AKUT VERTEBRAL KOMPRESYON FRAKTÜRLERİNİN BENİGN - MALİGN AYRIMINDA DİFÜZYON MR NİN KATKILARI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "AKUT VERTEBRAL KOMPRESYON FRAKTÜRLERİNİN BENİGN - MALİGN AYRIMINDA DİFÜZYON MR NİN KATKILARI"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ Radyoloji Kliniği Klinik Şefi: Doç. Dr. Adem KIRIŞ AKUT VERTEBRAL KOMPRESYON FRAKTÜRLERİNİN BENİGN - MALİGN AYRIMINDA DİFÜZYON MR NİN KATKILARI Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Kliniği (Uzmanlık tezi) Dr. Özgür GÜRBÜZ İstanbul-2009

2 I ÖNSÖZ Uzmanlık eğitimim süresince bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım Sayın Hocalarım; Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Kliniği Klinik Şefi Doç. Dr. Adem KIRIŞ, Şef Yardımcısı Dr. Yıldıray SAVAŞ, birlikte çalıştığım tüm uzman doktorlar ile tüm değerli asistan arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım. MR rotasyonu süresince yakın ilgi ve yardımlarını esirgemeyen, sayın hocalarım; Prof. Dr. Kaya KAMBEROĞLU, Doç. Dr. Sait ALBAYRAM ve Uzman Dr. Cantay GÖK e ayrıca teşekkür ederim. Tez olgularının görüntülenmesi ve takibinde emeği geçen radyoloji teknisyeni ve personeline çok teşekkür ederim... Hayatımın her aşamasında yanımda olan, destek ve sevgilerini her zaman hissettiğim annem babam ve kardeşlerime... Tıp fakültesi, TUS ve ihtisasın zorluklarını birlikte omuzladığım, tez konusunda da bilgi ve deneyimlerini benimle paylaşan, hayat arkadaşım, sevgili eşim Dr. Sinem GÜRBÜZ e... Doğumuyla birlikte bu süreçte moral kaynağım olan biricik oğlum Aral Erdem e de teşekkür ederim... Dr. Özgür GÜRBÜZ 2009

3 II İÇİNDEKİLER SAYFA NO: TABLO LİSTESİ...III ŞEKİL LİSTESİ...IV KISALTMA LİSTESİ...V ÖZET...VI GİRİŞ...1 GENEL BİLGİLER VERTEBRAL KOMPRESYON FRAKTÜRÜ TANIM EPİDEMİYOLOJİ FRAKTÜR NEDENLERİ FRAKTÜR SONUÇLARI FRAKTÜRE YAKLAŞIM MR GÖRÜNTÜLEME TARİHÇE MR FİZİĞİ DİFÜZYON MR GÖRÜNTÜLEME...28 GEREÇ VE YÖNTEMLER...37 BULGULAR...39 OLGULARDAN ÖRNEKLER...50 TARTIŞMA...59 SONUÇ...66 KAYNAKLAR...67

4 III TABLO LİSTESİ Tablo 1. Dünya Sağlık Örgütü nün osteoporoz için tanı kriterleri Tablo 2. Osteoporotik, travmatik ve enfeksiyöz olarak üç alt gruba ayrılan benign nedenli kompresyon fraktürlü olgular ve bunlara ait fraktür sayıları Tablo 3. Malignite kökenli kompresyonların, nedenlerine göre; olgu, fraktür ve metastaz sayıları Tablo 4. Benign ve malign olguların vertebral kompresyon sayısına göre dağılımı Tablo 5. Tüm kompresyon fraktürlü olguların tutulan spinal kolon bölgelerine göre dağılımı Tablo 6. Benign ve malign fraktürlerin posterior eleman tutulumu, posterior bombeleşme, disk tutulumu, paravertebral yumuşak doku varlığı ve kontrast tutulumu oranlarına göre dağılımı Tablo 7. Osteoporotik, travmatik, enfeksiyöz ve malign fraktürlerin posterior eleman tutulumu, posterior bombeleşme, disk tutulumu, paravertebral yumuşak doku varlığı ve kontrast tutulumu oranlarına göre dağılımı Tablo 8. Benign ve malign nedenli vertebral fraktürlerin T1 ağırlıklı MR de sinyal özellikleri Tablo 9. Osteoporoz ve malignite kaynaklı vertebral fraktürlerin T1 ağırlıklı MR de sinyal özellikleri Tablo 10. Osteoporoz, travma, enfeksiyon ve maligniteye bağlı fraktürlerin T1 ağırlıklı MR de sinyal özellikleri Tablo 11. Benign ve malign nedenli fraktürlerin T2 ağırlıklı MR de sinyal özellikleri Tablo 12. Osteoporoz, travma, enfeksiyon ve malignite kaynaklı fraktürlerin T2 ağırlıklı MR de sinyal özellikleri Tablo 13. Benign ve malign nedenli fraktürlerin STIR sekansındaki sinyal özellikleri Tablo 14. Osteoporoz, travma, enfeksiyon ve malignite kaynaklı fraktürlerin STIR sekansındaki sinyal özellikleri Tablo 15. Benign ve malign nedenli fraktürlerin difüzyon MR de sinyal özellikleri Tablo 16. Osteoporoz, travma, enfeksiyon ve malignite kaynaklı fraktürlerin Difüzyon MR de sinyal özellikleri Tablo 17. Benign ve malign nedenli fraktürlerin ADC de sinyal özellikleri Tablo 18. Osteoporoz, travma, enfeksiyon ve malignite kaynaklı fraktürlerin ADC de sinyal özellikleri Tablo 19. Osteoporoz, travma, enfeksiyon ve malignite kaynaklı fraktürlerin konvansiyonel ve difüzyon MR sekanslarındaki kontrast oranı ortalamaları.

5 IV ŞEKİL LİSTESİ Şekil Lateral radyogramda; T12, L2 ve L4 vertebralarda kompresyon fraktürleri Şekil Wedge ve Burst Fraktürler Şekil Osteoporotik vertebral fraktürlerin sınıflandırılması Şekil T12 vertebrada osteoporotik fraktürü bulunan 81 yaşındaki erkek olguda, sagittal planda T1 ve STIR görüntüler Şekil Sagittal plandaki T2 ağırlıklı STIR MR görüntüsünde, T12, L2 ve L4 vertebra korpuslarında kronik dönem kompresyon fraktürleri Şekil Serbest indüksiyon kaybı Şekil Transvers manyetizasyon Şekil Net manyetik vektörün Bo a yaklaşması Şekil T1 ve T2 eğrileri Şekil Spin-eko sekansı Şekil Gradyent-eko Şekil Flash puls zamanlama diyagramı Şekil İkili eko görüntüleme Şekil Fast spin-eko Şekil Eko-planar görüntüleme Şekil İzotropik ve anizotropik difüzyon Şekil Stejskal-Tanner Sekansı Şekil Difüzyon vektörü Şekil Difüzyon görüntülerin elde edilmesi

6 V KISALTMA LİSTESİ Alfabetik sıraya Göre dizilmiştir ADC: Apparent Diffusion Coefficient ADEM: Acute Disseminated Encephalomyelitis AP: Anteroposterior BOS: Beyin Omurilik Sıvısı BT: Bilgisayarlı Tomografi DTI: Diffusion Tensor İmaging EPG: Eko Planar Görüntüleme FLASH: Fast low Angle Shot FOV: Field of view Gd-DTPA: Gadolinium diethylenetriamine-pentaacid GE: Gradient echo L2, L4: Lumbar 2, Lumbar 4 MM: Multiple Myeloma MR: Manyetik Rezonans MS: Multiple Sclerosis NMR: Nuclear Magnetic Resonance PNET: Primitive neuroectodermal tumors RARE: Rapid Acquisition with Relaxation Enhancement RF: Radio Frequency ROI: Region Of İnterest SE: Spin echo SSFP: Steady-State Free-Precession STE: State Free-Precession STIR: Short Tau İnversion Recovery T: Tesla T5, T6, T12: Thoracal 5, Thoracal 6, Thoracal 12 TE: Time Echo TR: Time Repeat TSE: Turbo Spin Echo WHO: World Health Organization

7 VI ÖZET Akut Vertebral Kompresyon Fraktürlerinin Benign - Malign Ayrımında Difüzyon MR nin Katkıları Akut vertebral kompresyon fraktürlerinin benign ve malign ayrımının yapılması, tanı, tedavi ve prognozun değerlendirilmesi açısından çok değerli olup bu amaçla uygulanan röntgen, BT, sintigrafi ve konvansiyonel MR (T1, T2, STIR) teknikleri genellikle yetersiz kalmaktadır. Çalışmamız son yıllarda geliştirilen difüzyon ağırlıklı MR tekniğinin akut vertebral kompresyon fraktürlerinin benign ve malign ayırımının yapılmasındaki tanısal değeri ve duyarlılığını araştırmak ve konvansiyonel MR teknikleri ile karşılaştırmak amacıyla planlanmıştır. Ekim 2007 Şubat 2009 tarihleri arasında sırt ağrısı nedeniyle kliniğimizde konvansiyonel MR sekanslarına ek olarak difüzyon ağırlıklı sekansların uygulandığı 60 hastada toplam 82 akut vertebral kompresyon fraktürü saptanmıştır. 21 olguda osteoporoza bağlı 28, 16 olguda travmaya bağlı 19, 8 olguda enfeksiyona bağlı 14 ve 15 olguda çeşitli metastatik malignitelere bağlı 21 akut kompresyon fraktürü tespit edilmiştir. Olguların konvansiyonel MR bulgularına göre, vertebranın posterior elemanlarının tutulumu, vertebra posterior sınırının konveksleşmesi (posterior bombeleşme), paravertebral yumuşak doku varlığı, kontrast tutulumu, malign vertebral kompresyon fraktürlerinde daha sık saptanmıştır. T1 sekansta bant şeklinde sinyal kaybı, osteoporoza bağlı benign vertebral kompresyon fraktürlerinde sık olarak gözlenirken, disk tutulumu özellikle enfeksiyona bağlı benign vertebral kompresyon fraktürlerinde sık saptanmıştır. Ancak konvansiyonel MR sekansları ile benign ve malign fraktürlerde sinyal özellikleri açısından belirgin farklılık gözlenmemiş olması dikkat çekicidir. Difüzyon ağırlıklı MR ise genel olarak malignite kaynaklı ve enfeksiyona bağlı fraktürler komşu normal vertebralara göre hiperintens olarak izlenirken, osteoporoz ve travma kaynaklı fraktürlerin çoğu izo-hipointens olarak izlenmiştir. Sonuç olarak bu çalışma ile mevcut literatür bilgileri ışığında akut vertebral kompresyon fraktürlerinin benign ve malign ayrımında difüzyon MR görüntüleme tekniğinin konvansiyonel MR teknikleriyle birlikte kullanıldığında diagnostik açıdan önemli katkılar sağladığı görüşü ön plana çıkmaktadır.

8 GİRİŞ Manyetik Rezonans (MR) ile T1 ve T2 sinyal özelliklerine bakılarak normal dokular ve birçok lezyon birbirinden ayırt edilebilmektedir. Bazen T1 ve T2 sinyalleri bu ayrımı yapmakta yetersiz kalmaktadır. Araknoid kist ile epidermoid kist ayrımı ya da normal beyin dokusu ile infarktlı beyin dokusu ayrımı buna örnek olarak gösterilebilir. Difüzyon MR ile dokular mikroskobik düzeylerde incelenebilmektedir. Bu görüntüleme tekniğinin mekanizması T1 ve T2 sekanslarından farklı olup suyun moleküler hareketine bağlıdır (1,2). Difüzyon MR en çok santral sinir sistemi patolojilerinde kullanılmaktadır. Son yıllardaki çalışmalar ise difüzyon MR nin kullanım alanlarının giderek genişlediğini bildirmektedir. Örneğin; prostat karsinomu tanısı, araknoid kistlerin epidermoid kistlerden ayrımı, multipl sklerozda doku değişikliklerinin saptanması, lenf nodlarında benign-malign ayrımı ve yenidoğanlarda normal myelinizasyonun gösterilmesinde difüzyon MR kullanımı başarılı bulunmuştur (3-12). Ayrıca literatürde vertebral kompresyon fraktürlerinin benignmalign ayrımında difüzyon MR nin önemli katkılar sağladığını bildiren çalışmalar da mevcuttur (13-17). Çalışmamızda benign (osteoporoz, travma, enfeksiyon) ve malign (primer, metastatik) nedenli akut vertebral kompresyon fraktürlerinin ayırıcı tanısını yapmaya çalıştık. Bu amaçla olguların konvansiyonel MR (T1, T2, STIR), difüzyon MR ve ADC görüntülerini inceledik. Bu MR görüntülerindeki sinyal özelliklerini kantitatif ve kalitatif olarak değerlendirmeye çalıştık. Ayrıca kompresyon fraktürlerinde görülen sekonder bulguları (vertebra posterior eleman tutulumu, paravertebral yumuşak doku varlığı, vertebra posteriorunda konveksleşme, disk tutulumu, kontrast tutulumu) da detaylı olarak inceledik.

9 2 GENEL BİLGİLER 1.VERTEBRAL KOMPRESYON FRAKTÜRÜ 1.1. TANIM : Vertebral kompresyon fraktürü radyolojik olarak vertebra korpusunda % 15 den fazla yükseklik kaybı olarak tanımlanır. Fraktür, sıklıkla torakolomber bileşkede oluşur (18), anterior ve lateral radyografilerde izlenebilir (Şekil 1. 1.) (19). Genellikle vertebra korpusunun ön bölümünde çarpışma sonucu ortaya çıkan kuvvet anterior wedge fraktürüne yol açar. Orta kolon sağlam kalır ve menteşe görevi görür. Böylece vertebra ön kesminde kısalma meydana gelirken arka kesimde ise yükseklik aynı kalır. Anterior vertebral kollaps sonucu vertebra öne eğilerek kifotik deformiteye yol açar. Hasarın çoğu anterior vertebral kolon ile sınırlı kaldığından fraktür genellikle sınırlıdır ve nadiren nörolojik komplikasyonlara yol açar. Tüm vertebral korpus kırıldığında ise fraktür burst fraktürü olarak adlandırılır (Şekil 1. 2) (20). a b c Şekil Lateral radyogramda; a) T12 b) L2 ve c) L4 vertebralarda kompresyon fraktürleri (19)

10 3 Şekil a) b) a) Vertebra korpus anteriorunda yükseklik kaybına neden olan wedge fraktür b) Tüm vertebral korpusun etkilendiği ve fragmantasyonların eşlik ettiği burst fraktür (20) 1.2. EPİDEMİYOLOJİ Kompresyon fraktürü yaşlılarda yaygın olarak görülür. 70 yaş üzeri kadınların % 44 ünde kompresyon fraktürü olduğu tahmin edilmektedir (21-23). Amerika da postmenapozal kadınların yaklaşık % 25 inin kompresyon fraktüründen etkilendiği bildirilmektedir (24) yılında Amerika da vetebral kompresyon fraktürleri için yapılan sağlık harcaması ise yaklaşık 746 milyon dolardır (24). Kompresyon fraktürleri femur başı fraktürlerine göre daha az masraflı olmasına rağmen hayat kalitesinde ve hasta fonksiyonlarında daha ciddi kayıplara neden olmaktadır (25). Vertebral kompresyon fraktürleri yaşlılarda akut ya da kronik şekilde ortaya çıkan şiddetli ağrı şeklindedir (26). Fiziksel sınırlamalar yanında psikososyal ve duygusal bozukluklarada yol açabilir (27). Vertebral kompresyon fraktürleri çoğunlukla osteoporoz sonucu oluşur ve çoğu risk faktörü de ortaktır. Diğer nedenler; travma, malignensi (28-31), sekonder osteoporoz (32) ve enfeksiyonlardır (33).

11 4 Genç populasyondaki kompresyon fraktürü nedenleri ise genellikle travma, osteomyelit veya tümöral infiltrasyonun neden olduğu patolojik fraktürlerdir (34). Travma bu etkenler arasında ilk sırada yer almaktadır. Tavmatik fraktür oluşumunda genellikle vertikal düşme ve bunun sonucu oluşan aksiyel yüklenme sorumlu tutulmaktadır. Akut fraktürler, vertebra korpusunun vücudun üst bölümünün ağırlığını taşıma kapasitesindeki azalmaya bağlı olarak gelişir. Her kompresyon fraktüründe genellikle değişik şiddette travma hikayesi vardır. Şiddetli osteoporozlu bazı olgularda, hafif ağırlık taşıma, hapşırma, banyoda düşme ve kas kontraksiyonunun yol açtığı travma sonucu fraktür oluşabilir (35). Osteoporozlu olgulardaki kompresyon fraktürlerinin % 30 dan fazlası ise olgu yatakta iken oluşur (36). Orta şiddette osteoporozlu olgularda fraktür oluşması için, sandalyeden düşme, daha ağır eşya kaldırma gibi daha şiddetli etkiler gereklidir. Sağlıklı bir spinal kolonda kompresyon fraktürü olması için ise otomobil kazası ya da ciddi düşme gibi şiddetli travmalar gereklidir. Vertebral kompresyon fraktürlerinin sadece üçte biri semptomatiktir. Bu semptom sıklıkla fraktür yerinde derin bir ağrı şeklinde ortaya çıkar. Nadiren de kord kompresyonuna yol açarak klinik olarak myelopatik veya radiküler bulgularla seyreder (37-39). Akut fraktür ağrısı hareketle artış gösterir. Bu yüzden hasta hareketlerini kısıtlar. Fizik muayenede etkilenen vertebra bölgesinde derin palpasyon ve perküsyonla ortaya çıkan ağrı ve paraspinal kas spazmı tespit edilebilir (19,36,40). Akut ağrı tipik olarak 4-12 hafta sonra geçer. Eğer ağrı devam ediyor ya da şiddetleniyorsa ek bir kompresyon ya da kollaps olasıdır. Olguların çoğunda fraktüre bağlı oluşan akut ağrı hafiflerken mekanik ağrı devam eder. Bunun nedeni ise miyofasyal yorgunluk ve değişen spinal biyomekaniktir (18,19,41) VERTEBRAL KOMPRESYON FRAKTÜRÜNÜN NEDENLERİ 1- Osteoporoz: Vertebral kompresyon fraktürleri osteoporoza bağlı olarak ortaya çıkan en sık iskelet sistemi yaralanmalarıdır. İnsidansın Amerika da her yıl olduğu tahmin edilmektedir. Toplumun yaş ortalaması arttıkça görülme oranı da artar. Risk faktörleri; ileri yaş, yaşla birlikte değişen yük paterni (42-44), kadın cinsiyet, beyaz ırk, demans, düşmeye eğilim, yetişkin dönemde düşme anamnezi, birinci derece akrabalarda fraktür hikayesi gibi değiştirilemeyen risk faktörlerine bağlı olabileceği gibi; alkol/sigara kullanımı (45), azalmış kemik dansitesi (46), östrojen eksikliği, erken menopoz, bilateral ovariektomi, hormon replasman tedavisi alınmaması, 3 den fazla kronik hastalık (47), yetersiz fizik aktivite,

12 5 geçirilmiş fraktür anamnezi (19,48-52), düşük vücut ağırlığı, kalsiyum/d vitamini eksikliği gibi değiştirilebilen nedenlere bağlı olarak da gelişebilir. Beyaz ırktaki kadınlarda daha sık görülür. Obezite ise ironik olarak koruyucu bir role sahiptir. Genellikle başlangıçta asemptomatiktir ve az bir morbiditeye yol açar. Olguların sadece % lük bir kısmı klinik belirti gösterir (53,54). Ağrıya neden olduğunda başarılı bir şekilde ilaç kombinasyonları ve aktivitenin düzenlenmesi ile tedavi edilebilir. Bu başlangıç tedavisine cevap vermeyen yaşlı olgularda anestezi riski ve kemik kalitesinin düşüklüğü nedeniyle cerrahi operasyon seçeneğini düşünmek zor olacaktır. Vertebral korpusa perkütan metil-metakrilat enjeksiyonu ağrıda rahatlama sağlayabilir ve hastanın fonksiyonlarını geri kazandırabilir. a-osteoporotik Fraktürün Patogenezi: Kemik, kortikal kompartman ve metabolik aktif trabeküler kompartmanın birleşmesinden oluşmuştur. Osteoblastlar ve osteklastlar trabeküler kemikte birlikte yer alarak kemiğin sürekli yenilenmesini sağlarlar. 30 yaş civarında dekat başına % 3-5 kemik kaybı oluşmaya başlar (55). Trabekülanın sayı, kalınlık ve bağlantıları azalır (56,57). Bunun sonucunda osteporoz gelişebilir. Osteoporotik kemik daha frajildir ve göreceli olarak küçük travmalar bile fraktüre yol açabilir (47). Trabeküler zayıflama her iki cinste benzerdir, ancak trabeküler kayıp daha çok kadınlarda ortaya çıkar (54). Menapozu takip eden 10 yıl içerisinde kemik kaybı 3 katına çıkar (58). Kemiğin fizyolojik turnoveri başta yaş olmak üzere hormonal, herediter ve yaşam stili ile ilgili faktörlerden etkilenir. b-osteoporotik Fraktür Paternleri: Osteoporotik vertebrada 3 tip fraktür paterni mevcuttur, bunlar; wedge, crush ve bikonkav fraktürlerdir (59,60) (Şekil 2. 3.). Wedge fraktüründe vertebra korpusunun anterior bölümünde kollaps meydana gelirken korpusun arka tarafı intakt kalır. Bu fraktür tipi sıklıkla mid-torasik ve torakolomber bölgede görülür. Crush fraktüründe tüm vertebral korpus kollabe olur. Yine sıklıkla mid-torasik ve torakolomber bölgede görülür. Bikonkav fraktürler korpusun merkez bölümündeki kollapstan kaynaklanır ve lomber bölgede daha sık görülür.

13 6 Şekil Osteoporotik vertebral fraktürlerin sınıflandırılması (61). a) Normal vertebral korpus b) wedge fraktür c) bikonkav fraktür d) crush fraktür Fraktürler içerisinde en sık (% 51) wedge fraktürü görülür. Bunu bikonkav (% 17) ve crush fraktürleri (% 13) izler. Wedge+crush (% 7), wedge+bikonkav (% 6), crush+bikonkav (% 2), ve üçü birlikte (% 4) oranında görülür (59). Tüm fraktür paternlerinin sıklığı yaşla birlikte artar. Ancak fraktür tipi ile yaş arasında korelasyon yoktur. Yükseklik kaybı tüm fraktür tiplerinde görülebilmekle birlikte en sık crush tipindedir. Sırt ağrısı her üç tipte de görülür (59). Fraktür türlerinin özel bir alanda olmasının nedeni omurganın sagittal hizalanması ve bölgesel yük dağılımının farklılığından kaynaklanır (59). Selektif trabeküler atrofi ve artmış trabeküler kayıp vertebranın anterosuperior bölgesinde daha belirgindir (62). Lyritis ve arkadaşları radyolojik ve klinik bulguları karşılaştırarak aşikar wedge fraktürü olan olgularda 4-6 haftada azalan keskin bir ağrı olduğunu, tam bir kollaps olduğunda ise daha künt bir ağrı meydana geldiğini göstermişlerdir (63).

14 7 c-osteoporotik Fraktürün Değerlendirilmesi: Semptomatik vertebral fraktürü olan olgular sıklıkla minör bir travmayı takiben şiddetli bir sırt ağrısından yakınırlar. Bazen hapşırma, şiddetli öksürük, osteoporotik kemikte kırığa neden olabilir. Ağrı ayakta durmakla kötüleşir. Omurgada torasik kifoz ortaya çıkabilir ve etkilenen seviyede spinöz çıkıntıya derin baskıyla ağrı ortaya çıkabilir. Nörolojik defisitler nadiren görülür, ancak mutlaka ekarte edilmelidir (64). Radyografilerde karakteristik olarak osteopeni görülür. Fraktür, vertebral korpusta yükseklik kaybı, açılanma ve bazen de spinal kanala osseoz fragmanların ilerlemesiyle anlaşılır. Özellikle üst torasik bölgedeki osteoporotik fraktürler maligniteyi işaret edebilir (65,66). Fraktür yaşı direkt grafiler ile anlaşılmaz. Yoğun sklerotik osteofitler ve kortikal sınırlar görüldüğünde fraktürün kronik olduğu düşünülür. Eğer eski filmler mevcutsa yenileriyle karşılaştırılmalıdır. Başlangıç radyografilerinde fraktür görülmeyebilirken 2-3 hafta sonra görüntüleme bulgusu ortaya çıkabilir. MR, fraktür yaşını saptamada tek yöntemdir. MR görüntüleme malign nedenleri dışlayarak tedavinin şeklini de belirleyebilir. Akut fraktürler MR de coğrafik tarzda, T1 ağırlıklı görüntülerde düşük sinyal ve T2 ağırlıklı görüntülerde yüksek sinyal şeklinde görülür. Ya da lineer tarzda, T1 ağırlıklı görüntülerde düşük sinyal alanları ve T2 ağırlıklı görüntülerde düşük veya yüksek sinyal alanları şeklinde izlenir (67) ( Şekil 1.4a,b). Fraktür kronikleştikçe T1 ağırlıklı görüntülerde lineer patern öne çıkar. İyileşme döneminde ise yağlı kemik iliği replasmanı görülmeye başlar (67). Sintigrafi fraktür tespitinde yararlıdır ancak altta yatan nedeni göstermede özgüllüğü düşüktür. Bir diğer dezavantajı ise fraktürden sonra iki yıl boyunca kemik turnoveri artmış olarak gözlenebilmesidir (68). Tedaviye yanıtı ya da ağrının kaynağını göstermede yardımcı değildir. Radiografi negatifse ve ek kompresyonlar var ise sintigrafi yararlı bulgular sağlar (69). Dual enerji x-ray absorbsiyometri lomber vertebralar ve proksimal femurda kemik dansitesini ölçmek için kullanılacak en hızlı ve güvenli yöntemdir. WHO ya göre osteoporoz kriteri; dual enerji x-ray absorbsiyon scan ölçümünün genç ve sağlıklı bireylere göre düşük olup 2,5 standart sapma altında olmasıdır. Düşük kemik kitlesine sahip ve fraktürü olan olgular, şiddetli osteoporozu olan bireylerdir ( tablo 1) (55).

15 8 Şekil a. b. Şekil a, b. Osteoporotik vertebral fraktürü bulunan 81 yaşında erkek olgu(61) a) Sagittal plandaki T1 ağırlıklı MR görüntüsünde, T12 vertebra korpusunda azalmış sinyal görülmektedir. b) Aynı olgunun sagittal plandaki STIR MR görüntüsünde T12 vertebra korpusunda aynı lokalizasyonda artmış sinyal izlenmektedir.

16 9 Tablo. 1 Dünya Sağlık Örgütü nün Osteoporoz İçin Tanı Kriterleri (61). GRUP TANISAL KRİTER Normal Kemik mineral yoğunluğunun referans alınan genç erişkin popülasyonun ortalamasına göre 1,0 standart sapma içinde olması Osteopeni (düşük kemik kitlesi) Kemik mineral yoğunluğunun referans alınan genç erişkin popülasyonun ortalamasına göre düşük olup 1,0 ve 2,5 standart sapma aralığında olması Osteoporoz Kemik mineral yoğunluğunun referans alınan genç erişkin popülasyonun ortalamasına göre düşük olup 2,5 standart sapma altında olması Şiddetli Osteoporoz Osteoporoz ile birlikte bir veya birden fazla fraktür varlığı 2- Malignite: Malign neoplazmlar; primer kemik tümörleri, hematolojik maligniteler ve daha yaygın olarak metastazlardan oluşur. İskelet sistemi metastazlardan en çok etkilenen sistemdir. Vertebraya sık metastaz yapan kanserler; meme, akciğer, prostat, böbrek ve tiroiddir (70). En sıkları ise meme ve prostat kanserleridir. Metastatik kemik hastalığının % 80 i bu iki kansere bağlıdır.

17 10 Kemik Metastazlarının Dağılımı: Kemik metastazları en sık aksiyel iskelet sistemini etkiler. Aksiyel iskelet sisteminde kırmızı kemik iliği bulunduğu için kapiller sirkülasyon fazladır. Elli yıl önce Batson, kadavralarda yaptığı çalışmalarda pelvis ve göğüsteki venöz kanın sadece vena kavaya değil, pelvisten epidural ve paravertebral venlere, torakoabdominal duvar, baş ve boyuna yayılan vertebral venöz pleksusa doğru aktığını da göstermiştir (71). Kemik metastazları radyolojik görünümlerine göre; litik, sklerotik ya da bu iki görünümün karışımı olarak sınıflandırılırlar. Eğer kemik rezorpsiyonu belirgin ve yeni kemik oluşumu az ise fokal bir kemik destrüksiyonu ortaya çıkar ve metastaz litik görünüm kazanır. Litik metastazlar en sık multipl myelom (MM), melanom, meme, akciğer, tiroid, renal ve gastrointestinal sistem malignitelerinde görülür. Eğer metastazda osteoblastik aktivite artarsa lezyon sklerotik görünüm kazanır. Özellikle prostat kanserleri bu tipte metastaz yaparlar. Ayrıca meme, akciğer, karsinoid ve medulloblastom tümörleri de sklerotik tipte metastaz yaparlar. Litik tip metastazlar, T1 de hipointens, T2 de hiperintens görülürken, sklerotik tip metastazlar ise T1 ve T2 de hipointenstir. Lösemi ve lenfoma kemik iliği infiltrasyonuna yol açarak T1 de homojen sinyal azalması ve T2 de homojen sinyal artışı oluştururlar. STIR ve yağ baskılı MR sekansları malignitenin karakterizasyonunda faydalıdır (72). Bu basit bir sınıflandırma olmakla birlikte tutulan kemikte hem litik hem sklerotik süreç artmıştır; lezyon litik ve sklerotik lezyonların bir karışımı şeklinde de radyografide görülebilir (73). Histolojik olarak artmış osteoklastik aktivite, sklerotik lezyonlar ve kavitasyonların rezorbsiyonu şeklinde görülür (74). Kemik Metastazlarının Komplikasyonları Kemik metastazları sonucu; ağrı, hareket kısıtlılığı, hiperkalsemi, patolojik fraktür, spinal kord ve sinir köklerine bası ve kemik iliği infiltrasyonu oluşabilir. MM li olguların % 54 ünde vertebral fraktür ve % 12 sinde hiperkalsemi saptanmıştır. Kemik ağrısı da % 75 oranında saptanmıştır (75).

18 11 a-patolojik Fraktür Kemikteki metastatik destrüksiyon yük taşıma kapasitesini azaltır. Bunun sonucunda trabeküler bozulma, mikrofraktürler ve bunu izleyen kemik yoğunluğunda total bir azalma ortaya çıkar. Kosta kırıkları ve vertebral kollaps en sık görülen deformitelerdir. Bu nedenle boy kısalığı, kifoskolyoz ve restriktif akciğer hastalığı gelişebilir. Eğer uzun kemiklerde fraktür olursa ya da tümörün epidural yayılımı söz konusuysa daha büyük hareket bozuklukları ortaya çıkabilir. Kemik metastazlı olgularda patolojik fraktür insidansı tam olarak bilinmemektedir. Bir çalışmada femur ve humerusta metastaza bağlı patolojik fraktürler görülmüştür. Bunların % 53 ü meme kanseri, % 11 i böbrek, % 8 i akciğer, % 5 i tiroid, % 5 i lenfoma ve % 3 ü de prostata bağlı bulunmuştur (76). Başka bir çalışmada meme kanserli olgularda patolojik fraktür insidansının % 57 olduğu saptanmıştır. Bu fraktürlerin % 29 u kaburga, % 9 u vertebral kollaps, % 9 u uzun kemik ve % 8 i pelvis fraktürü şeklindedir (77). Patolojik fraktür gelişme olasılığı metastatik tutulumun süresine bağlıdır. Bu nedenle paradoksal olsa da göreceli olarak daha iyi prognozlu olan olgularda görülür (78). b-spinal Kord Kompresyonu Eğer basit bir spinal radyografide anormallik varsa ve kanserli olguda kemik ağrısı geliştiyse spinal kord kompresyonu gelişimi açısından uyarıcı olmalıdır. Bu olguların % 60 ında myelografik anormallikler (79) ve MR da epidural tutuluma bağlı bulgular görülebilir (80). Başarılı rehabilitasyon için erken tanı, yüksek doz kortikosteroid, dekompresyon ve spinal stabilizasyon için acil yaklaşım veya radyoterapi gerekir. Eğer spinal kompresyon ilk saatte tedavi edilmediyse nörolojik açıdan iyileşme zordur (81). c-kemik ağrısı Kemik metastazı bulunan kanser olgularında görülen en sık ağrı tipidir. Genellikle zor lokalize edilen, derin sıkıntı verici bir ağrı veya yanma şeklinde tarif edilir. Ağrı geceleri daha şiddetli hissedilir ve yatmakla fazla azalmaz. Ağrı eklem çevresinde yoğunlaşabilir. Sıklıkla innervasyonu fazla olan periosteumda hissedilir. Bu da kemik ağrısına nörojenik ağrı benzeri özellik kazandırır. Bu ağrı paterni hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde bozabilir. Spinal instabilite sırt ağrısı olan kanser olgularının % 10 unun sebebidir (82). Bu olgular sadece yatarken rahattırlar ve hareket ciddi bir ağrı ortaya çıkarır. Bunu takip eden dönemde hasta oturup kalkamaz ve yürüyemez. Bu ağrı mekanik kökenli olduğundan

19 12 radyoterapi ve sistemik tedaviler etkisizdir. Tek çözüm omurganın stabilizasyonudur. Seçilmiş olgularda cerrahi uygulanabilir. Ama morbidite ve mortalitesi yüksektir. Literatürde Langerhans hücreli histiositozun da vertebral kollapsa neden olduğu bildirilmiştir. En sık torasik vertebralar etkilenir. Klasik görüntüsü direkt grafilerde vertebra plana olup % 15 olguda görülür. Karakteristik vertebral tutulum, endplate tutulumu olmamasıdır. Metastatik hastalığın aksine posterior elemanlar daha sık tutulur. Vertebral korpus simetrik ya da asimetrik olarak kollabe olabilir (81-83). Hemanjiom vertebranın sık görülen asemptomatik lezyonudur, benign vasküler yapıdadır (84). T1 ve T2 de hiperintens olarak izlenirler. Hemanjiomda da vertebral kompresyon oluştuğunu gösteren literatürler mevcuttur (85). Paget hastalığında da vertebral kompresyon fraktürü görülebilir (86). Unikameral kemik kisti gibi benign lezyonlar da kompresyon fraktürlerine neden olabilir (87). 3-Enfeksiyon: Spinal enfeksiyon, yoğun ağrı ve şiddetli paraspinal kas spazmı gibi ana semptomlar gösterir. Eritrosit sedimentasyon hızında ve beyaz küre sayısında artış meydana gelir. Spinal enfeksiyon tipik olarak komşu vertebradan hematojen yolla yayılır. Bu yayılımda segmental arter büyük rol oynar. Avasküler intervertebral disk sıklıkla komşu vertebradan direkt olarak etkilenir. MR, BT veya radyografiden çok daha erken bulgu verir (88,89). Artmış su miktarına bağlı olarak T1 ağırlıklı görüntülerde intervertebral diskte ve etkilenen komşu vertebra gövdelerinde azalmış sinyal ve T2 ağırlıklı görüntülerde artmış sinyal şeklinde görülür. İntervertebral disk mesafesinde daralma, kortikal devamlılıkta azalma ya da kaybolma ve kemik destrüksiyonu oluşur. Akut inflamasyonun kronik sıvı koleksiyonundan ayrımında post gadolinyum MR yardımcıdır. Enfeksiyon epidural ve / veya paraspinal abse ile ilişkilidir. Tüberküloz en sık torasik vertebrayı tutar. Sıklıkla vertebra korpusunun anterioru etkilenir ve vertebral kompresyon gelişir. Sonuçta gibbous deformitesi meydana gelir. Skip lezyonlar anterior longitudinal ligaman yoluyla komşu olmayan vertebralara da uzanabilir. Psoas absesi sıklıkla vertebral tüberküloz osteomiyelit ile ilişkilidir. 4. Travma:

20 13 Spinal kord yaralanmaları yılda yaklaşık insanı etkiler. Motorlu taşıt kazaları ve yüksekten düşmeler en sık karşılaşılan iki temel nedendir. Spinal kord yaralanması ile karşılaşılan olguların yaklaşık üçte birinde komplet parapleji ya da kuadripleji gelişir (90,91). Travmatik vertebral kompresyon fraktürü genellikle gençlerde spinal kolona aksiyel yüklenme ile ortaya çıkar. En sık etkilenen seviye torakolomber bileşkedir. Kompresyonun diğer bulguları; paraspinal hematom, deplase kemik fragmanı ve spinal kolonun kifotik deformitesidir (33) VERTEBRAL KOMPRESYON FRAKTÜRÜNÜN SONUÇLARI Vertebral kompresyon fraktürleri akut dönemde semptomatik olmayabilir. Geç dönemde ise fraktürün biyomekanik, fonksiyonel ve psikososyal etkilerinin sonucu olarak çeşitli bulgu ve sekeller ortaya çıkabilir (92). 1-Biyomekanik Etkiler Sonucu Olarak Ortaya Çıkan Semptom ve Bulgular: a-persistan sırt ağrısı: Mekanik faktörlere, progresif kifoza ve kas yorgunluğuna bağlı olarak ortaya çıkar (92). b-abdominal belirtiler: Başlıca multipl kompresyon farktürü ile seyreden progresif kifoz torasik omurgayı kısaltır. Torasik kısalma ve kifoz sonucu abdominal içeriğe baskı oluşturarak erken doyma ve abdominal şişkinlik gibi gastrointestinal semptomlara yol açar. Anlamlı torakolomber kısalma olan bazı olgularda alt kaburgalar pelvis girişine yaslanır ve alt abdomende rahatsızlık hissi yaratır. Bu abdominal semptomlar anoreksi ve kilo kaybı ile sonuçlanır (19). c-pulmoner Belirtiler: Tipik olarak azalmış vital kapasiteye bağlı restriktif akciğer hastalığının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Ortalama her fraktür vital kapasiteyi % 9 oranında azaltır (93).

21 14 d-artmış fraktür riski: Vertebral kolonda kifoz oluştuğunda zaten osteoporotik olan bitişik vertebralara daha fazla yük binmesine neden olur ve yeni fraktür riski artar (94). Eğer vertebral kolonda bir ya da daha fazla kompresyon fraktürü varsa yeni bir fraktür oluşma riski bir yıl içinde 5 kat artar (19,53). 2. Fonksiyonel Sonuçlar: Kompresyon fraktürlü olgular kontrol grubuyla karşılaştırıldığında daha az performans gösteririler. Günlük aktiviteler sırasında zorlanırlar ve desteğe ihtiyaçları vardır (19,95). Yaşam kalite indeksleri düşüktür (96,97). Özellikle lomber bölgede olan fraktürlerde fonksiyonel kısıtlılık daha belirgindir. Özellikle multipl kompresyon fraktürü olan olgular inaktif ve sedanter yaşamaya başlarlar. Bunun nedenleri supin pozisyonda mekanik ağrının azalması, yeni fraktür oluşumu korkusu ve akciğerlerin restriktif hale gelmesidir. Bu hareketsizlik günlük aktivitelerin yapılmasındaki performansı bozarak kemik kaybına yol açar. Ağrı ve hareketsizlik, uyku bozukluğu ve miyofasiyal ağrıya yol açar (48). 3. Psikososyal Sonuçlar: Kronik ağrı, beden görüntüsünün değişmesi, kişisel bakımda azalma ve uzun yatak istirahati sonucunda bu olguların % 40 ında depresyon gelişir. Özellikle birden fazla fraktürü olan yaşlı ve izole yaşayanlarda depresyon daha belirgindir ve daha erken dönemde ortaya çıkar (96). 4. Azalmış Yaşam Süresi: Yakın zamanda yapılan prospektif kohort bir çalışmada vertebral kompresyon fraktürü bulunan 65 yaş üstü kadın olguda kendi yaş grubuna göre mortalite oranı % 23 oranında artmış olarak hesaplanmıştır (96,98). Bu mortalite oranı 5 ve daha fazla fraktürü olan olgularda daha belirgindir. Şiddetli kifoz oluştuğunda pulmoner nedenlerle ilişkili ölüm riski de artmıştır. Ayrıca bilinmeyen bir nedenle bu olgularda kansere bağlı ölüm oranı da artmıştır (98).

22 FRAKTÜRLERE YAKLAŞIM 1-Sebep travma mı? Genellikle radyografide kompresyon fraktürü görüldüğünde ikinci basamakta bu fraktürün travmaya bağlı olup olmadığı araştırılır. Eğer sebep travmaysa ve olgu stabilse analjezik ve destek tedavisi uygundur. Olgu stabil değilse yani fizik muayenede nörolojik bir defisiti mevcutsa ya da radyolojk olarak iki kolonu ilgilendiren spinal fraktür mevcutsa cerrahi yaklaşım düşünülebilir. Eğer travma öyküsü yoksa MR, fraktürün malignite ya da enfeksiyona bağlı olup olmadığını gösterebilir. MR bulguları normal ise olguda osteoporoz varlığının araştırılması gereklidir. Eğer olgu genç ise sekonder, yaşlı ise primer osteoporoz üzerinde durulmalıdır (92). 2-Fraktür eski mi yeni mi? Vertebral kompresyon fraktürleri tipik olarak AP ya da lateral radyografilerde görülebilse de fraktür yaşı hakkında yeterli bilgi vermez. MR ise fraktürün eski ya da yeni olup olmadığını, osteoporoz ya da maligniteye bağlı olup olmadığını göstererek tedavi kararını etkiler (Şekil1.5). Kompresyon fraktürünün yaşı değerlendirilirken sagittal planda alınan T2 ve STIR sekansı bulguları oldukça duyarlıdır. Akut fraktür kemik ödemi olarak gözlenir. Dolayısıyla T2 ve STIR sekanslarında artmış sinyal şeklindedir (99).

23 16 Şekil Sagittal plandaki T2 ağırlıklı STIR MR görüntüsünde, T12, L2 ve L4 vertebra korpuslarında (beyaz oklar) kemik ödemi bulgusunun izlenmediği, izointens sinyale sahip, kronik dönem kompresyon fraktürleri (92). 3-Osteoporoz / malignite? MR görüntüleme ayrıca vertebral kompresyon fraktürlerinin malignite gibi sebeplerini de ortaya çıkarmaya yardımcı olur (31,100,101). Baur ve arkadaşları difüzyon ağırlıklı görüntülerde benign nedenli kompresyon fraktürlerinde negatif kontrast oranı (normal vertebraya göre azalmış sinyal intensitesi) görürlerken, patolojik nedenlilerde ise pozitif kontrast oranı (normal vertebraya göre artmış sinyal intensitesi) saptamışlardır (101). Rupp ve arkadaşları yaptıkları çalışmada T1 ve T2 ağırlıklı MR sinyallerinin osteoporoz ya da metastaza bağlı kollapsı ayıramadığını ileri sürerlerken, pedikül tutulumu veya eşlik eden yumuşak doku kitlesinin ise tümöre bağlı vertebral fraktür için daha spesifik olduğunu gözlemişlerdir (100). Multipl myelomlu olgularda vertebral MR görüntüleme, osteoporozda olduğu gibi benign karakterde (bant benzeri alanlar şeklinde) görülebilir. Bu yüzden klasik MR de Multipl Myelom ekarte edilemez (102).

24 17 2. MR GÖRÜNTÜLEME TARİHÇE Manyetizm'in ortaya çıktığı Magnesia (Manisa) da, doğal manyetik demir oksit bol miktarlarda mevcuttu (103) ve ilk defa orada bu elementin davranış özellikleri gözlendi. Elektirik ve manyetizm konusunda bilimsel çalışmalar ise 18. yüzyılın sonlarına doğru başladı. Fenomenin atomik boyutu ise atomun keşfinden sonra 20.yüzyılda incelenmeye başlandı. Bu alanda çalışmalar yapan ilk önemli isimler: Ampere, Bohr, Coulomb, Curie, Faraday, Gauss, Henz, Oersted, Tesla ve Weber'dir (104). Daha sonrasında bu alandaki gelişmeler hızlı bir seyir gösterdi. İlk defa 1939 yılında Dr. Isador Rabi ve arkadaşları NMR (Nükleer manyetik rezonans) işlemini gözlediler yılında ise Harvard Üniversitesi'nden Edward M.Purcell ve Stanford Üniversitesi'nden Felix Bloch birbirlerinden bağımsız olarak parafin, mum ve suyun NMR özellikleriyle ilgili yaptıkları deneysel çalışmalarla 1952 yılında Nobel Ödülünü kazandılar. Daha sonra Kayseri'den Amerika'ya göçmen olarak giden Ermeni asıllı Raymond Damadian (105) 1971 yılında ve Paul Lauterbur 1973'de NMR ile insan vücudunun görüntülenebileceğini gösterdiler yılında Aberdeen grubu tarafindan görüntü elde edilmesinde iki boyutlu Fourier Transformasyon tekniğinin kullanımı ortaya kondu yılında ilk defa MR görüntülemede kontrast madde (Gd-DTPA) kullanılmaya başlandı yılında ise hızlı görüntüleme yöntemleri kullanılmaya başlanmıştır (106).

25 MR FİZİĞİ Nükleer Manyetik Rezonans Koşulu: Manyetizma, elektrik yüklü partiküllerin hareketleri sonucu oluşmaktadır; yani atomda bulunan elektrik yüklü partiküller manyetizma oluşturmaktadır. Atom nükleusundaki proton ve nötronların (nükleon) hareketleri ile ortaya çıkan manyetizmaya Nükleer Manyetizma denmektedir ve MR de bu manyetizmadan faydalanılarak görüntü elde edilmektedir. Fakat bu nükleer manyetizma her atomda görülmez; atomun belli bazı özellikleri nükleer manyetizmanın oluşup oluşmayacağını belirler. Bugüne kadar elde edilen tecrübeler göstermiştir ki; nükleer manyetizma kütle numarası tek sayıda olan ve tek sayıda proton ve nötronlar çiftler halinde bulunacak olurlarsa karşılıklı olarak birbirlerini nötralize etmektedirler ve nükleer manyetizma oluşmamaktadır (Nükleer manyetizma momenti=0). Buna karşın proton veya nötronlar veya her ikisinin birlikte sayıları tek olursa bu atomda Nükleer manyetizma oluşmaktadır (bu atomlar için NMR aktif denmektedir) (103). Bununla birlikte; nükleusdaki bu partiküllerin oluşturduğu manyetizma çok zayıf olduğundan dolayı, görüntü elde etmek için milyarlarca atoma ihtiyacımız vardır. Bu nedenle nükleusunda sadece bir proton olan, nötronu bulunmayan hidrojen izotopu (H1) insan vücudunda (özellikle su ve yağ dokusunda) çok miktarlarda bulunduğundan dolayı (tüm atomların % 80 i) MR görüntüleme için en uygun atomdur. İşte bu nedenledir ki; günümüzdeki MR görüntüleme sistemlerinde görüntü oluşturmak için en sıklıkla kullanılan atom hidrojen atomudur (hidrojen atomu sayı olarak çok olmakla birlikte MR görüntüleme için tercih edilmesinin bir diğer sebebi ise hidrojenin en yüksek MR sensitivitesine sahip olmasıdır) (103). Relaksasyon Sinyal Kaydı: Relaksasyonun anlamı RF pulsu ile konum değiştiren protonların eski konumlarına ulaşmalarıdır. Bunun için X-Y düzleminde dönmekte olan manyetik vektörün (transvers manyetizasyon) tekrar oluşması gerekmektedir. Bu iki bölümde incelenir:

26 19 Transvers Relaksasyon: X-Y düzleminde dönmekte olan manyetik vektörün zaman ile azalması ve ortadan kaybolması olarak ifade edilir. Temel etken, RF pulsu ile protonların in-phase konumuna ulaşmalarıdır. in-phase konumda salınım yapan protonların bazılarının daha hızlı bazılarının daha yavaş salınım yapmaları nedeniyle zaman içinde protonlar arasındaki bu uyum kaybolmaktadır. Sonuçta, protonlar arasındaki uyum bozulmakta (out-of-phase) ve transvers manyetizasyon ortadan kalkmaktadır. Güçlü manyetik alan içindeki (magnet), net manyetik vektörü magnetin manyetik vektörü ile paralel olan dokuya 90 derece RF pulsu uygulandığında, dokunun net manyetik vektörü Z ekseninden saparak X-Y düzleminde dönmeye başlamaktadır. Bu anda sisteme alıcı sargı (receiver coil) ekleyecek olursak belirli frekansta devamlı dönmekte olan bu manyetik vektör alıcı sargıda elektirik akımına ( sinyal) neden olmaktadır. Elde ettiğimiz bu sinyalin amplütüdü çok hızlı bir şekilde azalmaktadır. Bu olaya serbest indüksiyon kaybı (free induction decay) denmektedir. Eğer magnetin neden olduğu inhomojenite en aza indirilirse, transvers manyetizasyonu oluşturan protonlar arasındaki in-phase in bozulması (de-phase), sadece mikroskobik manyetik çevre inhomojenitesine bağlı olarak meydana gelecektir. Bu transvers relaksasyon ise T2 olarak tanımlanmaktadır. T2* kadar zaman geçtiğinde ilk transvers manyetizasyonun % 63 kadarı kaybolur, % 37 kadarı kalır. Böylece her T2* zamanında transvers manyetizasyon bu hızla kaybolmaya devam eder (103).

27 20 Şekil Serbest indüksiyon kaybı. Elde edilen sinyalin tepe noktası transvers manyetizasyon vektörünün alıcıya (receiver coil) en yakın olduğu; en alt noktası ise alıcıdan en uzak olduğu konumu temsil etmektedir (103). Longitudinal Relaksasyon: Transvers manyetizasyon oluşturmak için 90 RF pulsu uyguladığımızda ortamda mevcut longitudinal manyetizasyon tamamen ortadan kalkmaktadır. Bo a paralel dizilim gösteren protonların sayıları, antiparalel dizilenlere göre çok az fazla olduğundan dokunun net manyetik vektörü (longitudinal manyetizayon) Bo a paralel olmaktadır. Longitudinal manyetizasyonu ortadan kaldıran neden ise, RF pulsu ile bazı protonları paralelden antiparalele (yüksek enerji seviyesine) geçişleri ve protonların in-phase konumuna ulaşmalarıdır. Şekil Transvers manyetizasyon. 90 RF pulsu ile longitudinal manyetizasyon tamamen ortadan kaybolmakta ve longitudinal manyetizasyon ile aynı amplitütte transvers manyetizasyon oluşmaktadır. Transvers manyetizasyon oluştuktan sonra aynı anda hem

28 21 transvers, hem de longitudinal relaksasyon başlamaktadır. Belli bir süre sonra transvers manyetizasyon tamamen ortamdan kaybolmaktadır (103). Protonlar yüksek enerji seviyesinden düşük enerji seviyesine geçerken ortama enerji verirler ve bu olay "lattice" (longitudinal relaksasyona spin-lattice relaksasyon da denmektedir) olarak bilinir. Şekil 2. 2'den de anlaşılacağı gibi, ortamda bir süre hem transvers, hem de longitudinal manyetizasyon olacaktır. Dolayısıyla bu süreç boyunca dokunun net manyetik vektörü, salınım frekansında Bo çevresinde dönecek ve gittikçe Bo'a yaklaşacaktır (şekil 2. 3.). Şekil Net manyetik vektör salınım frekansı ile uyumlu olarak Bo çevresinde dönmekte ve gittikçe Bo a yaklaşmaktadır (103). T1 ve T2 Relaksasyon Eğrileri: Transvers ve longitudinal relaksasyonları zamana karşı grafik ile gösterirsek şekildeki gibi eğriler elde edilir. Grafikte görüldüğü gibi longitudinal relaksasyon, transvers relaksasyondan daha uzun sürede tamamlanır.

29 22 Şekil T1 ve T2 eğrileri. Her iki relaksasyon aynı zamanda başlamakta; bununla birlikte transvers relaksasyon daha kısa sürede tamamlanmakta, buna karşın longitudinal relaksasyon daha uzun sürede tamamlanmaktadır (103). Şekilde görüldüğü gibi, T1, longitudinal relaksasyon zamanının tümünü kapsamayıp, 0 noktasından % 63 kadar boylamsal manyetizasyonun oluştuğu an arasındaki süreyi temsil etmektedir. Yine bunun gibi, T2 Transvers relaksasyon süresinin tamamını kapsamayıp, 90 RF pulsu sonucu oluşan maksimum güçteki transvers manyetizasyon anı ile bu gücün % 63 oranında azaldığı an arasındaki zamanı temsil etmektedir (107). Temel Puls Sekansları: 1-Spin eko (SE) : Spin eko sekansı MR de konvansiyonel sekans olarak bilinir ve MR de halen en sık kullanılan sekanstır (Şekil 2. 5) yılında Hahn tarafından geliştirilen bu sekans 90 ve 180 derece RF pulslarından oluşur (108).

30 23 Şekil Spin-eko sekansı. Şekilde görülen bu sekans 90 ve 180 RF pulslarından oluşmaktadır (103). 2-Gradyent Eko (GE): Spin eko ile mükemmel anatomik detaylar elde edilmektedir. Ancak bu sekansın bazı dokuların fizyolojik özelliklerini tam olarak yansıtmaması ve inceleme süresinin uzun olması gibi dezavantajları vardır (109). Bu dezavantajları ortadan kaldırmak için 80 li yılların sonlarına doğru hızlı görüntüleme yöntemleri adı altında gradyent eko sekansı geliştirilmiştir. Spin ekoya göre çok kısa sürede görüntü elde edilebilir ve hareketten doğan artefaktlar minimuma indirgenir. Bu teknik sayesinde MR anjiyografi yapılabilmektedir. Ancak spin eko ile elde edilen anatomik detay gradyent eko ile elde edilemez. Bu sekansta Spin eko da kullanılan 180 RF pulsu kullanılmayıp; 90 dereceden küçük ve tek bir RF pulsu kullanılır.

31 24 Şekil Gradyent-eko. 90 RF pulsu kullanıldığında longitudinal manyetizasyon tamamen ortadan kalkmaktadır; buna karşın 90 RF pulsu yerine örneğin 45 RF pulsu uygulandığında ortamda her zaman için bir longitudinal manyetizasyon kalmaktadır (103). 3-FLASH: Bir sekansın veri bilgileri toplandıktan sonra, ortamda mevcut transvers manyetizasyonu, protonlar arasında faz şifti oluşturarak ortadan kaldıran bir gradyent kullanılabilir. Kullanılan bu gradyente Spoiler Gradyent, bu yöntemin kullanıldığı Gradyent-eko sekansına ise FLASH ( Fast low Angle Shot) veya Spoiled Flash denmektedir (110) ( Şekil 2. 7.).

32 25 Şekil Flash puls zamanlama diyagramı. Bu teknikte Spin-eko dan farklı olarak sadece 90 dereceden küçük tek bir RF pulsu kullanılmaktadır. Spin-eko da 180 RF pulsu ile oluşturan etkiye benzer etki, bu teknikte frekans-kodlama gradiyenti ile oluşturulmaktadır (103). 4-İkili Eko Görüntüleme: Proton dansitesi için uzun TR, kısa TE; buna karşın T2 ağırlıklı görüntüler için uzun TR, uzun TE gerekmektedir.180 RF pulsu ile eko sinyali elde ettikten sonra, ikinci defa 180 RF pulsu uygulaması ile ikinci eko sinyali elde edilebilir. Ancak bu eko sinyalinin amplütüdü ilk ekoya göre düşük olacaktır. İşte bu özellikten faydalanarak aynı sekansta, zamanda belirgin kayıp olmaksızın, hem proton dansitesinde hem de T2 ağırlıklı görüntüler elde edilebilmektedir. İlk eko ile elde edilen görüntüler proton dansite görüntüsünü, ikinci eko ile elde edilen görüntüler ise T2 ağırlıklı görüntüleri verecektir.

33 26 Şekil İkili eko görüntüleme. Proton dansitesindeki görüntüyü elde etmek için kullandığımız 180 RF pulsu, TE2 zamanında elde edilecek sinyal amplitüdünü değiştirmez (103). 5-RARE, Fast Spin-eko: Fast spin-eko (veya turbo Spin-eko) 1986 yılında ilk defa Hennig ve arkadaşları tarafından uygulanan RARE tekniğinden (111) modifiye edilerek uygulanmaya başlanmış yeni bir tekniktir. Bu sekans şu anda dünyanın birçok önemli MR merkezinde proton dansite ve T2 ağırlıklı görüntüler için rutin olarak kullanılmaktadır (Şekil 2. 9.). Şekil Fast spin-eko. Bu sekansta 90 RF pulsu sonrası belli sayıda 180 RF pulsu uygulanmaktadır. Her 180 RF pulsu ile faz kodlama adımı değişmektedir (103).

34 27 RARE tekniğinde 90 RF pulsu sonrası faz kodlama step sayısı kadar 180 RF pulsu uygulanmakta ve eko elde edilmekte; her 180 RF pulsu ile faz-kodlama sırası değiştirilmektedir. FSE ( veya Turbo Spin-eko) da ise 90 RF pulsu sonrası belli sayıda ( buna Turbo faktör de denmektedir) 180 RF pulsu uygulanmakta ve her seferinde eko elde edilmekte, her 180 RF pulsu ile faz kodlama sıralaması değiştirilmektedir ( Şekil 2. 9.). Bu teknikte spin ekoya nazaran daha kısa sürede görüntüler elde edilebilir ve hemen hemen aynı doku kontrast özelliklerinde görüntü oluşturulabilir. Spin eko ile benzer görüntüler elde edilse de tüm FSE sekanslarında yağ dokusunun hiperintens olarak görülmesi ve hemorajilerde bazı kan ürünlerinin daha az göze çarpması gibi farklar vardır (112). Ekoplanar Görüntüleme: Ekoplanar görüntüleme (EPG), klinik açıdan en hızlı ve kullanışlı metottur yılında Mansfield tarafından tanımlanan bu metod yüksek donanım ve yazılım gerektirdiğinden dolayı son yıllara kadar kullanılamamıştır. EPG fikri, tek bir uyarma darbesi kullanılarak görüntü oluşturabilecek yeterli bilgiyi toplayabilme esasına dayanır. Geleneksel MR de olduğu gibi, sabit gradyentin yerine salınım halindeki kayıt gradyenti mevcuttur. Faz çözümleyici gradyentte sabit tutulur veya her ekoyu çözümlemek için hızlı bir biçimde gönderilebilir. Uzaysal çözünürlük, genliğin zamanla çarpımına bağlıdır. Eğer uzun bir yükselme zamanı var ise yeterli bir uzaysal çözünürlük için yüksek genlikle beraber bu durum karşılanmalıdır. Yüksek çözünürlüklü EPG birçok klinik uygulamalar sağlamaktadır. Ve difüzyon perfüzyon gibi fonksiyonel parametreler ölçümleri içinde uygun bir metottur. EPG, bolus enjeksiyonu sonrası görüntülemede referans metodu olarak kabul edilmiştir (113). Hareket etkilerine karşı duyarlılığının az olması ise görüntüleme avantajı olarak kabul edilebilir (114). EPG de çok sayıda 180 RF pulsu kullanılmaz. Bunun yerine tek 180 RF pulsu sonrası frekans-kodlama gradyentinin hızlı biçimde açılıp kapanması ile k-space doldurulmaktadır. Sonuçta inceleme zamanı birkaç saniye kadardır (Şekil 2.10.)(115). Teknik yüksek tesla değerli MR sistemlerinde, faz aksisinde belirgin kimyasal şifte neden olur (10-15 piksel gibi büyük miktarlarda) ve bunu engellemek için yağ baskılama tekniklerinin kullanılması gerekir. Bununla birlikte, elde edilen görüntülerin uzaysal rezolüsyonu ve SNR değeri, konvansiyonel Spin-eko ya göre belirgin derecede düşüktür ve görüntüler suboptimal olarak kabul edilir. Bu

35 28 teknikte kaliteli görüntü için magnetin çok fazla derecede homojen olması ve güçlü gradyentin çok hızlı açılıp kapanması gerekir. Tüm bunlara rağmen, inceleme zamanının saniyeler düzeyinde olması ile solunum ve kardiyak hareketlerin neden olduğu artefaktlar tümüyle ortadan kaldırılabilmektedir. Şekil Eko-planar görüntüleme. Bu sekansta tek 180 RF pulsu sonrası, frekans kodlama gradyentinin hızlı biçimde açılıp kapanması ile görüntü oluşturulmaktadır (103). 3. DİFÜZYON MR GÖRÜNTÜLEME Moleküllerin kinetik enerjilerine bağlı olarak rastgele hareketlerine difüzyon denir (116,117). Su molekülleri için kullanılan bu terimden yola çıkılarak insan dokusundaki su molekülleri de difüzyon ile incelenebilir (118,119). Manyetik gradyent uygulandığı zaman moleküler difüzyon, spin eko sinyal amplitüdünde azalmaya neden olur. Bu etki standart spin eko görüntülerde fark edilemeyecek kadar küçüktür. Bu etkiyi saptayabilmek için kullanılan sekansı, difüzyon incelemeye karşı duyarlı kılan gradyentlerin kullanılması gerekir. Difüzyon iki şekilde gerçekleşir; bunlar, izotropik ve anizotropik difüzyondur.

36 29 İzotropik Difüzyon: Moleküllerin rastgele dizilmesiyle her yöne doğru oluşan difüzyondur. Moleküllerin hareketinde bir engel yoktur. Gri cevherdeki difüzyon buna örnektir. Anizotropik Difüzyon: Difüzyonun her yönde eşit olmadığı, bazı yerlerde fazla, bazı yerlerde az olduğu difüzyon şeklidir. Mikroyapılar bu dokularda belirli bir düzende yerleşmiştir (120) ( Şekil 3. 1). İzotropik anizotropik Şekil İzotropik ve anizotropik difüzyon. Moleküllerin rastgele dizilmesiyle her yönde eşit şekilde oluşan izotropik difüzyon ve moleküllerin belirli bir düzende yerleştiği heryerde eşit olmayan anizotropik difüzyon (120) Difüzyon ölçümü ilk olarak Stejkal-Tanner tarafından bulunan yöntemle ölçülmüştür (121). Bu yöntemde standart spin eko sekansını difüzyona duyarlılaştırmak amacıyla 180 RF pulsundan önce ve sonra güçlü gradyentler uygulanmıştır (Şekil 3. 2). Başlangıç 90 pulsu sonrası, spinler in phase yapılabilir ve antende sinyal üreten net transvers komponent oluşur. Transvers spinler ilk pulsed gradyenti ile karşılaşırlar. Kısa bir süre, spinler onların uzaysal pozisyonlarına uygun bir manyetik alana girerler. Böylece, bir grup spin hızlı bir şekilde out of phase olur. 90 RF pulsu sonrasında, dış ortamın heterojenitesi etkisiyle, spinlerin bir kısmı tekrar out ofphase olurlar. Çok küçük bir kısmın defaze olması,

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir SİSTEMATİK DEĞERLENDİRME Yorumlama dıştan içe veya içten dışa doğru yapılmalı TORAKS DUVARI Kostalar Sternum Klavikula Torasik vertebralar

Detaylı

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 Vertebral Kolon 33 omur 23 intervertebral disk 31 çift periferik sinir VERTEBRA KIRIKLARI 3 OMURGANIN EĞRİLİKLERİ Servikal bölgede

Detaylı

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD Multipl Myeloma da PET/BT Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD İskelet sisteminin en sık görülen primer neoplazmı Radyolojik olarak iskelette çok sayıda destrüktif lezyon ve yaygın

Detaylı

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMASI VE RADYOLOJİ Hangi hastalara görüntüleme

Detaylı

Omurga Girişimleri. Nöroradyolojide Yeni Bir Ufuk. Dr. Osman KIZILKILIÇ İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji AD-Nöroradyoloji BD

Omurga Girişimleri. Nöroradyolojide Yeni Bir Ufuk. Dr. Osman KIZILKILIÇ İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji AD-Nöroradyoloji BD Omurga Girişimleri Nöroradyolojide Yeni Bir Ufuk Dr. Osman KIZILKILIÇ İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji AD-Nöroradyoloji BD ENDİKASYONLAR VERTEBRA DİSKOPATİ DEJENERATİF VERTEBROPLASTİ

Detaylı

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Bir vertebra cisminin alttaki üzerinde öne doğru yer değiştirmesidir. Spondilolizis Pars interartikülaristeki lizise verilen isimdir. Spondilolistezis

Detaylı

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Osteoporoz Tanı ve Tedavi oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Prensipleri Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp

Detaylı

MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEMENİN TEMELLERİ. Yrd.Doç.Dr. Ayşegül Yurt Dokuz Eylül Üniversitesi Medikal Fizik AD.

MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEMENİN TEMELLERİ. Yrd.Doç.Dr. Ayşegül Yurt Dokuz Eylül Üniversitesi Medikal Fizik AD. MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEMENİN TEMELLERİ Yrd.Doç.Dr. Ayşegül Yurt Dokuz Eylül Üniversitesi Medikal Fizik AD. Tanı amaçlı tüm vücut görüntüleme yapılır. Elektromanyetik radyasyon kullanır. İyonlaştırıcı

Detaylı

BT ve MRG: Temel Fizik İlkeler. Prof. Dr. Utku Şenol Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı

BT ve MRG: Temel Fizik İlkeler. Prof. Dr. Utku Şenol Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı BT ve MRG: Temel Fizik İlkeler Prof. Dr. Utku Şenol Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Elektromanyetik Spektrum E= hf 1nm 400-700nm 1m Kozmik ışınlar Gama ışınları X ışınları Ultraviole

Detaylı

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi 1 Öğrenme hedefleri Metastazların genel özellikleri Görüntüleme Teknikleri Tedavi sonrası metastaz takibi Ayırıcı tanı 2 Metastatik Hastalık Total

Detaylı

TEMEL MRG FİZİĞİ. Prof. Dr. Kamil Karaali Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi

TEMEL MRG FİZİĞİ. Prof. Dr. Kamil Karaali Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi TEMEL MRG FİZİĞİ Prof. Dr. Kamil Karaali Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Ders Planı Giriş MRG Cihazı Manyetizma Relaksasyon Rezonans Görüntü oluşumu Magnet MRG sisteminin kalbi Güçlü; Homojen; Sabit

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

VERTEBRANIN OSTEOPOROZ VE METASTATİK KIRIKLARININ TEDAVİSİNDE VERTEBROPLASTİ/ KİFOPLASTİ

VERTEBRANIN OSTEOPOROZ VE METASTATİK KIRIKLARININ TEDAVİSİNDE VERTEBROPLASTİ/ KİFOPLASTİ VERTEBRANIN OSTEOPOROZ VE METASTATİK KIRIKLARININ TEDAVİSİNDE VERTEBROPLASTİ/ KİFOPLASTİ Dr.Hakan BOZKUŞ VKV Amerikan Hastanesi, Nöroşirurji Bölümü İTÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü Endikasyonlar NÖROLOJİK

Detaylı

KEMİK VE MİNERAL YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ (KMY) Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı 6 Ekim 2013

KEMİK VE MİNERAL YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ (KMY) Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı 6 Ekim 2013 KEMİK VE MİNERAL YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ (KMY) Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı 6 Ekim 2013 SUNUM KAPSAMI Niçin KMY yaparız? Hangi yöntemi kullanırız? KMY sonuçlarını nasıl değerlendirmemiz gerekir? Kırık

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Aydın Aytekin Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Rafiye Çiftçiler Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları

Detaylı

Ali Haydar Baykan 1, Hakan Sezgin Sayıner 2. Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı, Adıyaman

Ali Haydar Baykan 1, Hakan Sezgin Sayıner 2. Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı, Adıyaman Ali Haydar Baykan 1, Hakan Sezgin Sayıner 2 1 Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı, Adıyaman 2 Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma

Detaylı

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI Doç. Dr. H. Gonca TAMER Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Osteoporoz Kemik yoğunluğunun azalması

Detaylı

Radyolojik Teknikler - I MRG

Radyolojik Teknikler - I MRG F.Ü. SHMYO Tıbbi Görüntüleme Teknikleri 2014 Radyolojik Teknikler - I MRG Selami SERHATLIOĞLU MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME Manyetik güç birimi; 1 Tesla = 10.000 Gauss, (MRG) Dünyanın da sabit bir manyetik

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları. Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları. Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenme hedefleri Adrenal bez kitlelerinin BT ile değerlendirilmesinde temel prensip ve bulguları öğrenmek

Detaylı

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine

Detaylı

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BEL AĞRISI. Dahili Servisler BEL AĞRISI Dahili Servisler İnsan omurgası vücut ağırlığını taşımak, hareketine izin vermek ve spinal kolonu korumak için dizayn edilmiştir. Omurga kolonu, birbiri üzerine dizilmiş olan 24 ayrı omur adı

Detaylı

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Hakan Şimşek. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Hakan Şimşek. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Yetişkinde Gergin Omurilik Sendromu ve Eşlik Eden Toraks Deformitesi Gergin omurilik, klinik bir durumdur ve zemininde sebep olarak omuriliğin gerilmesi sonucu

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı Görüntüleme Birimi Meme Kanserinde Tanı Yöntemleri 1. Fizik muayene 2. Serolojik Testler 3. Görüntüleme 4. Biyopsi Patolojik

Detaylı

DİFÜZYON MR Güçlü ve Zayıf Yanları DOÇ. DR. AYHAN SARITAŞ DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP AD

DİFÜZYON MR Güçlü ve Zayıf Yanları DOÇ. DR. AYHAN SARITAŞ DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP AD DİFÜZYON MR Güçlü ve Zayıf Yanları DOÇ. DR. AYHAN SARITAŞ DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP AD PLAN Tanımlar Kullanım Alanları Güçlü Yanları Zayıf Yanları Özet Tanımlar Difüzyon MR T1 ve T2 dışındaki mekanizmalar

Detaylı

SSS Enfeksiyonlarının Radyolojik Tanısı. Dr. Ömer Kitiş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Nöroradyoji

SSS Enfeksiyonlarının Radyolojik Tanısı. Dr. Ömer Kitiş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Nöroradyoji SSS Enfeksiyonlarının Radyolojik Tanısı Dr. Ömer Kitiş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Nöroradyoji Nöroradyoloji de;doku kontrast mekanizmaları T1/T2/PD; T1-T2 relaksasyon zamanları

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine

Detaylı

Osteoporoz Rehabilitasyonu

Osteoporoz Rehabilitasyonu Osteoporoz Rehabilitasyonu OSTEOPOROZ Kemik kitlesinde azalma, kemik mikroyapısında bozulma sonucu kemik kırılganlığının artması olarak tanımlanır. Kemik yaşayan, dengeli bir şekilde oluşan yıkım ve yapım

Detaylı

SPİNAL TRAVMA. Dr. Cem Çallı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı, Nöroradyoloji Bilim Dalı

SPİNAL TRAVMA. Dr. Cem Çallı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı, Nöroradyoloji Bilim Dalı SPİNAL TRAVMA Dr. Cem Çallı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı, Nöroradyoloji Bilim Dalı SPİNAL TRAVMA Yılda 5 / 100.000 Genç erkeklerde sık (16-25 yaş) Etiyoloji: 1-Trafik kazaları

Detaylı

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz Olgu Sunumu Olgu: 60y, E 2 ayda 5 kilo zayıflama ve karın ağrısı şikayeti ile başvurmuş. (Kasım 2009) Ailede kanser öyküsü yok. BATIN USG: *Karaciğerde en büyüğü VIII. segmentte 61.2x53.1 mm boyutunda

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AMAÇ Radyolojik olarak algoritm Tanı ve bulgular Tedavi sonrası takip İnvazif Asperjilloz Akciğer

Detaylı

Bölüm 5. Tıbbi Görüntüleme Yöntemlerinin Temel İlkeleri. Prof. Dr. Bahadır BOYACIOĞLU

Bölüm 5. Tıbbi Görüntüleme Yöntemlerinin Temel İlkeleri. Prof. Dr. Bahadır BOYACIOĞLU Bölüm 5 Tıbbi Görüntüleme Yöntemlerinin Temel İlkeleri Prof. Dr. Bahadır BOYACIOĞLU İÇİNDEKİLER X-ışınları Görüntüleme Teknikleri Bilgisayarlı Tomografi (BT) Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) Nükleer

Detaylı

Santral sinir sistemi ve baş-boyun tümörlerinde radyoloji. Dr Ayşenur CİLA Hacettepe Üniversitesi

Santral sinir sistemi ve baş-boyun tümörlerinde radyoloji. Dr Ayşenur CİLA Hacettepe Üniversitesi Santral sinir sistemi ve baş-boyun tümörlerinde radyoloji Dr Ayşenur CİLA Hacettepe Üniversitesi Görüntülemede amaç Tümör / Tümör dışı ayırımını yapmak Tümör evreleme Postop rezidü-tümör yatağı değişiklikleri

Detaylı

RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR

RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR NÖRORADYOLOJİ NÖRORADYOLOJİDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ ve GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR Dr. Faysal EKİCİ İNCELEME YÖNTEMLERİ DİREKT GRAFİLER BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ MANYETİK

Detaylı

MR Sekansları ve görüntü kalitesi. Prof. Dr. Kamil Karaali Akdeniz Üniversitesi Radyoloji ABD

MR Sekansları ve görüntü kalitesi. Prof. Dr. Kamil Karaali Akdeniz Üniversitesi Radyoloji ABD MR Sekansları ve görüntü kalitesi Prof. Dr. Kamil Karaali Akdeniz Üniversitesi Radyoloji ABD Küçük bir hatırlatma RF pulsu RF pulsu verilince iki etki meydana gelir Protonlardan bir kısmı yüksek enerji

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS NEDİR? Omurga, omur adı

Detaylı

Sunu Planı. Doç. Dr. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi. 20 dakika SCIWORA Bana göre normal!! Servikal görüntüleme

Sunu Planı. Doç. Dr. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi. 20 dakika SCIWORA Bana göre normal!! Servikal görüntüleme Sunu Planı 20 dakika SCIWORA Bana göre normal!! Servikal görüntüleme Doç. Dr. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Servikal yaralanma çocukta 16 yaş altında nadir Küçük çocuklarda en

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102 BR.HLİ.102 Serebral Felç (İnme) ve Spastisitede Botoks Spastisite Nedir? Spastisite belirli kasların aşırı aktif hale gelerek, adale katılığına, sertliğine ya da spazmlarına neden olmasıyla ortaya çıkan

Detaylı

Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan HASTALIK MODELİ

Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan HASTALIK MODELİ Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan HASTALIK MODELİ 1. Semptom ve Bulguların toplanması, 2. Olası Tanının belirlenmesi, 3. Yardımcı tanı yöntemleri ile tanının doğrulanması, 4. Bilimsel olarak ispatlanmış

Detaylı

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI AMAÇ Kanser ön ya da kesin tanılı hastalarda radyolojik algoritmayı belirlemek ÖĞRENİM HEDEFLERİ Kanser riski olan hastalara doğru radyolojik tetkik

Detaylı

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Pelvis, lokomotor sistemin en fazla yük taşıyan bölümüdür. İçindeki majör damar, sinir ve organ yapıları nedeniyle pelvis travmaları kalıcı sakatlık

Detaylı

MEHMET FEVZİ BALIKÇI

MEHMET FEVZİ BALIKÇI MERSİN ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ FİZİK BÖLÜMÜ FİZİK ve TEKNOLOJİK GELİŞMELER DERSİ KONU MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME MR CIHAZI SPİN KAVRAMI ve SÜPER İLETKENLER MEHMET FEVZİ BALIKÇI 07102007

Detaylı

Spinal Enfeksiyonlar -Ortopedik Yaklaşım- Doç.Dr. Güney Yılmaz SÜTF Ortopedi ve Travmatoloji AD

Spinal Enfeksiyonlar -Ortopedik Yaklaşım- Doç.Dr. Güney Yılmaz SÜTF Ortopedi ve Travmatoloji AD Spinal Enfeksiyonlar -Ortopedik Yaklaşım- Doç.Dr. Güney Yılmaz SÜTF Ortopedi ve Travmatoloji AD Akış Epidemioloji-patogenez Görüntüleme-ayırıcı tan Piyojenik-tbc-brucella Biyopsi Tedavi Konservatif tedavi

Detaylı

Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu. Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara

Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu. Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara Olgu sunumu 49 y kadın hasta, Bir dış merkeze 2 aydır devam eden öksürük,

Detaylı

Kemik iliği vücudun iskelet, deri ve yağdan sonra dördüncü en büyük organıdır.

Kemik iliği vücudun iskelet, deri ve yağdan sonra dördüncü en büyük organıdır. KEMİK İLİĞİ GÖRÜNTÜLEME Dr.Hatice Tuba SANAL Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kemik iliği vücudun iskelet, deri ve yağdan sonra dördüncü en büyük organıdır. Bu yazıda kemik iliğinin yaşam sürecindeki değişiklikleri

Detaylı

LOMBER SPİNAL STENOZ TEDAVİSİNDE MİKRO-HEMİLAMİNEKTOMİ veya LAMİNEKTOMİ SEÇENEKLERİ

LOMBER SPİNAL STENOZ TEDAVİSİNDE MİKRO-HEMİLAMİNEKTOMİ veya LAMİNEKTOMİ SEÇENEKLERİ LOMBER SPİNAL STENOZ TEDAVİSİNDE MİKRO-HEMİLAMİNEKTOMİ veya LAMİNEKTOMİ SEÇENEKLERİ Dr.Hakan BOZKUŞ VKV Amerikan Hastanesi, Nöroşirurji Bölümü İTÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü KONJENİTAL İdiopatik Akandroplastik

Detaylı

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Osteoartrit Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. OSTEOARTRİT Primer nonenflamatuar artiküler kartilajın bozulması ve reaktif yeni kemik oluşumu ile karakterize,eklem ağrısı,hareket kısıtlılığı

Detaylı

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065 Gençlerde Bel Ağrısına Dikkat! Bel ağrısı tüm dünyada oldukça yaygın bir problem olup zaman içinde daha sık görülmektedir. Erişkin toplumun en az %10'unda çeşitli nedenlerle gelişen kronik bel ağrıları

Detaylı

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5 Sorular Soru 1 T1 ve T2 ağırlıklı spin eko sekanslarda hiperintens görülen hematom kavitesinin evresini belirtiniz? a) Akut dönem b) Hiperakut dönem c) Subakut erken dönem d)

Detaylı

METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG)

METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG) METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG) Metastatik tümörler en sık görülen beyin tümörleridir. Her geçen yıl çok daha fazla sayıda

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI BOYUN AĞRILARI BOYUN ANOTOMISI 7 vertebra, 5 intervertebral disk, 12 luschka eklemi, 14 faset eklem, Çok sayıda kas ve tendondan oluşur. BOYNUN FONKSIYONU Başı desteklemek Başın tüm hareket

Detaylı

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu 29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Total Kalça Protezi Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Koksartroz Primer Önceden geçirildiği bilinen bir hastalık yok Genelde yaşlanmaya bağlı Eklemde

Detaylı

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği

Detaylı

RECIST. Response Evaluation Criteria In Solid Tumors

RECIST. Response Evaluation Criteria In Solid Tumors RECIST Response Evaluation Criteria In Solid Tumors Tümör Cevap Kriterleri Tanımlama? Hastaların tedaviye verdiği cevabı tanımlamak için kullanılan genel kabul görmüş kriterlerdir. Neden? Tümör yükündeki

Detaylı

Torakolomber Bileşke Patlama Kırıkları

Torakolomber Bileşke Patlama Kırıkları Torakolomber Bileşke Patlama Kırıkları (posterior yaklaşım) Dr.Hakan BOZKUŞ Konuşma Konusu Torakolomber Bileşke T11-L1 Kostavertebral ligaman İnterkostal adale İntertransvers adale Kuadratus lumborum Anterior

Detaylı

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE): Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik

Detaylı

Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri

Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri Diagnostik görüntüleme ve teknikleri, implant ekibi ve hasta için çok amaçlı tedavi planının uygulanması ve geliştirilmesine yardımcı olur. 1. Aşama Görüntüleme Aşamaları

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

HR Pozitif, HER2 negatif Metastatik Meme Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

HR Pozitif, HER2 negatif Metastatik Meme Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji HR Pozitif, HER2 negatif Metastatik Meme Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji İnsidans ve Epidemiyoloji İnsidans ve Epidemiyoloji İnsidans ve Epidemiyoloji

Detaylı

Referans: e-tus İpucu Serisi K.Stajlar Ders Notları Sayfa:353

Referans: e-tus İpucu Serisi K.Stajlar Ders Notları Sayfa:353 23. Aşağıdakilerden hangisi akne patogenezinde rol oynayan faktörlerden biri değildir? A) İnflamasyon B) Foliküler hiperproliferasyon C) Bakteriyal proliferasyon D) Aşırı sebum üretimi E) Retinoik asit

Detaylı

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenim hedefleri Mezenterik vasküler olay şüphesi ile gelen hastayı değerlendirmede kullanılan

Detaylı

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ BİRİNCİL KEMİK KANSERİ KONDROSARKOM (KS) PROF. DR. LEVENT ERALP Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı İÇİNDEKİLER Kondrosarkom Nedir? KS dan kimler etkilenir? Bulgular nelerdir? KS tipleri nelerdir? Risk faktörleri

Detaylı

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade Vaka sunumu (İA) 43 yaş erkek hasta 2/2016 da göğüs ağrısı PAAC: Sol akciğerde kitle Toraks BT (25.02.2016) Sol akciğer üst lob apikoposterior

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ DR. FZT. AYSEL YILDIZ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI Talasemi; Kalıtsal bir hemoglobin hastalığıdır. Hemoglobin

Detaylı

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır. HODGKIN LENFOMA HODGKIN LENFOMA NEDİR? Hodgkin lenfoma, lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Lenf sisteminde genç lenf hücreleri (Hodgkin ve Reed- Sternberg hücreleri) çoğalır ve vücuttaki lenf

Detaylı

SPECT/BT 16-19 MAYIS 2015 XV ULUSAL MEDİKAL FİZİK KONGRESİ TRABZON

SPECT/BT 16-19 MAYIS 2015 XV ULUSAL MEDİKAL FİZİK KONGRESİ TRABZON SPECT/BT 16-19 MAYIS 2015 XV ULUSAL MEDİKAL FİZİK KONGRESİ TRABZON * Nükleer tıp SPECT görüntülerinde artan tutulum bölgesini tanımlamada, Bölgenin kesin anatomik lokalizasyonunu belirlemekte zorlanılmaktadır.

Detaylı

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR Pulmoner Vasküler Hastalıklar AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AKCİĞER HASTALIKLARI VE YOĞUN BAKIM GÜNLERİ TANI VE TEDAVİDE

Detaylı

KEMIK ERIMESI ERKEKLERI DE TEHDIT EDIYOR

KEMIK ERIMESI ERKEKLERI DE TEHDIT EDIYOR Portal Adres KEMIK ERIMESI ERKEKLERI DE TEHDIT EDIYOR : http://haberdekisesiniz.com İçeriği : Haber Tarih : 24.10.2016 : http://haberdekisesiniz.com/haber/59433/kemik-erimesi-erkekleri-de-tehdit-ediyor.html

Detaylı

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım Dr.Özlem Özdemir Kumbasar Bağışıklığı baskılanmış hastaların akciğer komplikasyonları sık görülen ve ciddi sonuçlara yol açan önemli sorunlardır.

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

Dr. İlker Akbaş Bingöl Devlet Hastanesi Acil Servisi Antalya - Nisan 2018

Dr. İlker Akbaş Bingöl Devlet Hastanesi Acil Servisi Antalya - Nisan 2018 Dr. İlker Akbaş Bingöl Devlet Hastanesi Acil Servisi Antalya - Nisan 2018 Glenohumeral eklem çıkıkları Omuz eklemi (glenohumeral eklem) en sık çıkan eklem Tüm acil servis başvurularının %1,7 İki yaş grubunda

Detaylı

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel Radyolüsent GörüntG ntü Veren Odontojenik TümörlerT Dr.Zuhal Tuğsel Ameloblastoma Odontojenik epitelden kökenli yavaş büyüyen, iyi huylu bir tümördür. Herhangi bir yaşta görülür, literatürde sözü edilen

Detaylı

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Ani ölümün önemli bir nedenidir Sıklığı yaşla birlikte artar 50 yaş altında nadir rastlanır E>K Aile

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler.

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. KARIN TRAVMALARI Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. Amaçlar Karnın anatomik sınırlarını, Penetran ve künt travmalar arasındaki

Detaylı

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Beyin-Omurilik Arteriovenöz Malformasyonları ve Merkezi Sinir Sisteminin Diğer Damarsal Bozuklukları Hasta Bilgilendirme Formu 5 AVM ler Ne Tip Sağlık Sorunlarına

Detaylı

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır.

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır. Erkek üreme sisteminin önemli bir üyesi olan prostatta görülen malign (kötü huylu)değişikliklerdir.erkeklerde en sık görülen kanser tiplerindendir. Amerika'da her 5 erkekten birinde görüldüğü tespit edilmiştir.yine

Detaylı

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ SERVİKAL MYELOPATİLİ HASTALARIN YAKINMALARI Servikal kanal darlığı, genellikle

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

MANYETİK REZONANS TEMEL PRENSİPLERİ

MANYETİK REZONANS TEMEL PRENSİPLERİ MANYETİK REZONANS TEMEL PRENSİPLERİ Dr. Ragıp Özkan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD REZONANS Sinyal intensitesini belirleyen faktörler Proton yoğunluğu TR T1 TE T2

Detaylı

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur.

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur. NÖR 23 NÖROLOJİ Dr. Ali Kemal ERDEMOĞLU /1 Dr. Ersel DAĞ /2 Dr. Yakup TÜRKEL /3 KOD DERS ADI ÖÜ T P KREDİ AKTS NOR 7001 MAKALE SAATİ Nöroloji alanında yabancı dergilerde güncel gelişmelere yönelik yayınlanan

Detaylı

OSTEOPOROZ Düşük Kemik Yoğunluğu (Kemik Erimesi)

OSTEOPOROZ Düşük Kemik Yoğunluğu (Kemik Erimesi) TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ OSTEOPOROZ Düşük Kemik Yoğunluğu (Kemik Erimesi) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ OSTEOPOROZ NEDİR? Bu hastalık, kemik miktarında-yoğunluğunda

Detaylı

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Endometriozis. (Çikolata kisti) Endometriozis (Çikolata kisti) Bugün Neler Konuşacağız? Endometriozis Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ne Sıklıkta Görülür? Hangi Sorunlara Neden Olur? Nasıl Tanı Konur? Nasıl Tedavi Edilir? Endometriozis

Detaylı

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle Doç. Dr. Onur POLAT Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle gelişirken, spor yaralanmalarında hem dış

Detaylı

Yrd. Doç. Dr : Tanju ÇELİK MKÜ. Tıp Fak.

Yrd. Doç. Dr : Tanju ÇELİK MKÜ. Tıp Fak. Yrd. Doç. Dr : Tanju ÇELİK MKÜ. Tıp Fak. Ağrı Ağrının tanımı Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilâtı tarafından 1979 yılında şu şekilde yapılmıştır: "Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan,

Detaylı

Asendan AORT ANEVRİZMASI

Asendan AORT ANEVRİZMASI Asendan AORT ANEVRİZMASI Aort anevrizması, aortanın normal çapından geniş bir çapa ulaşarak genişlemesidir. Aorta nın bütün bölümlerinde anevrizma gelişebilir. Genişlemiş olan bölümün patlayarak hayatı

Detaylı

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal ileri evre akciğer kanserli olgularda cerrahi tedavi, akciğer rezeksiyonu ile birlikte invaze olduğu organ ve dokuların rezeksiyonunu

Detaylı

Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak

Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak Zeliha Korkmaz Dişli 1, Necla Tokgöz 2, Fatma Ceyda Akın Öçalan 3, Mehmet Fa>h Korkmaz 4, Ramazan Bıyıklıoğlu 2 1 Anesteziyoloji Bölümü, Malatya Devlet Hastanesi 2

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı