Soru-Cevap Tefekkür Paylaşımı (Beylerle) 21 Safer 1436 / 13 Aralık 2014

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Soru-Cevap Tefekkür Paylaşımı (Beylerle) 21 Safer 1436 / 13 Aralık 2014"

Transkript

1 Yılmaz Dündar 1 Soru-Cevap Tefekkür Paylaşımı (Beylerle) 21 Safer 1436 / 13 Aralık 2014 EsSelamü Aleyküm. Euzü Billahi mineş şeytanir raciym, Bismillahir Rahmanir Rahıym. Kitapçıklarla ilgili sorular varsa, önce sorularınızı alayım, izninizle. -Esfele safiliyn yapıyı, ilah yapıyı ayakta tutan önemli hususlar Öfke ve Cinsellik Platformu. Bir önceki soru cevap tefekkür paylaşımında öfke kısmına bir miktar değinmişsiniz. Bir kaç cümle. -Daha önceki paylaşımlarımızda da özellikle öfkeden, ama az az da cinsellik platformundan bahsettiniz. Şimdi, benim hep merak ettiğim şu: İkinci kısımla ilgili somut olarak ne tür önlemler alırız da onun hayat kaynaklarını kesebiliriz? onu lütfederseniz. Estağfirullah, konunun bir yerine yine birkaç cümle koyalım. Cinsellik Platformu kısmına henüz çok detaylı girmiyoruz. Ama yine de bir kaç cümle konuşalım. Ona çok detaylı girmenin çok faydalı olacağı, hemen amele dönüşeceği kanaatinde değilim, onun için o konuyu her seferinde bir kaç cümle şeklinde ilerletiyoruz. -Aşağıların Aşağısı kitapçığını okurken aklıma şu konu takılıyor; Etiketleyen ve Etiketlenen. Acaba bu da cinsellik platformuyla mı alakalı? Bir de daha önce size; "DȗniHi olanlara kibir nasıl gösterilir?" diye danışmıştım, siz de "tehlikeli bir durum" demiştiniz. Bunu kibriya olarak göstermek değil de, DȗniHi kullarla Billahi kulların birlikte yaşadığını düşündüğümüzde nasıl yapmalıyız. Allah'a sığınmalıyız ama, hem de "amasız sığınmalıyız" ama o insanlarla yaşarken nasıl davranmalıyız? Anladım, inşaallah onu da ekleyelim. -Bir de Nisa Suresi 79 ve 78 var, birisi Uluhiyet dilinde, diğeri kesret dilinde, anlam ayrıştırma ve anlam çakıştırma. 79'da "hasene Allah'tan, seyyie nefsindedir", 78'de ise "hepsi Allah indindendir" buyruluyor. Biz anlamları ayrıştırdığımız zaman ikisi farklı sualde bulunuyormuş gibi, çakıştırdığımızda ise onların tek bir sualde bulunduğunu söylememiz doğru olur mu? Buna biraz değinelim. Onu Aşağıların Aşağısı ve Fatiha kitapçıklarında görmüştük ama. Soruyorsanız biraz ele alalım. Başka sorun var mı, bak bakalım, belki biraz sonra rastlarsın inşaallah? -Aslında arkadaşların soruları var, o emanetleri de paylaşayım. İlk soru şöyle: Buğz nedir, nasıl ne zaman, niçin yapılır? Gördüğümüze mi yapılır, duyduğumuza mı yapılır? "İşittik, itaat ettik" diyeceksek veya gördüğümüze teslim olacaksak bu nasıl olacak? Aradaki farkı nasıl anlayacağız? Buğz'la ilgili soru böyle. Diğer bir soru, sizin kitapçıklarınızı okumaya çalışan bir arkadaşın sorusu: His nedir, duygu nedir? Arasında nasıl bir fark var ki, Kendini Hissetme Duygusu tanımı var? Kendini Hissetme Duygusu'nu nasıl yakalarız? Üçüncü soru: Kaderle çekişme nedir? Bu çekişmeyi yapıp yapmadığımızın farkına nasıl varırız ve nasıl durdurabiliriz? Son soru: Billahi algı'da aşk nasıldır? Önceki soruda "kaderle çekişmek" derken, herhalde "kaderle didişmek" yani "kaderle kavga etmek" demek isteniyor. Son sorudaki "aşk" da acaba beşeri aşk mı, beşeri sevgi mi, neyi sormuş acaba? Neyse, nasip inşaallah. Başka soru var mı? -Müsaade ederseniz benim bir sorum daha var. İnsan şeytanı, cin şeytanı ve esfele safiliyn yapının üç çeşit şeytani yapı olduğunu elhamdü lillah öğrendik. Cin şeytanıyla insan şeytanının

2 2 Kitapçıklar Çerçevesinde Sorular ve Cevaplar ilişkisini bizim algılayacağımız kadarıyla paylaşabilir miyiz? Zaten fazlasını vermiyorsunuz. Çünkü bir toplantıda dediniz ki, "bir şey söyleyeceğim, ama burada kimse kalmaz diye korkuyorum", bu bende yer etti. İnşaAllah soruların hepsini birleştirip tek bir cevabın içerisine yerleştirmeye çalışayım ama o arada notunuzu atlarsak hatırlatın lütfen. Başka soru var mı acaba? -Kaf Suresi 16. ayette buyruluyor ki: "Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler verdiğini biz biliriz." Vesveseyi şeytanın işi, onun vesvesesi olarak biliyoruz, nefsin vesvesesini de "A" Takdim Formu "BEN" olarak biliyoruz, buna da Nefsin Şerri diyorduk. Kur'an'da "nefs" ve "nefse zulm" geçiyor. "Nefsin şerri"ni Kur'an'da nasıl düşünelim. "Nefsin şerri" hadislerde var, Kur'an'da "nefs" geçer. -Ben de bunun nedenini biraz merak ettim? Bu ayırımı Kur'an'da neden çok göremiyoruz? Kur'an'da bu, bununla ilgili haller, nefsin suiistimal ettiği haller tarif olarak var, kelime olarak değil. Ama hadiste bu suiistimal edilen hale onu daha kolay anlayabilmemiz için bir isim verilmiş; nefsin şerri diye. Nefsin iyi davranışları, Allah'ın hoşnut olmadığı davranışları şeklinde tarifler var, yani fiillerin tarifleri var. Allah'ın razı olmadığı hallerin hepsini genel bir isim olarak Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem dualarda, hadislerde "nefsin şerri" diyerek, derleyip toplayarak bizim daha kolay anlayabilmemiz için o manada bir tanım getirmiştir. Kur'an'da "nefsin şerri" tanımını görmüyoruz, ama o tanımın açılımları var. Onu biraz sonra bir yere koyalım inşaallah. -Nisa-78, 79'da benim idrakımın takıldığı nokta şu. Aslında takıldığı bir nokta değil, yanlışım varsa Allah affetsin, düzeltiverir inşaallah. Rabbül alemiyn nefsin şerrini yaratmış, sistemde O'nun dileğiyle insanlar zaten şer hali üzerineler, O'nun hidayeti gelmezse zaten sonumuz hüsran. Ben o ayeti acaba yanlış mı anlıyorum? Zaten başlangıçta Rabbimin bir dileği var. Hidayet etmezse sonumuz hüsran, Allah korusun inşaallah. Sürekli dua halinde, o yüzden hidayetine sığınıyoruz. Bir kaç defa ele aldık, umarım tekrar ele alarak faydalı bir tekrar yapmış oluruz. Öyleyse, Nisa-78 ve 79'a kısaca değinerek başlayalım, izin verirseniz. Böylece soruları da o konunun içerisine yerleştirmeye gayret edelim. Başka soru var mıydı? -İslam'ın yaşam tarzı olduğunu, bu yaşam tarzı gereği bir algı sistemi oluştuğunu, eserlerinizden bahisle söyleyebiliriz. Halkın evliya kabul ettiği, hal ehli kabul ettiği Hallac-ı Mansur, Yunus Emre, Mevlana Celaleddin, Cüneyd-i Bağdadi, İbrahim Ethem, İbn-i Arabi gibi zatlar, buna göre bir yaşantı oluşturmuşlar mıdır? Bu halka yansıtılmamış? Bu hangi handikaplardan kaynaklanıyor? İnsanın yanlış anlama yönlerinden hangisinden kaynaklanıyor? Mesela, İbn-i Arabi'nin "fazilet sahibi, hakikaten arif olduğundan bir itikada bağlı değildir" sözünü nasıl yorumlamalıyız? Sorular derin oldu, ama bir yere koymaya çalışalım, inşaallah. Sizin sorunuzun bir kısmından başlayalım, oradan Nisa-78 ve 79'a değinerek diğer soruları da yerleştirmeye gayret edelim izin verirseniz. Nisa-78 ve 79 aslında Kur'an-ı Kerim'de öncelikle dikkat etmemiz gereken iki ayettir. Elbette, tüm ayetlere çok dikkat etmemiz gerektiğini zaten hiç unutmuyoruz. Bu iki ayet genellikle çok iyi anlaşılamamış, çok anlaşılamadığı için de meal olarak manası tam ifade edilememiştir. Meal deyince yalnızca Türkçe olarak düşünmeyin, hangi dilde olursa olsun, Arapça dahil bu böyledir, manası meallere tam olarak doğru şekilde yansıtılamamıştır. Biz şimdi kısaca ele almaya çalışalım, oraya dayanarak ta diğer sorular kapsamında anlatacaklarımızı derleyip toplamaya gayret edelim, inşaallah. Kitapçıklarda bizim açıklamaya çalıştığımız, paylaşmaya gayret ettiğimiz konular, onları izah etmeye gayret ederken kullandığımız tabirler

3 Yılmaz Dündar 3 "yeni gibi" gözüküyor, sanki onları biz yeni bulmuş da söylemişiz gibi algılanıyor. Ancak, öyle değil! Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'le beraber oluşan Risalet Nuru içerisinde, o olayın içerisinde Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'in bulunmasıyla birlikte çok farklı bir tebliğin yaşandığını fark etmeye çalışalım. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'in yaptığı tebliğin farklı bir boyutu var. Şöyle ki: "Amentü Billahi" dedikten sonra Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'e tabi olduklarında algıları bir anda değişiyor... Yani bizim uzun süre algımızı değiştirmek için yaptığımız gayretlere girmeden büyük çoğunluğunun algısı bir anda değişiyor. Hatta o algıların değişmesinin üzerine ayrıca "Sekine" gibi bir hediyeye mazhar oluyorlar, Rabbimizin başka yardımlarına mazhar oluyorlar. Böylece algıları o kadar pekişiyor ve algıdan ikana dönüşüyor ki. Allahu a'lem bu hal, Efendimiz'den sonra, kaynaklara göre ikiyüz yıl kadar devam etmiş. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'in açıkladığının açıkladığı şekilde anlaşılabilmesi, Efendimiz (SAV) nasıl Allah'a inanın demişse öyle inanıyor olmaları onlara zor gelmemiş. Amentü Billahi derken onun ne manaya geldiğini anlamakta ve yaşamakta zorlanmamışlar. Ama, daha sonra Risalet Nuru'nun dışında kalan yaklaşık ikiyüz üçyüz yıl sonraki yaşantıda insanlar bir şey fark etmiş. Normal, bizim gibi yaşayan kuşak bakıyor ki, risalet nurunun o etkisiyle yaşamış olan büyükleriyle, atalarıyla işe aynı bakmıyorlar, bakamıyorlar. Kendileri ayetle ilgili bir manayı anlarken, hadisleri dinlerken, amel ederken, özellikle "Amentü Billahi" derken bir fark oluştuğunu, işi öncekiler gibi anlayamadıklarını fark ediyorlar. Sonra bu neslin çocukları oluyor, sonra onların çocukları derken, böylece zor anlama, anlayamama yerleşmiş oluyor. Ve Efendimiz'in açıkladığı esastan, esas konudan insanların idrakı uzaklaşıyor, zor anlamaya başlıyorlar. O zaman ne yapıyorlar? Bir bilene ihtiyaç duyuyorlar. Bir bilene ihtiyaç duymakla, işi anlamış birinden destek arıyorlar, yardım almak istiyorlar. O dönemlerde yaşamış atalarının inandığı gibi inandığını ve yaşadığını duydukları, gördükleri kişilere müracaat diyorlar, "Bize de öğret" diye onlardan yararlanmak istiyorlar. Yani, günümüzün bir bilim adamına gidip bir konuda ona talebe olmak isteyen, ondan yardım almak isteyenlerin yaptıkları gibi yapıyorlar. Böylece, bir tarik, bir yol oluşuyor. Bir bilim alanı, bilim dalı, üniversitelerdeki anabilim dalları gibi bir dal, bir disiplin oluşuyor. Bunlar daha sonra öğretici kişilerin yöntemlerine göre çeşitli yollar, tarikler olarak adlandırılıyor, yani tarikat meydana geliyor. Biz hala o zorlanmanın içerisindeyiz. Dolayısıyla, yeni bir şeyleri söylemek kimsenin haddi değil, Rabbim muhafaza buyursun. Söylenmesi gereken şey Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem tarafından söylenmiştir. Biz o söylenilenleri anlayabilmeye, o anlatılanın yanına yaklaşabilmeye gayret ediyoruz. Bu yüzden farklı gibi geliyor ama, aslı anlamaya gayret ediyoruz. Hal böyle olunca, hadislerin yorumlarına, ayetlerin meallerine de bu hal yansıyor. Bunun çok iyi fark edildiği yerlerden birisi Nisa-78 ve 79'dur. Nisa-78 ve 79'un meallerine bakacak olursanız, peş peşe gelen o iki ayeti okuduğunuzda tereddüt edeceksiniz. Ya ben okuyayım veya sizden birisi Diyanet'in mealinden okusun. İçimizde Kur'an'la sıkı temasta olanlar varsa, Kur'an dersi görmüş olanlarımız varsa onlar daha bir can kulağıyla, daha bir sıkı dinlesin. Buyurun, okuyun lütfen, eğer zahmet olmazsa. Şimdi bir meali okuyacağız ya, lütfen bu işi bir eleştiri gibi algılamayalım, öyle bir şey haddimiz değil. Konuyu anlayabilmek için okumak zorundayız, bir eleştiri yapmak için değil. Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senden" derler. "Hepsi Allah'tandır"" de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar." (Nisa-78) "Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi

4 4 Kitapçıklar Çerçevesinde Sorular ve Cevaplar gönderdik; şahit olarak da Allah yeter." (Nisa- 79) Arkadaşımızın okuduğu bu meal Diyanet Vakfı'nın. Diyanet İşleri'nin daha önce okuduğumuz meallerinde Nisa-79'da "nefsindendir" değil de "sendendir" yazılı idi. İkisi de aynı manaya geliyor, izah edeceğim ama o daha zor, daha geride bir mana idi. Bu hiç değilse bir basamak daha ileri, "nefsindendir" demek daha iyi. Arkadaşımız bir de Diyanet İşleri'nin yeni mealini okuyacak onu da dinleyelim: "Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, Bu, Allah tandır derler. Onlara bir kötülük gelirse, Bu, senin yüzündendir derler. (Ey Muhammed!) De ki: Hepsi Allah tandır. Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!" (Nisa-78) "Sana ne iyilik gelirse Allah tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed!) Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter." (Nisa-79) Bu mealde "kendindendir" dedi. Eski baskıda "nefsindendir" diye, burada "kendindendir" diye meallendirilmiş. Nisa-78'i belki tekrar okuyacağız. Eğer şimdi söyleyeceğimi yakalamamışsak, ilerleyen konuların bize çok faydası dokunmaz. Okuduğumuz meale göre, Nisa-78'in bizim odaklanacağımız esas yerine bakalım, sonra ayetin ilk kısmına, ölümle ilgili kısmını da değerlendireceğiz. "Size bir iyilik gelirse Allah'tandır diyorsunuz, size bir kötülük gelirse sendendir diyorsunuz. Oysa hepsi Allah'tandır de." Hemen devamına, Nisa-79'a da bakalım: "Size bir iyilik gelirse Allah'tandır, size bir kötülük gelirse kendinizdendir." 79. ayetteki meal bir önceki ayetteki meale uydu mu? Bu kadar basit, lütfen dikkat buyurunuz, bu kadar basit. Bunu fark ettiğimizde biz ne yapıyoruz? Edebimizden dolayı onu tefekkür etmekten kaçınıyoruz, geçip gidiyoruz. Oysa ayetler buyuruyor ki, "Kur'an'ı tedebbür edin, onu ders edin, anlayarak okuyun, sonra da tezekkür edin, yani tartışın. Beyin fırtınası yaparak, Kur'an'ı şimdi yaptığımız gibi birlikte tefekkür edin. Biz şu anda Kur'an'ın çok önemli bir çok ayetinin içine giriyoruz,tezekkür ediyoruz. Kur'an ayetlerinde bize; "Kur'an'ı ders yapın, oturun anlamak üzere tartışın, birbirinizle fikir alış verişi yapın, oralardan sonuçlar çıkarın ve onlara da uymaya çalışın" deniyor. Derinlemesine düşünerek, tefekkür ederek baktığımız zaman ayetin bizim için o kadar hoş, o kadar güzel bilgiler veren, ufkumuzu açan bir halde olduğunu göreceğiz ki, bize o yetmeyecek, üstüne daha isteyeceğiz, "rızana uygun daha fazla bilgi ver ya Rabbi" diyerek isteyeceğiz ki, o bilginin derinlemesine bilgiler de bize gelsin. Ama başlangıçta yanlış yaparsak yanlışın gerisi açılmaz. Efendimiz (SAV)'den öğreniyoruz ki, ayetler iç içe en az yedi ana manaya sahiptir. Bu manalara girebilmek için ayetin ilk manasını doğru oluşturmak şarttır. Bunu yapalım ki, ayetin gerisindeki daha ileri, daha derinlikli manalara gidebilelim. Ayetin birinci manasında yanlış veya noksan yaparsak, hele de okurken tereddüdümüz olursa, hiç tereddüdü kabul etmeyecek şey İslam Diyni'dir. Bu yüzden biz deriz ki, şeksiz şüphesiz inandık. Şek ve şüphe istemez. İbadetlerinizde, en basitinden abdestinizde, şek ve süphe istemez. Şek ve şüpheniz yoksa doğrudur. Çok usulüne uygun almış olsanız bile şüpheniz varsa olmaz. Şek ve şüpheye yer olmayan hayat tarzıdır İslamiyet. Dolayısıyla, ayeti okuyorsunuz ama zihninizde şek ve şüphe oluştu, ikilem oluştu. Daha ayetin ilk manasında ikilem var, gerisi gelmez. Nisa-78 ve 79'a bir de bu açıdan bakalım, okuduğumuz meallere göre. Tabi bu yalnızca Türkçe meallerde değil, maalesef başka dillerde de öyle. Diyor ki: Size bir iyilik geldiğinde siz diyorsunuz ki, bu Allah'tandır. Bir kötülük gelirse diyorsunuz ki, bu sendendir. Öyle demeyin, hepsi Allah'tandır. Ayet hükmü bağladı. Ne diyecek mişiz? Hepsi Allah'tan. Şimdi hemen peşine Nisa-79 diyor ki: Sana bir iyilik gelirse bu Allah'tandır, bir kötülük gelirse bu kendindendir.

5 Yılmaz Dündar 5 Bu Nisa-78'e uydu mu peki? Uymadı. Bunu okuyan şüpheye düşmez mi? Bu şüpheyle kişi ne yapacak, ne yapacaksınız? Korkundan, "yazanlar da mı bilmiyor?" deyip geçtin. Ayetten bir amel çıkaracaksın, mutlaka. Bakın, bu söyleyeceğim de çok önemli. Kur'an'daki bilgi Efendimiz (SAV) dönemindeki bir savaşı anlatıyor olabilir, ayetler bir savaşla, savaşan sahabelerle ilgili olabilir. Onu sadece öyle zannedip, o zamana ait bir savaş bilgisi zannedip orada bırakırsanız ayetten kendinize bir amel çıkaramazsınız. Bunu İnşirah kitapçığında Tövbe Suresi'nin ayetlerinde görmeye çalıştık. Bu yüzden, mutlaka "Ben buradan ne amel çıkarabilirim, ayet bana ne demek istiyor?" deyip kendimize bir amel çıkaracağız. Aksi halde Kur'an'ı bir hatıra defteri gibi görürüz. Halbuki, hem şimdiye hitap eden, hem önümüzde ne kadar dünya yılı varsa yaşayacaklara hitap eden bir bilgi ve anlatım var. O'nu biz o güne aitmiş, öyleymiş deyip bırakırsak tarih kitabı gibi zannederiz, yararlanamayız. Ayetten, yani okuduğunuz mealdeki manadan eğer şüpheye düşmüşseniz, bakın bir amel çıkmıyor, üstelik de korktunuz. Nisa-78'de "Hepsi Allah'tandır deyin" buyruldu. 79'da "Sana bir kötülük gelirse sendendir" dedi. Şimdi ne yapacağız? Bir amel çıkmadı. Konuşmaya da korktun, düşünmeye de korktun, amel yapmaya da korktun. Hele kader konusu, insanın ahiretiyle o kadar ilişkili ki. Allah'ın kaderini anlayamamış, anlayamamıştan öte kadere teslim olamamış ahiretindeki akıbetinden korkmalıdır. Peki nasıl teslim olacaksınız? Teslim olabilmek için mutmain olmak lazım. "Teslim oldum" diyeceksiniz ama içinizde hep bir şüphe, hep bir yargılama, kaderle bir didişme, Allah'ın kaderiyle kavga etme var. O zaman teslimiyet olmaz. Öyle bir teslimiyet olacak ki, onun olabilmesi için de iş anlamaya, Kur'an'ı anlamaya geliyor. Nisa-78 ve 79 bu bakımdan o kadar önemli ki, bize bir örnek teşkil etmesi açısından öyle önemli ki. Çünkü kaderi anlayabilmemizin de kapısını açacak. Bu çerçevede de biraz inceleyelim. Nisa-78, "Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır, buruci müşeyyede'de (yüksek burçlarda) bile olsanız ölüm size ulaşır" buyuruyor. Bir kere şunu bir vurgulamak lazım: Nisa-78 genel bir anlatım ile, genel bir hitap ile başlıyor. Bu hitap ayetin sonuna doğru özelleşiyor ve bize "şöyle deyin" diyor. Hatta daha da özelleşerek Nisa-79'da bize bir ders veriyor, önce uyarıyor, sonra da bir ders veriyor. İnşaAllah ayete böyle de bakalım. "Ölüm size ulaşır." Çok önemli bir uyarı! Biliyoruz ulaşacak. Hatta bu hayatta ilmel yakin bildiğimiz tek gerçek bu: Ölüm! Bize göre bilimsel tek gerçek şey bu! Düşünün ki, firavunlar tanrılıklarını ilan etmişler, kendilerini Rab ilan etmişler, ama ölümden kurtulamamışlar. Ama kendilerine göre "ölümden sonra da yaşadıkları" gibi başka bir şey uydurmuşlar. Ama sonuçta ölümden kurtulamamışlar. "Ölüm size ulaşır" uyarısı şimdiki esas konumuz olmasa da,"ölüm bilgisi" insanın Allah'la ilişkisini düzenleyebilmesinde önemli bir bilgidir, bunu çok önemsemek lazım. Bu bilgiyi yalnızca dünya ehli olanlar önemsemez, yalnızca onlar istemez ve sevmez. Bizim ölümle ilgili bilgimizi, ölümle ilgilenmemizi, ölüm rabıtası/ölümü tefekkür etme gibi bir ibadetimizi onlar hastalık zannederler. Onlara göre öyle. Çünkü onlara göre, yani ayetleri ve hadisleri yalanlayanlara, ahirete iman etmeyenlere, Kur'an'ın söylediği şekilde Allah'a iman etmeyenlere göre kafayı ölüme takmak bir hastalıktır. Ama bizim için o öyle değildir. Ölüm bizim için çok önemli bir uyarıcıdır, bizim için o yaşarken önemli kriterdir. Eğer siz ölümden korunmak ve kurtulmak istiyorsanız bu mümkün değil. Ayet bu gerçeği o gün için söylüyor ama bu genel bir bilgi olup hepimize uyarıdır. Bu genel bilgi, günümüze kadar uzanan bilgiyi içeren bir uyarıdır. Siz sağlam kaleler bile yapsanız kurtulamazsınız. Bu bir savaş için olabilir, başka bir felaketten korunmak için olabilir. Ölüm bize ulaşmasın, biz ölmeyelim diye sağlam kalelere gidip sığınsanız bile ölüm emri gelmişse sizi gelir orada bulur. Ayet bunun dışında, ayrıca kıyamete yakın olacak kıyamet

6 6 Kitapçıklar Çerçevesinde Sorular ve Cevaplar alametlerinden birisini de haber veriyor. O konuya ve ayetlerine derinlikli inmeden şimdi sadece bir bilgi olarak paylaşalım. Dünyadaki yaşantıya bakıp, oradaki ölümden korunmak ve kurtulmak için semadaki tabakalara çıkıp yerleşeceksiniz. Semadaki o burçlara gidip yerleştiğiniz zaman bile ölüm gelir sizi bulur, bundan kurtuluşunuz yok. Ayet içerdiği bu mana ile geleceğe ait bir bilgiyi de vermektedir. Bunu haber veren başka ayetler de var, bu manayı tümünü göz önünde bulundurarak veriyoruz. Biz konumuza dönelim. Aslında ayetin neden böyle bir uyarıyla başladığı da tartışılacak bir şeydir, ama konuyu çok dallandırdığınız zaman esas mecramızı, ana fikrimizi kaybederiz diye korkuyorum. Önce o ana fikri yakalarsak sonra genişletme fırsatımız olur. Peki, ayette bunlardan başka neyi fark edelim, neyi anlamaya dikkat edelim? Nisa-78 ve 79'un orijinalinde size bir iyilik gelirse derken kullanılan kelime "hasene"dir, kötülük isabet ederse derken kullandığı kelime "seyyie"dir. Hasene'nin iyilik, güzellik olarak çevrilmesi doğru değildir, Seyyie'nin kötülük olarak çevrilmesi doğru değildir, yani yetmez, buradaki manayı anlatmaya yetmez. Hasene öyle bir haldir ki, Allah'ın razı olduğu, hoşnut olduğu düşünce ve davranışların hepsini kapsar. Ve oradan sevap oluşur, mükafat oradan oluşur. Allah'ı örten, Allah yokmuş gibi fikir üretmeye, yorum yapmaya, heva heves üretmeye ve Allah yokmuş gibi davranmaya sebep olan herşey de Seyyie'dir. Eğer siz buna iyilik ve kötülük derseniz bu çok insani bir tabir olur ve her insana göre iyilik-kötülük değişir. Siz birisine "size bir iyilik isabet ederse" dediğinizde ona iyilik nedir diye sorun, kendine göre size bir iyilik tarif edecektir. Fazla değil on kişiye sorun, on tane iyilik tarifi ve on tane kötülük tarifi buluruz. Ve onların hemen hepsi de dünya yaşantısıyla ilgili tanımlardır. Böyle bir karışıklığa sebep olmamak için ayetlere öyle bir mana vermeliyiz ki, Muhammedî olmayanların "Biz de öyle diyoruz, biz de öyle inanıyoruz" demeleri mümkün olmasın. İyilik-kötülük herkeste var, bu gibi kavramlar inanmayanlarda da var, onlara göre de bir insana iyilik isabet edebilir, kötülük isabet edebilir. Bu durumda siz ayetteki "hasene" ve "seyyie"ye iyilik-kötülük derseniz doğru ve yeterli olur mu? Hasene başka bir şeydir; Hakk yolla ilgilidir, sizi Allah'a yaklaştıracak hal ve davranışlar "hasene" demektir. Öyle olur ki, sizi Allah'tan uzaklaştıracak hal ve davranışlar size iyilik gibi gelebilir, ama Kur'an ona "Size bir iyilik geldi" der mi, öyle bir şey olabilir mi? Siz küfürle ilgili bir şeyi kendinize iyilik gibi görebilirsiniz. Kur'an onu sana gelmiş bir iyilik olarak görmez! Kur'an'a göre o "seyyie"dir. Seni bir şey Allah'tan uzaklaştırıyorsa, o davranışla sen Allah'ı örtüyorsan, farkında bile olmadan küfür halindeysen, yani örtüyorsan sen seyyie ile meşgulsün demektir. Öyleyse, bu iki ayette geçen kavramları bu şekliyle bilmemiz çok önemli. Ki, biz onu her salâtın sonunda Tahıyyat'a oturunca okuruz; "Rabbenâ âtinâ fid dünyâ haseneten ve fil âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr" deriz. Yanılmıyorsam bu Bakara-201. ayette yer alan bir duadır. Efendimiz (SAV)in en çok okuduğu dua olarak bilinen bu duayı çok okuruz ve salâtımızı onunla tamamlarız. Çünkü onu okuyanlara müjde var, o ayetin üstüne ve altına bir bakın lütfen. Onu noksan okuyanlara, yani iyilik deyince sadece dünyada isteyenlere başka bir şey vardır. Ama iyiliği hem dünya hem ahiret için geçerli olacak şekilde isteyenlere ise çok güzel bir müjde vardır. O müjdeyi umarak bunu çok okuruz biz. Orada "hasene" isterken kafamızdan iyilik ve güzellikler uydurup onları hayaller, onları istersek olmaz. Ne istediğimizi bilmemiz lazım. Çünkü zihninizde oluşturacağınız yanlış manaları siz hayatınıza emir olarak verirsiniz, size onlar gelir. o zaman Hakk Yol'a talip olmazsınız ki! HASENE Hakk Yol'a talip olmak demektir. "Allahım, ben dünyada da, ahirette de hasene istiyorum" derseniz, "Allahım, ben dünyada da, ahirette de senin razı olduğun yolu istiyorum Allahım" demiş olursunuz. Ve ne veriyorsa da ona razı olacaksın. Sen öyle dedin, ne veriyorsan razıyım Allahım dedin. Kafana göre bir iyilik

7 Yılmaz Dündar 7 sistemi uydurup onları istersen sana onlar da gelebilir, ama onlar seyyiedir, yani sizin iyilik tarifinizdir, sizin ahiretinize ve akıbetinize faydalı olmaz. Öyleyse ayetteki hasene ve seyyieye bu manada bakalım ve şimdi ayetin orijinalindeki bir diğer detaya bakmaya çalışalım. Ancak bunun için benim anlatma gayretimden çok daha fazla inceleyen bir yaklaşımla dinlemelisiniz. Hatta, eğer olumsuz değil de olumlu manada eleştirir tarzda inceleyen bir gözle, bir kulakla dinlerseniz ben anlatırken daha kolay anlatacağım inşaallah. Nisa-78'de "Size bir iyilik/hasene isabet ederse Allah'tandır" diye meallendirilen kısım ayetin orjinalinde "min indillahi" şeklindedir. "Min İndilah" çok önemlidir ve onun manası "Allah'tan" demek değildir, "Allah indinden, Allah katından" demektir. Kişiye seyyie etmesi halinde insanların kullandığı "min indike" ifadesinde de "ind" var. Orada da "sendendir" denmiyor. Ayetin eleştirdiği o kişiler birinin başına bir seyyie geldiğinde "bu senin indindedir" diyorlar. Bunu bir anlamaya çalışalım. Böyle demeyin diyor. Ne diyeceğiz? "Küllün min indillah" deyin, "Hepsi Allah indindendir" deyin, böyle deyin. Hepsi Allah'tandır deyin demiyor! Lütfen bilenleriniz baksın. "Hepsi Allah indindendir" ne demek acaba? Böyle olduğu halde sanki ayette "ind" kelimesi yokmuş gibi meal yapılması ne kadar enteresan. Rabbimiz bilmez mi? Allah yarattığını bilmez mi? Böyle olacağını bildiği için diyor ki, "Bu adamlara ne oluyor, bir şey anlamıyorlar?" Bunu niye anlamıyorlar, bakın anlaşılmıyor işte! Eserler böyle, tefsirler böyle ve ayet "Niye anlamıyorlar?" diye bitiyor. Aslında ayetin bu kısmı eğer doğru bakılırsa çok kolay anlaşılabilir. "İnd" ne demektir önce onu bilmeliyiz. Hatta biz bunun anlaşılabilmesi için bir kavramı sizlerle paylaştık. Soru-Cevap tefekkürlerinden önceki programımızın başlığı "Kul Zat"tır. İnd "zat" demektir. Bu manayı hayatımızdan yakalamaya çalışalım. Birisine baktınız, bir işinden rahatsız oldunuz, yaptıkları hoşunuza gitmedi, ona "İndimde bir değerin kalmadı" dersiniz. Benim indinde senin bir değerin yok dersiniz. Mesela yalanlayanlar için şunu diyebiliriz: Allah'ı inkar edenlerin bizim indimizde bir değeri yoktur. Bu cümle bizim için doğrudur. İnşaAllah bu doğrudan Rabbim bizim için razı olur. İndimizde onların bir değeri yoktur. Neden? Onlar, Allah'ı, ayetlerini ve Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'i yalanlıyorlar. Bu yüzden bizim indimizde bir değerleri yoktur. Bazen de "ind"i şöyle belli ederiz. Bir konu olur, "Bunu siz mi söylediniz?" diye sorarlar, onu anlatabilmek ve inandırabilmek için "Bizzat ben söyledim" deriz. Bunu kim söyledi? Bizzat ben söyledim. Siz bu cümlede Zatınızı ortaya koydunuz. Yani diyorsunuz ki, "ben söyledim" demeniz yetmedi, şimdi "Bizzat ben söyledim" diyerek vurgu için indinizi/zatınızı bahsediyorsunuz. İnd "zat" demektir, İndellah "Allah'ın zatı" demektir; Esas Zat! Zat nedir? Şudur: Zat, müstakilen var ve muhtardır. Bu çok önemli. Zat müstakilen vardır ve muhtardır. Eğer başka bir müstakilen var ve muhtar zat olursa, o; "Allah'a karşı ben de varım" diyor demektir, o aslında Allah'a karşı "Ben de ilahım" demektir. Bunu demekle, böyle düşünmekle o ilah oldu! Birisi böyle diyorsa Allah'ı taklid ediyor demektir. Neyini? Zatıyla olan varlığını. O kişi "Ben de öyleyim, ben de senin gibiyim. Senin gibi bir gücüm yok, ben acizim ama ben de müstakilen varım ve muhtarım" demek istiyor. Zat böyle önemli! Dolayısıyla, Nisa-78. ayet "zat" üzerine bina edilmiştir. Zat'ın başka ne özelliği vardır? Mülk Zat'a aittir, yani Mülk Allah'ındır. Kur'an'da ayetler hep böyle der; Mülk Allah'ındır. Güç Allah'ındır. Ve Hüküm Allah'ındır. Bütün bunlar Zat'ın özellikleridir. Mülk ve Güç O'nundur. Ve ancak Zat Hüküm verebilir. Nisa-78 bize bunu öğretiyor. Ayeti orijinaline göre manalandırırsak bunu görüyoruz: "Eğer size bir hasene gelirse bunun hükmünü Allah verdi diyorsunuz. Ama size bir seyyie isabet ederse, "Bunun hükmünü müstakil var ve muhtar olarak sen verdin" diyorsunuz. Sakın böyle demeyin. Her şeyin hükmünü, müstakilen var ve muhtar olarak Allah verir." Anlaşıldı mı? Nisa-78'in anlattığı

8 8 Kitapçıklar Çerçevesinde Sorular ve Cevaplar hüküm işidir. Diyor ki, hükmü Allah verir. Şimdi Nisa-79'a geçeceğiz, ama oraya geçerken şöyle bir şeyi bir cümleyle tefekkürümüze açalım. Aslında bu da çok derin anlatılması gereken, geniş kapsamlı bir konudur, ama bir cümleyle hüküm konusunda bir ilişki kuralım: Peki, bizim hükmümüz nasıl bir şeydir? Bu yüzden, insandaki zatın bu konuların içerisinde anlaşılabilmesi için ona "Kul Zat" dedik. Kul Zat! Kul Zat'ın ne olduğunu kitapçıklarda hep anlatmaya çalıştık. Ama yine de bir iki cümleyle söyleyeceğiz inşaallah. Bizi Allah Halifetullah diledi, Halife yaptı. Şöyle düşününüz. Bir şehre Başbakan halifesini gönderiyor, vekilini gönderiyor ve "Benim adıma şu konularda yetkilisin, şu konularda benim adıma hüküm verebilirsin. Benim için git, orada şu, şu işlere bak" diyor. Çok benzemese de anlayabilmek için böyle bir örnek vermek zorundayız. Bunu Allah ile olan ilişkimize benzetirsek, tam oturuyor dersek yanlış olur. Örnek yalnızca konuyu anlayabilmemiz içindir. O giden kişi Başbakan mıdır? Değildir. Peki, kendisi bizzat yetkili midir? Değildir. Başbakan ona kendi yetkisinden, kendi gücünden yetki verdi. "Benim adıma" dedi! "Benim adıma şu, şu konularda yetkilisin" dedi, "O sınırı geçemezsin" dedi. Peki, lütfen dikkat buyurunuz. O kişi bu halifelik görevini alıp o şehre gitse, sonra da orada Başbakan'ın halifesi değil de müstakil, gerçek Başbakan gibi davransa ne olur? İsyan etmiş olur, Başbakan'a asi olur. Başbakan onun için "Haddi aştı, bir halife gönderdik haddi aştı, bir halife gönderdik bize isyan etti, asi oldu" der. Çünkü müstakillik ilan etti. Allah, kendi hüküm verme yetkisinden, kendi gücünden, kendi "BEN" demesinden bize Halifesi olarak yetki verdi, "siz de "BEN"i şöyle, şöyle sınırlarda kullanabilirsiniz" dedi. Biz onu alır, onları alır sonra da kendimizi müstakilen var ve muhtar ilan eder, bunu istediğim gibi kullanabilirim, ben özgürüm dersek, işte biz Başbakan'ın halifesinin yaptığı gibi biz de Allah'a isyan etmiş oluruz, asi olmuş oluruz. Kur'an öyle diyor, "Asi oldunuz" diyor. Ve haddi aşmış oluruz ki, Kur'an bizi "Sakın haddi aşmayın" diye uyarıyor. Nisa- 78'de haddi aşma var, başına bir seyyie/kötülük gelmiş kişiye; "Başına gelen bu kötülük senin indindendir, yani sen indinden hüküm verdin" diyor. Böyle derken seyyieyi Allah'a yakıştırmayarak belki kendince Allah'a iltifat ediyor. İyi şeylerin hükmü Allah'tan, ona göre bir şey iyi değilse o zaman "Bunu da müstakil ve muhtar olan sen, kendi hükmünle yaptın" diyor, o işi Allah'a bağlamıyor. Böyle diyerek aklınca Allah'a iltifat ediyor, ama büyük bir yanlış yapıyor. Ayet ne diyor? "Öyle demeyin, 'küllün min indillah' deyin, 'her şeyin esas hüküm sahibi Allah'tır' deyin." Bu, başka bir müstakil var ve muhtar hüküm verici yoktur demektir. Burası anlaşıldı mı acaba? Öyleyse Nisa-79'e gelelim. Nisa-79'da bize, ufkumuzu anlayamayacağımız kadar açan bir öğretme var. Bunlar öğretilmese normal dünya hayatında bunları anlayabilmemiz, öğrenebilmemiz, tecrübe yapabilmemiz mümkün değil. Bunlar Allah'ın merhametiyle bize öğretmesidir. Eğer bunları öğretmese ve yaptıklarımıza karşılık da muamele görsek biz hüsrana uğrayanlardan oluruz. Bunları öğrendiğimiz zaman kurtulabiliyoruz. Ama normal dünya hayatında bunları nasıl bir ilim yaparsanız yapın öğrenebilmeniz, tecrübe edebilmeniz mümkün değil. Nisa-79'da diyor ki: "Haseneden sana ne isabet ederse Allah'tandır." Bu ayette "minallah" kelimesi kullanılıyor, "min indillah" demiyor. "Min Allah: Allah'tan." Ayet şimdi "bu Allah'tan" dedi. "Min Allah"a da, "Min indillah"a da "Allah'tan" demek olmaz. Aslında ne kadar kolay değil mi? 78'de "min indillah" dedi, şimdi "min Allah" diyor. Ayetimiz devam ediyor: "Eğer sana seyyieden bir şey isabet ederse o da senin nefsindendir." Bu da "fe min nefsike" diye geçiyor: Nefsindendir. 78'de seyyie için onlar "min indike" demişlerdi. 79. ayet "min nefsike" diyor. Meal yaparken bu ikisine aynı manayı verirsek anlam tamamen değişir. Şunu anlamaya çalışalım: Nisa-79'daki "fe min Allahi" ve "fe min nefsike" hükümden sonradır. Kaderi

9 Yılmaz Dündar 9 anlayabilmek için bu bir başlangıçtır. Çünkü kader bir bilgi değil bir kültürdür; Kader Kültürü. O kültürün oluşabilmesi için tuğlalar yığılacak, yığılacak, yığılacak.. Ve kader binası oluşacak. Kader bilgisi hap gibi bir bilgi değildir. Hap gibi bir bilgi zannedilirse felakete sebep olur. O bir anlayıştır. Şöyle bir şey düşününüz, basit çok basit bir örnek vereceğim. Ama, lütfen örnekleri bire bir öylece almayalım, yalnızca almamız gereken manayı alalım, anlayacağımız yeri alalım, aldıktan sonra örneği silelim, yoksa işi şirkleştirmiş, putlaştırmış oluruz. Bir firmada çalışıyoruz diyelim, bu firmanın bir üst katı, yönetim katı var. Orada yönetim kurulu toplanıyor kararlar alıyor. Firmamızın bir özelliği var; yönetim kurulu başkanı ve genel müdür aynı kişi. Firmada neler yapılacak, nasıl bir iş dağılımı yapılacak, nasıl üretim yapılacak, nasıl yaşanacak, bunların kararları üst kattaki yönetim kurulunda alınıyor. Yönetim katında onun başkanlığında kararlar alındı ve yazıldı, kalem kurudu, o iş bitti. Şimdi uygulamaya sıra geldi, kararlar alt kata geldi. Yönetim kurulu başkanı ve genel müdür aynı kişi olduğu için o üst kattayken yönetim kurulu başkanı olarak hüküm veriyor, şunlar şunlar şöyle olacak diyor. Sonra ne yapıyor? Alt kata iniyor, o aynı zamanda genel müdür olduğu için o hükmü uyguluyor. İzah edebildim mi? Yukarıdaki hal için "bu yazılar Genel müdür indindendir" deriz. Onlar uygulamaya geldiğinde, aşağıda ise, "Şu işler genel müdür tarafından yapılacaktır" deriz. Tekrar edeyim. Üstteki yönetim katında bir A işi var ve o iş için yönetim kurulu başkanı "şöyle yapılacaktır" diye bir karar, bir hüküm veriyor; indinden. Sonra aşağıya geliniyor, şimdi uygulama başladı, artık burada hüküm verilmiyor, şimdi sıra o hükümlerin uygulanmasında. Yönetim katında "A işi genel müdür tarafından yapılır" diye hüküm verilir, karar alınır. Örneğin deniyor ki, genel müdür ayda bir kere rapor toplantısı yapar. Bu bir hükümdür, bu hüküm yönetim katındandır, yönetim indindendir. Şimdi aşağı indik, artık orada hüküm verilmiyor, oradaki uygulama ile ilgili cümle şudur: Ayda bir rapor alma işi genel müdür tarafından yapılır. Bunu hidayete benzetecek olursak: Kim said, kim şaki, onun hükmünü Allah verir. Bitti! Ancak o hükmü yaşantıda uygulamaya gelince, yani hidayet uygulanacağı zaman denir ki, hidayet Allah tarafındandır. Buranın çok iyi anlaşılması lazım. İkisi birbirinden farklıdır. Hüküm, yani bir kişinin said mi, şaki mi olacağının hükmünü Allah verir, o İndallah'tandır. Said de olsa, şaki de olsa bu böyledir. Niye öyle diyoruz? Hasene de olsa, seyyie de olsa hüküm Allah indindendir, Nisa- 78 böyle dedi: Küllün min indillah; hepsi Allah indindendir. Said mi, şaki mi, hükmün Allah verir. Bitti. Şimdi sıra onu uygulamaya geldi. Uygulamada birisi hidayet bulacaksa bu Allah'tandır. Bunları FATİHA ile fetih kitapçığının "İhdinas sıratal müstakıym" bölümünde ayetlerle ortaya koyduk. Eğer bir kişinin İslam'a göğsü açılırsa, göğsü İslam'a genişletilirse bu ona Rabbinden bir nur değil midir? "Hidayet Allah'tandır" diye ayetlerle ortaya koyduk, bu konuyu gördük. Yani demek istiyorum ki, yaşadığımız şu dünya hayatında birisi hidayete mazhar olursa bu Allah'tandır. Kişi hidayeti kendi çalışmasıyla, kendi uğraşmasıyla elde edemez. Allah'tandır, Allah tarafındandır. Niye? Hüküm o anda verilmiyor, hüküm önceden öyle verilmiş. Nisa-78'e göre hüküm verildi. Nisa-78'e göre birisi hidayet ehli. Ama dünyada o uygulanırken, yani Nisa-79'a göre şöyle oluyor: O kişinin dünyada o hidayet hükmüyle karşılaşması dünyadaki herhangi bir şeyle olmuyor, herhangi bir şey onu hidayete getirmiyor, ancak Allah'ın özel müdahalesiyle o hidayete ulaşıyor. Çünkü hidayet Allah'tandır, dolayısıyla, hasene Allah'tandır. Nisa-79, bir kişiye seyyie isabet ederse onu da anlatıyor. Seyyienin hükmünün verilmesini değil, kişiye seyyienin ulaşmasını anlatıyor, yani bu sefer de yaşadığımız hayatta seyyienin isabet edişini anlatıyor. Bu ayette anlatılan hüküm verilen kat değildir. Şimdi anlatılan hüküm anı değildir, hükmün uygulandığı, yani hükmün yaşandığı alan açıklanıyor. Diyor ki: "Bir kişiye seyyie

10 10 Kitapçıklar Çerçevesinde Sorular ve Cevaplar isabet ederse bu onun nefsindendir." bunun hükmünü o kişi verir demiyor. Peki, o nasıl oluyor? onu Aşağıların Aşağısı kitapçığında görmeye gayret ettik. Esfele Safiliyn yapıdaki kişi, esfele safiliyn yapısında ısrarcı inatçı olur da hayat tarzını bu esfele safiliyn yapıya göre oluşturursa başına gelen seyyie bu yüzdendir. Ayette anlatılan budur. Daha iyi anlaşılması için izin verirseniz burayı tekrar edeyim. Nisa-78 bir hükümden bahsediyor, hüküm ancak Allah'ındır, hükmü Allah verir, bu Allah indindendir. Bir kişi said mi, şaki mi olacak onun hükmünü Allah verir. Eğer buna bir başkası hüküm verirse o zaman bir başkası ortaya çıkar, hüküm veren bir başka ilah var demektir. Bu İhlas Suresi'ne uymaz! "Veya bir çok ayette gördüğümüz gibi "sizin ilahınız Vahid'dir, Vahidül Kahhar'dır uyarılarına uymaz. Niye? Çünkü Allah'tan başka müstakilen var ve muhtar olan yoktur. Dolayısıyla da, müstakilen var ve muhtar olan Allah'a aittir güç, Allah'a aittir mülk, Allah'a aittir hüküm! Hükümle ilgili bir şey konuşacağımız zaman bilmeliyiz ki, onun hükmünü Allah verir. Buraya bir küçük parantez koyalım, kaderle didişme ile ilgili sorunun cevabını bir iki cümleyle monte etmeye çalışalım. Çünkü yaşadığımız hayatla ilgili. Eğer biz hayatta Allah ın hükümlerine isyan ederek yaşarsak biz kaderle didişiyoruz demektir ve onun karşılığı olarak bir musibet mutlaka gelir sizi bulur, mutlaka hem dünyada hem ahrette. Musibet, hemen fakirlik hastalık gibi zannedilmesin. Kur an da musibet; sizi Allah tan uzaklaştıracak her şeydir, o şey ne ise o musibettir. Siz kendinize göre musibet tarif edebilirsiniz ama Kur an a göre esas musibet sizi ne Allah tan uzaklaştırıyorsa odur. Bir kişi büyük bir servete konar, sorsanız ona "Musibet" demez, "Benim için lütuf" der, öyle zanneder. Ama o servetle meşgulken Allah ı unutur, eğer ondan önce camiye gidiyorsa camiyle ilişkisini keser, daha firavunlaşır, daha mütekebbir olur, kendini bir şey zannetmeye başlar, işi de o kadar rast gider ki duaya bile ihtiyaç duymaz. Ve hayatının öyle bir noktasında, tam şımardığı bir yerde canını teslim eder geçer gider. Şimdi bu lütuf mu? Bu zenginlik ona musibet oldu. O zaman tariflere Kur an ın gözüyle bakmamız lazım. Eğer bir kişi Allah ın hükmüyle didişirse, Allah ın emirleriyle didişirse dünyada ve onun karşılığı olarak ta ahirette mutlaka bir musibetle karşılaşır. Nasıl olur bu? Çok basit, örnek verelim, basitin de basiti bir örnek verelim. Bu konuyu böyle sizin gibi duymayan, bilmeyen birisini düşünelim, bir ev hanımını düşünelim. Bizim eski yaşantımızdaki gibi bahçede veya balkonda çamaşır asıyor. Baktı hava çok güzel, kalktı çamaşır yıkadı. Niye havaya baktı? Çünkü geçmişte çamaşır yıkamak günümüzdeki gibi düğmeye basmakla olan bir iş değil zahmetli bir işti. Yıkadı, o zahmetten sonra bahçeye çıktı, tam çamaşır asacaktı ki bir toz, bir rüzgar ve biraz sonra da yağmur. "Bu yağmur da nereden çıktı?" dedi. Bunu dediği an o hanımefendi hükümle didişiyor demektir. Ne kadar basit değil mi? Bu yağmur da nereden çıktı dediğinde o anda ona mikrofonu uzatıp, "Yağmurun emrini sence kim veriyor?" diye sorduk. "Allah veriyor!" Peki, o zaman sen ne diyorsun? "Ben öyle demek istemedim de, ben şöyle demek istedim de..." Ne demek istediysen istedin, sen doğrudan Allah ın emrine itirazda bulundun. Peki, ne yapacağız öyleyse? Yapacak bir sürü edebli şey varken Allah a karşı "niye böyle oldu?" demek mi tek çare? Veya bir öğrenci oturdu, derslerine gayet güzel çalıştı, sonra da gitti sınavına girdi. Bütün sonuçlar inananlar için hayrlı olur inşaallah, iyi not almadı. "Böyle sonuç mu olur? Bu kadar da çalıştım, bu ne biçim hayat!" diyorsa, o kaderle didişmeye başladı demektir. İşin aslına bakacak olsa, onun sorumlu olduğu, o sınava kadar ne yaptığıdır. Kişi gayretinden sorumludur, sonuçtan sorumlu değil. Sonucun emrini veren Allah! Dolayısıyla, gösterdiği gayreti Allah a minnet eder gibi dile getirip "Şu kadar da çalışmıştım" demesi itirazdır, minnettir, didişmedir. Önceki toplantımızda ayetini okuduk, "siz Allah a minnet edemezsiniz, Allah size minnet eder" diye. İnsanca bir tabirle söyleyelim, kişi eğer yaptığı işi Allah ın başına

11 Yılmaz Dündar 11 kakar gibi davranırsa, işin sonucunu eleştirirse bu tamamen kaderle, Allah'ın emriyle didişmedir. Bu olay normal hayattan basit bir örnektir. Böyle baktığımızda görürüz ki, normal yaşantı içerisinde en fazla kavga ettiğimiz, didiştiğimiz Allah tır. İçimizden düşünürken, bir olaya bakarken, bir haber dinlerken, bir kitap, bir gazete okurken, birileriyle konuşurken durmadan Allah la kavga edersiniz. Sizinle birisi azıcık tartışsa, kavga etse ona bakmazsınız, selam vermezsiniz. Siz durmadan Allah la kavga edip bir de cennete talip olursunuz. Bu çok edebli değil. Rabbim çok merhamet sahibi olduğu için, ayette "Çoğunu da affediyorum, bir çoğunu affediyorum" diyor ama, edebli bir iş değil. Biraz anlaşılabildi mi acaba? Dolayısıyla, Nisa-78 de geçen ind kelimesi bu derece önemli. Nisa-79 da ind geçmiyor. Oradaki uygulama alanı, bize uygulama alanını öğretiyor. Bu iki ayet peş peşe gelerek bize öyle bir ders veriyor ki. Bu olayı başka ayetlerden de öğrenebiliriz, çünkü onu öğreten başka ayetler de var. Ama ya birleştiremezsek, ya ikisinin birlikte kavramını oluşturamazsak, mana çakıştırması yapamazsak diye Rabbimiz merhametiyle hemen peşine öğretiyor. "Evet, hüküm Allah tandır. Ancak sen dünyada yaşarken sana hidayet/hasene gelirse bu Allah tandır. Fakat sana seyyie gelirse, senin başına seni hidayetten uzaklaştıracak hidayete ters şeyler gelirse bu senin nefsindendir, yani vehmin zulmetindendir, yani senin kendini içinde bulduğun esfele safiliyn yapıyı gerçek zannedip, ona sıkı sıkı tutunup "Ben müstakilen varım ve muhtarım, ben kendime göre yaşarım, kendi kararlarımı kendim veririm. Benim kararlarıma kim karışabilir?" deyip, kendi başına hayat kurmandandır. Burayı biraz daha fark edebilmek için, kendimizi bu halden nasıl kurtarırız, ona biraz bakabilmek için Amener Rasulü diye bildiğimiz Bakara-285 e ve 286 ya hızlıca bakalım. Bu ayetleri daha önce konuşmuştuk, izin verirseniz tekrar edelim Bakara-285. ayetin doğrudan bizi ilgilendiren kısmına bakalım, "Er Rasul Rabbinden kendisine inzal olunana Billahi anlamında iman etti, mü minler de iman ettiler. Hepsi (Billahi anlamında) Allah a, meleklerine, kitaplarına ve Rasullerine iman etmiştir. O nun Rasullerinden hiçbirini ayırt etmeyiz,'işittik ve itaat ettik, ğufransın Rabbimiz, dönüşümüz sanadır' dediler." (Bakara-285) Hz. Ömer radıyallahu anh Efendimiz buyuruyor ki; kafası çalışan yatmadan mutlaka Amener Rasulü'yü okur, ona bu faydalıdır. Okumanın faydasıyla birlikte manasını da, yani bize uyarılarını ve bize anlattığı dersi de alırsak bu fayda kat kat artar. Amener Rasulü bir Mirac hediyesidir. Bu hediyeden önce Rabbimizi hoşnut eden inananların bir davranışı var, Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Rabbimizin emirlerini duyurdukça inananlar "İşittik ve itaat ettik; semi na ve eta'na diyorlar. "İşittik ve itaat ettik" dedikten sonra da çok ihlaslı bir şekilde yalvarıyorlar: "Rabbena, Rabbena, Rabbena..." "Rabbimiz bizi bağışla, bizi bağışla." Onların "Rabbena, Rabbena" diye dua edişlerinden, her duydukları ayet-hadis için "İşittik ve itaat ettik; semi na ve eta'na demelerinden Allah hoşnut oluyor ve bu hoşnutluğunu, okundukça mükafata çevirecek şekilde de bir ayetle bildiriyor. Ayetten öğreniyoruz ki, işittik ve itaat ettik dediler. Şimdi bu kısmı hemen Nisa-79. ayetin şu kısmı ile ilişkilendirelim. "Onlara bir seyyie isabet ederse o onların nefsindendir (yani onların kendilerini müstakilen varım ve muhtarım zannetmeleri, sonra da bu zann üzerine hayat tarzı oluşturmaları yüzündendir)." Peki, onlar bundan nasıl kurtulurlar? Ayetten öğreniyoruz ki, semi na ve eta'na diyerek kurtulurlar. Kulun nasıl yaşarsa ahiretini kazanacağını bilen yaratanı, onun ne yapacağını ona duyurduğu zaman, yani ona " sen bilmezsin ve şöyle yaparsın" dediği zaman onlar "Semi'na ve eta'na" dediler. Bir sorunun cevabını da buraya parantez açıp koyalım. Arkadaşımız bize Kâf-16'yı okumuştu: "Nefsinin ona ne vesveseler verdiğini biz biliriz." O ayet demişti ki, siz bilmezsiniz Allah bilir. Rabbiniz,

12 12 Kitapçıklar Çerçevesinde Sorular ve Cevaplar yaratanınız sizin nasıl vesveselerle, nasıl algılarla kendinizi müstakilen var ve muhtar zannedip, onun üzerine bir hayat tarzı oluşturacağınızı biliyor. Hiç Allah yarattığını bilmez mi? Öyleyse şöyle yaparsanız ahiretinizi kazanırsınız: Bir kere sizin şu dünyadaki yaşantınız fark edemeyeceğiniz kadar geçici. Esas hayat ahiret hayatıdır, gerçek olan ahret hayatıdır. Bu cümleler bizim ayetlerden aldığımız uyarılardır. Hal böyle olunca, gelen uyarılara inananlar "İşittik ve itaat ettik" diyorlar. "İşittik ve itaat ettik" şöyle bir şeydir: Muhtariyeti Tercih Gücü diye bir yetkiden bahsettik. Böyle bir soru olmadığı için konuyu genişletmekten çekiniyorum, içinden yalnızca bize yarayacak cümleyi çekelim. "Müstakilen varım ve muhtarım" diyen kendisine verilen muhtariyet yetkisini gaza basarak kullanır. Bu yetki hoşuna gider, o özgürlüğü kullanırken gaza basar, "Şunu da yaparım, bunu da yaparım, dilediğimi yaparım" diye basar gaza. İşte burada Cinsellik Platformu da çok önemlidir. Eğer bir kadın, bir hanımefendi bu işleri fark etmemişse, Allah ın uyarılarını fark etmemişse veya duymuş da dikkate almamışsa bu yetkiyi kullanırken gaza basar. Uyarıları duyup da dikkate almayanlar için ayet var, diyor ki: "Sizden öncekiler gibi "İşittik ve isyan ettik" demeyin. Onlar "İşittik ve isyan ettik" dediler. Siz sakın "işittik ve isyan ettik" demeyin, siz "İşittik ve itaat ettik" deyin. Bir erkek veya bir hanımefendi böyle dememişse, yani duyduğu halde isyan edenlerdense gaza basar, kendisine verilen bu yetkiyi sonuna kadar kullanır, "Bu hayat benimdir" der ve müstakilen var ve muhtar olduğunun kendince keyfini çıkararak bu yetkiyi kullanır. Semi na ve eta'na işte burada frendir, o duruş bir nevi frendir; bir konuda karar verirken, size, nereye kadar gaza basacağınızı öğretir. Allah size bir seçme yetkisi, bir tercih yetkisi vermiş. Bu dünyada yapılacak esas tercih Hakk ve batıl arasında tercihtir, daima. Bu yüzden, ne olursa olsun bir tercih yaparken onu Hakk ve batıl yönünden incelemek lazım, "Bunun Hakk ve batılla ilişkisi var mıdır? Nedir? Ben bir tercih yaparken acaba Hakk yola mı yaptım, batıl yola mı?" diye incelemeniz lazım. Eğer anlayamadıysanız anlayacak şekilde istişare yapınız veya bilinmeyen çözemeyeceğiniz bir konuysa mutlaka istihare yapınız. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bu yüzden bizi uyarıyor: "Ne olursa olsun, yemeğinizin tuzuna kadar Allah a sorun, böyle bir dostluk ve muhabbet oluşturun. Niye? Çünkü: "Kefa Billahi veliyyen ve kefa Billahi nasıyra: Dost ve arkadaş olarak Allah yeter, yardımcı olarak Allah yeter." Ayet böyle! Bu yüzden siz, Hakk ve batıl ilişkisini, işin içinden çıkamayınca, Nisa Suresi 45. ayette açıklanan Dostunuza sorun, Mevlanıza sorun. Bu bir iş müracaatı olabilir, bir arkadaşlık olabilir, bir evlilik olabilir, ne olursa olsun. Bunlar genellikle hayatınızı ve ahiretinizi sonuna kadar etkileyecek şeylerdir. Ama biz bir yerlere bakarak bunların ne olduğunu bilemeyebiliriz. O zaman hemen Rabbimize yönelip sormak lazım, Hakk ve batılı umursamak lazım. Çünkü dikkat edin, Allah ın verdiği muhtariyet gazı ayağınızın altında! Umursamazsanız, bilmezseniz kendiliğinden gaza basacaksınız: "Ben istediğimle evlenirim" der gaza basarsın,"ben istediğim işi yaparım" der basarsın, "Ben istediğim gibi davranırım, giyinirim, istediğimi yaparım" der gaza basarsın. Gaza basar gidersin, çok da keyifli olur. Hatta gaza basan birisi olarak senin o konuda şımarman için yolların da açılabilir. Dolayısıyla, "Ben nerede fren yapacağım Ya Rabbi, nerede semi na ve eta'na yapacağım?" diye yönelmek gerekir ki, yanlıştan korunalım ve kurtulalım. Amener Rasulü bize bunu öğretiyor. Nisa-79'la birleştirerek söyleyelim: Yaşarken başınıza gelen bir seyyie sizdendir, nefsinizdendir. Ama bu durumdan, nefsinizin şerri nedeniyle başınıza seyyie isabet ediyor olmasından sizi kurtaracak şey size verdiğim yetki olan Muhtariyeti Tercih Gücü gazından ayağınızı çekmenizdir, gerektiğinde semi na ve eta'na diyerek frene basmanızdır, "Ya Rabbi, işittik ve itaat ettik" demenizdir. Bu iş dille söylemek dışında başka nasıl ifade edilir? Bizi koruyacak, kurtaracak olan neler varsa onların hepsini bir

13 Yılmaz Dündar 13 çadır yapalım, bildiğimiz bilmediğimiz neler varsa bize faydalı şeylerin hepsini bir çadıra yığalım. Bu çadırın çökmemesi için bir direk gerekir, bu çadırı direk korur. Bu yüzden esas semi na ve eta'na salât ikamesidir, bu çadırı ayakta tutacak olan namaz kılmaktır. Eğer siz bunu terk etmez önemserseniz çadırın direğini çok önemsiyorsunuz demektir. O zaman size ait şeyler kendiliğinden bu çadırda muhafaza olur, sizin hiç haberiniz olmadan onları size verirler de kullanırsınız. Demek ki, birinci sırada yapacağınız en önemli semi na ve eta'na ameli namaz kılmaktır, yani Kur an ın diliyle salât ikame etmektir. Bakara-285'deki öneriyi böyle yapıyor olmaktan dolayı bir tereddüde düşmeyelim diye Bakara-286 bizi hemen müjdeler: Bunu böyle yapıyorsunuz, yani semi na ve eta'na diyorsunuz ve bunu demek sizi biraz ürkütüyor, "Yapabilir miyim yapamaz mıyım?" gibi bir tereddüde giriyorsunuz ya, korkmayın! Ayet bir bakıma "Korkmayın" diyor. Allah a "İşittik ve itaat ettik" derken korkmayın! Neden? Çünkü, Allah hiçbir nefse kapasitesinin dışındakini teklif etmez! Sen "İşittik ve itaat ettik" derken, "ya yapamayacağım bir şey olursa?" diye korkma, senin yapamayacağın bir şeyi Allah sana teklif etmez. Ayet bize böyle bir müjde veriyor. Ve bundan sonraki kısım. Bu kısım meallerde ve tefsirlerde biraz tam anlaşılamamış. Onun için birlikte dikkat buyuralım Her nefsin kazandığı kendi lehine, yapacağı da kendi aleyhinedir. Bu ayet, az önce okuduğumuz Nisa-79 u bir başka şekilde, bir başka pencereden öğrenmemizi sağlayacak manadadır: Her nefsin kazandığı kendi lehine, yapacağı da kendi aleyhinedir. Burayı izin verirseniz bir mealden okuyalım. Dikkat edin arkadaşlar, okumamız bir meali eleştirmek için değil, anlayabilmemiz için, lütfen beni bağışlayın. Bakara-286 nın bu kısmını bir mealden okuyalım: "Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük ise kendi zararınadır." Yavrucuğum tamam inşaallah, devamına sonra geçelim. Mealen diyor ki, Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük te kendi zararınadır." Ama ayetin asıl meali öyle değil, aslı öyle değil. Bu da yanlış değil, doğru. Doğru ama ayette anlatılan bu değil. Ayette anlatılanla bize bir şey öğretiliyor. Sırf bu kısmına bakalım: Leha ma kesebet ve aleyha mektesebet. Kelime kelime baktığımızda, ayette iyilik ve kötülük kelimeleri yok. Ayet diyor ki: Kazandığı kendi lehine, yapacağı da kendi aleyhinedir. Bu kadar. Ayette iki şey var: "Leha ma kesebet ve aleyha mektesebet." Bunun birisi "keseb", birisi "iktisab"dır. Tefsirlerde ilgili yerlere, lugatlara veya bunları açıklayan lugat benzeri açıklamalara bakınca görürsünüz ki, keseb ve iktisab genelde aynı manadadır. Fakat, aynı manaya geldiği halde ayet "keseb"i kullanmış, sonra da "iktisab"ı kullanmış. Yani leha ma kesebet ve aleyha mektesebet demiş. "Kazandığı kendi lehine, yapacağı da kendi aleyhinedir." Meal verirken "kazandığı" dememizin sebebi olan "kesebet" kelimesinin esas manası isabet ettirmektir. Nasıl isabet ettirmek? Çok yorularak değil, bir atışta bir hedefi vurmak, terlemeden hazır bulmak, hazır bulduğunuz bir şeyle, bir bilgiyle hemen hedefi vurmak. Size ne yapacağınızın, nasıl atacağınızın, o hedefi nasıl bulacağınızın bilgisi verilmiş, o bilgi sizde hazır. Siz o bilgi için hiç gayret sarf etmediniz, size hazır bir bilgi verilmiş. Siz o bilgiye göre attınız hemen hedefi vurdunuz, işte kazandınız. Nasıl kazandığınıza siz bile şaşırdınız, kazandığınız mükafatın büyüklüğüne de şaşırdınız. Yapacağı da kendi aleyhinedir kısmındaki "iktisab" ise çalışıp çabalamak, gayret etmek demektir. Kişi kendince bir doğru, bir hedef tespit etmiş gayret ediyor, yoruluyor, terliyor. Ayet bu kısmında diyor ki: Eğer sen, "şöyle yap" dediğimizde "semi na ve eta'na dersen hiç yorulmadan hedefi vurursun, isabet ettirirsin. Biz o bilgiyi bilmiyoruz ki, bize Allah öğretti. Örneğin az önceki çadır örneğine benzetirsek, o çadırın direği gibi dinin direği de salâttır. Mü minin

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

Dua Dua, insan ile Allah arasında iletişim kurma yollarından biridir. İnsan, dua ederken Allah ın kendisini işittiğinin bilincindedir. İnsan dua ile dileklerini aracısız olarak Allah a iletmekte ondan

Detaylı

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak   dersek h 6. olarak sadaka verme. M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI lar aha beteri dir... 1. -3-5 veya 7 2. Y 3. : me sem. 1 (B bir olmaz) 4. a bakarak " " 5. sek, dersek h 6. olarak sadaka verme. 2 3 k, iyilik yapmak, anaya -

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir. Hastalık ve Yolculukta: Eğer bir insan hasta ise ve yolcu ise onun için oruç tutmak Kur an-ı Kerim de yasaktır. Bazı insanlar ben hastayım ama oruç tutabilirim diyor veya yolcuyum ama tutabilirim diyor.

Detaylı

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti) KURAN YOLU- DERS 3 (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti) DERSTE GEÇEN KAVRAMLAR 1) Mübin : Açık ve Açıklayan. Kur an ın sıfatlarındandır. Kur an sadece

Detaylı

Sevgili MAT2 Öğrencileri,

Sevgili MAT2 Öğrencileri, Sevgili MAT2 Öğrencileri, Özellikle son 10 gündür yoğun bir şekilde, genelde aynı isteği/soruları içeren, mailler alıyorum. Bazen art arda o kadar çok mail geliyor ki her maile tek tek dönmem çok zor oluyor.

Detaylı

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı ABD nin Kansas Üniversitesinden matematikçi Prof.Dr. Jeffrey H. Lang, İslam a giriş hikâyesini yazmış olduğu Melekler Soruncaya Kadar [Even Angels Ask: A Journey

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır. Necip Fazık Kısakürek in gençliğe hitabındaki aynı manadır yazımın başlığında ki kim var? 'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25 136. Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, uzak bir sapıklıkla

Detaylı

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi. Malum ülkemiz son dönemde Globalleşen dünya ile birlikte oldukça sıkıntılı. Halk olarak bizlerde de pek çok sıkıntılar var. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sıkıntılar, sabotaj planları, suikast planları. Darbe

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır. Ciddi olarak Allah a isyan etmekten kaçın. O nun rahmet kapısına devam et. Bütün gücünü ve kuvvetini Allah için harca. Taatında sarfet. Yalvar, ihtiyaçlarını O na arz et. Başını önüne eğ, kork, Hak kın

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

Bu yazı sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır Herhangi bir medyada yayınlanması

Bu yazı  sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır Herhangi bir medyada yayınlanması Bu yazı www.multimediaquran.com sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır. 11-15-2015. Herhangi bir medyada yayınlanması halinde yukarıdaki bilginin referans olarak verilmesi

Detaylı

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti uygulaması sadece bir ezan vakti icin yola baş koymuş zamanla gelişerek farkli ozelliklere sahip olmuş çok faydalı ve önemli bir

Detaylı

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? Asiye Türkan NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? İNSAN NEDEN EVLENİR? İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Bu nice okumaktır.

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin Mucizeleri YAYIN NO: 85 genel yay n yönetmeni: Ergün Ür yay nevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yay nlar bask, cilt: Vesta Ofset tel:0 212 445 72 52 Birinci bask

Detaylı

5. SINIF DENEME SINAVLARI DAĞILIMI / TÜRKÇE

5. SINIF DENEME SINAVLARI DAĞILIMI / TÜRKÇE TÜRKÇE Öğrenme Alanı Alt Öğrenme Alanı OKUMA YAZMA DİL BİLGİSİ Söz Varlığını Zenginleştirme Okuduğu Metni Değerlendirme Görsel Okuma Metnin Türleri Cümlede Anlam Özellikleri Yazma ve ktalama Kurallarını

Detaylı

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun.

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Otur, hanım otur. Allah aşkına bir otur. Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Allah aşkına bir otur hanım. Sabahtan beri dolaşmaktan ayaklarımın

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com amaz Memduh ÇELMELİ NAMAZ: AYET ve HADİSLER «Namazı kılın; zekâtı verin ve Allah a sımsıkı sarılın...» (Hac, 78) Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber e itaat edin ki merhamet göresiniz. (Nûr, 56) «Muhakkak

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC Niyeti temiz olan ve haddini bilen bir Müslüman, başarıya, nîmete karşı şükrünü edâ edemez ise, Allah (CC) o kişiyi bir mahrûmiyete, bir sıkıntıya mâruz bırakır. Meselâ, dikkat ediniz, bir başarıya imzâ

Detaylı

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım.

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım. SÛRELERİMİZİ tefekkürle ÖĞRENİYORUZ 1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım. Benim adım Eûzü. İsmimin anlamı Sığınırım, yardım isterim. Bir tehlike ile karşılaştığınızda güvenilir

Detaylı

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor? ALAY ETME Amaç : Başkalarına saygı duymayı öğrenme.alay etme ile baş edebilme becerisini kazandırma Düzey : 1. sınıf ve üstü Materyal: Uygulama 1 için:yazı tahtası, kağıt, kalem, Uygulama 2 : Kuklalar,oyuncak

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir. 1- Ramazan ayının birinci gecesi kılınacak namaz: Bu gecede bir kimse 2 rekat namaz kılsa, her rekatta da KADİR SÜRESİNİ okursa; ALLAHÜ Teâlâ ( cc ) o kişiye 3 türlü kolaylık verir. Bu ay içinde orucu

Detaylı

Dua ve Sûre Kitapçığı

Dua ve Sûre Kitapçığı Dua ve Sûre Kitapçığı Hazırlayan: Melike MÜFTÜOĞLU instagram.com/oyunveetlinliklerledinogretimi SÜBHANEKE DUASI Allah ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin

Detaylı

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23) Dedikodu (Gıybet) Gıybet Dedikodu (gıybet), birisinin yüzüne söylenmesinden hoşlanmadığı şeyleri arkasından söylemektir. O kimse söylenen şeyi gerçekten yapmış ise bu gıybet, yapmamış ise iftira olur (Hadis,

Detaylı

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm: Hatim-i Esam hazretleri, hocası Şakik-i Belhi hazretlerinin yanında 33 sene kalır, ilim tahsil eder. Hocası, bu zaman içinde ne öğrendiğini sorduğu zaman, sekiz şey öğrendiğini söyler ve bunları hocasına

Detaylı

20 Derste Eski Türkçe

20 Derste Eski Türkçe !! 20 Derste Eski Türkçe Ders Notları!!!!!! Cüneyt Ölçer! !!! ÖNSÖZ Türk Nümismatik Derneği olarak Osmanlı ve İslam paraları koleksiyoncularına faydalı olmak arzu ve isteği île bu özel sayımızı çıkartmış

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E - 1453

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E - 1453 ÖZEL EGE LİSESİ (ORTAOKULU) DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ KAZA VE KADER (Allah, herkesin ne yapacağını bilip yazdığına göre, insanların hayır işlemesinin bir anlamı var mı? İslam da İnsanın İradeli Fiilleri

Detaylı

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi; Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi; 1) Güçlük içinde ve çok zor durumda olan insanın, 2) Savaş altındaki insanın

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

EY İMAN EDENLER! Hepinizin dönüşü ancak Allah adır.

EY İMAN EDENLER! Hepinizin dönüşü ancak Allah adır. EY İMAN EDENLER! Hepinizin dönüşü ancak Allah adır. Ey iman edenler! (İyiliği emredip kötülüğü önlemede) kendiniz için üzerinize düşene bakın. Siz (bu görevi de îfâ ederek Allah ın gösterdiği) doğru yolda

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ Varlıklar Âlemi Evrende bulunan varlıklar yalnızca duyularımızla algılayabildiklerimizden ibaret değildir. Âlemde görünen ve görünmeyen sayısız varlık bulunmaktadır.

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Mekke; Kabenin etrafında Öteller

Mekke; Kabenin etrafında Öteller Sevgili eşimin yaptığı 2011 Umre zıyaretinden getirdiği resimler. Sizlerle paylaşmak bizleride mutlu eder; eşime çok teşekkür ediyorum. Bu Albümde Mekke Medine ALBÜM 2 Hepinize Selam olsun...mehmet Sungur

Detaylı

Ali imran 139. Gevşemeyin, hüzünlenmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz, üstün olan sizlersiniz.

Ali imran 139. Gevşemeyin, hüzünlenmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz, üstün olan sizlersiniz. Ali imran 139. Gevşemeyin, hüzünlenmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz, üstün olan sizlersiniz. 122.EY İSRAİLOĞULLARI! Size lütfettiğim o nimetleri hatırlayın (bir zamanlar) sizin diğer

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

KADIN-ERKEK, OKUR-YAZAR, ZENGİN-FAKİR SINIFLANDIRMASI

KADIN-ERKEK, OKUR-YAZAR, ZENGİN-FAKİR SINIFLANDIRMASI Kuran'ı Kerim Arapça'dan mı yoksa Türkçe meali mi okunuyor? Kuran'ı kadınlar mı yoksa erkekler mi daha fazla okuyor? İslam dinin yüce kitabı için yapılmış en kapsamlı araştırmadan çıkan çarpıcı sonuçlar:

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız 51. Kütüphane Haftası dolayısı ile 1. Nisan.2015 tarihinde Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulunda Kitap Okumanın Kişisel Gelişim deki

Detaylı

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri 1 ) İlahi kitapların sonuncusudur. 2 ) Allah tarafından koruma altına alınan değişikliğe uğramayan tek ilahi kitaptır. 3 ) Diğer ilahi

Detaylı

Tasavvufun Tarihçesi Ve Kaynağı Perşembe, 07 Ekim :36

Tasavvufun Tarihçesi Ve Kaynağı Perşembe, 07 Ekim :36 Bismillah deyip başlayalım. Önce tasavvufun tarihçesi için çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki Peygamberlikle aynıdır. Yani ilk Peygamber ve ilk insan yeryüzüne indikten sonra tasavvufî yaşantı birlikte başlamıştır.

Detaylı

ANAHTAR TESLİM OLMAKTIR

ANAHTAR TESLİM OLMAKTIR ANAHTAR TESLİM OLMAKTIR Şeyh Bahauddin Efendi nin 13 Ekim 2014 Sohbeti, Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu

Detaylı

Düşünce Özellikleri Ölçeği

Düşünce Özellikleri Ölçeği Düşünce Özellikleri Ölçeği Yönerge: Bu ankette sizin kullandığınız farklı düşünce tarzlarını tespit etmeye çalışıyoruz. Bu anket boyunca 10 değişik tarzda düşünce tarzı göreceksiniz. Öncelikle her düşünce

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK AİLE KURMAK &AİLE OLMAK Dr. Fatma BAYRAKTAR KARAHAN Uzman-Ankara Aile Nedir? Aile kelimesinin kökü, ğavl dir. Bu kelime, ağır bir sorumluluk altına girmek demektir. Bu kökten gelen aile ise, birini çekince

Detaylı

İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK

İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK L o g o İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK Ahmet Beyin, Yönetim Koçu Şafak Beyle görüşmesi üzerinden bir hafta geçmişti. Cuma görüşme için Ahmet Bey Şafak Beyin Ofisine gitti. R.Şafak KEKLİK Hoş geldin

Detaylı

Fatma Atasever.

Fatma Atasever. Fatma Atasever fatmaatasever@windowslive.com Karar almak ne güç bir iştir. Çok zorlar insanı. Yorar. Takatsiz bırakır. Belki de yaşam içindeki en karmaşık zaman dilimidir karar alma süreci. Büyüklere danışırız,

Detaylı

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2) RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2) Manevi ve maddi rızkın artması, lütuf ve ikramlara mazhar olmak için elimizdeki imkanlara göre en güzel bir şekilde çalışmalı ve en güzel bir şekilde

Detaylı

20 Aşağıların Aşağısı-2 09 Şaban 1435 / 07 Haziran Aşağıların Aşağısı 09 Şaban 1435 / 07 Haziran 2014

20 Aşağıların Aşağısı-2 09 Şaban 1435 / 07 Haziran Aşağıların Aşağısı 09 Şaban 1435 / 07 Haziran 2014 20 Aşağıların Aşağısı-2 09 Şaban 1435 / 07 Haziran 2014 DȗniHİ algının zann'ları sebebiyle insan, fıtratındaki "ölümsüzlük hissi"ni müstakil zannettiği "var" haline atfeder; böylece, kendisini dünyada

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Hayat Amaçsız

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

ilkyar in yarattığı sevinç hiç dile gelmese de, çocukların gülümsemeleri yansıtır memnuniyetlerini...

ilkyar in yarattığı sevinç hiç dile gelmese de, çocukların gülümsemeleri yansıtır memnuniyetlerini... İNSAN NİÇİN YAŞAR? ilkyar in yarattığı sevinç hiç dile gelmese de, çocukların gülümsemeleri yansıtır memnuniyetlerini... Sonraları mektuplarda çeşit çeşit kelimelerle sevgileri çiçeklenir, keşke deyişleri,

Detaylı

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir. Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan Recep ve Şaban ayını mübarek kılıp bizi ramazan ayına ulaştıran rabbimize hamd olsun. Bu yazımızda sizinle ramazan ayıyla ilgili terimlerin anlamını inceleyelim. Ramazan: Hicri

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Kur'an ve Anlam. Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın. Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN:

Kur'an ve Anlam. Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın. Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN: Kur'an ve Anlam Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN: 978-605-2233-19-1 1. Baskı Aralık, 2018 / Ankara 2000 Adet Yayınları Yayın No: 284 Web: grafikeryayin.com

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre Hayatta, insanlar üzerinde en çok etkili olan şeyi arayan bir kız, bu sorusunu karşılaştığı herkese sorar. Çeşitli cevaplar alır ama bir türlü ikna olamaz. En sonunda şehrin bilgesi bir nineye gönderilir.

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31 Dünya bilimde altın çağını yaşarken insanlıkta yerlerde sürünüyor. Hayâ kalmamış, saygı kalmamış, sevgi kalmamış, büyüğe hürmet kalmamış. Hayatımızda ne eksik biliyor musunuz? Edeb. Edebe hiç önem vermiyoruz.

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

KUR'ANDAN DUALAR. Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru. ( Bakara- 201 ) KUR'ANDAN DUALAR "Ey Rabbimiz Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana teslim olan bir ümmet çıkar, bize ibadet yerlerimizi göster, tövbemizi kabul et zira tövbeleri kabul eden, çok merhametli

Detaylı

M14 esnevi den (şirli) r H i k â y ele

M14 esnevi den (şirli) r H i k â y ele 14 Mesnevi den (şiirli) H i k â e y r l e ÖNSÖZ Sevgili Okur, Medeniyetimizin temeli olan değerlerimizi Hz. Mevlâna mızın Mesnevi sinden anlatmaya Adalet kavramıyla devam ediyoruz. Adalet kavramına işaret

Detaylı

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 20-432 ع لكمة الطاغوت» باللغة الت ية «مد صالح املنجد رمجة: ممد مسلم شاه مراجعة:

Detaylı

iyi günler sevgili ilk yar'larımızın değerli dostları, Bugün geçmişlere gideceğiz, çünkü yakınlarda kulaklarını çok çınlatmıştık... Ne kadar güzel bir örnek çalışmaydı öğretmenlerimizin sevgili Ahmet Hocamızın

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

SINIF DEFTERİ. Gurup. Muallim/e:

SINIF DEFTERİ. Gurup. Muallim/e: SINIF DEFTERİ Gurup Muallim/e: Yaz Okulu 2014 Devam Çizelgesi 18 Haziran 2014 Çarşamba 19 Haziran 2014 Perşembe 20 Haziran 2014 Cuma 23 Haziran 2014 Pazartesi S. No Öğrenci İsim Soyisim 1 2 3 4 5 6 7 8

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Allah

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Varlıklar Âlemi Meleklere İman Meleklerin

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim. DUA Eudhu Billahi Minessaytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdulillahi Rabil-alemin Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel

Detaylı

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar yusufisik1@hotmail.de K ur ân-ı Kerim deki dua ayetleri gibi Peygamberimizin duaları da Arapça aslından okunursa daha iyidir. Ancak, tercümeleri de dua olarak okunabilir.

Detaylı

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım. ABUZER KARA 1.Kendinizi tanıtırımsınız. Ben Abuzer Kara 1961 Samsat doğumluyum.ilk ve orta öğrenimimi Samsat ta bitirdim.19 82 yılında evlendim.1983-1984 Yılları arasında askerlik görevimi ifa ettim.1987

Detaylı

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 1) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Müslüman ın Müslüman üzerindeki hakkı

Detaylı

Birazdan, 2018 / 3. (13/10/2018) Döneminde yapılan SMMM Staja giriş sınavı sorularına ve çözümleri bakacağız.

Birazdan, 2018 / 3. (13/10/2018) Döneminde yapılan SMMM Staja giriş sınavı sorularına ve çözümleri bakacağız. Değerli Ziyaretçimiz SINAVKOLİK.COM Online Eğitim Sistemine Hoşgeldiniz. Birazdan, 2018 / 3. (13/10/2018) Döneminde yapılan SMMM Staja giriş sınavı sorularına ve çözümleri bakacağız. Çıkmış sınav soruları

Detaylı