İÇİNDEKİLER

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İÇİNDEKİLER 04 10 14 16 20 22 26 30 32 36 38 1"

Transkript

1

2

3 İÇİNDEKİLER

4 Editörden Sağlık ve Magazin Dergisi Sahibi Başkent Üniversitesi Hastanesi Adına Başhekim Prof. Dr. Ali HABERAL Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Melek ALKAN ÇAKMAK Tasarım Uygulama Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Tasarımı Bölümü Baskı Can Matematik Limited Şirketi İvedik Organize Sanayi Ağaç İşleri Sitesi, 21.Cadde 524. Sokak, No: 30 İvedik/ANKARA Tel: (0312) Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Basım Tarihi 12/04/2012 Okuyucu Köşesi için mail adresimiz 2 İdare Adresi Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 10.Sokak, No:45 Bahçelievler/ANKARA Tel: (0312) Faks: (0312) Merhaba sevgili okurlarımız, Uzun, karlı ve soğuk geçen bir kışın ardından toprak nihayet uyandı ve bahara erdik. Gün oldu, yağmurun sesini dinleyerek yudumladığımız kahvelerimiz, kasvetli günlerde yoldaş oldu bizlere. Beyaza bürünen şehir ilk başlarda masumiyetiyle teslim aldı bizi. Sonra beyaz esarete bıraktı yerini. Anlayacağınız ruhumuz yoruldu, her şeyden şikayetçi olan bünyeye kış da fazla geldi. Şimdi baharı yormanın zamanı. Bahar yorgunluğundan, alerjilerinden, alınan fazla kilolardan dem vurmanın zamanı. Tabiatın uyanışına eşlik etme zamanı... Baharın, güneşin ve doğanın keyfini çıkarırken okumanız için dopdolu bir içerikle karşınızdayız. Çok yakın zamana kadar özellikle çocuklarda görülen Hemanjiom denilen hastalığın, muazzam bir buluşla nasıl basit bir şekilde tedavi edildiğinden başlayıp, mevsim itibariyle bir çok kişinin sorun yaşadığı alerjik hastalıklar çerçevesinde yer alan, Astım hastalığının bilinmeyenlerine uzanan bir yelpazede konularımızı oluşturmaya çalıştık. Bununla birlikte, cerrahi işlemlerde, Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümümüzün uyguladığı yeni bir ameliyat yöntemi ile yine özellikle kadın hastalarımızı yakından ilgilendiren Karın Germe operasyonuna dair bilgiler aktardık. Okuyucu köşemizde, hayatı Mehmet Hoca sıyla değişen bir hastanın duygularını ilettiği mektubuna yer verdik. Hep hastalıklar değil, Başkent te yaşanan farklı güzelliklere de vurgu yapalım dedik ve objektiflerimizi Ayaş ta bulunan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi mize çevirdik. Yataklı hastalarımızın tedavilerinin yapıldığı merkezimizde, hastalarımızın ve hasta refakatçilerimizin boş vakitlerini değerlendirmek amacıyla hizmet veren El-Sanatları Birimini tanıtmak istedik. Konuklarımızın yaptığı çeşitli el sanatları ürünlerini ve merkezin çalışma prensiplerini birimin sorumlusu Gülay Hanım dan dinledik. Hastalıklar, tedavileri, yeni yöntemler derken Mart ayında kutladığımız iki önemli tarihten de bahsedelim istedik. 14 Mart ta, sağlığımız için fedakarca çalışan hekimlerimizin ve sağlık personelimizin Tıp bayramını kutladık. Diğer bir tarih de 8 Mart idi. Özellikle içinde bulunduğumuz dönem dikkate alındığında, önemli bir sosyal sorun haline gelen Kadına Uygulanan Şiddet noktasında Kadınlar gününü kutladık. Personelimiz ile hasta ve hasta yakınlarının katıldığı söyleşide kadına dair sorunlar paylaşıldı. Bu konuda sevindirici bir gelişmeyi de sizlerle paylaşmak isteriz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu nda kabul edilen, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 19/03/2012 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Umarız bu kanunla birlikte, insanlık ayıbı olan şiddet, bir nebze olsun hafifletilebilir. Unutmayalım ki bu kanunun öznesi; Adana- Pozantı daki cezaevinde tutuklu bulunan çocuklara uygulandığı iddia edilen cinsel taciz ve şiddet gibi sadece kadını değil, şiddet uygulanan herkesi kapsıyor. Bu konuyla ilgili söylemek istediğimiz son söz: Şiddet hakkındaki duyarlılığımız, sadece hislerimizle değil, bilgiyle de desteklemesi gerekir. Bu yüzden sizlerden ricamız, söz konusu kanuna ilişkin içerik hakkında bilgi sahibi olmanız ve etrafınızda uygulanan şiddete seyirci kalmamanız!.. Melek ALKAN ÇAKMAK 3

5 Doç.Dr.Gaye Ulubay Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Astım la Yaşam Astım, dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilen bir hastalıktır. Ülkemizde erişkinlerde % 5-7, çocuklarda ise % oranında görülmektedir. Astım her yaştaki kişileri etkileyebilen, doğru tedavi ile kontrol altına alınması mümkün bir akciğer hastalığıdır. Kontrol altına alınamadığında ise hastaların günlük aktivitelerini ciddi olarak kısıtlayabilen, yaşam kalitelerini azaltan kronik bir hastalıktır. Astım, hava yollarının normale göre daha fazla daralması ile kendini gösteren ve ataklar yani krizler halinde gelen bir hastalıktır. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler ve normal bir hayat sürebilirler. Astımda hava yollarında mikrobik olmayan bir yangı vardır. Bu durum akciğerlerin koku, toz, çiçek tozu, soğuk hava gibi uyaranlara aşırı duyarlı olmasına neden olur. Bu uyaranlar ile hastada hemen öksürük, nefes darlığı ve göğüste baskı hissi gibi yakınmalar ortaya çıkar. Krizde hava yollarını saran kasların kasılması, şişme olması, hava yolu duvarının kalınlaşması ve hava yollarındaki salgı bezlerinden koyu kıvamlı ifrazat salınması sonucunda hava yolları önemli ölçüde daralır ve havanın akciğerlere girip çıkması engellenir. Bu durum, artan öksürük, nefes darlığı, göğüste hırıltı, hışıltı ile kendini gösterir. 4 5

6 Astım Belirtileri Nelerdir? Hava yollarında daralma olduğunda; genellikle kuru özellikte öksürük, nefes darlığı, göğüste baskı hissi ve hırıltılı - hışıltılı solunum gibi belirtiler ortaya çıkar. Astım İçin Risk Faktörleri Nelerdir? Aşağıdaki risk faktörlerine sahip olunması, kişide astım görülme olasılığını arttırır. Bu faktörler, kişisel ve çevresel olabilirler: a) Kişisel risk faktörleri: Kalıtım (genetik yapı, irsiyet), cinsiyet ve şişmanlık gibi bireyin kendisine ve ailesine ait faktörlerdir. Kişisel risk faktörleri şunlardır; Anne ya da babadan birisinde astım varsa çocukta astım olma olasılığı 1/3 iken, her iki ebeveynin astımlı olması durumunda çocuğun astım olma olasılığı 2/3 civarındadır. Şişman kişilerde var olan bazı hormon benzeri maddelerin hava yolu fonksiyonunu etkileyebileceği ve astım gelişme olasılığını arttırabileceği gösterilmiştir. Erkek cinsiyet, çocuklarda astım için bir risk faktörüdür. Astım puberteden önce erkek çocuklarda kızlara göre 2 kat daha fazla görülmektedir. Ancak çocuklar büyüdükçe cinsiyetler arasındaki fark azalır, hatta erişkin yaş grubunda kadınlarda astım daha sıktır. b) Çevresel risk faktörleri: Çevremizde bulunan ve sık karşılaştığımız bazı etkenler bu gruptadır. Genetik olarak astım yatkınlığı olan kişilerde astımın ortaya çıkmasında önemli rol oynarlar. Çevresel risk faktörleri şunlardır; Ev tozları, çiçek-ağaç polenleri, küf mantarları gibi hava yollarımızın maruz kaldığı allerjenlerin yanı sıra, tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, mesleksel uyaranlar, sigara dumanı, ilaçlar, ev içi/dışı hava kirliliği ve beslenme alışkanlıkları, Çiftçilik ve ziraat işleri, boyacılık (sprey boya kullanımı dahil), temizleme işleri ve plastik üretimi gibi iş kollarında bu işler sırasında kullanılan maddelere hava yollarının aşırı reaksiyon göstermesi sonucunda astım sık görülür. Mesleksel astım, maruziyet başladıktan aylar ya da yıllar sonra ortaya çıkabilir. Özellikle allerjik bireylerde ve sigara içenlerde ortaya çıkma riski daha fazladır. Gebelikte sigara içen annelerin çocuklarında ilk bir yıl içinde hışıltılı solunum ile seyreden hastalık gelişme riski 4 kat fazladır. Hava kirliliği olan bölgelerde büyüyen çocukların akciğer fonksiyonlarının diğer çocuklara göre daha düşük olmaktadır. Ancak hava kirliliğinin direkt olarak çocuk ve erişkinde astım gelişimini arttırdığına dair kesin kanıtlar yoktur. Anne sütü alan çocukların inek sütü veya soya proteini alan çocuklara göre daha az hışıltılı solunum yolu hastalığına yakalandığı ortaya konmuştur. Astım Belirtilerini Tetikleyen Faktörler Nelerdir? Doğru tedavi ile astımlı hastaların hemen hiç yakınması olmaz, ancak zaman zaman, karşılaştıkları bazı çevresel etkenler; nefes darlığı, öksürük, hışıltılı solunum gibi belirtilerin tekrar ortaya çıkmasına neden olur. Bazen bu yakınmaların şiddeti o kadar çok olur ki hasta acil servise başvurmak zorunda kalabilir. İşte belirtileri ortaya çıkaran bu etkenlere tetikleyiciler denir. Astım belirtilerini tetikleyen faktörler her hasta için farklı olabilir. Bu nedenle hastalar kendilerini rahatsız eden bu etkenleri iyi bilmeli ve mümkün olduğunca onlardan uzak durmalıdır. Astımda hastanın atağa girmesine neden olabilen tetikleyiciler şunlardır Allerjenler; çevremizde bol miktarda bulunan, genellikle zararsız olan, ancak duyarlı kişilerde sorunlara neden olabilen maddelerdir. Çevremizde bulunan ve en yaygın görülen alllerjenler şunlardır; Polenler Ev tozu akarları Küf mantarı sporları Hamamböceği Hayvan tüyleri Bazı besinler: süt, yumurta, fıstık, balık, buğday, soya gibi... Solunum yolu enfeksiyonlarının astım ataklarını tetiklediği bilinmektedir. Astımlı bireylerde basit bir grip, nefes darlığına yol açabilmektedir. Gerek çocukluk çağında gerekse erişkin dönemde sigara dumanına maruziyet astım belirtilerinin ortaya çıkmasını tetikler. Astımlı hastalarda bazı ilaçların olumsuz yönde etkileri olabilir. Bu ilaçlar öksürüğe neden olabilir ya da astım krizine de yol açabilir. Bu şekilde olumsuz etkisi olabilen ilaçlar içinde yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları, kalp ritm bozuklukları, migren, göz tansiyonu (glokom) için kullanılan bazı ilaçlar en bilinenleridir. Astım atakları, hava kirliliği artışı ile birlikte artmaktadır. Allerjik bireylerde allerjen özellikteki bazı besin maddeleri (balık, kabuklu deniz ürünleri, kuruyemiş, yumurta, süt, muz vb), diğer allerjik belirtiler yanı sıra astım ataklarını da tetikleyebilmektedirler. Gastroözofagiyal reflü, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçışıdır. Geri kaçan asitli mide sıvısı refleks olarak hava yollarında daralmaya, öksürüğe, astım belirtilerinin artışına neden olabilir. Stres ve duygusal değişiklikler de astım belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Aşırı gülmek, ağlamak, o anda sık ve derin nefes almalara neden olarak hava yollarını uyarabilir. Huzursuzluk ve sinirlenme de astım belirtilerini tetikleyebilir. Allerjik nezle, sinüzit, nazal polip gibi kronik üst solunum yolu hastalıkları uygun tedavi edilmediğinde astım belirtilerini tetikleyebilir. Egzersiz, tedavi altında olmayan astımlılarda astım belirtilerini tetikleyebilir. 6 7

7 Astım Tanısı Nasıl Konulur? öksürük, nefes darlığı, göğüste baskı hissi, hışıltılı solunum gibi tekrarlayıcı olması, Belirtilerin özellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkması, Ataklar dışında bireyin kendini iyi hissetmesi, Kişiye özgü allerjen ya da irritanlar ile belirtilerin ortaya çıkması, Egzersiz sonrası öksürük ya da hışıltılı solunum olması Soğuk algınlığının göğsüne iniyor olması, belirtileri artırıyor olması, Belirtilerin kendiliğinden ya da uygun astım tedavisi ile düzelmesi, Ailesinde astım veya allerjik hastalık öyküsünün bulunması. Bu yakınmalar ile gelen hastada muayene bulguları tamamen normal olabilir. Çünkü astım, Başarılı bir astım tedavisinin hedefleri şunlardır: Belirtileri kontrol altına almak ve bunu sürdürmek, Egzersiz dâhil normal aktivite düzeyini sürdürmek, Akciğer fonksiyonlarını olabildiğince normale yakın düzeylerde tutmak, Astım ataklarını önlemek, Astım ilaçlarının istenmeyen etkilerini önlemektir. Bu hedeflere ulaşabilmek için; Hasta/hekim işbirliğinin geliştirilmesi, Tetikleyici faktörlere maruziyetin tanımlanması ve azaltılması, Astımın iyi değerlendirilmesi ve tedavisi, eşlik eden hastalıkların ortaya konması ve tedavisi, tıbbi tedavinin iyi izlenmesi gerekmektedir. elbiseler değiştirilmelidir. Mantar sporları: Evin rutubeti azaltılmalı, kışın mümkünse evin tüm odaları ısıtılmalı ve evin içinde çamaşır kurutulmamalı, eski halı, yatak, mobilya ve küf kokan malzeme atılmalı, fazla miktarda saksı bitkisi bulundurulmamalıdır. Akvaryum ve kuş kafesleri çevresinde küf kolay gelişebileceğinden evde bulundurulmamalı, su sızıntısı olan yerler tamir edilmeli, küflenen yüzeyler çamaşır suyu ile temizlenmeli, ancak bu işlem hasta tarafından yapılmamalıdır. 2) Sigara: Yapılan bilimsel çalışmalar sigara içen astımlı hastaların daha sık atak geçirdiğini, daha çok hastaneye yattığını ve nefes darlığının bu hastalarda kalıcı olduğunu göstermiştir. Bu nedenle astımlı hastalar ve astımlı çocuğu olan anne babalar kesinlikle sigara içmemeli, astımlı Hayvan tüy ve döküntüleri: Tüm tüylü hayvanlar allerjiye neden olabilir. Allerjenler, hayvanların idrar ve salyalarında bulunur ve tüylerine yapışırak ortama dağılır. Evde allerjik kişi varsa, evde hayvan beslememek en doğru uygulama olacaktır. Hayvanın evden gönderilemediği durumlarda sık yıkanması, yatak odasına sokulmaması, evde halı ve kumaş kaplı mobilyaların azaltılması önerilir. Kedi ve köpek allerjenleri giysiler ile taşınabildiğinden temas sonrası kıyafetler değiştirilmelidir. Hiç bir yöntem hayvanın uzaklaştırılması kadar etkili değildir. hastalık özelliği nedeni ile ataklar halinde seyreder ve bireyin aktif yakınmalarının olmadığı dönemlerde bulgu vermeyebilir. Günümüzde astım tanısı için kullanılan en önemli tetkik solunum fonksiyon testleridir. Solunum fonksiyonu ölçüm cihazları ile nefes ölçümleri (ilaçlı-ilaçsız) yapılarak tanı kesinleşebilir ve hastalığın ağırlığı belirlenebilir. Bu testler ile astım tanısının konulması kolay ve hızlı bir şekilde konulabilmektedir. Hastalığı tetikleyici faktörlere maruziyetin tanımlanması ve azaltılması gereklidir. Astım belirtilerini tetikleyen faktörler, kişiye özgü şekilde tanımlanmalı ve bu faktörlere maruz kalmaktan kaçınması önerilmeli ya da en azından maruziyeti azaltarak astım belirtileri ve ataklarının gelişmesini önlemeye yönelik önlemler mümkün olduğunca her yerde yaşama geçirilmelidir. Korunma yöntemleri; 1) Allerjenler: Yaşanılan ortamda havalandırma arttırılmalı, rutubet önlenmeli, kumaş döşeli eşyalar yerine deri, ahşap veya plastikten yapılmış olanlar tercih edilmelidir. Bayanlar ev işi yaparken maske kullanılabilir ve haftada en az bir kez güçlü bir elektrik süpürgesi ile temizlik yapılmalı. Özellikle yatak odasında halı kullanılmamalıdır. Çocukların tüylü ve içi dolu oyuncakları kaldırılmalı, yatak takımları en az haftada bir ve 60 C nin üzerinde yıkanmalıdır. hastalar sigara dumanından uzak durmalıdır. 3) Hava kirliliği: Ev içinde havada bulunan tahriş edici maddeler astımlı hastaları normal bireylerden daha fazla rahatsız eder ve astım belirtilerinin ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Ev içi ortamda hava kirliliğini önlemek için; evlerde kesinlikle sigara içilmemeli, boya-cila- temizlik malzemeleri dikkatle uygulanmalı ve ardından ortam iyice havalandırılmalıdır Sobaların baca temizliğine dikkat edilmeli ve bacasız sobalar kullanılmamalıdır. Dış ortamda hava kirliliğinin yoğun olduğu günlerde gereksiz aktivitelerden kaçınılmalı, evin pencereleri kapalı tutulmalı ve mutlaka gerekmiyorsa dışarı çıkılmamalıdır. 4) Enfeksiyonlar: Astımlı hastalarda üst solunum yolu enfeksiyonları sıklıkla astım belirtilerinin artmasına neden olur. Bu nedenle kışın enfeksiyon hastalıklarının bulaşma riskinin art- astımda hafta sonu ve tatillerde yakınmalarda azalma, işe tekrar başladığında ise belirtilerde yeniden artma görülür. Mesleksel astımı olanlarda işyerinden uzaklaşma gerekebilir; bu sağlanamıyorsa mutlaka işyerinde etkili bir havalandırma sistemi olmalı, uygun maske kullanılmalı ve önceden astımı olduğu bilinen kişilerin riskli işlerde (marangozluk, boyacılık, kuaförlük, fırıncılık vb.) çalışmaması önerilir. 6) İlaçlar: Çeşitli ilaçlar sadece öksürüğe neden olabileceği gibi, astım krizine de neden olabilirler. Bu nedenle herhangi bir nedenle belirtilere yol açmanın yanı sıra astım ataklarını da tetikleyebilir. Ayrıca besinlere lezzet, renk vermek ya da bozulmalarını önlemek için içlerine katılmasına izin verilen katkı maddeleri, normal kişilere yüksek dozlarda bile zarar vermediği halde, astımlı bireylerde atağa yol açabilir. Kurutulmuş ve paketlenmiş meyve, meyve suları, bira, şarap gibi fermantasyon yoluyla hazırlanan içkiler, turşu, salamura, sucuk, sosis, hazır salatalar, cips, işlenmiş hazır yiyecekler bu konuda en dikkatli olunması gerekenlerdir. Çin mutfağında sık kullanılan soya ürünleri de nedeniyle, kullanılan ilaçların birçoğu inhalasyon ile verilir. İlaç, doğrudan hasta olan bölgeye yani hava yollarına gider. Böylece çok küçük dozlarda bile yarar elde edilirken yan etkiler de en aza indirilmiş olur. Astımda ilaç tedavisinin mantığı; hastaların kontrol edici ilaçları yakınmaları olmasa bile düzenli ve sürekli kullanmaları, rahatlatıcı ilaçları ise sadece yakınmaları (öksürük, nefes darlığı, hışıltılı solunum) olduğu durumlarda kullanıp, olmadığı zamanlarda kullanmaması Astım Nasıl Tedavi Edilir? Astım tedavisinin amacı, hava yollarındaki yangıya bağlı daralmanın giderilmesi ve hastanın rahat nefes almasını sağlanmaktır. Hekim ve Polenler: Kişi, allerjik olduğu polenin yayılma döneminde mümkün olduğunca dış ortam aktivitelerinden kaçınmalıdır. Polen filtreli klimalar arabalar için kullanışlıdır. Polen yayılımının yoğun olduğu dönemlerde dış ortamda maske ması nedeniyle kalabalık yerlerden kaçınılmalıdır. Her yıl Eylül ya da Ekim ayında olmak üzere bir kez grip aşısı yaptırılması önerilir. 5) Mesleksel etkenler: İş yerlerinde maruz ka- hekime başvurulduğunda kişi mutlaka astım hastası olduğunu bildirmelidir. 7) Besin ve besin katkı maddeleri: Erişkinlerde besin maddelerinin astımı tetiklemesi daha astım yakınmalarını arttırabilir. Eğer birey herhangi bir besin maddesine duyarlı ise bu besinleri tüketmemelidir. temeline oturmaktadır. Astımda hastalığın şiddetine göre hangi ilaçların hangi dozda ve ne sıklıkta kullanılacağı takip eden hekim tarafından ayarlanmalı, her hasta/aile arasındaki işbirliği ile belirtilerin tamamen kontrol altına alınması çoğunlukla sağlanmaktadır. ve gözlük takılabilir. Polen yayılımının yoğun olduğu dönemlerde kapı ve pencereler kapalı tutulmalı. Dış ortamdan eve gelince duş yapılıp, lınan metal ve odun tozları, bitkisel-hayvansal ve kimyasal maddeler ve tahriş edici maddeler astıma yol açabilir. Mesleksel etkenlere bağlı nadirdir. Allerjik bireylerde allerjen özellikteki besin maddeleri (balık, kabuklu deniz ürünleri, kuruyemiş, yumurta, süt, muz vb) diğer allerjik Astımda Tedavi Edici İlaçlar Astımın temelde bir havayolu hastalığı olması kontrolde hastanın yakınmalarına göre tedavi planı gözden geçirilerek gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. 8 9

8 Prof. Dr. Faik Sarıalioğlu Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematolojisi Onkolojisi Bilim Dalı Hemanjiom Nedir? Halk arasında gül lekeleri olarak bilinen hemanjiomlar çocuklarda sık görülen iyi huylu tümörlerdir. Hemanjiomun kelime anlamı iyi huylu damar tümörü olsa da aslında urlarla gerçek bir ilişkileri yoktur. Çocuk kanser uzmanlarınca izlenmelerinin nedeni çocuk hekimliği uzmanlık alanları içinde bu dala yakın olmalarıdır. Tedavi Öncesi Tedavinin 3.Haftası Tedavi Sonrası Neden? Eskimolardan Kızılderililere kadar tüm dünya kültürlerinde istek lekeleri olarak bilinirler. Hamileliğinde kiraz, çilek, karpuz gibi meyveleri istemiş de yiyememiş annelerin bebeklerinin vücudunda çıktıklarına inanılmış. Gerçek nedenleri ise iyi bilinmez. Kız çocuklarda, erken doğan bebeklerde sık rastlanırlar. Basit Tipleri Hemanjiomların farklı şekilleri vardır. Sadece deride kırmızı renk değişikliği şeklinde olanlar en sık rastlananlarıdır. Bebeklerin alnında melek öpücüğü, ense kökünde leylek ısırığı adlarını alan bu doğumsal lekeler zamanla solarlar. Tedavileri gerekmez. Yaygın Tipi Hemanjiomlar bazen tüm vücuda yayılmış birkaç milimetreden santimetre büyüklüğüne kadar değişen çok sayıda lekeler halinde bulunurlar. Bu tip hemanjiomlar tıpta çok sayıda hemanjiom anlamına gelen hemanjiomatozus adı ile bilinir. Bu durumda başta karaciğer olmak üzere iç organlarda görülme riskleri artmıştır. Bu hastalarda iç organlar hemanjiomların varlığı yönünden araştırılmalıdır. Devreleri Hemanjiomların en önemlileri deride renk değişikliği olarak başlayıp zamanla deriden kabarık hale gelenleridir. Doğumda olmayan ya da deride sadece kırmızı-mor renk değişikliği şeklinde olan bu doğumsal lekeler ilk üç ayda hızlı olmak üzere bir yaşına kadar büyüyebilirler. Büyüme hızları bebekler arasında çok farklılık gösterir. Hiç büyümeyenler yanında çok büyük hacimlere ulaşanları da vardır. Bulundukları yerlere ve ulaştıkları büyüklüklere göre çok tehlikeli olabilirler. Kaybolmaları Doğumda olmayan ya da çok küçük lekeler haline bulunan, bir yaşına kadar büyüyen hemanjiomların büyümeleri aylarda durur. Gerileme 18. ayda başlar, dokuz yaşına kadar devam eder. Bu yaşa kadar küçülmeyen hemanjiomlar ömür boyu kalırlar. Hemanjiomların her yıl %10 u geriler. Bu hesapla %40 ı dört, %50 si beş, %90 ı dokuz yaşına kadar gerileyeceklerdir. Kaybolma İşaretleri Hemanjiomlarda koyu kırmızıdan daha açık renklere dönüş, üzerlerinde beyaz bir damarlanmanın başlaması, ciltten kabarıklıklarında azalma gerilemelerinin işaretleridir. Gerileyen hemanjiomlar hiçbir iz bırakmayabilirler. Büyük hacimlere ulaşanlar, izlem süresince iltihaplanma ve kanama geçirenler, küçülme dönemlerinde önce yerlerinde deri katlantıları, sonraki dönemlerde ise yanık izine benzer izler bırakırlar. Bu izler özellikte yüzde çeşitli estetik operasyonları gerektiren kozmetik kusurlar yaratırlar. Kozmetik kusur çocukta çeşitli psikolojik sorunlara yol açacak kadar önemli olabilir. Geçmişte Tedavi Geçmişte hemanjiomlar başta steroid ilaçlar olmak üzere ilaçla, ilaçların hemanjiom içerisine injeksiyonu ile, LASER le, ameliyatla, hatta ışın (şua) tedavisi ile tedavi edilmişlerdir. En sık kullanılan steroid grubu ilaçlar olmuştur. Hemanjiomların yaklaşık %60 ı steroid tedavisine cevap verir, ilaç yüksek dozlarda ve uzun sürelerde kullanılırdı. İlaç kesildiğinde hastaların yaklaşık yarısında hemanjiomlar tekrar büyürlerdi. Özellikle prematürelik ve erkek bebeklik döneminde kullanılan steroidlerin geç dönem beyin fonksiyonları üzerindeki olumsuz etkisinden çekinilir, tedavi zorunlu görülen vakalara uygulanırdı. Tedavi Zorunluluğu Geçmişte; göz kapağında olup görmeyi engelleme, dudak ve ağızda olup beslenmeyi engelleme, ses tellerinde olup soluk almayı engelleme, kulak yolunu tıkayıp işitmeyi engelleme, cinsel organlarda ve yakın bölgelerde olup kaka ve idrarla bulaşarak iltihaplanma riski taşıma, herhangi bir yerde olup kanama ve iltihaplanma gösteren hemanjiomlara alarm veren hemanjiomlar denip tedavinin yarar ve zararı tartılarak tedavi verilirdi. Yeni Tedavinin Keşfi Hemanjiomlarda tedavi yaklaşımı son üç yılda kökten değişti. Bir rastlantı sonucu; tıpta 40 yıldan beri kullanılan, tüm yan etkileri iyi bilinen, kalıcı hiçbir yan etkisi tanımlanmamış bir tansiyon ilacının özellikle küçük bebeklerdeki büyüme evresindeki hemanjiomlar üzerinde çok belirgin etkisi keşfedildi. Tek tek vakalar halinde mükemmel sonuçlar yayınlanırken Fransa da 50 vakalık bir çalışma planlandı. Çalışmanın sonuçları o kadar iyiydi ki çalışma 32 vakalık seriye ulaştığında erken yayın yapıldı. Çalışma 2009 yılı sonunda yayınlandı. Başkent te İlk Uygulamalar Başkent Üniversitesi nde ilk vakamız Temmuz aylarında gördüğümüz ölümcül bir karaciğer hemanjiomu vakası idi. Bilinen en ileri tedavilere yanıt vermemişti. Zorunlu olarak kanserde kullanılan bir ilacı başlamış, ve hastanın büyük olasılıkla karaciğer transplantasyonu dışında yaşama şansının olmadığını aile ile görüşmüştük. İşte bu dönemde hastaya propranolol adlı tansiyon ilacını başladık. Üçüncü ayın sonunda sonuç mükemmeldi. Sonucu çocuk onkolojisinin en önemli dergisinde yayınladık. Bu tipteki Dünyadaki ikinci vakayı biz tedavi etmiştik

9 Başkent Deneyimi Ekim 2009 dan itibaren tedavi gereksinimi duyulan hemanjiomları yeni yöntemle tedavi etmeye başladık. İlk 16 vakadaki gözlemlerimizi de yayınladık. Sonuçlarımızı ulusal ve uluslar arası kongrelere sunduk, ödüller aldık. Türkiye nin her yöresinden Ankara ve Adana hastanelerimizde kadar hastayı tedavi ettik. Deneyim kazandıkça ilaçta doz değişiklikleri yaptık, ilacı kısa süreli steroidli ilaçla birlikte verdik. Etkinliğin arttığını gözlemledik. Paylaşım Sonuçlarımızı başka çocuk kanser uzmanları olmak üzere hekimlerle paylaştık. İstekler doğrultusunda Kanal B Televizyonumuzda programlar yaptık. Hastalarımız mutluluklarını internet ortamında paylaştılar. Bugün için ülkemizde yola çıkan ilk ekip olarak en büyük hasta kitlesine ve en yüksek klinik deneyime ulaşmış olmanın mutluluğu içindeyiz. Dahası Var Okuyucularımız olarak Dergi mizin kapsamının hemanjiomu her yönü ile tartışmak için yetersiz olduğunu lütfen kabul ediniz. Hastalık yok hasta vardır sözünden hareketle hemanjiomlu her bebeğin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Hemanjiomlu çocuğunuz varsa aşağıdaki kısa bilgiler size yol gösterici olabilir. Kulak Küpeleri: Hemanjiomların çoğu hiç tedavi gerektirmez. Hemanjiomlar kızlarda ve prematüre bebeklerde sık görülürler. Hemanjiomlar özellikle ilk 6 aydaki hızlı büyüme döneminde ucuz, güvenli bir şekilde tedavi edilebilirler. Sadece hayati tehlike yaratanlar değil, kozmetik kusur yaratma potansiyeline sahip hemanjiomlar da tedavi edilmelidirler. Yeni tedavinin erişkinlerde görülen hemanjiomlarda etkinliği beklenmemektedir. Her kırmızı doğumsal leke hemanjiom değildir. Özellikle Porto Şarabı Lekeleri hemanjiomlarla karıştırılmamalıdır. Yeni tedavinin bu vakalarda etkisi yoktur. Deride çoklu hemanjiomu olan bebeklerde iç organlardaki hemanjiomlar yönünden araştırılmalıdır. Nadir durumlarda hemanjiom diğer organlarda da bulunan doğumsal anormalliklerle birlikte bulunur. Bu vakalar özel olarak ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmelidir. Yan etkisiz ilaç yoktur. Hemanjiomların yeni ilacı iyi ellerde en güvenilir ilaçlardan biridir, bugüne değin kalıcı bir etkisi gösterilmemiştir. Bugün için bebeklik dönemi hemanjiomlarının ilk ilacı PROPRANOLOL dur. Bunun dışındaki tedavilerin ilk planda kullanılması tıbbi hatadır. Hasta Mektubu Minnet Duygusu Oğlum Erkan ve kızım Gülcan. Sene İkisi de doğuştan karaciğer sirozu. Byler sendromu tanısı. Çocuklarım Cerrahpasa Tıp Fakültesi nde 40 gün yattı. Dediler karaciğer nakli olursa yasar, yoksa 9-10 yaşlarinda ölür. Anne baba olarak ciğerimiz yandi, üzüldük fakirlik yoksulluk birde böyle bir hastalık nasıl başaracağız derken, Okmeydanı Hastanesi nde çocuk doktoru bizi Ankara Hacettepe Hastanesi ne gönderdi. Ankara ya geldik. Hacettepe Çocuk Cerrahi ABD Prof. Dr. Nebil Büyükpamukçu ile karşılaştım. Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfina gelin, dedi. Sayın Prof. Dr. Mehmet Haberal hocayla 1992 yılında tanıştık. Erkan ı yatırın, bana da kararını ver dedi. Eşim Emine ye sordum verecek misin karaciğerini. 20 sene önce akrabalar arası kısmı karaciğer nakli cocuklarda 1 tane yapılmıştı. Biz de evet dedik yılında 18 Nisan da 16 saat süren ameliyatla Erkan a karaciğer nakli annesinden yapıldı. Bu arada kızım Gülcan Cerrahpasa Tıp Fakültesi nde yatıyor ve canlıdan canlıya nakile karşılar, o yıllarda kızım 5 yaşında öldü. Oğlumu Haberal yaşattı. 13 yaşına geldi. Ailevi akdeniz ateşi fmf tanısı kondu. 9 yıl ilaç içti. Hastaneye kontrole geldi yaşı 18 i geçti. Benim sigortamdan yararlanamadı. İlaçlarını alamadık ta Erkan yine kötüledi. Biz onu kaybedeceğiz korkusu kaygısı ile kara kara düşünürken hızır gibi yetişti. Öyle ki kendi derdini sıkıntılarını bir kenara bırakıp ceza evinden haber saldı. Erkan a bakın diye talimat verdi. Erkan Başkent Üniversitesi İstanbul Hastanesi nde eczanede işe başladi. Sigortalı oldu, hemen muayene oldu. İlaçları alındı. 1 yıl sonra oğlumun fmf hastalığı ilerledi. Şimdi de böbreği bitmişti. Daha evvel annesi karaciğer verdiği için böbreği de tuttu, geçtiğimiz yıl, Temmuz 11 de Erkan a annesinden böbrek nakli yaptilar. Başkent Üniiversitesi Ankara Hastanesi nde Erkan 2. kez hayata merhaba dedi. 20 senedir sayın Mehmet Haberal bakıyor oğluma. Bizim elimiz kolumuz bağlı, sesimizi duyuramıyoruz söylemek istiyoruz; duysunlar görsünler bir evladımı ölüme mahkum ettiler, Doktor Haberal da oğlumu yasattı. Bizim daha çocuğumuz olmayacak. Erkanin hastalığı geri dönüşü olmayan bir hastalık ama baskent Hastanesi ekibi canla başla titizlikle Erkan ı tedavi ediyor ben Mehmet Bey in elini öperim. Sayın Haberal a minnet borcum var o cezaevinden kendi hastalığını bir kenara bırakıp benim oğlumun yaşaması için uğraştı, o olmasaydı oğlumuz bugün yaşamıyor olacaktı. Allah Baskent Hastanesi nde tüm çalışanlardan razı olsun hepsine Cevdet Sunay Erdoğan Tedavi öncesi. Tedavi sonrası

10 Uzm. Dr. Çoşkun ARAS Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ABD Ağrı Polikliniği Ağrı, Uluslararası Ağrı Araştırmaları Birliği(IASP) tarafından; vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, organik bir nedene bağlı olan veya olmayan insanın geçmişteki tüm deneyimlerini kapsayan, hoş olmayan bir duyu ve duygulanım şeklinde tanımlanmıştır. Ağrı, çoğu kez vücutta ani bir doku hasarının habercisi olarak karşımıza çıkar ve genellikle hastaların doktora başvurmalarının en sık sebeplerinden biridir. Oluşan doku hasarı, mekanik bir problem, bir romatizmal hastalık, infeksiyona ikincil gelişen bir durum ya da kanser kaynaklı olabilir. Ani gelişen bu ağrılara akut ağrı denir. Bu bulgularla gelen hastaların detaylı hikayesi alınır, detaylı fizik muayeneleri yapılır, uygun laboratuvar ve görüntüleme tetkikleri istenir ve doğru tanı konularak gerekli ve uygun tedavi verilir. Akut ağrıdan farklı olarak, bir hasarın belirtisi olmaktan çok kendisi bir hastalık olarak kabul edilen ve en az 3 aydır sürekli olarak devam eden ağrılara kronik ağrı adı verilir. Kronik ağrıların oluşmasında uzun süreli doku hasarı etken olabileceği gibi gösterilebilen bir doku hasarı olmaksızın da kronik ağrılar oluşabilmektedir. Kronik ağrı şikayeti bulunan hastalarda, çökkünlük, kaygı, aşırı sinirlilik ve yılgınlık gibi psikolojik sorunların oluşabileceği bilinmektedir. Bu durum sadece hasta ile kısıtlı kalmaz; hasta yakınlarının da duygusal ve sosyal yaşantılarında belirgin kısıtlılıklara sebebiyet verebilir. Oluşan yılgınlık dolayısıyla hastaların tedavilerinin yeterli olarak yapılamaması dahi söz konusu olabilir. Bu durumda hastalara sabırla yaklaşmalı, ağrı ile ilgili detaylar sorgulanmalı, uygun tetkikler yapılarak tanı ve tedavide aşama kaydetmeye çalışılmalıdır. Kronik ağrı tedavisinde hastanın hastalık, kullanılacak ilaçların kullanım şekilleri ve yan etkileri, uygulanması planlanan tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirilmesi ile güveni kazanılabilir, psikolojik destek sağlanabilir ve bu sayede tedavi sürecine aktif olarak katılması mümkün olabilir. Ağrı tedavisinde ilaç tedavilerinin yanı sıra girişimsel (injeksiyon veya cerrahi) işlemler de uygulanabilmektedir. Tedavi sürecinde bu yöntemlerden hangisinin kullanılacağı ağrının özelliği ile ilgili olarak değişiklik gösterebilir. Ağrı oluşum yeri, oluşma mekanizması ve oluşma nedenlerine bakılarak farklı gruplara ayırılabilir. Bu sınıflandırmada ana hedef tedavinin hangi yöntemlerle yapılabileceğinin belirlenmesine yardımcı olmaktır. Bazı ağrıların tedavisinde ilaç kullanılması ön planda iken bazılarında ise girişimsel yöntemler öne çıkabilmektedir. Girişimsel yöntemler olarak belirtilen işlemler, ameliyathane ortamında steril koşullar altında çeşitli boyut ve özellikte iğneler kullanılarak yapılır. İşlemler sırasında hastaların rahatsızlık hissetmemeleri için rahatlatıcı ilaçlar verilebilmektedir. Hastalar işlem sonrası birkaç saat gözlem altında tutulur ardından eve gönderilirler. Günümüzde Ağrı/Algoloji poliklinikleri gittikçe artan hızlarda kurulmakta ve kendilerini geliştirmektedir. Ağrı geçmiş yıllarda göremediği hakettiği önemi, günümüzde yavaş yavaş kazanmaya başlamaktadır. Bu gelişmeler hem hastalar hem de hastalarına yardım edemedikleri için kendilerini çaresiz hisseden hasta yakınları için oldukça yüz güldürücüdür. Ağrıyı çeşitli şekillerde sınıflandırıp tedavi edebiliriz. Ağrı Çeşitleri Yerleşimine göre Bel ve bacak ağrıları Boyun ağrıları Baş ağrıları Sırt ve göğüs ağrıları Omuz-kol ağrıları Karın ağrıları Genital ağrılar Oluşma mekanizmasına göre Nosiseptif Ağrı (Sık olarak gündelik hayatta karşılaştığımız ağrı türü) Nöropatik ağrı (Daha az görülen ve sinir hasarı ile oluşan; yanma, batma, elektriklenme, iğnelenme, donma gibi şikayetlerle beraber olan ve sıklıkla yanlış tedavi edilen)) Psikojenik ağrı (Nadir görülür) Oluşma nedenine göre Dejeneratif nedenlere bağlı (genellikle eklemlerin tutulduğu) Damarsal olaylara bağlı (uç organlarda beslenme yetersizliği) Kansere bağlı (kanserin kendisine veya tedavisine bağlı ağrılar) Sinir hasarına bağlı İnfeksiyona bağlı Genetik hastalıklara bağlı Oluşum nedeni bilinmeyenler Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesinde uygulanan bazı girişimsel ağrı tedavisi yöntemleri Tetik nokta enjeksiyonları (Ağrılı bölgeye doğrudan injeksiyon) Epidural ve transforaminal enjeksiyonlar (Bel, sırt ve boyundan omurga içine yapılan) Omurga eklemleri için radyofrekans termokoagülasyon uygulamaları (Faset ekleme ait sinirlerin yakılması) Trigeminal nevralji için radyofrekans termokoagülasyon uygulaması Sinir blokları (Ağrılı bölgeye giden sinirlerin çalışmasının engellenmesi) Epidurolizis (Omurilik içindeki yapışıklıkların açılması) Nörolitik bloklar (Ağrıya ileten sinirlerin eritilmesi) Sempatik bloklar (Damarların çapının artırılarak kan dolaşımının artırılması) İntratekal veya epidural morfin pompaları (Dirençli olgularda vücut içine operasyonla ağrı pompası yerleştirilmesi) Ağrı tedavisinin başarısını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörlerden belki en önemlisi ağrı kliniğinin hastalar ve klinisyenler tarafından yeterince bilinmemesi ve kullanılmamasıdır. Ağrı polikiniğinin daha etkin bir şekilde tanıtılması ve kullanılması ağrı hastalarının tedavisini olumlu yönde etkileyecektir

11 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ Diyaliz Merkezi Semiha KAYA Merkez Müdürü 1982 yılından bu yana kaliteyi, güvenilirliği ve hasta memnuniyetini hedef olarak benimsemiş örnek bir kuruluş olan diyaliz merkezimizi, hastalarımıza daha modern ve ferah bir ortamda hizmet sunmak için Beysukent teki binamıza taşıdık. Yenilenen yüzüyle verilen hizmetlerde; sağlık sunumunun teknik özellikleri ile ilgili bilgileri Sn. Semiha KAYA dan, tıbbi hizmetlere ilişkin bilgileri ise Prof. Dr. Siren SEZER den aldık. Merkezimizde, bütün kamu sağlık kuruluşları (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı, Yeşil Kart (sevkli)) ve özel sigortalar ile anlaşmamız mevcut olup programlı diyaliz hastalarımızın her türlü ayaktan ve yatarak tetkiktedavilerinde fark alınmamaktadır. Yeni taşındığımız bu binamızda hastalarımızın ihtiyacını karşılamak için her türlü konfor düşünülmüştür. Dinlenme salonumuz, kantinimiz ve hastalarımıza birebir veya toplu halde eğitimler düzenlemek için özel eğitim salonumuz bulunmaktadır. Ayrıca diyaliz salonlarımız, plazma t.v, kişiye özel kulaklık, müzik yayını gibi özelliklerle donatılmıştır. Hastanemiz ve hemodiyaliz ünitemizde: Pazartesi-Çarşamba-Cuma günleri 3 seans (07:00-20:00); Salı-Perşembe-Cumartesi 2 seans (07:00-16:00) hemodiyaliz hizmeti verilmektedir. Aktif iş hayatını devam ettiren hastalarımız için akşam seansımız (Pazartesi-Çarşamba- Cuma saat 16:00-20:00) mevcuttur. Aylık vizitlere diyetisyen ve psikolog eşlik etmektedir. Ayrıca özellikli hastalar için sosyal hizmet uzmanı ile görüşme imkanı sağlanmaktadır. Her diyaliz seansında hastalarımıza uzman diyetisyenlerce hazırlanan yemekler ikram edilmektedir. Merkezimizde 64+1 makineyle bikarbonatlı hemodiyaliz hizmeti sunulmaktadır. Hepatitis B ve C için ayrı salonlarımız ve makinelerimiz bulunmaktadır. Her seans bitiminde makinelerimize kimyasal dezenfeksiyon işlemi yapılmakta olup, seans araları genel temizlik ev ekonomistlerinin gözetiminde (zemin temizliği, WC temizliği, yatak örtülerinin değişimi vb.) gerçekleştirilmektedir. Merkezimizde iki adet asansör sistemi sedye girecek şekilde tasarlanmıştır. Havalandırma sistemi, yangın merdiveni ve jeneratör gibi teknik donanımlar yüksek kalitededir. Merkezimize ulaşmak isteyen hastalarımız için Ankara nın tüm semtlerine ve şehir dışından gelen hastalarımıza AŞTİ den ring şeklinde servislerimiz mevcuttur

12 Hemodiyaliz merkezi son teknolojiyi içeren 64 makine ile 420 hastaya diyaliz tedavisi yapmaktadır. Periton diyaliz solüsyonları hastalara hastanemiz araçları ve kargo sistemi ile ulaştırılmaktadır. Hastalarımıza tıbbi destek devamlı olarak sürdürülürken belirli aralıklarla da kurumumuzda tıbbi kontroller yapılmaktadır. Periton diyalizi polikliniği 120 hastaya hizmet vermektedir. Prof. Dr. Siren SEZER Nefroloji Bilim Dalı Merkezimizdeki ekibin tecrübesi, yakın takibi, etkin tedavisi ve hastaneye yatışın kolay olması nedeniyle, takipli hastalarımıza uzun ve kaliteli yaşam sürme avantajını sunmaktayız. Uygun ve istekli olan her hastamız böbrek nakli kadavra listemize alınmaktadır, nakil operasyonu gerçekleştikten sonra hayatları boyunca ücret farkı alınmadan takip ve tedavileri sürdürebilmektedir. Başkent Üniversitesi Hastanesi ndeki tüm bölümlerde 24 saat kesintisiz hizmet verilmesi; hastalarımızın diyaliz sırasında ve sonrasında yaşayabilecekleri sağlık problemlerine anında müdahale edilerek, tedavilerini güven içinde sürdürmelerine olanak sağlar. Aylık giriş çıkış kanlarına göre tedaviler her hastaya anlatılarak bir uzman ve bir pratisyen hekim eşliğinde verilmektedir. Tam teşekküllü acil müdahale ve ambulans hizmeti verilmektedir. Tüm diyaliz hastalarımız aylık kan sayımları, biyokimyasal tetkikleri, akciğer grafileri, EKG ve Ekokardiografileri ile izlenmektedir. İleri inceleme yapılması gereken hastalarımıza en son teknoloji cihazlarla laboratuvar ve görüntüleme hizmetleri verilmektedir. Tüm diyaliz hizmetleri haftada 7 gün 24 saat süreyle verilmektedir. Türkiye nin en gelişmiş transplantasyon ekiplerinden biri olan Renal Transplantasyon Ünitemizde böbrek nakli hastalarının ameliyat öncesi hazırlıkları ve ameliyat sonrası takipleri ayrıntılı olarak konunun uzmanları tarafından yapılmaktadır. Diyaliz Merkezimizde; aşağıda isimleri bulunan doktorlarımızın ve sorumlu hemşirelerimizin yanı sıra, hemşirelerimiz, yardımcı sağlık teknisyenlerimiz ve diyaliz teknikerlerimiz bulunmaktadır. Tüm hastalarımıza acil şifa dileklerimizi dergimiz aracılığı ile iletirken, merkezimizin iletişim bilgilerini bir kez daha yineleyerek yazımıza son veriyoruz. EKİBİMİZ: Doktorlarımız Hemodiyaliz Hemşirelerimiz Periton Hemşirelerimiz Prof. Dr. Siren SEZER Işılay İNANOĞLU Derya GÜLLER ASLAN Doç.Dr. Turan ÇOLAK Songül ARSLAN Dilek GENÇASLAN Doç. Dr. Emre TUTAL Esra BALTA Dr. Turgut KEÇİK Asiye SARIKAYA Dr. Mustafa SEKAR Arzu GÖKTEPE ADRES: Mutlukent Mahallesi, 1942.Cadde, No:35, BEYSUKENT/ANKARA TELEFON: FAX:

13 Doç. Dr. Polat DURSUN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Tek Port Cerrahisi ile İzsiz Ameliyat Jinekolojik ameliyatlar için yapılan cerrahi girişimlerden sonra hastaların en büyük şikayeti kesi yerlerinden kaynaklanan ağrılardır. Ayrıca bu kesi yerlerinde oluşan yara yeri enfeksiyonları, kanamalar ve yara yerlerinin ayrılması jinekolojik operasyonlardan sonra görülen önemli sorunlardandır. Bununla birlikte; operasyon geçiren hemen her hasta ameliyat yeri izinin az olması ve iz kalmamasını talep etmektedir. Ameliyat ne kadar başarılı olsa da ameliyat izi hastalar ile ömür boyu kalmaktadır. Bu nedenle uzun yüzyıllardır cerrahlar yara yeri komplikasyonlarını ve ameliyat izlerini azaltmak için sürekli bir uğraş ve arayış içinde olmuştur. Halk arasında kapalı ameliyat yöntemi olarak bilinen laparoskopik operasyonlar ilk önerildiğinde tereddütle karşılansa bile bugün jinekolojik operasyonların hemen tamamı laparoskopik olarak yapılabilmektedir ve hasta için büyük bir kesi yeri olmaması açısından çok avantajlı bir girişimdir. Yakın zaman kadar hastalarımıza daha az kesi yeri ve daha az ameliyat izi kalması için önerdiğimiz ameliyat yöntemi klasik laparoskopik operasyonlardı. Laparoskopik operasyonlarda hastanın karnına göbekten bir kamera ve 2 veya 3 adet mikrocerrahi aletlerle girilerek hemen her tür jinekolojik operasyonlar gerçekleştirilebilmektedir. Fakat bu ameliyatlardan sonrada karında kullanılan cerrahi aletlerin sayısına göre 2 veya 3 ayrı noktada iz kalmaktadır yılından sonra laparoskopik operasyonların karından iz kalmayacak veya en az şekilde iz kalacak şekilde yapılması için sadece göbek deliğinden kamera ve cerrahi aletlerin girilmesi ve tüm cerrahi işlemlerin bu şekilde yapılması önerilmiş ve hemen tüm cerrahi branşlarda büyük heyecanla karşılanmıştır. Bu kapalı ameliyat yöntemi tek delik cerrahisi veya tek port cerrahisi (Single port laparoskopi) olarak isimlendirilmiştir. Bugün jinekolojik girişimlerin de tek delik cerrahisi ile yapılabildiği bilinmektedir. Tek Port Cerrahisi Nasıl Yapılmaktadır? Tek port cerrahisinde, göbek deliğinden tek bir kesi (delik) açılıyor. Ameliyat, bu göbek bölgesindeki kesiden içeri sokulan ve bu işlemler için özel olarak geliştirilmiş laparoskopik cerrahi aletler yardımıyla kapalı şekilde yapılır. Tek port cerrahisinde ise, sadece göbek bölgesinde kesi söz konusu olduğu için ameliyat sonrasında hastanın karın bölgesinde görülebilen kesi izi olmaz. Bu nedenle tek portla yapılan cerrahiye izsiz cerrahi de denilmektedir. Tek Port Cerrahisinin Diğer Kapalı Ameliyatlara Göre Avantajı Nelerdir? Klasik laparoskopik yaklaşımda göbekten hariç 2 ila 4 delik açmak gerekirken tek delik cerrahisinde tüm işlemler göbekten açılan tek delik ile gerçekleştirilmekte ve karında doğal bir açıklık oluşturan göbek çukuru içinden işlemler endoskopik aletler yardımıyla yapılmaktadır. Uygulanan cerrahi girişimin teknik detayları açısından bir fark yoktur. Hastalar açısından kozmetik sonuçlar mükemmeldir. Hastaların geçirdikleri cerrahi işlem sonrasında karınlarında hiç iz kalmamakta sadece göbek çukuru içinde bir fark edilmesi bile zor düzeyde küçük bir miktar iz kalabilmektedir. Bu cerrahi işlem sonrasında hastaların hemen tamamı 24 saat içinde hastaneden taburcu edilmektedir. Tek Port Cerrahisinin Hastalara Avantajı Var mıdır? Hastanın hastaneden erken taburcu olması İşe başlama ve normal hayata dönme süresinin daha kısa olması Karında ameliyat izi kalmaması Aynı anda safra kesesi, appendiks e veya karın içi diğer organlara ortaklaşa girişim yapılabilmesi. Tartışmalı olmakla birlikte daha az ağrı olması. Dünyada ve ülkemizde tek delik cerrahisi henüz daha çok yeni olarak uygulanmaktadır. Ülkemizde Tek Port Cerrahisini hastalarına öneren kliniklerin başında Ankara Başkent Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü öğretim üyeleri gelmektedir. Kliniğimizde tek port cerrahisi girişimi başarıyla uygulanmaktadır. Klasik Laparoskopik over kisti ameliyatı sonrası ameliyat izi görünümü Tek delik cerrahisi sonrası iyileşme 20 21

14 Ş. Mehlika Işıldak Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Hayvansal Besinlerle Fazla Beslenme. Yetersiz Egzersiz. Ailesel Geçişli Bir Kısım Genler Daha Çok Acıktırır. Ailevi Geçişli Bir Takım Genler Pankreas Odacık Hücrelerini Erken Yıpratır Yeterli İnsülin Yapılamaz. Bir Kısım Genler Daha Fazla İnsülin Direncine Neden Olur. Fazla Kilo Vucütta Dirençli Bir Hale Geldikçe Ekstra İnsülin Gerekmektedir. Sonuç; Vucüt Daha Fazla İnsüline Gerek Duyuyor Fakat Onu Üretemiyor. İnsulin Pankreastaki Yağ Depoları Fazla Hasara Neden Olur. Tip 2 Diyabet Direnci İnsulin direnci son zamanlarda gazetelerde televizyonlarda sıkça bahsedilen bir konu haline geldi. Medyadaki bilgi karmaşası birçok konuda olduğu gibi bu konuda da akılları karıştırmaya devam ediyor. Bu nedenle bu yazımızda sizlere insulin direnci hakkında, sağlam bilimsel temele dayanan araştırmalar etrafında, bilgi vermek istedik. İnsulin Nedir? İnsulin Direnci Nedir? İnsulin direncinin ne olduğunu anlamak için biraz insulinden söz etmek gerekir. İnsulin vücudumuzda şeker düzeyini düzenleyen hormonlardan biridir. Pankreas bezinden salgılanır. Glukoz yani şeker, vücudumuzun temel besinidir. Yediklerimizden elde edilen glukoz kana karışır. Kanda dolaşmakta olan glukozun dokular tarafından alınması, hücrelerde enerjiye dönüştürülmesi insulinin kontrolünde gerçekleşir. Böylece hem kanda glukoz belli bir düzeyin üstüne çıkmayacak şekilde tutulmuş olur hem de dokulardaki besin ihtiyacı karşılanır. İnsulin direnci, insulinin yükselen kan şekerini normale düşürmede ve şekeri dokulara dağıtmakta yetersiz kaldığı bir durumdur. Nasıl oluştuğunu anlamamız için basitçe üç dokuya odaklanmamız gerekecek: Yağ, kas ve karaciğer. Yağ ve kas hücreleri var olan insuline cevap vermez ve glukozu içlerine almazlarsa kan şekeri yükselecektir. Bu durumda karaciğerin kendi şeker üretimini durdurması ve fazla şekeri alıp depolaması beklenir. Ama insulin direnci olan kişide karaciğer şeker üretmeye ve ürettiği şekeri kana salmaya devam eder. İnsulin direncine etkisi olan üçüncü bir doku da yağ dokusudur. Yağ dokusu basit bir besin deposu değildir, yağ, kendi hormonları olan başlı başına bir organdır. Sağlıklı bir kişide insulin dolaşan yağların yağ dokusunda toplanmasını sağlarken, insulin direnci durumunda yağ dokusu dolaşan yağları almayacak, üstelik kana yağ asiti dediğimiz maddeleri salgılayacaktır. Bütün bunlar; yani kan şekerinin düşmemesi, yağların dolaşımdan temizlenmemesi ve yağ asitlerinin artması pankreası daha fazla insulin salgılamaya zorlar. İşte pankreasın bu insulin salgısını daha fazla artıramaması ile de şeker yükselir ve tip 2 DM hastalığı ortaya çıkar

15 Hastalarımız egzersiz yapıyor musunuz? diye sorduğumuzda da genellikle Ev içinde çok hareketliyim, hiç oturmam. cevabını alıyoruz. Hareketlilik iyidir ama bizim egzersizden kastımız bu değildir. İnsulin Direnci Neden Olur? İnsulin direnci ile obezite arasındaki ilişki net olarak bilinmekle beraber hangisinin sebep hangisinin sonuç olduğu bilinmemektedir. Yine de yediklerimizin insulin direncinin oluşmasına etkisi olduğunu sanıyoruz. Çünkü deneylerde yüksek yağlı diyetin insulin direncine sebep olduğu gösterilmiştir. Tersine lifli besinler alanlarda insulin direncinin daha az olduğu görülmüştür. Yağlı beslenme kadar hangi yağları yediğimiz de önemlidir. Trans yağlar trigliserid düzeyini artırırken omega 3 trigliseriti azalmaktadır. Yüksek trigliserid ile insulin direnci arasında dolaylı bir ilişki vardır. Bazı araştırmalarda çoğunlukla gıda sanayinde kullanılan fruktozun insulin direncini artırdığı gösterilmiştir. Başka bazı çalışmalarda da örneğin içeceklere eklenen basit şekerin insulin direncine yol açtığı bildirilmiştir. Yüksek miktarda karbonhidrat tüketmenin insulin direncine yol açtığını gösteren araştırmalar da vardır. Öyle görünüyor ki, beslenme alışkanlıkları insulin direncinin oluşmasında önemlidir. Hazır gıdaların yukarıda sözü edilen üç riskli özelliği de, yani fazla yağ, fazla karbohidrat ve fruktozu, bir arada taşıdığını akıldan çıkarmamamız gerekir. Bunlardan başka, hareketsiz yaşam tarzı, hepatit C ve HIV-AIDS tedavisinde kullanılan bazı ilaçlarla insulin direnci arasında da bir ilgi bulunmuştur. Bende İnsulin Direnci Var Mı? Bunu kendi kendinize anlamanız kolay olmayabilir. Çünkü bazı hastaların hiçbir belirtisi olmaz. İnsulin direnci için risk faktörü olan durumlar vardır. Bunlar aileden gelen özellikler, kendi sağlık durumumuzla ilgili özellikler ve insulin direncine eşlik eden hastalıklar olarak sayılabilir. Bu başlıkları kısaca inceleyelim: 1. Genetik özellikler: Ailede şeker hastalığı olması 2. Fizyolojik özellikler ve çevresel etkenler: Yaş, hareketsiz yaşam tarzı, karın çevresinde yağlanma ve kadınlarda gebelik şekeri ya da 4000 gramın üzerinde bebek dünyaya getirme hikâyesinin oluşu. 3. Hastalıklar: Obezite, yüksek tansiyon, kan yağlarının yüksek oluşu, karaciğer hastalıkları, polikistik over sendromu, ilaçlar (örneğin kortizonlu ilaçlar ve bazı psikiyatri ilaçları) Hastalarımızın bir kısmında halsizlik, dikkat dağınıklığı, yemek sonrası uyku ihtiyacı, kilo verememe, sık acıkma gibi şikâyetler görülebilir. Bazı kişilerde boyun bölgesinde ya da koltuk altında kahverengi kadifemsi bir cilt değişikliği olur. Biz tıp dilinde buna akantozis nigrikans diyoruz ve bu insulin direncinin bir göstergesidir. Yukarıda söz edilen risk faktörleri ya da şikâyetler sizde varsa insulin direnciniz olabilir. Bunu anlamak için 8 saatlik bir açlık sonrası şeker ve insulin düzeyi ölçtürmeniz yeterlidir. Doktorunuz basit bir hesaplama ile size insulin direnciniz olup olmadığını söyleyebilir. İnsulin Direncinden Nasıl Kurtulabilirim? İnsulin direncinden kilo vererek ve düzenli egzersiz yaparak kurtulabilirsiniz. Diyet ve egzersiz konusunda hastalarımızın bazı şeyleri yanlış anladığını belirmemiz gerekir. Çoğumuz kendimizce diyetler deniyor, zayıflatıcı kürlerden, bitki karışımları ya da haplardan medet umuyoruz. Oysa içeriğini bilmediğimiz maddeler yarardan çok zarar verecektir. Çayımızı şekersiz içip, diğer yandan hamur işleri yiyerek zayıflayamayacağımız çok açıktır. Bizce en doğru yol diyetisyen kontrolünde kilo vermektir. Böylece hem sağlıklı beslenmeyi öğrenebilir hem de kaybettiğimiz kilonun su kaybı mı yoksa gerçekten yağ kaybı mı olduğunu bilebiliriz. Çünkü araştırmalarda insulin direncini iyileştirdiği gösterilen egzersiz türü haftada üç gün toplam 150 dakika yapılan egzersizdir. Basit bir egzersiz örneği olarak tempolu yürüyüş verilebilir. Egzersiz programına başlamadan önce kalbinizin buna uygun olup olmadığını doktorunuza danışmanızı öneririz. İnsulin direncini kıran ilaçlar da vardır. Metformin bunlardan biridir. Yine de bir çalışmada diyet yapmanın kilo vermenin ve düzenli egzersizin, insulin direncinde şeker hastalığına doğru ilerleyen yolda metforminden iki kat daha koruyucu olduğu gösterilmiştir. İnsulin direnciniz varsa, ilaç gerekip gerekmediğine doktorunuzla beraber karar verebilirsiniz ama diyet ve egzersiz yapmanız kesinlikle gereklidir. Sonuç İnsulin direnci, kan şekerini normal aralıkta tutabilmek için insulinin normalden daha fazla salınmasını gerektiren bir durumdur. İnsulin direnci kontrol edilmezse şeker hastalığına ilerleyebilir Fazla kilolu, hareketsiz ve düzensiz beslenen biriyseniz, ailenizde şeker hastası varsa sizde de insulin direnci olabilir. Açlık kan şekeri ve insulin ölçümü ile insulin direnciniz olup olmadığı anlaşılır. Sağlıklı beslenmeniz, uygun kiloya geri dönmeniz ve düzenli egzersiz yapmanız, insulinin vücudunuzda daha rahat çalışmasını sağlar. Böylece kan yağlarınız ve şekeriniz kontrol altına girecek ve şeker hastalığı da önlenmiş olacaktır

16 Dr. A. Çağrı Uysal Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonsrüktif ve Estetik Cerrahisi ABD Karın Germe Kültürel ve bölgesel olarak değişiklikler gösteren estetik algısı, toplumlar arası etkileşim ve iletişimin çok hızlandığı günümüzde, tüm dünyada ortak noktalarda birleşmektedir. Gıdaya ulaşımın kolaylaştığı medeni toplumlarda artan kilolar ve bunların sağlık tehdidine ek olarak estetik kavramındaki değişimleri de aşikardır

17 Doğurganlık ve bereketle ilişkilendirilen Kibele figürü günümüzde sağlıksız ve estetik açıdan kabul edilemez bir algı haline gelmiştir. Günümüzün sağlıklı ve ideal bireyi mümkün olduğunca az yağ içeren vücut yapısı ile gerek medya gerekse toplum içi etkileşimler ile dünyanın büyük bir kesimine yayılmıştır. Bu algıyı sadece bedensel estetik kavramı olmakla kalmayıp, estetiğin tüm ulaşabildiği alanlarda insan bedeni veya insanı etkileyen her türlü etkende görmek mümkündür. Pozitif bilimlerdeki gelişmeler ve bireyin sürdüregeldiği rahat hayat ve gıdaya ulaşmanın kolaylığından çok daha ileri boyutlara ulaşmış, uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek tekrar bireylerin arzuladığı en önemli konu olmuştur. Günümüzün estetik felsefesi tartışmaları içinde insan bedeni algısında klasik kibele figürü ve zıddı sıfır beden görüntüsü karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada, karnındaki sarkıklık ve fazlalıklardan kurtulmak isteyen bir toplum oluşmaktadır. Özellikle gebelik sonrası oluşan deformasyonlar kadınları karın germe ameliyatları konusunda daha da ilgilendirmektedir. Her ne kadar gebelik fizyolojik bir sürec de olsa, bedende oluşan bu büyük değişimlerin doğum sonrası düzelebilmesi bireyin çabasına bağlıdır. Düzenli kilo verme ve spor bu noktada önem arzetmektedir. Hızlı kilo alıp vermenin sağlıksızlığı aşikar iken bedende oluşturacağı deformasyonların düzeltilebilmesi de zorlaşmaktadır. Gebelik dışında özellikle sedenter bir hayat tarzının benimsenmesi aşırı kilo alımı karın bölgesindeki bozuklukların sadece kadınlar ile sınırlandırmamakta erkekleri de tehdit eder hale gelmektedir. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki, karın bölgesindeki kilo artışı kalp damar ve şeker hastalığının başlaması veya mevcut ise kötüleşmesinde önemli etkenlerden biridir. Ek olarak artmış kilo ve karın bölgesinde yerleşmesi, bedenin dengesini ve ağırlığını bozarak omurilik ve dizlerde büyük sorunlar yaratmaktadır. Özetlemek gerekirse, karın bölgesindeki kilo artışı ve deformasyonlar sadece estetik kaygıları ön plana çıkartmakla kalmamakta, bireyin tüm sağlığını kötü yönde etkilemektedir. Kimler karın germe ameliyatından fayda görür? Bu noktada karın estetiğini ikiye ayırmak gerekmektedir. Birincisi, cilt fazlalığı olmaksızın yağ fazlalığı. İkincisi, cilt fazlalığı ile göbek cevresinde oluşan yağ birikimidir. Karın germe ameliyatının temeli cilt fazlalığının alınması olup ek prosedürler bu cilt fazlalığına göre planlanmaktadır. Karın germe ameliyatlarında özellikle dikkat edilen konu, bireyin son altı ay içinde kilosunda büyük değişikliklerin olmamış olması, mümkünse spor ve/veya diyet ile kilo vermeye ve karın bölgesindeki kas zayıflılarını ve cilt fazlalıklarını azaltmaya çalışmış olmasıdır. Cilt fazlalığı olmaksızın yağ fazlalığı olan bireylerde karın germe ameliyatındaki kriter karın kaslarındaki zayıflıktır. Gebelik dönemi sonrasında karın kaslarında zayıflık oluşan bireyler veya spor ile kasların güçlendirilememesi durumunda karın germe ameliyatına aday olabilirler. Karın germe ameliyatı karın bölgesindeki cilt fazlalığının kesilerek alınmasıdır. Bikini ya da iç çamaşırı içinde kalacak bir kesi sonrası karın kaslarının üzerindeki yağ tabakası ve cilt kaburgaların alt sınırına kadar kaldırılır. Göbek deliği korunurken, bireye göre göbek deliğinin yeri değiştirilerek olması gereken ideal bölgeye taşınması gerekmektedir. Karın kaslarında zayıflık mevcut ise karın kaslarına plikasyon adı verilen cerrahi bir işlem ile sıkılaştırma yapılarak yeni oluşturulacak karnın kaslarının da gerginleştirilmesi sağlanmaktadır. Fazla cilt ve gereken bölgelerdeki yağlar alındıktan sonra ihtiyaç halinde karnın her iki kenarı hatta sırta doğru uzanan bölgelere liposuction (yağ alma) uygulanabilmektedir. Burada da cerrahın kararı bireyin durumuna göre değişmektedir. Gerilen karın estetik dikişler ile dikilir ve karın içinde herhangi bir kan ve sıvı birikimi olmaması için dren adı verilen küçük borular yerleştirelerek ameliyat sonrası 2-3 gün kaslar ile karın cildi arasında bırakılır. Ameliyat bitiminde karın bölgesine kaburgalardan bacaklara kadar uzanacak tibbi korse giydirilir. Bunun en önemli amaçı hala kendi kuvvetini kazanamamış kaslar ve dikiş yerlerinin iyileşmesini hızlandırmaktır. Ameliyat sonrası dönemde bireyin eşlik eden başka hastalıkları mevcut (şeker, kalp, tansiyon yüksekliği vb) ise gereken önlemler alınır. Hasta ameliyattan sonraki gün ayağa kalkıp yürüyebilir. Ancak 3-4 gün boyunca belden derece öne doğru eğik yürümesi ve ağır kaldırmaması önerilir. Drenler genellikle 2-3. gün alındıktan sonra hastanın banyo yapmasına izin verilir. Dikişler estetik olduğu için alınması gerekmemektedir. Cilt iyileştikce beden bu dikişleri yok etmektedir. Hastanın ameliyat sonra en büyük sıkıntısı 4-6 hafta süre ile korse giymesidir. Karın kaslarında yapılan sıkılaştırma nedeni ile hastanın karnının içinde korse varmış hissi kişiden kişiye değişmekle beraber 3-4 hafta devam edecektir. Hastaya ameliyat sonrası gazsız diyet önerilir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki, karın germe ameliyatları sonrasında bedenden alınan yağ ve cilt fazlalığı ile hastalar sadece estetik olarak mutlu olmakla kalmayıp ek olarak gerek yukarıda da belirttiğimiz birçok sağlık probleminden de kurtulabilmektedirler. Azalan kilo ile daha kolaylıkla spor yapabilen hastaların diz ve omurilik problemleri de azalmaktadır. Önemli yanlışlardan biri de bireylerin karın germe ameliyatları sornasında kilo almayacaklarını düşünmeleridir. Yapılan işlemden sonra hasta eski yeme alışkanlığına ve sedenter hayatına devam ettiği sürece karında yağ birikimi ve tekrar sarkmalar olacaktır. Bu ameliyat kilo almayı engellememekte, sadece var olan bozukluğun anatomik olarak düzeltilmesidir. Karın germe ameliyatlarında görülebilecek komplikasyonlar, doğru hastane ve doğru cerrah seçimi ile azaltılabilir ve görülmeyebilir. Sigara kullanan bireylerde ameliyat sonrasında dikişlerde iyileşmeme ve açılma görülebilmektedir. Bu hususta hastalar ameliyat öncesi aydınlatılır. Sigara özellikle anestezi açısından da hastalara sıkıntılar çıkartabilmektedir. Karın içinde kasların üzerinde kan veya sıvı birikimi çok nadir görülen bir komplikasyon olmakla birlikte dren kullanımı ile sıfıra indirelebilmektedir. Karın germe ameliyatlarından sonra bireyin gebe kalmasında herhangi bir mahsur yoktur. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere gebelik başlı başına karın bölgesi anatomisini bozduğu için, gebe kalmayı planlayan hastalarda karın germe ameliyatının gebelik sonrasına bırakılması daha uygun bir seçenektir. Toplumdaki yanlış algılardan biri de gelişen teknoloji ile piyasada çokça reklamı yapılan farklı liposuction cihazlarının karın germe ameliyatlarına alternatif olduğudur. Özellikle son dönemlerde medyada çokça bahsedilen laser liposuction cihazlarının hasta acısından ve yapılan ameliyat acısından standart klasik liposuctiona herhangi bir üstünlüğü gösterilememiştir. Bilhakis, laser liposuction komplikasları standart liposuctiona oranla çok daha yüksektir. Laser liposuction ile karındaki sarkıkların geçeçeği ve karın germe ameliyatın gerek kalmayacağı gerçeği yansıtmamaktadır. Laser liposuction cihazının tek avantajı cerrah açısından ameliyatın daha az yorucu geçmesidir. Artan eğitim seviyesi ile toplumlarda sağlıklı yaşama düşüncesi artmakta ve estetik bedenin her bölgesinde sağlığın en önemli göstergesi olmaya devam etmektedir. Geri kalmış toplumlarda görülen estetik karşıtlığı özellikle estetik ve sağlığı birbirinden farklı olarak yorumlamaktan kaynaklanmaktadır. Sağlıklı görünüm estetiktir. Estetik güzellik sağlıklı olmanın bir sonucudur. Yüzyıllardır süregelen estetik felsefesinin en önemli ikileminde toplumların kültürel algılarının pozitif bilimlerden uzaklaşmaları ile oluşan yanlış etkileşimler yatmaktadır. Dilerim toplumumuz ameliyat gerektirmeden bedenini korumayı ve sağlıklı yaşamayı becerebilen bireylerden oluşur. Dilerim toplumumuz, sağlığındaki problemlerin çözümünü aramakta, yanlış etkileşimlerden uzak, pozitif bilimler ışığında sağlıklı ve estetik nesiller yetiştirmek konusunda daha duyarlı olur

18 Gülay AKTEMEL Başkent Üniversitesi Ayaş Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Mrk. El Sanatları Birimi Ayaş Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Merkezi 2003 yılı Haziran ayında Ayaş FTR ve Yapracık FTR bölümlerinde görevlendirildiğimde kafamda neyi nasıl yapacağım konusunda hiçbir fikir ve proje yoktu. Yapracık FTR bölümünde yatan hastaların geriatri ve diyaliz hastaları olmaları nedeni ile daha küçük bir grupla çalışılacağını anladım. Ayaş FTR hastanesinin daha büyük ve hasta sayısının daha fazla olması nedeni ile oraya ağırlık verilmesi gerekiyordu. Ne çalışılacak alan ne de bir malzeme vardı. Ayaş da hastane yönetimi bana bir mekân gösterdi. Bu mekânın dolap, masa gibi demirbaşlarını planlayıp kampüste bulunan marangozhane ile görüşerek gelip ölçü almalarını sağladım. Arkasından yararlanılacak dokümanları edinmek için Kültür ve Turizm Bakanlığı El Sanatları birimine gittim. Gelme sebebimi anlatınca, görevlinin gözleri doldu ve konuşmaya başladı. Ayaşlı olduğunu, annesinin felç olması nedeniyle uzunca bir süre hastanemizde tedavi aldığını, kendisinin de refakatçi olarak kaldığını söyledi. 3 ay gibi bir süre hastane dışına çıkmadığı için ruh sağlığının bozulduğunu, hasta ve refakatçilerin özellikle refakatçilerin bir terapi ihtiyaçlarının olduğunu bir hobi odasının olmasının hem grup çalışması hem bireysel çalışmalarla ruhsal dengelerinin korunacağını ekledi ve olumsuzlukları yaşayan birisi olarak her konuda yardımcı olacağını söyledi. Doğru yolda olduğumu düşündüm dokümanlarımı alıp ayrıldım. Atölye şeklinde bir çalışma alanı oluşturmaya başladım. Katılımcılar hastanemizde tedavi için yatan hasta ve refakatçiler olacağı için, faaliyetlerimizi içeren ve katılımcıları tanımaya yarayan bir form oluşturdum. Hasta odalarını dolaşarak kendimi ve amaçlarımızı anlatarak hasta ve refakatçileri bilgilendirdim. Bu çalışmalarım esnasında; eşi doktor, kendisi felsefe öğretmeni olan oldukça ileri yaşlardaki hasta ile yaptığım bir konuşmayı aktarmak isterim: serbest faaliyetlere ayırabilmektedirler. Hem yetenekleri hem istekleri doğrultusunda sürdürebilmektedirler. Bazı çalışmaları odalarında da yapabiliyorlar.(takı Örgü gibi) Atölyede yapılan faaliyetlere gelince; 1. Resim çalışmaları Sulu boya Yağlı boya Akrilik boya Kara kalem 2. Ahşap boyamalar Transfer Dekopaj 3. Seramik boyamalar 4. Çeşitli el örgüleri 5. Çeşitli oyalar 6. Takı çalışmaları 7. Çanak çömlek boyamaları 8. Kumaş boyamaları 9. Kurdele nakışları 10. Galveniz boyamaları gibi çalışmalar yapılmaktadır. Hastanemizde bulunan vitrinde ürünleri sergiliyoruz. Ürünlerimiz Cumhuriyet Bayramı, Anneler günü, Babalar günü, yılbaşı gibi anılması ve kutlanması gereken günler kapsamında Başkent Üniversitesi Kampus ünde, Kızılcahamam Uygulama Otelinde, Patalya Uygulama Otelinde ve Ankara Başkent Üniversitesi Hastanesinde sergileyerek satışa sunuyoruz. Bu satışlardan elde edilen gelirler tekrar malzeme alımında kullanılmaktadır. Atölyede hasta tarafından yapılan ürünler özelliklerine göre kayda alınıp fiyatı belirleniyor. Hasta ve refakatçiler arzu ederlerse kendi yaptıkları ürünleri ücretini muhasebeye ödeyip faturasını kestirip alabiliyorlar. Atölyemize hasta ve refakatçilerce evlerinde yapılan çeşitli ürünler de bağışlanmaktadır. Bunlarda hemen kayda alınıp fiyatlandırılıp satışa sunulmaktadır. Hastanemiz duvarlarına astığımız resimler de atölyemizde boyanıp hazırlanmış ve asılmıştır. El Sanatları Birimi yılları arasında İsviçre de sağlık ateşeliği görevinde bulunan eşi ile hastaneleri dolaşırken sizin yapmak istediğiniz çalışmaların benzerini gördük ve ülkemize bunu rapor ettik. Bizim hastanelerimizde bunların kurulmasını önerdik ancak yıllar içinde yapılamadığını izledik. Ömrümüzün son demlerinde burada bu birimin kurulduğunu ve faaliyette bulunacağını görmek bizi çok mutlu etti. dedi. Atölye çalışmalarına katılım, öncelikle isteğe bağlıdır. Tedavilerinden arta kalan zamanlarını Hasta, refakatçi ve ziyaretçilerden evlerinde hobi olarak çalışmaları sonucunda artan malzemelerini hastanemize bağışlayabiliyorlar. Bunlarda atölyemizde değerlendirilmektedir. Sonuç olarak çalışmalarımızın hem sosyolojik hem psikolojik hem tedavi edici yararlarını kısa sürede kendim ve hastane çalışanları gözlemlemişlerdir. Çalışmalarımıza büyük bir şevkle devam etmekteyiz. Gülay AKTEMEL 30 31

19 Betül AKBUĞA ÖZEL Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Sağlık Hizmetleri İnsanlık var olduğundan beri hayati tehlikelerle ve ciddi yaralanmalarla karşı karşıya kalıyor. İnsanoğlu bu tehlike ve yaralanmalarla edinilmiş tecrübeleri, biriktirilmiş bilgileri yardımıyla mücadele etmeye çalışmış ve çalışıyor. İnsanlığın edinilmiş tecrübeleri ve bilgileri süreç içinde özellikle bilim ve teknoloji tarafından sürekli yenileniyor. İlerleyen bilim ve teknoloji ve buna bağlı olarak gelişen tıp insan ömrünü uzatıyor. Bunun sonucu olarak insanların sağlık hizmetlerinden özellikle de acil sağlık hizmetlerinden beklentileri gün geçtikçe artıyor. Bu nedenle sık sık doğanın kanunlarına karşı iç görüsüz ve sınırsız tahammülsüzlük örnekleri yaşanıyor. Artık insanlar yüz yaşındaki bilinci kapanmış hastalarının nihai sonunu hüzünle ve metanetle beklemiyor. Artık kalp krizi geçiren bir kişinin başında köyün ya da mahallenin şifacısı dua okumuyor. Artık insanlar düşüp eklemlerini ya da kemiklerini incittiklerinde kırıkçı-sınıkçıya gitmiyor. Artık yaralarını ve yaralılarını kişisel imkanlar ile ya da toplum içindeki kendiliğinden sağlıkçılar ile tedavi etmeye çalışan insandan, devletin sağlık hizmeti sunum güvencesinde, organize ekipler ile ihtiyacı olana ihtiyacı olduğu anda sağlık hizmeti alan insana gelinmiştir

20 Acil servisler, beklenmedik ve ani gelişen durumlar neticesinde gelişebilen hayatı tehdit edici sağlık sorunlarının çözüldüğü ilk başvuru yerleridir. Bu nedenle bizi beklenmedik ve ani bir şekilde günlük rutinin dışına iten her sağlık sorununda acil servislere başvururuz. Acil, beklenmedik ve ani bir durumda bir hastanenin acil servis ekibinin organizasyon ve müdahale becerisinin düzeyi, hizmeti alanlar da ve hizmeti takip edenler de, o hastanenin bütünü hakkında olumlu ya da olumsuz eleştiri yapma güdüsü yaratır. Bu nedenle haklı olarak denir ki; acil servisler bir hastanenin vitrinidir dışarıya açılan penceresidir prestijidir Türkiye deki acil servislerde geçmişten bugüne kadar hasta için gerekli acil tıbbi bakımın gerekleri büyük fedakarlıklar yapan hekimler ve hemşireler tarafından olabildiğince yerine getirilmeye çalışılmıştır. Ancak acil servisler günümüze değin genellikle; tıbbi ve idari her türlü işleyiş ihtiyaçları ve olası sorunları günü birlik çözümlerle idare olunan, farklı hastanelerde farklı uzmanlık dallarının sorumluluğu altında hizmet veren, genellikle sorumluluğu alan uzman için angarya olan, sıklıkla hasta için en tehlikeli ve en kritik saatlerde hekimin ve diğer sağlık personelinin en tecrübesizinin, en sorunlusunun ya da en gönülsüzünün görev yaptığı, hastanenin diğer birimlerinin her açıdan koltuk değnekliğini yapan, düzensiz ve sorunlu birimler olarak çalışmışlardır. Acil servislere ciddi sağlık problemleri ile gelen hastaların ölüm ve sağ kalım oranlarındaki dengesiz dağılımların nedenleri üzerine düşünülmesi, ideal olan ile mevcut olan arasındaki ciddi farklılıkların tespit edilmesi neticesinde acil servislerde; tek çalışma alanı acil servis olan, organize, kriz yönetiminde etkin, tüm yaklaşımlarını öncelikle hastanın sağ kalımı prensibine göre belirleyen, mevcut ya da olası sağlık problemlerini bu temel prensip üzerinden öncelik sırasına göre tespit edebilen ve aynı öncelik sırasıyla çözebilen, hastayı daha ileri bir sakatlık ve yaralanmadan koruyabilen bir ekip lideri ve ekip ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç dünyanın gündeminde 40 yıldır var olan bir anabilim dalını ve uzmanlığı Türkiye nin gündemine sokmuştur. Türkiye de 20 yıl önce temelleri atılan Acil Tıp Anabilim dalı ve Acil Tıp Uzmanlığı sayesinde bugün Acil Tıp Servisleri nin sayıları gün geçtikçe artmaktadır. Dünyada 1966 da ABD de Ulusal Bilimler Akademisi Ulusal Araştırma Konseyi nin Travma ve Şok Komitesi Kazalara bağlı ölüm ve sakatlıklar: Modern toplumun ihmal edilmiş hastalığı başlıklı bir rapor yayımlamıştır. Raporda ABD çapında travma hastalarına sunulan acil sağlık hizmetlerinin (hastane öncesi ve hastane) yetersizliğine ve bu yetersizliğin neden olduğu ölüm ve sakatlık oranlarının yüksekliğine vurgu yapılmıştır. Raporda verilen en çarpıcı örneklerden birisi; Vietnam Savaşı nda yaralanan bir ABD askerinin, Newyork kentinde hastaneye birkaç sokak ötede yaralanan bir sivilden daha çok yaşama şansına sahip olduğu bilgisidir. Bu durum askeri birliklerdeki acil sağlık hizmetlerinin hedefe yönelik, organize ve hızlı olmasıyla, sivil hayatta ise benzeri bir organizasyonun eksik ya da yetersiz olmasıyla açıklanmıştır. Askeri deneyimlerin hastane organizasyonlarına aktarılması ilk defa ABD de 1972 yılında Cincinati Üniversitesi Acil Tıp Uzmanlık Programı nın hayata geçirilmesi ile mümkün olmuştur. Türkiye de ilk Acil Tıp Anabilim Dalı ise, 1992 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi nde Cincinnati Üniversitesi nde Acil Tıp uzmanı olan Dr. John Fowler ın Türkiye ye davet edilmesiyle kurulmuştur. Acil sağlık hizmetlerinin hastane öncesi ayağı olan 911 ambulansları ve paramedik okulları ABD de 1977 yılında tanımlanarak uygulamaya geçmiştir. Türkiye de benzeri bir süreç 1993 de yine İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu nda ilk Paramedik okulunun açılması ile başlamıştır. Yerel nitelikli 077 Hızır Acil uygulamasından, ulusal ölçekli 112 Acil Yardım ve Kurtarma hizmetlerine geçilmesi ise 1994 yılında gerçekleşmiştir. Acil durumların yönetiminde yaşanan aksaklıkların ve hataların sonuçlar ile direkt ve hayati bir ilişkisinin olduğunun saptanması nedeniyle Acil Sağlık Hizmetlerindeki köklü değişim hastane öncesi ve hastane aşamasındaki mekan, malzeme, personel ve eğitim ihtiyaçlarının yeniden tanımlanmasını gerektirmiştir. Bu sebeple sokaktaki, evdeki, hastanedeki, iş yerindeki insanların yani herkesin bilincinde de Acil Sağlık Hizmetlerinin yeniden tanımlanması ve hizmet sunucularının yeniden tanıtılması ihtiyacı doğmuştur. Acil Tıp bilimi ve uygulama alanı olan Acil Sağlık Hizmetleri diğer bilimlerden farklı olarak kalp, beyin, kemik ya da göz gibi bir organa odaklanmamıştır, bir duruma odaklanmıştır. O durumun adı acil durumdur. Acil durum; beklenmedik bir zamanda aniden gelişen ve hayati risk yaratan bir travma ya da hastalık ile ilişkili olabilen ve ilk 24 saat içinde müdahale edilmediği taktirde sonuçları ölümcül olabilen durum olarak tanımlanır. Acil Sağlık Hizmetleri esas olarak; hayati riski bulunan bu acil durum vakalarının ilk 24 saat içindeki en önemli altın saatleri için geliştirilmiştir. Nedir bu altın saatler? Altın saatler acil durumdan etkilenen hastanın şikayetlerinin başladığı andan itibaren hastalıkla savaşının başladığı ilk saatlerdir. Altın saatler hayatta kalımın sağlanması için ya da acil durumdan ötürü herhangi bir sakatlık gelişmesinin önlenmesi için hastanın en uygun, en kıymetli saatleridir. Altın saatler; zamanında ve doğru yapılan hayat kurtarıcı müdahaleler ve tedavilerle beyin, kalp, akciğerler ve böbrekler gibi hayati organların zarar görmeden kendi çalışma düzenlerine dönebilmelerine olanak sağlar. Ölüm kalım savaşından galip çıkmak bu nedenle büyük oranda bu altın saatlerdeki beklenmedik çetin savaşın kazanılmasına bağlıdır. Bu ölüm kalım savaşlarında size yardımcı olacak, müdahale edecek ve elinizden tutacak olan hastane öncesi ve hastane ekipleri değişti, değişiyor. Bu değişim sizi etkileyecek. Haberiniz olmalı. Sizi çoğu hastane acil servislerinde artık genç, akademik disiplini, sistematize edilmiş bilgi birikimi, Acil Tıp Uzmanları ve hocaları bulunan, 24 saat Acil Tıp Uzmanı gözetiminde hatta 24 saat Acil Tıp Uzmanı tarafından hizmet verilen Acil Tıp Servisleri karşılıyor, karşılayacak. Bu karşılama sizin için. Haberiniz olmalı. Acil Tıp; dokunulmayan, sahiplenilmeyen, bilinmeyen, kişilik sahibi olmayan acil servislerin yüzü, yüreği, beyni, bilgisi, kişiliği oluyor. Acil Tıp; insan hayatının ani ve beklenmedik bir şekilde tehlikeye girdiği durumlarda verilen ilk savaşların daha çok kazanılması adına gün geçtikçe daha güçlü, daha bilimsel bir yapı kazanıyor. Acil Tıp; tıp dünyasının geç keşfedilmiş bütünleyici bir parçası haline geliyor. Bu bilim, insanlığın eksilmemek adına attığı adımların en yenilerindendir. Haberiniz olmalı. Bir vücut bölgesi ağrısıyla gittiğiniz birçok acil serviste artık sadece bir organınızın olası bir hastalığına değil o ağrıyı yapabilecek tüm organlarınızın olası hayati risklerine bakılıyor. Böyle bir acil hasta bakımının farkında olmak için haberiniz olmalı. Özetle; Acil Sağlık Hizmetlerinin sunumundaki niteliksel ve niceliksel artışların, bireysel ve toplumsal açıdan daha sağlıklı ve daha güvenli bir gelecek inşaa edilmesi sürecine ciddi katkıları olacağı beklenmektedir. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi de Temmuz 2006 dan beri Acil Tıp A.D Başkanlığı nda Ankara, Adana ve Konya birimlerindeki Acil Servis lerinde Acil Tıp Uzmanları gözetiminde acil hasta tanı, tedavi ve bakım hizmetlerini sürdürmeye devam etmektedir

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum Bölüm 28 Çocuğum Astımlı mı Kalacak? Dr. S. Tolga YAVUZ Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum yollarında ortaya çıkan ve şiddeti zaman içinde değişmekle

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI T Ü R K İY E HALK SAĞLIĞI KURUM U Van Halk Sağlığı Müdürlüğü

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI T Ü R K İY E HALK SAĞLIĞI KURUM U Van Halk Sağlığı Müdürlüğü T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI T Ü R K İY E HALK SAĞLIĞI KURUM U Van Halk Sağlığı Müdürlüğü Sayı : 37.81 1.563-934/ 28/04/2014 Konu : Teklife Davet Tel : Faks : Kurumumuzun ihtiyacı olan (2) kalem Dünya Astım Günü

Detaylı

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler Diyabet nedir? Diyabet hastalığı, şekerin vücudumuzda kullanımını düzenleyen insülin olarak adlandırdığımız hormonun salınımındaki eksiklik veya kullanımındaki yetersizlikten

Detaylı

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır. Bölüm 9 Astım ve Gebelik Astım ve Gebelik Dr. Metin KEREN ve Dr. Ferda Öner ERKEKOL Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır. Erişkinlerde astım görülme

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar üretir. Bunların başında insülin gelmektedir. İnsülin, pankreastan

Detaylı

HASTA/HASTA YAKINI ZORUNLU EĞİTİM İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ

HASTA/HASTA YAKINI ZORUNLU EĞİTİM İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ Sayfa No 1 / 7 1.AMAÇ: Hastanede tedavi ve bakım alan tüm hasta / hasta yakınlarının hastalık, tedavi ve bakımları, riskleri ve taburcu olduktan sonra evdeki bakımları hakkında eğitilmelerini sağlamak

Detaylı

Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların düzeltilmesi

Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların düzeltilmesi Bölüm 17 Astım Tedavisinde Yapılan Yanlışlar Astım Tedavisinde Yapılan Yanlışlar Dr. Gülhan AYHAN ve Dr. Ömer AYTEN Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların

Detaylı

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE 0212 5294400 2182 KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE 0212 5294400 2182

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE 0212 5294400 2182 KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE 0212 5294400 2182 İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ 2013 YILI HASTA OKULU PLANI HASTANE ADI TARİH SAAT KONU EĞİTİM YERİ HASTA OKULU PROGRAMI İÇİN HASTA VE YAKINLARININ İLETİŞİM KURABİLECEKLERİ TELEFON NUMARASI HASEKİ 28/01/2013

Detaylı

DIŞ KULAK YOLUNDAN YABANCI CİSİM / POLİP ÇIKARTILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

DIŞ KULAK YOLUNDAN YABANCI CİSİM / POLİP ÇIKARTILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU DIŞ KULAK YOLUNDAN YABANCI CİSİM / POLİP ÇIKARTILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU Hastanın Adı, Soyadı: TC Kimlik No: Baba adı: Ana adı: Doğum tarihi: Sayın Hasta, Sayın Veli/Vasi,

Detaylı

Astım hastalarının hava yollarındaki aşırı hassasiyet, hava akım kısıtlanması ve aşırı mukus salgılanması

Astım hastalarının hava yollarındaki aşırı hassasiyet, hava akım kısıtlanması ve aşırı mukus salgılanması Bölüm 11 Astım ve Cerrahi İşlemler Astım ve Cerrahi İşlemler Dr. Gözde KÖYCÜ ve Dr. Ferda Öner ERKEKOL Astım hastalarının hava yollarındaki aşırı hassasiyet, hava akım kısıtlanması ve aşırı mukus salgılanması

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

ASTIM ASTIM NASIL BİR HASTALIKTIR

ASTIM ASTIM NASIL BİR HASTALIKTIR ASTIM NASIL BİR HASTALIKTIR ASTIM Astım solunumun gerçekleştiği alveol denen hava keseciklerine soluk havasını ileten hava yollarında daralma ile kendini gösteren ve ataklar (krizler) şeklinde seyreden

Detaylı

Hepatit C ile Yaşamak

Hepatit C ile Yaşamak Hepatit C ile Yaşamak NEDİR? Hepatit C kan yoluyla bulaşan Hepatit C virüsünün(hcv) neden olduğu bir karaciğer hastalığıdır. 1 NEDİR? Hepatit C virüsünün birçok türü (genotipi ) bulunmaktadır. Ülkemizde

Detaylı

TROMBOSİTOPENİ KONTROLÜ

TROMBOSİTOPENİ KONTROLÜ TROMBOSİTOPENİ KONTROLÜ GÜLDER GÜMÜŞKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ONKOLOJİ HASTANESİ TROMBOSİT NEDİR? 1 Kemik iliğinde yapılan kan hücrelerinden biridir. Pıhtılaşma hücreleri olarak bilinir. 1mm 3 kanda

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

Alevlenmelerin en yaygın nedeni, trakeobronşiyal enfeksiyonlar ve hava kirliliğidir. Şiddetli alevlenmelerin üçte birinde neden saptanamamaktadır

Alevlenmelerin en yaygın nedeni, trakeobronşiyal enfeksiyonlar ve hava kirliliğidir. Şiddetli alevlenmelerin üçte birinde neden saptanamamaktadır Toraks Derneği, Göğüs Hastalıkları Uzmanları ve solunum hastalıkları alanında çalışan diğer uzmanlık dallarındaki hekimler tarafından 1992 de kurulan bir ulusal uzmanlık derneğidir. Toraks Derneği nin

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ MENOPOZ DÖNEMİ BU EĞİTİMDE NELER PAYLAŞACAĞIZ? Menopoz nedir?

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı çeken sigara vücuda birçok zarar vermekte ve uzun süre

Detaylı

Diyabet Nedir? Diyabetin iki tipi vardır:

Diyabet Nedir? Diyabetin iki tipi vardır: Diyabet Nedir? Kan şekeri, glukoz vücut için gerekli olan enerjiyi sağlar. İhtiyaçtan fazla şeker, gerektiğinde kullanılmak üzere karaciğer ve yağ hücrelerinde depolanır. Şekerin vücutta enerji olarak

Detaylı

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu Sağlık Hizmetlerinin Özellikleri Ergenin yaşına, gelişim düzeyine uygun Bireysel, kültürel ve sosyoekonomik farklılıklara

Detaylı

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? Vücudun, büyümesi yenilenmesi çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin yeterli miktarda alınmasıdır. Ş. İKİBUDAK BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ SAĞLIKLI BİR Y AŞAMIN

Detaylı

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR! Acıbadem Hastanesi Büyüme ve Ergenlik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz ile, çocuğun doğumundan itibaren vücudunda hangi hormonların ne gibi işlevleri olduğunu, ilk 3 yılın önemini ve ergenlik

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

ALLERJİNİN NEDENİ NEDİR?

ALLERJİNİN NEDENİ NEDİR? Saman nezlesi tanımı yanlış isimlendirilmektedir. Çünkü saman bu olaya neden olmaz. Hastalık; akan / kaşınan burun ve göz, hapşırma, boğaz kaşıntısı ve burun, boğazda çok miktarda akıntıdan oluşmaktadır.

Detaylı

Uygun antibiyotik seçeneği ile ilaç yükleme testi nedir? Antibiyotiklere ve bazen de diğer ilaçlara allerji tanımlayan olgularda allerjileri olan

Uygun antibiyotik seçeneği ile ilaç yükleme testi nedir? Antibiyotiklere ve bazen de diğer ilaçlara allerji tanımlayan olgularda allerjileri olan Uygun antibiyotik seçeneği ile ilaç yükleme testi nedir? Antibiyotiklere ve bazen de diğer ilaçlara allerji tanımlayan olgularda allerjileri olan ilaç dışında- kullanabilecekleri güvenilir bir antibiyotik

Detaylı

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur. Dr.Armağan HAZAR ZATÜRRE (PNÖMONİ) Zatürre yada tıbbi tanımla pnömoni nedir? Halk arasında zatürre olarak bilinmekte olan hastalık akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Tedavi edilmediği takdirde ölümcül

Detaylı

Alerjik Rahatsızlıklar. Atmosphere Sky ile hayatın tadını çıkarın!

Alerjik Rahatsızlıklar. Atmosphere Sky ile hayatın tadını çıkarın! Alerjik Rahatsızlıklar. Atmosphere Sky ile hayatın tadını çıkarın! 01 Giriş Her yıl artan sayıda insanı etkileyen alerjik rahatsızlıklar yaygın bir sorundur 1. Avrupa da 150 milyondan fazla insan kronik

Detaylı

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Tarih boyunca; İnsan diyeti, Aktivite kalıpları, Beslenme durumu. Paleolithic dönemden beri: Diyet kalıpları, Fiziksel aktivite

Detaylı

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları

Detaylı

AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK

AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK Akılcı İlaç Kullanımı tanımı ilk defa 1985 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılmıştır. Kişilerin

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 09 Nisan 2009 02:25 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Nisan 2009 02:59

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 09 Nisan 2009 02:25 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Nisan 2009 02:59 Alerji Son yıllarda artış gösteren hastalılıklardan biri de alerji... Çağımızın hastalığı... Medeniyet arttıkça, toplumlar hijyene önem vermeye başladıkça alerjik vakalar da artmaya başlıyor. Dünyada en

Detaylı

PLASTİK CERRAHİ MEME ESTETİĞİ

PLASTİK CERRAHİ MEME ESTETİĞİ PLASTİK CERRAHİ MEME ESTETİĞİ PLASTİK CERRAHİ MEME KÜÇÜLTME VE DİKLEŞTİRME MEME KÜÇÜLTME Meme küçültme ameliyatı, kadının dış görünümünü düzeltmek amacıyla yapılan kozmetik bir ameliyat gibi bilinmekle

Detaylı

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir? Damar Tıkanıklığı Nedir? Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir? Damar tıkanıklığı özellikle ilerleyen yaşlarda karşımıza çıkan ve kalp krizine kadar götüren bir hastalıktır. İleri yaşlarda ortaya

Detaylı

Hepatit B ile Yaşamak

Hepatit B ile Yaşamak Hepatit B ile Yaşamak NEDİR? Hepatit B, karaciğerin iltihaplanmasına sebep olan, kan yolu ve cinsel ilişkiyle bulaşan bir virüs hastalığıdır. Zaman içerisinde karaciğer hasarlarına ve karaciğer kanseri

Detaylı

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI Bariatrik ameliyatlar sadece kilo kaybı sağlayarak fiziksel değişim sağlamazlar, asıl önemli olan kilo kaybı sonrası vücudumuz için bu 7 önemli

Detaylı

Vücudumuzda oluşan tümör hücrelerini yok etmek için uygulanan ilaç tedavisine kemoterapi denir.

Vücudumuzda oluşan tümör hücrelerini yok etmek için uygulanan ilaç tedavisine kemoterapi denir. KEMOTERAPİ KEMOTERAPİ NEDİR? Vücudumuzda oluşan tümör hücrelerini yok etmek için uygulanan ilaç tedavisine kemoterapi denir. Kemoterapide, bir veya birden fazla ilaç bir arada kullanılabilir. Her ilacın

Detaylı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser Nedir? Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk

Detaylı

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Endometriozis. (Çikolata kisti) Endometriozis (Çikolata kisti) Bugün Neler Konuşacağız? Endometriozis Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ne Sıklıkta Görülür? Hangi Sorunlara Neden Olur? Nasıl Tanı Konur? Nasıl Tedavi Edilir? Endometriozis

Detaylı

Sigaranın Vücudumuza Zararları

Sigaranın Vücudumuza Zararları Sigaranın Vücudumuza Zararları Sigaranın vücudumuza olan zararları ve sigarayı bıraktıktan sonra vücudumuzdaki değişimler burada anlatılmaktadır. Sırt ve Bel Ağrısı: Sigara içmek bel ile ilgili hastalıkların

Detaylı

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR?

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR? KEMOTERAPİ NEDİR? Kanser hücrelerini tahrip eden kanser ilaçları kullanılarak yapılan tedaviye kemoterapi denir. Bu tedavilerde kullanılan ilaçlara antikanser ilaçlar da denir. Kanserin türüne göre kemoterapinin

Detaylı

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır. ŞİŞMANLIK (OBEZİTE) Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır. Yağ dokusunun oranı; Yetişkin erkeklerde % 12 15, Yetişkin kadınlarda %20 27 arasındadır. Bu oranların

Detaylı

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER A) BİYOLOJİK ETMENLER KALITIM İÇ SALGI BEZLERİ B) ÇEVRE A) BİYOLOJİK ETMENLER 1. KALITIM Anne ve babadan genler yoluyla bebeğe geçen özelliklerdir.

Detaylı

GRİP İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ 2008

GRİP İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ 2008 GRİP İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ 2008 GRİP HAKKINDA BİLMEMİZ GEREKENLER Gribin nasıl bir hastalık olduğunu, Gripten korunmak için neler yapmamız gerektiğini, Grip aşısını ve ne zaman aşı olmamız

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne

Detaylı

ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var mıydı?

ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var mıydı? Sayfa Sayısı 1 / 5 HASTANIN ADI VE SOYADI: PROTOKOL NO: DOĞUM TARİHİ: YATIŞ TARİHİ: ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var

Detaylı

6 MAYIS 2014 DÜNYA ASTIM GÜNÜ

6 MAYIS 2014 DÜNYA ASTIM GÜNÜ 6 MAYIS 2014 DÜNYA ASTIM GÜNÜ TEKİRDAĞ HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ETKİNLİKLERİ 6 Mayıs Dünya Astım Günü olması sebebiyle merkez ve tüm ilçelerde etkinlikler düzenlenmiştir. Yerel Medyada 6 Mayıs Dünya Astım

Detaylı

Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı

Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı 17 MAYIS 2013 Dünya Hipertansiyon Ligi Girişimidir. 17 MAYIS 2013 Dünya Hipertansiyon Ligi Girişimidir. Hipertansiyon Nedir? Çoğunlukla yüksek kan basıncı olarak

Detaylı

GEBELİK VE LOHUSALIK

GEBELİK VE LOHUSALIK GEBELİK VE LOHUSALIK ANA SAĞLIĞI Sağlık hizmetleri açısından doğurganlık çağındaki (15-49 yaş arası) tüm kadınlara ana denir. 15-49 yaş doğurganlık çağındaki kadınlar nüfusumuzun % 27 sini oluşturmaktadır.

Detaylı

Kalp Kapak Hastalıkları

Kalp Kapak Hastalıkları BR.HLİ.085 içerisinde kanın bulunduğu dört odacık vardır. Bunlardan ikisi sağ, ikisi ise sol kalp yarımında bulunur. Kalbe gelen kan önce sağ atriuma gelir ve kalbin sağ kulakcığı ve sağ karıncığı arasında

Detaylı

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA)

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA) DABİGATRAN (PRADAXA) NE İÇİN KULLANILIR? Dabigatran (PRADAXA) pıhtıönler ilaç grubundadır. Halk arasında kan sulandırıcı ilaç olarak bahsedilen ilaçlardan bir tanesidir. Kan damarları içerisinde pıhtı

Detaylı

Türkiye'de Yıllara Göre Yeni Verem Hasta Sayıları. 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 2007 Yıllar

Türkiye'de Yıllara Göre Yeni Verem Hasta Sayıları. 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 2007 Yıllar Verem Haftası etkinlikleri çerçevesinde Akkuş İlçe Sağlık Grup Başkanımız Dr. Mustafa AKDOĞAN 18/01/2010 tarihinde ilçemizde çalışan din adamları ve halka yönelik verem hastalığı ile ilgili çeşitli bilgiler

Detaylı

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA) 1 EDOKSABAN (LİXİANA) pıhtıönler ilaç grubundadır. Halk arasında kan sulandırıcı ilaç olarak bahsedilen ilaçlardan bir tanesidir. Kan damarları içerisinde pıhtı oluşmasını ve oluşan pıhtının büyümesini

Detaylı

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065 Gençlerde Bel Ağrısına Dikkat! Bel ağrısı tüm dünyada oldukça yaygın bir problem olup zaman içinde daha sık görülmektedir. Erişkin toplumun en az %10'unda çeşitli nedenlerle gelişen kronik bel ağrıları

Detaylı

Çocuğunuzun ilk doğduğu günden itibaren gençlik çağlarına gelinceye kadar çeşitli kontroller ve sağlıklı çocuk izlemleri yapılması gerekiyor.

Çocuğunuzun ilk doğduğu günden itibaren gençlik çağlarına gelinceye kadar çeşitli kontroller ve sağlıklı çocuk izlemleri yapılması gerekiyor. Çocuğunuzun ilk doğduğu günden itibaren gençlik çağlarına gelinceye kadar çeşitli kontroller ve sağlıklı çocuk izlemleri yapılması gerekiyor. Sağlıklı çocuk izlemi: Çocuğun yaşına uygun ruhsal, fiziksel

Detaylı

Diyabet ve egzersiz TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

Diyabet ve egzersiz TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 02 Diyabet ve egzersiz Diyabetli bireyler

Detaylı

ÇOCUKLARDA ŞEKER HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

ÇOCUKLARDA ŞEKER HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR? Öğrencim ve Diyabet ÇOCUKLARDA ŞEKER HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR? Şeker hastalığının (diyabet) en sık görülen belirtileri sık sık ve bol miktarda idrar yapma, çok su içme, iştah artmasına rağmen

Detaylı

DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK

DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği OP. DR. ÜNSAL ÖZKUVANCI Genel bilgiler Şeker hastalığı bir çok organı etkilediği gibi cinsel fonksiyonları da olumsuz

Detaylı

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir? Suçiçeği Nedir? Su çiçeği varisella zoster adı verilen bir virüs tarafından meydana getirilen ateşli bir enfeksiyon hastalığıdır. Varisella zoster virüsü havada 1-2 saat canlı kalan ve çok hızlı çoğalan

Detaylı

Romatizma ve Tedavisi Hakkında Yanlışlar ve Doğrular

Romatizma ve Tedavisi Hakkında Yanlışlar ve Doğrular Romatizma ve Tedavisi Hakkında Yanlışlar ve Doğrular BR.HLİ.067 Romatizma hastalıkları toplumda oldukça sık görülen hastalıklardır. Bunların sıklıkla günlük yaşamı etkilemesi, kişinin yaşam kalitesini

Detaylı

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi Sağlıklı bir anne için Sağlıklı beslenme Düzenli hekim kontrolü Gebelik öncesi hastalıkların sıkı takibi Sağlıklı bir yaşam tarzı Huzurlu bir gebelik süreci Sağlıklı beslenme = Dengeli beslenme Proteinler

Detaylı

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Hipertansiyon HT Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Bu sunum Arş. Gör. Dr. Neslihan Yukarıkır ve Arş. Gör. Dr. Dilber Deryol Nacar

Detaylı

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor. Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum yolu enfeksiyonu olan grip, hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır hastalık tablolarına neden olabiliyor. Grip ve sonrasında gelişen akciğer enfeksiyonları

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

Reflü Hastaları Ne Yapmalı?

Reflü Hastaları Ne Yapmalı? On5yirmi5.com Reflü Hastaları Ne Yapmalı? Reflü hastalarının, yaşam kalitelerini yükseltmek ve daha az sorun yaşamaları için yapabilecekleri basit çözümler var. Yayın Tarihi : 11 Ekim 2011 Salı (oluşturma

Detaylı

Hastane. Hastane Grupları 19/11/2015. Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar

Hastane. Hastane Grupları 19/11/2015. Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar Hastane Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar Yük.Hem.Müge Bulakbaşı Ekonomik, verimli ve etkili olarak her türlü sağlık hizmetinin kesintisiz üretildiği, Eğitim, araştırma ve toplum sağlığı hizmetlerinin

Detaylı

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ HAYAT PROGRAMI (2014 2017) TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ

Detaylı

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

Endokrin ve Metabolik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz

Endokrin ve Metabolik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz Endokrin ve Metabolik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz Prof Dr Zehra Aycan Doç Dr Baran Yosmaoğlu Yrd Doç Dr Cihan Fidan Hasan Göktan Arzu Bektaş Kapsam: Tip 1 diyabet Obezite ve Tip 2 diyabet

Detaylı

Çocukluk Çağı Obezitesi

Çocukluk Çağı Obezitesi Çocukluk Çağı Obezitesi Prof. Dr. Hilal Özcebe Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Enstitüsü hozcebe@hacettepe.edu.tr Çocuklarda Obezite Son yıllarda önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmesi Gelişmiş

Detaylı

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA! KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA! Portal : www.takvim.com.tr İçeriği : Gündem Tarih : 09.03.2017 Adres : http://www.takvim.com.tr/yasam/2017/03/09/karacigerini-koru-sigortayi-attirma Karaciğerini koru

Detaylı

DİYABETTE İLAÇ VE İNSÜLİN TEDAVİSİ

DİYABETTE İLAÇ VE İNSÜLİN TEDAVİSİ DİYABETTE İLAÇ VE İNSÜLİN TEDAVİSİ Uz. Dr. M. Masum CANAT Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Kliniği DİYABET (ŞEKER HASTALIĞI) NEDİR? İnsülin eksikliği ya da var olan

Detaylı

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir. Metabolizma, bedeninizdeki kimyasal tepkimelerin toplamını ifade eden sihirli bir sözcüktür. Özellikle orta yaşlar ve sonrasında görülen kilo artışlarının, çabuk yorulma, halsizlik ve yorgunlukların başlıca

Detaylı

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanserinde Çığır Açan Adım Kadın Kanserleri Hakkında Mutlaka Bilmeniz Gerekenler Özel

Detaylı

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı

Detaylı

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU Türkiye ulusal düzeyde ölüm nedenleri arasında ilk sırayı 205.457 ölümle kardiyovaskülerhastalıklar (tüm ölüm nedenlerinin %47,73 ü) almaktadır. Kardiyovasküler

Detaylı

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI VE PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ Başlıca tütün ürünleri nelerdir? SİGARA ELEKTRONİK SİGARA PİPO PURO NARGİLE ESRAR

Detaylı

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen hemen tüm insanlar değişik nedenlerle baş ağrısından

Detaylı

KANSER TANIMA VE KORUNMA

KANSER TANIMA VE KORUNMA KANSER TANIMA VE KORUNMA Uzm. Dr Dilek Leyla MAMÇU Sunum İçeriği Genel Bilgiler Dünyada ve Ülkemizdeki son durum Kanser nasıl oluşuyor Risk faktörleri neler Tedavi seçenekleri Önleme mümkün mü Sorular/

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU Yazar Ad 61 Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU Ülkemizde kalp damar hastalıkları erişkinlerde en önemli ölüm ve hastalık nedeni olup kanser veya trafik kazalarına bağlı ölümlerden daha sık görülmektedir. Halkımızda

Detaylı

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü KALP KRıZINDE ILK MÜDAHALE Kalp krizi tıbbi bir acil durumdur. Erken tanı ve hızlı tedavi oldukça hayati

Detaylı

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır. HODGKIN LENFOMA HODGKIN LENFOMA NEDİR? Hodgkin lenfoma, lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Lenf sisteminde genç lenf hücreleri (Hodgkin ve Reed- Sternberg hücreleri) çoğalır ve vücuttaki lenf

Detaylı

TC SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

TC SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TC SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ Aşırı sıcaklar çeşitli sağlık problemlerini de beraberinde getirmektedir.sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak

Detaylı

TÜBERKÜLOZ Tüberküloz hastalığı gelişimi için risk faktörleri

TÜBERKÜLOZ Tüberküloz hastalığı gelişimi için risk faktörleri TÜBERKÜLOZ Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis mikrobu ile oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Kişiden kişiye solunum yoluyla bulaşir. Hasta kişilerin öksürmesi, aksırması, hapşurması, konuşması ile havaya

Detaylı

Diyabet ve göz sorunları

Diyabet ve göz sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 08 Diyabet ve göz sorunları Diyabet

Detaylı

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR BU EĞİTİMDE NELER PAYLAŞACAĞIZ?

Detaylı

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM 9.11.2015 ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM Konular Doğum öncesi gelişim aşamaları Zigot Doğum öncesi çevresel etkiler Teratojenler Doğum Öncesi G elişim Anneyle ilgili diğer faktörler Öğr. Gör. C an ÜNVERDİ Zigot

Detaylı

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan Kalp Kapağı Hastalıkları Nelerdir? Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD. Giriş

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI VEREM (TÜBERKÜLOZ) NEDİR? Verem hastalığı; verem mikrobunun solunum yolu ile alınmasıyla oluşan bulaşıcı bir

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi:

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: 30.06.2018 » İnfluenzanın Tanımı» İnfluenza Bulaş Türleri» İnfluenza Nasıl Bulaşır?» Konak Seçimi» Klinik

Detaylı