Heirs to Ernesto Sabato Published by arrangement with Schavelzon Graham Literary Agency through Kalem Agency

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Heirs to Ernesto Sabato Published by arrangement with Schavelzon Graham Literary Agency through Kalem Agency"

Transkript

1 ERNESTO SABATO Arjantinli romancı, gazeteci ve deneme yazarı Ernesto Sabato, 24 Haziran 1911 de Buenos Aires in banliyösü Rojas ta doğdu. La Plata Ulusal Üniversitesi nde fizik ve matematik öğrenimi gördü ( ). Aynı okulda 1937 de fizik dalında doktorasını tamamladı de Paris te Curie Laboratuvarı nda, ertesi yıl ABD de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü nde araştırmalar yürüttü ta Arjantin e döndü arasında La Plata Ulusal Üniversitesi nde, Buenos Aires teki bir başka okulda kuramsal fizik dersleri verdi. Bu dönemde ayrıca Arjantin in önde gelen gazetelerinden La Nación un edebiyat sayfasında makaleler yazdı. Perón hükümetine muhalefeti yüzünden 1945 te üniversitedeki görevinden uzaklaştırıldı. Sabato felsefi, toplumsal ve siyasal konulara ilişkin aforizma, görüş ve gözlemlerini içeren Uno y el universo (1945; Bir ve Evren) ile edebiyat alanındaki ilk başarısını elde etti. El túnel (1948; Tünel, Çev. Pınar Savaş, Ayrıntı Yayınları, 2000) adlı romanı ile ulusal ve uluslararası alanda ünlendi. Romanda, kimseyle iletişim kuramayan tipik bir varoluşçu anti-kahramanın, insanlık durumunun saçmalığı karşısında içine kapanışını betimledi. Denemelerini topladığı Hombres y engranajes de (1951; İnsanlar ve Dişliler) usçuluğun ve bilimin denetimindeki aşırı makineleşmiş modern topluma bir alternatif ortaya koymaya çalıştı. Perón un 1955 te devrilmesinden sonra yayımladığı El otro rostro del peronismo da (1956; Peronizmin Öbür Yüzü), Perón dönemindeki şiddet ve kargaşanın tarihsel ve siyasal nedenlerini ele aldı. El caso Sabato (1956; Sabato Olayı) adlı denemesinde Peroncularla karşıtlarının uzlaşması çağrısında bulundu. Sabato nun ikinci romanı Sobre héroes y tumbas (1962; Kahramanlar ve Mezarlar, Çev. Pınar Savaş, Ayrıntı Yayınları, 2000) felsefi düşünce ve gözlemlerle iç içe geçmiş insanla ilgili ruhbilimsel bir araştırmadır. Tres aproximaciones a la literatura de nuestro tiempo (1968; Çağımız Edebiyatına Üç Yaklaşım) özellikle Alain Robbe-Grillet, Jorge Luis Borges ve Jean-Paul Sartre ın yapıtlarına ilişkin eleştirel denemelerinden oluşur. İronik bir üslupla kaleme aldığı Abaddón el exterminador (1974; Karanlıkların Efendisi, Çev. Suna Kılıç, Ayrıntı Yay., 2005) edebiyat, sanat, felsefe ve aşırı usçuluk konularındaki görüşlerini içerir daki askeri darbenin ardından ülke yeniden demokrasiye döndüğü zaman Ernesto Sabato Ulusal Kayıplar Komisyonu Başkanı (CoNaDeP- Comisión Nacional Sobre la Desaparición de Personas) seçildi. Bu komisyonun yaptığı çalışmaları 1983 yılında Nunca más (Bir Daha Asla) adlı bir kitapta topladı. Yapıt Sabato Soruşturması adıyla bilinir ve Ernesto Sabato nun en tanınmış çalışmalarından biridir. Ernesto Sabato pek az yapıtının basılmasına izin vermiştir. Son olarak La Resistancia (2000, Direniş) adlı kitabı yayımlanmıştır. Yazar bir son söz niteliği taşıyan bu yapıtıyla yaşadığımız bireysellik okyanusuna ve varoluşun zavallılığına son bir mesaj gönderdiğini, herkesi direnmeye çağırdığını söyler.

2 Ayrıntı: 303 Edebiyat Dizisi: 103 Kahramanlar ve Mezarlar Ernesto Sabato Kitabın Özgün Adı Sobre héroes y tumbas İspanyolcadan Çeviren Pınar Savaş Düzelti Ayten Koçal - Ahmet Batmaz Heirs to Ernesto Sabato Published by arrangement with Schavelzon Graham Literary Agency through Kalem Agency Bu kitabın Türkçe yayım hakları Ayrıntı Yayınları na aittir. Türkçe yayım hakları Kalem Ajans aracılığıyla alınmıştır. Kapak İllüstrasyonu Sevinç Altan Kapak Düzeni Arslan Kahraman Dizgi Hediye Gümen Baskı ve Cilt Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti Merkez Efendi Mah. Fazılpaşa Cad. No: 8/2 Topkapı/İstanbul Tel.: (0212) Sertifika No: Birinci Basım 2000 İkinci Basım 2017 Baskı Adedi 1000 ISBN Sertifika No: AYRINTI YAYINLARI Basım Dağıtım San. ve Tic. A.Ş. Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No: 3 Cağaloğlu İstanbul Tel.: (0212) Fax: (0212) & info@ayrintiyayinlari.com.tr twitter.com/ayrintiyayinevi facebook.com/ayrintiyayinevi instagram.com/ayrintiyayinlari

3 Ernesto Sabato Kahramanlar ve Mezarlar

4 EDEBİYAT DİZİSİ SON ÇIKAN KİTAPLAR BİR SON DUYGUSU / Julian Barnes HAYAT DÜZEYLERİ / Julian Barnes MUTSUZLUK ZAMANLARINDA MUTLULUK / Wilhelm Genazino KIRIK KÖŞELİ İLKBAHAR / Mario Benedetti GECELERİ DAİRELER ÇİZEREK YÜRÜRÜZ / Daniel Alarcon BİR BUĞDAY TANESİ / Ngũgĩ wa Thiong o İSTİSNA / Christian Jungersen ORBITOR / Mircea Cărtărescu GÜVERCİNLER HAVALANIRKEN / Melinda Nadj Abonji KAYBOLUYORSUN / Christian Jungersen İÇERDEKİLER / Victor Serge TİBET ŞEFTALİ TURTASI / Tom Robbins BAHAR / Sabine Adatepe CHE NİN BİRLİĞİ / Carlos Gamerro EFENDİNİN GÜZELİ / Albert Cohen FRANSIZ SAVAŞ SANATI / Alexis Jenni ARADAKİ NEHİR / Ngũgĩ wa Thiong o BEDENİN GÜNCESİ / Daniel Pennac ZAMANIN GÜRÜLTÜSÜ / Julian Barnes ORBİTOR Göz Kamaştırıcı / Mircea Cărtărescu KIRAÇ GÖKYÜZÜ / E. E. Sule DENİZ DENİZ / Iris Murdoch BAŞLAMA YERİ / Ursula K. Le Guin KARANLIK GÜZERGÂHLAR / John Ralston Saul

5 Ernesto Sabato Kahramanlar ve Mezarlar

6 Öyle bir kurgusal anlatım türü vardır ki, yazarlar bir saplantıdan kurtulmak için çabalayıp dururlar; bunu neden yaptıklarını kendileri bile anlayamazlar. İyi ya da kötü, bu benim yazabildiğim tek kurgu biçimidir. Ayrıca ilk gençliğimden beri kendimi, bana bile anlaşılmaz gelen pek çok öykü yazmak zorunda hissettim. Neyse ki bu öykülerimi basılmış görmek için fazla bir çaba harcamadım; yakın geçmişte, 1948 yılında, bunlardan birini bastırmaya karar verdim: El Túnel (Tünel). Bu yapıtım basıldıktan sonra geçen on üç yıl boyunca, yaşamlarımızın asıl gizine giden o karanlık labirenti keşfetmeye çalıştım. Birkaç kez bu arayışlarımın sonuçlarını ifade etmeye kalkıştımsa da, yetersizlikleri ve zavallılıkları yüzünden cesaretimi yitirip, elyazmalarımın çoğunu yok ettim. Bugün, bu elyazmalarından geriye kalanları okuyan birkaç dostum beni onları bastırmaya özendirdiler. Bu dostlarıma bana duydukları inanç ve güven için gönül borcu duyuyorum. Benim kendime hiçbir zaman böyle bir inancım ve güvenim olmadı. Bu romanı inançsızlığa kapıldığım zamanlarda, ki böyle zamanlarım çoğunluktadır, ısrarla beni yüreklendiren o kadına ithaf ediyorum. O olmadan bu işi tamamına erdirecek gücü asla bulamazdım. Çok daha iyilerini hak etmesine karşın, tüm kusurlarıyla, bu roman onundur. (İlk baskıya not, 1961) Kesin basım olarak kabul ettiğim bu basımda, Körler Üzerine Soruşturma nın 36 ve 37. sayılı bölümlerini yeniden gözden geçirdim. İyi olduğunu umarım. Ernesto Sabato, Mart 1990

7 Ön Bilgi İlk araştırmaların ortaya çıkardığına göre, Alejandra nın yatak odası olarak kullandığı eski taraçadaki oda, olaydan önce Alejandra tarafından içeriden kilitlenmiştir. Daha sonra (aradan ne kadar zaman geçtiği kesin olarak belirlenememektedir), Alejandra otuz iki kalibrelik bir tüfekle babasını dört el ateş ederek öldürmüş ve üzerine gaz dökerek yakmıştır. Buenos Aires in köklü ailelerinden birinin evinde meydana gelen bu trajediye bir delilik nöbetinin yol açtığı sanılmaktadır. Ama yeni bir bulgu bu görüşün doğruluğundan kuşku duyulmasına yol açmaktadır. Fernando Vidal ın takma bir adla oturduğu Villa Devota daki evinde, öldüğü gece bitirdiği Körler Üzerine Soruşturma adlı tuhaf bir inceleme yazısı ele geçirilmiştir. Araştırmalar sonucunda incelemenin bir paranoyak tarafından kaleme alındığı ortaya çıkarılmıştır. Bu bulgunun cinayete yeni bir ışık tutup, delilik nöbeti varsayımını zayıflatarak ardındaki daha karanlık bir nedeni gün ışığına çıkaracak bazı yorumlar getirmesi mümkün görünmektedir. Eğer bu mantık zinciri doğruysa, belki de Alejandra nın tüfekte kalan iki kurşundan biriyle intihar etmek yerine canlı canlı yanmayı seçmesi de açıklanabilir. (La Razón Gazetesi, Buenos Aires, 28 Haziran 1955, bir polis raporundan alıntıdır.)

8

9 I Ejderha ve Prenses yılında, yani Barrancas olaylarından tam iki yıl sonra, mayıs ayında bir cumartesi sabahı, uzun boylu ve kambur duruşlu bir genç Lezama Parkı ndaki patikalardan birinde dolaşıyordu. Ceres in heykelinin yanında bir banka oturdu ve hiçbir şey yapmadan düşüncelerine gömüldü. Martín Bruno ya, Alejandra nın ölümünden sonra kızla olan ilişkisiyle ilgili bazı olayları bölük pörçük ve karmakarışık bir biçimde anlattığında, Bruno, Yüzeyi sakin görünen ama derin dip dalgalarıyla çalkalanan büyük bir gölde oradan oraya sürüklenen bir kayık gibi diye düşünmüştü. Ve yalnızca düşünmemiş üstelik anlamıştı da bu tuhaf olayı! On yedi yaşındaki Martín in bu hali Bruno ya kendi geçmişini, otuz yıllık sisli bir alanın; aşk, düş kırıklığı ve ölümle zenginleşmiş ve tüketilmiş bir alanın ardından zaman zaman görünen uzak Bruno yu anımsatmıştı. Bruno, akşamüzerinin alacakaranlık ışığının alçakgönüllü heykellerin, düşün- 9

10 celi bronz aslanların, ölü yapraklarla kaplı patikaların üzerinde oyalandığı parkta melankoli içinde oturan Martín i düşünüyordu. Bu saatlerde, tıpkı ölmek üzere olan birinin odasındaki güçlü konuşmaların sönmesi gibi, gürültüler yavaş yavaş ortadan çekilir, yerlerini ufak tefek fısıltılara bırakırdı; böylece çeşmenin şırıltısı, uzaklaşan bir adamın ayak sesleri, yuvalarına gidip gelen kuşların cıvıltısı, uzaktan uzağa duyulan bir çocuk çığlığı tuhaf bir önemle ayırt edilmeye başlanırdı. Bu anlarda ilginç bir olay meydana gelirdi: Günbatımı. Ve her şey değişirdi: Ağaçlar, banklar, kuru yapraklarla ateş yakan emekliler, Dársena Sur dan duyulan bir geminin sireni, kentin uzak uğultusu. Bu saatlerde her şey daha derin ve karmaşık bir yapıya bürünür. Ayrıca her şey bu saatlerde Buenos Aires in parklarındaki ve meydanlarındaki banklarda suskun ve düşünceli oturan yalnız varlıklar için daha korkutucudur. Martín öylece bırakılmış bir günlük gazete parçasını eline aldı, tıpkı ülkeye benzeyen bir parça: Var olmayan ama varlığı olası olan. Süveyş, Villa Devota daki hapishaneye konulan bazı tüccarlar ve Gheorghiu nun gelir gelmez söyledikleri hakkındaki haberleri okudu. Yarısı çamurla lekelenmiş öbür sayfadaki bir fotoğrafın altında, PERON DISCEPELO TİYATROSU NU ZİYARET ETTİ yazıyordu. Daha altta, eski bir askerin karısını ve dört kişiyi baltayla doğradığı haberi vardı. Gazeteyi attı. Yıllar sonra Bruno Martín e Salgın hastalık Hindistan ın bir bölgesini kasıp kavursa da diyecekti, bir şey olup bittiği yok aslında. Martin in gözlerinin önüne annesinin çiğ renklere boyanmış yüzü geldi, Dünyaya geldin çünkü ben dikkatsizlik ettim. Erdem, evet senyor, yoksun olduğunuz şey erdem. Öyle olmasa sonunuz lağım çukuru olurdu. Lağım çukuru Ana-Analağımçukuru. Birden diye anlattı Martín, birinin ardımdan bana baktığını sandım. Birkaç saniye boyunca kasıldı kaldı. Karanlık yatak odasında da böyle gergin ve tedirgin kasılır kalır, kuşkulu bir gıcırtı duyduğunu sanardı. Pek çok kez ensesinde bu tuhaf duyguyu hissetmişti, hoş olmayan ve rahatsız edici duyguyu; her zaman 10

11 (diye açıkladı) kendini gülünç ve çirkin bulmuştu, birinin onu incelediğini, hele arkasından baktığını düşünmek bile onu tedirgin etmeye yetip de artıyordu; işte bu nedenle otobüs ve tramvaylarda hep en arka sıraya oturur, sinemaya ışıklar sördükten sonra girerdi. Ne olursa olsun o anda tuhaf bir şey hissetmişti. Bir şey, daha yeterli bir sözcük aradı kaygı uyandırıcı bir şey, şu gecenin karanlığında duyduğumuz ya da duyduğumuzu sandığımız kuşkulu gıcırtıya benzer bir şey. Gözlerini heykele dikmek için çaba harcadı ama artık heykeli görmüyordu: Gözleri içine dönmüştü, hani geçmişe ait bir şey anımsamaya çalıştığımızda ya da aklımıza karanlık anılar geldiğinde ruhumuzun tüm dikkatini toplamasına ihtiyaç duyarız ya, işte öyle. Biri benimle iletişim kurmaya çalışıyor diye düşündü telaşla. Gözetlendiği duygusu her zaman olduğu gibi kaygılarını artırıyordu: Kendini çirkin, orantısız, kaba buluyordu. On yedi yaşına dek gülünç de bulmuştu üstelik. İki yıl sonra, o anda arkasında duran kız, Hiç de öyle değil diyecekti; çok uzun bir zaman diye düşündü Bruno bu tür varlıklar zamanı aylarla ya da yıllarla değil de, ruhsal felaketler, yatıştırılamaz hüzünler ve yalnız geçen günlerle ölçer; uzayan, zamanın duvarları içinde korkunç hayaletlere dönüşen günlerle. Hiç de öyle değil işte demiş ve sigarasını neredeyse emerken onu bir ressamın modelini incelediği gibi incelemişti kız. Bekle demişti. İyi bir delikanlıdan fazlası var sende demişti. Çok değişik bir tipin var, ayrıca ilginç ve derinliği olan birisin demişti. Martín acıyla gülümseyerek Tabii ya demişti kendi kendine, işte görüyor musun, haklıyım. Çünkü tüm bunlar biri iyi bir delikanlı olmadığında söylenir ve geri kalanın da hiçbir önemi yoktur. Sinirli bir şekilde Sana bekle demiştim diye yanıtladı kız. Uzun boylu ve sıkı etlisin, El Greco nun resmettiği tiplere benziyorsun. 11

12 Martín homurdandı. Sanki tam kaygıyla beklenen formülü açıklarken sözü kesilmiş ya da gereksiz ayrıntılarla aklı çelinmiş bir bilgin gibi kızgınlıkla Kapat çeneni dedi kız. Dikkatini bir şeye topladığında âdeti olduğu üzere yeniden sigarasını emer gibi içmeye başladı, alnını kırıştırdı ve ekledi: Ama biliyor musun, sanki din uğruna bir İspanyol çilekeşi olma fikrinden son anda vazgeçmiş biri gibi duyarlı dudakların var. Ayrıca nemli gözlerin var. Sana çeneni kapat dedim, bütün bunların hoşuna gitmediğini biliyorum ama bırak da bitireyim. Sanırım kadınlar seni çekici buluyordur. Senin sandığının tersine. Ayrıca şu ifaden. Saflık, hüzün, duyarlılık ve tükenmişlik karışımı. Ama üstelik... bir dakika... bir cumbaya benzeyen alnının altındaki gözlerinde kaygı var. Sende hoşuma gidenler yalnızca bunlar mı bilmiyorum. Sanırım başka bir şey... Ruhun tenine hükmediyor, sanki daima dikkat kesilmiş bir durumdasın. Yani, belki de hoşlanmak doğru sözcük değildir, belki beni şaşırtan, hayran olduğum ya da kızdığım demeliyim, ne bileyim ben. Ruhun bedeninin üzerinde hüküm süren haşin bir diktatöre benziyor. Sanki XII. Pius bir geneleve göz kulak olmak zorunda kalmış gibi. Hadi, kızacak bir şey yok, senin melek gibi bir yaratık olduğunu biliyorum. Ayrıca söylediğim gibi sende en çok hoşlandığım ya da nefret ettiğim bu mu, bilmiyorum. Martín, bakışlarını heykelden ayırmamak için büyük bir çaba gösterdi. O anda hem korku hem de arzu duyuyordu. Hem arkasına dönmekten korkuyor, hem de bunu yapmak için dayanılmaz bir arzu duyuyordu. Bir kere Humahuca Uçurumu nda, Şeytan Boğazı nda uçurumun karanlık dibine bakarken içinde karşı tarafa atlamak için dayanılmaz bir istek duymuştu; işte o anda da benzer bir istek duyuyordu: Karanlık bir boşluğun üzerinden atlama dürtüsü gibi bir şey, varlığının öte yanına atlamak gibi bir şey. Ve bu bilinçsiz ama karşı konulmaz güç onu başını çevirmeye zorladı. Ona bir göz atar atmaz hemen dönerek yeniden heykele bakmaya başladı. İnsanlar onu korkuturdu: Ne yapacakları 12

13 belli olmazdı, sapık ve kirli yaratıklardı insanlar. Ama heykeller ona huzur dolu bir mutluluk verirdi, düzenli, temiz ve güzel bir dünyanın varlıklarıydı heykeller. Baktığı heykeli görmüyordu: Gözlerinin önünde tanımadığı kadının uçucu imgesini, kazağının mavi lekesini, uzun ve düz saçlarının siyahını, yüzünün solgunluğunu ve üzerine kilitlenmiş bakışlarını duyuyordu. Tıpkı bir ressamın alelacele çiziktirdiği lekeler gibi. Kesin bir tip ya da yaş hakkında fikir verecek hiçbir ayrıntı yoktu. Ama biliyordu ki sözcüğü vurguladı yaşamında çok önemli bir şey olmuştu: Gördüğü şeyden ziyade, sessizce aldığı güçlü mesaj yüzünden. Bay Bruno, bana pek çok kez aslında bir şey olmadığını, neredeyse hiçbir zaman hiçbir şey olmadığını söylemiştiniz. Bir adam Çanakkale Boğazı nı yüzüyor, bir başkası Avusturya da başkan seçiliyor, salgın hastalık Hindistan ın bir bölgesini kasıp kavuruyor ve bunların hiçbir önemi yok demiştiniz. Ayrıca sayın bayım, bunun korkunç olduğunu ama böyle olduğunu söylemiştiniz. Yine de o anda benim yaşamımda çok önemli bir şey oldu. Yaşamımın akışını değiştirecek bir şey. Martín ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu ama ona çok uzun gelen bir sürenin sonunda kızın kalkıp gittiğini biliyordu. Kız uzaklaşırken onu izledi: Uzun boyluydu, sinirli bir enerjiyle yürüyor ve sol elinde bir kitap taşıyordu. Ayırdına varmadan, Martín de yerinden kalktı ve aynı yönde ilerlemeye başladı ama bunu yaptığını fark eder etmez kızın başını çevireceğinden ve kendisini izlediğini göreceğinden korktu. Durdu, onun Brasil Caddesi boyunca, Balcarce yönünde ilerleyişini gözledi. Kız kısa bir süre sonra gözden kayboldu. Martín banka geri döndü ve oturdu. Ama dedi, artık aynı insan değildim, artık bir daha asla aynı insan olmayacaktım. 13

14 2 Pek çok huzursuz gün geçti. Kızı yine göreceğini biliyordu, kızın yine aynı yere döneceğinden emindi. Bu süre boyunca tanımadığı kızı düşünmekten başka bir şey yapmadı ve her öğleden sonra içinde aynı korku ve umut karışımını duyarak aynı bankta oturdu. Bütün her şeyin saçmalık olduğunu düşündüğü bir gün gülünç bir şekilde Lezama Parkı ndaki banka gideceğine La Boca ya gitti. Amiral Brown Caddesi nde gezinirken ayaklarının kendini alıştığı yere doğru sürüklediğini gördü; önce yavaş yavaş, sanki yerinde sallanır gibi utangaçça; ama giderek artan bir aceleyle, sonunda sanki önceden kararlaştırılmış bir buluşmaya geç kalmış gibi koşmaya başladı. Evet. Oradaydı. Uzaktan kızın kendine doğru geldiğini gördü. Durdu. Yüreği deli gibi çarpıyordu. Kız ona doğru yürüdü ve yanına geldiğinde Seni bekliyordum dedi. Martín bacaklarının titrediğini fark etti. Kızararak Beni mi? diye sordu. Doğrudan kıza bakmaya cesaret edemedi ama dik yakalı siyah bir kazak, yine siyah ya da koyu lacivert bir etek giydiğini görmüştü (hangi renk olduğuna kesin karar veremiyordu ve bunun hiçbir önemi yoktu). Gözleri de siyah olmalıydı. Siyah gözler mi? demişti Bruno. Hayır, siyahı andırıyordu ama onu ikinci kez gördüğü zaman gözlerinin koyu yeşil olduğunu fark ederek şaşırdı. İlk görüşünde ya ışık az olduğu için siyah sanmıştı ya da utangaçlıktan yüzüne bakamadığı için, muhtemelen ikisi birden. Ayrıca saçlarının da siyah ve düz olduğunu sanmıştı ama kızıl kızıl yansıyorlardı. Kalın dudaklı, büyük, belki de çok büyük ağızlı, ağzının kenarındaki kırışıklıkların ifadesine acılık ya da umursamazlık kattığı bir yüzü vardı. Bana Alejandra yı anlat demişti Bruno, yüzünün nasıl olduğunu, ağzının çizgilerini anlat. Tam da bu umursamaz çizgilerin ve gözlerindeki karanlık parıltının Alejandra nın yüzünü gerçekten sevdiği Georgina nın yüzünden ayırdığını 14

15 düşünüyordu. Alejandra ya âşık olduğunu sanarken, aslında tıpkı restorasyonların, silinmiş ve yerlerine yenileri yazılmış yazıların altında ilkel yazıtları arayan ortaçağ keşişleri gibi kızın yüzünün ardında annesini, gerçekten sevdiği kadın olan annesinin yüzünü arıyordu. Uzun yıllar sonra çocukluğun geçirildiği eve varmaya ve geceleyin bir kapıyı açmaya çalışırken karşında duvar bulmaya benzer çılgınlıktı Alejandra yla anlaşamamasının ardındaki neden. Tabii ki yüzü Georgina nın yüzüne benziyordu: Aynı kızıl yansımalı siyah saçlar, griyeşil gözler, aynı büyük ağız, çıkık elmacık kemikleri, aynı mat ve solgun ten. Neredeyse aynı yüz. İşte dayanılmaz olan bu neredeyse idi. Yumuşak ve belli belirsizdi. Bu yüzden insan gerçekten yanılıyor ve acı duyuyordu. Et ve kemik bir yüz yapmaya yeterli değildi, bu yüzden yüz, beden gibi fiziksel bir şey değildi. Yüzü yapan bakışlar, ağzın kıvrımları, kırışıklıklar, tüm bu ince ve hafif öğelerin ruhla birleşerek etten yansımasıydı. Bu nedenle tıpkı bir evin içinde sevmiş ve acı çekmiş olanların hepsi çekip gidince o evin bomboş kalakalması gibi, bir insan ölünce de yüzü uzak, tuhaf bir şeye dönüşüyordu ve aynı etten kemikten yapılmış, o bir dakika önceki canlı, içindeki ruh çekip gitmemiş yüzle aynı yüz olmasına karşın, ölü için Aynı insan değil sanki diyorduk. Evi ev yapan çatısı, duvarları, katları değildi demek ki, konuşmalarıyla, kahkahalarıyla, aşk ve nefretleriyle o evin içinde yaşayan varlıklardı; halılar, kitaplar ya da renkler değil, eve maddesel olmayan ama derin; tıpkı bir yüzdeki gülümseme kadar soyut bir anlam kazandıran varlıklardı. Demek ki duvarlarda asılı resimler, kapıların ve camların renkleri, halıların tasarımları, odalardaki çiçekler, kitaplar ve plaklar madde olmalarına karşın (dudaklarla kaşların et olmaları gibi) ruhun göstergeleriydiler; ruh bir madde olmadığı için gözümüze maddeler aracılığıyla görünüyordu, bu da ruhun eğretiliğiydi işte ama merak uyandıran bir inceliği de yok değildi. Nasıl, nasıl? diye sormuştu Bruno. Martín e Seni görmeye geldim demişti Alejandra. Ve çimenlere oturmuştu. Martín çok şaşkın görünüyor olmalıydı çünkü kız, Belki de telepatiye inanmıyorsun dedi. 15

16 Buna şaşarım çünkü tam da inanacak bir tipin var. Başka günler seni bankta otururken gördüğümde buraya yine döneceğini biliyordum. Öyle olmadı mı? Şimdi beni anımsayacağına eminim. Martín hiçbir şey söylemedi. Daha sonra kaç kez yinelenecekti bu sahneler: O suskun dinlerken kız onun düşüncelerini okuyacaktı! Gerçekten de onu tanıyormuş duygusuna kapılıyordu. Hani şu birini önceki yaşamlarımızda görmüş gibi hissederiz ya. Bir düşün uyanıkken yaşadıklarımıza benzemesi gibi gerçeğe benzeyen şu duygu. Alejandra nın ona neden tanıdık geldiğini anlaması için çok zaman geçmesi gerekecekti; Bruno yine kendi kendine güldü. Martín onu gözleri kamaşarak izledi, mat ve soluk teni saçlarını olduğundan daha siyah gösteriyordu, uzun ve biçimli bir bedeni vardı; kızda şu moda dergilerindeki modelleri anımsatan bir hava vardı, aynı zamanda modellerde olmayan bir derinliği ve sertliği de vardı. Kadınların, özellikle annelerin özelliği olan yumuşak hatları onda hiçbir zaman göremedi. Öbür hareketleri ve genel anlamda karakteri gibi gülümsemesi sert ve alaycı, gülüşü şiddetliydi. Bir gün Gülmeye öğrenmek bana çok şeye mal oldu demişti, ama hiçbir zaman içten gülmem. Martín Bruno ya aşıklarda rastlanan ve öbür insanları âşık olunan kimsenin özelliklerini kabul etmeye zorlayan bir şehvetle bakarak, Ama demişti, ama erkekler, hatta kadınlar bile dönüp ona bakmıyorlar mı? Bruno onadığı bu açık, temiz yürekli gurur karşısında içinden gülümserken Alejandra nın nereye giderse gitsin erkeklerin hatta kadınların bile ilgisini çektiğini düşündü. Alejanda kadınları görmezdi, kadınlardan nefret eder, onların daha aşağı bir ırktan olduklarını düşünür ve yalnızca bazı erkeklerle arkadaşlık kurabilirdi. Kadınlar da kendi hesaplarına aynı yoğunlukta ve karşıt nedenlerle ondan nefret ederlerdi ki, bu, Alejandra nın onları küçümseyerek kayıtsız kalmasına yol açardı. Kadınlar Alejandra nın Martín in egzotik olarak nitelendirdiği ama aslında Güney Amerika da sık sık rastlanan 16

ERNESTO SABATO Arjantinli romancı, gazeteci ve deneme yazarı Ernesto Sabato 24 Haziran 1911 de Buenos Aires in banliyösü Rojas ta doğdu ve 30 Nisan

ERNESTO SABATO Arjantinli romancı, gazeteci ve deneme yazarı Ernesto Sabato 24 Haziran 1911 de Buenos Aires in banliyösü Rojas ta doğdu ve 30 Nisan ERNESTO SABATO Arjantinli romancı, gazeteci ve deneme yazarı Ernesto Sabato 24 Haziran 1911 de Buenos Aires in banliyösü Rojas ta doğdu ve 30 Nisan 2011 de Santos Lugares de öldü. La Plata Ulusal Üniversitesi

Detaylı

Heirs to Ernesto Sabato Published by arrangement with Schavelzon Graham Literary Agency through Kalem Agency

Heirs to Ernesto Sabato Published by arrangement with Schavelzon Graham Literary Agency through Kalem Agency ERNESTO SABATO Arjantinli romancı, gazeteci ve deneme yazarı Ernesto Sabato 24 Haziran 1911 de Buenos Aires in banliyösü Rojas ta doğdu ve 30 Nisan 2011 de Santos Lugares de öldü. La Plata Ulusal Üniversitesi

Detaylı

2008 by btb Verlag, a division of Verlagsgruppe Random House GmbH, München, Germany. Türkçe yayım hakları Kalem Agency aracılığıyla alınmıştır.

2008 by btb Verlag, a division of Verlagsgruppe Random House GmbH, München, Germany. Türkçe yayım hakları Kalem Agency aracılığıyla alınmıştır. JUDITH KUCKART Judith Kuckart 1959 Schwelm (Westfalya, Almanya) doğumlu. Essen de Folkwang Okulu nda başladığı dans eğitiminin ardından Köln Dans Forumu ve Heidelberg Koreografi Tiyatrosu nda çalıştı.

Detaylı

Türkçe yayım hakları Akcalı Ajans aracılığıyla alınmıştır.

Türkçe yayım hakları Akcalı Ajans aracılığıyla alınmıştır. JOHN RALSTON SAUL Kanada doğumlu, deneme ve roman yazarı. Ödüllü bir yazar olan Saul un kitapları 37 ülkede 28 dile çevrilmiştir. İfade özgürlüğünü savunan ve birçok ülkede siyasi ve ekonomik düşünce üzerinde

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

JULIA ALVAREZ 1960 yılında, on yaşındayken ailesiyle birlikte Dominik Cumhuriyeti nden ayrılıp Amerika Birleşik Devletleri ne yerleşmiştir.

JULIA ALVAREZ 1960 yılında, on yaşındayken ailesiyle birlikte Dominik Cumhuriyeti nden ayrılıp Amerika Birleşik Devletleri ne yerleşmiştir. JULIA ALVAREZ 1960 yılında, on yaşındayken ailesiyle birlikte Dominik Cumhuriyeti nden ayrılıp Amerika Birleşik Devletleri ne yerleşmiştir. Altı roman, üç kurmaca olmayan kitap, üç şiir kitabı yazmış;

Detaylı

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Sarmaşık

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Sarmaşık ŞEBNEM İŞİGÜZEL Sarmaşık ŞEBNEM İŞİGÜZEL 1973 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesi nde antropoloji okudu. İlk kitabı Hanene Ay Doğacak 1993 yılında yayımlandı. Aynı yıl Yunus Nadi Öykü Ödülü ne değer bulundu.

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika

Detaylı

SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN?

SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN? SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN? Ya pı Kre di Ya yın la rı - 4878 Sa nat - 235 Sen Surat Okumayı Bilir misin? / Selçuk Demirel Editör: İshak Reyna Kitap tasarımı: Selçuk Demirel Grafik uygulama: Süreyya

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL Babamın Sihirli Küresi 2011, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR YAZAR: Aytül Akal RESimleYen: Mustafa Delioğlu KAPAK TASarımı:

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Şiir Resimleyen: Cihan Demirci 2. basım Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN Resimleyen: Cihan Demirci Can Sanat Yayınları Yapım, Dağıtım, Ticaret ve Sanayi Ltd.

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe MERAKLI KİTAPLAR Alfabe Bu kitabın sahibi:... Dinle bir tanem, şimdi sana, bir çocuğun öyküsünü anlatmak istiyorum... Uzun çoooooooook uzun adı olan bir çocuğun öyküsü bu! Aslında her şey onun dünyaya

Detaylı

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana. Konu: "Woyzeck ve "Matmazel Julie Adlı Eserlerde Kullanılan İmge ve Simgelerin Eserlerin Tezlerine Katkısı Adı-Soyadı: Halil İbrahim Yüksel No: 149 Sınıfı: 11-D WOYZECK VE MATMAZEL JULIE DE İMGE VE SİMGE

Detaylı

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) Samuel Beckett (1981) Türkçesi: Semih Fırıncıoğlu Ohio Doğaçlaması (Ohio Impromptu) ilk kez 9 Mart 1981 de, Ohio State Üniversitesi nin işbirliğiyle, Drake Union, Stadium

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

MENEKŞE TOPRAK Temmuz Çocukları

MENEKŞE TOPRAK Temmuz Çocukları MENEKŞE TOPRAK Temmuz Çocukları MENEKŞE TOPRAK İlk ve ortaöğrenimini Köln de ve Ankara da tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ni bitirdi. Radyo gazeteciliği yapıyor, Berlin ve İstanbul

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele ŞEBNEM İŞİGÜZEL 1973 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesi nde antropoloji okudu. İlk kitabı Hanene Ay Doğacak 1993 yılında yayımlandı. Aynı yıl Yunus Nadi Öykü Ödülü

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi. Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli

Detaylı

Belmin Dumlu SAVAŞKAN,

Belmin Dumlu SAVAŞKAN, Belmin Dumlu SAVAŞKAN, 1973 yılında İstanbul da doğdu. Ortaöğrenimini Özel Fransız Lisesi Notre Dame Sion de tamamlamasının ardından, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE Fiil Cümlesi *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez. Seçilmiş birkaç kitaptan güzel ne olabilir. İsim

Detaylı

AYLA ÇINAROĞLU. Mavi Boya

AYLA ÇINAROĞLU. Mavi Boya AYLA ÇINAROĞLU Mavi Boya MAVİ BOYA 1995, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR YAZAR: Ayla Çınaroğlu RESİMLEYEN: Ayşe Çınaroğlu KAPAK TASARIMI: Cemil Denizer

Detaylı

CHRISTIAN JUNGERSEN Danimarkalı yazar Christian Jungersen 10 Temmuz 1962'de Kopenhag da doğdu. İletişim eğitimini ve sosyoloji yüksek lisansını

CHRISTIAN JUNGERSEN Danimarkalı yazar Christian Jungersen 10 Temmuz 1962'de Kopenhag da doğdu. İletişim eğitimini ve sosyoloji yüksek lisansını CHRISTIAN JUNGERSEN Danimarkalı yazar Christian Jungersen 10 Temmuz 1962'de Kopenhag da doğdu. İletişim eğitimini ve sosyoloji yüksek lisansını Roskilde Üniversitesi nde bitirdikten sonra hiçbiri sahnelenmeyen

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor MİRKET NİNELER Tanıdığım en farklı iki kadın olan anneannem ve babaannem için... Çünkü onlar hep ayakta kalırlar. N. T. SEV Yayıncılık Eğitim ve Ticaret A.Ş. Nuhkuyusu Cad., No. 197 Üsküdar İş Merkezi,

Detaylı

Bay Çiklet in Bahçesi

Bay Çiklet in Bahçesi 1. Bölüm Bay Çiklet in Bahçesi Bay Çiklet, kırmızı sakallarıyla ve bacakları birbirine dolanmış bir ahtapot gibi ters ters bakan, kan çanağı gözleriyle öfke dolu, yaşlı bir adamdı. Çocuklardan, hayvanlardan,

Detaylı

Hazırlayan: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Hazırlayan: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Hazırlayan: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Kazakistan Hazırlayan: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Kazakistan Bir zamanlar güneşin ışığının, neşenin ve kuş cıvıltılarının eksik olmadığı büyük bir

Detaylı

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N.

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N. New York ta bugün kar yağıyor. 59. Cadde deki evimin penceresinden, yönetmekte olduğum dans okuluna bakıyorum. Bale kıyafetlerinin içindeki öğrenciler, camlı kapının ardında, puante * ve entrechats **

Detaylı

Arda Alyanak Daniela Palumbo Filiz Özdem Carla Manea

Arda Alyanak Daniela Palumbo Filiz Özdem Carla Manea Arda Alyanak Daniela Palumbo (Roma-İtalya, 6 Mart 1965) İtalyan gazeteci, yazar. Yazmaya olan tutkusu on yaşında başladı. Kelimelerin yaratıcı gücüne duyduğu merak, matematik derslerinde sıranın gözünde

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan 1996, Uçanbalık Cumhuriyet Bulvarı No: 302/104 35220 Alsancak - İZMİR Yazar: Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan Yayın Yönetmeni: İlke Aykanat

Detaylı

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki... Bir şairin seyir defteri Prof. Dr. Göksel Altınışık Gelinciğin Yalnızlığı Bir ömrü damıtsak ne kalır geriye? Benimkinden, en azından şu ana dek yaşanan kadarından, sözcükler kalıyor. Bir mucize bu benim

Detaylı

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Monet, 1873 Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası Zaman, çiçeği burnunda bir öğle vakti. Saçaklı bir güneş, taç yaprak beyazı bulutların arasından geçip cömertçe merhametini sunuyor bizlere. Çiçekli bir

Detaylı

Deneyler ve Hayaletler

Deneyler ve Hayaletler Deneyler ve Hayaletler Mario Sala Gallini (1959, Nizza-İtalya) Çocuk kitapları yazarı ve çevirmen. Yükseköğrenimini Modern Edebiyat alanında yaptı. Genova Üniversitesi nde dilbilim öğretmeni olarak çalıştı.

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, hareket halindeki enerjidir. Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, insanın yaşam kalitesini belirleyen en önemli kaynaktır.

Detaylı

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem YALNIZ BİR İNSAN Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem öyle sonunda hep iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı veya bir suçluyu bulmak için

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz Resimleyen: Burcu Yılmaz Refik Durbaş KURABİYE EV ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü Refik Durbaş KURABİYE EV Resimleyen: Burcu Yılmaz www.cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör:

Detaylı

Sonsuza Kadar Beraber Sonsuza Kadar Ayrı

Sonsuza Kadar Beraber Sonsuza Kadar Ayrı Sonsuza Kadar Beraber Sonsuza Kadar Ayrı Bazı insanlar vardır hayatınızda, onlar ile birlikteyken öyle bir hisse kapılırsınız ki... Bazen bir bütün gibi hissedersiniz, bazen ağaçtaki kuş, denizdeki balık

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Roman Resimleyen: Vaqar Aqaei 12. basım Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK Resimleyen: Vaqar Aqaei Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör: Ebru Akkaş Kuseyri İç

Detaylı

AYLA ÇINAROĞLU HOŞ GELDİN ESİN PERİSİ

AYLA ÇINAROĞLU HOŞ GELDİN ESİN PERİSİ AYLA ÇINAROĞLU HOŞ GELDİN ESİN PERİSİ 2003, Uçanbalık Cumhuriyet Bulvarı No: 302/104 35220 Alsancak - İZMİR Yazar: Ayla Çınaroğlu Yayın Yönetmeni: İlke Aykanat Çam Düzelti: Gökçe Uslu Baskı: Ertem Matbaa

Detaylı

DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ Seçme Şiirler. Gülten Akın

DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ Seçme Şiirler. Gülten Akın DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ Seçme Şiirler Gülten Akın Gül ten Akın ın YKY de ki ki tap la rı: Sonra İşte Yaşlandım (1995) Toplu Şiirler 1956-1991 (1996) Şiiri Düzde Kuşatmak (1996) Şiir Üzerine Notlar (1996) Sessiz

Detaylı

SÜPER ÇOCUKLAR-3 KOKU DELİSİ

SÜPER ÇOCUKLAR-3 KOKU DELİSİ SÜPER ÇOCUKLAR-3 KOKU DELİSİ 2017, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR YAZAR: Aytül Akal RESİMLER: Yusuf Tansu Özel EDİTÖR: Hülya Dayan SON OKUMA: Canan Topaloğlu

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Kızılay Haftası (29 Ekim 4 Kasım) Atatürk Haftası (10-16 Kasım) Öğretmenler Günü (24 Kasım) SERBEST ZAMAN

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg Esrarengiz Olaylar Saatler gece yarısını çoktan geçmişti. Uzaklarda bir yerlerde, sarkaçlı duvar saatinin iç ürperten sesi yankılandı: Dangg Dongg Dangg Bir köpek uludu. Yarasalar, ince tonlu haykırışlarla,

Detaylı

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü 2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü BAMBAŞKA BİR DÜNYA 2018, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR YAZAR: Koray Avcı Çakman RESİMLER: Lütfü

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Dört Dakika İçin Bile Olsa Okuyabilmek Evden acele ile çıkmıştım. Koşar adımlarla metroya doğru ilerlerken bir yandan öğrencilere vereceğim dersin plânını yapıyor, bir yandan da çiseleyen yağmurda ıslanmamaya

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Dört Dakika İçin Bile Olsa Okuyabilmek Evden acele ile çıkmıştım. Koşar adımlarla metroya doğru ilerlerken bir yandan öğrencilere vereceğim dersin plânını yapıyor, bir yandan da çiseleyen yağmurda ıslanmamaya

Detaylı

Dekorasyona dair Küçük Sırlar

Dekorasyona dair Küçük Sırlar Dekorasyona dair Küçük Sırlar Sanat yönetmeni Pelin Aksu ile Küçük Sırlar dizisi için yaratılan evlerden birinde buluştuk. Çoğu zaman özenerek izlediğimiz yaşam alanlarının hikâyelerini öğrendik ve kendi

Detaylı

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ Adı, soyadı... : Sınıfı... : Tarih :.../.../2015 YÖNERGE: Okuduğunuz cümle sizin için her zaman veya genellikle geçerliyse sağdaki boşluğa " doğru " anlamına gelen D harfinin altına

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Çok çok eski zamanlarda, var varken, yok yokken ahmak bir kurt, kapana yakalanmış. Kapana yakalanan

Detaylı

Ahmet Necdet (Sözer)

Ahmet Necdet (Sözer) Ahmet Necdet (Sözer) Prof. Dr. Ahmet Necdet (Sözer) 1933 te İnegöl de doğdu. Çapa Yüksek Öğretmen Okulu nu ve İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü nü bitirdi. Çeşitli Anadolu kentlerinde öğretmenlik

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun Resimleyen: Uğur Altun Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 2. basım Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ Resimleyen: Uğur Altun Yayın Koordinatörü: İpek Şoran

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Adı-Soyadı:... Önce kelimeleri tek

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Fatma Atasever.

Fatma Atasever. Fatma Atasever fatmaatasever@windowslive.com Karar almak ne güç bir iştir. Çok zorlar insanı. Yorar. Takatsiz bırakır. Belki de yaşam içindeki en karmaşık zaman dilimidir karar alma süreci. Büyüklere danışırız,

Detaylı

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak?

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak? Çağrışım: Senden Kim Çıkacak? AMAÇ Amacımız dört temel dil becerisinin bir ayağını oluşturan yazma becerisine farklı bir bakış açısı kazandırmak; duyan, düşünen, eleştiren, sorgulayan insanlar yetiştirme

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... Gereksiz yere kaygılanmayın! Kendinizi rahat hissederseniz sınavda panik yaşamazsınız. Sınav için daima olumlu düşünün. Sınavı ölüm kalım savaşına dönüştürmeyin. Sınav sadece

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Aşağıda verilen isimleri örnekteki gibi tamamlayınız. Örnek: Ayakkabı--------uç : Ayakkabının ucu İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Kalem sap Çanta renk Araba boya Masa kenar Deniz mavi Rüzgar şiddet

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ Mustafa Köz KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ YARATICI OKUMA DİZİSİ Şiir Resimleyen: Yasemin Ezberci Yaratıcı Okuma Dosyası: Mustafa Köz Mustafa Köz KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ Resimleyen: Yasemin Ezberci Yayın Koordinatörü:

Detaylı

DÜS. ÜN BAKALIM! Genç filozoflar için bir ilham kitabı. Peter Ekberg Sven Nordqvist DİNOZOR ÇOCUK

DÜS. ÜN BAKALIM! Genç filozoflar için bir ilham kitabı. Peter Ekberg Sven Nordqvist DİNOZOR ÇOCUK DÜS. ÜN BAKALIM! Genç filozoflar için bir ilham kitabı Peter Ekberg Sven Nordqvist DİNOZOR ÇOCUK Birbirimizi ne kadar güzel anlıyoruz! Bir de gerçeği bilsen... Ayrıntı: 1220 Dinozor Çocuk: 54 Düşün Bakalım?

Detaylı

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 163 FEDAKÂRLIK VE DUYARLILIK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 09 1 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Dalı Bırakabilmek Oldum olası kendisine güvenen ve bununla gurur duyan birisiydi o. Çoğu kişiye göre başarılıydı da. Etrafındakilere başarısının sırrını hep şöyle açıklardı: "Kontrol! Anahtar kelime bu.

Detaylı

SAFTİRİK Greg in Günlüğü HEY GİDİ GÜNLER!

SAFTİRİK Greg in Günlüğü HEY GİDİ GÜNLER! Jeff Kinney SAFTİRİK Greg in Günlüğü HEY GİDİ GÜNLER! Orijinal Adı: Diary Of a Wimpy Kid: Old School Yazarı: Jeff Kinney Genel Yayın Yönetmeni: Meltem Erkmen Çeviri: Kenan Özgür Düzenleme: Gülen Işık Kapak

Detaylı

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Cenaze namazıyla yapılan cenaze törenine bir kere daha canım sıkıldı da diyemeyeceğim Devrimcilerin bu türlü davranışlarına alıştık

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Bir Kelebeğin Dersi Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Ardından sanki ilerlemek için çaba

Detaylı

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları 1. Ay : İşte geldim, buradayım! 3. Ay : Harika bir oyuncağım var: Ellerim! 6. Ay : Ben bir enerji küpüyüm! 9. Ay : Güvenlik önlemlerini artırdınız mı? Emekliyorum! 12. Ay : Yürüyorum! Bağımsızım, Mutluyum,

Detaylı

KEREM ASLAN Her Şey Dahil

KEREM ASLAN Her Şey Dahil KEREM ASLAN Her Şey Dahil KEREM ASLAN 1987 de Ankara da doğdu. TED Ankara Koleji ve Yahya Kemal Beyatlı Lisesi ni bitirdi, Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü nden mezun oldu. Eğitimine devam etmek için

Detaylı