Akut Lösemi. 6-8 Mart 2014, Antalya. Ramazan Esen 2. 1 Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı- Van.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Akut Lösemi. 6-8 Mart 2014, Antalya. Ramazan Esen 2. 1 Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı- Van."

Transkript

1 Bildiri Özetleri

2

3 Akut Lösemi Bildiri:0093 P-001 AKUT MYELOMONOSİTİK LÖSEMİDE HİPERLÖKOSİTOZA BAĞLI İNTRAKRANİYAL KANAMA; BİR OLGU SUNUMU. Senar Ebinç 1, Cengiz Demir 2, Ramazan Esen 2. 1 Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı- Van. 2 Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı- Van Hiperlökositoz akut lösemi hastalarında blast sayısında aşırı artış ile karekterize bir durumdur. Akut lösemi aşırı derecede yüksek blast sayısı ile ortaya çıkabilir. Hiperlökositik lösemilerde, solunum yetmezliği, intrakraniyal kanama ve ağır metabolik anormalliklere sık rastlanır. Hiperlökositoz daha çok miyelomonositik ve monoblastik lösemide sık görülmektedir. Erken dönem ölümlerin büyük bir kısmının nedeni pulmoner ve serebral mikrodolaşımda yığılan blastik hücrelerin neden olduğu intrakranial kanama ve solunum yetmezliğidir. Kliniğimize hiperlökositoz ve akut myelomonositik lösemi tablosu ile başvuran 23 yaşında erkek olguda akciğerde lökostaz izlendi. Hastaya lökoferez ve sitotoksik tedavi başlandı. Hastanın geliş anında akciğer sağ orta zonda lökostaza uyumlu konsolide alan mevcut idi. Takiplerinin aynı gününde bilinç bulanıklığı gelişen hastanın çekilen beyin tomoğrafisinde multifokal hemorajk odaklar tespit edildi. Biz bu olguda hiperlökositoz ile başvuran hastalarda sitotoksik tedavinin ve erken lökoferez işleminin başlanmasının önemini vurgulamak istedik. Anahtar Kelimeler: İntrakranial Hemoraji, Hiperlökositoz, Akut Myelomonositik Lösemi Bildiri:0112 P-002 AKUT LÖSEMİ TANILI HASTALARDA HLA EŞ ALLOJENEİK VE HAPLOİDENTİK HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ SONUÇLARIMIZ: TEK MERKEZ DENEYİMİ. Zafer Gülbaş 1, Hasan Atilla Özkan 2, Ufuk Güney Özer 1, Neslihan Başkan 1, Emel Güçyener 1, Serap Kural 1, Banu Sarıtaş 1. 1 Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi, Kemik İliği Nakil Merkezi, Gebze/Kocaeli. 2 Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Hematoloji Bilim Dalı, İstanbul Giriş: Birçok hematolojik malignite için HLA eş akraba donörden allojeneik hematopoetik kök hücre nakli (HKHN) yapılması yaygın şekilde kabul görmüş bir tedavi seçeneğidir. Ancak olguların yalnızca %30-50 si HLA eş akraba donöre sahiptir. Tam uyumlu donörü olmayanlara akraba dışı donörden ya da kısmi uyumlu akraba donörden (haploidentik) HKHN yapılmaktadır. Çalışmamızda, HLA eş ve HLA kısmi uyumlu akraba donörden allojeneik HKHN yaptığımız akut lösemi tanılı hastaların sonuçları sunulmuştur. Materyal-Metod: Temmuz 2010 ile Kasım 2012 tarihleri arasında allojeneik HKHN yapılan 94 akut lösemi tanılı hastanın verileri analiz edildi. Hastalarda kök hücre kaynağı olarak periferik kan kullanıldı. T hücre deplesyonu yapılmadı. GVHD proflaksisi için HLA eş HKHN de siklofosfamid + siklosporin ve haploidentik HKHN de siklofosfamid + siklosporin + mikofenolat mofetil kullanıldı. Evre >=2 graft vs host hastalığı (GVHD) geliştiğinde steroid ek olarak kullanıldı. Posakanazol ve asiklovir nakil gününde, piperasillin tazobakatam ise nötropeni gelişince proflaktik olarak başlandı. Hastalara ait karakteristik özellikler Tablo 1 de özetlendi. Bulgular: Gruplardaki hastaların karakteristik özellikleri benzerdi. Haploidentik HKHN grubunda HLA eş gruba göre infüze edilen ortanca kök hücre sayısı daha yüksekti (7,6 vs 6,1 p=0,002). Ortanca takip süresi haploidentik HKHN grubu için 194 ( ) gün HLA eş HKHN grubu için 210 ( ) gündü. Hastaların 98% inde engraftman gerçekleşti. Ortanca nötrofil ve trombosit engraftman süreleri haploidentik grupda HLA-eş gruba göre daha uzundu. Evre >=2 akut GVHD sıklığı haploidentik grupda 56% iken HLA-eş grupda 16% idi (p=0,001). Haploidentik grupda, HLA-eş gruba oranla dökümante edilmiş viral enfeksiyon sıklığı daha fazla idi (sırasıyla 42% vs 11%, p=0,001). Ortanca yatış süresi haploidentik grup için 35 gün iken HLA-eş grupta 30 gün idi (p=0,044). Grupların relaps ve mortalite (100 günlük ve 1 yıllık) oranları benzerdi. Nakil sonrası bulgular Tablo 2 de özetlenmiştir. Sonuç: HLA-eş akraba donörü bulunmayan akut lösemi tanılı hastalarda haploidentik HKHN nin güvenli ve etkin bir tedavi seçeneğidir. Nötrofil engraftman süresi daha uzun olmasına karşın bakteriyel enfeksiyon sıklığında artış yaratmamaktadır. Ancak, akut GVHD ve viral enfeksiyonlar önemli bir sorun teşkil etmektedir. Haploidentik HKHN grubunda daha fazla viral enfeskiyon gelişme nedeni olarak, daha fazla akut GVHD gelişmesi ve buna bağlı olarak daha fazla steroid kullanımı olduğu düşünülebilir. Siklofosfamid, siklosporin ve mikofenolat mofetil kombinasyonu GVHD proflaksisi için etkilidir. Bu kombinasyon rejimi ile T hücre deplesyonu olmadan haploidentik HKHN yapılması akrabadışı HLA uyumlu nakle alternatif bir tedavidir. Bu nedenle, graft vs lösemi etkisi korunurken aynı zamanda akut GVHD ve enfeksiyonun sıklık ve ciddiyetini azaltabilen transplantasyon sonrası immün yapılanmayı geliştirmeye yönelik yapılan çalışmaların sonuçları önem arz etmektedir. Anahtar Kelimeler: Akut lösemi, Allojeneik, Haploidentik, Kök hücre nakli Tablo 1. Hastaların genel karakteristik özellikleri AML; akut miyeloblastik lösemi ALL; akut lenfoblastik lösemi CY; siklofosfamid Flu; fludarabin TBI; total vucüt ışınlaması ATG; anti-timosit globülin ²; ortanca (25%- 75%) ¹; ortalama 6-8 Mart 2014, Antalya 129

4 Tablo 2. Klinik Sonuçlar yapılan hastalardan 2 si nakil ilişkili komplikasyonlardan, 2 si hastalık nüksü (toplam mortalite %36), otolog HKHN yapılan 1 hasta relapsa bağlı olarak exitus oldu. Sonuç olarak hasta sayısı az ve homojen olmamakla birlikte erişkin ALL li hastalarda erken dönemde yapılan allojenik HKHN nin hastalığa bağlı mortaliteyi azaltabileceği kanaatine varıldı. Anahtar Kelimeler: Akut lenfoblastik lösemi, Kök hücre nakli ¹; ortanca (25%-75%) Bildiri:0113 P-003 AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİLİ HASTALARDA İLK REMİSYONDA KÖK HÜCRE NAKLİ: TEK MERKEZ DENEYİMİ. Nilay Ermantaş, Hasan Mücahit Özbaş, Şule Yüzbaşıoğlu, Mehmet Sönmez. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı-Trabzon Giriş: Akut lenfoblastik lösemi (ALL), kemik iliğinde B yada T lenfosit progenitörlerinin klonal çoğalmasıyla karakterize immunfenotipik, genetik ve prognostik açıdan son derece heterojen malign bir hastalıktır. Özellikle çocuk hastalarda sık görülmesi nedeniyle pediatrik malignite olarak algılanmasına rağmen bimodal yaş dağılımı gösterir ve olguların %40 ı yirmi yaş üzerindedir. Pediatrik olgularda yaklaşık %80 oranında kür sağlanabilirken yetişkinlerde bu oran %35-40 lara düşmektedir. ALL de kemoterapiye primer direnç nadir görülmekle birlikte erişkinlerde kür sağlanamamasının nedeni nüks gelişim oranın yüksek olmasındandır. Bu nedenle ALL tedavisi genel olarak çeşitli kemoterapi ajanlarının çoklu sikluslar halinde ve merkezi sinir sistemi profilaksisiyle birlikte uygulandığı fakat tek bir standart yaklaşımın belirlenemediği komplike bir tedavidir. Hematopoetik kök hücre nakli (HKHN) işlemle ilişkili mortalite, morbidite, geç komplikasyonlar ve hastanın yaşam kalitesi de göz önünde bulundurulmak koşuluyla remisyon sonrası önemli bir seçenektir. Bu çalışmada tek merkezde takip edilen ve HKHN yapılan ALL olgularının demografik özellikleri, komplikasyonları ve tedavi yanıtları değerlendirildi. Bulgular: Ocak 2011 ve mart 2013 tarihleri arasında ALL tanısıyla ilk remisyonda HKHN yapılan 13 hasta çalışmaya alındı. Olguların ortalama tanı yaşı 30 (18-46) olup, 9 hasta erkek (%69), 4 hasta kadın (%31) idi. 7 hasta t-all, 6 hasta b-all iken, 3 hastada Philadelphia (Ph) kromozomu pozitif (%23) saptandı. Standart risk grubu olan timik t-all li bir hasta (%8) hariç, 12 hasta yüksek risk grubu (%92) olarak değerlendirildi ve tanı sırasındaki lökosit sayısı ortalama 72000/mm³ ( ) idi. 5 t-all li hastada tanı esnasında mediastinal kitle mevcuttu (%38). Hastalara hiper-cvad tedavi protokolü uygulandı. İki hastaya uygun vericisi olmadığından otolog, diğer 11 hastaya tam uyumlu kardeşten siklofosfamid, busulfan ile hazırlama rejimi sonrası myeloablatif allojenik HKHN yapıldı. Allojenik HKHN yapılan 11 hastadan 7 sinde (%63) akut veya kronik garft versus host hastalığı (GVHD) gelişti. 6 hastada sitomegalovirus (CMV) enfeksiyonu (%54) ve 5 hastada BK virus enfeksiyonu (%45) saptandı. HKHN sonrası relaps gelişen 4 hastanın 2 sinde kemoterapi ile remisyon sağlandı. Allojenik HKHN Bildiri:0126 P-004 PH POZİTİF AML Mİ? YENİ TANI PH POZİTİF KML BLASTİK DÖNÜŞÜM MÜ?. Güçhan Alanoğlu. Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı, Isparta BCR/ABL1 füzyon geni t(9;22)(q34;q11) sonucu oluşan Philadelphia kromozomu (Ph) tarafından taşınmaktadır. Kronik myeloid (KML) löseminin bulgusudur. Erişkinde akut lenfoblastik lösemi de sıklıkla saptanır iken yeni tanı akut myeloid lösemide (AML) nadiren bulunmaktadır. Bu olgu sunumunda AML tanısı ile başvuran ve Ph pozitifliği saptanan bir hasta tartışılacaktır. 58 yaşında kadın hasta, Halsizlik yakınması ile başvuran hastada fizik muayenede solukluk dışında patoloji saptanmadı. Ek hastalığı mevcut değildi. Lab: Hb: 4.6gr/ dl, BK: 33900/mm 3, Trombosit: 78000/mm 3. LDH: 745, Karaciğer, böbrek fonksiyonları normal. Periferik yaymada: blastik hücre infiltrasyonu. Kemik iliği aspirasyon ve biopsisinde tek tip gevşek nukleuslu, nukleolleri belirgin blastik hücre izlenmiştir. Akım sitometrik analiz: İntrasitoplazmik MPO %89, CD33 %85, CD 13%83 CD 7 %14, CD3% 5.2. Hasta bu bulgular ile AML kabul edilerek sitozin arabinozid 100 mg/m gün, Mitoksantron 10 mg/m gün, uygulandı. Hastanın kemik iliği sitogenetik analizinde 46,XX,t (9:22) (q34;q11)[22]/46,xx,t(9;22) (q34;q11) add (7p)[3]/46,XX[5], 1.41x10-1 bcr/abl gen ürünü amplifikasyonu, FISH analizi ile de %80 pozitiflik saptanmıştır. IGH/MYC(8;14)füzyonu, inversiyon 16, t(8;21), t(15;17) negatif saptanmıştır. Tedaviye 800 mgr İmatinib po eklendi. Daha sonra Dasatinib 140 mgr/ güne geçildi. Kemoterapi sürecinde ve nötropenik dönemde hastaya destek tedavi uygulandı. Hastanın 6. Hafta sonunda yapılan kemik iliği incelemesinde remisyonda olarak değerlendirildi. Hastaya dasatinib desteğinde yüksek doz AraC 2x3gr/m 2 /gün günler uygulandı. FISH ile t(9;22) füzyonu %97 negatif, real time pcr ile de negatif saptanmıştır. Hastada transuda vasfında bilateral plöral effüzyon saptanmıştır. Neden olabilecek diğer etyolojik patolojiler araştırılmış diüretik tedavi eklenmiştir. Ancak yanıt alınamayınca dasatinib kesilmiştir. Hastaya destek tedavi uygulanmıştır. 20 gün ara sonunda hastaya yeniden dasatinib başlanmıştır. Yan etki gözlenmemiştir. Hasta remisyonda Ph pozitif AML olarak kabul edilmiştir. Allojeneik kök hücre nakli için sevk edilmiştir. Hastanın Ph pozitif AML mi? yoksa yeni tanı Ph pozitif blastik dönüşüm KML mi ayrıcı tanısı için array comporative genomic hybridizasyon (acgh) önerilmektedir. Ph pozitif ALL için tipik olan IKZF1 ve CDKN2A genlerinin kaybı Ph pozitif AML de de gözlenmektedir. Immunoglobulin ve T hücre reseptör genlerinde ki kriptik kayıpların significans analysis of microarray (SAM) ile gösterilmesi ile iki antite ayırıcı tanısına gidebilme imkanı olabilecektir. Anahtar Kelimeler: philadelphia kromozomu, akut myeloid lösemi, kronik myeloid lösemi blastik kriz Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi

5 Bildiri:0128 P-005 B HÜCRELİ AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİLİ HASTALARDA RİSK GRUPLARINA GÖRE HLA- A*,B*,DRB1* ALELLERİNİN SIKLIĞI. Türkan Patıroğlu 1, Himmet Halıuk Akar 2. 1 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji ve İmmünoloji Bilim Dalı,Kayseri. 2 Pediatrik İmmünoloji-Alerji Hastalıkları Bilim Dalı,Kayseri Amaç: Önceki çalışmalar lösemik hastalar ve sağlıklı insanların HLA alelleri arasında önemli farklılıklar olduğunu göstermiştir. Bu çalışmada da Orta Anadolu Bölgesindeki akut lenfoblastik lösemili (ALL) hastalar ile sağlıklı insanların HLA- A,B,DRB1* alelleri arasında farklılık olup olmadığının araştırılması amaçlanmıştır. Hastalar ve Yöntem: Çalışmaya yaşları 1-18 arasında değişen 90 ALL li hasta alındı. Berlin Frankfurt Münster (BFM) kriterlerine gore hastaların 29 u standart risk grubu (SRG), 37 si orta risk grubu (MRG), 24 ü yüksek risk grubu (HRG) nda idi. Hastalarda ve akraba olmayan sağlıklı 90 kişide Luminex teknolojisi kullanılarak düşük çözünürlüklü yöntem ile HLA-A,B,DRB1* alelleri tiplendirildi. Bulgular: ALL li hastalarda kontrol grubuna göre HLA- A*01, A*29 ve DRB1*07 (sırası ile p=0.008, p=0.032, ve p=0.000) alellerinin daha sık olduğu gözlendi. B*08 ve DRB1*08 (sırası ile p=0.010, ve p=0.016) alellerinin ise ALL li hastalarda kontrol grubuna göre daha nadir olduğu saptandı. DRB1*04 aleli, SRG grubuna göre HRG ve MRG li hastalarda daha sık (p=0.009) bulundu. Halbuki SRG li hastalarda MRG ve HRG li hastalara göre DRB1*07 alelinin daha sık olduğu saptandı (p=0.007). ALL li hastalarda en sık gözlenen haplotip A*02, B*35, DRB1*13 (p=0.023) idi. Lösemi grubunda en sık gözlenen homozigot alelin A*24 (p=0.043) olduğu saptandı. Bu sonuçlar, HLA-A*01,A*29 ve DRB1*07 alellerinin ALL li çocuk hastalarda predispozan bir faktör olduğunu, HLA-B*08 ve DRB1*08 alellerinin ise ALL ile negatif birlikteliğinin olduğunu gösterdi. HRG ve MRG grubu ALL de DRB1*04, SRG-ALL de ise DRB1*07 alelinin predispozan bir faktör olabileceği düşünüldü. Ancak, bu konuda daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: Akut lenfoblastik lösemi, HLA-A, B, DRB1 Bildiri:0130 P-006 AKUT MİYELOBLASTIK LÖSEMİLİ HASTALARDA HLA- A, B VE DRB1 ALELLERİNİN SIKLIĞI. Türkan Patıroğlu 1, Himmet Haluk Akar 2. 1 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Bilim Dalı,Kayseri. 2 Pediatrik İmmünoloji-Alerji Hastalıkları Bilim Dalı,Kayseri Amaç: Önceki çalışmalar lösemik hastalar ve sağlıklı insanların HLA alelleri arasında önemli farklılıklar olduğunu göstermiştir. Bu çalışmada da Orta Anadolu Bölgesindeki akut miyeloblastik lösemili (AML) hastalar ile sağlıklı insanların HLA-A,B,DRB1* alelleri arasında farklılık olup olmadığının araştırılması amaçlanmıştır. Hastalar ve Yöntem: Çalışmaya yaşları 1-18 arasında değişen 32 AML li hasta alındı. Hastalarda ve akraba olmayan sağlıklı 126 kişide Luminex teknolojisi kullanılarak düşük çözünürlüklü yöntem ile HLA-A,B,DRB1* alelleri tiplendirildi. Bulgular: AML li hastalarda kontrol grubuna göre HLA- A*03 ve A*11 (sırası ile p=0.07, p=0.041) alellerinin daha sık olduğu gözlendi. Ayrıca, HLA-B*13 aleli AML li hastalarda kontrollerden daha nadir olarak bulundu ( p=0.017). Sonuç: HLA-B*03 ve A*11 alellerinin AML oluşması için predispozan bir faktör, HLA-B*13, alelinin de koruyucu bir faktör olduğu düşünülmesine rağmen bu konuda daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: Akut miyeloblastik lösemi, HLA-A*, B*, DRB1* Bildiri:0137 P-007 İKİNCİ KEZ ALLOJENEİK HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ UYGULANMASI NEDENLERİ VE SONUÇLARI. Pervin Topçuoğlu, Mehmet Gündüz, Mehmet Özen, Erden Atilla, Önder Arslan, Muhit Özcan, Hamdi Akan, Meral Beksaç, Günhan Gürman. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı, Ankara Giriş: Kliniğimizde ikinci kez allojeneik hematopoetik kök hücre nakli (allo-hkhn) yapılan 22 hasta ile ilgili deneyimimizi vermeyi amaçladık. Hastalar ve Yöntem: 1993 yılından itibaren toplam 22 hastaya ikinci kez allo-hkhn yaptık. Ortanca yaş 27,5 yıl (16-64 yıl). Ondört hasta erkek ve 8 i kadındı. Hastaların çoğunluğu aynı vericiden 2.transplantasyon yapıldı (n=18). Transplantasyon ilişkili özellikleri ve sonuçları kliniğimiz bilgisayar tabanlı veri tabanından geriye dönük olarak analiz ettik. Sonuçlar: İkinci transplantasyon nedenleri graft yetmezliği (birincil 11; ikincil 1) ve altta yatan hematolojik hastalığın dirençli/nüks olmasıydı (n=11) (Tablo). Başarılı engraftman birincil graft yetmezliği olan hastaların yarısında elde edildi. Birinci ile ikinci transplantasyon arasındaki süre dirençli/nüks hastalığı olanlarda ortanca 8,2 aydı (5,7-92,4 ay). Bu gruptaki tanılar 9 akut miyelositer lösemi (3 ü MDS veya KMML ye ikincil lösemi), 1 akut lenfoblastik lösemi ve 1 kronik miyelositer lösemiydi. Bu grupta 4 hastada transplantasyon 1.transplantasyondakinden farklı vericilerinden yapıldı: 2 sinde HLA yarı uyuşumlu anne, biri diğer HLA uyuşumlu akraba verici ve biri diğer HLA uyuşumlu kardeş. Hastaların hepsi değerlendirmeye alındığında tam yanıt %59,1 idi. Akut ve kronik graft versus host hastalığı (GvHH) sıra ile %43,8 ve %41,6 sında gelişti. İki yıllık-sağ kalım olasılığı ikinci transplantasyondan sonra %32,3±%11 di. Toplam sağkalım graft yetmezliği nüks hastalardan uzun (%45±15 karşı %22,7±13,6) olarak hesaplanmasına rağmen, istatistiksel olarak anlamlı değildi (p=0,67). Tablo 1. Transplantasyon Özellikleri ve Sonuçları Nedenleri 1./2. Graft yetmezliği graft failure, Nüks veya dirençli hastalık 11/1/ transplantasyon arası geçen ortanca süre, ay (dağılım) 5,8 (0,9-92,4) Kök Hücre Kaynağı: Çevre Kanı/Kemik İliği 17/5 Hazırlık rejimi: Ablatif/İndirgenmiş Yoğunlukta 9/13 Tam Yanıt 13 (%59,1) Erken transplantasyon ilişkili ölüm 11 (%50.0 ) Aplazi veya nüksü içeren ölüm 7 (%31,8) Akut GvHH, %(n) Gr I/II/III), n %43,8 (7/16) 3/2/2 Kronik GvHH (Sınırlı/Yaygın) %41,6 (5/12) 3/2 2-yıllık sağkalım %32,3±% Mart 2014, Antalya 131

6 Sonuçta ikinci allo-hkhn graft yetmezliği ve hastalık nüksünde aynı veya farklı vericiden başarı ile yapılmaktadır. Yine de ikinci transplantasyonun başarısı nüks veya direçli hastalarda sınırlıdır. Bu nedenle birinci transplantasyon sonrası 2.yi yap yerine nüksü önlemek veya yanıt oranlarını artırmak için yeni yaklaşımlar ve tedavi yöntemleri geliştirmek gerekir. Anahtar Kelimeler: 2.transplantasyon, garft yetmezliği, lösemi Bildiri:0145 P-008 AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ DE KEMİK İLİĞİ MİKRO-ÇEVRESİNİN İNCELENMESİ. Neslihan Karakurt 1, Tekin Aksu 1, Yasin Köksal 2, Neşe Yaralı 1, Bahattin Tunç 1, Duygu Uçkan Çetinkaya 3, Meltem Özgüner 2. 1 Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Bölümü. 2 Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kök hücre Laboratuarı. 3 Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Hematopoietik-stromal hücre etkileşimindeki bozukluklar sonucu oluşan kemik iliği mikro-çevresindeki değişimler ve angiogenezin lösemi gelişiminde ve/ veya seyrinde rol oynadığı ileri sürülmektedir. Angiogenezin en önemli mediatörü VEGF dir. Endotelyal hücreler VEGF düzeyinin yüksekliğinde yeni damar oluşumu için prolifere olurken, VEGF düzeyinin düşüklüğünde apoptozise giderler. Angiopoietin(Ang) 1 endotelyal hücre sağkalımı, proliferasyonu, neoangiogenezis ve damar stabilizasyonu için gerekli bir sitokindir. Ang2, mevcut damarlarda perisitlerin ayrılmasında ve vasküler permeabilitenin artmasında rol oynar. Endotelyal hücre migrasyonu, proliferasyonu ve angiogenezin potent inhibitörü olan endostatin ise endotelyal hücrelerde büyümeyle ilgili genleri downregüle etmektedir. Çalışmamızda ALL hastalarında kemik iliği mikro-çevresini temsilen kemik iliği plazmalarında(kip) ve mezenkimal kök hücre (MKH) supernatanlarında (pasaj2) angiogenik faktör düzeyleri araştırılmıştır. 20 pediatrik yaştaki ALL hastasının ilk tanı anında indüksiyon öncesi ve indüksiyon tedavisi sonrası kemik iliği örneklerinde VEGF, Ang1, Ang2, endostatin düzeyleri ve Ang1/ Ang2 oranı değerlendirilmiş, 8 sağlıklı kemik iliği vericisinden oluşan kontrol grubu ile karşılaştırılmıştır. Hastaların tanı anında KİP Ang 1 düzeyleri kontrol grubuna göre düşük, Ang2 düzeyleri ise kontrol grubuna göre yüksek bulundu(p=0,000). VEGF düzeyleri kontrol grubu ile benzerdi. İndüksiyon tedavisi sonrası KİP VEGF ve Ang1 düzeylerinin yükseldiği, Ang2 düzeylerinin düştüğü saptandı(sırasıyla p=0,046, p=0,002, p=0,030). Endostatin seviyeleri tedavi öncesi ve sonrası kontrol grubu ile benzerdi. Ang1/ Ang2 oranının başlangıçta kontrolden düşük olduğu, tedavi sonrası yükseldiği gösterildi (sırasıyla p=0,000, p=0,001) MKH kültür supernatanı VEGF, Ang1 ve Ang2 düzeylerinin tanı anı, indüksiyon sonrası ve kontrol grubunda benzer olduğu görüldü. Ancak tanı anındaki Ang1/ Ang2 oranı kontrolden daha düşük saptandı (p= 0,035). Tanı anında MKH kültür supernatanındaki VEGF, Ang1, Ang2 ve endostatin düzeyleri KİP düzeyleri arasındaki korelasyon değerlendirildiğinde sadece Ang 2 düzeyleri arasında ilişki bulundu(r=0,520, p=0,010). Yani hastaların tanı anında MKH kültür supernatanında VEGF ve Ang1 düzeyleri KİP e göre yüksek, endostatin düzeyleri ise düşük bulundu; Ang2 ise benzerdi. MKH lerin angiogenezi desteklerken anti-angiogenik faktör sentezini azalttığı, supernatandaki Angiopoietin 2 nin Fetal Bovine Serum kaynaklı olabileceği düşünüldü. Tanı anında kemik iliğinde Ang1/ Ang2 oranının düşük olmasının lösemik transformasyonla, indüksiyon sonunda yükselmesinin de tedaviye olumlu cevap ile ilişkilendirilebileceği ve lösemik blastlarla MKH etkileşiminin Ang1/ Ang2 oranının belirlenmesinde rolü olabileceği düşünüldü. Tedavi direnci ve prognostik önemiyle ilgili uzun takipli çalışmalar gerekmektedir. Literatürde ALL de Ang1 ve Ang2 değeri ve oranıyla ilgili başka bir çalışmaya rastlanmamıştır. Anahtar Kelimeler: Akut lenfoblastik lösemi, angiogenez, Angiopoietin1, Angiopoietin 2, Angiopoietin 1/ Angiopoietin 2 oranı, mezenkimal kök hücre Şekil 1. Kemik iliği plazması Angiopoietin 1, Angiopoietin 2 ve Angiopoietin 1/ Angiopoietin 2 oranının karşılaştırılması. Angiopoietin 1 ve 2 nin birimleri pg/ml dir. Angiopoietin 1/ Angiopoietin 2 (Ang 1/ Ang 2) oranı birimsizdir; ile çarpılarak yazılmıştır. Şekil 2. Kemik iliği plazması ve MKH kültür supernatanlarındaki VEGF, Angiopoietin 1,2 ve Endostatin düzeylerinin karşılaştırılması. Birimler pg/ ml dir. Şekil 3. Mezenkimal kök hücrelerin adipojenik farklılaşması Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi

7 Bildiri:0149 P-009 ALLOGENİK KÖK HÜCRE NAKLİ YAPILMIŞ AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ OLGUSUNDA UNİLATERAL LÖSEMİK HİPOPİYON. Şerife Solmaz Medeni 1, Ömür Gökmen Sevindik 1, Celal Acar 1, İnci Alacacıoğlu 1, Nilüfer Koçak 2, Özden Pişkin 1, Mehmet Ali Özcan 1, Fatih Demirkan 1, Hayri Güner Özsan 1, Bülent Ündar 1. 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Kliniği, İzmir. 2 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Kliniği, İzmir Giriş: Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL) olgularında allogenik kök hücre nakil tedavisini takiben ekstramedüller relaps süresi median 19aydır. Bu olgularda oculer bölgede lösemik relaps oldukça nadirdir. Hastamız ise posttransplant üçüncü yılında akut unilateral hipopiyon gelişmiş ve sol göz ön kamera bölgesinden cerrahi ile alınan parasentez mayiinde lösemik tutulum tespit edilmiştir. Bu nadir görülen relaps yeri açısından literatüre katkı sağlayacağı düşünülmüş olup sunulmuştur. Olgumuz otuz iki yaşında,kadın hasta, 28 haftalık hamileyken lökositoz tablosunda gelerek standart riskli ALL tanısı almıştır. Hasta tanı anında hamile olması nedeni ile kemoterapiyi kabul etmemiş ve toplamda üç kez lökoferez tedavisi almış olup gebeliğin 32. haftasında doğum yapmıştır.sonrasında hastaya ALL tanısına yönelik Hyper-cvad 1. kür 1. kol -2. kol tedavisi verilmiş ve hastanın kontrol kemik iliğinde %20 lenfoblast izlenmesi üzerine refrakter ALL tanısı ile hastaya İDA-FLAG kemoterapisi verilmiştir. Hastanın İDA-FLAG rejimi sonrası görülen kemik iliği aspirasyonunda remisyonda olduğu gözlenmiş ve hastaya tam uyumlu kardeşinden eylül 2010 tarihinde allogenik kök hücre nakli yapılmıştır. Posttransplant üçüncü yılında hastanın görmede bulanıklık,çift görme şikayetleri gelişmiştir.hastanın göz hastalıkları tarafından muayenesi, anjiografisi yapılmış ve lösemik tutulum düşünülmüştür. O dönemde çekilen Orbital MR da bulgu saptanmamış, kemik iliği aspirasyonunda ve bos sitosantrifüjde tutulum izlenmemiştir. İzleme devam edilen hastanın 3 ay sonrasında sol gözde görmede azalma, kızarıklık, ağrı ve anizokorisi gelişmiştir. Eş zamanlı yapılan göz muayenesinde sol gözde hipopiyon tespit edilmiştir. Göz hastalıklarınca sol göz ön kameradan cerrahi ile ponksiyon yapılması planlanmış ve alınan örnek sitasantrifüjünde lenfoblast izlenmiştir (Şekil 1). Ayrıca alınan bos sitosantrifüjünde lenfoblast izlenmiştir. Eş zamanlı çekilen Orbital MRda sol orbital intrakoronal mesafede psödotümör ya da ALL ye seconder olabilecek yumuşak doku lezyonu,sol da koroid kalınlığı ödemli görünümde olarak yorumlanmıştır.hastaya kranyal, orbital bölgeye yönelik RT tedavisi verilmiştir. Göz hastalıklarınca topikal kortikosteroid tedavisi verilmiş. Tarafımızca sistemik steroid, 8 kez intratekal MTX ve ARA-C tedavisi uygulanmıştır. Son 5 intratekal tedavisinde bos sitasantrifüjünde tutulumu düşündüren hücreler izlenmemiş ve remisyon elde edilmiştir.tedavi sonunda kontrol orbital MR da daha önce tanımlanmış olan sol gözdeki yumuşak doku lezyonu gözlenmezken hastanın takipte görme ile ilgili olan bulguları kaybolmuştur.hasta aylık kontrollerine devam etmektedir. Literatür incelendiğinde Decker EB ve arkadaşları postransplant ALL hastalarında unilateral hipopiyon bildirmişler.olguda topikal KS, Kemoterapi,RT verilmiş.bunun yanında Charif CM ve arkadaşlarıda ALL de oculer relapslı bir olgu sunmuşlardır. Literatür verileri ışığında ALL de oculer relaps oldukça nadir olmakla beraber akılda bulundurulmalıdır. Anahtar Kelimeler: Akut lenfoblastik lösemi, Okuler relaps Şekil 1. Vitröz kamera örneğinde lenfoblast Bildiri:0150 P-010 ALLOJENİK HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ SONRASI STERNAL BÖLGEDE GELİŞEN İZOLE EKSTRAMEDÜLLER RELAPS. Hacer Berna Afacan Öztürk, Gülsüm Özet, Simten Dağdaş, Funda Ceran, Ahmet Kürşad Güneş, Cenk Sunu, Ömer Önder Savaş, Yasin Kalpakçı. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Allojenik hematopoetik kök hücre nakli (AHKHN) günümüzde akut myeloid lösemi (AML) olgularında başarı ile uygulanmakta olup yüksek oranda kür elde edilmektedir. Yapılan çalışmalarda AHKHN sonrası relaps %30-70, izole ekstramedüller (EM) relaps yani myeloid sarkom (MS) %9, izole kemik iliği relapsı %29 oranında, EM relaps ve kemik iliği relapsının aynı anda gelişmesi de %1 den az görülmektedir. EM relaps; beyin, meme, baş-boyun, gastrointestinal sistem karaciğer, ürogenital sistem, spinal kanal, kemik, cilt, göğüs ve periton gibi çeşitli bölgelerde rapor edilmiştir. MS immatür myeloid hücrelerin oluşturduğu bir EM tümördür ve AML olgularının %3-5 inde görülür. AML de AHKHN sonrası izole EM relaps %0,65 olarak rapor edilmiştir. AHKHN sonrası kemik iliği relapsı olmadan kitle lezyonu ile başvuran hastaların ayırıcı tanısında MS akla gelmelidir. EM relaps olgularında sadece kemik iliği relapsı olan olgulara göre prognoz kötüdür. Genel olarak EM relaps kötü prognoz ve kısa yaşam süresi ile ilişkilidir. Olgu: 27 yaşında haziran 2012 de AML M2 tanısı konduktan sonra indüksiyon tedavisi sonrası remisyona giren ve konsolidasyon tedavisi sonrası doku grubu tam uyumlu donörü olan kardeşinden mart 2013 de periferik AHKHN yapılan hastanın 1. ay kimerizmi T lenfoid hücrelerde %98,nonlenfoid hücrelerde %92, nakilin 3. ayında da komplet kimerizim tespit edildi. Hastanın Kasım 2013 de göğüs ön duvarında ağrılı sert kitle lezyonu oluştu. Yapılan USG de 6. İnterkostal aralık düzeyinde kas dokusu ile benzer özellikte heterojen kitle lezyonu izlendi ve çekilen sternum MR da sternumu ve komşu yapıları destrükte eden anteriorda cilt altı yağ dokuya uzanan anterior mediasteni dolduran solid kitle lezyonu tespit edildi. Hastanın yapılan kemik iliği biopsisinde atipik hücre infiltrasyon izlenmedi ve akım 6-8 Mart 2014, Antalya 133

8 sitometri ile gönderilen MRD (-) tespit edildi. Yapılan sternal kitle biopsisinde infiltratif hücreler de CD117, MPO ve lizozimle yaygın pozitif tespit edildi ve bu bulgular myeloid sarkomla uyumlu idi. Takibinde nefes darlığı ve taşikardisi olan hastaya çekilen EKO da kalbin sağ boşluklarına bası yapan masif perikard sıvı saptandı ve tamponad boşaltıldıktan sonra serbest drenaja alındı. Hastanın perikardial mayiden gönderilen akım sitometri sonucunda CD1, CD33, CD 117, MPO, HLA DR pozitifliği ve CD5 ve CD56 aberant ekspresyonu izlendi ve bu hücreler myeloblast olarak değerlendirildi. Hastaya 3-7 tedavisi verildi. Bu tedavi sonrası 10 gün içinde makroskopik olarak lezyon kayboldu. USG değerlendirilmesinde %70 oranında küçülme izlendi. Genel durumu düzelen hastaya radyoterapi planlandı. Halen kemik iliği remisyondadır. Sonuç olarak AHKHN sonrası görülen miyeloid sarkomlar sistemik kemoterapiye cevap vermekte ancak AHKHN e rağmen bu bölgede halen relaps riski olduğundan konvansiyonel tedaviye, tutulu alan radyoterapisin de eklenmesi uygundur. Anahtar Kelimeler: allojenik kök hücre nakli, izole ekstramedüller relaps Şekil 1. Sternal Kitlenin Kemoterapi Öncesi Görünümü Şekil 2. Sternal Kitlenin 3-7 Kemoterapisinin 10. Günündeki Görünümü Bildiri:0167 P-011 AKUT MYELOİD LÖSEMİ TANILI HASTALARDA OTOLOG KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU. Aysun Gönderen, Funda Ceran, Simten Dağdaş, Gülsüm Özet, Cenk Sunu. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, Ankara AML tanılı hastalarda tek küratif tedavi yaklaşımı AKHT olmasına rağmen allegenik nakil için donörü bulunamayan hastalarda OKİT yapılması,bir tedavi seçeneği olarak akılda bulundurulmalıdır. Olgu: yılları arasında hastanemiz kemik iliği transplantasyon ünitesinde AML tanılı 5 hastaya otolog kök hc nakli yapılmıştır. Hastalardan dördü erkek biri kadın,yaşları 19 ila 57 arasında değişmekteydi ve yaş ortalaması 40 olarak saptandı.hastaların dördü iyi ve orta risk grubundaki sitogenetiğe sahip biri ise kötü risk grubuna ait sitogenetiğe sahipti.hastaların hepsinde nakil öncesi remisyon sağlanmıştı ve tanıdan nakile kadar geçen süre ortalama 10 ay idi.hastaların tümünde AKİT için donör taraması yapıldı ancak uygun donör bulunamadı.kötü riskli sitogenetiğe sahip olan hastada akraba dışı tarama sonuçlarında da uygun donör bulunamadı.tüm hastalarda hazırlık rejimi olarak etoposid-busulfan protokolü kullanıldı.kötü riskli gruba ait 42 yaşındaki hasta dışında hastaların hepsi yaşıyor ve remisyonda devam ediyor,kötü riskli sitogenetiğe sahip olan hasta ise nakil sonrası 3. ayda relaps nedeniyle aldığı FLAG tedavisi sonrası sepsise girerek nakilden 4 ay sonra kaybedildi. Tartışma: Sitogenetik değerlendirme AML de prognozu belirleyen en önemli faktörlerden biridir.allogenik kök hücre nakli kötü riskli sitogenetiğe sahip grubun olumsuz etkilerini azaltmasına rağmen bu özellik yine de önemli bir olumsuz faktör olmaya devam etmektedir. İyi sitogenetiğe sahip remisyonda OKİT yapılan AML tanılı hastalarda EBMT verileri hastalıksız sağkalımın >%70 olduğunu göstermiştir.akit yapılan hastalarda ise bu oran %63 olarak saptanmıştır.bu durum OKİT in bu grup hastalarda tercih edilebilir bir tedavi olduğunu göstermektedir.okit ile ilişkili transplant ilişkili düşük mortalite göz önüne alındığında bu grup hastalarda AKİT in yeri düşük gibi görünmektedir. Orta riskli sitogenetiğe ait grupta yapılan OKİT sonuçları iyi riskli grup kadar tutarlı değildir.bu grupta AKİT daha iyi bir seçenek gibi görünmektedir ve AKİT yapılan hastalarda hastalıksız sağkalım %52, OKİT yapılan grupta ise bu oran %36 olarak saptanmıştır.bu nedenle orta riskli ve uygun vericisi olmayan hastalarda OKİT göz önünde bulundurulması gereken bir tedavi yöntemidir. Kötü riskli sitogenetiğe sahip grupta ise OKİT sonuçları iyi değildir.bu grupta uzun dönem hastalıksız sağkalım oranları <%15, AKİT yapılan grupta ise %35 olarak saptanmıştır. Sonuç: OKİT yaptığımız AML tanılı hastalarda kötü riskli sitogenetiğe sahip hasta dışında tüm hastalarımız OKİT sonrası gözlemlerinde 5-6 yıldır hastalıksız olarak takip edilmektedirler.bizim vakalarımızda da literatür bulguları ile uyumlu olarak sitogenetiğin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır.özellikle allogenik vericisi olmayan orta sitogenetik riske sahip hastalarda OKİT bir seçenek olarak düşünülmelidir. Anahtar Kelimeler: aml, otolog, nakil, sitogenetik Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi

9 Bildiri:0175 P-012 ALLOJENEİK VE OTOLOG PERİFERİK HEMATOPOİETİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU: GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ KİT MERKEZİ 4 YILLIK KLİNİK DENEYİMİ. Mustafa Pehlivan, Handan Haydaroğlu Şahin, Erdal Gündoğan, Mehmet Yılmaz, Vahap Okan. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı&Kemik İliği Transplantasyon Merkezi, Gaziantep. Otolog periferik kök hücre transplantasyonu (PKHT) özellikle multipl myelom ve relaps/refrakter lenfomalı hastalarda günümüzde standart bir tedavi yaklaşımıdır. Allojeneik PKHT ile kemik iliğinin yeniden yapılanması birçok malign hastalıklarda ve kemik iliğini ya da immün sistemi etkileyen malign olmayan hastalıklarda küratif bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde her geçen yıl Kemik İliği Transplantasyon (KİT) yapılan merkez ve olgu sayısı artmaktadır. Yeni bir merkez olan Gaziantep Üniversitesi Erişkin Hematoloji KİT merkezi bölgemizde ilk ve tektir. Bu çalışmada merkezimizde 4 yılda gerçekleştirilen 257 otolog ve allojeneik PHKHT klinik verileri geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Otolog PHKHT 157 hastada uygulanmış ve hastaların %54 ü erkek ve medyan yaş 53 (20-74) dür. Allogeneik PHKHT 96 hastada uygulanmış ve hastaların %51 i erkek ve medyan yaş 26 (15-63) dır. Otolog ve allojeneik PHKHT yapılan hastaların klinik özellikleri ve erken komplikasyonlar Tablo 1,2 de verilmiştir. Yeni kurulan KİT merkezi olmamıza karşın otolog ve allojeneik PHKHT yapılan hastaların nötrofil ve trombosit engrafmanı, 100 günlük mortalite oranları, erken gelişen komplikasyonlar ve iki yıllık total sağkalım olasılıkları EBMT verileri ile uyumludur. Bölgemizde halen KİT endikasyonu olan hastaların bir kısmı merkez ve deneyimli personel sayısı azlığı nedeni ile KİT tedavi seçeneğine zamanında ulaşamamaktadır. Gaziantep KİT merkezi olarak bu eksikliğin giderilmiş olması ümit vericidir. Elde edilen veriler, KİT standartlarının çok iyi takibi ve uygulanması, ekibin oluşturulması, sürekli eğitimi, iyi bir aferez ve laboratuar desteğinin sağlanmasıyla merkezimizde yılda 150 KİT ve evrensel standartlarda daha iyi sonuçlara ulaşılabileceğine inanılmaktadır. Anahtar Kelimeler: allo/ oto PKHT sağkalım ve Erken komplikasyonlar Tablo 1. Allo/Oto PHKT Klinik Sonuçlar: Tablo 2. Allo/Oto PHKT Erken Komplikasyonlar Bildiri:0182 P-013 ALLOJENİK HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ TEK MERKEZ DENEYİMİ. Funda Ceran, Simten Dağdaş, Gülsüm Özet, Mesude Falay, Meltem Aylı, Cenk Sunu, Nurullah Zengin. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Allojenik hematopoetik kök hücre nakli(ahkhn) benign ve malign bir çok hastalıkta yaygın kullanılan, kür elde edilebilen bir tedavi yöntemidir. Nakil ünitemizde 8 yılda 86 hastada tam uyumlu donörlerden yapılan 88 allojenik kök hücre naklini retrospektif olarak değerlendirdik. Hastalardan ikisine relaps nedeniyle ikinci AHKHN uygulandı. Bu hastalardan birine Kronik miyelositer löseminin(kml) kronik fazında yapılan nakilden 8 yıl sonra blastik faz ile, diğer hastaya ise AML nedeniyle yapılan nakilden 2 yıl sonra relaps nedeniyle ikinci nakil gerçekleşti. Nakillerin 5 i nonmyeloablatifti. Hastaların cinsiyet dağılımı 58(%67.5) hasta erkek ve 28(%32.5) hasta kadındı. Yaş aralıkları 17 ile 57 arasındaydı. Donörlerin yaş aralığı ise 9-50 arasında saptandı. Hastalık dağılımı 40 Akut miyeloblastik lösemi, 17 Kronik miyelositer lösemi, 14 Akut lenfoblastik lösemi, 7 Aplastik anemi, 5 Myelodisplastik sendrom, 2 Hodgkin lenfoma, 2 Lenfoblastik lenfoma ve 1 Kronik lenfositer lösemi şeklindeydi. 45 hastaya farklı cinsiyetten 41 hastaya aynı cinsiyetten nakil yapıldı. Akut lösemi nedeniyle yapılan 55 nakilin nakil öncesi hastalık durumlari; 31 i birinci tam remisyon (TR), 18 i >=2. TR, 6 ı kısmi remisyon ya da refrakter hastalıktı. 17 KML nedeniyleyapılan naklin biri akselere fazdaydı. Hazırlama rejimi olarak busulfan+siklofosfamid(75 nakil), ATG+siklofosfamid (4 nakil), tüm vucut ışınlaması(tbi)+siklofosfamid (3 nakil), fludarabin+bu sulfan+siklofosfamid (3 nakil), fludarabin+melfalan (2 nakil), ATG+fludarabin+siklofosfamid(1 nakil) kullanıldı. Hastaların 12 inde major, 13 ünde minör ve 4 ünde çift yönlü ABO kan grubu uyumsuzluğu, 9 unda Rh uyumsuzluğu mevcuttu. Kök hücre kaynağı 84 hastada periferden, 2 hastanın donörünün çocuk yaşta olmasından dolayı kemik iliğinden sağlandı. Verilen kök hücre miktarları x10 6 /kg arasındaydı. Tüm nakillerde santral venöz katater kullanıldı. Graft versus host hastalığı(gvhh) profilaksisi siklosporin A ve metotreksat ile yapıldı. Takiplerinde bazı hastalara ya siklosporin yan etkisi ya da GVHH gelişimi nedeniyle diğer ajanlar ve yöntemler eklendi. Nötrofil engrafmanı günler, trombosit engrafmanı günler arasında gerçekleşti. Takipler sırasında 50 hastada akut veya kronik GVHH gelişti. Medikal tedavilere ek olarak akut gastrointestinal GVHH gelişen iki hastaya mezenterik artere steroid uygulandı ve yanıt alındı. Kronik GVHH olan 5 hastaya ekstrakorporoal fotoferez yapıldı, hastaların 4 ünde yanıt alındı. Hastaların 34 ü (%39.5) erken veya geç ölümler nedeniyle kaybedildi. Bu ölümlerin 11 i (%12.7) ilk 100 günde gerçekleşti. Geç ölümlerin nedeni kronik GVHH ve beraberindeki enfeksiyonlar ile relapslardı. Allojenik kök hücre nakli özellikle malign hastalarda sağ kalıma önemli katkı sağlarken takipler sırasında gelişen GVHH morbidite ve mortalite nedeni olmaya devam etmektedir.nakil sonrası geç dönem komplikasyonların tanısı ve tedavisi için hastaların yakın izlemi ve sosyal desteği önemlidir. Anahtar Kelimeler: Allojenik hematopoetik kök hücre nakli 6-8 Mart 2014, Antalya 135

10 Bildiri:0198 P-014 AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİDE T HÜCRE AZALTIMI YAPILMADAN DÜŞÜK YOĞUNLUKLU HAZIRLAMA REJİMİ KULLANILARAK GERÇEKLEŞTİRİLEN HAPLOİDENTİK PERİFERİK KÖK HÜCRE NAKLİ. Hakan Özdoğu 1, Mahmut Yeral 1, Can Boğa 1, Nurhilal Turgut Büyükkurt 1, İlknur Kozanoğlu 2, Süheyl Asma 3. 1 Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı, Ankara. 2 Başkent Üniversitesi Tıp fakültesi, Fizyoloji Ana Bilim Dalı, Ankara. 3 Başkent Üniversitesi Tıp fakültesi, Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı, Ankara Özellikle yüksek riskli ve performansı uygun olan hastalarda allojenik periferik kök hücre nakli standart tedavi yaklaşımlardan biridir. Ancak HLA tam uyumlu akraba ya da akraba dışı verici bulunamaması en önemli engellerden biridir. Doku grubu uyumsuz bağışçılardan yapılan haploidentik nakiller için neredeyse tüm hastalara uygun verici bulunabilmektedir. Eylül 2012 ile Haziran 2013 tarihleri arasında Başkent Üniversitesi Adana Erişkin Kemik İliği Nakli Ünitesinde HLA uyumlu verici bulunamayan yaklaşık 7 olguya haploidentik periferik kök hücre nakli yapıldı. Ortanca yaşları 25 yıl (19-55) olan hastaların tümü akut lenfoblastik lösemi olup bunların 3 ü T, 4 ü B hücreli idi. Nakil öncesi değerlendirmede hastaların 5 i tam remisyonda 2 si aktif hastalık durumunda idi. Hazırlama rejiminde, busulfan 9,6 mg/kg, siklofosfamid 29 mg/kg, fludarabin 150 mg/m 2 dozunda kullanıldı. GvHH nın koruyucu tedavisi için takrolimus, mikofenolat mofetil ve ayrıca nakil sonrası 3. ve 4. günler siklofosfamid 50 mg/kg/gün verildi. Anti mikrobial koruyucu tedavi olarak flukonazol, asiklovir, trimetoprim ve levofloxasin uygulandı. Hastalar ortanca 13 (11-14) günde nötrofil, 12 (11-18) günde nötrofil engrafmanı oldu. Olguların hiçbirinde engrafman problemi yaşanmadı. Tüm olgularda 30. günde tam verici kimerizmi elde edildi. Hastaların ortalama takip süreleri 9 (1-17) ay olarak belirlendi. Bu süre içerisinde 2 olguda hastalık relapsı gelişti. Bunlar primer refrakter ve çoklu kurtarma rejimi almış hastalar idi. Takip sırasında iki hasta kaybedildi. Çoklu tedaviler alan ve nakil açısından yüksek riskli olan hasta 1. ayda karaciğerde abse ve sepsis, diğeri CMV viremisi nedeni ile gansiklovir tedavisi almakta iken gelişen akciğer enfeksiyonu nedeni ile kaybedildi. Komplikayon olarak hastaların %28 inde akut, %43 ünde kronik GvHH gözlendi, hepsi steroide cevap verdi. Hastaların 4 ünde (%57) CMV antijenemisi, 3 ünde (%43) BK virus ilişkili hemorajik sisitit gelişti. Relaps olan olguların birinde sinoorbital mukormukosis gelişti. İnfeksiyon durumu kontrol altına alındı. Halen nakil sonrası 8. ayda hastalık durumu sitoredüktif tedaviler ile araya girilerek ve NK hücre içerikli kök hücre ürünü ile kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Haploidentik nakillerde T hücre azaltımı yapılmadan yapılan nakillerde myeloablatif olmayan hazırlama rejimi ve alloreaktivitenin üstesinden gelmek için kök hücre infüzyonu sonrası yüksek doz siklofosfamid kullanımı oldukça iyi tolere edilmiştir. Ancak bu yaklaşımlarda relaps oranı yüksek bulunmuştur. Geriye dönük yaptığımız analizde akut lenfoblastik lösemi hastalarında kök hücre ürününde T hücre azaltımı yapılmadan gerçekleştirilen haploidentik nakiller ile elde edilen ön sonuçların graft yerleşimi, 100 günlük mortalite, relaps oranı, akut ve kronik GvHH ve infeksiyöz komplikasyonlarının sıklığı yönünden kabul edilebilir olduğu belirlenmiştir. Bu tür nakillerde hasta bakımını geliştirmeye yönelik çabaların önemi anlaşılmaktadır. Anahtar Kelimeler: akut lenfoblastik lösemi, haploidentik nakil Bildiri:0214 P-015 BİRİNCİ TAM REMİSYONDAKİ AKUT MYELOİD LÖSEMİLİ HASTALARDA ALLOJENEİK KÖK HÜCRE NAKLİ Serkan Güvenç 1, Emine Tülay Özçelik 2, Fehmi Hindilerden 1, Nuri Barış Hasbal 1, Songül Şerefhanoğlu 2, Reyhan Küçükkaya 1, Mutlu Arat 2. 1 İstanbul Bilim Üniversitesi Hematoloji Bilim Dalı. 2 Şişli Florence Nightingale Hastanesi, İstanbul Giriş: Allojeneik kök hücre nakli (allo-khn), birinci veya ikinci tam remisyon (TR1, TR2) sağlanmış M3 dışı-aml li hastalarda tek küratif tedavi seçeneğidir.sitogenetik risk faktörleri, transplant öncesi hastalık durumu ve lösemi dışı faktörler allo-khn başarısını etkilemektedir.tr1 de allo-khn etkinliği, özellikle standart sitogenetik risk grubundaki hastalarda henüz belirsizdir. Materyal-Metod: Tedavi amacına yönelik, tek merkez, geriye dönük bu çalışmada, Ocak 2011-Kasım 2013 tarihleri arasında allo-khn uygulanmış ardışık 40 AML li olguda, TR1 de allo-khn nin rolü değerlendirilmiş, genel sağ kalım, hastalıksız sağkalım, erken ve geç transplant ilişkili ölüm irdelenmiştir. Sağ kalım analizleri Kaplan- Meier metodu ile yapılırken, log-rank testi ile yaşam eğrileri üzerine etkisi olan değişkenler değerlendirilmiştir. Sonuçlar: Ortanca yaş 48 yıl (19-64) idi.sitogenetik verisi bilinen 28 (%70) olgunun 12 si (%30) yüksek sitogenetik risk grubundaydı.tanıdan allo-khn ye kadar geçen ortanca süre 6,5 ay (2-54) bulundu.yaşayan olguların ortalama takip süresi 419 gün ( ) idi. 24 olgu (%60) TR1 de, 12 olgu (%30) TR2 de, 4 olgu ise (%10) aktif hastalıkla allo-khn programına alındı.hazırlık rejimi olarak 32 olguya (%80) myeloablatif (Bu16-Cy 120), 8 hastaya (%20) ise azaltılmış yoğunlukta rejim (Flu150- Bu8) uygulandı.32 olguda (%80) HLA tam uyumlu kardeş, 1 olguda (%2,5) haploidentik, 7 olguda (%17,5) ise HLA tam uyumlu akraba dışı verici kullanıldı.iki olgu dışındaki tüm hastalara (%95) periferik kök hücre verildi. 30. ve 100. gün transplant ilişkili ölüm oranı sırasıyla %7,5 (n=3) ve %10 (n=4) bulundu.geç ölüm (>100 gün) 7 olguda (%17,5) görülürken, bunların 3 ü transplant ilişkili idi.grade 2-4 akut GVHD 20 olguda (%50), kronik yaygın GVHD 8 olguda (%20) gelişti.tr1 de allo-khn uygulanan 24 olgudan 18 i (%75) remisyonda, hastalıksız takip edilmektedir.tr1 dışı 16 olgunun 9 u (%56,5) hastalık nüksü nedeniyle kaybedilmiştir. Sağ kalım analizleri, TR1 de allo-khn uygulanan olgularda (ortanca 901 gün), TR1 dışı olgulara göre (ortanca 202 gün) daha üstün genel sağkalım ortaya koymuştur (log-rank, OS p=0,003).hastalıksız sağ kalımda da benzer bulgu saptanmıştır (p=0,007).tr1 de allo-khn uygulanan olgularda (n=24) yapılan tek değişkenli analizlerde standart risk sitogenetik, yüksek komorbidite indeksi (>=2), tanıda yüksek lökosit sayısı (>30k), cinsiyet, kan grubu uyumsuzluğu ve TR için çift indüksiyon uygulanmasının genel sağ kalıma etkisinin olmadığı gözlenirken, sadece pretransplant invazif fungal enfeksiyon varlığının genel sağkalıma olumsuz etkisi olduğu saptandı (p=0,038, 901 gün vs 553 gün) Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi

11 Tartışma: Uyumlu kardeş vericisi olan AML olgularında TR1 de allo-khn seçeneği hastalara sunulmalıdır. Transplant öncesi invazif fungal enfeksiyon varlığı genel sağkalım üzerine olumsuz etkisi olan tek faktördür. Anahtar Kelimeler: Akut myeloid lösemi, Allojeneik kök hücre nakli, Birinci tam remisyon Geç Yan Etkiler Bildiri:0138 P-016 HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ SONRASI PNÖMOSİSTİS İNTESTİNALİS: NADİR BİR KOMPLİKASYON. Ufuk Güney Özer 1, Hasan Atilla Özkan 2, Murat Dökdök 1, Atilla Çakmak 1, Zafer Gülbaş 1. 1 Özel Anadolu Sağlık merkezi Hastanesi, Kemik İliği Nakil Merkezi, Gebze/Kocaeli. 2 Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı, İstanbul Amaç: Pnömosistis intestinalis, allojeneik HKHN sonrası GVHH li hastalarda gelişebilen çok nadir bir komplikasyondur. İki vaka ile sunumu ile bu nadir komplikasyonun farkındalığını arttırmak istedik. Yöntem: Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi, Kemik İliği Nakil Merkezinde Haziran 2010 Ocak 2014 tarihleri arasında allojeneik HKHN yapılan 282 hastanın 2 sinde (0.7%) pnömosistis intestinalis gelişti. Olgu 1: 13 yaşında AML tanılı erkek hastaya tarihinde HLA tam uyumlu kardeşinden allojeneik HKHN yapıldı. Naklin +22. gününe kadar bir komplikasyon gelişmeyen hastada +22. günde karın ağrısı, bulantı ve kusma şikayeti başladı. Karin bölgesi orta düzeyde bombe görünümde olan hastanın palpasyonla umblikal ve her iki alt kadranda belirgin olmak üzere yaygın hassasiyet ve kısmen defansı mevcuttu. Barsak sesleri aktif olan hastanın perküsyonla her iki kostovertebral bölgesinde de hassasiyet saptandı. Yapilan tetkikler sonucunda hastaya akut pankreatit tanısı konuldu. Oral beslenme kesildi, iv sıvı, antibiyotik ve enteral beslenme başlandı. Hastanın durumu mevcut tedavi ile +54. günde tamamen düzeldi. Daha sonra hastada karnın alt kadranlarında hafif bir ağrı başladı. Künt vasıfta, hafif şiddette ve zaman zaman gezici olabilen bir ağrıdan şikayet ediyordu. Batin hafif bombe görünümde, defans ve rebound yoktu. Çekilen batın BT de pnömosistis intestinalis saptandı (Resim 1). Cerrahi girişim düşünülmeyen hasta konservatif olarak izlendi. Hastanın genel durumu giderek düzeldi ve +80. günde taburcu edildi. Olgu 2: ALL tanılı hasta allojeneik HKHN nin gününde iken (kimerizm 100%) sol dizde şişlik ve kızarıklık yakınması ile yatırıldı. Sol diz eklemine ortopedi tarafından aspirasyon yapıldı. Eklem sıvısından alınan kültürde staph. epidermidis üredi. Uygun antibiyotik başlandı. Yatışından dört gün sonra ateşi yükseldi. Kan kültüründe klebsiella pneümonia üredi. Uygun antibiyotik kullanımı ile ateşi kontrol altına alındı. Ancak karın ağrısı şikayeti tabloya eklendi ve batında distansiyon gelişti. Oral alımı kesilerek enteral beslenmeye geçildi. Batın tomografisinde pnömosistis intestinalis saptandı. Cerrahi girişim yapılmayan hasta konservatif olarak takip edildi. IV sıvı replasmanı, entral beslenme ve mevcut antibiyoterapiye devam edildi. Hastanın semptomları 10 gün içerisinde geriledi. Ağrı ve distansiyon azaldı. 4 hafta sonra çekilen kontrol batın tomografisinde bulguların düzeldiği gözlendi. Tartışma: Kemoradyoterapi, GVHH ve kortikositeroidler P. intestinalis gelişiminde en çok suçlanan sebepler arasındadır. Karında şişkinlik, ağrı, ishal ve rektal kanama ile prezente olabilir. Ağırlıklı olarak sağ kolon etkilenir. Radyolojik olarak grafilerde genellikle linear tarzdadır. Çoğu vaka konservatif yaklaşımlarla spontan olarak düzelirken cerrahi girişim çok nadirin gerekli olmaktadır. Sonuç: Allojeneik HKHN sonrası akut batın benzeri tablo gelişen hastalarda pnömosistis intestinalis komplikasyonu ayırıcı tanılar içinde akla gelmelidir. Anahtar Kelimeler: Allojeneik, Kök hücre nakli, Pnömosistis intestinalis Tüm batın tomografisinde Pnömosistis İntestinalis görünümü Şekil 1. Mezenter ve intestinal ansların duvarlarında yaygın hava imajları Bildiri:0146 P-017 OTOLOG KEMİK İLİĞİ TRANSPLANTASYONU SONRASI TEDAVİ İLİŞKİLİ MİYELODİSPLASTİK SENDROM GELİŞEN VE 5-AZASİTİDİN İLE TEDAVİ EDİLEN BİR MULTIPLE MIYELOM VAKASI. Anıl Tombak, Mehmet Ali Uçar, Aydan Akdeniz, Eyüp Naci Tiftik. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Hematoloji Bilim Dalı, Mersin Giriş: Dünya Sağlık Örgütü sınıflamasına göre tedavi ilişkili miyeloid neoplaziler (t-mn); akut miyeloid lösemi (t-aml), miyelodisplastik sendrom (t-mds) veya miyelodisplastik sendrom/miyeloproliferatif neoplazi (t-mds/ MPN) vakalarını içerir. Hastalar, sitotoksik ajana ve/veya radyasyona maruziyetten sonraki 1-10 yıllık bir latent dönemden sonra yorgunluk, enfeksiyonlar ve/veya kanamalar ile başvururlar. Burada, multiple miyelom nedeniyle remisyon indüksiyon sonrası otolog kemik iliği nakli (OKİT) yapılan, takiplerinde t-mds gelişen ve 5-azasitidin ile tedavi edilen bir vakayı sunuyoruz. Vaka: tarihinde kappa hafif zinzir miyelomu tanısı konulan, tip 2 diabetes mellitus u ve HBV taşıyıcılığı da olan 57 yaşındaki kadın hastaya 2 kür VAD (vinkristin, doksorubisin, deksametazon), takiben 2 kür VCD (bortezomib, siklofosfamid, deksametazon) verildi. 6-8 Mart 2014, Antalya 137

12 Yanıt değerlendirmesinde tam remisyonda olduğu saptanan vakaya, tarihinde melfalan (200 mg/m 2 ) kullanılarak OKİT yapıldı. OKİT sonrası takiplerinde, nakilden yaklaşık 1,5 ay sonra pansitopenisi gelişti ve nötrofil ve trombositleri ilerleyici olarak azalmaya başladı (lökosit: 2830/mm 3, nötrofil: 50/mm 3, Hb: 8,3 gr/ dl, platelet: 71/mm 3 ). Lamivudin profilaksisi altında olan hastada HBV reaktivasyonu olmadı ve serum-idrar immün fiksasyonunda ve serum protein elektroforezinde multiple miyelom nüksünü düşündürecek bulgu tespit edilmedi. Çevresel kan yaymasında hiposegmente nötrofil görüldü. Kemik iliği aspirasyonu ve biyopsisi yapıldı ve hiposelüler MDS tanısı konuldu. Plazma hücre artışı yoktu. Multiple miyelom tanısı esnasında 46, XX olarak raporlanan kemik iliği sitogenetiği, bu dönemde mitoz gözlenmediği için analiz edilemedi. 5-azasitidin tedavisi başlanan hastanın 4 kür sonra yapılan yanıt değerlendirmesinde kemik iliği biyopsisi normoselüler olarak raporlandı. Hematolojik tam iyileşme gelişen hastanın takipleri kliniğimizde devam etmektedir ve miyelom açısından da remisyondadır. Tartışma: Tedavi ilişkili MN ler, tüm AML, MDS ve MDS/ MPN vakalarının %10-20 sini oluşturur. Sitotoksik ajanlarla tedavi edilen hastalarda insidans, altta yatan hastalığa, diğer ajanlara ve/veya radyoterapiye maruziyete, maruz kalınan ajanın dozuna ve süresine bağlı olarak değişir. Ortalama tanı yaşı 61 dir. Tanı, yorgunluk, enfeksiyonlar ve/veya kanama ile başvuran bir vakada önce şüphelenmeyi, sonrasında ise çevresel kan yayması ve kemik iliğinin incelenmesini gerektirir. Küratif tedavisi allojenik kemik iliği nakli olan hastalarda, hiposelüler MDS saptanması durumunda, performans durumu da iyi değilse, bizim vakamızda olduğu gibi, hipometile edici ajanlar, iyi bir tedavi seçeneği olabilir. Anahtar Kelimeler: multiple miyelom, t-mds, 5-azasitidin Bildiri:0147 P-018 ALLOJENİK HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ SONRASI PULMONER HİPERTANSİYON İLE KOMPLİKE OLAN İDİYOPATİK PNÖMONİ SENDROMUNUN BOSENTAN VE STREOİD İLE TEDAVİSİ. Özlem Gül Kırkaş 1, Neslihan Koşar 1, Ekrem Ünal 1, Mehmet Köse 1, Ali Baykan 1, Selim Doğanay 2, Musa Karakükçü 1. 1 Erciyes Ünivesitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Kayseri. 2 Erciyes Ünivesitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı, Kayseri Giriş: İdiyopatik pnömoni sendrom (İPS), allojenik hematopoetik kök hücre nakli (HKHN) yapılan hastalarda görülebilen enfeksiyon dışı akciğer hastalığıdır. Pulmoner hipertansiyon (PHT) HKHN in akciğer komplikasyonlarından olup, erken tanınıp ve tedavisi başlanmaz ise ölümcül olabilir. Bu bildiride literatürde ilk olarak HKHN sonrası PHT ile komplike İPS tanısı alan ve bosentan, streoid ile tedavi edilen çocuk olgu sunulmuştur. Olgu: Talasemi major nedeni ile tam uyumlu (6/6) kardeşinden 135 gün önce HKHN yapılan hasta sık nefes alıp verme ve solunum yetmezliği yakınması ile başvurdu. Fizik muayede takipne, burun kanadı solunumu, interkostal, subkostal retraksiyonlar ve oda havasında pulse oksimetri ile oksijen saturasyonu %85 olarak saptandı. Akciğer tomografisinde bilateral retiküler ve buzlu cam görünümü, plörezi, proksimal pulmoner arterlerde ve sağ kalp boşluklarında genişleme görüldü. Ekokardiyografik incelemede normal sol ventrikül fonksiyonlarıyla beraber PHT saptandı. C- reaktif proteinde yükselme saptanmayan, plevral sıvı incelemeleri, kan kültürü ve diğer serolojik viral çalışmalarda herhangi enfeksiyöz ajan saptanmadı. Hastaya PHT ile komplike olan İPS tanısı ile bosentan, streoid tedavisi başlandı. Tedavi sonrası semptomlarında tam düzelme saptandı. Tartışma: Günümüzde İPS un kesin tedavisi bilinmemekle birlikte steroid tedavisinin faydası tartışmalıdır. Ulusal sağlık enstitüsü National Institutes of Health tarafından yapılan bir çalıştay sonucunda İPS, HKHN sonrası aktif alt solunum yolu enfeksiyonu olmaksızın yaygın alveolar hasar olarak tanımlanmıştır hastayı içeren 12 çalışmanın metaanalizi sonucunda IPS un görülme sıklığı %10 (%2-%17) olarak hesaplanmış olup mortalite ortalaması %74 (%60-%86) olarak bildirilmiştir. PHT ise nadir fakat potensiyel olarak ölümcül bir durum olup, artmış pulmoner vasküler direnç, sağ ventrikül yetmezliği ve ölüm ile ilişkilidir. Sonuç: HKHN yapılan hastalarda İPS ve PHT gibi geç yan etkiler hakkında dikkatli olunması gerekmektedir. Tedavide endotelin reseptör antagonistleri ve steroid gibi destekleyici ajanlar akılda tutulmalıdır. Anahtar Kelimeler: Bosentan, hematopoetik kök hücre nakli, idiyopatik pnömoni sendromu, pulmoner hipertansiyon, steroid Bildiri:0172 P-019 DİRENÇLİ HEMORAJİK SİSTİT İN TEDAVİSİNDE VEZİKAL ARTER EMBOLİZASYONU, BİR OLGU SUNUMU. Mehmet Özen 1, Ahmet Peker 2, Esra Bulut 3, Sadık Bilgiç 2, Pervin Topçuoğlu 1. 1 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı, Ankara. 2 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı, Ankara. 3 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara Giriş: Geç başlangıçlı hemorajik sistit (HS) allojeneik hematopoietik kök hücre nakli (AHKHN) sonrası gelişebilen önemli bir morbidite nedenidir. Ağrısız mikroskopik hematüriden çok ağır mesane hemorajisine kadar değişik şekillerde görülebilir. Tedavisinde HS in ciddiyetine göre farklı yaklaşım şekilleri bulunmaktadır. Biz burada tüm konvansiyonel tedavilere dirençli 3. derece bir geç başlangıçlı HS vakasından bahsedeceğiz. Olgu: Nüks t(8:21) pozitif AML tanılı 26 yaşında bir kadın hastaya ikinci tam remisyondan 8 ay sonra Nisan 2013 tarihinde akraba dışı vericiden AHKHN yapıldı. Nakil için 9/10 HLA uyuşumlu ve major kan grubu uyuşumsuzluğu olan erkek vericiden alınan 4,52x10 6/kg CD34 pozitif periferik kök hücre kullanıldı. Nakil hazırlık rejimi olarak Busülfan- Siklofosfamid ve Antitimosit globulin ve graft versus host hastalığı profilaksisi için siklosporin ve metotreksat kullanıldı. Nakil sonrası nötrofil, trombosit engraftmanı zamanında oldu. Nakil sonrasında geç dönemde makroskopik hematürisi olan hastanın BK virus enfeksiyonu olması üzerine parenteral hidrasyon, mesane içi irrigasyon, ciprofloxacine, sidofovir ve ribavirin tedavileri verildi. Bu tedavilere yanıt vermeyen hastada tüm mesane içini dolduran pıhtı gelişti. Bunun üzerine hastaya bu tedavilere ek olarak sistoskopi eşliğinde pıhtı boşaltılması işlemi uygulandı. Mesane içi yüzeyel epitelyal sızıntı şeklinde kanaması ve pıhtı gelişimi devam eden hastada birkaç kez daha sistoskopi ile pıhtı boşaltıldı ve lazer tedavisi ile mesane içi yakıldı. Hastada mesane içi alüminyum ve hyalüronik asit uygulamaları da etkili olmadı. Hastada sistektomi planlandı. Ancak hastanın komorbid durumları ve Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi

13 operasyonun yüksek mortalitesi nedeniyle sistektomi öncesinde son seçenek olarak bilateral vezikal arter embolizasyonu yapılmasına karar verildi. Girişimsel radyoloji bölümü tarafından sağ femoral arterden Seldinger tekniği ile girilerek 5F kılıf yerleştirildi. Daha sonra uygun kateter ve kılavuz tel aracılığı ile önce sağ daha sonra sol taraf vezikal artere selektif olarak girildikten sonra 2 vial embosfer ile embolizasyon işlemi yapıldı. İşlem sonrası vezikal arterlerde doluşun belirgin azaldığı kaydedildi (Resim 1-2). Hastada işlem sonrası kanama tamamen durdu ancak hasta takipte gelişen pnömoni nedeniyle entübe edilerek yoğun bakım bölümümüze devredildi. Burada pnömoniye bağlı gelişen solunum yetmezliği nedeniyle hasta kaybedildi. Sonuç: AHKHN uygulanan ünitelerin bu morbidite için hazırlıklı olmaları ve çok alanlı bir tedavi algoritması belirleyerek üroloji ve girişimsel radyoloji klinikleri ile işbirliği yapmaları çok önemlidir. Tüm tedavilere dirençli vakalarda seçici vezikal arter embolizasyonu işlemi sistektomi öncesinde rahatça uygulanabilen ve etkin bir tedavi yöntemi olarak düşünülebilir. Ancak hastanın enfeksiyona bağlı ölümü nedeni ile uzun dönem sonuçları hakkında yorum yapamamaktayız. Anahtar Kelimeler: Hemorajik sistit, allojenik kök hücre nakli, vezikal arter embolizasyonu Sağ Taraf İşlem Öncesi Şekil 1. Embolizasyon Öncesi Sağ Taraf İşlem Sonrası Bildiri:0178 P-020 AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİLİ HASTADA NAKİL SONRASI PNÖMATOZİS İNTESTİNALİS HEMŞİRELİK BAKIMI: OLGU SUNUMU. Özlem Topkaya, Asuman Kuşçu, Ufuk Güney Özer, Zafer Gülbaş. Anadolu Hastanesi, Hematolojik Bilimler, Kocaeli Pnömatozis İntestinalis nadir görülen, etyolojisi tam olarak anlaşılamamış bir barsak patolojisidir. İn-oporabıl olan bu vakada medikal tedavi ve hemşirelik bakımı, izlemi önem kazanmıştır. Bu Olgu Sunumunda; Kimlik Bilgileri; 40 yaş, bayan, ilkokul mezunu, evli, çocuksuz Özgeçmiş; Tonsilektomi, 23 yaşında menapoz Soy geçmiş; Özellik yok Alışkanlıklar; Yok Özet; Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL) tanısı almış olan hastaya 2012 yılında kemoterapi ve radyoterapi uygulanmış, ancak relaps görülmüş. Relaps sonrası kurumumuzda Temmuz 2013 te HLA eş erkek kardeşten Allojenik kemik iliği nakli yapıldı. +28, +56, günlerde uyum sırasıyla %100, %99 ve %100 olarak değerlendirildi. Nakil sonrası evden takip edilen hasta günde sol dizde şişlik, kızarıklık ve ağrı nedeniyle yatırıldı. Ortopedi tetkik etti, dizden aspirasyon yapıldı, üreme oldu. Uygun analjezikler ve antibiyotikler verildi günde batında distansiyon, şişkinlik ve ağrı şikayeti başladı. Genel cerrahi gördü, Batın Tomografisinde Pnömatozis İntestinalis saptandı. Oral alımı stoplandı, konservatif yaklaşılarak tedavisi düzenlendi günde batın rahatladı. R1 diyet ile orali açıldı. GVHD ishali oldu, tedavisi düzenlendi. GVHD düzeldi. Hastanın halen yatarak tedavi ve bakımı sürmektedir. Hemşirelik Bakımı; Bulantı-Kusma- Ağız Yarası-Yetersiz Beslenme; Oral alımı stoplanan hastanın bulantı ve kusmalarını kontrol etmek için antiemetikler uygulandı. Hasta/eşine bulantı yönetimi ile ilgili destek verildi. Sıvı-elektrolit dengesini sürdürmek ve enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla paranteral sıvı ve beslenme yapıldı. Ağız yaraları için sık aralıklarla ağız bakımı yapıldı ve uygun ilaç tedavisi uygulandı. Ağrı; Hastanın ağrısı her dört saatte bir ve ağrı ifadesi oldukça değerlendirildi. Order edilen aşamalı ağrı tedavisi uygulandı. Hastanın ağrısı en aza indirgendi ve geçti. İshal; Hastanın aldığı çıkardığı ve kilo takibi yapıldı. Elektrolit replasmanı yapılarak sıvı elektrolit dengesizliği giderildi. Günlük dışkılama sayısı, özellikleri takip edildi. Hastanın hijyeninin ve deri bütünlüğünün devamlılığı sağlandı. Acı Çekme ve Anksiyete; Hasta/eşi hastanın in-oparabıl olmasından dolayı korku ve endişe içinde idi. Hasta/eşi çektiği acıyı ve korkuyu ifade edebilmesi ve duygularını birbirleri ile paylaşabilmeleri için desteklendi. Hasta/eşi ile güvene dayanan ilişki devam ettirildi. Bakım ve tedavi kararlarına aktif katılımları sağlandı. Rahatsızlık verici semptomlar giderilmeye çalışıldı. Hasta/eşi duygularını birbirleri ile ve ekiple paylaşarak rahatladığını ifade etti. Şekil 2. Embolizasyon Sonrası 6-8 Mart 2014, Antalya 139

14 Öz Bakım Eksikliği; Hastanın işlevselliğini en üst düzeye çıkarabilmek amacıyla günlük yaşam aktiviteleri hemşire tarafından giderilirken hasta sınırlı da olsa katılımı için cesaretlendirildi. Akut dönemde bütün ihtiyaçlar yatak içerisinde karşılandı. Hastanın ağrısı kontrol altına alındığında destekle bazı aktiviteleri yapması sağlandı. Anahtar Kelimeler: hemşirelik, pnömatozis intestinalis Bildiri:0181 P-021 AKUT MYELOİD LÖSEMİLİ HASTADA NAKİL SONRASI GVHD HEMŞİRELİK BAKIMI: OLGU SUNUMU. Asuman Kuşçu, Özlem Topkaya, Ufuk Güney Özer, Zafer Gülbaş. Anadolu Hastanesi, Hematolojik Bilimler, Kocaeli Graft-versus-host hastalığı (GVHD); nakil sonrası en önemli mortalite ve morbidite sebebi olarak kabul edilir. GVHD multidisipliner bir tedavi yaklaşımı gerektirir, destekleyici bir tedavi ve hemşirelik bakımı ile hastaların yaşam kalitesi iyileştirilebilir. Bu Olgu Sunumunda; Kimlik Bilgileri; 33 yaş, bayan, evli, üç çocuklu Özgeçmiş; 2 kez sezeryanla doğum Soy geçmiş; Annede diyabet/felç, amca kızı lösemi Özet: 2011 de Akut Myeloid Lösemi M4 tanısı ile kemoterapi almış ve 18 ay remisyonda kalmış de relaps olan hastaya kurumumuzda HLA eş uyumlu kardeşten allojenik kemik iliği nakli yapıldı. +37.günde ateş ve kanlı dışkılama ile yatırıldı. Kültürleri alındı ve üremesi oldu. Antibiyoterapisi düzenlendi. Hastanın GIS GVHD ile uyumlu yeşil kanlı dışkılaması artarak devam etti. Tedavisi düzenlendi. Oral alımı stoplandı, paranteral beslenme ve sıvı tedavisi başlandı. Gerektikçe kan ürünleri transfüzyonu yapıldı. Gastroenteroloji gördü, endoskopi de aktif kanayan eroziv pangastrit (GVHD) geldi. Mevcut tedaviye devam edildi. Hastanın el ve ayaklarında cilt GVHD döküntüleri oldu. İmmünosupresyon ve steroid ilaç tedavisi düzenlendi. Cilt GVHD geriledi. GIS GVHD gaita yeşil renge dönerek kanama azaldı. Oral R1 diyet ile açıldı. Steroid myopatisi gelişti, hasta fizik tedavi programına alındı. Beslenmesi düzeldi, kanaması geçti ve ishali normale döndü. Genel durumu düzelen hasta kontrole çağrılarak taburcu edildi. Hemşirelik Bakımı: Yetersiz Beslenme-Ağız Yarası; Oral alımı stoplanan hastanın sıvı-elektrolit dengesini sürdürmek ve enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla paranteral beslenme yapıldı. Ağız yaraları için sık aralıklarla ağız bakımı yapıldı ve uygun ilaç tedavisi uygulandı. Kanama; Hastanın kanaması ve miktarı takip edildi. Hasta travmalardan korundu. Gerektikçe kan ürünleri transfüzyonu yapıldı. Hastanın günlük bel çevresi ölçüldü. Ağrı; Hastanın ağrısı her dört saatte bir ve ağrı ifadesi oldukça değerlendirildi. Order edilen aşamalı ağrı tedavisi uygulandı. Hastanın ağrısı en aza indirgendi. İshal; Hastanın aldığı çıkardığı ve kilo takibi yapıldı. Elektrolit replasmanı yapılarak sıvı elektrolit dengesizliği giderildi. Günlük dışkılama sayısı, özellikleri takip edildi. Diyeti düzenlendi, oral sıvı alımı desteklendi. Hastanın perineal hijyeninin ve deri bütünlüğünün devamlılığı sağlandı. Acı Çekme ve Anksiyete; Hasta/eşi duygularını birbirleri ile paylaşabilmeleri için desteklendi. Hasta/eşi ile güven duyulan bir ilişki kuruldu. Bakım ve tedavi kararlarına aktif katılımları sağlandı. Rahatsızlık verici semptomlar giderilmeye çalışıldı. Hasta ve eşi duygularını ifade etti. Verilen multidisipliner bakımla hastanın tedavi sürecinde gelişen komplikasyonları giderildi. Hasta 7 aylık bir süreçte hastane bakımı aldı. Hastaneye ve tedavi ekibine bağımlılığı arttı. Hasta ve aile ev bakımı için cesaretlendirildi. Eşinin ve ailenin ev hazırlıklarını tamamlamalarının ardından eğitim ve destek verilerek taburcu edildi. Anahtar Kelimeler: Hemşirelik, GVHD Graft Versus Host Hastalığı Bildiri:0134 P-022 AKUT GREFT VERSUS HOST HASTALIĞININ NADİR FORMU: İZOLE KARDİYAK TAMPONAD GELİŞMİŞ BİR ADOLESAN OLGU. Şebnem Yılmaz Bengoa 1, Fatma Demir Yenigürbüz 1, Eser Doğan 1, Mustafa Kır 2, Nuh Yılmaz 2, Hale Ören 1. 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Hematolojisi Bilim Dalı. 2 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalı Giriş: Greft versus host hastalığı (GvHH), allojeneik kök hücre nakli (AKHN) sonrası morbidite ve mortalitenin sık görülen nedenlerindendir. Sıklıkla deri, gastrointestinal sistem ve karaciğerde görülür ancak nadir olarak diğer organ sistemleri de etkilenebilir. Burada AKHN sonrası izole kardiak tamponad ile prezente olan bir akut GvHH olgusu sunulmuştur. Olgu: Onaltı yaşında, MLL pozitif pro-b hücreli ALL tanılı hasta ALL-BFM 2000 protokolü yüksek risk kolunda tedavi aldı ve HLA tam uyumlu kardeş vericisinden 1. HR3 blok tedavisi sonrası kemik iliği toplanarak AKHN yapıldı. Kondisyonu TVI ve etoposid ile yapıldı, nakil öncesi transtorasik ekokardiyografisi (TTEKO) normal bulundu. Siklosporin ve Mtx ile GvHH profilaksisi verilen, +9. günde ateşi ve mukoziti olan ve geniş spektrumlu antibiyotik alan hastanın tüm yüzde belirgin ödemi gelişti. Ödeme yönelik yapılan TTEKO da 8 mm lik perikardiyal efüzyon saptandı, vital bulguları normal olan hastanın haftalık TTEKO takibi planlandı. Ateş yüksekliği süren hastanın kan kültürleri, viral incelemeler ve galaktomannan Ag negatif saptandı. TTEKO izleminde sıvıda artış gözlenmeyen hastanın 1. ay sonunda kemik iliği remisyonda, MLL negatif ve kimerizm %98 bulundu. Naklin +48. gününde göğüs ağrısı, taşikardisi olan, TTEKO sunda 2 cm lik perikardiyal sıvı ve tamponad bulgusu olan hastaya önce çocuk kardiyolojisi perikardiyosentez yapıp 120 cc serohemorajik sıvı boşalttı, ancak semptom ve bulguların devam etmesi nedeniyle kalp damar cerrahisi tarafından tüp perikardiyostomi yapıldı. Hemorajik tipte 750 cc sıvı boşaltıldı ve hasta çocuk yoğun bakım ünitesine alındı. Tablonun GvHH veya viral enfeksiyon ilişkili olabileceği düşünüldü, 2 mg/kg/gün dozunda iv metilprednizolon başlandı. Profilaktik asiklovir yerine gansiklovire geçildi, siklosporine devam edildi ve İVİG verildi. Sıvının eksuda tipinde olduğu görüldü, bakteriyel ve mantar kültürlerde üreme olmadı, maliyn hücre görülmedi. Viral seroloji ve PCR incelemelerinde spesifik bir ajan saptanmadı. Tamponad sonrası 16 gün Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi

15 süreyle perikard tüpü ile izlenen hastanın semptomları azalarak kayboldu, TTEKO da sıvı 2 mm ye gerilediğinde tüp çekildi. Gansiklovir tedavisi 21 güne tamamlanıp asiklovire geçildi. Steroid dozu kademeli olarak azaltılan hasta +75. günde taburcu edildi. En son yapılan TTEKO su normal olarak değerlendirildi, kemik iliği remisyonda idi ve kimerizmi %97,3 bulundu. Hastada viral enfeksiyona ait herhangi bir kanıt olmadığından, daha öncesinde kardiyak fonksiyonları normal olduğundan ve steroid tedavisi ile semptom ve bulgularda belirgin düzelme görüldüğünden mevcut tablo izole akut kardiyak GvHH olarak değerlendirildi. Tartışma: Klinik olarak kardiyak GvHH nadir görülmesine karşın sonuçları çok ciddi olabilir, bildirilen mortalite oranı %43 civarındadır. Agresif immunsupresif tedavi, olguların çoğunda semptomların azalmasında etkilidir. KHN sonrası yeni gelişmiş kardiyak semptomu olan genç hastalarda kardiyak GvHH akılda tutulmalıdır. Anahtar Kelimeler: allojeneik kök hücre nakli, greft versus host hastalığı, kardiyak tamponad Bildiri:0136 P-023 GRAFT VERSUS HOST HATSALIĞINDA EKTRAKORPOREAL FOTOFEREZİS. Mehmet Gündüz 1, Pervin Topçuoğlu 1, Bengü Nisa Akay 2, Hatice Erdi Şanlı 2, Erol Ayyıldız 1, Günhan Gürman 1, Osman İlhan 1. 1 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı, Ankara. 2 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dermatoloji Anabilim Dalı, Ankara Hastalar ve Yöntem: Ocak 2001 ve Aralık 2013 arasında 32 hastada EKF tedavisi yaptık. İşlem UVAR XTS (USA) (n=16) veya UVAPIT Sistemle (Almanya) (n=14) yapıldı. İki ardışık gün EKF işlemi bir siklus kabul edildi. EKF uygulama şeması klinik dermatoloji ile işbirliği ile GvHH şiddeti ve 1.aydaki yanıtlara göre planlandı. EKF işlemi başlangıcında ortanca yaş 37,5 yıldı (18-57 yıl). Hastaların 18 i erkek ve 14 ü kadındı. Sonuçlar: EKF tedavisi de novo kronik GvHH li 26 hastada, akuttanda kronik GvHH ye ilerleyen 4 ve akut şiddetli gastrointestinal (Gİ) GvHH li 2 hastada uygulandı. On hasta (%41,6) 1.ayda belirgin bir yanıt vermedi. Ancak minimal veya kısmi yanıt sıra ile %33,3 ve %25 hastada görüldü. Altınca ayda yanıt değerlendirebildiğimiz kronik GvHH li 18 hastadan 16 sında yanıt elde edildi (2 sinde minimal, 11 inde kısmi ve 3 ünde tama yakın yanıt) (Tablo). Ortanca 8 siklus (1-21) EKF işlem ortanca 6 ayda (1-24 ay) yapıldı. Bu grupta 2 hastada enfeksiyon veya performans durumunun iyi olmaması nedeni ile EKF işlemine devam edilemedi. Kronik akciğer GvHH li hastalarımızda yanıtların iyi olmadığı görüldü. Akut GİS GvHH li 2 hastada yanıt alınamadı. Akuttan kronik GvHH ye ilerleyen 4 hastada ortanca 8 ayda (2-18 ay) 4 ile 18 siklus EKF işlemi yapıldı. Bu grupta 1 hasta yanıt vermedi. Diğer 3 hasta 1.ayda minimal yanıt verirken 6.ayda kısmi, tama yakın ve tam yanıt verdi. Tartışma: EKF steroid-dirençli veya bağımlı kronik GvHH ve nadiren akut GvHH tedavisinde kullanılmaktadır. EKF tedavisi akut GİS GvHH ve bronşiolitis obliterans ile seyreden akciğer GvHH de yanıtlar iyi değildir. En iyi yanıtlar cilt tutulumu olan kronik GvHHdir. Sonuç: EKF tedavisi iyi tolere edilebilen ve cilt tutulumlu akut veya kronik GvHH de etkili bir tedavi yöntemidir. Anahtar Kelimeler: Ektrakorporeal fotofrezis, Graft versus Host Hastalığı Tablo 1. Kronik de novo GvHH de EKF tedavisi Görünüm Sınırlı (cilt tek-sklerodermoid, Karaciğer tek, Cilt+Karaciğer) 6 (2/1/4) Yaygın 18 Yanıtlar 1.ayda (n=24): Yok/Minimal/Kısmi 10/8/6 6.ayda (n=18): Yok/Minima/Kısmi/Tama yakın/tam 2/2/11/3/0 12.ayda (n=10): Yok/Minimal/Kısmi/Tama yakın/tam 0/0/1/5/4 Bildiri:0170 P-024 İMMUNSUPRESİF TEDAVİYE DİRENÇLİ KRONİK GVHH OLGULARINDA EKSTRAKORPOREAL FOTOFEREZ UYGULAMASI: TEK MERKEZ DENEYİMİ. Ömer Önder Savaş, Cenk Sunu, Hacer Berna Afacan Öztürk, Aysun Gönderen, Ahmet Kürşat Güneş, Yasin Kalpakçı, Funda Ceran, Simten Dağdaş, Gülsüm Özet. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği Kronik graft versus host hastalığı (kgvhh) nakilden sonraki mortalite ve morbidite nedenlerinin başında gelmektedir. Ekstrakorporeal fotoferez (EKF) kullanımı kortikosteroid ve diğer immunsüpresor ilaçların kullanımını kısıtlayarak uzun dönem morbidite ve mortalitede belirgin azalmaya sebep olmaktadır. Biz de ünitemizde kgvhh gelişen, immunsupresif tedaviye yanıt vermemesi nedeniyle EKF tedavisi alan hastaları değerlendirdik. kgvhh gelişen 5 hastanın 2si AML,2si MDS,1 i KML tanılı hastalardı. KML tanılı 37 yaşında erkek hastanın kgvhh cilt(grade 1-2), göz, santral sinir sistemi ve akciğer tutulumu mevcuttu. Hasta beş ay boyunca fotofereze alındı. Fotoferez sonrasında KGVHH ilişkili bulgu ve şikayetleri belirgin olarak azaldı, immunsupresif tedavi ihtiyacı azaldı. 2009da AML tanısıyla nakil yapılan 43 yaşında erkek hasta nakilden yaklaşık 1 yıl sonra cilt ve karaciğer tutulumuyla seyreden kgvhh tanısı aldı.3 ay boyunca fotoferez uygulandı. Hastanın tedavi sonrası immunsupresif tedavi ihtiyacı kalmadı. Yaklaşık 7 sene önce MDS tanısıyla nakil yapılan 27 yaşında erkek hastada, kgvhh cilt, göz, gis tutulumu mevcuttu.takipte fotoferez başlanan hastanın immunsupresif tedavi ihtiyacı kalmadı. MDS tanısıyla nakil sonrası 3.yılda kgvhh gelişen 34 yaşında bayan hastada göz ve cilt( grade 1-2) kgvhh mevcuttu. Fotoferez sonrasında immunsupresif tedavi ihtiyacı kalmadı. AML tanısıyla 2009 yılında nakil yapılan 32 yaşında erkek hastaya nakil sonrası 2.ayda gis, grade 2 cilt kgvhh tanısıyla immunsupresif tedavi başlandı. Takipte fotoferez uygulanan hastada yanıt alınamadı,endikasyon dışı rituksimab tedavisi planlandı. Tartışma: EKF kullanımı ile immunsüpresor ilaçlara ihtiyacın azalması, dolayısıyla da uzun dönem morbidite ve mortalitede belirgin azalma sağlanabilmektedir. Yapılan bir çalışmada yüksek riskli MDS tanısıyla yapılan allojenik kök hücre nakli sonrası gelişen GVHD olgusunda ilk sıra tedavi olarak EKF kullanılmış ve başarılı sonuç alınmıştır. EKF tedavisine yanıt GVHD tanı konması sonrası erken (özellikle ilk 9 ayda) EKF başlanan hastalarda daha yüksek olarak bulunmuştur. Bazı çalışmalarda vakalarda yanıt oranı ile EKF seans sayısı arasında belirgin ilişki olmadığı da ifade edilmiştir. Bizim vakalarımızın hiçbiri ilk 9 ayda tedavi almadı ancak önemli derecede yanıt elde 6-8 Mart 2014, Antalya 141

16 edildi. Tek merkez deneyimini gösteren başka bir çalışmada ise tedavi edilen vakaların hepsinde immunsupresif ajan dozunda azalma sağlanmış, organ tutulumu olan vakalarda da belirgin yanıt gözlendiği ifade edilmiştir. Aynı çalışmada özellikle cilt tutulumu olan vakalarda yanıtın daha fazla görüldüğü saptanmıştır. Bizim vakalarımızda da EKF sonrası cilt tutulumu olan vakalarda yanıt daha belirgin olarak gözlenmiştir. Sonuç olarak steroid refrakter kgvhh olgularında EKF iyi bir alternatif olup, cilt tutulumu olan vakalarda iyi yanıt alınmaktadır. İmmunsupresif tedavi dozunun azaltılması ve kesilmesinin yanı sıra EKF iyi tolere edilebilen bir tedavi modelidir. Anahtar Kelimeler: Fotoferez, Graft versus host hastalığı, İmmunsupresif Tedavi Bildiri:0194 P-025 KRONİK GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI OLAN BİR OLGUDA 12 YIL SONRA UYGULANAN FOTOFEREZİN YARARI. Vedat Uygun 1, Hayriye Daloğlu 1, Gülsün Karasu 2, Akif Yeşilipek 1. 1 MedicalPark Antalya Çocuk Hematoloji ve Kök Hücre nakli Ünitesi. 2 MedicalPark Göztepe Çocuk Hematoloji ve Kök Hücre nakli Ünitesi Graft versus host hastalığı (GVHH) allojenik kök hücre nakli sonrası hem morbiditeye hem de mortaliteye negatif etkisi olan ciddi bir komplikasyondur. Bu yazıda, yaklaşık 12 yıldır immunsupresif tedaviye rağmen ağır kronik GVHH bulgularında gerileme olmayan bir hastada kullanılan ekstrakorporeal fotofereze (ECP) yanıt sunulacaktır. Talasemi major tanısı ile izlenen 5 yaşındaki hastaya tam uyumlu kardeşten periferik kök hücre nakli yapıldı. Nakilin 6. ayında ağızda aftöz lezyonlar gelişti ve candidial plak ve GVHH ön tanısıyla izleme alındı. Birinci yıl sonunda dilde gelişen likenoid lezyonlardan alınan biopsinin GVHH ile uyumlu olması nedeniyle sınırlı kronik GVHH (limited) tanısıyla, aldığı siklosporine ek olarak metilprednizolon tedavisi başlandı. Yanıt alınan hastanın izlemde siklosporini kesildi ve lezyonları tamamen gerilememe nedeniyle düşük doz steroid ile devam edildi. Nakilin 3.yılında deride hipo-hiperpigmente alanlar olması ve kollarda sklerodermoid lezyonlar gelişmesi nedeniyle biopsi alındı ve kronik GVHH olarak raporlandı. Olguya 2 mg/kg/gün prednizolon başlandı. İyi yanıt alınan hastaya mikofenolat eklendi ve aralıklı olarak steroid dozu azaltılmaya çalışıldı. Nakilin 4.yılında lezyonların devam etmesi ve sklerodermoid lezyonların artması nedeniyle PUVA tedavisi başlandı. Gözde keratokonjunktivitis sicca bulguları gelişti ve lokal tedavi de eklendi. Olgunun izlemde sklerodermoid lezyonları, aralıklı olarak eklenen siklosporin, tacrolimus ve mikofenolat tedavileri ile düzelme ve alevlenme şeklinde devam etti. Göz bulguları giderek ilerleyen hastaya nakilin 9.yılında kornea nakli ve sonrasında lakrimal kanal obstrüksiyonu da uygulandı. Nakilden 13 yıl ve kronik GVHH başlangıcından 12 yıl sonra tacrolimus ve göze topikal immunsupresif tedaviye rağmen göz bulguları ve sklerodermatöz deri bulguları gerilemeyen hastaya fotoferez uygulanmasına karar verildi. Olguya ilk iki ay haftada bir ardışık 2 gün, sonraki iki ay iki haftada bir ardışık 2 gün ve sonrasında ayda bir ardışık 2 gün fotoferez planlandı. Olgunun deri bulguları modifiye Rodnan deri skoru (RDS) ile, göz kuruluğu ise schirmer testi ile izlendi. Başlangıcın 1.ayında (8.uygulama sonrası) cilt bulgularında belirgin gerileme oldu. Eklem açıklıkları artan olgunun yüz kaslarında hareketlerde rahatlama gerçekleşti. Fotoferez öncesi RDS 38 olarak saptanan olgunun fotoferezinin 10. Ayında (32 uygulama) RDS 27 ye kadar geriledi. Schirmer testi sol göz 9/10, sağ göz 2/10 mm iken fotoferez sonrası 10/10 ve 5/10 mm ye artış gösterdi. Göz kırpma ve gözde yanma bulguları azalan hastanın halen ayda bir fotoferezi devam etmektedir. Bir çok çalışma ECP nin ne kadar erken uygulanırsa o kadar etkin olacağını vurgulasa da bizim olguda yaklaşık 12 yıl sonra tedaviye başlamanın da yararlı olduğu gözlendi. ECP nin zaman kısıtlaması olmaksızın tedavide her zaman düşünülmesi gerektiği kanısındayız. Anahtar Kelimeler: GVHH, fotoferez Bildiri:0212 P-026 ALLOJENEİK HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE ALICILARINDA GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞININ PULMONER VE PERİFERİK ETKENLER ÜZERİNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI. Meral Boşnak Güçlü 1, Gülşah Barğı 1, Zeynep Arıbaş 1, Burcu Camcıoğlu 1, Müşerrefe Nur Karadallı 1, Zeynep Şahika Akı 2, Gülsan Türköz Sucak 2. 1 Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, Ankara. 2 Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı, Ankara Giriş: Graft versus host hastalığı (GVHH) allojeneik hematopoetik kök hücre naklinin (allo-hkhn) yüksek morbidite ve mortaliteye sebep olan önemli komplikasyonlarından biridir. Allo-HKH alıcılarında egzersiz kapasitesi azalmıştır ve anormal pulmoner fonksiyonlar ve kas zayıflığı sıklıkla görülür. Literatürde akut GVHH nın pulmoner ve periferik faktörler üzerine etkilerini araştıran çalışmalar sınırlıdır. Amaç: Bu çalışmanın amacı akut GVHH olan ve olmayan alıcılarda pulmoner fonksiyonlar, pulmoner difüzyon kapasitesi (DLCO), solunum ve periferik kas kuvveti, submaksimal ve maksimal egzersiz kapasitesi, yaşam kalitesi, yorgunluk ve dispne algılaması ve fiziksel aktivite seviyesini karşılaştırmaktı. Yöntem: Akut GVHH olan 16 ve olmayan 32 allo-hkh alıcısı (nakil sonrası en az 100 gün geçmiş) karşılaştırıldı. Pulmoner fonksiyonlar ve DLCO spirometre ile ölçüldü. Fonksiyonel egzersiz kapasitesi 6 dakika yürüme testi (6DYT), maksimal egzersiz kapasitesi Modifiye Artan Hızda Mekik Yürüme Testi (AHMYT), solunum kas kuvveti (MİP, MEP) ağız basınç ölçüm cihazı, periferik kas kuvveti taşınabilir el dinamometresi, fiziksel aktivite seviyesi Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi (IPAQ), dispne Modifiye Medical Research Council Dispne Ölçeği (MMRC), yaşam kalitesi Avrupa Kanser Araştırması ve Tedavisi Organizasyonu Yaşam Kalitesi Ölçeği-C30 (EORTC OLQ-C30) ve SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği, yorgunluk Yorgunluk Şiddet Ölçeği (YŞÖ) kullanılarak değerlendirildi. Sonuçlar: Akut GVHH olan alıcıların 6DYT ve Modifiye AHMYT mesafesi (p=0.048), %DLCO (p=0.002), MIP (p=0.049), MEP (p=0.002) quadriceps femoris (p=0.012) ve kavrama kuvveti (p=0.003), IPAQ yürüme (p=0.026) ve toplam fiziksel aktivite süresi (p=0.05), EORTC QLQ-C30 Genel Sağlık Durumu alt ölçeği (p=0.027) puanı ve SF-36 Fiziksel Fonksiyon (p=0.014) ve Genel Sağlık (p=0.003) ve Fiziksel Sağlık (p=0.004) alt ölçeği puanları istatistiksel anlamlı olarak düşük, IPAQ oturma süresi daha uzundu (p=0.039). Modifiye MRC dispne ve YŞÖ puanları her iki grupta benzerdi (p>0.05) Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi

17 Tartışma: Akut GVHH, alıcıların submaksimal ve maksimal egzersiz kapasitesini, akciğer difüzyon kapasitesini, solunum ve periferik kas kuvvetini günlük yaşam aktivitelerinde enerji tüketimini azaltır ve yaşam kalitesini kötüleştirir. Akut GVHH olan allo-hkh alıcılarında pulmoner rehabilitasyon programlarının etkilerini inceleyen rastgelelenmiş ileriye dönük çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: hematopoetik kök hücre nakli, graft versus host hastalığı, egzersiz kapasitesi, kas kuvveti, solunum kas kuvveti, dispne, yorgunluk Graftın Tümöre Karşı Etkisi Bildiri:0190 P-027 HAZIRLAMA REJİMİ OLARAK BUSULFAN- FLUDARABİN-ATG KULLANILAN AKUT MYELOBLASTİK LÖSEMİLİ OLGULARDA AFEREZ ÜRÜN İÇERİĞİNİN ALLOJENİK HEMATOPOİETİK KÖK HÜCRE NAKLİ GİDİŞ BELİRTEÇLERİ ÜZERİNE ETKİSİ. Mahmut Yeral 1, Mutlu Kasar 1, Can Boğa 1, İlknur Kozanoğlu 2, Hakan Özdoğu 1. 1 Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı, Adana. 2 Başkent Üniversitesi Tıp fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı, Adana Allojeneik kemik iliği nakillerinde aferez ürün hücre içeriğinin nakil sonrası klinik gidiş belirteçleri üzerine olan etkisi ile ilgili çalışmalar oldukça azdır. Yapılmış çalışmalarda hastalık tipi ve hazırlık rejimlerinin değişken olması önemli bir eksikliktir. Bu çalışmada, akut myeloblastik lösemi tanısı alan ve allojenik nakil sürecinde hazırlama rejimi olarak busulfan-fludarabin-atg kullanılan hastalarda, nakil amaçlı kullanılan aferez ürün içeriğinin gidiş parametreleri üzerine olan etkisi incelenmiştir. Geriye dönük kesitsel bir çalışma olarak 55 hasta çalışmaya alındı. Olguların ortalama yaşları 32 (17 60) olup 33 ü (%60) kadın, 22 si (%40) erkekti. Genetik, klinik ve hastalığın durumuna göre yapılan değerlendirmede 8 i orta, 47 si kötü risk grubunda idi. Nakil öncesi değerlendirmede hastaların 52 (%95) remisyon, 3 ü (%5) aktif hastalık durumunda idi. Hazırlama rejimi olarak Busulfan (6,4-12,8 mg/kg), Fludarabin (150 mg/m 2 ), ATG-fresenius (30mg/kg) kullanıldı. GvHH profilaksisi siklosporin ve kısa süreli metotreksat ile yapıldı. Hastalar trimetoprim, flukonazol ve asiklovir proflakisine alındı. Hastaların HLA tam uyumlu vericilerine mobilizasyon amaçlı 10μg/kg/gün toplam 5-6 gün G-CSF uygulandı. Ortalama 5 x10 6 /kg CD34+ hücre toplanması hedeflendi. Lökoferez işlemi için devamlı akım santrifüj tekniği ile çalışan hücre ayırma cihazı Cobe Spectra ya da Optia spectra kullanıldı. Hastalara kg başına infüze edilen ürün hücre ortanca (min-max) değerleri sırası CD x10 6 ( ), CD x10 8 ( ), CD x10 7 (0.1 8), CD x10 7 (1 22.1), CD x10 7 ( ) ve CD x10 7 ( ) idi. Sonuçlarımız yüksek dozda CD34, T ve B lenfositlerin hastalıksız ve genel yaşam üzerine etkisi olmadığı yönündendir. Çalışmamızda aferez ürünündeki ortanca değer üzerindeki NK hücreleri hastalıksız yaşam üzerine olumlu bir etki göstermiştir (%88.9 karşın %64.3, P=0.023). Tek değişkenli analizlerde bu bulgular yaş, nakil anında hastalık durumu, akut ve kronik GvHH ve nüks zamanından bağımsız bulunmuştur. Busulfan-fludarabin-ATG hazırlama rejimlerinde aferez ürünü nün T ve B hücre içeriğinin hastalarda gidiş parametrelerini değiştirmediği anlaşılmıştır. Hazırlama rejiminde bulunan lenfolitik etkili ATG ve fludarabinin bu sonuçların alınmasında rolü olabileceği düşünülebilir. Ayrıca ATG-Fresenius un diğer ATG lere göre daha uzun yarılanma ömrü olması bir diğer faktör olabilir. Anti tümöral etkinlik ise NK hücrelerinin sayısı ile ilgili gibi görünmektedir. ATG verilen hastalarda NK kinetiğini ilgilendiren çalışmalar bu sonucu destekleyebilir. Sonuçlarımız busulfan-fludarabin-atg hazırlama rejimleri kullanılarak allojenik nakil sürecine giren AML olgularında etkinliğin aferez ürünündeki T lenfosit ve B lenfosit sayısından bağımsız olduğunu göstermektedir. Bu sonuçların, doku grubu uyumsuz bağışçılardan yapılan allojeneik nakillerde yapılacak çalışmalardan elde edilecek çalışmalar ile desteklenmesi gereklidir. Anahtar Kelimeler: akut lösemi, allojenik nakil, graft içeriği Hazırlık Rejimleri ve İndirgenmiş Yoğun Transplantasyon, Hazırlık Rejimi Toksisitesi Bildiri:0098 P-028 ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HEMATOLOJİ BİLİM DALI KEMİK İLİĞİ NAKLİ ÜNİTESİ, PERİFERİK KÖK HÜCRE NAKLİ DENEYİMİ. Vildan Özkocaman, Fahir Özkalemkaş, Yasemin Karacan, Ali Gül, Nesrin Varol, Rabia Taşyılmaz, Tuba Ersal, H. Erdem Gözden, Rıdvan Ali. Uludağ Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Hematoloji Bilim Dalı Giriş-Amaç: Bu çalışma merkezimizde gerçekleştirilen periferik kök hücre nakli hasta deneyimini paylaşmak amacıyla yapıldı. Çalışmaya Ağustos 2009 ile Ocak 2014 tarihleri arasında periferik kök hücre nakli yapılan 133 hasta, 25 i allojenik kök hücre nakli, 108 otolog kök hücre nakli olgusu alındı. Veriler SPSS 11.5 paket programında sayı, % dağılımı ve Kaplan Meier analizleri yapılarak değerlendirildi. Bulgular:Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erişkin Hematoloji BD, Kök Hücre Transplantasyon Ünitesi Kliniğinde Otolog ve Allojenik PKHN yapılan 133 hastanın 64 (%48.1) si kadın, 69 (%51.9) i erkek olup ortanca yaş 51 (min: 20, max:72) dir. Tanılarına bakıldığında hastaların 82 (%61.7) i MM, 26 (%19.7) ü lenfoma ( NHL- 19, HL-7), 18 (%13.5) ü AML ve 7 (%5.3) si ALL dir. Kliniğe yatırılan hastaların Karnofsky skoruna göre performansına bakıldığında %86.5 u performansa sahipti. Hastaların %42 si 1. remisyonda, %48.1 i 2. remisyonunda nakile alındı. Hazırlama rejimi olarak MM tanısı olan hastalara yüksek doz melfelan, lenfomalara BEAM, AML tanısı olanlara Bu-Cy, ALL tanısı olanlara ise Vp/ Cy/TBI ve aktif hastalıkla giren olguya FLAMSA kemoterapisi verildi. Tüm hastalarda nakil santral juguler venöz kateter ile ortalama hücre sayısı CD34+: 6.8x10⁶/ kg (min:2.31-max:28.4), MNH: 5.9x10 8 /kg (min:0.27- max:19.22) olarak verildi. Nakil sonrası engrafmanını hızlandırarak infeksiyöz komplikasyonlardan korunması ve hastanede kalış sürelerini kısaltmak amacıyla otolog nakilden sonra +5. günde G-CSF 5μg/kg başlandı. Allojenik nakillerde ise G-CSF kullanılmadı. Nötrofil 6-8 Mart 2014, Antalya 143

18 engrafmanı ortalama 12. gün, trombosit engrafmanı 13. günde gerçekleşti ve hastalara ortalama eritrosit 2(0-11) ünite, trombosit 4.6 (0-35) ünite verildi. Hastanede ortalama kalış süresi 27 gün iken nakilden sonra ortalama kalış süresi ise 22 gündü. Tablo 1. KHN yapılan hastaların özellikleri Kök hücre nakli yapılan tüm hastalarda 4.5 yıllık Kaplan Meier Analizi ile hesaplanan toplam sağkalım (OS) %81.2, kök hücre nakli yapılan tüm hastalarda hastalıksız sağkalım (DFS), %80.6 dır. Tüm hastalarda nakile bağlı 100 günlük mortalite %5.8 (6/129) di. Hastaların 1 i pulmoner toksisite, 1 i infeksiyon, 1 i kardiyak toksisite (Scleroderma, kompanse KRY, kronik atriyel fibrilasyon, amiloidoz gibi komorbit hastalıkları vardı) nedeniyle ex, 1 hastanın ise evinde bilinmeyen nedenle ani ex olduğu öğrenildi. Toplam nakil hastalarına bakıldığında 133 hastanın %81.2 si hastalıksız olarak tam remisyonda yaşantısını sürdürmektedir. Nakilden 100 gün sonra 17 hastanın 12 si nüks-progresyon diğerlerinin ise enfeksiyon, graft versus host hastalığı, kardiyak toksisite nedeniyle kaybedildi. Halen 108 hasta nakil sonrası kemik iliği nakil polikliniğinde izlenmektedir. Anahtar Kelimeler: Periferik kök hücre nakli Bildiri:0101 P-029 HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE ÜRÜNÜ; CD34+ HÜCRE İÇERİĞİ, FERRİTİN DÜZEYİ, VİYABİLİTE VE TRANSPLANTASYONA KADAR GEÇEN SÜRENİN TRANSPLANTASYON SONRASI ENGRAFMANA ETKİSİ. Vildan Özkocaman 1, Fahir Özkalemkaş 1, Yasemin Karacan 1, Ali Gül 1, Nesrin Varol 1, Rabia Taşyılmaz 1, Tuba Ersal 1, Hilmi Erdem Gözden 1, Ferah Budak 2, Rıdvan Ali 1. 1 Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Hematoloji Bilim Dalı, Bursa. 2 Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İmmunoloji Bilim Dalı, Bursa. çıkarak tam kan tablosunun düzelmesi durumu (Verilen lenfohematopoetik hücrelerin konakçıda yerleşmesi) engrafman olarak tanımlanmaktadır. Engrafman sürecini; miyeloablatif rejimlerde engrafman sürecinin uzun olması nedeniyle hazırlama rejimi, GVHH profilaksisi, antimikrobiyal profilaksi, kemik iliği stromal yapısı, kök hücre kaynağı, nakil sonrası büyüme faktörü, hipersplenizm ve kök hücre içeriği gibi faktörler etkilemektedir. Kök hücre içeriği olarak CD34 miktarı arttıkça nötrofil ve trombosit toparlanma süreleri kısaldığı bilinmekle birlikte infüze edilen hücre sayısı ile engrafman arasında doğrusal ilişki kanıtlanamamıştır. Hızlı bir engrafman için CD34+ hücre eşik değeri 2x10⁶/kg olması istenmektedir. Pre-transplant dönemde serum ferritin düzeyi ile engrafman arasında bir ilişki olduğu ve bunun da kemik iliği ile mikroçevre hasarıyla ilişkilendirilebileceği düşünülmektedir. Amaç: Bu çalışma otolog ve allojenik kök hücre nakli yapılan hastaların verilen kök hücre sayısı, kriyoprezervasyon süresi, hücrelerin viyabilitesi ve nakil öncesi ferritin düzeyleri ile engrafman süresi arasındaki ilişkiyi tanımlamak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Çalışmaya Ağustos 2009 ile Aralık 2014 tarihleri arasında mobilizasyon yapılan 108 otolog ve 23 allojenik kök hücre nakli olgusu alındı. Veriler SPSS 11.5 paket programında sayı, % dağılımı ve Ki-kare testi, analizleri yapılarak değerlendirildi. Bulgular: Tanılarına göre engrafman süreleri ile CD34+, nakil öncesi ferritin düzeyi, kriyoprezervasyon süresi, viyabilite arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p>=0.05). Multiple miyelom ve Non-Hodgkin Lenfoma hasta grubunda ise G-CSF desteği ile nötrofil ve trombosit engrafman süresi arasında anlamlı bir ilişki saptandı (p<=0.05). Tartışma: Çalışmamızda otolog nakil sonrası engrafmanı hızlandırarak infeksiyöz komplikasyonlardan korunma ve hastanede kalış sürelerini kısaltmak amacıyla +5. günde G-CSF 5μg/kg başlanması nedeniyle MM ve NHL hasta gruplarında engrafman sürelerinin etkilendiği düşünülmektedir. Nakil öncesi ferritin düzeyi otolog kök hücre nakli hastalarında mobilizasyonu etkilerken, allojenik kök hücre nakli hastalarında ise SOS riskini artırdığı bilinmektedir. Bu nedenle allojenik kök hücre nakli öncesi ferritin düzeyi yüksek olan 2 (ALL-AML) olguya oral demir şelasyon tedavisi başlanıldı. Ayrıca 1 transforme AML olgusuna ise flebotomi yapıldı. Olgularımızda tüm tanı gruplarında ferritin düzeyi ile engrafman arasında ilişki görülmedi. Anahtar Kelimeler: Hematopoetik kök hücre, CD34+, engrafman Giriş: Hematopoetik kök hücrenin mobilizasyon rejimleri sonrası toplanılıp, infüze edileceği güne kadar kriyoprezarvasyon sürecinde beklemesi gerekmektedir. Başarılı bir nakil ve engrafman için kök hücre ürününün CD34+ içeriği, canlılığı, bekleme süresinde etkilenebilmektedir. Hematopoetik kök hücre nakli öncesi hazırlık rejimini takiben aplazi sonrası hücre serilerinin tekrar ortaya Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi

19 Tablo 1. Kök hücre nakli yapılan hastaların tanılarına göre CD34+ hücre içeriği, kriyoprezervasyon süresi, viyabilite, nötrofil ve trombosit engrafman süreleri, transfüzyon ihtiyaçlarının değerlendirimi Bildiri:0103 P-030 OTOLOG KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU UYGULANMIŞ NÖROBLASTOMLU ÇOCUKLARDA KARBOPLATİN-ETOPOSİD-MELFALAN İLE BUSULFAN-MELFALAN HAZIRLAMA REJİMLERİNİN ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI. Erman Ataş 1, Vural Kesik 1, Oğuzhan Babacan 1, Nadir Korkmazer 2. 1 Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Ankara. 2 Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Çocuk Hastalıkları AD, Ankara Giriş: Nöroblastom (NBL), çocukluk çağının en yaygın ekstrakraniyal solid tümörüdür. Beş yıllık yaşam hızı Evre IV hastalarda, konvansiyonel standart tedavi rejimleri ile %30 olarak bildirilmiştir. Otolog kök hücre transplantasyonu (OKHT) nin olaysız yaşam hızının (OYH) konvansiyonel kemoterapiye (KK) kıyasla yüksek olduğu bildirilmektedir (OYH: OKHT:%30 ve KK: %17). Materyal Metod: yılları arasında yüksek risk NBL tanısı ile OKHT uygulanmış 19 oldu çalışmaya dahil edildi. Ortanca yaş 5 yıl ( 2-17) ve erkek kız oranı 14/5=2.8 idi Sonuçlar: Primer tümör lokalizasyonu 11 hastada (%57.9) sol adrenal bez, 5 hastada (%26.3) sağ adrenal bez, 1 hastada (%5.3) sol mediastinal, 1 hastada (%5.3) paraaortik, ve 1 hastada (%5.3) sağ servikal idi. Olguların %63 ü (n=12) primer hastalık, geri kalanlar relaps hastalardı (%37). Olguların %57 si (n=11) pre-transpant dönemde tam remisyondaydı. Onyedi olguda (%89.5) kemik ve 9 olguda (%47.4) kranial kemik tutulumu vardı. Evre dağılımları; iki olgu Evre III (%10.5), 17 olgu evre IV (%89.5) idi. Transplantasyon öncesi hazırlama rejimleri; 10 olguda (%52.6) BuMel, 9 olguda (%47.4) CEM rejimi şeklinde idi. Beş yıl OYH ve genel yaşam hızı (GYH) sırasıyla %18.4 ve %67.7 idi. Post-transplant ortanca 13 aylık (2-154) takip ile hastalıksız yaşam hızı (HYH) hastalık durumuna bakılmaksızın genel son durum (GSD), 17 ay için sırasıyla %49 ve %65.3 olarak bulundu. Posttransplant 15.ayda HYH ve GSD, BuMel tedavi grubunda %39.5 ve %88.9, CEM tedavi grubunda %55.6 ve %55.6 idi. Yaş, kemik tutulumları, N-myc durumu, LDH, VMA, ferritin, sedimantasyon hızı, primer tümör lokalizasyonu ve hazırlama rejimleri OYS ve GYH için anlamlı prognostik faktör olarak bulunmadı (p>0,05). Kraniyal kemik tutulumu, cinsiyet ve transplantasyon öncesi durum (primer hasta veya nüks hasta) OYH için tek değişkenli analizde anlamlı iken çok değişkenli analizde ise kraniyal tutulum ve cinsiyet anlamlı prognostik belirteç olarak bulundu (Kraniyal kemik tutulumu: p=0.014, HR:5.0, Cinsiyet: p=0.033, HR=5.7). Buna karşılık bu belirteçler tek değişkenli analizde BuMel ve CEM tedavi gruplarında HYH için anlamlı bulunmadı (HYH: Kranial kemik tutulumu; BuMel; p=0.441 vs CEM; p=0.373, Cinsiyet; BuMel; p=0.282 vs CEM; p=0.950, Transplant esnasındaki durum; BuMel; p=0.743 vs CEM; p=0.757). Tartışma: Yüksek risk nöroblastomlu çocuklarda GYH kabul edilebilir limitlerde olmasına rağmen, OYH daha düşük bulundu. BuMel rejimi CEM e nazaran daha iyi yaşam hızına sahiptir. Kraniyal kemik tutulumu OYH da çok etkili bir faktördür. CEM grubu için HYH oranı BuMel den iyi olmasına rağmen, GSD BuMel grubunda yaklaşık iki kat daha yüksektir. Kraniyal kemik tutulumu BuMel grubunda düşük HYH ile ilişkili olabilir [BuMel grubu; %60 (n=6) CEM grubu; %33 (n=3)]. Anahtar Kelimeler: Otolog Kök Hücre Transplantasyonu, Nöroblastom, Karboplatin-Etoposid-Melfalan, Busulfan-Melfalan Bildiri:0111 P-031 ALFA-BETA T HÜCRE AYIKLAMALI HAPLOİDENTİK HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU YAPILAN BİR HEMOFAGOSİTİK SENDROM OLGUSU. Muzaffer Keklik, Leylagül Kaynar, Gülşah Akyol, Çiğdem Pala, Bülent Eser, Serdar Şıvgın, Ali Ünal, Mustafa Çetin. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı, Kayseri Giriş-Amaç: Hemofagositik Sendrom (HS) erişkinlerde nadir fakat mortalitesi yüksek bir hastalık olup, kemik iliği ve mononükleer fagositer sistemdeki benign makrofajların aktivasyonundan kaynaklanır. Tedavide Allojenik hematopoetik kök hücre transplantasyonu (AKHT) yaygın olarak kullanılmakla birlikte, tüm hastalar için tam uyumlu verici bulmak zordur. Bu çalışmada, Alfa-Beta T hücre ayıklamalı Haploidentik Hematopoetik Kök Hücre Transplantasyonu yapılan bir Hemofagositik Sendrom Olgusunu sunduk. Olgu: 24 Yaşında erkek hasta, 3 aydır mevcut olan karın ağrısı ve kilo kaybı şikayeti ile başvurduğu dış merkezde, anemi ve splenomegali saptanması üzerine Hematoloji bölümüne yönlendirildi C ateşi saptanan hastanın Hb:10.8 g/dl, Plt: 70,000/μL WBC: 3,460/μL idi. Serum trigliserid: 251 mg/dl, ferritin:1,964 ng/ml, fibrinojen:105 mg/dl.olan hastanın kemik iliği de incelenerek hemofagositoz tanısı konuldu. Etoposid ve dexametazon içeren 6 siklus kemoterapi alan hastanın kliniği ve laboratuar değerleri düzeldikten kısa süre sonra ateşi ve hemofagositoz tablosu yineledi. Rituximab tedavisi ve sonrasında AKHT planlanan hasta için HLA tam uygun akraba ve akraba dışı donor bulunamadı. Böylelikle, HLA 4/8 uyumlu olan babadan Alfa-Beta T hücre ayıklamalı Haploidentik nakil planlandı. Hastaya hazırlama rejimi olarak; ATG, fludarabin, thiotepa, melfalan verildi x 10 6 /kg CD34+ hücre verildi. Alfa-Beta da azalma %99.98 idi. Nakil sonrası 11. gün nötrofil engraftmanı, 13. gün trombosit engraftmanı oldu. 32. günde kimerizm %99,3 idi. Halen nakil sonrası 3. ayda olup, düzenli kontroller devam etmektedir. Tartışma: Hemofagositik sendrom tedavisinde Allojenik hematopoetik kök hücre transplantasyonu yaygın olarak kullanılmakla birlikte, tüm hastalar için tam uyumlu 6-8 Mart 2014, Antalya 145

20 verici bulmak zordur. Bu hastalarda Alfa-Beta T hücre ayıklamalı Haploidentik Hematopoetik Kök Hücre Transplantasyonu uygun bir seçenek olabilir. Anahtar Kelimeler: Haploidentik Hematopoetik Kök Hücre Transplantasyonu, Alfa-Beta T hücre deplesyonu Bildiri:0118 P-032 GERİATRİK HASTALARDA OTOLOG HEMATOPOİETİK KÖK HÜCRE NAKLİ SONUÇLARI: TEK MERKEZ DENEYİMİ. Zafer Gülbaş 1, Hasan Atilla Özkan 2, Ufuk Güney Özer 1, Neslihan Başkan 1, Serap Kural 1, Neslihan Tiryaki 1, Banu Sarıtaş 1, Türkan Özdaş 1. 1 Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi, Kemik İliği Nakil Merkezi, Gebze/Kocaeli. 2 Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Hematoloji Bilim Dalı, İstanbul Giriş: Geriatrik hastalar, organ fonksiyonlarındaki fizyolojik değişiklikler ve komorbid hastalıkları gereğince tedavi ve takipleri özellik arz eden bir hasta grubudur. Çalışmamızda, otolog hematopoetik kök hücre nakli yaptığımız (HKHN) 20 geriatrik hastanın verileri sunulmuştur. Materyal-Metod: Merkezimizde Temmuz 2010 ile Temmuz 2013 tarihleri arasında otolog HKHN yapılan hematolojik malignite tanılı 372 hasta geriye dönük tarandı. Yaşı >65 olan hastalar geriatrik hasta kabul edildi. Otolog HKHN yapılan 20 (5,4%) geriatrik hastanın karakteristik özellikleri, nakil verileri ve komplikasyonları geriye doğru değerlendirilerek analiz edildi. Bulgular: Genel özellikler: Hastaların ortanca yaşı 67 (66-74) idi. On altısı Erkek, 4 ü Kadındı. 6 hasta NHL ve 14 hasta MM tanılı idi. Hastaların çoğu (15/20) nakil öncesi aktif/rezidü hastalığa sahipti. Yalnızca 2 multipl miyeloma lı (MM) ve 3 lenfomalı hasta nakil öncesi tam remisyonda idi. Radyoterapi öyküsü 2 hastada (MM) mevcuttu. Nakil öncesi 6 hasta (30%) en az bir kez melphelan/fludarabin/ lenalidomid içeren kemoterapi almıştı. Hastalara ortanca 2 (1-4) farklı kemoterapi rejimleri uygulanmıştı. Nakle kadar geçen süre ortanca 12 (6-135) aydı. Hastaların Sorror komorbidite skorları ortanca 1 (0-3) idi. Mobilizasyon: 20 hastaya toplam 25 mobilizasyon rejimi uygulandı. 3 hastada (15%) birden fazla mobilizasyon uygulandı. Ortanca CD 34 sayısı 8 (1-105), ortanca aferez sayısı 3 (1-8) idi. İlk mobilizasyon rejimi sonrası 15 hastada (75%) ilk 1-2 seansda >2 miü/kg kök hücre toplandı. 25 mobilizasyonun 14 ü siklofosfamid + G-CSF, 6 sı etoposide + G-CSF, 3 ü ICE + G-CSF ve 2 si plerixafor + G-CSF ile yapıldı. Mobilizasyon rejimlerinin 16 sında (64%) eritrosit, 3 ünde (12%) trombosit ve 4 ünde (16%) santral venöz katater ihtiyacı oldu. Beş (20%) mobilizasyon rejiminde febril nötropeni gelişti. Transplantasyon: Tüm hastalarda hematopoetik kök hücre kaynağı olarak periferik kan kullanıldı. Hazırlık rejimi olarak MM lı hastalarda melphalan, lenfomalı hastalarda BEAM rejimi kullanıldı. İnfüze edilen kök hücre miktarı ortanca 5,6 (3,2-18,9) miü/kg idi. Nötrofil engraftman süresi ortanca 10 (9-13) gündü. Trombosit engraftman süresi ise ortanca 11,5 (9-17) gündü. Kanıtlanmış bakteriyal enfeksiyon oranı 13,6% (3/22) idi. Viral enfeksiyon dokümante edilmedi. Ortanca yatış süresi 19 (13-36) gündü. Hastaların ortanca takip süresi 4 (1-29) aydı. 4 MM (nakil öncesi aktif/rezidü hastalıklı) ve 3 lenfomalı (ikisi parsiyel yanıtlı) toplam 7 hastada (35%) nakil sonrası relaps/rezidü hastalık gelişti. Bu hastaların 2 sine (MM) tekrar otolog KHN yapıldı. İlk 100 günlük ve ilk 1 yıllık mortalite oranları %0 bulundu. Otolog HKHN sonrası +14. ayda relaps olan MM bir olgu +20. ayda hastalık kaynaklı eksitus oldu. Sonuç: Otolog hematopoetik kök hücre nakli, komorbidite indeksi çok yüksek olmayan geriatrik hasta grubu için etkin ve güvenli bir tedavi seçeneğidir. Anahtar Kelimeler: Geriatri, Kök hücre nakli, Otolog Tablo 1. Hastaların karakteristik özellikleri RT; radyoterapi, KT; kemoterapi, M/F/L; melfelan/fludarabin/lenalidomid, *; ortanca Tablo 2. Kök hücre mobilizasyon verilerinin özeti ICE; ifosfamid+karboplatin+etoposid, *; ortanca Tablo 3. Otolog kök hücre nakli verilerinin özeti Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi

Graft Yetersizliğinin Tanı ve Tedavisi. Dr Şahika Zeynep Akı Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Bahçelievler Medical Park Hastanesi

Graft Yetersizliğinin Tanı ve Tedavisi. Dr Şahika Zeynep Akı Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Bahçelievler Medical Park Hastanesi Graft Yetersizliğinin Tanı ve Tedavisi Dr Şahika Zeynep Akı Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Bahçelievler Medical Park Hastanesi Engrafman- Tanım Mutlak nötrofil sayısının > 0.5 x 10 9 /L olduğu ardışık

Detaylı

Selime Aydoğdu 1, Ceyhun Bozkurt 2, Başak Adaklı 1, Zeynep Karakaş 3, Yıldız Yıldırmak 4, Tiraje Celkan 5, Tunç Fışgın 6.

Selime Aydoğdu 1, Ceyhun Bozkurt 2, Başak Adaklı 1, Zeynep Karakaş 3, Yıldız Yıldırmak 4, Tiraje Celkan 5, Tunç Fışgın 6. Selime Aydoğdu 1, Ceyhun Bozkurt 2, Başak Adaklı 1, Zeynep Karakaş 3, Yıldız Yıldırmak 4, Tiraje Celkan 5, Tunç Fışgın 6. 1 Bahçelievler Medical Park Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakil Ünitesi 2 İstinye

Detaylı

Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi

Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi TPHD OKULU 18 20 Kasım 2016 Ankara 1 Adölesanda Lösemi Dünya Sağlık Örgütü 10 19 yaşlarını Adölesan Dönemi olarak

Detaylı

Hazırlık Rejimi GVHD Profilaksisi Kök Hücre Kaynakları. Doç. Dr. Barış Kuşkonmaz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik KİTÜ

Hazırlık Rejimi GVHD Profilaksisi Kök Hücre Kaynakları. Doç. Dr. Barış Kuşkonmaz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik KİTÜ Hazırlık Rejimi GVHD Profilaksisi Kök Hücre Kaynakları Doç. Dr. Barış Kuşkonmaz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik KİTÜ Hazırlık rejimi Hastayı transplanta hazırlamak için veriliyor Donör HKH

Detaylı

ALLOJENİK KORDON KANI BANKACILIĞINDA UMUTLAR

ALLOJENİK KORDON KANI BANKACILIĞINDA UMUTLAR ALLOJENİK KORDON KANI BANKACILIĞINDA UMUTLAR Prof. Dr. İhsan Karadoğan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Kök Hücre Nedir? Kendileri için uygun olan bir çevre içinde

Detaylı

LİSTEYE EKLENENLER DEĞİŞİKLİK YAPILANLAR

LİSTEYE EKLENENLER DEĞİŞİKLİK YAPILANLAR 01.05.2013-14.11.2013 TARİHLERİ ARASINDA SAĞLIK BAKANLIĞI EK ONAYI ALINMADAN KULLANILABİLECEK ENDİKASYON DIŞI HEMATOLOJİ-ONKOLOJİ İLAÇLARI LİSTESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER LİSTEYE EKLENENLER SIRA NO İLAÇLAR

Detaylı

Pediatrik Hastalarda Antifungal Tedavi Yaklaşımları

Pediatrik Hastalarda Antifungal Tedavi Yaklaşımları Uydu Sempozyumu Pediatrik Hastalarda Antifungal Tedavi Yaklaşımları Moderatör: Prof.Dr.Volkan Hazar Konuşmacı: Prof.Dr.Ali Bülent Antmen 5. Ulusal Pediatrik Hematoloji Sempozyumu, 12-14 Mayıs 2016 Denizli

Detaylı

TRANSPLANT ÖNCESİ HASTA DEĞERLENDİRME VE HAZIRLIK AŞAMASI

TRANSPLANT ÖNCESİ HASTA DEĞERLENDİRME VE HAZIRLIK AŞAMASI TRANSPLANT ÖNCESİ HASTA DEĞERLENDİRME VE HAZIRLIK AŞAMASI Prof. Dr. Mualla Çetin Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji YAPILACAKLAR KİT kararının verilmesi Donör seçimi Transplant öncesi

Detaylı

MİYELODİSPLASTİK SENDROM

MİYELODİSPLASTİK SENDROM MİYELODİSPLASTİK SENDROM Türk Hematoloji Derneği Tanı ve Tedavi Kılavuzu 2013 30.01.2014 İnt. Dr. Ertunç ÖKSÜZOĞLU Miyelodisplastik sendrom (MDS) yetersiz eritropoez ve sitopenilerin varlığı ile ortaya

Detaylı

Prognozu Etkileyen. Prof.Dr.M.Akif. Yeşilipek

Prognozu Etkileyen. Prof.Dr.M.Akif. Yeşilipek Kemik İliği i Naklinde Prognozu Etkileyen Faktörler Prof.Dr.M.Akif Yeşilipek * 709 RIC + Hematolojik malignensi,hla,hla-a,b,c,dr A,B,C,DR allel düzeyinde, * Tx sonucu ile ilişkili tek donör özelliği

Detaylı

Fanconi Anemisinde Hematopoetik Kök Hücre Transplantasyonu

Fanconi Anemisinde Hematopoetik Kök Hücre Transplantasyonu 1945 K SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI UANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOC Fanconi Anemisinde Hematopoetik Kök Hücre Transplantasyonu Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji

Detaylı

BFM Protokolü ve Türkiye Deneyimi Dr. Gönül Aydoğan

BFM Protokolü ve Türkiye Deneyimi Dr. Gönül Aydoğan BFM Protokolü ve Türkiye Deneyimi Dr. Gönül Aydoğan Yoğun kemoterapi protokolleri ve kan ürünleri transfüzyonları, antibiyotik tedavisi gibi destek tedavilerinin artışı ile akut lenfoblastik lösemili (ALL)

Detaylı

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde Febril Nötropenik Hasta Antifungal Tedavi Uygulama Prosedürü

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde Febril Nötropenik Hasta Antifungal Tedavi Uygulama Prosedürü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde Febril Nötropenik Hasta Antifungal Tedavi Uygulama Prosedürü Prof. Dr. Neşe Saltoğlu İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik

Detaylı

OLGU-2. Dr. Mustafa Büyükavcı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji-Onkoloji Ünitesi Erzurum

OLGU-2. Dr. Mustafa Büyükavcı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji-Onkoloji Ünitesi Erzurum OLGU-2 Dr. Mustafa Büyükavcı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji-Onkoloji Ünitesi Erzurum 9 yaş Erkek Şikayeti Halsizlik İştahsızlık Öksürük Kilo kaybı Ateş Göğüs ağrısı Hikayesi Bir aydır

Detaylı

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ III. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE

Detaylı

İNVAZİV PULMONER ASPERJİLLOZ Dr. Münire Gökırmak. Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A.D.

İNVAZİV PULMONER ASPERJİLLOZ Dr. Münire Gökırmak. Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A.D. İNVAZİV PULMONER ASPERJİLLOZ Dr. Münire Gökırmak Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A.D. OLGU 1 23 yaşında kadın hasta Ateş, yorgunluk ve anemi Lökosit: 6.800/mm3, %8 nötrofil, %26 blast,

Detaylı

AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI. Hemş.Birsel Küçükersan

AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI. Hemş.Birsel Küçükersan AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI Hemş.Birsel Küçükersan Graft vs Host Hastalığı (GVHH) Vericinin T lenfositlerinin alıcıyı yabancı olarak görmesi ve alıcının dokularına karşı reaksiyon göstermesi Allojenik

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU VE ENDİKASYONLARI

KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU VE ENDİKASYONLARI KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU VE ENDİKASYONLARI Dr. Tunç FIŞGIN Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Kan Hastalıkları Bölümü Samsun 1. PUADER Kongresi, 23-27.04.2012, Antalya SAĞLIK HASTALIK TEDAVİ Ebers Papirüsü,

Detaylı

Dr.Ceyhun Bozkurt Dr.Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları EAH Çocuk Onkoloji Bölümü 20.04.2013

Dr.Ceyhun Bozkurt Dr.Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları EAH Çocuk Onkoloji Bölümü 20.04.2013 Dr.Ceyhun Bozkurt Dr.Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları EAH Çocuk Onkoloji Bölümü 20.04.2013 S.T. 15 Yaş Kız Hasta Başvuru tarihi: 12.08.2010 Yakınması: Mide bulantısı Kusma İshal Kolunda

Detaylı

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ Şahinur Dedeman Kök Hücre Nakli ve Tedavi Merkezi Özlem KAHYAOĞLU

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ Şahinur Dedeman Kök Hücre Nakli ve Tedavi Merkezi Özlem KAHYAOĞLU ERCİYES ÜNİVERSİTESİ Şahinur Dedeman Kök Hücre Nakli ve Tedavi Merkezi Özlem KAHYAOĞLU B.D. ; 24 Yaşında, Kadın hasta, Ev hanımı, Evli ve bir çocuk annesi. 0 RH (+) ÖYKÜ-I B.D. Şubat 2012 de; Halsizlik,

Detaylı

Kök Hücre Nakli Hastalarında TRANSFÜZYON

Kök Hücre Nakli Hastalarında TRANSFÜZYON Kök Hücre Nakli Hastalarında TRANSFÜZYON Prof. Dr. İhsan KARADOĞAN IV. ULUSAL KAN MERKEZLERİ VE TRANSFÜZYON TIBBI KONGRESİ 14-18 Aralık 2011, Maritim Pine Beach Resort Otel BELEK, ANTALYA Olgu 32 y kadın

Detaylı

İKİNCİL KANSERLER. Dr Aziz Yazar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Tıbbi Onkoloji BD. 23 Mart 2014, Antalya

İKİNCİL KANSERLER. Dr Aziz Yazar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Tıbbi Onkoloji BD. 23 Mart 2014, Antalya İKİNCİL KANSERLER Dr Aziz Yazar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Tıbbi Onkoloji BD. 23 Mart 2014, Antalya Tanım Kanser tedavisi almış veya kanser öyküsü olan bir hastada histopatolojik

Detaylı

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Non-viral kronik karaciğer hastalıkları S. Cihan Yurdaydın

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Non-viral kronik karaciğer hastalıkları S. Cihan Yurdaydın 1. HAFTA Stajın Tanıtımı A. İrfan Soykan Kronik diyare Necati Örmeci Non-viral kronik karaciğer hastalıkları Kanama diyatezi Kronik miyeloproliferatif hastalıklar Günhan Gürman Özefagus hastalıkları A.

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

Akut Myeloid Lösemi Relaps ve Tedavisi

Akut Myeloid Lösemi Relaps ve Tedavisi ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI 1945 Akut Myeloid Lösemi Relaps ve Tedavisi Dr. Talia İleri Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji BD Akut Lösemide Tedavi

Detaylı

Kök Hücre Nakli: Temel prensipler

Kök Hücre Nakli: Temel prensipler Kök Hücre Nakli: Temel prensipler Doç. Dr. Fevzi ALTUNTAŞ Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kök Hücre Nakli Merkezi KÖK HÜCRE Farklı hücre tiplerine dönüşebilme ve kendisini yenileyebilme gücüne

Detaylı

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar Dr. Dilek Çolak 10 y, erkek hasta Olgu 1 Sistinozis Böbrek transplantasyonu Canlı akraba verici HLA 2 antijen uyumsuz 2 Olgu 1 Transplantasyon öncesi viral

Detaylı

Mezenkimal Kök Hücrelerin Klinik Uygulamaları

Mezenkimal Kök Hücrelerin Klinik Uygulamaları Mezenkimal Kök Hücrelerin Klinik Uygulamaları Prof. Dr. A. Eser Elçin 9.hafta Prof. Dr. A. Eser ELÇİN-AÜ Kök Hücre Enstitüsü-56903017 1 Dünyada ve Türkiye de Kemik İliği Nakli ve Tarihçesi Prof. Dr. A.

Detaylı

Türkiye de Çocuklarda Kemik İliği Nakli. Prof.Dr.M.Akif Yeşilipek

Türkiye de Çocuklarda Kemik İliği Nakli. Prof.Dr.M.Akif Yeşilipek Türkiye de Çocuklarda Kemik İliği Nakli Prof.Dr.M.Akif Yeşilipek Kemik İliği Transplantasyonu Hematopoetik Kök Hücre Transplantasyonu Kök Hücre Kaynakları * Kemik İliği * Periferik kan * Kordon Kanı Transplantasyon

Detaylı

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr.

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr. BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr. Aslı KANTAR Akut rejeksiyon (AR), greft disfonksiyonu gelişmesinde major

Detaylı

PEDİATRİK KEMİK İLİĞİ TRANSPLANTASYON HEMŞİRELERİNİN EĞİTİM GEREKSİNİMLERİNİN BELİRLENMESİNE İLİŞKİN ANKET

PEDİATRİK KEMİK İLİĞİ TRANSPLANTASYON HEMŞİRELERİNİN EĞİTİM GEREKSİNİMLERİNİN BELİRLENMESİNE İLİŞKİN ANKET Pediatrik kemik iliği transplantasyon hemşirelerinin eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi amacıyla tasarlanan Anket Alanına hoş geldiniz. Anketi tamamlamak ve ekibimize değerli geri bildiriminizi iletmek

Detaylı

Akut Myeloid Lösemide Prognostik Faktörler ve Tedavi

Akut Myeloid Lösemide Prognostik Faktörler ve Tedavi 1945 ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI Akut Myeloid Lösemide Prognostik Faktörler ve Tedavi Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı

Detaylı

KEMİK İLİĞİ TRANSPLANTASYONU

KEMİK İLİĞİ TRANSPLANTASYONU DÖNEM DERS NOTLARI Dönem Adı : 4.dönem 2014-2015 Dilim Adı Ders Adı :İç Hastalıkları Hematoloji Bilim Dalı :Kemik İliği Transplantasyonu Sorumlu Öğretim Üyesi : Sorumlu Öğretim Üyesi ABD, BD :Prof Dr Sevgi

Detaylı

[RABİA EMEL ŞENAY] BEYANI

[RABİA EMEL ŞENAY] BEYANI Araştırma Destekleri/ Baş Araştırıcı 10. Ulusal Pediatrik Hematoloji Kongresi 3 6 Haziran 2015, Ankara [RABİA EMEL ŞENAY] BEYANI Sunumum ile ilgili çıkar çatışmam yoktur. Çalıştığı Firma (lar) Danışman

Detaylı

Kronik Lenfositik Lösemi- Allojeneik Kök Hücre Naklinin Yeri

Kronik Lenfositik Lösemi- Allojeneik Kök Hücre Naklinin Yeri Kronik Lenfositik Lösemi- Allojeneik Kök Hücre Naklinin Yeri Dr Şahika Zeynep Akı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloi B.D. Allojeneik kök hücre nakli kür şansı veren tedavi seçeneği Dirençli hastalık/yüksek

Detaylı

BFM ALL tedavi protokolü sırasında yaşanan engeller ve problemler

BFM ALL tedavi protokolü sırasında yaşanan engeller ve problemler BFM ALL tedavi protokolü sırasında yaşanan engeller ve problemler Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD İstanbul 2013 Amaç ALL çocukluk çağında en sık görülen

Detaylı

Kemik İliği Nakli Merkezi Kemik İliği (Kök Hücre) Nakli Merkezi

Kemik İliği Nakli Merkezi Kemik İliği (Kök Hücre) Nakli Merkezi Kemik İliği Nakli Merkezi Kemik İliği (Kök Hücre) Nakli Merkezi +90 216 BR.HLİ.103 World Hospital Standarts Approved by JCI Acreditation Certificate K-Q TSE-ISO-EN 9000 Saray Mah. Siteyolu Cad. No:7 34768

Detaylı

Hematolog Gözüyle Fungal İnfeksiyonlara Yaklaşım. Dr Mehmet Ali Özcan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı İzmir-2012

Hematolog Gözüyle Fungal İnfeksiyonlara Yaklaşım. Dr Mehmet Ali Özcan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı İzmir-2012 Hematolog Gözüyle Fungal İnfeksiyonlara Yaklaşım Dr Mehmet Ali Özcan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı İzmir-2012 Nötropenik hastalarda fungal infeksiyonlar Nötropeni invaziv

Detaylı

HEMAToLOJİ BAYINDIR SÖĞÜTÖZÜ HASTANESİ KEMİK İLİĞİ NAKLİ MERKEZİ

HEMAToLOJİ BAYINDIR SÖĞÜTÖZÜ HASTANESİ KEMİK İLİĞİ NAKLİ MERKEZİ HEMAToLOJİ BAYINDIR SÖĞÜTÖZÜ HASTANESİ KEMİK İLİĞİ NAKLİ MERKEZİ BAYINDIR SÖĞÜTÖZÜ HASTANESİ KEMİK İLİĞİ (KÖK HÜCRE) NAKLİ MERKEZİ Sağlıkta referans merkezi olma vizyonuyla faaliyetlerini sürdüren Bayındır

Detaylı

Bağışıklığı Baskılanmış Olguda Akciğer Sorununa Yaklaşım. Klinik-Radyolojik İpuçları

Bağışıklığı Baskılanmış Olguda Akciğer Sorununa Yaklaşım. Klinik-Radyolojik İpuçları Bağışıklığı Baskılanmış Olguda Akciğer Sorununa Yaklaşım Klinik-Radyolojik İpuçları Çalıştığınız bölüm? 1-İnfeksiyon Hastalıkları 2-Hematoloji 3-Onkoloji 4-Göğüs Hastalıkları 5-Radyoloji 6-Diğer Bağışıklığı

Detaylı

DONÖR LENFOSİT İNFÜZYONU(DLI) Hülya Baraklıoğlu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Terapötik Aferez Merkezi

DONÖR LENFOSİT İNFÜZYONU(DLI) Hülya Baraklıoğlu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Terapötik Aferez Merkezi DONÖR LENFOSİT İNFÜZYONU(DLI) Hülya Baraklıoğlu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Terapötik Aferez Merkezi KÖK HÜCRE NAKLİ Kök hücre nedir? Çoğalma,kendini yenileyebilme, farklılaşmış dokulara özgü hücreleri

Detaylı

2. HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ HEMŞİRELİĞİ KURSU 14-15-16/KASIM/2013

2. HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ HEMŞİRELİĞİ KURSU 14-15-16/KASIM/2013 2. HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ HEMŞİRELİĞİ KURSU 14-15-16/KASIM/2013 KURS DÜZENLEME KURULU Sevinç Kutlutürkan Başkanı Şerife Koçubaba Hematopoetik Kök Hücre Nakil Alt Grubu Koordinatörü Nevin Çetin Hematopoetik

Detaylı

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DENEYİMİ

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DENEYİMİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DENEYİMİ Doç. Dr. Orhan YILDIZ Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. KAYSERi Erciyes Üniversitesi Hastaneleri 1300 yatak / 10 milyon

Detaylı

Kronik Miyelositer Lösemi

Kronik Miyelositer Lösemi Kronik Miyelositer Lösemi Tanı ve Tedavi Yaklaşımı Dr Adalet Meral Güneş Uludağ Üniv.TıpFak. Çocuk Hematoloji Onkoloji BD Görülme Sıklığı Yıllık insidans ;

Detaylı

[MEHMET ERTEM] BEYANI

[MEHMET ERTEM] BEYANI Araştırma Destekleri/ Baş Araştırıcı 10. Ulusal Pediatrik Hematoloji Kongresi 3 6 Haziran 2015, Ankara [MEHMET ERTEM] BEYANI Sunumum ile ilgili çıkar çatışmam yoktur. Çalıştığı Firma (lar) Danışman Olduğu

Detaylı

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Sendromu Veno- Oklüzif Hastalık Engraftman Sendromu Hemşirelik İzlemi Vakamızda: KİT (+14)-

Detaylı

HODGKIN DIŞI LENFOMA

HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA NEDİR? Hodgkin dışı lenfoma (HDL) veya Non-Hodgkin lenfoma (NHL), vücudun savunma sistemini sağlayan lenf bezlerinden kaynaklanan kötü huylu bir hastalıktır. Lenf

Detaylı

EDİNSEL APLASTİK ANEMİDE

EDİNSEL APLASTİK ANEMİDE ANKARA ÜN NİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HAS 1945 ASTALIKLARI EDİNSEL APLASTİK ANEMİDE HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji

Detaylı

PEDİATRİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYON HASTALARINDA CMV SPESİFİK HÜCRESEL İMMÜN YANITIN İZLENMESİ

PEDİATRİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYON HASTALARINDA CMV SPESİFİK HÜCRESEL İMMÜN YANITIN İZLENMESİ PEDİATRİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYON HASTALARINDA CMV SPESİFİK HÜCRESEL İMMÜN YANITIN İZLENMESİ Gül AydınTığlı 1, Koray Yalçın 2, Esvet Mutlu 1, Derya Mutlu 3, Alphan Küpesiz 2, Dilek Çolak 4, Meral Gültekin

Detaylı

GEBELİK VE MEME KANSERİ

GEBELİK VE MEME KANSERİ GEBELİK VE MEME KANSERİ Doç. Dr. Ramazan YILDIZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı, 27 Kasım 2014, Ankara Gebelikte Kanser Gebelikte kanser insidansı % 0.07-0.1 arasında Gebelik

Detaylı

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği HEPATİT VEYA KARACİĞER TRANSPLANTASYONU SONRASI APLASTİK ANEMİ: KLİNİK ÖZELLİKLER VE TEDAVİ SONUÇLARI Özlem Tüfekçi 1, Hamiyet Hekimci Özdemir 2, Barış Malbora 3, Namık Yaşar Özbek 4, Neşe Yaralı 4, Arzu

Detaylı

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız

Detaylı

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi =Evaluation of HIV Infection and Tuberculosis Concomitance= Behice Kurtaran, Selçuk Nazik, Aslıhan Ulu, Ayşe Seza İnal, Süheyla Kömür, Ferit

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Onkoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 6 Aralık 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Onkoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 6 Aralık 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Onkoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 6 Aralık 2016 Salı Ar. Gör. Dr. Abdullah Heybeci Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Saime Tuncer Prof.

Detaylı

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Dr. ALĠ MURAT SEDEF Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Dr. ALĠ MURAT SEDEF Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu BAġKENT ÜNĠVERSĠTESĠ MEDĠKAL ONKOLOJĠ

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI

DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ A.D. BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ 2013-2014 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI

Detaylı

TRANSPLANTASYONDA İNDÜKSİYON TEDAVİSİ. Dr Sevgi Şahin Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi

TRANSPLANTASYONDA İNDÜKSİYON TEDAVİSİ. Dr Sevgi Şahin Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi TRANSPLANTASYONDA İNDÜKSİYON TEDAVİSİ Dr Sevgi Şahin Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi TRANSPLANTASYONDA İMMUNSUPRESİF TEDAVİ İndüksiyon İdame Kurtarma Am J Surg 2009 Transplantation 2006 İndüksiyon tedavilerinin

Detaylı

Hodgkin lenfomada alojeneik kök hücre nakli. Dr. Gülsan Türköz Sucak

Hodgkin lenfomada alojeneik kök hücre nakli. Dr. Gülsan Türköz Sucak Hodgkin lenfomada alojeneik kök hücre nakli Dr. Gülsan Türköz Sucak 1 Hodgkin Lenfoma Çoklu kemoterapi ve/veya radyoterapi ile erken evre hastaların % 90 ı, ileri evre hastaların ise % 70 inde şifa sağlanabiliyor

Detaylı

KÖK HÜCRE NAKLİ SONRASI KAN TRANSFÜZYONLARI

KÖK HÜCRE NAKLİ SONRASI KAN TRANSFÜZYONLARI KÖK HÜCRE NAKLİ SONRASI KAN TRANSFÜZYONLARI HÜMEYRA DENİZ Erciyes Üniversitesi Şahinur Dedeman Kemik İliği ve Kök Hücre Nakli Hastanesi NEDEN KAN VE KAN ÜRÜNÜ TRANSFÜZYONU YAPILIR? Kan hacmini sağlamak

Detaylı

Aplastik Anemide Hematopoetik Kök Hücre Nakli. Dr. Ülker Koçak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji

Aplastik Anemide Hematopoetik Kök Hücre Nakli. Dr. Ülker Koçak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Aplastik Anemide Hematopoetik Kök Hücre Nakli Dr. Ülker Koçak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji AA PATOGENEZ Pediatr Clin N Am 2013; 60: 1311-1336 BJH 2009; 147: 43-70 NEDEN ERKEN DÖNEMDE

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır. HODGKIN LENFOMA HODGKIN LENFOMA NEDİR? Hodgkin lenfoma, lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Lenf sisteminde genç lenf hücreleri (Hodgkin ve Reed- Sternberg hücreleri) çoğalır ve vücuttaki lenf

Detaylı

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Dr. Ali Ayberk Beşen Başkent Üniversitesi Tıbbi Onkoloji BD Giriş Sitotoksik tedaviler herhangi

Detaylı

HEMATOPOIETIK KÖK HÜCRE

HEMATOPOIETIK KÖK HÜCRE KÖK HÜCRE AFEREZİ HEMATOPOİESİS Kandaki sellüler bileşenleri üretim süreci Erişkinlerde, kemik iliği içeren pelvis, sternum, vertebral ve kafatasında kemik iliği mikroçevresinde üretilir HEMATOPOIETIK

Detaylı

FEBRİL NÖTROPENİ : 2009 DA NELER OLDU? Dr Alpay AZAP Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

FEBRİL NÖTROPENİ : 2009 DA NELER OLDU? Dr Alpay AZAP Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD FEBRİL NÖTROPENİ : 2009 DA NELER OLDU? Dr Alpay AZAP Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Infectious Diseases Working Party of EBMT Infectious Diseases Group

Detaylı

Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Mart 2014-Antalya

Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Mart 2014-Antalya Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi 19 23 Mart 2014-Antalya VAKA-1 S.B. 43 Yaş, Bayan, Erzurum Şikayeti: Çarpıntı, terleme, Hikayesi: Haziran

Detaylı

BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ

BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ *Bahar Kandemir, *İbrahim Erayman, **Sevgi Pekcan, ***Ümmügülsüm Dikici, *Selver Can, ***Mehmet Özdemir, *Mehmet Bitirgen *

Detaylı

HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONUNDA HEMŞİRENİN ROLÜ. Nevin Çetin Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİT Ünitesi

HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONUNDA HEMŞİRENİN ROLÜ. Nevin Çetin Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİT Ünitesi HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONUNDA HEMŞİRENİN ROLÜ Nevin Çetin Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİT Ünitesi Hematopoetik kök hücre transplantasyonu hematoloji-onkoloji alanında özel bir daldır

Detaylı

«BEST OF ASBMT TANDEM MEETINGS» ULUSLARARASI SEMPOZYUM Mart 21-22

«BEST OF ASBMT TANDEM MEETINGS» ULUSLARARASI SEMPOZYUM Mart 21-22 2014 «BEST OF ASBMT TANDEM MEETINGS» ULUSLARARASI SEMPOZYUM Mart 21-22 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası Konferans Salonu Sıhhiye, Ankara TÜRKİYE KEMİK İLİĞİ TRANSPLANTASYON VAKFI DAVET

Detaylı

HCV POZİTİF RENAL TRANSPLANT HASTALARINDA POSTTRANSPLANT DİYABET GELİŞİMİ RİSKİ ARTMIŞ MIDIR?

HCV POZİTİF RENAL TRANSPLANT HASTALARINDA POSTTRANSPLANT DİYABET GELİŞİMİ RİSKİ ARTMIŞ MIDIR? HCV POZİTİF RENAL TRANSPLANT HASTALARINDA POSTTRANSPLANT DİYABET GELİŞİMİ RİSKİ ARTMIŞ MIDIR? Abdullah ŞUMNU 1, Erol DEMİR 2, Ozan YEĞİT, Ümmü KORKMAZ, Yaşar ÇALIŞKAN 2, Nadir ALPAY 3, Halil YAZICI 2,

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

KEMİK İLİĞİİĞİ BASKILANMIŞ HASTALARDA TRANSFÜZYON

KEMİK İLİĞİİĞİ BASKILANMIŞ HASTALARDA TRANSFÜZYON KEMİK İLİĞİİĞİ BASKILANMIŞ HASTALARDA TRANSFÜZYON Dr. Fevzi Altuntaş Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı ve Kök Hücre Nakli Ünitesi Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği, Ulusal kongresi

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

VESİLE PAYDAŞ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ FEVZİ MERCAN ÇOCUK HASTANESİ PEDİATRİ KEMİK İLİĞİ NAKLİ VE KÖK HÜCRE TEDAVİ MERKEZİ

VESİLE PAYDAŞ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ FEVZİ MERCAN ÇOCUK HASTANESİ PEDİATRİ KEMİK İLİĞİ NAKLİ VE KÖK HÜCRE TEDAVİ MERKEZİ VESİLE PAYDAŞ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ FEVZİ MERCAN ÇOCUK HASTANESİ PEDİATRİ KEMİK İLİĞİ NAKLİ VE KÖK HÜCRE TEDAVİ MERKEZİ ÖYKÜ F. Z. A, 8 yaşında kız hasta 3 yıldır Fanconi Aplastik anemi tanısıyla takipte

Detaylı

KÖK HÜCRE NAKLİ. Doç. Dr. Mustafa ÖZTÜRK GATA Tıbbi Onkoloji BD.

KÖK HÜCRE NAKLİ. Doç. Dr. Mustafa ÖZTÜRK GATA Tıbbi Onkoloji BD. KÖK HÜCRE NAKLİ Doç. Dr. Mustafa ÖZTÜRK GATA Tıbbi Onkoloji BD. Kök hücre nedir? Bazı dokularda bulunan ve gereksinim halinde pek çok hücreyi oluşturarak yaşamın devamını sağlayan, farklı dokulara dönüşebilme

Detaylı

aspergillosis.org.uk ÖU 02/2009

aspergillosis.org.uk ÖU 02/2009 aspergillosis.org.uk 30 yaşı şında erkek hasta, 2 yıl y önce KML IFN, FLAG, yükseky ksek-doz Ara-C C ve Ida Kemik iliği: i: Hiposellüler ler %30 blast Hidroksiürere HSCT için i in başka merkeze refere

Detaylı

Multipl Myelomda otolog kök hücre nakli sonrası tedaviler. Dr. Gülsan Türköz SUCAK

Multipl Myelomda otolog kök hücre nakli sonrası tedaviler. Dr. Gülsan Türköz SUCAK Multipl Myelomda otolog kök hücre nakli sonrası tedaviler Dr. Gülsan Türköz SUCAK Multiple Myelomda etkili ajanlar 1. Alkilleyiciler 2. Kortikosteroidler (Prednizolon, Dexamethazon) 3. Antrasiklinler (Doxorubisin,

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ 60. Türkiye Milli Pediatri Kongresi 9-13 Kasım 2016; Antalya Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Tam Kan Sayımı Konuşmanın

Detaylı

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli.

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. Mik AD ATEŞ EtkiliART seçenekleriilehiv hastalarında yıllar içinde nedeni

Detaylı

Minimal Kalıntı Hastalık (MRD)

Minimal Kalıntı Hastalık (MRD) Minimal Kalıntı Hastalık (MRD) Doç. Dr. Müge GÖKÇE İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi Çocuk Hematoloji & Onkoloji Bilim Dalı Sitomorfolojik Remisyon Kemik iliğinde %5 in altında

Detaylı

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize 6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize edildi. CD20 CD10 Bcl-6 Bcl-2 Ki-67 MUM-1

Detaylı

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta M. Bülent ERTUĞRUL, M. Özlem SAYLAK-ERSOY, Çetin TURAN, Barçın ÖZTÜRK, Serhan SAKARYA Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi, İnfeksiyon

Detaylı

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD Multipl Myeloma da PET/BT Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD İskelet sisteminin en sık görülen primer neoplazmı Radyolojik olarak iskelette çok sayıda destrüktif lezyon ve yaygın

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013 KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013 OLGULAR EŞLİĞİNDE GÜNDEMDEKİ İNFEKSİYON HASTALIKLARI Dr. A. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Olgu E.A 57 yaşında,

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

Çocukluk Çağı AML de Tanı ve Tedavi

Çocukluk Çağı AML de Tanı ve Tedavi Çocukluk Çağı AML de Tanı ve Tedavi Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı AML Kesin Tanısı Kemik İliği Aspirasyon İncelemesi 1. Giemsa boyası ile morfolojik

Detaylı

Çocuklarda Hematopoetik Kök Hücre Nakli Sonrasında Gelişen Hepatik Sinüzoidal Obstruksiyon Sendromu Tedavisinde Defibrotid Uygulaması

Çocuklarda Hematopoetik Kök Hücre Nakli Sonrasında Gelişen Hepatik Sinüzoidal Obstruksiyon Sendromu Tedavisinde Defibrotid Uygulaması Çocuklarda Hematopoetik Kök Hücre Nakli Sonrasında Gelişen Hepatik Sinüzoidal Obstruksiyon Sendromu Tedavisinde Defibrotid Uygulaması Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

Detaylı

FEN kurs 2009 risk değerlendirmesi

FEN kurs 2009 risk değerlendirmesi FEN kurs 2009 risk değerlendirmesi Prof. Dr. Volkan Korten Marmara Üniversitesi Tıp T p Fakültesi İnfeksiyon Hastalıklar kları ve Klinik Mikro. ABD. Risk? Başlangıç tedavisine yanıtsızlık değil. Ciddi

Detaylı

VAKA SUNUMU. Dr. Neslihan Çiçek Deniz. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü

VAKA SUNUMU. Dr. Neslihan Çiçek Deniz. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü VAKA SUNUMU Dr. Neslihan Çiçek Deniz Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü N.E.K. 5.5 YAŞ, KIZ 1. Başvuru: Haziran 2011 (2 yaş 4 aylık) Şikayet: idrar renginde koyulaşma Hikaye: 3-4

Detaylı

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KURULUŞ 1968

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KURULUŞ 1968 ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KURULUŞ 1968 ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANELERİ 1988 MK DEDEMAN HEMATOLOJİ-ONKOLOJİ KURULUŞ : 1998 HASTANESİ KURU KURULUŞ 1998 OTOLOG KÖK HÜCRE NAKİLLERİ

Detaylı

Çocukluk Çağında Akut Myeloid Lösemi

Çocukluk Çağında Akut Myeloid Lösemi 1945 ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI Çocukluk Çağında Akut Myeloid Lösemi Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı ÇOCUKLUK ÇAĞI

Detaylı

FEBRİL NÖTROPENİK HASTALARDA ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DENEYİMİ

FEBRİL NÖTROPENİK HASTALARDA ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DENEYİMİ FEBRİL NÖTROPENİK HASTALARDA ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DENEYİMİ Doç. Dr. Orhan Yıldız Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Kayseri Erciyes Üniversitesi

Detaylı

3. OLGU. Tüberküloz Kursu 2008 Antalya

3. OLGU. Tüberküloz Kursu 2008 Antalya 3. OLGU Tüberküloz Kursu 2008 Antalya 43 yaşında erkek hasta, çiftçi Yakınması: Öksürük, balgam, balgamla karışık kan tükürme, nefes darlığı Hikayesi: Yaklaşık 5 aydır öksürük ve balgam yakınması olan

Detaylı

J Popul Ther Clin Pharmacol 8:e257-e260;2011

J Popul Ther Clin Pharmacol 8:e257-e260;2011 SİTOMEGALOVİRUS (CMV) Prof. Dr. Seyyâl ROTA Gazi Ü.Tıp Fakültesi LOW SYSTEMIC GANCICLOVIR EXPOSURE AND PREEMPTIVE TREATMENT FAILURE OF CYTOMEGALOVIRUS REACTIVATION IN A TRANSPLANTED CHILD J Popul Ther

Detaylı

İNFEKSİYÖZ ENSEFALİTLER: HSV-1 E BAĞLI OLAN VE OLMAYAN OLGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI

İNFEKSİYÖZ ENSEFALİTLER: HSV-1 E BAĞLI OLAN VE OLMAYAN OLGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI İNFEKSİYÖZ ENSEFALİTLER: HSV-1 E BAĞLI OLAN VE OLMAYAN OLGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI Seniha Başaran, Elif Agüloğlu, Aysun Sarıbuğa, Serap Şimşek Yavuz, Atahan Çağatay, Oral Öncül, Halit Özsüt, Haluk Eraksoy

Detaylı

Flow Sitometrinin Malign Hematolojide Kullanımı. Dr. Alphan Küpesiz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji/Onkoloji BD Antalya

Flow Sitometrinin Malign Hematolojide Kullanımı. Dr. Alphan Küpesiz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji/Onkoloji BD Antalya Flow Sitometrinin Malign Hematolojide Kullanımı Dr. Alphan Küpesiz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji/Onkoloji BD Antalya Neyi ölçer? Hücre çapı, hacmi, yüzey alanı ve granülaritesini

Detaylı