editör MERHABA İçindekiler Balıkesir Hekim Dergisi

Transkript

1 1 editör Sahibi Balıkesir Tabip Odası Adına Uz.Dr. Şahin CILIZ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Necdet UÇAN MERHABA Şiddet, uygulayıcısı tarafından bilinçli olarak karşıdaki kişiye ya da kişilere, kurum ya da kuruluşlara hatta canlı diğer varlıklara çeşitli amaçlar adına çıkar elde etmek, onlara karşı üstünlük ya da hâkimiyet kurmak, istenilen hal ve hareketlerin elde edilmesini sağlamak, imtiyaz ya da ayrıcalık sağlamak, saygınlık ya da sevgi kazanmak, kısacası maddi ve manevi çıkar ve menfaatlerin elde edilmesini sağlamak amacı ile fiziksel, sözlü, psikolojik ya da işaretler yardımı ile uygulanmasıdır. Günümüzde aile içi, okul ve işyerlerinde sıkça uygulanmaktadır. Ülkemizde Sağlık alanında 2002 yılından beri Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulanmaktadır. Bu süreçte sağlık çalışanlarına yönelik fiziksel, sözlü ve psikolojik şiddet olayları giderek artmakta ve bu konudaki haberler yazılı ve görsel basında giderek daha fazla sayıda yer almaktadır. Daha önceki sayılarımızda da belirttiğimiz gibi İlimiz de payına düşeni almaktadır. Nitekim 2012 yılı Nisan ayında bu haberlere 7 yıl önce Prof. Dr. Göksel KALAYCIOĞLU ndan sonra Dr. Ersin ARSLAN ile cinayet haberi de eklenmiştir. Tüm bu nedenlerle dergimizin bu sayısının ana dosyasını şiddet oluşturmaktadır. Dergi incelenip belleğimizi tazelediğimizde; ne yazık ki 1980 lerden beri yöneticilerin sorumsuz demeçleri ve hedef göstermesi nedeniyle sağlık alanında yaşanan tüm olumsuzluklar sağlık çalışanlarına mal edilmiş, hekimler bir şekilde aşağılanmıştır. Hekimlerin, vatandaşın her isteğini, her an, her yer ve koşulda yapması gerektiği konusunda algı yaratılmıştır. Bu algı üzerinden de olgular oluşmuştur. Şiddete maruz kalan ve sürekli olarak şiddete uğrama korkusuyla yaşayan sağlık çalışanlarının çalışma şevkleri kırılmış, bu durum da defansif tıp uygulamalarını ortaya çıkarmış, sağlık çalışanları hastalara dokunmaktan korkar hale gelmiştir. Bu süreç en az hekimler kadar hastaları da olumsuz yönde etkilemektedir. Sağlıkta Şiddet son yıllarda maalesef Meclis gündeminde görüşülüp Meclis araştırması komisyonu kurulacak, bilimsel kongre ve sempozyumların konusu olacak kadar önemli bir boyuta ulaşmıştır. Bakanlardan milletvekiline, savcısına, başhekiminden hastane yöneticisine kadar hekimlere sözel ve fiziksel şiddet uygulanmaktadır. Hükümetin sağlıkta dönüşüm programı ile hekime dayattığı düşük ücret ve performans uygulaması ve vatandaşa dayattığı katkı payı uygulaması sonucunda, hastaların yaklaşık 1/3 ü acil servislere başvurmaya başlamış, gerçekten acil olan hastaya verilen hizmetin kalitesi düşmüştür. Bu uygulamalarla hastaların bekleme süresi giderek artarken, doktorların hastalara ayırdığı süre azalmaktadır. Daha sonra acile başvuranlardan katkı payı alınmaya başlanmıştır. Bu durum şiddeti artıran en önemli faktörlerdendir. Hekim olarak yaşadığımız şiddet olaylarının ortak noktası, sağlık alanındaki düzenlemelerin Paran Kadar Sağlık uygulaması ile sonuçlanmasıdır. İş ve işlemlerde kantitatif artışa rağmen, kalite konusunda ayni şey söylenemez. Bugüne kadar açıklamalar ve uygulamalar ile istedikleri zaman istedikleri doktora muayene olabilecekleri ve ücretsiz tedavi edilebilecekleri beklentisine sokulan vatandaşlarda talep kışkırtılmış, beklentilerinin karşılanmamasından ve sağlık alanındaki her türlü olumsuzluktan hekimler sorumlu tutulmuşlardır. Sağlık hizmetlerinin paralı hale getirilmesi, hem vatandaşı hem de hekimi tüketen bir olguya dönüşmüş, hasta ile hekimi karşı karşıya getirmiştir. Hastalar, ancak para ödeyerek istedikleri kuruma istedikleri kadar başvurabilmektedir. SGK ve Bakanlık hastalara parasal yükümlülük getiren uygulamalarını halktan gizlemektedir. Öyle ki hasta; ilaç almaya gittiklerinde muayene ücretini, katkı ve katılım payını ödeyeceğini eczanede öğrenmektedir. Bu da şiddetin ana nedenleri arasındadır ve sonuçta hekime yönelik şiddeti arttıran faktördür. Özel hastanelere katkı ve katılım payları, cepten ödemeler nedeniyle daha çok durumu iyi olanlar müracaat edebilmektedir. Aile hekimlerinin çalıştığı ASM ler ise sınırsız istekler, sınav öncesi öğrenci raporları, rastgele kâğıda yazılmış ilaçları yazdırma istekleri, sürücü olur ve diğer her türlü rapor talepleri, özelde yazılan reçeteleri RPT ettirme talepleri vb. isteklerin karşılanmasındaki yasal ve bürokratik engeller sonucu Aile hekimlerinin şiddete maruz kalma olasılığını arttırmaktadır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete verilecek cezanın arttırılması, Sağlıkta yaşanan şiddet ile ilgili Meclis araştırmasının bir an önce sonuçlandırılarak olaylara günübirlik değil kalıcı çözümler oluşturulması için ilgili bakanlıklar (Sağlık, Adalet ve İçişleri başta olmak üzere),ttb, sendikalar ve diğer ilgili sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesi, medyanın şiddeti davet edecek açıklamalardan uzak durması, Alo 184 gibi hatların kaldırılması, bu uygulamaların reform olarak sunulmaması, popülist uygulamalardan vaz geçilmesi, yöneticilerin daha sorumlu davranması, söylemlerini yol açabilecekleri sonuçları düşünerek belirtmeleri alınabilecek önlemlerin ilk adımını oluşturacaktır. Derginiz için her türlü katkı ve katılımlarınızı bekliyoruz. Bilgi paylaşıldıkça çoğalır. Şiddetin olmadığı ortamlarda sevgi, sağlık ve dostlukla kalın Genel Yayın Yönetmeni Uz.Dr. Özcan YILMAZ Yayın Kurulu Yrd.Doç.Dr. Muhammet CAN Dr. Ahmet DAMAR Uz.Dr. İlknur KARAKUŞ Dr. Tamer HANCILAR Dr. Birgi TUNA Dr. Murat ERGÖZ Dr. Zeki ŞENGÖR İletişim Anafartalar Caddesi 1.Özel İdare İşhanı Kat:3, No:74; P.K:10100, Balıkesir Tel : Fax: E-mali: info@balikesirtabip.org.tr Web: Grafik / Basım Rota Ofset Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş. Tel: Faks: Bursa Balıkesir Hekim Dergisi, Balıkesir Tabip Odası nın ücretsiz yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır. Dergideki yazılar aksi belirtilmedikçe Balıkesir Tabip Odası nın resmi görüşü değildir. Kaynak belirtilerek alıntı yapılabilir. Başlıklar İçindekiler Sayfa No Editörden 01 Yönetim Kurulundan 02 Haberler Hukuk Cumhuriyet Dönemi Hekimleri 19 Basın Açıklaması Dosya Okul Raporları İnspeksiyon 35 Sanat 36 Paramedik 37 Birazda Gülelim 38 Meslektaşlarımız Botoks 41 Aramıza Katılanlar Üye Olalım 44

2 2 yönetim kurulundan Op.Dr. Şahin Cılız Tabip Odası Başkanı T abip odaları seçimleri tüm illerimizde tamamlanmıştır. Yapılan seçimler demokratik ortamlarda ve sorunsuz geçmiştir. Önceki yıllarda kıyasıya yarışlarla yapılan Tabip Odaları organ seçimleri bu kez çoğu ilde mevcut yönetimlerin desteklediği grupların tek liste halinde seçilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu durumu iki şekilde değerlendirebiliriz; Mevcut yönetimler özverili, öngörülü ve başarılı çalışmalar yapmışlar ve yapılan faaliyetler tüm hekimlerin sesi olduğu için alternatif listeler çıkmamış, Hekimlerin Tabip Odalarından hiçbir beklentileri kalmamış bu nedenle de seçime katılmaya gerek kalmamış. Biz tüm samimiyetimizle 1. maddenin etkili olduğunu düşünmekteyiz. Ancak hekimlerdeki duyarlılığın azaldığının da farkındayız. Balıkesir Tabip Odasındaki seçim süreci ise hekimlerimizin katılımının düşük olduğu gözlenmiştir. Ne yazık ki her ortamda tabip odası bizim için ne yapıyor diye görüş belirten meslektaşlarımız seçimlerde oy kullanma zahmetini göstermemişlerdir. Ancak; bizler yeni yönetim kurulu olarak üye olsun veya olmasın tüm meslektaşlarımızı kucaklayan bir anlayış sergilemeye kararlıyız. Seçim süresinde Yönetim Kurulu olarak bir program oluşturduk ve oluşturulan program doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi seçimlerinde de Oda seçimlerine paralel olarak benzer yapının değişmeyeceğini düşünüyoruz. Çünkü Tabip Odalarının beklentisini en iyi ve en yüksek oranda karşılamaktadır. Tabip Odaları mesleğimizi koruyan bir kurumdur. Sağlıkta dönüşüm programı ile her türlü değer yargılarımız altüst olmuştur. Bizler böyle bir ortamda mesleğimizi korumakla yükümlüyüz. Hekim ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet en yüksek seviyede oluşarak bir meslektaşımız hasta yakını tarafından katledilmiştir. Bu ve benzeri durumlara sağlıkta dönüşüm programının katkısı olduğunu düşünmekteyiz. Hekim ve sağlık çalışanlarına şiddete duyarlı kılma, katledilen meslektaşımızı unutmamak ve unutturulmaması adına Mayıs ayı boyunca her Salı 12:45 te değişik sağlık kurumlarında basın açıklaması ve oturma eylemi yaptık. Ülkemizde gündem çok hızlı değişmektedir. En son olarak Sayın Başbakanımız sezaryen karşıtıyım, kürtaj cinayettir şeklinde bir açıklama yapmış, ardından Sağlık Bakanlığı isteğe bağlı kürtaj işleminin yasaklanması için yoğun çalışmalar başlatarak sezaryen ve küretaj yapan hekimleri ağır suçlamalar karşısında bırakmıştır. Sezaryen ameliyatı karşıt veya taraf olunacak bir işlem değildir. Tıbbi olarak gerektiğinde bebek ve anne hayatını kurtaran, hekim tarafından yapılan tıbbi bir müdahaledir. İsteğe bağlı küretaj bir aile planlaması yöntemi değildir. Ancak istenilmeyen önlenilmesi kaçınılmaz gebeliklerde sonlandırma yöntemidir. İlgili kişi/kişiler ve hekim tarafından karar verilerek uygulanan tıbbi bir işlemdir. Kesinlikle bir cinayet değildir. Kaldı ki bazen gelişmesi olası cinayetleri önleyen bir müdahaledir. Bu söylemler doğrultusunda kadını birey olarak görmeyen kadın bedeni üzerinden siyaset yapan bir anlayışın ürünüdür. Bu anlayışa nasıl muhalefet etmezsiniz? Sağlık Bakanlığı, Tabip Odalarını ve Türk Tabipler Birliğini hep muhalefet olmakla suçlamaktadır. Üstelik muhalif olmak yasadışı bir durum gibi sunulmaktadır. Oysa ki muhalif olmak saygın bir durumdur, daha iyi ve doğruyu bulmak için gereklidir. BALIKESİR HEKİM DERGİSİ ni Balıkesir deki tüm hekimlerin katıldığı, fikir sunduğu, tartıştığı bir forum olarak düşünmekteyiz. Ortak bir şeyler üretmek, öncelikle katılımla başlar. Tüm meslektaşlarımızın katılımını bekleyerek yeni yönetim olarak dergimizi çıkarmaya devam ediyoruz. Sağlıcakla ve mutlu kalın.sevgi ve saygılarımızla...

3 3 haberler Erdoğan çocuk sayını 5 e çıkardı Başbakan, 1. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi nde yaptığı konuşmada ailere 5 çocuk tavsiyesinde bulundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Biz, değişimin bir gereği olarak, en ileri teknolojiyi çocuklarımıza sunmak, bunun alt yapısını onlara sağlamak zorundayız. Ancak aynı zamanda, çocuklarımızın kendilerine, ailelerine, çevrelerine yabancılaşmalarını engellemek, teknolojinin esiri olmalarını da önlemek zorundayız. Teknoloji bize değil, biz teknolojiye hükmedeceğiz dedi. İnsanlık tarihi, en başından itibaren sürekli bir değişim içinde oldu diyen Erdoğan, bizlerin, insanlık tarihinde, bu anlamda sadece yazılı olan dönemi, yazının kullanıldığı dönemi bildiğini ve sadece o dönemlerdeki verilere ulaşabildiğini söyledi. ARTIK BEŞ ÇOCUK BİLE YAPABİLİRSİNİZ Eşim dört çocuğumun bezlerini yıkayarak büyüttü. Bezleri kaynatıp, yıkayıp kullandı, çocuklarımızı büyüttü. Eskiler çok çile çekti. Şimdikilerin işi kolay artık çamaşır makinesi var. Bir de bu zorluklara rağmen misafirini, komşusunu ağırladılar. Neden misafir geliyor demediler. Artık şartlar çok kolay. Beş çocuk bile yapabilirsiniz. Erkeklerin de artık işi çok kolaylaştı. Ama ben çok evde bulunamadım yoğunluktan dolayı. Çocuklarımın ve eşimin üzerinde çok hakkı var ben yoğunluktan çok vakit ayıramadım. Hatta bir akşam kızımın odasında bir pusula gördüm Babacığım bir akşamını da bize ayır yazıyordu. Onun hüznü de ayrıydı. Ama evlatlarım benim nerede olduğumu bildikleri için haklarını helal etmişlerdir. Arınç: Sağlık bizi 10 yıldır ayakta tutuyor Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Sağlık hizmetlerinden memnuniyet bizi 10 yıldır ayakta tutuyor. Milletimizin hem duasını alıyoruz hem de beğenisini kazanmanın gururunu yaşıyoruz dedi. Ankara da Uluslararası Anadolu Sağlık Federasyonu (USAF) ın JW Marriott Otel de düzenlenen Tıp Bayramı etkinliğinde konuşan Arınç, sağlıkta atılan devrim niteliğindeki adımlarda halkın desteğinin hep yanlarında olduğunu söyledi. Arınç, etkinliğin, 18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi nin 97. Yıl dönümü sonrasında yapılmasının kutlamalara ayrı bir anlam kazandırdığını ifade etti. Girdiği her seçimde oylarını artırarak iktidar olan bir partinin mensubu olduğunu hatırlatan Arınç, şunları dile getirdi: Anketlere göre hükümetin en çok beğenilen icraatı sağlık hizmetleri. Sağlık hizmetlerinden memnuniyet bizi ayakta tutuyor. Yollardan da memnuniyet var, havaalanlarından da var, eğitimden var, barajlardan var, yurt dışı itibarımızın arttığından var, ama şampiyon sağlık. Sağlık bizi 10 yıldır ayakta tutuyor. Milletimizin hem duasını alıyoruz hem de beğenisini kazanmanın gururunu yaşıyoruz. O yüzden bu hükümetin tek başına yaptığı bir iş değil, bunu başaranlar sizlersiniz. Doktorlarımız, sağlık elemanlarımız, çalışanlarımız. O yüzden rahatlıkla söylemeliyim ki siz hükümete borçlu değilsiniz, asıl borçlu size karşı bizim hükümetimiz. Bir gün Bursa dan ağabeyim aradı. Arkadaşı Çorum Sungur da bir kaza geçirmiş. Acilen Bursa ya yetişmesi lazımmış. Ağabey dedim Ankara olsa olmaz mı? Olmaz Bursa da her şey hazır dedi. Ambulans helikopter geldi aklıma. O da gece uçuşları yapamıyordu. Meğer uçak ambulanslar da varmış. Onunla hastayı Çorum dan Bursa ya naklettiler. Ben Başbakan Yardımcısı olmama rağmen sağlık alanında bazı gelişmelerden yeni haberim oldu. Sağlıkta durumumuz çok iyi elhamdülillah. Sağlık Bakanı Balıkesir de Balıkesir in sağlık hizmetleri ele alındı Sağlık Bakanı Recep Akdağ Balıkesir ziyaretinin ikinci gününde Sağlık Hizmetleri Değerlendirme Toplantısı nda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Basına kapalı gerçekleştirilen toplantının açılışında bir açıklama yapan Sağlık Bakanı Recep Akdağ Türkiye de sağlık Ak Parti li bazı milletvekillerinin seçim çalışmalarında gittikleri en ücra köylerde bile halkın sağlık çalışmaları konusundaki memnuniyetiyle karşılaştıklarını söyleyen Arınç, Şu an ülkemizde 120 bin doktor var hedefimiz ise 300 bin doktor, 1 milyon sağlık personeli. Emin olun bütçemizin önemli bir kısmı sağlık alanına gidiyor. Bunun için çalışmalar yapıyoruz. Doktorlarımızın mali, özlük haklarını daha da güçlendirmek için de çalışmalar yapıyoruz. Her şeyi bir anda çözmek mümkün değil. Emin olun bütçe kanalları içerisinde en fazla sarfiyatımız sağlık alanında. Açığımız olduğunu bile bile yeter ki halkımız memnuniyet duysun diyerek bu açıkları başka yerlerden kapatmaya çalışıyoruz. O yüzden Çanakkale de fedakarca mücadele eden doktorlarımızdaki azim ve gayret neyse, bugün de doktorlarımız aynı şekilde vatanperver, aynı şekilde fedakar, aynı şekilde feragatlı insanlardır diye konuştu. çalışanı konusunda sıkıntının bulunduğunu kaydetti. Bakan Akdağ toplantı sonunda yaptığı değerlendirmede de Balıkesir deki sezaryen doğumlarının fazlalığına dikkat çekerek gereksiz sezaryen doğumları için yaptırımlarda bulunacaklarını açıkladı. Toplantıya Vali Yılmaz Arslan başta olmak üzere Müsteşar Yardımcıları İsmail Demirtaş ve Hakkı Yeşilyurt, milletveklilleri Edip Uğur, Ali Aydınlıoğlu, Cemal Öztaylan, Balıkesir Belediye Başkan Vekili Yusuf Özenç, BAÜ Rektörü Prof. Dr. Mahir Alkan, Balıkesir İl Sağlık Müdürü Hasan Yılmaz, kaymakamlar, başhekimler ve sağlık grup başkanları katıldı.

4 4 haberler Aile hekiminiz kim? bebekler gençler 75 kuruş, yaşlılar 1,5 Lira Aile hekiminiz kim? bebekler gençler 75 kuruş yaşlılar 1,5 Lira Olmadı! Beyler, bayanlar böyle olmuyor Eskiden sağlık ocaklarının kapısından içeri kim girse sorgusuz sualsiz işlemi yapılır, gönderilirdi. Aile hekimliğine geçildiğinden beri; vatandaş aile hekimliği kurumuna ayak attığı an da vatandaşa ilk; aile hekiminiz kim? diye soruluyor Aile hekiminize kaydınız varsa hiç sorun olmuyor. Pek güzel karşılanıyorsunuz, bütün hizmetleri neredeyse kusursuz alıyorsunuz - Aile hekimleri nüfusuna göre; kişi başına ücretlendiriliyor. Bebekler-gençler 75 kuruş, yaşlılar 1,5 Lira. Bölgesinde huzur evi olanların maaşları neredeyse ikiye katlanıyor. Burada kaydınız yok, bize bağlı değilsiniz. Size bakamayız. diye olumsuz cevaplar aldıklarında da - çoğu zaman- öfke nöbetine tutulanlar hırslarını sağlık elemanından almaktan hiç çekinmemektedir. ( Sağlık elemanı diye adlandırılan bildiğiniz ebe - hemşire) Kapı arkasında hükümete veryansınlar ediliyor. Duyan olursa diye de dehşetli korku duyuyorlar.. Aile hekimliğinde işleyiş şu: Şehir içinde başka aile hekimine kayıtlı iseniz bir başka ASM de asla muayene olamaz ve diğer hizmetlerden yararlanamazsınız ( pansuman, enjeksiyon, aşılama.vb ) Herkes kendi aile hekimine ve sağlık elamanına gitmek zorundadır. İl dışından geldiyseniz sorun yoktur; misafir olarak muayene olabilir ve diğer hizmetlerden ücretsiz yararlanabilirsiniz. Adı tam olarak söylenmese bile sağlık ocakları özelleştirilmiştir. Aile Sağlığı Merkezi nin kirası, elektriği. vb giderler, alkolü, pamuğuna kadar doktorların cebinden karşılanmaktadır. (Aile planlaması malzemeleri ve aşılar halen devlet tarafından verilmektedir.) Bu yüzden de doktorlar kendine kayıtlı olmayan vatandaşa bakmak istememektedir. Siz siz olun aile hekiminizi öğrenmeden Aile Sağlık Merkezi ne uğramayın! Bu linkten; aile hekimim kim? diye öğrenebilirsiniz; sbahbs/ Bazı uyanık doktorlar, fazla ücret almak için; sizi sizden habersiz kendilerine kayıt yapmaktadır. Hiç tanımadığınız, seçmediğiniz bir doktora kendinizi kayıtlı görürseniz hiç şaşırmayın. Balıkesirli gönüllü doktorlar Somali de 15 günde 3 bin 151 kişiyi muayene etti Balıkesir Sağlık Gönüllüleri Derneği (BALSADER) üyesi beş doktor gönüllü sağlık hizmeti vermek üzere Somali nin başşehri Mogadişu da, 15 boyunca 3 bin 151 kişiyi muayene etti. Gönüllü doktorlar ayrıca 27 ameliyat yaparken hastalara toplam 6 bin 545 kutu ilaç dağıttı. Gönüllü ekip, önümüzdeki günlerde de çocukların aşılanması için tekrar Somali ye gidecek. Kimse Yok Mu Derneği, TİKA ve Ege Uluslararası Sağlık Federasyonu (ESAFED) ile yapılan işbirliği çerçevesinde 8 Mart 2012 tarihinde Somali ye Sağlık Yardımı Projesi kapsamında bu ülkeye giden gönüllü doktorlar, görevlerini tamamlayarak Balıkesir e döndü. Bir cerrah ve dört aile hekiminden oluşan sağlık ekibi, 15 gün boyunca Somali de sağlık taraması ve çeşitli ameliyatlar yaptı. Balıkesir e dönüşlerinde çalışma arkadaşları ve dernek çalışanları tarafından karşılanan Dr. Serdar Yazıcı, Dr. Cemal Seven, Dr. Halil Türhan, Dr. Fatih Erden ve Dr. Abdullah Kumcu nun oldukça mutlu olduğu gözlendi. BALSADER Başkanı Dr. Fatih Erden, dernek bürosunda üyelere, Somali de yürütülen sağlık çalışmaları hakkında bilgi verdi. Toplantıya Balıkesir Devlet Hastanesi Eski çalışma günlerimi çok arıyorum... İnsanlara ; bize bağlısın, bize bağlı değilsin. demek hangi kitaba uymaktadır? Hangi kitaba uydurulmaktadır? İyi, kötü havalarda yolunu şaşırıp ASM ye gelen ateşler içindeki bebeğe enjeksiyon yapamıyorum. 80 yaşındaki zar zor yürüyen insanların bir tansiyona bile bakamıyorum. Sistem böyle istiyor, bakamayız! demek, onları geri çevirmek hiç hoşuma gitmiyor. Olmuyor! Beyler, bayanlar böyle hiç olmuyor Önceden birlikte çalıştığımız hemşire, ebe arkadaşlarımızla Aile Hekimliği Uygulamasıyla patron-işçi ilişkisi kurmamız dayatıldı. ASM lerde çalışan arkadaşlarımız performans nedeniyle birbirilerine rakip oldu. Olmadı...Olmadı. Başhekimi Dr. Hasan Hocaoğlu, Diş Hastanesi Başhekimi Zekai Kafaoğlu, Göğüs Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Dr. Necati Kelemençe ve Özel Balıkesir Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mümin Temel de katıldı.

5 5 haberler Dünya Tabipleri Birliği nden AKP Hükümeti ne Çağrı Dünya Tabipler Birliği (DTB) AKP Hükümeti ne 663 Sayılı KHK ile Türk Tabipleri Birliği nden geri aldığı yetkileri iade etmesi çağrısında bulundu. DTB, konuyla ilgili olarak 28 Nisan 2012 tarihinde basın açıklaması yaptı. DÜNYA TABİPLERİ BİRLİĞİ BASIN AÇIKLAMASI TÜRK HÜKÜMETİNE TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ NİN YETKİLERİNİ GERİ VERME ÇAĞRISINDA BULUNULDU Dünya Tabipler Birliği Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ne son dönemde Türk Tabipleri Birliği nden geri aldığı yetkileri iade etmesi çağrısında bulundu. Prag da bir araya gelen DTB Konsey üyeleri, TC Hükümeti nin tabipler birliğine 1953 yılında Meclis kararı ile tanınan özyönetim yetkilerini büyük ölçüde azaltan kararından derin kaygı duyduklarını belirttiler. Konsey, TBMM nin tüm hekim üyelerine hekim siyasetçiler olarak görevlerini hatırlamaları ve tıp mesleğinin özerklik ve özyönetim hakkını desteklemeleri çağrısında bulunarak Hükümet kararnamesine karşı hukuku girişimlerde bulunan TTB ye ve TBMM üyelerine destek verdi. Prag da yapılan toplantı Türkiye den gelen DTB delegelerinin destek talebine sahne oldu. Söz alan Türk delegeler Hükümet kararnamesi sonucunda hekimler için etik kurallar belirleme, hekimlerin mesleki kusurları karşısında disiplin yaptırımlarına başvurma ve tıpta lisans ve lisansüstü eğitim müfredatının belirlenmesine katılma gibi yetkilerinin kısıtlandığını, işlevsizleştirildiğini dile getirdiler. Delegelerin özellikle kaygı duydukları husus, tıp mesleğinin kamu ve insan esenliği ve yararı doğrultusunda icra edilmesinin ve geliştirilmesinin sağlanmasının tabipler birliğinin görev tanımından çıkartılmış olmasıdır. Görev alanının bu şekilde daraltılması sonucunda TTB sağlık, sağlık hizmetlerinden yararlanma, halk sağlığı ve hastaların kişisel sağlığına olumsuz etkide bulunacak girişimlere ve düzenlemelere karşı çıkarken engellemelerle karşılaşacaktır. Bu durum, hekimlerin bağımsızlığını zedelediği gibi hastaların sağlığı açısından da sakıncalar yaratmaktadır. DTB Başkanı Dr. Mukesh Haikerwal konuya ilişkin olarak şu görüşü dile getirmiştir: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti nin bu kararından derin kaygı duyuyoruz. Bugün DTB, tıp mesleğinin bağımsızlığı ve özerkliği ilkelerine ikirciksiz bağlılığını bir kez daha teyit ederek Türk Tabipleri Birliği ni güçlü biçimde desteklediğini dile getirmektedir. DTB ayrıca üyesi olan hekim kuruluşlarına, Türkiye deki ve tüm dünyadaki hekimlere, mesleki bağımsızlık, sağlık hakkı ve Türkiye halkının sağlığı adına yürütülen çalışmalara aktif biçimde katılmaları çağrısında bulunmaktadır. İlimizde de Halk Sağlığı Müdürlüğü oluşturuluyor Uz.Dr. Hülya Ertür Uz. Dr. Hülya ERTÜR -Halk Sağlığı İl Müdürü Dr. Fatih ERDEN - Halk Sağlığı İl Müdür Yardımcısı Dr. Bilal KAYA - Halk Sağlığı İl Müdür Yardımcısı Sabit İŞLER- Halk Sağlığı İl Müdür Yardımcısı Dr. Süheyla CAMCI DİRİ Toplum Sağlığı Hizm. Birim sorumlusu Dr. Emine ASAR YÜKSEK Aile Hekimliği Uygulama Birim sor. Dr. Abdullah KUMCU Bulaşıcı Hst. Kontr.Prog. Birim sorumlusu Dr. Funda SÜSLEYEN- Bulaşıcı olmayan hast. ve Kanser Birim sor. Gıda Yük. Müh. Raif DAYICI Çevre ve Çalışan Sağlığı Birim sor. Yüksel SUANER- Aile Hekimliği İzleme ve Değ. Birim sorumlusu Volkan GENET-Destek Hizmetler Birim sorumlusu Görevlerinde başarılar diliyoruz 663 sayılı KHK ile oluşturulan Halk Sağlığı Kurumu Taşra Teşkilatı yapılandırılmaktadır. Sağlık Bakanlığınca çıkarılan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Taşra Teşkilatı Hizmet Birimlerinin Görevleri, Çalışma Usul Ve Esasları İle Kadro Standartları Hakkında Yönerge ile Halk Sağlığı Müdürlükleri bünyesinde ; Aile Hekimliği İzleme ve değerlendirme birimi Aile Hekimliği Uygulama birimi Aile Hekimliği Eğitim ve geliştirme birimi Toplum Sağlığı Hizmetleri birimi Kanser birimi Bulaşıcı olmayan hastalıklar ve kronik durumlar birimi Obezite, diyabet ve metabolik hastalıklar birimi Ruh sağlığı programları birimi Tütün ve diğer bağımlılık yapıcı maddeler birimi Çocuk, ergen, kadın ve üreme sağlığı hizmetleri birimi Bulaşıcı hastalıklar birimi Tüberküloz birimi Aşı programları birimi Çevre sağlığı birimi Çalışan sağlığı birimi Atama birimi Özlük işleri birimi Disiplin işleri birimi İstatistik ve Bilgi İşlem Birimi İdari işler birimi Mali işler birimi oluşturulmaktadır. İllerin gruplarına göre birim sayıları değişmektedir.

6 6 haberler Kadına 85, ineğe 375 lira doğum parası Şükrü KIZILOT FIKRA gibi değil mi? Ne diyelim mevzuat böyle efendim! DOĞUM YAPAN KADIN SSK (4/a) veya Bağ-Kur (4/b) sigortalısı olan kadına veya sigortalı olmayan eşi doğum yapan sigortalı erkeğe, emzirme ödeneği olarak 85 lira ödeniyor. Bunun için sigortalının, önceki bir yıl içinde 120 gün kısa vadeli sigorta primi ödemiş olması gerekiyor. DOĞUM YAPAN İNEK İneğe gelince durum değişiyor. Bursa SMMM Odası İş ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı Komisyonu Başkanı Bünyamin Çolak ın araştırmasına göre, inekler doğum yaptığında, her bir buzağı için 310 TL ile 375 TL devlet yardımı yapılıyor. Sosyal Güvenlik Mevzuatı Komisyonu Başkanı Bünyamin Çolak ın araştırmasına göre, inekler doğum yaptığında, her bir buzağı için 310 TL ile 375 TL devlet yardımı yapılıyor. Başka bir anlatımla, doğum yapan ineğe, doğum yapan kadından 4 kat fazla para ödeniyor! İneklere bir şey demiyoruz ama kadın haklarının savunulduğu ya da savunuluyormuş gibi yapıldığı şu günlerde, doğum yapan kadınların durumu gözden geçirilmeli... Tezek ve pırlanta DOĞUM yapan kadın ve inek kıyaslamasının benzeri bir çelişki de tezek, gübre ve pırlanta KDV sinde. Tezeğin ve gübrenin KDV oranı yüzde 18. Pırlanta, elmas ve yakutun KDV oranı ise yüzde SIFIR. Başka bir anlatımla, 1 Ağustos 2004 ten bu yana KDV den müstesna. Tamam, bir şey demiyoruz ama gübre ve tezeğin KDV sine de pırlanta ve elmas tarifesi uygulansa olmaz mı? Hekimlerde Beyin Göçü 1. Harvard üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.Gökhan Hotamışlıgil, obezite ve şeker hastalığına sebep olan geni buldu. 2. Goethe Üniversitesi cerrahlarından Prof. Dr. Tayfun Aybek, kalp krizini önceden haber veren çip geliştirdi. 3. Gaziantep Üniversitesi Plastik Cerrahi Başkanı Doç. Mehmet Mutaf ın, dudak yarığı konusunda geliştirdiği ameliyat tekniği, Fransa da en başarılı teknik kabul edildi! 4. Finlandiya Kuopio Üniversitesi Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu, böbrek taşlarına nanobakteri adı verilen bir mikroorganizmanın yol açtığını kanıtladı. 5. Arkansas Üniversitesi Çocuk Elektrofizyolojisi Bölümü Başkanı Doç. Volkan Tuzcu, çocukların kalp ritim bozukluğunu ışın kullanmadan tedavi eden yöntem geliştirdi. 6. Amerikan Nature Dergisi, Türk doktor Murat Digiçaylıoğlu nun, beyin kanamasından sonra hücrelerin ölmesini önleyen buluşunu duyurdu. 7. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi nde araştırmalarını sürdüren Dr.Hande Özdinler, bugüne kadar işlevi bilinmeyen Prion isimli proteinin beyin hücrelerinin yenilenmesi açısından önemini ortaya koydu. 8. Houston Methodist Hastanesi Sindirim Hastalıkları Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Atilla Ertan, ABD nin en seçkin 10 hekimi arasına girdi. 9. İstanbul 70 inci Yıl Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi cerrahlarından Dr. Cengiz Türkmen, ameliyat sonrasında kırılmayı ve ağrıyı önleyen omurlar arası sabitleyici geliştirdi. 10. Memphis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semahat Demir, ABD de Bilim-Sağlık Ödülü ne layık görüldü. 11. Cornell Üniversitesi Kısırlık Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutluk Oktay, kadınların menopozdan sonra da çocuk sahibi olabilmesini sağlayan bir yöntem geliştirdi. 12. Columbia Üniversitesi Kardiyoloji Direktörü Prof. Dr. Mehmet Öz ün yazdığı You: The Owners Manuel isimli kitap, ABD de piyasaya çıktığı gün Harry Potter ve Da Vinci Şifresi ni geride bırakarak, 350 bin adet sattı.

7 7 haberler Kadronuz satıldı güle güle... A nkara da özel hastanede çalışan 19 doktora bir sabah işe geldiklerinde, Kadronuz başka hastaneye satıldı, artık işsizsiniz denildi. Hastaneler arasındaki kadro satışının ilginç örneklerinden biri Ankara dan geldi. Ankara Tabip Odası Başkanı Bayazıt İlhan, Hani bıçak parası yoktu? R esmi Gazete de 21 Ocak ta yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği ile belirlenen istisnai sağlık hizmetlerinin tarifeleri cep yakacak. Bazı sağlık hizmetlerinin tarifelerinin 3 katı kadar ücret talep edilebilecek. Genel Sağlık Sigortası ile herkese ücretsiz olan sağlık hizmetlerinden bazıları hastaları zora sokacak. Tebliğle robotik cerrahi yöntem ile yapılan işlemlerde prostata lazer tedavisi veya plazmakinetik tedavisi için devletin belirlediği fiyat bin 300 TL. Ancak sağlık kuruluşu 3 bin 900 liraya kadar ücret talep edebilecek. Epidural anestezi ile doğum ve suda doğum istisnai sağlık hizmeti olarak tanımlandı. Epidural anestezi ile doğum yapmanın tarifesi 425 TL oldu. Hastadan bin 275 TL ye kadar ücret talep edilebilecek. Suda doğumun tarifesi ise bin 400 TL olarak belirlendi. Bunun için de bin 200 TL alınabilecek. Hastalar tek kişilik odalar için günlük 60 ila 120 TL ödeyecek. MUĞLA DA HİPOKRAT HEYKELİ AÇILDI M uğla Belediyesi nin, Yeşil Alanların Temalandırılması projesi kapsamında hazırladığı ve yapımı bir aya yakın süren Hipokrat heykeli açıldı. 14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri çerçevesinde açılan heykel, yaklaşık 2 metre boyunda. Açılış törenine Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün, İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Sumur Gazezoğlu, Muğla Tabip Odası Başkanı Dr. Naki Bulut, Muğla Üniversitesi (MÜ) Tıp Fakültesi öğretim üyeleri ve sağlık çalışanları katıldı. Hipokrat heykelinin hekimler için büyük önem taşıdığını söyleyen Dr. Bulut, Mesleğe başlamak için ettiğimiz Hipokrat yemininin kökleri, yaklaşık 2 bin 400 yıl önceye dayanıyor. Heykelin bulunduğu meydanın çevresinde Muğla Devlet Hastanesi, MÜ Tıp Fakültesi ve Tabip Odası nın yer alması, caddenin estetik değerinin arttırmasının yanında bölgeye ayrı bir anlam katıyor. dedi. Ankara da bir hastanede 19 doktorun bir anda işsiz kalışını anlattı. İlhan, Size bir sabah işe gittiğinizde kadronuz satıldı, artık işsizsiniz denildi mi? Ankara da bir özel tıp merkezinin kadroları Gaziantep e satıldı, 19 hekim işsiz kaldı dedi. İlhan ın verdiği bilgiye göre, kredi borcu bulunan Ankara daki bir tıp merkezinin sahibi kadroları satınca, 19 doktor bir anda işsiz kaldı. Doktorların bir kısmı Ankara dışında iş bulup ailelerini ve yaşadıkları şehri bırakırken, bir kısmı ise halen işsiz. Kadrolar, kredi borcuna kurban gitti Özel hastanelerde sınırlı doktor kadrosu bulunması nedeniyle, özel hastaneler arasında kadro alışverişi yaşanıyor. Bir kadro 50 bin ile 300 bin TL arasında değişen fiyatlarda satılıyor. Özel sağlık merkezi kurmak isteyenler de, diğer hastanelerden kadrolarını alarak, kendi ihtiyaçları olan doktor kadrosunu oluşturuyor. Bunun son örneği de Ankara da yaşandı. Ankara Tabip Odası nın belirlemelerine göre, bir özel tıp merkezinde çalışan 19 doktorun kadroları, tıp merkezi sahibinin kredi borcu nedeniyle satışa çıkarıldı ve aralık ayında satıldı. Kadroları Gaziantep te yeni açılacak bir özel sağlık kurumuna satıldığı için işsiz kalan doktorlar, iş arayışına başladı. HANİ BIÇAK PARASI YOKTU? Tebliğe tepki gösteren Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, Bu bıçak parasının devlet hastanelerine dahi yasal olarak girdiği anlamı taşıyor olabilir mi? diye tepki gösterdi. Özel hastanelerin alacağı pay yüzde 20 artırıldı özel hastanelerin vatandaştan yüzde 70 e kadar alabildiği ilave ücret oranı yüzde 90 a çıkarıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan değişiklikle hastaların ödeyeceği para da yüzde 20 artmış oldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün onayladığı fiyat artırımı, özellikle büyük şehirlerde artan maliyetler sebebiyle sıkıntı yaşayan özel hastaneler tarafından olumlu karşılandı. Özel Bahar Hastanesi Başhekimi Ömer Kurt, düzenlemenin özel hastanelere kısmen de olsa nefes aldıracağını söyledi. SGK, özel hastanelerde yapılan her türlü tetkik ve tedavi işlemi için ayrı ayrı fiyat belirliyor. Hastanelere de, hastadan tespit edilen bu rakamın belli bir miktarı kadar katkı yapı isteme hakkı tanınıyor. Örneğin bir tetkik için devlet 100 lira fiyat belirlediyse hastane SGK dan aldığı 100 liranın yanı sıra hastadan da en fazla yüzde 70 i kadar (70 TL) isteyebiliyordu. Yeni düzenlemeyle bu oran yüzde 90 a (90 TL) çıkarıldı.

8 8 haberler Böyle olur vekillerin sosyal güvencesi! Türkiye de prim ödemeksizin sağlık hizmeti alanlar 1 TL katılım payı öder. Onların ilaç katılım payı yoktur. milletvekilleri ve Anayasa Mahkemesi üyeleri. Bu iki grubun Yatarak tedavilerde resmi sağlık kurumlarında özel odada, yoksa sağlık hizmetleri bütçeden karşılanıyor. Milletvekillerine, birinci sınıf odada hizmet alırlar. Özel odada yatmaları halinde resmi Yasama Organı Eski Üyelerine, Dışarıdan Atandıkları Bakanlık sağlık kurumlarındaki otelcilik hizmeti bedelleri de TBMM bütçesinden Görevi Sona Erenlere Tedavi Yardımı Yapılmasına Dair Yönetmelik 2 Mayıs 2012 günlü Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Biliyoruz ki vatandaş asil, diğeri vekil. İşte TBMM nin yönetmeliği ile SGK lıların SUT u arasında yani vekillerle asiller arasında sağlık güvencesi açısından bazı küçük farklar: SGK lıların çocukları 18 yaşına kadar ya da çıraklık eğitim alıyorlarsa 20 yaşına kadar, yükseköğrenim görüyorlarsa en çok 25 yaşına kadar anne babalarının sosyal güvencesinden yararlanabiliyor. Oysa milletvekillerinin yirmi beş yaşına kadar evli olmayan kız ve erkek çocukları eğitim şartı aranmaksızın güvencede. Yirmi beş yaşını doldursa da evli olmayan kız çocukları güvencede. Onlara gelir testi, inceleme yok, beyanları esas alınır. karşılanır. Oysa SGK lılar otelcilik hizmetlerini kendileri öder. Ayakta ya da yatarak tedavilerinde sözleşmesi olmayan sağlık kuruluşlarındaki tedaviler de emsal sözleşmelere göre ödenir. Oysa Acil durumlar için yeşil alan ayrımı yoktur. SGK lı iseniz SGK ile sözleşmesi olmayan sağlık kuruluşundan Yatarak tedavilerinde hastanın tedavisi dolayısıyla yapılan bütün aldığınız sağlık hizmeti bedeli ödenmez. işlemler ayrım yapılmaksızın ödenir. Hastalardan alınan ilave ücretler Eğer SGK lı olmayan birine organ bağışı yaparsanız sizin tedavi de ayrıca ödenir. Oysa SGK lılar katkı/katılım payı altında pek çok masraflarınızı SGK karşılamaz. Oysa milletvekiline bağış yaparsanız ödeme yapar. bu yönetmelik kapsamına girip girmediğine bakılmaksızın TBMM Hareketli ve sabit diş protezlerini 2 yılda bir yenileyebilirler, oysa bütçesinden karşılanır. SGK lılar 4 yıl geçmeden yenileyemez. Milletvekilleri sözleşmesiz eczaneden ilaç alsalar da ödenir, Kemik içi implantları hem de 6 taneye kadar karşılanır, oysa eşdeğer ilaç uygulaması onlara uygulanmaz yani doktor hangi ilacı SGK lıların kemik içi implant giderleri karşılanmaz. uygun görürse o ödenir, bunun daha ucuzu var, ondan al denmez. Resmi ve özel sağlık kurumundaki uzman hekimlerin gördüğü Ayakta tedavilerde 5 kalem ve üç aylık tedavi dozu alabilirler. İlaç lüzum üzerine, yurtiçinden ve yurtdışından sağlanan ortez ve bitim tarihinden 15 gün öncesinden ilaçlarını temin edebilirler. Oysa protezleri karşılanır, katkı/katılım payı da ödenmez, oysa SGK lıların SGK lılar için 4 kalem ilaç yazılabilir ve her kalem ilaçtan 1 kutunun her bir protezi ayrı hesaplanır ve brüt asgari ücretin yüzde 75 ine kadar ücreti ödenir. Ayrıca SGK lılardan 3 kutuya kadar 3, ilave her kutu için katılım payı öder. SOSYAL DEVLET BİTTİ! Kanser, şeker, tansiyon hastaları katkı ödeyecek Sağlıkta yeni dönem başladı: Aile hekimi paralı oldu. Daha önce ilaçlarını parasız alan kanser, şeker ve tansiyon hastaları artık katkı payı ödeyecek. Yazdırılan ilaç başına 1 TL ilave para alınacak. Hastane hastane dolaşanlara da ceza var. Aile hekimine 3 lira Tebliğ uyarınca, muayene katkı payı, 2. ve 3. basamak (devlet hastaneleri, eğitim araştırma hastaneleri, özel dal hastaneleri, üniversite hastaneleri) sağlık hizmeti veren sunucularda 8 liradan 5 liraya, özel hastanelerde 15 liradan 12 liraya düştü. Aile hekimlerinden ise bundan sonra reçete başına 3 TL muayene katkı payı alınacağı bildirildi. Hastane gezmeye ceza Yürürlüğe giren düzenlemeyle, kronik hastalıklar ve acil haller hariç olmak üzere, 10 gün içinde aynı branşta farklı sağlık hizmet sunucusuna yapılan başvurularda katkı payı tutarları 5 TL zamlı alınacak. İlaca kutu başına ek para Tebliğe göre, üç kalem ilaca kadar reçete başına 3 TL, ilave her kalem ilaç için de 1 TL alınacak. Belirlenen fiyatlar da yeniden değerleme oranına göre her yıl artırılabilecek. Katkı payında taban düştü Vücut dışı protez ve ortezler ile ayakta tedavide sağlanan ilaçların gereksiz kullanımının önüne geçmek için yüzde 10 ile 20 arasında uygulanan katkı payı, yüzde 1 ile 20 arasına çekildi. Yapılan düzenleme ile ayakta tedavide verilen ilaçlardaki katkı payı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı nın onayı ile yüzde 1, 2 veya 3 gibi oranlara düşürülebilecek. TEB: Kronik hastalar cebinden para verecek İlaçta katkı payının yüzde 1 e indirilmesi hakkındaki düzenlemenin kronik hastalıklarda ilaç katkı payı alınmasının önünü açacağını belirten Türk Eczacılar Birliği, şu açıklamayı yaptı: Sürekli ilaç kullanması gereken kronik hastalık sahibi raporlu hastalar maddi olarak çok yüksek meblağlara denk düşen ilaçlarının belirli bir kısmını ceplerinden ödeyerek almak zorunda kalacak. Asgari ücretle geçinmek durumunda olan kanser, şeker, tansiyon ve kronik rahatsızlığı bulunan hastaların bu katkı payını ödeyecek olmaları eczacıları endişelendiriyor. Hastaların yaşamlarını sürdürebilmeleri bu ilaçları temin edebilmelerine bağlıdır uyarısında bulundu.

9 9 haberler TTB, kamu özel ortaklığı ihalelerinin iptali için dava açtı TTB, hazine arazisi üzerine yapılan hastanelerde Sağlık Bakanlığı nın 25 yıl boyunca kiracı olmasını öngören, inşaat ihalesi ile birlikte görüntüleme ve laboratuar dâhil pek çok hizmetin de yüklenici firmalara bırakıldığı, bu hizmetlerin başka taşeronlara da devredilmesinin önüne açan kamu özel ortaklığı yöntemiyle yapılacak Ankara-Etlik, Elazığ, Manisa, Ankara-Bilkent, Yozgat ihaleleri ile Kayseri ihalesi sonucunda imzalanan sözleşmenin iptali talebiyle Danıştay da dava açtı. Bugüne kadar yapılan ihalelerde Sağlık Bakanlığı nın özel şirketlere ödeyeceği yıllık kira bedelleri; Kayseri Milyon, Ankara-Etlik 319 Milyon, Ankara-Bilkent 289 Milyon, Manisa Milyon, Konya- Karatay Milyon TL olarak belirlendi. Beş ihaledeki yıllık kira toplamı bugünün rakamlarıyla 898 Milyon 770 Bin TL ye ulaşıyor. Bu rakam 25 yılda toplam 22 Milyar 469 Milyon 250 Bin TL ile Sağlık Bakanlığı nın 2012 yılı bütçesinden 8 Milyar TL daha fazla olacak. İstanbul İkitelli de kamu özel ortaklığı yöntemiyle yapılacak hastane ihalesi Türkiye de bir ilk olarak duyuruldu. Oysa aynı yöntemle Kayseri, Ankara-Etlik, Yozgat, Manisa, Ankara-Bilkent ve son olarak Konya-Karatay ihaleleri yapıldı. Ankara da yapılacak iki hastane binası dünyanın en büyük sağlık tesisi olarak duyuruldu. Her iki binanın yatak sayısı ve kampus özellikleri birbirinin aynı olmasına karşın Etlik ihalesi yıllık 319 Milyon TL, Bilkent ihalesi yıllık 289 Milyon TL kira karşılığı tamamlandı. İki ihale arasındaki yıllık 30 Milyon TL lik (25 yılda 750 Milyon TL) farkın nereden kaynaklandığı açıklanmadı. Elazığ ihalesi tek teklifle sonuçlandırıldı ve nihai teklif de kamuoyuna açıklanmadı. Ayrıca Elazığ ve Yozgat ihalelerini Sıla- Şentürkler-Medical Park iş ortaklığı aldı. Her iki ihalede de Medical Park, ön yeterlik alan şirketler arasında bulunmamasına karşın, ihaleyi alan iş ortaklığı arasında yer aldı. Manisa da 400 yataklı eğitim araştırma hastanesi ihalesini Kayseri ve Konya ihalelerini de kazanan YDA-INSO 64 Milyon 250 Bin TL ile aldı. Sadece 400 yataklı bu hastane için 25 yılda yüklenicilere ödenecek toplam kamu kaynağı 1 Milyar 606 Milyon 250 Bin TL. Oysa TABİP ODAMIZCA YAPILAN ZİYARETLER bu hastanenin tam 3 katı büyüklüğünde yataklı Erzurum Devlet Hastanesi ihalesi klasik ihale yöntemiyle yapıldı ve 193 Milyon 270 Bin 612 TL bedelle tamamlandı. Yani Manisa nın 3 yıllık kirasıyla tam 3 katı büyüklükte bir hastane kiracılık ilişkisi kurulmadan yaptırılabiliyor. Kamu-özel ortaklığına iflasta bile hazine garantisi! Hazine garantisinin nedeni de belli oldu: Uluslararası kredi kuruluşları istiyor! (Ve elbette Hükümet yapıyor) Kamu özel ortaklığı ve Yap-İşlet-Devret ihaleleri için KDV muafiyeti ile Yap-İşlet-Devret ihalelerine Hazine garantisi getiren yasa teklifi TBMM Plan Bütçe Komisyonu nda kabul edildi. Komisyon da yapılan ekleme ile yasa maddesi yürürlüğe girmeden önce ihale veya görevlendirme ilanı yayımlanmış ancak teklif alınmamış ihaleler de kapsama alındı. Ayrıca ihalesi yapılan işler için de üç aylık başvuru süresi konularak, geriye dönük ihaleler de KDV muafiyetine kavuşturulmuş oldu. Sağlık Müdürü Dr. Hasan Yılmaz, ilimizdeki sağlık sorunlarının karşılıklı görüş alışverişinde bulunarak çözüleceğini belirtti. Balıkesir Tabip Odası da Kamu hastanelerinde toplantı yapılmasının engellenmemesi gerektiğinin birimlerde çalışan hekimlerin icap nöbeti, performans ve ilçelere rotasyon 11 Haziran 2012 tarihinde Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu Dr. Şahin Cılız Başkanlığında Sayın Valimiz Yılmaz ARSLAN ı ziyaret etti. Valilik olarak eğitim ve sağlık konusunda çok hassas olduklarını belirtti. Tabip Odasının önemini vurguladı. Yeni kurulacak 1000 yataklı hastane ve Tıp Fakültesinin içinde bulunduğu durum karşılıklı konuşuldu. 11 Haziran 2012 tarihinde İl Sağlık Müdürümüze Ziyaret İl uygulamaları gibi ciddi sorunlar olduğu vurgulandı. Sağlık çalışanlarına ve hekimlere yönelik şiddetin önlenmesi açısından ortak çalışmalar yapılabileceği vurgulandı.

10 10 haberler 14 Haziran 2012 hayvancılıkta ve tarım ürünlerinin uygulamasında ciddi sıkıntıların olduğunu ve özelleştirilen veterinerlik hizmetleri nedeniyle hizmet kargaşası yaşandığını vurgulandı. Toplum sağlığını ilgilendiren konularda Balıkesir de ortak hareket edilip çalışmalar yapılması konusunun altı çizildi. Yeni Haber Gazetesi: Balıkesir in en eski ve 45 yaşında olan Yeni Haber gazetesi ziyaret edildi. Esen BALIBEK ile yapılan görüşmede sağlık haberleriyle ilgili daha titiz KESK Şubeler Platformu: Eğitim-Sen, Ses, Büro Emekçileri Sendikası, Tarım Orman Sen, Enerji Sanayi Maden Kamu Emekçileri Sendika temsilcileri ile yapılan görümede genel olarak demokratik kitle örgütlerinin sorunları, sendikal mücadelenin daha ileriye taşınabilmesi için karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuldu. Balıkesir Tabip Odasının sendikal mücadeleye her dönemde katkı vereceği ve yanında olacağının altı çizildi. Balıkesir Barosu: Baro Başkanı Av. Yaşar MEYVACI hukuk devletinde yaşanan sıkıntılar ve sürekli çıkarılan mevzuata yetişemediğini belirtti. Tabip Odası olarak sağlık alanında çıkarılan kanun ve yönetmeliklere benzer şekilde davranılarak, odanın görüşü alınarak yapılacak çalışmaların önemi vurgulandı. 15 Haziran Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği 27 Haziran 2012 tarihinde ÇYDD kurusu ve eski başkanı Prof.Dr.Türkan SAYLAN anısına toplantı salonu açılacağını ve yürüttükleri onurlu çalışmalardan dolayı açılışa davet edildi takip etmekten karşılıklı bir mevzuat yorgunluğunun olduğunun vurgusu yapıldı. Balıkesir Veteriner Hekimler Odası: Veteriner Hekimler Odası Başkanı Yücel AĞALAR ve diğer yönetim kurulu üyeleriyle görüşüldü. Tarım bölgesi olan Balıkesir in Balıkesir Çağdaş Eğitim Vakfı Demokratik kitle örgütlerinin ortaklaşa çalışmasının yararlı olacağı vurgusu yapıldı. Atatürkçü Düşünce Derneği

11 11 haberler Şube Başkanı Necati BİLGETÜRK ve yönetim kurulu üyeleriyle yapılan görüşmede Cumhuriyet değerlerine sahip çıkılması ve gericiliğe karşı sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yürütülmesi konusunda fikir alışverişinde bulunuldu. Balıkesir Tüketiciyi Koruma Derneği Balıkesir Tabip Odası olarak ziyaret edildi. Şube Başkanı Av. Necdet BAYHAN Balıkesir Tabip Odası ile kendi mücadele Karesi Tv ile yapılan görüşmede televizyon programları sağlık üzerine televizyon programları yapılabileceği ülkede gündem olan sağlık sorunlarıyla ilgili yapılacak açıklamalarda yazılı ve görsel çalışmalar yapılması konusunda ortak mutabakata varıldı. Demokrat Gazetesi alanlarının birçok noktada kesiştiği ve ortak çalışmalar yürütülmesi gerektiği vurgulandı. Balıkesir Tabip Odasında toplumun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi konusunda ileriye dönük ortak çalışmalar yapılabileceği konusunda görüş belirtildi. Politika Gazetesi Balıkesir sağlık sorunları ve sağlık haberleri konusunda toplumun duyarlı olduğu ve bu konuda insanlara doğru bilgilerin aktarılması konusunda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuldu. Ekspres Gazetesi Balıkesir etkili gazetecilerinden Tarık SÜRMELİOĞLU ile yapılan görüşmede Balıkesir sağlık sorunları ve sağlık haberleri konusunda toplumun duyarlı olduğu ve bu konuda insanlara doğru bilgilerin aktarılması konusunda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuldu. Balıkesir sağlık sorunları ve sağlık haberleri konusunda toplumun duyarlı olduğu ve bu konuda insanlara doğru bilgilerin aktarılması konusunda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuldu. Makine Mühendisleri Odası 18 Haziran 2012 Karesi TV Meslek odalarının ortak çalışmalar yürütülmesi konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.

12 12 haberler 20 Haziran 2012 Sağlık Sen: TÜK-İŞ/Tek-sif Sendikası: Sendika Şube Başkanı Hüseyin AKYÜZ ile görüşüldü. Sağlık Sen Şube Başkanı Dr. Yusuf CANBAY, herkesin sürekli söylediği gibi hükümetin ve AKP nin arka bahçesi olmadıklarını mücadeleci bir sendika olduklarını ve Tabip Odasıyla ortak bir çalışmaya her zaman hazır olduklarını belirtti. Tabip Odası Yönetim Kuruluda meslektaşlarımız ve odayla ilgili karşılan problemlerde görüş alınması gerektiği konusunda karşılıklı bilgi alışverişinde bulundu. 21 Haziran 2012 Yaklaşık bir yıldır 2500 kişiye yakın işçinin çalıştığı İşbir fabrikasında taşeronlaşma nedeniyle işçilerin işten çıkarıldığı ve Bigadiç yolu üzerinde fabrika girişin de çadır kuran işçileri Balıkesir Tabip Odası ziyaret etti. İşçilerin karşılaşabilecekleri herhangi bir sağlık problemlerinde odamızdan destek isteyebileceği ve yardımcı olunacağı konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Cumhuriyet Başsavcısı Selami HATİPOĞLU ile yapılan görüşmede Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kuruluna karşı olumlu ve pozitif tutumu ile birlikte hekimlerin pek çok sorunu olduğu ve bunların başında da bilirkişi ücreti geldiği gece nöbetlerinde hafta sonu nöbetlerinde hekimlerin adli nöbete kaldığı ve çok düşük ücret hekimlere takdir edildiği bunun en az 100 lira olması gerektiği vurgulandı. Sevgili Gençlik Öyle parçalandım ki ömrümde Sevgiyle öfke arasında, Sevgimi öfke vurdu Öfkemi sevgi kaçırdı İçim parçalandı arada Bi de bi gün baktım gökyüzüne bir bayram gecesi Bi kestane fişeği açmıştı yedi rengimden Yağıyorum çocukların üstüne Can Yücel

13 13 haberler Sağlık Bakanlığı Teşkilat Şeması Yayınladı Sağlık Bakanlığı son değişikliklerle oluşan Resmi Teşkilat Şemasını yayınladı. Ayrıca yeni yapıda kimin hangi göreve getirildiği de resmi olarak yayınlandı. TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU BAŞKANI: MUSTAFA AKSOY TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU BAŞKANI: HASAN ÇAĞIL TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU BAŞKANI:SAİM KERMAN DENETİM HİZMETLERİ BAŞKANI: MUHAMMED GEDİK STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANI: MEMET ATASEVER HUKUK MÜŞAVİRİ: ADEM KESKİN SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ: İRFAN ŞENCAN ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ: ALİ COŞKUN YÖNETİM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ: GÜVEN BEKTEMUR SAĞILIĞIN GELİŞTİRİLMESİ GENEL MÜDÜRÜ: MİNE TUNCEL SAĞLIK BİLGİ SİSTEMLERİ GENEL MÜDÜRÜ: HAKKI ÖZTÜRK SAĞLIK ARAŞTIRMALARI GENEL MÜDÜRÜ: UĞUR DİLMEN SAĞLIK YATIRIMLARI GENEL MÜDÜRÜ: SERDAR TAFLAN TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRÜ: İBRAHİM ŞENTÜRK ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER VE AVRUPA BİRLİĞİ GENEL MÜDÜRÜ: ÖNER GÜNER

14 14 haberler Başbakan: Her kürtaj bir Uludere dir Erdoğan, sezaryene karşı olduğunu yinelerken, kürtajla ilgili de Her kürtaj bir Uludere dir. Bu milleti silmek için sinsice bir plandır dedi. Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Fonu ve Avrupa Parlamenterler Forumu nca önceki akşam düzenlenen Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı nda Sezaryenle doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu konudaki açıklamalarını dün de sürdürdü. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 3 üncü Kongresi nde konuşan Erdoğan, sezaryenle doğuma karşı olduğunu yineledi önemlidir. Hekimi cezalandırmaya yönelik uygulamaların ise bir yarar sağlamayacağı açıktır. Bugün tüm dünya, yüksek sezaryen oranlarını tartışmakta ve çözümler aramaktadır. Sorun yalnızca ülkemize özgü olmayıp, bir insan hakkı olan üreme hakkı ile de yakından ilişkilidir. Kürtaj İstenmeyen gebeliklerin güvenli koşullarda sonlandırılması ve buna bağlı olarak oluşan anne ölümlerinin engellenmesi, Birleşmiş Milletler in Binyıl amaçları içerisinde olup ( Millennium Goals ), dünyada ciddi bir sağlık sorununu oluşturmaktadır. Dünya da her yıl 46 milyon kadın düşük yapmakta ve bunların % 49 u güvenli olmayan koşullarda gerçekleşmektedir. Güvenli olmayan düşükler yüzünden ölümlerin %95 i Afrika ve Asya da, %4 ü Latin Amerika da görülmektedir ki, bu ülkelerde isteğe bağlı düşük yasalarla kısıtlanmıştır. İsteğe bağlı düşüklerin kısıtlanmadığı dünyanın gelişmiş bölgelerinde, düşüğe bağlı anne ölüm oranları % 1 civarındadır. Yine, isteğe bağlı düşüğün kısıtlandığı ülkelerde, düşük oranlarının kısıtlanmaya rağmen daha yüksek olduğu görülmektedir. ve şunları söyledi: Bunların planlı, ülke nüfusunun artmaması için atılan adımlar olduğunu biliyorum. Bununla bu ülkenin nüfusu bir yerde durduruluyor. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Bu ifademe karşı çıkan bazı çevrelere, medya mensuplarına da sesleniyorum. Yatıyor-kalkıyorsunuz; Uludere diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere dir diyorum. Anne karnında bir yavruyu öldürmenin, doğumdan sonra öldürmekten ne farkı var, soruyorum size. Bunun mücadelesini hep birlikte vermeye mecburuz. Bu milleti dünya sahnesinden silmek için sinsice bir plan olduğunu bilmek durumundayız. Bu milletin çoğalması için de asla bu oyunlara prim vermemeliyiz. KAMUOYU NA SEZARYEN VE KÜRTAJ HAKKINDA AÇIKLAMA Sezaryen oranlarındaki artış: Tüm Dünya da ve Türkiye de sezaryen oranlarında artış görülmektedir. Dünya Sağlık örgütü (WHO) nun önerdiği % 15 lik sezaryen oranları hemen hiç bir ülkede tutturulamamakta ve artış sürmektedir. OECD nin 2009 yılı sağlık raporunda, OECD ülkeleri arasında ortalama sezaryen oranın % 25.7 olarak bildirilmiştir. Türkiye, İtalya ve Meksika ile birlikte OECD içerisinde en yüksek sezaryen oranlarına sahip ülkeler arasındadır ( % 40 ve üstü ). Bu ülkeleri % 33 lük oranlarla ABD ve Kore izlemektedir. Sezaryen, tıbbi gereklilik halinde anne ve bebek yaşamını kurtarıcı bir operasyondur. Dünya da artan sezaryen oranları, doğumla ilgili mediko-legal sorunlar, ilerlemiş anne yaşı, doğum korkusu, anne isteği, makat gelişlerdeki uygulamalar vb. gibi nedenlerle ilişkilendirilmektedir ki, Türkiye deki durum da benzerdir. Tıbbi gereklilik dışında sezaryenin önlenmesi için tüm dünyada çalışmalar sürmektedir. Türkiye de ortalama sezaryen oranları yüksektir ve düşürülmesi için önlemler alınması gerekmektedir. TJOD, sezaryen oranlarının artış nedenleri ve düşürme stratejileri ile ilgili 2 yıl önce Sağlık bakanlığı ile ortak bir çalışma yapmış ve önerilerini sunmuştur. Bu öneriler arasında, ebe doğumlarının arttırılması, gebe okullarının yaygınlaştırılması, medya kampanyaları, ağrısız doğumun yaygınlaştırılması ve hekimin malpraktis korkusunun azaltılmasına yönelik çalışmalar vardır. Bu çalışmaların sonucunda zaman içerisinde bir düşüşün gerçekleşebileceği öngörülmüştür. Sezaryen oranlarını düşürmeye çalışmak önemli olmakla beraber bunu gerçekleştirmek için hasta hakları ile hekimin hukuki sorumluluğunu ihlal edecek uygulamalardan kaçınmak daha Ülkemizdeki hukuki durum ve üreme hakkı Ülkemizde isteğe bağlı düşük uygulamaları, 1983 yılında kabul edilen Nüfus Planlaması Kanunu na göre yapılmaktadır. Bu kanuna göre, ülkemizde 10 haftaya kadar olan gebelikler isteğe bağlı sonlandırılabilmekte, 10 haftadan sonraki gebeliklerde ise, anne hayatını tehdit eden durumlar ya da bebeğin yaşamsal anomalilerinde, yine hekimlerin önermesiyle gebelik sonlandırılabilmektedir. Bu kanun sonrası, güvenli olmayan ortamlarda yapılan düşükler azalmış ve anne ölüm oranlarında anlamlı iyileşmeler görülmüştür. Türkiye de yapılan tüm uygulamalar bu kanun çerçevesinde yapılmaktadır yılında Kahire de yapılan International Conference on Population and Development (ICPD ) toplantısında, üreme hakkı insanların üreme ve bunu ne zaman ve ne sıklıkla yapabileceğinin kararını verme hakkına sahip olduğu şeklinde tanımlanmıştır. Yine aile planlaması yöntemleri konusunda bilgilenme, bu yöntemlere kolay, ucuz olarak ulaşım da bu hak içerisinde vurgulanmıştır. Türkiye nin aktif olarak rol aldığı toplantı sonrası alınan kararlar onaylanmış ve Sağlık Bakanlığımız aktiviteler planlamış ve bunları Ulusal Eylem Planlarına aktararak uygulamaya koymuştur. Türkiye de uygulanan planlar başarılı olmuş, anne, bebek ve çocuk ölümlerinde dramatik iyileştirmeler sağlanmıştır. Türkiye 2005 Anne Ölümleri araştırmasına göre doğrudan anne ölümlerinin % 2,3 ü erken gebelik döneminde gerçekleşmektedir ve uygun olmayan koşullarda düşüğe bağlı anne ölümü istatistiksel olarak önemli bir parametre olmaktan çıkmış çok ender gerçekleşen bir vaka şeklini almıştır. Elbette kürtaj, bir aile planlaması yöntemi değildir. İstenmeyen gebeliklerin önlenemediği, modern aile planlaması yöntemlerinin uygulanamadığı durumlarda karşılaşılan bir durumdur. İstenmeyen gebeliklerin önlenmesi ve gerektiğinde güvenli düşüğün sağlanabilmesiyle, kürtaj oranları belirgin şekilde düşmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. TÜRK JİNEKOLOJİ ve OBSTTRİK DERNEĞİ ( TJOD ) Her kürtaj bir cinayettir Türkiye de gündem yaratmada mahir başbakanımız tam da THY çalışanlarının sendikal hakları ellerinden alınırken ve gündeme oturmuşken, kürtajı gündeme bomba gibi bırakıvermesi olacak bir iş değildi. Başbakan durup dururken ve hiç de zamanı ve gereği yokken; Ülke nüfusunun artmaması için atılan adımlar olduğunu biliyorum. Bununla bu ülkenin nüfusu bir yerde durduruluyor. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum sözleriyle kürtaj meselesini tartışmaya açmayı başardı.

15 15 haberler Herkes, ne oluyor, ne demek istiyor diye meseleyi anlamaya çalışırken Erdoğan yaptığı yeni bir açıklama ile de olayı daha ileri bir boyuta, siyasi bir eksene de çekiyordu. Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz Uludere diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere dir diyorum. Başbakan bu sözleriyle de Kürtajın bir cinayet olduğunu, bir başbakan olarak hem kürtaja, hem de sezaryene karşı olduğunu, bu iki konu ile ilgili yasal düzenlemelerinde en kısa zamanda yapılacağını söylüyordu. Başbakan tarafından birden bire ortaya atılan ve büyük tartışmalara neden olan kürtaj ve sezaryen konusunda haklı olduğu taraflar olabilir, Türk toplum yapısının, örf ve adetlerimizin ve İslam inanış sistemimizin kürtajla ilgili bir takım yasak ve yaptırımları da olabilir. Ancak; çok hassas olan bu konularda karar ve söz hakkı öncelikle tıp adamlarına ve bilim adamlarına bırakılmalıdır. Bir başbakan çıkıp da ben kürtaja karşıyım, kürtaj bir cinayettir, sezaryene de karşıyım gibi iddialı laflarla ortalığı karıştırmamalıdır yılına kadar ülkemizde yasak olan kürtajın çok acı bedellerini sadece kadınlarımız ödemiştir. Kocakarı ilaçlarıyla, merdiven altı gizli operasyonlarla gebelikten kurtulma yollarına başvuran birçok kadınımız bunun bedelini ya sakat kalarak ya da hayatından olarak ödemişlerdir yılında çıkarılan 2827 sayılı yasayla ise;10 haftaya kadar olan gebeliklerin, küçüklerde küçüğün rızası ile velisinin iznine, bekâr reşit kadında kendi isteği üzerine, evli kadında ise eşinin rızası alınmak şartıyla yine kendi isteği üzerine sonlandırılması yasal olarak serbesttir. İlgili maddelerden de anlaşılacağı üzere, Türkiye, 30 yıla yakın bir süredir istek üzerine gebeliğin sonlandırılmasına müsaade eden bir politika benimsemiştir. Ancak bu hak 10 haftalık bir süre ile sınırlandırılmıştır. Gebelik süresinin 10 haftayı geçtiği hallerde rahim ancak gebelik, annenin hayatını tehdit ettiği veya edeceği veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacak ise doğum ve kadın hastalıkları uzmanı ve ilgili daldan bir uzmanın objektif bulgulara dayanan gerekçeli raporları neticesinde tahliye edilebilecektir. Bu yasadan da anlaşılacağı gibi, 10 haftaya kadar olan gebeliklerin tahliyesi isteğe bağlı bırakılmış, 10 haftadan sonrası gebeliklerde ise iki önemli tıbbi gerekçe aranmıştır. Tıbbı gerekçelerden birincisi annenin sağlığına yönelik tehlikeli komplikasyonların oluşması; Çocuğun sağlığına yönelik belirtilerin tespit edilmesi(özürlü olabilmesi v.b.) Mevcut yasa yetersiz olabilir, bu konuda hükümet yeni düzenlemeler de yapabilir, ancak; Bu düzenlemeler yapılırken özellikle hekimlerin görüşlerine, toplum yapısına, inanç ve kültür dokusuna uygun düzenlemeler yapılmalıdır. Bu konuda en yetkili ağız olarak düşünülen Sağlık Bakanımız Recep Akdağ ın; Tecavüz sonucu oluşan gebelikler dahi korunmalı gerekirse doğacak çocuklara devlet bakmalıdır gibi uçuk kaçık açıklamaların bu konuyu daha karmaşık hale getirecektir. Kürtajla ilgili ülkelerin genel durumuna bakıldığında; Kürtajın yasak olduğu Latin Amerika ve Afrika gibi ülkelerde sağlıksız düşük uygulamaların oranı ortalama %30 civarında iken bu oran gelişmiş batı ülkelerinde ve daha liberal kürtaj kanunlarının uygulandığı ülkelerde bu oran %1 bile değildir. Kürtaja yasak getirmek sorunu çözmeyecek birçok sorunu da peşinden getirecektir. Bu konunun siyasi bir malzeme yapılması bir kenara bırakılarak doğru ve sağlıklı adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde kadına şiddet, cinayet derken bir de bunlara istenmeyen gebelikten kurtulma cinayetleri de eklenecektir. Kısaca sezaryen konusunda da bir iki gerçeği ortaya koymamız gerekmektedir. Başbakan bu konuda haklı olabilir, ülkemizde devlet hastanelerinde sezaryenle doğum oranı % 45, Özel sağlık kuruluşlarında ise bu oranın ortalaması % 60 ları bazı hastanelerde ise % 90 ları bulmaktadır. Sezaryen oranlarının bu derece yükselmesinin başlıca nedeni ise iktidarın sağlık politikalarıdır. Hastayı müşteri statüsüne, doktoru performans kıskacına alan bu hükümettir. Hal böyle olunca da suiistimallerin ardı arkası kesilmemektedir. SONSUZLUK (Osman Özeker) Yabancı hekimler Türkçe ye takıldı İthal hekim uygulaması üzerinden 6 ay geçmesine rağmen Türkiye de çalışmaya başlayan yabancı hekim ve hemşirelerin sayısı 50 yi geçemedi. Sağlık Bakanlığı, özel hastanelerde yabancı hekim ve hemşire çalıştırabilmesinin önünü açan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) büyük tartışmalara neden olmuştu. Özellikle bazı sendikalar eylem yaparak bakanlığın bu uygulamasına sert tepki göstermişti. Ancak ithal hekim uygulamasının özel hastanelerle sınırlı olması, yabancı doktor ve hemşirelere Türkçe bilme şartı getirilmesi ve diploma denkliği gibi nedenlerden dolayı yurtdışından Türkiye ye olan talep beklenilen gibi olmadı. KHK nin yayınlanmasının ardından 6 ay geçmesine rağmen Türkiye ye gelen yabancı doktor ve hemşirelerin sayısının 50 yi geçmediği ortaya çıktı. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan, talebin az olmasını, özellikle Türkçe bilen yabancı doktor ve hemşire seviyesinin oldukça düşük olmasına bağladı. ÖZEL HASTANELER ZORDA Türkiye de hekim sayısının az olduğunu kaydeden Şencan, özel hastanelerin hekim bulamadığı için yabancı hekime ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Uygulamayı yürüten bakanlıkların arasında herhangi bir koordinasyonsuzluk olmadığını belirten Şencan, Bu süreç sadece Sağlık Bakanlığı yla bitmiyor. Çalışma Bakanlığı nın ülkede çalışma alanıyla ilgili, İçişleri Bakanlığı nın da oturma izniyle ilgili süreçleri tamamlaması gerekiyor dedi. Şencan, şu anda yabancı hekime talep olan illerin İstanbul, Bursa, Ankara İzmir, Şanlıurfa olduğunu sözlerine ekledi.

16 16 haberler DÖNEMİ TABİP ODASI SEÇİM SONUÇLARI MERKEZ İLÇE OY KULLANIMI ASM 58 DEVLET HASTANESİ 24 ATATÜRK DEVLET 27 GÖGÜS HASTANESİ 3 ÜNİVERSİTE 7 DİĞER 50 İLÇELER: BİGADİÇ 4 MARMARA 1 EDREMİT 5 BURHANİYE 2 İVRİNDİ 1 BANDIRMA 17 AYVALIK 1 SUSURLUK 3 KAYITLI OY KULLANMASI GEREKEN ÜYE SAYISI 905 OY KULLANAN ÜYE SAYISI 205 GEÇERLİ OY SAYISI 198 GEÇERSİZ OY SAYISI 7 Seçimler sonucu Odamızın kurulları şu şekilde oluşmuştur: YÖNETİM KURULU: DENETLEME KURULU: DR. ŞAHİN CILIZ - Başkan DR. AHMET DAMAR - BAŞKAN DR. MUHAMMET CAN - Genel Sekreter DR. PINAR KARA İLERİ - ÜYE DR. ADNAN ÖZAYDIN - Veznedar DR. NAİL ÇOBAN - ÜYE DR. ÖNDER ÖNVERMEZ - Muhasip DR. CEMAL AKPINAR - Üye DR. LÜTFİYE TOMAK - Üye DR. İLKNUR KARAKUŞ - Üye ONUR KURULU DR. AYDIN ŞAVKLI DR. NECDET UÇAN DR. DİLEK YILDIRIM DR. MUSA KARAMAN DR. AHMET KÖROĞLU TTB DELEGELERİ DR. NECDET UÇAN DR. ÖZCAN YILMAZ DR. HÜLYA BALKANLI DR. ORHAN ERDİNÇ DR. HİKMET TİLGEN DR. YASİN ALIÇ DR. MUHAMMET CAN

17 17 hukuk Muayenehanelerle ilgili standartlara yürütmeyi durdurma 11 Mayıs 2012 Hatırlanacağı üzere Sağlık Bakanlığı 6 Ekim 2011 tarihinde muayenehane standartları ile ilgili bir Genelge yayınlamıştı. Genelgede muayenehanelerde bulunması gereken bina girişi, kapılar, rampa ve sahanlıklar, asansörler, merdivenler, merdiven basamakları, trabzanlar, iç kapılar, tuvaletler ile ilgili mimari standartlar getirmişti. Esasen bu tür yerleri bulmak olanaklı olmayacağından da muayenehane açılışını örtülü olarak yasaklamıştı. Bunun üzerine TTB tarafından 6 Ekim Genelgesinin ve Genelgenin dayanağı olan Yönetmeliğin 12/D maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinin yürütmesinin durdurulması ve iptali için dava açılmıştı (Dava dilekçesi için). Danıştay 10. Dairesi E.2011/10744 sayılı ve tarihli kararıyla talep gibi Genelgenin 5. Maddesi ile Ek-1 in ve dayanak Yönetmelik hükmü olan 12/D maddesinin 1. Fıkrasının (f) bendinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Yürütmeyi Durdurma Kararında Özetle; Muayenehanelerin 3194 sayılı İmar Kanunu nun ilgili maddelerinde yer alan sağlık tesislerinden olmadığı, Herhangi bir binanın işyeri olarak çalıştırılmasına engel bulunmayan bağımsız bir bölümünde açılabilen kendine özgü birinci basamak sağlık kuruluşu olduğu, İmar Kanununu ile ilgili gerekliliklerin görevli ve yetkili olan Belediyeler tarafından dikkate alınıp uygulanacağı, Belediyeden yapı kullanma izni almış bir bina ve bağımsız bir bölüm için muayenehane faaliyetinin yürütülebilmesi bakımından faaliyetin niteliği gereği de zorunluluk taşımayan bu şartlara uyulup uyulmadığının Sağlık Bakanlığı nca aranamayacağı, Sağlık Bakanlığı nın haiz olduğu standart belirleme yetkisinin Türkiye deki tabiplerin tababet sanatını herhangi bir kamu ve özel sağlık tesisi çatısı altında olmaksızın vatandaşlara birebir icra etme hakkını sınırlayacak içerikte kullanamayacağı, Dava konusu düzenlemelerin, muayenehanelerde yürütülen işin niteliği ve hizmet gerekleri bakımından hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilmiştir. Bu kararla birlikte aşağıdaki koşullar muayenehane açmak isteyen hekimlerden istenemeyecektir; Binaların giriş kapısının en az 91,5 cm olması, Özürlülerin kullanabileceği rampaların olması, Asansör kapısının 91,5 cm olması, Merdivenlerin basamak genişliğinin 30 cm ve rıhtların 15 cm den yüksek olması, 8-10 basamaklı bir sahanlık bulunması, Merdivenlerin her iki yayında tırabzan olması ve genişliğinin mm olması, İç kapıların minimum 81,5 cm olması, Tuvaletlerin özürlülerin kullanabileceği şekilde ve net kapı genişliği net 81,5 cm olması gibi ölçülerle bilinen ve Genelgenin Ek-1 İNDE yer alan standartlar. Muayenehane Açmak İsteyen Hekimlerden İstenebilecek Koşullar; Tek hekim için 12 m² hasta bekleme salonu, 16 m² lik muayene odası, Depreme dayanıklılık raporu (bu rapor meslek odasına kayıtlı ve büro tescillerini yaptırmış yetkili inşaat mühendisleri ve mühendislik firmalarınca yapılabilecek olup il çevre ve şehircilik müdürlüklerince değerlendirilerek uygunluk görüşü alınacaktır) Tıbbi atık raporu ve tıbbi atık sözleşmesi, Muayenehanenin açılacağı mekanda yangına karşı gerekli tedbirlerin alındığını gösterir belge (Yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi başvurusu tarihinden sonra olanlarda muayenehanelerin içinde alınan tedbirlerin yer alması yeterli olup daha önceki tarihli olanlarda ise binanın yangın açısından uygunluğuna dair hususların da yer alması istenmektedir.) Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim, Ya da asla birini severken karşılığını beklemedim. Dostluğuma değer biçmedim,sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim. Sevdiysem sonuna kadar gittim, bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim. Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım. Ama hata insana mahsustur dedim. Affettim, af diledim. Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim. Onlar belki beni saflıkla yargıladılar. Belki de içten içe sinsice güldüler. Ama asıl unuttukları şuydu; Ben aldanmadım..! Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar. Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için, Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için. Oysa ben hiç insan kaybetmedim. Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar. Can YÜCEL

18 18 hukuk Sağlık Bakanlığı nın tıp fakültelerine el koymasına yürütmeyi durdurma Sağlık Bakanlığı na Bağlı Sağlık Tesisleri ve Üniversitelere olduğunun gözetilmemesi, Ait İlgili Birimlerin Birlikte Kullanımı ve İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği hakkında 494 öğretim üyesi, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği ve Türk Tabipleri Birliği tarafından Nisan ayında iptal davası açılmıştı. Yönetmelik, birlikte kullanım, iş birliği adı altında Tıp Fakültesi hastaneleri olan sağlık uygulama ve araştırma merkezlerini Sağlık Bakanlığı na bağlı sağlık kuruluşları haline getiriyor, yönetsel ve mali işleyişinde Sağlık Bakanlığı nı yetkili kılıyordu. Danıştay 10. ve 11. Dairelerinden oluşan müşterek kurul; Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 Sayılı Yasanın Ek 9. Maddesinin Anayasa ya aykırı olduğuna, iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi ne başvurulmasına ve Anayasa Mahkemesi nce karar verilinceye kadar Yönetmelik maddelerinin yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Kurul bu maddenin; Sağlık Bakanlığı na bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarının sağlık hizmeti sunma işlevi ile tıp fakültelerinin hizmet işlevinin birbirinden farklı niteliğe sahip olduğunun dikkate alınmaması, Tıp fakültelerinin temel işlevinin eğitim ve araştırma Uzman hekim sürgününe hayır! 2012 Ocak tarihli atama ve nakil yönetmelik değişikliklerinin iptali istendi. 17 Ocak 2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin bazı hükümlerinin iptali için Türk Tabipleri Birliği tarafından Danıştay da dava açılmıştır. Davada; Eğitim ve araştırma hastanelerinde görev yapan uzman tabipleri Atama ve Nakil Yönetmeliği nin hükümleri kapsamına alarak istekleri dışında genel nitelikte bir hastaneye atama yetkisi Tıp fakültelerinde eğitim ve araştırma faaliyetlerinin yapılmasında ve sağlık hizmetlerinin verilmesinde, Anayasa nın 130. maddesinde belirtilen güvenceler sağlanarak, üniversitelerin bilimsel özerkliğini tanıyan yasal düzenlemelerin yapılmaması, Üniversiteler ve üniversite öğretimi konusunda karar almaya yetkili organın Yükseköğretim Kurulu olmasına rağmen Yönetmelik çıkarma yetkisinin Sağlık Bakanlığı na verilmesi, İşbirliğinin ve birlikte kullanımın nasıl bir yöntem izlenerek hangi ilke ve kurallara uyularak yapılacağının belirtilmemesi ile yönetimin esas ve usullerine yer verilmemesi, Üniversite ve Sağlık Bakanlığı arasındaki ilişkilerin yasal zemininin düzenlenmemesi, Herhangi bir temel ilke konulmadan, yetkilerin tümüyle Sağlık Bakanlığı na devredilmesi, Gerekçeleriyle Üniversitelerin bilimsel özerkliğinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Bu nedenle Anayasa nın 2.7, ve 131. maddelerine aykırılık itirazı ile Anayasa Mahkemesi ne gönderilmesine karar vermiştir. veren, Dağılım cetveli fazlası personelin resen il dışına atanmasına olanak tanıyarak il içi atama yetkisini il dışına genişleten, Eğitim ve araştırma hastanelerine uzman hekimlerin atanmasında başasistanlığa atanma şartlarını belgeleme koşulunu getiren, Bir başka ilde geçici görevlendirme korumasını boşanma aşamasında şiddete maruz kalma ile sınırlı tutan hükümlerin yürütmesinin durdurulmasıyla iptali istenmiştir. 22 bin Aile hekiminin sözleşmesi davalık Türkiye genelinde aile sağlığı hizmetleri sunan aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının Sağlık Bakanlığı ile yaptığı sözleşmelerinde sorun yaşanıyor. Sözleşme kapsamında çalışma saatleri ve izin sürelerini belirleyen 4. maddenin tamamı ile 5. maddede yer alan İlgiliye yapılacak ödemeler ve kesintilerde sözleşme yönetmeliği hükümleri uygulanır. Bunun dışında herhangi bir ad altında başka bir ödeme yapılamaz hükmünün son cümlesi için yürütmeyi durdurma ve iptali istemiyle Danıştay da dava açıldı. Sağlık-Sen, hizmet sözleşmesinin 4. maddesindeki Çalışma saatleri ve izinler konusunda uygulama yönetmeliği ile sözleşme yönetmeliği hükümleri uygulanır hükmünün yönetmelik hükümleri ile 657 sayılı Kanun un, izinler noktasında çelişmekte olduğunu belirttiği dava dilekçesinde, 657 sayılı Kanun a tabi personele tanınan birçok hakkın, yönetmeliklerde aile hekimliğinde görev yapan personele tanınmadığını vurguladı. Dilekçede, aile hekimliğinde görev yapan personelin kamu görevi ifa ettiği ve bu görevin sürekli ve asli bir nitelik taşıdığı belirtilerek, devlet memurlarının sahip olduğu hakların aile hekimliğinde görev yapan sözleşmeli personelden esirgenemeyeceği ifade edildi. Dava dilekçesinde ayrıca sözleşmenin 5. maddesindeki Bunun dışında herhangi bir ad altında başka bir ödeme yapılamaz cümlesinin, 657 sayılı Kanun a tabi personelin mali haklardan yararlanmasına rağmen aile hekimliğinde çalışan personelin, bu haklardan yararlanamamasına neden olduğu belirtilerek, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde yer alan eşitlik ilkesine aykırı olduğu kaydedildi. Söz konusu maddenin son cümlesindeki ifadenin, aile hekimliğinde görev yapan personelin nöbet ücreti, fazla mesai ücreti, aile yardımı, yiyecek ve giyecek yardımı gibi maddi haklardan yoksun kalmasına neden olduğu ifade edilerek, ilgili maddenin son cümlesinin iptali istendi. TTB den kamunun sağlığına karşı suça yasa teklifi Türk Tabipleri Birliği, Gaziantep te Doktor Ersin Arslan ın öldürülmesinin ardından hekime ve sağlık çalışanlarına şiddete karşı yasa teklifi hazırladı. Yasa teklifinde öngörülen suçun, Sağlık personelini etkileme ve sağlık hizmetini kesintiye uğratma sebebiyle kamunun sağlığına karşı suçlar kapsamında değerlendirilmesini istedi. İki maddelik yasa teklifi önerisinde sağlık personelinin yapması gereken bir işi yapmaması; yapmaması gereken bir işi ise yapması için emir veren kişilerin iki yıldan dört yıla kadar cezalandırılması istendi. Öneride bu fiiller nedeniyle sağlık hizmetinin kesintiye uğraması durumunda belirlenen cezaların yarı oranında artırılması da istendi.

19 19 Cumhuriyet Dönemi Hekimleri TIBBİYELİ HİKMET Dr. Hikmet BORAN ( ) Balıkesir i n Savaştepe bucağında doğmuştur. Posta-Telgraf memurlarından Hakkı Bey in oğludur. Ailesi Abhazya dan sürülerek Çerkes göçmenleri arasında Trabzon a gelmiştir yılında Askerî Tıp Fakültesi nden mezun olmuştur. Orhan Boran ın babasıdır. 31 delegenin katıldığı Sivas Kongresi nde, Mustafa Kemal e hitaben yaptığı konuşması ile tanınmıştır. Hikmet Boran, Milli mücadele sırasında İzmir e giren ilk birlikte subay olarak görev almıştır. Mustafa Kemal in, eserini emanet ettiği, Türk Gençliğinin aynasıdır. Savaş yıllarından sonra hayatını genel cerrah olarak sürdürmüş, yakalandığı veremden kurtulamayarak genç yaşta vefat etmiştir. 14 Mart Tıp Bayramı ndaki rolü 1919 un Mart ayında, İstanbul da, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, İngiliz birlikleri tarafından işgal edilmiştir. Tıbbiye öğrencileri, okulu kurtarmak için çare aramaktadırlar. Okulun kuruluş yıldönümü olan 14 Mart ı topluca kutlamaya karar verdiler. Asıl maksatları işgal kuvvetlerine karşı ayaklanmaktır. Aynı gün, tıbbiye 3. sınıf talebesi olan Hikmet Bey önderliğinde büyük bir gösteri yaparak okulun iki kulesi arasına büyük bir Türk Bayrağı asarlar. Bunu gören işgal kuvvetleri, olaya müdahale ettilerse de durduramadılar. Bu sebeple 14 Mart, tıp camiasının emperyalist güçlerin karşısına resmen çıkışının yıldönümü ve bugünkü Tıp Bayramı nın sebebini oluşturdu. Tıbbiyelilerin, temsilci olarak seçtikleri Hikmet Bey, İstanbul dan kaçtı ve Sivas a giderek Sivas Kongresi ne iştirak etti. Atatürk e hitaben yaptığı heyecanlı konuşma İstanbul Askeri Tıp okulu 3. sınıf öğrencisiyken, Tıp öğrencilerinin temsilcisi olarak katıldığı Sivas Kongresi ndeki konuşması ile tanınmıştır. 7 Eylül 1919 da yapılan ikinci celsede verilen önergede Hikmet beyin de imzası vardır. Kongrenin 9 Eylül 1919 gecesi, mandacılık tartışmasında bu konuyla ilgili olarak Atatürk e hitaben yaptığı konuşmada; «Paşam, murahhası bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarma yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler, mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa olsunlar şiddetle red ve takbih ederiz. Farz-ı mahal (örnek olarak), manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal i vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel in ederiz (lanetleriz).» demiştir. Bu sözler, duyduğu coşku ve heyecanla söylenmiş olup büyük etki yaratmıştır. Bu konuşmayı Mustafa Kemal şu sözleriyle değerlendirmiştir: «Arkadaşlar, gençliğe bakın; Türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin! Gençler, vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır, diyerek Hikmet Bey e dönmüş ve Evlat; müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklal, ya ölüm!» Mustafa Kemal in bu sözleri üzerine Hikmet Bey de yerinden fırlayarak: Var ol Paşam!.. demiş ve Mustafa Kemal in elini öpmüştür. Mustafa Kemal, milli meselelerde askeri tıp öğrencilerinin öncü olduğu kanaatini çeşitli zamanlarda dile getirmiştir. Sivas Kongresi nde Hikmet beyi alnından öperek; Daima ilerici ve devrimci fikirlere alemdarlık etmiş olan tıbbiye nin mümessili olan genç. diye tanıtması, Türk hekimleri için bir övünç kaynağı olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra bir gün sofra sohbetlerinde Atatürk, Hikmet beyi hatırlayarak, kendisinin bulunup milletvekili olmasını emretmiştir. Ancak bulunamayınca, yanlış bir haber olarak öldü denmiştir. Buna çok üzülen Atatürk, sofra sohbetini sona erdirmiştir. Atatürk ün 1938 de vefatından sonra ise Hikmet beyin sağ olduğu ve Albay rütbesiyle bir askerî hastanenin başhekimliğini yapmakta olduğu öğrenilmiştir. İnsanüstü fedakârlığı Kongreden sonra Hikmet Boran, yakın arkadaşı Yusuf Balkan la birlikte, Dr. Adnan Adıvar ın başhekim olduğu Ankara Cebeci Askeri Hastanesi nde, bakteriyoloji uzmanı Tabip Albay İbrahim Tali Öngören in başında bulunduğu laboratuarda aşı yapımında çalıştılar. İki arkadaş, İbrahim Tali Bey le beraber kendi üzerlerinde tifüs aşısı denenmesini, gönüllü olarak kabul ettiler. Bu davranış, kobay olarak kullanılmayı kabul etmek demekti. Gösterdikleri bu fedakârlık üzerine, Mustafa Kemal tarafından Hikmet ve Yusuf Beyler e rütbe verilmiş ve maaş bağlanmıştır. Daha sonra da bu genç Tıp öğrencileri, Mustafa Kemal den izin alarak Kurtuluş Savaşı na katılmışlardır. Bir yıl kadar sonra Hikmet Bey, tekrar İstanbul a dönerek tahsilini tamamlamıştır lı yıllarda, siyasetten uzak durmak için, kendi arzusuyla şark hizmetine gitmiştir. Sarıkamış ta görev yaparken, bir erin, kar yüzünden, mahsur kaldığını öğrenmiş ve ona yardım etmeye gitmiştir. Ere ulaşmış, fakat bu sefer de ikisi birden mahsur kalmışlardır. Geceyi karlar arasında geçirdikten sonra, sabah birlikleri tarafından kurtarılmışlardır. Genç er sağlığına kavuşmuş, fakat Hikmet Bey tüberküloza yakalanmıştır. İstanbul a senotoryuma nakledilen Hikmet Bey son 1 yılını burada geçirmiştir. O sırada Galatasaray Lisesi nde yatılı okuyan oğlu yakın zamanda kaybetmiş olduğumuz ünlü sunucu Orhan Boran, bu bir yıl boyunca her hafta sonunu babası ile birlikte senotoryumda geçirmiştir. Fakat maalesef, Hikmet Bey, streptomisinin bulunuşundan 1 yıl önce tüberküloz nedeniyle vefat etmiştir. Hazırlayan: Dr. Necdet UÇAN

20 20 basın açıklaması TTB Merkez Konseyi nin aldığı kararla meslektaşımız Op.Dr. Ersin Arslan ın ölümünün ardından Gereği İçin başlığıyla düzenlenen haftalık basın açıklamalarının ilkini bugün (8 Mayıs 2012) GEREĞİ İÇİN: Biz dedik ki; Ya kaybettiğimiz meslektaşımızın acısını taşıyarak -bir başka cinayete kadar- süreci küllendireceğiz ya da hiç istenmeyen bu olayın benzerlerinin yaşanmaması için gerekenleri hep birlikte yapacağız. Geçen sürede ne üzücü ki hekime/sağlık çalışanına yönelik şiddette azalma değil neredeyse artma bile olduğu söylenebilir. (Tek sevindirici olan bir ölümle karşılaşmamış olmamız, diyebiliriz.) Bu tablo herkese bir kez daha- sorunun münferit, sıradan olmadığını, ciddi ele alınması gereken bir konu olduğunu, kısa sürede sonuç almanın zorlukları nedeniyle vakit geçirmeksizin (en geniş ölçekte katılımla) adım atılması gerektiğini göstermektedir. Bu anlamda ilk adım konunun muhataplarının yani hekim/sağlık çalışanlarının kurumlarının toplantıya çağrılması, güncel görüşlerine başvurulması olmalıdır. Bu açıklamamızda son zamanlarda yapılanları aktarmakta yarar bulunmaktadır: 1. TBMM de SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ARTAN ŞİDDET OLAYLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU KURULMASINA İLİŞKİN KARAR genel Kurulun 25 Nisan 2012 tarihli oturumunda görüşülmüş ve 3 Mayıs 2012 tarihinde resmi gazetede yayımlanmıştır. Böylece çok uzun süredir dile getirdiğimiz, teklifler verilen, son olarak 14 Mart 2012 tarihinde hekimler adına TTB ve tabip odaları olarak bu özel gün için sağlık çalışanlarına yönelik şiddetle ilgili bir Meclis araştırması tek isteğimizdir dediğimiz ve iktidar partisince red edilen karar bu kez alınabildi. İktidar partisi için 14 Mart tan 25 Nisan a bir ayda (Dr. Ersin Arslan ın öldürülmesi ve hep birlikte gösterdiğimiz tutum dışında) ne değişti, bilemiyoruz. Bu iki gerekçeden biri olan ölümler hiç kimse tarafından asla istenmeyeceğine göre sonuç almak için tepkimizin sürekliliği daha da önem kazanmış oluyor. Arzumuz Meclis Araştırması nda yürütülecek sürecin amaca hizmet edebilmesi açısından -zoraki değil- içtenlikle bu karara varılmış olmasıdır. Ama her halukarda bu kararın alınmasında başta muhalefet partileri olmak üzere destek veren miletvekillerine, emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. TTB nin ve tabip odalarının bu süreçte her türlü katkıyı sunmaya hazır olduğunu bildiriyoruz. 2. İçişleri Bakanlığı nca bu tür olaylarda kolluk güçlerinin hızla olayı bildirmeleri ve şikayete bağlı olmaksızın sürecin işlemesini sağlamak üzere bir genelge yayımlandığı söylenmektedir. Halen genelgeye ulaşamamakla birlikte, yıllardır bu tür olaylarda hekimin/ sağlık çalışanının şikayetinin gerekmediğini, kamu-özel işverenin çalışanların güvenliğini sağlama sorumlukları da göz önüne alınarak gerekli süreci şikayet olmaksızın başlatmaları gerektiğini söyledik, bakanlığa, başhekimliklere yazdık, talep ettik Nisan 2012 tarihinde SAĞLIK BAKANLIĞI PERSONELİNE KARŞI İŞLENEN SUÇLAR NEDENİYLE YAPILACAK HUKUKİ YARDIMIN USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK çıkarılmıştır. Yönetmelik Sağlık Bakanlığı nda görev yapanlara karşı sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemleri ve davaları kapsamaktadır. Yönetmelik Sağlık Bakanlığı çalışanları ile sınırlı olmasının ötesinde Sağlık Bakanlığı ndaki taşeron çalışanları içermemektedir. Her açıdan bizler kadar risk taşıyan mesai arkadaşlarımızın da işveren i Sağlık Bakanlığı dır. Ekibi bölen diğer işlerin (güvence, gelir vd.) düzeltilmesi mücadelesi verilirken böyle hassas bir konuda ayrımcılık kabul edilemez. Yönetmeliğin 5/c maddesi İlgili personelin soruşturma safhasında şüpheli, kovuşturma safhasında ise sanık durumunda bulunmaması dır. Bu koşulda kısa süre önce Diyarbakır Kocaköy de Kaymakam ın saldırısına uğrayan kadın meslektaşımız gibi aynı zamanda şüpheli olanlara hukuki destek sunulamayacağı anlaşılmaktadır. Bu düzenleme yeniden değerlendirilmelidir. TTB kamu-özel bütün kurumlarda görevi başında ve/ veya görevi nedeniyle karşılaşılan olaylar karşısında idarenin hukuki yardım yapmasının doğal görevi olduğunu değerlendirmektedir. Her halukarda bu yönetmeliğin çıkması da bir olumluluk olup emeği geçenlere teşekkür ederiz. 4. Benzer şekilde, BDP milletvekili Özdal Üçer tarafından Van da bir meslektaşımıza görevi başında gerçekleştirilen fiili saldırıyı TTB ve tabip odaları olarak şiddetle kınıyoruz. 5. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artış göstermesiyle birlikte, medyanın konuya yaklaşımında sorumlu bir yönelime girdiği, daha önceden de özen gösterenlerin çizgilerini devam ettirdikleri sevinerek izlenmektedir. Konuyu gündemde tutan, çözüme katkı sunmak için yayın yapan bütün ulusal ve yerel medya kuruluşları ve mensuplarına teşekkür ederiz. Desteklerine sürekli ihtiyacımız olduğunu -tekrar da olsa- söylemek