uçuyor mu, çakıldı mı?

Transkript

1 20 Aralık 2014 Cumartesi Fiyatı 25 Kr Döviz, Rusya, işsizlik vs Öncelikli Dönüşüm Programlarına ilişkin eylem planları herkesi rahatlattı; ancak uçuyor mu, çakıldı mı? Türk ekonomisi ile ilgili iç ve dış çevrelerden yükselen övgü ve yergiler vatandaşın kafasını karıştırsa da, ekonominin oturduğu zeminin sağlamlığı hem fark hem de takdir ediliyor. MEDYADAKİ BAKIŞ FARKI BABACAN: Seçim ekonomisi olmayacak Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, vergi oranlarıyla ilgili genel anlamda herhangi bir değişiklik planları olmadığını bildirdi. Babacan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı reformların orta, uzun vadede Türkiye'ye dönüşü olacak konular olduğunu Kasım ayında ilk 9 öncelikli dönüşüm programının açıklandığını anımsatan Babacan, "7 tanesi açıklandı. Muhtemelen gelecek hafta 7 tanesi daha açıklanacak" dedi. Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda bu konuyla ilgili çalışmaları tamamladıklarını belirten Babacan, Başbakan Davutoğlu'nun gözden geçirmesinin ardından bunların kamuoyuna açıklanacağını bildirdi. Bugüne kadar hiçbir seçimde "seçim ekonomisi" kavramını kullanmadıklarını dile getiren Babacan, bundan sonra da bu kavramı kullanmayacaklarını ifade etti. Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 8. Sayfada Fehmi Koru Amerika bize benzemeye (mi) başladı 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 8. Sayfada www. Başbakan Ahmet Davutoğlu nun açıkladığı Güçlü ve Dengeli Büyüme için Yapısal Dönüşüm başlığıyla Onuncu Kalkınma Planı kapsamında öncelikli dönüşüm programlarına ilişkin eylem planları, medya tarafından farklı biçimlerde değerlendirildi. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ü dan takip edebilirsiniz Gazetemizi Hafta boyunca tartışılan dövizdeki aşırı dalgalanma, kimilerine göre bir felaket habercisi olsa da, ekonomi kurmaylarının sakin duruşu ve petrol fiyatlarındaki düşüş ile Türkiye nin avantajlı ülkelerden olduğunu söylemesi yüreklere su serpti. Doların 2.41 i görmesi ve yeniden 2.30 lara gerilemesi bu rahatlamayı pekiştirdi. Aslında mevsim itibariyle, yani, turizm ve tarım mevsiminin sona erişiyle birlikte işsizlikte bir artış olması her yıl yaşanan bir şey. Fakat bu kez bu artış öyle bir işlendi ki bazı çevrelerce, Avrupa nın en çok istihdam yaratan ülkesi Türkiye nin bir çöküş içinde olduğu ima edildi neredeyse. Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan, Güçlü ve Dengeli Büyüme için Yapısal Dönüşüm başlığıyla Onuncu Kalkınma Planı kapsamındaki Öncelikli Dönüşüm Programlarına ilişkin eylem planları ekonomiye iyimser bakanları daha da umutlandırdı. HABERİ 12. SAYFADA Avustralya'nın Queensland eyaletinin Cairns kentindeki bir evde, yaşları 1,5 ile 15 arasında değişen sekiz çocuğun cesedi ile yaralı bir kadın bulundu. Hastaneye kaldırılan kadının olay hakkında polise bilgi verdiği belirtildi. Avustralya Başbakanı Tony Abbott ise olayı "çok üzücü bir trajedi" olarak nitelendirdi ve "Bu yaşanan, tarifsiz bir olay" dedi. Cairns Post, çocukların bazılarının boğulmuş olduğunu söylerken bu bilgiyle ilgili henüz bir doğrulama gelmedi. HABERİ 12. SAYFADA Gazetemizi /yedigun.gazetesi Başbakan Ahmet Davutoğlu, Güçlü ve Dengeli Büyüme için Yapısal Dönüşüm başlığıyla Onuncu Kalkınma Planı kapsamında öncelikli dönüşüm programlarına ilişkin ikinci basın toplantısını düzenledi. Vahşetin ve dehşetin adresi Yerli Malı ve Tutum Haftası Kutlaması nostalji değil, bir anlayış olmalıdır Kafede rehine alma ve düzenlenen operasyonla iki kişinin öldürülmesinin şokunu atamayan huzurlu ülke Avustralya, yeni ve daha dehşetengiz bir olayın sarsıntısını yaşıyor. Her yıl Aralık tarihleri arasında kutlanan tutumluluk haftası ve yerli malı kullanımına her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz diyen Çukurova üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Yerli Malı ve Tutum Haftası Kutlaması Nostalji Değil, Bir Anlayış Olmalıdır görüşünde. Çünkü, Bağımsızlık ve onun gereği olan kendi ürettiklerini tüketerek ekonomisini içeriden güçlendirmeyi savunmak, bu coğrafyada yaşayan herkes için bir tutum ve duruş olmalıdır. Bu bağlamda Yerli Malı ve Tutum Haftasını yılda bir defa da olsa hatırlamak ve gençlere benimsetmek önemlidir. Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ ın yazısı 12. SAYFADA Mesut futbolu özledi HABERİ SPOR SAYFASINDA

2

3

4 420 Aralık 2014 Cumartesi ESDER den yeni AVM yasasına tepki Yeni AVM yasası ile ilgili açıklamalarda bulunan Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Genel Başkanı Mahmut Çelikus, Meclis Sanayi Komisyonu nda kabul edilen Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazaların Kuruluş ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun taleplerimiz karşılamadığı gibi, sayıları her geçen gün azalan esnafımıza darbe vurmuştur ve haksız rekabet devam edecektir dedi. Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Genel Başkanı Mahmut Çelikus, programda yaptığı konuşmasında, AVM lerle ilgili tasarının yeni olmadığını ve yıllardır çıkmadığını belirterek esnafın yıllardır mağdur olduğunu Çelikus, Son 15 yılda sayıları 4 milyon olan esnaf sayısı şu an 1.5 milyon, onlarda can çekişmektedir. AVM lerin Pazar günleri kapanmasıyla bir nefes alacak esnafımız ümidini yitirmiştir. Yeni çıkan kanunda esnafa AVM de yer ayrılması sorunu çözmez. Normal şartlarda esnaf kirasını ödeyemiyor ve 21 kalemde vergi yükünün altında ezilirken, AVM nin kirasını ve aidatını nasıl ödeyecek? AVM deki bir günlük kira bedeli esnafın bir aylık kira bedeline eşdeğer dedi. Çelikus açıklamasında yasanın 77 milyonun yasası olduğunu vurgulayarak Yasa ile önümüzdeki yıllarda oligopol bir piyasa oluşacağını ve 3-5 firmanın eline düşüleceğini belirten Çelikus, bu yasanın 77 milyonun yasasıdır. Bu yasa ile sadece esnafımız değil, toptancılar, üreticiler ve tüketiciler yani yine bizler etkileniyoruz dedi. Genel Başkan Çelikus açıklamasına şu şekilde devam etti: Şehirlerin en merkezi yerlerine konuşlanmış AVM lerle rekabet edemeyen esnaf mağdur olmuştur. Türkiye'nin en işlek yerlerinde bile dükkanını kapatmak zorunda kalan esnafa rahat nefes aldıracak düzenlemeler zamanında yapılmamıştır. Oysa AVM lerin ilk çıkış noktası olan Amerika da ve Avrupa da AVM anlayışı günümüzde bizden oldukça farklı olarak gelişiyor. Sistem ve kural olmadan mantar gibi çoğalan alışveriş merkezleri ülke ekonomisine zarardır. Küçük esnafın korunması amacıyla meclise sunulan yasa teklifinde, büyük Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, yaklaşan yılbaşı öncesi vatandaşları banka kredileri konusunda uyardı. acısı ile tatlısı ile bir yılı daha geride bırakıyoruz. Allah izin verirse 15 gün sonra 2015 yılına gireceğiz. Piyasada her zaman olduğu gibi yine cazip reklamlarla, Bankalar tüketicinin önün çıkmış vaziyette. Kimi cazip kredi, kimi kolay kredi, kimi şeker kredi, kimi avantaj kredi, kimi nakit kolay ödemeli kredi, kefilsiz kredi, koşulsuz kredi ( uzatmak mümkün), diyerek türlü çeşitli reklamlarla tüketicinin karşısına dikilmiş vaziyetteler. Tüketicilerimiz unutmasınlar ki, kredi kullanmak ile, olmayan bir parayı harcıyorlar. İmkânları dışına çıkmasınlar. Kimse, kendisi belirli bir kazanç elde 2014 yılında 5 milyon TL GIDA CEZASI KESİLDİ 2014 yılında şu ana kadar 885 gıda işletmesine yaklaşık 5 milyon TL. idari para cezası uygulandı. Ankara da üretim, de satış ve toplu tüketim işletmesi olmak üzere toplam gıda işletmesi olduğu bilgisini veren Ankara İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Muhsin Temel, bu işletmelere denetim gerçekleştirildiğini ve yapılan denetimlerde 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu na aykırı davranan 885 işletmeye yaklaşık 5 milyon TL idari para cezası uygulanırken, tonlarca ürünün de imha edildiğini Gıda denetimleri yönünden 2014 yılını değerlendiren İl Müdürü Temel, etkin denetimlerle dolu başarılı bir yılı geride bıraktıklarını ve bu konudaki en büyük destekçilerinin de tüketiciler olduğunu Risk esaslı denetim modelini benimsediklerini belirten Temel, insan sağlığı açısından gıdalardaki en büyük riskin üretim aşamasında başladığına dikkati çekerek, bunun için Ankara daki gıda üretim yerlerinin en az iki kez denetlendiğini ve 2014 yılının 11 ayında gıda üretim yerlerine toplam denetim gerçekleştirdiklerini Gıdanın halkın sağlığını yakından ilgilendiren önemli bir konu olduğunun altını çizen Temel, bu yüzden denetimlerin büyük bir titizlikle yürütüldüğünü ve aksaklıklara kesinlikle göz yumulmadığını ifade ederek, Yapılan denetimlerde genel hijyen kurallarının denetiminin yanında, işletmelerden numuneler de alarak laboratuvar analizine tabi tutuyoruz. Analiz sonucuna göre olumsuz bir durum oluşursa gerekli işlemi uyguluyoruz. Olumsuzluğa göre idari para cezası TL ye kadar çıkabiliyor. Ürünlerde taklit veya tağşiş varsa bu işletmeleri Bakanlığımıza bildiriyoruz. mağazaların pazar ve resmi tatillerde kapalı olması istendi. Ancak bu talep Komisyonda karşılık bulmadı. AVM'lerin pazar günü ve resmi tatillerde kapalı olması yerine esnaf ve sanatkar işletmelerinin çalışma saatlerinin belirlenmesinde, meslek kuruluşunca ilgili esnaf ve sanatkar odasının görüşü alınarak esnafa da pazar günleri açma izni verilmesi AVM lobisinin gücünü ve baskısını göstermektedir. Genel Başkan Çelikus daha önceki TV yayınlarındaki açıklamalarını hatırlatarak AVM lerin Pazar günü kapanması ekonomiyi etkiler diye yapılan açıklamalara Avrupa örneğini vermiştik. Avrupa ülkelerinde başta Almanya ki(dünyanın 2. Büyük ekonomisidir) diğer yandan İspanya, etmeden size bir imkan ve olanak sunmaz. Bankaların gayesi de para satmak ve bundan gelir elde etmek. Reklamların cazibesine aldanıp, bir yılbaşını kutlamak amacıyla kendinizi ve bütçenizi daha da zorlamayın. Bir gecelik zevk için ileride telafisi güç ve imkânsız, maddi ve manevi zararların içine düşmeyin. Yılbaşında sakın ola, süsleyeceğiz, süs yapacağız diyerek Çam ağacı kesmeyin. Mümkün ise bir çam fidesini, sedir fidesini, ceviz fidesini, meşe palamudu fidesini o gece toprakla buluşturun. Dostluk adına, barış adına, sevgi ve saygı adına, gelecek yaşam ve gelecek nesillerimiz için bunu yapın. Her tür aşırılıktan, taşkınlıktan ve israftan lütfen uzak durun. Bu duygu ve düşüncelerle tüm tüketicilerimizin 2015 yılına ramak kaldığı şu günlerde barış ve huzur içinde olmasını diliyorum dedi. Fransa, Belçika, Danimarka, Polonya, Portekiz, Yunanistan, Lüksemburg gibi AB ülkelerinde de Pazar günleri AVM ler kapalıdır. Bu ülkelerde AVM'ler batmıyorsa, Türkiye'de de batmaz. Sektördeki firmalar bırakın batmayı, birer dünya devi oldu. Yine sosyal ve kültürel hayat olumsuz etkilenir ifadesi bu ülkelerde sosyal ve kültürel hayat devam etmektedir. Esnaf ve sanatkarlar sosyal ve kültürel hayatın vazgeçilmezidir. Temeli, sevgi, kardeşlik, üretim ve paylaşım olan Ahilik kültürüne sahip çıkılmalıdır. Sermayeyi tabana yaymaktır. Esnaflık müteşebbislik ruhunun doğduğu yer olduğundan esnafımıza gereken hassasiyeti göstermeliyiz ifadelerini kullandı. ÇETKODER, yılbaşı kredileri konusunda tüketicileri uyardı Tüm Sağlık-Sen den taşeronlaşma uyarısı Tüm Sağlık-Sen Genel Başkanı Okay Erözgün, 4 yıl lise ve 2 yıl da üniversite eğitimi alan tıbbi sekreterlerin hastanelerdeki taşeronlaşma nedeniyle kadro almakta zorlandığını belirterek, Taşeronlaşma ile niteliksiz personel istihdamı tıbbi sekreterlerin önünü tıkıyor dedi. uygulamalar neticesinde hastanelerde çalışan taşeron Tıbbi Kamu hastanelerinde yaygınlaşmaya başlayan Sekreter sayısının hızla arttığını taşeron personel uygulaması belirterek, bu şekilde yapılan sağlık alanında sıkıntılara geçici ve niteliksiz personel neden olmaya devam ediyor. istihdamının faydalı olmayacağını ve atama bekleyen 4 yıl lise ve 2 yıl da Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Tıbbi Sekreterlerin önünü kapattığını aktardı. Bölümü nden mezun olan tıbbi sekreterler kadro için Hastanelerde 4 yıl lisede sırada beklerken, Milli Eğitim ve 2 yıl üniversitede bu işin Bakanlığı tarafından verilen 3 eğitimini almış Tıbbi aylır sertifika ile hastanelerde Sekreterlerin çalıştırılması göreve başlayan taşeron personel tıbbi sekreterlerin önünü Bakanlığı ndan aldıkları 3 aylık gerekirken Milli Eğitim tıkıyor. sertifika ile çalışan taşeron Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Tüm Sağlık-Sen masının sosyal adalet Tıbbi Sekreterlerin çalıştırıl- Genel Başkanı Okay Erözgün, kavramıyla bağdaşmadığını tek çözümün eğitimli kadrolaşma olduğunu belirterek işi o işin ehline verin. Sağlık dile getiren Erözgün, Sağlıkta taşeronlaşma sağlığı alanında günden güne artan zedeliyor diye konuştu. şiddet olaylarına çözüm bulmak eğitimli personelle Erözgün, taşeronlaşma adı altında yapılan adaletsiz mümkün. Taşeronlaşma sağlığı zedeliyor. Tek çözüm eğitimli kadrolaşmadadır dedi. Erözgün, Türkiye'de Tıbbi Sekreterlik eğitimi, yaklaşık 70 sağlık meslek lisesi ile tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik bölümü adı altında 60'tan fazla üniversitenin 2 yıllık ön lisans eğitim veren sağlık meslek yüksek okullarında yürütülmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın tarih ve 4611 sayılı Genelgesinde Sağlık meslek liselerinde eğitim-öğretimi yapılan alan/dallar ile tanımları özel kanunlarla düzenlenmiş meslek alan/dallarında, geliştirme ve uyum kursları dışında meslek kursu açılmaması hükmü bulunmasına rağmen, Tıbbi Sekreterlik kurslarının halen varlığını sürdürüyor olması ve bir kaç aylık eğitime tabi tutulan kişilerin tıbbi sekreter olarak istihdam edilmesi, mesleğin eğitimini alan tıbbi sekreterlerin haklı tepkisine neden olmaktadır. Hem kamuda hem de özel sektörde tıbbi sekreterlik alanında çalışmak için ilgili lise ve yüksek okulu bitirmiş onlarca tıbbi sekreter varken, diplomalı değil de sertifikalı olan kişilere iş imkanı sağlanması atama bekleyenlerin önünü kapatmaktadır. ANKARA Duruay dan okul ziyareti Gölbaşı İncek TEK İlkokulu Ortaokulu nu ziyaret eden Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, öğrenci ve öğretmenlerle bir araya geldi. İncek TEK İlkokulu Ortaokulu nu ziyaret eden Başkan Duruay ı öğrenci ve öğretmenler karşılarken, Başkan Duruay ın ziyaretinden memnun olduklarını belirttiler. Okul Müdürü ve öğretmenlerle bir araya gelen Başkan Duruay, istek ve talepleri de tek tek değerlendireceklerini belirterek, imkanlar doğrultusunda gerçekleşeceğini ifade etti. Okul eksik ve ihtiyaçları hakkında bilgi alan Başkan Duruay, ziyaretinin ardından okul bahçesinde futbol oynayan öğrencilere eşlik etmeyi de ihmal etmedi. Duruay kısa süreli futbol müsabakasının ardından öğrenci ve öğretmenlerle hatıra fotoğrafı çektirdi. Yusuf Yazgan yeniden başkan Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, Büro Memur-Sen 5. Olağan Genel Kurulu sonucunda genel başkanlığa yeniden seçildi. Büro Memur-Sen 5. Olağan Genel Kurulu Ankara Hotel İçkale'de yapıldı. Demokrasi şöleni havasında geçen genel kurulda iki ayrı liste yarıştı. Genel kurul sonucunda Büro Memur-Sen Genel Başkanlığı'na yeniden Yusuf Yazgan seçildi. Yusuf Yazgan'ın genel başkanlığa seçilmesi salondakiler tarafından ayakta alkışlandı. Coşkulu anlara sahne olan genel kurul salonu, Yusuf Başkan Teşkilat seninle gurur duyuyor sloganlarıyla yankılandı. Tebrikleri kabul eden Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yazgan, desteklerinden dolayı delegasyona ve tüm teşkilata teşekkür etti. Yusuf Yazgan, Şahsımı Genel Başkanlığa seçen 50 bin üyemizin temsilcisi olan delegasyonumuza ve tüm teşkilatımıza sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Durmadan, bıkmadan, yorulmadan kamu görevlilerimiz ve teşkilatımız için mücadelemize kaldığımız yerden devam edeceğiz. Hizmet kolumuzda görev yapan yüz binlerce memurun sorumluluğunu omuzlarımızda hissederek, yeni kazanımlar için daha çok mücadele edeceğiz. Sonuç alıncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Büro Memur- Sen imizin gücüne güç katacağız. Tarihimizden, teşkilatımızdan, delegelerimizden, üyelerimizden aldığımız güçle, ülkemizin yarınlarında söz sahibi olmaya devam edeceğiz. Genel kurul sonucumuzun, tüm teşkilatımıza, sendikamıza, kamu görevlilerimize ve ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum dedi. METESEN heyeti Yaşar ı ziyaret etti Mesleki ve Teknik Eğitim Sendikası (METESEN), Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar I makamında ziyaret etti. METESEN Genel Başkan Yardımcısı Şahap Yılmaz ve heyetiyle sohbet eden ve ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Yaşar, eğitim konusundaki aksaklıklara değinerek, eğitimin önemine vurgu yaptı. Doğrudan yerel yönetimlerin sorumluluğunda olmamasına rağmen Yenimahalle Belediyesi olarak eğitime hep destek olduklarını dile getiren Yaşar, Eğitim yerel yönetimlerin sorumluluğunda değildir. Ancak yerel yönetimlerin gücü ölçüsünde bu konularda da çalışma yürütmesi ve katkıda bulunması gerektiğine inanıyorum. İnsan için eğitim temel haktır ve bu yüzden bu konudaki eksikliklerin giderilmesi gerekiyor. Bunun için Yenimahalle devlet okullarının fiziki şartlarının özel ve vakıf okulları kalitesinde olması için elimden geleni yaptım. Yaz tatili döneminde okulların dış cephe, badana boya, tuvalet gibi tadilatlarını gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Kimi okullarda da toplantı, konferans ve tiyatro salonlarını yeniledik dedi.

5 ANKARA 20 Aralık 2014 Cumartesi 5 AYŞENUR GÜRER- Keçiören Belediyesi ile Keçiören Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı nın işbirliği ile gerçekleştirilen program Halil İbrahim Sofrasında gerçekleştirildi. Etkinliğe Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Keçiören Kaymakamı Nusret Dirim, Keçiören Müftüsü İhsan İlhan, STK temsilcileri ve muhtarlar da katıldı. Kuran tilaveti ve dua ile başlayan programda, Ensar Kardeşler adlı grup da birbirinden güzel ilahilerden oluşan bir konser verdi. Birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde aynı sofra etrafında buluştuğumuz yemeğimize hoş geldiniz diyerek konuşmasına başlayan Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Huzur toplumu olan, her geçen gün gelişen ve büyüyen ülkemizde bugün sergilenen birlik ve beraberlik önemlidir. Allah indinde hepimiz eşitiz ve onun nimetlerini paylaşmak için sizleri davet ettik. Aynı sofrada çorbamızı beraber içeceğiz dedi. Sosyal belediyeciliğe çok önem verdiklerini ve bu doğrultuda birçok hizmet gerçekleştirdiklerini hatırlatan Başkan Ak, Devletimizin sıcak yüzünü insanımıza gösteriyoruz. bir Ankaragücü gerçeği vardır. Gölbaşı Belediye Başkanı Bu değerleri, bu kentin kaybetmemesi lazım dedi. Fatih Duruay, Ankaragücü Başkanı Metin Akyüz ve yönetim kurulu üyelerini makamınması gerektiğini belirten Ankaragücü ne sahip çıkılda konuk etti. Başkan Metin Akyüz, Ankaragücü Başkanı Duruay a destek beklediğini Akyüz ve beraberindeki de belirtti. Yönetim Kurulu Üyeleri, Ankaragücü Başkanı Metin Gölbaşı Belediye Başkanı Akyüz, ziyaretin anısına Duruay ı ziyaret etti. Başkan Duruay a 06 numaralı Ankaragücü forması Ziyarette konuşan Akyüz, Her Ankaralı nın hayatında hediye etti. El birliği, gönül birliği ve iş birliği yaptığımız zaman her türlü zorluğu birlikte kolayca aşarız. Sosyal devlet ilkesi anayasanın dört temel ilkesinden biridir. Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olana kadar sosyal devlet uygulamalarından haberimiz yoktu. Ne zaman ki Başbakan oldu, devletin insanı kucaklayan, sıcak, merhametli yüzü ortaya çıktı. Bunun getirisi olarak da belediyeler arasındaki en büyük yarış sosyal belediyecilik alanında ortaya çıktı. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışını benimsedik. Bizim için önemli olan insanın mutluluğudur diye Afgan, Suriyeli ve Somalili ailelerin yanı sıra Keçiören deki dar gelirli aileler, Yoksullarla Dayanışma Haftası münasebetiyle düzenlenen Kardeşlik Buluşması programında aynı sofra etrafında bir araya geldi. Keçiören de kardeşlik sofrası konuştu. Bir ülkenin gücünün insanlar arasındaki gönül bağlılığının güçlü olmasından kaynaklandığını belirten Keçiören Kaymakamı Nusret Dirim ise, Ülkemiz iki milyonu geçkin Suriyeli ye kapılarını açtı. Acı çeken Suriyeliler ile imkanlarını paylaşmaktan hiç çekinmedi. Keçiören de kurumlar arasında dezavantajlı vatandaşlarımıza yönelik çok güçlü dayanışma içerisindeyiz. Bize her konuda verdiği destek ve gösterdiği güzel ev sahiplik için Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak a bir kez daha teşekkür ediyorum dedi. Ankaragücü heyetinden Başkan Duruay a ziyaret Keçiören Belediyesi nden geri dönüşüm hamleleri Geri dönüşüm çalışmalarına destek vermeyi sürdüren Keçiören Belediyesi, ilçenin ana arterlerine yerleştirilen 400 geri dönüşüm kutusu ile kağıt-karton, plastik, metal ve cam atıklar geri dönüşüme kazandırılacak. Dünyada hammadde kaynaklarının günden güne azalması, değerlendirilebilir atıkların geri dönüşüm sürecine katılmasını ve böylece doğal kaynakların verimli kullanılmasını daha önemli hale getirdi. Geri dönüşüm çalışmalarına farklı projeler üreterek destek veren Keçiören Belediyesi, elektronik atıklar ile ilgili projesinin ardından şimdi de değerlendirilebilir atıkları geri dönüşüme kazandırmak için harekete geçti. İlçe sınırları içerisindeki yaya trafiği, insan yoğunluğu ve kent estetiği göz önünde bulundurularak, ana arterler, parklar, okul ve muhtarlık binalarının uygun yerlerine 400 adet geri dönüşüm kutusu yerleştirilecek. Konulacak geri dönüşüm kutularında kağıt-karton, plastik, metal ve cam olmak üzere 4 ayrı bölüm bulunuyor. Keçiörenlilere kağıt, plastik, metal ve cam atıklarını bu geri dönüşüm kutularına atmaları çağrısında bulunan Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Tüm Keçiören'i kapsayacak şekilde yürüttüğümüz bir çalışma bu. Vatandaşlarımızdan ayrıştırma işlemini evlerinde yaparak bu atıkları kutularımıza atmalarını istiyoruz. Böylece ülke ekonomimize de katkı yapmış olacağız dedi. Keçiören Belediyesi nin geri dönüşüm projeleri ile ilgili hedefleri arasında, çevre bilincini geliştirmek ve atıkları kaynağında ayrıştırmak suretiyle çöp miktarını azaltmak da yer alıyor. Keçiören Belediyesi nden e-belediyecilik örneği Keçiören Belediyesi, e- belediyecilik hizmetiyle vatandaşların işlemlerini belediyeye gelmeden yapabilmelerini sağlıyor. Keçiören Belediyesi, uygulamalara altyapı sağlaması için Kent Bilgi Sistemi ni kurarak, Keçiören deki 51 mahallenin detaylı envanterini tüm detaylarıyla bilgisayar ortamına aktardı. Bilgi güvenliğinin sağlanmasıyla amacıyla Kent Bilgi Sistemi için belediyenin kendi yazılımı kullanıldı. Keçiören Belediyesi internet sitesi üzerinden ulaşılabilen e-belediyecilik uygulamaları kapsamında AK Masa, Sicil Arama, e-ödeme, Doküman Yönetimi, e- Posta Bilgilendirme, SMS Bilgilendirme, Vergi Borç Kontrol, Nikah Rezervasyonu gibi işlemlerin sadece bilgisayar tuşlarına basılarak yapılabilmesine imkan tanıyor. Vatandaşlar Doküman Yönetimi sayesinde belediyedeki işlemleri ile ilgili evrak takibini bilgisayar ortamından gerçekleştirebiliyor. Nikah için belediyeden tarih almak isteyen Keçiörenlilere, internet üzerinden rezervasyon yapma imkanı sağlanıyor. Bunun yanısıra Keçiören ilçesinde evlenenler ve vefat edenler, arsaların metrekare fiyatları, ilçedeki inşaat maliyetleri, binaların aşınma oranları, Çevre Temizlik Bedelleri hakkında araştırma yapma olanağı da bulunuyor. Keçiören Belediyesi, vatandaşların sadece internet üzerinden değil, cep telefonları aracılığıyla da belediye ulaşabilmelerini sağlıyor. SMS Bilgilendirme hizmeti sayesinde vatandaşlar Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak'a mesajlarını iletebiliyor; Sicil Sorgulama, Etkinlik Bildirimi, Nöbetçi Eczane Bilgisi, Ak Masa Başvuru Sorgulama, Nikah İşlemleri ve Ücretleri Sorgulama, Vergi Borcu Sorgulama işlemlerini yapılabiliyorlar. Nöbetçi eczaneyi öğrenmek isteyen bir vatandaş eczane yazıp 5223'e mesaj gönderdiğinde cevap ücretsiz olarak cep telefonuna geliyor. SMS bilgilendirme işlemlerinde cevap mesajları bütün operatörlere ücretsiz olarak gönderiliyor. İsteyen vatandaşlara e-posta ve SMS bilgilendirme servisleri aracılığıyla borç bilgileri, cenaze, kültürel etkinlikler, açılışlar, mahallede yapılacak kazı ve asfalt çalışmaları, en yakın KEÇMEK biriminin faaliyetleri gibi bilgiler de iletilebiliyor. Pursaklar da 7/24 cenaze hizmeti Pursaklar Belediyesi Sağlık ve Cenaze İşleri personeli, 7/24 hizmet veriyor. Cenaze ve Sağlık hizmetlerinde önemli mesafe kat eden Pursaklar Belediyesi, cenaze işlemleri için hazırlanan 4 araç ve çok sayıda personel ile gece gündüz hizmet veriyor. Belediyenin Halkla İlişkiler Müdürlüğü ne bağlı olan Sağlık ve Cenaze İşleri personeli, taziye ziyaretleri de yaparak halkın acısını paylaşıyor. Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin de program dâhilinde ekibe eşlik ederek, taziye ziyaretlerinde bulunuyor. Ziyareti gerçekleştiren ekip, aileleri tek tek gezerek taziyelerini iletip, ailelere lokum ve gül suyu ikramında bulunuyor. Pursaklar ilçe sınırları içerisinde ikamet eden vatandaşların tüm cenaze işlemleri ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Çankaya dan Nilüfer e deneyim paylaşımı Bursa Nilüfer Belediyesi nden yetkilileri ağırlayan Çankaya Belediyesi, tecrübelerini ve hizmetlerini Nilüfer Belediyesi ile paylaştı. Türkiye nin en büyük ilçe belediyelerinden biri olarak yaptığı hizmetlerle göz dolduran ve örnek olan Çankaya, kültür, sosyal ve sanat alanlarındaki faaliyetlerini Nilüfer Belediyesi ile paylaştı. Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Gül Günaydın, Müfettiş Doğan Taşfiliz, Eğitim Büro sorumlusu Nilay Papatya, Organizasyon Sorumlusu Tuğçe Ayduğan dan oluşan heyet Çayyolu Çankaya Evi nde incelemelerde bulundu. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen tarafından hayata geçirilen Çankaya Evleri projesini yakından incelediklerini belirten Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Gül Günaydın, Çankaya Belediyesi nin birinci kalite hizmet verdiğini Çankaya Evi nde verilen resim kursu atölyesi ve yabancı dil sınıflarını ziyaret eden heyet, ud dersi alan kursiyerlerle de sohbet ettiler. Çanakkale Müzesi Sincan da Türkiye Gaziler Vakfı tarafından oluşturulan Gezici Savaş Müzesi nde, Çanakkale Savaşı ndan gerçek eserler ve görüntüler Sincanlılarla paylaşılacak. Sincan a Çanakkale Şehitleri Gezici Savaş Müzesi geldi. Çanakkale Savaşı nı anlamak ve anlatmak için Anadolu nun her yanını gezen müze ile şehitleri unutturmamak amaçlanıyor. Türkiye Gaziler Vakfı tarafından oluşturulan müzede, savaşta kullanılan araçlar, toplar, askerlere ait kıyafetler, kılıçlar ve fotoğraflar yer alıyor. Müze, 30 Aralıka kadar Kent Meydanı nda ziyaretçilerini bekliyor. Çanakkale de vatan evladının şehit olduğunu hatırlatan Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna; Çanakkale de bir neslimiz yok oldu. Akif in Asım ın nesli dediği kutlu nesildir onlar 18 Mart 1915 tarihinden bu yana her yıl minnetle andığımız şehitlerimiz için oluşturulan bu Gezici Müzenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çanakkale yi anlamak ve anlatmak için ülkemizin her yerine ulaşmayı amaçlayan müze için Türkiye Gaziler Vakfı na teşekkür ediyorum. Tüm halkımızı bu önemli müzeyi görmeye ve anlamaya davet ediyorum. dedi.

6 6 Rusya'ya ihracat kaybı 11 ayda milyar dolara dayandı Samsun Belediyesi, çöpten çifte elektrik üretiyor SAMSUN - İLYAS GÜN - Samsun Büyükşehir Belediyesi katı atık depolama alanında hem çöpten çıkan metan gazı yakılarak hem de bir kürenin içinde çöpün çürütülmesinden biyogaz oluşumu sağlanarak elektrik üretiliyor. Samsun Avdan Enerji Üretim Ticaret AŞ'nin il koordinatörü Sinan Bektaş, AA muhabirine, katı atık depolama alanına her gün 550 ton çöp geldiğini Çöp sıkıştırıldıkça metan gazı oluştuğunu belirten Bektaş, "Biz de çöpün içine belli aralıklarla borular yerleştirdik ve metan gazını ana arterde toplayarak yakmaya başladık. Kurduğumuz motorlama sistemi sayesinde yanan metan gazı elektriğe dönüştürülüyor. Saatte motordan 6 megavat elektrik üretimi yapılıyor. Bir ev günde ortalama 10 kilovat elektrik harcıyor. Bu santral yaklaşık 14 bin evin elektriğini karşılıyor" dedi. Bektaş, katı atık depolama tesisine biyogaz santrali de kurduklarına işaret ederek, şöyle konuştu: "Bu santralle tamamen çöpteki organik atık ve sızıntı suyundan elektrik üretimi yapmayı planlıyoruz. Santrali beslemeye ve bu santralde gaz üretimine başladı. Üretimi önümüzdeki günlerde daha da artıracağız. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın katı atık depolama sahalarında organik atığın azaltılması yönetmeliğine de uygun hale gelecek. Yani burada organiği de azaltacağız. Türkiye'de nadir sahada yapılan bir sistem olacak." Çöp sahasındaki organiğin çözülmesinin zaman aldığını vurgulayan Bektaş, "Çöpün kendi halinde çözülmesi yani çürümesi 6 ay ile 2 yıl arasında oluyor. Biz çöpü biyotanka atarak hem kontrollü şekilde hem de hızlı çürümesini sağlıyoruz. En geç 26 günde çöp çürüyor. Hızlı şekilde gaz elde etmiş oluyoruz. Çöpü sahaya atmıyoruz, böylece sahanın da hemen dolmasını engelliyor ve ömrünün uzamasını sağlıyoruz" ifadelerini kullandı. Sinan Bektaş, biyogaz tankının bin 800 metreküplük hacmi olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: "Günlük 60 ton malzemeyi tankın içine aktarıyoruz. Yani sahaya gelen 550 ton malzemenin 60 tonu tanka gönderilecek. Sahadan 60 ton malzemeyi eksiltmiş oluyoruz. Bu tanktan önümüzdeki süreçte birkaç tane daha yapmayı planlıyoruz. İlk planda 3 tane yaparak 180 ton atığı sahadan azaltmış olacağız. Tankın biri yaklaşık 300 ila 400 kilowatt elektrik üretecek." RİZE- MUHİTTİN SANDIKÇI - Rize Ticaret Borsası (RTB) Başkanı Mehmet Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada, Türk çayının kalite ve ekolojik değerlerine, yapısal özelliklerine sahip başka bir ürün olmadığını, çay üretilen ülkelerde üzerine kar yağan tek çayın Türk çayı olduğunu belirtti. Çay tarımında Türkiye'de kimyasal ilaç kullanılmadığını ve herhangi bir pestisite karşı ürüne müdahale edilmediğini dile getiren Erdoğan, "Teknolojik olarak da dünyanın yüzde 80 ilerisindeyiz. Ürünümüzü tarladan daha kaliteli getirip, kaliteli işleyip gerçekten katma değeri çok yüksek şekilde piyasaya sunabilirsek Türk çayının önünde engel kalmaz. Bölgede 1 milyon 200 bin ton civarında yaş çay üretiyoruz. Kaliteyi yukarı çekebilirsek 1 milyon 500 bin ton civarında ürün üretmemiz gerekecek" diye konuştu. Dünyada çay üretiminde yüzde 7-10 oranında düşüşler olduğunu ancak Türkiye'de üretimin arttığını ifade eden Erdoğan, bu nedenle bölge insanı, sanayici ve yöneticilerin çaya daha çok eğilmesi, çözüm yolları bulması gerektiğini Erdoğan, 2014 yılında yaş çayın tepe tomurcukları toplanarak üretimine başlanan beyaz çayın çok değerli bir ürün olduğuna dikkati çekerek, piyasaya yeni sürülmesine rağmen organik olduğu için talebin fazla olduğunu dile getirdi. ÇAYKUR ve özel sektör fabrikalarının yaklaşık bir ton tepe tomurcuk satın aldığını anlatan Erdoğan, "Bir nevi 'çocuk işidir, para kazandırmaz' mantığıyla yaklaşılan bir olaydı. Üretici bir kilogramından 350 lira kazanıyor. İnsanlar alıştıkça beyaz çaya doğru yöneldi. Tepe tomurcuğu uygun sürede toplandığında bir hasat döneminde 3 kez ürüne ulaşılabiliyor. Bir dönüm çay bahçesinden elde edebileceğimiz yaş çay HAZIR GİYİM ihracatını AB sırtladı KOCAELİ- ŞAHİN OKTAY - Türk hazır giyim sektörü, yılın 11 ayında yüzde 75'i Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler olmak üzere 17,4 milyar dolarlık ihracat yaptı. AA muhabirinin Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) verilerinden derlediği bilgiye göre, geçen yılın ocak-kasım döneminde 15 milyar 938 milyon 332 bin dolar olan sektör ihracatı, bu yılın aynı döneminde yüzde 9,1 oranında artarak 17 milyar 381 milyon 130 bin dolara ulaştı. Ülke ihracatında otomotivin ardından ikinci sırada yer alan konfeksiyon sektörü, söz konusu dönemde genel ihracatın yüzde 12'sini, sanayi ihracatının da yüzde 20,4'ünü karşıladı. İHRACATIN YÜZDE 73'Ü İSTANBUL'DAN Sektörün kalbi konumundaki İstanbul'un geçen yılın 11 aylık periyodunda 11 milyar 737 milyon 255 bin dolar olan dış satımı, yüzde 7,8'lik artışla 2014'in aynı döneminde 12 milyar 658 milyon 847 bin dolara çıktı. Kent, toplam sektör ihracatından yüzde 73 pay aldı. Mal grupları bazında ise ilk sırayı 11 milyar 975 milyon 481 bin dolarla pantolon, gömlek, ceket ve benzeri ürünleri kapsayan dış giyim grubu oluşturdu. İkinci sırayı 1 milyar 650 milyon 383 bin dolarla ev tekstili aldı, bunu 1 milyar 395 milyon 711 bin dolarla giyim aksesuarları, 516 milyon 264 bin dolarla Üretimine bu yıl başlanan ve yaş çayın tepe tomurcuğundan üretilen beyaz çayın, gelen talebin fazla olması üzerine dünyada yeni bir marka olarak piyasada yer edinmesi hedefleniyor. Türk çayı la dünya pazarında marka olacak ürününün tamamı tepe tomurcuktan bedel olarak alınabilir" ifadesini kullandı. Türk çay sektörüne ivme kazandıracak beyaz çay oluşumunun iyi yolda götürülmesi ve bir plan üzerinde yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "Beyaz çay, Türk çayının yeni başlangıç noktası olacaktır. Beyaz çay ve bunun gibi farklı ürünler üretmemiz lazım. Artık yeni bir altın çayımız var. Bundan 10 yıl önce yeşil çayı konuştuğumuz zaman 'yeşil çay ekonomik anlamda yeterli midir?' tartışmaları vardı. Gelinen noktada bir standarda dönüştü. Hem üreten hem de tüketen kişiye kazandıran bir ürün. Beyaz çayı öz tomurcuklarla üreterek piyasaya sürersek Türk çayının ana sürükleyeni, lokomotifi olacaktır. Dünya piyasasında kilogramı minimum bin dolar olmak üzere 3 bin dolarlara kadar satılabilecektir." yatak kıyafetleri, 429 milyon 883 bin dolarla iç giyim, 205 milyon 714 bin dolarla bebe giyim, 123 milyon 204 bin dolarla spor ve yüzme kıyafetleri takip etti. Diğer hazır eşya grubunda 1 milyar 84 milyon 490 bin dolarlık dış satım gerçekleştirildi. AB'YE IHRACAT YÜZDE 10,1 ARTTI Çin'in ardından AB'nin en büyük ikinci hazır giyim tedarikçisi olan Türk konfeksiyon endüstrisi, ocak-kasım dönemindeki ihracatının yüzde 75'ini birlik üyesi ülkelere yaptı. Bu dönemde AB grubuna yapılan ihracat geçen yılın karşılaştırılabilir dönemine göre yüzde 10,1 oranında artarak 12 milyar 994 milyon 27 bin dolara çıktı. Sektörün en büyük pazarı konumundaki Almanya'ya yapılan dış satım, yüzde 7'lik artışla 3 milyar 634 milyon 365 bin dolara yükseldi. İhracatta 2 milyar 299 milyon 557 bin dolarla İngiltere ikinci, 1 milyar 532 milyon 354 bin dolarla İspanya üçüncü, 1 milyar 40 milyon 151 bin dolarla Fransa dördüncü ve 873 milyon 900 bin dolarla Hollanda beşinci sırada yer aldı. Sağladığı istihdam ve gerçekleştirdiği ihracatla Türkiye ekonomisinin amiral gemilerinden biri olduğu bildirilen hazır giyim sektörü, yılın 11 aylık döneminde çoğu gelişmiş Avrupa ülkeleri olmak üzere toplam 208 ülkeye dış satım yaparak adeta dünyada ayak basmadık yer bırakmadı. BURSA- HALUK YÜKSEL - Türkiye'nin, ekonomik kriz ve rubledeki değer kaybı yüzünden sıkıntılı bir dönemden geçen Rusya'ya ihracatında yaşanan kayıp, 11 ayda 1 milyar dolara yaklaştı. Rusya'ya ihracat, geçen yılın ocak-kasım döneminde 6 milyar 501 milyon 66 bin doları görmüştü. Bu miktar bu senenin aynı aylarında yüzde 14,10 düşüşle 5 milyar 584 milyon 404 bin dolara geriledi. Geçen yılın 11 ayında, Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkeler arasında 4'üncü sıraya kadar tırmanan Rusya pazarı, bu senenin aynı döneminde iki sıra birden gerileyerek 6'ncı oldu. AA muhabirinin, Türkiye İhracatçılar Meclisi kayıtlarından derlediği bilgilere göre, Türkiye'nin ihracatı yılın 11 ayında yüzde 4,4'lük artışla 144 milyar 267 milyon 16 bin dolara ulaştı. Tüm sektörler bakımından önemli bir potansiyeli barındıran ve Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkeler arasında üst sıralarda kendisine yer bulan Rusya pazarında ise bu dönemde genel ihracattaki artışın tersine büyük kayıp yaşandı. Türkiye'nin, ocak-kasım 2013'te 6 milyar 501 milyon 66 bin doları bulan ihracatı, bu senenin aynı döneminde, ekonomik kriz ve rubledeki değer kaybının da etkisiyle yüzde 14,10'lük düşüşle 5 milyar 584 milyon 404 bin dolara geriledi. Yılın 11 ayında, 916 milyon 662 bin dolar ihracat kaybına yol açan Rusya pazarı, Türkiye'nin dış satım yaptığı ülkeler arasında da iki sıra birden indi. Geçen yılın 11 ayında, Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkeler arasında, Almanya, Irak ve İngiltere'nin ardından 4'üncü sıraya kadar tırmanan Rusya pazarı, bu senenin aynı döneminde kendisine Almanya, Irak, İngiltere, İtalya ve Fransa'dan sonra 6'ncı sırada yer bulabildi. Sektörlerin büyük kısmının bu ülkeye ihracatında düşüşler dikkati çekerken Türkiye için lokomotif sektörlerin dış satımında da düşüş trendi hakim oldu. Otomotiv sektörünün ocak-kasım 2013'te 1 milyar 82 milyon 590 bin dolara kadar çıkan Rusya'ya ihracatı, bu senenin aynı sürecinde yüzde 30,65'lik düşüşle 750 milyon 709 bin dolara indi. Tekstil ve ham maddelerinde ise kayıp yüzde 24,42 olarak gerçekleşti. Bu ülkeye, geçen yılın 11 ayında 957 milyon 646 bin doları gören tekstil ve ham maddeleri ihracatı, bu senenin aynı döneminde 723 milyon 731 bin dolara kadar düştü. Deri ve mamulleri ihracatı da yüzde 16,46'lık düşüşle 366 milyon 359 bin dolara geriledi. Sektörün, Rusya'ya ihracatı geçen yılın aynı sürecinde 438 milyon 549 bin doları bulmuştu. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün, geçen yılın 11 ayında 386 milyon 180 bin dolara yükselen ihracatı, bu senenin aynı döneminde yüzde 12,82 düşüşle 336 milyon 678 bin dolara indi. Türkiye'nin yaş meyve ve sebze ihracatında yüzde 38,25 paya sahip olan Rusya'ya, bu sektörün ihracatında ise 11 aylık dönemde artış görüldü. Rubledeki değer kaybı yüzünden son günlerde yaş meyve sebze ihracatında da sıkıntılar yaşandığı belirtilirken bu dönemde sektör ihracatı yüzde 6,15'lik artışla 787 milyon 406 bin dolara yükseldi. Sektörün, geçen yılın aynı döneminde Rusya'ya ihracatı 741 milyon 773 bin dolar olmuştu. Zeytinin gen haritası çıkarılacak ŞANLIURFA - YASİN DİKME - Harran Üniversitesi (HRÜ) Ziraat Fakültesi bünyesinde kurulan organik zeytin işleme tesisinde Türkiye'deki zeytinin gen haritasının çıkarılacağı bildirildi. HRÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Halil Mutlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgede zeytinciliğin büyük önem arz ettiğini, bu kapsamda da üniversite bünyesindeki zeytin işleme tesisinde zeytin gen bankası kurduklarını Ankara Üniversitesi ile ortak çalışma yürüttüklerini belirten Mutlu, ziraat fakültesi tarafından, Ar-Ge çalışmaları kapsamında Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden zeytin fidanları getirtildiğini ifade etti. Fidanların bölgede tarıma elverişsiz alanlara ekilerek zeytinin gen haritasının çıkarılacağına işaret eden Mutlu, elde edilecek zeytinlerden de otomasyon yöntemiyle zeytinyağı üretmeyi planladıklarını kaydetti. Amaçlarının ticari olmadığını vurgulayan Mutlu, şöyle konuştu: "Ar-Ge çalışmasıyla elde edilecek zeytinlerin doğal koşullarda ne kadar dayanabileceğini, kalitesini ve kıvamını belirleyeceğiz. Ziraat ve Gıda Mühendisliği fakültelerimizin öğretim görevlilerinin iş birliğinde yürüteceği çalışmayla zeytin fidanı ve zeytinyağının sağlıklı şekilde üretimi konusunda ilki gerçekleştireceğiz." Son zamanlarda Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığın teşvikleriyle bölgede ağaçlandırma çalışması başlatıldığını anımsatan Mutlu, elde edilecek yeni ve kaliteli fidanları bölgeye sunacaklarını sözlerine ekledi. 20 Aralık 2014 Cumartesi EKONOMİ

7 7 EKONOMİ 20 Aralık 2014 Cumartesi Trakya'da kadınlar daha girişimci VAN- SITKI YILDIZ - Dünyada altın başta olmak üzere değerli madenlerin başında gelen altının çıkarılışı sırasında kullanılan siyanür, hem doğa hem de yer altı sularına karışması nedeniyle insan sağlığı açısından büyük bir tehdit unsuru olarak görülüyor. Siyanür kullanımı nedeniyle altın çıkaran şirketlerin sürekli protesto edildiği, çalışmalarının engellendiği ülkemizde de siyanürün doğada ve canlı yaşamında oluşturduğu tahribatı önlemek ve yaşanan gerilimlere son vermek adına YYÜ'lü bilim adamları 2009 yılında çalışma başlattı. YYÜ Fen Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nahit Aktaş öncülüğünde yürütülen çalışmaların ardından ANKARA- HÜSEYİN KARATEPE - ASELSAN, küresel çapta öz kaynaklarından en çok Ar-Ge bütçesi ayıran şirketler listesine girdi. hazırlanan proje, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın Sanayi Tezleri Programına sunuldu. Projenin kabul edilmesiyle "Nano Sarraf" isimli tamamen yerli bir ürün geliştiren Aktaş ve ekibi, bu sayede siyanürle altın arama dönemini sona erdirerek, doğaya ve insan sağlığına zarar vermeden altın çıkarılmasını sağlayacak. Prof. Dr. Aktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, siyanürle altın aramanın bütün dünyada kullanılan bir yönetme olduğunu fakat son zamanlarda ülke genelinde siyanürle altın arama, saflaştırma ve ayrıştırma çalışmalarının yöre halkı tarafından ciddi bir dirençle engellendiğini belirtti. Amerika, Afrika ve Asya kıtalarındaki altın Avrupa Komisyonu Ortak Araştırma Merkezi - İleri Teknolojik Çalışmalar Enstitüsü tarafından hazırlanan "AB Endüstriyel Ar-Ge Yatırım Karnesi" Doğaya ve canlılara verdiği zararlar nedeniyle kamuoyunda büyük tepki gören siyanürle altın arama uygulamasının, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde (YYÜ) geliştirilen "Nano Sarraf" adlı ürün sayesinde tarihe karışacağı bildirildi son buluyor üreticilerinin hepsinin altını saflaştırma sürecinde siyanür kullandığına dikkati çeken Aktaş, "Siyanür çok zehirli bir kimyasal ve özellikle altın arama çalışmaları sırasında oda sıcaklığında dahi çok rahatlıkla buharlaştığı için çevreye, bitki örtüsüne, hayvanlara ve çevrede yaşayan insanlara ciddi etkileri olabiliyor. Özellikle siyanürün yer altı ve içme sularına karışması da bütün yaşamı tehlike altına sokabiliyor" dedi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın proje desteğiyle hareket geçtiklerini anlatan Aktaş, madencilikte değerli metallerin saflaştırılmasında çevreye zararlı, zehirli etkisi olan kimyasalları, bileşenleri kullanmamayı hedeflediklerini ASELSAN, AB nin Ar-Ge Karnesi ne girdi ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN İlçemiz, Kızılay Mahallesi, İzmir caddesi ile Yüksel caddesi üzerine birer adet trafo yeri ayrılmasına ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, tarihinden itibaren Belediyemiz ilan panosunda 1 (bir) ay süre ile ilan edilmektedir. İlgilenenlere duyurulur. Basın ( Resmi İlanlar raporuna göre ASELSAN, söz konusu listede 50,7 milyon avro Ar-Ge harcaması ile 2 bin 500 küresel şirket arasında 1169'uncu sırada yer aldı. Şirket, sektörel olarak "Teknolojik Donanım ve Ekipman" kategorisinde bulunan 334 şirket arasında ise 170'inci oldu. Söz konusu araştırma kapsamında 2004 yılından bu yana Avrupa Birliği ülkeleri ve dünya çapında faaliyet gösterenler olmak üzere Ar-Ge yatırımı yapan şirketlerin finansal verileri analiz ediliyor. Çalışmada yer alan 2 bin 500 küresel şirketin yaptığı endüstriyel Ar-Ge harcaması, dünyadaki toplam endüstriyel Ar-Ge harcamasının yüzde 90'ını oluşturuyor. TEKİRDAĞ -MUHTEREM ERKUL - Trakya'daki kadın girişimci sayısının, Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu bildirildi. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Tekirdağ Müdürü Tolga Erkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Trakya'da ciddi oranda kadın girişimci potansiyeli olduğunu Bölgede 2010'da başlatılan girişimcilik destek programına katılarak sertifika alan girişimci sayısının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu, kadın girişimcilerin destek mekanizmalarında da aktif rol aldığını belirten Erkan, şöyle konuştu: "Bu yılki istatistikleri göre, Türkiye'deki girişimcilerin yüzde 33'ü kadın. Avrupa Birliği (AB) ortalamasına bakıldığında Türkiye için çok yüksek bir rakam. Trakya'da ise bu oran yüzde 47. Bölgedeki kadın girişimci sayısının Türkiye ortalamasının üzerinde olması bizim de yüzümüzü güldürüyor. Bölgedeki kadın girişimcilerin bu kadar hevesli olması bizi çok mutlu ediyor. Bu rakamların yeni yılda daha da artmasını bekliyoruz." Erkan, bölgedeki kadın girişimcilerin genellikle butik işletmeciliği ve benzeri sektörlerde faaliyet gösterdiğini ancak oto yıkama ve lastik tamiri gibi işlerle de uğraştığını aktardı. "DEZAVANTAJLI GRUPLAR IÇIN DE PROJELERIMIZ VAR" Erkan, bölgedeki dezavantajlı gruplar için projeler hazırladıklarını, Karacakılavuz Mahallesi'nde açtıkları girişimcilik kursuna katılan 25 kadının sertifika aldığını belirtti. Kırsalda, özellikle Süleymanpaşa Kaymakamlığı ile ortak girişimcilik kursu başlattıklarını aktaran Erkan, şöyle devam etti: "Bunun sonuçlarını 3-5 ay sonra göreceğiz. Diğer kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleriyle engelliler ve hükümlülere ilişkin de projeler hazırlıyoruz. Bu gruptakiler için de girişimcilik kursu açılması Tekirdağ için önemli. Eğitimler sonucunda alınan sertifikalar süresiz. Sertifika sahibi bize istediği zaman hibe desteği için başvurabilir." MİKRO-HAZNE CO2 İNKÜBATÖR, OKSİJEN VE PH KONTROLLÜ EMBRİYO KÜLTÜR İNKÜBATÖRÜ ( SET ) ALIMI TIP FAKÜLTESİ YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ANKARA ÜNİVERSİTESİ Mikro-Hazne CO2 İnkübatör, Oksijen ve PH Kontrollü Embriyo Kültür İnkübatörü ( Set ) alımı Yetkili satıcılığı veya imalatçılığı gösteren belgeler: sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye a) İmalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler, ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: b) Yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge İhale Kayıt Numarası : 2014/ veya belgeler, 1-İdarenin c) Türkiye de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi. a) Adresi : Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü İbn-i Sina Hastanesi Akademik Yerleşke L-Blok Kat: SAMANPAZARI ALTINDAĞ/ANKARA İsteklilerin yukarıda sayılan belgelerden, kendi durumuna uygun belge veya belgeleri sunması b) Telefon ve faks numarası : yeterli kabul edilir. İsteklinin imalatçı olduğu aşağıdaki belgeler ile tevsik edilir. c) Elektronik Posta Adresi : dsermaye@medicine.ankara.edu.tr a) İstekliler adına düzenlenen Sanayi Sicil Belgesi ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : b) İsteklinin üyesi olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen Kapasite Raporu 2-İhale konusu malın c) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen İmalat Yeterlilik Belgesi a) Niteliği, türü ve miktarı : Mikro-Hazne CO2 İnkübatör, Oksijen ve PH Kontrollü Embriyo Kültür ç) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından aday veya istekli adına düzenlenen İmalat İnkübatörü ( Set ) Alımı Yeterlilik Belgesi Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. d) Tıbbi Cihaz üreticisi, OEM (Original Equipment Manafacturer-Orijinal Malzeme Üreticisinden b) Teslim yeri : Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı ürettirmek suretiyle üretici niteliği kazanmış ise bu üretime ilişkin sözleşme c) Teslim tarihi : Sözleşmenin taraflarca imzalanmasına müteakip 60 gün içinde çalışır durumda e) İsteklinin alım konusu malı ürettiğine ilişkin olarak ilgili mevzuat uyarınca yetkili bakanlık veya teslim edilecektir. kuruluşlarca verilen üretim işletim izni(müsadesi) belgeleri 3- İhalenin Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları a) Yapılacağı yer : Ankara Üniversitesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü Satınalma Birimi ve açıklamaları içeren doküman: (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Akademik Yerleşke L3) Teklif edilen cihazların teknik şartnamelerinde belirtilen şartlara uygunluğunu teyit etmek amacıyla ayrıntılı teknik bilgilerin (cihazla birlikte kullanılan diğer aksesuarlar hakkında bilgi veren) yer Samanpazarı/ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 aldığı orijinal Türkçe veya Türkçe tercümeli kataloglar, fotograflar vb. tanıtım materyalleri ihale 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak dosyasında sunulacaktır. kriterler: 2. "Teknik Şartnameye Cevap Belgesi" adı altında hazırlanacak dokümanda, teknik şartname ve 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: eklerindeki maddelere sırasıyla ayrı ayrı cevap verilecek ve cevap maddeleri, broşür, katalog veya Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar dokümanlarda, şartname maddesi numarası verilmek suretiyle işaretlenecektir. Bu belgede, cevaplarda verilen bilgilerin, hangi dokümanda ve kaçıncı sayfada olduğu da ayrıca belirtilecektir. Cevap Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı değerlendirilecektir. Teknik şartnameye cevap belgeleri, teklif veren isteklinin antetli kağıdına verilmeyen, işaretlenmeyen veya dokümanı belirtilmeyen maddeler, uygun olmadığı şeklinde olduğunu gösterir belge, yazılmış, firma kaşeli ve firma yetkilisi tarafından imzalanmış olacak ve ihale dosyasında sunulacaktır Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. olduğunu gösterir belge, 6. İhale yerli ve yabancı tüm isteklilere açıktır İhale konusu malın satış faaliyetinin yerine getirilebilmesi için ilgili mevzuat gereğince alınması zorunlu izin, ruhsat veya faaliyet belgesi veya belgeler: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı A.Ü. Döner 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: Tıbbi Cihaz Yönetmelikleri kapsamındaki ürünlerin veya cihazların satın alımları kapsamında, Sermaye İşletme Müdürlüğü Ziraat Bankası Kamu Girişimci Şube ( Şube Kodu:2532 ) Bakanlıklar isteklilerin T.C. İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankasında Tedarikçi (üretici veya İthalatçı) veya / ANKARA TR hesabına döküman ücreti yatırılarak ( İhale Kayıt bayi olduğuna dair UBB kayıt numaralarını, teklif edecekleri cihazların TİTUBB'de Sağlık Numarası Dekonta yazdırıılacak ) A.Ü. Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Akademik Yerleşke L- Bakanlığı'ndan onaylı olduğunu gösterir ürün (barkod) numarasını vereceklerdir.bu kapsama dahil Blok Kat:3 Samanpazarı - ALTINDAĞ / ANKARA adresinden satın alınabilir. edilemeyen cihazlar için isteklilerin Tıbbi Cihaz Yönetmeliklerinin öngördüğü AT Belgelerini (CE/EC 7.2. İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza sertifikaları, uygunluk beyanı) ibraz etmeleri gerekmektedir.tıbbi Cihaz Yönetmelikleri kapsamında kullanarak indirmeleri zorunludur. olmayan ürünler veya cihazlar için TİTUBB kayıt ve bildirimi aranmayacaktır. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Ankara Üniversitesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Satınalma Birimi (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Akademik Yerleşke Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, L3)06100 Samanpazarı/ANKARA adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz. teminat vereceklerdir Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 120 (yüzyirmi) takvim günüdür. İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Basın ( Resmi İlanlar

8 8 20 Aralık 2014 Cumartesi KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN ATATÜRK ÜN TÜRK DİLİ İLE İLGİLİ SÖYLEDİKLERİ Bugünlerde; Türküm, milliyetçiyim demek kınanır oldu. Kim yazısında ve konuşmalarında bu iki kelimeyi yazarsa veya söylerse, hemen şovenistlikle ve ırkçılıkla suçlanıyor. Hele son yıllarda neredeyse cezalandırılması gereken bir suç işlenmiş gibi görülüyor. Kürt, ben Kürdüm derse ve Kürt ırkçılığı yaparsa kendilerine ilerici-aydın etiketini uygun gören bazı hainler tarafından hoş karşılanıyor. Hatta bu ayrımcılık yapanlar destekleniyor ve elinden hakları alınmış masum halk sınıfına sokuluyor. Sanki, Hepimiz Ermeniyiz diyenler ırkçılık yapmıyor. Sadece ve sadece Türk olduğunu, milliyetçi olduğunu, Atatürkçü olduğunu ifade edenler ırkçıdır, şovendir. Diğerleri? Onlar serbest, hem de bu ülkeyi bölünceye kadar serbest. Bırakınız kendinizi ifade etmeyi, Türk milleti kavramı bile inkar ediliyor. Türkiyeli dememiz gerekiyormuş. Yoksa ırkçılığın en şiddetlisini telaffuz ediyormuşuz. Hele Atatürk ün ilke ve inkılaplarını desteklemek, Atatürk milliyetçisi olmak tamamen suç. Anayasa dan dahi Atatürk ü, onun ilke ve inkılaplarına atıfta bulunan kelimeleri bile bu çok bilmiş entel takımı çıkartmak istiyor. Bütün ihanet odakları maalesef birleşti. Şu anda kendilerini güçlü görüyorlar ve her şeyi değiştirebileceklerini zannediyorlar. Onlara göre; her etnik grup kendini ifade edecek ama sadece Türk olan renksiz olacak, Türk olduğunu söyleyemeyecek. Türkler, Türkiyeli kavramı altında Kürt, Çerkez, Süryani, Gürcü ve Lazlar sırasında sayılan bir etnik grup olarak ifade edilecek, istenen bu. Bakınız; bunlar Atatürk e neden karşılar biliyor musunuz? Atatürk diyor ki: Biz doğrudan doğruya milletperveriz ve Türk milliyetçisiyiz; cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. İşte ihanet içinde bulunanların karşı oldukları Atatürk ün bu sözlerinedir. Büyük Atatürk ne diyor bu sözlerinin içinde?: cumhuriyetin dayanağı Türk topluluğudur. Türk topluluğunu cumhuriyetin dayanağı olmaktan çıkarmak istiyorlar. Oysaki Cumhuriyet in dayanağı olan Türk topluluğunun her bir ferdi Türk kültürüyle dolu olmalıdır, çünkü Cumhuriyet ancak öyle kuvvetli olur. Bu sebeple Türk topluluğunun, Cumhuriyet in dayanağı olmaktan çıkararak Türkiyeli üst kimliği altında sıradan bir etnik topluluk hâline getirmek istiyorlar. Asla başaramayacaklar asla! Çünkü Büyük Atatürk ün şu sözleri bizim için Cumhuriyet in temel ilkesidir. Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkı, Türk milletidir. Evet bu cumhuriyeti kuran Türk milletidir. Biz de bununla övünüyoruz. Aynen Atatürk ün övündüğü gibi: Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. Şunu da çok iyi biliyoruz ki bir milletin varlık sebebi dilidir. Hiçbir zaman devletimizin dilini başka dillerle ortak seviyeye getirilmesine izin veremeyiz. Hiçbir Türk kendi bilincinde olduğu sürece resmi dilimiz Türkçe nin yanında başka Esperanto bir dile ne Anayasasında ne de eğitim sistemi içerisinde yer vermeye izin vermez. Milletimiz bu girişimlere mutlaka engel olacaktır. Bu bağlamda bizler Atatürk ün şu sözünü bir ilke, bir rehber olarak benimseriz: Türk milletinin dili Türkçedir, Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bizler Türk dilini sadece, Türkiye Cumhuriyeti içerisinde konuşulan bir dil olarak düşünmüyoruz. Dünyanın neresinde Türk varsa güzel dilimiz oralarda da konuşulacaktır. Büyük Atatürk, Türkçeyi ayağa kaldırırken amacını şu sözlerle dünyaya duyuruyordu: Bana öyle bir konuşulan Türkçe yapacaksınız ki; dünyanın neresinde olursa olsun bütün Türkler temelde bu dili anlayabilecektir. Uzun sözlere ne gerek var? Atatürk ün Türk dili ve Türkçe ile ilgili şu sözlerini hiçbir zaman unutmayalım, unutmayacağız: Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır. Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü, Türk milleti geçirdiği nihayetsiz badireler (felaketler) içinde ahlakını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir. Millî his (toplum bilinci) ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması millî hissin inkişafında (gelişmesinde) başlıca müessirdir (etkendir). Türk dili dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil şuurla (bilinçli olarak) işlensin. Türkiye dışında kalmış Türkler, ilkin kültür meseleleriyle ilgilenmelidirler. Nitekim biz Türklük davasını böyle bir müspet ölçüde ele almış bulunuyoruz. Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk değerlerine önem veriyoruz. Baykal ötesindeki Yakut Türklerinin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz. Milletimiz dil ve din gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz. Türk milletinin millî dili ve millî benliği hayatımızda hakim ve esas olacaktır. Türk milletindenim diyen her insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz. Sonuç olarak diyoruz ki biz dilimizi kimseye peşkeş çekmeyeceğiz. Atatürk ün direktifleri ışığında güzel Türkçemizi koruyacağız. Bu dil bayrağını nerede Türk yaşıyorsa oraya taşıyacağız. Çünkü biz Türküz ve Atatürk milliyetçisiyiz. Aynen Atatürk ün Türk milliyetçisi olduğu gibi O, şöyle söylüyordu: Şu kadarını belirtmeliyim ki ben her şeyden evvel bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum, böyle öleceğim. İki metrekarelik çay ocağındaki 50 yıllık yaşam, belgesel oldu Trabzon'da iki metrekarelik dükkanında 50 yıldır çaycılık yaparak yaşamını sürdüren 77 yaşındaki Adil Ataoğlu'nun hikayesi, belgeselleştirildi. TRABZON - Trabzonlu yönetmen Varol Uzun tarafından, çay ocağında 50 yıldır aynı demliği kullanan ve kentte "Adil Baba" olarak tanınan Ataoğlu'nun hem işine bağlılığı hem de dar alanda verdiği yaşam mücadelesi belgesel yapıldı. Yönetmen Uzun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çektikleri belgeselle 30 dakika içerisinde "Adil Baba"nın 2 metrekarede oluşan bir günlük yaşamını, hayata bakış açısını, çayı demlemesini ve insanlarla ilişkilerini anlatmaya çalıştıklarını Burada çay içerken "Adil Baba" yı fark ettiklerini dile getiren Uzun, bir süre Ataoğlu'nu gözlemledikten sonra ne kadar titiz olduğunu ve işle ev dışında bir hayatı olmadığını görünce çay ocağında verdiği mücadelenin ilgilerini çektiğini ifade etti. Uzun, Ataoğlu ve çay ocağının Trabzon'la özdeşleştiğini anlatarak, "Trabzon'un tanıdığı, sevdiği beyaz saçlı ve 77 yaşında olan bu titiz adamın hikayesini anlatmak istedik. Onun hikayesinden güzel bir şeyler çıkacağını biliyorduk ve işine sevgisinden, saygısından yola çıkarak belgeselimizi çekmeye başladık. Çekimlerde bazen zorlansak da tamamen doğal ve güzel bir ürün ortaya çıkardık" dedi. "Adil Baba"nın çok değişik bir yapısı olduğuna dikkati çeken Uzun, Ataoğlu'nun 50 yıldır kullandığı çayı hiç değiştirmediğini anlattı. Azun, Ataoğlu'nun bardaklarına da çok dikkat ettiğini vurgulayarak, "Sırf bardakları kırılacak diye esnafa çay vermiyor. Bunun dışında sırf buradan çay içmek için 50 yıldır bu mekana gelen vatandaşlar var. Bazıları 'Adil Baba'nın çayı MEHMET NURİ PARMAKSIZ HAYATA VE AŞKA DAİR SÜKÛTUN KALBİNDE Âşığın kalbi yârla atar, onsuz kalbin ne önemi var? Kalp hisseder, akıl düşünür ve ruh hicrandan esen rüzgârlarla üşür. Sükûtun kalbinde nefes almak, her dem yârin hayaliyle tahayyülün nabzında hülyalara dalmak ne gam. Olsun, hasretim kadar büyük davam. Aşkı büyük olanın hasreti de büyüktür. Sonunda vuslat olduktan sonra söyleyin bana âşığa aşkta ne yüktür? Sükût derdimin dermanı, sükût gönlümün Makedonya'da "İnsan Onuru" sergisi açıldı ÜSKÜP - İkinci Dünya Savaşı yıllarında Makedonya, Bulgaristan, Sırbistan, Bosna Hersek, Avusturya, Almanya'dan kaçarak Arnavutluk'a yerleşen Yahudiler hakkında belgelerin yer aldığı "İnsan Onuru" isimli sergi Makedonya'nın başkenti Üsküp'te açıldı. Yahudi Soykırımını Anma Müzesi'ndeki sergide, yılları arasında söz konusu ülkelerden kaçarak Arnavutluk'a yerleşen Yahudiler hakkında 700 belge sergileniyor. Serginin açılışına katılan Arnavut kökenli Makedonya Başbakan Yardımcısı Musa Caferi, bölgedeki kültürel ve kurumlar arası işbirliğinin halklar arasındaki işbirliğini de geliştirebileceğini belirterek, Makedonya ile Arnavutluk arasındaki kurumların işbirliğinin de söz konusu sergiyle taçlandığını vurguladı. Caferi, "Bizi uzaklaştıran değil, yakınlaştıran değerleri ortaya çıkarmak ortak geleceğimiz açısından büyük önem taşıyor" ifadesini kullandı. Makedonya Yahudilerine Yönelik Soykırım Vakfı Başkanı Pepo Levi, kültür, bilim ve toplum alanlarındaki değerlerin arttırılmasıyla yeni nesiller için huzurlu bir ortak yaşam alanı bırakmak istediklerini Levi, Avrupa'da artan Yahudi karşıtlığına karşı bu tür sergilerle yapılan zulmü ortaya koyduklarını ifade etti. Arnavutluk Devlet Arşivi Genel Müdürü Get Ndoç da kendi arşivlerinden derledikleri belgelerin sergide yer aldığını kaydederek, sergi öncesinde kurum olarak Makedonya Yahudilerine Yönelik Soykırım Vakfı ile imzaladıkları işbirliği anlaşmasıyla karşılıklı bilgi ve belge paylaşımında gelişme kaydedileceğini belirtti. Serginin açılışına Avrupa Birliği (AB) işlerinden sorumlu Başbakan Yardımcısı Fatmir Besimi de katıldı. İkinci Dünya Savaşı'nda, Makedonya'da yaşayan toplan 7 bin 144 Yahudi, Polonya'daki Treblinka Kampı'na gönderilmişti. ilacı. Ben sustukça kesiliyor sesi elemin, ben sustukça can çekişiyor ruhumda acı. Ömrümün dalları baharı bekleyen sürûra âşık, gönlümdeki gülistana yağansa aşkın şükür yağmurları. Gözlerimdeki nur, ruhumu çevreleyen sur aşka dâir, bentlerimi yıkansa beklediğim sürûr. Rüyalarımdan seslenen ses, nefesimin içindeki gizli nefes yâre koşan yarınlarım. Benim beklediğim ölümün içindeki vuslat, beni ve ruhumu güldüren aşka imanım ve yârime sadakat. Nasıl buharlaşırsa sular hasretle, dertler de unutulur zamanla ve sükûtla. Biliyorum çünkü her nefeste tecrübe ediyorum sessizliğin sesini duyabilenler dünyadan mahşere koşar umutla Geceleri feryat eden gönlüm değil artık dilime sözler pranga, elemin gözyaşında yıkanmaksa angarya. Sitem ve şikâyetler sükûtumla eriyen lal, beni benden alansın ömrümü helal ettiğim hilal! Bil dışında çay içmek istemediği, bazıları ise sırf muhabbeti için geliyor. İşi ve evi dışında herhangi bir sosyal hayatı yok. Pazar günlerini bile çay ocağında geçiriyor. Pazar sabahı erkenden çay ocağına gelerek gözü gibi baktığı çaydanlığı ile bardaklarını temizliyor, pazartesi de sabah 05.00'te çay ocağını açarak akşam 07.00'de evine gidiyor" diye konuştu. Uzun, yemek dışında "Adil Baba"nın dinlendiği başka bir alan olmadığını belirterek, Ataoğlu'nun ramazan dışında hiç tatil yapmadığını Ataoğlu'nun para kazanma derdinin olmadığını dile getiren Uzun, şunları kaydetti: "Onun için 2 metrekarelik çay ocağı hayata bağlanma sebebi. İnsanın her yaşta hayata bağlanma sebebi olması lazım. İnsan sağlıktan öte hayata bağlanma sebebi bittiği zaman ölüyor. 'Adil Baba' da bize onun örneğini verdi ve çay da bizim için vesile oldu. Bizim bu belgesele girmemizdeki en büyüt etken 'Adil Baba'nın 'ben bu işi bırakırsam ölürüm' cümlesi oldu." Şu ana kadar 3 belgesel çektiğine işaret eden Uzun, "Tüketim toplumu olduğumuz için insanların önüne bir tarih bırakmamız gerekiyor. Biz de onun için bu tarz yaşam hikayelerini konu edinerek, insanları bilgilendirmek istiyoruz. Amacımız Karadeniz'deki bu tarz güzel insanları ve güzellikleri farklı yörelerdeki kişilere aktarabilmek" dedi. Uzun, Ocak ayı itibariyle filmi gösterime sunacaklarını belirterek, ileriye dönük uzun metrajlı bir film planı olduğunu Adil Ataoğlu da yaklaşık 65 yıldır çay ocağı işlettiğini belirterek, Uzun Sokak'taki 2 metrekarelik çay ocağında, zor şartlarda 50 yıldır çaycılık yaptığını anlattı. Ömrünün dar ve küçük olan çay ocağında geçtiğini dile getiren Ataoğlu, "Bazen alanım dar olduğu ve buzdolabım olmadığı için zorlanıyorum. Keşke daha fazla imkanım olabilseydi ama mutluyum. İşimi 65 yıldır severek yapıyorum. Çok müşterim var. Vatandaşlar beni tanıyor, biliyor. Ben 50 yıldır aynı yerde esnafım. Sabah 05.00'te işime gelir, 19.00'da çay ocağımı kapatır evime giderim" diye konuştu. Ataoğlu, çay yapmanın da bir sanat olduğuna dikkati çekerek, "Çay yapmak öyle kolay bir iş değildir. Çay yapmanın da püf noktaları var. Çayın demini ne kadar atacağını, suyunu ne kadar koyacağını ve kaç dakikada demleyeceğini bilmen gerekiyor. Ben 50 yıldır aynı demliği ve çayı kullanıyorum. Eline her demliği alan çay yapamaz. Ben yıllardır çayımı, Çaykur'un ziraat mühendislerinin verilerine göre yapıyorum. Benim çayımı herkes bilir, sever ve o nedenle de her kesimden insan gelir" ifadelerini kulandı. Belgeselinin çekildiği için mutlu olduğunu anlatan Ataoğlu, çaycılığın da bir sanat olduğunu, bu yüzden de yaşatılması gerektiğini kaydetti. Şehir Tiyatroları'nın yeni oyunu "Komşum Hitler" İSTANBUL - İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları'nın yeni oyunu "Komşum Hitler", Aralık tarihlerinde sahnelenecek. İBB Şehir Tiyatroları'ndan yapılan açıklamaya göre, sezonunda yerli yazarların eserlerine öncelik veren Şehir Tiyatroları, Ali Cüneyd Kılcıoğlu tarafından kaleme alınan oyunu Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi'nde izleyici ile buluşturacak. Yönetmenliğini Tolga Yeter'in yaptığı oyunun dramaturjisini Arzu Işıtman, sahne tasarımını Barış Dinçel, kostüm tasarımını Gamze Kuş, ışık tasarımını Mahmut Özdemir, efekt tasarımını ise Nesin Coşkuner üstlendi. Modern toplumun içinde filizlenen ve çözülmediği takdirde yaşanılmaz bir dünyaya kapı açacak pek çok sorunu görünür kılmaya çalışan oyun, insan ilişkilerinden sosyal medyaya, modern dünyanın bir göstergesi olarak sunulan sanal yaşamın, giderek çağımız insanını kendi düzenine uyumlayan ya da yutan bir canavara dönüşmesini, gerçekle sahtenin iç içe geçtiği karakomedi olarak ortaya koyuyor. ki beni artık elemin kucağında sallayamıyor hiç bir melâl. Denizim şükür, okyanusum yâr, seccademin hacmi akıllara zarar. Âşığın kalbi yârla atar, onsuz kalbin ne önemi var? Beni yakan özlemin içindeki koru da yakan hâr. Aldığım her nefes vuslata, geçen her gün mahşere, kalbimin her atışı yokluktan vara adım, hasretin büyüdükçe sevdam sana daha da çoğalıyor yâdım. Ey sükûtun kalbinde yaşayan yâr! Ey ellerime kâlû belâda kokusunu bırakan yâr! Bil ki gönlüm aşka kanat çırpan bir bulut, bil ki ömrüm çölüne dualarla sonsuzca yağacak yağmur, bil ki ismim ve sözüm mahşerimizi aydınlatacak nur. Ey ellerimin ve gözlerimin hükümdarı! Sükûtun kalbinde atıyor kalbim; sözüm de, nefesim de senindir yârim. GÜNÜN ŞİİRİ Gözlerin rûhumu aydınlatan âteş güzelim, Öpüşün mahşere, sevdân ölüme eş güzelim.

9 YAŞAM-ÇEVRE 20 Aralık 2014 BULMACA Cumartesi9 Daha iyi yaşamak için Türkiye'yi seçiyorlar Matem. Kendine inanılan kimse. 2. Askeri bir birlik. Eski bir devlet. 3. Tanrı. Elma, armut gibi meyvelerin yenmeyen iç bölümü. 4. Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses. Cennetle cehennem arasında olduğuna inanılan bir yer. 5. İlaç, merhem. Güney Amerika da bir dağ sırası. Sert, katı. 6. İlkbaharda kırlarda yetişen, ufak yeşil yapraklı, ıspanak gibi pişirilip yenen bir bitki. 7. Çok ince ve değerli bir kumaş. Ergin. 8. Manda pastırması. Bir nota. 9. Bir çeşit pelte. Yabani hayvan barınağı. 10. Güneş doğmadan önceki alaca karanlık. Mikroskop camı. 11. Bir meyve. Mahalli, mevzi, lokal. 12. Taneleri iri, şekeri bol, çekirdekli bir üzüm türü. Cüsseli. 13. Bir nota. Düşünce, ide. 14. Eskiden lise derecesindeki okullara verilen ad. Acıklı, yürekler acısı, trajik. 15. Genellikle kürkten, gösterişli kumaşlardan veya yünden örülerek yapılmış omuz atkısı. Bir şeyin geçtiği ya da önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet. 16. Gözleri görmeyen. Asya da bir ülke. 17. Yiğitlik, kahramanlık, cesaret. 18. İran da bir kent. Masa tenisi, voleybol gibi oyunlarda maçın bölümlerinden her biri. 19. Batarya. Evrenpulu. 20. İlgi çekici, değişik kimse. Sergen, raf. Yukarıdan aşağıya: 1. Uçurum. Töre bilimi, ahlak bilimi. Eyerin arka bölümü. Sinirler. 2. Bir uyarıyı, bir tehlikeyi bildirmek için verilen işaret. Ekmek, peynir ve et suyu veya süt ile yapılan bir tür yemek. Dansta kavalyenin eşi. Asalak bir böcek, kehle. 3. Türk müziğinde bir makam. Sistem, düzenek. Bir yerde toplanan kalabalık, halk. 4. En azından, hiç olmazsa. Kural. İsim. 5. Neodimin simgesi. Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma. Güven, güvence. 6. Amonyak. Eti, yağı az olan, cılız, sıska. Nispet. 7. Rütbesiz asker. Ağırkanlı, rahatına düşkün. Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan işadamının durumu, batkınlık. Kuzu sesi. 8. Edirne ilinin bir ilçesi. Taht. Düz yazı. 9. Diş taşı. Terakkiperver. Keçinin erkeğine verilen ad. 10. Uyanık, gözü açık. Ruh. Kişisel duyguların ilham yolu ile coşkulu ve etkili anlatımı. Şenlik kemeri. Hazırlayan: Ercan BOSTANCIOĞLU Rusya'dan, Bosna Hersek ve Moldova'ya kadar her yıl birçok ülkeden yüzlerce insan farklı nedenlerle Türkiye'ye geliyor. Farklı bir hikayeleri bulunsa da hepsinin ortak isteği daha iyi bir yaşam koşuluna sahip olmak, bunun için de iyi bir eğitim almak. ANTALYA - Moldovalı 28 yaşındaki kette rezervasyon bölümünde çalışmaya bulduklarını kaydetti. Nadejda Aladova, 8 yaşındaki oğlu Maxim başladı. Aladova'nın Türkiye'ye adaptasyonu Kendisinin masa tenisi, oğlunun da bas- Patraman'ın daha iyi bir okula gidebilmesi sürecinde, Göç İdaresi Genel ketbol ile ilgilendiğini anlatan Aladova, için Türkiye'ye yerleşen göçmenlerden biri. Müdürlüğü görevlileri yardımcı oldu. evlerinde bir tavşan, bir muhabbet kuşu Yaklaşık 11 yıl önce Türkiye'de yaşayan AA muhabirine, ilk zamanlarda Türkçe'yi ve 3 japon balığı beslediklerini, bunların Alexandra Uslu'nun yanına tatil için gelen iyi bilmedikleri için zorlandıklarını söyleyen bakımından oğlu Maxim'in sorumlu olduğunu ve Türkiye'yi çok seven Aladova, eşinden Aladova, "Oğlumla sürekli kavga ediyorduk. belirti. Aladova, Türkiye'de vatan- ayrılınca eğitimin kalitesinin iyi olmasından Oğlum bana, 'Anne niye beni buraya daşlık alıp, avukatlık yapmak istediğini dolayı 4 yıl önce Türkiye'ye yerleşme kararı getirdin, beni kimse anlamıyor, ben de aldı. onları anlamıyorum' diyordu. Şimdi ilkokul Tatil için geldiği Antalya'nın sıcak iklimi- Oğlu Maxim'i devlet okuluna gönderen ikinci sınıfa gidiyor ve çok mutlu. Okulunu ne aşık olan 38 yaşındaki Tatar asıllı Rus Aladova, Moldova'da Hukuk ve arkadaşlarını çok seviyor" dedi. Liliya Yüzmeeva da kızı Asiya Fakültesinden mezun olmasına rağmen Türkiye'ye çok kısa sürede adapte Davletzyanova'nın eğitimi için Türkiye'yi diplomada eşitliğin olmaması nedeniyle olduklarını dile getiren Aladova, Türklerin tercih eden annelerden biri. turizm sektöründe faaliyet gösteren bir şir- sıcakkanlı, dost canlısı ve yardımsever Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde eğitim hayatını sürdüren kızı ve "Skotik" isimli 6 yaşındaki kedisi ile Antalya'da yaşamlarını sürdüren Yüzmeeva, bir firmada grafiker olarak Ayı saldırılarına karşı görev yapıyor. Antalya Büyükşehir Belediyesince açılan kurslarda Almanca ve gitar eğitimi alan "elektro çit" önerildi Yüzmeeva, zamanını Kur'an-ı Kerim okuyarak, kızıyla gitar çalarak, Antalya'nın doğa güzelliklerini keşfederek geçiriyor. KASTAMONU - Kuzeydoğa Derneği "Ayı saldırılarının bertaraf edilmesinde, Türkiye'ye alışmakta hiç zorlanmadığını Başkanı Çağan Hakkı Şekercioğlu, üreticilerin ayı saldırılarından korunmasının labilecek teknik, elektro çit sistemidir. ülkemizde en kolay ve en etkin kullanı- vurgulayan Yüzmeeva, özellikle Antalya'nın sıcak iklimini ve denizini çok en kolay ve etkin tekniğinin, arazilere Bu cihazlar, çitle şok veren ana merkezden oluşur. Ana merkez, her saniye çit- sevdiklerini kaydetti. Birkaç yıl önce elektro çit sistemi kurulması olduğunu Moskova'ya gittiklerinde soğuktan duramadıklarını anlatan Yüzmeeva, "Antalya'ya lere voltajı düşürülmüş şok dalgası verir. Şekercioğlu, AA muhabirine yaptığı Bu şok dalgası insanlara, yaban hayvanlarına ve evcil hayvanlara zarar ver- yerleştikten sonra Moskova bize çok açıklamada, yaban hayvanlarının yaşam soğuk geldi, Moskova'ya bir daha gidemedik" diye konuştu. alanlarının daraldığını, bundan dolayı mez, manyetolu çakmaklar gibidir. Buna insan-ayı çatışmalarının sıkça yaşandığını anlattı. mez çünkü canının yanacağını bilir. Bu, maruz kalan ayı bir daha bunu dene- Türkiye'de vatandaşlık almak isteyen Yüzmeeva, ölünce Demre ilçesi yakınları Özellikle tarımla uğraşanların bu aynı zamanda yaban domuzu, boz ayı, Kaleköy ve Üçağız açıklarındaki konuda ciddi sıkıntılar yaşadığına dikkati çeken Şekercioğlu, "Doğada sadece sansar, tilki gibi canlıların, hayvan otlatılan meralara, arılıklara girmesini engelle- Kekova'da eski bir mezarlıkta gömülmeyi istediğini ifade etti. mektedir." ayıların değil, diğer yaban hayvanlarının İstanbul'da düzenlenen Türk Mutfakları da yaşam alanları daralıyor. Buna bağlı Kongresi'ne katılarak Türkiye ile tanışan birtakım sorunlar yaşanıyor, yaban Moldovalı 34 yaşındaki Ekaterina Kotenko hayatı-insan çatışmaları artıyor. Özellikle da üniversite eğitimini Türkiye'de tamamlamak arı yetiştiricileri bu konuda ayılardan istedi. oldukça mustarip, kovanlar sürekli ayılar Anadolu Üniversitesi Turizm ve Otelcilik tarafından kullanılamaz hale getiriliyor, Bölümü'nden mezun olan Kotenko, 2004 çabalar boşa çıkıyor" ifadesini kullandı. yılında turizm sektöründeki bir firmada Ayı saldırılarına karşı en etkili çözümün daha önce hiç yapmadığı işle göreve baş- elektro çit olduğunu dile getiren ladı yılından itibaren de aynı firmada Şekercioğlu, üreticilerin bu sayede operasyon müdür yardımcısı olarak görevini sürdüren Kotenko, ilk etapta zorlan- ürünlerini koruyabileceğini belirtti. Şekercioğlu, şöyle konuştu: dığını ama artık Türkiye'yi çok sevdiğini belirtti BUL- MACA Soldan sağa: ÇÖZÜMÜ BUGÜN 11. SAYFADA TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com MİLLÎ AYDINLAR İRADE BEYAN ETTİ Gerçek Türk aydını, sadece ve sadece Allah'ına, vicdanına ve milletine karşı sorumluluk duygusu içinde olan; şeytanın, menfaatinin, korkusunun, Amerika, Avrupa ve İsrail gibi emperyalist Haçlı- Siyon odakların ve onların yerli taşeron ekibi olan PKK gibi eşkıya örgütlerinin sözcüsü, kulu, kölesi olmayan, güvenilir, samimi, cesur millet mistikleridir. Bu çerçevede Türk milleti, bağrından milyonlarca gerçek, sahih münevver Türk aydını çıkarmıştır, çıkarmaya devam ediyor, çıkaracaktır. Ancak şu anda Türk milletinin önüne, neredeyse bütün basın yayın organlarına, siyasi partilere, oraya buraya karanlık aydınlar sürülmüş, yerleştirilmiş, onlar da milletimizin ruhunu ve geleceğini karartmakla meşguller. Ancak Prof. Dr. Haydar Baş, Sadi Somuncuoğlu, Banu Avar, İsmet Özel, Sezai Karakoç gibi sayamayacağımız kadar çok sahih, münevver Türk aydını da bu karartma şerrine karşı meşale taşıyarak aydınlatma hayrını işliyorlar. Bu bağlamda 27 Mart 2013 günü Ankara Sürmeli Oteli'nde toplanan ve imzacılar arasında benim de yer aldığım eski, yeni milletvekili, siyasetçi, parti başkanı, akademisyen, yazar ve STK temsilcilerinden oluşan 300 ü aşkın millî aydın tarafından imzalanan üç maddelik bir bildiri yayınlandı. İmzacıların bazıları şunlar: Prof. Dr. Halil İnalcık, Alev Alatlı, Prof. Dr. İlber Ortaylı, E. Org. Edip Başer, HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, Eski DGM Savcısı Talat Şalk, Prof. Dr. Mustafa Kafalı, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. Ümit Özdağ, Prof. Dr. İskender Öksüz, Eski Bakan Sadi Somuncuoğlu, Prof. Dr. Anıl Çeçen, Prof. Dr. Abdurrahman Güzel, Prof. Dr. Cemal Kurnaz, Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, Eski Bakan Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Hasan Ünal, Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Yavuz Bülent Bakiler, Yaşar Okuyan. Prof. Dr. İskender Öksüz'ün okuduğu bildiri metni şöyle: "TÜRK MİLLETİNE ÇAĞRI: Aşağıda imzası bulunan bizler, Türk milletinin akl-ı selimine sesleniyor, tarihin bu dönemecinde Türk milleti adına hareket edenleri uyarıyoruz! 1. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu ve sahibi olan Türk Milleti'nin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa'dan çıkarılamaz. 2. Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz. 3. Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden Türk Milleti'nin kesintisiz egemenliğini esas alan büyük Atatürk'ün kurduğu millî devlet yapısı ortadan kaldırılamaz." Bu bildiriyi imzalayan 300 aydın arasında gerçek milliyetçiler ve gerçek Atatürkçüler yer alıyor. Prof. Dr. Haydar Baş hoca ve kadrosu da başından beri yıllardır aynı millî hassasiyeti en gür bir sesle dillendirmektedir. Diğer yandan İsmet Özel ve Sezai Karakoç gibi gerçek İslamcılar da anti-emperyalist tutumlarını, Haçlı-Siyon odakların; Amerika'nın, Avrupa'nın, İsrail'in oyuncağı olmayı şiddetle reddediyorlar. Nitekim bu bildirinin hemen arkasından birkaç gün sonra İslamcıların tamamının ittifakla saygı duydukları Sezai Karakoç da benzer bir uyarıda bulundu. Karakoç, İsrail'in Türkiye'den dilediği özürle ilgili olarak, olayın propaganda edildiği gibi olmadığını belirtip, perde gerisindeki karanlık güçlere dikkat çekti. Ayrıca Hükûmetin Suriye politikasını eleştirdi. Diğer yandan PKK açılımı ve müzakereleri konusunda da "Sonuç Türkiye'nin parçalanmasıdır" dedi. Sezai Karakoç, ayrıca "Hükûmetten farklı düşünenler ihanet ve savaş tamtamcılığı ile itham ediliyor." diyerek bağımsız ve özgür aydın tavrını ortaya koydu. Mevcut yönetimi ve medyayı eleştiren Sezai Karakoç şöyle dedi: "Önce kendini aldatmayacaksın. Büyük devlet adamının özelliği budur. Medya denilen bir güç var. Bu, akı kara, karayı da ak gösterir. Hiçbir zaman gerçeği söylemez, hep aldatır. Milleti kandıran devlet adamları iyi anılmazlar. Güneydoğu meselesinde bayram yapılıyor, bitti çözüldü şeklinde. O kadar ki muhalefet yapmanız ihanet ediyormuşsunuz tepkisine muhatap oluyor. Fakat işin gerçeği henüz askıntıdadır. Çünkü sadece bu PKK ve onun etrafında olanlarla hükûmetin elinde değildir çözüm. Eğer devlet ile PKK anlaşması ile çözülüyorduysa 10 yıldır hükûmet neden çözmedi. Çözüm bu ikisinin elinde değil. Tahrik eden dışarısıdır. Maksat Türkiye'nin parçalanmasıdır. Dış güçler işin içindedir. Meseleye yeni bir boyut getiriliyor. Sonuç hedef Türkiye'nin parçalanmasıdır. Suriye'de insanlar birbirini kırarken; bizim bir tarafa yardımcı olmamız değil, bizim bütün bu problemleri yaşayan halkları kardeş bilip neden bu duruma düşüyorlar diye endişelenmemiz, bunu bir tek silah bile ateşlenmeden nasıl çözeriz diye düşünmemiz gerekmektedir. Aynı şey Irak için, Afganistan için söz konusudur. Gazetelerin manşetleri 'İsrail özür diledi, bizim hükûmetimiz de kabul etti'. Bunun doğru olduğunu anlamanız için bizim basına bakmanız gerekmez. Dış basında aynı şekilde veriyorsa o zaman inanın. Filistin'e yeni statü verilirken Türkiye yardımcı olacak, olay budur. Bunun için ilişkiler yeniden kuruluyor. Bunlar üst güçler tarafından istenmiş ve bu böyle çözümlenmiştir." (Millî Gazete) Tanzimat'tan bu yana Türk milleti, tamamen Haçlı-Siyon odakların yetiştirip beslediği, İslam'la ve Türklükle alakası kalmamış ya da hiç olmayan milliyetsiz ve dinsiz karanlık aydınlar tarafından mankurtlaştırılma bombardımanına maruz bırakılmaktadır. Bugün de Amerika'nın, Avrupa Birliği'nin, İsrail'in ve bu üçlü Haçlı- Siyon cephenin içerdeki sözcüsü, beslemesi olan kozmopolit, liberal, PKK'cı, Ermeni ırkçısı, şucu bucu karanlık aydınlar neredeyse bütün gazeteleri, televizyonları, sivil toplum kuruluşlarını, üniversiteleri, siyasi partileri istila etmiş vaziyettedirler. Bunlar, Müslüman Türk milletini kandırarak, aldatarak, aklını çelerek millî Türk devlet yapısını bütün değerleri ve kurumlarıyla çözüp tasfiye etme, Türkiye'yi Türksüzleştirme, Türk'ü millet yapan bütün millî ve manevî değerlerini yok etme, Türk milletinin her anlamda istiklâlini, yani bağımsızlığını ortadan kaldırma projelerini yine mankurtlaştırılmış, kandırılmış Türk milletinin oylarıyla, dualarıyla gerçekleştirme yolunda bir hayli mesafe aldılar. Yani Türk milletine kendi idam fermanını kendine imzalattırıyorlar. Bu da İslamcılık adına, demokrasi adına, barış adına, küreselcilik adına, çağdaşlık adına yapılıyor. Türk milletinin adı, kimliği, tarihsel değerleri, millî kurumları yani bir bütün olarak millî şahsiyeti yine Türk milletine yok ettiriliyor. Çok karanlık, çok sinsi, çok kalleşçe bir süreç yaşanıyor. İşte bu vasatta millî kimlik kaygısına düşen 300 Türk aydını ve gerçek İslamcı aydın Sezai Karakoç irade beyan ettiler. Prof. Dr. Haydar Baş Hoca da yıllardır zaten aynı hassasiyeti ortaya koymaktadır. Yerli, millî ve İslamî Türk aydınları, "Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin?" ayetinin manasına uygun bir tavır sergileyerek, mensup oldukları Türk milletinin mukadderatıyla ilgili olarak taraf olduklarını, Haçlı-Siyon emperyalizminin açılım, saçılım, bölüşüm, paylaşım, yıkım, tasfiye projelerinin içerdeki uygulama memurlarına demokratik çerçevede tam bir yerli aydın sorumluluğuyla uyarıda bulundular. Sahih münevver Türk aydını, milletinin, vatanının, devletinin, kimliğinin, maddi ve manevi bütün değerlerinin gâvurun talimatları ile yok edilmesine seyirci kalamaz. Türk milletinin helal süt emmiş, menfaatlerinin ve korkularının esiri olmamış, gerçek vatanseverler, gerçek Türk milliyetçileri, gerçek Atatürkçüler, gerçek İslamcılar, Türk milletinin her anlamda istiklâlini koruması konusunda güç birliğine gitmeli, seslerini daha çok çıkarmalıdır. Türk milleti de bağrından çıkardığı ve kendi vicdanı olan yerli, millî, İslamî değerlere bağlı gerçek aydınlarına itibar etmeli; Amerika'nın, Avrupa'nın, İsrail'in, PKK'nın sözcüsü olan besleme, kiralık, karanlık aydın taslaklarına itibar etmemelidir. Türk milleti şunu bilmeli ki, bu karanlık aydınlar, Türk'ü aldatarak, kandırarak kendi eliyle kendi ipini kendisine çektiriyorlar. Ya bunları dinlemeye devam ederek helâk olup gidecek; ya da yerli, millî, İslamî değerlere bağlı samimi, hakiki aydınlara itibar ederek yeniden ayağa kalkacak, tam bağımsız ve hür bir millet olarak yoluna devam edecektir. Türk milleti yol ayrımındadır. Çevre denetiminde yeni döneme geçiliyor ANKARA - Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, çevre denetimlerinin etkin ve verimli izlenmesi amacıyla e- denetim uygulamasını hayata geçirecek. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce'nin talimatıyla hayata geçirilecek e-denetim uygulaması, Avrupa'da ilk olacak. Uygulamayla, denetim tutanağı sahada online tutulacak. Bir tesise idari yaptırım uygulanırsa sistem üzerinde değişiklik yapma imkanı bulunmayacak. Bu sayede, yaptırımdan geriye dönüş mümkün olmayacak. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü denetçisi sahada e-denetim sistemiyle tutanak tuttuğunda ya da idari yaptırım kararı verdiğinde, Bakanlığın merkezdeki birimleri bunları görebilecek. Böylece denetimlerin takibi merkezden anında yapılabilecek. Bakanlık, tutulacak kayıtlar ve denetimlerin istatiksel değerlendirmelerini sistem üzerinden detaylı yapabilecek. Doğru istatistiklerin elde edilmesiyle, denetimlerin daha planlı yapılması sağlanacak. Sistem, ayrıca uzun süreli dava süreçlerinin takibini ve vatandaş şikayetlerinin değerlendirilmesini kolaylaştıracak. E-denetim, sonraki aşamada Maliye Bakanlığı sistemine entegre edilerek, idari para cezalarının ödenip ödenmediği de takip edilebilecek.

10 1020 Aralık 2014 Cumartesi SAĞLIK "Teletıp"la gereksiz tetkike son İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği'nce hayata geçirilen "Teletıp" projesiyle, birliğe bağlı sağlık kurumlarından herhangi birinde yaptırılan klinik test ve tetkik sonuçları, hasta izin verirse, birliğin diğer hastanelerinde çalışan hekimler tarafından da internet üzerinden görülebiliyor. İSTANBUL - İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği'nce hayata geçirilen "Teletıp" projesiyle, birliğe bağlı sağlık kurumlarından herhangi birinde yaptırılan klinik test ve tetkik sonuçları, hasta izin verirse, birliğin diğer hastanelerinde çalışan hekimler tarafından da internet üzerinden görülebiliyor. Hastayı EKG, röntgen, kan tahlili, radyolojik ve patolojik görüntüler gibi klinik tetkik sonuçlarını saklama, taşıma külfetinden kurtaran sistemle aynı zamanda hastaya başka hastane ve hekim seçme imkanı sunuluyor. Hastanın klinik verilerinin sisteme entegre edilerek sonsuza kadar saklanabilmesini sağlayan projeyle, birliğe bağlı hastaneler arasında bilgi alışverişine hız kazandırılması ve daha kaliteli hizmet verilmesi amaçlanıyor. Hasta ihtiyaçlarına odaklanılarak hazırlanan sistemde, hekimlere online konsültasyon imkanı sunulurken, doktorun eski tetkikleri her yerden görebilmesiyle gereksiz tahlil ve tetkik yapılmasının önüne geçiliyor. Tedavi sürecinin hızlanması, maliyetlerin düşürülmesi gibi gelişmelere imkan veren sistem, hastanın tanı ve tedavisinin zamanında ve doğru olarak yapılmasında önemli rol oynuyor. Sistemin, hasta tarafından da ulaşılabilir olması yönünde çalışmalar devam ediyor. İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Kemal Memişoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projeyle, birliğe bağlı hastanelerin radyoloji sistemlerinin tek bir sisteme entegre edilerek, verilerin her yerden ulaşılabilir hale getirildiğini Sistemin hekim için büyük kolaylık sağladığını, hastanın da sık sık radyasyona maruz kalmasının önüne geçildiğini ifade eden Memişoğlu, şöyle devam etti: "Öncelikli hedefimiz, hasta güvenliği ve hekimin çalışma şartlarını düzeltmekti. Bu konuda bir planlama yaptık. Bu planlamada görüntüleme hizmetleri veya diğer tetkiklerin bütün hastanelerimizde görülmesini sağlamaya çalıştık. BOLU - Türk Kızılayı, Sağlık Bakanlığıyla yürüttüğü Plazma Fraksinasyonu Projesi kapsamında yerli kan ilacı üreterek ülkeyi dışa bağımlılıktan kurtarmayı hedefliyor. Genel Başkan Ahmet Lütfi Akar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kan ve türevleri, kök hücre ve kanser tedavisinde kullanılan kan ilaçları konusunda Sağlık Bakanlığıyla ortaklaşa çalıştıklarını Kurumun kan ve türevleriyle ilgili ciddi çalışmalar yaptığını anlatan Akar, "Gönüllü kan vermeyi adet haline getirmiş donörlerimizin bağışı kanı alıyoruz. Bunları santrifüj, plazma ve trombositler haline getiriyoruz, hastanelere kadar hastalarımızın ayağına götürüyoruz. Türkiye'nin bu türden kan ihtiyacının yüzde 80'ini Türk Kızılayı sağlamaktadır" diye konuştu. Akar, Türk Kızılayının 5 milyon donöre ait kan veri tabanı bulunduğunu belirterek, donörleri kök hücre bağışı konusunda topluma kazandıracaklarını kaydetti. Sağlık Bakanlığı ile Kök Hücre Projesi'ne imza attıklarını anımsatan Akar, "Özellikle lösemi olmak üzere, kök hücre nakli gereken kanser hastalarının bunları bulmakta zorluk çektiğini biliyoruz. Yurt dışındaki bankalardan arandığını biliyoruz. Artık Türk Kızılayı, kan vericileri arasındaki insanları sorgulayarak, onları kemik iliği vericisi haline getiriyor. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Sağlık Bakanlığı, kendiyle alakalı konuları dizayn ettikten sonra artık Türkiye'de bu konu problem olmaktan çıkacak" şeklinde konuştu. Sağlık Bakanlığı ile yürüttükleri diğer projede hedeflerinin kandan elde dilen plazmayla kanser hastalarının tedavisinde kullanılan kan ilaçlarını üretmek olduğuna dikkati çeken Akar, bu sayede milyarlarca lira harcanarak yurt dışından getirilen ilaçların artık Türk Kızılayı tarafından üretileceğini aktardı. Akar, Sağlık Bakanlığı ile "plazma fraksinasyonu" üzerine anlaşma yaptıklarını hatırlatarak, şunları dile getirdi: "Plazma fraksinasyonu, kandan Çünkü 11 ayrı hastanemiz var. Böylece hasta aynı sistemin entegre olduğu başka bir hastaneye gittiği zaman gereksiz yere tetkiklerini tekrarlamamış oluyor. Bu, hastanın tanı ve tedavisinin zamanında ve doğru olarak yapılmasını sağlıyor. Ayrıca hekimimizi ve sağlık personelini daha optimize kullanmamıza imkan verirken, gerekli tetkiklerde acele etmesini de sağlıyor. Bir hastanede doktor bir filmi okurken bir şey danışmak istediği zaman başka bir hocayla sistem üzerinden görüntülü tartışabiliyor. En iyi hizmeti, en iyi zamanda, en iyi ekiple hastalarımıza sunmaya çalışıyoruz. Amacımız, birlik olarak tedaviyi zamanında yapıp, ekiplerimize en iyi şartlarda çalışma olanağı sağlamaktır." İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Radyoloji Klinikleri ve Teletıp Sistemi Koordinatörü Prof. Dr. Hakkı Muammer Karakaş da sistemin en önemli özelliğinin, hastaya hastane seçme özgürlüğü, doktora ise hasta tetkik sonuçlarına herhangi bir yerden ulaşma imkanı tanıması olduğunu belirtti. Sistemin ekonomik yönüyle de büyük tasarruf yapılmasına olanak sağladığına dikkati çeken Karakaş, "Sistem üzerinden yılda 4,5 milyon elde edilen plazmanın işlenerek kan ilaçları üretilmesi işidir. Plazmanın işlenmesidir. Kanser gibi hastalıklarda kullanılan ilaçların üretimiyle alakalı ihale süreci başlıyor. Plazmanın Türkiye'de tek kaynağı Türk Kızılayı olması ve Sağlık Bakanlığının da bunu kabul etmesi hasebiyle biz, bu konuyla alakalı da çalışmalara başladık. Çalışmalar, Sağlık Bakanlığının kontrolünde olacak. Bunun yabancı sermaye ve teknoloji ayağı var. Biz de plazma temincisi olarak işin içindeyiz. Sağlık Bakanlığı da ruhsat verici olarak işin içinde. Her yıl milyarlarca dolar civarındaki parayı artık yurt dışına ödemeyeceğiz. Elde ettiğimiz plazmadan kan ilaçlarını Türkiye'de kendimiz üreteceğiz. Bu konuda çok heyecanlıyız. Henüz lansmanını Sağlık Bakanı ile yapmadık ama önümüzdeki günlerde yaparak bütün dünyaya ilan edeceğiz." Kurumun yardım faaliyetleri hakkında da bilgi veren Akar, her yıl milyonlarca insana yardım eli uzattıklarını ifade etti. radyolojik inceleme izliyor, saklıyor ve raporluyoruz. Sistem sadece bir radyoloji sistemi değil, röntgen taşıma sistemidir. EKG'lerin, video endoskopilerin, laboratuvar kayıtlarının, patoloji raporların buna benzer birçok verinin taşındığı sistem, her geçen gün yeni sistemler eklenerek ilerletiliyor" dedi. Karakaş, klasik sistemin hasta merkezli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Bir hastanenin hastası, daha sonra başka bir hastaneye gittiğinde tamamen yeni kayıt açılır ve her şey yeni baştan başlar. Verilerin taşınması da mümkün olmaz, bazen de izin verilmez. Yani esas olan hastane neredeyse hasta da onun çevresindedir. Günümüzde biz insanı öne alıyoruz. Artık insan öncelikli bir çalışma sistemi var. Yani artık merkezde hastane yerine hasta var. Modern sağlık sistemlerinde ki Bakanlığımız da bu gelişmiş sistemlerden birine sahip, insan önceliklidir ve merkezdedir. Bu sistemde hasta istediği hastaneyi seçme özgürlüğüne sahiptir. Test ve tetkik sonuçları hastanın izni doğrultusunda değişik hastanelerde farklı doktorlar tarafından zaman ve mekan kısıtlaması olmadan çekilebiliyor. Bu sistemle hastanın verileri sonsuza kadar saklanabiliyor." Türk Kızılayı, kan ilaçları üretecek Akupunktur yüksek tansiyonu dize getiriyor ANKARA - Tamamlayıcı tıp uygulamaları içinde yer alan akupunktur ile yüksek tansiyonun kontrol altına alınabildiği ve kullanılan ilaçların kimi hastalarda dozlarının düşürüldüğü belirtildi. Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Banu Çaycı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, akupunkturun, birçok hastalığın tedavisinde geçmişten bugüne çok sık kullanıldığını Yüksek tansiyon tedavisinde "akupunkturun" önemine dikkati çeken Çaycı, üniversitede "Yüksek Tansiyon Hastalarında Akupunktur Tedavisi" başlıklı bir araştırma yaptıklarını anlattı.çaycı, araştırma kapsamında hipertansiyon hastalarına mevcut tedavileri ile birlikte akupunktur uygulandığını belirterek, araştırmaya yaşları arasındaki yüksek tansiyon hastalarının alındığını ifade etti. Araştırma süresince hastaların mevcut tedavilerinin devam ettiğinin altını çizen Çaycı, "Uygulama sırasında kesinlikle hastalar ilaçlarını bırakmadı" dedi. Araştırmaya katılan hastalara mevcut tedavilerinin yanı sıra 10 seans da akupunktur uygulandığını anlatan Çaycı, şunları kaydetti: "Hastalara uzmanlar tarafından yüksek tansiyon için kullanılan noktalara akupunktur yapıldı. Seans bitiminde hastaların büyük ve küçük tansiyon ile bazı kan değerlerini ölçtük. Hastaların, birinci tedavi ve 10. tedavi sonrasında yapılan değerlendirmelerinde çok farklı sonuçlar çıktı. Hastaların her seans sonrasında yüksek tansiyon değerlerinin düştüğü belirlendi. On seans sonrasında düzenli tedavi alan hastaların özellikle yüksek tansiyon değerlerinin normal sınırlara yaklaştığı, hatta bir kısmında ilaç kullanımına gerek kalmadığı ya da dozlarının azaltılması gerektiği belirlendi." Alzheimer hastalığında "erken tanı" umudu İZMİR - Dünyada milyonlarca kişinin hayatını olumsuz etkileyen Alzheimer hastalığına neden olan bazı genlerin araştırılarak erken tanı ve tedavi olanağı sağlanmasına yönelik Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Genetik ve Nöroloji anabilim dalları işbirliğiyle çalışma başlatıldı. DEÜ Çocuk Hastalıkları ve Genetik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Derya Erçal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1980'li yıllarda hemen her hastalığın immunolojik olaylarla açıklandığını hatırlattı. DNA şifresinin 2000'li yıllardan sonra çözülmesiyle artık her şeyin "genetik" ile açıklandığını kaydeden Prof. Erçal, bazı hastalıklara yatkınlığın yine genetik olarak incelenebildi- Alzheimer hastalarında rutin olarak Ülkemizde erken başlangıçlı ğini ifade etti. genetik test yapılmasını ilk kez başlattığımızı düşünüyoruz" dedi. DEÜ Genetik Tanı Merkezi'ndeki genetik ünitesinde Tıbbi Genetik Hastaların şikayetleri nedeniyle Anabilim Dalı ve Çocuk Genetik Bilim öncelikle nöroloji kliniklerine başvurduğunu kaydeden Erçal, çalışmalarını Dalı çalışmalarının gerçekleştirildiğini dile getiren Erçal, "Polikliniklerimizde şöyle özetledi: genetik hastalıklar farklı farklı karşımıza gelir. Çocukluktaki ve yetişkinlikteler sonrasında vakada Alzheimer has- "Nöroloji Kliniğinde yapılan elemeki genetik hastalıklar değişiktir. talığı düşünülüyor veya şüpheleniliyor Çocuklarda doğumsal anomaliler, ise bizden gen analizi isteniyor. Biz kalıtsal hastalıklar ön planda iken de presenilin 1 (PSEN1) ve presenilin yetişkinlerde hipertansiyon, damar 2 (PSEN2) ve APP genlerindeki tıkanıklığı, Alzheimer gibi daha geç mutasyonlara bakarız. Bu yöntemle başlangıçlı genetik hastalıklar ön erken teşhis ve genetik danışmanlık plana geçer" dedi. konusunda bilgi sağlıyoruz." Laboratuvarlarda gen ve kromozom analizleri yaptıklarını anlatan nen hastalıklar üzerinden verilen bir Genetik danışmanlığın ailede bili- Derya Erçal, şöyle konuştu: "risk danışmanlığı" olduğuna, gelişmiş ülkelerde tıbbi hizmetin altın "Hücrelerimiz içinde bizim bilgi bankamız var. Bu biyolojik bilgi bankasına DNA adını veriyoruz. DNA na ve sağlık giderlerini düşürdüğüne standardı olarak sıklıkla uygulandığı- üzerinde bugün için bilim insanlarınca dikkati çeken Prof. Dr. Erçal, tespit edilen 22 bin civarında genin Alzheimer hastalığındaki yüksek risk varlığı söz konusu. DNA'yı küçük bir faktörlerini de şöyle sıraladı: iplik olarak düşünürsek hücre çekirdeğinin içindeki bu ipliğin uzunluğu, "Alzheimer hastalığı yaş arasında başladıysa erken başlangıçlı açıldığında 2 metreye ulaşır. 22 bin olduğunu düşünüyoruz, 60 yaşından gen bu iplik üzerinde çeşitli moleküllerin yan yana belirli kod ve şifrelerle sonra ise geç başlangıçlı olarak adlandırılıyor. Bizim öngörebildiğimiz sıralanmasıyla görüntülenir. Bu ipliğin risk faktörleri, öncelikle ailede kendi üzerinde defalarca katlanmasıyla insanlardaki 23 çift kromozomun Alzheimer vakasının olup olmaması. Kadınlarda Alzheimer daha sık görülüyor. Sigara içilmesi, aşırı alkol tüke- oluştuğunu biliyoruz." Hastalıklara kromozom sayısının fazlalığının, eksikliğiinin veya yapılarındaki bozuklukların söz konusu tilmesi, damar, kalp ve şeker hastalığının bulunması da risk faktörleri. olduğunu anlatan Prof. Erçal, mikroskop ile kromozom analizleri yaptıkları- Uyku bozukluğu bile Alzheimer'ın erken belirtisi olabilir." nı, haritaları çıkardıklarını, yapı ve Gen testinin her yaşta, hatta anne sayılardaki fazlalık, eksiklik ve anormalliği tespit ederek hastalıkların anlatan Prof. Erçal, "Ancak geç baş- karnındaki bebeğe yapılabildiğini de nedenini bulmaya çalıştıklarını çocuğa yapılan taşıyıcılık testi ile, langıçlı hastalıklar için 8 yaşındaki Yıllardan beri çeşitli hastalıklarda, çocukların geç yaşta Alzheimer veya DNA moleküler tanı testleri gerekleştirdiklerini anlatan Erçal, son aylarda taşıdığını öğrenmek aile için dram başka bir nörolojik hastalık için risk Nöroloji Anabilim Dalında klinik olarak olur. O yüzden bu testleri çok erken Alzheimer tanısı alan veya hastalıktan yaşlarda önermiyoruz ama çok özel şüphe edilen vakalar üzerine ekip durumlar söz konusu olduğunda bazı olarak yoğunlaştıklarını kaydetti. hastalıklar için erken taşıyıcılık testleri DEÜ Nöroloji Kliniğinde çok donanımlı uzmanların Alzheimer hastalarını bilgisi kişiye psikiyatrik danışmanlık yapılabilir ve hastalık riski taşıdığının takip ettiğini ifade eden Derya Erçal, eşliğinde ve buluğ çağından sonra "Biz de onların takip ettiği hastalar genetik danışmanlıkla birlikte verilebilir" dedi. üzerinde çalışmaya başladık. Sağlık için en fazla harcamayı Norveçli, en az Kongolu yaptı ANTALYA - Dünyada kişi başına düşen yıllık sağlık harcamasını en yüksek 9 bin 55 dolarla Norveç, en az ise 15 dolarla Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Eritre yaptı. AA muhabirinin Dünya Bankası verilerinden yaptığı derlemeye göre, kişi başına düşen yıllık sağlık harcaması (sağlık hizmetleri, aile planlaması ve acil yardım hizmetleri) incelendiğinde Norveç, kişi başına düşen 9 bin 55 dolarlık harcamasıyla dünya ülkeleri arasında ilk sırada yer aldı. Kişi başına düşen sağlık harcamasının en yüksek olduğu ikinci ülke ise 8 bin 980 dolarla İsviçre oldu. Dünyanın en büyük ekonomisi ABD ise 8 bin 895 dolarlık kişi başı sağlık harcamasıyla üçüncü sıraya yerleşti. Bu ülkeleri kişi başına düşen 7 bin 452 dolarlık sağlık harcaması ile Lüksemburg, 6 bin 708 dolar ile Monako, 6 bin 304 dolar ile Danimarka, 6 bin 140 dolar ile Avustralya, 5 bin 741 dolar ile Kanada, 5 bin 737 dolar ile Hollanda, 5 bin 407 dolar ile Avusturya ve 5 bin 319 dolarlık harcama ile İsveç takip etti. 10 trilyon dolara yakın GSYH'si ile dünyanın ikinci büyük ekonomisi, 1,4 milyar kişiye yakın nüfusu ile dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin'de ise kişi başına düşen sağlık harcaması 322 dolarda kaldı. - AB ülkeleri sağlık için harcadı AB'nin 28 ülkesine bakıldığında Lüksemburg, Danimarka, Hollanda, Avusturya ve İsveç'in ardından Belçika, kişi başına düşen 4 bin 711 dolarlık yıllık sağlık harcaması ile AB ülkeleri arasında altıncı sırada yer aldı. Belçika'yı 4 bin 690 dolarla Fransa, 4 bin 683 dolarla Almanya, 4 bin 232 dolarla Finlandiya, 3 bin 708 dolarla İrlanda, 3 bin 647 dolarla Birleşik Krallık ve 3 bin 32 dolarla İtalya takip etti.

11 dış dünya 20 Aralık 2014 Cumartesi Avusturya'nın "İslam Yasa Tasarısı"na tepkiler yoğunlaştı Avusturya İslam Cemaati bünyesinde faaliyet gösteren 10 sivil toplum örgütü, Bakanlar Kurulu'nun geçen hafta kabul ettiği "İslam Yasa Tasarısı" adlı düzenlemenin Müslümanların görüşü alınmadan meclise gönderildiğini ve tasarıyı kabul etmeyeceklerini bildirdi. VİYANA - Başkent Viyana'da basın toplantısı düzenleyen sivil toplum örgütü temsilcileri, tasarı ile ilgili hazırladıkları ortak basın bildirisini kamuoyuyla paylaştı. Avusturya Müslüman Girişimi kurucusu Mouddar Khouja tarafından okunan açıklamada, Bakanlar Kurulu'nun Müslümanların görüşünü almadan 10 Aralık'ta tasarıyı kabul ederek meclise gönderdiğini hatırlattı. Dışişleri Bakanlığı'nda devlet yetkilileri ile tasarı hakkında görüştüklerini ve tasarıda yer alan çekincelerini aktardıklarını aktaran Khouja, "Yeniden şekillenen tasarı hakkında görüşlerimizi ve endişelerimizi hükümete iletmek üzere iç tüzüğümüz gereği en erken 21 Aralık'ta toplanacak olan İslam Cemaati Meclisi Toplantısı'nın beklenmesini istedik. Ancak hükümet hiç beklemeden tasarıyı kabul ederek meclise gönderdi. Bu Müslümanların görüşlerinin dikkate alınmadığı ve almak istenmediği anlamına geliyor. Bizim görüşlerimiz alınmadan kabul edilen bu tasarıyı biz de kabul etmiyoruz" dedi. Khouja, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler Din ve İnanç Özgürlüğü özel raportörünün yasa hakkında dile getirdiği endişelerin hiçbirinin dikkate alınmadığını da hatırlattı. Tasarının Müslümanları ikinci sınıf vatandaş olarak gördüğünü ifade eden Khouja, "Bu yasa tasarısı, bir güvenlik veya polis yasası değil, yaklaşık 600 bin Müslümanın ve gelecek nesillerin din özgürlüğünü ilgilendiren yasa tasarısıdır" diye konuştu. Khouja, tasarının, 1912 tarihli "İslam Kanunu"ndan daha hoşgörüsüz olduğunu, devletin Müslüman derneklerin içişlerine karıştığını, Başbakan'a dini dernekleri kapatma yetkisi verdiğini, imam yetiştirilmesi için kurulacak fakülte yönetiminde İslam cemaatinin söz sahibi olmasının engellendiğini, yurt dışından gelen insan ve finansal yardımların engellendiğini ve Müslümanların tehdit unsuru olarak görüldüğünü Avusturya Türk İslam Birliği Başkanı Fatih Karadaş ise 21 Aralık'ta yapılacak İslam Cemaati Meclis Toplantısı'nın beklenmemesinin hükümetin Müslümanlara yönelik bakış açısını ortaya koyduğunu ve tasarının Müslümanların görüşü alınmadan meclise gönderilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti. Karadaş, hukuk içerisinde kalarak eleştirilerini yapmaya devam edeceklerini vurguladı. Viyana İslam Federasyonu Başkanı Muhammed Turhan da Avusturya'da yaklaşık 600 bin Müslüman yaşadığını Yunan halkı hayatından memnun değil ATİNA - Yunanistan'da yapılan bir kamuoyu araştırması, Yunan halkının büyük bölümünün kendini baskı altında hissettiğini ve yaşam koşullarından memnun olmadığını ortaya koydu. Yunanistan İstatistik Kurumu (ELSTAT) tarafından yapılan ankete göre, katılımcıların yüzde 70'i ülkede iş ve yaşam koşullarının hiç iyi olmadığı görüşünü paylaştı. Ankete katılanların yüzde 82'si maddi ve manevi olarak kendini büyük baskı altında hissettiğini Araştırmada ayrıca, ülkenin yönetimiyle ilgili soruları yanıtlayan katılımcıların yüzde 45'i siyasi rejime güvenmediğini, yüzde 50'si de "gelecek bir yıl içinde ülke ekonomisinin daha da kötü olacağını" ifade etti. Maddi geliri ortalama yoksulluk sınırında ya da altında bulunanların yüzde 7,8'i ise son bir ay içinde hayal kırıklığı yaşadığını ve depresyon geçirdiğini belirtti. AB'nin istatistik birimi Eurobarometre tarafından yapılan bir araştırma da Yunan halkının 36 Avrupa ülkesi arasında "en mutsuz halk" olduğunu gösterdi. belirterek, "Şu an Müslümanlar çok endişeli, gidişattan son derece memnuniyetsiz. Bunu ifadelerinden, tavırlarından okumaktayız. Gayrihukuki işler oluyor. Bizler burada var olan hukukumuzun elimizden sökülerek çekilip alındığını görüyoruz" dedi. Hukuk içinde hakları aramaya devam edeceklerini ve hukuka uyması gerekenin öncelikle hükümet olduğunu ifade eden Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İslam cemaatini dikkate almadan bir karar alınmaya çalışılıyor. Müslümanların camilerine imam yetiştirilmesi gerekiyor. Bunun kararını devlet vermeye çalışıyor. Devletin direkt müdahalesini görmekteyiz. Seküler bir anlayışla bu kabul edilebilir değil. Diğer azınlıklara verilen hukukun kahir ekseriyeti bizden alınmaya çalışılıyor. Bu da hukuka aykırı bir durumdur." Turhan, Irak ve Suriye'deki fotoğrafların Avusturya'ya getirilip bundan bir sonuç çıkartılmasını ve bunun üzerinden Müslümanların baskı altına alınmasının doğru olmadığını vurguladı. Turhan, hukuka aykırı maddelerin tasarıdan çıkarılmaması halinde tasarının Anayasa Mahkemesi'nden döneceğini savundu. Avusturya Türk Federasyonu Başkanı Ali Can ise din ve inanç özgürlüklerinin ulusal ve uluslararası belgelerde temel haklar arasında sayıldığına işaret ederek, hiçbir ülkenin kimseyi bu haklardan mahrum edemeyeceğini Avusturya İslam Kültür Merkezi Birliği Başkanı Hasan Kaya da yapılan yasal düzenlemenin Müslümanları rahatlatmak yerine rahatsız ettiğini belirtti ve gelecek nesillerin din özgürlüklerini korumak için ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı. Basın toplantısında Müslümanların haklarını kısıtlayan yasa tasarısı hakkında toplanan imza sayısının 200 binin üzerine çıktığı bildirildi. Toplanan imzaların meclise iletileceği öğrenildi. Bildiriye, Avusturya Türk İslam Birliği (ATİB), Avusturya Müslüman Girişimi, Viyana İslam Federasyonu, Avusturya İslam Kültür Merkezi Birliği, Avusturya Bosna İslam Federasyonu, Avusturya Mısırlı Dernekler Koordinasyonu, Avusturya Ehli-Beyt İslam Derneği, Avusturya Türk Federasyonu, Avusturya Arnavutluk Müslümanlar Birliği ve Kültür Ligi destek verdi. Avusturya hükümetinin 10 Aralık'ta üzerinde bazı değişiklikler yaparak kabul ettiği ve meclise gönderdiği "İslam Yasa Tasarısı"na yönelik eleştirilerin başında "yurt dışından finansman yasağı" maddesi geliyor. Maddeye göre, Avusturya'da görevli imamlar sadece vizeleri bitene kadar görev yapabilecek, imamlara yeni vize verilmeyecek, yeni imamlar gelemeyecek ve yabancı ülkeler dini kurumlara finansal yardım yapamayacak. Üye sayısı 300'ün altında olan camiler, ya tüzüklerini değiştirerek İslam cemaati altında tüzel kişiliğe geçecek ya da bir yıl içinde kapanacak. Başbakan, Müslüman dini dernekleri tanıma ve lağvetme yetkisine sahip olacak. Dini cemaatler tarafından düzenlenecek etkinlikler "güvenlik" gerekçesiyle iptal edilebilecek. Viyana Üniversitesi'nde kurulacak İslam Teoloji Fakültesi'nde Alevi ve Sünni ekollerini esas alan iki bölüm kurulacak. Buradan mezun olanlar camilerde din görevlisi olarak görevlendirilebilecek. Ancak İslam Cemaati'nin imamları eğitecek öğretim üyelerini belirleme yetkisi bulunmuyor. Hükümetin ısrar ettiği tasarının ocak ayında meclisten geçmesi ve şubatta yürürlüğe girmesi planlanıyor. Laricani: "Terörizmle mücadelede Irak ile işbirliğine devam edeceğiz" TAHRAN - İran Meclis Başkanı Ali Laricani, Tahran'da temaslarda bulunan Irak Meclis Başkanı Selim el-cuburi ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından yapılan ortak basın toplantısında konuşan Laricani, "terörizmle mücadele konusunda Irak ile işbirliği yapmaya devam edeceklerini" Laricani, "İran'ın terörizmle mücadele konusunda Irak'la yaptığı işbirliği sadece bir beyanat değil, uygulamada da kanıtlanmış bir gerçektir. Üzücü olan ise bazılarının terörle mücadele iddiasının sadece laftan ibaret olması. Tıpkı sahte koalisyon birlikleri gibi" diye konuştu. Görüşmede ikili ilişkiler ve ekonomik alanlardaki işbirliği olanaklarını ele aldıklarını kaydeden Laricani, "Özellikle terörle mücadelede yakın işbirliği yapılabilecek konular hakkında konuştuk" dedi. Irak Meclis Başkanı Cuburi de "İran ile Irak'ın güvenlik ve ekonomi alanlarında daha fazla işbirliği içinde olması gerektiğini" Toplantıda "önemli ve hayati" konuları ele aldıklarını kaydeden Cuburi, şöyle konuştu: "İran'ın bölgedeki önemli rolünün farkındayız. İşbirliklerimiz gelecekte de devam edecek. İki ülke güvenlik ve ekonomi alanlarında daha fazla işbirliği içerisinde olmalı. Geçmişte de Irak'taki demokratik süreç ile güvenlik ve istikrarının sağlanmasının desteklenmesi İran'ın oynadığı önemli rolün işaretidir." Bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanmasının bir grup işi olduğuna inandıklarını vurgulayan Cuburi, "Bu tüm bölge ülkelerinin sorumluluk ve rol alması gereken bir grup işidir. Ancak bu yolla terörizmin yok oluşuna şahit olabiliriz. IŞİD tüm bölgeyi tehdit eden bir tehlike. Bu tehlikeyi ortadan kaldırmak bizim ve diğer tüm hükümetlerin sorumluluğudur" diye konuştu. Cuburi, düşen petrol fiyatları hakkında sorulan bir soruyu ise "Petrol fiyatlarının düşmesi bazı ülkeleri olumsuz etkiledi. Hatta bütçe onaylanması gibi Irak'ın iç meselelerinde dahi etkisini gösterdi. Bölge ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkileri kuvvetlendirerek petrol fiyatlarının düşmesini engelleyebiliriz" diye cevapladı. Almanya'da yabancı ve İslam karşıtı gösteriler protesto edildi BULMACANIN ÇÖZÜMÜ DRESDEN - Almanya'nın Dresden kentinde "Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar" (PEGIDA) adlı hareketin düzenlediği gösteri, binlerce kişinin katıldığı karşıt eylemle protesto edildi. "Nazisiz bir Dresden (Dresden Nazifrei)" adlı inisiyatif tarafından düzenlenen eylemde Dresden Neustadt tren istasyonunda toplanan binlerce kişi, Tiyatro Meydanı'na kadar yürüdü. Yeşiller Partisi'nin eş başkanları Cem Özdemir ve Simone Peter'in de katıldığı yürüyüşte aşırı sağa karşı ve sığınmacıların Almanya'ya gelmesi yönünde slogan atılarak konuşmalar yapıldı. ''Bizim kültürümüz yanımızdaki kişiyi sevmek'', ''5 bin kişi halk değil'', ''Sadece Batı kelimesi bile gericilik'' ve ''Kim bu Batı?'' yazılı dövizler ile ''Irkçılığa ve fanatizme karşı'' pankart taşınan gösteriye yaklaşık 6 bin kişinin katıldığı bildirildi. Bir süre Tiyatro Meydanı'nda eylemlerini sürdüren göstericiler, burada müzik eşliğinde dans etti. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eyleme gerçek Dresden'in ve gerçek Almanya'nın nerede olduğunu göstermek için katıldığını belirterek, "Bu ülke eğer bugün bu kadar güçlüyse göçmenlerin de sayesinde bu kadar güçlü. Avrupa Birliği sayesinde bu kadar güçlü. Eski ulus devleti geri isteyenler bu ülkeye zarar veren insanlardır. Bu mesajı vermek istiyorum'' dedi. Hristiyan Birlik partilerine çağrıda bulunan Özdemir, ''Aşırı sağla mücadelede sağın dilini kullanmak, sağa taviz vermek hiçbir zaman aşırı sağı küçültmez, tam tersine onları güçlendirir. Bunu, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde her defasında gördük. Hristiyan Demokratlara benim çağrım; lütfen sağın dilini kullanmayın aksi takdirde onları güçlendirirsiniz" şeklinde konuştu. Almanya'nın iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın ülkede aşırı sağcı saldırıların arttığını açıkladığına işaret eden Özdemir, ''Meydanı boş bırakmamak lazım'' ifadesini kullandı. Öte yandan İslam ve göçmen karşıtı PEGIDA hareketinin çağrısı üzerine her hafta pazartesi akşamları düzenlenen gösteriye geçen haftaya göre katılımın arttığı bildirildi. Dresden kent merkezi yakınında başlayan ve Dresden Stadı'nın önüne kadar yürüyen göstericiler, ''Biz halkız'' sloganları attı, üzerinde göçmen ve sığınmacılar karşıtı yazılar bulunan dövizler taşıdı. Dresden polisi tarafından yapılan açıklamada, bugün dokuzuncusu düzenlenen PEGIDA gösterisine yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı ifade edildi. Geçen hafta düzenlenen eylemde yaklaşık 10 bin kişi yer almıştı. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı gösteriler sırasında yaklaşık bin polisin görev yaptığı bildirildi. Bir süre önce başlayan ve pazartesi akşamları düzenlenen gösterilerde ilk başta sadece yüzlerce kişi katılmış, göstericilerin sayıları artmasıyla birlikte siyasetçilerden tepkiler gelmişti. Almanya Başbakanı Angela Merkel, bugün yaptığı açıklamada, ''Almanya'da gösteri özgürlüğü vardır ancak başka ülkelerden bize gelen insanlara nefret ve hakarete burada yer yok. O nedenle herkes bu işi başlatanlara karşı dikkatli olsun'' açıklamasında bulunmuştu

12 12 haber 20 Aralık 2014 Cumartesi Öncelikli Dönüşüm Programları döviz, Rusya, işsizlik ve ekonomi Türk ekonomisi ile ilgili iç ve dış çevrelerden yükselen övgü ve yergiler vatandaşın kafasını karıştırsa da, ekonominin oturduğu zeminin sağlamlığı hem fark hem de takdir ediliyor. Hafta boyunca tartışılan dövizdeki aşırı dalgalanma, kimilerine göre bir felaket habercisi olsa da, ekonomi kurmaylarının sakin duruşu ve petrol fiyatlarındaki düşüş ile Türkiye nin avantajlı ülkelerden olduğunu söylemesi yüreklere su serpti. Doların 2.41 i görmesi ve yeniden 2.30 lara gerilemesi bu rahatlamayı pekiştirdi. İŞSİZLİK Aslında mevsim itibariyle, yani, turizm ve tarım mevsiminin sona erişiyle birlikte işsizlikte bir artış olması her yıl yaşanan bir şey. Fakat bu kez bu artış öyle bir işlendi ki bazı çevrelerce, Avrupa nın en çok istihdam yaratan ülkesi Türkiye nin bir çöküş içinde olduğu ima edildi neredeyse. Bunu yapanların çıkış noktası, TÜİK in açıkladığı işsizlik rakamlarıydı. Buna göre, Türkiye'de işsizlik oranı eylülde yüzde 10.5'e yükseldi. Eylül ayında işsiz sayısı 3 milyonun üzerine çıktı. Yüzde 10.5'lik işsizlik oranı aynı zamanda Şubat 2011'den bu yana en yüksek işsizlik oranı oldu. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik ise yüzde 10.7 ile Ekim 2010'dan bu yana en yüksek işsizlik oranı oldu TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı. Eylül ayında işsizlik oranı yüzde 10.5'e yükseldi. Önceki dönem işsizlik oranı yüzde 10.1'di. Tarım dışı işsizlik yüzde 12.3'ten eylül ayında yüzde 12.8'e yükselirken genç nüfus işsizliği yüzde 19.2'de kaldı. Eylül ayında işsiz sayısı 3 milyonu aştı yılı Eylül döneminde 3 milyon 64 bin kişi oldu. Yüzde 10.5'lik işsizlik oranı aynı zamanda yılın en yüksek işsizlik oranı oldu. Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam sayısı bir önceki döneme göre 98 bin kişi artarak 25 milyon 916 bin kişi olarak gerçekleşti. İstihdam oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 45,3 oldu. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle işsizlik oranı ise yüzde 10.7 oldu ve Ekim 2010'dan bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Eylül 2014 döneminde 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin sayısı, 26 milyon 169 bin kişi, istihdam oranı ise yüzde 45,8 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,2, kadınlarda ise yüzde 26,8 olarak gerçekleşti. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 5 milyon 625 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı ise 20 milyon 545 bin kişi olarak gerçekleşti. İstihdam edilenlerin yüzde 21,5 i tarım, yüzde 20,3 ü sanayi, yüzde 7,5 i inşaat, yüzde 50,7 si ise hizmetler sektöründe yer aldı. İşgücü nüfusu 2014 yılı Eylül döneminde 29 milyon 233 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise yüzde 51,1 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,7 kadınlarda ise yüzde 31,1 oldu. KAYIT DIŞI ORANI Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı 2014 yılı Eylül döneminde yüzde 35,7 olarak gerçekleşti. Bu oran tarım sektöründe yüzde 83,9 iken, tarım dışı sektörlerde yüzde 22,5 oldu. Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova üniversitesi öğretim üyesi, iortas@cu.edu.tr, Tweeter; İbrahim ORTAŞ?@iortas SEZONSAL ARTIŞ Kocaeli Sanayi Odası (KSO) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, eylülden itibaren işsizlik oranlarında sezonsal artış yaşandığını bildirdi. Zeytinoğlu, "Eylül ayından itibaren işsizlik oranlarında sezonsal artış olur ama bir evvelki aya göre 0,4 puanlık artışın çok olduğunu düşünüyoruz. TÜİK, bu anketleri yaparken uyruk sormuyor. Bilindiği gibi ülkemize 1,5 milyonun üzerinde mülteci geldi. Eylül ayında işsiz sayısının çok arttığını görüyoruz. Tabii bu durum işsizlik oranımızı yükseltiyor" değerlendirmesinde bulundu. CHP NİN BAKIŞI CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, ümidini kaybeden vatandaşlarla beraber gerçek işsiz sayısının 5,5 milyonu aştığını, gerçekişsizlik oranının yüzde 17,5'e sıçradığını ileri sürdü. Öztrak, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'de yaşanan hukuksuzluğun, yatırım iştahını kestiğini, bunun rekor kıran işsizlik rakamlarında rolü olduğunu savundu. İşsizlikteki artış hızının, 2009'daki krizi seviyelerine ulaştığını iddia eden Öztrak, işsiz sayısının, geçen senenin aynı ayına göre 537 bin kişi artarak 3 milyon 64 bine çıktığını belirtti. Çalışmaya hazır olduğu halde, çeşitli nedenlerle iş bulma ümidini kaybeden vatandaşların da resme katılması durumunda tablonun daha da vahimleştiğini ifade eden Öztrak, şunları kaydetti: "Ümidini kaybeden vatandaşlarımızla beraber, gerçek işsiz sayısı 5,5 milyonu aşarken, gerçek işsizlik oranı da yüzde 17,5'e sıçradı. Ancak asıl can sıkıcı gelişme genç işsizliğinde yaşanıyor. Mevsim etkilerinden arınmış genç işsizlik oranı eylülde yüzde 19,2 oldu. Son üç aydır, genç işsizliği yüzde 19'un üzerinde seyrediyor. Her beş gencimizden biri iş ve istihdamla buluşamıyor. Bu ülkenin geleceği ve umudu olan gençlerimize iş ve istihdam sunamayan bir ekonominin iyi yönetildiğini söylemek mümkün değildir." Hükümetin, yolsuzluk ve hırsızlığın üstünü kapatma telaşından, ekonomiyi ve ülkenin gerçek sorunlarını unuttuğunu, bunun bedelini, başta gençler olmak üzere tüm toplumun ödediğini iddia eden Öztrak, yaklaşan seçimlerin, iktidardan kurtulma için önemli bir fırsat olduğunu kaydetti. TURİSTİK TESİSLER TÜROFED tarafından yayınlanan 6. Turizm Raporu verilerine göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan belgeli tesis sayısı 3 bin 800'ü aştı. Bu tesislerden 2885 tanesi ise konaklama tesisinden oluşuyor. Sezon itibariyle bu tesislerin pek çoğunun kapandığını ya da doluluk oranının çok düştüğünü göz önüne aldığımızda buralarda çalışanların işsizler ordusuna katılması çok doğal. Mayıs, haziran geldiğinde bu oran tersine dönecektir. ÖNCELİKLİ DÖNÜŞÜM PROGRAMLARI Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan, Güçlü ve Dengeli Büyüme için Yapısal Dönüşüm başlığıyla Onuncu Kalkınma Planı kapsamındaki Öncelikli Dönüşüm Programlarına ilişkin ikinci grup eylem planları Kalkınma Bakanlığının internet sitesinde yayımlandı. Yerli Malı ve Tutum Haftası kutlaması nostalji değil, bir anlayış olmalıdır KARA CA İsmail KARA karozan@gmail.com KADİR ORAKÇI DAN BİR TAŞ Her devirde günün sorunları şairler, yazarlar ve diğer kalemşörler tarafından ele alınır. Çeşitli yazılar ve şiirler yazılır. Edebiyat tarihine baktığımızda bunun çok güzel örnekleri görülür. Genç şair kardeşim Kadir Orakçı, genellikle hece vezniyle güzel şiirlere imza atan bir yetenek. Geçenlerde de O nun güncel bir taşlamasına facebook sayfalarında rastladım. Beğendiğim bu taşlamayı sizinle paylaşmak istiyorum. İşte o Zamane Şiiri adlı şiir; İyi bak etrafa hiç etme tasa Bulunca cebine at devri şimdi Hortumcular için kurulmuş masa Vurgun var pusuya yat devri şimdi Zaman şerefsizin seyran zamanı Yalan ateşinin sahte dumanı Allah ı kitabı dini imanı Menfaat uğruna sat devri şimdi Hak hukuk adalet gelmez köyüme Devlet baba vatan ana neyime Beleşten ihale yok mu beyime Haramı helale kat devri şimdi Cehennem narına beden dayansa Arınmaz bu günah ateşte yansa Bu kahpe devranda yaşamaktansa Şu yerin dibine bat devri şimdi Yağmur der gidip de yüzüne tükür Haram kazançlara edilir şükür Kapıya gelince bir garip fakir Hadi Allah versin git devri şimdi Cesur olmuş cahillerin korkağı Muhtar olmuş köyümüzün ürkeği Ne kadını belli ne de erkeği Tarihte yaşanan Lut devri şimdi Bakire sanırsın görsen ebeyi Kim bilir kimlerden vardır bebeği Bacaklar ortada açmış göbeği Ar-namus sözünü yut devri şimdi Sokak ortasında fuhuş yapılan Meşruu deyip günahlara kapılan Cahiliye döneminde tapılan Uzza devri şimdi Lat devri şimdi Avustralya da vahşet 8 çocuk öldürüldü Ülkemizin ekonomik bağımsızlığının korunması ve sürdürülebilir bir ekonomik alt yapıya sahip olması için yerel üretim ürünlerini kullanmak ve tüketmek stratejik olarak önemsenmelidir. Bu bağlamda Yerli Malı Haftası nın kutlanması bir nostalji değil, bir anlayış ve geleceğe sağlıklı adımlar ile yol almayı sağlamalıdır. Bağımsızlık ve onun gereği olan kendi ürettiklerini tüketerek ekonomisini içeriden güçlendirmeyi savunmak, bu coğrafyada yaşayan herkes için bir tutum ve duruş olmalıdır. Bu bağlamda Yerli Malı ve Tutum Haftasını yılda bir defa da olsa hatırlamak ve gençlere benimsetmek önemlidir. Cumhuriyetin ilk yılarında ekonomik olarak dışa bağımlı olan ülkemizde yokluğa rağmen üretime geçen Türkiye de 1929 yılında kanun haline getirilen ve 1946 dan itibaren kutlanmaya başlanan Yerli Malı Haftası, yurttaşlarımızın yerli malı kullanmanı teşvik etmek, tutumlu olmayı öğretmek ve onları yatırım yapmaya özendirmek için akılca düşünülmüş bir yaklaşımdır. Bu amaçla her yıl Aralık tarihleri arasında kutlanan tutumluluk haftası ve yerli malı kullanımına her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz. Türkiye Cumhuriyetinin iktisadi yönden kalkınması ve bağımsızlığımızın korunması için uygulanan bilinçli politikalarından biri de yerli malı kullanımı konusundaki projesidir yılında İzmir İktisat Kongresi nde Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul Milli Sanayi Birliği nin yerli mallar sergisindeki kendimize özgü iktisadı yapıyı kurmalıyız ifadesi ile yerli malını ve kendi öz üretimine dayalı girişimi başlatmıştır. Ancak dönem dönem uygulanan tarım ve teşvik politikaları ile üretici durumda iken ithal eden ülke konumuna düşebiliyoruz. Yerli Mali Tüketimi Doğa İle Barışık Yaşamanın Bir Gereğidir Bu bağlamda bütün dünya kendi ürettikleri ile övünür, kendi ürettikleri illa da gıda ürünü olmak zorunda değildir, sanayi ve diğer hizmetler de kendi ürününü tüketme eğilimindedir. Bütün dünyada kendi ürettiklerini taze olarak tüketmek önceliklidir. Bunun birçok nedeni var: 1. Gendi çiftçisini korumak, 2. Ekonomisini güçlü kılmak 3. Taşıma giderini azaltmak 4. Vatandaşına daha taze gıda tükettirmek Gıda fiyatlarındaki aşırı fiyat artışının önemli nedenlerinden biri uzun mesafeler için harcanan taşıma giderleri ve komisyonculuktur. Bu bağlamda yerli malı tüketmek ve pazarlamak her zaman daha avantajlı görülmektedir. Teorik olarak da, tarımın doğası gereği olarak da gıda tüketimi öncelikle kendi üretimine dayandırılır. Yetişmeyen veya ihtiyaç duyulan ürünler dışarıdan giderilmeye çalışılır. Gelişmiş bazı toplumlarda çeşitlilik oluştursun diye farklı ülkelerin ürünleri de bulundurulabilir. Türkiye de gıda tüketim alışkanlığımız halen çeşitlilik ve damak tadı arayışından çok temel gıda ihtiyacına yöneliktir. Bu yüzden de önceliğimiz, yerli üretimi tüketme eğilimi şeklindedir. Aynı zamanda yerli malı tüketimi ile doğa ile barışık yaşamanın bir parçasıdır. Günlerce depolarda veya soğuk hava depolarında taşınan ürünler yerine en yakınında üretilen ürününün tüketilmesi esastır. Tarımda İthalatçı Konuma Geldik 1980 sonrası uygulanan iktisadi politikalar sonucu tarımımız gelişmediği gibi, sanayide de istenilen gelişmeyi sağlayamadık. Cumhuriyetin ilk yılarında oluşturulan ve ciddi örgütlülüğü ve kurumsal kültürü olan bütün kamu iktisadi kuruluşları ve tarımsal araştırma enstitüleri birer birer elden çıkarıldı ve âdete hepsi arada özelleştirildi veya dağıtılarak yok edildi. Sonuç olarak bugün birçok konuda yaşanan sorunlar ve üretimsizliğin nedeni kurumsal kültürü olan kuruluşların tavsiyesidir li yılara kadar tarım ithalatı yapmayan ülkemiz ABD nin Marshall yardımları ile ABD den tarım ürünü ithal etmeye başlamıştır sonrası uygulanan serbest Pazar ekonomisi ve Güneydoğu da yaşanan olaylar, artan gelir dağılımı bozukluğu, kırsaldan kente göçü artırmış, bunun sonucu olarak önce hayvancılık sektörü büyük oranda olumsuz etkilenmiş, ardından yurt dışında hayvan ürünleri ithali yaşanmıştır. Kendi evinde üretilen peynir yerine Hollanda dan getirtilen peynirler tüketilmiştir. Sonra plansız tarımsal üretimden dolayı, yağ ve yağlı ürünler, mısır, bazı meyveler dışarıdan ithale ilmiş şimdilerde ise nohut, mercimek ve diğer baklagiller dışarıdan ithal edilir duruma gelmiştir. Türkiye bugün tarımda 130 kalemde tarım ürünü ithal eden bir ülke konumundadır. Ancak coğrafi konumu ve arazi büyüklüğü yönünden halen kendi kendine yetebilecek bir ülkedir. Türkiye, 7 Üründe Dünya Birincisi Toplam nüfusunun halen üçte biri kadarı kırsalda yaşamaktadır. Ağırlıklı olarak bir tarım ülkesi olan Türkiye de, fındık, incir, kayısı, kiraz, ayva, kuru üzüm ve nar üretiminde dünyada ilk sırada yer alıyoruz. Limon, badem, elma, patlıcan ve soğan üretiminde ilk 10 üretici ülkeyle yarışıyoruz. Karpuz, kavun, çilek, pırasa, bal ve fiğden oluşan 6 üründe üretim sıralamasında ikinci; mercimek, elma, salatalık, yeşilbiber, yeşil fasulye, kestane, Antep fıstığı üretimde ilk 3-5 ülke arasında yer alıyoruz. TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar ın yaptığı açıklamaya göre de 55 üründe dünyada ilk 10. sırada yer alıyoruz. ''Türkiye'nin ekolojik üstünlüğe sahip olduğu ilk 7 ürün, çoğunlukla ekolojik olarak üretilebilen ürünlerdir. Çok fazla gübre, su ve diğer girdi maliyetine gereksinim duymayan bitkilerdir. Bir başka ifade ile doğal olarak ekolojik/organik ürünlerdir. Diğer Ülkeler Ne Yapıyor? Bütün dünya bu bağlamda önceliği kendi üretimine dayandırmaktadır. Amerikan Enerji bakanlığının büyük bir enerji ihalesini Çinli firma 2 milyar dolar daha düşük bedel ile yapacağını garanti etmesine rağmen kendi ulusal firmasını tercih etmesi dünyada liberal ekonomik modele uygun değildir eleştirisine karşın Başkan Clinton ulusal çıkarlarımızı korumak zorundayız dediği herkesin malumu. Almanya Almanlara kendi ürettiği otomobili kullanmaya zorluyor. Eğer Japon arabası kullanmak istiyorsanız Japonya da yaşamayı tercih edin diye araba fabrikasının kapısına afiş yapıştırıyorlar. İngilizler İngiliz üretimini teşvik edebiliyor. Almanya ve İngiltere gibi ülkeler başta olmak üzere, yabancıların yalnız kısıtlı bir zaman dilimine değil, bütün bir yıla yaydıkları YERLİ MALI haftasını bizler de ülkemizde başta öğrencilerimiz olmak üzere topluma yıl boyu kullanmalarını benimsetebiliriz. Bu bağlamda ABD gibi dünyanın önemli tarım ülkesinde bile 1936 yılında federal yasanı? yaptığı ve daha sonra 1984 yılında güncellediği Yerli Malı Kullan çağrısı Amerikan halkı tarafında benimsenmiştir. ABD nin bile liberal ekonomide kendi ürettiklerinin kullanılması konusunda teşvik edici olması önemli. Ne Yapabiliriz? Yerli Malı Yurdun Malı sloganı bir zamanlar çok sık kullanılırdı, şimdilerde serbest ticarette basit çıkar ve kâr güdüsünün de etkisi ile nerde ucuz ise oradan alırım ifadesi çok doğru ve uzun süreli bir tahlil değildir. Bilim ve teknoloji, ilerlemek için sürekli teknoloji satın alarak sağlanamaz. Ne zaman kendi temel bilimlerimizi geliştirirsek o zaman teknolojide dışa bağımlıktan kurtuluruz. Yerli Malı ve Tutum Haftası dolayısıyla ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumu ve geleceğimizi daha iyi analiz ederek daha disiplinli ve kararlı olarak yerli malına değer vermeliyiz. Bu bağlamda Türkiye nin kendi kendisini sorgulaması, geleceğe yönelik bağımsız ekonomisi ve vatandaşlarının ucuz ve sağlıklı beslenmesi için önünde ciddi fırsatlar olduğunu görmesi yararlı olacaktır. Yerli malı kullanımı, ulusal çıkarlarımızı gözetmek, ulusal ekonomiye katkı koymak için zaruri ve önemlidir. Dünya nın 7 büyük ekonomisi varlığını devam ettirecekse ve yeri geldiğinde özgüvenle varız diyebileceksek kendi öz gücümüze dayalı bir iktisadi program sürdürmemiz gerekir. Bu bağlamada 869 ile başlayan barkod numaralı ürünleri tercih edebiliriz. Bu ürünleri tüketerek ülke ekonomimize katkıda bulunabiliriz. Ayrıca bir hafta boyunca değil 52 hafta boyunca yerli malını tercih etmeliyiz. Böylece toprağımıza, bitkimize, suyumuza, sahip çıkmış oluruz. İnsanımızın ürettiği el emeğine değer vermiş oluruz. Bu bağlamda yerli malı ve tutumluluk haftası bir nostalji değil bir anlayış ve duruş olmalıdır. Avustralya'nın Queensland eyaletinin Cairns kentindeki bir evde, 1,5 ile 15 yaş arasındaki 8 çocuğun cesedi bulundu.queensland polisinden yapılan açıklamada, Manoora semtindeki bir evde, bıçaklanarak öldürülmüş 8 çocuğun cesedi ile 34 yaşında bir kadının yaralı bulunduğu belirtildi. Hastaneye kaldırılan kadının durumunun iyi olduğu ve olay hakkında polise bilgi verdiği bildirildi. Kafede rehine alma ve düzenlenen operasyonla iki kişinin öldürülmesinin şokunu atamayan huzurlu ülke Avustralya, yeni ve daha dehşetengiz bir olayın sarsıntısını yaşıyor. Avustralya'nın Queensland eyaletinin Cairns kentindeki bir evde, yaşları 1,5 ile 15 arasında değişen sekiz çocuğun cesedi ile yaralı bir kadın bulundu. Kadının 34 yaşında olduğu ve göğsünden bıçakla yaralandığı ilk gelen bilgiler arasında. Queensland polisinden yapılan açıklamada, Manoora semtindeki bir evde, bıçaklanarak öldürülmüş sekiz çocuğun cesedi ile 34 yaşında bir kadının yaralı bulunduğu belirtildi. Hastaneye kaldırılan kadının durumunun 'stabil' olduğu ve olay hakkında polise bilgi verdiği bildirildi. Bıçaklanarak öldürülen çocukların isimleri, kim ya da kimler tarafından öldürüldükleri, aynı aileden olup olmadıkları henüz bilinmiyor. 'ONLARI ABİLERİ BULDU' Lisa Thaiday isimli bir kişi ise yaralı bulunan kadının kuzeni olduğunu söyleyerek çocukların hepsinin kardeş olduklarını ve kadının da onların annesi olduğunu Thaiday, çocukların 20 yaşındaki abisinin eve gelerek korkunç manzarayla karşılaştığını öne sürdü. Avustralya Başbakanı Tony Abbott ise olayı "çok üzücü bir trajedi" olarak nitelendirdi ve "Bu yaşanan, tarifsiz bir olay" dedi. Cairns Post, çocukların bazılarının boğulmuş olduğunu söylerken bu bilgiyle ilgili henüz bir doğrulama gelmedi.

13 TURİZM 20 Aralık 2014 Cumartesi 13 ISSN "Termalin başkenti"nde yeni yıl hazırlıkları AFYONKARAHİSAR - "Termalin başkenti" olarak nitelendirilen, suyuyla birçok rahatsızlığa şifa dağıtan Afyonkarahisar'daki tesislerde yılbaşı gecesi rezervasyonlarında doluluk oranları yüzde 100'e ulaştı. Kaplıca ve sağlık turizmi denilince ilk akla gelen illerden Afyonkarahisar, sahip olduğu potansiyelle her yıl yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. Osmanlı'dan bu yana şifa kaynağı olan, böbrek, mide karaciğer, safra yolları rahatsızlıklarına iyi geldiği bilinen Gazlıgöl, ilk Hristiyanlık döneminden bu yana tanınan ve bazı kitaplarda "mukaddes şehir" olarak geçen, şifalı çamuruyla ünlü Hüdai Termal Turizm Merkezi, Roma devrinden bu yana önemini yitirmeyen Heybeli Termal Turizm Merkezi, birçok hastalığa şifa olan Ömer ve Gecek kaplıcaları, il merkezindeki otelleriyle Afyonkarahisar, termal turizmde yıllardır ilk sırada yer alıyor. Özellikle sonbahar ve kış aylarında hafta sonları tatilcilerle dolup taşan, ülkenin dört bir yanından misafirlerini ağırlayan "termalin başkenti", yılbaşını da hareketli geçirmeye hazırlanıyor. Afyonkarahisar Termal Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği Başkanı Ali Acar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ildeki otellerde yılbaşı tatiline yönelik hazırlıkların tamamlandığını Yılbaşına yaklaşılan şu günlerde gelen talebin sevindirici olduğunu vurgulayan Acar, şöyle konuştu: "Şu anda otellerimiz 3-4 ay sonrasına kadar hafta sonları dolu, hafta içleri ise boşluklar oluşuyor. Yılbaşı itibarıyla hemen hemen bütün otellerimizde yüzde 100 doluluk olacağı rezervasyonlardan anlaşılıyor. Gayemiz, sektörümüzü hem Türkiye'de hem dünyada belli bir yere getirmek. Otellerimiz ve kentimizin altyapısı gittikçe gelişiyor. Bu nedenle sağlığa yönelmeye çalışıyoruz. Üniversitenin fizik tedavi merkezinin açılmasından sonra göğsümüzü gere gere burada fizik tedavilerinin yapılabildiğini yurt dışında da anlatmaya çalışıyoruz. İnşallah üniversiteyle de el ele vererek bütün kamu kurumlarıyla beraber sektörümüzü iyi yerlere getiririz." Acar, termal tesislerde yılbaşı için özel eğlence programları hazırlandığını belirterek, "31 Aralık gecesi hem sağlık hem de eğlence sunacağız. Yeni yıla termalin başkentinde girmeyi tercih edenler pişman olmayacak" ifadesini kullandı. Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdülmecit KOYUNSAĞAN GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş. Yıl: 44 Sayı: Aralık 2014 Cumartesi Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ Yazı İşleri Müdürü Ayşegül BALDEMİR İstihbarat Şefleri Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN Görsel Yönetmen Şebnem ÜNAL Sayfa Editörleri Hakkı Murat SÖBÜTAY - Emine ÖZCAN İnternet Editörü Alparslan OĞUZ Haber Merkezi İsmail YILDIZ, Mihriban DEMİREL, Ayşenur GÜRER, Tülay CANPOLAT, Gazi BOZKURT, Burcu KERİM, Betül SÜSLEN İdari Merkez Yayın Sahibi Macun Mah Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA Temsilcisi: Yazı İşleri Tel: (PBX) Fax: gazeteyedigun@gmail.com Yiğit YİĞİT Ankara Temsilciliği İstanbul Temsilciliği Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14 Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad. Ulus/ANKARA No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL Tel: (0312) Tel: (0212) EL-CEM -Tunus'un El- Cem kentinde bulunan ve bilinen en eski Amfitiyatro Colosseum, bozulmayan mimari güzellikleri ile tarihe meydan okuyor. Afrika kıtasındaki en etkileyici Roma dönemi harabelerine sahip olan El-Cem kentindeki Amfitiyatro Roma'daki Colosseum'a benzer mimarisi ile dikkati çekiyor. Milattan sonra 3'üncü yüzyılda inşa edilen ve Roma imparatoru Julius Sezar'ın eski askerlerinin buraya yerleşmesiyle bir Roma yerleşimine dönüşen kentteki Amfitiyatro, yüzyıllardır bozulmayan yapısı ile zamana karşı direniyor. Roma uygarlığında çeşitli gösteriler, gladyatör ve vahşi hayvan oyunların sunulduğu mekan, görsel zenginliği ile kenti ziyarete gelenleri adeta büyülüyor. Norveçli hastaların tedavi merkezi oldu İskandinav ülkelerinin "termal tedavi" merkezi haline gelen Balçova Termal, 2015 yılı sonrasında da Norveçli turistleri tedavi edecek. Edremit Körfezi'nde yılbaşı hareketliliği BALIKESİR- Kuzey Ege'nin turizm merkezlerinden Edremit Körfezi'ndeki Akçay, Altınoluk ve Güre mahallelerinde, otellerde yılbaşı tatili hareketliliği yaşanırken doluluk oranları yüzde 80'e ulaştı. Edremit Belediyesine bağlı şirketlerden Ed-Bel'in Genel Müdürü İbrahim Yakın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yılda yaklaşık 3 milyon gecelemeyle iç turizmde ilk sıralarda yer alan Balıkesir'in Kuzey Ege kıyısındaki Edremit Körfezi'nde, yılbaşına yaklaşık iki hafta kala hareketlilik yaşandığını Kurban Bayramı'ndan bu yana sessiz kalan körfezin, kış aylarına göre yeni yıla hareketli gireceğini belirten Yakın, Ayvalık, Ören, Akçay, Altınoluk ve Güre'deki otellere yoğun talep olduğunu anlattı. Yakın, körfezdeki turizm potansiyelinin, turistlere yılın her ayında imkan sunduğunu dile getirerek, şöyle konuştu: "Öncelikle dünyada eşi benzeri bulunmayan Kazdağları bulunmaz bir nimet. Doğa, termal, deniz, off road, zeytinyağlı yemekler, özel müzeler, ören yerleri, tarihi yapılar, ne ararsanız bizde var. Termal suda sağlık bulup denizin kıyısında yürünen başka bir yer yok. Afrodit'in cüzzama yakalandıktan sonra eski güzelliğine kavuştuğu, güzellik iksiri termal su, Güre Mahallesi'nde bulunuyor. Buradaki belediye otelimiz her yıl on binlerce kişiyi ağırlıyor. Yeni yıla Edremit Körfezi'nde girmek isteyenler şimdiden rezervasyonlarını yaptırıyor. İZMİR - Norveç Sağlık Bakanlığı'nın 1992 yılından bu yana açtığı ihaleyi kazanan Balçova Termal, yılda bin 500'ün üzerinde yabancı turiste termal tedavi hizmeti veriyor. Yaklaşık 34 yıldır termal tedavi merkezi olarak faaliyet gösteren Balçova Termal'e çoğunluğu Norveç'ten olmak üzere Danimarka, Fillandiya, Belçika, Hollanda gibi İskandinav ülkelerinden fizik teravi ve rehabilitasyona ihtiyaç duyan hastalar büyük ilgi gösteriyor. AA muhabirine açıklamalarda bulunan Balçova Termal Genel Müdürü Ramazan Kaya, sağlık turizminde dünyanın önemli merkezlerinden biri olduklarını Özel İdare mallarının devriyle birlikte Balçova Termal AŞ'nin Hazine'ye devredildiğini hatırlatan Kaya, yaklaşık 9 ay önce gerçekleşen devrin sonrasında mevzuat gereği genel kurulunu yaparak yol haritasını çizdiklerini kaydetti. Balçova Termal AŞ'nin kamu kuruluşu olmasına rağmen özel sektör mantığıyla çalıştığını dile getiren Kaya, "termal tedavi" ana faaliyet alanı olmak üzere 4 alanda hizmet verdiklerini ifade etti. Kaya, Balçova Termal'de doktor, fizyoterapist, masörden oluşan 45 kişilik bir sağlık ekibiyle romatizmal hastalıklar, genel artroz, boyun-bel fıtıkları, kireçlenmeler, yumuşak doku romatizmaları, ortopedik ve nörolojik rehabilitasyon gerektiren hastalıklar, felçler, omurilik yaralanmaları, kırıklar, protez gibi alanlarda alternatif tedavi hizmetleri verdiklerini Yabancı turistlere hitap ettikleri nisan-ekim dönemindeki 7 ayı yüzde 100 doluluk oranıyla geçirdiklerini vurgulayan Ramazan Kaya, kasım-mart arasındaki 5 ayda da aynı doluluk oranına ulaşmak için çeşitli kampanyalar düzenlediklerini kaydetti. Bu amaçla sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarıyla indirim protokolleri imzaladıklarını anlatan Kaya, "Yabancı turist gibi yerli turiste de hizmet vermeyi amaçlıyoruz. Yabancılar arasında bilinirliğimiz çok yüksek ama yurt içindeki vatandaşlarımız tarafından fazla tanınmıyor" dedi. Norveç Sağlık Bakanlığı'nın yurt dışında tedavi amaçlı açtığı ihaleyi 1992 yılından bu yana kendilerinin kazandığını belirten Kaya, dönemi için açılan ihaleyi de kazandıklarını ifade etti. Kaya, İspanya ve İtalya'nın yanı sıra 10 AB ülkesinden firmaların da katıldığı ihaleyi kazanmalarında, burada tedavi gören hastaların memnuniyetinin etkisinin bulunduğunu anlattı. Kaya, "Noveç Sağlık Bakanlığı'nın 2015 yılı sonrasını kapsayan 4 yıl için çıktığı ihaleyi biz kazandık. Norveçli hastalar nisan-ekim arasında 7 grup halinde 150'şer kişi olarak tedaviye gelecekler. Bu yıl bin 50'si Norveç'ten olmak üzere bin 500'ün üzerinde hasta merkezimizde tedavi gördü" diye konuştu. Dağıtım: TURKUVAZ DAĞITIM SAN. VE TİC. A.Ş. Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç) Basıldığı Yer: Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu 6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

14 20 Aralık 2014 Cumartesi Duygun Yarsuvat'tan spor yasasına eleştiri İSTANBUL- Galatasaray Kulübü Başkanı Duygun Yarsuvat, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliği Önlenmesine Dair Kanun'u eleştirdi. Kadir Has Üniversitesi'nde "Ceza Hukuku: Sporda güncel gelişmeler ve kariyer yönetimi" adlı konferansa sarı-kırmızılı kulübün başkan yardımcısı Abdurrahim Albayrak ile katılan Yarsuvat, elektronik bilet uygulamasının kişilerin özgürlüğünü tehlikeye soktuğunu savundu. Kanunun çıkmasının iyi bir şey olduğunu aktaran Yarsuvat, spor müsabakalarının bir tiyatro, bale olmadığını dile getirerek, "Spor bir gücün kullanılmasıdır. Bütün spor müsabakalarından bahsedilmesine rağmen bu kanun sadece futbol müsabakalarında uygulanabilmektedir. Bu kanun seyirciyi azalttı" dedi. Futbolu özledim İngiltere Premier Lig ekiplerinden Arsenal'de sakatlığı devam eden Türk asıllı Alman oyuncu Mesut Özil, futbolu özlediğini ANKARA - Arsenal'in internet sitesine konuşan Özil, son olarak Chelsea'ye karşı 5 Ekim'de maça çıktığını hatırlatarak, "Belli bir zaman geçince futbolu ve topu gerçekten özlüyorsunuz ve sadece oynamak istiyorsunuz. Maçları izliyorsunuz ve aklınıza oynamanız, iyi bir performans sergilemeniz gerektiği geliyor" diye konuştu. Formunu korumak için her gün çalıştığını vurgulayan Özil, "Doğru yoldayım. Sahalara dönmem, çok fazla zaman sürmeyecek. Takımla yeniden antrenmanlara çıkmayı dört gözle bekliyorum" ifadelerini kullandı. Ligde 6. sırada yer alan Arsenal'in maçlarında şanssız sonuçlar aldığını belirten Özil, şunları kaydetti: "Birçok karşılamada oyunun hakimi olsak da çok gereksiz goller yedik. Premier Lig'de bunlar olabilir çünkü her takım birbirini yenecek güçte. Kendi gücümüzü sahaya yansıtarak sonraki karşılaşmalarda puanlar almalıyız. Ligi zirveye yakın bir yerde noktalayacağımızı tahmin ediyorum." Hacıosmanoğlu ndan İDDİALI AÇIKLAMA TRABZON - Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, "Mali genel kurulda Trabzonspor sevdalılarından rica edeceğim, satın alma yetkisi istiyoruz, satma yetkisi değil. Bize mali genel kurulda sadece satın ama yetkisi versinler" dedi. Kulübün Mehmet Ali Yılmaz Tesislerinde düzenlediği basın toplantısında konuşan Hacıosmanoğlu, yaklaşık 1,5 yıldır yönetimdeki arkadaşlarıyla Trabzonspor sevdalılarına hizmet etmeye çalıştıklarını Doğruları ve yanlışlarının olduğunu anlatan Hacıosmanoğlu, "İş yapan doğru da yapar, yanlış da yapar. Yaklaşık 3-4 aydır hiç konuşmuyorum. Konuşanlara da cevap vermiyorum. İşimi samimi Trabzonspor sevdalılarına karşı layıkıyla yapma mücadelesi veriyorum. Bazen bazı noktalara geliyorsunuz, kamuoyunu aydınlatmak için konuşma gereği hissediyorsunuz" diye konuştu. Hacıosmanoğlu, cumartesi günü olağan mali genel kurulun yapılacağına vurgu yaparak, bir haftadan beri insanlarda "Derneğe taşınır, taşınmaz menkul veya gayrimenkul satın alınması, bunlar hakkında ayni hak tesis edebilmesi için yönetim kurulu yetki verilmesi"ni düzenleyen 7. madde heyecanının olduğunu kaydetti. "Konuşacak başka bir şey bulamıyorlar onu konuşuyorlar" diyen Hacıosmanoğlu, şöyle konuştu: "Mali genel kurulda Trabzonspor sevdalılarından rica edeceğim, satın alma yetkisi istiyoruz, satma yetkisi değil. Bize mali genel kurulda sadece satın ama yetkisi versinler. Biz Trabzonspor'a birşeyler satın alalım, katalım, bizden önce nasıl satıldıysa bizden sonra gelecek olanlar, eğer satmak isterlerse onlara satın alma yetkisi Trabzonspor sevdaları verir, onlar satar. Satacak olanlara da biz satmaları için malzeme hazırlayalım. İkizlerin "doping" üzüntüsü... Spor Toto 3. Lig ekiplerinden Sivas Dört Eylül Belediyespor'da top koşturan tek yumurta ikizlerinden Volkan Çekirdek'e dopingli madde kullandığı gerekçesiyle, Türkiye Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulunca (PFDK) resmi müsabakalardan 6 ay men cezası verilmesi, Volkan'ı olduğu kadar ikizi Haydar'ı da üzdü. SİVAS - Çorumlu gurbetçi ailenin ikizlerinden sol bek Volkan Çekirdek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kariyeri boyunca Almanya'da ve Türkiye'deki bazı kulüplerde hep aynı takımlarda top koşturduğu ikizi Haydar ile bu sezon başında Sivas Dört Eylül Belediyespor'a transfer olduklarını hatırlattı. Soğuk algınlığı ve alerjik rahatsızlığı sonrası eczaneden aldığı ilaçta etken madde çıktığını belirten Çekirdek, bu nedenle PFDK tarafından resmi müsabakalardan 6 ay men edildiğini hatırlatarak, ceza nedeniyle ikizi Haydar'dan maçlarda ayrı kalacağını Dopinge Almanya'da daha az ceza verildiğini savunan Çekirdek, "Türkiye'de en az ceza 6 ay oluyor. Türkiye'de böyle, maalesef bir şey yapamıyoruz. Sonuçta bilmeden ilaç aldım ve hata yaptım. Takımımla antrenmanlara devam edeceğim ve devre arası kampına da katılacağım. Sanki oynayacakmış gibi her şeye normal devam edeceğim" dedi. Çekirdek, bu zor süreçte kulüp başkanı, yöneticiler, teknik heyet ve arkadaşlarının desteğini gördüğünü belirterek, onlara teşekkür etti. Cezalı olduğu dönemde takım arkadaşlarına destek vereceğini belirten Çekirdek, "Kardeşimle bu zamana kadar hep aynı takımlarda oynadık. Ondan ayrı kalacak olmanın üzüntüsünü yaşıyorum. İnşallah onunla tekrar aynı sahada oynarız" diye konuştu. Orta saha oyuncusu Haydar Çekirdek ise ikizine verilen cezanın üzüntüsünü ailece yaşadıklarını belirterek, "İnşallah fazla ceza almaz diye dua ettik. Sonuçta kullandığı madde, performans artıcı değil, tedavi olarak kullandı, çok yazık oldu. Kardeşimden ayrı kalacağım süreç benim için de zor olacak. İnşallah bu süreç geçecek ve sahada yine beraber olacağız. Bu durum beni de çok üzüyor, inşallah çok zor olmaz" ifadelerini kullandı. PFDK, Spor Toto 3. Lig 2. Grup takımlarından Sivas Dört Eylül Belediyespor'un ligin 4. haftasında Arsinspor'u 1-0 yendiği maçta doping kullandığı gerekçesiyle Volkan Çekirdek'e resmi müsabakalardan 6 ay men cezası vermişti. Genç teknik direktörler çıkışta GAZİANTEP- Yaklaşık 7 yıldır teknik direktörlük yapan Hakan Kutlu, oyuncularla aynı dili konuşabilen genç hocalara güvenilmesini isteyerek, genç çalıştırıcıların dünyada ciddi bir çıkış yakaladığını Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'u 6 haftada düşme hattından uzaklaştırıp yeniden play-off hesapları yapar hale getiren Kutlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, henüz 35 yaşındayken Spor Toto Süper Lig'de teknik direktörlüğe başladığını belirtti. Deneyimin önemine işaret eden Kutlu, hem oyuncu anlamında, hem de teknik direktörlükte deneyimsizliğin zaman zaman dezavantaj oluşturabildiğini ifade etti. İlk teknik direktörlük yıllarında zaman zaman deneyimsizlik nedeniyle sıkıntı yaşadığını dile getiren Kutlu, "Yaklaşık 7 yıllık teknik direktörlük deneyiminin ardından bazı sıkıntıları aştığıma inanıyorum. Genç yaşta hoca olmak oyuncularla aynı şeyi düşünüp, aynı dili konuşabilme anlamında önemli avantaj sağlıyor. Ben de yaşım itibariyle çalıştığım futbolcuları daha iyi anlayabildiğine inanıyorum" dedi.

15 SPOR 20 Aralık 2014 Cumartesi15 SAKARYA - Milli halterci Resul Elvan, 2016 Rio Olimpiyatları'nda başarı için iki yıldan beri çalıştığını belirterek, "Hedefim, 2016 Olimpiyatları'nda kürsünün en üst basamağında yer almak ve ay-yıldızlı bayrağımızı göndere çektirmek" dedi. Elvan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, haltere iki yıl ara verdikten sonra kasımda Kazakistan'da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası'nda grupta dördüncü olduğunu Tayland'ın "Chiang Mai" kentinde düzenlenen Dünya Üniversiteler Halter Şampiyonası'nda 105 kilogramda yarıştığını anlatan Elvan, koparmada 161 kilogramla üçüncü, silkmede 202 ve toplamda 363 kilogramla birinci olarak turnuvayı 2 altın ve bir bronz madalyayla tamamladığını hatırlattı. Elvan, "Bu başarımız olimpiyatta ülkemize puan getirdi. Halterde verdiğimiz iki yıllık ara bizi çok etkiledi. Zor günler geçirdik, maddi manevi çok sıkıntı yaşadık. Antrenman yapamadık, kimse destek çıkmadı. İki yıl boyunca sahipsiz kaldık" şeklinde konuştu. Dünya Halter Şampiyonası ve Dünya Üniversiteler Halter Şampiyonası'nda kazandığı madalyaların moral verdiğini dile getiren Elvan, "Önümüzde Avrupa, ardından da Dünya Şampiyonası var. Şampiyonalarda güzel derece yapıp madalya hedefliyorum. Asıl hedefim, 2016 Olimpiyatları'nda kürsünün en üst basamağında yer almak ve ay-yıldızlı bayrağımızı göndere çektirmek" ifadesini kullandı. Turnuvalardaki başarısını disiplinli çalışmaya borçlu olduğunu aktaran Elvan, yüksek hedefler belirlemesi nedeniyle antrenmanlarını arttırdığını anlattı. Milli ciritçi yeni rekor peşinde... ADANA - Atletizm cirit atmada 58,96 metre ile yıldızlar Türkiye rekorunu elinde bulunduran 17 yaşındaki milli sporcu Eda Tuğsuz, Avrupa Gençler Şampiyonası'ndan rekorla dönmeyi hedefliyor. Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları (EYOF) şampiyonu olan ve 2013'te Türkiye Atletizm Vakfı tarafından yılın genç kadın atleti seçilen Tuğsuz, AA muhabirine, küçüklüğünden beri spora ilgi duyduğunu belirterek, beden eğitimi öğretmeni antrenör amcası sayesinde atletizm cirit atma branşına yöneldiğini Yaklaşık 4 yıldır profesyonel anlamda bu sporla ilgilendiğini aktaran Tuğsuz, ulusal ve uluslararası şampiyonalarda çeşitli dereceler elde ettiğini anlattı. Geçen yıl Hollanda'nın Utrecht kentindeki Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları'nda (EYOF) 56,61 metreyle altın madalya alarak hem oyunlar hem de Türkiye yıldızlar kategorisinde rekor kırdığını vurgulayan Tuğsuz, şunları kaydetti: "Bu yıl da Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de gerçekleştirilen Yaz Gençlik Olimpiyat Oyunları Atletizm Avrupa seçmelerinde 58,96 metre atarak yıldızlar Türkiye rekorumu geliştirdim. Gelecek yıl İsveç'in Eskilstuna kentinde yapılacak Avrupa Gençler Şampiyonası'na hazırlanıyorum. Hedefim Avrupa şampiyonu olup ülkeme madalya getirebilmek. Umutluyum, çalışıyorum, inancım çok yüksek. Allah kısmet ederse başarılı olacağım." İnsanların hayatına farklı anlam katan spor sayesinde kötü alışkanlıklardan da uzak kalınabileceğine dikkati çeken Tuğsuz, spor yaparak huzur buluğunu Tuğsuz, tutkuyla yürüttüğü bu dalda, milli ciritçi Fatih Avan ile Çek Cumhuriyeti'nden Barbora Spotakova'yı örnek aldığını sözlerine ekledi. Avusturya'da yılın futbolcusu Alaba ANKARA - Bayern Münih'in savunma oyuncusu David Alaba, Avusturya'da üst üste 4'üncü kez yılın futbolcusu ödülüne layık görüldü. UEFA'nın internet sitesinde yer alan habere göre, Avusturya 1. Futbol Ligi'nin teknik direktörleri ve ülkenin basın mensupları tarafından yapılan oylamada rakipleri Salzburglu Jonatan Soriano ve Kevin Kampl'ı geride bırakan David Alaba, ülkesinde 4. kez üst üste yılın futbolcusu seçildi. Ödül töreninin ardından konuşan 22 yaşındaki oyuncu, "Bu, benim için gerçekten de özel bir durum, bu nedenle çok mutluyum" ifadesini kullandı. Salzburg Teknik Direktörü Adi Hütter ise Alaba'dan övgüyle bahsederek, "O, olağanüstü bir futbolcu ve en yüksek seviyede performans göstererek kupalar kazanıyor. Bayern için gerçek bir lider" değerlendirmesinde bulundu. Avusturya Milli Takımı'nda çıktığı 35 karşılaşmada 8 gol kaydeden Alaba, Bayern Münih formasıyla geçen sezon lig şampiyonluğu ve Almanya Kupası'nı kaldırmıştı. Yeşil sahada bir kaymakam SİİRT - Baykan'da gençleri spora yönlendirmek için sentetik futbol sahası yaptırıp, kapalı olan futbol takımının Siirt Süper Amatör Ligi'nde yer almasını sağlayan Kaymakam Akıl, gençlerin yoğun talebi üzerine takıma katılmayı kabul etti. Yaklaşık 16 ay önce göreve başladığı ilçede gençlerin futbol oynayacağı sahanın olmadığını ve bu nedenle sıkıntı yaşadığını gören Kaymakam Akıl, ilçeye sentetik futbol sahası yapılması için Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Siirt Valiliği ile temasa geçti. Bu girişimin ardından saha oluşturulurken, kurulmasına destek verdiği Yeni Baykan Belediyespor'un amatör ligde yer almasını sağladı. Kaymakamın aynı zamanda lisanslı amatör futbolcu olduğunu öğrenen gençler, takımda yer alması için ısrarda bulundu. Akıl, yoğun talep ve gençlere örnek olmak amacıyla Yeni Baykan Belediyespor'da forma giymeye başladı. Örnek davranışıyla ilçe halkının takdirini toplayan Kaymakam Akıl'a taraftar da sevgi gösterisinde bulunuyor. Kaymakam Akıl'ın da forma giydiği son maçta Yeni Baykan Belediyespor, deplasmanda Şirvanspor'a 2-0 yenildi. Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu, Akıl'ı gençleri spor yapmaya yönlendirmesindeki çabası nedeniyle ödüllendirdi. Konfederasyon tarafından gönderilen plaket, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Hüssam Olğaç tarafından teslim edildi. Ufuk Akıl, AA muhabirine, gençlerin yoğun talebi üzerine kurulmasına öncülük ettiği takımda yer aldığını belirterek, bununla sosyal aktiviteden mahrum olan geçlerin zararlı Siirt'in Baykan Kaymakamı Ufuk Akıl, gençleri spora teşvik amacıyla kurulmasına öncülük ettiği Yeni Baykan Belediyespor' da forma giyiyor. alışkanlıklardan uzak durmalarını sağladıklarını Kulübü aktif hale getirdikten sonra takımı oluşturduklarını dile getiren Akıl, sözlerini şöyle sürdürdü: "Talep üzerine ben de takımda yer aldım. Benim oynamam onlara ayrı motive oluşturdu. Herhangi mevzuya müdahil olmadan insanlarımızla kucaklaşmak istiyoruz. Futbol oynamam vatandaş nezdinde çok olumlu karşılandı. Devlet-millet ilişkisini daha sıcak tutmak adına çalışmalarımız devam edecek." Futbolcu Cengiz Karakuş ise takımda yer almasından büyük keyif aldıkları kaymakamın gençlere örnek olduğunu belirterek, "Kaymakam Akıl, takımımızın liderliğini yapıyor ve bizi çok iyi motive ediyor. Bu davranışıyla gençleri futbola yönlendirdi" dedi. Şanlıurfaspor, deplasmanda kayıp... PTT 1. Lig ekiplerinden Şanlıurfaspor, deplasmanda yaptığı karşılaşmalarda istediği sonuçları alamazken, gol yollarında da sıkıntı çekiyor. AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, sezona, aralarında bir dönem Beşiktaş'ta forma giyen Rodrigo Tello ve Ekrem Dağ ile Abdulkadir Özgen gibi Süper Lig tecrübesine sahip futbolcuları kadrosuna katarak başlayan Güneydoğu temsilcisi, özellikle deplasman maçlarında istediği sonuçları alamadı. Takımın başına geçen yıl İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u Süper Lig'e taşıyan Cihat Arslan'ı getiren Sarı-yeşilli ekip, 13 haftada elde ettiği 6 galibiyet ve 4 beraberliğin ardından 22 puan topladı. Puan cetvelinde 4'üncü bulunan Şanlıurfa temsilcisi, attığı 12 gole karşılık kalesinde 9 gol gördü. Sahasında yaptığı 6 karşılaşmanın 4'ünü kazanan Şanlıurfaspor, deplasmanda çıktığı 7 maçtan 2 kez galip ayrılarak, dış sahada kötü bir tablo çizdi. Futbol şube sorumlusu Maruf Güneş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, takımın gol yollarında sıkıntı yaşadığını Devre arasına kadar en az 9 puan kazanmayı hedeflediklerini belirten Güneş, ''Takımımızın skora gitmede ve gol bulmada problemi var. Deplasmanda gol atamamamıza rağmen rakipten de gol yemiyoruz. Mevcut kadromuzu devre arasına kadar en verimli şekilde kullanmayı planlıyoruz'' dedi. Hafta sonu yapacakları Giresunspor maçına mutlak galibiyet parolasıyla çıkacaklarını vurgulayan Güneş, taraftarları önünde sürpriz yaşamak istemediklerini sözlerine ekledi.

16 20 Aralık 2014 Cumartesi Gökyüzünün sultanları Anadolu Üniversitesi (AÜ) Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Pilotaj Bölümü'nde, Cessna 172, TB 20 ve Beechcraft C90 tipi uçaklarla eğitim gören kız öğrenciler, Türk havacılık sektörü için mesleki donanımlarını ESKİŞEHİR - DENİZ AÇIK - Bölümü kazanan öğrenciler, bir yılı İngilizce hazırlık olmak üzere 5 sene eğitim görüyor. Daha sonra bölüme gelen öğrenciler, hazırlık aşamasının ardından yaklaşık iki yıl meteoroloji, matematik, fizik ve uçuş prensipleri gibi yer dersleri eğitimi alıyor. Kadın pilot adayları, söz konusu eğitimlerin ardından Cessna 172 tipi uçakla görerek şartlarda uçuş gerçekleştiriyor. TB 20 ve Beechcraft C90 tipi uçaklarla da aletli ve çift motorlu uçuşlarını tamamlayıp görev başlamaya hazırlanıyorlar. "UÇMAK, ÖZGÜR VE GÜÇLÜ HİSSETTİRİYOR" Üniversite öğrencilerinden fantastik saç ve makyaj şovu İSTANBUL - İstanbul Aydın Üniversitesi Saç Bakım ve Güzellik Hizmetleri programı öğrencileri, yeni yıl öncesinde "fantastik saç ve makyaj" şovu hazırladı. İstanbul Aydın Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Hakkı Aydın, program öncesinde yaptığı konuşmada, geçmişten bugüne saç bakımı ve güzelliğin hep gündemde olduğunu Herkesin güzel ve bakımlı olmak istediğini, bunun insanlara kendisini iyi hissettirdiğini belirten Aydın, güzel ve bakımlı olmanın insanların iş ve yaşam koşullarını olumlu etkilediğini dile getirdi. Aydın, "Bu işleri yapmak için sadece bilgi yetmiyor. Beceri lazım, sanat lazım, tasarım lazım. Paris te cadde ve mağazalar Noel ve yılbaşı için süslendi PARİS - Noel ve yılbaşı yaklaşırken tüm dünyada olduğu gibi Fransa'da da cadde ve vitrinler süslendi. Başkent Paris'in başta Champs-Elysees olmak üzere ünlü caddeleri Haussmann, Saint Honore, Royale, Montaigne ile Geleceğin güzellik uzmanları, çok önemli bir mesleğinizin olduğunu unutmayın. İlk insandan günümüze bu meslek var olmuştur, belki kıyamete kadar da var olacaktır" diye konuştu. Saç Bakım ve Güzellik Hizmetleri Programı Başkanı Leyla Cesaret de fantastik bir şov hazırlayan öğrencilerin, saç, makyaj, masaj, epilasyon gibi birçok dalda eğitim aldığını bildirdi. Öğrencilerin 22 saç modeli ile makyaj yaptığını ifade eden Cesaret, "Öğrencilerimiz aldıkları saç makyaj eğitimlerini birleştirerek, bir şov hazırladı. 22 model saç ve makyaj yaptı. Bunların hepsi tamamen öğrencilerimizin kendi tasarımlarıdır" dedi. Concorde ve Vendome Meydanları rengarenk ışıklandırılırken, bölgedeki alışveriş merkezlerinin vitrinleri ise Noel ve yılbaşı için özel olarak süslendi. Birçok turistin Noel tatili için tercih ettiği Fransa'da yerli halk da Noel hediyesi için özel bir bütçeye sahip. Deloitte araştırma şirketinin verilerine göre, bir Fransız Noel hediyesi için 303 avro ayırıyor. Bu rakamın geçen seneye oranla yüzde 2,7 düştüğünün altı çizilirken, genel alım gücünün de ülke çapında yüzde 4,5 azaldığına işaret ediliyor. Noel hazırlıkları için en çok bütçeyi kişi başına ortalama 764 avro ile İngiltere ayırırken, Lüksemburg 715 avro, İşviçre 645 avro Fransa ise 518 avro ayırıyor. Bölümün 4'üncü sınıf öğrencilerinden Duygu Bayburt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2010 yılında başladığı okulda 5 yıldır eğitimini sürdürdüğünü Eğitimin 1,5 yılını meteoroloji, matematik, fizik ve uçuş prensipleri dersleriyle tamamladıklarını belirten Bayburt, şöyle devam etti: "Daha sonra görerek şartlarda uçuş, aletli şartlarda uçuş ve çift motorlu uçuşla eğitimimizi tamamlıyoruz. Pilot olmaya lise ikinci sınıfta karar verdim. Öncelikle lisedeki Havacılık Kulübüne girdim. Ailem benimle gurur duyuyor. Bütün kadınlara pilot olmayı tavsiye ederim. Kadınlar bu meslekte azınlıkta. Bu sayının artmasını istiyorum. İlk Türk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen ve Atlas Okyanusu'nu uçakla tek başına geçen ilk kadın pilot Amelia Earhart'ın yaşamlarından çok etkilendim. Uçmak, özgür ve güçlü hissettiriyor. Ait olmadığımız koşullarda teknoloji kullanarak tutunmaya çalışıyoruz." İSTANBUL - Tasarımlarını Zeynep Kartal'ın yaptığı "Anadolu Selçuklu Defilesi", 8 Nisan'da Konya'da gerçekleştirilecek. Medyadoktoru Yapım Organizasyon firmasından yapılan açıklamaya göre, defile, Konya Valiliği, Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Ticaret Odası'nın destekleriyle 8 Nisan 2015'te yapılacak. Açıklamada görüşlerine yer verilen Yapımcı Savaş Uğurlu, en eski uygarlık merkezi Anadolu Selçuklu dönemi kıyafetlerinin az işlenmiş bir konu olduğunu "KADIN PİLOT SAYISI ARTMALI" Bölümün 3'üncü sınıfından Elif Özdemir ise Türk Hava Kurumu kampına katıldığı yıllarda Anadolu Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Pilotaj Bölümünün varlığından haberdar olduğunu dile getirdi. Bu bölüme, 2011 yılında yetenek sınavıyla girdiğini bildiren Özdemir, "Cessna uçuşu eğitimini tamamlamak üzereyim. Daha sonra TB-20 ile uçacağım. Uçmayı herkese tavsiye ediyorum. Bu, herkesin yaşaması gereken bir duygu" diye konuştu. Pilotluğun genellikle erkek işi olarak bilindiğini ancak kadınların da bu işi yapabileceğini gösterdiğini vurgulayan Özdemir, solo uçuşlarda farklı duygulara sahip olduğunu anlattı. Elif Nur Başar da 3'üncü sınıfta öğrenim gördüğünü ve çocukluk hayali olan pilotluğa kavuştuğunu belirtti. Babasının da özel bir havayolu şirketinde pilotluk yaptığı bilgisini veren Başar, "Pilotluğa ilgim babamla başladı. Bir yıl hazırlık okudum. Daha sonra bölümüme geldim ve eğitimime başladım. Kadın pilot sayısı artmalı. Uçmak, yukarıdan aşağıya kuş gibi bakmak güzel bir his. Ailemin desteği büyük. Pilot olmamda bunun büyük etkisi var" ifadesini kullandı. Konya da Anadolu Selçuklu Defilesi yapılacak Tasarımlarını Zeynep Kartal'ın yaptığı "Anadolu Selçuklu Defilesi", 8 Nisan'da Konya'da gerçekleştirilecek. edeceğiz" ifadelerini kullandı. Savaş Uğurlu, toplumların hafızalarını tazelemek, tarihi hasretleri gidermek amacıyla Konya'da yapacakları defileyle Anadolu Selçuklu medeniyetini bugünün diliyle görücüye çıkarmayı amaçladıklarını vurguladı. Tasarımcı Zeynep Kartal ise defile kapsamında hazırlayacağı 25 parça kadınerkek koleksiyonunda, Anadolu motiflerini ve renklerini baz alacağını kaydetti. O dönemde olduğu gibi kendisinin de 7 çeşit kumaş deseni kullanacağını belirten belirtti. Devlet teşkilatının en mükemmel şeklinin Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nda kurulduğunu anlatan Uğurlu, bu önemli kültürü es geçme şanslarının olmadığını aktardı. Uğurlu, "Yaptığımız, yapacağımız organizasyonlarda ve projelerde kültürümüzle ülkemizin tanıtımına katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Konyamızda da gerçekleştireceğimiz projeyi 'Anadolu Selçuklu Defilesi' ismiyle yaparak, bu önemli şehrimizi ve kültürümüzü tüm dünyaya anlatmayı hedefliyoruz. Etkinlik günü 8 Nisan'da dünyanın en büyük haber kanallarıyla tanınmış isimlerini projemiz kapsamında Konya'da misafir Kartal, şu bilgileri verdi: "Defilemizde kadın yanında erkek tasarımlarına da yer vereceğiz. Yüzyıllar içerisinde toplumların gösterdiği değişimle anılar zamana yenilebilir. 21. yüzyılın hızı ve küresel dünya, kültürel öğelerimizle aramıza mesafe koysa da nostaljik hasretleri gidermenin yöntemlerini arıyoruz. Anadolu Selçuklu döneminin önemli hikayesinden yararlanılarak hazırlanacak koleksiyonumuz, 21. yüzyılın güncelliğini de içinde barındıracak. Günümüzün Avrupası tarafından şekillendirilen moda kavramına alternatif bir bakış açısı olması yönüyle Anadolu Selçuklu projesi, güncel bir tasarım hareketi olacaktır."