Büyük Önder Atatürk'ün ebediyete intikalinin 76. yılı

Transkript

1 Fiyatı 25 Kr Büyük Önder Atatürk'ün ebediyete intikalinin 76. yılı Türkiye Cumhuriyeti nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 76 ncı yılında tüm yurtta törenle anılırken, objektiflere anlamlı kareler yansıdı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 76. yılında Anıtkabir'de düzenlenen devlet töreniyle anıldı.anıtkabir'deki anma törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu katıldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 76. yılında düzenlenen tören ve etkinliklerle anıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anıtkabir deki törene katıldı. Törende Başbakan Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da hazır bulundu. Erdoğan ve Davutoğlu Anıtkabir deki törenin ardından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından ATO Congresium'da düzenlenen törenlere katıldı. Ulu önderi anmak için TBMM de de tören vardı. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut başkanlığında, TBMM Atatürk Anıtı'nda anma töreni gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve liderler yayınladıkları mesajlarla Atatürk ün hizmetlerine ve gösterdiği hedeflere dikkat çekti. HABERİ 12. SAYFADA Saatler 09.05'i gösterdiğinde, vatandaşlar sokaklarda saygı duruşunda bulundu. Çocuğundan yaşlısına, erkeğinden kadınına herkes Atatürk e olan özlemini ve saygısını durarak gösterdi. Bu esnada bir köpeğin de kımıldamadan duruşu hem fotoğraf karesine hem de AA nın fotoğraf altına yansıdı. TÜRKİYE 2,8 büyür Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Türkiye'nin 2014 yılında yüzde 2,8 büyümesini bekliyor. HABERİ 6 DA Avrupa'nın büyüme motoru İngiltere Avrupa Birliği Komisyonu'nun büyüme tahminlerine göre İngiltere, Avrupa'daki gelişmiş ekonomiler içerisinde bu yıl sonunda yüzde 3,1 ile en hızlı büyümeyi kaydedecek. HABERİ 6 DA Kartal galibiyeti HATIRLADI HABERİ 14 DE Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 8. Sayfada Fehmi Koru Muharrem ayı yüzü suyu hürmetine 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 9. Sayfada SİLAH İSTİYORLAR Irak'taki Türkmenler silahlı güç oluşturma talebinde bulundu. ITC Başkanı Salihi, "Silahlı bir Türkmen gücünün oluşturulması için Başbakan İbadi'den talepte bulunduk" Salihi, "Merkezi hükümeti, talebimize olumlu cevap vermezse o zaman biz de Kürtlerin yaptığı gibi Batı ülkeleri ve ABD'den silah isteyeceğiz" diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA TGC-KAS Yerel Gazetecilik Semineri Ankara da yapıldı Basının sorunları masaya yatırıldı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Konrad Adenauer Stiftung un (KAS) ortaklaşa düzenlediği 73 üncü Yerel Gazetecilik ve Meslek İçi Eğitim Semineri, Çankırı, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara ile çevre il ile ilçelerden çok sayıda gazetecinin katılımıyla gerçekleştirildi. Seminerde basına uygulanan akreditasyon, basında tekelleşme sansür, basın özgürlüğü ve örgütlenme sorunları uzman gazeteciler tarafından masaya yatırıldı. Ahmet TEKEŞ in yazısı 13 TE www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ü dan takip edebilirsiniz Gazetemizi Başbakana Dünya Ehl-i Beyt Vakfı DESTEĞİ Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Nevşehir'de yaptığı konuşmadaki Dersim'le ilgili sözlerine ilişkin, "Başbakan, manevi bir ziyafet gibi verdiği o tarihi mesajlarla bence Türkiye tarihinde ilk defa bu kadar geniş açılımlı, doğru tespitler ortaya koymuştur. O bakımdan sayın Başbakan'ın sonuna kadar yanında olacağız" HABERİ 12. SAYFADA Domates ihracatı Türk domatesi Rusya, Polonya, Ukrayna, Irak, Moldova, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelere ihraç ediliyor. HABERİ 7 DE Gazetemizi /yedigun.gazetesi AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "AK Parti kadroları dimdik ayakta ve 2015'e hazırlanıyor. Diğer partiler kış uykusuna yatmışken, kendi aralarında ihtilaflarla uğraşırken, kim istifa etti, niçin istifa etti tartışmaları yaşarken, acaba başka kimler istifa edecek diye neredeyse istifa toto oynarken AK Parti kadroları coşku içinde şölen gibi kongreler yapıyor" HABERİ 12 DE İLGİNÇ BENZETME Sıradan bir siyasal partiye muhalefet etmiyoruz, bir AKP devletine karşı mücadele ediyoruz HABERİ 12 DE MHP: Dersim, katliam değil bir başkaldırıdır MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, 1937'de Dersim'de yaşananlarla ilgili olarak, "Dersim katliamı yoktur, Dersim isyanı vardır Dersim isyanı, feodal yapının ve ağalık sisteminin devam etmesine, bölge insanının cumhuriyet rejimine entegre olmasını engellemeye yönelik bir başkaldırıdır" değerlendirmesinde bulundu. HABERİ 12 DE

2 2 SINEMA TV / MAGAZIN Kıvanç Tatlıtuğ yüzünü dinlendirecek Dizisi erken final yapan Kıvanç Tatıltuğ, tıpkı eski rol arkadaşı Beren Saat gibi yüzünü dinlendirme kararı aldı. Tatlıtuğ, uzun bir süre ekrandan uzak kalacak. İSTANBUL - Kurt Se yit ve Şu ra da um du ğu nu bu la ma - yan Kı vanç Tat lı tuğ, di zi si nin 3 bö lüm son ra fi nal yap ma sı - nın ar dın dan te le viz yo na uzun bir ara ver me yi plan lı - yor. Ba şa rı lı oyun cu lu ğuy la tak dir top la yan an cak is te di ği rey tin gi ala ma dı ğı için eleş ti - ri len Tat lı tuğ, bir sü re yü zü nü din len di re cek. Kurt Se yit ve Şu ra nın fi - nal yap ma sı na kı sa bir sü re kal ma sı na rağ men sa yı sız di - zi tek li fi al ma ya de vam eden ün lü oyun cu, şu sı ra lar ye ni se nar yo lar la il gi len mi yor sonuna kadar hiçbir projede yer almayacak olan Tatlıtuğ un ekrandan uzak kaldığı süre içinde sinema filmlerine ve oyunculuk eğitimine ağırlık vereceği öğrenildi. Beren Saat de geçtiğimiz yıl Aşkı Memnu ve Fatmagül ün Suçu Ne dizilerindeki başarısını İntikam da yakalayamamıştı. Ünlü oyuncu erken final yapan dizinin ardından yüzünü dinlendirmeye karar vermişti. Ünlü sunucu Saba Tümer fazla kilolarından 70 bin liraya satın aldığı makine sayesinde kurtuldu. Saba Tümer 10 kilo zayıfladı... İSTANBUL - Yıllardır alıp verdiği kilolarla adından söz ettiren Saba Tümer, son zamanlarda verdiği aşırı kilolarla dikkat çekiyordu. Uyguladığı diyetler ve yaptığı sporlar kilolarından kurtulamaya yetmeyince Tümer çareyi kesenin ağzını açmakta buldu. Saba Tümer, 70 bin lira değerinde bir makine satın alarak 10 kilo birden verdi. Ebru Şallı trafik kazası yaptı İSTANBUL - TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde açılan 33. Uluslararası Kitap Fuarı'na giden manken Ebru Şallı, çıkışta arabasına bindiğinde hayranları etrafını sarınca kaza yaptı. Ebru Şallı TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nden otomobiliyle hareket ettiğinde cep telefonuyla selfie yapmak isteyen bir kadına çarptı. Hastaneye de giden Şallı, yaralının durumunun iyi olduğunu Vizyona yeni girecek filmler "Serena" "Düzenbaz" ve "Umut Işığım" filmlerinde kimyaları fazlasıyla tutan Jennifer Lawrence ve Bradley Cooper ikilisi, bu hafta yeni filmleri "Serena" ile izleyicinin karşısına çıkıyor. Amerikalı yazar Ran Rash'ın aynı adlı romanından uyarlanan yapımın yönetmenliğini Susanne Bier üstlendi. Jennifer Lawrence ile Bradley Cooper'ın başrollerini üstlendiği dram türündeki filmde; 1929 yılında Kuzey Carolina'ya yerleşmek için yaşadıkları Boston kentinden ayrılan genç bir çiftin hikayesi anlatılıyor. "Kirli Para" "Bullhead" filmiyle Oscar'a aday olan Yönetmen Michael R. Roskam, yeni polisiye dramı "Kirli Para" ile sinema severlerin karşısına çıkacak. Dennis Lehane'ın kısa hikayesinden beyaz perdeye uyarlanan filmin başrol oyuncusu Tom Hardy, "Bob Saginowski" karakteri ile yer altı dünyasında gangsterlerin kirli para transferini yaptıkları bir barmeni canlandırıyor. Tom Hardy'a; Noomi Rapace, geçen yıl hayatını kaybeden James Gandolfini, Matthias Schoenaerts, John Ortiz, Ann Dowd, Michael Aronov, James Frecheville, Elizabeth Rodriguez, Tobias Segal ve Michael Esper eşlik ediyor. "Yıldızlararası" Christopher Nolan'ın yönettiği filmin oyuncu kadrosunda Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Jessica Chastain, Bill Irwin, Ellen Burstyn, Michael Caine, Wes Bentley, Casey Affleck, David Gyasi, Mackenzie Foy ile Topher Grace var. Macera ve bilim-kurgu türündeki filmde; dünya üzerindeki yaşam sona ererken; bir grup araştırmacının bulunduğumuz galaksinin ötesine yolculuk edererek, insanların yıldızların ötesinde yaşamını sürdürmesinin mümkün olup olmayacağını keşfe çıkması konu ediniyor. 05:23 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:25 Sarayın Doktoru 06:30 1'de Sabah 09:00 1'de Bugün 09:15 Avrupa Avrupa 11:00 İyi Fikir 12:45 Eski Hikâye 14:25 Beni Böyle Sev 16:40 1'de Bugün 16:55 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Seksenler 23:00 Yeşil Deniz 01:05 Yaşama Yerleşmek 01:50 Avrupa Avrupa 03:10 Yoldaki Haber 03:35 İyi Fikir 06:15 Benim Annem Bir Melek 07:00 Kahvaltı Haberleri 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Alemin Kıralı 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:45Atv Ana Haber 20:00 Kaçak 23:30 Beyaz Karanfil 01:50 Benim İçin Üzülme 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DUDAKTAN KALBE 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI 15:00 SONGÜL KARLI İLE YENİDEN 16:30 DUDAKTAN KALBE 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:45 YABANCI SİNEMA DÜŞMAN 21:45 YABANCI SİNEMA RAKİPSİZ 23:40 HAYATIN RENGİ MAGAZİN 01:20 YABANCI SİNEMA DÜŞMAN HATTI- TEKRAR 03:00 YABANCI SİNEMA YENİLMEZ- TEKRAR 04:30 DÜNYAYI GEZİYORUM 05:50 DOLU DOLU ANADOLU GEZİ PROGRAMI-TEKRAR 05:40 Benim Hala Umudum Var 06:45 Aşkın Bedeli 07:30 Bugün 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 12:00 En Güzel Bölüm 12:30 Aşkın Bedeli 14:30 Benim Kuaförüm 16:00 En Güzel Bölüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 19:15 Deniz Yıldızı 20:30 Kaderimin Yazıldığı Gün 06:30 Oynat Bakalım (Tekrar) 07:00 Disney Çocuk Kuşağı 07:30 Oynat Bakalım 08:30 Aramızda Kalmasın 11:30 Belgesel 12:30 Aileler Yarışıyor (Tekrar) 14:00 Akademi 15:30 Ver Fırına (Özet) 16:00 Ver Fırına (Yeni) 17:30 Ütopya (Özet) 18:00 Ütopya (Yeni) 19:00 Oynat Bakalım (Tekrar) 19:30 O Ses Türkiye (Özet) 20:30 O Ses Türkiye (Yeni 23:30 En İyi On 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım 11:00 Güllerin Savaşı 13:00 Gün Arası 13:30 Galip Derviş 15:00 Evim Şahane 17:00 Küçük Ağa 18:50 Koca Kafalar 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Küçük Ağa 23:15 Şansa Davet 20:00 KAÇAK Şahingöz ile ilk kez karşılaşacak olan Serhat ve ekibi yeni görevlerinde yanlış yollara sapmak üzeredirler. Şahingöz onları aldıkları karardan vazgeçirmeye çalışırken aslında kendisi için karşı konulamaz bir hata yapmak üzeredir. Ertan konusunda Neriman ile dertleşen Tülay, her ne kadar saklamaya çalışsa da ondan hoşlandığını kendine itiraf etmek zorunda kalacak. Babası ile ilişkisinde her geçen gün onun hayatını daha yakından tanırken karşısına çıkacak yeni insanlar onu şaşırtacak. Serhat bir yandan aldıkları yeni göreve odaklanmaya çalışırken oğlu Umut ve Merve aklını kurcalamaktadır. Merve ile yaşadığı gerginlikler onu bir adım daha Merve'ye itmektedir. 21:45 RAKİPSİZ Orjinal İsmi:Unrivaled Yönetmen:Warren Sonoda Oyuncular:Hector Echavarria, Steven Yaffee, Nicholas Campbell Yapım Yılı:2010 Tür:Aksiyon/Macera Dünyanın en iyi Kick Boksçusu olduğunun farkında olmayan Ringo Duran, hayatına iki işte çalışarak ve kız kardeşinin destekleri ile devam etmektedir. Ringo nun hayallerinde babası Gracie Duran gibi profesyonel bir Kick Boksçu olmak vardır. 20:30 KADERİMİN YAZILIĞI GÜN Kıymet Hanım, hayatının en büyük sırrı olan bebekle ilgili raporu kaybeder. Birinin eline geçmesi an meselesidir. Ziya Bey, Sen ölü bir adamsın dediği Kerem in babası Kadir i ne pahasına olursa olsun susturmaya çalışmaktadır. Yakup ise, babasını tehdit ederek şirketin yönetimini ele geçirir. Kahraman ın bu duruma tepkisi ne olacaktır? Defne Elif i kıskanmaya başlıyor. Kocasının Elif e yakınlığından rahatsız olan Defne nin içi içini yer, Elif e gittikçe daha sert davranmaya başlar. Kahraman, yaşadıkları bunca gerilimden sonra, iyi geleceği düşüncesiyle Elif le tekne gezintisine çıkar.

3 yurt haberleri 3 Suriyeli gönüllü öğretmenlere maddi destek sağlanacak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) arasında imzalanan protokolle, Türkiye'deki yaklaşık 4 bin gönüllü Suriyeli öğretmene UNICEF tarafından temin edilen fonlardan maddi destek verilecek. 72 yıllık işçi lojmanları "Öğrenci Köyü" oldu KAYSERİ - Cumhuriyetin ilk yıllarında yaptırılan Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası'nın atıl durumdaki lojmanları restore edilerek Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) öğrencilerine yurt oldu. Birinci Beş Yıllık Sanayileşme Planı kapsamında Sovyetler Birliği'nden alınan krediyle kurulan ve 1935'te hizmete açılan Sümerbank Bez Fabrikası'nın işçi ve memurlarının kaldığı 16 bloktan oluşan lojmanlar, AGÜ tarafından hazırlanan projeyle "Öğrenci Köyü"ne dönüştürüldü. Cumhuriyet döneminin ilk toplu konut uygulamalarından biri olarak değerlendirilen taş evler, şimdi Türkiye'nin farklı kentlerinden AGÜ'de okumak için kente gelen öğrencileri ağırlıyor. AGÜ Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Burak Asiliskender, AA muhabirine yaptığı açıklamada, lojmanların fabrika ile aynı tarihte değil, ihtiyaçtan dolayı 1942 yılında yapıldığını Lojmanların fabrikanın hemen karşısına inşa edildiğini anlatan Asiliskender, binanın kolektif bir yapı olduğunu, Bez Fabrikası gibi sadece Rus mimarisini içermediğini belirtti. Fabrika lojmanlarının çekirdek ailelere uygun 2 odadan oluştuğunu belirten Asiliskender, şöyle konuştu: "Fabrikanın 1999 yılında üretimine son vermesiyle atıl durumda kalan lojmanlar daha sonra farklı amaçlarla kullanıldı. Binalar, çevre düzenlemeleri, komşuluk ilişkileri, planlama biçimleri eski yerleşim göz önüne alındığında farklı yılında tescil başvurusu yaptık, Kültür Bakanlığı tarafından buranın koruma altına alınmasını sağladık. Binaların özgün yapısını bozmadan bina içindeki tahribatları restore ettik ve öğrencilerin kullanımına açtık. Öğrencilere, taş binalarda ev kıvamında bir ortam hazırladık. Eski bir yapıyla çalıştığımız için koruma kurulunun yanı sıra bir sürü yasal sürecimiz var. Bu nedenle hala ufak tefek eksiklerimiz var." Asiliskender, Sümerbank Bez Fabrikası'nın ve yaşam alanlarının sadece bir sanayi yatırımından öte aynı zamanda bir kent planlaması olduğunu, ilerleyen yıllarda fabrika civarına kurulan mahallelerde bu dönemdeki mimarinin örnek alındığını dile getirdi. AGÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Kutanoğlu ise eski Sümer Lojmanları diye bilinen 16 bloktan oluşan alanın öğrenciler için yurda dönüştürüldüğünü belirtti. Lojmanların 256 öğrenci kapasiteli olduğunu anlatan Kutanoğlu, şunları kaydetti: "Odalarda yatak, televizyon, çamaşır makinesi, çalışma masaları ve diğer ihtiyaçları mevcut. Odalarının dışında mutfakları var, alt katlarda da ortak yaşam alanları. Hummalı bir çevre düzenlemesi yapıyoruz. Yürüme yolları, spor alanları yapılma aşamasında. İlk 20 binden gelen öğrenciler yurtlarda ücretsiz konaklıyor. Zaten öğrencilerimizin büyük kısmı da bu dilimin içinde yer alıyor. Bize aslında 'koca bir bina dikin, öğrencileri burada barındırın' diyen çok oldu. Ancak biz akademik kampüs olarak fabrikanın tarihi binalarını, ambarlarını değerlendirdiğimiz gibi burada da işçi lojmanlarını yurt olarak geri dönüşüme kazandırdık." Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencilerden Lütfiye Aykat da taş binalarda yaşamaktan mutlu olduğunu ifade ederek,"binalar tarihi ancak içi çok konforlu. Yıllar önce burada fabrika işçileri aileleriyle kalmış. Buradan mezun olduğumuzda özellikle yurtla ilgili anılarımız çok farklı olacak" ifadelerini kullandı. ANKARA - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) arasında imzalanan protokolle, Türkiye'deki yaklaşık 4 bin gönüllü Suriyeli öğretmene UNICEF tarafından temin edilen fonlardan maddi destek verilecek. MEB Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, UNICEF Türkiye Temsilci Vekili Lieke Van de Wiel ve PTT Genel Müdürü Osman Tural'ın katılımıyla bir otelde düzenlenen törende, "Suriyelilere yönelik yürütülen eğitim öğretim faaliyetine gönüllü olarak katılan Suriyeli öğretmenleri desteklemek amacıyla yapılacak ödemelere ilişkin protokol" imzalandı. Lieke Van, törende yaptığı konuşmada, protokolle Suriyeli çocukların geleceğiyle ilgili çok önemli bir adım atıldığını belirtti. Türkiye'deki Suriyeli gönüllü öğretmenlerin büyük bir özveriyle görev yaptığını ifade eden Wiel, onlara hak ettikleri teşviğin verilmesinin zamanının geldiğini Wiel, MEB'in, Suriyeli öğrencilerin okula gitmesi için büyük çabalar gösterdiğine, ancak okul ihtiyacı olan hala çok sayıda Suriyeli öğrencinin bulunduğuna dikkati çekti. Suriyeli çocuklar için yeni okulların inşa edilmesini isteyen Wiel, bu çocukların Türk okullarına kayıtları için yeni fırsatlar yaratılması, Türkçe ve Arapça dil eğitimi olanaklarının da çoğaltılması gerektiğini kaydetti. Suriyeli vatandaşlara yönelik eğitim çalışmalarında MEB'in en önemli paydaş olduğunu vurgulayan Wiel, "Sizlerle birlikte çalışmaktan gurur duyuyorum. Geçmişte de uzun bir yolculuktu, gelecekte de uzun bir yolculuk olacak. Sizlerle birlikte bu sorunları çözüme kavuşturuyoruz" ifadesini kullandı. Wiel, ayrıca PTT yetkililerine de eğitime yönelik kaynak ayırdıkları için teşekkür etti. PTT Genel Müdürü Osman Tural da konuşmasında hem İslam dininin hem Türklüğün özünde misafirlerine sahip çıkmanın bulunduğuna vurgu yaptı. Türkiye'de 500 bin Suriyeli çocuğun bulunduğuna işaret eden Tural, MEB'in bu çocukların eğitimi için pek çok çalışma yürüttüğünü, ancak UNICEF'in de bu çalışmalara katkıda bulunmasının olayın kavranması açısından önem taşıdığını ifade etti. PTT'nin yaklaşık 4 bin Suriyeli öğretmene ücretlerinin ödenmesi için ücretsiz "PTTkartlar" vereceğini anlatan Tural, ödemelerin sorgulama yapılarak PTT işyerlerince ve "PTTmatik"ler ile diğer banka ATM'lerinden gerçekleştirileceğini bildirdi. MEB Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük ise gönüllü öğretmenlerin, herhangi bir karşılık beklemeden, kalbi duygularla eğitim verdiklerine işaret ederek, şöyle konuştu: "Bu ülke geçmişinden gelen sorumluluğunu yerine getirdi yılından itibaren 1 milyon 600 bin geçici koruma altındaki Suriye vatandaşları ülkemizde misafir edilmekte. Biz bunları ülkemize alırken, diline, dinine, ırkına, mezhebine, giyimine kuşamına hiçbir şeye bakmadan, sadece can güvenlikleri olmadığı için kabul eden bir Türkiye'nin temsilcisiyiz. Ülkemle gurur duyuyorum. Bütün Avrupa ülkelerinde 130 bin mülteci kabul edilmişken, benim ülkem şu anda 1 milyon 600 bin insanı barındırmakta." Büyük, kamplarda yaşayan 220 bin Suriyeli vatandaş arasındaki 70 bin çocuğa okul öncesinden 12. sınıfa kadar eğitim verildiğini açıkladı. Suriyeli 8 bin öğrencinin de Türk okullarında eğitim aldığını bildiren Büyük, MEB'in bu öğrencilerin kırtasiye ve diğer ihtiyaçlarını ücretsiz karşıladığını aktardı. Büyük, Türk okullarındaki Suriyeli öğrenci sayısının bu yıl 50 bine yaklaşmasını beklediklerini Kamplarda 3 bin gönüllü öğretmenin hiç bir ücret almadan çalıştığını dile getiren Büyük, "Bugünden itibaren kamplardaki gönüllü öğretmenlere 150 dolar karşılığı Türk Lirası, kamp dışında UNICEF'in yaptığı okullarda görev alan öğretmenlere de 200 dolar karşılığı Türk Lirası ödeme yapılacak" Jandarmaya 12 bin uzman erbaş alınacak ANKARA - Jandarmanın profesyonel personel sayısının artırılması amacıyla gelecek yıl 12 bin uzman erbaşın alınması planlanıyor. Hükümetin 2015 yılı programında, güvenlik hizmetlerinin artırılmasına yönelik bazı politikaların geliştirilmesi öngörülüyor. Toplumsal du zenin korunması, vatandasļarın kanunlarla gu vence altına alınan hak ve o zgu rlu klerinin tesisi ve gu c lendirilmesi, buẗu n kesimler ic in gu venli bir is ve yatırım ortamının tam olarak yas ama gec irilebilmesi ic in gu venlik hizmetlerinin daha uygun ve etkin sȩkilde sunulması hedefleniyor. Bu kapsamda, gu venlik birimlerine ilisķin mevzuat iyilesţirilecek ve organizasyon sorunları giderilecek. Hizmet sunumunda, kurumlar arasında daha etkin bir koordinasyon sag lanacak. Gu venlik hizmetleri alanındaki personel, nitelik ve nicelik bakımından iyilesţirilecek, profesyonelles me artırılacak, personelin fiziki ve teknolojik donanımı gelisţirilecek. Vatandasļarın kamu du zeni ve gu venligĭne duyarlılıklarını artıracak uygulamalarla toplum destekli kolluk yaklas ımı gu cļendirilecek. O nleyici ve koruyucu gu venlik hizmetlerine o nem verilecek, bu cȩrcȩvede hizmet sunumunda risk yo netimine gec ilecek. Gu venlik birimlerine ilisķin mevzuatın iyilesţirilmesi ve organizasyon sorunlarının giderilmesi amacıyla Iċ isļeri Bakanlıgĭ bu nyesinde ilgili kurulusļarın katılımıyla komisyon kurulacak. Komisyon ilgili mevzuat taslaklarını hazırlayacak. Bununla ilgili Iċ isļeri Bakanlıgĭnın sorumluluğunda, Milli Gu venlik Kurulu Genel Sekreterligĭ, Kamu Du zeni ve Gu venligĭ Mu stes arlıgĭ, MIṪ Mu stes arlıgĭ, Emniyet Genel Mu du rlu gŭ, Jandarma Genel Komutanlıgĭ ve Sahil Gu venlik Komutanlıgĭ birlikte çalışacak. Gu venlik hizmetleri alanındaki personelin nitelik ve nicelik bakımından iyilesţirilmesi kapsamında ise jandarma birimlerinde profesyonelles me oranı artırılacak. İçişleri Bakanlığının, Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı ile yürüteceği çalışmayla mevcut durumda jandarma birimlerinde yaklas ık yu zde 35 olan profesyonelles me oranı, 2015 yılı sonuna kadar yüzde 40'a çıkarılacak. Bunun için de 12 bin uzman erbas alımı yapılacak. Personel temin faaliyetleri gelecek yıl da devam edecek. Fehmi KORU fkoru@gmail.com Muharrem ayı yüzü suyu hürmetine Muharrem ayıyla birlikte her yıl Aleviler hatırlanır, Alevilik konusu on gün boyunca tartışma gündemimize girer; bir dahaki Muharrem ayına kadar... Galiba bu defa durum farklı olacak... Olmalı da... Farklı olacağına dair beklentim, Alevi kesimin kendileriyle ilgili gördükleri konularda daha açık bir dil kullanmaları ve sorunu siyasi iktidarın çözebileceği biçimde sunma gayretleri... Herhangi bir sorunu içinden çıkılmaz çetrefillikte sunarsanız, çözümden o kadar uzaklaşırsınız; sunumdaki sadelik çözümü de kolaylaştırır... Aleviler devletin kendilerine ayrımcı muamele ettiğinden şikâyetçi. Varlıkları çoktandır kabul ediliyor, ancak Alevi kesimin kendilerine biçtikleri kimlik ile değil de, devletin herkesi kucaklayıcı olma iddialı söylemiyle... Bu yıl bir ilk olarak, Alevi kesim, devlet yetkililerinden kimlik konusunda anlayışlı bir tavır görmüş oldu. Kimlik tanınmaya başlayınca, yani Alevi adıyla farklı bir zümrenin varlığı kabul edilince, onları başkalarından farklı kılan özellikler de kendiliğinden ortaya çıkar. Aleviler için bunun en önemli göstergesi, Yaradan ile aralarındaki manevi bağı kurmak üzere toplandıkları mekânın, yani cemevlerinin, ibadethane olarak tanınmasıdır. En kolay çözüme kavuşturulabilecek bu konu, ne hikmetse, konuya en büyük anlayışı gösterecek Ak Parti iktidarı döneminde sürekli yokuşa sürüldü. Müslümanların ibadethanesi camidir, başka ibadethane olmaz cümlesiyle özetlenebilecek bir anlayış yüzünden... Oysa doğru olan Her yer, bütün yeryüzü Müslümanların ibadethanesidir anlayışıdır. Müslüman bireylerin çoğu, ülkemizde de, ibadetlerini evlerinde yerine getiriyor. Müslümanların sayıca az olduğu ülkelerde, toplu ibadet için, başka dinlere ait mekânlardan yararlandığı bile oluyor. Hemen her ilde bulunan namazgâh adlı geniş meydanlar, tarihin değişik evrelerinde, iklim elverdiği sürece cuma ibadeti için ayrılmış olan mekânlardır. Tekkeler, zaviyeler cami olmadıkları halde birer ibadethaneydi aynı zamanda. Vaktiyle yalnızca kırsal kesimde yaşadıklarından cemevi ihtiyaçlarından haberdar olunmayan Alevi kesim, kentleşme ve göçlerle birlikte daha görünür hale geldi ve artık her ilin belli bölgelerinde birer cemevi açıldı, açılıyor... Açılsın da... İçinde ibadet edilen başka mekânlara tanınan kolaylıkların cemevleri nden esirgenmesi yanlıştır; şimdi sıra bu yanlışlığın devlet eliyle sona erdirilmesinde... Yeterli mi? Hayır. Elbette, Alevi kesimin dini açıdan ihtiyaçlarının karşılanmasında aracılık edecek bir otoriteye sahip olması da beklenir. Çözüm yolunda ikinci sorun da budur. Diyanet İşleri Başkanlığı ülkemizde artık yeni bir içerik kazanan lâiklik anlayışına ayak uydurarak bütün inanç gruplarına cevap verecek bir hüviyete kavuşturulabilir. Sözgelimi, bir başkan yardımcılığı Alevi kesime tahsis edilebilir... Herhangi bir sebeple, Diyanet in kendini yeni duruma uyarlaması mümkün olmadığı veya Alevi kesim onun dışında bir temsiliyeti tercih ettiği taktirde, sadece Alevi vatandaşların ihtiyaçları gözetilerek ayrı bir birim de oluşturulabilir. Bunu yaparken zaten varolan vakıfların biraraya gelmesi teşvik edilebileceği gibi, o birimi oluşturma görevi tek bir vakfa da verilebilir. Soruna çözüm bulmak amacıyla yaklaşılır ve soruna muhatap olanlar tezlerini anlaşılabilir bir açıklıkta sunabilirse, en çetin ve karmaşık sorunlarla bile baş edilebilir. Muharremden muharreme bu konuyu tartışmak değil, ama tartıştığımız halde çözümsüz bırakmak can sıkıcı Kasım 2014/ HABER TÜRK Gökhan Demirkol tutuklandı ANTALYA - Oyuncu Gamze Özçelik'e tecavüz ettiği iddiasıyla yargılanan ve hakkında yakalama kararı bulunan eski milli basketbolcu Gökhan Demirkol, tutuklandı. Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya taraf avukatları katıldı. Duruşmaya gelen ve hakkında yakalama kararı bulunan Gökhan Demirkol, 2 yıldır yakalanmamak için gizlendiğini ama suçsuz olduğu için bundan vazgeçtiğini Mahkeme heyeti, "Yargı kararına rağmen duruşmalara katılmadığı ve kaçma şüphesi bulunduğundan" dolayı Demirkol'un tutuklanmasına karar verdi. Bunun üzerine mahkeme salonunda bulunan polis ekiplerince kelepçelenen Demirkol, polis merkezine götürüldü. Demirkol'un emniyetteki işlemlerinin sürdüğü belirtildi. Oyuncu Gamze Özçelik'e 1 Temmuz 2004 tarihinde Kemer'deki bir otel odasında tecavüz ettiği iddiasıyla Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Gökhan Demirkol, 25 Aralık 2006'da 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmış, 30 Kasım 2005 tarihinde tutuklanmış ve 8 ay 10 gün cezaevinde kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Karar, 9 Haziran 2008 tarihinde Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin oy birliğiyle bozulmuş, Yargıtay'ın bozma kararı üzerine yeniden yargılama süreci başlatılmıştı. fkoru@htgazete.com.tr

4 4 SASAM dan ANGEF e NEZAKET ZİYARETİ Anadolu Gençlik Federasyonu (ANGEF), Sahipkıran Stratejik Araştırma Merkezi (SASAM) heyetini konuk etti. SASAM Genel Sekreteri Mesut Emre Karaköse ve SASAM Uluslararası İlişkiler Masası H.Cesurhan Taş ın katılımıyla Anadolu Gençlik Federasyonu (ANGEF) e ziyaret gerçekleştirildi. Ziyarette; ANGEF Genel Başkan Mesut Karaağaç ve Genel Başkan Yardımcıları Uğur Sağın ve Burcu Akkaya hazır bulundu. Ziyarete kabulden dolayı teşekkür ederek söze başlayan Cesurhan Taş, ANGEF i çalışmalarından dolayı tebrik etti. Taş, ANGEF in başarılı çalışmalarını takdir ediyor ve faaliyetlerinizle ileri bir noktaya taşındığınız aşikar. Ülkemiz gençleri ile başlattığınız bu oluşuma, uluslar arası ağa dönüştürmenizi ise ayrıca takdir ediyoruz. Öte yandan sosyal medya da etkinliğiniz dikkat çekici boyutta. Projelerinizi, sosyal ağlarla desteklemenizi tebrik ediyorum. Başarılarınız devamını diliyorum Konuşmasının devamında ise Taş, sosyal medya ve federasyon bünyesinde verilen eğitimler konusunda bir beraberliğe ve karşılıklı yardımlaşmaya gidilebileceği konusuna dikkat çekti. Ardından söz alan SASAM Genel Sekreteri Mesut Emre Karaköse, ANGEF i kurumsal bir yapı olarak dikkatle takip ettiklerini ve takdirle karşıladıklarını belirtti. SASAM ın federasyona ziyaretinden dolayı memnuniyetini dile getirerek konuşmasına başlayan Genel Başkan Mesut Karaağaç, ANGEF in bağımsız, tarafsız Çankaya kendi bitkisini üretiyor HABER MERKEZİ Çankaya Belediyesi, ilçenin parklarındaki çiçek, çalı grubu ve diğer bitkileri kendi seralarında üretiyor. Mevsimlere göre üretilen bitkileri belirleyen ve ağırlıklı olarak bu yönde çalışan Çankaya Belediyesi, çiçek ve çalı gruplarının yanı sıra fidan üretimine yönelik çalışmalarını da sürdürüyor. Kendi fidanlığını oluşturan Çankaya, yıllardır ürettiği Aslanağzı, Lahana, Menekşe, Kadife, Petunya, Horozibiği, Begonya gibi çiçeklerle ve Mahonya, Keçisakalı, İnciçalısı gibi çalı bitkilere ek olarak artık ağaç ve fidan çalışmalarına da hız verdi. Çankaya Belediyesi ekipleri, Meşe, At Kestanesi, Akçaağaç, Çınar Yapraklı Akçaağaç, Servi, Kokarağaç, Dişbudak, Karaağaç, Akasya ve Güveykandili gibi ağaçların tohumlarının toplanmasını tamamladı. Meşe ve At Kestanesi tohumlarının üretimini başlatan Belediye ekipleri, diğer ağaçların tohumlarını da Nisan sonu Mayıs başı gibi üretimlerine geçilmek üzere hazırladı. ISSN Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdülmecit KOYUNSAĞAN GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş. Yıl: 44 Sayı: Kasım 2014 Salı Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ Yazı İşleri Müdürü Ayşegül BALDEMİR İstihbarat Şefleri Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN Görsel Yönetmen Şebnem ÜNAL Sayfa Editörleri Yasemin AYDOĞDU - Emine ÖZCAN İnternet Editörü Alparslan OĞUZ Haber Merkezi İsmail Yıldız, Hakkı Murat SÖBÜTAY, Tülay CANPOLAT, Gazi BOZKURT, Burcu KERİM, Betül SÜSLEN İdari Merkez Yayın Sahibi Macun Mah Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA Temsilcisi: Yazı İşleri Tel: (PBX) Fax: gazeteyedigun@gmail.com Yiğit YİĞİT Ankara Temsilciliği İstanbul Temsilciliği Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14 Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad. Ulus/ANKARA No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL Tel: (0312) Tel: (0212) Dağıtım: TURKUVAZ DAĞITIM SAN. VE TİC. A.Ş. Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç) Basıldığı Yer: Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu 6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir ve ilkeli bir federasyon olduğunun altını çizdi ve ekledi: ANGEF olarak; federasyonumuza, Anadolu gençlerimize ve ülkemize fayda sağlayacak her bir kurum ve kuruluşla iyi niyet çerçevesinde birlikteliğe hazırız. Ancak bunu sarsacak ya da lekeleyecek en ufak bir oluşum içerisinde yer almayız. Federasyonumuzun hassasiyetini de göz önünde bulundurmak durumundayım. Bu Ankara Büyükşehir Belediyesi, kömür yardımlarıyla ihtiyaç sahibi ailelere yardımlarını sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi Başkent in dört bir tarafında ihtiyaç sahibi ailelere kömür yardımı desteğiyle de Ankaralıların kış aylarını sıcacık bir yuvada geçirmeleri amacıyla, bu yıl sorumluluk alanına yeni ilçelerin de dahil olmasıyla nedenle önümüzdeki günlerde istişarelerimizi geliştirerek, ortak bir projeye imza atabiliriz. Bunun belirleyicisi; önümüzdeki süreç, federasyon yönetimimizin kararları ve görüşmelerimiz olacaktır. Belirttiğim gibi özelde gençlerimiz genelde ülkemiz menfaatine uygun her türlü iş birliğine her zaman açığız Yapılan görüşmelerin ardından ziyaret sonlandırıldı. Dar gelirliye kömür yardımı birlikte günlük ortalama 700 ton kömür yardımı yapıyor. Büyükşehir Belediyesi kömür yardımı öncesinde herhangi bir karışıklığa ve haksızlığa sebebiyet vermemek için yoksulluk sınırının altında olan vatandaşların tespitini TÜİK yoksulluk sınırını baz alarak yapıyor. Ankara il sınırları içerisinde ikamet eden ve TÜİK in yoksulluk sınırında bulunan ihtiyaç sahibi ailelerin evlerinde uzman kişiler tarafından yapılan incelemenin sonucuna göre de yakacak kömür yardımında bulunuluyor yılından bu yana her sonbahar ve kış aylarında aralıksız olarak ihtiyaç sahibi ailelere yapılan kömür yardımı bu yıl da sonbaharın gelmesi ve havaların soğumasıyla birlikte dağıtılmaya başladı. Büyükşehir Belediyesi, il merkezi başta olmak üzere, yeni bağlananlar da dahil ilçe ve köylere bu yıl günlük ortalama 700 ton kömür dağıtıyor. İhtiyaç sahipleri kömür yardımı başvuruları için Keçiören de bulunan Osmanlı İş Merkezi ile Çubuk ve Sincan daki Büyükşehir Belediyesi nin yardım şubelerine başvurarak kömür yardımı kaydı yaptırabiliyorlar. Kömür yardımı kaydı, kimlik fotokopisi ve muhtarlıktan temin edilen ihtiyaç sahibi olduğuna dair belge ile yapılıyor. Duruay dan LÖSEV e ANLAMLI ZİYARET HABER MERKEZİ - Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında LÖSEV Anaokulu ile İlk ve Ortaokulu nu ziyaret eden Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay çocukları sevindirdi. Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında LÖSEV Anaokulu ile İlk ve Orta okulu nu ziyaret eden Başkan Duruay ı öğrenci heyeti ve öğretmenler karşılarken, Başkan Duruay ın ziyaretinden memnun olduklarını belirttiler. Karşılamanın ardından öğrenciler okul konferans salonunda okul hakkında İngilizce bir sunum gerçekleştirdiler. Sunumun ardından Başkan Duruay a İngilizce şarkılar söyleyen öğrenciler, Duruay dan uzun süre alkış aldılar. Öğrenci heyeti Başkan Duruay a okul hakkında bilgiler verirken, atölye, yemekhane, laboratuar ve okul bahçesini gezdirdi. Okul bahçesinde öğrencilerle kısa bir futbol müsabakası ve masa tenisi oynayan Duruay, okul öğrencilerine futbol turnuvası sözü de verdi. Çocuklarla sohbet eden Başkan Duruay, lösemi hastalığı hakkında toplumsal bilinçlendirme çalışmalarına her zaman destek vereceklerini ve lösemili çocuklar ile ailelerinin sorunlarının çözümü için gerekenlerin yapılacağını ifade ederek, LÖSEV Okulu nda eğitim gören öğrenci ve öğretmenler ile bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti de ifade ederek kendilerine çeşitli hediyeler verdi. Başkan Duruay okul öğrenci ve öğretmenleri ile gerçekleştirdiği söyleşiyi ise şöyle sürdürdü; Günümüzde maalesef ki yaygın bir hastalık olan lösemi ne yazık ki daha çok yavrularımızda baş gösteriyor. Ancak lösemi umutsuz değil, iyi bir tedavi ve moral desteği ile üstesinden gelinebilecek bir hastalıktır. Ailelere ve insanlarımıza da bu noktada büyük görevler düşmektedir. Burada, dünyada tek ve benzeri olmayan okulunuzda bulunmaktan son derece mutluyum. LÖSEV Vakfı başta olmak üzere eğitim öğretim veren LÖSEV Okulu na, öğrencilere aileleri ile birlikte kapılarını açan Lösemili Çocuklar Köyü gibi önemli komplekslerin ilçemizde olmasından da son derece gurur ve onur duyuyorum. Gölbaşı Belediyesi olarak eğitime verdiğimiz desteklerimizin de artarak devam edeceğini bilmenizi isterim. Başta Yönetim Kurulu ve Vakıf Başkanı Dr. Üstün Ezer olmak üzere, tüm emek veren öğretmenlerimize ve LÖSEV Ailesi ne teşekkür ederim. ANKARA Minibüsçülere sosyal tesis Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Mamak-Kayaş Minibüsçüler Sosyal Tesisi nin açılışına katıldı. Açılışa, Grup Başkanvekili Faruk Gültekin, Ak Parti Mamak İlçe Başkanı Muhammed Abdullah Özer ve çok sayıda davetli katıldı. Açılış kurdelesini kesen Mamak Belediye Başkanı esnafın ülke ekonomisin bel kemiği olduğunu kaydetti. Akgül, Biz belediyecilikte nasıl hizmeti ön planda tutuyorsak, minibüsçülerimiz de vatandaşa hizmet ediyor. Bugün burada minibüsçülerin hizmeti beklemek yerine elini taşın altına koyduğunu ve örnek bir çalışma gerçekleştirdiğini gördük. Minibüsçü esnafı her gün gün boyu trafikte. En azından yorgunluklarını açılışını gerçekleştirdiğimiz bu tesis sayesinde bir nebze de olsa atacak. Birlik ve beraberlik içinde yapamayacağımız hiçbir şey yoktur. Tesisin güzel hizmetler sunacağından eminim İstişare edebilmek, oturup dinlenmek için esnafın modern bir tesise sahip olduğunu belirten Akgül, tesisin hayırlı, uğurlu olmasını diledi. Vali Kılıçlar dan Tiryaki ye ziyaret Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar ı konuk etti. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Başkan Tiryaki, Altındağ Belediyesi nin ilçeye sunduğu hizmetler hakkında Vali Kılıçlar a kısa bir sunum gerçekleştirdi. Başkan Tiryaki Vali Kılıçlar a, Hamamönü nde yapılan restorasyon çalışmalarından kentsel dönüşüm projelerine, Karapürçek Kurban Kesim Merkezi nden Peçenek Köyü Mesire Alanı na kadar birçok konu hakkında bilgi verdi. Altın Köy Açık Hava Müzesi hakkında da bilgi alan Vali Kılıçlar, doğal köy hayatını şehre taşıyan bu proje karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Vali Kılıçlar, Altındağ Belediyesi tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın talimatı üzerine Bosna-Hersek e yaptırılan Kültür Merkezi ni de oldukça beğendi. Başkan Veysel Tiryaki ye bir de plaket veren Vali Kılıçlar Başarılı bir yerel yöneticiyle bir arada olmak büyük mutluluk Yaşar, Ankara Barosu yönetimiyle buluştu HABER MERKEZİ - Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ve Yönetim Kurulu üyeleriyle bir araya gelen Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Ankara Barosu nun 63. Olağan Genel Kurul unda 3 bin 552 avukatın oyunu alarak Baro Başkanlığına seçilen Canduran ı tebrik etti. Türkiye ye faydalı hizmet veren kurumlardan birinin Ankara Barosu olduğunu söyleyen Başkan Yaşar; Yenimahalle Belediye binası içinde bulunan Adli Yardım Bürosu nun, Ankara Barosu tarafından tayin edilen avukatlarla Yenimahallelilere hizmet verdiğini hatırlattı. Yaşar, başta Gelincik Projesi olmak üzere baronun yürüttüğü çalışmalara destek olmaya devam edeceklerini Yenimahalle yi iyi bildiğini belirten Canduran, Yenimahalle Belediyesi'nin başarılı hizmetlerine vurgu yaptı. Yöneticilerin oturdukları koltuğun hakkını vermesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Canduran Sizi yakından takip ediyorum. Partizan bir belediyecilik anlayışınız yok. İlçe sınırlarınızın bölünmesine rağmen çok güzel bir başarı yakaladınız. Halkın sevgisini kazandığınızı görüyoruz. Örnek bir belediye başkanısınız

5 ANKARA Büyükşehir den 18 park daha Ankara Büyükşehir Belediyesi, 18 dev parkı daha Ankaralıların hizmetine sunmak için çalışmalarını sürdürüyor. Emniyet-Belediye işbirliği Çankaya Belediyesi Aşağı Ayrancı Toplumsal Dayanışma Merkezi, Ankara Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü ekiplerini Çankayalılarla buluşturdu. Hırsızların çalışma yöntemlerine ilişkin uyarılarda bulunan ekipler, alınabilecek önlemlere ilişkin bilgiler vermesinin yanı sıra, katılımcıların sorularını da yanıtladı. İlk olarak, bina giriş kapısında önlem alınması gerektiğini anlatan ekipler, slayt gösterimi eşliğinde şu bilgileri verdi: Binanın içine giremeyen hırsızın evinizin içine girmesi de zorlaşacaktır. Bina kapısı, kim olduğuna ilişkin bilgi vermeyen kimseye açılmamalıdır. Hırsızlar, zile basıp bekleyerek, evde kimsenin olup olmadığını tespit edebiliyorlar. Dolayısıyla, sizin kapıyı açmanız, komşunuzu da risk altına sokuyor. MÜSİAD dan 3 bakana ziyaret Protokol ziyaretleri kapsamında 3 bakanı ziyaret eden Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) heyeti çok sayıda milletvekiliyle de bir araya geldi. MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ın, MÜSİAD Ankara Şube Başkanı İlhan Erdal eşliğinde gerçekleştirdiği protokol ziyaretleri ve toplantısında MÜSİAD Genel Merkezi ve şubelerden de yoğun katılım sağlandı. Protokol, bürokrasi ve akademi çevreleri ile periyodik aralıklarla bir araya gelen MÜSİAD, Ankara da gerçekleştirdiği temaslarda Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve İçişleri Bakanı Efkan Ala yı ziyaret etti. Gün içerisinde bakanlıkları ziyaret eden heyet, akşam gerçekleşen yemekli toplantıda Ak Partili milletvekilleri ile buluştu. Ziyaretlerde MÜSİAD ın faaliyetleri ve ekonomi raporlarından bahseden MÜSİAD Genel Başkanı Olpak, salt ekonomi alanında değil akademik alanlarda ve yurtdışı bağlantılarında da çalışmalar yaptıklarını bildirdi. Çalışmaların yanı sıra dünya çapında dikkat çeken MÜSİAD Uluslararası Fuarı hakkında da bilgi veren Olpak, Kasım 2014 tarihinde düzenlenecek olan fuara dünya çapında yoğun katılım sağlanacağını söyleyerek, bakan ve milletvekillerini de fuara davet etti. Ekonomi Bakanlığı na yapılan ziyarette MÜSİAD ın çalışmalarını inceleyen Zeybekçi, MÜSİ- AD Ekonomi Raporu ve Satın alma Müdürleri Endeksi (SAMEKS) verilerinin ülke ekonomisi için son derece önemli ve yol gösterici bir niteliğe sahip olduğunu belirterek, Sahadaki ve sektördekilerin gözünden edinilen veriler dikkatle takip edilmeli Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Çamlıdere den Şereflikoçhisar a, Polatlı dan Kalecik e kadar şehrin dört bir tarafında yapılan parklara ilaveten 18 dev parkın daha Ankara ya kazandırılmasında son aşamaya geldiklerini bir kısmını kullanıma açtıklarını ifade etti. Gökçek, Dünyanın en yeşil ve yaşanabilir şehirlerinden biri haline gelen Ankara'mızda son 20 yılda yapmış olduğumuz 366 adet parka, 18 yeni park daha ekliyoruz Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan çalışmalarla Ankara nın birçok ilin yüzölçümünden daha büyük yeşiliyle, rengarenk bir şehir haline geldiğini de anlatan Başkan Gökçek, Ankara ya kazandıracağımız yeni parklarımızla bu rakam daha da artıyor diye konuştu. Ankara nın yeşiline yeşil katacak yapımı devam eden parklarda büyüklüklerine göre; spor kompleksleri, amfi tiyatrolar, çocuk oyun ve kondisyon alanları ile yürüyüş parkurları, çardak ve kamelyalar yer alıyor. Seyir terası özelliği taşıyan şehrin yüksek yerlerindeki parklara da vatandaşların ulaşımını kolaylaştırmak amacıyla yürüyen merdivenler ve asansörler kuruluyor. İçeriğindeki dopdolu aktivitelerle her yaştan Başkentlinin yeni parklarda da gönüllerince dinlenip, eğlenebileceğini, çocukların oyun oynayacağını, gençlerin spor aktivitelerini yerine getireceğini, yaşlıların dost sohbetlerini yapabileceğini kaydeden Başkan Gökçek, Dev rekreasyon alanlarında buluşturduğumuz Başkentli hemşehrilerimiz, kendi mahallelerindeki bu parklarda da huzuru ve eğlenceyi bulacak diye konuştu. Yaptığı ve yapımına devam Çubuk Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ilçe genelinde asfalt, kilit taşı ve bordür taşından oluşan kaldırım çalışmalarının devam ettiğini bildirildi. Cumhuriyet ve Yavuz Selim Mahallesinde yapılan kaldırım çalışmaları Atatürk Mahallesi nde de devam ediyor. Çalışmalar hakkında bilgi veren Çubuk Belediyesi Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Karakuş, yaptıkları çalışmalarla Çubuk a daha hijyenik, temiz ve güzel bir çevre kazandırarak, vatandaşları kış şartlarında doğacak olumsuzluklardan korumak olduğunu Atatürk, Barbaros, Cumhuriyet, Yıldırım Beyazıt ve Yavuz Selim Mahallelerinde sıcak asfalt serim ve yama çalışmaları yapıldığını hatırlatan Karakuş, aynı zamanda kaldırım çalışmalarının da sürdürüldüğünü aktardı. Karakuş, Fen İşleri Müdürlüğümüze bağlı ekiplerimiz tarafından imkanlarımız ölçüsünde ilçe genelinde mucur nakli, alt temel ve temel malzemesi ile yol yapım çalışmaları devam etmektedir. Alt temel yapım çalışması ve doğal oturma süresi Çankaya Belediyesi nin vatandaşların bir yandan sosyalleşerek yeni dostluklar kazandıkları bir yandan da ilgi duydukları alanlarda kendilerini geliştirebilme olanağı kazandıkları Çayyolu, Ümitköy ve Türkkonut taki Çankaya Evleri ne giden 1500 kursiyer katılıyor. Çankaya Belediyesi nin mahalleler arası dayanışmayı artırmak amacıyla yaygınlaştırdığı Toplumsal Dayanışma Merkezlerinin Çayyolu-Ümitköy ayağı olan Çankaya Evlerinde resimden basit nakış tekniklerine çini işlemeciliğinden kağıt rölyefe, temel bilgisayar işlemeciliğinden dekoratif ahşap süslemeciliğine kadar 20 ayrı kursla hayatın her alanına dokunuluyor. Konusunda uzman eğitmenlerin sabah saatlerinde başladıkları dersler akşam a kadar sürerken kursiyerler bu kurslara hafta içi her gün katılabiliyorlar. İlk dönemi Eylül ayında başlayıp Şubat ayında bitecek olan kursların ikinci dönemi ise Şubat ayında başlayıp Temmuz ayında son bulacak. Üniversiteyi kazandığı halde ailesinin izin vermediği için üniversite okuyamayan 60 yaşındaki Suzan Dedekorkut da Çankaya Evlerinin müdavimlerinden. Çocuklarını yetiştirdikten sonra kendisine zaman ayırmaya karar veren Dedekorkut, Güzel Sanatlarda okumayı çok istemiştim ama bir türlü nasip olmadı. Üniversiteyi kazandığım halde ettiği rekreasyon alanları, yeşil alanlar, parklar, bahçeler ve mesire alanlarıyla Başkent te kişi başına düşen yeşil alan miktarını 19 metrekarenin üzerine çıkararak, örnek bir çalışmaya imza atan Büyükşehir Belediyesi nin, sadece son 20 yılda 366 adet parkın yapımını gerçekleştirdiğini belirten Başkan Gökçek, şunları söyledi: Bu yıl da yapımını tamamlayacağımız 18 adet parkla bu rakam 384 e yükselecek. Yani Büyükşehir Belediyesi olarak yılda ortalama 20 parka imza attık. Bu da yeşil konusunda ciddi bir rekor demektir. Çubuk ta asfalt ve kaldırım çalışması dolan Atatürk Mahallesi Molla Fenari,Turgut Reis, Mimar Sinan, Kübra, Hicret, Acıbedem, Şehit Hayati Bilgin, Devrişan, Aktar, Malazgit Sokaklar, Barbaros Mahallesi Ulu1, Ecdat, Necip, Baki, Tugay, Ümran, Bayır, Mısır, Öztürk, Nadide, Fazıl, Ulus1, Manolya Sokaklar, Cumhuriyet Mahallesi Kardelen, Temizlik İşleri Müdürlüğü yolu, Yeşil Yurt, Zafer Sokaklar ile Yıldırım Beyazıt Mahallesi Fahri, Sahra, Selçuklu ve Öztepe Sokaklarda 4 bin 933 ton asfalt serimi yapılmıştır. Ayrıca Atatürk, Barbaros, Cumhuriyet, Yıldırım Beyazıt ve Yavuz Selim Mahallelerinde bulunan sokaklarda 7 bin 47 ton asfalt yama işlemi gerçekleştirilmiştir Çankaya Evleri ne 1500 kursiyer gidiyor gidemedim ve bu hep içimde ukde kaldı. Şimdi arkadaşlarımın ısrarı üzerine 4 yıldır resim yapıyorum ve kendimi oldukça mutlu hissediyorum. Kendimizi keşfetme imkanı verdiği için başta belediye başkanı olmak üzere emeği geçenlere sonsuz teşekkürlerimi sunmak isterim diye konuştu. Çankaya Evlerinde açılan farklı kurslardan birisi de Kağıt Rölyef dersleri. Büyük bir sabır ve özveri isteyen Kağıt Rölyef kursuna katılan kamudan emekli 50 yaşındaki Naime Öztürk, dört senelik emeklilik hayatının son iki senesinin Çankaya Evleri sayesinde çok değiştiğini söylüyor. Resmin perspektif duruma göre kesilerek aynı resimden 10 ve 12 kat olmak üzere yapılan bir çalışma olan kağıt rölyef dersleri sayesinde yeni dostluklar kazandığını ifade eden Öztürk, eğitmenleri Zühal Erbişim in de kendilerini geliştirmelerinde büyük pay sahibi olduğunu sözlerine ekledi. İDDİA YOK Abdullah Cengiz Eğitimci/Yazar cengizicyer@hotmail.com ÇAVUŞESKO NUN ŞAHSARAYI yılında bir vesile ile yolum Romanya ya düşmüştü. Yıllar önce Elazığ da beraber çalıştığımız bir kardeşimiz de orda, yurt dışı görevini ifa etmekteydi. Sağ olsun, beni güzelce Bükreş i gezdirdi. Gezip gördüğümüz yerlerden bir de meşhur, Çavuşesko nun ŞAHSARAYI ıydı. Görenler bilir: 1100 odası, labirentler gibi koridorları, dolaş dolaş bitmeyen katları, önündeki geniş alanı ile dillere destan bir yapıdır. Bu görkemi ile Atatürk Orman Çiftliği üzerinde yapılan saraydan daha görkemli ve daha ihtişamlı görünmektedir. Eksikliği yapıldığı yıllarda ulaşılmayan teknoloji imkânlarıdır. Ak Saray ın ondan farkı teknolojinin son buluşlarıyla mücehhez olmasıdır Kardeşimiz burayı ve detaylarını gezdirip anlattı. Sivil devrimle devirdikten sonra yakalanıp başının oracıkta kesildiği -doğru bir hareket olarak görmüyorum; mahkeme edilmeliydi- meydana götürdü. Ama öyle haksızlıklara ve yanlışlara imza atmıştı ki, halka fırsat doğunca nefret ve kızgınlıklarının hesabını işte böyle, bir başka yanlışla çözmeye çalışmışlar. Halkına yaptığı zulmün ve haksızlığın sonucunu başıyla ödeyen bu zalimlere, bakalım ötede Allah(c.c) neler gösterecek? İnsanlığın yaratılışından beri hangi zalim ve zorbanın sonunun iyi olduğunu söyleyebilirsiniz? Bir örnek göstermeniz mümkün mü? Dilerim, bizde yapılan haksızlık ve zulümlerin müsebbiplerinin sonu böyle olmaz. Çünkü Şah saray ın banileri ile Aksaray ın banileri bir değiller. En azından biz onları inanan kimseler olarak görüyoruz. Böyle olunca inanmış ve ülkesine bu kadar hizmet etmiş kimselerin akıbetinin bu şekilde bitmesini asla istemeyiz. İnanan kardeşlerimiz ile muhtaç gönüller için hidayet ve kurtuluş dilemek, öncelikli tercihlerimizdendir. On iki yıl önce milletin teveccühüne mazhar olan bir AKP, iktidar olduğu günlerdeki mütevazı adımları ile hepimizi sevindirmiş, oh be! işte halkın adamı böyle olur dedirtecek icralarla işe başlamıştı. Bu takdiri onaylayacak ilk iş, Oran da milletvekilleri için yapılan lojmanlara girilmemesiydi. Bu tavır ve tercih milleti sevindirmiş, mevcut parti ve başbakanına övgüler yağdırmıştı. Hele Başbakanın da Ankara ve İstanbul daki evlerinden taşınmaması, halkla bütünlük arz eden bu yolu tercih etmesi hepten gönüllerde sevgi halesi oluşturmuştu. Partisine oy veren hemen hemen herkes bu bakış açısına hayran kalmış, işte beklediğimiz devlet yöneticisi böyle olmalıdır sevincine dönüşmüştü. Şu ölçü asla unutulmamalıdır: Birçok insan için zirvelere tırmanmak çok kolay ve de basittir. Ancak en önemli sınav, çıkılan zirvede kalmak ve orayı aynıyla muhafaza etmektir. Çünkü çoğu insan göz kapama-açma mesafesinde zirvelere tırmanmakta, fakat muhafazaya gelince, hakkını vermediği için tepetaklak aşağı düşüvermektedirler. Sanki on iki yıl önce bu sevgi ve alaka ile zirvelere tırmanmasına vesile olunan insanlar, yavaş yavaş bu mevzileri kendi elleri ile yok ederek, tarihin benzerlerini çöplüğe attığı, tarih atmazsa da hayatın sahibinin nankörlüğün acı sonucu ötede hesaba çekip çok kötü cezalandırdığı bir akıbete duçar olunacak yola girmiş bulunmaktadırlar Her konuşmasında kökü sağlam maziden bahsedenler, o bahsettikleri sağlam mazinin asırlarca mütevazı Topkapı Sarayı nda (bence orası saray değil sade ve mütevazı bir Anadolu evi gibidir) dünyaya hükmettiklerini unutuyorlar galiba. Bu ruh ve anlayış kaybedildiği için saf ve temiz gönüllerce bu eleştirilere maruz kalmaktadırlar. Büyük şehirlerdeki varoşlarda yaşayan insanlarla Anadolu nun saf ve temiz gönüllerince iktidara taşınanlar şimdi de onların ekmeğinden ve huzurundan kestikleri paralarla milyonlarca dolar uçak konforu ve milyar dolarlık saraylarla saltanat sürmenin faturasını kötü ödeyeceklerdir Buralardaki şaşa ve debdebeyi görünce, bir Müslüman olarak hem üzülüyor hem de akıbetlerinin Çavuşesko dan farklı olmayacağı endişesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Rabbim zirvelere tırmandıktan sonra kazanım ve neticeyi kendisinden bilen kullarından eylesin. Hiçbir Müslüman kardeşimizi de ulaştığı başarıdan sonra tepetaklak düşen zavallılardan eylemsin. Akıbetimizi hayreylesin. Kentsel yenileme görüşmeleri sürüyor Kentsel Yenileme görüşmeleri hızla devam ediyor. Saraycık ve Ulubatlı Hasan Mahallelerinde 3 yıldır devam eden çalışmaların sonuna gelindi. TOKİ tarafından yapılacak olan Kentsel Yenileme çalışmalarında hak sahipleri ile görüşmeler sürüyor. 9 etapta tamamlanacak olan görüşmelerin ilk etap görüşmeleri tamamlandı. 2 etap görüşmelerine başlayan yetkililer, 1030 hak sahibi ile daha görüşecek. 30 Kasım a kadar 2. etap görüşmelerini de tamamlamayı planlayan yetkililer, en kısa sürede görüşmeleri tamamlamayı umduklarını 9 etapta tamamlanacak görüşmelerde toplamda 4800 hak sahibi ile görüşülecek. Saraycık Mahallesi nde bulunan 2836 Ulubatlı Hasan Mahallesi nde ise 1964 hak sahibinden muvafakat alındıktan sonra yenilemenin startı verilecek. Grup grup görüşmelere çağrılacak olan hak sahiplerinin hangi grupta yer aldıklarını öğrenmeleri için ise Sincan Belediyesi, Kentsel Yenileme Görüşme Ofisi, Ulubatlı, Fatih ve Saraycık Mahalle Muhtarlıklarına gitmesi ya da adresine girmeleri gerekiyor.

6 6 EKONOMİ Avrupa'nın büyüme Atıklardan 5 milyon kilovat saat enerji AB: Türkiye bu yıl yüzde 2,8 büyür İSTANBUL - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Türkiye'nin 2014 yılında yüzde 2,8 büyümesini bekliyor. AB Komisyonu tarafından yayınlanan, "2014 Sonbahar Avrupa Ekonomik Tahminleri" raporunda Türkiye büyümesinin 2014 yılında yüzde 2,8, 2015 yılında yüzde 3,3 ve 2016 yılında yüzde 3,7 olacağı öngörüldü. Komisyon, Türkiye'de Tüketici Fiyat Endeksi'nin (TÜFE) 2014 yılında yüzde 9,0 artmasını beklerken, 2015 yılında yüzde 7,5 ve 2016 yılında yüzde 7,1 artacağı tahmininde bulundu. Ayrıca, Türkiye'de işsizlik oranları Komisyon tarafından 2014 yılında yüzde 9,6 olarak belirlendi. Komisyon işsizlik oranlarının 2015 ve 2016 yıllarında sırasıyla yüzde 10,1 ve 10,2 olmasını bekliyor. Türk ekonomisinin yılın başında şaşırtıcı derecede hızlı artırılan faiz oranlarıyla genişlediği ancak ikinci çeyrekte keskin bir şekilde yavaşlamaya geçtiği belirtilen raporda, şunlar kaydedildi: "Türkiye'de 1. çeyrekte görülen güçlü büyümenin ardından ekonomik aktivitede keskin bir yavaşlama görüldü. Komşu ülkeler Suriye ve Irak'ta görülen silahlı çatışmalar ve ihracat pazarlarının durgunlaşması Türkiye ekonomisine gölge düşürürken TL'nin diğer ülkelerin paralarına göre değerlenmesi yeniden uluslararası rekabet gücünü zayıflattı. Büyümenin yılın ikinci yarısında oldukça ılımlı olmasını bekliyoruz. Büyüme beklentilerinin altında yatan koşullar, tahmin döneminde potansiyel kısmi yavaşlamanın geri döneceği öngörüsü oldu. Düşük enerji fiyatlarının bir miktar düzeltmeye yol açacak olmasına rağmen enflasyon ve cari açık yüksek seviyede kalacaktır." AB Komisyonu, Avro Bölgesi için 2014 yılı büyüme tahminini yüzde 1,2'den yüzde 0,8'e ve 2015 yılı büyüme tahminini yüzde 1,7'den yüzde 1,1'e düşürdü. Komisyon söz konusu bölgenin 2016 yılında yüzde 1,7 büyümesini bekliyor. Komisyon tarafından bölgenin TÜFE tahminini ise 2014 yılı için yüzde 0,8'den yüzde 0,5'e ve 2015 yılı için yüzde 1,2'den yüzde 0,8'e indirdi. Avro Bölgesi için tahminlerin düşürülmesinde Almanya, Fransa ve İtalya'nın da aralarında olduğu büyük ekonomiler için beklentilerin aşağı yönlü revize edilmesi etkili oldu. AB Komisyonu, Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya'nın büyüme tahminini 2014 yılı için yüzde 1,8'den yüzde 1,3'e ve 2015 yılı için yüzde 2,0'dan yüzde 1,1'e düşürdü. Komisyon, ülkenin 2016 yılında yüzde 1,8 büyümesini bekliyor. DENİZLİ- Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin, 2014 yılının ilk 8 ayında atıksu arıtma tesisi ile katı atık depolama tesisinden 5 milyon kilovat saat elektrik enerjisi üreterek, ekonomiye büyük katkı sağladığı bildirildi. Denizli Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamada, 2014 yılının ilk 8 ayında Merkez Atıksu Arıtma Tesisi'nde bulunan evsel ve endüstriyel atıkların salgıladığı biyogazdan 2,75 milyon kilovat saat, Katı Atık Depolama Tesisi'ndeki katı atıkların salgıladığı metan gazından ise 2,25 milyon kilovat saat olmak üzere toplam 5 milyon kilovat saat elektrik enerjisi üretildiği bildirildi. Açıklamada, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, yenilenebilir enerji kaynaklarına büyük önem veren belediyenin, iki ayrı tesiste kurulan elektrik üretim merkezleri ile büyük bir tasarruf sağlandığını vurguladı. Hem çöpten hem de kanalizasyon atıklarından elektrik ürettiklerine işaret eden Zolan, açıklamada şu görüşleri aktardı: "Bir zamanlar vahşi çöp depolama sahaları metan gazı patlamalarıyla anılırken bugün biz düzenli çöp sahamızdan hem elektrik enerjisi üretiyoruz hem de çevreyi koruyoruz. Çöplerin etrafa koku yaymasını, diğer canlı türleriyle çevreye mikropların saçılmasını engellediğimiz gibi ekonomiye de katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Türkiye'nin en modern atıksu arıtma tesislerinden birine sahibiz. Bu tesis sayesinde Denizli'nin suyu güvence altına alınırken, buradan elde edilen biyogaz ile de ANKARA- Dünyanın büyük e-ticaret şirketlerinden Alibaba'nın toplam geliri, bu yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 54 artarak 2 milyar 742 milyon dolara ulaştı. Hisselerini eylül ayında toplam 25 milyar dolarla halka arz ederek dünya tarihinin en büyük borsa açılımlarından birini yapan Çinli elektronik ticaret devi Alibaba, halka açıldıktan sonra ilk kez kar oranını açıkladı. Şirketin üst yöneticisi Jonathan Lu'nun yaptığı açıklamaya göre, Alibaba'nın bu yılın üçüncü çeyreğinde toplam geliri yüzde 54 arttı. Söz konusu dönemde şirketin net gelirleri ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39 düşüş göstererek, 3,03 milyar yuan (494 milyon dolar) oldu. Şirketin mobil cihazlar üzerinden topladığı geliri de yüzde 1,0 artarak 606 milyon dolara yükseldi. - Hisse başına 45 sent kar Açıklanan rakamlara göre, hisse başına elde edilen kar 45 sent oldu. Bu rakam analistlerin beklentilerini geride bırakırken, açıklamanın ardından şirketin hisseleri işlem gördüğü Wall Street'de 102 dolardan 105 dolar seviyesinin Denizli Büyükşehir Belediyesi, 2014 yılının ilk 8 ayında atıksu arıtma tesisi ile katı atık depolama tesisinden 5 milyon kilovat saat elektrik enerjisi üretti. elektrik enerjisine çevriliyor. Tesisin elektrik ihtiyacının yüzde 67'si burada biyogazdan üretiliyor. Bu hem çevresel hem de ekonomik bir kazançtır." Alibaba'nın gelirleri YÜZDE 54 ARTTI üzerine çıktı. Adını ünlü "Alibaba ve Kırk Haramiler" masalından alan şirket, dünyanın dört bir köşesinden ticaret yapmak isteyen insanları bir araya getiriyor. Çin'de 100 bin dolarlık sermaye ile kurulan Alibaba.com'un bugün Alibaba Group adı altında, ABD'den Güney Kore'ye, Hindistan'dan İngiltere'ye yaklaşık 80 ülkede 20 binin üzerinde çalışanı ve 10 binden fazla iş ortağı bulunuyor. Elektronikten makineye 40 farklı kategoride, 190 ülkeden alıcı ve satıcının iletişime geçebildiği küresel toptan satış platformu Alibaba, milyonlarca alıcı ve satıcıya hizmet veriyor. 3,5 milyonu aşkın şirket Alibaba sitesinde mallarını satıyor. Çin'de kişilerin internet üzerinden, gerçek bir dükkan açmadan mal alıp satma, ödeme yapma ve alıcılarla buluşturmasına yönelik hizmetler verenalibaba Holding, bunun yanı sıra internet sitesi üzerinden kendi mağazalarından da ürün satıyor. Alibaba ayrıca Çinlilere sosyal medyada Twitter ve Youtube'a benzeyen hizmetler de veriyor. motoru İNGİLTERE LONDRA - GÖKHAN KURTARAN - Avrupa Birliği Komisyonu'nun büyüme tahminlerine göre İngiltere'nin, Avrupa'daki gelişmiş ekonomiler içerisinde bu yıl sonunda yüzde 3,1 ile en hızlı büyümeyi gerçekleştirmesi bekleniyor. Yapısal reformları uygulayarak ve 2008 yılından bu yana Avrupa'da görülen finansal krizin etkilerini azaltarak ekonomik büyümesini hızlandıran İngiltere'nin, Avrupa Birliği Komisyonu'nun yayınladığı sonbahar dönemi ekonomik büyüme tahminlerine göre, gelişmekte olan ekonomiler içerisinde en hızlı büyümeyi kaydetmesi bekleniyor. AA muhabirinin komisyon raporundan derlediği verilere göre, Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya'nın bu yıl sonunda yüzde 1,3 büyümesi tahmin edilirken, İngiltere'nin ekonomik büyümesinin bu yıl sonunda yüzde 3,1'e yükselmesi, gelecek yıl ise yüzde 2,7 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Öte yandan komisyonun verilerine göre, Almanya'nın ekonomik büyümesinin gelecek yıl yüzde 1,3'ten yüzde 1,1'e gerilemesi tahmin ediliyor. Fransa'nın gelecek yıl boyunca cılız bir büyüme göstermesi bekleniyor. AB Komisyonu'nun tahminlerine göre, Fransa'nın bu yıl sonunda yüzde 0,3 büyürken, 2015 yılında yüzde 0,7 büyümesi öngörülüyor. Avro Bölgesi'nin bu yıl yüzde 0,8, 2015'te ise yüzde 1,1 büyümesi tahmininde bulunulurken, mayıs ayında söz konusu rakamlar sırasıyla yüzde 1,2 ve yüzde 1,7 seviyesindeydi. AB Komisyonu tahminlerine göre, İngiltere ekonomisinin diğer gelişmiş ekonomilere kıyasla ortalamanın üzerinde güçlü bir büyüme kaydetmesi beklenmesine rağmen, İngiltere'de kamu borcunun GSYH'ya oranın hafif de olsa artmaya devam etmesi öngörülüyor. İngiltere'de kamu borcunun GSYH'ya oranının bu yıl sonu itibariyle yüzde 87,2'den, yüzde 89'a, gelecek yıl da yüzde 89,5 seviyesine yükselmesi tahmin ediliyor. İngiltere'nin istihdam piyasasının da gelecek yıllarda daha olumlu bir performans sergilemesi öngörülüyor. İngiltere'de geçen sene sonunda yüzde 7,5 olan işsizlik oranının bu yılın sonunda yüzde 6,2'ye, gelecek yılın sonunda ise 5,7'e hızla gerilemesi bekleniyor. AB Komisyonu'nun tahminlerine göre İngiltere 2016 yılında işsizlik oranını yüzde 5,5'e çekmeyi başaracak. Öte yandan AB Komisyonu'nun Avro Bölgesi'ne işsizlik tahminleri ortaya karamsar bir tablonun çıkmasına neden oluyor. Komisyonun verilerine göre, Avro Bölgesi'deki işsizlik seviyesinin bu yıl sonunda yüzde 11,6, 2015 yılında yüzde 11,3 olarak gerçekleşmesi tahmin ediliyor. Ekim ayında IMF de İngiltere'nin bu yıl G-7 ülkeleri içerisine en yüksek ekonomik büyümeyi kaydedeceğine dikkati çekmişti. Çelik sektörünün on aylık ihracatı 11,2 milyar dolar İSTANBUL - Türk çelik sektörünün on aylık ihracatı 11,2 milyar dolar oldu. Çelik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2014 yılı ocak-ekim dönemi verilerine göre, Türkiye'nin çelik ihracatı değer bazında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2,96 azalarak 11 milyar 160 milyon dolar, miktar bazında ise yüzde 4,12 gerileyerek 14 milyon 677 bin ton seviyesinde gerçekleşti. Çelik İhracatçıları Birliği açıklamasında, Türk çelik sektörünün yılsonu hedefine temkinli adımlarla ilerlediği belirtilerek, sektörün yaşanan olumsuzlukları geride bırakması ve artı değerleri yakalayabilmesi için katma değerli ürünlere odaklanması gerektiği kaydedildi. Çelik sektörünün ihracatına, diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde Türkiye'nin on aylık toplam çelik ihracatı, miktar bazında 15,4 milyon ton, değer bazında ise 13,2 milyar dolara ulaştı. On aylık dönem verileri bölgeler bazında incelendiğinde, liderlik 5,1 milyon tonluk ihracatla Ortadoğu bölgesinin olurken, bu bölgeyi miktarda yüzde 6,9 artış yakalayan Avrupa Birliği 2,5 milyon tonla izledi. Ardından 2 milyon tonla Kuzey Amerika ülkeleri ve 1,6 milyon tonla Kuzey Afrika ülkeleri geldi. - En çok ihracat ABD'ye yapıldı Çelik sektörünün ocak-ekim döneminde en çok ihracat yaptığı üç ülke ise sırasıyla, 1 milyon 642 bin tonla ABD, 1 milyon 388 bin tonla Irak ve 1 milyon 209 bin tonla Birleşik Arap Emirlikleri oldu. On aylık dönem içerisinde en çok ihraç edilen ürünler sıralaması ise 6 milyon 381 bin tonla inşaat çeliği, 1 milyon 585 bin tonla boru, 1 milyon 503 bin tonla profil ve 1 milyon 443 bin tonla yassı sıcak olarak gerçekleşti. Verilere göre 2014 yılı ekim ayı ihracatı geçen yılın aynı ayı ile kıyaslandığında değerde yüzde 0,8 artışla 1 milyar 52 milyon dolara ulaştı, miktarda ise yüzde 0,05 azalışla 1 milyon 407 bin tona düştü. Açıklamada görüşlerine yer verilen Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, on aylık dönemi geçen yıla göre miktar bazında yüzde 4,12, değer bazında ise yüzde 2,96 gerileme ile tamamladıklarını belirterek, "Sektörümüzün üzerindeki olumsuz etkiler 2014 yılı rakamlarımızı normal seyrimizin altına çekmiş durumda" bilgisini verdi. Özellikle son aylarda ihracatın normal seviyelere ulaşması adına olumlu sinyaller aldıklarını aktaran Ekinci, "Çelik sektörü, toplam ihracatı ile dünya sekizincisi ve inşaat çeliği ihracatı ile dünya liderliğine sahip. Buna rağmen ihracat geliri olarak dünya sıralamasında on üçüncü, ortalama birim satış fiyatımızla ise on yedinciliğe kadar geriliyoruz" ifadelerini kullandı. KAYIP Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasına ait 1260 Sicil No lu ruhsat ve mühürüne ait Serbest Muhasebe Mali Müşavirlik ruhsatımı kaybettim. Hükümsüzdür. Şerafettin TANOL

7 7 EKONOMİ 2015'te kamunun yatırımları azalacak özel sektörün artacak Muğla dan 9 ülkeye domates ihracatı MUĞLA - UTKU UÇRAK - Türkiye'nin önemli üretim merkezlerinden Fethiye ve yöresinde "kırmızı altın" olarak tabir edilen domatesin 1 Ekim'de başlayan ihracatı devam ediyor. Fethiye ve Seydikemer ilçelerinde 26 bin dekarlık örtü altı tarım alanında yaklaşık 8 bin çiftçi domates üretimi yapıyor. Ürünler yurt içinin yanı sıra yurt dışına da gönderiliyor. Türkiye'de Antalya'dan sonra en çok domates üretilen yer olarak kabul edilen bölgede, yılda yaklaşık 400 bin ton üretim gerçekleştiriliyor. Bölgedeki hal birlikleri aracılığıyla başta Rusya olmak üzere Polonya, Ukrayna, Irak, Moldova, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelere ihraç edilen domatesin kilogramı 1,90 ile 2,2 lira arasında alıcı buluyor. Bölgedeki çiftçilerin ürettiği domates kalitesi, boyutu ve görünümüne göre ihracata ve iç piyasaya gidecek şekilde sınıflandırılıyor. Fethiye ve Seydikemer'den geçen yıl 127 bin 420 ton domates ihraç edilmişti. Bu yılki hedef ise geçen yılki rakamın altına düşmemek. Fethiye Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Şaban Sarıkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgede yetişen ürünlerin ihracatına 1 Ekim'de başladıklarını Bölgede yetişen domatesin sezon başlangıcından bu yana başta Rusya olmak üzere birçok ülkeye ihraç edildiğini bildiren Sarıkaya, "Sezon başlangıcından bu yana bir aylık dönemde 622 ton domates ihraç edildi. Geçen yıl aynı dönemde ise ihracatımız 251 ton olmuştu. Yani ihracata hızlı bir giriş yaptık" Sarıkaya, her geçen yıl domates üretimine paralel olarak ihracatında artış yaşandığını, bölgede üretilen ürünlerin önceki yıllara göre daha kaliteli hale gelerek üründeki kalıntının en alt düzeye çekildiğine dikkati çekti. Bu yıl rekoltenin sıcak havadan dolayı çok fazla olmadığını belirten Sarıkaya, domates ihracatında bu yıl geçen yılın altına düşmemeye çalışacaklarını vurguladı. Fethiye Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Atabey Akgün de ekim ayı itibarıyla ihracat sezonunun açıldığını, domatesin yanı sıra diğer sebze ve meyve ürünlerinin de ihraç edildiğini anlattı. Üreticilerin en iyi şekilde ürünlerini yetiştirdiğini, ihracata sevk olacak şekildeki ürünlerini ihracatçı firmalara teslim ettiklerini dile getiren Akgün, ürünlerin genellikle Rusya ve doğu blokundaki ülkelere gönderildiğini ifade etti. Akgün, firmaların kalitelerine dikkat ederek en iyi ürünleri yurt dışına gönderdiğini, ihracata giden domatesin kilogram fiyatının ise 1,90 ile 2,21 lira arasında değiştiğini kaydetti. IMF İcra Direktörlüğü Ofisinde Türkiye dönemi WASHINGTON - Eski Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı, Uluslararası Para Fonundaki (IMF) icra direktörlüğü görevine resmi olarak başladı. Türkiye'nin de arasında bulunduğu 8 ülkenin temsil edildiği Orta ve Doğu Avrupa İcra Ofisi Direktörlüğünü Avusturyalı meslektaşı Johann Prader'den devralan Çanakcı, icra direktörü unvanıyla ilk kurul toplantısına katıldı. IMF'deki varlığı 2010'da yapılan kapsamlı kota ve yönetim reformuyla artan Türkiye, böylece Fon'un İcra Direktörleri Kurulu'nda da ilk kez en üst düzeyde temsil edilmiş oldu. Çanakcı yeni görevine ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, "IMF'de Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini temsil eden İcra Direktörlüğü Ofisinin başında bulunmaktan büyük bir onur duyuyorum" derken, bu pozisyonun Türkiye'nin uluslararası arenadaki görünürlüğü açısından da önemli bir kazanım olduğunu kaydetti. IMF icra direktörlüğü görevini yılları arasında üstlenecek Çanakcı, bundan önce 11 yılı aşkın bir süre Hazine müsteşarlığı yapmıştı. IMF'nin ABD'nin başkenti Washington'da bulunan merkezinde yerleşik üyelerden oluşan İcra Direktörleri Kurulu, ülkelere finansman ve iktisadi politika önerileri sağlamak gibi küresel ekonomiyi yakından ilgilendiren birçok çalışmaya yön veren ve karara bağlayan temel yönetim organı işlevini görüyor. Halen 188 üyesi bulunan IMF'de üye ülkeler, 24 icra direktörü tarafından temsil ediliyor. Türkiye nin güçlü mali tamponları var LONDRA - GÖKHAN KURTARAN - Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in Türkiye Başanalisti Alpona Banerji, Türkiye'nin önündeki zorluklara karşın güçlü mali tamponları olduğunu kaydetti. Banerji, yarın İstanbul'da düzenlenecek ve Türkiye ekonomisinin tartışılacağı "8. Yıllık Türkiye'nin Kredi Riski Konferansı" öncesinde AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Türkiye ekonomisinin değişen küresel ekonomik koşullara karşın bir takım güçlü yanları olduğunu anlatan Banerji, Türkiye'nin düşük kamu borcu ve ılımlı kamu borçlanma ihtiyacı açısından güçlü mali tamponları olduğunu belirterek, "Buna rağmen Türkiye'nin dışsal oynaklığı daha çok geniş cari açık ve yüksek finansman ihtiyacı olarak ortaya çıkmaya devam ediyor. Türkiye'nin döviz rezervlerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) oranı gelişmekte olan piyasaların birçoğunda daha düşük seviyede" diye konuştu. Banerji, ekonomisinin büyüklüğü, çeşitliliği, kişi başına düşen milli gelir açışından varlığı, kamu borcunun yıllar içinde düşürülmesi, borcunun diğer Baa3 ülkelerine kıyasla düşük olmasının ve güçlü mali politikasının, Türkiye'nin kredisinin temel güçlü yönlerinden olduğunu ifade etti. Merkez Bankası'nın para politikasını da değişen ekonomik koşullar ışığında değerlendiren Banerji, "Merkez Bankası'nın enflasyon hedefine ulaşabilme becerisi önemli bir faktör. Enflasyon oldukça yüksek seyretti ve bu yılın sonunda enflasyon oranının yüzde 10 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor" Türkiye'ni cari açığın azaltılması yolunda olumlu gelişmeler kaydettiğini vurgulayan Banerji, "Türkiye'nin cari açığı bu yılın ilk yedi aylık kısmında dolar cinsinden yaklaşık yüzde 40 azalış kaydetti. Bu daha çok azalan sermaye akışından ve iç kredilerdeki yavaşlamadan kaynaklandı ve tabii ki ithalat büyümesini de etkiledi. Aynı zamanda ekonomi bu yılın ilk yedi aylık kısmında Avrupa'dan kaynaklı artan ihracattan da faydalandı" Buna karşın, Türkiye'nin bu yılın sonunda cari açığının GSYH'ye oranının yüzde 5,8 olmasını ve 2015 yılında ise yüzde 6 seviyesinde gerçekleşmesini beklediklerini dile getiren Banerji, Türkiye'nin halen yüksek bir cari açık seviyesi olduğunu vurguladı. Türkiye'nin not görünümünün "Negatif"ten Fethiye ve Seydikemer ilçelerindeki 26 bin dekarlık örtü altı tarım alanında yaklaşık 8 bin çiftçinin ürettiği domates, bölgedeki hal birlikleri aracılığıyla Rusya, Polonya, Ukrayna, Irak, Moldova, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelere ihraç ediliyor. yukarı yönlü değiştirilmesi için hangi şartların arandığı yönündeki soruya ise Banerji, "Türkiye'yi hali hazırda 'Baa3' notu ve 'Negatif' not görünümüyle değerlendiriyoruz. Politik riskin azalması, ekonomik politikanın netliği ve yatırımcı güveninin istikrara kavuşması görünümün dengelenmesi için gerekli şartlardan..." yanıtını verdi. Türkiye'in Irak'la olan ticari ilişkilerini de değerlendiren Banerji, Irak'ın Türkiye'nin ikinci önemli ticaret ortağı olması açısından Irak ile yapılan ticaretin, ekonominin önemli yanlarından biri olduğunu belirterek, yılın ilk yedi ayında Türkiye'nin Irak'la olan ticaretinin geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 20 azaldığını, bu durumun net bir şekilde Türkiye'nin cari açığında ve sonuç olarak ekonomik büyümesinde olumsuz bir etkisi olduğunu belirtti. Moody's Başanalisti Banerji, bölgedeki jeopolitik gerilimlere ilişin olarak da "Artan jeopolitik riskler, küresel sermaye ortamındaki değişimler, yerel politik riskler gibi zorluklar devam edecektir. Bunlar Türkiye'nin geniş cari açığını finanse etmek için dayandığı yatırımcı güvenini de etkileyecektir" öngörüsünde bulundu. Banerji, devamla şunları söyledi: "Jeopolitik risk Türkiye'ye gelince devlet tahvili metodolojisinin hep önemli bir boyutu olmuştur. Türkiye, jeopolitik risklerin her zaman mevcut olduğu bir konumda yer alıyor. Jeopolitik riskin emtia fiyatlarının yanında yatırımcı güveni üzerinde de olumsuz etkileme potansiyeli var. Jeopolitik riskin ekonominin üzerinde olduğu gibi Türkiye'nin cari açığı üzerinde de etkisi var." Türkiye'ye ilişkin ekonomik büyüme öngörülerini paylaşan Alpona Banerji, şunları kaydetti: "Ekonomik büyümenin bu yıl yüzde 3'e gerilemesini ve 2015 yılındaysa yüzde 2,8 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Bu büyüme azalan iç talep ve daha düşük tüketimin ardından gerçekleşiyor. Türkiye'nin ekonomik büyümesi son iki yıldır yüzde 5'in altında gerçekleşiyor. Türkiye'deki en temel yapısal problemlerinden biri düşük sermaye seviyesi. Kalkınma Programı'nın uygulanması ekonomik büyüme hızının artırılması için son derece önemli. Fed'in parasal genişleme programına son vermesine karşın parasal genişleme açısından benzer bir adımı yakın zamanda Avrupa Merkez Bankası'nın atmış olması da önemli. ANKARA - TAMER TOĞANAŞ - Kamu kesimi sabit sermaye yatırımlarının 2015 yılında reel olarak yüzde 2,1 oranında azalacağı öngörülürken, özel sektör yatırımlarının ise yüzde 6,1 artış göstermesi bekleniyor. AA muhabirinin 2015 Yılı Programı'ndan derlediği bilgilere göre, gelecek yıl kamu, sabit sermaye yatırımlarını kısacak. Kamu yatırımlarında yüzde 2,1 azalma öngörülen 2015 yılında, cari fiyatlarla kamu kesimi sabit sermaye yatırımlarının yüzde 48,1'inin merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idareler tarafından gerçekleştirileceği tahmin ediliyor. Yatırımların yüzde 35,7'sini mahalli idareler, yüzde 13,3'ünü işletmeci KİT'ler, yüzde 0,1'ini özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar, yüzde 2,8'ini ise döner sermayeli kuruluşlar ve sosyal güvenlik kuruluşlarının yapması bekleniyor. Programa göre, gelecek yıl cari fiyatlarla kamu kesimi sabit sermaye yatırımları içinde bu yıla oranla ulaştırma, enerji, eğitim ve sağlık alt sektörleri paylarında düşüş olacak. Konut alt sektörleri payında bir değişme beklenmezken, diğer tüm alt sektörlerin paylarında ise artış görülecek. Bu dönemde, kamu yatırımı içindeki payında en yüksek artışın yüzde 6,4 ile diğer hizmetlerin ve yüzde 1,1 ile tarım alt sektörlerinin payında görülmesi bekleniyor. Öte yandan, 2015'te özel kesim sabit sermaye yatırımlarının reel olarak yüzde 6,1 artış göstereceği tahmin ediliyor. Programa göre, gelecek yıl cari fiyatlarla özel kesim sabit sermaye yatırımları içinde ulaştırma, imalat ve konut alt sektörleri payları bu yıla oranla artacak, tarım ve diğer hizmetler alt sektörleri payları aynı kalacak, diğer alt sektörlerin payları ise azalacak. Program dönemi sonunda kamu sabit sermaye yatırımlarının GSYH içerisindeki payının yüzde 4,6'ya, sermaye giderlerinin Merkezi Yönetim Bütçesi içerisindeki payının ise yüzde 8,7'ye çıkarılması hedefleniyor Yılı Programı kamu yatırım uygulamalarında; sektörel, bölgesel ve proje bazındaki öncelikler dikkate alınarak ekonomik ve sosyal altyapıyı geliştirecek yatırımlara ağırlık verilmişti. Bu yıl mahalli idare yatırımları ve yatırım işçilik giderleri hariç olmak üzere, Türkiye'de toplam tutarı 438,5 milyar lira, 2013 yılı sonu kümülatif harcaması 182,9 milyar lira ve 2014 yılı başlangıç ödeneği 47,5 milyar lira olan kamu yatırım projesi yürütülüyor Yılı Yatırım Programı'nda yer alan 2,753 projenin 12,5 milyar lira tutarındaki 671'i yıl içinde başlanıp bitirilmesi programlanan yıllık projelerden oluşuyor. Ayrıca 2014 yılında toplam proje tutarı 6,4 milyar lira, 2014 yılı ödeneği 985 milyon lira olan 237 yeni çok yıllı proje yatırım programına dahil edildi. Mevcut proje stokunun tamamlanabilmesi için ilave 255,6 milyar lira gerekiyor. Ödeneklerinin tamamının harcanacağı, kamu yatırımları için sonraki yıllarda da 2014 yılı düzeyinde ödenek ayrılacağı ve programa yeni proje alınmayacağı varsayımıyla, mevcut stokun tamamen bitirilebilmesi 4,4 yılı bulacak. İngiltere ile AB arasında 2,1 milyar avroluk sorun BRÜKSEL - Avrupa Birliği Komisyonu, 1 Aralık'ta vadesi dolan 2,1 milyar avroluk bütçe faturasını ödemeyeceğini açıklayan İngiltere'ye "ilk günden faiz uygulaması başlatılacağı" uyarısında bulundu. AB Komisyonu Başsözcüsü Margaritis Schinas, "1 Aralık'ta ödeme olmazsa 2,1 milyar avroya gecikilen ilk günden itibaren faiz işlemeye başlayacağını" ifade etti. AB Komisyonu üye ülkelerin ortak bütçeye yapacakları katkıyı geçen ay son ekonomik verilerle ve farklı bir sistemle yeniden hesaplamış veingiltere'den 1 Aralık'a kadar 2,1 milyar avro ödemesini talep etmişti. İngiltere Başbakanı David Cameron, Ekim'deki AB zirvesinin ardından Brüksel'de düzenlediği basın toplantısında, "Faturayı 1 Aralık'ta ödemeyeceğim" ifadesini kullanmıştı. AB Komisyonu sözcülerinden Jakub Adamowicz, geçmişte hiçbir üye ülkenin AB ortak bütçesindeki payını ödememesi durumunun yaşanmadığını belirtti. İtiraza konu olan diğer bazı ödemelerin genellikle Avrupa Adalet Divanı tarafından kesinleştirildiğini hatırlatan Adamowicz, üye ülkelerin ödemelere itirazı nedeniyle Avrupa Adalet Divanı'na giden çoğu davayı AB Komisyonu'nun kazandığını kaydetti. Adamowicz, vadesinde ödeme yapılmayan durumlarda AB antlaşmaları gereği gecikilen ilk günden itibaren ana rakama faiz işlemeye başladığını ve faiz oranının, ilgili ülkedeki kısa vadeli hazine borçlanma faizine 2 puan eklenerek belirlendiğini ve faiz oranının gecikilen her ay yüzde 0,25 artırıldığını bildirdi. Bu durumda İngiltere 2,1 milyar avroluk AB faturasını 1 Aralık'ta ödemezse ve Avrupa Adalet Divanı'nca haklı görülmezse ilk ay için yaklaşık yüzde 2,5 faiz ödeyecek ve bu oran gecikilen her ay çeyrek puan artacak. - Hollanda, İtalya, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Malta, Bulgaristan, İrlanda ve Letonya'ya da ek bütçe talebi... AB'nin üye ülkelerin milli gelirlerini hesaplama yöntemini değiştirerek kayıt dışı ekonomiyi ve Ar-Ge yatırımlarını daha fazla dikkate alması nedeniyleingiltere ve Hollanda yeni faturalarla karşılaşırken Almanya, Fransa, Danimarka, Polonya ve Avusturya bundan karlı çıkarak bütçeden iade yapılacak üye ülkeler arasında yer almıştı.

8 8 KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN YIKIMIN HEDEFİ ATATÜRKÇÜLÜK VE CUMHURİYETTİR Türkiye de, 2739 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun gereğince; milli bayram, yalnız cumhuriyetin ilân edildiği 29 Ekim günüdür. Bunun dışında kalan; 30 Ağustos Zafer Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, 19 Mayıs Atatürk ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı gibi bayramlar ise genel tatil günleri arasında sıralanmıştır. Kanuna göre, yılbaşı günü de tatil günü olarak tespit edilmiştir. Kanun, bu bayramların tatil günlerini de tespit etmiştir. Söylemek istediğim şu ki kanun; milli bayram olarak sadece 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nı kabul etmektedir yılı içinde hangi gerekçeyle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nın dumura uğratıldığını hepimiz biliyoruz. Gördük ki bazıları, milli bayram ve bu bayramlardaki törenleri sevmiyor, istemiyor. Toplum da istemiyor ki hiç tepkisi yok(!) Milli Eğitim Bakanlığı, İl Milli Eğitim Müdürlüklerine bir genelge göndererek; 19 Mayıs Atatürk ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin yalnız Ankara da stadda genel gösterilerle yapılmasını, diğer illerde ise okullarda kutlanmasını istedi. Gerekçe var mı? Havalar soğuk oluyor ve çocuklar üşüyor. Masraf oluyor, veliler şikayetçi. Öğrenciler derslerinden geri kalıyor. Bazı öğrenci velilerinden başka, bu gösterileri izleyen olmuyor. Boşa zaman kaybı oluyor vs. vs. diyorlar. Sorun; nedir biliyor musunuz? Sorun; Cumhuriyetle, Atatürkçülükle, Atatürk ilke ve inkılaplarıyla hesaplaşma değildir. Bu hesaplaşmayı zaten yıllardır yapıyorlar den bu yana yapıyorlar. Gizli, bazen açık, dolanarak, kem-küm ederek bugüne kadar gelindi. Şimdi açıkça bir karşı duruşun içindeler. 19 Mayıs ta çocuklarımıza halâ askercilik oynatıyorlar. Kas göstersinler, güç sergilesinler, disiplini ve iteati benliklerine sindirsinler, isteniyor. Militarizmin kitleleştirildiği bir imkândır 19 Mayıslar. Resmi ideolojiyi benimseyen nesiller yetiştirildi şimdiye kadar. Devlet hâlâ Kemalist- İdeolojik bir devlet. 19 Mayıslar devletin ideolojik genetiğidir. Mutlaka TC nin bu genetiği değiştirilmelidir. Kemalizmden mutlaka sapmalıdır. Yolu da budur. Hatta yeni Anayasa ile ilk üç madde kaldırılmalıdır. Eğitim Kanununda ve diğer çıkarılacak kanunlarda Atatürk ve Kemalist düşüncenin olduğu bütün maddeler değiştirilmelidir. Atatürkçülük; Türkiye yi geri bıraktıran çağdışı, medeni dünyaya aykırı bir tür yobazlıktır diyorlar. Yalaka kalemlerin, liboşların, ikinci cumhuriyetçilerin son aylardır yazdıklarına bakın; özet olarak budur. O sebeble 19 Mayıs Bayramına ve diğer ulusal bayramlara karşıdırlar. Bu yalaka, entel ve liboş kalemlere akıl veren sömürgeci Batı; Türkiye nin gelişmesinin önünde iki engel olduğunu, işbirlikçileri aracılığıyla topluma pompalıyorlar. Bunların birisi Atatürkçülük, diğeri ise Türk Ordusudur. İşbirlikçiler, Batı nın herhalde ne olduğunu bilmiyorlar. Biliyorlar ise, demek ki bile bile Cumhuriyetimize, Türklüğe karşı duruyorlar. Söylüyorum, her zaman da söyleyeceğim: Bu demokratlık değildir. Demokrasi yemi ile kandırıldıklarının farkında değiller. Batının iki yüzlülüğüne ve art niyetine yüzlerce örnek verebilirim. Başka bir yazımda; Batılı devlet adamlarının, yazarlarının, şairlerinin, din adamlarının Türkiye hakkındaki olumsuz ve kin kusan söylemlerini yazacağım. Göreceksiniz; o güvendikleri Batıyı ve sömürgeci AB yi. Sadece bir tek şeyi sizinle paylaşmak istiyorum. 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Sevr Andlaşması görüşmeleri sırasında, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon; Türkleri, Avrupa dan ve İstanbul dan sürmek için Avrupa nın beş yüz yıldır beklediği fırsat doğmuştur. Bu fırsat kaçırılmamalıdır diyordu. Bu fırsatı kaçırdılar. O yıllarda Batı ya bu fırsatı kaçırtan Mustafa Kemal di. Acaba yeniden fırsat yakaladıklarını mı sanıyorlar? Hayır, bu fırsatı, sömürgeci Batı hiçbir zaman yakalayamayacaktır. İşbirlikçiler ve liboşlara bir şey demiyorum ama gerçekten iyi niyetli ve farkında olmayanlara sesleniyorum: Ne olur kanmayın, kandırılmayın. Trabzon'un basın tarihi belgesel oldu TRABZON - Trabzon Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafından, kentte bir asırı aşkın süredir devam eden basın faaliyetleriyle ilgili olarak 3 ayrı bölümden oluşan 80 dakikalık belgesel hazırlandı. TGC Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, belgeselde, tarihin ilk çağlarında kil tabletlere yazılarak başlayan basın hareketlerinin genel bir durumu ile matbaaların kurulmasını ve Türkiye'ye gelişini işledikten sonra Trabzon'daki basın faaliyetlerini anlattıklarını Özdemir, Türkiye'de İstanbul dışında Anadolu'da kurulan ilk matbaanın, 1865 yılında Trabzon Vilayet binasında faaliyete geçtiğini vurgulayarak, Anadolu'nun ikinci gazetesi olan ve Trabzon Valiliğince 1869'da çıkarılan "Trabzon" adlı gazetenin, bu matbaada basılmaya başlandığını kaydetti. Özdemir, Trabzon'da ayrıca 1928'deki harf devriminden sonra çıkan gazetelerin de mevcut olduğuna dikkati çekerek, bunların düzensiz de olsa pek çok sayısını, çeşitli kütüphanelerde bulmanı mümkün olduğunu ifade etti. Belgeseli hazırlarken, bütün bu nüshalara ve kişilerin elindeki diğer belgelere ulaşmaya gayret edildiğini dile getiren Özdemir, şöyle konuştu: "Bu yüzden, Trabzon Basın Tarihi Belgeseli, görsel açıdan oldukça zengin bir durumdadır. Ayrıca, Samsun ve Ankara'da da çekimler ve röportajlar yapıldı. Trabzon'daki basın kuruluşlarının çalışmaları, ilk yıllardan beri basılan gazetelerin örnek sayıları da ayrıca görüntülenmiş, aylar süren titiz bir çalışmayla, kurgulanıp 3 bölüm halinde toplam 80 dakikalık bir belgesel ortaya çıkmıştır." Boğaziçi Film Festivali 14 Kasım da başlıyor İSTANBUL- Festivalin tanıtım toplantısında konuşan Yürütme Kurulu Başkanı Ogün Şanlıer, Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği ve İstanbul Medya Akademisi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen festivale büyük ilgi olduğunu belirterek, 100'den fazla ülkeden 4 bine yakın filmle başvurulduğunu Festival kapsamında bu yıl yapım destek fonu oluşturduklarını ifade eden Şanlıer, "Bu fonla kısa film yapımcılarına destek vermeyi amaçladık. 100 kısa filme destek vererek festivalde yarışmalarını sağlayacağız. Bu yıl 20 film yarışmaya hak kazandı. Kalan 80 film de önümüzdeki dönemde desteklenecek" Genel Sanat Yönetmeni Kamil Koç, festivalde kısa metrajlı filmleri yarıştırdıklarını ancak kısa film festivali olmadıklarını Kısa filmi önemsediklerinin altını çizen Koç, kısa filmi, sinema sektörünün Ar-Ge'si, geleceği ve dinamik bir yapı olarak gördüklerini ve bu alanın sürekli korunması, kollanması, geliştirilmesi gerektiğine inandıklarını aktardı. Kamil Koç, Türkiye'de festival ve etkinliklerin kısa filme destek vermediğine dikkati çekerek, dünyanın ve Türkiye'nin geldiği nokta itibarıyla İstanbul'un dünya sinemasının merkezlerinden biri olabileceğini vurguladı. Festival, 28 Kasım'a kadar sürecek İstanbul Boğaziçi Film Festivali Danışmanı ve jüri üyesi Belçim Bilgin, festivalin, vizyonu ve etkinlikleriyle sinemaya ciddi katkı sağlayacağını düşündüğünü dile getirdi. Katılımın yüksek olmasının heyecan verici olduğunu vurgulayan Bilgin, bu sene, Türkiye sinemasının 100. yılına layık bir festival yapacaklarını kaydetti. Bilgin, Türkiye sinemasının bütününü kapsamayı hedefleyen festivalin sadece Türkiye'de değil, dünyada da genç sinemacıları kazanmayı amaçlayan festival olma yolunda ilerlediğini aktardı. Danışman ve jüri üyesi Semir Aslanyürek, festivalin gerçekleşmesinden mutluluk duyduğunu belirterek, "Artık, kısa film diye bir şey var ve bu sadece gençlerin yaptığı bir şey değil. Kendimden biliyorum, kısa film yapmak, uzun metrajlı film yapmaktan çok daha zor. Kısa film çok önemli. Bu festivalin kısa filme ayrılması da çok önemli bir eksikliği gidermekte" diye konuştu. Festival etkinlikleri Festivalin "onur konuğu" Türkiye-Polonya ilişkilerinin 600. yıl dönümü dolayısıyla Polonya olarak belirlendi. Bu kapsamda, "Asfalt Çiçekleri", "Hayat Çok Güzel", "Dondurmam Gaymak", "Magda", "Düzelti", İDA", "Hayallerin Ötesinde", "Sen Tanrısın", "Düşmek Korkusu", "Babamın Bisikleti", "Taş Bebek", Sev Beni", "Walesa" ve "Yozgat Blues" filmleri festival izleyicisi ile buluşacak. Festivalin "Gişe Dostu Filmler" bölümünde, "Düğün Dernek", "Kelebeğin Rüyası", "Mandıra Filozofu", "Patron Mutlu Son İstiyor" filmleri ile "Eyvah Eyvah" ile "Hükümet Kadın" filmlerinin serileri yer alacak. Festival kapsamında, "Bir Portre: Derviş Zaim" başlığı altında Zaim'in filmleri gösterilecek. Atölye, söyleşi ve panellerin de gerçekleştirileceği festivalin etkinlik ve gösterimleri Atlas Sineması, Cine Majestik Sinemaları, Bağlarbaşı Kültür Merkezi, Tarık Zafer Tunaya KÜLTÜR-SANAT Bu yıl ikincisi düzenlenen İstanbul Boğaziçi Film Festivali, Kasım'da sanatseverlerle buluşacak. Savaştan kaçtı, hayata pirinç tanesiyle tutundu MEHMET NURİ PARMAKSIZ BENCİLEYİN SÖZLER HER ŞEYİN PAYLAŞILDIĞI DİYARA Sevdanın yaprağına düşen çiğ tanesi gönlüm korkuyor yalnızlıktan Aşkın vuslat ışığına hasret kalan kalbim dilek tutuyor kayan her yıldızda Ağlamak istiyor bahtım her sızıda Her şeyin paylaşıldığı diyarı özlüyorum. Dünyada sustuklarımı haykırmak istiyor sevdam. Kayalıklara düşmekten yaralı yarınlarım kanadıkça kanıyor kabuk bağlayan hayallerimde MARDİN - Ülkesindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyeli ressam ve hat sanatçısı, yerleştiği Nusaybin ilçesinde mesleğini sürdürüyor. Bir süre önce eşi ve 2 çocuğu ile ilçedeki akrabalarının yanına yerleşen Abdulbasıt Mahmut, kiraladığı küçük bir dükkanda İhlas suresi ile talebe göre isim ve resim de işlediği pirinç tanesinden hazırladığı kolyenin satışından geçimini sağlıyor. Sanatını sürdürme kararı aldı Mahmut, AA muhabirine, ülkesindeki savaştan ailesiyle Türkiye'ye kaçtığını belirterek, Nusaybin ilçesinde yeni bir yaşama başladıklarını Suriye'de 4 yıl ressamlık ve hat eğitimi aldığını, Kürtçe, Arapça, İngilizce ve Rusça bildiğini belirten Mahmut, Türkçe'yi de öğrenmeye başladığını kaydetti. Şam'da hediyelik eşya dükkanının bulunduğunu ifade eden Mahmut, yardımlarla yaşamını sürdürmek yerine yaşama yeniden tutundukları Nusaybin'de de sanatını sürdürme kararı aldığını Mahmut, ilçedeki çarşıda bir dükkan kiralayarak çalışmaya başladığını anlatarak, hat sanatı ve pirinç tanesine işlediği yazılarla ilgi gördüğünü belirtti. Yeteneğini pirinç tanesine yansıtıyor Mahmut, 2 dakikada pirinç tanesi üzerine İhlas suresini yazabildiğini kaydederek, bunun yanı sıra talebe göre başka isimler ve resimler de işleyerek hazırladığı kolyeleri sattığını dile getirdi. Gören herkesin bu kolyelerden talep ettiğini anlatan Mahmut, "Pirince bir sure yazmak başkaları için çok zor ancak benim için çok basit. 10 yıldır bu işi yapıyorum. Türkiye'de hem sanatımı sürdürüyor hem de başkasına muhtaç olmadan aileme bakıyorum" diye konuştu. Mahmut, İhlas suresi yazılı kolyeleri 10, başka bir isim veya resmin işlendiği kolyeleri de 5 liradan satışa sunduğunu sözlerine ekledi. HER ŞEYİN PAYLAŞILDIĞI DİYARA Susmanın, riyanın ve acının olmadığı sonsuzluk diyarı; ben sana ulaşınca sınırsızca, sonsuzca seveceğim yâri. Maviliklerde kaybolacak prangalı sözlerim; özgürlüğe yelken açacak gönlüm Âh bir gelse ölüm; âh bir sussa hüznüm Hayatım yamalı bohça, yamadıkça başka başka elemleri kucaklıyor kaderim. Razıyım her bir şeye lakin hüzünden uzak olsun yârim. Özlüyorum ben seni sonsuzluk; aşikâr olan şu gönlümde, bazen beni çok zorluyor onsuzluk. Şükrüm sonsuza; sevdam ruhuma ruh katan aşkıma, nabzımın nabzında atana Sevgili! Ömrümü bir broş yapıp yakana taksan Ruhumu motifleyip bir halı dokur gibi dokusan ve kokunu bana nakış olarak işlesen acep bir nebze azalır mı içimdeki hasret? Bir hücrem acep doyar mı sana? Sana bende olan ben kanar mı Kültür ve Kongre Merkezi ile Tophane-i Amire Sanat Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Avrupa Sineması'ndan örneklerin de gösterileceği festivalde, Altın Küre Başkan Yardımcısı Lorenzo Soria büyük jüri başkanı olarak yer alacak. Brad Pitt, James Franco, Hell Berry gibi oyuncuların koçluğunu yapan Ivana Chubbuck, oyuncu Omar Metwally, Oscarlı yönetmen Sam French ve Hırvat oyuncu Kristina Krepela da festival kapsamında eğitim ve söyleşilere katılacak. Festivalin programına " m" adresinden ulaşılabilecek. Türk sanayisinin 61 yıllık gelişimine fotoğrafla tanıklık etti ESKİŞEHİR - Endüstriyel fotoğrafçılığın önemli isimlerinden Ersin Alok, 1953 yılından bu yana Türk sanayisinin gelişimini yaklaşık 10 bin fotoğrafla kayıt altına aldı. Alok, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1953 yılından beri fotoğraf çektiğini ve 1967 yılında ise Paris'te yapılan bir yarışmada aldığı birincilik ödülüyle profesyonel anlamda fotoğrafçılığa başladığını Profesyonel fotoğrafçılığa başlamasının kendisini Türk sanayisini anlatan fotoğrafları çekmeye sürüklediğini belirten Alok, şöyle konuştu: "Türkiye sanayisini anlatan 10 bin civarında fotoğraf arşivine sahibim. Sanayi fotoğrafları yanında, dağ, su altı, mimari ve arkeoloji alanında fotoğraf çekimlerim de var. İnşaat, endüstri, elektronik, gıda, maden, gemi, liman, baraj, mobilya, savunma sanayisi gibi fabrika ve sanayi alanlarında bulunarak Türkiye'nin gelişimini adım adım fotoğraflamış oldum." Alok, arşivinde yer alan sanayi araçlarının büyük çoğunluğunun yerli makinelerden oluştuğunu anlattı. Türkiye'nin ikinci sanayi devriminin 1966 yılında başladığını dile getiren Alok, şunları kaydetti: "Türkiye'deki sanayi hareketlerinin yeni ve modern anlamda nasıl kurulduğunu takip ederek günümüze kadar çektiğimiz fotoğraflardan düzenlediğim sergiler var. Çektiğim fotoğraflarda Türk sanayisini olabildiğince anlatmaya çalıştım. Endüstri fotoğraflarında sanayi alanında ilk defa yapılan işleri kimler yaptıysa onların fotoğraflarını çekerek günümüze kadar geldik. Türk sanayicisinin yapmak istediği entelektüel atılımı nasıl yapıyor, nelerle yapmış ve nasıl geliştirmiş bunları çekerek bir anlamda depoladım." Alok, fotoğraflarının Türk sanayicileri tarafından beğenildiğini aktaran Alok, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk sanayisinin son 10 yılda attığı dev adımlar, yeni Türkiye'nin çağdaş dünyada tek ve en büyük başarı eğrisini çizmiştir. Bu fotoğraflar da bu girişimin ne denli güçlü ve inanılmaz olduğunu göstermektedir. Bundan sonra ki planlarımda Türkiye sanayisini anlatan bir projem daha olacak. Bunu yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşünüyorum." sahibim olan kalbine? Güler mi bahtımız kaderle? Koşsam sana doğru rüzgârınla bilinmeyen diyarlara uçsam ama benim bilinmeyen diyarım yok ki; her mekân, her yer sen bana Sensiz aldığım nefesler gülleri dikenli kılar; yoksa güller dikensiz... Bu hasretle, bu sevdayla bu ömür nasıl geçer? Benim gibi ölümü içtenlikle kim bekler? Teslimiyet ve tevekkülle hangi âşık âşıktır benim gibi yârine? İçimde mütemadiyen bir ağlama iştiyakı, dağladıkça dağlıyor kalbimi, nefsimi ama susturamıyorum içimden konuşanları Anladım ki susmayacaklar ve hep konuşacaklar susadığıma dâir Her şeyin paylaşıldığı diyara varacağım bir gün Ben o bir gün için yaşıyor ve o bir gün için nefes alıyorum. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Keşfetmesin hiçbir göz değmesin karamıza, Sonsuzluk ve de mahşer ilaçtır yaramıza. Herkesin aşkı büyük bizimkisiyse başka, İnşallah hiçbir kimse giremez aramıza.

9 YAŞAM-ÇEVRE 9 BULMACA Her yıl 10 tür koruma altına alınacak Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, 2013 yılında başlattığı Tür Koruma Eylem Planları kapsamında, geçen yıl ve bu yıl 10'ar türü koruma altına aldı. KAHRAMANMARAŞ - Andırın ilçesinde yaşayan 80 yaşındaki Mehmet Zengin, çocukluktan beri okuduğu yaklaşık 2 bin 500 kitabı, evinin salonunda kurduğu kütüphanede vatandaşların hizmetine sundu. İlkokul mezunu Zengin, küçük yaşlarda okumak için aldığı kitapları yıllarca biriktirdi. Kitapların önemli bölümlerini derleyip daktilo ile 20 kitap yazan Zengin, biriktirdiği kitapları değerlendirebilmek amacıyla evinin salonunu kütüphaneye çevirerek, vatandaşların kullanımına sundu. Zengin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuklukta kazandığı kitap okuma alışkanlığının ilerleyen yıllarda aşka dönüştüğünü On yaşından itibaren okumak için aldığı kitapları evindeki dolaplarda muhafaza ettiğini belirten Zengin, "Bugüne kadar okuduğum kitaplar evimdeki dolaplara sığmayınca salonu kütüphaneye çevirdim. Vatandaşlar gelip burada kitap okuyorlar. Evinde okumak isteyenlere de isim ve adres yazarak, kitap veriyorum" Gençlere kitap okumalarını tavsiye eden Zengin, kütüphanesinde her türlü ansiklopedi, tarihi, kültürel ve dini eserlerin ANKARA - Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, 2013 yılında başlattığı Tür Koruma Eylem Planları kapsamında, geçen yıl ve bu yıl 10'ar türü koruma altına aldı. Bu çerçevede, 2023'e kadar her yıl yaklaşık 10 türün Tür Koruma Eylem Planlarına dahil edilmesi hedefleniyor. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından 2013'te 10 tür için eylem planı hazırlandı. Koruma altına alınan türler arasında; kırmızı orman karıncası, kabamayasıl, sığır kuyruğu, piyan, alageyik, deniz alası, dağ horozu, saz kedisi, sümbül, Malatya kantaronu yer alıyor. Tür koruma stratejisinin hedefleri arasında bulunan ve 2014 yılında hayata geçirilecek eylem planları kapsamında yer alan türler arasında ise Van kertenkelesi, çizgili sırtlan, melez kertenkele, siraz balığı, Akdeniz foku, sultan pelemiri, Beypazarı geveni, ak zambak, adaçayı ve it dolanbacı bulunuyor. Tür Koruma Stratejisi hazırlama sürecinde 91 bilim insanının, 30 sivil toplum kuruluşu mensubunun ve bağımsız uzmanların, 190 kamu kurumu çalışanının, 4 Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) uzmanının katıldığı üç ayrı toplantı gerçekleştirildi. Bu toplantılarda; Tür Koruma Stratejisi ve Eylem Planı Taslağı ile 10 yıllık süreç içerisinde çalışılması hedeflenen türlerin önceliklendirildiği liste çıkarıldı. Tür eylem planlarının biçim ve içerik açısından nasıl olması gerektiğine dair kararlar alındı ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunularak uygulanacak eylem planları şablonları ortaya konuldu. Bu toplantılarla tür koruma stratejisinin IUCN kırmızı listeleri ile ilişkilendirilmesi sağlandı, IUCN merkez ofisinden ve bölgesel ofislerden gelen yabancı uzmanların da katılımıyla tür koruma stratejisi değerlendirildi. Ayrıca, toplantıların strateji dokümanına en büyük katkısı ise ele alınan tür gruplarının genişletilip bilimsel temellere ve IUCN'de kullanılan kriterlere uygun olmasının sağlanması oldu. Toplantılar sonucunda ortaya çıkarılan tür eylem planlarının önceliklendirme listesinde yer alan çalışmalar için Kalkınma Bakanlığına bütçe teklifi yapıldı. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, 2013'te aldıkları kararla her yıl 10 tür için eylem planı hazırlamayı Okuduğu kitaplarla, halka açık kütüphane kurdu hedeflediklerini dile getirdi. Bu hedef doğrultusunda Tür Koruma Eylem Planları hazırlamaya başladıklarını belirten Eroğlu, "Tür koruma stratejisinin ana gayesini ülkemizde nesli tehlike altında olan türlerin korunması ve kendi kendilerini sürdürebilir seviyelere çıkarılabilmesi için sonuç odaklı ve somut hedeflerle desteklenmiş bir yol haritası belirlemek oluşturuyor" ifadesini kullandı. Veysel Eroğlu, ayrıca tür koruma stratejisinde tür odaklı çalışmaların niteliklerinin belirlenmesi ve önümüzdeki yıllarda öncelikle hangi türlere eylem planı hazırlanması hususunda tür koruma stratejilerinin de belirlendiğini kaydetti. 1. Sık sık kesimi yapılan orman. 2. Erzurum ilinin bir ilçesi. Telefon sözü. 3. Malzeme, gereç. 4. Hizmet hayvanlarının ayaklarına nal çakan kimse. 5. Gaye, erek, maksat. Eski dilde çağlar, devirler. 6. Akarsu yatağı, mecra. Ribonükleikasidin simgesi. 7. Uzaklık anlatır. Bir sayı. Eski dilde ayak. 8. İçine yağ konularak ucundaki fitil sayesinde ışık elde edilen kandil. Kabaca evet. 9. İridyumun simgesi. Sürekli yeşil kalan çalı görünümünde bir bitki, gebre otu. 10. Vasıta. Azerbaycan ın para birimi. 11. Rutubet. Görgülü, terbiyeli, olgun kimse. 12. Hastanelerde her hastanın gündelik yemek ve ilacının yazıldığı kâğıt. Bir renk. 13. Sürülmeden bırakılmış tarla. 14. Suçu bağışlama. Sızlanma, sızıltı. 15. Karşılıksız, emeksiz, parasız elde edilen. Evcil bir geyik türü. 16. Yaşam, hayat. Fas ın kuzeyinde sıradağlar. 17. Bir yolu, bir geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel. İlgi eki. 18.!06 taşla oynanan bir şans oyunu. İdmansız. 19. Sıcak, nemli iklimlerde oluşan bir tür toprak. Olumsuzluk anlatan önek. 20. Kale hendeği. Vücudun salgıladığı tuzlu sıvı. Bir halk sazı. Yukarıdan aşağıya: 1.Bir tür iskambil oyunu. Matematikte toplama işareti. Lahza. Eski dilde uyku. Bir ilimiz. 2. Bir tehlikeyi bildirmek için verilen işaret. Oymak. Özverili. 3. Bir peygamber. Bir haber ajansının kısaltması. Uzaklaşmak. İtalya nın eski para birimi. 4. İçi astarlı, kemerli, su geçirmez pardösü, yağmurluk. İnsanlık. 5. Radyumun simgesi. Hazır, amade. Çelişkili. Bir nota. 6. Göçmen kuşlardan biri. Bir kimsenin tüm malı, mal varlığı. Becerikli, usta. 7. Amerika Birleşik Devletleri nin kısa yazılışı. Gemileri iskele, rıhtım ya da şamandıraya bağlamaya yarayan kalın halat. Lezzet. 8. Eskiden kundura atölyesine verilen ad. Binek hayvanlarının sırtına konulan oturmalık. 9. Ekmek, nimet. Tekerlekli, motorlu ya da motorsuz her türlü kara taşıtı. Kedi köpek yavrusu. Sodyumun simgesi. 10. Sözleşme, mukavele. Kutsal inanç, iman. Kaçma, kurtulma.. Hazırlayan: Ercan BOSTANCIOĞLU "Siyam ikizleri"ne belediyeden destek KAHRAMANMARAŞ - Kahramanmaraş'ta ameliyatla ayrılan bulunduğunu kaydetti. Zengin, kütüphanesinin kendi yazdığı şiir ve derleme kitap- siyam ikizlerinin yaşamsal ihtiyaçları larla daha da zenginleştirdiğini ifade etti. merkez Onikişubat Belediyesi tarafından karşılandı. Kitap okuma ve yazma alışkanlığı sayesinde bilgisayar öğrenmek zorunda Kahramanmaraş Sütçü İmam kaldığını dile getiren Zengin, şunları kaydetti: Araştırma ve Uygulama Hastanesinde Üniversitesi (KSÜ) Tıp Fakültesi "Biriktirdiğim 2 bin 500 eseri okuyarak, karınlarından yapışık olarak dünyaya edindiğim önemli bilgileri not aldım. gelen ve burada gerçekleştirilen ameliyatla ayrılan Feyzullah ve Havva Bunları daktilo ile yazarak 20 kadar kitap sahibi oldum. Daktilo ile yazmak hem Solak çiftinin kız çocukları "Esmanur" zaman kaybı, hem de zor olduğu için bilgisayar kullanmasını öğrendim. Şimdi yap- Belediye Başkan Yardımcısı Nihan ve "Semanur"a destek veriliyor. tığım araştırma ve derlemeleri bilgisayarda Büyükdereli, başlattıkları "Hoşgeldin hazırlayarak kitap haline getiriyorum." Bebek" projesi kapsamında aileyi Zengin, son olarak yazdığı "Arzuhal" ziyaret etti. isimli şiir kitabını ücretsiz olarak hediye Anne Havva Solak'a "geçmiş ettiğini sözlerine ekledi. olsun" dileklerini ileten Büyükdereli, destek kapsamında bebeklerin puset, mama ve bez gibi yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayacak malzemeler hediye etti. Büyükdereli, ziyaret sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, ender rastlanan olayın ardından başarılı bir operasyonla ayrılan siyam ikizlerinin sağlıklı olmasına çok sevindiklerini BUL- MACA Soldan sağa: ÇÖZÜMÜ BUGÜN 11. SAYFADA BURDUR - Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) İyilikler Tırı, "Anadolu'ya Tır Dolusu LÖSEV Yardım Projesi" kapsamında geldiği Burdur'da, ihtiyaç sahibi lösemili ailelere gıda ve giysi yardımında bulundu. Cumhuriyet Meydanı'na gelen tırdaki görevliler, lösemili çocukları olan ihtiyaç sahibi ailelere yardımda bulundu, vatandaşların yaptığı bağışları kabul etti. LÖSEV Sosyal Hizmetler Akdeniz Bölge Sorumlusu Bengisu Dörtkardeş, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Anadolu'ya Tır Dolusu LÖSEV Yardımı Projesi" kapsamında Türkiye'nin dört bir yanında ihtiyacı olan lösemili ailelere yardım ulaştırdıklarını Anadolu'nun yollarında, köylere kadar ulaşmanın ve oradaki lösemili ve kanserli çocukları güldürmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirten Dörtkardeş, şöyle konuştu: "Tırımızdaki gıda, giyim, tekstil, kırtasiye, oyuncak ve kırmızı et yardımlarımız LÖSEV'e kayıtlı lösemili çocuklarımız ve ailelerine dağıtılıyor. Tırımız tüm Türkiye'yi dolaşarak 16 bin kayıtlı aileye yardımlarını iletiyor. Zaten yılın beli dönemlerinde ailelerimizi yardımlarımızı kolilerle ulaştırıyoruz. LÖSEV bir sivil toplum kuruluşu olduğu için TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com ULUS, VATANDAŞ VE HALK DEĞİLİZ; TÜRK MİLLETİYİZ. Türklerin Müslüman olmadan önceki toplumsal birlikteliklerinin, boylar birliğinin terim karşılığı budun idi. Bodun, bütün Türk boylarının sosyolojik anlamda toplamına verilen ad idi. Bu kan, soy, dil, kültür, coğrafya birliğini ifade ediyordu. Bodun un kökü bod dur. Bod eski Türkçede boy demektir. Kelimenin sonundaki +un, çokluk ekidir. Bu durumda bodun, boylar topluluğu demektir. Moğolca bir kelime olan ulus da aynı manaya gelir. Fakat Türkler Müslüman olduktan sonra üst düzeyde bir toplumsal birlikteliği ifade etmek için Arapça bir kelime olan millet terimini benimsediler. Millet teriminde belirleyici unsur din birliğidir. Dil birliği, siyasi birlik, vatan, kültür birliği gibi hususlar ikinci üçüncü derecede gelir. Nitekim genel anlamda İslam kültüründe millet terimi bütün Müslümanların toplamı için kullanıldı. Bütün Müslümanlar İslam milleti idi. Osmanlı Devletinde de vatandaşlar dinî, kültürel ve idarî taksimatta Hristiyan milleti, Yahudi milleti, İslam milleti gibi din esasına dayalı bir ayrım vardı. Osmanlı Devletinde dil ve ırk farkına bakılmaksızın bütün Müslümanlar tek bir millet idi. Nitekim bu anlayış Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin bir bakıma kuruluş tapusu niteliğinde olan Lozan Antlaşmasında da karşımıza çıkar. Türkiye de yaşayan bütün müslümanlar etnik köken farklılıklarına bakılmaksızın tek bir millet kabul edildi ve bu milletin adı da Türk milleti oldu. O zamandan bu zamana hukuken ve siyaseten Türkiye deki bütün Müslümanlar, Türk milleti diye bilinir. Hatta Türk milleti terimi içinde Müslüman olmayan azınlıklar da dahil edilmiştir. Atatürk ilkelerinden birinin adı Milliyetçilik tir. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ni kurarken ana gövde olan Müslüman Türk milletini esas aldığı için milliyetçilik kavramının içinde İslam da vardı. Onun için millet ve milliyetçilik terimleri, hem Arapça kökenli olması, hem bu terimin Türklerin Müslümanlaşmasıyla birlikte kullanılır olması dolayısıyla İslamî değerlere bağlı bir Türk toplumsal yapısını ifade ediyor. Ulus terimi ise İslam öncesi Türklüğünü karşıladığından ulus ya da ulusalcılıkta İslamî ruh ve değerler yoktur. Bugün itibariyle bazı kişilerin ulusalcılığı bir fikir ve siyaset anlayışı olarak benimserken İslam la ilgisi olmayan bir toplumsal yapıyı esas aldıkları açıktır. Nitekim Milliyetçilerin İslam ı öne çıkaran tavırlarıyla ulusalcıların İslam karşıtı ya da en azından İslam la alakası olmayan seküler ve profan tavırları bu ayrımı ortaya koyuyor. Ayrıca Ulusalcılar Türk tarihini neredeyse sadece Cumhuriyet le başlatma eğilimindedirler. Milliyetçiler ise tüm Türklük tarihini esas alırlar. İslam öncesi, İslam sonrası ve Cumhuriyet sonrası bütün Türk tarihini ayırmadan bir bütün olarak alırlar ve bu tarihsel sürecin birikiminin olumlu, iyi, güzel değerlerini alarak geleceğe taşımak isterler. Ayrıca Ulusalcılar daha çok Marksist sol ideolojik kökene bağlıdırlar ya da oradan gelirler. O ideolojiye ait terimleri kullanırlar. Ayrıca budun ya da ulus, eskiden kabaca 1071 yılı öncesi süreçte sadece Türk boylarının toplamını ifade ediyordu. Millet ise Türklerin Müslüman olup Anadolu ya gelmeleri, Anadolu yu vatan edinmeleri sürecinde özellikle Yesevî dervişlerinin çabalarıyla buradaki başka bazı kavimlerin de Müslüman ve Türk olmalarıyla Türk milleti teriminin dairesi genişledi. Yani Ermeni, Rum gibi bazı kavimlerden olan bazı kişiler Müslüman olmakla birlikte Türk de oldular. Zaman içinde Kürt, Arnavut, Çerkez, Arap gibi unsurlar da Müslümanlık ve Türklük değerleri içinde yeniden şekillenerek Türk milleti dairesini iyice genişlettiler. İşte şu anda Anadolu daki toplumsal birlik yapımızın adı bu anlamda Türk milletidir. Artık Türk, sadece bir kavim adı olmaktan çıkmış; toplumsal anlamda bir yapının, bir milletin adı olmuştur. Atatürk ilkelerinden biri olan milliyetçiliği tercih ederken bunun içini dolduran icraatlar yaptı. Ona göre milliyetçilik, Türk milletini millî ve dinî değerleri etrafında bütünleştirmek, kaynaştırmak, uyumlu, ahenkli, ortak tarih kıvancı ile ortak gelecek tasavvuru olan organik bir toplumsal yapı inşa etmekti. Bunu bazı liberal sol yazarlar çarpıtıyorlar. Mesela Zülfü Livaneli bir yazısında şöyle diyor: Millî Mücadele döneminde milliyetçilik yurdu düşman işgalinden kurtarmak olarak algılandı. Atatürk, milliyetçiliği sadece patriotism yani vatanseverlik anlamında kullanmadı. Evet işgal döneminde elbette sadece vatanı işgalden kurtarmak düşünülür. Ama devleti kurduktan sonra hem Diyanet İşleri Başkanlığını, hem İlahiyat Fakültesini kurdu. Hem Kur an tefsiri ve meali yaptırdı, hem hadisleri yayınlattı. Bunlarla Türk milletinin dinlerini öğrenmesini istedi. Ayrıca Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi gibi kurumlar kurarak Türklerin dillerini ve tarihlerini araştırmalarını, incelemelerini, öğrenmelerini istedi. Dolayısıyla Atatürk ün milliyetçilik ilkesiyle yapmak istediği İslamlık ve Türklük değerlerinde birleşmiş bir şuurlu millet inşa etmekti. Ayrıca yanlış kullanılan terimlerden biri de halk tır. Batı emperyalizminin propagandalarıyla yönlendirilmiş bazı ideolojik kesimler halkların kardeşliği gibi hem yanlış hem de kötü niyetli bir anlam yükleyerek kullanıyorlar. Halkların kardeşliği ifadesiyle Türk millet birliğini etnik farklılıklarına göre ayırıyorlar, ayrıştırıyorlar, sonra bunları matematik anlamda toplamaya çalışıyorlar. Millet, organik toplamdır. Etnik siyasete dayalı halkların kardeşliği matematik toplamdır. Yani millet, ırmakların denizde birleşmesidir, halkların kardeşliği ise elmanın, armudun, muzun, eriğin, portakalın yan yana getirilerek toplanmasıdır. Böyle bir toplam sağlıklı da değildir, anlamlı da. Mekanik, gevşek, ayrıksı bir toplamdır. Ama ırmakların denizde birleşmesi tamamen doğal, organik ve sağlam bir birliktir. Denizde birleşen ırmakları tekrar ayıramazsınız. (DEVAM EDİCEK) LÖSEV'den 16 bin lösemili aileye gıda ve giysi yardımı devlet desteği yok. Tamamen duyarlı halkımız tarafından bağışlanan ürünleri ailelerimize iletiyoruz. Buraya da ailelerle bulaşmak ve onlara moral vermek amacıyla geldik." LÖSEV tırını ziyaret eden Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ise löseminin bir hastalık olduğunu, tespitinin ve teşhisinin erken yapılması halinde tedavi edilebildiğini kaydetti. LÖSEV'in bu hastalık konusunda doğru çalışmalar yaptığını dile getiren Ercengiz, "Hastalık kaçınılmaz bir şey. Kimse 'Başıma gelmedi banane' dememeli ve duyarlı olmalı. Burdur halkı da bu vakfın çalışmalarına gerekli duyarlılığı gösterecektir" Burdur'da yaşayan 17 yaşındaki Burak Gadak ise 7 yaşında lösemi hastalığına yakalandığını ancak LÖSEV'in desteği ve yardımları sayesinde şu anda sağlık durumunun çok iyi olduğunu

10 10 SAĞLIK Her evde en az 6 kutu ilaç var Ön yargı, keçi eti tüketimini azaltıyor ADANA - Gelişmiş ülkelerde lüks tüketim maddeleri arasında yer alan keçi etinin, "bağırsakları bozduğu, sert olduğu ve koktuğu" gibi ön yargılar nedeniyle Türkiye'de yeterince tüketilmediği belirtildi. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazan Koluman, AA muhabirine, yaklaşık 5 yıldır keçi eti üzerine çalışma yürüttüklerini Prof. Dr. Koluman, son yıllardaki destek sayesinde keçi sütünün hak ettiği yeri aldığını ancak bazı ön yargılar nedeniyle etinin yeterince talep görmediğini vurguladı. Keçi etinin, sağlık açısından da faydalı olduğuna dikkati çeken Koluman, şunları kaydetti: "Çoğu insan, 'keçi eti bağırsakları bozuyor, sert, kokuyor' diyor. Bunlar, ön yargı. Keçi eti, gelişmemiş ülkelerde belki mecburiyetten tüketiliyor ancak gelişmiş ülkelerde lüks tüketim maddeleri arasında yer alıyor. Örneğin Yunanistan'da şükran günlerinde hindi yerine keçi eti tercih ediliyor. İspanya'da, Meksika'da keçi eti yoğun tüketiliyor. Çok lezzetli, B vitamini içeriği yüksek ve metabolizmayı hızlandıran etkisi var. Özellikle kalp damar sağlığı açısından tüketilmesi öneriliyor. Son günlerde ABD'de özellikle kilo vermek isteyenlerin diyetlerinde keçi eti bulunursa çok daha hızlı kilo verileceği yönünde araştırmalar var." Koluman, değerli olmasına karşın bu etin az tüketilmesini sorguladıklarını anlatarak, "Keçi etinin kendine has pişirilme şekli var. Bu konuda kamuoyuna doğru bilgi verilirse üretim yapan çiftliler de mağdur olmaz. Yetiştiriciler oğlaklarını satamadığı için ciddi zarar görüyor. Konya'daki bilimsel bir toplantıda, 50 liraya canlı oğlak satıldığını duyduk. Bu, çok düşük fiyat. Keçi etinin kuzu etinden hiçbir farkı yok. Aksine kuzu eti kadar yararlı ve yağ içeriği düşük" ANKARA - Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Yadigar Gökalp İlhan, yaptıkları bir araştırmada, "evde bulundurulan ortalama ilaç sayısının 6,6 kutu olduğu ve hanelerin yüzde 8'inde 15 kutudan fazla ilaç bulunduğunun tespit edildiğini" bildirdi. İlhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, SGK'nın 2014 yıl sonu itibarıyla sağlık için 54 milyar harcayacağını ve ilaç harcamalarının ise 16,8 milyar lira olacağını tahmin ettiklerini Gereksiz ilaç kullanımının hem insan sağlığı hem de mali sürdürülebilirlik açısından risk oluşturduğunu, bu riskleri önlemek adına SGK olarak önemli projelere imza atmaya çalıştıklarını belirten İlhan, gereksiz ilaç kullanımını önlemek için bölgesel olarak elde bulunan ve kullanılmayan ilaçların belirlenmesine yönelik bir proje gerçekleştirdiklerini anlattı. İlhan, "Evlerimizde miadı geçmiş veya çeşitli sebeplerle kullanımı bırakılmış çok sayıda ilaç atıl olarak bulundurulmaktadır. Temin edilen ilaçların kullanılmama nedenleri ve kullanılmayan ilaç miktarları araştırılarak ilaç israfının boyutunu tespit etmek üzere böyle bir araştırma yapılmasına ihtiyaç duyduk" SGK Başkanı İlhan, araştırma için 2013'te ülke genelinde 26 ilde 10 bin 20 hane ile görüşmeler yapıldığını belirterek, "Araştırmada evde bulundurulan ortalama ilaç sayısının 6,6 kutu olduğu saptandı. Hanelerin yüzde 8'inde ise 15 kutudan fazla ilaç bulunduğu tespit edildi. Buna göre, Türkiye genelindeki hanelerde ise yaklaşık 120 milyon kutu ilaç bulunduğu ortaya çıktı. Hanede yaşayan kişi sayısı ile sosyo-ekonomik seviye arttıkça, kronik hastalık olması durumunda evde bulundurulan ilaç sayısının arttığı görüldü" ifadelerini kullandı. Türkiye genelinde nüfusun yüzde 21'inde bir kronik hastalığın var olduğunun görüldüğü bilgisini veren İlhan, "Araştırma sonuçlarına göre ilk sırada hipertansiyon yüzde 24 ile en yüksek oranda görülen kronik hastalıktır. Bunu sırasıyla diyabet, kalp yetmezliği ve astım takip etmektedir. Hanelerde kronik hastalıklar için kişi başı ortalama 3,7 adet ilaç kullanılmaktadır" diye konuştu. SGK Başkanı İlhan, katılımcıların beyanlarına göre evdeki ilaçların yüzde 96'sının yani yaklaşık 115 milyon kutu ilacın "reçeteli olarak temin edildiğinin" saptandığını dile getirdi. Araştırmada tespit edilen bu rakamın, evde bulundurulan ilaçların büyük çoğunluğunun SGK tarafından ödemesinin yapıldığına işaret ettiğini kaydeden İlhan, "Ülkemiz koşullarında reçeteli ilaç alımlarının, ilaç satış rakamlarıyla göstermiş olduğu yakın ilişki, geri ödemeden yararlanan hak sahibi oranlarının yüksekliği ile ele alındığında, reçeteli satın alınan ilaçların büyük çoğunluğunun geri ödemesinin SGK yoluyla gerçekleştiğini ortaya koymaktadır" değerlendirmesinde bulundu. İlhan, "Hanelerdeki ilaçların yüzde 5,6'sının son kullanma tarihlerinin geçmiş olduğu halde evde tutulmaya devam edildiği tespit edilmiştir" diyerek, şunları söyledi: "Buna göre yaklaşık 7 milyon kutu ilacın son kullanma tarihi geçmiştir. Sosyo-ekonomik statü düzeyi arttıkça son kullanma tarihi geçmiş ilaç oranı artmaktadır. Aynı zamanda sosyo-ekonomik statü düzeyi yüksek hanelerde bulunan ilaç sayısının daha fazla olduğu dikkat çekmektedir. Katılımcılara 'son kullanma tarihine bakıp, bakmadıkları' sorulduğunda çoğunun ilaç son kullanma tarihine duyarlı yaklaştığı saptanmış olup; yüzde 3,2'si son kullanma tarihine 'hiç bakmadığını', yüzde 2,5'inin ise 'nadiren baktığını' beyan etti. Sağlıkta hedef yerli üretim ANKARA - Türkiye'de, ilaç ihtiyacının değer olarak yüzde 60'ının, tıbbi cihaz ihtiyacının da yüzde 20'sinin yerli üretimle karşılanması hedefleniyor. Onuncu Kalkınma Planı ( ) kapsamındaki ''Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm Programı Eylem Planı'na göre, en az bir orijinal ürün keşfi veya 2 mevcut molekülün farklı endikasyonlarda yeniden konumlandırılması amacıyla ilaç temel araştırma altyapısının geliştirilmesi sağlanacak. Global klinik araştırma yatırımlarından Türkiye'nin aldığı payın ve yürütülen klinik araştırma sayısı yıl bazında yüzde 25 oranında artacak. Yurtiçi ilaç ihtiyacının değer olarak yüzde 60'ı, tıbbi cihaz ve tıbbi malzeme ihtiyacının yüzde 20'si yerli üretimle karşılanacak. Planda, 2013 yılında yüzde 18,2 olan ve 2014 itibariyle yüzde 20 olması beklenen ilaçta ihracatın ithalatı karşılama oranının 2018'te yüzde 29,3'e çıkartılması amaçlanıyor. İlaç üreten şirket sayısı, 2018 yılına kadar 211'den 260'a, ilaç üreten tesis sayısı da 77'den 98'e çıkarılacak. İlaç sektöründe, 2013 yılında yüzde 71,3 olan kapasite kullanım oranının 2018'de yüzde 80 olması sağlanacak. İlaç konusunda, 2013 yılında 298 olan, 2014'te de 370 olması hedeflenen yerli patent başvurusu sayısının 2018 yılında bine, yerli patent başvurularının toplam başvuralara oranının da yüzde Bu araştırmada evde bulundurulan ilaçların ticari isimlerine bakılmış olup, en sık karşılaşılan ticari isimlerin başında içeriğinde 'parasetamol' bulunan ilaçların açık ara ilk sıralarda olduğu tespit edildi. Bununla ilişkili bir diğer tespit ise ilaç etken maddelerine göre yapılan sıralamadır. Buna göre 'farmakolojik' adlarına göre yapılan sıklık sıralamasında en sık karşılaşılan ilaçların başında da açık ara 'soğuk algınlığı' preparatlarının geldiği saptandı." Araştırma sonucunda hanelerin yüzde 39'unda ilaç atıldığının saptandığını ve hane başına atılan ilaç sayısı ortalamasının 1,7 adet olarak görüldüğünü bildiren İlhan, şunları kaydetti: "İlaçların atıldığı yerlere bakıldığında yüzde 90 oranında 'normal çöpe' atıldığı belirtildi. Bu durum, ilaçların atıldıkları yerler konularında toplumun daha çok bilinçlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu konularda kamu spotu gibi ek çalışmalara da ihtiyaç duyulmaktadır. Evde bulunan ilaçlarla ilgili kaza yaşanma da oranı yüzde 2,7 olarak tespit edildi. Bu durum yaklaşık 486 bin hanede ilaçla ilgili kaza yaşandığını göstermektedir. Yine bu sonuç da ilaçların nerelerde muhafaza edilmesi gerektiği konularında, toplumun bilinçlendirilmeye ihtiyaç duyduğunu göstermektedir." Diyabet hastası sayısı artıyor 25'ten yüzde 55'e ulaşması hedefleniyor. Geçen yıl 3 olan biyoteknolojik/biyobenzer ilaç üreten tesis sayısının 2014'te 5, 2018'te 11 olması, biyoteknolojik/biyobenzer ilaçta yerli ürün sayısının 25'i bulması bekleniyor. Kilinik araştırma yatırımlarının 2018'de 234 milyon dolara, klinik araştırma sayısının bin 125'e, araştırma merkezi sayısının da 13'e yükseltilmesi öngörülüyor. Öte yandan, 2018 yılına kadar tıbbi cihazda ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde yüzde 16,3'ten yüzde 20'ye ulaşması bekleniyor. Tıbbi cihaz üreten şirket sayısı, bin 794'ten 2 bin 130'a, klinik araştırma sayısı ise 29'dan 88'e çıkacak. Türkiye'de artan ve yaşlanan İSTANBUL - Türkiye'de son 15 yılda diyabet hastası sayısının yaklaşık 3 katına çıktığı ve aynı dönemde yetişkin nüfusta diyabetin yüzde 90 oranında arttığı belirtildi. İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğünden yapılan açıklamada, diyabetin, pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da üretilen hormonun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalık olduğu kaydedildi. Diyabet hastalarının yediği besinlerden kana geçen şekeri kullanamadığı ve kan şekerinin yükseldiği anlatılarak, şöyle denildi: "İnsülin hormonlarının eksikliği sonucu ortaya çıkan Tip 1 diyabet, sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında ortaya çıktığı için 'Juvenil diyabet' adını da alır. Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin zedelenmesi ile meydana gelmektedir. Hastalar, mutlak veya göreceli bir insülin yetersizliği olduğundan ömür boyu dışarıdan insülin hormonunu almak zorundandırlar. Tip 2 diyabet ise insüline bağımlı olmayan ya da erişkin diyabeti olarak da adlandırılır. En sık görülen form, Tip 2 olup ana sebepleri obezite ve yetersiz fiziksel aktivitedir. Uluslararası Diyabet Federasyonunun tahminine göre dünyada 382 milyon yetişkin, diyabet hastasıdır. Son 15 yılda Türkiye'de diyabet hastası sayısı yaklaşık 3 katına çıkmış ve yapılan bir çalışmaya göre bu dönemde yetişkin nüfusta diyabetin yüzde 90 oranında arttığı gözlemlenmiştir." Ailesinde diyabet olanlar, obezler, 4 kilogramdan daha ağır bebek doğuran kadınlar ile stres altında yaşayanlarda diyabetin riskinin daha yüksek olduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Sık idrara çıkma, açlık hissi, çok su içme, cilt yaralarında geç iyileşme, ağız kuruluğu, sık sık enfeksiyon geçirme, kuru cilt, ellerde ve ayaklarda uyuşma gibi durumlar, Tip 2 diyabetin en önemli belirtileridir. Ağız kuruluğu, susama, çok ve sık idrar yapma, yorgunluk ve halsizlik, sık ve aşırı acıkma, istem dışı kilo kaybetme, bulantı, kusma, karın ağrısı, bulanık görme ve ayaklarda hissizlik veya uyuşma, karıncalanma ise Tip 1 diyabetin belirtileri arasında yer alıyor." Açıklamada, bir kişinin kan şekeri düzeyinin, normalden yüksek olmasına rağmen diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte olmaması durumunda, söz konusu kişinin gizli şeker hastası olarak tanımlandığına işaret edilerek, "Diyabet Önleme Programına katılan bu hastaların yüzde 11'inde diyabet gelişmiştir. Bazı çalışmalar, gizli şeker hastası olan kişilerde 10 yıl içinde Tip 2 diyabetin geliştiğini saptamıştır" denildi. nüfus, ortalama yaşam süresinde yükselme, sağlık hizmetlerinde ve ilaca erişimde iyileşme, artan refah düzeyi ve farkındalık gibi faktörler nedeniyle ilaç ve tıbbi cihaz talebinin artmasının sosyal güvenlik harcamalarında ve cari açık üzerinde baskı oluşturduğuna işaret edilen planda, şunlar kaydedildi: ''Uzun vadede Türkiye'nin küresel bir ilaç, Ar-Ge ve üretim merkezi olması, ilaç ve tıbbi cihaz alanında rekabetçi bir konuma ulaşması önem arz etmektedir. Bu programla yüksek katma değerli ürün üretebilen, küresel pazarlara ürün ve hizmet sunabilen, yurtiçi ilaç ve tıbbi cihaz ihtiyacının daha büyük bir kısmını karşılayabilen bir üretim yapısına geçilmesi amaçlanmaktadır. Ölümlerin yüzde 40'ına "dolaşım sistemi hastalıkları" neden oluyor ANKARA - Türkiye'de geçen yıl gerçekleşen ölümlerin yüzde 39,8'i dolaşım sistemi hastalıklarından, yüzde 21,3'ü iyi ve kötü huylu tümörlerden, yüzde 8,8'i solunum yolu hastalıklarından kaynaklandı. Hükümetin 2015 yılı programında yer alan bilgiye göre, Sağlıkta Dönüşüm çerçevesinde yapılan uygulamalar hakkında bilgi verildi. Programda yer alan bilgilere göre, geçen yıl gerçekleşen ölümlerin yüzde 39,8'i dolaşım sistemi hastalıklarından (damar sertliği, kalp hastalıkları, kalp romatizması, kalp yetmezliği, atardamar (aort) ile ilgili problemler), yüzde 21,3'ü iyi ve kötü huylu tümörlerden, yüzde 8,8'i solunum yolu hastalıklarından, yüzde 7,2'si ise beslenme, endokrin ve metabolizmayla ilgili hastalıklardan kaynaklandı. Söz konusu oranlara göre, Türkiye'de ölümlerin önemli bir kısmına, bulaşıcı olmayan hastalıklar neden oldu. Tütün kullanımı, hastalıklara yol açan etmenler arasında Kalp-damar hastalıkları ve kanser başta olmak üzere bulaşıcı olmayan hastalıklara yol açan faktörler, tütün kullanımı, fiziksel aktivite eksikliği, aşırı alkol tüketimi ve düzensiz beslenme olarak belirlendi. Türkiye'de yaşlı nüfus oranının giderek artacağına da dikkat çekilen programa göre, bulaşıcı olmayan hastalıklara yönelik koruyucu sağlık hizmetleri de güçlendirilecek. Öte yandan yeni programa göre, sağlıklı hayat tarzı teşvik edilecek ve daha erişilebilir, uygun, etkili ve etkin bir sağlık hizmeti sunulacak. Bu kapsamda, bulaşıcı olmayan hastalıklar konusunda toplumsal farkındalık artırılacak. Bunun için Sağlık Bakanlığı, tüm kamu kurum ve kuruluşlar, üniversiteler ile çalışılacak. Toplumsal farkındalığı artırmak için kampanyalar yapılacak. Astım, KOAH, kalp ve damar hastalıkları ve böbrek hastalıkları ile ilgili halka ve sağlık personeline yönelik bilgilendirme materyali hazırlanarak dağıtılacak. Bu hastalıklara yönelik standart tanı ve tedavi protokollerini hayata geçirmek için çekirdek eğitim müfredat programı hazırlanacak. Hastalıklar konusunda sağlık okuryazarlığı düzeyinin artırılması için Sağlık Bakanlığı ile üniversiteler işbirliği yapacak. Başta Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı ve kuduz olmak üzere zoonotik hastalıklarla ilgili halkın bilgi, tutumu ve farkındalık düzeyini ölçmeye yönelik saha araştırmaları yapılacak. Söz konusu hastalıklarla ilgili mevcut durum analizi raporu oluşturulacak. Hacılarda MERS virüsüne rastlanmadı KONYA - Sağlık Bakanlığı Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü Hüsem Hatipoğlu, önceki seneler de dahil bugüne kadar hastaneye yatan hiçbir hacıda MERS virüsüne rastlanmadığını, sadece Suudi Arabistan'da çalışan bir işçide virüsün tespit edildiğini bildirdi. Hatipoğlu, yaptığı açıklamada, Körfez bölgesinde görülmeye başladığı 2012 yılı eylül ayından itibaren Türkiye'de "Mers-CoV" düşünülerek tetkik yapılan bin şüpheli vakada sadece bir hastada virüs tespit edildiğini, diğer vakalarda grip ve benzeri hastalıklara rastlandığını ifade etti. MERS virüsü ön belirtileri olan halsizlik, ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, baş ağrısı, kusma, ishal, kas ve eklem ağrılarının birçok hastalıkla örtüştüğüne dikkati çeken Hatipoğlu, salgının başta Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu olmak üzere iki yıldır yakından takip edildiğini vurguladı. Bu yıl hacıların kutsal topraklardan dönüşüyle virüsün kamuoyunun gündeminde yer aldığını dile getiren Hatipoğlu, şunları kaydetti: "Hac öncesinde değişik kaynaklarda Mers- CoV ile ilgili ülkemizde salgın yapacağı yönünde senaryolar vardı. En kötü ihtimalleri de göz önüne alarak Diyanet İşleri Başkanlığımızca iyi bir diyalog içerisinde hacı adaylarımıza eğitimler verildi. Mers-CoV'un klinik, bulaşma ve korunma yöntemlerini her kesimin rahatlıkla anlayabileceği dille yazılmış 61 bin 300 broşürümüz hacı adaylarımızın çantalarında olacak şekilde dağıtıldı. Uluslararası havalimanlarımızda hac öncesinde başlayarak Genel Müdürlüğümüze bağlı sağlık ekipleri oluşturuldu. Ekiplerimiz kutsal topraklara uğurlarken hacı adaylarımızı salgınla ilgili bilgilendirdi. Aynı zamanda muayenelerini ve eksik aşılarını yaptı." Hatipoğlu, hacıların Türkiye'ye döndükten sonra aile hekimleri tarafından 14 gün süreyle yakından takip edildiğine değinerek, şüpheli vakaların Sağlık Bakanlığının belirlediği 49 referans hastaneye götürüldüğünü, koordinasyon içerisinde salgın mücadelesi yürütüldüğünü anlattı. Hatipoğlu, "Bugüne kadar, önceki seneler de dahil, hastaneye yatan hacılarımızın hiçbirinde Mers-CoV virüsüne rastlanmadı. Bu virüs, sadece Suudi Arabistan'da çalışan bir işçimizde tespit edildi. Öngörümüz 15 gün içinde Mers- CoV'un gündemimizdeki yerinin oldukça azalacağı, Ebola hastalığının ise bir süre daha kamuoyumuzu meşgul etmeye devam edeceği yönündedir" diye konuştu.

11 dış dünya Macar bakandan Türkiye'ye övgü Macaristan'da iktidar partisi Fidesz'in etkili isimlerinden biri olan İnsan Kaynakları Bakanı Zoltan Balog, Türkiye'yi güçlü bir müttefik ve hem Doğu hem de Batı ile ilişkilerde yeri doldurulamaz bir ortak olarak gördüklerini BUDAPEŞTE - Macaristan'da iktidar partisi Fidesz'in etkili isimlerinden biri olan İnsan Kaynakları Bakanı Zoltan Balog, Türkiye'yi güçlü bir müttefik ve hem Doğu hem de Batı ile ilişkilerde yeri doldurulamaz bir ortak olarak gördüklerini Macar bakan Balog, AA muhabirine geçen ay yapılan yerel seçimin sonuçları, Türkiye ve Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci ile ilgili birçok konuda değerlendirmelerde bulundu. Macaristan'da bu yıl genel, yerel ve Avrupa Parlamentosu olmak üzere üç seçimin yapıldığını ve her üç seçimde de hükümet partisinin birinci geldiğini söyleyen İnsan Kaynakları Bakanı Balog, "Politikalarımızı eleştirenlere en güzel cevabı seçimlerde verdiğimizi düşünüyorum. Bizim için kriter halkın güven oyudur. Macaristan'ı Türkiye ile benzer şekilde dışarıdan haksız bir şekilde eleştiriyorlar. Bizi bu dış eleştirilerden çok kendi halkımızın ne dediği ilgilendiriyor" Macaristan hükümetinin Doğu'ya açılım politikası kapsamında yürüttüğü çalışmalarda Türkiye'nin önemli bir yeri olduğunu belirten Zoltan Balog, 2013 Aralık ayında Türkiye'yi ziyaret eden Macar heyette bulunduğunu hatırlattı. Bakan Balog, "O zamanki Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan altı bakanla beraber bizleri kabul etmişti. Aslında bunu Türk-Macar ortak bakanlar toplantısı diye de isimlendirebiliriz çünkü biz de bu toplantıya beş bakanla katılmıştık. Türkiye ile olan ilişkilerimiz son yıllarda çok kuvvetlendi. Türkiye'yi güçlü bir müttefik olarak görüyoruz. Türkiye'yi hem Doğu hem de Batı ile ilişkilerde yeri doldurulamaz bir ortak olarak görüyoruz. Macaristan'ın da Türkiye için önemli olduğunu düşünüyoruz. Macaristan, Batı ile Doğu arasında köprü rolü oynuyor. Biz hiçbir zaman doğudan geldiğimizi unutmadık. Biz de doğuluyuz. Ama aynı zamanda Batı kültürünün bir parçasıyız. Türkiye de aynı şekilde Batı'yı anlıyor ama Doğulu bir ülke" Balog, yılları arasında yaşamış ünlü Macar yazar Sandor Marai'nin, 8 Kasım'da başlayacak ve Macaristan'ın onur konuğu olarak yer alacağı Uluslararası İstanbul Kitap Festivali'nde tanıtılacağını hatırlatarak, "Onun da dediği gibi 'Her zaman batıya yürü ama doğudan geldiğini unutma' sözünden hareketle biz de nereden geldiğimizi biliyoruz" ifadesini kullandı. "Türkiye çok güçlü ve hızlı büyüyen bir ekonomi" Zoltan Balog, Türkiye'nin ekonomik açıdan da Macaristan için çok önemli bir ülke olduğunu vurguladı. Balog, "Türkiye çok güçlü ve çok hızlı büyüyen bir ekonomiye sahip. Biz de Türkiye ile olan ekonomik ilişkilerimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Geçen yılki Türkiye ziyaretimizde ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için çok önemli toplantılar yaptık" diye konuştu. İki ülke hükümetlerinin Türk-Macar ilişkilerine çok büyük önem verdiğini belirten Macar bakan, "Mesela Macaristan, İstanbul'da Macar Kültür Merkezi açma niyetini bildirince çok kısa bir süre içinde tüm prosedürler tamamlandı ve açılışta yerel yöneticilerin yanı sıra hükümetten de geniş katılım oldu. Aralık ayındaki Türkiye ziyaretimizde AK Parti hükümetinin Macaristan'a verdiği önemi bizzat görme imkanı bulduk. Sayın Erdoğan'ın Macarlara vizenin kaldırılması ile ilgili olumlu cevap vermesi, neredeyse yarım gün içinde vize sorununu çözmesi ve basın toplantısında bildirmesini unutmamız mümkün değil. Türk hükümetinin gerektiğinde tek taraflı bile olsa Türk-Macar dostluğunun, ilişkilerinin gelişmesi için tüm adımları attığını bizzat gördük" Balog, Türkiye'nin Macaristan'a en fazla öğrenci gönderen ikinci ülke konumunda olduğunu Macar hükümetinin 150 Türk öğrenciye karşılıksız burs imkanı sağladığını kaydeden Balog, "Macaristan'da Türklere karşı geçmişte olduğu gibi bugün de büyük bir sempati var. Her geçen gün Türkçe öğrenen Macarların sayısı artıyor" şeklinde konuştu. İki ülkenin Macaristan'daki Osmanlı eserlerinin bakımı konusunda ortak çalışma yaptığını dile getiren Balog, "TİKA ile birlikte hareket ediyoruz. Budapeşte'de bulunan Gül Baba türbesinin restorasyonu için Başbakanlık seviyesinde Türk hükümetine teklifte bulunduk ve restorasyon yakında başlayacak. Ayrıca Egri, Zigetvar ve Szeged şehirlerinde de bulunan Osmanlı dönemi eserlerinin korunması için elimizden geleni yapıyoruz" ''AB'de bazı ülkeler güçlü kimliğe sahip ülkelerden korkuyor" Türkiye'nin AB üyelik sürecine de değinen Macaristan İnsan Kaynakları Bakanı Balog, Macaristan'ın da Türkiye gibi yaklaşık 50 yıl AB üyeliği için beklediğini Balog, "Biz de komünizm dolayısıyla 40 yıl ait olduğumuz kültür ve ekonomi birliğine üye olamadık. AB'nin önce kendi içinde ekonomik mi yoksa kültürel bir birlik mi olduğuna karar vermesi gerekiyor. Macaristan Türkiye'nin üyeliğini tamamen destekliyor ama Türkiye üyeliği için fikir birliği lazım. Bize kalsa Türkiye'yi hemen üye yaparız ama bu sadece bizim kararımıza bağlı değil" değerlendirmesini yaptı. AB'ye üye olmak isteyen ülkelerin güçlü bir kimliğe sahip olmaları durumunda önlerinin kesilmemesi gerektiğini kaydeden Bakan Balog, şöyle devam etti: "Hiçbir ülkenin AB'ye üye olmak için kendi ulusal, kültürel, dini kimliğinden vazgeçmemesi ve AB'nin de bunu istememesi gerekir. Maalesef AB'de bazı ülkeler güçlü bir kimliğe sahip ülkelerden korkuyor. Bu nedenle Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkıyorlar. Macaristan bu konuyu çok hassas bir şekilde ele alıyor. Hatta bizce güçlü bir kimliğe sahip olmak güvenliğin ve barışın anahtarı" IŞİD'den geriye harabe şehir kaldı MUSUL - Peşmerge ve ABD savaş uçaklarının gerçekleştirdiği saldırılar sonucu Musul'un Zummar ilçesini terketmek zorunda kalan IŞİD'den geriye yakılan askeri araçlar, yıkılan-yağmalanan dükkan, ev ve işyerleriyle duvarlardaki kurşun izleri kaldı. Bölgedeki AA muhabirinin aldığı bilgilere göre Peşmerge güçleri, günler süren çatışmaların ardından Zummar ilçesinin tamamını kontrolüne aldı. Yaklaşık 3 ay IŞİD'in elinde kalan Zummar'ın harabe hali dikkati çekti. Hayalet bir şehri andıran Zummar'ın her tarafında çatışmaların izlerini görmek mümkün. Yakılan binalar ve araçlarla duvarlardaki kurşun izleri, çatışmaların şiddetini gözler önüne seriyor. IŞİD militanlarının, ev, dükkan ve iş yerlerinin kapılarını kırarak yiyecek ve değerli eşyaları yağmaladıkları görüldü. IŞİD militanlarının resmi binalara da "İslam Devleti" ibaresini yazdığı ve örgütün amblemini duvarlara çizdiği görüldü. Bir evde meydana gelen patlamada 3 Peşmergenin hayatını kaybetmesiyle, örgütün çekilirken Zummar'daki birçok noktaya mayınlar yerleştirdiği farkedildi. Güvenlik güçleri, bu nedenle mayın arama-tarama çalışması bitmeden yerel halkın, Zummar'daki evlerine dönüşüne izin vermiyor. Her cadde ve sokak başında nöbet tutan Peşmergeler, görüntü çekmek isteyen gazetecileri de patlayıcılara karşı uyarıyor. Basın mensupları, bomba imha uzmanlarının rehberliğinde görüntü çekiyor. Öte yandan IŞİD'in karargah olarak kullandığı Zummar'ın Barzenke köyünün, ABD savaş uçaklarının bombardımanında yerle bir edilmesi dikkati çekti. Sivillerin boşalttığı bölgede çok sayıda IŞİD militanının hava saldırısında hayatını kaybettiği ifade edildi. Rama: Türkiye, bölgemiz için büyük bir güç TİRAN - Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, "Türkiye'yi bölgemiz için büyük ve özel bir güç olarak nitelendiriyoruz" Rama, AA'nın Arnavutça servisine verdiği demeçte, Arnavutluk-Türkiye ilişkilerinden Anadolu Ajansı'nın Arnavutça yayınına başlamasına ve Arnavutluk'un diğer bölge ülkeleriyle ilişkilerine kadar birçok konuda açıklamada bulundu. Arnavutluk ile Türkiye arasındaki ilişkilerin hiçbir zaman şimdiki kadar iyi düzeyde olmadığını kaydeden Rama, hükümet olarak Türkiye'yi dış politikada stratejik ortak olarak kabul ettiklerini Rama, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı dönemindeki iyi işbirliğinin, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun göreve gelmesinin ardından da sürdüğünü ifade ederek, "Türkiye'yi bölgemiz için büyük ve özel bir güç olarak nitelendiriyoruz. Hem Arnavutluk hem de Türkiye NATO üyesi olduklarından, bu işbirliğimizi karşılıklı ve ortak amaçlara odaklanmış kılıyor" şeklinde konuştu. Arnavutluk'taki Türk yatırımlarına da değinen Rama, ülkedeki Türk yatırımlarının daha etkin olmasını dilediklerini ve bu kapsamda "ellerinden geleni" yaptıkları vurguladı. Rama, Arnavutlar ile Türkler arasında ortak bir tarihin bulunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "Bu öyle bir tarih ki birçok Arnavut'u Türkiye'ye yönlendirmiş. Türkiye'ye giden bu kişilerin birçoğu orada kalmış, hayatlarını orada kurmuşlar. Türk siyasilerin Arnavutlar hakkındaki övgü dolu sözlerini duymaktan dolayı çok mutluyum. Öte yandan, Arnavutların Türkiye'deki varlığının ülkelerimizi bağlayan en güçlü köprülerinden biri olduğunu bilmek de beni çok mutlu ediyor." AA'nın 1 Ekim'de resmen yayına başlayan Arnavutça servisi hakkındaki görüşlerini açıklayan Rama, AA'nın Arnavutça yayınının kendileri için çok iyi bir haber olduğunu ifade etti. Rama, AA'nın Arnavutça yayınına başlamasını medya aracılığıyla öğrendiğini belirterek, "Ancak bu şekilde, doğrudan sizlerden bilgi almaktan dolayı mutlu oldum. AA'nın Arnavutça yayınının başarılı olacağına ve bölgede önemli bir misyon üstleneceğine inanıyorum" diye konuştu. Arnavutluk'un başkenti Tiran'da 1993 yılında temeli atılan ancak yapımına başlanılamayan "Balkanlar'ın en büyük camisi" projesine ilişkin de Rama, "Yeni caminin inşaatı başlamadan bu yıl bitmeyecek" Rama, geçen Ağustos ayında Almanya'da düzenlenen ve Balkan ülkeleri liderlerinin katıldığı hükümetler arası konferasın, Balkanlar açısında tarihi bir olay olduğunu belirterek, söz konusu konferansın, Almanya gibi önemli bir ülkenin ve bu ülkenin Başbakanı Angela Merkel'in Balkanlar'a yönelik bağlılığının somut bir göstergesi olduğuna inandığını Balkanlar'ın Avrupa için gerekli olduğunu savunan Rama, "Aynı şekilde Balkanlar için de Avrupa'nın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Berlin'deki konferans da bu konuda yeni bir sayfa açtı. Üzerimize düşen vakit kaybetmeden tüm alanlarda işbirliği yolları aramaktır" diye konuştu. Rama, Balkanlar'da 2014 yılı içerisinde ülkeler arasındaki sınır noktalarında ilk kez hiçbir çatışmanın yaşanmadığını hatırlatarak, Balkanlar'ın büyük bir kalkınma ve gelişme potansiyeline sahip oduğunu ve bu potansiyeli bölgesel işbirliği yararına sunması gerektiğini vurguladı. Son dönemde, özellikle Sırbistan ile Arnavutluk milli takımları arasında oynanan futbol maçı nedeniyle gerilen Arnavutluk-Sırbistan ilişkilerini ve 10 Kasım'da Sırbistan'a yapmayı planladığı ziyareti de değerlendiren Rama, iki ülke ilişkilerinin geleceğinden umutlu. Sırbistan'ı başbakan düzeyinde 67 yıl sonra ilk kez ziyaret edecek olan Arnavutluk Başbakanı Rama, şunları kaydetti: "Bunun tüm Balkanlar için yeni bir başlangıç olacağına inanıyorum. Ancak bu yeni dönem, halklarımız için daha iyi olacak bir gelecek için yeni ve birlikte yaklaşım gerektiriyor. Sadece ileriye gitmemizi engelleyen değil, aynı zamanda birçok çatışmaya ve kan dökülmesine neden olan geçmişe dair her şeyi ardımızda bırakmalı, birlikte, barışa ve bölgesel işbirliğine dair yeni bir tarih yazmalıyız." İsrail'den Filistinlilere yeni yaptırımlar BULMACANIN ÇÖZÜMÜ KUDÜS - İsrail Parlamentosu, "cinayete teşebbüs suçundan mahkum olanların en az 40 yıl hapiste kalmadan serbest bırakılamayacağı"nı öngören bir yasayı kabul etti. Yeni yasaya göre İsrail hükümetinin, dış ilişkiler ve milli güvenlik kapsamında mahkumları serbest bırakma yetkisini kaybettiği ancak Cumhurbaşkanının mahkumları affetme yetkisinin ise elinden alınmadığı belirtildi. Bu durumda İsrail'in, Filistin tarafıyla yürüteceği muhtemel barış görüşmelerinde esir takası çerçevesinde Filistinli mahkumların serbest bırakılması zorlaşacağı ifade edildi. Kneset'in internet sayfasında yer alan açıklamada, "Cinayete teşebbüs eden kişiler, hapis cezalarının 40 yılını doldurmadan serbest bırakılmayacak" denildi. Yasayı eleştiren milletvekilleri, yasanın, esir alınan İsrail askerlerinin müzakere yoluyla serbest bırakılmasının zorlaşacağını savundu. Solcu Meretz Partisi milletvekili Nitzan Horowitz, "Savaşa gönderdiğimiz askerlere, esir düşmeleri halinde özgürlüklerine kavuşmalarının bu yasa ile daha zorlaştığını söylemeliyiz" Bir diğer milletvekili Dov Khenin ise hükümetin yasayı desteklemekle kendi elini bağladığını Khenin, "Esirleri kurtarmadan savaşları sonlandırmak imkansız" diye konuştu. İsrail istihbaratı, "gizli güvenlik bilgilerine" dayanarak, "idari tutuklama" adı altında Filistinlileri 1 ila 6 ay arasında alıkoyabiliyor. Tutuklunun İsrail güvenliği için tehlike teşkil ettiğine karar verilmesi halinde askeri hakim, suç isnadında bulunmadan tutukluluk süresini 5 seneye kadar uzatabiliyor. Filistin Esirler Bakanlığı verilerine göre İsrail hapishanelerinde 7 binden fazla Filistinli tutuklu bulunuyor

12 12 haber KARA CA İsmail KARA BU GÜN HER YERDE SENİ ANIYORUZ ATAMIZ! Bu gün her yerde seni anıyoruz Atam! Sana karşı görevlerimizi pek de yerine getiremedik. Bize verdiğin öğütler doğrultusunda yürüyemedik. Hatta onlar, çoğumuzun bir kulağından girdi, öbüründen çıktı. Ne seni, ne de dediklerini dikkatle anlamaya çalışmadık. Dünyanın ta öte yanındakiler anladı seni ABD anladı, İngiltere anladı, Japonya anladı, Çin anladı, Afrika nın çok ülkesi anladı. Hatta birçok geri kalmış, uzun yıllar sömürülmüş koloniler bile seni ve eserlerini anladı. Onlara ışık oldun, meşale oldun, bayrak oldun! Sayende çoğu bağımsız birer devlet oldu. Dahası var. UNESCO nun üye ülkelerine; "Bu gün UNESCO'nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal'dir." denilerek verilen önerge kabul ve uygulaması, hiçbir dünya lideri için olmamıştır yılında UNESCO üyelerine; Atatürk ün doğumunun yüzüncü yılı,152 ülkede ayni anda kutlansın diye bir öneri sunulur. İsveç delegesi birden ayağa kalkarak; "Ne yani dünyada bu kadar devlet adamı var hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?" diye itiraz edince, bu kez Rus delegesi ayağa fırlar yumruğunu masaya vurur, ve 152 ülkenin delegelerine hitaben; "Genç delege arkadaşım hatırlatmak isterim ki, ATATÜRK öyle dünyadaki herhangi bir lider değildir, bırakın onu bir yıl anmayı her ülke her problemine çare olarak aramalıyız" der. Gerçekten UNESCO, 1981 yılını Dünya Atatürk Yılı olarak kabul ve ilan ederek, o yıl 193 üye ülkesiyle kutladı. Öte yandan ABD li Prof.Arnold Ludwing, 18 yıl süren bir araştırması sonrasında, Atatürk ü, tüm dünya liderlerinin en büyüğü olarak tespit ettiğini gerekçeleriyle dünya kamuoyuna açıkladı. Lloyd George (İng.1922) bir konuşmasında şunları dedi; Yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, O büyük dâhi çağımızda Türk Milletine nasip oldu. Biz ise, başta on kasımlarda seni anarken; İzindeyiz Atam dedik durduk. Ama gerçek bağlamda izinde olamadık. Senin dediğin birçok olumsuzlukları yaşadık ve yaşıyoruz. Hatta sana ve eserlerine düşman olan bir güruhu sinemizde yetiştirdik ve tepemize diktik. Anlamadıkları veya anlamak istemedikleri dinimizi de yine dinimizi ve de seni anlamayan insanlara karşı adeta bir silah gibi kullandılar. Senin gençliğe hitabında yer alan sözlerinin birçoğu gerçek oluyor. Ey çok ileri görüşlü, Ulu Önder! Bu gün içtenlikle seni anıyoruz, sana olan sevgimiz daha daha artıyor her geçen gün. Huzurunda saygıyla eğiliyoruz. MHP: Dersim isyandır ANKARA - Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, 1937'de Dersim'de yaşananlarla ilgili olarak, "Dersim katliamı yoktur, Dersim isyanı vardır Dersim isyanı, feodal yapının ve ağalık sisteminin devam etmesine, bölge insanının cumhuriyet rejimine entegre olmasını engellemeye yönelik bir başkaldırıdır" değerlendirmesinde bulundu. Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, "Başbakan Davutoğlu'nun Dersim isyanı ve Seyit Rıza hakkındaki açıklamaları ve bunun üzerinden MHP'ye yönelik getirdiği çılgınca tenkitler, kendisinin akademik unvanına rağmen bir tarih cahili olduğunu su yüzüne çıkarmıştır" ifadesini kullanan Yalçın,Davutoğlu'nun açıklamalarının peşin hüküm içerdiğini ileri sürdü. Yalçın, açıklamasında şunları kaydetti: "Tayyip Erdoğan'ın milli tarihimiz konusundaki malum ön yargılarının ve eskinin hesaplarını yeniden görüp intikam alma niyetinin, Ahmet Davutoğlutarafından sürdürülmesi bizi şaşırtmamaktadır. Çünkü kendisi gerçek başbakan değil, sadece saltanat naibidir. Bu haliyle Tayyipleşmeye çalışandavutoğlu, Erdoğan'ın kötü bir kopyasıdır. 1937'de yaşananlarla ilgili ilk doğru tespit şudur: Dersim katliamı yoktur, Dersim isyanı vardır. Mesele 1935 tarihli Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında Kanun'a karşı duruştur. Aşiret reislerinin silahlı adamlarıyla devlete başkaldırmasıdır Dersim İsyanı, feodal yapının ve ağalık sisteminin devam etmesine, bölge insanının cumhuriyet rejimine entegre olmasını engellemeye yönelik bir başkaldırıdır. Başkaldırı tek parti rejiminin zulmüne karşı değil, Türkiye Cumhuriyetinin kanunlarına tabi olmamak için tertip edilmiştir." "Ayrılıkçı Kürtçülerin iddiasının aksine Dersim isyanı bastırılırken Kürt katliamının kesinlikle yaşanmadığını" savunan Yalçın, "Bölge halkını sömüren, derebeylik rejiminin ortadan kaldırılmasına direnen silahlı çeteler tenkil edilmiştir. Mesele bugünkü PKK başkaldırısı için de böyle olmalıdır. Aksi takdirde devletin PKK ile mücadelesi de bir zulüm olarak kabul edilecektir" ifadesine yer verdi. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 76. yılında bir kez daha büyük bir özlem ve saygıyla anıldı. Atatürk ü özlemle andık ANKARA- Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 76. yılında bir kez daha büyük bir özlem ve saygıyla anıldı. Her yıl olduğu gibi Anıtkabir'de yine devlet töreni vardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anıtkabir'deki bu törende buluştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu, daha sonra Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından ATO Congresium'da düzenlenen törene katıldı. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut başkanlığında, TBMM Atatürk Anıtı'nda anma töreni gerçekleştirildi. Törene, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, AK Parti Ankara Milletvekili Tülay Selamoğlu, MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, TBMM Genel Sekreteri Dr. İrfan Neziroğlu, Genel Sekreter Yardımcıları Haydar Çiftçi ve Kemal Kaya ile TBMM İdari Teşkilatı yöneticileri ve Meclis çalışanları katıldı. İSTANBUL DAKİ TÖRENLER Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete AK Parti 2015 e hazır ANKARA - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "AK Parti kadroları dimdik ayakta ve 2015'e hazırlanıyor. Diğer partiler kış uykusuna yatmışken, kendi aralarında ihtilaflarla uğraşırken, kim istifa etti, niçin istifa etti tartışmaları yaşarken, acaba başka kimler istifa edecek diye neredeyse istifa toto oynarken AK Parti kadroları coşku içinde şölen gibi kongreler yapıyor" Davutoğlu, partisinin Altındağ ilçe kongresindeki konuşmasında, Altındağ deyince akla bu toprakların maneviyatı Taceddin-i Veli ve Hacı Bayramı-ı Veli ile bu topraklarda istiklalin ve milli iradenin sembolü olan ilk milli meclisin geldiğini belirtti. Hacı Bayram-ı Veli'nin burada maneviyatın tohumlarını attığını ifade eden Davutoğlu, 23 Nisan 1920 günü Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının da Ankara'yı yeni bir devletin başkenti yapmak üzere Hacı Bayram-ı Veli'den meclis binasına yürüdüklerini anlattı. "Bu topraklarda maneviyatımızın, inancımızın tohumunu eken her ulu erene selam olsun. Bu topraklarda, Altındağ'da, İstiklal Marşı'nı yazan Mehmet Akif Ersoy'a selam olsun" diyen Davutoğlu, Akif'in "Allah, bu milleti bir daha İstiklal Marşı yazmak zorunda bırakmasın" sözünü hatırlattı. Davutoğlu, "Hiç merak etme ey yüce Mehmet Akif. Bu topraklarda bundan sonra ebediyete kadar sadece senin yazdığın İstiklal Marşı ve o marşa ilham veren al bayrak olacak" ifadesini kullandı.bugün Altındağ'dan önce birkaç programa daha katıldığını ve her yerde Kılıçdaroğlu ndan ilginç bir benzetme ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sıradan bir siyasal partiye muhalefet etmiyoruz, bir AKP devletine karşı mücadele ediyoruz. Mücadelenin zor, güç olduğunu biliyorum ama biz Cumhuriyet Halk Partiliysek, Kuvayi Milliye geleneğinden geliyorsak, hiç kimseye demokrasi yolunda pabuç bırakmayacağız. Bu, bizim bu halka verilmiş namus sözümüzdür" CHP'nin Ankara Bölge Toplantısı, Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde yapıldı. Kılıçdaroğlu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, eski Başbakanlardan Bülent Ecevit, kurtuluş savaşı önderleri, iş kazalarında hayatını kaybeden işçiler ve şehitler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan toplantıda, Türkiye'nin intikalinin 76. yılı dolayısıyla Taksim'de tören düzenlendi. Cumhuriyet Anıtı önünde düzenlenen törene İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve diğer yetkililer katıldı. İstanbul Valisi Vasip Şahin tarafından anıta çelenk sunulmasının ardından saat 09.05'te sirenlerle saygı duruşunda bulunuldu. Tören, İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından sona erdi. ERDOĞAN'DAN 10 KASIM MESAJI Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün vefatının 76 ncı yıldönümü nedeniyle yayınladığı mesajında, "Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal i, ebediyete irtihalinin 76 ncı yıldönümünde saygı ve rahmetle yad ediyoruz" Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokratik işleyişin zaman zaman kesintilere uğramasına rağmen, Türkiye nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün işaret ettiği demokratik hedefler doğrultusunda önemli mesafeler katettiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle dedi: "Milli irade, demokratik işleyiş zaman zaman kesintilere uğrasa da ülkemiz bugün Gazi Mustafa Kemal in işaret ettiği demokratik hedefler doğrultusunda önemli mesafeler katetmiştir. büyük bir heyecan ve büyük bir coşkuyla karşılaştığını kaydeden Davutoğlu, şunları söyledi: "AK Parti kadroları dimdik ayakta ve 2015'e hazırlanıyor. Diğer partiler kış uykusuna yatmışken, kendi aralarında ihtilaflarla uğraşırken, kim istifa etti, niçin istifa etti tartışmaları yaşarken, acaba başka kimler istifa edecek diye neredeyse istifa toto oynarken AK Parti kadroları coşku içinde şölen gibi kongreler yapıyor. Daha il kongreleri başlamadı ama ilçe kongrelerimiz bile il kongreleri gibi coşkulu ve heyecanla geçiyor. Bütün kongrelerimize katılan tüm AK Partilere selam ediyorum." Altındağlıları özellikle selamladığını dile getiren Davutoğlu, Altındağ'ın her zaman AK Parti'yi desteklediğini, partileri gibi hep yüzlerini ak çıkardıklarını vurguladı. Davutoğlu, Altındağ'da yerel seçimlerde ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde oy oranına ulaştıklarını hatırlatarak "Madem ki maneviyatımızın merkezi Altındağ'dır, madem ki istiklalimizin merkezi Altındağ'dır, Altındağ'a yüzde 70'ten aşağısı yakışmaz. Ondan yukarısı Allah kerim" 9 ayrı bölgesinde örgütlerle bir araya geleceklerini, bunun ilkini Ankara'da gerçekleştirdiklerini Türkiye'nin iyi yönetilmediğini, halkın beklentilerine uygun bir yönetimin olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de bir yönetim boşluğu var. Başbakan, başbakan koltuğunda değil, Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı koltuğunda değil. İki farklı koltuk, iki farklı söylem... Türkiye bir kaosa terk edilmiş durumda" diye konuştu. Cumhuriyetin 91 nci yıldönümünü iftiharla kutlayan Türkiye, istikrar içinde güçlenmeye ve büyümeye, demokrasinin standartlarını her geçen gün yükseltmeye devam ediyor. Gazi Mustafa Kemal, saygın bir lider ve komutan olarak, ecdat yadigarı vatan topraklarının savunulmasında, milletimizin istiklale kavuşma mücadelesinde önderlik yapmıştır. Cumhuriyetimizi bu toprakların tüm renklerini kaynaştırarak inşa eden Gazi Mustafa Kemal, milletimizi müşterek bir ideal etrafında birleştirmeyi başarmış, Türkiye nin bağımsızlığı ülküsünü benimsemiştir." Demokratik işleyiş zaman zaman kesintilere uğrasa da Türkiye nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün işaret ettiği demokratik hedefler doğrultusunda önemli mesafeler kat ettiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Gazi nin en büyük ideali, Türkiye yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak olduğu kadar milli iradenin, millet egemenliğinin her şart altında korunması ve savunulması olmuştur. Milli irade, demokratik işleyiş zaman zaman kesintilere uğrasa da ülkemiz bugün Gazi Mustafa Kemal in işaret ettiği demokratik hedefler doğrultusunda önemli mesafeler katetmiştir. Cumhuriyetin 91 nci yıldönümünü iftiharla kutlayan Türkiye, istikrar içinde güçlenmeye ve büyümeye, demokrasinin standartlarını her geçen gün yükseltmeye devam ediyor." Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Altun: Başbakan ın YANINDAYIZ İSTANBUL - Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dün Nevşehir'de yaptığı konuşmadaki Dersim'le ilgili sözlerine ilişkin, "Başbakan, manevi bir ziyafet gibi verdiği o tarihi mesajlarla bence Türkiye tarihinde ilk defa bu kadar geniş açılımlı, doğru tespitler ortaya koymuştur. O bakımdan sayın Başbakan'ın sonuna kadar yanında olacağız" Altun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Başbakan Davutoğlu'nun dün Nevşehir'de Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi'nin yanındaki Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Merkezi'nde katıldığı "4. Uluslararası Hacıbektaş Aşure Günü" etkinliğinde tarihi bir konuşma yaptığını Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir devlet yetkilisinin bu şekilde tarihsel, inançsal ve ortak değerler boyutuyla bir konuşma yapmadığını anlatan Altun, "Davutoğlu, önceki dönemlerde yapılan yanlışları dile getirerek, onlardan dolayı özür dilediğini, o hataların tekrar etmemesi için nelerin yapılması gerektiğini anlattı. Bu konuşmalara tepki koymak, yıllardan beri Alevi kitlesini bir malzeme olarak kullanan siyasi anlayışın ürünüdür" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Davutoğlu'nun açıklamasını eleştirdiğini dile getiren Altun, eleştirilere tepki gösterdi. Türkmenler silah istiyor KERKÜK- Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşet Salihi, silahlı bir Türkmen gücünün oluşturulması için Başbakan Haydar el-ibadi'den talepte bulunduklarını belirtti. AA muhabirine konuşan Salihi, terör örgütü IŞİD'in saldırıları sonrası Irak'taki Türkmen halkın korunmasız kaldığını Türkmenlerin hali hazırda bazı hafif silahlarla kendilerini koruduklarını aktaran Salihi, bunların yetersiz olduğunu, daha ağır silahlara ihtiyaç duyduklarını dile getirdi. Türkmenlerden bir silahlı güç kurmanın gündemlerinde olduğunu ifade eden Salihi, "Bir Türkmen gücü oluşturulması ve bu gücün silahlandırılması için Başbakan Haydar el- İbadi'den talepte bulunduk. Merkezi hükümeti, talebimize olumlu cevap vermezse o zaman biz de Kürtlerin yaptığı gibi Batı ülkeleri ve ABD'den silah isteyeceğiz" Salihi, kurulacak Türkmen gücünün ve temin edilecek silahların, Arap ve Kürt halkına karşı kullanılmayacağını, sadece kendilerini terörist gruplardan korumayı amaçladıklarını vurguladı.

13 güncel 13 TGC-KAS Yerel Gazetecilik Semineri Ankara da yapıldı Basının sorunları masaya yatırıldı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Konrad Adenauer Stiftung un (KAS) ortaklaşa düzenlediği 73 üncü Yerel Gazetecilik ve Meslek İçi Eğitim Semineri, Çankırı, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara ile çevre il ile ilçelerden çok sayıda gazetecinin katılımıyla gerçekleştirildi. Seminerde basına uygulanan akreditasyon, basında tekelleşme sansür, basın özgürlüğü ve örgütlenme sorunları uzman gazeteciler tarafından masaya yatırıldı. ANKARA Ahmet TEKEŞ - Midas Otel'de düzenlenen seminere; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Ankara'daki Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, TGC Başkan Vekili Vahap Munyar, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Ergezer Güver, Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı, Yönetim Kurulu üyeleri Celal Toprak, İhsan Yılmaz, Kamil Masaracı ve Göksel Göksu, Hukuk Danışmanı avukat Gökhan Küçük, Konrad Adenauer Stiftung (KAS) Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop un da aralarında bulunduğu çok sayıda gazeteci katıldı. Sunuculuğunu TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş üstlendiği seminerin açılış konuşmalarını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilcisi Colin Dürkop, Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Başkanı Nazmi Bilgin yaptı. OLCAYTO: TEK TİP GAZETECİLİK YAPTIRILMAK İSTENİYOR Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, konuşmasında şunları söyledi: Sorunlarımız çok ciddi. Bunların başında akreditasyon geliyor. Askeri dönemlerde sivil toplum örgütleri, siyasetçiler başta olmak üzere sık sık bu tür akreditasyonlardan şikayet ederlerdi. Şimdi iktidarda olan hükümet akreditasyon uyguluyor. Basın toplantılarına sol gazeteler çağrılmıyor. Ayrıca şimdi cemaat adı verilerek Türkiye nin ana akım medyada hayli yüksek tirajı olan gazetelerin muhabirleri de toplantılara alınmıyor. O zaman bir eşitsizlik doğuyor. Onların okurları kendi muhabirlerin, kendi yazarlarından haberleri okuyamayacaklar mı? Tek tip gazetecilik yaptırılmak isteniyor. Dışişleri Bakanlığı yapan Davutoğlu nun bu konulara daha şeffaf ve demokrat bir şekilde davranacağını bekliyorduk. Ancak Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı toplantıda da yine akreditasyon uygulandı. YASAKLAR Basın özgürlüğü, gazetelerin, televizyonların sayısının fazla olması değildir. Basın özgürlüğü halkın bilgi alma, doğru bilgi edinme hakkıdır. Halk doğru bilgilenemedikten sonra Türkiye de basın özgürlüğünde söz etmek mümkün değil. Bunu bir türlü anlatamıyorsunuz. Halkın doğru bilgi edinememesinin ikinci sebebi de yasaklardır. Artık sansür falan diye nitelemek mümkün değil daha ötesi sık sık verilen mahkeme kararları, onun dışında sosyal medyada hiç tartışılmadan hükümetin yaptığı tasarruflar, halkı Türkiye de yaşanan gerçekleri öğrenmekten alıkoyuyor. Eğer Türkiye, çağdaş demokrasiler arasında yerini alacaksa bunların bir an önce ortadan kalkması lazım. Yok başka bir yönetim biçimi düşünülüyorsa bunun da açık açık söylemesi lazım. Meslek örgütleri dayanışma içinde olmazsa gazetecilerin sorunlarına çözüm bulmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Biz, gazetecilik meslek örgütleri olarak bir araya gelerek Gazetecilere Özgürlük Platformu nu oluşturduk. Hem gazetecilere açılmış davaları takip ediyor, cezaevi ziyaretleri yapıyor, hem de Basın İş Yasası'nın genel iş yasasına katılması çabalarına karşı çıkıyoruz. Mesleki dayanışmaya her zamankinden çok ihtiyacımız var.* DÜRKOP: MEDYA SEKTÖRÜ TECRÜBELERDEN İBARETTİR Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilcisi Colin Dürkop, şöyle konuştu: Türkiye de yerel medyanın mesleki anlamda gelişimi oldukça önem taşımaktadır. Bu bağlamda yerel medya sektörünün kalite ergonomisini artırması, mesleki yeterlilik anlamında profesyonel gelişim sağlaması, sektörel teknolojiyi yakından takip ederek markasal değer oluşturma konusunda girişimler yapması oldukça önemlidir. Bu önem, üstad gazeteciler tarafından da yakında bilinmektedir. Önemli olan yerel medya sektörünün gelişimidir. Medya sektörü tecrübelerden ibarettir. Bu nedenle, bu sektöre uzun yıllarını verenlerin bilgileri bizler için bir ışık ve bir okuldur. KAS, Türkiye de medyanın mesleki anlama bilgisel gelişimine katkıda bulunmaya önem vermektedir. BİLGİN: TEKELLEŞME SANSÜRÜN İKİZ KARDEŞİDİR Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Başkanı Nazmi Bilgin, konuşmasında şu konulara dikkat çekti: Türkiye, basın özgürlüğü açısından zorlu bir süreçten geçiyor. Basın özgürlüğüyle ilgili kısıtlayıcı önlemleri Türkiye nin her yerinde görmek mümkün. 45 yılı geriye bıraktığımda Türkiye, darbeler dönemi dahil hiçbir dönemde basın özgürlüğünden bu kadar uzaklaşmadığını görüyorum. Hiçbir dönemde gerçek gazetecilerin dudaklarına, ellerine kelepçeler vurulmak istenmedi. Avrupa nın ve dünyada basın özgürlüğüyle ilgili yapılan araştırmalarda alt sıralarda olduğumuzu görüyoruz. Basın özgürlüğüyle ilgili önemli sorunları yaratan konuların başında tekelleşme geliyor. Tekelleşmeyi, sansürün ikiz kardeşi olarak görüyorum. Bu tekelleşme sonucunda sendikasızlaşmaya doğru giden bir süreç yaşandı. GAZETECİLER EKMEKLE SENDİKA ARASINDA SEÇİM YAPMAK ZORUNDA KALDILAR Gazeteler, bu gruplar tarafından ele geçirilirken, gazete çalışanları sendikayla ekmek arasında bir tercih yapmaya zorlandılar. Örgütlü bir mücadele yapılamadı. Özellikle yaygın basında çalışan pek çok gazeteci dostumuz mücadele yapmak için sendikalarına koşacaklarına sendikalarından istifa etmek için noterlerde kuyrukla oluşturdular ve bugünlere geldik. Türkiye de dünyanın hiçbir ülkesinin basın literatüründe bulunmayan yandaş basın tanımıyla yaşıyoruz. Bu tanım gazeteciliğin yakasına takılmak istenen bir ayıptır. İliştirilmiş gazeteciliği eleştirirken şimdi iktidara iliştirilmiş gazeteci diye tanımlanan kişileri, gazeteleri görüyoruz.bu da maalesef mesleğimizin diğer bir ayıbıdır İlk oturumun moderatörlüğünü Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay üstlendi. ABAKAY: SENDİKAL ÖRGÜTLENME ŞART Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay Ahmet Abakay, oturuma başlarken Gazeteciler olarak bir araya gelmeye çok ihtiyacımız var' dedi ve şöyle devam etti: Gazeteciler olarak bir araya gelmeye çok ihtiyacımız var. Çünkü içinde yaşadığımız sektörümüz, gazetecilik vahşi bir baskı altında. İktidarın, patronların baskısı altında. Telefon dinlemeleriyle, haber kaynaklarının gazetecilerle ilişkileri kesildi. Gazeteci de haber kaynağı da dinleniyor. Haber kaynağınızı aradığınızda konuşmak istemiyor. Haber kaynakları en sıradan bilgileri bile vermekten çekiniyorlar. Sendikal hareketin güçlenmesi, gazetecilerin işten çıkartılmalarını, iktidarın baskısını önleyecektir. İşte o zaman patronlar, gazeteciler işkence yapamazlar. Çünkü sendikalı olmak her zaman gazeteci güçlendirir. GÜÇ: ÖZGÜR BİR MEDYA İÇİN ÖRGÜTLENİN Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Uğur Güç Basın Sektöründe Sendikacılık başlıklı konuşmasında şunları söyledi: Teknolojinin gelişmesiyle birlikte medyada, 3-4 kişinin yaptığı işi tek bir kişi yapar hale geldi. Çalışılan kurumlar da aynı hızla patronaj açısından el değiştirdi, yandaş medyaya, havuz medyaya dönüştü. Çok sayıda gazeteci işsiz kaldı. Ankara büroları tek tek kapandı. Artık gazetecilerin çalışabileceği mecra da kalmadı. Peki bu durumda ne yapılabilir? Meslekten kaybettiğimiz arkadaşlarımızı tekrar mesleğe kavuşturmamız gerekiyor. Bu nedenle de gazetecilerin çalışabileceği yeni mecraların oluşturulması şart. Biz Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak; işsiz gazetecileri bir araya getirerek onların mesleğini yapmaları amacıyla bir komisyon kurduk. İnternet sitesi kurarak yola çıktık. Ajans kurma fikri de var. Meslektaşlarımızla bir araya geldiğimiz bu toplantıları Ankara da da yapacağız. Örgütlenerek pek çok sorunun üstesinden gelebiliriz. Özgür bir medya ortamının yolu gazetecilerin örgütlemesiyle mümkündür. SİBEL GÜNEŞ: GAZETECİLER ÖRGÜTLÜ OLMAK ZORUNDA TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş Gazetecilikte Örgütlenme başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi: Türkiye de basın özgürlüğünün gerilediği, gazeteciler üzerinde ağır bir baskı olduğunu, en ufak bir muhalefette bile gazetecilerin terör örgütü üyeliğiyle suçlandığı günleri yaşıyoruz. TGC olarak biz gazeteci davalarını izliyor, cezaevinde olan meslektaşlarımızın sesi olmaya devam ediyoruz. TGC olarak hukukun ve etiğin olduğun yerde duruyoruz. Gazeteciler örgütlü olmak zorunda. İllerdeki dernekler aralarındaki çatışmaları bırakıp basın ve ifade özgürlüğü ekseninde birleşmek zorunda. Önce gazeteciler halkın haber alma gerçekleri öğrenme hakkı için mücadele ettiler. 200'e yakın gazeteci cezaevine girip çıktı. Binlerce meslektaşımız hakkında açılan davalarla uğraşıyor. Bunlardan sonra şimdi de patronların etkisiyle Basın İş Yasası'nın genel iş yasasına katılması, Basın İş Yasası'nda peşin ödenmeyen ücretlere verilen günlük yüzde 5 faiz verilmesi gibi maddelerin ortadan kaldırılması çabası var. Biz TGC, TGS ve Gazeteciler Cemiyeti başta olmak üzere tüm meslek örgütleri Basın İş Yasası'nın ayrı bir iş yasası olarak kalmasından yanayız.' HABERE ALINTIYLA BAŞLAMAYIN Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, haber yazım kuralları konusunu örneklerle anlattı. Niyazi Dalyancı konuşmasında şu noktalar dikkat çekti: Demokratik sistemde ülkeleri yöneten yasama, yürütme, yargı erklerinin işlerini doğru dürüst yapıp yapmadıklarını izleyecek olan dördüncü kuvvet basındır. Amaç, halkın doğru seçim yapabilmesi için kendisini yönetenler hakkında doğru bilgi edinmesidir. Medya, gerçeklerle halkın arasında köprü kurar. Haber, kimi kişilerin yayımlanmasını istemedikleri bir şeydir. Gerisi reklamdır. Her okuduğumuz habere böyle bakarsak daha iyi değerlendirebiliriz. Haber yazarken de bazı altın kuralları unutmamak gerekiyor. Örneğin, habere alıntıyla başlamayın. Haberin özüne giriş paragrafında yer verin. Yorum katmayın. Cümlelerin edilgen değil etken çatılı olmasına dikkat edin. Haberi de soruyu da sözcüklere boğmayın. Klişe sözlerden kaçının. TÜRKİYE DE VE DÜNYADA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ Seminerin ikinci oturumunda, A Haber Şef Editörü İhsan Yılmaz, Haber Merkezlerinin Yerel Muhabirden Beklentileri ; gazeteci, yazar Ragıp Duran, Gazetecilikte Objektif Olmak Mümkün Mü? Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Mustafa Kemal Erdemol Dünyada ve Türkiye de Dış Politika Gazeteciliği ; Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Dünyada ve Türkiye de Basın Özgürlüğü başlıklı konuşma yaptı. Bu oturumun moderatörlüğünü Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Başkan Yardımcısı Savaş Kıratlı yaptı. Seminer katılımcılara sertifika verilmesiyle sona erdi. Seminere katılan Genel Yayın Yönetmenimiz Ahmet TEKEŞ e sertifikasını Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin verdi.

14 Giresunspor 9 haftadır kazanamıyor GİRESUN - PTT 1. Lig ekiplerinden Giresunspor, ligde geride kalan 9 haftada oynadığı maçlarda galip gelemedi. Yeşil-beyazlı takım, bu dönemde oynadığı 9 müsabakanın 6'sında berabere kaldı, 3'ünden de sahadan mağlubiyetle ayrılarak galibiyet hasretini gideremedi. Sezona Samsunspor ile deplasmanda berabere kaldığı maçla başlayan Giresunspor, Bucaspor, Altınordu, Denizlispor, Boluspor ve Kayserispor ile yaptığı maçlarda da sahadan beraberlikle ayrıldı. Yeşil-beyazlılar, Adana Demirspor, Albimo Alanyaspor ve Osmanlıspor'a ise mağlup oldu. Ligde rakip filelere 6 gol atıp kalesinde 9 gol gören Giresunspor, 6 puanla 17'nci sırada bulunuyor. Kartal galibiyeti hatırladı Spor Toto Süper Lig'de son 2 maçını kaybeden Beşiktaş, galibiyet hasretine İstanbul Başakşehir maçında noktayı koydu ve sahadan 2-1 galip ayrıldı. Melo dan taraftara eleştiri ANKARA - Galatasaray'ın Brezilyalı futbolcusu Felipe Melo, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde deplasmanda Borussia Dortmund'a 4-1 kaybettikleri maç sırasında oyunun durmasına neden olan sarı kırmızılı taraftarların işleri berbat ettiğini Brezilya basınına açıklamalarda bulunan Melo, Borussia Dortmund mücadelesinde sahaya madde atarak maçın duraklamasına sebep olan Galatasaraylı taraftarların takıma zarar verdiğini savunarak "İç sahada gerçekten fark yaratan bir taraftarımız var ancak deplasmanda oynadığımız Avrupa maçlarında yaptıkları nedeniyle muhtemelen UEFA tarafından cezalandırılacağız. Avrupa Ligi'ne katılma mücadelesi verdiğimiz şu zamanda Arsenal maçını seyircisiz oynayabiliriz. Meşaleler yakıp, sahaya birçok madde attılar, hemen onları durdurmak için yanlarına doğru gittim ama artık iş işten geçmiş ve işleri çoktan berbat etmişlerdi" ifadesini kullandı. İSTANBUL - İstanbul Başakşehir karşısında Pedro Franco ve İsmail Köybaşı'nın kırmızı kart görmeleriyle maçı 9 kişi tamamlayan siyahbeyazlılar, galibiyet sonrası, taraftarlarının bulunduğu tribüne giderek, 3 puan sevincini birlikte yaşadı. Taraftarların isteği üzerine Senegalli futbolcu Demba Ba, maç sonrası taraftarlara "üçlü" çektirdi. Futbolcular daha sonra taraftarlarla tezahüratlar yaparak, UEFA Avrupa Ligi'nde Belçika'nın Lokeren takımı ile 1-1 berabere kalan Trabzonspor, teknik direktör Vahid Halilhodzic ile istenen başarılı sonuçları elde edemedi ve görevine son verildi. TRABZON - Bordo-mavili takım, Boşnak teknik adam yönetiminde bu sezon UEFA Avrupa Ligi ve Spor Toto Süper Lig'de olmak üzere 14 karşılaşmaya çıktı. Lokeren karşısıda sahadan 1-1'lik sonuçla ayrılan Karadeniz ekibi, 14'üncü karşılaşmasında 8'inci beraberliğini aldı. Sadece 4 kez galibiyet sevinci yaşayan bordo-mavili takım, 2 maçtan da mağlubiyetle ayrıldı. Trabzonspor, Vahid Halilhodzic yönetiminde yüzde 22'lik bir galibiyet oranı yakalayabildi. Trabzonspor, teknik direktör Vahid Halilhodzic ile son 40 sezon içerisinde en başarısız dönemini yaşadı. Kuruluşun ardından sezonunda mücadele etmeye başladığı İkinci Futbol Ligi'nde sezonunda şampiyon olan bordo-mavili takım, lige ilk çıktığı sezonundan sonra en kötü ilk 8 haftayı geride bıraktı. 2 hafta sonra gelen galibiyeti kutladı. Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig'de üst üste 3. maçında da kırmızı kartla cezalandırıldı. Ligin 7. haftasındaki Kayseri Erciyesspor maçında Gökhan Töre, geçen haftaki Fenerbahçe derbisinde ise Olcay Şahan, kırmızı kart görüp, takımı yalnız bırakmıştı. İstanbul Başakşehir karşılaşmasında ise 76. dakikada Pedro Franco, dakikada da İsmail Köybaşı, kırmızı sezonunun ilk 8 haftasında 1 galibiyet, 5 beraberlik ve 2 mağlubiyet ile 8 puan toplayan Karadeniz ekibi, bu sezon da aynı dönemde 1 galibiyet, 6 beraberlik ve 1 mağlubiyet ile 9 puan toplayarak 12. sırada kendine yer buldu ve ligdeki en kötü ikinci dönemini geçirdi. Trabzonspor, UEFA Avrupa Ligi'nde 6 maçta, 3 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet aldı. UEFA Avrupa Ligi play-off turunda Rostov karşısında 0-0 ve 2-0'lık sonuçlarla turu geçerek gruplara kalan bordo-mavililer, grupta ise 4 maçta, 2 galibiyet, 1 yenilgi ve 1 beraberlik aldı. Bordo-mavililer, teknik direktör Halilhodzic yönetiminde üst üste 3 maç kazanamadı. Karadeniz ekibi, 10'uncu maçında Mersin İdmanyurdu (3-1) ve 11'inci maçı olan Lokeren maçında (2-0) olmak üzere bir kez 2 hafta üst üste kazandı. kartla oyun dışında kaldı. Siyah-beyazlılar, kırmızı kart gördükleri ilk iki maçı kaybederken, İstanbul Başakşehir karşısında ise sahadan 2-1 galip ayrıldı. "Kara Kartallar"da ikinci sarı karttan kırmızı kart gören Pedro Franco ve İsmail Köybaşı, 10. haftadaki Kasımpaşa maçında forma giyemeyecek. Geçen hafta içinde Partizan karşısında attığı 2 golle takımını galibiyete taşıyan Demba Ba, İstanbul Başakşehir'i de boş geçmedi. Karşılaşmanın 63. dakikasında Beşiktaş'ın ilk golünü kaydeden Senegalli futbolcu, Beşiktaş formasıyla toplamda 10. resmi golüne ulaştı. Spor Toto Süper Lig'deki gol sayısını 3'e çıkaran Demba Ba, Avrupa kupalarında ise 7 gol attı. Kerim Frei ise attığı golle Süper Lig'de bu sezon 4. golüne ulaştı. Trabzon, Halilhodzic le başarı sağlayamadı Webo atıyor, Fenerbahçe kazanıyor İSTANBUL - Fenerbahçe, Kamerunlu futbolcusu Pierre Webo'nun gol attığı son 12 resmi maçı da kazandı. Tecrübeli forvetin gol attığı son 12 maçta fire vermeyen sarı-lacivertliler, Webo'nun rakip fileleri havalandırmasıyla çok kritik puanlar da kazandı. Bu sezon Spor Toto Süper Lig'de 3 gole imza atan 32 yaşındaki futbolcu, golleriyle takımına galibiyeti getiren isim oldu. Webo, dün Çaykur Rizespor karşısında takımına 3 puanı kazandıran golü atmayı başardı. Maçın 64. dakikasında Meireles'in yerine oyuna dahil olan Kamerunlu futbolcu, 80. dakikada attığı golle skoru 2-1'e taşıyıp, sarı-lacivertlilere galibiyeti getirdi. Ligin ilk haftasında Kardemir Karabükspor karşısında 74. dakikada oyuna giren Webo, 81. dakikada kaydettiği golle takımının sahadan 3-2 galip ayrılmasını sağladı. Kamerunlu futbolcu, Süper Lig'in 5. haftasında Fenerbahçe'nin 2-1 kazandığı Torku Konyaspor maçında da bir gol kaydetti. Fenerbahçe'ye sezonunun ara transfer döneminde gelen Webo, sarı-lacivertli formayla ligde, kupada ve Avrupa'da 23 gol kaydetti. Kamerunlu golcünün rakip fileleri havalandırdığı maçlarda Fenerbahçe, 18 galibiyet ve 1 beraberlik alırken sadece 2 defa kaybetti. Fenerbahçe, geride bıraktığımız sezonda Webo'nun gol attığı 8 maçı da kazandı. Sarılaciverlilerin geçen sezon tek farklı skorlarla kazandığı Kasımpaşa, Bursaspor, Antalyaspor ve Çaykur Rizespor maçlarında goller atmayı başaran Webo, farklı galip gelinen Sivasspor, Akhisar Belediyespor, Bursaspor ve Kardemir Karabükspor maçlarında da rakip fileleri havalandırmıştı.

15 SPOR 15 Manisaspor, 5 hafta sonra kazandı MANİSA - PTT 1. Lig'de Orduspor'u 1-0 yenerek 5 hafta sonra 2. galibiyetini alan Manisaspor'un teknik direktörü Taner Taşkın, "Ben çocuklara çok güveniyorum" Taşkın, yaptığı açıklamada, uzun zamandan beri kazanamadıkları için takım üzerinde bir baskı olduğunu Daha önce bunun için süre istediğini hatırlatan Taşkın, şöyle konuştu: "İlk önce tempomuzu yükseltmemiz lazımdı. Bu maçta bunu gördük. Çocuklar tempoyu çok iyi yükselttiler. Çok istediler ve çok inançlıydılar. Bu maç 6 puanlık bir maçtı. İlk defa bu ligde gol yemedik. Bu da bizim için bir artı. Galip geldiğimiz takdirde bir takım da olsa altımıza alabileceğimizi konuşmuştuk. Çocuklar çok istedi ve iyi mücadele ettiler. Az sayıda da olsa seyircimiz gayet iyiydi bizi destekledi. MARDİN - Mardin'de 45 yıl önce kurulan ve Bölgesel Amatör Lig'de (BAL) mücadele eden Mardinspor'da 42 yıldır başta malzemeci olmak üzere antrenör, masör, idareci ve aşçılık yapan 60 yaşındaki Şeyhmus Aras, kulübe bağlılığı ile örnek gösteriliyor. Mardinspor'un 1969 yılında kurulmasından 3 yıl sonra malzemeci olarak göreve başlayan ve personel açığı nedeniyle farklı görevler yürüten Aras, 42 yıl kesintisiz hizmet verdiği kulübünü kötü günlerinde de terk etmedi. 1, 2 ve 3. Lig'in ardından BAL Liginde mücadelesini sürdüren takımı 2. Lig'de mücadele ederken maddi imkansızlık nedeniyle deplasmanda oynanan maça eşinin altınlarını satarak götüren Aras, kulübe hem gönlünü hem ömrünü vermenin gururunu yaşıyor. Aras, tüm fedakarlıklarına rağmen Mardinspor'un kapanma noktasına gelmesinin üzüntüsünü yaşıyor. Aras, AA muhabirine, 18 yaşında tanıştığı Mardinspor'dan bir daha da kopamadığını Kulüpte asıl görevinin malzemeci olduğunu ifade eden Aras, ancak personel sıkıntısı nedeniyle çeşitli görevlerde bulunduğunu belirtti. "Mardinspor sevdası gönlümde her yıl artarak devam etti" diyen Aras, bu nedenle zaman zaman ailesini de ihmal ettiğini dile getirdi. Es-Es, soyunma odasına üzgün girdi ESKİŞEHİR - Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Eskişehirspor, bu sezon ligde yaptığı 9 maçın 8'inde soyunma odasına galip giremedi. Siyah-kırmızılı takım, ligin ilk maçında sahasında ağırladığı Torku Konyaspor maçının ilk yarısını 1-0 geride tamamladı. Eskişehirspor, 2-1 kazandığı bu maçtan 3 puan almayı başardı. Bir sonraki hafta Galatasaray ile deplasmanda karşılaşan "Es-Es"ler, rakibiyle 0-0 berabere kaldı. Eskişehirspor, ligin 3. haftasında konuk ettiği Gençlerbirliği karşısında da soyunma odasına 1-0 mağlup girerken maçı da 2-0 kaybetti. Süper Lig'in 4. haftasında da Beşiktaş ile karşılaşan "kırmızı şimşekler, İstanbul deplasmanındaki maçın ilk yarısını 1-0 geride tamamlarken, ikinci yarıda bulduğu golle müsabakadan bir puan almayı başardı. ORDUSPOR galibiyete hasret ORDU - PTT 1. Lig'de mücadele eden Orduspor, ligde 7 haftadır kazanamıyor. Sezona Kayserispor mağlubiyetiyle başlayan Orduspor, ikinci hafta deplasmanda Adanaspor'u 4-2'lik skorla geçerek hanesine 3 puan yazdırdı. Karadeniz ekibi, bu maçtan sonra galibiyete hasret kaldı. Mor-beyazlı ekip, geride kalan 9 haftada 1 galibiyet, 1 beraberlik alırken, 7 maçtan ise sahadan mağlubiyetle ayrıldı. Bu maçlarda rakip fileleri 6 kez havalandıran mor-beyazlılar, kalelerinde 18 gol gördü. Orduspor, topladığı 4 puanla 18. sırada yer alıyor. Kötü gidişi bir türlü durduramayan mor-beyazlı yönetim, 9 haftada teknik direktörler Fikret Yılmaz, Erkan Sözeri ve Muhammet Dilaver ile yollarını ayırdı. Son olarak takımın başına Levent Devrim getirildi güreşin yılı oldu ANKARA yılında başarılı bir grafik sergileyen Güreş Federasyonu'nda, yıldız, genç ve büyükler kategorilerinde mindere çıkan milli sporcular, 44'ü altın, 65'i gümüş ve 127'si bronz 236 madalya topladı. Yıldız Milli Takımı, Bulgaristan'da organize edilen Avrupa Şampiyonası'nda, Slovakya'da düzenlenen Dünya Şampiyonası'nda, Çin'de yapılan Gençlik Olimpiyatları'nda ve uluslararası özel turnuvalarda başarılı bir grafik ortaya koydu. Yıldız güreşçiler, bu organizasyonlarda 11'i altın, 22'si gümüş ve 45'i bronz olmak üzere toplam 78 madalya kazanarak, gelecek adına ümit verdi. Polonya'nın Katowiçe kentindeki Avrupa Gençler Şampiyonası ile Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'teki Dünya Gençler Şampiyonası'nda başarılı mücadele sergileyen Milli Takım ise 13'ü altın, 15'i gümüş ve 45'i bronz olmak üzere toplam 73 madalyayla Türkiye'ye döndü. Milli sporcular, Finlandiya'nın Vantaa kentinde düzenlenen Avrupa Büyükler Güreş Şampiyonası ile Özbekistan'daki Dünya Büyükler Güreş Şampiyonası'nda başarılı bir performansa imza attı. Serbest ve grekoromen stilde mindere çıkan milliler, Dünya Üniversitelerarası Güreş Şampiyonası, Dünya Kupası, Grand Prix Turnuvaları, Türkiye'de organize edilen Yaşar Doğu ve Vehbi Emre Turnuvaları ile uluslararası özel turnuvalarda 85 madalya kazandı. Bu organizasyonlarda 20 altın, 27 gümüş ve 38 bronz olmak üzere 85 madalya kazanan milliler, gelecek sene ABD'de organize edilecek Dünya Şampiyonası'nda, 2016 Rio Olimpiyatları'na kota alabilmek için mücadele edecek. Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te düzenlenen Dünya Büyükler Şampiyonası'nda Elif Jale Yeşilırmak, bir ilke imza attı. 58 kiloda mindere çıkan Yeşilırmak, bronz madalyanın sahibi olurken, Türkiye'ye büyük kadınlardaki ilk madalyasını getirdi ve adını tarihe yazdırdı. Üç Avrupa şampiyonluğu bulunan milli güreşçi Taha Akgül, kariyerinde eksik olan dünya şampiyonluğunu 2014 yılında kazanmayı başardı. Büyüklerde ilk kez geçen sene katıldığı Dünya Şampiyonası'nda bronz madalyanın sahibi olan Akgül, Özbekistan'da düzenlenen şampiyonada altın madalya alarak kariyerine yeni bir başarı eklemiş oldu. Türkiye, Özbekistan'da düzenlenen Dünya Büyükler Güreş Şampiyonası'nda hem serbest hem de grekoromen stilde dünya üçüncüsü oldu. Serbest stilde şampiyonayı 1 altın, 1 gümüş ve 2 bronz olmak üzere 4 madalyayla tamamlayan milliler, 41 puan toplayarak, dünya üçüncülüğünü elde etti. Grekoromen stilde ise 2 gümüş, 2 bronz madalya kazanan milli takım, 35 puanla kürsünün üçüncü basamağında yer aldı. Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Hamza Yerlikaya ise başarılı bir sene geçirdiklerini ancak her zaman daha yukarıyı hedeflediklerini Yerlikaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl Türk güreşçiler, 2014 yılında uluslararası arenada katıldıkları şampiyona ve turnuvalarda 236 madalya kazandı. Türk güreşinin geçmişe oranla çok daha iyi bir sezon geçirdiğini belirterek, "2014 yılına damga vuran Türk güreşi, 2015 yılında da madalya avına kaldığı yerden devam edecek" Madalya oranındaki artışın kendilerini memnun ettiğini ancak tatmin etmediğini vurgulayan Yerlikaya, "Amacımız madalya sayımızı çok daha yukarılara çıkarmak. Her sene, üzerine koyarak hedefimize ilerliyoruz. Buradaki en önemli nokta altyapı yaş gruplarını ikinci kez kampa aldık yılına doğru bu fabrikadan çok başarılı sporcular yetişecek" diye konuştu. Altyapıya büyük önem verdiklerini ve gelecekteki başarıların bu gençler tarafından alınacağını kaydeden Yerlikaya, sözlerini şöyle tamamladı: "Altyapıya verilen önem, olmazsa olmazımız. Doğru hamleler yapıp, daha fazla önem verince mekanizmalar otomatik olarak sizi başarıya götürüyor. Kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Bu sene Avrupa ve dünya şampiyonalarında kazanılan 52 madalya, madalyasız bir dönemden çıkan güreş camiası için ne kadar iyi gözükse de bu sayıyı 100'lere çıkarmamız gerekiyor. Herkes başarıya giden yolu biliyor ve üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor. Hep daha iyisini yapabilmek için çabalıyoruz. Her zaman en üstte olabilmek adına mücadelemizi sürdürüyoruz." Ligin en az gol yiyen takımı; Ceylanlar ŞANLIURFA - PTT 1. Lig ekiplerinden Şanlıurfaspor, 8 haftada kalesinde gördüğü 4 golle ligin "en az gol yiyen takımı" unvanını elde etti. Son haftalardaki çıkışıyla lider Osmanlıspor'un 3 puan gerisinde 4. sıraya yerleşen sarı-yeşilli ekip, son iki lig maçında kalesini gole kapattı. Şanlıurfaspor'un Kardemir Karabükspor'dan kiraladığı file bekçisi Bora Körk, bu sezon çıktığı 8 maçta performansıyla dikkat çekti. Manisaspor, Karşıyaka, Gaziantep Büyükşehir Belediyespor ve Osmanlıspor maçlarını gol yemeden tamamlayan Körk; Adanaspor, Elazığspor, Orduspor ve Antalyaspor karşılaşmalarında ise kalesinde gole engel olamadı. Sahasında oynaması gereken Adanaspor, Orduspor, Elazığspor maçlarını stattaki çim sorunu nedeniyle farklı kentlerde oynamak zorunda kalan Şanlıurfaspor, Manisaspor maçında taraftarıyla buluştu. Ligde 5 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyetin ardından topladığı 17 puanla 4. sırada yer alan ''Ceylanlar'', rakip fileleri 8 kez havalandırırken, kalesinde sadece 4 gol gördü. Şanlıurfaspor'un 34 yaşındaki file bekçisi Körk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şampiyonluk parolasıyla başladıkları ligde sezonun ilk çeyreğinde başarılı bir performans sergilediklerini Teknik direktör Cihat Arslan yönetiminde takımın zirve takibini ısrarla sürdürdüğünü vurgulayan Körk, bu sezon bir üst lige çıkmayı arzuladıklarını ifade etti. Ligde en az gol yiyen ekip olduklarına işaret eden Körk, şunları kaydetti: ''İyi bir çıkış yakaladık. Bu sadece kaleciden kaynaklanan bir başarı değil, takım halinde bunu elde ettik. Takım oyunu oynadığımız için en az gol yiyen ekip biziz. Önemli olan sezon sonuna kadar istikrarı devam ettirebilmek ve takımın hedefine ulaşabilmesidir. Her günümüzü hafta sonu oynayacağımız maçlara odaklanarak geçirmeye çalışıyoruz. Maç maç düşünüyor skorlara haftalık bakıyoruz. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.''

16 İstanbul un boğaza nazır camileri büyülüyor Sultanahmet, Dolmabahçe, Ortaköy, Emirgan, Bebek, Mihrimah Sultan ve Kuzguncuk camileri, toplam 3 bin 215 caminin bulunduğu İstanbul'da boğaz manzarasına sahip camiler arasında yer alıyor. İstanbul'un birinci tepesinde Sultanahmet Camisi görülüyor Avrupa ile Asya'yı birleştiren 8 bin yıllık geçmişiyle imparatorluklara başkentlik yapan İstanbul'un boğaz manzaralı camileri, misafirlerini büyülüyor. İSTANBUL - MUHARREM AKSAKALLI - İstanbul'un boğaz manzaralı camileri hakkında AA muhabirine bilgi veren tarihçi seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç, camilerin tarihi özelliklerini anlattı. Tonguç, İstanbul'un dünyanın en güzel su yolunu gören camilere ev sahipliği yaptığını dile getirdi. İstanbul'un birinci tepesinde Sultanahmet Camisi'nin görüldüğünü belirten Tonguç, Sultanahmet'in 260 pencereden gün ışığının süzüldüğü olağanüstü bir cami olduğunu İstanbul'un ikinci tepesinde ise Nuruosmaniye Camisi'nin görüldüğünü ifade eden Tonguç, üçüncü tepenin en önemli eserinin de Süleymaniye Camisi olduğunu kaydetti. Saydığı camilerin hem Haliç hem de boğaz manzaralı camiler olduğunu aktaran Tonguç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Boğaz hattına geldiğimizde öncelikle Yeni Cami karşımıza çıkıyor. Bu cami inşaatı en uzun süren camilerden bir tanesidir yılında inşaat başlamış 1663'lere kadar uzamış neredeyse 70 yıl. Oysa baktığımızda Osmanlı'nın camileri çok kısa sürede bitirdiğini görürüz. Mesela Sultanahmet ve Süleymaniye Camileri sadece 7 yılda bitirilen camilerdir. Yeni Cami gerçekten çok görkemli bir camidir. Yan tarafında Hünkar kasrı vardır. Bu hünkar kasırları sultanlar tarafından cuma selamlığına geldiklerinde kullanılmıştır. Cuma selamlığı öncesinde veya sonrasında bu kasırlarda dinlenmişlerdir. Bu kasır restore edildikten sonra Avrupa'da en iyi restorasyon ödülünü de aldı." Tonguç, Galata Köprüsü geçildiğinde yine güzel camilerin ortaya çıktığını dile getirerek, Kılıç Ali Paşa Camisi'nin bunlardan birisi olduğunu bildirdi. Kılıçali Paşa'nın şerefesine çıkıldığında olağanüstü bir boğaz manzarasının görülebildiğini vurgulayan Tonguç, boğaz hattında Fındıklı'ya doğru gidildiğinde Mimar Sinan eseri olan Molla Çelebi Camisi'nin de eşsiz manzaralı camilerden olduğunu Tonguç, Mimar Sinan'ın İstanbul'da yaklaşık 100 eserinin yer aldığını belirterek, şunları kaydetti: "Sonrasında bir Balyan camisi olan Dolmabahçe Camisi'ni görüyoruz. Asıl adı Bezmialem Valide Sultan Camisi'dir. Dolmabahçe Sarayı'nı yaptıran Sultan Abdulmecid'in annesi Bezmialem Valide Sultan için yaptırılmış bir camidir. Bu ismi söylemek biraz zor olunca da biz işin kolayına kaçarak Dolmabahçe Camisi olarak adlandırmışız. Şehrimizdeki en güzel barok eserlerden bir tanesidir. Oradan devam ettiğimizde bu sefer bir başka Mimar Sinan şaheseri olan Barbaros'un türbesinin karşısındaki Sinanpaşa Camisi çıkar. Beşiktaş'ta ana cadde üzerinde Barbaros Bulvarının tam köşesinde bulunan bir camidir. Sinanpaşa'da Rüstem Paşa'nın kardeşidir." Türkiye'de "Mecnun" adını alan ve İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Bölümü'nden mezun olan Samba Sy, ülkesi Senagal'de her fırsatta Türkiye yi ve "kardeşim" dediği Türkleri tanıtıyor. Senagalli Sy, İstiklal Marşı nı ezbere okuyor Türkiye'de "Mecnun" adını alan ve İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Bölümü'nden mezun olan Samba Sy, ülkesi Senagal'de her fırsatta Türkiye yi ve "kardeşim" dediği Türkleri tanıtıyor. Her yıl dünyanın farklı bölgelerinden üniversite eğitimi için Türkiye ye gelen öğrencilerden biri olan Samba, aradan yıllar geçmesine rağmen İstanbul'da yaşadıklarını unutmadığını ve çok özlediği Türkiye'ye hala sevdalı olduğunu Üniversite eğitimini Türkiye'de tamamladıktan sonra Senegal e döndüğünü belirten Sy, Türkiye'yi ve Türkleri çok sevdiğini, Türkiye deki arkadaşlarının kendisini Mecnun adıyla tanıdıklarını kaydetti. Türkiye'ye çok şey borçlu olduğuna işaret eden Samba, "Ülkemdeki adım Samba. Yerel dilde Samba, 'çoban' anlamını taşıyor. Sy de Seyit'ten geliyor. Bir de Türk ismim var. Mecnun Karaoğlan. Mecnun ismini bana Türkler verdi. Genler zekada eğitimden daha fazla rol oynuyor ANKARA - Ebeveynlerin verdiği eğitimin çocukların zekası üzerindeki etkisinin fazla olmadığı belirlendi. ABD'de yapılan araştırma, sanılanın aksine ebeveynlerin iyi eğitim vermesinin çocuğun zekasını çok geliştirmediğini, asıl rolü genlerin oynadığını gösterdi. İstanbul'un ve Türklerin kalbimde özel bir yeri var. Eğer mühendis olduysam bu Türkler in sayesinde" "Osmanlı, ele geçirdiği topraklarda diğerleri gibi yapmadı" İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Bölümü'nü bitirdiğini ve halihazırda ülkesi Senegal'de tercümanlık yaptığını belirten Sy, Senegal de halkın "beyazlara" karşı tepki duyduğuna, ancak Türklerin ayrı bir yere sahip olduğuna Florida Üniversitesi'nden Kevin Beaver, daha önceki araştırmaların çocuğun zekasının, akşam kitap okumak gibi ebeveynlerin bazı davranışlarıyla artabileceğini gösterdiğini ancak yaptıkları çalışmanın bunun doğru olmadığını ortaya koyduğunu vurguladı. Zanzibar daki baharat turizmi ilgi odağı Dünyanın önemli baharat üreticilerinden biri olan Tanzanya'nın Zanzibar Adası'ndaki baharat bahçelerinde yüzlerce çeşit baharatın tarımı yapılıyor. ZANZİBAR -MEHMET KEMAL FİRİK- Zanzibar'daki tarihi baharat bahçeleri ülkeyi ziyaret eden turistler için hem ziyaret edilecek hem de çeşit çeşit baharatın doğrudan satın alınacağı yer olarak görülüyor. Kimyasal madde kullanmadan organik olarak üretilen baharatlar resmi verilere göre Tanzanya ihracatının önemli kalemlerinden birini oluşturuyor. Karanfilden, doğal boya olarak kullanılan "Lifuri" bitkisine, limon otundan vanilyaya kadar yüzlerce çeşit baharatın yetiştirildiği bahçeler Zanzibar Adası'nın geneline yayılmış durumda. Bahçelerden mamüle dönüştürülen baharatların bir kısmı ihraç edilmek üzere hazırlanırken diğer kısmı iç piyasada satılmak üzere Zanzibar Kenti'ndeki pazara gönderiliyor. Adanın tanınmış baharat yetiştiricilerinden Sisso Kasım, Zanzibar baharatının dünyada rağbet görmesinin, baharatların tamamen organik olarak üretilmesin kaynaklandığını Kasım, adanın ikliminin baharat yetiştirmeye elverişli olduğunu belirterek "Baharat üretiminde kaliteli ürün için kimyasal madde kullanılmamalı. Biz kimyasal madde kullanmıyoruz. Zanzibar'daki baharat üreticiliğinin tarihi çok eski buradaki üreticiler aynı zamanda eski bir geleneği de devam ettiyor"