LYDİA KRALLIĞI DÖNEMİNDEKİ LYDİA ve İONİA İLİŞKİLERİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "LYDİA KRALLIĞI DÖNEMİNDEKİ LYDİA ve İONİA İLİŞKİLERİ"

Transkript

1 T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KLASİK ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ LYDİA KRALLIĞI DÖNEMİNDEKİ LYDİA ve İONİA İLİŞKİLERİ Dilan Bozkurt Danışman Doç. Dr. R. Gül Gürtekin Demir İZMİR-2009

2 Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne sunduğum Lydia Krallığı Dönemindeki Lydia ve İonia İlişkileri adlı yüksek lisans tezinin tarafımdan bilimsel, ahlak ve normlara uygun bir şekilde hazırlandığını, tezimde yararlandığım kaynakları bibliyografyada ve dipnotlarda gösterdiğimi onurumla doğrularım. Dilan BOZKURT

3

4 ÖNSÖZ Mermnadlar döneminde Lydia ve İonia ilişkilerininin yönünü, boyutunu ve ardında barındırdığı Anadolu ve Yakın Doğu geleneklerini tanımlamaya çalıştığımız araştırmamızın, oldukça yoğun ama bir o kadar da verimli geçtiğini belirtmek isterim. Lydia Krallığı döneminde, İon kentleri ile yaşanan etkileşim sürecinin, konuyla ilgili yayınlar ışığında incelendiği bu araştırma konusunu bana öneren ve desteğini esirgemeyen Sayın Hocam, Doç Dr. Gül Gürtekin Demir e teşekkür ederim. Gereksinim duyduğum anda konuyla ilgili kaynakları bana ulaştıran arkadaşlarım, Arkeolog Bala Yıldırım a ve Arkeolog Gülşah Dallık a teşekkür ederim. Çalışmalarım sırasında, her türlü desteği ve sabrı gösteren aileme de ayrıca teşekkür ediyorum. Dilan Bozkurt

5 İÇİNDEKİLER GİRİŞ... I BÖLÜM I- Lydia Bölgesi nin Tarihi Coğrafyası... 1 Değerlendirme BÖLÜM II- İon Kolonizasyonu ve İonia nın Tarihi Coğrafyasına Kısa Bir Bakış Değerlendirme BÖLÜM III- Lydia ve İonia İlişkilerinde Mimari Bulguların Değerlendirilmesi Kybele Atları Artemis Atları Mezarlar ve Gömü Gelenekleri Sivil Mimari Tapınak Mimarisi Değerlendirme ve Sonuç BÖLÜM IV- Lydia ve İonia Arasında Heykeltıraşlık Eserlerinin Değerlendirilmesi Anıtsal Heykeller Aslan Heykelleri Lydia İonia At Heykelleri ve Atlı Kabartmaları Lydia İonia Tapınak Mimarisine Ait Kabartmalar Lydia İonia Kybele Kabartmaları Lydia İonia Anthemion Steller Lydia Heykeltıraşlık Eserleri Üzerinde İonia Etkileri İonia Heykeltıraşlık Eserleri Üzerinde Lydia Etkileri... 72

6 Değerlendirme ve Sonuç BÖLÜM V- Lydia ve İonia Üretimi Seramikler Arasındaki İlişkiler Lydia da Seramik Üretimi İonia da Seramik Üretimi Lydia Üretimi Seramikler Üzerinde İonia Etkileri Doğrudan Taklitler Kuşlu Kaseler İonia Kasesi Dalgalı Çizgi Bezemeli Seramik Sardis Yaban Keçisi Stili Erken Fikellura Grubu Tek Renkli Seramik Dolaylı Etkiler Ephesos Grubu Seramikler Anadolu Koinesi ne Bağlı Yerel Üretimler Black-on-Red Seramikler Bikrom Seramikler Yerel Buluşlar Mermer Taklidi Boyama Tekniği Damarlı Boyama Tekniği Koyu Zemin Üzerine Beyaz Ek Boyalı Seramikler İonia Üretimi Seramikler Üzerinde Lydia Etkileri Lydion Değerlendirme ve Sonuç BÖLÜM VI- Pişmiş Toprak Mimari Elemanlar, Kiremitler ve Figürinler Lydia Üretimi Pişmiş Toprak Mimari Elemanlar ve Kiremitler Sima Antefiks Disk Akroter Kiremitler İonia Üretimi Pişmiş Toprak Mimari Elemanlar ve Kiremitler Pişmiş Toprak Figürinler Değerlendirme ve Sonuç BÖLÜM VII- Lydia ve İonia da Ele Geçen Küçük

7 Eserlerin Değerlendirilmesi Elektron, Altın, Bronz ve Diğer Metal Eserler Mücevherler ve Küçük Objeler Bronz Kemerler Lydia ve İonia da Ele Geçen Figürinler Bronz Kaplar Silahlar ve Askeri Teçhizat Fildişi ve Kemik Eserler Fayans Eserler Kaya Kristali, Cam ve Amber Lydia ve İonia da Dokuma ve Tekstil Deri Ahşap Değerlendirme ve Sonuç BÖLÜM VIII- Lydia ve İonia da Sikke Kullanımı ve Sikkelerin İkonografik Açıdan Değerlendirilmesi Değerlendirme ve Sonuç BÖLÜM IX- Lydia ve İonia İlişkilerinin Kültler Açısından Değerlendirilmesi Kybele Kültü nün Kökeni Potnia Theron Lydia da Kybele Kültü İonia da Kybele Kültü Lydia da Artemis Kültü İonia da Artemis Kültü Lydia da Erken Kültler Köpek Kurbanı ve Köpek Gömüsü İonia da Erken Kültler Lydia daki Diğer Kültlere Kısa Bir Bakış Zeus Apollon İonia daki Diğer Kültler Değerlendirme ve Sonuç SONUÇ

8 KAYNAKÇA ve KISALTMALAR FİGÜRLERİN DİZİNİ ÖZGEÇMİŞ ÖZET ABSTRACT

9 I GİRİŞ Bu çalışmada, Lydia Krallığı dönemindeki, Lydia ve İonia arasındaki ilişkiler araştırılmıştır. Tezimiz kapsamında, mimari, seramik, sikke, küçük buluntular ele alınmış ayrıca heykeltıraşlık eserleri, kült ilişkileri ve sosyal ilişkilere de yer verilmiştir. Tezimiz orijinal malzemeleri içermemektedir. Araştırmamızda, Mermnadlar ın Lydia Krallığı nı kurduğu tarihlerden itibaren Sardis in Persler in eline geçtiği tarihlere kadar, Batı Anadolu da sınırlarını genişleten Lydia nın, arkeolojik ve ikonografik verilerle dayanarak, İonia da hedeflediği hegemonyanın sınırlarını çizmek amaçlanmaktadır. Bu amaç dahilinde, Lydia Kralları nın ekonomik güçlerini, sosyal, kültürel askeri ve mimari projelere dönüştürmesi ve bu dönüşümün İonia üzerindeki etkisi irdelenmiştir. Benzer bir biçimde, İonia nın da Lydia da bıraktığı arkeolojik ve ikonografik etkilerin tespit edilmesi hedef gözetilmiştir. Tez konumuzu belirledikten sonra, titizlikle, kullanılacak yazılı ve görsel materyallerin seçimi üzerinde durulmuştur. Türkçe ve yabancı dillerdeki konuyla ilgili literatürün taranmasının, hazırlanmış Yüksek Lisans ve Doktora tezlerinin incelenmesinin ve yoğun bir çeviri sürecinin ardından kaynakça oluşturulmuştur. Antik kaynakların, çalışmamız kapsamındaki önemi, özel bir hassasiyetle göz önünde bulundurulmuştur. Araştırma boyunca, objektif bir tutum içerisinde, yazılı ve görsel malzeme üzerinden, analiz ve sentez yöntemleri ile hareket edilerek, varılan ortak yargılar değerlendirilmiştir. Tezimizin konusunu oluşturan bölümler, yayınlar ışığında Lydia ve İonia olmak üzere karşılaştırmalı bir biçimde sunulmuş, etkileşimin kökenleri tanımlanmaya çalışılmıştır. Araştırılan konuya açıklık getirmesi amacıyla, gerekli durumlarda Yakın Doğu, Hitit ve Phrygia etkileri de metne eklenmiştir. Sınırlı tutulan görsel malzemeler, tezin içeriğine uygun bir biçimde metin içerisine yerleştirilmiştir. Çalışmamızın I. Bölümünde, araştırmalarımızın asıl hareket odağını oluşturan Lydia Krallığı döneminde, kısaca Lydia nın tarihi coğrafyası ve Lydia ekonomisi üzerinde durulmuştur. Bu bölüm, ayrıca Lydia Krallığı nın kuruluş sürecini, Mermnadlar ın İonia üzerinde izlediği genel politikalarını da kapsamaktadır.

10 II II. Bölüm, İon kolonizasyonu ve İonia kentlerinin Lydia Krallığı dönemindeki, tarihi coğrafyaları hakkında kısa bilgiler içermektedir. Tezimizin III. Bölümünde, mimari değerlendirmeler yapılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda mezar ve ölü gömme gelenekleri üzerinde durulmuş, sivil mimari ve dini mimariye ait az sayıdaki kanıt incelenmiştir. Lydia da Mermnadlar dönemine tarihlenen mimari yapıların başında gelen anıtsal sur duvarından hareketle, İonia da çağdaşı olabilecek örnekler araştırılmıştır. Sardis te mimari yapılarda gözlenen stil birliğinin kökeni ve İonia ile etkileşim boyutu sorgulanmıştır. IV. Bölümde heykeltıraşlık eserleri ele alınmıştır. Lydia ve İonia daki anıtsal heykeller, aslan heykelleri ve mimari kabartmalar incelenmiş; pişmiş toprak mimari elemanlara ve figürlere değinilmiştir. Ele geçen eserlerin ikonografik ve stilistik olarak kökenleri belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, her iki bögede kaydedilen kanıtlardan hareketle, bu eserlerin kullanım amaçları araştırılmış ve İonia ile Lydia arasındaki paralelliklere yer verilmiştir. Tezimizin V. Bölümü, Mermnadlar döneminde görülen Lydia ve İonia üretimi seramiklere ayrılmıştır. Seramik araştırmalarına verilen önem nedeniyle, yapılan detaylı ve düzenli yayınlar doğrultusunda sistemli bir araştırma ortaya çıkmıştır. Lydia ve İonia üretimi seramiklerin, teknik, stil veya gruplar altında toplandığı alt başlıklarda, karşılıklı etkileşim yönü saptanmaya çalışılmıştır. Zaman zaman bu araştırmaya seramik formları da dahil edilmiştir. Bazı durumlarda, Lydia veya İonia da üretilen seramiklerin birbirinden bağımsız olarak farklı merkezlerin etkisi altında kaldığı saptanmış ve bu doğrultuda bilgiler eklenmiştir. Tezimizin VI. Bölümünde pişmiş toprak mimari eserler ele alınmıştır. Lydia ve İonia da ele geçirilen ve Mermnadlar dönemine tarihlendirilen az sayıdaki figürin de çalışmaya dahil edilmiştir. VII. Bölüm, küçük buluntuları içermektedir. Metal, fildişi, kemik, fayans, cam, amber, kaya kristali, deri ve ahşap eserlerin incelendiği bu bölümde, olası Lydia veya İonia kökenleri analiz edilmiş ve etkileşimin niteliği irdelenmiştir. Ayrıca dokuma ve tekstil ile ilgili kanıtlar değerlendirilmiştir. Metal ve fildişi eserler üzerinde, Yakın Doğu ve Skyth etkileri tespit edilmiş, hem Lydia, hem de İonia üzerindeki yabancı etkiler araştırılmıştır.

11 III Çalışmamızın VIII. Bölümünde, Lydia ve İonia kentlerinde sikke kullanımınına ve sikkeler üzerinde görülen ikonografiye yer verilmiştir. Bu çerçevede, Lydia da sikkenin icat edildiği ekonomik koşullar araştırılmış, sikkenin kökeni üzerine tartışılmıştır. İkonografik olarak Lydia nın, İon sikkeleri üzerindeki egemenliği incelenmiştir. Lydia sikkeleri çok geniş bir çalışma alanı olduğu için tezimizin kapsamına küçük bir bölüm olarak eklenmesi uygun görülmüştür. Lydia ve İonia arasındaki kült ilişkilerinin incelenmesinin amaçlandığı IX. Bölümde, Kybele ve Artemis kültlerinin kökeni ve bu kültler çerçevesinde biçimlenen semboller üzerine yoğunlaşılmıştır. Ayrıca Lydia ve İonia da, Lydia Krallığı ndan önce görülen inanç sistemi ve bununla ilişkili, olası ritüeller tez kapsamına alınmıştır. Tezimiz farklı konu başlıkları kapsamında, pek çok alt başlık çerçevesinde değerlendirilmiştir. Teorik bir çalışma süreci gerektirdiği için, yayınlardan hareketle yorumlamalar ve kritik değerlendirmeler tezin içeriğine eklenmiştir. Aksi belirtilmediği sürece, tezimizde yer alan bütün tarihler İ.Ö. dür.

12 1 BÖLÜM I LYDİA BÖLGESİ NİN TARİHİ COĞRAFYASI Homeros, İlliada da Maionia adlı bir bölgenin adını verirken, oldukça büyük bir coğrafi bölgeyi ifade etmekte ve atlı arabalarıyla Troia Savaşı nda yer alan Maionia halkının adını anmaktadır. 1 Homeros, Troia Savaşı na Gyges Gölü ve Talaimenes in oğulları olan Mnesthles ve Antiphos liderliğinde katılan Maionialılar ı saymaktadır. 2 Homeros un sınırlarını çizdiği Tmolos Dağı nın eteklerinden Gyges Gölü ne kadar yayılan bölge, Maionia olarak tanımlanmaktadır. Maionia, Lydia topraklarının bilinen en eski ismi olarak kabul edilmektedir. III. Bin de Lydia topraklarında, özellikle akarsu kıyılarında kümelenmiş yerleşim birimleri olduğu saptanmıştır. 3 Geç Bronz Çağ a doğru yerleşimler, III. Bin alışkanlıklarının devamı gibi görünmektedir. 4 Lydia Krallığı olarak tanımlanan dönem ise 1185 ile 546 yılları arasında, Sardis merkezli olarak organize edilmiştir. 5 Sardis, sözcük olarak Lydia dilinde yıl anlamına gelmektedir. 6 Sardis adının, Tanrı Helios un onuruna verildiği ve Sardisliler in bir yıllık güneş döngüsüne bir tanrı gibi tapındıkları ileri sürülmektedir. 7 Mitlerin ve antik kaynakların ifadeleri uyarınca, Maionia topraklarında ilkin Atys in oğlu Lydos un sülalesi, sonrasında ise Heraklesoğulları hüküm sürmüştür. 8 Batı Anadolu da Karanlık Çağlar yaşanırken, Lydia da Mermnadlar dan önce atlı savaşçılar veya şeflerin hüküm sürdüğü ve krallıkların henüz ortaya çıkmadığı düşünülmektedir. 9 Lydos tan gelen Lydia adının, Gyges le beraber ortaya çıktığı varsayılmaktadır. 10 Herodotos başta olmak üzere antik kaynaklar, Lydia Krallığı ile beraber Gyges ve ardıllarını konu edinmeye başlamaktadır. Son Heraklid olarak adı geçen Kandaules, 1 Homeros, II ; X Strabon, XIII Roosevelt 2003, 95, 97, 98, fig Roosevelt 2003, , fig Roosevelt 2003, I 6 Elderkin 1940, 54 7 Joannes Laurentius Lydus, 3. 20; Elderkin 1940, 55. Babil mitolojisinde yer alan benzeri bir güneştanrı kültü için bkz., Elderkin 1940, 55, dipnot 2 8 Herodotos, I. 7, 8, 94; Damaskoslu Nikolaos, FGrHist 90, F22, F 44-47; Platon, c-e; Atnenaeos, ; Plinius, ; Plutarkhos a, 3(1108D); Cicero a, Roosevelt 2003, 335, Herodotos, I. 7

13 2 askeri anlamda yayılmacı politikalar gütmemiş olmalıdır ki Lydia varlığı büyük tehditler veya işbirlikleri ile anılmamaktadır. Kandaules döneminin en önemli gelişmesinin iç politikada ve askeri yapıda güçlenen bir muhalefet olduğu ileri sürülebilir. Lydia da Hellenistik ve Roma dönemlerinde farklı kentlerin adları ifade edilse bile, Lydia Krallığı nın kurulduğu yıllarda, Bronz ve Demir Çağlar boyunca Gyges Gölü ve Sardis çevresi ekonomik, dini, siyasi ve kültürel birer merkez gibi örgütlenerek sivil nüfusun yerleştiği başlıca alanlardır. Lydialılar 7.yy ın ilk yarısından itibaren Asur ve Yunan metinlerinde yer almaya başlamakta ve Lydialı elçiler, doğuda Asur saraylarına kabul edilmektedir. 11 Bu yoğun diplomatik etkileşim, ekonomik anlamda da devam etmiş olmalıdır. Lydia sanatında yer alan Yakın Doğu etkileri, ithal objeler aracılığı ile taşınmış olabileceği kadar doğrudan gerçekleşen ilişkiler aracılığı ile de aktarılmış olmalıdır. Lydia Krallığı nın tarihsel misyonu, Tmolos Dağı ndan kaynağını aldıktan sonra Hermos a dökülen Paktalos Nehri nin getirdiği altın mineralinin keşfinin ardından belirginleşmektedir. 12 Lydia da maden endüstrisinin kraliyet kontrolünde bir monopol yapılanmasından söz edilmektedir. 13 Lydia ticareti ve ekonomisi, tarım ve altın minerali üzerinde şekillenmiştir. 14 Verimli tarım arazilerinin, otlak ve meraların sahibi olan Lydialılar, Hermos ve Kaystros nehir vadilerinin sağladığı olanaklar sayesinde koyun ve at yetiştiriciliğinde büyük bir ün kazanmışlardır. 15 Soylu ailelerin, Lydia da politik, ekonomik, askeri ve tarımsal üretim konularında söz sahibi olduklarını öne sürülmektedir. 16 Tmolos Dağı ndan başlayıp Ephesos a açılan Hitit kara rotasının bir diğer kolu da Smyrna Limanı na kadar uzanmaktadır. Maiandros, Hermos ve Kaystros, limanlarla sonlanan ırmaklar olup kara imparatoru Lydia topraklarına bağlanan birer doğal yol olarak kabul edilirse, Sardis ile adı geçen liman kentleri arasında kurulan temasların 11 Hanfmann 1948, Strabon, XIII Roebuck 1959, 54, dipnot Roebuck 1959, Hanfmann 1948, Roosevelt 2003, 337

14 3 açıklanması daha kolay olacaktır. 17 Sardis ile Ephesos arasındaki yolun, Kaystros un çizdiği nehir yatağından hareketle, Sardis in denize açılabileceği en yakın mesafeye sahip olduğu söylemek yanlış olmayacaktır. Sardis ve Ephesos arasındaki ilişkiler, bu doğal rotanın elverdiği ölçüde, Lydia Krallığı ndan önce Geç Hitit ve Phrygia etkilerinin taşındığı, İonia nın Anadolu ya açılan kapılarından biri olarak değerlendirilebilir. Sipylos ve Karabel de tespit edilen kaya anıtlarının, Smyrna, Sardis ve Ephesos arasında bir kavşak olduğu düşünülmektedir. 18 Karabel Geçidi, Lydia dan gelenlerin Smyrna ya ulaşmak amacıyla kullandıkları en stratejik yolların başında gelmektedir. 19 Lydia Krallığı nın sınırları İonia içlerine kadar genişleyerek, güneyinde Karia ve kuzeyinde ise Propontis e kadar dayanmaktadır. 20 Kuzeyde Daskyleion, Lydia ile olan yarı-mitik ilişkilere, arkeolojik temelde veriler sağlamaktadır. 21 Daskyleion kentinin, Gyges in babası Daskylos tarafından bu bölgede sürgün iken kurulduğu antik metinlerde yer almaktadır. 22 Gyges in, Lydia da tahtı olası bir darbe ile ele geçirmesinin ardında, Karialı askeri güçlerin ve Heraklid muhaliflerinin payı olmalıdır. Plutarkhos, 680 yıllarında Lydia da kral olması için Gyges e yardım eden Mylasalı Arselis karakterinin adını nakletmektedir. 23 Kandaules suikastının ardından, dul kraliçe ile evlenen Gyges, iktidarın tek sahibi olarak hükümdarlığını onaylatmak ve Delphi Apollon kültüne bağlılığını kanıtlamak amacı ile çağdaşı Midas ın izinden gitmiş; Delphi ye armağanlar göndererek, lehine kehanetlerin gerçekleşmesini sağlamıştır. 24 Gyges i bir darbe ile iktidara taşıyan olası Heraklid muhalifleri, tüccar kesimi ve yeni iktidarı koruyan Karia kökenli askeri muhafızlar, trampa ekonomisinin son bulmasına kadar giden bir sürecin hızlanmasına ortam sağlamış olmalıdır. Gyges, İonia nın tehlikeli yükselişini fark etmiş ve öncelikle stratejik açıdan önem taşıyan İonia 17 Myres 1896, Garstang 1943, 41; Dunbabin 1957, Doğer-Gezgin 1998, 9 20 Plinius, Gürtekin Demir 2002, Damaskoslu Nikolaos, FGrHist 90, F44, 45, Pedley 1972, 4; Pedley 1974, 96; Bean 2000, 15; Kızıl 2002, Herodotos, I. 7-14; Dunbabin 1957, 65

15 4 kentlerini hedef alan saldırılara girişmiştir. Gyges ve ardılları tarafından bu istila politikaları, sistematik olarak 546 yılına kadar aralıksız olarak devam ettirilmiştir. Kimmer adı, Asur da en erken kayıtlara göre 8.yy sonlarında II. Sargon( ) ve Sennakherib( ) döneminde geçmekle beraber, Kimmerler in Asur un kuzey kıyıları boyunca tehdit oluşturmaya başladığı tarihlere ait kayıtlara ise 7.yy başlarında, Esarhaddon( ) döneminde rastlanmaktadır. 25 Asur metinlerinde adı geçen, Luddili Gugu ve Gimirrai sözcükleri ile Gyges adı arasındaki ilişki çözülemese de, 633 yıllarından önce Asur kralına ve hemen ardından Mısır firavunu Psammetikhos a destek gönderen Gyges in yaşamının, 650 civarında gerçekleşen Kimmer istilaları sonucunda sona erdiği kabul edilmektedir. 26 Asur kaynaklarında, Kimmer akınları sırasında iki kez Sardis in kuşatıldığı kaydedilmiştir. 27 Sardis in Kimmerler in eline geçtiği antik metinlerde de yer almaktadır. 28 Sardis te devam eden araştırmalar ışığında, 7.yy ortalarına tarihlendirlen veriler eşliğinde ele geçirilen bir grup iskelet parçasının rastgele gömüsü, Kimmer istilalarına ait bir kanıt olarak tartışılmaktadır. 29 Kimmer istilaları sırasında, aynı saldırıda yaşamlarını kaybettikleri düşünülen Midas ve Gyges in çağdaş krallar olduğu, aynı dönemlerde tahtta çıktıkları düşünülebilir. Phrygia ve Lydia da felaketlere neden olan Kimmer istilaları, 7.yy ın 2. ve 3. dörtlüğünde gerçekleşmiş olmalıdır. 30 Gordion da tespit edilen bir tahrip tabakası, seramik kanıtların ışığında 7.yy başlarına tarihlendirilmekte ve kentin 6.yy ortalarından itibaren yeniden inşa edildiği düşünülmektedir. 31 Sardis in sırasıyla Kimmerler, Trerler ve Lykialılar tarafından istila edildiği kaydedilmiştir. 32 Ayrıca bir Kimmer kabilesi olan Trererler tarafından Magnesia nın talan edildiği aktarılmaktadır. 33 Kimmer/Skyth istilalarından kaçan Phryg halkının, batıda Lydia veya Mysia bölgelerine göçmeleri bir olasılık çerçevesinde araştırılmalıdır. Lydia da Mermnadlar 25 Hartman 1962, Burn 1935, 132; Roebuck 1959, 51; Spalinger 1978, ; Cadoux 2003, Kagan 1982, 350, Strabon, ; XIII. 4. 8, XIV ; Eustathius, Hanfmann- Mitten 1969, Strabon, ; Roebuck 1959, Young 1956, Strabon, XIII Strabon, XIV.1. 40

16 5 döneminde şekillenmeye başlayan seramik, küçük el sanatları ve Kybele kültü, fiili olarak göçmen Phrygialılar ın Lydia topraklarındaki varlığını düşündürmektedir. Benzer bir teori Karialılar hakkında da ileri sürülebilir. Gyges döneminde veya hemen öncesinde Karialılar ın Lydia da bulunduğuna dair küçük ip uçları saptanmaktadır. Böylece, Lydia Krallığı nda çok kimlikli bir etnik yapıyı ileri sürmek mümkün görünmektedir. Gyges in Mısır la yakınlaşması sonucunda Asur desteğini yitirdiği için, II. Kimmer saldırısında yaşamını yitirdiği öngörülmektedir. 34 Gyges, I. Psammetikhos a İonialı ve Karialı paralı askerler göndererek diplomatik bir süreci başlatmıştır. Abu Simbel metinlerine göre, paralı askerler Kolophon, Teos ve Ialysos ta devşirilmiştir. 35 R. M. Cook, 7.yy da İonia nın ekonomik sıkıntılarına paralel olarak paralı askerlik olgusunu değerlendirmek gerektiği vurgulamaktadır. 36 Gyges in Mısır a gönderdiği askeri taburların, Kilikia üzerinden yol aldığı düşünülmektedir. 37 Ancak, deniz yolunun sağlayacağı hareket kolaylığı göz ardı edilmemelidir. 7.yy da yeni pazar arayışları ile hızlı bir koloni kurma atılımına geçen Miletos, Abydos ta koloni kurmak amacı ile Gyges e danışmakta ve O nun onayını istemektedir. 38 Bu olası pazarlığın, Gyges lehine bir ayrıcalık yaratıp yaratmadığı üzerine henüz bir fikir birliği oluşmamıştır. Miletos un koloni kurma amacı ile Gyges in onayını istemesi, beraberinde ekonomik ve politik bir bedel kavramını getirmiş olmalıdır. C. Roebuck tarafından, Abydos ta, Gyges e bağlı bir paralı askeri birliğin konuşlandırılmış olabileceği ileri sürülmektedir. 39 Dardanos yakınlarındaki Gygas Burnu ve Troia da Adramyttion daki Lydialı Kapısı ndan Strabon söz ederken, bu kentin Lydialılar tarafından kurulduğunu nakletmektedir. 40 Gyges, ticari ve askeri çıkarlarını gözeterek, kontrol altında bulundurduğu bölgelerde bazı gelişmelere izin vermiş görünmektedir. 34 Kagan 1982, Cook 1946, Cook 1946, Roebuck 1959, Strabon, XIII. I. 22; Burn 1927, 170; Cook 1946, 71, Roebuck 1959, 112; Graham 1971, Strabon, XIII. I. 22, XIII. I. 65

17 6 Gyges, Miletos ve Smyrna ya seferler düzenlemiş ancak başarısız olmuştur. 41 Mimnermos, Hermos Ovası nda Smyrnalılar ile Lydialılar ın karşılaştığını ancak Lydialılar ın geri çekildiğini; Plutarkhos ise Smyrna yı kuşatan Lydialılar ın, zevk ve eğlenceye düşkünlüğünü bilen Smyrnalılar tarafından bir oyuna getirilip bozguna uğratıldıklarını anlatmaktadır. 42 Kolophon üzerinde hegemonya kurulmuş olması Kolophon un önemli bir ekonomik merkez olduğunu düşündürmektedir. 43 Gyges, hedef gözettiği kentlerden biri olan Maiandros Magnesiası na zaferle sonuçlanan bir sefer düzenlemiştir. 44 C. Cadoux tarafından, Gyges in Sipylos Magnesiası nı ele geçirimiş olabileceği ileri sürülmektedir. 45 Ardys döneminde Kimmerler in Sardis i kuşattığı ve Akropol dışında, kenti ele geçirdikleri öne sürülmektedir. 46 Gyges döneminde başlatılan, saldırgan politikalar Ardys yönetimi altında sistematikleşerek, yeni hedefler çerçevesinde devam etmiş, Priene ye düzenlenen saldırılar Lydia lehine sonuçlanmış ancak Miletos a yapılan sefer sonuçsuz kalmıştır. 47 Sadyattes dönemi Miletos a yapılan düzenli seferlerin başarısızlığa uğraması dışında kısa ve durgun geçmiştir. 48 Alyattes döneminde, İonia üzerine yapılan seferler, iki önemli tehdit nedeni ile kesintiye uğrayarak devam etmiştir. Kimmer saldırılarına son verilerek, göçebe kavimler alt edilmiştir. Alyattes, tüm Batı Anadolu da Kimmer tehdidini ortadan kaldırmıştır. Alyattes in askeri birliklerine, savaşlarda kullanılan eğitimli köpeklerin eşlik ettiği ve Kimmerler i Anadolu dan sürerken bu köpeklerin rehberliğinde hareket ettiği belirtilmektedir. 49 Klazomenai lahitleri üzerinde görülen ve at arabalarının altında koşan köpek figürleri, Lydia kralı Alyattes in ordusunda yer alan, vahşi savaş köpeklerini çağrıştırmaktadır Herodotos, I Mimnermos, F 13; Pausanias, ; Plutarkhos b, 30(312 E, F) 43 Herodotos, I Damaskoslu Nikolaos, FGrHist 90, F 62; Roebuck 1959, 51, dipnot Cadoux 2003, 116, 117, dipnot Herodotos, I Herodotos, I Herodotos, I. 16, Forster 1941, bkz. Klazomenai lahitleri üzerinde savaş sahneleri ile bezemeli lahitlerde görülen köpek figürleri için Cook 1981, pl.6, fig.1, 2, pl.7, pl.15, 16, pl.19, fig. 6, pl. 26, pl , pl. 52, pl. 54, 55, pl

18 7 Alyattes döneminin bir diğer önemli olayı, Halys Nehri kıyılarında Medler le yaşanan savaş olarak kabul edilmektedir. Med Savaşı esnasında, Halys in batısında yayılan topraklarda, Lydia askeri egemenliği söz konusu olmalıdır. Miletoslu gökbilimci ve matematikçi Thales in ön gördüğü üzere, 51 Lydia ve Med ordularının karşılaştığı gün yaşanan bir güneş tutulması sonrasında, bu olay tanrısal bir işaret olarak yorumlanarak savaşa son verilmiştir. Kalıcı bir barış ortamı yaratmak amacı ile Alyattes kızını ile Med kralının oğlu ile evlendirmiş ve diplomatik bir gelenek haline gelen Mermnad evlilikleri kapsamında, Alyattes diğer kızını Ephesos tyranı ile evlendirmiş, kendisi de Karialı bir kadınla evlenmiştir. 52 Midas ın Kyme prensesi Demodike ile evliliği, 53 Lydia Kralları nın diplomatik evlilikleri üzerinde etkili olmalıdır. Alyattes İonia da, Smyrna yı kuşatmış ve ele geçirmiştir. 54 Strabon, Smyrna nın işgalinin ardından kentin dağıldığını, 400 yıl boyunca halkın küçük ve dağınık köylerde yaşadığını aktarmaktadır. 55 Klazomenai üzerine gidilmiş ancak belirsiz bir nedenle geri dönülmüştür. 56 E. Doğer, Alyattes in Klazomenai seferi ile, stratejik olarak körfezin tamamen kontrol edilmesi amacının güdülmüş olabileceğini vurgulamaktadır. 57 Alyettes döneminde ısrarla devam ettirilen Miletos kuşatması, Athena Tapınağı nın tahrip edilmesi nedeni ile sıkıntılı bir sürece dönüşmüştür. 58 Ciddi bir rahatsızlık geçiren Alyattes, Delphi Orakl nin kehaneti üzerine Miletos ta imar çalışmalarına başladıktan sonra sağlığına kavuşmuştur. 59 Yoğun seferler ve diplomatik ilişkiler, Alyattes dönemiyle beraber Yunan etkilerinin Sardis te daha yoğun olarak yaşanmasına neden olmuştur. 6.yy ortalarına doğru, dış ve iç pazarda artan Atina nın gücü, İonia da olduğu gibi Sardis te de hissedilmeye başlamıştır. 51 Herodotos, I. 74; Plinius, bkz. Alyattes in kızının Med prensi ile evliliği için, Herodotos, I. 73, 74; Alyattes in diğer kızının Ephesos tyranı Melas ile evliliği için, Aelianus, ; Alyattes in Karialı bir kadınla evliliği için, Herodotos, I Ramsay 1889b, Herodotos, I. 16; Roebuck 1959, 51, Strabon, XIV. I Herodotos, I Doğer 2006, Herodotos, I. 17, Herodotos, I. 17, 19, 25

19 8 Kroisos döneminde, Lydia Krallığı en geniş sınırlara ulaşmış, Halys in batısında Lykia ve Kilikia dışında kalan tüm bölgelerde, Mermnadlar hegemonya kurmuştur. 60 Kroisos döneminin elverişli zemini, Alyattes tarafından yaratılmıştır denilebilir. Çünkü Kimmer ve Med tehlikesi alt edilmiş, Smyrna, Ephesos ve Miletos ile ilişkiler garanti altına alınmıştır. Böyle elverişli bir ortamda Kroisos un İonia kentleri üzerinde geliştirdiği yayılmacı politika hızla devam etmiştir. Tüm ikili ilişkilere karşın Kroisos un ilk kuşattığı kent Ephesos olmuştur. 61 Mermnad politikalarına ek olarak Kroisos dönemindeki, Sparta ile yakınlaşmalar dikkatle incelenmelidir. Bu yakınlaşmaların altında, Sparta nın İonia ya alternatif olabilecek deniz gücünün yattığını söylemek olası görünmektedir. Kroisos döneminde, Paktalos ta elde edilen altının savurgan bir biçimde kullanıldığı kaydedilmektedir. 62 Kroisos, Yunan dünyasında ve İonia da görkemli sunuları ile anılmaktadır. Kroisos un batıda sağladığı askeri ve politik üstünlüğü, doğuda sağlamaya kalkışması, Lydia Krallığı nın sonunu hazırlamıştır. Kroisos un Anadolu da ve doğuda planladığı büyük fetihler, Kyros tarafından engellenmiş ve ilerleyen süreç Kroisos un Sardis i kaybetmesine neden olmuştur. 63 Annesi Karialı olan Kroisos, gösterişili ve savurgan bir hayat sürmüştür. 64 Myson tarafından Kırmızı Figür tekniği ile yapılmış ve 5.yy başlarına tarihlenen bir amphorada, Kroisos un odun yığını üzerindeki ölüm sahnesini betimlemektedir. 65 Bu betimleme oldukça fazla tartışmaya olanak yaratmaktadır. Myson un ne kadar gerçeğe sadık olduğu bilinmemekle beraber Kroisos u, bir Yunanlı gibi betimlediği görülmektedir. Kroisos un şatafatlı yaşamına karşın yakılarak öldürüldüğü antik metinlerde yer almaktadır Herodotos, I Herodotos, I. 26; Aelianus, 3. 26; Polyaenus, Herodotos I. 69, 92, VI. 125; Alkaeus f 116(69); Dio Chrysostom, ; Favorinus, 26-27; Propertius, ; Seneca, 2.1(9). 7; Tzetzes, I: I, I- 5; Athenaeos, e- 232a; Diodoros Siculus, ; Pausanias, Herodotos, I , 80, 81, 84; Aristotales, a(5.4); Cicero b, F 90; Knidoslu Ktesias, F9(4); Polyaenus, ; Thukydides, I. 16; Ksenophon, I- 4; Zonaras, 3. 23B 64 Herodotos, I Ramage-Craddock 2000, 20, fig Herodotos, I. 86, 87; Damaskoslu Nikolaos, FGrHist 90, F 68; Bakkhylides,

20 9 Alyattes döneminde başlayan Yunanlılaşma eğilimleri, 546 tarihine kadar kesintisiz olarak seramik, pişmiş toprak mimari elemanlar ve figürinler ile plastik sanatlarda izlenebilmektedir. Yunan etkilerini, 6.yy ortalarına tarihlendirilen ithal seramiklerle takip edilmesi açısından değerlendirebileceğimiz özel örneklerden biri, Sardis te ele geçen Siyah Figür tekniği ile bezenmiş merrythought cup(lades kemiği biçimli bir kadeh), oldukça nadir bir form olup, Yunan geleneklerine paralel bir ikonografiyi ve kulp üzerinde geometrik motiflerin kullanımı ile Doğu Yunan Orientalizan Stili ni anımsatmaktadır Ramage 1983, , Betimlemede Kalydon domuz avı ve olasılıkla Sarpedon un ölümü konu edinilmiştir.

21 10 DEĞERLENDİRME Karanlık Çağlar da, Lydia da, Anadolu ya ve doğuya dönük bir ticari tercihten ötürü, gündelik yaşamın kesintiye uğradığını söylemek zor görünmektedir. Karanlık Çağlar sona erdiğinde, Batı Anadolu da yepyeni dengeler oluşmuş, yeni krallıklar ve kentler ortaya çıkmıştır. Bu yeni oluşum süreci, sadece Yunan göçlerinin değil, değişimin farkına varan bazı Anadolu dinamiklerinin çabasıyla da gerçekleşmiştir. Lydia, Phrygia ve Hititler den devraldığı mirası yerel motifleriyle zenginleştirerek İonia ya veya diğer Yunan kentlerine aktarmak istemiştir. İonia da ise I. Bin in ortalarına doğru Yakın Doğu ticareti içerisinde güncel olanı, geleneksel yerel motiflerle harmanlayarak eklektik bir sanat akımı yaratılmıştır. Erken Demir Çağ da Sardis in ekonomik bir lider olmadığı, olasılıkla Hitit veya Phrygia etkisi altında küçük bir yerel krallık olduğu düşünülebilir. Lydia kültürü ve sanatı, coğrafi ve kültürel konumu nedeniyle, öncelikle diğer Anadolu ve Yakın Doğu uygarlıklarının, ardından Yunan geleneklerinin sonra Pers etkilerinin altında kalmıştır. Politik, ekonomik ve kültürel olarak izole olmuş bir Lydia varlığını düşünmek olanaksızdır. İonlar ve Aioller, Phrygia ve Lydia da gözlenen Yunan etkilerini aktarma sürecinde, köprü görevi görmüşlerdir. İleride yapılacak çalışmalar, Troas, Mysia, Aiolis, Karia, Pisidia ve Lykia ile Lydia Krallığı arasındaki bazı etkileşim odaklarını tayin edecektir. Lydia Krallığı bir kara imparatorluğu olarak büyürken, sınırlarını bilfiil genişletemediği bölgelerde, kültürel unsurları ile nüfuz etmiş olmalıdır. Lydia nın bu bölgeleri vergiye veya haraca bağladığı düşünülmektedir. 68 Doğu Yunan kökenli sanatçılar, Karia, Lykia, Phrygia ve Sardis te çalışmış, bu adı geçen kültüler, taşıyıcılık misyonları çerçevesinde bir çok yeni sanat akımı ortaya koymuşlardır. 69 Tanımlayabildiğimiz kadarı ile Anadolu geleneği, Yakın Doğu ve Yunan etkileri üzerinde durmaktayız. Kimmer/Skyth, Transkafkasya etkileri ile İran kültürlerinin Persler den önce Medler aracılığı ile Sardis e ve İonia ya olası kültürel aktarımı üzerine yeterli analitik çalışmalar yapılmamaktadır. 68 Herodotos, I Mellink-Angel 1970, 252

22 11 Yayılmacı politikaların ekonomik büyümeye paralel olarak geliştiği Lydia da Gyges dönemine kadar, ekonomik ve siyasi koşulların olgunlaşmamış olduğu görülmektedir. Sardis in gelişmesi ve ekonomik bir merkez haline gelmesi, İonia nın büyümesi ile paraleldir. 6.yy ın ilk yarısında, Alyattes ve Kroisos dönemlerinde Lydia toprakları, doğal sınırlarını zorlayacak kadar büyümüş ve Lydia, en kalıcı etkileri ile, Ege kıyılarından Halys e, Karadeniz den Akdeniz kıyılarına dek ulaşmıştır. 70 Strabon, Phrygia, Karia ve Lydialılar ı barışçı halklar olarak aktarsa da 71 Mermnad politikalarının saldırgan tutkularla İonia üzerine yaptığı seferleri görmezden gelmektedir. Sardis, hedef gözeterek saldırdığı oranda, saldırılara da maruz kalmıştır. Bu kapsamda Kimmer/Skyth istilaları, Med tehditi veya Pers saldırıları sırasıyla yaşanmış, bu istilalar Anadolu da ekonomik ve politik süreçleri aksatmış veya yeniden yapılandırmış, ancak kesintiye uğratamamıştır. Strabon, Sardis in Lykialılar tarafından ele geçirilişini aktarsa da henüz bu kuşatmaya dair kanıtlar tespit edilememiştir. 72 Lydia nın İonia kentlerine saldırılarının yanı sıra İonia dan Sardis e karşı saldırı bilgisi ele edilememiştir. Ancak Gyges döneminde, Smyrna nın başarıyla savunulması dışında, İon kentlerinin küçük hilelere veya kehanetlere başvurmaksızın elde edebildikleri kazanımlar söz konusu görünmemektedir. Miletos Athena Tapınağı nın yakılmasının ardından, Delphi kahininin Alyattes e öğütleri veya Kroisos un Ephesos u kuşatması esnasında, kentin Artemis Tapınağı na bağlanarak bir adak haline getirilmesi bu öneriye uygun örnekler olarak verilebilmektedir. Yunan ve İon kutsal alanları Mermnadlar nazarında ayrıcalık kazanırken, bu zaaf olasılıkla Yunan kahinlerinin manipülasyonları ile sistematik bir Yunanlılaşma politikasına hizmet etmiştir. 70 Roosevelt 2003, Strabon, VII Strabon, XIII. 4. 8

23 12 BÖLÜM II İON KOLONİZASYONUNA ve İONİA NIN TARİHİ COĞRAFYASINA GENEL BİR BAKIŞ Yunanlılar, Bronz Çağ boyunca ticaret ve kolonizasyon amacı ile Batı Anadolu kıyılarını ziyaret etmiş ve bu bölgeleri tanımışlardır. İon kolonizasyonunu, Minos ve Myken kültürlerinin deneyimleri üzerinde şekillenmiş bir süreç olarak tayin etmek mümkün görünmektedir. Troia Savaşı nın ardından yaşanan kaos ortamında, kısa bir süre daha devam eden Myken ve Hitit ilişkileri, Batı Anadolu kıyılarında ve hinterlandında büyük bir etki bırakmış olmalıdır. Bir çok kültürün ötelenerek, bir diğerini harekete geçirdiği, uygarlık tarihinin en önemli dönemlerinden biri olan bu dönem, tezimizin kapsamı dışında kalan bir zaman dilimine işaret etmekle beraber, gerek Lydia gerekse de İonia açısından, kültürel dengelerin olgunlaşması için elverişli koşulların yaratıldığı bir ön süreç olarak değerlendirilebilmektedir. Akhalar ve Hititler arasındaki etkileşimlerin varlığını sorgulamak bu çalışmanın amacı içinde yer almamakla beraber, ifade edilmeye çalışılan tarihsel bir devamlılık olgusudur. Batı Anadolu da Myken izlerinin saptanması ile erken İon kolonizasyonu izlerinin ortaya çıktığı tarihler arasında, kesintisiz bir yerleşim tabakası henüz tespit edilememiştir. Batı Anadolu da bu karanlık dönemde, nispi bir Geç Hitit etkisi ve Anadolu ya nüfuz etmeye başlayan bir Phrygia olgusundan söz etmek yerinde olacaktır. Batı Anadolu da ortaya çıkan geç Hitit etkilerinin paralelleri Malatya, Maraş, Karatepe veya Domuztepe yerleşimlerinde bulunmaktadır yy sonlarında ve 8.yy boyunca, Yunan krallıklarının güçlerini yitirdiği ve kentleşme sürecinin, politik yapıyı ve idari organizasyonu yeniden biçimlendirdiği varsayılmaktadır. 74 Ana karada otoritesini yitiren, maceracı post-myken krallar için daha önce Minos ve Myken dönemlerinde keşfedilmiş 75 ve birer ticari istasyon olarak kullanılmış Batı Anadolu kıyıları, göç hareketinin en ideal seçeneklerinden biri gibi görünmektedir. 73 Hanfmann 1948, Roebuck 1955, Roebuck 1955, 36

24 13 Yunan kolonizasyonu, antik kaynakların ve bazı arkeolojik kanıtların gösterdiği üzere, Troia Savaşı nın ardından başlamıştır. 76 Son yıllardaki kazılarda ulaşılan sonuçlar, 11.yy ve 10.yy da, Yunanlıların Ege kıyılarına ve bazı adalara göçlerini desteklemektedir. 77 Herodotos a göre İon göçmenleri, Boeotia ve Atina dan yola çıkmışlardır. 78 Strabon, İon göçmenlerinin Peleponnesos taki Pylos tan yola çıktıklarını eklemektedir. 79 J. A. R. Munro, Herodotos un aktardıkları ışığında İon göçmenlerin atası olarak Pelasglar ın tartışılmasını uygun görmektedir. 80 C. Roebuck, göçmenlerin Boiotia ve Attika kökenine işaret ederek Herodotos u doğrulamaktadır. 81 Koloni kurucuların soylu ve krali gelenekte yetişen kimselerden seçilmesi veya kehanetlerin bu doğrultuda kimseleri görevlendirmesi şaşırtıcı değildir. İon kentlerinin klasik kuruluş mitosları, Neleus ve Androklos örneklerinden yola çıkarak, kurucu kralları işaret etmekte, antik kaynaklar da Atina merkezli başlayan göç hareketini ve krali bir kökeni vurgulamaktadır. 82 Vitruvius, Atinalılar ın Delphi Apollonu na danışarak Batı Anadolu ya on üç koloni gönderdiklerini ve her birine soylu liderler atadıklarını kaydetmektedir. 83 Soyluluk ve kent kuruculuk arasındaki iletişimin sonucunda, Kıta Yunanistan a bağlılık ve koloni hareketinin merkezi bir otorite tarafından kontrol edildiği anlaşılabilir. Atina ile doğrudan ilişkili görülen Protogeometrik döneme tarihlendirilen seramiklerin Batı Anadolu daki dağılımı, Yunan kolonizasyonunun başlama ve tamamlanma sürecinin tespiti açısından önemli bir kriterdir. İonia da Phokaia, Smyrna, Klaomenai, Erythrai, Khios, Teos, Klaros ve Miletos Protogeometrik döneme tarihlendirilen seramiklerin ele geçtiği başlıca merkezler arasındadır. 84 Karanlık Çağlar da Ege havzasında, Yunan Protogeometrik seramiği devamlılık gösteren başlıca 76 Gwynn 1918, 88; Roebuck 1959, Roebuck 1955, 36; En kesin sonuçları veren Aiol-İon kenti olan Bayraklı kazı sonuçları için bkz. Akurgal 1950, 9-10; Hanfmann 1953, 1, 6; Cook , 10; Roebuck 1959, Herodotos, I Strabon, XIV Herodotos I. 146, II. 171, Munro 1934, Roebuck 1955, Roebuck 1959, Vitruvius, 1993, IV. I. 4; Herodotos başta olmak üzere antik kaynakların belirttiğinin aksine, Vitruvius on üç kentten söz ederken, Melite nin büyük bir kent olarak kurulduğunu ifade etmektedir. Roebuck 1955, Cook-Dupont 1998, 11

25 14 kanıt olmaktadır. Protogeometrik dönem seramikleri kadar Gri seramiklerin kontekstler içinde incelenmesi, Karanlık Çağlar a, İon göçlerine ve İonia bölgesinin yerli maddi kültürüne ışık tutması açısından önem taşımaktadır. İon kolonizasyonun başladığı dönemlerde, Batı Anadolu ya güneyden Kıbrıs, kuzeydoğudan Phrygia ve doğuda ise İran etkilerinin girmeye çalıştığı belirtilmektedir. 85 Asur fetihleri, Anadolu da yaşayan halkları öteleyerek kara ticareti yollarının aksamasına veya tamamen kapanmasına neden olmuş, böylece Yunanlılar a doğu Akdeniz e yönelmekten başka bir seçenek kalmamıştır. 86 Yakın Doğu da erken tarihli kaynaklarda ve dini kitaplarda, Yawan olarak adı geçen kavimle İonlar bir tutulmaktadır. 87 İonlar ın, Batı Anadolu da yer edindikleri dönemlerde, aynı zamanda Yakın Doğu da tanınmaya başlamaları, yaşanan ticari etkileşimin sonucu olmalıdır. E. Akurgal, İonia da, Yunan sanatında olduğu gibi Geometrik dönem boyunca, öncelikle Mısır ve Fenike etkileri, 750 ile 650 yılları arasında Geç Hitit etkileri ve 650 yıllarından sonra da Asur etkileri olmak üzere üç ana etki odağı tespit etmiştir. 88 İonialı göçmenler Ege kıyılarına ulaştığı vakit, bu topraklarda kimlerin yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Yerel halkların refah ve gelişmişlik düzeyleri, nüfusları ve askeri güçleri ne durumdaydı? sorularını yanıtlamak şu an için mümkün görünmemektedir. Liderleri İon eşliğinde gelen Yunanlılar, kıyı şeridinde yaşayan Karialılar ı ve Lelegler i kovduktan sonra liderlerinin adını yeni topraklarına adamışlardır. 89 İonia kıyılarından iç kesimlere ulaşım, doğal yapının izin verdiği ölçüde gerçekleşmektedir. Belkahve, Kemalpaşa, Hermos Ovası, Kaystros Nehri ve Maiandros Vadisi birer rota oluşturmaktadır. 90 Örneğin Nymphenaum, Alyettes in Smyrna kuşatması sırasında kullandığı ana güzergah olarak tahmin edilmektedir. 91 Adı geçen tüm bu geçitler ve doğal yollar, İon kentleri ile Lydia ve Anadolu nun iç kesimleri arasında ulaşımı 85 Hanfmann 1948, Hanfmann 1948, Derenbourg-Jastrow 1887, 7; Torrey 1904, Akurgal 1950, Vitruvius 1993, IV. I Roebuck 1959, 6 91 Roebuck 1959, 17

26 15 sağlamaktadır. 92 W. M. Ramsay, batıdan Anadolu ya giden antik yolların, Kaystros ve Maiandros arasında kesiştiğini söylemektedir. 93 Hermos Vadisi, bu güzergaha paralel olup özellikle Smyrna dan Sardis e doğru bir hat çizmektedir. 94 İon kentleri, üzerine kuruldukları stratejik topraklar ve kuruluş tarihleri açısından kaçınılmaz olarak Lydia Krallığı ile temas halinde olmuşlardır. Kuzey ve güney doğrultusunda Maiandros ve Hermos Vadileri, Kaystros Nehri nin yapılandırdığı Belevi Geçidi, Tmolos Dağı ve Sardis ile kesişmektedir. Maiandros ayrıca, Lydia ile Karia arasındaki ana güzergah üzerinde yer almaktadır. İonia da, biri Ephesos ile Phokaia yolu üzerinde, diğeri ise Sardis ile Smyrna yolu üzerinde olmak üzere yer alan kaya kabartmaları, Herodotos tarafından Sesostris ile ilişkili bulunmuştur. 95 C. Cadoux, bu anıtların Hitit veya Phryg kökeni üzerinde durmuştur. 96 Yakın tarihlerde yapılan detaylı çalışmalar sonucunda, Karabel ve Sipylos taki kaya anıtlarının, Hitit kaya kabartmaları olduğu ve stratejik geçitleri ifade ettiği belirtilmiştir. 97 Ancak Karabel Anıtı nda görülen savaşçı kabartmasının yanındaki yazıtların çözümlenmesi aşamasında, Luwi dilinde yazıldığı ortaya çıkmıştır. 98 Mira Kralı Tarkasnawa adının deşifre edildiği yazıt ve anıtın, Geç Bronz Çağ da varolduğu düşünülmektedir. 99 Herodotos ve Strabon tarafından yapılan açıklamalar sonucu, C. Roebuck antik yollar ve güzergahlar arasındaki mesafeler hakkında bir yargıya ulaşmış görünmektedir: 100 Bu çerçevede, Ephesos-Sardis arası: 3 gün; Ephesos-Smyrna arası: 2 gün; Sardis-Smyrna arası: 2 gün; Sardis- Phokaia arası: 2 gün; Miletos-Sardis arası: 3 gün ve Miletos-Smyrna arası: 4/5 gün olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu yolların en uzunu ve en zorlusu, Miletos ile Sardis arasındaki yol olarak görünmektedir. 101 Irmaklar ve ırmak vadilerinin ticari ve askeri rota olarak kullanılması çok eski bir alışkanlık olmalıdır. Bu kapsamda Hititler tarafından kullanılan, Gordion un 92 Dunbabin 1957, Ramsay 1881, Ramsay 1880, Herodotos, II Cadoux 2003, 51, 52, Dunbabin 1957, 62; Cook-Blackman 1970/1971, 38, Hawkins 1998, Hawkins 1998, 1-10, Herodotos, IV. 101,V. 53, 54; Strabon, XIV. 1. 2, XIV ; Roebuck 1959, 17, Roebuck 1959, 17, 18

27 16 doğusundaki Hermos un eski kollarından biri, en eski kanıtlardan biri olarak gösterilebilmektedir. 102 Batı Anadolu kıyıları, İon göçlerine sahne olurken Lydia da hanedanlık Gyges le beraber el değiştirmiştir. İonlar ın gelişinden önce Lydia için, bu dar kıyı şeridinin anlamı bilinmemekle beraber İonlar ın gelişi, Lydia nın dikkatini çekmiş ve Lydialılar ın yeni politikalar üzerinde durmalarına neden olmuştur. İonia da, sırasıyla yaşanan Lydia, Kimmer/Skyth tehdidi, Med, Lidya ve Pers tehdidi karşısında yeni yurt arayışları yaşanmış olmalıdır. 103 Gyges dönemindeki yoğun baskılar karşısında, Kolophonlular ın batıya açıldığı ve erken bir koloni olarak 670 yıllarında, Tarentum Körfezi kıyılarında Siris i kurdukları ileri sürülmektedir. 104 Özellikle Karadeniz kıyılarında kurulan Yunan kolonileri, ticari bir pazar gibi kullanılmaktadır. 8.yy da hızla büyümeye başlayan İonia, Miletos öncülüğünde Karadeniz e yönelirken, 785 yıllarında Sinop, büyük bir liman kenti olmasıyla birlikte Kapadokyalı ve Phrygialı tüccarların ilgisini çekmeye başlamıştır. 105 İonlar, hızla Akdeniz ve Karadeniz kıyılarına yayılırken, Anadolu yu çevreleyen kıyı kentleri aracılığı ile Anadolu yu kuşatmışlardır. Kimmer/Skyth istilaları, Sardis in ardından İonia da da etkisini göstermektedir. Kimmer şefi Lygdamis in, Mykale de konakladığı ve ardından Kilikia da öldüğü tahmin edilmektedir. 106 Lygdamis in Sardis i ele geçirdiği II. saldırının ardından, 650 ile 644 yılları arasında Ephesos a yöneldiği düşünülmektedir. 107 Kimmerler in Ephesos ta, Artemision da 660 yıllarına tarihlendirilen bir tahrip tabakası ile takip edilebileceği ileri sürülmektedir. 108 Miletos ta Kimmer tahrip tabakası olabileceği ileri sürülen bir yanık tabakası tespit edilmiş, 109 Smyrna da 700 yıllarına yerleştirilen benzer bir yıkım tabakası da incelenmiştir. Ancak, adı geçen kentlerde, Kimmer istilacılarının varlığını kanıtlayacak kesin veriler henüz elde edilememiştir. 102 Roebuck 1959, Burn 1935, 134; Graham 1971, 40, Astour 1985, 28, Ramsay 1882b, Strabon, I ; Kagan 1982, Kagan 1982, Hogarth 1908, 239; Bing-Uhrmeister 1994, 33, Cook 1959/1960, 49

28 17 Kimmerler in, arkeolojik olarak izlenmesi oldukça güçtür. Bu durum, göçebe kültürlerin ilerledikleri ve yerleştikleri güzergahlar üzerindeki yerel motifleri kolayca benimsedikleri anlamına gelebileceği kadar; göçebe kültürlerin yerleşik mimari düzenden yoksun, doğada kolayca dönüşüm sağlayabilecek ve gündelik yaşamı devam ettirebilecekleri objelerle ayakta kaldıkları da ileri sürülebilir. Ahşap, deri, tulum, keçe ve kıl gibi malzemelerin kullanılması ile çeşitli gereksinimlerin karşılanması mümkün görünmektedir. Anadolu da bazı bölgelerde ele geçirilen bronz ok uçları, koşum takımları ile kimi fildişi ve kemik objelerin aksettirdiği Hayvan Stili, istilacı kabilelerin varlığına dair en önemli kanıtların başında sayılmaktadır. Ancak bu örnekler, sayısal olarak yeterli değildir. Zira, bu derecede büyük bir istila ve felaket sürecinin çok daha fazla kanıt bırakması beklenmelidir. Metallerin dönüşümlü malzemeler olarak, eritilip yeniden kullanılması, teorik olarak açıklayıcı görünmektedir. İon kentlerinin kıyılara, körfezlere ve doğal limanlara kurulduğundan yukarıda söz etmiştik. Bu durumun sonucu olarak ekonomik faaliyetler şekillenmektedir. Ticaretin ardından balıkçılık, tarım, hayvancılık, madencilik ve bunlara bağlı çeşitli endüstri dallarında gelişme, nüfus artışına paralel olarak yaşanmıştır. Elverişli iklim, tarımsal üretimde çeşitlilik ve kalite artışı, iç potansiyelin gereksinimleri için yeterli olmuştur. Ancak 700 yıllarında nüfus ve refah düzeyi arasındaki dengenin bozulması ve istila tehdidi, İonia kentlerini kolonizasyon arayışına yeniden sokmuştur. Yine bu dönemlerde ortaya çıkan paralı askerlik olgusu, İonia ekonomisinin çıkmaza girdiğinin kanıtlarından biri olarak gösterilmektedir. 110 İonia, tepelik alanları ve akarsu dolaylarındaki bataklık alanların yoğunluğu nedeniyle hayvancılık için elverişli koşullara sahiptir. Kolophon, iyi cins atları ile, Miletos ise küçükbaş hayvancılık ve buna bağlı olarak yüncülüğü ile tanınmaktadır yy da İonia da hoplitlerin ortaya çıktığı ve geniş otlakların süvari birliklerinin beslenmesine olanak yarattığı bilinmektedir. 112 Madencilik, İon kentlerinin kendi iç gereksinimlerine yetecek derece olmalıdır. Samos ta gümüş, demir ve bronz; Ephesos, Mykale ve Smyrna da bakır, Lebedos ta gümüş çıkarılmıştır Cook 1946, Webster 1936, 1; Roebuck 1959, 18, Roebuck 1959, Roebuck 1959, 20

29 18 Sikke ekonomisinin İonia da egemen olmaya başlaması, yeni toplumsal sınıfların büyümesine neden olmuştur. Bu sınıfların başında; denizciler-tüccarlar ve gemi sahipleri, şarap ve zeytinyağı tacirleri ile ayrıca bağ ve zeytin arazisi sahipleri gelmektedir. 114 Elverişli bir iklime ve verimli bir doğaya yerleşen İonlar, güneyde Karia da Miletos, Myus, Priene; Lydia da Ephesos, Kolophon, Lebedos, Teos, Klazomenai ve Phokaia; Samos; Khios ve Erythrai olmak üzere dört farklı lehçe konuşmaktadır. 115 Yunanlılar ın ilk ayak bastığı toprakların başında Samos gelmektedir. 116 Pherekydes, bir zamanlar Samos ve Khios un Lelegler in elinde olduğunu ancak İonların gelişiyle bu halkın iç Karia ya sürüldüğünü aktarmaktadır. 117 Strabon, Elaialı Menekrates in bildirdiği üzere, Mykale den başlayarak İonia kıyılarının ve bazı adaların Pelasglar ın elinde olduğunu aktarmaktadır. 118 Samos, büyük bölümü deniz seviyesinde olan ve güneyinde bir deniz üssü bulunan bir limana sahiptir. 119 Konumu gereği, Ephesos Körfezi aracılığıyla İonia ekonomisinde önemli bir rol üstlenmektedir. 120 Bir ada kenti olmakla beraber Anadolu dan hem bağımsız olmuş hem de ticari etkileşimde yer almıştır. Ksenophon un renkli giysiler ve süslü saçlarıyla tanımladığı Kolophonlular dan sonra, Asios un Samos taki benzer bir lüks yaşamı anlatması, 7. ve 6.yy da Lydia modasının İonia da lüks tüketimi etkilediğini düşündürmektedir. 121 İon kolonizasyonu öncesinde, az oranda Girit ve Myken izi taşıyan kent, zengin toprakları ve lüks bir yaşam merkezi olarak erken Arkaik dönemde varlık göstermekte, Kaystros aracılığı ile Smyrna ya dek uzanmaktadır. 122 Bir iç karışıklık nedeni ile Kolophonlular İzmir e sığınmış ve ardından İzmirliler in Dionysos Bayramı nı kutlamak üzere kent dışında olmasını fırsat bilerek kenti ele geçirmişlerdir. 123 Kolophonlular ın İzmir e bir koloni gönderdiği ileri sürülmektedir. 124 Strabon ise, 114 Roebuck 1959, Herodotos, I Hanfmann 1948, Strabon, XIV.1, Strabon, XIII.3, Strabon, XIV Roebuck 1959, Bowra 1941, Holland 1944, 91, dipnot 3; Roebuck 1959, Herodotos, I Herodotos, I. 16

30 19 Aioller tarafından kovulan Smyrnalılar ın Kolophon a sığındığını, hemen sonrasında ise Kolophonlular ın yardımı ile Smyrna nın tekrar ele geçirildiğini ifade etmektedir. 125 Klazomenaia in kurucu kenti olan Kolophon, Lebedos ve Teos un kara rotasını elinde tutmakla, 126 güçlü bir donanma ve herkesin müttefik olmak isteyebileceği süvari birliklerine sahip olmasıyla tanınmaktadır. 127 Kolophon un 8.yy da İonia da en güçlü askeri birliklerden birine sahip olduğu kabul edilmektedir. 128 Kolophon un Ales adlı bir nehrin ağzında bir limanı olduğu, sikkeler üzerindeki bazı kanıtlardan da hareketle öne sürülmektedir. 129 Bu durum, Gyges in kendine İonia da ilk rakiplerden biri olarak Kolophon u seçmesini doğal kılacak bir zenginlik göstergesi olarak kabul edilebilir. Ancak L. B. Holland tarafından, Kolophon un 7.yy da çok zengin ve gelişmiş bir metropol olmadığı belirtilmektedir. 130 Lydia da olduğu gibi lüks tüketim ve tyranlık kavramları, Gyges in Kolophon u ele geçirmesinin ardından Kolophon da Lydia etkisi altında gelişmiştir. 131 Arkaik dönemde Priene nin yeri kesin olarak bilinmemekle beraber, Priene nin Mykale Dağı nı ve Maiandros un kuzeyini kontrol ettiği düşünülmektedir. 132 Priene, Maiandros un taşıdığı alüvyonlar nedeniyle bir kıyı kenti iken daha sonra iç kesimde kalmış ve denizden uzaklaşmıştır. 133 Miletos, en güçlü Girit ve Myken izleri taşıyan İon kentidir. 134 Hititler, Maiandros yolunu Sardis üzerinden inen bir askeri yol olarak kullanmış ve bu alışkanlık Sardis e aktarılmış olmalıdır. Hitit metinlerinde adı geçen Milawatas/Milawanda, Miletos ile ilişkili görülmektedir. 135 Protogeometrik döneme tarihlenen seramikler aracılığı ile Miletos, kolonizasyon dönemine ait önemli bilgiler vermektedir. 136 Herodotos, Miletos un Karia kenti oldğunu vurgulamaktadır. 137 Miletos 125 Strabon, XIV.1, Roebuck 1959, Strabon, XIV Burn 1927, Buckler 1926, 41; Bolling 1927, 16; Cadoux 2003, Holland 1944, Bowra 1941, 120, 121, Roebuck 1959, Strabon, XII Strabon, XIV. 1. 6; Garstang 1943, 41; Hanfmann 1953, 4; Greaves-Helwing 2001, 505, 506; Grave 2004, Garstang 1943, 39, 41; Greaves-Helwing 2001, Gorman 2001, 43

31 20 önceleri bir Leleg kenti olarak bilinmektedir. 138 Pherekydes, Miletos, Myus ve Mykale nin bulunduğu bölgenin Karialılar tarafından kontrol edildiğini anlatmaktadır. 139 Ephesos ta görülen yoğun Lydia etkilerine karşın Miletos, Karia etkileşimine açık olmuştur. 140 Kentlilik ve taşralılık gibi iki farklı kültürel ve ulusal yapıyı bir arada taşımak yönünden önemli bir ayrıcalığa sahip olduğu düşünmek mümkün görünmektedir. Miletos 8.yy da İonia da askeri deniz gücü ile anılan büyük bir kent olmalıdır. 141 İonia da Miletos koloni liderliğini erken tarihlerde ele almıştır. 142 Sinop kentinin 770 yıllarında kuruluşunun altında önemli ticari hedefler bulunmaktadır. 143 Bu hedefler kapsamında, Lydia nın kara ticaretinde sahip olduğu konuma karşı deniz yoluyla bir alternatif oluşturma fikrinin üzerinde durulması yerinde olacaktır. Ephesos, Kaystros Nehri nin ağzında yer alan ve Mykale Dağı nın eteklerine kadar uzanan Maiandros Magnesiası sınırlarına dayanan verimli topraklara sahip en zengin İon kentlerinin başında gelmektedir. Mykale Dağı yakınlarında yer alan Samos Boğazı nı geçerek Ephesos a gelinmektedir. 144 İon kolonizasyonu öncesinde Ephesos ta, Anadolu-Hitit etkileri altında bir kent olduğu ve Anadolu geleneklerini, İon kolonizasyonu boyunca devam ettirdiği ileri sürülebilir. Hitit metinlerinde yer alan Apasas, Deniz Kavimleri dalgasında( ) ortadan kaldırılan Arzawa Krallığı nın başkenti ile ilişkili tutulmaktadır. 145 Panionion Federasyonu nda lider Ephesos olmakla beraber Ephesos kült sistemi açısından diğer İon kentlerinden farklıdır. 146 Apaturia Bayramı nı, Ephesos ve Kolophon dışında, kökeni Atinalı olan asıl İonlar kutlamaktadır. 147 Ephesoslu kadınlar Thesmophorai 137 Herodotos, I. 142; Gorman 2001, 41, Strabon, XIII , XIV Strabon, XIV.1.3; Vitruvius 1993, I Roebuck 1959, Burn 1927, Burn 1927, Gwynn 1918, Strabon, XIV1, Sayce 1923, 47; Garstang 1943, 40; Hanfmann 1962, 4; Doğer 2006, 40, 41, Roebuck 1955, 35; Roebuck 1959, 31; Roebuck 1961, Herodotos, I. 147; Roebuck 1955, 34, 35

32 21 Bayramı nı kutlamaktadır. 148 Thesmophorai, Demeter e adanmış bir festival olarak bilinmektedir. 149 Arkaik dönemde Ephesos kenti, Artemision da ele geçirilen sunular ve objeler ile takip edilebilmektedir. Bu araştırmalar doğrultusunda en yoğun etkileşim Sardis ve Ephesos arasında yaşanmıştır. Ephesos tan sonra Phokaia ya kadar uzanan kıyı şeridi Lelegler in elindedir. 150 Phokaia dan Sardis e doğru Hermos Vadisi yoluyla doğrudan bir trafik sağlanmaktadır. 151 Phokaia Limanı nın ve Hermos Nehir yolunun Lydia ekonomisindeki yeri göz önüne alınırsa, Smyrna Limanı nı bir oranda etkisiz kıldığı düşünülebilir. Khios, Kuzey İon kentleri ve onların limanlarına göre avantajlı konumu ile önemli bir İon kentidir. Khios ta da Leleg varlığından söz edilmektedir. 152 Filolara sahip olan Khios un büyük bir donanmayı kaldırabilecek kapasitede bir limanı olduğu, antik kaynaklar tarafından aktarılmaktadır. 153 Khios diğer İon kentlerine oranla, Batı Anadolu hinterlandında fiili olarak yer almamış görünmemektedir. Klazomenai, Kolophon tarafından kurulmuş bir koloni kenti olarak bilinmektedir. 154 Alyattes in Klazomenai seferini yarıda kesip geri döndüğü bilgisi, aslında bir bilmecedir. Ana kent olarak Kolophon un süvari birlikleri ile, Klazomenai ın yardımına koştukları bazı araştırmacılar tarafından kabul edilmektedir. 155 Smyrna, Alyattes in eline geçtikten sonra üretici bir potansiyele sahip olan Klazomenai, ana pazarını kaybedince, kolonizasyon sürecinde arayışlara başlamış olmalıdır. 156 Aioller tarafından kurulan Smyrna da, Yunan kolonizasyonu öncesinde Karia, Leleg, Pelasg, Phryg ve Maionialı kavimlerin bir arada yaşadığı ileri sürülmektedir. 157 Pseudo Plutarkhos tarafından Smyrna nın Yunan kolonizasyonu öncesinde, Maionia topraklarında olduğu ve bu topraklarda Lydialılar ın yaşadığı varsayılmaktadır Herodotos, VI Dillon 2003, Strabon, XIV Herodotos, I. 80; Strabon, XIII. 4. 5; Roebuck 1959, Strabon, XIV Strabon, XIV Roebuck 1961, Cook , Dennis 1883, Oikonomos-Slaars 2001, Herodotos, I. 149, 150; Cadoux 2003, 89-93; Doğer 2006, 69, dipnot 9

33 22 Smyrna nın adını, Ephesos, Myrina ve Kyme gibi Amozon prenseslerinden aldığı ileri sürülmektedir. 159 Smyrna, Ephesos u ele geçiren bir Amazon dur. 160 Yunan göçmenlerin Sipylos tan kovdukları bir grup Amazon, Ephesos ta Smyrna adlı bir mahallede yaşamaktadır. 161 Smyrna, Gyges in hedef aldığı ve Kolophonlular ın desteği ile el değiştirmiştir bir İon kentidir. 162 Alyattes in zapt ettiği kent, yıkımının ardından küçük bir kasaba olarak varlığının sürdürmüş ve Ephesos gibi kolonizasyon sürecine katılmamıştır. 163 Küçük İon kentleri, Lebedos ve Teos hakkında Arkaik döneme ait kanıtlar oldukça sınırlıdır. 164 Teos ve Klazomenailılar tarafından kurulan Abdera kentine, Klazomenailılar kovulduktan sonra Teoslular yerleşmiştir. 165 Myus ve Erythrai da yapılacak olan daha kapsamlı kazı ve araştırmalar, bu iki kentin Arkaik dönemlerine ilişkin kanıtlar verecektir. Klaros ta Apollon Kehanet Merkezi olmakla beraber, Lydia Kralları nazarında sahip olduğu statü yeterince açıklığa kavuşmamıştır. 166 Aiol geleneklerinin baskın karakter çizdiği Maiandros Magnesiası nın Panionion Birliği içerisindeki durumu belirsiz olup, Kimmer istilalarının ardından bu kent Miletos tarafından ele geçirilmiştir. 167 Ressam Boularkhos tarafından yapılan ve ilk konulu resim olarak kabul edilen, Magnesia nın istilasının anlatan bir resim Kandaules e altın karşılığında satılmıştır. 168 Ancak Magnesialılar ın Trererler tarafından ortadan kaldıkları savaş döneminde, kronolojik olarak Gyges veya Ardys in Lydia kralı olması gerekmektedir. 169 Mykale Burnu ndaki Panionion, Poseidon Helikonios a adanmış bir bölge olup İonlar ın Panionionia Bayramı nın kutladıkları yerdir. 170 Panionionia nın Akhalar 159 Strabon, XII Strabon, XIV Strabon, XIV. 1. 4; Oikonomos- Slaars 2001, Herodotos, I. 14, 150; Strabon, XIV Cook , 16, Smyrna nın kolonizasyon süreci ve denizcilik faaliyetleri hakkında bilgi bulunmamaktadır. 164 Roebuck 1959, Herodotos, I.168; Graham 1992, Strabon, XIV Cadoux 2003, 97; bkz. Maiandros Magnesiası nı işgal eden Trererler için, Roebuck 1955, Plinius, Strabon, XIV ; Schaus 1988, Herodotos, I. 142, 148, 170; Strabon, XIV.1, 20; Roebuck 1955, 26; Roebuck 1961, 496

34 23 döneminden kalma bir dini merkez olabileceği öne sürülmektedir. 171 Panionion da kurulan Poseidon Helikonios Kültü, Boeotia da kurulan bir kültle ilişkili görülmektedir. 172 Bazı araştırmacılara göre, Akhaea Helike Kültü ile ilişkisinin tartışılması uygun bulunmaktadır. 173 Tschangly Körfezi nin güneydoğusunda yer alan Panionionia nın Priene nin kontrolü altında tutulduğu sanılmaktadır. 174 Bu bölge sadece kült amaçlı toplantılara değil bu gerekçe altında çeşitli politik, ekonomik ve askeri kararların alındığı toplantılara da açık olmalıdır. İonia Federasyonu, İonia da 900 ile 700 yılları arasında kurulmuş ve Lydia tehdidi altında kenetlenmiş olmalıdır. 175 İonia Birliği nin kuruluş amaçlarından birinin Lydia baskılarının yanı sıra, Kimmer tehdidi olabileceği de ileri sürülmektedir. 176 Öncelikle küçük bir grup Yunanlı göçmen tarafından kurulduğu, daha sonra birliğin ekonomik ve savunma amaçlı olarak büyüdüğü anlaşılmaktadır. Panionion Birliği, din, dil ve ırk birliği olmamalıdır. Elde edilen bilgiler, adı geçen on iki İon kentinin asla homojen olmadığını kanıtlamaktadır. Panionion Birliği ne İon kökenli olmadıkları halde Klazomenai, Erythrai, Phokaia, Khios ve Samos un dahil edilmesi, ekonomik ve savunma amaçlı olarak büyüyen bir federasyonun politikası olmalıdır Olimpiyat oyunlarına katılan Smyrnalı Oinomastos un şampiyon olduğu sene, Smyrna bir İon kenti olmalıdır. 178 Aiol kolonizasyonunun 1050/1000 arasında gerçekleştiği kabul edilmekte ve Smyrna nın 688 yılından önce İonlar ın eline geçtiği varsayılmaktadır. 179 Smyrna nın, birliğe Lysimakhos döneminde 3.yy başında alındığı görüşü geçerliliğini korumaktadır. 180 Herodotos a göre İonlar ın 12 kentlik konfederasyonlarının kökeni, anakarada 12 kente ayrılmış olmalarından kaynaklanmaktadır. 181 Ancak Kıta Yunanistan da 171 Roebuck 1959, Roebuck 1955, 34; Roebuck 1959, Munro 1934, Roebuck 1959, Caspari 1915, Caspari 1915, Roebuck 1955, Doğer 2006, 64, dipnot Doğer 2006, Cadoux 2003, 103, dipnot Herodotos, I. 145

35 24 Herodotos un söz ettiği gibi oluşturulmuş birliğin varlığına dair bilgiler mevcut değildir Caspari 1915, 173

36 25 DEĞERLENDİRME İon kolonizasyonu ardında, ön görü yeteneğini ve fırsatçılığı barındırmaktadır. Yunanlıların anakaradan göç ettikleri dönem, kuzeyli göçmen kabilelerin tehditi altında talan altında kalan halkların, zorunlu bir yer değiştirme süreciyle ilgili olmalıdır. İonlar gelmeden önce Batı Anadolu da Geç Hititler, Pelasglar ve Lelegler ve adını tayin edemediğimiz pek çok küçük kavimin yaşadığı varsayılmaktadır. Phrygler, doğulu unsurları ve Anadolu geleneğini, Geç Hititler le bir süre eşgüdümlü olarak, Mermandlar dan hemen önce İonia ya taşımaya başlamıştır. Arkeolojik kanıtlar ve kült bu bilgiyi kısmen desteklemektedir. Lydia, bu avantajlı konum üzerine emperyal amaçları dahilinde ortak olduktan sonra, süreci tekeline almış olmalıdır. Kolophon, Smyrna ve Ephesos, Lydialı nüfusun yerleştiği ve maddi kültürel aktarımın ilk elden gerçekleştiği İon kentleri olarak sıralanmaktadır. Smyrna da geç 8.yy a tarihlendirilen bir graffito, İonia da ele geçirilen en erken tarihli Lydia kanıtların başında gelmektedir. 183 Mermnadlar ın denizaşırı ticarete dahil olma arzuları, Miletos, Ephesos ve Smyrna yı hedef gözetme nedenlerinin başında gelmektedir. Bu politikalar devam ettirilmek istenen bir Hitit politikasını andırmaktadır. Miletos, Sardis ile temas halinde olmakla beraber, Mermnadlar tarafından ele geçirilememiş ve böylece doğrudan bir etki altında kalmamıştır. Miletos, Karia ve Rhodos tan ayrıca Yakın Doğu, Karadeniz ve Akdeniz den kolonileri aracılığıyla doğrudan aktardığı kültürlerin yapıcı gücüne oranla, Anadolu koinesi ni temsilen Sardis ile etkileşimini sınırlı tutmuştur. Miletos diğer İon kentlerine oranla bu ayrıcalıklı konumunu, Pers işgali altında bile bir süre devam ettirebilmiştir. Samos üzerine de benzer bir teori geliştirmek mümkün görünmektedir. Fiili bir Lydia tehdidi olmadığı için daha bağımsız bir ekonomiye ve bağımsız sanatsal yaratılara sahip olmayı bir avantaja dönüştürmüş, İonia da iç pazara yönelik olarak Sardis ile arasında nispi bir rekabet geliştirmiştir. Ephesos ve Smyrna nın kolonizasyon süreci dışında kalması, emperyal bir Lydia politikasının kaçınılmaz sonuçlarından biri olarak değerlendirilebilir. Smyrna ve Ephesos un, hinterlandında bulunan Lydia nın, her iki İon kentini de ekonomik olarak farklı ölçeklerde desteklediğini söylemek yerinde olacaktır. Öncelikle Lydia, ardından 183 Jeffery 1964, 40, No: 2

37 26 da Pers hegemonyası altında nispi olarak Yunan karakterini yitiren Smyrna, İskender in kentsel dönüşüm ve mimari yapılanma sürecinde gerçekleşen bir atılımla, Hellenistik dönemin önemli kentlerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır. İon Birliği ne Smyrna nın kabul edilmesi, saflaştırılmış bir Hellen propogandasının önemli bir merkezi olmasına bağlanabilir. Ephesos, Lydia ile hem ekonomik bir uzlaşı içerisinde olmuş hem de çatışmaktan kaçınmamıştır. Ephesos ta, İon kolonizasyonu öncesinde ve sonrasında hatırı sayılır bir Lydia varlığı, antik metinler ve arkeolojik verilerle desteklenmektedir. Ephesos ta politik, ekonomik ve dini organizasyon içerisinde ayrıcalıklı, aristokrat bir grup Lydialı söz sahibi olmalıdır. Bir diğer yandan Ephesos, Myken döneminden başlamak üzere, Osmanlı-Türk hegemonyası altına alınmasına dek Yunan karakterini korumuştur. Ephesos un, Panionion Birliği içinde önemli bir yere sahip oluşunu, İonlaşma süreci öncesinde bölgede sahip olduğu bir misyonun uzantısı olarak değerlendirmek olası görünmektedir. Göç hareketin öncelikle, bilinçli olarak iç kesimlerle denizi ve limanları buluşturan stratejik rotalar üzerine konuşlanması, sistematik bir kolonizasyon olgusunu düşündürmektedir. Dar bir kıyı şeridi aynı zamanda bir güvenlik sorununu doğal olarak çözmekte ve İonlar için kolay bir çıkış yolu olarak görülmektedir. Ticaret aracılığı ile zenginleşen İon kentlerinin, devam eden küçük çaplı yeni göçlerle ve doğal yollara nüfuslarının hızla artması, üretim ve tüketim dengelerini yeniden şekillendirmiştir. Dengelerin kısa sürede alt üst olması sonucunda İonlar, yeni koloniler kurmaya yönelmişlerdir.

38 27 BÖLÜM III LYDİA ve İONİA İLİŞKİLERİNDE MİMARİ BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Lydia Krallığı nın kuruluş tarihlerinde, mimari olarak gelişmişlik düzeyini tanımlayabilecek kanıtlara henüz ulaşılamamıştır. Mermnadlar döneminde en kesin veriler, Sardis te anıtsal sur mimarisine ait görünmektedir. Mitoslara dayanarak, Heraklid Kral Meles döneminde, Sardis Akropolü nün surlarla çevrili olduğu ileri sürülmektedir. 184 Sardis te Akropol duvarlarına ait kalıntılar, Arkaik dönemde kireçtaşının düzgün bir biçimde işlendiğini ortaya koymaktadır. 185 Fig. 1. Sardis te MMS sektörü, Arkaik dönem sur duvarları MMS sektörü, Sardis Akropolü nün eteklerinde dağınık halde bulunan duvar parçalarından oluşmaktadır. 186 (fig.1) Anıtsal sur duvarları üzerine yapılan çalışmalar Arkaik döneme tarihlenen iki önemli evreyi ortaya koymaktadır. Erken Arkaik evrede duvarlar, 6.yy ortalarında yaşanan bir tahrip tabakasıyla kesintiye uğramış ve yüzyılın sonuna doğru, onarma ve yenileme çalışmaları sonucunda tekrar kullanılmış, bu 184 Favorinus, Ratte 1989b, 19, Ratte 1989b, 22; Greenewalt-Rautman 1998,

39 28 kullanım dönemi geç Arkaik evre olarak adlandırılmıştır. 187 Anıtsal sur duvarı kalıntılarının ele geçtiği MMS sektöründe, 7. ve 6.yy boyunca kerpiç malzemenin ve boşlukları doldurmak amacıyla küçük taşların kullanıldığı görülmektedir. 188 Kerpiç malzemenin yarattığı boşluklara moloz doldurulması, Gordion da görülen bir tekniktir. 189 MMS sektöründe tespit edilen, yabancı yayınlarda Brick Fall olarak adlandırılan ve ana duvardan devrilmek suretiyle ayrılan bir yığın içerisinde, yontulmamış taş parçaları, kerpiç tuğlalar, yarı pişmiş tuğla parçaları ve karbonlaşmış ahşap parçalarının ele geçmiş olması, sur duvarlarının yapı malzemesinin tanımlanması açısından ayrıca önem taşımaktadır. 190 Bu alanda, kerpiç tuğlaların renk değiştirmesine neden olarak, yıkıma neden olan bir yangının yaşandığı ileri sürülmektedir. 191 Sardis teki savunma sistemine ait bu kanıtlar ve duvarın hemen doğusundaki evlere ait alanlarda da saptanan tahrip izleri, 540 yıllarında yaşanan Pers saldırıları ile ilişkili bulunmaktadır. 192 MMS te çeşitli formlara sahip ok uçları içeren depozitler elde edilmiştir. 193 Savunma sisteminde bulunan tahrip tabakası, beraberinde ele geçen yerli ve ithal seramikler ile tarihlendirilmeye çalışılmıştır. 194 MMS sektörü, savunma sistemine ait bir giriş bölümünü de içermektedir. 195 Bu yapının, 6.yy ortalarına tarihlenen yıkımın hemen ardından yapıldığı düşünülmektedir. 196 MMS sektörünün kuzeyinde ise polygonal biçimde duvar örgüsü olduğu kaydedilmiştir. 197 Sur duvarları, yaşanan askeri saldırıların kanıtlarını taşıması açısından önem taşımaktadır. Sardis teki sur duvarlarının, 7.yy sonlarında veya 6.yy başlarında yapıldığı önerilmektedir. 198 Sur duvarlarının inşası üzerine önerilen tarihler, Pers tehditi altında yapılan bir savunma sistemini düşündürmektedir. 187 Greenewalt-Rautman 2000, 656, fig Greenewalt-Ramage 1983, 1-15; Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Greenewalt-Rautman 2000, Greenewalt-Rautman 1998, Greenewalt-Rautman 1998, Greenewalt-Rautman 1998, 491, 492, fig. 16; Greenewalt-Rautman 2000, 658; Cahill 2001, Greenewalt-Rautman 2000, 658; Cahill 2001, Greenewalt-Rautman 1998, Greenewalt-Rautman 2000, Greenewalt-Rautman 1998, Greenewalt 2005, 81, 82

40 29 Aynı dönemlerde İon kentlerinde de sur duvarları görülmektedir. Şehirlerin veya akropollerin duvarlarla kuşatılması geleneği, Lydia ve İonia kentleri arasında bir paralellik taşımaktan uzak görünmektedir. Savunma sistemlerinin, İon kentlerinin kuruluşlarının erken günlerinden itibaren varolduğu kabul edilebilir. Bu doğrultuda bazı İon kentlerinde, Arkaik dönemden önce de sur duvarlarının bulunduğu ve bu yapıların sonraki dönemlerde, onarılarak veya tehditler karşısında güçlendirilerek kullanıldığı görülmektedir. Smyrna nın 9.yy boyunca, kalın ve sağlam bir savunma sistemine sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır. 199 E. Akurgal, bu kentteki savunma sistemini, Geç Hitit, Asur veya Urartu etkileri altında kalan İonlar ın inşa ettiğini öngörmektedir yy da Asur, Hitit ve Urartu da güçlü savunma sistemleri oluşturulmuştur. 201 Smyrna da kent duvarları, ilki 800 yıllarından önce ve diğer ikisi sonra olmak üzere üç evre ile izlenebilmektedir. 202 Arkaik dönemde, 7.yy boyunca kentin sur duvarları ile kuşatıldığı görülmektedir. 203 Smyrna kent duvarlarının inşasında, kerpiç blokların kullanıldığı görülmektedir. 204 İç savunma sistemi ise, küçük andezit taşlarla örülmüştür. 205 E. Doğer tarafından, Lydia tehditinin başladığı günlerde, Alyattes işgalinin hemen öncesinde Smyrna surlarının onarıldığı belirtilmektedir. 206 Khios taki Prophetes Elias Akropolü, duvarlarla tahkim edilmiş olup elde edilen veriler ışığında, savunma sistemi 8.yy a tarihlenebilmektedir. 207 Miletos Kalabaktepe, Arkaik dönemde surlarla çevrilidir. 208 Kalabaktepe de devam eden kazılar, 7.yy ın ilk yarısına tarihlenen bazı evlerin, kent duvarının altında kaldığını ortaya çıkarmıştır. 209 Klazomenai da sur duvarına ilişkin kazılarda, sur duvarı dolgu malzemesi arasında ele geçirilen kurşun bir madalyon, duvarların yapım tarihi hakkında tarihleyici özellikler taşımaktadır. Bir yüzünde ayakta duran bir kadın ve bir aslanın betimlendiği 199 Cook 1958/1959, 13; Akurgal 1983, Akurgal 1983, Doğer 2006, Cook- Nicholls 1998, 44-52, fig Cook 1958/1959, 14; Akurgal 1996, Cook- Nicholls 1998, Cook- Nicholls 1998, Doğer 2006, Boardman 1967, 4, Stümpel-Schneider 1996, 38; Müller-Wiener 1990, Graeve 1995, 84

41 30 madalyonun, arka yüzünde antitetik pozisyonda iki kaz figürü yer almakta ve figürlerin stili, 6.yy ın ilk yarısına işaret etmektedir. 210 Phokaia da Arkaik dönemde, Pers tehditi karşısında güçlü sur duvarları inşa edilmiştir yy ortalarına tarihlendirilen bir grup seramik, aynı zamanda Pers tahribatını da tarihlemektedir. 212 Sur duvarı işçiliğinin, Bayraklı Athena Tapınağı Arkaik dönem podyumu ve Sardis sur duvarlarının, taş işçiliği ile paralel olduğu saptanmıştır. 213 Phokaia kentinin etrafını saran sur duvarlarının, 590 ile 580 yılları arasında yapıldığı ileri sürülmektedir. 214 Herodotos, Pers tehditi altında kalan Phokaia ya savunma sistemi inşası amacıyla Tartessos Kralı tarafından, parasal yardım yapıldığını aktarmaktadır. 215 Phokaia da Pers işgalinin izlerinin bulunduğu bir şehir kapısı ortaya çıkarılmıştır. 216 Sardis Akropolü nün kuzeyinde ise, kireç taşı ve yeşilimsi kumtaşı kullanarak örülmüş duvar kalıntıları saptanmıştır. 217 Akropolün Hermos a bakan yamacında, geniş ve düzgün taşların üzerinde yükselen kerpiç parçaları bulunmuştur. 218 Bu alanda görülen taş işçiliğinin benzerine, Bin Tepeler tümülüslerinde de rastlanmıştır. 219 Akropol üzerinde, olasılıkla bir sarayla ilintili görülen mimari unsurlar ele geçmiş ve Sardis Akropolü nün krali bir yerleşim için kullanıldığı ileri sürülmüştür. 220 Saray kompleksleri geleneğinin, Yakın Doğu etkileri altında Gyges döneminde başlatılan askeri ve diplomatik ilişkiler aracılığı ile taşındığı varsayılmaktadır. 221 Akropol deki olası saray mimarisi, akropolün kuzey teras duvarı ve Bin Tepe mezarları ile uyum içerisindedir. 222 Sardis Akropolü üzerinde, kayayı kesmek suretiyle oluşturulmuş ve basamaklı bir girişe sahip tünel belirlenmiştir. 223 Tünelin giriş kısmında, olasılıkla bir kapı veya 210 Bakır- Ersoy- Cevizoğlu- Hasdağlı 2007, Özyiğit 1995, 18, 19; Özyiğit 2003, Özyiğit 1995, 18, Özyiğit 1995, 18, Özyiğit 2003, 116, fig Herodotos, I. 163, Özyiğit 2003, 116, fig Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 46, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 74, Greenewalt 1983, Hanfmann 1983, 47, 48

42 31 pencere sövesine ait izler tanımlanmaktadır. 224 Tünelin, askeri amaçlı bir geçit veya Akropol de su deposu olarak kullanıldığı önerilmektedir yy da Samos ta benzer bir tünelin olduğu bilinmektedir. 226 Antik kaynaklarda, Samos taki tünelin, bir su kanalı olarak mühendis Eupalinos tarafından geliştirilen bir projede yer aldığı belirtilmektedir. 227 Eupalinos Tüneli, Polykrates döneminin en önemli projelerinin başında sayılmaktadır. 228 Sardis ve Samos arasında, 6.yy da rekabet olduğu ileri sürülebilir. Rekabet aynı zamanda, işbirliği veya ticaret ile pekiştirilmiştir. Kayaya oyulmuş tünellerin, Sardis ve Samos arasında kurulacak bir etkileşim içerisinde, yönünün belirlenmesi oldukça güç görünmektedir KYBELE ALTARI Basamaklı altarların kökeni, Mısır mimarisine dayandırılmaktadır. 229 Yakın Doğu ve Mısır la, Gyges döneminde askeri ve diplomatik yakınlaşmalar yaşanmıştır. İon kentleri koloni kurma sürecinde, Mısır da önemli girişimlerde bulunmuşlardır. Bu kapsamda, Batı Anadolu ya doğulu mimari elemanlar ve teknikler, ilk elden aktarılmış olmalıdır. PN sektöründe, altın rafinerisi ile doğrudan ilişki içerisinde görülen Kybele Altarı, Sardis te Mermnadlar dönemine tarihlendirlen dini yapıların, en erken mimari verilerini sağlamaktadır. 230 Nehir taşı ve kerpiç kullanılarak örülen 231 ve açık hava altarı olarak tasarlanmış yapı kare bir plan göstermektedir. 232 Altarı, yüzleri doğuya dönük dört aslan korumaktadır. 233 Mimari olarak, altarın Kroisos tarafından Delphi Apollonu na sunulmuş altın tuğlalardan örülü bir minyatür altar ile benzerliği vurgulanmaktadır Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Tsakos 1996, 136, Abb Herodotos, III Gates 2003, Hoffman 1952, Hanfmann- Mitten 1969, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Cook-Blackman 1970/1971, 39; Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 74

43 32 Altar, kurban törenleri ve bununla ilişkili ritüellere ait izler taşımaktadır. Altarın kuzeyinde, hayvan kemikleri ve yanmış seramik parçaları ele geçmiştir. 235 Bu alanda ele geçirilen, kurşunla doldurulmuş bronz bir şahin figürü ve Kuvava adının görüldüğü seramik parçası, Kybele ye adanmış bir kutsal alan düşüncesini desteklemektedir ARTEMİS ALTARI Artemis Kültü, Sardis te Kroisos döneminde ortaya çıkmıştır. Sardis te yer alan Artemis Tapınağı nın batısında bulunan Artemis Altarı, bir Kroisos sikkesi aracılığı ile tapınaktan daha erken bir tarihe yerleştirilmektedir. 237 Artemis Altarı, mimari ve kronolojik olarak iki evreye ayrılmakta ve ilk evresinde oldukça küçük bir mimari düzen gösteren altarın mimari ayrıntıları, 6.yy sonlarına işaret etmektedir. 238 Düzgün kesilmiş, tufa blokların metal kenetler aracılığı ile birleştirildiği görülmüştür. 239 Artemis Altarı nda görüldüğü üzere, anıtsal taş işçiliğinin, Lydia da tanımlayıcı özelliklerinin başında, kenet kullanımı gelmekte ve bu nitelik mimari bir işçilik kalitesi olarak kabul edilmektedir. 240 Paralel duvar işçiliği, olası Gyges mezarında 650 yıllarına ve Sardis Akropolü nün kuzey duvarlarında ise 650 ile 550 yıllarına tarihlendirilmektedir. 241 Bu alanda ele geçen ve 570 yıllarına tarihlenen pişmiş toprak mimari parçalar yardımıyla, daha erken tarihli bir mimari yapı olduğu ileri sürülmüştür. 242 Artemision da, en erken evresi 850 yıllarına tarihlendirilen bir altar ve 750 yıllarına tarihlendirilen, ahşap bir bir kült heykelinin de bulunduğu peripteros inşa edildiği kabul edilmektedir. 243 Artemis Altarı, köşeli bir platform üzerinde yükselen bir kült heykeline ait olabilecek bir kaide ile izlenebilmektedir. Bu alanda ele geçen çok 235 Ramage 1978a, 8; Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 36, 37, fig. 50, Tunay 1970, 117; Hanfman 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1959, Rietveld 2006, 93

44 33 sayıdaki kurban hayvanına ait kemik parçaları, 650 ile 550 yılları arasındaki yoğun kullanıma dikkat çekmektedir. 244 Sardis te Lydia Krallığı döneminde inşa edilmiş bir tapınağa ait kanıtlar henüz elde edilememiştir. Bu nedenle, mimari düzen ve kullanılan teknikler üzerine yorum yapabilmemiz olanaksız görünmektedir. Herodotos, İonia İhtilali sırasında Sardis te yakılan bir Kybela Tapınağı ndan söz etse de henüz arkeolojik olarak bir sonuç elde edilememiştir. 245 Sardis te ele geçen Kybele Naiskosu nun mimari ayrıntılarının, Sardis te uygulanan mimari gelenekleri yansıttığı varsayılsa bile, naiskos ikonografik olarak Anadolu geleneği, stil ve teknik olarak İonia atölyeleri ile paralel unsurlar sergilemektedir. Bu bilgi ışığında, heykeltıraşlık eserleri üzerinde saptadığımız İonia nın öncülük rolünü, mimari unsurların gelişiminde de devam ettirdiği ileri sürülebilir. Bu Kybele Naiskosu ndan yola çıkarak, İon düzeninin stilistik gelişimini takip etmek olanaklı görünmektedir. G. M. A. Hanfmann, Sardis te ele geçen İon tipindeki sütunlarla sınırlandırılmış tapınak modelinin, Lydialı ve İonialı mimar veya sanatçıların ortak çabalarının bir ürünü olduğunu ifade etmektedir. 246 W. H. Goodyear tarafından yapılan bir çalışma kapsamında, İon başlık tipinin Asur ve Mısır da görülen primitif örnekleri karşılaştırılmakta ve İon başlık düzeninin Yakın Doğu etkileri altında geliştiği belirtilmektedir. 247 Yukarıda söz ettiğimiz üzere, Lydia ve İonia, eş zamanlı olarak Yakın Doğu ve Mısır ile doğrudan ilişkiler yaşamış ve bu sürecin sonucunda kaçınılmaz olarak etki altında kalmışlardır MEZARLAR ve GÖMÜ GELENEKLERİ Sardis te, tümülüslerin Mermnadlar döneminde ortaya çıktığı ve Phryg tümülüslerinin olası etkisi altında geliştiği görülmektedir. Tümülüsler, kraliyet ailesinin, soyluların ve ekonomik gücü elinde tutanların, toplumsal statülerini, öldükten sonra da devam ettirme biçimi olarak algılanabilir. Strabon, Kral mezarlarının Koloe Gölü 244 Purvis 2003, Herodotos, V Hanfmann 1983, Goodyear 1887, ,

45 34 etrafında kümelendiği ifade etmektedir. 248 Lydia tümülüslerinde yön birliği görülmemekte, mimari plan coğrafi konuma göre biçimlendirilmektedir. 249 Bin Tepe, Karnıyarık Tepe ve Duman Tepe de yer alan tümülüslerin, aradan geçen uzun zamandan ötürü, doğa olayları karşısında, toprağın akması sonucunda, gerçek boyutlarını yitirdikleri düşünülmektedir. 250 Kral mezarlarının üzerine yığılan toprak, homojen değildir. Elde edilen veriler ışığında, kil, kum, çakıl, kireç taşı, moloz ve nehirtaşı parçaları içerdiği anlaşılmaktadır. 251 Duvarların örülmesi sırasında, yerel bir kireçtaşı kullanılırken, nadiren mermer kullanımını destekleyen kanıtlara ulaşılmaktadır. 252 En erken mermer kullanımına, 6.yy a tarihlendirilen Alyattes mezarında rastlanmaktadır. 253 Lydia tümülüslerinde, dromosla sıklıkla karşılaşılmaktadır. 254 Dromoslar, genelde kaba ve işlenmemiş taş, kerpiç ve moloz kullanarak yapılmaktadır yy ilk yarısına tarihlenen Alyattes Tümülüsü nde görüldüğü üzere, dromos standart bir unsur değildir. 256 Sardis tümülüslerinde yabancı etkiler tartışılmakla beraber, Aiolis ve Phrygia tümülüslerinde dromos görülmemektedir. 257 Sardis te mezarlarda, duvar işçiliğinde görülen, zımba tipinde kenetler Anadolu dışından yabancı etkileri çağrıştırmakta, bu çağrışımın yönü ise Yunanistan veya Mısır ı işaret etmektedir. 258 Mermnadlar dönemine tarihlendirilen tümülüslerin, mezar odalarında pencere bulunamamıştır. 259 Antik kaynaklar, Gyges e ait bir tümülüsten söz etmektedir. 260 Ancak Lydia Krallığı nın kurucusu Gyges e ait bir mezar henüz tanımlanamamıştır. Karnıyarık Tepe de bulunan tümülüse ait kalıntılar arasında yerel kireçtaşından örülmüş bir krepis 248 Strabon, XIII Dinç 1993, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 52, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 54; Ratte 1989b, 7, Hanfmann 1983, Dinç 1993, Dinç 1993, Meriç 1988, Hanfmann 1983, Dinç 1993, Hipponaks, F 42; Nikander,

46 35 duvarı tespit edilmiş ve bu duvar üzerinde iki gamma ve iki upsilon dan oluşan Gu- Gu ifadesi saptanmıştır. 261 (fig.2) Asur kayıtlarında görülen Gyges adının, Asur dilindeki karşılığı olarak kabul edilen, monogram sıradan bir taş ustasının imzası olarak da değerlendirilmektedir. 262 Fig. 2. Karnıyarık Tepe Tümülüsü Gyges e ait olmadığı ileri sürülen bu tümülüsün henüz tamamlanmamış mimarisi dikkat çekmektedir. 263 (fig.3) Karnıyarık Tepe de 7.yy ve 6.yy başlarına tarihlendirilen seramikler ele geçmiş böylece Sardis te inşa edilen en erken tarihli tümülüs saptanmıştır. 264 Karnıyarık Tepe deki tümülüsün taş işçiliği, akropolün teras duvarlarında da görülmektedir. 265 Benzeri bir taş işçiliği, Ephesos Artemisionu nun Kroisos evresinde izlenebilmektedir Hanfmann 1983, 57 ; Ratte 1989b, Hanfmann 1983, Ratte 1994c, Hanfmann 1983, Ratte 1994c, Ratte 1994c, 160

47 36 Fig. 3. Karnıyarık Tepe Tümülüsü Yunanlılaşma süreci çerçevesinde, Lydia ve İonia etkileşimi tartışılması gereken bir durum ortaya çıkarmaktadır. Aynı zamanda, bu süreç Lydia etkilerinin de İonia ya nüfuz ettiği karmaşık bir döneme denk düşmektedir. Herodotos un bildirdiği üzere, en gösterişli mezar Alyattes in tümülüsü olmalıdır. Yazar, mezarın Lydia halkının bağışları ile yapıldığını ve en büyük payın, fahişelik gelirleri olduğunu belirtmektedir. 267 Alyattes mezarında, beyaz mermer ve demir kenetlerin kullanımı, yüksek kaliteli taş işçiliğini ifade etmektedir. 268 Alyattes mezar odasının işçilik bakımından en yakın paraleli, Kyros mezarında bulunmakta ve bu ayrıntı, her iki mezarda aynı ustaların çalıştığını akla getirmektedir. 269 Alyattes mezarının krepislerinde, Lydia taş işçiliğinin tanımlayıcı unsurları arasında sayılabilecek, ortası, üzeri nokta nokta delinmek suretiyle işlenmiş, kenarları ise keski ile düzeltilmiş, fıçı biçiminde yontulmuş kireçtaşı bloklar ele geçmiştir. 270 Bu taş işçiliği, Sardis ve Bin Tepe de Arkaik dönemde, Lydia taş işçiliğini tanımlama aracı olarak da kullanılmaktadır. 271 Sardis te Kral mezarları, Bin Tepeler, Karnıyarık Tepe ve 267 Herodotos, I Hanfmann 1983, 56; Dinç 1993, Hanfmann 1983, Greenewalt 1995, 23, fig. 26; Greenewalt-Rautman 2000, Greenewalt-Rautman 2000, 676

48 37 Duman Tepe de tümülüsler, 7.yy dan başlamak üzere 4.yy a kadar geniş bir zaman dilimine işaret etmektedir. 272 İonia da Lydia ile çağdaş bir tümülüse ait kalıntılar elde edilememiştir. En yakın benzeri, Smyrna da tespit edilen ve Tantalos Mezarı olarak adlandırılan tümülüs aracılığı ile tanımlanmaktadır. 273 Tantalos Tümülüsü, Lydia da mezar odasının üzerinde toprak dolgu görülmesine karşın, taş dolgusu ile farklılık taşımaktadır. 274 Tantalos mezarı, iri polygonal taşlarla örülmüştür. 275 Taşlar kabaca düzeltilmiş ve aralarında kalan boşluklar küçük taşlarla doldurulmuştur. 276 Miletos ta dromosla bağlanan bir oda mezarın saptanması, tümülüs geleneğini çağrıştırmaktadır. 277 Ancak bu gelenek, Lydia etkileşimi olabileceği kadar Karia aracılığı ile taşınan bir etkileşmi de düşündürmektedir. Lydia da tümülüslerin dışında, özellikle Paktalos Çayı nın batı yakasında kaya mezarları da görülmektedir. 278 Bir dromosla ulaşılan ve gömünün yapıldığı ana kısmın üzeri, taş veya ahşap bir levha ile kapatılmaktadır. 279 Sardis te en erken kaya mezarı, ele geçen seramikler yardımı ile 7.yy a tarihlendirilmektedir. 280 Taş lahitler, genellikle yeşilimsi-gri şist kayaçlardan yontulmuş ve üzeri şist veya kireçtaşı levhalarla örtülmüştür. 281 Paktalos un doğu yakasında ve İndere de bulunan mezarlardan biri, seramikler aracılığı ile 6.yy başlarına tarihlendirilmektedir. 282 Bu alanın, Sardis te yoksul halk tarafından kullanılan bir mezarlık olduğu ileri sürülmektedir. 283 Sardis te 6.yy ortalarından itibaren küvet biçiminde yontulmuş, kireçtaşı lahitler de görülmüştür. 284 Sardis te tespit edilen mezar gelenekleri, farklı etkileşimleri ve etnik kimlikleri tartışmayı gerekli kılmaktadır. Mısır piramitlerinin, Phryg tümülüslerinin, Lykia kaya mezarlarının, Klazomenai lahitlerinin ve mezar 272 Ratte 1994c, Akurgal 1946, 57, Meriç 1988, Meriç 1998, Akurgal 1946, 57, Kurtz-Boardman 1971, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1960, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 61

49 38 stellerinde izlendiği üzere Yunan geleneklerinin, sırasıyla veya aynı anda, bazen olduğu gibi bazen de değiştirilerek uygulandığı görülmektedir. Lydia da kremasyon ve inhumasyon gömüler de yapılmıştır. Erken Bronz Çağ da, Lydia da inhumasyon gömü ve Geç Bronz Çağ da kremasyon gömüler görülmektedir. 285 Alyattes Tümülüsü nün mezar odasında ve İndere Nekropolü nde ele geçen karbonlaşmış parçacıklar ve kül tabakası, kremasyon gömülerin, Lydia Krallığı döneminde devam ettiğini kanıtlamak için yeterli değildir. 286 Kroisos un Sardis düştükten sonra, ateşte yakıldığını anlatan antik kaynakları destekleyecek arkeolojik veriler henüz sağlanamamıştır. 287 Phallus, mantar biçimiyle sonlanan mezar işaretlerini ifade etmekte ve Batı Anadolu da tümülüslerle ilişki içerisinde kullanılmaktadır. 288 Bu gelenek Sardis te tümülüslerde izlenmesine karşın diğer mezar alışkanlıkları dahilinde görülmemektedir. 289 Karia Bölgesi nde de bazı tümülüsler, phallus motifleri ile kuşatılmıştır. 290 Fig. 4. Klazomenai da ele geçen 630 lu yıllara tarihlenen bir lahit İonia da Arkaik dönemde gömüler, nekropollerde inhumasyon veya kremasyon biçiminde defnedilmektedir. Ayrıca taş ve kil lahitler, İonia da Arkaik dönem boyunca kullanılmıştır. 291 Samos Nekropolü, gömü biçimleri ve mezar hediyelerinin 285 Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Bakkhylides, ; Herodotos, I. 86; Damaskoslu Nikolaos, FGrHist 90, F Kurtz-Boardman 1971, Hanfmann 1983, 64; Ratte 1989b, 8, fig Paton 1900, Kurtz-Boardman 1971, 176

50 39 tanımlanabilmesi için olanak yaratmaktadır. Samos ta kourosların ve oldukça süslü stellerin, mezar işareti olarak kullanıldığı belirtilmiştir. 292 Klazomenai da Yıldıztepe Nekropolü, Geç Protogeometrik döneme tarihlendirilen bir yapı tabanında bulunan, pithos gömüye işaret etmektedir. 293 Klazomenai da kremasyon ve inhumasyon gömüler, Arkaik dönemin genel eğilimlerini yansıtmaktadır. İonia da, Klazomenai da öncelikli olmak üzere, İonia koloni kentlerinde çok sayıda lahit ele geçmiştir. Klazomenai da, lahitlerin 630 yıllarından hemen sonra kullanıldığı görülmektedir. 294 (fig.4) Mısır etkilerinin açıkça izlenebildiği Klazomenai lahitleri, gömü geleneklerine yeni bir biçim kazandırmıştır. Hem inhumasyon hem de kremasyon gömü görülen nekropollerde, amphora, pithos ve hydrialar gömü amacıyla kullanılmaktadır. Smyrna da, Sur önü Nekropolünde ele geçen 7. ve 6.yy a tarihlendirilen pithos ve lahit gömüler, dönemin Kuzey İonia gelenekleriyle örtüşmektedir. 295 Smyrna, ele geçen lahitler ve Geç Yaban Keçisi Stili nde bezenmiş seramikler nedeni ile Klazomenai ile yoğun etkileşim içinde olan İon kentlerinin başında gelmektedir. 296 Khios ta inhumasyon gömüler ve lahitler çağdaş olarak aynı mezarlıklarda ele geçmektedir SİVİL MİMARİ Bronzlar Evi sektöründe, sivil mimarinin en erken bulgularının başında gelen Geç Bronz Çağ a tarihlenen daire planlı bir kulube ve pithos gömüsü ortaya çıkarılmıştır. 298 Bu sektörde ele geçen Geç Broz Çağ mimarisine ilişkin verilerden başlamak üzere, kentin aynı alanda yüzyıllar boyunca, genişleyerek büyüdüğünü ve bir planlamanın yapılmadığını söylemek mümkün görünmektedir. Geometrik olarak, kentlerin ve sokakların planlanmasına İonia da rastlanmaktadır. Smyrna da Protogeometrik döneme tarihlenen seramikler aracılığı ile mimari unsurlar da tespit 292 Kurtz-Boardman 1971, Güngör 2006, Hürmüzlü 2003, Öztürk 2005, Cook-Nicholls 1998, pl. 25a 297 Kurtz- Boardman 1971, Hanfmann 1983, 26, fig

51 40 edilmektedir. En erken tarihli kanıtlar, 1000 ile 950 yılları arasında yerleşmenin işaretleri olarak değerlendirilmektedir. 299 Smyrna aynı zamanda, İonia da tespit edilen ve 925 ile 875 yılları arasına tarihlenen, kerpiç duvarlara ve ahşap hatılların desteklediği sazlardan oluşan bir çatıya sahip, tek odalı bir oval ev kalıntıları ile dikkat çekmektedir. 300 (fig.5a) Smyrna da 8. ve 7.yy da, hem dörtgen hem de apsisli ev planları bir arada kullanılmıştır. 301 Megaron planlı yapıların, mimari açıdan izlenmesi mümkün görünmektedir. 302 İonia da Smyrna nın 7.yy dan itibaren ilkel bir ızgara plana göre inşa edildiği ortaya çıkarılmıştır. 303 a b Fig. 5. a-smyrna Protogeometrik döneme tarihlenen oval ev b-phokaia da Protogeometrik döneme tarihlenen oval ev 7.yy a gelindiğinde oda sayıları artan ve bazen de bir avlu etrafında oluşturulan yapı komplekslerinin görüldüğü Smyrna da, evlerin başlıca yapı malzemesi, taş temeller üzerinde yükselen kerpiç tuğlalar ve ahşap hatılların oluşturduğu çatı üzerinde yer alan sazlardan ibarettir yy ortalarından yüzyılın sonuna dek mimari yapıların, çok odalı planların, işlik ve ambarların ortaya çıkarılması üzerine, E. Akurgal, kentin bu dönemlerde hızla zenginleştiğini ifade etmektedir. 305 Polygonal taş işçiliğinin görüldüğü dayanıklı ev duvarları, kerpiç tuğlalarla örülü iki katlı yapıların ortaya çıktığı bir 299 Akurgal 1983, Akurgal 1983, 15, 16, Şek. 8a- d, Lev Akurgal 1983, Akurgal 1996, Akurgal 1986, Akurgal 1983, 31, Akurgal 1983, 34

52 41 döneme işaret etmektedir. 306 E. Akurgal, Smyrna nın 545 yıllarına dek zengin bir kent olduğunu, mimari kanıtların da desteği ile ortaya koymaktadır. 307 Khios taki Prophetes Elias ta devam eden kazılar sırasında, oval, apsidal ve megaron planlı yerleşim birimleri saptanmıştır. 308 J. Boardman, oval ve apsidal planların megaronlardan daha önce görüldüğünü ve ev planları ile tapınak planlarının paralel olabileceğini vurgulamaktadır. 309 Fig. 6. Kalabaktepe deki 7. ve 5.yy arasına tarinlenen yerleşim birimleri Phokaia da da Athena Tapınağı nın dolgusu içinde kalan oval bir kutsal yapı saptanmıştır. 310 (fig.5b) Phokaia da ayrıca, oval evlere ait mimari veriler elde edilmiştir. Bu evlerin taş temel üzerine, kerpiç tuğlalardan örüldüğü ve iç mekanlarında duvara bitişik bir ocak bulunduğu aktarılmaktadır. 311 Ayrıca, polygonal ve rektagonal taşişçiliğinin görüldüğü 6.yy ın ilk yarısına tarihlendirilen evlere ait duvarlar saptanmıştır. 312 Klazomenai da da Protogeometrik döneme tarihlendirilen, apsisli yapı kalntılarına ulaşılmıştır. 313 Miletos Kalabaktepe üzerinde, 7.yy da kullanıldığı düşünülen planlı mimari kanıtlara ulaşılmıştır. 314 (fig.6) Bu çerçevede, taş temel ve 306 Akurgal 1983, Akurgal 1983, Boardman 1967, Boardman 1967, Özyiğit 2007, Özyiğit 2005, Özyiğit 2003, Bakır- Ersoy- Zeren- Özbay- Hürmüzlü 2004, Graeve 1973/74, 65, 67; Gates 1994, 268; Gates 1995, 238; Greaves 2003, 102

53 42 kerpiç bloklar kullanılarak yapılan evlerin, büyük kısmı 650 ile 600 yıllarında inşa edildiği ileri sürülen sur duvarları ile paralel olduğu görülmektedir. 315 Bronzlar Evi, PN, PC ve NEW sektörlerinde, evlerle ilintili mimari kalıntılar saptanmıştır. 316 PN sektöründe, 7.yy sonlarında kullanılan evlere ait temel taşları ve duvarlar tespit edilmiştir. 317 Evlerin, nehir taşı veya şist başta olmak üzere yerel malzemelerin kullanıldığı taş temeller üzerinde yükselen kerpiç tuğlalardan örüldüğü kaydedilmiştir. 318 Temel taşları ile üst yapıda görülen kerpiç duvar örgüsü arasında, temelden yukarıya doğru daralma saptanmış, bu durumun metal veya ahşap konstrüksiyon kullanılmayan mimari planlarda, binanın sağlamlaştırılmasını amaçlamış olabileceği öne sürülmüştür. 319 Sardis te ahşap kiriş kullanımına ait sivil mimariye ait erken izler bulunamasa da MMS sektöründe ahşap kiriş kalıntıları ele geçmektedir. 320 Ahşap ve kerpiç malzemenin bir arada kullanılması, Phryg ve Hitit mimari geleneğini yansıtmaktadır. 321 Bronzlar Evi sektöründe, 6.yy ortalarından önce, evlerin duvarlarının dış köşelerinde yuvarlatılarak işlenmiş taşlar görülürken aynı yüzyılın ortalarından itibaren köşeli olarak düzeltilmiş taş işçiliği görülmektedir. 322 Bronzlar Evi sektöründe, iç mekana ait olabilecek kil ocak kalıntılarına rastlanmaktadır. 323 Aynı sektörde devam eden araştırmalar, iç mekanlarda kullanılan ve duvarlara paralel olarak inşa edilen, alçak sekileri ortaya çıkarmıştır. 324 Bu alanların, depolama amacıyla kullanıldığı ileri sürülmüştür. 325 Miletos ta, Kalabaktepe üzerinde yürütülen çalışmalar sırasında tespit edilen duvara paralel bir seki, 326 Sardis te de görüldüğü üzere benzer bir işlevi çağrıştırmaktadır. Lydia da, Bronzlar Evi ve PN sektöründe tespit edilen evlerin, köşeli planlara sahip, tek odalı, büyük ve pencereli oldukları gözlenmektedir Greaves 2003, Hanfmann 1983, Ramage 1978a, Ramage 1978a, Ramage 1978a, Ramage 1978a, Ramage 1978a, Ramage 1978a, Ramage 1978a, 7; Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Müller-Wiener 1990, Ramage 1978a, 6, 7

54 43 MMS sektörünün doğusunda, evlere ait kalıntılar bulunmuş ve bu evlerin kısmen Pers istilasının izlerini taşıdığı ortaya çıkarılmıştır. 328 Evlerden birinde bulunan iskelet, Pers saldırılarının bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. 329 Erken tarihli yayınlarda bu kanıtlar, Kimmer istilaları ile ilişkili görülmektedir. Savunma siteminin doğusunda bulunan evlerin, 6.yy başlarında inşa edildiği düşünülmektedir. 330 Evlere ait alanlarda yapılan çalışmalar sonucunda ele geçen mutfak kapları ve ocak/fırın bölümlerinin tespit edilmesi, mutfak bölümlerinin tanımlanmasına olanak vermektedir. 331 Sardis te son yıllarda devam eden kazılarda, tiyatro sektöründe, Lydia dönemine tarihlendirilen çeşitli evlere ait kalıntılara ulaşılmıştır TAPINAK MİMARİSİ Mermnadlar dönemine tarihlenen herhangi bir tapınağa ait verilere henüz ulaşılamamıştır. İonia da ise, Samos, Ephesos ve Didyma tapınakları Arkaik dönemin en gösterişli anıtsal dini yapılarının başında yer almaktadır. Dini yapılar, ekonomik yaşamın merkezinde yer almış ve kentlerin iç ve dış politikalarında etkin olmuşlardır. Tapınakların birer erk sembolü olarak, kurulduğu kentle özdeşleşmesinin en başarılı örneklerinden biri olan Samos Hera Tapınağı nın, 7.yy ortalarında 333 tyranlıkla beraber yüceltildiği ve bir propaganda aracı olarak kullanıldığı ileri sürülmektedir. 334 Mermnadlar ın bu derece önemli bir politikleşmiş dini kurumdan yoksun olması, açıklanması zor bir durum yaratmaktadır. Lydia Krallığı nın her alanda İonia ile rekabet içerisinde olduğu hatta pek çok kere öncü olduğu düşünülürse, dini kurumlarını yaratma sürecinde tutucu olduğu veya geciktiği akla gelmektedir. Çünkü İon kentlerinin tapınakları, yeni kimlikleri olan Yunan tanrılarına adanmaktadır. Lydia nın bu süreçte, Kybele Kültü etrafında biçim kazanmış bir ana külte bağlılığı devam etmiş olmalıdır. 328 Cahill 1987, 62-70; Greenewalt-Rautman 1998, 471; Greenewalt-Rautman 2000, 658, fig. 14; Cahill 2001, Cahill 2001, Cahill 2001, Cahill 1990, 148, 149; Cahill 2001, Holloway 1969, White 1954, 41

55 44 Dini mimarinin ele alındığı bu bölümde, Lydia ve İonia arasında karşılaştırma olanaklarının bulunmamasından ötürü, değerlendirmelerimiz Alyattes işgalinin izlerini taşıyan Smyrna Athena Tapınağı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Smyrna Athena Tapınağı nda, seramikler aracılığı ile Geç Geometrik döneme tarihlendirilen bazı mimari unsurlar ve 7.yy ın ilk dörtlüğüne ait bir podyum saptanmıştır. 335 Smyrna da Athena Tapınağı podyumunun erken evrelerinde, andezit, polygonal taşlarla örüldüğü ve duvarların yapımı sırasında oluşan boşlukların, küçük taşlarla doldurulduğu; ancak Orientalizan döneme gelindiğinde daha ince bir işçilik gösteren, murç, keski veya tokmak benzeri aletlerle işlenmiş duvar tekniklerinin ortaya çıktığı gözlenmektedir. 336 Tapınağın yapımı sırasında, 7.yy sonlarında çeşitli aletlerle şekillendirilmiş tufa taşı kullanıldığı görülmektedir. 337 E. Akurgal ın Orientalizan podyum olarak adlandırdığı evrede görülen çıkıntılı taşların, yapıyla bağlantı içerisinde bulunduğu taş işçiliğinin paralelinin, Erythrai daki Subgeometrik döneme tarihlendirilen Athena Tapınağın da da görüldüğü belirtilmektedir. 338 (fig.7) Phokaia nın ana tanrıçası olan Athena ya adanmış bir tapınağın ise 6.yy ortalarına doğru kullanıldığına yönelik kanıtlar elde edilmiştir. 339 Smyrna daki Aiol sütun başlıklarının, Kuzey Suriye, Geç Hitit ve Asur öncelikli olmak üzere doğuda şekillendirilmiş süsleme elemanlarının etkisi altında kaldığı ifade edilmektedir. 340 R. V. Nicholls ise, Aiol sütun başlıklarının kökenine yönelik tartışmalarda, olası Mısır kökenini eklemektedir Akurgal 1983, 55-59; Cook-Nicholls 1998, Akurgal 1983, 58, Cook-Nicholls 1998, Akurgal 1983, Özyiğit 2003, Akurgal 1983, 76, Cook-Nicholls 1998, 153

56 45 Fig tarihlerinde, Smyrna Athena Tapınağı Podyumu Athena Tapınağı, 600 yıllarında Alyattes döneminde gerçekleşen kuşatmanın izlerini taşımaktadır. 342 Bu izlerin başında, tahrip tabakası ile doğrudan ilişki içerisinde bulunan bazı silahlar gelmektedir. Bu grup, tezimizin Metal Eserler bölümünde değerlendirilmiştir. Kutsal alanların veya tapınakların yağmalanması, politik ve ekonomik bakımdan otoriteyi yıkma amacı gütmektedir. Alyattes döneminde, benzeri bir durum Smyrna da olduğu üzere, Miletos Athena Tapınağı nda da yaşanmıştır. 343 Smyrna Athena Tapınağı nın cella kısmının tamamlandığı, sütunların ve batı terasının inşası devam ederken bir saldırı yaşandığı, ancak hemen ardından tapınağın hızla onarıldığı ortaya çıkarılmıştır. 344 Lydia hegemonyası altında, Smyrna Athena Kutsal Alanı nın işlevini sürdürdüğü tahmin edilmektedir. 345 Bu süreçte tapınağın onarılması aşamasında, podyumunda kullanılan kaliteli taş işçiliğinin en yakın paralelleri, Sardis te bazı tümülüslerde iç krepis duvarlarında görülmekte ve bu etkileşimin Sardis te çalışmış İonialı ustalar tarafından aktarılmış olabileceği üzerinde durulmaktadır. 346 Bu kapsamda, Gyges Tümülüsü olarak adlandırılan mezarda, iç krepisteki rektogonal taşlar ve toruslarda gözlenen ve taşların yerleştirilmesi sırasında kırılmaları önlemek amacı ile uygulanan eğimli ve çıkıntılı taş işçiliğinin paraleli, Athena Tapınağı cellasında ve 342 Herodotos, I. 16; Cook-Nicholls 1998, Herodotos, I Akurgal 1983, 64, Şek. 48, 49a- b, 50a- c, 50e 345 Cook- Nicholls 1998, Akurgal 1983, 68, 87

57 46 sütun altlıklarında da takip edilebilmektedir. 347 Athena Tapınağı, Lydia işgalinin en kesin verilerini sağlaması açısından önem taşımaktadır. Alyattes in Smyrna yı işgal etmesinin ardından, Hermos Nehri nin kontrol ettiği ticari hacim, Phokaia nın eline geçmiştir. 348 Kroisos tarafından hem kuşatılan hem de onurlandırılan Ephesos, Lydia ve İonia arasındaki etkileşmin en yoğun olarak izlenebildiği kent olması açısından ayrıcalık taşımaktadır. Ephesos Artemis Kültü ve Tapınağı, Kroisos döneminde Sardis i kontrolü altına almıştır. Ancak mimari olarak Sardis te, Kroisos dönemine tarihlenen bir tapınağa ait mimari veriler elde edilememiştir. Kroisos un Ephesos u kuşatması ve Artemisionu onurlandırması nedeniyle, Ephesos Artemis Tapınağı na kısaca değinmek uygun olacaktır. D. G. Hogarth a göre Ephesos taki Artemis Tapınağı, en erken evresi ile Kimmer saldırılarının yaşandığı 660 yıllarına işaret etmektedir. 349 En erken evre, yeşil şist bloklardan örülmüştür. 350 Olasılıkla Kimmer saldırıları sırasında tahrip olan tapınağın kısa sürede onarıldığı düşünülmektedir. 351 Tapınak, III. evresinde, Kroisos un zengin sunuları ile onurlandırılmadan önce, bir kez daha yenilenmiştir. 352 Fig. 8. Ephesos taki Peripteros Alanı 347 Akurgal 1983, Özyiğit 2007, Hogarth 1908, Bammer 1990, Hogarth 1908, Hogarth 1908, 246

58 47 Kroisos tarafından mali olarak da büyük destek gördüğü ifade edilen, tapınağın IV. evresi, eski yapıların üzerinde yer almakla beraber pek çok mimari yeniliği de içermektedir. Bir platform üzerinde kireçtaşı basamaklarla yükselen tapınak, mermerden inşa edilmiştir. 353 Kabartmalı sütun tamburları, Artemision un Kroisos evresinin en karakteristik mimari heykeltıraşlık eserlerinin başında gelmektedir. Ephesos ta elde edilen bazı mimari kanıtlar, olasılıkla Kimmerler tarafından tahrip edilmiş bir kült alanı üzerinde yoğunlaşmaktadır. 354 A. Bammer in öngördüğü üzere, Artemision un Geometrik dönemdeki primitif planı olarak kabul edilen Peripteros üzerine kapsamlı çalışmalar yapılmıştır. 355 (fig.8) Böylece D. G. Hogarth ın önerdiği en erken evreden daha önce, bu alanda varolan yapı izleri tespit edilmiştir. Peripteros, ele geçen seramikler sayesinde tarihlendirilmeye çalışılmış ve 8.yy ın II. yarısına yerleştirilmiştir. 356 Kroisos un, Ephesos u kuşattığı ancak çok kısa sürede bu kuşatmanın kaldırıldığı antik kaynaklarda yer almaktadır. 357 Ephesos taki bu kuşatma döneminde, Lydia askeri güçlerinin varlığına ve mimari tahribata dair kanıtlar henüz elde edilememiştir. 353 Hogarth 1908, Bammer 1973/1974, 58, Abb Bammer 2004, 138, fig Bammer 2004, 141, Herodotos, I. 26

59 48 DEĞERLENDİRME ve SONUÇ Sardis te Lydia Krallığı döneminde, mimari yapılarda genel özellikler bulunmaktadır. Sur duvarları ve Kybele Altarı nda tanımlanabilen erken yapı tekniği ve kullanılan malzemeler tespit edilmiştir. Kullanılan temel yapı malzemeleri, kerpiç ve yontulmamış taşlardan oluşmaktadır. 358 Ancak kısa süre sonra işlenmiş taşlar ve mimari oranlar, mühendislik ve mimarlık düzeyinin değiştiğini ortaya koymaktadır. Vitrivius, Lydia ya özgü oranlarda tanımlanan tuğlalardan söz etmektedir. 359 Vitrivius un tanımladığı Lydia oranlarına ulaşılamamış, ancak Lydia da Bronzlar Evi ve PN sektörlerinde mimari oranlarda standart birimlerin kullanıldığı görülmüştür. 360 Bu birimlerin başında, m. aralığında değişen İon ayağı gelmektedir. 361 Sardis te izlenebilen mimari değişim, altının işlenmesi sonucunda artan zenginleşmeye paralel gelişmiş olmalıdır. Değişim sürecinde, Yakın Doğu ve İonia aracılığı ile taşınan buluşlar, Lydia da mimari çalışmaların önünü açmıştır. Mezar mimarisinde izlenen, düzgün taş işçiliği, çeşitli aletlerin kullanımını zorunlu kılmış olmalıdır. Lydia mezar gelenekleri, İonia da etkin olamamıştır. İonia mezar gelenekleri, Kıta Yunanistan a bağlı kalmış görünmektedir. İonia mezar mimarisinin lahitler ve anthemion steller aracılığı ile Lydia ya girdiği görülmektedir. İonlar, Batı Anadolu ya geldiklerinde, güçlü ve gelişmiş bir Phrygia kültürü ile Geç Hitit kültürü ve olasılıkla zayıf bir yerel Heraklid Krallığı karşılaşmıştır. İonlar, 725 ile 675 yılları arasına tarihlendirilen, Phryg anıtsal sur mimarisi ve mozaikli megaron ev planı gibi gelişmiş unsurlarla, Batı Anadolu da tanışmışlardır. 362 İonların, Yakın Doğu ve Mısır la geliştirdikleri ticari temaslar, mimari elemanları veya planları etkilemiş olmalıdır. Lydia da mimari yapılar, kerpiç ve ahşap kullanımı ile Anadolu, Yakın Doğu, Mısır ve Yunanistan ile paralel iken taş işçiliği ile nispeten özgün olmuştur. 363 Lydia da mimari, Alyattes döneminde yoğunlaşan Yunanlılaşma eğilimleri nedeni ile büyük bir atılım içerisinde olmuştur. 364 Alyattes ile başlayan bu süreç, 358 Hanfmann 1983, Vitrivius, Ramage 1978a, Ramage 1978a, Akurgal 1962, Ratte 1989b, Greenewalt 1979, 25, 26; Greenewalt-Ramage 1983, 6, fig. 6; Ratte 1989b, 102

60 49 Kroisos döneminde artmış, işgal edilen İon kentleri Lydia Krallığı nın sağladığı maddi destekler aracılığı ile büyümeye ve gelişmeye devam etmişlerdir. Smyrna ve Ephesos dışında kalan İon kentleri, Lydia hegemonyası altında kısmi bir bağımsızlık içerisinde olmuşlardır. Deniz aşırı ticaret ve kolonizasyon nedeni ile, farklı sanatsal ve mimari yaratılara olanak sağlayacak pek çok yenilik İonia ya, dolaylı olarak da Lydia ya aktarılmıştır. Benzer bir durum Lydia aracılığı ile İonia ya yansımıştır. Lydia, hinterlandında barındırdığı Hitit, Phryg ve Yakın Doğu etkilerini, altın mineralinin sağladığı maddi özgürlük sayesinde, İonialı ve olasılıkla diğer Yunanlı sanatçılara açarak, devşirme bir kültürün yaratılmasında öncülük etmiştir.

61 50 BÖLÜM IV LYDİA ve İONİA ARASINDA HEYKELTIRAŞLIK ESERLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 4.1 ANITSAL HEYKELLER Bazı araştırmacılar, Batı Anadolu daki anıtsal kabartmaların en erken örnekleri olarak, Hitit eserleri olan Niobe ve Sesostris anıtlarını, Phrygia da ise Aslankaya ile Ayazin de Kybele ve aslanlarının betimlendiği kabartmaları kabul etmektedir. 365 Phrygia da pek çok anıtsal kaya kabartması tespit edilmiştir. 366 Lydia ve İonia arasındaki plastik eserler açısından ele aldığımız bu inceleme kapsamında, Mermnadlar dönemine ait bulguların yetersizliği görülmektedir. Sardis te saptanan anıtsal taş heykellere ait bazı parçalar, Kroisos dönemi ve hemen öncesinde, İonia heykeltıraşlık atölyelerinin etkisi altında kalındığını göstermektedir. 367 En erken Yunan heykellerinin, Mısır etkili olarak 7.yy ın 2. dörtlüğünden itibaren ortaya çıkan Dedalik Stil de yontulduğu düşünülmektedir. 368 Mısır da anıtsal heykeller, III. Bin başlarında Eski Krallık döneminde görülmeye başlamıştır. 369 Psammetikhos döneminde başlayan diplomatik ve askeri ilişkiler, Polykrates döneminde artarak Amasis hükümdarlığı altında iyiden iyiye gelişmiş ve Mısır kanonik ilkeleri, erken Arkaik Yunan heykeltıraşlığı üzerinde biçimlendirici bir temel unsur olarak etkisini hissettirmeye başlamıştır. 370 Arkaik dönemle beraber kouros tipinin frontal duruşu, kolların gövdeye bitişik olması ve vücudun gergin pozu ile, Mısır kolosal heykellerinin hem stil hem teknik yankısını andırıyorken, oturan kore tipi daha çok Asya kökenli olarak değerlendirilmektedir. 371 Yunanlılar ın geç 8.yy ve erken 7.yy da, Mısır ve Anadolu da edindikleri deneyimler sonucunda eklektik bir stil yarattıkları 365 Müller 1936, Haspels 1971, Hanfmann 1964, 3; Mitten 1964, Cook 1967, Müller 1936, Herodotos, II. 152, 154, 182; Levin 1964, 15, 19; Richter 1984, 42, Yunan kourosları, arkalarında destekten yoksun oluşu ve tamamen çıplak oluşu ile Mısır heykellerinden ayrılmaktadır. 371 Cook 1967, 24

62 51 ileri sürülmektedir. 372 Bu tarihlerden önce ise kült heykellerinin ahşaptan yapıldığı varsayılmaktadır. 373 İonia da anıtsal taş heykeller, 6.yy ın 2. dörtlüğünde Miletos ve Didyma da temsil edilmeye başlamıştır. 374 Didyma da 6.yy ın ilk yarısına ve yüzyılın ortalarına tarihlendirilen kouros parçaları tespit edilmiştir. 375 Arkaik dönemde, kouros heykellerinin genelde çıplak olduğu bilinmekle beraber Didyma da, giyimli bir kouros grubu görülmektedir. 376 Miletos, Didyma ve Samos ekseninde gelişen giyimli kouros tipinin, öncelikle yakın çevresinde doğrudan etkiler bıraktığı ve bu kapsamda Myus ta ve Sardis te giyimli heykellerin görülmesinin olağan olduğu belirtilmektedir. 377 Didyma Grubu içerisinde bazı heykellerde görülen adak yazıtlarından birinde, adı geçen Khares, Kroisos döneminde yerel bir kral olarak tanımlanmaktadır. 378 Bu bilgi ışığında Didyma ile Miletos arasındaki Kutsal Yol üzerine dikilen heykellerin, belki bir kısmının Kroisos ile çağdaş olduğu düşünülebilir. Ancak, giyimli Brankhidae heykelleri, stil ve uslup bakımından 6.yy ın 3. dörtlüğüne yerleştirilmektedir. 379 Bu durum adı geçen yerel kralın, Sardis düştükten sonra bir süre daha yaşadığını veya öldükten sonra onurlandırılmak üzere heykelinin dikildiğini akla getirmektedir. Samos heykel okulu, tipik İonia heykel sanatının temel okullarından biri olup, 6.yy ortalarına doğru ve 6.yy ın 3. dörtlüğünde yoğun bir üretim süreci içerisinde olmuştur. 600 lü tarihlerden önce Samos heykelleri ithal mermerden yapılırken, 600 yıllarından sonra yerel mermer yatakları kullanılmıştır. 380 Samos heykeltıraşlığı, Yunanistan, Batı Anadolu, Mısır, Fenike, Kıbrıs ve Girit sanatlarının etkisi altında kalmıştır. 381 Özellikle Mısır etkilerinin Samos sanatı üzerinde bıraktığı derin izlerin açıklayıcı noktalarından biri olarak ticari ilişkiler kabul edilmektedir. Aralarında Kolaios un da bulunduğu Samoslu denizcilerin, Akdeniz de 638 yıllarında aktif 372 Cook 1967, Richter 1984, Akurgal 1962, 376, fig. 19, Tuchelt 1973/1974, 159, Taf. 63. P1-P2 376 Barletta 1987, Barletta 1987, 234, 236, bkz. 6.yy ın ilk yarısı ve ortalarına tarihlendirilen Didyma örnekleri için Kat. no: 1, 9; Samos örnekleri için Kat. no: 16, 17; Myus örneği için Kat. no: 22; Sardis örneği için Kat. no: Richter 1984, 51; Boardman 2001, fig Parke 1985, Boardman 2001, Boardman 2001, 19

63 52 olmaları ticari bir çerçeve çizmektedir. 382 Rhoikos ve Theodoros Mısır dan dönerken, Naukratis te öğrendikleri pek çok sanatsal unsuru bizzat taşıyarak doğrudan bir aktarıma hizmet etmişlerdir. 383 Samos, 600 yıllarından itibaren taş ve bronz olmak üzere pek çok heykeltıraşlık eserinin bulunması açısından önemli bir merkezdir. 384 Giyimli kouros tiplerinin ortaya çıkmasının paralelinde giyimli kore heykelleri de görülmeye başlamaktadır. Samos Genelaos Grubu, 560 yıllarına tarihlendirilmekte ve bu tipin kökeninin, Didyma/Miletos olduğu ileri sürülmektedir. 385 Giyimli ve yazıtlı olan bu heykeller, bir kompozisyon veya bir ikonografiden uzak bağımsız bir grup olarak değerlendirilmektedir. 386 Uzanmış, tıknaz ve dolgun vücutlu, olasılıkla olgun bir yaşta bir erkeğe ait olan heykel ve genç bir erkek heykeli, üç genç kız heykeli ve oturan bir diğer heykelden oluşan altı figürden oluşan bir grup heykelidir. 387 Khiton ve himation giyen figürlerin her biri bağımsız birer heykeltıraşlık eseri olmalıdır. Her bir figür, İonia heykeltıraşlığının başarılı birer örneği olarak kabul edilebilecek özenli bir işçilik taşımaktadır. Heykellerin giysilerinin detaylı ve yoğun betimlemesi, İonia da genel bir yönelimi ifade etmektedir. Uzanmış pozisyonda betimlenen heykelin, elinde tuttuğu obje bir kuş olarak yorumlanmaktadır. 388 Genelaos Grubu ile çağdaş olan korelerin sık sık ellerinde kuş ile betimlenmesi ve uzanmış pozisyondaki heykelin dolgun ve sarkık adale yapısı göz önüne alındığında, Genelaos Grubu nun uzanmış üyesinin yaşlı bir kadını ifade ettiği akla gelmektedir. İonialı sanatçılar bilinen Yunan kouroslarının aksine vücut betimlemesinde daha gerçekçi bir üslup edinmiş, vücut detaylarıyla uğraşmaktan kaçınmış ve giyimli heykeller yaratmakta ki başarılarını, Samos, Didyma ve Miletos ta da eş zamanlı olarak ortaya koymuşlardır. 389 Samos Heraionu na sunulan Genelaos Grubu, başların küresel biçimi ve silindirik gövde formu ile Yeni Babil geleneğini anımsatmakta, bu silindirik 382 Boardman 2001, Levin 1964, 19, dipnot 48, Hanfmann 1953, Barletta 1987, Richter 1984, 50, 51, fig. 67, Boardman 2001, fig Boardman 2001, fig Boardman 2001, 76, 77, fig. 81, 82, 87, 91-93, 96, 97

64 53 form Ephesos ta ele geçirilen bir fildişi rahibe figürininde de izlenebilmektedir. 390 Didyma da, oturan, giyimli ve mevki sahibi seçkin kişileri betimleyen sunular arasında, 570 ile 530 yılları aralığına tarihlendirilen bir heykelin, küresel olarak tanımlanan baş formu, Samos ve Miletos heykeltıraşlığında paralelleri ile görülmektedir. 391 Oturan heykeller, dolgun, tıknaz ve orta yaşları ifade eden adele yapılarıyla dikkat çekmektedir. Samos, giyimli erkek heykellerin erken örneklerini vermektedir. 392 Phoneas Burnu nda ele geçen ve 540 yıllarına tarihlendirilen heykelin, tıknaz ve dolgun vücut betimlemesi dikkat çekmektedir. 393 Miletos ta bulunan ve 570 ile 540 yıllarına tarihlendirilen korelere ait parçalar, yeni bir İonia geleneğinin oluşturulması aşamasında, Miletos ta önemli bir atölye olduğu fikrini destekler niteliktedir. 394 Elinde keklik tutarken betimlenen kore, khiton ve himation detayları ile İonia stilini yansıtmaktadır. Ayrıca silindirik bir kaide üzerinde yer aldığından dolayı, Samos ta ele geçen ve 560 yıllarına tarihlenen bir kore ile paralellik taşımaktadır. 395 Eski Smyrna da, E. Akurgal a göre 600 yıllarına tarihlendirilen tufa taşından yapılmış anıtsal boyutta tanımlanan erkek başlarına ait parçalar saptanmıştır. 396 Oldukça zarar görmüş olan Foça taşından yapılan bir başa ait parça, Attika kourosları ile benzer bulunmuş ve başarılı bir İonia üretimi olarak yorumlanmıştır. 397 Kısmen iyi korunduğu için daha fazla detay gösteren diğer bir başa ait parça, boyalı oluşu ile dikkat çekmekte, saç ve alın arasında oluşan üçgen alan betimlemesi ve heykelin yüz tipinin brakisefali oluşu üzerine, E. Akurgal tarafından bir Lydialı betimlemesi olarak yorumlanmaktadır. 398 Smyrna da ele geçirilen mermer ve giyimli diğer heykel parçaları ise 570 veya 560 yıllarına tarihlendirilmektedir. 399 Smyrna da yerel bir heykeltıraşlık üslubu veya atölyesi olduğuna dair henüz bir kanıt tespit edilememiştir. Ancak, heykeltıraşlık üslubunda güçlü bir gelenek yaratan 390 Boardman 2001, 77, Genelaos Grubu için bkz. Boardman 2001, fig , Ephesos ta ele geçirilen fildişi figürün için bkz. Boardman 2001, fig Boardman 2001, fig. 94, Boardman 2001, 76, fig Boardman 2001, fig Boardman 2001, 77, fig. 89, Boardman 2001, fig Akurgal 1983, Akurgal 1983, 88-90, lev. 126a, b, d, Şek Akurgal 1983, lev. 125a, b, 126c, Şek Akurgal 1983, 90, lev. 135a, 135b

65 54 diğer İonia kentleri ve adalar aracılığıyla, Kıta Yunanistan ile iyi ilişkiler içerisinde olması sonucunda, Smyrna nın alıcı bir kent konumunda olduğu ileri sürülebilir. Ayrıca, Smyrna Athena Tapınağı nda, yabancı tüccarlar ve yabancı din adamlarının ziyaretleri sırasında getirdikleri bir takım olası armağanlar bulunmaktadır. Khios ta 6.yy ın ilk yarısında, Dedalik Stil etkisi altında oluşturulan yerel gelenek kapsamında bir grup giyimli kore parçası ele geçirilmiştir. 400 Khios ta İonia geleneğinde görüldüğü gibi giysi detaylarına önem veren bir atölyede üretilen, 580 veya 570 yıllarına tarihlendirilen giyimli bir koreye ait parçalar bulunmuştur. 401 Khios, Arkaik dönemde önemli bir heykeltıraşlık merkezi olarak değerlendirilmekte ve Delos Nike si, İonia heykeltıraşlığının öncü yaratılarından biri olarak gösterilmektedir ASLAN HEYKELLERİ Lydia Lydia topraklarının ilk egemenlerinden biri olan Kraliçe Omphale nin öyküsünde Herakles in gizlice saraya alınışı bu kahramanın atribütü olan aslanın da saraya girişine neden olmaktadır. 403 Heraklidler in ortaya çıktığı bu tarihler, Hititler in Asur dan devraldığı ve Anadolu da büyüyen bir değer olarak aslan figürünün ön plana çıktığı tarihler olmalıdır. Herodotos, Kral Meles in odalığından olma aslanı ile Sardis Akropolü nün etrafını dolaşarak, akropolü ulaşılmaz kıldığı bir öyküyü aktarmaktadır. 404 Mermnadlar dan hemen önce Phrygia da aslan figürü ikonografik olarak yükselişe geçmiştir. Kybele ve Lydia Kraliyet ailesinin sembollerinden olarak aslan görülmektedir. 405 Öncelikle, Hitit ve Phrygler in Anadolu daki yayılım alanları, Kybele Kültü nün yayılım alanı ile paralel olarak ele alındığında, kaçınılmaz olarak kült kapsamında atribütlerin veya ritüellerin yayılım alanını da saptamaktadır. 400 Pedley 1982, 183, 184, 187, 188, 190, 191, pl Boardman 2001, 76, 77, fig. 85, Sheedy 1985, Apollodoros, ; Plutarkhos a, 4(785E); Graves 2004, Herodotos, I Ratte 1989a, 379

66 55 Sardis te, 1913 yılında Artemis Tapınağı nın kuzeyinde iki mermer aslan ve bir mermer kartaldan oluşan üçlü bir grup bulunmuştur. 406 Doğu sanatında, aslanlar bir arada genelde heraldik bir kompozisyon içerisinde betimlenirken ele geçen aslanların asimetrik bir konumu söz konusudur. 407 Bu biçimde bir betimleme Asur, Mısır veya Yunan sanatında bilinmemekte ve yeni bir yerel yaratı olarak değerlendirilmektedir. 408 Her bir figürün ayrı bir kaide üzerinde yer aldığından yola çıkıp hazırlanan rekonstrüksiyon uyarınca, kaide üzerinde yer alan yazıtlarda kullanılan harf karakterlerinin analizi sonucunda, yazıtın 4.yy hatta 3.yy a tarihlenebileceği bildirilmektedir. 409 Aslanların farklı iki stilde yapıldığını ve farklı sanatçıların elinden çıktığını düşündürecek detaylar saptanmıştır. 410 Yapılan incelemeler sonucunda uzanmış pozisyondaki aslan figürünün, 6.yy a ait olabileceği ileri sürülmektedir. 411 Uzanmış durumdaki aslan, başını sola çevirişi, ağzını oldukça geniş bir biçimde açması, dilinin dışarıda oluşu ile Batı Anadolu karakterini, başının yaprak biçimli lüle-yele stilizasyonu ile çevrelenmiş oluşu ile Anadolu karakterini yansıtmaktadır. 412 Bu aslan tipinin, Sardis ve Hititler arasında Anadolu da geliştirilmiş olan ilişkilere ışık tutacak bir heykeltıraşlık üslubunu ortaya koyduğu ileri sürülmektedir. 413 Sardis te bulunan ve Arkaik döneme tarihlendirilen aslanlar, çağdaşı olan Yunan modellerine benzemektedir. 414 Sardis te tespit edilen en erken bağımsız taş aslan, uzanmış ve ileriye bakar bir pozisyonda betimlenmiş ve G. M. A. Hanfmann tarafından 6.yy ın ilk dörtlüğüne tarihlendirilmiştir. 415 Sardis Sinagogu nda devam eden sondaj çalışmaları sonucunda, 6.yy ın ilk dörtlüğüne tarihlendirilen mermer bir aslan heykeli daha gün yüzüne çıkarılmıştır. 416 Sardis te bulunan bir başka aslan stilistik olarak Korinth tipi aslanla karşılaştırılmış ve Alyattes dönemine, yıllarına 406 Butler 1913, 474, fig. 4; Shear 1931, 127, 128, fig. 1-5, 9, Shear 1931, Butler 1913, 474, Shear 1931, 132, fig Shear 1931, Shear 1931, Shear 1931, 135, dipnot Shear 1931, Ratte 1989a, Ratte 1989a, 386, nos. A Mitten 1966, 40-42, fig. 33

67 56 tarihlendirilmiştir. 417 Sardis te, İonia da olduğu gibi en yaygın görülen heykel grubunu aslanlar temsil etmektedir. Sardis te 1913 yılında devam eden kazılar sırasında ve 1958 ile 1975 yılları arasında Arkaik ve Klasik döneme tarihlendirilen pek çok aslan parçası bulunmuş, 1975 yılından sonra ise 6.yy a tarihlendirilen bir grup dişi aslan ele geçmiştir. 418 (fig. 9-10) Kuyruklarının üzerine oturarak uzanmış biçimde görülen ve birbirine genel hatlarıyla benzeyen aslanlardan, en erkeni 6.yy ortalarına tarihli olup oval bir baş, dairesel gözler, kedi tipinde bir burun ve köşeli kavislerle sonlanan yele stilizasyonuna sahiptir. 419 Uzanmış dişi aslanlardan bir diğeri, benzer oturma pozisyonu ile betimlenmiş olsa da, kübik baş, silindirik boyun ve silindirik gövde formu, köşeli sonlanan yele stilizasyonu doğrultusunda, stilistik olarak yoğun bir geometrik üslup göstermekte ve heykel 560 ile 530 yılları arasına tarihlendirilmektedir. 420 Uzanmış dişi aslanlar arasında yer alan ve başı korunamış bir başka heykele ait parça, yukarıda söz edilen dişi aslanlar ile oldukça benzer olup, normalden daha uzun betimlenmiş patileri ve bir dizi konsantrik yivle sınırlandırılmış yele biçimiyle ayrılmakta ve 550 ile 520 yılları arasına tarihlendirilmektedir. 421 Fig. 9. Sardis te bulunan ve Arkaik döneme tarihlenen dişi bir aslan heykeli Fig.10. Sardis te bulunan ve bir oturan bir aslana ait kuyruk detayı 417 Hanfmann 1974, 52, fig Ratte 1989a, Ratte 1989a, Kat. No: 1, fig Ratte 1989a, Kat. no: 2, fig Ratte 1989a, Kat. no: 3, fig. 5-6

68 57 Sardis te taş aslanlara bir başka örnek olarak Sardis Sinagogu nda bulunan, simetrik olarak sırt sırta vermiş iki aslana ait parçalarlardan oluşmaktadır. 422 Aslanların kuyrukları, büyük bir kavis yaparak sağrıları üzerinde sonlanmaktadır. 423 Bu örnekler üzerinde, kavisli, yaprak biçimli lüle benzeri yele detayları, sağrı stilizasyonu ve kıvrımlı kuyruk betimlemeleri tanımlanabildiği kadarıyla, Sardis te 6.yy da görülen bir modeli çağrıştırmaktadır. 424 Oturma pozisyonu nedeniyle ağırlıklarını arka kısma veren aslanlar, sırt sırta vermiş haliyle dengeli bir kompozisyon sergilemektedir. Aslanların başı korunamadığı için çok fazla ayrıntı tespit edilememiş olsa da, ters yönlere simetrik olarak yerleştirilmiş, arka ayakları üzerinde oturmuş aslanların koruyuculuk işlevi düşünülmelidir. Altın rafinerisi ve işliklerin bulunduğu sektörde, Kybele Altarı ile doğrudan bağlantı içerisindeki üç aslana ait parçalar, altarve rafineriyi koruyan birer sembol olarak kabul edilmektedir. 425 Altar ve aslanların stilistik incelemeleri sonucunda, 550 tarihinden önce yapıldığı, böylece rafinerinin, altar ve aslanlardan daha önce buraya inşa edildiği kanıtlanmaktadır. 426 Kybele Altarı nda bulunan kumtaşı aslanların stilini belirlemek amacıyla Erythrai ve Bayraklı da bulunan bir grup aslanın incelenmesi faydalı bulunmaktadır. 427 Oturur halde ve ileriye dönük olarak yontulan aslanlar, İon kentleri ile çağdaş ve paralel olarak çeşitli mimari yapılarla ilişkili bir koruyuculuk rolü üstlenmiştir. Sardis te erken Arkaik dönemde aslanlar, doğulu etkenler altında biçimlendirilen Yunan aslan prototipinden etkilenmiş, daha geç tarihlerde yontulan Sardis aslanları ise doğrudan Doğu Yunan aslanlarının etkisi altında kalmış olmalıdır. 428 Doğu Yunan aslanlarının hangi kökenden etkilendiği ve aslan prototipini nasıl yarattığı noktasında ise araştırmalar devam etmektedir. 422 Mitten 1964, 38, fig Mitten 1964, 38, fig Mitten 1964, 38, fig Hanfmann 1974, fig.17; Ramage 1978b, 729; Hanfmann 1983, 92, fig. 42, 49, 52, 139; Ramage- Craddock 2000, 72-76, fig. 4. 3, 4. 8, 4. 9, 4. 10, Ramage 1978b, Ramage 1978b, Ratte 1989a, 381

69 58 C. Roosevelt tarafından yapılan doktora tezinde, Akçapınar, Turgutlu, Manisa, Akselendi, Ballıca, Selçikli, Soma, Alaşehir, Gördes, Demirci-Dümrek, Kula ve Tire de Arkaik döneme tarihlendirilen pek çok aslan heykeli kaydedilmiştir İonia K. Meral in, İonia aslan heykellerinin stil gelişimi ve kronolojisi üzerine hazırladığı doktora tezi kapsamında, Hitit İmparatorluk döneminde( ) anıtsal heykeltıraşlık eserlerin oluşmaya başladığı tarihlerde, aslan ve sphinks figürünün özellikle koruyucu niteliğinin vurgulandığı kent bekçileri fonksiyonlarına değinilerek, ağzı açık ve sarkık dil stilizasyonu, yelelerin içerisine gömülmüş kalp veya yuvarlak biçimli kulak detayları ile karakterize aslan tipinin favori olduğu belirtilmiştir. 430 Geç Hitit döneminde, 1150 ile 850 tarihleri arasında, Hitit sanatının Anadolu da gelişen diğer sanatlar üzerinde etkiler bıraktığı bilinmektedir. 7.yy da Yunan sanatında, Hitit aslanının yuvarlak veya köşeli baş hatlarının yerini, tüylü ve sivri burun betimlemesi ile Asur aslanı almaya başlamakta ve hemen ardından ağzı açık, dili dışarıda ve saldırmaya hazır bir pozisyonda erkek aslan tipi ortaya çıkmaktadır. 431 Erythrai da Athena Kutsal Alanı nda bulunan ve bir heykele ait kaide olarak tanımlanan aslan, ileriye dönük bir biçimi ve Geç Hitit etkileri aracılığı ile, 7.yy ın ilk yarısına tarihlendirilmiştir. 432 Doğu Yunan kentlerinde bağımsız taş aslanların görülmeye başladığı 7.yy sonlarında, Geç Hitit özellikleri ve yele detaylarında görüldüğü üzere Asur özellikleri kombine edilerek eklektik bir model yaratılmıştır. 433 Geç Hitit tipi aslan, ağız ve çene ifadesinde gözlenen saldırgan bir ifade ile betimlenmektedir. Bu saldırgan tavır, aslanların olası koruyuculuk veya bekçilik kimliği ile kolayca örtüşmektedir. Didyma ve Miletos ta bulunan ve Mısır etkilerinin açıkça izlenebildiği aslan serisi, Geç Hitit ve Asur etkilerinin kombine edildiği aslan modeli ile çağdaş olmalıdır. Bu serinin en başarılı örnekleri arasında, Miletos ile Didyma da Kutsal Yol kenarına 429 Roosevelt 2003, 218, 219, 231, 247, 253, 255, 261, 270, 283, 287, 291, Meral 2003, 23, Boardman 2001, 188, Meral 2003, 47, 48, Lev. 18a 433 Ratte 1989a, 386

70 59 yerleştirilen veya mezar işareti yerine kullanılan ve 6.yy ortalarına tarihlendirilen aslanlar gelmektedir. 434 Bu aslanlar, Mısır etkisi altında kalan yeni bir üslubu temsilen, kabarık postları, gösterişli yeleleri ve yumşak yüz hatları nedeniyle sempatik ve uysal bir ifade taşımaktadır. 435 Miletos Athena Kutsal Alanı nda ele geçen bir aslan heykeli, İonia da erken tarihli heykellerden biri olarak 6.yy ın ilk dörtlüğüne yerleştirilmektedir. 436 Bu heykelin gövdeye oranla küçük kalan kafası ve alev biçiminde yele stilizasyonunu ile güçlü omuz kasları vurgulanmıştır yy ın ilk yarısında, Hitit ve Asur tipi aslan ile Mısır etkili aslan modelleri birbirinden bağımsız olarak işlenmekte, 6.yy ortalarına doğru ise her iki stil bir arada aynı heykel üzerinde görülmektedir. 438 Baskın olarak Hitit tipi aslan, açık ağız yapısı, gergin ve güçlü çene, sarkık dil yapısı; arkaya doğru yatık kulak biçimi ise Asur tipi aslanların ayırt edici özelliklerinin başında gelmektedir. 439 Mısır tipi aslanlar ise, sakin yüz ifadesi, belirgin elmacık kemikleri, alev biçimli yele betimlemesi, gövdenin bir tarafına ağırlık vererek yatmaları ve patilerini üstüste koymalarıyla ayrılmaktadır yy ın ortasından itibaren aslan heykelleri üzerinde gözlenen Mısır ve Anadolu etkileri, ticari etkileşimin bir ürünüdür. Anadolu/Hitit/Asur geleneği, İonia kentleri aracılığıyla taşınmaya başlayan Mısır etkilerine karşı koyamamış ve melez bir üslubun gelişmesine olanak vermiştir. İon kentleri, Yakın Doğu da gördükleri aslan ikonografisini yerel atölyelerinde biçimlendirmişlerdir. Smyrna da anıtsal boyutta aslan heykellerine ait parçaların sayıca fazla oluşu, kentin veya tapınağın koruyucusu olduklarını düşündürmektedir. Aslanların boyalı olduğuna dair izler tespit edilerek, bıyık ve dil detaylarının irdelenmesinin ardından, sütun başlıklarındaki yaprak stilizasyonu ile uyumlu oldukları saptanmış, 600 yıllarına tarihlendirilmeleri uygun görülmüştür. 441 Erken tarihli İonia üretimi aslanlardan bir 434 Boardman 2001, 189, fig Boardman 2005, Meral 2003, 55, Meral 2003, 55, Ratte 1989a, Meral 2003, Meral 2003, 77, Akurgal 1983, 90, lev. 127, 128a- b, 129a, sütun başlıkları için bkz. lev , Şek. 98a-b

71 60 diğeri, Samos ta ele geçen ve 6.yy ortalarına tarihlendirilen dolgun ve yuvarlak hatlı vücut detayları ile dikkat çeken heykeldir. 442 IV. Bin de Mısır da tapınakların bekçiliğini yapan aslanlar, II. Bin e gelindiğinde kentlerin koruyucu bekçisi kimliğini alarak I. Bin de yaşanan Yunan kolonizasyonu sonrasında, mezarların koruyucusu kimliğine bürünmüşlerdir. 443 Miletos ta ele geçen ve 600 yıllarına tarihlenen bir grup aslan heykelinin, mezar işareti olarak kullanıldığı ileri sürülmektedir AT HEYKELLERİ VE AT BETİMLEMELİ KABARTMALAR Lydia Feodal sistemi tanımlama aracı olarak Arkaik dönemde, feodal beylerin kontrolü altındaki nehir vadileri çevresinde, ovalarda konuşlanmış süvari birlikleri, öncelikli bir unsur olarak seçilmiştir. 445 Bu durum, tyranlık sisteminin güçlenmesine uygun bir zemin yaratmıştır. Lydia da atlar ve süvari birlikleri önemli bir yer tutmaktadır. Gyges döneminde, Lydia süvari birliği savaşlarda yer almaktadır. 446 Alyattes döneminde, Sardis ile Kolophon arasında bir antlaşma imzalanarak Kolophonlu süvari birlikleri, Sardis e davet edilmiştir. 447 Kroisos döneminde, Lydia ordusunda süvari birlikleri önemli bir konuma sahptir. 448 Lydia da atların askeri yaşamda ve buna paralel olarak günlük yaşamda önemi büyük olmalıdır. Ancak Lydia faunasında yer alan atların, Lydia sanatında ve Lydia sikkeleri üzerinde ikonografik olarak egemen olmadığı anlaşılmaktadır. Mermnadlar dönemine tarihlenen, at ve atlı kabartmaları veya heykelleri oldukça sınırlı sayıdadır. 442 Meral 2003, 71, Lev. 37a 443 Richter 1984, 53; Meral 2003, 36. Aslan figürünün kullanım amaçlarının gösteren tablo için bkz. Meral 2003, Kurtz-Boardman 1971, fig Hunt 1947, Mimnermos, F Bowra 1941, Diodoros Siculus, I- 2

72 61 Sardis te 1914 yılında devam eden kazılar sırasında, 5.yy ın 3. dörtlüğünden daha erken bir tarihe yerleştirilen, gerçekçi bir üslupla işlenmiş mermer bir at başı ele geçmiştir. 449 D. K. Hill tarafından, aynı at başı yakınında Dioskurlar dan birini betimlediği ileri sürülen Hellenistik döneme tarihlendirilen mermer bir baş parçasının bulunması üzerine, mermer at başının bu kompozisyonu tamamlayan bir unsur olarak yapıldığı önerilmiştir. 450 İonialı sanatçılar tarafından bu at modelinin geliştirildiği ve en sonunda da Parthenon da doğu pedimentte yer alan Phidias ın yaratttığı Selena nın Atı figürüne ilham verdiği ileri sürülmektedir. 451 Sardis te kral mezarlarından birinde, tümülüsün gömü odası veya dromosuna ait olabilecek mermer bir friz parçasının üzerinde üç süvari betimlenmiştir. 452 Sardis te bu sahnede yer alan atlarla karşılaştırma olanağı sağlayan bir diğer betimleme ise pişmiş toprak bir kabartmaya aittir. 453 Kabartma, frize göre daha geç tarihli olmakla beraber her ikisi için de önerilen 546 yılının bir terminus oluşturmasıdır. 454 Lydia da plastik sanatların gelişiminde, Hitit etkileri üzerine bazı tartışmalar bulunmakta, süvarilerin ve atların konu edinildiği bazı Hitit kaya kabartmaları bu hipotezi desteklemektedir İonia Smyrna da ele geçen 620 ile 600 yılları arasına tarihlendirilen, oldukça aşınmış durumdaki bir friz parçası üzerindeki at arabası ve sürücüsün betimlendiği kabartma, E. Akurgal tarafından araba yarışı sahnesi olarak tanımlanmaktadır. 456 Bir başka friz parçası üzerinde yer alan aslan betimlemesi ise özensiz bir üslup sergilemekte ve 7.yy sonlarına tarihlendirilmektedir Butler 1914, 430, fig. 3; Shear 1922, 391, fig. 1; Shear 1928, 216, fig. 1, 4, Hill 1942, 158, 159, fig.1, Shear 1928, 229, 230; Richter 1984, 90-96, fig. 140, Phidias tarafından heykeltıraşlık eserleri yapılan Parthenon doğu alınlığı 438 ile 431 yılları arasında tamamlanmıştır. 452 Shear 1928, 216, fig Shear 1928, 216, fig Shear 1928, Shear 1928, 220, 223, fig. 9, 10, Akurgal 1983, 91, lev. 134d, Şek Akurgal 1983, 91, lev. 134e

73 62 Myus ta bulunan bir at arabası ve sürücünün betimlendiği kabartma, 540 yıllarına tarihlendirilmektedir. 458 Lydia da görüldüğü üzere, süvari ve atlı figürlerinin Hitit sanatındaki benzer sahnelerle karşılşatırılması, İon kentlerine de uyarlanabilir. Myken sanatında da atlı figürlerinin yer alması, İonia kıyılarına deniz aşırı bölgelerden erken tarihlerde nüfuz eden etkileri hissettirmektedir TAPINAK MİMARİSİNE AİT KABARTMALAR Lydia Lydia da Mermnadlar döneminde, mimari yapılara ait kabartmalar bilimsel bir veri sağlamaktan oldukça uzak görünmektedir. Araştırmamızın bu alt bölümünde, elimizde veri bulunmadığı için, Lydia açısından henüz bir değerlendirme yapılamamaktadır İonia Ephesos ta Kroisos Tapınağı olarak adlandırılan evrede, figürlü sütun tamburlarına ait parçalar saptanmıştır. 459 W. R. Lethaby tarafından, kapsamlı bir inceleme yapılarak tapınağın Kroisos evresine tarihlendirilen heykeltıraşlık eserlerinin ve mimari parçalarının, öncülleri ve çağdaşları tespit edilmeye çalışılmıştır. 460 Asurnasırpal II döneminde( ), Mezopotamya mimari geleneğinden derlendiği anlaşılan, taş mimari dado, parlak, çok renkli mimari unsurlar, renkli tuğlalar ve plasterler ortaya çıkmaktadır. 461 Mimaride bir süsleme unsuru olarak doğulu etkiler altında gelişen dado, erken örneklerini Girit te 7.yy da vermektedir. 462 Anadolu da ise özellikle Asur etkisinin görüldüğü bazı Hitit yerleşmelerinde, figürlü dado kullanımı görülmektedir Boardman 2001, fig Murray 1889, 1-10, pl.iii, IV; Hogarth 1908, Lethaby 1917, Paley 1977, 533, Boardman 2001, Osten 1929, 126, 127, 129, fig. 20, 21

74 63 Öncülerini Mısır Medinet Abou da bulmak mümkün olan figürlü tamburlar, Myken saraylarında figürlü dado, Asur ve Pers saraylarında figürlü mimari elemanlar ve Hititler de mimari plastik kullanımı ile temsil edilmektedir. 464 Gordion da kaydedilen mimari kabartmalar ve figürlü orthostatlar, Kimmer tahrip tabakasından önce kullanılmış olmalıdır. 465 Herodotos un ilettiği üzere, Kroisos un armağanlarına işaret eden tamburlar 466 üzerindeki Kroisos un adağı olduğuna dair bazı yazıt parçaları günümüze ulaşmıştır. 467 Bu sunuların, 6.yy ortalarına veya hemen öncesine tarihlendirilmesi uygun görünmektedir. Zira 546 yılı, Kroisos egemenliğinin sona erdiği bir terminus oluşturmaktadır. Columuna caeleata üzerinde görülen kabartmaların stili ve kökeni, hem tarihleme hem de sanatsal yorumlamalar açısından büyük önem taşımaktadır. Bu tamburlar üzerinde yer alan insan figürlerinin detayları, Güney İonia atölyelerinde tanımlanan küresel baş, dolgun vücut hatları ile karakterize geleneksel uslup ile uyum göstermekte, 550 veya 540 yıllarına tarihlendirilmesi uygun görünmektedir. 468 Bazı parçalar ise İonia heykeltıraşlık atölyelerinin yerel üsluplarına göre 530 yıllarına tarihlendirilmiştir. 469 Parapetlerden birine ait bir parça üzerindeki figüre ait uzun başlık tipi, Hitit sanatının konik başlıklarını hatırlatmakta, yine bir başka parapet parçasında görülen savaşçının boynuzlu miğfer betimlemesi, Hitit sanatının bir tekrarı gibi hissedilmektedir. 470 Didyma Apollon Tapınağı nda, Ephesos ta bulunan columuna caeleata ile benzer bir anlayış içerisinde yontulmakla beraber kompozisyon açısından farklı, 540 ve 520 yılları arasına tarihlendirilen figürlü sütun tamburları ele geçmiştir. 471 Tamburları kuşatan korelerin, İonia koreleri ile paralel olarak giysi detaylarının uyum içerisinde olduğu ve ellerinde kuş figürlerinin yer aldığı görülmektedir. Kabartmalı sütun tamburları üzerinde görülen koreler, Arkaik gülümseme ifadesi taşımaktadır. Kronolojik olarak bakıldığında, Apollon Tapınağı ihtişamlı mimarisi ve plastik eserleri 464 Leathaby 1917, Young 1958, 144, fig. 4; DeVries 1990, Herodotos, I Hogarth 1908, 15, Richter 1984, 58; Boardman 2001, 179, fig Ramage-Craddock 2000, 20, fig Lethaby 1917, Boardman 2001, 180, fig , 2, 219

75 64 ile en önemli İon tapınaklarının başında gelmektedir. Büyük bir finans kaynağına gereksinim duyulmuş olması, kaçınılmaz bir sonuç olarak Kroisos un Ephesos a sağladığı gibi benzer bir desteği Didyma ya yapmış olabileceği olasılığını çağrıştırmaktadır. Ancak heykellerin stilistik olarak 540 yıllarından sonraya tarihlendirilmesi bu olasılığı zayıflatmaktadır KYBELE KABARTMALARI Lydia Lydia da Kybele Kültü ne ait heykeltıraşlık eserlerinin başında, Sardis te bulunan Kybele Naiskosu gelmektedir.(fig.11) Üç tarafı kabartmalı olan minyatür bir tapınağın içerisinde görülen kabartma, yontu stilinden dolayı 6.yy ortalarına tarihlendirilmekte ve açıkça Kybele yi ifade etmektedir. 472 Fig. 11. Sardis te bulunan Kybele Naiskosu Figürün giysi detayları, kesin bir biçimde İonia kökenini doğrulamaktadır. Naiskos içindeki tanrıça, uzun kollu, kemerli khitonu, hacimli kolposu ve epibleması ile 472 Mitten 1964, 39-42, fig. 25, 26; Cook-Blackman 1970/1971, 39, fig. 9; Hanfmann 1978, 29, pl.8, fig. 4; Hanfmann 1983, 74, 91, 92, fig , 160

76 65 çağdaşı İonia korelerini; Kubaba nın bir sembolü olan kolyesi ile, Ephesos ve Phrygia da tanımlanan rahip/rahibe figürlerini andırmaktadır. 473 Betimlemede, yılanın ön planda olması, tanrıçanın khitonik özelliğini vurgulamaktadır. 474 Fig. 12. Kybele naiskosunun mimari kabartmaları üzerinde görülen mitolojik sahneler Figürlü paneller, naiskosun üç tarafını kuşatmakta, seçilen konular ve figürlerin işlevselliği nedeni ile olası bir ritüeli veya mitolojik bir sahneyi canlandırdığı görülmektedir.(fig.12) Naiskosun yan panellerinde, çoğu kadın/rahibe ve birkaç erkek figürünün yanı sıra, aslan, kuş, yılan ve atlı araba sürücüsü figürleri yer almaktadır. Tanrıçanın beraberinde hayvanlar, yaratıklar ve kendine eşlik eden bir erkek figürü ile betimlenmesi, ikonografik açıdan Phrygia etkilerine bir kanıt olarak gösterilmekte, stilistik açıdan ise İonia ekolleri ile örtüşmektedir. 475 Oldukça başarılı bir yontu işleminin uygulandığı Kybele kabartması, benzer stili ile Samos ve Miletos başta olmak üzere, bazı İon kentlerinde görülen korelerin stilistik gelişimlerine göre oluşturulan kronolojiden hareketle, 550 yıllarına ve hemen sonrasına, Sardis atölyeleri üzerinde İon kentlerinin etkisinin, 6.yy ın 2. yarısından 473 Rein 1993, 77, 78, fig. 6-26, 474 Rein 1993, Rein 1993, 97, 102

77 66 itibaren daha fazla hissedilmeye başladığı bir döneme işaret etmektedir. 476 Naiskos içerisinde, frontal duruşta tanrıça betimlemesi, bu tipi ile Ephesos, Miletos ve Samos gibi Lydia nın güçlü ilişkiler geliştirdiği İon kentlerinde ele geçen örneklerle uyum göstermektedir. 477 Yılanlı tanrıça ve Kybele kabartmalarında kolaylıkla izlenebilen İon mimari unsurları, mimari stilistik bir gelişimi ifade etmektedir. 478 (fig.13) Herodotos, İonia İhtilali sırasında Sardis te yakılan bir Kybele Tapınağı ndan söz ederek, 490 yılından önce Sardis te Kybele kültünün varlığını ortaya koymaktadır. 479 Fig. 13. Kybele Naiskosu nun bir rekonstüriksiyon önerisi Sardis te bulunan iki kore heykeline ait parçaların, Kybele rahibeleri olabileceği yolunda öneriler bulunmakta ve bu korelerin Samos Genelaos Grubu ile karşılaştırılarak 6.yy ın 2. dörtlüğüne tarihlendirilmesi uygun bulunmaktadır. 480 (fig.14) Dede Mezarı nda ele geçirilen bir kabartma üzerindeki korenin giysi detayları, çağdaşı İonia ve Attika koreleri ile karşılaştırma yapmaya olanak verecek ölçüde benzerlik taşımakta ve Doğu Yunan atölyelerinin, özellikle de İonia atölyelerinin Sardis plastik eserleri 476 Cook-Blackman , 39; Rein 1993, Rein 1993, Hanfmann 1978, 29; Hanfmann 1983, Herodotos, V Mitten 1964, 39, fig.24; Hanfmann 1974, 41, fig.11; Cook- Blackman , 39; Rein 1993, , fig. 34, 35

78 67 üzerindeki etkisinin, 6.yy sonlarına doğru yoğunlaştığına dair bir kanıt olarak sunulmaktadır. 481 Bu kabartmada izlenen İon mimari düzeninde iki sütun arasında, ayakta duran ve ellerinde yılan tutan kadın figürü, Tanrıça Kybele kabartması olarak yorumlanarak 570 yıllarına yerleştirilmektedir. 482 Fig. 14. Sardis te Arkaik döneme tarihlenen kore heykelleri İonia Kybele naiskosları, dönemin yaygın bir kültü ve adak biçimi olarak tanımlanabilmektedir. Khios ta ele geçirilen, naiskos içerisinde oturan Kybele figürleri, 6.yy a tarihlendirilmekte, Khios stili olarak tanımlanan kolpos stilizasyonu, kıvrımsız ve geniş bir dikey bölümden ibaret giysi detayları ile yerel üretim oldukları ileri sürülmektedir. 483 (fig.15) Phokaia da Kybele kültü Athena Tapınağı ile aynı alanda olduğu düşünülmektedir. 484 Phokaia nın güneyinde Akkayalar da, Kybele kaya nişlerinin tespit edilmesi ve naiskos içerisinde oturur pozisyonda betimlenmiş Kybele adak stelinin ele geçirilmesi, Phokaia da Kybele kutsal alanı olduğuna dair en güçlü işaretlerin başında sayılmaktadır. 485 Khios ve Phokaia da, Arkaik dönemde varlığını sürdüren Athena ve Kybele kültlerinin iç içe geçmesinden ötürü, kesin yazıtlar veya 481 Hanfmann 1978, 30, pl.8, fig. 5, Mitten 1964, fig. 27; Cook-Blackman , 39, fig. 9; Hanfmann 1983, 74, fig Pedley 1982, 190, fig. 17, Özyiğit 2003, 118, fig Özyiğit 1994, 430, 431, 443, Çiz. 4; Özyiğit 1996, 5

79 68 kesin atribütler olmaksızın, kültlerin tayin edilmesi oldukça zor olmaktadır. Ancak ilerleyen arkeolojik çalışmalar ve sistematik bir veri tabanın oluşturulması sayesinde stil kritik değerlendirmeler, kronolojik tayinler ve bölgeler arası etkileşimin yönü ve boyutları, daha başarılı yorumlar yapmamıza olanak sağlayacaktır. Fig. 15. Khios ta ele geçen Kybele Naiskosları Miletos, Meter adaklarının yoğunlukla ele geçtiği İon kentlerinin başında gelmektedir. Miletos ta devam eden araştırma ve sondaj çalışmaları sonucunda, Pers tahribatı öncesine tarihlendirilen kouroslar ve 6.yy ortalarına tarihlendirilen bir naiskos içerisinde ayakta duran bir kadın/tanrıça figürünün adak kabartması ele geçirilmiştir. 486 Oldukça iyi korunmuş kabartmadaki Tanrıça figürü, İon koreleri ile benzerlikler taşımaktadır. Figürün giysi ve kolpos detayları, bir eliyle eteğini toplama pozu, diğer eliyle göğsü üzerinde kavradığı obje betimlemesi, dönemin korelerinde izlenebilmektedir. Figür, dolgun, yuvarlak yüz hatları ve küresel başı ile dikkat çekmektedir. İonia heykeltıraşlık okulları Anadolu ikonografisini almış ve bir Yunan kimliği altında yeniden yaratmıştır. 486 Müller-Wiener 1986, 200, 201; Roller 2004, , res. 37

80 ANTHEMİON STELLER Stellerin mezar işareti olarak kullanılmasından önce, kouroslar mezar işareti olarak bırakılmaktaydı. 487 Attika da steller, 6.yy ın 3. dörtlüğünden itibaren mezarlıklarda görülmeye başlamıştır. 488 Attika da 6.yy da steller yaygın olarak kullanılmaya başlamış ve stilistik gelişimlerine paralel bir kronoloji oluşturulmuştur. 489 Fig. 16. Sardis ten bir anthemion stel parçası Sardis te kireçtaşı ve mermer anthemion stellere ait parçalar, 490 Artemis Kutsal Alanı, Büyük Nekropol ve Roma döneminde tarihlenen bir Gymnasion/Hamam kompleksinde ele geçmiştir. 491 Bir grup anthemion stel parçası ise Kybele Kutsal Alanı ile ilişki içerisinde görülmektedir. 492 Anthemion stel volütlerinin işleniş biçimine ve palmetlerle olan kombinasyonlarına dayanarak üç ana tipoloji oluşturulmaktadır. Arkaik ve erken Klasik Yunan modellerinden etkilenen ilk iki tip, stilistik olarak paralellerinin görüldüğü Samos taki örneklerden hareketle Lydia da ele geçen anthemion stellerin stilistik olarak 487 Boardman 2001, Kurtz- Boardman 1971, Boardman 2001, 182, fig Ratte 1989b, Hanfmann 1983, fig. 128; bkz. anthemion stellere ait parçaların buluntu yerleri için Ratte 1994a, Ratte 1994a, 594

81 70 karşılaştırılmasına olanak vermektedir. 493 İlk tip aynı zamanda en yaygın olan anthemion stel grubu olup, bir merkezden yükselen volütler ve diagonal olarak yerleştirilmiş köşe volütleri ile karakterize görülmekte ve pişmiş toprak mimari elemanların aracılığı ile 6.yy ın II. yarısına ve 5.yy başlarına tarihlendirilmektedir. 494 (fig.16) İkinci ve üçüncü tip başlıkları altında toplanan anthemion stel parçaları, Lydia da 6.yy sonlarına ve 5.yy içlerine doğru yayılmaktadır. 495 Lydia tipi olarak kabul edilen üçüncü tip, antitetik volütlerin yerine, Lydia mezar taşları üzerinde görülen ve henüz kökeni tespit edilemeyen karşılıklı bir çift lyra motifi ile tanımlanmaktadır. 496 Sardis te benzer motiflerin kullanıldığı bazı pişmiş toprak mimari parçalar, 6.yy ortalarına ve 6.yy ın II. yarısına tarihlenmektedir. 497 Sardis te ele geçen anthemion stellerin, İonia da geliştirilen erken örneklerden köken aldığı ileri sürülmektedir. 498 Sardis te erken tarihli anthemion stellerin, Samos un yanı sıra, Ephesos ve Miletos stellerinden derlendiği düşünülmekte; palmet yapraklarının özenli işçiliği ve stilistik detaylarından hareketle, Samos ve Sardis arasındaki etkileşimin üzerine tartışmak olası görünmektedir. 499 Anthemion stellere ait en erken veriler, Ege de Troas ve Samos ta yerel üretiimi doğrulamaktadır. 500 Samos un yanı sıra, Khios, Smyrna ve Erythrai da da anthemion stellerin kullanıldığını destekleyen kanıtlar elde edilmiştir. 501 Samos ta 6.yy ortalarından itibaren görülen stellerin tepe noktası, simetrik spiral motiflerinin arasına yerleştirilen palmet motifleri ile süslenmiştir. 502 Lydia da, Yunan tipinde anthemion steller, olasılıkla Yunan sanatçılar tarafından Lydia kent soyluları için 6.yy ın ortalarından hemen sonra üretilmiştir Hanfmann 1978, 30, pl.9, fig. 8; Ratte 1994a, 600, Ratte 1994a, 600, 601, dipnot 15, fig. 2-5, 10, Ratte 1994a, 601, fig. 6-8, 12, Ratte 1994a, fig Ramage 1978a, 26, 27, fig , 48, Kurtz-Boardman 1971, Ratte 1994a, Bakalakis 1949, Kurtz-Boardman 1971, 220, Kurtz-Boardman 1971, Ratte 1994a, 606, 607

82 LYDİA HEYKELTIRAŞLIK ESERLERİ ÜZERİNDE İONİA ETKİLERİ Aslan heykellerinin gelişimi, Lydia ve İonia da paralellik göstermekte, etkileşimin odağı İonia atölyelerini işaret etmektedir. Sardis ve yakın çevresinde kaydedilen bir grup aslan heykeli, oturma biçimleri ve kuyruk detaylarının betimlenmesi açısından birlik oluşturmaktadır. Sardis in Arkaik döneme tarihlendirilen aslan heykelleri, yerel üretimi düşündürmekte, diğer sanat dallarında görüldüğü üzere, Yunanlılaşma sürecinin hızlandığı 6.yy ortalarına doğru İonia etkisi hissedilmektedir. Lydia ve İonia da tespit edilen aslan heykelleri, erken tarihlerde Geç Hitit ve Asur aslan tipinin etkisinde kalmıştır. Bu etkileşim süreci, Orientalizan etkilerin yaygın olarak sanat üzerinde biçimlendirici olduğu dönemleri ifade etmektedir. Sardis te ele geçen Kybele Naiskosu, Phrygia geleneğinde bir inanç sisteminin devamını yansıtırken aynı zamanda stil ve işçilik bakımından İonia heykeltıraşlık okullarının izlerini taşımaktadır. Gyges döneminden itibaren, özellikle Asur, Mısır ve diğer Yakın Doğu merkezleri ile yoğunlaşan kara ve deniz ticareti sonucunda, İonia ve Lydia da yerel üretimleri etkileyecek boyutta derin etkiler oluşmuştur. Arkaik gülümseme, 580 veya 570 yıllarından itibaren Yunan heykelinde bir tanımlayıcı detay olarak kabul edilse de bu poz köken olarak Yunan heykelinin ilk günlerinden beri beslendiği Mısır sanatına dayanmakta ve Mısır da en iyi bilinen örnekleri ile XXVI sülale döneminin sanatını hatırlatmaktadır. 504 Giyimli heykellerin ortaya çıktığı ana atölyelerin İonia da yer aldığı ifade edilmektedir. Lydia da ele geçirilen giyimli korelere ait parçalar üzerinde İonia etkileri izlenebilmektedir. Anthemion stellerin gömü gelenekleri dahilinde popüler olmaya başladığı tarihler, Lydia sanatının genelinde İonia aracılığı ile Yunanlaşma sürecinin takibini olanaklı kılmaktadır. 504 Levin 1964, 28

83 İONİA HEYKELTIRAŞLIK ESERLERİ ÜZERİNDE LYDİA ETKİLERİ Kybele naiskosları, Phrygia kökenini göstermekle beraber, kabartmaların gösterdiği işçilik ve üslup İonia atölyeleri ile örtüşmektedir. Kybele naiskosları, İonia da sınırlı bir yayılım alanında, olasılıkla yerel Kybele kültleri ile bağlantı içerisinde, adak olarak kullanılmıştır. İon kolonizasyonu öncesinde, Phrygia tarafından Batı Anadolu kıyılarına taşınan Ana Tanrıça/Kubaba/Kybele kültü, Lydia nın egemenlik sınırları kapsamındaki bazı İonia kentlerinde yer edinmiştir. Devam eden kazılarda, Kybele tapınaklarının henüz mimari olarak sonuç vermediği göz önüne alınırsa, kültün kökeninde tapınak mimarisinden yoksun bir ibadet biçimi gerektirdiği akla gelmektedir. İonia da Kybele kültünün, altarlar ve açık hava kült alanlarında takip edilmesi olası görünmektedir. Mısır etkileri altında İonia da Dedalik Stil in erken örneklerini veren heykeltıraşlık okulları, kısa bir süre sonra, Anadolu-Hitit-Phrygia ekseninde gelişen ikonografinin etkisi altında kalmıştır. İonia da aslan figürünün gelişimi incelendiğinde, Anadolu geleneği, özgün kombinasyonlara ve bağımsız modellerin geliştirilmesine olanak sağlamıştır. Anadolu, Hitit ve Phrygia ile etkileşiminden ötürü Lydia da aslan figürü, Mermnadlar dan önce var olan önemli bir erk sembolü olarak kabul edilmektedir. Lydia ve etkisi altındaki İon kentlerinde, 8.yy Geç Hitit ve 7.yy Asur aslan tipinin etkisinin harmanlandığı bir heykel tipi yaratılmıştır. 505 Atlı kabartmaları ve süvari tasvirleri, aslan figüründe olduğu gibi Anadolu ikonografisinde iyi bilinen figürlerdir. İkonografik olarak Lydia yerel ögelerini, başarı ile heykeltıraşlık eserlerine aktarabilmiştir. Ephesos Artemisionu nda ele geçirilen kabartmalı sütun tamburları, gelenek olarak Yakın Doğu ve Anadolu yu stil olarak İonia atölyelerini işaret etmektedir. 505 Boardman 1980, 78, fig. 78b, d

84 73 DEĞERLENDİRME ve SONUÇ Yakın Doğu özellikle de Mısır, Yunanistan ve İonia da gelişen heykeltıraşlık sanatı üzerinde biçimlendirici unsurların olgunlaşmasına fırsat vermiştir. İonialı sanatçıların Mısır da kaldıkları ve deneyimleri aracılığı ile geliştirdikleri pek çok mimari ve heykeltıraşlık tekniğini, İonia da uyguladıkları düşünülmektedir. 506 Doğu Yunanlı sanatçıların, Sardis, Phrygia, Karia ve Lykia da çalıştığı kabul edilmektedir. 507 Sardis, Samos ve Ephesos, sermaye odaklı gelişen sanat alıcılarının benzer beğenilerini ortaya koymaktadır. Giyimli kouros tipinin Güney İonia da olgunlaştığı kabul edilmektedir. Miletos, Didyma ve Samos Arkaik dönemde birbirine paralel üretim yapmış, İonia da Arkaik dönem stil ve üsluplarının yaratılmasında öncü olmuşlardır. Miletos ve Samos un denizaşırı ticarette üstlendiği misyon, Didyma Apollon Kutsal Alanı ve Samos Heraionu nda ele geçirilen, sunu ve adak olarak bırakılmış, yabancı kökenli heykeltıraşlık eserleri ve objelerle desteklenmektedir. Hemen paralelinde başlayan yerel üretimlerle, bu sunu/adak geleneğinin devam etmesi için uygun bir zemin hazırlamış olmalıdır. Khios ta üretim yapan atölyeleri de bu kapsam içerisinde incelemek mümkün görünmektedir. Smyrna, Suriye, Girit ve Yunanistan etkileri taşıyan heykeltıraşlık eserlerinin yanı sıra, İonialı ustalarının elinden çıkmış heykelcikler için bir büyük pazar olmalıdır. 508 İonia da erken Arkaik dönem heykellerinin, tapınak ve kutsal alanlarda ele geçmesi, mimari kabartmaların kutsal mekanlar ve mezar anıtlarında kullanılması, Kıta Yunanistan ve İon kentlerinde paralellik göstererek, Yunan anakarası ile olan geleneksel bir bağı ortaya çıkarmaktadır. Heykeltıraşlık eserlerinin incelendiği bu bölümde, İonia nın Mısır etkileri altında, anıtsal taş ve mermer heykellerin geliştirilmesi sürecinde öncü olduğu ve Lydia yı etki altına aldığını söylemek yerinde olacaktır. Aslan heykellerinin öncelikle, Lydia ve İonia da nispeten farklı bir gelişim profili sergilediği, sonrasında ise kombine bir stilin yaratıldığı ileri sürülebilir. İonia da görülen Kybele kabartmaları, ikonografik 506 Levin 1964, Mellink-Angel 1970, Akurgal 1983, 92-94, lev. 131a-g, 132a, lev. 136c

85 74 olarak Phrygia ve Lydia Kybele kültleri ile ilişkili olsa da, stilistik detaylar, İonia da olgunlaşan üslupları doğrulamaktadır. Mermnadlar dönemine tarihlendirilen heykeltıraşlık eserleri, İonia atölyelerinde Mısır, Anadolu ve İonia ekseninde geliştirilen eklektik üslupların başarısı olarak kabul görmektedir. Lydia, bu süreçte, ikonografik birikimini İonia ya aktarmış, İonlar ın ve Yunanlılar ın sanatsal ve mimari projeleri için uygun koşullar ve maddi olanaklar sağlamış ve Yunan sanatının gelişiminde önemli bir rol üstlenmiştir Ratte 1994a, 606, 607

86 75 BÖLÜM V LYDİA VE İONİA ÜRETİMİ SERAMİKLER ARASINDAKİ İLİŞKİLER LYDİA DA SERAMİK ÜRETİMİ Lydia Krallığı nın başkenti Sardis, yerli seramik buluntularının çeşit ve zenginliği açısından en önemli merkez olarak kabul edilmektedir. Yerli üretime ait güçlü kanıtların yanı sıra ithal seramiklerin varlığı, Sardis in ekonomik ve ticari yaşamın odağı olması ve coğrafi konumu ile açıklanabilmektedir. Ancak Lydia Bölgesi nde Sardis dışında, güçlü veriler sağlayabilecek kazı ve araştırmaların yetersizliği sonucu, seramik endüstrisinin Sardis ve yakın çevresinde, nispeten daha iyi değerlendirilebildiğini söyleyebiliriz. Sardis in yakın çevresinde yer alan Alaşehir, Kula, Turgutlu, Saruhanlı, Torbalı ve Göl Marmara çeşitli oranlarda Lydia seramikleri bulunan başlıca merkezlerdir. 510 Ayrıca, Hermos Vadisi nde devam eden yüzey araştırmaları, Sardis üretimine işaret eden bir grup seramiğin varlığını ortaya koymaktadır. 511 Sardis te seramik endüstrisi oldukça gelişmiş olup en erken buluntular, yoğun olarak Bronzlar Evi sektöründen gelen homojen ve yerli üretime işaret eden gruptur. 512 Bu sektör, Geç Bronz Çağ dan beri endüstriyel bir alan olarak, çömlekçi dükkanı ve dikey planlı bir çömlekçi fırını ile temsil edilmektedir. 513 Paktalos Nehri kıyısında çok sayıda seramik fırını tespit edilmiştir. 514 Sardis ve yakın çevresinde PN(Pactolus North), 515 NEW(Northeast Wadi), 516 MMS(Monumental Mudbrick Structure), 517 ByzFort(Byzantine Fort), 518 PC(Pactolus 510 Gürtekin Demir 2007, Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta) 512 Hanfmann 1959, 28, 29; Hanfmann 1960, 30, 31; Greenewalt 1986, 18, 19, fig ; Greenewalt 1987, 33, 34, 84; Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1974, 33; Hanfmann 1983, 36, Greenewalt 1979, 20; Hanfmann 1983, 48, Greenewalt 1982, 18, 20, fig. 18, 19; Greenewalt 1985, 73; Greenewalt 1986, 13; Greenewalt 1987, 25-33; Cahill 1987, 62-70; Greenewalt 1990, ; Greenewalt 1995, 21; Greenewalt 1995, 11-18

87 76 Fig. 17. Sardis kent planı 518 Greenewalt 1986, 16, fig.23, 24; Greenewalt 1987, 79; Greenewalt 1990, 160; Ratte 1993, 29; Greenewalt 1995, 23-27

88 77 Cliff), 519 Bin Tepe 520 ile çeşitli tümülüs, mezar ve kutsal alanlarda devam eden kazılarda, farklı dönemlere tarihlendirilen seramikler bulunmaktadır.(sardis kent planı için bkz. fig. 17) Lydia seramikleri, Aiolis te Pitane ve Larisa; İonia da Ephesos, Smyrna, Kolophon ve Miletos; Propontus ta Daskyleion; Karia da Aphrodisias ve Emircik Höyük; Pisidia da Düver, Uylupınar, Mancarlı Höyük; Lykia da Ksanthos; Phrygia da Gordion, Midas Şehri ve Bagis te ayrıca Konya Alibey Höyük; Kayseri de Kültepe ve Yozgat ta Alişar da dağılım göstermektedir. 521 Boyama ve bezemede kullanılan teknik ve stil ayrıca seramik grupları bakımından Sardis üretimi seramikler arasında, yerli teknikler ve stiller, doğrudan ithal teknikler ve stiller ile dolaylı yabancı unsurların etkisi altında kalmış seramikler görülmektedir. İonia kentleri ile etkileşimin düzeyini ortaya koyması açısından doğrudan ithal veya taklit teknik, stiller ve gruplar arasında, İonia kasesi taklidi, Kuşlu kase taklidi, Dalgalı çizgi bezemeli amphora/hydria grubu, Sardis seramik endüstrisi içinde sayılabilmektedir. Lydia yerel icadı olarak kabul edilen Mermer Taklidi ve Damarlı Boyama teknikleri; yerli Anadolu geleneğinin etkisi altında Black-on-Red ve Bikrom seramikler; ayrıca etkileşimin boyutunu ve yönünü belirlemede en sıkıntılı grup olan dolaylı etkilerin görüldüğü, hayvan figürlerinin kullanıldığı, Erken Fikellura Grubu, Yerli Sardis Yaban Keçisi Stili ve Ephesos Seramik Grubu sayılabilmektedir. Bunların beraberinde, Sardis te yerel üretim Gri hamurlu seramik oldukça fazla sayıda ele geçmektedir. 522 Sardis kili, devetüyü, pembemsi-kahverengi, bol mikalı, bazen altın mikalı, yumuşak, temiz ve pişme sonrası ise kırılgan/gevrek bir yapıdadır. 523 Sardis te ele geçen seramikler üzerinde yapılan gözlemlere dayanarak; içinde, mika dışında katkı maddesi bulunmayan hamur (kaliteli seramik); mika ve az miktarda katkı maddesi içeren hamur (kaliteli ve günlük seramik); yoğun oranda kuvars ve mika içeren 519 Hanfmann 1983, Greenewalt 1993, Gürtekin Demir 2007, 47, dipnot Polat 2002, 189, Butler 1914, 433; Greenewalt 1966, 8; Greenewalt 1970, 58; Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), 1; (Bazı durumlarda Sardis kili, içinde çok küçük kireçtaşı veya kahverengi- siyah kumtaşı içermektedir); Gürtekin Demir 2007, 48

89 78 hamur(mutfak kapları); iri kuvars ve iri mika parçaları içeren hamur (pişirme kapları ve tepsiler) olmak üzere dört ana grup belirlenmiştir. 524 Kil, hamur, astar, firnis ve boya özellikleri, bazı boyama ve bezeme tekniklerine göre değişiklikler göstermektedir. Lydia seramiğinde kullanılan manganez içerikli firnis, tek aşamalı fırınlama koşulları altında istenen renk başarısını gösterirken; geleneksel Yunan seramiğinde tercihen kullanılan demiroksit içerikli firnis, üç aşamalı fırınlama koşulunu gerektirmektedir. 525 Black-on-Red, Bikrom, Ephesos Grubu, Erken Fikellura ve Sardis Yaban Keçisi Stili ile bezenmiş seramiklerde kullanılan firnis, manganez içerikli ve mat morumsu/kahverengi renklidir. 526 İonia üretimi seramiklerde görülmeyen manganezli firnis, Neolitik dönemde Thesselia da ve 6.yy da Gordion da üretilen bazı seramikler üzerinde tespit edilmektedir. 527 Orta Bronz Çağ da kullanılmayan manganezli firnis, Demir Çağlar boyunca Kilikia, Kıbrıs, Phrygia ve Sardis te kullanılmıştır. 528 Mermer Taklidi ve Damarlı Boyama Tekniği ile boyanmış seramiklerde demiroksit içeren firnis kullanılmakta ve kırmızı/kahverengiden siyaha dek geniş bir renk yelpazesi elde edilmektedir. 529 Lydia seramiklerinin form repertuarı özgün formların yerine, yerli Anadolu ve Yunan geleneği arasında gelişmiş ancak küçük, yerel tercih ve yerel zevklerle zenginleştirilmiştir. Lydia, lydion formunun icat edildiği seramik atölyelerinin ev sahibi olarak kabul edilmektedir. Lydion, özgün formu ile Yunan dünyası seramik formları arasına girebilmiş ve yayılım alanı gösterebilmiş bir Lydia formu olarak anılmaktadır. Lydia Krallığı boyunca, Sardis atölyelerinin kullandığı formlar arasında, başlıca Yunan formları olan skyphos, oinokhoe, krater, amphora, hydria, kotyle, dinos, lekythos, kyliks, skyphos krater, tabak ve çeşitli kase formları yer almaktadır. Anadolu veya daha kesin bir ifade ile Phrygia etkisi altında Sardis te, makara tipi eklentiye sahip kase, 524 Gürtekin 1998, Greenewalt 1978a, Rye 1988, 47, Koyu mor boya elde etmek için manganez kullanılmaktadır. Rice 1987, 337, Manganez oksidasyon evresinde, bakır redüksiyon evresinde mor renk vermektedir. Ayrıca kırmızımsı mor ve koyu eflatun rengi elde etmek için zincifre(merkürik sülfit veya HgS) veya hematit kullanılmaktadır.; Greneewalt 1978b, 11; Gürtekin 1998, Farnsworth-Simmons 1963, Greenewalt 1970, 61; Greenewalt 1978a, Gürtekin 1998, 18; Greenewalt 1973, 38

90 79 omphaloslu kase, akıtacı süzgeçli sürahi ve tek kulplu maşrapa gibi olasılıkla metal taklidi kaplardan söz edilebilmektedir. Yaptığımız bu çalışmada, Lydia seramikleri başlığı altında söz edilecek yerel veya yabancı etkili yerel seramikler, Sardis ve yakın çevresinde üretilmiş olmalıdır. Bu tip seramikler aynı zamanda, Lydia Krallığı nın çeşitli boyutlarda ilişki içerisinde olduğu Anadolu ve Yunan kentlerinde ele geçmektedir. Bu bölgelerin başında gelen İonia, Lydia seramiklerinin varlığını kesin olarak tanımlayabilecek veriler sağlamaktadır. Özellikle Mermnadlar döneminde, Lydia Krallığı nın geliştirdiği batı politikası nedeniyle, büyük liman kentleri olan Smyrna, Ephesos ve Miletos öncelikli olmak üzere, Samos, Didyma, Kolophon, ve Metropolis kentleri, sayısal olarak yeterli olmasa bile, ithal ve Lydia etkili seramiklerin varlığı ile dikkat çeken başlıca İon merkezleri olarak sayılmaktadır. Kronolojik değerlendirmeler yapılırken seramiklerin buluntu durumu, kontekstler ve stil kritik değerlendirmeler ön görülmektedir. Mermer Taklidi boyama tekniği, 7.yy sonlarında başlamak üzere yy da popüler olmuş, Lydia ve etkisi altındaki bölgelerde tercih edilmiştir. 531 Mermer Taklidi boyama tekniği ile aynı ilkelerin uygulandığı Damarlı boyama tekniği, 532 Sardis te yaygın olarak kullanılmış olup 533 en erken örneklerini 8.yy sonlarında vermekte ve 6.yy a kadar tercih edilmektedir. 534 Anadolu etkilerinin çok yoğun olarak izlenebildiği, Geometrik Blackon-Red tekniği ile boyanmış seramikler, 9.yy dan 7.yy a kadar Linear Black-on-Red tekniği ile boyanmış seramikler, 7.yy dan 6.yy a kadar kronolojik olarak takip edilebilmektedir. 535 Anadolu geleneği altında üretilen bir diğer grup olan Bikrom seramikler, 8.yy dan itibaren erken örnekleri ile temsil edilmekte, 7. ve 6.yy da sayısal olarak ve çeşitlilik açısından artış göstermektedir. 536 Dolaylı etkilerin gözlendiği, hayvan figürlü bezemenin esas alındığı teknik, stil ve gruplar İon kentlerinden gelen 530 Butler 1914, 435; Hanfmann 1945, 579; Hanfmann 1983, Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), Butler 1914, 433, 434; Greenewalt 1972, 132; Gürtekin 1998, 242; Gürtekin Demir 2003, 205; Kerschner 2005, Greenewalt 1966, Greenewalt 1972, pl.6, no:1; Gürtekin 1998, 244, şek. 32, no: 125, Gürtekin 1998, 27; Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), 4; Geometrik ve Linear Black-on-Red seramiklerinin bezenmesi amacıyla kullanılan bezeme unsurları için bkz. Gürtekin 1998, 98, Hanfmann 1983, 48; Gürtekin 1998,

91 80 örnekler ile kıyaslanarak tarihlendirilmektedir. Sardis te Yaban Keçisi Stili nin, 7.yy ın 3. dörtlüğünde başlayıp 6.yy ın ilk dörtlüğü boyunca devam ettiği düşünülmektedir. 537 Fikellura grubu seramikler de Sardis te ele geçmektedir. 538 Fikellura Grubu ndan önce üretildiği düşünülen Erken Fikellura Grubu seramikleri hakkında, C. H. Greenewalt tarafından 625 yıllarında ortaya çıktığı ve 575 yılları sonrasında yerini, Fikellura Grubu na bıraktığı ileri sürülmektedir. 539 Z. T. H. Kökten tarafından yapılan araştırma kapsamında ise benzer bir buluntu grubu yıllarına tarihlendirilmektedir. 540 Doğu Yunan kentlerinde Yaban Keçisi Stili nin favori olduğu dönemde ortaya çıkan, nitelikli, zarif ve sınırlı yayılımı ile dikkat çeken Ephesos Grubu seramiklerin, Sardis te 7.yy ın II. yarısı ve 6.yy ın ilk yarısı boyunca üretildiği düşünülmektedir. Doğrudan İonia dan Sardis e ithal edilmiş ve taklit olarak üretimi görülen teknik, stil ve gruplar arasında yer alan Kuşlu Kase taklitleri, Sardis te geç 8. yy ve erken 7.yy a tarihlendirilen tabakalarda görülmektedir. 541 İonia kasesi taklidi seramikler, Sardis te nadiren görülmekte ve yaklaşık olarak yıllarında üretildiği ileri sürülmektedir. 542 Dalgalı çizgi bezemeli seramiklerin, Sardis te ve yakın çevresinde 7. ve 6.yy da kullanıldığı kabul edilmektedir. 543 Lydia icadı olarak bilinen lydion, 6.yy mezar kontekstlerinde yoğun olarak ele geçmektedir. 544 Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız gibi, Lydia Krallığı döneminde Sardis te üretilen seramiklerin yayılım alanı; teknik, stil ve gruplar arası etkileşim ve form repertuarlarının paralellikleri sonucu, Lydia ve İonia arasında yoğun ilişkilerin yaşandığı ve Sardis in ekonomik olarak bir güç olduğu anlaşılmaktadır İONİA DA SERAMİK ÜRETİMİ Herodotos un oniki İon kenti olarak söz ettiği Phokaia, Erythrai, Klazomenai, Teos, Lebedos, Kolophon, Ephesos, Myus, Priene, Miletos, Samos, Khios ve sonradan 537 Greenewalt 1970, Greenewalt 1971, 154, pl. 1: 1-3, pl. 2: 1-4, pl. 3: Greenewalt 1971, 163, Kökten 1987, Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, Hanfmann 1983, 79; Gürtekin 1998, 173; Gürtekin Demir 2005, 3, 8; Cahill-Kroll 2005, Greenewalt 1966, 21-23, 117; Bilgin-Dinç-Önder 1996,

92 81 İonia ya dahil edilen Smyrna, büyük oranda homojen seramik üretimi ve ithalatı ile, İon kentlerinin yakın derecede sosyo-kültürel, ekonomik, politik ilişki ve gelenek içerisinde olduklarını kanıtlamaktadır. Protogeometrik ve Geometrik döneme tarihlendirilen seramiklerin İonia daki dağılımı, İon kolonizasyonunun başlaması ve kısa sürede tamamlanması açısından önemli bulgulardır. Kolonistler yanlarında getirdikleri seramik geleneğini, yeni yurtlarında bir süre daha devam ettirmişlerdir. Miletos-Samos-Khios, 545 Kolophon, 546 Erythrai 547 Smyrna, 548 Phokaia, 549 Ephesos 550 ve Klazomenai da 551 çeşitli oranlarda Protogeometrik veya Geometrik döneme ait seramiklere rastlanmaktadır. İon kolonizasyonu sürecinde ve hemen sonrasında, Phokaia, Klazomenai, Smyrna, Ephesos, Miletos ve Didyma da, 7. ve 6.yy da, gri hamurlu, siyah firnisli, İonia tipi tek renkli seramik kullanımını ve üretimini destekleyen kanıtlar bulunmaktadır. 552 İonia seramik geleneğini, Khios-Phokaia-Smyrna-Klazomenai-Erythrai-Teos un yer aldığı kuzey İonia; Miletos, Ephesos ve belki de Samos un yer aldığı Güney İonia olmak üzere iki farklı ana merkezde toplamak mümkün görünmektedir. Subgeometrik dönem seramikleri, Kuşlu kase, İonia kasesi, Rozetli kaseler, Dalgalı çizgi bezemeli seramikler, Yaban Keçisi Stili ve Fikellura Grubu, yerel İonia üretiminin izlerini taşımakta ve hemen hemen bir çok İon kentinde bulunmaktadır. İonia üretimi seramiklerin yayılım alanı oldukça geniştir. Özellikle İon koloni kentlerinde, göreceli oranlarda olmak üzere ele geçmektedir. Al Mina tabakaları, Yunan ve Doğu Yunan kökenli seramiklerin en iyi şekilde takip edilebildiği ve tarihlenebildiği merkezlerden biri olarak kabul edilmektedir. 553 Doğu Yunan atölyelerinden çıkmış örneklerinin başında Kuşlu kaseler, İonia kasesi ve Yaban Keçisi Stili ile bezenmiş seramikler gelmektedir. Sayısal olarak yoğun olmamakla beraber Aiolis, Karia ve Lydia da, ithal İonia seramiklerine rastlanmaktadır. Bu yayılım içerisinde, Kuşlu kotyle formundan esinlenerek geliştiği düşünülen Kuşlu kaselerin, yılları arasında Doğu Yunan 545 Desborough 1952, 216, 217, Holland 1944, Cook 1959/1960, Akurgal 1983, pl. 7: a- d, pl. 8: a- c, pl. 9: a- c, pl. 15: a- d, pl. 24: a- b, pl. 25: a- b 549 Akurgal 1956, Brein 1978, pl. 220, Abb.4-8, pl. 221, Abb. 9-12; Kerchner 2003, , Taf Ersoy 1993, Polat 2002, 188, Boardman 1980, 39-54

93 82 merkezlerinde ana üretiminin odaklandığı ve denizaşırı Yunan kolonilerine ihraç edildiği düşünülmektedir. 554 Son yıllarda yapılan araştırmalar göre, Kuşlu kase üretimi yapan ana atölyeler, Teos ve Klazomenai yakınlarına yerleştirilmektedir. 555 Kuşlu kaselerin ardından üretilmeye başlayan Rozetli kaseler, 7.yy ın son dörtlüğünden 6.yy ın II.yarısının içlerine kadar görülmektedir. 556 Rozetli kaseler, Smyrna da geç 7.yy ile 6.yy ın ilk yarısında kullanılmış olmalıdır. 557 Ayrıca Klazomenai da, 558 Didyma da, 559 ve Sardis te sayısal olarak tatmin edici olmamakla beraber kullanımı kanıtlanmaktadır. 560 Doğu Yunan merkezlerinin tekelinde, 7. ve 6.yy boyunca geliştiği düşünülen bir diğer grup, Dalgalı çizgi bezemeli amphora/hydria grubudur. Doğu Yunan merkezleri ve onların Akdeniz ve Karadeniz kolonilerinde yoğun olarak ele geçmesi, ana üretim odaklarının Doğu Yunan merkezli olduğu düşündürmektedir. Özellikle Klazomenai kazıları ile ilgili yapılan düzenli yayın ve tez çalışmaları sonucunda, Dalgalı çizgi bezemeli seramikler üzerine tartışma olanağı ortaya çıkmaktadır. Bu grubun, İonia da Klazomenai, Ephesos, Miletos, Samos ve Khios ta yayılım gösterdiği tespit edilmiştir. Geç 7.yy ve 6.yy boyunca üretilen İonia kaseleri, yapılan kil analizlerine göre Samos ve Miletos üretim merkezlerine işaret etmekte, İonia ve Aiolis teki yayılımın yanı sıra, Karadeniz ve Doğu Akdeniz de 561 ele geçiyor olması, daha önce Kuşlu kaseler hakkında ileri sürdüğümüz görüşle benzer olarak, doğrudan kolonilerdeki yayılımı ifade etmektedir. İonia kaseleri, ulaştığı bazı merkezlerde taklit edilerek yerel atölyelerde üretilmiştir. 562 Kolonizasyon sürecinin tamamlanmasının hemen ardından, Kıta Yunanistan geleneklerine bağlılık bir süre daha devamlılık göstermiş, ancak İon yerleşimcilerinin yeni yurtlarında kaçınılmaz olarak yerini melez bir maddi kültüre bırakmıştır. Bu 554 Roebuck 1959, 63; Cook-Dupont 1998, Kerschner 2008b, Cook-Dupont 1998, 26, Akurgal 1950, pl.113: a, pl.116, c; Cook 1985, fig. 1; Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, Taf. 3. no: Ersoy 1993, pl.20, no:118, pl.21, no: 338, pl. 27, no: , pl. 30, no: 155, pl. 36, no: 308, pl. 48, no: 310, pl. 71, no: 309, 322; Güngör 2006, fig. 17: D Tuchelt 1973/1974, Taf. 49, no: Greenewalt 1966, , pl. V 561 Cook-Dupont 1998, Cook-Dupont 1998, 129

94 83 etkileşim sürecinde, etkileşim yönünü tespit edebilmek bazen oldukça güç olmaktadır. Yerli Batı Anadolu etkileri, kısa sürede yeni bir İon seramik geleneği yaratılmasında katkıda bulunmuştur. İonia da figürlü seramik üretiminin, 7.yy ortalarında başladığı kabul görmektedir. İonia da Yaban Keçisi Stili nin oluşum evresinde, Korinth seramiklerinin olası etkisi göz ardı edilmemelidir. Yaban Keçisi Stili, en erken evresinde Güney İonia, geç evresinde ise Kuzey İonia atölyelerinde yaratılmış ve üretilmiştir. Smyrna, Phokaia, Klazomenai, Miletos, Samos, Khios, Erythrai ve Ephesos farklı oranlarda Yaban Keçisi Stili nde seramik buluntuları vermektedir. İonia nın koloni kentlerinde de belirgin bir grup oluşturacak oranlarda ele geçen Yaban Keçisi Stili ile bezenmiş örnekler, ticari bir egemenlik sınırı çizmesi açısından önemli bir grubu oluşturmaktadır. Miletos un ana üretim merkezi olduğu Yaban Keçisi Stili, İonia ve yakın komşusu Aiolis dışında, erken evre ile Rhodos ve Karia da; orta evre ile Berezan, Olbia, Histria, Al Mina, Naukratis, Tokra, Meşad Hashavyahu; birkaç örnekle Kykladlar, Kıta Yunanistan ve batı Yunanistan da temsil edilmektedir. 563 Yaban Keçisi Stili nin geç evresinde Kuzey İonia atölyelerinde geliştiği düşünülmektedir. Klazomenai Akropolü üzerinde sürdürülen kazı ve araştırmalar sonucunda, bu alanda, 6.yy ın ilk yarısında üretim yaptığı düşünülen seramik kompleksleri ve çeşitli seramik çöplükleri tespit edilmiş olup bu veriler ile Geç Yaban Keçisi Stili üretimi de desteklenmektedir. 564 Ele geçtiği başlıca merkezler, Klazomenai, Ephesos, Samos, Khios, Pitane, Tarsus, Mersin, Kıbrıs, Al Mina, Tell Sukas, Meşad Hashavyahu, Naukratis, Tell Defenneh, Tokra, Rhodos, Sinope, Histria, Berezan, Olbia, Apollonia Pontika, Pantikapaion, Nymphaion, Theodosia, Phanagoria, Myrmekion, Hermonassa, Keppoi ve Odessos olarak sıralanmaktadır. 565 İonia kentlerine oranla, Levant Bölgesi ile Mısır, Marmara ve Karadeniz koloni kentlerinde daha fazla ele geçmesi ekonomik alışkanlıkların ve kontrol edilen yerel pazarların profilini vermesi açısından önemli bir durum olarak kabul edilebilmektedir. 563 Cook-Dupont 1998, Ersoy 2003, Aytaçlar 2005,

95 84 Orientalizan Stil ile bezenmiş tabaklar, doğulu etkilerin revaçta olduğu Yaban Keçisi Stili ile çağdaş olarak İon merkezlerinde yoğun olarak üretilmiş ve benzer koloni pazarlarında yer edinmiştir. Fikellura Grubu, yaygın olarak amphora, amphoriskos ve oinokhoe form repertuarı ile tanınmaktadır. Ana üretim merkezlerinin Güney İonia da Miletos ta olduğu düşünülmektedir. 566 Persler in Batı Anadolu da egemenlik oluşturmaya başladığı dönemlerde, Kuzey ve Güney İonia merkezleri birbirinden bağımsız olarak seramik üretmektedir. Kuzeyde Siyah Figür tekniğine karşılık, güneyde Fikellura üretimi görülmektedir. Ancak hem kuzey hem de güney İon kentleri koloni merkezlerinde ortak pazar edinebilmişlerdir. Fikellura Grubu seramiklerinin dağılımında ise, Miletos, Samos, Ephesos, Rhodos, Sardis, Damlıboğaz(Mylasa), Delos, Aigina, Kıbrıs, Naukratis, Tell Defenneh, Kyrene sayılabilmektedir. 567 Oldukça nadir de olsa Khios ta Fikellura Grubu seramikler tespit edilmiştir. 568 Histria da ve Olbia da, Fikellura taklidi seramiklerin üretildiği kabul edilmektedir. 569 Kuzey İonia da Khios ve Klazomenai, yerel seramik atölyelerinin varlığını güçlü kanıtlar ile desteklemektedir. Khios Chalice Stili nin üretimi, 6.yy ın ilk dörtlüğünden 6.yy ortalarına kadar kısa süre devam etmiş olmalıdır yy ın 2. dörtlüğünde üretilen Khios Grand Stili, Pitane, Naukratis, Tokra, Kyrene, Aigina, Atina, ve Berezan da ele geçmektedir. 571 Khios kökenli diğer seramiklere, öncelikle Erythrai, Klazomenai, Smyrna, Pitane, Thasos, Aigina, Berezan, Olbia, Naukratis, Tokra, Kyrene ve batıda Taranto, Katana, Sybaris ve Marsilya da rastlanmaktadır. 572 Khios Grand Stili ve Khios Siyah Figür tekniği 6.yy da; 573 Klazomenai Siyah Figür tekniği 6.yy ortaları ve sonrasında, İonia da seramik sanatına yeni bir boyut katmıştır. 574 Klazomenai Siyah Figür seramiği, 6.yy ortalarında ve hemen sonrasında en sık amphora formunu kullanmış ve Anadolu dan ziyade Kıta Yunanistan etkisi altında kalarak, İonia seramik 566 Cook-Dupont 1998, Cook-Dupont 1998, 88, Boardman 1967, 172, pl Cook-Dupont 1998, 89, Cook-Dupont 1998, Cook-Dupont 1998, Cook-Dupont 1998, Boardman 1967, Boardman 1967, , pl , , fig ; Cook-Dupont 1998, 71-76; Özer 2006(Yayımlanmamış Doktora Tezi)

96 85 geleneğine yeni bir açılım getirmiştir. 575 Seramik üretiminde Attika nın 6.yy başlarından itibaren Korinth in yerini almasının ardından, Klazomenai ile Khios ta Siyah Figürlü seramiklerin ortaya çıkması, Attika ya öykünme ile açıklanabilir. Ancak, Khios ve Klazomenai merkezli gelişen bu yeni stil ve teknikler, Yaban Keçisi Stili nde olduğu gibi İonia da homojen bir yönelim yaratamamıştır. Akdeniz havzasında büyüyen ticaret kapsamında, İon kentleri kendi ticari amphoralarını da üretmişlerdir. Amphoraların taşıma kabı olarak kullanıldığı kabul edilirse, içinde taşınan ürünün öncelikli olduğu, taşıma kabının ise ikinci derecede önem taşıdığı görülmektedir. İonia da yerel ticari amphora üretimi, seramik pazarı içerisinde geniş bir yer tutmaktadır. Bölgesel tarımsal üretimin şekillendirdiği zeytinyağı veya şarap amphoraları, devam eden kazıların ve kil analizlerinin de onayladığı üzere büyük boyutlu olarak organize olmuştur. İonia da Klazomenai, Miletos, Samos ve Khios üretimi ticari amphoralar, 576 ekonomik sirkülasyon içerisinde kendi tipolojilerini yaratacak kadar baskın olmuşlardır. İonia da 7. ve 6.yy boyunca favori olan seramik form repertuarı, çağdaşı Yunan form repertuarı ile örtüşmektedir. Kotyle, skyphos, krater, dinos, lekythos, alabastron, aryballos, kyliks, amphora, hydria, oinokhoe, olpe, pyksis, lekane, lekanis ve çeşitli tabak tipleri kullanılan başlıca formlar arasında yer almaktadır. İonia da boyalı ve figürlü en erken seramiklerden biri, Samos ta ele geçirilen yaklaşık olarak 600 lü yıllara tarihlendirilen Euphorbos tabağı olup, Mısır la yaşanan yoğun Yunan ilişkilerinin bir ürünü olarak değerlendirilmektedir. 577 Ancak Phrygia ve Lydia da, henüz İonia ve Kıta Yunanistan da boyalı vazolar görülmeden kısa bir süre önce çok renklilik bir gelenek haline dönüşmüştür. Olasılıkla Yakın Doğu ile, Yunan tüccarlarından ve paralı askerlerinden kısa bir süre önce iletişim kurulmuş olmalıdır. Yerel İonia yaratısı ve İonia üretimi seramiklerin, İon kent merkezleri ve onların kolonilerinde yoğun olarak ele geçmesi şaşırtıcı bir durum değildir. Seramik tüketiminde, beklentilerin ve beğenilerin karşılanması, koloni kentlerin kurucu veya ana kentle olan ticari ve kültürel ilişkisinin boyutlarını göstermesi açısından dikkate değerdir. İonia üretimi seramikler, Pers tehlikesi altında bile bir süre varlık 575 Boardman 1980, 134: Cook-Dupont 1998, Cook-Dupont 1998, , ; Şenol 2003, 7-11, 52, Schaus 1988, 109

97 86 gösterebilmiş, ancak Persler in Sardis i ele geçirmesinin ardından, İonia da seramik üretiminin ve dağılımının homojenlik dengesi alt üst olmuştur LYDİA ÜRETİMİ SERAMİKLER ÜZERİNDEKİ İONİA ETKİLERİ DOĞRUDAN TAKLİTLER Kuşlu Kaseler Sayıları az olmakla beraber Sardis te bulunan Kuşlu kase örneklerinin birçoğu çentikli ağız kenarı profili ile karakterizedir. 578 Doğu Yunan merkezlerinde ele geçen paralelleri ile karşılaştırıldığında, kulp ve gövde cidarının Sardis te üretilen Kuşlu kaselerde daha kalın olduğu fark edilmektedir. 579 Genel olarak form ve kulplar arası bezeme kuşağı standartları bakımından İon kentlerinde bulunan örnekler ile uyum içerisinde olup, kil ve boyama tekniği bakımından Sardis yerel geleneği ile örtüşmektedir. 580 Kullanım dönemi, Sardis için oldukça problemli olmakla beraber bir örnek hakkında, geç 8.yy veya erken 7.yy önerilmektedir. 581 Kuşlu kaseler, Batı Anadolu da oldukça geniş alanlarda yayılım göstermektedir. 582 Sayısal yoğunluk ve geniş dağılım alanı, ana üretim atölyelerinin belirlenmesini güçleştirmektedir. 583 Kuşlu kase üretimi yapan ana atölyelerin, Kuzey İonia da olasılıkla da Teos ve Klazomenai civarında yer aldığı ileri sürülmektedir. 584 Ephesos Artemisionu kazıları, Kuşlu kaselerin 7.yy ın 2. dörtlüğünden itibaren kullanıldığını göstermektedir. 585 Smyrna da ele geçen Kuşlu kaseler, E. Akurgal tarafından Subgeometrik stilin temsilcisi olarak kabul edilerek, 7.yy içlerine verilmektedir. 586 Smyrna da, son yıllarda devam eden çalışmalar dahilinde Kuşlu kaseler üzerine kapsamlı bir araştırma, M. Kercshner tarafından yapılmıştır. Smyrna 578 Gürtekin 1998, 166, 168, şek. 23, no: 96, Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, 168, 177, şek. 23, 97 no lu örnek üzerinde Damarlı Boyama tekniği kullanılmıştır. 581 Gürtekin 1998, Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, Kerschner 2008b, Kerschner 1997, 107,108, Taf. I, 1-4; 119, Taf. IV, 22; 124, Taf. V, 34; 128, Taf. VI, 42, 43; 135, Taf. VII, 49-51; 136, Taf. VIII, 54: 147, 148, Taf. X, 73-78; 160, Taf. XIV, 109, 110; Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemier 2002, Taf. 1, no: Akurgal 1950, 10, pl. IX. a

98 87 Kuşlu kase grubunun, 7.yy ın 2. dörtlüğünden başlayıp 6.yy ın ilk yıllarında devam ettiği görülmektedir. 587 Klazomenai da da Kuşlu kaseler tanımlanmaktadır. 588 E. Akurgal ı Miletos un ana üretim atölyesi olarak düşündüren 589 ve Miletos ta erken örnekleri, 7.yy ın ilk yıllarına tarihlendirilen tabakalarda ele geçen çok sayıda örnek bulunmaktadır. 590 (fig. 18) Fig. 18. Miletos ta ele geçen bir kuşlu kase Didyma, 7.yy boyunca Kuşlu kaselerin tercih edildiği bir diğer merkez durumundadır. 591 Khios seramikleri arasında Kuşlu kase örnekleri kaydedilmektedir. 592 Karia da Kuşlu kase taklitleri yerel olarak üretilmektedir. 593 Kuşlu kase taklidi seramiklerin, Sardis te İonia etkisi altında üretildiğini söylemek yerinde olacaktır İonia Kasesi İonia kasesi taklidi, Sardis te nadir görülmesine karşın ağız, gövde ve kulp profili açısından İonia atölyelerinin öngördüğü oranlarla uyum gösterip, yerel kil niteliklerinin tanımlanması sonucunda, Vallet-Villard ın TipBI sınıfı ve Hayes Tip V ile 587 Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, 101, 102, Taf. 2, no: Akurgal 1950, 11, dipnot: 9; Ersoy 1993, pl. 31, no: 588, pl. 50, no: 513, pl. 72, no: 505, pl. 73, no: 506, 507, pl. 74, no: Akurgal 1950, 11, dipnot Graeve 1973/1974, Taf. 24, no: 59, 60, 62; Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, 100, 101, Abb Tuchelt 1973/1974, Taf. 47, no: Boardman 1967, , pl , no: Boardman 1980, 86, fig Gürtekin 1998, 177

99 88 yakın bulunarak, yılları arasında yapıldığı düşünülen yerli üretimi destekler niteliktedir. 595 Sardis te geleneksel bir boyama tekniği olarak kabul edilen Linear Black-on-Red tekniği ile boyanmış, İonia kasesi taklidi bir örnek dikkati çekmektedir. 596 Beyaz zemin üzerine koyu renk boyama tekniği, Sardis te oldukça yaygın bir teknik olup, İonia kasesi taklitleri üzerinde de uygulanmaktadır. 597 PN sektöründeki, altın işliklerinin tarihlendirilmesi amacıyla değerlendirilen bir grup seramik içerisinde, İonia kaselerine ait parçaların arasında, Tokra IX tipi olarak kabul edilen ve 6.yy başlarına tarihlendirilen örnekler bulunmaktadır. 598 İonia kaselerinin, 7.yy da Miletos ta da kullanıldığı bilinmektedir. 599 İonia kaseleri, Ephesos, 600 Klazomenai, Smyrna, Khios 601 ve Samos 602 kentlerinde de varlık göstermektedir Dalgalı Çizgi Bezemeli Seramikler Sardis kazılarında ve yakın çevresinde yapılan araştırmalarda, 7. ve 6.yy da yerel olarak üretilmiş Dalgalı çizgi bezemeli çok sayıda amphora/hydria örnekleri bulunmaktadır. 603 Dalgalı çizgi bezeme, günlük kullanım kapları üzerinde kullanılmış olmalıdır ki çeşitli buluntular bu fikri desteklemektedir. 604 Bu çerçevede, amphora/hydria grubu en büyük grubu oluşturmaktadır. Dalgalı çizgi bezeme, amphora ve hydriaların en sık boyun ve omuz alanlarında uygulanmaktadır. 595 Gürtekin 1998, 177, 178, şek. 23, no: Gürtekin 1998, 37, No: 24, şek. 6, lev Gürtekin 1998, No: 98, şek. 23, lev Ramage-Craddock 2000, 95, fig , Graeve 1973/1974, Taf. 24, no: 63-65, Taf. 25, no: 66-73; Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, 114, Abb Kerschner 1997, Taf. II. 10, 11, Taf. III. 12, 13, Taf. IV. 23, 24, Taf. V. 35, Taf. VI , Taf. VIII. 57, Abb. 40, Taf. XI. 79, Abb. 39, Taf. XI , Abb. 43, Taf. XV , Abb. 46, Taf. XVI. 125; Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, 108, Taf Boardman 1967, 135, Furtwangler 1980, Abb. 22, Taf. 57, no: 3(IV/6) 603 Hanfmann, 1959, 28, fig.14; Greenewalt 1986, 16; Hanfmann 1983, 79, fig. 141; Greenewalt 1987, 26, 28, fig.12; Gürtekin 1998, 169, 170, 173, 174; Gürtekin Demir 2005, 3, 8: Sardis dışında, Akçapınar ve Mersinli de ele geçen çeşitli örnekler üzerine yapılan araştırmalar sonucunda, tipolojik bir tanımlama yapılmıştır.; Cahill-Kroll 2005, 599, dipnot 28(Yayımlanmamış Dalgalı çizgili bezemeli hydria parçası) 604 Uzun 2007, 17

100 89 Dalgalı çizgi bezeme Sardis te, Anadolu geleneği etkisi altında üretilmiş olan Black-on-Red 605 ve Bikrom boyama tekniği ile beraber de kullanılmaktadır. 606 Bikrom teknik ile beraber omuzda kullanılmış dalgalı yatay S motifi ile amphoralar, Doğu Yunan merkezlerini çağrıştırmaktadır. 607 Bazen simetrik iki ayrı S motifi birbirne bağlı olmakta ve bu bağlantı noktası bir palmetle veya baklava motifi ile vurgulanmakta, yatay kulplar düz boyanırken, dikey kulplar ise X motifi ile süslenmektedir. 608 Sardis te bulunan örnekler arasında, kırmızı Bikrom teknikle boyanmış skyphoskraterlerin form ve bezeme prensibi açısından en yakın örnekleri, geç 7.yy ve erken 6.yy da Samos ta 609 ve 6.yy da Miletos ta 610 bulunmaktadır. Ayrıca Sardis te, Bikrom teknikle boyanmış, skyphos ve tabak formları üzerinde, Dalgalı çizgi bezemenin uygulandığı örnekler mevcuttur. 611 Sardis te ele geçmiş olan Dalgalı çizgi bezemeli tabak, karinalı profili ve bezeme prensibi bakımından Miletos ta tanımlanan örnekler ile uyum içerisindedir. 612 Sardis icadı yerel Damarlı boyama tekniği, Dalgalı çizgi bezeme ile bir arada kullanılan bir diğer tekniktir ki bu durum açık zemin üzerine koyu renk firnisle yapılmaktadır. 613 İon kentlerinde ele geçen Dalgalı çizgi bezemeli seramiklerin, form ve bezeme anlayışı açısından Sardis te yerel üretimi etkilediği ve geleneksel seramik boyama teknikleri ile beraber kullanıldığı söylenebilmektedir. 614 Sardis te bulunan örnekler üzerinde görülen yatay S motiflerinin bağlantı noktalarının palmet motifi ile vurgulanması, Fikellura Grubu seramiklerdeki bitkisel komplekslerin vazgeçilmez motiflerinden biri olan palmetleri anımsatmaktadır. Bu grup üzerinde görülen büyük spirallerin aralarına, palmet motifleri yerleştirilmektedir. Klazomenai da, Kuzey İonia Yaban Keçisi Stili nde benzer palmet motifleri görülmektedir. 605 Gürtekin 1998, 64, No: 32, lev. 10, No: 8, 10 (iç yüz), şek. 4, lev. 4; No: 21, şek. 6, lev. 7; No: 6, şek. 4, lev. 3; No: 7, lev Gürtekin 1998, 139, No:67, No:69, şek. 16, lev.22, No: Gürtekin 1998, 138, No: 80, şek. 21, lev Gürtekin 1998, Walter 1957, Beilage 54, No: Kleiner 1979, 149, Taf. 39, no: 2, Abb Gürtekin 1998, 138, 140, No: 63, 64, şek. 14, lev Kleiner 1979, 150, Taf. 39, no: 4, Abb. 21; Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, 166, No: 102, şek. 25, lev Gürtekin 1998, 181; Uzun 2007, 307

101 90 Doğu Yunan kentleri ve onların Akdeniz ve Karadeniz kolonilerinde yoğun olarak ele geçmesi nedeni ile birincil atölyelerin, Doğu Yunan merkezli olduğu yönünde güçlü kanılar bulunmaktadır. 615 Açık zemin üzerine koyu renk dalgalı çizgi varyasyonları, Myken seramiklerini çağrıştırmaktadır. Doğu Yunan bölgelerinde yoğun olarak ele geçmesi, Myken seramiklerinin varlığından ve geleneğinden haberdar olunduğunu düşündürmektedir. Klazomenai Dalgalı çizgi bezemeli seramikleri, K. Uzun tarafından detaylı olarak çalışılmıştır. Bu kapsamdaki ana form olan amphoraların, Klazomenai dışında ele geçtiği merkezler arasında, Attika, Delos, Rhodos, Assos, Ksanthos, Khalkidiki, Kilikia, Histria, Tokra, Mailhac ve Marsilya olarak sayılmaktadır. 616 Klazomenai da ele geçen benzer bezemeli amphoralara ait parçalar, 6.yy ın son dörtlüğüne tarihlendirilmektedir. 617 Bu tip bezemenin kullanıldığı bir diğer büyük grubu hydrialar oluşturmaktadır. Attika, Delos, Rhodos, Ksanthos, Tarsus, Al Mina, Tell Sukas, Meşad Hashavyahu, Tell Defenneh ve Tokra Dalgalı çizgi bezemeli hydriların varlığı ile dikkat çekmektedir. 618 Klazomenai Akropolü nün güney yamacında ele geçen ve Dalgalı çizgi bezeme tekniğinin kullanıldığı en erken örnekler olan hydria grubu, 6.yy ın ilk yarısına tarihlendirilmektedir. 619 Ayrıca, Klazomenai Yıldıztepe Nekropolü nde bulunmuş olan ve 7.yy ile geç 6.yy a tarihlendirilen krater, oinokhoe ve olpe formları üzerinde dalgalı çizgi motifi kullanılmıştır. 620 Samos Heraionu III. yapı evresi ile ilgili tabakalarda, 590/580 yıllarına tarihlenen örnekler mevcuttur. 621 Dalgalı çizgi bezeme, thelastron gibi farklı formlara da uyarlanmıştır. 622 Ephesos Artemisionu nda bulunan seramik grupları içerisinde yer alan, Dalgalı çizgi bezemeli küçük boyutlu bir oinokhoe?/amphora?/hydria? parçası, 7.yy ortaları veya hemen sonrasına tarihlendirilmektedir. 623 Miletos ta, Dalgalı çizgi bezemeli seramik örnekleri tespit edilmektedir. 624 Khios ta, kase, hydria, pithos-amphora ve oinokhoe 615 Hürmüzlü 1995, 125, pl. 68, 69, no: , Hürmüzlü 2003, 327; Gürtekin 1998, 180, Uzun 2007, Ersoy 1993, 354, Uzun 2007, Ersoy 1993, Güngör 2006, 91-96, fig. 10: , fig. 20: D-34, fig. 20: D- 35, fig. 20: D- 37, fig. 20: D Furtwangler 1980, , 218, fig. 41, pl. 56, Boehlau 1898, 48, Taf. VIII. 14, Nr ; Löwe 1996, 72, Grab. 48, Kerschner 1997, 115, 116, Taf. III, Graeve 1973/1974, Taf. 30, no: 120, Taf. 13, no: 128

102 91 formlarında, Dalgalı çizgi bezeme kullanılmaktadır. 625 Smyrna, Dalgalı çizgi bezemeli amphora/hydria grubunun görüldüğü bir diğer İon kentidir. 626 Klazomenai da Dalgalı çizgi bezemeli seramik üreten atölyelerin varlığı, buluntuların yoğunluğu ve curuflar aracılığı ile desteklenmektedir. 627 Doğu Yunan merkezlerinde ve onların Akdeniz ve Karadeniz kolonilerinde, 8.yy dan başlamak üzere, 6.yy a kadar 628 yoğunluk göstermesi açısından bakıldığında, birden fazla merkezin üretimi düşünülmelidir. Klazomenai üretimi olarak tanımlanan ithal Dalgalı çizgi bezemeli seramiklere, Smyrna, Miletos, Lesbos, Attika, Histria, Apollonia, Olbia, Berezan, Hermonassa, Gorgippa, Pantikapaion, Myrmekia, Meşad Hashavyahu, Tokra da rastlamak mümkün olmaktadır. 629 Sardis, doğrudan taklitlerin ve doğrudan etkilerin görüldüğü Kuşlu kase taklidi, İonia kasesi taklidi ve Dalgalı çizgi bezemeli amphora/hydria grubu ile İonia seramik geleneğinin ilkelerini yansıtmaktadır. Klazomenai, Samos, Khios, Smyrna ve Miletos Arkaik dönem sonlarına kadar üretime devam etmişlerdir. 630 İonia da, Dalgalı çizgi bezeme tekniğinin, Hellenistik dönemde kullanımına yönelik yeterli veriler olmamakla beraber Sardis te, Hellenistik dönemde kullanımını destekleyen kanıtlar bulunmaktadır Sardis Yaban Keçisi Stili G. M. A. Hanfmann a göre, Yaban Keçisi Stili, Kıbrıs, Fenike ve Suriye kökenli bezeme unsurlarının yanı sıra, çok renklilik ve beyaz astar uygulaması ile Batı Anadolu etkili, teknik ve stil olarak daha çok bir Doğu Yunan başarısıdır. 632 Hemen hemen çağdaş dönemlerde, Koritnh Seramiği minyatür hayvan frizleri ile büyük bir atılım yapmıştır. Korinth kilinin açık tonları, 633 Batı Anadolu da astar uygulaması konusunda bir öykünmeyi akla getirmektedir. Ancak geleneksel beyaz/krem nitelikli astar 625 Boardman 1967, 116, 115, 140, 165, fig. 71, 144A, fig. 86, 509, fig. 88, 508, fig Cook 1958/1959, Uzun 2007, 294, Gürtekin 1998, Uzun 2007, 299, Uzun 2007, Gürtekin 1998, Hanfmann 1953, Farnsworth 1970, 16

103 92 uygulaması, Sardis ve Aiolis vazoları üzerinde görülmektedir. 634 Khios seramiklerinde kremsi beyaz veya beyaz astar tercih edilmiştir. 635 Yaban Keçisi Stili seramiklerin genelinde görülen kremsi beyaz astar, Güney İonia da kalın, Kuzey İonia da daha ince olarak uygulanmaktadır. 636 Sardis stilinde, arınmış saf kil, beyazımsı astar, mat-morumsu siyah ve turuncu/kırmızı boya kullanımı ile özensizce ve dikkatsizce çizimler bulunmaktadır. 637 Firnis içeriğine göre, Sardis te iki ana grup tespit edilmiştir. Kırmızı renkli Sardis stilinde, özensiz fırça darbelerine karşın canlı ve dengeli sahneler, ressamın hakimiyetini göstermekte; Kahverengi renkli Sardis stilinde ise benzer çizimler dakiklikten uzak ve özensiz ifadeler taşımaktadır. 638 Kırmızı renkli Sardis stili, mat mor/çikolata/gri renkli kontur çizgiler kullanmakta ve stilin ek boya seçenekleri ise parlak turuncu/kırmızı/kahverengi tonlarındadır. 639 Sardis firnisi, Yunan merkezlerinin demiroksit içerikli parlak kahverengimsi/siyah firnisine; Sardis ek boya nitelikleri ise Yunan ek boya rengi olan kızıl/mor rengine benzememektedir. 640 Kahverengi renkli Sardis stili, kullandığı sulandırılmış demiroksit içerikli firnis nedeniyle elde edilen ek boyanın koyu kahverengiden açık kahverengiye, altın sarısından açık sarıya kadar değişebilen ve bazen de metalik bir ışıltıya sahip olan karakteri ile ayrılmaktadır. 641 Yerel Sardis Stili ni, Güney İonia Yaban Keçisi Stili nden ayıran, firnis ve boya karakterinden yukarıda söz etmiştik. Stilistik ve teknik olarak bazı detaylar tespit edilmiştir. Aynı türden ve yan yana duran hayvan figürlerinin, alternatif olarak farklı renklerle boyanması, Sardis dışındaki merkezlerde nadiren görülmektedir. 642 Sardis te, noktalı geyik postu betimlemesi amacıyla rezerve bırakılmış post üzerine, firnisle 634 Cook-Dupont 1998, 45; Greenewalt 1970, Boardman 1980, 102, 106, 157; Cook-Dupont 1998, Cook-Dupont 1998, Cook-Dupont 1998, 66, fig Greenewalt 1970, bkz. Kırmızı renkli grup örnekleri için, nos. 1-8( pls.1,2: 1-2, 3: 1-2, 4: 1-3, 5: 1-4, 6: 1-4); Kahverengi renkli grup örnekleri için nos. 9-15( pls. 7,8: 1-5, 9: 1-2); Walter- Karydi 1973, Taf. 126, 1040: nokta bezemeli kedigiller, özensiz fırça darbeleri ile Sardis üretimini düşündürmektedir. ; Hanfmann 1983, fig Greenewalt 1970, Greenewalt 1978a, Greenewalt 1970, Greenewalt 1970, 62

104 93 noktalı detay verilmektedir. 643 Ancak, Güney İonia, Aiolis ve Khios Yaban Keçisi Stili nde ise koyu renk firnisle boyanmış postun üzerinde, rezerve noktalarla yapılan betimleme de tam tersi bir durum söz konusudur. Yine hayvan figürlerinin anatomik detaylarının belirtilmesi konusunda bazı farklılıklar göze çarpmaktadır. Kompozisyonda yer alan geyiklerin yukarıda söz ettiğimiz gibi yerel bir tercih olarak bezenmiş post stilizasyonu görünmekte, ancak aynı geyiklerin çene altında yer alan kolye benzeri bir bant motifi, Doğu Yunan merkezlerinin betimlediği üzere noktalı geyik figüründen etkilenmiş olmalıdır. 644 Fauna açısından, Sardis ile Güney İonia, Khios ve Aiolis örnekleri paralel olup keçi, geyik, köpek, aslan, sphinks, domuz, boğa ve kırlangıç önceliklidir. Sardis te büyük kedigillerin noktalı ayak-pati betimlemesi 645 ve uzun bacaklı kuş figürü, 646 diğer çağdaş stillerde yaygın değildir. Sardis te bir mezar kontekstinden gelen iki skyphos üzerindeki balık betimlemesi ve tombul kuş figürü(keklik?), Orientalizan Stil de ender olarak görülmektedir. 647 Orientalizan gelenek içinde Sardis te yerel atölyelerde üretilmiş, balık ve deniz yılanı figürlerinin yer aldığı, karmaşık bitkisel bezemesi ile dikkat çeken ve beraberindeki seramiklere göre 6.yy ortalarına tarihlenen bir dinos ele geçirilmiştir. 648 Balık figürü, İon kentleri içinde Samos ta örneklenebilmektedir. 649 Balık figürüne, Karia erken Orientalizan seramik sanatında da rastlanmaktadır. 650 Deniz yılanı da sık rastlamayan bir figür olup, İon kentlerinde Orientalizan fauna içerisinde birebir karşılığına rastlanmamaktadır. Ancak Ephesos ta ele geçen ve 7.yy ın sonları ile 6.yy başına tarihlenen bir pyksis üzerindeki ikonografi, bu tartışma için uygun görünmektedir. 651 Samos ta bronz kazanlarda keçi sakallı deniz yılanı protomu kullanımı, Anadolu etkisini düşündürse de deniz yılanı figürü, Samos a Mısır sanatından aktarılmış olmalıdır. 652 PN sektöründe beraberindeki diğer seramik grupları ile işliklerin ve Kybele Altarı nın tarihlendirilmesine yardımcı 643 Hanfmann 1964, fig. 6; Greenewalt 1970, pl. 1: no: Greenewalt 1970, pl. 2, 2. no: Swift 1966, fig. 11; Greenewalt 1970, pl. 9, 2. no: Greenewalt 1970, pl. 9, 2. no: Greenewalt 1972, , pl. 4:11-3, 5:1, pl. 4: 1-3, 5:2. Bu iki örneğin gözlemlere dayanılarak, yerel Sardis kili ile üretilmiş olduğu düşünülmektedir. 648 Greenewalt 1995, fig.16, 17; Cahill 2001, ; Cahill-Kroll 2005, 600, fig Walter 1968, Taf. 78, no: 428; Walter- Karydi 1973, Taf. 34, no: 256a-c 650 Fazlıoğlu 1998, pl.12, no: EO Kerschner 1997, , Taf. XIII 94, Abb Hopkins 1960, 369, 370, pl.110, fig. 3

105 94 olan, Sardis Yaban Keçisi Stili ve Korinth etkili Doğu Yunan Yaban Keçisi Stili ile bezenmiş seramik parçaları ele geçirilmiştir. 653 Fig. 19. Sardis Yaban Keçisi Stili ile bezenmiş bir dinos Fig. 20. Güney İonia Yaban Keçisi Stili ile bezenmiş bir oinokhoe Sardis Yaban Keçisi Stili nin form repertuarı, Güney ve Kuzey İon üretim merkezlerinin ve geleneksel Lydia Bikrom, Black-on-Red, Damarlı boyama ve Mermer Taklidi boyama tekniği ile boyanmış seramiklerde kullanılan formlardan bağımsız değildir. Yalnızca dikdörtgen bir kapak farklı bir buluntudur. 654 Yaklaşık olarak 6.yy ortalarına tarihlenen bir grup seramikle beraber ele geçen, keçi, kuş ve bitkisel bezemeye sahip bir amphora söz edilmeye değerdir. 655 Ayrıca Doğu Yunan kentlerinde popüler olan dinos, yuvarlak veya düz dipli basit dinos formu ile Sardis te en sık Yaban Keçisi Stilinin favorisidir. 656 (fig.19) Aynı seramik stili çerçevesinde, dinos formu, Klazomenai da hatırı sayılır bir sayıda ele geçmektedir. 657 Yaban Keçisi Stili, 653 Ramage-Craddock 2000, fig , 4. 14, 4. 40, Greenewalt 1970, 62-65; pl. 6, no: 8; Greenewalt 1978a, Cahill-Kroll 2005, , fig Greenewalt 1966, ; Greenewalt 1970, 70, nos. 1,3, ayrıca bkz. 2, 4, 5, 10-15, pl. 14: 1-3, pl. 15: 1-3, pl. 16: 1-3, pl. 17: 1; Cook- Dupont 1998, fig ; Cahill-Kroll 2005, fig Hürmüzlü 1995, 74, 75, lev. 33: 127, 128; Hürmüzlü 2003, fig. 19: 109/1, lev. 77: 109/2, fig. 20: 109/15

106 95 yonca ağızlı ve yuvarlak ağızlı oinokhoe, tabaklar, krater, skyphos-krater, dinos ve pyksislerde uygulanmaktadır. Orientalizan etkilerin Attika, Korinth veya Girit seramikleri üzerinde, Doğu Yunan kentlerindeki gibi derin izler bırakamaması, 658 doğu-batı sentezi için uygun bir zemine zaten sahip olan İon kentleri için büyük bir fırsata dönüşmüştür. Yaban Keçisi Stili, gerek Güney İon gerekse de Kuzey İonia üretim merkezleri için Akdeniz den Karadeniz e, batıdan doğuya geniş bir alanlarda, öncelikle İon koloni kentleri aracılığıyla yayılan, büyük bir seramik endüstrisi ortaya çıkarmıştır. Fig. 21. Smyrna da ele geçen bir tridakhna parçası Doğu Yunan Orientalizan Stili için yakın tarihli yayınlarda, bezemede kullanılan keçi figürlerinden esinlenerek Yaban Keçisi Stili adı kullanılmaktadır. 659 (fig.20) Oysa bu başlık altında incelenen seramikler, her zaman keçi figürünün hatta her hangi bir hayvan figürünün bile kullanılmadığı bitkisel bezemeli örnekleri de içermektedir. Genel olarak Orientalizan Stil tanımı daha uygun görünmektedir. Orientalizan dönem seramiklerinin İon kentlerindeki yoğun dağılımı, üretim merkezlerinin tespiti için kil analizlerini zorunlu kılmaktadır. İon kentlerini en geniş alanlarda temsil eden grup, Orientalizan etkiler altında üretilen Yaban Keçisi Stili ve Fikellura Grubu 658 Hanfmann 1953, Cook-Dupont 1998, 32

107 96 seramikleridir. Orientalizan dönem, doğu- batı ; Yunanistan- Adalar- İonia- Batı Anadolu etkileşiminin doruk noktasında yaşandığı uzun bir süreçtir. Doğulu etkiler hakkında, 7.yy da üretilen Suriye veya Fenike işi tridakhnalar üzerindeki bezemeler, dikkat çekici niteliktedir. 660 (fig.21) Ayrıca doğu kökenli dokuma motifleri, Doğu Yunan Orientalizan uslubunun gelişmesinde rol oynamıştır. 661 Özellikle frizler içinde sıralanmış aslan ve geyik figürlerinin yer aldığı duvar halıları veya kilimler, Doğu Yunan Orientalizan seramikleri üzerinde etki etmiş olmalıdır. 662 I. Bin başlarında Yakın Doğu da kullanılan tekstil motiflerinin, Orientalizan seramik bezeme ilkelerinin olgunlaşma sürecine etkileri üzerine en kapsamlı çalışmalardan biri, K. S. Brown tarafından yapılmıştır. 663 Bu çalışmada Gordion, Asur, Kuzey Suriye, Fenike, Urartu, Ziwiye, Hasanlu, Luristan, Elam, Babil, Azerbaycan, Mısır ve Kıbrıs ve İç Anadolu plato kültürlerine ait tekstil örnekleri incelenmiştir. Doğu Yunan Orientalizan Stili, İonia da baskın bir grubu oluşturmaktadır. Miletos 664 ve Samos 665 göreceli olarak daha fazla veri sağlamaktadır. Kuzey İonia da Smyrna, bu stilin erken evresinden itibaren temsil edildiği İon kentlerinden biridir. 666 Ephesos ta, stilin erken evresi olan 640 lardan itibaren temsil edilen örnekler bulunmuştur. 667 Phokaia, 668 Khios, 669 Didyma, 670 ve Erythrai 671 ise şimdilik sayısal 660 Akurgal 1983, şek. 101: Smyrna da 600 civarına tarihlendirilen bir tridakhna parçası bulunmuştur.; Boardman 1980, fig. 58; Cook-Dupont 1998, 32, 33, fig Boardman 2005, Roebuck 1959, Brown 1980, , pl. I- XLV 664 Walter-Karydi 1973, Taf. 1: 2-10, 266, Taf. 21: 174, Taf. 78: 596, 699, 646; Kerschner- Schlotzhauer 2005, bkz yıllarına tarihlendirilen örnekler için fig. 3, fig. 5-6; yıllarına tarihlendirilen örnekler için fig ; 630 ile 610 yılları arasına tarihlendirilen örnekler için fig. 27, fig. 29; /570 yıllarına tarihlendirilen örnekler için fig. 38, fig. 40; Graeve 1973/1974, Taf. 26, 80-81, Taf. 27, Kerschner-Schlotzhauer 2005, bkz yıllarında görülen SiA Ia sınıfı içinde yer alan örnekler için fig. 7-8, yıllarında görülen SiA Ic sınıfı içinde yer alan örnekler için fig Walter 1968, Taf. 124: ; Akurgal 1950, 10; Akurgal 1983, pl. B-C: 620/610 yıllarına tarihlendirilen bir oinokhoe görülmektedir. Şek , Şek : 93-94, 600 ile 550 yılları arasına tarihlendirilen D açmasında bulunan seramikler arasında Yaban Keçisi Stili nde seramikler de yer almaktadır.; Akurgal 1983, pl. 36, no: c, pl. 37: a- c, pl. 40: c, pl. 112: a- c, pl. 114: a- b, pl.115: a- b, pl. 116: a, pl. 117: a- d, pl. 118: a- c, pl. 119: a- b, pl. 120: c; Cook 1985, 27, fig. 4; Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, Abb. 39, Abb. 40, Abb. 47, Abb. 49, Abb Walter -Karydi 1973, Taf. 23: 187 a- b; Kerschner 1997, Taf. IV , Abb. 49, Taf. XII. 88, Taf. XVI. 125, Taf. XVI, 130, Abb , Taf. XVII, 131, Abb. 51; Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, Abb. 31, Abb ; Kerchner-Schlotzhauer 2005, bkz. SiA Ib sınıfı içinde yer alan örnek için fig Walter 1968, Taf. 130: 628

108 97 olarak tatmin edici değildir. Erythrai da ele geçen bir tabak, bezemesi ile farklı bir zerafet sergilemekte; konstrüksiyonunda daha iyi gözlenebileceği üzere, kullanılan noktalı-volütlü bitkisel kompleksler ve dama tahtası motifi varyasyonu ile Ephesos Grubu seramiklerin bezeme kalitesini çağrıştırmaktadır. 672 Ana üretim merkezi olarak kil analizleri sonucu, Güney İonia özelinde Miletos kabul edilmektedir. 673 Güney İon atölyelerinde geliştirilen stil, erken-orta I, orta II, orta III evreleri olmak üzere 7.yy ortalarından 6.yy ın ilk dörtlüğüne kadar etkin olmuştur. 674 Ana üretim atölyelerinin geleneğinden uzaklaştıkça, farklı bölgesel isimlerle anılmakta veya taşralı üslup olarak daha genel bir nitelik kazanmaktadır. Temel ilkeler değişmeksizin, yerel beğeniler ve tercihler veya belki alışkanlıklar ile çeşitlemeler yapılmaktadır. Stil geç evrelerinde ise Kuzey İonia buluntularının yoğunluğu ile dikkat çekmekte olasılıkla da Klazomenai ve Smyrna(?)/Teos(?) atölyeleri ile üretime devam etmektedir. 675 Klazomenai 676 ve Smyrna 677 buluntu durumuna bakılırsa, Geç Yaban Keçisi Stili nin ana atölyelerinin güçlü adaylarıdır. 678 Klazomenai Akropolü nün güney yamacında yer alan fırınlar arasında, Yaban Keçisi Stili nde ve bantlı bezemeli seramik 669 Walter 1968, Taf. 125: 615; Boardman 1967, , pl , no ; Walter- Karydi 1973, Taf. 91: Khios chalice formu yüksek ağız kısmı ile hayvan frizli bezemeye elverişlidir. 670 Walter- Karydi 1973, Taf. 77: Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, 110, Taf. 7, no: 74, Abb Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, Abb Dupont 1983, 27, 28, 34-39; Cook-Dupont 1998, 36, Cook-Dupont 1998, Bkz. Arkeometrik değerlendirmeler için Dupont 1983, 31-33; Akurgal- Kerschner- Momsen- Niemeier 2002, 75-76; Aytaçlar 2005, Walter-Karydi 1973, Taf. 111: 880, Taf. 114: 884, 677 Walter-Karydi 1973, Taf. 105: Ersoy 1993, pl. 32, 540, pl. 52, 601, pl. 60, 606, pl. 69, 615; Hürmüzlü 2003, , bkz. Akpınar Nekropolü Erken Orientalizan oinokhoeler için fig. 7: 32/1, 32/2, pl. 74: 32/13, fig. 20: 109/14, pl. 77: 109/16, 109/17, fig. 29: 127/1, fig. 30: 129/2, fig.33: 139/1, fig. 37: 170/2, fig. 47: 197/1, fig. 59: 181/1, Erken Orientalizan dinoslar için fig. 19: 109/1, pl. 77: 109/2, fig. 20: 109/15, Mix teknikte bezenmiş Geç Orientalizan stil içinde yer alan örnekler için fig. 2: 112/1, fig. 23: 112/3, Vroulia tipi için fig.13: 69/2, Rezerve teknikte bezenmiş örnekler için 79/2, 108/1, 112/2, 112/4, 112/5, 112/6, 112/7, 188/6, 192/10, 192/11, Geç Orientalizan bezemeli oinokhoeler için fig. 42: 188/6, fig. 44: 192/11, Geç Orientalizan bezemeli tabaklar için fig. 16: 79/2, fig. 18: 108/1, fig. 22: 112/2, Geç Orientalizan bezemeli pyksisler için fig.24: 112/4, 112/5, 112/6, 112/7, fig. 44: 192/10, skyphos için fig.17, pl. 81: 99/1, yıllarına tarihlenen aryballoslar için fig.3:8/1, 11/2, fig. 17: 119/2, fig. 28: 123/4, fig. 33: 139/6, fig. 37: 170/1, fig. 39:175/2, fig. 50, pl. 87: 208/1, pl. 91: D181/5, Orientalizan bezemeli alabastron için fig.14: 70/1.; Güngör 2006, 82-90, bkz. Yıldıztepe Nekropolü Erken Orientalizan I.evre için fig. 21: D , Erken Orientalizan II.evre için fig. 22: D , fig. 23: D , Orta Orientalizan evre için fig. 23: D. 54, fig. 24: D. 55,56, fig. 25: D , Geç Orientalizan evre için fig. 26 :D ; Orientalizan tabaklar için fig. 27: D

109 98 üretimi yaptığı düşünülen bir seramik sektörü olduğu bildirilmektedir. 679 Klazomenai Orientalizan seramiği üzerine detaylı bir araştırma kapsamında, M. N. Aytaçlar ın hazırladığı form, bezeme, köken ve kronoloji sorunları yeni veriler ışığında yeniden yorumlanmıştır. 680 R. M. Cook tarafından hazırlanan kronolojide, Güney İonia Yaban Keçisi Stili nin gelişim süreci, 640/620 ile 575/550 yıllarına, Geç Protokorint-Orta Korinth evreleri arasına yerleştirilmektedir. 681 Son yıllarda, Yaban Keçisi Stili nin sınıflandırma kriterlerine dayanarak yapılan farklı bir çalışma ise R. M. Cook un hazırladığına alternatif bir kronoloji geliştirmiştir. Bölge ve kullanım dönemi hareket noktası kabul edilerek hazırlanan bu yeni kronolojiye göre, Güney İonia ana üretim merkezleri, yılları arasında SiAI evresinde a-b-c-d olmak üzere dört alt grup; yıllarında Bilingual evre ve son olarak ise yıllarında SiAII evresi ise Fikellura Grubu ile temsil edilmektedir. 682 Stil belirlerken ve kronoloji oluştururken her bir bölgenin bağımsız olarak geliştirdiği unsurları, dikkatle ayırt edebilmek gerekmektedir. Yaban Keçisi Stili, genel ilkeleri ile Güney İon kentlerinde şekillendikten sonra Sardis atölyeleri, bu etki altında kendi stillerini yaratmış olmalıdır. Geç 7.yy ve erken 6.yy da Doğu Yunan merkezlerin tekelinde ortaya çıkan Yaban Keçisi Stili, kısa bir süre sonra yerel çeşitlemesi ile Sardis te üretilmeye başlamıştır. 683 Yerel kil, astar ve boya rezervleri ile yapılan bu kaplar, 684 bezeme ilkeleri, figür ve motiflerin seçimi hatta figür ve motiflerin konumları itibariyle İon kentlerinde ele geçen örneklerle örtüşmektedir. İon kentlerinin hünerli ellerinden çıkmış Yaban Keçisi Stili seramikleri ile Sardis Yaban Keçisi Stili ni karşılaştırdığımızda, yerel Sardis ürünleri nispeten kaba, özensiz hatta taşralı olarak ifade edilebilmektedir. Ayrıca Sardis te Doğu Yunan üretimi ithal Yaban Keçisi Stili seramikler ele geçmektedir Ersoy 1993, Aytaçlar 2005(Yayımlanmamış Doktora Tezi) 681 Cook-Dupont 1998, Tab Kerschner- Schlotzhauer 2005, Greenewalt 1978a, Greenewalt 1970, 58, Sardis te ele geçen bir grup Yaban Keçisi Stili ile bezenmiş seramiğin kili, yüksek oranda mikalı, pembemsi kahverengi, yumuşak ve kolay kırılabilir bir yapıda olup, daha önceden kullanılan Lydia tipi Bikrom, Black-on-Red, Damarlı ve Mermer Taklidi boyama tekniği kil bileşenleri ile paralellik sergileyerek yerel kil rezervleri ile örtüşmektedir. 685 Greenewalt 1979, 4, fig. 2; Greenewalt 1985, 73; Greenewalt 1986, 16

110 99 Sardis te Yaban Keçisi Stili nin, Sardis yerel üretimi diğer seramik gruplarına oranla sayısal bir üstünlük sergilemediği görülmektedir. Sardis te Yaban Keçisi Stili, 7.yy ın 3. dörtlüğünde başlayıp 6.yy ın ilk dörtlüğü boyunca yerel atölyelerde olasılıkla yerel talepleri karşılamak amacıyla üretilmiştir. 686 Tam bu noktada önerilebilecek birkaç ihtimal üzerinde durmak uygun görünmektedir. Bunlardan ilki, üretimi belirleyen yerel taleplerin niteliğidir. İonia da ve İon kolonilerinde popüler olan Yaban Keçisi Stili, Sardis te kraliyet ve aristokrat çevrelerin talebi ile üretilmiş olabileceği kadar Sardis te yaşayan az sayıda İon göçmenin talepleri doğrultusunda da üretilmiş olabilir. İkinci ihtimal ise, seramik ustalarının yerel bir deneyimi olarak değerlendirilebilir. Bu yerel deneyim, olasılıkla Güney İonia atölyelerinde Sardisli ustaların bir süre çalışarak, stili ana hatlarıyla öğrenerek Sardis e dönmeleri ile gerçekleşmiş olabilir. Bir diğer zayıf olasılık olarak, ithal Yaban Keçisi Stili seramikleri sadece görerek, Güney İonia da hiçbir atölye deneyimi olmaksızın yerel üretimin yapılmış olmasıdır. Yaban Keçisi Stili nin Sardis te bir girişim olarak kaldığı, muhtemelen bir veya bir kaç atölyede ve yerel gelenekleri etkilemeyecek boyutta üretiminin yapıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. C. H. Greenewalt, Sardis Yaban Keçisi Stili nin, Güney İonia veya Aiolis Yaban Keçisi Stili nden teknik ve stil olarak kolaylıkla ayırt edilebildiğini ileri sürmektedir. 687 Tez kapsamımız dışında kalmakla beraber, Sardis te yoğun olarak ele geçen dinos formu, Aiolis etkilerinin tartışılmasını gerekli kılmaktadır. Sardis Yaban Keçisi Stili ile Aiolis Yaban Keçisi Stili arasında, seçilen figürlerin frizler içine yerleştirilmesi, boşluk doldurma motiflerinde bazı benzerlikler bulunmaktadır. Sonuç olarak Sardis Yaban Keçisi Stili, Batı Anadolu seramik teknik geleneğinin, Güney İonia atölyelerinin ön gördüğü ilkelerin ve zaman zaman Aiolis Yaban Keçisi Stili nin yerel etkilerini taşımaktadır. Melez kimlikli Erken Fikellura ve Ephesos Grubu seramiklerin ortaya çıkma sürecine, Sardis Yaban Keçisi Stili nin olası katkısı göz ardı edilmemelidir. 686 Greenewalt 1970, 65-73, 67, Bazı geç örneklerde hayvan figürlerinin gövdelerinin uzaması ve Geç Yaban Keçisi Stili etkisi altında bir süre daha belki 6.yy ın ilk dörtlüğü içinde de devam etmiş olabileceğini göstermektedir. Bkz. adı geçen örnek için Greenewalt 1970, pl. 1: no: 1, pl. 2, 1.no: 1, 2., no: Greenewalt 1970, 57, Henüz kil analizleri yapılmadan önce, erken literatürde, Rhodos taki buluntu yoğunluğundan hareketle Doğu Yunan Orientalizan ve Hayvan Frizli seramiklerine, Rhodos Stili denmektedir.

111 Erken Fikellura Grubu C. H. Greenewalt tarafından, Erken Fikellura Grubu nun Fikellura Grubu ndan daha önce, 625 yıllarında ortaya çıktığı ve yaklaşık olarak 575 civarında yerini Fikellura Grubu na bıraktığı yönünde bir görüş ileri sürülmektedir. 688 Manisa Arkeoloji Müzesi nde korunmakta olan ve Erken Fikellura grubu olarak değerlendirilen bir seramik grubunun, kontekstleri bilinmediği için, stil kritik yolu ile yıllarına tarihlendirilerek, Berlin de Staatliche Müzesi nde bulunan benzer bir grup seramik ve Sardis te C. H. Greenewalt tarafından tanımlanan seramiklerle eşzamanlı bir üretimi olduğu ileri sürülmektedir. 689 Bu kronolojik önerinin erken yılları, Yaban Keçisi Stili nin orta evresinin canlı bir ekonomi olduğu dönemlere rastlamaktadır. Sardis Yaban Keçisi Stili nde üretim yapan atölyelerin, Erken Fikellura Grubu dahilinde değerlendirilen seramiklerin üretildiği atölyeler ile organik bir etkileşim içerisinde olduklarını düşünmek uygun görünmektedir. Erken Fikellura Grubu olarak adlandırılan seramikler, Daskyleion da da temsil edilmektedir. 690 Erken Fikellura Grubu seramikler, kontur ve silüet tekniği ile boyanmış olup kazıma çizgilere başvurulmamıştır. 691 Hayvan figürleri, keçi, geyik, aslan, köpek, kaz, kırlangıç(?), av kuşu(?) ve istisna olarak kirpinin yer aldığı bir repertuardan oluşmaktadır. 692 Manisa Arkeoloji Müzesi nde korunan grupta ise keçi, geyik, kaz, boğa, köpek ve sphinks figürlerinin resmedildiği görülmektedir. 693 Adı geçen hayvan figürleri, İonia da gelişen Yaban Keçisi Stili nin neredeyse standartlaşmış figürleridir. Ancak Yaban Keçisi Stili nin standart pozları ve figürler dizini ortadan kalkmış, kompozisyon değişmiş ve oldukça sade bir ifade gelişmiştir. 694 Erken Fikellura Grubu ilkeleri doğrultusunda bezenmiş özel bir örnek üzerinde gemi ve dümencinin yer aldığı figürlü bir sahne betimlenmiştir. 695 Fikellura Grubu nda paraleli bulunmayan bu 688 Greenewalt 1971, 163, 164, dipnot 33: Schiering tarafından Berlin Staatliche Müze Grubu için yılları önerilmektedir. 689 Kökten 1987, Gürtekin Demir 2002, , fig Greenewalt 1971, Greenewalt 1971, Kökten 1987, Greenewalt 1971, Greenewalt 1971, EF. 20, EF. 22(?)

112 101 sahnenin, ikonografik bir gerekçeye bağlı kalınarak betimlenmiş olabileceği kadar salt bezeme amacı ile seçilmiş bir sahne olabileceği göz önünde tutulmalıdır. Sardis seramik geleneği içerisinde, skyphos formunun anlamı büyüktür ve Erken Fikellura Grubu neredeyse skyphos formu ile temsil edilmektedir. 696 Ayrıca Sardis te şişe benzeri bir kapalı kap da kaydedilmiştir. 697 Nadir bir form olan kayık biçimli bir kasenin, dış yüzünde Orientalizan bezeme, iç yüzünde Mermer Taklidi boyama kullanılmıştır. 698 C. H. Greenewalt tarafından, kayık biçimli kasenin bezemesi Erken Fikellura olarak tanımlanmaktadır. 699 Üretim merkezi ve tarihlendirilmesi oldukça sıkıntılı olan Erken Fikellura Grubu olarak adlandırılan seramiklerin kil, astar ve firnis gözlemleri yapılmıştır. Sardis te bulunan grup kendi içerisinde homojen kil niteliklerine, manganez içerikli firnise ve renk birliğine sahip olup Sardis yerel geleneksek kil kompozisyonu ile uyumluluk göstermekle beraber mika oranının çok düşük olması nedeniyle, Sardis yerel kili ile farklılık göstermektedir. 700 Kil ve firnis özellikleri, bezemede görülen benzer ilkeler ve skyphosun baskın bir form olması gibi nedenlerden ötürü, Erken Fikellura Grubu nun küçük ölçekli, yerel olarak ve olasılıkla da tek bir atölyede üretildiği düşünülmektedir. 701 Z. T. H. Kökten tarafından hazırlanan tez kapsamında ele alınan skyphos grubu içerisinde, skyphosların profil ve oranları arasında, kil renkleri arasında ve bezeme stilleri arasında çok küçük detaylar saptanarak birbirine yakın iki atölye ve iki ayrı üslup tespit edilmiştir. 702 Berlin Staatliche Müzesi nde korunan iki seramik örneği, Erken Fikellura Grubu kapsamında incelenerek, kil yapısı ve teknik açıdan baskın bir uyumluluk; bezeme ilkeleri ve motif seçimi bakımından farklılıklar tespit edilmiştir. 703 Elde edilen homojen veriler nedeni ile tek bir merkezde üretildiği kanısına ek olarak, Lydia yerel geleneklerinden, pazar beklentilerinden, yerel beğenilerinden ve 696 Greenewalt 1971, 155, pl. 3-13, EF. 1-29; Greenewalt 1978b, 16; Kökten 1987, Res. 1-13, fig.1-3, Greenewalt 1971, pl. 4: Ratte 1993, 24, fig Cahill 1990, 152, fig. 15, Greenewalt 1971, 162, Greenewalt 1971, 162, Kökten 1987, , Kat. no: 1, İşlik A, Kat.no: 2-5, İşlik B 703 Greenewalt 1971, 161, 162, pl. 14: 1, 2

113 102 Yaban Keçisi Stili nin gelişiminden haberdar olan bir atölyede üretilmiş olması gerekmektedir. Erken Fikellura Grubu, Fikellura Grubu nun öncülü veya bir geçiş grubu olabileceği kadar, Güney İonia Yaban Keçisi Stili ile Sardis tekniğini, geleneğini ve yerel kilini kullanarak üretim yapmış, Sardis Yaban Keçisi Stili içerisinde, melez ama melez olduğu kadar bağımsız bir alt sınıf atölye olasılığı üzerinde durulmalıdır. Fikellura Grubu seramiklerin, İonia da ve İon kentlerinin kolonilerinde yayıldığı dönemlerde, Sardis Pers kontrolü altına girmiş ve Persler İonia da ilerlemeye başlamıştır. İonia da üretim ve ihracat pazar payının en güçlü adayı olan Miletos, Pers politikaları nedeni ile bir süre daha seramik üretimine endüstriyel boyutta devam etmiş olmalıdır. Fikellura Grubu nun ana üretim merkezinin Miletos olduğu düşünülmektedir Tek Renkli Seramik Sardis te tek renkli seramiklerin buluntu yoğunluğuna karşın, bu alanda yapılan araştırmalar son derece yetersizdir. 705 Y. Polat ın doktora tezi kapsamında, Sardis üretimi Gri hamurlu seramikler de değerlendirilmiş ve aşağıdaki sonuca ulaşılmıştır: 706 Sardis te ele geçen Protogeometrik dönem Gri seramikler ile Smyrna da aynı döneme tarihlenen Gri seramikler, form bakımından uyum içerisindedir. İonia tipi Gri seramikten farklı olarak, griye yakın tonlarda beyaz ve yoğun mikalı bir astarla kaplanmaktadır. Protogeometrik ve Arkaik dönem Sardis seramiklerinde görülen astar uygulaması, yerel üretim kanısını güçlendirmektedir DOLAYLI ETKİLER Ephesos Grubu Seramikler Ephesos Grubu seramikler, literatürde Ephesian Ware olarak adı geçen, İon kentlerinde Orientalizan stilde seramik üretiminin favori olduğu bir dönemde ortaya çıkmış, nitelikli, zarif ve sınırlı yayılımı ile özel bir grubu ifade etmektedir. İlk defa 704 Dupont 1983, 27, 28, Hanfmann 1960, fig. 17; Hanfmann 1983, fig Polat 2002, 190

114 103 Ephesos Artemisionu kazılarında ele geçmesi nedeni ile, C. H. Smith tarafından bu isim buluntu yeri ile ilişkili olarak kullanılmış ve kabul görmüştür. 707 C. H. Smith, öncelikle bu grubu Yerel Dağ Keçisi Grubu olarak adlandırarak, Yaban Keçisi Stili ile arasında bir ilişki kurmaya çalışmıştır. 708 Ancak bazı karakteristik unsurları ile Yaban Keçisi Stili nden uzaklaşmaktadır. Öncelikle, parlak beyaz astar üzerine doğrudan uygulanan, mor/sepia/grimsi, mat boya ve yine doğrudan astar üzerine uygulanan, koyu kahverengi/kırmızımsı parlak veya turuncu/ kahverengi parlak firnis göze çarpmaktadır. 709 Artemision da ele geçen örneklerin hemen hepsi homojen olup kırmızımsı ve mikalı kil, kremsi/beyaz parlak astar ve mor/sepia boya özellikleri ile dikkat çekmektedir. 710 Mükemmel ve dakik çizimler, dengeli kompozisyon ve canlı figürler, boyama sonrası fırınlama koşulları ile ilintili olarak, pürüzsüz beyaz astar üzerinde başarılı bir görsel etki yaratmaktadır.(fig.22) Fig. 22. Ephesos ta bulunan Ephesos Grubu seramik parçaları Sardis te bulunan örneklerden hareketle, kil, astar, firnis boya özelliklerinin gözlemlere dayanarak uyumlu olduğu ifade edilmektedir. Kil, pembemsi/kırmızımtırak/turuncu veya sarımsı kahverengi tonlarında; mikalı bazen hafifçe kumlu, gevrek dokulu ve standart, pürüzsüz, krem/beyaz, yarısaydam bir inci 707 Hogarth 1908, , pl.xlix, 1a-b, 2a-b, 3a-b, 4, 5a-b; Walter 1968, Taf.125, no: 616, Taf.126, no: 619; Walter- Karydi 1973, Taf.89, no:677,678, Kerschner 2008c, 228, Abb.196, 197a.b.; Greenewalt 1973, No.1, pl.2:1-2, No.2, pl..2:1-2, No.3, pl.2:1-2, No.4, pl.2:1-2, No.5, pl.2:1-2, No.6, pl.2:1-2, No.7, pl.2: Hogarth 1908, Hogarth 1908, 218; Greenewalt 1973, 108, Hogarth 1908,

115 104 izlenimi yaratacak kadar kaliteli astarı ile karakterizedir. 711 Bu gözlemler, Ephesos ta ele geçen benzerleri ile birebir örtüşmektedir. Bir çok araştırmacının üzerine fikir yürüttüğü astarın tanımı, pürüzsüz, yarısaydam ve renk alternatifi ile fildişi kalitesini ve dokusunu anımsatmaktadır. Sardis in fildişi boyamacılığı yapan kadınlardan söz eden Homeros sayesinde, 712 fildişi üzerine uygulanan çok renkliliğin, I. Bin de görsel olarak tanıdık bir işlem olduğu ortaya çıkmaktadır. Ephesos Artemisionu nda bulunan sınırlı sayıdaki örnek üzerinde, keçi, geyik ve kırlangıç figürleri görülmektedir. Hayvan frizleri, seçilen figür ve motifler ve boşluk doldurma motiflerinin yerleştirilmesi bakımından, Güney İonia Yaban Keçisi Stili ile uyumluluk sergilemektedir. Ancak yardımcı bantlarda gördüğümüz motif dizileri, Yaban Keçisi Stili ne yabancıdır. Anadolu geleneği içerisinde yer alan Black-on-Red boyama tekniğinde benzer motif dizileri kullanılmıştır. 713 Fakat Anadolu geleneği altında üretilen bu seramiklerde, bu derece dakik, mükemmel ve zarif ifadeler görmek mümkün olmamaktadır. Ele geçen parçalar incelendiğinde, şablon kullanımını düşündürecek ölçüde başarılı bir denge söz konusudur. Yardımcı bantlar veya bordürlerde kullanılan ince yatay çizgiler oldukça dar bir alan yaratmakla, nokta dizisi, kısa dikey çizgicik grupları, köpek dişi ve merdiven motifinin yerleştirilmesi için yeterlidir. 714 Tam veya tama yakın olarak tanımlanabilecek hiçbir parça ele geçmemekle beraber kaydedilen örneklerden hareketle, Sardis te tabak, kapak, derin hazneli açık kap, derin hazneli kap, kapalı kap ve şerit kulp; Ephesos ta tabak ve derin hazneli kap; Miletos ta kapak(?) kullanıldığı görülmektedir. 715 Sardis ve Ephesos sayısal olarak tartışmaya ve üzerinde fikir yürütmeye uygun görünmektedir. Ephesos Grubu seramiklerin kil analizleri, farklı kil bileşenlerini ortaya koymaktadır. Ephesos kazılarında elde edilen Yaban Keçisi Stili seramiklerin bir kısmı yerel bir kısmı ithal üretime işaret ederken, Ephesos Grubu seramiklerin, çağdaşı boyama ve astar özellikleri, Lydia ve Aiolis merkezlerinde bilinmesine karşın, Ephesos 711 Greenewalt 1973, Homeros, IV Kerschner 2008c, Hogarth 1908, , fig. 45: no: 4, 5, 8, 10; Greenewalt 1973, pl. I, no: Greenewalt 1973, , pl. I, no: 1

116 105 Grubu seramiklerin yerel üretim olabileceği yönünde görüşler ileri sürülmektedir. 716 Bir kısım örneğin Sardis üretimi olduğu kil analizleri ile doğrulanmıştır. 717 Sardis te ele geçen bir grup seramik parçası üzerinde yapılan element analizleri pek çok kil bileşenini ortaya koymakta ve yerel üretim varsayımı ile örtüşmektedir. 718 Ephesos Grubu seramikler, Sardis in ekonomik gücünün tetiklediği bir yaratı olarak değerlendirilebilir. Olasılıkla diğer seramiklere nazaran çok daha ince el işçiği ve daha özenli bir teknik olanak gerektirmekte, yüksek fiyatlara satılmakta ve belki de sadece sipariş üzerine yapılmakta idi. Sayısal veriler bu varsayımları destekler niteliktedir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz üzere, Yaban Keçisi Stili seramikler ile Sardis Yaban Keçisi Stili ni karşılaştırdığımızda, yerel Sardis ürünleri taşralı olarak ifade edilebilmektedir. Sardis Yaban Keçisi Stili nin çağdaşı olarak, teknik ve stilistik açıdan bu derece nitelikli üretim yapacak yerel atölyelerin lokalizasyonu kesinlik kazanmamıştır. Arkeometrik analizler, bu lokalizasyonu büyük oranda doğrulamaktadır. Stilin astar, boya ve firnis özellikleri, yardımcı bantlarda kullanılan geometrik ve soyut motifleri ile açık renk zemin üzerine alternatif olarak yoğun kırmızı ve siyah boya kullanımı, pişmiş toprak mimari elemanların bezeme ilkelerini anımsatmaktadır. 719 Ephesos Grubu seramikler ile Yaban Keçisi Stili nin orta evresinde kullanılan hayvan frizlerinin repertuarı arasında yer alan, köpek, keçi ve geyiklerin koşma, diz çökme pozları, otlayan keçi pozu, tüneyen kırlangıç figürü; bitkisel bezemede ise lotus-tomurcuk ve volüt-palmet motifleri paraleldir. 720 Sınırlılığın yanı sıra özellikle buluntu tabakaları ve buluntu yeri, Ephesos ta tanımlandığı üzere kutsal alanı işaret etmektedir. Kutsal alanda bulunan seramiklerin ifade edebileceği olgular iyi değerlendirilmelidir. Kült amaçlı işlevsel kullanım, sunu amaçlı kullanım, kutsal alan görevlilerinin lüks tüketimi, krali veya aristokratik yaşam alanlarında kullanım, bu seçeneklerden bazılarıdır. Kullanım amacı henüz belirlenmemiş olsa da sınırlı sayıda atölyenin, seri üretim sürecinde olasılıkla şablon 716 Cook-Dupont 1998, 44, 45, fig Kerschner 2008c, Kerschner 2005, Hanfmann 1960, 34; Ramage 1978, 12-15; Ratte 1994b, Greenewalt 1973, 110

117 106 tekniği kullanarak ürettiği, döneminin zengin metropollerine pazarlandığı ve kullanım değerinden öte biraz da simgesel değeri olan bir seramik grubudur. Ephesos, Sardis, Miletos, 721 Metropolis ve Güre de 722 ele geçen sınırlı sayıdaki örnek, 723 tek bir atölyeden üretim yapıldığının düşündürmektedir. Bu durum karşısında, olağanüstü teknik ve sanatsal donanımlara sahip bir atölyenin, monopol üretimi ile pazarı ele geçirmesinin ardından, ana atölyenin şubeleri gibi çalışan ve bölgesel gereksinimi karşılamak üzere kendi kil yatakları ve kendi el becerileri ile üretim yapan daha küçük birimlerin olduğu varsayılmaktadır. 724 Ephesos Grubu seramiklerin, Güney İonia Yaban Keçisi Stili nin etkisi altında, Batı Anadolu/Lydia gelenek ve tekniği ile üretilmiş özgün bir kombinasyonu olduğu ileri sürülmektedir. D. G. Hogarth tan sonra devam eden Ephesos Artemisionu kazıları, seyrek de olsa 640 ile 610 yılları arasına tarihlenen Ephesos Grubu seramik örneklerini ortaya çıkarmaktadır. 725 Sardis te Ephesos Grubu seramikler, 726 yoğunlukla Bronzlar Evi sektöründe ele geçirilmekte ve kronoloji oluşturmaya uygun görünmektedir. Eldeki veriler ışığında, Sardis te Ephesos Grubu seramiklerin kullanım dönemi hakkında, 7.yy ın II.yarısı ile 6.yy ın ilk yarısı ön görülmektedir. 727 Sardis ile ilintili seramik gruplarının İonia kentlerinde dağılımı tesadüfi değildir. Black-on-Red seramik grubu ile başlayan, Bikrom, Mermer Taklidi Boyama ve Damarlı Boyama ile devam edip Ephesos Grubu Seramikleri ile son bulan yayılım, Mermnadlar ın İonia limanlarına ve İonia metropollerine odaklanmış hegemonya portresini çizmektedir. 721 Greenewalt 1973, 95, No. 8, pl. 3: Gürtekin Demir 2002, 114; Kerschner 2008c, Cook-Dupont 1998, 45; Kerschner 2005, Abb Kerschner 2005, Bammer 1973/1974, 54, Taf. 4: 2; Kerschner 1997, 132, 135, Taf. VII. 487, Abb , Abb Greenewalt 1973, No. 10, pl. 3: 3-4, No. 11, No. 12, pl 4: 1-3, No. 13, pl. 5: 1-3, No. 14. pl. 6:1-3, No. 15, pl. 6: 1-2, No. 16, pl. 7: 3, No. 17, pl. 8: 1-3, No.18, pl. 9: 1-4, No. 19, pl. 10: 1-2, No. 20, pl.11: 1-3, No. 21, No. 22, pl. 12: 1-3, No. 23, pl. 10: 3, No. 24, pl. 10: 4, No. 15, pl. 12: 1, No. 26, pl. 13: 3, No. 27, pl. 13: 2; Cahill-Kroll 2005, Greenewalt 1973, 116

118 ANADOLU KOİNESİ NE BAĞLI YEREL ÜRETİMLER Black-on-Red Seramikler a b Fig. 23 a. Geometrik Black-on-Red ; b. Linear Black-on-Red Sardis te bugüne kadar yapılan kazılar, boyalı seramik geleneğinin, erken tarihli tabakalarda, Black-on-Red ve Bikrom vazolarla temsil edildiğini göstermektedir. Anadolu Geometrik seramik geleneği içerisinde ve Yunan Geometrik seramiklerinin Anadolu da yayılmaya başladığı dönemde Black-on-Red tekniği, Anadolu da yer edinmeye başlamıştır. 728 Sardis yerel Black-on-Red tekniği, Anadolu da yaygın bir gelenek olarak bilinen ve tek aşamalı fırınlanmış, demiroksit içerikli parlak kırmızı boya üzerine manganez içerikli mat siyah firnis ile bezeme yapılmış seramikleri tanımlamak amacı ile kullanılmaktadır yy ın II. yarısından sonra bazı Black-on-Red seramiklerde kullanılan beyaz ek boya dikkat çekmektedir. 730 Karanlık Çağlar da Ege de yaşanan kaos ortamında, Lydia nın hem ticari olarak hem de kültürel olarak Phrygia ile yoğun ilişkiler yaşadığı bir dönemde olgunlaşmış bir tekniktir. 731 Gordion Brown-on-Buff, Brown-on-Red, Black-on- 728 Butler 1914, 436, 437; Hanfmann 1945, 578; Hanfmann 1983, 27, 41, 79, fig. 65; Roebuck 1959, 53; Cook-Blackman 1964/1965, 38; Gürtekin 1998, , şek. 3-11, Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), 2: Sardis dışında ve Sardis e yakın bölgelerden de Black-on-Red seramik örnekleri bulunmuştur.; Bkz. Black-on-Red Tekniği ile bezenmiş seramiklerin bezeme tekniği, boyama tekniği ve kullanılan motiflerin kökeni için, Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, Hanfmann 1983, 33

119 108 Buff, ve Black-on-Red teknikleri, boyama, kullanılan renkler ve geometrik motifler açısından Sardis üretimi Black-on-Red tekniği ile benzemektedir. 732 Bu durum sadece etkileşim düzeyinde kalmış olmalı ki Phrygia Krallığı nın, 6.yy dan sonra Lydia hegemonyası altına girmesine karşın Sardis te, Phryg seramiği baskın bir grup oluşturamamıştır. 733 Bu teknik, Güneybatı ve Orta Anadolu nun yanı sıra Kilikia da kullanılmaktadır. 734 Black-on-Red grubu seramiklerde, kırmızı astar sık görülmesine karşın astarsız ve iyice perdahlanmış yüzey üzerine doğrudan bezeme yapılan örnekler de bulunmaktadır. 735 Anadolu geleneği ile paralel olarak Sardis te ele geçen Black-on- Red seramikler, figürlü anlatımlardan yoksun olup tamamen geometrik ve linear motiflerle bezenmektedir. 736 Kullanılan geometrik motiflerin arasında, askı konsantrik yarım daire, içi taralı kare dizileri, çift başlı balta dizileri, tekli daire, konsantrik daire; içi çapraz taralı dikdörtgen, kare, baklava motifi, meander, kare, kum saati, dama tahtası ve yatay, dikey dalgalı çizgi grupları sayılabilmektedir. 737 Linear motiflerin başında ise geometrik anlayışa oranla daha dar tutulmuş bantlar içerisine daha özenli olarak köpek dişi, merdiven, çengel meander, küçük kareler ve yatay çizgi grupları gözlenmektedir. 738 (fig.23a- b) Geometrik Black-on-Red ve Linear Black-on-Red tekniği ile bezenmiş formlar yaygın olarak Doğu Yunan formları olarak kullanılan, tabak, skyphos, kase, dinos, İonia kyliksi taklidi, phiale, omphaloslu phiale, krater, maşrapa, fincan, lekythos, oinokhoe; nadiren de olsa akıtacı süzgeçli kap gibi Phryg formlarıdır. 739 Linear Blackon-Red teknikle bezenmiş fincan formu 740 Sardis te nadir olmakla birlikte Samos ta bu form 8.yy sonundan 6.yy başlarına kadar yaygın olarak kullanılmıştır. 741 Miletos ta 732 Young 1957, 331; Sams 1971, , pl. 11: 34-45, pl. 12: 48-57, pl. 13: 58-68, pl. 14: 69-80, pl. 15: 81-98, pl. 21: no. 152, pl. 22: , pl. 23: ; Gürtekin 1998, Roebuck 1959, 127; Hanfmann 1948, Gürtekin Demir 2007, Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, 27, 66-67, 71; Kerschner 2008c, Gürtekin 1998, şek. 9, no: Furtwangler 1980, 201

120 109 7.yy ortalarından 6.yy ortalarına kadar bu fincan formunun paralelleri görülmektedir. 742 Khios ta ele geçen bazı fincanların hem profil hem de bezeme ilkesi bakımından benzerlerinin olduğu kaydedilmiştir. 743 Omphaloslu phiale formu 744 Sardis gibi yoğun olarak Smyrna da ele geçen formlardan biridir. 745 Ephesos Artemisionu nda benzer formlu gümüş bir phiale ele geçmiştir. 746 Phiale ve omphaloslu phiale, Khios ta 6.yy a tarihlenen tabakalarda tanımlanmaktadır. 747 Fig. 24. Ephesos ta bulunan bir Black-on-Red seramik parçası Yayınlanan araştırma sonuçları göstermektedir ki İonia kıyılarında Black-on- Red dağılımı, tanısal değerlendirmeler için yeterli bir veri oluşturmamaktadır. Lydia ve Lydia etkisi altındaki bölgelerde, 7. ve 6.yy da kullanılan Black-on-Red seramik grubunun yayılımında, aralarında Smyrna 748 ve Ephesos un 749 yer aldığı iki İon kenti sayılabilir. 742 Voiglander 1986, 47, Boardman 1952, fig. 76: no: 334, no: bkz. Bronz, omphalos phiale için Young 1956, pl. 93, fig Greenewalt 1966, Hogarth 1908, 152, pl. 15, 13, 1:2 747 Boardman 1967, 165, pl. 61, no Akurgal 1962, 374: Linear bezemeli Lydia seramikleri Smyrna da yaşamaya başlayan Lydialılar ın kullandıkları ileri sürülmektedir. 749 Kerschner 2005, 134, Abb. 3; Kerschner 2008c, 227, Abb. 195a. b.

121 110 Ephesos, Black-on-Red seramiklerinin bir grup olarak tartışılabileceği sayısal çokluğu göstermektedir. 750 (fig.24) Anadolu Yerli Geometrik Seramiği olarak adlandırılan bu grubun kil gözlemleri yapılmıştır. 751 Kil, koyu kırmızı/kahverengimsi kırmızı tonlarda, firnis ise gri/siyah tonlarındadır. Deniz kıyısında kurulan büyük bir metropol olan Ephesos, Kaystros Vadisi yolu ile Sardis etkilerine açık olduğu kadar, deniz ulaşımı açısından Samos, Girit, Kıbrıs, Yakın Doğu ve Kıta Yunanistan etkilerine de açıktır. Ephesos ta ele geçen Black-on-Red seramik örnekleri, Lydia ve Ephesos ilişkilerinin siyasi, ekonomik, sosyal ve kült açısından güçlenmeye başladığı dönemlere ait tabakalardan gelmektedir. 752 Sardis ve diğer Batı Anadolu atölyelerinden ithal edilen örnekler olmasına karşın, hepsi aynı atölye üretimi olarak tanımlanamamaktadır. 753 Black-on-Red anlayışı ile bezenmiş seramiklerin, Sardis ve Gordion da daha yoğun olarak ele geçmesi, kıyı İon kentlerinde sayısal olarak varlık gösterememesi gibi nedenlerden dolayı bu seramiklerin büyük boyutlu olarak ticaretinin yapılmadığını düşündürmektedir. Geometrik ve linear bezemeli Black-on-Red seramikleri, İonia zevkini yeterince etkilememiş olmalıdır. Ephesos ta kullanım görmesi buluntu tabakalarına bakılırsa, kültle de ilişki içerisinde olmuştur. 754 Bu durumu, Yunan kolonizasyonu öncesinde, Artemision civarında Lelegler le 755 beraber yaşadıkları düşünülen Lydialılar aracılığıyla taşınan maddi kültür ve Mermandlar döneminde güçlenen kent ilişkileri ile açıklamak olasılık dahilindedir. Black-on-Red, Lydia etki alanı içinde yer alan Özbektepe ve Akçapınar da da ele geçmiştir. 756 Metropolis te devam eden 1993 yılı kazılarında, Black-on-Red teknikle bezenmiş bir örnek gelmiştir Hogarth 1908, , fig : Hogarth bu iki örneğin yerel Ephesos üretimi olabileceğini dile getirmektedir.; Brein 1973, , Taf. 224, Abb. 18, Taf. 225, Abb. 19, Taf. 226, Abb ; Kerschner 1997, Taf. II. 9, Abb. 27, Taf. XVII, 133; Kerschner 2005, Taf. 10, Brein 1973, Kerschner 1997, 208. Buluntu grupları, Black-on-Red ve Bikrom seramikler için Alyattes dönemini düşündürmektedir. 753 Gürtekin 1998, 11; Kerschner 2005, 136; Kerschner 2008c, Brein 1973, Strabon, XIV.1.3, XIV Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), 2, Gates 1995, 239

122 111 Black-on-Red, bezeme prensibine göre, Geometrik Black-on-Red (9.yy- 7.yy) ve Linear Black-on-Red (7.yy-6.yy) olmak üzere, kronolojik olarak iki alt grupta incelenmektedir Bikrom Seramikler 8.yy dan itibaren erken örnekleri görülen, 7.ve 6.yy da sayısal ve çeşitlilik açısından artış gösteren Sardis üretimi Bikrom vazolar, 759 üzerindeki renk yoğunluğuna göre, beyaz Bikrom ve kırmızı Bikrom olmak üzere iki grup altında incelenebilmektedir. 760 (fig.25) Beyaz Bikrom seramiklerde zeminin tamamı, kalın beyaz astar ile kaplanırken; kırmızı Bikrom seramiklerde ise bezeme için ayrılmış bantlarda ince bir beyaz astar uygulaması görülmektedir. 761 Bazen astarsız zemin üzerine doğrudan boyama yapılmakta, demiroksit içerikli kırmızı renk yardımcı bantlarda veya ana bezeme alanlarında ek boya olarak; manganez içerikli siyah renk ise yatay çizgilerde ve ana motiflerin yaratılması sırasında kullanılmaktadır. 762 Böylece, demiroksit içerikli kırmızı boya ve manganez içerikli siyah firnis ile bezenmiş seramikler, Yunan geleneğinde yer alan üç aşamalı fırınlama yerine, tek aşamalı fırınlamaya tabi tutularak; parlak kırmızı ve mat morumsu/siyah renk elde edilmektedir. 763 Beyaz Bikrom seramiklerin form repertuarı arasında, tabak, krater, açık kap, dinos ve amphora; kırmızı Bikrom seramiklerin form repertuarı arasında, tabak, skyphos, skyphos-krater, maşrapa, dinos, pyksis, amphora, testi ve oinokhoe sayılmaktadır Gürtekin 1998, 27; Gürtekin Demir Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), Hanfmann 1959, fig. 15; Greenewalt 1978, 15, 16, Hanfmann 1983, 48; Gürtekin 1998, , şek Gürtekin 1998, 25, Gürtekin 1998, 17; Gürtekin Demir 2003, 205; Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, ,

123 112 Fig. 25. Sardis te ele geçen bir Bikrom amphora parçası Beyaz Bikrom boyama tekniğinde görülen dama tahtası, çapraz taralı baklava ve tam daire motifi Phryg etkilerini çağrıştırırken, kırmızı Bikrom teknikte görülen konsantrik askı motifi ile Yunan Protogeometrik ve Subprotogeometrik dönem seramiklerinde görülen konsantrik askı yarım daire motifi arasında bir etkileşimi düşündürmektedir. 765 Gordion da ele geçen seramikler, en populer motiflerin başında omuz kısmına yerleştirilmiş, büyük içi taralı üçgenler, baklava dilimleri ve X motifleri, düz veya dalgalı çizgiler, şevron biçimli üçgen motiflerin geldiğini göstermektedir. 766 Phrygia da özellikle Gordion da, beyaz Bikrom tekniğinin, 8.yy dan 6.yy içlerine kadar kullanıldığı göz önüne alındığında, sayısal olarak Sardis buluntuları az olmakla birlikte, Bikrom boyama tekniğinin, Sardis seramik atölyelerine Phrygia aracılığı ile girdiğini düşündürmektedir. 767 Bikrom seramiklerde kullanılan siyah-beyazkırmızı renk üçlemesi, ek beyaz zeminli Sardis Black-on-Red grubu, Ephesos Grubu ve Sardis te ele geçen pişmiş toprak mimari parçalar ile benzerlikler taşımaktadır. 768 Bikrom seramiklere, Sardis ve yakın çevresinde, Akçapınar, Daldis ve Mersinli de rastlanmaktadır Gürtekin 1998, 145; bkz. Beyaz ve kırmızı bikrom vazoların bezenmesi amacı ile kullanılan bezeme unsurları için Gürtekin 1998, ; Gürtekin Demir 2007, Sams 1978, 229, Gürtekin 1998, 142; Gürtekin Demir 2007, Gürtekin 1998, Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), 2, 4

124 113 Black-on-Red seramiğinin İonia dağılımındaki sınırlılık, yerli bir Anadolu tekniği olarak kabul edilebilecek Bikrom seramik grubu 770 üzerine de geçerlidir. Ephesos ve Smyrna bu sınırlı dağılım içerisinde yer almaktadır. 771 Ephesos ta büyük bir amphoraya ait olan bir omuz parçasında, bu teknik tanımlanmaktadır. 772 Artemision da bu örneğin geldiği tabaka, 625/620 li yıllara tarihlenmektedir. 773 Ephesos ta bulunan Bikrom örneklerin kil analizleri, bazı örneklerin Sardis ten ithal edildiğini ortaya koymaktadır yy dan sonra Sardis te görülen Bikrom ve Beyaz astar üzerine koyu renk bezemeli vazolarda görülen konsantrik askı kanca motifi, ve 6.yy boyunca, Smyrna 776 ve Ephesos ta 777 kullanılmaktadır. Bu tip kanca motifi, Sardis e, doğudan Kıbrıs ve Kilikia aracılığı ile veya batıdan Rhodos aracılığıyla taşınmış olmalıdır. 778 Bu durum, geleneksel bir Lydia boyama tekniği olan Bikrom boyama tekniğinin, ekonomik bir değer olarak ulaştığı Yunan kentlerinde, doğu ve batı merkezli sanat unsurlarının açık etkilerine maruz kalarak, ana üretim atölyelerine, belki de bu yeni talepler doğrultusunda bir geri yansıma olarak değerlendirilebilir. Beyaz Bikrom seramik üzerinde görülen büyük ve küçük daire kombinasyonlarının bezemede kullanımı, Geç Geometrik dönem Samos seramiklerinde; lotus çiçeği ve tomurcuğundan oluşan süslemeler ise Geç Yaban Keçisi Stili nde bulunmaktadır. 779 Dalgalı çizgi bezemeli amphora/hydria grubunun etkileri, Subgeometrik dönem Doğu Yunan kentlerinde yaygın olan ağzı çentikli skyphosların, Sardis form repertuarında yer alması ve bazı skyphos-kraterlerde form, oran, dalgalı çizgi bezemeli bantların yer alması nedeniyle, kırmızı Bikrom seramikler üzerinde küçük de olsa Yunanistan ve İonia etkilerini düşündürmektedir Hanfmann 1983, 79: Özellikle Bikrom ve Trikrom Teknik kullanılarak bezenmiş karinalı kaseler ve yüksek ayaklı meyve tabakları Anadolu geleneğinde yer almaktadır. 771 Kerschner 2005, 134, Abb. 3, Brein 1973, 726, Taf. 224, Abb. 17; Kerschner 1997, 123, Taf. V Kerschner 1997, Kerschner 2008c, Gürtekin 1998, ; Hanfmann 1983, Akurgal 1950, 37, Abb Brein 1978, 726, pl. 224, Abb Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, 130, Gürtekin 1998, 145

125 YEREL BULUŞLAR Mermer Taklidi Boyama Tekniği Sardis te ve yakın çevresinde önemli bir buluntu grubunu, Mermer Taklidi seramikler oluşturmaktadır. 781 G. Perrot- C. Chipiez, bu tekniğin Mısır ve Fenike nin cam işçiliğinin etkisi altında geliştiğini kabul etmekte, G. M. A. Hanfmann tarafından da bu görüş kabul edilmektedir. 782 H. C. Butler in cam işçiliğinin etkisi üzerine tartışılan öneriyi yinelemesine 783 karşın J. Boardman tarafından, dövme tekniği ile yapılmış bakır objelerin taklidi olarak bu tekniğin ortaya çıktığı ileri sürülmektedir. 784 C. H. Greenewalt ise, Mermer Taklidi seramiklerin herhangi bir tekniği veya izlenimi taklit etmekten öte, çok renkli bir görselliği amaçladığını vurgulamaktadır. 785 Mermer Taklidi seramiklerin ortaya çıkışı üzerine sürdürülen tartışmaya, bizzat mermer/taş kapların(alabaster, jasper v.s.) taklidi olabileceği de eklenebilir. Mermer Taklidi teknikte bezenmiş kaplar, Demir Çağlar boyunca Batı Anadolu ve Lydia da kullanılmıştır. 786 Mermer Taklidi boyama tekniğinin, en erken örnekleri ile 7.yy sonlarına doğru Lydia da uygulandığı varsayılmaktadır. 787 Ancak, Sardis te bugüne dek yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu, bu tekniğin en erken kullanım tarihi olarak 575 yılları önerilmektedir. 788 Mermer Taklidi boyama tekniği, açık renkli bir zemin üzerine demiroksit içerikli sulandırılmış koyu renkli firnis kullanarak, soyut motifler ile bezenmesi anlayışından ibarettir. 789 Beyaz veya kremsi tonlarda uygulanan astar üzerine, tek veya çok uçlu fırçalar kullanılarak koyu renk firnis ile dikey, yatay, verev, dalgalı çizgi veya zigzag, bukle 790 ve hilal motifi yaratılmakta ve Yunan geleneğinde de bilinen üç aşamalı fırınlama ile istenilen sonuca ulaşılmaktadır yy boyunca favori olan Mermer 781 Butler 1914, 435, fig. 8; Greenewalt 1966, pl. II- VII; Hanfmann 1983, 48; Greenewalt 1995, fig. 15; Gürtekin 1998, şek ; Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), Perrot-Chipiez 1890, 905; Hanfmann 1945, Butler 1914, Boardman 1980, Greenewalt 1966, 127; Greenewalt 1978a, Greenewalt 1966, 120; Boardman 1980, fig Butler 1914, 435; Hanfmann 1945, 579; Hanfmann 1983, Greenewalt 1966, 151; Greenewalt 1978a, Greenewalt 1966, 120; Greenewalt 1973, 38; Gürtekin 1998, Greenewalt 1978a, 39; Gürtekin Demir 2007, Greenewalt 1966, , 169; Gürtekin 1998, 200

126 115 Taklidi boyama tekniği 792 ile mermerimsi bir etki yaratan uygulamalar dışında bazı geometrik, linear ve bitkisel motifler veya nadiren hayvan figürleri görülmektedir.(fig. 26) Fig. 26. Mermer Taklidi Boyama tekniğinde, bitkisel bezeme kullanımı Kullanılan formlar Yunan formları arasından seçilmiştir: Skyphos, oinokhoe, lekythos, ayaklı tabaklar, tabak, kase, krater, lebes, lydia ayrıca çan biçimli bir pyksis; 793 Phyrgia etkisi altında akıtacı süzgeçli kap 794 ve omphaloslu phiale gibi metal taklidi kaplar sayılabilir. 795 (fig.27) Fig. 27. Mermer Taklidi Boyama tekniğinin uygulandığı akıtacı süzgeçli kap 792 Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), Gürtekin Demir 2007, 51, no Chase 1921, , fig. 2. bkz. Gordion da bulunan akıtacı süzgeçli örnekler için Chase 1921, 116, fig. 3 ve farklı bir akıtaçlı kap varyasyonu için bkz. Young 1956, pl. 94, fig. 29; Greenewalt 1978a, Greenewalt 1966, ; Gürtekin 1998, 201, 204

127 116 Mermer Taklidi boyama tekniğinin en sık uygulandığı formlardan biri olan lekythos, dışa çekik dolgun dudak, ince uzun boyun, keskin açılı omuz ve boyunda yer alan yiv hizasından çıkan kulp formu ile karakterizedir. 796 Bu tip lekythosların kökeni 797 Doğu Akdeniz olup 10.yy ve öncesinde de kullanılmaktadır. 798 Kıbrıs aracılığı ile Yunan dünyasına tanıtılan bu form, Samos B tipi olarak adlandırılmış ve Mermer Taklidi seramikler için tercih edilen başlıca tiplerden biri olmuştur. 799 Sardis yakınlarındaki Alaşehir de ele geçen, 6.yy a tarihlendirilen çan biçimli kap, ağzı kalkan biçimli tabak ve oinokhoe görülen diğer formlar arasında yer almaktadır. 800 Alaşehir de kaçak kazılar sonucu ele geçirilen kalkan ağız formlu tabak, taşralı bir çömlek ustası tarafından üretilmiş olmalıdır. 801 Bu form 6.yy boyunca Doğu Yunan Orientalizan Stili içerisinde kullanılan formlar arasındadır. Kalkan ağızlı tabak formu, Klazomenai da erken 6.yy a tarihlendirilen bir kontekstten ele geçmiştir. 802 Smyrna da ele geçen kalkan ağız formlu örneklerde mevcuttur. 803 Mermer Taklidi boyama tekniğinin tabak repertuarı içinde yer alan makara kulp eklentili tabak formu, 804 metal etkili olarak üretilmiş olmalıdır. 805 Yatay makara kulplara ve dikey ve ince kulp eklentilerine sahip bronz ve kil kaplar, Phryg repertuvarında bilinmektedir. 806 Ephesos ta bulunan ve 6.yy a tarihlendirilen fildişi bir kadın heykelciğinin elinde tutmuş olduğu kap, makara kulp eklentili bir formdur. 807 Klazomenai da, 640 ve 630 yıllarında yoğun kullanım görmüş olan Akpınar Nekropolü kazılarında, gri hamurlu ve makara eklentili tabak formu tespit edilmiştir. 808 Ephesos Artemisionu kazılarında, 7.yy a tarihli Black-on-Red teknikle bezenmiş bir 796 Gürtekin 1998, 219, şek. 31, no: Greenewalt 1966, 142, Bu tip Samos lekythoslarının kökeni Filistin olarak kabul edilmektedir. 798 Gürtekin 1998, Greenewalt 1966, ; Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, 201; Gürtekin Demir 2001, 65-67, pl. 20: fig. 1-2, pl. 21: fig. 3-4, pl. 22: fig Gürtekin 1998, 220, şek. 27, no: Hürmüzlü 1995, pl.26: 91; Aytaçlar 2005, Aytaçlar 2005, Greenewalt 1972, 122, 123, pl. 8: 1-3; Hanfmann 1983, fig Muscarella 1971, 60, pl. V: fig. 12, Makaralı kulp veya makara eklentili tabak formu Phrygia da yoğun olarak 8.yy da ve az da olsa 7.yy ve 6.yy civarında üretilmiştir. 806 Knudsen 1961, 314; Boardman 1980, fig. 98. Gordion da 700 civarında makara eklentili kulp formu ile bronz kaseler üretilmiştir. Gürtekin 1998, Hogarth 1908, bkz. Metal etkili kase formu için 156, pl. 21, no: 6, makara kulp eklentili kase için, 158, pl. 22, no: 1a- 1c; Boardman 1980, fig Hürmüzlü 2003, 364, fig. 20: 109/3

128 117 tabakta, makara formlu eklenti tanımlanmaktadır. 809 Samos ta da erken 6.yy a tarihlendirilen makara eklentili tabak formu ele geçmiştir. 810 İstanbul Arkeoloji Müzesi nde korunmakta olan, buluntu yeri bilinmeyen, omuzdan kulplu bir amphora üzerinde, Mermer Taklidi olarak adlandırılan boyama tekniği görülmektedir. Aeolis-Myrina tipi amphoranın boynu ve omzu üzerinde, Mermer Taklidi bezemenin yanı sıra Lydia seramiğinde yer etmiş olan konsantrik daire motifi kullanılmıştır. 811 Gerek omuzdan kulplu formu gerekse bezeme özelliklerinden dolayı bu amphoranın, Lydia da üretildiği düşünülmektedir. 812 Amphoranın iç yüzünün firnisli olması nedeni ile özel kullanımları düşündürmektedir. 813 Mermer Taklidi boyama tekniği, diğer motifler ve tekniklerle zenginleştirilmiştir. Silüet teknikle yapılan kuş figürleri, Geometrik seramik geleneği içerisinde kullanılan ilk figürlerden biri olarak bilinmektedir. 6.yy da yerel bir boyama tekniğinin, Yunan Geometrik seramik geleneğinde yaygın olarak kullanılan bir figürü ve tekniği kullanmış olması bir raslantı olmamalıdır. Gordion da ele geçirilen ve 7.yy içlerine tarihlendirilen bir krater üzerinde de silüet hayvan stili görülmektedir. 814 Mermer Taklidi teknikle boyanmış seramiklerin İonia da buluntu yerlerine göre dağılımı, 6.yy da yapılmakta olan ticaretin yönünü belirleyen önemli bir kriterdir. 815 Samos Heraionu kazılarında, 6.yy ile ilgili tabakalarda, Mermer Taklidi boyama tekniği ile bezenmiş seramik örneği mevcuttur. 816 Kolophon da yapılan araştırmalarda, ev alanlarından birinde, Geometrik bezemeli seramik parçalarıyla beraber, sulandırılmış 809 Kerschner 1997, 112, Taf. II. 9, Abb Walter-Karydi 1973, pl. 34, 258; Löwe 1996, 66, Grab İren 2003, , 302: Bu amphoranın ikinci kullanımı urne amaçlı olup içi tamamen astarlı nadir örneklerden biridir. 812 İren 2003, Bakkaris adlı hoş kokulu kozmetik Lydia ürününü, kullanıma yönelik olarak küçük boyutlu lydionlar içerisinde pazarlanmakta ve yine olasılıkla bu kaplar içinde tüketilmekte idi. Ancak, bakkarisin üretiminden sonra, büyük boyutlu saklama/depolama kaplarında saklandığı ve perakende satışa sunulurken lydionlara doldurulduğu bir varsayım düşünülebilir. Bir diğer olasılık ise orijinalinde bakkarisle dolu olarak pazarlanan lydionların, ürün bittikten sonra ikinci kullanım için yine aynı ürünle doldurulması amacıyla ana ürünün saklama/depolama kabı olarak özel amphoraların kullanımı ileri sürülebilir. 814 Sams 1978, 232, pl. 62, fig. 12, Gordion da ele geçirilen bu kraterin tema ve bezeme prensibi bakımından benzeri Alişar da görülmektedir. 815 Kerschner 2005, 134, Abb Walter-Karydi 1973, Samos VI I, 88, Taf , Aiolis ve Anadolu Grubu altında incelenen seramik örnekleri arasında, karakteristik Lydia seramiği olarak tanımlanabilecek Mermer Taklidi boyama tekniği ile bezenmiş bir örnek mevcuttur.

129 118 firnis ile dalgalı çizgi motifinin betimlendiği, Lydia Mermer Taklidi boyama tekniği ile bezenmiş bir parça ele geçmiştir. 817 Bu alanda devam eden kazılar, 7. veya 6.yy başlarında bir Lydia işgalini düşündürmektedir. 818 Herodotos, Gyges in Kolophon u ele geçirdiğini aktarmaktadır. 819 Eski Smyrna da bulunan bazı lydionlar, bu tekniğin 6.yy tabakaları ile ilişkili olarak kullanıldığını önermektedir. 820 Kuzey İonia da, Smyrna da Mermer Taklidi boyama tekniği ile üretim yapan bir atölye olasılığı, yapılan arkeometrik değerlendirmeler sonucunda desteklenmektedir. 821 Didyma, bu tekniğin iki örnekle temsil edildiği bir diğer İon kentidir. 822 İonia dışında, Daskyleion ve Gordion, Mermer Taklidi ile boyanmış seramik örneklerinin ele geçtiği diğer merkezler arasındadır. 823 Yayılım alanları incelendiğnde, yukarıda adı geçen merkezler, Lydia ile yakın temasları ile tanınmaktadır. Rhodos Ialysos ta ele geçen Mermer Taklidi boyamalı bir lydion, 824 Lydia kökenli ürünün veya kabın yayılım alanını kanıtlamak açısından yeterli değildir. Buna karşın çalışma kapsamında belirtilmesi uygun görülmüştür. Mermer Taklidi boyama, teknik olarak yerli bir Batı Anadolu geleneğini yansıtmakla beraber, kalkan ağız formu, silüet teknikle boyanmış kuş figürü ve saplı tomurcuk gibi Doğu Yunan seramik sanatının karakteristik özelliklerini de kullanmıştır Damarlı Boyama Tekniği Mermer Taklidi boyama tekniği ile aynı ilkelerin uygulandığı bir başka yerli Sardis bezeme tekniği ise Damarlı boyama tekniğidir. 826 Yabancı literatürde Streaked 817 Holland 1944, 140; Greenewalt 1978a, Holland 1944, Herodotos, I Akurgal 1950, 38, 39; Greenewalt 1966, 157, m. 24; 159, m. 37, 163, m. 66; 165, m. 71, 166; Cook- Dupont 1998, Kerschner 2005, Taf. 10: 5, Smyrna da bulunan iki örnekten birinin üretim yerinin Smyrna olduğu tahmin edilmektedir. 822 Kerschner 2005, 137, dipnot Gürtekin Demir 2007, 56, Rhodos Arkeoloji Müzesi nde korunmakta olan, Mermer Taklidi boyama tekniği ile yapılmış, no lu lydion için bkz. http// 825 Gürtekin Demir 2001, Butler 1914, ; Greenewalt 1972, 132; Gürtekin 1998, 242; Gürtekin Demir 2003, 205; Kerschner 2005, 137

130 119 Technique olarak adlandırılan Damarlı boyama tekniği, 827 Sardis üretimi seramiklerin büyük bir bölümünde kullanılmıştır. 828 H. C. Butler, bu tekniğin Geç Myken seramiğinin teknik özelliğini yansıtmış olabileceğini ileri sürmektedir. 829 Seyreltilmiş boya ile düz boyama oluşturulurken, fırça izleri kolaylıkla takip edilebilmektedir. 830 (fig.28) Fırça darbelerinin verdiği etki, üç aşamalı fırınlama sonucunda, boyanın içerdiği demiroksit nedeni ile kahverengi/kırmızı ve siyah tonlarında, damarlı bir görünüm yaratmaktadır. 831 Damarlı boyama tekniği ile koyu renkli zemin üzerine beyaz ek boya ile noktalar ve linear bezeme uygulanmıştır. 832 Damarlı boyama tekniği, Bikrom, Koyu zemin üzerine ek beyaz boyalı seramiklerle 833 ve Dalgalı çizgi bezemeli amphora/hydria grubunda diğer teknik ve stillerle beraber kombine kullanılabilmektedir. 834 Fig. 28. Damarlı Boyama tekniği ile bezenmiş bir skyphos Sardis te, Damarlı boyama tekniğinin tek başına kullanıldığı formların başında skyphos ve oinokhoe 835 ile ayrıca krater 836 sayılmaktadır. 827 Gürtekin 1998, Butler 1914, Butler 1914, Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, Hanfmann 1983, 79; Butler 1914, 433, fig. 5; Kerschner 2005, Hanfmann 1983, Gürtekin 1998, 242, bkz. Koyu zemin üzerine beyaz ek boya ve Damarlı Boyama kombinasyonu için şek , no: ; Kırmızı bikrom ve Damarlı Boyama kombinasyonu için şek.15, no:67; Dalgalı çizgi bezemeli amphora/hydria ile Damarlı Boyama kombinasyonu için şek. 25, no: Gürtekin 1998, 243, No. 125, 126, şek. 32, lev Gürtekin Demir 2007, 49

131 120 Lydia nın siyasal ve ekonomik egemenliği altında bulunan Salihli- Akçapınar, Kula-Mersinli, Menemen-Asarlık, Karşıyaka-Küçük Yamanlar ve Bornova-Pınarbaşı, Damarlı boyama tekniği bezenmiş seramiklerin ele geçtiği merkezlerden bazılarıdır. 837 Damarlı boyama tekniği, şu ana kadar elde edilen veriler ışığında Lydia dışında baskın bir grup olamamıştır. Ephesos ve Smyrna nın aralarında bulunduğu İon kentlerinin kazılarında bu teknikte bezenmiş seramik parçaları tespit edilmiştir. 838 Klazomenai Akropolü güney yamacında, kazılan bir seramik fırını ve fırınla ilişkili çöplükten gelen malzemeler arasında bulunan seramikler aracılığı ile bu atölyelerin, Geç Yaban Keçisi Stili ile beraber 6.yy ın ilk yarısında, Damarlı boyama tekniğini kullandığı yönünde görüşler ileri sürülmektedir. 839 Samos ta ele geçen ve 6.yy a tarihlendirilen lydion üzerindeki boyama, 840 Damarlı boyama tekniğinin görsel açıdan benzerini anımsatmaktadır. Kulplar arasının rezerve bırakılarak kalan kısmın tamamının düz boyandığı skyphoslar, doğu Yunan merkezlerinde ele geçmektedir. Kullanılan teknikler farklı olmakla birlikte bezeme ilkesi açısından bakıldığında, Damarlı boyama tekniği ile bezenmiş Sardis skyphosları 841 ile benzer örnekler, Samos ta 7.yy da kullanılmıştır. 842 Kulplar arası rezerve bırakılmış ve kalan kısmı düz boyanmış skyphoslar, Sardis etkisi altında, Arkaik döneme tarihlendirilen Smyrna tabakalarında 843 ve Ephesos ta 6.yy a tarihlendirilen tabakalarda görülmektedir. 844 Sardis te baskın bir boyama biçimi olan Damarlı boyama tekniği, 845 Sardis te en erken örneklerini 8.yy sonlarında vermekte, 7.ve 6.yy da ise tercih önceliği olan bir teknik olarak devam ederek, Hellenistik dönem içlerine dek varlığını sürdürmektedir Gürtekin Demir, Lydian Pottery from the Hermus Valley (Baskıya hazırlanmakta), Kerschner 2005, Abb Ersoy 2003, 255, Taf. 42B; Kerschner 2008c, 227, Löwe 1996, 25, Grab Greenewalt 1972, 132, pl. 6, no: 1. Damarlı Boyama tekniğinin uygulandığı formların başında skyphos gelmektedir. 842 Gürtekin 1998, Cook 1958/1959, 29, pl. 4a; Greenewalt 1966, Gürtekin 1998, 246, dipnot 669, G. Gürtekin tarafından, Ephesos Kazıevi deposunda yapılan incelemeler sonucunda, bu tip skyphosların birçoğunun Sardis üretimi olamayacağı, bazılarının Sardis geleneksel kil yapısı ile uyumlu olduğu saptanmıştır. 845 Greenewalt 1966, Greenewalt 1972, pl. 6, no: 1; Gürtekin 1998, 244, şek. 32, no:

132 Koyu Zemin Üzerine Ek Beyaz Boyalı Seramikler Koyu zemin üzerine ek beyaz boya ile bezemenin yapıldığı seramikler, Sardis te mezar alanlarında ve kazısı yapılan bütün sektörlerde ele geçmekte ve kronolojik sıkıntılarına karşın, ithal Yunan seramiğinin yardımı ile 7.yy sonları ve 6.yy a tarihlendirilmektedir. 847 Düz, ince, kalın veya damarlı olarak zemine sürülmüş koyu renk firnis üzerine yapılan beyaz ek boya bezemeli seramikler, üç aşamalı fırınlama sonrasında, demiroksit içerikli firnis nedeni ile istenen görsel etkiyi vermektedir. 848 Sardis te kullanılan formların başında, konik kaideli skyphos, oinokhoe ve destekli krater, nadir de olsa skyphos-krater, amphora, kantharos, gagası süzgeçli kap ve emzikli kap sayılabilmektedir. 849 Genel olarak bakıldığında, Koyu zemin üzerine beyaz ek boyalı seramiklerin kullanım alanı oldukça geniş olup Khios, Samos, Smyrna, Miletos ve Klazomenai gibi İon kentlerinde dikkat çekmektedir. 850 Khios ta 6.yy da açık kapların iç yüzünde nadiren de dış yüzünde yatay beyaz bantlı bezeme ile bu teknik kullanılmıştır. 851 Samos ta 7.yy ın II. yarısında benzer bezemeli skyphos, oinokhoe/olpe ve thymiaterion kaydedilmiştir. 852 Smyrna da ele geçen seramikler arasında bu teknikle bezenmiş örneklere rastlanmıştır. 853 Arkaik Ephesos seramiklerinin odaklandığı Artemision da, 7.yy ın II. yarısı ile 6.yy ın ilk yarısına tarihlenen bir yüksek ayaklı tabak formunun, koyu renk firnisli zemin üzerine beyaz ek boya ile linear bezeme ilkesi, Lydia ile bir paralellik göstermektedir. 854 Ephesos Artemisionu nda, 7.yy ın II. yarısına tarihlendirilen bir başka örnek üzerinde, koyu renk firnis zemin üzerine beyaz ek boya ile bantlı bezeme oluşturulmuştur Butler 1914, 433, 434, fig. 5-6; Greenewalt 1986, 16; Gürtekin 1998, , şek. 33: ; şek. 34: 131,132; şek. 35: 134; şek. 36: Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, 250, 251, No. 127, 128, şek. 33, lev. 50; No. 130, lev. 51; No. 131, 132, şek. 34, lev. 48, 52; No. 134, şek. 35; No. 129, şek. 33, lev. 51; No. 135, şek. 36, lev Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, Furtwangler 1980, 161, 184, 185, 216, 224, Taf. 44, Abb. 12, Taf , Abb. 20. III/34, Taf , Abb Cook 1958/1959, 29, pl. 4a(sağdaki) 854 Kerschner 1997, 86, 123, Taf. V. 38, Abb Kerschner 1997, 213, Taf. XI, 83, Abb. 43, Bu örnekte firnis pişme sonrası kırmızımsı kahverengi ve biraz da siyah tonlarında olup Sardis de tanımlanan Damarlı Boyama tekniğinde bezenmiş vazo parçaları ile uyumludur.

133 122 Klazomenai Akropolü nün güney yamacında, 6.yy ın ilk yarısında üretim yaptığı düşünülen bir fırın ve bu fırına ait bir çöplükten gelen sayısız parçanın incelenmesi sonucunda, bu alanda seramik atölyeleri kompleksi olduğu yönünde kanıtlar ortaya çıkmaktadır. 856 Bu komplekste yapılan araştırmalar sonucunda, Koyu zeminli seramikler ve Orientalizan seramikler iki önemli grup olarak tespit edilmiştir. 857 Geç Yaban Keçisi Stili nde üretilmiş seramiklerle birlikte, Koyu zemin üzerine beyaz ek boya ile yapılmış dar bantların görüldüğü seramik örnekleri, yerel üretimi düşündürmektedir. 858 Ancak istatistiksel olarak bakıldığında büyük bir grup içerisindeki birkaç seramik parçasından hareketle, yerel üretim önerileri geliştirmek doğru görünmemektedir. Bu seramik grubu hakkında, Yunan merkezlerinin İonia yı, İonia nın ise koloni kentlerini ve Lydia yı etkisi altına aldığı söylemek olası görünmektedir İONİA ÜRETİMİ SERAMİKLER ÜZERİNDE LYDİA ETKİLERİ Lydia seramik gelenekleri, İonia atölyeleri üzerinde doğrudan biçimlendirici bir etki bırakamamıştır. Lydia da üretilmiş Black-on-Red, Bikrom, Mermer Taklidi ve Damarlı boyama, Sardis Yaban Keçisi Stili, Ephesos Grubu, Erken Fikellura veya Öncü Fikellura Grubu seramiklerin, İonia da taklit veya yerel üretim yaptıklarına dair yeterli kanıtlara sahip değiliz. Son yıllarda yapılan araştırmalar, Klazomenai kentini biraz ön plana taşımaktadır. 6.yy ın ilk yarısında üretim yaptığı düşünülen seramik sektörü, Koyu zemin üzerine açık renk bezemeli veya Damarlı boyama tekniği ile seramik üretimine işaret etmektedir. Klazomenai daki bu sektörle ilişkili depozitte ele geçen Damarlı boyama tekniği ile boyanmış seramik formları oinokhoe, küçük tabaklar ve sürahilerden oluşmaktadır. 860 Damarlı boyama tekniği, Lydia da yerel seramik oluşumların başında gemektedir. Klazomenai Akropolü güney yamacındaki seramik üretim sektöründe bulunan çeşitli curuf ve seramik parçaları, Lydia ile çağdaş dönemlerde, Koyu zemin üzerine ek 856 Ersoy 2003, Ersoy 2003, 255, Taf. 42D 858 Hürmüzlü 1995, 114, pl. 55, 209; Gürtekin 1998, Gürtekin 1998, 268, Ersoy 2003, 255, Taf. 42D

134 123 beyaz boyalı seramik üretimini ortaya koymaktadır. Koyu zemin üzerine ek beyaz boyama tekniğinin, Lydia yı etki altına alan bir Yunan/İon geleneği olabileceği yönünde daha önce fikir bildirmiştik. Mermer Taklidi boyama tekniği ile üretim yapan atölyeler arasında, Sardis ve yakın çevresinin yanısıra Smyrna da sayılmaktadır. 861 Ancak Smyrna da, yerel bir atölye boyutunda üretim olasılığını destekleyebilecek yayınların yeterli olmadığını belirtmek gerekmektedir. Ephesos Grubu, bu çalışma kapsamında Güney İonialı ve Lydialı ustaların ortak bir yaratı süreci içerisinde melez kimlikli özel bir grup olarak nitelendirilmektedir. Ephesos Grubu seramiklerin bir kısmının Sardis üretimi olduğu yolunda elimizdeki verilere karşın, Sardis dışındaki farklı atölyeler henüz kil analizleri ile tayin edilememiştir. G. M. A. Hanfmann, Yaban Keçisi Stili ni, Kıbrıs, Fenike ve Suriye etkili bezeme unsurları ile doğulu; çok renklilik ve beyaz astar uygulaması ile Batı Anadolu etkili; teknik ve stil olarak daha çok Doğu Yunan etkili olduğunu ifade etmektedir. Black-on-Red ve Bikrom seramikler, astar uygulaması, çok renkllik ve soyut/geometrik bezeme unsurları ile karakterize olmuşlardır. Bezeme unsurlarının paralellerini, Anadolu ile çağdaş dönemlerde, özellikle Kıta Yunanistan, adalar ve Akdeniz de bulmak mümkündür. Astar uygulaması ve çok renklilik, Sardis üretimi seramikleri ne derecede etkilemiş olursa olsun, İon kolonizasyonunun başlayıp tamamlandığı döneme kadar ele geçen Yunan seramikleri üzerinde, bu iki nitelik bir arada bulunmamaktadır. Formlar arası etkileşim açısından bakacak olursak, İonia üretimi seramikler üzerinde güçlü Lydia etkilerinden söz etmek mümkün görünmemektedir. Klazomenai da ele geçen, kısa yaka boyunlu pyksis tipi, Yunan kap formları arasında yer almazken, Anadolu geleneğinin hakim olduğu bölgelerde kaydedilmektedir. 862 Bu formun benzeri Sardis te ele geçmiştir. 863 Ortaya çıktığı merkezler bilinmemekle beraber, Lydia da kullanıldığı bilinen yaka boyunlu pyksis formunun, Klazomenai form repertuarına nasıl alındığı üzerinde durulmalıdır. Klazomenai da aynı alandan gelen ve 861 Kerschner 2005, , Taf. 10: Ersoy 2003, 255, Taf. 43D 863 Greenewalt 1990, 154, 156, fig. 20; Gürtekin Demir 2007, 54. No. 4-5

135 124 işlevi henüz bilinmeyen, pişmiş toprak makara biçimli objelerin benzeri, 6.yy başlarına tarihlenen bir grup ile beraber Sardis te de bulunmuştur. 864 Bu parçaların Klazomenai da fırın sektöründen ele geçiyor olması, çeşitli kapların pişme esnasında biribiri ile temasını engelleyen, fırın içi oturma düzleminden bağımsız olarak pişirme işleminin tamamlanması sürecinde kullanılan, fırın içi aksesuarı olarak yorumlansa da bu parçalar üzerinde, yüksek ısının veya fırın içi koşullarının olumsuz bir etkisi gözlenmemektedir. 865 Mermer Taklidi seramiklerin form repertuarı içerisinde yer alan bir örnek, İonia da üretilen benzerleri ile ele alınmaktadır. Bunlardan biri olan çan biçimli pyksis, formunun paralelini, Klazomenai da bulmak mümkün görünmektedir. 866 Phryg kökenli olduğu düşünülen, omphaloslu phiale ve makara kulplu kaseler olasılıkla Lydia aracılığı ile İonia merkezlerine ulaştırılmıştır. Ama Phrygia nın Lydia Krallığı öncesinde, kıyı Ege ile ilişkileri olduğu arkeolojik veriler ile desteklenmektedir. Bu kanıtlar arasında, doğrudan seramik veriler olmasa bile, çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde diğer kanıtlara değinilecektir Lydion Lydia da icat edildiği düşünülen ve 6.yy da Yunan dünyası seramik formları arasına girerek geniş bir yayılım alanı gösteren lydion, 867 bakkaris adlı özel bir ürünün taşıma kabıdır. 868 Sardis te geçtiğimiz yüzyılın başlarındaki kazılarda ele geçmeye başlayan form, H. C. Butler tarafından, krateriskos olarak adlandırılmıştır. 869 Berlin de korunmakta olan Kırmızı Figür tekniği ile bezenmiş bir stamnos üzerindeki grafitto, kabın antik dönemdeki adının lydion olduğunu doğrulamaktadır. 870 Lydionun kökeni üzerine, Mısır da yapılan cam veya çakmaktaşı bazı prototipler tartışılmaktadır. 871 Hem Lydialılar ın hem de İonlar ın 8.yy sonlarına doğru doğu ile yakın ticari, diplomatik ve askeri ilişkiler içinde olduğunu göz önüne alındığında bu 864 Ersoy 2003, Taf. 42E. F; Taf. 43E. F 865 Ersoy 2003, 255, Gürtekin Demir 2007, 51,52, dipnot 17, no Greenewalt 1972, , Greenewalt 1978a, 38; Boardman 1980, Lydia üretimi lydion için bkz. fig. 114, Doğu Yunan üretimi lydion için bkz. fig. 115; Atina üretimi lydion için bkz. fig Greenewalt 1966, Butler 1914, 434, fig Beazley 1927, Greenewalt 1966, 83-87

136 125 olasılık pozitif görünmektedir. Ancak, doğuda görülen bazı prototipler ile 6.yy civarında Lydia da ortaya çıkan lydion formu arasında yaklaşık 500 yıllık bir kronolojik boşluk bulunması, doğu kökenine ilişkin olasılıkları zayıflatmaktadır. 872 Bir diğer prototip lydion grubu, 7.yy a tarihlendirilen Etrüsk Villanova kültürü, Güney Fransa ve İtalya da görülmeye başlamıştır. 873 Lydion prototiplerinin, yayılım alanı Doğu-batı ilişkilerinin Bronz Çağlar dan beri yaşandığı Akdeniz havzasında, etkileşimin çok güçlü olduğunu bir kez daha göstermektedir. Bu durum karşısında teknik, form, stil veya ikonografik değerlendirmeler yapmak oldukça güç olmaktadır. Ancak, hareket noktası aynı olmakla beraber, her kültür kendi varyasyonunu yaratmak zorunda kalmaktadır. Bu zorunluluk, yerel talepler, beğeniler ve ekonomik pazar-rekabet kaygıları ile şekillenmektedir. Fig yy a tarihlenen Lydia üretimi bir lydion Özel ürün bakkaris bir kozmetik ürün olarak kabul edilmekle birlikte, kullanım amacı ve tam içeriği henüz bir kesinlik kazanmamıştır. Bakkaris olarak adlandırılan bitki bir Lydia myrrh ı ise bu bitki Lydia florasında yaygındır. 874 Antik kaynaklara dayanarak bakkaris adlı bir Lydia kozmetiğinden söz edilmesi ve Sardis 872 Greenewalt 1966, Greenewalt 1966, Roebuck 1959, 56, Myrrh=mür, lavanta yapımında kullanılan bir çeşit sarı sakız bitkisidir. Bkz. Myrra ve Myron için, Cadoux 2003, 59. Mür, tütsü olarak kullanılan, cenazelerde cesedin yağlanması ve hoş kokusu ile bedeni yağlamak amacı ile hem kozmetik hem de ilaç olarak antik dünyada kullanılan ve Smyrna ve Myrina kentlerinin isimlerine esin kaynağı olduğu ileri sürülen bir bitkidir. Myrrh, Myrra ve Myron isimlerinin benzerliği dikkat çekicidir.

137 126 kazılarından yoğun olarak ele geçen lydionların, 875 sınıflandırılması ve kronolojik olarak takip edilebilmesi sonucu, bakkaris ile onu taşıma kabı lydionun ana üretim atölyelerinin, Batı Anadolu da Lydia da olduğu yönündedir. Ürünün dolayısıyla da kabın, Lydia nın ekonomik ve ticari ilişki içinde olduğu kentlere doğru büyük boyutlu bir ihracatını düşünmek doğru olacaktır. Lydionlar, Sardis dışında Gordion ve İon kentlerinde ele geçmekte, üstelik Yunanistan ve İtalya da ise taklitleri bulunmaktadır. 876 Lydionlar, Sicilya, İtalya ve Etruria da, 877 yerel niteliklerle harmanlanarak yeniden biçimlendirilmiştir. Lydia çömlekçilerinin, seramik repertuarına yerel nitelik olarak kattıkları bazı ayırt edici form standartlarını, lydion formu üzerinde görmemiz mümkün olmaktadır. Bu kapsamda öncelikle konik ayak biçimi, Lydia seramiklerinin önemli bir tanısal unsurudur. 878 Batı Anadolu lydionlarının form gelişimi ve kronolojisi Sardis buluntuları temel alınarak oluşturulmuştur. 879 En yaygını ve en erkeni küresel gövdeli lydion olmak üzere, transisyonel ve geç lydion olarak üç sınıf altında toplanmaktadır. 880 Küresel gövdeli lydionlar, Sardis te genellikle 6.yy mezar kontekstlerinde ele geçmektedir 881 (fig.29) Aynı tarihlerde küresel gövdeli lydion formunu, Lydia nın Alyattes ve Kroisos rejimi altında ilişki içinde olduğu, İon kentlerinde bulmak mümkün olmaktadır. Görünen o ki bakkaris ve lydion, Lydia dışında 6.yy da kullanım önceliği olan bir ürün idi. 882 Eski Smyrna da küçümsenemeyecek sayıda küresel gövdeli lydion ele 875 Greenewalt 1972, 133; Greenewalt 1978a, Roebuck 1959, Cook-Dupont 1998, Butler 1914, 433, fig. 5, 6,8; Greenewalt 1966, 94; Greenewalt 1978a, bkz. Sardis te ele geçen küresel gövdeli lydionlar için Greenewalt 1966, 21-23, pl. I. N, pl. I. P, pl. I. D; Hanfmann 1983, 48, NEW sektöründe bulunan seramikler geç 7.yy veya erken 6.yy a tarihlenmiş olup arasında lydion da bulunmaktadır. Bkz. Hanfmann 1983, 56-57, Alyattes mezarında bulunan lydion parçaları, diğer seramik buluntular ile beraber değerlendirilerek geç 7.yy ile erken 6.yy arasına tarihlendirlmiştir. 880 Greenewalt 1966, 6, Greenewalt 1966, 21-23, 117; Greenewalt 1972, pl. 3:1, pl. 3: 2, pl. 9: 1; Bilgin-Dinç-Önder 1996, , fig. 13: a- b, fig. 14:a- b, 2 No lu mezardan ele geçen bir grup lydion ve diğer buluntu grubu 625 ile 575 yılları arasına tarihlendirilmektedir. Transisyonel ve geç lydionlar, kronolojik olarak tezimizin kapsamı dışında kalmaktadır. 882 Greenewalt 1966, 116

138 127 geçmiştir. 883 Smyrna da bulunan lydionlar, Alyattes tahrip tabakasından sonra yapılandırılan II.yerleşim tabakası ile ilgili olup, Kroisos dönemine, yıllarına denk düşmektedir. 884 G. M. A. Hanfmann, Smyrna da ele geçen lydionların, Smyrna ticaret limanının Lydia için ne denli önemli olduğunu kanıtlayan bir durumu ifade ettiğini ileri sürmektedir. 885 Phokaia da bantlı küresel gövdeli bir lydion kaydedilmiştir. 886 Samos Tigani Nekropolü nde küresel gövdeli lydionlar tanımlanmıştır. 887 Küresel gövdeli lydionların, ele geçtiği Batı Anadolu kentleri, Lydia ve İonia ilişkilerine ışık tutması açısından kayda değerdir. Lydionların doğrudan Lydia dan ithal edildiğini söylemek güç görünse de Doğu Yunan merkezlerinde, yerel üretimi tetikleyen bir dinamik yaratttığını söylemek uygun görünmektedir. 883 Akurgal 1950, 38, 39; Cook 1958/1959, 31, Ele geçen lydionların Sardis ile olan üretim ilişkisi sorgulanırken yalnızaca form standartları değil boyama teknikleri de dikkate alınmaktadır. Örneğin Smyrna da bulunan lydionlar arasında, Damarlı ve Mermer Taklidi Boyama tekniği gibi yerel Lydia tekniklerinin uygulanmış olması, üretim atölyesi aranırken Sardis ihtimalini güçlendirmektedir. 884 Akurgal 1950, Hanfmann 1983, Greenewalt 1966, 24, FB. 64: Bu örnek Ankara Üniversitesi DTCF de korunmaktadır. 887 Boehlau 1898, 35, 36, 145, pl. 8. 5, 6; Walter-Karydi 1973, 32, Taf. 60, 501; Löwe 1996, 25, 3.5, 27, 7. 3, 7. 5, 30, 8. 7, 50, 39. 3

139 128 DEĞERLENDİRME VE SONUÇ Batı Anadolu nun doğu ile batı arasında, hatta kuzey ile güney arasında bir ticari rota olması nedeniyle çok erken tarihlerden beri KıtaYunanistan, adalar, Anadolu, Akdeniz ve Yakın Doğu da gelişen uygarlık ve kültürler, Batı Anadolu da karşılaşmış ve yeniden boyut kazanmıştır. Batı Anadolu, kıyı kentlerini kuran Yunanlılar gelmeden önce de, Minos ve Myken dönemlerinden beri çeşitli yollarla, Kıta Yunanistan ve adalardan gelen etkileşime açık olmuştur. 888 Ticari veya tesadüfi kanıtlar olsa da, göreceli olarak en geniş yayılımı seramikler oluşturmaktadır. Myken seramikleri yoğun olarak Miletos, 889 Samos, 890 Ephesos, 891 Smyrna, 892 Phokaia 893 ve Klazomenai da 894 tanımlanmaktadır. Lydia nın bu erken dönemlerinde ticari ve politik yaşamına ait bilgilerimiz sınırlı olmakla birlikte, 895 Sardis 896 ve Alaşehir de 897 bulunan birkaç Myken seramik parçası dikkate değerdir. Kıta Yunanistan dan gelen göçmenler, Myken ve geç Myken seramik geleneklerinden haberdar olmalıdırlar. Kıta Yunanistan da ve Anadolu da eşgüdümlü ve eşzamanlı olarak gelişen Gri tek renkli seramikler, iletişimin ve etkileşimin boyutunu, II. Bin başlarına kadar taşımaktadır. Akdeniz ve Ege de ticari rotanın neredeyse merkezinde ve en önemli üslerinden biri durumunda olan Lydia nın, seramik üretim merkezi olarak Sardis kabul edilmektedir. Devam eden kazılar ışığında, Lydia seramiğinin Sardis te organize olmuş zanaatçılar tarafından üretilmiş olduğu, arkeolojik verilerle desteklenmektedir. Prehistorik dönemde Sardis te egemen olan seramik, kaba hamurlu, kahverengimsi tonlarda, el yapımı ve gri astarlı, çark yapımı olmak üzere iki ana gruba ayrılmakta; 898 her iki grupta da görülen parmak baskısını andıran motifin, Geç Bronz Çağ ve Erken 888 Roebuck 1959, Graeve 2004, Hanfmann 1953, Akurgal- Kerschner- Mommsen-Niemeier 2002, Abb. 9, Abb Hanfmann 1953, Özyiğit 2004, 44, Geç Tunç Çağı erken evresine tarihlendirilen oval planlı yapının görüldüğü tarihlerden itibaren, Geç Helladik IIIA2 ve Geç Helladik IIIC evrelerine tarihlenen ithal Myken seramiği ve yerli taklitleri görülmektedir. 894 Ersoy 1993, 6, dipnot Hanfmann 1983, 33, Bronz Çağda Sardis te Gyges Gölü çevresinde yaşam kanıtı olarak kulübelere ve pithos gömülere rastlanmıştır. 896 Hanfmann 1983, 26, fig. 26, Brozlar Evi sektörü Lydia Pazaryeri kazılarından Anadolu Gri tek renkli seramiği ve Myken parçaları bir arada gelmiştir.; Cook- Blackman 1970/1971, Meriç 1986, Hanfmann 1983, 17, 18

140 129 Demir Çağlar da, Kuzeybatı Anadolu, Aiolis ve Lesbos ta paralelleri bulunmaktadır. 899 Prehistorik dönemde Sardis in maddi kültür paralelini, Kusura da izlemek mümkün görünmektedir. 900 Lydia nın bu erken tarihlerde, kara ticaretinde söz sahibi olduğunu düşünmek yanlış olmayacaktır. 901 Sardis te devam eden araştırmalar, bu kentin bir transfer yolu olmaktan öte, ticari bir istasyon noktası olarak trampa amacıyla kullanılmış olabileceğine işaret etmektedir. Lydia ve İonia arasında kurulan ilişkilerin temelinde Myken, Hitit ve Batı Anadolu yerli halklarının erken dönemlerden itibaren kurduğu ilkel bir ticari ağ bulunmaktadır. Maşat Höyük te ele geçirilen Myken seramiği örneklerinin bu noktada aydınlatıcı olabileceği düşünülmelidir. 902 Lydia nın doğuya dönük yüzü, Karanlık Çağlar ın hemen ardından başlayacak olan Orientalizan sanatın, kanonik ilkelerini biçimlendirecek güçte olmuştur. Orientalizan etkilerin, İon seramik standartlarını etkisi altına aldığı şüphesizdir. Orientalizan dönem içerisine tarihlendirilen seramikler, doğu-batı etkileşiminin doruk noktasında yaşandığı bir sürece işaret etmektedir. Bu dönem, hızla gelişen Lydia nın, İon kentleri üzerine acımasızca saldırılar düzenlediği ve Batı Anadolu kıyılarında emperyal amaçlarla giriştiği işgallere denk düşmektedir. Savaş süreci, paralelinde ekonomik bir süreci de gerektirmektedir. Olasılıkla bu savaş dönemleri, Sardis ve İonia da endüstriyel süreçleri etkilemeyecek boyutta kalmış olmalıdır. Seramik malzemelerin kesintisiz olarak izlenebilmesi bu fikri desteklemektedir. Ayrıca gerek Lydia nın, gerekse İonia nın bu çatışma ortamında, ekonomik olarak alternatif merkezlerle iletişim içerisinde olmaları, beklenen bir durum olarak görülmektedir. Mermnadlar dönemine tarihlendirilen tabakalardaki Lydia seramiğinde, kültürel bir çarpışmanın yansımalarını izlemek mümkündür. Bu karşılaşma form, bezeme, stil ve kullanılan teknikler açısından, baskın olan karakterlerin üstünlüğü ile sonuçlanmıştır Kuzey Batı Anadolu da yayılım gösteren Gri tek renkli seramiklerin kökeni, kullanılan formlar, bezeme prensipleri ve teknikleri için bkz. Bayne Hanfmann 1948, Bronzlar Evi sektöründe, Lydia Pazaryeri kazılarında ele geçen en erken seramikler arasında Hitit yerleşimlerinde paralelleri bulunan Gri tek renkli seramikler ve Geç Bronz Çağ a tarihlendirilen daire planlı kulube kalıntıları ve pithos gömüler için bkz. Hanfmann 1983, Özgüç 1980, 309, pl. 37, fig Örneğin, Anadolu geleneğinde yer alan Black-on-Red tekniği ile bezemede kullanılan konsantrik daireler Yunan Protogeometrik dönem seramiğinin geleneksel motifidir.

141 130 Özellikle Yunan ve doğu kökenli objelerinin aynı kontekstlerden gelmeye başladığı 8.yy sonrası, 904 Lydia nın Ege havzasında soyunduğu ticari liderliğe bir kanıt olarak kabul edilebilir. 700 lere tarihlendirilen Sardis seramiklerinde, Yunan, Phryg ve Kıbrıs etkileri bir arada görülmektedir. 905 Lydia Krallığı döneminde, Sardis te kullanılan Orientalizan etkili objeler ile erken Yunan seramikleri, geç 7.yy ve erken 6.yy da ticaretin yönünü gösteren kanıtlardır. Lydia da yerel seramik üretiminin yanı sıra sayısal artışı ile ithal ve taklit Yunan seramikleri, bir arz talep dengesini açıklamaktadır. 906 Örneğin kaliteli Attika seramikleri, Alyattes dönemine tarihlenen tabakalarda izlenebilmektedir. 907 Yunan seramikleri, yerli Lydia seramikleri ile beraber mezar ve tümülüs alanlarında da ele geçmektedir. 908 Bu durum, Yunan kültürünün Lydialılar tarafından benimsendiğini göstermesi açısından oldukça önemlidir. İonia, farklı stillerle ve tekniklerle boyanmış seramiklerin üretiminde, farklı zamanlarda ön plana çıkmıştır. Kolonizasyon sürecindeki, Kuzey İonia, Khios ve Samos üretimi yerel seramiklerin yerini, 7.yy da Güney İonia merkezleri almıştır. Ancak 6.yy da bu durum, Kuzey İonia da Geç Yaban Keçisi Stili ve Siyah Figür tekniği ile üretim devam ederken ve Güney İonia da Yaban Keçisi Stili nin son evreleri ve Fikellura Grubu seramiklerin üretilmesi aşamasında, kuzey ve güney olarak dengelenebilmiştir. Lydia Krallığı döneminde, yaklaşık olarak 700/680 ve 550 yılları boyunca, kilin seramik üretimi için rafine edilerek hazırlanması; üretim aşamasında hızlı çark kullanılması; yüksek ısıda fırınlanması ve astar kullanılması gibi teknik olgular açısından kısmen Yunan seramik üretiminin etkisi altında kaldığı söylenebilmektedir. 909 Ayrıca, manganez içerikli firnis ve nitelikli kremsi/beyaz astar uygulaması, Sardis seramiklerinin bir kısmı için ayırt edici özelliklerdir. Sardis in batıdan aldığı unsurları kendi iç pazarına yönelik olarak başarı ile uyarlayabilmesi ve daha sonra bu ortaya 904 Hanfmann 1948, 154; Hanfmann 1983, Roebuck 1959, 52, 53: Kıbrıs etkisinin Lydia içlerine kadar ulaşması, iki rota önerisi ile yanıtlanmaktadır. İlki, Kıbrıslı tüccarların Ege kıyıları boyunca yaptıkları ticaret, diğeri ise Kilikia üzerinden ve Phrygia yolu ile Sardis e ulaşmış olabileceği üzerinedir.; Muscarella 1971, Greenewalt 1978a, 38; Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 79

142 131 çıkan yeni varyasyonları, tekrar batılı merkezlere pazarlayabilmesi büyük bir ticari başarı olmalıdır. İthal Lydia seramiklerinin sınırlı sayıda ve belirli kentlerde yoğunlaşmış olması bu seramiklerin buluntu yerlerini ve kontekstlerini önemli kılmaktadır. Özellikle Ephesos Artemisionu, Samos Heraionu, Samos Nekropolü ve Smyrna Athena Tapınağı dikkat çekici niteliktedir. Alyattes in Smyrna yı ele geçirmesinin ardından, Lydia nın Smyrna na üzerindeki egemenliğine dair yeterli kanıtlar bulunmamaktadır. 910 Ele geçirilen az sayıdaki seramik parçasından hareketle, Smyrna nın tamamen Lydia egemenliğini tanıdığını söylemek olanaksız görünmektedir. Mermnadlar, Apollon ve Artemis kült merkezlerine karşı oldukça sistematik ve özenli politikalar sürdürmüşlerdir. Alyattes döneminde, İonia ile giderek yoğunlaşan iletişim ve Alyettes in kızını Ephesos tyranı ile evlendirmesi sonucunda, Ephesos ve Sardis ilişkileri diplomatik olarak perçinlenmiştir. 911 Kroisos un tahta geçtiği andan itibaren ilk hedef gözettiği kent Ephesos ile yaşanan kısa süreli bir gerginliğin ardından, Artemis Tapınağı nın onarılması sürecinde bir Mermnad alışkanlığı olduğu üzere, Kroisos un sağladığı finansal destek ve armağanlarla tapınak onurlandırılmıştır. 912 Miletos ve Didyma da ele geçen Lydia seramikleri olasılıkla yine kutsal alanları göstermektedir. 913 Bu sunuların, İon kentlerinde yaşayan Lydialılar tarafından mı yoksa Lydia dan İon kentlerine sadece sunu amacı için giden Lydialılar tarafından mı yapıldığı sorusuna, henüz yanıt bulmamıza yetecek kadar veri bulunmamaktadır. Lydialı krallarının, Gyges ile başlamak üzere Kroisos a kadar, Yunan kutsal alanlarına sunuları bilinmektedir. Bütün bu armağanlar, krali bir propoganda amacı güttüğü kadar Artemis ve Apollon a bağlılık noktasında da özel anlamlar taşımaktadır. Lydia seramiklerinin, ekonomik gücünden dolayı birer ticari merkez haline gelmiş olan kutsal alanlarda ve İon liman kentlerinde varlık göstermesi, Mermnadlar ın İonia politikasını ana hatlarıyla çizmektedir. Ancak, İonia da ele geçen Lydia seramiklerinin tamamının sunu amaçlı olduğunu söylemek oldukça güçtür. Kolophon da evle ilişkili bir alanda tanımlanması dışında, varolan yayınlar dahilinde ev veya gündelik kullanıma yönelik 910 Herodotos, I. 16; Damaskoslu Nikolaos, FGrHist 90, F Aelianus, Herodotos, I , I. 92; Polyaenos, Herodotos, I

143 132 başka kanıtlar tespit edilememiştir. Klazomenai araştırmaları, seramik üretim merkezlerine ait sektör buluntuları nedeniyle bambaşka bir tartışmayı gerektirmektedir. İonia daki Lydia seramiklerinin buluntu yerlerine bakıldığında, gündelik kullanıma yönelik ithal edilme olasılığı çok düşük görünmektedir. Sardis üretimi seramiklerin formları, İon beklentisine hitap etse bile, görsel ve ikonografik olarak beklentisi yüksek İon kentlerinde alıcı bulması, güç bir ihtimal olarak durmaktadır. İonia da, Lydia seramikleri taklit edilecek kadar büyük etkiler bırakamamıştır. Anadolu kökenli birkaç formun, Lydia dan önce Phrygler tarafından İonia kıyılarına taşındığını söylemek doğru olacaktır. Örneğin omphaloslu phiale, tek kulplu maşrapalar ve makara kulplu kaseler bunlar arasında sayılabilmektedir. İçinde taşıdığı ürün nedeni ile ticari bir mal olarak değerlendirilebilen küresel gövdeli lydionların, hem ithal edilmesi hem de bazı Doğu Yunan merkezlerinde üretilmesi sonucunda, Lydia egemenliğinin sıfatlarından biri olarak lydion kabul edilebilmektedir. Formlar açısından bakıldığında, Lydia repertuarında yoğun Yunan etkilerini saptamak mümkün olmaktadır. Sardisli seramik ustaları, Yunan ve Phryg formlarını bazen olduğu gibi kopya etmekte, bazen de yerel çeşitlemeleri ile üretmektedirler. Lydia da ele geçen yerli üretim seramiklerde sıklıkla görüldüğü üzere, konik ayak karakteristik bir tanımlama unsurudur. Konik ayak, bir Sardis yaratısı olarak değerlendirilmektedir. 914 Doğu Yunan merkezleri ve Korinth, tombul skyphos formunu kullanmaktayken, Sardisli çömlek ustaları, tercihen konik ayaklı tombul skyphos varyasyonunu yaratarak Sardis te en sık kullanılan formlardan biri haline getirmişlerdir. 915 Küçük yerel varyasyonlar ile Lydia da kullanılan formlar, Kıta Yunanistan seramik geleneğini ve İonia etkilerini doğrulamaktadır. Lydia da nadiren de olsa görülen Phyrg formlarının, yerel talepleri büyük çapta etkilemediği söylenebilmektedir. İonia da kuzey ve güney atölyeleri biribirleri için rakip olmuş, alternatif atılımlarla pazar paylarını artırmaya ve öncü konumlarını korumaya çalışmışlardır. Güney ve Kuzey İonia da farklı uyanışlara neden olan Orientalizan ilkeler, temel uygulamalar benzer olsa da, her bölgenin kendi stilini oluşturması açısından en esnek 914 Butler 1914, , fig. 5, 6, 8; Chase 1921, , fig. 2.; bkz. Desborough 1952, Taf , Konik ayaklı skyphos formu, Attika Protogeometrik dönem seramik repertuarında önemli bir oranda temsil edilmektedir. 915 Greenewalt 1978 b, 16

144 133 yaratılara olanak vermiştir. Orientalizan etkiler, Güney İonia da Fikellura Grubu ile bir süre daha varlık gösterirken; Kuzey İonia merkezleri, Attika etkisinde Siyah Figür boyama tekniğine yönelmişlerdir. İonia da yerel üretim Lydia seramiklerinin varlığı üzerine kesin kanıtlara sahip değiliz. Yapılan son araştırmalarda, Damarlı boyama tekniği ile boyanmış seramiklerin Klazomenai da ve Mermer Taklidi ile boyanmış seramiklerin Smyrna da yerel olarak üretildiği ileri sürülmektedir. Lydia ve İonia, bağımsız ve etkileşimli seramik üretimlerin yanısıra melez üretimlere fırsat vermiştir. Ephesos ve Erken Fikellura Grubu olarak adlandırılan gruplar, etkileşimden öte Lydialı ve İonialı ustaların aynı atölyelerde ortak bir kültürel yaratısı olarak değerlendirilebilir. Hem Lydia, hem de İonia form, bezeme unsurları ve bezeme ilkeleri çerçevesinde birbirinden bağımsız olarak farklı eğilimlere yönelmişlerdir. Bu etkileşimlerin arasında, geç Myken seramikleri, Protogeometrik ve Geometrik dönem Euboea, Rhodos, Kykladlar, Kıbrıs ve Kilikia seramikleri olduğu kadar, kökenleri Hitit ve Phrygia ya uzanan yerli ama yeterince tanımlanamayan Anadolu seramik gelenekleri yatmaktadır. Lydia yerel seramik geleneğinin yaratılmasında, Phrygia etkilerinin azımsanmayacak bir katkısı bulunmaktadır. İon göçlerinin ardından, Sardis in ticaret ve endüstri merkezi haline gelmesi sürecinde, İonlar ın olası payı unutulmamalıdır. 916 Sardis kendi ürettiği malların, doğudan ve Anadolu dan gelen malların distribütörü gibi İonia ya dağılımını organize etmiş olmalıdır. Lydia ve İonia, birbiri için birincil pazar olma kaygısı taşımamaktadır. Ele geçen seramik kanıtlar doğrultusunda, her biri öncelikle kendi iç pazarına yönelik yerel biçimler, tercihler, beğeniler ve alışkanlıklar doğrultusunda üretime başlamışlardır. Üretim sürecinin ilerlemesi ile İonia kendi koloni kentlerinin gereksinimlerini ön sıraya taşımıştır. Lydia bu süreçte, iç pazar payını korumak için çaba sarfetmiş olmalıdır. Lydia ve İonia arasındaki seramik ticaretinin büyük boyutlu bir yapılanmasından söz etmek şu an için mümkün görünmemektedir. Etkileşimin niteliği, yönü ve boyutları hakkında kesin kanıtlar sunmak için ise henüz erken görünmektedir. Lydia ve İonia arasındaki etkileşim, her bir merkezin yerel üretimini tamamen değiştirecek nitelikte olmamıştır. Lydia, doğrudan ithalatın beraberinde kendi 916 Roebuck 1959, 52

145 134 yerel çeşitlemeleri ile seramik endüstrisini canlı tutmuş ve olasılıkla büyük bir işgücü potansiyelini korumuştur. İonia nın seramik üretiminde, 7. ve 6.yy da geniş alanlarda bir standart ve ekol yarattığı söylemek gerekmektedir. İonia ekolünün, Lydia nın da aralarında bulunduğu pek çok merkezde izlenmesi olanaklı olsa da Lydia nın, İonia üzerinde taklit edilebilecek nitelikte kesin etkilerinin saptanması bugün için uzak görünmektedir. Bu bölümün konusu olan seramik bulgular, Lydia Krallığı nın hegemonya sınırlarını çizmesi açısından oldukça önemlidir. Seramiğin yönelimi, ister Sardis ten İonia ya ister İonia dan Sardis e olsun, bu dolanım Sardis odaklı gelişmektedir. Bu canlı seramik pazarının sermaye ile olan yakın ilişkisi göz önünde bulundurulursa, etkileşimin yönü ve odakları Lydia yı işaret etmektedir. Bu seramik dolanımı, olasılıkla Sardis te monopol bir organizasyon tarafından gerçekleştirilmektedir. İonialı zanaatçıların, zenginleştikçe cazibe merkezi haline gelen Sardis e göç ederek veya seyyar atölyeleri ile gelerek üretim yapmış olmaları mümkün görünmektedir. Yukarıda yapılan değerlendirmenin ardından; Kuşlu kase, İonia Kasesi, Dalgalı çizgi bezemeli amphora/hydria grubu, Yaban Keçisi Stili ve Fikellura Grubu başlıkları altında incelenen seramiklerin ana atölyelerinin, İonia da olduğu genel olarak kabul görmektedir. Adı geçen seramikler, Lydia ya ithal edilmelerinin beraberinde yerel ve taklit üretimleri teşvik etmiştir. Anadolu koinesi ne bağlı olmak üzere Black-on-Red ve Bikrom tekniği ile boyanmış seramikler, İonia da nadiren ele geçmekte ve bu tekniklerin, İonia da yerel ve taklit üretimi yapıldığına dair kanıtlar bulunmamaktadır. Lydia buluşu olarak değerlendirilen, Mermer Taklidi ve Damarlı Boyama teknikleri, İonia da sınırlı bir yayılıma işaret ederken, yerel ve taklit üretimine ait öneriler, henüz tartışma boyutundadır. Ephesos Grubu, İonia ve Lydia geleneklerinin bir arada kullanıldığı, ortak bir ürün olarak değerlendirilmektedir. Lydia da ele geçen İonia asıllı seramikler ve bu grupların taklitleri, buluntu yerleri bakımından homojenlik sergilememektedir. Yerel kil, firnis, boya nitelikleri ve bazı durumlarda yerel teknikler ile taklit tekniklerin ve etkilerin kombine kullanımı, Sardis atölyelerinde üretimin yapıldığı tezlerini doğrulamaktadır. Sardis te izlenen İonia ve İonia taklidi seramikler, günlük kullanıma yönelik olup, sayısal anlamda sınırlılığı ile kent soylular için yapılan ithalatı veya yerel üretimi düşündürmektedir.

146 135 Ancak sayısal verilerin hareket noktamız olmadığını belirtmek gerekmektedir. Çünkü tez kapsamında ele aldığımız seramik örnekleri, bazı durumlarda bir merkezde, tek bir örnekle temsil edilmektedir. Seramik kanıtlar, Lydia nın geliştirdiği İonia politikalarının kaçınılmaz bir sonucu olarak İonlaşmaya başladığını göstermektedir. Lydia da, İonia dan ithal edilen veya taklit olarak üretilen seramiklerin, hangi sosyal sınıflara hitap ettiği noktasında yeterli bilgiye sahip değiliz. Korinth, Attika ve hemen beraberinde 6.yy da Lakonia seramiklerinin dağılımında, ortak pazar olgusu daha iyi bir biçimde kavranabilmektedir. Samos, Khios, Smyrna, Ephesos ve Sardis birbirleriyle olduğu kadar anakara Yunanistan ile gerçekleştirilen, ticari bir zinciri tamamlamaktadır. İonia, Lydia ya oranla avantajlı koşullarını kullanarak ve denizaşırı yerleşimlere açılarak, her anlamda zenginleşen seramik repertuarı ile Lydia karşısında bir egemenlik kurmuştur. Lydia nın İon liman kentlerini hedef gözetmesinin ardında, bu büyük pazar ekonomisi de rol oynamış olmalıdır.

147 136 BÖLÜM VI PİŞMİŞ TOPRAK MİMARİ ELEMANLAR, KİREMİTLER ve FİGÜRİNLER LYDİA ÜRETİMİ PİŞMİŞ TOPRAK MİMARİ ELEMANLAR ve KİREMİTLER Tanımlanabilen en erken pişmiş toprak mimari elemanlar, Yunan mimarisinde 7. ve 6.yy da görülürken, hemen çağdaşı olarak Sardis te ortaya çıkmakta ve yapılan kil analizleri sonucunda bu parçaların, yerel Sardis kil rezervleriyle örtüştüğü saptanmaktadır. 917 Yapılan petrografik analizler, Sardis seramikleri ile Sardis pişmiş toprak mimari elemanları ve bu elemanlar üzerinde uygulanan beyaz astar arasındaki uyumlu kil yapısını, ortaya koymaktadır. 918 Kapsamlı bir proje çerçevesinde, Sardis pişmiş toprak mimari elemanları ele alınmış ve bir rekonstüriksiyon sağlanmıştır. 919 Pişmiş toprak mimari parçalar, Sardis te Bronzlar Evi, PN ve ByzFort sektörlerinde bulunmuşlardır. İlk iki sektör, yerleşim alanlarının beraberinde çeşitli işliklerin varlığı ile uzun bir dönem içerisinde kullanılmıştır. Sardis te Yunan etkilerinin yoğun olarak izlendiği ve bezemede soyut, bitkisel motiflerin yanı sıra, insan ve hayvan figürlerinin kullanıldığı sahnelerin görüldüğü pişmiş toprak kiremitlerin hem işlevsel hem dekoratif amaçlı olarak çatı, saçaklık, pencere ve kapı üzerinde kullanıldıkları düşünülmektedir. 920 Sardis te, boyalı kiremitlerin büyük bir bölümünü dikey yüzeyleri kabartma figürlü veya motifli bezemeye ayrılmış, canlı renklerle boyanmış, sima ve gutteler oluştururken, bazı parçaların ise pişmiş toprak mimari levhalar ile benzer bir bezeme ilkesi çerçevesinde boyandığı görülmektedir. 921 (fig.30) Beyaz astar üzerine kırmızı ve 917 Ramage 1978a, Ramage 1978a, 12-15; Ratte 1994b, Ramage 1978a, 1-41; Greenewalt 1982, fig ; Ratte-Greenewalt 1985, fig. 34, Ramage 1978a, Hanfmann 1960, 34; Ratte 1994, 364

148 137 siyah renklerin kullanıldığı kabartmalı mimari levhalar, kalıpla üretilmiş olmalıdır. 922 Çok renklilik, seramiklere paralel olarak mimaride de ayrıntıların daha iyi vurgulanması ve görsel bir etki belirtilmesi amacıyla kullanılmaktadır. ByzFort sektöründe hem Korinth hem de Lakonia tipinde kiremitler tespit edilmiştir. 923 Bu grup içerisinde yer alan pişmiş toprak mimari elemanlara ait parçaların, Alyattes in son dönemleri ve Kroisos dönemlerine işaret eden tabakalarla ilişki içerisinde olduğu gözlenmektedir. 924 Fig. 30. Sardis te pişmiş toprak mimari elemanlar üzerinde uygulanan çok renkliliğin görüldüğü bir örnek Sardis te bulunan sima, antefiks, disk akroter ve kiremitlere aşağıda kısaca değinilmiştir Sima Sayısal olarak yoğunluk gösteren ve insan figürlerinin yer aldığı sima parçaları, 600 ile 550 yılları arasına tarihlendirilmektedir. 925 Bu grubu Samos, Düver ve Larisa da ele geçirilen sima parçaları ile karşılaştırmak mümkün görünmektedir. 926 Kuş, at, aslan, domuz, gibi çeşitli hayvanlar ile griffon ve sphinks gibi mitolojik yaratıkların betimlendiği sima parçaları, 6.yy ın ilk yarısı ve ortalarına tarihlendirilmekte; kuş 922 Hanfmann 1960, Ratte 1994b, , pl. 82b-d, pl Ratte 1994b, 365, Ramage 1978a, 15-17, fig Ramage 1978a, 15-17

149 138 figürlerinin yer aldığı parçalar, Mylasa da bulunan benzer kabartmalarla, 927 domuz figürünün yer aldığı parçalar ise Yaban Keçisi Stili nin faunasında yer alan domuz figürü, Attika vazoları ve Delphi de bulunan Sikyon Hazine Binası nda betimlenen domuz figürü ile karşılaştırılmaktadır. 928 Üzerinde yıldız ve spiral/lyra, lotus ve tomurcuk frizleri, lotus ve palmet motifi, meander, giyoş motifi gibi bitkisel ve soyut bezeme görülen pişmiş toprak mimari elemanların büyük bir çoğunluğu, 6.yy ın 2. dörtlüğüne ve yüzyılın ortalarına tarihlendirilmektedir. 929 Sardis te sima parçaları üzerinde sıklıkla karşılaşılan yıldız ve lyra motifinin, Gordion kazılarında ele geçirilen benzerleri bulunmaktadır Antefiks Sardis te 6.yy ortasına tarihlendirilen Lakonia tipi antefiks parçası ele geçmiştir. 931 Sardis te, iki volüt arasından fışkıran bir palmet veya palmet ve volütlerin farklı varyasyonları görülse bile temelde, Lakonia tipi ile aynı bezeme ilkesi içerisinde kabul edilmekte, yoğun olarak Bronzlar Evi ve PN sektörlerinde ele geçirilen örnekler, 5. ve 4. yy a tarihlendirilmektedir Disk Akroter Alternatif olarak kırmızı ve siyaha, kazıma dikey çizgilerle ayrılmış alanları beyaza boyanmış disk akroter parçaları, benzerleri ile Larisa ve Sparta da görülmekte ve alternatif olarak, morumsu kırmızı ve yarı mat beyaz renk ikilisinin kullanımı ile Korinth etkisini anımsatmaktadır Akerström 1978, 321, pl. 86, fig. 2-4, Mylasa, Euromos ve Midas Şehri nde benzer kuş figürlerin yer aldığı parçalar bulunmaktadır. 928 Ramage 1978a, 18, fig Ramage 1978a, fig. 42, 43, 52-54, 57-61, 63, 64, 66, Akerström 1978, 321, pl. 86, fig. 5, Skoog 1998, Ramage 1978a, fig Hanfmann 1974, 56, fig. 25; Ramage 1978a, 34, fig

150 Kiremitler Sardis te bulunan ve hemen hepsi boyalı olan, 6.yy ortalarına tarihlendirilen stroter ve kalypter parçaları içerisindeki bir kiremit parçası üzerindeki siyah ve beyaz boya ile yapılan elmas motifi bezemesinin benzeri, Gordion da görülmektedir. 934 Fig. 31. Potnia Theron Sardis te pişmiş toprak mimari elemanlar arasında yer alan ve 6.yy ortalarına tarihlendirilen Potnia Theron figürü, sphinks ve griffonların konu edinildiği sahneler, mitolojik öykülerden derlenmiş sahneler olmalıdır. 935 Kiremit parçalarından biri üzerinde, yer alan Potnia Theron betimlemesi, kanatlı ve her iki elinde kuyruklarından kavradığı aslanlarla görülmekte ve bu özelliklerinden dolayı Artemis i temsil ettiği ileri sürülmektedir. 936 (fig.31) Bu sahne, her yönüyle tanınan bir ikonografiyi ifade ederken kadın figürünün giydiği kısa elbise detayı ile ayrılmaktadır. Bu örnek, stil kritik değerlendirmeler sonrasında, 7. veya 6.yy a tarihlendirilmiştir. 937 Ana tanrıça kültü ile yakın ilişki içerisinde bulunan Potnia Theron figürü, Kybele/Artemis in primitif betimlemelerine önemli bir model oluşturmaktadır. Kuyruklarından iki aslanı kavramış bir halde ve kanatlı Potnia Theron modeli, Yakın Doğu ikonografisinden 934 Butler 1911, 457, 458; Ramage 1978a, 36, fig Ramage 1978a, 16, fig. 34; Potnia Theron figürü için bkz. Hanfmann 1974, 55, fig Shear 1923, 133, pl. II 937 Shear 1923, 134

151 140 esinlenmiştir. 938 İonia da kanatlı tanrıça/kadın figürü, Klazomenai lahitleri üzerinde sıkça görülmektedir. 939 Ancak bu kanatlı kadın figürünün kimliği hakkında kesin veriler oluşturulamamıştır. Pişmiş toprak mimari parçalar ve kiremitler, mitolojik veya gündelik yaşamın içerisinden konular edinmiş, seramik sanatının temalarından ve seçili bezeme elemanlarından bağımsız kalamamıştır. Sardis te ele geçirilen pişmiş toprak mimari unsurların alternatif olarak kırmızı ve siyah boyanması ve dar dikey beyaz bantlarla birbirinden ayrılması, dil motifinin alternatif olarak renklendirilmesi gibi temel ilkeler, Phrygia etkisi altında veya Anadolu geleneğine bağlı olarak Sardis te gelişen çok renkli seramik bezeme teknikleri ile uyumluluk sergilemektedir. Renk şeması ve yardımcı bezeme elemanları açısından, Ephesos Grubu seramikleri ile pişmiş toprak mimari elemanları paralellik göstermektedir. Damarlı Boyama tekniğinin, çatı kiremitlerinin bezenmesinde kullanılması, seramik ile olan paralel tercihleri veya dönemin yükselen beğenilerini göstermesi açısından önemli bir kanıttır. 940 Seramik sanatı ile bu denli iç içe girmiş boyama ve bezeme anlayışı, pişmiş toprak mimari elemanlar ile seramik atölyelerinin eş merkezli faaliyetlerini düşündürmektedir. Sardis pişmiş toprak mimari elemanları ile Sardis taş işçiliği arasında, bazen paralellikler saptamak mümkün olmaktadır. 941 Sardis te bulunan ve A. Ramage tarafından yayınlanmış olan büyük bir grup pişmiş toprak mimari eleman ve kiremitin, edindiği konular ve kullanılan motifler açısından ele alındığında, Yakın Doğu ve Anadolu/Hitit ekseninde gelişmiş bir ikonografiden pek de uzak kalamadığı görülmektedir. Aslan, griffon, Potnia Theron, savaş arabaları ve sürücüleri, biniciler, volüt ve palmet motifi, yardımcı motifler olarak kullanılan meander veya giyoş motifi, bunların başında gelmektedir. Yunan ikonografisine işaret eden en güçlü kanıt, bir çarpışma sahnesi veya Theseus ile Minotauros mücadelesini anlatan sahnenin yer aldığı sima parçasıdır. 942 Theseus ve Minotauros ikili mücadelesi, 7.yy sonları ve 6.yy başlarında Ege ve Yunan dünyasında 938 Thompson 1909, fig Shear 1923, 145, pl. II; Klazomenai lahitleri üzerinde yer alan kanatlı tanrıça figürü için bkz. Cook 1981, pl , pl Ramage 1978a, 36, 37, fig. 102, Ratte 1994b, Shear 1923, , pl. I; Ramage 1978a, 17, fig. 35, 36

152 141 popüler bir kompozisyon çizmektedir. 943 Smyrna nın Theseus tarafından kurulduğunu ileri süren mitosların ortaya çıktığı dönem, Mermnadlar ın yönetimi ele geçirmesinden çok önce olmalıdır. 944 C. H. Greenewalt bu sahneyi, Theseus ve Minotauros mücadelesi olarak değerlendirirken Yunan etkisine dikkat çekmekte; G. M. A. Hanfmann ise Mezopotamya ve Hitit sanatındaki benzeri sahneleri irdeleyerek, Minotauros benzeri yaratıkların, Yakın Doğu sanatında görüldüğünü vurgulamaktadır. 945 Ancak, sima parçasının tamamlanan rekonstrüksiyonda, üçlü savaşçı kompozisyonunun Amazonlar ile Yunanlılar ın savaşını veya Tanrılar ile Gigantlar ın savaşını anımsattığı ileri sürülmektedir. 946 Pişmiş toprak mimari elemanların konu edindiği figürlü sahnelerden biri de at arabaları ve sürücülerinden oluşmaktadır 947 Sardis te ele geçirilen kiremitler üzerinde görülen bir diğer figürlü sahne ise heraldik iki aslanın bir bitkisel kompleks etrafında yer aldığı parça olup, Yakın Doğu sanatlarında heraldik aslan figürünün, 8. ve 7.yy da oldukça yaygın olduğu gerçeğini hatırlatmaktadır. 948 Hitit sanatında da aslan figürü önemli bir yer edinmiştir. Hitit sanatının ve ikonografisinin, Anadolu da bıraktığı kültürel miras, Lydia, İonia ve hatta Etrüsk sanatlarında çarpıcı boyutlarda etkiler bırakmıştır. 949 Gordion da ele geçirilen çatı kiremitleri, Korinth ve Lakonia etkili olup olasılıkla Maiandros ve Hermos Vadisi ile Karabel Geçidi nin sağladığı doğal yolların elverdiği ölçüde, Batı Anadolu kentleri ve Sardis aracılığıyla, Phrygia ya aktarılmıştır. 950 Gordion da çatı kiremiti üretimi büyük bir sektör olup, dama tahtası, baklava motifi gibi soyut motiflerin yanı sıra, Yunan ikonografisinde önemli bir yere sahip olan Theseus ve Minotauros figürlerine yer verildiği görülmektedir. 951 Gordion kiremitleri üzerinde, Sardis te olduğu gibi çok renklilik tespit edilememiştir. 952 Gordion da Yunan etkilerine bir kanıt olarak kiremitler gösterilmektedir. Yunan kentleri 943 Shear 1923, fig. 1-3, 5, 7, Tacitus IV 56; Cadaux 2003, 80, dipnot 51; Doğer 2006, 63, 64, dipnot Ramage 1978a, 17; Hanfmann 1958, 65, Ramage 1978a, Ramage 1978a, 17, 18, fig. 38, Shear 1923, fig Shear 1923, Akerström 1978, 320; Glendinning 1996a, ; Glendinning 1996b, Akerström 1978, 322, pl. 87, fig. 9; Glendinning 1996a, ; Glendinning 1996b, Glendinning 1996b, 109

153 142 ve Anadolu kültürleri arasında, Sinop Limanı nın önemli stratejik merkezlerden biri olması, Yunan etkilerinin doğrudan Karadeniz e ve limanlar aracılığı ile ticaret yapan Phrygia ya ulaşması güçlü bir olasılık olarak kabul edilmektedir. Karadeniz de ele geçen bazı pişmiş toprak mimari elemanlar ve kiremitler, Yunan etkileri taşımakta, bu durum kolonizasyonun yarattığı yoğun etkileşimin bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. 953 Görüldüğü üzere ikonografik temaların, Yakın Doğu sanatlarında ve Anadolu da benzerlerinin olması, boyalı seramik geleneğinin Anadolu geleneğinde varlığı, her ne kadar Korinth kiremitin icat edildiği merkez olarak kabul edilse de tek bir köken aramaktansa, Arkaik dönemde günlük yaşam ve kült yaşamı içerisinde gördüğümüz diğer pek çok unsurda olduğu gibi kültürel bir melezlik olgusunu ortaya koymaktadır. Aiolis te Larisa, Gordion dan sonra önemli benzerliklerin saptandığı bir diğer merkez olarak gösterilmekte ve neredeyse Sardis ile çağdaş olarak 7. ve 6.yy dan itibaren pişmiş toprak mimari örnekleri vermektedir. 954 A. Ramage, kalıpta üretilen kapama kiremitlerinin stili ile Ephesos Artemis Tapınağı nın Kroisos evresinde benzerlerinin görüldüğünü aktarmaktadır İONİA ÜRETİMİ PİŞMİŞ TOPRAK MİMARİ ELEMANLAR ve KİREMİTLER Mimaride figürlü yatay frizlerin kullanımının kökeni, Yakın Doğu yu işaret etmekte; Asur frizleri ile Yunan topraklarındaki pişmiş toprak mimari elamanların gelişimi arasındaki bağları dikkatle irdelemek gerekmektedir. 956 Pişmiş toprak kiremitler, 7.yy da Yunanistan da, Korinth te icat edilmiştir. 957 Thermos Apollon Tapınağı metoplarında, 7.yy sonlarında görülen figürlü ve boyalı 953 Akerström 1978, 323, Ramage 1978a, 11, Ramage 1978a, 36, 37, fig Ramage, kalıpta üretilen kapama kiremitlerinin düz olan kenarının yerine eğimli ve konkav bir yüzey oluşturulduğunu, böylelikle antefiks biçimini çağrıştıran bir stil yaratıldığını ileri sürmektedir. 956 Ridgway 1966, Wikander 1990, 285

154 143 mimari elemanlar, Yunan kutsal alanlarında kullanıldıktan sonra hızla yayılmıştır. 958 Batı Anadolu kıyılarında çatı elemanları, öncelikle İonia ve Larisa da erken uygulamalarıyla ortaya çıkmıştır. 959 Larisa da pişmiş toprak mimari elemanların büyük kısmı, Akropol üzerindeki tapınak alanında ele geçirilmiştir. 960 R. S. Young, bu mimari geleneğin Anadolu da Yunan etkisi altında ortaya çıkmış olmasını, 6.yy da artan İon kültürel yayılımının kaçınılmaz sonucuna bağlamaktadır. 961 Korinth, Lakonia ve İsthmia tipleri olmak üzere başlıca üç varyasyonu görülen çatı sistemleri arasında, Doğu Akdeniz kentlerinde yaygın olarak görülen Lakonia tipi çatı sistemi olmuştur. 962 Sparta Artemis Orthia kutsal alanında bulunan hem siyah tek renkli hem de çok renkli kiremitler bu alanda da Lakonia tipinin kullanımını kanıtlamaktadır ile 600 yılları arasında, İonia da Samos ve Ephesos ta en erken örnekleri görülmekte ve çağdaşı olarak Sardis te benzer örneklerine rastlanmaktadır. 964 Samos Heraionu nda bazıları kırmızı veya siyah boyalı olmak üzere, hem Korinth hem de Lakonia sisteminde üretilmiş, 6.yy ın farklı dörtlüklerine tarihlendirilen parçalar ele geçirilmiştir. 965 Miletos ve Didyma arasındaki Kutsal Yol da yapılan çalışmalarda, Arkaik Temeneos Alanı nda büyük çoğunluğu kırmızı, kahverengi ve siyah boyalı olmak üzere, 6.yy a tarihlenen Korinth ve Lakonia oranlarına göre üretilmiş büyük bir kiremit grubu ele geçirilmiştir. 966 Doğu Yunan kentlerinde, çatı sistemlerinin olanak verdiği ölçüde akroter kullanımı görülmektedir. 967 Aiolis ve İonia da bazı tapınaklarda görülen akroter kullanımına paralel bir duruma, Propontis te Akalan ve Thasos ta rastlanırken, Arkaik dönemde Ephesos ve Didyma da inşa edildiği üzere görkemli tapınaklarda akroter kullanımına dair verilerin elde edilememesi, adı geçen tapınakların çatı sistemlerinin, akroter oluşturulmasına uygun olmamasına bağlanmaktadır Hurwit 1977, 10, 11, fig. 7; Richter 1984, 230, fig. 390; Glendinning 1996b, Akerström 1978, Ramage 1978a, Young 1969, Wikander 1990, Winter 1990, 13, Wikander 1990, 286, fig Ohnesorg 1990, 181, Schneider 1990, 211, Goldberg 1982, Goldberg 1982, 194

155 144 M. Y. Goldberg tarafından çatı sistemlerinin bezenmesinde kullanılan unsurlara göre bir tipoloji oluşturulmaya çalışılmış ve bölgesel bezeme özelliklerinin tespitine çalışılmıştır. Bu çalışma özetle aşağıdaki verileri içermektedir: 969 Sphiks figürünün Doğu Yunan merkezlerinde az bir oranda görülmesi ve Larisa da ve Dor düzeninde tasarlanan Asos Tapınağı nda ele geçen en erken örneklerden hareketle Athena tapınaklarında kullanılması, Yunan etkisini desteklemektedir. Ayrıca kalıp yapımı, Lakonia disk akroterleri geniş bir yayılım alanına sahip olmalıdır. Larisa ve Phokaia da 970 disk akroter bulunması, Athena Tapınağı ile ilintili bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Disk formlu akroterler genelde figürlü bir bezemeye sahip değildir. Volütlü akroterler, Doğu Yunan merkezlerinde en yaygın görülen tip olarak kabul edilmektedir. En erken volütlü akroter kullanımı, hem köşe hem merkezi volüt akroterler aracılığıyla, 560 ile 550 yılları arasına tarihlendirilerek, Miletos Kalabaktepe yi göstermektedir. Samos, hemen hemen Miletos la çağdaş tarihlerde volüt akroterlerin kullanıldığı bir diğer İon kentidir. E. Akurgal, Phokaia Athena Tapınağı nda, 6.yy ın son dörtlüğüne tarihlendirilen disk akroter parçaları ve bir grup İon kymationlu sima parçasının ele geçtiğini kaydetmektedir. 971 Phokaia, Athena Tapınağı nda bulunan, üzerinde yarış arabaları tasviri bulunan pişmiş toprak parçaları, Doğu Yunanistan da uygulanan mimari ikonografi geleneği çerçevesinde ele alınmaktadır. 972 Samos Heraionu nda da disk akroter parçaları ele geçirilmiştir. 973 V. N. Skoog, hazırladığı tez kapsamında, Samos ta ele geçirilen disk akroter parçalarını, Batı Anadolu da bulunan benzer disk akroterlerle karşılaştırmaktadır. 974 Lakonia seramiklerinin, Samos üzerinden Phokaia ya ulaştığı oradan da Hermos Vadisi yolu ile Sardis e ulaştığı ileri sürülmekteyse 975 benzer bir önerinin, çatı kiremitlerinin Batı Anadolu ya girişi ve Sardis te yayılımı üzerine yinelenmesi mümkün görünmektedir. 969 Goldberg 1977, 53, 56, 57, 295, 301, 309, Tab. 7, 8; Goldberg 1982, 196, 199, Özyiğit 2003, Akurgal 1956, 36; Özyiğit 1994, Akurgal 1957, Ohnesorg 1990, 188, dipnot 10, pl. 20, c 974 Skoog 1998, 83-85, pl. 13c, no: 53, pl. 17b, no: 53, pl. 18a-b, no: 53, pl. 19a-b, no: 53, pl. 20a-b, no: Burn 1929, 19

156 145 Kıta Yunanistan da ve Batı Anadolu merkezlerinde ele geçen pişmiş toprak mimari parçaların izlediği ikonografi çerçevesinde yer alan atlı figürleri, dört nala giden atlılar, savaş ve yarış arabaları, geç Arkaik dönemde ve Parthenon frizleri ile çağdaş olan atlı sahnelerin değerlendirilmesi sürecinde, stilistik bir kriter olarak kabul edilmektedir. 976 Sardis te yapılan araştırmalar, seramikler ve pişmiş toprak mimari elemanların benzerliğini belgelemektedir. Bu duruma paralel olarak, Khios ta bulunan bir grup kabartmalı vazo ile pişmiş toprak mimari kaplama levhaları arasında, benzerlikler saptanmıştır. 977 Arkaik dönemde Khios ta mimari kaplama levhaları ile kabartmalı vazoların aynı kili ve aynı araçları kullanarak aynı atölyelerde, aynı sanatçılar tarafından üretildikleri ileri sürülmektedir. 978 H. Cevizoğlu tarafından hazırlanan doktora tezi, Klazomenai da Arkaik dönemde kabartmalı vazoların üretimi olduğu bilgilerini içermektedir PİŞMİŞ TOPRAK FİGÜRİNLER Sardis kazıları, Mermnadlar dönemine ait pişmiş toprak heykelciklerin, İonia ile karşılaştırılma yapılması için henüz uygun bir sayısal veri sağlamamaktadır. Sardis te MMS sektöründe ele geçirilen ve Subgeometrik döneme yerleştirilen pişmiş toprak bir kuş figürü en erken tarihli figürinlerin başında gelmektedir. 980 Sardis te üzerinde boyalı bir binici kabartması bulunan bir seramik parçası ele geçirilmiştir. 981 Seramik üzerinde uygulanan, sarımtırak bir astar üzerine, kalın kontur çizgiler kullanılması, Doğu Yunan geleneğinde ve Yunan adalarında bilinen bir seramik geleneğini andırmaktadır. 982 G. M. A. Hanfmann, binici figürünün, 7.yy ın Ridgway 1966, Simantoni-Bournias 1990, Simantoni-Bournias 1990, Cevizoğlu 2005(Yayımlanmamış Doktora Tezi) 980 Greenewalt 1986, 7, fig Hanfmann 1945, Hanfmann 1945, 574

157 146 dörtlüğünde İonia atölyelerinde veya İonialı bir usta tarafından Sardis te üretildiğini önermektedir. 983 Sardis te tespit edilen ve Rhodos tipi olarak tanımlanarak, 6.yy a tarihlendirilen pişmiş toprak, at başlı ve miğfer başlı aryballosların benzeri, Smyrna da görülmektedir. 984 Sardis te ele geçen 560 ile 550 yıllarına tarihlendirilen, olasılıkla bir binici/süvari figürinine ait boyalı pişmiş toprak parçann benzerleri, pişmiş toprak figürinler ve figürlü vazolar ile Samos ta izlenebilmektedir. 985 (fig.32) Fig. 32. Sardis te ele geçen binici kabartmasının görüldüğü seramik parçası Smyrna Athena Kutsal Alanı, yabancı tüccarların uğrak yeri olmasının yanı sıra, yabancı kökenli pek çok objenin ele geçtiği, önemli bir İon liman kentidir. Smyrna Athena Tapınağı da Kıbrıs Stili nde çok sayıda pişmiş toprak heykelcik parçası ve insan boyutlarında bir heykele ait parçalar ortaya çıkarılmıştır. 986 Smyrna da bulunan ve 600 yıllarına tarihlendirilen olasılıkla İonia üretimi bir erkek başının, dolgun ve yumuşak yüz hatları ve giydiği sivri başlık gibi karakteristik unsurlarından dolayı Lydialı bir hadım rahibe ait olduğu tahmin edilmektedir. 987 (fig.33) Boyalı olduğu anlaşılan figürün, anatomik olarak oldukça geniş bir alın yapısına sahip oluşu, belirgin 983 Hanfmann 1945, 574, Özgen-Öztürk 1996, 134, 135, fig Hanfmann 1964, 10, 11, fig Akurgal 1962, Akurgal 1950, 36, Lev. XIIIb; Akurgal 1983, 93, lev. 132c, d, lev. F, G

158 147 bir proporsiyon sorunu oluşturmaktadır. Figür, dolgun yüz hatları ile Ephesos taki fildişi Megabyzos figürünü anımsatmaktadır. Ephesos Artemisionu nda pişmiş toprak boyalı heykelcikler ele geçirilmektedir. 988 Bunlar arasında yer alan bir kadın başı, yapılan stilistik incelemeler sonucunda, İon kolonizasyonundan çok önce Artemis Kutsal Alanı içerisinde yer alan ilkel bir tanrıça kültü ile ilişkili bulunmuştur. 989 Artemision da ele geçirilen altın, elektron, gümüş, bronz, kurşun, fildişi, amber ve pişmiş toprak kadın figürinleri, tanrıça veya rahibeleri olarak değerlendirilmektedir. Fig. 33. Smyrna dan Lydialı Hadım Rahip Başı Ephesos Artemisionu pişmiş toprak figürinler bakımından pek çok örnek içermektedir. Ephesos ta Tanrıça Artemis i temsil eden pek çok figürin, stilistik olarak alt gruplar oluşturmaya elverişli kriterler taşımaktadır. 990 Ancak ele geçen bu grup, genel olarak, 5.yy sonlarına ve 4.yy a tarihlendirilmektedir. 991 Samos, pişmiş toprak boyalı figürinlerin yoğun olarak ele geçtiği bir diğer önemli İon kenti olarak bilinmektedir. 992 Samos Heraionu, pişmiş toprak ve taş 988 Bammer 1973/1974, Taf. 4, no: 5, 6; Bammer 1978, 517, pl. 154, Abb. 3a- b 989 Muss 2001, 158, , Abb. 3a- d, Abb. 4a- f 990 Hogarth 1908, Hogarth 1908, Hanfmann 1953, 20, 22, fig

159 148 fügürinleri ile Kıbrıs etkisini sergilemektedir. 993 Khios Athena Tapınağı sunuları arasında ve Liman Kutsal alanında, Kıbrıs tan ithal edilmiş pek çok pişmiş toprak insan ve hayvan figürini ele geçirilmiştir. 994 Klazomenai da ele geçen Dedalik Stil e uygun olarak betimlenmiş bir kadın figürini, 7.yy ın II. yarısına tarihlenerek, diğer İon kentleri ile tutarlılık göstermektedir. 995 (fig.34) Fig. 34. Klazomenai da bulunan bir kadın başı Klaros Apollon Kutsal Alanı, pişmiş toprak figürinlerin yoğun olarak ele geçtiği önemli bir merkezdir. Klaros ta bulunan çıplak kadın figürinlerinin, Aphrodite ile ilişkisi belirlenmiştir. 996 Çıplak tanrıça betimlemelerinin kökeninde, Mezopotamya, Mısır ve Kıbrıs etkilerinin vurgulanması gerekmektedir. 997 İonia da, ele geçen sunular ve buluntuların zenginliği bakımından, Arkaik dönemde Batı Anadolu, adalar, Rhodos, Kıbrıs, Kıta Yunanistan ve Yakın Doğu etkilerinin tespiti aşamasında önemli bilgiler sağlamaktadır. 993 Roebuck 1959, Boardman 1967, 186, www Doğan 2005, 31, Thompson 1963, 87

160 149 DEĞERLENDİRME ve SONUÇ Pişmiş toprak mimari elemanların, kıta Yunanistan ile doğrudan ilişkilendirilerek, İonia ile Sardis te neredeyse eş zamanlı olarak üretildikleri görülmektedir. Kalıp yapımı, boyalı ve figürlü kiremitler üzerinde yapılan analitik araştırmalar, Yunan etkileri altında, Sardis te endüstriyel boyutta kiremit üretiminin organize olduğunu kanıtlamaktadır. Pişmiş toprak mimari elemanların ortaya çıkışında, Korinth kökeni kabul edilmektedir. Pişmiş toprak mimari elemanlar ve kiremitler, oranlar ve üretim teknikleri açısından Yunan karakteri ile örtüşmekte ve İonia da ele geçirilen örneklerle uyum göstermektedir. Korinth etkileri, Batı Anadolu içlerine sokulmadan önce, yerel bir seramik boyama geleneği İç Batı Anadolu da yer edinmiştir. Sardis te ele geçirilen boyalı mimari elemanların bazılarının Damarlı boyama tekniği ile boyanması ve bazı örneklerin ise Lydia seramiğinde takip edilen kırmızı, siyah ve beyaz renk kombinasyonu ile zenginleştirilmesi yerel zanaatkarların katkısı olmalıdır. Ancak ikonografi ve seçilen motifleri hareket noktası olarak kabul ettiğimizde, yerel Lydia ve Phrygia arasında benzerlikler saptamak mümkün olmaktadır. İonia da ele geçirilen pişmiş toprak mimari elemanlar kadar bir Aiolis kenti olan Larisa da ele geçirilen pişmiş toprak mimari parçalar kapsamında, Lydia verileri yeniden araştırılmalıdır. Lydia nın, Hermos üzerinde yaşanan herhangi bir ekonomik ve kültürel dinamikten bağımsız kalması zayıf bir olasılık olmalıdır. Pişmiş toprak figürinlerin kısaca ele alındığı bölümde, Sardis te ele geçirilen pişmiş toprak figürinlerin, dolaylı olarak Rhodos ve İonia etkileri taşıdığını söylemek yerinde olacaktır. İonia da ele geçirilen figürinlerin, Rhodos ve Kıbrıs etkileri altında kaldığı görülmektedir.

161 150 BÖLÜM VII LYDİA ve İONİA DA ELE GEÇEN KÜÇÜK ESERLERİN DEĞERLENDİRMESİ ELEKTRON, ALTIN, BRONZ ve DİĞER METAL ESERLER Altın rafinerisi ve büyük çaplı işlikler, Sardis te PN sektörü çevresinde yoğunlaşmaktadır. 998 PN sektörü, kaya kristali parçaları, kuyumcu kalıpları ve bir miktar mücevher parçasının ele geçmesi nedeni ile işliklerin bulunduğu bir mahalle olarak değerlendirilmekte, Kybele Altarı nın mimari kalıntıları ve ithal seramikler aracılığı ile 6.yy başlarına veya biraz daha öncesine tarihlenmektedir. 999 Bu bilgiler ışığında, işliklerde aktif üretimin, 620 ile 550 yılları arasında devam ettiğini söylemek mümkün görünmektedir. Alüvyonlu karışımın içinden elektronun arıtılması ve altın ile gümüşün ayrıştırılması işlemleri olmak üzere, rafineride temel olarak iki işlem yapılmaktaydı Madenin tavlanması ve ayrıştırma işleminin yapıldığı çok sayıda ünite tespit edilerek bir rekonstrüksiyon sağlanmıştır Bu üniteler, yüksek ısı altında renk değiştirmiş kırmızımsı toprak ve yeşile dönmüş, camsı cüruf yapı ile ayrılabilmektedir. Yüzeyde bir kısım çukurla takip edilebilen kerpiç/çamur ve kemik külü ile sıvalı eritme potaları içerisinde, belirli oranlarda kurşun eklenerek gerçekleştirilen işlemlere yönelik olarak sektörde yapılan araştırmalar kapsamında, kurşun ve kurşunoksit parçaları ele geçirilmiştir Bir diğer işlem olan tavlama, büyük seramik kapların içinde, olasılıkla amphora veya hydriaların içinde veya tuğla ocaklarda, tuğla tozu ve çeşitli ayrıştırma tuzları kullanarak saf altın ve içerisinde gümüşün de bulunduğu diğer maddelerin ayrıştırılma sürecine dayanmaktadır Bu ünitelerde gerçekleştirilen işlemlere ait 998 Ramage 1978b, fig. III. 2; Hanfmann 1983, fig , fig ; Ramage-Craddock 2000, 24, fig. 1.10, fig , fig Hanfmann-Mitten 1969, 271; Ramage 1978b, 734, 735; Hanfmann 1983, 34, 72; Ramage-Craddock 2000, 17, 18, Hanfmann 1983, 34; Waldbaum 1983, Ramage 1978b, , fig. III.1, fig. III.3; Hanfmann 1983, fig. 46, 47, 55, 56, fig. 139; Ramage- Croddock 2000, fig , 4. 19, 4. 21, 4. 22, 4. 23, fig , fig , fig Ramage 1978b, ; Ramage-Craddock 2000, 81-83, fig , fig Ramage 1978b, 732, fig. III. 3; Ramage-Craddock 2000, 83-86, fig , 10. 2

162 151 çeşitli arkeolojik kanıtların başında, çöplük, ocak, kül, cüruf parçaları, altın parçacıkları ve bir grup körük parçası sayılmaktadır Altın mücevher yapımında kullanılan, mücevher ve altın varak kalıplarının, PN ve Bronzlar Evi sektörlerinde ele geçtiği belirtilmektedir Bu çerçevede, şist veya sabuntaşından yapılmış ve 6.yy a tarihlendirilen bir grup kalıp parçası, demir lehim borusu ve pişmiş toprak körük parçası ele geçirilmiştir Bronzlar Evi ve PN sektörü, birer endüstriyel mahalle gibi kuyumcular tarafından örgütlenmiş olup saray kompleksinden mimari bakımdan bağımsız olarak, imalat ve satış aşamasında rol üstlenmiş olmalıdır Eşsiz bir kompleks olan PN sektöründeki altın rafinerisinin benzeri, gümüş yataklarıyla tanınan Laurion civarında tanımlanmaktadır Batı Anadolu da ve İonia da, altın rafinerisi veya çeşitli ölçeklerdeki kuyum atölyelerine dair kanıtlar henüz elde edilememiştir Mücevherler ve Küçük Objeler Sardis te kullanılan madenler arasında, elektron, altın, gümüş, bakır, demir, kurşun, kalay ve çinko sayılabilmektedir Sardis te madencilik her ne kadar altın minerali üzerinde biçim kazanmış olsa da işlenmiş eserlerin nadiren ele geçmesi, Sardis te diğer madenlerin kullanım değerini önemsiz kılmamalıdır. Sardis te bulunan işlenmiş maden objelerin paralelleri Yakın Doğu da, ilk örnekleri ile Sümerler de bulunmaktadır Sardis te, pithos gömülerle ilişkili olarak 2200 yıllarında kullanıldığı düşünülen altın kulak tıkaçları kaydedilmiştir Bronz Çağ da altının, Sardis te işlenip işlenmediği belirsizlik taşısa da işlemin, Paktolos ta bir sektöre 1004 Ramage 1978b, 734, pl. 230, fig. 8; Waldbaum 1983, 7; Hanfmann 1983, 35, fig. 45, 47, 57; Ramage-Craddock 2000, 83, 84, 86, 88, 92-94, fig. 4. 1; , 4. 29, 4. 30, 4. 34, 4. 42, 4. 45, , Waldbaum 1983, 7; Kat. no: , pl. 54, no: , pl. 55, no: 953; Hanfmann 1983, Ramage 1978b, 734; Waldbaum 1983, 7, 143, 144, Kat. no: , Kat. no: 955, 956, pl. 54, no: , pl. 55, no: 955, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 36, Waldbaum 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 20, fig. 16; Waldbaum 1983, Kat. no: 717, 718, pl. 45, no: 717, 718

163 152 dönüşmesinin ilk adımları, Ardys veya daha güçlü bir aday olarak Alyattes döneminde atılmış olmalıdır Lydia Hazinesi, Pers dönemine tarihlendirilmekle beraber, metal eserleri irdelediğimiz bu bölümünde yer yer tezimizin içeriğine alınmıştır. Lydia Hazinesi ile Ephesos başta olmak üzere, bazı İon kentlerinde bulunan mücevherler arasında benzerlikler saptansa da çağdaş üretimler olmadıklarının belirtilmesi uygun olacaktır. Mücevherler kapsamında yer alan altın iğneler, Sardis ve Ephesos arasında paralellik göstermektedir Ephesos altın, gümüş ve bronz iğne formları, yerel işaretler taşımamakta ve P. Jacobsthal tarafından, tomurcuk veya armut formları ile sonlanan iğnelerin, Dor etkisi altında kalmış olabileceği ileri sürülmektedir Bazı iğnelerin baş kısmında görülen nar formu, Sardis ve Ephesos arasında ortak bir yönelimini özetlemektedir Nar Aphrodite, Hera ve Athena tarafından kullanılan bir atribüt olarak kabul edilmektedir Hades ve Persephone öyküsünde nar yer almaktadır Nar motifi, Yakın Doğu da cam, fayans, altın, bronz, fildişi ve boyalı seramiklerde kullanılmaktadır Sardis te ele geçen ve 575 ile 540 yılları arasına tarihlenen bir altın boncuk üzerinde görülen kavun dilimleri şeklindeki dikey bölümlerin, granül tekniği ile süslenmesi, oldukça eski bir tekniktir Erken Demir Çağ da, Kıta Yunanistan da bu tekniğin uygulandığı belirtilmektedir Ayrıca, dilimli bir kavun görünümünde işlenmiş benzer altın bir iğne ucu, Hitit sanatında, 15. ve 13.yy arasında görülmektedir Sardis te ele geçen bu boncuğun stilizasyonu, Ephesos Artemisionu nda kaydedilen toplu iğne başlarında da izlenebilmektedir Phryg tipi 1012 Hanfmann 1983, Özgen-Öztürk 1996, 202, fig. 168, 171; Ephesos ta ele geçen benzer örnekler için bkz. Hogarth 1908, 100, pl.v, 20, 31, Jacobsthal 1951, Özgen-Öztürk 1996, 202, fig.169, Ephesos ta kullanılan çeşitli stilize nar formları için bkz. Hogarth 1908, pl.v, 30, plt.vi, 61 ve pl. XXXIII de kemik ve fildişi örnekleri, 1-8, 10, 11, 13, Ramsay 1882a, Erhat 1989, Ward 2003, 529, Greenewalt 1972, 125, pl.10.1; Waldbaum 1983, 126, Kat. No:760, pl. 46, no: 760; Hanfmann 1983, fig Higgins 1969, Muscarella 1992, 55, no: Hogarth 1908, 113, 114, pl.v, 26, pl. VI, 26, 28, 36

164 153 bazı fibulalar üzerinde, 8.yy ın son dörtlüğünde granül tekniği uygulanmaktadır Granülasyon tekniğinin uygulandığı, aslan başı figürü ile süslenmiş altın, Phryg tipi fibulalar Ephesos ta bulunmuştur Sardis ve Ephesos başta olmak üzere Phryg objelerinin tespit edildiği merkezlerde, Phryg metal işçiliğinin etkisi kaçınılmazdır. Fig. 35. Aslan ve kurbağa ikilisine ait bir betimleme Ephesos Artemision hazinesi içindeki çok sayıda altın obje üzerinde, granül tekniği kullanılmaktadır. Granül tekniğinin kullanıldığı aslan ve boğa protomlu pandantif, 7.yy ın II. yarısına veya 6.yy ın ilk yarısına tarihlendirilip Sardis ile Ephesos arasında kentsel yakınlaşmanın yoğun olduğu dönemlerde, ticari ilişkilerin yönünü göstermesi açısından önemli bir kanıttır Mücadele sahnelerindeki ikili hayvan grupları, 7.yy ın II. yarısında Batı Anadolu da yaygın bir ikonografi olarak bilinmektedir Aslan ve boğa ikilisi, Phrygia yı egemenliği altına alan Lydia Krallığı nın yeni erk simgesi olarak kabul edilmektedir. Aslan ve boğa kombinasyonu Lydia ve Klazomenai da bazı sikkelerde tespit edilmiştir. Aslan ve kurbağa ikilisinin benzer bir tasviri, Samos sanatında görülmektedir ki bu örnek de hemen hemen aynı döneme ait olmalıdır (fig.35) Doğu Yunanistan ve adalarda 6.yy da gemmalar 1023 Muscarella 1967, fig. 5; Muscarella 1971, 49, 50, 52, fig Gates 1995, Scheich 2001, 289, , Taf. 8, Scheich 2001, Jacobsthal 1951, pl. XXXIIa

165 154 üzerinde, kurbağa figürü tercih edilmektedir Ephesos ta bir kurbağa figürünün betimlendiği küçük altın bir levha bulunmuştur Lydia ve İon kentlerinin birbirlerinden bağımsız kaldıklarını ve farklı ikonografilerden beslendiklerini söylemek zor görünmektedir. Lydia Hazinesi içerisinde yer alan ve giysilerde kullanıldığı düşünülen, altın broş ve dörtlü volüt/spiral motifi ile bezenmiş altın ve elektron aplikler, Ephesos ta bulunan grup ile bağdaştırılmaktadır Ephesos ta konturları kesilerek veya repousse tekniği ile işlemek suretiyle yapılan levhalar üzerinde sıkça görülen, üçlü veya dörtlü volüt/spiral ve baklava dilimi motiflerinin, yerel tercihi veya zevki ifade ettiği ileri sürülmektedir (fig.36) Ephesos ta görülen bu aplik ve levhalardaki motife, bazı fildişi objeler üzerinde de rastlanmaktadır Khios ta ele geçirilen bazı disk biçimli kurşun pandantifler üzerinde, Ephesos ta egemen olan dörtlü volüt/spiral motifi görülmektedir Fig. 36. Ephesos ta ele geçen Arkaik döneme tarihlendirilen çeşitli aplikler Lydia Hazinesi içerisinde bulunan apliklerden ikisi üzerinde görülen bezeme, Ephesos ta ele geçen ve 7. veya 6. yy a tarihlendirilen, stilize arı figürü ile bezenmiş 1028 Boardman 1968, Hogarth 1908, 96, pl. IV, Özgen-Öztürk 1996, fig ; Hogarth 1908, 112, pl. IX, no: 41, Jacobsthal 1951, 89, pl. XXXIII a,b,c,d, e 1032 Hogarth 1908, pl. XXXVIII, 12, pl. XL, Boardman 1967, 202, fig.134, no: 158, 159

166 155 grup içerisinde yer almaktadır Apliklerin benzer olması, Ephesos ta daha erken tarihlerde görülmesi ancak daha sonra Lydia da Pers dönemine tarihlendirilen hazine içerisinde bulunması, geleneksel bir üretim ve etkileşim ağını çağrıştırmaktadır. Artemis rahibeleri, dişi arılarla sembolize edilmekte ve bu sembol bir kent amblemi olarak altın objeler ve sikkeler üzerinde yansıtılmaktadır Sardis te, Artemis kültünün taşınması sürecinde, arı figüründen söz eden epigrafik kanıtlar deşifre edilmiş ve arı figürünün kökenini Sardis te aranmıştır Fig. 37. Ephesos ta bulunan altın bir aplik Altın aplikler, bezemeye yönelik soyut motifler içerse de zaman zaman ikonografik ifadeler taşımaktadır. Potnia Theron figürü antropomorfik; griffon, sphinks, boğa, aslan, arı, şahin figürü zoomorfik; rozet, meander, volüt/volüt kompleksleri, lotus tomurcuğu, palmet ve yıldız soyut motifler olarak değerlendirilmektedir Bronzlar Evi sektöründe ele geçen ve 6.yy a tarihlendirilen kare formlu apliklerin üzerinde görülen motifler, Ephesos ta rastlanan altın apliklerin motifleri ile karşılaştırmaya uygun bulunmaktadır Bu örnekler, dört eşit parçaya ayrılmış levha üzerinde, simetrik olarak yerleştirilmiş boncuk benzeri kabartmalar ile tanımlanmaktadır. (fig. 37) 1034 Özgen-Öztürk 1996, fig. 183, 184; Hogarth 1908, pl. VIII, 14; Pülz 2001, Abb Barnett 1948, Elderkin 1939, Pülz 2001, Waldbaum 1983, 7, 142, Kat. no: 948, pl.54, no: 948; Özgen-Öztürk 1996, 166, 167, fig. 117, 119, Ephesos ta bulunan örnek için bkz. Hogarth 1908, 111, 112, pl. X, 6, 9, 32

167 156 Lydia da rastlanan ve kullanım amacı henüz açıklık kazanmamış altın ve elektron çiftli bobin/makaraların paralelleri, Ephesos ta fildişi malzeme kullanılarak üretilmiştir Bobin formundaki objelerin giysi, pandantif, küpe veya saç aksesuarı olarak kullanılmış olabileceği ileri sürülmektedir Sardis te kaydedilen elektron ve altın mücevherler arasında, 6.yy a tarihlendirilen koç figürlü küpe ve onyx bir boncuğa ait altın kolye parçası da sayılmaktadır Ele geçen küpe üzerinde görülen koç figürü, Sardis te yerel bir tercihi ifade eden ve diğer sanat dallarında da görülen çömelme/oturma pozisyonunda betimlenmiştir. Ephesos Artemisionu nda ele geçen tavşan/buzağı/koyun olarak değerlendirilen ve kesin bir tanımlama yapılamayan küçük bir mücevher parçası, oturma biçimi ile Sardis te bulunan koç figürlü küpeyi andırmaktadır (fig.38) Fig. 38. Ephesos ta bulunan bir oturan hayvan figürü Lydia Kralları nın Yakın Doğu ya olan ilgisi, Kimmer akınları boyunca yapılan işbirliği antlaşmaları sayesinde doğrudan temaslara dönüşmüştür. Olasılıkla diplomatik ve askeri temaslar, beraberinde ekonomik ve ticari gelişmelere olanak sağlamıştır. Yakın Doğu da, Asur ve İran da 9.yy dan başlamak üzere 7.yy a dek görülen mücevherler arasında yer alan kayık formlu altın küpeler, Lydia da altın; Ephesos ta ise 1039 Özgen-Öztürk 1996, fig ; Hogarth 1908,190, 191, pl. XXXVI, no: 35, 38, Özgen-Öztürk 1996, Greenewalt 1972, 125, pl. 10.2; Hanfmann 1983, fig. 62, fig. 122; Waldbaum 1983, 122, 134, Kat. no: 719, 883, pl. 45, no: 719, pl. 50, no: 883; Ramage-Craddock 2000, fig Hogarth 1908, 107, pl.iii., no: 4

168 157 gümüş veya bronz örnekleri ile 6.yy da temsil edilmektedir Klazomenai Akpınar Nekropolü, kayık formlu küpelerin bronz örneklerinin ele geçtiği ve seramiklerin yardımı ile 620 ve 580 yılları arasına tarihlendirildiği bir diğer İonia kentidir Sardis te farklı metaller kullanılarak üretilen kayık formlu küpelerin gümüş örneğine, Samos ta 6.yy sonlarına tarihlendirilen tabakalarda rastlanmaktadır Sardis ve İonia kentleri arasındaki, elektron ve altın heykelcik, levha veya çeşitli biçimlerde apliklerin hem sayısal olarak yoğunluğu hem de stilistik paralelliklerin saptanması açısından en güçlü veriler Sardis ve Ephesos ta görülmektedir Ephesos a hem işlenmiş altının hem de ham altının Sardis ten ithal edildiği, tezimizin sikke bölümünde yer almaktadır. Bronz objeler, Geç Hitit, Urartu, ve Phryg atölyelerinde, ihraç edilebilecek kalitede ve büyük boyutta üretilmektedir. Sardis te gelişen bronz endüstrisini besleyen Phryg bronz işçiliği, Etrüsk sanatında bile izleri bulunan Urartu metal sanatlarının etkilerini taşımaktadır Sardis te Bronzlar Evi sektöründe kazılan bir mezarda, 11. veya 10.yy a tarihlendirilen bir gömü ile ilişkili olarak bulunan düz bir bronz küpe, kronolojik olarak erken tarihi ile mezar hediyesi geleneğine dikkat çekmektedir Fibula kullanımına ait en erken bulgular, II. Bin sonlarına ilişkin bilgiler vermektedir Fibula ve çeşitli iğneler, giysileri tutturmak amacı ile geç 8.yy da Urartu da ve 7.yy da Asur da kullanılmıştır Yakın Doğu da heykel ve kabartmaların üzerinde, fibula betimlemeleri görülmektedir Gordion da buluntular yardımıyla 8.yy a tarihlendirilen mezarlarda yoğunluk gösteren fibulalar, 7. ve 6.yy sayısal olarak azalma eğilimi göstermektedir Gordion da çok sayıda yerel üretim bronz fibula ve bronz kap parçası ele geçirilmiştir Özgen-Öztürk 1996, 164, fig. 113, 114; Hogarth 1908, 103, 108,149, pl. VI, 43, 66, pl. XII, 20-23, pl. XVIII, 9, 10, 11, 15, Hürmüzlü 2003, fig. 16, no: 79/7, no: 79/9, no: 79/11, no: 79/12, no: 79/13, lev. 90, no: 145/2, fig. 38, no: 173/10-17, lev. 90, no: 146/ Boehlau 1898, 162, Taf. XV. 13; Löwe 1996, 62, Grab Kerschner 2008c, 224, 225, Abb. 193, Dunbabin 1957, Greenewalt 1987, 84, fig Muscarella 1984, Muscarella 1992, 10, Muscarella 1967, Muscarella 1971, Muscarella 1971, fig. 6, 7; Young 1978, 20, pl. 5, fig. 11, 12

169 158 Bronz mücevherler, Mermnadlar dönemine tarihlendirilen tabakalarda, neredeyse fibulalar ile temsil edilmektedir. Sardis te, 9. veya 8.yy a yerleştirilen en erken tarihli fibulanın paralelleri, Khios ve Ephesos ta bulunmakta, ayrıca Samos ta ele geçen ve 6.yy ortalarına yerleştirilen bir fibula ile stilistik bakımdan karşılaştırabilmektedir Yüksek ve üç boğumlu bir kemer formuna sahip olan bu tip, düz ve genişçe sonlanmaktadır Sardis te bulunan ve 6.yy a tarihlendirilen bir başka fibula, 8.yy dan başlamak üzere 6.yy a dek, Gordion da en yakın paralelleri ile temsil edilmekte, Ephesos, Smyrna, Samos ve Khios ta da yayılım göstermektedir Adı geçen merkezlerde yaygın olan fibula tipi, genellikle üç yerinden silindirik kabartmalara ayrılmış ve her bir kabartma dikey olarak yivlere ayrılmış, yarım daire formuna yakın kemerli yapısıyla tanımlanmaktadır yy sonlarından başlamak üzere erken 6.yy a dek devamlılık sergileyen ve stilistik olarak üslup birliği gösteren ithal ve taklit mücevher parçaları, Phrygia ve Sardis arasındaki güçlü bağları doğrulamaktadır. Bronzlar Evi sektöründe bulunan mücevher kalıbına ait parçanın, bir fibulaya ait olabileceği yönünde iddialar bulunmaktadır Phryg tipi fibulalar, Sardis te yerel atölyelerde üretilmiş olmalıdır Sardis te ele geçen ve 7.yy sonlarında veya 6.yy başlarında Lydia da üretilmiş Phryg tipi fibula, benzeri formu ile Gordion başta olmak üzere Ephesos, Khios ve Samos ta görülmektedir Bu örnek, yarım daire biçimindeki kemerin üzerinde, her biri iki yivle kuşatılmış üç boğumdan oluşmaktadır. J. C. Waldbaum tarafından yapılan araştırmalar sonucunda, asimetrik formu ve hafif kavisli kemer yapısıyla tanımlanan fibula parçası, 7.yy a tarihlendirimiş ve Ephesos ta bulunan 1054 Waldbaum 1983, 113, Kat. no: 670, pl. 43, no: 670; Khios örnekleri için bkz., Boardman 1967, 207, fig. 137, no: 194, 199, , pl. 86, no: ; Ephesos örnekleri için bkz., Hogarth 1908, 147, pl. XVII, Waldbaum 1983, Waldbaum 1983, , Kat. no: , pl. 43, no: , bkz. Hogarth 1908, 98, altın fibulalar için 148, bronz, gümüş fibulalar için 117, pl. XVII.10, 11, pl.v. 4, pl. XI., 22; Khios örnekleri için Boardman 1967, 209, fig. 138, no: 212, 214, 216, 217, , pl. 85, ; Samos ta ele geçen benzerleri için bkz. Boehlau 1989, 162, Taf. XV.11-12; Löwe 1996, 47, Farbb. 4, Grabb , Waldbaum 1983, Waldbaum 1983, Kat. no: 950, pl. 54, no: Muscarella 1971, 57, Waldbaum 1983, 114, 115, Kat. no: 674, pl. 43, no: 674; Ephesos ta bulunan örnekler için bkz., Hogarth 1908, altın, 98, pl. V.3, gümüş, 117, pl. XI, 7; Khios için bkz. Boardman 1967, 209, fig. 138, no: 223, 225, pl. 85, 223, pl. 86, 225

170 159 bir paraleli saptanmıştır Sardis te fibulaların büyük bir kısmının bronzdan üretildiği görülmektedir Bronzlar Evi sektöründe, bir bronz tepe süsü ve bronz leech(sülük/asalak)tipi fibula bulunmuştur Phrygia nın Kimmer akınları öncesinde, Lydia ve kısmen Batı Anadolu kıyıları ile ticaret yaptığı, seramik ve bazı metal buluntular doğrultusunda ön görülmektedir. Aynı tarihlerde hem Lydia nın, hem de bazı İon kentlerinin aynı merkezlerden doğrudan ticaret yaptıkları ve aynı merkezlerden etkilendikleri kaçınılmaz bir gerçektir. Bu merkezin yönü, buluntular ışığında Phrygia yı göstermektedir. Sardis te bulunan fibula ve mücevher grubunun stilistik olarak paralelleri, Ephesos, Samos, Smyrna ve Khios ta ele geçmektedir. İonia da yerel atölyelerde de fibulalar üretilmiş olmalıdır. Smyrna, Phryg tipi fibulaların ele geçtiği bir İon kenti olmasının yanı sıra, 1064 bu kentte bulunmuş olan kalıp parçaları, Phryg tipi fibulaların taklit üretimini desteklemektedir Smyrna bu dönemde doğu, batı, Anadolu ve adalar aracılığı ile yaptığı ticaret dolayısı ile Alyattes işgaline kadar pazar payının yüksek olduğu kanısını uyandırmaktadır. Samos ta ele geçen fibulalar kullanım amacına yönelik açıklayıcı bilgiler taşımaktadır. Kutsal alan ve nekropol alanlarında ele geçen fibulalar, mezar hediyesi ve adak olarak sunuldukları fikrini desteklemektedir. Samos ta ele geçen ve 6.yy a tarihlendirilen fibulalar içerisinde, yarım daire biçiminde kemer formunun, biri ortada, ikişer tanesi kenarlarda olmak üzere, simetrik beş boğuma ayrılmasıyla oluşan ve bir kanca ile sonlanan fibula tipi görülmektedir Samos Heraionu nda Phyrig tipi fibula tespit edilmiştir Samos ta kuzey nekropolünde ele geçen ve 6.yy II. yarısına tarihlendirilen bronz fibulalar da Phrygia etkisini veya adalarda taklit üretimi düşündürmektedir Bu grup, dikey yivlerle ayrılmış üç silindirik kabartma ile süslenmiş yarım daire formunda bir kemere sahip olup, kancalı bir yapıyla 1061 Waldbaum 1983, Kat. no: 676, pl. 43, no: 676; Ephesos ta bulunan bronz örnekler için bkz. Hogarth 1908, 147, pl. XVII. 17,19, Hanfmann 1966, 13, fig. 8; Hanfmann 1983, fig Greenewalt 1987, 34, fig Akurgal 1950, 44; Roebuck 1959, 45; Boardman 1967, 206; Boardman 1980, Waldbaum 1983, Boehlau 1989, 162, Taf. XV.10; Löwe 1996, 47, Farbb. 4, Grab ; Tsakos 1996, 124, 125, Abb Roebuck 1959, 75; Young 1978, Boehlau 1989, 162, Taf. XV.11-12; Löwe 1996, 47, , , Farb. 4

171 160 sonlanmaktadır. Samos Heraionu nda ele geçirilen Phryg tipi fibulanın benzeri, Boğazköy deki bir Phryg gömüsünde tespit edilmiştir Phryg tipi fibulaların geniş coğrafi alanlarda yayıldığı ve Phrygia nın fiili olarak ortadan kalktığı dönemlerde, Lydia ve bazı İon kentleri tarafından yerel üretimlerle devam ettirildiği ileri sürülebilir. Miletos ta da bronz fibulalar kaydedilmiştir Khios Emporio da farklı tiplerde ve farklı kökenlere işaret eden fibulalar ele geçmektedir. Khios, Ege deki diğer adalar, Batı Anadolu ve Doğu Yunan merkezlerinin etkisi altında kalmıştır. Khios ta simetrik biçimlendirmesi ile Phryg fibulaları ile benzer olan ve 8.yy sonları veya 7.yy a tarihlendirilmesi uygun görülen örnekler tespit edilmiştir Khios taki simetrik fibulalar, yarım daire formlu veya bazen hafif köşeli yarım daire formuna sahip, dikey çizgilerle süslenmiş üç boğumdan oluşmakta ve genellikle bir kanca ile sonlanmaktadır. Klazomenai Akpınar Nekropolü nde, beraberlerindeki seramiklere göre 630 ile 600 yılları arasına tarihlendirilen bir grup Phryg tipi fibula saptanmıştır Ele geçen fibulalar, Sardis te bulunanlardan daha farklı bir tipoloji sergilemektedir. Yarım daire biçiminde işlenen kemer, eşit sayıda simetrik halka ile süslenmiş ve kanca ile sonlanmıştır. Ephesos ta bulunan fibulalar sayısal olarak ve çeşitlilik bakımından, Artemision da yoğunlaşmaktadır Ephesos Artemisionu nda kaydedilen fibulaların bir çoğu elektron, altın, gümüş veya bronz olup stilistik birlik içerisindedir En sık, yarım daire biçimli kemer üzerinde, dikey yivlerle bölünmüş, simetrik silindirik veya dairesel kabartmaların görüldüğü tip ve yüksek bir kemerin simetrik boğumlara ayrılması ile karakterize tip ile karşılaşılmaktadır. Tanımlanan her iki grup da, 6.yy da İonia da oldukça yaygın bir tercihi ifade etmekte ve Phrygia etkisini düşündürmektedir. Ephesos Artemisionu nda ele geçen elektron ve altın fibulaların, Lydia veya Phrygia dan ithal edildiği düşünülmektedir Ephesos ta ele geçen aslan figürlü, altın 1069 Young 1978, Graeve 2007, Boardman 1967, 205, 206, fig.138, no: Hürmüzlü 2003, 451, fig. 16, no: 79/4, no: 79/5, fig. 32, no: 132/6, fig. 40, no: 178/11, lev. 90, no: 188/10, lev. 86, no: 208/ Hogarth 1908, pl. V, no: 1-6, pl. XI, no: 7, 12, 16, 22, 29, pl. XVII, no: Jacobsthal 1951, Muscarella 1971, 58

172 161 bir fibula farklı bir örnek olarak kabul edilmektedir Aslan, Arkaik dönemde pek çok sanat eserinde öncelikle tercih edilen bir figür olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, aslan figürünün altın bir fibula üzerinde görülmesi, Lydia etkisini çağrıştırmaktadır. Farklı metaller kullanılmakla birlikte, stilistik uyum içerisinde olan mücevherler ve fibulalar nedeniyle, Lydia ve İon kentlerinin aynı ekonomik pazarın ortak müşterileri olduğu ileri sürülebilir. Sardis in bu süreçte, ticari alış verişleri organize ettiği, hatta önemli bir komisyona sahip olduğu fikri üzerinde durmak yerinde olacaktır Bronz Kemerler Arkaik dönemde, bazı heykeltıraşlık eserleri, bronz ve fildişi fügürinlerde, kemer betimlemeleri görülmektedir. Dedalik Stil ilkeleri ile yapılan taş, fildişi, bronz ve ahşap heykellerde, kemer betimlemesi önemli bir ayrıntı olarak karşımıza çıkmaktadır Sardis te, bronz kemerlere dair henüz arkeolojik kanıtları tartışmak için fırsat olmasa da, antik kaynakların aktardığı gelenekler, aynı tarihlerde, farklı kutsal alanlarda ve kültler çerçevesinde bronz kemerlerin kullanımı destekler niteliktedir. Kroisos, karısına ait bronz kemeri, diğer armağanlarıyla birlikte sunu olarak Delphi Apollonu na göndermiştir Bronz üretiminde veya buluntuların ışığında bronz kullanımında öncü olan merkezlerin başında gelen Gordion da bronz ve deri kombinasyonlu kemerlere rastlanmaktadır Bronz kemerler, Gordion da bir tümülüste bulunan bir grup mezar sunusu arasında görülmekte ve tokaları itibari ile bazı İon merkezlerinde bulunan kemer tokaları ile kısmen örtüşmektedir (fig.39) Lydia nın dini geleneklerinde, seramik boyama tekniklerinde, metal taklidi seramik formlarında ve çeşitli küçük buluntular ışığında, Phrygia etkisi altında kaldığına dikkat çekmek gerekmektedir. Bronz kemerlerin benzer bir etkileşimin ürünü olarak kullanıldığı öne sürülebilir Jacobsthal 1951, 88, pl. XXXIe 1077 Boardman 2001, fig. 28, 32, 45, 49, 52, 54, Herodotos, I Young 1958, 152, pl. 26, fig. 19; Young 1960, 229, pl. 58, fig Young 1957, 327, pl. 92, fig

173 162 Fig. 39. Phrygia Tümlüslerinde ele geçen bir grup bronz kemer Phrygia da olgunlaşan büyük bir bronz endüstrisi, Lydia da olduğu gibi İonia sanatını da etkilemiş olmalıdır Gordion da tespit edilen ve geç 8.yy a tarihlendirilen bronz kemerlerin benzerlerine, Khios, Samos, Erythrai, Smyrna, Didyma ve Ephesos ta rastlanmaktadır Khios, kazı ve araştırma sonuçlarına göre sayısal bir yoğunluk göstermekte 1083 ve Khios ta bulunan bronz kemerin bir kutsal alanda sunu amaçlı bırakılmış olduğu belirtilmektedir İonia da 6.yy da görülmeye başlayan bronz kemerlerin, hayvan figürleri ile süslendiği dikkat çekmektedir Khios ta ele geçirilen bronz kemerlere ait parçalar üzerine yapılan çalışmalar, bronz kemerlerin İonia da ortaya çıkışını, doğrudan Phrygia da gelişen metalürji endüstrisine bağlamaktadır Khios Emporio Liman Kutsal Alanı nda, 690 ile 550 yılları arasına tarihlendirilen çok sayıda bronz kemer parçası ele geçirilmiştir Bu örneklerden hareketle, kemer tokaları ile fibulalar arasında, pek çok benzerlik görülmektedir. Köşeli bir forma sahip olan kemer tokaları, biri merkezde, diğer ikisi yanlarda olmak üzere simetrik olarak yerleştirilmiş kabartmalarla süslenmiştir. Fibulalarda da izlediğimiz üzere, silindirik 1081 Muscarella 1962, Boardman 1967, 216, 217; Boardman 1980, 90, fig. 100, Boardman 1967, , fig , pl Boardman 1980, 90, fig. 100, Boardman 1980, 90, fig Boardman 1967, Boardman 1967, , pl , no: , fig

174 163 veya halka biçimdeki kabartmalar ile boğumlar, dikey yivlerle vurgulanmış ve zaman zaman ince bir granülasyon tekniği kullanılmıştır. Kemer tokalarının uç kısımları simetrik olarak topuz motifiyle sonlandırılmıştır. Khios ta bulunan örneklerden hareketle, bronz kemerlerin topuz kısımlarında, kazıma çizgilerle yapılmış soyut motifler ve palmet motifi dikkat çekmektedir Ephesos Artemisionu nda tespit edilen bronz kemerler, Kroisos un Delphi Apollonu na sunusu ışığında, kutsal alanlara sunu amaçlı bırakılan bronz kemerler kapsamında incelenmektedir Ancak bazı kemer tokaları, Hogarth tarafından, kulp olarak değerlendirilmiş ve tokaların topuz benzeri bir formla sonlanan yüzeylerinin, kazıma palmet motifiyle süslenmiş olduğu belirtilmiştir Ephesos ta bazı kemer tokalarının topuz biçimli uç kısımlarının farklı çizgisel motiflerle süslendiği ve Khios ta ele geçen benzerleriyle uyum içerisinde olduğu görülmektedir Ephesos ta tanrıçaya yapılan kemer sunusunun amacı, rahat bir doğumun ardından doğum tanrıçasına şükran ifadesini düşündürmektedir Roma döneminde bir kopya olarak yapılan Büyük Artemis figüründe, kemer betimlemesi görülmektedir Böylece tanrıçanın Ephesos kültünde yer alan kemer motifi ortaya çıkmaktadır. Artemis kültüne ait bazı unsurlar, Anadolu koinesi ne bağlı bir gelenek kapsamında şekil kazanmıştır Lydia ve İonia da Ele Geçen Figürinler Çömelmiş, oturmuş veya hafifçe uzanmış biçimde betimlenen hayvan figürleri, en erken örnekleri ile 2600 ile 2500 yılları arasında Sümer sanatında görülmektedir İran da bulunan ve Hayvan Stili ni temsil eden çömelmiş bir bronz koç figürü, II. Bin sonlarına tarihlendirilmektedir Güneybatı İran üretimi olarak kabul edilen, 14. veya 13.yy a tarihlendirilen bitumen, bronz, altın ve gümüşle işlenmiş bir levha üzerindeki çömelmiş koç dizisinin post stilizasyonu, noktalı olarak verilmiştir Bu ayrıntı, 1088 Boardman 1967, Hogarth 1908, 151, 152, pl. XIX, no: 1-3; Klebinder 2001, Hogarth 1908, Klebinder 2001, Abb. 2, Graves 2004, 91b; Klebinder 2001, 119, dipnot Klebinder 2001, 119, Abb Muscarella 1992, 11, Muscarella 1992, 15, Muscarella 1992, 14,

175 164 Sardis Yaban Keçisi Stili nde görülen noktalı post stilizasyonunu ve çömelmiş/oturmuş pozisyonda gösterilen figürlerin yer aldığı metal kabartma ve figürinleri çağrıştırmaktadır Sardis te çömelmiş hayvan figürleri bir grup oluşturacak derecede stil birliği içerisinde görünmektedir. Çömelmiş/oturmuş veya uzanmış pozisyonda en sık koç, koyun ve buzağı tasvir edilmiştir Altın, elektron veya fildişi kullanarak yapılmış benzer hayvan figürinleri, Ephesos Artemisionu hazinesi içerisinde değerlendirilmektedir. Sardis te tanık olduğumuz uzanmış pozisyonda hayvan figürlerine karşılık, Ephesos ta ele geçirilen uzanmış altın koyun/kuzu figürü tartışılmak üzere ileri sürülmektedir Diz kırarak oturmuş veya uzanmış pozisyondaki hayvan figürlerinin Batı Anadolu daki kökeni, bu tip tasvirlerin ele geçtiği bölgelere bakılacak olursa, nicel bir gerçeklik dahilinde Lydia yı işaret etmektedir Kuyumcuların, mücevher yapımında kullandıkları aletler arasında yer alan biçimlendirici objelerin bazılarında, çömelmiş koç ve keçi figürleri görülmektedir Antik kaynaklar tarafından altın koyun, Lydia da hüküm süren efsanevi Pelops sülalesinin sembolü olarak kabul edilmektedir Paktalos Çayı nda altın taneciklerini alüvyonlardan ayırmak amacı ile koyun postu kullanımına dair rivayetler bulunmaktadır. Koyunun evcil ve faydacıl bir hayvan olarak, çoban toplumu olarak uzun süre varlık gösteren Lydia da yerel bir totem olduğunu söylemek uygun görünmektedir. Sardis te erken Bronz Çağ da, yaklaşık olarak 2200 yıllarından hemen sonrasına tarihlendirilen bir pithos gömü alanında, gümüş, koç formunda bir pandantif parçası ele geçmiştir Lydia da krallık döneminde, koç figürü yerel bir tercih olarak metal eserler arasında sıklıkla görülmektedir Greenewalt 1970, pl. 18, no:1-2; Özgen-Öztürk 1996, 197, fig. 151,157, Özgen-Öztürk 1996, 197, fig Gschwantler- Freiberger 2001, 79, Abb Özgen-Öztürk 1996, Özgen-Öztürk 1996, fig Graves 2004, Hanfmann 1983, 20, fig. 16, 18; Waldbaum 1983, Kat. no: 881, pl. 50, no: 881

176 165 Fig. 40. Ephesos ta Artemisionu nda bulunan ve kültle ilişkili görülen şahin figürleri Bugün Oxford Ashmolean Müzesi nde sergilenmekte olan tanımlanamayan bir objeye ait yatar pozisyonda altın bir aslan figürü, 6.yy da egemen olan Lydia stilini yansıtmaktadır Lydia ikonografisi ve krali geleneğinin işaret ettiği üzere şahin figürü, metal eserler arasında önemli bir oranda temsil edilmektedir. Sardis te bulunan ve 575 ile 540 yılları aralığına tarihlendirilen pandantif üzerindeki, tünemiş pozisyonda yer alan şahin figürü ve Ephesos Artemisionu nda bulunan gümüş bir şahin serisi ile paralellik taşımaktadır Şahin figürü, Lydia da hem krali bir arma, hem de kültle yakın bir ilişkiyi ifade etmektedir. Ephesos ta benzer figürlerin ele geçmiş olması, iki kentin kült kapsamında etkileşim yaşadığını düşündürmektedir. Ephesos Artemsisonu nda kanatlarını açmış altın bir şahin/doğan bulunmuştur Artemision hazinesi içerisinde yer alan elektron ve altın şahin figürinleri, Lydia da Mermnad sülaleye adını veren ve Anadolu da Ana Tanrıça kültü ile de uyum gösteren aslan figüründe görüldüğü gibi, krali bir amblem olarak sıfatlaşmaktadır (fig.40) 1104 Waldbaum 1983, Kat. no: 989, pl. 57, no: Greenewalt 1972, 135, pl. 10, no: 3; Hanfmann 1983, fig. 120; Waldbaum 1983, Kat. no: 882, pl. 50, no: 882; Hogarth 1908, 116, 117, pl. XI. 2-6, 8, Gschwantler-Freiberger 2001, 77, Abb. 5, Hogarth 1908, 95-97, pl. IV, 8, 9, 12, 16, 18, 20-24, 27, 28, 36, pl. X, 35, 40, 41; 106, pl. VI, 62, pl. VII, 19, 20, 27, 28, pl. X, 35, 40-41

177 166 Oxford Ashmolean Müzesi nde korunmakta olan ve İzmir de satın alma yoluyla ele geçirilen, Sardis kökenli olduğu ileri sürülen gümüş bir pandantif, tek parça olarak dökülmüş bir kaide üzerinde betimlenmiş, üçlü şahin figürü bulunmaktadır Lydia da gümüş, sikke basımında oldukça yaygın kullanılmakla beraber Mermnadlar dönemine ait yeterli sayıda gümüş obje ve mücevher kaydedilememiştir. Prieneli Pamphaes, Kroisos a haraç olarak gümüş göndermektedir Olasılıkla bu gümüşler, Kroisos döneminde artan ekonomik gereksinimlerden ötürü sikke basımında kullanılmaktadır. Paktalos Çayı çevresinde tespit edilen pek çok ünite, elektronun, altın ve gümüş olarak ayrıştırılması sürecinde aktif olarak kullanılmıştır. Ephesos kazıları, stilistik olarak fildişi figürinler ile teknik olarak Lydialı kuyumcuların işçiliği 1110 arasında paralellik sergileyen altın figürinlerin yer aldığı bir hazineyi gün ışığına çıkarmıştır Ele geçirilen figürinlerden bazıları, iki ana parçanın perçinlenmesi ve repousse tekniği ile yapılmış olup profesyonel kuyumcu aletlerinin kullanımını düşündürecek izler taşımaktadır Uşak Müzesi nde sergilenen, bronz zımba, biçimlendiriciler, körük burunları ve spatulanın bulunduğu bir grup kuyum aletinin, başta Ephesos olmak üzere Lydia nın ilişki içerisinde bulunduğu Anadolu kentlerinde ele geçen altın objelerin işlenme tekniğine ışık tutacağı belirtilmektedir Lydialı kuyumcu aletleri arasındaki kadın figürlü biçimlendirici objelerin, Ephesos ve Miletos ta ele geçirilen 6.yy ortalarına tarihlendirilen bazı heykelcikler ve adak stelleri ile stilistik olarak karşılaştırılması mümkün görünmektedir Lydia da, kuyumcuların kullandığı varsayılan kadın figürlü biçimlendirici objelerin gövdeleri, frontal duruşta, kolları gövdeye bitişik ve giyimli betimlenmiş olan kadın heykelcikleri ile paralellik göstermekte, Ephesos ta ele geçen, tanrıça figürini olarak kabul gören bazı altın ve fildişi heykelcikler ile arasında stil birliği bulunmaktadır (fig.41) Altın, giyimli kadın figürleri, İonia koreleri ile paralel bulunsa da, çıplak olan kadın figürünün kökeni 1108 Waldbaum 1983, Kat. no: 992, pl. 57, no: Aelianus, Özgen-Öztürk 1996, 61; Gschwantler-Freiberger 2001, Işık 2001, Abb. 3, 5-10, 12, 13; Gschwantler-Freiberger 2001, Taf. I, 1-9, Abb. 1,2, Taf. II, 11-20, Abb. 17a- c 1112 Gschwantler-Freiberger 2001, Özgen-Öztürk 1996, 61, no: 69, no: Özgen-Öztürk 1996, 62, bkz. altın örnekler için, Hogarth 1908, 95, pl. IV, 1-4, 6, 13-15; bkz. fildişi örnekler için, Hogarth 1908, pl. XXI, 6, pl. XXII, 1a- c, pl. XXIV, 3, 4, 5a, 5b, 9a- c

178 167 üzerine tartışmalar devam etmektedir Çıplak tanrıça veya rahibe olgusu, Arkaik dönemde Anadolu Kybele si veya Artemis ile örtüşmemektedir. Çıplaklık, Anadolu dışından, yabancı bir etkileşimi düşündürmektedir. Fig. 41. Ephesos tan elektron/altın tanrıça adak figürinleri Oldukça ince bir metal işleme tekniği olan sphyrelaton tekniği ile yapılan elektron kadın figürinleri, Ephesos ta gerçekleşen yerel üretime bağlanmaktadır Ephesos ta ele geçen figürin grubunun üretildiği atölyeler, kesin olarak belirlenememiştir. Ephesoslu ustaların yerel üretimi, sipariş üzerine Lydia da yerel üretimi, Lydialı kuyum ustalarının Ephesos a seyyar atölyeleri ile gelip üretim yapması veya Ephesos ta yerleşik düzen kuran Lydialı zanaatkarların üretim yapma olasılığı olmak üzere, pek çok seçenek tartışılmayı beklemektedir. Ephesos Artemisionu nda elektron ve altın objelerin sunu amacıyla bırakıldığını söylemek yerinde olacaktır Ephesos Artemisionu nda ele geçirilen elektron/altın objelerin, olasılıkla İon kentleriyle Lydia ticaretinin süregeldiği tarihlerle çağdaş olması gerekmektedir Sadece elektron ve altın madenlerinin, hammadde olarak örtüşmesi 1116 Gschwantler-Freiberger 2001, 73, 75, 79, Taf. I, Abb. 1, 2, Abb. 8, Jacobsthal 1951, 90, pl. XXXIII, g 1118 Jacobsthal 1951, 85, pl. XXXI, a,b,e, pl. XXXIII, a-g, k, l, pl. XXXIV, d, e 1119 Hogarth 1908, 95-97, pl. IV, 8, 9, 12, 16, 18, 20-24, 27, 28, 36, pl. X, 35, 40, 41; 106, pl. VI, 62, pl. VII, 19, 20, 27, 28, pl. X, 35, 40-41; Roebuck 1959, 88

179 168 değil, işlenmiş objelerin stil ve ikonografisi de Lydia da ele geçen kuyum aletleri ile büyük paralellikler sergilemektedir. Erken tarihli fildişi heykelciklerin betimlemeleri, altın ve diğer metal heykelciklerin gelişiminde etkili olmalıdır. Metal figürinler üzerinde görülen yerel Lydia unsurlarının ve İonia ya özgü uslupların birleştirilmesi sürecinde, ikonografik olarak Lydia etkisinden söz etmek olanaklı görünmektedir. Sardis te Bronzlar Evi sektöründe devam eden kazılar sonucunda ele geçen bronz objeler arasında bulunan dağ keçisi figürünün betimlendiği, arkasında askı amaçlı kancaya sahip tamamlanmamış bir bronz levha, 1120 Sardis Akropolü nde bulunan bronz çömelmiş/uzanmış bir domuz figürü kabartması ile çağdaş bulunmaktadır Bir at koşum takımına ait olduğu düşünülen bronz domuz figürü, Ephesos ta kaydedilen benzer pozisyonlarda betimlenen fildişi figürinlerle karşılaştırılabilmektedir Sardis te Kybele Altarı yakınlarında, olasılıkla ağırlık olarak kullanılmış, içi kurşunla doldurulmuş bronz bir şahin başı, ele geçmiştir Şahin, Kybele kültünün önemli bir tanımlayıcı unsuru olarak bilinmektedir. Yunanlılar ın monumental taş heykeller yapmayı Mısır da öğrendikleri gibi, bronz döküm heykelcikler üretmeyi de Mısır da öğrendikleri, genel olarak kabul edilen bir görüştür Samoslu Rhoikos, Theodoros ve Telekles in Amasis döneminde, Mısır bronz işleme tekniğinin inceliklerini öğrendikleri kabul edilmektedir Ayrıca, Theodoros ve Telekles, heykeltıraşlık eserlerinde de Mısır proporsiyonlarını kullanmışlardır Samos, ele geçen bronz ve diğer heykeltıraşlık eserleri nedeni ile önemli bir heykeltıraşlık okulu olarak kabul edilmektedir Samos, bronz grup figürinlerin, 725 ile 700 yılları arasında, en erken tarihli örneklerini veren İon kentlerinin başında gelmektedir Bu figürin grupları arasında, yavrusunu emziren bir geyik ve kuş 1120 Greenewalt 1978c, 41, fig Hanfmann-Detweiler 1964, 27, fig. 4; Greenewalt 1978a, 41, fig. 14; Hanfmann 1983, 45, fig Hogarth 1908, pl. XXVII, no: 1a- b, 3a- b, 5a- b; Hanfmann 1983, Ramage 1978a, 8; Hanfmann 1983, 36, 95, fig Richter 1984, Cowper 1909, 195: Theodoros un 580 yıllarında Mısır da çalıştığı varsayılmaktadır Boardman 2001, 80, Akurgal 1962, Boardman 2001, fig. 12; Boardman 2005, fig. 27, 29

180 169 figüründen oluşan kompozisyon ile avcı, köpeği ve bir aslanın betimlendiği üçlü bronz grup sayılabilmektedir. Ayrıca Samos ta 6.yy a tarihlendirilen bronz bir figürin ile bronz bir kılıç ele geçirilmiştir Kolları hareket anında betimlenmiş, polos ve uzun, dar bir elbise giymiş, etek kısmının altında bilek ve ayakları görülen figürün, ayak kısmının altındaki eklentiler, bir yere bağlı olduğunu düşündürmektedir. Bu figürin, bir grup veya kompozisyona ait bir parça izlenimi vermektedir. Samos Arkaik dönem boyunca, fildişi ve bronz üretiminde lider olma iddiasını sürdürmüştür. Samos Heraionu ve Samos Nekropolü çalışmalarında elde edilen bazı veriler ile antik metinlerin aktardığı bilgiler sayesinde, bu doğrultuda pozitif sonuçlar alınmaktadır. Samos, ithal objelerin yoğun olarak doğulu etkiler altında kaldığı dönemlerde, hemen kendi atölyelerini oluşturmaya başlamış ve tyran Polykrates döneminde ise İonia da liderliğin en güçlü adaylarından biri haline gelmiştir. Ephesos ta bulunan önemli bir bronz figürün, giydiği fes biçimli başlık nedeni ile Hitit etkileri taşıdığı ve rahip figürü olarak değerlendirildiği görülmektedir (fig.42) Olası rahip figürünün, elindeki akıtaçlı ve büyük bir kap ile bir ritüelin parçası olarak libasyon yaptığı varsayılmaktadır İon kolonizasyonu öncesinde yaklaşık olarak 800 yıllarından hemen önce, Yakın Doğu sanatının etkisi altında kalan, Anadolu koinesi ne bağlı bir geleneğin izlerinin taşıyan bu bronz figür, şayet bir rahibi ve gerçekleştirdiği bir ritüeli temsil ediyorsa, Ephesos ta Artemis dışında, yerel ve primitif bir külte hizmet ettiği ileri sürülebilmektedir Bu olası yerel kült, Ana Tanrıça, Kybele, Demeter, Hekate veya Leto öncelikli olmak üzere pek çok tanrıça kültünü tartışmaya açmaktadır. Ephesos ta Thesmophorai Bayramları nın kutlandığından tezimizim ilgili bölümlerinde söz edilmiştir Cowper 1909, 192, fig. 1-2; Richter 1984, fig. 264, Hanfmann 1962, 14; pl. 1, Hanfmann 1962, 2, Hanfmann 1962, 1-4

181 170 Fig. 42. Ephesos ta bulunan bronz rahip heykelciği Buluntu yeri Çeşme olan, kesin olarak tarihlendirilemeyen bir bronz heykelcik grubu, çiftçi, öküz ve sabandan oluşan kompozisyonu ile yerel bereket kültünü, olasılıkla da Kybele Kültü nü ifade etmektedir (fig.43) Fig. 43. Çeşme de bulunan ve Kybele Kültü ile ilişkli bulunan bronz grup heykelciği Bronz figürinlere, Miletos ta bulunan ve 7.yy sonları veya 6.yy başlarına tarihlendirilen bir bronz at figürü eklenebilir (fig.44) Koşum takımını kuşanmış ve 1133 Haynes 1952, 74, 79, no: 6, 77, no: 23, 25, 32, pl. If, pl. IVf- e, pl. Ve 1134 Gates 1995, 237, fig. 24

182 171 yürürken betimlenen, oldukça uzun kuyruğu ile dikkat çeken figürün, dikey bölümlere ayrılmış abartılı yele stilizasyonu görülmektedir. Platon, Gyges tarafından bir kanyonda, bronz bir at üzerinde, parmağında altın bir yüzük olan ölü bir adamın bulunduğunu aktarmaktadır At, Hititler de kutsal bir hayvan olup, bronz at figürü Anadolu da ritüellerde yer almaktadır Fig. 44. Miletos tan bronz at figürü Miletos ta, bir Myken yerleşiminin üzerinde, 7.yy a tarihlendirilen bir tabaka içerisinde ele geçirilen bronz kabartma üzerinde, bir kartal, bir boğa, yaşam ağacı ve boğa ile aslan dövüşü sahneleri betimlenmektedir Bu sahne, ikonografik olarak Yakın Doğu, Anadolu ile paralel olan Sardis geleneğini anımsatmaktadır. Boğa ve aslan ikilisi, Lydia Krallığı nın erken tarihli sikkelerinde, tercihen yer almaktadır. Ancak aslan-boğa ikilisi, Yakın Doğu sanatında mücadele sahneleri içerisinde betimlenmektedir. Kolophon da ele geçen ve Ch. Picard tarafından 7.yy a tarihlendirilen bir bronz levha üzerinde, Dedalik Stil de işlenmiş giyimli bir kadın figürü, simetrik bir kompozisyon içerisinde olan iki boğanın gemini kavramış olarak betimlenmiştir Platon, c-e; Hanfmann 1958, Hanfmann 1958, Cook-Blackman 1964/1965, 51; Greaves 2003, 123, dipnot Lehmann-Hartleben 1939, 669, fig. 1, dipnot 3

183 172 Kanatsız Potnia Theron olarak değerlendirebileceğimiz figür olasılıkla bir tanrıça ile ilintili olmalıdır. Arkaik dönemde İonia da, Kıbrıs etkili bazı bronz figürinler de tespit edilmiştir Bronz figürinler, sunu veya adak amaçlı kullanılmış olmalıdır. Smyrna da Athena Tapınağı nda bulunan ve 600 yıllarına tarihlendirilen bronz bir figürin dolgun, tıknaz vücut hatları ve yüz, saç detayları ile erken dönemlerde İonia da gelişen bir atölyenin ürünü olarak değerlendirilmektedir Benzeri stilistik ayrıntılar, İonia da heykeltıraşlık eserleri üzerinde de tanımlanmaktadır. Göçebe yaşayan, yağmacı ve çapulcu kabileler olarak adlandırılan, kökeni Zeus a dayandırılan Kimmer ve Skyth göçerlerin, 1141 altın başta olmak üzere metal ve fildişi işlemeciliğinde bazı kanıtlar bıraktığı tespit edilmiştir. Antik metinlerin sıkça bahsettiği ve Asur tabletlerinde resmi olarak kayıt altına alınan, Lydia da ve İonia da büyük yıkımlara yol açan Kimmer istilalarına ait yeterince arkeolojik kanıt bulunmamaktadır Ancak, antik Yunan ve Asur metinlerinde, Kimmer boylarının Lydia ve İonia daki varlığına ilişkin bilgiler bulunmaktadır Kimmer ve Skythler in kökenleri üzerine, Kuzey İran veya Kafkasya bölgelerinin adı geçmektedir Yapılan son araştırmalarda, Ermenistan da ve İran da bazı mezar kazılarında ele geçen objeler ile Anadolu da bulunan bazı objeleri karşılaştırmak mümkün olmaktadır Metal işçiliğinde başarılı oldukları düşünülen Kimmerler in, Güney Rusya ve Urartu egemenliği altındaki bölgelerde, bronz ve demir ok ucu, ve at koşum takımlarına ait parçaları tanımlanmaktadır Adı geçen bölgelerin, Asur ve Urartu geleneğinde, maden işlemeciliğinde ileri bir seviyede olduğu bilinmektedir. Gordion, Kimmer istilalarının ortadan kaldırdığı bir krallığın merkezi olup Sardis le paralel Kimmer tahribatını doğrulaması açısından önemini korumaktadır Hayes 1952, Akurgal 1962, 375, fig ; Akurgal 1983, 93, lev. 134a-c, Şek. 99a- c 1141 Herodotos, IV Herodotos, IV. 1, IV. 11, Herodotos, I ; Polyaenos, 7. 2; Strabon, I. 3.21, XIII. 4. 8, XIV ; Pedley 1972, The Rassam Cylinder, Building Tablet; Phillips 1972, ; Piotrovsky 1973/1974, Phillips 1972, Phillips 1972, Phillips 1972, Gordion ve Sardis te Kimmer Tahrip tabakası olarak değerlendirilen yangın tabakalarının, farklı nedenlerle oluştuğu yönünde görüşler bulunmaktadır.( De Vries ve Voigt tarafından önerilen bu duruma

184 173 Gordion da KY tümülüsünde, Skyth geleneği olarak bilinen at gömüsü ve olasılıkla bu atlara ait bronz at koşumu parçaları tespit edilmiştir Skythler in özellikle krali defin törenlerinde, kralın ölümsüzlük kazanması ve yeniden doğuş inancı vurgulamak amacıyla at kurbanı ritüeli gerçekleştirdikleri düşünülmektedir Skyth veya Kimmerler in göç merkezlerine bakıldığında, işlenmiş metal kanıtların yoğunluğu ortaya çıkmaktadır. Bu bölgelerde yapılan kazılarda, II. Bin başlarında ve ortalarında, katakomb mezarlarda işlenmiş bronz eserlere rastlanmaktadır Ayrıca Kimmer/Skyth kavimlerinin Anadolu daki hareket rotaları incelendiğinde, maden işleme merkezlerine paralellikler izlenebilmektedir. Kimmer/Skyth kavimlerinin savaşçı nitelikleri, maden işleme becerilerini doğrulamaktadır. Hayvan Stili nin Sardis e kadar bu göçebe kültürlerle taşınma olasılığı önemle göz önünde tutulmalıdır. Sardis ve Gordion da Kimmer istilaları, büyük tahrip tabakaları içerisinde nadiren arkeolojik kanıtlar ile desteklenmektedir. Sardis, küçük birkaç metal buluntu dışında, İonia ya yayılan Kimmer akınlarının hareket rotasını vermesi açısından bir anahtar konumu taşımaktadır. Göçer oldukları düşünülen Kimmer halkları, Skyth tipi dizgin ve at koşum takımı tipleri ve ayrıca ok uçları ile ayırt edilmektedir. Sardis te PN ve Bronzlar Evi sektörlerinde bulunan, her ikisi de yırtıcı bir kuş ile betimlenmiş olan Skyth tipi at koşum parçaları, 7.yy ortaları ile 6.yy başları arasına tarihlendirilmekte ve en yakın benzerleriyle, Doğu Anadolu da ve Güney Rusya da takip edilmektedir Sardis te farklı bir stil kullanılarak yapılmış ve Lydia yerel üretimi olabilecek, betimlemede keçi ve domuz figürünün tercih edildiği bir grup koşum takımı parçası bulunmuştur Her iki figür, Ephesos ta ele geçirilmiş bir fildişi, dağ keçisi ve domuz figürü ile karşılaştırılmakta ve 6.yy başlarına tarihlendirilmektedir Dağ keçisi karşın Muscarella tarafından, Kimmer tahrip tabakasına ilişkin eski yayınlarda yer alan bilgiler savunulmaktadır.) 1148 Herodotos, IV.71; Young 1956, 266, pl. 96, fig Farkas 1977, 124, Piotrovsky 1973/1974, Waldbaum 1983, 10, 40, Kat. no: 85, 86, pl. 6, no: 85, Waldbaum 1983, 41, 42, Kat. no: 87, 88, pl. 6, no: 87, pl. 7, no: Waldbaum 1983, 41, 42; Ephesos ta ele geçirilen fildişi keçi figürü ve domuz kabartması için bkz. Hogarth 1908, 163, 164, pl. XXI, 5, pl. XXIII, 2, pl. XXVI, 3a- b, 5a- b

185 174 figürünün, figürlü seramik repertuarında favori bir figür olduğu dönemlerde, Sardis te metal buluntularla paralellik gösteren az sayıda örnek tespit edilmiştir Bronz Kaplar Bronz Phryg vazoları, bazı seramik vazoların öncülü olarak kabul edilmektedir Phrygia da, bronz kaselerin yerel üretimi doğrulanmaktadır Lydia da, geç 8.yy da Gordion da görülen tipte omphaloslu bronz kaseler kullanılmaktadır Phyrgia da tümülüs alanlarında karşımıza çıkan makara eklentili ve pimli/halka kulplu bronz kaseler, nadir de olsa Lydia da ele geçmektedir Samos üretimi bronzlar arasında ilk sırayı alabilecek bronz kazanlar ile griffon ve aslan protomlu aplikler konusunda, Urartu, Suriye ve Hitit etkilerine değinmek gerekli görünmektedir (fig.45) Suriye, Asur, Fenike, Urartu veya Hitit gibi Anadolu, Doğu ve Yakın Doğu bronz atölyelerinde üretilen bronz kazanlarda kullanılan protomlar, ikonografik önem taşımakta ve her birinin doğulu mitolojik karşılığı bulunmaktadır Geç Asur mühürlerinde, 9.yy dan başlamak üzere 7.yy a kadar ibikli kartal başlı protomlar görülmektedir yy da doğu merkezlerinde aslan figürü yer almaya başlamaktadır Batı Anadolu da bulunan aslan başlı griffon ve aslanlar, geniş, yayvan ve gergin çene yapısı ile karakterize olmuş bir tipolojiye işaret vermektedir E. Akurgal tarafından, griffon protomlarının Geç Hitit sanatının son evreleri ile karşılaştırılabilecek örnekleri tespit edilmiştir Siren eklentili bronz döküm kazanlar, Urartu, KıtaYunanistan, Etruria ve Phrygia da görülmektedir Boğa protomlu bronz kazanlar öncelikle, Urartu ve Phrygia da görülürken, griffon protomlu 1154 Knudsen 1961, Young 1967, , fig. 1, pl.xiva-b, pl.xv- XIX; Young 1978, 23, pl. 3, fig Özgen-Öztürk 1996, 234, fig Özgen-Öztürk 1996, 235, fig. 225, Gordion örneği için bkz. Young 1978, pl. 5, fig Akurgal 1962, Goldman 1960, Goldman 1960, Goldman 1960, Goldman 1960, Akurgal 1950, 48, Muscarella 1962, 317, 318, pl.103a- e, 104a, b; Young 1967, 150; Phrygia da ele geçirilen siren eklentili bronz kazanlara bir örnek için bkz. Knudsen 1961, fig. 10, II(L)- B

186 175 bronz kazanlar, doğuda saptanamamış ve bu durum üzerine griffon protomunun batıda derlendiği ileri sürülmüştür Fig. 45. Samos ta ele geçen erken bir griffon tipi Önemli bir bronz işçilik merkezi olan Samos ve Gordion arasında, siren, demon veya boğa başlı apliklere sahip olan bronz kazanlar, birer etkileşim kanıtı gibi incelenmektedir Samos ta kutsal alanlarda, 8. ve 7.yy a tarihlendirilen kontekstlerde ele geçen aslan protomlu bazı kazanlar, Phryg bronz kapları ile benzerlikler taşımakta, griffon figürü Phrygia da, kanatlı figürler ise Urartu sanatında görülmektedir Khios ta Athena Tapınağı cellasında, 6.yy ortalarında, stilistik olarak Samos bronz griffon tipine benzer kurşun griffonlar görülmektedir Ephesos Artemisionu nda olasılıkla diğer İon kentleri ile çağdaş kullanımı destekleyen bir bronz griffon protomu bulunmuştur Ephesos ta bulunan elektron bir disk, üzerindeki griffon figürünün 1165 Goldman 1960, 320, 321, Phrygia da ele geçen boğa protomlu bronz kazanlar için bkz. Knudsen 1961, fig. 9, II(S)- C; fig. 10, II(L)- A; Phrygia da ele geçirilen boğa aplikli bronz kazanlar için bkz. Muscarella 1968, fig. 8, no: 3, fig. 9, Roebuck 1959, 20, Akurgal 1962, 371; Young 1978, 21; Young 1960, Roebuck 1959, Boardman 1967, 203, pl. 84, 85, fig Bammer 1973/1974, Taf. 4, no:4; Bammer 1978, pl. 154, Abb. 2

187 176 betimlenmesi açısından kayda değer bir örnek olarak kabul edilmektedir Miletos ta da bronz griffon protomu ele geçmiştir Sardis te ele geçen pişmiş toprak mimari parçalar arasında, bir griffon betimlemesi dikkat çekmektedir Griffon figürünün, dönemin genel bir yönelimi olduğu söylenebilir. Orta Asur sanatında yaygın olan aslan başlı griffonların betimlenmesinde, sık görülen aslanın alnı veya yüzü üzerinde bulunan üç yapraklı yonca detayı, Jongkees ve Roes tarafından erken tarihli bir Lydia sikkesi üzerindeki aslan figüründe de saptanmıştır Stilize edilmiş üç yapraklı yonca motifi, Samos ta ele geçen bir bronz griffonda görülmektedir Khios ta bulunan ve Yaban Keçisi Stili ile bezenmiş bir vazo üzerinde yer alan boğa figürünün alnında, benzer bir yonca motifi bulunmaktadır Bu bilgiler ışığında, bir motifin, farklı merkezlerde farklı eserler üzerinde uygulanabileceği görülmektedir. E. Akurgal tarafından, Smyrna da, Hitit etkisi altında ve Demir Çağ la beraber ortaya çıkan Phryg etkisi, Phryg metal kaplarına ait parçalar ve bu metal kapların seramik taklitleri tanımlanmaktadır Samos ta da makara kulplu, Phryg tipi metal kaselerin seramik taklitleri bulunmaktadır Khios Emporio da ele geçen bir bronz tabak ve ona ait olan demir bir halka tutamak parçasının, Phrygia dan ithal edildiğini düşündürmektedir Ephesos ta bulunan bir fildişi kadın figürininin elinde taşıdığı kulplu kase tipi, Phryg sanatında yaygın olan ve olasılıkla bir libasyon kabını ifade etmektedir Phrygia tipi omphaloslu bir bronz kase, Ephesos ta ele geçirilmiştir Miletos ta da bronz omphaloslu kaseler ele geçmiştir Yukarıda sözü edilen bilgiler ışığında, Lydia da griffon protomlu kazanların henüz kaydedilmemiş olması, karşılaştırma olanaklarını ortadan kaldırmaktadır. Ancak omphaloslu kaseler ve makara eklentili kulp tipi Sardis te kaydedilmiştir. Kimmer 1170 Jacobsthal 1951, 87, pl. XXXIa 1171 Graeve 2003, res a; Graeve 2007, 634, Res. 3, Ramage 1978a, fig. 9, Goldman 1960, 324, pl. 89, no: 6, 8; Roes 1954, 67, fig Goldman 1960, pl. 90, no: Boardman 1967, pl Akurgal 1950, 13, 42, lev. B Boehlau 1989, Taf. 2(1/3) 1178 Boardman 1967, 224, fig. 146, no: Hogarth 1908, pl. XXI, 6, pl. XXII, 1a- c; Akurgal 1950, Hogarth 1908, pl. XV, 13. 1: Graeve 2007, 635

188 177 istilaları sonucunda zayıflayarak otoritesini yitiren Phrygia, olasılıkla pekçok sanatçının göçüne sahne olmuştur. Phrygialı bronz ustalarının bir kısmının, Lydia ya göç ettiği ve yerel atölyelerde üretim yaptıkları ileri sürülebilir. Lydia, olasılıkla metal kapların seramik taklitlerinin üretildiği atölyelere de ev sahipliği yapmıştır. Bunun yanı sıra, Lydia nın Phrygia dan İonia ya doğru her zaman taşıyıcılık rolü üstlenmediği sonucuna da ulaşılabilir Silahlar ve Askeri Teçhizat Bronz madeni, mücevher, figürin ve kapların yanı sıra, silah ve çeşitli savaş aletlerinin yapımında da kullanılmaktadır. Sardis te bulunan en erken bronz obje, bir Hitit ok ucu olup, 1400 ile 1200 yılları arasına tarihlenmektedir Persler in 547 de Sardis i kuşatmasına dair askeri kanıtların başında, Pers tipi ok uçları gelmektedir. MMS sektörü kazılarında, 6.yy ortalarına tarihlendirilen bir grup silah ve askeri malzeme kaydedilmiştir Persler tarafından Sardis in kuşatıldığı döneme ait olan bu kontekst içindeki buluntuların kökeni üzerine, kesin kanıtlar bulunmamaktadır Çok çeşitli biçimleri görülen ok uçlarının büyük bir kısmı dövme tekniği ile demir, bir kısmı ise dökme tekniği ile bronz kullanılarak yapılmıştır MMS sektöründe, 6.yy ortalarına tarihlendirilen bronz süslemeli demir bir miğfer ele geçmiştir En yakın benzerinin, Smyrna da görülmesi üzerine, 6.yy ın ilk yarısında Smyrna nın zaptını doğrulayan bir kanıt olarak ileri sürülse de, bu miğferin Lydia veya Pers kökenine dair belirsizlik devam etmektedir Smyrna da, İonia ve Lydia kökenli olduğu düşünülen, 610 ve 545 yılları aralığına tarihlendirilen bazı silahlar ele geçmiştir (fig.46) R. Nicholls bronz, yaprak biçimli ok uçlarını İonia, bronz üç kanatlı ok uçlarını Lydia askeri güçleri ile ilintili bulmaktadır yıllarında gerçekleştiği varsayılan, Alyattes dönemi Smyrna 1182 Waldbaum 1983, 10, Kat. no: 46, pl. 4, no: Greenewalt 1997, 14-19; Greenewalt-Rautman 1998, 473, 490, Greenewalt 1997, 14, Greenewalt 1997, 15, 16; Greenewalt-Rautman 1998, 492, 493, fig Greenewalt 1990, 11,12, fig Cook , 24; Greenewalt 1990, Akurgal 1962, 374; Akurgal 1983, lev. N Greenewalt 1997, 16

189 178 kuşatmasına işaret eden tahrip tabakasında, bronz üç kanatlı ok ucu ve Skyth tipi ok uçları ele geçmiştir Fig. 46. Smyrna da ele geçen İonia ve Lydia kökenli çeşitli ok uçları Samos ta da 6.yy a tarihlendirilen bronz bir ok ucu, Skyth kökenini veya etkisini tartışılabilir kılmaktadır Samos ta, Kafkasya etkileri gösterdiği ileri sürülen, 6.yy a tarihlendirilen bronz bir miğfer ele bulunmuştur Kafkasya veya Skyth etkilerinin, İonia adaları üzerinde bıraktığı olası etkileri kanıtlayacak kesin kanıtlar henüz elde edilememiştir. Smyrna da Alyattes dönemi tahrip tabakası ile ilişkili görülerek, 7.yy sonlarına yerleştirilen bir bronz parçanın, olası Lydia kökeni tartışılmış, ancak bu obje üzerindeki graffito değerlendirmeleri sonucunda, İon alfabesi ile uyum gösterdiği tespit edilmiştir Bilim adamları tarafından baldır zırhı olarak değerlendirilen bronz parçanın, Mykenia da ve bazı Barbar Avrupa kavimlerinde erken örneklerinin bulunduğu ve Arkaik dönemde Yunanistan da nadiren ele geçtiği kaydedilmektedir Cook-Nicholls 1998, ; Cook , Boehlau 1898, 162, Taf. XV. 8(2/3); Löwe 1996, 48, Grab Boehlau 1989, 162, Taf. XV. 9(1/2); Löwe 1996, Jeffery 1964, 47, pl. 8e 1194 Jeffery 1964, 47, pl. 8e

190 179 Yerel rezervlerden elde edilen demirin, Lydia Krallığı döneminde çok yaygın kullanımı ön görülmemektedir Asur kaynakları, Gyges in Asur kralına Kimmer tutsakları için demir kelepçe ve pranga gönderdiğini aktarmaktadır Bu armağan, Lydia da demir yataklarının varlığını doğrulamanın yanı sıra, Gyges ve Asur kralı arasındaki diplomatik bir uyum sürecini de vurgulamaktadır. Sardis te süregelen kazılar sırasında, MMS sektöründe ele geçirilen demir bir kılıcın benzeri, Eski Smyrna kazılarında, 6.yy ortalarına tarihlendirilen bir grup Lydia seramiğinin bulunduğu bir mezarda tespit edilmiştir Bu tip kılıçların, Sardis ve Smyrna da piyadeler tarafından kullanıldığı hipotezi geçerliliğini korumaktadır C. H. Greenewalt ve M. L. Rautman, bu kılıcı süvari kılıcı olarak değerlendirmektedir Bakır alaşımı, Sardis te yaygın olarak kullanılan bir diğer madendir Ok uçlarında sıkça görülürken, Sardis te bulunan baklava dilimi biçimindeki ok ucu soketinin, Smyrna kuşatması sırasında, İonialılar tarafından Lydialılar a karşı kullanıldığı ileri sürülen tip ile uyum gösterdiği ve kuşatma tepesi denilen alanda yoğun olarak ele geçirilen bir grup ok ucu ile örtüştüğü belirtilmektedir FİLDİŞİ ve KEMİK ESERLER Yakın Doğu da ve Anadolu da fildişi, 9.yy dan başlamak üzere 6.yy a dek farklı stiller altında ve farklı yerel atölyelerde üretilmiş ve ihraç edilmiştir. Fildişi eserler, çoğu zaman ikonografi ve işçilik bakımından birbirini etki altına almışlardır. J. Lines ve P. A. Sheftel tarafından yapılan farklı çalışmalarda, aşağıdaki ortak sonuca ulaşılmıştır: 1202 En erken veriler, fildişi yontuculuğunun yapıldığı merkezlerin başında, Mısır ın geldiğini göstermektedir. Kuzey Suriye atölyeleri, Mısır etkilerinin yanı sıra, yerel motif 1195 Waldbaum 1983, , Kat no: 143, pl. 12, no: 143, 180, pl. 14, no: Pedley 1972, 292, The Rassam Cylinder 1197 Greenewalt 1997, 17; Cook 1958/1959, 31, dipnot Greenewalt 1997, Greenewalt-Rautman 1998, 497, fig Waldbaum 1983, Waldbaum 1983, Sheftel 1974, 11-14; Lines 1955, 235

191 180 ve becerilerini kullanarak, 9.yy ortalarından 8.yy ın ilk yarısına kadar çalışmıştır. Fenike atölyeleri, Mısır etkileri altında, 8.yy ın ilk yarısında faaliyet göstermişlerdir. 9.yy dan hemen sonra Asur zanaatçılarının en zarif eserlerinin ele geçtiği Nimrud verilerine dayanarak, Fenike ve Kuzey Suriye etkilerinin harmanlandığı ve saray duvarlarında görülen kabartmaların ikonografisine ve stilistik geleneğine paralel olarak yerel stilde üretim yapıldığı anlaşılmaktadır. Anadolu da, Kuzey Suriye etkileri altında Urartu atölyeleri, 8.yy ın II. yarısında azalan bir kapasiteyle; Phrygia ise güçlü kuzeyli göçerlerin etkisi altında belki de öncülleri ahşap olan ilk yontulardan hareketle kendi yerel atölyelerini, 8.yy ın sonlarında 7.yy ın başlarında oluşturarak, Ege ve Anadolu pazarlarında, fildişi üretiminde arz ve talep dengesinde, üretici konumlarını korumuşlardır Fildişi objeler erken tarihlerde, Sidon dan hareket eden tüccarlar tarafından, kara rotası takip edilerek Tauros Dağları üzerinden Sardis e, Maiandros ve Kaystros vadileri yolu ile Sardis ten Ephesos ve Miletos a, son olarak Sparta ya ulaştırılmış olmalıdır Sparta Artemisionu ve Ephesos Artemisionu arasındaki güçlü paralellikler, Yunan ve İon kentlerinin aynı merkezlerden yoğun olarak etkilenmeye başladıkları tarihlere işaret etmektedir.(fig.47) Bu tarihler aynı zamanda, İonia üzerinde Lydia baskısının başladığı ve Lydia krallarının, Yunan merkezleri ile tanıştığı tarihlerle örtüşmektedir Fig. 47. Sparta da bulunan oturan fildişi hayvan figürleri 1203 Dickins 1908, Dickins 1908, 70

192 181 Figürlü fildişi objeler, 9.yy ve 8.yy da ticari bir dolanımın önemli unsurları olarak görülmeye başlamaktadır Girit, Asur, Nimrud ve Arslan Taş ta ele geçirilen fildişi objelerin üzerinde yer alan, otlayan hayvan betimlemeleri, keçi ve geyiklerden seçilmiş bir faunaya işaret etmektedir Bu figürlerin, firizler içerisinde bir lideri takiben ve ardışık diziler halinde gerçekleşen prosesyonu ve benzeri frizlerden oluşan tekstil motifleri, Doğu Yunan merkezlerinde gelişecek olan Yaban Keçisi Stili nin kanonik ilkelerini oluşturmaktadır. Kanepe veya masa gibi bazı mobilyaların yapımında ve makyaj araç gereçlerinin yapımında diğer malzemelerle beraber fildişi kullanılmaktadır Asur saraylarında fildişi mobilya aksamlarının kullanımına ait çeşitli kanıtlar bulunmaktadır Phrygia da da fildişi mobilya parçaları bulunmaktadır Gordion da fildişi işliklerinin varlığını, arkeolojik olarak kanıtlayacak kazı sonuçları elde edilmektedir Gordion da ele geçirilen ve 7.yy başlarına tarihlenen fildişi koşum takımı parçaları ve mobilya parçaları, olası Kimmer tahrip tabakası ile ilgili bulunmaktadır Phyrg sanatı fildişi ve bronz işçiliğinde Yakın Doğu nun Anadolu ya aktardığı stilistik unsurları kolayca benimsemiş, kendi küçük varyasyonlarını katarak, Lydia ve Yunan merkezlerine iletmiştir. Her durak, yeni bir çeşitlemeye olanak vermiş, böylece kombine/eklektik bir sanat yaratısı ortaya çıkmıştır. Phrygia ve Lydia topraklarının egemeni efsanevi Pelops, fildişi kaplamalı bir omuza sahiptir Öyküye göre, tanrılara bir ziyafet yemeğinde sunulmak üzere parçalanan Pelops, Hermes önderliğinde toparlanıp birleştirilecek, Demeter in yediği 1205 Barnett 1948, 3-6; Wilkinson 1955, Barnett 1948, fig. 1; pl. IIa- c 1207 Wilkinson 1952, Lines 1955, Young 1967, pl. XXII 1210 Cook-Blackman 1964/1965, Strabon, I ; Young 1967, 149, 150, pl. XXI 1212 Graves 2004, 488- i

193 182 eksik olan omuz parçası ise fildişi ile onarılacaktır Bazı yorumcular, insan etinin yenmediği bu dönemleri, Pelops un talihsiz bir hastalığına bağlamaktadır Lydia topraklarında, fildişi atölyelerinin varlığı, Homeros tarafından aktarılmaktadır. Homeros un ifade ettiği üzere, fildişi boyamacılığı Lydia veya Karialı kadınların bir el uğraşısı olarak tanımlanmaktadır: 1215 Maionialı ya da Karialı bir kadın nasıl kızıla boyarsa benek benek fildişini hani o fildişi avurtluk olur ya atlara Bu dizelerden, Kimmer varlığından çok daha önce, Batı Anadolu da koşum takımlarının kullanıldığı ve benek/nokta stilizasyonunun farklı sanat dallarında, tercihen uygulandığı yönünde bir fikir edinmek mümkün görünmektedir. Fig. 48. Sardis te bulunan geyik figürünün yer aldığı at koşum parçası Sardis te MMS sektöründe, işlenmiş fildişi ve kemik parçaları bulunmuştur Üzerinde geyik betimlemesinin görüldüğü, fildişi bir koşum parçası ele geçirilmiştir (fig.48) Geyik figürünün benekli olarak betimlendiğini düşündürecek izler, Sardis seramik repertuarında ve bazı metal eserler üzerinde gözlenen nitelikleri 1213 Graeves 2004, 491, Graeves 2004, 492. Vücudun lime lime parçalanıp dağılacağı hastalıkların başında cüzam gelmektedir. Kaybolan vücut parçasının usta birinin elinde fildişi protezle onarılması, fildişinin görünümü itibariyle insan derisinin rengi ile uyumu düşünüldüğünde bir olasılık olarak ileri sürülebilir Homeros, Greenewalt 1995, Greenewalt-Rautman 1998, 493, fig. 19

194 183 çağrıştırmaktadır. Sardis te ele geçen küçük bir grup kemik levha, olasılıkla Skyth Hayvan Stili ni temsil etmekte ve 7.yy ortalarında Sardis te yaşanan Skyth istilasına dair bir kanıt olarak sunulmaktadır Sardis te ele geçirilen, kazıma çizgiler kullanılarak bezenmiş çeşitli kemik parçaları ve fildişi disk, bir komastlı kase ve bantlı skyphos aracılığı ile 6.yy ın ortalarından hemen önceye tarihlendirilmektedir Kemik veya fildişi eserlerin, Skyth etkileşimine kanıt oluşturacak metal eserlere paralel olarak incelenmesi gerekmektedir. Sardis te ve Ephesos ta tanımlanan çok sayıda çömelmiş hayvan figürü tespit edilmiştir. Metal ve fildişi eserler arasında, paralel bir ikonografi izlenebilmektedir. Hayvan Stili ndeki çömelme/oturma pozisyonunun, Yaban Keçisi Stili nde görüldüğü üzere seçilen otlama pozisyonu gibi standartlaştığı görülmektedir. Nimrud fildişi eserleri arasında, 7.yy tarihlendirilen fildişi bir buzağı figürü, çömelme pozisyonu içerisinde tanımlanmaktadır Ziwiye de ele geçen bir başka örnek, çömelme/oturma pozisyonunun, 7.yy da betimlemelerde yaygın bir tavır olduğunu onaylamaktadır Lydia da da görülen bu tip oturma/çömelme pozisyonu, yabancı etkileşimin bir yan ürünü veya doğrudan taklidi olarak değerlendirilebilir. Batı Anadolu daki en güçlü fildişi yontu ekolleri, Phrygia ve Lydia merkezlerinde ortaya çıkarken, Perachora, Argos Heraionu ve Sparta da bulunan erken tarihli fildişi eserler, İonia da ele geçirilen fildişi objelerin etkileşim yönünü saptamada zorluk yaratmaktadır Ephesos Artemisionu, İon kentleri içerisinde en yoğun fildişi buluntu grubu ile dikkat çekmekte ve bu sayısal yoğunluk, Artemision a bırakılan sunuları açıklayıcı kılmaktadır. Ephesos, İon kentleri arasında Samos la beraber fildişi yontu zanaatının geliştiği en güçlü atölye adayıdır Ephesos Artemisionu nda bulunan bazı fildişi objelerin doğrudan Lydia ile ilgili olduğu düşünülmektedir Ephesos, fildişi heykelciklerde gözlenen İonia heykeltıraşlığının etkileri ile Anadolu etkilerinin başarı 1218 Hanfmann 1966, 13, 14, fig. 9; Hanfmann 1983, 68; Herrmann 1990, 166, 167, fig Ramage 1986, Wilkinson 1952, 235( üstte solda) 1221 Wilkinson 1955, 219(sağda) 1222 Roebuck 1959, Roebuck 1959, 47; Akurgal 1962, Roebuck 1959, 57

195 184 ile birleştirildiği, yerel ama daha kompleks atölyelerin varlığını düşündürmektedir. Artemision buluntularının yoğunluğu bu fikri desteklemektedir. Ephesos ta fildişi yontu geleneğinin, 7.yy ın 2. dörtlüğünden başlamak üzere Oriental Grup, 7.yy sonları ve 6.yy başlarında Transisyonel Grup ve 6.yy ın ilk dörtlüğü civarında ise İonia etkilerinin yoğun olarak izlendiği Grup olarak sınıflandırılması önerilmektedir Phrygia da ele geçen ve geç 7.yy ile erken 6.yy civarına yerleştirilen, olasılıkla bir kültle ilişkili fildişi kadın figürü, Artemision da bulunan fildişi rahip ve rahibe figürleri ile karşılaştırma olanağı yaratmaktadır Hadım rahip ve rahibe grubu, Ephesos ta Anadolu geleneğine bağlı bir kült merkezi olasılığını arttırmaktadır. Lydia da Alyattes döneminde, önemli bir hadım etme merkezi bulunmaktadır Fig. 49. İvriz Kabartması Artemision da bulunan hadım rahibin başlık tipolojisi, İvriz kabartmasındaki tanrı/kral/rahip Urpalla nın başlığı ile uyumludur (fig.49) F. Işık tarafından, 1225 Işık 2001, Cook-Blackman 1970/1971, 61; Cook- Blackman , Herodotos, III. 48; Diogenes Laertius, I. 95; Damaskoslu Nikolaos, FGrHist 90, F 59(3) 1228 Barnett 1948, 20-21

196 185 Megabyzos figürünün Elmalı fildişi grubu ile karşılaştırılması sonucunda, Megabyzos figürünün en güçlü paraleli, Elmalı da bulunmakta ve Ephesos ta bulunan fildişi eserler üzerindeki Geç Hitit ve Phrygia etkileri irdelenmektedir Hem doğu, hem de İonia atölyelerinin izlerini taşıyan, Megabyzos olarak adlandırılan şişman rahip figürü, Ephesos un tanrıçası Artemis e hizmet etmektedir (fig.50) Dolgun, kadınsı vücut hatları, düşük omuzlu, gıdıklı, tombul yanaklı anatomik yapısı itibari ile dönemin İon heykeltıraşlık eserlerini andırmaktadır. Olasılıkla Hitit veya Phryg etkili bir giyim stilinin yanı sıra, Arkaik gülümseme pozu ile İonia; uzun elbisenin altından çıkan ayaklarının betimleme stili ile Yunan sanatının izlerini bir arada taşımaktadır. Boynundaki uzun boncuk dizisi, tesbih benzeri bir obje olarak sadece rahiplik simgesi olmaktan öte işlevselliğini düşündürmektedir. J. D. Barnett, Ephesos ta ele geçirilen eğiren kadın figürünün, Megabyzos un başlığına benzer bir başlık giydiğini ve bu figürün ince, uzun fizikli bir esir erkek olabileceğini ileri sürmektedir (fig.50) E. Akurgal, eğiren kadın figürünün giydiği yüksek silindirik başlığın, Lydia da meşhur bir başlık olan mitrayı andırdığını, olasılıkla da Artemis e hizmet eden Lydialı bir bakireyi temsil ettiğini ifade etmektedir Bu tipte bir başlık, Konya da İvriz kabartmasında betimlenen bir Hitit kralı tarafından giyilmektedir İvriz kabartmasında görülen kral, 8.yy sonlarında yaşamıştır ve Ephesos ta ele geçirilen fildişi yontusu ise 6.yy a tarihlendirilmektedir İki eser arasında, iki yüz yıl zaman farkı olması gözden kaçırılmamalıdır. Ephesos ta Hitit geleneklerinden haberdar olunduğunu ve Anadolu etkilerinin, İon kolonizasyonu öncesinde, Ephesos a nüfuz ettiğini hatırlatmak yerinde olacaktır. P. Jacobsthal, doğulu etkiler gösteren eğiren kadın figürü ve Megabyzos un, 7.yy ın II. yarısında, doğulu ustalar tarafından yapılıp Artemsion a sunulduğunu ön görmektedir Eğiren kadın figürü, sağ elinin vücuda bitişik pozisyonu ve nispeten ince, uzun fiziği ile biraz daha İon korelerine benzemektedir. Her iki figürde 1229 Işık 2001, 85-89, Abb. 3, Barnett 1948, 22, 21; Akurgal 1962, 376, fig.18; Karwiese 1985, 388, Bu figürün bir kadına benzediğinden söz edilmektedir Barnett 1948, 20, Akurgal 1962, Akurgal 1962, Akurgal 1962, Jacobsthal 1951, 93, pl. XXXV a- d

197 186 gözlemlenen Arkaik gülümseme, İonia heykeltıraşlık ekollerinin karakteristik bir özelliği olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer önemli Ephesos fildişi yontusu, bir elinde oinokhoe diğer elinde bir omphaloslu kase tutan, süslü giyim tarzı ile dikkat çeken bir Artemis rahibesidir Elinde tuttuğu omphaloslu kasenin kökeni, metal kaselere dayanmakta ve bu tip bronz kaseler, Phrygia da oldukça yaygın olarak bulunmaktadır. Bu rahibe, taşıdığı karakteristik unsurlar nedeniyle, Lydia veya Phrygia kökenli olarak tayin edilebilmektedir. Etnik kökeni itibari ile Anadolu kimliği sergilese de kıvrımlı giysi detayları ve ayaklar üzerinde yoğun zikzaklarla sonlanan etek betimlemesi, İonia sanatında 570 yıllarında oldukça popüler olarak bilinmektedir Fig. 50. Ephesos ta bulunan fildişi, eğiren kadın figürü(üstte) ve Megabyzos(altta) 1236 Akurgal 1962, Akurgal 1962, 376

198 187 Ephesos Artemisionu nda ele geçen fildişi bir iğne başı, bir lydion ile sonlanmaktadır Seçilen malzemenin fildişi olması ve motifin Lydia seramik repertuarı dahilinde ayrıcalık sahibi olması, kaçınılmaz olarak bir etkileşimi hissettirmektedir. Ephesos Artemisionu nda bulunan bir fildişi levhaya ait parça üzerinde görülen hayat ağacı ve griffon betimlemesi, stilistik olarak Kuzey Suriye etkilerini barındırmaktadır Artemision da bulunan bir grup fildişi ve kemik iğne nar, haşhaş, armut veya tomurcuk başlı olarak tanımlanmışlardır Mısır başta olmak üzere Suriye, İsrail, Kıbrıs, Girit ve Yunanistan da, II. Bin de lüks tüketim malları içinde, nar formlu objeler veya nar betimlemeleri görülmektedir Yakın Doğu da nar önemli bir motif olarak süsleme amacıyla mücevherlerde ve fildişi veya kemik kirmenlerin uç kısımlarında kullanılmıştır Suriye de ve Kıbrıs ta bulunan fildişi çubuklar veya uzun iğneler, nar formu ile sonlanmaktadır Ulu Burun batığında, fildişi, hipopotam dişi, amber, renkli cam, bakır, kaplumbağa kabuğu ve devekuşu yumurtası gibi değerli malzemeler arasında işlenmiş, ucu nar ile sonlanan fildişi çubuklar ele geçirilmiştir Fildişi objeler veya figürinlerin süslenmesi amacıyla, nar püskülü kullanımı, Fenike de 715 yıllarında görülmektedir Samos ta Hera kültü, nar formlu vazoların yoğunluğunu ve nar sunusunu açıklayabilmektedir Klazomenai Akpınar Nekropolü nde, diğer buluntulara göre 620 ve 600 yılları arasına tarihlenen bir mezarda bronz, nar formlu kolye uçları tespit edilmiştir D. G. Hogarth döneminde ve hemen öncesinde devam eden kazılar sırasında ele geçen fildişi disk parçaları üzerinde, kazıma çizgilerle oluşturulan motiflerin seçimine ve bezeme ilkesinin tutarlılığına dikkat çekmek yerinde olacaktır Sardis te bu biçimde betimlenen kemik objeler, Skyth Hayvan Stili kapsamında incelenmektedir Hogarth 1908, 188, pl. XXXIII, Bammer 1990, 153, fig Jacobsthal 1951, Ward 2003, tablo- I- II 1242 Immerwahr 1989, Immerwahr 1989, Ward 2003, fig Lines 1955, Immerwahr 1989, 408, pl. 72, b- c- d 1247 Hürmüzlü 2003, Hogarth 1908, pl. XXXVIII, no: 12; pl. XL, no: 11

199 188 Artemision da ve Sardis te ele geçen, dörtlü veya üçlü volüt/spiral motifi, Skyth Hayvan Stili nin motiflerini andırmaktadır. Fig. 51. Kolophon da ele geçen Potnia Theron figürünün yer aldığı bir bronz levha Ephesos ta aslanlarla beraber bir kompozisyon oluşturan, kanatlı tanrıça betiminin yer aldığı fildişi bir levha ele geçmiştir Artemis Orthia Kutsal Alanı nda da, Potnia Theron figürünün konu edinildiği fildişi objeler kaydedilmiştir Bu bilgiler doğrultusunda, Potnia Theron kimliğinin, I. Bin de Artemis kültü ile olası ilişkisi ortaya çıkmaktadır. Benzer bir ikonografi, Sardis te pişmiş toprak kiremitler üzerinde ve Kolophon da bronz bir levha üzerinde yinelenmektedir.(fig.51) Smyrna Athena Tapınağı nda Athena ya adanmış bir sunu grubu, 600 yıllarına tarihlendirilen fildişi bir şahin figürünü içermektedir Bu figür kanatlarını kapamış ve tüneme pozisyonunda betimlenmiştir. Tanrıça Athena nın adına sunulmuş yazıtlı bronz çubuk askıda görülen diğer fildişi figürler ise Erythrai da ele geçirilmiştir Bu grup içerisinde olasılıkla bir şahin figürü, kalkan formlu ve kazıma motiflerle süslenmiş bir obje/fibula ve Dedalik Stil de betimlenmiş üç figür başı yer almaktadır. Şahin figürünün, Kybele kültü kapsamında, önemli bir sembol olduğu bilinmektedir. Figürün, Athena ya adanmış olması, süregelen alışkanlıklar ile açıklanabileceği gibi Lydia kökenli bir sunu olasılığını da ortaya koymaktadır Hogarth 1908, pl. XXVII, no: Dickins 1908, fig. 4, pl. I, no: Akurgal 1983, lev. E 3, lev.135c, d 1252 Akurgal 1983, 99, N.1, 2

200 189 Şahin figürü, Mermnadlar a adını vermesinin yanı sıra, Anadolu da Ana Tanrıça kültüyle paralel olarak kullanılan bir kült sembolüdür. Gordion, şahin figürlerinin oldukça yoğun olarak bulunduğu merkezlerden biridir Artemision da altın, gümüş, bronz ve fildişi olmak üzere çok sayıda şahin figürü ele geçirilmektedir Ephesos Artemisionu şahin figürleri, Sardis ile Ephesos arasında kült çerçevesinde varsayımların üretilmesine olanak vermektedir. Fildişi bir sırık üzerine tünemiş pozisyondaki şahin figürü, bir kült anlamı taşıyor olmalıdır Ephesos ta bu grup bazı araştırmacılar tarafından şahin-rahibe olarak adlandırılmaktadır Luristan da da buna benzer bronz betimlemeler ele geçmektedir Samos Heraionu kazıları, Anadolu ve Yakın Doğu etkileri gösteren veriler sağlamaktadır R. D. Barnet tarafından, Samos ta Fenike ekolünde bir fildişi atölyesinin varlığı ileri sürülmektedir Samos ta ele geçen fildişi eserler arasında, Mısır ve doğulu etkiler taşıyan heykelcikler bulunmaktadır Ayrıca Samos ta, Perseus ve Medusa nın resmedildiği, Yunan ikonografisine bağlılığın göstergesi olan, 6. yy başlarına tarihlendirilen fildişi bir levha yer almaktadır Samos atölyelerinde, Yakın Doğu, Anadolu ve Yunan unsurları, ikonografik ve stilistik olarak beraber kullanılmış olmalıdır. Smyrna da Athena Tapınağı kazılarında, Fenike stili olarak tanımlanan ve 700 ile 650 yılları arasına tarihlenen bir fildişi figür başı ele geçmiştir Smyrna Athena Tapınağı nda 7.yy sonlarına tarihlendirilen, Mısır, Asur, ve Geç Hitit(?) sanatının ortak özelliklerini taşıyan fildişi bir aslan bulunmuştur (fig.52) Bu aslan, stilistik olarak 1253 DeVries 1990, 395, 396, fig Jacobsthal 1951, Hogarth 1908, 161, pl. XXII, Ia, pl. XXV, Ia- b, 6; Jacobsthal 1951, 91, pl. XXXIV b 1256 Jacobsthal 1951, Jacobsthal 1951, Akurgal 1962, Barnett 1948, Akurgal 1962, 375, pl. 97, fig. 4-6; Barnett 1948, pl.. Ib, pl. IIIb; Boardman 2001, fig Richter 1984, fig Akurgal 1983, 56, lev. 136a, b 1263 Akurgal 1983, 91, Lev. 133a, b

201 190 Arkaik döneme tarihlenen taş aslan heykelleri ile kısmen benzerlikler göstermektedir. Ephesos ta da fildişi aslan figürleri tespit edilmiştir Fig. 52. Smyrna da bulunan bir fildişi aslan heykelciği Khios Emporio da ele geçen fibulaların bir kısmı fildişi ve kemik olup, Yakın Doğu etkili bir yontu uslubu sezilmektedir Athena kültü ile ilişkisi düşündürücü olan kalkan formlu fibulalar, kutsal giysilere ait aplikler olarak da kullanılma olasılığı taşımaktadır. Bu fildişi fibulaların benzerleri, Erythrai ve Ephesos ta ele geçirilmektedir Khios ta bulunan bir fildişi binici figürü, 7.yy ortalarına tarihlendirilmektedir Khios un, Anadolu ve İonia ile ekonomik ilişkilerine ara vermediğini, benzeri kanıtları dikkatli yorumlayarak görmek mümkün olacaktır. Sparta Orthia da erken Geometrik döneme tarihlendirilen tabakalarda, yoğun miktarda işlenmiş amber ele geçirilmekte ve amberin hammadde olarak Batlık Denizi kıyılarından ithal edildiği önerilmektedir Sparta da en erken fildişi eserlere, 8.yy da rastlanmakta ve hemen ardından amber objeler ortadan kalkmaktadır Benzeri bir teori, Ephesos üzerine de yürütülebilir. Fildişi eserlerin görülmeye başladığı dönem, 1264 Hogarth 1908, 162, 163, pl. XXI, 1, 3, pl. XXIII,3, pl. XXV, 12a- c 1265 Boardman 1967, 211, pl. 86, no: Hogarth 1908, pl. XXXII Boardman 1967, 242, pl. 96, no: Dickins 1908, Dickins 1908, 68, 70

202 191 Yakın Doğu ve Anadolu temaslarının yoğunlaştığı tarihlere denk düşmektedir. Sidonlu tüccarlar sayesinde, fildişi eserler Taurus üzerinden Sardis e, Sardis üzerinden Maiandros ve Kaystros vadileri aracılığıyla Miletos ve Ephesos a ulaştığı ileri sürülmektedir. Sidon u ziyaret eden Yunanlı tyran/tüccarlar, sikke ekonomisinin olmadığı bu dönemlerde şarap veya değerli madenlerle takas sistemini kullanmışlardır ile 650 yıllarında, Sparta ya doğulu sanat eserleri ve işlevsel objelerin kara yolu ile taşımacılığını kısmen onaylayan araştırmacıların öngörülerine karşın, deniz yolu ile aktarılmış olması da muhtemel görünmektedir. Artemis Orthia en eski Artemis kutsal alanlarından biri olup, Ephesos Artemisionu nda ele geçirilen fildişi eserlere benzer eserlerin, gün yüzüne çıkarıldığı bir kutsal alandır. Arkaik dönem boyunca Sparta ve Samos arasında yakınlaşmalar yaşanmıştır Samoslu Theodoros Sparta da büyük bir bina inşa etmiştir Sparta da görülen yabancı etkilerin bir kısmı İonia karakterini yansıtmakta, Ephesos veya Sparta da erken Arkaik dönemde izlenen akımlar, Lydia da aynı süreçte takip edilen akımlardan çok farklı izler taşımamaktadır Sparta da bulunan oturmuş pozisyonda, fildişi buzağı ve koyun figürlerinin kutsal sunular olduğu düşünülmekte ve bu tip Nimrud da da temsil edilmektedir Oturan koyun/koç/kuzu ve buzağı figürlerinin, Lydia da da çok sayıda ele geçmesi ve oldukça geniş yayılım sergilemesinin altında, olasılıkla ilkel çoban toplumlarının kült ritüelleri ile bir ilişki aranmalıdır. Spartalılar, Kroisos un zenginliğinden faydalanmak amacıyla Amyklai Apollon heykeli yapımında kullanılmak üzere, altın satın almışlardır Bu ticari alış verişin ardından, Sparta donanması ve Lydia yakınlaşması, olasılıkla deniz ticareti veya savaş amacıyla bir ittifakı temsil edebilecekken, Samoslu korsanların girişimleri sonucunda engellenmiştir Barnett 1948, Jeffery-Cartledge 1982, Dickins 1908, 66; Jeffery-Cartledge 1982, Dickins 1908, Barnett 1948, pl. VIII, a, b, c, e 1275 Herodotos, I. 69; Athenaeos, 6.231e- 232a; Pausanias Herodotos, I. 70

203 FAYANS ESERLER Yakın Doğu da V. Bin de, Sümer veya Mısır da ortaya çıktığı varsayılan fayans, I. Bin de Yunanistan da yerel olarak üretilmiş firnisli bir seramik çeşidi olarak tanımlanabilmektedir Pişmiş toprak kalıplar içerisinde hazırlanan fayansların, 7. ve 6.yy da Naukratis ve Rhodos ta yerel olarak üretildiği düşünülmektedir Sardis te olasılıkla Kyros tahrip tabakasının izlerini taşıyan, Kroisos döneminde kullanılmış bir evin zemininde, şahin figürlü fayans bir pandantif ele geçmiştir Smyrna kazılarında bulunan bir fayans figürin, açıkça Suriye kökenine işaret etmektedir Smyrna Athena Tapınağı kazıları, 600 ile 550 yılları arasına tarihlendirilen fayans figürinlerin, sunu olarak verildiğini doğrulamaktadır Ephesos Artemisionu nda bulunan renkli fayans şahin figürleri hem ikonografi, hem de tercih edilen fayans tipi açısından ele alındığında, Mısır sanatını çağrıştırmaktadır Ephesos ta ele geçen fayans bir grotesk Bes başı, bir erkek figürü ve hipopotam figürü ile çok sayıdaki fayans scarabe, Mısır kökenini belgelemektedir Samos ta da 580 ve 550 yılları arasına tarihlendirilen, Tanrı Bes figürü ile süslenmiş, fayans bir kap kaydedilmiştir Khios Emporio da bulunan oturur pozisyonda bir fayans figürin parçacığı, Mısır la 25. ve 26. sülale dönemlerinde bir ilişkinin kurulduğunu göstermesi açısından önem taşımaktadır Naukratis i kuran İon kentlerinin öncülüğünde gelişen ekonomik ve kültürel sürecin bir sonucu olarak, Mısır dan başlayan ithalat, kısa bir süre sonra, batıda taklit/yerel üretimi tetiklemiştir. Mısır etkisi, bu dönemden itibaren Yunan sanatı üzerinde doğrudan biçimlendirici olmuştur. Samos ta kaydedilen fayans balık ve kirpi formlu kaplar/aryballoslar, Rhodos atölyelerinde 6.yy boyunca, Mısır etkisi altında 1277 Noble 1969, Noble 1969, Ramage 1986, Akurgal 1950, 36, lev. XIIIa 1281 Akurgal 1983, 65, lev. 136c 1282 Hogarth 1908, 202, 209, pl. XLIII, 1-4, pl. XLIV, Hogarth 1908, pl. XLIV, 1, 2, 12, fig Boehlau 1989, 45; Löwe 1996, 58, Farbb. 9, Grab Boardman 1967, 241, pl. 95, no: 579

204 193 üretilmiş olmalıdır Samos ta kayıt altına alınan fayans scarabeler, Mısır etkileşimine açık birer kanıt olarak gösterilmekte ve scarabelerin pek çoğu, Mısır etkilerini yerel sanatında harmanlayarak taklitten kaçınmayan Rhodos atölyelerinde gerçekleşen üretime dikkat çekmektedir Samos ta, Rhodos üretimi olabilecek stil ve etkiler gösteren 6.yy ın 2. dörtlüğüne ait bir aryballos bulunmuştur Klazomenai Akpınar Nekropolü nde 630 ile 600 yılları aralığına tarihlendirilen mezarlarda, takılara ait, çeşitli biçimlerde fayans boncuklar ele geçmektedir Smyrna Athena Tapınağı nda 600 civarına tarihlendirilen bir grup fayans boncuk, çıplak bir kadın, bir şahin ve aslan figürini ele geçirilmiştir Fayans oblelerin ele geçtiği alanlar, İonia da Kutsal alanları ve nekropolleri işaret etmektedir KAYA KRİSTALİ, CAM ve AMBER Kuzeybatı İran da Dinkha Tepe kazılarında ele geçirilen cam boncuklar, Yakın Doğu da II. Bin in ilk yarısından itibaren cam atölyelerinin varlığını ortaya koymaktadır Sardis te kaya kristali parçaları, 7.yy dan başlamak üzere 5.yy içlerine kadar tarihlenen yerleşim alanlarında ve endüstriyel alanlarda ele geçmektedir PN sektörü, mücevher ustaları arasında, gemme kesicilerinin varlığına işaret etmektedir Sardis te ele geçirilen kristal mühürler ve çeşitli baskı işaretleri, oymalı renkli taşlar 6. yy sonlarında ve 5.yy da gemme atölyelerinin varlığını düşündürmektedir PN sektöründe elektron, altın ve gümüşün yanı sıra, dağ kristalin de işlendiğini düşündürecek oranda malzeme arasında, aslan formlu bir pandantif ele geçmiştir Boehlau 1989, 160, Taf. XIII. 2(1/2), 3(1/2); Löwe 1996, 56, Farbb. 7, Grab , Farbb. 8, Grab Boehlau 1989, 161; Löwe 1996, 62, Grab Boehlau 1989, 160, Taf. XIII. 5(1/2); Löwe 1996, 60, 61, Farbb. 10, Grab Hürmüzlü 2003, 460, Cook 1998, 22, 23, pl. 21a- e 1291 McGovern- Fleming- Swann 1991, 395, Greenewalt 1978a, Hanfmann 1983, Greenewalt 1978a, Ramage-Craddock 2000, 88, fig.4. 43

205 194 MMS sektöründe ele geçirilen birkaç parça kaya kristali arasında yer alan birkaç küçük parçacığın, kulak tıkaçlarına ait olabileceği ileri sürülmektedir Bronzlar Evi sektöründe devam eden araştırmalar, 8.yy sonrasına tarihlendirilebilecek bir grup buluntu içerisinde yer alan, Fenike tipi cam boncukları gün ışığına çıkarmıştır Sardis te Kroisos döneminde kullanıldığı kabul edilen bir ev zemininde, çeşitli biçimlerde cam boncuklar ele geçmiştir. Ephesos Artemisionu, Kroisos evresine tarihlendirilen kazılarda oldukça fazla sayıda işlenmiş kaya kristali ele geçirilmiştir Bu kaya kristali grubunun kullanım amacı henüz kesinlik kazanmamakla beraber Artemsion da bulunması sunu amacını ortaya koymaktadır. Bu grubun içerisinde yer alan bir küçük grup, düğme olarak yorumlanmaktadır Artemision da çok sayıda ve değişik formlara sahip kaya kristali boncuk ve iğne başları ele geçmiştir Atemision a sunu olarak bırakılan elektron, altın, fildişi ve dağ kristali kullanılarak hazırlanan objelerin, Lydia ile çok güçlü bir bağlantı kurduğu düşünülebilir. Miletos ta da dağ kristali kullanımını öngören kanıtlar elde edilmiştir Ephesos, amber objelerin yoğunluğu ile dikkat çekmektedir Amber objeler diğer pek çok buluntu gibi, sunu amaçlı objeler olmalıdır. Bunlar arasında yer alan bir amber figürün, tanrıça olabileceği ileri sürülmektedir Amber mücevher ve objeler, cam, kristal ve bronz mücevherlerle bir arada bulunmaktadır. Ephesos Artemisionu nda amber pandantifler ele geçmektedir A. Bammer tarafından, bazı amber pandantiflerin, ilkin peripterosta yer alan ve Kimmer istilaları esnasında yakılarak yok edilen bir Xoana ya ait büyük bir kolyenin parçaları olduğu ve Artemis in daha geç dönemlerdeki ikonografisinin temelini oluşturan meme stilizasyonunun kökeni olabileceği ileri sürülmektedir Greenewalt 1995, Hanfmann 1983, Bammer 1973/1974, 57-61, Abb Hogarth 1908, 210, pl. XLVI, 3, 5, 6, 11, Hogarth 1908, , pl. XLVI, 7-10, 12, 13, 15-20, 23-26, 29, 33, 34, 36, 38, Graeve 2007, Hogarth 1908, , pl. XLVII, XLVIII 1303 Hogarth 1908, 214, pl. XLVIII, 20, Morris 2001, 142, fig Bammer 1990, 153, fig

206 195 Artemision kazılarında ele geçen cam ağırşaklar, sunu amaçlı olmalıdır Artemision da olasılıkla sunu olarak bırakılmış, cam, fayans, kristal, kemik, fildişi, kehribar ve çeşitli taşlardan yapılmış çok sayıda boncuk ele geçirilmiştir Artemsion grubu içerisinde bulunan spiralli göz boncuklarının benzerine, Khios Emporio da rastlanmaktadır Khios ta ele geçen cam ve amber boncuklar, Arkaik dönemde Ephesos ta paralelleri ile izlenmektedir Samos ta kaya kristali kullanılarak işlenmiş bir düğme ele geçirilmiştir Kaya kristali, bronz iğne ve fibulalar, fildişi mühürler, fayans ve cam boncuklar, yoğun olarak granülasyon tekniğinin uygulandığı altın mücevher parçaları, İonia merkezleri ile stilistik bir uyum sergilemekte ve 8.yy a tarihlendirlen Geometrik dönem seramikleriyle beraber Atina Agorası nda da ele geçmektedir Bu mezar sunuları, Batı Anadolu ile karşılaştırıldığında, ortak bir etkileşimin ürünü izlenimini uyandırmaktadır LYDİA ve İONİA da DOKUMA, TEKSTİL Antik kaynaklar, dokumanın kökeni hakkında Lydia yı işaret etmektedir. Herodotos, Dareios döneminde Sardis te, başında bir testi ile dolaşan Paionialı bir genç kızın keten eğirdiğini aktarırken, bu durumun Lydialılar da ve Persler de görülmeyen bir alışkanlık olduğunu belirtmektedir Alyattes in Mysia dan gelen bir Thrak kadının elinde kirman gördüğünden söz edilmektedir İonia da ve Lydia da dokuma sektörlerinin tayin edilmesi ve tarihlendirilmesi, kökeni üzerine devam eden tartışmalara açıklık getirecektir. Lydia da tekstil, kadın işkolu olarak kabul edilmektedir. Arakhne ve oğlu Kloster e atfedilen mitos, Lydia da Hypaipa kentinde, olasılıkla Artemis/Anaitis kültü 1306 Hogarth 1908, 208, pl. XLV, 26, 28, 30, 33, Hogarth 1908, 203, 204, pl. XLV, 1-25, 29; Pulsinger 2001, Pulsinger 2001, Taf.7; Boardman 1967, 239, fig. 162, no:551, 552, pl. 95, no: Boardman 1967, Boehlau 1898, 37, Taf. XV.14; Löwe 1996, 33, 13, Higgins 1969, 144, pl. 34j -k 1312 Herodotos, V Macurdy 1912, 73, 74, dipnot 4

207 196 çerçevesinde organize edilen tekstil sektörünü kastetmektedir Kolophonlu bir kumaş boyacısının kızı olan Arakhne, Lydia da çok kaliteli dokumaları ve nakışları ile tanındığı dönemlerde, Athena ya ulaşan bu efsane sonunda düzenlenen bir yarışmada başarılı olunca, tanrıçanın gazabına uğrar Arakhne nin intiharı karşısında tatmin olmayan Athena, bu ölümle yetinmeyerek onu bir örümceğe çevirerek cezalandırır Athena nın zaferiyle sonuçlanan bu yarışma, aynı zaman da Anadolu tekstili hakkında bilgi vermektedir. Önemli bir pazar payına sahip olan Lydia ve Yunanlılar arasında rekabet olmalıdır. Arakhne nin, Athena tarafından alt edilmesi ve ardından intiharı üzerine kurgulanan mitos, Athena aracılığı ile dokuma alanında Yunan/İonia egemenliğini ilan etmektedir. Bu durum olasılıkla, Kybele/Artemis/Anaitis kültünün içerisinde gelişen dokumacılık işkolunun, Athena kültüne devredildiği bir döneme denk gelmektedir. Aynı tarihler, Batı Anadolu ve Lydia da, Yunan nüfusun artmaya başladığı bir döneme işaret ediyor olmalıdır. Lydia, Arakhne mitosuna ve eğiren dokumacı tanrıça Artemis fikrine destek vermekte ve Paionialı kız kuzeyli bir tanrıçanın kült sembolü olarak değerlendirilmektedir Ephesos ta ele geçirilen bir fildişi eğiren kadın figürü, Artemis rahibesi olarak adlandırılsa da tanrıça kültünün dokuma ve tekstil üzerindeki hakimiyeti ortaya çıkmaktadır. Arakhne mitosu için önerilen bir diğer aday kent Kolophon da dokumacılık, kentin ana tanrıçası Athena üzerine kurgulanmaktadır Tanrıça Athena, diğer pek çok el zanaatında görüldüğü üzere dokuma, örgü ve yün eğirmek gibi kadın el sanatlarının mucidi ve koruyucusu olarak antik kaynaklarda yer edinmektedir Tüm bu misyonlarından ötürü, Athena Ergane olarak adlandırılmaktadır. Arakhne mitosu, Kolophon ve Lydia arasındaki ekonomik organizasyon içerisinde bir organik işbölümü ifade etmektedir Macurdy 1912, Erhat 1989, 54, Erhat 1989, 54, Macurdy 1912, 79, Graves 2004, 108h 1319 Graves 2004, 106a

208 197 Kadın işkolu olarak tanımlanan eğirme ve dokumacılık, seramik formları arasında yer edinmiş bir kapla temsil edilmektedir. Kalathos, Artemis ve Demether kültlerinde yer alan bir yün/iplik kabı olarak tanımlanmaktadır Arakhne mitosunu, Lydio-Karia denizcileri ile ilişkili tutan bir başka gelenek, Girit teki Miletos kentini, II. Bin lerin başında, özellikle boyalı yünlerin satıldığı önemli bir merkez olarak kabul edip, örümcek amblemi taşıyan mühürlere dikkat çekmektedir Lydia da tekstil ve dokumacılık, antik kaynakların yanı sıra bazı fosilleşmiş tekstil parçaları yardımıyla onaylanmaktadır Dokuma işinde kullanılan çeşitli ağırlık, ağırşak ve kirmen parçaları, beraberinde bulunan ithal Yunan seramiği aracılığı ile Kroisos dönemine işaret etmektedir Bronzlar Evi sektörü, dokuma işliklerinin yer aldığı bir mahalle olarak değerlendirilmektedir Lydia nın ünlü koyu kırmızı yatak örtülerini, kilimlerini ve altın işlemeli giysilerini, ten rengi ve yarı transpran keten dokumalarını, antik kaynaklar aktarmaktadır Lydialı süvari kostümleri, gösterişli mor pelerinleri ile ayırt edilmektedir Lydia da yün boyamacılığının yapıldığından antik kaynaklar söz etmektedir Arakhne mitosuna konu olduğu üzere, Arakhne nin babası Kolophonlu bir kumaş boyacısıdır. Antik metinlerin yanı sıra, az sayıda fosilleşmiş tekstil parçası ve bazı plastik eserler fikir vermektedir. Sappho nun mitra adı verilen ünlü, renkli Lydia başlıklarını satın aldığı kaydedilmiştir Mermnadlar dönemine tarihlendirilen, figürlü seramikler ve plastik eserlerin bulunamamış olması, Lydia da giysiler, saç ve diğer aksesuarlar hakkında, Arkaik döneme ait bilgilerimizi sınırlamaktadır. Lydialı sanatçıların veya Lydialılar için üretim yapan İonialı sanatçıların, seramikler üzerinde veya geç Arkaik 1320 Macurdy 1912, 75; Kalathos formu için bkz., Kanowski 1983, Graves 2004, Greenewalt 1978a, 43, pl. 19, fig Ramage 1986, 419; C. H. Greenewalt 1995, Hanfmann 1983, Athenaeos, 2. 48b; Malay 1983, 59, 60, dipnot Hanfmann 1983, 85, dipnot Plinius, Sappho F 219(98), (a) 10-12, (b) I- 13

209 198 döneme tarihlendirilen heykeltıraşlık eserlerinde yorumladığı giysi detayları, baskın bir Yunan karakteri göstermektedir Kroisos un ölüm sahnesini betimleyen ressam Myson, bir Yunanlı dır ve Kroisos u Yunan giysilerinin yanı sıra, saç, sakal ve diğer ayrıntıları ile de bir Yunanlı gibi tasvir etmiştir Bu biçimde bir betimleme gerçeği yansıtabileceği kadar Kroisos u hiç görmemiş ve Kroisos tan çok sonra yaşamış bir Yunan sanatçısının, O nu idealize edebileceği fikrini de taşımaktadır. Alyattes dönemi tabakalarda yoğunlaşmaya başladığı görülen Yunan etkileri, Kroisos dönemi doruk noktasına erişmiştir. Kroisos bizzat kendisi, bir çok Yunan bilim, sanat ve siyaset adamı ile temas içerisinde olmuştur. Yunan kültürünün çekiciliği ve sanatsal zerafeti Kroisos u etkilemiştir. Bu çerçevede, İonia daki kutsal alanlar ve İon tapınakları, Lydia Krallığı nın sunular adı altında gerçekleşen finansal desteğini, artarak kazanmışlardır. Lydia, İonia ya ekonomik finansman dışında, hinterlandında barındırdığı kültürel mirasını da aktarmayı başarabilmiştir. İonia da Miletos koyun yetiştiriciliği ve yün ürünleri ile İonia nın lider kentlerinden biri olarak kabul edilmektedir Arkaik dönemde Miletos yün ve yün ürünleri üretmesinin yanı sıra, 6.yy boyunca yün ürünlerini ihraç etmektedir Samos tyranı Polykrates in 6.yy da Miletos tan damızlık koyun aldığı antik kaynaklar tarafından aktarılmaktadır Kolophon da yün boyamacılığı yapılması, canlı hayvan ticaretini düşündürmektedir. Ağırlık ve ağırşaklardan yola çıkarak tipoloji ve kronoloji oluşturmak oldukça güç görünmektedir. İon kentlerinde, kutsal alan ve tapınak sektörlerinin, dokuma işlikleri ile temas halinde olduğu ileri sürülebilir. Dokumacılık, tapınak ekonomisi ile dayanışma gösteren bir işkolu olarak ya da tamamen kutsal amaçlı bir ritüelin parçası olarak sunu ve adak amaçlı devam etmiş olmalıdır. Khios Emporio Athena Tapınağı cellasında ve Liman Kutsal Alanı nda çeşitli formlarda ve malzemelerde ağırlık ve ağırşaklar bulunmuştur Khios, ağırlık ve ağırşakların Athena Tapınağı ve Liman 1329 Greenewalt 1978a, Boardman 2002, fig Strabon, XII.8.16; Malay 1983, Webster 1936, 1; Jeffery- Cartledge 1982, Malay 1983, dipnot Boardman 1967, 234, 235

210 199 kutsal alanında ele geçmesi ile sunu önerisi desteklemektedir Ephesos Artemisionu, çeşitli ağırlık ve ağırşakların ele geçtiği bir diğer İon kutsal alanıdır Bu durum, dokumacılığın kültle ilişkisinin ekonomik gerçekliğini ortaya koymaktadır. Yakın Doğu dan ithal edilen tekstil ürünleri ve bunlar üzerindeki motifler, goblen ve duvar örtüleri üzerinde kullanılan hayvan frizleri, Anadolu da gelişen tekstil üretimini etkilemiş olmalıdır Phrygia tapetto adı verilen dokuma kilimleri ile ünlüdür Phrygia motifleri ile Kapadokya motifleri paralellik göstermektedir. Araştırmacılar, İvriz kaya kabartması üzerinde görülmekte olan bir rahibin elbise detayları ile Midas mezarında görülen motiflerin benzerliğine dikkat çekmektedir İvriz kabartmasındaki, Hitit rahibinin elbisesinin detayında bulunan swastika motifi 1340 İonia da Orientalizan Stil de bezenmiş seramiklerin boşluk doldurma repertuarında görülmektedir. Tekstil motifleri, Phryg seramikleri ve mezar kabartmaları üzerinde görülen motiflerden hareketle Samos ve Ephesos ta tanımlanabilmektedir. Ephesos ta bulunan bir fildişi heykelciğin kostüm detayları, Phrygia da betimlenen motiflerle uyum içerisindedir DERİ Dericilik, hayvancılığın yan kolu olarak gelişmiş bir endüstridir. Antik kaynaklar, Lydia da ve İonia da hayvancılık ve deri işleme atölyelerinin varlığı üzerine fikir yürütmemize olanak sağlamaktadır. Lydia da koyun ve at yetiştiriciliği yapılmaktadır Lydia Krallığı, Gyges döneminden başlamak üzere, ordusunda süvari birliklerine yer vermiştir Lydia krallarının askeri başarılarının ardında, süvari birliklerinin yer aldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Lydialılar ın, İonia kentlerini veya Kimmer kavimlerini Batı Anadolu da bozguna uğratırken, sadece stratejik ve 1335 Boardman 1967, fig. 155, Hogarth 1908, pişmiş toprak ağırlık/ağırşaklar için 201, fig. 42; cam ağırlık/ağırşaklar için 208, pl. XLV, 26, 30, Roebuck 1959, Wace 1972, Ramsay 1882b, 259, Sarre 1908, Roebuck 1959, Roosevelt 2003, Mimnermos, F 13; Herodotos, I. 78

211 200 taktik kurgulamalarla değil, askeri bir düzen çerçevesinde başarılı oldukları varsayılabilir. At yetiştiriciliği, süvari birliklerinin varlığı ile onaylanmaktadır. Koşum takımlarına ait bronz ve fildişi parçaların tespiti, bu takımların tamamlanması amacıyla deri parçalarının kullanıldığını akla getirmektedir. Bunların başında, koşum takımlarını birbirine bağlayan deri bağcıklar veya deri/kıl kırbaçlar gelmektedir. Kazılarda ele geçirilen bronz kemer tokalarının deri kemerlere ait olabileceği olasılığı unutulmamalıdır. Lydia süvarileri, kırmızı deri göğüs zırhları ile bilinmektedir Sardis te MMS sektöründe, bir grup askeri teçhizat arasında ele geçen bir miğferin içinin, keçi derisi ile kaplandığı tespit edilmiştir Antik kaynaklar, Lydia malı yumuşak ayakkabı derilerinden söz ederken, Delphi Orakl inin Lydialılar a narin ayaklı epitethini verdiği söylemektedir Strabon, bazılarının Sardis e bazılarının Sardis Akropolü ne, Hyde dediğini ve Homeros un, Hyde de yaşayan deri ve bronz işleme üstadı, Tykhios tan söz ettiğini aktarmaktadır Lydia da özellikle Roma döneminde tekstil, deri ve metal işliklerinin çeşitli yazıtlarla kanıtlanması, bölgede daha erken dönemlerde aktif olarak kullanılan yerel rezervleri ve işgücü potansiyelini düşündürmektedir Lydia nın Batı Anadolu da hakimiyet kurduğu coğrafya, hayvancılık için oldukça elverişli bir yapıya sahiptir. Verimli tarım alanlarının yanı sıra, hayvancılık yapıldığına göre erken hanedanlıklarda koç veya koyunun bir sembol olarak seçilmesi, Lydia krallığı öncesinde ve krallığın erken günlerinde, çoban toplumu olmanın gerekçeleri ile örtüşmektedir. Sardis in bir çok hammadde ve işlenmiş malın doğudan batıya, batıdan doğuya aktarılması sürecinde, önemli bir konumda bulunduğunu araştırmamız boyunca sık sık tekrarlamakla beraber canlı hayvan ticaretinin, kara rotası ile seyrettiği varsayılırsa benzer bir durumu yinelemek gerekmektedir Hanfmann 1983, 85, dipnot Greenewalt 1990, Schol. Platon, 566c; Herodotos, I Strabon, XXX. 4. 6, Homeros, VII Tanrıver 1996, 15-22, 24, 25

212 AHŞAP Ahşap, arkeolojik kanıtlar içerisinde, en az korunabilen malzemelerin başında gelmektedir. Lydia da tezimizin kapsamına eklenebilecek, henüz herhangi bir ahşap eser tespit edilememiştir. Phryg sanatında ahşap, mobilya aksamında kullanılan önemli bir malzeme olarak karşımıza çıkmaktadır Arkaik dönemde, bronz, fildişi ve ahşap işleri ile tanınan Samos, önemli bir heykeltıraşlık okulu olarak, Miletos ve Didyma ile beraber diğer İon kentlerine öncülük etmektedir. Samos ta ele geçirilen ve 630 ile 600 yılları arasına tarihlendirilen ahşap bir levha üzerinde, Zeus ve Hera nın kutsal evliliği betimlenmektedir Samos ta ele geçen bir diğer ahşap tanrıça/hera(?) heykelciği, 630 yıllarına tarihlendirilmekte ve Dedalik Stil in etkilerini yansıtmaktadır Klazomenai da 600 ile 550 yılları arasına tarihlendirilen ahşap bir heykelcik ele geçirilmiştir Athena nın oturur durumda betimlendiği ve dokunan peplosun dizleri üzerine sunulması amacıyla Khios ve Phokaia da pek çok ahşap kült heykeli yapıldığı, Strabon tarafından aktarılmaktadır Kallimakhos, Amazonlar ın Ephesos ta ahşap bir kült heykeli etrafında dans ettiklerinin bildirmektedir Ahşap, yaygın olarak bulunması, ucuz ve kolay işlenebilir bir malzeme olması nedeniyle, taş, mermer, metal veya fildişi objelere paralel olarak var olmuştur. Ancak büyük boyutlu ahşap eserler veya kült heykellerinin yerini, dayanıklı ve gösterişli malzemelerle üretilen eserlere bıraktığı söylenebilir Young 1978, 19, Akurgal 1962, fig. 8-10; Richter 1984, fig. 263; Boardman 2001, 19, fig Boardman 2001, 19, fig Richter 1984, 165, fig Homeros, VI. 92; Strabon, XIII Kagan 1982, 350

213 202 DEĞERLENDİRME ve SONUÇ Hitit, Urartu, Asur, Babil ve Phrygia kültürleri Lydia üzerinde farklı oranlarda biçimlendirici etkiler bırakmıştır. Lydia Krallığı nın büyüme süreci, İon kentlerinin kuruluş ve gelişme yılları ile Yunan kentleri üzerinde doğulu etkilerin artış gösterdiği yıllara denk düşmektedir. Metal, fildişi, cam, tekstil ve diğer lüks tüketim objelerinin, doğrudan doğulu etkiler taşıması, Kıbrıs, Fenike, Suriye ve Mısır ile olan etkileşim ve ticaretin kaçınılmaz bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Mermnad Hanedanlığı nın hızla gelişerek, büyük bir ekonomik ve askeri güç olarak ortaya çıkışının ardında yatan faktörlerden biri olarak, doğal altın kaynakları gösterilmektedir. Antik kaynaklar Gyges, Alyattes ve Kroisos un, kutsal alanlara elektron ve altın sunularına yer vermektedir. Saf altın ve saf gümüş sunular, Kroisos adı ile beraber anılmakta ve Sardis in dillere destan zenginliği, Yunan ve İon kutsal alanlarından gelen arkeolojik verilerle desteklenmektedir. Lydia, işlenmiş altın veya hammadde rezervleri ile yaklaşık olarak 650 yıllarından 550 yıllarına kadar Kıta Yunanistan ın ana pazarlarından biri olmuştur Herodotos un söz ettiği, Kroisos un Delphi ye gönderdiği muhteşem sunular arasında sayılan saf altın krater üzerine yürütülen tahminler, hidrostatik direnç ve stres testleri, bu boyutta saf altın bir kabın statik olarak taşıma kapasitesinin olamayacağı sonucuna ulaşmaktadır Saf altın veya gümüş kullanarak külçelerin, sikkelerin, mücevher veya diğer küçük objelerin üretilmesi mümkün görünürken saf altın kullanılarak heykeller veya büyük boyutlu kapların üretimi uzak bir olasılık olarak görünmektedir. Lydia Krallığı nda, yerel maden rezervleri, yerli atölyelerde işlenmektedir. Yakın Doğu da fildişi, metal ve mücevher işlikleri saray kompleksleri ile beraber olup kraliyet denetimi altında üretim yapmaktadır Sardis te atölyelerin, saray kompleksleri dahilinde üretim sürecinde yer aldıklarına dair henüz yeterli kanıt elde edilememiştir. Lydia metal endüstrisinde, Phrygia metal işçiliğinin olası etkisi kadar tanımlayamadığımız diğer yabancı etkilerin olasılığı göz önünde tutulmalıdır. Phrygia 1355 Hanfmann 1983, Herodotos, I. 50, 51; Blackman-Sawyer 2000, Hanfmann 1983, 73, dipnot 67

214 203 metal işçiliğinde görülen bazı teknikler, Urartu kökenlidir Kimmer/Skyth istilalarının Sardis te bıraktığı izleri, sadece birkaç adet bronz ve fildişi obje ile takip etmek yerine, stiller ve uslüpların gelişimindeki, kalıcı olabilecek katkısının araştırılması uygun olacaktır. Alyattes dönemine tarihlendirilen tabakalarda artış göstermeye başlayan Yunan etkisi, İonia aracılığı ile taşınmış olmalıdır. İonialı bazı zanaatçıların Lydia kralları için çalıştığı bilinmektedir. Alyattes tarafından Delphi ye adanmış olan gümüş kasenin, figürlerle bezenmiş demir ayağı, Khioslu üstat Glaukos tarafından yapılmıştır Kroisos un Delphi adakları arasındaki bir kraterin ise Samoslu Theodoros tarafından yapıldığı anlatılmaktadır Metal buluntular doğrultusunda Sardis, en yoğun ilişkileri İonia da, Ephesos ile kurmuş olmalıdır. Bu verilerin elde edilmesinin altında uzun yıllardır devam eden düzenli kazılar ve sistematik yayınlar yatmaktadır. Ephesos ile kurulan güçlü maddi kültür bağları, Alyattes ve daha yoğun olarak Kroisos dönemini göstermektedir. Repousse Tekniği nde kullanılan çeşitli kuyumcu aletlerinin Lydia da bulunmuş olması, Ephesos a ilişkin tahminlere fırsat yaratmaktadır. Ephesos ta bulunan çeşitli biçimlerdeki kadın idollerinin bir kısmının, Uşak Müzesi nde sergilenen kuyumcu aletleri ile ilişki içerisinde olduğu ileri sürülmüştür Metal kanıtlara bakılırsa, etkileşimin yoğunluğu açısından Ephesos un ardından Samos, Khios, Smyrna ve Miletos gelmektedir. İonia ya ulaşan metal objeler, doğu ve Anadolu etkilerini barındıran, homojen eserlerden oluşmuştur. Doğrudan ithal edildikleri gibi taklit ve yerel üretimler de görülmektedir. Metal eserlerin taklit ve yerel üretimlerinin öne sürüldüğü durumlarda, sadece eserin değil, kalıpların da ithal edilebileceği bir olasılık olarak göz önünde tutulmalıdır. Bu maddi kültürel aktarım şayet kara yolu ile gerçekleştiyse, Lydia üzerinden gerçekleştiğini söylemek yerinde olacaktır. Kuzey Suriye, Fenike ve Anadolu olmak üzere fildişi işçiliğine üç ana ekol tespit edilmiştir. Batı Anadolu da, doğulu etkiler altında gelişen fildişi yontu zanaatının evrimini anlaşılır kılabilmek amacıyla, Geç Hitit dönemi incelemelerinin yetersizliğinin neden olduğu, kronolojik ve stilistik boşluğu doldurmak gerekmektedir Roebuck 1959, Herodotos, I Herodotos, I Gschwantler-Freiberger 2001, 80, 81, 83, Abb ; Kerschner 2008c, , Abb. 194

215 204 Lydia, fildişi figürinlerden öte, Homeros un aktardığı üzere I. Bin de yerel üretim fildişi koşum parçaları, ardından da Skyth Hayvan Stili ile ilişkilendirilen işlenmiş kemik parçaları ile ortaya çıkmaktadır. Bronz at koşum takımlarında görüldüğü gibi fildişi ve kemik parçalar, bazı durumlarda Skyth Hayvan Stili ile paralellik sergilemektedir. Fildişi, diğer küçük buluntular ve seramik gibi kültürel taşıyıcılık aşamasında önemli bir rol üstlenmektedir. İonia da gelişen fildişi ekollerinin doğrudan Lydia atölyelerinin etkisinde kaldığını söylemek zor görünmektedir. Samos ve Ephesos fildişi atölyeleri üzerinde, Yakın Doğu ve Phrygia tarafından aktarılan geleneksel etkileri ve Arkaik dönem İonia heykeltıraşlığının yenilikçi yansımalarını, tartışmaya eklemek uygun olacaktır. Lydia nın Ephesos Artemisionu na doğrudan sunularını veya nispi katkılarını, Sardis te birebir karşılaştırma olanağı bulunmamaktadır. Ephesos ta bulunan fildişi rahip ve rahibeler grubu, Anadolu izleri taşımakta, dolgun ve tıknaz tiplemeleri, giysi ve başlık tipleri ile doğulu unsurları barındırmakta ve stilistik olarak İonia heykeltıraşlığından bağımsız kalınamadığını göstermektedir. Cam ve fayans işçiliğinde, Fenike, Kıbrıs ve Rhodos atölyeleri öne çıkmaktadır. Lydia ve İonia da eş zamanlı etkileşim, Yakın Doğu atölyelerinin etkisini kanıtlamaktadır. Ephesos ta ele geçen kaya kristali parçacıkları, Sardis ile doğrudan bir ticareti düşündürmektedir. Antik kaynakların ve mitosların gösterdiği üzere dokuma, Lydia da veya Kolophon da icat edilmiştir. Ancak arkeolojik veriler bu hipotezleri desteklemekten henüz uzak görünmektedir. Lydialılar ın dokumanın mucidi olup olmadığı tartışmaları devam etse bile, kaliteli tekstil ürünleri ile Yunanistan pazarında önemli bir paya sahip olduklarını söylemek yerinde olacaktır. İonlar, Batı Anadolu kıyılarına geldiklerinde kısa bir süre sonra, kült ve tapınaklar çerçevesinde tekstili organize etmiş olmalıdırlar. Kutsal alanlarda yoğun olarak ele geçirilen dokuma ile ilgili araçlar, özellikle Athena ve Artemis kültü kapsamında değerlendirilmektedir. Lydia da Mermnadlar döneminde gelişen metal işleme sanatı ve diğer küçük eserler üzerinde, Yakın Doğu ve Anadolu nun geleneksel unsurları bir arada gözlenmektedir. Sardis merkezli olarak örgütlenen bu üretim ve transfer sürecinin,

216 205 devşirme niteliğine dikkat çekmek uygun olacaktır. Doğudan doğrudan ticari yollarla aktarılan mallar, birer ekonomik değer taşımasının yanı sıra, ulaştığı merkezlerde gerek İonia gerek Lydia da yerel dinamikleri etkilemiş olmalıdır. Lydia için önerdiğimiz süreç, bir kara rotası ile gerçekleşmiş olmalıdır. İonia nın özelliklede Samos un deniz yolu ile gerçekleşmiş bir ticari rota içerisinde, Kıbrıs, Girit ve Rhodos un hemen ardından, doğulu etkilerle tanıştığı görülmektedir. Samos un da Lydia gibi, özellikle bronz üretiminde, heykeltıraşlık sanatlarda ve kısmen kült ekseninde, İonia dan nispi bir bağımsızlık içerisinde, Lydia ile aynı süreçte, İonia pazarı için üretim yaptığı ileri sürülebilir. Küçük buluntuların incelendiği bu bölümde, en yoğun temasların Ephesos ile Sardis arasında gerçekleştiği görülmektedir. Lydia Krallığı tarih sahnesine çıkmadan çok önce, Hititler ve Phrygler, Batı Anadolu kıyılarına maddi kültür ürünlerini, ticaret, kültler ve askeri seferler aracılığı ile aktarmış olmalıdır. Lydia Krallığı nın var olan bu temel üzerinde, devşirme ve melez bir maddi kültür yaratarak İonia ile ilişkilerine devam ettiği söylenebilir. Bu süreçte, bazı İonialı sanatçılar, Batı Anadolu, Yakın Doğu ve Kıta Yunanistan arasında maddi kültür unsurlarını taşımışlardır. İonia ve Lydia arasında sorgulamaya çalıştığımız ilişkilerin boyutu ve niteliği, Yunan dünyası ile Anadolu arasındaki evveliyata dikkat çekmektedir.

217 206 BÖLÜM VIII LYDİA ve İONİA DA SİKKE KULLANIMI ve SİKKELERİN İKONOGRAFİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Lydia Krallığı, Anadolu da ilk sikkelerin basıldığı darphanenin kurucusu olarak kabul edilmektedir Resmi olarak garantili ve bimetalik sikkelerin ilk defa Sardis te basılması ve trampa sisteminin yerini pazar ekonomisine bırakması, Sardis in tarihinde bir dönüm noktası oluşturmaktadır Madeni paranın basılması fikrinin oluşması aşamasında, kuşkusuz Sardis yakınlarındaki Paktalos Çayı nın getirdiği doğal elektron önemli bir etken olmuştur Paktalos Çayı adına en erken kayıtlara göre, Gyges in çağdaşı olarak kabul edilen Kral Midas ın altın dokunuş efsanesinde rastlanmaktadır Bu mitosun aynı zamanda, coğrafi olarak Phrygia nın doğal sınırlarını çizdiği düşünülmektedir. Paktalos un yanı sıra, Hermos Nehri de altın taşımaktaydı Ancak Lydia Krallığı nın doğrudan denetimi ve nüfuzu altında yer alan altın cevherlerinin nakledilerek veya ele geçirilen bölgelerin haraca bağlanmasının bir karşılığı olarak farklı altın bileşenlerinin, Sardis te toplandıktan sonra işlenme olasılığı geçerliliğini korumaktadır. Troas taki Astyra altın madeninin, Lydia Krallığı tarafından kontrol edildiği düşünülmektedir Sardis sikkeleri, resmi devlet garantörlüğünün yanında, standart birimler halinde basılması açısından ayrıca önem taşımaktadır Bu resmi garantörlüğün kanıtlarından biri olarak sikkelerin bir yüzünde yer alan kontrol vuruşları 1369 ile Lydia Krallığı ve Lydia askeri güçleriyle ilintisi açık olan aslan ikonografisi öne 1362 Tekin 1992, 73; Ramage-Croddock 2000, Sear 1979, 317; Hanfmann 1983, Herodotos, I. 93, V.101; Strabon, XIII. I. 23; Tzetzes, I: I, 1-5; Dio Chrysostom, ; Lucan, ; Plinius, ; Roebuck 1959, 88, Paktalos dışında, Sipylos Dağı ve Atarneus civarında da elektron yatakları bulunmaktadır.; Tekin 1992, 73; Ramage- Craddock 2000, 17, 19, Graves 2004, 342c-343c 1366 Wallace 1987, Strabon, XIII. I. 23, XIV ; Ramage- Craddock 2000, Sear 1979, 317, Yaklaşık 14,2 gr. olan bu ağırlık standartı, Miletos veya Lydia ağırlık sistemi olarak tanımlanabilmektedir.; Hanfmann 1983, 77: Lydia sikkelerinin ağırlık standartı, Babil den alınmış ve geliştirilmiştir.; Karwiese 1995, 21, 22, res Karwiese 1995, 24

218 207 sürülmektedir Aslanın, Lydia faunasında yer almadığı düşünülmektedir Erken dönemlere tarihlendirilen Lydia sikkelerinin üzerinde yer alan, profil duruşta, ağzı açık aslan protomu veya simetrik duruşta iki aslan figürü dikkat çekmektedir Ancak Kroisos un iktidar olmasıyla beraber bu sahne değişmeye başlamaktadır. Birbirine göre simetrik olarak yerleştirilmiş olan aslan başlarından biri boğa başı olarak değiştirilmiş 1373 ve figürler ters yönlere yönelmiştir (fig.53) Fig. 53. Boğa ve aslan başının yer aldığı bir Kroisos sikkesi Kimmer/Sktyh istilaları sonucu ortadan kaldırılan Phrygia nın egemenlik boşluğunu dolduran Lydia Krallığı, kendi krali ikonu aslan ile Phryg kutsal ikonu boğayı bir tutmuş ve Batı Anadolu da kurmak istediği krallığı, emperyal ve gelenekçi bir temele oturtmak istemiştir Lydia Krallığı sırtını dayadığı topraklarda güvenli bir ortam sağladıktan sonra batıya yönelik ısrarlı politikalarını üretmeye başlamıştır. Asıl girişimler, Kroisos döneminde elektronun ayrıştırılması sonucu, altın ve gümüş sikkenin basımı ile gerçekleşmiştir Wallace 1987, 386; Karwiese 1995, 24, Lydia kralının, bir aslan klanının şefi olduğu ileri sürülmektedir Ratte 1989a, Tekin 1992, 74; Karwiese 1995, res Hanfmann 1983, fig Karwiese 1995, 32, res. 12; Tekin 1992, Karwiese 1995, Hogarth 1908, 92; Sear 1979, 317; Waldbaum 1983, 15; Tekin 1992, 74, 75; Ramage-Craddock 2000, 18

219 208 Sikke, Lydia da ortaya çıkışının hemen ardından, ekonomik kaygılar nedeni ile İon kentlerinde hızlı bir yayılım göstermiştir. Ephesos, Miletos, Phokaia, Erythrai, Klazomenai, Khios, Teos ve Samos elektron sikke basan ilk İon kentleri arasındadır Bu kentlerin önünde gelen Ephesos ve Miletos, Lydia ile güçlü bağları bulunan İon metropolleridir ki bu etkileşimi büyük boyutlu ticari ilişkiler kanıtlamaktadır. Lydia ve İonia arasındaki ekonomik pazarın, Lydia elektronunu esas aldığını söylemek yanlış olmayacaktır Erken sikkeler üzerinde yer alan işaretler, olasılıkla aile mühürleri olup 1379 birer siyasi propaganda aracı olarak etkili olmuşlardır. Metal analizleri doğrudan kanıtlar sunmakla beraber, sikkeler üzerindeki ikonografik betimlemeler, stil kritiğe olanak sağlamaktadır. Aslan figürünün Lydia Mermnad ailesinin sembolü olması nedeni ile İon kentlerinde ele geçen bazı elektronlar üzerinde, Lydia tipi aslan figürüne rastlanması doğal karşılanmalıdır Ancak aslan figürü, Atina ve Korinth gibi büyük merkezlerde de kullanılan ve Yunan mitolojisi içinde yer alan güçlü bir figür olarak bilinmektedir. Mykenai, Hitit, Urartu, Asur, Babil ve Phrygia da, çeşitli sanat dallarında aslan figürü betimlemeleri görülmektedir. Yakın Doğu da aslan figürü, yıllık periyodik güneş hareketinin stilize edilmiş sembolleriyle beraber resmedilen bir figür olarak ortaya çıkmakta ve Anadolu da da bu tercihin yansımaları görülmektedir Hartner ve Ettinghausen tarafından yapılan araştırmalar uyarınca, Yakın Doğu kültürlerinde, ikili hayvan mücadelelerinin vazgeçilmez unsuru galip aslan çağlar boyu yaşamsal, politik ve askeri bir sembol olmuştur Ana Tanrıça, Kybele ve Apollon kültünde kesin olarak tanımlanabilen bir atribüt olan aslan, Lydia da Mermnadlar öncesinde de kutsal bir hayvandır. Kral Meles in bir kehanet üzerine, 1377 Sear 1979, 322, 323, Miletos ta 600 ile 550 yılları boyunca aslan figürünün kullanıldığı sikkeler basılmıştır, bkz. Kat. no: 3439, 3442; Samos ta 600 ile 550 yılları arasında aslan figürü, Lydia dan farklı pozlar kullanılarak basılmıştır, bkz. Kat. no: 3445, 3446; Phokaia 600 ile 550 yılları arasında, baskın figür olarak fok kullanılan sikkeler basılmıştır; Teos ta 600 ve 550 yılları arasında griffon protomlu; Smyrna da 600 ile 550 yılları arasında profil aslan protomu kullanılarak sikke basılmıştır, bkz. Kat. no: 3454; Khios ta 550 civarında sphinks figürünün kullanıldığı sikkeler basılmıştır, bkz. Kat. no: 34; Tekin 1992, Roebuck 1959, Roebuck 1959, 54, Hogarth 1908, 85, pl. II, no: 71-73: Aslan aynı zamanda Lydia krallarının imza ve mührü olarak kullanılmıştır.; Roebuck 1959, 54; Wallace 1987, Vollgraf-Roes 1953, Hartner-Ettinghausen 1964,

220 209 Sardis Akropolü nü güçlendirmek amacı ile akropolün etrafını aslanı ile dolaşması mitosundan anlaşılacağı üzere krali ve askeri olarak aslan önemli bir figürdür Ayrıca Lydia nın ilk kurucu sülalesi Heraklidler e adını veren Herakles, aslan ile beraber anılan bir kahramandır. Lydia nın fiili olarak aslan figürü ile tanıştığı dönemler, Gyges in Asur ile diplomatik ve kültürel temasların yoğun olarak yaşadığı dönemlere denk gelmektedir Lydia da primitif sikkelerin, son Heraklid kralları Meles veya Kandaules; aslan protomlu erken elektronların ise Gyges döneminde basıldığı ileri sürülmektedir Lydia elektronu veya sikkeleri üzerinde kanonik bir ikonografi haline dönüşen aslan tipi, Babil/Asur/Hitit sanatının yani Yakın Doğu ve Anadolu aslan tiplerinin başarılı bir harmanı olarak kabul edilmektedir. Sikkeler üzerindeki Lydia tipi aslan protomu, Smyrna da ve varyasyonları ile Miletos ta tanımlanabilmektedir yy da Miletos, en erken elektron sikke basan İon kenti olarak kabul edilmektedir Miletos un, Minos ve Myken dönemlerinden beri bilinen ticari ve deniz gücü, kolonizasyon sürecinde liderliği elinde tutması ve Lydia ile güçlü ilişkileri sonucunda, doğal bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Lydia sikkelerinin, Lydia ve Miletos ağırlık standartları çerçevesinde basılması, 1388 ekonomik bir uzlaşının getirisi olmalıdır. 6.yy da Samos ta sikke basımının başladığı görüşü kabul edilmektedir yy sonlarında Phokaia kendi standartlarında, fok betimli elektron, ve 6.yy ortalarında, fok ve griffon betimli gümüş sikke basmıştır yy ortalarından itibaren Khios, Miletos, Teos ve Phokaia sikkelerinde, Aigina standartlarının egemen olmaya başlaması 1391 ekonomik liderliğin yön değiştirdiğinin bir ifadesi olarak değerlendirilebilir. Kroisos rejimi öncesinde İon kentlerinde elektron sikke basımı, özellikle zengin liman kentlerinde takip edilebilmektedir Ephesos Artemisionu, elektron sikkeler 1383 Herodotos, I Robinson 1951, 163; Roebuck 1959, Hanfmann 1983, Head 1892, 183, 184, 236, pl. III, 1, 2, pl. III, 4, 5, Tekin 1992, 79; Mundell 2002, Tekin 1992, Konuk, Basıma hazırlanıyor Tekin 1992, 80, Gardner 1920, Hogarth 1908, 92; Robinson 1951, 163

221 210 açısından en erken ve en zengin buluntu gruplarından birini vermektedir D. G. Hogarth tarafından Artemision A evresininin 700 civarına tarihlemesi, aynı zamanda erken sikkeler için bir tarihleme kriteri oluşturmakta ve bu evre aynı zamanda, 660 yıllarında yaşanan olası Kimmer istilalarının izlerinin taşımaktadır Gyges dönemi ile çağdaş kabul edilen bu pirimitif grup 1395 ile Lydia sikkeleri arasında güçlü ikonografik ilişkiler saptanmaktadır Bazı bilim adamları ise 7.yy ın 2. dörtlüğü ve 7.yy ortalarına tarihlendirdikleri bu sikkeleri, doğrudan Lydia ile ilişkili görmektedir Artemision da ele geçirilen bu erken grup içinde, farklı tekniklerin uygulandığı ve Lydia kökenine işaret eden elektron objeler de yer almaktadır Artemision da bulunan, aslan pençeli primitif örneklerin ikonografik açıdan benzerleri, Sardis te ele geçmiş sikkelerde betimlenen pençe stilizasyonu ve pençe betimlemeleri ile Malatya da çeşitli kabartmalarda görülmektedir Bu saptama, henüz Hitit etkilerinin tartışılması için yeterli görülmese de üzerinde durmak faydalı olacaktır. Artemision da aslan protomunun betimlendiği 1400 ve Lydia alfabesi ile işaretlenmiş sikkelerin 1401 varlığı, Alyattes dönemi kent ilişkilerine doğrudan bir kanıt olarak kabul edilmektedir Aslan protomlu ve aslan pençeli sikke grubu, Alyattes dönemine işaret etmektedir. Ephesos ve Sardis arasındaki yakın ilişkiler, Tyran 1393 Robinson 1951, 156; Karwiese 1995, 25; Kerschner 2006, 270, Hogarth 1908, 239, 240; Robinson 1951, Kagan 1982, 344: En erken yapı evresi ile çağdaş olan depozitler, Kimmer tahribatı öncesini göstermektedir. Böylece depozitler göre, elektronların 8.yy ın sonlarına ait tabakalarında kullanıldığı ileri sürülmektedir Hogarth 1908, 79-82, 89, 90: Keçi figürünün kullanıldığı sikkeler, tüccar Lydia halkının erken dönem olası atribütlerinden biri olmalıdır. Keçi, tanrı Hermes le ilişkilidir. Bu sikke ikonografisi, olasılıkla hem dini hem ticari bir panayır/festival amacıyla basılmış özel bir grup olup Gyges in Magnesia yı ele geçirmesi ile çağdaş yıllarda kısa süre kullanımda kalmıştır. Horoz figürü ise özel bir horoz dövüşünün yer aldığı festival için basılmış olabilir ki Lydia sikkeleri üzerinde görülen en erken kanatlı betimlerinden biri olarak kabul edilmektedir Kagan 1982, Hogarth 1908, 237, 238, pl. I, no: 1-51, pl. II, no:2-87; Robinson 1951, 156, pl. XXXVIII; Karwiese 1995, Karwiese 1995, Hogarth 1908, Kagan 1982, Hogarth 1908, 90-92; Karwiese 1995, 26, 27, res. 4-6, res. 8, ayrıca Artemision da ele geçen aslan pençesi betiminin görüldüğü büyük bir sikke grubu, aslan pençesi detayı ile Malatya daki kabartmalarla benzemekte ve Ephesos basımı olduğu düşünülen pençeli sikkelerdeki işaretlerden biri Lydia sikkelerinde de gözlenmektedir.

222 211 Melas ın, Alyattes in kızı ile evlenmesi sonucu diplomatik açıdan güçlendirilmiştir Tyran Melas Sardis e bağlılığını, Sardis darphanelerinde basılmış ve birebir Lydia ikonografisinin bir parçası olan aslan pençesini kullanarak onaylamaktadır Ayrıca Artemision da tespit edilen bir grup içerisinde, yazılı sikklerin varlığı, Lydia ile Alyattes döneminde yaşanan ilişkilere ışık tutması açısından kayda değerdir Gerek atribütü gerekse yazı karakteri nedeni ile Lydia basımı olduğu düşünülen bir sikke üzerindeki yazı, tartışma konusu olmaktadır ALES-, VALVE-, VALWESH harf karakteri tespit edildikten sonra bu karakterlerin, Alyattes in adı ile veya Kolophon civarındaki bir nehir ve bu nehrin ağzındaki limanla hatta Kandaules adı ile ilişkisi tartışılmaktadır W. H. Buckler tarafından, Gyges in Kolophon a saldırısının altında, Ales adlı bu nehrin ağzında yer alan bir limanın olduğu ileri sürülmektedir Yazılı Lydia sikkelerinin, aristokratlar tarafından bastırıldığı düşünülmektedir yy da, Ephesos ta Lydia egemenliğinden söz etmek mümkün görünmektedir. Kroisos, Ephesoslu bir otokrat kızı ile evlenerek bu diplomatik ilişkiyi perçinlemiştir Kroisos tarafından revizyon altına alınan devlet sisteminin, sonuçta aristokratik yapıdan sıyrılması ve demokratik bir eğilimle yeniden yapılandırılması süreci, kuşkusuz İon kentleri üzerindeki politikaları da etkilemiştir. Bu nispi özgürlük ortamında, İonia da sikkelerde kent sembolleri görülmeye başlamaktadır Kroisos döneminde, Ephesos kent sikkelerinin ilk örnekleri olan arılı tip ortaya 1403 Roebuck 1959, 55: Aslan başı ve aslan pençesi, Lydia atribütü olarak genel kabul görmektedir. Mundell 2002, 23, Karwiese 1995, 28, Erken Ephesos sikkelerinde kent sembolü olan arının görülmemesi, güçlü tyranlık sisteminin Sardis merkezine olan bağlılığının en somut kanıtlarının başında gelmektedir. Kent sikkelerinin yerel atribütlerle basılması, demokrasi süreci ile ilişkili görülmektedir. bkz. ibid,31, Erken Ephesos sikkelerinde, arı atribütü, saf olmayan elektronlarda görülmesi yerli basım olarak kabul edilmektedir Karwiese 1995, 29: Alyattes olarak yorumlanan bu sikke yazısı, betimlemede görülen domuz figürleri ile domuz klanının şefi Alyattes hipotezini veya Ephesos un kuruluş efsanesinde adı geçen domuz figürünü hatırlatmaktadır Kagan 1982, Buckler 1926, Yazılı Lydia sikkeleri için bkz. Buckler 1926, fig. 1-6; Bolling 1927, 16-18; bkz. WALWE- sözcüğünün Luwi dilindeki aslan anlamı üzerine devam eden tartışmalar için, Roosevelt 2003, 107, Buckler 1926, Karwiese 1995, Mundell 2002, 23, dipnot Karwiese 1995, 32

223 212 çıkmaktadır Lydia da Gyges le başlayan elektron sikke basım geleneği, Kroisos dönemine kadar devam etmiş ve Kroisos döneminde altının ayrıştırılması sonucunda saf altın kullanımı ile büyük bir endüstri olarak yeni bir boyut kazanmıştır Klazomenai da 1989 yılında bir olpe içinden ele geçirilen on elektron, Arkaik dönemde İonia da basılan erken sikkeler arasında sayılmaktadır. Bu özel grup, Klazomenai yerli basımlarının yanı sıra, Lydia da basıldığı düşünülen ve tanıdık bir ikonografi olarak görülen aslan ve boğa protomlu sikkeleri içermekte ve 7.yy ın son dörtlüğü ile 6.yy başlarına tarihlenmektedir (fig.54) Fig. 54. Klazomenai da ele geçen ve Lydia ikonografisi ile örtüşen bir sikke Batı Anadolu da buluntu yeri belli olmayan ve 6.yy başlarına tarihlendirilen bir elektron üzerinde, Phrygia tipi fibula tasviri görülmesi ilginç bir örnek olarak kabul edilmektedir Phrygia tipi fibulaların, Sardis atölyelerinde üretildiği varsayımı kabul edilirse, sikke ikonografisi repertuarına alınmasında, Sardis darphanelerinin olası katkısını ortaya koymaktadır. Sola dönük profil vermiş aslan başı betimlemesinin görüldüğü bir sikke, Phokaia basımı olduğu kabul edilmekte; ancak ağırlık standartı 1412 Karwiese 1995, Ramage 1978b, Işık 1992, 47-49, Lydia ilişkileri üzerine açık bir ikonografik kanıt taşıdığı düşünülen sikkeler için bkz. Taf.1, M6, M8, Taf. 8, 5-8. Klazomenai kent sikkesi olarak kabul edilerek 650 ile 625 yılları arasına tarihlenen elektron sikkeler için bkz. Işık 1992, Taf. 8, Boardman 1980, 88, fig. 96

224 213 olarak Smyrna kriterleri ile uyum sağlamaktadır Swastika motifinin görüldüğü, hem Lydia hem de Phokaia ağırlık standartları dahilinde basılmış örnekler bulunmaktadır Sardis te bir tahrip tabakasında, 6.yy ortalarına işaret eden bir grup seramikle beraber, gümüş bir Miletos sikkesi, aslan ve boğa protomlu bir altın ve korozyona uğramış bir gümüş sikke ele geçirilmiştir Lydia dan yaklaşık olarak 2000 yıl önce Yakın Doğu da değerli madenlerin ücret/maaş ödemesi için kullanıldığı bilinmektedir Mezopotamya ve Mısır ilk defa standart ağırlık birimlerinin, trampa sırasında kullanımına yönelik formüllerin geliştirildiği merkezlerdir Kıbrıs Enkomi de ele geçirilen bazı elektron parçaları, 1100 yıllarına tarihlendirilen ağırlık birimleri olarak tanımlanmaktadır Yunanlılar ve Lydialılar ın birbirlerine çok yakın tarihlerde sikke basmaya başlamaları, Yakın Doğu dan eş zamanlı olarak etkilendiklerini ve sikke ekonomisi ile beraber hızla geliştiklerini göstermektedir Hitit ve Asur heykeltıraşlık sanatlarında görülen bazı ayrıntıların, sikke motifi olması varolan kültürel mirasın ve geleneksel ticaretin gücünü kanıtlamaktadır Lydia sikkelerinin ikonografik gelişimini aydınlatmak amacıyla incelenen aslan başları, stillerine göre alt gruplar oluşturmaktadır. Dört ışınlı siğilli tip ile Orta Asur çağının aslanlarını ve yukarı kalkık aslan yelesi formu ile Babil sanatını andırmaktadır Lydia ve Miletos ağırlık standartları, burnu siğilli betimlenen aslan figürü ile önemli bir ayırt edici nitelik kazanmaktadır Asur basımı primitif sikkeler, standartları ile Lydia ve Yunan sikkelerinin etkilemektedir Elektronların, Lydia Karwiese 1995, 30, 31, res. 10b 1417 Karwiese 1995, Greenewalt 2003, Ramage-Craddock 2000, 18; Mundell 2002, 22, 23: II. Bin başlarına tarihlenen Sippar daki Güneştanrı Tapınağı nda gümüş daireler, Mısır da ganimet ve vergi/haraç tartma sahnelerinde görülen gümüş halkalar ve daha sonra Asur da büyük çaplı borçlanmalar veya ödemeler için sırasıyla gümüş, kurşun, bakır ve bronz kullanılmıştır. Knossos ta 12.yy a tarihlendirilen gümüş yuvarlak parçaların benzerleri Salamis te de ele geçmiştir Karwiese 1995, 13, Karwiese 1995, 16, Mundell 2002, Robinson 1951, Karwiese 1995, Sear 1979, Mundell 2002, 4

225 214 Miletos, Phokaia ve Samos olmak üzere üç tip ağırlık standartı saptanmıştır Lydia ve Phokaia ağırlık birimlerinin kökeninin Mısır olduğu kanısı kabul edilmektedir İonia da aslan protomlu sikkelerin, kolayca yerel kent sikkelerine uyarlanmasının hatta Lydia aslan ikonografisinden olduğu gibi doğrudan aktarılmasının altında, İonia nın yerel dinamikleri de önemli bir paya sahip olmalıdır. Bu kapsamda, İonia da saygı gören Kybele, Artemis ve Apollon kültü dikkatle irdelenmelidir. İon kolonizasyonu öncesinde, Hititler aracılığı ile İonia topraklarına taşınan figürlerin başında aslan figürü gelmektedir. Heykeltıraşlık eserleri dahilinde aslan figürünün, İonia da koruyuculuk işlevi daha somut biçimlerde ifade edilmektedir. Primitif sikkelerin kullanım amacı üzerine tartışmalar devam ederken, sikkenin madeni değerinin, önemli bir devlet statüsü göstergesi olduğunu belirtmek uygun olacaktır. Hammadde veya meta değişim değeri, bir trampa geleneğinin süregelen işlevselliğini göstermektedir. Hizmet karşılığı kullanılması, değişim değerinden öte emek değeri kavramını ortaya koymaktadır. Sikke, kendisi de üretim süreci gerektiren bir metadır. Erken tarihli sikkelerin tüccarlar 1429 veya özel bankerlerin talepleri doğrultusunda 1430 basıldığı yönünde görüşler bulunmaktadır. Küçük ölçekli mali hacmi ile kolayca örgütlenebilen perakendeciler, Kroisos dönemi boyunca Sardis te ticarete yön vermiş önemli bir meslek birimi olarak kabul edilmektedir Lydia ve İonia arasındaki arz, talep koşulları sikke kullanımını zorunlu kılmış olmalıdır Ancak asker ücretlerinin ödenmesi amacıyla standart ağırlıkta ve devlet garantisi altında basılan sikkeler, farklı boyutta bir ekonominin olgunlaşmasına neden olmuştur En sık ele geçirilen, düşük ayarlı elektron sikkeler, olasılıkla yabancı/paralı asker ücretlerinin ödenmesi amacı ile kullanılmaktadır Erken sikkelerin ortaya çıktığı süreçte hem mal, hem de hizmet bedelini karşılamak amacının güdüldüğünü söylemek yanlış olmayacaktır. Ephesos Artemisionu nun güçlü bir kanıt olarak gösterdiği üzere, sikkelerin kutsal alanlarda yoğun olarak veri sağlaması, 1427 Karwiese 1995, Karwiese 1995, Hanfmann 1983, 77, Toptan ticaret veya lüks tüketim mallarının bedeli olarak sikke kullanılmıştır Wallace 1987, Mundell 2002, Roebuck 1959, Roebuck 1959, 54 ; Hanfmann 1983, 77; Ramage-Craddock 2000, Mundell 2002, 16

226 215 adak/sunu olasılığını da düşündürmektedir. Ancak yapılan son araştırmalar ışığında Artemision da ele geçirilen elektron grubunun, eşzamanlı bir gömü olduğu fikri desteklenmektedir Hem Artemision hazinesinde, hem de İon kentlerinde sikke basımı amacıyla kullanılan elektron, olasılıkla Lydia dan ihraç edilmiştir Lydia nın hammadde ya da işlenmiş olarak sattığı elektronun bedeli olarak ne aldığı konusunda, kesinleşmiş bilgilerimiz bulunmamaktadır Karwiese 1995, Roebuck 1959, 88

227 216 DEĞERLENDİRME ve SONUÇ Sikkenin Lydia da bulunması ve paralelinde, yoğun ticari ilişkiler yaşadığı İon kentlerinde arka arkaya sikke basımının gerçekleşmesi, Yakın Doğu ile ekonomik temasların arttığı dönemlere denk düşmektedir. Sardis, yerel rezervlerinin sağladığı ayrıcalık nedeni ile bu sürece öncülük etmektedir. Lydia Krallığı öncesinde, Paktalos altınının bölge halkı tarafından keşfedildiğini düşünmek yanlış olmayacaktır. Seri üretim sürecinin gerekleri ile örtüşmemekle beraber, Lydia Krallığı öncesinde nadiren altın mücevher parçaları ele geçmiştir. Antik kaynaklar, mitoslar ve arkeolojik çalışmalar, Sardis te altın rezervlerinin tayinini, rafineride gerçekleşen işlemleri, üretimi ve ihracat kapasitesini destekleyecek niteliktedir. Olasılıkla Gyges le başlayan Alyattes le devam eden üretim süreci, Kroisos döneminde önemli bir endüstiriye dönüşmüştür. Lydia ekonomisinin, politikasının ve askeri organizasyonunun omurgasını, sikke ve külçe dökümünde altın kullanımı oluşturmaktadır. Erken sikkelerdeki ikonografi, sikke basımını monopol olarak kontrol eden yönetici sınıfın etkisi altında kalmıştır Sikkelerin ikonografik olarak değerlendirildiği bölümde, Lydia da Anadolu geleneğine bağlılığın Hitit ve Phrygia ekseninde organize olduğu ve İonia da bu geleneğin yerini, hızla yerel kent sembollerine bıraktığı görülmektedir. Sikke basımı, Lydia Krallığı nda, en güçlü ihracat endüstrisi olarak kabul edilmektedir Persler, Sardis te gelişen organizasyon içerisinde, Kroisos geleneği altında sikke basımını bir süre daha sürdürmüşlerdir Karwiese 1995, Hanfmann 1983, Sear 1979, 317; Ramage-Craddock 2000, 18

228 217 BÖLÜM IX LYDİA ve İONİA İLİŞKİLERİN KÜLTLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMELERİ Bu bölümde, Kybele ve Artemis kültlerinin kökeni üzerinde durulmuş, Lydia ve İonia da yayılım alanları incelenmeye çalışılmıştır. Lydia ve İonia arasındaki dini ilişkilerin, ilkin Ana Tanrıça/Kybele kültü etrafında şekillendiği ardından Artemis Kültü ne yerini bıraktığı görülmüştür KYBELE KÜLTÜNÜN KÖKENİ Çatalhöyük ve Hacılar da ele geçirilen figürinler, 7000 ile 6500 yılları arasında Dişi/Ana Tanrıça odaklı bir tapınma süreci oluştuğunu göstermektedir Adı geçen merkezlerde bulunan kadın figürlerinin, aslan veya leopar gibi vahşi hayvanlarla beraber betimlenmesi, Phrygialı Ana Tanrıça ya ait özellikleri anımsatmaktadır Ana Tanrıça inancı, Hititler de kutsal dağ motifi, yırtıcı/avcı kuş figürü ve kaynak suları ekseninde oluşturulan bir ikonografi ile tanımlanmaktadır Ana Tanrıça kültü II. Bin de Anadolu da, Hitit inanç sistemi içerisinde yer almış; I. Bin de kurumsallaşmış bir gelenek olarak Phrygia aracılığı ile sonrasında, Lydia aracılığı ile devam etmiş olmalıdır. Hitit dininde Kubaba olarak adlandırılan tanrıça, II. Bin ortalarında, Doğu Anadolu ve Kuzey Suriye de, yazıtlar ve mühürler aracılığı ile takip edilebilmektedir Hitit sanatının Babil ve Mısır etkisinde kaldığı kabul edilmekte, böylece dini etkileşimin boyutu yine Yakın Doğu yu işaret etmektedir Babil inanç sisteminin etkisinde kalan Hititler, Kapadokya da yerel motiflerle geliştirdikleri dini unsurları ve tanrıça kimliğini, olasılıkla Halys Nehri nin batısına taşımışlardır Batı Anadolu da kalıcı etkiler bırakan Kybele kültünün yaratılış süreci, Geç Hititler döneminde, I. Bin başlarında şekillenmektedir. Geç Hititler in önemli merkezlerinin başında gelen Karkamış ta, bazı yazıtlar üzerinde Kubaba adı deşifre 1440 Erhat 1989, 199; Roller 2004, Roller 2004, Roller 2004, 60, Roller 2004, Ward 1899, Gilmore 1895, 17

229 218 edilmiştir Geç Hitit Ana Tanrıçası nın atribütü yırtıcı kuş, avcı kuş olarak kabul edilmese de, tanrıça Phrygia da avcı kimliğini ile ortaya çıkmaktadır Matar Kubile kimliğinin, dağ kültü çerçevesinde geliştiği ileri sürülmektedir Kutsal Ana ya adanmış bir dağ olan Dindymon Dağı ndan kaynağının alan Hermos, Phokaia da denize dökülmektedir Strabon, Kybele adının Phrygia da Kybelon Dağı ndan esinlenerek verildiğini aktarmaktaktadır Kybele kültünün, 900 yıllarında Phrygia nın kuzeybatısında, erken bir etki alanı çizdiği ve bu sınırlardan hareketle, kültün, bir fetih kabilesi tarafından uyarlandığı fikri ileri sürülmektedir W. M. Ramsay, Phrygia nın güneydoğusunda yer alan Zizimene veya Zizimmene Anası nın, yerel bir kült olaran Kybele yi ifade ettiğini ve Zizimene adının Dindymene ile, Dindymene adının ise Didyma ile bir çağrışım yarattığını ortaya koymaktadır Gordion un 8. ve 7.yy boyunca, Ana Tanrıça Kybele Kültü nün önemli merkezlerinden biri olduğu kabul edilmektedir Phrygia da önemli bir ayrıcalığa sahip Kybele Kültü, 8.yy ve ve 7.yy boyunca Gordion da arkeolojik verilerle desteklenmektedir Buna rağmen, Gordion da tanrıçaya ait bir tapınak tespit edilememiştir Anadolu ve Girit te, Büyük Tanrıça ya genellikle bir şarap tanrısının eşlik etmesi, şarap kültünün kökenini tartışmayı ve Ana Tanrıça Kültü nde sunu amaçlı şarap kullanımını araştırmayı gerekli kılmaktadır Phrygia da Sabazis, ana tanrıçanın oğlu olarak ölüm ve yeniden doğuş ile ilişkili tutulmakta, benzer bir misyon Lydia da görülmekte ve şarap tanrısına Lydia da geç dönemlerde, Bakküs adı verilmektedir Ana tanrıça ve oğlu arasındaki ikonografik konumu, Lydia nın Batı Anadolu ya ilettiği düşünülmektedir Hawkins 1981, Roller 2004, Rein 1993, Herodotos, I Strabon, XII Ramsay 1889b, Ramsay 1905, 367, Roller 1991, 128, Crowfoot 1900, 118; Roller 2004, Res. 7-9, 12, 13, 1455 Roller 1991, Stanislavski 1975, Stanislavski 1975, Stanislavski 1975, 435

230 219 Kybele ile beraber betimlemeleri görülen çocuk/genç erkek figürü, oğlu veya sevgilisi Attis olarak yorumlanmakta, 1459 bazı durumlarda bu genç erkek figürü, Atys veya Atas adı ile anılmaktadır Potnia Theron Mykenai da bulunan bir dizi Linear B tabletinin çözümlenmesi sonucunda, 13.yy da Batı Anadolu da bir Büyük Tanrıça figüründen söz edilmekte ve po-ti-ni-ja a- si-wi-ya (Fr 1206) olarak yorumlananarak Anadolu da Prehistorik döneme ait kanıtlarla karşılaştırılmaktadır Bir diğer tablet ise ma-te-re te-i-ja, yani Tanrılar Anası ifadesini içermektedir Girit te ikonografik olarak Ana Tanrıça Kültü ile ilişkili bulunan örnekler, Potnia Theron figürünün erken betimlemeleri arasında sayılmaktadır Potnia Theron figürünün primitif betimlemeleri, Yakın Doğu kökenini göstermektedir. Sümer, Mısır ve Minos olmak üzere benzeri kompozisyonlar dahilinde betimlemeler bulunmaktadır Hitit sanatında silindir mühürler üzerinde, kanatlı kadın/tanrıça figürleri yer almaktadır Kanatlı tanrıça figürü, Sparta Artemis Orthia Kutsal Alanı nda, 8.yy dan sonra temsil edilmektedir Hekate nin Potnia Theron figürü ile ilişkisi tartışmalıdır. Hekate nin evcil hayvanlarla beraber anılması, çiftçilerin koruyucu tanrıçası olarak ortaya çıkmasına neden olmakta, Artemis in vahşi hayvanlarla olan betimlemelerinden bu kompozisyon nedeniyle ayrılmaktadır Aslan, balık ve kuş, tanrıçanın kara, deniz ve gökyüzünde sahip olduğu güçlerin sembolü olarak değerlendirilmekte ve Hekate Kültü ne atfedilen balık figürünün, Artemis Kültü nde sıra dışı olduğu belirtilmektedir Hekate bir ay tanrıçası olarak tapınım görmekte, hilal ay ve köpeği ile beraber betimlenmektedir Erhat 1989, Hanfmann 1983, Morris 2001, 135, Morris 2001, Frothingham 1911, fig. 3, 4, Breasted 1920, 196, 197, fig. 103, Ward 1899, fig. 37, Thompson 1909, 287, 288; Pinney 1925, 157, Hesiodos, ; Marquardt 1981, Marquardt 1981, 255, Bean 2000, 87

231 220 Tanrıçanın Anadolu, Yunan hatta Myken kökenleri tartışılmaktadır Batı Anadolu da bilinen tek Hekate kültü Karia kökenlidir. Lagina Hekate Tapınağı, Roma döneminde Hierakome olarak adlandırılan mevkide yer almaktadır Hekate adı, Karia da yaygın bir tercih olarak kullanılmaktadır Potnia Theron, doğanın egemeni kadın kimliği ile Artemis, Demeter, Hekate veya Aphrodite arasında çeşitli ilişkiler kurulmaktadır. Ana Tanrıça çeşitli misyonlarını, Yunan Pantheonu nda pay etmiş görünmektedir. Lydia da ve İonia da tespit edilen Potnia Theron betimlemeleri ve figürlerine, tezimizin diğer bölümlerinde değinilmiştir LYDİA DA KYBELE KÜLTÜ Arkeolojik araştırmalar ve antik kaynaklar ışığında, Lydia Krallığı döneminde Sardis te, Kybele ve Artemis olmak üzere iki tanrıça kültü saptanmıştır Ana Tanrıça, yaygın bir coğrafyada tapınım gören Ana Tanrıça kültüne ait olasılıkla en erken tapınaklardan biri, İonia İhtilali sırasında Sardis le beraber yanmıştır Ancak, henüz Sardis Kybela Tapınağı na dair mimari verilere ulaşılamamıştır. Ana Tanrıça Kültü, İonia ile paralel olarak önceliğini yitirerek Roma dönemine kadar devam etmektedir. Artemis Sardis te önem kazanmış ve Lydia, Yunanlılaşma politikalarının en önemli kanıtı olarak Ephesos etkisi ile inanç sistemini yenilemiştir. Sardis te Kybele Kültü ne ilişkin bazı kanıtlar elde edilmiştir. PN sektöründe devam eden çalışmalar sırasında ortaya çıkarılan basamaklı Kybele Altarı, Lydia da tespit edilen en erken tarihli dini yapı olarak kabul edilmektedir Geleneksel ve yerel bir tercihten ötürü, nehir taşı kullanılarak örülmüş ve kireçtaşından yapılmış dört aslanla korunmaktadır Kybele Altarı nın 570 yılları ile 450 yılları arasında faal olduğu düşünülmektedir Bu altarın, bir tapınakla ilişkili olduğu düşünülmektedir Berg 1974, 134, Bean 2000, 87, Res Berg 1974, 128, dipnot 3; Marquardt 1981, 250, 251, dipnot Hanfmann- Mitten 1969, Herodotos, IV. 76, V Cook- Blackman 1970/1971, 39; Hanfmann 1974, fig. 16, 17; Hanfmann 1983, 74, fig. 42, 49; Ratte 1989a, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 96

232 221 Basamaklı altarın batısında, kurban törenlerinin yapıldığı düşündürecek kanıtlar ele geçirilmiştir Sardis te PN sektörü, altın rafinerisi ve metal işliklerinin bulunduğu en büyük endüstri merkezi olmalıdır. Kybele nin Tmolos Dağı na ve böylelikle altın mineraline egemen bir efendi olarak, işliklerle yakın ilişki içerisinde bir altara sahip olması, Phrygialı Kybele kimliğini anımsatmaktadır Kybele Altar ı, altın rafinerisinin koruyucusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslan heykellerin mimari yapıyla bağlantılı olmasından ötürü, aslanların koruyuculuk işlevi vurgulanmaktadır. Sardis te Kybele adına rastlanan en erken tarihli belge, bir graffito olarak kabul edilmektedir Altın rafinerisinin yanı başında ele geçirilen ve 600 ve 575 yılları arasına tarihlendirilen bir seramik parçası üzerindeki graffito, bu seramiğin Kuvava(Kybele) adına bir adak olarak sunulmuş olduğunu kanıtlar niteliktedir L. E. Roller, Sardis te bulunan naiskos içerisindeki tanrıça figürünü, ikonografik olarak Yunan Meter i olarak adlandırmaktadır Sardis Sinagogu nda bulunan Kybele Naiskosu, bir tapınak modeli olarak kabul edilmekte, İon sütunları ile sınırlandırılmış ön cephesinde, frontal duruş sergileyen tanrıça görülmektedir Tanrıça, aslan ve yılanlarla betimlenerek, doğaya ve yer altı dünyasına hükmeder bir izlenim vermektedir. Naiskosun sağ ve sol kanatları, yatay figürlü panellere ayrılmış ve panellerde naratif bir üslup kullanılmıştır. M. J. Rein tarafından detaylı olarak araştırılan Kybele Naiskosu na ait paneller üzerinde görülen betimlemeler, dans ve içki ile ilişkili sahneleri nedeniyle bir ritüelin parçası olarak değerlendirilmektedir Sardis te bulunan naiskos, Miletos ve Samos başta olmak üzere İonia heykeltıraşlık merkezlerinin yontu stilini ifade etmekte ve 6.yy ortalarına 1478 Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, 96, fig. 45, Rein 1993, Hanfmann 1983, 92; Rein 1993, 9, fig Hanfmann 1983, 92, fig Roller 2004, Mitten 1964, 42; Cook- Blackman , 39; Hanfmann 1983, 92, fig , 160; Rein 1993, Rein 1993, 72, fig. 6-10, 12, 13, 20; Roller 2004, 137

233 222 tarihlendirilmektedir yıllarına tarihlendirilen ve iki sütun arasında ayakta duran, yılanlı tanrıça olarak adlandırılan bir kore, olasılıkla Kybele yi işaret eden bir diğer heykeltıraşlık eseridir G. M. A. Hanfmann, Kybele figürünün Yakın Doğu inanç sisteminin etkisi ve Hitit motiflerinin harmanlanması sonucunda, Anadolu geleneğinde yer aldığını ve Phrygia aracılığı ile Lydia da öncelikli bir konum edindiğini belirtmektedir Kybele figürleri, Phrygia ve Lydia da ayakta betimlenirken, İonia heykeltıraşlık okullarının etkisi altında oturan tanrıça tipi geliştirilmiştir. Ana Tanrıça kültünün en erken örnekleri olarak kabul edilen, Çatalhöyük ve Hacılar da ele geçen figürlerin oturmuş halde betimlendiğini belirtmeyi uygun görmekteyim Tanrıça, betimlemelerinde görülen bazı sembollerle özdeşleştirilmektedir. Geç Hitit, Phrygia ve Lydia da, Kybele betimlemelerinin ortak bir atribütü olarak avcı kimliğini vurgulayan aslan figürü görülmektedir Kybele Kültü nde aslan en önemli sembollerin başında gelmekte, koruyuculuk işlevi üzerinde de durulmaktadır Lydia da aslan, kraliyet ailesi ve yerel kahramanlarla ilgi görülmektedir. Tanrıçanın bir diğer sembolü ise şahindir. Luwi dilindeki KU- hecesi, şahin olarak çevirilmektedir Yırtıcı kuş/şahin figürünün, Prehistorik bir Anadolu tanrıçası olarak kabul edilen Kubaba/Kybele ile örtüştüğü ileri sürülmektedir Hitit sanatındaki avcı kuş/şahin figürü, ikonografik bir anlam taşımaktadır Phrygia da Kubaba Kültü nde yırtıcı kuş/kartal figürünün, tercihen adak olarak kullanıldığı düşünülmektedir Tanrıça, avcı kimliği ile bilinmekte, şahin ve aslan ile beraber betimlenmesi, avcı sıfatını doğrulamaktadır Cook- Blackman 1970/1971, Cook- Blackman 1970/1971, Hanfmann 1983, Roller 2004, res. 1, Roller 2004, Crowfoot 1900, Rein 1993, 13, dipnot Morris 2001, Ward 1899, 25, 26, fig. 3, 15, 24, 29, Crowfoot 1900, Erhat 1989, 64; Graves 2004, 91a

234 223 Lydia Krallığı nın kurucu sülalesi Mermnadoğulları na adını veren şahin figürü, bir erk sembolü gibi kullanılmaktadır Hanedanlığın, Phrygia dan devraldığı kurumsallaşmış Kybele Kültü nün atribütü olan şahin, Lydia Krallığı nın dini bir geleneğe bağlılığının ifadesi olarak da yorumlanabir. Şahin figürünün, sikkeler üzerinde yer almaması, dini bir dokunulmazlık altında korunduğunu akla getirmektedir. Ana Tanrıça/Kybele, bereket, çoğalma, üreme, verimlilik, doğurganlık gibi dişil anlamların yüklendiği bir doğa hakimesidir. Lydia da tarım ve hayvancılığın temel üretim biçimi olarak görüldüğü dönemlerde, Kybele Kültü ayrıcalıklı bir konuma sahip olmalıdır. Ancak sikke ekonomisi, sosyal değişimleri ve devinimleri beraberinde getirmektedir. Kraliyet ailesi ve Mermnadlar ı destekleyen egemen sınıflar, tüccar sınıfının oluşması, bankerlerin ortaya çıkması, sosyal yapıyı değiştirecek birer dinamik olarak süreci yönlendirmiş, bu yönlendirme evreleri, kademeli olarak Yunanlılaşma politikalarına hizmet etmiştir. Özetle, sosyal yapının değişmesi, dini yapıyı değiştirmek zorunda kalmıştır. Lydia ile hinterlandı arasında en güçlü etkileşimlerden biri de kuşkusuz kült ekseninde gelişmiştir İONİA DA KYBELE KÜLTÜ İonia da, Hitit ve Phrygia etkisi ile Ana Tanrıça/Kybele yer edinmeye başlamıştır. Yunanlılar Ana Tanrıça kimliğini, Phrygialı Kybele kimliğinden derlemişlerdir Kybele, Yunan dünyasında 7.yy dan itibaren yer almakta, 6.yy dan itibaren ise bir Yunanlı gibi betimlenmektedir İon kentleri çok kısa sürede, Batı Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz de ticari egemenlik sınırlarını oluşturmaya başlamış, ekonomik ve kültürel büyümenin getirdiği zenginlik sonucunda, İonia da ve koloni kentlerinden başlamak üzere, ticari ilişki içerisinde oldukları bölgelerde, inanç sistemleri üzerinde etkin olmuşlardır. Miletoslu ve Ephesoslu rahiplerin İon kolonizasyonu öncesinde, yerel kültler çerçevesinde organize olduğu ve daha sonra Brakhosoğulları ve Ephesos 1497 Hanfmann 1983, 95, dipnot 71, fig Rein 1993, 16, Roller 1991, 132; Roller 2004, 127

235 224 Artemisionu nun kuruluş aşamasında, öncü oldukları tahmin edilmektedir Ephesos ve Miletos ta, erken yerel kültlerin niteliğini belirlemek güç görünse de, Demir Çağ da Batı Anadolu da etkin olan kültlerle etkileşimlerinin sorgulanması uygun olacaktır. Miletos ta bulunan bir Kybele Naiskosu, yaklaşık olarak 6. yy ın 2. dörtlüğüne tarihlendirilmektedir Miletos ta ortaya çıkarılan naiskoslar, Miletos heykeltıraşlık geleneğinin etkilerini yansıtmakta ve İonia da görülen Phrygialı Ana Tanrıça ikonografisinin, Kuzeybatı koloni kentleri aracılığıyla, Miletos atölyelerinde tasarlandığı ileri sürülmektedir Miletos ta Aphrodite Kutsal Alanı nda ele geçen, kucağında bir aslanla betimlenen pişmiş toprak bir figürin ve Aphrodite nin hayvanlar hakimesi olarak betimlendiği bir kase aracılığıyla, Kybele kültüne ait özelliklerin Aphrodite ye aktarıldığı ileri sürülmektedir Miletos ta Zeytintepe Aphrodite Kutsal Alanı nda süre gelen araştırmalar, 650 yıllarından daha önce kullanıldığı ileri sürülen bir yerleşim alanı ve bu alanla ilgili yakın çevresinde yapılan araştırmalar sonucunda, Khios, Rhodos, Samos ve Ephesos ta ele geçenlere paralel, asma deliği bulunan küçük şahin figürü bulunmuştur Ephesos Artemisionu nda yüzyılı aşkın bir süredir devam eden kazılar, Artemis öncesinde aynı alanda, primitif bir tanrıça kültünün varlığını düşündürmektedir. Ancak, bu tanrıça kimliği üzerine tartışmalar süregelmektedir. Kybele ve Artemis arasında, bir geçiş süreci yaşanmış olmalıdır. Ancak Ephesos ta Panayır Dağı üzerinde tespit edilen kaya oyukları, olasılıkla nişlere işaret etmekte ve Artemision un işlevsel olduğu bir dönemde devam eden bir Kybele kültünü düşündürmektedir Kybele kültüne dair kanıtların, Panayır Dağı nda ele geçiyor olması, Anadolu koinesi nde bulunan tanrıçanın, dağ olgusuna bağlılığını göstermektedir. Ancak, Ephesos ta Yunanlılaşma sürecinde tanrıça Artemis egemenliğini tanındıktan sonra, yerel halkın, devam eden inanç sistemi içerisinde kalan Kybele Kültü nü, Artemis Kutsal Alanı ndan farklı bir yere taşıdığı ileri sürülebilir. Bu önerinin yanı sıra, Kybele inancının erken günlerinden 1500 Gilmore 1895, Roller 2004, 133, 134, res Rein 1993, Graeve 2007, Heinz-Senff 1996, 533, Rein 1993, 60, dipnot 33

236 225 itibaren, Artemision daki primitif tanrıça kültünden bağımsız olarak Ephesos ta farklı bir alanda saygı gördüğü de ileri sürülebilir. Şahin ve aslan figürleri, fildişi figürlerin rahibe olarak yorumlanması, olası ritüel kaplarının rahip ve rahibelerle beraber betimlenmesi, Artemision da Kroisos Evresi olarak adlandırılan dönemden önce, güçlü bir kült olduğunu doğrulamaktadır Ephesos ta, altın ve gümüş özellikle kanatları açık şahin figürünün görüldüğü bazı pandantif veya fibulalara ait parçalar, 1507 Lydia ile olabilecek çeşitli boyuttaki ilişkilere ışık tutmaktadır. Tünemiş pozisyonda bazı şahin figürlerinin, Artemis Tapınağı na ait bir kafeste tutulan, tanrıçanın kutsal kuşlarından esinlenen sanatçılar tarafından yapıldığı ileri sürülmektedir Kybele kültünde tanrıçaya hizmet eden hadım rahipler yer almaktadır Fildişi hadım rahip ve rahibeler, altın elektron tanrıça veya rahibelerden oluşan sunu/adak figürleri, küçük eserler bölümünde incelenmektedir. Sipylos Dağı ndaki oturan Ana Tanrıça Kültü nün, Smyrna da dini bir gelenek oluşturduğu kabul edilmektedir Khios ta ele geçirilen Kybele Naiskosları, fiili olarak Kybele inancını desteklemektedir Phokaia da Athena Tapınağı nın 6.yy başlarında, Kybele Kutsal Alanı üzerinde yapıldığı tahmin edilmektedir Phokaia da Kybele ye adanmış pek çok kaya nişi tespit edilmiştir Yunanlılar ın Kybele yi kolayca benimseyerek, geleneksel motifleriyle birleştirdikten sonra, Lydia ve Phrygia ya ikonografik bir geri dönüşüm sağladıkları ileri sürülebilir. Kökeni III. Binler e dayandırılan Anadolu tanrıçası, 6.yy da artık Yunanlı dır Rietveld 2006, Jacobsthal 1951, Jacobsthal 1951, pl. XXXIVd 1509 Cadoux 2003, Cadoux 2003, 65, Pedley 1982, 190, fig. 17, Özyiğit 1996, 4, Çiz. 1, 2; Özyiğit 2007, Özyiğit 1996, 5

237 LYDİA DA ARTEMİS KÜLTÜ Lydia da, Artemis Koloe ve Sardis Artemis i olmak üzere iki farklı Artemis kültü bulunmaktadır Kroisos un Ephesos Artemisionu na sağladığı finansal destek ve Lydia dan hizmet amacıyla Lydialı rahibelerin/kızların Ephesos a gönderilmesi, 550 yıllarında yoğunlaşan kült kapsamındaki etkileşimi ifade etmekte ve Sardis Artemis Kültü nün temellerinin, Kroisos döneminde atılmış olabileceğini düşündürmektedir Bir kaç kuşak önce, Kybele aracılığı ile dinsel motifler ve nitelikler, tam tersine Lydia dan Ephesos a doğru taşınmıştır. Sardis ve Ephesos ta, Kybele kültünün geçiş süreci yaşadığı ve temel unsurlarını Artemis kültüne devrederek evrimleştiğini söylemek uygun olacaktır. Hellenistik ve Roma dönemi boyunca, Kybele kültü önceliğini yitirerek bir süre daha inanç sistemi içerisinde yer almış, ancak hızlı Yunanlılaşma eğilimine karşın, Anadolu unsurlarını koruyamamıştır. Sardis, Kolophon ve Ephesos arasında, İon kolonizasyonunun erken günlerinde süregelen ortak bir kültün varlığı üzerine eğilmek gerekmektedir. Ephesos ve Kolophon un İon kolonizasyonu sonrasında oluşturulan Panionion Birliği nin dini ritüellerine katılmaması, anakara Yunanistan a bağlı bir dini gelenek yerine, Batı Anadolu nun yerel karakterine uygun ve olasılıkla İon kolonizasyonu öncesinde varolan bir başka külte bağlılıklarını düşündürmektedir. Herodotos un yaptığı açıklamalar bir oranda aydınlatıcı olmaktadır. Apaturia Bayramı, yalnızca gerçek Yunanlılar ın bayramı olmuş, Ephesos ve Kolophonlular kabul edilmemiştir. Lydia da Artemis in ortaya çıkışı, II. Bin de yerel bir kült olan Ana Tanrıça/Kybele kültü ile temsil edilen, Maenio veya Luwiler in yerel inanç sisteminin devamı gibi algılanmaktadır Lydia da Apollon ve Artemis kültünün öncelikli olmasını, bir tesadüf olarak veya sadece İon asimilasyonuna bir kanıt olarak göstermek doğru olmayacaktır. Her iki tanrı kimliği, Anadolu geleneğine ve gereksinimlerine uygun koşullarda şekillenmiş, Ana Tanrıça kültü ile sıkı temas içerisinde olmuş ve günlük yaşamda önemli işlevsel misyonlar üstlenmişlerdir Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Hanfmann 1958, 65

238 227 Epigrafik kanıtlar, 6.yy sonlarında Ephesos Artemisi nin mezar koruyucusu işlevini vurgulamakta, bu niteliği ile yaşam ve ölüm döngüsü içerisinde yer alan Kybele figürünü çağrıştırdığı varsayılmaktadır Artemis Kültü nün, Lydia ya Ephesos aracılığı ile girdiği ve Ephesos merkezine bağlı bir tarikat işlevine sahip olduğu kabul edilebilir. Lydia da Artemis Tapınağı ve inancı, Ephesoslu rahipler tarafından organize edilmiştir Artemis Kültü nün Lydia da hangi tarihlerde ortaya çıktığı bilinmemekle beraber, Artemis Tapınağı mimari kalıntıları, oldukça geç tarihlere ait görünmektedir Bazı araştırmacılar, tapınağın 300 yıllarında inşa edilmeye başladığını ve II. evresinde ise Hermogenes ile çağdaş olarak, 2.yy ın işçiliğini sergilediğini kabul etmektedir Tapınağın iki ana evresi tespit edilmiş, ilk evrenin Arkaik veya Pers işgali döneminde erken ve küçük, Hellenistik dönemde büyük bir altar olarak hizmet verdiği ileri sürülmüş; Roma döneminde yaklaşık 3.yy da tekrar düzenlendiği ortaya çıkarılmıştır Artemis Tapınağı nın batısında bulunan Artemis Altarı, ilk evresi ile 6.yy sonlarına yerleştirilmektedir Artemis Koloe, mimari olarak henüz tanımlanamamıştır. Ancak, Gyges Gölü yakınında, kutsal balıkları ile tanınan bir kült merkezinin varlığı bu amaçla sorgulanmaktadır Strabon, Gyges Gölü kenarındaki Artemis Koloe den söz etmekte ve kült kapsamında yer alan ritüellerde dans eden kızların başlarında, sepetler olduğunu anlatmaktadır Satala da Artemis Anaitis adı altında, Persler geldikten sonra önemli bir kült merkezi oluşturulmuştur Lydia da, Artemis Kültü nün Yunanlılaşma politikaları kapsamında organize edildiği ve Ephesoslu rahiplerin, din aracılığı ile Lydia ekonomik ve askeri politikaları üzerinde söz sahibi oldukları önerilebilir Rein 1993, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Cook-Blackman 1964/1965, Hanfmann 1983, 49, Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Strabaon, XIII Ramsay 1889a, 225

239 İONİA DA ARTEMİS KÜLTÜ Artemis kökeni itibariyle, Potnia Theron figürü kadar Hekate üzerine eğilmeyi gerekli kılmaktadır. Hekate, Artemis le benzer görevlere sahip olup Olympos tanrıları arasında yer almayan bir portre vermektedir Zeus un Hekate ye verdiği görevler diğer tanrıçalara verdikleri yanında oldukça önemli görünmekte, 1527 Ana Tanrıça nın Anadolu da sahip olduğu konumun, Yunan Pantheonu nda onaylanıp tekrar Anadolu ya iade edilmesi gibi algılanmaktadır. Bu etkileşim süreci Yunanlılaşma süreciyle örtüşmüş ve göçmenler yeni yurtlarında, yerel halkla bir uzlaşı içerisinde olmuşlardır. Pausanias, İonlar geldiğinde Artemision Kutsal Alanı çevresinde Lelegler, Lydialılar ve Karialılar ın yaşadığından söz ederken, bu ayrıntı D. G. Hogarth tarafından, yerel bir Ana Tanrıça kültü çerçevesinde organize edilmiş bir inanç sistemi olarak değerlendirilmektedir Artemisison Kutsal Alanı öncelikle yerel bir Ana Tanrıça, ardından da Phrygia Ana Tanrıçası nın etkisi altında kalmıştır Bu alanda, en erken evresi 850 yıllarına tarihlendirilen bir altar ve 750 yıllarında bir kült heykelinin de bulunduğu peripteros inşa edildiği görüşü yaygındır İon kolonizasyonu döneminde, göçmenler geldiklerinde Batı Anadolu da Kybele veya Hekate Kültü ile ilişki içerisindeki bir yerel kültü, Artemis olarak yüceltmişlerdir Artemis, Anadolu ve Yunan prototipinin niteliklerini bir arada taşımaktadır Samos Hera Kültü nde, tanrıça yün veya iplik gibi bir nesneyi bileklerine dolamış veya elinde tutar gibi betimlenmesi, Artemis figüründe de görülmektedir (fig.55) Yünün, bir atribüt olarak kurban ve af dileme törenlerinde, Yunan inanç sisteminde yer aldığı, ancak en erken örnekleri ile Hitit ve Luwiler in büyücülük ve arınma ayinleri esnasında kullanıldığı ileri sürülmektedir Hayvanlara ve doğaya egemen sıfatları ile tanımlanan tanrıça, ergenlik dönemindeki genç kızların 1526 Erhat 1989, Hesiodos, Hogarth 1908, B 1529 Rietveld 2006, Rietveld 2006, Lesser 2005/2006, Lesser 2005/2006, Morris 2001, Morris 2001, 139, dipnot 28, 29

240 229 koruyucusudur Artemis, ikonografisi, atribütleri ve misyonu nedeniyle, Kybele ile arasında paralellikler taşımaktadır Fig. 55. Samos Hera Kültü nde iplik atribütünün tanımlandığı bir sikke Artemis in arıları ile betimlenmesi bir diğer Yunan geleneğini çağrıştırmaktadır. Girit ve Rhodos sanatında arı betimlemeleri ve arılı Potnia Theron figürünün çeşitli tipleri görülmektedir Artemis Kültü nde, arıların tanrıçanın rahibeleri olarak hizmet ettiği ileri sürülmektedir Artemis, arı ilişkisi, ikonografik bir durum olmakla beraber, sikkeler üzerinde Kroisos döneminde arı figürü, Ephesos kent sembolü olarak yer almaktadır Arıcılığın, antik toplumlarda önemli bir ekonomik değerinin olduğu, Ephesos ta tapınağa ait alanlarda, arıcılığın tapınak ekonomisi çerçevesinde rahipler tarafından organize edildiği teorik olarak söylenebilir. G. W. Elderkin, Epheosos un Lydia nın bir kolonisi gibi algılanabileceğinden hareketle, arı sembolünün Lydia kökeni üzerine tartışmaktadır Ephesos Artemis i ve Koloe Artemis i arasında, arılar kenti sıfatıyla anılan Ephesos ile gelişen kült düzeyindeki ilişkiler, epigrafik çalışmalar aracılığı ile saptanmıştır Lesser 2005/2006, Lesser 2005/2006, Cook 1895, 11, Elderkin 1939, Cook 1895, 11, Elderkin 1939, Elderkin 1939, 205

241 230 Son yıllarda yapılan araştırmalar kapsamında, epigrafik kanıtların deşifre edilmesi, Sardis ve Ephesos arasındaki Artemis kültünün bağlayıcı bir yönünü ortaya koymaktadır. Ephesos tan Sardis e gönderilen bir elçinin, Artemis e manto sunusu yaptığı görülmektedir Yazıt, Ephesos Artemisionu öncülüğünde, Sardis Artemis Tapınağı nın yapıldığını ima etmektedir Tanrıçaya giysi sunusu, eski bir Yunan alışkanlığı olarak bilinmekte, en yaygın uygulaması ile Athena ya peplos sunusunu anımsatmaktadır Kallimakhos, Ephesos ta tanrıçanın heykeli etrafında dans eden Amazonlar dan söz etmektedir Amazonlar ın dansını, bir ritüelin parçası olarak değerlendirmek doğru olacaktır. Artemis tapınakları, genellikle su kültü ile paralel olup Ephesos Artemisionu nda olduğu gibi tanrıçaya hydria sunusu ile izlenebilmektedir Ephesos Artemisionu, elde edilen veriler ışığında, sunuların çeşitliliği ve farklı kökenlere işaret etmesi bakımından Artemis Kültü nün etki alanını çizmektedir LYDİA DA ERKEN KÜLTLER Lydia, inanç sistemi erken tarihlerden itibaren, tıpkı ekonomik ve politik yapısında takip edilebildiği gibi farklı kültürel etkileşimlere açık olmuştur. Erken tarihli kültler dağ, doğa veya su kültlerinden hareketle gelişmiş olmalıdır. Kore betimlemeleri, Lydia da yaygın olarak Roma döneminde izlenebilmekte, Kore nin Erken Bronz Çağ da bitki tanrıçası olduğu kabul edilmektedir Anadolu da Kore, bitki kültünün koruyucu tanrıçası olarak bakire, genç kız anlamı da taşımaktadır Yunan Pantheonu nda ise, Kore bitki kültü ve yer altı dünyası ile etkileşim halindedir Sokolowski 1965, Sokolowski 1965, Sokolowski 1965, Bing-Uhrmeister 1994, Lesser 2005/2006, 48, 49, dipnot 47, Hanfmann 1983, 90, 92, Hanfmann 1983, Graves 2004, 100h- k; ,

242 231 Gyges Gölü ve yakın çevresinde, Erken Bronz Çağ a tarihlendirilen gömüler ve olası yerleşim birimlerine ait bazı kalıntılar, bu çevrede erken ve ilkel kültlerin varlığını sorgulamamıza neden olmaktadır. Koloe Gölü nde insan kurbanının gerçekleştiği ve et yiyen balıkların mitosu anlatılmakta, Kuzey Suriye de yer alan balık kültüne işaret edilmektedir Ancak, Lydia da bu olası külte ilişkin arkeolojik olarak kanıtlar elde edilememiştir. Antik kaynakların ışığında bazı ayrıntılar tespit edilmiştir. Demir Çağ boyunca, Koloe Gölü halkı ile Hyde halkı arasında devam eden bir savaş ve bu savaşta yer alan kahraman Moksos/Mopsos, Apollon un oğlu olarak yorumlanmakta ve Hitit kaynaklarında, 1250 ile 1220 yıllarında Muksus olarak ifade edilen karakterle bir tutulmaktadır veya 12.yy a tarihlendirilen bir sürece işaret eden Moksos mitosuna göre, Moksos un Lydia dan ayrılarak Klaros un kuruculuğunu üstlenmesi, Klaros un Lydia topraklarında olduğunu düşündürmektedir Heraklid sülalenin krallarından Meles in, aslan figürü ile beraber anıldığı mitos, Heraklid sülalenin efsanevi kurucusu Herakles ve Nemea aslanı öyküsünü çağrıştırmaktadır Güneş kültü ile ilişkili bulunan aslan figürü, olasılıkla Mezopotamya dan köken alan bir dini sistemi işaret etmektedir Lydia da erken kültlerle ilişkili olarak tanımlanabilecek atribütlerin başında çiftli balta motifi gelmektedir. Çiftli balta, Akdeniz ve Anadolu topraklarında evrenselliğe ulaşmış en erken atribütlerden biri olarak kabul edilebilir. Çiftli balta en yaygın betimlemeleri ile Girit te temsil edilmekte ve bir kült sembolü olarak kabul edilmektedir Yakın Doğu da Babil ve Asur sanatında görülen bazı prototiplerin, çiftli balta motifinin gelişmesinde etkili olup olmadığı tartışılmaktadır Batı Anadolu da Zeus un göksel egemenliğinin bir sembolü olarak kullanıldığı öngörülmektedir Karia da, Mylasa da çiftli balta figürü, kutsal alanlarda 1550 Hanfmann 1958, 73, Hanfmann 1958, 73, Hanfmann 1958, 74; Bengisu 1994, Krappe 1945, Krappe 1945, 147, Waites 1923, 25; Alexiou 1991, 58, Waites 1923, Waites 1923, 26

243 232 izlenebilmektedir İkonografik olarak Karia Zeus kültünde tanımlanabilen çiftli balta, Karia ve Lydia arasında gelişen dini ilişkileri de kısmen aydınlatmaktadır. Antik metinlerin vurguladığı üzere, Lydos, Myus ve Karios kardeşler mitosunun, din kardeşliği ekseninde geliştiğini söylemek mümkün görünmektedir Ephesos Artemisionu nda kaydedildiği üzere çiftli baltalar, fildişi ve altın mücevherler arasında sayılmaktadır Khios Athena Tağınağı nda, çiftli balta motifi ile bezenmiş, bronz minyatür bir pandantif ele geçirilmiştir Hitit silindirleri üzerinde yer alan bir çiftli balta, savaş baltası olarak tanımlanmaktadır Hitit kabartmalarında görülen çiftli balta sembolü, Amazon savaşçılarının da silahları arasındadır Girit, Karia ve Lydia da kutsal anlam kazanan çiftli balta, Theseus un silahı olarak bilinmektedir Bu örnekler uyarınca, çiftli baltanın işlevsel bir kullanım aracı olduğu anlaşılabilir Köpek Kurbanı ve Köpek Gömüsü Köpek gömüsüne dair en erken buluntular, Girit te Kavousi de tespit edilen Geç Bronz Çağ ve Erken Demir Çağ a tarihlendirilen köpek kalıntıları ile ilgili bulunmaktadır Kıbrıs ta ve Yunanistan da da köpek gömüsü tespit edilmiştir Köpek kurbanı ile ilgili ayrıntılı bigiler ise Sardis ve 5.yy ve sonrasına tarihlenmek üzere Sicilya da Motya da ele geçirilmiştir Yavru köpeklerin Hekate ye sunulması, kurban ritüellerini desteklemektedir Hekate köpekleriyle beraber anılmakta ve tanrıçaya kurban olarak yer altı dünyası ile ilişkisi bilinen köpeğin seçildiği görülmektedir Makedonya da Ares e, Samotrakhe de Hekate ye köpek sunusu yapılmaktadır Sparta da Enyalios/Ares 1558 Waites 1923, Bean 2000, Hogarth 1908, 103, 170, fig. 31, 32, pl. V Boardman 1967, 227, fig. 149, no: Ward 1899, 5, 6, fig Cadoux 2003, Shear 1923, 148, Day 1984, Day 1984, fig. III Day 1984, 25, Kat. no: 29, Day 1984, Reitler 1949, 30; Bean 2000, Pedley 1974, 98

244 233 kültünde, köpek kurbanı görülmektedir C. H. Greenewalt tarafından, Sardis te tespit edilen bu ritüel, Karia Savaş Tanrısı Enyalios kültü ile karşılaştırılarak, ritüelin Karialılar aracılığı ile Sardis e taşınmış olabileceği üzerinde durulmakta, tartışmaya Hekate kültü ve bu kült kapsamında görülen kurban ritüeli de dahil edilmektedir C. H. Greenewalt bu tartışmayı, Hermes/Kandaules üzerinde yoğunlaştırmaktadır Sardis te Hermes/Kandaules adına yapılan törenlerde, yavru köpeklerin ritüel yemeğinin bir parçası olarak kurban edildikleri görüşü, genel bir düşünceyi yansıtmaktadır Lydia da Kandaules adının köpek boğan anlamı, Herakles in bir görevi sırasında, Nemea aslanını boğması ile açıkça bir paralellik sergilemekte ve aslan figürü, Lydia da krali ve askeri bir arma olarak saygı görmektedir Kandaules, Lydia da bir tanrı gibi kabul edilmektedir Hipponaks, Hermes/köpek boğan kimliğini, Lydia daki Kandaules ile bir tutarak, köpek kurbanı ritüelinin tanrı Kandaules e adandığınıı ileri sürmektedir Sardis teki köpek kurbanını, Hitit köpek gömüsü geleneği kapsamında inceleyen bir başka eğilim de bulunmaktadır Sardis te köpek kurbanını doğrulayan kanıtlar tespit edilmiştir Seramik kaplar ve bıçaklardan oluşan yemek setleri ve köpek kemikleri, Bronzlar Evi ve PN sektörlerinde ele geçmekte ve yavru köpek kurbanı ile ilgili bir ritüeli doğrulamaktadır Pedley 1974, 98; Day 1984, 27, dipnot Greenewalt 1978b, 42-44, dipnot Greenewalt 1978b, Day 1984, 25, Bolling 1927, 15, Bolling 1927, Pedley 1974, 98; Hanfmann 1983, Rein 1993, 20, dipnot Hanfmann 1983, Greenewalt 1978b, 1, 4, 5, 40, 41, pl. XXXIV- XLI; Hanfmann 1983, 96

245 234 Fig. 56. Sardis te köpek kurbanı ile ilişkili görülen bir grup yemek takımı C. H. Greenewalt tarafından incelenen bu grup içerisindeki seramik kapların repertuarı, testi, oinokhoe, skyphos ve tabaklardan oluşmaktadır (fig.56) Ayrıca bir grup bıçak kaydedilmiştir Kronolojik tayini oldukça sıkıntılı olan ritüel kaplarının ve ritüelin, yaklaşık olarak 575 yıllarından başlamak üzere 525 yıllarına dek uzun bir sürece işaret ettiği görülmüştür Köpek kurbanı, Karia da yaygın bir ritüel olarak bilinmektedir Bu çerçevede değerlendirilen kanıtlar, Karia ve Lydia arasındaki yakın ilişkilere bağlanmakta, epigrafik çözümlemeler ise bu ilişkileri desteklemektedir G. M. A. Hanfmann, ritüele ilişkin arkeolojik verilerin, 547 yıllarından önce, Karialı tüccarların Sardis teki varlığını açıklayabileceğini ve kurban törenlerinin, doğrudan Karialılar tarafından yapılmış olabileceğini savunmaktadır Anadolu da Karia odaklı gelişen kültler, ancak Ephesos üzerinden Lydia ya aktarılmış olmalıdır. Karialılar ın Girit ve Rhodos ile temasları kaçınılmaz olmuş ayrıca Lydia ve Lykia arasında taşıyıcı oldukları ileri sürülmüştür Mysia ve Lydialı kardeş 1581 Greenewalt 1978b, 11-17, pl. IV-XXXII 1582 Greenewalt 1978b, 17, 18, pl. XXXIII 1583 Greenewalt 1978b, Pedley 1974, 98, Pedley 1974, 98; Hanfmann 1983, Hanfmann 1983, Gilmore 1895, 14

246 235 halklar, Zeus Karios Kültü etrafında birleşmişlerdir Zeus Karios, sadece bir dini birlik gibi değil ekonomik, politik hatta askeri bir geleneğini ifade ediyor olmalıdır. Lelegler ve Karialılar ile Maenialılar ve Lydialılar arasında, Lydia Krallığı kurulmadan önce bazı etkileşimlerin geliştiğini söylemek mümkün görünmektedir Mylasa adı, aldığı son ek asa/nda dan dolayı Anadolu kökenini çağrıştırmaktadır Karia ile Lydia arasındaki etkileşimin, Mylasa odaklı geliştiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Kentin en önemli kültleri, Zeus üzerine kurgulanmıştır. Mylasa yakınlarında bulunan Hydae kentinin adı, Anadolu kökenli olarak tanımlanmaktadır Sardis Akropolü nün erken tarihlerde, Hyda olarak adlandırıldığını belirtmek uygun olacaktır. Hydae da ata tanrıları olarak kabul edilen, Apollon ve Artemis e bir arada tapınım devam etmiştir Mylasalı Arselis in, Gyges e askeri destek verdiği ve Karialı askerlerin Gyges ordusunda paralı askerlik yaptığı kaydedilmektedir. Lydia Krallığı nın erken günlerinde Karia ile olan temasları din, ticaret, askerlik ve evlilikler aracılığı ile izlenebilmektedir İONİA DA ERKEN KÜLTLER İonia da erken kültler, Yunan geleneklerinin henüz etkisini göstermediği dönemlerde ortaya çıkmış olmalıdır. Batı Anadolu kıyıları, Anadolu hinterlandına egemen olan kültürlerden bağımsız kalamamıştır. Hitit ve Phrygia etkileri, Lydia Krallığı kurulmadan önce, Batı Anadolu kıyılarındaki yerel sanat ve inanç sistemi üzerinde kalıcı etkiler oluşturmuştur. Ephesos Artemisionu nda, Protogeometrik dönemden önce bir tapınım olduğu yolunda çeşitli kanıtlar ele geçmektedir Protogeometrik dönem öncesine tarihlendirilen seramik parçaları ve Protogeometrik döneme tarihlendirilen olası bir kültle ilişkili seramik parçaları bulunmaktadır Yunan kolonizasyonu sürecinde gelen 1588 Herodotos, I Gilmore 1895, Bean 2000, Bean 2000, Bean 2000, 34; Kızıl 2002, 151, Karwiese 1985, Kerschner 2008a, 33-35, Abb

247 236 göçmenlerin, Ephesos ta yerel bir tanrıça kültüne Artemis adını verdikleri ve Yunan motiflerine uyarladıkları ileri sürülebilir. Bu teorinin altında, Ephesos ta yaşayan yerli halkın inanç sistemini değiştirme ve yerli nüfusun saflaştırılması politikalarının güdülmediği ortaya çıkmaktadır. Ephesoslu rahip ve rahibeler, Yunanistan daki çağdaşlarından farklı betimlenerek, yerel bir kültü temsil ettiklerini göstermişlerdir Ephesos ta ele geçirilen bazı rahip figürleri, Hitit etkili bir kültle ilişkiyi ortaya koymaktadır Fig. 57. Ephesos ta ele geçen ve köpek kurbanını doğrulayan kemik parçaları Ephesos Artemisionu, Karia köpek kurbanı geleneği çerçevesinde köpek kurbanı ritüelini doğrulayan kanıtlar sağlamaktadır (fig.57) Ephesos ta, Artemis kültünün ortaya çıkış dönemi ile Hekate kültü arasında bir geçiş süreci yaşandığı düşünülmektedir Kandaules adının köpekle ilişkisi, Sardis te de köpek kurbanı geleneğinin devam etmesi, Yunanlılar gelmeden önce Ephesos ta ev sahibi olarak Leleg ve Lydialılar ın adının geçmesi, bu kültün Yunan öncesinde yerel bir gelenek içerisinde yer aldığını düşündürmektedir Kolophon da da Hekate ye siyah köpek kurbanı 1595 Akurgal 1962, Hanfmann 1962, 1, 2; Cook-Blackman 1964/1965, Forstenpointner 2008, 37, Abb Reitler 1949, Forstenpointner 2008, 37

Urla / Klazomenai Kazıları

Urla / Klazomenai Kazıları Urla / Klazomenai Kazıları Oniki İon kenti arasında anılan Klazomenai, Urla-Çeşme yarımadasının kuzey kıyısında, İzmir Körfezi'nin ortalarında yer almaktadır. Klazomenai arazisinin (khora) doğuda Smyrna

Detaylı

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU 27.2.2017 Arkeoloji Bölümü Düzey Teori Uyg. Lab. AKTS ARK101 - Arkeolojiye Giriş I L 2 0 0 4 Arkeoloji bilimine alt yapı

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ. 10. Hafta Doç. Dr. Serdar Hakan ÖZTANER KLA ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİ Ege Göçleri Dor Göçleri

KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ. 10. Hafta Doç. Dr. Serdar Hakan ÖZTANER KLA ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİ Ege Göçleri Dor Göçleri KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ 10. Hafta Ege Göçleri Dor Göçleri Kaynakça: R. Drews, Tunç Çağı nın Sonu, (Çev. T.Ersoy-G.Ergin), 2014. A.M. Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, 1947. O. Tekin, Eski Yunan

Detaylı

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU 23.9.2017 Arkeoloji Bölümü Düzey Teori Uyg. Lab. AKTS ARK101 - Arkeolojiye Giriş I L 2 0 0 4 Arkeoloji bilimine alt yapı

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 4 LYDİALILAR 2

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 4 LYDİALILAR 2 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 4 LYDİALILAR 2 LYDİA ÖLÜ GÖMME GELENEKLERİ Sardeis'in kuzeyinde ve Gediz'in öteki yakasında Bintepeler yer alır. Bintepe Nekropolü ndeki yüzlerce tümülüsden

Detaylı

Lidyalılar Batı Anadolu'da hala etkin olan Kimmerleri Kızılırmak'ın ötesine sürerek bu tehlikeye kalıcı olarak son vermişlerdir.

Lidyalılar Batı Anadolu'da hala etkin olan Kimmerleri Kızılırmak'ın ötesine sürerek bu tehlikeye kalıcı olarak son vermişlerdir. Lidyalılar Lidya nın Ege kıyılarından doğuda Göller Bölgesi'ne, kuzeyde Gediz Irmağı havzasından güneyde Muğla bölgesine kadar olan alanı kapladığı kabul edilir. Hitit Krallığı'nın yıkılıncaya kadar ilgi

Detaylı

LİDYA DEVLETİ VE LİDYA (KARUN) HAZİNELERİ

LİDYA DEVLETİ VE LİDYA (KARUN) HAZİNELERİ LİDYA DEVLETİ VE LİDYA (KARUN) HAZİNELERİ LİDYA DEVLETİ VE LİDYA (KARUN) HAZİNELERİ FECRİ POLAT LİDYA DEVLETİ VE LİDYA (KARUN) HAZİNELERİ Fecri Polat Yayına Hazırlayan Fecri Polat Kapak Tasarımı Hakan

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI İÇİNDEKİLER Yunan Uygarlığı Hakkında Genel Bilgi Yunan Dönemi Kentleri Yunan Dönemi Şehir Yapısı Yunan Dönemi

Detaylı

Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir. Frig tarihini Frigler in yeterli sayıda yazılı belge bırakmamış

Detaylı

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı. M.Ö 2000 den itibaren Eski Yunan da ve Ege de polis adı verilen şehir devletleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlileri Atina,Sparta,Korint,Larissa ve Megara dır. Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak

Detaylı

GÜZ DÖNEMİ SEÇMELİ DERS LİSTESİ

GÜZ DÖNEMİ SEÇMELİ DERS LİSTESİ V. Bilgi Kitapçığı (Program Katalogu Bilgileri) Program Tanıtımı Programı farklı yönlerden ( misyon, amaçlar, hedefler, programın gücü, mezunlar için fırsatlar vb. açılarından), akademik bir bakış açısıyla

Detaylı

LYDİA UYGARLIĞI (DIA) COĞRAFYASI

LYDİA UYGARLIĞI (DIA) COĞRAFYASI LYDİA UYGARLIĞI (DIA) COĞRAFYASI Batı Anadolu daki yerli antik krallıkların en önemlilerinden biri de Lydia Krallığı dır. Bu krallık, tarihteki yerini zengin maden yatakları, verimli toprakları ve Kroisos

Detaylı

M.Ö. 1200' LERDEN GÜNÜMÜZE ANADOLU UYGARLIKLARI

M.Ö. 1200' LERDEN GÜNÜMÜZE ANADOLU UYGARLIKLARI M.Ö.. 1200' LERDEN GÜNÜMÜZE G ANADOLU UYGARLIKLARI M.Ö.. II. binin sonlarında, nda, boğazlar üzerinden Anadolu'ya olan Deniz Kavimleri GöçG öçleri köklk klü değişikliklere ikliklere neden olur. Anadolu'nun

Detaylı

KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ. 11. Hafta. Submiken Protogeometrik Dönem

KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ. 11. Hafta. Submiken Protogeometrik Dönem KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ 11. Hafta Doç. Dr. Serdar Hakan ÖZTANER Submiken Protogeometrik Dönem Kaynakça: W.Kraiker - K.Kübler, Die Nekropolen des 12.bis 10.Jh. 1939. A.M. Mansel, Ege ve Yunan

Detaylı

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI YUNAN ANADOLU MEZAPOTAMYA İRAN MISIR HİNT ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI GENEL ÖZELLİKLERİ: 1- Genellikle iklim

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 4 LYDİALILAR 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 4 LYDİALILAR 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 4 LYDİALILAR 1 Doğu Anadolu da Urartu, Orta Anadolu da Frig devletleri yıkılırken batıda Küçük Menderes Irmağı havzasında yeni bir uygarlık ortaya çıkar.

Detaylı

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi 9. Esarhadon ve Assurbanipal Dönemi. (Siyasi tarih, kabartma sanatı ve diğer sanat eserleri) Assurbanipal, J.Reade, 2001, şek.91 ESARHADDON / Aššur-aha-iddin ( 680-669)

Detaylı

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu Prof. Dr. Bülent Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü E-posta : byilmaz@hacettepe.edu.tr

Detaylı

Sikkeler: (Sağda) Tanrısal gücün simgesi Ammon/Zeus un koç boynuzuyla betimlenen İskender. (Solda) Elinde kartal ve asa tutan Tanrı Zeus

Sikkeler: (Sağda) Tanrısal gücün simgesi Ammon/Zeus un koç boynuzuyla betimlenen İskender. (Solda) Elinde kartal ve asa tutan Tanrı Zeus T KİNİK 1 ANCAK ÖÜMÜN DURDURABİDİĞİ, DOĞUNUN V BATNN GNÇ İMPARATORU İSKNDR İN KİŞİİĞİ V SRİ K a yn a k 1 : H N U Y G A Amenhotep Tapınağı nda Amon-Ra ve firavun İskender rölyefi R Kay n a k 2 : Ğ Sikkeler:

Detaylı

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU 24-26 NİSAN 2006 ALANYA T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın No : 3082

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU KONU 1 TUNÇ ÇAĞINDA EGE KÜLTÜRLERİ

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU KONU 1 TUNÇ ÇAĞINDA EGE KÜLTÜRLERİ ANTİK ÇAĞDA ANADOLU KONU 1 TUNÇ ÇAĞINDA EGE KÜLTÜRLERİ Girit te M.Ö. 3. binde kurulmuş olan Minos uygarlığı Akdeniz de Yunan kültürüne temel olan en gelişmiş uygarlıktır. Girit adası konumu ve korunaklı

Detaylı

ION POLISLERİNİN PERS İSTİLASINA KADAR YAKINDOĞU DEVLETLERİYLE İLİŞKİLERİ

ION POLISLERİNİN PERS İSTİLASINA KADAR YAKINDOĞU DEVLETLERİYLE İLİŞKİLERİ folklor/edebiyat, cilt:17, sayı:68, 2011/4 ION POLISLERİNİN PERS İSTİLASINA KADAR YAKINDOĞU DEVLETLERİYLE İLİŞKİLERİ Fatma Sevinç Erbaşı * 1. GİRİŞ Ionia, antik yazarların aktarımları ve modern araştırmalar

Detaylı

BATI ANADOLU KORE VE KUROSLARI

BATI ANADOLU KORE VE KUROSLARI BATI ANADOLU KORE VE KUROSLARI Kululu veya Palanga heykelleri gibi tekil örnekler göz ardı edilirse Anadolu da taş heykel yapımının İ.Ö. 6. yüzyıldan itibaren yaygınlaştığını söylemek mümkündür. Üretimin

Detaylı

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti.

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti. E T KİNLİK 5 URARTULAR U Y G A R L I K L A R T A R İ H İ - I A Y D A N D E M İ R K U Ş K AY N A K 1 : 178 (Lloyd, Seton, Türkiye nin Tarihi, Tübitak Yayınları, 2007, s. 106) K AY N A K 2 Hitit İmparatorluğu

Detaylı

ANTİK DÖNEM İN EN ESKİ BİLİCİLİK MERKEZİ KLAROS

ANTİK DÖNEM İN EN ESKİ BİLİCİLİK MERKEZİ KLAROS ANTİK DÖNEM İN EN ESKİ BİLİCİLİK MERKEZİ KLAROS THEODORE MAKRİDY 1907 İzmir ili, Menderes ilçesi, Ahmetbeyli Mahallesi sınırları içinde kalan, Klaros Kutsal Alanı, Cumaovası nın (Menderes) güneyinde, ovayı

Detaylı

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU Kutsal alanlardaki Onur Anıtları, kente ya da kentin kutsal alanlarına maddi ve

Detaylı

Figür 1. Euromos Ion Kymationu. Figür 6-7. Klazomenai lahitlerinde Ion kymationu. Figür 8. Klazomenai lahtinde Ion kymationu

Figür 1. Euromos Ion Kymationu. Figür 6-7. Klazomenai lahitlerinde Ion kymationu. Figür 8. Klazomenai lahtinde Ion kymationu 762 LEVHA 90 Figür 1. Euromos Ion Kymationu Figür 2. Koranza çift çerçeveli Ion kymationu Figür 4. Kebren Ion kymationu Figür 3. Koranza Ion kymationu Figür 5. Klazomenai lahtinde Ion kymationu Figür 6-7.

Detaylı

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir Kültür Turizmi ve İzmir Ümit ÇİÇEK Ege Bölgesi, Anadolu nun batısında, tarihin akışı içerisinde birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış, suyun hayat verdiği nehirleri ile bereketli ovalara sahip bir

Detaylı

PHOKAIA DA AKURGAL IN KAZILARI IŞIĞINDA SON DÖNEM ÇALIŞMALARI

PHOKAIA DA AKURGAL IN KAZILARI IŞIĞINDA SON DÖNEM ÇALIŞMALARI PHOKAIA DA AKURGAL IN KAZILARI IŞIĞINDA SON DÖNEM ÇALIŞMALARI VI.Türk Tarih Kongresi nde Foça Kazıları üzerine bir bildiri sunan Akurgal, Arkeoloji literatürünün mühim bir desideratum u olan bu eski Ion

Detaylı

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. İSKENDER Gençlik yılları

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. İSKENDER Gençlik yılları HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 2.Ders Dr. İsmail BAYTAK İSKENDER Gençlik yılları 19.10.2017 MÖ.336-323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük imparatoru. Makedonya kralı II. Filip'in oğlu.

Detaylı

Figür 1. Ny Carlsberg Glyptotek Müzesi ndeki XIII numaralı plaka Katalog 23

Figür 1. Ny Carlsberg Glyptotek Müzesi ndeki XIII numaralı plaka Katalog 23 732 LEVHA 60 Figür 1. Ny Carlsberg Glyptotek Müzesi ndeki 3368. XIII numaralı plaka Katalog 23 Figür 2. Los Angeles, Malibu Paul Getty Müzesi ndeki envanter numarası bilinmeyen plaka Katalog 24 Figür 3-4.

Detaylı

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI Fen Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü 4. Sınıf öğrencilerine yönelik olarak Arazi Uygulamaları VII dersi kapsamında Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

İktisat Tarihi II. IV. Hafta

İktisat Tarihi II. IV. Hafta İktisat Tarihi II IV. Hafta İnsan Bilgisinde Devrim - devam Çağdaş yabanlarda olduğu gibi eski çağlarda tıp kuramının özü büyüydü. II. Devrimden sonra Babil de doktorlar aynı zamanda rahipti. Mısır da

Detaylı

YAKIN DOĞU ARKEOLOJİSİ / GEÇ-HİTİT KRALLIĞI

YAKIN DOĞU ARKEOLOJİSİ / GEÇ-HİTİT KRALLIĞI YAKIN DOĞU ARKEOLOJİSİ / GEÇ-HİTİT KRALLIĞI Timothy P. Harrison PATİNA KRALLIĞI NIN BAŞKENTİ TELL TAYINAT Kazı çalışmaları, bit hilani olarak adlandırılan birkaç büyük saray kompleksini ve zarif bir şekilde

Detaylı

Antik Yunan Kentleri (Polis)

Antik Yunan Kentleri (Polis) Antik Yunan Kentleri (Polis) Batı dünyasında gerçek anlamıyla kentin gelişmesi ise Antik Yunan kentleri ile başlamıştır. Atina, Korent, Isparta, Siraküza ve Miletos gibi kentler, hem askeri ve ticari bir

Detaylı

Bayraklı Höyüğü - Smyrna

Bayraklı Höyüğü - Smyrna Bayraklı Höyüğü - Smyrna Meral AKURGAL Smyrna, İzmir Bayraklı daki höyük üzerinde yer alır. Antik dönemde batısı ve güneyi denizle çevrili küçük bir yarımadacıktır. Yüz ölçümü yaklaşık yüz dönüm olan Bayraklı

Detaylı

İZMİR ARKEOLOJİ MÜZESİ

İZMİR ARKEOLOJİ MÜZESİ İZMİR ARKEOLOJİ MÜZESİ ARKEOLOJİ MÜZESİ 8.500 yıllık zengin bir geçmişe sahip Ege nin incisi İzmir, Hititlerden İyonlara, Lidyalılardan Perslere, Helenlerden Romalılara ve Bizanslılardan Osmanlılara kadar

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

Eski Mısır Tarihi Kaynakları

Eski Mısır Tarihi Kaynakları Eski Mısır Tarihi Kaynakları Eski Mısır tarihinin araştırılmasında hem yazılı hem de yazısız kaynaklar kullanılmış ve kullanılmaktadır. Eski Mısır medeniyetinden günümüze dek ulaşmış olan tüm kalıntılar

Detaylı

DASKYLEION. Daskyleion Daskylos un. .. Bir Satraplık Başkenti

DASKYLEION. Daskyleion Daskylos un. .. Bir Satraplık Başkenti .. Bir Satraplık Başkenti DASKYLEION Yazan: ÖZGÜR TURAK Balıkesir ili, Bandırma ilçesine bağlı Ergili mahallesinin 2 km batısında, Manyas gölünün 100 m güneyinde Hisartepe Höyüğü yer alır. Burası Anadolu

Detaylı

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-II 7.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski DOĞU: Anadolu Lydialılar-Lidya Uygarlığı

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-II 7.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski DOĞU: Anadolu Lydialılar-Lidya Uygarlığı ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-II 7.Ders Dr. İsmail BAYTAK Eski DOĞU: Anadolu Lydialılar-Lidya Uygarlığı M.Ö. 1200-750/700 Anadolu: çeşitli beylikler Demir Çağ G Anadolu-Suriye: Geç Hititler D Anadolu:

Detaylı

Aphrodite nin Kenti Aphrodisias

Aphrodite nin Kenti Aphrodisias Aphrodite nin Kenti Aphrodisias Kenan Eren Yrd. Doç. Dr., Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Aphrodisias antik kenti ve Aphrodisias Müzesi, antik kentte son 50 yılda yoğunlaşan kazı

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

İktisat Tarihi II. 2. Hafta İktisat Tarihi II 2. Hafta İKİNCİ DEVRİMİN BAŞLANGICI İkinci bir devrim kendine yeterli küçücük köyleri kalabalık kentler durumuna getirmiştir. Bu dönemde halk yerleşiktir. Köyün kendisi toprak elverdikçe

Detaylı

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-III 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski BATI Hellen Kavramı Yunan Arkaik Çağı ve Ege Göçleri

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-III 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski BATI Hellen Kavramı Yunan Arkaik Çağı ve Ege Göçleri ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-III 2.Ders Dr. İsmail BAYTAK Eski BATI Hellen Kavramı Yunan Arkaik Çağı ve Ege Göçleri HOMEROS DA YUNAN ORTA ÇAĞI / KARANLIK ÇAĞI Büyük Kolonizosyon hareketlerinin başladığı

Detaylı

LYDİA UYGARLIĞI ve SARDEIS

LYDİA UYGARLIĞI ve SARDEIS LYDİA UYGARLIĞI ve SARDEIS Doğu Anadolu da Urartu, Orta Anadolu da Frig devletleri yıkılırken batıda Küçük Menderes Irmağı havzasında yeni bir uygarlık ortaya çıkar. Bu uygarlık M.Ö. 690-546 yılları arasında

Detaylı

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS İÇERİKLERİ

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS İÇERİKLERİ ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS İÇERİKLERİ I. SINIF (I. ve II. Yarıyıl) ARK 101-102 Arkeolojiye Giriş I-II (2) AKTS (3) Arkeolojinin tanımı, amacı, sınırları ve

Detaylı

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI Kelime anlamı İki nehrin arası olan Mezopotamya,

Detaylı

II. ULUSLARARASI IONIA KONFERANSI 30 MAYIS-1 HAZIRAN 2011, İZMİR

II. ULUSLARARASI IONIA KONFERANSI 30 MAYIS-1 HAZIRAN 2011, İZMİR Tarih Okulu The History School Mayıs - Ağustos 2011 May-August 2011 Sayı X, 245-250. Number X, 245-250. II. ULUSLARARASI IONIA KONFERANSI 30 MAYIS-1 HAZIRAN 2011, İZMİR Ergün LAFLI Özet Bu kısa haber niteliğindeki

Detaylı

2015-2016 GÜZ YARIYILI ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ 1. ÖĞRETİM HAFTALIK DERS PROGRAMI PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA 08-30 09-00 ARK131

2015-2016 GÜZ YARIYILI ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ 1. ÖĞRETİM HAFTALIK DERS PROGRAMI PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA 08-30 09-00 ARK131 I.SINIF 2015-2016 GÜZ YARIYILI ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ 1. ÖĞRETİM HAFTALIK DERS PROGRAMI 08-30 09-00 ARK131 Minos ve Myken Çağı Mimarlığı 09 15 ARK131 10 15 Minos ve Myken Çağı Mimarlığı 10 30 11 00 ARK101 Arkeolojiye

Detaylı

MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI

MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI Özel Bölüm MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI İsmail Ergüder*, Ezel Babayiğit*, Doç. Dr. Sema Atik Korkmaz** * TKİ Kurumu Genel Müdürlüğü 06330, Ankara. ** Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler

Detaylı

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi 7. II.Sargon Dönemi ( siyasi tarih, Anadolu-Assur ilişkileri, kabartmalar ve diğer sanat eserleri) II.Sargon, Strommenger,E., 1962, no.224 II. SARGON / II. Şarru-kin

Detaylı

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI DERS KATALOĞU

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI DERS KATALOĞU ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI DERS KATALOĞU 20.9.2017 Arkeoloji Programı Düzey Teori Uyg. Lab. AKTS ARKE501 - Antik Çağ Yontu Sanatı I YL 3 0 0 5 Understanding

Detaylı

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM URARTU UYGARLIĞI Gülsevilcansel YILDIRIM 120213060 Urartular MÖ birinci yüzyılın başında, Van Gölü ve çevresinde önemli bir devlet Kuran ve günümüze kadar buradaki uygarlıkları etkilemiş bir kavimdir.

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 1 632-1258 HALİFELER DÖNEMİ (632-661) Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, her biri İslam ın yayılması için çalışmıştır. Hz. Muhammed in 632 deki vefatından sonra Arap

Detaylı

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS 31. 32. Televizyonda hava durumunu aktaran sunucu, Türkiye kıyılarında rüzgârın karayel ve poyrazdan saatte 50-60 kilometre hızla estiğini söylemiştir. Buna göre, haritada numaralanmış rüzgârlardan hangisinin

Detaylı

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Akadlar,Babiller,Asurlular ve Elamlılar Video Ders Anlatımı AKADLAR M.Ö. 2350 2150 Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Samiler tarafından Orta Mezopotamya da Kral Sargon

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

13. YY. DA ARAMİ KAVİMLERİ BET ZAMANİ: Qir ülkesi halkı daha Emar metinlerinde görülmeden önce, Arami kavimlerine eski Kaŝiyari Dağı olan Tur Abdin

13. YY. DA ARAMİ KAVİMLERİ BET ZAMANİ: Qir ülkesi halkı daha Emar metinlerinde görülmeden önce, Arami kavimlerine eski Kaŝiyari Dağı olan Tur Abdin 13. YY. DA ARAMİ KAVİMLERİ BET ZAMANİ: Qir ülkesi halkı daha Emar metinlerinde görülmeden önce, Arami kavimlerine eski Kaŝiyari Dağı olan Tur Abdin yakınlarında rastlanır. Gerçek tarihi belgeler MÖ 13.

Detaylı

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ).

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ). MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: 850-500). Ö n e m l i M e d merkezleri: Nush-i Jan, Godin II Safha, ve Baba Jan

Detaylı

DENİZ KAVİMLERİ. Dr. Öğrt. Üyesi Görkem Kökdemir

DENİZ KAVİMLERİ. Dr. Öğrt. Üyesi Görkem Kökdemir DENİZ KAVİMLERİ Arkeolojik kriterlere göre M.Ö. 2. binin son iki yüzyılında Demir Devri nin başladığı kabul edilmektedir. Bu devirde demirin üretimi ve kullanımı hızlı bir şekilde yaygınlaşmıştır. Bu önemli

Detaylı

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ DEMETER

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ DEMETER KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ DEMETER Doç. Dr. Erhan Öztepe Sunum içerisinde kullanılan görseller telif hakkına sahip olup yalnızca eğitim amaçlıdır. Başka amaçlarla kullanılamaz DEMETER DEMETER büyük

Detaylı

İktisat Tarihi II. I. Hafta

İktisat Tarihi II. I. Hafta İktisat Tarihi II I. Hafta Tarih Öncesi Çağların Bölümlenmesi Taş Çağı Bakır Çağı Tunç veya Bronz Çağı Tarihsel gelişim türün sürdürülmesi ve çoğalmasına katkıda bulunma ölçütüne göre de yargılanabilir.

Detaylı

PANAZTEPE- MENEMEN KAZISI

PANAZTEPE- MENEMEN KAZISI PANAZTEPE- MENEMEN KAZISI 1982 yılında Manisa Müzesine satılan bir grup eser bilim dünyasının dikkatini çekti. Bu eserler bir mezarlık soygununa işaret ediyordu. Soyulan mezarlar açıkça M.Ö. 2. binyılın

Detaylı

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ Burcu Aslı ÖZKAN İlk Çağda Anadolu da kurulan bazı uygarlıklar Hitit, Frig,Urartu, Lidya. HİTİTLER MÖ(1700) Başkenti Hattuşa (Boğazköy) Malatya Orta Anadolu

Detaylı

Türkiye Demir Çağı Araştırmaları Üzerine Değerlendirmeler

Türkiye Demir Çağı Araştırmaları Üzerine Değerlendirmeler Türkiye Demir Çağı Araştırmaları Üzerine Değerlendirmeler Alpaslan Ceylan - Gülriz Kozbe - Yasemin Polat Taciser Sivas - Hakan Sivas - Işık Şahin - Yasin Topaloğlu Giriş Anadolu da, Demir Çağı yla (MÖ

Detaylı

Aynı Duvarda Düzlenmiş ve Düzlenmemiş Yüzeyler

Aynı Duvarda Düzlenmiş ve Düzlenmemiş Yüzeyler Aynı Duvarda Düzlenmiş ve Düzlenmemiş Yüzeyler PRİENE NİN KONUTLARI BERGAMA ANTİK KENTİ YUNAN DÖNEMİ ŞEHİR YAPISI MÖ 1050 yıllarından sonra ise genelde Polis adı verilen ilk kent devletleri kurulmaya

Detaylı

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ HADES

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ HADES KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ HADES Doç. Dr. Erhan Öztepe Sunum içerisinde kullanılan görseller telif hakkına sahip olup yalnızca eğitim amaçlıdır. Başka amaçlarla kullanılamaz Yeraltındaki ölüler

Detaylı

HACIBAYRAMLAR 1 NO.LU YAPI ASLANLI YANAL SİMA PLAKALARI

HACIBAYRAMLAR 1 NO.LU YAPI ASLANLI YANAL SİMA PLAKALARI 702 LEVHA 30 Figür 1. Ny Carlsberg Glyptotek Müzesi ndeki 3368.VII numaralı plaka Katalog 1 Figür 2. Ny Carlsberg Glyptotek Müzesi ndeki 3368.XI numaralı plaka Katalog 2 Figür 3. Ny Carlsberg Glyptotek

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler... 4. ÜNİTE İÇİNDEKİLER Tarihteki Önemli Buluşlar... 6 Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor...21 Coğrafi Keşifler... 26 Rönesans... 32 Reform... 36 Mucitler... 43 Düşünce, sanat

Detaylı

CAM ESKİÇAĞ DA CEREN BAYKAN DANİŞ BAYKAN TÜRK ESKİÇAĞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YAYINLARI

CAM ESKİÇAĞ DA CEREN BAYKAN DANİŞ BAYKAN TÜRK ESKİÇAĞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YAYINLARI TÜRK ESKİÇAĞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YAYINLARI Bu çalışma, camın ortaya çıkışından Antik Çağ sonuna dek kullanımına ilişkin üretim ve bezeme tekniklerinin derlendiği bir el kitabıdır. İçeriğinin başlıca amaçlarından

Detaylı

TEOS ARKEOLOJĠ KAZISI 2010 YILI KAZI RAPORU (ĠLK SEZON) Kazı ve Bilimsel AraĢtırmaların Dünü, Bugünü ve Beklentileri

TEOS ARKEOLOJĠ KAZISI 2010 YILI KAZI RAPORU (ĠLK SEZON) Kazı ve Bilimsel AraĢtırmaların Dünü, Bugünü ve Beklentileri TEOS ARKEOLOJĠ KAZISI 2010 YILI KAZI RAPORU (ĠLK SEZON) Kazı ve Bilimsel AraĢtırmaların Dünü, Bugünü ve Beklentileri T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Üniversitesi TEOS ARKEOLOJİ KAZISI Dil ve Tarih-Coğrafya

Detaylı

ADRES : KIBRIS ŞEHİTLERİ CADDESİ 1483 SOK. NO 10 ALSANCAK / İZMİR

ADRES : KIBRIS ŞEHİTLERİ CADDESİ 1483 SOK. NO 10 ALSANCAK / İZMİR BÜLTEN 2 1.YARIŞMA TERTİP KURULU BAŞKAN : HACER AKYÜZ TÜRKİYE ORYANTİRİNG FEDERASYON BAŞKANI KURUL ÜYELERİ: NUAMMER USLU OKTAY BAK ÖZGÜR MORBEL MUSTAFA ARIS SURAY DURAN KEMAL KORKMAZ İZMİR GHSİM İL MÜDÜRÜ

Detaylı

BASIN METNİ 16.01.2012 BEYLİKDÜZÜ MİGROS ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÇOCUK KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ. Thema Anadolica!

BASIN METNİ 16.01.2012 BEYLİKDÜZÜ MİGROS ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÇOCUK KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ. Thema Anadolica! BASIN METNİ 16.01.2012 BEYLİKDÜZÜ MİGROS ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÇOCUK KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ Thema Anadolica! ECE TÜRKİYE - BEYLİKDÜZÜ MİGROS ALIŞVERİŞ MERKEZİ NDE UNUTULMAZ BİR KÜLTÜR-SANAT SERÜVENİ Thema

Detaylı

Prof. Dr. Fahri Işık Hekatomnos Lahdini Akademia Vakfı için anlattı

Prof. Dr. Fahri Işık Hekatomnos Lahdini Akademia Vakfı için anlattı Prof. Dr. Fahri Işık Hekatomnos Lahdini Akademia Vakfı için anlattı Akdeniz Ülkeleri Akademisi Vakfı nın (Akademia) davetlisi olarak Bodrum a gelen Arkeolog Prof. Dr. Fahri Işık, Bodrum Belediyesi nin

Detaylı

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Yrd. Doç. Dr. Yiğit H. Erbil, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı

Detaylı

Arkaik kelimesi arkeolojide, herhangi bir uygarlık sanatının ilk evresi; olgunluk çağına geçmeden evvelki başlangıç dönemi anlamında kullanılmaktadır.

Arkaik kelimesi arkeolojide, herhangi bir uygarlık sanatının ilk evresi; olgunluk çağına geçmeden evvelki başlangıç dönemi anlamında kullanılmaktadır. GİRİŞ Troya Savaşının, Kıta Yunanistan da hüküm süren Akhalar ile Anadolu yu temsil eden Troyalılar arasında meydana geldiği ve Akhalar ın galibiyeti ile sona erdiği kabul edilmektedir. Ancak gerçekte

Detaylı

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ: TARİHİ : Batı Toroslar ın zirvesinde 1288 yılında kurulan Akseki İlçesi nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. O devirlerde Marla ( Marulya) gibi isimlerle adlandırılan İlçe, 1872

Detaylı

Kent Devleti nden Akdeniz İmparatorluğuna: İtalya da Fetih ve Genişleme

Kent Devleti nden Akdeniz İmparatorluğuna: İtalya da Fetih ve Genişleme Kent Devleti nden Akdeniz İmparatorluğuna: İtalya da Fetih ve Genişleme Geçmiş İ.Ö. 5. yüzyıldan 3. yüzyıla kadar Roma, bir yandan sınıf çatışmalarına sahne olurken öte yandan İtalya yarımadasındaki diğer

Detaylı

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar).

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar). PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar). Sanherib, Sennaherib, Sin-ahhe-riba ( 704-681) II. Sargon un 705 te ölümünde sonra, tahta oğlu Sanherib

Detaylı

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S ) İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S. 226-652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü:

Detaylı

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı İspanya da 120 un değirmeni olduğu bilinmektedir. Bu değirmenlerin çok büyük bir çoğunluğu yılda 2000 tonun üzerinde kapasiteyle çalışmaktadır. Pazarın yüzde 75

Detaylı

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ APOLLON

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ APOLLON KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ APOLLON Doç. Dr. Erhan Öztepe Sunum içerisinde kullanılan görseller telif hakkına sahip olup yalnızca eğitim amaçlıdır. Başka amaçlarla kullanılamaz Yunan tanrılar topluluğunun

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İLKÇAĞ TARİHİ Ders No : 0020100003 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations www.libridergi.org Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations SAYI IV (2018) T. AKÇAY, Yunan ve Roma da Ölü Kültü. Ankara 2017. Bilgin Kültür Sanat Yayınları,

Detaylı

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Anadolu Üniversitesi Yılı Side Kazısı Çalışmaları. (12 Temmuz-8 Eylül 2010)

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Anadolu Üniversitesi Yılı Side Kazısı Çalışmaları. (12 Temmuz-8 Eylül 2010) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anadolu Üniversitesi 2010 Yılı Side Kazısı Çalışmaları (12 Temmuz-8 Eylül 2010) Doç. Dr. Hüseyin Sabri Alanyalı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anadolu Üniversitesi RAPOR

Detaylı

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ ARTEMİS

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ ARTEMİS KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ ARTEMİS Doç. Dr. Erhan Öztepe Sunum içerisinde kullanılan görseller telif hakkına sahip olup yalnızca eğitim amaçlıdır. Başka amaçlarla kullanılamaz Zeus ile Leto nun

Detaylı

Roma Öncesi İtalya da Etrüskler ve Yunanlar, İ.Ö. 8.- 5. yüzyıllar

Roma Öncesi İtalya da Etrüskler ve Yunanlar, İ.Ö. 8.- 5. yüzyıllar Roma Öncesi İtalya da Etrüskler ve Yunanlar, İ.Ö. 8.- 5. yüzyıllar İtalya, Akdeniz de gelişen uygarlıklar bağlamında göreceli olarak sonradan ortaya çıktı, fakat kolonizasyon açısından göçmenlere oldukça

Detaylı

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur.

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur. 1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur. a) Tutsaklık düzeni b) Üretim artığının sağlanması c) Uzmanlaşmış zanaatçı sınıfı

Detaylı

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. MISIR BAHÇELERİ En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. pramitler Mısırlıların kralarına yaptıkları

Detaylı

Helen Birliği/İskender İmparatorluğu

Helen Birliği/İskender İmparatorluğu Helen Birliği/İskender İmparatorluğu Makedonyalı İskender in tahta çıkışı = Per İmp. Aile kavgaları+yunan sitelerinin iflası Yunan Siteleri= Artan nüfus+işsizlik ve besin eksikliği+çiftçilerin sürekli

Detaylı

ADRES : KIBRIS ŞEHİTLERİ CADDESİ 1483 SOK. NO 10 ALSANCAK / İZMİR

ADRES : KIBRIS ŞEHİTLERİ CADDESİ 1483 SOK. NO 10 ALSANCAK / İZMİR BÜLTEN 3 1.YARIŞMA TERTİP KURULU BAŞKAN : HACER AKYÜZ TÜRKİYE ORYANTİRİNG FEDERASYON BAŞKANI KURUL ÜYELERİ: NUAMMER USLU OKTAY BAK ÖZGÜR MORBEL MUSTAFA ARIS SURAY DURAN KEMAL KORKMAZ İZMİR GHSİM İL MÜDÜRÜ

Detaylı

ARKAİK DÖNEM İONİA KENT SURLARININ GELİŞİMİNDE PHRYG VE LYDİA SUR İNŞAAT TEKNİKLERİNİN KATKILARI * Sinan PAKSOY **

ARKAİK DÖNEM İONİA KENT SURLARININ GELİŞİMİNDE PHRYG VE LYDİA SUR İNŞAAT TEKNİKLERİNİN KATKILARI * Sinan PAKSOY ** Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Ağustos 2018 Agust 2018 Yıl 11, Sayı XXXV, ss. 554-591. Year 11, Issue XXXV, pp. 554-591. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/joh1338 Geliş Tarihi:

Detaylı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı SANAT TARİHİ I Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı Gotik Sanat Ortaçağ: Antik Çağ ın sona ermesinden (6. yüzyılın ilk yarısından) Rönesans a kadar olan yaklaşık bin yıllık dönem - klasik çağ

Detaylı

İlkel Köyden Kente Geçiş Süreci

İlkel Köyden Kente Geçiş Süreci İlkel Köyden Kente Geçiş Süreci Yerleşik Yaşama Geçişte Buğdayın Önemi Buğday dayanıklı bir bitkidir. Zengin toprakta, fakit toprakta yetişir. Uzun süre saklanabilir. Besin değeri zengindir. Çeşitli şekillerde

Detaylı

BURGAZ KAZILARI 2008 YILI ÇALIŞMALARI

BURGAZ KAZILARI 2008 YILI ÇALIŞMALARI BURGAZ KAZILARI 2008 YILI ÇALIŞMALARI Numan Tuna, Nadire Atıcı, İlham Sakarya Burgaz örenyerindeki 2008 yılı kazı, belgeleme ve restorasyon-konservasyon çalışmaları Prof.Dr. Numan Tuna başkanlığındaki

Detaylı

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA III.BÖLÜM Bu bölümde ağırlıklı olarak Kızılırmak deltasının batı kenarından başlayıp Adapazarı ve Bilecik'in doğusuna kadar uzanan ve Kastamonu yu içine alan Batı Karadeniz Bölümü, Kastamonu ili, Araç

Detaylı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı SANAT TARİHİ I Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı Ege coğrafyası: - Ege dünyası M.Ö. 16. yüzyıldan M.Ö. 1200 e kadar Miken çağının etkisinde kalmıştır. - M.Ö. 1200-1050 yılları arası Batı

Detaylı