile teşkilat yapıları ve kaynakları arasında uyum sağlanması zorunlu görünmektedir Teknolojilerin ve piyasaların hızla geliştiği, Ülke ekonomilerinin önceki yıllara oranla çok daha dinamik bir hal aldığı, dünyanın diğer ucundaki bir ülkenin piyasasındaki bir aksaklığın ülkemizdeki piyasaları da anında etkileme riski taşıdığı dikkate alındığında, sanayi stratejisinin bu tür öngörülemeyen gelişmelere cevap verecek şekilde belirli aralıklarla değerlendirilmesi son derece önemlidir. Bu bağlamda, strateji belgesinin uygulanması ve izlenmesi amacıyla, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarının başkanlığında toplanacak, işveren ve işçi temsilcilerinin katılımını da içerecek şekilde ilgili tüm paydaşların katılımıyla bir İzleme ve Yönlendirme Komitesi kurulacaktır Sanayi stratejisinin etkinliğinin sağlanabilmesi için kamu ve özel sektör işbirliğinin üst düzeyde kurulması önemlidir. Bununla birlikte, sanayi stratejisinin ülkemizde etkin bir şekilde uygulanması ve izlenebilmesi için, kamu-özel sektör işbirliğinin yanı sıra kamu kurumları arasındaki işbirliğinin ve koordinasyonun sağlanması da büyük önem 176

193 taşımaktadır. Bu bağlamda öncelikle, sanayi stratejisi kapsamında belirlenmiş hedef ve amaçların gerçekleştirilebilmesi için, sanayi stratejisinin yatay alanlarında faaliyet gösterecek Girişimler başlatılacaktır. Söz konusu Girişimler, İzleme ve Yönlendirme Komitesi ne bağlı olarak çalışacak olup, kamunun eşgüdüm halinde çalışabilmesini sağlayacaktır Sanayi stratejisi çerçevesinde, kamu kurumları arasında ortak bir çalışma ve istişare imkânı sağlayacak olan Girişimlere, ilgili kamu kurumlarının uzman düzeyinde katılımı sağlanacaktır. Böylece söz konusu Girişimler, ülkemizde var olan kurumlar arası koordinasyon probleminin çözümüne de katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda, gerek duyulması halinde Girişimlerin çalışma ve toplantılarına özel sektör temsilcilerinin de katılımı sağlanacaktır Girişimler, öncelikli olarak, ilgili kamu kurumlarının sanayi stratejisi kapsamında kendi birimlerinin yürüttükleri faaliyetler arasındaki tamamlayıcılığın sağlanmasında aracı olma işlevini görecektir. Aynı zamanda, eylemlerin durumlarının tespitinin, izlenmesinin ve strateji metninin değerlendirilmesinin sağlanması açısından da kritik bir öneme sahip olacaktır. Böylece, sanayi stratejilerinin doğası gereği, farklı aktörler arasında gerçekleştirilmesi gereken koordinasyon sağlanarak, politika sahiplenmesinde karşılaşılan sıkıntılar aşılmış ve mevcut stratejinin proaktif bir takip mekanizması ile işlerliği ve devamlılığı temin edilmiş olacaktır. Temelde, Girişimler kamu kurumları arasında kurulan çalışma gruplarının, yukarıda belirtilen hedefler doğrultusunda sanayi stratejisi kapsamında çalışmalar yapan sürekli yapılar niteliğinde oluşturulacaktır İzleme ve Değerlendirme Kurulu, İzleme ve Yönlendirme Komitesi ile Girişimler arasında ara kademe olarak tasarlanmış olup, Girişimler arasında koordinasyon sağlayacak, Girişimler tarafından alınacak kararları, izleme ve değerlendirme tablolarını ve süreç içerisinde karşılaşılan sorunları değerlendirecektir. 177

194 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü nün başkanlığında oluşturulacak olan İzleme ve Değerlendirme Kurulu, Girişim başkanlarından oluşacaktır İzleme ve Yönlendirme Komitesi, İzleme ve Değerlendirme Kurulu ile Girişimlerin tüm sekretarya faaliyetleri Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından gerçekleştirilecektir Strateji belgesindeki eylemlere ilişkin durum değerlendirmesi yapmak üzere, altı aylık aralıklarla bir uygulama, izleme ve değerlendirme raporu hazırlanacaktır. Hazırlanan bu raporlar, İzleme ve Yönlendirme Komitesi ne sunulacaktır Sanayi stratejisi kapsamında faaliyet gösterecek girişimlerin çalışmalarını değerlendirecek olan İzleme ve Yönlendirme Komitesi stratejiye ilişkin uygulama ve izleme mercii olarak görev yapacaktır. Ancak, İzleme ve Yönlendirme Komitesi nin bahsedilen görevini sistematik bir şekilde yerine getirebilmesi konusunda Girişimler büyük öneme sahip olacaktır. Girişimlerde alınan kararlar ve yapılan çalışmalar tavsiye niteliğinde olup, Girişimlerden elde edilecek çıktılar, İzleme ve Yönlendirme Komitesi tarafından değerlendirilecektir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda gerekli hallerde Komite tarafından girişimlere geri besleme sağlanacaktır Tüm bu çalışmalar kapsamında, İzleme ve Yönlendirme Komitesi, özel sektör ile kamu kesimi arasında kurulan çeşitli diyalog mekanizmaları ile işbirliği halinde olacaktır. Gerekli hallerde, özel sektör ile kamu sektörünün işbirliği içerisinde olduğu çeşitli platformların gündeminde yer alan konular, İzleme ve Yönlendirme Komitesi ne ve/veya Girişimlere taşınabilecektir. Bu çerçevede, sanayi stratejisine ilişkin tüm konular İzleme ve Yönlendirme Komitesinde görüşülecektir Kamu ve özel sektörce İzleme ve Yönlendirme Komitesi nde değerlendirilen konular gerektiğinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı EKK ya taşınarak, karar alıcı siyasi iradenin bilgilendirilmesi ve harekete 178

195 geçirilmesi sağlanacaktır. Bu boyutuyla, sanayi stratejisinin uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda, özel sektör ile işbirliği halinde gerçekleştirilmiş olacaktır Sanayi stratejisinin uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi kapsamında kurulacak olan Sekretarya, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında ve konu ile ilgili faaliyetleri fiilen yürüten Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı personelinden oluşacaktır İzleme ve Yönlendirme Komitesi, İzleme ve Değerlendirme Kurulu ve Girişim toplantıları altı ayda bir gerçekleştirilecektir. Şekil 14: Türkiye, Sanayi Stratejisi Uygulama, İzleme ve Değerlendirme Mekanizması Her altı ayda bir Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında toplanır. Her altı ayda bir Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü başkanlığında toplanır. Eylemlerden sorumlu kurum ve kuruluşların üst düzey yöneticilerinden oluşur. Girişim Başkanlarından oluşur. Her altı ayda bir ilgili Girişim Başkanı başkanlığında toplanır. Sorumlu kuruluşlar ve işbirliği yapılacak kuruluşların üyelerinden oluşur. 179

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ 2015-2018 (TASLAK)

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ 2015-2018 (TASLAK) T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ 2015-2018 (TASLAK) 2014 ii İçindekiler TABLOLAR LİSTESİ... vi ŞEKİLLER LİSTESİ... viii KISALTMALAR LİSTESİ... x GİRİŞ... 1 1.

Detaylı

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ 2015-2018

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ 2015-2018 T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİSİ BELGESİ 2015-2018 2015 ii İçindekiler TABLOLAR LİSTESİ... v ŞEKİLLER LİSTESİ... vii KISALTMALAR LİSTESİ... ix GİRİŞ... 1 1. MEVCUT DURUM...

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014 ORTA VADELİ PROGRAM (2015-201) 8 Ekim 2014 DÜNYA EKONOMİSİ 2 2005 2006 200 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 T 2015 T Küresel Büyüme (%) Küresel büyüme oranı kriz öncesi seviyelerin altında seyretmektedir.

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016 ORTA VADELİ PROGRAM (2017-2019) 4 Ekim 2016 İçindekiler 1. Dünya Ekonomisi 2. Orta Vadeli Programın Temel Amaçları ve Büyüme Stratejisi 3. Orta Vadeli Programın (2017-2019) Temel Makroekonomik Büyüklükleri

Detaylı

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I KÜRESEL KRİZ SONRASI TÜRKİYE EKONOMİSİNDE İKTİSAT POLİTİKALARI Prof. Dr. Adem ahin TOBB-ETÜ Öğretim Üyesi 14 Mayıs 2010, İSTANBUL KRİZLER 2008 2001 İç Kaynaklı Finansal Derinliği Olan Olumlu Makro Ekonomik

Detaylı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ VİZYON BELGESİ (TASLAK) Türkiye 2053 Stratejik Lokomotif Sektörler MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ Millet Hafızası ve Devlet Aklının bize bıraktığı miras ve tarihî misyon, İstanbul un Fethinin

Detaylı

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 3. 2009'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 3. 2009'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi POLİTİKANOTU Mart2011 N201126 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Ayşegül Dinççağ 2 Araştırmacı, Ekonomi Etütleri Büyüme Rakamları Üzerine

Detaylı

UDY Akışları Önündeki Risk Faktörleri

UDY Akışları Önündeki Risk Faktörleri ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLAR DEĞERLENDİRME RAPORU Ağustos 2011 TÜRKİYE YE ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM GİRİŞLERİ 2011 YILI İLK YARISINDA 6,2 MİLYAR DOLAR OLDU 2011 yılının ilk yarısında, Türkiye ye

Detaylı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 YILI DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılı Ocak-Mart döneminde, Türkiye deri ve deri ürünleri ihracatı % 13,7 artışla 247,8 milyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde

Detaylı

YATIRIMLAR Yatırımların Sektörel Dağılımı a) Mevcut Durum

YATIRIMLAR Yatırımların Sektörel Dağılımı a) Mevcut Durum 1.2.2. YATIRIMLAR 1.2.2.1. Yatırımların Sektörel Dağılımı a) Mevcut Durum Kamu kesimi sabit sermaye yatırımlarının 2018 yılında reel olarak yüzde 1,4 oranında artması beklenmektedir. Bu dönemde, kamu kesimi

Detaylı

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji KASIM 2014 KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ

Detaylı

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI Koordinatör Teknoloji Bakanlığı Öncelikli Dönüşüm Programları, 16/02/2015 tarihli ve 2015/3

Detaylı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM 2013 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 2,8 oranında büyüyen ABD ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 3,6 oranında büyümüştür. ABD de 6 Aralık 2013 te

Detaylı

AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları

AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları Y. Doç. Dr. Tamer Atabarut Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi Müdürü atabarut@boun.edu.tr Avrupa 2020 Stratejisi: Akıllı, Sürdürülebilir

Detaylı

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013 Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program 22 Kasım 201 Büyüme Tahminleri (%) 4, 4,1 Küresel Büyüme Tahminleri (%) 4,1,2,0 ABD Büyüme Tahminleri (%) 2,,,,,,1,6,6 2,8 2,6 2,4 2,2

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Kasım 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

AB Krizi ve TCMB Para Politikası AB Krizi ve TCMB Para Politikası Erdem Başçı Başkan 28 Haziran 2012 Stratejik Düşünce Enstitüsü, Ankara Sunum Planı I. Küresel Ekonomik Gelişmeler II. Yeni Politika Çerçevesi III. Dengelenme IV. Büyüme

Detaylı

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu) ZİRAAT BANKASI 2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI (40 Test Sorusu) 1 ) Aşağıdakilerden hangisi bir kredi derecelendirme kuruluşudur? A ) FED B ) IMF C ) World Bank D ) Moody's E ) Bank

Detaylı

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. Ülkelerin Büyüme Oranı 5. Ülkelerin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi

Detaylı

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $) 4.2. HİZMETLER 1. Hizmetler sektörünün ekonomideki ağırlığı bir refah kriteri olarak değerlendirilmektedir (1). (2) tarafından bildirildiği üzere, sanayileşmeyle birlikte, ulaştırma hizmetleri ve belirli

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM ABD Merkez Bankası FED, 18 Aralık tarihinde tahvil alım programında azaltıma giderek toplam tahvil alım miktarını 85 milyar dolardan 75 milyar

Detaylı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ 2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ TEPAV EPRI Dış Politika Etütleri AB Çalışma Grubu 9 Kasım 2005 Ankara Zeynep Songülen

Detaylı

2012 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 2012 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI

2012 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 2012 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI 212 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 212 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 213 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI 16 EKİM 212 MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI www.maliye.gov.tr EKONOMİK GÖRÜNÜM Küresel

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Aralık 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4. Ülkelerin Büyüme Oranı 5. Ülkelerin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... 1-20 1.1. Temel Makro Ekonomik Göstergelere Göre Türkiye nin Mevcut Durumu ve Dünyadaki Yeri... 1 1.2. Ekonominin Artıları Eksileri; Temel

Detaylı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

TÜRK İŞGÜCÜ PİYASASI MESLEKİ EĞİTİM İSTİHDAM İLİŞKİSİ VE ORTAKLIK YAKLAŞIMI

TÜRK İŞGÜCÜ PİYASASI MESLEKİ EĞİTİM İSTİHDAM İLİŞKİSİ VE ORTAKLIK YAKLAŞIMI TÜRK İŞGÜCÜ PİYASASI MESLEKİ EĞİTİM İSTİHDAM İLİŞKİSİ VE ORTAKLIK YAKLAŞIMI 15 Ekim 2012 Mehmet Ali ÖZKAN İŞKUR Genel Müdür Yardımcısı 1 SUNUM PLANI I- İşgücü Piyasası Göstergeleri II- Mesleki Eğitim ve

Detaylı

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR 2013/101 (Y) Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] BTYK nın 2009/102 no.lu kararı kapsamında hazırlanan ve 25. toplantısında onaylanan Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin koordinasyonunun

Detaylı

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Brezilya: Ülkeler arası gelir grubu sınıflandırmasına göre yüksek orta gelir grubunda yer almaktadır. 1960 ve 1970 lerdeki korumacı

Detaylı

BAKANLAR KURULU SUNUMU

BAKANLAR KURULU SUNUMU BAKANLAR KURULU SUNUMU Murat Çetinkaya Başkan 12 Aralık 2016 Ankara Sunum Planı Küresel Gelişmeler İktisadi Faaliyet Dış Denge Parasal ve Finansal Koşullar Enflasyon 2 Genel Değerlendirme Yılın üçüncü

Detaylı

Lojistik. Lojistik Sektörü

Lojistik. Lojistik Sektörü Lojistik Sektörü Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 014 1 Ulaştırma ve depolama faaliyetlerinin entegre lojistik hizmeti olarak organize edilmesi ihtiyacı, imalat sanayi

Detaylı

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AYLIK EKONOMİK GÖSTERGELER EKİM 2015 Hazine Müsteşarlığı Matbaası Ankara, 22 Ekim 2015 İÇİNDEKİLER TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELER i I. ÜRETİM I.1.1.

Detaylı

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara Sürdürülebilir Kalkınma ve İnovasyon: Gelişmeler, EğilimlerE TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara İÇERİK Kavramlar:Sürdürülebilir Kalkınma ve Eko-İnovasyon Çevre Konusunda Gelişmeler AB

Detaylı

2011'de enerji güvenliği meselesine nasıl bakalım?

2011'de enerji güvenliği meselesine nasıl bakalım? tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı 2011'de enerji güvenliği meselesine nasıl bakalım? 13. Enerji Arenası İstanbul, 8 Eylül 2011 Sayfa 2 Kısaca TEPAV Üç temel disiplinde araştırma kapasitesi

Detaylı

5.1. Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri [2011/101]

5.1. Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri [2011/101] 5.1. Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri [2011/101] KARAR ADI NO E 2011/101 Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri ĠLGĠLĠ DĠĞER KARARLA R T...... 2005/201 Ulusal Bilim ve Teknoloji Sisteminin

Detaylı

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemiz halı ihracatı 2009 yılını % 7,2 oranında düşüşle kapanmış ve 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk ayında ise halı

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( ) ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME (2014-2016) I- Dünya Ekonomisine İlişkin Öngörüler Orta Vadeli Program ın (OVP) global makroekonomik çerçevesi oluşturulurken, 2014-2016 döneminde; küresel büyümenin

Detaylı

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023 Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023 İÇERİK Amaç, Vizyon Hazırlık Süreci İnovasyona Dayalı Mevcut Durum Stratejiler Kümelenme ile ilgili faaliyetler Sorular (Varsa) İNOVASYON & KÜMELENME

Detaylı

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü Ekonomik Analiz ve Değerlendirme Dairesi Küresel Ekonomik Görünüm Çin Ekonomisi Nisan-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı

Detaylı

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI Gizem ERİM Araştırma Raporu Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü KONYA Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü Ağustos, 2017 1 İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ... 3 2. DIŞ

Detaylı

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı 17 Mart 2015 SUNUM İÇERİĞİ 1. TÜRKİYE EKONOMİSİNİN YURTİÇİNDEN VE YURTDIŞINDAN GENEL GÖRÜNÜMÜ 2. ÜYE MEMNUNİYETİ VE LİDERLİK

Detaylı

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2009 yılında ülkemiz halı ihracatı % 7,2 oranında düşüşle 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk çeyreğinin sonunda

Detaylı

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015 YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015 HÜKÜMETİN YAPISI VE BAKANLIKLAR EKONOMİ YÖNETİMİ; REFORMLAR İLE HIZLI EKONOMİK

Detaylı

CARİ AÇIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ve ALINAN POLİTİKA ÖNLEMLERİ

CARİ AÇIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ve ALINAN POLİTİKA ÖNLEMLERİ CARİ AÇIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ve ALINAN POLİTİKA ÖNLEMLERİ İbrahim ÇANAKCI Hazine Müsteşarı 8 Mayıs 212 Sunum Planı Küresel Dış Dengesizlikler Türkiye de Cari İşlemler Açığını Etkileyen Temel Faktörler

Detaylı

6. Aile İşletmeleri Kongresi 10 Nisan 2014. Mustafa MENTE Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreter

6. Aile İşletmeleri Kongresi 10 Nisan 2014. Mustafa MENTE Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreter 6. Aile İşletmeleri Kongresi 10 Nisan 2014 Mustafa MENTE Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreter Ajanda 1. Türkiye İhracatçılar Meclisi Biz Kimiz? Türkiye nin İhracat Gelişimi 2. Türkiye Ekonomisi

Detaylı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık

Detaylı

Tuzaktan çıkmak için sanayisizleşmeyi durdurmak gerekmektedir

Tuzaktan çıkmak için sanayisizleşmeyi durdurmak gerekmektedir tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Tuzaktan çıkmak için sanayisizleşmeyi durdurmak gerekmektedir Ozan Acar 14 Aralık 2012, Ankara Çerçeve 1) Türkiye nin orta gelir tuzağı ve sanayisizleşme

Detaylı

TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME

TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME 1 TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME 12.0 Türkiye GSYİH Büyüme Oranları(%) 10.0 9.4 8.4 9.2 8.8 8.0 6.0 4.0 6.8 6.2 5.3 6.9 4.7 4.0 4.0 5.0 2.0 0.7 2.1 0.0-2.0-4.0-6.0-8.0-5.7-4.8 Tahmin(%) 2014

Detaylı

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AYLIK EKONOMİK GÖSTERGELER KASIM 2016 Hazine Müsteşarlığı Matbaası Ankara, 30 Kasım 2016 İÇİNDEKİLER TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELER i I. ÜRETİM I.1.1.

Detaylı

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu DÜNYA EKONOMİSİ Teknoloji, nüfus ve fikir hareketlerini içeren itici güce birinci derecede itici güç denir. Global işbirliği ağıgünümüzde küreselleşmişyeni ekonomik yapının belirleyicisidir. ASEAN ekonomik

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Ağustos 2017 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 TEMMUZ İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Yılın İlk 7 Ayında

Detaylı

Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / www.tobb.org.

Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / www.tobb.org. Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul 5 6 1. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ Küresel ekonomiyi derinden etkileyen 2008

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

Yeşil Kitap Çerçeve, Temel Bulgular ve Politika Önerileri

Yeşil Kitap Çerçeve, Temel Bulgular ve Politika Önerileri Toplam Faktör Verimliliği Politika Çerçevesi Geliştirilmesi için Teknik Destek Projesi Yeşil Kitap Çerçeve, Temel Bulgular ve Politika Önerileri 29 Mart 2018, İstanbul Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye

Detaylı

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL 24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL UNCTAD Dünya Yatırım Raporu Türkiye Lansmanı Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü «UNCTAD» ın Uluslararası Doğrudan Yatırımlara ilişkin olarak hazırladığı Dünya Yatırım

Detaylı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği. Dünya da ve Türkiye de Ekonomik Görünüm

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği. Dünya da ve Türkiye de Ekonomik Görünüm Dünya da ve Türkiye de Ekonomik Görünüm M. Rifat Hisarcıklıoğlu Kartepe, 12 Nisan 2014 Dünya 2013 Yeni Küresel Trendler 1. Finans haritası değişiyor 2. Ticaretin kuralları değişiyor 3. Enerji haritası

Detaylı

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü Ekonomik Analiz ve Değerlendirme Dairesi Küresel Ekonomik Görünüm OECD 6 Mayıs ta yaptığı değerlendirmede 2014 yılı için yaptığı

Detaylı

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık Ekonomide Değişim www.pwc.com.tr 15. ÇözümOrtaklığı Platformu Temel göstergelerde neler değişti? Ortalama Büyüme, % Milli gelir hesaplama yönteminde revizyon Ekonomik Büyüme Oranları % 12.0 10.0 8.0 6.0

Detaylı

T.C. Kalkınma Bakanlığı

T.C. Kalkınma Bakanlığı T.C. Kalkınma Bakanlığı 2023 Vizyonu Çerçevesinde Türkiye Tarım Politikalarının Geleceği- Turkey s Agricultural Policies at a Crossroads with respect to 2023 Vision 2023 Vision, Economic Growth and Agricultural

Detaylı

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014 Türkiye Cumhuriyeti Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014 Sürdürülebilir Bir Üretim Altyapısı Çevreye Duyarlı VGM Güvenli Verimli BSTB İleri Teknoloji Yüksek Katma Değer 2 20 nün Kuruluşu 17 Ağustos

Detaylı

TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜ NDE AR-GE

TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜ NDE AR-GE TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜ NDE AR-GE Süfyan EMİROĞLU Genel Müdür Sanayi Genel Müdürlüğü İlaç Temel Araştırma Merkezi (İTAM) Projesi Açılış Toplantısı, İstanbul 11 Nisan 2013 AR-GE ve İNOVASYON YENİ VEYA İYİLEŞTİRİLMİŞ

Detaylı

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılına iyi başlayan ülkemiz halı ihracatı, yılın ilk dört ayının sonunda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla % 23,1 oranında artarak

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM

ORTA VADELİ PROGRAM BURÇİN KABAKCI Araştırma Raporu Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü KONYA Ekim, 2016 www.kto.org.tr 1 İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ... 1 2. 2017 2019 ORTA VADELİ PROGRAM... 1 3. OVP DE TEMEL EKONOMİK HEDEFLER

Detaylı

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası STRATEJİK VİZYON BELGESİ SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası Yakın geçmişte yaşanan küresel durgunluklar ve ekonomik krizlerden dünyanın birçok ülkesi ve bölgesi etkilenmiştir. Bu süreçlerde zarar

Detaylı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kümelenme Destek Programı Fadime YILMAZ San. ve Tek. Uzmanı 1 Küme Kümeler, özellikle de aynı faaliyet alanında hem rekabet içinde olan hem de birbirleriyle işbirliği

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemiz halı ihracatı 2009 yılını % 7,2 oranında düşüşle kapanmış ve 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk iki ayının

Detaylı

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler AB inin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Sayfa No Nüfus (Bin Kişi) 1 Nüfus Artış Hızı (%) 2 Cari Fiyatlarla GSYİH (Milyar $) 3 Kişi Başına GSYİH ($) 4 Satınalma Gücü Paritesine Göre Kişi Başına GSYİH

Detaylı

Kriz sonrası döneme nasıl bakmak gerekir?

Kriz sonrası döneme nasıl bakmak gerekir? tepav türkiye ekonomi politikaları araştırma vakfı Kriz sonrası döneme nasıl bakmak gerekir? Politikaların kalitesini arttırmaya yönelik bir çerçeve 26 Mayıs 2009 Çerçeve Türkiye deki koordinasyon tartışmalarının

Detaylı

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 5.50 Altın (USD) 1,225 Ekim 18 EUR/TRY 6.24 Petrol (Brent) 76.2 BİST - 100 90,201 Gösterge Faiz 24.4 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 5.21% -11.0% 25.2% 10.8%

Detaylı

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu? Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu? Yrd. Doç. Dr. Elif UÇKAN DAĞDEMĠR Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi 1. GĠRĠġ Avrupa Birliği (AB)

Detaylı

Dünya Bankası KOBİ & İhracat Finansmanı Aracılık Kredileri. Alper Oguz Finansal Sektor Uzmani Dunya Bankasi Ankara Ofisi

Dünya Bankası KOBİ & İhracat Finansmanı Aracılık Kredileri. Alper Oguz Finansal Sektor Uzmani Dunya Bankasi Ankara Ofisi Dünya Bankası KOBİ & İhracat Finansmanı Aracılık Kredileri Alper Oguz Finansal Sektor Uzmani Dunya Bankasi Ankara Ofisi Dünya Bankası Grubu Kuruluşları Dunya Bankası Grubu Uluslararası Imar ve Kalkınma

Detaylı

Türkiye nin nasıl bir büyüme hikayesine ihtiyacı var?

Türkiye nin nasıl bir büyüme hikayesine ihtiyacı var? tepav türkiye ekonomi politikaları araştırma vakfı Türkiye nin nasıl bir büyüme hikayesine ihtiyacı var? Güven SAK Ankara, 1 Şubat 2010 Dünya Bankası TEPAV Bilgi Merkezi 8 Kasım 2006 da kuruldu. 3 yılda

Detaylı

REEL İŞÇİLİK MALİYETİ ARTIŞI 2012'DEN BERİ HIZLANARAK SÜRÜYOR

REEL İŞÇİLİK MALİYETİ ARTIŞI 2012'DEN BERİ HIZLANARAK SÜRÜYOR REEL İŞÇİLİK MALİYETİ ARTIŞI 2012'DEN BERİ HIZLANARAK SÜRÜYOR 9 Eylül 2016 TÜİK in açıkladığı 2016 yılının ikinci çeyreğine ait imalat sanayii üretim ve istihdam verileri kullanılarak yapılan hesaplamalara

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI İstanbul Ekonomi ve Finans Konferansı Dr. İbrahim Turhan Başkan Yardımcısı 20 Mayıs 2011 İstanbul 1 Sunum Planı I. 2008 Krizi ve Değişen Finansal Merkez Algısı II. III.

Detaylı

AB MALİ YARDIMLARI VE TÜRKİYE

AB MALİ YARDIMLARI VE TÜRKİYE AB MALİ YARDIMLARI VE TÜRKİYE Eskişehir Sanayi Odası 25 Kasım 2015 Mali Yardımlar IPA Fonları 2014-2020 Döneminde 4.453,9 milyon avro Ana yararlanıcı kamu, bakanlıklar Türkiye AB Programları Toplam bütçe

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2011 OCAK - ARALIK İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2011 OCAK - ARALIK İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2011 ARALIK AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU İİTKİİB GENEL SEKRETERLİİĞİİ AR & GE VE MEVZUAT ŞUBESİİ Ocak 2012 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2011 OCAK - ARALIK İHRACAT

Detaylı

Ekonomik Rapor 2011 KAYNAKLAR 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / www.tobb.org.tr

Ekonomik Rapor 2011 KAYNAKLAR 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / www.tobb.org.tr Ekonomik Rapor 2011 KAYNAKLAR 67. genel kurul 389 390 1-2007, T.C. Kalkınma Bakanlığı, Gelir Dağılımı ve Yoksullukla Mücadele, Özel İhtisas Komisyonu Raporu, www.dpt.gov.tr/docobjects/download/3087/oik691.pdf,

Detaylı

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde 1 16-31 Temmuz 2012 SAYI: 41 MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu İşsizlikte Belirgin Düşüş 2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Detaylı

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) ÖNCELİKLİ TEKNOLOJİ ALANLARINDA TİCARİLEŞTİRME PROGRAMI EYLEM PLANI Program Koordinatörü KASIM 2014 ÖNCELİKLİ TEKNOLOJİ ALANLARINDA TİCARİLEŞTİRME PROGRAMI VE EYLEM PLANI

Detaylı

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLAR 2010 YIL SONU DEĞERLENDİRME RAPORU

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLAR 2010 YIL SONU DEĞERLENDİRME RAPORU ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLAR 2010 YIL SONU DEĞERLENDİRME RAPORU (February 2011) 2010 YILINDA TÜRKİYE YE ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM GİRİŞLERİ 8,9 MİLYAR DOLAR OLDU 2010 yıl sonu itibari ile uluslararası

Detaylı

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü Ekonomik Analiz ve Değerlendirme Dairesi Küresel Ekonomik Görünüm CPB nin açıkladığı verilere göre Temmuz ayında bir önceki

Detaylı

ÖNCELİKLİ TEKNOLOJİ ALANLARINDA TİCARİLEŞTİRME PROGRAMI EYLEM PLANI

ÖNCELİKLİ TEKNOLOJİ ALANLARINDA TİCARİLEŞTİRME PROGRAMI EYLEM PLANI ÖNCELİKLİ TEKNOLOJİ ALANLARINDA TİCARİLEŞTİRME PROGRAMI EYLEM PLANI 1. Programın Amacı ve Kapsamı Türkiye de Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması ve yaygınlaştırılmasına yönelik önemli ilerlemeler kaydedilmiş

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi Haziran 2017 2 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 MAYIS İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

Detaylı

Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu: Türkiye nin ikinci nesil reform gündeminin tasarımı

Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu: Türkiye nin ikinci nesil reform gündeminin tasarımı tepav Yatırım Ortamı Değerlendirme Çalışması Slide 1 Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu: Türkiye nin ikinci nesil reform gündeminin tasarımı Güven Sak İstanbul,

Detaylı

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006 UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006 ULUSLARARASI YATIRIMCILAR DERNEĞİ 16.10.200.2006 İSTANBUL DÜNYADA DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR (milyar $) 1600 1400 1396 1200 1092 1000 800 693 826 716 710 916 600 400 331

Detaylı

Küresel Rekabetin ARGE ve İnovasyon Boyutu

Küresel Rekabetin ARGE ve İnovasyon Boyutu Küresel Rekabetin ARGE ve İnovasyon Boyutu Dr.Mesud ÜNAL 03 Ekim 2016 1/24 Sunum Planı Küresel Rekabette ARGE ve İnovasyonun Önemi Küresel Rekabetin ARGE Boyutu ve İnovasyon Boyutu Küresel Rekabet sürecinde

Detaylı

YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRME KOORDİNASYON KURULU (YOİKK) ÇALIŞMALARI. 11 Mayıs 2012

YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRME KOORDİNASYON KURULU (YOİKK) ÇALIŞMALARI. 11 Mayıs 2012 YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRME KOORDİNASYON KURULU (YOİKK) ÇALIŞMALARI 11 Mayıs 2012 1 Sunum Planı 16/01/2012 tarihli Bakanlar Kurulu Prensip Kararı çerçevesinde YOİKK yapısı TOBB YOİKK Çalışma Grupları

Detaylı

Sürdürülebilir Gelecek İçin Sürdürülebilir Enerji: Kısa ve Orta Vadeli Öneriler Rapordan Önemli Satır Başları

Sürdürülebilir Gelecek İçin Sürdürülebilir Enerji: Kısa ve Orta Vadeli Öneriler Rapordan Önemli Satır Başları Sürdürülebilir Gelecek İçin Sürdürülebilir Enerji: Kısa ve Orta Vadeli Öneriler Rapordan Önemli Satır Başları Ekonomiye yıllık 36 milyar $ katkı ve 820.000 haneye istihdam Elektrik ve doğal gaz sektörlerinin

Detaylı

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK Dünya Ekonomisine Küresel Bakış International Monetary Fund (IMF) tarafından Ekim 013 te açıklanan Dünya Ekonomik Görünüm raporuna göre, büyüme rakamları aşağı yönlü revize edilmiştir. 01 yılında dünya

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

24 Haziran 2016 Ankara

24 Haziran 2016 Ankara 24 Haziran 216 Ankara Sunum Planı I. İktisadi Görünüm II. Yapısal Konular III. Genel Değerlendirme 2 İKTİSADİ GÖRÜNÜM 3 3.15 6.15 9.15 12.15 3.16 İktisadi Faaliyet Büyümeye Katkılar (Harcama Yönünden,

Detaylı

TÜRKİYE TARIMI, GELİŞMELER ve GENÇ TARIMCILAR

TÜRKİYE TARIMI, GELİŞMELER ve GENÇ TARIMCILAR «GENÇ TARIMCILAR GELECEĞE HAZIRLANIYOR» GÜNÜMÜZ TARIMINDA GERÇEKLER, HEDEFLER VE FIRSATLAR PANELİ TÜRKİYE TARIMI, GELİŞMELER ve GENÇ TARIMCILAR Prof.Dr. Cengiz SAYIN Akdeniz Üniversitesi / Ziraat Fakültesi

Detaylı

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 28. Toplantısı. Yeni Kararlar

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 28. Toplantısı. Yeni Kararlar Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 8. Toplantısı Yeni Kararlar İÇİNDEKİLER. Yeni Kararlar.. Üniversitelerin Ar-Ge Stratejilerinin Geliştirilmesine Yönelik Çalışmalar Yapılması [05/0].. Doktora Derecesine

Detaylı

Rekabetçilik İçin Kaliteli Eğitim Şart

Rekabetçilik İçin Kaliteli Eğitim Şart Rekabetçilik İçin Kaliteli Eğitim Şart Bengisu Özenç Araştırmacı Selin Arslanhan Araştırmacı TEPAV Politika Notu Aralık 2010 Rekabetçilik İçin Kaliteli Eğitim Şart Aralık 2010 tarihinde yayınlanmış olan

Detaylı

HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü

HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü Sayı: 2016/1 TÜRKİYE DE VE DÜNYA DA BOYA SEKTÖRÜ Son dönemde dünya boya sanayisi önemli değişikliklere sahne olmaktadır. Sektörde konsantrasyon, uzmanlaşma,

Detaylı

Konuşmamda sizlere birkaç gün önce açıklanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı hakkında bilgi vereceğim.

Konuşmamda sizlere birkaç gün önce açıklanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı hakkında bilgi vereceğim. 4 Ekim 2009 Tarihinde, DPT Müsteşar Yardımcısı Erhan USTA nın Euro50 Group Seminerinde İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planına İlişkin Konuşma Metni Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Detaylı

1. GENEL EKONOMİK GÖSTERGELER

1. GENEL EKONOMİK GÖSTERGELER 1. GENEL EKONOMİK GÖSTERGELER 1.1. GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) 1. Ekonomik kalkınmanın önemli göstergelerinden biri olan kişi başına düşen GSYİH, TÜİK tarafından en son 2001 yılında hesaplanmıştır.

Detaylı