T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EKONOMETRİ ANABİLİM DALI TÜRKİYE DE AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRININ BÖLGESEL ANALİZİ ( )

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EKONOMETRİ ANABİLİM DALI TÜRKİYE DE AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRININ BÖLGESEL ANALİZİ ( )"

Transkript

1 T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EKONOMETRİ ANABİLİM DALI TÜRKİYE DE AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRININ BÖLGESEL ANALİZİ ( ) YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Kübra KUTLUCA Danışman Doç. Dr. Murat ATAN ANKARA

2

3 T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EKONOMETRİ ANABİLİM DALI TÜRKİYE DE AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRININ BÖLGESEL ANALİZİ ( ) YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Kübra KUTLUCA Danışman Doç. Dr. Murat ATAN ANKARA

4

5 ÖNSÖZ Bu çalışmanın tamamlanabilmesi için hem literatürün derlenmesi hem de yazılması aşamasında bana maddi ve manevi katkıları olan birçok kişi bulunmaktadır. Öncelikle bu tez çalışmasında fikir aşamasından sonlandırılmasına kadarki süreçte sağlamış olduğu değerli katkıları ile sayın hocam Doç. Dr. Murat Atan a, teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunarım. Tezin hazırlanma aşamasında anlayışlarını esirgemeyen ve her türlü destek olan değerli ailem ve oğluma da teşekkür ediyorum. Kübra Kutluca Haziran 2012

6 ii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... i İÇİNDEKİLER... ii TABLOLAR LİSTESİ... iv ŞEKİLLER LİSTESİ... v GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL AÇIDAN AÇLIK VE YOKSULLUK 1.1. AÇLIK VE YOKSULLUĞUN TANIMLARI Mutlak Yoksulluk Göreli Yoksulluk Öznel (Subjektif) Yoksulluk AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRLARI YOKSULLUK İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER YOKSULLUĞUN NEDENLERİ İKİNCİ BÖLÜM AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI HESAPLAMA YÖNTEMLERİ 2.1. YOKSULLUK SINIRI SEÇİM YÖNTEMLERİ Alınması Gereken Asgari Kalori Miktarı Yaklaşımı Temel Gereksinimler Yaklaşımı Gıda Oranı Yöntemi Ortalama Gelirin Yarısı Yaklaşımı Harcamaların Besin Gruplarına Ayrıştırılması Yaklaşımı İnsani Gelişmişlik Endeksi Leyden Yoksulluk Endeksi YOKSULLUK ENDEKSLERİ Kafa Sayısı Yoksulluk Endeksi Yoksulluk Açığı Endeksi... 30

7 iii Yoksulluk Açığı Endeksinin Karesi Sen Yoksulluk Endeksi Foster Greer - Thornbecke Endeksi ÜÇÜNCÜ BÖLÜM AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALARA İLİŞKİN LİTERATÜR TARAMASI VE BİR UYGULAMA 3.1. DÜNYA DA AÇLIK VE YOKSULLUK ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR TÜRKİYE DE AÇLIK VE YOKSULLUK ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR UYGULAMANIN KAPSAMI VE SINIRLILIKLARI UYGULAMANIN EVRENİ VE VERİ SETİ MODELİN KURULMASI VE ÇÖZÜM AŞAMALARI AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI HESAPLAMALARININ MEKÂNSAL ANALİZİ UYGULAMANIN SONUÇLARI DEĞERLENDİRME SONUÇ KAYNAKÇA ÖZET ABSTRACT

8 iv TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Yoksulluğun Ölçülmesinde Kullanılan Yöntemler ve Sonuçlar Tablo 2: TÜRK-İŞ Dört Kişilik Ailenin Açlık ve Yoksulluk Sınırı (TL/Ay) Tablo 3: TÜRK-İŞ Dört Kişilik Ailenin Açlık Sınırı (TL/Ay) Tablo 4: TÜRK-İŞ Dört Kişilik Ailenin Yoksulluk Sınırı (TL/Ay) Tablo 5: DİSK Dört Kişilik Ailenin Açlık ve Yoksulluk Sınırı Hesaplaması (TL/Ay) Tablo 6: DİSK ve TÜRK-İŞ Kasım 2011 Açlık ve Yoksulluk Sınırı Karşılaştırması Tablo 7: Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları, TÜRKİYE Tablo 8: Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları, KENT Tablo 9: Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları, KIR Tablo 10: TUİK Yoksulluk Sınırları, TÜRKİYE Tablo 11: Bölgelere Göre Yıllık Hane Halkının Gelirinin Ortalaması ve Medyanı Tablo 12: 2009 Yılı Yoksulluk Sınırı Hesaplamaları Tablo 13: 2010 Yılı Yoksulluk Sınırı Hesaplamaları Tablo 14: 2011 Yılı Yoksulluk Sınırı Hesaplamaları Tablo 15: 2009 Yılı Açlık Sınırı Hesaplamaları Tablo 16: 2010 Yılı Açlık Sınırı Hesaplamaları Tablo 17: 2011 Yılı Açlık Sınırı Hesaplamaları

9 v ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1: İBBS 2 Düzey İlleri Şekil 2: 2009 Ocak Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Şekil 3: 2009 Şubat Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Şekil 4: 2009 Mart Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Şekil 5: 2009 Nisan Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Şekil 6: 2009 Mayıs Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Şekil 7: 2009 Haziran Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Şekil 8: 2009 Temmuz Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Şekil 9: 2009 Ağustos Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Şekil 10: 2009 Eylül Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 11: 2009 Ekim Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 12: 2009 Kasım Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 13: 2009 Aralık Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 14: 2009 Yıl Ortalaması Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 15: 2010 Ocak Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 16: 2010 Şubat Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği.. 82 Şekil 17: 2010 Mart Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 18: 2010 Nisan Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 19: 2010 Mayıs Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği.. 83 Şekil 20: 2010 Haziran Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 21: 2010 Temmuz Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 22: 2010 Ağustos Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği... 85

10 vi Şekil 23: 2010 Eylül Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 24: 2010 Ekim Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 25: 2010 Kasım Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 26: 2010 Aralık Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 27: 2010 yıl Ortalaması Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 28: 2011 Ocak Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 29: 2011 Şubat Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği.. 88 Şekil 30: 2011 Mart Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 31: 2011 Nisan Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 32: 2011 Mayıs Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği.. 90 Şekil 33: 2011 Haziran Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 34: 2011 Temmuz Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 35: 2011 Ağustos Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 36: 2011 Eylül Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 37: 2011 Ekim Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 38: 2011 Kasım Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 39: 2011 Aralık Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 40: 2009 Ocak Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 41: 2009 Şubat Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 42: 2009 Mart Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 43: 2009 Nisan Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 44: 2009 Mayıs Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 45: 2009 Haziran Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 46: 2009 Temmuz Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 47: 2009 Ağustos Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 48: 2009 Eylül Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği... 98

11 vii Şekil 49: 2009 Ekim Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 50: 2009 Kasım Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 51: 2009 Aralık Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 52: 2009 Yıl Ortalaması Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği. 100 Şekil 53: 2010 Ocak Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 54: 2010 Şubat Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 55: 2010 Mart Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 56: 2010 Nisan Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 57: 2010 Mayıs Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 58: 2010 Haziran Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 59: 2010 Temmuz Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 60: 2010 Ağustos Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 61: 2010 Eylül Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 62: 2010 Ekim Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 63: 2010 Kasım Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 64: 2010 Aralık Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 65: 2010 Yılı Ortalaması Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 107 Şekil 66: 2011 Ocak Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 67: 2011 Şubat Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 68: 2011 Mart Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 69: 2011 Nisan Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 70: 2011 Mayıs Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 71: 2011 Haziran Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 72: 2011 Temmuz Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 73: 2011 Ağustos Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 74: 2011 Eylül Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 75: 2011 Ekim Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 76: 2011 Kasım Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 77: 2011 Aralık Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Şekil 78: 2011 Yıl Ortalaması Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği. 113

12 GİRİŞ Bir kişinin yaşamını devam ettirebilmesi için alması gerekli temel gıda maddelerinden oluşan sepetin maliyeti açlık sınırı olarak tanımlanmaktadır. Yoksulluk sınırı ise, kişinin iyi beslenme yanında ihtiyaç duyduğu giyim, barınma, ulaştırma, haberleşme gibi minimum yaşam düzeyini ya da temel gereksinimlerini karşılayabilmesi için gerekli olan tüm mal ve hizmetleri satın alırken ödemesi gereken para veya başka bir deyişle asgari düzeyde bir yaşam kalitesine sahip olabilmesi için yapması gereken minimum harcama miktarıdır. Gelire göre irdelendiğinde ise, toplumun genel düzeyine göre belli bir sınırın altında gelire sahip olan birey veya hanehalkı göreli anlamda yoksul olarak tanımlanır. Uygulanması gereken ekonomik ve sosyal politikalar, herkesin çalışarak elde edeceği gelirle kendisinin ve ailesinin geçimini sağlaması temelinde olması gerekmektedir. Dar gelirli ailelerin elde ettiği gelirin yeterli ve dengeli beslenme için gerekli harcamaları bile karşılayabilecek düzeyde olmadığı açıktır. Aileler, düşük düzeydeki geliriyle beslenme ve beslenme dışı harcamaları karşılayabilmek için çeşitli malların fiyatlarını da dikkate alarak tüketim malları arasında tercihte bulunmak zorunda kalmaktadır. Çoğu zaman fiyatı yüksek olan gıda maddeleri yerine fiyatı düşük olan gıda maddelerini seçmektedir. Bu durumda olan aileler, büyük bir olasılıkla beslenme dışı harcamalarının (kira, ulaşım, yakıt, elektrik ve benzerleri) bir kısmını da beslenme harcamalarından kısarak elde edebilmektedir. Sonuçta, gelir düzeyinin düşük ve yetersiz olması, dar gelirli kişi ve ailelerin sağlıksız ve dengesiz beslenme yapmasına yol açmaktadır. Çalışmada hesaplanan açlık ve yoksulluk sınırı tutarları ile hanehalklarının ekonomik durumlarının boyutlarını ortaya koyan bir gösterge elde edilmeye çalışılmıştır. Türkiye ekonomisi, hem yerel hem de küresel faktörlerin etkisiyle son dönemlerde önemli bir değişim göstermektedir. Ülke içinde yaşanan bu değişimler ekonomik birimlerin (hanehalklarının) gelir, tüketim ve refah seviyesi ile yakından ilgilidir. Önemli ekonomik birimlerden biri olan

13 2 hanehalklarının tüketim düzeylerinin (açlık ve yoksulluk sınırı açısından) ne yönde ve nasıl etkilendiğinin ortaya konması çalışmanın ana amaçlarından birisidir. Öte yandan kamu otoritesinin ekonomik ve sosyal politikalarının daha iyi değerlendirilebilmesi açısından, TÜİK tarafından açıklanan açlık ve yoksulluk sınırı veri ve tanımlarının iyileştirilmesine yönelik önerilerin geliştirilmesi çalışmanın diğer bir amacıdır. Dengeli beslenebilmek için, yetişkinlerin ihtiyaç duyacağı kalori miktarı ile çocukların yaşlarına göre gerekli olan kalori miktarının ne olması gerektiği hakkında bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Sağlığın korunabilmesi için bu kalorileri sağlayacak besin miktarları yanı sıra, gerekli protein, yağ ve karbonhidrat miktarları konusunda da belirlemelerde bulunulmuştur. Bu kapsamda, farklı büyüklükteki aileler için toplam besin ihtiyacı hesaplanabilmektedir. Bu çalışmada açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamalarında kapsadığı mal ve hizmetler ve Türkiye için TÜİK in TÜFE de yer alan birim fiyatlarını kullanılmıştır. Açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamalarında; Türkiye de kamu çalışanlarının ihtiyaç duyduğu günlük kalori miktarı olarak Dünya Sağlık Örgütü nün belirlediği asgari kalori miktarı olan 2800 kaloriyi temel alınmıştır. Açlık sınırı, çalışan kişi (2800 kalori), çalışmayan eş (2800 kalori), (0 6) yaş grubu bir çocuk (2400 kalori) ve (6 15) yaş grubu bir çocuk (2800 kalori) dikkate alınarak tespit edilmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde kavramsal açıdan açlık ve yoksulluk açıklanmaktadır. Mutlak yoksulluk, göreli yoksulluk ve öznel (subjektif) yoksulluk türleri incelendikten sonra, açlık ve yoksulluk sınırları, yoksulluk ile ilgili görüşler ve yoksulluğun nedenleri birinci bölümün kapsamı oluşturmaktadır. İkinci bölümde ise, literatürde açlık ve yoksulluk sınırı hesaplama yöntemleri incelenmektedir. Buna göre yöntemler yoksulluk sınırı seçim yöntemleri ve yoksulluk endeksleri olarak ikiye ayrılarak açıklanmaya çalışılmıştır.

14 3 Çalışmanın üçüncü bölümünde ise Açlık ve Yoksulluk sınırı için önce Dünya ve sonrasında ise Türkiye literatürü incelenmiştir ve bir uygulama ile desteklenmiştir. Uygulamada mutlak yoksulluk tanımı üzerinden İBBS 2 bazında TÜİK tarafından açıklanan 2003 bazlı TÜFE harcama ana grupları içinden aylık olarak dönemleri arası incelenerek, hem aylar itibariyle hem de dönemsel olarak, göreli açlık ve yoksulluk sınırını mekânsal olarak incelenmiştir. Elde edilen ampirik bulguları karşılaştırılarak TÜİK tarafından yapılan açlık ve yoksulluk hesaplamalarına alternatif bir hesaplama önerilmektedir.

15 BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL AÇIDAN AÇLIK VE YOKSULLUK Küreselleşme olgusunun yoğun olarak hissedildiği günümüzde, ekonomik dalgalanmalar artık sadece bölgesel değil küresel bir etki yaratmaktadır. Örneğin; 2008 yılında yaşanan ekonomik kriz ABD bankalarının ödeme gücü düşük insanlara vermiş olduğu mortgage kredilerini tahsil edememeleri, küresel ekonomik krize neden olmuş ve bu kriz hızla tüm dünyada etkisini göstermiştir. Günümüzün en büyük küresel sorunlardan birisinin de açlık ve yoksulluk olduğu şüphesizdir. Küreselleşme, insanları ve yaşam stillerini birbirleri ile ilintilendirirken bir yandan da ülkelerarası eşitsizliği büyütmektedir. Dolayısıyla insanların hayat standardı yükselmiş ve bunun yanında gelir farklılıkları artmıştır. Kısa zaman önce insanlık, geçim kaynağı tarım olan Somali deki insanların açlık dramına tanık olmuştur. Yaşanan iç savaş ve ABD nin Somali nin koyun ihracatına izin vermemesinin etkisi ile geçim kaynağı hayvancılık ve tarım olan Somali insanının birçoğunu açlık durumuna getirmiş ve açlıktan dolayı birçok insan ölmüştür. Bu tablo dünya daki açlık ve yoksulluk sorununun hangi boyutlara ulaştığını gösteren açık bir göstergesidir. Açlık ve yoksulluğun temelinde birçok neden yatmaktadır. Açlık ve yoksulluğun nedenleri birçok ekonomist ve küresel örgütün çalışma konusu olmuştur. Bu bölümde açlık ve yoksulluk ile ilgili temel kavramlar incelenmiştir AÇLIK VE YOKSULLUĞUN TANIMLARI Her dünya görüşünün yoksulluk kavramına farklı yaklaşması nedeniyle yoksulluk kavramının tanımlanması oldukça güçtür. Yoksulluk kavramı ile

16 5 ilgili literatürde farklı görüşler yer alsa da, kavram ve türleri açısından bazı ortak noktalara rastlamak mümkündür (Arpacıoğlu ve Yıldırım, 2011: 61). Sözlük anlamı ile aç kelimesi, Yemek yemesi gereken, Yiyecek bulamayan ; açlık kelimesi, Aç olma durumu şeklinde tanımlanmaktadır. Yoksul kelimesi ise, Geçinmekte çok sıkıntı çeken (kimse, toplum, ülke), yoksuz, varlıksız, variyetsiz, fakir, fukara ; yoksulluk kelimesi, Yoksul olma durumu, yoksuzluk, variyetsizlik, sefillik, sefalet, fakirlik şeklinde tanımlanmaktadır (TDK Sözlüğü, 2006). Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan 1997 İnsani Gelişme Raporu nda yoksulluk, insanların kabul edilebilir yaşam koşullarında hür, haysiyetli, kendine ve başkalarına saygılı, uzun, sağlıklı ve yaratıcı bir hayat sürdürebilmeleri için gerekli insani gelişmenin en temel unsuru olan fırsatlar ve seçeneklerden mahrum olmaları şeklinde tanımlanmaktadır (Kasnakoğlu,1999: 172). Genel anlamda yoksulluk, insanların yaşamlarını devam ettirebilmesi için temel gereksinmelerini karşılayamama durumu olarak tanımlanmaktadır (Şenses, 2001: 62). Yoksulluk, insanların sadece gelir, tüketim gibi maddi nesnelerden (gıda, barınma, giyim, vb.) mahrum olmalarını değil, aynı zamanda sağlık, eğitim, ulaştırma vb. hizmetlerden de mahrum olmalarını ifade etmektedir (WorldBank, 2000). Dünya Bankası yoksulluk kapsamında iki farklı mutlak yoksulluk kavramı tespitinde bulunarak ortaya koymuştur. Bu kavramlardan ilki ekstrem yoksulluk, diğer bir ifadeyle açlık sınırında yoksulluk, satın alma gücü paritesi günlük 1,08 ABD Doları altında olan kişilerden oluşurken, diğeri olağan mutlak yoksulluk olup, açlık seviyesinde değil de, satın alma gücü paritesi 2,15 ABD Doları seviyesinde kabul edilen yoksulluktur (İnsel, 2005: 5-6). Yaşam, bireylerin ve hane halkının iktisadi durumunu etkileyen sayısız risklerle doludur. İnsanlar hastalanabilir, sakat kalabilir ya da çalışma yeteneğini kısmen veya tamamen kaybedebilirler. İklim koşulları, hastalıklar,

17 6 savaşlar ve doğal afetler nedeniyle yeterince mahsul alınmayabilir ve üretim düzeyinde bir azalma meydana gelebilir. Ailenin geçimini sağlayan kişiler ölebilir veya işsiz kalabilir. Bu tip riskler yoksulluk açısından önem taşıyan bir başka beşeri ihtiyaç olan güvenlik ihtiyacını ortaya çıkarır. Bu itibarla yoksulluk tanımının yalnızca beşeri ihtiyaçların içinde bulunulan toplum ve koşullara göre yeterince karşılanmasını değil; bunun yanı sıra bu ihtiyaçların yaşam boyunca tatmin edilmesi gereğini de kapsaması lazım gelir (Aktan, 2002: 2). Yoksulluk, insanların temel gereksinimlerini karşılayamama durumu olarak tanımlanmıştı. Bu tanım ışığında yoksulluğu iki şekilde yeniden tanımlamak mümkündür. Bunlardan dar anlamda yoksulluk; açlıktan ölme ve barınacak yeri olmama durumu iken, geniş anlamda yoksulluk; gıda, giyim ve barınma gibi olanakları yaşamlarını devam ettirmeye yettiği halde toplumun genel düzeyinin gerisinde kalmayı ifade eder. Böylece yoksulluğun göreli ve mutlak tanımları ortaya çıkmaktadır Mutlak Yoksulluk Mutlak yoksulluk kavramı, yoksulluk tanımları içerisinde kökeni en eski olanıdır. 19. yüzyıl sonlarında İngiltere de yapılan yoksullukla ilgili çalışmalar sırasında geliştirilen mutlak yoksulluk yaklaşımına uygun ilk yoksulluk tanımı Seebohm Rowentree tarafından geliştirilmiştir. Rowentree yoksulluğu Toplam kazançların, biyolojik varlığın devamı için gerekli olan yiyecek, giyim vb. asgari düzeydeki fiziki ihtiyaçları karşılamaya yetmemesi olarak tanımlamıştır (Field, 1983: 51). Mutlak yoksulluk, bireyin ve hane halkının geliri veya tüketim harcamalarını esas almaktadır. Öngörülmüş bir gelir veya tüketim seviyesinin altında kalan bireyler yoksul olarak nitelendirilmektedir. Mutlak yoksulluk, hane halkı veya bireyin yaşamını sürdürebilecek asgari refah düzeyini yakalayamaması durumudur. Bu nedenle, mutlak yoksulluğun ortaya çıkarılması, bireylerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan

18 7 minimum tüketim ihtiyaçlarının belirlenmesini gerektirir. Mutlak yoksulluk tanımıyla birlikte literatürde mutlak yoksulluk kavramı ortaya çıkmıştır. Mutlak yoksulluk oranı, bu asgari refah düzeyini yakalayamayanların sayısının toplam nüfusa oranıdır (TÜİK, 2004: 34). Yoksulluk üzerine çalışmalar arttıkça, mutlak yoksulluğun farklı tanımları da geliştirilmiştir. Hanehalkı veya ferdin yaşamını fiziken devam ettirebilmek amacıyla ihtiyaç duyduğu asgari (en düşük) tüketim seviyesini karşılayamaması, İnsanların yaşamda kalabilmek için gerekli mal ve hizmetlere ulaşabilmesi için yeterli kaynağa sahip olmaması, Mutlak asgari refah düzeyinin altında olma durumu, fiziksel yeniden üretim için gereken asgari yaşam düzeyinin altına düşme bu tanımlardan bazılarıdır (Şenses, 2003: 61). Mutlak yoksulluk, gıda veya diğer bazı bileşenleri içerebilmektedir. Gıda Yoksulluğu ile ilgili olarak TÜİK; üçüncü ve dördüncü gelir düzeyindeki hanehalklarında en az 2100 kalori grubunu oluşturan ve en yüksek bütçe payına sahip 80 maddeyi seçip, miktarlarını Hanehalkı Tüketim Anketlerinde yer alan ortalama piyasa fiyatlarıyla çarparak gıda yoksulluk sınırını hesaplamaktadır. Dünya Bankasının 1990 yılında gerçekleştirdiği bir çalışmada ise insanın yaşayabilmesi için gerekli asgari kalori miktarı olan 2400 kalorilik bir gıda sepetinin fiyatı, mutlak yoksulluk sınırı olarak tespit edilmiştir (DPT, 2001:104). UNDP nin 1990 yılında yaptığı bir araştırmaya göre kişi başına gereken kalori ihtiyacının ülkelerin sosyo-ekonomik gelişmişlikleri ve konumlarına göre değiştiği ortaya konulmaktadır. Söz konusu araştırmaya göre gelişmiş ülkelerde kişi başına günlük kalori ihtiyacı 3390 iken aynı oran gelişmekte olan ülkelerde 2480, gelişmemiş ülkelerde ise 2070 dir (UNDP, 1990) (Coşkun ve Tireli, 2008: 23-24).

19 Göreli Yoksulluk Göreli Yoksulluk, bireylerin, toplumun ortalama refah düzeyinin belli bir oranının altında olması durumudur (TÜSİAD, 2000: 97). Göreli yoksulluk, bir ferdin ya da hanehalkının, içinde bulunduğu sosyal grubun diğer üyeleri ile farklılıklarını incelediği gibi, söz konusu sosyal grubun diğer gruplarla karşılaştırılmasını da konu edinebilmektedir. Buna göre toplumun genel düzeyine göre belli bir sınırın altında gelir ve harcamaya sahip olan birey veya hanehalkı göreli anlamda yoksul olarak tanımlanır. Refah ölçüsü olarak amaca göre tüketim veya gelir düzeyi seçilebilmektedir (TÜİK, 2004: 37). Göreli yoksulluk kavramı farklı grupların sahip olduğu mutlak gelir düzeyinden daha ziyade gelir ve refahın dağılımındaki farklılıklara odaklanır. Başka bir ifade ile, göreli yoksulluk kavramı, yoksul hanehalkı veya birey ile o toplumda yaşayan ve mevcut koşullara göre ortalama bir gelire sahip olan hanehalkı veya birey arasındaki gelir kaynaklarına sahip olma kabiliyeti arasındaki farkı ifade eder (Dumanlı,1995: 213). Bu açıklamalara göre mutlak yoksulluk kavramı biyolojik kişi, göreli yoksullukta ise sosyal varlık olarak birey anlayışı baskındır. Göreli yoksul bireyi, sadece biyolojik olarak yaşamını sürdüren değil sosyal bir varlık olarak değil kendisini yeniden üretebilmesi için gerekli yaşam düzeyinin saptanmasını ifade eder (Altay, 2005: 159). Göreli yoksulluğun iki alt türüne Harcama Esaslı Göreli Yoksulluk ve Gelir Esaslı Göreli Yoksulluk denilmektedir. Örneğin, Gelir esaslı göreli yoksulluk hesaplanmak istendiğinde, önce gruba ilişkin ortalama gelir düzeyi bulunmaktadır. Ortalama gelir düzeyinin belli bir oranı ise yoksulluk çizgisi olarak kabul edilmektedir. Bu oran, gelişmekte olan ülkelerde genellikle %50 olarak kabul edilmektedir (TÜSİAD, 2000: 98). Bu oran, Avrupa Birliği nde medyan kişi başı gelirin yüzde %60 ı olarak hesaplanmaktadır (Coşkun ve Tireli, 2008: 25).

20 9 Göreli yoksulluk çizgisi hesaplanırken atılacak ilk adım araştırmanın yapılacağı sosyal topluluğun ortalama refah seviyesinin belirlenmesidir. Bu aşamada refah ölçüsü olarak hem gelir düzeyi hem de tüketim düzeyi belirlenebilir. Daha sonra bu düzeyin belli bir oranı ise yoksulluk çizgisini verir. Örneğin; gelir düzeyi üzerinden yoksulluk çizgisi hesaplanmak istendiğinde, önce ortalama gelir düzeyi bulunur. Bunun için yoksulluk çizgisi hesaplanan sosyal topluluğun ortalama gelir düzeyi bulunur. Bu hesaplanırken ya o topluluğun gelirinin aritmetik ortalaması ya da ortancası kullanılır. Ortalama gelir düzeyinin belli bir oranı ise yoksulluk çizgisi olarak kabul edilir (Aktan, 2002:6) Öznel (Subjektif) Yoksulluk Bu yaklaşım, kişilerin tercihlerini dikkate almaktadır. Bu yaklaşıma göre, bireyler kendisi için neyin en iyi olduğunu değerlendirebilmektedir. Öznel yoksulluk yaklaşımı, asgari temel gereksinimlerin karşılanıp karşılanmadığı sorusunun cevaplandırılmasında yoksulların kendi algılarını esas alır (TÜSİAD, 2000: 98). Goedhard, Halberstadt, Kapteyn ve Van Prag ın 1977 yılında geliştirdikleri Leyden Yoksulluk Sınırı bu yaklaşımı esas almaktadır. Leyden Yoksulluk Sınırı hesaplanırken kişilere ne kadar gelir elde ederlerse geçinme düzeylerinin; çok kötü, kötü, yetersiz, yeterli, iyi ve çok iyi olacağı gibi sorular yöneltilmektedir. Bu sorulara verilen yanıtlar değerlendirilerek, kişilerin kendi yaşam düzeylerine ilişkin belirledikleri sınırlar ortaya konulmaktadır (Erdoğan, 2002: 8) 1.2. AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRLARI Göreli ve mutlak yoksulluk tanımları arasındaki en önemli fark, mutlak yoksulluk sınırının sabit olmasıdır. Göreli yoksulluk sınırları ise ülke içindeki

21 10 ortalama gelir veya harcama seviyelerine göre değişmektedir. Ortalama harcama seviyesi ne kadar yüksekse, göreli yoksulluk oranı da o denli yüksek olacaktır. Göreli bir yoksulluk sınırının alınması ile yaşam standartlarında genelde bir yükselme olması durumunda mutlaka yoksul tabakanın payının düşmesi gerekmemektedir (Coşkun ve Tireli, 2008: 25). Bu iki farklı yoksulluk kavramı, uygulamada yoksulluk ile ilgili sınırları belirlerken farklı hesaplamalar ortaya çıkarmıştır. Bir kişinin yaşamını devam ettirebilmesi için alması gerekli temel gıda maddelerinden oluşan sepetin maliyeti Açlık Sınırı olarak tanımlanmaktadır. Yoksulluk Sınırı ise, kişinin beslenme yanında ihtiyaç duyduğu giyim, barınma, ulaştırma, haberleşme gibi minimum yaşam düzeyini ya da temel gereksinimlerini karşılayabilmesi için gerekli olan tüm mal ve hizmetleri satın alırken ödemesi gereken para veya başka bir deyişle asgari düzeyde bir yaşam kalitesine sahip olabilmesi için yapması gereken minimum harcama miktarı olarak tanımlanmaktadır (TUİK, 2008: 35). Bu iki tanımı mutlak ve göreli yoksulluk kavramları ile karşılaştırdığımızda, açlık sınırının mutlak yoksulluk sınırını, yoksulluk sınırının ise göreli yoksulluk sınırını belirlediği anlaşılmaktadır. Bu sınırlar, farklı kuruluşlar tarafından belirlenmektedir YOKSULLUK İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER Yoksulluk çeşitli düşünce akımlarına göre farklı şekilde yorumlanmıştır. Farklı düşünce akımlarının dünya siyaseti, ekonomi gibi konulardaki farklı bakış açıları yoksulluk kavramına da farklı yönlerden bakmalarına sebep olmuştur. Merkantilistlere göre, sanayi ve ticaret kesimi dinamik ve stratejik özelliğe sahipken tarım sektörü statik bir yapıdadır. Tarım kesiminden sağlanan gelirler süreklilik arz etmez, bu nedenle de güvenilir değildir. Sanayi gelirleri ise devamlı artış eğilimindedir. Ekonomik yapıları tarıma dayalı olan

22 11 ve tarımda verim artışı sağlayamayan ülkelerde yoksulluk kaçınılmazdır (Kazgan,1984: 40). Marksist yoksulluğu işçi sınıfı açısından ele almaktadır. Marksist düşünceye göre üretim sonucunda oluşturulan hasıladan işçi sınıfı sadece doğal ücrete karşılık gelen kısmı alırken bunun dışındaki kısım kapitalistin cebine girer. Bölüşüm devamlı işçi sınıfının aleyhine olduğundan bu sınıfın sefalet ve yoksulluk içine düşmesi kaçınılmazdır (Marks,1986: 779). Klasik iktisatçılara göre; yoksulluk farklı açılardan ele alınmaktadır. Klasik iktisatçıların önde gelenlerinden Adam Smith göre; sermaye Azalan Verimler Kanunu na tabidir. Sermaye stokundaki artış nüfus artış oranına paralel seyrederse ücret haddi yüksek kalmaya devam eder. Ekonomi belli bir aşamaya ulaştıktan sonra sermaye birikimi yavaşlar, kâr hadleri azalır ve ücretler düşer. Kâr hadleri azalıp faiz oranı seviyesine düşünce, büyümenin tabii sınırı olan durgunluk durumuna geçilir. Durgunluk aşamasında ücretler geçimlik düzeyde olduğundan nüfusun beslenmesi zorlaşır. Böylece bu dönemden sonra ekonomide yoksulluk baş gösterir (Kazgan,1984: 96). Bir diğer klasik iktisatçı J. Stuart Mill, gelir dağılımında dengesizliğe yol açan nedenlerden biri olarak da toprak mülkiyeti olarak kabul etmektedir. Topraktan elde edilen rantı hak edilmemiş kazanç olarak görür ve bunun sonucunda yoksulluğun oluşacağını söyler. Rant konusunda Ricardo nun görüşlerini benimseyen J. Stuart Mill, yoksulluğun önlenmesi için, rantın yüksek arazi vergisi ile millileştirilmesini ileri sürmüştür (Spiegel,1971: ). Malthus da yoksulluğu artan nüfusun bir baskısı olarak görür. Nüfus, kısıtlanmadığında, geometrik oranla çoğalır. Gıda maddeleri ise, ancak aritmetik oranla artar. Böylece yoksulluk baş gösterir (Malthus,1971: 14). Modern iktisatçılardan Keynes e göre; yoksulluğun sebebi etkin talep yetersizliğidir. Eğer bir ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin tamamının satılması mümkün olmuyorsa, bu durum o piyasadaki toplam talebin, mevcut üretim faktörlerinden tamamının istihdamına yetmediğini ortaya koymaktadır. Böylece bir kısım üretim faktörleri (özellikle işgücü) kullanılmayacak ve

23 12 işsizlik ortaya çıkacaktır. İşsizliğin olduğu ekonomilerde de yoksulluk kaçınılmaz olacaktır (Parasız 1996: 11). Liberal görüşe göre yoksulluğun nedenleri; hizmetlerde kalitesizlik, israf, savurganlık, ağır vergi yükü dolayısıyla düşük yatırım ve işsizliktir. Liberal iktisatçılardan Robert Higgs bir makalesinde yoksulluğa ilişkin görüşlerini aşağıdaki gibi sıralamıştır (Higgs,1994: 152): Gelir elde etmek amacıyla konulan ek vergiler, vergi mükelleflerinin yeni yatırım faaliyetlerine girişmelerini engeller. Transfer ödemeleri insanların çalışma yerine aylaklığı tercih etmelerine neden olabilir. Bu da üretimin azalmasını tüketimin artmasını körükler. Transfer ödemelerinden yararlanan bireyler kendilerine daha az güvenmeye ve devlet yardımlarına daha çok bağımlı olmaya eğilimlidirler. Transfer ödemeleri yaygınlaştıkça insanlar kendilerini daha aciz görmeye başlarlar. Transfer ödemelerinden yararlanan bireyler, çocukları, akrabaları ve dostları için kötü bir örnek oluşturur. Bir insanın mal ve hizmet üretimine katılmaksızın gelir elde ettiğini gören diğer bireyler aynı yolu tercih edebilirler. Böylece rahat bir yaşam için bu tür transferlere bel bağlandığı an devlet yardımlarına bağımlı bir kültür hâkim konuma gelmiş olur. Transfer yardımlarını sağlayan vergi mükellefleri, kendilerini adil olmayan bir yükün altında kalmış hissederek gittikçe artan bir rahatsızlık hissetmeye başlarlar. Böylece vergilerden kaçmak veya kurtulmak için uğraş içerisine girerler. Liberallerin yoksulluğun ortadan kaldırılmasına yönelik görüş ve önerileri de şöyledir (Aktan, 2003: 159): Bütçe açığı azaltılarak, piyasa ekonomisi güçlendirilmeli ve üretim artırılmalı, Düşük vergi oranları ile yatırımların artırılması amaçlanmalı, Zorunlu özel sosyal güvenlik ve sağlık sistemi uygulanmalı,

24 13 Özel eğitim kurumları güçlendirilmeli; öğrenim harcı ödemeyecek durumda olanların harçları devlet tarafından karşılanmalı, Bireylerin bilgi ve becerileri geliştirilmelidir (Gündüz, 2006: 37) YOKSULLUĞUN NEDENLERİ Gerek yoksulluğun nedenlerini saptamaya yönelik, gerekse yoksulların kim olduğunu anlamayı hedefleyen çalışmalarda pek çok farklı görüş ortaya atılmakta, pek çok farklı yaklaşım tartışılmaktadır. Fakat yoksulluğu belirlemek için hangi yöntemin doğru olduğunu söylemek çok da kolay değildir yılı Ağustos ayında Güney Afrika nın Johannesburg kentinde toplanan Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi nde küresel yoksullukla ilgili önemli tespitler dile getirilmiştir. Özellikle son yirmi yıl içerisinde küresel kalkınma politikalarının sonuçlarını değerlendirmek açısından bu bilgiler oldukça önem taşımaktadır. Söz konusu zirvenin sonuç bildirgesinde; dünyada 1,2 milyar insanın günde bir dolardan daha az, dünya nüfusunun yarısının da iki dolardan daha az bir günlük gelir düzeyine sahip olduğu ve bu kişilerin açlık, hastalık, umutsuzluk, işsizlik ve okur yazar olamamaya mahkum oldukları kaydedilmektedir. Bir diğer ifade ile dünya nüfusunun yarısından fazlasının gıda, içme suyu, sağlık, eğitim ve modern enerji imkanlarından oldukça yetersiz yararlandığı gerçeği ortaya çıkmaktadır (Uzun, 2003: ). Yoksulluğun bir değil pek çok nedeni bulunmaktadır. Yoksulluk, fazla üretememeden ve aynı zamanda üretilen değerler karşılığında elde edilen değerlerin bireyler, bölgeler ve sektörler arasında uygun bir şekilde paylaşılamamasından kaynaklanmaktadır.

25 14 Fazla üretim yapamamanın nedenleri arasında; başta iklim ve doğa koşulları yönünden bazı ülkelerin ya da bazı ülkeler içinde bazı bölgelerin daha fazla üretme kapasitesinden yoksun olmaları sayılabilir. Bu durumda, o ülke ya da bölgenin insanları ister istemez daha yoksul olurlar. Hızlı nüfus artışı, bir yandan ülkelerin daha fazla üretim yapmalarına imkan sağlarken, öte yandan ülkelerin daha fazla tüketmelerine de neden olmaktadır. Üstelik iklim ve doğal koşulları açısından çok iyi konumda bulunmayan ülke ya da ülke içindeki bölgelerde hızlı nüfus artışı mevcutsa, bu takdirde yoksullaşma kaçınılmaz bir hal alır. Yoksulluğun nedenleri arasında şu faktörler sayılabilir: Olumsuz ekonomik konjonktür, Çözülen geleneksel yapılar ve sosyal güvencesizlik, Uluslararası finans sermayesinin etkisi ve ekonomik krizler, Gelir dağılımın uçurumlaşması, Demografik yapıdaki değişim ve artan göç hareketleri, Enformel sektörün gelişimi ve sendikasızlaştırma politikaları, Adaletsiz vergi sistemi, Yüksek faiz ve rant ekonomisi, Doğal afetler, Çalışamayacak durumda olan özürlü sayısının fazla olması, Bireyler arasındaki yetenek farklılıkları, Miras yoluyla elde edilen gelirler, Piyasada tekelleşmenin olması, Devlet teşvikleri, Enflasyon ve işsizlik (Hak-İş, 2009: 1).

26 İKİNCİ BÖLÜM AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI HESAPLAMA YÖNTEMLERİ Yoksulluğun ulusal ve uluslararası düzeyde ölçülmesine yönelik pek çok çalışma ile karşılaşılmaktadır. Yoksulluğun neden ölçüldüğünü cevaplamak istenirse: (Coudouel, 2002: 11) Doğru ve kesin sonuçlar sunan bir yoksulluk analizi, yoksulların yasam koşulları hakkında politika yapıcıların dikkatlerini odaklamanın kuvvetli bir aracı olarak kullanılabilir. Eğer, istatistiksel olarak görünmezlerse yoksulları ihmal etmek kolay olacaktır. Yoksulluğu ölçmek; bu yüzden ekonomik ve politik gündemde görünmek için gereklidir. Yoksullara yardım için oluşturulmuş politika ve programların değerlendirilmesi ve etkilerinin öngörülmesi için yoksulluğun ölçülmesi gereklidir. Kağıt üzerinde iyi gözüken politikalar, uygulamaya geçildiğinde beklenildiği kadar iyi ve verimli çalışmayabilir. Devlet politikalarına ilişkin siyasetin anlaşılmasına da yardımcı olur. Hanehalkları ve onların ekonomik durumu hakkında bilgi toplayarak, kimlerin kamu hizmetlerini kullandığı ve kimlerin hükümet teşviklerinden faydalandığı değerlendirilebilir. Yoksullara yönelik olarak yapılacak müdahaleleri hedeflemek için gereklidir. Kimlerin yoksul olduğu bilinmeden, onlara yardım edilmesi mümkün olmamaktadır. Ulusal düzeyde yapılan hedeflemeler kadar, uluslararası çapta yapılan hedeflemeler de önemlidir. Uluslararası kurumlar da kısıtlı kaynaklara sahip olduklarından, yoksulluğu yenmek için bu kaynakları nasıl dağıtmaları gerektiğini bilmek isterler. Bu kaynakların uluslararası kurumlardan belirli miktarlarda ve yeteri kadar dağıtılmış olması, bu kaynakların ülke yöneticileri tarafından doğru şekilde değerlendirilebileceğinin garantisini de taşımamaktadır.

27 16 Açlık ve yoksulluk ile ilgili yapılan çalışmalarda yoksulluğun boyutlarını belirlemek için yoksulluk sınırlarını hesaplamada genel kabul görmüş hesaplama yöntemleri kullanılmaktadır. Yoksulluk sınırının hesaplanmasında "Gıda - Enerji Alımı Yöntemi (The food energy intake method)" ve "Temel Gereksinmeler Maliyeti Yöntemi (cost - of basic needs method)" olarak ifade edilen iki farklı yöntem uygulama olanağı bulmuştur. Gıda-enerji alımı yöntemi ile yoksulluk sınırı, ekonominin farklı bölge ve kesimleri için bir dönem boyunca; önceden belirlenmiş gıda enerjisi ihtiyacına denk kalori değeri içeren gıda maddelerine yapılacak harcamalar tutarının hesaplanması yoluyla saptanmaktadır (Paul, 1989: ). Temel gereksinmeler maliyeti yöntemine göre yoksulluk sınırı, farklı kesim ve bölgeler itibariyle, normatif temel ihtiyaçları içeren mal sepetinin maliyeti olarak tanımlanmaktadır (Atkinson, 1975: 82). Beslenme insanların temel gereksinmelerinin başında gelmektedir. Brandize Üniversitesi profesörlerinden Abraham H. Maslow un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi ne göre beslenme ihtiyacı insanın karşılanması gereken en temel ihtiyaç düzeyi olan fizyolojik ihtiyaçlarından bir tanesidir. İnsanın fizyolojik ihtiyaçları giderilmediği takdirde insanlar diğer gereksinmeleri düşünmezler. Yani insan uzun bir süre aç ya da susuz kaldığında açlığını ya da susuzluğunu gidermekten başka bir şey istemez. Bu gereksinmeler karşılandığı zaman bundan sonraki gereksinmeler ortaya çıkmaya başlar (Herbert, 1979: 367). Belirli bir satın alma gücüne sahip insanlar satın aldıkları gıdalarda; sağlık, hijyen, kalite, servis gibi özellikleri ararken, satın alma gücünden yoksun olan insanlarda nicel anlamda yeterli gıdayı satın almaya çalışırlar. Bu da, fiziksel ihtiyaçların karşılanması zorunluluğundan ortaya çıkmaktadır. Yoksulluk sınırı hesaplamasında tespit edilen mal sepeti, genel kabul görmüş kalori düzeyini almayı sağlayacak, yoksul nüfusun tüketim alışkanlıklarını temsil eden mal ve hizmetlerden oluşturulmaktadır. Yaşanılan bölge ve kesimlere göre değişen kalori ihtiyacına bağlı olarak, mal sepetine

28 17 dâhil mal ve hizmetlerin miktarları ve dolayısıyla harcama düzeyi de değişmektedir. Yoksulluk sınırı, hangi yöntemle hesaplanırsa hesaplansın, yaşam standardının zamanla değişmesi kaçınılmazdır. Ekonomik gelişme sürecinde olan bir ülkede yaşayan ve iletişim çağının sunduğu olanaklarla tüketim alışkanlıklarını sürekli yenileyen bir hanehalkının, gelirini paylaştırmak durumunda olduğu mal sepeti ve bu sepete giren mal ve hizmet çeşidi ve kalitesi bir yıldan diğer bir yıla sürekli değişmektedir. Bu nedenle, yoksulluk sınırı için tanımlanmış bir mal sepetini satın alabilecek bir satınalma gücünü sabitlemek ve sadece fiyat değişmeleri üzerinden dönemsel analiz yapmak bu önemli noktayı gözden kaçırmak demek olacaktır (Dağdemir,1992: 98). Yoksulluk sınırının zamanla değişkenlik göstermesi nedeniyle gelir düzeyindeki değişmeleri ve ortalama yaşam standardındaki gelişmeleri yansıtacak şekilde zaman içinde dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu nedenle tanımlanacak yoksulluk sınırı ve yoksulluğun boyutları, gelir düzeyinin veya yaşam standardının bir fonksiyonu olarak tanımlanabilir (Atkinson, 1987: 751). Yoksulluk ölçümlerinin yorumlanması için yedi tane en iyi bilinen aksiyom aşağıda yazılmıştır: Odak aksiyomu (focus axiom): Yoksulluk ölçümü yoksul olmayanlardan bağımsız olmalıdır. Zayıf monotonik aksiyom (weak monotonicity axiom): Yoksul bir insanın gelirinde azalış, diğer gelirler sabitken yoksulluk ölçüsünü arttırmalıdır. Yansızlık aksiyomu (impartiality axiom): Bir yoksulluk ölçüsü gelirlerin sıralanmasına duyarsız olmalıdır. Zayıf transfer aksiyomu (weak transfer axiom) : İki insan arasından daha yoksul olandan diğerine gelir transferi yapılıyorsa ve yoksul insanlar kümesi değişmiyorsa yoksulluk ölçüsünde bir artış olmalıdır. Güçlü yukarı transfer aksiyomu (strong upward transfer axiom): İki insandan daha yoksul olandan diğerine bir gelir transferi yapılırsa yoksulluk ölçüsünde artış olmalıdır.

29 18 Devamlılık aksiyomu (continuity axiom): Yoksulluk ölçüsü gelirlerle sürekli değişmelidir. Kopyanın değişmezliği aksiyomu (replication invariance axiom) : Orjinal bir gelir dağılımından kopyalanarak elde edilen bir gelir dağılımının yoksulluk ölçüsünün değeri değişmez. Bu aksiyomlar veya ilkeler yoksulluk ölçümlerinin ne kadar makul olduklarına karar vermeye yardımcı olurlar (Orsberg ve Xu, 2005: 9) 2.1. YOKSULLUK SINIRI SEÇİM YÖNTEMLERİ Yoksulluk sınırının belirlenmesi amacıyla kullanılan birkaç yaklaşım ve buna bağlı olarak oluşturulan ölçüler kısaca şu şekilde sıralanabilir: Asgari kalori miktarı yaklaşımı, temel gereksinimler yaklaşımı, gıda oranı yaklaşımı, ortalama gelirin yarısı yaklaşımı, harcamaların besin grubuna ayrılması yöntemi ve insani gelişmişlik indeksidir Alınması Gereken Asgari Kalori Miktarı Yaklaşımı Yoksulluk sınırı, kabul edilebilir en düşük tüketim düzeyidir. Tüketime dayalı bir fakirlik çizgisi; bireysel gıdanın asgari standardını satın almak için gerekli olan harcama miktarı kadar gelir ile ülkeden ülkeye değişen ve bireyin o toplumun günlük hayatına katılma ve mülkiyetini yansıtan bir başka miktarı ifade etmektedir (Dumanlı, 1996: 10-11). Pek çok ülkede, yoksulluğun derecesi genellikle tüketime dayalı, kalori esaslı yoksulluk çizgisi yardımıyla ölçülmektedir. Besin gereksinimine dayalı olan yoksulluk sınırında, tüm nüfus için önerilen kişi başına ortalama kalori alımının altında olan hanehalkları yoksul olarak tanımlanmaktadır (Erdoğan, 2002: 5). Bu yöntemin sakıncası, tüm nüfus için aynı kalori normlarının kullanılmasıdır. Oysa aynı hanehalkı içerisinde bile kişiden kişiye kalori normları farklılaşabilmektedir. Ayrıca yaş, cinsiyet ve meslek değişkenleri de, alınması gereken kalori miktarını

30 19 doğrudan etkilemektedir. Farklı yaş ve cinsiyet gruplarındaki kalori ihtiyacının ulusal ağırlıklı ortalaması alınarak kişi başına kalori ihtiyacı belirlenir. Burada ağırlıklar, farklı yaş ve cinsiyet gruplarındaki nüfus oranlarıdır. Bireyin dengeli beslenmesinin günlük maliyeti çıkarılır. Ayrıca buna minimum gıda dışı harcamalar ilave edilir. Gıda dışı bileşenlerin kestirimi fakirlerin harcama kalıbına dayandırılır (Paul, 1989: ). Türkiye de farklı kurumlar ve örgütler açlık ve yoksulluk sınırı belirlerken esas aldığı kalori değerinde de farklılıklar göstermektedir. Farklı kuruluşların esas aldığı kalori miktarları şu şekildedir: TÜİK, FAO ve Dünya Sağlık Örgütü önerilerine göre uluslararası platformda kabul gören yetişkin bir kişi için 2100 kalori, Kamu-Sen, Türkiye de kamu çalışanlarının ihtiyaç duyduğu günlük kalori miktarı olarak 2800 kalori ve 1800 kalori (TUİK, 2004: 46), Türk-İş, 4 kişilik bir hanede yetişkin bir işçi için 3500, yetişkin kadın için 2300, yaştaki erkek çocuk için 3200 ve 4-6 yaştaki çocuk için 1600 kalori miktarını esas almaktadır (TÜRK-İŞ Haber Bülteni, 2012: 2) Temel Gereksinimler Yaklaşımı Temel gereksinimler yaklaşımında ise, insanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için asgari düzeyde gıdaya, giyime, barınmaya, eğitim ve sağlık hizmetlerine yapmaları gereken harcama dikkate alınmaktadır. Bu temel maddelerin hanehalkı başına düşen minimum harcama değeri, yoksulluk sınırı olarak tanımlanmaktadır (Erdoğan 2002: 5). Bu harcamalar ülkeden ülkeye olduğu gibi aynı ülkede bölgeden bölgeye önemli farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle yoksulların olabildiğince, cinsiyet, yaş grupları, yaşadıkları bölge, etnik özellikleri ve üretim - tüketim ilişkisi içindeki yerleri konularında ayırıma tabi tutulması gerekmektedir. Sosyal göstergeler de yoksulların durumunu ortaya koymakta önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin; Kadın ve Erkek lerdeki okuma yazma oranı, doğurganlık, çocuk ölümleri, kişi

31 20 başına düşen gelir, eğitimli işgücü nitelikleri, sahip oldukları taşınır - taşınmaz mal varlıkları, aile büyüklükleri gibi veriler, yoksulluğun yapısı hakkında ipucu vermektedir (Dumanlı, 1996: 12). Rowntree (Van Praag and Hagenaars, 1985)'e göre temel gereksinimler yaklaşımında gıda, yakıt ve kira'ya ödenen sabit para dikkate alınmaktadır. Buna göre yoksulluk sınırı; ( = (2.1) = (c 0 + Oc 0 ) (2.2) olacaktır. Burada (2.1) eşitliğinde ( = fonksiyonu ile bağlantılı olarak (2.2) eşitliği kullanılırsa, (c 0 + Oc 0 ) = (2.3) şeklinde eşitliğe ulaşılacaktır. Burada ortalama gelir ve varyans göstermekte ise ve bunlarında log normal dağıldığı varsayımı altında (2.2) eşitliğindeki yoksulluk sınırının e tabanına göre logaritması alındığında; ln = ln (c 0 + Oc 0 ) (2.4) eşitliğine ulaşılır. Burada c 0 gıda sepeti maliyeti, Oc 0 gıda dışı (yakıt, kira, elektrik gibi) harcamalar şeklinde olacaktır. Temel ihtiyaçlar yaklaşımında gıda maliyetine dayalı yoksulluk sınırı dikkate alınmaktadır. Burada gıda harcaması c 0 ile hanehalkı geliri y arasında, çift logaritmik engel fonksiyonu ile tanımlanan ilişki olduğu varsayılmaktadır (Orshansky, 1968: 3-31). Bu bilgiye göre, c 0 = A gıda ile gelir arasında ilişki fonksiyonunu göstermekte ise, burada e tabanına göre logaritma alındığında,

32 21 ln c 0 = α 0 + α 1 ln y (2.5) eşitliğine ulaşılır. Gıda harcamaları olan c 0, gelirin (y) bir fonksiyonu olmaktadır. (2.5) eşitliği logaritmik doğrusal regresyon denklemidir. Yoksulluk sınırı, gıda harcamaları c 0 ile kitle için geometrik ortalamalı gıda gelir oranının çarpımı ile tanımlamıştır (Orshansky, 1968: 3-31). (2.1) eşitliğinde tanımlanan fonksiyon ile bağlantı kurulursa; ( = = c 0 (c g / y) -1 (2.6) eşittir. Burada ki c g gıda harcamalarının geometrik ortalamasıdır. y c 0 (c g / y) -1 bu eşitliği e tabanında yazacak olursak; = c 0 (e Ey (ln (c 0 / y) ) -1 eşitliği bulunacaktır. = c 0 (e Ey (ln (c 0 - y) ) -1 ln c 0 yerine (2.5) eşitliğindeki değeri yazılırsa, = c 0 (e Ey (α 0 + α 1 ln y- ln y) ) -1 eşitliği bulunacak ve buradan; = c 0 (e Ey (α 0 + (α 1-1) ln y) ) -1 Ey (α 0 + (α 1-1)ln y çözümlendiğinde, = c 0 (e ſ (α 0 + (α 1-1) ln y) df (lny; µ y, ơ y ) ) -1 = c 0 (e (α 0 + (α 1-1) µ y ) ) -1 (2.7) eşitliğini sağlanmış olur. Gelirin ortalama ve log normal dağıldığı varsayımı ile (2.7) eşitliğindeki yoksulluk sınırının e tabanına göre logaritması alındığında ise; ln = ln c 0 - α 0 + (1 - α 1) µ y (2.8) eşitliğine ulaşılacaktır.

33 Gıda Oranı Yöntemi Hanehalkı gıda harcamalarının tüm gelire oranının bir yoksulluk göstergesi olarak kullanılabileceği düşüncesiyle, gelirin belirli bir oranından fazlasını (genellikle % 40) gıda harcamalarına ayıran hanehalklarını yoksul olarak tanımlayan gıda oranı yaklaşımı mutlak yoksulluk çizgisinin saptanmasındaki bir yaklaşımdır. Toplumun gelişmişlik düzeyini belirleyici bir oran olan gıda oranı, yoksulluk sınırını belirleme açısından çeşitli çalışmalarda kullanılmıştır. Engel kanununa göre, gelir arttıkça gıda harcamalarının toplam tüketim harcamaları içindeki payı azalmaktadır. Bir başka deyişle, gelirin yükselmesiyle hanehalkı tüketim harcamaları gıdadan ziyade diğer harcama gruplarına dağılmakta, dolayısıyla hane harcamaları yalnızca gıda harcamalarında yoğunlaşmamaktadır. Yalnızca gelir değil, aynı zamanda hanehalkı büyüklüğü de harcamaların belirlenmesinde etkin bir role sahiptir. Dolayısıyla yoksulluk sınırını belirlemede hanehalkı büyüklüğü de önemli bir değişkendir (DPT, 2001: 112). Toplam gelirin içinde maksimum gıda oranı değerini ſ 0 ile gösterecek olursak, hanelerin gıda harcamaları c 0 ve geliri y ile gösterildiğinde, gıda - gelir oranı aşağıdaki şekilde ifade edilmiş olacaktır: (c 0 / y ) > ſ 0 ise kişi yoksul, (c 0 / y ) < ſ 0 ise kişi yoksul değildir. Burada y 0 dır (Hanelerin gelirlerinin sıfırdan farklı olduğu varsayılmaktadır) (Van Praag and Hagenaars, 1985). Eğer (2.5) eşitliği, gıda gelir ilişkisini açıklıyor ise, ſ 0 a ilişkin yoksulluk sınırına aşağıdaki denklemlerin çözülmesi ile ulaşılır: ln ſ 0 = ln (c 0 / y ) = ln c 0 - ln y ln c 0 yerine (2.5) eşitliğindeki değeri yazılırsa, = (α 0 + α 1 ln y ) - ln y = α 0 + (α 1-1) ln y (2.9)

34 23 şeklinde elde edilir. (2.9) eşitliğinde y yalnız bırakılırsa: ln = (ln ſ 0 - α 0 ) / ( α 1-1) (2.10) eşitliği ile yoksulluk sınırına ( ) ulaşılmaktadır. Daha önceden de ifade edildiği üzere gıda oranı hanehalkı büyüklüğüne göre de değişmektedir. Hanehalkı büyüklüğüne göre gıda tüketiminin log doğrusal fonksiyon ile dağıldığı varsayıldığında aşağıdaki eşitliğine ulaşılır: ln c 0 (y, fs) = α 0 + α 1 ln fs + α 2 ln y (2.11) Regresyon çözümlemesi ile katsayılar (α 0, α 1, α 2 ) elde edilmektedir. Gıda oranını, hanehalkının gıda harcaması c 0, geliri y ve hanehalkı büyüklüğü fs için ø ile gösterirsek; [ c 0 (y, fs) / y] > ø ise kişi yoksul, [ c 0 (y, fs) / y] < ø ise kişi yoksul değildir. Burada y 0 dır. ø ye ilişkin yoksulluk sınırına aşağıdaki denklemlerin çözülmesi ile ulaşılır: ln ø = ln [ c0 (y, fs) / y] = ln c0 (y, fs) - ln y ln c 0 yerine (2.12) eşitliğindeki değeri yazılırsa aşağıdaki eşitlik elde edilir; = α 0 + α 1 ln fs + α 2 ln y - ln y = α 0 + α 1 ln fs + (α 2-1) ln y (2.12)

35 24 (2.12) eşitliğinde y yalnız bırakılırsa: ln = α 0 + α 1 ln fs - ln ø) / ( 1 - α 2 ) (2.13) eşitliğinde yoksulluk sınırına ( ) ulaşılır. Bu eşitlik, hanehalkı büyüklüğüne göre yoksulluk sınırını ø gıda oranı ile vermektedir. Gelirin hanehalkı büyüklüğü esnekliği ise α 1 / (1 - α 2 )'dir (Van Praag, Spit ve Van de Stadt, 1982: ) Ortalama Gelirin Yarısı Yaklaşımı Göreli yoksulluk tanımını kullanarak, toplumda yaratılan ortalama gelirin yarısını yoksulluk sınırı olarak kabul etmektedirler. Elde ettikleri gelirleri yoksulluk sınırının altında kalan fertleri ise yoksul olarak adlandırmaktadırlar. Bu yöntem günümüz yaşam koşullarına bağlıdır. Eğer toplumda genel gelir düzeyi yüksekse, yoksulluk sınırı da yüksek bulunacaktır. Toplumda bir kesimden diğerine eşitsizliğin boyutu az ise, yani yaşayanların gelirleri genel ortalama civarında ise, ortalama gelirin yarısına sahip hiç kimse çıkmayabilecektir. Dolayısıyla toplumda yoksul bulunmayacaktır. Oysa eşitsizliğin boyutu fazla ise ortalama gelirin yarısına sahip yoksul hanehalkı sayısı toplumdan ayırt edilebilecektir (Erdoğan, 2002: 8) Harcamaların Besin Gruplarına Ayrıştırılması Yaklaşımı Yoksulluk sınırını hanelerin harcama düzeyine göre veren bir modeli dikkate almaktadır. Her hanenin yaş, cinsiyet ve meslek ölçütleri dikkate alınarak, bu ölçütlere göre hanenin tükettiği gıda miktarları, kalori ve besin

36 25 değerlerine ayrıştırılarak bir model oluşturulmaktadır. Sonuçlar günlük alınması gerekli kalori ve besin miktarları ile karşılaştırılmakta, sınırın altında besin tüketiminde bulunan haneler yoksul olarak adlandırılmaktadır. Bu yöntem yaş, cinsiyet ve mesleklere göre alınması gerekli besin miktarlarını ayrı ayrı irdelediği için oldukça ayrıntılı bir çalışma yapmayı gerektirmektedir (Paul, 1989: ). UNICEF in belirlediği ölçüte göre; hane halklarının karşılanmayan temel gereksinimleri var ise, bu hanehalkları yoksul olarak nitelendirilmektedir. Karşılanmayan temel gereksinimler, iyi kalitede olmayan evde yaşamak, hanehalkının kalabalık olması, evde içme suyunun olmaması ve uygun bir kanalizasyon sisteminin yokluğu, hanehalkında okul çağındaki çocuğun okula gidememesi, hanehalkı reisinin eğitim düzeyinin düşük olmasıdır. Yoksulluğun boyutunun bilinmesi politik karar alıcılar için önemlidir. Yoksul hanehalkları, sağlık ve eğitim gibi devletin sağlayacağı olanaklardan en az yararlanan kesimlerdir. Bu açıdan bakıldığında gelişmişliği yakalamak için eşitsizliğin boyutunun bilinerek önlemler alınması kaçınılmazdır (Aktaş, 2007: 64). Kısacası Harcamaların Besin Gruplarına Ayrıştırılması Yaklaşımı hane halklarının yaş, cinsiyet ve meslek gibi özelliklerine göre tükettikleri kalori karşılaştırılarak belirlenen oranın altında bulunması esasına dayanan ölçüm yöntemidir İnsani Gelişmişlik Endeksi İnsanların sağlıklı bir yaşam, eğitim ve gelir olanaklarının olup olmamasının ölçümü yöntemiyle geliştirilen İnsani Gelişmişlik Endeksi, küresel anlamda ülkeler arası farklılıkları ortaya koyarken, ulusal düzeyde de bölgelerarası farklılıkları görünür kılmaktadır. İnsani Gelişmişlik Endeksi (İGE), doğumda yaşam beklentisi, yetişkin okur yazar oranı, ilk, orta ve

37 26 yüksek okullaşma oranı ve kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla verilerine dayalı olarak oluşturulan yaşam beklentisi endeksi, eğitim endeksi ve gelir endeksinin basit aritmetik ortalamasından elde edilen bir endeks değeri olarak oluşturulmaktadır. İnsani Gelişme Endeksi'nin hesaplanmasında, kişi başına düşen milli gelir, eğitim ve sağlık (ömür beklentisi) olarak üç temel gösterge esas alınır. Sağlık göstergesinin bileşimi, bebek ve anne ölümleri, düşük kilolu doğum oranı, içme suyuna ulaşım, kişi başına düşen doktor sayısı, sıtma, kızamık, AIDS gibi hastalıklarla mücadelede etkinlik gibi veriler yer alır (Aktaş, 2007: 64). İnsani gelişme indeksi; yaşam beklentisi, yetişkin okur - yazarlığı ve satın alma gücü paritesine göre düzeltilmiş kişi başı reel GSYİH yi içeren bir bileşik indekstir. İndeks; 0 dan 1 e kadar değer alır ve daha yüksek değerler daha yüksek kalkınma düzeyini ifade eder. Eğitim başlığının altında; kişi başına düşen eğitim yılı, okullaşma oranı, 5. sınıfa erişme oranı, eğitime ayrılan pay, kadınların eğitimi gibi konular bulunur. Kişi başına milli gelir de, ülkelerdeki fiyat farkından hareketle yerel paralarla satın alınabilen mal ve hizmetlerin dolar karşılığı hesaplanarak bulunur. Bu değerlerin toplamı '1' kabul edilir ve eksikliklere göre puan düşülür. 1'e yaklaştıkça, insani gelişmede durum iyileşmektedir. Cinsiyete Bağlı Gelişme Endeksi (CGE) ise, cinsiyete dayalı kadınlar aleyhine ayrımcılığın bir göstergesi olarak ortaya konmaktadır. Bu endeks İGE temel verilerinin Kadın ve Erkek nüfus açısından karşılaştırılmasına dayanmaktadır; doğumda yaşam beklentisi, yetişkin okur yazar oranı, ilk, orta ve yüksek okullaşma oranı ve kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla verileri kadın ve erkek nüfus için ayrı ayrı değerlendirilmekte ve aradaki farktan yola çıkarak CGE oluşturulmaktadır (Aktaş, 2007: 65). Uzun ve sağlıklı bir yaşam boyutu doğumda yaşam beklentisi ile ölçülmektedir. Bilgiye erişim boyutunda ise iki ayrı göstergenin birleştirilmesi söz konusu olur. Bunlardan ilki yetişkin okur - yazar oranı olup formüle 2/3 katsayısı ile ağırlıklandırılarak yansıtılır. İkincisi ise, (ilk, orta ve yüksek

38 27 öğretim okullaşma oranı), 1/3 katsayısı ile ağırlıklandırılmıştır. Yeterli bir yaşam standardını ölçebilmek için, kişi başı GSYİH satın alma gücü paritesine göre düzeltilerek kullanılmaktadır. İnsani Yoksulluk Endeksi (İYE) olarak tanımlanan ölçü de ise her ülkedeki insani yoksulluk oranının ölçülmesine bağlı bir göstergedir. İYE değeri 40 yaşına kadar yaşam beklentisi olmayan nüfus oranı, okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin oranı, sağlık hizmetlerine, sağlıklı içme suyuna ulaşma olanağı olmayan nüfus, beş yaş altı düşük ağırlıklı çocuk sayısı, GSYİH dan en yoksul %20 ve en zengin %20 nin aldığı pay oranı ve günlük 1$ ve ulusal yoksulluk sınırına bağlı olarak hesaplanmış yoksulluk sınırının altında yaşayan nüfus temel verilerine dayanarak hesaplanmaktadır (Aktaş, 2007: 65) Leyden Yoksulluk Endeksi Bir diğer yoksulluk sınırı belirleme çalışması da, Goedhart, Halberstadt, Kapteyn ve Van Praag (1977) tarafından geliştirilmiştir. Goedhard, Halberstadt, Kapteyn ve Van Prag ın geliştirdikleri Leyden Yoksulluk Sınırı Öznel Yoksulluk Yaklaşımını esas almaktadır. Leyden Yoksulluk Sınırı hesaplanırken kişilere ne kadar gelir elde ederlerse geçinme düzeylerinin; çok kötü, kötü, yetersiz, yeterli, iyi ve çok iyi olacağı gibi sorular yöneltilmektedir. Bu sorulara verilen yanıtlar değerlendirilerek, kişilerin kendi yaşam düzeylerine ilişkin belirledikleri sınırlar ortaya konulmaktadır. Bu yaklaşım insanların kişisel kararlarına bırakılan bir yaklaşımdır ve Leyden Yoksulluk Sınırı olarak adlandırılmaktadır. Sınır bireylerin kendilerini yoksul olarak hissettikleri nokta olarak belirlenmektedir. U(y) gelir ilişkisine dayandırılmaktadır. Kişilere ne kadar gelir elde ederlerse geçinme düzeylerinin; çok kötü, kötü, yetersiz, yeterli, iyi, çok iyi olacağı konusunda sorular yöneltilmektedir. Kişiler kendi yaşam düzeylerine göre bu soruya yanıt vermektedirler.

39 28 Soru: Lütfen her bir durum için kendinize en uygun para miktarını belirtiniz. Yanıt: Aylık kazancım:... TL olursa çok kötü,... TL olursa kötü,... TL olursa yetersiz,... TL olursa yeterli,... TL olursa iyi,... TL olursa çok iyi Gelir değerlendirme sorusu olarak adlandırdıkları bu sorulara verilen cevaplarla, gelirin fayda fonksiyonuna ulaşıldığını belirtmişlerdir. Sonuçta; gıda oranı arttıkça, yoksulluk düzeyinin düştüğünü, refah düzeyi arttıkça ise yoksulluk düzeyinin yükseldiğini ortaya çıkarmışlardır (Erdoğan, 2002: 9). Yoksulluk sınırını belirledikten sonra uygun indeksin seçimi gerekmektedir YOKSULLUK ENDEKSLERİ Yoksulluk kavramı sadece yoksulluk sınırı ile kestirilip sınırlandırılamayacak kadar geniş bir kavramdır. Yoksulluk sınırına göre yoksulluğun genişliğini, derinliğini ve yoğunluk derecesini belirlemede kullanılan yoksulluk endeksini de hesaplamak gerekmektedir. Ülkede kim ne kadar yoksuldur sorusunun yanıtı yoksulluk endeksi ile verilmektedir. Yoksul olarak kabul edilen haneler veya bireyler arasında da, yoksulluk sınırının üstünde bulunan haneler veya bireyler arasında görülen mülkiyet, gelir vb. eşitsizlikler vardır. Yoksulluk sınırı altında yer alan birey veya hanelerden bir kısmı yoksulluk sınırına yakın bir yoğunlaşma gösterirken, diğer bir kısmı ise çok daha aşağılarda yoğunlaşma gösterebilir. Bu iki grup arasındaki gelir farklılığı oldukça büyük olabilir. Dolayısıyla, yoksulluk sınırının altında yaşayan birey veya haneler arasında da gelir farklılığı söz konusu olmakta ve

40 29 yoksulluk sınırı altındaki her birey veya hane yoksulluğu farklı şiddette yaşamaktadır (Erdoğan, 1996: 73). Yoksulluğun derinliğini, genişliğini ve yoğunluğunu ölçmek için kullanılan yoksulluk endeksleri müteakip başlıklarda açıklanmıştır Kafa Sayısı Yoksulluk Endeksi Kafa Sayım Oranı denilen bu orana Klasik Yoksulluk Ölçütü de denmektedir. Yoksulluk ölçümünde en çok kullanılan endekslerden biri kafa sayım oranıdır (Headcount Ratio). Bu oran, yoksulluk sınırının altında kalan kişilerin toplam nüfusa oranını gösterir. Kafa sayım oranı yoksul insan sayısını dikkate almamaktadır. Yoksulluk çizgisinin hemen altındaki bir kişiyle onun çok altındaki bir kişi arasında ayrım yapmamaktadır. Yoksul kitle içinde gelir dağılımına duyarsız kalarak yoksulluğun derecesini ölçmemektedir. Yoksul bir kimse daha da yoksullaştığında bu endekste bir artış olmazken, bu kişinin ölmesi durumunda yoksulluk oranının düşmesi gibi bir durumla karşılaşılmaktadır (Şenses, 2003: 65; Mabughi ve Selim, 2006: 194). Aşağıdaki formülle hesaplanabilmektedir. Yoksulluk çizgisi altındaki kişilerin toplam nüfusa oranı; Q = Yoksulluk Sınırı Altındaki Toplam Nüfus N = Toplam Nüfus Kafa Sayısı Yoksulluk Endeksi (H) = Q / N şeklinde hesaplanmaktadır ( /Yoksulluk sade_hh.pdf). Bu yaklaşıma karşı getirilen eleştirileriler şu şekilde sıralayabiliriz (

41 30 Yoksulluk çizgisinin hemen altı ile çok altı arasında ayrım yoktur. Yoksul kitle içindeki gelir dağılımına duyarsızdır. Yoksulluğun derecesini ölçmemektedir. Yoksul kimse daha da yoksullaşırsa endekste artış olmamaktadır. Yoksul kimsenin ölmesi durumunda yoksulluk oranı düşmektedir. Çizginin hemen altında kümeleşme varsa çizgideki küçük değişiklik yoksulluk oranında büyük değişmelere neden olmaktadır Yoksulluk Açığı Endeksi Yoksulluk açığı endeksi yoksulluğun derinliğini ölçebilmek ve yoksulluk oranının yoksulluk sınırına olan duyarlılığını azaltabilmek için yoksulların gelirlerinin / tüketimlerinin yoksulluk sınırından uzaklığının ortalamasının yoksulluk sınırına oranı olarak tanımlanır. Bu endeks de, kafa sayısı oranı gibi yoksullar arasındaki gelir dağılımını göz ardı etmekte ve yoksulların sayısını dikkate almamaktadır (Şenses, 2003: 66). Yoksulların ortalama yoksulluk açığı oranı I ile ifade edilmektedir. Yoksulların ortalama gelirinin yoksulluk sınırından uzaklığını ölçer. I = (2.14) Z : Yoksulluk Sınırı; : Yoksulluk Sınırı Altındaki Nüfus; : i inci Yoksulun Geliri ve "Yoksullararası Gelir Eşitsizliği Katsayısı (G)" olarak ifade edilen iki ayrı ölçüt daha geliştirilmiştir. Yoksulluk Açığı Oranı, yoksulların yoksulluk sınırının üzerine çıkarılabilmeleri için gerekli ortalama gelir düzeyini gösteren veya yoksulluk

42 31 sınırına göre yoksulun ortalama gelir azlığını ifade eden bir derinlik ölçütü olarak tanımlanmaktadır. Yoksulluk açığının artıyor olması yoksulluğun daha da derinleştiğini, şiddetlendiğini gösterir. Yoksulluk Açığı Oranı yoksulluğun derinliğini göstermekle birlikte, yoksullararası gelir eşitsizliğindeki değişmelere karşı duyarsızdır. Yoksullararası gelir eşitsizliğini tanımlamak amacıyla bir gelir eşitsizlik ölçütüne gerek duyulmuştur. Gini Katsayısı bu eksiği tamamlayabilecek ideal bir gelir eşitsizlik ölçütü olarak kabul edilmektedir. Yoksullararası gelir eşitsizliğinin artması, yeterince beslenemeyenlerden iyi durumdaki yoksullara, yoksullararası gelir dengesizliğini arttıran bir gelir transferine işaret ederken, yoksulluğun şiddetinin artmış olduğunu gösterir (Dağdemir, 2002: 4-5). Kısaca Yoksulluk Açığı Oranı Yoksulluğun derinliğini ölçmek, yoksulluk oranının yoksulluk çizgisine duyarlılığını azaltmak için geliştirilmiştir Yoksulluk Açığı Endeksinin Karesi Bu endeks, yoksulluk açıklarının (yoksulluk çizgisinin bir oranı olarak) tartılı bir toplamıdır ki bu tartılar yoksulluk açıklarının kendilerine orantılıdır. Bu ölçü, yoksulların göreli yoksulluk açığının karesinin ortalaması olarak da tanımlanır (World Bank, 2005: 20). (2.15) Yoksulluk açığı, yoksulları yoksulluk çizgisinden ayıran uzaklığı göz önüne alırken; yoksulluk açığının karesi bu uzaklığın karesini hesaba katmaktadır. Bu endeks aynı zamanda yoksullar arasındaki eşitsizliği de gösterir. Bunun nedeni; yoksulluk çizgisinden oldukça uzak olan hanehalkına daha yüksek bir tartı verilmesindendir. Yoksulluk açığı kullanılınca, yoksulluk açığı kendisi ile tartılandırılır. Yani çok yoksul olanlara daha fazla ağırlık verilmiş olur. Böylece, yoksullar arasındaki eşitsizlik hesaba katılmış olur.

43 32 Parasal olmayan göstergeler açısından, bu ölçünün bazı kısıtlara sahip olduğu belirtilmelidir. Bu ölçü ile Yoksullar arasındaki eşitsizlik hesaba katılmış olur. Bir yoksuldan daha yoksul birine yapılan transfer indeksi azaltabilir; çok yoksul birinden daha az yoksul birine yapılan bir transfer ise indeks değerini yükseltebilir. En büyük dezavantajı, okunması ve yorumlanması zor bir indeks olmasından kaynaklanmaktadır. Yoksulluğun vahametinin bir ölçüsü olarak tanımlanır. Hem yoksulluk açığı hem deyoksulluk açığının karesi, çizgiden oldukça uzak olanlara (yoksulun en yoksuluna) yardım konusuna önem verir (World Bank, 2005: 2) Sen Yoksulluk Endeksi Yoksulluğu farklı boyutlarıyla sergileyen Yoksul Kişi Oranı, Yoksulluk Açığı Oranı ve Yoksullararası Gelir Eşitsizliği gibi ölçütler yoksulluğu ifade etmekte tek başlarına kullanılabilirler. Bu üç unsuru da bünyesinde taşıyan ve hesaba katan geniş kapsamlı bir yoksulluk ölçütünün hesaplanması, yoksulluğun ölçülmesi konusuna yeni bir boyut getirmiştir. Bu ölçütler dar kapsamlı yoksulluk ölçütleri olarak sınıflandırılmaktadırlar. Yoksulluğa dair bu üç unsuru da bünyesinde taşıyan ve hesaba katan geniş kapsamlı yoksulluk ölçütü Amartya Sen tarafından tanımlanmıştır (Sen, 1976: ). Sen Yoksulluk İndeksi olarak bilinen bu ölçüt (P); Yoksul Kişi Oranı (H), Yoksulluk Açığı Oranı (I) ve Yoksullararası Gelir Eşitsizliği Katsayısı nı (G) birlikte dikkate almaktadır. Sen in yoksulluk endeksi; gelir açığı ya da yoksulluğun derinliği ve yoksullar arasındaki Gini katsayısı gibi iki ek faktörü de kapsayarak

44 33 geleneksel yoksulluk ölçülerine yöneltilen eleştirileri kapsayacak şekilde bir öneri sunmuştur. Yoksulluk oranları ve Kafa Sayım Oranı gibi yoksulluk ölçüleri, belirlenen yoksulluk çizgisinin altına düsen nüfusun oranını kolaylıkla tahmin eden yoksulluk ölçüleri olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte, yoksulluk oranları yoksullar arasındaki ekonomik umutsuzluğun düzeyini hesaba katmadığından bazılarınca yoksulluk tahmininde yetersiz bulunur (Jesuit, Smeeding, 2002: 7) Kafa sayım oranı (HC), gelir açığı (IG) ve Gini katsayısının birleştirildiği denklem: SI= HC x IG x (1+GI) (2.16) şeklindedir. Bu yolla Sen Endeksi, en yoksul kişilerin gelirini eşiğe daha yakın olan kişilerin gelirine göre daha ağır bir biçimde hesaplamaktadır. Ancak, gelir "0" olarak bildirilirse (fiziksel olarak imkânsız) ya da veri düşük gelirli hane halklarını yoksul olarak kabul ediyorsa, Sen ölçüsü yoksulluğun derinliği ve yoğunluğu konusunda doğru olmayacaktır. Sen Endeksi, ülkelerarası yoksulluk karşılaştırmaları için çok faydalı bir ölçüdür; çünkü düşük gelirin dağılımı, yoğunluğu ve görülme oranını tek bir göstergede birleştirir (Jesuit, Smeeding, 2002: 7). Geleneksel ölçüler ise, bu yoksulluk elemanlarından birini ya da diğerini yakalamada başarısız kalmakta ve ülkelerarası yoksulluk düzeyini karşılaştırmada eksik bir resim sunmaktadır. Ülkelerarası net vergilerin ve düşük gelir gruplarına yapılacak transferlerin etkilerini analiz etmede bu konu oldukça önemlidir ve yoksulluğun bir ya da diğer bileşenleri için farklı bir değişimle sonuçlanır.

45 Foster Greer - Thornbecke Endeksi Diğer kapsamlı yoksulluk ölçütü P α yoksulluk indeksi olarak Foster- Greer ve Thornbecke tarafından geliştirilmiştir (Foster, Greer, Thornbecke, 1984: ). Bu ölçütte nüfus veya hanehalkı sayısı (n); yoksul nüfus veya hanehalkı (q); yoksulluk sınırı (z); kişi başına gelir veya harcama düzeyi (y i ); yoksulluk ağırlık parametresi (α) sembolleriyle tanımlanmıştır. Büyük parantez içindeki terim, [(z - y i )/z], yoksulluk sınırı ile i 'inci yoksul hanehalkının geliri arasındaki farkı, yoksulluk sınırının bir yüzdesi olarak ifade etmektedir. [(z - y i )/z] α ifadesi i' inci hanehalkı gelir açığının üssel bir anlatımıdır. i'inci hanehalkı için yapılan işlem tüm yoksul hanehalkları için yapılmakta ve n ile ifade edilen toplam nüfusa bölünerek P α indeksine ulaşılmaktadır. Eşitlikte yoksulluk ağırlık parametresine (α); 0, 1 ve 2 değerleri verilmektedir. α parametresine verilen değer büyüdükçe indeksin en yoksulu temsil etme oranı artmakta, bir başka ifadeyle yoksulluğun derecesi α parametresine verilen değer ile ağırlıklandırılmış olarak indekse yansıtılmaktadır. α parametresi sıfıra eşit olduğu zaman P o indeksi Yoksul Kişi Oranı nı; α parametresi 1'e eşit olduğu zaman P ı indeksi Yoksulluk Açığı Oranı olarak ifade edilen yoksulluğun derecesini; α parametresinin 2 olması durumunda P 2 indeksi, yoksullar arası gelir eşitsizliğini ölçme olanağı sağlayan Yoksullararası Gelir Eşitsizliği Katsayısı nı temsil etmektedir (Dağdemir, 2002: 5-6). Bu endeksler yoksulluğun çeşitli yönlerini sadece sayısal olarak ifade edebilecek matematiksel tekniklerdir ( seminerler/ /yoksulluk_sade_hh.pdf). Yoksulluğun ölçülmesinde kullanılan yöntemler ve sonuçları şöyle tablolaştırılabilir.

46 35 Tablo 1: Yoksulluğun Ölçülmesinde Kullanılan Yöntemler ve Sonuçlar YÖNTEM I Gıda yoksulluğu (çok yoksul olanları belirlemek için) YÖNTEM II Temel yaklaşım (yoksulları belirlemek için) YÖNTEM III Fert başına ölçüm YÖNTEM IV OECD ölçeği YÖNTEM V Temel yaklaşım YÖNTEM VI OECD metodolojisi (göreli yoksulluk) Kaynak: Erdoğan, 2002 TÜKETİME DAYALI YAKLAŞIMLAR Ortalama bir ölçek ekonomisi olduğu varsayımıyla ( = 0.75) denk yetişkin başına tüketimin minimum gıda sepetinin bölgesel maliyeti ile karşılaştırılması Ortalama bir ölçek ekonomisi olduğu varsayımıyla ( = 0.75) denk yetişkin başına tüketimin temel ihtiyaçlardan oluşan sepetin bölgesel maliyeti ile karşılaştırılması Ölçek ekonomisi olmadığı varsayımıyla ( = 1) fert başına tüketimin temel ihtiyaçlardan oluşan sepetin bölgesel maliyeti ile karşılaştırılması Geniş bir ölçek ekonomisinin olduğu varsayımıyla ( = 0.5) eşdeğer fert başına tüketimin temel ihtiyaçlardan oluşan sepetin bölgesel maliyeti ile karşılaştırılması GELİRE DAYALI YAKLAŞIMLAR Ortalama bir ölçek ekonomisi olduğu varsayımıyla ( = 0.75) denk yetişkin başına gelirin temel ihtiyaçlardan oluşan sepetin bölgesel maliyeti ile karşılaştırılması Geniş bir ölçek ekonomisinin olduğu varsayımıyla ( = 0.5) denk yetişkin başına medyan gelirin yarısının hanenin nominal aylık gelirinin eşdeğer yetişkin sayısına bölünmesi ile elde edilen değer ile karşılaştırılması Yoksulluk sınırının altında kalan nüfus (%) si 0,69 5,20 20,26 0,90 5,09 15,69 Beşinci yöntemde ölçek ekonomiler parametresi, 0,75 kabul edilmiş, yani tüketimde ortalama bir ölçek ekonomisi olduğu varsayımı yapılmış, hane toplam geliri gerçek hane büyüklüğüne bölünmüş temel yaklaşımda belirlenen yoksulluk sınırı değeri bu değerden büyükse hane yoksul olarak kabul edilmiştir (Temel yaklaşım). Altıncı yöntemde ölçek ekonomiler

47 36 parametresi, 0,5 kabul edilmiş, yani tüketimde geniş bir ölçek ekonomi olduğu varsayımı yapılmış, medyan gelirin yarısı yoksulluk sınırı olarak belirlenmiş, hanelerin nominal aylık gelirleri hane gerçek büyüklüğüne bölünmüş ve yoksulluk sınırı değeri bu değerden büyükse hane yoksul olarak kabul edilmiştir (OECD metodolojisi). Yoksulluk ölçümlerinde tüketim verisi kullanıldığında ülkede nüfusun %0,69 unun gıda gereksinimine dayanan yoksulluk sınırının altında olduğu, nüfusun %5,20 sinin gıda ve gıda dışı harcamaları kapsayan yoksulluk sınırının altında olduğu görülmektedir. OECD yöntemine göre ise nüfusun %5,09 u göreli gelir yoksulluk sınırının altında bulunmaktadır. Yoksulluk sınırını %10 artırdığımızda yoksul sayısında %38 lik bir artış olmaktadır, yoksulluk sınırını %10 azalttığımızda ise yoksul sayısında %35 lik bir azalma olmaktadır. Yoksulluk sınırı civarında oldukça önemli bir nüfus yoğunluğu vardır. Bu da yoksulluk ölçüm yönteminde %10 luk küçük bir değişikliğin bile neden yoksul sayısında büyük değişiklere neden olduğunu açıklamaktadır. Bununla beraber ölçüm metodolojisindeki değişimlerde yoksul sayısında büyük değişmeler olmasına karşın yoksulların karakteristiklerinin birçoğunda değişmeler olmamakta yoksulların profili değişmemektedir (Alıcı, 2002: 7).

48 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALARA İLİŞKİN LİTERATÜR TARAMASI VE BİR UYGULAMA Yoksulluk birçok ekonomist, istatistikçi, örgüt ve kuruluşun araştırma konusu olmuştur. Yapılan çalışmalarda birbirinden farklı hesaplama yöntemleri kullanılmış ve yoksulluk farklı boyutlardan incelenmiştir. Dünya da ve Türkiye de birçok kuruluş ve örgüt yoksullukla ilgili geniş kapsamlı çalışmalar yapmaktadır. Dünya da Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Bankası gibi örgüt ve kuruluşlar; Türkiye de ise Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) ve Türkiş, Hak-iş gibi sendikalar açlık yoksulluk üzerine araştırma ve çalışmalar yapmaktadır DÜNYA DA AÇLIK VE YOKSULLUK ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR İngiltere de ilk kez 1886 yılında Charles Booth tarafından yoksulluk ile ilgili anketler başlatılmış ve 1902 yılında araştırmacı Rowntree tarafından sonuçlar yayınlanmıştır. Booth, çalışan kesimin yaşam koşullarını ve yoksulluk boyutunu araştırma çalışmalarını başlatan İngiliz armatördür. Çalışmayı ilk kez kendi çalışanlarına uygulamıştır. Çalışma üç önemli aşamadan geçirilmiştir: Çalışanların konut, iş ve kazanç durumları hakkında bilgiler elde edilmiş, Çalışanların aileleri ile görüşme yapılmış, Yoksul aileler birinci dereceden ve ikinci dereceden yoksullar olarak iki sınıfa ayrılmıştır.

49 38 Birinci dereceden yoksullar, yaşamlarını devam ettirebilmek için minimum temel gereksinimlerini karşılayacak kadar kazanamayanlar olarak sınıflanırken, ikinci dereceden yoksullar, temel gereksinimleri yanında yararlı ya da yararsız başka harcamalar yapabilen hanehalkları olarak ayırt edilmişlerdir (DPT, 2001:108). Sen (1976), çalışmasında yoksul kişi oranı (head count ratio), yoksulluk açığı oranı (poverty gap ratio) ölçütlerinde karşılaşılan eksiklikleri gideren ve aksiyomatik yaklaşıma dayanan alternatif bir yoksulluk ölçütü geliştirmiştir. Aksiyomatik yaklaşımda refah kavramı ordinaldir. Sen indeksinin hesaplanmasında yoksul kişi oranı, yoksulluk açığı oranı ve yoksullar arasındaki gelir dağılımının Gini katsayısına gereksinim duyulmaktadır (Şengül, 2004: 5). Takayama (1979), yoksulluk indeksi olarak yoksulluk sınırının üstünden kesilmiş (truncated) sansürlü gelir dağılımının (censored income distribution) Gini katsayısının kullanılmasını önermiştir. Sen in ordinalist aksiyomatik yaklaşımını bu ölçütün geçerliliğini sınamada kullanmıştır. Takayama nın geliştirdiği indeksin göreli yoksulluk çalışmalarına uygulanması daha uygun olup, Gini katsayısı yalnızca eşitsizlik indeksi olarak değil, aynı zamanda yoksulluk ölçütü olarak kullanımına olanak tanımaktadır (Şengül, 2004: 5). Kakwani (1981), Takayama nın (1979) önerdiği yoksulluk sınırının üstünden kesilmiş sansürlü gelir dağılımının Gini katsayısı olarak tanımlanan yoksulluk ölçütünün, Sen indeksine benzer olmakla birlikte, yoksulluk sınırının gelirin ortanca değerinden (medyan) yüksek olduğu, yani; nüfusun %50 sinden fazlasının yoksul olduğu durumlarda tekdüze aksiyomunu sağlamadığını ileri sürmüştür. Sen ölçütü yoksullar arasındaki gelir eşitsizliğindeki değişime daha duyarlıyken, Takayama ölçütü nüfusun %50 sinden daha azı yoksul olduğunda duyarlıdır. Bunun anlamı, toplumun yoksullar arasındaki gelir dağılımına göreli olarak daha büyük önem verdiği

50 39 durumlarda, Sen ölçütü Takayama ölçütüne tercih edilmektedir (Kakwani, 1981: ). Van Praag, Goedhart, Kapteyn (1980), çalışmalarında bireylerin kendi durumlarını daha iyi değerlendirdiklerini göz önünde bulundurarak, bireylerin/ailelerin kendilerini yoksul hissettikleri gelirle yoksul hissetmedikleri minimum gelir arasındaki farkı yoksulluk sınırı olarak almışlar ve bu yoksulluk sınırını Leyden yoksulluk sınırı olarak adlandırmışlardır (Şengül, 2004: 5). Öznel yoksulluk kavramı altında Leyden Yoksulluk Sınırının hesaplanması için büyük ölçekli anketler yaparak toplumun bu konudaki görüşü belirlenmektedir. Anket sonuçlarından bireylerin refah düzeyleri ile gelirleri arasında ilişki kurularak kritik birrefah düzeyi seçilmekte, bu seçilen refah düzeyine karşılık gelen gelir düzeyi yoksulluk sınırı olarak alınmaktadır (Van Praag vd,1980: 503). Yine Van Praag, Spit, Van de Stadt (1982), sonraki çalışmalarında iki farklı yöntemle hesaplanan yoksulluk sınırını karşılaştırmışlardır. İlk yöntem, aile gelirinin gıdaya harcanan (gıda oranı) bölümüne dayanmaktadır. Bu yöntemi ilk olarak Orshansky (1965, 1969) geliştirmiş olup, yaşama payını (economy diet) karşılamaktan yoksun olan insanları yoksul olarak kabul etmiştir. Uzmanlara göre, bu yöntemin önemli eksikliği yaşama payının keyfi olarak belirlenmesidir. Yazarlar bu yönteme göre hesaplanan yoksulluk sınırını gıda oranı yoksulluk sınırı (food ratio poverty line) olarak adlandırmışlardır. İkinci yöntemde yoksulluk sınırı, bireylerin kendi gelir düzeylerini değerlendirmelerine dayanmaktadır. Bireylerin kendi gelir düzeylerini nasıl değerlendirdiklerini tanımlamakta ve yoksulluk sınırı, gelir değerlendirme sorularıyla tahmin edilmektedir. Goedhart ve ark. (1977) ile Van Praag ve ark. (1980; 1985) bu yoksulluk sınırını Leyden yoksulluk sınırı olarak adlandırılmıştır (Şengül, 2004: 6). Foster, Greer ve Thornbecke (1984), ekonometri yazınına kendi adlarıyla geçen Foster, Greer ve Thorbecke indeksini geliştirmişlerdir. Bu indeksle, toplam yoksulluk içinde alt grupların yoksulluk paylarının kantitatif tahmininin yapılacağını, diğer bir ifadeyle, toplam yoksulluğun alt grupların

51 40 yoksulluk düzeylerinin ağırlıklı ortalamasıyla toplanarak ayrıştırılacağını göstermişlerdir. Sen in aksiyomları olarak bilinen tekdüze ve aktarma aksiyomlarını sağlayan Foster - Greer - Thornbecke endeksi, özellikle göreli yoksulluğa uygulanmaktadır. Yazarlar geliştirdikleri Foster - Greer - Thornbecke endeksi, ayrıştırmanın yararlılığını göstermek için 1970 Nairobi Hanehalkı Anketlerine uygulamışlardır (Şengül, 2004: 7). Atkinson (1987), çalışmasında yoksulluk sınırının seçimi, yoksulluk indeksi ve yoksullukla gelir eşitsizliği arasındaki ilişki olmak üzere yoksulluk ölçütünün üç temel yönünü incelemiştir. Yoksulluk sınırının seçimi hakkında, hem yoksulluğun düzeyinin hem de yapısının etkileri bakımından fikir birliği yoktur. Bu durumda, yalnızca karşılaştırma yapılabilir ve farklılıklar ölçülemez. Karşılaştırma tüm sıralamadan değil, yalnızca kısmi sıralamayla yapılabilir. Atkinson çalışmasında, böyle karşılaştırmaya olanak tanıyan stokastik domine koşulları açıklamış ve Amerika Birleşik Devletleri verilerini referans alarak uygulama yapmıştır (Şengül, 2004: 9). Paul (1989), Hindistan ın Punjab eyaletinde, dönemi kentsel ve kırsal yerleşim yerleri için ulusal örneklem anketlerinden (National Sample Survey) sağlanan verileri kullanarak Harcamaların Besin Gruplarına Ayrıştırılması yaklaşımına göre yoksulluk sınırını hesaplamıştır. Kırsal yerleşim yerlerindeki haneleri; ücretli işlerde çalışan haneler, küçük çiftçi haneler ve diğerleri olmak üzere 3 farklı iş kategorisinde, kentsel yerleşim yerlerindeki haneleri doktor, mühendis, müdür, profesör, öğretmen, vb işlerde çalışanlar ve diğerleri olmak üzere iki iş kategorisine göre sınıflandırmıştır (Şengül, 2004: 9). Levy nin (1991), Meksika da yoksulluğun azaltılması başlıklı çalışmasının veri kaynağını, Ulusal İstatistik, Coğrafya ve Enformasyon Enstitüsü tarafından 1984 yılında gerçekleştirilen Meksika Gelir - Harcama anketi (income - expenditure survey) oluşturmaktadır. Ülke geneli, kırsal ve kentsel yerleşim yerleri için aşırı düzeyde (extreme poverty) ve orta düzeyde (moderate poverty) yoksulluğu belirlemiştir. Aşırı yoksulluğu yeterli besin

52 41 güvenliği olmayan insanlar (hastalıklardan daha fazla etkilenen, sağlıklı yaşam için yeterli düzeyde enerji alamayan) olarak tanımlamıştır. Dolayısıyla, aşırı yoksulluk zamana ve yere göre değişmemektedir. Orta düzeyde yoksul olanları ise temel gereksinimlerini karşılayabilen, besin alma durumunun işgücü pazarına katılımına, eğitim ve olanaklarından yararlanmasına yetecek düzeyde olanlar olarak tanımlamıştır. Besin alımında WHO/FAO nun G.O.Ü in iklim koşullarına göre değiştirmiş olduğu günlük yetişkin başına 2250 kaloriyi referans almıştır. Aşırı ve orta düzeyde yoksulluk sınırını Coplamar ın (1983), Temel Gereksinmeler çalışmasındaki 4,9 üyeli bir ailenin (15 yaşından büyükler için 2,7, 3-14 yaşları arasındaki bireyler için 1,7 ve bebekler için 0,5) ihtiyaçlar sepetinin maliyetine göre oluşturmuştur. Aşırı yoksulluk sınırını kişi başına günlük 2082 kalori ve 35,1 gram protein e karşılık gelen standart gıda sepetinin parasal değerinin 1,25 katı olarak belirlemiştir. Orta düzeyde yoksulluk sınırını ise temel gereksinmeler maliyetine göre; yani; en az alınması gerekli kalori miktarının maliyetine, eğitim, ulaştırma, kültür, konaklama, giyim, sağlık, iletişim ve bireysel gereksinmeler maliyetini ekleyerek ulaşmıştır. Yoksulluk indeksi olarak Foster, Greer ve Thornbecke indeksini kullanmıştır. FGT indeksine göre; ulusal yoksulluk indeksi her bir bölgenin ulusal yoksulluk indeksi paylarını belirlemek için ayrıştırılabilir (Şengül, 2004: 9). Jensen ve Luckette (1993), Zambia 1991 yılı Hanehalkı Harcama ve Geliri anket verilerinden yararlanarak yoksulluk sınırı ve yoksulluk indeksi hesaplamışlardır. Yoksulluk sınırını ortalama ulusal harcama ve ortalama ulusal harcamanın yarısı yaklaşımlarına göre göreli olarak belirlemişlerdir. Hayatta kalmak için minimum gıda tüketim seviyesi olarak ifade edilen mutlak yoksulluk sınırında, temel gereksinmeleri karşılayan mal ve hizmetlerin haneye girişine ilişkin sağlıklı bilgiye ve seçilmiş yaşam standardını karşılayacak fiziksel gereksinmeler hakkında bazı bilgilere gereksinim vardır. Ancak, Zambia Hanehalkı Harcama ve Gelir anketi bir aylık bilgiyi kapsadığından tüm yıl için tüketim bileşimi doğru olarak gösterilmeyebilir. Dolayısıyla, Zambia Hanehalkı Harcama ve Gelir anketi verileriyle mutlak

53 42 yoksulluk düzeyini belirlemek güç olduğundan yoksulluk sınırını göreli olarak belirlemişlerdir. Yoksulluk indeksini, farklı gruplar arasındaki yoksulluğun etkisini karşılaştırmak için ayrıştırılma özelliğine sahip olan Foster, Greer ve Thorbecke indeksiyle hesaplamışlardır. FGT indeksinde α yı 2 almışlardır. α, 2 alındığında; yoksulluk sınırı ve gelir arasındaki farkın toplam değerini üstsel olarak artırarak daha yoksul hanehalklarına/bireylere daha yüksek ağırlık verilmektedir. Veriler haftalık olarak bir aylık dönem için derlenmiştir. Kırsal alanda kentsel alana oranla yoksulluğun daha yüksek olduğunu belirlemişlerdir. Ortalama harcama yaklaşımına göre hesaplanan yoksulluk sınırı Zambia da nüfusun %69 unun yoksul olduğunu, daha yoksulların oranını gösteren ortalama harcamanın yarısı yaklaşımına göre hesaplanan yoksulluk sınırı ise nüfusun %32 sinin yoksul olduğunu göstermiştir (Şengül, 2004: 10). Pentaraki (1996) Slovakya, Bulgaristan ve Romanya da geçiş dönemi boyunca gıda talep yapısının ve yoksulluğun boyutunu incelemiştir. Slovakya da göreli yoksulluk sınırını yetişkin eşdeğer gelirinin orta değerinin (medyan) yarısına göre hesaplamıştır. Farklı genişlik ve kompozisyondaki hanehalklarının yaşam standartları için gerekli gelir farklı olduğundan ve ölçek ekonomisinden dolayı, bütün hanehalkı üyelerini OECD tarafından önerilen yetişkin eşdeğer ölçeğini (equivalent scale) uygulayarak hanehalkı eşdeğer üyelerine dönüştürmüştür. OECD eşdeğer ölçeği katsayıları; hanehalkı reisi için 1, diğer yetişkinler için 0,7 ve 15 yaşından küçük çocuklar için 0,5 tir. Her bir hanehalkının eşdeğer hanehalkı geliri toplam hanehalkı gelirinin yetişkin eşdeğer ölçek katsayısına bölünmesiyle elde edilmiştir. Slovakya da hanehalkı ortalama eşdeğer geliri ,0 Tolars, Hanehalkı orta değer (medyan) gelir ,3 Tolars dır. Slovakya hanehalkı bütçe anketinde 11 farklı hanehalkı genişliği olduğundan 11 tane farklı yoksulluk sınırı hesaplamıştır. Eşdeğer gelirinin orta değerinin yarısı olarak belirlenen göreli yoksulluk sınırı, 1 üyeli hanehalkları için ,64 Tolars, 11 üyeli hanehalkları için ,4 Tolars olduğu, hanelerin %17,9 unun, 1 üyeli hanelerin %1,74 ünün, 11 üyeli hanelerin ise %100 ünün yoksul olduğunu

54 43 belirlemiştir. Yoksulluk indeksi olarak; Sen indeksi, Kakwani indeksi, Thon indeksi, Gini indeksini kullanmıştır. Yoksulluk profilini ise; hanehalkı reisinin eğitimi, hanehalkı bireylerinin yaş dağılımı, eğitim düzeyleri, cinsiyetleri ve hanehalkı reisinin tarım ve tarım dışı işlerde çalışma durumuna göre incelemiştir (Şengül, 2004: 10). Bulgaristan da yoksulluğu, Cornia nın (1994) yoksulluğu ağır yoksulluk ve yoksulluk olarak tanımladığı ( dönemi için) çalışmasını temel alarak incelemiştir. Cornia çalışmasında; ağır (ultra) düzeyde yoksulluk yaşayanları; minimum geçinme düzeyinin (subsistence minimum level) altında gelire sahip olan insanların oluşturduğunu, yoksulları ise gelirleri minimum geçinme düzeyinin (subsistence minimum level) üstünde, minimum sosyal düzeyin (social minimum) ise altında olanların oluşturduğunu belirtmiştir. Bu yoksulluk sınırlarına göre, Bulgaristan da ağır yoksulların oranı %23,3, yoksulların oranı ise %39,4 tür. Romanya için yoksulluk sınırını ise, Dünya Bankasının (1994) Geçiş ekonomisinde Hanehalkı Refahı: Romanya da Büyüme, Eşitlik ve Yoksulluk başlıklı çalışmasının sonuçlarına göre hesaplamıştır. Bu çalışmada en düşük ve en yüksek yoksulluk sınırı, asgari düzeyde alınması gereken kalori miktarına göre belirlenmiştir. Romanya da 1994 yılı fiyatlarına göre, en düşük yoksulluk sınırı Lei, en üst yoksulluk sınırı ise Lei dir. En üst düzeyde yoksul olanların 1989 yılında %4 olan oranı, 1992 yılında %20 ye yükselmiştir. Sonuçlar, geçişin ilk dört yılında yoksulluğun arttığını göstermiştir (Şengül, 2004: 10). Schubert (1995), Mozambik kentsel yerleşim yerleri için yoksulluk analiz yapmış, yoksulluğu azaltmaya yönelik olarak ülkede uygulanan mevcut politikaları ve sosyal güvenlik programlarını özetlemiştir. Mozambik te kentsel alandaki hanelerin yarısının yoksulluk içinde yaşadığı araştırmanın bulgularındandır. Mutlak yoksulluk sınırını; bir bireyin ortalama günlük 2000 kaloriye gereksinimi olduğu, günlük 2000 kalorinin 1991 yılı Aralık ayı maliyetinin Mt olduğu, gıda dışı maddelere 1991 yılı Aralık ayında

55 44 yapılan harcamanın da 6000 Mt olduğunu göz önünde bulundurarak yoksulluk sınırını Mt (15$) olarak belirlemiştir (Şengül, 2004: 11). Mckinley ve Alarcon (1995), Meksika da örneklem genişliği hanehalkından oluşan 1989 yılı Gelir-Harcama anketlerini kullanarak kimlerin aşırı yoksul olduğunu, bu yoksulların özelliklerini ve yoksulluğu azaltmak için uygulanması gerekli politikaları belirlemişlerdir. Yoksulluk tahmininde, Levy (1991) in çalışmasında kullandığı yoksulluk sınırını ve metodolojiyi uygulamışlardır. Yoksulluk ölçütü olarak yoksul kişi oranı, yoksulluk açığı oranı ve Foster, Greer ve Thorbecke indeksini kullanmışlardır. Bu ölçütlere göre incelenen dönemde yoksulluğun genişliği, derinliği ve şiddeti artmıştır yılında aşırı yoksulların hanehalkı içindeki oranı %18, toplam nüfus içindeki oranı %23,6 dır (Şengül, 2004: 11). Sarris ve Tinios (1995), 1976 ve 1991 yıllarına ait iki ulusal harcama anket verilerini kullanarak Tanzanya geneli, kırsal yerleşim yerleri, Dar-es Salam, Dar-es-Salam dışındaki kentsel alanlar için tüketim harcamalarını karşılaştırmışlar ve yoksulluk sınırını hesaplamışlardır yılı için yoksulluk sınırı günlük tüketim düzeyine göre tahmin edilmiştir. Öncelikle, günlük kişi başına toplam kalori tüketiminin logaritmasının bağımlı değişken, kişi başına toplam harcamanın logaritmasının bağımsız değişken olarak alındığı regresyon analizi yapmışlardır. Elde edilen katsayıları günlük kalori tüketim eşitliğinin çözümünü gerçekleştirmek için kullanmışlardır. Çözüm, toplam tüketim harcamasının ortalama yıllık seviyesi olup, verilen kalori düzeyini elde etmek için gereklidir. Ekonometrik sonuçlar, uyum iyiliği (good fits) olduğunu ve katsayıların önemli düzeyde anlamlı olduğunu göstermiştir yılı yoksulluk düzeyi, kişi başına günlük 1900, 2000 ve 2100 kalori tüketimi (koşula bağlı) olmak üzere üç tüketim düzeyi üzerinden tahmin edilmiştir dönemindeki yoksulluk sınırı ise, baz yılı tüketici fiyat indeksinin (95,7) 1991 yılı ulusal tüketici fiyat indeksi oranı olan 25,38 bölünmesiyle geriye doğru tahmin edilmiştir (Şengül, 2004: 11).

56 45 Kumar, Gore ve Sitaramam (1996), yoksulluk ölçütleri konusundaki son temel yaklaşımları ve sonuçlarını kapsamlı olarak inceleyerek, yoksulluk sınırının keyfi seçimi yerine insanların günlük tüketim davranışlarına dayanan yoksulluk ölçütüyle ilgili yaklaşımlar üzerinde durmuşlar, refah ekonomisi uygulamalarıyla yoksulluk ölçütünü sentezlemede ekonomistlere, istatistiği yorumlarda karşılaşılan problemlerle ilgili olarak da istatistikçilere öneriler sunmuşlardır (Şengül, 2004: 11). Collins ve Redmond (1997), çalışmalarında, Macaristan da 1993 Hanehalkı Bütçe anketi, İngiltere de 1993 Hanehalkı Harcama anketi verilerini kullanarak yoksulluk sınırını hesaplamışlar ve yoksulluk sınırının altında kalan hanehalklarının sosyo-ekonomik özelliklerini belirlemişlerdir. Hanehalkı genişliği, hanehalkı reisinin cinsiyeti, hanehalkı reisinin medeni durumu, hanehalkı reisinin eğitim durumu, hanedeki çocuk sayısı, kentsel veya kırsal yerleşim alanlarında yaşayan haneler ve hanede çalışan fert sayısı, hanede kendi işinde çalışan fert sayısı ve hanede çalışmayan fert sayısı (işsiz sayısı) çalışmalarında kullandıkları sosyo-ekonomik değişkenlerdir. İngiltere ve Macaristan da yoksulluk sınırını göreli olarak; ortalama gelirin yarısından daha az gelire sahip olan haneler, ortalama harcamanın yarısından daha az harcama yapan haneler, geliri en alt %10 luk dilime düşen haneler, geliri en alt %25 lik dilime düşen haneler, harcaması en alt %10 luk dilime düşen haneler ve harcaması en alt %25 lik dilime düşen haneler olmak üzere 6 farklı yönteme göre hesaplamışlardır. Yoksulluk çalışmalarında karşılaştırmalı analizlerde yararlı özet bilgiler sunan yoksul kişi oranına göre (head count ratio), İngiltere ve Macaristan daki yoksulluğun şiddetini belirlemişlerdir. OECD yetişkin eşdeğer ölçeğine göre (hanehalkı reisi için 1, hanedeki diğer yetişkinler için 0,7, çocuklar için 0,5) kullandıkları gelir ve harcama verilerini eşdeğerlendirmişlerdir (Şengül, 2004: 11). Morduch (1998), ordinal özellikte olan Watts indeksinin doğrusal dönüşümünün Watts indeksine kardinal bir özellik verdiğini göstermiş ve bu dönüşümü ortalama çıkış zamanı (average exit time) indeksi olarak

57 46 adlandırmıştır. Ortalama çıkış zamanı indeksini, döneminde Bolivya kentsel yerleşim yerleri hanehalkı anketleri (encuesta de integrada de hogares urban Bolivia) ve dönemi Bangladesh hanehalkı harcama anketlerinin kırsal yerleşim yerlerine ait verilerine uygulamıştır (Şengül, 2004: 12). Babu ve Reidhead (2000), Orta Asya da yoksulluk, gıda güvensizliği (food insecurity) ve kötü beslenme (malnutrition) başlıklı çalışmalarının ampirik uygulamasını, hanehalkı düzeyinde uygun veri nedeniyle, Kırgızistan Cumhuriyetinin 1993 ve 1997 yıllarına ait Geçim Standardı Ölçüm Anketlerinden (Livelihood Standards Measurement Survey) sağlanan verilerle yapmışlardır. Orta Asya Cumhuriyetlerinin, Eski Sovyetler Birliğinden 1991 yılında ayrılıp bağımsızlığına kavuşmasıyla bu ülkelerde yoksulluk, gıda güvensizliği ve kötü beslenme artmış, ulusal gelir düzeyleri bozulmuştur. Orta Asya ülkelerinde yoksulluğun artmasının ve gıda güvensizliğinin temel nedenlerini ortaya koymak amacıyla hanehalkı düzeyinde, gıda ve besin güvensizliği, beslenme durumu, çocuk ve kadınların beslenme düzeyleri belirlenmiş, çeşitli fiyat ve fiyat dışı müdahalelerle yoksulluğu, gıda güvensizliğini ve kötü beslenmeyi azaltacak politikalar belirlenmiştir. Ampirik çalışma sonucunda Kırgızistan da yoksul kişi oranının (head count ratio) 1993 yılında %44, 1997 yılında ise %49 olduğu, bu oranların düşük ve yüksek gelir grupları arasında çok değiştiği, 1993 yılında yoksulluk oranının en yüksek gelir grubunda %90, en yüksek gelir grubunda %2, 1997 yılında ise sırasıyla, %81 ve %7 olduğu belirlenmiştir. Yoksulluk profiline göre Kırgızistan da yoksulluğun kırsal alanda, kadının aile reisi olduğu ve çocuk sayısısın fazla olduğu ve eğitimin düşük olduğu hanehalklarında daha yüksek olduğu saptanmıştır (Şengül, 2004: 12). Zheng (2001), çalışmasında göreli yoksulluk sınırını kullanarak ayrıştırılabilir yoksulluk ölçütlerinin test edilmesi için istatistiksel yorumlar geliştirmiştir. Yoksulluk sınırını ortalama gelirin ve ortanca (medyan) gelirin yüzdesi olarak hesaplamıştır (Şengül, 2004: 12).

58 TÜRKİYE DE AÇLIK VE YOKSULLUK ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR Yoksulluk ölçümünde kullanılan veri türü, her bir ülkenin istatistik kapasitelerine göre değişmektedir. Genelde hanehalkı anketleri, nüfus sayımları ve idari kayıtlar ana veri kaynaklarıdır. Türkiye de yoksulluk konusunda yapılan çalışmalarda hanehalkı gelir ve tüketim harcamaları anketlerinden yararlanılmıştır (İbrişim, 2008: 33). Türkiye'de gelir dağılımı konusunda bilinen ilk çalışma, 1933 yılında Ticaret Bakanlığı Konjonktür Dairesi tarafından Ankara ve İstanbul'da yaşayan işçi ve memur ailelerine uygulanan hane halkı gelir ve tüketim harcamaları anketidir. Bu anketi 1938 yılında 20 ili kapsayan bir anket izlemiş, 1953 yılında daha bilimsel bir gelir gider anketi yapılmıştır (Karluk, 2005: 77). Tüm ülkeyi kapsayan ilk gelir dağılımı çalışması, 1963 yılında DPT tarafından yapılmıştır. Daha sonra, 1971 yılında DPT, 1987 ve 1994 yıllarında eski adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), yeni adıyla Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ülke çapında gelir dağılımı çalışmaları yapılmıştır. Ayrıca 1978 ve 1983 yıllarında Merih Celasun tarafından yapılan çalışmalar ile 1986 yılında Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneği nin (TÜSİAD) yaptırdığı çalışma, gelir dağılımı konusunda yapılan temel çalışmalardır (Şahin, 2007: 581). Orhan Türkdogan' ın 1973 yılında Erzurum gecekonduları üzerinde yaptığı alan araştırmasına dayanan Yoksulluk Kültürü başlıklı kitabı, ülkemizde bu alanda yapılan önemli sosyolojik çalışmalardan biridir. Zira bu araştırmada nicel ve nitel olmak üzere iki veri toplama aracına ek olarak altı aylık süre zarfında gözlem ve mülakat teknigi de kullanılmıştır. Araştırmada Oscar Lewis'in Latin Amerika ülkelerinde yaptığı araştırmalarda kullandığı yoksulluk kütürü teorisi üzerinden bir açıklama geliştirilmeye çalışılmaktadır. Yoksulluk kültürünün ekonomik, sosyal ve psikolojik dülzeyde farklı görünümlerinden hareket eden Türkdogan, yoksulluk kültürünün yoksulluktan farklı bir durum oldugu görüşündedir. Türkdogan'a gore, yoksulluk salt

59 48 ekonomi temelli bir problem alanı teşkil etmez, aynca kültür temelli bir sorundur. Kültür temelli yoksullugu yoksulluk kültürü, ekonomi temelli yoksullugu ise yoksulluk olarak tammlamaktadlr. Buradan hareketle Türkdogan, yoksulluğu kısa vade de çözelebilecek bir problem olarak değerlendirirken, yoksulluk kültürünün ortadan kaldırılmasını uzun soluklu bir çaba olarak gormektedir. Yoksulluk kültürünün yok edilmesine ilişkin girişimler bizatihi yoksullukla degil yoksullarla ilgilenmektedir (Şentürk, 2009: ). Türkiye İstatistik Kurumu 2002 yılından sonra ise düzenli olarak, dört yıl arka arkaya gelir dağılımı istatistikleri yayınlamaya başlamış ve önemli bir eksikliği gidermiştir. Ancak, 2005 yılından sonra TÜİK in gelir dağılımı araştırmalarına ara vermesi; gelir dağılımındaki gelişmelerin takip edilmesi açısından tekrar sıkıntılı bir dönemin başlangıcı olmuştur (Çalışkan, 2010: 16). Türkiye de yoksulluk konusunda yapılan araştırma sayısı oldukça kısıtlıdır. Türkiye de 2002 yılından başlamak üzere, düzenli olarak her yıl TÜİK tarafından yoksulluk çalışmaları yapılmakta ve yoksulluk göstergeleri hesaplanmaktadır. TÜİK, her yıl uyguladığı hanehalkı bütçe anketi tüketim harcaması verilerini kullanılarak çeşitli yöntemlere göre yoksulluk sınırları belirlenmekte ve yoksulluk oranlarını yayınlamaktadır (Çalışkan, 2010: 16). Dumanlı (1996) çalışmasında 1987 ve 1994 yıllarındaki yoksulluk sınırları hesaplanmış ve veri kaynağı olarak Devlet İstatistik Enstitüsü nün 1987 yılı Hanehalkı Gelir ve Tüketim Harcamaları Anketi verileri kullanılmıştır. Birey için dengeli ve yeterli beslenmeyi sağlayacak olan günlük kalori miktarından hareket ederek yoksulluk sınırı çizilmiştir. Hacettepe Üniversitesi tarafından hazırlanan ve günlük 2450 kalori alımını sağlayacak besin- kalori tablosu kullanılmıştır. Günlük 2450 kalori alınması gerekliliğinden hareketle, çeşitli besin gruplarından bu kaloriyi verecek miktarlar gramlandırılmakta ve günlük değerlere ulaşılmaktadır. Bazı gıda kalemleri için tek bir mal fiyatı gerçekçi olmayacağından, aynı mal grubuna

60 49 giren ve en çok bilinip kullanılan mal grupları oluşturularak, bunların ortalama fiyatı o mal grubunun fiyatını temsil etmek üzere kullanılmıştır. Günlük gramajların fiyatlarla çarpılması ile o gıdaları satın almayı sağlayacak toplam parasal değere ulaşılmış olunur. Bu değerler, kişi basına yoksulluk sınırına eşittir. Çalışmada, malların fiyatlandırılmasını yapmak için Türkiye ortalama yoksulluk sınırını elde etmek üzere Tüketim Ağırlıklı Türkiye Fiyatları kullanılırken, iller için kentsel yoksulluk sınırını elde etmede Kentsel Yerler Tüketici Fiyatları kullanılmıştır (Dumanlı, 1996: 65). Çalışmada 1987 için yoksulluk oranlarını incelediğinde, Türkiye deki hanelerin %15,17 sinin yoksul olduğu; 1994 için yoksulluk oranları incelendiğinde ise hanelerin %17,27 sinin yoksul olduğu sonucuna varılmıştır. Erdoğan (1996) çalışmasında 1994 yılı Hanehalkı Gelir ve Tüketim Harcamaları Anketi Sonuçları veri kaynağıdır. Asgari alınması gerekli kalori miktarı yaklaşımından hareketle hanehalklarının minimum gıda sepeti maliyetleri; Türkiye geneli, kent, kır ve 7 coğrafi bölge ayrımında elde edilmiştir (Erdoğan, 1996: 79). Minimum gıda harcaması yaklaşımına göre Türkiye deki hanelerin %55 i, yeterince beslenemeyen haneler grubu içerisinde yer almaktadır. Yine aynı yönteme göre Türkiye deki hanelerin %11 i gıda sepetini bile doldurabilecek kadar kazanamayan oldukça yoksul olarak sınıflandırılmıştır. Temel Gereksinimler yaklaşımına göre yapılan hesaplamada gıda harcamalarına ek olarak gıda dışı harcamaların da analize katılması ile elde edilen yoksulluk sınırına göre hane halkının durumu incelenmiş, sınırın altında kalan hanehalkları alt-düzey yoksullar olarak tanımlanmıştır. Bu yönteme göre Türkiye deki hanelerin %31 i alt-düzey yoksul olarak nitelendirilmiştir. Gıda oranı yaklaşımına göre yapılan hesaplamada sınırın altında kalan hanehalkları üst-düzey yoksul olarak nitelendirilmiş ve Türkiye deki hanelerin %43 ü üst-düzey yoksul olarak tespit edilmiştir.

61 50 Ortalama gelirin yarısı yaklaşımına göre elde edilen yoksulluk sınırının altında kala hanehalkı göreli yoksul nitelendirilmiştir. Bu yaklaşıma göre Türkiye deki hanelerin %33 ü göreceli yoksul olduğu tespit edilmiştir (Erdoğan, 1996: 79). Erdoğan ın (1997) bir diğer çalışmasında, minimum gıda harcaması ve temel gereksinimler yaklaşımının her ikisine göre yoksulluk durumu analiz edilmiştir. Veri kaynağı, Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) 1994 Hanehalkı Tüketim Harcamaları ve Hanehalkı Gelir Dağılımı Anketi sonuçlarıdır (DPT, 2001: 117). Yoksulların cinsiyeti, eğitim durumu, medeni durumu, çalışma koşulları yası ve oturdukları konuta ilişkin özellikler (büyüklük, mülkiyet vb.) temelinde bir ayrım yapılarak yoksulluk incelenmiştir. Minimum gıda harcaması yöntemine göre hanelerin %5,66 sı, fertlerin ise %8,37 si yoksuldur. Temel gereksinimler yaklaşımı ile hanelerin %19,31 i ve fertlerin %24,30 u yoksul olarak bulunmuştur (DPT, 2001: 117). Dansuk (1997) çalışmasında 1973 ve 1987 yılları arasında yoksulluğu ele almıştır ve çalışmada literatürdeki diğer çalışmalardan farklı olan iki unsur göze çarpmaktadır. Birincisi; Türkiye için ilk kez denenmiş olan tüketim harcamaları bazında oluşturulan yeni bir yaklaşım ile yoksulluk oranının hesaplanmasıdır. İkincisi; yoksulluk ile sosyal göstergeler arasında ilişki kuruluyor olmasıdır (Dansuk, 1997: 3). Yaygın olarak kullanılan mutlak ve göreli yoksulluk tanımlarına göre yapılan hesaplamaların yanı sıra tüketim harcamasına göre yoksulluk düzeyinin ne olduğu da ölçülmeye çalışılmıştır. Mutlak yoksulluk üç şekilde hesaplanmıştır: (Dansuk,1997: 40) Bölgeler içerisindeki en düşük tüketim harcaması bulunmuş ve bu değer Türkiye deki en alt yasam seviyesi ve yoksulluk sınırı olarak kabul edilmiştir.

62 51 Yoksulluk sınırı, Türkiye genel fiyat seviyesi ve kisi basına asgari kalori tüketimine göre hesaplanmıştır. Mutlak yoksulluk sınırı hesaplanırken; bölgelerin fiyat seviyesi ve kalori farklılıkları dikkate alınmıştır. Tüketim harcaması kapsamında sadece gıda harcamaları ele alınmamış; kişinin tüm giderleri bu kapsama dahil edilmiştir. Bu giderleri oluşturan unsurlar olarak; gıda, giyim, ev eşyaları, hane ve hanehalkı ile ilgili bakım ve hizmetler, sağlık, kişisel bakım, ulaştırma, haberleşme, kültür, eğitim, konut ve diğer harcamalar sayılabilir (Dansuk,1997: 41). Türkiye'de, 1987 yılı için mutlak yoksulluk sınırı, kişi başına cari fiyatlarla TL/Ay dır. Bu değer bir kişinin yaşayabilmesi için gereken 2450 cal e karşılık gelen yiyeceklerin aylık parasal değeridir (Dansuk, 1997: 47). Göreli yoksulluk ise, en alttaki %40 lık nüfus grubunun gelir oranındaki değişiminin incelenmesi yoluyla hesaplandığı gibi kişi basına düsen ortalama gelirin %50 si oranının yoksulluk sınırı kabul edilmesi ve bu sınırın altında kalanların yoksul sayılması seklinde hesaplanmıştır. Işık ve Pınarcıoğlu nun (1998) İstanbul Sultanbeyli de yaptıkları alan araştırmasına dayanan Nöbetleşe Yoksulluk çalışması, 2001 krizinin etkisini taşımayan önemli sosyolojik çalışmalardan biridir. Anket, yüz yüze görüşme ve gözlem teknikleri aracılığıyla veri toplanılan araştırmanın saha yansıması gecekondu bolgesinde gerçekleştirilmiştir. Kente yeni gelenler yerleşimin smirh oldugu bölgede, ya düşük ücretlerle toprak satın almış ya da direkt olarak işgal etmiştir. Bu sebeple bölgenin ilk sahipleri önemli bir rant elde etmişlerdir. Daha sonra gelen yeni nüfus, ilk gruptan arsa satın alarak rantın artmasına neden olmuştur. Bu gruptakiler öncelikle kendilerine bir ev inşa etmiş, kente eklemlenme sürecini tamamladıktan sonra evlerini apartman haline getirmişlerdir. Bu apartmanlara ise yeni gelenler yerleşmişlerdir. Böylelikle ikinci grup da yeni gelenler üzerinden kazanç sağlamıştır.

63 52 Dolayısıyla gruplar yoksullugu kendilerinden sonra gelenlere devretmekte ve nöbetleşe yoksulluk yaşanmaktadır. Bu nöbet değişikliği hazine arazilerinin tükenmesinin ardından yeni yoksulluk türlerinin ortaya çıkmasına neden olacaktır (Şentürk, 2009: ). Dağdemir, (1999) çalışmasında 1987 yılında Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından kır-kent ve bölgeler ayrımında Hanehalkı Gelir ve Tüketim Harcamaları Anketi (1990) çalışmanın veri kaynağıdır. Bu anketin ardından, 1995 yılında yine Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından 1994 Hanehalkı Gelir Dağılımı Anketi yapılmıştır (1997). Hanehalkı düzeyinde hazırlanmış her iki araştırmada da; kişisel kullanılabilir gelir ortak tanımlanmaktadır. Araştırmalarda kullanılabilir gelirin ortak tanımlanmış olması, 1987 ve 1994 yılları için yoksulluğun karşılaştırmalı analizine olanak vermektedir (Dağdemir,1999: 29). Çalışmada, Güzin Erdoğan ın çalışmasındaki (1996) minimum gıda maliyeti (MGM) ve temel gereksinmeler maliyeti (TGM) ne göre hesaplanmış olan yoksulluk sınırları veri kabul edilerek, buradan 1994 yılına ait yoksulluk sınırları tahmin edilmeye çalışılmıştır. Coğrafi bölgeler ve kır-kent ayrımında fert başına nominal gelir artışları baz alınarak, 1994 yılı yoksulluk sınırı 1987 yılına deflate edilmiştir. Böylelikle fert başına yoksulluk sınırları, 1987 ve1994 yılları arasında yaşam standardındaki değişmelere duyarlı olarak tanımlanmıştır. Bunun yanında, hanehalkı düzeyinde yoksulluk sınırı tanımlanırken bölgeler ve kır-kent ayrımında ortalama hanehalkı büyüklüğündeki değişmeler de dikkate alınmıştır (Dağdemir, 1999: 29). Türkiye de yılları arasında yaşam düzeyindeki artışa paralel olarak yoksulluk sınırları da değişmiştir. Minimum gıda maliyetine göre yoksulluk sınırı 1987 yılında 105 dolardan 1994 yılında 138 dolara; temel gereksinmeler maliyetine göre 152 dolardan 198 dolara yükselmiştir. Bu dönemde yoksul hanehalkı gelirleri ancak gıda harcamalarındaki artışa paralel bir artış göstermiş ve minimum gıda maliyetini karşılayamayan hanehalkı oranı değişmemiştir. Gıda ile birlikte giyim, barınma, konut gibi

64 53 gereksinmelerini karşılayabilecek gelire sahip olmayan yoksul hanehalkı oranı ise %27 den %29 a artmıştır. Minimum gıda maliyetine göre yoksulluk oranı, döneminde kentsel yerlerde %6,9 dan %8,7 ye artarken, kırsal yerlerde %21,2 den %20,2 ye gerilemiştir. Türkiye de 1994 yılı itibariyle gıda gereksinmesini dahi karşılayamayan yoksul hanehalkının %64,4 ü kırsal yerlerde yaşamaktadır. Temel gereksinmeler maliyetine göre 1987 yılında %14,3 olan kentsel yerler yoksulluk oranı 1994 yılında %20 ye artarken, kırsal yerlerde bu oranın %41,5 den %42,5 e artmış olduğu görülmektedir. Artış oranlarındaki farklılık dikkate alındığında yoksulluğun kentsel yerlerde hızla artmakta olduğu anlaşılmaktadır. Kırsal yerlerdeki yoksulluğun genel yoksulluk içindeki oranının %72,5 ten %62,4 e gerilemiş, kentlerdeki yoksulluğun genel yoksulluk içindeki oranının ise %27,5 ten %37,6 ya artmış olması yoksulluk sorununun kırdan kente taşınmakta olduğunu göstermektedir. Çalışmada ayrıca yoksulluk sorunu bölgeler bazında değerlendirilmiş, yoksul kişi oranına göre Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ilk sırayı alırken diğer bölgeler azalan yoksulluk oranıyla bu bölgeleri takip etmiştir (Dağdemir, 1999: 39). Gitmez (2000) çalışmasında ülkemizdeki sosyo - ekonomik yaşamdaki hızlı değişmeye paralel olarak sosyokültürel yapıdaki hızlı dönüşüm, ailenin işlevi ve yaşam tarzında önemli değişmeler yarattığını, bu sürecinde yaşlının aile içindeki yeri, önemi, gücü ve otoritesinini geniş ölçüde azalttığını anlatmıştır. Özellikle sosyal güvenlik kapsamı dışında kalan maddi güvenceden yoksun, yoksul ve kimsesiz yaşlıların bakım sorunu geleneksel üretim ilişkilerinin değişmesine paralel olarak geleneksel yardım anlayışını aşmıştır. Artık toplum yoksul ve kimsesiz yaşlıya bakmayı külfet olarak görmekte ve bunu devletten beklemektedir çünkü toplumsal değişimle birlikte geleneksel değerler sistemi ve buna bağlı olarak yaşlıyı korumaya ilişkin toplum kültürü de erozyona uğramaktadır (Gitmez, 2000: ).

65 54 Işık ve Pınarcıoğlu (2001) çalışmasında 1980 li yıllar, Türkiye için ekonomik, siyasi ve sosyal dönüşümlerin yaşandığı yılların başlangıcını ifade etmektedir öncesinde benimsenmiş ithal ikameci sanayileşme politikaları ve uygulamaları yerine 1980 sonrasında ihracata dayalı sanayileşme politikalarının benimsenmesi toplumsal ilişkilerin; toplumsal sınıflar ve paylaşım temelinde farklılaşmasına yol açmıştır. Çalışma; yaşanan bu farklılaşmalar temelinde 1980 sonrasındaki kent yoksulluğu özelinde Türk toplumu ve kentlerindeki dönüşümü incelemiştir (Beken, 2006: 95) Çalışmadaki temel iddialarından biri; Türkiye kentlerindeki yoksul kesimin homojen bir grup olmaktan çok uzak olduğudur. Yani; kentli yoksulların kendi içinde ayrışma potansiyeli edinmiş bir kesim oldukları söylenmiştir (Işık ve Pınarcıoğlu, 2001: 40). Analizde karsılaştığımız nöbetleşe yoksulluk tur: Nöbetleşe yoksulluk; kente önceden gelmiş göçmen grupları ile kentte imtiyazlı konumda bulunan bazı grupların, kente daha sonradan gelen kesimler ile imtiyazsız gruplar üzerinden zenginleşmeleri yani yoksulluklarını bu gruplara devredebilmeleri demektir (Işık ve Pınarcıoğlu, 2001: 155). Bu sistemin temel özellikleri: (Işık ve Pınarcıoğlu, 2001: 40) Arsa ve konut piyasasında kurulu ilişkilere dayanması, Çoğu kez is piyasasında kurulu olan, özellikle hemşehrilik esaslı ilişkilere eklenmesi, Bu piyasalarda yaratılan gelirlerin sistem içinde yer alanlara eşitsiz dağılması Bu eşitsiz gelirler temelinde yükselen politik ilişkiler olarak belirtilebilir. Kente yeni gelenler, kendilerinden önce gelenlerin oluşturduğu ağ ilişkilerine eklemlenerek, iş ve kalacak yer sorunlarını çözdükleri gibi belirli bir getiri zenginleşme olanağı da elde etmişlerdir. (Hemşehrilik ve cemaat ilişkileri ile desteklenen bu sürece, siyasetin de politika araçları ile müdahalesi sonucu zenginleşme fırsatına da kavuşulmuştur.) Bu süreçte

66 55 kurallı, bas edilebilir ve de en önemlisi devredilebilir bir yoksulluk ile karşı karşıya kalınmıştır. Yaşanan iki büyük ekonomik kriz sonrasında ise bu yoksulluk seklinin; daha yaygın, kuralsız ve bas etmesi çok daha zor bir yoksulluk biçimini aldığı vurgulanmıştır (Işık ve Pınarcıoğlu, 2001: 51). Erdil (2002) çalışmasında yoksullukla Türk emek piyasalarının dinamikleri arasındaki ilişkiyi belirlemeyi amaçlamaktadır. Çalışma, diğer içsel ve dışsal sosyoekonomik etkilerle birlikte, yoksulluk ile emek piyasalarının dinamikleri arasında içsel ilişkiler bulunduğunu göstermiştir. Gelir öçütleri, incelenen 175 ülke içinde Türkiye'yi orta sıralarda göstermekle birlikte, durum bir takım insani gelişme ölçütleri açısından hiç de iç açıcı değildir. Türkiye'de yoksulluk azaltıcı sistematik politikalardan bahsetmek maalesef mümkün değildir. Yoksulluk ile az gelişmişlik arasında iki yönlü bir nedensellik ilişkisi bulunduğu görülmektedir ve her ikiside birbirlerini beslemektedir. Türkiye örneğinde başlangıç varsayımı, yoksulluğun niteliği açısından kırsal - kentsel ve bölgesel boyutlarda farklılıklar olduğudur. Çalışmanın sonuçları bu durumu doğrular niteliktedir. Türk emek piyasalarında, azalan işgücüne katılım oranı ve artan işsizlik olarak adlandırılabilecek iki temel eğilim görülmekte ve bu iki eğilim yoksulluk sorunun derinleşmesinde önemli rol oynamaktadırlar. Bu bağlamda, yoksulluk ve işsizlik birbirini besler gözükmektedir. Ayrıca, genç ve eğitimli işsiz nüfusun varlığı da bu süreci hızlandırmaktadır. Bölgesel işsizlik rakamları, bölgesel yoksulluk farklılıklarını açıklamaktadır. Yoksullukla mücadele etmek için doğrudan, dolaylı ve küresel politikalar önermektedir. Uzun dönemde etkili olabilecek dolaylı politikalar, iktisadi büyümeyi ve gelir dağılımındaki eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Görece daha kısa dönemli etkilere sahip doğrudan politikalar ise aktif emek piyasası politikalarını içermektedir. Çalışma, aktif emek piyasası politkalarını uygulayarak, yoksullukla mücadele için bir model önermektedir (Erdil, 2002: 30-34).

67 56 Onat (2002) çalışmasında bireylerin yaşlandıkça daha az çalışmakta, üretmekte ve dolayısıyla daha az kazandığını dolayısıyla bunun sonucunda yoksulluk ile karşılaşıldığını anlatmaktadır (Onat, 2002: 266). Nöbetleşe yoksulluk yaklaşımının daha sonra Buğra ve Keyder'in (2003) hazırladıkları çalışmalarında net bir biçimde ortaya koyacakları kalıcı yoksulluğun açığa çıkmasında katkıda bulunduğu söylenebilir. Çalışmada yoksulluğun çözümünde doğrudan ekonomi politikasından medet ummanın yanlış olacağına buna ek olarak yoksulluğa yönelik sosyal politikaların kullanılması gerektiğine ve yoksul ailelere gelir desteğinin önem kazandırılması gerektiği savunulmaktadır (Buğra, Keyder, 2003: 11-16). Barbaros (2004) çalışmasında ulusal ve küresel piyasaların uyumlu çalışması için ulus devletler, özellikle makroekonomik ve makro organizasyonel politikaların yürütülmesinde koordinasyonu sağlamak ve sistematik bir düzen mekanizması olarak hala önemini korumakta olduğunu anlatmıştır (Barbaros, 2004: 21). Özel (2005) çalışmasında geleneksel toplumsal ilişkiler içinde kendini yoksul tanımlamayan kesimlerin piyasa ekonomilerinin gelişimine parelel olarak birey haline dönüşümleri ve geleneksel çevrelerinden uzak ve herkesin kendi başının çaresine bakmak zorunda oldukları bir ortama sürüklenmeleriyle meydana çıkan yeni bir yoksulluk olgusunu anlatmaktadır (Özel, 2005: 58-59). Altay (2005) çalışmasında artan yoksulluk sorununun devletlerin tek başına yeterli olamayacağını savunmuştur. Burada devlet müdahalesinin kapsamı uygulanan araçlar, müdahaleci iktisat politikasını uygulayan yönetimin yapısı gibi hususlar son derece önem taşıdığı anlatılmaktadır. Gelir dağılımında adaletsizlik ve yoksulluk sorunu kapsamlı bir sorun olduğu için devlet yanında Sivil Toplum Kuruluşları, ulusal ve uluslararası insiyatif ve özel sektör, üniversiteleride ilgilendirmektedir (Altay, 2005: 175).

68 57 Alpaydın (2008) çalışmasında Türkiye deki eğitim ve yoksulluk ilişkisi ele alınmaktadır. Çalışmada öncelikle eğitimin ekonomik ve sosyal getirileri ele alınmakta, çeşitli ülkelerde ve Türkiye de eğitim düzeyine göre yoksulların oranları incelenmektedir. Ardından Türkiye de eğitim durumuna göre işgücü durumu, farklı gelir gruplarında ve bölgelerde eğitim harcamaları, eğitimin finansmanı gibi niceliksel veriler değerlendirilmektedir. Çalışma alınan eğitimlerin niteliğinin farklı okul ve bölgelerde önemli değişiklikler gösterdiğine dikkat çekmekte ve kamu eğitim yatırımlarının yoksulluğu azaltıcı etkisine vurguda bulunmaktadır. Son olarak makalede yoksulların eğitim düzeyinin yükseltilmesinde devletin daha aktif ve denetleyici bir rol üstlenmesi önerilmektedir ve, yoksullukla mücadele ile doğrudan ilgilenen bir kurumsallaşmanın olması kaynakların başarılı biçimde dağıtılmasını zorlaştırdığından ve bu bağlamda yoksulluğu önlemede kullanılan sosyal yardımlar ve krediler, okur - yazarlık ve meslek eğitimi gibi uygulamalar entegre şekilde örgütlenmeli böylece yoksulların gelişim süreçleri takip edilebilmeli fikri önerilmektedir. Son yıllarda okur-yazarlık konusunda çeşitli kampanyalar düzenlenmesine karşın nüfusun hala %10 luk bir kısmı okuryazar değildir. Böyle bir entegrasyon ile çeşitli yoksulluk yardımı alan kişilere okur - yazarlık ve mesleki eğitime katılma zorunluluğu getirilerek yoksulluk eğitim döngüsünden kurtulmalarına katkıda bulunulabilir. (Alpaydın, 2008: 49-64). Buğra (2008) çalışmasında sosyal güvenlik reformunda formel güvenlik kapsamındaki vatandaşlar ile bunun dışında kalanlar arasındaki ayrıma dayanan ikili vatandaşlık durumundan, tekdüze bir vatandaşlığa doğru bir geçiş söz konusu olduğunu düşünüyor. Buğra çalışmasında bu gelişmenin herkesi vatandaşlık hakları temelinde sosyal güvenlik kapsamına alarak değil, sosyal güvenliğin kapsamını daraltarak gerçekleştiği kanısında. Başka bir ifadeyle yukarıya değil, aşağı doğru bir eşitlemeden bahsediliyor. Formel güvenlik sistemine dahil olanlar kendi haklarının aşınmasına karşı direniyorlar; fakat sahip oldukları hakları korumak adına toplumun bütününün desteğine ihtiyaçları olduğu, bu desteği kazanmak için de sistemin dışladığı

69 58 insanların sorunlarıyla da ilgilenmeleri gerektiğini çok da dikkate almıyorlar. Çalışmada sosyal politika ve sosyal haklar alanında hala herkesin biraz daha ciddi düşünmesi, sosyal hak kavramının biraz daha ciddiye alınması çünkü yoksulluğun ve güvencesizliğin önüne ancak bu yolla geçilebileceğini vurgulanıyor ( ). Dumlu ve Aydın (2008) çalışmalarında gelir dağilimi eşitsizliği derecesinin, zamana ve ülkelere (bölgelere) göre evrensel olarak karşılaştırılabilmesini sağlamak amacıyla Gini katsayısı kullanmaktadır. Bu calışmada amaç 2006 yılı Türkiye Gini katsayısını tahmin etmektir. Ancak, Türkiye de geçmiş yıllara ilişkin yeterli Gini katsayısı hesaplamaları düzenli olarak yapılmadığından, öncelikle belirli bir periyod için Türkiye nin Gini katsayılarının tahmin edilmesi gerekmiştir. Bu amaçla, dünyada en çok Gini katsayısı hesaplaması yapılan yıllar belirlenmiş ve 1992, 1996 ve 2000 yıllari alınmıştır. Elde edilen verilerle, gelir eşitsizliğini açıklayabilmek için genel bir model bulunmaya çalışılmıştır. Modelin tüm ülkeler ve özellikle Türkiye açisindan yeterli ve iyi bir tahmin edici olması gerekmektedir. Bu çerçevede üretilen modellerle Türkiye için yılları arası Gini katsayıları tahmin edilmiş ve modellerin Türkiye açısından hataları incelenerek en az hata yapan model ile TUİK tarafından henüz açıklanmamış olan 2006 Türkiye Gini Katsayısı tahmin edilmiştir. Buna ek olarak, elde edilen katsayı değeri, bir zaman serisi yöntemi olan üstel düzleştirme yöntemiyle tahmin edilerek regresyon modeliyle bulunan sonuç ile birlikte yorumlanmıştır (Dumlu ve Aydın, 2008: 373). Kule ve Es (2010) çalışmalarında Türkiye de yoksulluğun temel nedenini, gelir dağılımında adaletsizlik, göçler, işsizlik ve doğal afetler olarak göstermektedirler. Büyüme hızı yıldan yıla artış göstermekle birlikte işsizliğe ve gelirlerin yetersizliğine çözüm bulunamayışı, kısacası büyüme hızı arttıkça yoksulluğun da artması ve derinleşmesi, gerekli sosyal politikaların uygulanmadığını göstermektedir. Yoksulluğun, nedenleri ve çözüm yolları gerek merkezi ve gerekse yerel yönetimlerce de bilindiği halde, bir türlü

70 59 yenilememesi, yıllardır, siyasetin yoksullar üzerinden yapıldığı kuşkusunu uyandırmakta olduğunu düşünmekte çünkü uygulanmayacağını bile bile, yoksulların umutlarına üzerine politikalar üretmek çok kolay olduğu sonucuna varmaktadırlar (Kule ve Es, 2010: ). Kızılgöl ve Demir (2010) çalışmalarında yılları arasında gelirlerine ve tüketim harcamalarına göre Türkiye deki hanehalklarının yoksulluğunu belirleyen unsurları tespit etmeyi amaçlamışlardır. Veriler, Türkiye İstatistik Kurumu nun 2002, 2003, 2004, 2005 ve 2006 Hanehalkı Bütçe Anketleri nden alınmıştır. Sonuçlar, hanehalkı reisinin yaşı ve eğitim seviyesi arttıkça yoksulluk riskinin azalmakta olduğunu, kırsal kesimde yaşayan hanehalkının yoksulluğunun daha fazla olduğunu ve 2002 yılında yoksulluk oranlarının en fazla, 2006 yılında ise en az olduğunu göstermiştir (Kızılgöl ve Demir, 2010: 21). Kaya ve Bozkurt (2011) çalışmalarında Türkiye de 1993 yılından bugüne uzanan ve halen devam eden yeşil kart uygulaması, sosyal transferler içinde önemli bir yere sahip olduğunu ve sosyal transferlerin bir türü olan yeşil kart ile işsizlik oranı, kişi başına reel milli gelir ve suç oranı arasındaki korelasyon incelenmiştir. Çalışmada En Küçük Kareler Yöntemi tahmin sonuçlarına göre; işsizlik ve suç oranı ile yeşil kartlı sayısı arasında pozitif ve doğrusal bir ilişki tespit edilmiş, kişi başına reel milli gelir ile yeşil kartlı kişi sayısı arasında anlamlı bir ilişki kurulamamıştır (Kaya ve Bozkurt. 2011: 133). Bazı işçi ve memur sendikaları her ay düzenli olarak açlık ve yoksulluk sınırını belirleyerek Türkiye de yaşayan insanların geçim durumunu ortaya koymaya çalışmaktadır. TÜRK-İŞ açlık ve yoksulluk sınırı hesaplama çalışmalarında dört kişilik bir ailenin, bilimsel olarak belirlenmiş beslenme kalıbı temel alınmaktadır. Anılan beslenme kalıbı, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Teknolojisi Yüksek Okulu ndan sağlanmaktadır. Günlük kalori ihtiyacının hesabında, hem

71 60 yetişkin kişiler hem de genç ve çocuk nüfus dikkate alınmaktadır. Buna göre yetişkin erkek için 3500, yetişkin kadın için 2300, yaş grubundaki erkek çocuk için 3200 ve 4-6 yaş grubundaki çocuk için 1600 kalorilik liste temel alınmaktadır. Açlık ve Yoksulluk Sınırı çalışmasında hesaplamaya temel olan gıda maddelerinin fiyatları, piyasadan, market ve semt pazarları sürekli ve düzenli dolaşılarak doğrudan tespit edilmektedir (Türk-İş Haber Bülteni, 2012). Açlık sınırı olarak tanımlanan dört kişilik bir ailenin gıda harcamasının yanı sıra; kira, ulaşım, yakacak, elektrik, su, haberleşme, giyim, eğitim, sağlık, iletişim, kültür gibi temel ihtiyaçlara ait harcamaların da hesaplanmaya dâhil edilmesi ile yoksulluk sınırı na ulaşılır. Yoksulluk sınırı haneye girmesi gereken toplam gelirin alt sınırı yani insanca geçim şartlarının asgari düzeyidir. Türk-iş sendikasının Ocak 2012 de tespit ettiği ve geçmiş dönemlerde belirlemiş olduğu açlık ve yoksulluk sınırları aşağıdaki tablolarda verilmiştir. Tablo 2: TÜRK-İŞ Dört Kişilik Ailenin Açlık ve Yoksulluk Sınırı (TL/Ay) Aralık Ocak Aralık Ocak Yetişkin Erkek Gıda Harcaması 238,10 238,60 259,17 264,01 Yetişkin Kadın Gıda Harcaması 201,90 202,34 218,48 223, Yaş Grubu Çocuk Gıda Harcaması 255,00 255,80 274,94 279, Yaş Grubu Çocuk Gıda Harcaması 172,80 173,63 187,80 192,11 Açlık Sınırı 867,80 870,37 940,39 958,89 Yoksulluk Sınırı 2.826, , , ,41 Kaynak:Türk-İş Haber Bülteni, 2012

72 61 Tablo 3: TÜRK-İŞ Dört Kişilik Ailenin Açlık Sınırı (TL/Ay) Kaynak: Türk-İş, 2012, Tablo 4: TÜRK-İŞ Dört Kişilik Ailenin Yoksulluk Sınırı (TL/Ay) Kaynak: Türk-İş,2012, DİSK-AR Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyabetik bölümünün hazırladığı Türkiye ye özgü beslenme kalıbı nın, farklı kaynaklardan elde edilen verilerle değerlendirerek yenilenmesi sonucunda elde edilen DİSK-AR beslenme kalıbı dikkate alınmaktadır. Elde edilen beslenme kalıbı her ay açıklanan TÜİK madde fiyatları ile değerlendirilerek, kişinin ihtiyacına göre yapması gereken gıda harcama tutarını tespit etmektedir. Hesaplamada esas alınan kalori miktarları; 4-6 yaşındaki bir Kız çocuğu için 1963 kalori, yaş arası bir Erkek Çocuk 3244 kalori,

73 62 yetişkin bir Erkek 2953 kalori ve yetişkin bir Kadın 2658 kaloridir (DİSK, Açlık ve Yoksulluk Sınırı Raporu, 2011). 4 Kişilik ailenin sağlıklı beslenmek için yapması gereken minimum aylık gıda harcaması açlık sınırı olarak belirlenmektedir. Bu verinin hanehalkı tüketim harcamasına dağıtılması ile elde edilen veri ise yoksulluk sınırını vermektedir. Tüketim Harcama Kalıbı dikkate alınırken, tüm içecekler, tütün ve gıda harcamaları bir kalem olarak belirlenmektedir (DİSK, Açlık ve Yoksulluk Sınırı Raporu, 2011). DİSK-AR Kasım 2011 için belirlemiş olduğu açlık sınırı 992 TL, yoksulluk sınırı ise 3136 TL dir. Hesaplamaları aşağıdaki tabloda verilmiştir.

74 63 Tablo 5: DİSK Dört Kişilik Ailenin Açlık ve Yoksulluk Sınırı Hesaplaması (TL/Ay) Zorunlu Gıda Harcamaları (Günlük) Yetişkin Kadın 8,50 Yetişkin Erkek 8, Yaş ErkekÇocuk 9, Yaş Kız Çocuğu 6,48 Toplam 33,06 AÇLIK SINIRI (Aylık) 992 Harcama Kalemleri Harcama Tutarı(Aylık) Harcama Yüzdesi (%) 1. Gıda ve içecekler ,63 2. Giyim ve ayakkabı 196 6,25 3. Konut, su, elektrik,gaz ve diğer yakıtlar ,29 4. Mobilya, ev aletlerive ev Bakım hizmetleri 180 5,73 5. Sağlık 70 2,23 6. Ulaştırma 306 9,76 7. Haberleşme 135 4,30 8. Eğlence ve kültür 69 2,20 9.Eğitim hizmetleri 61 1,96 10.Lokanta, yemek hizmetleri ve oteller 130 4,14 11.Çeşitli mal ve hizmetler 111 3,53 YOKSULLUK SINIRI (Aylık) 3136

75 64 Tablo 6: DİSK ve TÜRK-İŞ Kasım 2011 Açlık ve Yoksulluk Sınırı Karşılaştırması SENDİKALAR AÇLIK SINIRI YOKSULLUK SINIRI DİSK 992 TL 3136 TL TÜRK-İŞ 926 TL 3018 TL Tablo 3.5 de DİSK ve TÜRK-İŞ sendikalarının belrlemiş olduğu açlık ve yoksulluk sınırları karşılaştırılmıştır. Tablo incelendiğinde hesaplanan değerler arasında farklılıklar olduğu anlaşılmaktadır. Bu farklar sendikaların açlık ve yoksulluk sınırını belirlerken baz aldığı kalori değerleri ve harcama kalemlerinin ve harcama kalemlerinin fiyatlarını belirlerken yöntem farklılıklardan ortaya çıkmaktadır. KAMU-SEN Araştırma Geliştirme Merkezi de, Devlet İstatistik Enstitüsünden aldığı fiyatlar ve Hacettepe Üniversitesi Gıda Teknolojisi Bölümünün verilerini dikkate alarak, 3500 kalori alımı temelinde gıda harcamalarını tespit etmektedir. Sendikalar tarafından gıda yoksulluğu ve yoksulluk sınırını bulmak amacıyla yapılan ve zaman zaman ülkedeki asgari ücretin iki mislinin de üstünde gelir miktarını referans olarak tanımlayan bu çalışmalar, ücret politikası sorunlarına ve gelir dağılımındaki eşitsizliklere dikkat çekme noktasında faydalı olabilirler (Buğra ve Sınmazdemir, 2002: 25). Bu iddiayı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından 10 ve daha fazla isçi çalıştıran işyerleri için tespit edilmiş brüt asgari ücretlerle desteklemek mümkündür Haziran ayı itibariyle asgari ücret 380,46 TL, 2010 Haziran ayı itibariyle asgari ücret 521,89 TL, 2012 yılı için ise asgari ücret 701,13 TL olarak belirlenmiştir. Ortaya çıkan bu gelir farklılığı, asgari ücret düzeyinin bireyin ve ailesinin yaşamını ve varlığını sürdürebilmesi ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi anlamında nasıl bir noktada bulunduğuna dair bazı ipuçları verebilmektedir. Ancak yine de bu belirlenmiş sınırlar ın gerçekçi bir yoksul yardımı politikası oluşturmakta çok yararlı olamayacakları seklindeki eleştiriler devam etmektedir (Buğra ve Sınmazdemir, 2002: 25).

76 65 TÜİK periyodik olarak 2002 yılından beri düzenli bir şekilde yaptığı Hanehalkı Bütçe Anketleri sonuçlarını esas alan açlık ve yoksullukla ilgili Analizleri yapıp yayınlamaktadır. TUİK bu çalışmalarda, mutlak yoksulluk, göreli yoksulluk ve uluslararası karşılaştırmalarda kullanılan yoksulluk sınırlarını ve bu sınırların altında kalarak yoksul olarak nitelenen fert sayılarını hesaplayarak sonuçlarını kamuoyuna duyurmaktadır (Ensari, 2010: 1). Çalışmalarda, gıda yoksulluğunun (açlık) temelini teşkil eden olan gıda sepeti Hanehalkı Bütçe Anketi verileri kullanılarak belirlenmekte ve bu sepetin maliyeti yoksulluğun sınırı olarak kabul edilmektedir. Gıda yoksulluk (açlık) oranı, eşdeğer fert başına tüketim harcaması, gıda yoksulluk sınırının altında kalan hanehalklarının oluşturduğu nüfusun, toplam nüfus içindeki payı olarak hesaplanmaktadır (Ensari, 2010: 2). Fertlerin gıdanın yanısıra gıda dışı ihtiyaçları da göz önüne alınarak da yoksulluk sınırına ulaşabilmek için gıda dışı mal ve hizmet payının da eklenmektedir. Bu yoksulluk sınırının belirlenmesi amacıyla da toplam tüketimleri gıda yoksulluk sınırının hemen üstünde olan hanelerin toplam harcama içindeki gıda dışı harcama payı belirlenmekte ve bunun sonucunda gıda ve gıda dışı mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde yoksulluk sınırı hesaplanmaktadır. Gıda ve gıda dışı yoksulluk oranı ise, eşdeğer fert başına tüketim harcaması, gıda ve gıda dışı yoksulluk sınırının altında kalan hanehalklarının oluşturduğu nüfusun, toplam nüfus içindeki payı olarak hesaplanmaktadır. Eşdeğer kişi başına tüketim harcaması medyan değerinin %50 si de göreli yoksulluk sınırı olarak tanımlanmakta ve Göreli yoksulluk oranı da, eşdeğer fert başına tüketim harcaması, göreli yoksulluk sınırının altında kalan hanehalklarının oluşturduğu nüfusun, toplam nüfus içindeki payı olarak hesaplanmaktadır (Ensari, 2010: 2).

77 66 TUİK uluslararası karşılaştırmalarda kullanılan satın alma gücü paritesine göre günlük kişi başına 1$, 2,15$ ve 4,30$ değerlerine göre de yoksul fert sayılarını incelemektedir (TUİK, 2008). TÜİK Hanehalkı Bütçe Anketlerini kullanarak 2006 yılından itibaren her yıl gelir dağılımı, gelire bağlı yoksulluk, sosyal dışlanma ve diğer yaşam koşulları konularında bilgi derlemeye yönelik Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması nı uygulamaya koymuştur (Ensari, 2010: 2). Hanehalkı Bütçe Anketi nden elde edilen gelir dağılımı bilgileri ile; Türkiye de belirli bir sürede yaratılan kullanılabilir gelirin, hanehalkı ve fertler arasındaki bölüşümü hesaplanmakta, zaman içinde yaşam seviyesindeki değişimleri, kentsel ve kırsal alanlar ile farklı sosyo-ekonomik gruplardaki hanehalkları arası gelir eşitsizliklerinin analizi yapılmaktadır. Ayrıca; bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesine ilişkin politikaların belirlenmesine yardımcı olacak veriler derlenmekte, milli gelir hesaplamalarında kullanılan değişkenler belirlenmekte, asgari ücret tespit çalışmaları için ihtiyaç duyulan verilerin derlenmesi, yoksulluk sınırının belirlenmesi vb. diğer sosyoekonomik analizler için gerekli veriler elde edilmektedir (Ensari, 2010: 3). Tablo 7: Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları, TÜRKİYE Yöntemler Fert yoksulluk oranı (%) Gıda Yoksulluğu (Açlık) 1,35 1,29 1,29 0,87 0,74 0,48 0,54 0,48 Yoksulluk (Gıda+Gıda Dışı) 26,96 28,12 25,60 20,50 17,81 17,79 17,11 18,08 Kişi Başı Günlük 1 $'ın Altı 0,20 0,01 0,02 0, Kişi Başı Günlük 2.15 $'ın Altı 3,04 2,39 2,49 1,55 1,41 0,52 0,47 0,22 Kişi Başı Günlük 4.3 $'ın Altı 30,30 23,75 20,89 16,36 13,33 8,41 6,83 4,35 Harcama Esaslı Göreli Yoksulluk 14,74 15,51 14,18 16,16 14,50 14,70 15,06 15,12 Kaynak: TUİK, 2009 Yoksulluk Çalışması Sonuçları

78 67 Tablo 3.6 da Türkiye deki yılları arasında farklı yöntemlere göre belirlenmiş yoksulluk sınırı altındaki fert oranı verilmektedir. Tabloya göre açlık sınırının altındaki fert sayısı oranı 2002 yılından 2009 yılına azalmakla beraber %1,35 - %0,48 değerleri arasında değişmektedir. Gıda dışı harcamalarında hesaba katıldığı yoksulluk sınırında da 2002 yılından 2009 yılına azalmakla beraber yoksul fert oranının %26,96 - %18,08 değerleri arasında değişmektedir. Satın alma gücü paritesine göre belirlenen yoksulluk sınırları altında kalan fert sayısı oranı yine aynı şekilde 2002 yılından 2009 yılına azalarak devam etmektedir. Harcama esaslı göreli yoksulluk yönteminde ise diğer yöntemlerin aksine 2009 yılında 2002 yılına göre azalmış ancak aradaki yıllarda doğrusal bir hareket göstermemiştir. Yoksulluk sınırı altında kalan fert sayısının oranı artmaktadır. Bu değerler %14,74 - %15,12 değerleri arasında değişmektedir. Bu sonuç bize yıllar arasında eşdeğer kişi başına tüketim harcamasının yıllara göre değişiklik gösterdiği ve araların doğrusal bir ilişkinin bulunmadığını göstermektedir. Tablo 8: Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları, KENT Fert yoksulluk oranı (%) Yöntemler Gıda Yoksulluğu 0,92 0,74 0,62 0,64 0,04 0,07 0,25 0,06 (Açlık) Yoksulluk 21,95 22,30 16,57 12,83 9,31 10,36 9,38 8,86 (Gıda + Gıda Dışı) Kişi Başı Günlük 0,03 0,01 0, $'ın Altı Kişi Başı Günlük 2,37 1,54 1,23 0,97 0,24 0,09 0,19 0, $'ın Altı Kişi Başı Günlük 24,62 18,31 13,51 10,05 6,13 4,40 3,07 0, $'ın Altı Harcama Esaslı 11,33 11,26 8,34 9,89 6,97 8,38 8,01 6,59 Göreli Yoksulluk Kaynak: TUİK, 2009 Yoksulluk Çalışması Sonuçları

79 68 Tablo 9: Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları, KIR Yöntemler Fert yoksulluk oranı (%) Gıda Yoksulluğu (Açlık) 2,01 2,15 2,36 1,24 1,91 1,41 1,18 1,42 Yoksulluk (Gıda+Gıda Dışı) 34,48 37,13 39,97 32,95 31,98 34,80 34,62 38,69 Kişi Başı Günlük 1 $'ın Altı 0,46 0,01 0,02 0, Kişi Başı Günlük 2.15 $'ın Altı 4,06 3,71 4,51 2,49 3,36 1,49 1,11 0,63 Kişi Başı Günlük 4.3 $'ın Altı 38,82 32,18 32,62 26,59 25,35 17,59 15,33 11,92 Harcama Esaslı Göreli Yoksulluk 19,86 22,08 23,48 26,35 27,06 29,16 31,00 34,20 Kaynak: TUİK, 2009 Yoksulluk Çalışması Sonuçları Şehirde yaşayan ve kırsalda yaşayan nüfusun ayrı ayrı değerlendirildiği tabloları karşılaştırdığımıza ilk beş yöntemde Türkiye genelinde olduğu gibi 2002 yılından 2009 yılana azalarak giden fert yoksulluk oranları olduğu görülmektedir. Kırsal bölgede yaşayanların yoksulluk oranı şehirde yaşayanların yoksulluk oranından daha fazladır. Harcama esaslı göreli yoksullukta ise kırsal kesimde yaşayan fertlerin oranı artmakta, şehirde yaşayanların ise azalmaktadır. Tablo 10: TUİK Yoksulluk Sınırları, TÜRKİYE Açlık / Yoksulluk Sınırı YILLAR (TL) Açlık sınırı Yoksulluk sınırı Kaynak: TUİK, 2009 Yoksulluk Çalışması Sonuçları Tablo 3.9 da TUİK tarafından tespit edilen yılları arasındaki açlık ve yoksulluk sınırları verilmiştir.

80 69 Tablo 11: Bölgelere Göre Yıllık Hane Halkının Gelirinin Ortalaması ve Medyanı BÖLGELER YILLAR İstanbul Batı Marmara Ege Doğu Marmara Batı Anadolu Akdeniz Orta Anadolu Batı Karadeniz Doğu Karadeniz Kuzeydoğu Anadolu Ortadoğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Ortalama Medyan Ortalama Medyan Ortalama Medyan Ortalama Medyan Ortalama Medyan Ortalama Medyan Ortalama Medyan Ortalama Medyan Ortalama Medyan Ortalama Medyan Ortalama Medyan Ortalama Medyan Kaynak: TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, Tablo 3.10 da hanehalklarının bölgelere göre yıllık gelirinin ortalaması ve medyanı verilmiştir. Tabloya göre, gelir ortalamasının şehirleşmenin yoğun olduğu batı bölgelerde fazla, kırsal yaşamın yoğun olduğu doğu bölgelerde ise düşük olduğu görülmektedir. Kırsal bölgelerle şehirleşmenin

81 70 yoğun olduğu bölgelerdeki gelir ortalamalarındaki fark bu bölgeler arasındaki göreli yoksulluk oranında da büyük farklılıklara yol açmaktadır UYGULAMANIN KAPSAMI VE SINIRLILIKLARI TÜİK, gıda yoksulluğunun temelini teşkil eden gıda sepetinin belirlenmesinde 2003 Hanehalkı Bütçe Anketi verilerini kullanmıştır. Burada gıda harcamasına göre sıralı 3. ve 4. %10 luk hanehalkı dilimleri, referans grup olarak alınmış ve bu hanelerin gıda tüketiminde en önemli paya sahip 128 madde gıda sepeti olarak tespit edilmiştir. Bir ferdin günlük asgari 2100 kalori almasını sağlayacak miktarlar, bu 128 maddeden oluşturulmuştur. Oluşturulan bu Gıda ve Alkolsüz İçecekler sepetinden 64 madde açlık sınırının oluşturulmasında temel alınmıştır. Sepetin fiyatlandırılmasında hanehalkı bütçe anketinden elde edilen ortalama piyasa birim fiyatları kullanılmıştır. Bu sepetin maliyeti açlık sınırı (gıda yoksulluk sınırı) olarak tanımlanmıştır. Dengeli beslenebilmek için, yetişkinlerin ihtiyaç duyacağı kalori miktarı ile çocukların yaşlarına göre gerekli olan kalori miktarının ne olması gerektiği hakkında bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Sağlığın korunabilmesi için bu kalorileri sağlayacak besin miktarları yanı sıra, gerekli protein, yağ ve karbonhidrat miktarları konusunda da belirlemelerde bulunulmuştur. Bu kapsamda, farklı büyüklükteki aileler için toplam besin ihtiyacı hesaplanabilmektedir. Bu çalışmada açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamalarında kapsadığı mal ve hizmetler için Türkiye için TÜİK in TÜFE de yer alan birim fiyatlarını kullanılmıştır. Açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamalarında; Türkiye de kamu çalışanlarının ihtiyaç duyduğu günlük kalori miktarı olarak Dünya Sağlık Örgütü nün belirlediği asgari kalori miktarı olan 2800 kaloriyi temel alınacaktır. Açlık sınırı, çalışan kişi (2800 kalori), çalışmayan eş (2800 kalori), (0 6) yaş grubu bir çocuk (2400 kalori) ve (6 15) yaş grubu bir çocuk (2800 kalori) dikkate alınarak tespit edilmiştir.

82 71 Çalışmada, Mutlak yoksulluk tanımı üzerinden İBBS 2 bazında TÜİK tarafından açıklanan 2003 bazlı TÜFE harcama ana grupları içinden aylık olarak dönemleri arası incelenerek, hem aylar itibariyle hem de dönemsel olarak, göreli açlık ve yoksulluk sınırını mekânsal olarak incelenmiştir UYGULAMANIN EVRENİ VE VERİ SETİ Çalışmanın uygulama aşamasında kullanılan evren ve veri setinin oluşturulmasında TÜİK in aşağıdaki esasları kullanılmıştır ( MetaVeri.do?tb_id=17&ust_id=6, Erişim Tarihi: 05 Nisan 2011). TÜFE, hanehalklarının tüketimine yönelik mal ve hizmet fiyatlarinin zaman içindeki değişimini ölçmektedir temel yıllı TÜFE'nin temel amacı; piyasada tüketime konu olan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimi ölçerek enflasyon oranını hesaplamaktır. Bu amaca yönelik olarak hanehalklarının, yabancı ziyaretçilerin ve kurumsal nüfusun yurtiçinde yaptığı tüm nihai parasal tüketim harcamaları dikkate alınmıştır. Bu kavram, tüketim harcamalarından hanehalklarının kendi tüketimlerine yönelik üretimleri ve hanehalkları için geçerli izafi kiraları kapsam dışında bırakmıştır. Nüfus kapsamı: Endeksin nüfus kapsamı; nüfusun gelir gruplarına veya cografi bölgelere göre herhangi bir ayırım yapılmadan, Türkiye içinde yaşayan toplam nüfus olarak belirlenmiştir. Coğrafi kapsam: Hanehalklarının, yabancı ziyaretçilerin ve kurumsal nüfusun yurtiçinde yaptığı tüm nihai parasal tüketim harcamaları dikkate alınmıştır. Fiyat kapsamı: Endeksin fiyat kapsamı, satın alış fiyatları olarak tespit edilmektedir. Fiyatlar, vergiler dâhil peşin ödemeler olarak belirlenerek, taksitli satışlar üzerinden fiyatlandırmalar veya anlaşmalı fiyatlar dikkate alınmamaktadır.

83 72 Madde sepetlerinin ve ağırlıklarının güncellemesi, her yılın sonunda yapılmakta ve zincirleme Laspeyres formülü ile seri devam ettirilmektedir. Her yıl Aralık ayı itibari ile, yeni maddeler endekse dahil edilmekte ya da önemini kaybeden maddeler endeksten çıkarılmakta ve yeni ağırlıklar endeks hesabında kullanılmaktadır. Cari fiyatların, Yeni Fiyat Referans Dönemi (P o ) olan bir önceki Aralık ayının fiyatlarına bölünmesiyle, endeks hesaplanmakta ve Aralık ayı endeksi ile çarpılarak zincirleme işlemi yapılmaktadır. I = w * (P i / P o ) (4.1) Eşitlik (4.1) de I P i w P o : Endeks : Cari Ay Fiyatı : Ağırlık : Temel Yıl Fiyatı I t =w i * (P it / P Aralik(t-1) ) * I Aralik(t-1) (4.2) Eşitlik (4.2) de w i t : Yeni Ağırlık : Zaman Madde çeşidi fiyatları geometrik ortalama ile hesaplanmaktadır. Veri kaynakları: Hanehalkı Bütçe Anketi, kurumsal nüfus anketi, turizm anketi ve idari kayıtlardan elde edilen harcama ve ciro bilgileridir (cep telefonu - sabit telefon görüşme ücretleri, şans oyunları, sigortalar... ).

84 73 Veri derleme sistemi: Taze sebze ve meyveler, petrol ve seçilmiş 15 gıda ürünü haftada bir kez ve diger ürünler ayda iki kez; kiralar ayda bir kez derlenmektedir. Coğrafi ayrıntı: 26 Bölge (Istatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması Düzey 2) ayrıntısında mevcuttur. Özel kapsamlı TÜFE göstergeleri Türkiye geneli için oluşturulmaktadır. Bu çalışmada Türkiye Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat'ın belirlediği kriterlere göre seçillen 26 il analize dâhil olmuştur. Bu bölümde 26 il merkezinden tanımlanan alan birimlerine göre açlık (gıda yoksulluğu) ve yoksulluk sınırı hesaplamaları yapılmıştır. Şekil 1: İBBS 2 Düzey İlleri 3.5. MODELİN KURULMASI VE ÇÖZÜM AŞAMALARI Yoksulluk sınırı hesaplamaları mavi renkli tablolarla, açlık sınırı hesaplamaları ise kırmızı renkli tablolarla oluşturulmuştur. Bölgelerin İBBS 2 düzeyine göre sınıflandırılması şu şekilde olmuştur. TRA1: Erzurum, Erzincan, Bayburt

85 74 TRA2: Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan TRB1: Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli TRB2: Van, Muş, Bitlis, Hakkâri TRC1: Gaziantep, Adıyaman, Kilis TRC2: Şanlıurfa, Diyarbakır TRC3: Mardin, Batman, Şırnak, Siirt TR10: İstanbul TR21: Tekirdağ, Edirne, Kırklareli TR22: Balıkesir, Çanakkale TR31: İzmir TR32: Aydın, Denizli, Muğla TR33: Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak TR41: Bursa, Eskişehir, Bilecik TR42: Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova TR51: Ankara TR52: Konya, Karaman TR61: Antalya, Isparta, Burdur TR62: Hatay, Mersin TR63: Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye TR71: Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir TR72: Kayseri, Sivas, Yozgat TR81: Zonguldak, Karabük, Bartın TR82: Kastamonu, Çankırı, Sinop TR83: Somsun, Tokat, Çorum, Amasya TR90: Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane

86 AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI HESAPLAMALARININ MEKÂNSAL ANALİZİ Aşağıda açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamalarının aylık olarak hesaplanıp grafiklerinin oluşturulduğunu göreceğiz. Şekil 2: 2009 Ocak Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği 2009 yılı Ocak ayı yoksulluk sınırı hesaplamalarına göre oluşturulan grafiğe baktığımızda 2462 lira ile 2463 lira aralığında bir tek bölge görmekteyiz. Bu bölge İstanbul ilidir. İstanbul ilini takip eden dokuz bölge bulunmaktadır. Şekil 3: 2009 Şubat Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği

87 yılı Şubat ayı itibariyle İstanbul ili için yoksulluk sınırı aralığı değişmemekle birlikte, bu aralık için tek bölge olma özelliğini korumaktadır. Şekil 4: 2009 Mart Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği 2009 yılı Mart ayı yoksulluk sınırı hesaplamaları önemli derecede artmıştır. Akdeniz bölgesi yoksulluk sınırlarında artış olmuştur. Şekil 5: 2009 Nisan Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği 2009 yılı Nisan ayı aynı yılın bir önceki ayla karşılaştırdığımızda TR33 bölgesi 1902 lira ile 2037 lira aralığından 1685 lira ile 1800 lira aralığında yer almıştır.

88 77 Şekil 6: 2009 Mayıs Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Mayıs ayında en yüksek yoksulluk sınırı içeren iller arasında İstanbul, İzmir, Antalya, Konya, Karaman, en düşük yoksulluk sınırı içeren iller Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Manisa, Afyon illeri yer almaktadır. Şekil 7: 2009 Haziran Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği 2009 yılı Haziran ayında bir önceki aya bakarak en düşük yoksulluk sınırında olan bölgelerde artış meydana gelirken, en yüksek yoksulluk sınırında olan bölgelerde azalma gözlenmektedir.

89 78 Şekil 8: 2009 Temmuz Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Temmuz ayında en düşük yoksulluk sınırı rakamları 1002 lira ile 1999 lira aralığında hesaplanmış ve grafikte bu bölgede yer alan yedi bölge olduğunu anlamaktayız. Şekil 9: 2009 Ağustos Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekansal Grafiği Temmuz ayından Ağustos ayına gelindiğinde fazla bir değişiklik olmadığı anlaşılmaktadır.

90 79 Şekil 10: 2009 Eylül Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Eylül ayı yoksulluk sınırı hesaplamalarına göre Orta Karadeniz bölgesinde yoksulluk sınırı aralıklarının düştüğü gözlenmektedir. Şekil 11: 2009 Ekim Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Ekim ayında en düşük yoksulluk sınırı aralıklarında 26 bölge içinden 10 bölge kaydedilmiştir.

91 80 Şekil 12: 2009 Kasım Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Kasim ayı yoksulluk sınırı hesaplamalarına göre TR52 ve TR62 bölgeleri aynı yılın Mart ayından itibaren en yüksek yoksulluk sınırı hesaplamaları aralığında yer almaktadır. Şekil 13: 2009 Aralık Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı yoksulluk sınırı hesaplamalarına göre oluşturulan grafikte bir öönceki aya göre önemli deredece bir değişme meydana gelmemiştir.

92 81 Şekil 14: 2009 Yıl Ortalaması Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Türkiye ortalaması yoksulluk sınırı hesaplamalarına göre en yüksek rakamda yoksulluk sınırı aralığında yalnızca İstanbul ili bulunmaktadır. En az yoksulluk sınırı rakamlarına sahip yedi bölge, bu bölgeler arasında Şanlıurfa, Diyarbakır, Nevşehir, Aksaray ve Samsun illeri de yer almaktadır. Şekil 15: 2010 Ocak Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı yoksulluk sınırı hesaplamalarına dayanılarak oluşturulan grafiği aynı ayın 2009 yılı yoksulluk sınırı hesaplamaları ile

93 82 karşılaştırıldığında en yüksek yoksulluk sınırı aralıklarına sahip bölge (5 bölge) sayısında artış olduğu gözlenmiştir. Şekil 16: 2010 Şubat Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Şubat ayı grafiğine göre lira ile lira aralığında yer alan oniki bölge bulunmaktadır. Bu bölgeler çoğunlukla Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri yer almaktadır. Şekil 17: 2010 Mart Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Mart ayı grafiğine göre etrafındaki bölgelerden farklı olarak TRC3 bölgesi dikkat çekmektedir. Bu bölge en düşük yoksulluk sınırı aralığında yer almaktadır.

94 83 Şekil 18: 2010 Nisan Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Nisan ayında en üst düzey yoksulluk sınırı aralığındaki İzmir ili ile en alt düzeydeki aralıkta yer alan TR32 bölgesi yan yana yer almaktadır. Şekil 19: 2010 Mayıs Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Mayıs ayı grafiğine göre Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir illerini kapsayan TR71 bölgesi çevre bölgelere göre en alt düzeyde yoksulluk sınırı rakamlarını içeren bölge olarak ortaya çıkmaktadır.

95 84 Şekil 20: 2010 Haziran Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Haziran ayı yoksulluk sınırı hesaplamalarında en yüksek aralıkta bulunan İstanbul ilinden sonra TR42 bölgesi, sonra TR81, en düşük aralıkta TR81 den sonra yer alan TR82 bölgesi yer almaktadır. Şekil 21: 2010 Temmuz Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Temmuz ayı grafiğinde bir önceki aya göre fazla bir değişiklik göze çarpmamaktadır, yalnız İstanbul ili yoksulluk sınırı hesaplaması aralığı ilk defa düşüş göstermiştir.

96 85 Şekil 22: 2010 Ağustos Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Ağustos ayı grafiğinde aynı yılın bir önceki ayına göre dikkat çekici bir değişiklik yoktur. Şekil 23: 2010 Eylül Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Eylül ayında bir önceki ay itibariyle bölgelerin yerlerinde neredeyse bir değişiklik olmamıştır ancak İstanbul ili yoksulluk sınırı aralığında tekrar birinci sıraya yükselmiştir.

97 86 Şekil 24: 2010 Ekim Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Ekim ayı hesaplamalarına göre oluşturulan grafik aynı yılın Eylül ayı ile aynıdır, hiçbir değişiklik olmamıştır. Şekil 25: 2010 Kasım Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Kasım ayı yoksulluk sınırı hesaplamaları grafiğinde en üst aralıkta İstanbul ili her zamanki konumunu korumakla birlikte, tablonun bütününde önceki ayla aralarında fazla bir fark bulunmamaktadır.

98 87 Şekil 26: 2010 Aralık Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Aralık ayında Ankara ilinde yoksulluk sınırı aralığı bir derece düşerek 1874 lira ile 2137 lira aralığında yerini almıştır. Şekil 27: 2010 yıl Ortalaması Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Türkiye ortalaması grafiğine bakarak yoksulluk sınırının tavan yaptığı aralıkta İstanbul, İzmir, Antalya ve Ankara gibi büyükşehirler yer almaktadır.

99 88 Şekil 28: 2011 Ocak Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Ocak ayında çevresindeki yüksek yoksulluk sınırı aralığa sahip bölgelerle çevrilmiş olmasına rağmen kendisi en düiük aralıklarda yer alan TR33 bölgesi dikkat çekmektedir. Şekil 29: 2011 Şubat Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Şubat ayı grafiğine göre hem geçen yılın aynı ayına hemde aynı yılın bir önceki ayına nazaran fazla bir fark olmadığını gözlenir.

100 89 Şekil 30: 2011 Mart Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Mart ayında Doğu Anadolu Bölgesinde yoksulluk sınırlarında bir artış gözlenmektedir. Şekil 31: 2011 Nisan Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Nisan ayı gelişmelerinde yılın ilk çeyreğine göre fazla bir değişiklik olmamıştır.

101 90 Şekil 32: 2011 Mayıs Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Mayıs ayı için hesaplanan grafikteki özellikler önceki aylarla benzer seyir izlemiştir. Şekil 33: 2011 Haziran Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Haziran ayında TR22 bölgesi en üst yoksulluk sınırı aralığında yerini alırken, genel olarak dikkati çeken nokta üst sınır yoksulluk aralığı 5510 lira ile 5520 lira aralığında hesaplanmış olmasıdır.

102 91 Şekil 34: 2011 Temmuz Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Temmuz ayı grafiği için hesaplanan en yüksek yoksulluk sınırı aralıkları bir önceki aya göre ortalama sınırlara düşmüştür. Şekil 35: 2011 Ağustos Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Ağustos ayı grafiği bir önceki ayla benzerlik göstermektedir.

103 92 Şekil 36: 2011 Eylül Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Eylül ayı grafiğinde TRA1 bölgesi yoksulluk sınırında bir üst dereceye çıkmıştır, diğer bölgelerde bir değişiklik gözlenmemiştir. Şekil 37: 2011 Ekim Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Ekim ayı yoksulluk sınırları hesaplamalarına ait grafikte bir önceki aya ait bölgelerde bir değişiklik olmamıştır.

104 93 Şekil 38: 2011 Kasım Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Kasım ayı yoksulluk sınırları hesaplamalarına ait grafikte bir önceki aya ait bölgelerde bir değişiklik olmamıştır. Ancak yoksulluk sınırı aralıklarında ufak miktarlarda farklılıklar gözlenmiştir. Şekil 39: 2011 Aralık Ayı Yoksulluk Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Aralık ayı yoksulluk sınırları hesaplamalarına ait grafikte bir önceki aya ait bölgelerde bir değişiklik olmamıştır. Ancak yoksulluk sınırı aralıklarında ufak miktarlarda farklılıklar gözlenmiştir.

105 94 Aşağıda 2009, 2010 ve 2011 yıllarına ait aylık verilerle oluşturulan açlık sınırı hesaplamalarına ait grafikler yer almaktadır. Şekil 40: 2009 Ocak Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Grafikte 2009 yılı ocak ayı itibariyle açlık sınırı 816 lira ile 905 lira aralığında olan yedi bölge, 765 lira ile 816 lira aralığında beş bölge, 716 ile 765 lira aralığında dokuz bölge, 665 lira ile 716 lira aralığında ise beş bölge tesbit edilmiştir. Bunların arasında açlık sınırı en yüksek olan iller Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, İstanbul, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova, Zonguldak, Karabük, Bartın, Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane, en düşük olanlar ise Konya, Karaman, Samsun, Tokat, Çorum, Amasya, Kayseri, Sivas, Yozgat, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Van, Muş, Bitlis, Hakkari olarak karşımıza çıkmaktadır.

106 95 Şekil 41: 2009 Şubat Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Şubat ayı grafiğinde bir önceki aya göre ufak değişiklikler olmuştur. Buna göre TR22 ve TR81 bölgelerinin açlık sınırı düşerken, TRB1 bölgesinin açlık sınırı yükselmiştir. Şekil 42: 2009 Mart Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Mart ayı grafiğinde açlık sınırı en yüksek ve en düşük olan bölgelerde azalma görülmektedir. Halen İstanbul ve İzmir açlık sınırı en yüksek iller arasındayken, Samsun, Tokat, Çorum, Amasya, Kayseri, Sivas ve Yozgat açlık sınırı en düşük olan iller arasında yerini korumaktadır.

107 96 Şekil 43: 2009 Nisan Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 Nisan ayında açlık sınırı en alt düzeyde olan bölgelerde bir artış gözükmektedir. Şekil 44: 2009 Mayıs Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Mayıs ayında İzmir ili açlık sınırı en yüksek olan bölgeler arasından ayrılmış, en düşük olan bölge sayısında önemli derecede azalma meydana gelmiştir.

108 97 Şekil 45: 2009 Haziran Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Haziran ayını incelediğimizde İzmir ilinde açlık sınırında bir yükselme olduğu gözlenmiş, TR52 ve TR83 bölgeleri açlık sınırının en alt düzeyinde kalmayı devam ettirmektedirler. Şekil 46: 2009 Temmuz Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Temmuz ayında ise açlık sınırı 715 lira ile 766 lira aralığında olan bölge sayısı oldukça fazla olduğu gözlenmektedir.

109 98 Şekil 47: 2009 Ağustos Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Ağustos ayında TRA1 ve TRB2 bölgeleri açlık sınırı aralığında bir alt düzeye gerilemiş, diğer bölgelerde bir değişiklik olmamıştır. Şekil 48: 2009 Eylül Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Eylül ayında Tekirdağ, Edirne, Kırklareli en son Şubat ayında, Zonguldak, Karabük ve Bartın ise Ocak ayında gördüğü açlık sınırı düzeylerine yükselmiştir.

110 99 Şekil 49: 2009 Ekim Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı Ekim ayına geldiğimizde Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinde açlık sınırı düzeyinde bir gerileme meydana gelmiştir. Şekil 50: 2009 Kasım Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Kasım ayında açlık sınırı en alt düzeyde olan bölge sayısı artarken, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan bu bölgelere dâhil olan iller arasında görülmektedir.

111 100 Şekil 51: 2009 Aralık Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılı boyunca olduğu gibi Aralık ayında da İstanbul, Trabzon, Ordu, Rize, Gümüşhane, Artvin, Giresun illeri açlık sınırının en üst aralığında sapma göstermemiştir. Şekil 52: 2009 Yıl Ortalaması Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2009 yılına ait Türkiye ortalamasına baktığımızda TR10, TR31, TR42 VE TR90 açlık sınırında en yüksek bölgeler olurken, TR52, TR72, TR83, TRA1, TR82 bölgeleri açlık sınırında en alt düzeydedir. Buna göre Marmara

112 101 bölgesi açlık sınırında başı çekerken Orta ve Doğu Anadolu bölgesi açlık sınırında alt sınırlardadır. Şekil 53: 2010 Ocak Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılına geldiğimizde açlık sınırı bölgelerinde 2009 yılına bakarak bir artış meydana gelmiş, 2009 yılı Ocak ayı ile karşılaştırdığımızda TR41 bölgesinin bir üst sınıra çıktığını anlıyoruz. Şekil 54: 2010 Şubat Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Şubat ayında açlık sınırı düzeyi en düşük olan bölge sayısı artmıştır. TR10, TR42 ve TR81 bölgelerinde açlık sınırının 730 lira ile 794 lira

113 102 aralığında yer aldığını görmekteyiz. Ayrıca açlık sınırı üst sınırında 1003 lira gibi bir rakamla karşılaşmaktayız. Şekil 55: 2010 Mart Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği Mart ayında açlık sınırı yükselen bölge sayısında artış yaşanmıştır. Şekil 56: 2010 Nisan Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Nisan ayında açlık sınırı alt sınırı 751 lira ile 801 lira aralığında oluşmaktadır buna ilaveten bu değerlere sahip bölge sayısı artarak Güneydoğu Anadolu bölgelerine yayılmaktadır.

114 103 Şekil 57: 2010 Mayıs Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Mayıs ayında açlık sınırı birçok bölgede düşmüştür. Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli illerinde açlık sınırı 812 lira ile 836 lira arasında olduğu gözlenmiştir. Açlık sınırı üst sınırı 877 lira ile 872 lira aralığında hesaplanmıştır. Şekil 58: 2010 Haziran Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Haziran ayında açlık sınırı üst sınırı üç bölgede (TR10, TR42, TR90) toplanmış olup, 2010 ve 2009 yılı boyunca bulunduğu yeri koruyan TR10 VE TR90 bölgesi dikkat çekmektedir.

115 104 Şekil 59: 2010 Temmuz Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Temmuz ayında aynı yılın bir önceki ayına bakarak fazla bir değişiklik olmadığı gözlenmiştir. Şekil 60: 2010 Ağustos Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Ağustos ayında bir önceki aya bakarak Aydın, Denizli, Muğla 809 lira ile 849 lira aralığında yerini alırken, Ankara ili 780 lira ile 809 lira aralığında yani en düşük açlık sınırına sahip bölgeler arasında izlenmiştir.

116 105 Şekil 61: 2010 Eylül Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Eylül ayında açlık sınırı üst sınırı 957 lira ile 1011 lira aralığında olup şimdiye kadar hesaplanan en yüksek rakamlardır ve bu sınırlarda TR10, TR42, TR90 bölgeleri yine başı çekmektedir. Şekil 62: 2010 Ekim Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği artmıştır yılı Ekim ayında açlık sınırı alt sınırında olan bölge sayısı

117 106 Şekil 63: 2010 Kasım Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Kasım ayında Aydın, Denizli, Muğla illerinde açlık sınırında bir derece yükselme olurken diğer bölgelerde değişme olmamıştır. Şekil 64: 2010 Aralık Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı son ayında açlık sınırı düşük olan bölge sayısına iki bölge (TR71, TR83) daha eklenmiştir.

118 107 Şekil 65: 2010 Yılı Ortalaması Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2010 yılı Türkiye ortalamasına baktığımızda yılın son ayıyla benzerlik göstermekte sadece TR82 bölgesinin açlık sınırında bir derece azalmakta görülmektedir yılı Türkiye ortalaması ile karşılaştırıldığında açlık sınırı düşük olan bölge sayısında önemli derecede artış gözlenmiştir. Bunun yanında 2009 yılında İzmir bölgesi açlık sınırında en üst bölgedeyken bu yıl 2. derece bölgede yer almış yani İzmir in açlık sınırlarında bir azalma meydana gelmiştir. TR81 bölgesini 2009 yılı Türkiye ortalamasına göre 2010 yılı Türkiye ortalamasını kıyasladığımızda açlık sınırının arttığını söyleyebiliriz. Şekil 66: 2011 Ocak Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği

119 yılı Ocak ayında bir önceki yılın Aralık ayı ile aynıdır ve bir değişme gözlenmemiştir. Şekil 67: 2011 Şubat Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Şubat ayında açlık sınırı yüksek olan bölge sayısı artmış bu bölgeler arasına TR21 ve TR22 bölgeleri eklenmiştir. Şekil 68: 2011 Mart Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Mart ayında açlık sınırı en düşük bölgelerin ortasında yer alan Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli bölgesi 2010 Eylül ayından beri bulunduğu bölge sınırlarını korumaktadır.

120 109 Şekil 69: 2011 Nisan Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Nisan ayında açlık sınırı yükselen iki bölge olmuştur buna parelel olarak TR32 bölgesi ilk defa (2009 yılı dahil olmak üzere) açlık sınırında üst sınıra yükselmiştir. Şekil 70: 2011 Mayıs Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Mayıs ayında açlık sınırı hem en düşük olan bölge sayısında hemde açlık sınırı en yüksek olan bölge sayısında bir düşüş gözlenmiştir. Akdeniz bölgesi uzun bir süredir bulunduğu orta sınır aralıklarını korumaktadır.

121 110 Şekil 71: 2011 Haziran Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Haziran ayında açlık sınırı en düşük aralıklar arasında kalan bölge sayısı artmıştır ayrıca bu bölmeye eklenen bölgeler çoğunlukla Orta Anadolu bölgeleri olarak gözlenmektedir. Şekil 72: 2011 Temmuz Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Temmuz ayında aynı yılın Haziran ayıyla karşılaştırdığımızda TRB2 bölgesi nin açlık sınırı aralığı bir derece azalmış, bunun yanında TR21 bölgesi bir derece artarak en yüksek sınırlarda yerini almıştır

122 111 Şekil 73: 2011 Ağustos Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Ağustos ayında TR32, TR22 ve TR81 bölgelerinin açlık sınırlarında birer derece artış meydana gelmiştir. Şekil 74: 2011 Eylül Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Eylül ayında aynı yılın bir önceki ayına bakarak fazla bir değişiklik olmadığını gözlemleyebiliriz yılı aynı aya bakarak karşılaştırdığımızda açlık sınırı en düiük aralıkların Orta Anadolu bölgelerine doğru kaydığını saptayabiliriz. Ayrıca 2010 yılı Eylül ayında açlık sınırı 957 lira ile 1011lira aralığında gerçekleşirken 2011 yılı Eylül ayında 974 lira ile 1030 lira aralığında hesaplanmıştır.

123 112 Şekil 75: 2011 Ekim Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Ekim ayı grafiklerini aynı yılın Eylül ayı grafikleri ile karşılaştırıldığında yalnızca TR22 bölgesinin açlık sınırında yükselme meydana geldiğini söyleyebiliriz. Şekil 76: 2011 Kasım Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Kasım ayı itibariyle açlık sınırı en düşük aralıklarda bulunan bölge sayısında önemli ölçüde düşüş meydana gelmiştir.

124 113 Şekil 77: 2011 Aralık Ayı Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Aralık ayına gelindiğinde İzmir ili açlık sınırları aralığı en yüksek dereceye çıkmıştır yılı Aralık ayı en yüksek açlık sınırı 920 lira ile 970 lira olarak hesaplanırken, 2011 yılı Aralık ayı değerleri 977 lira ile 1064 lira olarak hesaplanmıştır. Şekil 78: 2011 Yıl Ortalaması Açlık Sınırı Hesaplaması Mekânsal Grafiği 2011 yılı Türkiye ortalaması hesaplamalarına göre oluşturulan grafikte TR10, TR42, TR21, TR81, TR90 bölgeleri Türkiye nin açlık sınırı hesaplamalarında en yüksek aralıklarda yer alırken, en düşük açlık sınırı aralıkları TR52, TR71, TR72, TR83, TR63, TRC4, TRC2, TRA1, TRB2 bölgelerinde olmuştur.

125 UYGULAMANIN SONUÇLARI Uygulama 2009, 2010 ve 2011 yıllarına uygulanmış ve sonuçta 2009 yılından 2011 yılına doğru ilerledikçe hem açlık sınırı rakamlarında hemde yoksulluk sınırı rakamlarında artışlar gerçekleştiğini görmekteyiz. Yoksulluk sınırı en üst aralıkta olan bölge sayısı 2009 yılından 2011 yılına doğru geldikçe ne yazıkki bölgesel olarak yayıldığını fark etmeyiz. Bu bölgelerin başta Marmara bölgesi gibi Türkiye nin en önemli kaynaklarına ve işgücüne sahip bölgeler olması gerçekten dikkat çekici bir noktadır. Açlık sınırı hesaplamaları grafiklerinde ise yine 2009 ile 2011 yılları arası dönemler mekansal olarak incelendiğinde Türkiye nin önde gelen illerini bu sınırlar dahilinde görmekteyiz. Mesela İstanbul, İzmit, Zonguldak gibi şehirler bunlardan sadece birkaçıdır DEĞERLENDİRME Çalışmada elde edilen bulgular Türkiyede yapılan büyük çalışmaların rakamlarıyla desteklenmekte olup, Türkiye ekonomisinin son yıllarda gösterdiği ekonomik büyümesinin vatandaşların yaşantılarında bir fark yaratmadığı ve bunun aksine insanların gün geçtikçe daha da yoksullaştığı ortaya konulmuştur.

126 SONUÇ Dünyada yapılan ilk yoksulluk ile ilgili çalışma İngiltere de 1886 yılında Charles Booth tarafından yoksulluk ile ilgili anketler yapmasıyla başlamış ve 1902 yılında araştırmacı Rowntree tarafından sonuçlar yayınlanmıştır. Daha sonra bu konunun irdelenmesi ve çözümüne yönelik Sen (1976), Takayama (1979), Kakwani (1981), Van Praag, Goedhart, Kapteyn (1980). Yine Van Praag, Spit, Van de Stadt (1982), Foster, Greer ve Thorbecke (1984), Atkinson (1987), Paul (1989), Levy nin (1991), Jensen ve Luckette (1993), Pentaraki (1996), Collins ve Redmond (1997), Morduch (1998), Babu ve Reidhead (2000), Zheng (2001) olmak üzere çeşitli bilim adamları çeşitli ülkelerde çeşitli ölçütler geliştirmişlerdir. Türkiye'de gelir dağılımı konusunda bilinen ilk çalışma, 1933 yılında Ticaret Bakanlığı Konjonktür Dairesi tarafından hazırlanan hane halkı gelir ve tüketim harcamaları anketidir. Bu anketi 1938 yılında 20 ili kapsayan bir anket izlemiş, 1953 yılında daha bilimsel bir gelir gider anketi yapılmıştır. Tüm ülkeyi kapsayan ilk gelir dağılımı çalışması, 1963 yılında DPT tarafından yapılmıştır. Daha sonra, 1973 yılında DPT, 1987 ve 1994 yıllarında eski adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), yeni adıyla Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ülke çapında gelir dağılımı çalışmaları yapılmıştır. Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneği nin (TÜSİAD) yaptırdığı çalışmalar da mevcuttur. Türkiye İstatistik Kurumu 2002 yılından sonra ise düzenli olarak, dört yıl arka arkaya gelir dağılımı istatistikleri yayınlamaya başlamış ve önemli bir eksikliği gidermiştir. Ancak, 2005 yılından sonra TÜİK in gelir dağılımı araştırmalarına ara vermesi; gelir dağılımındaki gelişmelerin takip edilmesi açısından tekrar sıkıntılı bir dönemin başlangıcı olmuştur. Türkiye de yoksulluk konusunda yapılan araştırma sayısı oldukça sınırlıdır. Orhan Türkdogan' ın 1973 yılında Erzurum gecekonduları üzerinde yaptığı alan araştırmasına dayanan Yoksulluk Kültürü başlıklı kitabı, ülkemizde bu alanda yapılan önemli sosyolojik çalışmalardan biridir. Zira bu araştırmada nicel ve nitel olmak üzere iki veri toplama aracına ek olarak altı

127 116 aylık süre zarfında gözlem ve mülakat teknigi de kullanılmıştır. Araştırmada Oscar Lewis'in Latin Amerika ülkelerinde yaptığı araştırmalarda kullandığı yoksulluk kütürü teorisi üzerinden bir açıklama geliştirilmeye çalışılmaktadır Dumanlı (1996) yaptığı çalışmada 1987 için yoksulluk oranlarını incelediğinde, Türkiye deki hanelerin %15,17 sinin yoksul olduğu; 1994 için yoksulluk oranları incelendiğinde ise hanelerin %17,27 sinin yoksul olduğu sonucuna varılmıştır. Erdoğan (1996) çalışmasında minimum gıda harcaması yaklaşımına göre Türkiye deki hanelerin %55 i, yeterince beslenemeyen haneler grubu içerisinde yer almaktadır. Yine aynı yönteme göre Türkiye deki hanelerin %11 i gıda sepetini bile doldurabilecek kadar kazanamayan oldukça yoksul olarak sınıflandırılmıştır. Temel Gereksinimler yaklaşımına göre Türkiye deki hanelerin %31 i alt-düzey yoksul olarak nitelendirilmiştir. Dansuk (1997) çalışmasında 1973 ve 1987 yılları arasında yoksulluğu ele almıştır ve dikkati çeken iki önemli sonuca varmıştır. Birincisi; Türkiye için ilk kez denenmiş olan tüketim harcamaları bazında oluşturulan yeni bir yaklaşım ile yoksulluk oranının hesaplanmasıdır. İkincisi; yoksulluk ile sosyal göstergeler arasında ilişki kuruluyor olmasıdır. Bundan sonra Dağdemir (1999) yılında bir çalışma yayınlamıştır. Türkiye de yılları arasında yaşam düzeyindeki gelişmeye paralel olarak yoksulluk sınırları da değişmiştir. Minimum gıda maliyetine göre yoksulluk sınırı 1987 yılında 105 dolardan 1994 yılında 138 dolara; temel gereksinmeler maliyetine göre 152 dolardan 198 dolara yükselmiştir. Bu dönemde yoksul hanehalkı gelirleri ancak gıda harcamalarındaki artışa uyumlu bir artış göstermiş ve minimum gıda maliyetini karşılayamayan hanehalkı oranı değişmemiştir. Gıda ile birlikte giyim, barınma, konut gibi gereksinmelerini karşılayabilecek gelire sahip olmayan yoksul hanehalkı oranı ise %27 den %29 a artmıştır. Gitmez (2000) çalışmasında ülkemizdeki sosyo-ekonomik yaşamdaki hızlı değişmeye paralel olarak sosyokültürel yapıdaki hızlı dönüşüm, ailenin

128 117 işlevi ve yaşam tarzında önemli değişmeler yarattığını, bu sürecinde yaşlının aile içindeki yeri, önemi, gücü ve otoritesinini geniş ölçüde azalttığını anlatmıştır. Işık ve Pınarcıoğlu (2001) çalışmasında 1980 li yıllar, Türkiye için ekonomik, siyasi ve sosyal dönüşümlerin yaşandığı yılların başlangıcı olduğunu ifade etmektedir. Erdil (2002) çalışmasında yoksullukla Türk emek piyasalarının dinamikleri arasındaki ilişkiyi belirlemeyi amaçlamaktadır. Çalışma, diğer içsel ve dışsal sosyoekonomik etkilerle birlikte, yoksulluk ile emek piyasalarının dinamikleri arasında içsel ilişkiler bulunduğunu göstermiştir. Yoksullukla mücadele etmek için doğrudan, dolaylı ve küresel politikalar önermektedir. Uzun dönemde etkili olabilecek dolaylı politikalar, iktisadi büyümeyi ve gelir dağılımındaki eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Onat (2002) çalışmasında bireylerin yaşlandıkça daha az çalışmakta, üretmekte ve dolayısıyla daha az kazandığını dolayısıyla bunun sonucunda yoksulluk ile karşılaşıldığını anlatmaktadır. Nöbetleşe yoksulluk yaklaşımının daha sonra Buğra ve Keyder'in (2003) hazırladıkları çalışmalarında net bir biçimde ortaya koyacakları kalıcı yoksulluğun açığa çıkmasında katkıda bulunduğu söylenebilir. Çalışmada yoksulluğun çözümünde doğrudan ekonomi politikasından medet ummanın yanlış olacağına buna ek olarak yoksulluğa yönelik sosyal politikaların kullanılması gerektiğine ve yoksul ailelere gelir desteğinin önem kazandırılması gerektiği savunulmaktadır. Barbaros (2004) çalışmasında ulusal ve küresel piyasaların uyumlu çalışması için ulus devletler, özellikle makro ekonomik ve makro organizasyonel politikaların yürütülmesinde koordinasyonu sağlamak ve sistematik bir düzen mekanizması olarak hala önemini korumakta olduğunu anlatmıştır.

129 118 Özel (2005) çalışmasında geleneksel toplumsal ilişkiler içinde kendini yoksul tanımlamayan kesimlerin piyasa ekonomilerinin gelişimine parelel olarak birey haline dönüşümleri ve geleneksel çevrelerinden uzak ve herkesin kendi başının çaresine bakmak zorunda oldukları bir ortama sürüklenmeleriyle meydana çıkan yeni bir yoksulluk olgusunu anlatmaktadır. Altay (2005) çalışmasında artan yoksulluk sorununun devletlerin tek başına yeterli olamayacağını savunmuştur. Alpaydın (2008) çalışmasında Türkiye deki eğitim ve yoksulluk ilişkisi ele alınmaktadır. Çalışmada öncelikle eğitimin ekonomik ve sosyal getirileri ele alınmakta, çeşitli ülkelerde ve Türkiye de eğitim düzeyine göre yoksulların oranları incelenmektedir. Ardından Türkiye de eğitim durumuna göre işgücü durumu, farklı gelir gruplarında ve bölgelerde eğitim harcamaları, eğitimin finansmanı gibi niceliksel veriler değerlendirilmektedir. Dumlu ve Aydın (2008) çalışmalarında gelir dağılımı eşitsizliği derecesinin, zamana ve ülkelere (bölgelere) göre evrensel olarak karşılaştırılabilmesini sağlamak amacıyla Gini katsayısı kullanmaktadır. Kule ve Es (2010) çalışmalarında Türkiye de yoksulluğun temel nedenini, gelir dağılımında adaletsizlik, göçler, işsizlik ve doğal afetler olarak göstermektedirler. Kızılgöl ve Demir (2010) çalışmalarında yılları arasında gelirlerine ve tüketim harcamalarına göre Türkiye deki hanehalklarının yoksulluğunu belirleyen unsurları tespit etmeyi amaçlamışlardır. Kaya ve Bozkurt (2011) çalışmalarında Türkiye de 1993 yılından bugüne uzanan ve halen devam eden yeşil kart uygulaması, sosyal transferler içinde önemli bir yere sahip olduğunu ve sosyal transferlerin bir türü olan yeşil kart ile işsizlik oranı, kişi başına reel milli gelir ve suç oranı arasındaki korelasyon incelenmiştir. Çalışmada En Küçük Kareler Yöntemi tahmin sonuçlarına göre; işsizlik ve suç oranı ile yeşil kartlı sayısı arasında

130 119 pozitif ve doğrusal bir ilişki tespit edilmiş, kişi başına reel milli gelir ile yeşil kartlı kişi sayısı arasında anlamlı bir ilişki kurulamamıştır Türk-iş sendikasının Ocak 2012 de yaptığı bir çalışmada yoksulluk sınırını Aralık 2010 yılında 2826,70 lira, Ocak 2011 yılında 2835,08 lira, Aralık 2011 yılında 3063,17 lira olarak bulmuş, açlık sınırını ise ortalama 2009 için 749,49 lira, 2010 yılı için 839 lira, 2011 lira için 891 lira bulmuştur. DİSK 2011 yılı açlık sınırını 992 lira olarak bulurken, yoksulluk sınırını 3136 lira olarak hesaplamıştır. Bu çalışmada 2010 yılı Aralık ayı yoksulluk sınırı 2447 lira olarak hesaplanmış olup Türk-iş sendikasının Ocak 2012 de yaptığı çalışmayla ortalama aynı değerlere ulaşıldığı gözlenmiştir. Yine bu çalışmada 2011 yılı Aralık ayı yoksulluk sınırı 2774 lira bulunurken aynı yıl ve aynı ay için yoksulluk sınırı hesabını Türk-iş 3063 lira bularak çalışmayla benzer sonuçlara ulaşıldığını tesbit etmiştir. Açlık sınırı hesaplamalarını çalışmada 2009 yılı ortalama değerlerini lira olarak kayde girerken Türk-iş in yaptığı çalışma da aynı yıl için 749,49 lira olarak hesaplamış ve yine çalışmanın benzer sonuçlara ulaştığını ortaya koymuştur. Disk ise 2011 yılı açlık sınırı sonuçlarını 992 lira olarak açıklarken bu çalışma aynı yıl için açlık sınırı değerlerini lira aralığında kaydederek farklı sonuçlar olmadığı, sonuçların parelellik izlediğini açıkça ortaya koymaktadır. Çalışmada yapılan 2009 yılına ait açlık sınırı hesaplamaları sonucunda Türkiye bölgeler ortalamasına baktığımızda İstanbul, İzmir, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova, Trabzon, Ordu, Rize, Gümüşhane, Giresun, Artvin illeri açlık sınırında en yüksek iller olurken, Konya, Karaman, Kayseri, Sivas, Yozgat, Samsun, Çorum, Tokat, Amasya gibi İç Anadolu bölgesi illeri, bunun yanı sıra Erzurum, Erzincan, Bayburt gibi Doğu Anadolu bölgesi illeri ayrıca Kastamonu, Çankırı, Sinop illeri açlık sınırında en alt düzeydedir. Buna göre Marmara bölgesi açlık sınırında başı çekerken Orta ve Doğu Anadolu bölgesinin açlık sınırında alt sınırlarda olduğunu tahlil edebiliriz.

131 120 Çalışmanın 2010 yılı Türkiye ortalaması açlık sınırına ait hesaplanan grafiği 2009 yılı Türkiye ortalaması açlık sınırı grafiği ile karşılaştırıldığında açlık sınırı düşük olan bölge sayısında önemli derecede artış gözlenmiştir. Fakat açlık sınırı alt düzeyi 2010 yılında 776 lira ile 828 lira olarak 2009 yılına göre artış göstermiştir, dolayısıyla 2010 yılı ortalamalarında hem açlık sınırı yükselmiş, hem de açlık sınırı düşen bölge sayısı artmıştır. Bunun yanında 2009 yılında İzmir bölgesi açlık sınırında en üst bölgedeyken 2010 yılında 2.derece bölgede yer almış yani İzmir in açlık sınırlarında bir azalma meydana gelmiştir. Zonguldak, Karabük, Bartın illerinde 2009 yılı Türkiye ortalamasına göre 2010 yılı Türkiye ortalamasını kıyasladığımızda açlık sınırının arttığını söyleyebiliriz yılı Türkiye ortalaması açlık sınırı hesaplaması grafiğine göre açlık sınırı üst düzeyi 957 lira ile 1024 lira aralığına yükselmiş ve en yüksek açlık sınırı aralıklarına Marmara bölgesi, Trakya bölgesi ayrıca Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova, Zonguldak, Karabük, Bartın illeri girmiştir yılı ortalama yoksulluk sınırı hesaplamalarına dayanan grafiğe göre İstanbul ili Türkiye genelinde en yüksek yoksulluk sınırına sahip tek bölge olma özelliği göstermiştir yılı Türkiye ortalaması grafiğinde yoksulluk sınırının tavan yaptığı aralıkta İstanbul, İzmir, Antalya ve Ankara yer almaktadır. İzmir, Antalya ve Ankara nın yoksulluk sınırında 2009 yılından 2010 yılına geçildiğinde artış yaşandığı görülmüştür yılı Haziran ayında Balıkesir, Çanakkale bölgesi en üst yoksulluk sınırı aralığında yerini alırken, genel olarak dikkati çeken nokta üst sınır yoksulluk aralığı 5510 lira ile 5520 lira aralığında hesaplanmış olmasıdır. Yoksulluk sınırı alt düzeyi diğer aylarda 1700 lira seviyelerinde hesaplanırken Haziran ayında 1000 lira değerine kadar düştüğü gözlenmiştir yılı diğer aylarında yoksulluk üst sınırı yaklaşık 2400 lira ile 2700 lira aralıklarında hesaplanmıştır.

132 121 Türkiye nin bölgesel farklılıklarını azaltabilmek için Güney Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde bazı çalışmalar yapılması gerekmektedir. Bu çerçevede endüstriyel ilerleme planı geliştirilebilir. Ayrıca yine Güneydoğu Anadolu Bölgesi için organik tarım, tekstil ve giyim üzerinde yapılması gereken çalışmalara öncelik verilmelidir. Doğu Anadolu Bölgesinde kültür ve turizm planları yapılıp bölgenin göz ardı edilmiş önemli tarihi yapıları ön plana çıkartılabilir. Erzincan, Erzurum, Kars bölgelerinde kış turizmi canlandırılabilir. Bunun yanında Güney Doğu Anadolu bölgesi Güneş Enerjisi açısından Türkiye ortalamasının üzerinde üretim kapasitesine ve Hidroelektrik Enerji açısından oldukça zengin kaynaklara sahip olduğundan yenilenebilir enerji dönüşümü için bölgede pilot yatırımlar desteklenebilir. Günümüzde gittikçe büyüyen ve küreselleşen dünyamızda üretimi arttıracak büyük kapasiteli kuruluşlara ihtiyaç vardır. Bu bağlamda büyük düşünmek ve büyük ortaklıklar yapmak gerekmektedir. Ortaklıkların işbilir, yetenekli, piyasanın tüm koşullarını çok iyi bilen insanlarla yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Girişimciler devlet tarafından desteklenmelidir. Globalleşen dünyada tüketim eğilimli toplumlar oluşturulmak istendiği düşünüldüğünde ülkelerarası ticareti geliştirmek için gerekli kanunsal ve hukuksal düzenlemeler yapılabilir. Ayrıca gelişen çağa ayak uydurmak gerekmektedir ve gerek toplumların gerekse o toplumdaki bireylerin dünyadaki gelişmelerden haberdar olması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında insan gücünün yerini robotların almaya başladığı günümüzde en son ve yeni teknolojiler kullanılmalı bu anlamda devlet bütün kaynaklarını transfer edebilmelidir. Küresel rekabet ortamında bazı yatırımlar (beyaz eşya, otomotiv) Avrupa dan Türkiye ye kaymaktadır. Önümüzdeki 20 yıl içinde hangi sektörlerin hangi bölgelerde ilerleyeceği tetkik edilip bu alanda yatırımlar yapılabilir. Yoksulluk ancak uzun vadede çözülebilecek bir sorun olarak düşünülerek yoksullukla mücadele konusunda etkin, verimli politikalar üretilip, bu alanda hizmet sunan kuruluşlarının kapasitelerinin artırılması gerekir.

133 Tablo 12: 2009 Yılı Yoksulluk Sınırı Hesaplamaları 122

134 Tablo 13: 2010 Yılı Yoksulluk Sınırı Hesaplamaları 123

135 Tablo 14: 2011 Yılı Yoksulluk Sınırı Hesaplamaları 124

136 Tablo 15: 2009 Yılı Açlık Sınırı Hesaplamaları 125

137 Tablo 16: 2010 Yılı Açlık Sınırı Hesaplamaları 126

138 Tablo 17: 2011 Yılı Açlık Sınırı Hesaplamaları 127

TÜİK in YOKSULLUK ANALİZLERİ ÜZERİNE

TÜİK in YOKSULLUK ANALİZLERİ ÜZERİNE Yıl: 24 Sayı:87 Nisan 2010 9 Güncel TÜİK in YOKSULLUK ANALİZLERİ ÜZERİNE Sıddık Ensari TÜİK periyodik olarak 2002 yılından beri düzenli bir şekilde yaptığı Hanehalkı Bütçe Anketleri sonuçlarını esas alan

Detaylı

İkinci Öğretim. Küreselleşme ve Yoksulluk

İkinci Öğretim. Küreselleşme ve Yoksulluk İkinci Öğretim Küreselleşme ve Yoksulluk Küreselleşme, özellikle 1980 li yılların sonları ve 1990 lı yılların başlarından itibaren dünyada yaygın olarak kullanılan çok boyutlu bir kavramdır. Küreselleşmenin

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI NIN GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİK VE YOKSULLUK SORUNUNA YAKLAŞIMI (SEKİZİNCİ

Detaylı

Üç boyut üzerinden hesaplanmaktadır:

Üç boyut üzerinden hesaplanmaktadır: 1 Ülkelerin gelişme aşamalarında aldıkları yol, İnsani gelişme endeksleri tarafından açıklanır. İnsani gelişme endeksleri 1990 yılından itibaren UNDP tarafından hazırlanmaya başlanmıştır. Üç boyut üzerinden

Detaylı

Yoksulluk Sınırı Nasıl Hesaplanır?

Yoksulluk Sınırı Nasıl Hesaplanır? B i r l i k t e Ö ğ r e n e l i m Yoksulluk Sınırı Nasıl Hesaplanır? Mahmut S. YARDIM 1 Yoksulluğun çok boyutlu bir olgu olması, tanımlanmasında ve ölçülmesinde farklı yaklaşımların kullanılmasına yol

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ in verileri temel alındığında mutfak enflasyonu ndaki değişim 2016 Mayıs ayı itibariyle şöyle gerçekleşti:

TÜRK-İŞ in verileri temel alındığında mutfak enflasyonu ndaki değişim 2016 Mayıs ayı itibariyle şöyle gerçekleşti: Özellikle bu yıl gıda fiyatlarında görülen gerileme mutfak harcamasına olumlu yansıdı. Ancak elde edilen ücret geliri ile yapılması gereken harcama arasındaki farklılık bir türlü kapanmadı. Günümüzde geçerli

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: Kızılay - Ankara Tel: (0.1) 1 - Faks: (0.1) 0-0 facebook.com/turkiskonfederasyonu twitter.com/turkiskonf

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Türkiye de Katastrofik Sağlık Harcamaları

Türkiye de Katastrofik Sağlık Harcamaları 02/10/2014 Türkiye de Katastrofik Sağlık Harcamaları 1. Giriş Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre; hanehalklarının yaptığı sağlık harcaması, hanelerin finansal korumadan yoksun kalarak zorunlu ihtiyaçlarından

Detaylı

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ TÜRKİYE EKONOMİ KURUMU TARTIŞMA METNİ 2003/6 http://www.tek.org.tr 2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Zafer Yükseler Aralık, 2003

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Bayındır Sokak No:10 Kızılay Ankara Tel:433 31 25-29 Faks:433 85 80 433 68 09 KASIM 2009 AÇLIK ve YOKSULLUK SINIRI 25 2009 YOKSULLARDA İÇLER

Detaylı

C.C.Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.C.Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.C.Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. TÜRKİYE DE İŞÇİ VE MEMUR KONFEDERASYONLARININ YOKSULLUK SINIRI KONUSUNDAKİ ARAŞTIRMALARININ SONUÇLARI Ülkemizde

Detaylı

Tablo 26. Kullanılabilir Gelire göre Sıralı %20 lik Grupların Toplam Tüketim Harcamasından Aldığı Pay

Tablo 26. Kullanılabilir Gelire göre Sıralı %20 lik Grupların Toplam Tüketim Harcamasından Aldığı Pay Tablo 26. Kullanılabilir Gelire göre Sıralı %20 lik Grupların Toplam Tüketim Harcamasından Aldığı Pay %20 lik Gelir Grupları 2009 2010 Değişim Oranı 2009 2010 En düşük %20 9,1 9,1 0,9-0,4 2. %20 13,4 14,0-2,9

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Bayındır Sokak No:10 Kızılay Ankara Tel:433 31 25-29 Faks:433 85 80 433 68 09 MAYIS 2012 AÇLIK ve YOKSULLUK SINIRI 25 Mayıs 2012 ENFLASYON

Detaylı

Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi (EUİGE)

Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi (EUİGE) 2015 İGR Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi (EUİGE) Sıkça Sorulan Sorular Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksinin amacı nedir? İGE üç temel boyutta insani gelişmeye ilişkin kazanımların

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRKİYE DE FARKLI GELİR GRUPLARI İÇİN ENFLASYON DEĞERLERİNİN ANALİZİ

TÜRKİYE DE FARKLI GELİR GRUPLARI İÇİN ENFLASYON DEĞERLERİNİN ANALİZİ TÜRKİYE DE FARKLI GELİR GRUPLARI İÇİN ENFLASYON DEĞERLERİNİN ANALİZİ www.perspektifs.com info@perspektifs.com twitter.com/perspektifsa PERSPEKTİF STRATEJİ ARAŞTIRMA RAPOR 2015 TÜRKİYE DE FARKLI GELİR GRUPLARI

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: Kızılay - Ankara Tel: (0.1) 1 - Faks: (0.1) 0-0 facebook.com/turkiskonfederasyonu twitter.com/turkiskonf

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: Kızılay - Ankara Tel: (0.1) 1 - Faks: (0.1) 0-0 facebook.com/turkiskonfederasyonu twitter.com/turkiskonf

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

EĞİTİM ÇALIŞANLARININ GEÇİM DÜZEYİ RAPORU

EĞİTİM ÇALIŞANLARININ GEÇİM DÜZEYİ RAPORU EĞİTİM ÇALIŞANLARININ GEÇİM DÜZEYİ RAPORU Sayı: 1 23 Eylül 2009 Eğitim Çalışanları Normal Geçim Düzeyinin Altında Yaşamaktadır 2009 Ağustos ayına ilişkin, 4 kişilik eğitim çalışanı hanesinin aylık geçim

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu twitter.com/turkiskonf

Detaylı

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Makro İktisat II Örnek Sorular 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Tüketim harcamaları = 85 İhracat = 6 İthalat = 4 Hükümet harcamaları = 14 Dolaylı vergiler = 12

Detaylı

ĐŞ Haber Bülteni Türkiye Đşçi Sendikaları Konfederasyonu

ĐŞ Haber Bülteni Türkiye Đşçi Sendikaları Konfederasyonu KAR YAĞDI BÖYLE OLDU!.. TÜRK-ĐŞ ĐŞ Haber Bülteni Türkiye Đşçi Sendikaları Konfederasyonu Bayındır Sokak No:10 Kızılay Ankara Tel:433 31 25-29 Faks:433 85 80 433 68 09 ŞUBAT 2008 AÇLIK ve YOKSULLUK SINIRI

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi Doç.Dr.Tufan BAL Dersin İçeriği Kırsal Kalkınma Kavramının Tarihçesi Kırsal Kalkınmada Temel Amaç Kırsal Alan Kalkınma Politikaları Kırsal

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu twitter.com/turkiskonf

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Araştırma Notu 14/162

Araştırma Notu 14/162 p Araştırma Notu 14/162 4 Şubat 2014 YOKSUL İLE ZENGİN ARASINDAKİ ENFLASYON FARKI ARTIYOR Seyfettin Gürsel * ve Melike Kökkızıl ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: Kızılay - Ankara Tel: (0.3) 33 31 25-29 Faks: (0.3) 33 85 80-33 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Araştırma Notu 12/134

Araştırma Notu 12/134 Araştırma Notu 12/134 4 Haziran 2012 YOKSULUN ENFLASYONU ZENGİNİN ENFLASYONUNDAN YÜKSEK Seyfettin Gürsel * ve Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında) (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında) ESAGEV - Ekonomik ve Sosyal Düşünce Araştırma Geliştirme Vakfı www.esagev.org iletisim@esagev.org +90 (312) 750 00 00 Oğuzlar Mh. 1397. Sokak No: 11/1 Balgat,

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

C.C.Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.C.Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.C.Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. TÜRKİYE DE VE DÜNYADA YOKSULLUK ÖLÇÜMLERI ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER 1. GİRİŞ Güzin Erdoğan * Gelişme çabası

Detaylı

ONBĠRĠNCĠ BÖLÜM BÜYÜME, KALKINMA VE YOKSULLUKLA MÜCADELE

ONBĠRĠNCĠ BÖLÜM BÜYÜME, KALKINMA VE YOKSULLUKLA MÜCADELE ONBĠRĠNCĠ BÖLÜM BÜYÜME, KALKINMA VE YOKSULLUKLA MÜCADELE Bu ünite tamamlandığında; Büyümenin kaynaklarının neler olduğunu belirtebileceğiz Büyüme teorilerini açıklayabileceğiz Hızlı büyüme için nelerin

Detaylı

Türkiye nin Gizli Yoksulları 1

Türkiye nin Gizli Yoksulları 1 PLATFORM NOTU'14 / P-1 Yayınlanma Tarihi: 11.03.2014 * Türkiye nin Gizli ları 1 Thomas Masterson, Emel Memiş Ajit Zacharias YÖNETİCİ ÖZETİ luk ölçümü ve analizine yeni bir yaklaşım getiren iki boyutlu

Detaylı

GELİR VE YAŞAM KOŞULLARI ARAŞTIRMASI. Son Güncelleme

GELİR VE YAŞAM KOŞULLARI ARAŞTIRMASI. Son Güncelleme TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL MERKEZİ GELİR VE YAŞAM KOŞULLARI ARAŞTIRMASI 2008 Son Güncelleme 29/07/2010 Şeker-İş Sendikası Genel Merkezi AR-GE(Araştırma Geliştirme) Birimi Karanfil Sokak,

Detaylı

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir. 68 MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir. Mikroiktisat küçük ekonomik birimler (hanehalkı, firmalar ve piyasalar) ile

Detaylı

Yoksulluk Analizi: Türkiye, Kent ve Kır

Yoksulluk Analizi: Türkiye, Kent ve Kır Yoksulluk Analizi: Türkiye, Kent ve Kır Mehmet Arif ŞAHINLI1 arif.sahinli@tuik.gov.tr Ahmet ÖZÇELIK2 aozcelik@agri.ankara.edu.tr 1Dr., Türkiye İstatistik Kurumu Eğitim ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü 2Prof.

Detaylı

İSTANBUL DA İNSANİ BİR YAŞAM SÜRDÜRMENİN MALİYETİ TL OLARAK BELİRLENDİ

İSTANBUL DA İNSANİ BİR YAŞAM SÜRDÜRMENİN MALİYETİ TL OLARAK BELİRLENDİ İGİAD Türkiye de insani bir yaşam sürdürmenin maliyetini araştırdı İSTANBUL DA İNSANİ BİR YAŞAM SÜRDÜRMENİN MALİYETİ 1.950 TL OLARAK BELİRLENDİ Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD), asgari

Detaylı

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ NÜFUS ve KENTLEŞME 211 İÇİNDEKİLER 1.NÜFUS... 1 1.1. Nüfus Büyüklüğü, Nüfus Yoğunluğu ve Nüfus Artış Hızı... 3 1.2. Yaş ve Cinsiyet Dağılım Özellikleri... 8 1.2.1. Nüfusun

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

Ders içeriği (11. Hafta)

Ders içeriği (11. Hafta) 11. Milli Gelir 11.1. Gayri Safi Milli Hasıla 11.2. Gayri safi Yurtiçi Hasıla 11.3. Safi Milli Hasıla 11.4. Milli Gelir 11.5. Nominal ve Reel Milli Gelir 11.6. Şahsi Gelir ve Kullanılabilir Gelir Ders

Detaylı

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR Enflasyon Enflasyon Enflasyonun Ölçülmesi Bir ekonomide genel fiyat düzeyinde meydana gelen sürekli artışa denir. Enflasyon haddi ile ölçülür. Enflasyon haddi = (P P_1) X 100 P_1

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Mevsimlik Çalışma Arttı, İşsizlik Azaldı: Nisan, Mayıs, Haziran Dönemi

Mevsimlik Çalışma Arttı, İşsizlik Azaldı: Nisan, Mayıs, Haziran Dönemi Mevsimlik Çalışma Arttı, İşsizlik Azaldı: Nisan, Mayıs, Haziran Dönemi HAZIRLAYAN.0. Prof. Dr. Mustafa DELİCAN İnsan Kaynakları Araştırma Merkezi Doç. Dr. Levent ŞAHİN - İnsan Kaynakları Araştırma Merkezi

Detaylı

1. SOSYAL SERMAYE 1. (1) (2) 2. (3). (4) 3. (5) (6) 4.

1. SOSYAL SERMAYE 1. (1) (2) 2. (3). (4) 3. (5) (6) 4. 1. SOSYAL SERMAYE 1. Sosyal sermaye OECD tarafından grup içerisinde ya da gruplar arasında işbirliğini kolaylaştıran anlayışlar, paylaşılan değerler, normlarla birlikte ağlar olarak tanımlanmaktadır (1).

Detaylı

kurumsal olmayan sivil nüfus (KOSN)

kurumsal olmayan sivil nüfus (KOSN) Bir ülkede toplam nüfusun kışla, hapishane ve hastane gibi yerlerde ikamet edenler dışında kalan kısmının 15 yaş üzerindeki bölümüne kurumsal olmayan sivil nüfus (KOSN) denir. Kurumsal olmayan sivil nüfus:

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

2015 Haziran ENFLASYON RAKAMLARI 3 Temmuz 2015

2015 Haziran ENFLASYON RAKAMLARI 3 Temmuz 2015 2015 Haziran ENFLASYON RAKAMLARI 3 Temmuz 2015 Haziran 2015 Tüketici Fiyat Endeksi ne(tüfe) ilişkin veriler Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 3 Temmuz 2015 tarihinde yayımlandı. TÜİK tarafından

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

EĞİTİM ÇALIŞANLARININ 2009 KASIM GEÇİM DÜZEYİ RAPORU

EĞİTİM ÇALIŞANLARININ 2009 KASIM GEÇİM DÜZEYİ RAPORU EĞİTİM ÇALIŞANLARININ 2009 KASIM GEÇİM DÜZEYİ RAPORU Sayı: 4 05 Aralık 2009 Kışlık Giyecekler nde Etkisini Kasım Ayında da Sürdürmekte 2009 Kasım ayına ilişkin, 4 kişilik eğitim çalışanı ailesinin aylık

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

İşgücü Piyasası Görünümü: Mayıs 2013

İşgücü Piyasası Görünümü: Mayıs 2013 İşgücü Piyasası Görünümü: Mayıs 2013 15 Mayıs 2013 TARIM DIŞI İŞSİZLİK ÖNCEKİ AYA GÖRE DÜŞTÜ Seyfettin Gürsel * Gökçe Uysal ve Ayşenur Acar Yönetici Özeti Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücü verileri

Detaylı

İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi, makro iktisadın kökenini oluşturur.

İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi, makro iktisadın kökenini oluşturur. 1-John Maynard Keynes in en önemli eseri ve bu eserin içeriği nedir? İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi, makro iktisadın kökenini oluşturur. 2-Keynes in geliştirdiği görüş nedir? Toplam talebin istihdamı

Detaylı

ENFLASYON YOKSULU VURUYOR. Yönetici özeti

ENFLASYON YOKSULU VURUYOR. Yönetici özeti Araştırma Notu 10/68 26 Mart 2010 ENFLASYON YOKSULU VURUYOR Seyfettin Gürsel * ve Onur Altındağ ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon sepeti ağırlıklandırması

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş ) Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; ülkelerin kalkınmasında, ülkenin dünyadaki etki alanını genişletmesinde potansiyel bir güç olarak önemli bir faktördür. Nüfusun potansiyel gücü, nüfus miktarı

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017)

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017) 2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ Zafer YÜKSELER (19 Haziran 2017) TÜİK, 2017 yılı ilk çeyreğine ilişkin GSYH büyüme hızını yüzde 5 olarak açıklamıştır. Büyüme hızı, piyasa beklentileri olan

Detaylı

EYLÜL 2015. www.perspektifs.com info@perspektifs.com twitter.com/perspektifsa

EYLÜL 2015. www.perspektifs.com info@perspektifs.com twitter.com/perspektifsa EYLÜL 1 www.perspektifs.com info@perspektifs.com twitter.com/perspektifsa PERSPEKTİF STRATEJİ ARAŞTIRA ANALİZ 1 PERSPEKTİF STRATEJİ ARAŞTIRA ANALİZ 2O1 Perspektif Strateji Araştırma; doğru, nitelikli bilginin

Detaylı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı Mikroekonomik Analiz I IKT751 1 3 + 0 8 Piyasa, Bütçe, Tercihler, Fayda, Tercih,

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİNDE YAPILAN YENİ DÜZENLEMELERE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİNDE YAPILAN YENİ DÜZENLEMELERE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİNDE YAPILAN YENİ DÜZENLEMELERE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR (1) Türkiye İstatistik Kurumu, işgücü piyasasının temel veri kaynağını oluşturan hanehalkı işgücü araştırmasını1988 yılından beri,

Detaylı