Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hz. nin 23 Şubat 2010 Sohbeti,

Transkript

1 İLİM OKYANUSLARI Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hz. nin 23 Şubat 2010 Sohbeti, Destur Ya Seyyidi, Rical Allah meded. La İlahe ill'allah La İlahe ill'allah La İlahe ill'allah Seyyidina Nebiyyuna Mevlana Muhammed Resulullah, Habibullah, nur-i arşillah. Allahümme zidhu izzen ve şerefe, nuran ve surura, rıdvana ve sultana. Sonra, selamu aleyk ya Sahibel Vakt. Esselamu aleyke ya Kutbul Mutasarrıf ve Rahmetullahu ve Berekatuhu. Esselamu aleykum, bu bizim mütevazi meclisimize katılanlar. Cenab-ı Allah'tan af dileyin. Af dilememiz lazım, af istememiz lazım. Merhaba, merhaba! Dünya ve ahiretiniz için Allah size gün be gün sonsuz nimetlerinden versin- Katılanlara, seyredenlere ve birşeyler anlamak isteyenlere Allah her gün nimetlerinden versin. Bakmayanlar, seyretmeyenler bundan mahrum kalacaklar. Kaybediyor onlar bunu. Biz Shakespeare değiliz, Shakespeare İngilizcesi konuşmuyoruz. Bizim İngilizcemiz çarşı pazar İngilizcesi. Bu yüzden bizde bir söz vardır. Birisini dinleyen insan için derler ki, karşıdakini anlamak için ondan daha akıllı olması lazımdır. Bu yüzden, güzel anlayışınızı kullanın. Kim birşey anlarsa, boş gelir ama dolu gider. Başka hiçbir şey düşünmeyin. Yalnız dinleyici olun, dinleyin. Ey bizim Selefi alimlerimiz, çok şeyler bildiğinizi iddia ediyorsunuz. Öyle mi? Siz herşeyi biliyorsunuz. Birisi size birşey sorsa, hemen bir cevap veriyorsunuz. Ve ben de soruyorum. Eğer Alemlerin Rabbi beni konuşturuyor desem kabul ediyor musunuz? Etmiyorsunuz. Kabul etmiyorsunuz, nasıl? Kıyamet Günü geldiğinde Cenab-ı Allah kulları için olan hükmünü verecek. O gün bir sual sorulduğunda ve o kimse doğru cevabı vermeyince "konuşma" denecek ona, ellerine "sen söyle onun ne yaptığını" diyecek. Elleri konuşacak, şahitlik edecek. Ayaklarına diyecek ki, "sen söyle nerelere gittiğini. O doğruyu söylemiyor, sen söyle". Onlar konuşmaya başlayacak, ve o kimse şaşıracak: "Nasıl benim aleyhimde konuşuyorsunuz?" O zaman uzuvlarımız diyecek ki, Bizi, herşeyi söyleten Allah söyletti" (41:21) E buna inanıyorsanız, neden ben "Alemlerin Rabbi, beni size hitab etmem için konuşturuyor" dediğimde inanmıyorsunuz? Neden? Yanlış birşey var mı? Selef? Hep unutuyorum sizin isminizi ve soruyorum insanlara, "neydi o alimlerin ismi?" diye. Onlar da belki 100 kere tekrarlıyorlar ama yine de unutuyorum. Neydi adları? Selefi alimleri! Selefi, salafi değil. Salafi ne demek? Bir anlamı olması lazım, siz bilirsiniz. Selefi alimleri bilir Salafinin anlamının en olduğunu. Salafi...terapi gibi. Ala vezni terapi. Salafi? Selefi göçüp gidenler demektir. Selefi alimleri göçtü gittiler. Siz neden "biz henüz göçmedik" demiyorsunuz? Neden biz Selefiyiz, diyorsunuz? Söylediğiniz doğru değil. "Haziri/bugün hazır olan alimler" demeniz lazım. Sakın bir daha Selefi demeyin, çünkü belki yarına çıkmazsınız. Sema'nın Rabbinden korkun! Selefi demeyin, selefi geçip gitmiş demektir. Ama "haziri alimleriyiz" diyebilirsiniz. Belki sizin ilminizi bir tecrübe edebiliriz. Page 1

2 İlimden de önemlisi, sizin anlayışınıza bir bakalım. Çünkü anlayışın dereceleri, veya anlayış seviyeleri sonsuzdur. Hangi derecedesiniz, hangi seviyedesiniz bilmeniz lazım. Hangi seviyede olduğunuzu biliyor musunuz, Haziri alimleri? Dudyum ki Selefi alimleri diye hitab edilmekten memnun değilmişsiniz, "Bu Şeyh bize Selefi alimleri diyor". Şimdi değiştiriyorum "Haziri alimleri" Haziri alimleri? Haziri belki tedai ettirir, hatıra getirir... Belki de onlar, Haziri alimleri insanlara Hadramevti hatırlatır. Hadramevt. Hadra'dan sonra o "mevt", Hadramevt. Tartışmayın! Bir daha, biz Selefi alimleriyiz demeyin! Selefler gitti, ahirete intikal ettiler. Sizin sıfatlarınız nedir? Sizin kendiniz hakkındaki görüşünüz, vizyonunuz nedir? Onlar göçüp gitti ama siz şimdi hayatta ve hazırsınız. Bu yüzden sizin "biz Haziri alimleriyiz" demeniz lazım. Hazir olan alimler. Eh, fark etmez. Eğer sövüyorsanız sövmeniz kendi üzerinizedir. Bana gelmez, ben mahfuzum. Ey katılanlarımız diyoruz, ve onların içinde Haziri alimleri de. Haziri alimleri dediğimizde çok daha mutlu olacaklar. E merhaban. Sizin için yeni bir konum, sizin için yeni bir anlayış. Bunu muhafaza etmeniz lazım. Ve anlamanız lazım. Çünkü anlayınca dereceniz artar. Selefi alimleri...hayır. Onlar artık derecelerine ulaştı. Onların derecelerinden sonra artık hiç derece yok mu sanırsınız? Onların müntehaları, en son noktaları mı yoksa onların derecesi en son, nihai derece mi sanıyorsunuz? Onun üzerinde derece yok? Bu da yanlış bir fikirdir sizin için. Her seferinde Selefi alimleriyiz diyip durmanız. Selefi alimleri zaten bir dereceye ulaştı. Ama onlar daha yukarıdaki, yüksek anlayış derecelerine bakmıyorlar. Hayır, yukarısı açıktır. Sanıyorum ki sizin söylemek istediğiniz şey onların derecesi en son dereceydi ve kimse onların derecelerinin üzerine çıkamaz. Bu da yine büyük bir hatadır sizin için. Çünkü anlayışın dereceleri gün be gün artıyor. Efendimiz (sav) buyurdu, ve siz de Arapça bilirsiniz. Evvelin ve Ahirin Efendisi olan Peygamberimiz, aleyhi salatu vesselam "Men lem yu'azzi vel yuakkir kebirena, ve lem yerham sağirena feleyse minna" Doğru mu? Efendimiz buyurdu: Kim kendi derecesinin üzerinde olana hürmet göstermezse- fiziksel olarak kendilerinden büyük veya ilim olarak üstün olabilir, bizden değildir, ümmetimden değildir. Bu hududsuz bir umman gibidir. Efendimizin Hadisleri sonsuz, hadsiz anlamlar verir. Sizin anladığınız 3, 4, 5, 10 kelime yeterli değil. Efendimize (sav) verilen dereceyi, ancak onu veren bilir. Hadisin verdiği ilme bir derece, had koyup "anlamı budur" diyemezler. "Bütün ilim sahiplerinin üstünde daha iyi bilen vardır" (12:76) Sizin ufkunuz oraya kadar. Ama o ufkun arkasında başka bir tane daha vardır, arkasında başka, başka... Sonsuz ufuklar. Sessiz olun, edebinizi takının ey insanlar! "Biz Selefi alimleriyiz, onların takipçileriyiz" diyerek kendinizi bağlamayın, hayır! Neden onların takipçileri olasınız? Neden sonsuz ilim okyanuslarına erişemeyesiniz? Neden daha fazla anlayış dereceleri istemiyorsunuz? Neden kendinizi "Selefi alimleri" derecesinde bırakıyorsunuz? Hayır! Yukarı çıkabilirsiniz, açıktır. Açıktır! Efendimiz buyurdu, ki kendisine her zaman daha fazlası bahşedilmiştir. "Seltuta, iste ey Habibim! Sana bahşolunur". Page 2

3 Neden "Efendimizin takipçileriyiz" demiyorsunuz da onun yerine gelip "Selefi alimlerini takip ediyoruz" diyorsunuz? Efendimiz (sav) anlayan insanlar için söylüyor. Anlayış, Cenab-ı Allah tarafından büyük bir lütuftur ki Göklerde verilir. Yeni anlayışlar için, onlardan istemek gerek. Anlayış durmaz, bitmez, veya sınırlı değildir. Anlayış bir göl değil, okyanustur. Öyle bir okyanus ki ne ucu bucağı ne de derinliği bulunmaz. Evet, Efendimiz buyurdu: "la burikali fi sabihatin lem enzed fihi 'ilma". Bazen hatırlıyorum. Normalde bu yaşta insanlar herşeyi kaybediyor ama bu, böyle günahkar bir kula böyle bir şeyin verilmesi ilahi bir lütuf. Bazen söylenmesi gerekli olan şeyleri hatırlıyorum. "la burikali fi sabihatin lem enzed fihi 'ilma". Efendimiz söylüyordu bunu. Ümmetine öğretmek istiyordu ki, her gün bir anlayış derecesinden daha yüksek bir dereceye çıkmaya çalışmanız lazım. Yoksa o gün bereketsiz olur. Bereketi olmaz, boşa gitmiş olur. Daha fazlasını öğrenmeye çalışmanız lazım. Ben birşey bildiğimi iddia etmiyorum ama onlar kalplerinden ne diyorlar? "Minel kalbi ilel kalbi sebila/ kalpten kalbe yol vardır". Doğru mu? Ne diyorsunuz Haziri alimleri? Sizin fikriniz nedir? Kalpten kalbe yol vardır, doğru mu bu? Eğer yoksa, siz nasıl sevdiğinize ulaşıyorsunuz, hiçbir bağlantı olmadan? Size sevgili olan belki doğudadır ve siz de batıdasınızdır, ve o kişiden size sevgiden, muhabbetten bir yol vardır. Sevgi, minel kalbi ilel kalbi sebila. Yok, bahrul ulum. Haziri alimleri, bahril ulum-ilim okyanusları. Yalnız tek bir okyanus sanmayın onu, ilimler için hududsuz okyanuslar ve hududsuz anlayışlar vardır. Ve insanlar için de, bu okyanuslardan kabul etmeye hududsuz kapasite vardır. Ve her bir okyanus ona farklı bir keyif verir, farklı bir zevk verir, farklı bir nur verir ki sorarsınız, "hel min mezid-daha yok mu?" Hiçbir zaman "yeter, artık yeter, kafi" demezsiniz, hayır. İnsan ki, onun varlığı dünyada Alemlerin Rabbini temsil eder. Kolay birşey değildir bu, Alemlerin Rabbi nden bize ne bahşedildi kimse bilmez, kimse bilmez.. Hududsuz okyanuslar, hududsuz okyanuslar... Hududsuz zevk, hududsuz anlayış, hududsuz keyif, hududsuz huzur, Semanın nuru hududsuz olarak ulaşır size. Bir okyanusa girmek, yüzmek isteyen bir kimse gibi. Veya denize girmek isteyen, daha ileri gitmek ister, daha ileri... Yalnız kıyıda kalmaktan mutlu olmaz, daha fazla girmek ister içine. Çok daha fazla açılmak ister. Ama bizim okyanuslarımız, SübhanAllahil Aliyyil Azim, insanları çeker: "gel, gel, gel" diyerek çeker. O kişi hayatta olduğu müddetçe, o kimseyi kendine, içine alır, zevkini alsın, tamamen keyfini alsın diye. Ve o kişi de yüzer, yüzer, ve sonunda ölüme teslim olur. Boğulur. Okyanus o ölen kişiye bakınca, onu dışarı atmaya başlar. "Biz ölüleri sevmeyiz, çık dışarı, canlı olanları isteriz biz" der. Ama o okyanuslar bizim dünyadaki okyanuslar gibi değil, verir ve muhafaza eder. Çağırır, daha fazla zevk verir ve daha fazla himaye eder. O okyanuslarda sonsuz, hududsuz yüzebilirsiniz, onlar ilahi okyanuslar. İnsan için çok daha fazla keyif, daha fazla zevk, daha fazla tatmin, daha fazla mutluluk vardır. Hiçbir tehlike de yoktur. Ne kadar açılırsa açılsın, tehlikeli değildir. Bizim okyanuslarımız veya denizlerimiz gibi değil. O yüzden daha fazlasını isteyin. Geçmişteki alimlerde kalmayın. Page 3

4 Selefi diyorsunuz ama aslında "selef/öncekiler". O kimselerin varisleri kimdir, kim devralmış onlardan sormanız lazım. Çünkü devamı olması lazım. O ilahi bir Rahmettir. Rahmet bahşedilir ve asla bitmez, hududsuzdur. Bu yüzden Göklerde böyle okyanuslara girerken sıfır olarak girersiniz, sonra yavaş yavaş 1 olursunuz, 2, 3... boyutunuz gitgide genişler, genişler, genişler.. ve siz de gitgide büyürsünüz. Ama ne kadar büyük biri olsanız da yine de hiçbir zaman okyanuslardan bütün okyanusa erişemezsiniz. Ve çok mutlu olursunuz, çok mutlu, çok mutlu... Allah bizi affeylesin. Sübhan Allah. Euzubillahimineşşeytanirracim diyoruz. Ey insanlar, şeytandan kaçın. Şeytani ilimden kaçın. O ilim değildir, hayır hayır, ilim değil. SübhanAllahil Aliyyil Azim. Meleklerin yeme içme ihtiyacı yoktur. Yemek ve içmek de yalnız insana mahsustur, onlara öğretmek için ki kim içeri girer ve cismaniyetle bağlantıda olursa derecesi de cismaniyetin derecesinde olacaktır. Ve cismaniyetin hep bir hududu, sınırları olacaktır. Ama rabıtası ilahi varlıklarla olanlar onlar mekanda sonsuz, sınırsızdır. Daha çok istedikçe alırlar. Ve hiçbir zaman da "yeter, yeter" demezsiniz. Hep "daha fazla var mı?" diye sorarsınız. Ey Rabbimiz, o okyanuslardan bize daha yok mu? Ve o kimselere denecek ki, "Evet var, gelin gelin. Girin, girin içeri ve daha fazlasına, çok daha fazlasına ulaşacaksınız. Bu okyanuslardan almak için sizde olan kapasite sonsuzdur. Daha fazlasını istedikçe daha fazlası bahşedilir. Ve kapasiteniz de artar, büyür, büyür, büyür... İlahi Huzurda büyümenin, büyüklüğün hududu yoktur. Bitmez tükenmez. Ne kadar çok girer ve isterseniz, o kadar verilir. Ve o okyanuslar hiç azalmaz, ve size de "yeter, bu kadar" demek yoktur. İşte zevk budur. Evet, bu Alemlerin Rabbinin tecellisidir. O'nun lütfudur bu okyanuslar, ve o okyanuslar genişler, artar. Rabbin gerçek kullarının gerçekten istemesi kadar genişler, çok daha geniş olur, çok daha büyük olur, ve çok daha büyük zevk olur onlar daha fazla girdikçe. Ve bu öyle birşeydir, öyle alametlerdir ki yalnız Göklere ait olan o kimseler içindir veya semavi varlıklarla bağlantıda olanlar yakalayabilir. Onlar daha fazlasını istiyorlar, daha fazlasına ulaşmak istiyorlar. Ve kapasiteleri de asla azalmıyor ama aksine artıyor, büyüyor, büyüyor.. Ve o insan çok daha fazla zevk, gitgide artan zevk içinde oluyor. Allah bizi affeylesin. Biz birşeye başlamak istiyoruz ama, Alemlerin Rabbinin nasıl isterse öyle... Ve O'nun en sevgili halifesinin, Evvelin ve Ahirin Efendisinin ümmeti için istediği şey, kendisine verildi, Efendimizin yüzü suyu hürmetine. Ve ey insanlar, mutlu olun ve Rabbiniz Allah'tan böyle mübarek gecelerde sizin için "Bismillahir Rahmanir Rahim" hakiki okyanuslarının girişini açmasını dileyin. Bismillahir Rahmanir Rahim.. Bitmez tükenmez, ebedi okyanuslar akar onlardan. Bismillahir Rahmanir Rahim'den akar, bal nehri, süt nehri, şarap nehri ve su nehri akar. Allahu Ekber, 4 nehir. 4 nehir gelir Bismillahir Rahmanir Rahim'den. Huuu... Huuu... Bu yüzden, bazı evliyalardan duymuştum eğer bir insan bu 4 cennet nehirlerinin derinden gelen seslerini duymak isterse böyle koyup dinlesin (parmaklarıyla kulaklarının içine tıkayarak dinlesin). Eğer duymuyorlarsa, onlar münafıktır. Page 4

5 Haziri alimleri, siz de ellerinizi koyun böyle. (Şeyh Efendi Hz parmaklarıyla kulaklarını tıkayarak dinliyor) Niagara Şelalesi gibi. Vuuu... Biz bundan fazlasını taşıyamayız. Şok eder bizi. Ey insanlar? Ne diyorsunuz? Ya Muhammed canım arzular seni. Ya Muhammed canım pek sever seni. Ya Muhammed canım arzular seni Dost Muhammed canım pek sever seni. Ya Muhammed canım arzular seni Dost Muhammed canım pek sever seni. Elfu salat elfu selam aleyke Ya Seyyidil Evvelin vel Ahirin. Fatiha. Bu bile (yerde yatan kediyi gösteriyor) buraya inen Rahmetten hoşnut oluyor da, gelip buraya yatıyor. Allah sizden razı olsun, beni de affeylesin Efendimiz Hz Muhammed'in hürmetine. Fatiha. Video Link: 23_en_OceansOfKnowledge.mp4 Page 5