$ $ #!!$# $ "# $ # " $ # "!$ " #!$ !$# $#!$ Denizli Büyükşehir +&' '* + '! Belediye Başkanı Osman Zolan dur durak bilmiyor.

Transkript

1 İzmir'in Bornova ilçesindeki, satışı büyük tepkilere, yürüyüş ve eylemlere sebep olan Ağaçlı Yol üzerindeki arazinin satışının yürütmesi, Danıştay tarafından durduruldu Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan dur durak bilmiyor. İlçe ziyaretlerini sürdüren Başkan Zolan'ın son durağı Beyağaç ve Kale oldu. Başkan Zolan, Büyükşehir'in sorumluluğunda olan Beyağaç Köyceğiz yolunda çalışmalara başlandığı müjdesini verdi Karayolları Bölge Müdürlüğü ne ait, 196 milyon lira bedelle satılar 54 bin metrekarelik iki arazi için daha önce plan değişiklikleri konusunda verdiği iptal kararının ardından Danıştay, bu defa da yürütmeyi durdurma kararı verdi. Danıştay, "bölgesel park" alanı ile ilgili olarak satışı durdurma kararını verirken gerekçesini ise şöyle açıkladı: Taşınmazların oluşumunun ve i- mar planlarındaki işlevlerinin dayanağı olan 2012/144 sayılı kurul kararı, Danıştay 6. Dairesi nin kararıyla durduruldu. Bu durumda dava konusu işlemde (arazilerin satışı) hukuka uygunluk bulunamamaktadır. devamı 3 te 17 Haziran 2014 Salı Popülaritesi her yıl biraz daha artan Yassıcaada, sezonun daha ilk hafta sonunda büyük ilgi gördü. Günübirlik tatilin merkezi, 8 Eylül e kadar İzmirlileri Ege nin mavi sularıyla buluşturacak. 16 da Denizli Valisi Demir, "İnanıyoruz bu yılki ziyaretçi sayımızı 1 milyon 700 bin kişinin üzerine çıkararak rekorumuzu egale edeceğiz." dedi 9 da Konak Belediyesi ve Atletizm Federasyonu müthiş bir projeye imza atmak üzere Dünyada, sadece 10 tane örneği olan Performans Merkezi; Konak Belediyesi nin yer göstermesi durumunda İzmir de yapılacak. Tüm dünyanın yararlanacağı ve spor yaralanmalarının son teknoloji ile tespit edilip tedavi edileceği bu tesisin açılışına, dünyaca ünlü atlet Hüseyin Bolt un da getirilmesi planlanıyor ÖZEL HABER

2 SAYFA 02 MAVI KIRMIZI SARI 17 Haziran 2014 Salı Gençlere örnek olmak zorundayız 20 yılı aşkın bir süre Anadolu yu gezerek gençliği alkol ve uyuşturucu illetine karşı uyaran ünlü sanatçı Cüneyt Arkın, "Sanatçılar, bu konuda üzerine düşeni yapmıyor. Durum çok kötü" dedi Türk sinemasının unutulmaz jönlerinden Cüneyt Arkın, 20 yılı aşkın bir süre Anadolu yu gezerek gençliği alkol ve özellikle uyuşturucu illetine karşı uyarmasına rağmen herhangi bir tedbir alınmadığını söyledi. O zaman birçok şeyi söylemiştik, Önlem alınmazsa, yaş küçülür, başımıza bela olur diye. Dinlemediler, dinletemedik. Kendi çocuklarımızı kendi elimizde öldürür hale geldik, gençliği öldürüyoruz. Her manada gençliği öldürüyoruz. Özellikle alkol ve uyuşturucu öyle bir arttı ki yaş da küçüldü. Hiç bir iş yapmıyoruz, hiç bu konuda uğraşan yok." diyen Cüneyt Arkın, sanatçıların da topluma örnek insanlar olması gerektiğini, sadece şarkı söyleyip, film yapmakla sanatçı olunmayacağını dile getirdi. Bursa Anatolium Alışveriş Merkezi nde Babalar Günü sebebiyle düzenlenen etkinliğe, oğulları Kaan ve Murat Arkın ile birlikte katılan Yeşilçam ın unutulmazlarından Cüneyt Arkın, toplumsal konulara dikkat çekti. Etkinlik öncesi gazetecilerin sorularını cevaplandıran Cüneyt Arkın, çocuklarının hiçbir zaman içkili mekanlarda, nahoş görüntülerle gündeme gelmediğini söyledi. Ünlü aktör, şunları kaydetti: "Allah a şükür, iki tane arslan gibi evladım var, Allah onlardan her zaman razı olsun. Bir gün siz bu çocukları, içkili yerde kadınla kızla görmediniz herhalde. Bu çok önemli, bir sanatçı sadece şarkı söyleyerek, film çekerek Türk halkına karşı görevini yapmış olmuş sayılmaz. Halka karşı onun sorumlulukları vardır. Önce gençlere örnek olmalıdır. Oturması, yürümesi, insanlarla konuşması, Türkçe yi nasıl kullanıyor? Biz Türkçe yi çok kötü kullanıyoruz." "ASIL MALKOÇOĞLU NAMUSUYLA EVİNE EKMEK GÖTÜREN BABALARDIR" Malkoçoğlu flimindeki kahramanlığa dikkat çeken Arkın, Bana diyorlar ki Sen Malkoçoğlu sun, tamam kahraman. Kahraman nedir ya? Vallahi Türkiye de evine alın teriyle, namusuyla ekmek götürüp ailesini doyuran her baba kahramandır. Bu çok önemli. Bir de bir babanın şerefi de çocuklarına en iyi eğitimi vermek, ben o işi yaptım. Ondan sonra ne halt olurlarsa olsunlar, biri artist olur, biri artiz olur, hiç karışmadım. Yeşilçam ın toplumsal olayları çok iyi analiz ettiğini belirten Arkın, Türk sinemasını yapan bizler bir anlamda iyi eğitim görmüş insan sayısı azdı ama bunlar arif insanlardı, halkın içinden geldikleri için halkla beraber yaşadıkları için Türkiye yi çok iyi biliyorlardı. Biz Maden filminde Soma da olacakları çok iyi görmüşüz. Cemil, Cemil dönüyor, yıkılmayan adam filmlerinde Türkiye nin bugünlerini görmüşüz, bugünleri anlatmışız. Sanatçının öngörüsünün olması lazım. Bana bazı arkadaşlarım geliyor Uyuyamıyorum, sen doktorsun, uyku ilacı yaz diyorlar. Ne gerek var, televizyon izle yeter diyorum." Çocuklarının hiç kötü alışkanlıkları olmadığını dile getiren Cüneyt Arkın, uyuşturucu kullanımının yaygınlaştığına yönelik bir soruyu da cevaplandırdı. 20 sene Anadolu yu dolaşarak gençlere alkol ve özellikle uyuşturucunun zararlarını anlattığını vurgulayan Arkın, şöyle devam etti: "Sonra veliler de konuyu fark edip bu konuda bilgi istediler. O zaman birçok şeyi söylemiştik, Önlem alınmazsa yaş küçülür, başımıza bela olur diye. Dinlemediler, dinletemedik. Bir televizyon canlı yayınında bağırdım, kendi çocuklarımızı kendi elimizde öldürür hale geldik, gençliği öldürüyoruz. Her manada gençliği öldürüyoruz. Özellikle alkol ve uyuşturucu öyle bir arttı ki yaş da küçüldü. Hiç bir iş yapmıyoruz, hiç bu konuda uğraşan yok." NEYİ İYİ YAPIYORUZ? Dünya Kupası maçlarının izleyip izlemediği sorulan Arkın, "Biz neden yokuz orada, uyutuyorlar bizi. Bu konuda Babacan programında gördüm, sporcu çocukların soyunma odaları yok. Türkiye yi neyi icat ediyor, bilim adamları, TÜBİTAK ne bulmuş, dünyaya ne bulup sunmuşuz. Türkiye ne buldu, ne buluşu yaptı." Basın toplantısının ardından Cüneyt Arkın ve oğulları, vatandaşların sorularını cevaplandırdı. Şükriye Tutkun bu akşam İzmir'de İzmir Büyükşehir Belediyesi nin düzenlediği Aşık Veysel Sanat Günleri, birbirinden güzel 10 konserle yaz gecelerine ayrı bir renk katacak. Bugün başlayan ücretsiz konser dizisinin ilk konuğu Şükriye Tutkun. 17 Eylül e kadar sürecek konserlerde Hüsnü Şenlendirici, Aytaç Doğan ve İsmail Tunçbilek ten oluşan Taksim Trio, Erkan Oğur, Makbule Kaya ve Grup Karmate gibi birbirinden ünlü şarkıcı ve gruplar sahne alacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi, yaz akşamlarının vazgeçilmezlerinden biri haline gelen Aşık Veysel Sanat Günleri yle bu yaz da birbirinden değerli sanatçıları ücretsiz konserlerle İzmirlilerle buluşturacak. Kentin en seçkin kültür ve sanat mekanlarından biri haline gelen Bornova Rekreasyon Alanı ndaki 5 bin kişilik Aşık Veysel Amfi Tiyatrosu nda düzenlenecek sanat günlerinin ilk konuğu, Türk Halk Müziği nin güçlü sesi Şükriye Tutkun olacak. Sevilen sanatçı, hayranları için bugün saat de sahne alacak. 10 konser Aşık Veysel Sanat Günleri kapsamında Tutkun dan sonra, 9 Temmuz da Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu, 16 Temmuz da Grup Abdal, 23 Temmuz da Hasan Yükselir konser verecek. 6 Ağustos taki konserde Grup Karmate sahneye çıkacak. Sanat günlerine 13 Ağustos ta Makbule Kaya, 20 Ağustos ta ise Hüsnü Şenlendirici, Aytaç Doğan ve İsmail Tunçbilek ten oluşan Taksim Trio konuk olacak. 27 Ağustos tarihinde Efkan Şeşen hayranlarıyla buluşacak. Konser dizisinde 3 Eylül de Servet Kocakaya sahne alacak. Aşık Veysel Sanat Günleri nin kapanış konserini ise 17 Eylül de Erdal Erzincan ile Kayhan Kalhor birlikte verecek. (HABER MERKEZİ) Kara trenin Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Erzurum Tren Garı'ndaki müzeyi ziyaret edenler, hatıralarla tarihe yolculuk yapıyor. İşletme Müdürü Yeşilyurt: "Eskiden tren garında insanlar hep sevdiklerini beklerlerdi ve bu bekleyişlerde farklı anılar yaşarlardı. Şimdi buraya gelenler sevdiklerini o hatıralar arasında buluyorlar" dedi Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Erzurum Tren Garı'ndaki müzeyi ziyaret edenler, hatıralarla tarihe yolculuk yapıyor. Teknolojinin henüz gelişmediği dönemlerde trenin gara geldiğini haber veren çanlardan, bekleme salonunda trenin kalkış saatini beklerken aydınlatmada kullanılan gaz lambalarına, İngiliz yapımı 1900'lü yıllara ait sahra telefonlarına ve Cumhuriyet döneminin nadide 5 eserinden birisi olan şilti bünyesinde barından müzede, kara trenin beyaz hatıraları yaşatılıyor. İşletme müdürü Yunus Yeşilyurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, demiryolu personelinin çalışmaları sonucu oluşturulan müzede, tarihe ışık tutan ve hatıraları bünyesinde barındıran eserlere ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Amaçlarının geçmişten günümüze kadar gelen, kara trenin beyaz hatıralarını yaşatmak olduğunu belirten Yeşilyurt, "Müzemizde yaklaşık 350 parça tarihi eser yer alıyor. Tamamı demiryolları personelinin gayretiyle burada bulunuyor. Amacımız, Türkiye'de demir yollarının nereden nereye geldiğini göstermek ve kara trenin beyaz hatıralarını tek çatı altında toplamak. İnsanların burayı ziyaretinde o nadide eserlerin arasında kendilerinden birer hatıra bulmasını sağlamak" Yeşilyurt, müzeyi gezenlerin kısa sürede olsa dışarı çıkmak istemediklerini, hatıra defterine yazdıkları notlardan anladıklarını ifade etti. Demiryolları müzesinin ücretsiz ve herkese açık olduğunu ifade eden Yeşilyurt, şöyle konuştu: "Demiryolları müzesi tamamen personellerin gayretleri sonucu oluşturuldu. Müzede yaklaşık 350 BEYAZ hatıraları parça nadide eser bulunmakta. Demiryollarında geçmiş yıllarda kullanılan malzemeler burada hiçbir şekilde yıpranmadan bozulmadan duruyor. Müzemizde, resmi yazışmaların ve şehirler arası paraların taşınmasında kullanılan deri çantalar, haberleşmede kullanılan eski telefonlar, teknolojiye uyum sağlamadan önce yolculara trenin geldiğini haber vermek için kullanılan çanlar, elektrik olmadan önce bekleme salonunu aydınlatmak amacıyla kullanılan antika lambalar var. Geçmişten geleceğe zaman tünelini andıran müzede, Türkiye'de demiryolların nereden nereye geldiğini göstermek en büyük amacımız." Yeşilyurt, müzeyi ziyaret edenlerin en çok Cumhuriyet dönemine ait ve 5 nadide eserden birisi olan şilti görmek istediklerini söyledi. Şiltin, 1939 yılında gar binasının işletmeye açılması nedeniyle verildiğini, tek isteklerinin bu hatıraları gelecek nesillere aktarmak olduğunu belirten Yeşilyurt, şunları kaydetti: "Vatandaşlarımız buradan memnun ayrılıyorlar. Nostaljiye yolculuk veya geçmişe yolculuk yapıyorlar. Müzemizde bulunan ve 1939 yılına ait şilt en fazla ilgi gören eserlerden birisi. Açılış hatırası olarak verilen şilt aynı zamanda Cumhuriyet döneminin 5 nadide eserinden birisidir. Bu eserlerin gelecek nesillere aktarılması tek gayemiz. Ziyaret defterimize vatandaşlarımızın aktardıkları çok ilginç diyaloglar var. İçinden geçen duygularını aktararak geçmişe yolculuk yapıyorlar. Çünkü burada hiç kullanılmamış sağlık malzemelerinden tutunda imal edilen fabrikalarda bile örnekleri olmayan 1900'lü yıllarda or kutularıyla muhafaza edilen ilaçlara, tren lokantalarında kullanılan orjinal tabak, çatal, kaşık setlerine, orjinal TCDD saatlerine kadar her hatıra var. Eskiden tren garında insanlar hep sevdiklerini beklerlerdi ve bu bekleyişlerde farklı anılar yaşarlardı. Şimdi buraya gelenler sevdiklerini o hatıralar arasında buluyorlar." Yeşilyurt, Telekom bölge müdürlüklerinin kendi müzelerinde olmayan tarihi telefonların da müzede bulunduğunu ifade ederek, "Türk Telekom Bölge Müdürümüz burayı ziyaretinde 'bizde olmayan tarihi telefonlar sizde var' diyerek şaşkınlığını dile getirmişti. Aslına bakarsanız gerçekten de öyle. Müzede bulunan 1919 ve 1930 yıllarına ait İngiliz yapımı sahra telefonlarının ben başka bir yerde örneğini henüz göremedim" (AA) Yıl: 3. Sayı: Haziran 2014 Salı Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü- Yayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörü Nur Gülmez BEL Turgut KOÇ Denizli Temsilcisi Sedat KAYA sedatkaya20@hotmail.com İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: info@sondakikagazetesi.com Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ 17 Haziran Şubat Perşembe Salı Danıştay İzmir'deki Ağaçlı Yol'un satışını durdurdu İzmir'in Bornova ilçesindeki, satışı büyük tepkilere, yürüyüş ve eylemlere sebep olan Ağaçlı Yol üzerindeki arazinin satışının yürütmesi, Danıştay tarafından durduruldu. Karayolları Bölge Müdürlüğü ne ait, 196 milyon lira bedelle satılar 54 bin metrekarelik iki arazi için daha önce plan değişiklikleri konusunda verdiği iptal kararının ardından Danıştay, bu defa da yürütmeyi durdurma kararı verdi. Danıştay, "bölgesel park" alanı ile ilgili o- larak satışı durdurma kararını verirken gerekçesini ise şöyle açıkladı: Taşınmazların oluşumunun ve imar planlarındaki işlevlerinin dayanağı olan 2012/144 sayılı kurul kararı, Danıştay 6. Dairesi nin kararıyla durduruldu. Bu durumda dava konusu işlemde (arazilerin satışı) hukuka uygunluk bulunamamaktadır. AFAD'ın yaralı işçiler listesinde ismi çıkmayınca yardım alamadı Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs'ta yer altı kömür işletmesinde yaşanan maden faciası sonrası ismi AFAD'ın yaralı listesinde yer almadığı için yardım alamadığını belirten Ahmet Mutluer, çok mağdur olduğunu dile getirdi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), facia sonrası ölü sayısı 301, sağ kurtarılan sayısını ise 486 işçi olarak açıklayıp, internet sitesine koymuştu. Paşa vardiyasında çalışan işçilerden Ahmet Mutluer, faciada 6 saat yer altında ölü ve canlı işçi arkadaşını dışarıya çıkarttığını, sonrasında ise kendisinin hastaneye götürüldüğünü, iki gün boyunca y- oğun bakımda kaldığını, ancak AFAD'ın yaralı işçiler listesinde yer almadığını ifade etti. Listede ismi çıkmadığı için AFAD'ın Kaymakamlık üzerinden işçilere yaptığı 500 liralık yardımdan yararlanamadığını, k- endi gibi pek çok işçinin daha bu şekilde mağdur olduğunu dile getiren Mutluer, ilgililerden yardım istedi. Yardımı alamadığı için evinin elektriğini kesildiğini ifade eden Mutluer, listede isminin yer alması için yaptığı girişimleri ise şöyle anlattı: "Kaymakamlık binasında, kazada kurtulanların ve şehit aileleriyle ilgili bir liste olduğunu öğrendim. Oraya vardığımda listeye baktım, dedim ki listede benim ismim yok. 'Ben hastanede yoğun bakımda kaldım. Gelen arkadaşların listeleri, hastaneden çıkışları ve ocaktan kurtuluşları yazıyor, listede benim ismim niye yok?' diye sordum. 'AFAD bölgesi vermiş bunları. Patlama esnasında içeriye girenleri yazan listelerden alın' dediler. Ben de AFAD müdürünü arayıp durumu izah ettim. Bana, hastaneye yattığıma dair evraklarımı hazırlamamı, kaymakamlığa gitmemi, işlemimin yapılmasını söyledi. Bunları yapmış olmama ve aradan onbeş gün geçmesine rağmen hale ismimin çıkmasını bekliyorum." Yol 24 gün sonra açıldı, PKK eylemini yolun kenarındaki çadırda sürdürecek PKK nın gençlik ve milis yapılanması tarafından 24 gündür trafiğe kapatılan Diyarbakır-Bingöl kara yolu, KCK nın çağrısı üzerine açıldı. Yolu trafiğe açan örgüt, bölgedeki eylemini yolun kenarına kurduğu çadırlarda sürdürecek. Bazı arama noktalarını kaldıran jandarma ise eylem bölgesinde yüzü kapalı kişilerin olması nedeniyle kamyon ve çekici gibi ağır araçların geçişine izin vermiyor. Eylem bölgedeki ana yol üzerinde hala PKK bayrağı ile Abdullah Öcalan ın fotoğrafı asılı. PKK nın gençlik yapılanması Y- DG-H ile bazı örgüt yandaşlarının kapattığı Diyarbakır-Bingöl yolu, 24 gün sonra ulaşıma açıldı. Günlerdir Diyarbakır-Bingöl karayolu üzerinde eylem yapan örgüt, KCK nın çağrısından sonra yoldan çekildi. KCK önceki gün yaptığı açıklamada, eylem yöntemlerinin değiştirilmesini istemiş, demokratik başkaldırı çağrısında bulunmuştu. KCK, "AKP bu bir buçuk yıllık süre içerisinde hiçbir adım atmadığı gibi, ortaya çıkan demokratik çözüm zeminini çürüten bir politika izlemiştir. Ancak yol kesmeler, asayiş kurmalar, asker ve polis alıkoymalar bu dönemde yapılmamalıdır. Yine kepenk kapatma gibi protesto eylemlerinin bu dönemde yapılmasında fayda bulunmamaktadır. Bu süreçte eylem biçimleri değişmeli, demokratik serhildanlar (başkaldırı) geliştirilerek karakol ve baraj yapımlarına karşı mücadele sürdürülmelidir." şeklinde açıklamalarda bulunmuştu. KCK nın bu açıklaması üzerine Diyarbakır-Bingöl kara yolunun Fis O- vası ile Duru Jandarma Karakolu arasındaki bölgede yolu günlerdir kapatan eylemciler, eylemlerine son verdi. Örgüt mensupları, hükümetin k- endilerine verdiği sözleri yerine getirmeyi bekleyeceklerini belirtti. KCK nın açıklaması üzerine yol kesme eylemini bitirdiklerini anlatan örgüt mensupları, eylemlerini çadırlarda sürdüreceklerini dile getirdi. EYLEMLER YOLUN KENARINDA ÇADIRLARDA SÜRECEK PKK nın 23 Mayıs tan beri kapattığı Diyarbakır-Bingöl karayolunun u- laşıma açılmasıyla birlikte jandarma Kocaköy kavşağında bulunan güvenlik noktasını kaldırdı. Örgüt ise Fis O- vası ile Çellik Köprüsü bölgesi olmak üzere kurduğu iki arama noktasından çekildi. Ancak eylemlerini bitiren örgütün dün bir çekiciyi saatlerce yolda tutması nedeniyle güvenlik güçleri, büyük araçların Diyarbakır-Lice yolunu kullanmasını istemiyor. Büyük araçlar alternatif olan eski Hani yolunu kullanırken otomobil ve minibüs gibi küçük araçlar ulaşıma açılan yolu kullanıyor. Eylem nedeniyle işlerine günlerdir ara vermek zorunda kalan bölgedeki şirketler de bölgeden geçecek yolun inşaatına devam etmeye başladı. Bu arada ulaşıma açılan kara yolunu çok az vatandaş tercih ediyor. Eylemlerin ilk günlerinde örgüt mensuplarının araçların kontak anahtarlarına el koyması nedeniyle siviller bölgeyi henüz kullanmaya başladı. Haftalar öncesinde kontak anahtarlarına el konulan bazı vatandaşların hala anahtarlarına alamadığı belirtiliyor. Örgüt eylemlerini bitirdiğini duyurmasına rağmen Duru Jandarma Karakolu üst bölgesi karşısında, yolun kenarında, beklemeye devam ediyor. Jandarma ekipleri, örgütün bölgeden tamamen çekilip çadırlarda eyleme devam etmesi halinde bölgeden büyük araçların geçişine izin verileceğini dile getiriyor. Örgüt, eylem bölgesine 100 metre mesafede kuracağı çadırlarda eylemini sürdürme kararı aldı. TAHRİP EDİLEN KÖPRÜ VE YOLLARIN ONARIMI GÜNLER ALACAK Bu arada, yol kapatma eylemi boyunca çok sayıda köprü tahrip edildi, yollara hendek açıldı. Kocaköy- Hani ilçesine arasında köy yolları üzerinde köprüler tahrip edildi. Kocaköy-Lice yolunda Çellik köprüsünün de yeniden yapılması gerekiyor. Burdur'da trafik kazası: 5 ölü, 3 yaralı Burdur'un Karamanlı ilçesinde meydana gelen kazada 5 kişi öldü, 4 kişi yaralandı. Kazada aynı aileden 4 kişi hayatını kaybetti. Kaza, Muğla'dan Kastamonu'ya giden Halil İbrahim Zengin idaresindeki 48 GD 499 plakalı otomobil ile Mürseller Köyü'nün yol ayrımında karşı yönden gelen 15 AN 388 plakalı Cemil Avcı'nın kullandığı otomobilin çarpışması ile meydana geldi. Sabah saatlerinde gerçekleşen kazada araç sürücülerinden Cemil Avcı (57), eşi Emine Dudu Avcı (55), torunları Duygu Efe (14) ve Mustafa Efe ile diğer araçta bulunan Zeliha Akbaş (92) olay yerinde hayatını kaybetti. Diğer aracın sürücüsü Halil İbrahim Zengin (60) ve eşi Saliha Zengin (59) ile torunu Hatice Kübra Zengin (8) sağlık ekipleri tarafından yaralı olarak Burdur Devlet Hastanesine kaldırıldı. Diğer yandan Burdur Emniyet Müdürü İbrahim Taşlı, olay yerine giderek incelemelerde bulundu. Mesaisine geçen hafta başlayan Burdur'un yeni Valisi Hasan Kürklü, 2'si çocuk 5 kişinin hayatını kaybettiği kazada yaralananları hastanede ziyaret etti. Vali Kürklü yaralılar hakkında bilgi aldı. PKK, karakol inşaatına çalışan 5 kamyonu yaktı Tunceli-Pülümür karayolunu kesen bir grup PKK lı, jandarma karakol inşaatına çalışan 5 beton mikser kamyonunu yaktıktan sonra sürücülerini kaçırdı. Tunceli-Pülümür karayolunun 45 inci kilometresinde bulunan Ağlayan Kayalar mevkiinde sabah saatlerinde yol kesen PKK lı grup, Pülümür ilçesine bağlı Kırmızı köprü jandarma karakolu inşaatına beton taşıyan 5 mikser kamyonun önünü keserek sürücülerini indirdi. Karakol yapımına karşı oldukları için araçları yakacaklarını söyleyen P- KK lı grup, araçları yolu kapatacak şekilde park ettikten sonra ateşe verdi. Sürücüleri alarak olay y- erinden uzaklaşan PKK lı grup, iki saat sonra 4 sürücüyü serbest bıraktı. PKK lıların elinde olan 1 sürücüden ise henüz haber alınamıyor. PKK lı grup önceki gün de Tunceli-Ovacık karayolunu kapattıktan sonra pankart asıp yola bomba düzeneği koymuştu. Abalı, Fis Ovası, Çellik Mezrası, Hani yolu ve Duru kavşağındaki yollara çok sayıda hendek açılmıştı, yol tarlaya dönüştürülmüştü. Bu yol ve köprülerin yeniden yapılmasının günler alacağı belirtiliyor. Kızının düğününde ölümden döndü Turgutlu ilçesinde, kızının düğününde kalp krizi geçiren k- işiyi doktorlar kalp masajıyla kurtardı. Alınan bilgiye göre, kızı Sevda Kart'ı Ahmet Taş ile evlendiren Mehmet Kart, düğün töreninde aniden fenalaştı. İhbar TCDD Gaziemir İstasyonu'nda 8 aylık bebek, trenden indirildiği arabadan kayarak raylara düştü. üzerine düğüne gelen 112 Acil Servis ekipleri baba Kart'ın kalp krizi geçirdiği belirledi. İlk müdahalesi acil servis ekiplerince yapılan Kart, Turgutlu Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kart'ın duran kalbi, doktorların yaklaşık Edinilen bilgiye göre, Denizli'- den gelen yolcu treninden indirilmek istenen Erdem Mertyüz, bulunduğu bebek arabasından kayıp, tren ile istasyon platformu arasındaki boşluğa düştü. Annesinin haber vermesi üzerine istasyon görevlileri ve vatandaşlar 2 saat süren kalp mesajının ardından yeniden çalıştı. Bu arada gelin Sevda Kart ile aile yakınları da hastaneye geldi. Yoğun bakım ünitesine alınan Kart'ın iyi olduğunu öğrenen yakınları sevinç gözyaşları döktü. (AA) 8 aylık bebek RAYLARA DÜŞTÜ tarafından çıkarılan bebek, 112 Acil Servis ekiplerince Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Bebeğin hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. (AA)

4 17 Haziran 2014 Salı Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Haritaya baktığınızda belki biri Asya'nın doğu, biri batı ucunda olan iki ülke. Tarihimize, kültürümüze ve haklarımız arasındaki yakınlığa baktığımızda ilişkiler coğrafyadan çok daha yakın. Türkiye'de halkımızda, Japon halkıyla ilgili olumlu bir intiba vardır. " dedi Türk-Japon ortaklığı Nisshin Seifun Turkey Makarna ve Gıda San Ticaret AŞ'nin Ankara JW Marriott Otel'deki kuruluş töreninde konuşan Babacan, söz konusu yatırımın iki ülke arasındaki işbirliğinin ve Türkiye'ye duyulan güvenin simgesi olduğunu, bu yatırımdan alınacak başarılı sonuçların önemli bir örnek teşkil edeceğini söyledi.türkiye ve Japonya'nın dost ülkeler olduğunu ifade eden Babacan, "Haritaya baktığınızda belki biri Asya'nın doğu, biri batı ucunda olan iki ülke. Tarihimize, kültürümüze ve haklarımız arasındaki yakınlığa baktığımızda ilişkiler coğrafyadan çok daha yakın. Türkiye'de halkımızda, Japon halkıyla ilgili olumlu bir intiba vardır. Haklarımız arasındaki bu yakın gönül birliği, ülkelerimiz arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi açısından önemli bir zemin oluşturuyor" değerlendirmesinde bulundu. Son 2,5 yılın iki ülke arasındaki ilişkilerin hızlandığı bir dönem olduğunu kaydeden Babacan, bu çerçevede gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretlerin arttığına dikkati çekti.iki ülkenin Marmaray, TÜRKSAT ve Sinop'taki nükleer santral gibi pek çok büyük projeyi başarıyla yürüttüğünü belirten Babacan, iki ülkenin bundan sonraki projelerde de yoğun temas içinde olacaklarına işaret etti.türkiye'nin geniş bir müşteri kitlesine hitap edecek konumda olduğunun altını çizen Babacan, "ABD'nin teknoloji devleri ve Avrupa'nın pek çok kuruluşu İstanbul merkezinden Asya ve Ortadoğu gibi pazarlara Türkiye üzerinden açılmaktadır. İş adamları çok geniş bir coğrafyada iş yapabiliyor" değerlendirmesinde bulundu.ekonomik açıdan yüksek potansiyele sahip olduklarını vurgulayan Babacan, Türkiye'nin sadece hızlı büyüyen değil, aynı zamanda borcunu düşürerek büyüyen bir ülke olduğunu söyledi. Küresel kriz döneminde Avrupa'da istihdam kaybı yaşanırken, Türkiye'nin ilave istihdam yarattığını belirten Babacan, "Avrupa'nın kaybettiği istihdamın daha fazlasını Türkiye tek başına sağladı. Türkiye'de gelir artık daha adil dağılıyor. Bizde 1 doların altında geçinmek zorunda olan bir nüfus yok. Genç ve refah seviyesi hızla artan bir nüfusumuz var. İç piyasamız çok canlı ve cazip" ifadelerini kullandı.türkiye'nin özel sektör ağırlıklı büyüdüğüne dikkati çeken Babacan, "İhraç bizim ekonomimiz için çok önemli. Bu yatırım da bizim ekonomik modelimizin güzel bir örneği olacak" değerlendirmesinde bulundu. Güçlü bir ekonomik programa sahip olduklarını belirten Babacan, bunun temelinde mali disiplin ve Merkez Bankasının bağımsızca uyguladığı programların yattığını söyledi. Bunlar uygulandığı takdirde Türkiye'nin yolunun açık olduğunu vurgulayan Babacan, "Güven yavaş yavaş oluşur, zaman alır. Kaygı ise çok hızlı oluşur. Türkiye'nin kazandığı güven ortamının değerini çok çok iyi bilmeliyiz" değerlendirmesinde bulundu.hükumet olarak önümüzdeki döneme ilişkin çeşitli hedeflerinin olduğunu ifade e- den Babacan, bunları cari açığın azaltılması, enflasyonun düşürülmesi, kamu maliyesindeki güçlü duruşun sürdürülmesi ve büyüme ile istihdamın artırılması şeklinde özetledi.türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da bugüne kadar şirketleriyle alakalı konuşma yapmadığını ancak bugün aile büyüklerini kıramadığı için konuştuğunu ifade etti. Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:"kayseri'den çıkan dedelerimiz Ahmet ve Nuh Eskiyapan ile ortakları Ankara eşrafından Kemal Yurtbilir ile 1946 da bir makarna fabrikası kurmaya karar veriyorlar. Fabrikanın adını da Ankara Makarna koyuyorlar. Ulus'ta ticaret hayatına bakkaliye dükkânı ile başlayan bu 3 kafadarın kurduğu fabrikanın önemli bir özelliği var. Ankara Makarna o tarihte Türkiye de kurulan ilk makarna fabrikalarından. Günlük üretim kapasiteleri ise ilk aşamada 6 ton civarında ya gelindiğinde bu kapasiteyi günlük 20 tona çıkarmayı başarmışlar de Ankara Makarna nın adı kurucusunun anısına Nuh un Ankara Makarnası olarak değiştiriliyor. Çok şükür ki 1946 daki kuruluşundan bugüne Nuh un Ankara, Sürekli yatırım, sürekli modernizasyon ve Türkiye'nin en kaliteli ürünlerini üretmek felsefesi oldu."nuh'un Ankara'nın 64 bin metrekare alanda kurulu fabrikası ile Sincan 1. OSB'nin en modern tesislerinden biri olduğunu belirteren Hisarcıklıoğlu, fabrikanın tek tesiste dünyanın en büyük makarna üreten ve makarnanın Ar-Ge'sini yapan ender kurumlar arasında yer aldığını kaydetti.hisarcıklığoğlu, söz konusu ortaklık ile Nuh'un Ankara'nın tarihinde yeni bir sayfa açıldığını kaydederek, Japonlarla birlikte Türkiye'ye yeni bir makarna fabrikası kazandıracak projeyi hayata geçirdiklerini söyledi.nuh un Ankara olarak dünyanın en büyük makarna fabrikaları arasına girmeyi hedeflediklerini kaydeden Hisarcıklıoğlu, bunun için gerekli fizibilite çalışmalarını yaptıklarını ifade etti.ürünlerde Türk buğdayını kullanacaklarını belirten Hisarcıklıoğlu, hem çiftçiye destek olacaklarını, hem de Türk buğdayının kalitesini tüm dünyaya göstereceklerini kaydetti.ürünlerin tamamının yurt dışına satılacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Bir sloganımız var; 'yüzde 100 Türk Malı, yüzde 100 ihracat'. Yani Türk mühendisi ve işçisi ile gerçekleştireceğimiz katma değerin tamamı ülkemizde kalacak. Bu fabrikada üretilen 'Made in Turkey' damgalı makarnaları dünyanın dört bir tarafında görebileceksiniz. Ulaştığımız ülke sayısı arttıkça pazar ağımız genişleyecek, böylelikle yıllık ihracatımız 75 milyon dolara ulaşacak" diye konuştu.gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları da dünyada birçok insanın aç yaşadığını, birçok insanın da yetersiz beslendiğine değinerek, bunun yanında bir çok gıdanın da çöpe atıldığını dikkati çekti.özellikle son dönemlerde küresel çapta tarım arazisi kiralandığını vurgulayan Mirmahmutoğulları, "Bugün birçok ülke tarım arazisi kiraladı ve ya satın aldı. Bunun altında yatan neden, toplumlarının gıda güvenliğini sağlamak. Buğdayın anavatanındasınız. Bu topraklar ilk defa 11 bin yıl önce insanlığın hizmetine sunulan buğdayın orjinlendiği topraklardır" diye konuştu. Nisshin Yönetim Kurulu Başkanı Koichi İwasaki de Türkiye'de yatırım yapma hayalini Nuh'un Ankara firmasayla birlikte gerçekleştirdiğini kaydetti.türkiye ve Japonya arasında oldukça iyi bir ilişki olduğunu ifade eden İwasaki, "Bu ilişki ilerliyor. Firmayı iki ülkenin dostluğuna katkı sağlayabilecek bir firma olarak sunmak istiyoruz" Ankara Sincan 1. OSB'deki Nisshin Seifun Turkey'de üretim 2015'in ikinci yarısında başlayacak ve üretimin tamamı ihraç edilecek. Firma birkaç yıl içinde dünyanın en önemli pazarlarına en kaliteli makarna ihracatını gerçekleştiren fabrika olmayı hedefliyor.yatırım hedefleri arasında dondurulmuş hazır makarna ve her türlü makarna çeşidi bulunuyor. İlk etapta yılda 18 bin ton kapasiteyle üretime başlanacak. 2 yıl sonra üretim yılda 36 bin tona ulaşması bekleniyor. (AA) Uzun yıllar, dünyanın ve Türkiye'nin farklı bölgelerinden aldıkları yükleri Ortadoğu ülkelerine götürmek için Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı'nı kullanan tır şoförleri, Suriye'deki iç savaş ve bölgedeki olayların en çok mağdur ettiği kesimlerden biri oldu Güneydoğu Sanayici ve İş Dünyası Federasyonu (GÜNSİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Mesut İşsever, Irak'ın hızla bir iç savaşa sürüklendiğini ve bunun içerisinde Gaziantep in de bulunduğu Türkiye nin, derin bir siyasal ve ekonomik krize dönüşmesinden endişe ettiklerini söyledi.

5 1Şubat 17 Haziran Perşembe Salı Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bilinenin tersine Türkiye nin toprak bakımından fakir bir ülke olduğunu, bunun unutulmaması ve toprakların çok iyi korunması gerektiğini bildirdi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye nin 2023 yılı hedefleri doğrultusunda her sektörde yapılan enerji verimliliği çalışmaları sonucunda yıllık yaklaşık 15 milyar TL tasarruf sağlanabileceğini vurguladı. Yıldız, İstanbul da 27 Haziran da yapacakları bir lansman ile Enerji Takımı adını verdikleri Ulaştırmada Enerji Verimliliği kampanyasını başlatacaklarını açıkladı Taner Yıldız, Bakanlıkta yapılan Enerji verimliliğinde yeni teşvik ve uygulamalar konulu toplantıda; sanayide, konutlarda, kamuda, sokak aydınlatmaları ve tüm alanlarda ölçülebilen değerlerle ilgili 2023 yılına kadar sağlanacak tasarruf oranlarını bildirdi. Hedef gösterilen tarihe kadar sanayide sağlanacak enerji tasarrufu; demir çelik sektöründe 8,4 milyar TL, çimento sektöründe 4,2 milyon TL, petrokimya sektöründe 3 milyar TL, seramik sektöründe 700 milyon TL olarak tespit edildiğini kaydeden Bakan Yıldız, tüm sanayi sektörüne bakıldığında 10 yılda ülke ekonomisine 65 milyar TL katkı sağlanacağını söyledi.yıldız, Bu nedenle, sanayicimizin desteklenmesi amacıyla sanayide enerji verimliliği çalışmalarının teşvik edilmesi hükümetimiz tarafından karara bağlanmıştır. Bu amaçla aldığımız Bakanlar Kurulu Kararı (9 Mayıs 2014) ile bazı enerji yatırımlarının teşvik edilmesi kararlaştırılmıştır. Teşvik edilecek enerji yatırımları yıllık asgari 500 TEP (Ton Eşdeğeri Petrol) enerji tüketimi olan mevcut imalat sanayi tesislerinde gerçekleştirilecek, birim ürün başına en az yüzde 20 oranında enerji tasarrufu sağlayan ve yatırım geri dönüş süresi azami 5 yıl olan enerji verimliliğine yönelik yatırımlar, atık ısı kaynaklı olarak, bir tesisteki atık ısıdan geri kazanım yolu ile elektrik üretimine yönelik yatırımlar (doğalgaza dayalı elektrik üretim tesisleri hariç), bu karar kapsamında ayrıca; asgari 50 Milyon TL tutarındaki, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) yatırımları ve yer altı doğal gaz depolama yatırımları, yapılacağı bölgeye bakılmaksızın 5. bölgede yapılacak olan yatırımlara sağlanan teşviklerden yararlandırılacaktır. Faydalanılacak 5. bölge teşvikleri ise Katma Değer Vergisi (KDV) istisnası, Gümrük Vergisi Muafiyeti, vergi indirimi,sigorta primi işveren hissesi desteği, faiz desteği, yatırım yeri tahsisi. Taner Yıldız, şu ana kadar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 150 kamu binasının enerji verimliliği etüdü yapıldığına dikkat çekerek, şunları dile getirdi: Bu etütlerin hızlı bir şekilde yaygınlaştırılması amacıyla bu yıl bütçeye 4 milyon TL ödenek aktarılmıştır. Enerji verimliliği etütlerinin daha hızlı şekilde yapılması ve uygulamasının gerçekleştirilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Bu çalışmalar Kamu bütçesi ile devam etmekle birlikte süreci hızlandırmak adına alternatif bir yöntem olarak özel sektör eliyle etütlerin yapılması sağlanacaktır. Enerji Performans Sözleşmesi uygulamalarının önünü açmak için yapılan yasal düzenlemeler Bakanlığımız, Maliye Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı tarafından tamamlanmış olup Bakanlar Kurulu imzasındadır. Bakan Yıldız, genel aydınlatmada enerji verimliliğini sağlamak üzere de, LED teknolojisinin sağladığı avantajlardan yararlanmak amacıyla mevcut aydınlatma sistemlerinin bu teknoloji ile yenilenmesine karar verildiğini belirtti.ayrıca, genel aydınlatma kısmında yapılacak dönüşümün; sadece ampullerin LED teknolojisi ile değişimi şeklinde değil tüm sistemin (direk aralıkları, direk uzunlukları vebenzeri) estetik, güvenlik ve verimlilik açısından revizyonu şeklinde gerçekleşeceği bilgisini paylaşan Yıldız, şunları aktardı: LED dönüşüm projesi, belirlediğimiz stratejiler doğrultusunda bir önceliklendirmeye göre başlanacak ve önümüzdeki 3-4 yıl içerisinde tamamlanmış olacaktır. Bu konudaki mevzuat çalışmalarının tamamlanmış olduğunu da belirtmek isterim. Ülkemizde toplam 6 milyon adet armatür var. Sadece armatürlerin değişimi için yaklaşık 3 milyar liralık yatırım yapılacak. Bu yıl sokak aydınlatmaları için devletin kasasından 1.2 milyar lira para çıkacak. Bu çalışmalarımızdan sonra bu paranın yarı yarıya düşeceğini hesaplıyoruz. Yani 600 milyon TL tasarruf edilecek. Yapılacak yatırım kendisini yılda amorti edecek. Bakan Yıldız, enerji verimliliği kültürünü oluşturmak için şu ana kadar; Enerji Hanım, Enerji Çocuk, Sanayide Enerji Verimliliği uygulamalarını hayata geçirdiklerini hatırlatarak, şimdi de 27 Haziran da İstanbul da yapacakları bir lansman ile 'Ulaştırmada Enerji Verimliliği' kampanyasını başlatacaklarını, bu dört ayaklı yapıya da 'Enerji Takımı' adını verdiklerini sözlerine ekledi. Tüketiciler Birliği Genel Başkan Vekili Kalyoncu: "Yeni yürürlüğe giren Garanti Belgesi Yönetmeliği ile tüketiciler, servislerde sürünmekten kurtuldu"diye konuştu

6 1Şubat 17 Haziran Perşembe Salı Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, sendikal hakların yasalarla kısıtlandığı gerekçesiyle, 1970 yılının Haziran tarihlerinde yaşanan ve 7 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan İşçi Direnişini unutmadı. Akpınar Sendikal haklar için hep birlikte direnmeye devam edeceğiz Şantiye tesislerinde gerçekleşen buluşmaya temizlik işleri, park ve bahçeler, fen işleri ve destek hizmetler personeli katıldı. Başkan Akpınar, sendikal örgütlenmenin her zaman yanında olacaklarını ve kendisinin de işçilerle birlikte mücadele edeceğini söyledi. BİRLİKTE DİRENECEĞİZ Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar 1970 yılının 15 ve 16 Haziran tarihlerinde, sendikal hakların yasalarla kısıtlanmasına işçiler isyan etmiş ve özgürlüklerini geri kazanmak için mücadeleye girişmişlerdi. Biz o direnişi unutmadık. Yurtdışında e- mek- sermaye ilişkisi yıllar once çözülmüşken, biz Türkiye de hala çelişki yaşıyoruz. Uzlaşının sağlanamamadığı bir ortamda işçilerimiz yaşam mücadelesi vermektedir. Burada demek ki yasal bir problem var. Bu ortadan kaldırılmalı. 44 yıl önce başlayan hak arayışı, hala devam ediyor. Değişmesi gereken işçiler değil, sistem. Sizlerle beraber direneceğim ve her zaman en ön saflarda olacağım Belediye İş Sendikası İşyeri Temsilcisi Faik Araç da Haziran 1970 te yaşanan olayları ilk kez andıklarını söyledi ve Başkan Akpınar a teşekkür etti. Araç Sendikal düzenin sarsılmaya çalışıldığı bir dönemdeyiz. İşçi sınıfının, yanlış politikalarla yıpratılmasına izin vermeyeceğiz. Bugünü unutmayan ve bize de anma fırsatını sunan Başkanımız Hüseyin Mutlu Akpınar a sonsuz teşekkürler diye konuştu. (HABER MERKEZİ) İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler İzmir Kuş Cennetindeki sorunları Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu na sordu. Güler, Kuş cennetini çok iyi koruyup, geliştirip çocuklarımıza ve gelecek nesillere bırakabilmenin özeni ve gayreti ile hareket etmeliyiz dedi İzmir Mardinliler Federasyonu, Olağanüstü Genel Kurul da Mehmet Şakin Irmak ile yola devam etme kararı aldı Mazlum Vesek İzmir Mardinliler Federasyonu (İMAF) Olağanüstü Genel Kurulu nda mevcut başkan Mehmet Şakin Irmak, güven tazeledi. Yeni yönetim kurulunun oluşturulduğu toplantıya ilgi büyüktü. İzmir Mardinliler Federasyonu 2. kuruluş yıldönümüne doğru gerçekleştirdiği olağanüstü genel kurulda, yönetim kurulunu güçlendirdi. Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi nde gerçekleştirilen genel kurula, İzmir Mardinliler Vakfı Başkanı Rasim Kahramanı, federasyona bağlı derneklerin başkanları ve kalabalık bir topluluk katıldı. Divan başkanlığını Salih Pehlivanoğlu nu yaptığı genel kurula, tek liste ile girildi. Toplantıya katılan bütün delegelerin oylarını alan Mehmet Şakin Irmak ve ekibi, 51 kişilik yeni yönetim kurulu ile yola devam edecek. İzmir Mardinliler Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Şakin Irmak, iki yıl boyunca federasyona katkı sunan bütün yöneticilere ve hemşerilerine teşekkür ederek, Mardinlilerin İzmir de federasyon kurmasının iki anlamı vardı. Birincisi Türkiye de ve İzmir de bir ilki başardık. Mardinlilerin tek federasyon örgütlemesi olarak tarihteki yerimizi aldık. İkincisi de, çeyrek asırdır dernekler kuran hemşerilerimizin dağınık yapısı sona erdi. Bizi başkan seçerek bu onuru bize v- eren değerli hemşerilerime teşekkür ederim. Federasyon olarak her zaman bir önceliğimiz oldu: Toplumsal dayanışma ve toplumsal barış. Bu iki olguyu ifade edecek etkinlikler gerçekleştirdik. Hemşerilerimizi güzel günlerinde ve zorlu günlerinde yalnız bırakmadık YAPILAN FAALİYETLER Irmak, gerçekleştirdikleri etkinliklerden de söz ederek, Federasyonumuzda KIZILAY ile işbirliği içinde iki yıl üst üste kan bağışı düzenledik. İkinci kan bağışında gençlik kollarımız aktif çalıştı. Kendilerine buradan teşekkür ediyorum. Her yıl Konak Meydanı nda Kerbela acısını yüreğimizde hissettik. Binlerce İzmirliye aşure dağıttık. İkinci yılımızda gençlik kollarımız kuruldu ve İzmir den Mardin e uzanan etkinliklere imza attılar. Mardin in köylerinde üşüyen çocuklarımıza atkı-bere-eldiven götürdüler diye konuştu. BARIŞA SES VERDİK Toplumsal barış adına seslerini yükselttiklerini ifade eden Irmak, Toplumsal barış önceliğimizdir, dedik. Evet, barış süreci boyunca ülkemizde 30 yıldır akan kanın durması için sesimizi yükselttik. Tüm derneklerimizin yer aldığı, Barışa sen de bir pas ver sloganıyla bir futbol turnuvası düzenledik. Turnuvada yüzlerce gencimizi buluşturduk. Kürt ve Türk halkı arasında ayrımcı söylemlerde bulunan İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler i kınayan bir basın açıklaması yaptık. Anaların ortak acısı bu yangını söndürür, dedik. Askerde hayatını yitiren bir kardeşimizin annesi ile dağda hayatını kaybeden bir gencimizin annesini bir araya getirdik. İzmir in en önemli basın kuruluşunda bu haber manşet olarak yayımlandı sözlerine yer verdi. Irmak, yeni dönemde daha güçlü bir yönetim kurulu ile İzmir de yaşayan Mardinlilere güç katacaklarının altını çizerek, Bize güç veren, destek veren hemşerilerimizi utandırmayacağız. İzmir de yaşayan Mardinlilerin sesi daha gür çıkacak ve kentimize daha güçlü katkılar sunacaklar ifadesini kullandı. Konuşmanın ardından konukların dilek ve temennileri alındı. Yeni yönetim kurulu kongrenin sonunda toplu fotoğraf çektirdi. YENİ YÖNETİM KURULU Bu arada yeni yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Mehmet Şakin Irmak, Mehmet Salih Altuğ, Adil Bedir, Metin Aslan, Ali Siyahkoç, Necat Aslan, Nevzat Yılmaz Şimdi, Fuat Uzunkaya, Abdülselam Aydmir, Ömer Gökalp, Ali Korkut, Hıdır Kaymaz, Fehmi Yavuz, Beşir Tunç, Sadık Demircan, Mehmet Nuri Irmak, Çetin Elçiboğa, Mehmet Ali Kızgın, Adnan Acar, Abdullah Evgi, Mehmet Şakir Hintlioğlu, Ferhan Ademhan, Ercan Özinan, Şeyhmus Yalçın, Mecit Bozkurt, Zeki Kılınç, Zübeyir Turgut, Abdülselam Altın, Abdürrahim Sincar, Abdülhamit Sevim, Faruk Çelik, Enver Ötgen, Necmettin Bulut, Hasan Altekin, Hüseyin Karaboğa, Garbi Şenkür, Recep Zengin, Gazi Yüksel, Salih Pehlivanoğlu, Eşref Arasan, Beşir Daş, Beşir Çoban, Aydın K- eretli, Mehmet Zeki Işık, İsmet Öner, Nurettin Bedir, Cemal Başdaş, Seyfettin Kaymaz, Melik Bedir, Taşkın Necmioğlu, Ömer Ayebe.

7 7 17 Şubat Haziran Perşembe Salı Medyaya seslenen Başbakan Erdoğan, "Yaklaşık 100 kadar vatandaşımız IŞİD unsurlarının elinde. Biz bunları sağ salim kurtarmanın gayreti içerisindeyken, siz tahrik etmek suretiyle ne elde etmeye çalışıyorsunuz? Lütfen, yazılı ve görsel medyadan bir şey rica ediyorum: Şu süreci tahrik ederek değil, lütfen, yazmadan, çizmeden, fazla da konuşmadan takip etmenizi istiyoruz. Zira bu tahrikler lehe değil aleyhte gelişmelere neden oluyor." dedi CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, hükümetin radikal terör örgütlerine destek verdiğini savundu Tezcan, hükümetin IŞİD, El Nusra ve El Kaide örgütlerine destek verdiğini belirterek, "Türkiye'de hükümet Irak'ta Musul ve dün Suriye'de IŞİD, El Nusra ve El Kaide gibi Ortadoğu'yu cehenneme çevirecek örgütlere ne yazık ki kendi siyasi anlayışı çerçevesinde destek verdi." CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, bölgedeki 6 il ve ilçe başkanlarının katıldığı CHP Cumhurbaşkanlığı seçimi hazırlık bölge toplantılarının 14'üncüsünü Diyarbakır Dedeman Otel'de yaptı. Türkiye siyasetinin bölgedeki sorunu çözmeden bir adım daha öteye gitmesinin mümkün olmayacağını öne süren Tezcan, "Türkiye'de nasıl bir arada yaşanacağını tarif etmek zorundayız." şeklinde konuştu. Bölgedeki 6 il ve ilçe başkanlarının katıldığı 'CHP Cumhurbaşkanlığı Seçimi Hazırlık Bölge Toplantıları'nın 14'üncüsü Diyarbakır Dedeman Otel'de yapıldı. Toplantıya CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Bursa Milletvekili Aykan Erdemir ve 6 ilin CHP il ve ilçe başkanları katıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, cumhurbaşkanlığı seçimi hazırlık bölge toplantıları kapsamında 81 ildeki partililerle buluştuklarını belirterek, şöyle dedi: "Cumhurbaşkanı seçimi hazırlık bölge toplantıları kapsamında 14'cüsünü Diyarbakır'da gerçekleştiriyoruz. Bölgede önümüzdeki sürece ilişkin neler yapacağımız konusunda çalışma toplantısı yapacağız. 81 ilimizi bu toplantılarda buluşturuyoruz. Türkiye'nin, cumhurbaşkanı seçiminin ötesinde geleceğini konuşuyor, geleceğini kuruyoruz. Binlerce kültürün mayalandığı topraklardayız. Bu topraklarda büyük düşmanlıklar da büyük dostluklar da kuruldu. Savaşların en kötüsü de barışların en güzeli de yaşandı. Kavga ve çatışmanın ısrarla dünyayı paylaşmak isteyenler tarafından körüklendiği yerde kavga ve çatışmayı durdurmak, kardeşlik ve barışı büyütmek için Nuh'a beşikler veren topraklarda barışı beşiğe koyup, sallayıp, büyütmek için hepimize ciddi görevler düşüyor." Suriye ve Irak'ın Musul kentindeki gelişmelere de değinen CHP'li Tezcan, olayların buraya gelmesinde hükümetin rolü olduğunu savundu. Tezcan, "Türkiye'de hükümetin Irak'ta Musul ve dün Suriye'de IŞİD, El Nusra ve El kaide gibi Ortadoğu'yu cehheneme çevirecek örgütlere ne yazık ki kendi siyasi anlayışı çerçevesinde destek verdi. Diplomatlarımız Musul'da konsoloslukta rehin alınmış durumda. Barışı tesis etmeye çalıştığımız dönemde, Ortadoğu'yu inançlar ve mezhepler ekseninde bölerek, bir çatışma cehennemi haline dönüştürmek isteyen anlayışın bölgeye getirdiği noktadayız." diye konuştu.

8 SAYFA 8 MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>8 GÜNCEL 17 Haziran Şubat Perşembe Salı SONDAKiKA GAZETESİ >>9 GÜNCEL Haziran Şubat Perşembe Salı Ali GÜRBÜZ Beyaz Cennet PAMUKKALE bu yaz dünya rekoru kıracak! Mustafa ARSLAN aligurbuzgayrımenkul@gmail.com PİYASA KIZIŞIYOR Irak şimdi kabul edilsin yada edilmesin üç parçaya bölünmüş durumda. Daha bu pilav çok su götürecek ve yayla yoğurdu misali su kattıkça katılacak. Kuzey Irak kürt bölgesi kısmen A.B.D silah sanayicilerine canlarına can kattı. Suriyede işin içinden çıkılamaz hale gelen iç savaş Rusya silahçılarının sermayelerine güç katmakta. Dünya üzerinde kanla beslenen kökeni yahudi olan silahtarlar, ellerindeki silahları kovboyculuk yapmak isteyenlere satamadığına göre, yer kürede cahil milletleri makam,mevkii ve güç adına savaşmaya ikna ederek sektörlerini canladırmanın hesabını yapmaktalar. Avrupa birliği devletlerinin imal ettiği silahlar ise amerikan devletinin arkasından ikinci sırayı almaktadır. Neden avrupa birliğinde savaş riski olmuyor? Çünkü kendi kökenleri ve ırkları bir birinin aynı olan avrupalılar, ne kadar hırlaşırsa hırlaşsınlar asla şiddete müracaat etmezler. Hal böyle olunca iş kalıyor cehalet yörüngesinden çıkamayan,asla medeniyet kervanına katılamayan,sonradan zengin olan gafillere kalıyor. Her zaman öncelik sırası müslümanlık kisvesi altında kafa kesenler,iç organları parçalayanlar,kadınlara esir muamelesi yapanlar,orta çağın karanlığından kurtulamayanları kullanmaya ve bir birlerini boğazlatmaya geliyor. Şu anda Işid militanlarına düzenli ordu gibi lojistiği kimler sağlıyor?ellerine en modern ve güçlü silahları,mermileri kim veriyor,dahası bu gücü ve cesaret nereden geliyor,kim veriyor?.. Yıllarca içimizdeki hainlerin ve dışarıdaki yahudi kökenli Türk düşmanı olanların desteğiyle, dağlarda sırtlanlar gibi dolaşanlardan ne çekmedikki. Bunları silahla donatıp on binlerce insanımızı şehit etmedilermi? Milyarlarca dolar bedel yabancıların kirli kasalarına silah bedeli olarak girmedimi? Uyuyan güzel ortadoğu devletleri,afrika kabileleri,saldırgan militanlar hep yahudi silahçıları zengin ederek kardeş kanı dökmedilermi?.. Huzur asla ortadoğu, kafkaslara ve afrikaya gelmeyecek. Yüz yıllar boyu siyah insanı köle olarak kullanan bu baronlar,kızılderilileri yurtlarından kovan amerikalılar, kendi topraklarında ve asıl yurtlarında daima süründürülen insanlar, hep aynı oyunlarla oynatılarak şimdilerde modern köleliğin esaretinden kurtulamıyorlar. Avrupayla sınır olan ülkemiz dahi kendi kanatlarıyla ne zaman uçmaya kalksa, aynı guruplarca kanatlarına kurşun sıkılıyor. Ülkemizde genleri bozuk olanlar, kendi ülkelerinin boyunduruk altında kalmasından son derece mutlu olmaktalar. Devleti yöneten erkanın şapkalarını önlerine koyarak şin nereye gittiğinin hesabını yapmaları gerekir. Siyaset yapma adına halkı kutuplara bölmeyen,halkını çok seven ve anlayan,halkının daima yanında olan, yüzleri gülen,ülke gerçeğini iyi anlayan,gerektiğinde nerede ne yapacağına karar veren,halkın desteğini tam olarak alarak içeride ve dışarıdaki düşmanlarını ezmesini bilen gerçek liderlerin olması lazım. Avrupa birliği devletleri, A.B.D işin içerisinde çıkarları ve kazançları olunca yılanla kardeş,haydutla arkadaş oluyorlar. Güçlü devlet olmanın ilk temel taşları, güçlü düşünen ve güçlü eğitim alan nesillerin yetişmesi ve ülkesi için çok çalışan,çok üreten, her daim yılgınlığa kapılmayan, kökenine bağlı olan,özünden kopmayan,dini değerlerinden asla taviz vermeyen,dünya gerçeğini kabul ederek uygarlık bilim,fen yolunda hızlı yol alan halklarla olur. Ülkemin insanı gerçekleri iyi görüp,oyuna gelmemeli,asla yanılmamalı, kardeşliğin fakına iyi varmalı. Bir ülkeyi işgal etmenin en iyi yolu cahil halkın arasına fitne sokmak,gençlerini özünden koparmak,ekonomik damarlarını kesmekle olur. Ülkemin insanı bu oyunları bozmak için çok çaba sarf etmeli, yoksa yarınlarda bunları düşünmek uygulamak için çok geç kalınmış olabilir. Kentsel dönüşümde Ege-Koop'a rekor talep Ege-Koop, vatandaşların yoğun taleplerine kayıtsız kalmayarak, kentsel dönüşüm projelerini blok bazında da gerçekleştirme kararı aldı. Birçok ilçeden sayısız talep aldıklarını açıklayan Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, " Bizzat evlerine, arsalarına dair belgeleri getirip ofisimize bırakıyorlar. Kentin her noktasında, blok bazında da dönüşüme girmemizi içeren taleplerle baş edemez hale geldik. Biz de vatandaşlarımızı mağdur etmemek ve bize duyulan bu güveni boşa çıkarmamak için ön talep toplamaya başladık" İzmir in en zor bölgelerinde insan odaklı, çevreci ve bütüncül yaklaşımla, deprem ve diğer doğal afetlere karşı dayanıklı konutlar ürettiklerini ve aslında adı konmamış birer kentsel dönüşüme imza attıklarını vurgulayan Aslan, " Maalesef İzmir de konutların yüzde 60 ı afet riski altında ve kentsel dönüşüm riskiyle de karşı karşıya. Yoğun talep üzerine bundan böyle kentin her noktasında dönüşüm uygulamaları gerçekleştireceğiz" ISRARIN NEDENİ EGE-KOOP A DUYULAN GÜVEN Ege-Koop'a sonsuz bir güven duyulduğunu, bunun bugünden yarına değil 30 yıllık birikimle elde edildiğini vurgulayan Aslan, " Ege-Koop eşittir güven söyleminde dost, düşman herkes hemfikirdir. Güven zor inşa edilir sözünü eyleme dönüştürmeyi başarmış bir kuruluşuz. Zaten sayısız talep ve ısrarın başlıca nedeni de bu güvendir. Zaten dönüşümün en önemli ayağını da güven oluşturuyor. Bu yüzden Buca, Karabağlar, Bayraklı ve Karşıyaka'dan sayısız vatandaşımız bizzat kendileri gelerek ve binaları ile ilgili evrakları da hiçbir tereddüt yaşamaksızın ilgili ofisimize bırakarak, dönüşümü Ege-Koop ile istediklerini söylüyorlar. Kafaları karışık, bilgi kirliliği had safhada, fırsatçılardan bunalmış durumdalar. Dolayısıyla bize duyulan bu güveni ve beklentiyi karşılıksız bırakmak, insana ve kente hizmet anlayışımızla ve sosyal sorumluluk felsefemizle bağdaşmazdı" şeklinde konuştu. RANT VATANDAŞLARIMIZIN OLACAK Aslan, İzmir'de kentsel dönüşüm konusunda en zengin deneyime ve yetkin, teknik kadroya sahip kuruluşun Ege-Koop olduğunu da dile getirerek, " Tecrübemizle ve vizyon sahibi teknik kadromuzla blok bazında dönüşüm için ön talepleri almaya başladık. Bu süreçte temel politikamız, vatandaşlarımızın zarara uğramamaları ve oluşabilecek kentsel gelir artışının yine hak sahibi vatandaşlarımıza adil bir biçimde paylaştırılması ve sağlıklı bir konutta yaşam güvencesinin sağlanması olacak" ifadelerini kullandı. (HABER MERKEZİ) Zekasına güvenen bu okulu kaçırmasın 100 yıldır çözülemeyen matematik problemini çözmesi ile tanınan Hakan Alabalık ın kurucusu olduğu Hamath Üstün Zekalı Matematik-Fen Atölyesi, İzmir Özel Tevfik Fikret Okulları ve MEV Koleji işbirliğinde düzenlenecek yaz okullarında, çocuklar zekanın gücünü keşfe çıkacak. Matematiğin sıradan bir ders değil yaşam şekli olduğunu belirterek, bu alandaki yaratıcı eğitim uygulamalarını öğrencilerle paylaşan Matematik Öğretmeni Hakan Alabalık ın kurduğu Hamath Mental Aritmetik ve Zeka Sporları Merkezi, 6-14 yaş grubundaki öğrenciler için yaz okulu düzenliyor. İzmir Özel Tevfik Fikret Okulları Alsancak ve MEV Koleji Özel Güzelbahçe Kampüsleri nde Haziran ve 30 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek Üstün Zekalı Matematik ve Fen Yaz Okulları nda öğrenciler, bilimsel konuları keyifli bir serüvene dönüştürecek. Tatil döneminin başladığı günlerde gerçekleşecek yaz okullarında, her gün bir deney, her gün geometride 5 ispat, bir akıl oyunu, zeka oyunu, her gün spor, açık hava grup oyunlarının yer aldığını belirten Hakan Alabalık, C++ ile programlama, sinema teknikleri, bilgisayar dili, parmak izi inceleme gibi çalışmalar eğlenceli bir ortamda sunulacak ve yaş grubu öğrencilerine uygun dilde hazırlanmış Üstün Zekalı Matematik-Fen Programımız öğrencilere bilimsel konuları eğlenerek öğrenmenin keyfini yaşatacak şeklinde konuştu. Başarılı olmak için dahi olmak şart değildir sloganı ile öğrencilerin sağ ve sol beyni aynı anda ve üst seviyede kullanmalarını sağlayarak, öncelikle matematiğe karşı bakış açılarını olumlu yönlendirmeyi, tüm yaşamlarında kullanabilecekleri pratikliği sağlamayı hedeflediklerini söyleyen Alabalık, Matematik alanında en ileri ülkelerden Japonya ve Almanya da uygulanan somuttan soyuta gitmeyi hedefleyen eğitim programlarını sentezleyerek oluşturduğumuz kendi özel sistemimizle çocukların dikkat ve koordinasyon becerilerinin gelişmesini, karmaşık problemleri ve hayatın içindeki zor konuları daha hızlı çözüme ulaştırma becerisini kazanmalarını sağlıyoruz şeklinde bilgi verdi. (HABER MERKEZİ) Denizli, UNESCO Dünya Miras Listesi'ndeki Pamukkale'siyle antik dünyaya hükmetmiş tarihi kentleriyle turizmde keşfedilmeyi bekliyor. Denizli Valisi Demir, "İnanıyoruz bu yılki ziyaretçi sayımızı 1 milyon 700 bin kişinin üzerine çıkararak rekorumuzu egale edeceğiz." dedi Bembeyaz travertenleriyle dünyada benzersiz bir masal dünyası yaratan Denizli, UNESCO Dünya Miras Listesi'ndeki Pamukkale'siyle antik dünyaya hükmetmiş tarihi kentleriyle turizmde keşfedilmeyi bekliyor. Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinin kesişiminde yer alan Denizli, tarihi açıdan eski bir yerleşim merkezi. Horozlarıyla ünlü Denizli, zengin bir tarih ve kültüre sahip. Hierapolis ve Laodikya, Tripolis gibi antik kentleri, kaplıcaları ve dünyada eşi benzeri olmayan travertenlere sahip Pamukkale görülmesi gereken bir turizm merkezi olarak ön plana çıkıyor. Tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü Denizli'nin en Bir zamanların CEHENNEM vadisi Kazan'da ikinci bahar Hakkari'nin Çukurca ilçesinde bulunan ve bölgede uzun yıllar yaşanan terör olayları nedeniyle adı çatışmalarla gündeme gelen Kazan Vadisi'nde ikinci bahar yaşanıyor. Silah seslerinin yerini kuş seslerine bıraktığı vadide, çözüm sürecinin ardından köylüler tarlalarını sürerken, vatandaşlar da piknik yapıp gönüllerince eğleniyor Hakkari'nin Çukurca ilçesinde bulunan ve bölgede uzun yıllar yaşanan terör olayları nedeniyle adı sıkça duyulan Kazan Vadisi'nde ikinci bahar yaşanıyor. 30 yılı aşkın süre devam eden terör olayları nedeniyle uzun yıllar güvenlik gerekçesiyle vatandaşlara kapatılan Kazan Vadisi, 1,5 yıl önce başlatılan çözüm sürecinin ardından bölgede huzur ve güven ortamının sağlanmasıyla hem tarım ve hayvancılığa hem de piknikçilere açıldı. Terör olayları nedeniyle sayısız operasyon ve çatışmanın yaşandığı, silah seslerinin eksik olmadığı vadide, şimdilerde kuş ve koyun sesleri ile insanların kahkahaları yankılanıyor. Özellikle hafta sonları piknikçilerin uğrak yerlerinden biri olan, çiftçilerin de tarım ve hayvancılık faaliyetlerini yürüttüğü Kazan Vadisi'nde insanlar güven içinde vakitlerini geçirmenin mutluluğunu yaşıyor. Birçok acıya tanıklık etmiş vadiyi silahların susmasının ardından görüntüleyen AA ekibi, kısa süre öncesine kadar çatışmaların yaşandığı Kazan Vadisi'ndeki değişime tanıklık etti. Vadiye yakın köylerde yaşayan, silahların susmasıyla tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylüler, çözüm sürecinin devam etmesi için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini söylüyor. Eski günlerin bir daha yaşanmaması ve son günlerde yaşanan yol kesme eylemlerinin sona ermesi için dua eden köylüler, sürecin sekteye uğramasından en çok kendilerinin zarar göreceğini ifade ediyor. Vatandaşlardan Nevzat Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, önceki yıllarda Kazan Vadisi'nde yaşanan olaylar nedeniyle büyük huzursuzluk yaşadıklarını ve köylerindeki çok sayıda kişinin önemli turizm bölgesi olan Pamukkale, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan travertenlerden oluşuyor. Hierapolis Arkeoloji Müzesi'ne de ev sahipliği yapan Pamukkale ören yerini, tüm güzellikleriyle keşfedebilmek için ziyaretçilerin en az yarım günlerini ayırması gerekiyor. Geniş bir alana yayılan ören yerinde ulaşım zaman zaman nostaljik motorlu araçlarla sağlansa da müze, antik tiyatro ile tarihi yapıların hepsini görmek ve insanları güzelleştirdiğine inanılan antik havuzdan hakkıyla yararlanmak için en az 10 günlük zamana ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. Denizli Valisi Abdülkadir Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Pamukkale'nin, 26 yıl önce UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alındığını hatırlatarak, turizmde bu yıl rekor beklediklerini söyledi. Pamukkale'nin turist ağırlamada her geçen yıl daha iyiye gittiğine işaret eden Demir, "Pamukkale travertenleri bu beyazlığıyla dünyada örneği olmayan bir değer. Sadece Türkiye'nin değil dünyanın bir değeri. Dolayısıyla burası özellikle ziyaretçi anlamında her yıl çok önemli bir ziyaretçi sayısına ulaşıyor yılında Pamukkale'ye girişler anlamında en çok ziyaret edilen yıldı. 1 milyon 700 bin kişi turnikelerden geçerek ziyaret etmişti. Bu yılki ziyaretçi sayımızı 1 milyon 700 bin kişinin üzerine çıkararak rekorumuzu egale edip rekor kıracağız. Bundan hiç kuşkumuz yok" diye konuştu. " Antik havuzlara bu yılın ilk 5 ayında 65 bin kişi girdi" "Beyaz Cennet" olarak adlandırılan Pamukkale'yi 2014 yılının ilk 5 ayının rakamlarına bakıldığında 2013 yılın ilk 5 ayına oranla bir artış gözlemlediklerini belirten Demir, şöyle devam etti: "Pamukkale'ye ziyaretçiler, özellikle yaz turizminin olduğu dönemlerde daha fazla ilgi gösteriyor. Yapılan çalışmalarla travertenlerin korunması ve zarar verilmemesine dikkat ediyoruz. İddia ediyoruz Pamukkale travertenleri tarihinin en beyaz dönemini yaşıyor. Çünkü burada, tekniğine uygun olarak sulama takvimi ve programı uygulanıyor. Dolayısıyla belli aralıklarla su verilip kesiliyor. Ülkemizin, dünya kültür, tarihi ve arkeolojik mirasının göz bebeği olan Pamukkale travertenleri en güzel şekilde korunuyor. Antik havuzumuza geçen yıl ilk 5 ayda 50 bin kişi girerken bu yıl ilk 5 ayda göç ettiğini belirtti. Silah seslerinin eksik olmadığı ve hemen her gün çatışma haberlerinin geldiği vadinin son yıllarda atılan adımlarla büyük bir sessizliğe büründüğünü anlatan Özkan, silah yerine kuş ve koyun seslerinin geldiği bölgede hayatlarından memnun olduklarını ifade etti. Özkan, bölgedeki çatışmaların yaşantılarının her anını etkilediğine değinerek, şöyle konuştu: "Özellikle il dışına çıktığımızda ve Çukurcalı olduğumuzu söylediğimizde hep dışlanıyorduk. Bize 'terörist' diye hitap ediyorlardı. Ancak gerçekten çözüm süreciyle bir renk değişimi yaşandı. Köyümüzden göç edenler döndü. Kendilerine yeni evler inşa ediyorlar. Araziler yeniden ekilmeye başladı. Şu an herkes çok huzurlu ve çok mutlu. Biz istiyoruz ki, barış kalıcı hale gelsin. İnsanların mutluluğu bozulmasın. Herkes özgür olsun, kardeşçe yaşasın. Dilerim çözüm süreci mutlu sonuçlanır." Çukurcalı Mehmet Yaşar Ertunç da ilçe halkı olarak yaşanan süreçten memnun olduklarını bildirerek, yaşadıkları topraklarda çok acıların 65 bin kişinin girdiğini gördük. Çok daha üst düzeyde ilgi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz." Demir, Hierapolis Antik Kenti'nde "Türkiye'nin en büyük antik mezarlığı" olarak bilinen 2 bin 500 yıllık nekropol alanının olduğunu ve tarihte de burasının termal anlamda kullanıldığını ifade etti. İnsanların buraya terapi ve sağlık için geldiğine dikkati çeken Demir, Denizli Valiliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı'yla beraber Hierapolis Antik Kenti'nde devam eden kazılarla Plutonium Mağarası, Cehennem Kapısı, St. Philippus Kilisesi, antik tiyatro, nekropol, hamam, bazilika gibi bölümlerin toprak altında kalan tarihin gün yüzüne çıktığını söyledi. Antik mezarlık üzerindeki asfalt yolun kaldırıldığını hatırlatan Demir, "Bu yıl yolun üzerindeki eksik kalan kısımların çalışmasını tamamlayacağız. Buradaki antik mezarlıktaki ana büyük mezarların restorasyon çalışmalarına başlıyoruz. Kış döneminde projeleri yapıldı. Restorasyon çalışmalarını Denizli Müze Müdürlüğü ve Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nden hocalarla yapacağız yılı sonuna kadar antik kentteki kazı çalışmaları aralıksız devam edecek" (AA) yaşandığını, önceki yıllarda ilçedeki birçok noktaya gitmek için özel izinlerin alınması gerektiğini hatırlattı. Yaklaşık 30 yıl öncesinde vatandaşların aileleriyle gelip yaz aylarında kaldıkları bölgelerin terör olayları nedeniyle operasyon bölgelerine dönüştüğünü anlatan Ertunç, çözüm sürecinin ardından bu tür sorunların yavaş yavaş çözüldüğünü, operasyonların ve çatışmaların merkezindeki Kazan Vadisi'ne dahi rahatlıkla gelebildiklerini söyledi. Eski günlerin geri geldiğini kaydeden Ertunç, "Çözüm sürecinin etkisiyle son iki yıldır gözle görülür bir değişim yaşanıyor. İnsanlar daha huzurlu. Güvenlik düzeyi eskisi gibi baskıcı ve sıkıcı değil. Eskiden özel izinle gidilen yerlere şu an çok rahat gidilebiliyor" Çözüm sürecinden mutluluk duyduklarını dile getiren Nadir Akdemir de önceki yıllarda yaşanan olayların sadece Türkiye'de değil, dünyanın hiçbir yerinde yaşanmamasını temenni ettiklerini, yaşanan olaylarda çok canların yandığını bildirdi. Akdemir, sürecin hem Çukurca'ya, hem bölgeye, hem de tüm ülkeye büyük katkı sağladığına işaret ederek, "Tüm Türkiye, gerek asker aileleri gerekse Kürt aileleri sürece duyarlı davranmalı. Süreç çok olumlu sonuçlar verdi. Devamının da gelmesini, tatlı bir sonuca bağlanmasını ve daha güzel şeyler olmasını diliyoruz" ifadelerini kullandı. (AA) Side'de Güney Kore rüzgarı Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, geçen yıl Türkiye'ye 159 bin Güney Koreli turist geldi. Güney Koreliler Avrupa, İskandinav, Rus, Baltık ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri gibi deniz, kum ve güneş turizmi yerine kültür, tarih, arkeolojik varlıkları tanıma, inanç ve UNESCO korumasındaki insanlık kültür mirasının bulunduğu tarihi ören yerleri ziyaret ediyor. Korelilerin Türkiye'de birinci sırada ziyaret ettikleri il İstanbul, daha sonra Nevşehir, Konya, İzmir, Antalya ve Muğla yer alıyor. Koreli turistler Antalya'da ilk kültür turuna 28 yıldır UNESCO koruması altında olan Kaş Kınık'ta bulunan Xanthos Antil Kent'te başlıyor. Koreliler, 5 gün sürdürdükleri Antalya turunu, Side Antik Kent'te Apollon Tapınağı'nı ziyaret ve hatıra fotoğrafı çekimiyle sonlandırıyor. Türkiye Turizm Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Manavgat-Side Bölgesel Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Özden, Güney Koreli turistlerin, Avrupa, Rus ve İskandinavlar gibi tatil önceliklerinin deniz, kum ve güneş turizmi olmadığını söyledi. Özden, Korelilerin tatil önceliğini kültür, tarih, arkeolojik varlıkları tanıma, insan-kültür ilişkileri, antik şehirler ile UNESCO korumasındaki tarihi, kültürel ve arkeolojik varlıklar olduğunu kaydetti. Antalya bölgesinin deniz, kum ve güneş turizmi üçgenine bağlı arkeolojik eserler bakımında da zengin olmasının, Koreli turistleri bölgeye çektiğini belirten Özden, "Güney Koreli turistler, genelde ülkelerine yakın olan ülkeleri tercih ediyor. Avrupa, Rus ve İskandinav ülke turistlerinin Antalya'yı tercih etmesindeki en önemli faktör mesafe yakınlığı. Antalya'nın tarihi ve kültürel mirası zenginliği son yıllarda Korelileri bölge destinasyonuna yönlendirdi. Side deniz, kum ve güneş turizmi dışında kültür turizminde öncü bir destinasyon. 64 yıl öncesine bağlı Türkiye-Güney Kore dostluğu turizm hareketliliğiyle her geçen gün pekişiyor." Güney Kore-Türkiye Dostluk ve Kardeşlik Grubu Başkanı Dr. Myong Hee ise Türkiye'ye gelen yaklaşık 160 bin Koreli turistin 47 bininin Antalya'ya gelerek ortalama 5 gün tatil yaptığını söyledi. Anadolu turlarının 12 gün sürdüğünü belirten Hee, Koreli turistlerin yüzde 92'sinin tatil anlayışının kültürel varlıkları tanımak olduğunu kaydetti. Hee, bu sene Türkiye'ye gelen Koreli turist sayısında yüzde 4 bir artış beklediklerini ifade etti. Güney Koreli turizm uzmanı Yavuz Selim Akartürk de Koreli turistlerin Antalya'ya ilgilerinin arttığını söyledi. Akartürk, bunda en önemli etkenin Antalya ve ilçelerinde çok sayıda tarihi ören yeri olması olduğunu dile getirdi. musarslan1960@hotmail.com İRAN BİZE DOST OLUR MU? Zannediyorum biz ne tarihi ve günümüzü ya okuyamıyoruz, ya da okuyup değerlendiremiyoruz. İranlılarda pers (Fars) milliyetçiliği tarih boyunca hep ağır basmıştır. Ayetullah Humeyni, Devrimini gerçekleştirip Fransa dan İran a döndüğünde Şah Rıza Pehlevi ye karşı kendisine en büyük desteği verenlerden birisi bir Azeri Türk ü olan ve Humeyni gibi Ayetullah olan Şeriatmedari idi. Humeyni Azerilerin güçlenmesini istemediği için bir baskınla Şeriatmedari yi ortadan kaldırttı. Humeyni İran a döndükten sonra Türkiye nin içinde karışıklıklar meydana gelmesi için vatandaşlarımızı grup grup İran a götürüp kendi düşüncelerine göre eğitmeye çalıştı. Şiilerde Takiyye önemli bir esas olarak kabul edildiği için ne zaman doğru ne zaman takiyyeli konuştuklarını bilmek mümkün değildir. (Hristiyan olup da İslam hakkında araştırma yapan genelde yanlış önyargılı ilim adamları olan) Müsteşriklerin bile İslam ve Kur an-ı Kerim hakkında iddia etmedikleri saçma fikirleri iddia edebiliyorlar. Bugün İran kendi mezhebinden olan Azerbaycan a karşı Ermenistan ın en büyük destekçilerinden birisidir. ABD İranlılara vize vermiyor. Fakat eski devlet başkanı Rafsancani yi NASA dahil olmak üzere en mahrem yerlere götürüp gezdirdiler. Irak, ABD tarafından işgal edildi. ABD nin istemediği bir kişi Irak ta yönetici olabilir mi? Ve ABD İran yanlısı Maliki ye Irak ı kendi elleriyle teslim etti. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sayın Recep Tayyip Erdoğan İran a gittiğinde bekletip uzun süre randevu bile vermediler. PKK terör örgütünün liderlerinden Karayılan ı yakalayıp sonra serbest bıraktıkları medyada yer aldı. PKK nin geri çekilme süreci başlayacak iken İran ın Türkiye ile savaşmak için verdiği silahları geri istediği haberleri gündemimizi meşgul etti. Erzurum da Akil İnsanlara karşı eylem hazırlığında olan bir gruba operasyon yapıldı. Operasyon kapsamında çevresine kendini Rıza olarak tanıtan İranlı Ramin Sarabi de gözaltına alındı. Kızılay Meydanı'ndaki eylemlere karışan ve göstericileri provoke ettiği belirlenen İranlı Shayan Shamloo gözaltına alındı. Zaten yıllardan beri PKK nin kamplarını İran da kurduğu, yaralılarını İran hastanelerinde tedavi ettirdiği yakalanan teröristlerin itirafları arasında yer aldı. Sağlık bakanlığımız tarafından 2000 hemşire getirilecekti. Fakat yine medyadan öğrendiğimize göre bunlar Mut acı ve ajanlık için geldikleri öğrenilince proje rafa kaldırıldı. Iğdır da bizim bürokrat ve resmi kişilerle mut a ile (nikah demiyorum) beraber olan sonra beraberlikleri kasetlerle kayıt altına aldıktan sonra şantaj yaparak elde ettikleri bilgileri İran devrim muhafızlarına aktaran kadınlar yakalandı ve sınır dışı edildiler. Gezi Parkı eylemleri içerisinde İran uyruklu olanlar yakalandı. 700 Alevi dedesini İran a götürüp Hamaney ile görüştürerek ülkemizde Alevi- Sünni çatışması çıkarmanın planları yapıldı. Bütün bunlara rağmen hala Bunlarla eğitimde işbirliği yapalım diyenler için Acaba bunlarda mı mut acıların oyununa geldiler diye düşünmeden edemiyorum. Mangal keyfiniz kedere dönmesin Havaların ısınmasıyla birlikte vatandaşların hafta sonlarındaki vazgeçilmezi mangal keyfi, gerekli tedbirler alınmazsa insan sağlığını olumsuz etkiliyor. Yanmış et, özellikle kalın bağırsak kanseri yönünden önemli bir sağlık riski oluştururken, mangalda pişirilen köftenin sık sık değiştirilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor Uludağ Üniversitesi (UÜ) Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar, "Eti çatalla çevirirseniz, içindeki suyu ateşe akar ve etin tüm lezzeti gider. Et pişirirken en önemli nokta, suyunun içinde kalmasıdır. Bunun için maşa yardımıyla etleri çevirmek gerekir. Çatalla çevrilen etlerin içindeki sular ateşe aktığı için pişirdiğiniz et adeta ota dönüşür. Unutmayın ki etin lezzetli olmasının en önemli unsuru içindeki suyu ile birlikte pişmesidir." uyarısında bulunuyor. Yorucu bir haftanın ardından yeşil çimenler üzerinde hem bedeni hem de ruhu dinlendirebilecek huzurlu bir piknik yapmanın tüm çalışanların hayali olduğunu belirten Prof. Tayar, mangal keyfinin kedere dönüşmemesi için alınacak tedbirleri anlattı. Mangal keyfinin tadını kaçıran, fazla miktarda et tüketimi ve yanmış etin bazı sağlık sorunlarını tetiklemesi olduğunu belirten Tayar, şunları kaydetti: "Kırmızı veya beyaz et, dikkatli pişirildiğinde ve makul ölçülerde tüketildiği zaman son derece yararlıdır. Mangal yaparken etin yanıp kömürleşmemesine ve alevle temas etmemesine özen göstermek gerekiyor. Yanmış et, özellikle kalın bağırsak kanseri yönünden önemli bir sağlık riski oluşturuyor. Sıcak kömürlerin üzerine damlayan yağların neden olduğu dumanda bulunan Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar (PAH) diğer kanserojen maddelerdendir. PAH ların ızgara, dumanlanma ve kızartma işlemleri sırasında kullanılan yüksek ısıl işlemlerde gıdalarda oluşmakta, mangalda pişirilen etlerde yüksek konsantrasyonlara çıkmaktadır. Etin, odun ateşinin alevine doğrudan tutulması durumunda yüksek düzeyde, kor üzerinde pişirildiğinde ise daha düşük düzeyde PAH oluştuğu saptanmıştır. Yiyeceklerin pişirilmesi sırasında erimiş yağların ısı kaynağı üzerine damlaması sonucu meydana gelen parçalanma ile PAH oluşumu artmaktadır. Bu arada, özellikle etin üzerinde de birikmektedir. Hamburger, biftek, balık ve tavuk etlerinin yüksek ısıda mangal ateşinde pişirilmesi sonucunda PAH içerikleri önemli ölçüde artmaktadır. Mangaldaki kömür ve kömür tozları, pişirilen gıdanın üzerine sinerek, başta mide kanseri olmak üzere yemek borusu ve kalın bağırsak kanserlerine neden olabilmektedir." MANGALDA TAVUK ETİ TERCİH EDİN Mangal keyfinin sağlık riskini azaltmak için mangalda pişirmek için tavuk eti gibi beyaz etlerin tercih edilmesi gerektiğini belirten Tayar, eğer kırmızı et pişirilmek istenilirse, yağsız olması ve içine kuyruk yağı konulmamasını tavsiye etti. Beyaz etin daha az yağ içerdiğinden, ateşe damlayan yağ ile açığa çıkan kanserojen maddenin de daha az olduğuna işaret eden Prof. Tayar, "Mangalda pişmek için daha az zaman gerektirdiğinden sağlık açısından da avantaj sağlar Pazar arabaları ile rahat alışveriş Menderes Belediyesi tarafından vatandaşların rahat alışveriş yapabilmesi amacıyla pazar yerlerinde Pazar Arabaları devreye sokuldu. Menderes Belediyesi, ilçedeki pazar yerlerinde Pazar Arabası uygulamasını hayata geçirdi. Uygulama kapsamında vatandaşlar pazar girişlerinde yer alan arabaları nüfus cüzdanlarını bırakarak ücretsiz olarak alabilecek. Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu, Vatandaşlarımızın pazar alışverişlerini rahat şekilde yapması için Pazar Arabası uygulamasını hayata geçirdik. Zabıta Müdürlüğümüze bağlı ekipler tarafından uygulanan proje ilk günden büyük ilgi gördü. İlk aşamada ilçemizde yer alan 2 kapalı pazar yerine 50 şer adet olmak üzere toplam 100 adet pazar arabasını koyduk. Talebe göre sayıyı arttıracağız Pazarcı esnafı ile bir araya gelindi Vatandaşlar kadar pazarcı esnafının da düşünüldüğünü kaydeden başkan Soylu, Ekiplerimiz pazar yerlerinde pazarcılarla da bir araya gelip uygulamalarla ilgili bilgi veriyor. Pazar esnafımızın da sıkıntı yaşamasını istemiyoruz. Onlarında bizimle uyumlu çalışacaklarından şüphem yok. Fiziki koşullarla ilgili çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Vatandaşlarımız kadar pazar esnafımızın da mutluluğu bizim için önemli. Bu kapsamda İzmir Pazarcılar Esnafı Odası ile görüşülüp, pazarcı esnafımızın ve zabıtaların eğitime tabii tutulması sağlanacak. diye konuştu. Pazar yerlerinde denetimleri arttıracaklarını da ifade eden Soylu, Zabıta ekiplerimiz tarafından pazar yerlerinde düzenli olarak denetimler gerçekleştirilecek. Mevzuata uygun olmayan durumlara müdahale edilecek. Özellikle hijyen, etiket ve fiyat denetimlerine yoğunluk vereceğiz (HABER MERKEZİ)

9 SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 GÜNCEL HABERLER Haziran Şubat Perşembe Salı Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan dur durak bilmiyor Başkan Zolan geziyor ilçeler KAZANIYOR İlçe ziyaretlerini sürdüren Başkan Zolan'ın son durağı Beyağaç ve Kale oldu. Başkan Zolan, Büyükşehir'in sorumluluğunda olan Beyağaç Köyceğiz yolunda çalışmalara başlandığı müjdesini verirken Kale'de ise ilçenin ekonomisine ve sosyal yaşantısına büyük katkı sağlayacak, yöresel ürünlerin de üretilip satılacağı çok amaçlı bir kültür ticaret merkezinin yapılacağını söyledi Büyükşehir'in ilçelerde gerçekleştireceği projeleri yerinde incelemek ve büyükşehir birimlerinin ilçe yapılanmalarını kontrol etmek için başladığı ilçe ziyaretlerine devam eden Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan'ın son durağı Beyağaç ve Kale oldu. Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin tam kadro hazır bulunduğu ziyaretin ilk durağı Beyağaç'ta ilçe girişinde Belediye Başkanı Mustafa Akçay ve kalabalık bir grup tarafından karşılanan Başkan Zolan, bir süre ilçede kurulan pazarda dolaşarak esnafa hayırlı işler dilerken vatandaşlar ile sohbet etti. Başkan Zolan'dan Beyağaç'a Müjdeler Daha sonra Beyağaç Belediyesi'ni ziyaret eden Başkan Zolan burada Beyağaç'a bağlı mahalle muhtarları ve meclis üyelerinin hazır bulunduğu toplantıda Beyağaç'a yapmayı düşündükleri projeler ve Büyükşehir'in ilçe yapılanması hakkında bilgi verdi. Başkan Zolan, " Denizli uzun yıllardan beri arzu ettiği Büyükşehir e kavuştu ve 30 Mart ta da vatandaşlarımızın teveccühü ile göreve geldik. 2 ay gibi kısa bir süre içinde Büyükşehir in tüm sistemini çalışır hale getirdik. Bizimle beraber Büyükşehir statüsünü kazanan illere göre tam bir yıl önce yola çıkmamızın avantajını şuan kullanıyoruz. Merkezdeki işlerimizi belli bir sisteme oturttuktan sonra ilçelerimizde işleyişin nasıl olduğunu görmek için yeniden yollardayız. Bu buluşma bizim için, Beyağaç için çok önemli. Biz istedik ki muhtarlarımızla ve meclis üyelerimizle buluşalım, Beyağaç için yapacaklarımızı paylaşalım, yatırımlara hep birlikte karar verelim istedik. Sizlerin düşünceleri bizim için son derece önemli sizlerin söyleyeceklerinden yola çıkarak önceliklerimizi belirleyeceğiz. Bir müjdeyi de sizlerle paylaşayım. Buraya her gelip gittiğimizde bizlerden talep edilen Beyağaç- Köyceğiz Yolu'nun yapımına başladık. Bizim sorumluluğumuzda olan Muğla il sınırına kadar olan 23 kilometrelik yolda ekiplerimiz çalışıyor. Ayrıca Beyağaç'ı Muğlaya bağlayan Karacaören Yolu'nu da yatırım programımıza alacak ve en kısa sürede orada da çalışmalara başlayacağız. Ayrıca burada bir kültür merkezi, açık yüzme havuzu, meydan düzenlemesi, kapalı pazaryeri ve Kartal Gölü çevresinde çevre düzenlemesi yapacağız. 5 yıl içinde Beyağaç inanılmaz bir değişime tanıklık edecek. Bu toplantıları ise periyodik olarak gerçekleştirmek istiyoruz. Her buluşmamız Beyağaç'a değer katacak Muhtarların taleplerini alan Başkan Zolan tüm bu taleplerin öncelik sırasına göre tek tek yerine getirileceğini söyledi. Başkan Zolan ve beraberindekiler daha sonra yatırımların yapılacağı alternatif alanlarda incelemelerde bulundu. Başkan Zolan'ın aynı gün içinde ziyaret ettiği ikinci ilçe ise Kale oldu. Kaleye bağlı Kayabaşı Mahallesi'ne de uğrayan Başkan Zolan bir süre buradaki vatandaşlar ile sohbet etti. Yıllardır içme suyu sorunu yaşayan yerleşim yerinin Başkan Zolan'nın talimatlarıyla giderildiğini belirten vatandaşlar Başkan Zolan'a ve büyükşehir çalışanlarına teşekkür etti. Kale Hak Ettiğini Alacak Daha sonra Kale ilçe merkezine hareket eden Başkan Zolan'ı Kale Belediye Başkanı Erkan Hayla karşıladı. Başkan Zolan, kısa bir esnaf ziyareti sonrasında muhtarlar ve belediye meclis üyelerinin hazır bulunduğu toplantıya katıldı. Konuşmasına Kale için büyük hayalleri olduğunu söyleyerek başlayan Başkan Zolan, " Kale'de belediye başkanımızla, meclis üyelerimizle, muhtarlarımızla, vatandaşlarımızla güç birliği oluşturarak çok önemli yatırımlara imza atmak istiyoruz. Bu buluşma bunun ilk adımı. İlçenin ekonomisine ve sosyal yaşantısına büyük katkı sağlayacak, yöresel ürünlerin de üretilip satılacağı çok amaçlı bir kültür ticaret merkezinin yapılması gerekiyor. Bunun için belediye başkanımız hazırlıklarını tamamlamış ve biz bu projenin hayata geçirilmesi için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Burada tıpkı Denizli'de olduğu gibi bir bilgi evi ve kurs merkezi olsun istiyoruz. Restorasyon çalışmaları yürüteceğiz ve Kale'nin değerlerini yeniden ayağa kaldıracağız. İtfaiye binası yapılması konusunda çalışmalarımız var. Yollarımızın bakım onarım ve asfalt çalışmalarını ise belirlenen program çerçevesinde yapacağız. Mesirelik düzenlemelerimiz olacak. Kale değişime hazır olsun. Burada da diğer ilçelerimizde olduğu gibi büyükşehir yapılanmalarını tamamladık. Arkadaşlarımız bizim sorumluluğumuzda olan hizmet alanlarında gayretli bir şekilde çalışıyorlar. Bu tür buluşmaları gerçekleştirerek, talepleri tek tek yerine getirerek, Kaleyi bugünden daha iyi bir noktaya hep birlikte taşıyacağız" Başkan Zolan ve beraberindekiler daha sonra gerçekleştirilen proje değerlendirme toplantısı sonrasında yapılması planlanan projelere ilişkin saha incelemesinde bulundu. (HABER MERKEZİ) Türkiye - Polonya İş Forumu düzenlendi Türkiye ile Polonya arasında diplomatik ilişki kurulmasının 600. yıldönümü çerçevesinde Ankara Hilton Otel inde Türk-Polonya İş Forumu düzenlendi. Düzenlenen Foruma, Polonya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Janusz Piechociński, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, TOBB ve DEİK i temsilen TOBB Yönetim Kurulu Üyesi, Denizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Özer ve birçok davetli katıldı. Forumda bir konuşma yapan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Batı dünyası, batı dünyasının enstitüleri ve kurumları Türkiye ile ilgili tahminlerde bulunurken, bugüne kadar hiç tutturamadılar. Türkiye ve çevresindeki şartlara baktıkları zaman Türkiye ile ilgili çok muhafazakâr öngörülerde bulundular. Türkiye, bölgesindeki aşırı hareketliliği kendisi için avantaja dönüştürebilen bir ülke. Şuanda en büyük sıkıntıların yaşandığı ülkelerde Türkiye ihracatını geliştirmekle devam ediyor Bakan Zeybekci, bugün Polonya ve Türkiye den bahsederken özellikleri itibariyle aynı ülkeden bahsedermiş gibi bahsedildiğini belirterek, Bayraklarımızın renkleri bile aynı. Kırmızı ve beyaz. Ülkelerin karakterlerini de yansıtır bayrakların rengi diye konuştu. Polonya ile Türkiye nin çok büyük işbirlikleri yapabileceğini bildiren Bakan Zeybekci, Türkiye bugüne kadar şuanda geldiği noktada yaklaşık olarak 200 milyar dolar hizmet ve mal ihracatı gelirine toplam dış ticaret hacim gelirine baktığımız zaman yaklaşık olarak 470 milyar dolarlık dış ticaret hacmine, 820 milyar dolarlık yurt içi hasılaya. 11 bin dolarlık kişi başına düşen milli gelire, 19 bin dolarlık satın alma kalitesine göre milli gelire Türkiye sadece ve sadece kendi ülkesinin imkanları ve dinamikleriyle ulaştı. Türkiye nin koymuş olduğu yeni 2023 hedeflerinde Türkiye yi 2 trilyon dolarlık milli gelir, 25 bin doların üzerinde kişi başına düşen milli gelir. 500 milyar dolarlık mal ve 350 milyar dolarlık hizmet geliriyle Türkiye dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi. Avrupa nın da üçüncü büyük ekonomisi olmak için hedef koydu. Türkiye bu hedeflere kendi ülkesinin imkanlarıyla ulaşamayacağını çok iyi biliyor hedeflerine ulaşacak olan Türkiye nin iş birliğine ihtiyacı var. Avantajlarımızı birlikte işbirliği haline dönüştürelim. Polonya sanayide, metalürji ve diğer sanayi alanlarında Türkiye den daha iyi durumda. Bizimde Polonya dan daha üstün olduğumuz yerler var. Elimizdeki bütün imkanları ortaya koyalım. İki ülke işbirliği içinde neler yapabiliriz bunları birlikte görelim ifadelerini kullandı. Tam anlamıyla ekonomik ve siyasi entegrasyon istediğini belirten Bakan Zeybekci, Gümrük Birliği Anlaşmasının yeniden Türkiye nin menfaatlerini koruyacak şekilde gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye olarak Polonya Ticaret ve Sanayi Odası ile birçok konuda birlikte hareket ettiklerini kaydeden TOBB Yönetim Kurulu Üyesi, Denizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Özer, Polonya yeni Avrupa'nın büyüyen gücüdür. Avrasya geçiş yolları üzerindeki stratejik konumu, derin tarihi ve kültürel birikimi, 40 milyona yaklaşan nüfusu, dinamik ekonomisi, 400 milyar doları aşan dış ticaret hacmi ile Avrupa nın en önemli ülkeleri arasında bulunmaktadır. Son beş yıldır GSYİH büyüme oranı AB ortalamasının üzerinde seyreden Polonya, AB içerisinde 6.büyük ekonomi konumundadır. Biz dostumuz Polonya'nın başarılarıyla iftihar ediyoruz. Polonya halkını, iş dünyasını ve bu başarıya imza atan Polonya hükümetlerini kutluyorum. Polonya'nın AB üyelik sürecimize desteğine iş dünyası olarak müteşekkiriz. Avrupa Birliği içindeki gelişmeler, bu desteği giderek daha önemli hale getirmektedir diye konuştu. Türkiye ve Polonya nın, son yıllarda siyasi istikrar ve ekonomik kalkınmasıyla Avrupa'nın yükselen iki önemli gücü haline geldiğini belirten Başkan Özer Her iki ülke de, ekonomik performans, insan kaynakları ve siyasi istikrarları ile Avrupa nın büyümesi ve refahı için önemli bir ümit kaynağı haline gelmiştir. Küresel ekonomi yeniden şekillenirken, Türkiye ve Polonya gibi yükselen piyasa ekonomilerinin işbirliğinin güçlenmesi için uygun iklim oluşmaktadır. Bunu Türkiye-Polonya arasındaki ticaret hacminde görmek mümkündür yılında ticaretimiz 582 milyon dolar idi. Aradan geçen sürede ticaretimiz yaklaşık 10 misli artarak, 5,2 milyar dolara çıktı. Önemli bir ivme yakalamışız. Kazan-kazan ilkesi çerçevesinde bir ticari ilişki içindeyiz Orta Avrupa daki en büyük ticaret ortağımız olan Polonya kalifiye işgücü, cazip pazar hacmi, güçlü sanayi altyapısı ve lojistik avantajları nedeniyle Türk yatırımcı ve girişimcileri için de önemli iş fırsatları sunmaktadır. Özellikle, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde Türkiye ve Polonya ortak girişimleri için önemli bir potansiyel var. Türkiye nin bölgesel ve küresel düzeyde artan etkinliği ile Polonya nın Orta ve Doğu Avrupa daki öncü rolü ikili ekonomik ilişkilere ivme kazandıracak güçtedir. Her seferinde vurguladığımız gibi, ülkelerimiz arasındaki ekonomik potansiyelin verimli projelere dönüştürülebilmesi için girişimcilerimizin iki ülke arasında rahatça gelip gidebilmeleri son derece önemlidir. Bunu teminen karşılıklı uçuşların artırılması, Türk Hava Yolları na Varşova dışındaki şehirlere de uçuş izni verilmesi bizler için önem taşımaktadır. Türk vatandaşlarına uygulanan vize, bugünkü ekonomik yapılarla, Türkiye ekonomisinin gelişmişlik düzeyiyle bağdaşmıyor. Türkiye-AB Ortaklık ilişkisine aykırıdır. Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği'nin aksayan yönüdür. Aynı şekilde, taşıma kotaları ve serbest ticaret anlaşmalarında yaşanan sorunlar da Gümrük Birliği'nin sağlıklı işleyişine engeldir. Bu sorunların aşılmasında Polonya Hükümetinin ve iş dünyasının desteği çok önemlidir. Bu çerçevede AB-ABD Ticaret ve Yatırım Ortaklığı müzakerelerinin dışında kalmak da Türkiye için ciddi endişe kaynağıdır. Türkiye, Çin den İtalya ya kadar olan geniş coğrafyada serbest piyasa ekonomisine sahip en büyük ekonomi ve bölgesinin en büyük sanayi gücüdür. Türkiye ekonomik performansı, stratejik misyon ve merkez ülke konumu ile dünya siyasetinin ve global ekonominin etkin bir oyuncusudur. Arzumuz bu potansiyelimizden dost ve kardeş ülkelerle işbirlikleri kurarak yararlanmak, coğrafyamızda barışı ve güvenliği tesis etmektir. Ortak geleceğimiz için Türkiye ve Polonya işbirliğinde müşterek bir refah alanı oluşturabileceğimize inanıyoruz. İş dünyasının çatı örgütü olarak, 1,5 milyon üyemizden aldığımız güçle, ülkelerimiz arasında barış, güvenlik ve refah üçgenin tesis edilmesi için her türlü işbirliğine hazırız diye konuştu. (HABER MERKEZİ)

10 SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ 17 Haziran Şubat Perşembe Salı Beyinlerdeki matruşkalar ve tilkiler Mehmet BARLAS SABAH GAZETESİ İşimiz kolay değil... Hem iç siyasetin hem de dünya politikasının iç içe geçmiş olgularını, aynı anda anlamaya çalışıyoruz... Beyinlerimizdeki sanal "Matruşka"ları açtıkça, içlerinden birbirlerine benzemeyen ama hepsi de birbirleri ile bağlantılı portreler çıkıyor... Kavramlar da aynı şekilde iç içe geçmiş durumda... Bir yanda "Osmanlılık" bir yanda da "Çağdaş uygarlık" var. Sözlüklerimize bakıp Osmanlı'dan kalan özdeyişleri sıralamayı hiç denediniz mi? Örneğin Osmanlı da yargıya "Davacısı kadı olanın, yardımcısı Allah olsun" diyerek bakmamış mı? Osmanlı geleneğinin bugüne aktarılan alışkanlıklarının şifrelerini bu özdeyişlere bakarak çözebilir miyiz acaba? - Osmanlı'da oyun bitmez. - Osmanlı'nın yanında gözünü, kâtip yanında sözünü sakın. - Osmanlı tavşanı araba ile avlar. - Osmanlı ekmeği yiyip, Moskof'a dua olmaz. Tilkilerin durumu İsmet İnönü için "Beyninde 40 tilki koşar, kuyrukları birbirine değmez" denilirdi. Ama şu anda siyasete hevesli amatörlerin beyinlerinde koşuşan tilkilerin ayakları birbirlerine dolaşıyor, kavramlar birbirleri ile tepişiyor. Acaba şu "Çağdaş uygarlık" kavramını yerli yerine oturtabildik mi? Örneğin aynı anda hem ABD, hem Sovyetler Birliği gelişmişlik açısından çağdaş uygarlığı temsil ediyorlardı. Ama birbirlerinden çok farklıydılar. 1930'larda da Hitler Almanya'sı ve Mussolini İtalya'sı, çağdaş uygarlık simgeleri değil miydiler? Şimdi de Çin, ekonomik açıdan çağdaş uygarlık için bir somut örnek olmuyor mu? Türkiye Çinlilerden çok önce çağdaş uygarlığın temel öğesi olan demokrasiyi benimsediği halde, Çin nasıl oldu da bizden önce dünya ekonomisine entegre olabildi? Menderes ve Özal Örneğin Turgut Özal'ın 1980'li yıllarda gerçekleştirdiği yeniden yapılanmayı 1950'lerde Adnan Menderes yapabilseydi, belki bugün Güney Koreliler ve Çinliler "Biz uyurken Türkiye gelişti" diye yakınacaklardı. Ama olmadı işte. Kambiyo rejimi ve dış ticaret serbestleştirilecek yerde, Türk Parasını Koruma Kanunu ve Milli Korunma Kanunu ile girişimciler hapse atıldılar. Demokrat Parti özelleştirme vaadi ile iktidar oldu. Ama bunun yerine yeni KİT'lerle verimsiz yatırımlar yapıldı ve ekonomi kronik krizlere mahkûm edildi. Türkiye'de yasaklar kaldırıldığı zaman halkın her şeyi başarabileceği "Özal reformları" ile görülmemiş midir? İhracatta hamle, turizmde atılım, sanayide dünya ile rekabet, devlet geri çekildiği oranda gerçekleşmemiş midir? Yarım yüzyılda devletin tam başaramadığı iletişim atılımını, birkaç yıl içinde özel GSM şirketleri gerçekleştirmemiş midir? Rejim tehlikede mi? Buna karşı devletten beklenen hukukun üstünlüğü, adalet, eğitimde çağdaşlık ve güvenlik gibi olgularda, olması gereken düzeye ulaşılamamıştır. Bunun yerine sürekli bir "Rejim tehdit altında" endişesi seslendirilmiştir. "İdeolojik eğitim" kitleleri çağdaş uygarlığın sonuçları olan çok sesliliğe, özgürlüklere, evrensel dolaşımdaki sermayeye, özelleştirmelere, globalleşmeye karşı hep ürküntü içinde tutmuştur. Halkın cumhurbaşkanı seçecek olması dolayısıyla, birilerinin yine "Rejim tartışması" başlattığına tanık olursak şaşırmayalım. Sadece bunların beyinlerinde koşuşan tilkilerin nasıl bir kargaşa yarattığını hatırlayalım Abdurrahman D L PAK YENİ AKİT GAZETESİ Ah Maliki! Irak halkı, Maliki yi görüp IŞİD e sarıldı.. Şimdi Hameney, Ruhani, Maliki nin oturup düşünmeleri gerek; Biz nerede yanlış yaptık diye.. İran ve Lübnan Hizbullahının, Yemen deki Husilerin yaptıklarının bir sonucudur bugün Irak ta yaşananlar.. Kendilerinden başka herkesi kendilerine düşman yaptılar.. Şimdi Ahmedi Necat ne yapıyor bilmiyorum. Hüccetiye ne yapıyor. Mehdi den mesaj gelmiyor mu artık. Ya da İran bu gelişmeleri fırsat bilip Mehdi nin ordusu ile Irak üzerinden Suriye ye doğru yürümeye kalkar mı? Amerika Irak ı işgal ederken kendi askerlerini Mesih in ordusu diye selamlıyordu, İran ise kendine Mehdi nin ordusu adını uygun görmüştü.. Düşünsenize Mesih in ordusu ve Mehdi nin ordusu karşı karşıya!? Peki şimdi kim karşı karşıya.. Şiiler ve Sünniler.. Şiiler Arap ve Fars Şiası olarak iki grub gibi gözükse de, Husileri, Nuseyrileri, Alevileri ile kendi içinde farklı grublara ayrılıyor.. Sünniler de kendi içinde çoğul.. En azından Şii, Sünni ayırımının yanında bir de Arap, Kürt, Türkmen diye üç ayrı etnik topluluk var sahnede.. Araplar Şii-Sünni diye ikiye bölünmüş durumda.. Bu savaş hem dini, hem ideolojik, hem etnik, hem politik hem mezhebi farklılıkları bir arada barındırıyor.. Bakın tek bir Kürt topluluğu da yok ve bölgede en az 10 ülkenin ajanları cirit atıyor. ABD ve İngilteresiz bu işler olmaz zaten. Fransa da öyle. İsrail zaten başından beri işin içinde. Şimdi Suudiler de devreye girdiler.. Kuveyt de gelişmeleri yakından izliyor. Mısır da BAE de.. Türkiye ve İran yine bu işte taraf. Suriye ve Lübnan da öyle. Ürdün gelişmeleri yakından takip ediyor. Çin, Rusya, Almanya, Yunanistan, İtalya da aynı şekilde.. Sünniler de kendi içinde çatışıyor aslında.. Yarın Şiilerden kurtulduklarında IŞİD ile Sünni Arapların birbirine girmesi kaçınılmaz. Bugün Musul u ele geçirmek, İran a karşı savaşmak ve Kürtleri Kuzeye hapsetmek için, düşmanımın düşmanı benim dostumdur mantığı ile hareket ediyorlar.. Bu arada, her an Yemen ve Libya da işler kontrolden çıkıp çatışmalar ülkeye yayılabilir.. Türkiye sessiz bir şekilde Libya ve Yemen deki vatandaşlarını geri çekmeye devam ediyor.. Birileri Türkiye nin sürece müdahale etmesini istemiyor.. Bana kalırsa Irak taki Türkiye konsolosluğuna saldırı da bu çevrelerin planı.. Oysa geniş halk kitleleri pekala Türkiye nin hakemliğine razı olabilir.. IŞİD kendi başına büyük bir güç değil. Ayaklanan Sünni Arap kabilelerinin liderliğini üstlendi, bir şekilde.. Bu isyan başarılı olsa da olmasa da IŞİD in bölgede kalıcı olması imkansız.. Irak Şiası kolay kolay teslim olmayacak.. Çatışma 4 noktada y- oğunlaşacak. Musul, Bağdat, Necef ve Basra.. Musul da petrol var ve bölgede kalıcı olmak isteyenlerin petrol alanlarını kontrol etmesi gerekiyor.. Musul petrolleri konusunda IŞİD ve birlikte hareket edenlerin hem Şia hem de Kürt yönetimi ile ya u- zlaşması ya da hesaplaşması gerek.. Bağdat Siyasi ve diplomatik açıdan önemli. Irak ın bütününü yönetecekseniz Bağdat ın yasama, yürütme, yargı açısından kontrol edilmesi gerek. Uluslararası anlaşmalar, örgütler ve diplomatik misyonla ilişkiler açısından Bağdat önemli.. Necef Şia nın merkezi olması itibarı ile önemli Ve tabii Basra, körfez bağlantısı ile savunma ve ticaret açısından önemli. Basra ülkenin denize açılan tek kapısı.. Bir noktaya geleceğiz Ali BULAÇ ZAMAN GAZETESİ Şu anda bu yönde yürütülecek bir cehd ve mücahededen daha zaruri cihad yoktur. İlk Müslümanları cihadlarında başarılı kılan faktör, önce iman etmeleri ve hicret etmeleri idi. İman onları eski batıl inanç ve düşüncelerin tümünden temizleyip kendilerini Allah ın koruyucu rahmeti altına soktu; ontolojik, epistemolojik emniyet altına aldı. Hicret de ahlaki olarak her türlü kir ve pislikten, yalan ve tezvirden, sömürü ve haksızlıktan, zulüm ve yozlaşmadan arındırdı. Müslümanlar Mekke den Medine ye gitmek üzere yola düştüklerinde aynı zamanda ahlaki ve manevi büyük bir yolculuğa da çıkmışlardı ki, hicretin bu manası Allah a ve Elçisi ne yolculuk demektir. Bu yüzden Kur an-ı Kerim o mübarek insanlar için Onlar iman ettiler, hicret ettiler ve cihad ettiler. (2/Bakara, 218) buyurur. Bu maddi ve manevi arınma hicretine çıkanlara Medineliler kucak açtı (8/Enfal, 74); muhacirlere ensar oldu. Dış düşmanlarımız var. Her zaman herkesin düşmanı olur. İslam ın tam bilincinde olanlar bilirler ki asıl büyük düşman içimizde yuvalanmış bulunan şeytandır. Harici hiçbir din ve mezhep mensubu bizim asli ve ebedi ötekimiz değildir; asli ve ebedi ötekimiz şeytandır. O bize zaaflarımız üzerinden zarar vermektedir. Kendimizi manen ve ahlaken takviye etmedikçe dış düşman bizi zayıf yanımızdan vurmaya devam edecektir. Ciddi bir özeleştiriye (muhasebe-i nefs) ihtiyacımız var. Madem ki İyilikler Allah tan kötülükler bizden dir, bize musallat olan kötülükleri teşhis etmemiz lazım. Bugün İslam dünyasına musallat olan en büyük kötülükler: a) Mezhepçilik ve bunun yol açtığı mezhep çatışmaları. Belirtmek gerekir ki hakikat Allah katındadır. Yorumlarımız, tefsirlerimiz, farklı içtihatlarımızla hak ve hakikat üzere olduğumuzu zannederiz. Ama asla yüzde yüz emin olamayız. Tam emniyet küfürdür. Bizim bilgilerimiz zannidir, hakikatin ne olduğunu Allah bilir ve başka mezhep mensuplarıyla giriştiğimiz ihtilaflar konusundaki son hükmü Allah ahirette verecektir. O güne kadar biz başka bir mezhep mensubunun hak ve hukukunu ihlal edemeyiz, mezhebinden dolayı canına, malına ve namusuna zarar veremeyiz. Bugün ne Şii devrimi olur, ne Sünni devrimi. Ne Şii, Alevi devleti kurulabilir, ne Sünni devleti. IŞİD in Müslüman bir ülkenin, Türkiye nin çoluk çocuğuyla konsolosluk görevlerini rehin alması İslami değildir. Saddam rejimi artıklarıyla işbirliğini Sünni devrim diye nitelendirmek gaflettir. Bir alime mezhep temelinde ayırım yapıp İslam savaş hukukunun hiçbir kuralına uymayanları yüceltmesi yakışmaz. b) Etnik çatışmaların hiçbir meşruiyeti yoktur. Bu bölgede Türkler ve Araplar, Kürtler ve Farslar kardeşçe ve bir arada yaşamak zorundadırlar. Birinin diğerine en ufak bir üstünlüğü yoktur. Birinin hakkı ne ise diğerininki de o kadardır, ne bir gram eksik ne bir gram fazla. Bu hakların nasıl tanzim edilip sahiplerinin eline verileceği vicdan, akıl ve bilinç sahibi kimselerin işidir. c) Tarihsel kötü mirasın etkisinde liderlik sevdasına kapılmak bölgeye felaket getirir. Cihan iki padişaha dar gelir felsefesi yüz binlerce Müslüman ın nahak yere kanını akıttı. Bu cihan Allah ın bütün kullarına yeter; elverir ki hak ve hukuka, adalet ve paylaşmaya kanaat getirelim. Osmanlı- Safevi kavgası ne Sünni-Şii kavgasıdır, ne Türk- Acem kavgası. İki Türk hanedanının iktidar kavgasıdır; bu kavgadan Sünniler ve Şiiler, Aleviler, Türkler ve Acemler teberri etmelidir. Bir ülke, bir kavim ümmetin lideri olmaz, ümmetin lideri kendisidir. Üm de odur, imam da odur! d) Modern iktidarı sorgulamadan, onun nasıl gücü merkezleştirip insanları canavarlaştırdığını ciddi bir muhasebeye tabi tutmadan kullanmaya kalkıştığımızda, zayıfken Müslüman ı tiran yapar, ümmet idealiyle yola çıkmışken imparatorluk hırsıyla saldırganlaştırır. Bu liderlik hırsının Suriye yi ne hale getirdiği ortada. Batı 700 sene mücadele etti. Din savaşlarında Kıta nüfusunun üçte biri hayatını kaybetti. İki dünya savaşında 60 milyona yakın insan öldü. Bugün bir noktaya geldi. Biz de bir noktaya geleceğiz. İslami referanslarımızı, vicdanımızı ve aklımızı kaybetmeden bunu başaracağız Bölgede Pandora nın kutusu açıldı ve cin şişeden çıktı.. 7 Vay için Kan dolu kase yi birileri Mezopotamya ya dökmeye hazırlanıyor.. Bade harabul Basra ne olacak şimdi göreceğiz. Yeni bir Kerbela yaşanabilir. Hele en kötü senaryo o- larak kadrolu bir Mehdi piyasaya sürülürse seyreyle sen gümbürtüyü.. Bu hassas dengeler üzerinde bir meczup kıyamet savaşının fitilini tutuşturabilir. Dilerim korkulan olmaz ama benim birkaç yıldır ısrarla vurguladığım Sufi, Selefi, Şia çatışmasının kapısı aralanmış gibi gözüküyor.. Bu olaylarda İran ve Irak yönetimi bu sonuçların doğmasında asıl sorumlu. İp inceldiği yerden koptu.. Şimdi rüzgar ekenler fırtına biçiyorlar. Yuvarlanan tencere kapağını buldu.. Bazı gerçekleri akılla kavrayıp, tedbir almayınca işte böyle oluyor.. Eğer kaderimizde bunları yaşamak varsa elden ne gelir ki! O zaman ahir zaman fitnesi ne hazırlıklı olalım.. Birileri yeryüzünde bir cehennem misali ateş tutuşturmak için kendilerini de yakacak bu ateşe kendi sırtında odun taşımaya devam ediyor. Sisi, Esed ya da diğerleri.. İsrail kendini de yakacak ateşe körükle gidiyor, benzin taşıyor sanki. ABD nin, İngiltere nin yaptığı da farklı değil.. Panik yok. Umutsuzluk yok. Bizi gören duyan bilen bir Allahımız var.. Allah ın yardımının bize ulaşmasının önündeki engellerimiz cahillik ve ahlaksızlık, adaletsizlik, zulüm yani! İçimizdeki beyinsizleri engelleyemez isek, ateş bize de dokunacak.. Bir topluluğa olan öfkemiz ve düşmanlığımızın bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerek.. Çok tevbe etmemiz, sabretmemiz gerek. Bizi koruyacak bir Allahımız var.. O, kadir-i mutlaktır.. Bize şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.. Çokça dua edelim. Affedenlerden olalım ki, affedilelim.. Şöyle dua edelim: Bizi sabredenlerden, şükredenlerden ve zulme karşı direnenlerden bulacaksın. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Şüphesiz ki Senin her şeye gücün yeter.. Selâm ve dua ile

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel Haziran 2014 Salı SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Bedava aşıyla karaciğer kanseri ve sirozun önüne geçiliyor Türkiye'de nüfusun yaklaşık yüzde 5'inde görülen Hepatit B'den korunmak için sağlık merkezlerinde ücretsiz aşı yapılırken, bunu yaptırmayanlar daha sonra karşılarına çıkacak siroz, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri gibi hastalıkların tedavisi için ayda binlerce lira harcıyor Viral Hepatitle Savaşım Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Selma Tosun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada her yıl 1 milyondan fazla kişinin Hepatit B kaynaklı hastalıklardan dolayı yaşamını yitirdiği, Türkiye'de ise yaklaşık 3,5-4 milyon insanın taşıyıcı olduğundan habersiz yaşadığını, bu rahatsızlığın gizli bir tehlike olduğunu belirtti. Dernek olarak Türkiye genelinde çalışma yaptıklarını ve insanları, doktorları bulaşıcı olan bu hastalığa karşı bilgilendirdiklerini, korunmasını sağladıklarını ifade eden Tosun, eskiden bu rahatsızlığa yakalananların öldüğüne yönelik inanış olduğunu, günümüzde tedaviler sayesinde bunun önüne geçilebildiğini anlattı. İnsanların bu konuda duyarsız davrandığını ancak Hepatit B'nin sonucu ölüme kadar götüren önemli bir hastalık olduğunun altını çizen Tosun, toplam üç kez Hepatit B aşısı olan kişinin ömür boyu bağışıklık kazandığını ancak aşı olmadığı için hastalığa yakalananların ölünceye kadar bu hastalıkla mücadele etmek zorunda olduğunu dile getirdi. Böylesi yaygın bir hastalığa karşı herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurulup ücretsiz olarak Hepatit B aşısı yaptırılması gerektiğini vurgulayan Tosun, şöyle konuştu: "Yapılan ilk doz aşının ardından ikinci aşı bir ay, üçüncü doz ise 6 ay sonra yapılıyor. Bir kez Hepatit B aşı şemasını tamamlamış olan kişiler ölünceye kadar bir daha bu hastalığa yakalanmıyor. Aşı olmadığı için hastalığa yakalanan kişiler ise ölünceye kadar her ay bu hastalıkla mücadele etmek zorunda. Devlet aşıyı bedava veriyor, bu imkanı sağlıyor. Ancak aşı yaptırılmadığı için virüs bulaşan hastaların devlete aylık tedavi maliyeti ise bin lirayı buluyor. Ayrıca siroz, karaciğer yetmezliği gibi hastalıklar da ölüme kadar götürebiliyor. Vatandaşlara 'gelin sizi bedava aşılayalım' diyoruz ama çok ilgi göstermiyorlar. Özellikle hamilelerin hamilelikleri sırasında Hepatit B testini mutlaka yaptırmaları şart. Eğer taşıyıcı çıkarlarsa doğumda bebeğe yapacağımız aşı ve özel bir serumla bebeği hastalıktan kurtarmak mümkün. Bu konuyu çok fazla önemsediğim için bazen yoldaki hamileleri bile çevirip Hepatit B testi yaptırıp yaptırmadığını sorduğum ve bilgilendirdiğim oluyor. Annede Hepatit B varsa bebeğine geçecek ve eğer önlem alınmazsa o çocukta siroz, karaciğer yetmezliği gibi sorunlar ortaya çıkacak. Hepatit B mikrobu ayrıca cinsel yolla ya da kesik, açık yara, yanık, dövme, piercing, kulak delme, aynı makineyle traş olma gibi işlemlerle de kolaylıkla bulaşabiliyor. Bu nedenle Hepatit B konusunda vatandaşları duyarlı olmaya çağırıyoruz. Ayrıca ailelerinde bir kişi bile Hepatit B taşıyıcısı ya da hastası ise o kişiler mutlaka tetkik yaptırmalı. Günümüzde kronik hepatitlerin modern tedavisi başarıyla uygulanıyor. Bu hastalıklardan korunmak için harcanan zaman ve maliyet, söz konusu hastalıklar ve beraberinde gelen sorunların takibi ve tedavisine oranla çok daha ucuz ve etkili.'' -"Doktorlar Hepatit B testini de istemeli" Hepatit B'nin kolay bir kan testiyle anlaşıldığını, bazen hekimlerin bir gebe muayenesinde yağ, kolesterol, şeker, üçlü Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center tarama testi ve benzeri çok sayıda testi isterken Hepatit B'yi de bunlara dahil etmesinin büyük önem taşıdığına vurgu yapan Tosun, bazı kişilerin bu hastalığın eşten eşe, aileden aileye geçtiği için genetik sandığını, gebe annelerin yüzde 90-95'inin de çocuğuna bu virüsü bulaştırdığını ifade etti. Virüsün bebeğe doğumda bulaşması halinde sinsi bir şekilde vücutta ilerlediğini ve yaşlarında siroz olarak kendisini gösterdiğini dile getiren Tosun, şöyle devam etti: "Şu anda Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gelen 1500 tane Hepatit B'li hastamız var. O kişilerin eşlerine, çocuklarına, anne babalarına bakılma oranları çok düşük. Yüzde 70-80'ine bakılmamış. Tedavi gören hastalarımızdan rastgele 45 kişiyle özel görüşme yapıp ailelerinin Hepatit B durumunu sorduk ve bu kişilerin 40'ının annesi de taşıyıcı çıktı. En azından hepsinin mutlaka en az bir tane yakınında var. Bu da ailelere Hepatit B testi yaptırılmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı 1998 yılından bu yana her yenidoğan bebeği Hepatit B için aşılamaya başladı. O nedenle çocuklarımız şanslı ama erişkinler arasında hala çok sayıda testi yapılmamış ve aşılanmamış kişi var. Ailesinde bir tane taşıyıcı varsa bile o kişi mutlaka bir sağlık kurumuna gitmeli. Günümüzde Hepatit B'nin tedavisi de var ve kişinin ömrünü çok uzatıp çok kaliteli bir yaşam sürmesini sağlayabiliyoruz. Ama bunun farkında olmayanlar bu fırsattan da yararlanamıyor. Sonuç olarak devlet aşıyı bedava veriyor, tahlilini bedava yapıyor. Bedava ilaçla ölümün önüne geçiliyor. Öbür türlü binlerce lirayı bulan tedaviler ve çok uzun yıllar sürecek sıkıntılı süreçler var. Lütfen ailenizi, eşinizi, çocuğunuzu getirin, tahlilini yaptırın, Hepatit B aşısı olun." (AA) Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK 17 Haziran Şubat Perşembe Salı Kontakt lensle yüzmeyin laç tedavisi, miyomları yok etmiyor Düzce Üniversitesi (DÜ) Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Dilbaz, miyomların ilaç tedavisiyle yok edemeyeceğini, sadece baskılanabileceğini belirterek, "Miyom tedavisinde önemli olan, hastaya en az zararı ve en iyi sonucu verecek tekniği uygulamaktır" diye konuştu Dilbaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadınlarda görülen iyi huylu tümör miyomların, Latince "şişlik" anlamına geldiğini söyledi. "Miyom, düz kas hücrelerinden oluşan, rahmin kendi adalesinden gelişen, kötü hastalığa dönüşme riski binde birler civarında olan rahatsızlıktır" diyen Dilbaz, miyomların kadınların adet gördüğü zamanlarda ortaya çıktığını kaydetti. Miyomların her zaman büyüme eğiliminde olduğuna dikkati çeken Dilbaz, şunları dile getirdi: "Toplumda her kaynağa göre değişkenlik göstermekte, kadınlarda yüzde görülebilir fakat miyom bulunması ameliyat anlamına da gelmez. Miyom olan kadında bir sürü kriter vardır. Miyomların yeri, büyüklüğü, kadının yaşı, şikayetleri son derece önemli. Bunların hepsini bir araya koyup ona göre tedavi vermeniz lazım. Akıldan geçirilmesi ve unutulmaması gereken şey, miyomları hiçbir zaman ilaç tedavisiyle yok edemezsiniz, sadece baskılayabilirsiniz." "Sık sık idrara gitmeler hatta bazen yapamama gibi sıkıntılar ortaya çıkıyor" Dilbaz, miyomlarla ilgili en büyük şikayetin kanama olduğunu belirterek, "Tabii kanama yapan miyomun yeri de çok önemli, rahmin içinde mi, adalesinin içinde mi yoksa rahmin dışında mı? Çok büyük bir miyom olur ama kanama şikayeti de bulunmayabilir, en sık görülen şikayetler kanama, ağrı ve büyüdüğü zaman etraftaki dokulara yaptığı basıdır" i- fadesini kullandı. "Rahmin önünde mesane var, kanama çok büyükse mesaneye bası yapar" diyen Dilbaz, şöyle konuş: "Sık sık idrara gitmeler hatta bazen yapamama gibi sıkıntılar ortaya çıkıyor. Arkaya doğru büyüyorsa büyük abdestini yapmakta sıkıntı olabilir. Bası semptomları arttırabilir. Sürekli kanama olması kadını kansızlığa kadar götürür, adet düzeni bozulur. Ağrıları o- labilir. Kadının yaşı, çocuk isteği ve diğer değişkenleri ele alarak ona göre tedavi planlarsınız. İlaçla baskılayacağınız grup var ama ameliyat olacak bir grup da var. 'İlaçla tedavi edeceğiz de ameliyat olacaksın' demek de yanlış. Hastaya göre uygun elbiseyi kesmek lazım. Bir terzi gibi düşünün, bireyselleştirilmiş tedavi yapmak lazım. Miyom tedavisinde önemli olan hastaya en az zararı ve en iyi sonucu verecek tekniği uygulamaktır." (AA) gözünüzü kaybedebilirsiniz Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yağmur, "Eller çok iyi yıkanmadan kontakt lensler ellenmemeli, hiçbir zaman kontakt lenslerle duş alınmamalı, yıkanmamalı, havuza ve denize girilmemeli" dedi Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Yağmur, kontakt lensle denize ve havuza girilmesinin sakıncalarına işaret ederek, "Havada, suda, toprakta her yerde bulunabilen çok ciddi bir mikroorganizma var, bu en korktuğumuz mikroorganizmalardan biri. Bundan kaynaklı meydana gelecek enfeksiyonlar gözün görme fonksiyonunun kaybına kadar gidebilir" Prof. Dr. Yağmur, kuru göz problemi ve kontakt lens kullanımında dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu. "Kuru göz" probleminin toplumda sık görüldüğünü, özellikle nem oranının düştüğü kuru iklimlerde çok daha fazla ortaya çıktığını anlatan Yağmur, "Daha da önemlisi, çağımızda bilgisayar kullanımının artması ve çok uzun süre bilgisayar karşısında zaman geçirenlerin dikkat etmemesi nedeniyle gözde kuruma bulguları ortaya çıkabilir" Kuru gözün, erken dönemde tanınıp, uygun tedaviler yapılması halinde rahatlatıcı sonuçlar alındığını bildiren Yağmur, "Nemli bölgelerde belki sık görülmeyebilir ama kuru iklimlerde, özellikle merkezi sistemle ısıtmaların yapıldığı yerlerde ya da klimatize ortamlarda hızlı bir artış gösterebilir" diye konuştu. Yağmur, hastalarda, göze kum atılmış gibi yanma, batma şikayetlerinin ön planda olduğunu ifade ederek, gözdeki bir takım hastalıkların da kuru göze yol açtığını bildirdi. "Sjögren sendromu" denilen bağışıklık sistemi hastalığının yanı sıra "Kronik blefarit" adı verilen kirpik diplerinin kepeklenmesine yol açan rahatsızlığın da kuru göz bulgularını ortaya çıkardığını belirten Yağmur, kuru gözün, kontakt lens kullanımına bağlı olarak da gelişebildiğini söyledi. Prof. Dr. Yağmur, şunları kaydetti: "Kontakt lens kullanımı bir anlamda gözyaşını ikiye böler. Gözyaşı tabakamız çok incedir ama kontakt lens konulduğunda biraz daha incelir. Bu da buharlaşmayı artırarak hastaların çok sınırda olan kuru göz şikayetlerini belirgin hale getirebilir. Kontakt lens kullanımı her zaman kuru göze yol açmayabilir a- ma özellikle sınırda olgularda şikayetler hızlı bir şekilde artabilir. Bunun önüne geçilebilir. Kuru gözü evrelendiririz yani hafiften başlar çok ciddi seyre kadar giden bir evreleme yaparız. Özellikle hafif ve orta olgulardaki kuru gözde öncelikle tedavi öneririz. Tedavisiyle birlikte oküler yüzey bulguları toparlarsa seçilen uygun kontakt lensler kullanılabilir. Ama orta ve şiddetli bir grup kuru göz hastası var ki onlar için kontakt lens ancak tedavi amaçlı farklı nedenlerle önerilebilir, fakat normal kontakt lens önerilmez." Hastalıkta gözyaşı miktarı azaldığı için bunun dışarıdan bir şekilde verilmesi gerektiğini ifade eden Yağmur, "Özellikle koruyucu madde içermeyen suni gözyaşı verilmesi tedavinin ana noktasını oluşturuyor. A- ma bunun dışında yine kuru gözde gözyaşının azalmasına bağlı iltihabi reaksiyon ortaya çıkıyor. İşte bunun baskılanması gerekiyor. Bunun için de dönem dönem ilaç kullanılabilir" Oksijen geçirgenliği yüksek lenslerin kullanılmasını öneren Prof. Dr. Yağmur, oksijen geçirgenliği düşük lenslerin korneada duyarsızlığa neden olduğunu, buna bağlı göz kırpma sayısının azaldığını, bunun da kurumanın artışına ve gözyaşının azalmasına yol açtığını söyledi. Prof. Dr. Yağmur, "Dolayısıyla hastalarda korneanın oksijenlenmesinin çok iyi olması lazım. Bunun için de yüksek oksijen geçirgenli lensleri tercih ediyoruz" diye konuştu. Yüksek oksijen geçirgenli ve günlük kullanımlı olan lensleri öneren Yağmur, silikon hidrojel lenslerin ıslanabilir özelliğinin arttığını, bunların özellikle kuru gözü olan hastalar tarafından çok daha iyi tolere edilebildiğini bildirdi. Solüsyona dikkat Yağmur, kuru gözün çok faktörlü bir sorun olduğunu, araya kontakt lens de girince işin biraz daha karmaşık hale geldiğini belirterek, şu bilgileri aktardı: "Kontakt lens kullanan hastalar bunları temizlemek için bir takım solüsyonlar kullanmak zorunda. Bu solüsyonların içinde mikroorganizmaları öldürücü özel maddeler vardır. Eskiden kullanılan bu koruyucu maddeler göz için çok toksik etkilere neden o- labiliyordu. Son yıllardaki gelişmelerle özellikle büyük molekül ağırlıklı koruyucu maddeler seçilmeye başlandı. Bunlar lensin içine giremiyor, dolayısıyla daha sonra sıkıntı yaratmıyor. Bu maddelerin kullanıldığı kontakt lensler hastalar açısından daha tolere edilebilir." Kontakt lens kullanıcılarının dikkat etmesi gerekenlerle ilgili önerilerde de bulunan Yağmur, kontakt lensin hekim kontrolünde alınması ve kullanılması, hekimlerin önerilerine çok dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Yağmur, şunlara dikkati çekti: "Eller çok iyi yıkanmadan kontakt lensler ellenmemeli, hiçbir zaman kontakt lenslerle duş alınmamalı, yıkanmamalı, havuza ve denize girilmemelidir. Bu çok önemli çünkü akantomoeba keratiti dediğimiz havada, suda, toprakta her yerde bulunabilen çok ciddi bir mikroorganizma var, en korktuğumuz mikroorganizmalardan biri. Bundan kaynaklı meydana gelecek enfeksiyonlar gözün görme fonksiyonunun kaybına kadar gidebilir. (AA) Musluk açarken havlu kullanın! İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü, ellerin sık sık ılık su ve sabunla yıkanmasının, çatlak ve sıyrıkların oluşmasının engellenmesinin, tırnakların kısa ve temiz olmasının, bulaşıcı hastalıkların artmasını ve yayılmasını önlemenin en etkili yolu olduğunu bildirdi. Müdürlükten yapılan açıklamada, doğada dokunulan her şeyde çok sayıda mikroorganizma bulunduğu belirtildi. Ellerin günlük hayatta çevreyle her türlü ilişkiyi sağlayan, bu nedenle de en çok mikroorganizma barındıran organ olduğu ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:"ellerimiz y- oluyla her yere taşınan bu mikroorganizmalar basit soğuk algınlığından ciddi hastalıklara kadar birçok istenmeyen duruma neden olabilir. El temizliği, günlük yapılması gereken en önemli kişisel temizliktir. Ellerin sık sık ılık su ve sabunla yıkanması, çatlak ve sıyrıkların oluşmasının engellenmesi, tırnakların kısa ve temiz olması bulaşıcı hastalıkların artmasını ve yayılmasını önlemenin en etkili y- oludur. Bakteri ve virüslerin en temel geçiş yolu el temasıyla olmaktadır. Kirli ve hastalık yapıcı ellerle bulaşma olan besin maddelerini tüketmek, çeşitli sindirim sistemi hastalıklarına yol açabilir. Elleri yıkamak, zararlı mikroorganizmaları yok etmek veya suyla ciltten uzaklaşmasını sağlamak için çok gereklidir. Hastalıktan korunmak için eller 30 saniye süreyle sabunla yıkanmalı. Su ve sabuna ulaşılamayan yerlerde el antiseptikleri kullanılabilir."açıklamada, el yıkama tekniğinde önemli üç etkenin akar su, sabun ve ovuşturma olduğu aktarılarak, kirli görüldüğünde ellerin mutlaka doğru teknikle yıkanması gerektiği vurgulandı. BİLEĞE KADAR YIKAYIN Açıklamada, etkili el yıkama tekniğiyle ilgili de şu önerilerde bulunuldu: El yıkamaya başlamadan önce yüzük ve saat gibi takılar mutlaka çıkarılmalıdır. Lavabonun önünde giysiler lavaboya değmeyecek şekilde durulmalıdır. Kağıt havlu ile musluk açılıp, su akış hızı ayarlanmalı ve su ılık olmalıdır. Eller ve bilekler ıslatılmalıdır. Eller dirsek düzeyinin altında kalacak ve su parmak uçlarından lavaboya süzülecek tarzda konulmalıdır. Suyun en temiz olan yerden, en kirli olan yere doğru akması sağlanmalıdır. El sabunla iyice köpüklendirildikten sonra musluk vanası da sabunlanmalı, sonra üzerine su akıtılarak yıkanmalı, musluk bundan sonra kapatılmalıdır. Musluk vanaları birer enfeksiyon kaynağı olabilir. (HABER MERKEZİ) İlk göz muayenesi 1 yaşında yapılmalı Aktif Göz Merkezi Başhekimi Op. Dr. Cüneyt Karaarslan, 0-16 yaş grubundaki çocukların gözlerini korumak için ilk muayenenin 1 yaşında, daha sonra okula başlamadan önce ve okul süresince düzenli göz muayenesi yapılması gerektiğini söyledi Bazı belirtilerde vakit kaybetmeden, çocuk göz hastalıkları alanında uzman bir göz hekimine gidilmesi tavsiyesinde bulunan Karaarslan, bu belirtileri şöyle sıraladı: Bir gözü kısma ya da kapatma, siyah görünmesi gereken göz bebeğinde beyaz ya da puslu renk, cisimleri sürekli gözüne yakın tutma, başını bir yana eğerek bakma, gözlerini sık sık ovuşturma, bir veya iki gözün içe veya dışa kayması, prematüre doğum, ailede göz tembelliği teşhisi ve ailede göz bozukluğu. İlk muayenenin 1 yaşında yapılmasının son derece önemli olduğunu vurgulayan Karaarslan, şöyle devam etti: "Düşük göz kapağı, Nistagmus adı verilen istem dışı göz hareketleri de bu dönemde erken teşhis edilerek tedaviye başlanabilir. Katarakt, göz tansiyonu, retina problemleri gibi hastalıklara bu dönemde tanı konulması, geri dönüşü olmayan görme kayıplarını engelleyecektir. Katarakt veya gözün ağ tabakasındaki rahatsızlıklar 2-3 ay içinde kalıcı görme kaybı ve sonrasında yaşam boyu düzelmeyen göz titremelerine (nistagmus) neden olmaktadır. 6 ay -1 yaş arası muayene özellikle şaşılığın tespit ve tedavisi için son derece önemlidir. 6 aydan sonra devam eden kaymalar mutlaka tedavi gerektirir. Bu dönemde burun kökünün henüz gelişmemesine bağlı olarak gözlerde yalancı kayma denilen durum da görülebilir. Karaarslan, minik gözleri korumak ve sağlığına kavuşturmak için çocuk hastalara uygun şekilde tasarlanan tedavi merkezlerinde hizmet verildiğini söyledi. Çocuk anestezisi ve sterilizasyon konusunun çok önemli olduğunu kaydeden Op. Dr. Karaarslan, şöyle dedi: Çocuk göz hastalıklarının takip ve tedavisinde FDA (Amerikan Sağlık İdaresi) onaylı teknoloji ve malzemeler kullanılmaktadır. Anesteziye gerek görüldüğü taktirde çocuk anestezisinde uzman anestezi hekimleri tarafından uygulanmaktadır. Steril ameliyathaneler çocuk hastalara da uygun şekilde dizayn edilmiş masalarda ve kişiye özel o- larak tek sefer kullanılan tıbbi malzemelerle gerçekleştirilmektedir. Uzun süre emzik kullanımı, dişlerin şeklini bozuyor Ordu Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Yasin Atakan Benkli, emzik ve biberon kullanımının erken yaşta terk edilmemesinin, çocukların dişlerinde şekil ve görüntü bozukluğuna neden olabileceğini bildirdi. Benkli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukların diş sağlığı açısından öncelikle annelere büyük görev düştüğünü söyledi. Uzun süreli emzik ve biberon kullanımının, çocukların dişlerinde görülen şekil ve görüntü bozukluklarının başlıca sebepleri arasında olduğunu belirten Benkli, "İdeal olarak 3 yaşına kadar biberon ve emzik kullanılmasında bir sakınca yoktur ancak 3 yaşından 5 yaşına kadar bizim için sınır yaşıdır" diye konuştu. Bu yaşlar arasında kullanılan biberon ve emziklerin dişlerin ön kısmında açılmalara ya da kapanmalara sebep olduğuna değinen Benkli, "İlerleyen yaşlarda da bu diş aralarına dil girmektedir. Dilin de bu boşluğa girmesiyle bizim hatalı yutkunma diye isimlendirdiğimiz yutkunma problemleri başlamakta" Doç. Dr. Benkli, bazı vakalarda çözümün daha da zor olabileceğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Şekil bozukluğunun temelinde erken yaşta ve zamanında terk edilememiş emzik kullanımı ve biberonla beslenme gelmektedir. Bu yaşlarda tespit edip bıraktırabildiğimiz vakalarda kendiliğinden düzelmeler çoğunlukla gözükmektedir ancak 5 yaşından sonra devam eden vakalarda ciddi problemler oluşuyor ve çözümü de oldukça zor. (AA)

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 17ubat Haziran Perşembe Salı 3 hafta direnen sigarayı bırakır Şifa Üniversitesi Sigara Bırakma Polikliniği nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sibel Doruk, "Alkol kullananlar, evli olanlar ve bağımlı annelerin çocukları sigarayı daha zor bırakır" dedi Uzmanlara göre sigarayı bırakmanın en kolay y- olu hiç başlamamaktır. Çünkü hayatında bir kez dahi tek bir sigara deneyen her 3 kişiden biri bağımlı hale geliyor. Sigaradan kurtulmaksa o kadar kolay değil. Şifa Üniversitesi Sigara Bırakma Polikliniği nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sibel Doruk, sigara içen annelerin çocuklarında bağımlılığın daha güçlü oluştuğuna dikkat çekiyor. Bağımlılar, sigarayı neden bırakamıyor? 40 yıllık tiryakiler mi yoksa sigara ile yeni tanışanlar mı daha kolay vazgeçiyor? Azaltarak sigarayı bırakmak mümkün mü? Sigara ile vedalaşma zamanı geldiğini düşünen pek çok kişinin aklında bunlara benzer sorular var. Uzmanları, tıpkı diyabet gibi sigara bağımlılığı ile mücadelenin de bir uzman kontrolünde daha iyi sonuçlar vereceğini söylüyor. Sigaradaki nikotinin çok güçlü bir psikolojik uyaran olduğuna dikkat çeken Şifa Üniversitesi Buca Hastanesi Sigara Bırakma Polikliniği Sorumlusu Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sibel Doruk, bu nedenle sigarayı ilk kez deneyen her 3 kişiden birinin tek bir sigara ile bağımlı hale gelebildiğini kaydetti. Çocukların ve gençlerin sigarayı kesinlikle denememeleri gerektiğini belirten Doç. Dr. Doruk, Sigara içildiğinde nikotin ortalama 10 saniye gibi kısa bir sürede yanaktan ve akciğerlerden emilir ve beyne u- laşarak bazı hormonların salınmasına neden olur. Bu hormonların etkisi ile gevşeme, sakinleşme ve konsantrasyon artışı gibi değişiklikler ortaya çıkar. Ödül gibi gelen bu değişikliklerin devam etmesi için vücut daha çok nikotine ihtiyaç duyar, bu da içilen sigaranın sayısını giderek artırır ve bağımlılığa dönüştürür YANLIŞ BİLİNENLER! Ağır bağımlılar daha zor bırakıyor savı yanlış. Sigarayı bırakmanın yaş ve cinsiyetle ilgisi yok. Sosyal statünün, eğitimin, mesleğin sigarayı bırakma davranışı üzerinde etkisi yok. 3 HAFTA DİRENİN Peki sigaradan kurtulmak isteyenler ne tür zorluklarla karşılaşıyor? Neden sigarayı bırakmak isteyen herkes bunu başaramıyor? Nikotinin psikolojik bağımlılığın yanı sıra fiziksel bağımlılık da yaptığını belirterek Doç. Dr. Doruk, Sigara içilmediği zaman vücuttaki nikotin miktarı azalır ve kişi bunun yoksunluğunu duymaya başlar. Yaklaşık 3 hafta süren bu yoksunluk döneminde kişi huzursuzluk, uykusuzluk, bazen uykuya eğilim, sinirlenme, konsantrasyon güçlüğü gibi sorunlar yaşar. Bu, aynı zamanda sigara içme isteğinin en yoğun olduğu dönemdir ve genellikle kişi en çok bu dönemde zorlandığı için sigaraya yeniden başlar diye konuştu. Sigarayı bırakmaya çalışan kişinin zorlanmasının, nikotin bağımlılığının beklenen bir sonucu olduğunu, aksine kişilik yapısıyla, i- radenin güçlülüğü ya da zayıflığı ile ilişkilendirilemeyeceğini de belirten Doruk, Bu süreci; tıpkı şeker hastalığı ya da yüksek tansiyon gibi tekrarlama eğilimi olan bir hastalıktan iyileşmeye çalışmak olarak benimsemek gerekiyor PROFESYONEL DESTEK ALIN Bağımlıların kendi kendine sigarayı bırakabileceğine de vurgu yapan Doç. Dr. Doruk, Kişi, kendi kendine bırakmayı denediğinde zorlanıyorsa, etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış tıbbi tedavi yöntemlerinden yararlanmalıdır. Bu tedavilerin uzman hekimlerin kontrolünde kullanılması da etkinliğini artırır. Bu tedaviler içme isteğini azaltması ve yoksunluk belirtilerini önlemesi açısından sigarayı bırakmak isteyen k- işilere önemli destek sağlar TAHRİBATI TEDAVİYLE BAŞLIYORUZ Sigarayı bırakma isteği ile polikliniklerine başvuran kişileri öncelikle bağımlılığın neden olduğu hastalıklar açısından tetkiklerden geçirdiklerini anlatan Doruk, İlk etapta kişinin genel sağlık durumu ile ilgili sorgulama yapıyoruz. Ek hastalıkları, solunum sistemi ve diğer sistemlerle ilişkili şikayetleri, psikiyatrik hastalık öyküsü, meslek öyküsü nedir, bunları öğreniyoruz. Bir anlamda hastayı check up tan geçiriyoruz. Temel göğüs hastalıkları değerlendirmesi yapıyor; tanı koyduğumuz bir hastalık varsa, o- nun da tedavisine başlıyoruz. Bize gelen bağımlıların büyük bir çoğunluğunda da başta KOAH olmak üzere bir çok hastalık yakalıyoruz diye konuştu. RAKAMLAR NE SÖYLÜYOR? Sigara ile ilişkili akciğer hastalıklarının gelişmesinde genetik faktörler de çok önemli: Sigarayı bir kere bile deneyen her 3 kişiden 1 si bağımlı oluyor. Sigara içen kişilerde akciğer kanseri riski içmeyenlere göre 30 kat artıyor. Akciğer kanseri hastalarının yüzde 95 e yakını sigara içenler oluşuyor. Pasif içiciler de risk altında, Türkiye de her yıl 6 bin pasif içici sigaraya bağlı hastalıklardan ölüyor. TAHRİBATLARI Koroner arter hastalıklarına neden olur. Beyin dolaşımı sağlayan damarlarda tıkanıklık yaptığı için inmeye yol açar. Tüm organların kanserlerinde etkilidir. Yemek borusu, dil, dudak, gırtlak, mide, kadınlarda rahim kanserine yol açıyor. KOAH a yol açıyor. Kadınlarda kemik erimesi riskini arttırıyor. Katarakt riskini artırıyor. Ciltte erken kırışıklıklara neden oluyor. Kadın ve erkeklerde infertilite nedenleri arasında yer alıyor. Kalp krizi riskini arttırıyor. KOAH ın da başlıca sebebidir. (HABER MERKEZİ) Basmane de hayat bulacak Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, İzmir in en eski yerleşim y- erlerinden biri olan Basmane deki 18 mahallenin muhtarıyla biraraya geldi. Bölgenin sorunlarının dile getirildiği toplantıda hayata geçirilecek kültürel ve sosyal projeler hakkında bilgi veren Başkan Pekdaş, tarihi semti yeniden İzmir in merkezi yapmak istediklerini söyledi. Konak Belediyesi nin, ilkini geçtiğimiz haftalarda Gültepe de gerçekleştirdiği muhtar toplantılarının ikincisi bu kez Basmane de düzenlendi. Tarihiyle İzmir in en eski yerleşim yerlerinden biri olan semtin 18 muhtarıyla biraraya gelen Konak Belediye Başkanı Pekdaş, bölgenin sorunlarını dinledi. Konak İlçe Sağlık Müdürü İ- brahim Padır, İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Davut Hancıoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesi Muhtarlar Masası ndan yetkililerin de katıldığı toplantıda; TEDAŞ, İZBETON ve Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der) temsilcileri de hazır bulundu. SORUNLAR AKTARILDI Ev sahipliğini Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ın üstlendiği toplantıya; 19 Mayıs, Hasan Özdemir, Kadifekale, Kosova, Ali Reis, Faik Paşa, Kubilay, Altınordu, Akıncı, Ballıkuyu, Yeşildere, Kocakapı, Etiler, Akarcalı, Hurşidiye, Kurtuluş, Vezirağa ve Oğuzlar mahalle muhtarları katıldı. 113 mahallesi bulunan Konak ın en tarihi semti Basmane nin bugünü ve geleceğinin masaya y- atırıldığı toplantıda, altyapı başta olmak üzere mahallelerde yaşanan sorunları dile getirildi. Muhtarların talep ve şikayetlerini dinleyen Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, çözüm önerilerini not etti. TARİH ORTAYA ÇIKIYOR Konak ta yapacak çok işleri olduğunu belirten Başkan Pekdaş, yerel demokrasinin en önemli ayaklarından biri olan muhtarlarla, daha sık biraraya geleceklerini söyledi. Basmane nin el birliğiyle yeniden ayağa kaldırılacağını söyleyen Pekdaş, Bundan sonra da belirli periyotlarla bir araya gelelim istiyoruz. Basmane tarihi bir bölge ve tarih yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Buraları birlikte düzenleyeceğiz. Kentin kimliğini birlikte ortaya çıkaracağız Başta alt yapı olmak üzere teknik işlerde kullanılan ekipmanların yenilenmesi için düğmeye bastıklarını belirten Pekdaş, gerekli alım çalışmalarının sürdüğünü, hayata geçirilecek kültürel ve sosyal projelerle bölgenin yeniden İzmir in merkezi haline geleceğini ifade etti. MÜLTECİ SORUNUNA ORTAK ÇÖZÜM Toplantıda Basmane nin en önemli sorunlarının başında gelen mülteci sorunu da gündeme geldi. Basmane nin mültecilerin yaşadığı en yoğun bölge olduğuna vurgu yapan Pekdaş, özellikle iç savaştan kaçan Suriyelilerle birlikte mülteci nüfusunun ciddi boyutlarda arttığını söyledi. Bu durumun başta sağlık sorunları olmak üzere pek çok sorunu beraberinde getirdiğini dile getiren Pekdaş, Emniyet güçleriyle birlikte koordineli çalışarak Konak taki mültecilerin kayıt altına alınması gerektiğini belirtti. Pekdaş, toplantıya katılan İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Davut Hancıoğlu na bu konuda işbirliği önererek, Hem insani yardım hem de genel toplum sağlığı açısından Suriye vatandaşlarının kayıt altına alınması çok önemli. Biz de Sağlık Müdürlüğümüzle birlikte gerekli çalışmaları gerçekleştiriyoruz ancak Işıkkent te yer alan kayıt merkezinin bölgeye uzaklığı işlemleri yavaşlatabiliyor. Bunun yerine Basmane de açılacak bir kayıt bürosu aracılığıyla belediye, büyükşehir, emniyet, sağlık müdürlüğü ve sivil toplum koordinasyonuyla hizmetin tek elden yürütülmesi sağlanabilir diye konuştu. (HABER MERKEZİ) Dünkü bulmacanın cevapları Soldan sağa: 1. Sabahları yataktan kalkınca geçici olarak giyilen üstlük. 2. Afrika da yaşayan bir antilop türü. Rus, Leh, Sırp, Bulgar ve Çek halklarına dillerindeki yakınlık dolayısıyla verilen ortak ad. 3. Bir tür cilalı zamk. Ziyan. 4. Bilgiçlik taslayan kimse. Soylu. 5. İtalya da bir kent. Yüksek bir makama sunulan mektup veya dilekçe. 6. Binek hayvanlarının sırtına konulan, oturmaya yarar nesne. Şube, dal. 7. Muğla ilinin bir ilçesi. Soru sözü. 8. Binek hayvanı. Kötü, fena. Hoşlanma, zevk. 9. Yumurta biçiminde yapılan ve sekiz deliği bulunan üflemeli bir çalgı. 10. Umut. Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan kimse. 11. Eskiden Roma kentine verilen ad. Adale. 12. Kırmızı mercimek, et suyu, yağ, nane, karabiber, kırmızıbiber karışımı pişirilen ve Anadolu da yaygın olan bir tür çorba. 13. Küçük kanal. Nazi Hücum Kıtasının kısaltması. 14. Bazı içkilere katılan sıvı madde. İlgi eki. 15. Milattan Öncenin kısaltması. Japon çiçek düzenleme sanatı. 16. Bulmaya çalışma. Kütahya ilinin bir ilçesi. 17. Çanakkale ilinin bir ilçesi. 18. Tane. Lokal, mahalli, mevzii. 19. Yanardağ püskürtüsü. Üzerinde konuşulan şey, bahis. 20. Buyruk, komut. Genellikle güneşten korunmak için bir yerin üzerine gerilen bez, naylon gibi şeylerden yapılmış örtü. Yukarıdan aşağıya: 1. Su ile karıştırılarak kullanılan bir tür boya. FATİH.. ( Ses sanatçısı ). Gazete veya dergi yazısı. 2. İri taneli bezelye. Bir sıvıyı gaz biçiminde püskürten aygıt. Dansta kavalyenin eşi. 3. Kız oğlan kız olma durumu. Japonların ulusal giysisi. Ayla. 4. Evrensel alıcı kan grubu. Layık olma, yaraşırlık. Savaşta düşmandan zorla ele geçirilen mal. 5. Doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu. Şayet. İri gagasında deriden bir kesesi olan kuş. 6. Üç Silahşorlardan birinin adı. Kirliliği gösteren iz. Deniz suyunda bulunur. 7. Direnme, üsteleme. Para, akçe. Göl kenarında yapılan kulübe. 8. Sanatta kuralcı. Osmanlı padişahlarına verilen unvan. Afrika da bir ülke. 9. ABD de bir eyalet. İskambilde birli. Göğüs, bağır. 20. Konut, hane. Lale bahçesi. Kiloamperin simgesi. İşlik.

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR Haziran Şubat Perşembe Salı Cüneyt Çakır, Brezilya-Meksika maçını yönetecek Futbol şansı Erkeklerde şampiyonluk Volkan Göğtepe - Hakan Göğtepeikilisini finalde 2-1 yenen Murat Giginoğlu -Engin Özbek ikilisinin oldu. Emir Kavuzlu - Tayga Baltacıoğluikilisi ise üçüncülüğe ulaştı. Volkan Göğtepe erkeklerde turnuvanın en değerli oyuncusu (MVP) ödülünün sahibi olurken, Hakan Göğtepe en iyi blokör, Tayga Baltacıoğlu en iyi savunmacı seçildi. Bayanlarda Selin Yurtsever - Bahanur Şahin ikilisini finalde 2-0 mağlup eden Burcu Atasoy - Fatma Yıldırım ikilisi şampiyonluğa ulaştı. Üçüncülük ise Selin Toy - Gizem Çağlayanikilisinin oldu. Bayanlarda en değerli oyuncu ödülü Bahanur Şahin olurken, Selin Yurtsever en iyi blokör, Burcu Atasoy en iyi savunmacı seçildi. ÖDÜL TÖRENİ Bugün oynanan karşılaşmaların ardından dereceye giren takımlara ödülleri de verildi. Erkeklerde şampiyon olan Murat Giginoğlu - Engin Özbekikilisine şampiyonluk kupasını TVF Plaj Voleybolu Yönetmeni Oğuz Değirmenci, madalyalarını Nestle Waters Kurumsal İletişim ve Dijital Pazarlama Yöneticisi Nadin Dumani Şıpkan verdi. İkinci Hakan Göğtepe - Volkan Göğtepe ikilisinin kupasını TVF Plaj Voleybolu Kurul Üyesi Ömür Dugan, madalyalarını Nestle Waters Kurumsal İletişim ve Dijital Pazarlama Yöneticisi Nadin Dumani Şıpkan verdi. Üçüncü Emir Kavuzlu - Tayga Baltacıoğlu ikilisine ise kupalarını TVF Plaj Voleybolu Kurul Üyesi Emel Öztürk, madalyalarını Nestle Waters Kurumsal İletişim ve Dijital Pazarlama Yöneticisi Nadin Dumani Şıpkan verdi. yanında olsun FIFA 2014 Dünya Kupası'nda görev yapma şansını yakalayan FIFA kokartlı hakemimiz Cüneyt Çakır, dünya kupasında bu akşam oynanacak Brezilya-Meksika maçını yönetecek Dünya Kupası A Grubu'nda oynanacak 2. maçlardan Meksika-Brezilya mücadelesini FIFA kokartlı hakemimiz Cüneyt Çakır yönetecek. Mücadelede Bahattin Duran ve Tarık Ongun da yardımcı hakemlik görevlerini üstlenecek. Brezilya ile Meksika arasında oynanacak kritik mücadele bu akşam TSİ 22.00'de başlayacak. Nestea Pro Beach Tour un Ilıca etabında şampiyonlar belli oldu Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) tarafından, Nestea ana sponsorluğunda organize edilen Nestea Pro Beach Tour un ikinci ayağı olan Ilıca etabı, üçüncü ve son gün karşılaşmaları ile tamamlandı Messi: Bosna'nın takımı çok iyidir, bizim daha çok uğraşmamız lazım Dört defa dünyanın en iyi futbolcusu seçilen Arjantinli Lionel Messi, attığı golle Bosna Hersek'i 2-1 mağlup ettikleri maçla ilgili önemli açıklama yaptı. Messi, attığı golün kendisi için çok önemli olduğunu ve Arjantin taraftarlarının desteğinden çok memnun olduğunu söyledi. Barcelona'da forma giyen ünlü yıldız Arjantin Milli Takımı ile FIFA 2014 Dünya Kupası'nda çıktıkları ilk maçı kazandıkları için mutlu olduğunu da belirtirken, taraftarlarına da teşekkür ederek, "Bizi çok güzel desteklediler, inanılmaz oldu. Bu desteğin aynen Belo Horizonte ve Porto Alegre'deki maçlarımızda da sürmesini bekliyoruz. Arjantin taraftarları her yerde olacaklar. Biz kendi rüyamızı takip etmemiz gerekiyor." Bosna Hersek'i 2-1 yenmelerine rağmen zorlandıklarını da belirten Messi Bosna Hersek Milli Takımı'nı da beğendiğini söyledi. Messi, "Bosna Hersek Milli Takımı çok iyi bir takım. Bizim de daha iyi bir oyun göstermemiz gerekiyordu. Oyunun ilk yarısında mücadele çok çekişmeli geçti ve bunu maçı izleyen herkes gördü. Bosna Hersek'in kontrollü oyunu, alan daraltması ve puan hırsı bizi olumsuz yönde etkiledi ve istediğimiz oyunu sahaya yansıtmamızı engelledi. Finallere 3 puanla başlamak önemliydi bunu da başardık. Grup maçlarına 3 puanla başladık, mutluyuz." diye konuştu. Bayanlarda şampiyon olan Burcu Atasoy - Fatma Yıldırımikilisine şampiyonluk kupasını TVF Plaj Voleybolu Yönetmeni Oğuz Değirmenci, madalyalarını Nestea Marka Müdürü Bahar Turunç verdi. İkinci olan Bahanur Şahin - Selin Yurtsever ikilisine kupasını TVF Plaj Voleybolu Kurul Üyesi Emel Öztürk madalyalarını Nestea Marka Müdürü Bahar Turunç verdi. Üçüncü olan Gizem Çağlayan - Selin Toy ikilisi ise kupasını MHGK üyesi Ömer Mihalıççık, madalyalarını TVF Plaj Voleybolu Yönetmeni Oğuz Değirmenci nin elinden aldı. Galatasaray Başkanı Aysal: Kulübü Lucescu'ya izin vermiyor İZİN ÇIKMADI İtalyan teknik direktör Roberto Mancini ile yollarını ayıran Galatasaray'da gündeme gelen ve önemli ölçüde anlaşmaya varıldığı açıklanan Mircea Lucescu'nun transferinin gerçekleşmedi açıklandı. Galatasaray'a Ukrayna'dan kötü haber geldi. Ukrayna Ligi ekiplerinden Shakhtar Donetsk'ten teknik direktör Mircea Lucescu'nun ayrılmasına izin çıkmadığı belirtildi. Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Ünal Aysal ise Mircea Lucescu'ya, Shakhtar Donetsk Başkanı Rinat Ahmedov'un izin vermediğini söyledi. Roberto Mancini'nin ayrılmasının ardından Galatasaray'ın bir numaralı teknik direktör adayı Mircea Lucescu, Shakhtar Donetsk Başkanı Rinat Ahmedov ile bir araya geldi. ntvspor.net'in haberine göre Rumen teknik adam, Ahmedov'a ayrılmak istediğini söyledi. Ancak görüşmeden Galatasaray'a iyi haber çıkmadı. Avrupa Açık Atletizm Şampiyonası tamamlandı Hollanda da Haziran 2014 tarihlerinde düzenlenen Avrupa Açık Atletizm Şampiyonası tamamlandı. Milli sporcu otizmli Ege Deniz, 5 bin metrede lik derecesi ile Avrupa 3. sü oldu. Milli sporcunun antrenörü Üstün Performans Uzmanı Halil Kurgulu, Ege Deniz'in hızlı gelişiminin umut verici olduğunu belirtti. Kurgulu, Deniz'in 2016 Rio Paralimlik Şampiyonası'nda mutlak madalya hedefi ile çok güçlü bir ekip ile yoğun çalışmalara aralıksız devam edileceğini dile getirdi. Halil Kargulu, "Hiç kimse şüphe etmesin ki, Ege Deniz bir gün olimpiyat şampiyonu olacaktır. Otizm adına tüm ezberleri yıkıp, herşeyin yeniden yazılmasına vesile olacaktır." Michael Schumacher beş ay sonra komadan çıktı Formula 1 in efsanevi pilotu Michael Schumacher komadan uyandı. 29 Aralık 2013 tarihinde Fransa Alplerin de kayak yaparken kaza geçiren, ardından da beyin travması teşhisiyle hastaneye kaldırılan Schumacher o tarihten bu yana İsviçre nin Grenoble şehrindeki bir klinikte komada tutuluyordu. O günden bu yana Schumacher iki ameliyat geçirdi. Bugün menajeri Sabine Kehm tarafından yapılan açıklamada Schuhmacher in komadan uyandığı haberi verildi. Kehm şu an için Schumacher in tedavisinin nerede devam edeceği konusunda bir şey söyleyemeyeceğini belirtti. Efsane pilotun tedavisinin kamuoyuna açık olmayacağına dikkat çeken Kehm, bu durumun kamuoyu tarafından anlayış ile karşılanacağını ümit etiklerini ifade etti. Hacıosmanoğlu: Şampiyonluğa oynayan bir takım kuruyoruz Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, şampiyonluğa oynayan bir takım kurduklarını söyledi. Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Kuzey Yıldızı Trabzonsporlular Derneği'nin İstanbul Şirinevler'deki yeni binasının açılışına katıldı. Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu, bina önüne mehter takımı eşliğinde gelirken, başkanı bordo mavili taraftarlar meşale yakarak karşıladı. Bina önüne kurulan plartformda konuşma yapan Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu, Trabzonspor'u yönetmenin kolay olmadığını belirterek, "Ben hep söylüyorum. 11 yaşındayken İstanbul'a geldim. 11 yaşına kadar bahçede inek beklerken hayalim Trabzonspor'a başkan olmaktı. Bunu söylediğim için 'sen yine çobanlık yapmaya git' diyorlar. Çobanlık çok asil bir meslek. Dağdaki çobanla oturduğunuz zaman o insanlarda çok maneviyat bulursunuz. O insanlara da kimse hakaret etmesin." ifadelerini kullandı. 'BİZ HESAP SORACAĞIZ; BU DA TÜRK FUTBOLUNA ÖRNEK OLSUN' Eski yönetime açtığı davalarla ilgili kendisini eleştirenlere de seslenen İbrahim Hacıosmanoğlu, "Biz hesap soracağız; bu da Türk futboluna örnek olsun." Türk futboluna girdikleri günden beri bir farklılık ortaya koyduklarını anlatan Hacıosmanoğlu, şöyle devam etti: "Çünkü hiçbir hesabımız yok. Hesabı olmayan insan da doğruları yapmaya çalışır. Bizi eleştiriyorlar; 'Niye pislikleri ortaya çıkarıyor ve hesap soruyorsunuz?' diye. Biz geldiğimiz günden beri şunu söyledik; 'Ahlak, adalet ve temiz Türk futbolu istiyoruz', şimdi bunu isteyen bir camia başkanı olarak, içinizde olumsuzluklar, pislikler varsa onları temizlemek zorundasınız. Biz de bunu yapıyoruz. Kongre sürecinde de öncesinde de 'hesap soracağız' dedik. Onun hesabını soruyoruz. Kimin yanlışı varsa gitsin adli makamlara bunun hesabını versin. İnsanlar rahatsız oluyor. Niye rahatsız oluyorsunuz? Ben onu anlamadım. Varsa bir yanlış bunun hesabını yanlış yapanlar verecek. Burası kimsenin çiftliği değil. Kimsenin kendi şahsi menfaati için ne siyasi ne ticari kullanacağı bir yer değil. Kulüplerde alışkanlık olmuş. Geçmişin hesabını gelenler sormadığı için gelenler de rahat ediyor. Ama bizim bir hesabımız yok. Biz soracağız bu da Türk futboluna örnek olsun." 'BİZ ŞAMPİYONLUKLARI ELİNDEN ÇALINMAYA ALIŞKIN BİR CAMİAYIZ' Camia içindeki çekişmenin, sezonu şampiyonluğu için girilen mücadeleye zarar vereceği yönünde eleştiriler aldıklarına da değinen Başkan Hacıosmanoğlu, "Biz temiziz biz pisliğin içine bulaşmadık ki. Biz şampiyonlukları elinden çalınmaya alışkın bir camiayız. Çalmaya alışkın bir camia değiliz. Biz emeğimizin çalınmasını engelleyemedik ki bırakın başkalarının hakkını çalalım. Bizim bir sorunumuz yoksa emek hırsızları bizim yaptığımız haklı mücadeleyi kendi lehlerine kullanamazlar ki." diye konuştu.

15 SAYFA Haziran 2014 Salı Bu Projeyi Sadece SONDAKİKA Gazetesi Açıklıyor Hüseyin Bolt da gelecek Konak Belediyesi ve Atletizm Federasyonu iş birliği ile İzmir e müthiş bir yatırım geliyor ÖZEL HABER BU PROJE İZMİR İ uçurur Atletizm Federasyonu, müthiş bir projeye imza atıyor. Dünya da, sadece 10 tane örneği olan Performans Merkezi, İzmir e getiriliyor. Tesisin yapılmasına ramak kaldı. Projesi ve tüm h- esaplamaları ile tespitleri tamamlanan merkez için Konak Belediyesinden haber bekleniyor. Atletizm Federasyonu ile birlikte, bu projenin gerçekleşmesi için oldukça fazla çaba sarf eden Konak Belediyesi, tesisin inşası için yer arıyor. Yapımı bir yıl sürecek olan projeye, İzmir de yer gösterilmezse, sırada bekleyen üç ilden birinde yapılacak. Son teknoloji ile yapılacak olan bu tesisten, tüm Dünya yararlanacak. Spor yaralanmalarını tedavi edebilecek olan bu tesisin açılışına Dünya ca ünlü atlet, Hüseyin Bolt un getirilmesi planlanıyor. Ayrıca, proje İzmir de yapılırsa, İzmir turizmine de direkt etki etmesi ve İzmir in marka değerini yükseltmesi bekleniyor. YAPIMI BİR YIL SÜRECEK Dünya nın gözde Spor Merkezlerinden olacak olan ve İzmir de yapılmaya çalışılan bu projenin yapımı, Konak Belediyesinin yer gösterdiği andan itibaren, bir yıl sürecek. Bir yılda tamamlanacak olan bu proje için cihaz, araçgereç ve tüm malzeme tespitleri yapılarak ihale Türkiye de bir ilk Sema PEKDAŞ Türkiye de bir ilk olacak olan tesisin, proje hali. Tesis, böyle görünecek edildi. Konak Belediyesinden haber bekleniyor. Devletin ve Belediyenin kasasından bir kuruş çıkmadan yapılması planlanan projenin maliyeti 15 trilyon civarı. Tesisin ana sponsoru ise Turkcell İZMİR DE YAPILMAZSA, ÜÇ İL SIRADA BEKLİYOR Atletizm Federasyonu tarafından projelendirilen ve I- AF iş birliği içerisinde son halini alan bu proje için üç il sırada bekliyor. İzmir e kazandırılmak istenen proje, Konak Belediyesinin yer gösterememesi durumunda, İzmir in avuçlarından kayacak. Bu projenin, şartlar itibariyle, Türkiye de yapılabileceği beş civarında il var. Bu beş il arasından, Federasyonun İzmir e kazandırmak istediği bu proje, yapıldığı ile oldukça fazla marka değeri katacak. Tüm yazışmaları yapılan ve son adım olarak Konak Belediyesinin yer göstermesi beklenen proje, tüm Dünya nın yararlanacağı bir proje olacak. IAF (İnternational Accreditation Forum) ın da desteklediği Performans Merkezi nden Dünya da sadece 10 civarında sayıda var. Bu proje, Türkiye de ilk özelliği taşıyor. Ülkemizde gerçekleştirilecek olan, başta Atletizm Organizasyonları olmak üzere tüm organizasyonlarda bu merkez kullanılacak. Ayrıca, son teknoloji olacak olması itibariyle de diğer ülkelerin de bu tesisten yararlanması bekleniyor. Yapılacak olan bu tesisin en önemli özelliği ise, spor yaralanmalarına müdahale edip, tedavi uygulayabilecek. Ülkemizde, özellikle futbolda, yaşanan spor yaralanmaları için ilk olarak Almanya ya gitme alışkanlığını ortadan kaldıracak olan bu merkez; Atletizm, futbol ve tüm spor dallarında gerçekleşen yaralanmalara, son teknoloji ile müdahale edip tedavi edebilecek. Böylece, Türkiye, son teknoloji Spor Hastanesine kavuşmuş olacak. Sporcular, yurt dışına gitmeyerek, Türkiye de tedavi olacak. BU TESİSTE YOK YOK Türkiye de ilk özelliği taşıyan İzmir Atatürk Spor Kompleksi Atletizm Federasyonu Performans Merkezi nde, yok yok. Sağlık, yeme-içme-barınma, Antrenör Eğitimi, Sporcu Eğitimi, Yetiştirme, kısacası spora ve sosyal yaşama dair her şey İZMİR TURİZMİNE DİREKT ETKİ EDECEK Yapılmasına ramak kalan bu proje İzmir in ve hatta Ege Bölgesinin turizmine direkt etki edecek. Projenin içerisinde yer alan Kamp Eğitim Merkezi, Türkiye de gerçekleştirilen tüm organizasyonlara kapısını açacak ve sporcuları bu merkezde ağırlayacak. Böylece İzmir e akın edilecek ve İzmir e gelen ziyaretçi sayısı artmış olacak. Öte yandan, İzmir in marka değeri de yükselerek Dünya da daha tanınır bir şehir haline gelecek. HÜSEYİN BOLT BU TESİSTE AĞIRLANACAK Dünya da örneği az sayıda olan Performans Merkezi, Dünya ca ünlü atlet, Hüseyin Bolt u bu tesiste ağırlayacak. Tesisin açılışına getirilmesi planan Bolt, bu tesiste ağırlanarak, İzmir e de bir ilki yaşatmış olacak. Dünya ca ünlü sporcuların sürekli olarak İstanbul a gelmesi alışkanlığı; Hüseyin Bolt un, bu tesis için İzmir e gelmesiyle bozulmuş olacak. Tesisin, üst katı böyle olacak Son teknoloji ile donatılacak olan ve çok amaçlı kullanılması planlanan tesisin, giriş kat planı böyle olacak Konak Belediyesi ve Atletizm Federasyonu müthiş bir projeye imza atmak üzere Dünya da, sadece 10 tane örneği olan Performans Merkezi; Konak Belediyesinin yer göstermesi durumunda İzmir de yapılacak. Tüm Dünya nın yararlanacağı ve spor yaralanmalarının son teknoloji ile tespit edilip tedavi edileceği bu tesisin açılışına, Dünya ca ünlü atlet Hüseyin Bolt un da getirilmesi planlanıyor Tatil seni çağırıyor İzmir Büyükşehir Belediyesi nin çok uygun fiyatlarla günübirlik tatil hizmeti verdiği Urla daki Yassıcaada tesisleri sezonu açtı. Popülaritesi her yıl biraz daha artan Yassıcaada, sezonun daha ilk hafta sonunda büyük ilgi gördü. Günübirlik tatilin merkezi, 8 Eylül e kadar İzmirlileri Ege nin mavi sularıyla buluşturacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi nin günübirlik tatil merkezi Yassıcaada, her yıl olduğu gibi bu yıl da ekonomik tatil yapmak isteyen İzmirlilerin ilk adresi olmaya aday. Gidiş-dönüş vapur seferleri için sadece 15 TL ödeyen tatilciler, sezonun ilk haftasında tertemiz 400 metrelik kumsalı ve aktiviteleriyle tatil köylerini aratmayan Yassıcada a- daya akın etti. Kimi su kaydırağından kayarak heyecan yaşadı kimi kumsalda uzanarak güneşin tadını çıkardı. Her geçen yıl müdavimleri artan adaya bu yıl yurtdışından gelenler de vardı. Türkiye ye tatile geldiklerini belirten gurbetçi aileler, vapur iskelesinde ilanları gördükten sonra Yassıcaada ya tatile gelmeye karar verdiklerini ve çok memnun kaldıklarını söylediler. Güvenli ve ekonomik tatil imkanı sunduğu için İzmir Büyükşehir Belediyesi ne teşekkür eden tatilciler, Ailecek tatile geliyoruz ve bütçemiz sarsılmıyor. Adanın d- enizi çok güzel, çocuklarımızı güvenle denize sokabiliyoruz. Bütün günü hiç sıkılmadan geçiriyoruz diye konuştu. Biletler üç noktada satılıyor Büyükşehir Belediyesi nin şirketlerinden Grand Plaza Turizm A.Ş. tarafından işletilen Yassıcaada ya İZDENİZ A.Ş. nin vapur seferleriyle ulaşılıyor. Vapurlar, Pazartesi günleri hariç saat da Karşıyaka iskelesinden, saat da Üçkuyular iskelesi nden hareket ediyor. Hafta sonları, yoğunluğa bağlı olarak aynı saatlerde ikinci vapur sefere konuluyor. Tatilcilerin yoğun ilgi gösterdiği ada seferlerinin biletleri Karşıyaka, Üçkuyular ve Konak iskelelerindeki Kentkart satış noktalarından mesai saatleri içinde satılıyor. Yassıcaada ya gidiş-dönüş ücreti bu yıl 15 TL o- larak belirlendi. 7 yaş altı çocuklar ise ebeveynleri ile birlikte olmak kaydıyla ve düzenlenecek serbest seyahat belgesi yle adadan ücretsiz yararlanabiliyor. Adadan dönüş saati Keyifli bir gün garantisi Yassıcaada nın 400 metrelik kumsal ve masmavi denizle buluşmak, küçük bir tatil kaçamağı yapmak isteyen ada misafirleri, yiyeceklerini kendileri getirebilecekleri gibi, Büyükşehir Belediyesi Grand Plaza A.Ş. tarafından işletilen kafeteryadan da sağlıklı ürünler alabilirler. Misafirlerin keyifli bir gün geçirmesi için tüm imkanlarını seferber eden Büyükşehir Belediyesi, tatilcilerin sağlık ve güvenliği için güvenlik görevlilerinin yanı sıra bir doktor ve bir doktor ve bir hemşireden oluşan sağlık ekibi ile cankurtaran hazır bulunduruyor. (HABER MERKEZİ) Belediye başkanları İzmir'in stratejik planı için toplanıyor İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe belediye başkanlarını Stratejik Planı çalışmaları için toplantıya davet etti. Şehrin yeni yol haritasının tartışılacağı toplantı bugünyapılacak. Yeni dönem stratejik plan çalışmalarında katılımcılık ve birlikte yönetme prensiplerini etkili bir şekilde uygulayacağını duyuran Büyükşehir Belediyesi, bu çerçevedeki ilk önemli toplantıyı ilçe belediye başkanlarıyla birlikte yapacak. Daha önce Kocaoğlu imzasıyla ilçe belediyeleri, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları, siyasi parti temsilcilikleri, üniversiteler, spor kulüpleri, sendikalar, dernekler, muhtarlıklar ve basın kuruluşlarına birer yazı göndererek, şehirle ilgili görüş ve önerilerini ESAFED Mali'de 10 bin katarakt ameliyatı yapacak ESAFED, Mali Cumhuriyeti nde yaklaşık 10 bin katarakt hastasının yeniden ışığa kavuşmasını sağlayacak. Bu sayı, ülkedeki katarakt hastaların yaklaşık yüzde 10 una tekabül ediyor. 10 yıl devam edecek projenin toplam bütçesi 2,5 milyon dolar olacak ve Mali'deki en büyük sağlık organizasyonu olarak tarihe geçecek. Bamako USTTB Üniversitesi, TempsD aide Mali Derneği ve Horizon Okulları işbirliğiyle yürütülecek proje kapsamında 10 yıl içinde 100 bin göz muayenesi ve 10 bin katarakt ameliyatı yapılacak. Ayrıca 10 Malili göz doktorun katarakt ameliyatı yapabilir hale gelmesi sağlanırken 10 hemşirenin de göz alanında eğitimi tamamlanacak. SEYYAR GÖZ HASTANESİ HİZMETE BAŞLADI ESAFED tarafından 2013 yılında tam donanımlı seyyar bir göz hastanesi, İzmir Valisi Mustafa Toprak ın da katıldığı bir törenle Mali ye gönderilmişti yılı başında başşehir Bamako da hizmete soran belediyenin 30 ilçe belediye başkanını davet ettiği toplantı, Tarihi Havagazı Fabrikası nda saat te başlayacak yıllarını kapsayan stratejik planlarını, başta ilçe belediye başkanları olmak üzere bütün şehirle birlikte oluşturmak istediklerini söyleyen Başkan Kocaoğlu, İzmir in geleceğini birlikte çizmek, yol haritamızı ve kentimizin yeni fotoğrafını birlikte oluşturmak arzusundayız. Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile bağlı kuruluşlarımız ESHOT ve İZSU olarak, çağdaş kamu yönetiminin tüm kriterlerini yerine getirirken aynı zamanda yaşam kalitesi her geçen gün daha da artan bir İzmir için çabalıyoruz. başlayan MEC, birçok hastanın yeniden ışığa kavuşmasına vesile oldu. Haziran ayı başında Mali Sağlık Bakanlığı, Türkiye Büyükelçiliği, Bamako USTTB Üniversitesi Yetkilileri, TempsD aide Mali Derneği yetkilileri, Horizon Okulları İdarecileri ve çok sayıda davetlinin katıldığı bir tören düzenlendi. Törende konuşan Mali Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Lamine Diarra, ESAFED in çalışmalarını yakinen biliyorum. Daha önce sayın kabinemizden bir bakanımız da konuk olmuştu. Ayrıca dokuz Malili doktoru Türkiye ye götürerek 'Tecrübe Paylaşımı' eğitimini düzenledi. Doktorlarımız, bu eğitimden oldukça memnun kaldı. Bu eğitimin devamını diliyorum. Yine E- SAFED öncülüğünde çok yakın bir zamanda uyulanacak olan 'Obstetrik Fistül' projesini heyecanla bekliyoruz. Şu anda açtığımız Mobil Göz Kliniği de E- SAFED in büyük bir hediyesi oldu diyebilirim. Başta ESAFED Yönetim Kurulu olmak üzere emeği geçen herkese devletim adına şükranlarımı sunarım. Bamako USTTB Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adama Keita ise, Şimdiye kadar birkaç defa Türkiye ye gitme fırsatım oldu. ESAFED in de misafiri oldum. Yaptıkları evsahipliğinden dolayı teşekkür ederim. Bugün büyük Osmanlı'nın torunlarıyla tarihte önemli bir yeri olan büyük Mali Devleti'nin torunlarının buluşmasını yaşıyoruz. Türkiye Devleti'ne dertlerimizi, taleplerimizi ilettik. Talebimize cevap olarak sizler geldiniz. Hoşgeldiniz diyorum. Türkiye de insanlar, biraraya gelerek küçük küçük hayırlarını birleştiriyorlar ve bundan büyük bir hayır çeşmesi ortaya çıkıyor. İşte bu mobil göz hastanesinin de bu şekilde olduğunu biliyorum. Bu hayır çeşmesi hep akacak. Bu güzel örnekleri biz Mali de de başlatmalıyız. Bizim insanımızın da böyle hayır çeşmeleri olmalı. ESAFED ve üyelerine bu anlamlı katkıları için teşekkür ediyorum. şeklinde konuştu. ESAFED adına konuşan Dr. Fuat Y- Iıldız da şunları söyledi: Bu anlamlı çalışmaya vesile olduğumuz için çok mutluyuz ancak bilmenizi isterim ki bu çalışma, Anadolu insanının göz nuru, alınteri olan helâl himmetleriyle ortaya çıkmıştır.