İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı İktisat Programı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı İktisat Programı"

Transkript

1 İnönü Üniversiesi Sosyal Bilimler Ensiüsü İkisa Anabilim Dalı İkisa Programı İÇSEL BÜYÜME MODELLERİ ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜMENİN YAPISAL DÖNÜŞÜMÜ İzze TAŞAR Doç Dr. Tayfur BAYAT Dokora Tezi Malaya, 2015

2 İÇSEL BÜYÜME MODELLERİ ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜMENİN YAPISAL DÖNÜŞÜMÜ İzze TAŞAR İnönü Üniversiesi Sosyal Bilimler Ensiüsü İkisa Anabilim Dalı İkisa Programı Doç Dr. Tayfur BAYAT Dokora Tezi Malaya, 2015

3

4 i ÖNSÖZ Çalışma süresince büyük özveriyle verdiği akademik, bilgi ve moral deseğinden öürü danışmanım Doç. Dr. Tayfur Baya a, en zor anlarda yanımızda olan Prof. Dr. Ali Koçyiği ve Prof. Dr. Mehme Güngör e ve bu süreçe göserdikleri sonsuz sabır ve sürekli anlayış için canım aileme eşekkür ederim.

5 ii ONUR SÖZÜ Doç. Dr. Tayfur BAYAT ın danışmanlığında dokora ezi olarak hazırladığım İÇSEL BÜYÜME MODELLERİ ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜMENİN YAPISAL DÖNÜŞÜMÜ başlıklı bu çalışmanın, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın arafımdan yazıldığını ve yararlandığım büün yapıların hem mein içinde hem de kaynakçada yönemine uygun biçimde göserilenlerden oluşuğunu belirir, bunu onurumla doğrularım. Tarih: Ad Soyad: İmza:

6 iii İÇİNDEKİLER Grafik Lisesi... vii Kısalmalar Lisesi... viii ÖZET... ix ABSTRACT... x GİRİŞ... 1 BÖLÜM 1: İÇSEL BÜYÜME MODELLERİ TEORİK ALTYAPISI Rebelo (1991) AK Modeli Rebelo (1991)Modelinde Sermayenin Ayrımı: Fiziksel ve Beşeri Sermaye İçsel Büyüme Modellerinde Kamu Harcamalarının Rolü: Barro (1990) Modeli Beşeri Sermaye ile İçsel Büyümenin Gerçekleşirilmesi: Lucas (1988) İşgücü Modeli. 21 BÖLÜM 2: İÇSEL BÜYÜME MODELLERİNE YÖNELİK LİTERATÜR İNCELEMESİ Rebelo(1991) Modeli İçin Yapılan Lieraür İncelemesi Barro(1990) Modeli İçin Yapılan Lieraür İncelemesi Lucas Modeli (1988) İçin Yapılan Lieraür İncelemesi BÖLÜM 3: METODOLOJİ Augmened (Genişleilmiş) Dickey-Fuller (1981, ADF) Birim Kök Tesi Phillips ve Perron (1988, PP) Birim Kök Tesi Zivo-Andrews (1992) Tek-İçsel Yapısal Kırılmaları Dikkae Alan Birim Kök Tesi Lee-Srazicich( ) Çif-İçsel Yapısal Kırılmalı Minimum LM Birim Kök Tesi Granger (1969) Nedensellik Tesi Toda-Yamamoo (1995) Tarafından Gelişirilen Granger Tipi Nedensellik Analizi Hacker ve Haemi-J (2005, 2006) Boosrap Tabanlı Toda-Yamamoo (1995) Lineer Granger Nedensellik Tesi Haemi ve Roca (2014) Tarafından Gelişirilen Asimerik Nedensellik Analizi Breiung ve Candelon (2006) Tarafından Gelişirilen Frekans Dağılım Nedenselliği BÖLÜM 4: AMPİRİK SONUÇLAR İçsel Büyüme Modelleri Çerçevesinde Sermaye Yaırımlarının Ekonomik Büyümeye Ekisi:Rebelo (1991) Tipi AK Modeli nin Türkiye için Tes Edilmesi Rebelo (1991) Modelinde Ele Alınan Değişkenlerin Birim Kök Tesleri... 70

7 iv Rebelo (1991) Modeli için Vekör Ooregresyon (VAR) Modelinden Elde Edilen Granger Nedensellik Tes Sonuçları Rebelo (1991) Modeli içintoda-yamamoo (1995) ve Hacker-Haemi J (2005, 2006) Boosrap Yönemi Dayalı Toda-Yamamoo (1995) Tipi Granger Nedensellik Analizi Rebelo (1991) Modeli için Haemi J-Roca (2014) Tarafından Gelişirilen Asimerik Nedensellik Tesi Rebelo (1991) Modeli için Breiung ve Candelon (2006) Frekans Alanında Nedensellik Tes Sonuçları Kamu Harcamalarının Ekonomik Büyümeye Ekisi: Barro (1990) Modeli nin Türkiye için Tes Edilmesi Barro (1990) Modelinde Ele Alınan Değişkenlerin Birim Kök Tesleri Barro (1990) için VAR Modelinden Elde Edilen Granger Nedensellik Tes Sonuçları Barro(1990) Modeli içintoda-yamamoo (1995) ve Hacker-Haemi J (2005, 2006) Boosrap Yönemi Dayalı Toda-Yamamoo (1995) Tipi Granger Nedensellik Analizi Barro (1990) Modeli için Haemi J-Roca (2014) Asimerik Nedensellik Tesi Barro (1990) Modeli için Breiung ve Candelon (2006) Frekans Alanında Nedensellik Tes Sonuçları Beşeri Sermaye Birikiminin Ekonomik Büyümeye Ekisi: Lucas (1988) Modelinin Türkiye için Tes Edilmesi Lucas (1988) Modelinde Ele Alınan Değişkenlerin Birim Kök Tesleri Lucas (1988) Modeli için VAR Modelinden Elde Edilen Granger Nedensellik Tes Sonuçları Lucas (1988) Modeli için Toda-Yamamoo (1995) ve Boosrapa Dayalı Hacker- Haemi J (2005, 2006) Granger Nedensellik Tes Sonuçları Lucas (1988) Modeli için Haemi J-Roca (2014) Asimerik Nedensellik Tesi Lucas (1988) Modeli için Breiung ve Candelon (2006) Frekans Alanında Nedensellik Tes Sonuçları Bölüm 5: Genel Değerlendirme ve Poliika Önerileri Kaynakça

8 v Tablo Lisesi Tablo : Rebelo (1991) Mevsimsel Olarak Düzelilmiş Değişkenlerin Grafiği.. 92 Tablo : Rebelo (1991) için Değişkenlere ai Tanımlayıcı İsaisikler...92 Tablo : Rebelo (1991) için ADF(1981) ve PP(1988) Birim Kök esi Sonuçları...93 Tablo : Rebelo (1991) için Zivo-Andrews Birim Kök Tesi Sonuçları.94 Tablo : Rebelo (1991) için Lee-Srazicich Çif-İçsel Kırılma Tesi Sonuçları.. 95 Tablo : Rebelo (1991) Modeli için Granger Nedensellik Tesi Sonuçları.97 Tablo : Rebelo (1991) Toda-Yamamoo (1995) ve Boosrapa Dayalı Hacker-Haemi J (2005, 2006) Granger Nedensellik Tes Sonuçları Tablo : Rebelo (1991) Modeli için Haemi J-Roca (2014) Asimerik Nedensellik Tes Sonuçları Tablo : Rebelo (1991) için Frekans Alanı Nedensellik Tes Sonuçları Tablo 4.2 1: Barro (1990) için Mevsimsel Olarak Düzelilmiş Değişkenlerin Grafiği Tablo 4.2 2: Barro (1990) için Değişkenlere ai Tanımlayıcı İsaisikler Tablo 4.2 3: Barro (1990) için ADF (1981) ve PP(1988) Tes Sonuçları Tablo 4.2 4: Barro (1990) için Zivo-Andrews (1992) Birim Kök Tesi Sonuçları..108 Tablo 4.2 5: : Barro (1990) için Lee-Srazicich (2001, 2003) Çif-İçsel Kırılma Tesi Sonuçları Tablo 4.2 6: : Barro (1990) için Granger Nedensellik Tesi Sonuçları. 110 Tablo 4.2 7: : Barro (1990) için Toda-Yamamoo (1995) ve Boosrapa Dayalı Hacker- Haemi J (2005, 2006) Granger Nedensellik Tes Sonuçları Tablo 4.2 8: Barro (1990) Modeli için Haemi J-Roca (2014) Asimerik Nedensellik Tes Sonuçları 117 Tablo 4.2 9: Barro (1990) için Frekans Alanı Nedensellik Tes Sonuçları Tablo4.3 1: Lucas (1988) için Mevsimsel Olarak Düzelilmiş Değişkenlerin Grafiği.125 Tablo4.3 2: Lucas (1988) için Değişkenlere ai Tanımlayıcı İsaisikler. 126 Tablo4.3 3: Lucas (1988) için ADF (1981) ve PP (1988) Birim Kök esi Sonuçları Tablo4.3 4: Lucas (1988) için Zivo-Andrews (1992) Birim Kök Tesi Sonuçları Tablo4.3 5: Lucas (1988) için Lee-Srazicich (2003, 2004) Çif-İçsel Kırılma Tesi Sonuçları Tablo4.3 6: Lucas (1988) Modeli için Granger Nedensellik Tesi Sonuçları Tablo4.3 7: Lucas (1988) Toda-Yamamoo (1995) ve Boosrapa Dayalı Hacker-Haemi J (2005, 2006) Granger Nedensellik Tes Sonuçları Tablo4.3 8: Lucas (1988) için Haemi J-Roca (2014)Asimerik Nedensellik Tes Sonuçları

9 Tablo4.3 9: Lucas (1988) için Frekans Alanı Nedensellik Tes Sonuçları vi

10 vii Grafik Lisesi Grafik 1: Beşeri Sermaye İndeksi Grafik 2: Türkiye de İşgücü Eğiim Seviyesi Grafik 3: Türkiye de İşgücü Eğiim Seviyesi

11 viii Kısalmalar Lisesi MENA SUR GSYİH OLS OECD GMM AR-GE İİD ARCH TÜİK GDP HCI FK PFK G : Oradoğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri :Görünürde İlişkisiz Regresyonlar : Gayrisafi Yuriçi Hasıla :En Küçük Kareler :Ekonomik Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Örgüü :Genelleşirilmiş Momenler Yönemi :Araşırma Gelişirme :Bağımsız Özdeş Dağılım :Ooregresif Koşullu Değişen Varyans :Türkiye İsaisik Kurumu : Gayrisafi Yuriçi Hasıla :Beşeri Sermaye İndeksi :Sabi Sermaye Yaırımları :Özel Sabi Sermaye Yaırımları :Kamu Harcamaları

12 ix ÖZET Ekonomik büyüme eorisi her ikisa okulunun araşırdığı güncelliğini sürekli koruyan bir konudur. Bu yönüyle ekonomik büyüme yaşayan bir kavramdır. Büyüme eorileri ikisa lieraürüne paralel olarak gelişme gösermeke ve bu eoriler ülkelere büyüme için yeni ipuçları sunmakadır. İçsel büyüme modellerinin neoklasik büyüme modellerine yöneliği eleşiriler, daha çok yakınsama ve hüküme poliikalarının ekinliği nokasında olmakadır. Bu çalışmada Türkiye ekonomisinin 2001:Q1 2013:Q4 dönemine ai beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerindeki ekisini inceleyen Lucas(1988) modeli, eknolojik gelişmenin kamu harcamalarına bağlı olduğunu değerlendiren Barro(1990) modeli ve içsel büyüme eorilerinin emeli ve ilkini oluşuran AK modeli çerçevesinde Rebelo (1991) modeli incelenmişir. Yapılan ampirik es sonuçlarına göre incelenen dönemde Türkiye de Rebelo (1991) ve Barro (1990) modellerinin geçerli olmadığı, Lucas (1988) modelinin ise geçerli olduğu bulgusuna ulaşılmışır. Sabi sermaye yaırımlarının büyümeye kakısının göserilememesinin nedeni verimli olmayan kaynak kullanımı ve incelenen dönemde gerçekleşen ekonomik krizlerdir. Modellerde işgücü nieliği büyüme için kili fakör konumundadır. İşgücü nieliğinin arırılması için ise eğiimin ve ileri eknoloji içeren sermaye mallarına yaırım yapılması gerekmekedir. Anahar Sözcükler: İçsel büyüme eorileri, Rebelo modeli, Barro modeli, Lucas modeli, Zaman serileri

13 x ABSTRACT Economic Growh is a hisorical, curren and alive issue for all economic schools. Economic growh heories and models have improvemens parallel o economy lieraure and always ry o sugges bes poliics for economic developmen o he policy makers. Endogenous growh heories criics classical economic heories in wo main aspecs. These are convergence and governmen policies. In his sudy, endogenous growh heories validiy will be checked in Turkey for he period from 2001:Q1 o 2013:Q3. Lucas (1988) model will be considered in order o observe he human capial effecs on he growh, Barro (1990) model will be considered in order o observe he governmen expendiures on economic growh and lasly Rebelo (1991) model will be considered in order o observe he fixed capial invesmens effecs on economic growh. According o he empirical ess applied in he seleced period for Turkey, only Lucas (1988) growh model is valid, Rebelo (1991) and Barro (1990) models are invalid due o he resuls. In ha parallel, economic crises and inefficien usage of sources are supposed o be he main reasons ha resuls invalidiy of fixed capial invesmens on economic growh. Human capial seems o be he main engine of growh for Turkey in he seleced period. To increase he human capial i is necessary o spend more sources on educaion and o inves in he fixed capial ha has high echnology. Key Words: Endogenous Growh Theories, Rebelo Growh Model, Barro Growh Model, Lucas Growh Model, Time Series

14 1 GİRİŞ Büyüme konusu ikisaçılar için her dönem popüler bir başlık olmuşur. İkisaçılar poliika yapıcılara büyümenin dinamiklerini göserebilme konusunda devamlı yeni eoriler oraya koymuşlardır. Ekonomik büyüme ile ilgili yapılan birçok anım olmakla beraber, en çok kabul gören anım şu şekilde yapılabilir: Belirli bir dönemde belirli bir ekonomide ölçülen gayrisafi yuriçi hasıla arışına ekonomik büyüme denir ( Howi ve diğerleri, 2008). Diğer yandan, ekonomik büyüme ile anılan bir erim ise ekonomik gelişmedir. Aslında lieraür bu iki anım arasındaki farkı yapmış olmasına karşın, özellikle günlük kullanımda ekonomik büyüme ve gelişme arasındaki ayrım am olarak yapılmamakadır. Konu ile ilgili olarak, ekonomik büyümenin GSYİH rakamları ile ilgili rakamsal (nicel) arışı, ekonomik gelişme ise daha çok nieliksel gelişmeleri ele alır. Bu bağlamda, beşeri sermayenin nieliğinde görülen bir arış bize ekonomik gelişme ile ilgili bir fikir verirken, bunun ekonominin büyümesine kakısı ise bu niel arışın nicel bir sonucunu verir. Bu bağlamda ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre ekonomik büyüme veya gelişme ercihleri arasında da farklılıklar olabilir. Gelişmeke olan ülkeler daha çok belirli bir kalkınma düzeyini hedeflerler ve ekonomilerindeki yapısal problemlerden kurulmanın yollarını ararlar (Seyidoglu,2006). Tarihsel olarak bakıldığında, ikisa okulları ve büyüme eorileri arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Adam Smih le başlayan ikisadi büyüme lieraürü, günümüzde hala gelişmekedir. Adam Smih e göre, ekonomik büyüme sermaye birikimi ve eknolojik gelişme ile açıklanabilir bir olgudur. Smih in ekonomik büyüme ile ilgili fikirlerini dönemin klasik ikisaçıları Thomas Malhus, David Ricardo ve John Suar Mill de emel olarak benimsemşlerdir. Malhus, büyüme ile ilgili olarak nüfusun ekisini ve Ricardo ise azalan verimler konusu üzerinde kakılar sağlamışlardır (Taban, 2010). İşgücü ilk zamanlarda bile büyüme ile ilinilendirilmesine karşın önceleri fiziksel sermayenin büyümeye kakısı daha fazla olarak kabul ediliyordu (Samuelson, 1989). Bu yaklaşımda şüphesiz ekonomik sekörlerdeki değişim önemli yer uar. Günümüz ekonomilerinde gelişmiş ülkeler için oplam ekonomideki hizme

15 2 sekörünün payı %65 lerin üzerindeyken, özellikle 19. yy. da sanayi üreiminin önem kazanmasıyla fiziksel sermaye büyümenin mooru olarak düşünülüyordu. İnsan yani beşeri sermaye sadece makinelerdeki çarklar kadar önemli ve üreken iken, 20. yy ile gelen hizme sekörlerindeki arış, akademisyenleri beşeri sermayenin nieliği ile ilgili düşünmeye sevk emiş ve değerlendirmelerde bu değişkenin önemini arırmışır. Bilindiği üzere, klasik makro ikisa okuluna 20. yy. başlarında ki eserinde genel eleşiriler geiren Keynes i (1936) akiben Harrod ve Domar ın (1954) gelişirdiği büyüme eorileri sermaye hasıla oranı ve hızlandıran ekisini büyüme modellerinde analizlerine kaarak büyüme eorilerine yeni bir soluk geirmişlerdir. Büyüme eorileri ile ilgili en büyük kakılardan biri de Joseph Schumpeer arafından yapılmışır. Schumpeer (1942) eknolojik rekabe ve eskik rekabei merkeze alıp oluşurduğu büyüme modeli büyüme modelleri içerisinde gelecekle ilgili nispeen karamsar bir model olarak adlandırılabilir, zira Schumpeer eknolojik gelişmenin devamının sağlanabilmesi için gerekli olan finansal kaynak arzının bu anlamda yeerli olamayacağını ve uzun dönemde büyüme rendinin devam edemeyeceğini vurgular. Neoklasik büyüme modellerinden en popüleri ve en çok kabul gören büyüme eorisini Solow (1956) modeli olarak gösermek yanlış olmaz. Solow (1956) modelinde emelde neoklasik bir üreim fonksiyonu ve eknoloji vardır. İşgücü ve eknoloji sabi oranda ararlar ve dışsaldırlar. Dengeli büyüme çizgisinde, kişi başına çıkı mikarı eknoloji seviyesindeki gelişme kadar arar. Solow (1956) modeli ile ilgili kısaca en çok geirilen eleşiriler, modelin ülkeler arasındaki gelir farklılıklarını oraya koymadaki yeersizliğidir. Sonraları bu anlamda Mankiw, Romer ve Weil (1992) nin kakılarıyla gelişirilen Augmened Solow (1956) modeli bu konu ile ilgili modele bir arı kamışlar ve beşeri sermaye birikimini modele eklemişlerdir. İkinci olarak, kişi başına çıkı mikarını işgücündeki verimlilikle ölçen bir modelin eknolojiyi dışsal olarak kullanmasıdır. Genel anlamda değerlendirilecek olursa, klasik modellerin ümünde ki orak yaklaşım büyümenin niceliksel olduğudur, içsel büyüme eorileri ise modele niel

16 3 değişkenler eklemişlerdir. Sonraki dönemlerde bir alernaif olarak, büyümenin içsel ekenlere bağlı olduğu fikri ikisaçılar arasında popüler bir konu olarak değerlendirilmişir. İçsel büyüme ile ilgili olarak, emel değişkenin beşeri sermaye olduğu söylenebilir. Ayrıca neoklasik büyüme modelleri de büyümenin kaynağı olarak sermaye ve işgücünü işare ederlerken, vurguladıkları fakör verimliliklerindeki gelişmedir. Fakör verimliliklerindeki gelişme ise dışsal olarak modele dahil edilen eknoloji sayesinde olmakadır. Araşırılan konunun ikisa lieraürü için öneminin oldukça fazla olduğu düşünülmekedir. Ülkelerin zenginleşmesi ve bireylerin refah seviyelerinin arması her hüküme poliikasının amaçlarındandır. Lieraürde kabul gören büyüme modelleri birçok ülke için sınanmış ve bu çalışmaların sonucuna isinaden hükümeler kalkınma planlarını oluşurmuşlardır. Lieraürde incelendiği kadarıyla bazı ülkeler için beşeri sermayenin ekonomik büyümedeki payları, bazılarında ise sabi sermayenin ekonomik büyümedeki payları anlamlı bulunmuşur. Poliika yapıcılar için bu analizlerin sonuçları sonraki dönem planlamaları için önem arz emekedir. Türkiye için yapılan lieraür araşırmasında, neoklasik modeller üzerinde yoğunlaşıldığı görülmüşür. Gelişirilen içsel büyüme modelleri ile ilgili Türkiye için yapılan analizlerin hayli sınırlı olduğu görülmekedir. Bu çalışmanın içsel büyüme eorileri ile ilgili lieraüre kakıda bulunması amaçlanmakadır. Büyüme eorilerinde sıkça zikredildiği üzere, her ülkenin farklı dinamikleri olabilir. Bu bağlamda bir ülke için geçerli ve verimli olan bir poliika bir diğeri için geçerli olmayabilir. Çalışmadan çıkan sonuçlara göre, Türkiye kamu harcamaları, sabi sermaye yaırımları, beşeri sermaye nieliği ile ilgili poliika önerileri avsiye edilecekir. Bu çalışmada, içsel büyüme eorileri çercevesinde ikisa biliminin cevap aradığı eknolojik gelişme ile deseklenmiş beşeri sermaye birikiminin ikisadi büyüme üzerinde ekisi incelenecekir. Büyüme ile ilgili gelişirilen farklı modeller arasından seçilen içsel büyüme eorileri üzerinde yoğunlaşılacak ve bu modellerin Türkiye için 2000:Q1 ve 2013:Q4 yılları arasında geçerliliği es edilecekir. İncelenecek içsel büyüme eorileri beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerindeki

17 4 ekisini inceleyen Lucas(1988) modeli, eknolojik gelişmenin kamu harcamalarına bağlı olduğunu değerlendiren Barro(1990) modeli ve içsel büyüme eorilerinin emeli ve ilkini oluşuran AK modeli çerçevesinde Rebelo (1991) modeli olacakır. Yapılan ekonomerik analizde her üç model için serilerin yapısal kırılmaya sahip olduğu yıllar araşırılıp yorumlanacak ve bu modellerle büyümenin açıklanıp açıklanamayacağı farklı nedensellik esleri ile es edilecekir. Yapılacak olan analizlerin ilk kısmında Rebelo (1991) modeli ele alınacakır. Bu model emel olarak sabi sermaye yaırımlarının büyümeye ekisini incelemekedir. Türkiye için hem özel sekör hem de kamu sekörünün yapığı oplam sabi sermaye yaırımları elde edilip büyüme ile ilişkisi oraya koyulacakır. Sabi sermaye yaırımları ölçülürken, çıkılarda kısa dönemde ekisini göserebilecek olan makine eçhiza yaırımları da ikinci bir değişken olarak modele dahil edilmişir. İncelenecek ikinci model Barro (1990) modelidir. Barro (1990) modeli de kamu harcamalarının eknolojik gelişme çeçevesinde ekonomik büyümeye incelemişir. Barro (1990) modelini incelerken iki sebepen öürü kamu harcamalarının yanı sıra özel sekör yaırımları da modele dahil edilmişir. İlk sebep, özel sekörün verimliliği ile kamu sekörünü karşılaşırma ikincisi ise kamu harcamalarının yol açabileceği muhemel dışlama ekisinin göserilebilmesidir. Kamu harcamaları değişkeni oluşurulurken, maaş ödemeleri kamu harcamalarından çıkarılmışır, amaç çıkıya fayda edebilecek harcamaları ölçmekir. İncelenen son model ise beşeri sermaye gelişimine yönelik Lucas ın (1988) büyüme eorisi olacakır. Lucas (1988) büyüme eorisinde işgücünün nieliğine işare emekedir. Lucas (1988) ayrıca fiziksel sermaye ve beşeri sermaye arasında bir ilişkiden de bahseder. Modelde oluşurulan değişkenler işgücünün nieliğini ölçmek amacıyla oluşurulan beşeri sermaye indeksi ve Rebelo (1991) modelinde kullanılan oplan sabi sermaye yaırımlarıdır. İşgücü beşeri sermaye indeksi oluşurulurken eğiim seviyesi yüksek olan işgücünün verimliliğinin de yüksek olacağı varsayılmışır. Çalışmanın sonraki kısımlarında deaylandırılacağı üzere, beşeri sermaye ile ilgili emel fikirlerden biri Lucas (1988) a aiir. Lucas (1988) a göre, beşeri sermaye

18 5 ekonomik büyümenin aeşleyicisi konumundadır. Lucas (1988) ın incelediği iki sekörlü modelde, büyümenin beşeri sermaye birikimi ile doğru oranılı olduğu göserilir ve beşeri sermayenin açıklayıcısı eğiimdir. Romer (1990) ise, yine içsel büyüme modelleri kapsamında ele aldığı beşeri sermaye ile ilgili olarak bir birikimden değil bir düzeyden bahsederek beşeri sermayenin büyümenin emel belirleyicisi olduğunu söyler. Romer ve Lucas (1988) ın geirdiği bu yorum farkları, eğiimin büyümeye kakısının Lucas (1988) açısından dönemlik çıkı düzeyleri olarak adlandırılması, Romer e (1986) göre ise bu düzeyin devamlı bir büyüme sağlayacağıdır. (Delbiaggio, 1999) Çalışmanın birinci bölümünde incelenecek içsel büyüme eorilerinin eorik alyapısı anıılacak, ikinci bölümde bu eorilerle ilgili Türkiye ve uluslararası ülkeler için yapılan çalışmalar incelenecekir. Üçüncü bölümde ampirik uygulama için seçilen eslerin meodolojisi anıılacak ve dördüncü bölümde bu esler Türkiye için 2001:Q1-2013:Q4 arihleri için uygulanacakır. Ardından ampirik uygulamanın sonuçları ve poliika önerileri son bölümde ele alınacakır.

19 6 BÖLÜM 1: İÇSEL BÜYÜME MODELLERİ TEORİK ALTYAPISI 1.1 Rebelo (1991) AK Modeli Rebelo (1991) büyüme ile ilgili eorisinde ülkeler arasındaki büyüme oranındaki farklılıkların farklı ekonomi poliikalarından kaynaklanabileceği üzerinde durmuşur. Romer (1986) ve Rebelo ya (1991) göre dışsal büyümenin yokluğunda oluşan büyümeye içsel büyüme denir. Ancak bu kavram Neo-Klasik Solow (1956) modelinde eknik gelişme olarak açıklanmışır. Buna karşın Romer in (1986) ölçeğe göre aran geiri ve yüksek ivmeli büyüme ile ilgili olarak ölçeğe göre sabi geiriyi önerdiği görülmekedir. Bu durum Kaldor un (1961) ekonomik büyüme ile ilgili çalışmalarıyla örüşmekedir. Rebelo nun (1991) varsaydığı ilk model ek sekörden ve ek üreim faköründen oluşan bir ekonomi varsayımına dayanır. Sandar ercihler ve sermaye sokuna doğrusal olan sandar bir üreim fonksiyonu vardır. Bu basi model, büyüme ile ilgili bir model olabilmeken çok uzakır çünkü işçilerin ekonomideki rolü neredeyse sıfırdır ve ekrar üreimi mümkün olmayan arazi gibi fakörler üreimde kullanılmamışır. İçsel büyüme açısından düşünüldüğünde, her iki probleminde üsesinden gelebilen daha genel modeller için yukarda bahsedilen lineer modeller Rebelo ya (1991) göre iyi birer kıyaslama nokası olabilir. Rebelo ya (1991) göre gelir vergisindeki bir arış, özel sekörün yaırım akivielerini azalır ve bu da sermaye birikimi ve büyümede kalıcı bir gerilemeye neden olur. Böylece gelir vergisi gibi mulak poliika değişkenlerinin ekonominin büyüme oranlarını ekilemekedir. Vergi oranlarının modelde değişken olarak seçilmesinin nedeni her ülke için farklı uygulamalar görülebilmesidir. Ayrıca vergiler hükümein diğer bir akım poliikaları ile ilgili de fikir verici olabilir; elif haklarının korunması bu konuya bir örnek olabilir. Açıkça görüleceği üzere her ülkenin farklı kamu poliikaları olabilir. Rebelo (1991) modelinde bu farklı poliikalar arasında opimal olan biri olup olmadığının yanıını aramaksızın modelini gelişirmişir.

20 7 Neoklasik büyüme modelinde vergi poliikalarıyla ilgili çok geniş bir lieraür vardır. Ve hepsi şu sonuç üzerinde hemfikirdirler: Büyük vergi oranları, küçük büyüme oranlarına sebep olur 1. Faka neoklasik modelin vergilerin ekonomik büyüme ekisi yönündeki bu argümanı, incelenen ülkeler arasındaki büyüme oranı farklılıklarını ölçmede yeerli değildir. Ekonomi poliikaları büyümeyi sadece geçiş aşamalarında durağan durum konumuna kadar ekiler. Durağan durum durumdaki ekonominin büyüme oranı modelde dışsal olarak belirlenen eknolojik ilerleme, asarruf oranı, nüfus arış haddi ile elde edilir. Ekonomi poliikalarının bu geçici ekileri konjonkurel dalgalanmalara neden olur ve ekonomik büyüme üzerinde büyük bir eki yaraamazlar. Rebelo (1991) iki sekörlü, yeniden üreilemeyen fakörleri içeren lineer bir büyüme modeli olarak gelişirmişir. Bu modelle verginin ve asarruf oranının ekonomik büyüme üzerindeki ekileri ele almışır. Bu modelde ki fiziksel ve beşeri sermaye Lucas la(1988) paralel olarak ayrı edilecekir. Bu genişleilen model sürdürülebilir ekonomik büyüme için, sermayenin doğrusal bir eknolojiyle üreiminin gerekli olmadığını açıklamaya yönelikir. Buradan harekele, Rebelo (1991) sürekli büyümenin, çekirdek bir sermaye malının dolaylı veya dolaysız yeniden üreilemeyen bir fakör olmaksızın sabi geirili eknolojiyle üreilmesiyle mümkün olacağı öne sürmekedir. Rebelo nun (1991) fiziksel ve beşeri sermayenin birikiminin ayrışırılması, vergi ve asarruf oranları hem içsel hem dışsal olarak ele alması ekonomiyi durağan duruma yönelecek paramereleri ekilemekedir. Rebelo nun (1991) gelişirdiği AK ipi içsel büyüme modelinde iki ip üreim fakörü vardır. Biri zamanla biriken fiziki veya beşeri sermaye (sermayenin geniş yorumu), diğer ise yeniden üreimi mümkün olmayan ve her zaman diliminde aynı mikarda olan arazi gibi üreim fakörleridir. Ekonomi iki sekörlü üreim yapmakadır. Sermaye sekörü oplam sermaye sokunun (1 ) kadarını kullanır ve doğrusal üreim eknolojisi alında yaırım malları üreir. Üreim fonksiyonu I AZ (1 ) şeklindedir. Bu ifadede Z yeniden üreimi mümkün olan üm fakörleri ve çeşili fiziksel-beşeri sermaye bileşimlerinden oluşan malını, 1 Vergi oranlarının ekonomik büyüme üzerine ekisi için lieraürde Krzyzaniak (1967), Sao (1967), Feldsein (1974), Sigliz (1978), R.Becker (1985) ve Judd (1985) çalışmalarına bakılabilir.

21 8 sermayenin yıpranma payını göserir. Yaırımların geri alınamadığı varsayılır ( I 0 ).sermaye mallarının bileşiminin zamana göre ürev alınmasıyla Z I Z elde edilir. Tükeim sekörü olan ikinci sekör ise, sermaye mallarının üreiminde kullanılmayan sermaye soku ve geri dönüşümü olmayan fakörleri kullanarak ükeim mallarını üreir. Durağan durumda hem ükeim hem de sermaye sabi oranda büyümekedir. Üreim malları için geçerli olan C B Z T 1 ( ) Cobb- Douglas ipi üreim fonksiyonudur. T oprak, arazi yeniden üreimi mümkün olmayan üreim fakörlerini göserir. 1 1olması modelin ölçeğe göre sabi geiri ile çalışığını gösermekedir. Bu durumda, eknoloji hiç ükeimin yapılmadığı A ile arasında yani üm üreimin ükeildiği iki noka arasında sermayenin büyüme hızını belirler. Tükeim büyüme hızı ise, sermayenin bir fonksiyonudur ( gc gz ). Sabi nüfus varsayımı alında iken (nüfus arış hızı sıfır), faydasını maksimize emeye çalışan birçok hane halkından fayda fonksiyonu: 1 p C U e d (1.1.1) 0 1 Bu ifadede U oplam faydayı, C hanehalkı ükeimini, σ öznel indirgeme oranını gösermekedir. Tercih fonksiyonuna göre ükeimin büyüme oranı yalnızca faiz oranına bağlıdır; g ( r ) /. Diğer yandan durağan durum sürecinde, c arbiraj kanunu gereği faiz oranlarının sabi olduğu haırlanırsa, ükeimin durağan durum dengesinde sabi ve isikrarlı büyüme oranına sahip olduğunu gösermekedir (Guerrrini, 2010) Rebelo (1991) ekonomik büyüme modeli oluşururken am rekabe piyasası varsayımlarını kullanmakadır. Tam rekabe piyasası varsayımları alında iki ekonomik akör bulunmakadır. Bunlar kar maksimizasyonu amaçlayan üreiciler ve kendi faydalarını maksimize edecek ükeim seviyesinde olan ve bunu da sahip oldukları üreim fakörlerini ( ZT), üreicilere kiralayarak elde eden ükeicilerdir (Boucekkine vd., 2005). Sermaye veya ükeim mallarını üreirken üreiciler farklı oranlarda sermaye isihdam ederler. Bu farklılığın emelinde sermayenin marjinal verimliliği

22 9 bulunmakadır. p A B Z 1 ( ), Bu ifadede yer alan p ükeim anlamında sermayenin göreceli fiyaını gösermekedir. Ekonomi durağan durumda olduğundan, sabiir ve sermayenin göreceli fiyaı g ( 1) g oranıyla bağlanılıdır. Göreceli fiyaın sabi olmamasından kaynaklı olarak, sermaye malları için geçerli olan faiz oranları ile ükeim malları için geçerli olan faiz oranları birbirinden farklıdır. Sermaye malı üreen sekördeki sermayenin marjinal verimliliği A z olduğundan sermaye piyasasındaki denge faiz oranı r z A z olarak, ükeim malları üreimindeki piyasalarda durağan durum için geçerli faiz oranı da r A ( 1) g olarak gerçekleşir. Bu faiz oranlarıyla karşılaşan ükeiciler, c z ükeim oranını g ( r ) / kadar arırırlar (D Alessandro, Salvadori, 2008). Bu c c durumda, ükeiciler için gelir ve ükeimin büyüme oranı: p z g g c A2 1 (1 ) (1.1.2) şeklinde olur. Rekabeçi dengenin sağlanması için üç koşul bulunmakadır; Ekonominin sürekli olarak g oranında büyür. y parameresi ve arazi gibi üreilemeyen girdiler büyüme oranı ile ilgili her durumdan bağımsızdırlar. Bunlar büyüme oranını değil, sadece düzey seviyesini belirlemekedir. Farklı doğal kaynaklara sahip ülkeler için gelir seviyeleri birbirinden farklı olabilir faka büyüme oranları için bundan bahsedilemez. C ve I farklı oranlarda büyümelerine rağmen, arbiraj kanunu gereği, yaırım ve ükeim oranlarının ulusal gelirden aldıkları pay sabi olmakadır (D Alessandro, Salvadori, 2008). Tercihler ve ükeim oranlarının büyüme oranına ekisi farklılık göserebilmekedir. Sermayenin ne marjinal verimliliği ( A ) ve dönemler arası ikame esnekliği (1 ) büyüdükçe, büyüme oranı ararken, özel indirgeme oranı/ıskono oranı ( ) küçüldükçe büyüme oranı aracakır. Denklem ye göre, ekonominin büyümesi pay da yer alan A ifadesinin poziif veya negaif z z

23 10 olmasıyla ilişkilidir. Ancak dikka edilirse, Denklem de geri dönüşümü mümkün olmayan üreim kaynakları ( Z ) göz ardı edilmişir. Geri dönüşümün mümkün olmaması, çıkının en küçük mümkün büyüme oranının gösermekedir. Bu durumda yaırımın 0 olduğu sonucuna ulaşırmakadır. z olduğunu Solow(1956) büyüme modelinde asarruf oranlarının dışsal-sabi olduğu varsayılmakadır. Solow a (1956) göre, asarruf oranı farklı değişkenler için sadece durağan durum düzey seviyelerini ekileyecek kapasiededir, büyüme oranını ekileyemeyeceklerdir. 2 Rebelo nun (1991) modeline göre ise, dışsal bir asarruf oranı ile büyüme arasındaki ilişki; yüksek asarruf oranları, yüksek büyüme oranları sonucunu doğuracağı şeklindedir (Huh, Kim, 2013). g ( A z ) s (1 ) s (1.1.3) Burada dikkae alınan asarruf oranının, hem fiziksel hem de beşeri sermaye için (sermayenin geniş yorumu) yapılacak yaırımları kapsadığı görülmekedir Rebelo (1991)Modelinde Sermayenin Ayrımı: Fiziksel ve Beşeri Sermaye Rebelo nun (1991) gelişirdiği AK ipi büyüme modelinde A = B ve 1 varsayımlarını kabul edilmekedir. Bu varsayımlar da ek sekörlü ve lineer bir üreim fonksiyonu anlamına gelmekedir. Y AZ. Bu lineer büyüme modeli, içsel büyüme modellerinin geri dönüşümü olmayan üreim fonksiyonlarıyla ve dışbükey bir eknoloji ile göserimidir. Rebelo (1991) sermaye ile ilgili ayrımı yaparken sermayenin geniş yorumunu (fiziksel ve beşeri sermaye) kullanmakadır. Tükeim ve sermaye mallarının aynı sekörde üreildiği varsayılmakadır. Tercihleri denklem 2 Neo-Klasik Solow (1956) büyüme modelinde durağan durumda çıkı, sermaye, ükeim ve yaırım büyüme hızları nüfus arış hızına eşiir. Ayrınılı bilgi için Solow a (1956) bakılabilir. 3 Haırlanacağı üzere Neo-Klasik Solow (1956) büyüme modelinde, asarrufların sadece fiziksel sermayedeki yaırımları finanse eder.

24 de göserilen birçok hane halkından oluşan ekonomide Cobb-Douglas üreim fonksiyonu geçerlidir. Bu fonksiyona göre, üreim yapılırken, oranında fiziksel ve NHoranında da beşeri sermaye veya ekin işgücü kullanılmakadır. Burada N işgücü başına harcanan çalışma saai ve H de işgücü sayısını gösermekedir. Bu şarlar alında, ekonomideki kaynak üreim ve ükeim denklemi (Rangazas, 2000); A K N H C I (1.1.4) ( ) 1 ( ) 1 Bu şarlar alında, fiziksel sermayenin birikim fonksiyonu ise Neo-Klasik Solow (1956) modelindeki gibidir: K I K (1.1.5) Beşeri sermaye ise, işgücünün içerisinde yer alır ve oranında amorismana uğramakadır. Diğer yandan fiziksel üreim ve verimli işgücü birleşiminden üreilir. Her işçi, sahip olduğu zamanın belirli bir kısmını boş zaman olarak kullanmakadır. Geriye kalan zaman ise (1N L) beşeri sermaye birikimine ayrılmakadır. Bu durumda H sayıda işgücü için beşeri sermaye birikimi: H A K L N H H (1.1.6) 1 2 [ (1 )] [(1 ) ] Denklem ve1.1.6 ya bakıldığında, Lucas (1988) modeliyle iki noka dışında aynı oldukları görülür. İlk olarak, Rebelo nun (1991) modelinde dışsallıklar yokur. İkincisi ise, fiziksel sermayenin beşeri sermaye üreiminde rol oynamasıdır (Rebelo 1991). Bu eknoloji için, Rebelo nun (1991) varsayımları; üreim fonksiyonunun Cobb-Douglas olduğu ve beşeri ve fiziksel sermayenin aynı oranda amorismana sahip olduğu şeklindedir. Denklem ve ya göre, durağan durumun geçerli olması halinde, C, K, I ve H aynı oranda büyümekedir. Dolaysıyla, içsel durağan durum büyümesi için, sermaye üreimindeki eknoloji lineer olmak zorunda değildir, ölçeğe göre sabi geirili olması yeerlidir (Rangazas, 2000).

25 12 Rebelo ya (1991) göre verimli üreim kararları için gerekli iki şar vardır; ilki saik anlamda, var olan her iki sekördeki beşeri ve fiziksel sermayelerin marjinal ürünlerinin eşi olması zorunluluğudur; (1 ) A ( K ) ( N H ) q (1 ) A[(1 ) K ] [(1 L N ) H ] (1.1.7) 1 ve A ( K ) ( N H ) q A [(1 ) K ] [(1 L N ) H ] (1.1.8) Yukarda q ile ifade edilen, beşeri sermayenin fiziksel sermaye üründen yaklaşık değeridir. Denklem ve de q sadeleşirilirse, iki sekörde marjinal dönüşüm oranlarının eşilenir. Buradan harekele, sekörlerdeki sermaye ve işgücü eğilimleri arasındaki ilişki Cobb-Douglas fonksiyonuna göre; 1 K K 1 NH 1 1 L N H (1.1.9) şeklinde ifade edilir. Yukardaki ekinlik koşulu, yaırımın fiziksel veya beşeri sermayelerden hangisine yoğunlaşırılacağı kararını özelemekedir. Arbiraj kanunu gereği yeni bir birim fiziksel sermayenin marjinal ürününün değeri, üreim sekörü için piyasa faiz oranına eşi olması gerekmekedir; r (1 ) A ( K ) ( N H ) (1.1.10) 1 Diğer yandan, 1 q birim beşeri sermaye ve bir birim fazla sermaye için yapılan yaırım, fiziksel sermaye malları için ne geirisi ise: [(1 ) ] [(1 ) ] (1 ) q r A2 K L N H L (1.1.11) 1 1 q Denklem ve denklem de ifade edilen her iki faiz oranının ne geirileri aynı olmalıdır. ( r r ) Denklem ve de belirildiği üzere, q ve dolayısıyla K H sabiir. Bu durumda, r r eşiliğini sağlayan durağan durum dengesi:

26 13 1 K (1 ) K (1 ) A1 A2 (1 L) NH (1 L N ) H (1.1.12) Denklem ve sermaye-işgücü eğilimleri dikkae alınarak ekrar değerlendirilirse ve denklem 10 daki K N H durağan durum faiz oranını gösermek için kullanılırsa, durağan durum denge faiz oranı; r A1A 2 (1 L) v 1v 1v (1.1.13) Denklem de, v (1 ) / (1 ) ve, ve nın poziif fonksiyonlarıdır. nin 1 2 den küçük olduğu durumda, beşeri sermaye üreiminde kullanılan fiziksel sermayenin payı (1 ), fiziksel sermaye üreiminde kullanılan işgücünün payından, küçük olacakır. Veri olarak kabul edilen faiz oranı için, ükeimin opimal büyüme oranı: g ( r) / olacakır (D Alessandro, Salvadori, 2008). Durağan durum süresince I, K ve ulusal gelirin ( Y C I K ) büyüne hızı ise: c H ükeimle aynı oranda büyürken, ne (1 ) max A v A v v L g, (1.1.14) şeklinde ulaşılır. Denklem le ifade edilen ne ulusal gelirdeki arış fonksiyonu, her iki sekördeki oplam çalışılan zamanın poziif bir fonksiyonu şeklindedir. Buradan da anlaşılacağı üzere, daha fazla çalışma saaini yakalayabilen ekonomiler daha hızlı büyüyeceklerdir. Diğer yandan denklem ve dikkae alınıp, fiziksel sermaye ve beşeri sermayenin durağan durum oranları k K H şeklinde ifade edilmekedir (Boucekkine vd., 2005). Lucas ın (1988) modeli ile Rebelo (1991) modeli arasındaki fark emel anlamda beşeri sermaye üreimindeki fiziksel sermaye ekisinden kaynaklanmakadır. B 1 olması halinde Rebelo nun (1991) modeli Lucas ın (1988) modeli halini alır. Bu durumda v 0 ve 1 olur. Böylece hem büyüme oranı hem de sermaye faiz oranı A 1 den ve gelir vergisinden bağımsız hale gelir. Böyle bir varsayım alında, beşeri sermaye yaırımlarının geiri oranı ( r * ) sabi olur ve

27 14 ( A )(1 L) olarak ifade edilir. Verimli bir üreim planındaki fiziksel sermaye 2 birikiminin geirisi de aynı şekilde ( A2 )(1 L) olur. Bu sebeple, Lucas modelindeki gelir vergisi, ekonomideki fakör yoğunluğunu değişirmekedir ve durağan durum reel faiz oranı ve büyüme üzerinde bir eki yaramamakadır. Rebelo (1991) asarruf oranı ile büyüme arasındaki ilişkiye değinirken, beşeri sermayeyi dahil emeksizin sadece fiziksel sermayedeki asarrufları dikkae alır, yani bir anlamda büünleşik modeli kullanır. Tasarruf oranı basi anlamda, sermayedeki büyümenin oplam çıkıdaki büyümeye oranı olarak göserilir ( s K Y ). Her iki fonksiyonda yer alan pay değerlerinin aynı olması halinde, ( ) asarruf ile büyüme arasındaki fonksiyon şu şekilde ifade edilir: g 12 [ A1A 2k (1 L)] s 1 A2k (1 L) A1sk (1.1.15) Yukarıdaki eşilike k ile ifade edilen sermaye/işgücü oranıdır ve A1, A2ve nin fonksiyonudur. Eşiliğe göre, uzun dönemde asarruf oranları ile büyüme arasında poziif bir ilişki bulunmakadır. 1.2 İçsel Büyüme Modellerinde Kamu Harcamalarının Rolü: Barro (1990) Modeli Solow (1956) modelinin durağan durumda çıkı, ükeim yaırım ve sermaye büyüme hızlarını nüfus arış hızına eşilemesi ve nüfus arış hızınında modelde dışsal-sabi olarak belirlenmesi eleşirilmişir. Özellikle ekonomide ki asarruf oranının oplam kamu harcamaları içserisindeki yaırımların payından büyük olması durumunda hüküme poliikaları sermaye birikimini yavaşlaarak geçiş sürecindeki ekonomik büyümeyi olumsuz ekilemekedir. Arrow (1962) Romer (1986) gibi ikisaçılara göre, yaırımın özel ve sosyal geirilerini ayrışırılmalıdır. Bu ayrışırma opimal olmayan bir asarruf oranı ve ekonomik büyümeye yol açmakadır. Bu nedenle ölçeğe göre özel geiri oranı düşse

28 15 de, bilginin veya diğer dışsallıkların yayılımını yansıığı için sosyal geiri oranı ölçeğe göre sabi veya aran geiri sağlayabilir. Barro (1990) kamu harcamalarının içsel büyüme üzerindeki ekisini incelemesinin nedeni kamu harcamaları ve vergiler gibi dışsallıklar yüzünden, özel kesim arafından belirlenen asarruf ve büyüme değerlerinin opimalieden uzaklaşabileceğidir. Barro (1990) öncelikle içsel büyüme modellerinden sabi geiri oranına dayalı olanla modellemesine başlamakadır. Kapalı bir ekonomide genel faydayı maksimize emeye çalışan sonsuz ömürlü bir hane halkı: U u() c e d (1.2.1) 0 şeklinde faydasını maksimize eder. Bu ifadede, c işgücü başına ükeimi, ρ ise ρ>0 olmak üzere zaman ercihinin sabi oranıdır. İşçi ve ükeicilerin oplamından oluşan nüfus ise sabiir. Fayda fonksiyonu: u(c) = c (1.2.2) Fayda fonksiyonunda ararruf oranının poziif olduğu durumlarda (s >0), marjinal faydanın -s olan sabi esnekliğini ifade emekedir. Her hanehalkının ve üreim fonksiyonu ise y kişi başına üreimi k ise kişi başına sermaye olmak üzere: y f ( k) (1.2.3) Her işçi söylenilen zaman diliminde çalışacağından aıl bir zaman dilimi veya işçi embelliği söz konusu değildir. Denklem deki emsili hane halkının fayda maksimizasyonuna göre ükeimdeki arış her zaman dilimi için f sermayenin marjinal verimliliği olmak üzere: c 1 ( f ' ) (1.2.4) c

29 16 Barro (1990) azalan verimler yasasına göre hareke emekense (f<0), Rebelo (1991) yu izlemeke ve sermayenin ümü için sabi geiriyi kabul emekedir: 4 y Ak (1.2.5) Sabi geiri varsayımı; sermayenin hem beşeri hem beşeri olmayan olarak beraber ele alınması halinde daha gerçekçi olmakadır. Beşeri yaırım eğiim öğreim ve çocuk yeişirmek için yapılan harcamaları ihiva emekedir (Becker ve Barro 1988). Üreimde beşeri ve beşeri olmayan sermaye mulak ikame olmalıdırlar. Bu nedenle eğer her iki sermaye beraber ele alındığı akdirde ölçeğe göre sabi geiriden bahsedilebilir. Ayrı ayrı ele alındıklarında ise azalan verimlerden bahsedilebilir numaralı denklemdeki AK üreim fonksiyonu iki sermaye ürünü ayır emek için kullanılmakadır. Durağan durum büyümesini anlamak için önemli unsur, fakörlerdeki ölçeğe göre sabi geiri ve fakörler arasında ayrım yapılmamasıdır numaralı denklemdeki f' =A ile yer değişirirse: Dc 1 g = = (A - r ) c s (1.2.6) Bu ifadede γ kişi başına büyüme oranını gösermekedir. Barro (1990) eknolojinin poziif durağan durum büyümesini sağlamada yeerli verimlilike olduğunu faka uzun süreli bir büyüme için yeerli verimlilike olmadığını varsaymakadır. A A(1 ) (1.2.7) Bu ifadenin ilk kısmı nolu denklemdeki γ>0 şarını içerir. İkinci kısımda ise oomaik olarak gerçekleşen A>0, ρ>0 ve σ 1 şarları faydanın sınırlı olduğunu gösermekedir. Bu modelde ekonomi daima durağan durum dengededir. Bu durumda işçi başına ükeim (c), işçi başına sermaye (k) ve işçü başına çıkı (y) gibi üm değişkenler γ oranı kadar büyümekedirler. Veri olan başlangıç sermaye soku k(0) ile beraber, aynı zamanda üm değişkenlerin başlangıç düzeyleride belirlenmekedir. Ne yaırımın γk olduğu durumda, başlangıç ükeim düzeyi: c(0) k(0)( A ) (1.2.8) 4 A>0 şarı, sermeyenin sabi ne marjinal ürünü anlamına gelir

30 17 kadardır. Her hane halkı üreicisi için kamunun verdiği hizme mikarına g diye göserilmekedir. Hane halkının bu hizmeler için hiçbir bedel ödemediğini ve bu hizmelerde bir alep sıkışıklığı veya izdiham olmadığını varsayımı alında, model kamu hizmelerinin kullanımından doğan dışsallıkları ayrışırmakadır. Özel üreim için kamu hizmelerini bir girdi olarak kabul edilmeke ve bu da hüküme ve büyüme arasında poziif bir ilişki anlamına gelmekedir. Üreim şu halde k ve g birlike ele alındığında ölçeğe göre sabi geiri, sadece k için ise azalan geiriyi yansımakadır. Eğer kamu girdileri özel sekörü aynı paralelde deseklemezse özel sekör azalan geiri ile karşı karşıya kalmakır. Ölçeğe göre sabi geiri varsayımı alında, üreim fonksiyonu: g y ( k, g) k( ) (1.2.9) k şu şekilde yazılabilir. Burada, poziif ve azalan marjinal ürünler için olağan durumları karşılar, bu nedenle >0 ve <0 olur. k, kişi başına oplam sermaye mikarına karşılık gelen üreicinin sermaye mikarını gösermekedir. g nin hükümein kişi başına mal ve hizme saın alım mikarından harekele ölçülebileceğini varsayılmakadır. Cobb-Douglas ipi üreim fonksiyonu; y g g ( ) A( ) 0<α<1 (1.2.10) k k k Barro (1990) a göre kamu hizmelerinin bir girdi olarak üreime kaılması birçok soru işareini beraberinde geirmekedir. İlk olarak, hüküme alımları ile servis akımları örüşmeyebilir. Hükümein hiç üreim yapmadığını ve hiç sermayeye sahip olmadığı varsayımı alında hüküme sadece özel sekörden hizme alıyor olacakır. Saın alınan bu hizmeler numaralı denklemdeki özel üreime girdi olarak düşünülmekedir. Hüküme ve özel sekör aynı üreim fonksiyonlarına sahip olduğu sürece, hükümein özel sekörden nihai ürünü saın alması veya özel sekörden girdileri alıp kendi üremesi arasında bir fark olmayacakır. İkinci bir husus, bazı kamu hizmelerinin bireyler için cazip ve alep edilir olmadığı durumlar olduğu gerçeğidir. Bu durumda her ükeici için kişi başına yapılan harcamadan çok, oplam yapılan harcama önemli olmakadır.

31 18 g, üreim fonksiyonunun ayrı bir bileşeni olarak ele alınmalıdır. Çünkü özel girdiler (k) kamu girdileri için bir ikame oluşuramaz. Özel sekörün gerçekleşirdiği akivieler kamu sekörü ile kıyaslanamaz. Çünkü saf kamusal mallar özel sekörün yer alamayacağı hizmelerdir. Bunun dışında, oplam alebin az olduğu durumlarda da özel sekör hizmei verimli olmayabilir. Denk büçe varsayımı alında: g g T y k( ) (1.2.11) k T hüküme gelirini ve vergi oranını gösermekedir. Hane halkı sayısını sabi olduğundan dolayı g oplam harcamaları T ise oplam gelir sonucunu doğrumakadır. Böylece hüküme açığını kapamak için borç alamayacağı gibi, fazlalarını da varlıklara yaıramaz. Üreim fonksiyonu, sermayenin marjinal ürününü: y g g g ( )(1 ) ( )(1 ) k k y k (1.2.12) şeklinde göserir. Bu ifadede işgüvü başına çıkının oplam harcamalara göre esnekliği olmak üzere 0< <1 şarının sağlanması gerekir. Üreicinin sermaye mikarındaki ve çıkıdaki yapacağı değişikliğin kamu hizmeinde herhangi bir değişikliğe neden olmayacağını varsayılmakadır. oranında bir gelir vergisi ile birlike, denklem de ki ( y k ) ifadesi: (1- )( y k ). Buradan harekele, ükeimin büyüme oranı: y c 1 g (1 ) ( )(1 ) c k (1.2.13) y şeklinde elde edilir. ve g y sabi olduğu sürece, yani hüküme g ve T yi g k ve ile aynı oranda büyümeleri için ayarlarsa, büyüme oranı olan sabi olur. Başlangıç ükeim c(0) gibi bir düzeyden başlayarak oranında büyümekedir. Benzer şekilde k(0) ve y(0) da oranında büyümekedir. Ekonomi bir durağan durumdan diğerine geçiş sürecinde değil, sürekli olarak oranında bir büyümenin olduğu durağan durum büyümeyi korumakadır.

32 19 k(0) gibi bir sermaye başlangıç düzeyinden, üm değişkenlerin düzeyleri belirlenir. Özellikle başlangıç dönemindeki ükeim mikarı: g c(0) k(0) (1 ) ( ) k (1.2.14) şeklinde belirlenir. Köşeli paranezin içindeki ilk erim y(0) g(0) a, ikinci erim ise başlangıç yaırımına k(0) denk gelmekedir. Farklı büyüklükeki hükümelerde ki bu da ve g yiçin farklı değerler anlamına gelir, denklem deki büyüme üzerinde ( ) iki ür ekisi vardır. deki bir arış, yi düşürür, faka diğer yandan, g y deki bir arış ise y k da ve dolayısıyla da da bir arışa neden olur. Tipik olarak ilk eki hüküme küçük olduğunda ikincisi ise büyük olduğunda oraya çıkar. Basi bir örnek olarak Cobb-Douglas eknolojisinde ele alınabilir, y nin g ye göre esnekliğini ifade eden sabiir. Bu durumda denklem a göre =α; 0<α<1. (Rebelo, 1991) Bu durumda şu şarlar alında; = g y ve g k ( g y) ( g k), nin g y ye göre ürevi ( sabi): d d( g y) 1 g ( )( 1) (1.2.15) k Yukardaki denkleme göre büyüme oranının g y deki arışlarla beraber arması için g / kküçük bir değer almalıdır. Bu >1 durumunda mümkündür. Buna paralel olarak büyüme oranının g y deki azalışlarla beraber azalması için g / kbüyük bir değer almalıdır. Bu da <1 şarıyla mümkündür. Cobb-Douglas fonksiyonunda, = 1 dir. Buradan harekele, ( g y) = =, = g y= olduğunu söylenebilir. Diğer bir ifadeyle, kamu harcamalarının GSYİH daki payının ( g y), am rekabe piyasası varsayımı alında kamusal hizmelerin üreime girdi olarak kaıldığı orana eşilenmesi halinde büyüme oranı maksimize edilmekedir. Eğer üreim fonksiyonu Cobb-Douglas değilse, numaralı denklemdeki ile g karasındaki bağımlılık sonucu ekiler. Büyümeyi maksimize eden koşul g ve k nın ikame esnekliklerine bağlı olmakadır. (Rebelo, 1991) Tasarruf oranı;

33 20 s k k k (1.2.16) y k y ( g / k) olarak hesaplanmakadır. Barro (1990) hükümelerin asıl amacı hane halkının elde eiği faydayı maksimize emekir. Ekonomi hep durağan durum büyümesinde olduğundan, g yolduğu sürece Barro ya (1990) göre sağlanan fayda; U 1 c0 (1 ) 1 (1.2.17) ve numaralı denklemler ve c0 ı anımlamakadır. Bu formüller, nolu denklemdeki faydayı (U) maksimize edecek hükümein gayrisafi yuriçi hasıla içindeki payını belirlemede kullanılmakadır. Buradan harekele, ve nolu denklemlerdeki başlangıç ükeim mikarı [c(0)]; k(0) (0) ( 1) c 1 (1.2.18) Denklem de yerine yazarsak, U ve arasında ki ilişkiyi kurulmakadır. U 1 k(0) ( 1) 1 (1 ) (1 ) 1 (1.2.19) nin 0 ile 1 arasında bir değer aldığı durumda, nin U üzerinde ki ekisinin >0 olan her şara poziif olmakadır. Sonuç olarak, nin sabi olması U nun maksimizasyonu aynı zamanda nin maksimizasyonu anlamına gelmekedir. Ayrıca Cobb-Douglas üreim fonksiyonunda faydayı maksimize eden hüküme büyüklüğü, üreim verimlilik şarı ( =1 ) e bağlıdır. Bireysel bir üreicinin kamudan aldığı hizmeleri g olarak sabi kabul eiği akdirde marjinal ürünü y / kolarak hesaplamakadır. Barro ya (1990) göre hüküme g ygibi bir harcama oranı benimsediği akdirde, oplam hasıladaki 1 birimlik arış için kamu hizmelerini g ykadar arırmak durumunda kalır. Bu yüzden eğer bir üreici kendi bireysel işgücü başına çıkı ve sermayesini arırma kararı alırsa, farkında olmadan dolaysız olarak oplam kamu harcamalarının armasına neden olmakadır. Diğer yandan g y sabiken eğer birey oplam üreimi bir birim arırmaya karar verirse, bu kamu

34 21 alımlarının g y kadar armasına neden olur. Bunun ekileri hükümein büyüklüğünün opimal olup olmamasına göre değişir. Bu nedenle hüküme harcamalarındaki marjinal bir değişiklik sadece maliyei kadar olur. Hükümein büyük olduğunu varsayıldığında ( <1), kamu harcamalarının arması negaif bir dışsallığa yol açmakadır. 1.3 Beşeri Sermaye ile İçsel Büyümenin Gerçekleşirilmesi: Lucas (1988) İşgücü Modeli Lucas (1988), Neo-Klasik büyüme modellerini yakınsama kavramı üzerinden eleşirerek kişi başına büyüme oranının farklılıklarını bir problem olarak görür. Lucas ın (1988) bu konu ile ilgili çalışmalarındaki emel moivasyon ülkeler arasındaki kişi başına gelirdeki farklılıkların inanılamayacak ölçüde büyük olması gerçeğidir. Ülkeler arasında gelir seviyeleri ve büyüme oranları arasında bir korelasyon hesaplayan Lucas (1988), sonucun 0 dan çok farklı olmadığını göserir. Dolaysıyla zengin ülkeler için büyüme oranlarının, uzun dönemler boyunca sabi olduğundan dönemlik dalgalanmaları elimine edebilecek kararlılıka olduğu faka fakir ülkelerde ise böyle bir durumdan bahsemenin çok zor olduğuna değinmekedir. Lucas (1988) modeline içine beşeri sermayeyi iki farklı şekilde dahil emekedir. İlki ekonominin sermayenin geniş yorumu ile ek sekör varsayımına dayanır. İkinci model ise, iki sekörlü bir ekonomi varsayımında, farklı alanlarda uzmanlaşmış beşeri sermayeyi ele alan bir modeldir. Lucas (1988) modelinde am rekabein şarlarının ve ölçeğe göre sabi geirinin olduğu kapalı bir ekonomi bir ekonomi varsayımı ile başlar. zamanında, üreime kaılan N () kadar işgücü olduğu kabul edilir. N () için verilen büyüme oranı olarak belirlenir. Kişi başına ükeim c (), 0 ve kişi başına ükeim ercihleri 5 ; 5 ρ: iskono oranı ve σ: risken kaçınma oranının poziif olduğunu varsayılmakadır.

35 e c( ) 1 N( ) d 0 1 (1.3.1) şeklindedir. Tek sekörlü modeldeki kişi başına oplam üreim, ükeime c () ve sermaye birikimine ayrılmakadır. Toplam sermaye birikiminin K () ile ifade edildiğinin varsayıldığı durumda K () sermayedeki değişimi göserir. Bu durumda oplam üreim N( ) c( ) K( ) ye eşi olur. Üreimin belirli bir eknoloji düzeyinde A () sermaye ve işçi girdilerine bağlı olduğundan harekele 6 : N( ) c( ) K( ) A( ) K( ) N( ) 1 (1.3.2) (1 ) 1olduğu için ölçeğe göre sabi geiri durumu söz konusudur (Mulligan ve Sala-i Marin, 1993). Burada dikka edilmesi gereken ekonominin kaynak dağılımını opimal bir şekilde nasıl yapacağıdır. Eşilik 1.3. deki faydayı, Eşilik deki eknoloji varsayımı alında maksimize edebilmek için, Hamilonian ın bugünkü değer fonksiyonuna göre hareke edilmelidir; N H( K,, c, ) c 1 AK N Nc (1.3.3) Hamilonian eşiliği (1.3.3 numaralı denklem) oplam fayda ve sermayedeki arışın oplamını içerir. H yi maksimize emek için birinci koşul H 0(Boucekkine ve Ruiz-Tamari, 2008); c c (1.3.4) Denklem e göre, oplam üreim, ükeim ve yaırım belirlenen her zaman dilimi için öyle eşi ayrılmalıdırlar ki, marjinal olarak eşdeğerde olsunlar. Diğer yandan fiya için () sağlanması gereken şar (Lucas, 1988): ( ) H ( K( ), ( ), c( ), ) K 1 1 A( ) N( ) K( ) ( ) (1.3.5) numaralı denklemde 0< <1 ve eknoloji dışsaldır AA 0

36 23 şeklindedir. Denklem deki c () y, () nin bir fonksiyonu olarak ele alınıp denklem ve de c () yerine 1 yazıldığı akdirde, K () ve () nin birinci derece ürevlerini vermekedir. Bu denklemlerin çözümü ransversalie koşulunu (enlemsel biiş koşulunu) sağlayan ek K () ve () değerleri oraya çıkmakadır: p lim e ( ) K( ) 0 (1.3.6) 1.3.2, 1.3.4, ve numaralı eşiliklerde belirilen modellerin ümü için dışsallıklar model dışı bırakılmışır. Tükeimin ümünün hemen yapıldığı bununla beraber üm ükeici ve firmaların gelecekeki fiyalarla ilgili rasyonel beklenilerinin olduğu varsayılmakadır , ve numaralı eşiliklerde ( K( ), ( ), c( )) nin büyüme oranlarını dengeli bir şekilde sabi bir oran olduğu kabul edilmekedir. Kişi başına ükeimin büyüme oranına ( cc) olarak göserilirse, eşilik den harekele: ( ) ( ) ya eşi olduğu sonucuna ulaşılır (O Connel, 1998). Ardından bu eşilik de yerine yazıldığında: 1 1 A( ) N( ) K( ) (1.3.7) elde edilir. Bu sabi büyüme süresince, sermayenin marjinal ürünü, ye eşi olmakadır. Cobb-Douglas fonksiyonu ile birlike, sermayenin marjinal ürünü oralama ürüne eşilenmekedir. Buradan harekele, eşilik yi K () ile bölünüp eşilik da yerine yazılması halinde(lucas, 1988); N( ) c( ) K( ) 1 1 A( ) K( ) N( ) (1.3.8) K( ) K( ) Sabi ve dengeli büyümenin anımından harekele, K () nin sabi olduğunu K () N( ) c( ) bu nedenle nin de sabi olduğunu sonucuna ulaşılır eşiliğinin ürevi K () alındığı akdirde (Lucas, 1988);

37 24 K( ) N( ) c( ) (1.3.9) K( ) N( ) c( ) Buna göre kişi başına ükeim ve kişi başına sermaye aynı oranda ( ) büyüyecekir. Bu değere ulaşabilmek için, eşilik veya den biri ürevlenir ve sermaye büyüme oranı: 1 (1.3.10) Şeklinde bulunur (O Connel, 1998). Ardından, eğer eşilik çözülürse, dengeli büyüme düzeyindeki ükeim-sermaye oranı olan ne asarruf oranı (s) şu şekilde göserilir(lucas, 1988); s K ( ) ( ) N( ) c( ) K( ) (1.3.11) Yukarıdaki denklemlerin ışığında, büyüme oranının eknolojik gelişme ile oranılı olduğu, zaman ercihi ve risken kaçınma davranışlarının belirli bir eki yaramadığı söylenebilmekedir. Tasarruf eme alışkanlığı olan oplumların, uzun dönemde asarruf eme alışkanlığı olmayan oplumlara göre daha zengin olacağı faka bunun çok yavaş bir gelişme olacağı söylenebilir (Lucas, 1988). Denklem ve dan yola çıkarak, koşulunun sağlanması gerekir. Bu koşul aynı zamanda denklem a göre asarruf oranının sermayenin üzerinde olmaması gerekiği ile de açıklanabilir. Bu şarlar alında, ekonomi dengeli gelişme çizgisinde olduğu sürece başka bir arayışa olmaz, sadece durumunu muhafaza emeye çalışır. Lucas (1988) kendi modelini oluşururken, Solow un (1956) modelindeki eknolojik gelişmeye daha önceleri Schulz (1963) ve Becker in (1964) Beşeri Sermaye diye adlandırdığı değişkeni ekler. Bu haliyle oluşan model, Arrow (1962), Uzawa (1965) ve Romer (1986) in modelleriyle eknik anlamda benzer. Beşeri sermaye ile Lucas (1988) bireylerin genel beceri düzeyini kasemekedir. Bu anlamda h () beşeri sermayesine sahip bir bireyin ürekenliği 1 2 h ( ) beceri düzeyindeki iki işçinin ürekenliği ile aynı olacakır. Diğer yandan yarı zamanlı

38 25 çalışan ve beceri düzeyi 2 h ( ) olan bir işçinin de verimliliği bu işçilere eşi olacakır. Beşeri sermaye eorisi, bireylerin ilerdeki beceri düzeylerini ( h ()) gelişirmek için bugün yapıkları faaliyelere ve akivielere odaklanmakadır. Beşeri sermayenin modele girmesiyle cari üreim mikarı ve becerileri gelişirmek üzere yapılan akivielerle kümülaif olarak bireysel becerileri arırır (Lucas, 1988). Lucas (1988) modeline göre N sayıda işgücü olduğu varsayılmakadır. Bu işçilerin becerilerinin ( h ) 0 - sonsuz aralığında değişiği kabul edilmekedir. Diğer yandan her işçinin uh ( ) kadarlık zamanını üreime ve 1- uh ( ) kadarlık zamanını da beşeri sermayeyi gelişirmeye ayırdığı kabul edilmekedir. Dolayısıyla üreimdeki efekif işgücü oplamı: e N u( h) N( h) hdh olarak belirlenmekedir. Üreim 0 fonksiyonu ise fiziksel sermaye ve değişik beceri düzeylerindeki işgücünün bir e fonksiyonu olarak F( K, N ) şeklinde ifade edilir. h becerisine sahip bir işçinin e e saalik kazancı F ( K, N ) h ve oplam kazancı da F ( K, N ) hu( h) olmakadır (Lucas, n 1988; O Connel, 1998). Lucas a (1988) göre bireyler zaman dağılımını yaparken beşeri sermaye birikimini dikkae almadığından beşeri sermaye dışsal bir eki olarak ele alınmalıdır. Bu bağlamda oralama beşeri sermaye şu şekilde anımlanır: n h a 0 hn( h) dh 0 N( h) dh (1.3.11) Tüm işçilerin aynı beceri düzeyinde olduklarını ( h ) ve hepsinin zaman paylaşımının u olarak varsayıldığı durumda efekif işgücü: e N uhn olarak bulunmakadır. Bu ifade, denklem de yerine yazıldığı akdirde (Lucas, 1988) : 1 N( ) c( ) K( ) AK( ) u( ) h( ) N( ) h ( ) (1.3.12) elde edilir. Burada ha () beşeri sermayenin dışsal ekisini emsil emekedir. Diğer yandan eknoloji düzeyini emsil eden A burada sabi varsayılmakadır. Modelin a

39 26 amamlanabilmesi için beşeri sermaye birikimine ayrılan zamanın yani 1 u ( ) nin beşeri sermaye düzeyi h () ile ilişkilendirilmesi gerekmekedir (Lucas, 1988). h( ) h( ) G(1 u( )) (1.3.13) Yukarıdaki denkleme göre, beşeri sermaye büyüme oranı genel fonksiyon G(0) 0 olacak şekilde arar. Eğer 0 1olursa beşeri sermaye birikimi için azalan verimler kanunu geçerli olmakadır. 1 h( ) h( ) h( ) G(1) şeklinde göserildiği üzere, u ( ) 0 olarak kabul edildiğinde beşeri sermaye büyüme oranı ( gh h ) sıfıra doğru yaklaşır (Lucas, 1988). h Lucas a (1988) göre insan ömrünün ilk kısımlarında beşeri sermaye birikimi ferler için armaka ancak ileriki dönemlere geçildikçe azalmakadır. Ayrıca beşeri sermaye oplumsal bir birikimdir ve kuşaklararası bir analize dayalıdır. Azalan verimler kanununun çalışmaması için eşilik deki gibi bir eknoloji ve en azından 1 olarak kabul edilmelidir (Lucas, 1988). Lucas (1988) G genel fonksiyonunun lineer olduğunu varsayar ve beşeri sermaye sokundaki değişimi: h( ) h( ) 1 u( ) (1.3.14) elde eder. Denklem e göre, beşeri sermaye birikimi ile ilgili hiçbir emek sarf edilmediği durumda,u ( ) 1, hiçbir birikim sağlanamaz. Diğer yandan, u ( ) 0 olduğu durumda, h () maksimum değer olan kadar büyür. Bu uç varsayımlar arasındaki her değer için, h () nin güncel değerinden bağımsız olarak, oluşacak birikim aynıdır (Lucas, 1988). Denklem ele alındığında, her birey beşeri sermaye birikimini amamlar ve her birey sıfırdan değil de kümülaif bir şekilde gelişime başlar (Lucas, 1988). Böylece modelde beşeri sermaye birikiminin sosyal bir akivie olduğu ve fiziksel sermaye birikimi ile bir ilişkisinin olmadığı çıkarımı yapılmakadır.

40 27 Lucas ın (1988) opimal gelişme çizgisi, (denklem i denklem ve kısıları alında maksimize eden) K( ), h( ), Ha( ), c( ) ve u () değerlerinin seçilmesidir. Hane halkının beklenileriyle gerçekleşen değerlerin örüşmesi durumunda, yani üm zamanlar için h( ) h ( ) eşiliği sağlandığı akdirde, dengeli gelişme çizgisi gerçekleşmiş olur (Lucas, 1988). Opimal seçimin geçerli olduğu () ve 1 () 2 fiyaları için Hamilonian denklemi: N 1 1 H( K, h, 1, 2, c, u, ) ( c 1) 1 AK ( unh) h Nc2 h(1 u) 1 a Modele göre iki karar değişkeni vardır; [ u ()] üreime ayrılan kaynaklar ve [ c ()] ükeimdir. Amaç bu iki karar değişkenini fonksiyonu maksimum yapacak düzeyde seçmekir. Bunu sağlamak için aşağıdaki iki birinci sıra şarının gerçekleşmesi gerekmekedir. c 1 ve; (1.3.15) (1 ) AK ( unh) Nh h (1.3.16) Denklem e göre, mallar ükeim veya sermaye birikimi olarak değerlendirildikleri hallerdeki değerleri aynı olacak ve denklem e göre ise üreim ve beşeri sermaye birikimi anlamındaki değerleri birbirine eşi olacakır (Lucas, 1988). İki farklı başlangıç sermayesi için () ve 1 () 2 ile ifade edilen fiyaların değişim oranı: p 1 1 AK ( unh) h (1.3.17) p (1 ) AK ( un) h (1 u) (1.3.18) şeklindedir. Solow (1956) modelinde olduğu gibi, Lucas (1988) modelinde de durağan durum dengeli gelişme çizgisinin belirlenebilmesi için, beşeri ve fiziksel sermaye arış hızları ve zaman değişkeni u () sabiken her iki sermayenin fiyalarının arış hızı azalan kabul edilmekedir (Harwig, 2014). Bu durumda sermayenin marjinal verimliliği:

41 ( ( ) ( ) ( )) ( ) AK u h N h k (1.3.19) İskono ve risken kaçınma oranı ile işgücü başına sermaye mikarına bağlıdır. Dengeli gelişme çizgisinde, sermaye mikarı K (), ( ) oranında büyümelidir ve bununla beraber asarruf oranı ( s ) sabi olmalıdır. Beşeri sermaye büyüme hızı, v h( ) h( ) olarak göserilirse, denklem e göre: v (1 u) (1.3.20) Beşeri sermaye büyüme hızı beşeri sermaye birikimine ayrılmayan zamanın (üreime ayrılan zamanın) yıpranma oranı ile çarpımına eşiir. Denklem in ürevi alındığı akdirde ükeimin ve fiziksel sermayenin orak büyüme oranı olan şu şekilde göserilir; 1 1 (1.3.21) h() nin v gibi bir sabi büyüme oranı ile büyüdüğü kabul edilirse, (1 )v bir A önceki modelde şeklinde göserilen eknolojik değişimin rolüne bürünür. A Beşeri sermayenin büyümesinin belirleyicilerine dönecek olunursa, denklem ve ya göre: 2 ( ) k ( ) (1.3.22) 2 Bu nokada, dengeli ve opimal gelişme çizgileri birbirinden ayrılırlar, burada dengeli gelişme çizgisi için denklem ve yardımıyla aşağıdaki eşilik elde edilir (Marsiglio ve La Torre, 2012): 2 u (1.3.23) Ardından denklem u ya göre çözülür, denklem ve deki ler eşilenirse, Lucas ın (1988) ekin beşeri sermaye büyüme oranı şu şekilde belirlenir:

42 ( ) 1 (1.3.24) numaralı denklemi yeniden şekillendirmek için denklem i denklem nin yerine yazılır: 2 2 (1.3.25) Burdan harekele; Lucas a (1988) göre beşeri sermayenin rekabeçi piyasalardaki dengeli büyüme oranına şu şekilde ulaşılır (Boucekkine ve Ruiz- Tamari, 2008); 1 [ (1 ) ] [(1 )( ( ))] (1.3.26) Denklem ve da göserilen ekin ve dengeli büyüme oranları, yani v * ve v, maksimum mümkün olan büyüme oranını ( ) aşmamalıdır. Bu kısıı Lucas (1988) şöyle ifade eder: (1.3.27) Denklem ve sırasıyla beşeri sermayenin verimli ve rekabeçi büyüme oranlarını verirler. Her durumda da beşeri sermaye büyüme oranı yaırımın verimliliği ile doğru oranılı ve iskono oranı ile ers oranılıdır. =0 ve v olduğu durumda, dışsal ekiler beşeri sermayeden çok fiziki sermaye üzerinde ekili olur. =1 olduğu durumda, ekin ve dengeli beşeri sermaye büyüme oranları arasındaki fark denklem dan denklem çıkarılarak şu şekilde elde edilir: v* v ( ) 1 Buna göre dışsal ekenler ve iskono oranı önemsiz sayılabilecek seviyelerde olduğunda, ekinsizlik düşük düzeyde kalacakır. Denklem , ve verim ve denge rejimleri için her iki sermaye ürü içinde değişim mikarlarını asimpoik olarak gösermekedir. Burada Lucas ın (1988) değişkenlerin düzeyleri ile ilgili olarak gönderme yapığı denklem daki sermayenin marjinal

43 30 verimliliklerine bakılması gerekir. Şimdi güncel olan iki sermayeli modelde, K () ve h () yerine z e K ve ( ) v z ( ) 2 e h yazılıp denklem ekrar ( ) ( ) ( ) 1 yazılırsa aşağıdaki eşilik elde edilir (Lucas, 1988, 24). ( AN u ) z z k (1.3.28) Denklem daki eşililiğin sağ arafında göserilen k her iki sermaye için de sermayenin marjinal geirisini gösermekedir ve sabiir. Sermaye geiri oranı da sermayelerin her ikisi de büyümelerine rağmen sabiir. Dışsallığın olmadığı durumda, Grafik 1 e göre, belirli bir yeenek seviyesindeki işçiye ödenen reel ücre de sabiir. Dışsallığın olduğu durumlarda ise, reel ücrelerdeki arışlar eğriyi yukarı doğru ier. Eğrinin bu davranışı, reel ücreler ile fiziksel sermaye arasındaki esnekliğe bağlıdır, bu esneklik şu şekilde ifade edilebilir (Lucas, 1988). K w (1 ) w K 1 (1.3.29) Zengin ülkelerde çalışan işgücünün gelir seviyesinin daha yüksek olması da bu sebeple açıklanabilir, abi diğer yandan zengin ülkelerde ki işgücünün beşeri sermaye birikimi anlamında daha üsün olduğu unuulmamalıdır. Tüm ülkeler ve ekonomiler için işçi ücrelerindeki arışın fonksiyonu da işgücünün nielik seviyesine bağlı olarak şu şekildedir: w v 1 (1.3.30) Lucas a (1988) göre, işgücünün nieliğindeki gelişmeler de dikkae alınırsa, o zaman reel ücrelerdeki değişim oranı kişi başına düşen fiziksel sermaye değişim oranı ile aynı olur: 1 w v v 1 (1.3.31)

44 31 BÖLÜM 2: İÇSEL BÜYÜME MODELLERİNE YÖNELİK LİTERATÜR İNCELEMESİ Ekonomik büyüme ile ilgili öne sürülen ve özellikle son yüzyılda önem kazanan büyüme modelleri ile ilgili olarak birçok ülkede farklı modeller gelişirilmişir. Bu modellerin amacı, es edilen ülkede belirli bir zaman aralığında geçerli olup olmadığıdır. Özellikle Türkiye için, yapılan büyüme analizlerinin büyük kısmı neoklasik büyüme modellerini es emeye yönelikir. Araşırmada incelenen içsel büyüme eorilerinin es edilmesine ilişkin ulaşılan yabancı kaynaklar yerli kaynak sayısının hayli üzerindedir. Lieraür incelemesinde yer alan bazı eserler, güncel modelleri gelişirme çabasıyla, alernaif modeller oluşurarak, diğer büyük bir çoğunluk ise ekonomerik analiz eknikleri aracılığıyla halihazırdaki eorileri es emişlerdir. Yapılan eslerde çok emel değişkenler kullanıldığı gibi, isisnai değişkenlere de raslamak mümkündür. 2.1 Rebelo (1991) Modeli İçin Yapılan Lieraür İncelemesi Omri ve Kahouli (2014) 13 MENA ülkeleri için yapıkları çalışmada, ekonomik büyüme modeli için iki ve üç aşamalı en küçük kareler yönemi ve panel veri analizlerini kullanmışlardır. Analizlerinde dönemi için yıllık veriler kullanarak yapıkları çalışmada, doğrudan yabancı yaırım, yerel sermaye ve ekonomik büyüme değişkenleri arasındaki ilişkileri araşırmışlardır. Bulgularına göre, doğrudan yabancı yaırım ile ekonomik büyüme arasında ve yerel sermaye ile ekonomik büyüme arasında ek yönlü bir nedensellik, doğrudan yabancı yaırım ile yerel sermaye arasında ise çif yönlü bir nedensellik sapanmışır. Bukiewicz ve Yanikkaya (2005) 100 gelişmeke olan ülkede yılları için yıllık veri kullanarak yapıkları analizde IMF ve banka kredilerinin reel sekörün büyümesine olan ekilerini sorgulamışlardır. Analizlerinde SUR (Seemingly Unrelaed Regression) ve üç aşamalı en küçük kareler ekniklerini kullanan Bukiewicz ve Yanikkaya (2005), banka kredilerinin özellikle kamu yaırımlarını

45 32 arırarak büyümeye eki eiğini, fon kredilerinin ise büyüme ile ilişkilendirilemediğini espi emişlerdir. Crisea ve diğerleri (2014) sigora sekörünün ekonomik büyüme ile olan ilişkisini araşırmışlardır dönemi için Romanya için yapıkları çalışmada korelasyon yönemini kullanmışlar ve sigora harcamaları ile büyüme arasında bir ilişki bulmuşlardır. Gören (2014), enik çeşililiğin ve kuuplaşmanın büyümeye ekisini ölçmeye çalışmışır. Çalışmasında gelişmiş ve gelişmeke olan 100 ülkeyi yılları için inceleyen Gören, enik çeşililiği veya kuuplaşmayı anımlamak için şu değişkenleri kullanmışır: yaırım, sivil savaş, beşeri sermaye, kamu harcamaları, poliik isikrar, açık ekonomi ve doğurganlık. Bu bağlamda yapılan analizlere göre, yüksek enik çeşililik gözlenen ülkelerde, dış icare ve doğum oranları daha fazla olarak belirlenmişir. Analizin diğer sonuçlarına göre, OECD ülkelerinde külürel çeşililiğin büyümeye kakısı, Afrika ülkelerine göre daha düşükür, bu da kurumsallaşmış yapıların ve ülkelerin enik farklılıkları daha iyi absorbe eiğini ve belki avanaja çevirebildiğini gösermekedir. Williams (2011) büyüme ile ilgili farklı bir nokaya dikka çekmişir ve hükümelerin şeffaflığının önemine değinmişir. Konu ile ilgili daha önce yapılan çalışmalar konuya pek nelik geirememekle beraber kullanılan daalar da verimli olamamışır. Williams (2011) yapığı çalışmada hükümelerin açıkladığı bilgilerin çokluğu ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi doğal kaynakları da bir değişken olarak kaarak sorgulamışır. Doğal kaynaklardaki karlılık durumunun şeffaflık azaldıkça azaldığını göseren Williams, ayrıca zengin kaynaklara sahip olan ülkelerin daha az şeffaf olduklarını belirmişir. Çalışmasında yıları için 105 ülkeyi kullanmış ve ampirik olarak GMM meodunu kullanmışır. Yanikkaya (2003) yılları için 100 ülkeyi es emiş ve dış icarein arması ile ekonomik büyüme arasındaki korelasyonu araşırmışır. Çalışmasında dışa açıklık ölçüsü olarak ihraca ve ihalaın oplamının GSYİH ya oranını almış ve ülkeleri açık ve kapalı ekonomiler diye ikiye ayırmışır. Kullandığı OLS(Ordinary Leas Squares) ekniği neicesinde, farklı ülke özellikleri için dışa açıklığın bazen

46 33 ekonomik büyüme için bir moor bazen ise ekonomik büyüme için bir dezavanaj olacağını gösermişir. Luinel ve diğerleri (2008), OLS kullanarak dönemi için 14 ülkeyi incelemişlerdir. Finansal büyüklüğün ve finansal akivielerin ekonomik büyümeye ekisini incelemişlerdir. Çalışmaya göre finansal akivielerin çokluğunun ekonomik büyümeyi deseklediğini sonucuna ulaşmışlardır. Ekonomik düzenlemelerin büyümeye ekisi de ekonomisler arafından araşırılan diğer önemli konulardandır. Jalilian vd. (2007) de yapığı çalışmada ekonomik poliikaların ve düzenlemelerin ülkelerin büyüme seviyelerine kakısını sorgulamışlardır. Regresyon ve panel analizlerini kullanan araşırmacılar dönemi için 117 ülkeyi incelemişlerdir. Çalışmalarının neicesinde, ekonomik düzenlemelerin ve reformların gelişmeke olan ekonomilerde büyümeye neden olduğunu gösermişlerdir. Koaridi ve Sengos (2010), yapıkları panel veri analizinde gelişmiş ve gelişmeke olan ülkeler için, doğrudan yabancı yaırımın beşeri sermaye yönüyle ekonomiye kakıda bulunup bulunmadığını araşırmışlardır. Çalışmalarının sonucunda, özellikle ora gelir grubundaki ülkeler için doğrudan yabancı yaırımın ekonomik büyümeye kakı sağladığı sonucuna ulaşan Koaridi ve Sengos(2010), gelişmiş ülkeler için doğrudan yabancı yaırımın daralm ve genişleme olmak üzere iki rejimli bir davranış oraya koyduğunu gösermişlerdir. Ekonomik büyüme ile ilgli lieraüre bakıldığında ilginç araşırmalara da raslamak mümkündür. Cacares ve Malone (2014) çalışmalarında hava değişimlerinin ekonominin büyümesine ilgisi olup olmadığını araşırmışlardır yılına kadar 40 yıllık dönemi 157 ülke için incelemişlerdir. Hava durumu ve yapışların ekonomik büyüme ile doğrusal olmayan bir ilişkisi olduğunu oraya koymuşlardır. Fırsa eşiliği ve gelir eşiliğinin sonraki dönemlerde büyümeye ekisini gösermeye çalışan Marreroa ve Rodrigues (2013), ABD de 26 eyalee yapıkları Panel analizinde, gelir eşisizliği ve fırsa eşiliğinin ekilerini büyümeye ekilerini ölçmüşlerdir. Fırsa eşisizliği ile büyüme arasında negaif bir ilişki bulgusuna

47 34 ulaşmışlardır. Bunun yanısıra Barro (1990) da değinildiği üzere efor (insanların gelişim için harcadıkları zamanı) eşisizliği kavramını anımlayıp, efor eşisizliği ile büyüme arasında poziif ilişki olduğunu göserirler. Barro (2000) in işare eiğinin aksine, gelir eşisizliğinin üm ülkeler için büyüme ile negaif ilişkili olduğunu söylerler. Niekim Barro (1990) gelir eşisizliğinin gelişmiş ülkelerde büyüme ile poziif ilişkili olduğunu öne sürmüşür. Chu ve diğerleri (2014) enflasyonla ilgili yapıkları çalışmalarında, içsel ve dışsal büyüme modellerini karşılaşırmışlardır. Temelde paralel seyresede, modeller arasında farklılıklar vardır. Örneğin para arzının azalması içsel büyüme modelinde ve dışsal büyüme modelinde işgücü alebini arırıcı bir eki göserir. Faka içsel büyüme modelinde bu daha anlamlı olur. İkinci olarak ükeim/sermaye oranının her iki modelde de arış göserdiğini, faka bu iki verinin bir arada içsel büyüme modelinde büyümeye sebep olurken dışsal büyüme modelinde büyümeye sebep olmadığı göserilmişir. Enflasyonun maliyei ile ilgili olarak ise, Frieadman ın önerdiği varsayımlar alında, düşük enflasyonun sağladığı yarar içsel büyüme modelinde dışsal büyüme modelinin yaklaşık olarak 4 kaı olacak şekilde ölçülmüşür. Belloumi (2014) doğrudan yabancı sermaye yaırımlarının Tunus da büyümeyi açıklayan bir fakör olup olmadığını araşırmışır. Yapıkları nedensellik analizi sonuçlarına göre, kısa dönemde ekonomik büyüme ve dışa açıklık arasında karşılıklı bir ilişki espi edememişir. Uzun dönemde ise, dışa açıklığın ekonomik büyüme ve doğrudan yabancı sermaye yaırımı üzerinde poziif bir ekisi olduğunu gösermişir. Schneider (2005), yılları için 47 gelişmiş ve gelişmeke olan ülke için yapıkları panel daa analizinde, eknolojik icare ve paen haklarının büyümeye ekilerini ölçmüşür. Hem gelişmiş hem gelişmeke olan ülkeler için, eknoloji ihalaı yerli eknolojinin gelişmesine kakı sağlamakadır. Yabancı eknoloji GSYİH üzerinde yerli eknolojiye göre daha ekilidir. Paen ve elif haklarının korunması yapılan yeni keşifleri arırır. Faka bu daha çok gelişmiş ülkeler için geçerli bir durumdur. Haa bazı gelişmeke olan ülkeler için elif haklarının korunması büyümeye negaif kakı yapabilir.

48 35 Escosura ve Roses (2010) İspanya için yapıkları uzun dönemi içeren çalışmalarında, beşeri sermaye birikiminin verimlilik yoluyla oplam fiziki sermaye üreimini ne şekilde ekilediğini arışmışlardır yılları arasında ki dönemi kapsayan çalışmalarında, farklı daaları belirli bir sisemaikle birleşirip, işgücünü farklı dönemlerde farklı gruplara ayırmışlardır. Örneğin ilk dönemler için, cinsiye, branş, çalışma saai ve yaş gruplarını değişken olarak kullanırken, ayrıca iş gücünü vasıflarına göre de en vasıflıdan en vasıfsıza doğru dör grupa incelemişlerdir. Çalışmalarında elde eikleri bulgulardan öne çıkanlar, 1987 yılı sonrası için, gelir seviyesi arıkça, bireylerin kişisel gelişimleri için yapıkları harcamaları arırdıkları faka aran beşeri sermaye birikiminin ümünün üreim sekörüne dahil olamamasıdır. Bu nedenle, ekonomik büyüme irdelenirken, beşeri sermayedeki arışın büyümeyi açıklama anlamında gereğinden fazla önemli düşünülebilme riski vardır. Ayrıca, eknolojik gelişim için bakıldığında, beşeri sermayedeki birikimle beraber oluşan işgücü verimliliğinin eknolojik gelişme için bir düzey ekisi yaraığını söylemişlerdir. Ay ve Yardımcı (2008), yılları arasında yüksek öğreim almış beşeri sermaye dikkae alındığında, Türkiye de uzun dönemde, fiziksel ve beşeri sermaye birikiminin ekonomik büyümeyi ve verimliliği poziif yönde ekilediğini belirmişlerdir. Chen (2011), Klasiklerle Keynes arasındaki emel ayrımlardan olan paranın yansızlığı kavramını incelerken, içsel büyüme modelleri çerçevesinde paranın yansız olduğunu gösermişir. Paranın büyüme gibi reel bir değişkenle ilinili olduğunu göseren çalışmalarda vardır. Chen(2011) kurduğu iki sekörlü modeli AK modelinde klasikleri desekler nielike paranın yansızlığını gösemişir. Arnold ve diğerleri (2011), büyüme modelleri ile ilgili bir kıyaslamaya gimişlerdir. Kullandıkları daa OECD ülkeleri için arihleri arasında yapığı çalışmada aynı verileri kullanarak, büyümeyi hem Solow (1956) hem de AK modelleriyle açıklamaya çalışmışır. Yapığı çalışmada, AK modelinin bu dönemde OECD ülkelerinin büyümesini açıklamada daha başarılı olduğu sonucuna varmışır.

49 36 AK modeli ile ilgili olarak, Omri ve Kahouli (2014), Ay ve Yardımcı (2008), Arnold ve diğerleri (2011), Schneider (2005), Chu ve diğerleri (2014), Koaridi ve Sengos(2010), Koaridi ve Sengos(2010) incelemelerinde sermaye birikimini değişken olarak kullanmışlar, özelikle doğrudan yabancı sermaye yaırımlarının ekonomik büyümenin bir nedenseli olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Belloumi (2014) sermaye birikimi ile büyüme arasında bir ilşiki göseremezken, Jalilian ve diğerleri sadece gelişmeke olan ülkelerde AK modelinin geçerlliğini gösermişlerdir. Yanikkaya (2003) dışa açıklığın ekonomiyi kimi ülkeler için küçülüğünü, kimileri için ise büyümeye bir eken olduğunu göserirken Williams (2011) AK modelinin uygulanan ekonomik poliikalara göre değişkenlik gösereceğini ve şeffaf yöneimlerin ercih edilmesini önermişlerdir. 2.2 Barro (1990) Modeli İçin Yapılan Lieraür İncelemesi Knusen (2013) ekonomik büyümeyi incelerken, devlelerin sahip olduğu yöneim biçimleri ve devlelerin büyüklüğü ile ilinilendirmişir. Çalışmasında 45 Sahra alı ve Afrika ülkesini kullanmış ve analizini yılları için yapmışır. Analizinde panel veri ekniğini kullanmışır. Küçük devleler için demokraik idare söz konusu olduğu durumlarda ekonominin daha hızlı büyüdüğünü, büyük devlelerde ise dikaör yapıların büyüme konusunda avanajlı olduğunu gösermişir. Bukiewicz ve Gordon (2013) Karayiplerdeki Off-Shore bankacılığı Barro (1990) nın modeli kapsamında incelemişlerdir. Burada inceledikleri Off-Shore hesaplara evsahipliği yapan ülkelerin vergi gelirlerinin büyümeye eki edip emediğidir. Yapıkları çalışmada yılları için 15 ülke için GMM meoduyla yapıkları incelemede, bu sekörün kişi başına GSYİH yı poziif şekilde ekilediği gözlenmişir. Haggard ve Tiege (2011) Barro nun (1990) büyüme modelinin üzerine gelişirdikleri modellerinde hukuksal reformların ekonomi üzerindeki ekisini gösermişlerdir. Gelişmiş ülkelerdeki ekonomik düzenlemelerin (elif hakları, paen gibi) gelişmeke olan ülkelere göre daha fazla olduğunu öne sürmüşlerdir. Hudson ve Minea (2013) panel daa meodunu kullanarak elif hakları, AR- GE harcamaları ve ekonomik büyüme arasında ki ilişkiyi araşırmışlardır. 62 ülke

50 37 için yapıkları analizde, daalarını kullanan Hudson ve Minea(2013) belirli bir GSYİH düzeyine ulaşmanın gerekliliğine vurgu yaparlar. Ancak belirli bir GSYİH düzeyine ulaşıkan sonra yapılan AR-GE harcamaları ve elif hakları ekonomik büyümeye kakıda bulunabilir. Falvey vd. (2012) yapıkları çalışmada, ekonomik dışa açıklığı ve krizleri araşırmışlardır. Kriz dönemlerinde liberalizasyonun ne şekilde sağlanması ve büyümenin devamı için hangi kararların alınması gerekiğini sorgulamışlardır yılları arasında 75 ülke için yapıkları analizin sonuçlarına göre genel anlamda uzun dönemde liberalizasyonun büyümeye kakı sağlasığını beliren araşırmacılar, krizleri içsel ve dışsal sebeplerine göre ayırıp, krizin dışsal olması halinde kriz dönemindeki liberalizasyonun avanaj geirebileceğini faka içsel olması halinde ise kriz dönemlerinde liberalizasyonun zarar geirebileceğini gösermişlerdir. Esfahani ve Ramirez (2003), kamu harcamalarını alyapı harcamaları olarak değerlendirmiş ve bu harcamaların büyümeye ekisini ölçmeye çalışmışlardır. Yapıkları analide, 75 ülkede üç farklı dönemi ( / / ) kullanmışlardır. Buradaki bulgularına göre, alyapı harcamaları verimliliği arırmaka ve bu verimlilik arışıda beraberinde üreim çıkılarını armakadır. Alyapı için yapılan harcamalar çarpan ekisiyle kendisinin çok üzeride bir ekonomik büyüme ile sonuçlanmakadır. Tamai (2014), büçe açığına dayalı maliye poliikalarının oplam sermaye üzerindeki ekisini incelemişlerdir. Tamai çalışmasında, büyüme oranının ve borç/gsyih oranının, gelir vergisi oranına ve kamu ve özel sekör sermayelerindeki büyüme oranına bağlı olduğunu ifade emişir. Diğer yandan yapılan yaırımların ve mali şokların büyüme ve borç oranlarını ekilediğini öne sürer. Tamai(2014) oralama vergi oranının görece düşük olmasının ekonomik büyümeyi arıracağını savunur. Gelir vergisinin yüksek olduğu durumlarda ise ekonomik büyümenin sağlanmasının çok zor olduğunu ve konjonkürel dalgalanmaların aracağını belirir. Seren ve Mari (2013) içsel bir büyüme modeli çerçevesinde vergiden kaçınmanın beşeri sermaye birikimi üzerindeki ekisini incelemişlerdir. Çalışma sonuçlarına göre, Barro(1990) ın da çıkılarında yer alan, nominal vergi oranlarındaki

51 38 arışın, iki negaif sonucu olduğudur. İlki aran verginin harcanabilir kişisel geliri azalacağı ikincisi ise azalan harcanabilir kişisel gelir neicesinde bireylerin beşeri sermaye birikimine daha az kaynak ayıracağıdır. Diğer yandan nominal verginin düşük olduğu durumlarda, beşeri sermaye birikimi neicesinde insanlar vergi ödemeyebilirler. Analizlerinin sonucunda Seren ve Mari (2013) opimum düzeyden az veya fazla ayarlanan bir vergi oranının farklı şekillerde beşeri sermayeyi ekileyeceğini ve bunun da büyümeye gerek negaif gerekse poziif yansıyabileceğidir. Barne (2005) çalışmasında, enflasyon hedeflemesi rejiminin uzun dönemde ekonomik büyümeye, enflasyon oranlarına kakısını ve uygulanacak mali poliikaların ekilerini sorgular. AK modeli kullanarak büyüme modeli oluşurur. Çalışmasında enflasyonu bir vergi olarak değerlendirirken, açık ekonomiler için farklı durumlarda enflasyon hedeflemesinin büyümeye kakısını belirmişir. Barro nun (1990) aksine, kamu harcamalarındaki arışın büyümeye kakısının olmayacağını öne sürer. Borissov (2013) AK büyüme modelinde kullanılan iskono oranının bireylerin gelir seviyesi olan ilişkisini ve bunun ekonomik büyümeye nasıl yansıdığını kurduğu bir modelle arışır. Çalışmasının sonuçlarına göre, bireyler zenginleşikçe daha sabırlı olmakadırlar diğer bir ifadeyle fakir bireyler için iskono oranları çok daha düşükür. Bu bağlamda değerlendirince, Borissov (2013) uzun dönemdeki büyümeyi ele alırken, oplumun hali hazırdaki gelir seviyesi ve serveinin ekili olacağını belirir. Harwig (2014), kamu eğiim harcamalarını kullanarak 20 OECD ülkesi için panel daa ve Granger nedensellik analizini kullanarak içsel büyüme modeli kapsamında beşeri ve fiziki sermayenin büyümeye ekisini araşırmışır. Ulaşıkları sonuçlara göre, fiziki sermayenin modellerde içsel veya dışsal olarak alınmasının gözle görülür bir fark yaramadığı, beşeri sermayenin ise içsel olarak değerlendirilmeye alınmasının daha sağlıklı modeller oluşurduğunu gösermişlerdir. Yine çalışmalarına göre uzun dönemde büyüme için asıl kaynak beşeri sermayedeki birikim olarak göserilmişir.

52 39 Shahbaza ve diğerleri (2014) Pakisan için yılları arasında doğalgaz ükeimi ile ekonomik büyüme arasında bir ilişkinin varlığını es emişlerdir. Dİğer üreim fakörleri olan sermaye ve üşgücünü de analizlerine kada Shahba, enerji ükeiminin diğer üreim fakörlerine göre ekonomik büyümeye daha fazla kakıda bulunduğunu gösermiş ve ekonomik poliikaların da bu büyümeyi deseklediğini gösermişir. Ngare ve diğerleri, 2014 yılında yapıkları çalışmada, sermaye piyasalarının gelişimi ve ekonomik büyüme arasında bir ilişki olup olmadığını Afrika daki 36 ülke için yılları arasında panel ekniğini kullanarak es emişlerdir. Barro (1990) modeline gölge değişken olarak sermaye piyasaları gelişimini ekleyen Ngare ve arkadaşları, sermaye piyasalarının büyümeye ekisini şu şekilde gösermişlerdir; öncelikle, sermaye piyasalarına sahip ülkeler olmayanlara göre daha hızlı büyümekedir. Görece gelişmiş ülkelerdeki sermaye piyasaları, görece küçük ekonmilere göre büyümeye daha fazla kakıda bulunmakadır. Diğer yandan Ngare enflasyon ve kamu harcamalarının büyümeyi yavaşlaığı bulgusuna ulaşmışlardır. Guerrini (2010) yapığı modellemede içsel büyüme modellerinden Ramsey in AK modelini nüfus arış hızı kapsamında sorgumaış ve gelişirmişir. Yapığı modellemede, Ramsey in eksploansiyel olarak önerdiği nüfus arış hızını sınırlı bir arış olarak gösermiş ve yeni modelin ilkine göre daha anlamlı ve zengin sonuçlar oraya koyduğunu belirmişir. Panizza ve Presbiero (2014), kamu sekörü borçlarının ekonomik büyüme ile bir ekileşimi olup olmadığını OECD ülkeleri üzerine yapıkları bir çalışmada araşırmışlardır. Değişken olarak, asarruf oranı, nüfus arışı, eğiim oranı gibi değişkenleri kullanarak içsel büyüme modeli kapsamında sorgulamalarını yapmışlardır. Çalışmalarında Kamu borç soku ile büyüme arasında negaif bir ilişki bulamayan araşırmacılar, bu durumun kamu borçlarının sürdürülebilir olduğu anlamına gelmediğini belirirler. Moniel (2014) büyüme ile ilgili olarak yapığı çalışmasında Meksikadaki yoksulluk ve gelir eşisizliği üzerine yoğunlaşmışır. Birçok değişkenin yanı sıra, gelir eşisizliğindeki azalmanın ülkedeki yoksulluk oranlarının düşmesine ve

53 40 ekonomik büyüme oranlarının armasına yardımcı olduğunu gösermişir. Çalışmasında arasındaki verileri kullanan Moniel, ekonomik büyümenin sürekliliği ve yoksulluğun azalılabilmesi için gelir adaleinin sağlanmasını bir ön koşul olarak sunar. Chu ve Lai (2010) çalışmasında ekoonomik büyümenin beraberinde geirdiği çevresel kirliliğe ve zararlara değinmekedir. Hükümelerin bu anlamda çalışmalarının zaruruü olduğunu, hüküme eşviki veya caydırıcılığı olmazsa am rekabe piyasasında ki işlemelerin bu zararları oradan kaldırma veya azalma adına bir ar-ge çalışması gerekliliği hissemeyeceklerinin alını çizmekedir. Bu anlamda oluşurdukları bir içsel ekonomi büyüme modelinde, çekre kirliliğini bir dışsallık olarak incelerler ve sonuç olarak hükümein belirli vergilerle düzenleme yapması gerekiğini önerirler. Lowa ve Singhb ise finansal sekörlerin büyüklüğü ile ilgili olarak farklı bir sonuca ulaşmışlardır. Araşırmalarında 87 gelişmiş ve gelişmeke olan ülkeyi yılları arasında panel ekniği kullanarak es eden Lowa ve Singhb, finansal büyüklüğün belirli bir opimal düzeye kadar ekonomik büyümeye kakı sağladığı, ancak bu opima düzeyi aşınca ers eki dahi yapabileceğini gösermişlerdir. Kar ve Taban (2003), içsel büyüme çerçevesini kullanarak yapıkları ekonomerik çalışmalarında, Türkiye de eğiim ve sosyal güvenlik harcamalarının ekonomik büyümeyi poziif olarak ekilediği, sağlık ve alyapı yaırımlarının ise, ekonomik büyümeyi negaif yönde ekilediğine ilişkin sonuçlar elde edilmişir. Blankenau and Simpson (2004), kamu eğiim harcamalarının ekonomik büyümeye kakısının bu harcamanın finansman biçimiyle ve dolayısıyla vergi yapısıyla ilgili olduğunu ifade emekedir. Çalışmada, ükeim üzerinden alınan vergilerle finanse edilen eğiim harcamalarının ekonomik büyümeyi arıracağı sonucuna ulaşılmışır. Bengoa ve Robles (2005) yapılan panel çalışmaların ümüne yakınında kullanılan ve bu alanda kabul edilmiş olan Summers- Heson verilerini kullanarak 18 ülke için yapıkları panel çalışmasında ekonomik poliikaların içsel büyüme modeli çerçevesinde sonuçlarını gözlemlemişlerdir. İçsel büyümeyi es ederken kullandıkları değişken doğrudan yabancı sermaye yaırımı olmuşur. Ülkeleri üs ve

54 41 al gelir grupları olarak ayıran Bengoa ve Robles yapıkları ampirik çalışma neicesinde, hem al hem de üs gelir gruplarının doğrudan yabancı sermaye yaırımı ile büyümelerine kakı sağlandığıdır. Knusen (2013), Bukiewicz ve Gordon (2013), Haggard ve Tiege (2011), Falvey ve diğerlerinin (2012) kamu harcamalarının ve poliikalarının ekonomik büyüme ile ilişkisini gösermişlerdir. Kar ve Taban (2003) ise bazı alyapı harcamalarının büyümeye poizif eki yaparken bazılarının ise negaif eki yapığını gösermişlerdir. Moniel (2014), gelir adaleinin sağlanmadıkça kamu harcamalarının verimsiz olacağını ifade emişlerdir. Hudson ve Minea (2013) belirli bir düzeye olmasının gerekliliğine değinmekedir. Esfahani ve Ramirez (2003) özellikle alyapı harcamalarının önemine değinmişir. Tamai (2014), Seren ve Mari (2013) vergi oranlarının belirli bir düzeyin üzerinde olması halinde, büyümeye negaif eki yapacağını belirir. Chu ve Lai (2010) hükümein özellikle saf kamusal malların üreimi konusundaki önemine dikka çeker. Blankenau and Simpson (2004) ise kamu harcacmalarının nasıl finanse edildiğinin önemli olduğunu, yanlış finansmanın negaif büyüme ile sonuçlanacağını belirir. Barne (2005) kamu harcamalarının büyümeye ekisi olmadığı sonucuna ulaşmışır. 2.3 Lucas Modeli (1988) İçin Yapılan Lieraür İncelemesi Li ve Liu (2005)doğrudan dış icarein büyümeye ekilerini beşeri sermayeyi de denkleme kaarak incelemişlerdir. Doğrudan yabancı sermayenin gelmesiyle, beşeri sermayenin nieliğindeki arışa vurgu yaparlar yılları için 84 ülkeyi 3SLS meoduyla inceleyen Li ve Liu, doğrudan yabancı sermayenin özellikle beşeri sermaye anlamında büyümeye kakı sağladığını faka eknolojik açık anlamında negaif bir ekiye sahip olduğunu gösermişlerdir. Okech (2006) beşeri sermayenin büyümeye ekisini Afrika da ki ülkeler için yapığı analizde Lucas (1988) modelini kullanarak oraya koymaya çalışmışır. Çalışmasında yılları arasında 29 Afrika ülkesini OLS ekniğiyle inceleyen Okech üç emel soruya yan aramışır, bunlar, okullaşmanın beşeri sermayenin gelişimine olan kakısı, beşeri ve fiziki sermaye yaırımlarının Afrikenın

55 42 endüsrileşmesine olan kakıları ve okullaşma neicesinde beşeri sermayenin daha verimli bir üreim fakörü olduğudur. Çalışmasının sonucunda, beşeri sermaye gelişiminin Afrikanın kalkınması ve ekonomik büyüme sağlaması için zorunlu olduğunu göserir. Osang ve Sarkar (2008) içsel büyüme modeli kapsamında beşeri sermayenin büyüme ile ilgisini araşırırken, beşeri sermayenin gelişimi için gerekli olan okullaşmanın kamu arafından mı oksa özel sekör arafından mı üslenilmesi gerekiğini araşırmışır. Çalışmasında OECD ülkelerini de kapsayan 36 ülkeyi 2000 yılındaki verilerle analizine dahip emişir. Kurduğu 3 modelde, referans model olarak hem kamu hem özel sekör arafından sağlanan eğiimi alan Osang ve Sarkar, ek başına özel sekör ve ek başına kamu olması halinde ki sonuçları arışmışır. Sabi gelir vergisi ve büyüme varsayımı alında, özel sekör eğiim modelinin kamuya oranla daha verimli olduğunu gösermişir. Brempong ve Wilson (2004), beşeri sermaye indeksinin bir bileşeni olarak insan sağlığını almışlar ve analizlerinde insan sağlısı endeksini kullanmışlardır. Yapıkları çalışmada, Sahra alı ülkelerini ve OECD ülkelerini kullanmışlardır. Çalışmalarında içsel büyüme modeli kapsamında panel veri analizini kullanan Brempong ve Wilson beşeri sermaye ile büyüme arasında doğru oranı olduğunu gösermenin yanı sıra, sağlık endeksleri ile beşeri sermaye arasında doğru oranı olduğunu gösermişlerdir. Yine çalışmalarında, ülkeler arasındaki gelir farklılıklarını göserirken, beşeri sermaye kapsamında değerlendirilen sağlık indeksinin açıklayıcı olduğunu gösermişlerdir. Aseriou ve Agiomirgianakis (2001) yapıkları Granger nedensellik analizinde, beşeri sermayenin ekonomik büyümeye ekisini Yunanisan için yılları arasında es emişlerdir. Kullandıkları Lucas (1988) içsel büyüme modeli kapsamında, işgücü eğiim seviyeleri ve eğiime ayrılan büçe değişkenleriyle eğiim seviyesinin arışı ile büyüme arasında bir nedensellik ilişkisi aramışlardır. Aseriou ve Agiomirgianakis in bulgularına göre, eğiim seviyesi ile büyüme arasında poziif bir nedensellik bulunmuşur. Faka şaşırıcı bir şekilde yükseköğreim mezunu işgücünün büyümeye poziif kakıda bulunamadığı

56 43 göserilmişir. Bu sonuçla ilgili olarak araşırmacılar farklı amprik esler yapılmasını öngörmüşlerdir. Fleisher ve diğerleri (2010) kendi ifadeleriyle Dünya daki en hızlı büyüyen ve faka yine Dünya daki en fazla gelir eşisizliğine sahip olan Çin Halk Cumhuriyei ndeki büyüme yi özellikle fiziksel sermaye, beşeri sermaye ve doğrudan yabancı yaırım bağlamında incelemişlerdir. İşgücünü vasıflı ve vasıfsız işgücü olarak ikiye ayırmışlardır. Araşırmacıların bulgularına göre, 1994 yılına kadar doğrudan yabancı sermaye yaırımları ekonomik büyümeyi açıklamada en büyük eken iken, sonraki yıllarda ekisini yapılan ekonomik reformlarla azalmışır. Fiziksel sermaye yaırımlarını alyapı harcamaları bağlamında nieleyen yazarlar, fiziksel sermayedeki arışın büyümeyi ekilediğini ancak ekilerinin doğudaki gelişmiş bölgelerde iç bölgelere göre daha fazla olduğu bulgularını oraya koyarlar. Beşeri sermaye ile ilgli olarak, ekilerinin üm ülkeyi kapsayacak şekilde olduğunu söylemekle beraber, vasıfsız işçilerin ürekenliklerinin vasıflı işçilere göre daha düşük olduğunu belirirler. Cadil ve diğerleri (2014), yapıkları araşırmada beşeri sermayenin büyüme için bir eki olabileceğini faka bu ekinin biraz abarıldığını ve ekonomik büyüme ve sabilie için beşeri sermaye birikiminin ek başına bir anlam ifade edemeyeceğini es ederler. Çalışmalarında belirikleri önemli bir noka, özellikle kriz yıllarında, eğiimli iş gücü çok armasına karşın, işsizliğin kriik değerlere ulaşıyor olması ve büyümede poziif rakamların görülememesidir. Çalışmalarında NUTS ülkeleri için dönemi daalarını kullanıp zaman serisi analizi yapmışlar ve ekonomik modellerini Neoklasik model olarak kullanmışlardır dönemi için ekonomik büyümeye beşeri sermaye birikiminin poziif ekisinin olmadığını gösermişler, ve Ramos (2009) un çalışmasında göserdiği gibi belirli bir düzeyin üzerindeki eğiimliliğin negaif ekileri olacağını belirmişlerdir. Greiner (2008) çalışmasında içsel bir büyüme modeli kullanarak, devlein borçlanması ve beşeri sermayeyi gelişirmesi ile ilgili açıklamalarda bulunmuşur. Greiner e göre, devlein borçları ve büçe açığı ile ilgili uygulayacağı gevşek mali poliikaların uzun dönemde büyümeyi negaif ekileyeceğini ve diğer yandan,

57 44 devlein belirilen mali poliikaları sıkılaşırıp beşeri sermayeyi gelişirmek için kaynak ayırmadığı durumda yine uzun dönemde büyüme mümkün olmayacakır. Wolff (2000) beşeri sermaye bağlamında büyümeyi incelerken, eğiim süresi ile işgüzü verimliliği arasındaki bağlanıyı araşırmışır. Yapığı analizde OECD ülkelerini kullanan Wolff daalarını yılları arasından edinmişir. Belirli bir eğiim düzeyini eknolojik adapasyonu sağlamak üzere gerekli ve zorunlu gören reshold model i sorgulayan Wolff ayrıca yeni eknolojik gelişmeler için gerekli üs eğiim seviyesini de sorgular. 25 ülke için yapığı araşırma sonuçlarına göre II. Dünya Savaşı yıllarına kadar eğiim düzeyindeki arışın işgücü verimliliğini arırdığını göseren çalışmasında ilerki dönemlerde ekonomik büyüme ile eğiim süresi arasında hiçbir poziif eki olmadığını göserir. Diğer yandan eknolojik gelişmeyi ar-ge faaliyeleri olarak ölçüğü modelde, eğiim seviyesi ile ar-ge arasında bir korelasyon olmamasına karşın, ar-ge faaliyeleri ile büyüme arasında posiif bir ilişki gösermişir. Schunden ve Playforh (2014), çalışmasında Hindisan için başka birçok makalede arışılan ama faklı sonuçlar görülen eğiim seviyesi ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi araşırmışır. Eğiimin kişisel gelir ve gelişim üzerinde ki ekilerinin poziif olduğu konusunda lieraürde bir fikir birliği olduğunu söyleyen araşırmacılar, büyüme ile ilgili bir fikir ayrılığının olduğunun alını çizerler. Hindisan için yapıkları çalışmada, eğiim ile büyüme arasında poziif ilişki oraya koyarlar. Wang ve Yao (2003) yılları için Çin Halk Cumhuriyei nde beşeri sermaye birikiminin büyümeye ekisini ölçmüşlerdir. Genel olarak beşeri sermaye birikimini eğiim seviyesi ile ölçükleri çalışmalarında, büyüme ile beşeri sermaye birikimi arasında poziif bir ilişki gösermişlerdir. Çalışmalarında Çin deki reform periyoduna ayrıca yer veren Wang ve Yao, reform süresince beşeri sermaye indeksinin düşüğünü faka buna karşın büyüme oranlarının reform öncesi döneme göre daha yüksek olduğunu göserirler. Zhang ve Zhuang (2011) yine Çin için yıllarında 31 eyalei kapsayan bir panel daa enalizi yapmışlardır. Göserneye çalışıkları, ekonomik

58 45 büyümenin beşeri sermaye birikimi ile açıklaıp açıklanamayacağıdır. Çalışmalarında eğiim süresini beşeri sermaye birikimi için göserge olarak kabul eden Zhang ve Zhaung, beşeri sermaye birikimi ile ekonomik büyüme arasında poziif bir ilişki gösermişlerdir. Diğer yandan eğiim seviyesini ilk ora ve yüksek öğreim olarak üç başlıka inceleyen araşırmacılar, büyümeye en büyük kakıyı yüksek öğreim alanların yapığını belirmişlerdir. Bölgesel anlamdaki kompozisyona da dikka çekmişlerdir. Çalışmalarında, Çin in en gelişmiş bölgelerinde, eğiim seviyesinin de daha fazla olduğu gerçeğini oraya koymuşlardır. Çin le ilgili yapılan araşurmaların bir diğeri de Chi arafından 2008 yılında yapılmışır. Yapılan diğer araşırmalara paralel olarak beşeri sermaye birikimi ve büyüme arasında poziif bir ilişki oraya koyarken, bunu fiziki sermayeye beşeri sermayenin yapığı kakı neicesinde endirek bir şekilde göserir. Ayrıca buna paralel olarak, yani fiziki sermayenin arışı ile ele aldığı beşeri sermaye birikimi ve arışına, daha çok üniversie mezunlarının kakı sağladığını göserir. Tzeremes, (2014) 123 ülke için yapığı analizinde, girdi olarak işgücü ve sermayeyi kullaırken çıkı olarak GSYİH yı kullanır. Çalışma yılları arasındaki 31 yılı kapsar. Yapığı çalışmanın sonuçlarına göre, beşeri sermaye ve büyüme arasında gelişmiş ülkler için ers U şeklinde bir ilişki oraya koyan Tzeremes, bunu azalan verimler yasasına bağlar Gelişmeke olan ülkeler için ise bu söz konusu değildir. Bucci ve Segre (2011), beşeri sermaye ve ekonomik büyümeyi incelerken, beşeri sermaye birikimine bir değişken olarak külür harcamalarını eklerler. Tanımladıkları külür harcamalarını ölçerken hem bireylerin yapıkları külürel harcamaları hem de devlelerin yapığı harcamaları dikkae alırlar. İki sekörlü bir içsel büyüme modeli kullanarak 23 OECD ülkesini yılları için inceleyen Bucci ve Segre, bir model için beşeri sermaye birikimini diğer içinse külürel birikimi kullanırlar. Külür harcamalarının beşeri sermaye gelişimi için önemli bir bileşen olduğunu ve külür harcamalarının GSYİH daki payı arıkça, gelir seviyesinin yükseldiğini göserirler.

59 46 Hanushek (2013) ise eğiimin nieliksel önemine vurgu yapar. Gelişmeke olan ülkelerin gelişmiş ülkeleri ekonomik olarak yakalayabilmesi için mulaka beşeri sermaye birikiminin arırılması gerekiğini vurgular. Çalışmasının sonuçlarına göre halihazırda beşeri sermaye gelişimi için eğiim süresi anlamında gelişmeke olan ülkeler gelişmiş ülkeler kadar eğiim süresine sahip olmasına karşın asıl farklılığın eğiimdeki niceliksel değil nieliksel düzeylerindeki uçurumdur. Eğiimdeki niceliksel arışın ülkelerin kendi içinde değerlendirildiğinde büyümeye kakıda bulunduğu faka, yapığı panel daa analizine göre, asıl önem kazanan değişkenin verilen eğiimin nieliksel olup olmadığıdır. Uluslararası bilime kakıda bulunabilen ülkeler için eğiimin nieliksel olarak gelişiğini vurgular. Goez ve Hu (1996) Amerika Birleşik Devleleri nin Güney eyalelerinde yapıkları araşırmada, kasabalardaki eğiim düzeyi ve gelir ilişkisini sorgulamışlardır. Yapıkları araşırmanın sonuçlarına göre, kasabalardaki insanlar için eğiim seviyesi arıkça bireysel gelirlerin arığını ve diğer yandan eğim seviyesindeki arışın ekonomik büyümeye posiif kakı sağladıığnı gösermişlerdir. Azariadis ve diğerleri (2013), Lucas ın (1988) üzerinde durduğu boş zamanı değerlendirme kavramı ile ilgili bir çalışma yapmışlardır. Bir model gelişirmişler ve bu modelde farklı alışkanlıklara sahip iki farklı oplumun ekonomik büyümelerini modellemişlerdir. Veri olarak kullandıkları daalar ile Avrupa ve Amerika için çalışmalarını yapmışlar ve boş zamanın büyümeyi belirlemede öenmli bir değişken olduğunu gösermişlerdir. Greiner (2008), beşeri sermayenin ekinliğini içsel büyüme eorileri kapsamında ölçmek için yapılan eğiim harcamalarını esas alan ikisaçılardandır. Greiner e göre, belirli bir seviyeden sonra beşeri sermaye ile ilgili yapılan harcamalar maksadından sapacakır. Yine Greiner e göre, vasıflı ve vasıfsız çalışanlar arasındaki ikame esnekliği küçükse, yapılan beşeri sermaye yaırımları ve harcamalarınn gelir eşisizliğini arıracağını gösermişir. Supriyo De (2014), beşeri sermayenin birikimi ile ilglili lieraüre farklı bir anım kazandırır ve elle uulamayan ve ya soyu sermaye anımı ile bağdaşırır. Bunu da yeni ekonomiyi oluşuran ileri eknoloji veya bilgi çağı gibi unsurları

60 47 açıklamada kullanır. Lucas (1988) modelinden yola çıkarak kendi modelinde de dengeli büyüme çizgisinden bahseder ve oplam çıkının, fiziksel ve beşer isermaye ile aynı oranda büyüdüğünü göserir. Yeni ekonomi diye anımlanan bilgi çağında beşeri sermayenin daha önemli olduğunu söyler. Croix ve Licandro (1999), içsel büyüme modellerinde değinilen ve önem derecesi olarak birçok ikisaşıya göre fiziksel sermayeden daha önemli olan beşeri sermaye ile ilgili yapığı çalışmada, eğiim alma süresi ile ilgili sorgulamalar yapar. Bilindiği üzere nielikli işgücünün arması için bireylerin kendi eğiimlerine vaki ayırmaları ve hükümelerin bunu deseklemeleri gerekmekedir. Araşırmacıların sordupu emel soru, bu eğiim ne zaman biecek ve ne zaman bireyler işgücüne kaılacakır, bunun için opimum eğiim süresi nedir olmuşur. Burada emel değişken oralama yaşam süresi beklenisi olmuşur. Araşırmacılar sadece beşeri sermayeyi dikkae alarak gelişirdikleri fayda maksimizasyonu modelinde oralama yaşam ömrünün opimal eğiim seviyesi ile ilgili en önemli değişken olduğu ve ek bir sabi eğiim seviyesi olmadığı sonucuna varmışlardır. Afşar (2009), dönemine ai verilerle Granger nedensellik analizi yapığı çalışmasında, eğiim yaırımlarından büyümeye doğru ek yönlü nedensellik ilişkisi espi emişir. Serel ve Masaçı (2005), dönemi için yapıkları çalışmalarında, GSMH, sabi sermaye yaırımları ve oplam işgücü mikarı verilerini kullanmışlar ve beşeri sermaye ile büyüme arasında uzun dönemli ko-enegrasyon ilişkisi bulmuşlardır. Çalışmada ayrıca, büyümeden beşeri sermayeye ek yönlü granger nedeni espi edilmişir. Sarı ve Soyaş (2006) ise ilk, ora, lise ve üniversie düzeyinde kayılı öğrenci sayıları ile ekonomik büyüme arasında uzun dönemli bir ilişki bulmakla beraber, eğiim seviyesinin armasının ekonomik büyüme üzerinde daha anlamlı bir ekiye sahip olduğunu gösermişir. Türkmen (2002), yılları arasında, özellikle, yüksek öğreim eğiiminin geri dönüşüm oranının çok yüksek olduğuna dair sonuçlara ulaşmışır.

61 48 Çalışmada dönem için oralama büyümenin yaklaşık % 31 inin beşeri sermaye sokundaki arışan kaynaklandığı sonucu oraya çıkmışır. Ergen (1999), Türkiye de dönemini kapsayan çalışmalarında, eğiim ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. İki değişken arasında olumlu bir ilişki bulmuşlardır. İşgücünün oralama örgün eğiim yılındaki bir yıllık arışın GSYİH nin büyüme oranında 0,21 lik arışa yol açığını belirmişlerdir. Rey ve Garcia (2013) yine içsel büyüme modeli çerçevesinde beşeri sermaye birikimini sağlayan eğiim süresi ile ilgili bir araşırma yapmışlardır. Araşırmalarında dikka çekikleri emel noka, bireylerin eğiim sürelerini ve harcamalarını belirlerken, kendi kişisel rehaflarını ve gelirlerini düşündükleri bunun da çoğo zaman opimum büyüme oranı ile çakışmadığıdır. Diğer bir deyişle, bireyler beşeri sermaye birikiminden habersiz olarak sadece daha iyi bir gelecek için eğiim alırlarken, aldıkları bu eğiimin bir sonraki nesiller için de kümülaif olarak biriken bir miras olduğunu düşünmezler. Bu konu ile ilgili araşırmacılar, kurdukları modellerinde eğiim süresinin poliika yapıcılar arafından düzenlenmesini bireylere bırakılmamasının avsiye ederler. Heer ve Irmen (2014), beşeri sermayenin bir belirleyicisi olarak fiziksel sermayeyi gösermişlerdir. Ayrıca poliika yapıcılara emeklilik yaşı ile ilgili avsiyelerde bulundukları çalışmalarında, beşeri sermayenin kullanım süresi olan çalışma dönemini, emeklilik yaşını ve azminaları incelemişler ve yapılacak poliika değişikliklerinin belirli bir yaşın üsünde ve alında olanlara göre farklılıklar gösereceğini, bir kısım bundan fayda görürken diğer bir kısmın da zarara uğrayacapına değinir. Burada ki emel noka, yaşam beklenisi ve ükeim üzerine dayanmakadır. Madsen ve diğerleri (2010) 1950 ve 2005 dönemi için Hindisanda içsel büyüme modellerinin geçerliliğini es emişlerdir. Yapıkları analizde, içsel büyüme modellerinin özellikle beşeri sermaye ve araşırma gelişirme harcamaları yönüyle büyümeye kakısını sorgulamışlardır. Yapıkları es sonuçlarına göre, Hindisan için belirilen dönemlerdeki büyümenin açıklayıcısı olarak beşeri sermaye ve araşırma

62 49 gelişirme harcamalarının kabul edilemeyeceği, Hindisan nın büyüme modelinin Schumpeerian büyüme modeli ile açıklanabileceği sonucuna ulaşmışlardır. Okech (2006), Brempong ve Wilson(2004), Aseriou ve Agiomirgianakis (2001), Fleisher ve diğerleri (2010), Schunden, Playforh (2014), Wang ve Yao (2003), Zhang ve Zhuang (2011), Afşar (2009), Serel ve Masaçı (2005), Sarı ve Soyaş (2006), Türkmen (2002), Ergen (1999), Rey ve Garcia (2013) beşeri sremayenin büyümeye kakısını deseklemişlerdir. Li ve Liu (2005), doğrudan yabancı yaırımın işgücü nieliğini arırdığını, Osang ve Sarkar (2008) beşeri sremayenin büyümeye ekisinin eğiim veren kurumların özel seköre devredilmesiyle aracağını ifade emişlerdir. Greiner (2008) beşeri sermayenin gelişirilmesi için kamu arafından yapılan harcamaların uzun dönemde büyümeyi ekileneyeciğini, Cadil ve diğerleri (2014) beşeri sermayenin öneminin abarıldığını düşünmekedirler. Wolff (2000) a göre beşeri sermayenin uzun dönemde büyümeye ekisi yokur. Tzeremes, (2014) gelişmiş ülkelerde ilişkinin ers U şeklinde olduğunu ifade ederken, Hanushek (2013) ise beşeri sremayenin nieliğine vurgu yapar. Greiner (2008) belirli bir seviyeden sonra ekilemeyeceğini, Madsen ve diğerleri (2010) ise beşeri sermayenin büyümeye ekisini ümüyle reddeder.

63 50 BÖLÜM 3: METODOLOJİ Bu bölümde, çalışmanın ampirik analiz kısmında kullanılacak esler ve bu eslerin meodolojileri anıılmışır. Meodolojisi anıılan eslerin sırası şu şekildedir: - Dickey ve Fuller (1981) arafından gelişirilen Genişleilmiş Dickey- Fuller (ADF, Augmened Dickey Fuller) birim kök esi - Philllips ve Perron (1988) arafından gelişirilen birim kök esi - Zivo-Andrews (1992) ek-içsel yapısal kırılmalı birim kök esi - Lee-Srazicich (2003,2004) çif-içsel yapısal kırılmalı birim kök esi - Granger (1969) arafından gelişirilen nedensellik esi - Toda-Yamamoo (1995) ve Hacker-Haemi (2008) boosrapa dayalı Granger nedensellik esi - Haemi J-Roca (2012) arafından gelişirilen asimerik nedensellik esi - Breiung ve Candelon (2006) arafından gelişirilen frekans dağılımı nedensellik esi 3.1. Augmened (Genişleilmiş) Dickey-Fuller (1981, ADF) Birim Kök Tesi Dickey-Fuller (1981) birim kök esi birinci dereceden bir ooregresif (AR, auoregressive) sürecini kullanmakadır. Dickey-Fuller (1981) gecikme uzunluğu p olmak üzere AR(p) modelinin sıfır hipoezinde ARIMA(p,1,0) ooregresif eşbüünleşik harekeli oralama (auoregressive inegraed moving average) sürecini es eder. Buna karşılık alernaif hipoezde durağan ARIMA(p+1,0,0) süreci baza alır(cheung, Lai, 1995:277). Haa erimlerinin iid (bağımsız özdeş dağılımı, independen idenically disribued) dağıldığı varsayılarak [WN(0, 2 )] p y y 1 i y i1 i2 (3.1.1)

64 51 p y c y 1 i y i1 i2 p y c y 1 2 i y i1 i2 (3.1.2) (3.1.3) Yukarda verilen üç regresyon arasında Model de yer alan regresyon sabi erimsiz ve rend değişkeninin olmadığı modeli, Model de yer alan regresyon sadece sabi erimin dahil edildiği modeli, Model daki regresyon ise sabi erim ve rend değişkeninin dahil edildiği modeli gösermekedir. Tes meodolojisi regresyonun sağ arafında yer alan bağımlı değişkenin bir dönem gecikmeli değerinin ( y ) kasayısı olan birden küçük olup olmadığını es eder. 1 Kasayı esinin yapıldığı bu süreçe alernaif hipoezin kabul edilmesi durumunda y serisinin durağan olduğu (birim kök aşımadığı) sonucuna ulaşırır. Dickey-Fuller (1979) ADF esinin limi dağılımlarını üremiş ancak MacKinnon (1991,1996) sonlu örneklemler için kriik değerleri elde emişir. Ellio vd. (1996) göre ADF hakkında genel olarak geirilen eleşiriler, esin güçlü bir es olmadığı yönündedir çünkü bu es birim kök ve yakın birim kökü ayır edemeyebilir. 3.2 Phillips ve Perron (1988, PP) Birim Kök Tesi. Phillips ve Perron (1988) e göre ADF esi uygulanırken, varyanslar sabi ve haa erimleri ise bağımsız olarak kabul edilmekedir. Bu da varyansların sabiliğinin konrol edilmesi ve haa erimleri arasında korelasyon olup olmadığı konrol edilmesini gerekirir. Phillips ve Perron (1988) esi Dickey-Fuller esine oranla daha esnek bir yapıya sahipir ve haa erimleri le ilgili böyle bir kısılamaya gidilmemişir. Phillips Perron (PP) esinde haa erimlerinin dağılımı incelendiğinde heerojen bir yapıda olduğu görülür ve aralarında zayıf da olsa bir bağ bulunmakadır, Genişleilmiş Dickey-Fuller esinde ise haa erimleri birbirinden amamen bağımsız ve homojen bir yapıdadır. PP birim kök esi ile ADF esi

65 52 arasındaki emel farklılık bağımlı değişkenin gecikmeli değerlerinin, alernaif formlardan hiçbirinde bulunmamasıdır. Birim kök eslerine genel olarak, serilerin durağan olmasına rağmen içerdiği yapısal kırılmalar nedeniyle durağan değilmiş gibi sonuçlar alınacağı ile ilgili eleşiriler geirilmiş ve bu durumda, yapısal kırılmanın modele dahil edilmemesiyle beraber boş hipoezin yanlış bir şekilde reddedilmesine neden olacağı belirilmişir (Akaş ve Yılmaz, 2008:96). Phillips Perron esi için en basi birinci derece ooregresif modeli AR(1) süreci (3.2.1) numaralı denklemle göserilmekedir. y y 1 (1 Ly ) (3.2.1) Denklemde =1,2,...,T, ve model için birim kök 1/α ile bulunmakadır. α'nın bire eşiliği seride olduğunu göserir. Phillips Perron esi T( 1) dağılmakadır. PP esi de ADF esinde olduğu gibi yardımcı regresyonların, sırasıyla sabi erimsiz ve rend değişkensiz, sabi erimli ve rend değişkensiz, sabi erimli ve rend değişkenli olmasına göre yeniden düzenlenmekedir. Kriik ablo değerleri sırasıyla sabi erimsiz ve rend değişkensiz, sabi erimli rend değişkensiz ve sabi erimli ve rend değişkenli modeller için farklı olmakadır. Dickey ve Fuller için kullanılan eslerin Phillips-Perron versiyonu (Z) ile göserilir. Dickey ve Fuller esinde sabi erimsiz ve rend değişkensiz bir modelin esi için kullanılırken, Phillips ve Perron(1988) esinde Z kullanılmakadır. (3.2.2) numaralı denklemde PP esi için kullanılabilecek en basi birinci derece AR(1) süreci (3.2.3) numaralı denklemde ise es için kullanılacak formül göserilmekedir. y y (3.2.2) 1 Z T( 1) CF (3.2.3)

66 53 Denklem (3.2.3)'de yer alan CF(Correcion Facor) erimine düzelme fakörü denir ve CF nin hesaplanışı denklem (3.2.4)'da göserilmişir. CF T ( stl s ) ( y y ) / T (3.2.4) ve 2 CF ile göserilen düzelme faköründe ilk olarak haa eriminin varyansı ardından 2 uzun dönem varyansı hesaplanmakadır. Varyansların hesaplanamamasından öürü onların yerine sırasıyla; 2 2 için s 2, için ve (3.2.6) nolu denklemlerde göserildiği gibi hesaplanmakadır. 2 s Tl (3.2.5) T ˆ T 1 s (3.2.5) l 2 2 ˆˆ Tl sl s s1 s s 2 w / T (3.2.6) Bununla beraber; olduğu gibi hesaplanmakadır. w sl, y 1 ve ˆ (3.2.7), (3.2.8), (3.2.9) denklemlerinde w 1 s / ( l 1) (3.2.7) sl T y 1 y / ( T 1) (3.2.8) 2 ˆ ˆ y y 1 (3.2.9) Phillips-Perron (1988) esinde, es isaisiklerinin asimpoik dağılımın serisel korelasyonun kasayıları ekilememesi için -isaisiğinin dönüşürülmüş biçimi denklem (3.2.6)'da görüldüğü gibi hesaplanmakadır.

67 54 Z T 1/ ˆ 1 s 1 (1/ 2) Tl s y 1/2 2 s T Tl stl T y 1 2 (3.2.10) Phillips-Perron (1988) esi için kullanılan sınırlı gecikme parameresi l praike ookorelasyon fonksiyonu hesaplanarak elde edilmekedir. Hesaplanan ookorelasyon kasayısına denk gelen nihai gecikme değeri dikkae alınmakadır. 1/3 Ancak yapılan çalışmalarda l için l ( T ) oranı ile uyumlu bir şekilde belirlenebilmekedir (Sevükekin ve Nargeleçekenler, 2010: ). 3.3.Zivo-Andrews (1992) Tek-İçsel Yapısal Kırılmaları Dikkae Alan Birim Kök Tesi Yapısal kırılmaları dikkae alan birim kök esleri kırılmanın içsel-dışsal olarak belirlenmesine veya kırılma sayısına göre gruplandırılabilir. Perron (1997) ve Zivo-Andrews (1992) esleri yapısal kırılmanın ek-içsel olarak belirlendiği eslerdir. Zivo-Andrews (1992) ek-içsel kırılma esi üm örneklemi ve mümkün olan her bir kırılma için farklı bir kukla değişken kullanan ardışık (sequenal) esir. Kırılma arihi isaisiğine dayalı Genişleilmiş Dickey-Fuller esinin birim kökünün minimum olduğu nokaya göre seçilir (John, Nelson, Reeu, 2007:67). Zivo-Andrews (1992) yapısal kırılmalı birim kök esinde Model A düzey ek kırılmaya, Model B eğimde ek kırılmaya, Model C ise hem eğimde hem de düzeyde ek kırılmaya izin veren üç model asarlanmışır (Zivo, Andrews,1992: 254, John, Nelson, Reeu, 2007:67-68). Buna göre; Model A; p y 0 1 DU d( DTB) y 1 i y i e i1 (3.3.1)

68 55 Model B; p y 0 DT * y 1 i y i e i 1 (3.3.2) ve Model C p y 0 1 DU d( DTB) DT y 1 i y i e i1 (3.3.3) şeklindedir. Yukardaki denklemlerde birinci farkı, beyaz gürülü haa eriminin varyansı, 2 ( ~iidn(0, 2 )) ve =1,.T zaman endeksini ifade emekedir (Narayan, Smyh, 2005: , Waheed, Tasneem, Ghauri, 2007:6-7). y i ifadesinin modele eklenmesindeki gaye haa erimindeki ookorelasyonu oradan kaldırmakır. DU kukla değişkeni sabi erime aiir ve düzeyde değişmeleri, DT eğime ai değişimleri ve son olarak TB kırılma zamanını (crash dummy) ifade emekedir. DU 1 TB 0 diğer (3.3.4) ve TB TB DT 0 diğer (3.3.5) Kırılma arihinin yaşandığı gözlemler için boş hipoezin isaisiği minimumudur. Modellerin ümü birim kökün ve yapısal kırılmanın olduğu üzerine kuruludur (Glynn,Perera, Verma, 2007:68-70, John, Nelson, Reeu, 2007:67). Alernaif hipoezler ise durağanlığı ifade emekedir. Zivo-Andrews un (1992) Perron dan (1989) farklı kriik değerlere sahipir. Zivo and Andrews (1992) kırılma eslerinde asimpoik kriik değerleri bulur. Faka

69 56 bu es sonuçları küçük örneklem hacimlerinde güvenilir değildir. Modellerin her birinin boş hipoezi bir kırılma ile birim köke sahip olunduğu şeklindedir. Sıfır hipoezinin alında kukla değişkenler regresyonla birleşirilir. Alernaif hipoezde ise durağan süreçe kırılma rendi vardır. Boş hipoezin kabul edilmesi için es sonucunda bulunan isaisiğinin mulak değerinin Zivo-Andrews un (1992) elde eiği kriik değerlerden küçük olması gereklidir. Yapısal kırılma eslerinin dezavanajlarına gelince, ilk olarak Perron (1989) a görees süreci boş hipoezi red ememe eğilimindedir. Kırılma arihine göre esin gücü ile seride bulunan bilgi arasında bir akas söz konusudur. Bahsedilen kırılma arihini bulmak için gözleme dahil edilen kukla değişken bilgi kaybına yol açmakadır. Bir diğer dezavanaj ise üm seri boyunca ikisadi olarak birden fazla yapısal dönüşüm olsa bile seriyi ek kırılma bulmaya zorlamasıdır. 3.4 Lee-Srazicich( ) Çif-İçsel Yapısal Kırılmalı Minimum LM Birim Kök Tesi Yapısal kırılma arihlerini iki farklı arih olarak göseren eslerden biri Lee- Srazicich (2003,2004) esidir. Ziwo-Andrews(1991) esine geirilen emel eleşiri, ek kırılma arihi bulması nedeniyle esin gücünün zayıf olacağıdır, Lee-Srazicich (2003,2004) esinde ise yapısal kırılma çif-içsel olarak belirlenir. Lee-Srazicich (2003,2004) esinin sıfır hipoezinde yapısal kırılmanın olduğunu ifade ederken esin alernaif hipoezi rend durağanlığı içerir. Belirlenen yapısal kırılma sabi için ek (Model AA), sabi ve rend için ise (Model CC) çif kırılmaya olanak sağlamakadır (Temurlenk, Olulular, 2007:4). Tes süreci oluşurulurken Zivo-Andrews (1992) baz alınır ve Lagrange Çarpanı (LM) isaisiği kullanılır. TB kırılma arihi, ~iidn(0, 2 ) dağılmak üzere; Z dışsal değişkenler vekörü ve kalınılar y Z e ve e = e 1 + (3.4.1)

70 57 AA da Z 1,, D, DT şeklinde ise düzey değerinde çif kırılma için Model D j için T iken 1, alernaif durumda ise 0 değerini alır. Bj Z 1,, D 1, D 2, DT 1, DT 2 şeklindeki eşilike ise Model CC de DT j için T Bj 1iken 1, alernaif durumda 0 değerini alır. Sıfır hipoezi alında yapısal kırılmaları ( 1), alernaif hipoez ise 1şeklinde ifade edilir. S y Z S ve ; y nin z ile regrese edilmesinden elde edilen 1 x 1 kasayılar ve x y1z1 ise Lagrange Çarpanına dayanan es isaisiği; y Z S 1 u T / TB j (3.4.2) şeklinde elde edilir. T ane gözlem sayısı için TBj kırılma nokası olmak üzere ji ise kırılma arihinin bulunması için ise isaisiğinin Lagrange çarpanına göre minimum olduğu noka ( LM inf ( ) ) seçilir (Mocceri, Winogard, 2006:14-15). 3.5 Granger (1969) Nedensellik Tesi Nedensellik analizi; değişkenler arasında bir öncelik durumunu ifade eder. Lieraürde Granger (1969), Sims (1972), Gwekes, Meese, Den (1983) gibi birçok Granger ipi nedensellik üzerine yapılmış çalışma bulunmakadır. Bir x değişkenin y nin Granger nedeni olması, ancak x in geçmiş değerlerinin y nin şimdiki değerini ahmin emeye yardıcı olabilmesi halinde mümkündür. Granger nedensellik esinin özellikle küçük gözlemlerde geçerliliğini Mone Carlo simülasyonuyla göseren ve esin geçerliliğini savunan araflar (Gewese-Meese- Den, 1983 )olmakla beraber Granger nedensellik esi ile ilgili olarak lieraürde bazı eleşirilerde vardır, Robers - Nord (1985) ve Chowdhury (1987) Granger nedensellik esinin GSYİH ve güneşli lekeleri arasında nedensellik espi edip esin geçersizliğini gösermeye çalışmışlardır.

71 58 En basi anlamda iki değişken için Granger nedenselliği aşağısaki gibidir: L (3.5.1) Y Y X u j j 1 i1 j1 L L (3.5.2) X Y X u j j 2 i1 j1 L j 1,2,3,..., L için H0 : 12 j 0 12 H : 0 en az bir j için 1 12 j Yukardaki denklemde 10 sabi paramere, haa erimi u 1 ise sıfır oralama ve sabi varyansa sahip olup Whie noise süreç geçerlidir nolu denkleme göre sıfır hipoezi L j X j 0 şeklinde olup X in Y nin Granger nedenseli olmadığı j anlamına gelmekedir(yavuz, 2005). Granger nedensellik esi VAR modeline dayandığından, uygulanabilmesi için serilerin durağan olması veya farklarının alınarak durağan hale geirilmesi gerekmekedir. Durağan olmayan serilerin kullanımı, gerçek olmayan nedensellik sonuçlarına neden olabilmekedir. 3.6 Toda-Yamamoo (1995) Tarafından Gelişirilen Granger Tipi Nedensellik Analizi Toda-Yamamoo (1995) nedensellik analizinde Wald esi uygular. Wald esinin dağılımı VAR modelinde bulunan gecikme sayısı ve serilerin büünleşme derecelerinin eklenerek elde edilen 2 dağılımına sahipir. Toda-Yamamoo (1995)nedensellik esi değişkenlerin düzey değerlerinde sandar VAR modeli oluşurur ve bu sayede serilerin eşbüünleşme derecelerinin belirlerken oluşan sorunları oradan kaldırır (Zapaa, Rambaldi, 1997:289, Duasa, 2007:87). Buna göre oluşurulan VAR(4) süreci;

72 59 kd kd max max (3.6.1) InX InX InY i i i i i1 i1 kd kd max max (3.6.2) InY InY InX i i i i i1 i1 şeklinde ifade edilebilir ve deki denklemlerde ki dmax ifadesi modelde yer alan değişkenlerin maksimum büünleşme derecelerini, k ifadesi ise VAR modelinden elde edilen opimal gecikme uzunluğunu ifade eder. beyaz gürülü varsayımına dayalı haa düzelme erimini ise göserilir. Denklem de yer alan i k koşulu alında sıfır hipoezi 1 i 0 olarak es edilmekedir. Alernaif hipoezin kabul edilmesi durumunda Y den, X ye doğru nedensellik ilişkisi bulunamazken, deki denklem için sıfır hipoezi i k koşulu için 2i 0 olarak es edilir ve alernaif hipoezin kabul edilmesi halinde ise X den, Y ye doğru nedensellik ilişkisi bulunur. 3.7 Hacker ve Haemi-J (2005, 2006) Boosrap Tabanlı Toda-Yamamoo (1995) Lineer Granger Nedensellik Tesi Toda-Yamamoo (1995) esini kullanırken seçilen gözlem sayısının az olması ve haa erimlerindeki normal olmayan dağılım esin yorumlarında haa yapılmasına neden olabileceği düşüncesiyle Hacker and Haemi-J (2006) ve Haemi- J (2005) Brad Efron (1979) boosrap sürecini kullanarak yeni bir nedensellik analizi gelişirmişlerdir. P derecesi için Vekor Ooregresif Model VAR(p) şu şekilde ifade edilebilir; sabilerin vekörü ve y VAR modelindeki değişkenlerin sayısını göserirken, v modeldeki Ar ise r (r=1,,p) gecikmesi halinde paramelerin marisidir ; y v A y A y A y p p (3.7.1)

73 60 Değişkenlerin eşbüünleşik olması halinde VAR ( p d göserileblir; p p pd pd max max max ) model şu şekilde y v A y A y A y A y (3.7.2) (Abdulnasser Haemi-J and Eduardo Roca, 2007:830, Hacker and Haemi-J, 2006:1490). 7 Denklem de ahmin edilen VAR(p+dmax) modeli daha basi bir şekilde ifade edilebilir: Y ( y1,..., y T ), Z ve, 1 y y 1... y pd 1 ; ˆ ( ˆ, ˆ,..., ˆ,..., ˆ ), ˆ ( ˆ ˆ 1,..., T ) ve D v A1 Ap Ap d max Y DZ ˆ ˆ (3.7.3) Boş hipoez Granger nedensellik olmadığı yönündedir. Todo-Yamamoo (1995) Wald esini gelişirmişir ve es şu hali almışır (Modified WALD); MWALD ( C ˆ ) [ C(( ZZ ) S ) C] ( C ˆ ) (3.7.4) U p Denklemde ifade edilen Kronecker çarpımı, ve C ise pxn(1 ( p d )) max şeklinde bir marisi, U S haa erimlerinin varyans kovaryans marisini ve ˆ vec( D) ifadesinde yeralan vec ise column-sacking operaor a işare eder. Haa erimleri normal dağılımlıdır ve MWALD es isaisiği, 2,asimpoik olarak dağılmışır (Haemi-J and Roca, 2007:831, Hacker and 7 Opimal gecikme uzunluğu için Haemi-J (2003) yeni bir bilgi krieri gelişirmişlerdir. Bu bilgi krieri ile ilgili deaylar adı geçen eserde mevcuur.

74 61 Haemi-J, 2006:1491, Haemi-J and Morgan, 2009:441). Haemi-J (2005) Mone Carlo simülasyonu kullanarak es edilen sıfır hipoezinin reddedilme olasılığı yüksekir. Çünkü haa erimleri normal dağılmamışır ve ARCH ekisi gözlenmekedir. Bu nedenle Haemi-J (2005), Efron (1979) kaldıraçlı boosrap simülasyon eslerini gelişirmişlerdir. MWALD es isaisiği için dağılım boosrap simülasyonunda kez çalışırılır ve her hesaplama için farklı bir MWALD es isaisiği bulunur. Sonra 1%, 5% ve 10% güven aralıkları için boosrap kriik değerleri bulunur. Ardından orjinal daa için MWALD isaisiği oluşurulur. Kriik değerin MWALD değerinden büyük olması halinde nedenselliğin olmadığını söyleyen sıfır hipoezi reddedilir. Mone Carlo simülasyonu Hacker and Haemi-J (2005, 2006) arafından yazılan Gauss programına göre çalışırılmakadır 3.8 Haemi ve Roca (2014) Tarafından Gelişirilen Asimerik Nedensellik Analizi P 1 ve P 2 iki eşbüünleşik değişken olarak kabul edilirse (Haemi J, Roca, 2014) P P P ,0 1i (3.8.1) i1 Ve P P P ,0 2i (3.8.2) i1 Bu ifadelerde =1,2,,T, P 1,0 ve P 2 2,0 sabi erimler,, iid(0, ) 1i 2i dir. İfade edilen her bir değişken için poziif ve negaif değişimler sırasıyla max(,0), max(,0), min(,0) ve min(,0) olarak 1i 1i 2i 2i 1i 1i 2i 2i anımlandığında 1i 1i ve 1i 2i 2i sonucuna ulaşılmakadır. Böylece 2i ,0 1 i 1 i i1 i1 P P P (3.8.3)

75 ,0 2i 2i i1 i1 P P P (3.8.4) Değişkenlerin her birinde yer alan poziif ve negaif şokların kümülaif oplamı sırasıyla P1, 1 P1, 1 P2 ve 2 P2 şeklinde 2 i1 i1 göserilmekedir. (Haemi J, Roca, 2014:8). Burada poziif şoklar arasındaki nedensellik es edilirken P ( P1, P2 ) vekörü kullanılır. Bu vekörün k. gecikmeden VAR(L) modeli şeklinde yazılması halinde: i1 i1 P v A1 P 1 A2 P 2... AL P k u (3.8.5) İfadesinde v ile göserilen 2x1 lik sabi erimler vekörü, u ise emsil edilen poziif şokların yer aldığı 2x1 lik haa erimleri vekörü iken r=1,2,,k olmak üzere 2x2 lik paramere marisi ise Ar ile ifade edilmekedir (Haemi J,2012:451). Opimal gecikme uzunluğu (k) Haemi-J (2003, 2008) arafından gelişirilen es isaisiği arafından belirlenmekedir. HJC In ˆ k T m InT min InT 1 2 ( f ) 2 ( 2 ( )) (3.8.6) ˆ f gecikme uzunluğunun k olması halinde haa erimleri varyans kovaryans marisini gösermekedir. m, VAR modelinde yer alan eşilik sayısıdır ve T örneklem büyüklüğüdür (Haemi J, Roca,2014:9). Asimerik nedensellik esinin sıfır hipoezi A r marisinin j. saırının k. süununun sıfıra eşi olmasıdır. Wald isaisiğinin elde edilmesi için Lükepohl (2005) bakılabilir. Tes isaisiğinin kriik değerlerden büyük olması halinde nedenselliğin olmadığı boş hipoez reddedilirmekedir.

76 63 WALD es isaisiğinin belirlenmesi için Y : ( P1, P2,..., P T ) mxt lik, 1 P : (,,,..., ) (mx(1+mk)) lık, Z : P 1... Pp D v A1 A2 A k 1 ((1+mk)x1) lik maris, Z : ( Z, Z,..., Z ) 0 1 T 1 ((1+mk)xT) lik ve u1 u2 u T : (,,..., ) (mxt) lik maris olmak üzere VAR(k) modeli Y DZ şeklinde yazılabilir. Sıfır hipoezinde Granger nedenselliğin olmadığı ( H : 0 0 R ) es isaisiği şu şekilde hesaplanır; 1 1 ( ) (( ) U ) ( ) Wald R R Z Z S R R ifadesinde vec( D) ve vec column-sacking operaorü, Kronecker çarpım, R ise kxm(1+mk) lık bir olan kısılı paramerelerin ve sıfır olan kısısız paramerelerin yer aldığı göserge marisidir. VAR modelinin kısısız var-cov marisi S U ˆ ˆ U U şeklindedir. C ise T c VAR modeli alında yer alan her bir eşilikeki paramere sayısını ifade emekedir. Normallik varsayımı alında Wald es isaisiği asimpoik olarak k. dereceden 2 dağılımı göserir. Tes isaisiğinin kriik değerlerden büyük olması durumunda nedenselliğin olmadığı boş hipoez reddedilmekedir. 3.9 Breiung ve Candelon (2006) Tarafından Gelişirilen Frekans Dağılım Nedenselliği Geleneksel nedensellik esleri inceledikleri değişkenlerin arasında var olan muhemel ilişkiyi göserirken, ek bir es isaisiği üreirler. Frekans esi ise spekralar boyunca farklı frekanslar için farklı es değerleri oluşurur. (Çein Ciner, 2011). Değişkenler arasındaki ilişkinin geçici mi yoksa kalıcı bir ilişki olduğunu, ve hangi dönemlerde nedenselliğin anlamlı olduğunu göserebilmesi esin önemini arırmakadır. Frekans esini yapabilmek için Geweke (1982) ve Hosoya (1991) z nin belirli bir VAR varsayımı alında z [ x, y ] zaman serisine ai iki boyulu bir vekör anımlamışlardır;

77 64 ( Lz ) (3.9.1) k ( L) I 1L... plp ve gecikme uzunluğu L z z 1 frekanslardaki Granger nedensellik şöyle göserilir:. Ardından farklı M yx 2 i 2 f ( ) 12( e ) x i 2 i 2 11( e ) 11( e ) log 1 (3.9.2) 2 ( i ) 0 12 e olması y nin frekansında x in bir Granger nedenseli olmadığını göserir. z nin bileşenlerinin birinci dereceden durağan ve büünleşik olması durumunda, ooregresif ( L) birim köke sahip olur. Geriye kalan kökler, birim dairesinin dışında kalırlar. Denklem deki z 1 eşiliğin her iki arafından çıkarılırsa; z ( I) z z... z ˆ ( L) z (3.9.3) p p 1 Candelon, 2006). ˆ ( L ) I L... L p eşiliği elde edilir. (Breiung and Ve 1 2 p Frekanslara dayalı nedensellik ölçümü ilk kez Geweke (1982) ve Hosoya (1991) önermişlerdir. Ardından Yao ve Hosoya (2000) ooregresif paramerelere dayalı doğrusal olmayan kısılamaları öngören bir frekans düzeyi verisi alında nedenselliğin ölçülebilmesi için Wald ipi nedensellik esi gelişirmişlerdir. Yao ve Hosoya (2000) kullandığı prosedür Dela meodudur. Bu meod doğrusal olmayan VAR kasayıları ve paramereleri oraya çıkardığından, Breiung ve Candelon çalışmalarına doğrusal koyarak modellerini gelişirmişler ve bu problemi oradan kaldırmışlardır (Tarı vd. 2012). Breiung and Candelon (2006) yi (beyaz gürülü) E( ) 0 ve E(, ) varsayımları alında kabul ederler, burada poziif anımlı bir

78 65 değerdir. Cholesky ayrışırmasıyla G düşük riangular maris GG 1 ve beklenen değeri E( ) I olmakla beraber G eşiliği sözkonusudur. Eğer sisem durağansa, göserilir; ( L) ( L) 1 ve ( L) ( L) G 1 varsayımları alında MA şu şekilde z 11 ( L) 12 ( L) 1 11( L) 12( L) 1 ( L) 21( L) 22 ( L) 2 21( L) 22( L) 2 (3.9.4) Buradan hareekle x ai specral yoğunluk denklemi şöyle ifade edilir; 1 i 2 i 2 fx( ) { 11( e ) 12( e ) } 2 (3.9.5) M y x Breiung and Candelon (2006) modeline gore, ( ) 0 olması yani y den x e doğru frekansında bir nedensel liğin olmaması sonucunda i 2 12( e ) 0 eşiir. olur. Boş hipoez, VAR kasayılarında ki lineer bir kısılamaya ( L) ( L) G g, G in düşük diagonal elemanlarını ve ( L) 22 g 12( L) 12( L) eşiliğinden ( L) elde edilirken; ise ( L) nin deerminan değerini göserir. frekans zamanında y nin x in bir açıklayıcısı olup olmadığı şu şekilde es edilir. p p i 12 12, k 12, k k1 k1 (3.9.6) ( e ) cos( k) sin( k) i 0 12 Burada 12,k ; k marisinin (1,2) elemenini gösermekedir. Bu yüzden i ( e ) 0 olur ve; p p 12, k cos( k) 0 ve 12, k k1 k1 sin( k) 0 (3.9.7 ve 3.9.8)

79 66 j 11, Breiung ve Condelon (2006) j j 12, j ve için denklem 14 ve 15 de lineer kısılar uygulamışır. x için VAR denklemi şu şekilde yazılabilir: x x... x y... y 1 1 p p 1 1 p p 1 eşiir. M y x Sıfır hipoezi ( ) 0 [, 1,..., p] (3.9.9) ile oluşurukan lineer kısıa H : R( ) 0 0 ve cos( ) cos(2 )... cos(p ) R( ) sin( ) sin(2 )... sin(p ) ( ve ) (0, ) için nedensellik ölçümü denklem ve daki lineer kısılamalar alında sandar F-esi ile yapılabilir. Tes prosedürü (2, T-2p) serbeslik derecesine sahip F dağılımıdır.

80 67 BÖLÜM 4: AMPİRİK SONUÇLAR Bu bölümde, sırasıyla Rebelo (1991), Barro (1990) ve Lucas (1988) büyüme modelleri zaman serisi meoduna göre es edilecekir. Tüm modeller için es edilen değişkenler Türkiye İsaisik Kurumu (TÜİK) veri abanından elde edilmişir. Doğrusal zaman serisi analizine başlarken öncelikle Dickey ve Fuller (1981) arafından gelişirilen Genişleilmiş Dickey-Fuller (ADF, Augmened Dickey Fuller) ve Philllips ve Perron (1988) arafından gelişirilen birim kök esleri kullanılarak serilerin durağanlığı es edilecekir. Analizin devamında yapısal kırılmaları dikkae alan ek içsel kırılma için Zivo-Andrews (1992) yapısal kırılmaları dikkae alan birim kök esleri yapılacakır. Analiz kapsamında ele alınan serilerin durağanlık seviyelerine göre Sims (1989) arafından gelişirilen Vekör ooregresyon (VAR) modeli kurulacak ve Granger (1969) arafından gelişirilen nedensellik esi, Toda- Yamamoo (1995) ve Hacker-Haemi (2008) boosrapa dayalı Granger nedensellik esi ile Haemi J-Roca (2012) arafından gelişirilen asimerik nedensellik ile son olarak Breiung ve Candelon (2006) arafından gelişirilen frekans dağılımı nedensellik esleri yapılacakır. 4.1 İçsel Büyüme Modelleri Çerçevesinde Sermaye Yaırımlarının Ekonomik Büyümeye Ekisi:Rebelo (1991) Tipi AK Modeli nin Türkiye için Tes Edilmesi Rebelo (1991) ipi AK modelinin es edilmesinde Türkiye İsaisik Kurumu (TÜİK) veri abanından elde edilen İşgücü Başına Toplam Sabi Sermaye Yaırımı (FK/L), İşgücü Başına Toplam Makine ve Teçhiza Yaırımı (M/L) ve İşgücü Başına Çıkı Mikarı (GDP/L) değişkenleri incelenmişir. İncelenen değişkenler için 2000:Q1 ve 2013:Q4 arasındaki çeyrek dönemlik veriler kullanılmışır. Rebelo (1991) modeli diğer içsel büyüme modelleri gibi, büyümenin fakörlerin kendilerine bağlı değişimlerden ekilendiğini varsaymakadır. Özellikle fiziki sermaye ve büyüme arasındaki ilişkiye değinen Rebelo (1991) fiziki sermayeyi iki kısımda inceler; yeniden üreilebilen sermaye ve üreimi mümkün olmayan sermaye. Yeniden üreilebilen fiziki sermaye ile büyüme arasındaki ilişkiyi incelerken, özellikle hükümein eşvik edici poliikalarına değinir. Rebelo (1991) hükümelerin sermaye yaırımlarını eşvik eden poliikalarının

81 68 önemine vurgu yaparken Barro (1988) modelinden sıkça referans vermişir. Çünkü Rebelo nun (1991) üzerinde durduğu elif hakları gibi düzenlemelerin hüküme arafından sıkıca akip edilmesi sermayenin yaırım yapma arzusunu arırmakadır. Rebelo nun (1991) modeli AK modeli çerçevesinde değerlendirilebilen emel modellerdendir. Ekonomerik analizde sabi sermaye yaırımlarının büyüme ile ilişkisi araşırılırken kullanılan değişkenler oplam sabi sermaye yaırımları ve oplam makine eçhiza yaırımları olacakır. Sabi sermaye yaırımlarının yanı sıra makine eçhiza yaırımlarının analizde incelenmesindeki emel gaye, Rebelo (1991) in beliriği yeniden üreimi mümkün olan sermaye mallarına am karşılık gelen bir değişken olmasıdır. Bunun yanı sıra, sermaye yaırımlarının ekonomiye ekisinin uzun dönemde yansıyacağı, makine ve eçhiza alımlarının ise daha kısa dönemde oplam çıkı üzerinde eki edeceği varsayımıdır. Analiz için değişkenlerin doğal logariması alınmış ve Tramo-Seas yönemine göre mevsimselliken arındırılmışır. Tablo : Rebelo (1991) Modeli için Mevsimsel Olarak Düzelilmiş Değişkenlerin Grafiği FC/L M/L GDP/L

82 69 Mevsimsel olarak düzelilmiş FC/L, M/L ve GDP/L serilerinde büyüme ile ilgili üm değişkenlerde beklenen kriz dönemlerindeki dalgalanmalar göze çarpmakadır. İncelenen dönem içerisinde ki iki büyük ekonomik kriz (2001 ve 2008) yıllarında üm serilerde keskin düşüşler göze çarpmakadır. Kriz sonrası oparlanma süreçlerinde her üç değişkeninde paralel hareke eiği görülmekedir ve bu da aralarında bir nedensellik ilişkisi olabileceği konusunda fikir vermekedir. Tablo : Rebelo (1991) için Değişkenlere ai Tanımlayıcı İsaisikler Gözlem Oralama Maksimum Minimum Sandar Sapma Çarpıklık Basıklık Jarque- Bera GDP/L (0.019) FK/L (0.029) M/L (0.018) No: Paranez içindeki değerler olasılık değerlerini gösermekedir. Tanımlayıcı isaisiklere göre oynaklığın gösergesi olan sandar sapma değeri makine eçhiza alımlarında diğer serilere göre daha yüksekir. Ayrıca her üç değişken için olasılık dağılımdaki asimeriyi göseren çarpıklık kasayısı 8 dikkae alındığında üm değişkenlerin sola çarpık olduğu bulunmuşur. Dağılım eğrisinin kuyruk dağılımını göseren basıklık kasayısına 9 göre ise yine üm değişkenlerin basık olduğu görülmekedir. Boş hipoezinde normal dağılımın olduğu Jarque-Bera esinin es isaisiğine göre olasılık değerleri göz önüne alınırsa değişkenlerin normal dağılmadığı sonucuna ulaşılmışır. 0 için sola çarpık 8 Oralamaya göre üçüncü derece momen çarpıklık için S 3 0 için simerik 0 için sağa çarpık 3 için basık 9 Oralamaya göre dördüncü momen basıklık için K 4 3 için normal 3 için dik

83 Rebelo (1991) Modelinde Ele Alınan Değişkenlerin Birim Kök Tesleri AK modeli çerçevesinde ele alınan değişkenlere ai birim kök esi sonuçları aşağıdaki ablolarda özelenmişir. Belirilen değişkenlerin durağan hale gerilmesi nedensellik esleri için bir ön şar nieliğindedir. Tablo : Rebelo (1991) için ADF(1981) ve PP(1988) Birim Kök esi Sonuçları Değişkenler ADF PP Değişkenler ADF PP GDP/L (0) [0.523] (1) [0.530] GDP/L (0) [0.000]*** (2) [0.000]*** Sabi FK/L (1) [0.568] (1) [0.637] FK/L (0) [0.000] (3) [0.000] Düzey M/L GDP/L (3) [0.760] (0) [0.930] (7) [0.551] (1) [0.908] Birinci Farklar M/L GDP/L (2) [0.000]*** (0) [0.000]*** (2) [0.000]*** (3) [0.000]*** Sabi+Trend FK/L (1) [0.366] (1) [0.731] FK/L (0) [0.002]*** (3) [0.002]*** M/L (3) [0.668] (4) [0.400] M/L (2) [0.000]*** (2) [0.000]*** No: ***.** ve * değerleri sırasıyla %1. %5 ve %10 anlam seviyelerinde serilerin durağanlıklarını gösermekedir. Paranez içindeki değerler Schwarz bilgi krierine gore opimal gecikme uzunluğunu gösermekedir. Köşeli paranez içindeki değerler olasılık değerlerini gösermekedir.adf esi için: Mac Kinnon (1996) kriik değerleri sabie 1 %. 5 % ve 10 % değerleri için sırasıyla ve sabi + rend için 1 %. 5 % ve10 % olasılık değerleri için sırasıyla PP esi için: Mac Kinnon (1996) kriik değerleri sabie 1 %. 5 % ve 10 % değerleri için sırasıyla ve sabi + rend için 1 %. 5 % ve 10 % olasılık değerleri için sırasıyla ve Serilerin durağanlığı için serilerin ahmin edilen τ (au) isaisik değerinin MacKinnon (1996) ablo değerinden mulak değer içinde büyük olması ( h ) gerekmekedir. Dickey-Fuller (1981) es sonuçlarına ve Philllips ve Perron (1988) es sonuçlarına göre serilerin ümünün düzeyde durağan olmadıkları görülmekedir.

84 71 FK/L, GDP/L ve M/L değişkenlerinin birinci farkları alındığında [I(1)] sabi ve sabi rendli modellerde her iki birim kök esi için durağan oldukları görülmekedir. Bundan sonra kurulacak VAR modeli için değişkenlerin birinci farkı alınarak analize devam edilecekir. Tablo : Rebelo (1991) için Zivo-Andrews (1992) Birim Kök Tesi Sonuçları Model A Model C Değişkenler Min T-sa Kırılma Min T-sa Kırılma GDP/L :Q4 (1) :Q4 (1) FK/L :Q4 (8) :Q4 (8) M/L :Q4 (8) :Q4 (8) No: Paranez içindeki değerler Akaike Bilgi Krieri arafından seçilen gecikme sayısını gösermekedir. Köşeli paranez içindeki değerler ise kasayıyay ai isaisiğini gösermekedir. Modeller için Zivo ve Andrews (1992) den alınan kriik değerler Model A da %1 ve %5 anlam seviyeleri için sırasıyla ve Model C de %1 ve %5 anlam seviyeleri için sırasıyla ve dir. Hesaplanan isaisik değerinin mulak değer olarak Zivo-Andrews (1992) çalışmasında yer alan kriik değerinden büyük olması durumunda yapısal kırılma olmadan birim kökün varlığını göseren emel hipoez reddedilmekedir. Eğer isaisiğinin Zivo-Andrews (1992) kriik değerinden mulak değer olarak küçük olması durumunda rend fonksiyonunda oraya çıkan ek yapısal kırılmayla değişkenin rend durağan olduğunu göseren alernaif hipoez reddedilir. Ziwo-Andrews (1992) yapısal kırılma esi sonuçlarına göre, değişkenlerden sadece işgücü başına çıkı mikarında değişim gözlenmekedir. Kriz döneminden sonra yeniden yapılanmanın en büyük habercisi 2004 yılında ek haneye inen enflasyon oranları ve bunu beraberinde gelen yüksek büyüme oranlarıdır. Tek pari ikidarının mali disiplin ve ekonomik isikrar poliikalarının 2004 yılı ile birlike ekonomik rakamlara yansıdığı görülmekedir yılı son çeyreğinde, belirilen poziif siyasi ve ekonomik gelişmeler neicesinde ekonomi hızlı bir büyüme rendi yakalamışır ve işgücü başına çıkı mikarlarında arış görülmüşür.

85 72 Tablo : Rebelo (1991) için Lee-Srazicich (2002,2003) Çif-İçsel Kırılma Tesi Sonuçları Model AA Model CC Değişkenler Min. sa. Kırılma 1 Kırılma 2 Min. sa Kırılma 1 Kırılma 2 GDP/L :Q3 (7) 2008:Q3 (7) :Q3 (7) 2008:Q2 (7) FK/L :Q4 (5) 2008:Q4(5) :Q4 (8) 2008:Q3(2) M/L :Q4 (8) 2008:Q4 (8) :Q3 (8) 2008:Q3 (8) No:* Paranez içindeki değerler Akaike Bilgi Krieri arafından seçilen gecikme sayısını gösermekedir.** Kirik değerler Lee-Srazicich (2003) Model AA için %1 ve %5 için kriik değerler sırasıyla ve , Model CC için kriik değerler %1 ve %5 için sırasıyla ve ür. Yapısal kırılma eslerinden çif kırılmalı Lee-Srazicich (2002,2003) es sonuçları yukardaki abloda özelenmişir. Yapısal kırılma eslerinde kırılmanın olduğu arihler genel iibariyle kriz yıllarına giriş veya krizden çıkış arihlerinde yoğunlaşmakadır. İşgücü başına çıkı mikarı ile ilgili olarak, çif kırılmalı Lee-Srazicich (2002,2003) esi model CC ye göre 2004 yılı üçüncü çeyreğini ve 2008 yılı son çeyreğini işare emekedir. Serilerin rendleri göz önünde bulundurulduğunda, 2004 yılında ki kırılma bir oparlanma dönemini işare ederken, 2008 yılında ise kriz dönemindeki oplam çıkıdaki azalmayı işare emekedir. Model AA ya göre işgücü başına çıkı mikarı ile ilgili anlamlı bir kırılma arihi göserilememekedir. Hem model AA hem de Model CC için oplam sabi sermaye yaırımlarında 2008 yılı için yapısal kırılma anlamlı bulunmuşur yılı ekonomik krizi ile beraber, sabi sermaye yaırımlarının sekeye uğradığı görülmekedir. Sabi sermaye yaırımları ile ilgili olarak model AA ilk kırılma arihini 2002:Q4 ve model CC ise ilk kırılma arihini 2004:Q4 anlamlı bulmuşur. Makine eçhiza alımları ise oplam sabi sermayenin bir bileşeni olarak Model AA ya göre 2004:Q4 ve 2008:Q3 arihlerinde kırılma gösermişir. Bu arihler oplam sabi sermaye yaırımları ile paralellik gösermesi olağan karşılanmakadır. Daha önce belirildiği üzere makize eçhiza alımları sabi sermayenin bileşenidir.

86 Rebelo (1991) Modeli için Vekör Ooregresyon (VAR) Modelinden Elde Edilen Granger Nedensellik Tes Sonuçları VAR modeline Zivo-Andrews (1992) ek-içsel kırılmaları dikkae alan birim kök esinde bulunan kırılma arihleri dikkae alınarak dönem için kukla değişken (Dummy, D) egzojen olarak modele dahil edilmişir. p p p GDP / L GDP / L FK / L M / L i i i i i i 1 i1 i1 i p p p FK / GDP FK / L GDP / L M / L 2 i 2 i 3 i 2 i1 i1 i p p p M / L M / L FK / L GDP / L 3 i 3 i 3 i 3 i1 i1 i Bu model ışığında gecikme uzunluğu 4 olarak seçilmişir. Yukarda verilen VAR modelinde ilk regresyonda yer alan gayri safi yur içi hasılanın isihdam sayısına oranına bağımlı değişken olarak yer aldığı ooregresif modelde boş hipoez p 2FK / L 0 şeklinde olup özel sabi sermaye yaırımlarının gayrisafi yur içi i i1 hasılaya oranının dan gayri safi yur içi hasılanın isihdam sayısına oranına Granger nedenselliğin olmadığını gösermekedir. Alernaif hipoez ise p i1 FK / L 0şeklinde olup özel sabi sermaye yaırımlarının gayrisafi yur içi 2 i hasılaya oranının dan gayri safi yur içi hasılanın isihdam sayısına oranına Granger nedenselliğin olduğunu göserir. Karar aşamasında Wald es isaisiklerine dayalı olarak elde edilen olasılık (prob) değerleri eğer baz alınan %1 için 0.01, %5 için 0.05 ve %10 için 0.1 değerlerinde küçük olması durumunda nedenselliğin olmadığı sıfır hipoezi reddedilir ve nedenselliğin olduğu alernaif hipoez kabul edilir.

87 74 Tablo : Rebelo (1991) Modeli için Granger Nedensellik Tesi Sonuçları Nedenselliğin Yönü Opimal Gecikme Uzunluğu Wald GDP/L > FK/L (0.447) GDP/L > M/L (0.319) FK/L > GDP/L (0.580) FK/L > M/L (0.0013)*** M/L > GDP/L (0.973) M/L > FK/L (0.047)** No: ***.** ve * değerleri sırasıyla %1. %5 ve %10 anlam seviyelerinde değişkenler arasında nedensellik ilişkisini gösermekedir. Paranez içindeki değerler olasılık değerlerini gösermekedir. Yapılan es sonucunda sabi sermaye yaırımları ve büyüme arasında bir nedenselliğe ulaşılamamışır. Bunun yanı sıra sabi sermaye yaırımlarını ölçerken kullandığımız iki değişken makine eçhiza alımları ve oplam sabi sermaye yaırımları arasında bekleneceği şekilde çig yönlü bir nedensellik söz konusudur. Bayrakuan ve Aslan (2008) Türkiye için yapıkları eşbüünleşme analizinde sabi sermaye yaırımları ve büyüme arasında olumlu bir ilişki bulmuşlardır. Diğer yandan Aeş (1998), Berber, Sivri ve Aran (2001), Serel ve Masaçı (2005) ve Taban (2010) ise yapıkları analiz sonucunda Türkiye için sabi sermaye yaırımları ve büyüme arasında bir ilişki göserememişlerdir. Büyüme ve sabi sermaye arasındaki nedenselliği arışırken, AR-GE ve elif hakları lieraürde sıkça arışılan maddelerdir. Bu uygulamalar devlein kanunlarla eşviki ve koruması neicesinde sabi sermaye yaırımlarını eşvik eden uygulamalardır. Devlelerin büyümeleri araşırılırken devlein sermayeyi eşvik edici ve koruyucu adımlar aması çok önemlidir (Hudson ve Minea 2013). Omri ve Kahouli (2014) yabancı sermayenin önemine dikka çeker ve yerli sermaye yaırımlarına göre yabancı sermaye yaırımlarının daha verimli olduğunu

88 75 ifade emekedir. Yabancı sermayenin ülkeye gelişi de yine devlein yapacağı olumlu siyasal ve kamusal iyileşirmelerle mümkün olacakır. Türkiye için düşünüldüğünde, özellikle AB yasaları kapsamında bu anlamda yapılan iyileşirmelerin sermayeyi ikna eme ve büyümeyi hızlandırma nokasında faydalı olacağı düşünülmekedir Rebelo (1991) Modeli içintoda-yamamoo (1995) ve Hacker-Haemi J (2005, 2006) Boosrap Yönemi Dayalı Toda-Yamamoo (1995) Tipi Granger Nedensellik Analizi Sonuçları Toda-Yamamoo (1995) VAR modelinde bulunan gecikme sayısına, serilerin büünleşme derecelerini ekleyerek 2 dağılımına sahip Wald esi uygular. Böylece Toda-Yamamoo nedensellik analizinde değişkenlerin düzey değerlerinde sandar VAR modeli oluşurarak serilerin eşbüünleşme derecelerinin belirlerken oluşan sorunları oradan kaldırır (Zapaa, Rambaldi, 1997:289, Duasa, 2007:87). Buna göre oluşurulan VAR(4) süreci; kd kd max max In( GDP / L) In( GDP / L) In( FK / L) i i i i i1 i1 kd max kd In( FK / L) In( FK / L) In( GDP / L) 2 i 2 i 2 i1 i1 max şeklinde ifade edilebilir. d max modelde yer alan değişkenlerin maksimum büünleşme derecelerini, k ise VAR modelinden elde edilen opimal gecikme uzunluğunu, ise beyaz gürülü varsayımına dayalı haa düzelme erimini ifade eder. Denklem de yer alan i k için sıfır hipoezi 1 i 0 olarak es edilir. Alernaif hipoezin kabul edilmesi durumunda işgücü başına oplam sabi sermaye yaırımlarından, işgücü başına çıkı mikarına doğru nedensellik ilişkisi bulunamamakadır deki denklem için sıfır hipoezi i k için 2i 0 olarak es edilir ve yine alernaif hipoezin kabul edilmesi durumunda işgücü başına çıkı mikarından işgücü başına oplam sabi sermaye yaırımlarına doğru nedensellik ilişkisi bulunur.

89 76 Tablo : Rebelo (1991) Modeli için Toda-Yamamoo (1995) ve Boosrapa Dayalı Hacker-Haemi J (2005, 2006) Granger Nedensellik Tes Sonuçları Hipoez Gecikme uzunluğu k d max MWALD %1 Boosrap Kriik Değeri %5 Boosrap Kriik Değeri %10 Boosrap Kriik Değeri GDP/L > FK/L 3 GDP/L > M/L 5 FK/L > GDP/L 3 FK/L > M/L 5 M/L > GDP/L 5 M/L >FK/L (0.467) (0.379) (0.602) (0.007)*** (0.925) (0.126) *** ** 8.864* No: ***.** ve * değerleri sırasıyla %1. %5 ve %10 anlam seviyelerinde değişkenler arasında nedensellik ilişkisini gösermekedir. k d max Değerleri AIC krierlerine göre seçilen gecikme uzunlukları ile serilerin durağanlık seviyeleri oplamını gösermekedir. Paranez içindeki değerler asimpoik olarak dağılan olasılık değerlerini gösermekedir. Toda Yamamoo (1995) nedensellik esi sonuçları, Granger nedensellik esini doğrular nielikedir. AK modeli esi için kullanılan sabi sermaye ve makine eçhiza alımlarının incelenen dönemde işgücü başına çıkı mikarını ile bir nedensellik ilişkisi gösermemişir. Toplam sabi sermaye yaırımlarından makine eçhiza alımlarına doğru ek yönlü bir nedensellik ilişkisi espi edilmişir. Bu aşamada Klasik büyüme modeli ve yakınsama yaklaşımı ile ilgili sürdürülen arışmalara bir yönüyle değinilebilir. Yakınsama yaklaşımına göre, gelişmeke olan

90 77 ülkelerin azalan verimler yasasına bağlı olarak belirli bir dönem sonra gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşacakır. 10 Kim ve Lau (1994) gelişmeke olan ülkelerin oplam fakör verimliliğindeki arışların gelişmiş ülkelere oranla daha yüksek olduğunu, faka çıkı seviyesine kakıların daha düşük olduğunu önermekedir. Dolayısıyla üreim fakörlerindeki değişimlerin büyümeye kakısı ancak belirli bir seviyeden sonra anlamlı hale gelecekir. Collins ve Bosworh (2003) Türkiye nin de içinde bulunduğu 84 ülkey incelemişler ve oplam çıkıdaki arışın önemli bir kısmının sermaye birikimiyle açıklanabileceğini belirmişlerdir. Yapılan dönem ve uygulanan ese bağlı olarak farklı onuçlara ulaşılabileceği açıkır (Vergil ve Abasız, 2008). Her iki nedensellik esinde de AK modelinin Türkiye için geçersiz olduğu sonucuna ulaşılmışır. Analize asimerik nedensellik ve frekans nedensellik esleri ile devam edilecekir Rebelo (1991) Modeli için Haemi J-Roca (2014) Tarafından Gelişirilen Asimerik Nedensellik Tesi Sonuçları Geleneksel olarak nielendirilen nedensellik esleri, poziif şokların ekisiyle negaif şokların ekisini aynı kabul emekedir. Faka günümüzde üm piyasalar için geçerli olan asimerik bilginin varlığı değişkenlerin poziif ve negaif şoklara benzer epkileri vermemesi nedeniyle geleneksel nedensellik eslerinin haa paylarının arığı düşünülebilir. Poziif ve negaif şoklar arasındaki ilişkinin, değişkenler arasındaki ilişkiden farklı olması ihimalini ilk kez Granger ve Yoon (2002) ileri sürmüşlerdir. Granger ve Yoon (2002) ikisadi serilerin şoklara birlike epki verdiklerinde eşbüünleşik olduklarını, ayrı ayrı epki verdiklerinde ise aralarında bir eşbüünleşme ilişkisi olamayacağını ifade eiken sonra, serilerin belirli bir ürdeki şoka birlike karşılık verebileceklerini belirmişlerdir ve veriyi birikimli poziif ve negaif değişmelerine ayrışırmışlardır (Yılancı, 2014). Rebelo (1991) büyüme modelini Türkiye için es ederken, geleneksel nedensellik eslerinin yanı sıra, nedenselliği değişkenlerde oluşan poziif ve negaif şoklar yoluyla es eden Haemi J-Roca (2014) arafından gelişirilen asimerik nedensellik esi uygulanmışır. Yapılan bu es ile değişkenlerin her birine poziif ve 10 Yakınsama ile iligli olarak Barrove Sala-i-Marin (1992), Caselli vd. (1996), Evans ve Karras (1996), Galor (1996) çalışmalarına bakılabilir.

91 78 negaif şoklar uygulayıp, bu şokun diğer değişken üzerinde poziif veya negaif bir şoka neden olup olmadığı araşırılmışır. Tablo : Rebelo (1991) Modeli için Haemi J-Roca (2014) Asimerik Nedensellik Tes Sonuçları Nedenselliğin Yönü MWALD %1 %5 %10 Nedenselliğin Yönü MWALD %1 %5 %10 (GDP/L) + > (FK/L) + (0.808) (FK/L) + >(GD P/L) + (0.653) (GDP/L) + > (FK/L) - (0.627) (FK/L) + >(GD P/L) - (0.633) (GDP/L) - > (FK/L) - (0.312) (FK/L) >(GDP/L) - (0.804) (GDP/L) - > (FK/L) + (0.641) (FK/L) >(GDP/L) + (0.899) (GDP/L) + > (M/L) + (0.794) (M/L) + > (GDP/L) + (0.517) (GDP/L) + > (M/L) - (0.398) (M/L) + > (GDP/L) - (0.594) (GDP/L) - > (M/L) - (0.108) (M/L) - > (GDP/L) - (0.693) (GDP/L) - > (M/L) + (0.988) (M/L) >(GDP/L) + (0.850) (FK/L) + > (M/L) + (0.554) (M/L) + > (FK/L) + (0.476) (FK/L) + > (M/L) - (0.637) (M/L) + > (FK/L) - (0.649) (FK/L) - > (M/L) - (0.408) (M/L) - > (FK/L) - (0.315) (FK/L) - > (M/L) + (0.510) (M/L) - > (FK/L) + (0.893) No: > noasyonu nedenselliğin olmadığı sıfır hipoezini gösermekedir. Paranez içindeki değerler asimooik olarak olasılık değerlerini gösermekedir. ***.** ve * değerleri sırasıyla %1. %5 ve %10

92 79 anlam seviyelerinde değişkenler arasında nedensellik ilişkisini gösermekedir. Boosrap sayısı dir. Yapılan asimerik es sonuçlarına göre, değişkenler arasında herhangi bir poziif veya negaif şokun bir diğeri üzerinde negaif veya poziif bir şoka neden olmadığı görülmekedir. Granger ve Todo-Yamamoo (1995) eslerindeki sonuçları sermayenin büyüme ekisi üzerinde asdik eden asimerik nedensellik esi Türkiye için genel lieraürle de paralellik gösermekedir. Rebelo (1991) modelinde değinilen iki önemli hususun haırlanmasında fayda vardır. Bunların ilki, üreim fakörleri arasındki ikame oranı diğeri ise işgücünün aıl zaman kullanımıdır. Yapılan eslerde sabi sermaye ile büyüme arasındaki ilişkinin göserilemiyor olmasının nedeni işgücü ve sabi sermaye arasında gerçekleşmesi gereken ideal ikame oranının sağlanamamış olmasıdır. İşgücü nieliği ancak belirli bir eşik değere ulaşabilirse yapılan sabi sermaye yaırımları anlamlı hale gelecekir. Bunun yanısıra eoride aıl zaman olarak değerlendirilen ve güncel lieraürde kapasie kullanım oranı olarak kabul edilebilecek olan hususda önem arzemekedir. Yapılan sabi sermaye yaırımlarının ekonomiye kakıda bulunması ve çıkı sağlaması incelenen dönemde anlamlı bulunmamışır. Yapılan sabi sermaye yaırımlarının kapasie kullanım oranları arıkça büyümeye anlamlı çıkılar sağlayacağı düşünülmekedir. Jones (1995) AK modelini sınamış, Rebelo (1991) büyüme modeli kapsamında inceleyen diğer bir araşırma sunmuşur. Araşırmasında, bu çalışmada kullanılan sabi sermaye yaırımlarını ele alan Jones (1995) analizinin sonuçlarında AK modelini eyi edecek sonuçlara ulaşamamış ve AK modelinin geçerli bir büyüme modeli olmadığını savunmuşur. Türkye için Jones (1995) modelini sınayan Aeş (1998), Berber (2001) ve Arısoy (2011) da Türkiye için benzer sonuçlara ulaşmışlardır. Şıklar ve Kaya (1998) ise AK modelini sınarken kurdukları modele işgücünü de kamışlardır. Analizlerinin sonuçlarında özel sekör sabi sermaye yaırımlarının büyümeye poziif kakı sağladığını gösermişler, faka kamu sabi srmaye yaırımları için aynı ölçüde olmadığını belirmişlerdir. Çalışmamızda incelenen Barro (1990) modeli kapsamında özel sekör ve kamu sabi sermaye

93 80 yaırımları ayrışırılacak ve sabi sermaye yaırımları ve büyüme ilişkisi ekrar sorgulanacakır Rebelo (1991) Modeli için Breiung ve Candelon (2006) Frekans Alanında Nedensellik Tes Sonuçları Daha önce yapılan nedensellik esleri analiz edilen üm periyo için konuyu ele almaka ve her ekonomide görülmesi mümkün olan konjonkürel dalgalanmaları dikkae almamakadır. Bununla birlike ikisadi ekollerin emel ayrışma konusu olan kısa ve uzun dönemde makro ekonomik değişkenler arasındaki ilişkiler Breiung ve Candelon (2006) arafından gelişirilen frekans alanı nedensellik esi ile oraya çıkmakadır. Son olarak, çalışmada nedensellik es isaisiklerinin, farklı frekanslara ayrışırılmasına imkan veren Breiung ve Candelon (2006) nedensellik analizi kullanılmakadır. Kısa dönem nedenselliği incelemek için, es isaisiklerini 2.5 ve 2.0 olmak üzere yüksek bir frekansda hesaplanmışır. Ora dönem i i ve uzun dönem nedenselliği incelemek için ise, bu frekansları sırasıyla i 1.0, 1.5 ve 0.01, 0.05 olarak hesaplanmışır. i i i Tablo : Rebelo (1991) için Frekans Alanı Nedensellik Tes Sonuçları Uzun dönem Ora Dönem Kısa Dönem i Opimal Gecikme Uzunluğu GDP/L > FK/L GDP/L > M/L *** 3.452*** FK/L > GDP/L FK/L > M/L *** 4.248*** *** M/L > GDP/L M/L > FK/L *** No: (2.T-2p) serbeslik derecesi ile F ablo değeri yaklaşık 3.20'dir. 0 ve π.ω (0,π) arasında yer alan her frekans alanı ( ) için. i

94 81 Rebelo (1991) modeli ile ilgili şimdiye kadar yapılan nedensellik esleri esin Türkiye için incelenen dönemde geçerli olmadığı yönünde sonuçlar oraya koymuşur. Frekans alanı nedensellik esi sonuçlarına göre, hem ekonomik büyüme, hem de sabi sermaye yaırımlarındaki arış makine eçhiza alımlarını uzun dönemde poziif şekilde ekilemekedir. Ekonomik çıkıdaki arışın bir başka değişle ekonomik büyümenin veya çalışmamızda kullanılan anımıyla işgücü başına çıkının arışı işgücünün verimliliğindeki arış olarak düşünülebilmekedir. İşgücü verimliliğinin arması uzun dönemde makine eçhiza alımları üzerinde bir ekiye sahipir. İşgücü verimlilğindeki arış, sermayeyi yaırım yapmaya eşvik emekedir. Rebelo (1991) modelinin önemli bir kısmında uygulanan poiikalara ve bu poliikaların üreim fakörlerinde yapacağı değişimlere değinmişir. Yapılan analiz sonuçlarına göre işgücünün verimliliğini arıran kamu poliikalarının eşvik edilmesinin sabi sermaye yaırımlarını arıracağı görülmüşür. Sabi sermaye yaırımları ve işgücü ilişkisi Lucas (1988) modelinde deaylı olarak incelenecekir. Diğer yandan makine eçhiza alımlarının da sabi sermaye yaırımlarını ora vadede ekilediği görülmekedir. Bu sonuç; makine eçhiza alımlarının hali hazırda sabi sermaye yaırımlarının bir bileşeni olması anlamında değerlendirilirse beklenen bir sonuç olarak değerlendirilmekedir. Burada alı çizilmesi gereken noka, yapılan makine ve eçhiza alımlarının ne kadarının ne ölçüde üreime kaılabildiğidir. 4.2 Kamu Harcamalarının Ekonomik Büyümeye Ekisi: Barro (1990) Modeli nin Türkiye için Tes Edilmesi Barro (1990) modeli ile ilgili yapılan çalışmalarda genel amaç kamu harcamaları ile büyüme arasındaki ilişkiyi göserebilmekir. Kamu harcamalarındaki arışın büyümenin bir mooru olup olmadığı sorgulanırken, ikisa eorisinde yer alan kamu seköründeki büyümenin özel sekörde yapacağı dışlama ekisi de incelenecekir. Diğer büyüme eorilerinde olduğu gibi Barro (1990) modelinde de asıl amaç ülkeler arasındaki büyüme farklılıklarının sebebini irdelemek olsa da,

95 82 ülkelerin kalkınma planlarını yaparken büyüme modellerinin ülkelere uygunluğu da poliika yapıcılar açısından önem arz emekedir. Türkiye için 8. Kalkınma Programı hazırlanırken, diğer kalkınma programlarından farklı olarak uzun dönemli bir plan hazırlanmış ve kamu yaırımlarının payı oplam yaırımlar içerisinde 2000 yılı için %30 iken, 2023 için bu oran %10 olarak hedeflenmişir. Bu nedenle incelediğimiz dönemin başından iibaren yaırımlarda ki payını özel seköre bırakmayı amaçlayan bir poliika izlenmekedir. (DPT, 2000). Ekonomideki bu yapısal değişim neicesinde kamu harcamaları ve yaırımları daha çok eğiim, sağlık ve AR-GE konularında yapılacakır. Barro (1990) modeli incelenirken 2000Q1-2013Q4 dönemine ai işgücü başına gayri safi yur içi hasıla (GDP/L), kamu harcamalarının gayrisafi yur içi hasıladaki payı (G/GDP) ve özel sekör sabi sermaye yaırımlarının gayri safi yur içi hasıladaki payı olmak (PFC/GDP) üzere üç değişken ele alınmışır. İncelenen döneme ilişkin üm daaları TÜİK veri abanından elde edilmişir. Kaya ve Yılmaz (2005) kamu harcama kalemlerinin büyüme ile ilişkili olmadığını ve harcama kalemlerinin en büyük bileşeninin maaş ödemeleri olduğunu belirmişlerdir. Deverejan a (1996) göre kamu harcamalarının üreken bir yapı izleyebilmesi adına, kamu personeline ödenen maaşlar kamu harcamalarından çıkarılmışır. Tablo 4.2 1: Barro (1990) Modeli için Mevsimsel Olarak Düzelilmiş Değişkenlerin Grafiği PFC/GDP G/GDP GDP/L

96 83 Mevsimsel olarak düzelilmiş özel sermaye yaırımlarının, gayrisafi yur içi hasıla içindeki payına ilişkin değişken, incelenen değişkenler arasında en az dalgalanan seri olmuşur. Kriz dönemleri dışında değişkenlerde arış eğilimi söz konusudur. Lieraüre uygun olarak, kriz dönemlerinde özel sekör sabi sermaye yaırımları düşüş gösermekedir. Diğer büyüm modellerinde de anımlanan GDP/L yani işgücü başına üreim kriz yıllarında keskin düşüşler gösermekedir. Kamu harcamaları ise 2004 yılı iibariyle bir arış gösermeke ve diğer değişkenlere oranla kriz yıllarında daha sabi bir seyir izlemekedir yılı iibariyle aran kamu harcamalarının devlein özel sekör yoluyla yapığı harcamalara işare eiği düşünülmekedir. Kriz dönemlerindeki durgunluğu azalmak ve krizin ekisini azalmak amacıyla yine hükümein harcamaları arırarak ekonomiyi canlandırmaya çalışığı düşünülmekedir. Diğer incelenen değişken ise özel sabi sermaye yaırımlarının GSYİH içerisinde ki payı olmuşur. Bu değişken için de incelenen dönemde poziif bir rend söz konusu olmakla beraber, seri genel izleniminin, kamu harcamaları ile paralel olduğu düşünülmekedir. Kriz yıllarında ki düşüşler ise dikka çekicidir. Doğal logariması alınmış ve Tromo-Seas yönemine göre mevsimselliken arındırılmış serilerin anımlayıcı isaisikleri Tablo de yer almakadır. Tablo 4.2 2: Barro (1990) Modeli için Değişkenlere ai Tanımlayıcı İsaisikler Gözlem Oralama Maksimum Minimum Sandar Sapma Çarpıklık Basıklık Jarque-Bera GDP/L PFK/GDP G/GDP (0.019) (0.061) (0.009) No: Paranez içindeki değerler olasılık değerlerini gösermekedir.

97 84 Tanımlayıcı isaisiklere göre oynaklığın gösergesi olan sandar sapma değeri üç seri için birbirine çok yakın olmakla birlike, işgücü başına çıkı mikarı en küçük sandar sapmaya sahipir. Ayrıca olasılık dağılımdaki asimeriyi göseren çarpıklık kasayısı dikkae alındığında işgücü başına çıkı mikarı ve kamu harcamalarının gayrisafi yuriçi hasıla içindeki payı serilerinin sola çarpık olduğu, özel sabi sermaye yaırımlarının gayrisafi yur içi hasıla içerisindeki payı serisinin ise normale yakın bir dağılım göserdiği bulunmuşur. Dağılım eğrisinin kuyruk dağılımını göseren basıklık kasayısına göre kamu harcamalarının gayrisafi yuriçi hasıla içindeki payı ve özel sabi sermaye yaırımlarının gayrisafi yur içi hasıla içerisindeki payı serileri basık, kamu harcamalarının gayrisafi yuriçi hasıla içindeki payı değişkeni ise dik bulunmuşur. Jarque Bera es değerlerine göre işgücü başına çıkı mikarı ve kamu harcamalarının gayrisafi yuriçi hasıla içindeki payları için %5 anlam seviyesinde sıfır hipoezi reddedilir alernaif hipoez Kabul edilir. Özel sabi sermaye yaırımlarının gayrisafi yur içi hasıla içerisindeki payına ilişkin değişken için %10 anlam seviyesinde sıfır hipoezi reddedilir alernaif hipoez kabul edilir. Dolayısıyla serilerin hiçbiri normal dağılım gösermemekedir Barro (1990) Modelinde Ele Alınan Değişkenlerin Birim Kök Tesleri Barro (1990) modeli oluşurulurken değişkenler arasındaki dinamik ilişkileiri görmek amacıyla VAR modeli kurulacakır. Daha önce VAR modeli meodolojisinde ele alındığı üzere değişkenlerin durağan oldukları seviyeleri bulmak gerekmekedir. Bu amaçla ekonomeri lieraüründe Dickey-Fuller (1981, ADF) ve Phillips-Perron (1988, PP) arafından gelişirilen yapısal kırılmaları dikkae almayan doğrusal birim kök esleri yapılacakır.

98 85 Tablo 4.2 3: Barro (1990) için ADF (1981) ve PP (1988) Tes Sonuçları Değişkenler ADF PP Değişkenler ADF PP GDP/L (0) [0.523] (1) [0.530] GDP/L (0) [0.00]*** (2) [0.000]*** Sabi PFK/GDP (1) [0.309] (3) [0.442] PFK/GDP (0) [0.000]*** (2) [0.000]*** Düzey G/GDP GDP/L (4) [0.902] (0) [0.930] (5) [0.922] (1) [0.908] Birinci Farklar G/GDP GDP/L (3) [0.008]*** (0) [0.000]*** (4) [0.000]*** (3) [0.000]*** Sabi+Trend PFK/GDP (1) [0.375] (3) [0.565] PFK/GDP (0) [0.001]*** (2) [0.001]*** G/GDP (3) [0.214] (5) [0.441] G/GDP (3) [0.039]** (4) [0.000]*** No: ***.** ve * değerleri sırasıyla %1. %5 ve %10 anlam seviyelerinde serilerin durağanlıklarını gösermekedir. Paranez içindeki değerler Schawarz bilgi krierine gore opimal gecikme uzunluğunu gösermekedir. Köşeli paranez içindeki değerler olasılık değerlerini gösermekedir.adf esi için: Mac Kinnon (1996) kriik değerleri sabie 1 %. 5 % ve 10 % değerleri için sırasıyla ve sabi + rend için 1 %. 5 % ve10 % olasılık değerleri için sırasıyla PP esi için: Mac Kinnon (1996) kriik değerleri sabie 1 %. 5 % ve 10 % değerleri için sırasıyla ve sabi + rend için 1 %. 5 % ve 10 % olasılık değerleri için sırasıyla ve Dickey-Fuller (1981) es sonuçlarına ve Philllips ve Perron (1988) es sonuçlarına göre değişkenlerin ümünün düzeyde durağan olmadıkları görülmekedir. Özel sabir sermaye yaırımları/gayrisafi yuriçi hasıla, kamu harcamaları/ gayrisafi yuriçi hasıla ve işgücü başına çıkı mikarı serilerinin birinci farkları alındığında [I(1)] sabi ve sabi rendli modellerde her iki birim kök esi için durağan oldukları görülmekedir. Bundan sonra kurulacak VAR modeli için değişkenlerin birinci farkı alınarak analize devam edilecekir.

99 86 Tablo 4.2 4: Barro (1990) Modeli için Zivo-Andrews (1992) Birim Kök Tesi Sonuçları Model A Model C Değişkenler Min T-sa Kırılma Min T-sa Kırılma GDP/L :Q4 (1) :Q4 (1) PFK/GDP :Q1 (7) :Q1 (7) G/GDP :Q1 (1) :Q4 (8) No: Paranez içindeki değerler Akaike Bilgi Krieri arafından seçilen gecikme sayısını gösermekedir. Köşeli paranez içindeki değerler ise kasayıyay ai isaisiğini gösermekedir. Modeller için Zivo ve Andrews (1992) den alınan kriik değerler Model A da %1 ve %5 anlam seviyeleri için sırasıyla ve Model C de %1 ve %5 anlam seviyeleri için sırasıyla ve dir. Her üç değişken için yapılan yapısal kırılma esi sonuçlarına göre, espi edilen kırılma arihlerinden sadece bir anesi anlamlı bulunmuşur. İşgücü başına üreimi mikarını emsil eden GDP/L endeksi için 2004 yılının son çeyreğinde kırılma espi edilmişir. Diğer kırılma arihleri es isaisiklerine göre anlamlı değillerdir. İşgücü başına üreimin armasının, kriz sonrası dönemde aran kapasie kullanımları ve aran yaırımlar sayesinde olduğu düşünülmekedir krizi öncesinde ve sonrasında işgücü başına üreimle ilgili bir kırılma bulunamaması, 2001 krizinin daha büyük çaplı bir kriz olduğu anlamına geldiği düşünülmekedir. Tes sonuçları 2008 yılı ilk çeyreği için özel sabi sermaye yaırımlarının GSYİH içerisindeki payı için bir kırılma gösermiş faka bu kırılma %1 ve % 5 güven aralığında anlamlı kabul edilmemişir.

100 87 Tablo 4.2 5: : Barro (1990) için Lee-Srazicich (2001, 2003) Çif-İçsel Kırılma Tesi Sonuçları Model AA Model CC Değişkenler Min. sa. Kırılma 1 Kırılma 2 Min. sa Kırılma 1 Kırılma 2 GDP/L :Q3 (7) 2008:Q3 (7) :Q3 (7) 2008:Q2 (7) PFK/GDP :Q4 (5) 2003:Q3 (5) :Q2 (2) 2007:Q4 (2) G/GDP :Q1 (3) 2008:Q4 (3) :Q3 (7) 2009:Q4 (7) No:* Paranez içindeki değerler Akaike Bilgi Krieri arafından seçilen gecikme sayısını gösermekedir.** Kirik değerler Lee-Srazicich (2003) Model AA için %1 ve %5 için kriik değerler sırasıyla ve , Model CC için kriik değerler %1 ve %5 için sırasıyla ve ür. Yapısal kırılma eslerinden çif kırılmalı Lee-Srazicich (2002,2003) es sonuçları ablo 4.25 de özelenmişir. Yapısal kırılma eslerinde kırılmanın olduğu arihler genel iibariyle kriz yıllarına giriş veya krizden çıkış arihlerinde yoğunlaşmakadır. Ziwo-Andrews (1992) yapısal kırılma esinden farklı olarak iki arihli kırılma sunan Lee-Srazicich (2002,2003) esi için elde edilen sonuçlar bize 2001 Türkiye ve 2008 Dünya krizlerini işare emekedir. Lee Srazicich (2001,2003) es sonuçlarına göre, işgücü başına oplam çıkı mikarını göseren işgücü başına çıkı mikarı serisi için model CC ye göre 2004:Q3 ve 2008:Q2 arihlerinde anlamlı kırılmalar sapanmışır. Bu kırılma arihlerinin ilki işgücü başına oplam sabi sermaye yaırımları serisinde olduğu gibi, 2004 ün son çeyreğinde ülkede oluşan isikrar oramının neicesinde işgücü başına çıkı seviyesindeki arışı göserirken, 2008 Dünya finans krizi ekisi ile 2008 yılının üçüncü çeyreğinde işgücü başına çıkı seviyesindeki azalışa işare eiği düşünülmekedir. Model AA da bulunan kırılma arihleri dikkae alınarak özel sabi sermaye yaırımlarının oplam GSYİH içerisinde ki payı ile ilgili, kriz yıllarında düşüşe geçiği ve kriz sonrasında ki oparlanma sürecinde arış göserdiği görülmekedir. Belirilen arihler Model CC ise özel sekör sabi sermaye yaırımlarının GSYİH daki payı için incelenen dönemde anlamlı bir kırılma göserilememişir.

101 88 Model CC ye göre kamu harcamalarında anlamlı olarak göserilen iki kırılma arihi vardır. Bu arihler, 2004:Q3 ve 2009 Q4:arihleridir. Bu arihlerde kamu harcamalarında bir düşüş gözlenmekedir. Daha önce değinildiği gibi, kriz dönemlerinde aran kamu harcamaları, krizin ekisinin düşmesiyle birlike oransal olarak azalmışır. Kamu sekörü kriz döneminde ekonomideki durgunluğu azalmaya çalışmış ve özel sekörün azalığı yaırım harcamalarını kamu harcamaları ile ikame emeye çalışmışır Barro (1990) için VAR Modelinden Elde Edilen Granger Nedensellik Tes Sonuçları Barro (1990) modeli çerçevesinde ele alınan genel VAR modeli; p p p GDP / L GDP / L PFK / GDP G / GDP 1i i 1i i 1i i 1 i1 i1 i p p p PFK / GDP PFK / GDP GDP / L G / GDP 1i i 1i i 1i i 2 i1 i1 i p p p G / GDP G / GDP PFK / GDP GDP / L 1i i 1i i 1i i 3 i1 i1 i Bu model ışığında gecikme uzunluğu 4 olarak seçilmişir. Yukarda verilen VAR modelinde ilk regresyonda yer alan gayri safi yur içi hasılanın isihdam sayısına oranına bağımlı değişken olarak yer aldığı ooregresif modelde boş hipoez p 12, ipfk / GDP 0 şeklinde olup özel sabi sermaye yaırımlarının gayrisafi i i1 yur içi hasılaya oranının dan gayri safi yur içi hasılanın isihdam sayısına oranına Granger nedenselliğin olmadığını gösermekedir. p Alernaif hipoez ise 12, ipfk / GDP 0şeklinde olup özel sabi i1 sermaye yaırımlarının gayrisafi yur içi hasılaya oranının dan gayri safi yur içi hasılanın isihdam sayısına oranına Granger nedenselliğin olduğunu göserir. Karar aşamasında Wald es isaisiklerine dayalı olarak elde edilen olasılık (prob) değerleri eğer baz alınan %1 için 0.01, %5 için 0.05 ve %10 için 0.1 değerlerinde i

102 89 küçük olması durumunda nedenselliğin olmadığı sıfır hipoezi reddedilir ve nedenselliğin olduğu alernaif hipoez kabul edilir. Tablo 4.2 6: : Barro (1990) için Granger Nedensellik Tesi Sonuçları Değişkenlere yapılan Granger nedensellik esi sonuçları aşağıdaki ablolarda özelenmişir. Nedenselliğin Yönü Opimal Gecikme Uzunluğu GDP/L > PFK/GDP 4 GDP/L > G/GDP 3 G/GDP > GDP/L 3 G/GDP > PFK/GDP 5 PFK/GDP > GDP/L 4 PFK/GDP > G/GDP 5 Wald (0.067)*** (0.705) (0.738) (0.331) (0.756) (0.000)* No: ***.** ve * değerleri sırasıyla %1. %5 ve %10 anlam seviyelerinde değişkenler arasında nedensellik ilişkisini gösermekedir. Paranez içindeki değerler olasılık değerlerini gösermekedir. Granger nedensellik analizine göre, incelenen dönemde kamu harcamaları ile büyüme arasında bir ilişki bulunamamışır. Tes sonuçlarına göre işgücü başına üreimin arması özel sabi sermaye yaırımlarının GSYİH içerisindeki payının nedenseli konumunda iken, özel sabi sermaye yaırımlarının GSYİH içerisindeki payının arması da kamu harcamalarının GSYİH içerisindeki payının bir nedenseli olarak belirlenmişir. Kamu harcamalarının GSYİH içerisinde ki payı ikisa lieraüründe birçok farklı görüş arafından yorumlanmışır. Türkiye için, incelenen dönemde bu oran %14.1 olarak bulunmuşur. Gwarney vd. (1999) kamu harcamalarının GSYİH ya oranının %15 ler civarında olması halinde büyüme için opimum oranın sağlanacağını ifade emişlerdir.

103 90 Yapılan kamu harcamalarının GSYİH içerisindeki payının opimuma yakın olması, bu harcamaların verimli şekilde yapıldığı anlamına gelmemekedir. İçsel büyüme eorileri çerçevesinde düşünüldüğünde, eğer kamu harcamaları verimli şekilde gerçekleşirilmişse, büyüme oranına kakıda bulunacakır. Deverajan (1996) kamu harcamalarını üreken ve üreken olmayan olarak iki kısımda incelemekedir. Analizde kullanılan kamu harcamalarının üreken bir yapı izleyebilmesi adına, ödenen maaşlar kamu harcamalarından çıkarılmışır. İncelenen dönem iibariyle, kamu harcamaları ile işgücü başına çıkı mikarı arasında bir nedensellik göserilememekedir. Bunun yanı sıra farklı dönemler için yapılan farklı esler olumlu sonuçlar verebilmekedir. Landau (1983 ve 1986) kamu harcamalarının büyümeye ekisinin negaif olacağını belirirken, Ram (1986) kamu harcamalarının büyümeye ekisini poziif olarak gösermişir. Romer (1990) ise, kamu harcamalarını ikiye ayırmışır ve yaırım harcamalarını büyüme için olumlu bir moor olarak kabul ederken kamu harcamalarını negaif olarak belirlemişir. Uzay (2002) yılları Türkiye için yapığı çalışmada, kamu harcamaları ile büyüme arasında zayıf da olsa poziif bir ilişki gösermiş, Yamak ve Küçükkale (1997) kamu harcamalarının büyümenin bir nedenseli olmadığı faka büyüme gerçekleşikçe kamu harcamalarında bir arış olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Wagner yasasını, yani kamu harcamalarının büyümeden daha hızlı arığını veya büyümenin kamu harcamalarının bir nedenseli olduğunu Türkiye için geçerli bulan diğer bir çalışma ise Uzay (2002) arafından yapılmışır. Ayaç ve Güran (2010) yılları arasında Türkiye için Wagner yasasının geçerli olduğunu göseren bir çalışma yapmışlardır, çalışmalarının sonuçlarına göre, Türkiye ekonomisi büyüdükçe, kamu harcamaları da aracakır. Şıklar ve Kaya (1998) Türkiye için yıllarını kapsayan çalışmalarında özel sekör sabi sermaye yaırımları ile büyüme arasında nedensellik esi uygulamışlardır. Analizlerinin sonuçlarına göre, özel sekör sabi sermaye yaırımları ile büyüme arasında ek yönlü bir nedensellik ilişkisi oraya koymuşlardır. Bizim analizimizde oraya çıkan nedensellik ise ers yönlü bir nedensellik olmuşur. Özel sabi sermaye yaırımlarının işgücünün verimliliği ile ilişkisi, ikisa eorisinde yer alan arz arışı olarak yorumlanabilir. İşgücü başına çıkı mikarının arması aynı

104 91 zamanda işgücünün verimliliğinin arması anlamına gelir ki bu da yaırımı eşvik edici bir unsurdur Barro(1990) Modeli içintoda-yamamoo (1995) ve Hacker-Haemi J (2005, 2006) Boosrap Yönemi Dayalı Toda-Yamamoo (1995) Tipi Granger Nedensellik Analizi Sonuçları Toda-Yamamoo (1995) arafından gelişirilen Granger ipi nedensellik esi için kurulan VAR(4) modeli: kd max max (4.2.4) In( GDP / L) In( GDP / L) In( PFK / GDP) k d i i i i i1 i1 kd max max (4.2.5) In( PFC / GDP) In( PFK / GDP) In( GDP / L) kd i i i i i1 i1 şeklinde ifade edilebilir. d max modelde yer alan değişkenlerin maksimum büünleşme derecelerini, k ise VAR modelinden elde edilen opimal gecikme uzunluğunu, ise beyaz gürülü varsayımına dayalı haa düzelme erimini ifade eder. Denklem de yer alan i k için sıfır hipoezi 1 i 0 olarak es edilir. Alernaif hipoezin kabul edilmesi durumunda PFK/GDP den, GDP/L ye doğru nedensellik ilişkisi bulunamazken, deki denklem için sıfır hipoezi i k için 2i 0 olarak es edilir ve yine alernaif hipoezin kabul edilmesi durumunda ise GDP/L den PFK/GDP ye doğru nedensellik ilişkisi bulunur.

105 92 Tablo 4.2 7: : Barro (1990) için Toda-Yamamoo (1995) ve Boosrapa Dayalı Hacker-Haemi J (2005, 2006) Granger Nedensellik Tes Sonuçları Hipoez GDP/L > PFK/GDP GDP/L > G/GDP PFK/GDP > GDP/L PFK/GDP > G/GDP G/GDP > GDP/L G/GDP > PFK/GDP Gecikme uzunluğu k d max MWALD %1 Boosrap Kriik Değeri %5 Boosrap Kriik Değeri (0.009)*** (0.445) (0.230) (0.001)*** (0.742) (0.511) %10 Boosrap Kriik Değeri ** 8.637* ** * No: ***.** ve * değerleri sırasıyla %1. %5 ve %10 anlam seviyelerinde değişkenler arasında nedensellik ilişkisini gösermekedir. k d max Değerleri AIC krierlerine göre seçilen gecikme uzunlukları ile serilerin durağanlık seviyeleri oplamını gösermekedir. Paranez içindeki değerler asimpoik olarak dağılan olasılık değerlerini gösermekedir. Yapılan es sonuçları, Granger nedensellik esi sonuçları ile paralellik gösermekedir. Granger nedensellik analizine göre elde edilen, incelenen dönemde kamu harcamaları ile büyüme arasında bir ilişki bulunmaması Toda Yamamoo (1995) esinde de eyi edilmişir. Bunun yanı sıra, Granger nedensellik esinde olduğu gibi, işgücü başına üreimin arması özel sabi sermaye yaırımlarının GSYİH içerisindeki payını arırırken, özel sabi sermaye yaırımlarının GSYİH içerisindeki payının arması da kamu harcamalarının GSYİH içerisindeki payını arırmakadır. Yavuz (2005) Türkiye de kamu harcamalarının dışlama ekisini yılları için es emiş dışlama ekisinin var olmadığını aksine kamu harcamaları ile özel yaırımlar arasında poziif ilişki gösermişir. Alunç ve Şenürk (2010) ise 1980 ve 2009 yılları için aynı sonuca ulaşmışlardır. Kamu harcamalarından özel sekör yaırımlarına oluşan nedensellik, yukarıdaki gibi kamu harcamalarının özel yaırımları eşvik eiği şeklinde

106 93 yorumlanabileceği gibi, özellikle 2000 yılı sonrasındaki ekonomide oluşan yapısal değişimlerin de bu nedenselliğin sonucu olduğu söylenebilir. Dışardan hizme alımı kapsamında, devle harcamalarının özel sekör için bir moor görevi gördüğü düşünülmekedir. Kamu harcamaları ile büyüme ilişkisi ile ilgili olarak, kamu harcamalarının ancak belirli bir düzeye kadar büyümeyi poziif ekilediği hipoezini oraya koyan Barro (1990) modelini Türkiye için desekleyen Alunç (2011), yılları için yapığı analizde kamu harcamalarının büyümeye poziiif kakıda bulunduğunu bulmuşur. Kar ve Taban (1994) kamu harcamalarını ayrışırmışlar ve büyüme ile nedensellik analizini farklı kalemleri es ederek sorgulamışlardır. Analiz sonuçlarına göre, eğiim harcamaları büyümeyi olumlu ekilerken, sağlık harcamaları büyüme ile negaif ilişkilidir. Buradan harekele, yapılacak kamu harcamalarının ürleri önem arz emekedir. Poliika yapıcılılar verimsiz harcama alanlarını espi edip, büyümeye kakıda bulunabilen bir yapısal değişime geçişi hızlandırabilirler Barro (1990) Modeli için Haemi J-Roca (2014) Asimerik Nedensellik Tesi Sonuçları Barro (1990) büyüme modelini Türkiye için es ederken, geleneksel nedensellik eslerinin yanı sıra, nedenselliği değişkenlerde oluşan poziif ve negaif şoklar yoluyla es eden Haemi J-Roca (2014) asimerik nedensellik esi uygulanmışır. Yapılan bu es ile değişkenlerin her birine poziif ve negaif şoklar uygulayıp, bu şokun diğer değişken üzerinde poziif veya negaif bir şoka neden olup olmadığı araşırılmışır. Beklenen ve sorgulanan, Barro (1990) modelinde göserilen kamu harcamaları ile büyüme arasında poziif bir ilişki olduğudur. Şimdiye kadar ki incelenen nedensellik esleri ve yapısal kırılma esleri ışığında, özellikle kriz döenmlerinde bu ekinin gözlenebildiği söylenebilir.

107 94 Tablo 4.2 8: Barro (1990) Modeli için Haemi J-Roca (2014) Asimerik Nedensellik Tes Sonuçları Nedenselliğin Yönü MWALD %1 %5 %10 Nedenselliğin Yönü MWALD %1 %5 %10 (GDP/L) + > (PFK/GDP) + (0.143) (PFK/GDP + > (GDP/L) + (0.782) (GDP/L) + > (PFK/GDP) - (0.791) (PFK/GDP) + > (GDP/L) - (0.474) (GDP/L) - > (PFK/GDP) - (0.107) (PFK/GDP) > (GDP/L) - (0.559) (GDP/L) - > (PFK/GDP) + (0.841) (PFK/GDP) > (GDP/L) + (0.942) (GDP/L) + > 0.04 (G/GDP) + (0.841) (G/GDP + > (GDP/L) (0.006)** * * * 3.240* (GDP/L) + > (G/GDP) - (0.452) (G/GDP) + >(G DP/L) - (0.604) (GDP/L) - > (G/GDP) - (0.728) (G/GDP) >(GDP/L) - (0.758) (GDP/L) - > (G/GDP) + (0.864) (G/GDP) >(GDP/L) + (0.940) (PFK/GDP) > (G/GDP) + (0.541) (G/GDP + > (PFK/GDP) + (0.577) (PFK/GDP) > (G/GDP) - (0.276) (G/GDP) + > (PFK/GDP) - (0.012)** * * 2.645* (PFK/GDP) > (G/GDP) - (0.869) (G/GDP) - > (PFK/GDP) - (0.298) (PFK/GDP) > (G/GDP) + (0.540) (G/GDP) - > 1.22 (PFK/GDP) + (0.269) No: > noasyonu nedenselliğin olmadığı sıfır hipoezini gösermekedir. Paranez içindeki değerler asimooik olarak olasılık değerlerini gösermekedir. ***.** ve * değerleri sırasıyla %1. %5 ve %10 anlam seviyelerinde değişkenler arasında nedensellik ilişkisini gösermekedir. Boosrap sayısı dir.

108 95 Esfahani ve Ramirez (2003) kamu harcamalarının alyapı harcamaları olması halinde harcanan mikarın çok üzerinde bir geiri sağladığını belirmiş ve özellikle gelişmeke olan ülkelerde kamunun alyapı harcamalarının önemine dikka çekmişir. Alyapı harcamaları özelinde düşünüldüğünde, kamunun yol, hasane, enerji gibi yaırım harcamalarını poziif şok olarak değerlendirilebilmekedir. Tablo incelendiğinde kamu harcamalarının GDP deki payına gelen poziif şokların (kamu harcamalarının arması) işgücü başına çıkıda meydana gelen poziif şoklar (hasılanın arması) üzerinde ekisi bulunmakadır. Ayrıca kamu harcamalarının GDP deki payına gelen poziif şokların, özel sekör sabi sermaye yaırımlarının GDP içindeki payına gelen negaif şoklar (sabi sermaye yaırımlarının azalması) üzerinde ekisi bulunmakadır. Kamu harcamalarına gelen poziif şokların kaynağı yıllar iibariyle aran kamu harcamalarını ve kamu kesimi büçe açıklarını gösermekedir. Kamu harcamalarındaki bu arışın (poziif şokun) iki ekisi bulunmakadır. Bunlarda ilki çıkı üzerinde olumlu (poziif şok), ikincisi ise özel sekör yaırımlarındaki olumsuz (negaif şok) ekidir. Kamu harcamalarının arması, faiz oranları aracılığıyla özel sekör yaırımlarını kısacakır. Burada kabul edilen, kamu harcamalarında borçlanma olduğu varsayımıdır, kamu borçlanarak harcama yapacak ve bu da faizleri arırarak özel sekörün yaırım yapma iseğini azalacakır. İkisa eorisinde ele alınan, kamu yaırımlarının özel sekör yaırımlarını dışlama ekisi, incelenen dönemde Türkiye için oraya çıkmışır. Yıllar iibariyle de Türkiye kamu yaırımlarının büyüme oranındaki beklenen arışı yakalayamamışır. Neo-Klasiklerin gelişirdiği piyasa başarısızlığı ezine karşılık Buchanan (2010) gelişirdiği devlein başarısızlığı ezi oraya çıkmışır. Bu nedenle özel sekör yaırımlarının büyüme üzerinde sürekli ekisinin olması için kamunun harcama yoluyla kakısından ziyade kalkınma planları gibi araçlarla özel sekörü yönlendirmesi gerekmekedir. Kamu harcamalarında meydana gelen poziif şokun ile özel sekör yaırımlarında neden olduğu negaif şokla ilgili ikinci olası neden ise, incelediğimiz dönemde ekonominin yapısal dengesini değişiren iki ekonomik kriz olmasıdır. Değişkenler incelendiğinde, kamu harcamalarının kriz yıllarında ekonomik krizin

109 96 ekilerini azalabilmek adına arırıldığını, (poziif şok), bundan bağımsız olarak kar odaklayan özel sekörün ise kriz yıllarında yaırımlarını azalığı (negaif şok) gözlemlenmişir. Nedensellik eslerinde anlamlı olarak görülemeyen kamu harcamalarıbüyüme ilişkisi, burada anlamlı olarak oraya çıkmışır. Kırılma eslerine göre, kamu harcamalarının arığı dönemler kriz yılları olarak işare edilmişi, buradan harekele, kriz yıllarında ki hükümein piyasayı canlandırıcı harcamalarının büyüme ile sonuçlandığı anlaşılmakadır Barro (1990) Modeli için Breiung ve Candelon (2006) Frekans Alanında Nedensellik Tes Sonuçları Rebelo (1991) modeli incelenirlen de kullanılan frekans alanında nedensellik analizi yapılırken amaç birbirini ekilediği düşünülen değişkenlerin bu ekiyi hangi dönemde gösereceğidir. Tablo 4.2 9: Barro (1990) Modeli için Frekans Alanı Nedensellik Tes Sonuçları Uzun dönem Ora Dönem Kısa Dönem i Opimal Gecikme Uzunluğu GDP/L > PFK/GDP *** 3.449*** *** GDP/L > G/GDP PFK/GDP > GDP/L PFK/GDP >G/GDP *** 4.509*** *** 5.171*** G/GDP > GDP/L G/GDP >PFK/GDP *** *** *** No: (2.T-2p) serbeslik derecesi ile F ablo değeri yaklaşık 3.20'dir. 0 ve π.ω (0,π) arasında yer alan her frekans alanı ( ) için. i

110 97 Nedenselliğin dönemler halinde incelenmesi, daha önce yapılan eslerde gözden kaçan bazı nokaları göserebilmekle beraber, değişkenler arasındaki bu ekileşimin ne kadarlık bir gecikme ile sonuçlandığı sonucunda da bize ipucu vermekedir. Tes sonuçlarına göre, işgücü başına çıkı mikarı kısa ve uzun dönemde özel sekör sabi sermaye yaırımlarını ekilemekedir. Aynı şekilde, özel sekör yaırım harcamaları, kısa ve uzun dönemde kamu harcamaları ile çif yönlü bir nedensellik ilişkisi bulunmuşur. Casro (2003) kısa dönemde kamu harcamalarında olumlu genişlemeler olmasına rağmen, söz konusu kamu harcamaları çıkıyı, özel ükeimi ve özel yaırımı ora vadede azalacağını belirmişir. İncelenen dönemde, işgücü başına çıkı mikarı, GDP içerisindeki kamu harcamalarının payı ve GDP deki özel sekör sabi sermaye yaırımları olmuşur. Türkiye de diğer gelişmeke olan ülkelerin izlediği özelleşirme poliikalarına paralel olarak 2000 li yıllar iibariyle özelleşirme poliikalarını çok fazla önemsemiş ve birçok kamu sermayesi özelleşirilmişir. Buradaki emel manık, özel sekörün kaynakları daha verimli kullanabilmesi olmuşur. Okayer ve Susam (2008) Türkiye için yapıkları analizlerinde, dönemler arası farklılıklara dikka çekmişlerdir. Analizlerine 2000 yılı sonrasını ekleyerek ve eklemeyerek iki farklı sonuca ulaşmışlardır yılı sonrasında devlein yapısal değişiklikleri neicesinde, kamusal harcamaların büyüme üzerinde ki ekisinin azaldığını vurgulamışlardır. Ram(1986) ve Lin (1994) dönemler arasındaki büyüme farklılıklarını ülkelerin gelişmişliği anlamında bir yorum geirmişir. Ülkelerin uzun dönemde gelişmesi ile birlike, kamu harcamalarının büyümeye ekisi azalmakadır. Bu yönüyle incelendiğinde, Romer (1990) ın önerdiği şekliyle, kamu harcamaları ancak emel alyapı ve eğiim yaırımları şeklinde gerçekleşiği zaman büyümeye kakı sağlar. Konu ile ilgili örnek göserilebilecek diğer bir çalışmada ise, Arısoy (2005) yılları arasında yapığı nedensellik analizinde, kısa dönemse kamu harcamaları ve büyüme arasında ilişki göseremezken, uzun dönemde, Wagner

111 98 yasasını eyi eden sonuçlara ulaşmışır yani kamu harcamaları büyüme ile birlike büyüme gösermişir. 4.3 Beşeri Sermaye Birikiminin Ekonomik Büyümeye Ekisi: Lucas (1988) Modelinin Türkiye için Tes Edilmesi Türkiye için Lucas (1988) modelini es emek amacıyla, Lucas (1988) ın eorisinde bahseiği beşeri sermayenin gelişimi ile ilgili bir daa hazırlandı. Lucas (1988) eorisinde eğiim seviyesinin beşeri sermayenin ekinliği ile ilgili bir göserge olabileceğine işare ederken, incelediğimiz lieraürün bir kısmı eğiim seviyesini ölçerken, hükümein yapığı eğiim harcamalarını dikkae alırken (Aseriou ve Agiomirgianakis ), bazı diğerleri ise üreime kaılan işgücünün nieliğini ölçmeye çalışmışlardır (Wang ve Yao ). Türkiye için Lucas (1988) modeli ile ilgili yapılan çalışmalardan, Taban ın (2010) kullandığı indeks lieraüre paralellik gösermekedir. Diğer üm daalarda olduğu gibi Beşeri Sermaye İndeksi için de Taban (2010) meodolojisi bu analizde de kullanılacakır. Beşeri sermaye indeksini oluşururken, hükümein yapığı eğiim harcamalarını veya bu harcamaların GSYİH içerisindeki paylarını veri olarak kabul emek iki emel probleme neden olacakır. Bunların ilki, incelenen dönemde eğiimle ilgili gerçekleşirilen harcamalar üreim verimliliği ile ilgili kakısını ancak ve ancak bu jenerasyon işgücüne kaıldığı akdirde göserecekir, ki bu da oralama 5 yıla akabül eder. Diğer bir problem ise, yapılan eğiim harcamaları neicesinde aran eğiim seviyesinin hepsinin işgücüne kaılması gibi bir yanılgı oraya koyacağıdır ki bu da bizi arzuladığımız sonuca göürmez. Kar ve Ağır (2006) beşeri sermaye ile büyüme arasındaki ilişkiyi ölçerken, beşeri sermaye ölçüünün önemine vurgu yapmışlardır. Bu anlamda lieraür aramalarından incelediğimiz kadarıyla, kullandığımız indekse, işgücüne kaılan çalışanların eğiim seviyelerini göz önüne alınmışır ve çok eğiimli işçilerin daha yüksek bir beşeri sermaye değerine sahip olduklarını kabul edilmişir. Diğer bir değişle, işgücü içerisindeki üniversie mezunun bir ilkokul mezununa göre daha verimli ve üreken olacağına dair Lucas (1988) ın hipoezini desekleyen bir hipoez kurulmuşur.

112 99 İncelediğimiz döneme ilişkin işgücü daaları TÜİK işgücü verilerinden elde edip, bu işgücü verilerini eğiim seviyesine göre sıralandı. TÜİK işgücü daası üniversie mezunu, ora öğreim mezunu ve ilköğreim ve alı mezun olarak derlenmişir. Yapılan derlemede işgücüne kaılan üniversie mezunlarının sayısı 4 ile, ora öğreim mezunları sayısı ise 2 ile çarpılarak indekse dahil edilmişir. İlköğreim ve alındaki işgücü ise 1 ile çarpılmışır. Grafik 1: Beşeri Sermaye İndeksi Kaynak. TÜİK İncelediğimiz dönemde işgücünün nieliği ile göze çarpan husus, Türkiye deki işgücü nieliğinin genel bir arış rendi yansımakla beraber, iniş ve çıkışların fazla olmasıdır. Bunun anlamı, Türkiye de işgücüne kaılımın sadece üniversie mezunları arasından değil daha düşük eğiim seviyelerinden de gerçekleşebildiğidir. İndeksin arış göserdiği yıllar ve dönemlerde işgüüne kaılan üniversie mezunu sayısı arış göserirken, diğer dönemlerde oraöğreim ve ilkokul mezunlarının işgücüne kaılımı daha fazladır. İşgücünün 2013 yılı 4. Çeyrek iibariyle yapısı ise şu şekildedir:

113 100 Grafik 2: Türkiye de İşgücü Eğiim Seviyesi Kaynak: Tüik Eğiim Seviyelerine Göre İşgücünün Dağılımını Göseren Tablo 2013:4 Gelişmeke olan bir ülke olarak işgücü yapımız çok şaşırıcı değildir, zira işgücü içerisindeki en büyük pay ilkokul mezunlarına aiir. Analizi döneminin başlangıcı olan 2000 yılı ilk çeyreğinde ise ilkokul mezunlarının payı işgücü içerisinde yüzde %50 dir. 13 yıllık sürede Türkiye nin oplam işgücü 20,325 bin den 25,443 bine ulaşmışır. İsihdamdaki bu arışın çıkı seviyesinde oraya çıkardığı ekinin analizi diğer modelleri es ederkende kullanılan kişi başına çıkı seviyesi ile es edilmişir. Yine Lucas (1988) ın eorisinde yeralan, sabi sermayenin ve işgücünün nieliği arasındaki ilişki için de işgücü başına düşen sermaye rakamları kullanılarak analiz sürdürülecekir. Grafik 3: Türkiye de İşgücü Eğiim Seviyesi Kaynak: Tüik Eğiim Seviyelerine Göre İşgücünün Dağılımını Göseren Tablo 200:1

BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME 42 Bu bölümde, büyüme sürecini uzun dönemde ekileyebilecek ikisa poliikalarınıı (vergileme,

Detaylı

İÇSEL BÜYÜME VE TÜRKİYE DE İÇSEL BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN AMPİRİK ANALİZİ

İÇSEL BÜYÜME VE TÜRKİYE DE İÇSEL BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN AMPİRİK ANALİZİ T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANA BİLİM DALI İÇSEL BÜYÜME VE TÜRKİYE DE İÇSEL BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN AMPİRİK ANALİZİ DOKTORA TEZİ DANIŞMAN YRD.DOÇ. DR. AHMET AY HAZIRLAYAN

Detaylı

Kamu Harcamaları ve Vergi Politikalarının Uzun Dönemli Büyüme Sürecine Etkileri: Yeni İçsel Büyüme Modelleri Açısından Bir Bakış ve Türkiye Örneği

Kamu Harcamaları ve Vergi Politikalarının Uzun Dönemli Büyüme Sürecine Etkileri: Yeni İçsel Büyüme Modelleri Açısından Bir Bakış ve Türkiye Örneği Kamu Harcamaları ve Vergi Poliikalarının Uzun Dönemli Büyüme Sürecine Ekileri: Yeni İçsel Büyüme Modelleri Açısından Bir Bakış ve Türkiye Örneği Giriş Absrac In his paper, governmen expendiures and axes

Detaylı

ÜSTEL VE LOGARİTM FONKSİYONLAR

ÜSTEL VE LOGARİTM FONKSİYONLAR ÜSTEL VE LOGARİTM TMİK FONKSİYONLAR Şekil 5.1a Üsel Fonksiyonlar 2 y 10 8, 1 y = f = b b> 6 4 2-3 -2-1 1 2 3 Şekil 5.1b Üsel Fonksiyonlar 3 y 50 2 y = f = 2 40 30 20 y = f = 2 10-2 -1 1 2 3 4 Şekil 5.1c

Detaylı

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Makro İktisat II Örnek Sorular 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Tüketim harcamaları = 85 İhracat = 6 İthalat = 4 Hükümet harcamaları = 14 Dolaylı vergiler = 12

Detaylı

A Study on the Estimation of Supply Response of Cotton in Cukurova Region

A Study on the Estimation of Supply Response of Cotton in Cukurova Region MPRA Munich Personal RePEc Archive A Sudy on he Esimaion of Suly Resonse of Coon in Cukurova Region Erkan Akas Faculy of Economics & Admin.Sciences a BIGA 2006 Online a h://mra.ub.uni-muenchen.de/8648/

Detaylı

EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER

EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER Eşanlı denklem siseminde, Y den X e ve X den Y ye karşılıklı iki yönlü eki vardır. Y ile X arasındaki karşılıklı ilişki nedeniyle ek denklemli bir model

Detaylı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: 2010-8 / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: 2010-8 / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI Türkiye Cumhuriye Merkez Bankası Sayı: 2010-8 / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI TCMB Faiz Kararlarının Piyasa Faizleri Ve Hisse Senedi Piyasaları Üzerine Ekisi Mura Duran Refe Gürkaynak Pınar Özlü Deren

Detaylı

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir.

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir. YAPISAL DEĞİŞİKLİK Zaman serileri bazı nedenler veya bazı fakörler arafından ekilenerek zaman içinde değişikliklere uğrayabilirler. Bu değişim ikisadi kriz, ikisa poliikalarında yapılan değişiklik, eknolojik

Detaylı

EKONOMĐK BÜYÜME VE ĐŞSĐZLĐK ARASINDAKĐ ASĐMETRĐK ĐLĐŞKĐ VE TÜRKĐYE DE OKUN YASASININ SINANMASI

EKONOMĐK BÜYÜME VE ĐŞSĐZLĐK ARASINDAKĐ ASĐMETRĐK ĐLĐŞKĐ VE TÜRKĐYE DE OKUN YASASININ SINANMASI T.C. Hii Üniversiesi Sosyal Bilimler Ensiüsü Đkisa Anabilim Dalı EKONOMĐK BÜYÜME VE ĐŞSĐZLĐK ARASINDAKĐ ASĐMETRĐK ĐLĐŞKĐ VE TÜRKĐYE DE OKUN YASASININ SINANMASI Yusuf MURATOĞLU Yüksek Lisans Tezi Çorum

Detaylı

Effects of Agricultural Support and Technology Policies on Corn Farming in Çukurova Region

Effects of Agricultural Support and Technology Policies on Corn Farming in Çukurova Region MPRA Munich Personal RePEc Archive Effecs of Agriculural Suppor and Technology Policies on Corn Farming in Çukurova Region Erkan Akas and Oğuz Yurdakul Universiy of Cukurova Dep. Agriculural Economics,

Detaylı

Sabit Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz

Sabit Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz Sabi Sermaye Yaırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz Mura ÇETİN Doç. Dr., Bozok Üniversiesi, İİBF İkisa Bölümü mura.cein@bozok.edu.r Sabi Sermaye Yaırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz

Detaylı

Eurasian Journal of Researches in Social and Economics Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi ISSN:

Eurasian Journal of Researches in Social and Economics Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi ISSN: Eurasian Journal of Researches in Social and Economics Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araşırmaları Dergisi ISSN:2148-9963 www.asead.com Dr. Merer MERT Gazi Üniversiesi, İİBF, İkisa Bölümü merermer@gazi.edu.r

Detaylı

KAMU SERMAYESİ VE ÜRETKENLİK İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

KAMU SERMAYESİ VE ÜRETKENLİK İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI KAMU SERMAYESİ VE ÜRETKENLİK İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ Yüksek Lisans Tezi Nilay ÜNSAL Ankara-2012 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL

Detaylı

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1 Ekonomide Uzun Dönem Bilgin Bari İktisat Politikası 1 Neden bazı ülkeler zengin bazı ülkeler fakir? Bilgin Bari İktisat Politikası 2 Bilgin Bari İktisat Politikası 3 Bilgin Bari İktisat Politikası 4 Bilgin

Detaylı

REEL KURLAR VE BALASSA- SAMUELSON HİPOTEZİ. Arş. Gör. Almıla BURGAÇ ÇİL

REEL KURLAR VE BALASSA- SAMUELSON HİPOTEZİ. Arş. Gör. Almıla BURGAÇ ÇİL REEL KURLAR VE BALASSA- SAMUELSON HİPOTEZİ Arş. Gör. Almıla BURGAÇ ÇİL Çalışmanın Amacı Finansal serbesinin başladığı 1990 sonrası dönemini kapsayan süreçe Türk Lirası nın değerlenmesinin Balassa- Samuelson

Detaylı

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI Arş. Gör. Furkan EMİRMAHMUTOĞLU Yrd. Doç. Dr. Nezir KÖSE Arş. Gör. Yeliz YALÇIN

Detaylı

TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY

TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY / www.sosyalarasirmalar.com Issn: 1307-9581 hp://dx.doi.org/10.17719/jisr.2018.2860 TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC

Detaylı

TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ

TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ Yrd.DoçDr. Halil FİDAN Doç.Dr. Erdemir GÜNDOĞMUŞ rof.dr. Ahme ÖZÇELİK 1.GİRİŞ Şekerpancarı önemli arım ürünlerimizden

Detaylı

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme Türkiye Ekonomisinde Enerji Tükeimi ve Ekonomik Büyüme Mehme MUCUK * Doğan UYSAL ** Öze Genel olarak enerji, ekonomik ve endüsriyel kalkınma için önemli bir girdi kabul edilmekedir. Ancak enerjinin bazı

Detaylı

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI? FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI? Ehem ESEN, Zekeriya YILDIRIM, S. Faih KOSTAKOĞLU FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI? Ehem ESEN Yrd.Doç.Dr. Anadolu Üniversiesi,

Detaylı

TURİZM GELİŞMESİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ

TURİZM GELİŞMESİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞI TURİZM GELİŞMESİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ UZMANLIK TEZİ Selim DAĞLIOĞLU EKİM - 010 ANKARA T.C. KÜLTÜR

Detaylı

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler Dolar Kurundaki Günlük Harekeler Üzerine Bazı Gözlemler Türkiye Bankalar Birliği Ekonomi Çalışma Grubu Toplanısı 28 Nisan 2008, İsanbul Doç. Dr. Cevde Akçay Koç Finansal Hizmeler Baş ekonomis cevde.akcay@yapikredi.com.r

Detaylı

SIVILAŞTIRILMIŞ DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI

SIVILAŞTIRILMIŞ DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI SIVILAŞTIRILMIŞ DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İsenecek Veriler BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç

Detaylı

B. Sermaye stoğunun durağan durum değerini bulunuz. C. Bu ekonomi için altın kural sermaye stoğu ne kadardır?

B. Sermaye stoğunun durağan durum değerini bulunuz. C. Bu ekonomi için altın kural sermaye stoğu ne kadardır? A.Ü. SBE 2015-2016 Bahar Dönemi Makro İktisat - II Çalışma Soruları - 2 1. Nüfus artışı veya teknolojik ilerlemenin olmadığı Solow Modeli nde bazı parametreler şu şekilde olsun: s = 0.2(tasarruf oranı)

Detaylı

Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri Yıldız Teknik Üniversiesi İkisa Bölümü Ekonomeri II Ders Noları Ders Kiabı: J.M. Wooldridge, InroducoryEconomericsA Modern Approach, 2nd. ed., 2002, Thomson Learning. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök

Detaylı

A. ENFLASYON VE İŞSİZLİK A.1. Enflasyon ve Tanımı: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlardır. Temel olarak ortaya çıkış nedenleri üçe ayrılır:

A. ENFLASYON VE İŞSİZLİK A.1. Enflasyon ve Tanımı: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlardır. Temel olarak ortaya çıkış nedenleri üçe ayrılır: A. ENFLASYON VE İŞSİZLİK A.1. Enflasyon ve Tanımı: Fiyalar genel düzeyindeki sürekli arışlardır. Temel olarak oraya çıkış nedenleri üçe ayrılır: Birincisi, Maliye Enflasyonu üreim girdilerinin fiyaları

Detaylı

HİSSE SENEDİ FİYATLARI, ALTIN FİYATLARI VE HAM PETROL FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİNİN ANALİZİ

HİSSE SENEDİ FİYATLARI, ALTIN FİYATLARI VE HAM PETROL FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİNİN ANALİZİ EKEV AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 23 Sayı: 77 (Kış 2019) 161 HİSSE SENEDİ FİYATLARI, ALTIN FİYATLARI VE HAM PETROL FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİNİN ANALİZİ Fama TEMELLİ (*) Dilek ŞAHİN (**) Öz Bu çalışmanın

Detaylı

KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN WAGNER VE KEYNES HİPOTEZİ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN WAGNER VE KEYNES HİPOTEZİ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ Uluslararası Yöneim İkisa ve İşleme Dergisi, ICAFR 16 Özel Sayısı In. Journal of Managemen Economics and Business, ICAFR 16 Special Issue KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN WAGNER VE KEYNES

Detaylı

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama EGE AKADEMİK BAKIŞ / EGE ACADEMIC REVIEW Cil: 3 Sayı: 2 Nisan 203 ss. 9-208 Türkiye nin İhala ve İhraca Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama Dependency of Impor and Expor of

Detaylı

Kamu Borçlanması, Sermaye Stoku ve Tüketim İlişkisinin Belirlenmesi: Bir Ardışık Nesiller Modeli

Kamu Borçlanması, Sermaye Stoku ve Tüketim İlişkisinin Belirlenmesi: Bir Ardışık Nesiller Modeli Kamu Borçlanması, Sermaye Soku ve Tükeim İlişkisinin Belirlenmesi: Bir Ardışık Nesiller Modeli Kamu Borçlanması, Sermaye Soku ve Tükeim İlişkisinin Belirlenmesi: Bir Ardışık Nesiller Modeli İler ÜNLÜKAPLAN

Detaylı

Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyümeye Olan Etkisinin Türkiye Bağlamında Test Edilmesi

Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyümeye Olan Etkisinin Türkiye Bağlamında Test Edilmesi Yabancı Sermaye Yaırımlarının Ekonomik Büyümeye Olan Ekisinin Türkiye Bağlamında Tes Edilmesi Yrd. Doç. Dr. Yusuf DEMİR Süleyman Demirel Üniversiesi, İİBF. Öze Bu çalışma; uluslararası sermaye harekelerinin

Detaylı

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ Cenral Bank Review Vol. 10 (July 2010), pp.23-32 ISSN 1303-0701 prin / 1305-8800 online 2010 Cenral Bank of he Republic of Turkey hp://www.cmb.gov.r/research/review/ TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ

Detaylı

DOĞAL GAZ DEPOLAMA ġġrketlerġ ĠÇĠN TARĠFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BĠRĠNCĠ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Ġstenecek Veriler

DOĞAL GAZ DEPOLAMA ġġrketlerġ ĠÇĠN TARĠFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BĠRĠNCĠ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Ġstenecek Veriler DOĞAL GAZ DEPOLAMA ġġrketlerġ ĠÇĠN TARĠFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI BĠRĠNCĠ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Ġsenecek Veriler BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam Madde

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... 1 1.1. EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER... 3 1.1.1. Romalıların Ekonomik Düşünceleri... 3 1.1.2. Orta Çağ da Ekonomik Düşünceler...

Detaylı

TÜRKİYE DE KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ASİMETRİK NEDENSELLİK TESTİ İLE ANALİZİ

TÜRKİYE DE KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ASİMETRİK NEDENSELLİK TESTİ İLE ANALİZİ Uluslararası Yöneim İkisa ve İşleme Dergisi, Cil 13, Sayı 2, 2017 In. Journal of Managemen Economics and Business, Vol. 13, No. 2, 2017 TÜRKİYE DE KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİNİN

Detaylı

GEFRAN PID KONTROL CİHAZLARI

GEFRAN PID KONTROL CİHAZLARI GEFRAN PID KONTROL CİHAZLARI GENEL KONTROL YÖNTEMLERİ: ON - OFF (AÇIK-KAPALI) KONTROL SİSTEMLERİ: Bu eknik en basi konrol ekniğidir. Ölçülen değer (), se değerinin () üzerinde olduğunda çıkış sinyali açılır,

Detaylı

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI Ekonomeri 8 Ocak, 0 Gazi Üniversiesi İkisa Bölümü SORU SETİ 0 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI PROBLEM Aşağıda verilen avuk ei alebi fonksiyonunu düşününüz (960-98): lny = β + β ln X + β ln X + β ln X +

Detaylı

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 13 1.1.İktisadın Konusu ve Kapsamı 14 1.2. İktisadın Bölümleri 15 1.2.1.Mikro ve Makro İktisat 15 1.2.2. Pozitif İktisat ve Normatif İktisat

Detaylı

Reel Kesim Güven Endeksi ile İMKB 100 Endeksi arasındaki dinamik nedensellik ilişkisi

Reel Kesim Güven Endeksi ile İMKB 100 Endeksi arasındaki dinamik nedensellik ilişkisi İsanbul Üniversiesi İşleme Fakülesi Dergisi Isanbul Universiy Journal of he School of Business Adminisraion Cil/Vol:38, Sayı/No:1, 009, 4-37 ISSN: 1303-173 - www.ifdergisi.org 009 Reel Kesim Güven Endeksi

Detaylı

PETROL FİYATLARININ BORSA İSTANBUL SANAYİ FİYAT ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

PETROL FİYATLARININ BORSA İSTANBUL SANAYİ FİYAT ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ PETROL FİYATLARININ BORSA İSTANBUL SANAYİ FİYAT ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Yrd.Doç.Dr. Cüney KILIÇ Çanakkale Onsekiz Mar Üniversiesi Biga İ.İ.B.F., İkisa Bölümü Yrd.Doç.Dr. Yılmaz BAYAR Karabük Üniversiesi

Detaylı

İçindekiler kısa tablosu

İçindekiler kısa tablosu İçindekiler kısa tablosu Önsöz x Rehberli Tur xii Kutulanmış Malzeme xiv Yazarlar Hakkında xx BİRİNCİ KISIM Giriş 1 İktisat ve ekonomi 2 2 Ekonomik analiz araçları 22 3 Arz, talep ve piyasa 42 İKİNCİ KISIM

Detaylı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı Mikroekonomik Analiz I IKT751 1 3 + 0 8 Piyasa, Bütçe, Tercihler, Fayda, Tercih,

Detaylı

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu 2009 BS 3204-1. şağıdakilerden hangisi dayanıksız mal veya hizmet grubu içerisinde ~ almaz? iktiso GiRiş 5. Gelirdeki bir artış karşısında talebi azalan mallara ne ad verili r? ) Benzin B) Mum C) Ekmek

Detaylı

Birim Kök Testleri 3/24/2016. Bir stokastik sürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

Birim Kök Testleri 3/24/2016. Bir stokastik sürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde Yıldız Teknik Üniversiesi İkisa Bölümü Ekonomeri II Ders Noları Ders Kiabı: J.M. Wooldridge, Inroducory Economerics A Modern Approach, 2nd. ed., 2002, Thomson Learning. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök

Detaylı

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi. Cilt : 6 Sayı : 15 Sayfa: Kasım 2018 Türkiye. Araştırma Makalesi

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi. Cilt : 6 Sayı : 15 Sayfa: Kasım 2018 Türkiye. Araştırma Makalesi AVRASYA Uluslararası Araşırmalar Dergisi Cil : 6 Sayı : 15 Sayfa: 808825 Kasım 2018 Türkiye Araşırma Makalesi TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME, İHRACAT VE HİSSE SENEDİ FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİNİN

Detaylı

KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ

KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ İsmail KINACI 1, Aşır GENÇ 1, Galip OTURANÇ, Aydın KURNAZ, Şefik BİLİR 3 1 Selçuk Üniversiesi, Fen-Edebiya Fakülesi İsaisik

Detaylı

TÜSİAD - KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU KONFERANSI. Zafer A. YAVAN - TÜSİAD Yasemin TÜRKER KAYA - BDDK

TÜSİAD - KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU KONFERANSI. Zafer A. YAVAN - TÜSİAD Yasemin TÜRKER KAYA - BDDK Üreim Fonksiyonu Yaklaşımına Vurguyla Poansiyel Çıkı Açığı Tahmin Eme Yönemleri ve Yapısal İşsizlik Öğesi: Lieraür Değerlendirmesi ve Türkiye Örneği TÜSİAD - KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU

Detaylı

NET YABANCI İŞLEM HACMİ İLE HİSSE SENEDİ GETİRİLERİ ARASINDA UZUN DÖNEMLİ İLİŞKİ VAR MIDIR? Cüneyt AKAR (*)

NET YABANCI İŞLEM HACMİ İLE HİSSE SENEDİ GETİRİLERİ ARASINDA UZUN DÖNEMLİ İLİŞKİ VAR MIDIR? Cüneyt AKAR (*) NET YABANCI İŞLEM HACMİ İLE HİSSE SENEDİ GETİRİLERİ ARASINDA UZUN DÖNEMLİ İLİŞKİ VAR MIDIR? Cüney AKAR (*) Öze: Bu çalışmada ne yabancı işlem hacmiyle hisse senedi geirileri arasında uzun dönemli bir ilişkinin

Detaylı

YER ALTI DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İstenecek Veriler

YER ALTI DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İstenecek Veriler YER ALTI DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İsenecek Veriler BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde

Detaylı

Birim Kök Testleri. Random Walk. Bir stokastiksürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

Birim Kök Testleri. Random Walk. Bir stokastiksürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde Yıldız Teknik Üniversiesi İkisa Bölümü Ekonomeri II Ders Noları Ders Kiabı: J.M. Wooldridge, Inroducory Economerics A Modern Approach, 2nd. ed., 02, Thomson Learning. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök

Detaylı

Türkiye de Dış Borçlanma-Ekonomik Büyüme İlişkisi: 1990-2013 Dönemi

Türkiye de Dış Borçlanma-Ekonomik Büyüme İlişkisi: 1990-2013 Dönemi Türkiye de Dış Borçlanma-Ekonomik Büyüme İlişkisi: 1990-2013 Dönemi Türkiye de Dış Borçlanma-Ekonomik Büyüme İlişkisi: 1990-2013 Dönemi Temel GÜRDAL Hakan YAVUZ Öz Bu çalışmada Türkiye de dış borçlanma

Detaylı

24.05.2010. Birim Kök Testleri. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

24.05.2010. Birim Kök Testleri. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri Yıldız Teknik Üniversiesi İkisa Bölümü Ekonomeri II Ders Noları Ders Kiabı: J.M. Wooldridge, Inroducory Economerics A Modern Approach, 2nd. ed., 2002, Thomson Learning. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök

Detaylı

Büyüme ve İstihdam Arasindaki İlişki: Türkiye Örneği. The Relationship between Growth and Employment: The Case of Turkey

Büyüme ve İstihdam Arasindaki İlişki: Türkiye Örneği. The Relationship between Growth and Employment: The Case of Turkey SESSION C: Çalışma Ekonomisi 67 Büyüme ve İsihdam Arasindaki İlişki: Türkiye Örneği Yusuf Muraoğlu (Hii Universiy, Turkey) The Relaionship beween Growh and Employmen: The Case of Turkey Absrac One of he

Detaylı

Türkiye İmalat Sanayinde Yapısal Değişim ve Üretkenlik: Dönemi*

Türkiye İmalat Sanayinde Yapısal Değişim ve Üretkenlik: Dönemi* Anadolu Üniversiesi Sosyal Bilimler Dergisi Anadolu Universiy Journal of Social Sciences Türkiye İmala Sanayinde Yapısal Değişim ve Ürekenlik: 1980 2008 Dönemi* Srucural Change and Produciviy in Manufacuring

Detaylı

KALKINMA VE DOĞAL KAYNAKLAR KULLANIMI AÇISINDAN TOPLUMSAL İSKONTO ORANI. Haydar ŞENGÜL *

KALKINMA VE DOĞAL KAYNAKLAR KULLANIMI AÇISINDAN TOPLUMSAL İSKONTO ORANI. Haydar ŞENGÜL * KALKINMA VE DOĞAL KAYNAKLAR KULLANIMI AÇISINDAN TOPLUMSAL İSKONTO ORANI Haydar ŞENGÜL * GİRİŞ II. Dünya savaşının ardından, yeniden biçimlenen dünyada, ekonomik gelişme ve kalkınma büün ülkelerin önde

Detaylı

Hisse Senedi Fiyatlarıyla Yabancı İşlem Hacmi Arasında Nedensellik:

Hisse Senedi Fiyatlarıyla Yabancı İşlem Hacmi Arasında Nedensellik: Hisse Senedi Fiyalarıyla abancı İşlem Hacmi Arasında Nedensellik: Toda-amamoo aklaşımı Dr. Cüney AKAR Balıkesir Üniversiesi, Bandırma İİBF. Öze Bu çalışmada İsanbul Menkul Kıymeler Borsasında (İMKB) IMKB100

Detaylı

2009 VS 4200-1. Gayri Safi Yurt içi Hasıla hangi nitelikte bir değişkendir? ) Dışsal değişken B) Stok değişken C) Model değişken D) kım değişken E) içsel değişken iktist TEORisi 5. Kısa dönemde tam rekabet

Detaylı

Türkiye de İktisadi Çıkarsama Üzerine Bir Açımlama: Sürprizler Gerçekten Kaçınılmaz mı?

Türkiye de İktisadi Çıkarsama Üzerine Bir Açımlama: Sürprizler Gerçekten Kaçınılmaz mı? Türkiye de İkisadi Çıkarsama Üzerine Bir Açımlama: Sürrizler Gerçeken Kaçınılmaz mı? Hazırlayan ve Sunan: Eren Ocakverdi* eren.ocakverdi@yaikredi.com.r Boğaziçi Üniversiesi Finans Mühendisliği 26 Ekim

Detaylı

STRUCTURAL CHANGE AND PRODUCTIVITY IN THE SERVICE SECTOR OF TURKEY TÜRKİYE HİZMET SEKTÖRÜNDE YAPISAL DEĞİŞİM VE ÜRETKENLİK

STRUCTURAL CHANGE AND PRODUCTIVITY IN THE SERVICE SECTOR OF TURKEY TÜRKİYE HİZMET SEKTÖRÜNDE YAPISAL DEĞİŞİM VE ÜRETKENLİK STRUCTURAL CHANGE AND PRODUCTIVITY IN THE SERVICE SECTOR OF TURKEY Zühal Yursızoğlu 1 Cumhuriye Universiy, Turkey. yursiz@gmail.com Yılmaz Kılıçaslan, Anadolu Universiy, Turkey. ykilicaslan@anadolu.edu.r

Detaylı

yapılmalıdır ki, t anında H nin değeri maksimum yapılabilsin. H nin maksimizasyonu için birinci

yapılmalıdır ki, t anında H nin değeri maksimum yapılabilsin. H nin maksimizasyonu için birinci 58 3.. Lucas ın Modeli 3... Model Bu modelde Lucas (988), tek sektörlü bir ekonomide fiziksel sermaye ile birikim ilişkileri üzerinde yoğunlaşmaktadır. üfus dinamiği dışsal olarak alınmakta, ayrıca paraya

Detaylı

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

2018/1. Dönem Deneme Sınavı. 1. Aşağıdakilerden hangisi mikro ekonominin konuları arasında yer almamaktadır? A) Tüketici maksimizasyonu B) Faktör piyasası C) Firma maliyetleri D) İşsizlik E) Üretici dengesi 2. Firmanın üretim miktarı

Detaylı

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ İÇİNDEKİLER BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Giriş... 1 1. Makroekonomi Kuramı... 1 2. Makroekonomi Politikası... 2 2.1. Makroekonomi Politikasının Amaçları... 2 2.1.1. Yüksek Üretim ve Çalışma Düzeyi...

Detaylı

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ DERGİSİ,, 15(),71-79 AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ Selim Adem HATIRLI Vecdi DEMİRCAN Ali Rıza AKTAŞ Süleyman Demirel Üniversiesi Ziraa Fakülesi Tarım

Detaylı

İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH

İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH Doğuş Üniversiesi Dergisi, (), 57-65 İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH Serve CEYLAN Giresun Üniversiesi İİBF, İkisa

Detaylı

AKADEMİK BAKIŞ Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN: X Sayı: 10 Eylül 2006

AKADEMİK BAKIŞ Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN: X Sayı: 10 Eylül 2006 İkisa ve Girişimcilik Üniversiesi Türk Dünyası Kırgız Türk Sosyal Bilimler Ensiüsü Celalaba KIRGIZİSTAN TÜRKİYE DE İHRACATA VE TURİZME DAYALI BÜYÜME HİPOTEZİNİN ANALİZİ: EŞBÜTÜNLEŞME VE NEDENSELLİK İLİŞKİSİ

Detaylı

YAPISAL KIRILMALI BİRİM KÖK TESTLERİNİN KÜÇÜK ÖRNEKLEM ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

YAPISAL KIRILMALI BİRİM KÖK TESTLERİNİN KÜÇÜK ÖRNEKLEM ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI YAPISAL KIRILMALI BİRİM KÖK TESTLERİNİN KÜÇÜK ÖRNEKLEM ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI TC. Pamukkale Üniversiesi Sosyal Bilimler Ensiüsü Yüksek Lisans Tezi Ekonomeri Anabilim Dalı Abdullah Emre ÇAĞLAR

Detaylı

Türkiye de Tüketim Eğilimi ve Maliye Politikası

Türkiye de Tüketim Eğilimi ve Maliye Politikası Türkiye de Tükeim Eğilimi ve Maliye Poliikası Oya S. Erdogdu * Leven Özbek ** *Ankara Üniversiesi Siyasal Bilgiler Fakülesi İkisa Bölümü, Cebeci, Ankara ** Ankara Üniversiesi Fen Fakülesi İsaisik Bölümü,

Detaylı

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: 1975 2005 VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: 1975 2005 VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ * İşsizlik ve İnihar İlişkisi: 1975 2005 Var Analizi 161 İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: 1975 2005 VAR ANALİZİ Ferha TOPBAŞ * ÖZET İşsizlik, birey üzerinde olumsuz birçok soruna neden olan karmaşık bir olgudur.

Detaylı

FİZİK-II DERSİ LABORATUVARI ( FL 2 4 )

FİZİK-II DERSİ LABORATUVARI ( FL 2 4 ) FİZİK-II DERSİ LABORATUVARI ( FL 2 4 ) KURAM: Kondansaörün Dolma ve Boşalması Klasik olarak bildiğiniz gibi, iki ileken paralel plaka arasına dielekrik (yalıkan) bir madde konulursa kondansaör oluşur.

Detaylı

BOBĐNLER. Bobinler. Sayfa 1 / 18 MANYETĐK ALANIN TEMEL POSTULATLARI. Birim yüke elektrik alan içerisinde uygulanan kuvveti daha önce;

BOBĐNLER. Bobinler. Sayfa 1 / 18 MANYETĐK ALANIN TEMEL POSTULATLARI. Birim yüke elektrik alan içerisinde uygulanan kuvveti daha önce; BOBĐER MAYETĐK AAI TEME POSTUATARI Birim yüke elekrik alan içerisinde uygulanan kuvvei daha önce; F e = qe formülüyle vermişik. Manyeik alan içerisinde ise bununla bağlanılı olarak hareke halindeki bir

Detaylı

Su Yapıları II Aktif Hacim

Su Yapıları II Aktif Hacim 215-216 Bahar Su Yapıları II Akif Hacim Yrd. Doç. Dr. Burhan ÜNAL Bozok Üniversiesi Mühendislik Mimarlık Fakülesi İnşaa Mühendisliği Bölümü Yozga Yrd. Doç. Dr. Burhan ÜNAL Bozok Üniversiesi n aa Mühendisli

Detaylı

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cil 3, Sayı 6, 2007, ss. 8 88. TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ Arş.Gör. Erman ERBAYKAL Balıkesir Üniversiesi

Detaylı

Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama

Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama Kocaeli Üniversiesi Sosyal Bilimler Ensiüsü Dergisi (6) 2003 / 2 : 49-62 Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama Hüdaverdi Bircan * Yalçın Karagöz ** Öze: Bu çalışmada geleceği

Detaylı

İKTİSADİ BÜYÜME. (Teori, Model ve Türkiye Üzerine Gözlemler) Doç. Dr. Adem ÜZÜMCÜ

İKTİSADİ BÜYÜME. (Teori, Model ve Türkiye Üzerine Gözlemler) Doç. Dr. Adem ÜZÜMCÜ İKTİSADİ BÜYÜME (Teori, Model ve Türkiye Üzerine Gözlemler) Doç. Dr. Adem ÜZÜMCÜ 2 Yayın No : 2766 İşletme-Ekonomi Dizisi : 584 2. Baskı Ekim 2012 İSTANBUL ISBN 978 605-377 788 5 Copyright Bu kitabın bu

Detaylı

PARA ARZININ ÇIKTI ÜZERİNE ETKİLERİ

PARA ARZININ ÇIKTI ÜZERİNE ETKİLERİ Marmara Üniversiesi İ.İ.B.F. Dergisi YIL 2007, CİLT XXIII, SAYI 2 PARA ARZININ ÇIKTI ÜZERİNE ETKİLERİ Öze Araş. Gör. Burak Güriş * Araş. Gör. Burcu Kıran * Çalışmada para arzının çıkı üzerindeki ekileri

Detaylı

EKONOMİK BÜYÜME. Ekonomik Büyüme ile İlgili Kavramlar

EKONOMİK BÜYÜME. Ekonomik Büyüme ile İlgili Kavramlar Ekonomik Büyüme ile İlgili Kavramlar EKONOMİK BÜYÜME Bir ülkede kişi başına düşen reel millî gelirin her yıl artmasına ekonomik büyüme denir. Ekonomik büyüme, üretim ölçeğinin ve üretimin artmasını yani

Detaylı

Ekonometri. Eylül 2012. Sınavın toplam süresi 150 dakikadır.

Ekonometri. Eylül 2012. Sınavın toplam süresi 150 dakikadır. TCMB Araşırmacı Yazılı Meslek Sınavı Ekonomeri Eylül 202 Sınavın oplam süresi 50 dakikadır.. [Toplam 2 puan] Bir araşırmacı, günlük ABD doları/türk lirasının zaman içerisindeki değişimini modellemek amacıyla,

Detaylı

ENFLASYON-BÜYÜME SÜRECİNDE SABİT SERMAYE YATIRIMLARI

ENFLASYON-BÜYÜME SÜRECİNDE SABİT SERMAYE YATIRIMLARI LASYON-BÜYÜME SÜRECİNDE SABİT SERMAYE YATIRIMLARI Harun TERZİ (*) Sabiha OLTULULAR (**) Öze: Bu çalışmada enflasyon-büyüme-sabi sermaye yaırımları arasındaki ilişki korelasyon, zaman serileri analizleri

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EKONOMETRİ ANABİLİM DALI TÜRKİYE DE CARİ AÇIKLARIN BOYUTLARI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EKONOMETRİ ANABİLİM DALI TÜRKİYE DE CARİ AÇIKLARIN BOYUTLARI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EKONOMETRİ ANABİLİM DALI TÜRKİYE DE CARİ AÇIKLARIN BOYUTLARI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ HAZIRLAYAN Erkan AĞASLAN TEZ DANI MANI Doç.Dr. Alpaslan

Detaylı

BİT Büyüme Dalgasının Türkiye Ekonomisine Etkileri

BİT Büyüme Dalgasının Türkiye Ekonomisine Etkileri BİT Büyüme Dalgasının Türkiye Ekonomisine Etkileri Mehmet Yörükoğlu TCMB BİT Büyüme Dalgası Nedir? Ekonomik Kalkınmada Teknolojik Dalgalar: Genel Amaçlı Teknolojiler (GAT): 1. Buharlı Motor, (Endüstriyel

Detaylı

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıılmış Gecikme ve Ooregresiv Modeller 1 Zaman serisi modellerinde, bağımlı değişken Y nin zamanındaki değerleri, bağımsız X değişkenlerinin zamanındaki cari

Detaylı

Ünite. Kuvvet ve Hareket. 1. Bir Boyutta Hareket 2. Kuvvet ve Newton Hareket Yasaları 3. İş, Enerji ve Güç 4. Basit Makineler 5.

Ünite. Kuvvet ve Hareket. 1. Bir Boyutta Hareket 2. Kuvvet ve Newton Hareket Yasaları 3. İş, Enerji ve Güç 4. Basit Makineler 5. 2 Ünie ue e Hareke 1. Bir Boyua Hareke 2. ue e Newon Hareke Yasaları 3. İş, Enerji e Güç 4. Basi Makineler. Dünya e Uzay 1 Bir Boyua Hareke Tes Çözümleri 3 Tes 1'in Çözümleri 3. 1. Süra skaler, hız ekörel

Detaylı

REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ TİCARET DENGESİ İLİŞKİSİ:

REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ TİCARET DENGESİ İLİŞKİSİ: Ekonomeri ve İsaisik Sayı: 005 9 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ EKONOMETRİ VE İSTATİSTİK DERGİSİ REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ TİCARET DENGESİ İLİŞKİSİ: Prof.Dr. Rahmi YAMAK; Abdurrahman KORKMAZ * Absrac

Detaylı

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ 1. YIL GÜZ DÖNEMİ İleri Makroiktisat I IKT801 1 3 + 0 6 Makro iktisadın mikro temelleri, emek, mal ve sermaye piyasaları, modern AS-AD eğrileri. İleri

Detaylı

13 Hareket. Test 1 in Çözümleri

13 Hareket. Test 1 in Çözümleri 13 Hareke 1 Tes 1 in Çözümleri 3. X Y 1. cisminin siseme er- diği döndürme ekisi 3mgr olup yönü saa ibresinin ersinedir. cisminin siseme erdiği döndürme ekisi mgr olup yönü saa ibresi yönündedir. 3mgr

Detaylı

Şeyma Çalışkan Çavdar Yildiz Technical University ISSN : 1308-7444 scavdar@yildiz.edu.tr 2010 www.newwsa.com Istanbul-Turkey

Şeyma Çalışkan Çavdar Yildiz Technical University ISSN : 1308-7444 scavdar@yildiz.edu.tr 2010 www.newwsa.com Istanbul-Turkey ISSN:1306-3111 e-journal of New World Sciences Academy 2011, Volume: 6, Number: 4, Aricle Number: 3C0085 SOCIAL SCIENCES Received: May 2011 Acceped: Ocober 2011 Şeyma Çalışkan Çavdar Series : 3C Yildiz

Detaylı

BÖLÜM-9 TAŞKIN ÖTELENMESİ (FLOOD ROUTING)

BÖLÜM-9 TAŞKIN ÖTELENMESİ (FLOOD ROUTING) BÖLÜM-9 TAŞKIN ÖTELENMEİ (FLD RUTING) 9. GİRİŞ Tarih göseriyor ki pek çok medeniye kurulurken, insanlar için suyun vazgeçilmez öneminden dolayı akarsu kenarları ercih edilmişir. Bunun içme ve sulama suyunu

Detaylı

SORU SETİ 2 TOPLAM HARCAMALAR VE DENGE ÇIKTI

SORU SETİ 2 TOPLAM HARCAMALAR VE DENGE ÇIKTI SORU SETİ 2 TOPLAM HARCAMALAR VE DENGE ÇIKTI Problem 1 (KMS-2001) Bir ekonomiyle ilgili olarak aşağıdaki bilgiler verilmiştir: Y net milli geliri, Ca tüketimi, In net yatırımı, Xn net ihracatı, G hükümet

Detaylı

C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı 1, 2010 141

C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı 1, 2010 141 C.Ü. İkisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cil 11, Sayı 1, 2010 141 BİR MALİYE POLİTİKASI ARACI OLARAK BORÇLANMA VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ (1990 2009) Hali ÇİÇEK *, Süleyman GÖZEGİR ** ve

Detaylı

SON YILLARDA ÎÇ TİCARET HADLERİ YÖNÜNDE TARIM SEKTÖRÜNÜN DURUMU

SON YILLARDA ÎÇ TİCARET HADLERİ YÖNÜNDE TARIM SEKTÖRÜNÜN DURUMU SON YILLARDA ÎÇ TİCARET HADLERİ YÖNÜNDE TARIM SEKTÖRÜNÜN DURUMU Uzman Ergün ŞİMŞEK* Prof. Dr. Halil ÇİVİ* Yrd. Doç. Dr. A. Zafer GÜRLER* Genel olarak ekonomik gelişme, uzun vadede göreceli olarak, sanayi

Detaylı

Finansal Gelişme ve Ekonomik Büyüme Arasındaki Đlişkinin Ampirik Bir Analizi: Türkiye Örneği

Finansal Gelişme ve Ekonomik Büyüme Arasındaki Đlişkinin Ampirik Bir Analizi: Türkiye Örneği Volume 2. Number 1. 2011 pp. 121-142 ISSN: 1309-2448 www.berjournal.com Finansal Gelişme ve Ekonomik Büyüme Arasındaki Đlişkinin Ampirik Bir Analizi: Türkiye Örneği Burcu Ozcan a Ayse Ari b Öze: Finansal

Detaylı

Reel ve Nominal Şokların Reel ve Nominal Döviz Kurları Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği

Reel ve Nominal Şokların Reel ve Nominal Döviz Kurları Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği Reel ve Nominal Şokların Reel ve Nominal Döviz Kurları Üzerindeki Ekileri: Türkiye Örneği Öze Ahme Mura ALPER Bu çalışma Türkiye deki reel döviz kuru dalgalanmalarının kaynaklarını açıklamayı amaçlamakadır.

Detaylı

Bölüm 3 HAREKETLİ ORTALAMALAR VE DÜZLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

Bölüm 3 HAREKETLİ ORTALAMALAR VE DÜZLEŞTİRME YÖNTEMLERİ Bölüm HAREKETLİ ORTALAMALAR VE DÜZLEŞTİRME ÖNTEMLERİ Bu bölümde üç basi öngörü yönemi incelenecekir. 1) Naive, 2)Oralama )Düzleşirme Geçmiş Dönemler Şu An Gelecek Dönemler * - -2-1 +1 +2 + Öngörü yönemi

Detaylı

YATIRIMLAR, BELİRSİZLİK VE PİYASA YAPISI: KAVRAMSAL BİR İNCELEME 1 INVESTMENT, UNCERTAINTY AND MARKET STRUCTURE: A CONCEPTUAL REVIEW

YATIRIMLAR, BELİRSİZLİK VE PİYASA YAPISI: KAVRAMSAL BİR İNCELEME 1 INVESTMENT, UNCERTAINTY AND MARKET STRUCTURE: A CONCEPTUAL REVIEW YATIRIMLAR, BELİRSİZLİK VE PİYASA YAPISI: KAVRAMSAL BİR İNCELEME 1 Yrd. Doç. Dr. Ayekin Güven * ÖZET Karar birimlerinin bugün ükemek yerine, belirsiz bir gelecek kazancı için üreken kaynaklara yapıkları

Detaylı

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 1.1. Ekonomide Kıtlık ve Tercih... 1 1.2.

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 1.1. Ekonomide Kıtlık ve Tercih... 1 1.2. İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 1.1. Ekonomide Kıtlık ve Tercih... 1 1.2. Ekonominin Tanımı... 3 1.3. Ekonomi Biliminde Yöntem... 4 1.4.

Detaylı

KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK BÜYÜME ÜZERİNE ETKİSİ THE IMPACT OF PUBLIC EXPENDITURES ON ECONOMIC DEVELOPMENT

KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK BÜYÜME ÜZERİNE ETKİSİ THE IMPACT OF PUBLIC EXPENDITURES ON ECONOMIC DEVELOPMENT Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (1) 2001, 131-139 KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK BÜÜME ÜZERİNE ETKİSİ THE IMPACT OF PUBLIC EXPENDITURES ON ECONOMIC DEVELOPMENT Süleyman ULUTÜRK * ÖZET Kamu harcamaları ve kamu kesimi

Detaylı

İKT 207: Mikro iktisat. Faktör Piyasaları

İKT 207: Mikro iktisat. Faktör Piyasaları İKT 207: Mikro iktisat Faktör Piyasaları Tartışılacak Konular Tam Rekabetçi Faktör Piyasaları Tam Rekabetçi Faktör Piyasalarında Denge Monopson Gücünün Olduğu Faktör Piyasaları Monopol Gücünün Olduğu Faktör

Detaylı

Belirsizliğin Özel Tüketim Harcamaları Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği

Belirsizliğin Özel Tüketim Harcamaları Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği Kocaeli Üniversiesi Sosyal Bilimler Ensiüsü Dergisi () 1 / : 17 16 Belirsizliğin Özel Tükeim Harcamaları Üzerindeki Ekisi: Türkiye Örneği Burçak Müge Vural * Şevke Alper Koç ** Koray Vural *** Öze: Tükeim

Detaylı