T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI"

Transkript

1 T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :17 CELSE TARİHİ : BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN KÂTİP :ALİ DOĞAN Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ile Üye Hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından tarihli oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Mustafa Dönmez, Fatih Hilmioğlu, Levent Ersöz ve Mehmet Haberal dışındaki tutuklu sanıklar cezaevlerinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Ahmet Hurşit Tolon, Tanju Güvendiren, Yalçın Küçük, Ferit Bernay, İlyas Çınar, Muhittin Erdal Şener, Emin Şirin ile sanıklar müdafilerinden; sanık Mustafa Ali Balbay müdafi Av. Mehmet İpek, sanık Mustafa Ali Balbay müdafi Av. Aydın Metin, sanıklar Mehmet Şener Eruygur, Hasan Atilla Uğur, Rıza Ferit Bernay müdafi Av. Zeki Aksoy, sanıklar Mehmet Şener Eruygur, Hasan Atilla Uğur, Rıza Ferit Bernay müdafi Av. Filiz Esen, sanık İlyas Çınar müdafi Av. Hanife Çakmak, sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Adil Serdar Saçan, Birol Başaran, Hüseyin Vural Vural, İlyas Çınar vekili Av. Celal Ülgen, sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Adil Serdar Saçan, Birol Başaran, Hüseyin Vural Vural, İlyas Çınar müdafi Av. Hüseyin Ersöz, sanıklar Tuncay Özkan, Hüseyin Nazlıkulu ve Mesut Özcan müdafi Av. Gizem Öcalan, sanık Merdan Yanardağ müdafi Av. Oğuz Kür, İstanbul barosu gözlemcisi Av. Veli Engin Arslan, İstanbul barosu gözlemcisi Av. Kazım Kolcuoğlu, sanık Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu, sanıklar Adnan Bulut ve Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Seçil Özdikmendi, sanık Ahmet Hurşit Tolon Müdafi Av. İlkay Sezer, sanık Gürbüz Çapan müdafi Av. Erdal Çanakçı, sanıklar Fatih Hilmioğlu, Tanju Güvendiren müdafi Av. Tarık Kale, sanık Mustafa Abbas Yurtkuran vekili Av. Deniz Baykal, sanık Mustafa Abbas Yurtkuran vekili Av. Yahya Şimşek, sanıklar Muhittin Erdal Şenel ve Mustafa Koç müdafi Av. Uğur Yalçıntaş, sanıklar Yalçın Küçük, Taylan Özgür Kırmızı, Muhammet Sarıkaya müdafi Av. Hasan Fehmi Demir in geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu. Sanık Mustafa Ali Balbay huzura alındı. CMK nun 147 ve 191. maddesindeki yasal hakları kendisine izah edildi. Mahkeme Başkanı: İddianame okundu. Suçlandığınız konuları biliyorsunuz. Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet. Mahkeme Başkanı: Müdafileriniz hazır. Sanık Mustafa Ali Balbay: Hazır Efendim. Mahkeme Başkanı: Suçlandığınız konularla ilgili suçun susma hakkına sahipsiniz her zaman. Lehinize olan tüm delilleri toplatma hakkına da sahipsiniz. Bu şartlar altında savunmanızı hazırladınız mı? Sanık Mustafa Ali Balbay: Hazırladım Efendim. Mahkeme Başkanı: Hazırsınız.

2 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:2 Sanık Mustafa Ali Balbay: Hazırım. SANIK MUSTAFA ALİ BALBAY SORGU VE SAVUNMASINDA: Efendim ben yazılı olarak ön taslak olmak üzere. Sayın başkan sayın üyeler nihayet 9 ay sonra savunmamı yapmak üzere karşınızdayım. İddianamede bana yönelik suçlamalar halkı hükümete karşı silahlı isyana teşvik etmek. TBMM nin işlevi yapamaz hale getirmeye teşebbüs etmek. Hükümeti devirmeye teşebbüs etmek ve gizli belge bulundurmak şeklinde özetleniyor. İddianamenin 145 sayfalık bölümü bana ait ama bu suçlamaların tümü sadece iddianamenin sonuç bölümünde yer alan hangi suçlardan yargılanmam gerektiğini ifade eden bölümde yer alıyor. İddianamenin içeriği bana ait bölümün içeriği benim bilgisayarlarımdan çıktığı iddia edilen notlar, belgeler ve telefon görüşmeleri. Bunların içeriğinde halkı hükümete karşı nasıl silahlı isyana teşvik ettiğimi ben bulamadım ancak sayın savcılar bugün yada yarın sorularında hangi yöntemlerle yada hangi delillerle benim halkı hükümete karşı silahlı isyana teşvik ettiğimi sorarlarsa bende bir şekilde o sorulara yanıt vermeye çalışacağım. Sayın başkan sayın üyeler, öncelikle tabi bu suçlamaların tümünü reddetiyorum. Çünkü ben halkı hükümete karşı değil silahlı isyana teşvik etmek, silahsız isyana dahi teşvik etmiyorum. Ben isyanla yada o tür yöntemlerle hükümetlerin devrileceğine inanan biri değilim. Bir gazeteci olarak demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti ilkelerine inanmış ve Türkiye nin bu şekilde yönetilmesi gerektiğini düşünmüş ve bunu yazmış bir gazeteciyim. Bu güne kadar benim yazdığım beş bin makale iki bin kadar radyo ve televizyon programı ve 23 kitapta benim terör örgütünü teşvikim yada terör yöntemiyle bir yere ulaşabileceğini düşündüğüme ilişkin herhangi bir şey olsa sanıyorum iddianameye koyarlardı ama böyle bir şey bulunabilirse de ben bu mesleği bırakmaya huzurunuzda söz veriyorum. Bana yönelik suçlamalarda birinci unsuru gazetedeki bilgisayarlarımdan çıktığı iddia edilen notlar oluşturuyor. Sayın başkan sayın üyeler, bana ait olduğu iddia edilen bu notların gerek çıkarılış biçimi, gerek huzurunuza getirilişiyle ilgili olarak dört ayrı hukuki sorun var. Bunun ayrıntılarının avukatlarım hem bilirkişilerin verdiği raporlar desteğinde, hem de kendi bulguları hem de iddianamede bulunan bilgiler ışığında sizlere aktaracaklar. Her şeyden önce ben şu anda dokuz ay sonra karşınızdayım. Bana ait olduğu iddia edilen belgeler hala bana gösterilmemiş durumda. Sayın Nihat Taşkın huzurunuzda, en son 20 Ocak 2009 günü Nihat Taşkın ın imzalamasıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğüne Mustafa Ali Balbay a ait bilgisayar imajlarını veriniz, yazısına karşın bunlar bize verilmemiş durumda. Şu anda ben huzurunuzda görmediğim belgelerle ilgili olarak kendimi en azından iddianame eklerinde belge başlıklarından yola çıkarak anlatmaya çalışacağım. Bu bir kitabın, kitabın kapağına bakıp içindekileri anlatınız demeye benziyor. Ama ben bazı bölümlerini bildiğim için onları sizlere anlatmaya çalışacağım. Bu arada notlarla ilgili olarak sayın başkan sayın üyeler, öyle bir durum ki, şu anda sizler yıllarca hakimlik yapmış kişilersiniz. Odanızda diyelim ki elli adet dosya var dava dosyası var. Elli ayrı dava, her birinden ikişer sayfa alınsa her dosyadan birinin yarım sayfası konsa, yan yana getirilse ve önünüze konsa bu dosya benim der misiniz? Benim notlarım bu şekilde hazırlamışlar. Ve bu notları 5 Mart günü bunlarla ilgili sorular sorulduğunda o gün bile bana göstermediler. Ben 25 mart günü iddianame açıklandıktan sonra o iddianamede gördükten sonra bu notlarla ilgili ayrıntılı bilgi sahibi oldum. Ve hemen o hafta avukatlarım aracılığıyla gazeteye bir açıklama gönderdim bunlar montajlanmış, özel olarak hazırlanmış, birleştirilmiş ve amaca yönelik olarak bir planlı günlük haline getirilmiş diye, daha o gün yani ilk bilgiler ışığında kamuoyuna en azından bir ön bilgi verme gereği duydum. Çünkü medyada öyle bir medya mahkemesi kuruldu ki, karar baştan verilmiş. iddianamede zaten her şey tamamen sonuçlanmış şekilde konmuş. Bu iddianame bir anlamda idamname. Her şeye karar vermişler, bitirmişler, hükmü vermişler. Ve her nottan da kendilerine göre çıkarımlar yapıp böyle olduğu kesindir diye ekler yapmışlar. Ve öyle ki benim notlardan notları birleştirip yan yana getirince benim yaptığım 2

3 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:3 Cumhurbaşkanıyla yaptığım görüşmelerden dahi terör örgütü üyeliği çıkarmışlar. Hani ben bu salon biraz dar be desem, sayın savcılar Balbay darbeden söz etti diyecekler. Öylesine önyargılarla ve farklı yerlerde yapılmış görüşmeleri birleştirip önünüze bir delil bütünlüğü içinde sunulmuş gibi gösterilen bir suçlamayla karşı karşıyayım. Ben savunmamda savunmamı iki ana bölüme ayırdım. Birincisi mesleki savunma ben ona öncelik vereceğim ikincisi de hukuki savunma ama hukuki yanını avukatlarım ayrıca ele alacaklar ama ben mesleki savunmayı neden öne almak zorundayım. Çünkü bir gazeteci yaşadığı çağın tanığıdır. Ama sayın savcılar beni sizlerin karşısında yaşadığımız çağın sanığı yapmak istiyorlar. Yaşadığı çağın tanığı olan bir gazeteci o tanıklığının gereği her türlü bilgiyi, belgeyi edinmek zorundadır. Benim anladığım gazeteci parası kadar değil bilgisi ve belgesi kadar konuşur. Ve onlardan da edinmek zorundadır. Ama bunların sanki bir suçmuş gibi ortaya konması ister istemez benim sizlere mesleki olarak da gazeteciliği anlatmam gerektiği en azından kendime anlatmam gerektiği sonucunu çıkardım bu değerlendirmelerden. Bu anlamda bu notlar sayın başkan bir gazetecinin mesleki yatak odasıdır. Mesleki anlamda bir gazeteci bir kişiyle görüştü bu başbakan olabilir, Genelkurmay başkanı olabilir, Cumhurbaşkanı olabilir o görüşmede kendince notlar tuttu diyelim ki, ya bu görüşlerden de bir şey olmaz yada çok önemli görüşler ama hepsini söylemedi. Ne biliyim gazeteci kendince bu notları tutar. Ve ondan sonra da o notlardan gerekirse ileride bir şekilde yararlanır. Ama bu notların hiçbir zaman, hiçbir zaman hem gazeteci açısından hem de herhangi bir yerde ola ki ele geçirilirse bir belge değeri yoktur. çünkü o notları gazeteci kendisi için tutmuştur. Kendisi anımsayacağı şekilde tutmuştur ve ona göre özeni ona göredir, kurduğu cümleler ona göredir, kendi aklında kaldığı şekliyledir. Ve bu notlarda da tümünde bütün bölümlerde tek tek inceledim o hem iddianame eklerindeki hem iddianameyi koyanlarda, konulanlarda. Sayın başkan bu notlar emniyetten sizin önünüze getirilinceye kadar aşama o aşamada dahi emniyetten sizin önünüze, emniyette olup bitenleri ayrıca irdelemek gerekiyor. Ama emniyetten sizin önünüze gelinceye kadar üç safha geçirmiş. Bir ham hali, iki kendilerince iki o ham halin işlenmiş hali, üç o işlenmiş halin iddianameye konulmuş hali. Bu iddianamenin eklerinde 204 nolu ekte ve tek tek yer almakta ve öyle bir şey ki ilk orijinal dedikleri notlarda tarih bile yok ama ekinde kendi bu o dönem şu olaylar olduğuna göre şu dönemde yapılmış görüşmedir diye yorum eklemişler. Değerlendirmeler yapmışlar ve öylesine işlenmiş üç dört elden geçilmiş notlar. Bu anlamda ben bu notların bir anlamda anlatamayacağım yaptığım görüşmelerde, yaptığım gazetecilikte hesabını veremeyeceğim hiçbir şey yok. ama bunların delil değeri taşıması noktasında son derece tartışmalı ve avukatlarımın da teknik olarak anlatacağı şekilde son derece tartışmalı ve hukuki değeri olmayan bir notlar olduğunu düşünmekteyim. Belgelerle ilgili de değerlendirmelerim aynı şeklidedir. Ben sayın başkan gazeteciliğim konusunda yıllarında o dönem yaptığım gazetecilik nedeniyle dört ödül aldım. Bunlardan biri Sertel vakfının, biri Bülent Dikmener ödülü, biri sertel vakfı ödülü, o günler ödül aldığım haberler bu gün bana ceza olarak sunuluyor. Bu suç ve cezadan sonra Türkiye tipi bir ödül ve ceza gibi bir yöntem oldu. Yine bana ait suçlamaların telefonlarla ilgili bölümü ise ayrıca yine ileriki aşamalarda üzerinde durmayı gerektirecek bir durum çünkü, çünkü Cumhuriyet Gazetesinin Ankara bürosuna ait, bana ait olmayan Ankara büroya ait telefonlar dahi benim gibi gösterilip onlar üzerinden sorular hazırlanmış. Örneğin Cumhuriyet Gazetesinin başbakanlık muhabiri Fırat Kozok la RTÜK üyesi Şaban Sevinç konuşmuş bana diyorlar ki bu görüşme niçin yapıldı. Sayın başkan, biz tabi burada hukuk eğitimi de aldık ister istemez kendimizce. Yanlışım varsa ayrıca düzeltilmesi dileğindeyim. Roma hukukunda bu suçun kişiselliği diye bir gelenek gelişti ve bir suçu kim işlemişse onun yargılanacağı ilkesi benimsendi. Ama şu anda bu iddianamede ve eklerinde artık bütün kurumuyla birlikte yargılama söz konusu ki, bu bizi yüzyıllar öncesine geriye götürecek bir tutumdur. Sayın başkan ben savunmamı öncelikli olarak biraz önce söylediğim gibi gazeteciliğimi anlatmak 3

4 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:4 ve bunun yanında da ister istemez Cumhuriyet Gazetesini anlatmakla devam edeceğim. Sonra tek tek suçlamalara cevap vereceğim. Ama burada yine kabul edemediğim bir durum daha var. Cumhuriyet Gazetesi bir terör merkeziymiş gibi gösterilmiş iddianamede. Eğer gazete bir terör merkeziyse bugün hala günlük yayını sürdürüyor. Gazete Cumhuriyet Gazetesi Türkiye nin demokrasinin en dar olduğu dönemlerde bile darbe dönemlerinde bile bu suçlamayla karşı karşıya kalmadı. Ama öyle bir hem belge yok bilgi yok ama öyle bir suçlama ve ithamname havasında sunulmuş ki gazete bir terör üssü başyazarı İlhan Selçuk ve Ankara temsilcisi Mustafa Ali Balbay da bu üssü yöneten kişiler ve devletin bütün kurumlarını da kontrol altına almak isteyen kişiler. Kurumlar kim birinci sırada Cumhurbaşkanlığı, sayın başkan sayın üyeler, Cumhurbaşkanlığı makamının böylesine terör örgütü tarafından kontrol edilir hale getirildiği imasının nasıl yapılabildiğini ben hala tekrar tekrar okuyorum ve bu bunun değerlendirmesini size bırakıyorum. Onuncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer le yaptığımız görüşmeler bana ait notların onda birini oluşturuyor. Hani biri sehven girmiş diyebilirsiniz hadi ikisi o da olabilir başka bağlantı diyebilirsiniz ama on bir görüşme tümüyle içeriğinde yine tekrar ediyorum. Anlatamayacağım hiçbir şey yok. Ama tekrar ediyorum bu bir mesleki yatak odasıdır. Siz bu notla neyi ima ettiniz. Bu ne anlama geliyor derseniz bu niyet okumaya da girer. Bir anlamda düşünce suçuna da girer. çünkü yine suçlamalarda Bu şunu dediğiniz anlaşılıyor. Bu notlardan sizin şöyle bir niyetinizin olduğu anlaşılıyor gibi yorumlar da çıkarılmış. Şimdi ben öncelikle hem heyetinizden ve bütün samimiyetimle şu anda tutuklu olan kaderdaşlardan diyeceğim özür diliyorum. Biraz uzatacağım için hepsinden özür diliyorum. Çünkü herkes bir an önce sorgusunu yapmak istiyor ama benimle ilgili suçlamalar özette dahi, özetlenirken dahi on kez tekrar ettiği için bir cümlenin on kez tekrar edildiğine tanık oldum. Özetinde. Ve bu ezber yerleştirme diye bir şey var, siz buradan çıktığınızda teybe bir kaset koysanız ve sadece bir şarkı dinleseniz evinize gidinceye kadar sadece o şarkıyı dinleseniz evinize girince o şarkıyı mırıldanırsınız ister istemez. Bu iddianamede de yine aynı şekilde benimle ilgili olarak özellikle kimi görüşmeler her yere tekrar tekrar yerleştirip bir ezber yerleştirme havası da görüyorum. Ve hepsinin içinde tabi ki Ergenekon silahlı terör örgütü diye konmuş. Silahlı terör örgütü, örgüt zaten terör örgütü zaten silahlıdır ama bu silahlıyı ısrarla vurgulayıp,yani yumurtalı omlet der gibi, sürekli silahlı silahlı ben bir an bunu okuyunca okurken sayın başkan elime ne zaman silah aldığımı düşündüm. 49 yaşındayım elime ne zaman silah aldığımı düşündüm 1983 yılında askerliğimi yaparken almıştım diye aklıma geldi. Onun dışında ne silahla bir ilişkim olabilir ne de böyle bir yöntemi benimsemeyi benimseyebilirim. Ama ne yazık ki sadece iddianamenin 985 ve 989. sayfalarında yer alan hukuki durumun değerlendirmesi bölümünde dahi 11 kez silahlı terör örgütü diye yerleştirmeye çalışılmış. Ve sayın savcılar lütfetmişler üç yerinde de Balbay gazetecidir ama yanında terör faaliyetinde bulunmaktadır. Biz gazeteci yazar tanık olduk, gazeteci yayıncı tanık olduk. Gazeteci terörist bu iddianameyle birlikte ilk defa üretilen bir tanım oldu. Benim mesleğimi sanıyorum yadırgayamadılar daha doğrusu tümüyle dışlayamadılar ama evet gazetecidir tabi ama bir terör faaliyetinde de bulunmaktadır, diye ekleme yapmışlar. Ama tekrar ediyorum bir yerde Balbay şu faaliyeti nedeniyle silahlı isyana teşvik etmiştir yada şu faaliyeti şu teşebbüse gireri ben göremedim ve sorularında eğer varsa bu yönde olmasını diliyorum. Ama bu notların hiçbir şekilde bir delil değeri taşımadığını az önce de söylediğim gibi kesip biçilerek özel olarak oluşturulduğunun tekrar altını çiziyorum. Ve yine gazetecilik mesleğinin sayın başkan, sizin de gündeminizde olmasını diliyorum sayılı basın yasasının özellikle 12. maddesinin sizin gündeminizde olmasını diliyorum sayın başkan sayın üyeler. 12. madde şöyle diyor; süreli yayın sahibi sorumlu müdür ve eser sahibi, yani gazeteci bilgi belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz. Bu 2005 yılında 2004 yılında kabul edilmiş ve şu anda uygulanmakta olan basın yasasının 12. 4

5 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:5 maddesidir. Sayın başkan şimdi ana hatlarıyla hem kendimi hem gazeteciliğimi paylaşmak istiyorum. Ben 1960 yılında Burdur un Yeşilova ilçesi Güney kasabasında doğdum. İlkokulu burada bitirdim. İlkokul öğretmenim Aysel hocamız derse gelemediği zamanlar dersi benim vermemi isterdi. İlkokul bu iklimde geçti Burdur depreminden sonra Aydın ın Nazilli ilçesine taşındık amcamlar öğretmendi oraya yerleştik ve orada orta okul ve liseyi orada bitirdim. Orta okulda tarih öğretmenimiz en çok sevdiğim Türkçe ve tarih dersleriydi dönem ortasında tarih öğretmenimiz, dönem ortasında bütün sınıfa Mustafa Ali Balbay ın tarihten notunu on vereceğim karneye dedi benim şımarmayacağımı ve on vereceğini bildiğim halde çalışmaya devam edeceğimi biliyordu öğretmenim ve ben çalışmaya devam ettim ve karnemde on vardı. Edebiyat öğretmenim de dokuz vereceğim dedi el yazın kötü dedi. Ama sınavlardan dokuz yine nihai olarak karneye on verdi. Ve Nazilli lisesini birinci bitirdim. Edebiyat bölümünü seçtim hocalarım kızdılar sen fende başarılı olacak bir kişisin fen notlarında çok iyi neden edebiyat böyle bir şey yerleşmişti fen bölümünü seçmek gerekir diye. Ben edebiyat bölümünde ilerlemek istediğimi söyledim. Bu yani bu alanda ileride bir şeyler yapmak istediğimi söyledim ve edebiyat bölümünü seçtim. Ege üniversitesi iletişim fakültesinde 1977 yılında girdiğimde birinci sınıfta ölçtüm tarttım bu mesleği istiyor muyum istiyorum dedim. Ne yapacaksın Mustafa Ali Balbay dedim, o sırada düzensiz de olsa günlüklerim vardı. 12 Eylül döneminde, bu salonda bulunan kardeşim başıma bir şey gelir diye benden habersiz yaktı günlüklerimi, şimdi yine düzensizdi ama defterlerde yer alıyordu. Birinci sınıfta bu okulu birinci bitirmek istiyorum dedim. Ve Ege üniversitesi iletişim fakültesini 1981 yılında birinci bitirdim. Dört tam not üzerinden üç nokta dokuz notla dört yılın sonucunda bu notla birinci bitirdim. Ve Ege üniversitesi birincisi olarak 1981 yılı Atatürk ün doğumunun 100. yılı olduğu için, büyük bir törende düzenlendi bu yüzdende bu dönemin yayın organlarında da ister istemez yer aldım. Gazeteciliğe 1980 de başladım. Yani Üniversitenin 4. sınıfının başında başladım ve 4. sınıfı hem okul hem gazete ve okulu da birinci bitirdikten sonra kendime şunu söyledim. Balbay, kendine verdiğin sözü tuttun o zaman ileride bunu unutma, kendine verdiğin sözleri tutabilecek gücün var, ama tutmayı da ihmal etme. Ve mesleğe bu iklimde başladım. Meslek yaşamımla ilgili tabi ki verebileceğim onlarca örnek var ama, burada ikisini paylaşmak istiyorum. Mesleğimin sonraki dilimlerinde de beni çok etkileyen iki olayı. Biri yılları arasında sanıyorum sizlerde anımsayacaksınız hayali ihracat olayları çok patlamıştı. Ege sahillerinde turizm patlaması bekleniyordu ama ihracat patlamıştı. Küçücük limanlardan milyon dolarlık ihracatlar ve birinde bir gazetede Kaş limanında küçücük bir haber, 200 milyon dolarlık hayali ihracat. ilgimi çekti bu kadar büyük ihracat küçük bir limandan yapılamaz. O dönem gazetenin İzmir temsilcisi Hikmet Çetinkaya ya gösterdim, ilginç haber dedi, bilgisi belgesi bulunabilirse çok önemli haber olur dedi. Ben atladım Kaş a gittim, iki gün haberin bilgisini belgesini buldum avukatlar, avukatlarla oradaki gümrük görevlileriyle konuştum ve dönüşte Hikmet Çetinkaya nın bana sormuş olduğu ilk soru şu oldu. Belgesi var mı? Var dedim ve gazetede manşetten girdi haber. turizm yerine ihracat patladı diye. O dönem Özal hükümetiydi, İzmir de ben gazetecilik yapmama rağmen mecliste çok ciddi konu olmuştu. Ve ben o belgeleri çok az kişinin tahmin edebileceği kanallardan iki ayrı kanaldan edinmiştim ve ben o belgeler nedeniyle sayın başkan sayın üyeler mahkemelik oldum. İzmir DGM ye çağırdılar beni. Ama tanık olarak. Sayın Balbay sen gazetecisin bu olaylar gerçekten böyle mi oldu, çünkü inanamadılar bu kadar büyük hayali ihracatın üç dört limandan birden milyonlarca dolarlık ihracat ama ben oradaki sıradan insanlarla da konuştum. Gümrükte çalışan görevlilerle de konuştum ve olamayacağını da o gümrüklerin fotoğraflarıyla vesairesiyle gösterdim ve üç saat beni hakimler dinlediler İzmir DGM de yılında. Bende belgelerde olduğunu söyleyince hem tabi ki benim için hiçbir sorun olmadı sadece bu olayı anlattım ve o davadan sonra sayın başkan tabi ki bir tek bu haber etkilememiştir, genel tartışma da vardı. 5

6 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:6 Hayali ihracat olayları o güne kadar yanılmıyorsam 45 liralık bir vergi kaçakçılığı suçunu gerektiriyordu. Ama o dönemden sonra 1918 sayılı yasa ile birlikte teşekkül halinde kaçakçılık olarak yorumlandı ve bir dönem ciddi tartışma konusu oldu. Şimdi düşünüyorum bu günkü savcıların mantığı ile bakılacak ise ben 1987 de hayali ihracat yapmaktan yargılanabilirdim. Balbay sen bu işlerin çok içindesin dört beş tanede haber yapmışsın manşetten de girmiş, Cumhuriyette bunu manşet yaptığına göre e bu hayali ihracatın merkez üssü, diyip herhalde yargılanırdım. Ama sayın başkan o dönem ben tanık olarak mahkemede ifademi verdim. Bütün bilgilerimi bildiklerimi anlattım ama tabi ki hakimlerde saygı gösterdiler haber kaynaklarımı söylemedim. Ama bende öyle ki oraya gelen hayali ihracatın sahte faturaları bile vardı. O yüzden zaten yoksa bizimde ayrıca haber tartışmalı olsaydı, ayrıca bir dava söz konusu olabilirdi. O dönemden sonra bende belgeye, belgeye dayalı haberciliğin deyimi yerindeyse tadına vardım. Bir olayı yakalamak, üstüne gitmek, ortaya çıkarmak ve tabi o dönem bizim meslek büyüğümüz çok şey öğrendiğim Uğur Mumcu. ben İzmir de gazetecilik yapıyordum. Ayvalıkta tatilini yapardı ve yazın pek çok yazısını telefonla bana yazdırırdı. O da ayrıca kulağımda hoş bir tınıdır. O dönem faks yok tabi cep telefonu yok telefonla İzmir e ben daktiloyu alırdım yazılarını ve biz merkeze gönderirdik. Onlardan da tabi belgeye dayalı haberciliğin tadına vardım. İkinci kısaca anlatmaya çalışacağım anlatmak istediğim şeyse, yine aynı yıl 86 bir yıl önce Özal hükümeti dönemi Vahit Halefoğlu dışişleri bakanı, Özal o dönem henüz Sovyetler Birliği yıkılmamış, Sovyetler Birliği ne geziye gidiyor. Ve Gorbaçov la görüşmek istiyor. Glasnost politikası var. Gorbaçov dünya lideri, Özal da dünya lideri olduğunu düşünüyor, iki dünya lideri buluşacak, böyle bir hava yaydı gazeteler. Ama Özal Gorbaçov la görüşemedi. Dönemin başbakanı Andrev Gromikov ile görüştü. bütün gazeteler faturayı Vahit Halefoğlu na kesti. Halefoğlu topun ağzında istifa edecek gidecek mi gitmeyecek mi? Bende İzmir de gazeteciyim henüz. Herkes Ankara da Esenboğa havaalanında Halefoğlu nu bekliyor, Halefoğlu uçağın arka kapısından çıkıyor İzmir uçağına binip İzmir Gümüldür Yoncaköy deki yazlığına geliyor. Bütün Ankara büroları anında İzmir bürolarına haber veriyorlar. Halefoğlu nu bulun konuşturun. Bütün gazeteler Halefoğlu nun peşinde 85 yılı sonu o dönem Cumhuriyette, Milliyetteyim da Cumhuriyete geçtim. Bizde Halefoğlu nu bulmaya çalıştık, benden önce giden gazeteciler olmuş. Halefoğlu o kadar kesin bir dille konuşmayacağım demiş ki, gazeteler ertesi gün ko-nuş-ma-ya-ca-ğım diye çıktılar. Biz hariç çünkü ben Halefoğlu konuşmayacağım deyip tersledikten denize doğru yöneldi ben gayri ihtiyari ama konuşmanız gerekir derken cüzdanımı attığımı hatırlıyorum ayakkabımı çıkardığımı hatırlıyorum Halefoğlu yla birlikte denize gittim. Üzerimde pantolon gömlek su göğsüme kadar geldi Halefoğlu şaşırdı. Evladım sen ne yaptın dedi. Dedim sayın Halefoğlu tüm Türkiye sizin yanıtınızı bekliyor tartışmalı bir durum var. İstifa edecek misiniz? Etmeyecek misiniz? Onu söyleyin yeter dedim. Baktı halime gel sana bir çay ısmarlayım dedi. O an ben hamamda tas görmüş Arşimet gibiydim, tamam dedim şimdi çay ikram ettikten sonra gerisi kolay. Hemen kabul ettim. Villasına girerken tabi eşi Zehra hanım halime bakınca tabi balkona buyurun dedi nazikçe hani içeri girmeyin anlamında bende tabi her taraftan su sarkıyor, balkona geçtik ve 45 dakika Halefoğlu niçin Özal ın Gorbaçov la görüşemeyeceğini uzun uzun anlattı. Eşiti dedi Başbakandır, Gorbaçov devlet başkanıdır, Özal başbakandır, bizim Cumhurbaşkanımız olsaydı o giderdi diye, ve ertesi gün biz tabi fotoğraflarda çekilmişti ve o çok ayrıcalıklı çok özel bir haber olmuştu ve gazetede o döneminde geleneği içindeydi bir maaşta ikramiye vermişlerdi bana. Tabi maaşın ilk dilimiyle hemen bir pantolon aldım kendime. Ve o şeyle birlikte başkan sayın üyeler kurulamayacak ilişki yoktur. yeter ki bir şekilde tabi ki rahatsız etmeden yada karşı tarafa güven vererek bir girişimden bulunun ve o 80 li yıllardaki gazeteciliğin deneyimlerin ardından ben Ankara ya geldim. Ankara daki gazeteciliğim bu kez daha farklı zeminde oldu. 91 de bir yıl İstanbul a haber merkezi müdürü 6

7 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:7 olarak geldim. Ve 93 de tekrar Ankara ya temsilci olarak geldim. İzmir deyken benim hedefim İzmir gazeteciliği yıllarında şuydu. 35 yaşına kadar İzmir i terk etmek İstanbul yada Ankara 45 yaşına kadar da köşe yazarı olmak. Ben İzmir i 29 yaşında terk ettim. Ve 33 yaşında da köşe yazarı oldum bu birazda şansın eseri oldu açıkçası. Ama şansımı da ben kendim kovaladım. Ve 33 yaşında o dönem itibariyle bu günde şu anda halen en eski Ankara temsilcisiyim. Ulusal gazeteler içinde. Ve o günden bu yana da köşe yazılarımı yazılarımı, haberlerimi ve 95 yılından itibaren de kitap yazmayı sürdürüyorum. Bu kitapları yazarken, bu köşe yazılarını yazarken bir gazetecinin neler yapması gerektiği sanıyorum sizinde yani gazetecilerin mesleği göz önünde ama, onun mutfak kısmını da çok kısa bahsetmek istiyorum. Ben birinci bitirdiğim iletişim fakültesinde hem okuldaki eğitimde hem genel meslek büyüklerinden öğrendiğim şuydu. Bir gazeteci günde en az iki kartvizit almalıdır. Ben bunu tabi ki günde olmayabilir ama, haftada en az dört beş yeni insanla tanışmak ve yeni haber ilişkisi kurmak çerçevesi içinde kendimce ve kendi standartlarım içerisinde başarıyla yaptım. 95 yılından itibaren de sayın başkan hem köşe yazılarımda hem de kitaplarımda belgeye dayalı olanlar bilgiye dayalı olanlar, kimi gezi notları ve özellikle de bir çoğunu Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanmış hem dizi yazıların kitaba aktarımı şeklinde toplam 23 kitap yazdım. Ve bu kitaplarımda bu kitaplarımın altı tanesi belgeye dayalı kitaplardır. Belgeye dayalı kitaplarda şimdi bunu ben daha önce vermiştim mahkemeye ama şimdi izlinizle o belgeler bölümünde tekrar vermek istiyorum. Bu kitaplarda adı üzerinde ve belgelerinde bir çoğunun kitapların arkasına koydum. Bu belgelere dayalı olarak yazdım bu kitapları diye. Zaten onları gazetede dizi yazı yaparken de çoğunda belgelere dayalı olarak yada arşivlere dayalı olarak da diye yeri geldikçe söyledim. Sayın başkan sayın üyeler gazeteciler bizim meslekte belli bir aşamaya geldikten sonra özellikle 40 lı yaşların arkasından birkaç seçeneği öne koyarlar. Ya bir kurumun halkla ilişkiler bölümüne geçerler daha rahattır daha az yorulurlar. Ya siyasete geçerler, ki o da çok önemlidir ve bence kutsal bir görevdir aynı zamanda ya gazetede daha pasif bir göreve geçerler örneğin yöneticiliği bırakıp sadece köşe yazarı olurlar. Yada hem aktif hayatı sürdürürler hem gazeteciliği hem yöneticiliği hemde kitap yazmayı sürdürürler. Ben dördüncüyü seçtim ben hem Cumhuriyetin Ankara temsilcisiyim, hem Cumhuriyet vakfının yönetim kurulu üyesiyim, hem Cumhuriyet Gazetesinin yayın kurulu üyesiyim, kitap yazarıyım ve radyo televizyon yorumcusuyum. Bütün bunları yaparken doğal olarak iki kez geçmişte, Siyasete girme teklifi de aldım. Ama o dönem sayın başkan tek korkum şuydu, bu teklifi aldığım duyulursa kötü olur. Çünkü Cumhuriyetin Ankara temsilcisi ne olursa olsun bir partiyle bire bir yakınlık içinde olmamalı. Ve bu teklife teşekkür edip, sadece orada bıraktım kimseyle de paylaşmadım. Daha sonra çok kısa yakın çevremle paylaştım. Bu siyaseti küçümsediğimden yada siyaseti, siyasete soğuk baktığımdan değil. Bu ülkenin iyi gazetecilere de ihtiyacı olduğuna inandığımdan. Bu günde hala aynı görüşteyim. Bu ülkenin iyi yönetilmesi için iyi siyasetçilere ihtiyacı vardır, ama aynı zamanda bu ülkenin aydınlık olması için laik, demokratik, hukuk devleti olabilmesi için aynı zamanda iyi gazetecilere ihtiyaç vardır. Bu anlayış içinde ben mesleğimi sürdürdüm. Ve bu anlayış içinde de genel anlamda Cumhuriyet Gazetesinin hem Ankara temsilciliğini hem de köşe yazarlığını sürdürmeye devam ediyorum. Ben bu cezaevinde de olabildiğince sürdürmeye çalıştım. Hatta avukatlarım dediler ki, işte yada çevreden avukatlar gelince yazılarını ver sonra düşündük yapmayalım bunu cezaevinin kuralları neyse ona uyalım dedik ki pek çok kişinin gelen avukata her şeyi verme hakkı var iken, ben cezaevi yönetimine verdim yazılarımı onların, onlar okudular ondan sonra gazeteye gitti. Altı gün geç oluyordu ama olsun yinede kuralları neyse ona uyalım diye düşündük ve halen o şekilde yapıyorum. Şu anda kimse okumasa bile en azından iki tane okurum var diye düşünüyorum cezaevi yönetimi okumak zorunda damgayı da vurmak durumunda olduğu için. Ve şu anda da ben eğer görevimi yapıyor olsaydım sayın başkan Ankara da, yine Cumhurbaşkanı yla 7

8 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:8 görüşmeye çalışacaktım. Askerlerle hükümet arasındaki ilişki tartışma konusu olduğu için yine onlarla temas kurmaya çalışacaktım. Ne düşünüyorlar, hangi konuda hangi belge gerçek hangisi değil. Mesleğimi yine sürdürecektim. Ve ben gazete bir gazetecinin mesleğini sürdürmesi için de biraz önce anlattığım ilkeler çerçevesinde kesinlikle bilgiye ve belgeye dayalı olarak mesleğini sürdürmesini ve her şeyimiz araştırıldı, bankalarımız bankadaki hesaplarımız dahil ve bu meslekten edindiğimiz gelirler dışında hiçbir çıkarımızın olmadığı da tescillenmişte oldu buna memnun da oldum aynı zamanda. Bankadaki varlıklarımız ki maaşım ve telif gelirlerim dışında hiçbir gelirimin olmadığı da zaten çıktı artı, bunu da ayrıca aktarmak istiyorum yasalara göre gazete köşe yazarları beş yılda bir gelirlerini varlıklarını bulunduğu ilin valisine kapalı bir zarfın içinde vermek durumundadır. Buna pek çok gazeteci uyar yada uymaz bilemiyorum. Bir çoğunun uymadığını ben kendileri söylediler ama ben uyuyorum her beş yılda bir en son 2005 yılında Ankara valiliğine vali basın halka ilişkiler müdürü Hıdır Eraslan a telefon edip iki tane zarf gönderiyorum, biri benim biri Cüneyt Arcayürek in, varlıklarımızla ilgilidir deyip gönderdim. 95 de gönderdim 2000 de gönderdim 2005 de gönderdim. Bu mesleği hiçbir çıkara dayalı olarak yapmadığımın da ayrıca altını çizmek isterim. Belki gerek yok diyeceksiniz buna ama. İddianamede belgenin paraya çevrilebildiği de hesaba katılırsa diye bir cümle var ama devamını getirmemişler nedense. Orada belki de ima edilmek istenen nedir bilmiyorum ama ben gazeteciliğimi hiçbir şekilde bu meslekten elde ettiğim gelirler dışında maaşım ve kitaplar ve telif haklarım dışında hiçbir çıkara alet etmediğim de ayrıca vurgulamak isterim. Sayın başkan ben iddianamenin 984 ve 989. sayfalarında yer alan bu delillerin ve hukuki durumun değerlendirilmesi bölümünde kendimce şöyle bir paragrafları sıraladım sayın savcılar 18 ayrı suçlama tespit ettim. Bu arttırılabilir yada azaltılabilir. Avukatlarımız ayrıca bölümlediler. Onlar 15 ayrı suçlama dediler. Ama tek tek baktığımda buradaki birebir asıl zaten özet bölümünde de onları okudular. Önce o suçlamalara özet bir yanıt vermek istiyorum. Daha ilk diyor ki şüphelinin Mustafa Ali Balbay ın Cumhurbaşkanının mesajlarını bütün şüphelilere ilettiği. Bir yerde göstersinler Cumhurbaşkanı şu mesajı iletti diye. Bir iki Ahmet Necdet Sezer i bir düşünün, meslektaşınız, yapısını düşünün devlet kurumlarıyla Mustafa Ali Balbay üzerinden haberleşecek. Bir defa devletin içinde bile hiyerarşiye o kadar özen gösteren bir kişi ki ben tanık oldum buna. Yer yer o görüşmelerde yeri geldikçe onu da anlatacağım. Ama bir devletin Cumhurbaşkanını hadi beni bırakın biz artık belki Cumhuriyet Gazetesi olarak bu iktidar döneminde hani olağan şüpheliler sınıfına soktunuz diyelim. Ama bir ülkenin Cumhurbaşkanını terör faaliyetinin içinde gösteriliyor daha ilk cümlede. Buna yanıt bile ne verilebilir diye düşünüyorum ama yani sadece bunu demekle yetineceğim. Cumhurbaşkanıyla evet görüştük. Onu yeri geldikçe ileride aktaracağım. Bir gazetecinin gücüdür Cumhurbaşkanıyla görüşmesi. Ama bunun bir suçu haline gelebileceğini kırk yıl düşünsem gerçekten aklıma gelmezdi. Deliller ve hukuki durumda ilk bu vurgulanıyor. İkinci, jandarma komutanlığında gizli çekim sırası ki benim bilgimin dışında yapılmış bir çekim. Bu konuda benden önce sorgusu yapılan Hasan Atilla Uğur un söyledikleri üzerine benim ekleyecek bir şeyim yok. Sizin de dikkatinizde olduğunu hem sorularınızdan hem konuya bakışınızdan gördüm eminim bu konuda ekleyeceğim gerçekten bir şey yok. Hukuki olmayan ve benim dışımda yapılmış bir çekim. Ama orada bile en ileri durum diyor ki Levent Ersöz bana doğrulatmak istediğiniz haber olursa beni arayın diyor. Ankara da o dönem İstanbul da terör saldırıları var, PKK terör örgütü revize edilmiş sindirilmiş ama ne yapacağı belli değil. Öcalan hüküm giymiş sonrası ne olacak belli değil. Böyle bir ortamda biz nerelerden bilgi alabiliriz. Elbette devletin istihbarat kuruluşlarından ve emniyetin jandarmanın MİT in öyle ilgili yerlerinde bilgi alacağız. Terör olayını tapu kadastro genel müdürüne mi soracağız. Tabi ki bunun ilgili yerlerine soracağız. Ama bunu suç olarak göstermişler. Balbay ın onlarla temas kurduğu. Evet ben gazeteciyim bu gün ben Ankara da 8

9 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:9 görev yapıyor olsaydım ve şu son bir hafta içinde çok gerilere gitmeyeceğim bu yaz boyu bir dizi arşiv yaptım yine mecburen yani gazetelerden vesairelerden sadece son on beş yirmi gün içinde olanları paylaşmakla yetineceğim, zaten o yetecek diye düşünüyorum. Şu belge tartışmalarında ben görevimi sürdürüyor olsaydım Genelkurmay ı arayacaktım. Bulamazsam etrafımdaki kaynaklarımı arayacaktım. Bu nedir doğru mu değil mi diye. Başbakanlığı arayacaktım. Dışişlerini arayacaktım bu örneğin dün Ankara da önemli görüşmeler olmuş nedir bu diye soracaktım. FBI ın başkanı aniden Türkiye ye gelmiş. Nedir diye soracaktım. Bu bizim mesleğimizin bir parçası. Orda ve bu görüşmeler de sayın başkanım sayın üyeler bütün görüşmelerim bu suçlanan görüşmelerimin tümünde baktım hepsi makamlarda yapılan görüşmeler. Gizlice gece yarısı şurda buluşalım yada çaktırmadan şuraya gidelim diye bir şey yok. Hepsi ilgili makamda ve gerektiğinde randevu olarak gerektiğinde ya telefon edip şu şöyle mi diye sorduğumuz şeyler. Yine bu gizli çekimin içeriğiyle ilgili olarak tabi sayın başkan sayın üyeler ben görebildiğim kadarıyla belki başka yerlere baksam daha fazlasını bulabildim. O gizli çekimin üç ayrı birbirinden farklı deşifresini gördüm. Klasörün birinde örneğin ben ASAM Avrupa stratejik Avrasya stratejik araştırma kuruluşuyla ilgili bir şey soruyorum, ASAM nasıl bir kuruluştur diyorum. Öteki deşifrede Aslı hanım nasıldır diye çıkmış. ASAM la Aslı hanim yani ASAM da Aslı hanım diye birisi var mı onu da bilmiyorum, ama bu kadar birbirinden farklı anlam çıkacak şeyler konmuş. Ve burada da orada da yine kritik cümle ben demişim ki, sokaktaki insanlarla konuşuyorum. Bir emekli vatandaş bana ya en ben ellileri altmışları, yetmişleri gördüm, en geçerli darbe bu dönemdir diyor. Böyle bir algı var dışarıda diyorum. Ama bu bir yerde böyle deniyor. Öteki yerde Balbay ın en gerekli dönem bu dönemdir dediği. Öteki yerdi en, en şimdi hazırdır dediği. Orada bile çok farklı yorumları yapılmış, ki bu dönemi ayrıca paylaşacağım o tartışmaları düşünün şimdi düşünün bu günkü tartışmaları düşünün sayın başkan. Geçen hafta Başbakan televizyonda canlı yayında gazeteci Derya Sazak ve Fehmi Koru soruyorlar, darbe havası alıyor musunuz diye, darbe kokusu alıyor musunuz, sanki meteoroloji bugün alçaktan gelen işte basınç darbeye neden olabilir yada bugün olmaz gibi bu havayı aldınız mı diyor, Başbakan diyor ki, ben kokladım öyle bir koku almadım diyor. Bugün bile bu tartışma var. ki o dönem böyle bir resmi makamda o günkü tartışmalar ışığında sokak böyle düşünüyor denmiş, bu bile bir dizi farklı yorumla yapılmış. Ama tekrar ediyorum ben görüşmeler yaptım. Her kesimle görüştüm ve yine iddianamede bana atfedilen notlarda öyle bir şey yapılmış ki, örneğin 204 nolu klasör 302. sayfa, yukarıda Şener Eruygur la görüşme var. Altında Yaşar Yakış la görüşme de var çıkardıkları ilk ham not. Ama sizin önünüze getirdiklerinde Yaşar Yakış ı çıkarmışlar. Yakışmaz diye mi düşünmüşler bilmiyorum ama dönemin dışişleri bakanı. Ben de ona bir belgeyi sormuşum. Yani siz ırakla ilgili olarak bir garanti verdiniz mi diye. Yaşar Yakış ta senin yazdığın haber hayal mahsulü demiş bende hayal mahsulü değil demişim. Görüşmeyi not etmişim. Ama sizin önünüze gelene koymamışlar onu. Buna benzer sekiz on yine böyle bölüm saptadım sayın başkanım. Yine burada benim hükümeti devirmek için harekete geçtiğim ama hiçbir belge yok devirmek için, devirme düşüncesine, düşüncesiyle hareket ettiği. Neye dayalı olarak. İnsanın kafasında böyle bir şey olsa bile, ki teşebbüs suçtur değildir o tartışmaya girmiyorum bile. Notlarda dahi yok böyle bir şey. Şimdi İlhan Selçuk la ilgili görüşmeler için denmiş ki İlhan Selçuk un sekreteryalığını yapar. Nerede var. Ben kimi görüşmeleri İlhan Selçuk la yaptım ama bu görüşmede o da vardı demişim. Kimi tek başıma yapmışım ben kendi görüşmelerim. Kimi görüşmeleri telefonla yapmışım. Kimilerini kaydetmedim kendi yaptığım birebir ne bileyim hatta yine eklere koymuşlar Ankara temsilcisiyle beraber gittiğim toplantılar var. Birinde iddianamenin ilk beş sayfalık diliminde beş Ankara temsilcisi Sedat Ergin, Murat Yetkin, Fikret Bila, Bilal Çetin ve ben toplantıya katılmışız yani kimler yani genel anlamda bunlar katıldı, şu oldu diye bir not konmuş ama altı üstü yok onun da ama orada İlhan Selçuk yok ki örneğin. Ama bütün görüşmeleri onun 9

10 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:10 sekreteryalığı içinde yaptığım gibi bir yorum eklenmiş. Bunu da kabul etmiyorum. Ve orada yine burada eklerde bile ekleri bıraktım, delillerin ve hukuki durumun değerlendirmesinde bile sayın başkanım sayın üyeler, İlhan Selçuk la Emre Kongar arasındaki telefon görüşmesi konmuş. Yine roma hukukundan da geriye gidip aralarında konuştular Balbay da bu gazetenin temsilcisidir gibi bir yorum yapıldı herhalde. Şimdi bu yine suçlamalar bölümünde yine biraz önce söyledim. Belgenin paraya çevrilebilirliği dikkate alınırsa diyor bu belgeler dikkat çekici yine iddianamenin bu bölümünde. Yine tekrar ediyorum. Biz, belge görünce sayın başkan sayın üyeler, haber yani gazeteci için çok farklı bir anlamı vardır. Hatta bizim meslekte şöyle bir deyim vardır, selam verdim almadı belge değildir diye. Kimi alanlarda başka şeye yorulan birşey bizim meslekte gerçekten haber ve belge değeri taşıyan gazeteciyi çok heyecanlandırır. Ondan edinmek ister. Örneğin biz cezaevinde tutukluyken geçen ay arada bir DVD film gösteriliyordu, boşlukta kalan diye bir film gösterildi Amerika da Newyork da Newyork Times ın bir muhabirinin başından geçenleri anlatıyorlar. Muhabir bir cinayeti polisten önce aydınlatıyor. Şimdi o an ister istemez tabi bizim yaşamımızda içinde bulunduğumuz davayla özdeş olduğu için, insan acaba bizim savcıların mantığıyla bu muhabirde yani suçlular arasında yer alabilir diye de düşünmeden edemiyor insan. Ama bütün dünyada böyledir meslek gazetecilikte hani haber kaynağına ulaşma etme yerine göre çok böyle ilgilisinin de önüne geçmeye çalışır gazeteci. Çünkü bizim mesleğin yine anayasalarından biri şudur, Yeryüzünde hiçbir şey bir gün önceki haber kadar bayat değildir. Bir gün önceki habere öyle bakar gazeteci o gün yenisini arar. O yeniyi aramakta bilgiye belgeye dayalı olacak bir şey ve bütün bu faaliyetlerinde tekrar ediyorum tamamen terör tüm belgeler dahil terör faaliyeti olarak değerlendirmesini tümüyle reddediyorum. Ve burada yine çok ilginç bir şey yapmışlar. Diyor ki borç içindeki bir gazetecinin gazetenin Ankara temsilcisiyim 987. sayfada bu gazetenin Ankara temsilcisi bu görüşmeleri yapamayacağına göre bu görüşmeleri askeri ve sivil bürokrasiyle görüşmelerini Ergenekon terör örgütü ayarladı diyor. Sayın başkan sayın üyeler görüştüğüm kişileri sıralıyorum. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, dönemin başbakanı Abdullah Gül, dönemin dışişleri bakanı Yaşar Yakış kayıtlarda olanlar itibariyle söylüyorum daha şeylerde var tabi, MİT müsteşarı Şenkal Atasagun, dışişlerin en az on büyükelçisi, Yargıtay başkanı Eraslan Özkaya, maliye bakanlığı baş teftiş kurulu başkanı Mehmet Bey soyadını, şu anda bir önceki başkan bu kişilerle görüşmeleri Ergenekon terör örgütü ayarlamış. Nedeni çünkü gazete borç içinde yüzüyormuş. El insaf diyorum. Şimdi burada Cumhuriyet bölümünde geleceğim ama Cumhuriyet Gazetesinin borç içinde yüzmesi gazetenin gücüdür. Biz namerde muhtaç olmadığımız için biz, geçme namert köprüsünden bırak sel götürsün seni, diyen bir anlayışın gazetecileriyiz. Borç içinde olmamız bizim gücümüzdür. Kim bize onlarca teklif geldi Cumhuriyete zaten sayın savcılar bütün o temasları hep böyle terör faaliyeti saymışlar. Ya anlamak mümkün değil yani, ben savcıların yerine koymaya çalışıyorum kendimi avukatlarım ısrarla onu zorladılar empati yap dediler savcıların yerine koy öyle bak çünkü o şekilde yanıt verebilirsin yine de koymakta zorlandım. Bir gazetenin borçtan biraz kurtulması için bir işbirliği arıyor. Terör faaliyeti. Ki biz onların işbirliklerinin hiçbirini böyle, öyle bir iş önerirlerdi ki, Şöyle diyorlardı bize, ya yönetimi bize teslim edin size plazanın dört katını vereceğiz diyorlardı. Ama o zaman biz Cumhuriyet olmazdık. Biz sırtımızı o holdinglere değil gerçekten okura dayamak istedik. Cumhuriyet okuruna dayamak istedik ve öyle gidiyor ve bu gazetecinin gazetenin zayıflığı değil gücüdür. Ama bunu iddianamede borç içindeki bir gazetecinin Ankara temsilcisi devlet katlarıyla ancak terör örgütü aracılığıyla görüşür yorumuyla size sizin önünüze getirmiş sayın başkan sayın üyeler. En çok tartışma yaratan genç subaylar tedirgin haberiyle ilgili olarak ta yine deliller bölümünde şunu çok kısa yanıt vermek istiyorum. Sonra o süreci anlatacağım, ana hatlarıyla. O haberin özeti şudur sayın başkan, sayın üyeler, 20 Mayıs 2003 günü başbakan ve Genelkurmay başkanı 10

11 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:11 görüşüyorlar, başbakanlıkta 1,5 saat, bütün gazeteciler o görüşmenin içinde ne var? onu araştırmaya çalışıyorlar ve o görüşmenin içini ben alıyorum ve haber yapıyorum. Genelkurmay başkanı, başbakana dedi ki, hepsi bu. bu ne birinin bana verdiği enjekte yada birinin beni yönlendirmesi, hiç ilgisi yok. haber okunduğunda zaten her şey açık yani ve bir dizi sorum var bir tanesi başlığı çıkartılmış ki onu da kaçmak anlamında söylemiyorum haber benim haberim ama haberin başlığını gazetelerden, yazı işleri sekreteryası atar. Başlığa gazeteci tayin etmez gazeteci haberini yazar, yazı işleri bakar derki şu unsuru manşete çekelim der. Gazeteci haberinden sorumludur, ama başlık gazetenin yazı işlerinin ortak ürünüdür. Ama bunun hiçbir şekilde terör faaliyeti dediğim gibi değil eğer terör faaliyetse ben Genelkurmay başkanının başbakana söylediğini yazmışım. O zaman bu faaliyetin içine o makamlar girmiş oluyor ister istemez. Benim ürettiğim bir şey yok ki ortada o görüşmede bunlar oldu demişim. Ben bir şey üretmemişim. Ki benim hep kişisel görüşüm odur, gazeteci hiçbir zaman haberin merkezinde olmamalı ben aldım ki dememeli o dedi ki demeli, o ortaya attı ki demeli ama kader beni haberlerin ortasına itti ister istemez hiç arzu etmediğim bir durumdu bu benim ama bu haberin özeti de buydu. Ama buda bir terör örgütünün faaliyeti olarak sunuluyor. Yine ben ekleri araştırdım Cumhuriyetçi çalışma gurubunun ürünüdür bu diyorlar ama iddianame eklerinde Cumhuriyet çalışma gurubunu kuruluşu aralık 2003 görünüyor. Benim haber 23 Mayıs 2003, kurmadan önce gibi bir havada doğmuş oluyor. Tekrar ediyorum hiç kimseyle alakalı, ilgisi yoktu. Yine aynı bölümde Türk metal sendikasının genel başkanı Mustafa Özbek ile şöyle bir cümle var. Türk metal sendikası başkanı Mustafa Özbek, Mustafa Ali Balbay a danışmadan hiçbir yapmaz. Sayın başkan, sayın üyeler, bu olsa olsa, bir siyasi, bir kulis olabilir yahut birbirlerine danışırlar. Bu iddianameye hangi dayanakla girdiğini ben baktım bir yerde acaba Özbek e Sayın Özbek e şunu şöyle yapın böyle yapın mı, demişim? Yok. yine ilgili bölümde ana hatlarıyla aktaracağım Mustafa Özbek ile 2004 e kadar hiç tanımıyordum te ülkenin terörle karşı karşıya geldiği durum, Kıbrıs sorunu kimi temel konularda ben görüşlerimi anlattım bir konferansta, Özbek bizde öyle düşünüyoruz dedi. Ben onun görüşlerini dinledim bende böyle düşünüyorum dedim. O zaman bu gün görüşlerini ki, ben başlangıçta işte Avrasya televizyonunda bunları orada söyleyebilir dedim. Emin Çölaşan ile birlikte program yapabiliriz dedik, Emin Çölaşan ile konuştuk ve Emin Çölaşan la her pazar orada program yaptık, hepsi buydu. Ki yeri geldi bunu ayrıca vurgulamak isterim. Ben Cumhuriyet Gazetesinin Ankara temsilcisiyim ama televizyon programları ayrıca beni diyebilirim ki eğitti. Toplumda o anda tepki geliyor, ediyor, toplumu da tanımamı sağladı. Bu anlamda özellikle Pazar panaroma programının hem devleti hem toplumu hem kamu oyunu algılamam anlamında da çok öğretici olduğunu çok bilgilendirici olduğunu da ayrıca vurgulamak isterim ve gazetecilik kimliğime de hem toplumu tanıma hem de gerçekten verdiğimiz mesajların bir sorumluluk taşıdığını aktarması bakımından da hem Avrasya sonra da Avrasya kanalında bu süreç devam etti, hepsi buydu. Onun dışında Avrasya Türk metal sendikasının yayın organı vardı. Türk metal diye bir dergi, orada yazılar yazabileceğim söylediler ve Mustafa Özbek bizim sendikanın bu konularda danışman, danışman da yapabiliriz artı açıkça hiç banka üzerinden olduğu için açıkça paylaşmaktan da hiç beis görmüyorum TL banka üzerinden tekrar ediyorum, sendikanın yönetim kurulu kararıyla bunun bedelini veririz dediler. Yazı yazma artı danışmanlık yapma. başka hiçbir zaten banka kayıtlarında çıktı her şey ortada ondan önce ben TRT de yaptığım program nedeniyle de ayda 500 TL 500 TL altını çiziyorum. Telif veriyorlar bizim kuralımız bu demişlerdi ve o çerçevede yine o da banka üzerinden telif verdiler, hepsi ana hatlarıyla buydu. Ha Özbek bu ülkede siyasi iktidara, iktidarın yanlışlar yaptığını düşünüyordu, altını çiziyorum bu iktidarın yerine demokratik yolla ne gelebilir bir başka parti öne çıkabilir mi diye de yüksek sesle düşünmelerim olmuştu, hepimizin düşündüğü şeydi bunlar ama sonra baktık ki, kamuoyu 11

12 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:12 buna yatkın yeni bir siyasi parti uygun uygun değil, böyle bir tartışma düzeyinde kaldı. Ki siyasi parti kurmanın yada öyle bir arayış içine girmenin ne ölçüde suç olup oluşturmayacağını takdirinize bırakıyorum. Yine sendikanın, dediler ki, TUSAM diye bir araştırma kuruluşu var Türkiye Ulusal Stratejik Araştırma Kuruluşu ayda onlarca yazı çıkıyor, yazı üretiyoruz ama yayınlayamıyoruz dediler. Dedi ki bunları Cumhuriyetin ekinde yayınlarız. Bedelini siz ödersiniz, dağıtımını biz yaparız dedi. Buna edvertorial yayıncılık deniyor, çok yaygın onlarca var, yani bu özellikle pazar eklerinde sayın başkan, sayın üyeler, Pazar eklerinin 1. sayfalarına bakın orada damgası olanlar genellikle o kurumun yayınıdır yani o kurumla beraber üretilen yayınlardır onlar örneğin bir banka finans yayını, finans eki yaptırır ne bileyim bir kozmetik firması kadın eki yaptırır, çok yaygındır. Bizim Cumhuriyeti de strateji yakışırdı. Yine bankaya bedeli yatmak üzere ayda, sayı başına 7500 TL bankaya bedeli yatmak üzere böyle bir işbirliği yapıldı, o da hepsi bu. ha onun dışında başka iş birliği yapılabilir mi? diye baktık yasalar izin vermiyor diye, sonuç o çıktı yasalar izin vermiyor dediler. Peki dedik o zaman başka bir işbirliği yapmadık. Buda yine terör faaliyeti olarak önümüze getirilmiş yine oradan diyor ki, Özbek in cümlesini koymuşlar yasalara göre yüzde 40 gazetenin sendikanın yüzde 40 varlığını kullanabiliriz dedi,diyor. Neye göre? Yasalara göre. Altında diyor ki, sendikanın varlığını terör örgütünün ana gücü olan Cumhuriyete aktarmıştır diyor. Sendikayı terör örgütünü maliye varlığı Cumhuriyeti ana üs yapmış ama üstte de Özbek yasaya göre diyor biz yüzde 40 a kadar ortak olabiliriz diyor. Bunu da takdirinize bırakıyorum. Yine son delillerin hukuki durumunun değerlendirmesi bölümünde benim için şu deniyor. Balbay medyayı kontrol etmekten görevli. Sayın savcılar burada bir cümle göstersinler sen şu cümlenle medyayı kontrol etmişsin. Ben medyada arkadaşlarım var dedim. Evet Fikret Bila benim arkadaşım, Emin Çölaşan la program yaptık. Cumhuriyetteki herkes arkadaşım tabi ki, Cüneyt Arcayürek her gün bir saatimizi beraber geçirdiğimiz kişi, her gün, ve Arcayürek bana cezaevine iki kez mektup yazdı dedi ki, Balbay ben senin her şeyine tanığım senin için ben tanıklık yapmak istiyorum dedi. Çünkü ben yaptığımı kimi görüşmeleri, bütün görüşmeleri, kimi de değil gerçekten paylaşırdım. Çünkü Cüneyt Arca Yürek in deneyimine de hem gazetecilik bilgisine de güvenim vardı. aktif gazeteciliğe devam ediyordu ve biz pek çok şeyi paylaşıyorduk kendisiyle. ama benim hangi faaliyetim medyayı kontrol, üstelikte bir yandan borç batağı içindeki bir gazete namerde muhtaç, bir yandan da medyayı kontrol ediyor. Hangisi doğru? ve bir cümle şu kişi kontrol etmiştir, yok. sadece tekrar ediyorum gazetecilik diyalogumun olan insanlarla ilgili zaman zaman, kimi not parçaları bulup onları yerleştirmişler ki onlarda saklamayacağım dediğim gibi Emin Çölaşan her Pazar program yaptığım kişi ki telefon görüşmelerinde de var. Cüneyt Arcayürek sürekli her gün tekrar ediyorum, bir tek Pazar günleri görüşemiyoruz Cüneyt ağabeyle akşamüzeri telefonla konuşuyoruz kendisiyle telefonu geç açarsam kızar. Ne oldu der? Aramadın falan, akşamüzeri geç aramışsam böylesine bir diyalogumuz vardı kendisiyle. Yine İlhan Selçuk la diyalogumuz bu anlamda yorumlanmış. İlhan Selçuk un bu gazetenin baş yazarı, ilhan Selçuk tan ben çok şey öğrendim. Evet Ankara ya gelişlerinde yine iddianamede diyor ki. Balbay milleti topla dedi. İlhan Selçuk Balbay a milleti topla darbe faaliyeti, millet dediği Ankara da Cumhuriyet ailesi olarak tanıdığımız insanlar, beraber yemek yiyip sohbet etmeyi sevdiğimizi insanlar hepsi bu, ki ilhan Selçuk Ankara ya gelişlerinde hep ilk birinci akşamı kimseye söz vermez, baş başa yemek yerdik. Çok şey öğrendim kendisinden. Örneğin 20 Kasımda Ankara ya gelecekse herkesi biz 21 Kasım derdik, 20 Kasım akşamı biz baş başa yemek yerdik ve pek çok şeyi Türkiye nin geçmişini bilen insan ben ilhan Selçuk la ikili görüşmelerimi de kendime ders olması itibariyle de benim aklımda kalacak şekilde ve benim aklımda kalacak cümlelerle kesik kesik, notlar tutmuştum. ve onlarda yine birleştirmeyle ve kimi görüşmeleri altına üstüne ekleyerek çok farklı anlamlarla sizlere sunulmuş. Şimdi siz deseniz üye hakimlerden biri bir duruşmaya gelmese 12

13 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:13 önceki duruşmanın tutanaklarına okumadan duruşmaya gelme deseniz. Şimdi önceki duruşmanın tutanaklarını okumadan kısımlarını atsalar, duruşmaya gelme kısmı gitse üye hakime ne olur? Çok yanlış anlaşılma olmaz mı? bu notlarda da aynen bu hava yerleştirilmiş sayın başkan. İlhan Selçuk la bu ilişkilerimiz bizim tamamen İlhan Selçuk un bir ara eleman olarak yine aynı şekilde yönetici olan İlhan Selçuk un mesajlarını getirip götürdüğü deniyor. Ben İlhan Selçuk a çok büyük bir saygı duyuyorum, sevgi duyuyorum, uğruna ölürüm, ama benim gazeteciliğim İlhan Selçuk tan da bağımsızdır, haberlerimi kendim yaptım, kitaplarımı kendim yazdım. Hatta kimi kitaplarımı çıktıktan sonra İlhan Selçuk un haberi olmuştur. Hiç unutmuyorum bir kitaba sitem etti, ya Balbay kitapların çıkıyor sonradan duyuyoruz gibi hani en azından önceden bize gönder, hani önceden dediği basıldıktan sonra hani ilk imzalayıp yollasan anlamında öyle bir sitemi de olmuştur. Ama buradan benim gazetenin baş yazarını gazetenin pek çok kurumunda beraber hareket ettiğiniz kişiye yönelik olarak, bu diyaloglarımız terör faaliyeti olarak gösterilmiş. Sayın başkan, paylaşmak isterim bir gazetenin baş yazarıyla Ankara temsilcisi nasıl bir diyalog içinde olur? Hele böyle bir dinamik ortamda Türkiye nin her gün kaynadığı bir ortamda ve siyasi bir gazeteyseniz her gün temas kurarsınız. Gerektiğinde esprisini yaparsınız, ki geçmiş dönemlerde ki yani milattan önce dinlemeleri ben milat olarak kabul etmek gerekirse neler yani yine espriye dayalı bu iddianamenin eklerine de konmuş örneğin AKP ye kapatma davası açılmış. Balbay dağınık, dağıttık, dağıttınız ortalığı ne bileyim böyle bir cümle, bu gazetecilik değimidir. Bir haberi yapan gazeteciye sarsın Ankara yı denir. Yani bu gazetecilik dilidir. işte gazetede iyi bir yazı çıktıysa da yada İlhan, bir kişinin yazısı güzelse de bugün gazetede senin yazıdan başkası okunmamıştır denir. Yani bu mesleki bir deneyimin ve her gün yeniden yapılan bir gazetenin ki bizim mesleğin bir anlatımı da budur. Her sabah dünya yeniden kurulur her sabah taze bir başlangıçtır. Böyle çünkü o gün yeniden yapılıyor her şey bir gün önceki örneğin bugün akşam o gün bitmiş oluyor gazetede çünkü yarın ki gazetede hazırlanmış oluyor. O gece bir sonraki güne hazırlanıyor. Böyle bir dinamizm içinde bizim yaptığımız telefon görüşmeleri terör faaliyetleri sayılmış. Ki hani kabul edilemeyecek biriyle görüşme olsa ki o da olamaz, çünkü gazeteci herkesle görüşmek zorunda. Bu yaz yapılan gazetecilikleri düşünün sayın başkan? Kandil dağında röportaj yada ne bileyim Türkiye nin farklı kesimleriyle yani olabilirde yani ben gazeteciliktir yani o iyi bir gazeteciktir. Gitmiştir yani yaparsınız Türkiye nin gündemi etkilemiştir ama orada o notu tutan kişi sen bu notun, sen bu notları tuttuğuna göre Kandil in parçasısınız denilebilir mi? ama bu iddianame özellikle ben gazetecilik mesleği bağlamında bu iddianamenin burada herkesin kendine göre bir mağduriyeti var. en mağdur kişisi ben olduğumu düşünüyorum. Çünkü ben yine savcılık aşamasında Nihat Bey burada tedirginliklerim oldu, sonraki aşamada inanın tek tedirginliğim şuydu. Haber kaynaklarıma karşı ayıp oluyor, haber kaynaklarımın açığa çıkarsa onlara karşı mahcubiyetim ne olacak bütün tedirginliğim buydu sayın başkan ve ben belgeler dahil 6 kitap yazdım. Yine burada suçlamalardan biri oraya geleceğim için bu ön girişi yaptım benim bütün belgeleri Hurşit Tolon, Şener Eruygur, Hasan Atilla Uğur dan aldığım söyleniyor. İspatlasınlar bir tek bilgi, belge almadım kendilerinden, sadece terör ile ilgili ve Irak la ilgili olarak Şener Eruygur ki, 2. Ordu Komutanlığı döneminde vesaire o bölgenin koşullarını bildiği için durumları anlatmıştır, Irak ile ilgili olarak. Ama onun dışında bu kitaplarda yer alan ve benim haberlerimde yer alan üstelik bilgi ve belgelerle ilgili olarak hiçbir temasım olmamıştır. Ki sayın başkan, bu belgeler makama gidip sayın protokolle, sayın Balbay 3 adet belge buyurun, böyle verilmez. Buda gazetecilik meslek sırrıdır başka türlü alınır bu belgeler, başka türlü gelir bu belgeler ve o haber kaynağı gazetecinin namusudur. Gazeteci gerektiğinde kendini tehlikeye atar ama eğer gazeteciyse haber kaynaklarını ki açıklamama hakkı değildir sayın başkan gazetecinin, açıklamama hakkı yoktur gazetecinin açıklamama görevi vardır, görevi vardır. Çünkü yaptığı iş gereği nasıl 13

14 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:14 devlet kurumlarında kimi devlet sırlarını açıklamama bir görev ise hak değil yani böyle zorunluluksa bizim meslekte budur. ama burada bu suçlamalardan deniyor ki, Mustafa Ali Balbay bu devlete ait belgeleri alıp hem para kısmı zaten tekrar vurgulanmış ama medyayı bu yolda kontrol etmek istemektedir, şeklinde yorumlanmış ve bu belgelerin tekrar ediyorum bana gösterilmemiş olmasını gerçekten tekrar dikkatinize olmasını diliyorum. Yine burada Özden Örnek in günlükleri Balbay da var ha demek ki, Balbay da bu örgüte ortak, ben sayın başkan iddiayla söylüyorum. Birazcık günlük gelişmelerle ilgili bütün gazetecilerde Özden Örnek in günlükleri vardır. Bu yayıldı uzun zamandır yayıldı. Nokta dergisi yayınlanmaktan aylar önce, aylar önce yayıldı. Bilgisi bize de geldi ama ben baktım doğrulatamayacağız, bizim doğrulatamayıp haber yapmadığımız çok bilgi olmuştur. Gelir güvenemezsiniz haber kaynağına güvenemezsiniz yada haber doğrudur, doğrulatamayacağınız anlaşılır ben bunlarla çok karşı karşıya kaldım. Birinde örneğin Irak ile ilgili çok önemli bir haberdi bilgide çok sağlamdı, dışişleri bu bilgi geldi dediler. Aradım dedi ki, o ilgili kişi sayın Balbay dürüst konuşmak istiyorum dedi. Buyurun dedim. Bu belge doğru dedi ama yazarsan yalanlarız dedi. Bende dürüst davrandığı için teşekkür ettim, belli bir samimiyetimizde vardı ve yazmadım ama çok önemli bir belgeydi, bugün hala onun yarısı çıkmış durumda kamuoyuna, ama gazeteci göğüsleyemeyeceği ve yalanlanma olasılığı yüksek bir belgeyi de gene tamam edinir, araştırmaya çalışır ama ondan sonra da o gün belki o gün akşamüzeri başka bir belge gelir onun güncelliği geçer bu tür onlarca belge gelir gider gazetecinin önünden eğer savcılar isteselerdi sayın başkan, sayın üyeler, şu anda ben bir kısmını getirdim benimle ilgili kabaca 10 bin sayfa kadar bir şey koymuşlar. 1 milyon sayfa yapabilirlerdi isteseler. Çünkü gazetedeki bilgisayarlar özellikle benim şahsi malımda değil ki bu gazetenin envanterinde vardır. Gazetenin malıdır, gazeteye aittir ve o gazete bu bilgilerin belgelerin bir kısmı gerçekten gazeteye gelir, bir kısmı haber ilişkisi kurulunca size gelir, bana gazeteciye gelir. Bakarsınız ilgili muhabire verirsiniz yada çokta tatmin etmez sizi başka birisi buna baksın dersiniz ve gündeminizden düşer o konu, ama bu gazetecinin gücü olabilecek bir şey burada suçu olmuş durumda. Yine Cumhurbaşkanı ile ilgili başta söyledim ama burada bir şey daha var, Cumhurbaşkanı atamalarını kontrol ettiği diyor. Sayın Sezer in atamalarını bir gazeteci kontrol edecek. Yani sayın Sezer in değimiyle söylemek gerekirse aklından dahi geçirme, öyle bir yapısı vardı Sezer in ki bunu kamu herkes bilir. Ecevit söz geçiremedi ben atadım, ben ettim diye düşündüğü halde ki hükümetlerle her kesimle gerektiğinde kendi mücadelesini yaptı ama bunu bu atamaları hangi bir atama göstersinler şu atamayı sen yaptın desinler bana, bir atama göstersinler, bir tek yani iddianamenin bir telefon görüşmesinde bir dekanın, dekanın atanması ile ilgili benim referans olmam isteniyor ki, referans müessesi sizde takdir edersiniz kamuoyunda biraz da tanınmışsanız ilgili kurum ya senin adının yazabilir miyim der, ki dekan ataması. Sayın savcılar biraz YÖK e baktılarsa dekan atamalarını Cumhurbaşkanı yapmaz, dekan atamalarını YÖK yapar, ki ama o bir tek o var eğer onu kast ediyorlarsa dediğim gibi o da anlattığım şekilde. Şimdi burada bir iddia daha en son bölümünde, Mustafa Ali Balbay ın bir başka suçu örgütteki üst düzey kişilerin koordinasyonunu sağlar diyor. Şimdi benim görüştüğüm kişileri sıraladım. Bunlar örgüt üyesi mi sayın başkan? Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer örgüt üyesi mi? MİT müsteşarı Şenkal Atasagun örgüt üyesi mi? bu günün Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ o dönem 2. başkandı örgüt üyesi mi? Eraslan Özkaya ki şüpheli olarak tuttuklarınızı burada takdirinize bırakıyorum ki onlar ile ilgili zaten hani şu anda yargılama devam ediyor. Ama koordinasyonu sağladı diye, bir not düşmüş not savcılar koymuşlar bir değerlendirme koymuşlar. Eğer Türkiye Cumhuriyeti devletinin üst düzey yöneticilerinin koordinasyonunu bir gazeteci yapıyorsa, o devlete yazık. Yada ne mutlu o gazeteciye Türkiye nin en güçlü adamı. Yine iddianamede 3 yerinde her ne kadar gazeteciyse de diye geçiyor. Şöyle bir saptama var sayın başkan, Mustafa Ali Balbay diyor, görüşür ama bunları yazmamıştır da 14

15 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:15 diyor. Az altında da genç subaylar tedirgin haberini yazmıştır diyor. Şimdi ben görüşmeyi yazsam da suç olarak konmuş, yazmadığım, yazmadıklarım da suç olarak konmuş. Yani ne yapsam seni örgüt üyesi olarak ilan edeceğiz gibi bir mantıkla bunu bu iddianameyi yazmışlar, ve bu anlamda genel buradaki bu 18 suçlamanın sayın başkan, yani ana hatlarıyla sizlerle, sizinle paylaştım. Öyle ki, biraz ilk başta söylediğim gibi hükümeti devirmek, halkı silahlı isyana teşvik etmek, ben tümünü çıkardım yani 3 sayfalık delillerimi hukuki durumu değerlendirmesi bölümü tümünü bunlar vardı. nerede var? ben ayrıca sorular bölümünde bilmek istiyorum. Burada bir gazetecinin mesleği nedeniyle böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalmasını sayın başkan, ben aynı zamanda dolaylı da olsa bir sansür girişimi olarak değerlendiriyorum. Eğer sen belge bulundurursan, eğer bu tür şeyleri yazarsan başın derde girer, ona göre gazeteciliğini ona göre yap gibi bir dolaylı çıkarımda burada söz konusu diye düşünüyorum. Genel hukuki durumun değerlendirilmesi bölümü böyle sayın başkan, şimdi ben benim şahsımda Cumhuriyet Gazetesinin pek çok yerinde geçiyor. 1. iddianamede atıfta yapılmış, bir terör merkezi olarak kabul edilmesinin ayrıca bir 10 dakika kadar üzerinde durmak istiyorum. Bir defa öylesine yanlış bilgilerle dolu ki, tabi ben ister istemez 1. iddianamenin eklerine de şöyle baktım. Örneğin sizin çok değer verdiğiniz çok her yerde, daha doğrusu düzelteyim, savcıların her yere koyduğu o medya yapılanması belgesinde, Cumhuriyet Gazetesinin kuruluş tarihi şöyle geçiyor. 1945, şimdi 1945 yılında Cumhuriyet Gazetesi 21 yaşındaydı. Cumhuriyet Gazetesi 7 Mayıs 1924 te kuruldu sayın başkan. Burada kayıtlara da geçmesi bağlamında gazetenin kendini anlatmaya da ihtiyacı yok tabi ama, ben bu gazetenin Ankara temsilcisi ve yazarı olarak ve meslek yaşamımdaki en büyük ülküsü bu gazetenin 100. yaşını gazetede görmek olarak deklere eden bir kişi olarak Cumhuriyet Gazetesinin kuruluş öyküsünü çok kısa dediğim gibi paylaşmak istiyorum. Atatürk 1924 yılı başında, Yunus Nadi yi çağırıyor. Diyor ki, çocuk, bir gazete çıkaralım diyor. Adı Cumhuriyet olsun diyor, ki bu topluma Cumhuriyeti yerleştirelim diyor ve 7 Mayıs 1924 te Cumhuriyet Gazetesi yayın hayatına başlıyor. ve sayın başkan, sayın üyeler, Cumhuriyet Gazetesi o dönem bütün devrimlerin yerleşmesi için temel bir görev üstleniyor. Her biriyle ilgili söyleyebileceklerim var, birini paylaşacağım yılı soyadı kanunu çıkıyor, toplum soyadı nedir bilmiyor o güne kadar Fevzi oğlu Mustafa, Ahmet oğlu Hasan genellikle soy isim insanlar böyle çağrılıyor. Cumhuriyet Gazetesi bakıyor ki, toplumda böyle bir algı, algılamama sorunu var. soyadını anlatıyor, her insanın diyor kendine ait bir kimlik ve her güne bir harf ayırıyor ve soyadı öneriyor. Birinci gün a harfi Altay, Akın, Atalay ikinci gün b harfi, üçüncü gün c harfi, dördüncü gün d harfi, beşinci böyle her güne bir tam sayfa soyadı öneriyor. Bugün bu salonda sizler, bizler hepimizin adını annemiz babamız koydu ama muhtemel ki, bazılarının soyadını Cumhuriyet Gazetesi koydu. Bu gazete Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesine böylesine karşılıksız hizmet etmiş bir gazete. Ben arada bir İlhan Selçuk a İlhan ağabey e espri yoluyla takılırım ama sadece espri İlhan ağabey derim bu kadar devleti, bu kadar devrimler yerleşsin diye uğraşmış etmiş. Bari bir matbaa isteseydi devletten hani teşvik yani şeyde değil, hani o dönem pek çok kuruma teşvik şey olmuş. Yunus Nadi onu da kabul etmemiş. Şu mantıkla kabul etmemiş. Bu devlet zaten hepimizin biz kendimizi ayrıca niye isteyelim? Bu mantıkla yayın hayatına başlamış bir gazete. Yine gazetenin bir resmi gazete biliyorsunuz, Cumhuriyetin ilanından çok sonra yayın hayatına başlıyor. bakanlar kurulunun kararının bir yerde yayınlanması lazım. Onu da Cumhuriyet üstleniyor. Bakanlar kurulu kararının toplumda duyulması için yine ertesi yada iki gün sonra o günün koşulları içinde Cumhuriyette yayınlanıyor. Harf devrimi başlıyor, okur yazar oranı yüzde 7, kadınlar yüzde 2 erkekle yüzde 11 ama yinede eski harften yeni harfe geçiş büyük bir sorun. Cumhuriyet Gazetesi 6 ay sayın başkan, 1. sayfanın yarısını eski harfle yarısın Latin harfleriyle çıkarıyor. 6 ay boyunca buda ayrıca emek ve eleman ister ayrıca çaba ister. Böyle geliyor. Cumhuriyet Gazetesi daha sonraki dönemde, bütün 15

16 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:16 dalgalanmalardan etkileniyor. Her gün çıkan bir gazete hata yapmaz mı? yapar onlarda bizim. Ama kökü bu gazetenin. sayı başkan, sayın üyeler, bütün dünyada da böyledir. Siyasi dalgalanmaların yaşandığı ülkelerde bundan ilk etkilenen siyasi gazetelerdir. Çizgisi olan gazetelerdir çünkü yalpalarlar, çünkü ülkedeki dalgalanma değişmiştir. Fransa da örneğin, yani genel Türk Cumhuriyeti yıllarca Türkiye nin pravdası diye suçladılar. Sovyetler çöktü, Pravda da çöktü. Hümaniteyle karşılaştılar ve lemonte ile karşılaştılar yine Fransa da yani genel soğuk savaşın bitmesinin ardından Hümanite bitti. Ama Avrupa çapında bunu özellikle vurgulamak isterim. Soğuk savaş döneminde o ülkelerin fikir gazetesi olarak ün yapmış gazetelerden sadece üçü ayakta kaldı. El paris, biraz le monte, sonra çizgisini yine yalpalayarak bir noktaya geldi ve Türkiye de Cumhuriyet. Patronu olmayan vakıf aracılığıyla çıkan ve ayakta kalmayı başaran. Sayın başkan, inanın çok zordur bir gazetenin ayakta durması, bugün bu salonda, televizyon yayıncılığı denemiş arkadaşlarımız var, solonun dışında insanlar var. en tanınmış NTV den, bütün kanalları sayabilirim. Gazetede yapmak istediler yani özellikle NTV biliyorum şey, tutmadı. Televizyon yayıncılığı bile gazeteden daha kolay. Çünkü televizyon yayınında, program yoksa basarsınız bant yayını mevcutlardan idare edebilir siniz. Ama bir gazete eğer birinci sayfasındaki haber, üçüncü sayfada tekrar ettiyse alay ederler. Gazeteniz bugün özensiz çıkmış derler, çok zordur sayın başkan, biz Cumhuriyet olarak kan kustuk kızılcık şerbeti içtik diyorum. Ama bu gazetenin çıkması içinde hepimiz Cumhuriyet çalışanları ve iddianameye yansıdığı için bunları paylaşma görevi sayıyorum lütfen böyle gazete anlatımı olarak kabul etmemenizi iddianameyle bağlantılı olarak değerlendirmenizi diliyorum. Çünkü gazete öyle bir hale sokulmuş ki bu iddianamede terör örgütünün elinde oyuncak biri 3 kuruş verse de teröre hizmet etsek diye uğraşan bir gazete, kesinlikle değil tam tersi kimseye muhtaç olmamış ama gazete işbirliği yapmış, işbirliklerini de hep denemiş ama o iş birliklerini hep gazetenin kendi varlığını koruyarak yapmaya çalışmış bir gazete. ve bu gazetenin biraz önce söylediğim gibi 70 ler de, 80 ler de ülkelerin o dalgalandığı dönemlerde gazetede etkilendi bundan. Ülke çizgisinden ülkenin gidişinden doğaldır bu biraz önce söylediğim gibi ve kaç fikir gazetesi geldi geçti, geçmişte adlarını yani benim kuşağım biraz tanıdığı demokrat, yeni ortam, hürses, ayrıntılı haber, söz neler geldi. Yeni yüzyıl, olmadı yeni bin yıl hiç ama hepsi gitti, çünkü çizgisi olan gazetelerin o çizgiyi tutturmaları bu dalgalı ortamda çok zordur. Ben, biz Cumhuriyet olarak gerçekten çok zorlandığımız çizgimizin çok tartışıldığı dönemler oldu. İşte böyle yaparsanız satmaz zaten. Ama biz biliyorduk ki, satsak satmasak onlar ayrı konu, önce gazetenin kimliğini koruması lazımdı. Kimliğimizi korumamış 500 bin satmışız ne fark eder, ve o yüzdende bize, bize her 6 ayda bir satarlar sayın başkan. 6 ay Aydın Doğan a satarlar, 6 ay Turgay Ciner e satarlar, 6 ay bir başkasına satarlar bu iddianamede terör örgütüne satarlar. Ama Cumhuriyet Gazetesi satılır, sadece bayide satılır ve 1 liradır ve 6 ayda bir de batırırlar Cumhuriyeti. Cumhuriyet bitiyormuş, batıyormuş zaten işte borç batağı içinde bir gazete evet Cumhuriyet batar pek çok kesime batar o yüzden de pek çok sorunla karşı karşıya kalır. Dramatize etmeden anlatmaya çalışacağım. Ben Uğur Mumcu nun yerinde yazıyorum, bunu hiçbir yerde kendi içimde vicdanımda hiçbir yerde kullanmadım. Yazılarımı okuyanlar bilirler sadece 24 Ocakta Uğur Mumcu ya ayırırım, Uğur ağabey diye mektup yazarım. Ama onun dışında Uğur Mumcu nun yerinde yazan biri olarak hiç demem. Çok yine açık yüreklilikle paylaşmak istiyorum. O köşede yazmayı ben istemedim, boş kalsın istedim. Taşımak istemedim ağır bir yüktü, bir süre direndim. İlhan ağabey dedi ki, sonunda Balbay burada sen kendi değimiyle Uğur un yerini doldurmayacaksın dedi burada sen bayrağı yerde bırakmayacaksın dedi, burada yazacak kişi içimizden çıkmalı genç olmalı dedi, ve böylece köşe yazarlığına başladıktan 2 yıl sonra 1995 te ben Uğur Mumcu nun yerinde yazmaya başladım. Yan komşum yine gazetede yazılara devam ederken günlük yazılar yazarken, yan oda komşum Ahmet Taner Kışlalı ydı her Perşembe çay içerdik. 16

17 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:17 Üniversitede öğretim üyesiydi Ankara üniversitesinde perşembeleri gelirdi bazen öyle yemeğini beraber yerdik. Ondan da çok şey öğrendim, ona da çok ağır suçlamalar gelirdi zaman zaman, Kemalist olması nedeniyle bazıları suçlardı, bazıları da tam temsil etmiyor diye suçlardı. Çok ağır akçalı suçlarda gelirdi ona, ama hep şunu söylemiştir bana Balbay derdi, suçlama ne olursa olsun eğer inan ki suçsuzsan hiç biri bulaşmaz sana derdi. Bunu da köşesine yazmıştı Ahmet Taner Kışlalı ve 1993 ten itibaren 99 a kadar 6 yıl Ahmet Taner Kışlalı lıyla beraber bu oda komşuluğumuz bir ölçüde ağabey kardeş gibi olan ilişkimiz devam etti. kimi Anadolu gezilerine beraber gittik Ahmet Taner Kışlalı ile en son Bulancak ta güzel gezimiz olmuştu. Kitaplarımızı birlikte imzalamıştık ve Ahmet Taner Kışlalı yla Uğur Mumcu yu 24 Ocak 1993 te kaybettik Ahmet Taner Kışlalı yı da 21 Ekim 1999 Perşembe günü saat 9.30 da gazetede ki haber toplantımız bitiminde aldığımız bir telefonla terör saldırısına uğradığını öğrendik. Kışlalı nın aracına bomba konmuştu, Uğur Mumcu nun da aracına bomba konmuştu ve danıştığım kişiler, konuştuğum kişiler güvenlik ile ilgili insanlar bana dediler ki, ehliyet dahi almayacaksın sana bu sorumluluğu veriyoruz dediler, sende hedeftesin. Zaman, zaman bende tehditler aldım 2 kez Ankara emniyet müdürlüğü ve valiliği biz sana koruma vermek istiyoruz dediler. Bende koruma ki Cüneyt Arcayürek le bunun esprisini şöyle yaparız, eğer korumalı saldırıya uğramakla, korumasız saldırıya uğramak arasındaki fark, korumasızsan tek başına ölürsün korumalıysan iki kişi ölürsün, diye. Ki eğer bir hedef seçilmişseniz çok zordur. Bir anlamda ama Kışlalı yı kaybettikten sonra özellikle ikinci o koruma istemi o zaman gündeme gelmişti, üçüncü bir koruma da yine bu tutukluluk sürecinin hemen arefesi, sürecinde tutukluluk döneminde gündeme geldi. Buradan bunu dramatize etmek anlamında paylaşmıyorum. Böylesine teröre hedef olmuş, böylesine terör tehdidiyle karşı karşıya yaşayan bir gazeteci olarak şu anda ben bir terörist suçlamasıyla karşınızdayım. Bu çok ağır bir suçlama, bu çok haksız bir suçlama, bu bir aydın kıyımıdır. Bu benim adım adım öldürülmemdir.ama ben yine Cumhuriyet Gazetesini benim tutuklanmam Cumhuriyetçiliğimden zerre eksiltmez. Günlük yazılarıma dediğim gibi devam ediyorum. Olabildiğince haftada iki yazının nedeni de cezaevinden 6 günde ulaşıyor gazeteye günlük yazı yazmak çok zor. Kurallarında ne olursa olsun dışına çıkmak istemiyorum. Cezaevinde bile. Ama sayın başkan, sayın üyeler, siz bu gazeteyi şimdi terör örgütü üssü yapıyorsunuz, üssü yapılıyor bu iddianameyle birlikte. Ben şunu da açık yüreklilikle paylaşmak istiyorum. Öz yaşam öykülerini okumayı çok seviyorum hatta burada da şu anda Gandi nin yaşanımın okumaktayım Türkiye deki aydınlarımız ne yazık ki, pek çoğu terör saldırısı sonucu öldürüldüler ama pek çoğu da sizin dikkatinizde kalsın sadece sözüm sizlerden dışarı, Rıfat Ilgaz dan Aziz Nesin e, Sabahattin Eyyüpoğlu ndan Sabahattin Ali ye cezaevinden geçmemiş gazeteci yazarda yok. belki de bizim diplomamızın bir parçası bu. ben bu dönemlerin geride kalmış olduğunu düşünmek isterdim, ama bizlerin hele hele gazetecilerin bu bütün suçlamalar ortada sayın başkan, evimde bir silah bulunsa, ne bileyim kendime ait bir şey vehmetmiş olsam, bir yerde bir şey çıkarsalar, bu hükümet ben ne bileyim ben belki de yanlış bazı arkadaşlarımı eleştirirler bu konuda. Ben benim gibi düşünmeyeninde beni okumasını istiyorum. Derler ki ne geçecek eline. Hayır diyorum bir şekilde yani bir şekilde yani daha doğrusu şöyle anlatayım. Benim gibi düşünmeyeninde beni okuduğunu düşünüyorum, ve yazımı öyle yazıyorum. Daha yumuşak ve daha paylaşılabilir şekilde, ama bu yazıların dahi bir terör örgütü yazısı olarak algılanması karşısında ne yazık ki bu ülkede aydın kıyımının yargı yoluyla kıyımı bitmeyecek mi diye de sormadan edemiyorum. Şu anda ben iddianamenin her yerinde belli yani Cumhuriyetin Ankara temsilcisi olduğum için karşınızdayım. Yani her yerinin zaten her yeri bir yana o bütünü gazete adına yaptığım görüşmelerden oluşuyor ve bütünü onlardan derlenen onlardan toparlanan bilgi, belge adını verdikleri yada kendilerince günlük adını verdikleri notlardan oluşuyor. ama bunların dışında bir şey gösterseler canım yanmayacak şurada hata yapmışım diyeceğim, şunu da 17

18 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:18 yapmasaymışız, ama ben bu ülkenin devlet başkanlarıyla görüşmek suç ise, bir ülkenin ve bunlar haber ya toplumla paylaşmakta suç paylaşmamakta suçsa. O zaman gazeteci kimdir? iddia makamının buna da yanıt vermesi gerekiyor. Şimdi burada yine nasıl sizin huzurunuza getirildiğimin çok önemli bir parçası olarak benim bütün telefonlar dinlendikten sonra yani Cumhuriyetin santral telefonları da dinlendikten sonra sayın başkan, karşınıza daha doğrusu ben göz altına alınmadan önce kimdir Mustafa Ali Balbay diye sayın Zekeriya Öz benim telefonları dinleyenlerden not istemiş. 228 nolu klasörde yer alıyor bu, ve bu klasörde organize suçlarla mücadele şubesi Mustafa Ali Balbay için şunu yazmış. Şahıs mevcut iktidarın gücünü yıpratıcı, halkı yönetime karşı kışkırtıcı, yöneticileri aşağılayıcı ve hakaret edici söylemlerde bulunmakta olup Cumhuriyet Gazetesi ve ART televizyonunu kullanarak mevcut düzenin bozulduğu, ülkenin elden gittiği söylemleriyle halkı kışkırtarak bir kaos ortamı oluşturma girişiminde olduğu anlaşılmaktadır. Suç, ve yine 28 nolu klasörün bu kısım daha ilginç yani bu söylediğim 63. sayfasında 13. sayfada yine en göz altına alınacağım ya 28 Haziran günü gözaltına alınacağımdan 2 gün önce sayın başkan, sayın üyeler, suçunu söyleyin diyorlar. Nasıl yani en son aldığınız bilgileri söyleyin. Cumhuriyet Gazetesinin Ankara temsilcisidir, saptamışlar, künyede yazılı her gün, İlhan Selçuk un talimatları ve yönlendirmeleriyle hareket etmektedir. Amerikan büyük elçisi ile gizil kapalı toplantılara katılmıştır. Bütün suçum bu başkan, bütün dinlemelerden üretmişler, iddianameye koymuşlar düşündüm yani Cumhuriyet Gazetesi adına Amerikan elçisiyle suçlama, büyükelçisiyle gizli kapaklı toplantı. Hatırladım, Amerikan büyük elçiliği ki bu günde gazetelerde haber oluyor. Geçen ay belki sizde anımsayacaksınız Murat Yetkin bir görüşme yayınladı. Milliyette, Radikal görüşme, Hürriyet bütün gazeteler Amerikan elçiliğiyle röportajlar yaptılar. Bu zaman zaman yapılan bir şeydir bende tek başına yapmadım, bir görüşme bir öğle yemeği katılanlar şunlardır, çok çarpıcı olduğu için bu bölümde hem gazeteyi suçluyorlar bu konuda Cumhuriyeti, beni. Yemeğe katılanlar sayın başkan, sayın üyeler, Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Ali Balbay, referans gazetesi Ankara temsilcisi Erdal Sağlam, milliyet gazetesi Ankara temsilcisi Fikret Bila ve zaman gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Ünal eğer bu terör faaliyeti ise Zaman gazetesinin temsilcisini, milliyet gazetesinin temsilcisi, radikal, referans gazetesinin temsilcisi nerde? Bu toplantı gizli kaparlıysa büyükelçilikte niye yapılsın? Sayın başkan, sayın üyeler, bütün suçlamalar hepsi bu zeminde zaten biraz önce söylediğim görüşmeler tamamen ha gizli kapaklı görüşebilirdim, kimse duymasın bir restoranda yemek yiyelim de olabilir di. Ama o da yok yani bu görüşmelerin hepsi resmi makamlarda yapılan görüşmeler ve Amerikan büyükelçisi eğer gerçekten tatmin edici bir yanıt istiyorum diyorsanız. Büyük elçiyi çağıralım yada öteki gazetelerin Ankara temsilcilerini çağıralım. Ki o görüşmede de çok sıcak ve gerilimli bir görüşme olmuştu herkes görüşünü söyledi. Bende açıkça söyledim. Zaman gazetesinin temsilcisi de söyledi, bende söyledim farklı düşündüğümüz orada koyduk ama birbirimizi yine elimizi sıktık ayrıca dedik, yani ben öyle düşünmüyorum sorun budur, Fikret Bila ayrı yerden yani 2 saatlik sohbet resmi bir öyle yemeğiydi bunu bakın sizin önünüze üstelik Amerikan büyükelçisiyle ve gizli kapaklı toplantı diye sunuyorlar ve burada Cumhuriyet Gazetesine atfedilen manşetlerin iddia ediyorum sayın başkan, Cumhuriyette haber olan ve suç olarak savcılık makamınızın önüne koyduğu bütün haberler bir ikisi hariç ki onlar da sonradan öteki gazetelerde haber yapmak zorunda kaldılar bütün haberler öteki gazetede yer almış haberlerdir. Bazılarını biz önce vermişiz onlar devam etmiş, bazılarını öteki gazeteler önce vermiş ama biz başka bir unsurunu çıkarmışız, ve böyle bir günlük devam eden bir gazetecilik faaliyeti şu anda bir terör faaliyeti olarak karşımızda Cumhuriyet Gazetesi her darbe döneminde, çalışanları yazarları gözaltına alınmış, tutuklanmış acılar çekmiş bir gazete. 12 Eylül dönemi ilhan Selçuk, Ali Sirmen daha önceki dönem yine ilhan Selçuk ama şimdi bir başka dönem ama yine bütün hem gazete hem yazarları böyle bir 18

19 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:19 hedefte ama açık söyleyeyim geçmiştekinden çok daha pervasızca bir saldırı bu. bu hem en ufak bir, üstelikte delillerin bulunarak değil, üretilerek önceden tasarlayarak yani taammüden bir suçlama bu planlayarak bir suçlama, ve şu anda ben yine gazetelerin yani Cumhuriyet Gazetesindeki yer alan haberler, benim haberlerim, iddianamede ayrıca tartışma konusu olmuş, bir haberi paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz yaz olan yani hepinizin de aklında olacağını düşünüyorum. The Telegraf gazetesi İngiltere de anımsayacaksınız, 2 bakan ile ilgili bilgiler belgelere ulaştı, ve onları günlerce tefrike etti, İngiltere de geçen Haziran ayında. 4 bakan istifa etti. İngiltere hükümeti sallandı. Suçlamalarda Türkiye de hiçbir şekilde suç unsuru olmayacak şeyler ama İngiltere demokrasinin beşiği olduğu için henüz daha beşikteler yani belki de daha geliştirecekler demokrasilerini ama işte milletvekilleri, bakanlar özel giderlerini devlete karşılatmışlar. Yani kimi işte temizlik giderlerini, kimi harcamalarını devletin yapmasına, yapmasını sağlamışlar ve bu nedenle istifa ettiler. O gazeteci de ödüllendirildi, o kişilerin bütün harcamalarını, bütün faaliyetlerini belgelerini yayınladı. Şimdi bu iddianame mantığına göre The Telegraf gazetesi İngiltere de Gordon hükümetini devirmeye teşebbüs etti, bir. İki, hükümet üyeleriyle ilgili kişisel bilgileri bulundurma suçu işledi, çünkü hepsinin harcamaları, mal varlıkları hepsini yayınladılar. Üstelik yayınladılar da dünya da gazetecilik böyle yapılırken, Türkiye de gazetecilik maalesef daha doğrusu bu iddianame ile bu iddianameyle kimi gazetelerin faaliyeti gazetecilik ama kimilerinki terör faaliyeti bu yani Aziz Nesin lik bir dizi çağrışım da var aklımda ama onları ayrıca girmeyi gerek görmüyorum. Sayın başkan, sayın üyeler, özellikle ilhan Selçuk la ilgili ana hatlarıyla paylaştım, ama yine iddianamede sizlerin de dikkatini çekmiştir. İlhan Selçuk un bütün faaliyetleri benim bölüme de konmuş Tabi burada iddia makamına bir soru sorma hakkımız böyle bir ortamda yok ama ben ortay sormak istiyorum. İlhan Selçuk un İbrahim Yıldız la, ilhan Selçuk un Emre Kongar la benim hiç adımın geçmediği ki geçebilirdi de yani geçenleri hadi tamam diyorum. Hani bazılarında Balbay işte Ankara da Balbay var demişler. Balbay Amerikan büyükelçisiyle yemek yedi vesaire demişler ama bu görüşmelerin benimle ne ilgisi var onlarda konmuş. Ha ilhan Selçuk yöneticiyse Balbay da demek ki onun altında onun yardımcısı ama sayın başkan, sayın üyeler, gazetelerde baş yazarlar hele fikir gazetelerinde günde en az, en az iki üç kez konuşurlar ki, bu ben bakıyorum pek çok gazete yani örneğin Ertuğrul Özkök diyor ki, Ankara temsilcimizi aradım. Enes Berberoğlu şöyle dedi. Enes Berberoğluyla beraber geçen yaz ki pek çok yazıdan aklımda kalan cümleler bunlar işte aradık falanca kişiyi, konuştuk şu notu şu şunu söyledi bu olmazsa yadırganacak bir durumdur. Ama ilhan Selçuk un gazete Ankara ya gelişlerindeki biraz önce anlattım, 5 yıldızlı bir otelde, ki ilhan ağabey Ankara kamuoyunda böyle gizli kapaklı söyleşiler haline getirildiği için ki onu da burada yine sayın Nihat Taşkın ın da huzurunda söylemek istiyorum o yemekler ile ilgili olarak o sorular sorulduğunda tedirgin oldum, tek nedeni o yemeklere katılan yüksek yargı üyeleri, Danıştay üyeleri, Belediye başkanları, hükümet, bu günkü hükümetin müsteşarları, bu günkü hükümetin müsteşarları, gazeteciler, emekli askerler, profesörler vardı. Onlar herkese açık bir yerde bir yemek ilhan ağabey gelince evet yani o da katılsın denildi, mikrofonda konuşulur herkes görüşünü söyler, o kişilerin her birinin koruması vardır, o korumalar bazen yan tarafta masalar konur onlarda olurlar, polisler bazen dışarıda bazen salonda olurlar. Allah aşkına polis gözetiminde gizli toplantı mı olur? Evet orada Ankara da ilhan ağabey geldi, çoğunlukla Kent oteldeki kamuoyuna gizli toplantıymış gibi sunulan o toplantılarla ilgili burada tekrar ediyorum ben savcılıkta bu konuda ayrıntı da konuşmak istemedim şimdide istemiyorum ama baktım ki, iddianamenin eklerine o yemeklere katılan değişik yerlerden bulunmuş. Kimlerin katıldığı hepsi çarşaf, çarşaf konmuş ve suçmuş gibi üretilmiş. Ankara da sayın başkan, sayın üyeler, ben iddia ediyorum her akşam en az kabaca yerleri de tahmin edebiliyorum. En az 5-6 yerde böyle toplantı yapılır. Ankara da salon toplantıları İstanbul dan daha yaygındır. Ankara da insanlar o salonlarda 19

20 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:17 Sayfa:20 hayat bulurlar, her gün yeni bir hükümet kurar Ankara da insanlar. O toplantıya lacivert giyip gelene, siyasete mi giriyorsun derler. Çünkü böyle bir doğası vardır. Ama bunu sayın savcılar bunu ya bilmiyorlar, yada bu işi ayırdın da değiller. İlhan ağabey ile görüşmelerimizde özellikle altı çizilen, işte AKP ile ilgili davayı konuşmuşlardır diyor, e o dönem gündemde o vardı, neyi konuşmayacağız? Ben düşündüm dün örneğin dün ben dışarıda olsaydım, görevimde olsaydım. İlhan Selçuk a telefon edip ağabey Fikret Bila nın yazısını okudunuz mu, diyecektim. Fikret Bila Abdurrahman Yalçınkaya ile konuşmuş, Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı ertesi gün Cemil Çiçek le konuşmuş ve AKP ile ilgili bir iddia ortaya atmış. Bunu belki sıradan bir vatandaş konuşunca belki sayın savcıların mantığıyla düşünmeye çalışıyorum, zorluyorum kendimi, yani ne işim var yani parti kapatmak senin için vesaire diyebilir. Ama bir gazeteci, gündemdeki konuyu konuşmayacakta neyi konuşacak. Bu anlamda biraz önce söylediğim gibi yani ilhan Selçuk ile ilgili de bizim bu bağlantımızın terör faaliyeti olarak sunulmasını reddediyorum ve ilhan Selçuk ile ilgili bu telefon görüşmelerini tabi ki kabul ediyorum. Ama bir böylesine bir yoğun görüşme daha göstersinler sayın savcılar. Falan gazeteciyle senin böyle bir görüşmen olamaz Balbay, normal değil desinler bana. onu dahi kabul edeceğim evet diyeceğim orada biraz dozu aşmışım diye düşüneceğim. Sayın başkan, sayın üyeler, şimdi notlarla ilgili ayrıntılara geçmek istiyorum. Özet bölümünde aktardığım şekliyle bu iddianamenin tam 83 sayfasını bu notlardan oluşturmuşlar. iddianame 553. sayfası ile 936. sayfaları bu notlardan oluşuyor. Tabi ki sizde eminim notları okudunuz, tekrar ediyorum, sizin önünüze gelirken bile üç elden geçtiği iddianamenin eklerinde var. birinci el, orijinal aldık dedikleri el, ikinci el, değerlendirmeler yaptıkları el, üçüncü el iddianameye soktukları. Çünkü ilk kendilerince ham dedikleri halde, kimi tarihler de yok çünkü, yer yer rasgele tutulmuş notları ayrıca almışlar birleştirmişler ve bir hedef doğrultusunda sanki bütünlüğü olan bir günlükmüş gibi koymuşlar. Benim bir gazeteci olarak bu görüşmeleri yaptığımı ben söyledim çünkü işim bu buna inanıyorum. Ama bu notlar benim notlarımdan yararlanılarak benim notlarımdan esinlenilerek, ayrıca üretilmiş, ayrıca harmanlanmış diyeceğim, ve bir delil olarak önünüze konmuş. Bu söylediğim her cümle üretilmiş, harmanlanmış, ayrıca oluşturulmuş her cümlenin teknik anlatımı da var. teknik anlatımın ayrıntılarını avukatlarıma bırakmak istiyorum. Onlar hem uzman bilirkişilerle konuştular, onlardan rapor aldılar ki onları size sunacaklar. Hemde iddianamenin eklerinde bunları nasıl aldıklarını yazdıkları için bizzat bu eklerden oradaki belgelerden bilgilerden yararlanarak aktaracaklar. Ama ben size gazeteciliğimi anlatma sorumluğu hissediyorum içimde, hem size hem sizin vasıtanızla bu dava aracılığı ile de kamuoyuna. Çünkü kamuoyunda benim bu notlar öylesine kullanıldı, öylesine bir yargısız infaz havası içersinde öylesine ön yargı ile sunuldu ki, adeta Balbay tamamen gazeteciliğini askeri görüşmelere vakfetmiş, aralarındaki ilişkileri bu sağlamış, tamamen aşmış ve bu işin ana koordinatörlüğünü üslenmiş. Bu oluşturulmuş eklerde bile o yok. Yani ki çünkü bu medyada oluşan ayağı ile ben ayrıca tabi ki konuşacağım. Ben işin medyada süren ayağı ile ilgili olarak kendimi hem hesap verme sorumluluğunda hissediyorum. Hem de hesap sorma sorumluluğunda hissediyorum. İkisini de yapmam gerekecek. Çünkü bu mesleğe ben devam etmek istiyorum. O anlamda medya daki algılanış biçimi, benim için çok önemli. Ama bunun sürecini çok kısa sizlerle şöyle paylaşmak istiyorum Sayın Başkan, sayın üyeler, ben 1 Temmuz 2008 de göz altına alındım. 5 Temmuz 2008 de tutuklandım, savcılık ifademi verdikten sonra, tutuklanma istemi ile mahkemeye sevk edildim. Mahkemede bana bilgisayarlarımdan çıkan belgeler ile ilgili sorular sordular. Soruları soranlar yani bir şey olarak da durum olarak da burda sayın Nihat Taşkın ve Sayın Haşıloğlu ydu. Ve sayın Haşıloğlu baktı, sayın Balbay nedir bu belgeler dedi, doğal olarak biraz da şaşırmış ve çok yani sayı olarak da çok görmüş bir şey ile bir tonla ben de anlattım dedim hatta kitaplarımın tümünü verdim, şimdi tekrar size aktaracağım, vereceğim onları. Bende cevaplamaya 20

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı. Sahte Danıştay suikastı şeması, kumpas olduğu ortaya çıkan İstanbul ve İzmir Askeri Casusluk davaları Bu üç davanın altında Genelkurmay eski Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse ve Deniz Binbaşı Hüseyin Yıldırım

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ESAS NO :2009/191 CELSE NO :21 CELSE TARİHİ :14.12.2009

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ESAS NO :2009/191 CELSE NO :21 CELSE TARİHİ :14.12.2009 T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ (CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :21 CELSE TARİHİ :14.12.2009 BAŞKAN : KÖKSAL ŞENGÜN 20209 ÜYE : HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298

Detaylı

Biz yeni anayasa diyoruz

Biz yeni anayasa diyoruz Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak

Detaylı

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Cumhuriyetin kuruluşu Anadolu insanının iman, namus, bağımsızlık, özgürlük, vatan ve millete sevgi ile bağlılığının inancı ve iradesi ile kendisine önderlik yapan Mustafa

Detaylı

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m - Bakan Yıldırım dan yıldırım gibi özlü sözler - Manisa 4. Asliye Ceza dan insan hakları ve Anayasa dersi - Telefon Ablukası ile Gazze Ablukası arasındaki on benzerlik RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı Şener in yeni baskısı yapılan kitabı bu alana ilgi duyan okurlar için iyi bir seçim. Posta Gazetesi yazarı Gazeteci Nedim Şener in Ergenekon Belgelerinde

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) ESAS N0:2009/191 03.08.2012 TUTANAK 27.07.2012 tarihli oturumda saat 19.27 sıralarında Mahkeme Başkanı tarafından duruşmanın

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ TÜRK HUKUK SİSTEMİ İdari Yargı Adli Yargı Askeri Yargı Sayıştay Anayasa Mahkemesi İDARİ YARGI SİSTEMİ İdarenin eylem ve işlemlerine karşı açılan davaların görüşüldüğü,

Detaylı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı - 'Büyük haber gazetecinin ayağına gelmezse o büyük haberin ayağına nasıl gider? - Söz ağzınızdan bir kez kaçınca rica minnet yemin nasıl işe yaramaz? - Samimi bir itiraf nasıl harakiri ye dönüştü? - Evren

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki Gazeteciler Günü Trafo da Kutlandı Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle Bodrum da görev yapan gazetecilerle Trafo Bodrum

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

İSTANBUL 10. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

İSTANBUL 10. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA İSTANBUL 10. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA DOSYA NO: 2010/283 E İSTANBUL/12.10.2010 İSTEMDE BULUNAN SANIK VEKİLİ : ÇETİN DOĞAN : Av. Celal ÜLGEN ve Av. Hüseyin ERSÖZ DAVACI : K. H. KONU : Klasörler

Detaylı

SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN

SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN İnsanların bir dinin çevresinde toplanmalarını sağlayan inanç, onların Tanrı nın dürüstlüğüne olan güvenlerinden kaynaklanır. Tanrı yalan söyleyemez. Yalan

Detaylı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de 22.11.2017-22:35 Son Güncelleme: 22.11.2017-22:35 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan, 2019 a giden yolda dava uğruna daha fazla mücadele edeceğiz

Detaylı

5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER 5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER İddianame içeriğinde müvekkilimize isnat edilen suçlara ilişkin olarak toplam 10 adet telefon görüşmesi yer almaktadır. Bu telefon görüşmelerinin; 2

Detaylı

CAN ATAKLI SAAT SAAT AÇIKLADI...

CAN ATAKLI SAAT SAAT AÇIKLADI... CAN ATAKLI SAAT SAAT AÇIKLADI... Gazeteci Can Ataklı darbe gecesini aydınlatmaya kararlı. Ataklı yine flaş değerlendirmelerde bulundu. Habertürk TV'de Didem Arslan Yılmaz'ın sunduğu 'Türkiye'nin Nabzı'

Detaylı

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur. İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA Müşteki Vekilleri Şüpheli Konu Müsnet Suç : (T.C.:.)./ 3 Ümraniye İstanbul : Av. Aytekin TETİK & Av. Ahmet AYDIN - Adres Antette :...T.C.:2...2 Üsküdar İstanbul

Detaylı

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu Bodrum Ticaret Odası (BODTO) ve Bodrum Belediyesi tarafından ortaklaşa düzenlenen organizasyon ile yaşamının bir bölümünü Bodrum da geçirmiş ve Bodrum a gönül

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına. Z NESLİ VE TORUNUM EZGİ! Değerli Okur! Bu köşe yazısı; Ülkemizde nüfusun üçte birini oluşturan geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklar(ımız) la ilgili neler yapıyoruz? Çocuklarımız bu zorlu yaşam yolculuklarında

Detaylı

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun olduktan (1972) sonra bir süre aynı bölümde kütüphane memurluğu yaptı (1974-1978). 1976 da Türk

Detaylı

: Av. Hüseyin ERSÖZ. Eski Büyükdere Cad. No: 22. Park Plaza Kat: 11 Maslak Sarıyer Istanbul. Tel: 0 (212) Pbx Fax: 0 (212)

: Av. Hüseyin ERSÖZ. Eski Büyükdere Cad. No: 22. Park Plaza Kat: 11 Maslak Sarıyer Istanbul. Tel: 0 (212) Pbx Fax: 0 (212) Av. Hüseyin ERSÖZ Eski Büyükdere Cad. No: 22 Park Plaza Kat: 11 Maslak 34398 Sarıyer Istanbul Tel: 0 (212) 345 06 06 Pbx Fax: 0 (212) 345 06 18 İSTANBUL ADLİ YARGI İLK DERECE MAHKEMESİ ADALET KOMİSYONU

Detaylı

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO: A2 DÜZEYİ ADI SOYADI: PASAPORT NO: NOT OKUMA 1 KARADENİZ TURU Metin Bey: Merhaba! Görevli: Merhaba efendim, buyurun! Nasıl yardımcı.(1)? Metin Bey: Ben bu yaz ailem ile bir tura çıkmak istiyorum. Bana

Detaylı

Tecavüz veya diğer cinsel saldırıya uğramış 18 yaşından küçük gençler için

Tecavüz veya diğer cinsel saldırıya uğramış 18 yaşından küçük gençler için Tecavüz veya diğer cinsel saldırıya uğramış 18 yaşından küçük gençler için Içerik Bu kitapçık, cinsel saldırıya maruz kalmış kişiler için hazırlanmıştır. Tecavüzü veya cinsel saldırıyı polise ihbar ettiğiniz

Detaylı

Cocuklari icin cirpinan ogretmenleri gordukce hem cok seviniyoruz, hem de onlara yonelik daha fazla birseyler yapabilme derdine dusuyoruz...

Cocuklari icin cirpinan ogretmenleri gordukce hem cok seviniyoruz, hem de onlara yonelik daha fazla birseyler yapabilme derdine dusuyoruz... Kemal Ogretmen fotograflari karne gunu gecince hemen paylasmaliyiz heyecani yasadik, tipki 1 onceki hafta sevgili Selda Ogretmenimizden gelen fotograf ve mektuplari aldigimiz geceki heyecana benzer...

Detaylı

YENİ AKİT GAZETESİ İNTERNET SAYFASINDAKİ 16 03 2015 TARİHLİ HABERE İLİŞKİN YORUMUM AŞAĞIDADIR. Erdoğan: Bedeli suç işleyen ödesin

YENİ AKİT GAZETESİ İNTERNET SAYFASINDAKİ 16 03 2015 TARİHLİ HABERE İLİŞKİN YORUMUM AŞAĞIDADIR. Erdoğan: Bedeli suç işleyen ödesin YENİ AKİT GAZETESİ İNTERNET SAYFASINDAKİ 16 03 2015 TARİHLİ HABERE İLİŞKİN YORUMUM AŞAĞIDADIR Erdoğan: Bedeli suç işleyen ödesin Erdoğan, Balıkesir Ekonomi Ödülleri Töreni nde konuştu: Ben diyorum ki,

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü On5yirmi5.com KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü Kaç gündür bir 'vitamin' sorusudur gidiyor. İşte geçtiğimiz günlerde yapılan KPSS sorularında yer alan 'vitamin' sorusu ve çözümü... Yayın

Detaylı

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin Çalışan Gazeteciler Günü nde Bodrum da görev yapan gazeteciler Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon un Trafo Bodrum da düzenlediği

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına 23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına Bodrum da 3 yıl önce kaptanlığa başlayan Gül Yavuz, 23 yıl yazılım sektöründe çalıştıktan sonra nasıl yat kaptanı olduğunu ve denizlerde kadın kaptan olmanın

Detaylı

Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi?

Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi? Alkollü İçecek: 18.12.2011 Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? -Akşam yemeğinden sonra saat 20:00 civarında. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? -Kendim satın almadım. Kız

Detaylı

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır Baki olan Rabbimiz ve davamızdır Eylül 26, 2014-2:33:00 Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yine böyle bir şölenle inşallah, bir gün biz de Sayın Cumhurbaşkanımızın bana tevdi ettiği bu görevi bir başka kardeşimize

Detaylı

GENEL BİLGİLER AİLEMLE İYİLİK PEŞİNDEYİM YARIŞMA YÖNERGESİ

GENEL BİLGİLER AİLEMLE İYİLİK PEŞİNDEYİM YARIŞMA YÖNERGESİ YARIŞMA YÖNERGESİ GENEL BİLGİLER Konu Beklenen Sonuç Amaç Kapsam İçerik Hedef Kitle Son Başvuru zamanı Yarışma Yerleri İyilik Öğrencilerin iyilik hakkındaki bilgileri ve farkındalık düzeyleri artmış olacaktır.

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :15 CELSE TARİHİ :06.11.2009 BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298

Detaylı

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Yardımcı Kuruluşlar Hükümete veya bakanlıklara görevlerinde yardımcı olmak, belirli konularda görüş bildirmek, bir idari

Detaylı

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor?

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor? Not: Bu doküman, TÜBİTAK tarafından desteklenen ATBÖ (Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme) Projesi kapsamında hazırlanan öğretmenlerin 3 yıl boyunca yaşadıkları sınıf tecrübelerini paylaştıkları ATBÖ Öğretmen

Detaylı

İstanbul 13. Müebbet çıktı

İstanbul 13. Müebbet çıktı 19 MART 2013 www.reisgida.com.tr Müebbet çıktı ERGENEKON davasında Savcı Pekgüzel, mütalaasını mahkemeye sundu. İlker Başbuğ dahil 64 sanık için ağırlaştırılmış müebbet istendi. İstanbul 13. Ağır Ceza

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti Nisan 14, 2017-7:12:00 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Ankara Sincan ilçesi Lale Meydanı'nda mitinge katılarak vatandaşlara hitap

Detaylı

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK Devletin yargı gücünü temsil eden adalet organlarının bir suçun işlenmip işlenmediği konuusnda ortaya çıkan ceza uyuşmazlığını çözerken izleyecekleri yöntemini gösteren normlar bütünündne oluşan hukuk

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU Kasım 29, 2006-12:00:00 BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI GENEL OLARAK Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 148. maddesinde yapılan değişiklik ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır. 23 Eylül 2012

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM EDATLAR Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: 1-GİBİ Cümleye benzerlik, eşitlik,

Detaylı

Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na

Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na 1 Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na Suç Duyurusunda Bulunan : (Avukat) Serdar ÖZTÜRK TCKN :18689107606 5 No lu L Tipi C. İ.K. C Blok No:9 SİLİVRİ/ İSTANBUL Şüpheliler Suç :1- Hüseyin ÇAPKIN- Suç Tarihinde

Detaylı

İdari Yargının Geleceği

İdari Yargının Geleceği İdari Yargının Geleceği Av. Zühal SİRKECİOĞLU DÖNMEZ* * Ankara Barosu. İdari Yargının Geleceği / SİRKECİOĞLU DÖNMEZ Ülkemiz Hukuk Fakültelerinde iki Ana Bilim dalı vardır: Özel Hukuk ve Kamu Hukuku. Özel

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti Ekim 23, 2016-8:39:00 Başbakan Binali Yıldırım, "Peşmerge güçleri Başika kasabasını DEAŞ'tan temizlemek için

Detaylı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının

Detaylı

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: 1. Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? (Hangi saatlerde) 2. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? 3. Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını

Detaylı

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı. K.MARAŞ'TA SON ANKET Anket Sonuçları MHP yi İşaret Etti Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Haziran 17, 2016-1:22:00 Başbakan Yıldırım, "Terör örgütünün telkinlerine gençlerimiz asla ve asla itibar etmesinler. Onlar bizim

Detaylı

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI 16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI Değerli Arkadaşlar, Türkiye zor günlerden geçiyor. Ajan filmlerini aratmayan olaylar gün geçmiyor ki gündeme

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 CHP İzmir de gövde gösterisi yaptı, Kılıçdaroğlu Gündoğdu Meydanı ndan gençlere, 140 karakterden korkan bir başbakan yarattınız, size şükran borçluyum diye seslendi. Tarih : 22.03.2014 - Baharda sandığa

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :18 CELSE TARİHİ :20.11.2009 BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi

22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi 22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi GÜNAH KEÇİSİ BULUNDU! Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tancan Uysal, Soma daki kömür faciası hakkında çok tartışılacak bir yazı kaleme aldı.

Detaylı

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

Meclis'te sık sık. Babası yoksa 4 NİSAN 2013 www.reisgida.com.tr Babası yoksa CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan a yönelik sözleri TBMM Genel Kurulu'nda gerginliğe neden oldu. Genç, eleştirileriyle

Detaylı

Halk arasında "Ufak atta civcivler yesin" diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş.

Halk arasında Ufak atta civcivler yesin diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş. Halk arasında "Ufak atta civcivler yesin" diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş. UĞUR YILDIRAN arkadaşımızın röportajını okuyunca aklıma nedense direkt bu söz geldi. Şimdi kendi

Detaylı

Taha Akyol OHAL. ANAYASA Mahkemesi nin denetimsizlik kararı üzerine OHAL hiçbir denetim ve denge olmadan çalışıyor.

Taha Akyol OHAL. ANAYASA Mahkemesi nin denetimsizlik kararı üzerine OHAL hiçbir denetim ve denge olmadan çalışıyor. 1 / 5 2017/02/21 14:21 Hürriyet > Yazarlar > Taha AKYOL > OHAL "Taha Akyol" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Taha Akyol" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması

Detaylı

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! On5yirmi5.com Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! Üniversitelerin açılmasıyla birlikte geçen hafta İstanbul Polisi, Beyazıt ve Beşiktaş'ta bir dizi korsan fotokopi baskını gerçekleştirildi.

Detaylı

iyi günler sevgili ilk yar'larımızın değerli dostları, Bugün geçmişlere gideceğiz, çünkü yakınlarda kulaklarını çok çınlatmıştık... Ne kadar güzel bir örnek çalışmaydı öğretmenlerimizin sevgili Ahmet Hocamızın

Detaylı

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr Aylık Süreli Elektronik Yayın ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı Bakan İslam, 2015 yılı sonuna kadar, yurt ve yuvalarda şu anda kalmakta olan bin civarında çocuğumuzun da çocuk evlerine geçişini

Detaylı

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında 23 Nisan 2014 Çarşamba 17:23 Devremülk Turizm inden Sağlık Turizm ine, madencilik ve mermerden gayrimenkule kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz Kasım 09, 2013-11:57:28 anda bulunduğu noktadan asla geri gitmez" dedi. anda bulunduğu noktadan asla geri gitmez, bunun teminatı AK Parti ve AK Parti hükümetleridir"

Detaylı

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN Muğla Gazeteciler Cemiyeti 12. Seçimli Genel Kurulu Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezinde gerçekleşti. 23 yıldır cemiyet başkanlığını yürüten duayen gazeteci

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Ekim 01, 2016-1:20:00 Başbakan Binali Yıldırım, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla Seyranbağları Huzurevi

Detaylı

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni: AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni: Temmuz 03, 2008-12:00:00 AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat'ın düzenlediği basın toplantısının tam

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan 1996, Uçanbalık Cumhuriyet Bulvarı No: 302/104 35220 Alsancak - İZMİR Yazar: Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan Yayın Yönetmeni: İlke Aykanat

Detaylı

BODRUM, RES LERE KARŞI BİRLİK

BODRUM, RES LERE KARŞI BİRLİK BODRUM, RES LERE KARŞI BİRLİK OLDU KOCADON: HALKIN İSTEMEDİĞİ PROJE, BODRUM DA OLMAZ BODRUM BELEDİYE BAŞKANI KOCADON, RES KONUSUNDAKİ TAVRINI KOYDU: MÜCADELEYE DEVAM KOCADON, ŞİRKETİN BELEDİYE BİZİ BAĞLAMAZ

Detaylı

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu - Aman ormancı, yaman ormancı Bıraktın bizde derin bir acı - Dua ile bisiklet gider mi?... - Özbek Paşa'dan AKP falı... Ve - Bush'tan "beni kimse sevmiyor" sendromu RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender

Detaylı

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. 1976 da Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi nin yayın kurulunda görev aldı. 1981 de doktorasını

Detaylı

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201 4/28/11 12:14 PM Page 201 PARALEL OTURUM I SORULAR VE CEVAPLAR 5 soru-cevap:layout 1 201 5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 202 202 5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 203 IX. türkiye

Detaylı

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA Av. Hüseyin ERSÖZ Eski Büyükdere Cad. No: 22 Park Plaza Kat: 11 Maslak 34398 Sarıyer Istanbul Tel: 0 (212) 345 06 06 Pbx Fax: 0 (212) 345 06 18 16 Ocak 2014 İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA SOR. NO

Detaylı

KMÜ İİBF KAMU YÖNETİMİ VİZE SORULARI

KMÜ İİBF KAMU YÖNETİMİ VİZE SORULARI KMÜ İİBF KAMU YÖNETİMİ VİZE SORULARI -A Grubu- AÇIKLAMA : Sınav 25 sorudan oluşmakta olup her soru 4 puan üzerinden değerlendirilecektir. Yanlış cevaplar doğruyu götürmemektedir. Sınav süresi 30 dakikadır.

Detaylı

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir. Sayın Yargıç, Ben bir yazarım. Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir. Siyasilerin, savcıların, yargıçların günün koşullarına göre değişip duran arzularına uyarak düşüncelerimi,

Detaylı

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi.

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi. Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi. TESK Otelde gerçekleştirilen toplantıya Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı? Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la Amerika Başkanı Donald Trump ilk kez Beyaz Saray'da biraraya geldi. 22.05.2017 / 10:49 Washington Türk-Amerikan

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Bilmece ŞİPŞAK BİLMECELER DEYİM VE ATASÖZLERİ. 2. basım. Resimleyen: Ferit Avcı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Bilmece ŞİPŞAK BİLMECELER DEYİM VE ATASÖZLERİ. 2. basım. Resimleyen: Ferit Avcı Resimleyen: Ferit Avcı Süleyman Bulut ŞİPŞAK BİLMECELER 2 ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Bilmece DEYİM VE ATASÖZLERİ 2. basım Süleyman Bulut ŞİPŞAK BİLMECELER 2 DEYİM VE ATASÖZLERİ Resimleyen: Ferit Avcı www.cancocuk.com

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

BODRUM YENİ MUHTARLARINI SEÇTİ

BODRUM YENİ MUHTARLARINI SEÇTİ BODRUM YENİ MUHTARLARINI SEÇTİ ROCK SANATÇISI ÖZLEM TEKİN SEÇİLDİĞİ SANDIK TA OY KULLANMAYA GELMEDİ Bodrum Belediye Meclisinin 7 Mayıs 2015 tarihinde aldığı ve Kaymakamlık Makamınca onaylanan yeni mahallelerde

Detaylı